16
IX. ULUSLARARASI •• DIN GüREVLILERI SEMPO· ZYUM·u 3-4 KASIM 2018 SANC AKTEPE TAM EDiTÖR: D R. ÖGR. ÜYESi MUSTAFA SÜRÜN

IX. ULUSLARARASI DIN SEMPO·ZYUM·u - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D257361/2019/2019_YILDIZA.pdf · 2019. 12. 20. · dern kültür ve sekiller yaşam biçimi insanları camiden

  • Upload
    others

  • View
    3

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: IX. ULUSLARARASI DIN SEMPO·ZYUM·u - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D257361/2019/2019_YILDIZA.pdf · 2019. 12. 20. · dern kültür ve sekiller yaşam biçimi insanları camiden

IX. ULUSLARARASI • •• • •

DIN GüREVLILERI SEMPO·ZYUM·u

3-4 KASIM 2018 SANCAKTEPE

TAM METİN BiLDİRİLERi

EDiTÖR:

DR. ÖGR. ÜYESi MUSTAFA SÜRÜN

Page 2: IX. ULUSLARARASI DIN SEMPO·ZYUM·u - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D257361/2019/2019_YILDIZA.pdf · 2019. 12. 20. · dern kültür ve sekiller yaşam biçimi insanları camiden

©Eseriıı her tiirlii basım ve yayım hakkı

YECV A 'ya (Yımııs Emre Camii Vakjı'11a) aittir.

Yazılardan yazarlan sorumludur. Kaynak gösterilerek alınn yapılabilir.

ISBN

978-605-80376-0-1

...•.... . ·. Kitabııı Adı:

. :---:: ._ _ŞEHİR VE MEDENİYETİN İNŞASINDA . . DİN GÖREVLİLERİN ROLÜ

IX. Uluslararası Din Görevlüeri Sempozyumu Tam Metin Bildirileri

(3-4 Kasım 2018 Sancaktepe-İsranbul)

Yayın Yöııetmeııi:

YasinBeyaz

Editör:

Dr. Öğr. Üyesi Mustafa SÜRÜN

Kapak:

Oğulcan Babadır Atasoy

Mizaııpaj:

_ Ahmet Kahramanoğlu

Basım Yeri ve Yılı

Ravza Yayıncılık ve Matbaacılı!k

Kale İş Merkezi No: 51-52

Davutpaşa 1 İstanbııl' Tel: 0212 481 94 11

ı. Baskı: Eylül2019 (1000 adet basılmışnr)

İletişim

Meclis Mah. Cemal Gürsel Cad. Yunus Sok. No:2

Sancaktepe 1 İstanbııl Tel.: (0216) 621 17 57

www.yecder.org

Page 3: IX. ULUSLARARASI DIN SEMPO·ZYUM·u - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D257361/2019/2019_YILDIZA.pdf · 2019. 12. 20. · dern kültür ve sekiller yaşam biçimi insanları camiden

~

Cami/Mescid Merkezli İslam Medeniyeti/ Şehri ve Cami/Mescid Merkezli Diriliş

Özet

"I· slam Medeniyeti" terimiyle vahyiıi yön verdiği tarihl tecrübe ve biriki­. mi kastediyoruz.

İslam Tevhid esasına dayanır. "Allah' ın evi" Kabe Tevhid'i, Müslümanla­rın günde beş vakit namazda Beytullah'a yönelmeleri de Vahdet:i sembolize eder. Peygamberimizin (s.a) Medine'de ilk iş olarak Mescid inşa etmesi ve mescidqe cemaatle lalınan namazın f~iletini vurgulainası; İslam medeniyeti­nin "namaz merkezli" bir hayat ta.t'zı/$aını olduğunu ve olacağını gösterir. Nitekim Raswüllah (s.a), Mesçid'i sadece bir ibadet yeri değil, aynı zamanda bir eğitim, idare, İstişare, dayanışma merkezi, hatta askeri faaliyetler için bir karargah olarak kullanİnış, kısaca Mescid, İslam toplwnunun kalbi olmuştur. 'Müslümanları toplayıp bir araya getiren' anlamındaki "cami" (mescid); onların dünyasını tümüyle kuşatan ve İ~lanu hayatın mihveri olan kutsal mekandır.

Müslümanlar, Dört Haıu:e devrinden başlayaral<, hakim olduldarı coğraf­yalarda "Mescid-i Nebevi modeli"ni örnek alarak cami/mescid merkezli bir İslam medeniyeti vücuda getirdiler. Yeni kurulan tüm Müslüman şehirler, camiierin etrafında şekillendi. Müslüman evler de tıpkı camiler gibi Kabe'ye dönük olarak yapıldılar. "Müslüman şehir" ve kasabalarda hayata yön veren

ı· . Araştırmacı, yazar.

Page 4: IX. ULUSLARARASI DIN SEMPO·ZYUM·u - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D257361/2019/2019_YILDIZA.pdf · 2019. 12. 20. · dern kültür ve sekiller yaşam biçimi insanları camiden

170 ı IX. ULUSLARARASI DİN GÖREVLİLERİ SEMPOZVUMU

bütün kurumlar cami çevres4"ıde bir düzen içinde yerlerini alarak külliyele­re dönÜştüler. Medreseler, kütüphaneler, daru'l-kurralar, aşevleri, eytfunha­neler, Şifahaneler, han-hamam ve kervansaraylar hep cami-merkezli olarak inşa edildiler. Selçuklu ve Osmanlı zamanında kurulan Müslüman şehirleri­miz de cami/namaz merkezli idi ve hayatı mümince kuşatıyordu.

Ancak zamanla cami, dinamik özelliklerini yitirmeye başladı. Modern dö­nemlerde ise camiierin içi hızla boşaldı ve asli özelliklerini kaybetti. Modernizm, diğer toplumlar gibi, Müslüman toplumların da hayatlarını alt-üst etti. ''Modern kentler", insanlarla camiler arasına kalın duvarlar, dev beton yapılar ördü. Mo­dern kültür ve sekiller yaşam biçimi insanları camiden ve dinden kopardı.

Camiierin asli işlevini yitirip içinin boşalmasına Müslümanların bizzat kendileri de zemin hazırladılar; İslfuni çalışmalar cami dışında merkezler edindiler.

imdi, İslam medeniyeti ve şehrinin yeniden inşası, günümüz Müslüman­larının "din gönüllüleri" öncülüğünde camileri birer inkılap merkezi haline getirebilmeleri ve aile ve okul gibi temel kurumları da "cami merkezli" ha­yatın çekim alanına dahil ederek toplumun manevi dinaınilderini tekrar ha­rekete geçirmeleri_ile mümkün olabilecektir.

