15
, \ GS f:..t3US10S \987 ERCiYES.;UNiVERSiTESi 1 L H i i , Y A T ·. F A, K Ü 1 T E S i DERO iSi SAD :3 . 1986

i DERO iSi - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00038/1986_3/1986_3_UNALH2.pdf · 4 Fetva. vermek, fetva sormak, bir mezhepten başka bir mez hebe geçmek. 5. Alah'ı (c. c.) yüceltme,

  • Upload
    others

  • View
    16

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: i DERO iSi - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00038/1986_3/1986_3_UNALH2.pdf · 4 Fetva. vermek, fetva sormak, bir mezhepten başka bir mez hebe geçmek. 5. Alah'ı (c. c.) yüceltme,

, \

G S f:..t3US10S \987

ERCiYES.;UNiVERSiTESi 1 L A~ H i i , Y A T · . F A, K Ü 1 T E S i

DERO iSi

SAD :3

. KAYSERİ- 1986

Page 2: i DERO iSi - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00038/1986_3/1986_3_UNALH2.pdf · 4 Fetva. vermek, fetva sormak, bir mezhepten başka bir mez hebe geçmek. 5. Alah'ı (c. c.) yüceltme,

Ki'IABÜ'L-KERAIIİYE*

Yrd. Doç. Dr. Haltt ÜNAL

~1uhamıned b. 1\'~ahmud b. :"üseyin el-USRÜŞENİ (ö. 632/1234)

Rabman ve Rahim Olan Allah'ın Adıyla

Bu kitap «Kitabü'l-Kerahiye>> diye isimlendirilmiştir; Çünkü kc:ı ·~ ı::.rrıak vacip olduğu için, rnekruh olan şeyleri açıklamak dah~ mühimdir. Bazıları «el-Hazar ve'l-İbaha» (Yasak ve Mübah Olan Ş~yıer) Çlemiştir. <<Hazan> (menetmek), <<İbaha>) (serbest bırakmak) demektir. Bu bölümde şeriatın menettiği ve mübah saydığı şeyler­cten bahsedilir. Bazıları C<İstihsan>> diye adlandırmıştır. Çünkü bu başnk altında şeriatın güzel gördüğü ve çirkin saydığı hususlar açıklanır. <<İstihsan>) kelimesi daha güzeldir. Zira meselelei·inin ço­ğu istihsan metoduna dayanır. Kıyasın burada yeri yoktur. Bazı­ları (<Kitftbü'z-Zühd ve'l-Vera» demiştir. Çünkü bu kitapta şeriatın serbest bıraktığı birçok mesele incelenir. <<Zühd>> ve «Vera)) bu serbest bırakılan şeyleri yapmamaktır.

Imam Muhammed (Rh.) e göre her rnekruh haramdır. Onun usulü şöyledir: Bir şeyin haraınlığı hakkında kesin nass bulamaz­sa ona «Mekrfıh>>; helal olduğu hususunda kesin nass bularnazsa <(beis yoktur)) (la be'se bihi) veya «bu hususta nakil yoktur» (la habere fihi) der. İmam Azam ve İmam Ebu Yusuf'a göre «kera­het-i tahrimiye ile ınekrıJh olan her şey harama yakındır fakat ha­raın değildir. Bu «şüphe)) mevkiindedir. Eğer «kerahet-i tenzihiye)) ile rrıekruh olursa helale yakındır. Halvani ccel-Kerahetü efhaşü mi­ne 1-İsaeth> (Kerahet, kötülük yapmaktan daha ağırdır» demiştir.

Bu kitabın fasıllı:ı.rı şunlardır :

ı. Din, Marifet, Saadet, Şekavet 2. Niyet ve Edeb ~5. Farz-ı ayn, farz-} kifaye, rpendub1 mübah, rnekruh ve ha­

ram olan_ ilimler.

415

Page 3: i DERO iSi - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00038/1986_3/1986_3_UNALH2.pdf · 4 Fetva. vermek, fetva sormak, bir mezhepten başka bir mez hebe geçmek. 5. Alah'ı (c. c.) yüceltme,

4 Fetva. vermek, fetva sormak, bir mezhepten başka bir mez­hebe geçmek.

5. Alah'ı (c. c.) yüceltme, O'nu «Eb vb. şeylerle Bıfatlandır­

rna, rüyada ve Cennette O'nu görme, Peygamberlerini ve Sahabeyi yüceltme.

6. Kur'an okuına, Zikir, Kur'an'a ve Kur'an okuyana saygı

gösterme. 7. Kur'an-ı yazına, ilmi eserlerin birbiri üzerine ):{onulması. 8. Emr-i hi'l-ma'ruf, Nehy-i ani'l-Münker; Kişinin çocuğunu,

karısını te'dibi, karısını akrabalarını ziyaretten ve dini bilgileri öğrenmekten ınenetmesi.

9. Ana- Baba hakları. 10. Zulüm yapana helallık istemenin vacip olması, borçlunun

zimmetinde olan borcun ahirette kime ait olacağı, tevbeyle ortadan kalkan ve kalkmayan günahlar, insanlardan cin­lerden ve ınelek1erden sevaba müstehak olanla;r.

ll. _ Aksıranın c<Elhamdülillah>), duyanın da <<Yerhanlükellah» _ demesi, sera·m vermek ve almak, başkasının evine girerk~n izin istemek.

12. · Hasta ziyareti, şifa bulması ve sıhhata kavuşması için ona

ıs.

14. 15. -16.

dua _etmek. Tedavi. . Bedenden f~zla tüyleri gidermek, tırnakları kesn1ek. ·~

Uyku ve Rüya. İn..c:an ve öaşka ( canlıları) öldürme hakkı kin1e, (hangi şartlarda) verilmiştir ? _

17. Hizmetinde hayvan kullann1ak, kuş vb. hayvanlan tu tın ak hapsetrnek ve salıvermek, satranç vb. oyunlar oynan1ak.

18. ıvrendub ve rnekruh olan açık ve gizli dualar. 19.

