15
P rof. Dr. Namık Kemal Pak, 1979’da TÜB‹TAK Teflvik Ödülü’ne, 1989’da TÜB‹TAK Bilim Ödülüne layık görülen bir bilim adamı… 1990’da Üçüncü Dünya Bilimler Akademisi’ne, Profesör Feza Gürsey’den sonra ikinci Türk üye olarak seçiliyor. 1993’te yeni kurulmufl olan Türkiye Bilimler A k a d e m i- si’nin hükümet tarafından atanmıfl on üyesinin, seçti¤i ilk on üye arasında yer alıyor. Aynı yıl Avrupa Bilimler Akademi- si’ne, Prof. Dr. Celal fiengör ve Prof. Dr. Erdo¤an fiuhubi’den sonra üçüncü Türk üye olarak seçiliyor. Namık Kemal Pak’ı, ilk kez 2003 Ka- sımında Bilim ve Ütopya dergisi için yap- tı¤ım bir söylefliyle tanıdım. 1991’de bafl- layan TÜB‹TAK Baflkan yardımcılı¤ı gö- revi yedi yıl sürmüfl; iki yıl da Bilim Kuru- lu üyesi olarak çalıflmıfl. 1 Mayıs 1999’da baflladı¤ı 1. dönem TÜB‹TAK Baflkanlı¤ı görevini, 30 Mayıs 2003’te ta- mamlamıfl ve TÜB‹TAK Bilim Kurulu’nca, ikinci bir dönem için oybirli¤i ile baflkanlı- ¤a yeniden seçilmiflti. Tüm bu mesleki bi- rikimine, baflarılarına karflın ataması ya- pılmamıfltı. Onu seçen ve on bir bilim adamından oluflan kurulun, befl üyesi TÜB‹TAK Bilim Ödülü sahibi, di¤er altısı Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) üye- siydiler. Yani ülkemizin seçkin bilim in- sanlarının seçti¤i, baflarılı bir yöneticinin, baflarılı bir bilim adamının ataması yapıl- mamıfltı. Bu yapılanı, ülkemizde bilime yönelik bir saldırı olarak de¤erlendirip, Namık Kemal Pak’la, yapaca¤ımız gö- rüflmeyle, onun TÜB‹TAK’ta yaptı¤ı ça- lıflmaları ve atamayla ilgili geliflmeleri okurlarımıza duyurmaya karar vermifltik. Pak’la, Orta Do¤u Teknik Üniversite- si’ndeki odasında görüfltüm. Kırgındı, Hukuk mücadelesini, haklılı€ını kanıtlayarak sabırla, e€ilip bükülmeden tamamladı. dari yargı karalarını uygulamadı€ı için Başbakan’a karşı açtı€ı manevi tazminat davasını kazandı ve Başbakan tazminat ödemeye mahkûm oldu. Bilim dünyam›z›n yüz ak› bir ayd›n: Nam›k Kemal Pak Dedelerimden, ebeveynlerime, kardeşlerime, bana ve çocuklarımın geldi€i noktaya bakıldı€ında, bunun ne denli müthiş bir dönüşüm oldu€u görülüyor. Bu dönüşüm programının tümüne verdi€imiz adla Atatürk devrimlerine, borcumuzu herhalde ödeyemeyiz. Hacettepe Fizik Bölümü’ndeki arkadafllarıyla. Namık Kemal Pak ilk sırada , soldan dördüncü sırada...1978 59 ‹z Bırakanlar Feyziye ÖZBERK Bilim ve Ütopya Ankara Temsilcisi

iz birakanlar namik kemal pak

  • Upload
    vudat

  • View
    266

  • Download
    1

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: iz birakanlar namik kemal pak

Prof. Dr. Namık Kemal Pak,1979’da T Ü B ‹ TAK Te fl v i kÖdülü’ne, 1989’da T Ü B ‹ TA KBilim Ödülüne layık görülenbir bilim adamı… 1990’da

Üçüncü Dünya Bilimler A k a d e m i s i ’ n e ,Profesör Feza Gürsey’den sonra ikinciTürk üye olarak seçiliyor. 1993’te yenikurulmufl olan Türkiye Bilimler A k a d e m i-si’nin hükümet tarafından atanmıfl onüyesinin, seçti¤i ilk on üye arasında yera l ı y o r. Aynı yıl Avrupa Bilimler A k a d e m i-si’ne, Prof. Dr. Celal fiengör ve Prof. Dr.Erdo¤an fiuhubi’den sonra üçüncü T ü r küye olarak seçiliyor.

Namık Kemal Pak’ı, ilk kez 2003 Ka-sımında Bilim ve Ütopya dergisi için yap-tı¤ım bir söylefliyle tanıdım. 1991’de bafl-layan T Ü B ‹ TAK Baflkan yardımcılı¤ı gö-revi yedi yıl sürmüfl; iki yıl da Bilim Kuru-lu üyesi olarak çalıflmıfl. 1 Mayıs

1999’da baflladı¤ı 1. dönem T Ü B ‹ TA KBaflkanlı¤ı görevini, 30 Mayıs 2003’te ta-mamlamıfl ve T Ü B ‹ TAK Bilim Kurulu’nca,ikinci bir dönem için oybirli¤i ile baflkanlı-¤a yeniden seçilmiflti. Tüm bu mesleki bi-rikimine, baflarılarına karflın ataması ya-pılmamıfltı. Onu seçen ve on bir bilimadamından oluflan kurulun, befl üyesiT Ü B ‹ TAK Bilim Ödülü sahibi, di¤er altısıTürkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) üye-s i y d i l e r. Yani ülkemizin seçkin bilim in-sanlarının seçti¤i, baflarılı bir yöneticinin,baflarılı bir bilim adamının ataması yapıl-mamıfltı. Bu yapılanı, ülkemizde bilimeyönelik bir saldırı olarak de¤erlendirip,Namık Kemal Pak’la, yapaca¤ımız gö-rüflmeyle, onun T Ü B ‹ TAK’ta yaptı¤ı ça-lıflmaları ve atamayla ilgili geliflmeleriokurlarımıza duyurmaya karar vermifltik.

Pak’la, Orta Do¤u Teknik Üniversite-si’ndeki odasında görüfltüm. Kırgındı,

Hukuk mücadelesini,haklılı€ını kanıtlayaraksabırla, e€ilip bükülmedentamamladı. ‹dari yargı karalarını uygulamadı€ıiçin Başbakan’a karşıaçtı€ı manevi tazminatdavasını kazandı veBaşbakan tazminat ödemeye mahkûm oldu.

Bilim dünyam›z›n yüz ak› bir ayd›n:Nam›k Kemal PakDedelerimden, ebeveynlerime, kardeşlerime, bana ve çocuklarımın geldi€inoktaya bakıldı€ında, bunun ne denli müthiş bir dönüşüm oldu€ugörülüyor. Bu dönüşüm programının tümüne verdi€imiz adla Atatürkdevrimlerine, borcumuzu herhalde ödeyemeyiz.

Hacettepe Fizik Bölümü’ndeki arkadafllarıyla. Namık Kemal Pak ilk sırada , soldan dördüncü sırada...1978

59

‹ z B ı r a k a n l a r

Feyziye ÖZBERKBilim ve Ütopya Ankara Temsilcisi

Page 2: iz birakanlar namik kemal pak

de¤erbilmezli¤e isyan ediyordu. En çokda kurumun ve ülkenin gelece¤i için kay-gılıydı. Dikkatle seçti¤i sözleri a¤ır a¤ırt e l a ffuz ederek konufluyordu. Ama bu ya-pılanı sessizce kabul etmeyece¤i sözleri-ne yansıyordu. Nitekim hukuk mücadele-sini, haklılı¤ını kanıtlayarak sabırla, e¤ilipbükülmeden tamamladı. ‹dari yargı kara-larını uygulamadı¤ı için Baflbakan’a kar-flı açtı¤ı manevi tazminat davasını ka-zandı ve Baflbakan tazminat ödemeyemahkûm oldu.

Namık Kemal Pak’la dergimiz arasın-da bafllayan dostluk, dayanıflma yıllardırdevam ediyor. Dergimizde yayımlanan fi-zik konulu birçok dosyanın editörlü¤ünübizzat yapıyor; zor bir konu olan fizi¤i biz-lerin anlayaca¤ı bir anlatımla yazmayabüyük özen gösteriyor. Geçti¤imiz yazaylarında bir ay arayla annesini ve baba-sını kaybetmesine karflın verdi¤i yazısözlerini yerine getirdi. Ona bafl sa¤lı¤ıd i l i y o r u z .

Lise e€itimi1947 yılında Samsun'da do¤an Na-

mık Kemal Pak’ın çocuklu¤u ve lise bitin-ceye dek gençli¤i bu kentte geçiyor. Ga-zi ‹lkokulu’nda ve Ondokuzmayıs Lise-si’nde okuyor. “Cumhuriyet isimleri oldu-¤u için okullarımın adlarından hep gurur-la söz ederim. Ondokuzmayıs LisesiCumhuriyet Devriminin aydınlı¤ını A n a-dolu’ya yayan okullardan biri olarak A f-yon, Kayseri, Konya, Sivas, Trabzon lise-leriyle birlikte haklı bir flöhret kazanmıfl-t ı r. O zamanlar orta ve lise e¤itimi çokciddi bir e¤itimdi. Ö¤retmenlerimizin bü-yük ço¤unlu¤u seçkin insanlardı. A n c a külkenin ekonomik durumunun bir yansı-ması olarak okullarımızda bazı alt yapıeksiklikleri kuflkusuz vardı. Okulumuzuntemel felsefesi, e¤itime bakıflı, geçmifldeneyim birikimi oldukça iyiydi. Sınıflarküçüktü ve tam gün e¤itim yapılıyordu.Tüm maddi mahrumiyetlerine karflın çokiyi bir e¤itimden geçti¤imizi söyleyebili-rim.”

Özgün düşüncenin öneminikavratan bir ö€retmen

“Beni etkileyen ve hâlâ aklımda kalanbirkaç ö¤retmenim var; en simgesel

olandan bahsetmeliyim: Matematik ö¤-retmenimiz Yusuf Ziya Bey. 9, 10, 11. sı-nıflarda derslerimize geldi. Atatürk dev-rimleri döneminde Fransa’da e¤itim gör-müfl. Cumhuriyet’in ilk yıllarında baflarılıpek çok genç, devrim önderlerince e¤itimiçin yurtdıflına yollanmıfllar. Bu ö¤retme-nimiz de onlardan biri; sanırım lisans veyüksek lisans e¤itimini Fransa’da yap-mıfl; kitabı da vardı. Üniversitede görev-lendirilmek için doktora derecesinin zo-runlu olmadı¤ı o dönemde, bazı dönemarkadaflları üniversitelere geçmifller; ö¤-retmenimiz ortaö¤retimde kalmayı tercihetmifl. Bu de¤erli ö¤retmenimiz evrenseldüzeyde bir matematik e¤itimi almamız-da, daha da önemlisi evrensel düzeydebir bilimsel anlayıfl kazanmamızda ki benbunu çok önemsiyorum, büyük rol oyna-mıfltı. Bize bilimsel düflünüfl tarzını, tak-litçilik yerine özgün düflüncenin önemini

kavratan önder bir ö¤retmendi. Böyle rolmodeli ö¤retmenlerin olması çok önem-liydi. Son sınıfa kadar bizim lisede oku-yan merhum Adnan Kahveci’nin, kardefl-lerimin ve birçok okul arkadaflımızın ge-leceklerinin flekillenmesinde, evrenseldüzeyde belli seviyelere gelmelerindebüyük rol oynamıfl hocalarımızdan biriy-di.

O yıllardaki ö¤retim kurumları ger-çekten e¤itim ve ö¤retimin yapıldı¤ı yer-lerdi. Üniversiteye girifl için o sıralarda dayarıflma sınavları vardı. Ancak bunlarahazırlanmak için okul dıflında alternatife¤itim seçenekleri aranmazdı o günler-de. Her fley okulda bafllar, okulda biterdi.Analitik bir yaklaflımla bir problemi teme-linden çözebilme yetene¤i ö¤retirlerdi, bi-ze. Binlerce örnek yapıp bunları hafızayadepolayarak ‘bunlardan biri karflınıza çı-karsa yaparsınız’ yaklaflımı bizim hiç mu-hatap olmadı¤ımız bir yöntemdi. T ü mprofesyonel bilimsel yaflamım boyuncabu sa¤lam temelin büyük katkısını gör-d ü m . ”

Bilim adamı yetiştirmek için yapılan seçme sınavı

Pak, liseden mezun oldu¤u 1964 Ha-ziran ayında, o yıl ilk kez yapılan Merke-zi Üniversite Girifl sınavına, ODTÜ’nünsınavına, Kamu ‹ktisadi Te fl e b b ü s l e r iyurtdıflı burs sınavına ve NATO sınavınag i r i y o r. Aldı¤ı baflarılı sonuçlar onu ve ai-lesini çok mutlu ediyor. 1964 Haziranın-da girdi¤i sınavlardan biri NATO Bilim

Teflvik Ödülü Töreni. Dönemin Cumhurbaflkanı Fahri Korutürk’ten ödül alırken… 1979

60

Analitik bir yaklaşımla birproblemi temelinden çözebilmeyetene€i ö€retirlerdi, bize.Binlerce örnek yapıpbunları hafızaya depolayarak‘bunlardan biri karşınızaçıkarsa yaparsınız’ yaklaşımıbizim hiç muhatap olmadı€ımızbir yöntemdi.

