2
1.Ulusal Yükseliş (Atatürk) Anıtı 1964 yılında heykeltıraş Hüseyin Gezer tarafından yapılanbu heykeller kompozisyonu, kurtuluşu ve çağdaş cumhuriyeti temsil etmektedir. Anıt, 6 metre yüksekliğindedir ve yapımında 12 ton bronz kullanılmıştır. Kaidesi, figürlerle birlikte bir anlatım bütünlüğü oluşturacak biçimde inşa edilmiştir. 2.Zincirkıran Mehmet Bey Türbesi 1377 yılında Mubariziddin Mehmet Bey’in oğlu Ali için inşa edilmiştir. Türbe kapısının üst kısmında taştan oyulmuş kulp görünümünde bir parça bulunmaktadır. Bunun, türbenin sahibi Mübariziddin Mehmet Bey’in, Antalya’da Lusignanlar’ın (1361-1373) hakimiyetine son verişi sırasında gösterdiği başarı nedeniyle kendisine yakıştırılan “Zincirkıran” lakabının sembolik bir ifadesi olduğu düşünülmektedir. Anıtın kitabesinde ise şöyle yazmaktadır: “Bu yok olacaktır. Yalnız Allah dışında. Bu şerefli kubbenin inşaını Büyük Emir, alimlerin ve fakirlerin koruyucusu, Devletin, Dünyanın ve Dinin cengaveri Yunus Bey oğlu Mahmud oğlu Mehmet emretti. (Allah) mülkünü kalıcı kılsın. (Karin-i eşref) merhum ve masum Emirzade Ali, Allah türbesini nurlandırsın sene 779 Şaban aynın sonlarında (M. 1377 Aralık ayı sonları)”. 3.Kale Kapısı Eski kentin karaya açılan ana kapısıdır. Doğu, batı ve kuzey yönlerinden kente gelen yollar bu kapıda son bulmaktaydı. İlk olarak, 1207 ve 1216 yıllarındaki kuşatmalar dolayısıyla, İbn Bibi tarafından anılan kapı, II. Mahmut Dönemi’nde (1808-1839) onarım görmüştür. Pazar Kapısı, Çarşı Kapısı, Kapıağzı olarak da adlandırılır (Evliya Çelebi, Varoş Kapısı diye anar). Ön sur ve arka surda yer alan çifte kapılardan içteki kuleli kapı, 1910 yılından önce yıkılmıştır. 4.Attalos Heykeli 2004 yılında Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından Heykeltıraş Meretguly Öwezov’a yaptırılmıştır. Heykel M.Ö. 158 yılında Attaleia kentini kurduran Bergama Kralı II. Attalos için Berlin Pergamon Museum’da bulunan bir Attalos heykeli gövdesi ile ayrı bir Attalos başından örnek alınarak tasarlanmıştır. Heykel kare planlı bir kaide üzerinde durmaktadır ve 2.60 metre yüksekliğindedir. 5.Saat Kulesi II. Abdülhamit Dönemi’nde yaptırıldığı tahmin edilen Saat Kulesi, beşgen planlı Bizans kulesi üzerine oturmaktadır ve Roma Dönemi sur duvarına yaslanmış durumdadır. 1942 yılına kadar Saat Kulesi’nin üzerinin soğanbaşı şeklinde bir kubbe ile örtülü olduğu bilinmektedir. Bugün kulenin en üstünde dört cepheli, beşerli diş sırası yer almaktadır. 1930’da ve 1967’de onarım gören kulenin dört cephesinde birer yuvarlak saat bulunmaktadır. Saat kadranları ve saatleri daha sonra elektronik saat takılarak yenilenmiştir. 6.Tekeli Mehmet Paşa Cami 1606-1616 yılları arasında Tekeli Mehmet Paşa tarafından inşa ettirilmiştir. 1850, 1952 ve 1971 yıllarında onarım görmüştür. Kareye yakın plan üzerindeki alt bölümü moloz taştan, üst bölümü ise kesme taştan inşa edilmiştir. Merkezi büyük kubbe, doğu ve batı cephelerinde ikişer yarım kubbeyle desteklenmiştir. Caminin kuzey tarafı üç küçük kubbe ile örtülü olup caminin doğu, batı ve kuzey cephelerinde birer giriş kapısı vardır. Caminin mihrabı mukarnaslıdır ve etrafı silme çerçevelidir. Minberi mermerden, minaresi ise kesme taştan inşa edilmiştir. 7.İmaret Medresesi 13. yüzyıl ortalarında inşa edildiği tahmin edilmektedir. 1930 ve 1995 yıllarında onarım görmüştür. Yivli Minare Külliyesi içinde yer alan İmaret (Selçuklu) Medresesi iç avlulu ve dört eyvanlıdır. Anıtsal taç kapısı, mukarnaslı ve yarım kubbelidir. Dikdörtgen bir niş içinde bulunan kitabesinin okunabilen bölümlerinde: “Yüceliği ve iyiliğinden dolayı Allah’a hamdolsun. Bu binanın yapılmasını Sultan… Yüce Sultan, Allahın (ye- ryüzündeki) gölgesi (nin) devletli günlerinde Yüce Allaha muhtaç Emir…” yazmaktadır. 8.Atabey Armağan Medresesi Selçuklu Dönemi’nde, 1239 yılında, Atabey Armağan tarafından inşa ettirilmiştir. Günümüze sadece giriş kapısı ve bu kapının iki yanındaki beden duvarlarından kalıntılar ulaşmıştır. Giriş kapısı basık kemerlidir. Kapı yanlarındaki bordürler üzerinde alçak kabartma tekniğinde zikzak ve yarım yıldızlardan oluşan geometrik işlemeler bulunmaktadır. Kapının üst tarafındaki niş içerisinde bulunan kitabede: “Mülk yalnızca Allah’ındır. Bu mübarek medresenin yapılmasını, Yüce Sultan, Allah’ın yeryüzündeki gölgesi, Dünyanın ve Dinin yardımcısı, fetih babası, Keykubat oğlu Keyhüsrev’in (Emir’ül-müminin ortağı) Allah saltanatını kalıcı kılsın, devletinde, zayıf kul Rabbinin rahmetine muhtaç Atabey Armağan emretti sene 637 (M. 1239-40)” yazmaktadır. 9.Yivli Minare ve Ulu (Yivli Minare) Cami Antalya’nın başlıca sembollerinden biri olan Yivli Minare, stilistik sebeplerden dolayı, I. Alaaddin Keykubat’a atfedilir. 1953, 1961 ve 1973 yıllarında onarım görmüştür. Minarenin ana yapım malzemesi tuğla ve Horasan harcıdır. Şerefesine 90 basamakla çıkılan minare 38 metre yüksekliktedir ve mavi renkli çinilerle süslenmiştir. Yapının pabuç bölümünün doğu yüzündeki bir niş içinde bulunan kitabede: “Bu mübarek uğurlu yapıyı, Ulu Sultan, Dünya’nın ve Din’in Yücesi, karanın ve iki denizin Sultanı, şehid Sultan Keyhüsrev oğlu Keykubat… resmetti (çizdi)” yazmaktadır. Ancak söz konusu kitabenin bu yapıya ait olup olmadığı tartışmalıdır. Bazı araştırmacılar caminin bulunduğu alanda daha önceden bir kilisenin var olduğunu ve bu kilisenin Selçuklu Dönemi’nde camiye çevrildiğini dile getirmektedir. Lusignan hakimiyeti sırasında tahrip edilen cami, 1373’te, Hamidoğulları’ndan Muhammed Bey tarafından mimar Balaban el-Tavaşi’ye yeniden inşa ettirilmiştir. Kubbeleri, birbirine çapraz kemerlerle bağlanmış 12 antik sütun taşımaktadır. Kuzey-güney doğrultusunda hafif çarpık dikdörtgen bir planı olan cami kıble istikametini tam karşılamaz. Duvar örgüsünde Bizans Dönemi’ne ait mimari parçalar kullanılmıştır. Doğu kapısı üzerindeki kitabesinde: “Esirgeyen ve bağışlayan Yüce Tanrının adıyla. Allah’ın ihsanı ve güzel lütuflarından sonra, Yüce Allah’ın isteği ve yine O’nun yardımı hasıl olunca Antalya şehri feth olundu ve bu mübarek cami bina edildi ve yenilendi. Allah’ın hediyesine şükran. Büyük Emir, Sahiller Sultanı, Devletin ve Dinin cengaveri Yunus oğlu Mahmud oğlu Muhammed. Allah mül- künü kalıcı kılsın 21 Zilkade sene 774 (21 Mayıs 1373) mimar Balaban el-Tavaşi” yazmaktadır. Antalya Müzesi 1934-1972 yılları arasında bu yapıda faaliyet göstermiştir. 10.Nigar Hatun Türbesi Osmanlı Sultanı II. Bayezid’in eşi ve Şehzade Korkud’un annesi Nigar Hatun adına inşa edilmiştir. Yivli Minare Külliyesi içinde bulunmaktadır. Kırma taş ve devşirme malzemeden örülen yapı altıgen gövdeli olup, içten kubbe ve dıştan alaturka kiremitli piramidal bir çatı ile örtülüdür. Türbenin içerisinde, üzeri açık mermer bir lahit bulunmaktadır. Lahdin baş ve ayak taraflarındaki üçer satırlık kitabede şunlar yazılıdır: “Bayezid Han oğlu Sultan Korkut’un annesi, Abdullah kızı, mübarek ramazan ayında Allah’ın rahmetine intikal eden merhum Nigar Hatun’un kabri sene 908 (M. 1502)”. 11.Mevlevihane (Güzel Sanatlar Galerisi)1225 yılında inşa edilmiştir. 1955 ve 1984 yıllarında onarım görmüştür. Doğu-batı istikametinde dikdörtgen planlı bir yapıdır. Bina iki katlı olup giriş kapısı güney cephesindedir. Kubbeli ana mekanın kuzey tarafında üç, batısında da iki küçük oda bulunmaktadır. Kubbeli mekanın kuzeybatısında bulunan bir merdivenle üst kata çıkılmaktadır. Üst katın kuzey ve batı kanatlarında ikişer oda vardır. Geçmişte Mevlevihane olarak işlev gören bu yapı Teke Beyliği zamanında kütüphane olarak da kullanılmıştır. Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin görüşlerini benimseyen Mevlevilerin zikir ve devran ayinlerini gerçekleştirmek için kullandıkları yapı, günümüzde Devlet Güzel Sanatlar Galerisi olarak kullanılmaktadır. 12.Karatay Medresesi 1250 yılında saltanat naibi Celaleddin Karatay tarafından inşa ettirilmiştir. 2006 yılında restore edilen medresesinin ayakta kalan en önemli parçası anıtsal taç kapısıdır. Taç kapının en dışında geometrik ve geçmeli yarım yıldız frizi, orta kısmında ise altı köşeli yıldız ve yaprak rozetleri olan geometrik ve geçmeli yıldız frizi bulunmaktadır. Kapı kemerinin üzengisinin sağında kabartma bir rozet vardır. Medresenin kuzey ve güney cepheleri tahrip olmuştur. Kapı kemerinin üzerindeki sivri kemerli niş içinde bulunan kitabesinde şöyle yazmaktadır: “Ondan, Onunla yardım isteriz. Esirgeyen ve bağışlayan Yüce Tanrının adıyla, Bu mübarek Dar’üs-sülehanın yapılması, Yüce Sultan, Ulu Şahlar Şahı, Allahın yeryüzündeki gölgesi, milletlerin dizginlerinin sahibi, Arap ve Acem Sultanlarının Sultanı, Dünya’nın ve Din’in kudreti, İslam’ın ve Müslümanların yardımı (cısı), fetih babası, Keykubad oğlu Keyhüsrev oğlu Keykavus’un (Emir’ül-müminin burhanı) devlet (li günlerinde) tamamlandı sene 648 (M. 1250-51)”. 13- Ahi Kızı Mescidi 14. yüzyılda inşa edilmiştir. 1955 ve 2001 yıllarında onarım görmüştür. Kare planlı olup kapı ve pencere kenarları kesme taş, duvarları moloz taştan inşa edilmiş, tek kubbeli kübik bir mescittir. Yapıya kuzeyden sivri kemerli bir kapı ile girilmekte- dir. Mescidin kuzey kenarında kadınlar mahfili bulunmaktadır. Mihrap nişi kıble duvarı içinde olup yuvarlak kemerlidir. Mescidin kuzeybatı çaprazında da Ahi Kızı’nın türbesi yer almaktadır. 14- Oyuncak Müzesi Antalya Oyuncak Müzesi 23 Nisan 2011 tarihinde Antalya Büyükşehir Belediyesince araştırmacı yazar Sunay Akın danışmanlığında açıldı. Müze, Kaleiçi Yat Limanı’nda yaklaşık 650 m2 lik bir alanda yer almaktadır. Antalya Oyuncak Müzesi’nde Almanya, ABD, Rusya, Japonya, Türkiye gibi bir çok ülkeden yaklaşık 3 bin oyuncak yer almaktadır. 1870 – 1980 yılları arasında üretilen bu oyuncaklar 10 ayrı bölümde sergilenmektedir. Müzenin atölyeleri için 2 katlı bir binası ve 500 kişilik amfitiyatrosu vardır. 15- Kırk Merdivenler Venedikliler tarafından yapıldığı tahmin edilmektedir. Yat Limanı’nın doğusundaki kent surunun içinden limana inen bu merdivenin Osmanlı Dönemi’nde var olduğu bilinen kapısı daha sonra yıkılmıştır. 16- Kent Surları Kent surları, Yat Limanı ve Kaleiçi’ni bir at nalı biçiminde çevrelemektedir. Surlar, M.Ö. 2. yüzyıldan günümüze uzanan iki bin yılı aşkın bir yapı tarihine sahiptir. Yat Limanı’nı kuzeyden çeviren surlar kenti denizden gelecek saldırılara karşı korumak için yapılmıştır. Bizans Dönemi’nde, Arap akınları nedeniyle onarılmış ve surların dışına, ön sur ve hendekler inşa edilmiştir. Kent 1207 yılında Selçuklu egemenliğine girince, surlara, yapılış nedeni tartışmalı bir dizi iç sur eklenmiştir. Hellenistik Dönem surlarından günümüze çok az kalıntı ulaşmıştır. Roma Dönemi’nde, Hadrianus Kapısı’nın güneyindeki Iulia Sancta Kulesi ve kent surlarının kuzeydoğu bölümü inşa edilmiştir. Hadrianus Kapısı’ndan güneye doğru uzanan ve Yenikapı mevkiinden batıya doğru kıvrılıp Hıdırlık Kulesi’ne bağlanan sur hattının, içerisinde kullanılan devşirme malzemeden dolayı, Geç Roma-Erken Bizans Dönemi’nde (4. ya da 5. yüzyıl) inşa edildiği düşünülmektedir. Yenikapı yakınındaki duvarda ters yerleştirilmiş iki Eski Yunanca yazılı bloğun kullanılmış olması, buranın daha sonraki dönemlerde onarıldığını göstermektedir. Antalya Müzesi’nde korunan, Drungarios Stephanos, İmparator VI. Leon, VII. Konstantin ve annesi Zoe’ye ait yazıtlardan, surların 909-916 yılları arasında önemli ölçüde onarım gördüğü ve ikinci bir surla kuvvetlendirildiği anlaşılmaktadır. Ön sur kalıntıları bugün, İmaret Cami ile Atatürk Bulvarı arasında ve Yenikapı mevkiine varmadan yol üstünde gözlemlenebilmektedir. Surlar üzerinde sık aralıklarla 60’tan fazla kule bulunduğu bilinmektedir (Evliya Çelebi 80 kule saydığını söylemektedir). Selçuklular’dan itibaren 19. yüzyıl başlarına kadar surların tamamlanma ve onarım süreci devam etmiştir. Surların çeşitli dönemlerdeki onarımlarında kullanılan malze- menin bir bölümünün Phaselis’ten getirildiği tahmin edilmektedir. Surların önemli bir bölümü, 1930’lu yıllarda, Kaleiçi’nin surlardan dolayı rüzgar alamadığı gerekçesiyle Belediye kararıyla yıktırılmıştır. 17- Uzun Çarşı (Fetih) Kitabesi Yerli halkın 1212 yılında ayaklanmasıyla Selçuklu egemenliğinden çıkan Antalya’nın, I. İzzettin Keykavus tarafından tekrar ele geçirilmesi üzerine yazılmış olan fetihna- medir. Sütunların yuvarlak alt yüzeylerine yazılan Arapça kita- beler, Liman Kapısı’ndan başlayarak Uzun Çarşı Sokak boyunca devam eden surlara yerleştirilmiştir. Fetihname 42 parçadan oluşmaktadır ve bunların 26 tanesi yerindedir. Kitabenin ilk bölümünde, Kelime-i Şahadet ve Antalya’nın yeniden fethinin Allah’ın yardımıyla gerçekleştiği yazılıdır. İkinci bölümde, fethin gerekçesi anlatılmakta, Sultan Gıyasettin Keyhüsrev’in Antalya’yı daha önce ele geçirdiğinden ve onun ölümünden sonra yerli halkın ayaklanarak inançsızlığa geri döndüğünden bahsedilmekte ve Antalya’nın ikinci fatihi İzzettin Keykavus’un unvanları sıralanmaktadır. Kitabenin devamında Antalya’nın kuşatılmasıyla ilgili bilgiler ve fethin tarihi verilmektedir. Son bölümde ise kuşatma sırasında tahrip olan kalelerin onarımı için Sultan’ın verdiği emir ve yardımından dolayı Allah’a bir kez daha şükran ifadeleri yer almaktadır. 18- İskele Mescidi Mescidin kitabesinde, 1903 yılında Teke Mutasarrıfı Bedirhan Paşazadelerden Kenan Paşa tarafından, “ahalinin büyük ianesi ile” kesme taştan inşa edildiği belirtilmektedir. 1952 yılında büyük bir onarım görmüştür. Mescit, altı destek direği ve bunları birbirine bağlayan basık kemerler üzerine kesme taştan inşa edilmiş olup, altıgen bir plana sahiptir ve kiremit kaplı piramidal bir çatı ile örtülüdür. Mescidin bir minberi bulunmamaktadır, ahşap ve silindirik gövdeli minaresi kuzeybatı cephededir ve külahını, şerefe korkulukları taşımaktadır. Zemin katın altından geçen ve doğal bir kaynaktan gelen suyun, geçmişte, şadırvanda kullanıldığı tahmin edilmektedir. Kentteki ilk yerleşimin bu bölgede oluş nedenlerinden birinin de bu kaynak olduğu iddia edilmektedir. 