20. 21.

22.

Sevap kazandıran, mübah, n1ekruh ve haram oıa:n konuş­nlalar. İhtikar. Alınıp satılması, faydalanılması haram olan; yapılması

rnekruh olan şeyler. İBti~ra (evleneceği kadının çocuğu olmadığını anlan1a) ve bu hususta usul.

·-· 23. Kişinin mülkünde tasarrufu, komşusunun menedip men-_ ederneyeceği tasarrufları.

1

24.

25.

416

Başkasının mülkünden geçmesi menedilen · kimse, umumi veya hu.susi yolda tasarruf. Kıble yönünü, ·bir şeyin temiz ve pis olduğunu, helal ve haran1 olduğunu bildirrnek gibi diyanetle ilgili hususlarda tek adil kişinin sözjinün kabul edilmeıSi.

Page 4: i DERO iSi - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00038/1986_3/1986_3_UNALH2.pdf · 4 Fetva. vermek, fetva sormak, bir mezhepten başka bir mez hebe geçmek. 5. Alah'ı (c. c.) yüceltme,

26.

)'" .;.; 1.

28. 29. 30.

31. 32. 33.

34. 35. 36. 37.

Veka,leti haber vernıek, alışveriş, hibe ve hediyede izin gi­bi muan1elatla ilgili hususlarda - adil olmasa da- tek ki­§inin sözünün kabul edilmesi; küçüğün hediye ve izin hakkındaki sözünün kabul edilmesi. Di.~ğün ziyafeti ve ona gitmek, zelleyi kaldırmak; oyunun yasak~ evlenıneyi duyurmak için def çalmanın nıübah ol-ması: malın1n başkasının ınalıyla karışması ve kt-ndi ma­lının ba..]kasına mübah olması. Farz, mendub, mübah, ~11ekruh ve çok kazanç. Müsabaka. Zaliinlerin ve başkalarının hel al olmayan h ediyesi · Haram­dan toplanan ıniras. Farz, mendub, mübah, ınekruh ve haraın yeme-- içme. Farz, mendub, mübah, rnekruh ve haram giyinme-. Ecnebi, ınahreın, karısı, cariyesi, başkasının cariyesi ve kendi avret yerinden bakilması haram, rnekruh ve mübah olanlar. Caiz, rnekruh ve har~m o~arak başkasını öpme. Evlenıne Cima' Çocuğun müjdelenmesi ve Akikası. Kadının kocası üzerindeki, kocanın da karısı üzerindeki hakları.

38. Kölelerin hakları 39. Hükümdar~an görev almanın, öğrencilere imtihandaki

durumların.a göre farklı not vermenin caiz olması; · zelzele­den kaçmanın, ölümü istemenin, cariye ve hürlerden (meş­ru surette) faydalanmanın caiz ol:f11ası.

BİRİNCi F ASIL

iviukeliefe ilk olarak Alla.h Tealaya iman ve o nu tanın1ak farz­dı::-. ln1~tn Allah Teaianın birliğini ve O'na yaraşır sıfatları ikrar eLınd-..tir . Bu sıfatlar şunlardır: O birdir, ortağı ve benzeri yoktur. Hayy ve Kayyum'dur. Bütün üstün sıfatlarla. vasıflanmışLır. Ka­dere, nıeleklerinin kulları olduğuna, kitaplannın hak" olduğuna, peygamberlerinin hak (olan tebliğ ile) gönderilmiş olduğuna kı­

yanıet gününün şüphesiz vuku bulacağına iman · (da imanın diğer esa5laudır.) Mükellef bunların hepsini kalbiyle tasdik eder. Pey­ganıber aleyh.isselam şöyle buyurmuştur: ccİman, Allah'a, Peygam­berlerin~, ahiret gününe, kadere, hayır ve şerrin Allah Tealadan ol-

(*) Kitabü'l~Kerahiye için b kz. H. Ünal, Maveraünnehir Fakibier inden el-US­RUŞE ~l E.ü . Jl2Jııyat Fakültesi Der gisi, Sayı 3, 1986.

F.: 27 ·" [ 417

Page 5: i DERO iSi - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00038/1986_3/1986_3_UNALH2.pdf · 4 Fetva. vermek, fetva sormak, bir mezhepten başka bir mez hebe geçmek. 5. Alah'ı (c. c.) yüceltme,

d uğu'na inanmaktır» (1). Kelamcılar, erkanla amel de imandandır, demişlerdir (2). İmam Muhammed (r.h.) şöyle demiştir; .«ima­nım C.ebrail aleyhisselamın imanı gibidir, demeyi ho§ görmem. Fa­kat Ccbrail aleyhisselamın iman ettiği şeye iman ettim, demekte bir zaı ar yoktur.

Marifet : ı - _Allah Tealanın birliğini bilmek 2 -=- O'nun her şeyin ilki olduğunu, 3 -Her şeyin O'nunla kaim olduğunu, 4 -Her Ş€yin O'na döneceğini, 5 -Her şeyin rızkının O'nun üzerine olctuğcnu bilmektir. Aleyhisselam Efendimiz buyurmuştur : «Al­lah Tealayı hakkıyla tanısaydınız, heraberinizde hiçbir cehaletin bulumı· ... adığı bir lıme sahip· olurÇ.unuz. Allah Tealadan hakkıyla korksaydınız deni~ler gibi a.ğlardınız, duanızla dağlar yok olurdu» (3). Abdurrahman el-Mısri (r.a.) şöyle dedi : <<Bir ölüyü yıkadım. İzarını ( belden aşağısını örten elbise) çıkarmak, istedim. Izarını üzerinde tuttu. «Ölümden sonra hayat! ... » dediın. Nida edildi: <eAllah Tealayı tanıyan kimsenin ölmeyeceğini bilmiyor musun?>> (4) .