Page 3: iz birakanlar namik kemal pak

Komitesi’nin bilim adamı yetifltirme ama-cıyla yaptı¤ı seçme sınavıdır. O yıl lise-lerden mezun olan ve not ortalamalarınagöre okul yönetimleri tarafından belirle-nen ö¤rencilerin katıldı¤ı bu sınavda ba-flarılı olan gençlerin, burslu olarak fene¤itimi görmeleri amaçlanıyor. NATO Bi-lim Komitesi daha sonra benzer amaçlar-la özel olarak kurulan T Ü B ‹ TAK’ın öncü-lü bir yapıdır.

“ N ATO sınavı Ankara ÜniversitesiFen Fakültesi’nde dört yarım günde uy-gulanan iki günlük bir maraton sınavdı.Oturum aralarında fakülte bahçesindebekleyen babamın ‘sınavın nasıl geçti’sorusuna ben ilk gün ‘fena de¤il’ d e d i k ç eme¤er morali bozuluyormufl. Etrafta T ü r-kiye’nin en gözde okullarından, kolejle-rinden gelmifl düzinelerle çocuk var. Bel-ki onların o çok özgüvenli, havalı halleribenim kendime böyle bir fren koymamaneden oluyordu. Üçüncü yarım gününsonunda etrafa kulak kabartıp yaptıkları-mı di¤erlerinkiyle karflılafltırma flansı bul-duktan sonra ‘galiba bu ifl tamam’ d e d i m .‘Bu kadar havalı ve özgüvenli çocu¤unarasında Samsun lisesinden gelmifl gari-ban bir genç gerçekten kazanabilir miydiböylesine elit bir sınavı? Samsun’a dön-dükten kısa bir süre sonra sınav sonuç-ları pefl pefle açıklanmaya baflladı. A i l e-de yüzler gülüyordu, girdi¤i tüm sınavlarıkazanmıfl, baflarılı bir o¤ulları vardı. Be-nim de kendime güvenim iyice artmıfltı.”

Neden mühendis olmayı de€ilde fizik okumayı seçtiniz?

N ATO Bilim Komitesi yazılı sınavını,Türkiye genelinde, aralarında Pak’ın daoldu¤u 20 genç kazanıyor. “On-on beflgün sonra mülakata ça¤rıldık. NATO Bi-lim Komitesi’nin baflında merhum Prof.Cahit Arf vardı; Türkiye’nin yetifltirdi¤i enbüyük bilim adamlarından biri. En büyük-ler denince aklımıza ilk gelen isimler: Ca-hit Arf, Feza Gürsey, Asım Barut, Erdal‹nönü, Cavit Erginsoy… O mülakatta Ca-hit A r f’ın benimle yakından ilgilendi¤inihatırlıyorum; zira yazılı sınavda ilk sıra-lardaymıflım. O sırada, aynı dönemdegirdi¤im Kamu ‹ktisadı Teflekkülleri yurtdıflı sınavını da Etibank hesabına ‹ngilte-re’de elektronik mühendisli¤i okumaküzere kazandı¤ım haberi de gelmiflti.

Toplumda en yüksek itibarı gören mes-lek, o yıllarda mühendislikti. Zira mühen-disler kolay ifl buluyor ve iyi para kazanı-yorlardı. Dolayısıyla, kalkınan ve hızladönüflen o günkü Türkiye’de adet olmufl,en parlak gençler mühendis oluyorlar.Cahit Hoca, mülakatta rahat bir havadane olmak istedi¤imi sorunca mühendisolmayı düflündü¤ümü, korka korka söy-ledim. Zira sınavdan önce onun mühen-dis de¤il büyük bir bilim adamı oldu¤unuö¤renmifltik. ‘Mühendis olup da ne yapa-caksın, biz sizi burada atom âlimi olaraky e t i fl t i r e c e ¤ i z ’ dedi. Hoca do¤ru tabiri kul-lanmıfltı bence. Ancak böyle bir söz gençbir adamın kafasındaki toplumsal kalıpla-rı kırabilir, mühendis olma tutkusundanvazgeçirebilirdi. Hem de yurt dıflında çokprestijli bir bursla mühendislik okumaolana¤ını yakalamıfl bir genci. Zira fizik-çi, matematikçi olmak, toplumda o gün-lerde lise ö¤retmeni olmak olarak bilini-yordu. Gerçi ö¤retmenlik bugüne göredaha itibarlıydı, ama mühendislik kadar

itibarlı de¤ildi. Cahit Bey’in sözleriyle tamikna olmamıfltım, ancak yine de olumluanlamda etkilenmifltim.

Cahit Bey’in sözlerine, e¤itim sonun-da mecburi hizmetle Etibank’ın hangi te-sisine, nereye gönderilece¤imin belli ol-mayıflı gibi faktörler de eklenince, Eti-bank bursuyla ‹ngiltere’de mühendislikokumaktan vazgeçtim. Ayrıca ODTÜ sı-navını da çok yüksek bir derece ile ka-zanmıfltım; e¤er mühendis olmak ister-sem, yoluma orada da devam edebilir-dim.”

Sınavı kazanan 15 ö¤renciyi A ¤ u s-tos’ta ODTÜ’de topluyorlar. Bu grup için‹ngilizce yaz kursu düzenlenmifl. Zira on-ları hızla yetifltirmek istiyorlar; bir anlam-da zamana karflı yarıfla sokuluyorlar.“Biz kursa devam ederken Komite, bizide¤erlendiriyor ve ne yapmamız gerekti-¤ini tartıflıyormufl. ODTÜ’de mühendisolaca¤ız ama onlar bizim fizik, matema-tik, kimya, biyoloji okumamızı, bilim ada-mı olmamızı istiyorlar. Ne oldu tam deta-yını hatırlamıyorum. Bize, ‘Ankara Üni-versitesi Fen Fakültesi'ne transfer edile-c e ¤ i m i z ’ söylendi. O yıl ilk kez olarak ya-pılan Üniversiteler arası Merkezi girifl sı-navında da çok yüksek puanlar aldı¤ımızanlaflılınca kolayca kaydımız yapıldı. A i-lem, bu okul de¤iflikli¤ini biraz flaflkınlık-la karflıladı. Zaten annem hep mühendisde¤il doktor olmamı istiyordu. fiimdi mü-hendis bile olmaktan vazgeçiyordum.Onları ‘Âlim olacakmıflız, büyük labora-tuvarlarda çalıflacakmıflız’ diye ikna et-meye çalıfltım Kızılay postanesinden sı-

61

Cahit Hoca, mülakatta rahat birhavada ne olmak istedi€imisorunca mühendis olmayıdüşündü€ümü, korka korkasöyledim. ‘Mühendis olup dane yapacaksın, biz sizi buradaatom âlimi olarak yetiştirece€iz’d e d i .

TÜB‹TAK Ödülü Töreni. Dönemin Cumhurbaflkanı Turgut Özal’dan ödülü alırken. 1989.

Page 4: iz birakanlar namik kemal pak

ra bekleyerek ba¤lattı¤ım telefonda. Her-halde üzülmeyeyim diye ikna olmufl gö-r ü n d ü l e r. Kardefllerimin üçü, daha sonradoktor olup annemin bu arzusunu yerineg e t i r d i l e r.

Bilim adamı olmayı, bilimle u¤raflma-yı çok sevdim ama zaman zaman maddisıkıntılarım oldu¤unda doktor olmadı¤ı-ma piflman oldu¤um anlar da olmadı de-¤il.”

Aile büyüklerinizi ve ailenizi tanıtır mısınız?

“Orta sınıf diyebilece¤im, ticaretle u¤-raflan bir aileden geliyorum. Geçim der-dimiz hiç olmadı; ama bu yaz bir ay aray-la pefl pefle kaybetti¤im merhum ebe-veynlerim çok e¤itimli insanlar de¤ildi.Babamın-annemin adları Tahir ve Sani-ye… Babam, babasını 1. Dünya Sava-flı’nda Do¤u cephesinde kaybetmifl; ak-rabaları tarafından büyütülmüfl ve dola-yısı ile e¤itim imkânına sahip olamamıfl.‹ç Karadeniz bölgesinden, Rus iflgallerinedeniyle, seferberlik sırasında batıyaAnadolu’nun içlerine göçmüfller. Savaflbittikten sonra da daha iyi bir gelecekumuduyla sahile Samsun’a göç etmifller.Ben ve tüm kardefllerim Samsun’da do¤-mufluz. Biri kız befl kardefliz. Ben erkek-lerin en büyü¤üyüm. Kardefllerimden biri

biyofizikçi; Max Planck Enstitüsü’ndedoktora yaptı. fiimdi Almanya’da ö¤retimüyesi olarak çalıflıyor. Di¤erleri hekim; bi-ri beyin cerrahı di¤eri jinekolog…

Ben kendi ailemdeki yarım asır gibibir süreye sı¤an büyük dönüflüme bakın-ca Cumhuriyet’e ne kadar çok fley borç-lu oldu¤umuzu görüyorum. Dedelerim-den, ebeveynlerime, kardefllerime, banave çocuklarımın geldi¤i noktaya bakıldı-¤ında bunun ne denli müthifl bir dönü-flüm oldu¤u görülüyor. Bu dönüflümprogramının tümüne verdi¤imiz adla A t a-türk devrimlerine, borcumuzu herhaldeödeyemeyiz. Bu tür binlerce bafları öykü-süne karflın, bu devrimlere karflı yeniler-

de takınılan inanılmaz düflmanca tavır,insanın içini acıtıyor. ”

Fakülte yılları, bilim insanı nasılyetişir?

“Fakültenin ilk günü hayal kırıklı¤ıydı.Çok seçkin bilim adamları yoktu ö¤retimüyelerimiz arasında. Bir zamanlar Prof.Erdal ‹nönü oradaymıfl; daha önce demülteci Alman bilim adamları varmıfl. Be-nim liseden taflıdı¤ım bilgi düzeyim, ilkyıl orada FKB derslerinde ö¤retilenleriaflıyordu. ‘ODTÜ’den Fen Fakültesi’netransfer etmekle gelece¤imi karartmıflolabilir miyim’ diye müthifl bir piflmanlıkduymaya bafllamıfltım. Bir mucize oldu

62

Namık Kemal Pak için ne dediler:

. Namık Kemal Pak, fizi¤e evrensel düzeyde ve kalıcı katkı yapan ikinci nesil Türklerin en önde gelenlerindendir1947 do¤umlu Namık Kemal PAK, fizi¤e evrensel düzeyde ve kalıcı katkı yapan ikinci nesil Türklerin en önde gelenlerindendir. ‹lk kuflak T ü r k

fizikçileri, örne¤in Feza GÜRSEY, Asım Orhan BARUT, Erdal ‹NÖNÜ ve Cavit ERG‹NSOY faal arafltırmacılık hayatlarını, o dönemin koflullarınınzorunlu sonucu olarak yurtdıflında yaflamıfllardır. ‹kinci kuflak fizikçileri ki Namık Kemal PAK bunların baflında gelir, katkılarının önemli bölümünüTürkiye’de yapmıfllardır. Ben flahsen T Ü B ‹ TAK Baflkanlı¤ı görevini büyük bir yetkinlik, ciddiyet ve fedakârlıkla yaptı¤ı yıllarda dahi Namık KemalPAK’ın çok aktif bir arafltırma yaflamı sürdürdü¤ünü, hesapları sadece genç ortaklarına emanet etmeyip kendisinin de bizzat yaptı¤ını yakındanb i l i y o r u m .

