12
KASTAMONU ÜNĠVERSĠTESĠ IV. ULUSLARARASI ġEYH ġA‟BÂN-I VELÎ SEMPOZYUMU -HANEFÎLĠK-MÂTURÎDÎLĠK- 05-07MAYIS 2017 CĠLT 2

KASTAMONU ÜNĠVERSĠTESĠ - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D263833/2017/2017_CEKERH.pdfKastamonu Üniversitesi 56 I. GiriĢ Hanefi mezhebinin kurumu imamı Eb Hanîfe‘nin hayatı

  • Upload
    hathuan

  • View
    219

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: KASTAMONU ÜNĠVERSĠTESĠ - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D263833/2017/2017_CEKERH.pdfKastamonu Üniversitesi 56 I. GiriĢ Hanefi mezhebinin kurumu imamı Eb Hanîfe‘nin hayatı

KASTAMONU ÜNĠVERSĠTESĠ

IV. ULUSLARARASI

ġEYH ġA‟BÂN-I VELÎ SEMPOZYUMU

-HANEFÎLĠK-MÂTURÎDÎLĠK-

05-07MAYIS 2017

CĠLT 2

Page 2: KASTAMONU ÜNĠVERSĠTESĠ - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D263833/2017/2017_CEKERH.pdfKastamonu Üniversitesi 56 I. GiriĢ Hanefi mezhebinin kurumu imamı Eb Hanîfe‘nin hayatı

III

Kastamonu Üniversitesi

IV. Uluslararası

ġeyh ġa‘bân-ı Velî Sempozyumu

-Hanefîlik-Mâturîdîlik-

EDĠTÖRLER

Yrd. Doç. Dr. Cengiz ÇUHADAR

Yrd. Doç. Dr. Mustafa AYKAÇ

ArĢ. Gör. Yusuf KOÇAK

(Kastamonu Üniversitesi, Türkiye)

ISBN: 978-605-4697-06-9 (Tk)

978-605-4697-08-3 (2.c)

Aralık 2017, Kastamonu

Baskı: Kastamonu Üniversitesi Matbaası

Eserde yayımlanan bildiri metinlerinde ileri sürülen görüĢlerin

ilmî ve hukuki sorumluluğu bildiri sahiplerine aittir.

Kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz. Her hakkı saklıdır.

Page 3: KASTAMONU ÜNĠVERSĠTESĠ - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D263833/2017/2017_CEKERH.pdfKastamonu Üniversitesi 56 I. GiriĢ Hanefi mezhebinin kurumu imamı Eb Hanîfe‘nin hayatı

IV. ġeyh ġa‟ban-ı Velî Sempozyumu (Hanefîlik-Mâturîdîlik)

55

EBÛ HANÎFE‟NĠN HAYATINI ĠBN HACER EL-HEYTEMÎ‟NĠN

KAYIP BĠLĠNEN BĠR ESERĠNDEN OKUMAK

Reading the Life of Abu Hanifa from a Previously Lost Work of

Ibn Hajar al-Haytami

Huzeyfe ÇEKER1

Özet Hanefi mezhebinin kurumu imamı Ebû Hanîfe‘nin hayatı baĢta Hanefiler olmak üzere

her mezhepten yazarların ilgisini çekmiĢ, hayatına özel kırkın üzerinde eser kaleme alınmıĢtır.

ġafii mezhebinden olan Ġbn Hacer el-Heytemî de, yazdığı iki eser ile bu literatüre katkıda

bulunan yazarlardandır.

el-Heytemî‘nin bu alanda yazdığı en meĢhur eseri el-Hayrâtü‟l-hisân‘dır. Eserin

mukaddimesinde daha önce Ebû Hanîfe‘nin hayatını anlatan veciz bir eser yazdığını, bu

eserin birçok kiĢi tarafından çoğaltıldığını, elinde bulunan tek nüshanın istinsah için emanet

alan bir kiĢi tarafından geri getirilmediğini, bu sebeple eserini kaybettiğini üzülerek ifade

etmiĢ; yeniden yazma niyetinde iken eĢ-ġâmî‘nin (v. 942/1536) „Ukûdü‟l-cümân‘ını

gördüğünü, sıfırdan bir eser yazmak yerine bu eseri ihtisar ederek el-Hayrâtü‟l-hisân‘ı

yazdığını söylemiĢtir.

el-Heytemî‘nin yazdığı ilk eser kayıp olarak bilinmesine rağmen iki yazma nüshasının

günümüze ulaĢtığı tarafımızdan tespit edilmiĢtir. Herkesçe muteber kabul edilen bir kalem

tarafından yazılmıĢ olması sebebiyle önem arz eden eserin ilim dünyasına tanıtılması

gerekmektedir. Tebliğimizde hem bu eseri araĢtırmacıların ilgisine sunmayı, hem Ebû

Hanîfe‘nin hayatını farklı bir mezhebe mensup objektif olarak bilinen bir yazarın gözünden

aktarmayı, hem de Ebû Hanîfe‘ye yöneltilen eleĢtirilerin bu eserde yer alıĢ Ģeklini ortaya

koymayı amaçlamaktayız.

Anahtar Kelimeler: Ebû Hanîfe, Ġbn Hacer el-Heytemî, Biyografi

Abstract

The establisher of Hanafi School of Law, Imam Abu Hanifa‘s life attracted the

attention of writers from every denomination, especially the Hanafi‘s themselves, and more

that forty works were written on his life. Ibn Hajar al-Haytami, a scholar from the Shafi'i

school, is a writer who contributed to this literature with two works he wrote.

The most famous work written by al-Haytami in this area is al-Khayrât al-hisân. In his

introduction, al-Haytami mentioned the story of his book: Earlier on, he had written a piece of

work describing the life of Abu Hanifa and this work had been reproduced as manuscripts by

many. The only manuscript of this previous work he had in his possession had not been

brought back by a person he entrusted and thus he lost this previous work. While he was

intending to rewrite it, he saw the book Uqud al-Juman by al-Shami and rather than rewriting

a work from scratch, he wrote his al-Khayrât al-Hisan by summarizing the book by al-Shami.

Although the first copy written by al-Haytami was known as a lost work, we have

discovered two copies of its manuscript. Since it is written by an accepted author, it is

necessary to introduce this work of importance to the scholarly world. In this paper, we aim to

present this work and to reveal the way in which the criticism directed at Abu Hanifa is dealt

with in this work, as well as conveying the life of Abu Hanifa through the eyes of an author

from as different scholarly denomination.

Keywords: Abu Hanifa, Ibn Hajar al-Haytami, Biography

1 Yrd. Doç. Dr., Necmettin Erbakan Üniversitesi Ahmet KeleĢoğlu Ġlahiyat Fakültesi, [email protected]

Page 4: KASTAMONU ÜNĠVERSĠTESĠ - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D263833/2017/2017_CEKERH.pdfKastamonu Üniversitesi 56 I. GiriĢ Hanefi mezhebinin kurumu imamı Eb Hanîfe‘nin hayatı

Kastamonu Üniversitesi

56

I. GiriĢ

Hanefi mezhebinin kurumu imamı Ebû Hanîfe‘nin hayatı baĢta Hanefiler olmak üzere

her mezhepten yazarların ilgisini çekmiĢ, hayatına özel kırkın üzerinde eser kaleme alınmıĢtır.

Bu eserler arasında ġafii mezhebine müntesip olan Ġbn Hacer el-Heytemî‘nin (v. 974/1567)

el-Hayrâtü‟l-hisân‘ı çok sayıdaki yazma nüshası ve birçok baskısı ile dikkat çekmektedir.

