16
Ankaralı hekimler İyi Muayenehane Belgeleri’ni almaya başladılar ATO’dan hekimlerin mesleki bağımsızlığını korumaya yönelik bir uygulama. Muayenehaneler için asgari fiziki özellikleri tarif edilerek, bu özelliklere sahip bulunan muayenehanelerin sahiplerine “İyi Muayenehane Belgesi” dağıtımına başlandı. 9 )) Sağlık alanında kadın sağlık çalışanlarına yönelik şiddet Toplumda kadın ve erkek arasında var olan hiyerarşi nedeniyle kadınlar, hekim olsalar bile, ‘’iktidar’’mevkisinde yadırgandıkları için orada olmaları düşünsel olarak reddedilir. 12 )) Müdür halen görevde! Acil Servis doktorunu darp eden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Başmüdür Vekili Arif Sezgin, tepkiler üzerine başmüdürlük görevinden el çektirilse de müdürlük görevini sürdürüyor. ATO, faks ve e-posta yoluyla protesto kampanyası başlattı. 13 )) Sağlık alanını yabancı sermaye grupları mı şekillendiriyor? Sağlıkta Dönüşüm Sürecinin belki de en önemli amacı, kamusal sağlık hizmetlerini tasfiye ederken yabancı sermaye girişine alan açmaktı. Yabancı sermaye grupları sadece Bakanlık ile değil, çeşitli danışmanlık şirketleri ile de irtibatta... 6 )) hekimlerin gücü, hekimlerle güçlü Mart 2012 Sayı: 40 Sağlık politikaları Kadın Şiddet "Hekim Postası internette" Özel hekimlik Hekim Postası gazetesine artık www.hekimpostasi.org adresinden de ulaşabilir, dijital ortamda haberlere yorum yazabilirsiniz. ATO’nun bilgi talebi üzerine Sağlık Bakanlığı’ndan gelen açıklamayla, Etlik İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesinin yıkılacağına dair duyumların “dedikodudan ibaret” olmadığı ortaya çıktı. Hastanede görev yapan hekim ve sağlık çalışanlarının durumuna ilişkin belirsizlik ise devam ediyor. 8 )) YÖK Genel Kurulu diploma denklik listesi yapacak. Listedeki ülkelerden gelen doktorlara kapılar sınavsız açılacak. 9 )) YÖK’ten sınavsız tıp diploması denkliği Fişleme, sömürü, ajanlık, istihbarat, ikna toplantıları… Sektör büyüdükçe, dershanecilik sektöründe kartel durumunda bulunan dershaneler arasında öğrenci kapma savaşları başladı.4 )) ‘TUS’lar Vadisi! Türkiye Büyük Sağlık Hakkı Meclisi toplanıyor ! 11 Mart Pazar günü sağlık hizmetini alanlar ve verenler buluşuyor. Ankaralı hekimler saat 10’da Anadolu Gösteri Merkezi önünde buluşarak, halkın sağlık hakkı ve iyi hekimlik değerlerini savunmak için yürüyüşe geçecek ve saat 11’de Ahmet Taner Kışlalı Spor Salonu’nda toplanacak olan Türkiye Büyük Sağlık Hakkı Meclisi’ne katılacak. Türkiye’nin her köşesinden hekimlerin, sağlık çalışanlarının, sağlık hizmeti alan halkı temsil eden sivil toplum kuruluşları ve örgütlerin, yurttaşların yer alacağı Meclis, sağlık çalışanlarıyla halkı karşı karşıya getirmek isteyenlere en değerli cevap olacak. 16 )) OYUNU BOZUYORUZ Uykusuz asistan ölüm demektir! )) Sağlık Bakanlığı hastanelerinde 36 saat uykusuz nöbet tutulan beyin cerrahisi klinikleri, 16 saat aralıksız hasta bakılan acil servisler hastaların ve hekimlerin can güvenliğini tehdit ediyor. Bakan’ın 11 ay önce yayınladığı nöbet genelgesine uyulmuyor. 6 )) )) Ankara Sağlık Hakkı Meclisi’nin kuruluşu düzenlenen bir basın toplantısı ile kamuoyuna duyuruldu. ATO’nun da dahil olduğu çok sayıda meslek odası, sendika, siyasi parti ve demokratik kitle örgütünün bir araya gelerek kurduğu Meclis, 11 Mart’ta toplanacak olan Türkiye Büyük Sağlık Hakkı Meclisi için hazırlıklarına başladı. 10 )) Etlik İhtisas boşaltılıyor Halk ve sağlıkçılar yan yana!

hekimlerin gücü, hekimlerle güçlü Mart 2012 Sayı: 40

  • Upload
    others

  • View
    10

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: hekimlerin gücü, hekimlerle güçlü Mart 2012 Sayı: 40

Ankaralı hekimler İyiMuayenehane Belgeleri’nialmaya başladılarATO’dan hekimlerin meslekibağımsızlığını korumayayönelik bir uygulama.Muayenehaneler için asgarifiziki özellikleri tarif edilerek,bu özelliklere sahip bulunanmuayenehanelerin sahiplerine“İyi Muayenehane Belgesi”dağıtımına başlandı. 9 ))

Sağlık alanında kadınsağlık çalışanlarınayönelik şiddet Toplumda kadın veerkek arasında varolan hiyerarşinedeniyle kadınlar,hekim olsalar bile,‘’iktidar’’mevkisindeyadırgandıkları için oradaolmaları düşünsel olarakreddedilir. 12 ))

Müdür halen görevde! Acil Servis doktorunu darpeden Gazi Üniversitesi TıpFakültesi Hastanesi Başmüdür Vekili Arif Sezgin,tepkiler üzerine başmüdürlük görevinden el çektirilse de müdürlükgörevini sürdürüyor. ATO, faks ve e-posta yoluyla protesto kampanyası başlattı. 13 ))

Sağlık alanını yabancısermaye grupları mışekillendiriyor?Sağlıkta Dönüşüm Sürecininbelki de en önemli amacı,kamusal sağlık hizmetlerinitasfiye ederken yabancısermaye girişine alan açmaktı.Yabancı sermaye gruplarısadece Bakanlık ile değil, çeşitlidanışmanlık şirketleri ile deirtibatta... 6 ))

hekimlerin gücü, hekimlerle güçlü Mart 2012 Sayı: 40

Sağlık politikalarıKadın Şiddet "Hekim Postası internette"Özel hekimlik

Hekim Postası gazetesine artık

www.hekimpostasi.org

adresinden de ulaşabilir, dijital ortamda

haberlere yorum

yazabilirsiniz.

ATO’nun bilgi talebi üzerine SağlıkBakanlığı’ndan gelen açıklamayla,Etlik İhtisas Eğitim ve AraştırmaHastanesinin yıkılacağına dairduyumların “dedikodudan ibaret”olmadığı ortaya çıktı. Hastanedegörev yapan hekim ve sağlıkçalışanlarının durumuna ilişkinbelirsizlik ise devam ediyor. 8 ))

YÖK Genel Kurulu diploma denkliklistesi yapacak. Listedekiülkelerden gelen doktorlara kapılarsınavsız açılacak. 9 ))

YÖK’tensınavsız tıpdiplomasıdenkliği

Fişleme, sömürü, ajanlık,istihbarat, ikna toplantıları…Sektör büyüdükçe, dershaneciliksektöründe kartel durumundabulunan dershaneler arasındaöğrenci kapma savaşları başladı.4 ))

‘TUS’larVadisi!

Türkiye Büyük Sağlık Hakkı Meclisi toplanıyor !

11 Mart Pazar günü sağlık hizmetini alanlar ve verenler buluşuyor. Ankaralı hekimlersaat 10’da Anadolu Gösteri Merkezi önünde buluşarak, halkın sağlık hakkı ve iyi

hekimlik değerlerini savunmak için yürüyüşe geçecek ve saat 11’de Ahmet Taner Kışlalı Spor Salonu’nda toplanacak olan

Türkiye Büyük Sağlık Hakkı Meclisi’ne katılacak. Türkiye’nin her köşesinden hekimlerin, sağlık çalışanlarının,

sağlık hizmeti alan halkı temsil eden sivil toplum kuruluşları ve örgütlerin, yurttaşların yer alacağı Meclis,

sağlık çalışanlarıyla halkı karşı karşıya getirmek isteyenlere en değerli cevap olacak. 16 ))

OYUNUBOZUYORUZ

Uykusuz asistanölüm demektir!

)) Sağlık Bakanlığı hastanelerinde 36 saat uykusuz nöbet tutulanbeyin cerrahisi klinikleri, 16 saat aralıksız hasta bakılan acil servislerhastaların ve hekimlerin can güvenliğini tehdit ediyor. Bakan’ın 11 ayönce yayınladığı nöbet genelgesine uyulmuyor. 6 ))

)) Ankara Sağlık HakkıMeclisi’nin kuruluşu düzenlenenbir basın toplantısı ilekamuoyuna duyuruldu. ATO’nun da dahil olduğu çoksayıda meslek odası, sendika,siyasi parti ve demokratik kitle örgütünün bir arayagelerek kurduğu Meclis, 11Mart’ta toplanacak olan Türkiye Büyük Sağlık HakkıMeclisi için hazırlıklarınabaşladı. 10 ))

Etlik İhtisasboşaltılıyor

Halk ve sağlıkçılar yan yana!

Page 2: hekimlerin gücü, hekimlerle güçlü Mart 2012 Sayı: 40

Hekim PostasıSahibi:

Ankara Tabip Odası adınaDr. Bayazıt İlhan

Sorumlu Yazı işleri Müdürü:Dr. Bayazıt İlhan

Yayımlayan:Ankara Tabip Odası Yayının Türü:Yerel, süreliYayının Şekli:Aylık Türkçe Yıl: 2012Sayı:40

Yayın İdare Merkezi:Ankara Tabip Odası Mithatpaşa Cad. No: 62/18 Kızılay ANKARA Tel : (312) 418 87 00 Fax : (312) 418 77 94www.ato.org.tr

Yayın Kurulu: Dr. Selçuk Atalay, Dr. Serdar Koç, Dr. Seyfi Durmaz, Dr. Özden Şener, Kansu Yıldırım

Haber Merkezi:Kansu Yıldırım

Editör: Bercis Mani Şipal

İletişim:

Bercis Mani Şipal

Haber, yorum ve yazılarınızı [email protected] gönderebilirsiniz.

Ankara Tabip Odası Basın YayınKomisyonu ürünüdür.

Ayda bir yayınlanır.

ATO üyelerine ücretsiz gönderilir.

Baskı öncesi hazırlık: GEO Tanıtım ve Reklam Hizmetleri Turgut Reis Caddesi 47/6 06570Maltepe /Ankara Tel :(0312) 229 09 85 Faks :(0312) 230 82 76 [email protected]ım yeri ve tarihi: İhlas Gazetecilik AŞ. TurgutÖzal Bulvarı Demirciler Sitesi 1.Cadde No:68Siteler Ankara TEL: 353 29 61 / 6 Mart 2012

vakıf üniversitesi

Dr. Bayazıt İlhan Ankara Tabip Odası Başkanı[email protected]

Geçtiğimiz günlerdegerçekleştirilen, “dün-yada bir ilk” özelliği

taşıyan çift kol ve çift bacaknakli ameliyatının hemen er-tesinde Sağlık Bakanlığı TedaviHizmetleri Genel Müdürü açık-lama yaptı: “Milli maç kazanmışgibi gururluyuz. Doktorlarımı-zın cesareti, bizim mevzuatımızsayesinde nakiller hızlandı. Birayda iki kez yüz ve uzuv na-killeri gerçekleştirdik. Artık yüzve uzuv nakilleri rutine bindi-rildi. Yarın iki yüz bağışlansaikisini de aynı gün içinde nakilyapabilecek ekip ve alt yapımızvar.” Sağlık Bakanı’nın da ame-liyatı yapan ekibi arayıp tebrikettiği açıklandı.

Sonrasında yaşananları hemhekimler hem de kamuoyu ya-kından takip ediyor.

Bu değişik bir sağlık anlayı-şıdır, bir insanın sağlığına dairyapılan ameliyata “milli maç”olarak bakmak belli ki SağlıkBakanlığı’nın görüşüdür, buaçıklamanın yanlış olduğuna,maksadını aştığına dair bir açık-lama görmedik. Türkiye sağlıksistemini bu anlayış şekillen-dirmekte, adı üstünde “dönüş-türmektedir”. Hekimler de yurt-taşlar da karar vermelidir. Has-talarımızı tedavi ederken millimaça mı çıkacağız, yakınları-mızı tedavi ettirirken milli maçamı sokmuş olacağız, karar ver-meliyiz. Karar vermeliyiz, çün-kü sağlığa bu bakış bir günherkesi vurabilir. Böyle bir yak-laşımın sonundan “iddia” oy-namak çıkarsa şaşmamalıdır!

***Bu ameliyatları “görünür”

kılmak konusunda Sağlık Ba-kanlığı’nda bir çaba olduğu dik-katlerden kaçmamaktadır. Acilservislerdeki muayeneleri dahiparalı hale getirmeye çalışan,aile hekimi reçetelerinden paraalan, vatandaşın ödediği reçetebedellerini artırmaya çalışan,raporlu ilaçlardan katkı payıalmayı gündeme getiren, yoksul

insanlara gelir testleri uygula-yan, istisnai sağlık hizmetleridiyerek doğumdan, prostatameliyatından devlet hastane-lerinde dahi Sosyal GüvenlikKurumu’nun (SGK) ödediğininüç katı para almaya çalışan sis-tem, bakıyorsunuz söz konusuolan bu ameliyatlar olunca parakaynaklarını bir rahatlık içindekullanıyor. Yazdıklarım bu ame-liyatlardan da kaynaklar kısılsınanlamında değildir, tabii ki tıb-bın, bilimin ilerlemesi için kay-naklar ayrılmalı ve hak ettiğibiçimde harcanmalıdır. Ancakuygulanan çifte standardı dagörmek gerekmektedir. Ortadaaçık biçimde “politik” bir tercihsöz konusudur.

