Upload
others
View
12
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
T.C.
SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
KIYI ALANLARINDA PLANLAMA VE TASARIM
POLİTİKALARI
Mehmet Can TÜRKSAVUL
Danışman
Prof. Dr. Ziya Gençel
YÜKSEK LİSANS TEZİ
ŞEHİR VE BÖLGE PLANLAMA ANABİLİM DALI
ISPARTA - 2019
© 2019 [Mehmet Can TÜRKSAVUL]
i
İÇİNDEKİLER
İÇİNDEKİLER ....................................................................................................................... i
ÖZET .................................................................................................................................... iii
ABSTRACT .......................................................................................................................... iv
TEŞEKKÜR ........................................................................................................................... v
ŞEKİLLER DİZİNİ .............................................................................................................. vi
SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ ........................................................................ vii
1. GİRİŞ ................................................................................................................................. 1
1.1. Tezin Amacı ............................................................................................................ 1
1.2. Tezin Kapsamı ........................................................................................................ 1
1.3. Çalışma Yöntemi ..................................................................................................... 2
2. LİTERATÜR ÖZETİ ......................................................................................................... 4
2.1. Kıyı Kavramı ........................................................................................................... 4
2.1.1. Kentsel kıyı ..................................................................................................... 8
2.2. Kıyının Ülkeler İçin Önemi ..................................................................................... 9
2.2.1. Şehirlerin gelişimi açısından kıyı alanlarının önemi ..................................... 10
2.2.2. Ülke ekonomisi ve politikalar açıdan kıyı alanlarının önemi ........................ 12
2.3. Kıyı Alanları Üzerindeki Baskılar ......................................................................... 13
2.4. Kıyı Kentlerinin ve Kentsel Kıyıların Tarihsel Gelişimi ...................................... 16
2.5. Planlama ve Tasarım Politikası ............................................................................. 18
2.5.1. Akarsu-Nehir kıyılarında planlama ve tasarım politikası .............................. 21
2.5.2. Göl kıyılarında planlama ve tasarım politikası .............................................. 21
2.5.3. Deniz kıyılarında planlama ve tasarım politikası .......................................... 22
3. ULUSLARARASI PLANLAMA VE TASARIM POLİTİKALARI .............................. 23
3.1. Dünyada Kıyı Alanları Planlaması ve Politikaların Örnekleri .............................. 23
3.1.1. Fransa’da kıyı alanları planlama ve tasarım politikaları ............................... 23
3.1.2. Yunanistan’da kıyı alanları planlama ve tasarım politikaları ........................ 25
3.1.3. İngiltere’de kıyı alanları planlama ve tasarım politikaları ............................. 26
3.1.4. ABD’de kıyı alanları planlama ve tasarım politikaları.................................. 28
3.2. Dünya Kentlerinde Gerçekleştirilmiş Planlama ve Tasarım Projeleri .................. 28
3.2.1. Toronto kenti kıyı projesi, Toronto, Kanada ................................................. 29
3.2.2. HafenCity bölgesi projesi, Hamburg, Almanya ............................................ 30
3.2.3. ABD - Kaliforniya kıyı alan kullanımı sorunları ve planlama alanlarındaki
önerileri ......................................................................................................... 31
3.2.4. ABD-San Francisco örneği ........................................................................... 33
3.2.5. ABD-St. George Adası .................................................................................. 34
3.2.6. İtalya-Costa Smeralda örneği ........................................................................ 35
3.2.7. Meksika-Yucatan Cancun örneği .................................................................. 36
3.2.8. İngiltere-Dockland projesi ............................................................................. 38
3.3. Dünyada kıyı alanlarında yapılmış kent plajlarına ilişkin örnekler ....................... 39
3.3.1. Oak Street Beach (Chicago, Amerika) .......................................................... 39
3.3.2. Blackpool (Lancashire, İngiltere) .................................................................. 40
3.3.3. Cap d’Adge (Fransa) ..................................................................................... 41