İınan 'ile İslam bir şeydir. Her müslüman mü'mindir, her mü'­ınin ds müslümandır. Çünkü Aziz ve Celil olan Allah şöyle. buyur­n1uştur : ·«A.+lah katında gerçek din islamdır» (5). Yani Allah'ın di-, . -

_ni islftmdır. Iman iki vecihtir : Allah'ın fiili- ki o tevfik (başarılı

kıln1a;k) ve hidayet (doğru y.olda kılmak) tır. Bu yönden iman gay­ri mahluktur. Çünkü Te:rf1k ve Hidayet Allah'ın sıfatlarındandır.

1. Süvutt CeJ.alüdd:ln Abdurrahman b . Ebi Bekr, Fethu'l-Kebir fl Dammi'z. Z:ıyadcti ilc'l-Cmni'iis-Sağr, Mısır, 1350 H. 1/509. . ' ,

2. Metb şö)7lcdir : «el-amclü bi'l-erkan minc'l-iman» Buradaki «erkan»; is-lamm şartbn veya daha geniş ifadesiyle islami eTQ.irler olara - anlaşılma·

hdır. İmam Şafii'ye göre amel imana dahildir. (Bkz. Kemal Işık, Matu­ridi'nin Kelam Sistemjnde !man Alah ve Peygç_mberlik Anlayışı, Ankata 1980, s. 53). Müellif, <<ehlü'l-keh1m>> ifadesiyle İmam Şafii'yi kasdetmi~. olmalıdır. (Çeviren)

3 S . A ~ ... ta4 . uyutı, a.g.e., .')1 ••

4. Muhtemelen mutas~vvıfbrqan olaf! Abdurrahman el-Mısri hakkında kay­naklarda bilgiye rastlayamad k. Zaman zaman tasvvufi krakterli rivayet­lerin na~dedilm si bu fıl ... lh eserinin bir özelliğidir.

- Al-i İrnran, 19.

418

«İm('tn» ve <<!slc:1m}> terimlerinin Ehl-i Sünnet'e güre aynı olduğu husu­sunda bkz. Sab,-;nı, Mfitüridiyyc Akaidi, Terc. Bekir Topaloğtu, Ankara 1978,_ s . 184; yrıca Cibrll hacUsine göre İman, İslam ve İhsan derecele· ri :ıin yorumu hk. bkz. Kemal Işık, Maturidl'nin Kelam Sisteminde İman Allah ve Peygamberlik Anlayışı} basıimış . doçentlik tezi Ank~ra 1980, s. 39 vd.

Page 6: i DERO iSi - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00038/1986_3/1986_3_UNALH2.pdf · 4 Fetva. vermek, fetva sormak, bir mezhepten başka bir mez hebe geçmek. 5. Alah'ı (c. c.) yüceltme,

O'nun sıfatları ise gayri n1ahluktur. Kulun fiili olan ikrar ve tas­dik bu yönden mahluktur. Çünkü kul mahluktur. Onun fiili de ha­yır olsun, şer olsun mahluktur. Allah yaratıkları, ihtiyacı olduğu için v~ kendisine yardım etmesi için değil, eser ve kudretini göster­nıek için yarattı. Hayır ve şerrin takdiri Allah Tealadan, yapılması ise kuldandır. Zira kul, hayır ve şerri yapmakta muhtardır. Fakat ihtiyarı, temyiz (ayırdetn1e) ve t ahsil (elde etme) ihtiyandır. Me­şiyyet ( dilerne) ihtiyarı değildir. «Kaza ve kader böyle imiş, benim günahım yok», diyerek kulun kendini aldatması caiz değildir. Çün­kü mükellef kaza ve kaderinAllah Tealadan olduğunu bilince emir ve nehyin de aynı şekilde O'ndan olduğunu bilmesi gerekir. Bi­naenaleyh emir ve nehye riayet etmesi ona vacip olur, terkiyle de cezaya çarptırılır .

. Iırjan ye hidayet üzerr· olan kim5enin bu iman ve hidayeti Al­lah'ın tazlındandır. Küfür ve dalalette olan kin1Senin bu küfür ve daliii · ~i Alah'ın adlindendir (6). <.<Adl» ve «Fazl» O'nun ( c.c.) sıfat­larındarı.~ır. Saadet ve şekavet takdir edilmiştir. «Herkese ise yara­tıldığı tabiata göre arneli kolaylaştırılın> (7) . ccSa1d)> .e cennet an1e-, li kolaylaştınlır, .ona göre amel_ eder ve o amel ile son nefesini verir. «Şaki>> de böyledir.

Allah Tealanın te h ir ettiğini (sona bıraktığını) takdin1 (öne alinak), takdim ettiğini de tehir etn1ek yoktur. O'nun kesin olarak hükıncttiği şey ta'til (tatbikattan kaldırn1ak) olunamaz ve nakzo-. " lunamaz. Acizlik, zekllik, ahlak, rızık, hayır, şer ve ecele vanncaya kadar bütün bunlar Kader iledir. Hiçbir kimse kıyastan, benzerlik­ten akla ve hayale gelen düşüncelerdep münezzeh olan Allah'ın za­tı ve s~fatlan hususunda ınünazara edemez. Aleyhissela~ Efendi­miz buyurmuştur: ·«Bu ümmet Rabler i hakkında konuştukları za­man helak olur» (8).

Hıç:~ir kimse kader hakkında konuşaınaz, onun sırrını araştı­ramaz. Çünkü o derin bir deniz, karanlık bir yoldur. Şüphesiz ki

6. İm~n ve h idayet i.L'"':tTc o!mı kimsc:ıin bu iman ve hidayeti Allah'ın fazlm­dandrr. Çünkü :kul, n.c kadar çabo sarfederse etsin, Allah dilemez e, sırf

kendisir'ie verilen yeteneklerle ve iradesi ile irnan ve h ida etj dolayısıyla

Cenneti ve ebedi nimetler· eld · edemez. Bu Alah'ın lütfu ve fazhdır. Kü­für ve· dalalette olan kimsenin bu küfür ve dalttieti AUah'.ın adlindendir. Çünkü kul iradesini ve kabiliyetlerini kötü e k ullanmak suretiyle küfür

e daHilettc olmayı · istemiş ve onu hak etmiştir. Allah'ın bak eden -kim­seye hak ettiğini ver mesi de O'nun adaktindend1r. (Çeviren)

7. Süyuti, a .g.e., 2/ 330. 8. Boyle bir hadise ras tlayamadık. Ancak «Şüphesiz sizden öncekikr Kitab

ha~kındaki ihtilaflarından dolayı helak oldu» hadisi r ivayet ediliyor (Bkz. Abdülkerirn el-Hat1b, el-Kaza ve'l-Kader Beyrut, Tar ihsiz, s. 328).