ı. İslam Medeniyeti'nden Ne Anlamalıyız?

Arapça'da 'şehir' anlamına gelen ve ''müd(m" kökiine dayanan "medine" isminden Osmanlı Türkçesi'nde türetilen "medeniyyet" kelimesinin, kök iti­bariyle 'yönetmek' (es-siyase) ve 'malik olmak' anlamları da bulunan "deyn" (din) masdarıyla ilişkili olduğu iled· sürülmüştür. ''Medeni" (medeniyye) ve "medEni" ise 'şehre mensup olan, ş~hirli' manasma gelmektedir (Lisanü'l-'A­

rab, "mdn", "dyn" md.leri).

Batı dillerinde 'medeniyet' karşılığı olan "civilisation" Latince'de 'şehirli' anlamına gelen "civilis" kelimesinden türetilmiştir. ÇiviUsation teriminin modern Batı düşüncesi içinde kazandığı anlamları karŞılamak üzere son de­vir Osmanlı Türkçesi'nde medeniyyet kelimesi kullanılmıştır. Medeniyet te­riminin düşünce tarihi boyunca kazandığı anlamların ortak noktası şehir hayatının sosyal, siyasah entelektüeh kurumsal, teknik ve ekonomik alanlar­da mümkün kıldığı birikim, düzey ve fırsatları ifade ediyor olmasıdır (TDV

islam Ansiklopedisi, İlhan Kutluer, "Medeniyet" md.) . . İslam ve medeniyet kavramları arasında bir ilişkinin kurulması, kaçınıl­

maz olarak İslam dininin kurucu ve yönlendirici değerlerini ön pla.,ıa çıl<ar­mak anlamına gelmektedir. Nitekim İslam, insanların yaşadığı ve ürettiği

Page 5: IX. ULUSLARARASI DIN SEMPO·ZYUM·u - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D257361/2019/2019_YILDIZA.pdf · 2019. 12. 20. · dern kültür ve sekiller yaşam biçimi insanları camiden

DİNİ TEMELLER ÜZERİNDEN iNSANIN İRŞAD VE İHYASINDA CAMİNİN ROLÜ ı 171

şeylerin bir parçası olmayıp onların bütün faaliyetlerinin zeminini teşkil et­mesi dolayısıyla kültür ve rnedeniyetin önüne geçen (onları kuran, üreten) bir konunidadır. İslam'ın aslllik ve belirleyiciliği, gerek klasik dönernde ge­rekse modern zamanlarda yaşamış birçok Müslüman düşÜnür tarafından sıkça vurgulanmıştır.

İslamiyet'in en önemli özelliklerinden biri, ulaştığı insan ve toplumları dönüştürerek onlar arasında daha önce bulunmayan tayin edici müşterekler ortaya çıkarmasıdır. Günümüzde İslam coğrafyası dikkate alınacak olursa bölge, ırk, soy, sosyal ve kültürel farklılıldar ne olursa olsun Müslümanlar arasında bütün bunları geri plana iten, bunlardan daha önemli ve bunların ötesinde etkili olan bir ortak değerin mevcut olduğu görülür. İslam medeni­yeti denildiğinde genel olarak Müslüman olan insanların Müslüman olmak­la birlikte ortaya koydukları maddi ve manevi-bütün başarılar kastedilmek­tedir. Bu yönden İslam'ı, kültürün up.surlarından biri: değil kültüre takad­düm ederek Müslümana ne yaptıysa onu öylece yapmasını sağlayan bir yön­lendirici ilke olarak görmek gerekir.

İslam vahyinin tarihe verdiği yön, günümüz araştırmacılarının İslam me­deniyeti adını verdiği tarihi tecrübe ve biril<imin ortaya çıkmasını sağlamış­tır (IDV İslam Ansiklopedisi, Tahsin Görgün, "Medeniyet" md.).

"İslam Medeniyeti" terimiyle bizim kastunız da vahyin yön verdiği bu ta­rihi tecrübe ve birikimdir.

2. Medine'de Doğan İslam Medeniyetinin Kalbi: Mescid-i Nebevi

İslam Tevhid (Allah'ın birliği) esasına dayanır. Yeryüzünde alemierin hidayeti için kurulan Uk ev (Al-i iffir~ 3/96), Allah'ın evi (Beytullah) olan Kabe Tevhid'i; bütün müminlerin günde beş kez ikame ettikleri namazda yüzlerini Kabe'ye dönmeleri ise Vahdet'i sembolize eder. Kabe, tavaf edenler·, itikaf edenler; rüku ve secde edenler için hazırlanmış tertemiz bir rnekandır (Bakara 2/125; Hacc 22/26). Allah RasUlü (s.a) de bir hadis-i şeri.fle­

rinde, Kabe'yi de içine alan Mescid-i Hararn'ın yeryüzünde inşa edilen ilk mescid olduğunu beyan buyurmuştur (Buhari, Enbiya 10). İsra suresinin 1. ayetinde "çevresinin mübarek kılındığı" açıklanan Kudüs'teki Mescid-i Aksa ise, yine RasUlüllah'ın (s.a) açıkladığı üzere (yeryüzünde Allah için kurulan ikinci evdir" (B~ari, Enbiya 40; Müslim, Mesacid ı, 2.). Hicretten ~tiba­ren yaklaşık 16 ay boyunca namazda Mescid-i Aksa yönüne; Hicretin 2. yı­lı, Şaban ayının lS'inde (yüzlerinizi Mescid-i Haram (Kabe) tarafina dön­dürünüz" mealindeki ayetlerin (Bakara 2/144, 149, 150) nazil olmasıyla da

Page 6: IX. ULUSLARARASI DIN SEMPO·ZYUM·u - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D257361/2019/2019_YILDIZA.pdf · 2019. 12. 20. · dern kültür ve sekiller yaşam biçimi insanları camiden

172 1 IX. ULUSLARARASI DİN GÖREVLİLERi SEMPO:lYUMU

Kabe yönüne dönerek istikametlerini doğrultan mürninler hem imanları­nı, hem de vahdet bilinçlerini diri tuttular.

Model insan, son peygamber Hz. Muhammed'in (s.a), Medine'ye hicret buyurduldarında ilk İcraatları Mescid-i Nebevi'nin inşa edileceği yeri belir­lemek olmuştur. Yapımı yaklaşık yedi ay süren Mescidin Iablesi Kudüs'e doğru idi. Kıble değişince, ana kapı ile mihrap da yer değiştirdi.