3.3.4. Calvia (Mallorca, İspanya) ............................................................................ 42
3.4. Değerlendirme ....................................................................................................... 42
4. TÜRKİYE’DE PLANLAMA VE TASARIM POLİTİKALARI .................................... 44
ii
4.1. Türkiye’de Planlama ve Tasarıma Duyulan Gereksinim ...................................... 44
4.2. Türkiye’de Kıyıya Yönelik Olarak İzlenen Politikalar ......................................... 45
4.2.1. Kalkınma planları .......................................................................................... 46
4.2.2. Kanunlar içerisinde kıyı alanları ................................................................... 47
4.2.2.1. 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu ...................................................... 48
4.2.2.2. 3621 sayılı Kıyı Kanunu ....................................................................... 49
4.2.3. Türkiye’de kıyı alanlarının tarihsel değişimi ................................................ 50
4.3. Türkiye’nin Kıyı Politikasının Niteliği ................................................................. 51
4.4. Türkiye’de Kıyı Alanlarında Yapılan Projeler ...................................................... 52
4.4.1. İzmir Körfezi kıyı düzenlemesi ..................................................................... 52
4.4.2. İskenderun Körfezi kıyı düzenlemesi ............................................................ 53
4.4.3. Mersin bütünleşik kıyı yönetimi projesi ........................................................ 53
4.4.4. Bodrum Yarım Adası kıyı alanları yönetimi projesi ..................................... 54
4.4.5. Belek-Çıralı kıyı düzenlemesi ve turizm geliştirilmesi ................................. 55
4.4.6. Trabzon kıyı alanı yönetimi projesi .............................................................. 56
4.5. Türkiye’de Ulusal Ölçekte Gerçekleştirilen Ekolojik Kıyı Alanı Planlama
Örnekleri ............................................................................................................... 57
4.5.1. Antalya-Likya kıyıları örneği ........................................................................ 57
4.5.2. Muğla-Datça-Bozburun örneği ..................................................................... 58
4.5.3. İzmir-Foça örneği .......................................................................................... 60
4.6. Değerlendirme ....................................................................................................... 62
5. SONUÇ ............................................................................................................................ 63
KAYNAKLAR .................................................................................................................... 66
iii
ÖZET
Yüksek Lisans Tezi
KIYI ALANLARINDA PLANLAMA VE TASARIM POLİTİKALARI
Mehmet Can TÜRKSAVUL
Süleyman Demirel Üniversitesi
Fen Bilimleri Enstitüsü
Şehir ve Bölge Planlama Anabilim Dalı
Danışman: Prof. Dr. Ziya GENÇEL
Bu tez çalışması kapsamında kıyı alanları, kentsel tasarım ve politikalar ile ilgili
terimlerden bahsedildi. Dünya üzerinde kıyı bölgeleri üzerinde yapılmış olan veya
yapılmakta olan planlama politikaları incelendi. Bu incelemeler neticesinde Türkiye
üzerinde bulunan kıyı alanlarında yapılmış olan planlar ve politikalar incelenerek
uluslararası çıkarımlar yapıldı.
Kıyı kentlerinin geneli sahip olmuş oldukları kaynak ve çeşitlilikler ile birlikte
içerisinde barındırdığı fonksiyonların, bu alanlarlar üzerinde yer seçmesinin
nedenlerini göstermiştir. Sürekli artış gösteren bu fonksiyonlar ve bu fonksiyonların
meydana getirmiş olduğu baskılar nedeni ile kıyılarımızda doğal kaynak tahribatları
meydana gelmektedir. Kıyı alanlarının sahip olduğu kaynaklar doğrultusunda
sanayi alanları ve kentleşme baskısı da meydana gelmektedir.
Bu baskılar neticesinde kıyı kentleri, plansız ve düzensiz bir gelişme göstermiştir.
Kaynaklar ikincil konut ve turizm tesislerine dönüşmüştür. Ülkelerin bu ortak
problemi aşmasında kullandıkları yöntem ve metotlar ile hangi politikaları
kendilerine yol haritası olarak belirledikleri bu tezin araştırma konularından
birisidir.
Dünya genelinde yapılan kıyı planlarının büyük çoğunluğunda, kıyı kullanımı
ekonomik açıdan sanayi bölgelerine ve sosyolojik açıdan o bölgede yaşayan
kentliye ait olduğu ve kıyı alanlarında yer alan fonksiyonların kentliye hitap edecek
şekilde düzenlendiği görülmektedir. Bu durum Türkiye’de turizm ve ikincil konut
ağırlıklı olduğu, kentliye ait kıyı kullanımlarının yetersiz kaldığı görülmektedir.
Türkiye’de kıyı planları hazırlama ve üretim aşamasında iken o bölge ve çevre
bölgelerde yaşayan kentlinin yapılan plan çalışması içerisinde dahil edilerek, plan
hakkında bilgi sahibi olması ve o planın uzun vadedeki stratejileri, amaçları ve
hedefleri doğrultusunda üzerine düşen sorumlulukları öğrenmesi gerektiği, kıyı
alanlarında yer alacak olan fonksiyonlarının yine o bölgenin karakteristik
özelliklerine uygun olarak kentliye hitap etmesi gerektiği sonucu çıkarıldı.