Namık Kemal PAK gerçekten de bir bakıma T Ü B ‹ TAK ürünüdür. Zira 27 Mayıs 1960’dan sonra kurulan T Ü B ‹ TAK, di¤er 1940 kufla¤ı genç-leriyle beraber onu da bursu ile desteklemifl, temel bilimler yönünde teflvik etmifltir. Bu teflvike T Ü B ‹ TAK Baflkanı olarak yaptı¤ı tartıflılmaz hizmetiile en güzel teflekkürü içimizde Namık Kemal PAK’ın yaptı¤ını söylemek gerçe¤in ifadesidir.

“Cumhuriyet’e Kanat Gerenler”1920’lerin teorik fizikçileri ile 1940’larınkileri karflılafltırarak notuma bafllamıfltım. 1920’lerin kurucu meslek öncüleri, yani bir dönem T RT ’s i n i n

o çok güzel dizisinin anlattı¤ı “Cumhuriyet’e Kanat Gerenler” maddi yokluklar içinde çalıfltılar. Ama Atatürk ve ‹smet ‹NÖNÜ döneminin manevideste¤ine, hazzına sahip olmak gibi bir büyük ayrıcalı¤ın sahipleriydiler.

1940’ların nesli ise tırnak içinde “demokrasimizin” hiçbir hizmet cezasız kalmaz “özdeyifli”nin örneklerini cömertçe yafladı. Namık Kemal PA K ’ aT Ü B ‹ TAK Baflkanlı¤ı hizmetleri için reva görülenler bu sava örnek de¤il mi? T RT ileride e¤er Cumhuriyet’e kanat geren ikinci nesli anlatırsa,Namık Kemal PAK’a da bir programı umarım ayırır.

Prof. Dr. ‹smail Hakkı Duru‹zmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Dekanı

Namık Kemal Pak, Erdal ‹nönü, Celal fiengör; Namık Kemal Pak’ın Academia’ya üyeseçilmesi nedeniyle verilen kutlama kokteylinden… 1993

Page 5: iz birakanlar namik kemal pak

sanki ve her fley gene gece-gündüz gibide¤iflti. Bu de¤iflimin nedeni ikinci yılınbaflında klasik mekanik dersine gelenhocayla karflılaflmamızdı. ‹lk kez olarakfizik biliminin derinliklerine yelken açtı¤ı-mızı hissettim. Hocamız Doçent BurhanCahit Ünal’dı. Güler yüzlü, genç, yakıflık-lı, enerji dolu bir bilim adamı. Ona bölümyönetimi tarafından sınıfta ‘NATO ’ n u nburslu grubu var’ denmifl. Burhan Bey dezamanında Fransa’ya bir kamu iktisaditeflekkülü adına elektrik-elektronik mü-hendisli¤i okuması için gönderilmifl. Mü-hendislik e¤itimden hofllanmamıfl ve sis-temi (bürokrasiyi) zorlayarak teorik fizikokumufl. Öykülerimiz de çok benziyorduhocamızla. Hocamız bizi, biz de hocamı-zı çok sevdik. Sınıfta 6–7 kifli, bilim kulü-bü gibiydik. Burhan Bey, bizlerde kendigeçmiflini görünce heyecanlanıp, enda-zeyi hofl bir flekilde biraz kaçırmıfltı. Ör-ne¤in o yıl bize ikinci sınıfta verilen klasikmekanik dersini ODTÜ’de flimdilerdeyüksek lisans aflamasında veriyoruz. Buküçük grubumuzla cumartesi, pazar dâ-hil sürekli ders yapıyoruz. O yaz tatilindeevlerimize de gitmedik. Hoca bize çok er-ken bir dönemde kuantum mekani¤i ö¤-retti. Kuantum kültürü o yıllarda henüzTürkiye’ye sistemik olarak girmemiflti.Dünyayı de¤ifltiren bilimsel devrimlerden

en önemlileri olan kuantum ve rölativiteteorileri, normal ders programında yoktu;ama biz bunları ve daha da fazlasını enileri düzeyde özel olarak ö¤reniyorduk.Huflu içinde bilim yapıyorduk ve artık‘do¤ru yerde oldu¤umu’ biliyordum. Budüzeyde e¤itim veren herhangi baflka birkurum var mıydı o sıralarda T ü r k i y e ’ d ebilmiyorum. ‹ngilizceyi de kendi kendimi-ze epeyce ö¤renmifltik; dersleri izlerkenkullandı¤ımız evrensel kitaplar sayesin-de de iyice ilerlettik.”

Di€er örnek ö€retim üyeleri “Bölümümüz ö¤retim üyelerinden

Dekan Profesör Rauf Nasuho¤lu, e¤itimiçok önemseyen; e¤itimin en üst düzeydeyapılması gerekti¤ine, Türkiye’nin bilimlekalkınaca¤ına inanan önemli hocaları-mızdan biriydi. Yönetim görevleri nede-niyle önümüzü hep açmıfl; bize sevgi veflefkatin yanı sıra önemli destek vermiflti.Di¤er bir de¤erli hocamız, Nasuho¤-lu’ndan önce dekan olan NATO Bilim Ko-mitesi’nde bize bir tür a¤abeylik yapanProfesör Tevfik Karaba¤’dır. Tevfik Beybir dönem T Ü B ‹ TAK’ın genel sekreterli¤i-ni de yapmıfltır. Ça¤dafl bir üniversite an-layıflının yerleflti¤i bir dönemde biz FenFakültesi’nde pilot bir ö¤renci grubu ol-duk; hazırlanacak e¤itim reform paketle-

ri için bizim üzerimizde denemeler yapıl-dı. Bizle bafllayan gelenek, fakülte e¤iti-minde büyük sıçramalar yapılmasını, di-¤er programların da geliflmesini sa¤la-mıfltı. Örne¤in, Berkeley fizik serisi buçerçevede tercüme edilmifl ve e¤itimmüfredatlarına sokulmufltur.

Bu arada T Ü B ‹ TAK kurulmufltu. NA-TO Bilim Komitesi’nin ifllevi bu kurumadevredildi. T Ü B ‹ TAK’ın bursiyer belirle-mek için açtı¤ı sınava girdim ve T Ü B ‹-TAK fieref Bursiyeri oldum. Artık izlen-memiz T Ü B ‹ TAK tarafından yapılacaktı.

63

Kiflili¤i, duruflu ve bilim adamlı¤ı ile benim için örnek bir insan, bir mükemmeliyet ölçütüdür.

Bir ö¤retmen düflününüz; anlattı¤ı her fleyi tahtada türeten, sembollere anlam veren, boflluk bırakmayan, do¤ru sonuç alınıp her fleyanlaflılana dek düflünmeyi, hesaplamayı ısrarla sürdüren bir ö¤retmen... Derslerinde anlama gücünüzü, sınavlarında yaratıcılı¤ınızı yoklayan,anlamanın ötesini, idrakı, sa¤layan bir ö¤retmen...

Bir arafltırmacı düflününüz; gözlemi, hipotezi ve çözümü ayrıntılarıyla ele alan, boflluk bırakmayan, ihmal etmeyen, her bir adımı tartıflıp ird-eleyen bir arafltırmacı... Bütün adımları bizzat ele alan, her hangi bir adımı ekibine bırakmayan, eser verdi¤inin bilincinde olan bir arafltırmacı...

Bir kifli düflününüz; etik hassasiyetiyle, olaylar karflısında durufluyla, inandı¤ı de¤erlerin mücadelesini verifliyle kısacası bir bütün olarak sizerol modellik yapsın... Siz ve birçok genç için bir örnek; daha da önemlisi fizi¤i sevmek için berrak, saygın ve güzel bir neden olsun…

Kelimelerin elverdi¤i ölçüde tarif etmeye çalıfltı¤ım bu kifli, benim doktora tez hocam Profesör Namık Kemal Pak’tır. Hocam ile doktoram son-rasında da, zaman zaman, hadron fizi¤inden süpersimetrik kuramlara, topolojik olmayan solitonlardan kütleli gravitonlara uzanan genifl bir yel-pazede çalıflmalar yaptık. Kendisi ile ortak çalıflma yapmak hakiki bir zevk, gerçek bir yaratıflım ve anlaflım sürecidir.

Hiç unutmam; doktora tezimi okuyup kontrol etmesi için kendisine verdi¤imde beni ça¤ırmıfl ve kızarak ‘Biz anlaflılır olmak zorundayız. Senölünce eserlerin kalacak geride. ‹flini ciddi ve düzgün yap!’ demiflti bana. O tezi önemli ölçüde yeniden yazdım ve ö¤ütledi¤i noktayı hiç aklımdanç ı k a r t m a d ı m .

Kendisi T Ü B ‹ TAK’ta uzun yıllar üst düzey yöneticilik yaptı. Görevine son derece düflkün, mükemmeliyetçi bir yapıda olmasına ra¤men fizik ilearasına hiç mesafe koymadı; her pazar günü ODTÜ Fizik Bölümü’ndeki ofisinde çalıflıyor olurdu.

Hocamı ne kadar anlayabildim, bana vermeye çalıfltıklarını ne kadar özümseyebildim bilemem. Ama kendisi, kiflili¤i, duruflu ve bilim adamlı¤ıile benim için örnek bir insan, bir mükemmeliyet ölçütüdür.

Prof. Dr. Durmufl Ali Demir‹zmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Fizik Bölümü

T.F.D. Ulusal Fizik Konferansı’nda ders verirken…

Page 6: iz birakanlar namik kemal pak

Bu süreci birlikte yafladı¤ımız arka-dafllardan biri Prof. Dr. ‹smail Hakkı Du-r u ’ d u r. Daha sonra T Ü B ‹ TAK’ta da birlik-te çalıfltık; benim baflkanlık yaptı¤ım dö-nemde Feza Gürsey Enstitüsü’nün mü-dürlü¤ünü yaptı. Bir yıl sonraki bursiyer-lerden Prof. Dr. fiakir Ayık Yale’de dokto-ra yaptıktan sonra ABD’de devam ettirdiprofesyonel yaflamını.

Benden iki yıl sonra kardeflim Meh-met Akif, bizim gibi NATO burslusu ola-rak fizik okudu. Mezun olunca, doktoraiçin Almanya’ya Max Planck Enstitüsü’negitti; orada biyofizik doktorası yaptı. Buburs programının benim dönemime ya-kın di¤er sembol isimleri fiahin Koçak vemerhum Adnan Kahveci’dir. Adnan Kah-veci Samsun Ondokuzmayıs Lisesi’ndekardeflim Mehmet A k i f’in sınıf arkadaflıy-dı. Yıllar sonra 80’lerin sonunda Kahve-ci’nin bakanlı¤ı sırasında baflbakanlıktabilim-teknoloji-yüksekö¤retim konuların-da politikalar ve fikirler üretmek üzerebirlikte çalıfltık. Bu konuların hükümet

düzeyinde ele alınmasına tek örnek ola-bilir bu etkinli¤imiz.

Bu dönem ve burs programından bi-raz ayrıntıyla söz etmemin nedeni bu sü-recin ülkemizde bilimin kurumsallaflmasıve bilimin en önemli unsuru olan bilimadamı yetifltirme ba¤lamındaki ilk siste-mik giriflime karflı gelmesidir. Yapılan iflinöneminin ayırdında olan bu iflin mimarla-rı, burs miktarını da o gün için çok ciddibir miktar olarak belirleyerek; bunun dabir teflvik unsuru olmasını sa¤lamıfllardı.Aldı¤ımız burs, do¤ru hatırlıyorsam, yak-laflık bir ö¤retmen maaflı kadardı. Üstelikbaflarıyla mezun olmak ve yurt dıflındakibir kurumdan kabul almak kofluluyla bur-sun doktora evresinde de devam etmesigibi çok çekici özellikleri vardı. Tüm buözellikler bu bursu bir prestij bursu statü-

süne yükseltmiflti.En parlak ö¤rencilerin bilime yönel-

mesi, 60’lı yılların mini aydınlanma döne-mi havasında sekiz yıl kadar sürdü. Son-ra ilgi tıp ve mühendisliklere kaydı.