Efendimizin (s.a) Medine'de ilk iş olarak Mescid'i inşa etmesi ve orada kı­lınan namazın faziletini vurgulaması; İslam medeniyetinin ."namaz merkez­li" bir hayat tarzı/nizarnı olacağını gösteriyordu.

Mescid-i Nebevi, Mescid-i Haram ve Mescid-i Aksa'nın İslam'ın üç kut- . sal mekanı olduğunu beyan eden Efendimiz, kendi mescidinde (Me~cid-i Nebevi) kılınan namazın, Mescid-i Haram müstesna, "diğer mescitlerde kı­lınan bin namazdan daha hç:ıyırlı" olduğunu söylemiştir (Buhar!, Fazlü's-salat

1; Müslim, Hac 505-510; İbn Mace, ikame 195; Tirmizi, Salat 126; Nesru, Mesacid 4, 7).

"Bir olan Allah'ı anmak için" (Taha 20/14) günde beş ·vakit camide cema­atle omuz omuza namaz kılan mürninler tevhid, vahdet ve kardeşlik bilinç­lerini böylece süreidi diri tuttular. Rasıllüllah (s.a), Mescid'i sadece~ bii iba­det yeri değil, · aynı zamanda bir eğitim, idare, istişare, sosyal dayanışma merkezi ve askeri· faaliyetler için bir karargah olarak kullandı; İslam toplu­munun kalbi, hep Mescid' de attı.

Mescid-i Nebi tamamlanınca, bitişiği.lle ~eygamberimizin (s.a) ailesi için . odalar yapıldı. Yüksekliği bir adam boyu ve birkaç metrekareden ibaret bu odacıklar uzun yıllar korund u. Böylece mürninler sade ve mütevazı hayat tar­zı ile İslam şehrinin na_şıl olması gerektiğini Efe11:dimizden (s.a) öğrendiler.

Nitekim Halife Ömer b. Alıdülaziz bu odaları görür ve şöyle derdi:

- "Halk şu odacıkZara baksa da Peygamberlerinin (s.a) ne kadar sade ve mütevazı bir hayat sürdüğünü anlasa!"

Mescidin yanına etrafı açık, üstü hurma dallarıyla örtülü bir sundurma (sofa/suffe) yapıldı. Evi-ocağı olmayan fakirlerle kendilerini ilme adayanlar burada kaldılar. Bu sebeple kendilerine Ashab-ı Suffe (Suffe ashabı) denilen ve sayıları 70 ile 400 arasında değişen bu güzel insanların fed~arlıldarı, adanmışlıldarı, çalışkanlıldarı, ilim ve iba~et aşldarı, davet ve tebliğ üslupla­rı sonrakilere örnek oldu.

"Suffe", İslam tarihinde ilk davetçi okuluydu. Bu okulun dershanesi mes­cid, yatakhanesi suffe, öğrencileri suffe ashabı, öğretmenleri de bizzat Rasu­lüllah (s.a) idi. Medine dışındaki topluluklara İslam' ı öğretmek üzere bir ho­ca göndermek gerektiğinde, bunlar arasından· seçiliyordu.

Page 7: IX. ULUSLARARASI DIN SEMPO·ZYUM·u - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D257361/2019/2019_YILDIZA.pdf · 2019. 12. 20. · dern kültür ve sekiller yaşam biçimi insanları camiden

DİNİ TEMELLER ÜZERİNDEN iNSANIN İRŞAD VE İHYASINDA CAMİNİN ROLÜ ı 173

Mescid-i Nebi; Medine'de şekillenen İslam Medeniyeti'nin kalbi, İslami hayatın miliveri ve İslam toplumunun yaşam merkezi olmuştu. Yeni kuru­lan islam devletine ait bütün faaliyetler, bu merkezden yani Mescid'den yü­rütülüyordu: Rasfılüllah (s.a), ashabıyla orada istişare ediyor, savaş ve barış kararlarını orada alıyor, savaşa gidecek orduları orada düzenleyip teçhiz ede.rek yola çıkarıyor, çeşitli heyetleri ve elçileri orada kabul ediyordu. İn­sanlar, İslam'ı öğrenip Müslüman olmak üzere oraya geliyor, Müslümanlar bütün sorunlarını orada çözüme kavuşturuyor, yatacal< yerleri olmayanlar oraya sığınıyor, hatta gerektiğinde suçluları ve esirleri bile Mescid-i Ne­bi'nin direklerine bağlayarak oraya hapsediyorlardı ki, onlar Müslümanların örnek ahlakını bizzat görüp kalpleri İslam'a ısınsın ...

3. Asr-ı Saadetten Günümüze İslam Medeniyetinde Caminin Rolü

Cami; 'Müslümanları toplayıp bir araya getiren', onların hayatını tümüy­le kuşatan, İsl8.rrıi yaşam biçiminin merkez üssü konumunda olan kutsal mekandır. ibadet hayabmızın adağını namaz, namazın da zirvesini secde teşkil etmekle, bu mekana İslam ıstılahında, 'secde edilen yer' anlamında "mescid" denmiştir. Selçuklu-Osmanlı İslam medeniyetinde namaz kılınan

1

büyük rnekaniara "cami'", küçük rnekaniara ise "mescid" denmiştir. Cami/ mescidler Allah'ın evi (Beytullah) olan Kabe'nin şubeleridir.

Kur'an-ı Kerim, mescidlerin/camilerin Müslümanların hayat tarzındaki merkezi rolünü vurgular:

"Allah'ın mescitlerini ancak Allah'a ve ahiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan zekatı veren ve Allah'tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte hidayete ermiş olmalar.~ . umulanlar bunlardır." (Tevbe 9/18)

Yani Kur' an, Allah için mescid imar ve inşa etmeyi, müminlerin öncelik­li görevlerinden sayar.

Camiler/mescidler, Allah'a kulluk/ibadet için kurulan mekaniardır:

"Şüphesiz mescidler.hep Allah'ındır. Onun için, Allah ile birlikte hiçbir· şeye dua ve ibadet etmeyin!" (Cin 72/18}; "Allah'ın mescidlerinde, Allah'ın adının anılmasına engel olan ve onların harap olmasına çalışandan daha zalim kim vardır?" (Bakara 2/114) ·

Demek; İslam medeniy~ti/umr8.nı c8.mi imarı ile başlar (i'marve 'umran kelimeleri aynı köktendir).