Anahtar Kelimeler: Kıyı, Tasarım, Politika, Koruma, Kentsel Tasarım
2019, 72 sayfa
iv
ABSTRACT
M.Sc. Thesis
PLANNING AND DESIGN POLICIES IN COASTAL AREAS
Mehmet Can TÜRKSAVUL
Süleyman Demirel University
Graduate School of Natural and Applied Sciences
Department of Urban and Regional Planning
Supervisor: Prof. Dr. Ziya GENÇEL
In this thesis, the terms related to coastal areas, urban design and policies were
discussed. Planning policies on coastal zones in the world or in progress have been
examined. These investigations are being conducted in the plan on lying coastal
areas as a result of the policies examined were made in Turkey and international
implications.
The coastal town of general resources that have been hosted in conjunction with a
variety of functions and showed the reasons why they chose this place on the field.
Due to these functions that are constantly increasing and the pressures generated by
these functions, natural resource damage occurs on our coasts. Industrial areas and
urbanization pressure occur in line with the resources of the coastal areas.
As a result of these pressures, coastal cities showed an unplanned and irregular
development. Resources have turned into secondary housing and tourism facilities.
Countries with common problems in the methods they use does not exceed what
policies and methods of the research in this thesis is one of the issues they
identified as their road map.
In the majority of worldwide made coastal plans, it appears that coastal use living
in economically industrial zones and sociological aspects of that region that citizens
belonging and arranged in a way that will appeal to the citizens of the functions in
coastal areas. This situation is mainly tourism and secondary housing in Turkey is
seen as inadequate to the use of coastal dwellers.
While in Turkey coast plan preparation and the production phase that area and it
was included in the plan work made of living in urban in the surrounding areas, to
have information about the plans and that strategy's long-term plans, goals and is
thought to need to learn responsibility on its objectives. It was concluded that the
functions that will take place in the coastal areas should be addressed to the citizens
in accordance with the characteristics of the region.
Keywords: Coast, Design, Policy, Protection, Urban Design
2019, 72 pages
v
TEŞEKKÜR
Bu araştırma için beni yönlendiren, karşılaştığım zorlukları bilgi ve tecrübesi ile
aşmamda yardımcı olan değerli Danışman Hocam Prof. Dr. Ziya GENÇEL’e
teşekkürlerimi sunarım.
Literatür taramalarında bana destek veren Prof. Dr. Ali TÜRK’e, tez yazım
aşamasında bana destek olan Sn. Ahmet TÜRK’e ve iş ortaklarım Sn. Cengiz
YILMAZ ve Sn. Mehmet KADIOĞLU’na teşekkür ederim.
Tezimin her aşamasında beni yalnız bırakmayan aileme sonsuz sevgi ve saygılarımı
sunarım.
Mehmet Can TÜRKSAVUL
ISPARTA, 2019
vi
ŞEKİLLER DİZİNİ
Sayfa
Şekil 2.1. Kıyı Kenar Çizgisi ................................................................................................. 7
Şekil 3.1. Fransa'da Kıyı Kullanımına Ait Görüntü ............................................................. 24
Şekil 3.2. Yunanistan'da Kıyı Kullanımına Ait Görüntü ..................................................... 25
Şekil 3.3. İngiltere'de Kıyı Kullanımına Ait Görüntü .......................................................... 27
Şekil 3.4. Toronto Kenti Kıyı Projesinin Bulunduğu Alana Ait Görüntü ............................ 29
Şekil 3.5. HafenCity Kıyı Projesi Görseli ............................................................................ 30
Şekil 3.6. San Francisco Koyu Plan Görseli ........................................................................ 33
Şekil 3.7. Yucatan Cancun Kıyı Kullanmına Ait Görüntü ................................................... 37
Şekil 3.8. Oak Street Beach Kıyı Kullanımına Ait Görüntü ................................................ 38
Şekil 3.9. Blackpool Lancashire Kıyı Kullanımına Ait Görsel ............................................ 39
vii
SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ
AB Avrupa Birliği
ABD Amerika Birleşik Devletleri
BKAY Bütünleşik Kıyı Alanları Yönetimi
BM Birleşmiş Milletler
CAMP Coastal Area Management Programme
CZMA Coastal Zone Management Act
CZMP Coastal Zone Management Programme
ÇED Çevresel Etki Değerlendirme
ÇŞB Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
EC European Comission
FAO Food and Agriculture Organization
GEF Global Environment Facility
ICZM Integrated Coastal Zone Management
ÖÇKB Özel Çevre Koruma Bölgesi
STK Sivil Toplum Kuruluşu
TWRC Torono Waterfront Revitalization Corporotion
ULI Urban Land Institute
UNESCO United Nations Educational, Scientific and Cultural Organization
1
1. GİRİŞ
1.1. Tezin Amacı
Kıyı bölgeleri, mevcutta bulunan doğal kaynaklar ve ekolojik bakımdan çeşitlilik
içeren, halk için önemli fırsatlar sağlayan ve gelişmeye meyilli alanların genelidir.