Dört yıl göz açıp kapanıncaya dekgeçti ve sonunda fakülte e¤itiminin sonu-na geldik. 1968 Haziranında mezun ola-ca¤ız. Doktora e¤itimimize A m e r i k a ’ d adevam etmek için yazıflmalar yapıyoruz.Ama özgüvene bakın ki oradaki en ünlüüniversitelerle yazıflıyoruz. Tam o sıradatüm dünyayla aynı anda 68 olayları pat-lak verdi. Tam sınavlara girece¤imiz gün-lerde fakültedeki olaylar nedeniyle e¤itimve ö¤retime ara verildi. Bu üniversite re-formuna yönelik bir hareketti; ama e¤iti-mimizi, mezuniyetimizi de aksatıyordu.Dünyanın en saygın üniversitelerinde

64

Selanik’teki Atatürk evinde anı defterini imzalarken. 2001

Dile¤im bilimsel heyecanını daha çok kifliye aktararak insanları aydınlatmasıdır.Namık Hocayı anlatmak hiç de kolay de¤il benim için. Onun bilime katkılarını tekrarlamak pek ilginç olmaz sanırım. Bu zaten tüm dünya

tarafından bilinen bir gerçek... Ben daha çok Namık hocanın ço¤u kimse tarafından pek fazla bilinmeyen yönlerinden bahsetmek istiyorum.Kendisini 1985 yılında tanıdım. ‹nönü Üniversitesi’ne lisansüstü Kuantum Mekani¤i ve Matematiksel Fizik dersleri vermek için iki haftada bir geliy-ordu. Onun o dersleri bize anlatmaya çalıflırken ki heyecanı ve olaylara filozofik yaklaflımları dün gibi aklımda. Bizleri öyle etkilemiflti ki bu ders-leri alanlar bir daha fizikten kopamadılar. Benimle birlikte bu dersleri alan her arkadaflımız akademik sektörde kaldılar ve flu anda çeflitli üniver-sitelerde bilimsel faaliyetlerine devam etmektedirler. Onun genç adaylar ve belirli bir olgunluktaki arafltırmacılara fizi¤i sevdirmesi ve her zamanolması gereken ö¤renme cesaretini hiç de zor olmayacak flekilde kazandırabilece¤ine inanmaktayım. Adıyaman’da verdi¤i seminerlerde gördümki bunu çocuklara da verebiliyor. Daha sonra Namık Hocanın ‹nönü Üniversitesi’ne yaptı¤ı katkı gibi Anadolu’da birçok üniversiteye de benzerflekilde katkılarda bulundu¤unu ö¤rendim. T Ü B ‹ TAK Baflkanlı¤ı gibi a¤ır idari ifllerle u¤raflmasına ra¤men aktif bilimden uzaklaflmaması da onunbilime olan tutkusunun bir baflka kanıtı olsa gerek.

Yine ço¤u kimse tarafından pek fazla bilinmeyen bir baflka çabasına da de¤inmek isterim. Bilimi sevdirme adına hemen hemen her farklı disi-plinin anlayaca¤ı flekilde popüler fizik konularını derleyip Anadolu’daki özellikle yeni kurulan üniversitelerde verdi¤i konferansların Ülkemizinyarınlarını pozitif yönde ivmelendirece¤i kanaatindeyim. Kendisinden dile¤im bu bilimsel heyecanını daha çok kifliye aktararak insanları aydınlat-mayı sürdürmesidir.

Prof. Dr. Ali BayrıAdıyaman Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı

Doktora çalışmamın sonyılında, havadaki toz dumanyatışmaya başlamıştı. Büyükbir heyecan fırtınası esmeyebaşladı; mikro evrenin standartteorisi inşa ediliyordu parçasıoldu€umuz bilim dünyasında.

Page 7: iz birakanlar namik kemal pak

doktora programlarına kabul edilmifltik;Eylül ayında gidip bafllamamız gereki-yordu. Neyse ki, bir buçuk aylık bir gecik-meyle Fakülte açıldı ve yıl sonu sınavla-rı yapıldı. Mezun olduk. Ben doktora içinBerkeley-Kaliforniya Üniversitesi’ne git-tim.”

Berkeley, dünyanın en büyük onüniversitesinden biri

“ B e r k e l e y, dünyanın en büyük on üni-versitesinden biriydi; sanki o dönemdebu on’unda en iyisi Berkeley’di. Çok sa-yıda Nobel ödüllü dünya çapında hocalarvardı. Onlarla aynı binada, aynı koridor-larda olmak, beni heyecanlandırıyordu,huflu duyuyordum. Birkaç hafta bu heye-candan kendime gelemedim. Derslerdeheyecandan adrenalinimin yükseldi¤i an-lar olurdu. Daha baflından derslerdekibaflarılarımla hocalarımın dikkatini çekti-¤imi hatırlıyorum. Nobel ödüllü ünlü bilimadamları Prof. Chamberlain ve Prof.Segre anti-protonun keflfi nedeni ile No-bel ödülü almıfl çok ünlü ö¤retim üyele-riydi. Beni doktora tez çalıflmalarım içingruplarına davet ettiler. Ancak üniversitee¤itimim sırasındaki tüm zihinsel hazırlı-¤ım teorik konularda çalıflmak üzeriney-di. Önümüzdeki Feza Bey, Cahit Bey gi-bi örnekler sayesinde “en iyiler teorikalanda çalıflır gibi” bir koflullanmamızvardı. O sıralarda teorikçi olacak kadariyi olmayanlar gidiyordu deneysel alanla-ra. Cahit Bey’in deneyciler için kullandı¤ı“tenekeciler” metaforu havada asılı duru-yordu. Dolayısı ile tüm bu koflullanmalarnedeniyle bu ünlü deneysel arafltırmagrubuna katılmadım. fiimdiki aklım olsa

belki de farklı davranabilirdim.”Namık Kemal Pak, ilk üç-dört hafta

‹ngilizceyle iletiflimde biraz zorlanıyor;çünkü hep Türk okullarında okumufl, ‹n-gilizceyi, daha sonra da Fransızcayı ne-redeyse kendi kendine ö¤renmifltir. Biray sonra ‘kula¤ının pası’ açılıyor; sankihayat boyu ‹ngilizce e¤itim görmüfl gibiakıcı bir ‹ngilizceyle konuflmaya bafllıyor.

Namık Kemal Pak, Berkeley’de insa-nüstü bir çabayla çok çalıflıyor. Zaten ba-flarılarının gizemi sorulan tüm bilim in-sanları, örne¤in Thomas Edison bu soru-nun yanıtının çok çalıflmak oldu¤unas ö y l e m i fl t i r. Onun: “Deha’ dedi¤imiz fle-yin yüzde birini esine, yüzde doksan do-kuzunu alın terine borçluyuz,” sözü ünlü-d ü r. Pak, o güne kadar edindi¤i birikim veçok çalıflmayla do¤al olarak baflarılı olu-y o r. “Buna biraz hayret de ettiler. Bu, her-halde dünyanın öbür ucundan, adı sanıpek duyulmamıfl bir okuldan geldi¤imiçin olmalı. Zira Berkeley gibi okullaradoktora yapmaya gelenler genellikledünyanın en ünlü üniversitelerinin me-zunları. Amerika’nın bilimde baflarılı ol-masının nedeni bence bu: Öncelikle dün-yanın her yerinden gelen en parlak genç-lerin, çok geliflkin alt yapılar üstünde,tüm yaflam gailelerinden uzak, tüm ben-likleri ve zamanlarıyla bilimle u¤raflmala-rı. Türkiye’de ise bilim hâlâ hobi gibi ra-hat bir tempoda, part-time, ya da some-time temposunda yapılıyor. ”

Evlilik, ilk çocuk ve doktora teziNamık Kemal Pak, Fakülteden me-

zun oldu¤u yaz aynı fakültenin biyolojibölümünü bitiren fienel Tezgören’le evle-

n i y o r. fienel Pak dokuz ay Samsun’da,ö¤retmenlik yaptıktan sonra 1969’daBerkeley’e eflinin yanına gidiyor. Ertesiyıl kızları Ye¤in Pak do¤uyor. Ye¤in PakGürsoy bir ortodonti uzmanı; efli de jine-kolog… “Kızımın do¤du¤u gün, eflimi sa-bah erkenden hastaneye götürüp dahasonra okula dönerek saat: 9.30’da dokto-ra yeterlik sınavına girmifltim. Çok heye-canlı ve zor bir gün olarak hatırlıyorum, ogünü.”

Namık Kemal Pak, Eylül 68’de baflla-dı¤ı doktora çalıflmasını 72 Mart’ında,yüksek bir bafları ile üç buçuk yılda ta-m a m l ı y o r. Eylül’e kadar da LawrenceBerkeley Laboratuarı’nda, doktora üstüçalıflma yapıyor ve yurda dönüyor.

“Doktora yaptı¤ım dönem yüksekenerji fizi¤inin pek çok fleye gebe olunan,ancak mikro evrenin teorisinin henüz ge-lifltirilmedi¤i, çeflitli arafltırma merkezle-rinde pek çok aday model üzerinde, ça-lıflmaların yapıldı¤ı kaotik bir kriz döne-miydi. ABD’nin batı kıyısındaki ünlü üni-versitelerde bir takım temel aksiyomlar

üzerine infla edilen S-matrix teorisi vemodern sicim teorilerinin kuvvetli etki-leflmeler ba¤lamında (yanlıfl olarak) ön-cülü olan dual modeller üzerinde çalıflı-lıyordu. Bir yandan da Stanford’dakiyüksek hızlandırıcıda parçacıkların iç-yapılarını anlamaya yönelik olarak ya-pılan yüksek enerjili çarpıflmaların yo-rumlanması için modeller gelifltiriliyor-du. Öncülü¤ünü büyük fizikçi Feyn-man’ın yaptı¤ı bu konularda hazırladımdoktora tezimi. Doktora çalıflmamınson yılında, havadaki toz duman yatıfl-maya bafllamıfltı. Büyük bir heyecan fır-Royal Society ziyareti. Anı defterini imzalarken… Mayıs 2001

65

Biz hep kendimizi KemalistCumhuriyet’in neferleri olarakgördük ve ulusun çıkarlarınıher zaman kendi çıkarlarımızınüstünde tuttuk. Ulusun parasıolarak tariflenmesi gerekendevlet malını, parasınıkullanırken, kendi paramızdançok daha fazla dikkat ettik.

Page 8: iz birakanlar namik kemal pak

tınası esmeye baflladı; mikro evreninstandart teorisi infla ediliyordu parçası ol-du¤umuz bilim dünyasında.

‹flte bu noktada bizim gibi ülkelerdengelen bilim adamlarının ikilemi ortaya çı-k ı y o r. Bir e¤itim sürecini tamamlıyor veonu ülke sistemine taflımak için geri dö-nüyorsun. Bıraktı¤ın ortamda ise belki detarihin en büyük bilimsel devrimlerindenbiri bafllamıfl oluyor. Bir yanda ülkeyehizmet, bir yanda bu bilimsel devrim sü-recinde aktörlük; çok zor ve acıklı bir iki-lem... Bilim camiasını ‘Neden Nobel alın-m ı y o r’ diye hiç haddi ve hakkı olmadanafla¤ılayanların esasında bu tür sorunla-ra e¤ilmesi ve çözümler ve politikalarüretmesi gerekir herhalde. Ancak bu türçalıflmalar için ciddi bir birikim gerekti¤inide göz ardı etmiyorum. Yani beklentileri-mizi çok yüksek tutmamamız gerekti¤i-nin de farkındayım.”

Hacettepe Üniversitesi Fizik B ö l ü m ü

Türkiye’ye dönme zamanı gelmifltir.Dönmeden önce Pak, bazı üniversiteler-le yazıflıyor. Daha önce T Ü B ‹ TAK flerefbursiyeri iken yaz kamplarından tanıdı¤ıBo¤aziçi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Fik-ret Kortel bunlardan biridir. Bo¤aziçi üni-versitesinden kabul alıyor. Ayrıca A n k a r aÜniversitesi’nden hocası Prof. Dr. Nu-man Zengin o günlerde Hacettepe’de Fi-zik Bölümü'nü kuruyor. “Ya z ı fl t ı ¤ ı m ı z d adavet etmiflti. ‹stanbul’da Bo¤aziçi’ndegöreve bafllamadan önce Ankara’ya gel-mifltim ailemi görmek için (Tıpta okuyankardefllerim için ailem Ankara’da ikincibir ev tutmufltu). Numan Hocayla da gö-rüfltük bu arada; teklifini kabul edip A n k a-ra’da kaldık. Bunda ailemin A n k a r a ’ d a

oluflu yani lojistik nedenler belirleyici roloynamıfltı, aslına bakılırsa. Fikret KortelHocaya telgraf çekip özür diledim. ‘Haya-tımdaki ikinci hatayı mı yapıyordum,’acaba? ‹stanbul’a yerleflseydim daha mıiyi olurdu, bilmiyorum. Bir süre Hacette-pe Üniversitesi Fizik Bölümü'nde çalıfl-tım. Türkiye’deki yaflam ve bilim koflulla-rı beklentilerimizin oldukça altındaydı,ama Berkeley’den gelince neresi olursaolsun bu duyguyu yaflamaya mahkûmolunurdu her halde. Yaflam gailesi içindeve 70’li yılların korkunç politik iklimindesanırım bilimsel motivasyonumu da kay-bettim. En belirleyici olumsuz faktör; yal-nızlık, bilimsel yalıtılmıfllık idi. Henüz 20’liyafllarda tek baflına evrensel bilim yarı-flında varlık sürdürmeye çalıflan bir biliminsanı. O üç yıl çok fazla bilim üretti¤imisöyleyemem. Sisteme kendini kabul et-tirme, lisans, yüksek lisans ve doktoradüzeyinde pek çok dersi evrensel düzey-de verme çabaları derken, sanırım bu-naldım. Üstüne üstlük geçim sıkıntısı dav a r. O sıra, ö¤retim üyelerine kısa dö-nem askerlik fırsatı çıktı. Dört ay Polat-lı’da Topçu Okulunda askerlik yaptım.