Bu konuda çok çarpıcı verilervar. Kopan kolu yerine diken,kişinin kendi kolunu kullana-bilmesi için belki sabahlara ka-dar süren zorlu ameliyatlaragiren hekimler, bu ameliyatlariçin toplam SGK tarafından7000 TL ödendiğini, çoğu za-man uygulanan tedavilerin has-tanelere maliyetinin bu rakamınçok üzerinde olduğunu ifadeediyorlar. Düşünün, kişinin ken-di uzvu geri kazandırılıyor,ömür boyu bağışıklık sisteminibaskılayıcı ilaç kullanma vebunun yan etkileri söz konusudeğil, doku reddi olasılığı yok,ancak devlet burada kaynaklarıkısıyor, hastaneleri ve hekimlerizora sokuyor, diğer taraftanbaşka insandan yapılan nakil-lerde 250.000 TL ödeyebiliyor!Tamam ödensin de, son derecehayati öneme sahip diğer işlerdeneden kaynaklar bu kadar kı-sılıyor? Neden aynı devlet sağlıkhizmeti alırken her aşamadayurttaştan sürekli artan biçim-de para topluyor?

Belli ki paralar “milli maç”niteliğindeki işlemlerde rahat-lıkla harcanabiliyor. Dedim ya,bu sağlık anlayışını tüm yurt-taşlar olarak sorgulamalı vekararımızı vermeliyiz. Kabuledecek miyiz?

Milli Maç

ato’dan

Ankara sınırları içindedört vakıf üniversitesi bu-lunuyor. Bazı vakıf üniver-sitelerinde çalışan hekimlerdüşük ücretler, yoğun işyükü, akademik çalışmalarayeterince zaman ayıramamagibi konularda sıkıntılar ya-şıyor. Söz konusu sıkıntılarvakıf üniversitelerinin fi-nansman durumuna, hastayoğunluğuna ve idari yapı-lanmasına göre değişiklikgösteriyor.

Bu üniversitelerinin bi-rinde hekimlerin yaşadığıbaşlıca sıkıntı düşük ücretler.Burada bir doçent 2200 TL,bir profesör 2500 lira aylıkalıyor. Ek ödeme yok. Öteyandan, Türkiye İstatistikKurumu’nun 2012 Ocak ayıiçin belirlediği yoksulluk sı-nırı 3197 TL.

Düşük ücret hekimsayısını dadüşürüyor

Bu durum pek çok sorunuda beraberinde getiriyor. He-kimlerin düşük ücretler ne-deniyle vakıf üniversitesiniseçmemesi, mevcut hekimkadrosu üzerindeki iş yükü-nü arttırıyor ve sayının ye-tersizliği, ekip çalışmasındanziyade bireysel çalışmayı da-yatıyor. Bazen hoca ya dauzman, asistanların yapmasıgereken işleri de üstlenmekzorunda kalabiliyor.

Akademikçalışmalara zamankalmıyor

Ücretlerle başlayan zin-cirleme reaksiyon, hekimle-rin akademik çalışmalarındada sorunlar yaratıyor. Rutinişlerle ilgilenen hekimler,eğitim ve araştırma faali-

yetlerini ya askıya alıyor yada daha az zaman ayırmakzorunda kalıyor. Alana iliş-kin bilimsel bilginin üretimisüreci çoğu zaman sekteyeuğruyor. Bilimsel kongrelerekatılma konusunda ise bildirisunuyor olmak koşuluylayılda üç, izleyici olmak ko-şuluyla bir kongre hakkı bu-lunuyor. Bunların dışında-kiler yıllık izin süresindendüşürülüyor. Yol ve konak-lama masraflarını hekimlersıklıkla kendi ceplerindenkarşılamak durumunda ka-lıyor.

“Emeğiminkarşılığını alayım”

Burada çalışan hekimler,ücret hiyerarşisinin bozul-masından muzdarip. 2200TL alan akademik personelinyetiştirdiği uzmanların dev-let hastanelerine veya özelsağlık kurumlarına geçtik-lerinde kendilerinden yüksekücretlerle işe başlamaları,mesleki açıdan moral bozu-

yor. Bu nedenle hekimler,“minimum ücret seviyesi”olması ve bir hekimin maaşkaygısı duymaması gerekti-ğini söyleyerek, “emeklerininkarşılığının ücretlere de yan-sımasını” talep ediyor.

Düşük ücretlerden doğansorunları ise aile içi daya-nışma aracılığıyla göğüsle-meye çalışan hekimler, mev-cut maaşlarıyla yerli ve ya-bancı akademik yayınları ta-kip etmekte, kira ve taksitödemekte, çocuklarının okulmasraflarını karşılamakta,ulaşım masraflarını ve fa-turaları ödemekte zorlan-dıklarını vurguluyor.

Yönetim çalışıyorÖte yandan, Tıp Fakültesi

Yönetiminin uzunca sayıla-bilecek bir süredir ek ödemeiçin çalışmakta olduğu öğ-renildi. Hekimler geçtiğimizOcak ayında aylıklarında ar-tış olacağı şeklindeki umut-larının henüz gerçeğe dö-nüşmediğini ifade ediyorlar.

Hekim maaşıyoksulluk sınırıaltında

Kansu Yıldırım

Ankara’daki vakıf üniversitelerinin birinde hekim ve öğretimüyesi aylıklarının düşüklüğü can yakıyor

Page 3: hekimlerin gücü, hekimlerle güçlü Mart 2012 Sayı: 40
Page 4: hekimlerin gücü, hekimlerle güçlü Mart 2012 Sayı: 40

Tıpta Uzmanlık Sınavı (TUS),1990’lardan itibaren kendi dershanesektörünü yarattı. Pek çok dershanekuruldu. Sektör büyüdükçe, dersha-necilik sektöründe kartel durumundabulunan dershaneler arasında öğrencikapma savaşları başladı.

Dudak uçuklatan fiyatlar!

Dershaneler internet sitelerinde“eğitimde fırsat eşitliğini” savunsa da,kampanyalı paket fiyatları 6000 TL’denbaşlayıp 8000 TL’ye kadar çıkıyor. Sı-nav öncesi dershanelerin düzenlediğiTUS kamplarının fiyatı ise, paket üc-rete dâhil olmadığı zaman 5000 liracivarında.

İkna toplantıları!

Öğrencilerden alınan bilgilere göre,kayıt öncesi görüşmek üzere dersha-neye giden öğrencilerin yüksek fiyatlarkarşısında geri adım atmasını önlemekamacıyla psikolojik ikna metotları dakullanılıyor. Tanıtım toplantılarındabirkaç şeye dikkat ediliyor: Tanıtımıyapan kişinin karizmatik özellikleresahip olması, toplantılarda fiyatlardanşikâyet eden öğrencilere yönelik“TUS’un ancak TUS dershanesi ile ka-zanılabileceği” yönünde karamsar birhava yaratılması ve fiyatlar öğrencilertarafından eleştirilmeye başlandığındaönceden ayarlanmış bir oyun sahne-lenmesi. Bu oyunda, dershane tara-fından seçilmiş bir öğrenci, cankur-taran olarak söz alıyor ve yine ders-hane tarafından kabul edilmeye hazırbir fiyat skalasını ve koşulları sırala-yarak, dershanenin “öğrencileri dikkatealdığı” yönünde algı yaratılıyor. Buikna toplantılarına katılan görevli per-sonelin nasıl eğitildiğine ilişkin videolarçeşitli paylaşım sitelerinde dolaşıyor.

Öğrencileri fişliyorlar!

Bir TUS dershanesinin internet si-tesine sızan başka bir TUS dershanesiise, öğrencilerin siyasi görüşlerine, et-nisitelerine, mezheplerine ve cinsi-yetlerine göre fişlendiği gerçeğini or-taya çıkardı.

Adım adım fişleme!

1. Tıp fakültelerindeki İngilizce veTürkçe amfilerden düzenli not tutan,arkadaşları arasında sözü dinlenen,çeşitli gezi, kitap alımı gibi organi-zasyon işlerini yürüten öğrenciler tes-pit ediliyor.

2. Bu öğrencilerden her amfiye tem-silciler seçiliyor. Ancak başkanlar herkesimi kapsayacak şekilde Alevi, solgörüşlü veya cemaate yakın isimlerdentercih ediliyor. Özellikle sosyal pay-laşım sitelerinde arkadaş sayısı gibipopülaritesi yüksek kişileri seçilip,onlar aracılığıyla toplantı yapılıyor.

3. Fişlemelere uygun olarak yapılantoplantılarda öğrencilere çeşitli eşan-tiyonlar verilip “anı” fotoğrafları çe-kiliyor. Öğrenciler, ideolojik görüşlerinegöre sınıflandırılıyor. Bazı fişlemelerdeöğrencilerin geçirdiği kronik rahat-sızlıklardan karakteristik özelliklerine,ailelerinin gelir durumundan üye ol-duğu kulüp ve derneklere kadar genişbir bilgi kümesi oluşturuluyor.

4. Fişleme sırasında “ajanlara” birkontrol listesi veriliyor ve “Kız-erkekdağılımına dikkat edildi mi?”, “Hertürlü yaşam tarzının dengeli bir dağı-lımı olmasına dikkat edildi mi?”, “Stajaayrıldıklarında temsilcilerin homojendağılımına dikkat edildi mi?” gibi bellinoktaların altı çiziliyor.

Ajan öğrenci yaratıyorlar!

Görüştüğümüz öğrencilerin verdiğibilgilere göre, TUS dershanelerininbazıları, öğrencilerine özel isimlerlegruplar oluşturuyor. Belirli bir ücretkarşılığında ekonomik durumu zayıföğrencilerden rakip dershaneye “ajanöğrenci” olarak gönderiliyor. Rakipdershanede eğitim sistemi, müfredatıve öğrenci profili hakkında istihbarattoplayan ajan öğrenciler, bunları kendidershanelerine raporluyor.

Cankurtaran simidi

Öte yandan, TUS’a giren tıp öğren-cilerinin sayısı sürekli artarken, kon-tenjanlar ise yerinde sayıyor. Son biryıl içinde Temel Tıp Bilimleri Testininbirincisine 11.147 öğrenci, Klinik TıpBilimleri Testine 11.050 öğrenci, TemelTıp Bilimleri Testinin ikincisine 97öğrenci girdi. Mevcut TUS kontenjan-ları ise 2010 yılında toplam 5074 iken2011 yılında 5800 idi. Sınava başvuruyapan adayların %23,6’sı, giren aday-ların ise %30,1’i bir kontenjana yerle-şebiliyor. Böyle bir ortamda TUS ders-hanelerinin kurtarıcı gibi gözükmesikanıksanıyor.

“Dershaneler Türkiye’deki tıpeğitiminin geleceğini tehdit ederhale geldi”

Konuyla ilgili görüş aldığımız bazıintörn doktorlar, TUS dershane zin-cirlerinin, ülkedeki genel kutuplaşmayaparalel olarak kendilerini hükümetyanlısı ve “cemaat”e yakın ya da “ulu-salcı, modern” olarak konumlandırıpdurumdan nemalanma peşinde olduk-larını anlattı. Bu dershanelerin Tür-kiye’deki tıp eğitiminin geleceğini teh-dit eder hale geldiğini söyleyen in-törnler, tıp öğrencilerinin umutsuzlukiçinde, sınavı kazanmak için kendifakültelerindeki bilimsel derslere gir-meyip bu dershanelere koştuklarınıve bu durumun tıp fakültelerindekieğitimin hedefinden uzaklaşmasınayol açtığını dile getirdiler.

‘TUS’larVadisi!

Fişleme, sömürü, ajanlık, istihbarat, ikna toplantıları…

Kansu Yıldırım

“Dershanelerin çalışma yöntemleri aynı. Fakültenin ilk 2 yıllık eğitimisonucunda öğrencilerin not ortalamaları ele geçiriliyor. Öğrenciler arasındanen başarılı olanlar çeşitli adlar altında (örn. genç klinisyenler) daha sınava4 yıl varken ücretsiz kaydedilerek dershaneye bağlanıyor ve bu öğrencilerinsınav sonuçları üzerinden daha sonra hem dershane propagandası yapılıyor,hem de dönem arkadaşları dershaneye çekilmeye çalışıyor. Dönem 3 ve 4başlarında ise çeşitli ikramların olduğu, çekilişlerle bazı hediyelerin (birkaçkişiye ücretsiz kayıt veya kitap serileri gibi) dağıtıldığı büyük toplantılaryapılıyor. Bu toplantılarda TUS’un ne kadar zorlu bir süreç olduğu,dershaneye gidilmeden kazanılmasının imkansız olduğu uzun uzun anlatılıperken kaydın indirim gibi ‘faydalarından’ bahsediliyor. Öyle acıklı birortam oluşturuluyor ki, daha toplantının çıkışında çok sayıda öğrencisenetlere imza atmış oluyor.

En problemli kısım ise, bu öğrencilerin kendi arkadaşlarına karşı kulla-nılmaları. Ortaya saçılan belgelerden öğreniyoruz ki bu öğrenciler kendidönem arkadaşlarının dini, mezhepsel, ideolojik, ailesel, ekonomik vs. du-rumları hakkında dershaneye bilgi taşıyıp fişleme yapıyorlar.”

Görüş aldığımız intörn doktorlar ayrıca şu bilgileri verdiler:

tıp eğitimi

‘TUS’larVadisi!

Page 5: hekimlerin gücü, hekimlerle güçlü Mart 2012 Sayı: 40

Dr. Özden ŞenerAnkara Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi

[email protected]

Şiddetimeşrukılmak

Gazi Tıp’ta geçtiğimiz ay hastane başmüdürühastasına bakılmadığı gerekçesiyle acil servisdoktoruna önce sözlü ardından fiziki saldırıda

bulunmuştu. Olayın ardından ortaya çıkan ilk tepkilerüzerine, saldırıyı gerçekleştiren kişinin hastane başmüdürvekilliği görevinden alındığı bildirildi. Ancak daha sonra,bu şahsın aynı hastanede alt birim müdürlüğüne devametmekte olduğu anlaşıldı.

Ankara Tabip Odası hekime ve sağlık çalışanına yönelmişşiddete karşı aşırı hassas. Önceki yıl Ulucanlar Göz Has-tanesi’nde Başhekim Yardımcısı’nın hastane Başhemşi-resi’ni darp etmesi ATO’nun konusu olmuş, Oda hemşireninyanında yer almıştı.

Bizler için sağlık çalışanının hekim ya da yardımcısağlık personeli, taşeron firma işçisi olmasının bir farkıyok. Bir sağlık çalışanı işini yaparken, o işi yapış biçiminiveya yapış hızını beğenmeyen biri tarafından saldırıyauğramış. Kendini savunmak için ne yapmış bilemiyorum.Ama bu tip olaylarda bazen şöyle bir yol izlenebiliyor.Eğer saldırıya uğrayan çalışan da kendini korumak içinsaldırgana karşılık vermişse, olayın kahramanlarındanbirinin gerçek saldırgan olduğu unutularak sanki olaykarşılıklı bir kavga gibi değerlendirilebiliyor. Bu durumdada iki tarafa ceza vererek dosyanın kapatılması yolu se-çiliyor.