Yazarın bu eserinden önce aynı konuda kaleme aldığı, fakat henüz hayatta iken kaybettiği bir

eseri daha vardır. Tebliğimizde günümüze ulaĢtığını tespit ettiğimiz bu isimsiz eseri

tanıtmaya, bu eser üzerinden Ebû Hanîfe‘nin hayatının ġafii bir müellifin gözüyle aktarımını

incelemeye, Ebû Hanîfe hakkındaki tartıĢmalı hususlara müellifin yaklaĢımını irdelemeye

çalıĢacağız.

II. Eserin KeĢif Hikayesi

Ġbn Hacer el-Heytemî, Ebû Hanîfe‘nin biyografisine dair kaleme aldığı meĢhur eseri

el-Hayrâtü‟l-hisân‘ın baĢında eserinin yazım hikayesini muhtasaran Ģöyle anlatmaktadır:

Yıllar önce Ġstanbul‘un salih ve erdemlilerinden nakli ve akli ilimleri kendisinde toplamıĢ

sufimeĢreb bir zat Mekke-i Mükerreme‘ye gelir. el-Heytemî ile tanıĢırlar ve aralarında bir

dostluk oluĢur. Bir gün muhabbet esnasında imamlardan bahis açılınca Ġstanbullu salih zat,

Ebû Hanîfe hakkında uzun kitaplarda geçen bilgileri özetleyen câmî bir muhtasar eser

yazmasını el-Heytemî‘den talep eder. Talebi emir telakki eden müellif derhal iĢe koyulur,

güzel muhtasar bir eser kaleme alır. Yazdığı eserden bir nüsha çoğaltarak o salih zata teslim

eder, o da eserin bir nüshası ile birlikte Ġstanbul‘a döner. Daha sonra baĢka kimseler de eseri

çoğaltır ve memleketlerine götürürler. Ancak eldeki tek nüsha, emanet alan bir kimse

tarafından geri getirilmeyince el-Heytemî eserini kaybeder. Bu duruma çok üzülen müellif,

tekrar bu alanda kaleme alınan eserleri araĢtırmaya giriĢince eĢ-ġâmî‘nin (v. 942/1536)

„Ukûdü‟l-cümân‘ını elde eder. Eseri çok beğenince yeni bir kitap yazmak yerine bu eseri

ihtisar ederek el-Hayrâtü‟l-hisân‘ı kaleme alır (el-Heytemî: 2007, 27-28).

Bu hikayeden el-Heytemî‘nin kaybettiği ilk eserin bazı nüshalarının Ġslam dünyasına

yayıldığı, bu nüshalardan bir tanesinin de salih zatın eliyle Ġstanbul‘a doğru yola çıktığı

anlaĢılmaktadır. Ġstanbul‘a giden bu nüshanın veya bu nüshadan çoğaltılmıĢ baĢka nüshaların

günümüze ulaĢmıĢ olma ihtimalini dikkate alarak kayıp eserin peĢine düĢtük. Ġstanbul‘daki

kütüphanelerdeki el-Hayrâtü‟l-hisân nüshalarının bir listesini çıkardık. Süleymaniye,

Nuruosmaniye ve Beyazıt Devlet Kütüphanelerindeki bu nüshaları kontrol ettiğimizde

Süleymaniye Kütüphanesi, Laleli Koleksiyonu, nr: 2347‘de kayıtlı mecmuanın 53b-73

a nolu

varaklarında bulunan nüsha ile Nuruosmaniye Kütüphanesi, nr: 1290‘da kayıtlı mecmuanın

36b-53

a nolu varaklarındaki nüshanın esasında el-Hayrâtü‟l-hisân olmadığı, el-Heytemî‘nin

kayıp zannedilen ilk eseri olduğunu tespit ettik.

Elimizde iki nüshası bulunan bu yazma eserin el-Heytemî‘nin kayıp bilinen ilk eseri

olduğuna dair Ģu üç delil zikredilebilir:

1. Müellif isminin baĢ tarafta ―Mekke-i MüĢerrefe‘de oturan Ahmed b. Hacer eĢ-ġâfi‗î

el-Heytemî‖ olarak zikredilmesi (el-Heytemî: 1133, 36b).

2. Yazma eserin Ebû Hanîfe‘nin hayatına dair olması. Ġbn Hacer‘in bu alanda el-

Hayrâtü‟l-hisân ve kayıp bilinen ilk eser haricinde bir kitap yazdığını bilinmemektedir. Bu

nüshaların içeriğinin el-Hayrâtü‟l-hisân‘dan farklı olması, ilk eser olduğunu göstermektedir.

3. Yazma eserdeki yazım hikayesinin el-Hayrâtü‟l-hisân‘daki yazım hikayesi ile

mutabık olması. Yazma eserde anlatılan yazım hikayesi kısaca Ģu Ģekildedir: Ġstanbul‘da

oturan Ġlyâs b. ‗Ali2 isimli salih alim kimse 955/1548 yılında Mekke‘ye gelir. Müellif ile

tanıĢır ve onun bilgisine Ģahit olur. MiĢkâtü‟l-envâr üzerine yazdığı Ģerhin mukaddimesindeki

muhtasar Ebû Hanîfe menâkıbını görünce, imamın kıymetinin Ģeksiz Ģüphesiz herkesçe

bilinmesi için, bu bölümü müstakil bir eserde yazmasını talep eder. Böyle bir çalıĢmayı zaten

2 Müellifin kullandığı sıfatlar ve verdiği isminden hareketle bahsi geçen salih kimsenin Karamanlı Tabip Ġlyas

(v. 982/1575) olduğunu tahmin etmekteyiz. Hakkında bilgi için bkz. ‗Ali Çelebi: 1975, 456-457.

Page 5: KASTAMONU ÜNĠVERSĠTESĠ - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D263833/2017/2017_CEKERH.pdfKastamonu Üniversitesi 56 I. GiriĢ Hanefi mezhebinin kurumu imamı Eb Hanîfe‘nin hayatı

IV. ġeyh ġa‟ban-ı Velî Sempozyumu (Hanefîlik-Mâturîdîlik)

57

yıllardır el-Heytemî de yapma arzusundadır. Derhal çalıĢmaya baĢlar, MiĢkâtü‟l-envâr

Ģerhinin mukaddimesindeki ilgili bölümü özetler3 ve Ebû Hanîfe menakıbına dair ilk eserini

yazar.

Müellif hem bu ilk eserinde, hem de daha sonra yazdığı el-Hayrâtü‟l-hisân‘da ilk eseri

için bir isim belirlememiĢtir. Tebliğimizin kalan kısmında kolaylık olsun diye ilk eser için

Menâkıbü Ebî Hanîfe ismini tercih edeceğiz.

III. Eserin Tanıtımı

A. Yazarı

Müellif el-Heytemî‘nin tam adı Ebu‘l-‗Abbâs ġihâbüddîn Ahmed b. Muhammed b.

Muhammed b. ‗Ali b. Hacer el-Heytemî es-Sa‗dî el-Ensârî el-Mısrî el-Mekkî‘dir. Dedesinin

dedesi çok sessiz bir kimse olduğu için Hacer (taĢ) lakabı ile bilinmesi sebebiyle Ġbn Hacer

lakabı ile meĢhurdur. (el-‗Ayderûs: 2011, 396) Bazı kaynaklarda nisbesinin el-Heysemî

Ģeklinde kaydedilmesi (el-Gazzî: 1997, III, 101) yanlıĢtır. Doğrusu doğduğu köye nisbetle ―el-

Heytemî‖ Ģeklindedir. es-Sa‗dî ve el-Ensârî nisbeleri, Benû Sa‗d kabilesinden olması ve

soyunun ensara dayanması sebebiyledir.