Ben askere gittikten on befl gün son-ra, Temmuz 1975’te o¤lum Kutluhan Ke-mal do¤du. Gazi Kemal’den dolayı Ke-mal ismi benim için çok kutsal; o¤lumada ikinci isim olarak verdim. Bir saatlikmesafede oldu¤um halde o¤lumu, do¤u-mundan iki hafta sonra ancak yemin tö-reninden sonra gidip görebildim. Eflim bi-ri yeni do¤mufl iki küçük çocukla o sıcakyaz günlerinde Ankara’da yalnızdı, zorgünlerdi. O¤lum bilgisayar mühendisi;Paris’te yaflıyor. Ankara’da Charles deGaulle lisesini bitirdikten sonra, Lisanse¤itimini Strasbourg’da tamamladı. Pa-

ris–9 Üniversitesinde de yüksek lisansve doktora yaptı.”

Birbirini izleyen başarılar veö d ü l l e r

1975’in bunalımlı günlerinde A m e r i-ka’daki arkadafllarıyla yazıflan Pak, onla-rın önerisiyle Stanford Üniversitesi’neb a fl v u r u y o r. Oradan kabul alınca Üniver-site’den izin alarak 1975 Aralık ayında,doktora sonrası arafltırmalar yapmaküzere, Stanford Linear Accelerator Cen-ter'a gidiyor. “Sanırım profesyonel bilim-sel hayatımın dönüm noktası budur.Önemli bilimsel katkılar yaptı¤ım, özgü-venimi yeniden kazandı¤ım dönemdirbu. Orada yaptı¤ım birkaç çalıflmaönemli ses getirdi, bilimsel kariyeriminmiladını oluflturdu bir anlamda.”

Namık Kemal Pak, bu süreçte Av r u-pa Nükleer Arafltırma Merkezi (CERN)ile mesleki iliflki kuruyor ve yaz tatillerini“tıpkı Çukurova’ya pamuk toplamaya gi-den iflçiler gibi” münavebe ile bu merkez-de ve ‹talya’daki Uluslararası Teorik Fizikmerkezinde geçirmeye bafllıyor. “Bu ev-rede de Kuantum Mekani¤inin FeynmanYol ‹ntegrali ve Parçacıkların Toplojik So-liton Modelleri üzerinde çok önemli çalıfl-malar yaptım. Bu çalıflmalar da önemlises getirdi. Yaflamımın en doyurucu vemutlu bu geliflmeleri sonucunda 1979’daT Ü B ‹ TAK Teflvik Ödülüne, 1989’da T Ü-B ‹ TAK Bilim Ödülüne layık görüldüm.1990’da o sıralarda oldukça yenilerdeKurulmufl olan Üçüncü Dünya BilimlerAkademisine (TWAS), Prof. Feza Gür-sey’den sonra ikinci Türk üye olarak se-çildim. 1993’te yeni kurulmufl olan T ü r k i-ye Bilimler Akademisi’nin (TÜBA) hükü-met tarafından atanmıfl 10 üyesinin, seç-ti¤i ilk 10 üye arasında yer aldım. Aynı yılAcademia Europeae’ya, Prof. Celal fien-gör ve Prof. Erdo¤an fiuhubi’den sonraüçüncü Türk üye olarak seçildim. Tüm buevrensel kazanılmıfl mutluluklardan son-ra 2003 sonrası yaflananlar bu ülkedeher fleyin ne kadar de¤ersiz olabilece¤i-ni, daha do¤rusu de¤ersiz kılınabilece¤i-ni gösteriyor.

Tüm bu kazanılmıfl yani hak edilmiflbaflarılara karflın 70’ler ve 80’li yıllarbaflka bakımlardan çok sıkıntılıydı. Te-

66

Habermas’ın Türkiye ziyareti sırasında TÜB‹TAK’taki konferansından ...(I. Kuçuradi ile birlikte- Nisan 2002)

Page 9: iz birakanlar namik kemal pak

rörün ve fliddetin yaflamları ve ruhları ka-rarttı¤ı korku yıllarından, 12 Eylül darbe-si ile bir baflka sıkıntı ve gerilim dönemi-ne girmifltik; özellikle akademik yaflam-da. Bu darbe tüm akademik yaflamımızıetkilemiflti. O dönemde kurulan YÖK ileakademik yaflamda ne özgürlük ne liya-kat kriterleri dolayısıyla huzur ve güvenkalmamıfltı. Pek çok akademisyen üni-versiteden atılmıfltı. Tüm terfiler belirsizbir süre dondurulmufltu. Hangi ölçütlerleoldu¤u anlaflılmayan bir uygulamayla in-sanlar yeni kurulan üniversitelere rotas-yona gönderiliyordu. Terfi zamanı gelen-ler de akademik kriterleri sa¤lasalar bileancak bu yeni kurulan üniversitelere gö-nüllü gitmeyi kabul ederlerse bu hakları-na kavuflabiliyordu. Akademik camiadakibu baskı rejimi ancak 1987’de kalkmayabaflladı. Bu akademik ara rejimden ençok etkilenen 68 nesli oldu. Zira bu nes-lin salt kronolojik perspektiften YÖK ön-cesi Üniversite Yasası hükümlerince terfidönemleri 1980 civarıydı. Bu ülkede ne-den bilim bir türlü evrensel düzeyde yapı-lamıyor diyenlere tüm bu olanlara bakıl-dı¤ında, ‘niye yapılabilsin ki’ diyorum yal-nızca.”

1972 Berkeley doktorası 1750 sayılıkanun çerçevesinde Hacettepe Üniversi-tesinde 1977’de doçentlik. YÖK tarafın-dan getirilen kendi üniversitesinde profe-sörlü¤e yükselme yasa¤ının kaldırıldı¤ı1988 yılında, yani doçentli¤e yükseldik-ten tam on bir yıl sonra, ODTÜ’de profe-sörlük kadrosuna atanma gerçekleflebili-y o r. (Pak, 1981 Mart’ında ODTÜ’ye geç-m i fl t i r. )

Kişili€inizin en belirginözellikleri nedir?

“‹nsanın kendini anlatması zor ifl…fiimdiye kadar yaflam öykümü anlatırkenparalel olarak Türkiye’deki bilim ortamınıda anlatmıfl oldum. Yakınlarım, ‘özgürdüflünceli, ne pahasına olursa olsunadaletten, do¤ruluktan objektiflikten ay-rılmayan bir kifli oldu¤umu’ s ö y l e r l e r. Sa-nırım yakın geçmiflte ‘TÜB‹TAK Va k a s ı ’adı verilen olay çerçevesinde yafladıkla-rım ya da yaflatıldıklarım bunun en iyigöstergesi. E¤er, ‘ilkelerden taviz verebil-seydim’, biraz esneyebilseydim yani ka-ba tabirle biat etseydim, 2002–2009 ara-sındaki a¤ır travmayı yaflamak zorundakalmayaca¤ımı söylüyorlar. Ne a¤ır birbedel karflılı¤ı!

Bir özelli¤im de do¤ru bildi¤imi, mut-laka hiç dolandırmadan, kıvırttırmadanincitici oldu¤unu bilsem bile, en yakınları-ma hiç çekinmedim söyleyebilmem. Kim-senin hakkını yememeye ama kendi hak-kımı de yedirmemeye çok özen göster-dim. Bizim neslin bir özelli¤idir bu. ‘Va r l ı-¤ım, Türk varlı¤ına arma¤an olsun’ s l o-ganıyla büyütüldü¤ümüz için. Bu da ye-nilerde malum çevrelerce en ayıplı ifade-lerden biri olarak nitelendiriliyor. Biz hepkendimizi Kemalist Cumhuriyet’in nefer-leri olarak gördük ve ulusun çıkarlarınıher zaman kendi çıkarlarımızın üstündetuttuk. Ulusun parası olarak tariflenmesigereken devlet malını, parasını kullanır-ken, kendi paramızdan çok daha fazladikkat ettik. Bu konuda inanılmaz ölçüdevicdani rahatlık içindeyim.

Hiçbir mesleki kıskançlık gösterme-

den, bilimsel olarak tüm bildiklerimi, ken-dime saklamadan, insanlarla cömertçepaylaflmayı çok sevdim, son yolculu¤açıkmadan tüm bildiklerimi mümkün oldu-¤unca çok insana aktarmaya çaba sarfediyorum. Bu nedenle de iyi bir ö¤retmenoldu¤umu söylerler.

Ne dedi¤inizden çok; nasıl yafladı¤ı-nız, ne yaptı¤ınız, nasıl örnek oldu¤unu-zun önemli oldu¤unu gördüm. Bu özellik-ler aile fertlerimin de temel özellikleri ol-ması en büyük mutluluk kayna¤ım. Efli-min ve çocuklarımın da vermeyi, paylafl-mayı seven; uyumlu, efendi insanlar ol-masından hep gurur duydum.”

T Ü B‹TAK Başkanlı€ı’ndan ayrılma ve hukuk mücadelesi

T Ü B ‹ TAK operasyonu Mayıs 2003’tebafllamıfl ve Ocak 2004’te büyük ölçüdet a m a m l a n m ı fl t ı r. “Bu kısaca bilimin siya-sallafltırılmasının öyküsüdür. 1 Mayıs1999’da baflladı¤ım 1. dönem Baflkanlıkgörevim, 30 Mayıs 2003’de tamamlanı-yordu. Bilim Kurulu’nun fiubat 2003 top-lantısında, oybirli¤i ile yeniden, ikinci birdönem için baflkanlı¤a seçildim. BilimKurulu’nun kararı, 6 Mayıs 2003 tarihin-de, yeni Baflbakan Erdo¤an’a, görevebafllaması beklenilerek iletilmiflti. Baflba-kanlık, T Ü B ‹ TAK Baflkanlık görevinin bi-tifl tarihi olan, 30 Mayıs 2003’e kadar ka-rarnameyi hazırlayıp, Cumhurbaflkanı’nanihai onay için sunmadı¤ından, T Ü B ‹-TAK’ı ve kendimi polemiklere malzemeyaparak yıpratmamak amacıyla OD-TÜ’deki görevime döndüm. Ancak ana-yasal vatandafllık hakkım gere¤ince ko-

67

Nobel ödüllü Prof. Dr. Gerardus ’t Hooft’un Türkiye ziyareti. Namık Kemal Pak’ın evinde… 22 Eylül 2010.

Öncelikle bilim camiasınaT Ü B‹TAK operasyonuna bukadar tepkisiz kalmak elbetteyakışmazdı. Ö€retim üyeleri,T Ü B‹TAK’ın geçen yılki Darwinsansürüne karşı verdi€i tepkilerin bir benzerini, işinbaşında verseydi belki bu noktalara gelinmezdi.

Page 10: iz birakanlar namik kemal pak

nuyu yargıya taflıdım Bunun hemen ardından karalama ve

iftira kampanyaları baflladı. Zaten uyarıl-mıfltık: ‘E¤er efendi efendi gider, sesiniziçıkarmazsanız bir fley olmaz; aksi takdir-de olacakları siz düflünün’ diye. Bir bilimadamı, ahlaklı ve ilkeli bir birey olarak butehditlere boyun e¤mek bir bakıma kara-lama ve iftiraları kabul etmek anlamınagelece¤inden bunlara gö¤üs gerdim, hu-kuk mücadelemi devam ettirdim ve so-nunda tümünü kazandım. ‹dari yargıdave Danıfltay’da kazandım. 9 Ocak2004’den, 21 Temmuz 2006’ya kadar sü-ren iki buçuk yıllık bir hukuk mücadelesi.Karalama ve yıldırma amacıyla açılans o r u fl t u r m a l a r, cumhuriyet savcılıkların-da takipsizlik kararı ile aklandı. Baflba-kanlı¤ın itirazı sonucu açılmak zorundakalınan ceza davalarından beraat ettim.‹dari yargı karalarını uygulamadı¤ı içinBaflbakan’a karflı açtı¤ımız manevi taz-minat davasını kazandım ve Baflbakantazminat ödemeye mahkûm oldu.”