19- Yat Limanı (İskele) Kent kurulmadan önce bu bölgede Korykos adlı bir köy bulunmaktaydı. Antalya kenti bu liman çevresinde kurulmuştur. İlk kez Hellenistik Dönem’de inşa edilmiş olan Antalya Limanı, yarım daire biçiminde doğal bir limandır. Liman girişi 110 metre genişliğindedir. Mevcut dalgakıranlar muhtemelen Hellenistik Dönem’de inşa edilmiş olan duvar kalıntıları üzerine yapılmıştır. Geçmişte liman girişinin her iki tarafında birer kule bulunmaktaydı; bunlardan birinin deniz feneri olarak kullanılmış olabileceği düşünülmektedir. Liman kuleleri arasında da bir zincir bulunuyordu. Papalık Donanması, 1472 yılında, papalık armasını dalgakıran kuleleri üzerine dikmiş ve dönüşte liman zincirini, Roma’da Papa’ya vermek için zafer ganimeti olarak yanına almıştır. Zincir şu yazıtı taşımaktaydı: “Donanma komutanı Kardinal Oliverius Caraffa, Smyrna’dan sonra Asya’nın Satalia (Adalya) kentinin limanını ele geçirdikten ve de zinciri zorla söktükten sonra, o zinciri oradan alıp Papa’ya götürdü ve onu bazilikanın çift kanatlı kapısının üzerine astı”. Piri Reis de 1521 yılında, iki kule arasında zincir olduğunu aktarmaktadır. Evliya Çelebi, limanı, kendi çağının gemileri için, 200 gemi girebilen bir liman olarak tarif eder. Limanda, 20. yüzyılın ikinci yarısına kadar gemi inşası da yapılmaktaydı. 1978’de yeni limanın resmen açılışıyla, İskele, ticaret limanı işlevini kaybetmiştir. 1974 yılında başlanan Yat Limanı Restorasyon Projesi kamu tarafından gerçekleştirilen geniş kapsamlı kentsel çevre koruma projelerinin ilk örneklerinden biridir ve bu projeyle Yat Limanı, 1984 yılında, Uluslararası Altın Elma Ödülü’nü almıştır. 20- Ahi Yusuf Cami 1249-50 yıllarında Ahi Yusuf tarafından inşa ettirilmiş ve 1992 ile 2008 yıllarında onarım görmüştür. Cami ve türbenin yapımında moloz taş kullanılmıştır. İki katlı olarak inşa edilmiş olan türbe, camiye bir duvarla birleştirilmiştir. Türbenin alt katı mezar odası, üst katı ise zaviyedir. Mezar odasındaki sanduka Ahi Yusuf’a aittir. Cami ile türbe arasındaki boşlukta üç mezar bulunmaktadır. Bu mezarlardan ikisi kitabelidir. Birinci mezarın kitabesi, mezarın 1835’te ölen Alaiyeli Yusuf Kaptan’a, ikinci mezarın kitabesi ise mezarın 1859’da ölen Ali Mahlis Efendi’nin hanımı Nefise Hatun’a ait olduğunu anlatmaktadır. Bu kitabelerin dışında Ahi Yusuf Cami’nin yapımı için yazılmış olan kitabede: “Bu mübarek cami (nin yapılması) 647 (M. 1249-50) senesi aylarında emredildi” yazmaktadır. 21- Balık Pazarı Hamamı 13. yüzyılda yapıldığı tahmin edilen yapının erkekler bölümü iki büyük, dört küçük filgözü kubbeyle örtülüdür. İç mekan soyunmalık, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden oluşmaktadır. 2000’li yıllara duvarlarının bir kısmı yıkılmış ve birkaç kubbesi çökmüş olarak gelen hamam, yakın zaman önce onarım görmüştür ve günümüzde de hamam olarak kullanılan yapıya bu esnada düz dam örtülü, betonarme bir kadınlar bölümü eklenmiştir. 22- Hıdırlık Kulesi Kare planlı bir podyum kaidesinden oluşan iki katlı mezar binasının M.S. 1. veya 2. yüzyılda inşa edildiği tahmin edilmektedir. Üst kısmı yuvarlak formludur. Podyumdaki kapı, büyük ve geniş iç odaya girişi sağlamaktadır. Kapının her iki kenarındaki fasces (balta) sayısının on iki oluşu, mezarın konsül mertebesine ulaşmış birisine ait olduğunu göstermektedir. Mezarın genel formu, Küçük Asya’dan çok Roma kentinde yaptırılan yuvarlak mezarlarla paralellik gösterir. Anıt mezar için yapılan ayrıntılı çalışmalar sonucunda, mezarın, Küçük Asya’daki tek örnek olduğu tespit edilmiştir. Roma İmparatorluk Dönemi’nde mezar olarak inşa edilen yapı, Erken Bizans Dönemi’nde kentin savunma kulelerinden biri haline getirilmiş ve üst katında bulunan burçlar, yapının kule olarak adlandırılmasına neden olmuştur. Evliya Çelebi de bu kuleyi “Kız Kulesi” olarak adlandırmıştır. 23- Hesapçı Sokak Antik Dönem’de Attaleia kentinin ana caddesi olarak işlev gören bu sokak, Hadrian Kapısı’ndan Hıdırlık Kulesi’ne kadar uzanmaktadır. Platae olarak adlandırılan bu ana cadde üzerinde, şehrin yönetimine ilişkin yapılar ve dükkanlar yer alırdı. Bu sokağa ait Roma yolu kalıntıları, sokağın sağında yer alan bir konutun yıkılması sonrasında yapılan çalışmalarda ortaya çıkmıştır. 24- Kesik Minare Panhagia Kilisesi ve Cumanın Cami olarak da adlandırılmış olan yapı, Hellenistik Dönem’den Osmanlı Dönemi’ne kadar çeşitli yapı evreler- ini üzerinde taşır. Hellenistik ve Roma İmparatorluk Dönemi agorası içinde, M.S. 6. yüzyılda inşa edilmiş olan Panhagia (Kutsallarkutsalı) Kilisesi, Orta Bizans Dönemi’nden itibaren, Pamphylia’nın en büyük kutsal mekanı olmuştur. Panhagia Kilisesi, Sultan II. Bayezid’in oğlu Şehzade Korkut Dönemi’nde camiye çevrilmiştir. Bu yapı, 1455 yılı Osmanlı vakıf kayıtlarında da Panhagia olarak adlandırılmıştır. Yapı, 1896 yılında, iç kentte çıkan bir yangında tahrip olmuştur. 1974 yılında cephe kısmında bir onarım çalışması gerçekleştirilerek, etrafı moloz taş duvar ve demir korkuluklarla çevrilmiştir. 2007 yılından bu yana kazı ve röleve çalışmaları yapılmakta olup Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından bir açık hava müzesine dönüştürülmesi planlanmaktadır. 25- Alaaddin Cami 1834 yılından inşa edildiği tahmin edilen ve Panhagia Kilisesi olarak adlandırılan yapı, 1922 yılına kadar Rum kilisesi olarak kullanılmıştır. Mübadeleden sonra, 1922-1934 yılları arasında, Arkeoloji Müzesi olarak işlev görmüş ve sonraki yıllarda camiye çevrilmiştir. Minaresi ise 1958 yılında yapılmıştır. Doğu-batı istikametinde dikdörtgen planlı, üst örtüsü alaturka kiremit örtülü ve beşik çatılıdır. Kuzey duvarı kesme taş, diğer duvarları ahşap hatıllı moloz taştan yapılmadır. Kuzey ve güneyden karşılıklı olarak iki girişi vardır. Caminin iç kısmı, beşerli iki sıra ince sütunla üç bölüme ayrılmıştır. Giriş aksları önündeki dört sütun, merkezi kubbeyi taşımaktadır. Cami olarak kullanılmaya başlandıktan sonra apsis kısmına bir mihrap yapılmıştır. 26- Paşalar Konağı* 19. yüzyılda inşa edilmiştir. İki katlı, bahçeli, dış sofalı geleneksel bir Antalya evi olup, kapıdan içeriye girildiğinde bir taşlığa varılmaktadır. Bahçede bir su kuyusu ve el yıkama yeri vardır. Binanın üst katına çıkan merdivenin sahanlıklarından ara katlara geçilir. Merdiven bir kıvrım yaptıktan sonra hayata (sofaya) çıkar. Hayatın ön cephesi bütünüyle pencerelidir ve bahçeye bakmaktadır. Buradaki ilk mekan evin baş odasıdır. Kapı doğrudan odaya açılmaz; seki altı denilen, asıl odadan bir basamak alçak olan bölüme açılır. Başodadan bir kapı ile yatak odasına geçilmektedir. Yatak odasının yanında başka bir oda yer almaktadır. Merdivenin tam üstünde evin mutfağı bulunmaktadır. Antalya ve Antalyalılar (1989) kitabının yazarı Yorgo Pehlivanidis bu evde yaşamıştır. Telefon: 0242 247 60 76 27- Kaleiçi Müzesi - AKMED (a) 1993-1995 yılları arasında inşa edilen bu yapı, geç döneme ait gele- neksel dış sofalı Anadolu evinin iki katlı tipik bir örneğidir ve bugün Kaleiçi Müzesi olarak faaliyet göstermektedir. Bu müzenin üst katındaki sergi salonlarında, 19. yüzyıl Osmanlı yaşamından kesitler sergilenmektedir. (b) 1922 yılına kadar ibadete açık olan Aya Yorgi (Hagios Georgios) Kilisesi, dikdörtgen planlı ve tek hacimlidir. İç kısmı ve tavanı mavi renkte bezeme- lerle süslüdür. Kadınlar galerisine çıkılan orijinal merdiven kayıp olduğu için, bu merdivenin yerine, modern tasarımda bir merdiven yapılmıştır. Giriş kapısında, Aya Yorgi’nin at üstünde ejderha ile dövüşme sahnesi ve iki melek betimlenmiştir. Kapı üzerindeki Karamanlıca (Yunan harfleriyle Türkçe yazılmış) kitabede: “Bu Hagios Georgios Kilisesi eskiden beri var idi, harap olacağından Antalya’da bulunan Hristiyanların ianesiyle yapılmıştır. Büyük Şehit Hagios Georgios sene 1863” yazmaktadır. 1993-1994 yıllarında onarılmıştır. Yapı bugün Suna-İnan Kıraç Kaleiçi Müzesi’nin sergi salonlarından biri olarak kullanılmaktadır. (c) Suna ve İnan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü (AKMED) olarak hizmet veren yapı grubu, Kaleiçi Müzesi’nin hemen karşısındadır ve 1993-1995 yılları arasında yeniden yapılmış eski bir Antalya evidir. İlk yapı, iki katlı ve geleneksel dış sofalı olup, “L” formlu geleneksel Anadolu evinin geç bir örneğidir. Binanın alt katında kütüphane, ofis ve kafeterya, üst katında ise süreli yayınlar ve nadir kitaplar bölümü bulunmaktadır. Enstitü; konserler, konferanslar, paneller, seminerler, toplu film gösterim- leri gibi kültürel etkinlikler düzenlemektedir ve Adalya isimli süreli bir yayın çıkarmaktadır. 28- Üç Kapılar (Hadrianus Kapısı) Antik Dönem’de, doğudan Side, Aspendos ve Perge üzerinden gelen yol bu kapıda son bulmaktaydı. Kapı ile Hıdırlık Kulesi arasındaki yol (Hesapçı Sokak) antik sütunlu caddeye karşı gelmektedir. M.S. 131-132 yıllarında, Roma İmparatoru Hadrianus’un kenti ziyaret etmesi onuruna inşa ettirilmiştir ve İmparator Hadri- anus Pamphylia kentlerini ziyaret ederken Attaleia’ya bu kapıdan giriş yapmıştır. Selçuklu Dönemi’nde ve 1961-1962 yıllarında onarım görmüştür. Kapının arşitravları (baştabanları) üzerinde Hadrianus’a ithaf edilen iki yazıt yer almaktadır. Bu yazıtlardan birinin altın kaplama bronz harflerle yazıldığı bilinmektedir. Bu yazıta ait bronz harfler Berlin ve Oxford Ashmou- lean Müzesinde sergilenmektedir. Kapının dış tarafında yer alan yazıtta: “İmparator Caesar Traianus Hadrianus için” ifadesi yer almaktadır. Diğer yazıt, kapının bugün mevcut olmayan çatı kirişi üzerindeki sütun kirişine yazılmıştır. Burada şöyle denilmektedir: “Rahmetli Traianus Parthicus’un oğlu [rahmetli Nerva’nın torunu], [İmparator], Caesar, Traianus Hadrianus Augustus Olympius, en yüce rahip, hükümranlığının [15.] yılında ve [3.] kez konsül iken, [vatanın babası] ve insanlık aleminin kurtarıcısına (kentin) Danışma ve Halk Meclisleri (ithaf ettiler)”. Hadrianus Kapısı’nın güney tarafındaki kulenin inşasına ait olan yazıtta ise: “Iulia Sancta bu kuleyi kendi kesesinden diktirdi” denilmektedir. Kapının altındaki yolun ana giriş bölümü, 2009 yılında, cam bir köprüyle örtülmüştür. 29- Karakaş Cami Caminin inşa tarihi bilinmemektedir. 1950 yılında onarım görmüş, minaresi ve ahşap kapısı korunmak suretiyle 1990 yılında tamamen yıktırılmış, 1992-2003 yılları arasında mimar Turgut Cansever’in projesine göre yeniden inşa edilmiştir. Dikdörtgen plan üzerine kurulu olan caminin cephe duvarları küçük kırma taşlardan örülmüştür. İbadet mekanının en göze çarpan süslemesi, siyah, lacivert ve mavi renkli altıgen kaplamalardır. İbadet mekânının üst örtüsü, sekizgen bir kasnak üzerine oturan merkezi bir kubbe ve kubbenin her iki yanında ikişer küçük kubbeden oluşmaktadır. Kubbeler alaturka kiremitlerle kaplı olup üzerlerinde sekiz köşeli aydınlanma feneri bulunmaktadır. Kubbeler, birbirine sivri kemerlerle bağlı sekiz adet destek direği tarafından taşımaktadır ve bunlardan ikisi fil ayağı biçimlidir. Kubbeye geçişler modern tasarımlı Türk üçgenleriyle sağlanmıştır. 30- Antalya Lisesi Yapı Antalyalı Rumlar tarafından yaptırılmıştır. Kuzeydeki bina Pandeloğlu Dimitri Ağa’ya aittir ve giriş kapısının kilit taşında, bu şahsın isminin baş harfleri ve 9 Mayıs 1891 tarihi yazılıdır. Bu binanın güneyindeki diğer bina ise Bakkal İstavri Kahyaoğlu tarafından inşa ettirilmiştir ve yapının üçgen alınlığında, yuvar- lak bir rozet içinde, 1889 yılı yazılıdır. Bu iki bina 1898’de okul olarak düzenlenmiştir. Cumhuriyetin kurulmasıyla beraber “Lise” adını alan yapı, bugün Antalya Lisesi’nin idare binası olarak kullanılmaktadır. 31- Yenikapı (Gavur) Hamamı 19. yüzyılın ikinci yarısında inşa edilmiştir. Hamamın soyunma, ılıklık ve sıcaklık bölümleri bulunmaktadır. Güneybatı yönündeki giriş kapısından kare planlı soyunma bölümüne girilmektedir. Soyunma yerinin üzeri üçgen alınlıklı beşik çatıyla örtülüdür. Bu çatının ortasında, her yüzünde birer pencere olan sekizgen planlı bir aydınlatma feneri bulunmaktadır. Ilıklık kısmının üst örtüsü filgözlü yelken tonozdur. Ilıklıktan, kare planlı ve kubbeli iki odaya geçilmektedir. Sıcaklık, filgözlü büyük bir kubbe ile örtülüdür. Sıcaklık bölümü hücre ve bölmeler sökülerek geniş bir salon haline getirilmiştir. 32- Yenikapı Rum Kilisesi Bir 19. yüzyıl yapısı olan ve Hagios Alypios Kilisesi olarak da bilinen Yenikapı Rum Kilisesi, dikdörtgen planlı, tek katlı, tek nefli bir yapıdır. Üst örtüsü alaturka kiremitle kaplı beşik çatılıdır. Kuzey ve güney cephesinde demir parmaklıklı üçer penceresi bulunmaktadır. Duvar örgü sistemi ahşap hatıllı moloz taştır. Batı yönündeki giriş kapısı kemer- lidir. Pencereler yuvarlak kemerlidir ve pencerelerin aralarında tavana kadar yükselen yarım sütunlar ve sütunların arasında alçı madalyonlar bulunmaktadır. Bu yapı Küçük Rum Kilisesi olarak da anılmaktadır. 2007 yılında başlanan restorasyon çalışmaları tamamlandığında bina Güzel Sanatlar Galerisi olarak kullanılacaktır. 33- Dumlupınar İlköğretim Okulu 1905 yılında Rum Kız Mektebi olarak inşa edilen yapı, işgal yıllarında İtalyanlar tarafından, Kurtuluş Savaşı yıllarında da yerli halk tarafından hastane olarak kullanılmıştır. Bina içinde Dr. Burhanettin Onat tarafından kurulan ameliyathane, günümüze ulaşmamıştır. 1927-28 yıllarında Ticaret Okulu, 1929 yılında Medar-ı Vatan İlkokulu olarak öğretime açılan yapı daha sonra, Kurtuluş Savaşı’nın anısına, Dumlupınar İlkokulu adını almıştır. İki katlı olarak inşa edilen bina, 1975 yılında yapılan onarım çalışmaları sırasında eklenen asma katlarla, içten dört katlı bir yapıya dönüştürülmüştür. 34- Atatürk Evi ve Müzesi Antalyalı Rumlardan Hacı İlyas Dayıoğlu’na ait olan bina, 1919 ve 1922 yılları arasındaki işgal sırasında, İtalyan Lisesi olarak kullanılmıştır. Antalyalı Rumların, Mübadele Antlaşması sonrasında kenti terk etmeleri üzerine bina, Antalya İl Özel İdaresine verilmiş ve Antalyalılar tarafından 6-12 Mart 1930 tarihleri arasında kente gelen Atatürk’e hediye edilmiştir. Atatürk’ün vefatından sonra köşk, Akşam Kız Sanat Okulu ve Kız Enstitüsü olarak kullanılmış, 1952-1980 yılları arasında Teknik Ziraat Müdürlüğü’nün hizmet binası olmuş ve 1986 yılında eski yerinden içeri alınıp yeniden inşa edilerek Atatürk Evi ve Müzesi olarak hizmete açılmıştır. 