419

Page 7: i DERO iSi - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00038/1986_3/1986_3_UNALH2.pdf · 4 Fetva. vermek, fetva sormak, bir mezhepten başka bir mez hebe geçmek. 5. Alah'ı (c. c.) yüceltme,

kaderin sırn Allah Teala'nın hiç kimseyi muttali kılmadığı kendi '

mrrıctır. Mü'min bütün bunları duymaktan da sakımr. Nebi aley-hisseiam Allah TeaJa/nın m-qnezzeh olduğunu bir şey işitince O'na tazim olarak secdeye kapanı.rdı. Onun hakkında soru sorana ancak Kur'an'da gelen, Haşlr suresinin Allah'ın fiilieri ve sıfatlarından ballseden ayeti gibi bir ayetle cevap verirdi, süslü konuşma~ için ugraşn1azdı. Çünkü bu şeytandandır: Zararı ve kötülüğü faydasın­dan <:!aha çoktur. Mükellef hatırına gelen nefsani düşüncelerden, dini şüphelerden Allah'a sığınır ve ne zaman Allah Tealanın-Cela­line ınünafi olan bir şey kalbine gelirse: <<Allah'a ve Rasulüne iman ettim, O evveldir, Ahirdir, Zahirdir, Batındır ve her şeyi bilicidir» der. Bütün işlerinde ve hacetlerinde istiğfar eder ve şu «seyyidü'l­istiğfar>> ı tercih eder :

«Estağfiru'l-lahe'l-azim ellezi la ilahe illa Hü el-Hayy'l-Kayyü­ıne ve etübu ileyh>)

ŞüpheBiz ki istiğfar büyük günahı küçültür, insanı sıkıntilar­dan v~ mal tutkularından kurtarır. Aleyhisselam efendimiz gün­düz ve gece yüz defa istiğfar ederdi. Tevbe ve nedameti istiğfar~an önee yapardı. Kul bütün hallerinde «tefvid» ve <<_teslim» -ehlinden (işini Allah'a havaleeden ve Alah'ın hükmüne boyun eğenlerden) olmalıdır. Bi~aenaleyh, <<Allah bunu bana niçin verdin veya «bunu baria niçin haran1 kıldı>> denıeınelidir. Çünkü Allah Teala şöyle buyurur ·: ccO (Allah) yaptığından sorulmaz. Fakat onlar (insanlar) sorulur lar>) (9). Mükellef cdnşaallahü Teala ben mü'minim», «in­şaallah Allah'tan başka ilah yoktur», «İnşaallah Muhammed (S.A.V.) in AllahJın Rasulü olduğuna şehadet ,ederim),, dememe-lidir. Çünl~ü istisna şüphedir. İmanın aslındaki şüphe ise küfür­dür. Bundan dolayı bir kafir cdnşaallah ben bin seneye kadar mü'­U1inim, Allah'a ve Rasulüne iman ettim» dese mü'min olmaz. Mü'­r:'; in de ·bin seneye kadar mü'riıin kalmayı düşünse heme:rı ka.fir olur. Eğ.er n1ü'min: <<İnşaallah mü'min olarak ölürlim», yahut <<İnşaa1-lah yann ınü'min olurum>> veya << İmarum irı§aallah mak bU! olur>), dese bu iyidir. Çünkü onun istisnası imanın aslında değil, imanda devan1, sebat ve imanın kabulü hususundadır.

r-·· Y'e's (ümitsizlik) halindeki iman makbul değildir. Tercih· edi-len görüşe göre ye's halindeki tevbe makbuldür. İyi işler işleyen ve kalbinde; bazı arnelleri müminlerin arneline uygun olmadığı için

9. Enbiya, 23

420

Page 8: i DERO iSi - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00038/1986_3/1986_3_UNALH2.pdf · 4 Fetva. vermek, fetva sormak, bir mezhepten başka bir mez hebe geçmek. 5. Alah'ı (c. c.) yüceltme,

111Ü;min olmadığı kanaati hasıl olan kiınse salih bir mü'mindir. Aleyhisselam efendimiz şöyle buyurmuştur: «Mü'min, komşusu şerrindenemin olan kimsedir)) (lO). Yine buyurınuştur: «Mü'min; digeı: müslümanların onun -elinden ve dilinden selamette olduğu ki§idir» (ı ı) . O bununla şunu kasdediyer : (<O (başkasına zarar ve~ ren isişi) o müslümanlar topluluğundan değildir.» Eğer kalbinde Allah Tealayı tanımadığı için mü'min olmadığı düşüncesi hasıl