Camiye giden mümin, Allah'ın misafiri yani ziyaretçisi konumundadır. Zira Camiler "Allah'ın evi" olarak tanımlanan kutlu mek8.nlardır. RasU.lüllah (s.a.):

Page 8: IX. ULUSLARARASI DIN SEMPO·ZYUM·u - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D257361/2019/2019_YILDIZA.pdf · 2019. 12. 20. · dern kültür ve sekiller yaşam biçimi insanları camiden

174 ı IX. ULUSLARARASI DİN GÖREVLİLERİ SEMPOZ"YUMU

'~vinde güzelce abdest alıp camiye giden kimse Allah'ın ziyaretçisidir. Ziyaret edene Allah ikramda bulunacaktır." (Terği.b ve Terhib, 1/214) buyurmuştur.

Mescid-i Nebevi örneldiğinde görüldüğü gibi cami/mescid; İslam'ın ilk yıllarından başlayarak, Müslümanların sadece günde beş vakit namaz kılıp ibadet ettikleri yer değil, -yukarıda da açıklandığı üzere- islamı eğitimden devlet yönetimine, İstişare ve fikir alışverişinden sosyal dayanışmaya, cihad hazırlığından konaklamaya kadar İslami hayatın bir dizi fonksiyonunun te­merküz ettiği yerdi.

Cami; müminlerin fikren ve fiilen eğitildiideri bir okul/mektep, bir terbiye/ eğitim-öğretim kurumu idi. Tevhidin hakikati, İslam'ın temel ilkeleri, Kur'an'ın hükümleri, namaz, zekat, oruç, hac gibi ibadetler camide Öğrenilir­di. Gece-gündüz, yaz-kış her saatte, büyük-küçük, kadın-erkek, bedevi-mede­ni herkese kapıları açık bir mektep olan camide sadece teorik eğitim yapılmaz; ibadetler, davranışlar, dua ve zil<irler pratik olarak görülürdü. İmam; namaz­dan sonra cemaate dönüp Allah'ın ayetlerini okur, açıldar, onların sorularını cevaplar, görüşlerini alır, tavsiyelerde bulunurdu. Bu görev, elbette sadece imama has değildi. Salihler, fal<ihler, alimler, bilenler bu halk mektebinin ho­caları olup bildilderini bir diğerine anlatmal< ve öğretmekle yükümlü idiler.

Camiler bir dayanışma kurumu idi: Günde beş kez bir araya gelen mü­mirıler birbirleriyle taruşır, konuşur, kaynaşır; birbirlerinin problemlerin­den haberdar olur, sevgi ve merhametle yardımlaşırlardı. Rastılüllah (s.a) zamanında birçok sosyal problem camide konuşulup çözüme kavuşturulur­du. Onlar, bir hadis-i şerifte bey~ huyurulduğu üzere, · tıpkı "bir vücudun azaları gibi" idiler (Buhari, Edeö 27; Müslirn, Birr, 66). Cemaate devam etmeyen pek olmadığından, bir kişi gelmediğinde hemen araştırılır, hastalıl< vb. gibi bir problemi olup olmadığı öğrenilir ve ona yardımcı olunurdu.

Cenazeden nikah ilanma kadar, mümirılerin hayatındal<i acı-tatlı pek çok olayın yaşandığı ve böylece onların birbirleriyle kaynaşıp kenetlendiği ya­şam merkezleridir camiler. Ayrıca ekonomik ve sosyal statüleri farklı insan­iarın aynı safta omuz omuza namaz kılmaları; .zengin-fakir, amir-memur, yönetici-yönetilen, güçlü-zayıf gibi ayırııriların sözkonusu olmaması, Müs-

. lümanlar arasındald birliği sathi olmaktan çıkarır, kalbi ve derılni hale geti­rir. İmanda, düşüncede, gayede, sözde, özde, harekette, ilişkilerde, kısaca her alanda tecelli eden tam bir birlik ancak ve ancak camide gerçekleşir.

İmanun görevi de, sadece cemaate namaz kıldırmak değil, Müslümanları eğiterek, onlarla istişare ederek, onların birlik ve dayanışmalarını sağlama!<,

her konuda onlara önderlik/örneklik etmektir.

Page 9: IX. ULUSLARARASI DIN SEMPO·ZYUM·u - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D257361/2019/2019_YILDIZA.pdf · 2019. 12. 20. · dern kültür ve sekiller yaşam biçimi insanları camiden

DİNİ TEM~LLER ÜZERİNDEN iNSANIN İRŞAD VE İHYASINDA CAMİNİN ROLÜ ı 175

Hasılı Cami; ilim ve irşad nurunun parladığı bir ışık kaynağıdır. Cami; ibadet, tebliğ ve mücadele için inananların eğitildiği kışladır. Cami; sosyal hayatın merkezi ve odak noktası; toplumun İslanu dönüşümünün yönlendi­rildiği bir tebliğ ve davet karargahıdır. İslam medeniyeti ve şehrinin kalbidir.

İnsanların giderek yalru.zlaş;ıp bireysel sorunlarıyla başbaşa kaldığı çağı­mızda; İslam Medeniyetini cami merkezli olarak yeniden inşa etmekle yü­kümlü olan Müslümanlar, c~maat namazları vesilesiyle günde beş vakit bir araya geldilderi ama namaz kılma dışındaki işlevlerini iyice yitirdiideri cami­lerimizi, Mescid-i Nebevi örneldiği~de görüldüğü -gibi, "Cami-külliye" deni­lebilecek bir modelle yeniden yaşam merkezi yani ilim ve irfan, davet ve teb­liğ, istişare ve dayanışma üssü haline getirmek zorundadırlar.