35- Karaalioğlu Parkı 1940-1945 yılları arasında Antalya Valisi Haşim İşcan tarafından mimar Necmettin Ateş’e yaptırılmış ve İnönü Parkı olarak adlandırılmıştır. Park 140 bin metrekarelik bir alana kurulmuştur. Parkın içinde, denize doğu- batı yönünde, birbirine paralel üç cadde bulunmakta ve bu caddeler deniz kıyısında üç adet seyir terası ile sonlanmaktadır. 1950’de Atatürk Stadyumu bu alan içine yaptırılmıştır. 1970’lerin sonlarında park için bazı özel heykel çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Bu kapsamda, ikinci seyir terasında Heykeltıraş Mehmet Aksoy tarafından yapılan “İşçi ve Çocuğu” heykeli, üçüncü seyir terasında Kuzgun Acar’ın “El” heykeli, ikinci ve üçüncü seyir terasları arasında Cahvar Göktaş’ın “Don Kişot” heykeli bulunmaktadır. Park, Antalya florasını yansıtan ağaç, bitki ve çiçeklerle kuş türleri başta olmak üzere zengin bir canlı varlığına sahiptir. 2002 yılında ulusal bir yarışmanın açılmasıyla başlatılan yeniden düzenleme çalışmaları halen devam etmektedir. 36- Nazır Hamamı 14. yüzyılın ikinci yarısında inşa edildiği düşünülen yapı doğu sur duvarına bitişiktir ve güneybatı-kuzeydoğu istikametinde dikdörtgen planlıdır. Hamamın kuzeybatı cephesindeki giriş bölümüne, sonraki yıllarda, dikdörtgen planlı bir yapı eklenmiştir. Giriş kapısından dikdörtgen planlı ve düz damlı soyunmalığı girilir. Ilıklık bölümüne dikdörtgen biçimli ve dilimli kemerle çevrelenmiş bir kapıdan geçilerek ulaşılır. Üzeri merkezi kubbeyle örtülü olan sıcaklık bölümünün ortasında bir göbektaşı vardır ve etrafında ikisi beşik tonozlu, biri kubbeli üç eyvan ve iki halvet hücresi bulunmaktadır. 37- Kara Molla (Makbule) Mescidi 13. yüzyılda yapıldığı tahmin edilmektedir. 1998 yılında onarım gören mescit kare planlı olup, moloz ve kesme taştan inşa edilmiştir. Üst örtüsü alaturka kiremit kaplı tek kubbe ile örtülüdür. Kuzey cephe- sindeki giriş kapısı taş söveli ve basık kemerlidir. İbadet mekanını örten kubbeye Türk üçgenleri ile geçiş sağlanmıştır. Güney cephedeki mihrap yuvarlak kemerli olup mermerdir. Mihrabın iki yanında, mescidin kuzey ve batı cephesindeki pencerelerle aynı boyda olan birer dikdörtgen niş ve bunların üstünde de sivri kemerli nişler yer almaktadır. Aynı nişler mescidin doğu cephesinde de mevcuttur. Mescidin son cemaat yeri, kadınlar mahfili ve minaresi yoktur. 38- Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Binası** Antalya’da sivil mimarinin önemli örneklerinden birisidir. 1886 yılında ev olarak inşa ettirilen yapı bir dönem İtalyan Konsolosluğu, bir dönem de Jandarma binası olarak kullanılmıştır. 1955 yılında yangın geçiren ve büyük ölçüde tahrip olan yapı, Kültür Bakanlığınca 1991-1993 yıllarında, yangından sonra ayakta kalan mevcut yapı korunarak şimdiki kullanım amaçlarına uygun olarak yeniden inşa edilmiştir. Yarım daire şeklinde mermer kemeri üzerinde “1886” yazmaktadır. Kapının sol tarafında yer alan iki dükkanın kapıları üzerinde ise “1887” yazmaktadır. Avluya açılan çift kanatlı demir kapının bir kanadı orijinaldir. Pencerelerde birbirine geçmeli kafesler kullanılmıştır. Avluda antik mimari parçalar ve taşlık bölümünde de orijinal çakıl mozaik döşeme bulunmaktadır. Telefon: 0242 247 87 61 39- Pazar Hamamı 16. yüzyılda inşa edilmiştir. Çifte Hamam veya Osmanlı Hamamı olarak da bilinen yapı, erkekler ve kadınlar için iki ayrı hamam olarak düzenlenmiştir. Beden duvarları moloz taştan örülen yapının üst örtüsü tamamen kiremitle kaplanmıştır. Erkekler kısmının soyunmalığı, on iki köşeli bir kasnak üzerine oturan ve geçişi tonozlarla sağlanan büyük bir kubbe ile örtülüdür. Kadınlar hamamı, erkekler hamamına göre daha küçüktür. Soyunmalık kısmı beşik tonozla örtülü, dikdörtgen şeklinde ve çok sadedir. Bu yapıda önümüzdeki yıllarda Vakıflar Bölge Müzesi’nin kurulması planlanmaktadır. 40- İki Kapılı Han 19. yüzyıl sonunda inşa edilen hanın batı bloğu, dikdörtgen planlı, 11 mekan içeren tek bir kitleden oluşur. Her mekan, kendi içinde ulaşılan özgün bir ara kata sahiptir. Bloğun üst örtüsü Marsilya kiremitidir. Doğu bloğu tek katlı, 12 dükkandan oluşur. Ahşap çatısı yer yer alaturka kiremit, yer yer de yeni tür basit malzemeyle yapılmış bir üst örtüye sahiptir. Kuzey ve güneydeki bloklar iki katlıdır. Zemin katların duvar örgüsü moloz taş olup beşik tonoz örtülüdür. Zemin kat mekanları tümüyle avluya açılır. Hanın avlusunda bir su kuyusu ve bir çeşme bulunmaktadır. Bugün çarşı olarak kullanılan üst kat odaları, geçmişte, yolcular için konak işlevi görüyordu. 41- Tek Kapılı Han 20. yüzyıl başlarında inşa edilen yapı, doğu yönünden İki Kapılı Han’a bitişiktir. Avlunun etrafı dairesel dükkanlarla çevrilmiştir. İkinci katta ahşap odalar bulunmaktadır. Geçmiş yıllarda civardan gelen köylüler beraberl- erinde getirdikleri çeşitli gıda ürünlerini hanın avlusunda pazarlıyorlardı. Köylüler, yük hayvanlarını hanın ahır olarak kullanılan bölümlerinde bekle- tirlerken, kendileri, üst kattaki odalarda konaklıyorlardı. Tek Kapılı Han, 1935 yılına ait bir tapu senedinde, “otuz oda, üç göz hane, tahtani yirmi dört mağaza ile bir oda ve ahırı müştemil han” olarak tanımlanmıştır. 42- Tophane Parkı Yat Limanı’nın kuzeyinde, surlarla çevrili ve diğer mahal- lelerden ayrılmış olan Tophane’nin (İç Kale), Selçuklu saray yönetiminin bulunduğu bölge olduğu ve bugün üzerinde çay bahçesi olan alanın Selçuklu sarayına ait Hasbahçe olduğu tahmin edilmektedir. Osmanlı Dönemi’nde mühimmat deposu olarak kullanılan bu alan, Cumhuriyet Dönemi’ne kadar, ordu tarafından Tophane olarak da kullanılmıştır. Tophane Parkı’nın batısında bulunan fay kırığı, Tekelioğulları Dönemi’nde, günahkar kadınların cezalandırıldığı rivayet edilen yerdir ve günümüzde buraya “Kadın Yarı” denilmektedir. 43- Bali Bey Cami 1486-1494/95 yılları arasında Bali Paşa tarafından inşa ettirilen yapı, 1849-50 yıllarında onarım görmüştür. Giriş kapısının iki tarafındaki camekanlı son cemaat yerleri sonradan ilave edilmiştir. İçeride, kapının sağında ve solunda sütreli son cemaat yerleri mevcuttur. Bu alanların ikisinden de ahşaptan yapılmış kadınlar mahfiline çıkılmaktadır. Caminin minberi ahşaptan yapılmıştır, mihrap ise mermer olup yarım daire planlı ve yuvarlak kemerlidir. Kubbeye geçişi sağlayan tonozların ortalarında, mihraba bitişik pencerelerin üzerinde ve kubbe göbeğinde, daha geç tarihlerde yapılmış olan kalem işi madalyonlarda, Hz. Muhammed ve dört halifenin isimleri yazılıdır. 44- Cumhuriyet (Çarşı) Hamamı 1486-1494/95 yıllarında Bali Bey tarafından inşa ettirilen yapının 17. yüzyıl kaynaklarındaki adı Bali Bey Hamamı’dır ve yapıya bugünkü adı yakın zaman önce verilmiştir. Hamam doğu–batı istikametinde uzanan dikdörtgen bir plana sahiptir. Bali Bey Cami’ne bakan doğu cephe- sindeki kapıdan hamamın külhanına ve odunluk kısmına girilirken, hamamın ana girişi batı cephesinde bulunmaktadır. Örtü sisteminde, aydınlatma amacıyla filgözü pencereler kullanılmıştır. 45- Falezler ve Antalya Travertenleri Falez, dalga aşındırmasının oluşturduğu yüksek kıyı anlamına gelmektedir. Antalya falezlerinin denizden yükseklikleri ortalama 40 metredir. Falezler, şehrin güneyinde, Konyaaltı varyantından Lara Plajı’na kadar 20 km. boyunca devam etmektedir. Falezleri meydana getiren traverten kaya katmanı da 30 km. kuzeydeki Bey Dağları’na kadar uzanarak 620 km2’lik bir alana yayılır. Falezlerden denize dökülen en önemli şelale Düden Şelalesi’dir. 46- Atatürk Caddesi Cumhuriyet Dönemi’nden bu yana kullanılan Atatürk Caddesi, şehrin en önemli caddelerinden biridir. İkinci Dünya Savaşı yıllarında iki yönlü olarak yeniden düzenlenmiştir. Palmiye ağaçları ile ünlü bu caddenin ortasından, Vali Haşim İşcan tarafından yaptırılan arkların içinden, yakın zamana kadar su akmaktaydı. Cadde halen kentin en önemli alışveriş merkezleri arasında yer alır. 47- Valilik Binası 1916 yılında Antalya Mutasarrıfı Sabur Ahmet Paşa tarafından amele taburlarına inşa ettirilmiştir. Binanın doğu cephesinde eski Türkçe ile “İttihat ve Terakki Mektebi 1331” yazılı bir kitabe bulunmaktadır. Yapı, 2005 yılına kadar Gazi Mustafa Kemal İlköğretim Okulu olarak kullanılmıştır ve binadaki eğitim ve öğretim faaliyetleri, işgal dönemi hariç tutulacak olursa, kesintisiz devam etmiştir. 2005 yılında, 13 dersliği ve kütüphanesi ile spor odası bulunan okul başka bir yere taşınmış, bina, yeniden onarılıp Antalya Valiliği için bir temsil makamı haline getirilmiştir. 48- Müsellim Cami 1796 yılında Kapıcıbaşı Mehmet Ağa tarafından yaptırılmıştır. Yapı kuzey-güney doğrultusunda uzanır ve güneybatısında bulunan kütüphane binasıyla birlikte, küçük bir külliye görünümündedir. Dış görünümü çok sade ve gösterişsizdir. Cami içinde, sağda ve solda ahşap müezzin mahfilleri, bunların üstünde de kadınlar mahfili vardır. İç duvarlar tama- men Kütahya işi çinilerle kaplıdır. Çiniler, içeride ve dışarıda aynı bezeme unsurlarına sahiptir, minberi sade ve ahşaptır. 49- Murat Paşa Cami 1570 yılında yapımı tamamlanan Murat Paşa Cami, Karaman Beyler- beyi Murat Paşa tarafından inşa ettirilmiştir. Kareye yakın dikdörtgen planlı ve 12 köşeli alçak bir kasnak üzerine oturan tek kubbeli bir camidir. Duvarlar moloz dolgulu, kesme taş kaplamalıdır. Kuzey cephesindeki giriş kapısının her iki tarafında mihrabiyeli son cemaat yerleri vardır. Son cemaat yerleri, sivri kemerli dört sütunun taşıdığı üç kubbe ile örtülüdür. Kubbe içleri kırmızı, mavi, beyaz ve firuze renkle hatayi tarzda kalemişi bezemelidir. Sütunlardan sağdan ikincisi mermer olup Osmanlı üslubunda mukarnaslı bir başlık taşırken, diğer sütunlar taştır ve Korint tarzı olan başlıkları devşirmedir. Giriş kapısı basık kemerlidir ve silmelerle çevrelenmiştir. Mihrabı ve minberi mer- merdendir. Caminin minaresi 1916 yılında iki şerefeli olarak yeniden yapılmıştır. 1952-68 yıllarında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından iki onarım gerçekleştirilmiştir. Kitabesinde, “Ola daim Murad Paşanın Rahmeti Hak revanına vasıl Yabdı bu cami’i murad idinüp Kıldı ukba sevabını hasıl İde hayratını Hüda makbul Cennet-i adn ola ana menzil - sene 978 (M. 1570-71)” yazmaktadır. 50- Antalya Arkeoloji Müzesi Süleyman Fikri Erten tarafından kurulan Antalya Arkeoloji Müzesi, 1922 yılında Alaaddin Cami’nde, 1927 yılında da Yivli Minare Cami’nde faaliyet göstermiştir. Müze binası, 1964 yılında açılan Ulusal Mimarlık Yarışmasında, Mimar Metin Hepgüler, Sami Sisa ve Doğan Tekeli’nin projesine göre inşa edilmiş ve bu yapıya 1972 yılında taşınılmıştır. Yedi dönümlük bir alan üzerinde yer alan müze, 1988 yılında Avrupa Konseyi Özel Ödülü’nü almıştır. Müzede kitap tanıtımları gerçekleştirilebilmekte ve kişisel sergiler açılabilmektedir. Sergi salonlarında, Prehistorik Dönem’den yakın tarihimize kadar geçen zaman içinde Anadolu’da varlığı bilinen, Frig, Yunan, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı uygarlıklarına ait buluntular sergilenmektedir. 51- Öğretmen Evi Yapı, 1910-15 yılları arasında inşa edilmiş ve 1944-76 yılları arasında Vali Konağı olarak kullanılmıştır. Bina moloz taştan olup iki katlıdır ve cephesi doğuya bakar. Alt katta basık kemerli, kenarları kabartma sıvalı ve ahşap kepenkli dört büyük pencere bulunmaktadır. İkinci katta da aynı özellikleri taşıyan dört pencere vardır. Dar saçaklı yapı kırma çatıyla örtülüdür. İkinci katın sağ tarafında ve giriş kapısının üstüne rastlayan şahnişin dar yüzeylerinde birer, cephesinde ise üç dikdörtgen pencere yer almaktadır. Güney kesiminde, birinci katta basık, kabartma sıva çerçeveli ve demir şebekeli dört pencereyle aynı özellikte küçük bir pencere daha bulunmaktadır. Üst katta yine aynı özellikte altı pencere bulunmaktadır. KENT KÜLTÜR GEZİLERİ GÜZERGAHINDA BULUNAN BAŞLICA KÜLTÜR ve DOĞA VARLIKLARI ANTALYA KALEİÇİ VE ÇEVRESİ KÜLTÜR TURİZMİ HARİTASI www.antalyakentmuzesi.org.tr Antalya Kent Müzesi, Büyükşehir Belediyesi’nin özel önem verdiği bir çalışmadır. Bu projede üretilen birçok değerli ürün, Antalyalılar’ın tarih ve kentlilik bilincine önemli katkılarda bulunmaktadır. Antalya kent merkezi, geçmişte yerleşim alanı olarak hayli dar bir alanı kapsamasına karşın, dönemsel olarak; Roma’dan Bizans’a, Haçlılar’dan Selçuklular’a, Anadolu Beylikleri’nden Osmanlılar’a uzanan birikimiyle son derece nitelikli bir kültürel mirası barındırmaktadır. Bu çok katmanlı mirasın, kısa bir süre içinde, söylenti ve söylenceleri aşan bir bilgi derinliği ile gezilebilmesi için, Antalya Kent Müzesi’nin rehberler ve dönem uzmanlarından destek alarak hazırladığı bu harita kentimizde kültür turizmine önemli bir katkı anlamına gelmektedir. Antalyalı hemşerilerimi, bu haritayı kullanarak, Kaleiçi’ni yeniden keşfetmeye davet ediyorum. Kaleiçi ve Çevresi Kültür Turizmi Haritası’nın kent merkezine daha çok turistin çekilebilmesine ve kentlilerin yakın zaman öncesine ka- dar tüm Antalya demek olan Kaleiçi’ni bir kültürel buluşma alanı olarak kullanabilmesine büyük yarar sağlayacağını umuyor ve bu çalışmaya emeği geçenleri kutluyorum. Prof. Dr. Mustafa Akaydın Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Elinizdeki harita, Antalya Kent Müzesi bünyesinde faaliyet göster- miş olan Kent Gezileri Merkezi Gönüllü Çalışma Grubu’nun ürünü- dür. Çalışmada kentin iki bin yılı aşan yerleşim tarihine tanıklık eden Kaleiçi ve yakın çevresinde bulunan başlıca kültür ve doğa varlıkları tespit edilerek, bu varlıkların harita üzerine işlenmesi amaçlanmıştır. Kapsanan varlıkların seçiminde, Antalya’nın kuruluşundan günü- müze kadar kentte yaşamış olan uygarlıklara ait kültürel kalıntıla- rın temsil edilmesine ve bu suretle de kentin yüzyıllar içindeki çok katmanlı gelişiminin gösterilmesine özen gösterilmiştir. Çalışma Grubu Uzun Tur, Kısa Tur, Roma-Bizans Turu ve Selçuklu-Osmanlı Turu adıyla haritada ayrıntıları verilen dört turu tanımlayarak kul- lanıcılara sunmaktadır. Haritanın oluşturulmasında, Antalya Büyükşehir Belediyesi İmar ve Şehircilik Dairesi’nin hazırlamış olduğu ortofoto ve fotogrametrik sayısal harita temel altlık olarak kullanılmıştır. Haritada, Kaleiçi merkezde genelleştirme, bazı yapı alanlarında ise ölçeklendirme ve deformasyon uygulanmıştır. ANTALYA KENT KÜLTÜRÜ BÜLTENİ Her ay 20.000’e varan baskısıyla kentin her yanında Kültür ve Sanat’ın nabzını tutmaya devam ediyor...