Geçmişten günümüze toplulukların yaşadıkları ve uygarlıkların gelişim gösterdiği,
uluslararası ekonomik ve kültürel birliktelik alanları olan bu kıyı alanları, bugün dahi
kıyılara olan eğilimler ile kentsel kullanım alanları, sanayi bölgeleri, enerji
istasyonları, gemi bakım onarım tersaneleri, ikincil konut kullanımları, turizm
alanları, denizler ile ilgili ticaret faaliyetleri, balıkçılık-avcılık gibi faaliyetlerin yer
seçimi yaptığı bölgelerdir.
Bu tür yer seçimleri sonucunda kıyı alanlarında birbirleri ile uyumsuz olan kullanım
çeşitleri, kıyı bölgelerine has doğal kaynağın tahribatına ve ekolojik olarak dengesel
bozukluklara sebebiyet veren plansız ve düzensiz yerleşme eğilimine doğru artış
göstermekte ve bir kısım sosyal, ekonomik, çevresel ve mekânsal problemlere yol
açmaktadır.
Bu çalışmanın amacı, kıyılarda meydana gelen olumsuzlukların, hangi politikalar ile
çözülebileceğinin saptanması ve daha yaşanılabilir ve uzun vadeye hitap edebilecek
kıyı alanlarının planlaması ve tasarımına girdi sağlamaktır.
1.2. Tezin Kapsamı
Şehir gelişimi için su öğesi, şehirlerin ilk kuruluşlarından beri önemli bir çekim
alanıdır. Kıyı, su kentleri için bir davet niteliği taşımaktadır. Eski zamanlardan
günümüze kadar denize, akarsuya, göle kıyısı olan bütün kentsel hep göz önünde
bulunmuştur. Kıyı alanlarına sahip olmanın avantajı, eski zamanlarda yapı
malzemelerinin taşınması, yiyeceklerin ulaştırılması, bir savunma çizgisi, su elde
etme kaynağı ve gücün göstergesi olarak şehirlerin herhangi bir su kaynağına
sınırlarının bulunması avantaj durumundaydı.
2
Günümüzde halen kıyı alanları önemli alanlardır. Barcelona, İtalya, Yunanistan,
İspanya gibi önemli kıyı alanlarını barındıran kentlere bakıldığında kıyı alanlarının
kamusal alana hizmet edecek şekilde planlandığı görülmektedir. Yapılan planlar ve
tasarımlar ile kıyı tahribatının önüne geçilmesi sağlanmıştır.
Her türlü kıyılarda oluşabilecek tahribata karşı kişisel, kurumsal ve toplumsal
sorumluluklar olup Türkiye’de uygulanabilirlik kapsamında bu sorumlulukların
Dünya’da kullanılan Kentsel Tasarım ve Kentsel Politika yöntemlerinin en doğru
şekilde belirlenmesi ve uygulanmasıdır
1.3. Çalışma Yöntemi
Hazırlanacak tez çalışmasının yönteminde, ilk olarak literatür incelemesi yapıldı ve
dünya üzerinde kıyılar ile ilgili yapılmış olan başarılı tasarım ve planlar ile bu
projelerde hangi politikaların göz önünde bulundurduğu tespit edildi. İkinci aşamada
ülkemizde yapılmış olan planlar ve tasarımlar ile dünya üzerinde kıyı alanlarına
ilişkin yapılan projelerin politikalar düzeyinde karşılaştırması yapıldı. Üçüncü
aşamada ise kıyı alanlarının planlanması ve tasarımında hangi evrensel politikaların
dikkate alınması gerektiği açıklandı. Ayrıca etkin bir planlama çalışmasında en
önemli unsur kıyı alanları tahrip edilmeden önlemleri almaktır. Kıyı alanlarında
yerleşmeler ve faaliyetler başladıktan sonra yapılan çalışmaların kıyı kullanımını
etkin kılması öncesine göre daha elverişsiz olmaktadır. Bu nedenle son aşamada
Türkiye’de yapılmış olan mevcut kıyı planlarının yeniden gözden geçirilerek, diğer
kıyı alanlarında önce yapılması gerekenlerle ilgili çalışmalara daha fazla ağırlık
verilmesi gerekmektedir.