Yarın hasta bakarken poliklinik kapınız açılacak vebiri içeri girip size herhangi bir gerekçeyle saldıracak.Bu, ya sizin başınıza gelecek ya da çok sevdiğiniz bir ça-lışma arkadaşınızın. Tahayyül ederken bile midemizinbulandığı bu tür bir olay her birimizin her an başına ge-lebilir.

Size saldıran hakkında soruşturmalar, davalar açılacak.Ama siz onu, saldırganı her gün göreceksiniz. Her günaynı koridorlarda dolaşacak, onunla karşılaşacaksınız.Katlanması ne zor bir durum!

Gazi Tıp olayında ilgili şahsın hiç değilse soruşturmasonuçlanana kadar, başka bir yerde görevlendirilmesiyerinde olmaz mı? Ya da şu soruyu soralım. İlgili kişineden başmüdür vekilliğinden alındığı halde müdürlükgörevini sürdürmekte. Mantığı ne? Başmüdüre yakışmazda müdüre yakışır mı? Bu işlemin, hastane çalışanlarının,hekimlerin, asistanların öfkesini yatıştıracak bir manevraolmak dışında bir açıklamasını bulamıyorum.

Herkes ama herkes lütfen kendisini saldırıya uğrayanmeslektaşın yerine koysun. O şahsı, kim bilir neye kızarakgelmiş size patlamış, sırf o gün piyango size çıktığı için,sırf o gün orada olduğunuz için size vurmuş birini hergün görmeye yüreğiniz dayanır mı?

İlgili kişinin orada çalışmaya devam ettirilmesi isteristemez sağlık çalışanına şiddetin meşrulaştırılması an-lamına gelmektedir. Üstelik bu yolla saldırıya uğrayankişi için travma her gün kendisini tekrarlamakta, yanişiddet sürmektedir.

Bizim bu duruma tepkisiz kalmamız ise şiddete (tuhafama doğrudan kendimize yönelmiş şiddete) onay verdi-ğimizin işaretidir.

Eğer şiddete karşı isek, toleransımız gerçekten “sıfır”olmalıdır. Şiddete biraz toleranstan yanaysanız dikkatliolun. Piyangodur bu. Size de çıkabilir.

tıp fakültesi

Geçtiğimiz ay Akdeniz Üni-versitesi’nde Türkiye’nin ilkfasial transplantasyon ope-rasyonunu gerçekleştiren Dr.Ömer Özkan’ın, mesai sonrasıdışarıda çalışması nedeniyleüniversitede ameliyat yapa-mayacağı öne sürülmüş, Sağ-lık Bakanı konuya ilişkin so-ruyu “ameliyat yapabilir, amaişlem onun adına fatura edi-lemez” şeklinde yanıtlamış-tı. 

Oysa bugüne dek olan uy-gulamada mesai sonrası dı-şarıda çalışan öğretim üye-lerinin üniversitede hasta gör-melerine izin verilmiyordu.650 sayılı Kanun HükmündeKararname ile getirilen dü-zenlemenin amacının, “mua-yenehaneci öğretim üyeleri-nin hastaneleri ticarethanegibi kullanmalarının önünegeçmek” olduğu daha öncedefalarca ifade edilmişti. 

Ankara Tabip Odası bu

açıklama sonrasında Anka-ra’daki tıp fakültelerine veSGK’ya, uygulamanın bundansonra nasıl sürdürüleceğinisormuştu. Tıp Fakültelerin-den gelen açıklamalar “uy-gulamanın mevzuat çerçeve-sinde yürütüldüğü” şeklindeoldu. SGK’dan ise Oda’ya he-nüz bir yanıt ulaşmadı.

Bakan bir kez dahaBu arada Sağlık Bakanı

aynı yönde bir açıklama dahayaptı. Akşam gazetesine ver-diği mülakatta Bakan Akdağ,“Muayenehanesi olan öğretimüyesinin üniversitede hastayateması yasak değil. Sadecedöner sermayeden pay ala-mıyor.” dedi. Bu açıklama öğ-retim üyeleri ve tıp fakültesiyönetimlerince tedbirli birmemnuniyetle karşılandı. Ay-lardır tıp fakültelerinin pekçok bölümünde, mesai sonrasıdışarıda çalıştıkları gerekçe-siyle hasta bakmalarına, ame-liyat yapmalarına izin veril-

meyen öğretim üyelerinin ar-tık bu görevlerini yerine ge-tirmelerinin önünde engelkalmamış görünüyor. Böylecebu bölümlerde sekteye uğra-mış olan eğitim faaliyetleriyeniden başlayabilecek.

Bakan’ın kendidüzenlemesi ile sözübirbirine ters

Ancak düzenlemenin çıka-rılış gerekçesiyle Bakan’ınaçıklamasının birbiriyle tezatolduğuna işaret eden fakülteyönetimleri uygulamada ka-rarsız. Bakan’ın dediği şekildebir uygulamaya gidildiğinde,yasanın arkasından dolanmakgibi bir duruma düşecekle-rinden kaygı duyan yönetim-ler SGK’nın görüşüne görehareket etmek niyetindeler.Sağlık Bakanı’nın bu ikinciaçıklamasının ardındanSGK’nın takınacağı tavır tıpfakültelerinde uzmanlık eği-timi faaliyetleri için kritiköneme sahip.

Bakan ısrarlı: Muayenehanesi olanöğretim üyesininüniversitede hastaya temasıyasak değilFakülte yönetimleri ve SGK ne yapacaklarını bilemiyor

Hekim Postası

Denizli Valiliği İl Disiplin Kurulu 8 Şubat’tatoplanarak, Tam Gün Yasası’na uymadıklarıgerekçesiyle haklarında soruşturma açılan4 doktorun durumunu görüştü. Kurulda,doktorların kamu hastaneleriyle birlikte işyerihekimliği yaptığı, bunun Tam Gün Yasası’naaykırı olduğu belirtildi. Disiplin kurulu, dok-torlara önce kademe ilerlemesinin durdurulmacezası verilmesini uygun buldu ancak çeşitlinedenlerden dolayı maaş kesintisi yapılmasıyoluna gitti. Kurul, ihlalin tekrarı halindedoktorların görevlerine son verileceğini bil-dirdi.

“Ceza hukuka uygun değil”Doktorların adını açıklamayan Denizli Ta-

bip Odası Başkanı Ersin Çağırgan, verilencezanın çok ağır ve hukuka uygun olmadığınıiddia etti. Çağırgan, “Cezaya konu soruşturmaNisan 2011’de gerçekleşti. Kanun yürürlüğe

girmeden nasıl haklarında işlem yapılabiliyor?Denizli İl Sağlık Müdürlüğü Türkiye genelindebir ilke daha imza attı ve hekimlere karşı iyiniyetli olmayan uygulamalarına bir yenisinidaha ekledi. Birçok hekime ceza yağdırdı.Konunun takipçisi olacağız ve bu kararlarıhukuki platforma taşıyacağız” dedi.Denizli Sağlık Müdürlüğü ise Sağlık Bakan-lığı’nın 8 Mart 2011 tarih ve 10 538 sayılıgenelgesini hatırlattı. Açıklamada, “5947sayılı kanunun 7. maddesinde 1219 sayılıTababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasınaDair Kanunun 12. maddesi 2. ve 3. fıkralarındayapılan değişiklik uyarınca, kamuda çalışanhekimlere tam gün çalışma koşulu getirildi.Söz konusu yaptırım Mart 2011’de bildirildi.Cezaya konu tarih ise Nisan 2011. Ceza,“yasa yürürlüğe girmeden öncesini kapsıyor”açıklaması doğru değil. Uygulama zaten yü-rürlülükteydi” dendi. (Kaynak: Denizli Ha-ber)

Denizli’de4 doktora tam gün cezasıDenizli Valiliği İl Disiplin Kurulu, “Tam Gün Yasası”na uymadıklarıgerekçesiyle 4 doktora disiplin cezası verdi. Denizli Tabip Odası BaşkanıErsin Çağırgan, bunun Türkiye’de bir ilk olduğunu belirterek, konuyu yasalplatforma taşıyacaklarını söyledi.

Gülenay Bundan tam bir yıl önce cinayet gibi bir kazaylamütevazı öğrenci dairesinde yaşama veda edensevgili meslektaşımız Gülenay Aydın’ı sevgi vesaygıyla anıyorum.

Page 6: hekimlerin gücü, hekimlerle güçlü Mart 2012 Sayı: 40

güncel

Geçtiğimiz yılın 25 Şubat’ında işbırakarak Hacettepe Tıp Fakültesibahçesinde toplanan Ankaralı asistanhekimler Sağlıkta Dönüşüm Progra-mını protesto etmiş ve Bakanlığa yü-rüyerek çalışma şartlarının iyileşti-rilmesini, performans sisteminin kal-dırılmasını talep etmişlerdi.

Sağlık Bakanı: Asistanlarıkölelikten kurtardık

Eylemin ardından Sağlık Bakanı tıpfakültelerinde çalışan asistanlarınkötü şartlarda görev yaptığını söyle-yerek, devlet hastanelerinde asistanhekimlerin mutlu olduğunu ifade et-miş, Ankara Atatürk Eğitim Hastane-si’nden örnek vererek bir asistan he-kimin ayda eline 1600 lirası maaş,3200 lirası ek ödeme, 600 lirasınöbet ücreti olmak üzeretoplam 5400 lira geçe-bildiğini bildirmiş,“asistanları köleliktenkurtardık” demişti.

Sık nöbetlere sıkıtedbir!

25 Şubat eylemini, Ni-san ayındaki beş günlükDokuz Eylül ÜniversitesiTıp Fakültesi eylemi takipetti. Burada da asistan he-kimler iş bırakarak çalışmaşartlarındaki olumsuzlukla-rın düzeltilmesini talep ettiler.Bakan, asistanların taleplerinihaklı bulduğunu söyledi ve

özellikle sık nöbetlere karşı tedbiralacaklarını bildirdi. O tarihte Bakan’ınkabul ettiği talepler şöyleydi:

Nöbet sayıları sınırlı tutulacak.Asistan hekim ücretleri eşit ve adilşekilde yeniden düzenlenecek.Asistan hekimlere akademik izin ve-rilecek ve bu izinler kullandırılacak.Asistan hekimlere ücretsiz kongre vekitap desteği verilecek.

Bilimsel projelere destek verilecek.

Bakan’ın Genelgesi 11 aydırgörmezden geliniyor

Bu beyanı izleyen günlerde SağlıkBakanı Recep Akdağ bir genelgeyleasistanların nöbet programlarının has-ta ve çalışan güvenliğini sağlayacakşekilde düzenlenmesini istedi.

Genelgenin yayınlanmasının üze-

rinden tam 11 ay geçti. Hekim Posta-sı’nın geçtiğimiz günlerde yaptığı araş-tırmaya göre Ankara’daki eğitim has-tanelerinde asistanların eline 1700 li-rası maaş, 600 lirası sabit döner ser-maye ödemesi, 600 lirası performansödemesi ve 600 lirası (130 saat fazlaçalışmanın karşılığı) da nöbet ücretiolmak üzere 3500 lira geçiyor. Bazıbölümlerde performans gelirinin dahayüksek olabildiği, ancak bu gelirinhiçbir hakkaniyet ölçüsü ve objektivitetaşımadığı, asistanların ay sonundaellerine geçecek olan ücreti kestire-medikleri bildiriliyor.

Hekim emeğinin değeri: 4lira 60 kuruş

130 saatlik (toplam nöbet süresibunu geçerse ek ödeme yok) nöbetinkarşılığında 600 lira alan asistanlar,hekim emeğinin saatinin 4 lira 60 ku-ruş olduğu gerçeğiyle karşı karşıyakalıyor.

Yaşasın! Köleliktenkurtulduk!

Asistan hekimlerin çalışma süre-leri her türlü uluslararası normundışında bulunuyor. Ankara’daki eği-tim araştırma hastanelerinde birbeyin cerrahisi asistanı ayda 12nöbet tutmak zorunda bırakılabi-liyor. Nöbetlerin ardından mesaidevam ediyor ve bir asistan uyku-suz vaziyette 36 saat boyunca hastabakıyor, ameliyata giriyor. Eğerbir asistan yıllık izne çıkar veyavadedildiği gibi kongre akademik

izni kullanırsa, diğer asistanların günaşırı nöbet tutması gerekiyor.

Polikliniklerinde bir hekimin günde100 ila 150 hasta baktığı bu devlethastanelerinde eğitim programlarınakatılabilmek mümkün olamıyor. Bi-limsel yayınlar içinse “evde yapın”deniyor.

Acil serviste çalışan asistan hekim-lerin gece ve gündüz vardiyaları bu-lunuyor. Ayda on kez gece vardiyasıvar. Her gece vardiyası 15 saat sürüyorve bir hekim bu vardiya boyunca tekbaşına 100 kadar acil servis hastasınabakmak zorunda.

Çalışma şartlarının iyileştirilmesinibekleyen asistan hekimler hem kendisağlıklarından endişelendiklerini, hemde hastalarına zarar verme korkusutaşıdıklarını ifade ediyorlar ve SağlıkBakanı’nın 11 aydır görmezden gelinentalimatının yerine getirilmesini umutediyorlar.

(*Haberin başlığı asistanhekim.org web si-tesinden alınmıştır.)

Sağlıkta Dönüşüm Sürecininbelki de en önemli amacı, ka-musal sağlık hizmetlerini tas-fiye ederken yabancı sermayegirişine alan açmaktı. Yabancısermaye grupları ise sağlıkalanında yatırımlara başla-madan önce sadece Bakanlıkile değil, çeşitli danışmanlıkşirketleri ile de irtibata geç-meyi ihmal etmiyor. Daha doğ-rusu bu şirketler, yabancı ser-mayenin beklentilerini Tür-kiye’deki ilgili kişi ve kurum-lara aktarıyorlar.

Bunlardan birisi de PriceWaterhouse Coopers şirketininhazırladığı “2009 yılı Satın Al-malar ve Birleşmeler Raporu.”Raporda çeşitli ulusötesi sağlıkgruplarına sorulan sorularaverilen cevaplar ve çeşitli risk

kategorileri hakkında yapılananketin sonuçları yer alıyor.