KENT KÜLTÜR GEZİLERİ GÜZERGAHINDA BULUNAN BAŞLICA …antalyacentral.com/media/kaleicimap.pdf · 2014. 2. 24. · 2004 yılında Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından

  • Upload
    others

  • View
    3

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: KENT KÜLTÜR GEZİLERİ GÜZERGAHINDA BULUNAN BAŞLICA …antalyacentral.com/media/kaleicimap.pdf · 2014. 2. 24. · 2004 yılında Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından

1.Ulusal Yükseliş (Atatürk) Anıtı

1964 yılında heykeltıraş Hüseyin Gezer tarafından yapılanbu heykeller kompozisyonu, kurtuluşu ve çağdaş cumhuriyeti temsil etmektedir. Anıt, 6 metre yüksekliğindedir ve yapımında 12 ton bronz kullanılmıştır. Kaidesi, figürlerle birlikte bir anlatım bütünlüğü oluşturacak biçimde inşa edilmiştir.

2.Zincirkıran Mehmet Bey Türbesi

1377 yılında Mubariziddin Mehmet Bey’in oğlu Ali için inşa edilmiştir. Türbe kapısının üst kısmında taştan oyulmuş kulp görünümünde bir parça bulunmaktadır. Bunun, türbenin sahibi Mübariziddin Mehmet Bey’in, Antalya’da Lusignanlar’ın (1361-1373) hakimiyetine son verişi sırasında gösterdiği başarı nedeniyle kendisine yakıştırılan “Zincirkıran” lakabının sembolik bir ifadesi olduğu düşünülmektedir. Anıtın kitabesinde ise şöyle yazmaktadır: “Bu yok olacaktır. Yalnız Allah dışında. Bu şerefli kubbenin inşaını Büyük Emir, alimlerin ve fakirlerin koruyucusu, Devletin, Dünyanın ve Dinin cengaveri Yunus Bey oğlu Mahmud oğlu Mehmet emretti.

(Allah) mülkünü kalıcı kılsın. (Karin-i eşref) merhum ve masum Emirzade Ali, Allah türbesini nurlandırsın sene 779 Şaban aynın sonlarında (M. 1377 Aralık ayı sonları)”.

3.Kale Kapısı

Eski kentin karaya açılan ana kapısıdır. Doğu, batı ve kuzey yönlerinden kente gelen yollar bu kapıda son bulmaktaydı. İlk olarak, 1207 ve 1216 yıllarındaki kuşatmalar dolayısıyla, İbn Bibi tarafından anılan kapı, II. Mahmut Dönemi’nde (1808-1839) onarım görmüştür. Pazar Kapısı, Çarşı Kapısı, Kapıağzı olarak da adlandırılır (Evliya Çelebi, Varoş Kapısı diye anar). Ön sur ve arka surda yer alan çifte kapılardan içteki kuleli kapı, 1910 yılından önce yıkılmıştır.

4.Attalos Heykeli

2004 yılında Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından Heykeltıraş Meretguly Öwezov’a yaptırılmıştır. Heykel M.Ö. 158 yılında Attaleia kentini kurduran Bergama Kralı II. Attalos için Berlin Pergamon Museum’da bulunan bir Attalos heykeli gövdesi ile ayrı bir Attalos başından örnek alınarak tasarlanmıştır. Heykel kare planlı bir kaide üzerinde durmaktadır ve 2.60 metre yüksekliğindedir.