Bazı Müslüman fikir ve aksiyon insanları, caminin İslam medeniyetinde­. ki rolünü şöyle açıldarlar:

Aliya İzzetbegoviç, modernizmin parça~ayıcılığına karşın, caminin birleşti­riciliğine dild<at çeker: "Cemaatle kılınan namazın gayesi, insanları ibadet maksadıyla ve aynı zamanda şahsi bağların vasıtasız olarak kurulması için de .bir araya getirmektir. Bu ·suretle, cemaatle kılınan namaz rhenfi ferdiyet ve ayrılığa açıkça karşıdır. Hayat insanları birbirinden ayırıyor, cami ise onları tekrar tekrar bir araya getirip kaynaştırıyor ... " (İzzetbegoviç, 1987: 295-296)

Sezai Karakoç, hayatın kalbi olan caminin tapınak, devlet ve okul özellil<­lerini şöyle tarif eder: "Cami, yalnız duvarlardan ve kubbeden ibaret değil-

. dir. İçinde topladığı mürninler de caminin ayrılmaz bir parçasıdır. Cami, mürnin ve Müslüman kalpterin birbirine kaynaşmasından doğan bir kutsal varlık, kutlu bir bütündür. Duvarlar've kubbeler, bu bütünü Allah'la başba­şa kalma anında eşyadan seÇen, ayıran bir örtüdür. Cami, mürninleri este­tik örtüterin en yürek çarptıranına bürüyerek Allah'a yöneldr. Saf bağlamış Müslümanların, her secdeye·gidiş ve her secdeden kalkışlarında kıvrım kıv­rım dalga(anan harmanisidir cami.· Cami, mihrabıyla bir tapınak, minbe­riyle bir toplum ve bir devlet, kürsüsüyle bir okuldur." (Karakoç, 1975: 2, 715)

Roger Garaudy, müminlerin ~ep birlikte Kabe'ye yönelmelerinin anla­mını şöyle açıklar: ''Namazda tüm dünya lvfüslümanlarının tek bir yöne yönelmeleri, Allah'tan qaşka güç tanımayan insanların ortak bir hedefte birleştiğinin güzel ve iek örneğidir. Uyum içindeki bir dünyanın kurulma­sının ancak Allah'a yönelerek gerçekleşebileceğinin anlatımıdır bence na­maz." (Emin, 1986)

Page 10: IX. ULUSLARARASI DIN SEMPO·ZYUM·u - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D257361/2019/2019_YILDIZA.pdf · 2019. 12. 20. · dern kültür ve sekiller yaşam biçimi insanları camiden

176 ı IX. ULUSLARARASI DİN GÖREVLİLERİ SEMPOZVUMU

4. Hayatın Merkezindeki Caınileri.mizin Hayatın Dışmda Bırakılması

DÖrt Halife devrinden başlayarak hızla dünyaya yayılan Müslümanlar, hakim oldukları coğrafyalarda, "Mescid-i Nebevi modeli" ni örnek alarak ca­mi/mescid merkezli bir İslam medeniyeti vücuda getirdiler. Yeni kurulan tüm Müslüman şehirler, cami-merkezli olarak, camiierin etrafında şekillen­di. Nasıl ki, camiler Kabe'ye dönük olarak inşa ediliyorsa, Müslüman evlerin yönleri de Kab.e'ye <lönük olarak yapıldı. "Müslüman şehirleri"nde ve kasa­balarında hayata yön veren bütün kurumlar cami çevresinde be~ bir düzen içinde yerlerini alarak külliyelere dönüştüler. Medreseler, kütüphaneler, da­rü'l-kurralar, aşevleri, eytclınhaneler, şifahaneler, hatta han, hamam ve-ker­vanşaraylar hep cami-merkezli olarak inşa edildiler. Tefsir, hadis, fıkıh, siyer gibi İslami ilimler de; hat, ebru, tezhip, oyrnacılık, nakkaşlık, musıki gibi is­lamı sanatlar da camilerden ·ve bitişiğindeki medreselerden neşet ettiler. Müslüman mühendis ve mimarlar İslam mimarisinin bütün inceliklerini ca­mi ve külliyeterin inşasında sergileyerek tüm hünerlerini ortaya .koydular. Endülüs'ten Çin sınırlarına kadar, geniş İslam coğrafyasındaki tüm yerleşim birimleri, tevhid ve11ahdeti simgelercesine Allah'ın evleri olan camiler etra­fında şekillendiler.-Selçuklu ve Osmanlı İslam Medeniyeti devrinde Anado­lu' da ve diğer yerlerde kurulan Müslüman şehirlerimiz de cami/namaz mer­kezli idi ve hayatı mümince kuşatıyordu.

Ne ki, Erneviierden itibaren cami, bu dinamik,. inkılapçı ve kuşatıcı özel­liklerini yitirmeye başladı. Modern dönemlerde ise camiierin içi hızla boşal­dı ve cami/mescid asli özelliklerinden hızla uzaklaştı.

Modernizm, bütün toplumların olduğu gibi, Müslümap toplumların da hayatlarını alt-üst etti. «Modern kentler", insanlarla camiler arasına kalın duvarlar, dev beton yapılar ördü. Modern kültür ve sekiller yaşam biçimi in­sanları camiden ve 4iflden kopardı. İnsanlar ve özellikle gençlik, camiden ırak sekiller mekanıarda zaman tüketmeye, hazlarını tatmin etmeye yönlen­diler; dinden ve kutsaldan olabildiğince yalıtıldılar. Böylece camiierin yerini alışveriş-eğlence-yaşam m~rkezleri vb. aldı.

Öte yandan, yakın dönemlerde -çeşitli nedenlerle-, islamı eğitim, tebliğ, örgütlenme, yardımlaşma gibi faaliyetlerin büyük ekseriyeti de cami dışın­daki rnekanlara ve kurumlara kaydı.

Böylece, Müslümanların çeşitli ihmalleri seb~biyle sadece 'namaz kılınan mekanlar' haline gelen ve diğer asli fonksiyonlarından uzaklaşan camiler

Page 11: IX. ULUSLARARASI DIN SEMPO·ZYUM·u - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D257361/2019/2019_YILDIZA.pdf · 2019. 12. 20. · dern kültür ve sekiller yaşam biçimi insanları camiden

DİNİ TEMELLER ÜZERİNDEN iNSANIN İRŞAD VE İHYASINDA CAMİNİN ROLÜ ı· 177

adeta "hayatın dışına" itildi. Asr-ı Saadet'teki kuşatıcılığını gittikçe yitiren camilerimizin hem kemiyet hem de keyfiyet olarak içi boşaltıldı.

5. Cami Merkezli ~ayatta Fetret: Ağlayarak Secdeye Varan · Nesillerden Namazı Zayi Eden Nesillere

Meryem suresinin 58. ayetinde, tüm insanlığa örneklik teşkil eden neslin, Allah'ın ayetleri okunduğunda ağlayarak secdeye kapanan duyarlı, sorum­luluk bilincine sahip bir nesil olduğu vurgulanır. 59. ayette ise; namaz du­yarlılıklarını kaybedip hevalarına/tutkularına uyan. ve böylece cezayı hak eden bir sonraki nesilden söz edilir. Bu.iki ayet, nesiller arasındaki temel far­kı, vahiy ve namaz konusundaki tutumları bağlamında belirler: Kur'an'ın ör­nek gösterdiği nesillerin alarnet-i farikaları vahye ,duyarlı olmaları ve bu rlu­yarlıklarını gözyaşlarıyla süsledikleri secdelerle yani huşı1lu namazlarla is-

. patlamaları; buna karşılık sonraki nesillerin ilk göze çarpan en belirgin özel­likleri ise, namazlarını savsaklamaları veya kılmamaları yani namaz ve vahiy duyarlıklarını yitirmiş olmalarıdır.