olursa; şayet kalbi bunun üzerinde sabit olursa o kafirdir. Eğer bu kalbine gelir, içinden bu düşünceyi inkar ederse o mü'mindir. Bu duruırı kaçınılması mümkün olmayan hususlardandır ve imanın sadık olması alametlerindendir. Binaenaleyh affedilmiş olur. Bir kötülüğü yapmaya azınetmeden ~eşebbüs eden kimsenin günahkar olmayacağı gibi. Şayet onu yapmaya azmederse, yapiDMa da gü­nahkar olur. Küfür diyarında büluğa eren, İslam daveti kendisine ulaşmayan, Allah'ın birliğini ikrar etmeyen ve ölünceye kadar da Alialı'tan başka .bir varlığa tapmayan kimse çogunluğ~ göre n1a­zur .sayılır. Usül ve kürü alimleri, akıl kemale erdikten .sonra fakat büluğdan önce Allah Tealayı tanımallin vacip olması hususunda i:i:ltilaf ettiler. Mu'tezileye (mezhebu ehli'l-adl ve't-tevhid'e) göre vaciptiı. Sonra ilin1Siz iman (istidlal) ve marifet olmaz~ Binaen­aleyh ilin1 Allah Tealanın: c<Bilmiyorsanız zikir ehline· _sorunuz» (12) kavline, Aleyhisselam Efendimizin: «İlim Çinde bile olsa· ta­lep edinfz>> (13) hadisine göre farzdır. Akli delil de ilmin farziyeti~ ne del~.let eder. Çünkü temyiz eden akıl ile araştıı·dığın zaman Al­lah'ın kullarına olan nimetlerinin hadsiz. hesapsız olduğunu görür­sün. Allah Teala şöyle buyurmuştur : · «Allah'ın nimetlerini sayma­ya kalh.arsanız sayamazsınız)> (14). Nimet verilenin nimet verene şükretmesinin aklen farz olduğunda şek ve şüphe yoktur. Bunun için kul nimet vereni inkat ederek haddi aşarsa cezaya ve azaba

· müstehak olur. KendiBine nimet verilen kişi nimet vereni tanımaz­sa. şükür vazifesini yerine getirmesi de mümkün olmaz Bilmeden

_şükretmek mümkün olmadığına göre bilmek (marifet) vacip olur. lVIarifet vacip olunca marifete götüren ilim de vacip olur. Çünkü «Vacip» nasıl vacipse, ya~ibe götüren şey de v~ciptir.

10. Zebidi, Zeynü'd-Din Ahmed b. AJımed b. Abdillatif, Sahilı-i Buhaıi Muhta­san Tecriô-i Sar!h Terceruesi, Terc. K. Miras, Ankara, 1980, 12i l30 (Ki­tabi.i'l-Edeb).

ll. Süyuti, a.g.c., 3/257. 12. Enbiya, 7. 13. Süyuti, a.g.e., 1/193. 14. Nahl, 18.

421

Page 9: i DERO iSi - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00038/1986_3/1986_3_UNALH2.pdf · 4 Fetva. vermek, fetva sormak, bir mezhepten başka bir mez hebe geçmek. 5. Alah'ı (c. c.) yüceltme,

-;

Herkese her ilim farz değildir. İnıan ve hidayet ilmi önceli~le her müslüman erkek ve kadına farzdır. Birisinin öğrenmesiyle di­ğerinc·en sakıt olmaz. Çünkü ibadetlerin sahih olması itikadın sa­hih olmasına bağlıdır; İman asıldır, ameı ise fer'dir. İmanın, Hida­yetin ne olduğunu bilnıeyen kinıse küfür ve dalaletin ne olduğunu da biln1ez. Bazan dilinden bilgi ve itikadla değil> adet üzere keli­me-i tevhid çıkar. Bazan «elfaz-ı küfür>> (dinden çıkaran sözler) çıkar ve irtidad dairesine girer. Kim itikadda bu mesabede olursa bin sene namaz oruç vb. ibadetlerde bulunsa arz-ı ekber günu (malışer günü) ona fayda vermez, gideceği yer de cehennemdir. Bu çeşit nıüslümanlığın faydası sadece dünyada görülür: Zirnıni­den alındığı- gibi ondan cizye alınmaz.

İKİNCİ FASIL

Niyet, Alah'tan başka kimsenin muttali olamayacağı, kalbdeki düşüncedir. Ed eb ise : İht~yar (başına buyruk olma)_ katılığınd~n kurtuluş, ihtiyaç yaygısında yakarıştır.

«Edeb bir şeyin yerli yerine konulmasıdır» denilmiştir. Bütün işlerde İslamın sünneti niyetinAllah Teala için halis kılınnıasıdır. Aleyhisselanı Efendilniz buyurmuştur: <<Kim kırk gün arnelini ih­laslı yaparsa, hikmet pınarları kalbinden_ lisanına akan> (15). İh­his, Allah Te aladan başka kim6enin am elini görmesini is Lememek ve halkın görmesininazarı itibara almaınaktır. Amel ancak niyetle sahih olur. «Her kişiye amelip.den niyet ettiği şey vardır)) (16). Ki-· min niyeti ·ct ünya ise o, arnelinin meyvesielir. Kimin niyeti ahiret sevabı yahut Rabbinin rızası ise bu da onun kazancı ve son arzu­sudur. Hülasa bütün işlerde kulun niyeti hayır, hidayet ve Allah (c.c.). ın rızası olmalı, işlerinde doğruluk ve ihlasa alışmalıdır. Şüp-hesiz ki rnü'ıninin niyeti arnelinden hayırlıdır. Çünkü a.mE-le riya karışır, niyet ise riya ve nifaktan arınmıştır. Münıine iyi niyetin· dP,n dolayı, her ne kadar yap~asa da niyeti . sadık, kalb1. jhlaslı oluı..·::>ı:t '"'ruç, naınaz, sadaka, hac, umre vb. arnelierin ıSevabı y~zı ·

llr. Aleyhisselam Efendimiz şöyle buyurmuştur : ceKişi hesap ma­kamına getirilir, kitabı verilir ve kendisine «kitabını oku ! » denir. Bir de kitabına bakar ki ne görsün ! Hac, Umre, Cihad, Sadaka vb. anıeller oraya yazılmış. De~ ki, Ya Rabbi bu benim kitabım değil, ben bu arnelleri yapman1ıştım. Ona şöyle denir : Bu günde hata ve

15. Süyutı, a.g.e., 3/152. 16. Zebidi, Tecrid-i Sar!h, Terc. A. Naim, I/1.

422

Page 10: i DERO iSi - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00038/1986_3/1986_3_UNALH2.pdf · 4 Fetva. vermek, fetva sormak, bir mezhepten başka bir mez hebe geçmek. 5. Alah'ı (c. c.) yüceltme,

uı1utn1a olmaz, senın kitabındır bu. Dünyadayken niyet etmış: Ma­lın~ olursa .şu işleri yaparım demi§ ve böylece niyetini arnelin ye-rine koymuştun ! ». ·