Rapora göre sağlıkalanı iştah kabartıyor

“Türkiye’de sağlık sektö-ründe şirket birleşme ve satınalmaların 2009 sonrasında na-sıl bir seyir izleyeceğini dü-şünüyorsunuz?” sorusuylapatronlardan üçer yıllık tah-minler istenmiş. Verilen ce-vaplarda işlem sayılarının2009 yılında %39, 2010 yılında%67, 2011 yılında ise %71 ar-tacağı öngörülmüş. Patronlarıntahminlerinin doğru çıktığı,Deloitte isimli bir başka da-nışmanlık şirketinin hazırla-dığı “2011 Yılı Birleşme veSatın Almalar Raporu”ndanda anlaşılıyor. Rapora göre,geçtiğimiz yıl en fazla işlemsayısı ve hacmine sahip sek-

törlerden birisi sağlıkalanı. Borsada işlem gö-ren ilk beş şirket arasındaAcıbadem grubunun yeralması ise özellikle dikkatçekici.

Patronlar, “Türkiye’de sa-tın alma ve birleşme plan-layıp planlamadıkları” yö-nündeki soruya ise %66 ile“önümüzdeki 12 ay içindeplanlıyoruz” cevabını ver-mişler. Yine Deloitte’nin ra-poruna göre, 2011 yılı içindeTürkiye’ye 40 farklı ülkedenyatırım yapan yabancı şirket-lerin %35’i sağlık alanını tercihetmiş.

Hekim maaşları “enönemsiz” konu seçildi

Price Waterhouse Coo-pers’un raporunda, hekimemeğinin pul kadar görüldü-

ğüneilişkin önemli

veriler de yer alıyor.“Türkiye’de sağlık sektörü içinkritik olan risk ve konular ne-lerdir?” sorusuna verilen ce-vaplarda, en önemliden enönemsize doğru yapılan sıra-lamada hekim maaşları %2.6ile “en önemsiz” kategorisindeyer alırken, devletin sağlık

ortamına ilişkin belirsizlikyaratması %18.4 ile “en önem-li” konu oldu. Bu rakamlar,Sağlık Bakanlığı’nın neden 663sayılı KHK ile teşkilat yapısınıdeğiştirdiğinin, Kamu HastaneBirliklerine geçmeye çalıştı-ğının ve durmadan yönetme-lik, yönerge, tebliğ çıkardığınınipuçlarını sunuyor.

Kansu Yıldırım

Uykusuz asistan ölüm demektir!*

Sağlık Bakanlığı hastanelerinde 36 saat uykusuz nöbet tutulan beyin cerrahisi klinikleri, 16 saat aralıksız hasta bakılan acilservisler hastaların ve hekimlerin can güvenliğini tehdit ediyor. Bakan’ın 11 ay önce yayınladığı nöbet genelgesine uyulmuyor.

Hekim Postası

İşte Asistan RutiniŞanslıysanız ayda 12

nöbet36 saat aralıksız

çalışmaAcil serviste 15 saatlik

maratonEğitim faaliyetine

zaman yokAraştırma: “evde

yapın” Nöbetin saat ücreti 4

lira 60 kuruş

Sağlık alanını yabancı sermaye grupları mı şekillendiriyor?

Page 7: hekimlerin gücü, hekimlerle güçlü Mart 2012 Sayı: 40

güncel

Dr. Selçuk AtalayAnkara Tabip Odası Genel [email protected]

HayatÖğretiyor!

4Mart Pazar sabahı  80’inüzerinde emekli  hekimletabip odasında kahvaltılı

bir toplantı yaptık.  Emekli he-kimlerin derdi çok. Hiçbir hekimişe emekli olarak başlamadı. Bugünçalışan hekimler yarın emekli ola-cak. Bunca emeğin karşılığı olarakdevletten emekli olanların maaşları1400 TL. Özelden emekli olanlarındurumu ayrı bir vahamet. Sonaçıklanan açlık sınırı 1000 TL,yoksulluk sınırı ise 3100 TL civa-rında. Diğer profesyonel meslekgruplarına göre de hekimlerinemekli ücretleri bir hayli düşük.Peki nasıl geçiniyorlar? İlk aklagelen hekimliğin para kazandırdığıdönemlerde aktif çalışıyor olmaları.Ama hepsinin de para biriktirmişolduğunu düşünmek yanlış olur.O yüzden çalışmaya devam edi-yorlar. Özel sektör onları ucuz işgücü olmaya aday görüyor. Mevzuuzun ama sözün özü: Emekli he-kim olmak zor iş!

Pazar sabahı Ankara Tabip Oda-sı’nda toplanan emekli hekimlerkendileri için bir komisyon oluş-turdular. Gönüllü olanlardan biryürütme seçtiler. Buradan hemiletişimlerini sağlayacaklar hemde talepleri üzerinde çalışacaklar.

Biz onlara 11 Mart’ta “SağlıkHakkı ve İyi Hekimlik DeğerleriYürüyüşüne” gelin dedik. Bir“emekli hekimler” pankartı açalımdiye önerdik. Bir tek hekim karşıçıktı. O da 18 yıl milletvekilliğiyapmış bir ağabeyimizdi. Bundan10 yıl önce olsa herhalde hepsikarşı çıkardı. 11 Mart’ta yanımızdamesleğe yıllarını vermiş ablaları-mız, ağabeylerimiz de olacaklar.Asistanından emeklisine, kurumhekiminden profesörüne biz he-kimler haklarımız için mücadeleetmeyi öğreniyoruz. Hayat öğre-tiyor!

İki GösteriSon bir ay içinde Türkiye sağlık

alanından iki gösteriye tanıklıketmiş olacak. Birincisi kol-bacaklailgili. Hadiseyi gösteriye çeviren,Bakanlığın üst düzey bürokratlarıve Bakan’ın bizzat kendisi diyedüşünüyor hekimler. Hacettepe’ninrüştünü ispatlamasına gerek yok,zaten kendini kanıtlamış bir üni-versite. Peki kimin, niçin şov do-zunda bir gösteriye gereksinimivardı? Birkaç bilgiyi huzurunuzabırakayım:

Sağlık turizmi konusu iktidarınönemli beklenti alanlarının baş-larında geliyor.

Mevcut sağlık politikalarının fi-yakası bozuldu, yaldızları dökü-lüyor.

Siz bu cümlelere kendinizinkileride ekleyebilirsiniz.

İkinci gösteri 11 Mart’ta Anka-ra’da. Ankara’da Türkiye BüyükSağlık Hakkı Meclisi kuruluyor.11 Mart’taki gösteriye kimin niçingereksinimi var? Hekimler “Yeterartık, tükendik. Durdurun bu sal-dırıyı” diyor. Halk, “sağlık hakkınıtırpanlamaktan vazgeçin” diyor.Sağlık çalışanları ve vatandaşlaritiraz ediyorlar ve talep ediyorlar!Gerek var mı hakikaten bu göste-riye? Eğer gerçekten nitelikli veeşit bir sağlık hizmetine ulaşmakvatandaş için zorlaşıyorsa, gerekvar. Eğer hekimlere ve sağlık ça-lışanlarına yönelik baskı ve şiddetartıyorsa, mesleki bağımsızlığımızve iş güvencemiz kayboluyor, ge-lecek umutlarımız kararıyorsa ge-rek var. Değilse, en azından siz 11Mart’a katılmayın!

Kavilleşelim!Ankaralı hekimlerin büyük bir

çoğunluğu itiraz etmemiz gerektiğikonusunda hemfikir. Mevcut gi-dişattan memnun olan çok az birkesim var. Onları da hepimiz bili-yoruz. Ancak itiraz etmek konu-sunda çekinceler var. Kimileri tü-kendik, yıldık diyor. Kimileri itirazedersek daha da beterini yaparlardiyor.

Daha neler, neler söyleniyor.Söyleniyoruz. Söylenmek ruh sağ-lığımızı koruyor belki bir nebze.Öte yandan 11 Mart’a katılırsak“mimleniriz” diye düşünen asistanı,doçenti, aile hekimi var. 11 Mart’akatılanlar mimlenir mi? Ya da bizbu mesleğe “mimlenmeyelim” degerisi boş diye mi girdik.

O Pazar sabahı televizyonları-mızın başında arkadaşlarımızı,dostlarımızı izlemeye oturamayız.Çünkü izlenecek olan biziz! Bumesleğin korkarak yapılmadığınıhepimiz biliriz! Birileri bizim ye-rimize itiraz eder diye beklemekyersiz. Biz en iyisi, 11 Mart’taAnadolu Gösteri Merkezi’nin önün-de saat 10.00 da buluşmak üzerekavilleşelim.

11 Mart sabahı biz hekimler,sağlık çalışanları ve hastalarımızlabirlikte en güzel gülümsememizlebir arada duracağız. İtirazınızı vetalebinizi alıp gelin! Şimdi konuş-mazsak, yarın geç olabilir. Yarın,suskunluğumuzu kendimize açık-layamayabiliriz.

Hacettepe’de dünyadakiilk dört ekstremitetransplantasyonu

250 binlik yüz naklindedoktora 50 liraTürkiye’nin ilk yüz naklini gerçekleştirendoktorlar performans sistemi gereği 50-400lira alacak. Ekip başı ise Tam Gün mağduru! Türkiye’nin medar-ı iftiharı haline gelen ilk yüz naklini,18 saat ameliyatta kalarak gerçekleştiren, Akdeniz Üniversitesiekibinin ameliyat için SGK’dan alacağı ücret, hekim başına50 ile 400 lira arasında değişiyor. Sosyal Güvenlik Kurumu(SGK) Akdeniz Üniversitesi’ne dünyada ses getiren bu ameliyatiçin 250 bin lira ödeyecek.

SGK Sağlık Uygulama Tebliği’nde (SUT) en büyük cerrahioperasyonu içeren A 1 statüsünün içinde kalp, böbrek nakilleri,bypass gibi işlemler var. Ancak yüz ve kol nakli gibi ameliyatlariçin henüz bir mevzuat olmadığından bu ameliyatlar da, A 1statüsünde değerlendiriliyor. Buna göre yüz ve kol naklindehekimler performans sistemine göre 1500 ile 2000 puanalıyor. Ameliyathane hemşireleri 20 ila 50 lira, anestezistolarak görev yapan hekim 50-100 lira, cerrahlar 250-400 liraücret alıyor.Yüz naklinin mimarı olan Prof. Dr. Ömer Özkan ise ‘TamGün’yasasına göre muayenehanesinde çalışmayı seçtiği için,operasyondan hiçbir ücret alamayacak. SGK Başkanı FatihAcar, “Yüz nakli çok ciddi bir emek istiyor. Bir doktor, 5 saatameliyat odasında, 24 saat hastanın başında bekliyor. Bununkarşılığı ödenmeli” açıklamasını yapmıştı. Ancak bu konudahenüz hazırlanmış bir çalışma yok.

TTB: Komik rakamlarTürk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Eriş Bilaloğluise, “Yüz ve kol nakli kamuoyu tarafından bilinir ve ilgi çekerkonular oldu. Ama Türkiye’de onlarca ameliyat ve operasyonlaroluyor. Bu işlemlerde yer alan tüm cerrahların ücretlendiril-meleri onların hizmetlerini rahatlıkla yürütebilmeleri ve ferahbir şekilde yaşamlarını sürdürmelerine yetecek düzeyde değil.Yılların kişisel, kurumsal ve ekibin birikimi bu kadar komikrakamlara bağlı olamaz” dedi. (Kaynak: Radikal)

Akdeniz Üniversitesi’ndekiTürkiye’nin ilk yüz transplan-tasyonu operasyonundan bir aysonra, Hacettepe ÜniversitesiHastanesi’nde yine bir hastayayüz nakli operasyonu ve başkabir hastaya da dünyada ilk kezçift kol ve çift bacak transplan-tasyonu operasyonu yapıldı.Ekstremitelerin nakledildiği has-tanın, operasyonun ardındangelişen komplikasyonlarla kay-bedildiği bildirildi. Bu ölümünardından ameliyata yönelik ola-rak medyada başlayan tartış-malar üzerine Sağlık Bakanlığı,Türk Tabipleri Birliği ve AnkaraTabip Odası’nın olayla ilgili ayrıayrı inceleme başlattıkları öğ-renildi.

Hekim Postası

Page 8: hekimlerin gücü, hekimlerle güçlü Mart 2012 Sayı: 40

devlet hastanesi

Etlik İhtisas Eğitim ve Araş-tırma Hastanesi’nin ne olacağıkonusu netlik kazanmaya baş-ladı. Ancak aynı şey, hastanedegörev yapmakta olan hekimlerve diğer sağlık çalışanları içingeçerli değil. Ankara TabipOdası kendisine gelen, Etlikİhtisas Hastanesi’nin yıkılıpyerine Etlik Entegre SağlıkKampüsü yapılacağı yönün-deki haberler doğrultusunda,Sağlık Bakanlığı’na bir yazıgöndererek konuyla ilgili bilgitalep etti.

Bakanlık’tan 24 Şubat’tagelen açıklamada, Etlik İhtisasEğitim ve Araştırma Hasta-nesi’nin de bulunduğu arsaüzerinde 3566 yataklı EtlikSağlık Kampüsü yapımınınplanlandığı ve inşaata baş-lanması için yüklenici firmayayer teslimi yapılmadan öncehastane binalarının boşaltıl-ması gerektiği ifade edildi.

Etlik İhtisas Hastanesi he-nüz 14 yıllık oldukça yeni birbina ve 2 yıldır eğitim ve araş-tırma hastanesi olarak görev

yapıyor. Hatırlanacağı üzereTTB ve ATO’nun muhalefetineve başlangıçta alınan yürüt-meyi durdurma kararına rağ-men hastane “inatla” SağlıkBakanlığı tarafından eğitimve araştırma hastanesine dön-üştürülmüştü.

Çalışanların akıbetibelirsiz

Hastanede çalışmakta olansağlık personelinin nerede gö-revlendirileceği ve asistanlarıneğitimlerine hangi hastane-lerde devam edeceklerine dairATO’nun sorularına ise, “ko-nuya ilişkin planlama çalış-malarının devam etmekte ol-duğu” yanıtı verildi.

Çalıştıkları hastanenin yı-kılıp yıkılmayacağına ve yı-kılması durumunda kendile-rinin nereye gönderilecekle-rine ilişkin bir türlü net bilgialamayan hekimler ve sağlıkçalışanları, en çok da bu be-lirsizlik durumunun sıkıntıyarattığını dile getiriyorlar.Bir gün sonrası için dahi planyapamadıklarını ifade edençalışanlar, iki senedir sürekliolarak yıkımdan bahsedilme-

sine ve hastane çevresindezemin ölçümü yapan sondajmakineleri dolaşmasına rağ-men, kendilerine hiçbir resmibir açıklama yapılmamasındanşikayetçi.