T Ü B ‹ TAK baflkanlı¤ı vekille yürütül-meye çalıflılırken; bu kez de Eylül2003’te boflalan Bilim Kurulu üyeliklerikrizi patlak veriyor. A K P iktidarı T Ü B ‹ TA Kkrizini Kanununu de¤ifltirerek aflmayaç a l ı fl ı y o r. Altı yıl içinde üç defa de¤iflikliky a p ı l ı y o r. ‹lk iki de¤iflikli¤in yürürlü¤üAnayasa Mahkemesi’nce durduruluyor.Üçüncü giriflim de Yüksek Mahkemeyegötürülmüfl; 2008 A¤ustosundan berigündeme alınmayı bekliyor.

“ T Ü B ‹ TAK’la bafllayan özerk kurum-

ların siyasetin kontrolü altına alınmasısüreci, pek çok kurumu kapsayarak de-vam etti. Bunun T Ü B ‹ TAK’la bafllamasıbana iki duygu veriyor. Birincisi harcananinsanüstü emeklerle edinilen kazanımla-rın ehil olmayan ellerde heba edilece¤ikaygısıyla içim çok acıyor. ‹kincisi, Bafl-bakanın göreve gelmesinin hemen ar-dından dikkatini T Ü B ‹ TAK’a çevirmesi vetakip eden süreç, T Ü B ‹ TAK’ın bir öncükurum oldu¤unu (aydınlanma öncüsü) veilk önce bertaraf edilmesi gerekti¤ini aklagetirdi¤inden, biraz tuhaf kaçacak, amagurur veriyor. ”

Bugünkü durum:“Çok ilginçtir; günümüzde içimizden

görünen birtakım ‘bilim insanları’ da bü-tün bunları görmezden gelip bilimde azgeliflmiflli¤imizi, Tevhidi Tedrisat Kanu-nu’na ba¤lama noktasına vardırabiliyor-lar aymazlı¤ı ve inkârcılı¤ı. T ü r k i y e ’ n i nen temel sorunu belki de bu ‘aydın’ a y-m a z l ı ¤ ı d ı r. Atatürk devrimleri dönemin-den ve özgürlükçü anayasadan yola çı-kan 60’lı yılların aydınlanma dönemininen önemli ürünlerinden biri T Ü B ‹ TA K ’ t ı r.Üniversite reformuyla, 1933’te yanandevrim ateflini, 64’teki kuruluflu ile T ü r k i-ye’yi bilimin yol göstericili¤iyle ça¤dafluygarlık düzeyine taflımaya çalıflan vebunların yanı sıra çok önemli görevler deüstlenmifl olan bu kurum, tamamıyla si-yasetin kontrolü altına alınarak bütün buözelliklerden mahrum bırakılmıfltır. Ön-celikle bilim camiasına T Ü B ‹ TAK operas-

yonuna bu kadar tepkisiz kalmak elbetteyakıflmazdı. Ö¤retim üyeleri, T Ü B ‹-TAK’ın geçen yılki Darwin sansürünekarflı verdi¤i tepkilerin bir benzerini, iflinbaflında verseydi belki bu noktalara ge-linmezdi. Türkiye’de birkaç köfle yazarıve de¤erli bilim adamı arkadaflım Celalfi e n g ö r, baflını belaya sokmak u¤runaköflesinden bana destek verdi. Ay r ı c aburada Cumhuriyet Halk Partisi meclisgrubunun verdi¤i deste¤i de flükranla an-mak benim için bir gönül borcu. Bizdenher zaman tarafsız ve adil hizmet görenüniversite meslektafllarımızın hemenhepsi sessiz kalmayı kendilerince uygung ö r m ü fl l e r d i r. Birkaç kiflinin tetikçilik faali-yeti herhalde bu sürecin hak etti¤i objek-tiflikle anlatıldı¤ı tarih sayfalarında haketti¤i ayıplamayla yer alacaktır. Madalyo-nun öbür tarafında da bu siyasallaflmasürecinin aktif katılımcıları, yani yerimizialanlar var. Bunun hukuken ne denli tar-tıflmalı oldu¤u bir yana, herhangi bir etikilkesi ile de ba¤daflır oldu¤unu söylemekherhalde mümkün de¤ildir. ”

Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA)

“Biz 1993 yazında o sırada yürürlü¤ekonmufl olan yeni bir kanun hükmündekararnameyi (7003 sayılı KHK) fırsat sa-yıp T Ü B ‹ TAK’ın mevcut mevzuatını1964’deki idari-mali özerklik modelinedönüfltürecek kanun de¤iflikli¤i modelinihazırladık. Bunun yanında T Ü B A k u r u l u flkanununu da hazırladık. Bu kanunu kısabir sure önce ilk olarak toplanan BilimTeknoloji Yüksek Kurulu’ndan geçirmifl-tik. Ayrıca yıllar önce kalkınma planların-da yer almıfl ve bir anlamda temenni ola-rak ortaya konmufl T Ü B ‹ TAK’ın soysal bi-limler alanında eflleni¤i TESAK’ın kuru-lufl kanununu da hazırladık. Ancak T E-SAK’la ilgili bir takım sıkıntılar ortaya çık-tı; çünkü sosyal bilimler camiası her ne-dense böyle bir yapıya karflı mesafelid a v r a n d ı l a r. Koflullar çok müsaitken bukurum da kurulabilseydi, sosyal bilimlerherhalde bu gün çok farklı bir düzeydeolurdu.

T Ü B A modelini oluflturma hazırlıkları-mız oldukça eskiye gidiyor. Bu çalıflmayamerhum Adnan Kahveci ile çalıfltı¤ım yıl-Prof. Dr. Gerardus ’t Hooft’la ODTÜ Fizik Bölümü’nde sohbet…

68

Page 11: iz birakanlar namik kemal pak

larda bafllamıfltım. Feza Gürsey ve Celalfi e n g ö r’le bu konuda çok yararlı görüflalıfl verifllerimiz oldu. Konu hakkındamerhum Kahveci ile de kurumu o günler-de kurup kuramayaca¤ımız konusundaayrıntılı de¤erlendirmeler yaptık. A n c a kbu giriflimlerimizden o günlerde olumlubir sonuç alamadık. 5–6 yıl sonra ‹nö-nü’nün koalisyon orta¤ı olarak iktidardaolması bekledi¤imiz fırsatı sa¤ladı veT Ü B A böylece kurulabildi. T Ü B A k o n u s u-na kısaca burada de¤inme nedenim T Ü-B ‹ TAK’ın idari ve mali özerklik özellikleri-ni bu iki kurumu, kurulufl kanunları çerçe-vesinde iliflkilendirerek T Ü B A’ya da ka-zandırmamız olmufltur.

Belki bütçesinin küçüklü¤ünden T Ü-B A hak etti¤i a¤ırlı¤ı taflımıyor kamuoyunezdinde. Belki siyasi konjonktürün a¤ır-lı¤ı gere¤i T Ü B A da bunu de¤ifltirecekpek fazla bir fley de yapmıyor. Bilimseldüflünceyi toplumda egemen kılmak çokdaha etkin ve bilimsel yüreklilik taflıyanyaklaflımlar gerektirir hiç kuflkusuz.”

Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi (CERN)

“Türkiye’nin kuruluflundan beri göz-lemci üye statüsüne sahip oldu¤u Av r u p aNükleer Arafltırma Merkezi(CERN)’netam üye olması, ilgili bilim alanı (yüksekenerji fizi¤i) mensupları tarafından sıklık-la gündeme getirilmektedir. Hem meslek-ten bu bilim alanının hem de daha önceCERN’de bir arafltırıcı olarak çalıflmıfl birmensubu olmam, hem de yıllardırCERN’deki çalıflmalara proje bazındadestek sa¤layan T Ü B ‹ TAK’ta uzun yıllaryöneticilik yapmıfl bir kifli olarak konuylayakından ilgiliyim.

Ancak üyelik aidatı olarak ödenecekyüksek mebla¤ın adil bir karflılı¤ının gö-rünür gelecekte bilimsel, teknolojik veekonomik katma de¤er olarak ülkemizegeri dönece¤ine emin olamadı¤ım içinbu giriflimin destekçilerinden biri olma-dım. Görevde bulundu¤um dönemde1995 yılında T Ü B ‹ TAK, CERN ile ilgili et-kinlikleri desteklemek ve koordine etmekiçin Temel Bilimler Arafltırma Grubu bün-yesinde Yüksek Enerji Fizi¤i EtkinlikleriÇalıflma Grubu adında bir birim kurmufl-tuk. Bu günlerde çok gündemde olanLHC’nin yapımının baflladı¤ı günlerdi.Türkiye’deki az sayıdaki deneysel yük-sek enerji fizikçisini, iki grupta toplayarakbu büyük programın CMS ve ATLAS pro-jeleri kapsamında katılımını sa¤ladık. Buçalıflmaları ve CERN yönetimi ile imzala-nan projeye katılım protokollerinin, hazır-lanması ve katkı payı pazarlıklarını Bafl-kan yardımcısı olarak do¤rudan ben yü-rütmüfltüm. Baflkanlık dönemimde Y ü k-sek Enerji Fizi¤i Çalıflma Grubu’nun gö-

rev süresini Bilim Kurulu kararıyla 2005yılı sonuna kadar uzatmıfltık. BöyleceTürkiye’nin, çok büyük miktardaki aidatıödeyerek üye olmadan, fakat proje ba-zında etkinliklere katılarak yıllık sadece200 bin dolarlık bir maliyetle CERN’intüm etkinliklerinden yararlanması sa¤-l a n m ı fl t ı r. Sanırım bu sürenin sonundabu birim yeni yönetim tarafından kapatıl-dı.

Kendi uzmanlık alanımda, dolayısıylabireysel olarak beni son derece yakındanilgilendiren bu giriflim ba¤lamında yönet-sel görevde iken sergileye geldi¤im butavır beni, özellikle kendi camiamın bazımensuplarının inanılmaz saldırgan düfl-manlıklarının hedefi kılmıfltır. Bu kiflilerdüflünülebilecek en ahlak dıflı bir haksız-lıkla Türkiye’nin CERN’e üye olmayıflınınsebebi olarak beni gösteriyorlar ve bunedenle neredeyse vatana ihanetle suç-luyorlardı.

Kuflkusuz mali portresi bu kadar yük-sek (yıllık yaklaflık 100 milyon ‹sviçreFrangı) bir uluslararası üyelik konusundanihai karar merci siyasi iradedir: Hükü-m e t t i r, Baflbakandır. Bu konudaki tümgörüfller yalnızca siyasi iradenin kararı-nın oluflturulmasına, teknik bir katkı ma-h i y e t i n d e d i r. Ben de bana soruldu¤u herseferinde bireysel bilim adamı ya da bi-lim yöneticisi kimli¤imle sadece do¤rula-rı söyledim. Yani henüz hazır olmadı¤ı-mızı dolayısı ile bu koflullarımızla tamüye olursak yapaca¤ımızın esas olarakdi¤er geliflmifl üye ülkelerin arafltırmala-rına dıflardan destek sa¤layan bir finan-sör ülke durumuna düflece¤imizi söyle-dim hâlâ da aynı görüflteyim. Bunu kabuledip etmemek tamamen bu soruları yö-nelten hükümetin takdiriydi. Bu görüflüellerinin tersi ile itip üyelik sürecini baflla-tabilirlerdi. Ancak sürecin öyle ilerleme-mifl olması muhatap oldu¤umuz siyasiiktidarların sa¤duyu sahibi olduklarınınbir göstergesidir. Ayrıca kendimize de birmiktar pay çıkarırsak, bu da güvenilirli¤i-mizin siyasi muhataplarımız tarafındankabul ve takdir edilmifl olmasıdır.

Bu konuyu bitirmeden küçük bir sonnot: CERN kuruldu¤unda T Ü B ‹ TAK he-nüz yokmufl, Türkiye’de Bilim ve Te k n o-loji ile ilgili tek bir kurum varmıfl: TA E K .

Namık Kemal Pak ile fiubat 2009'da Bilim ve Ütopya Ankara Bürosu'nda gerçeklefltirilen Kuantum Kuramı söyleflisi...

Belki siyasi konjonktürüna€ırlı€ı gere€i TÜBA da bunude€iştirecek pek fazla bir şeyde yapmıyor. Bilimseldüşünceyi toplumda egemenkılmak çok daha etkin ve bilimsel yüreklilik taşıyanyaklaşımlar gerektirir hiçk u ş k u s u z .