5.Saat Kulesi

II. Abdülhamit Dönemi’nde yaptırıldığı tahmin edilen Saat Kulesi, beşgen planlı Bizans kulesi üzerine oturmaktadır ve Roma Dönemi sur duvarına yaslanmış durumdadır. 1942 yılına kadar Saat Kulesi’nin üzerinin soğanbaşı şeklinde bir kubbe ile örtülü olduğu bilinmektedir. Bugün kulenin en üstünde dört cepheli, beşerli diş sırası yer almaktadır. 1930’da ve 1967’de onarım gören kulenin dört cephesinde birer yuvarlak saat bulunmaktadır. Saat kadranları ve saatleri daha sonra elektronik saat takılarak yenilenmiştir.

6.Tekeli Mehmet Paşa Cami

1606-1616 yılları arasında Tekeli Mehmet Paşa tarafından inşa ettirilmiştir. 1850, 1952 ve 1971 yıllarında onarım görmüştür. Kareye yakın plan üzerindeki alt bölümü moloz taştan, üst bölümü ise kesme taştan inşa edilmiştir. Merkezi büyük kubbe, doğu ve batı cephelerinde ikişer yarım kubbeyle desteklenmiştir. Caminin kuzey tarafı üç küçük kubbe ile örtülü olup caminin doğu, batı ve kuzey cephelerinde birer giriş kapısı vardır. Caminin mihrabı mukarnaslıdır ve etrafı silme çerçevelidir. Minberi mermerden, minaresi ise kesme taştan inşa edilmiştir.

7.İmaret Medresesi

13. yüzyıl ortalarında inşa edildiği tahmin edilmektedir. 1930 ve 1995 yıllarında onarım görmüştür. Yivli Minare Külliyesi içinde yer alan İmaret (Selçuklu) Medresesi iç avlulu ve dört eyvanlıdır. Anıtsal taç kapısı, mukarnaslı ve yarım kubbelidir. Dikdörtgen bir niş içinde bulunan kitabesinin okunabilen bölümlerinde: “Yüceliği ve iyiliğinden dolayı Allah’a hamdolsun. Bu binanın yapılmasını Sultan… Yüce Sultan, Allahın (ye-ryüzündeki) gölgesi (nin) devletli günlerinde Yüce Allaha muhtaç Emir…” yazmaktadır.

8.Atabey Armağan Medresesi

Selçuklu Dönemi’nde, 1239 yılında, Atabey Armağan tarafından inşa ettirilmiştir. Günümüze sadece giriş kapısı ve bu kapının iki yanındaki beden duvarlarından kalıntılar ulaşmıştır. Giriş kapısı basık kemerlidir. Kapı yanlarındaki bordürler üzerinde alçak kabartma tekniğinde zikzak ve yarım yıldızlardan oluşan geometrik işlemeler bulunmaktadır. Kapının üst tarafındaki niş içerisinde bulunan kitabede: “Mülk yalnızca Allah’ındır. Bu mübarek medresenin yapılmasını, Yüce Sultan, Allah’ın yeryüzündeki gölgesi, Dünyanın ve Dinin yardımcısı, fetih babası, Keykubat oğlu Keyhüsrev’in (Emir’ül-müminin ortağı) Allah saltanatını

kalıcı kılsın, devletinde, zayıf kul Rabbinin rahmetine muhtaç Atabey Armağan emretti sene 637 (M. 1239-40)” yazmaktadır.

9.Yivli Minare ve Ulu (Yivli Minare) Cami

Antalya’nın başlıca sembollerinden biri olan Yivli Minare, stilistik sebeplerden dolayı, I. Alaaddin Keykubat’a atfedilir. 1953, 1961 ve 1973 yıllarında onarım görmüştür. Minarenin ana yapım malzemesi tuğla ve Horasan harcıdır. Şerefesine 90 basamakla çıkılan minare 38 metre yüksekliktedir ve mavi renkli çinilerle süslenmiştir. Yapının pabuç bölümünün doğu yüzündeki bir niş içinde bulunan kitabede: “Bu mübarek uğurlu yapıyı, Ulu Sultan, Dünya’nın ve Din’in Yücesi, karanın ve iki denizin Sultanı, şehid Sultan Keyhüsrev oğlu Keykubat… resmetti (çizdi)” yazmaktadır. Ancak söz konusu kitabenin bu yapıya ait olup olmadığı tartışmalıdır. Bazı araştırmacılar caminin bulunduğu alanda daha önceden bir kilisenin var olduğunu ve bu kilisenin Selçuklu Dönemi’nde camiye çevrildiğini dile getirmektedir. Lusignan hakimiyeti sırasında tahrip edilen cami, 1373’te, Hamidoğulları’ndan Muhammed Bey tarafından mimar Balaban el-Tavaşi’ye yeniden inşa ettirilmiştir. Kubbeleri, birbirine çapraz kemerlerle bağlanmış 12 antik sütun taşımaktadır. Kuzey-güney doğrultusunda hafif çarpık dikdörtgen bir planı olan cami kıble istikametini tam karşılamaz. Duvar örgüsünde Bizans Dönemi’ne ait mimari parçalar kullanılmıştır. Doğu kapısı üzerindeki kitabesinde: “Esirgeyen ve bağışlayan Yüce Tanrının adıyla. Allah’ın ihsanı ve güzel lütuflarından sonra, Yüce Allah’ın isteği ve yine O’nun yardımı hasıl olunca Antalya şehri feth olundu ve bu mübarek cami bina edildi ve yenilendi. Allah’ın hediyesine şükran. Büyük Emir, Sahiller Sultanı, Devletin ve Dinin cengaveri Yunus oğlu Mahmud oğlu Muhammed. Allah mül-künü kalıcı kılsın 21 Zilkade sene 774 (21 Mayıs 1373) mimar Balaban el-Tavaşi” yazmaktadır. Antalya Müzesi 1934-1972 yılları arasında bu yapıda faaliyet göstermiştir.

10.Nigar Hatun Türbesi

Osmanlı Sultanı II. Bayezid’in eşi ve Şehzade Korkud’un annesi Nigar Hatun adına inşa edilmiştir. Yivli Minare Külliyesi içinde bulunmaktadır. Kırma taş ve devşirme malzemeden örülen yapı altıgen gövdeli olup, içten kubbe ve dıştan alaturka kiremitli piramidal bir çatı ile örtülüdür. Türbenin içerisinde, üzeri açık mermer bir lahit bulunmaktadır. Lahdin baş ve ayak taraflarındaki üçer satırlık kitabede şunlar yazılıdır: “Bayezid Han oğlu Sultan Korkut’un annesi, Abdullah kızı, mübarek ramazan ayında Allah’ın rahmetine intikal eden merhum Nigar Hatun’un kabri sene 908 (M. 1502)”.

11.Mevlevihane

(Güzel Sanatlar Galerisi)1225 yılında inşa edilmiştir. 1955 ve 1984 yıllarında onarım görmüştür. Doğu-batı istikametinde dikdörtgen planlı bir yapıdır. Bina iki katlı olup giriş kapısı güney cephesindedir. Kubbeli ana mekanın kuzey tarafında üç, batısında da iki küçük oda bulunmaktadır. Kubbeli mekanın kuzeybatısında bulunan bir merdivenle üst kata çıkılmaktadır. Üst katın kuzey ve batı kanatlarında ikişer oda vardır. Geçmişte Mevlevihane olarak işlev gören bu yapı Teke Beyliği zamanında kütüphane olarak da kullanılmıştır. Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin görüşlerini benimseyen Mevlevilerin zikir ve devran ayinlerini gerçekleştirmek için kullandıkları yapı, günümüzde Devlet Güzel Sanatlar Galerisi olarak kullanılmaktadır.

12.Karatay Medresesi

1250 yılında saltanat naibi Celaleddin Karatay tarafından inşa ettirilmiştir. 2006 yılında restore edilen medresesinin ayakta kalan en önemli parçası anıtsal taç kapısıdır. Taç kapının en dışında geometrik ve geçmeli yarım yıldız frizi, orta kısmında ise altı köşeli yıldız ve yaprak rozetleri olan geometrik ve geçmeli yıldız frizi bulunmaktadır. Kapı kemerinin üzengisinin sağında kabartma bir rozet vardır. Medresenin kuzey ve güney cepheleri tahrip olmuştur. Kapı kemerinin üzerindeki sivri kemerli niş içinde bulunan kitabesinde şöyle yazmaktadır: “Ondan, Onunla yardım isteriz. Esirgeyen ve bağışlayan Yüce Tanrının adıyla, Bu mübarek Dar’üs-sülehanın yapılması, Yüce Sultan, Ulu Şahlar Şahı, Allahın yeryüzündeki gölgesi, milletlerin dizginlerinin sahibi, Arap ve Acem Sultanlarının Sultanı, Dünya’nın ve Din’in kudreti, İslam’ın ve Müslümanların yardımı (cısı), fetih babası, Keykubad oğlu Keyhüsrev oğlu Keykavus’un (Emir’ül-müminin burhanı) devlet (li günlerinde) tamamlandı sene 648 (M. 1250-51)”.

13- Ahi Kızı Mescidi

14. yüzyılda inşa edilmiştir. 1955 ve 2001 yıllarında onarım görmüştür. Kare planlı olup kapı ve pencere kenarları kesme taş, duvarları moloz taştan inşa edilmiş, tek kubbeli kübik bir mescittir. Yapıya kuzeyden sivri kemerli bir kapı ile girilmekte-dir. Mescidin kuzey kenarında kadınlar mahfili bulunmaktadır. Mihrap nişi kıble duvarı içinde olup yuvarlak kemerlidir. Mescidin kuzeybatı çaprazında da Ahi Kızı’nın türbesi yer almaktadır.

14- Oyuncak Müzesi

Antalya Oyuncak Müzesi 23 Nisan 2011 tarihinde Antalya Büyükşehir Belediyesince araştırmacı yazar Sunay Akın danışmanlığında açıldı. Müze, Kaleiçi Yat Limanı’nda yaklaşık 650 m2 lik bir alanda yer almaktadır. Antalya Oyuncak Müzesi’nde Almanya, ABD, Rusya, Japonya, Türkiye gibi bir çok ülkeden yaklaşık 3 bin oyuncak yer almaktadır. 1870 – 1980 yılları arasında üretilen bu oyuncaklar 10 ayrı bölümde sergilenmektedir. Müzenin atölyeleri için 2 katlı bir binası ve 500 kişilik amfitiyatrosu vardır.

15- Kırk Merdivenler

Venedikliler tarafından yapıldığı tahmin edilmektedir. Yat Limanı’nın doğusundaki kent surunun içinden limana inen bu merdivenin Osmanlı Dönemi’nde var olduğu bilinen kapısı daha sonra yıkılmıştır.

16- Kent Surları

Kent surları, Yat Limanı ve Kaleiçi’ni bir at nalı biçiminde çevrelemektedir. Surlar, M.Ö. 2. yüzyıldan günümüze uzanan iki bin yılı aşkın bir yapı tarihine sahiptir. Yat Limanı’nı kuzeyden çeviren surlar kenti denizden gelecek saldırılara karşı korumak için yapılmıştır. Bizans Dönemi’nde, Arap akınları nedeniyle onarılmış ve surların dışına, ön sur ve hendekler inşa edilmiştir. Kent 1207 yılında Selçuklu egemenliğine girince, surlara, yapılış nedeni tartışmalı bir dizi iç sur eklenmiştir. Hellenistik Dönem surlarından günümüze çok az kalıntı ulaşmıştır. Roma Dönemi’nde, Hadrianus Kapısı’nın güneyindeki Iulia Sancta Kulesi ve kent surlarının kuzeydoğu bölümü inşa edilmiştir. Hadrianus Kapısı’ndan güneye doğru uzanan ve Yenikapı mevkiinden batıya doğru kıvrılıp Hıdırlık Kulesi’ne bağlanan sur hattının, içerisinde kullanılan devşirme malzemeden dolayı, Geç Roma-Erken Bizans Dönemi’nde (4. ya da 5. yüzyıl) inşa edildiği düşünülmektedir. Yenikapı yakınındaki duvarda ters yerleştirilmiş iki Eski Yunanca yazılı bloğun kullanılmış olması, buranın daha sonraki dönemlerde onarıldığını göstermektedir. Antalya Müzesi’nde korunan, Drungarios Stephanos, İmparator VI. Leon, VII. Konstantin ve annesi Zoe’ye ait yazıtlardan, surların 909-916 yılları arasında önemli ölçüde onarım gördüğü ve ikinci bir surla kuvvetlendirildiği anlaşılmaktadır. Ön sur kalıntıları bugün, İmaret Cami ile Atatürk Bulvarı arasında ve Yenikapı mevkiine varmadan yol üstünde gözlemlenebilmektedir. Surlar üzerinde sık aralıklarla 60’tan fazla kule bulunduğu bilinmektedir (Evliya Çelebi 80 kule saydığını söylemektedir). Selçuklular’dan itibaren 19. yüzyıl başlarına kadar surların tamamlanma ve onarım süreci devam etmiştir. Surların çeşitli dönemlerdeki onarımlarında kullanılan malze-menin bir bölümünün Phaselis’ten getirildiği tahmin edilmektedir. Surların önemli bir bölümü, 1930’lu yıllarda, Kaleiçi’nin surlardan dolayı rüzgar alamadığı gerekçesiyle Belediye kararıyla

yıktırılmıştır.

17- Uzun Çarşı (Fetih) Kitabesi

Yerli halkın 1212 yılında ayaklanmasıyla Selçuklu egemenliğinden çıkan Antalya’nın, I. İzzettin Keykavus tarafından tekrar ele geçirilmesi üzerine yazılmış olan fetihna-medir. Sütunların yuvarlak alt yüzeylerine yazılan Arapça kita-beler, Liman Kapısı’ndan başlayarak Uzun Çarşı Sokak boyunca devam eden surlara yerleştirilmiştir. Fetihname 42 parçadan

oluşmaktadır ve bunların 26 tanesi yerindedir. Kitabenin ilk bölümünde, Kelime-i Şahadet ve Antalya’nın yeniden fethinin Allah’ın yardımıyla gerçekleştiği yazılıdır. İkinci bölümde, fethin gerekçesi anlatılmakta, Sultan Gıyasettin Keyhüsrev’in Antalya’yı daha önce ele geçirdiğinden ve onun ölümünden sonra yerli halkın ayaklanarak inançsızlığa geri döndüğünden bahsedilmekte ve Antalya’nın ikinci fatihi İzzettin Keykavus’un unvanları sıralanmaktadır. Kitabenin devamında Antalya’nın kuşatılmasıyla ilgili bilgiler ve fethin tarihi verilmektedir. Son bölümde ise kuşatma sırasında tahrip olan kalelerin onarımı için Sultan’ın verdiği emir ve yardımından dolayı Allah’a bir kez daha şükran ifadeleri yer almaktadır.