Hastanenin yıkılacağınadair söylentilere rağmen tıptauzmanlık sınavında hastaneyeasistan alımına devam edil-mesi ise hekimler tarafındanSağlık Bakanlığı’nın asistaneğitimine ve eğitim araştırmahastanelerine bakışının tipikörneği olarak değerlendirildi.

Kendini kurtaranlarÖte yandan, başhekimlik

ya da kliniklerde şeflik gibi

konumlardaki isimlerin birkısmının, yıkım tartışmaları-nın devam ettiği süreçte SağlıkBakanlığı’na bağlı birimlereya da Ankara’daki diğer eğitimaraştırma hastane kadrolarınaatanmaları da dikkat çekti.Bu duruma bağlı olarak pekçok bölümde eğitici kadrolarınyalnızca kağıt üzerinde gö-zükmeleri ya da vekaletensürdürülmeleri asistan hekim-lerin eğitimini olumsuz etki-liyor.

TTB’nin iptal içinaçtığı dava sürüyor

TTB, Hazine arazisi üzerineyapılan hastanelerde Sağlık

Bakanlığı’nın 25 yıl boyunca“kiracı” olmasını öngören, pekçok hizmetin yüklenici fir-malara bırakıldığı ve bu yollahekim ve sağlık çalışanlarınıntaşeron işçisi olmasına yolaçan, kamu özel ortaklığı yön-temiyle yapılacak Ankara-Et-lik ihalesinin iptali talebiyleDanıştay’da dava açtı. Görül-mesine devam edilen davada,işlem dosyasını sunması içinSağlık Bakanlığı’na verilensürenin sonuna gelindi. Ba-kanlığın sunacağı dosya, bu-güne kadar hiçbir aşamasışeffaflıkla yürütülmeyen iha-leye dair bilgi edinmek açı-sından özellikle önemli.

Hekim Postası

Öte yandan, 18 Kasım2011’den Şubat ayının or-talarına kadar hastanenininternet sayfasında “Dedi-kodular” başlığı ile yer alanhaberde, “Son günlerde, önü-müzdeki yıl içinde ‘AnkaraKuzey Kampüsü Sağlık Pro-

jesi’ çerçevesinde hastane-mizi de kapsayan bir yıkımıngerçekleştirileceğinin söy-lentileri yaygınlaşmıştır. Buda hastane personeli üze-rinde moral motivasyon açı-sından olumsuz etki yap-maktadır. Bu konuda şu ana

kadar resmi yolla hastane-mize gelen herhangi bir bilgi,belge ya da duyuru yoktur.Bu nedenle personelimizinyine aynı şevk ve istekle ça-lışmalarını tavsiye eder, sağ-lık ve başarılar dileriz.” de-niyordu.

“Dedikodular” gerçek oldu

Yataklı Sağlık Tesislerinde Yoğun Ba-kım Hizmetlerinin Uygulama Usul veEsasları Hakkında Tebliğde DeğişiklikYapılmasına Dair Tebliğ, 18 Şubat’taResmi Gazete’de yayımlanarak yürür-lüğe girdi. Tebliğ uyarınca, yoğun bakımservislerinin fizikî şartlarını düzenleyenmevcut hükümler değiştirildi.

Değişikliklerin nedeni olarak, 14Eylül 2011 tarihinde Sağlık Bakan-lığı ile Özel Hastaneler ve SağlıkKuruluşları Derneği (OHSAD) ara-sında yapılan toplantı sonunda im-zalanan “Mutabakat Metni” göste-riliyor. Yoğun Bakım Tebliği’ndeyapılan değişikliklere, MutabakatMetninin 3’üncü maddesinde kararverilmişti. Bakanlık sözünde dura-rak, Mutabakat Metnindeki bek-lentileri hayata geçirdi.

Özel sektör patronlarının bek-

lentilerini büyük oranda karşılayan Teb-liğ, seviyelere göre yataklar arasındakimesafelerin daraltılması ve böyleliklemevcut yoğum bakım odalarına fazladanyatak ilave edilmesi anlamına geliyor.Bu şekilde, hastane patronlarının fizikselmekânı değiştirme maliyetine girmesinegerek kalmadan, yoğun bakımda dahafazla sayıda hasta bakılmasının önününaçılacağı dile getiriliyor.

Kansu Yıldırım

1)Mutabakat Metni: “Seviye 3ile ilgili yatak ve kuvöz arası me-safeler için literatürde yer alan‘makul’ değerlerin kabulü tekrardüzenlenecektir.”

Tebliğ: Erişkin yoğun bakımservislerinde yataklar arasındakimesafe en az 2,5 metreden 1,5metreye; yenidoğan yoğun bakımservislerinde yataklar arasındakimesafe birinci seviyede 90 cm.’den60 cm.’ye, ikinci seviyede 120cm.’den 90 cm.’ye, üçüncü sevi-yede de 180 cm.’den 120 cm’yedüşürüldü.

2) Mutabakat Metni: Seviye 3için 3 yatağa 1 hemşire istihda-mının yeterliliği ile özel hastanedenetimlerinde hemşire sayısınınyoğun bakım yatağı dereceleri ile

ilişkisinin nasıl değerlendirileceğitekrar düzenlenecektir.

Tebliğ: Günün her saatinde, ser-viste her 2 yatak için en az birhemşire/sağlık memuru buluna-cak. Bu sayı serviste yatan hasta(dolu yatak) sayısına ve seviyesineuygun olarak belirlenecek.

3) Mutabakat Metni: YoğunBakım hemşire sertifikasyonu içinistenen sürelerin uzatılması tekrardüzenlenecektir.

Tebliğ: En fazla iki yıl süreylepersonelin yoğun bakım eğitimialması şartından muaf tutularak,seviyesinin gerektirdiği diğer stan-dartları taşıması kaydıyla seviye-lendirileceği ve Bakanlıkça geçicitescil verileceği” ifadesi de “üçyıl” olarak değiştirildi.

Bakanlık tarafından yayımlanan Tebliğ ileMutabakat Metni arasındaki“tesadüfi” benzerlikler şöyle:

Yoğun bakıma yoğun yatakYeni tebliğ uyarınca, hastane patronlarının fizikselmekânı değiştirme maliyetine girmesine gerek kalmadan,yoğun bakımda daha fazla sayıda hasta bakılmasınınönünün açılacağı dile getiriliyor.

Etlik İhtisas boşaltılıyorATO’nun bilgi talebi üzerine Sağlık Bakanlığı’ndan gelen açıklamayla, Etlik İhtisasEğitim ve Araştırma Hastanesinin yıkılacağına dair duyumların “dedikodudan ibaret” olmadığı ortayaçıktı. Hastanede görev yapan hekim ve sağlık çalışanlarının durumuna ilişkin belirsizlik ise devam ediyor.

"MUTABAKAT"

saat gibi işliyor

Page 9: hekimlerin gücü, hekimlerle güçlü Mart 2012 Sayı: 40

güncel

Hekim emeğini değersiz-leştirmeyi hedefleyen Sağ-lıkta Dönüşüm Programınınen önemli enstrümanların-dan birisinin de, hekimlerinserbest çalışmalarını ola-naksız hale getirmek olduğubiliniyor. 5947 Sayılı Ya-sa’nın ilgili maddeleri Ana-yasa Mahkemesi tarafındaniptal edildikten sonra SağlıkBakanı, “Elimizde başkaenstrümanlarımız da var”demiş, ardından muayene-haneler için, devlet hasta-nelerinin dahi uymasınınmümkün olmadığı “stan-dartlar” getirilmişti. Geti-rilen standartlarla ilgili yar-gı süreci devam etmeklebirlikte, bu düzenleme özel-likle yenimuayene-hane aç-mak is-t e y e nh e -kim-l e -

rin bu haklarını ellerindenalmış görünüyor.

Ankara Tabip Odası, si-yasi erkin baskısı karşısındaTTB Yasası’nın kendisineverdiği yetkiyi kullanarakmuayenehaneler için asgarifiziki özellikleri tarif ederek,bu özelliklere sahip bulunanmuayenehanelerin sahiple-rine “İyi Muayenehane Bel-gesi” dağıtımına başladı.

Belgenin, bu kamusalhizmeti vermek isteyen he-kimlerin bu haklarını mes-leğin saygınlığına uygun birbiçimde layıkıyla kullana-bilmeleri için ve hastalarınamuayenehanelerinde nite-likli bir ortamda hizmetverdiklerinin tescili için ha-zırlandığı bildirildi.

YÖK’ten sınavsız tıp

diploması denkliği

Ankaralı hekimlerİyi MuayenehaneBelgeleri’ni almayabaşladılarATO’dan hekimlerin mesleki bağımsızlığınıkorumaya yönelik bir uygulama

Danıştay İdari Dava Daire-leri Kurulu’nun kararıyla, sı-navsız denklik geçerlilik ka-zandı. 6 Kasım 2010 tarihindeyayınlanan Yurtdışı Yüksek-öğretim Diplomaları DenklikYönetmeliği’ndeki “Hukuk, tıpdoktorluğu, diş hekimliği, mü-hendislik ve öğretmenlik ala-nında hangi ülkelerdeki yük-seköğretim kurumlarından alı-nan diplomaların denklik işle-minin seviye tespit sınavındabaşarılı olma şartı aranmadanyapılacağı Genel Kurul tara-fından belirlenerek resmi in-ternet sitesinde ilan edilir” iba-resi, tıpta sınavsız denkliğinkapısını açmıştı.

Türk Tabipleri Birliği, Sağlıkve Sosyal Hizmet EmekçileriSendikası ve Ankara Barosu,yönetmeliğin objektif kriter-lerden uzak olduğunu öne sü-rerek ilgili maddeye karşı Da-nıştay’da dava açtı. Danıştay8. Dairesi “Genel Kurul kara-rıyla önceden, hangi yüksek-öğretim kurumlarının seviyetespit sınavına tabi olmayaca-ğının belirlenmesi, eğitimin ni-teliği ve denkliği konusundasağlıklı bir değerlendirme ya-pılamaması sonucunu doğura-caktır” gerekçesiyle yürütmeyidurdurma kararı verdi. Ancakkarara itiraz eden YÖK, süreciDanıştay İdare Dava DaireleriKurulu’na taşıdı. Kurul, 08 Ara-lık 2011 tarihinde yürütmeyi

durdurma kararını 26’ya 15oy çokluğu ile kaldırdı. Böyle-likle denkliğe ilişkin seviye sı-navlarının yerini YÖK GenelKurulu’nun kararları aldı.

Hangi ülkelerindiplomaları sınavsızkabul edilecek?

Artık YÖK Genel Kurulu’nun,hangi ülkelerin tıp diplomala-rını sınavsız bir şekilde geçerlikabul edeceğinin listesini ilanetmesi bekleniyor. YÖK GenelKurulu’nun bu listeyi hazır-larken hangi kriterleri kulla-nacağı ise belirsiz. Genel Ku-rul’un vereceği kararlar Tür-kiye’de çalışacak yabancı dok-torların niteliğini belirleyecekolması nedeniyle çok önemligörülüyor.

YÖK Genel Kurulu diploma denklik listesi yapacak. Listedeki ülkelerdengelen doktorlara kapılar sınavsız açılacak.

Hekim Postası

Türkiye’de çalışmak üzere aracı kurum-lara başvuruda bulunan yabancı hekimlerinhemen hepsi az gelişmiş ya da gelişmekteolan kategorisindeki ülkelerden. BirleşmişMilletler İnsani Gelişmişlik Endeksi sıra-lamasında bu ülkelerden Irak 132, Türk-menistan 102, Kırgızistan 126, Özbekistan115, Hindistan 134, Çin 101. sırada. Sağlıkendeksi kategorisinde de sıralama bundanfarklı değil.

Diğer taraftan Uluslararası Para Fonu’nun(IMF) ülkelerin milli gelirlerini açıklayan2010 yılı raporuna göre, hekim ithal edilecekülkelerin çoğunluğu ekonomik göstergeleritibariyle de Türkiye’nin gerisinde yeralıyor. IMF’nin kişi başına milli gelir sıra-lamasında Türkiye 54. sırada yer alırken,hekim ithal edilecek ülkelerden Romanya,Bulgaristan, Macaristan, Kazakistan, Öz-bekistan ve Irak ise son sıralarda.

Hekimlerin kaygısı boşuna mı?

Mart’ın ilk pazar günü Ankara TabipOdası’nda gerçekleştirilen buluşmaya 80’iaşkın emekli hekim katıldı. Samimi vekeyifli bir havada geçen toplantıdageçmişten bugüne Türkiye’de hekimliğinsorunları konuşuldu. Sağlık Bakanı’nınemekli hekim aylıklarını iyileştirmevaadi ise ihtiyatla karşılandı. Toplantıda ayrıca ATO çatısı altındaemekli hekim komisyonu da oluşturuldu.Grup, 11 Mart Sağlık Hakkı Yürüyüşü’ndebuluşmak üzere sözleşerek dağıldı.

ATO’da emekli hekimbuluşması

Aç Kapıyı

Bezirganbaşı

Page 10: hekimlerin gücü, hekimlerle güçlü Mart 2012 Sayı: 40

güncel

TTB Genel Merkezi’nde 3 Mart Cu-martesi günü düzenlenen toplantınınardından yapılan basın açıklamasıyla,“Halk ve sağlıkçılar karşı karşıya değilyan yanadır” denilerek, Ankara SağlıkHakkı Meclisinin kurulduğu ilan edildi.Ankara Sağlık Hakkı Meclisini kurmaküzere, aralarında Ankara Tabip Odası,Ankara Dişhekimleri Odası, SES, BES,TMOBB, DİSK, KESK, Altı Nokta KörlerDerneği, Tüketici Hakları Derneği, Hal-kevleri, CHP, EMEP, ÖDP, TKP, DSP,HKP, İP’nin de bulunduğu birçok meslek

odası, sendika, siyasi parti ve demo-kratik kitle örgütü bir araya geldi.

Ankara Sağlık Hakkı Meclisinin, 11Mart’ta Ankara Ahmet Taner KışlalıSpor Salonunda toplanacak olan TürkiyeBüyük Sağlık Hakkı Meclisinin evsa-hipliğini üstleneceği vurgulanan top-lantıda, bu süre içerisinde yerelde ya-pılacak hazırlıklar planlandı. ATO Baş-kanı Bayazıt İlhan, Genel Sekreteri Sel-çuk Atalay ve TTB Merkez Konsey üye-lerinin de katıldığı toplantı boyuncaayrıca, hem sağlık emekçilerinin hak-larını, hem de halkın ücretsiz, nitelikli,kolay ulaşılabilir sağlık hakkını savun-

ma iradesi de sıkça dile getirildi.