909 yılının Recep ayında (Ocak 1504) Yukarı Mısır‘daki Ebu‘l-Heytem/Heyâtim

köyünde doğdu (el-‗Ayderûs: 2011, 391). Doğum tarihine dair 899/1493-4 (el-Kettânî: 1982,

I, 338) ve 911/1505-6 (el-Gazzî: 1997, III, 102) kayıtları bulunsa da el-Mu„cem‘inde es-

Süyûtî‘nin (v. 911/1505) vefatından yaklaĢık 3 yıl önce doğduğunu söylemesi (el-‗Ayderûs:

2011, 395) bu kayıtların yanlıĢ olduğunu göstermektedir.

Küçük yaĢlarında babasını kaybetti. Hafızlığını tamamladı (Ġbnü‘l-Müeyyed: 2001, III,

1370). Bakımını üstlenen ġemsüddîn eĢ-ġinnâvî ile birlikte Tanta‘ya gitti. Ahmet el-

Bedevî‘nin makamının bulunduğu yerde temel ilimleri tahsil etti. 924/1518 yılında eĢ-ġinnâvî

onu Kahire‘ye götürdü ve Ezher‘deki bir öğrencisine teslim etti. Kâdî Zekeriyyâ el-Ensârî, es-

Sünbâtî, ġihâbüddîn er-Remlî gibi Mısır‘ın meĢhur alimlerden ders alma imkanı buldu. Tefsir,

hadis, kelam, fıkıh, matematik, nahiv, sarf, meânî, beyan, mantık ve tasavvuf ilimlerinde

kendisini yetiĢtirdi. 929/1523 yılında henüz yirmi yaĢında iken talep etmediği halde hocaları

iftâ, tedris ve telif icazeti verdi (Ġbnü‘l-Müeyyed: 2001, III, 1371).

933/1527 ve 937/1531 yıllarında iki kez hac vesilesi ile Hicaz‘a gittiğinde bir müddet

Mekke‘de mücavir olarak yaĢadı. Daha sonra Mısır‘a döndü. Yazdığı bir eser kıskananlar

tarafından parçalanıp yok edilince duruma üzüldü (eĢ-ġevkânî: ts., I, 109) ve Mısır‘ı terk

ederek hac amacıyla gittiği Mekke‘ye yerleĢti (940/1534). Ömrünün kalan kısmını burada

tedris, telif ve ifta faaliyetleri ile geçirdi.

Ġbn Hacer el-Heytemî‘nin vefat tarihi konusunda kaynaklarda çok farklı bilgiler

bulunmaktadır. En ayrıntılı bilgi 23 Recep 974/3 ġubat 1567 Pazartesi günü kuĢluk vakti

Mekke‘de vefat ettiği ve Ma‗lâ kabristanına defnedildiği Ģeklindedir (Ġbnü‘l-Müeyyed: 2001,

III, 1371) ki gün ayrıntısının da isabetli olması sebebiyle kanaatimizce bu bilgi doğrudur

(Ayrıca bkz. el-‗Ayderûs: 2011, 390). Bunun haricinde 964, 970, 973, 995 yılları da vefat

tarihi olarak kaydedilmiĢtir (Ġbnü‘l-‗Ġmâd: 1986, X, 543; Ġbnü‘l-Müeyyed: 2001, III, 1373; el-

Kettânî: 1982, I, 338). Durumun böyle olmasında diğer bölgelerde yayılan asılsız haberlerin

(el-Gazzî: 1997, III, 102) etkisi olmalıdır. Necmüddîn el-Gazzî‘nin (v. 1061/1651) kaydettiği

973 rivayeti gün ayrıntısı içermesine rağmen kaydettiği tarihlerin belirttiği günlere tekabül

etmemesi sebebiyle kanaatimizce sağlam bir bilgi değildir.

BaĢta hadis, fıkıh, kelam ve tasavvuf olmak üzere birçok alanda 104 eser telif eden

(Ġbnü‘l-Müeyyed: 2001, III, 1373) el-Heytemî‘nin biyografi yazımı ile de ilgilendiği

görülmektedir. es-Süyûtî‘nin (v. 911/1505) Târihu‟l-hulefâ‘sını ihtisar etmesi, normalde hadis

eseri olan MiĢkatü‟l-Mesâbih‘i Ģerh ettiği Fethu‟l-ilâh‘ın mukaddimesinde fıkıh ve hadis

imamlarının biyografilerine sayfalarca yer vermiĢ olması (el-Heytemî: 1056, 7a-17

b) bu alana

3 Yazım hikayesinde özetleme (telhis) ifadesi bulunmasına rağmen incelemelerimiz sonunda klasik manada bir

özetlemenin olmadığını tespit ettik. Bu konuda ―Kaynakları‖ baĢlığında ayrıntılı bilgi vereceğiz.

Page 6: KASTAMONU ÜNĠVERSĠTESĠ - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D263833/2017/2017_CEKERH.pdfKastamonu Üniversitesi 56 I. GiriĢ Hanefi mezhebinin kurumu imamı Eb Hanîfe‘nin hayatı

Kastamonu Üniversitesi

58

olan meylini göstermektedir. Yukarıda da ifade ettiğimiz üzere Ebû Hanîfe‘nin hayatına dair

el-Hayrâtü‟l-hisân‘ı ve bu tebliğde tanıtmaya çalıĢacağımız Menâkıbü Ebî Hanîfe‘si biyografi

alanında verdiği eserlerdendir.

B. Ġçeriği

Ġbn Hacer el-Heytemî‘nin adeti üzere eserinin giriĢ bölümünde secilerle bezenmiĢ

süslü bir dil dikkat çekmektedir. Ardından yukarıda kısaca değindiğimiz yazım hikayesi

anlatılmıĢ, eserin fasıllardan müteĢekkil olacağı ifade edildikten sonra ana konuya giriĢ

yapılmıĢtır (el-Heytemî: 1133, 36b-37

b).

Birinci fasıl Ebû Hanîfe hakkında varid olan genel ve özel naslara ayrılmıĢtır. Müellif

bu konuda bir ayet ve bir hadise geniĢçe yer vermeyi tercih etmiĢ; bu alanda yazılan eserlerin

birçoğunda yer alan ―Ümmetim içerisinde ismi en-Nu‗mân, künyesi Ebû Hanîfe olan biri

vardır ki o ümmetimin kandilidir, o ümmetimin kandilidir, o ümmetimin kandilidir‖ ve

―Benden sonra adı en-Nu‗mân b. Sâbit, künyesi Ebû Hanîfe olan bir adam gelecek ki Allah‘ın

dini ve benim sünnetim onun eli ile ihya edilecek‖ rivayetlerini uydurma kabul ettiği için hiç

mevzubahis etmemiĢtir. Bunların yerine öncelikle Cuma Suresinin 2-4. ayetlerini zikretmiĢ; 3.

ayette geçen ―ve âharîne minhüm‖ ifadesinden kastedilenlerin kimler olduğu konusundaki

görüĢlere yer vermiĢtir. GörüĢlerden ilki ayette kastedilen kimselerin tabiin olduğudur ki Ebû

Hanîfe tabiinden olduğu için övgüye mazhar olanlar arasındadır. Bazı meĢhur sahabi ve

tabiilere atfedilen ikinci görüĢ ise bu kimselerin Acem oldukları Ģeklindedir ki Ebû Hanîfe

Farsların ulularından olduğu için yine ayetin kapsamı dahilinde olmaktadır. el-Heytemî bu

görüĢleri aktardıktan sonra muhtemel bir itiraza cevap verirken sahih hadis kaynaklarında

geçen ―Ġman/din Süreyya yıldızında (asılı) olsa Farslar/Acemler/Farslardan adamlar onu elde

eder‖ hadisini birçok kaynaktan farklı lafızlarla zikretmiĢ; Fars ve Irak ehlinin faziletine dair

rivayetlere de yer verdikten sonra bu hadislerin Ebû Hanîfe ve onun gibi olanlara

hamledilmesi gerektiğini, zira ifade edilen grup içerisinde ondan daha aliminin, mutakkisinin,

ahlaklısının… bulunmadığını ifade etmiĢtir (el-Heytemî: 1133, 37b-39

a).