“Kentsel Tasarım Politikaları” kıyı alanlarında oluşacak olan tahribatların önlenmesi
ve zararlarının azaltılmasında önem taşımaktadır. Ayrıca tahribata yol açabilecek
plansız yerleşme ve yanlış kullanım gibi konularda bilinçlenme düzeyini artırmakta,
dolayısıyla bu tahribat ve yanlış kullanımlar olmadan önce önlemlerinin alınmasında,
en uygulanabilir politika ve tasarımlarla engellenmesinde veya oluşacak tahribatın
olumsuz etkilerin azaltılmasında gerekli bir çalışmadır.
3
Buna göre, en küçük bireyden en büyük bireye kadar herkes bilinçlenmeli ve kıyı
alanlarını korumaya yönelik kapsamlı çalışmalar yapmalıdır. Yapılan her türlü
çalışma, kamu kullanıma açık kıyı alanlarımızı daha verimli kullanma ve tahribatın
önüne geçici etkiler yaratacaktır. Bu etki kıyı korumasına karşın yapılan çalışmaların
bütüncül düşünülerek buna göre çalışmalar, değerlendirmeler ve uygulamalar
yapılmasını sağlayacaktır.
4
2. LİTERATÜR ÖZETİ
Bu bölümde gerek kitaplar gerekse internet aracılığla yapılmış olan literatür
taramasında, kıyı alanları ile ilgili kıyı kavramı, kıyı alanlarının gelişimi, önemi ve
tasarım politikalarını inceleyeceğiz.
2.1. Kıyı Kavramı
Kıyı alanları tanım itibariyle, zengin doğal kaynaklara sahip, ekolojik olarak zengin,
toplum için ekonomik faaliyetler üretebilen ve her zaman gelişme potansiyeli nedeni
ile baskı altında kalan alanlardır.
Kıyı ile ilgili birçok tanımlama yapmak mümkündür. Kıyı, en geniş tanımıyla,
karaların ve denizlerin buluştuğu yerlerdir. Bazı kaynaklara göre kıyılar; deniz, nehir,
yapay ya da doğal göl vb. her türlü su kütlelerini kapsayan kara şerididir. Kıyılar
yalnızca toprak-su çizgisi değil, bölge ve alan şeklinde de bahsedilebilir. Kara ile su
arasında bir taşıyıcı köprü görevi gören kıyılar, genellikle kumullardan, çakıllardan
ya da alüvyal topraklardan oluşur. Kıyı bölgesi, su ile toprak arasında geçiş
içerisinde oldukları alanlar, kıyı alanı ise tüm kıyı bölgelerini kapsayan geniş bir
alandır.
Kıyı ile ilgili olarak incelenen çeşitli kaynaklarda, kıyılar geçmişte fiziksel özellikleri
ve coğrafi konumları ele alınarak açıklamalar yapılmıştır. Bu açıklamalarda sadece
kıyılar kara parçası olarak görülmektedir. Zamanla kentlerde yaşanan gelişmeler ve
kıyılara olan eğilimler sonucu, kıyılarda farklı yaklaşımlar, farklı çalışmalar
yapılması gerektiği ortaya çıkmıştır.
Şehir gelişimi açısından su öğesi, şehirlerin ilk kuruluşlarından beri önemli bir çekim
alanıdır. Kıyı, su kentleri için bir davet niteliği taşımaktadır. Eski zamanlardan
günümüze kadar denize, akarsuya, göle kıyısı olan bütün kentsel hep göz önünde
bulunmuştur. Kıyı alanlarına sahip olmanın avantajı, eski zamanlarda yapı
malzemelerinin taşınması, yiyeceklerin ulaştırılması, bir savunma çizgisi, su elde
etme kaynağı ve gücün göstergesi olarak şehirlerin herhangi bir su kaynağına
sınırlarının bulunması avantaj durumundaydı.