Sorunların kaynağısağlıkçılarda değil sisteminkendisinde aranmalı

Meclisin kuruluşuna ilişkin basınbildirisini Mamak Sağlık Hakkı Meclisifaaliyetlerini yürüten Kemal Yılmazokudu. “Sağlık herkes için eşit, ücretsiz,nitelikli ve ulaşılabilir olmalı!” diyenYılmaz, sağlık kurum ve kuruluşlarındayaşanan sorunların nedeninin ne he-kimler ne de diğer sağlık çalışanlarıolduğunu, sorunların kaynağını sağlık

sisteminin kendisinde ve bizzat SağlıkBakanı’nda aramak gerektiğini belirtti.

Basın açıklamasında ayrıca, “Müca-dele, halkın sağlıklı yaşama hakkınısavunanlarla, yani bizlerle bu hakkagöz dikenler, Başbakan’ın kendi ifade-siyle ‘insan hayatını fırsata çevirenler’arasındaki mücadeledir” ifadelerine yerverildi. Bundan böyle sağlık hizmetinialanlar ve verenler olarak birlikte ha-reket edeceklerini söyleyen Yılmaz, “Buamaçla işte bugün burada sizlerin ara-cılığınızla ilan ediyoruz: Ankara SağlıkHakkı Meclisi kurulmuştur” şeklindekonuştu.

Hacettepe sağlıkçı meclisi çalışmalarına başladı

Hekim Postası

Üniversitelerde arka arkaya kurulan Sağlıkçı Meclisleri ile üniversitenin tüm bileşenleri bir araya gelerek sağlıkalanına ilişkin sorun ve çözüm önerilerini tartışmaya açıyor.

Hacettepe Sağlıkçı Mecli-sinin ilk toplantısı, öğretimüyeleri, asistanlar, tıp öğren-cileri, sağlık çalışanları ve An-kara Tabip Odası (ATO) veTürk Tabipleri Birliği’nden(TTB) temsilcilerin geniş ka-tılımıyla 16 Şubat’ta gerçek-leştirildi. Tıp Fakültesi binasıkonferans salonunda yapılantoplantı ile hem Hacettepehem de ülke sağlık ortamındayaşanan sorunlara ilişkin tümsağlıkçıların söz hakkına sahipolacağı, her konuyu tartışma-ya açıp çözüm önerileri geti-

rebileceği Ha-

cettepe Sağlıkçı Meclisi ku-ruldu.

Çıkarılan KHK’ler, yapılanyeniden düzenlemeler ve kad-rolaşmalar yoluyla sağlık ça-lışanlarının üzerindeki bas-kının her gün biraz daha art-tığına dikkat çekilen toplan-tıda ayrıca, işsizlik korkusu-nun büyüdüğü ve mesleki ba-ğımsızlığın yitirildiğine ilişkinkaygılar dile getirildi.

DTB BaşkanıTürkiye’ye geliyor

Toplantıda söz alan TTBGenel Sekreteri Feride AksuTanık, 663 sayılı KHK’nin mes-lek örgütü özerkliği ve meslekibağımsızlık açısından oluş-

turduğu tehdi-

din özellikle vurgulanması ge-rektiğinin altını çizdi ve Dün-ya Tabipleri Birliği (DTB) Baş-kanı’nın bu konularda görüş-mek ve TTB’ye destek vermeküzere 16 Nisan’da Türkiye’yegeleceği bilgisini verdi.

Meclisler halklabütünleştirilmeli

Meclis’te söz alan tıp fa-kültesi öğrencilerinden bazı-ları, mezuniyete yaklaştıkçaumutsuzluklarının da arttığınıve hocalarında da aynı umut-suzluğu gördüklerini ifadeederlerken, bu Meclisin, bukonuları tartışabilmek ve aşa-bilmek için özellikle önemlibir platform olduğunu belirt-tiler. Yapılan konuşmalarda,

tıp fakülteleri ve hasta-n e -

lerde kurulan Sağlıkçı Mecl-islerinin halkla bütünleştiri-lebilmesi, halka ve tüm sağlıkçalışanlarına yaşanan süreciher yönüyle anlatabilmeyi he-deflemesi gerektiğinin altı çi-zildi.

Kendinieleştirebilmekönemli!

Toplantıda ayrıca, SağlıktaDönüşüm Programı öncesininobjektif olarak değerlendiril-mesi gerektiği, bundan öncede sağlık hizmetinin halk vesağlıkçılar adına sorunsuz iş-lemediği, yaşanan problemleredair neden-sonuç ilişkisinindoğru tayin edilmesi ve herkesimin kendi üzerine düşenpayda sorumluluk alması ge-rektiğine yönelik eleştiriler

de geldi.

Ankara TıpSağlıkçılar Meclisiçalışmalarınısürdürüyor

Geçtiğimiz günlerde üçüncükez toplanan Ankara Tıp Sağ-lıkçılar Meclisi, ilke ve talep-lerini içeren bir de bildirgehazırladı. Durdurulmadığı tak-dirde AKP hükümetinin, ka-mucu ve bilimsel tıp eğitiminibütünüyle yok edeceği vur-gulanan bildirgede sıralanantaleplerin bir kısmı şöyle:

Performansa dayalı ödemesisteminin kaldırılarak, yeterlive emekliliğe yansıyan aylıkücret ödemeleri.

Kamu kaynaklarıyla yöne-tilen, toplumcu, bilimsel, ni-telikli tıp eğitimi.

Tıp fakültelerinde niteliklipratisyen hekim yetiştirmeninbirincil eğitim hedefi olarakbenimsenmesi.

Keyfi yer değişikliklerininönüne geçilmesi, mesleki sağ-lık risklerine karşı yıllık ta-ramaların düzenli ve ücretsizolarak yapılması, asistan ça-lışma ve eğitim programları-nın belirli standartlara ka-vuşturulması ve hekim dışıpersonelin de bilimsel çalış-malarının desteklenmesi gibiçalışma koşullarıyla ilgili so-runların çözülmesi.

Hekim Postası

Ankara Sağlık Hakkı Meclisi kuruldu

Halk ve sağlıkçılaryanyanaAnkara Sağlık Hakkı Meclisi’nin kuruluşu düzenlenen bir basın toplantısı ile kamuoyuna duyuruldu. ATO’nun da dahilolduğu çok sayıda meslek odası, sendika, siyasi parti ve demokratik kitle örgütünün bir araya gelerek kurduğu Meclis,11 Mart’ta toplanacak olan Türkiye Büyük Sağlık Hakkı Meclisi için hazırlıklarına başladı.

Page 11: hekimlerin gücü, hekimlerle güçlü Mart 2012 Sayı: 40

Öyle bir dönem yaşıyoruz ki;baskı, aba altından sopa gös-terme ve yıldırma. Hedefe

ulaşmak için her çaba mübah fazlasıyla.Bir gecede nereden çıktığı belli olmayankararnameler, maç başladıktan sonradeğişen kurallar, halkın dikkatini başkayöne saptırmak, asıl olanı gizlemek içinişbirlikçilerle yapılan adrese teslim tazetaze röportajlar. Dernekler, odalar, dü-şünce kuruluşları kuşatma altında: yabenimsin ya toprağın. Ya benim dediğimiyapacaksın ya da benim dediğimi ya-pacak olan gelecek. Kardeşim dur, öncebak ben ne diyorum? Bir dinle!.. Amamüsamaha yok hiçbir şekilde. Hedefekilitlenmiş bir torpil gibi geliyor tümdayatmalar, hem de tüm yıkıcılığıyla.

Barıştan, kardeşlikten, demokrasidenve dönüşümden bu kadar ürktüğümbaşka bir zaman dilimi olmamıştı. Nekadar ‘’değerimiz’’ varsa, bu sözcüklerlekaybetmeye başladık sanki. Ne zamanbirisi barış dese savaş çanları çalıyor,ne zaman kardeşlik dense kardeş kardeşivuruyor, ne zaman demokrasi densekorkunç bir dayatmanın altında bulu-yoruz kendimizi. Dönüşüm denen ise,herkesi kendinden yapmak için yapılanuygulamalar bütünü. Sağlıkta kiminyararına olduğu belli olmayan onca işyapılırken ve işte tam da böyle bir dö-nemde:

Birileri işinden, gücünden ve aile-sinden fedakârlık yaparak, dönen çarkaçomak olarak boynunu soktu,

Birileri sadece doktorun ve sağlıkemekçisinin sorunlarını dert edindikendine,

Birileri nerede sağlık çalışanı eziliyorise ona el uzattı, sesine kulak verdi,

Birileri her kanunsuz kararname veuygulamayı adaletin önüne getirmekiçin çırpındı durdu,

Birileri tüm engellemelere rağmenmedya kuruluşlarında halka, sağlığınnereye gittiğini, neyin dayatıldığını an-latmaya çalıştı,

Birileri ses getiren toplantılar, yürü-yüşler tertip etti,

Birileri, baktı olmuyor, on binlerceçalışanı ile yurt çapında greve gitti,

Birileri sağlıkta dönüşüm kandırma-casına dur dedi,

Birileri yılmadı, eğilmedi, bükülme-di,

Ve birileri biat etmedi,

İyi ki var o ‘’birileri’’.

Değil mi?..

Dr. Hasan Çağlar Uğ[email protected]

Birileri(tabipörgütü)benim içinne yaptı?

Sivas katliamının firari sanık-ları ve hükümlüleri için devameden ek dava 13 Mart Salı günügörülecek. Pir Sultan Abdal Kül-tür Derneği, saat 9:00’da başla-yacak olan davada olası zama-naşımı kararına dikkat çekmekve dayanışma sağlamak amacıyla

herkesi Ankara Adliyesi önüneçağırdı.

2 Temmuz 1993’te Sivas’ta 35aydının yakılarak katledilmesineilişkin mahkeme 1994 yılında37 sanık hakkında beraat kararıvermiş ancak yapılan itiraz üze-rine karar Yargıtay tarafındanesastan bozulmuştu. Bunun üze-rine firar eden sanıkların yargı-

lanmasına ek dava ile devamedilirken, davanın savcısı “za-manaşımı” isteminde bulundu.

Davanın avukatlarından ŞenalSarıhan, Sivas’ta insanların dü-şünceleri ve inançları nedeniyleyakıldıklarını ve bunun insanlıksuçuna girdiğini belirterek, za-manaşımı kuralının işlememesigerektiğini savundu.

Hekim Postası

18 yıldır süren Sivas Katliamı Davası,zamanaşımı tehlikesiyle karşı karşıya.Alevi dernekleri 13 Mart’ta AnkaraAdliyesi’nde görülecek davaya kitleselkatılım çağrısı yapıyor.

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nden yapılanaçıklamada şöyle denildi: İnsanlık tarih boyuncakişilerin, siyasi erklerin, inanç gruplarının vesermayenin emelleri uğruna katliamlarla yüzyüze kalmıştır.

Dünyada sayısız örnekleri vardır. Yurdu-muzda da katliamlara sıkça rastlıyoruz. Katli-amların yüzyıllara taşınmasında ve yinelen-mesinde, yüzleşmeme yatmaktadır.

İnsanlık bu dünyanın torunlarımızın emanetiolduğunu söylüyor. Gel gör ki; en yüce varlıkolan insan katliamlarının içinde imanlığından,insanlık onurundan yarınlara taşınması gerekeninsani değerlerinden yoksunlaşıyor. Bırakındoğayı, hayvanı, bitkiyi, kendi kendini katlet-menin sınır tanımaz vahşetini yaşıyor.

İnsanlık onuru katliamlarla, işkenceyle yüz-leşmeli ve onu yenmelidir.

Unuttukça unutulmaya yüz tuttukça yaşat-tılar, yaşatırlar. Dersimde, Çorum da, Maraş’da,Sivas’ta, Taksim’de, Gazi’de, Ümraniye’de, Ulu-dere’de olduğu gibi, sistemin şemsiyesi altındaçocuktan katil yaratanlar, korunup kollanmasıkonusunda da yargı üzerinde etkili oluyor. Onaltı yaşındakilerin kalemini kıranlar, hapisha-nelerin duvar diplerinde kafatası toplayanlar33 canın orta çağ karanlığında yakılmasınaseyirci kalıyor.

Gün yüzleşme günü, gün yarınlara sahipçıkma günü, gün katillerin zaman aşımına uğ-ratılarak aklanmasının önüne geçme günü.

Yüreğinde vicdan taşıyanların, çocuklarınaonurlu bir gelecek bırakma adına sahiplenme

günü. İnsanlık tarihi ile yüzleşmeli, katliamlarunutulmamalı, insanlık suçu işleyenler zamanaşımından yararlanmamalıdır.

13 Mart 2012 günü saat 09.00’da AnkaraAdliyesi 11. Ağır Ceza Mahkemesinde bütündemokratik kitle örgütlerini, yüreğinde insansevgisi taşıyanları Sivas davasıyla dayanışmayadavet ediyoruz.

İnsanlık suçlarında zaman aşımına hayır.

“İnsanlık suçlarında zaman aşımına hayır”

Sivas’tazamanaşımıtehlikesi

güncel

MadımakOteli’ningünümüzdekihali

Page 12: hekimlerin gücü, hekimlerle güçlü Mart 2012 Sayı: 40

Her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğugerçeğinden yola çıkarak, neolibera-lizme içkin olan şiddetin, sağlık çalı-şanlarına yönelik şiddetle bağlantısını,patriyarkal kapitalizmde kadına yönelikşiddetle, kadın sağlık çalışanlarına yö-nelen şiddet arasındaki ilişkiyi gös-termeye çalışacağım.

Neoliberal kapitalizmde devlet ye-niden yapılanır ve toplumsal görevle-rinden çekilirken otoritesini ‘’terör’’ve ‘’güvenlik söylemleri’’ ile yenidenoluşturur. Şiddet; neoliberalizmde biryan etki olmayıp iktidara içkin bir ol-gudur. Sürdürülebilirliği toplumsal ça-tışmayla, istikrarsızlıkla ve krizlerinsürekliliği ile mümkündür.

Devletin sosyal görevlerinden çe-kilmesi ve özelleştirilme politikalarıeşitsizlik, dışlanma, yoksulluk, yok-sunluk ve güvensizliği derinleştirir.Irkçılık ve milliyetçilik yükselirken,şiddet bu yolla ‘’taşeronlaştırılarak’’topluma yaygınlaştırılır. ‘’Güvenlik’’ve ‘’terör” söylemleri polis devletininde kalkanıdır.