Ġkinci fasıl Ebû Hanîfe‘nin nesebi hakkındadır. Müellif bu baĢlıkta nesebi hakkında

bilgiler vermiĢ, aslının hangi Ģehirden olduğuna nakillerin yanı sıra dedelerinin köle olduğuna

dair bilgiler ve bunu reddeden rivayetler zikretmiĢtir (el-Heytemî: 1133, 39a-39

b).

Çok kısa olan üçüncü fasılda sadece doğum tarihi bilgisini vermiĢtir (el-Heytemî:

1133, 39b).

Dördüncü fasılda Ebû Hanîfe‘nin faziletine dair kaynaklarda zikredilen bir menkıbe

olarak babası Sâbit‘in Hz. Ali ile görüĢmesi, bu görüĢme esnasında kendisi ve nesli hakkında

bereket duasına mazhar olması kıssasını anlatmıĢ; kıssada edilen duanın Ebû Hanîfe ve etbaı

hakkında gerçekleĢtiğini söylemiĢtir (el-Heytemî: 1133, 39b-40

a).

BeĢinci fasılda Ebû Hanîfe biyografilerinde özellikle vurgulanan bir konu ele alınmıĢ;

Ebû Hanîfe‘nin tabiinden olduğunu vurgulamak üzere görüĢtüğü sahabiler zikredilmiĢtir. Ġsmi

verilen yedi sahabiden rivayet ettiği hadislere de yer verilen fasılda Abdullah b. Ebi Cez‘den

yaptığı rivayet kronolojik açıdan eleĢtirilmiĢtir (el-Heytemî: 1133, 40a-40

b).

Altıncı fasıl hocalarına ayrılmıĢ olup yüz tane hocası olduğu ifade edilmiĢ, bu hocaları

içerisinde en çok istifade ettiği hocası Hammâd b. Ebî Süleymân‘a (v. 120/738) daha geniĢ

yer ayrılarak ilmi, ahlakı, takvası gibi özelliklerinden bahsedilmiĢtir. Hammâd‘dan yukarıya

doğru ilim silsilesinde yer alan diğer alimler hakkında da kısaca bilgi verilmiĢ, ilminin

kuvvetli bir silsile ile Hz. Peygambere dayandığına vurgu yapılmıĢtır (el-Heytemî: 1133, 40b-

41a).

Yedinci fasıl kısaca öğrencilerinden bahsetmektedir. Sayısız öğrencisinin olduğu

belirtilmekle birlikte 560 tanesinin isminin bilindiği söylenmiĢtir. Kendisinden nakille

bunlardan 36‘sının ictihad mertebesine ulaĢtığı; bu 36 öğrencinin 28‘inin kadılığa, 6‘sının

iftâya, 2‘sinin (Ebû Yûsuf ve Züfer) de hem kadılığa hem de iftaya ehil olduğu söylenmiĢtir

(el-Heytemî: 1133, 41a-41

b).

Page 7: KASTAMONU ÜNĠVERSĠTESĠ - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D263833/2017/2017_CEKERH.pdfKastamonu Üniversitesi 56 I. GiriĢ Hanefi mezhebinin kurumu imamı Eb Hanîfe‘nin hayatı

IV. ġeyh ġa‟ban-ı Velî Sempozyumu (Hanefîlik-Mâturîdîlik)

59

Ebû Hanîfe‘nin bildiği meselelere ayrılan sekizinci fasılda öncelikle altıyüzbin küsür

ve bir milyon mesele bildiğine dair rivayetler aktarılmıĢtır. Akabinde el-Heytemî bu sayıların

abartılı olduğunu düĢünen kimseler olabileceğini düĢünerek uyarıda bulunmuĢ; fıkhi

meseleleri anlamayan kimselerin bu sayıları garipseyebileceğini, ilmi incelikleriyle kavrayan

kimselerin ise bu kadar sayıda meseleyi makul göreceğini ifade etmiĢtir. Bu meseleleri

toplayan kaynaklardan da bahsetmek isteyen müellif, Ġmam ġâfi‗î‘nin (v. 204/820) Hanefi

kitaplarına olan beğenisinden ve kafir bir filozofun bu kitaplara muttali olduktan sonra

müslüman olmasından bahsettikten sonra önemli kitaplara örnekler vererek faslı sona

erdirmiĢtir (el-Heytemî: 1133, 41b).

Dokuzuncu fasıl ―Ebû Hanîfe hata etmiĢtir‖ sözüne tepki gösteren selef alimleri

hakkında olup bu fasılda sadece Ġbn Cüreyc‘ten (v. 150/767) bir nakil yapılmıĢtır. Yapılan

nakilde Ġbn Cüreyc, Ebû Hanîfe‘nin farklı alanlarda ehliyete sahip olan öğrencileri sayarak

etrafında böyle isimlerin olduğu bir kimsenin basit hata yapamayacağını ifade etmektedir (el-

Heytemî: 1133, 41b-42

a).

Kısa bir hacme sahip olan onuncu fasılda Ebû Hanîfe‘nin kendisinden hocası

Hammâd‘a (v. 120/738) daima dua ettiğini söylediği bir rivayet aktarılmıĢtır (el-Heytemî:

1133, 42a).

Onbirinci fasıl öğrencilerine olan Ģefkati ve daima onlara yol göstermesi konularına

ayrılmıĢ olup bu bağlamda iki öğrencisinden bahsedilmiĢtir. Ġlki meĢhur talebesi Ebû Yûsuf

hakkında olup Ebû Hanîfe‘nin onu ilmi bir Ģekilde uyardığına dair bir rivayet aktarılmıĢtır.

Ġkinci öğrencisi meĢhur sufi Dâvûd et-Tâî (v. 165/781) olup Ebû Hanîfe‘nin onun hakkında

söylediği bir övgü sözü aktarılmıĢtır. Akabinde Dâvûd et-Tâî gibi bir kiĢinin onun ashabından

olduğu vurgulanmıĢ, ilmi ve tasavvufi derecesini gösteren ifadeler kullanılmıĢtır (el-Heytemî:

1133, 42a-42

b).

Diğer fasıllara göre daha büyük bir hacme sahip olan onikinci fasılda ―parlak zekası,

hızlı kavrayıĢı, fetaneti, hızlı ve güzel cevap veriĢi‖ baĢlığı altında ilmini ve zekasını gösteren

onbir menkıbeye yer verilmiĢtir. Bu bağlamda harici, mutezili, dehri kimselerle olan

münazaraları; kimsenin anlayamadığı sorulara cevap vermesi, müĢkil durumda kalan

kimselere fıkha uygun çözüm yolları bulması gibi kıssalar anlatılmıĢtır (el-Heytemî: 1133,

42b-45

b).

Ferasetine ayrılmıĢ olan onüçüncü fasılda bir önceki fasıldaki menkıbelere ilaveten

yeni menkıbeler zikredilmiĢtir. Vefatından sonra çıkacağını tahmin ettiği bir yaygarayı oğluna

gizlice yaptığı vasiyeti ile önlemesi, Ebû Yûsuf‘un hastalığından kurtulacağını tahmin ederek

isabet etmesi, iki katırından birini öldüren Ģii komĢusunun hangi katırını öldürdüğünü

kestirmesi ferasetine dair zikrettiği menkıbelerdir (el-Heytemî: 1133, 45b-46

a).