Mevdudi'nin tespitine göre, namazı tamamen terk etmek, bu toplulukların sapmalarına yol açan ilk günahlarıdır; çünkü namaz konusunda aldırrtıaz ha­le gelen bu kuşakların artık Allah'la aralarında başka bir bağ kalmaz. Bu ayet, peygamberlerin ünunetlerinin ilk önce namazı bırakarak sapıtınaya başladık­ları gerçeğini vurgular (Tefhimü'l-Kur'an, Meryem 19/59 tefsiri). Onlar Allah'la ara­larındaki en güçlü bağı (namazı) koparınca, kaçınılmaz olarak şehvetlerine uydular ve ahlaki sapkınlıkların girdabına, en aşağı derecelerine yuvarlanarak Allah'ın emirlerine değil, heva ve heveslerine, şehvetlerine tabi oldular.

Müminlerin, Allah ( c.c) ile araların,daki ilişkiyi sürekli diri tutan namaz halkasının kopması ile artık bÜtün dini duyarlıkların da kaybalacağını şu ha­disten de anlıyoruz:

"Bu din halka halka kopacaktır; ilk kopacak halka hakimiyet, en son ko­pacak halka da namazdır." (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 4/232)

Bu hadisten şunu anlayabiliriz: İslam ümmeti -tarihte görüldüğü üzere­ilk olarak istişare, hak-hukuk, adalet gibi yönetim ilkelerini terk edip salta­nat, zulüm ve saldırganlık gibi sapinalara yönelmek suretiyle gücünü, devle- · tini ve egemenliğini yitirecektir. Buna rağmen, onlar namaza ve diğer iba­detlere devam ettikleri siirece ayakta kalabileceklerdir. Ama namazı da terk edince, artik onların İslam'la ve Allah'la bağlarını sağlayacak hiçbir tuta­makları kalmayacaktır.

Page 12: IX. ULUSLARARASI DIN SEMPO·ZYUM·u - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D257361/2019/2019_YILDIZA.pdf · 2019. 12. 20. · dern kültür ve sekiller yaşam biçimi insanları camiden

178 · ı IX. ULUSLARARASI DİN GÖREVLİLERİ SEMPOZ"YUMU

Bu ve benzeri çeşitli sebeple~le olmalıdır ki Peygamber Efendimiz (s.a), ümmetinin geleceğine dair iki temel konuda endişe duymuştur: .

"Ümmetim üzerine iki şeyden korkarım: bolluk olan yerlere göçüp şehvet­lerine uyarlar da namaz kılma yı ve Kur'an o kumayı terk ederler ... " (Ahmed ·

b. Hanbel, Müsned, 4/146, 156)

Kendilerini "Müslüman" olarak görüp tanımladıkları halde maddi ref<,ı- ·. hın ve bolluğun -bugünkü tabirle, sekiller yaşam biçiminin- şımarttığı, şeh­

vetleri peşinde koşan ve böylesine ayartıcı bir ortamda namazı düzenli kıl­ınayı ve Kur'an'ın hayat verici mesajları ile buluşmayı ihmal edenler, elbette vakit vakit manevi ~rozyona uğrayarak İslami duyarlıklarını bir bir yitirirler.

Böylece namazı terk edip şehvetlerin~ uyanlar ve hazları peşinde k_oşan­

lar, bu dünyada da ahirette de büyük felaketiere uğrayacaldardır.

· Peygamber Efendimiz (s·.a), Müslümanların namaza ara vermelerini "afet" olarak görmuştür: ·

''İbadetin afeti fetrettir (ara vermektir)." (İmam Kuzai, MüSned-i Şihab, h d. no: 75)

Namaziarına ara vererek dini hayatlarında bir tür "fetret" yaşayanların ya da namazı tamamen terk ederek Rableri ile aralarındaki sapasağlam bağı ta­mamen koparanl?l'ın ise, şehvetlerine uy~ak tutkularının ve hazlarının ze­bunu olmaları kaçınılmazdır.

6. Daru'l-Erkam'dan Mescid-i Nebevi'ye: Namazla Direnişin ve Dirilişin Merkezi Olarak Camiler

imdi, camilerimizi; asr-ı saadetteki · asli fonksiyonlarına kavuşturmak; akıp giden hayata doğrudan müdahale eden merkezler haline getirmek, er­telenemez bir görev olara!< karşımızda durmal<tadır.

Müslümanların yeniden diriliş hamleleri, şüphesiz carİıi/mescid merkez­li olarak gerçekleşecektir. Nasıl ki, İslam'ın Mekke döneminde Daru'l-Er­kam, Kur'an ayetlerinin öğrenilip hayata aktarıldığı ve namazların cemaatle kılındığı bir "direniş merkezi" olmuş, Medine döneminde deMescid-i Ne­bevi Kur'an eğitimi ve namaz başta olmal< üzere bütün dini hayatın inşa edildiği bir "diriliş merkezi" olmuş ise, bugün de millet ve ümmet olarak topyekfuı direniş ve diriliş harnlemizin merkezleri camiler olac~r.

Her alanda en güzel örı:ıeğimiz ve önderirriiz olan Hz. Muhammed (s.a), peygamberliğinin ilk dönemlerinde, yaşanan bazı olaylar nedeniyle açıkta ibadet etmenin riskli hale gelmesi üzerine uzun süre Erkarn b. Erkarn'ın (r.a) evini bir eğitim, ibadet ve hareket merkezi olaral< kullanmıştı.

Page 13: IX. ULUSLARARASI DIN SEMPO·ZYUM·u - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D257361/2019/2019_YILDIZA.pdf · 2019. 12. 20. · dern kültür ve sekiller yaşam biçimi insanları camiden

DİNİ TEMELLER ÜZERİNDEN İNSANIN İRŞAD VE İHYASINDA CAMİNİN ROLÜ ı 179

O günlerde indiği rivayet olunan Yunus suresinin 87. ayetinde Yüce Rab­bimizin, Hz. Musa (a.s) ve Hz. Harun'a (a.s); ümmetierini esaretten kurtar­mak için onlarla birlikte "kıblegfıh evler" inşa edip o evlerde vahyi talim ede­rek cemaatle namaz kılmalarını emrettiğini hatırlatması çok anlamlıdır:

"Musa ve kardeşine şöyle vahyettik: Mısır'da kavminiz içinevler hazırla­yın, evlerinizi namaz kılınan (ve kıbleye dö_nük) yerler yapın ve namazı dos­doğru kılın. Mürninleri de müjdele."