Sistemin ürettiği şiddet sağlıkçalışanlarına yöneliyor

Sağlıkta Dönüşüm yoluyla sağlıkalanının ticarileştirilmesinden kaynak-lanan tüm aksaklıkların bedeli, hedeftahtasına oturtulan hekimlere ödetil-mektedir.

Sağlık sisteminden talepleri artmışolan hastalar ise uzun bekleme sürelerisonunda biriken öfkelerini boşaltacakbir hedef olarak sağlık çalışanlarınıgörmekteler. Hastaların kendilerineayrılan süre azaldığı için yeterli hizmetalamadıkları hissi ile yaşadıkları ger-ginlik, hekime şiddet olarak yansımak-ta. Her yıl artan katkı payları ve kamu-özel ayırımı, özel sağlık merkezlerininsınıflandırılması, kamu hastanelerininise işletmelere dönüştürülüp sınıflaraayrılacak olması, eşit sağlık hizmetitalep eden hastalarda kendilerinin desınıflandırıldığı ve sağlığın gittikçe eri-şilmesi zor bir hedef halini aldığı duy-gusunu güçlendirmekte ve adaletsizlikalgısını pekiştirmekte.

Sağlığı alınır satılabilir bir metaya,hastayı müşteriye, hekimi de sağlığın,

‘’parası neyse satın alına-bileceği’’ aracı teknike-rine indirgeyen bu sis-temin ürettiği şiddet;yöneticiler eliyle he-kimler hedef gösteri-lerek, hürmetsiz söy-lemlere tabi kılınarak,şikayet hatları kurula-rak, medyada yayınlananküçük düşürücü, çoğu ger-çek dışı haberlerle ‘’hizmetalanlar’’ yoluyla taşeronlaştırılmakta,tüm sağlık çalışanlarına yöneltilmek-tedir.

Sağlık alanında da daha çokkadınlar şiddet mağduru

Şiddet uygulayanların % 86’sı hastave hasta yakınlarıdır, ama özellikle %92 oranında erkekler şiddet uygula-maktadır.

Bir yıl içinde çalıştıkları ku-rumda şiddete maruz kalansağlık çalışanı oranı %45 iken; kadınlar ara-sında bu oran % 58,erkekler arasında %26’dır.

Hemşireler ara-sında % 53, hekimve hemşire dışın-daki sağlık perso-neli arasında % 33tür. Her grupta ka-dınlar erkeklere göredaha fazla şiddete ma-ruz kalmaktadır. En fazlaşiddete uğrayan grup % 81 ilekadın pratisyen hekimlerdir.

TTB ve tabip odalarına yansıyanverilere göre 2011 yılında 11 kadınhekimin darp edildiğini görüyoruz. An-cak hepimiz biliyoruz ki adli tabipliğeyansıyan, ancak tabip odalarına vemedyaya yansımayan şiddet vakalarıbu sayının çok üzerinde bulunmakta-dır.

Şiddetin nedeni “kadın” olmakKadın sağlık çalışanlarına yönelik

şiddet; Türkiye’de ve dünyadaki kadınayönelik şiddet olgusundan ayrı düşü-nülemez. Kadın sağlık çalışanları hem-şire, hekim ya da ebe de olsalar önce-likle ‘’kadın’’ olarak algılanırlar. Top-lumda kadın ve erkek arasında var

olan hiyerarşi nedeniylekadınlar, hekim olsalarbile, ‘’ iktidar’’mevki-sinde yadırgandıklarıiçin orada olmalarıdüşünsel olarak red-dedilir. Kadın hekim-lere ısrarla ‘’doktor

bey’’ denilmesi basit birdil sürçmesinden öte bir

algı sorunudur.Kadınların şiddete uğrama-

larının nedeni kadın olmaları, erkeklerlekadınlar arasındaki hiyerarşik, cinsiyetedayalı eşitsiz iş bölümü, erkekler ta-rafından kadınların emeklerine, be-denlerine el konması ve denetlenme-sidir.

Erkek egemenliği bu denetimle ayak-ta kalıyor. Kendi iç dinamikleri, madditemeli olan ve tüm erkeklerin somutçıkarlarının cisimleştiği patriyarka de-

nilen bu egemenlik ilişkisinin mad-di temeli ise, erkeklerin ka-

dınların emek gücü üze-rindeki denetimidir. Bu

denetim, kadının er-kek tarafından mülkedinilmesinin gös-tereni olan namuskavramı ile sürdü-rülür ve aktarılır.Kadınların ekono-

mik bakımdan ge-rekli üretken kay-

naklara ulaşmaları en-gellenerek ve kadınların

cinselliği kısıtlanarak sağ-lanır.

Denetlenen kadın emeği, kadınbedeni…

Kadınlar dünyadaki işlerin üçte iki-sini yapıyorlar. Bu, dünya gayrisafimilli hasılasının %50’sidir. Buna karşılıkdünyadaki gelirlerin %10’unu ka-zanıyorlar. Dünyadaki gelir-lerin sadece %1’i kadınlaraait ve yoksulların %70’ini kadınlar oluştu-ruyor.

BBC raporlarınagöre, dünya ölçeğindekadınlar yönetim po-zisyonlarının sadece%14’üne, yüksek düzey-de yönetici kadrolarının

sadece%6’sına sa-

hipler.Türkiye İşverenler Sendikası Kon-

federasyonu (TİSK) raporuna göre,“OECD ülkelerinin tamamında erkek-lerin ortalama ücretleri kadınlara göredaha yüksek.

Ücret ve gelir eşitsizliklerinin yanısıra kadınlar, kayıt dışı çalışanların,yine yeryüzü ölçeğinde çoğunluğunuoluşturmaktadır.

Kadınların emeklerine el konmasıylabedenlerine el konması ve denetlenmesiarasında bağlantı var. Kadınların evdeerkeğin, onun çocuklarının ve yakın-larının işlerini, bakımlarını yapmasıerkeği güçlendiriyor. Böylece erkeklerzaman ve para kazanıyorlar, kendilerinigeliştiriyor ve toplumdaki iyi işleresahip oluyorlar. Şiddet, bu sisteminyeniden üretim mekanizması.

Erkekler tarafından kadınlar için,dışına çıkmamaları gereken sınırlarçiziliyor. Bu sınırları ihlal eden kadınlar,şiddetin her türlüsü ile terbiye edil-meye, denetlenmeye ve disipline edil-meye çalışılıyor. Erkek egemenliği ta-rafından çizilen bu sınırlar, kadınlarınkiminle evleneceğini, kaç çocuk doğu-racaklarını, nasıl giyineceklerini, çalışıpçalışmayacaklarını, ne isteyeceklerini,parasını nasıl harcayacaklarını, ne işyapacaklarını belirliyor.

Bu yıl ilki düzenlenen “Antalya KadınZirvesi”nin sonuç bildirgesinde, Tür-kiye’de 2005’ten bu yana yaklaşık 4bin kadının öldürüldüğü vurgulandı.

Kadınların öldürülme gerekçelerinebakıldığında, kendilerine çizilen sınır-ların dışına çıktıkları, ‘’hayır’’ dedikleriiçin öldürüldükleri görülüyor.

Sağlık alanında da kadın hekimlerin‘’sınır koyma’’ girişimlerinin hem hiz-met alanlar, hem de idareciler açısından

öfke ve şiddet eşiğini daha çabukdüşürdüğü gözlemi, kuşkusuz

yanlış bir hipotez olmaya-caktır. Olgular arasındaki

neden sonuç ilişkilerinigörmek ve “ başka herşeyi birbirine bağlayantek bir ipliği kavramışolmak’’ şiddeti önle-meye yetmese de, çö-

zümler üretmek açısın-dan katkı sunacaktır.

Sağlık alanında kadın sağlık çalışanlarına yönelik şiddet

kadın Konfiçyus, Zi-Gong’a şöyle sorar:“Sence ben bilgili, çok okumuş,

çok bilen birisi miyim?”“Elbette” diye cevap verir Zi-

Gong, “öyle değil misin?”“Hiç de değilim” der Konfiçyus,

“ben sadece, başka her şeyibirbirine bağlayan tek bir ipliği

kavramış durumdayım.”Akt. Suma Qian (İÖ 145-85)

Kadınlarınevde erkeğin, onun

çocuklarının veyakınlarının işlerini,

bakımlarını yapması erkeğigüçlendiriyor. Böylece erkekler

zaman ve para kazanıyorlar,kendilerini geliştiriyor ve

toplumdaki iyi işlere sahipoluyorlar. Şiddet, bu

sistemin yeniden üretimmekanizması.

Toplumdakadın ve erkek

arasında var olanhiyerarşi nedeniyle

kadınlar, hekim olsalarbile, ‘’iktidar’’mevkisinde

yadırgandıkları içinorada olmaları

düşünsel olarakreddedilir.

Kadınlarınöldürülme

gerekçelerinebakıldığında,

kendilerine çizilensınırların dışına

çıktıkları, ‘’hayır’’dedikleri için

öldürüldüklerigörülüyor.

Dr. Müge Yetener

Şiddete Son Platformu, 14ilde eşzamanlı gerçekleştirdiğibasın açıklamasıyla, “ŞiddetYasası”na ilişkin tepki ve ta-leplerini dile getirdi. Aile veSosyal Politikalar Bakanlığı ta-rafından hazırlanan şiddet yasatasarısının şiddet mağduru ka-dınların ihtiyaçlarını karşıla-

maktan ve şiddeti önlemektenuzak olduğunun altını çizenkadınlar, “Aileyi değil kadını‘koruyan’ yasa istiyoruz” diyekonuştu.

Yapılan açıklamada, tasarı-nın isminin “Kadın ve Aile Bi-reylerinin Şiddetten Korunma-sına Dair Kanun Tasarısı” iken“Ailenin Korunması ve KadınaKarşı Şiddetin Önlenmesi” ola-rak değiştirilmesi de eleştirildi.

Ev içi şiddet, kadına yönelikşiddet ve toplumsal cinsiyettanımlarının tasarı dışında bı-rakıldığını belirten kadın ör-gütleri temsilcileri, Aile ve Sos-yal Politikalar Bakanlığı ile ya-pılan birçok görüşme ve top-lantı sonucu kadın örgütleritarafından tasarıya eklenen dü-zenlemelerin Bakanlar Kuru-lunda imza aşamasında değiş-tirilip, çıkarıldığını vurguladı.

YasaTasarısı

kadınıdeğil

aileyikoruyor

‘Başka her şeyi birbirine bağlayantek bir ipliği kavramış olmak’

Hekim Postası

Page 13: hekimlerin gücü, hekimlerle güçlü Mart 2012 Sayı: 40

Gazi Üniversitesi Tıp Fa-kültesi Hastanesinde geçti-ğimiz ay yaşanan şiddet ola-yına ilişkin protestolar devamediyor. Hastane BaşmüdürVekili Arif Sezgin’in halenhastanedeki müdürlük gör-evini sürdürüyor olması isehekimler arasında tepkiylekarşılanıyor.

Müdür Sezgin’in 10 Şubatgünü Acil Serviste görevli nö-betçi asistan hekime sözlüve fiziksel şiddet uygulaması

ve konunun Ankara TabipOdası (ATO) Şiddet BildirimHattına ulaşmasıyla birlikte,ATO Hukuk Bürosu tarafın-dan gerekli hukuki mücadelebaşlatıldı.

Protestoya devamATO’nun çağrısıyla Ankaralı

hekimler örnek bir dayanışmagöstererek, Gazi ÜniversitesiRektörlüğü, Hastane Başhe-kimliği ve YÖK’ü faks ve e-posta yağmuruna tuttu. Butepki karşısında e-postalaracevaben Rektörlük tarafından

Sezgin’in görevinden alındığıaçıklaması gelse de, daha sonraSezgin’in sadece “başmüdürvekilliği” görevinden istifa et-tiği ancak “hastane müdürlüğü”görevine devam ettiği öğrenil-di.

Gelişmeler üzerine ATO,daha önceki haberlere istina-den sona erdirilen faks ve e-posta kampanyasının gücünedikkat çekerek, Arif Sezginhastanedeki tüm görevlerindenayrılana kadar protestolara de-vam etme çağrısında bulundu.

Gazi Tıp çalışanlarırahatsız

Acil Serviste yaşanan şiddetolayına ilişkin GÜTF Hastanesibahçesinde 21 Şubat 2012 ta-rihinde gerçekleştirilen basınaçıklamasına ATO Yönetim Ku-rulu Başkan ve üyeleri, TTBMerkez Konsey Başkan ve üye-leri ile CHP Milletvekili AytuğAtıcı da destek verdi. Asistanhekimler adına Dr. Yeşim Yıl-dız’ın okuduğu açıklamada,asıl görevi hastanenin güvenliğive düzenini sağlamak, sağlıkekibine güvenli bir çalışma or-tamı sağlamak olan hastane

en üst idari amiri BaşmüdürVekili Arif Sezgin tarafındanuygulanan şiddet kınandı.

Bu şiddet meşrumudur?

Bu kişinin müdürlük gör-evine devam etmesinin, uy-gulanan şiddetin hem hastanehem de üniversite yönetimitarafından meşru görüldüğüanlamına geleceği belirtilenbasın açıklamasında ayrıcabu meşruiyet algısının sağlıkçalışanlarının yarasını dahada büyüteceği vurgulandı.

Kısa süre önce Sağlık Ba-kanlığı bünyesinde TürkiyeHalk Sağlığı Kurumu Başkanlığıgörevine getirilen Ankara eskiİl Sağlık Müdürü Mustafa Ak-soy hakkında, Ankara TabipOdası’na (ATO) ve Oda YönetimKuruluna yönelik asılsız vehaksız sözleri nedeniyle suçduyurusunda bulunuldu.

Ankara İl Sağlık Müdürlüğügörevini yürütürken Ankara İlGenel Meclisi’nin 10 Kasım2011 tarihinde gerçekleştirilentoplantısına katılarak SağlıkMüdürlüğü’nün çalışmalarıhakkında meclis üyelerine yö-nelik bir sunum yapan Aksoy,bir meclis üyesinden gelen, ta-bip odası ile neden diyalog ve

işbirliği içinde olmadıkları yo-lundaki bir soruyu yanıtladı.Aksoy verdiği yanıtta, AnkaraTabip Odası için “dağdaki te-röristlerin haklarını savunanbir örgüt” olduğu yönünde, sonderece ağır bir ifade kullandı.