Ahlakına dair fasılların ilki olan ondördüncü fasılda cömertliğine, onbeĢinci fasılda

tevazusuna, onaltıncı fasılda insanlarla olan iyi iliĢkilerine/hoĢgörüsüne, onyedinci fasılda

ibadetine, onsekinci fasılda gıybetten kaçınmasına, ondokuzuncu fasıl kamil tasavvuruna,

yirminci fasıl soğukkanlı olmasına ayrılmıĢ; bu baĢlıkları ilgilendiren çok sayıda menkıbeye

yer verilmiĢtir (el-Heytemî: 1133, 46a-48

b).

Ġlmi yönünü gösteren kısa bir fasıl olarak yirmibirinci fasılda daima ilimle meĢgul

olması konusunda iki rivayet aktarılmıĢ (el-Heytemî: 1133, 48b); yirmiikinci fasılda ise

fetvalarının ikna edici ve isabetli olması konusunda bir kıssa anlatılmıĢtır.

Yine ahlakı ile ilgili bir fasıl olan yirmiüçüncü fasılda imkanı olmasına rağmen

zahidâne bir hayat sürmesi hakkında iki nakil yapılmıĢtır (el-Heytemî: 1133, 48b).

Yirmidördüncü fasılda özellikle ticari iĢlerinde iyice araĢtırma yaptığı konusu bir

rivayet ile ele alınmıĢ, akabinde bu bağlamdan yola çıkarak Ebû Hanîfe‘nin ticaret hayatına

dair hükümleri çok gevĢettiği ithamlarına cevap vermiĢtir (el-Heytemî: 1133, 48b-49

a).

Ġctihadda en ileri dereceye ulaĢtığını konusuna ayrılan yirmibeĢinci fasılda birçoğu

çağdaĢı olan çok sayıda alimden ilminin büyüklüğüne dair sözler içeren onyedi rivayet

aktarılmıĢtır (el-Heytemî: 1133, 49a-49

b).

Page 8: KASTAMONU ÜNĠVERSĠTESĠ - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D263833/2017/2017_CEKERH.pdfKastamonu Üniversitesi 56 I. GiriĢ Hanefi mezhebinin kurumu imamı Eb Hanîfe‘nin hayatı

Kastamonu Üniversitesi

60

Ahlaki açıdan çok ileri bir mertebeye ulaĢtığına dair olan yirmialtıncı fasılda yedi

farklı kiĢiden sözler aktarılmıĢtır (el-Heytemî: 1133, 49b-50

a).

Yirmiyedinci fasıl Ebû Hanîfe‘nin hayatının sonlarında resmi görevleri kabul

etmemesi sebebiyle çektiği sıkıntıları anlatmaktadır. Bu fasılda Kufe valisi Ġbn Hübeyre ve

Abbasi halifesi Mansûr‘un teklif ettiği kadılık ve beytülmal eminliği gibi görevleri

reddetmesi; bu sebeple kırbaçlanması, hapsedilmesi, halife ile tartıĢmaları gibi konularda on

rivayet zikredilmiĢtir (el-Heytemî: 1133, 50a-51

a).

Alimlerin Ebû Hanîfe hakkındaki övgü sözleri ile faziletini ikrar etmeleri hakkında

olan yirmisekizinci fasılda konuyla alakalı yirmisekiz rivayet aktarılmıĢtır (el-Heytemî: 1133,

51a-52

b).

Son fasıl olan yirmidokuzuncu fasılda Ebû Hanîfe‘nin özelliklerini toptan sayan

rivayetlere yer verilmiĢ; bu bağlamda Ebû Yûsuf ve el-Mu‗âfâ b. ‗Ġmrân‘dan sözler

nakledilmiĢtir (el-Heytemî: 1133, 52b).

Eserin hâtimesi Ebû Hanîfe‘nin bir kerameti ile vefatına dair haberler içermektedir (el-

Heytemî: 1133, 52b-53

a).

C. Kaynakları

Yukarıda Menâkıbü Ebî Hanîfe‘nin yazım hikayesinde el-Heytemî‘nin MiĢkâtü‟l-

envâr üzerine yazdığı Ģerhin mukaddimesinde yer alan Ebû Hanîfe ile ilgili bölümü

özetleyerek eserini yazdığını ifade etmiĢtik. Ancak eserin içeriği, ilgili bölüm ile

karĢılaĢtırıldığı zaman klasik manada bir özetlemenin olmadığını söylemek mümkündür. Bu

sebeple evvela eserin temel alındığı kaynak üzerinde konuĢacak, ardından özetleme olarak

nitelenen iĢlemin mahiyetini tartıĢacak, son olarak da eserde ismi geçen diğer kaynaklardan

bahsedeceğiz.

Öncelikle ifade etmek gerekir ki MiĢkâtü‟l-envâr ismi ile meĢhur olan eser, el-

Gazzâlî‘nin (v. 505/1111) bir tasavvuf kitabıdır. el-Heytemî‘nin ―MiĢkâtü‟l-envâr üzerine

yazdığım Ģerh‖ diye bahsetmesi (el-Heytemî: 1133, 37a) sebebiyle temel aldığı bu Ģerhin el-

Gazzâlî‘nin MiĢkât‘ı üzerine yapılmıĢ bir çalıĢma olduğu akla gelmektedir. Bağdatlı Ġsmâil

PaĢa‘nın (v. 1920) kaydettiği (Bağdatlı: 1945, I, 77) bilgiden Ģerhin isminin Ġs„âfü‟l-ebrâr

ġerhu MiĢkâti‟l-envâr (ئسؼبف األثشاس ضشح ٍطنبح األّ٘اس) olduğunu öğrenmekteyiz. Ancak

Hediyyetü‟l-ârifîn‘de Ġsmail PaĢa‘nın bu Ģerh için hadis alanında ve dört cilt olduğunu

söylemesi (Bağdatlı: 1951, I, 146) eserin tasavvuf alanında olduğu önbilgimiz ile

çeliĢmektedir. Bu sebeple kataloglarda Ġs„âfü‟l-ebrâr ismiyle kayıtlı olan Beyazıt Devlet

Kütüphanesindeki dört ciltlik yazma nüshaya müracaat ettik. BaĢ tarafta müellif Ġbn Hacer el-

Heytemî eserine Ġs„âfü‟l-ebrâr bi Ģerhi MiĢkâti‟l-envâr ismini verdiğini açıkça söylemekte

(el-Heytemî: 1056, 2a) iken yazmanın unvan sayfasında eser ismi Fethu‟l-ilâh ġerhu‟l-MiĢkât

Ģeklinde geçmektedir (el-Heytemî: 1056, 1 (فزخ اإلىٔ ضشح اىَطنبح)a). Öte yandan eserin içeriği

incelendiğinde MiĢkâtü‟l-envâr Ģerhi değil, el-Hatîb et-Tebrîzî‘nin (v. 741/1340) MiĢkâtü‟l-

Mesâbîh‘i üzerine yazılmıĢ bir Ģerh olduğu görülmektedir. Hal böyle iken müellif niçin esere

Ġs„âfü‟l-ebrâr ġerhu MiĢkâti‟l-envâr ismini vermiĢtir? ġerhin bir yerinde ―Allâme muhakkik

Veliyyüddîn Muhammed b. ‗Abdillâh et-Tebrîzî‘ye ait (…) MiĢkâtü‟l-envâr…‖ ifadesini

kullanması (el-Heytemî: 1056, 2a) müellifin esasında MiĢkâtü‟l-Mesâbîh olan eserin ismini

MiĢkâtü‟l-envâr zannettiğini göstermektedir. Bu da yukarıda eserin kaynağı ile ilgili karıĢık

duruma sebep olmuĢtur.4

Kısaca özetlemek gerekirse Ġbn Hacer el-Heytemî, el-Gazzâlî‘nin MiĢkâtü‟l-envâr‘ını

değil, el-Hatîb et-Tebrîzî‘nin MiĢkâtü‟l-Mesâbîh‘ini Ģerh etmiĢtir. Ancak Ģerh ettiği eserin

adını MiĢkâtü‟l-envâr zannettiği için Ģerhine Ġs„âfü‟l-ebrâr ġerhu MiĢkâti‟l-envâr adını

vermiĢtir. Eserin bu isme sahip olması yukarıda izah ettiğimiz karıĢıklığa neden olduğu için

4 Eserin aynı isimle kayıtlı bir baĢka nüshası Musul Evkâf-i Âmme Kütüphanesinde bulunmakta olup katalogda

verilen ilk cümleleri Veliyyüddin Efendi nüshası ile aynıdır (Ahmed: 1982, I, 61). Ġsimle ilgili bilgilerin diğer

nüshalarda da olması hatanın bir nüshaya özel olmadığını, bilakis müelliften kaynaklandığını göstermektedir.