Bazan insan -eğer yapanı hoş görür, kendisi de yapma-ya çok istekli olursa- öldürme, zina ve diğer kötülüklerin günahına or­tak olur. Hadiste şöyle varid olmuştur : <<Bir kötülüğe şahid olup onu hoş görmeyen kimse orada bulunmayan kimse gibidir. Kötü­lük esnasında hazır olmadığı halde onu hoş gören kimse de orada hazır olan kimse gibidir. Bir kavmin arnellerini Geven kimse onla­rın içinde haşrolunur. Her ne kadar onların an1elini yapmasa da, onların hesabıyla hesaba çekilir (17). Hillasa niyet büyük bir şey­dır, kulların işinin esasıdır, ona göre haşrolunur, ona göre hesaba çekilirler. Onunla mükafatlandırılır ve cezalandırılırlar. İyilikler ve kötülükler niyetin değişmesiyle değişir. Amel niyetin ·iyiliğine ve bozukluğuna göre çağalır veya azalır. Ak il - Baliğ olan canlının an1eli başıboş hayvanların fiilinden; ibadet adetten, faydalı U? boş · e faydasız işten niyetle ayrılır.

l\!Iümlnin ibadetlerde edepli olması gerekir. Rivayet edilidi ki, Hatem-i Esam (R.A.) Mescide girerken sol ayağını attı, rengi de­ği§ti ve çıktı. Sonra sağ ayağını attı. Denildi ki: Bundaki ·sır - nedir? . . Buyurdu : <<Edeplerden birisini terkedersem Allah Teala bana verN

"' diklerinin hepsini alır diye korktum»

ÜÇÜNCÜ FASIL . ,.

Peygamber AleyhiSBel~m buyurdu: «Alimin abide olan üstün­lüğü benim sizin en a.şağınıza olan üstünlüğürn gibidir» (18). Yi­

, ne buyurdu : «İlimle yapılan az amel çok, cehil ile yapılan çok amel azdır» (19) .

.

Kul un dinini ta tb ik etmesi, arnelini sırf Allah Azze ve C elle rızası için yapn1ası ve kullarıyla muaşeret hususunda kendisine ge­rekli olan şeyleri öğrenmesi islamın farzlarındandır. Her mükellef erkel{ ve kadına Din ye Hidayet ilmini öğrendikten sonra, abdesti, guslu, namazı, orucu öğrenmesi; nisaba malik olan kimsenin zekat ilmini, kendisine Hac farz olan ~imsenin Hac ~enasikini öğrenme­si farzdır. Ticarette ve diğer muamelelerde §ü:pheli ve rnekruh olan şeylerden korunması için, tüccara alışveriş ilmini öğrenmek farz-

18. A.g.e., 2/ 268. 19. A.g.e., 2/ 303.

423

Page 11: i DERO iSi - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00038/1986_3/1986_3_UNALH2.pdf · 4 Fetva. vermek, fetva sormak, bir mezhepten başka bir mez hebe geçmek. 5. Alah'ı (c. c.) yüceltme,

dır. Sanatkarlar da böyledir. Herhangi bir şeyle meşgul olan her .. kese1 ondaki haramlardan korunması. için n1eşgul olduğu şeyin il­mini ve hükmünü öğrenmesi farzdır. Birisinin öğrenmesiyle diğer­ıerindenbu farz düşmez.

Şuph€siz ki ilinllerin en faziletiisi «İlın-i Hal» (herkesin hali­ne göre bilmesi gereken şeyleri bilmesi), arnelierin en faziletiisi de <<Hıfz-ı · HaJ>) .(iyi halin korunması) dır. O halde her talibe dini hu­susunda «Hal» de (içinde bulunduğu zamanda) kendisine gerekli olan her şeyi bilınesi farzdır. İlim öğrenen kirnıseye de ilının en faydalısını ve içinde bulunduğu halde dini hususlarda ihtiyaç duy­duğu şeyi seçmesi gerekir. Daha sonra <<Mes'eleler» (Mesaıl) de ihtiyacı olan şeyler gelir.

Kul, <<Tevhid İln1i» ni, Allah Tealayı delille tanıttığı için tak­dim ecier. Çünkü n1ukallidin in1anı -her ne kadar bize göre sa­hih ise de- istidlaJi terkettiği için günah~ar olur. Kişiyi içt~had ve fetvo derevesine ulaştıran ilin1 ise farz-ı kifayedir. Bir ülkede her­heıng bir kimse bu dereceye ulaşır, helalı hararnı ve bunun dışın-_

daki şer'i hükünıleri insanlara açıklarsa farz bu ülke ahalisinden sa~ıt olur Hepsi terkederlerse toptan günahkar olurlar.

Başkası için ilim öğrenmeye gelince-; lVIesela, bir fakirin Zekat, Hac vb. ilimleri, kendisine bu görevler vacip olan kimselere öğret­Ul.ek ınaksadıyla öğrenmesi gibi. Öğrenmek isteyen kimseye bu müs­tehaptır. Başkasına öğretmek niyetiyle öğrenmesi amel etmek ni­yt.tiyle öğrenmesinden evladır. Aleyhisselam Efendimiz buyurmuş­tur : <<Bir saat ilim m:üzakeresi bir geceyi ihya etmekten daha ha­yırlıdın> (20)·. Yine buyurmu.ştur: <<Bir kula Allah)n Kitabından

bir ayt.t öğreten kin1se O'nun efendisidir» (21). İlim öğrenmek ve onunıa an1el etmek,· niyet ~ahih olursa, iyi an1ellerin hepsinden fa­zli€tlidiı. Peygamber Aleyhisselam buyurmuştur : eeTek bir m~sel_e

· öğreten kiınseye -n~sılki bir adam ölür de geriye bir oğlu kalırsa mailnın hepsionundur-Allah Teala kır_kbin sene ibadet sevabı ve­rin> (22). Yine buyurmuştur : «İlim öğrenmek için yola çıkan kim~ senin günahı adımını atmadan önce mağiiret olur>) (23).