· Bu ayetten şunu anlıyoruz ki; İsrailoğullarının yeniden dirilip özgürlülderi­ne kavuşmaları nasıl vahiy ve namaz odaklı bir hazırlıktan sonra Allah'ın yar­dınu ile gerçekleşmişse, Hz. Muhammed (s.a.v) ve ümmeti de aynı yöntem­lerle cahiliyeye karşı direnecek, dirilecek ve Allah'ın izni ile özgür olacaklardı.

Mevdudi, bu ayetin hangi şartlar altında indiğini derin derin düşünerek şu sonuca vardığını ~çıklar:

'Hz. Musa (a.s) cemaatle namaz kılmal< için binalar inşa etmek veya evler edirırnekle emrolunmuştu. Bu gerekliydi, çünkü cemaatle namaz, iktidarın zulm~ ve itikat zayıflığı yüzünden İsrailoğulları ve Mısır Müslümanları ta­rafından terkedilmişti. Bu durum onların dağılmaları ve dini ruhlarının öl­mesi sonucunu getirdiği için cemaatle n~maz l<ılmayı yeniden tesis etmek asıl olacalctı. Zira bu girişim, ruhun dirilişi, dağılmış cemaatin taparlanması ve güçlerini birleştirmesi yolunda en önde gelen bir etkinlik olacalctı.

"Evlerinizi kıblegah edininiz» ifadesi de; 'Bu e~leri cemaatle namazın kı­lındığı ortak mekanlar ve toplantılarınızın yapıldığı merkezi yerler haline getiriniz' demek oluyordu.

' Bu ifadenin peşinden <'namazı ikame ediniz" emrinin gelmesi ise, namaz-

larini tek tek değil, cemaatle 16lmaları yolundald imaya delalet eder.

"Müminleri de müjdele" talima1:ıı1a gelince; 'Allah'ın lütfuyla ulaşılacal< felahın müjdesini vere~ek oflları umut ve cesaretle donat!' demektir. İsrailo­ğulları ve Mısır Müslümanları ümitsizlik, korku ve baskı altında olduldarı için buna şiddetle muhtaç idiler' (Ebı1'l-A'la el-Mevdı1d1, Tefhimü'l-Kur'an, Yunus

10/87. ayetin tefsiri).

7. İslam Medeniyetinin Cami Merkezli Olarak Yeniden İnşasında (/Din Gönüllüleri"ıİiıı Öncülüğü

Allah Tefıla, kendilerine güç ve ilctidar nasip ettiği müminlerin ilk görev­lerini "namazı ikame etmek" olarale tanımlar ki, bugün de önceld

Page 14: IX. ULUSLARARASI DIN SEMPO·ZYUM·u - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D257361/2019/2019_YILDIZA.pdf · 2019. 12. 20. · dern kültür ve sekiller yaşam biçimi insanları camiden

180 ı IX. ULUSLARARASI DİN GÖREVLİLERİ SEMPOZY"UMU

dönemlerden daha fazla birtakım güç ve imkanlara, sermaye ve ilcticlar ni­rnetlerine sahip olan biz Müslümanların öncelikli görevi de budur:

"Onlar ldı kendilerini yeryüzünde yerleştirip iktidar sahibi kılarsak na­mazı ikame ederler, zekatı verirler, iyiliği emrederler, kötülükten alıkoyar­lar. Bütün işlerin sonu Allah'a aittir." (Hac 22/ 41)

Namazı ikame etmek; ''Dinin direği" konwnundaki namazı dirn~, dos­doğru ve sapasağlam kılarak, kılduarak onu ayağa kaldırmak ve ona tutunarak ayağa kalkrnaktır. Müslümanlar güç ve iktidara sahip olduklarında ilk olarak namazı ayağa kaldırmalıdırlar ki, kaybolan duyarlıklarını, dağılan birliklerini ve yok olan dinamizmlerini onun sayesinde yeniden kuşanabilsinler. .

İmdi, son ~amanlarda hayatın her alanda yeniden bir diriliş ve öze dönüş gayreti içinde olan Müslüm'anl~, modern dünyanın ifsad edici saldırıları­karşısında, camilerirnizi yeniden bir sığınak, bir merkez haline getirrnek ve İslam medeniyetini "namaz/ cami merkezli" olara!< tekraf'inşa ve ihya etmek görevi ile karşı karşıya bulunuyorlar. ·

.... Camileri tekrar hayatın merkezi kılmak için 'Camiler ve Din Görevlileri

Haftası'nın yeterli olmadığı aşikardır. Senenin tüm haftalarında ve her gü­nünde camileri imar, inşa ve ihya faaliyetleri sürdürülrnelidir. İslam m~de­niyeti/umranmdald cami-merkezli kü.l.liye modeli yenilenerek günÜJ)lüze

\

taşınrnalıdır. Camiler namazın yanında eğitim, tebliğ, dayanışma, yardun-laşma, infak gibi asli işlevlerini tekrar kuşanmalı; kadını..:.erkeği, genci-yaşlı­sı ile tüm mürninler c;:ımileri doldiırmalıdırlar.

İşte bu noktada yapılacak kapsamlı, planlı-programlı ve uzun soluklu ça­lışmalara "imamlık" yani öncülük, önderlik ve liderlik yapacak olanl~ da "Din Görevlileri", daha doğrusu "Din Gönüllüleri"dir. Açıl<çası, dirilişimizin imamları/öncüleri atanmış "Din Görevlileri" değil, a_danmış "Din Gönüllü­leri" olacaktır.

Yüce Rabbirnizin Furkan suresiniri 74. ayetinde bir dua formunda biz müminlere ta1im buyurarak gaye ve hedef haline getirmernizi erneettiği imamlık/öncülük görevimizi erteleyemeyiz:

". .. Ve (ey Rabbimiz,) bizleri takva sahiplerine imam ey le!"