Page 9: KASTAMONU ÜNĠVERSĠTESĠ - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D263833/2017/2017_CEKERH.pdfKastamonu Üniversitesi 56 I. GiriĢ Hanefi mezhebinin kurumu imamı Eb Hanîfe‘nin hayatı

IV. ġeyh ġa‟ban-ı Velî Sempozyumu (Hanefîlik-Mâturîdîlik)

61

muhtemelen sonradan gelenler tarafından eser ismi Fethu‟l-ilâh ġerhu‟l-MiĢkât olarak

değiĢtirilmiĢ; bu sebeple yazma nüshanın unvan sayfasında da bu isim yer almıĢtır. Eseri

(Ġrlanda) Chester Beatty Kütüphanesindeki bir nüshadan Fethu‟l-ilâh ismiyle 10 cilt halinde

tahkik eden Ahmed Ferîd el-Mezîdî, müellifin isim zikrettiği yerde Ġs„âfü‟l-ebrâr ismini hiç

söylemeden parantez içinde ―Fethu‟l-ilâh fî ġerhi‟l-MiĢkât ismini verdim‖ yazmıĢ; eserin

ismiyle ilgili problemi hiç gündeme getirmemiĢtir (el-Heytemî: 2015, I, 52).

el-Heytemî‘nin telifte esas aldığı eserin Fethu‟l-ilâh olduğunu tespit ettikten sonra

yazım hikayesinde bahsi geçen Ebû Hanîfe hakkındaki bölümü, eser içeriği ile karĢılaĢtırdık.

Ġlgili bölüm 31 satırdan 2 varak kadar (13b-15

b) hacme sahip olup yaklaĢık 20 varak olan

Menâkıbü Ebî Hanîfe‘den çok daha kısadır. Ġçerik karĢılaĢtırması yapıldığı zaman Menâkıbü

Ebî Hanîfe‘deki gibi bir fasıl ayrımına gidilmeksizin bilgilerin peĢi sıra verildiği

görülmektedir. Sıralama farkının yanı sıra birçok baĢlıkta Ebû Hanîfe bölümündeki bilgiler,

Menâkıbü Ebî Hanîfe‘dekilere göre daha azdır (örneğin 5. faslı karĢılaĢtırınız el-Heytemî:

1056, 14a; el-Heytemî: 1133, 40

a-40

b). Fasılların birçoğunda verilen bilgiler ya bir cümle ile

ifade edilmiĢ, ya da genel haberler içerisinde zikredilmiĢtir. Hal böyle olunca her ne kadar

müellif özetlediğini söylese de Menâkıbü Ebî Hanîfe‘nin Fethu‟l-ilâh mukaddimesindeki Ebû

Hanîfe bölümünün klasik manada bir özeti olduğunu iddia etmek mümkün değildir. Müellifin

bahsi geçen bölümü düzenleyerek, farklı kaynaklardan da aldığı bilgilerle zenginleĢtirerek

sistemli müstakil bir eser meydana getirdiğini söylemek daha doğru olacaktır.

Son olarak eserde ismi geçen kaynaklara değinmek istiyoruz. Menâkıbü Ebî Hanîfe

küçük hacimli bir eser olduğu için eserde geçen haberlerin kahir ekseriyetinde bilginin

kaynağı belirtilmemiĢtir. Hadislerin yoğun olarak yer aldığı birinci fasılda müellifin hadisçi

kimliğinin bir yansıması olarak meĢhur hadis kaynaklarının çoğu isim verilerek kullanılmıĢtır.

Diğer bölümlerde ara ara Ahbâru Ebî Hanîfe, Târîhu Bağdâd, Tehzîbü‟l-esmâ gibi eserler

kaynak olarak zikredilmektedir (örneğin bkz. el-Heytemî: 1133, 39a, 39

b). el-Gazzâlî‘nin

5 (v.

505/1111) el-Menhûl‘ünün sonunda yer alan Ebû Hanîfe hakkında ithamların yer aldığı

bölüme reddiye olarak meĢhur Hanefi fakihi ġemsüleimme Muhammed b. ‗Abdissettâr el-

Kerderî (v. 642/1244) tarafından yazılan risale de el-Heytemî‘nin eserini yazarken sıklıkla

müracaat ettiği kaynaklardandır (bkz. el-Heytemî: 1133, 39b, 40a, 40b, 41b, 48a, 48b, 51b).

IV. TartıĢmalı Meselelerin Eserde Ele AlınıĢı

Ebû Hanîfe‘nin hayatı ve ilmi kiĢiliği üzerine söz söyleyen, eser kaleme alan herkesin

özellikle değindiği bazı hususlar vardır. Ebû Hanîfe‘ye olan sevginin veya muhalefetin en

açık Ģekilde tezahür ettiği bu hususlar, hakkında yazılan eserlerin niteliğinde belirleyici

özelliğe sahiptir. Menâkıbü Ebî Hanîfe‘yi tanıtmaya çalıĢtığımız tebliğimizin son baĢlığında

bu konulara odaklanarak eserin literatür içerisindeki yerini belirlemeye, bu tartıĢmalar

içerisinde müellifin tutumunu göstermeye ve dolayısıyla Ebû Hanîfe‘ye bakıĢını tespit etmeye

çalıĢacağız.

TartıĢılan mevzuların baĢında Ebû Hanîfe‘nin tabiinden olup olmadığı hususu

gelmektedir. Ehl-i hadisin Ebû Hanîfe‘ye yönelttiği eleĢtirilerden bir tanesi tabiin büyüklerine

olan muhalefetidir. Ebû Hanîfe ―onlar da normal insan, biz de‖ Ģeklinde kısaca ifade ettiği

usulüne göre tabiinin kavli müctehid için bağlayıcı değildir, onlara muhalefet edilebilir. Zira

kendisi de tabiin tabakasından olup onlarla fazilet bakımından eĢit mesabededir. Ehl-i hadis

taraftarlarından bazıları ise Ebû Hanîfe‘nin tabiin tabakasından olduğunu inkar etmekte, onun

hiçbir sahabi ile görüĢmediğini iddia etmektedir (el-‗Askalânî: 2002: I, 615). Bu ihtilaf Ebû

Hanîfe biyografilerine de yansımıĢ, birçok eserde onun sahabi olduğuna dair özel baĢlıklar

açılırken karĢıt görüĢte olanlar da bunu inkar eden rivayetleri ön plana çıkarmaya

çalıĢmıĢlardır.

5 el-Heytemî, el-Kerderî‘nin reddiye yazdığı risalenin müellifinin meĢhur ġafii fakihi Ebû Hâmid Muhammed el-

Gazzâlî (v. 505/1111) değil, Mahmûd el-Gazzâli isminde mutezili bir kimse olduğu iddiasındadır (el-Heytemî:

2007, 29).