Toplantıda bulunan İl GenelMeclisi üyelerinin de tepkisiniçeken bu söylemin, sonradanbazı gazetelerde haber olarakyer alması üzerine konudanhaberdar olan ATO, MustafaAksoy hakkında 21 Şubat’taAnkara Cumhuriyet Başsavcı-lığı’na suç duyurusunda bu-lundu.

Ankara Tabip Odası’nın,1953 yılından bu yana faali-yette bulunan kamu kurumuniteliğinde bir meslek örgütüve 15 binden fazla hekim üyesi

ile ikinci büyük tabip odasıolduğu vurgulanan suç duyu-rusunda, Mustafa Aksoy hak-kında “alenen hakaret”, “iftira”ve “görevi kötüye kullanma”suçlarından kamu davası açıl-ması ve cezalandırılması talepedildi.

ATO Hukuk Bürosu avukat-ları tarafından Ankara Cum-huriyet Başsavcılığı’na sunulansuç duyurusu neticesinde Ak-soy hakkında adli soruşturmabaşlatıldı.

Hakkındaki suçlamalara ne-den olan ifade ve eylemi son-rasında Mustafa Aksoy’un,Sağlık Bakanlığı tarafından biranlamda terfi ettirilerek, Tür-kiye Halk Sağlığı Kurumu Baş-kanlığı görevine getirilmesidikkat çekti.

Ankara Yüksek İhtisas Eği-tim ve Araştırma Hastane-si’nde çalışan bir hekim, 12Şubat 2010 tarihinde görevyaptığı sırada bir hasta ya-kınının hakaretine maruzkalması nedeniyle AnkaraTabip Odası’ndan (ATO) hu-kuki destek talep etti. Öteyandan, ATO’nun hu-kuki destek ver-diği hekimin ça-lıştığı hastaneidaresi ise,hasta yakını-nın şikayetiüzerine he-kim hakkın-da bir incele-me başlatmayoluna gitti.

ATO’nun Ankara Cumhu-riyet Başsavcılığı’na başvur-masının ardından olayla ilgilibaşlatılan adli soruşturmaneticesinde, hekime “Doktorolmuşsun ama adam olama-mışsın” şeklinde hakaret bu-lunan hasta yakını hakkındakamu davası açıldı.

Hukuki süreci ATO avu-katları tarafından takip edi-len davanın 21 Şubat 2012

tarihinde görülen sonduruşmasında, hasta

yakınının hekimehakaret ettiği ka-rarına varıldı vehasta yakınına top-lam 1500 TL adlipara cezası verildi.

Ceza, sanığın sabı-kasız olduğu dikkate

alınarak 5 yıl ertelen-di.

Ankara eski İl Sağlık Müdürü hakkında

Suç duyurusuHekime yönelikşiddete bir ceza daha!

Müdür halen görevde!

ATO, hakaret, iftira ve görevi kötüye kullanma suçlamalarıyla Ankaraeski İl Sağlık Müdürü Mustafa Aksoy hakkında suç duyurusundabulundu. Suçlamalar nedeniyle hakkında adli soruşturma başlatılanAksoy, Sağlık Bakanlığı tarafından Türkiye Halk Sağlığı KurumuBaşkanlığı görevine getirildi.

Görevi başında bir hekime “Doktorolmuşsun ama adam olamamışsın” şeklindehakaret eden hasta yakını, 1500 TL adli paracezasına çarptırıldı.

Hekim Postası

Hekim Postası

Hekim Postası

Acil Servis doktorunu darp eden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Başmüdür Vekili Arif Sezgin, tepkiler üzerinebaşmüdürlük görevinden el çektirilse de müdürlük görevini sürdürüyor. Gazi Tıp çalışanları tarafından konuyla ilgili bir basınaçıklaması gerçekleştirildi. ATO, faks ve e-posta yoluyla protesto kampanyası başlattı.

GÜTF’deki müdür terörüne

yönelik protestolar sürüyor

Page 14: hekimlerin gücü, hekimlerle güçlü Mart 2012 Sayı: 40

aile hekimliği

Ankara Tabip Odası (ATO)Aile Hekimliği Çalışma Grubu,birinci basamakta çalışan tümhekimlere yönelik Sürekli TıpEğitimi Etkinliklerine başla-dı.

Pratisyen Hekimlik Derneği(PHD) Ankara Şubesi, 2002 yı-lından beri Ankara ve çevre-sindeki illerde çalışan pratis-yen hekimlere yönelik sür-dürdüğü eğitim etkinlikleriniATO Aile Hekimliği ÇalışmaGrubu ile işbirliği içinde yap-ma kararı aldı. 

Bu doğrultuda ilk olarak 11Şubat’ta “Gebelikte Akılcı İlaçKullanımı” eğitimi gerçekleş-tirildi. Gazi Üniversitesi TıpFakültesi Tıbbi FarmakolojiAnabilim Dalı öğretim üyesiProf. Dr. Canan Uluoğlu veTıp Eğitimi Anabilim Dalı öğ-retim görevlisi Dr. Özlem Coş-kun tarafından verilen eğitime30 aile hekimi, kurum hekimive işyeri hekimi katıldı.

Bu eğitimin ardından 25-26 Şubat tarihinde ise “BirinciBasamakta EKG Değerlendir-me Kursu”, kendisi de aile he-

kimi olan PHD Aydın ŞubeBaşkanı Dr. Hayati Çakır ta-rafından gerçekleştirildi.

“Ankara Pratisyen HekimEğitim Günleri” adı altındasempozyumlar, kurslar ve çe-şitli konularda seminerler şek-linde düzenlenen etkinliklereAnkaralı pratisyen hekimler-den yoğun ilgisi oldu. Eğitimetkinliklerine ilgi ve beğenininfazla olmasının nedenlerininbaşında, birinci basamak sağ-lık hizmetlerini çok iyi tanıyanve gereksinimlerini yakındanbilen bir ekip tarafından dü-zenleniyor olması yer alıyor.Her iki örgütün işbirliği içindeolmasının, eğitim etkinlikle-rinin gücünü arttıracağı dabelirtiliyor. 

Planlanan etkinliklerÖnümüzdeki günlerde “Sağ-

lam Çocuk İzlemi”, “Aile He-kimliği Uy-gulamalarında AdliTıp ve Sık Rastlanan Sorun-lar”, “Birinci Basamakta La-boratuar Kullanımı Kursu”,“Küçük Cerrahi Girişimler Kur-su”, “CPR Kursu” vb. konular-da, alandan gelen istekleri dedikkate alarak etkinliklere de-vam edilmesi planlanıyor.

Hazine Müsteşarlığı veSağlık Bakanlığı tarafından21 Temmuz 2010 tarihindeyürürlüğe konan Tıbbi KötüUygulamaya İlişkin Zorun-lu Mali Sorumluluk Sigor-tası Tebliği’nin kimi mad-delerinin iptali ve yürüt-mesinin durdurulması içinTürk Tabipleri Birliği ta-rafından Danıştay’a açılandava ilginç gelişmelere ne-den oldu. Davayla ilgili sa-vunma verdiği sırada SağlıkBakanlığı, aile hekimlerininkamu görevlisi olarak de-ğerlendirilemeyeceğini res-men açıkladı.

Kamu ya da özel sağlık

kuruluşlarında çalışan he-kimlerin sigorta primlerininyarısını kurumları tarafın-dan karşılanırken, Tebliğ’deaile hekimleri mesleğiniserbest icra eden hekimlergibi değerlendirilip sigortaprimlerini tamamını ken-dilerinin ödemesi kuralıkonmuştu. Bu kuralın hu-kuka aykırı olduğunu be-lirten TTB ise yürütmesinindurdurulmasını istedi.

Davalı Sağlık Bakanlığıtarafından yapılan savun-mada, aile hekimlerinin “or-ganik yönden kamu sağlıkkurum ve kuruluşuna bağlıçalışmadığı” belirtilerek,yapılan işlemin doğru ol-duğunu ifade edildi.

Danıştay 10. Dairesi’nin

13 Mayıs 2011’de yürüt-meyi durdurmayı reddet-mesinin ardından Danıştayİdari Dava Daireleri Kuruluda 8 Aralık 2011 günlü ka-rarı ile yapılan itirazı red-detti.

“Aile hekimleri, kamuçalışanları hak vegüvencesinde olmalı”

TTB’den yapılan açıkla-mada, aile hekimliği hiz-metlerinin bir kamu hiz-meti olması gerektiği be-lirtilerek, TTB’nin aile he-kimlerinin kamu görevlisiolarak kamu çalışanları hakve güvencesinde olmasınısavunduğu ve bu anlayışlaçabalarını devam ettireceğidile getirildi.

Aile HekimliğiÇalışma Grubu,Sürekli TıpEğitimiEtkinliklerinebaşladıHekim Postası

Hekim Postası

Bakanlıktan itiraf:Birincibasamaközelleşti

Page 15: hekimlerin gücü, hekimlerle güçlü Mart 2012 Sayı: 40

Günümüz kapitalizminin ko-şulları, özellikle toplumcu insan-ları yeni arayışlara yöneltiyor. Bi-limin gösterdiği doğrultunun kar-şısında öznel durumlar, çelişkilervar. Bir yandan dünyada tek bü-yük güç olarak hüküm süren, öteyandan kendi çelişkileri nedeniylebunalımlardan kurtulamayan, bu-nalımların bedelini insanlığa öde-ten bir kapitalizm var. Bu nedenle,sık kullanılan deyişle, “vahşi ka-pitalizm” koşullarında ne yapmalıkonusu bir insanlık sorunu du-rumuna gelmiştir.

Kapitalizmden çıkış yolu ara-yanlar, tarihsel süreçlerde nesneldurumları değerlendirerek çıkışyollarına ışık tuttular. Ancak de-ğişik dönemlerin koşulları, çözümyollarını de etkiledi. Günümüzdekapitalizm gibi, kapitalizm karşıtıgüçler de farklı dinamikler ba-

rındırmaktadır. Haluk Yurtsever,bu kitabında güncel kapitalizminve içinde barındırdığı toplum-ların, sınıfların özelliklerini, çe-lişkilerini, eylemliliklerini ta-rihsel bağlarıyla ilişkilendirerekçözümlüyor. Toplumsal proletar-yanın toplumsallaşma ve politik-leşme süreçlerini, Tahrir Meyda-nı’ndan Wall Street’ e “öfke ve is-yan yılı 2011” güncelliğinde ince-leyip, değerlendiriyor.

“Toplumsal proletarya geniş,büyük, çok katmanlı, kendi içindebölünmüş bir sınıfsallıktır… Top-lumsal proletarya ancak ‘politikproletarya’ olduğu zaman tarih-sel/toplumsal özne olma yeteneğikazanıyor.”1 Ancak politik prole-taryanın amaca uygun biçimdeantikapitalist hareketleri birleş-tirmesi ve ortak bir eylemlilikteyönlendirmesi gerekiyor. Yurtse-ver, bu sonuçları güncel verilerledestekleyerek somutlaştırıyor.

Kitabın ilgili bölümlerinde, ka-

p i -talist üretim ilişki-leri, kapitalizmin sınıfları, güncelkapitalizmin getirdiği yeniliklerve dinamikler, proletaryanın do-ğuşu ve gelişimi, emek kategorileri,ev içi emek kavramı, toplumsalkurtuluşçuluğun güncel bileşenlerigibi konular tartışılıyor. Kitap bukonuların barındırdığı soruları “…maddi/nesnel temelleri, toplumsalsiyasal sonuçları, birbirleriyle iliş-kileri içinde anlamayı, bilince çı-karmayı, tartışmayı amaçlıyor.”2

*H. Yurtsever, Kapitalizmin sınır-ları ve toplumsal proletarya, YordamKitap, İstanbul 2012. 408 sayfa.

1 - S. 131.2 - S. 29.

Çocuk Köflesi

Bora Kavuncu, 6 yaş Deniz İlhan, 11 yaş

“Değerli meslektaşlarımız, bundan böyle bu köşede sizler deçocuklarınızın resim, şiir gibi sanatsal ürünlerini paylaşabilirsiniz. ([email protected])

kültür sanat

Dr. Özen Aşut

Kapitalizmin Sınırları veToplumsal Proletarya - Haluk Yurtsever *

23. AnkaraUluslararası FilmFestivali başlıyor

Dünya Kitle İletişimi Araştırma Vakfı tara-fından düzenlenen 23. Ankara UluslararasıFilm Festivali, 15–22 Mart tarihleri arasındafilm severlerle buluşuyor. Bu yılki ana teması‘Tektiplesme’ olarak belirlenen festival, dün-yayı istila eden tektip yaşam tarzına, bireylerinbirbirinin hemen aynı hedeflere kilitlemesineve bundan doğan büyük trajedilere vurguyapmayı hedefliyor.

Öte yandan festivalin bu seneki konuğuMısır. Türk ve Dünya sinemasından oluşanseçkisi ve etkinlikleri ile 23. Ankara Film Fes-tivali, Mısır sinemasının gündemindeki film-lerini Ankara’ya taşırken Mısır sokaklarınınnabzını tutacak.

Festivalin en çok merak edilen ve en renklibölümlerinden biri olan ‘Dünyanın Her Köşe-sinden’ bölümündeyse bu sene, İran’dan Yu-nanistan’a, İsviçre’den Arjantin’e dünyanınbambaşka ülkelerinden dokuz film yer alıyor.Festival programına ve gerçekleştirilecek et-kinliklerin duyurularına festivalin resmi in-ternet sayfası http://www.filmfestankara.org.trüzerinden ulaşılabilir.

Page 16: hekimlerin gücü, hekimlerle güçlü Mart 2012 Sayı: 40

11 MART PAZARSAĞLIK HAKKI YÜRÜYÜŞÜ

VETÜRKİYE BÜYÜK SAĞLIK HAKKI MECLİSİ

SAĞLIK HİZMETİNİALANLAR VE VERENLER

BULUŞUYOR

HALK GÖRDÜSAĞLIKTA DÖNÜŞÜM = PARAN KADAR SAĞLIK

SAĞLIKTA YIKIM PROGRAMINA KARŞIHALK VE HEKİMLER BİRLİKTE

OMUZ OMUZA

HALKLA HEKİMLERİ KARŞI KARŞIYA GETİRMEKİSTEYENLERE

KUVVETLİ BİR CEVAP VERMEK İÇİN11 Mart 2012 Pazar günü

Sabah10:00’da Anadolu Gösteri Merkezi önünde toplanıyoruz ve

Ahmet Taner Kışlalı Spor Salonu’na yürüyoruz.Saat 11:00’da

TÜRKİYE BÜYÜK SAĞLIK HAKKI MECLİSİ’NE KATILIYORUZ