18- İskele Mescidi

Mescidin kitabesinde, 1903 yılında Teke Mutasarrıfı Bedirhan Paşazadelerden Kenan Paşa tarafından, “ahalinin büyük ianesi ile” kesme taştan inşa edildiği belirtilmektedir. 1952 yılında büyük bir onarım görmüştür. Mescit, altı destek direği ve bunları birbirine bağlayan basık kemerler üzerine kesme taştan inşa edilmiş olup, altıgen bir plana sahiptir ve kiremit kaplı piramidal bir çatı ile örtülüdür. Mescidin bir minberi bulunmamaktadır, ahşap ve silindirik gövdeli minaresi kuzeybatı cephededir ve külahını, şerefe korkulukları taşımaktadır. Zemin katın altından geçen ve doğal bir kaynaktan gelen suyun, geçmişte, şadırvanda kullanıldığı tahmin edilmektedir. Kentteki ilk yerleşimin bu bölgede oluş nedenlerinden birinin de bu kaynak olduğu iddia edilmektedir.

19- Yat Limanı (İskele)

Kent kurulmadan önce bu bölgede Korykos adlı bir köy bulunmaktaydı. Antalya kenti bu liman çevresinde kurulmuştur. İlk kez Hellenistik Dönem’de inşa edilmiş olan Antalya Limanı, yarım daire biçiminde doğal bir limandır. Liman girişi 110 metre genişliğindedir. Mevcut dalgakıranlar muhtemelen Hellenistik Dönem’de inşa edilmiş olan duvar kalıntıları üzerine yapılmıştır.

Geçmişte liman girişinin her iki tarafında birer kule bulunmaktaydı; bunlardan birinin deniz feneri olarak kullanılmış olabileceği düşünülmektedir. Liman kuleleri arasında da bir zincir bulunuyordu. Papalık Donanması, 1472 yılında, papalık armasını dalgakıran kuleleri üzerine dikmiş ve dönüşte liman zincirini, Roma’da Papa’ya vermek için zafer ganimeti olarak yanına almıştır. Zincir şu yazıtı taşımaktaydı: “Donanma komutanı Kardinal Oliverius Caraffa, Smyrna’dan sonra Asya’nın Satalia (Adalya) kentinin limanını ele geçirdikten ve de zinciri zorla söktükten sonra, o zinciri oradan alıp Papa’ya götürdü ve onu bazilikanın çift kanatlı kapısının üzerine astı”. Piri Reis de 1521 yılında, iki kule arasında zincir olduğunu aktarmaktadır. Evliya Çelebi, limanı, kendi çağının gemileri için, 200 gemi girebilen bir liman olarak tarif eder. Limanda, 20. yüzyılın ikinci yarısına kadar gemi inşası da yapılmaktaydı. 1978’de yeni limanın resmen açılışıyla, İskele, ticaret limanı işlevini kaybetmiştir. 1974 yılında başlanan Yat Limanı Restorasyon Projesi kamu tarafından gerçekleştirilen geniş kapsamlı kentsel çevre koruma projelerinin ilk örneklerinden biridir ve bu projeyle Yat Limanı, 1984 yılında, Uluslararası Altın Elma Ödülü’nü almıştır. 20- Ahi Yusuf Cami

1249-50 yıllarında Ahi Yusuf tarafından inşa ettirilmiş ve 1992 ile 2008 yıllarında onarım görmüştür. Cami ve türbenin yapımında moloz taş kullanılmıştır. İki katlı olarak inşa edilmiş olan türbe, camiye bir duvarla birleştirilmiştir. Türbenin alt katı mezar odası, üst katı ise zaviyedir. Mezar odasındaki sanduka Ahi Yusuf’a aittir. Cami ile türbe arasındaki boşlukta üç mezar bulunmaktadır. Bu mezarlardan ikisi kitabelidir. Birinci mezarın kitabesi, mezarın 1835’te ölen Alaiyeli Yusuf Kaptan’a, ikinci mezarın kitabesi ise mezarın 1859’da ölen Ali Mahlis Efendi’nin hanımı Nefise Hatun’a ait olduğunu anlatmaktadır. Bu kitabelerin dışında Ahi Yusuf Cami’nin yapımı için yazılmış olan kitabede: “Bu mübarek cami (nin yapılması) 647 (M. 1249-50) senesi aylarında emredildi” yazmaktadır.

21- Balık Pazarı Hamamı

13. yüzyılda yapıldığı tahmin edilen yapının erkekler bölümü iki büyük, dört küçük filgözü kubbeyle örtülüdür. İç mekan soyunmalık, ılıklık ve sıcaklık bölümlerinden oluşmaktadır. 2000’li yıllara duvarlarının bir kısmı yıkılmış ve birkaç kubbesi çökmüş olarak gelen hamam, yakın zaman önce onarım görmüştür ve günümüzde de hamam olarak kullanılan yapıya bu esnada düz dam örtülü, betonarme bir kadınlar bölümü eklenmiştir.

22- Hıdırlık Kulesi

Kare planlı bir podyum kaidesinden oluşan iki katlı mezar binasının M.S. 1. veya 2. yüzyılda inşa edildiği tahmin edilmektedir. Üst kısmı yuvarlak formludur. Podyumdaki kapı, büyük ve geniş iç odaya girişi sağlamaktadır. Kapının her iki kenarındaki fasces (balta) sayısının on iki oluşu, mezarın konsül mertebesine ulaşmış birisine ait olduğunu göstermektedir. Mezarın genel formu, Küçük Asya’dan çok Roma kentinde yaptırılan yuvarlak mezarlarla paralellik gösterir. Anıt mezar için yapılan ayrıntılı çalışmalar sonucunda, mezarın, Küçük Asya’daki tek örnek olduğu tespit edilmiştir. Roma İmparatorluk Dönemi’nde mezar olarak inşa edilen yapı, Erken Bizans Dönemi’nde kentin

savunma kulelerinden biri haline getirilmiş ve üst katında bulunan burçlar, yapının kule olarak adlandırılmasına neden olmuştur. Evliya Çelebi de bu kuleyi “Kız Kulesi” olarak adlandırmıştır.

23- Hesapçı Sokak

Antik Dönem’de Attaleia kentinin ana caddesi olarak işlev gören bu sokak, Hadrian Kapısı’ndan Hıdırlık Kulesi’ne kadar uzanmaktadır. Platae olarak adlandırılan bu ana cadde üzerinde, şehrin yönetimine ilişkin yapılar ve dükkanlar yer alırdı. Bu sokağa ait Roma yolu kalıntıları, sokağın sağında yer alan bir konutun yıkılması sonrasında yapılan çalışmalarda ortaya çıkmıştır.

24- Kesik Minare

Panhagia Kilisesi ve Cumanın Cami olarak da adlandırılmış olan yapı, Hellenistik Dönem’den Osmanlı Dönemi’ne kadar çeşitli yapı evreler-ini üzerinde taşır. Hellenistik ve Roma İmparatorluk Dönemi agorası içinde, M.S. 6. yüzyılda inşa edilmiş olan Panhagia (Kutsallarkutsalı) Kilisesi, Orta Bizans Dönemi’nden itibaren, Pamphylia’nın en büyük kutsal mekanı olmuştur. Panhagia Kilisesi, Sultan II. Bayezid’in oğlu Şehzade Korkut Dönemi’nde camiye çevrilmiştir. Bu yapı, 1455 yılı Osmanlı vakıf kayıtlarında da Panhagia olarak adlandırılmıştır. Yapı, 1896 yılında, iç kentte çıkan bir yangında tahrip olmuştur. 1974 yılında cephe kısmında bir onarım çalışması gerçekleştirilerek, etrafı moloz taş duvar ve demir korkuluklarla çevrilmiştir. 2007 yılından bu yana kazı ve röleve çalışmaları yapılmakta olup Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından bir açık hava müzesine dönüştürülmesi planlanmaktadır.

25- Alaaddin Cami

1834 yılından inşa edildiği tahmin edilen ve Panhagia Kilisesi olarak adlandırılan yapı, 1922 yılına kadar Rum kilisesi olarak kullanılmıştır. Mübadeleden sonra, 1922-1934 yılları arasında, Arkeoloji Müzesi olarak işlev görmüş ve sonraki yıllarda camiye çevrilmiştir. Minaresi ise 1958 yılında yapılmıştır. Doğu-batı istikametinde dikdörtgen planlı, üst örtüsü alaturka kiremit örtülü ve beşik çatılıdır. Kuzey duvarı kesme taş, diğer duvarları ahşap hatıllı moloz taştan yapılmadır. Kuzey ve güneyden karşılıklı olarak iki girişi vardır. Caminin iç kısmı, beşerli iki sıra ince sütunla üç bölüme ayrılmıştır. Giriş aksları önündeki dört sütun, merkezi kubbeyi taşımaktadır. Cami olarak kullanılmaya başlandıktan sonra apsis kısmına bir mihrap yapılmıştır.

26- Paşalar Konağı*

19. yüzyılda inşa edilmiştir. İki katlı, bahçeli, dış sofalı geleneksel bir Antalya evi olup, kapıdan içeriye girildiğinde bir taşlığa varılmaktadır. Bahçede bir su kuyusu ve el yıkama yeri vardır. Binanın üst katına çıkan merdivenin sahanlıklarından ara katlara geçilir. Merdiven bir kıvrım yaptıktan sonra hayata (sofaya) çıkar. Hayatın ön cephesi bütünüyle pencerelidir ve bahçeye bakmaktadır. Buradaki ilk mekan evin baş odasıdır. Kapı doğrudan odaya açılmaz; seki altı denilen, asıl odadan bir basamak alçak olan bölüme açılır. Başodadan bir kapı ile yatak odasına geçilmektedir. Yatak odasının yanında başka bir oda yer almaktadır. Merdivenin tam üstünde evin mutfağı bulunmaktadır. Antalya ve Antalyalılar (1989) kitabının yazarı Yorgo Pehlivanidis bu evde yaşamıştır. Telefon: 0242 247 60 76

27- Kaleiçi Müzesi - AKMED

(a) 1993-1995 yılları arasında inşa edilen bu yapı, geç döneme ait gele-neksel dış sofalı Anadolu evinin iki katlı tipik bir örneğidir ve bugün Kaleiçi Müzesi olarak faaliyet göstermektedir. Bu müzenin üst katındaki sergi salonlarında, 19. yüzyıl Osmanlı yaşamından kesitler sergilenmektedir.

(b) 1922 yılına kadar ibadete açık olan Aya Yorgi (Hagios Georgios) Kilisesi, dikdörtgen planlı ve tek hacimlidir. İç kısmı ve tavanı mavi renkte bezeme-lerle süslüdür. Kadınlar galerisine çıkılan orijinal

merdiven kayıp olduğu için, bu merdivenin yerine, modern tasarımda bir merdiven yapılmıştır. Giriş kapısında, Aya Yorgi’nin at üstünde ejderha ile dövüşme sahnesi ve iki melek betimlenmiştir. Kapı üzerindeki Karamanlıca (Yunan harfleriyle Türkçe yazılmış) kitabede: “Bu Hagios Georgios Kilisesi eskiden beri var idi, harap olacağından Antalya’da bulunan Hristiyanların ianesiyle yapılmıştır. Büyük Şehit Hagios Georgios sene 1863” yazmaktadır. 1993-1994 yıllarında onarılmıştır. Yapı bugün Suna-İnan Kıraç Kaleiçi Müzesi’nin sergi salonlarından biri olarak kullanılmaktadır.

(c) Suna ve İnan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü (AKMED) olarak hizmet veren yapı grubu, Kaleiçi Müzesi’nin hemen karşısındadır ve 1993-1995 yılları arasında yeniden yapılmış eski bir Antalya evidir. İlk yapı, iki katlı ve geleneksel dış sofalı olup, “L” formlu geleneksel Anadolu evinin geç bir örneğidir. Binanın alt katında kütüphane, ofis ve kafeterya, üst katında ise süreli yayınlar ve nadir kitaplar bölümü bulunmaktadır. Enstitü; konserler, konferanslar, paneller, seminerler, toplu film gösterim-

leri gibi kültürel etkinlikler düzenlemektedir ve Adalya isimli süreli bir yayın çıkarmaktadır.

28- Üç Kapılar (Hadrianus Kapısı)

Antik Dönem’de, doğudan Side, Aspendos ve Perge üzerinden gelen yol bu kapıda son bulmaktaydı. Kapı ile Hıdırlık Kulesi arasındaki yol (Hesapçı Sokak) antik sütunlu caddeye karşı gelmektedir. M.S. 131-132 yıllarında, Roma İmparatoru Hadrianus’un kenti ziyaret etmesi onuruna inşa ettirilmiştir ve İmparator Hadri-anus Pamphylia kentlerini ziyaret ederken Attaleia’ya bu kapıdan giriş yapmıştır. Selçuklu Dönemi’nde ve 1961-1962 yıllarında onarım görmüştür. Kapının arşitravları (baştabanları) üzerinde Hadrianus’a ithaf edilen iki yazıt yer almaktadır. Bu yazıtlardan birinin altın kaplama bronz harflerle yazıldığı bilinmektedir. Bu yazıta ait bronz harfler Berlin ve Oxford Ashmou-lean Müzesinde sergilenmektedir. Kapının dış tarafında yer alan yazıtta: “İmparator Caesar Traianus Hadrianus için” ifadesi yer almaktadır. Diğer yazıt, kapının bugün mevcut olmayan çatı kirişi üzerindeki sütun kirişine yazılmıştır. Burada şöyle denilmektedir: “Rahmetli Traianus Parthicus’un oğlu [rahmetli Nerva’nın torunu], [İmparator], Caesar, Traianus Hadrianus Augustus Olympius, en yüce rahip, hükümranlığının [15.] yılında ve [3.] kez konsül iken, [vatanın babası] ve insanlık aleminin kurtarıcısına (kentin) Danışma ve Halk Meclisleri (ithaf ettiler)”. Hadrianus Kapısı’nın güney tarafındaki kulenin inşasına ait olan yazıtta ise: “Iulia Sancta bu kuleyi kendi kesesinden diktirdi” denilmektedir. Kapının altındaki yolun ana giriş bölümü, 2009 yılında, cam bir köprüyle örtülmüştür.

29- Karakaş Cami

Caminin inşa tarihi bilinmemektedir. 1950 yılında onarım görmüş, minaresi ve ahşap kapısı korunmak suretiyle 1990 yılında tamamen yıktırılmış, 1992-2003 yılları arasında mimar Turgut Cansever’in projesine göre yeniden inşa edilmiştir. Dikdörtgen plan üzerine kurulu olan caminin cephe duvarları küçük kırma taşlardan örülmüştür. İbadet mekanının en göze çarpan süslemesi, siyah, lacivert ve mavi renkli altıgen kaplamalardır. İbadet mekânının üst örtüsü, sekizgen bir kasnak üzerine oturan merkezi bir kubbe ve kubbenin her iki yanında ikişer küçük kubbeden oluşmaktadır. Kubbeler alaturka kiremitlerle kaplı olup

üzerlerinde sekiz köşeli aydınlanma feneri bulunmaktadır. Kubbeler, birbirine sivri kemerlerle bağlı sekiz adet destek direği tarafından taşımaktadır ve bunlardan ikisi fil ayağı biçimlidir. Kubbeye geçişler modern tasarımlı Türk üçgenleriyle sağlanmıştır.