Page 10: KASTAMONU ÜNĠVERSĠTESĠ - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D263833/2017/2017_CEKERH.pdfKastamonu Üniversitesi 56 I. GiriĢ Hanefi mezhebinin kurumu imamı Eb Hanîfe‘nin hayatı

Kastamonu Üniversitesi

62

el-Heytemî ise ġafii mezhebinden olmasına rağmen bu hususta ehl-i hadis tarafında

yer almamakta, Ebû Hanîfe‘nin tabiinden olduğunu ikrar etmektedir. Bu tutumunu eserin

birçok yerinde görmek mümkündür. Örneğin birinci fasılda Cuma Suresinin üçüncü ayetini

―tabiin‖ olarak tefsir eden görüĢü aktardıktan sonra Ebû Hanîfe‘nin tabiinden olduğu için

övgüye mazhar olanlar arasında olduğunu söylemiĢtir (el-Heytemî: 1133, 37b). Ġkinci faslın

hemen baĢında tabiinin büyüklerinden olduğunu tekraren ifade etmiĢ (el-Heytemî: 1133, 39a),

beĢinci faslı ise görüĢtüğü sahabilere ayırarak tabiinden olduğunu dolaylı olarak ikrar etmiĢtir

(el-Heytemî: 1133, 40a-40

b). el-Heytemî Ebû Hanîfe‘yi sadece tabiin tabakasından kabul

etmemiĢ, ayrıca bu tabakanın (ilmi bakımdan) büyüklerinden olduğunu söylemiĢ,

tabakasındaki kimselere göre faziletinin üstün olduğunu ifade etmiĢ (el-Heytemî: 1133, 48b),

bu tabakanın meĢhurlarından Katâde‘yi (v. 117/735) sorduğu sorularla sıkıĢtırması kıssasını

aktarmıĢtır (el-Heytemî: 1133, 45b). KarĢıtların dile getirdiği ―Ebû Hanîfe hiçbir sahabi ile

görüĢmemiĢtir‖ görüĢü de müellif tarafından esere alınmıĢ, ancak bu görüĢ (قٞو) Ģeklinde

tazyîf siygası ile ifade edilmiĢtir (el-Heytemî: 1133, 40a). Tüm bu bilgiler el-Heytemî‘nin bu

tartıĢmalı konuda Ebû Hanîfe taraftarlarının yanında yer aldığını göstermektedir.

Ġkinci husus Ebû Hanîfe‘yi müjdeleyen merfu rivayetler hakkındadır. Hanefiler

tarafından yazılan özellikle ilk dönem Ebû Hanîfe menâkıblarında ―Ümmetim içerisinde ismi

en-Nu‗mân, künyesi Ebû Hanîfe olan biri vardır ki o ümmetimin kandilidir, o ümmetimin

kandilidir, o ümmetimin kandilidir‖ ve ―Benden sonra adı en-Nu‗mân b. Sâbit, künyesi Ebû

Hanîfe olan bir adam gelecek ki Allah‘ın dini ve benim sünnetim onun eli ile ihya edilecek‖

lafızlarıyla iki merfu rivayet zikredilir. Bu rivayetlerin Ebû Hanîfe‘ye sarahaten delalet ettiği

ifade edilerek faziletine delil getirmek üzere birçok eserde çeĢitli tarikleriyle yer alır. el-

Heytemî ise bu konuda hocasının hocası es-Süyûtî‘nin (v. 911/1505) yolunu takip etmektedir.

Tebyîzu‟s-sahîfe adlı eserinde es-Süyûtî bu tür uydurma rivayetlere ihtiyaç olmadığını ifade

etmekte, bunların yerine ―Farslardan bir adam‖ rivayetini ön plana çıkarmaktadır (es-Süyûtî:

1990, 32-33). el-Heytemî de aynı Ģekilde bu uydurma rivayetleri hiç zikretmemiĢ, es-

Süyûtî‘nin zikrettiği hadisi farklı lafızlarıyla meĢhur hadis kaynaklarından uzun uzun

aktarmayı tercih etmiĢtir (el-Heytemî: 1133, 38a-38

b). Bu hadisi önemsediğinin bir baĢka

göstergesi olarak eserin baĢındaki hamdele ve salvelede kullandığı sıfat ifadelerinde bu

hadisten iktibaslar yapmıĢtır (el-Heytemî: 1133, 36b).

Ebû Hanîfe hakkındaki bir diğer tartıĢma konusu hadis bilgisi ve hadislere olan

yaklaĢımı noktasındadır. Ehl-i hadis genel olarak ehl-i re‘ye, özelde de en büyük imamı Ebû

Hanîfe‘ye ―hadis bilmeme, sahih hadislerle amel etmeme, hadisleri inkar etme, kıyası sahih

hadislere tercih etme, zayıf hadislerle amel etme‖ gibi ithamlarda bulunmaktadır. Buna

mukabil olarak Ebû Hanîfe taraftarları onun hadis bilgisini göstermek için rivayet ettiği

hadisleri içeren Müsnedü Ebî Hanîfe‘ler derlemiĢ; yazdıkları menâkıb eserlerinde rivayet

aldığı hocaları, rivayet aktardığı öğrencileri, hadislerle amel konusunda ne kadar titiz

olduğunu gösteren özel baĢlıklara yer vermiĢtir (Ayrıntılı bilgi için bkz. Çeker: 2016, 331-

332).

ġafii mezhebine müntesip olan müellif el-Heytemî‘nin Ebû Hanîfe‘nin hadis bilgisi ve

hadise yaklaĢımı konusundaki tartıĢmalarda taraf olmadığı dikkat çekmektedir. Eserinde hadis

bilgisi ve hadislerle amel konusuna girmemiĢ, muhaliflerinin iddialarını veya taraftarlarının

savunmalarını dile getirmekten kaçınmıĢtır. Sadece hocaları ve öğrencileri konusunda üç ayrı

baĢlık zikretmiĢtir. Ancak bu baĢlıklarda yer verdiği isimlerin hadisçi kimliği ile

bilinmemeleri sebebiyle tartıĢmalara katkı sağlayıcı nitelikte olmadığını söylemek

mümkündür. Eserin bir yerinde Ebû Hanîfe‘nin keyfi davranmadığı, delillere göre hareket

ettiğini söylemesinden (el-Heytemî: 1133, 48b-49

a) hareketle muarızlarının ithamlarına

mesafeli olduğu söylenebilmektedir.

Ebû Hanîfe hakkında muhaliflerinin açtığı bir diğer tartıĢma da Ģia veya mürcie gibi

bidat fırkalara mensubiyeti hakkındadır. Hadis usulüne göre bidat fırkaya mensup olanın

rivayetlerinin zayıf olması tartıĢmayı gündemde tutmuĢ; muhaliflerin bu iddialarına karĢı Ebû

Hanîfe‘nin itikadi görüĢleri müstakil baĢlıklarda ele alınmıĢ, bid‘î gruplarla yaptığı

Page 11: KASTAMONU ÜNĠVERSĠTESĠ - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D263833/2017/2017_CEKERH.pdfKastamonu Üniversitesi 56 I. GiriĢ Hanefi mezhebinin kurumu imamı Eb Hanîfe‘nin hayatı

IV. ġeyh ġa‟ban-ı Velî Sempozyumu (Hanefîlik-Mâturîdîlik)

63

tartıĢmalara özellikle yer verilmiĢtir (Bkz. Çeker: 2016, 333). el-Heytemî‘nin Menâkıbü Ebî

Hanîfe‘sinde itikadi görüĢlere müstakil baĢlık açılmamakla birlikte zeka ve ferasetini gösteren

baĢlıklarda ehl-i bidat ile olan tartıĢmalarını içeren menkıbelerine yer verilmiĢtir. Bu

kapsamda harici, mutezili, dehri kimselerle olan münazaraları ile Ģii komĢusunun Hz. Ömer

nefretinden dem vurduğu menkıbesi örnek olarak zikredilebilir (el-Heytemî: 1133, 43a, 43

b,

46a). Bu bilgiler el-Heytemî‘nin Ebû Hanîfe hakkındaki bidat ithamlarına meyletmediğini

göstermektedir.