20. «Gecenin bır saatında ilim müzakere etmek bana o geceyi ihya etmekten daha sevimlidir» mealinde İbni Abbas'ın sözü olarak geçiyor. (Bkz. İbnu Abdilbcrr, Ebü Amr Yusuf, Camiu Beyani'l-İlmi ve Fadlih1, Beyrut, 1978, l/24).

21. Adimi, İsmail b . t'v1uhammed, Keşfu'l-Hafa ve müzllü'l-İlbas amme'ş-te­here mine'l-ehadisi ala elsineti'n-rias, Beyrut, 1351 H. 2/265.

v.,22. Ka_rnağt bulunamadı.

23. Süyfıt1, a.g.e., "3/172.

424

Page 12: i DERO iSi - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00038/1986_3/1986_3_UNALH2.pdf · 4 Fetva. vermek, fetva sormak, bir mezhepten başka bir mez hebe geçmek. 5. Alah'ı (c. c.) yüceltme,

Niyetin sıhhati; Allah (c.c.) için ilnliyle atnel etn1ek suretiyle O'nun rızasını, Ahiret yurdunu ve ahiret gününü talep etmek; ilim­le dünya ve reislik elde etmeyi düşünmemek; Alimiere karşı OJ;lUn­la böburlenmemek, sefihlerle de münazara etmemektir. Çünkü bu maksatla ilim öğrenn1ek mekruhtur. Aleyhisselam Efendimiz bu­yurn:ıuştur : <<.A,limlere karşı böbürlenmek, sefihlerle münazara yapmak için ilim öğrenen kimseye kıyamet gününde ateşten bir genı vurulur>> (24). Yine buyurmuştur : t<İlmi r~ya ve Büm'a için öğrenen kimseden azabı daha şiddetli kimse yoktur. Cehennemdeki azap çeşitlerinden hiçbirisi yoktur ki o, onunla azaba uğra.tılma­sın>> (25). Şöyle deı:ıildi :. İlim talibi.niyetini düzeltmek isterse; ca-· hlle öKretmek, gaJili ikaz etmek, dalalette olanı irşad etmek ve Al­lah'ın ilmini ihya etmek suretiyle cehaletten kurtulmaya ve halka faydalı olmaya, Allah Teala.nın kullarına doğru yolu göstermeye onların faydasına olan şeyl-ere kılavuzluk etmeye niyet eder. Çün­kJ. Aliah'ın bir kişiyi onun vasıta~ıyla hidayete erdirmesi,' güneş ve_ ayın üzerine doğduğu şeylerden ·ctaha hayırhdır. Allah Tealaya asi olan bir kulu O'na ita.ata sevketmek ins ve cinnin ibadetinden Al­la.h'a daha sevimÜdir. Allah Tealadan başkasının nzası için ilim öğrenmek haramdır, batılctır; amel etmek için öğrenmemesi de bo-şa emektir. · ·

İUmle vera'ı ve zühdü · artm.ayan kimsenin ancak Allah'a olan uzaklığı ve buğzu artar. Peygamber Aleyhisselaın buyurmuştur: . (<İliın ikidir: Kalpteki ilim; bu faydalı ilimdir. Dildeki ilim-; Bu da Allah Tealanın ademoğlu aleyhine olan hüccetidir» (26). Yine Peygaı~1berimiz (A.S.) buyurmuştur : c<İlmi kendisine fayda ver­meyen kimseye cehli zarar verir, ill?Jiyle amel etmeyen kimsenin öğüdü, Safadan yağmur damlalarının kaydığı gibi insanların gön­lünden ka yar)) (27).

Namaz caiz olacak kadar ezberledikten sonra Kur'anın tama­n1ının ezberle:p.ınesi nafile namaz kılmaktan efdaldir. Çünkü Kur'­anın tamamını ezberlemek farz-ı kifayedir. Peygamber (A.S.) bu­yurmuştur : » Kur'an-ı ·ez]?erleyen kimsenin -·müşrik de -olsalar­anne ve babasından azab hafifletilir» (28). Yine buyurmuştur:

24. A.g.e., 3/179. 25. Kaynağı bulunamadı.

26. Süyüti, a.g.e., 2/251. . 27. Münzir1, Abdülaztm h. Abdülkaviy, et-Terğtb ve't-Terhib, Mısır 1968, 3.

Bas~ı, 1/126. 28. Kaynaklarda bulamadığan1z bu hadis Şerhu -Şir'ati'l-İsla_m'da geçiyor.

(Bkz. Seyy.id Alizade, Şerhu Şir'ati'l-İslam, Darü't-Tıbaati'l-Amire1 1306, s. 58.)

425.

Page 13: i DERO iSi - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00038/1986_3/1986_3_UNALH2.pdf · 4 Fetva. vermek, fetva sormak, bir mezhepten başka bir mez hebe geçmek. 5. Alah'ı (c. c.) yüceltme,

<<Kur'an okumakta mahir olan kişi, s§Jih.kimseler (Kiraın-ı bere) re) ne haşrolunur» (29).

Kendisine zor geldiği halde Kur'an okuyan kimseye iki ecir vardır. Kur'an-ı ezberlemek isteyen kimse hergün beş ayet ezberler, fazla e.1berlemez. Muhakkak O böyle beşer beşer nazil olmuştur.

Fıkıh ilmini öğrenmek Kur'anın tamamını ezberlemekten ef­daldir. Çünkü yetecek kadar fıkıh öğrenmek farzı ayındır. Bu ev· la<.hr. Aleyhisselam Efendilniz buyurmuştur : <<Dindeki fıkıhtan (fı­kıh iln1inden) daha üstün bir şeyle Alah'a ibadet edilmemiştir» (30) Yine bı:yurmuştur : «Her şeyin bir direği vardır, Dinin direği de ,

Fıkıh'tır» -( 3 ı) . Fazla ilimle meşgul olan kirruse, eğer nafakası üzerine vacıp

olan kin1seleri ihmal ederse nafakasını kazanmakla meşgul olma­sı evladır. Öğrenme ve anlama kapasitesi müsait olan kimse, gece namaz kılmaya gündüz de ilmi araştırma yapınaya .muktedlrse, ge­ce ve gün d :üz ili ml e meşgul olması gece namaz kılmasından ef­daldir.