30- Antalya Lisesi

Yapı Antalyalı Rumlar tarafından yaptırılmıştır. Kuzeydeki bina Pandeloğlu Dimitri Ağa’ya aittir ve giriş kapısının kilit taşında, bu şahsın isminin baş harfleri ve 9 Mayıs 1891 tarihi yazılıdır. Bu binanın güneyindeki diğer bina ise Bakkal İstavri Kahyaoğlu tarafından inşa ettirilmiştir ve yapının üçgen alınlığında, yuvar-lak bir rozet içinde, 1889 yılı yazılıdır. Bu iki bina 1898’de okul olarak düzenlenmiştir. Cumhuriyetin kurulmasıyla beraber “Lise” adını alan yapı, bugün Antalya Lisesi’nin idare binası olarak kullanılmaktadır.

31- Yenikapı (Gavur) Hamamı

19. yüzyılın ikinci yarısında inşa edilmiştir. Hamamın soyunma, ılıklık ve sıcaklık bölümleri bulunmaktadır. Güneybatı yönündeki giriş kapısından kare planlı soyunma bölümüne girilmektedir. Soyunma yerinin üzeri üçgen alınlıklı beşik çatıyla örtülüdür. Bu çatının ortasında, her yüzünde birer pencere olan sekizgen planlı bir aydınlatma feneri

bulunmaktadır. Ilıklık kısmının üst örtüsü filgözlü yelken tonozdur. Ilıklıktan, kare planlı ve kubbeli iki odaya geçilmektedir. Sıcaklık, filgözlü büyük bir kubbe ile örtülüdür. Sıcaklık bölümü hücre ve bölmeler sökülerek geniş bir salon haline getirilmiştir.

32- Yenikapı Rum Kilisesi

Bir 19. yüzyıl yapısı olan ve Hagios Alypios Kilisesi olarak da bilinen Yenikapı Rum Kilisesi, dikdörtgen planlı, tek katlı, tek nefli bir yapıdır. Üst örtüsü alaturka kiremitle kaplı beşik çatılıdır. Kuzey ve güney cephesinde demir parmaklıklı üçer penceresi bulunmaktadır. Duvar örgü sistemi ahşap hatıllı moloz taştır. Batı yönündeki giriş kapısı kemer-lidir. Pencereler yuvarlak kemerlidir ve pencerelerin aralarında tavana kadar yükselen yarım sütunlar ve sütunların arasında alçı madalyonlar bulunmaktadır. Bu yapı Küçük Rum Kilisesi olarak da anılmaktadır. 2007 yılında başlanan restorasyon çalışmaları tamamlandığında bina Güzel Sanatlar Galerisi olarak kullanılacaktır.

33- Dumlupınar İlköğretim Okulu

1905 yılında Rum Kız Mektebi olarak inşa edilen yapı, işgal yıllarında İtalyanlar tarafından, Kurtuluş Savaşı yıllarında da yerli halk tarafından hastane olarak kullanılmıştır. Bina içinde Dr. Burhanettin Onat tarafından kurulan ameliyathane, günümüze ulaşmamıştır. 1927-28 yıllarında Ticaret Okulu, 1929 yılında Medar-ı Vatan İlkokulu olarak öğretime açılan yapı daha sonra, Kurtuluş Savaşı’nın anısına, Dumlupınar İlkokulu adını almıştır. İki katlı olarak inşa edilen bina, 1975 yılında yapılan onarım çalışmaları sırasında eklenen asma katlarla, içten dört katlı bir yapıya dönüştürülmüştür.

34- Atatürk Evi ve Müzesi

Antalyalı Rumlardan Hacı İlyas Dayıoğlu’na ait olan bina, 1919 ve 1922 yılları arasındaki işgal sırasında, İtalyan Lisesi olarak kullanılmıştır. Antalyalı Rumların, Mübadele Antlaşması sonrasında kenti terk etmeleri üzerine bina, Antalya İl Özel İdaresine verilmiş ve Antalyalılar tarafından 6-12 Mart 1930 tarihleri arasında kente gelen Atatürk’e hediye edilmiştir. Atatürk’ün vefatından sonra köşk, Akşam Kız Sanat Okulu ve Kız Enstitüsü olarak kullanılmış, 1952-1980 yılları arasında Teknik Ziraat Müdürlüğü’nün hizmet binası olmuş ve 1986 yılında eski yerinden içeri alınıp yeniden inşa edilerek Atatürk Evi ve Müzesi olarak hizmete açılmıştır.

35- Karaalioğlu Parkı

1940-1945 yılları arasında Antalya Valisi Haşim İşcan tarafından mimar Necmettin Ateş’e yaptırılmış ve İnönü Parkı olarak adlandırılmıştır. Park 140 bin metrekarelik bir alana kurulmuştur. Parkın içinde, denize doğu-batı yönünde, birbirine paralel üç cadde bulunmakta ve bu caddeler deniz kıyısında üç adet seyir terası ile sonlanmaktadır. 1950’de Atatürk Stadyumu bu alan içine yaptırılmıştır. 1970’lerin sonlarında park için bazı özel heykel çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Bu kapsamda, ikinci seyir terasında Heykeltıraş Mehmet Aksoy tarafından yapılan “İşçi ve Çocuğu” heykeli, üçüncü seyir terasında Kuzgun Acar’ın “El” heykeli, ikinci ve üçüncü seyir terasları arasında Cahvar Göktaş’ın “Don Kişot”

heykeli bulunmaktadır. Park, Antalya florasını yansıtan ağaç, bitki ve çiçeklerle kuş türleri başta olmak üzere zengin bir canlı varlığına sahiptir. 2002 yılında ulusal bir yarışmanın açılmasıyla başlatılan yeniden düzenleme çalışmaları halen devam etmektedir.

36- Nazır Hamamı

14. yüzyılın ikinci yarısında inşa edildiği düşünülen yapı doğu sur duvarına bitişiktir ve güneybatı-kuzeydoğu istikametinde dikdörtgen planlıdır. Hamamın kuzeybatı cephesindeki giriş bölümüne, sonraki yıllarda, dikdörtgen planlı bir yapı eklenmiştir. Giriş kapısından dikdörtgen planlı ve düz damlı soyunmalığı girilir. Ilıklık bölümüne dikdörtgen biçimli ve dilimli kemerle çevrelenmiş bir kapıdan geçilerek ulaşılır. Üzeri merkezi kubbeyle örtülü olan sıcaklık bölümünün ortasında bir göbektaşı vardır ve etrafında ikisi beşik tonozlu, biri kubbeli üç eyvan ve iki halvet hücresi bulunmaktadır.

37- Kara Molla (Makbule) Mescidi

13. yüzyılda yapıldığı tahmin edilmektedir. 1998 yılında onarım gören mescit kare planlı olup, moloz ve kesme taştan inşa edilmiştir. Üst örtüsü alaturka kiremit kaplı tek kubbe ile örtülüdür. Kuzey cephe-sindeki giriş kapısı taş söveli ve basık kemerlidir. İbadet mekanını örten kubbeye Türk üçgenleri ile geçiş sağlanmıştır. Güney cephedeki mihrap yuvarlak kemerli olup mermerdir. Mihrabın iki yanında, mescidin kuzey ve batı cephesindeki pencerelerle aynı boyda olan birer dikdörtgen niş ve bunların üstünde de sivri kemerli nişler yer almaktadır. Aynı nişler mescidin doğu cephesinde de mevcuttur. Mescidin son cemaat yeri,

kadınlar mahfili ve minaresi yoktur.

38- Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Binası**

Antalya’da sivil mimarinin önemli örneklerinden birisidir. 1886 yılında ev olarak inşa ettirilen yapı bir dönem İtalyan Konsolosluğu, bir dönem de Jandarma binası olarak kullanılmıştır. 1955 yılında yangın geçiren ve büyük ölçüde tahrip olan yapı, Kültür Bakanlığınca 1991-1993 yıllarında, yangından sonra ayakta kalan mevcut yapı korunarak şimdiki kullanım amaçlarına uygun olarak yeniden inşa edilmiştir. Yarım daire şeklinde mermer kemeri üzerinde “1886” yazmaktadır. Kapının sol tarafında yer alan iki dükkanın kapıları üzerinde ise “1887” yazmaktadır. Avluya açılan çift kanatlı demir kapının bir kanadı orijinaldir. Pencerelerde birbirine geçmeli kafesler kullanılmıştır. Avluda antik mimari parçalar ve taşlık bölümünde de orijinal çakıl mozaik döşeme bulunmaktadır. Telefon: 0242 247 87 61

39- Pazar Hamamı

16. yüzyılda inşa edilmiştir. Çifte Hamam veya Osmanlı Hamamı olarak da bilinen yapı, erkekler ve kadınlar için iki ayrı hamam olarak düzenlenmiştir. Beden duvarları moloz taştan örülen yapının üst örtüsü tamamen kiremitle kaplanmıştır. Erkekler kısmının soyunmalığı, on iki köşeli bir kasnak üzerine oturan ve geçişi tonozlarla sağlanan büyük bir kubbe ile örtülüdür. Kadınlar hamamı, erkekler hamamına göre daha küçüktür. Soyunmalık kısmı beşik tonozla örtülü, dikdörtgen şeklinde ve çok sadedir. Bu yapıda önümüzdeki yıllarda Vakıflar Bölge Müzesi’nin kurulması planlanmaktadır.

40- İki Kapılı Han

19. yüzyıl sonunda inşa edilen hanın batı bloğu, dikdörtgen planlı, 11 mekan içeren tek bir kitleden oluşur. Her mekan, kendi içinde ulaşılan özgün bir ara kata sahiptir. Bloğun üst örtüsü Marsilya kiremitidir. Doğu bloğu tek katlı, 12 dükkandan oluşur. Ahşap çatısı yer yer alaturka kiremit, yer yer de yeni tür basit malzemeyle yapılmış bir üst örtüye sahiptir. Kuzey ve güneydeki bloklar iki katlıdır. Zemin katların duvar örgüsü moloz taş olup beşik tonoz örtülüdür. Zemin kat mekanları tümüyle avluya açılır. Hanın avlusunda bir su kuyusu ve bir çeşme bulunmaktadır. Bugün çarşı olarak kullanılan üst kat odaları, geçmişte, yolcular için konak işlevi görüyordu.

41- Tek Kapılı Han

20. yüzyıl başlarında inşa edilen yapı, doğu yönünden İki Kapılı Han’a bitişiktir. Avlunun etrafı dairesel dükkanlarla çevrilmiştir. İkinci katta ahşap odalar bulunmaktadır. Geçmiş yıllarda civardan gelen köylüler beraberl-erinde getirdikleri çeşitli gıda ürünlerini hanın avlusunda pazarlıyorlardı. Köylüler, yük hayvanlarını hanın ahır olarak kullanılan bölümlerinde bekle-tirlerken, kendileri, üst kattaki odalarda konaklıyorlardı. Tek Kapılı Han, 1935 yılına ait bir tapu senedinde, “otuz oda, üç göz hane, tahtani yirmi dört mağaza ile bir oda ve ahırı müştemil han” olarak tanımlanmıştır.

42- Tophane Parkı

Yat Limanı’nın kuzeyinde, surlarla çevrili ve diğer mahal-lelerden ayrılmış olan Tophane’nin (İç Kale), Selçuklu saray yönetiminin bulunduğu bölge olduğu ve bugün üzerinde çay bahçesi olan alanın Selçuklu sarayına ait Hasbahçe olduğu tahmin edilmektedir. Osmanlı Dönemi’nde mühimmat deposu olarak kullanılan bu alan, Cumhuriyet Dönemi’ne

kadar, ordu tarafından Tophane olarak da kullanılmıştır. Tophane Parkı’nın batısında bulunan fay kırığı, Tekelioğulları Dönemi’nde, günahkar kadınların cezalandırıldığı rivayet edilen yerdir ve günümüzde buraya “Kadın Yarı” denilmektedir.

43- Bali Bey Cami

1486-1494/95 yılları arasında Bali Paşa tarafından inşa ettirilen yapı, 1849-50 yıllarında onarım görmüştür. Giriş kapısının iki tarafındaki camekanlı son cemaat yerleri sonradan ilave edilmiştir. İçeride, kapının sağında ve solunda sütreli son cemaat yerleri mevcuttur. Bu alanların ikisinden de ahşaptan yapılmış kadınlar mahfiline çıkılmaktadır. Caminin minberi ahşaptan yapılmıştır, mihrap ise mermer olup yarım daire planlı ve yuvarlak kemerlidir. Kubbeye geçişi sağlayan tonozların ortalarında, mihraba bitişik pencerelerin üzerinde ve kubbe göbeğinde, daha geç tarihlerde yapılmış olan kalem işi madalyonlarda, Hz. Muhammed ve dört halifenin isimleri yazılıdır.

44- Cumhuriyet (Çarşı) Hamamı

1486-1494/95 yıllarında Bali Bey tarafından inşa ettirilen yapının 17. yüzyıl kaynaklarındaki adı Bali Bey Hamamı’dır ve yapıya bugünkü adı yakın zaman önce verilmiştir. Hamam doğu–batı istikametinde uzanan dikdörtgen bir plana sahiptir. Bali Bey Cami’ne bakan doğu cephe-sindeki kapıdan hamamın külhanına ve odunluk kısmına girilirken, hamamın ana girişi batı cephesinde bulunmaktadır. Örtü sisteminde, aydınlatma amacıyla filgözü pencereler kullanılmıştır.

45- Falezler ve Antalya Travertenleri

Falez, dalga aşındırmasının oluşturduğu yüksek kıyı anlamına gelmektedir. Antalya falezlerinin denizden yükseklikleri ortalama 40 metredir. Falezler, şehrin güneyinde, Konyaaltı varyantından Lara Plajı’na kadar 20 km. boyunca devam etmektedir. Falezleri meydana getiren traverten kaya katmanı da 30 km. kuzeydeki Bey Dağları’na kadar uzanarak 620 km2’lik bir alana yayılır. Falezlerden denize dökülen en önemli şelale Düden Şelalesi’dir.

46- Atatürk Caddesi

Cumhuriyet Dönemi’nden bu yana kullanılan Atatürk Caddesi, şehrin en önemli caddelerinden biridir. İkinci Dünya Savaşı yıllarında iki yönlü olarak yeniden düzenlenmiştir. Palmiye ağaçları ile ünlü bu caddenin ortasından, Vali Haşim İşcan tarafından yaptırılan arkların içinden, yakın zamana kadar su akmaktaydı. Cadde halen kentin en önemli alışveriş merkezleri arasında yer alır.