69

Page 12: iz birakanlar namik kemal pak

Dolayısı ile CERN ile iliflkilerin koordi-nasyonu, örne¤in Konsey’de temsili, bukuruma verilmifl; bu durum hâlâ aynı fle-kilde devam etmektedir. Yani daha 60’lıyıllardan beri CERN ba¤lamında iki mu-hatap kurulufl mevcuttur. Bir di¤er konuda T Ü B ‹ TAK’ın kuruluflundan bu yana 46yıl geçmifl olmasına ve bu süre içinde birdüzine kadar baflkan ya da vekil görevyapmıfl olmasına karflın, bu malum kifli-lerin CERN üyeli¤i konusunda tüm sal-dırlarını sadece 1999–2003 yılları ara-sında bir dönem baflkanlık yapmıfl olanbana yönlendirmifl olmaları. 1999 öncesihiç bir baflkan Türkiye’yi CERN’e üyeyapmadı¤ı için vatan hainli¤i ile suçlan-m ı y o r. Asıl tuhaf olan ise 2004 baflındanberi T Ü B ‹ TAK siyasi iktidarın tam deste-¤ini alan kiflilerce yönetildi¤i haldeCERN’e üyeli¤in bu 6 yıllık sürede hâlâneden gerçeklememifl olmasından hare-ketle bu malum çevrenin herhangi bir

saldırı ya da karalamasına muhatap ol-mamıfl olmaları. Maruz kaldı¤ımız davra-nıfllara karflın duruflumuzda herhangi birde¤ifliklik olmamıfl olması, yani önceli¤inhep kamu menfaati olması nedeni ile do-zu ve frekansı azalmıfl olsa da, malumçevrelerin hedefi olma durumum ne ya-zık ki hâlâ sürmektedir. Salt ülke çıkarla-rını koruyup gözetiyor diye bir insanınbaflına bunlar gelebilir mi? Demek ki ge-lebiliyormufl. Asıl iç acıtıcı ve umut kırıcıolan bu tür çirkinliklerin bir bilim cami-asında oluyor olması.

Ancak bu konuyu bitirmeden hemenaltını çizeyim ki, hâlâ yeterince olgunlafl-mamıfl olsa da, özellikle arafltırıcı insangücü ba¤lamında gerekli koflullar bir günolufltu¤u taktirde Türkiye’nin CERN’etam üyeli¤inin gündeme getirilmesi ge-rekmektedir; bu ben dâhil herkesin üze-rinde uzlafltı¤ı bir gerçektir. ”

Okuma tutkusu ve kitaplar: “Orta ö¤renim dönemimde yafladı-

¤ım Samsun oldukça küçük ve hofl birkentti; ancak henüz toplu taflıma araçlarıyoktu. Okula gidip gelirken oldukça uzunsayılabilecek bir mesafeyi yürürdük. Yo-lumuzun üzerinde MEB yayınevi vardı. Oyayınevine her okul dönüflü mutlaka u¤-rardım. Bu sayede 10’lu yafllarda Pla-ton’dan Rousseau’ya, Voltaire’e, Poinca-re’ye pek çok antik ve aydınlanma filozofve bilim insanları ile tanıflma flansını bul-dum. Bir gün elime fırsat geçerse bununbenzerini yapabilir miyim hayalini kurar-dım hep. Yıllar sonra T Ü B ‹ TAK yöneti-minde görev almamla böyle bir fırsatın

do¤du¤unu hemen anladım. Hızla T Ü B ‹-TAK popüler bilim kitaplarını çıkarmayabaflladık.

Bu program çerçevesinde basılan ki-taplara bakılırsa bunların belli bir tarzıyansıttı¤ı açıkça görülecektir. Benim birokur olarak bireysel be¤eni alanımın biralt kümesi oradaki konular. Ben esas ola-rak felsefe, bilim tarihi, tarih ve Cumhuri-yet tarihimize iliflkin siyasi anılar yelpaze-sinde okuyorum. Bu repertuar üzerinekurulu Türkiye için oldukça büyük sayıla-bilecek bir kiflisel kütüphanem de var.Esas olarak Türkçe ve ‹ngilizce dilindeokuyorum; zira en hâkim oldu¤um dillerb u n l a r. Bir miktar da Fransızca dilinde ki-taplarım var; ancak di¤er iki dilde ulafla-madı¤ım kitapları bu dilde okuyorum.

Meslek yaflamım çok yo¤un olsa daokuma konusunda mutlak belli zamanyaratıp çok yo¤un okurum. Genelde tekbir kitap de¤il bir grup kitabı paralel ola-rak okuma alıflkanlı¤ım var. Son günler-de bu kitap tepeci¤i arasında yer almıflolanlardan bazıları: Martin Bernal, KaraAtena; Erdal ‹nönü, Anılar ve Düflünceler1, 2, 3. ciltler; D. L. Lewis, God’s Crucib-le; A. Rubinstein, A r i s t o t l e ’s Children; So-ner Yalçın, Bu Dinciler O MüslümanlaraBenzemiyor; F. Daftary, ‹smaililer; StefanZwig, Yarının Tarihi; Andre Gide, Jour-nals 1889–1949...”

T Ü B ‹ TAK’ın yayımladı¤ı popüler bi-lim kitapları, benim de kitaplı¤ımdaönemli bir yer tutuyor. Baflta gençler ol-mak üzere tüm toplumu aydınlatacak biranlayıflla yayımlanan kitaplardı bunlar; fi-yatları da el yakmazdı.

T Ü B ‹ TAK yöneticisi ve bilim adamıolarak yaptı¤ı tüm bilimsel hizmetler, ye-tifltirdi¤i gençler ve di¤er tüm çabalarıiçin Namık Kemal Pak’a teflekkür ediyo-ruz. Sa¤ olun hocam! ‹nsanlık onu aydın-latanları er-geç takdir eder, belle¤ine buisimleri kaydeder.

Yararlanılan Kaynaklar ve Dipnotlar:

1- Namık Kemal Pak’la, 23 Haziran 2010, Çarflamba

günü saat 16.00’da Bilim ve Ütopya dergisinin A n k a-

ra bürosunda yapılan görüflmenin bant kaydı.

2- Namık Kemal Pak ile söylefli, Feyziye Özberk, Bi-

lim ve Ütopya dergisi, Aralık 2003, sayı:114

Belçika ADD Merkezi'nde Namık Kemal Pak ve efli onuruna verilen yemek...

Henüz hazır olmadı€ımızıdolayısı ile bu koşullarımızlaCERN’e tam üye olursakyapaca€ımızın esas olarakdi€er gelişmiş üye ülkelerinaraştırmalarına dışardan desteksa€layan bir finansör ülkedurumuna düşece€imizisöyledim hâlâ da aynıg ö r ü ş t e y i m .

70

Page 13: iz birakanlar namik kemal pak

T Ü B‹TAK’ın ülkemiz bilim ve teknolojisine katkısı

Prof. Dr. Namık Kemal Pak’ın T Ü B ‹ TAK’ın ülkemiz bilim ve

teknolojisine katkıları nelerdi? Sorusuna verdi¤i yanıt: “Türkiye’de

yakın geçmiflte bilim ve teknolojide gerçeklefltirilen ilerlemelerin

pek ço¤unda T Ü B ‹ TAK’ın katkısı vardır.

- Yıllar süren u¤rafl ve özendirmeler sonunda 90’lı yılların or-

tasında Sanayi kurulufllarımızla üniversiteler arasında verimli ifl-

birli¤i örnekleri görülmeye bafllamıfltır. Bazı üniversitelerde belirli

bir sanayi alanında arafltırma-gelifltirme yapan verimli ortak ens-

titüler kurulmufltur.

- Türkiye’de yazılan arafltırma makalelerinin dünya sıralama-

sındaki yerinin on befl yıl içinde kırkıncılıktan yirmincili¤e yüksel-

mesinde üniversitelerle birlikte T Ü B ‹ TAK’ın önemli payı vardır.

- Gene T Ü B ‹ TAK’ın öncülü¤ü sayesinde, bilimcilerimizin yıl-

lardır özlemini çekti¤i bir U lusal Gözlemevi Antalya’nın bir da¤ te-

pesinde kurularak 1993 yılında çalıflmaya bafllamıfltır

- Ülkemizin bitki ve hayvan varlı¤ına, yer kabu¤una, maden-

lerine sahip çıkmamızda T Ü B ‹ TAK’ın önemli katkısı olmaktadır.

Prof. Davis’in Türkiye bitkilerini anlatan 10 ciltlik temel baflvuru

yapıtına Türk botanikçilerinin çabalarıyla bir on birinci cilt eklen-

mesi T Ü B ‹ TAK’ın bir projesiyle 2000 yılında gerçekleflmifltir.

- Türk biliminin dünyada temsil edilmesinde, ya da Devlete

danıflmanlık konularında T Ü B ‹ TAK’ın eflsiz bir yeri vardır. Örne-

¤in, Türkiye Bilimler Akademisi’nin kurulufl çalıflmaları 1993 yılın-

da T Ü B ‹ TAK’ta yapılmıfltır.

- 1983 yılında kurulmufl olan Bilim Teknoloji Yüksek Kuru-

lu(BTYK)’na kurulufl amaçları do¤rultusunda ifllerlik kazandırıl-

ması 1993 yılındaki 2. toplantısı ile gerçeklefltirilmifltir. T Ü B ‹-

TAK’ın hazırladı¤ı Türkiye’nin Bilim-Teknoloji (BT) Politikaları:

1993–2003 dokümanının görüflülerek kabul edildi¤i bu toplantı,

B T Politikaları bakımından ülkemizde bir dönüm noktası niteli¤in-

d e d i r. A K P hükümeti tarafından tasfiye edilen eski T Ü B ‹ TAK üst

yönetimi 1997 yılından bafllayarak, Yüksek Kurulu amaçları do¤-

rultusunda düzenli ve etkin bir flekilde iflletmifltir. Yaklaflık 20 yıl

önce kurulmufl olan bu Kurul 2003 yılı sonuna kadar gerçeklefltir-

di¤i 9 toplantının 5 tanesini 1999–2003 yıllarında yapmıfltır.

-1992–1993 yıllarında OECD ile birlikte Türkiye’nin Bilim-Te k-

noloji sistemi incelenmifl ve Ulusal ‹novasyon Sisteminin kurul-

ması ba¤lamında temel sorun ve ilkeler saptanmıfltır.

- Bu dönemde T Ü B ‹ TAK’ta yürütülen çalıflm alar sonucu kuru-

lan ve daha önce söz edilen Ulusal Gözlemevi ve Türkiye Bilim-

ler Akademisinin yanında, T Ü B ‹ TAK’ın sanayi hedef kitlesi bakı-

mından (tamamlayıcı) kuzen kuruluflu olan Teknoloji Gelifltirme

Vakfı’nın kurulufl çalıflmaları 1990–1991 yıllarında T Ü B ‹ TAK tara-

fından yürütülmüfltür.

- Bu dönemde gerçeklefltirilen çok önemli bir di¤er geliflme,

Vizyon 2023 Projesidir. Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu’nun 13

Aralık 2000 tarihli Altıncı Toplantısı kararı do¤rultusunda T Ü B ‹-

TAK tarafından, uzun dönemli açılım ve çözümlemeleri belirleye-

cek yeni bir politika aracı olarak “Vizyon 2023: Bilim ve Te k n o l o j i

Stratejileri” projesi oluflturulmufltur. Vizyon 2023 Projesi’nin Bilim

ve Teknoloji Yüksek Kurulu tarafından belirlenen ana teması: “Bi-

lim ve teknolojiye hâkim, teknolojiyi bilinçli kullanan ve yeni tek-

nolojiler üretebilen, teknolojik geliflmeleri toplumsal/ekonomik ya-

rara dönüfltürme yetene¤i kazanmıfl bir refah toplumu”, yarat-

m a k t ı r. T Ü B ‹ TAK’taki görevimden ayrılmak zorunda bırakıldı¤ım

dönemde bu proje büyük ölçüde tamamlanmıfltı. Baflkanlık döne-

mimdeki çalıflma arkadafllarım ben ayrıldıktan sonra, Ocak 2004

ortasına kadar T Ü B ‹ TAK’ı yönetmeye devam ettiler. Onlar da ay-

rılmak zorunda bırakıldıkları tarihe kadar, bu önemli projeyi ta-

m a m l a d ı l a r.