Bize göre, mutezilenin aksine, ilim akıldan efdaldir. reygam­ber (A.S.) .buyurmuştur: «Bir alim Allah Teala yanında bin şe7 hidden da:t?.a hayırlıdır>) (32) . Yine Efendimiz (A.S.) buyurmuş­

tur . <cDünya ve ahiretin hayrı ilimledir. Dünya ve ahiret~ şerri ise cehaletledir» (33} .

Fazilet soy-sopla değil ilim ve edepledir. Yürürken cahil ihti­yarın alim gencin önüne geçmesi uygu~ olmaz. Gayri meşru ko­

. nuşmadığı müddetce ilim sahibinden önce konuşulmaz ve sözü ke· siltnez. Yerinde olmadığı zaman yerin~ oturulmaz. Talebe de hoca­Bl karşısında böyledir.

Tıp ilmini, beden_indeki hastalığı izale edecek kadar öğren­mek menduptur. Bu ilmi zinet ve üstünli,ik için öğrenmek mübah­tır.

İçinde kötü söz ve fuhuşa sürükleyici ifadel~r geçmeyen şiir­lerin okunmasında beis yoktur. Namaz vakitlerini ve kıbleyi bile-

29. Bağavl, Hüseyin b . Mes'ud, Mesabihu's-Süuneh, Bulak, 1294 H. 1/101. 30. Süyuti, a.g.e., 3/96. 31. A.g.e., 1/404. 32. Kaynağı bulunamadı. 33. Kaynağı bulunamadı.

426

Page 14: i DERO iSi - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00038/1986_3/1986_3_UNALH2.pdf · 4 Fetva. vermek, fetva sormak, bir mezhepten başka bir mez hebe geçmek. 5. Alah'ı (c. c.) yüceltme,

cek kadar ilm-i nücum öğrenmekte beis yoktur. B~dan fazlası haramdır ( 34) .

KeJam, Nazar ve lVIünazara (35) ilimlerini ihtiyaçtan fazla öğrennıek mekruhtur. Ebu Hanife (R.A.) oğlu Hammad'ı Kelam ilminde konuşmaktan n1enetti. Oğlu ona dedi ki: t<Ben seni bu ilirole konu§urken gördüm. Ne oluyor da beni menediyorsun? Ebu Ha.nıfe (R.A.) dedi: «Ey oğulcuğum, biz bu konuda sanki başımız­da huş varını§ gibi arkada§ımızın ayağını kaydırrp.aktan korkarak ., konu§UI duk. Siz Ise bugün hepiniz ar~adaşının ayağını kaydtrmak ıste.LceFıjne konu§uyorsunuz. Kim hasmının ayağını kay<:1ırn1ak is­ieyer~k münazara ederse hasını küfre düşıneden önce o küfre dü­se.r. Kim haGw...ını utandırmak isterse onun küfründen korkulur. ~ .

·\iünazarada. Hile ve Deınagoji :

Eğer öğrenci doğruyu buln1ak için yahut başkasını incitmek­sizin ölçü içinde ~ünazara ederse veya doğruyu bulmak niyetiyle değil fakat insaflı olarak başkasını ineitmeden münazara ederse bu mekruhtur. Fakat kendisine zarar vermek, itharn ve isnatlarda bulunınak isteyen kimseyle münazarası rnekruh olmaZ. Binaen­aleyh onu kendisinden defetmek iÇin her çareye başvurur-r Çünkü zararı defetmek için hile meşrudur. Öğrenci kendisine gerek).i ol­mayan şeyi değil gerekli olanı sorar. Şüphe.siz güzel soru ilmin yarı­sı ve ilim hazinelerinin anahtarıdır. Öğrencinin anlayışını yokla­makta, böylece onun öğrenmeye karşı olan isteğini araştırmakta

beis yoktur. Çünkü Aleyhlısselam Efendimiz Ashabını böyle araştı­rırdı. Nitekim şöyle buyurmuştur : «Ağaçların içinden bir nev'i vardır ki yaprağı düşmez. O ağaç, müslim (-i kamil) in benzeridir. Nedir o? Söyleyin>> (36) (Hiç kimse) onu bilemedi. Bunun üze­rine Peygamber Aleyhisselam buyurdu ki·: <<O hurmadır.>>

34. lım~i Nücum: «İlm-i ahkami'n-Nücfım~> ve «ilm-i hisabi'n~Nücfım» olarak ikiye aynlan yıldızlar bilgisinden -alimlerin çoğuna göre- öğrenilmesi

haram olan; yıldızların duruın ve hareketlerinden bazı olayların mey~ dana geleceğine dair hükümler çıkannak, iyi ve kötü hadiseleri tesbit etmek deme kolan birinclsidir. Bugün yıldız fah diye adlandırılan da bu olsa gerektir.

35. ilm-i KeHim: Usulü'd-Din diye de isim.lendiıilen bu ilim İsH\m inancının müdafaası; bu inanca zarar veren şek ve şüphelerin izruesi için deliller ortaya koyan bir ilimdir. (Bkz. Taşköpr1zade, Mevzuatti'l~ulum, 1/594).

· İlmu·n-Nazar: Münazara edenler arasındaki konuşmanın keyfiyetinden bahseden bir ilimdir. (Taşköprizade, a.g.e., l/331) .

.56. Zebid1, Tecrıd-i Sarlh, Terc. A. Naim 1/69. ·

427

Page 15: i DERO iSi - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00038/1986_3/1986_3_UNALH2.pdf · 4 Fetva. vermek, fetva sormak, bir mezhepten başka bir mez hebe geçmek. 5. Alah'ı (c. c.) yüceltme,