47- Valilik Binası

1916 yılında Antalya Mutasarrıfı Sabur Ahmet Paşa tarafından amele taburlarına inşa ettirilmiştir. Binanın doğu cephesinde eski Türkçe ile “İttihat ve Terakki Mektebi 1331” yazılı bir kitabe bulunmaktadır. Yapı, 2005 yılına kadar Gazi Mustafa Kemal İlköğretim Okulu olarak kullanılmıştır ve binadaki eğitim ve öğretim faaliyetleri, işgal dönemi hariç tutulacak olursa, kesintisiz devam etmiştir. 2005 yılında, 13 dersliği ve kütüphanesi ile spor odası bulunan okul başka bir yere taşınmış, bina, yeniden onarılıp Antalya Valiliği için bir temsil makamı haline getirilmiştir.

48- Müsellim Cami

1796 yılında Kapıcıbaşı Mehmet Ağa tarafından yaptırılmıştır. Yapı kuzey-güney doğrultusunda uzanır ve güneybatısında bulunan kütüphane binasıyla birlikte, küçük bir külliye görünümündedir. Dış görünümü çok sade ve gösterişsizdir. Cami içinde, sağda ve solda ahşap müezzin mahfilleri, bunların üstünde de kadınlar mahfili vardır. İç duvarlar tama-men Kütahya işi çinilerle kaplıdır. Çiniler, içeride ve dışarıda aynı bezeme unsurlarına sahiptir, minberi sade ve ahşaptır.

49- Murat Paşa Cami

1570 yılında yapımı tamamlanan Murat Paşa Cami, Karaman Beyler-beyi Murat Paşa tarafından inşa ettirilmiştir. Kareye yakın dikdörtgen planlı ve 12 köşeli alçak bir kasnak üzerine oturan tek kubbeli bir camidir. Duvarlar moloz dolgulu, kesme taş kaplamalıdır. Kuzey cephesindeki giriş kapısının her iki tarafında mihrabiyeli son cemaat yerleri vardır. Son cemaat yerleri, sivri kemerli dört sütunun taşıdığı üç kubbe ile örtülüdür. Kubbe içleri kırmızı, mavi, beyaz ve firuze renkle hatayi tarzda kalemişi bezemelidir. Sütunlardan sağdan ikincisi mermer olup Osmanlı üslubunda mukarnaslı bir başlık taşırken, diğer sütunlar taştır ve Korint tarzı olan başlıkları devşirmedir. Giriş kapısı basık kemerlidir ve silmelerle çevrelenmiştir. Mihrabı ve minberi mer-merdendir. Caminin minaresi 1916 yılında iki şerefeli olarak yeniden yapılmıştır. 1952-68 yıllarında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından iki onarım gerçekleştirilmiştir. Kitabesinde, “Ola daim Murad Paşanın Rahmeti Hak revanına vasıl Yabdı bu cami’i murad idinüp Kıldı ukba sevabını hasıl İde hayratını Hüda makbul Cennet-i adn ola ana menzil - sene 978 (M. 1570-71)” yazmaktadır.

50- Antalya Arkeoloji Müzesi

Süleyman Fikri Erten tarafından kurulan Antalya Arkeoloji Müzesi, 1922 yılında Alaaddin Cami’nde, 1927 yılında da Yivli Minare Cami’nde faaliyet göstermiştir. Müze binası, 1964 yılında açılan Ulusal Mimarlık Yarışmasında, Mimar Metin Hepgüler, Sami Sisa ve Doğan Tekeli’nin projesine göre inşa edilmiş ve bu yapıya 1972 yılında taşınılmıştır. Yedi dönümlük bir alan üzerinde yer alan müze, 1988 yılında Avrupa Konseyi Özel Ödülü’nü almıştır. Müzede kitap tanıtımları gerçekleştirilebilmekte ve kişisel sergiler açılabilmektedir. Sergi salonlarında, Prehistorik Dönem’den yakın tarihimize kadar geçen zaman içinde Anadolu’da varlığı bilinen, Frig, Yunan, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı uygarlıklarına ait buluntular sergilenmektedir.

51- Öğretmen Evi

Yapı, 1910-15 yılları arasında inşa edilmiş ve 1944-76 yılları arasında Vali Konağı olarak kullanılmıştır. Bina moloz taştan olup iki katlıdır ve cephesi doğuya bakar. Alt katta basık kemerli, kenarları kabartma sıvalı ve ahşap kepenkli dört büyük pencere bulunmaktadır. İkinci katta da aynı özellikleri taşıyan dört pencere vardır. Dar saçaklı yapı kırma çatıyla örtülüdür. İkinci katın sağ tarafında ve giriş kapısının üstüne rastlayan şahnişin dar yüzeylerinde birer, cephesinde ise üç dikdörtgen pencere yer almaktadır. Güney kesiminde, birinci katta basık, kabartma sıva çerçeveli ve demir şebekeli dört pencereyle aynı özellikte küçük bir pencere daha bulunmaktadır. Üst katta yine aynı özellikte altı pencere bulunmaktadır.

K ENT KÜLTÜR GEZ İ LER İ GÜZERGAHINDA BULUNAN BAŞL ICA KÜLTÜR ve DOĞA VARL IKLAR I

ANTALYA KALEİÇİ VE ÇEVRESİ

KÜLTÜR TURİZMİ HARİTASI

www.antalyakentmuzesi.org.tr

Antalya Kent Müzesi, Büyükşehir Belediyesi’nin özel önem verdiği bir çalışmadır. Bu projede üretilen birçok değerli ürün, Antalyalılar’ın tarih ve kentlilik bilincine önemli katkılarda bulunmaktadır.

Antalya kent merkezi, geçmişte yerleşim alanı olarak hayli dar bir alanı kapsamasına karşın, dönemsel olarak; Roma’dan Bizans’a, Haçlılar’dan Selçuklular’a, Anadolu Beylikleri’nden Osmanlılar’a uzanan birikimiyle son derece nitelikli bir kültürel mirası barındırmaktadır.

Bu çok katmanlı mirasın, kısa bir süre içinde, söylenti ve söylenceleri aşan bir bilgi derinliği ile gezilebilmesi için, Antalya Kent Müzesi’nin rehberler ve dönem uzmanlarından destek alarak hazırladığı bu harita kentimizde kültür turizmine önemli bir katkı anlamına gelmektedir.Antalyalı hemşerilerimi, bu haritayı kullanarak, Kaleiçi’ni yeniden keşfetmeye davet ediyorum.

Kaleiçi ve Çevresi Kültür Turizmi Haritası’nın kent merkezine daha çok turistin çekilebilmesine ve kentlilerin yakın zaman öncesine ka-dar tüm Antalya demek olan Kaleiçi’ni bir kültürel buluşma alanı olarak kullanabilmesine büyük yarar sağlayacağını umuyor ve bu çalışmaya emeği geçenleri kutluyorum.

Prof. Dr. Mustafa AkaydınAntalya Büyükşehir Belediye Başkanı

Elinizdeki harita, Antalya Kent Müzesi bünyesinde faaliyet göster-miş olan Kent Gezileri Merkezi Gönüllü Çalışma Grubu’nun ürünü-dür. Çalışmada kentin iki bin yılı aşan yerleşim tarihine tanıklık eden Kaleiçi ve yakın çevresinde bulunan başlıca kültür ve doğa varlıkları tespit edilerek, bu varlıkların harita üzerine işlenmesi amaçlanmıştır.

Kapsanan varlıkların seçiminde, Antalya’nın kuruluşundan günü-müze kadar kentte yaşamış olan uygarlıklara ait kültürel kalıntıla-rın temsil edilmesine ve bu suretle de kentin yüzyıllar içindeki çok katmanlı gelişiminin gösterilmesine özen gösterilmiştir. Çalışma Grubu Uzun Tur, Kısa Tur, Roma-Bizans Turu ve Selçuklu-Osmanlı Turu adıyla haritada ayrıntıları verilen dört turu tanımlayarak kul-lanıcılara sunmaktadır.

Haritanın oluşturulmasında, Antalya Büyükşehir Belediyesi İmar ve Şehircilik Dairesi’nin hazırlamış olduğu ortofoto ve fotogrametrik sayısal harita temel altlık olarak kullanılmıştır. Haritada, Kaleiçi merkezde genelleştirme, bazı yapı alanlarında ise ölçeklendirme ve deformasyon uygulanmıştır.

ANTALYA KENT MÜZESİ YAYINLARI

ANTALYA KENT MÜZESİ YAYINLARI

ANTALYA KENT MÜZESİ YAYINLARI

ANTALYA KENT MÜZESİ YAYINLARI

ANTALYA KENT MÜZESİ YAYINLARI

ANTALYA KENT MÜZESİ YAYINLARI

ANTALYA KENT KÜLTÜRÜ BÜLTENİHer ay 20.000’e varan baskısıyla kentin her yanında Kültür ve Sanat’ın nabzını tutmaya devam ediyor...

Page 2: KENT KÜLTÜR GEZİLERİ GÜZERGAHINDA BULUNAN BAŞLICA …antalyacentral.com/media/kaleicimap.pdf · 2014. 2. 24. · 2004 yılında Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından

AK

DEN

İZ

Yat L

iman

ı

Mer

mer

liPl

ajı

Adala

rPl

ajı

KIL

INÇ

AR

SLA

N M

AH

.

BA

RB

AR

OS

MA

H.

TUZC

ULA

R M

AH

.

SEL

ÇU

K M

AH

.

HA

ŞİM

İŞC

AN

MA

H.

CUM

HURİ

YET

MEY

DANI

YENİ

KAPI

KA

RA

ALİ

LU P

AR

KI

42

01

14

13

18

161517

12

08

0910

07

05

06

04

0302

11

3641

39

40

4443

49

48

47

2038

26

27a27

c

25

3231

33

46

30

28

29

21

37

24

23

3534

45

22

45

45

19

50

Ulus

al Yü

kseli

ş (At

atür

k) An

ıtı

E-3

Zinc

irkıra

n Meh

met

Bey

Tür

besi

F-2

Kale

Kapıs

ı

F-2

Atta

los H

eyke

li

G-2

Saat

Kul

esi

G-

2

Teke

li Meh

met

Paş

a Cam

ii

G-

3

İmar

et M

edre

sesi

F-3

Atab

ey A

rmağ

an M

edre

sesi

F-3

Yivli

Min

are v

e Ulu

(Yivl

i Min

are)

Cam

ii

F-3

Niga

r Hat

un T

ürbe

si

F-2

Mev

levih

ane (

Güze

l San

atlar

Gale

risi)

F-2

Kara

tay M

edre

sesi

F-4

Ahi K

ızı M

escid

i

E-4

Oyun

cak M

üzes

i

B-4

Kırk

Mer

diven

ler

E-5

Kent

Sur

ları

E-5

Uzun

Çar

şı (Fe

tih) K

itabe

si

E-5

İskele

Mes

cidi

E-4

Yat L

iman

ı (İsk

ele)

D-

5

Ahi Y

usuf

Cam

ii

E-6

Balık

Paz

arı H

amam

ı

G-5

Hıdır

lık K

ules

i

E-9

Hesa

pçı S

okak

F-8

Kesik

Min

are

G-

7

Alaa

ddin

Cam

ii

H-7

Paşa

lar K

onağ

ı*

G-

6

Kalei

çi M

üzes

i - AK

MED

Kalei

çi M

üzes

i

I-5

Aya Y

orgi

Kilis

esi

H-

6

AKM

ED

I-5

Üç K

apıla

r (Ha

drian

us K

apısı

)

I-4

Kara

kaş C

amii

J-

4

Anta

lya Li

sesi

J-

5

Yeni

kapı

(Gav

ur) H

amam

ı

I-8

Yeni

kapı

Rum

Kilis

esi

I-8

Dum

lupın

ar İlk

öğre

tim O

kulu

H-

8

Atat

ürk E

vi

I-9

Kara

alioğ

lu P

arkı

H-11

Nazır

Ham

amı

H-

3

Kara

Moll

a (M

akbu

le) M

escid

i

H-

5

Koru

ma B

ölge K

urul

u Bin

ası*

*

G-

6

Paza

r Ham

amı

H-

2

İki K

apılı

Han

G-

1

Tek K

apılı

Han

H-

1

Toph

ane P

arkı

D-

3

Bali B

ey C

amii

G-

1

Cum

huriy

et (Ç

arşı)

Ham

amı

G-1

Falez

ler ve

Ant

alya T

rave

rtenl

eri

E-10

Atat

ürk C

adde

si

I-3

Valili

k Bin

ası

D-

1

Müs

ellim

Cam

ii

E-1

Mur

at P

aşa C

amii

H

arita

Dışı

Anta

lya A

rkeo

loji M

üzes

i

H

arita

Dışı

Öğre

tmen

Evi

J-

10

1) 2) 3) 4) 5) 6) 7) 8) 9) 10)

11)

12)

13)

14)

15)

16)

17)

18)

19)

20)

21)

22)

23)

24)

25)

26)

27)

27a)

27b)

27c) 28)

29)

30)

31)

32)

33)

34)

35)

36)

37)

38)

39)

40)

41)

42)

43)

44)

45)

46)

47)

48)

49)

50)

51)

ANTA

LYA

KALE

İÇİ V

E ÇE

VRES

İ KÜL

TÜR

TURİ

ZMİ H

ARİT

ASI

Ölçe

k: 1

/ 200

0

Uzun

Şeh

ir Tu

ru: 1

, 2, 3

, 4, 5

, 6, 7

, 8, 9

, 10,

11,

12,

13,

15,

16,

17,

18,

19,

14,

20,

21

, 22,

23,

24,

25,

26,

27,

28,

29,

30,

31,

32,

33,

34,

35

Kısa

Şeh

ir Tu

ru: 1

, 2, 3

, 4, 5

, 6, 3

7, 8

, 9, 1

0, 1

1, 1

2, 1

3, 1

5, 1

9, 1

4, 1

6, 1

7, 2

0, 2

7,

28, 3

8, 2

4, 2

5, 2

2, 3

5Ro

ma

Biza

ns T

uru:

1, 3

, 4, 5

, 9, 1

5, 1

6, 2

4, 2

7, 2

8, 2

3, 2

2, 3

5Se

lçukl

u Os

man

lı Tu

ru: 1

, 2, 3

, 5, 6

, 7, 8

, 9, 1

0, 1

1, 1

2, 1

3, 1

7, 2

0, 2

1, 2

4, 2

5, 2

6, 3

5Üs

t böl

ümde

yer

ala

n tu

rlar p

rofe

syon

el re

hber

ler v

e ara

ştırm

acıla

r tar

afın

dan

hazır

lanm

ış en

uyg

un

gezi

güze

rgah

ların

ı içe

rmek

tedi

r. Kü

ltür V

arlık

ları’

na a

it nu

mar

alar

ı har

itada

n ta

kip

eder

ek b

u tu

rları

gerç

ekle

ştire

bilir

siniz.

BC

DE

FG

HI

J

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13

A

BC

DE

FG

HI

JA

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13

27b