Takvayı yani Allah'a, kullarına ve kamata karşı sorumlululdarını kuşan­ınayı isteyen, Allah'ın ernrettilderini yapıp yaşaklarından, hararn ve günah­lardan kaçınınayı arzu edeıi ve Allah'tan korkan insanlara imamlık yani

Page 15: IX. ULUSLARARASI DIN SEMPO·ZYUM·u - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D257361/2019/2019_YILDIZA.pdf · 2019. 12. 20. · dern kültür ve sekiller yaşam biçimi insanları camiden

DİNİ TEMELLER ÜZERİNDEN iNSANIN İRŞAD VE İHYASINDA CAMİNİN ROLÜ ı 181

liderlik, önderlik, öncülük, rehberlik, örneklik ve rol modellik etme görevi bugün herkesten ziyade Din Gönüllülerimizin omuzları üzerine yüklenmiş bulunmaktadır.

Sonuç

Modern zamanlarda, Batı tipi yaşam biçiminin tüm dünyada ve İslam toplumlarında egemen olması ile camiierimizin parantezde kaldığına ve İs­lam'ın altın çağındaki canlılığını ve belirleyiciliğini kaybettiğille daha önce değinmiştik. Camiierin İslam'ın ilk yıllarındaki işleviri.i yitirip içinin boşal­masına -yazık ki- Müslümanların biZzat kendilerinin de zemin hazrrladıkla­rına da dikkat çekmiş; İslami organizasyonların, kendilerine camiierin dı­şında merkezler edindiklerini hatulatmıştık.

-~

Evet, adeta camileri biz boşalttık ve her hizip, fırka, tarikat veya meşrep ken:. di vakfına, derneğine, tekkesine, dergahına kapandı. Böylece Allah'ın evi Kabe'nin şubeleri olan "cami"lerin bütillı mürninleri ana kucağı gibi kuşatan 11Cem edici" kubbelerinin altında cem olmaktan ve gerçek manasıyla "cemaat" olmaktan da mahrum kaldık. Dahası, artık camilerde cem olamayan, Din'i ve _ Kitab'ı da çoktandır -bir biçimde- "kendi aralannda parÇalamış" bulunan Müslümanlar çeşitli hiziplere, fırkalara, gruplara bölündükçe bölündüler ... Ve her hizip kendinde olanla övünmekte/avunmaktadır (Mümimin 23/53; Rfun 30/32).

Denilebilir ki, bugün İslam dünyasının en yaman sorunu, diğer sorunları da tetildeyen en temel sorunu bölünmüşlü.ktür. Bugün, her biri ayrı telden çalan ve. kendi çizgisinin dışındaki İslami anlayışiara kulaklarını tıkayıp on­ları adeta ötekileştiren ve neredeyse Y?k sayan, hakikati handiyse kendile­rinden ibaret gören, genelliklç 'hatasız' kabul ettikleri manevi liderler etra­fında kümelenen farklı İslami hizipler, ellerine fırsat. geçse, camileri dahi kendi aralarında_ bölecekler; nitekim bazı yerlerde böldüler de.

Yazık ki, İslam düşmanlarının gücü de Müslümanların bu bölünmüşlük­lerinden kaynaklanmaktadır.

İmdi, bu bölünmüşlüğü ortadan kaldıracak en pratik çözüm; hep birlikte camilere geri dönmektir: Şükür ki; Türkiye'de ve çoğu İslam diyarında ca­ıniler, tüm miimirıleri kucaklamaya devam ediyor; tıpkı Mescid-i Haram gi­bi,.Mescid-i Nebevi gibi, Mescid-i Aksa gibi.. . Bu büyük bir imkandır.

Ancak, günümüz Müslümanları, yaşadıkları bölgelerdeki camiieri, tıpkı Asr-ı Saadet'te olduğu gibi, o bölgenin manevi dinamikledni yeniden

Page 16: IX. ULUSLARARASI DIN SEMPO·ZYUM·u - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D257361/2019/2019_YILDIZA.pdf · 2019. 12. 20. · dern kültür ve sekiller yaşam biçimi insanları camiden

182 ı IX. ULUSLARARASI DİN GÖREVLİLERİ SEMPOıYUMU

canlandırıp şekillendirecek inkılap merkezleri haline getiremedikleri, okul ve aile başka olmak üzere bütün temel hayati kurumları da bu "cami mer­kezli'! değişimin etki ve· çekim alanına dahil edemedikleri takdirde, "Büyük İslfun.i Diriliş"i gerçekleştiremeyecekler, İslam Medeniyetini ve şehrini de tekrar ihya ve inşa edemeyeceklerdir.

Bu bağlamda, "Cami merkezli" yeniden diriliş seferberliğimizin bir haftaya ( Camiler Haftası"na) sıkıştırılamayacağının, ancak günde beş vakit camilerde cem olaral< Allah'ın inayetine ve lütfedeceği başarıya ulaşılabileceğimizin bi­lincinde olarak hep birlikte taşın altına ellerimizi koymak zorundayız.

Evet, çözüm; Medine modelinde olduğu gibi, İslam toplumunun kalbi mesabesindeki camilere yeniden dörunektir.

Böylece Müslümanların birbirlerinden farklılaşmalarına, birbirlerini öte­kileştirmelerine, bqlündükçe bölünmelerine, ancal< ve ancal< camileril'l: cem edici kucağına sığınarak son verebiliriz_.

Sadece Cuma ve Bayram namazlarında değil, günde' beş vakit, Müslü­manları, bütün renkleri, farklılıldarı ve çeşitlilikleri ile yalnızca camilerde birleştirebille ve bir tek vücut haline getirebiliriz.

'1(ur'an Şairi"miz Mehmed Akifin Safahat'ın_da mısralara döktüğü gibi:

Akşam olmaz mı fakat, toplar ahali yi ezan,

Son cemaat yeri, hatta, adam almaz baz([ n.

Güneş ajaka henüz arz-ı veda etmişken,

Yükselir Ka'be'ye doğrulmuş al~11lar yerden.

Önce bir dalgalanır, sonra eder hepsi karar;

Örülür enli omuztarla birer canlı hisar.

Bu yaman safların ahengi hakikat müdhiş:

Sanki yalçın kayalar yanyana perçinlenmiş,

Öyle bir cebhe kesilmiş ki: Müselsel iman;

Hangi imana dokunsan taşacak itminan.

Canlı bir hisar gibi omuz omuza, diz dize namaz kılarak itıninana eren "din gönüllüsü" mürninler olarak, el ele İslam medeniyetini ve 1v1üs1üınan şehirleri yeniden inşa edebilmek ümidi ve duasıyla.