Eserin geneline bakıldığı zaman rahatlıkla ifade edilebilir ki müellif, farklı bir

mezhebin imamı olmasına rağmen Ebû Hanîfe‘yi sevmekte, onun ilmi mertebesini ikrar

etmekte, ―hidayet ve kurtuluĢ imamları‖ olarak nitelediği Ebû Hanîfe ile diğer imamlara olan

sevgisi sayesinde onların grubuna dahil olmayı ummaktadır (el-Heytemî: 1133, 39a). Bu

sevginin temelinde müellifin mezhep taassubundan uzak yapısının etkisi muhakkaktır.

Menâkıbü Ebî Hanîfe‘sinde de okuyucuları taassuba karĢı uyarmıĢ, ―asabiyetin en küçük

miktarını bile içinde tutmaktan sakın; çünkü taassub ile kiĢi zelil olur, dipsiz çukura veya

süslü çirkinliklere düĢer‖ diyerek ilim taliplerini bu kötü tutumdan sakındırmıĢtır (el-Heytemî:

1133, 39a).

V. Kaynaklar

Ahmed Sâlim ‗Abdürrezzâk, Fihrisü mahtûtâti Mektebeti‟l-Evkâfi‟l-„âmme fi‟l-Mûsıl,

Musul 1982, I-IX.

‗Ali Çelebi, ‗Ali b. Bâlî el-Aydînî (v. 992/1584), el-„Ġkdü‟l-manzûm fî zikri efâdıli‟r-

Rûm (eĢ-ġekâiku‟n-Nu„mâniyye ile birlikte), Dâru‘l-Kitâbi‘l-Arabî, Beyrut 1975.

el-‗Askalânî, Ġbn Hacer Ebu‘l-Fadl ġihâbüddîn Ahmed b. ‗Ali (v. 852/1449), Lisânü‟l-

mîzân (nĢr. Abdülfettâh Ebû Gudde), Mektebetü‘l-Matbûati‘l-Ġslâmiyye - Dâru‘l-BeĢâiri‘l-

Ġslâmiyye, Beyrut 2002, I-X.

el-‗Ayderûs, ‗Abdülkâdir b. ġeyh b. ‗Abdillâh el-Hüseynî el-Yemenî el-Hindî (v.

1038/1628), en-Nûru‟s-sâfir „an ahbâri‟l-karni‟l-„âĢir (thk. Ahmed Halû - Mahmûd el-

Arnavût - Ekrem el-BûĢî), Dâru Sâdır, Beyrut 2011.

Bağdatlı Ġsmail PaĢa (v. 1920), Hediyyetü‟l-„ârifîn esmâü‟l-müellifîn ve âsâru‟l-

musannifîn (nĢr. Rıfat Bilge - Mahmud Kemal Ġnal), Milli Eğitim Basımevi, Ġstanbul 1951, I-

II.

-------------------------------------, Îzâhu‟l-meknûn fi‟z-zeyl âlâ KeĢfi‟z-zünûn „an

esâmi‟l-kütüb ve‟l-fünûn (nĢr. Mehmet ġerafeddin Yaltkaya - Kilisli Rıfat Bilge), Milli Eğitim

Basımevi, Ġstanbul 1945, I-II.

Çeker, Huzeyfe, Hanefi Mezhebinde Biyografi Geleneği, BasılmamıĢ doktora tezi,

Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya 2016.

el-Gazzî, Ebu‘l-Mekârim Necmüddîn Muhammed b. Muhammed ed-DimeĢkî (v.

1061/1651), el-Kevâkibü‟s-sâira bi a„yâni‟l-mieti‟l-„âĢira (nĢr. Halîl el-Mensûr), Dâru‘l-

Kütübi‘l-ilmiyye, Beyrut 1997, I-III.

el-Heytemî, Ġbn Hacer Ebu‘l-‗Abbâs ġihâbüddîn Ahmed b. Muhammed el-Vâilî es-

Sa‗dî (v. 947/1567), Fethu‟l-ilâh fî ġerhi‟l-MiĢkât (katalogda eser ismi Ġs„âfü‟l-ebrâr bi ġerhi

MiĢkâti‟l-envâr Ģeklinde), Beyazıt Devlet Kütüphanesi, Veliyyüddin Efendi Koleksiyonu, no:

737, istinsah tarihi: 1056.

--------------, Fethu‟l-ilâh fî ġerhi‟l-MiĢkât (thk. Ahmed Ferîd el-Mezîdî), Dâru‘l-

Kütübi‘l-ilmiyye, Beyrut 2015, I-X.

--------------, el-Hayrâtü‟l-hisân fî menâkıbi‟l-Ġmâmi‟l-A„zam Ebî Hanîfe en-Nu„mân

(nĢr. Abdülkerîm Mûsâ el-Humeymîd), Dâru‘l-Hüdâ ve‘r-reĢâd, byy. 2007.

--------------, Menâkıbü Ebî Hanîfe, Nuruosmaniye Kütüphanesi, no: 1290, vr. 36b-53

a,

istinsah tarihi: 1133.

Page 12: KASTAMONU ÜNĠVERSĠTESĠ - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D263833/2017/2017_CEKERH.pdfKastamonu Üniversitesi 56 I. GiriĢ Hanefi mezhebinin kurumu imamı Eb Hanîfe‘nin hayatı

Kastamonu Üniversitesi

64

Ġbnü‘l-‗Ġmâd, Ebu‘l-Felâh ‗Abdülhay b. Ahmed es-Sâlihî el-Hanbelî (v. 1089/1679),

ġezerâtü‟z-zeheb fî ahbâri men zeheb (thk. Mahmûd el-Arnavût – Abdülkâdir el-Arnavût),

Dâru Ġbn Kesir, Beyrut 1986, I-X.

Ġbnü‘l-Müeyyed billâh, Ġbrâhîm b. el-Kâsım (v. 1152/1739), Bülûğu‟l-murâd ilâ

ma„rifeti‟l-isnâd (Tabakâtü‟z-Zeydiyyeti‟l-kübrâ - el-kısmü‟s-sâlis ismi ile) (thk. Abdüsselâm

b. Abbâs el-Vecîh), Müessesetü‘l-Ġmâm Zeyd b. Ali es-sekâfiyye, Amman 2001, I-III.

el-Kettânî, Muhammed ‗Abdülhayy b. ‗Abdilkebîr el-Ġdrisî (v. 1962), Fihrisü‟l-fehâris

ve‟l-esbât ve mu„cemü‟l-me„âcim ve‟l-meĢyehât ve‟l-müselselât (nĢr. Ġhsân Abbâs), Dâru‘l-

Garbi‘l-Ġslâmî, Beyrut 1982, I-III.

es-Süyûtî, Ebu‘l-Fadl Celâlüddîn Abdurrahmân b. Ebî Bekr (v. 911/1505), Tebyîzu‟s-

sahîfe bi menâkıbi Ebî Hanîfe (thk. Mahmûd Muhammed Mahmûd Hasen Nessâr), Dâru‘l-

Kütübi‘l-ilmiyye, Beyrut 1990.

eĢ-ġevkânî, Ebû ‗Abdillâh Muhammed b. ‗Ali es-San‗ânî el-Yemenî (v. 1250/1834),

el-Bedru‟t-tâli„ bi mehâsini men ba„de‟l-karni‟s-sâbi„, Dâru‘l-Kitâbi‘l-Ġslâmî, Kahire ts.