- Bu dönemde gerçeklefltirdi¤imiz çok önemli bir sıçrama T Ü-

B ‹ TAK öncülü¤ünde sürdürülen müzakere, bilgilendirme, e¤itim

ve yapılanma çalıflmaları sonucunda ülkemizin AB A r a fl t ı r m a - G e-

lifltirme 6. Çerçeve Programına baflından itibaren katılımıdır.

Önemli yeni programlar geliştirilmiş ve hayatag e ç i r i l m i ş t i r :

- 1993 yılında ülkedeki tüm kurum ve kurulufllarda yürütülen

arafltırma etkinlikleri sonucu üretilen uluslararası yayınları ödül-TÜB‹TAK Baflkanlı¤ı’na bafllarken. Haziran 1999

71

Page 14: iz birakanlar namik kemal pak

lendiren bir yayın teflvik programı bafllatılmıfltır. Bu programın

Türkiye’nin 1990’da dünya yayın toplamındaki % 0,16 olan payı-

nın, yaklaflık 6 misli artıflla 2003’te % 0,99’a, 2004’te ise % 1,1’e

ulaflmıfl olmasındaki katkısı açıktır.

- 1992 yılında da¤ılan Sovyet Blo¤u ülkelerindeki bilim insan-

larını Türkiye’ye getirecek bir program bafllatarak bu ülkelerden

2003 yılına kadar 800 civarında bilim insanı üniversite ve arafltır-

ma kurumlarımıza getirilmifllerdir. Ulusal bilimsel performansımız-

da 90’lı yılların sonunda görülen çarpıcı geliflmede yayın teflvik

programı ile birlikte, bu programın büyük payı vardır.

- Çok erken yafltaki bilim adamı adaylarını bilim in uluslar ara-

sı niteli¤iyle tanıfltırmak, bilim adamı yetifltirme politikalarının çok

önemli bir ö¤esi haline getirilmifltir. Bu ba¤lamda Uluslararası Bi-

lim Olimpiyatları çok önemli forum olarak ele alınmıfl ve bu odak-

lanmanın sonucu olarak bu dönemde çok büyük baflarılara imza

a t ı l m ı fl t ı r. Altı çizilmesi gereken, Türkiye’nin ev sahipli¤i yaptı¤ı

toplam 4 Olimpiyatın tümünün bu dönemde T Ü B ‹ TAK tarafından

y a p i l d i ol m a s ı d ı r. Bunlardan 3’ü ise 1999–2002 periyodunda ger-

ç e k l e fl m i fl t i r.

- Bu dönemde bafllatılan çok önemli bir program Endüstriyel

Ar-Ge (Arafltırma-Gelifltirme) Destek Programı’dır. OECD de¤er-

lendirme raporunda altı çizilen ve 1993–2003 Politika doküma-

nında ulusal BT sisteminin temel eksikliklerinden biri olarak öne

çıkan “Sanayiye Ar-Ge Deste¤i Programı” hazırlanarak 1996 yı-

lında hayata geçirilmifltir. Rekabet gücünü yükseltmek için T ü r k

sanayinin ileri teknoloji içerikli ürünlere yönelmesi gerekmektedir.

Bu da ancak firmaların Ar-Ge yeteneklerinin yükseltilmesi ile

m ü m k ü n d ü r. Sanayiye Ar-Ge destek programı Ar-Ge kültürünün

sanayi kesiminde de yerleflmesinde çok etkili olmufl, sanayinin

Ar-Ge faaliyetleri içinde 90’lı yılların baflında % 15 civarında olan

payı 2003’te % 40’lara, yüksek katma de¤erli teknolojik ürünlerin

ihracat içindeki payı da 1990’daki % 2’den 2003’te % 9’a yüksel-

m i fl t i r.

Yayıncılık alanında önemli atılımlarg e r ç e k l e ş t i r i l m i ş t i r :

- 1967 yılında yayımlan-

maya bafllayan Bilim-Te k n i k

dergisine ek olarak 1998 yı-

lında Bilim Çocuk dergisi

yayımlanmaya bafllamıfl ve

bu dergiler son yıllarda ülke-

nin en çok satan dergileri

arasına girmifltir.

- 1993 yılında yayımlan-

maya bafllayan Popüler Bi-

lim Kitapları 2003 yılında

ayda 100 bin satar düzeye ulaflmıfltı. En son bilimsel geliflmeleri

popüler bir dille anlatan bu kitaplar aracılı¤ıyla Türk halkına du-

yurmaya çalıfltık. Repertuarımızda önyargıya ve dogmaya yer

yoktu; yalnızca evrensel ça¤dafl bilim vardı. Sanırım bu do¤ru

yaklaflım halkımızca hızla takdir edildi¤i için kitaplarımız çok be-

n i m s e n d i .

Sanayi ve savunma sektöründe Ar-Ge faaliyetlerini gelifltire-

cek, sanayinin uluslararası rekabet gücünü artıracak ve ulusal BT

sisteminin ça¤dafl düzeye çıkarılması için gerekli olan kurumsal

yapılanmalar gerçeklefltirilmifltir:

- 1992 yılında Gebze yerleflkesinde Türkiye’de yapılan bütün

ölçümlere referans olacak Ulusal Metroloji Enstitüsü (UME) kurul-

m u fl t u r. UME 2002 yılı sonu itibarı ile ülkemizde ihtiyaç duyulan

ölçümleri % 60 oranında karflılayacak duruma gelmiflti.

- Uluslararası mülkiyete sahip T E L E TAfi flirketinin 90’lı yılla-

rın baflında Ar-Ge birimini kapatmasıyla bu birimin deneyimli-biri-

kimli elemanları, da¤ılıp gitmeden T Ü B ‹ TAK’ta istihdam edilerek

Gebze yerleflkesinde toplanmıfllardır. Bu flekilde oluflturulan elek-

Namık Kemal Pak'ın editörlü¤ünü yaptı¤ı, dergimizin KuantumTeorisi konulu sayısı...

72

Page 15: iz birakanlar namik kemal pak

tronik enstitüsü, “eski yönetimin” ileri görüfllülü¤ü ile zaman için-

de bilgi güvenli¤i konularına yönelmifl ve 1995 yılında Kriptoloji

Enstitüsü kurulmufltur.

- 2002 yılında Gebze yerleflkesindeki Marmara A r a fl t ı r m a

Merkezi’nde Türkiye’nin ilk Teknoloji Serbest Bölgesi Kurulmufl-

t u r.

- Gene bu dönemde Bursa ve Ankara’da merkezi test ve ana-

liz laboratuarları kurularak özellikle geliflmekte olan üniversiteleri-

mizin ve sanayimizin test ve analiz ihtiyaçları sembolik ücretlerle

çok büyük ölçüde karflılanmaya bafllamıfltır.

- T Ü B ‹ TAK ve Milli E¤itim Bakanlı¤ı’nın ortak sorumlulu¤unda

olan ve zaman içinde giderek etkisiz bir duruma gelmifl olan T Ü S-

S‹DE (Türkiye Sanayini Sevk ve ‹dare Enstitüsü), 2001-2002 yıl-

larında rehabilite edilmifl ve kurulufl amaçları do¤rultusunda hiz-

met edecek bir ifllerli¤e kavuflturulmufltur.

- 1999 deprem felaketlerinin hemen ardından T Ü B ‹ TAK Bilim

Kurulu kararı ile konunun ülkedeki en seçkin temsilcilerini bir ara-

ya getiren Ulusal Deprem Konseyi kurulmufltur. Bilim Kurulu tara-

fından yürürlü¤e konulan Kurulufl ve ‹flleyifl Yönetmeli¤i gere¤i fi-

nansmanı ve sekretarya deste¤i T Ü B ‹ TAK tarafından sa¤lanan

bu yapı, uluslararası benzerleri gibi otonom yapıda kurulmufltur.

Kısa sürede Ulusal Deprem Arafltırmaları Politika dokümanını ha-

zırlayan bu kurul, deprem camiasındaki kamuoyu nezdinde büyük

bir rahatsızlık ve tedirginlik yaratan baflıbofllu¤u ve düzensizli¤i

de büyük ölçüde gidermifltir.

Bilişim alanında çok önemli atılımlar yapılmıştır:

- INTERNET, T Ü B ‹ TAK tarafından 1992–1993 yılında T ü r k i-

ye’ye getirilerek, ülkenin bilgi toplumuna dönüflmesi yolunda çok

büyük bir adım atılmıfltır. 1996 yılında Akademik Arafltırma A ¤ ı

U L A K N E T kurularak Türkiye’deki tüm Ar-Ge ve Y ü k s e k ö ¤ r e t i m

kurumları Bilgi Otoyoluna ba¤lanmıfllardır. O dönemde gelifltirdi-

¤imiz pek çok programın çı¤ır açıcı etkileri oldu¤unu düflünüyo-

rum bu konudaki en çarpıcı örnek internettir. ‹nternet projesi be-

nim bizzat bir proje yöneticisi gibi taraf o ldu¤um bir ifltir. Bütün in-

kâr gayretlerine karflın, bütün yaptı¤ımız di¤er önemli katkıları da

bir tarafa bırakalım, ‹nternetin Türkiye’ye getirilmesi bile tek baflı-

na tarihe geçmeye yeter diye düflünüyorum.

- Bu dönemde gerçeklefltirilen en önemli projelerden bir tane-

si TUENA-Türkiye Ulusal Enformasyon Altyapısı Ana Planı-Proje-

s i d i r.

- Bu dönemde kaydedilen çok önemli di¤er bir geliflme, ülke-

mizin e-Avrupa giriflimine katılımıdır. Avrupa Komisyonu tarafın-

dan üye ülkelere yönelik olarak Aralık 1999 tarihinde kabul edilen

e - Avrupa Giriflimi, Avrupa’yı dünyanın en dinamik ve rekabet gü-

cü yüksek ekonomisine dönüfltürme amacına yönelik olarak,

özellikle ‹nternet alanında yeni ekonomi için gerekli altyapıyı kur-

mayı hedeflemektedir. Avrupa Komisyonu’nun bütün bu çalıflma-

ları aday ülkelere yayma amacını güden e-Avrupa Giriflimi’ne T Ü-

B ‹ TAK’ın öncülü¤ündeki çalıflm alarla Haziran 2001’de bafllangıç-

tan itibaren katılmıfltır. T Ü B ‹ TAK, bu programın Türkiye’de e-Tür-

kiye programı olarak hayata geçirilmesinde de 2001 ve 2002 yıl-

larında önemli öncü roller oynamıfltır.

AB ile tarama süreci “Bilim ve Araştırma” konusu ile başlatılmıştır ve pürüzsüz bir şekildeve hızla tamamlanmıştır.

Bu ba¤lamda gerçeklefltirdi¤imiz çok önemli bir sıçrama T Ü-

B ‹ TAK öncülü¤ünde sürdürülen müzakere, bilgilendirme, e¤itim

ve yapılanma çalıflmaları sonucunda ülkemizin AB A r a fl t ı r m a -

Gelifltirme 6. Çerçeve Programına baflından itibaren katılımıdır.

T Ü B ‹ TAK’ın hazırladı¤ı katılımın mali yükümlülü¤ünün, prog-

ramın özelde ülke bilim-teknoloji sistemine, genelde ülke kalkın-

masına yapaca¤ı katkıları irdeleyen rapor esas alınarak, Bilim ve

Teknoloji Yüksek Kurulu’nun 15 Nisan 2002 tarihinde gerçekleflti-

rilen 8. Toplantısı’nda AB’nin Arafltırma ve Teknolojik Gelifltirme

alanındaki 6. Çerçeve Programına bafllangıçtan itibaren katılma-

sına karar alınmıfltır.

Bu noktada bir fleyin özellikle altını çizmek isterim. AB ile ta-

rama süreci “Bilim ve Arafltırma” konusu ile bafllatılmıfltır ve pü-

rüzsüz bir flekilde ve hızla tamamlanmıfltır. Bu alanın (bafllı¤ın)

hükümet tarafından AB ile uyumu sa¤lamıfl en geliflkin alan ola-

rak belirlendi¤i ve dolayısı ile AB ile en rahat ve sorunsuz görüflü-

lecek alan olarak da seçildi¤i anlaflılmaktadır. O zaman flu soru-

yu sormak bir gereklilik oluyor. Ülke bilim ve arafltırma sistemini

1990 Kasımından bafllayarak ola¤an üstü bir emekle AB bilim-

arafltırma sistemi ile “entegre olabilecek geliflmifllik düzeyine” ta-

flımıfl insanları Kurum’dan hukuk dıflı yollarla tasfiye etmekle ye-

tinmeyip onları karalamak ve mahkemelerde süründürmek vic-

danlara sı¤acak bir fley midir?”

73