5
Tarih boyunca uygarlıklara ev sahipliği yapmış olan kıyı alanları, toplumların
yerleştiği, ülkeler arası ekonomik ve kültürel temasa ev sahipliği yapan bu alanlar
kıyılaşmanın yarattığı baskı ile birlikte kentsel kullanımlar, sanayiler, enerji
terminalleri, tersaneler, turizm alanları, ikinci konut alanları, rekreasyon alanları,
ticaret alanları gibi faaliyetlerin yer seçmek için birbiri ile yarıştığı alanlardır.
Bu faaliyetler nedeni ile kıyı alanlarında birbirleri ile uyumsuz olan kullanım
biçimleri, kıyılara has tarihi eserlerin ve doğal kaynakların tahribatına, ekolojik
düzenin bozulmasına ve plansız ve düzensiz yerleşmelerin eğilimlerinin artmasına,
birkaç sosyo ekonomik çevresel ve mekânsal problemlere sebebiyet vermektedir.
Türk Dil Kurumu’nun tanımına göre kıyı, en genel ifadeyle “Kara ile suyun birleştiği
yer” olarak tarif edilmektedir. Oysaki kıyıyı şekillendiren birçok farklı fiziksel etmen
ve doğal süreç bulunmaktadır. Bu da, kıyının sürekli değişen dinamik bir yapıya
sahip olmasına neden olmaktadır. “Kıyı, genişliği meteorolojik olaylarla değişen,
deniz, göl ve akarsularda suyun karaya temas ettiği sınır çizgisi olarak da
tanımlanabilir” (Kibaroğlu vd.).
Kıyıların genişlikleri hava olaylarında meydana gelen değişimlere göre değişebilir.
Bu değişimler ile deniz, akarsu ve göllerde su ile karanın temas ettiği bölgeler sınır
çizgisi olarak tanımlanabilir.
“Jeomorfolojik açıdan bakıldığında kıyı, doğal bir yeryüzü biçimi olarak, deniz, göl
ve akarsularda suyun karaya temas ettiği, su ve kara yönünde uzunlamasına devam
eden bir sınır çizgisi ya da alt sınırını bu temas çizgisinin oluşturduğu, genişliği
meteorolojik olaylara göre değişebilen alan olarak tanımlanmaktadır” (İzbırak,
1969).
“Doğal bir yeryüzü biçimi olarak jeomorfolojinin konusunu oluşturan bir kavram
olmanın yanı sıra, kıyı, hukuk düzeni tarafından kendisine bir takım sonuçlar
bağlanmış hukuksal bir kavramdır” (Akın 1998)
“04.04.1990 tarih ve 3621 sayılı,01.07.1992 tarih ve 3830 sayılı Kıyı Kanunu’na
göre kıyıya ilişkin tanımlar şu şekilde sıralanmaktadır:
6
- Kıyı çizgisi: Deniz, tabii ve suni göl ve akarsularda, taşkın durumları dışında, suyun
karaya değdiği noktaların birleşmesinden oluşan çizgidir.
- Kıyı Kenar çizgisi: Deniz, tabii ve suni göl ve akarsularda, kıyı çizgisinden sonraki
kara yönünde su hareketlerinin oluşturulduğu kumluk, çakıllık, kayalık, taşlık,
sazlık, bataklık ve benzeri alanların doğal sınırıdır.
- Kıyı: Kıyı çizgisi ile kıyı kenar çizgisi arasındaki alandır.
- Sahil şeridi: (Değişik tanım: 01.07.1992 - 3830/1 md.) Kıyı kenar çizgisinden
itibaren kara yönünde yatay olarak en az 100 metre genişliğindeki alandır.
- Dar Kıyı: Kıyı kenar çizgisinin, kıyı çizgisi ile çakıştığı alandır.” (Resmi Gazete,
1990) (Şekil 2.1.)
7
Şekil 2.1. Kıyı Kenar Çizgisi (Resmi Gazete 1992)
8
Söz konusu kanun incelendiğinde, kıyının sözlü tanımlarından çok hukuksal
tanımlamaları üzerinde durulmaktadır. Kıyının korunabilmesi için bazı hukuksal
ifadelerin oluşturulması gerekir.
Tüm kıyı alanlarına tek bir politika geliştirilemez. Çünkü her kıyının kendine has
gelgitleri fırtınaları ve erezyonu vardır. Bu yüzden her kıyı alanı için ayrı ayrı
inceleme yapılmalı ve farklı politikalar geliştirilmelidir.
2.1.1. Kentsel kıyı
Kıyı kavramının pek çok tanımının olmasının dışında araştırılması gereken bir
konuda kentsel kıyı kavramıdır.
Kentsel kıyı yaşam döngüsünün kendi içerisinde sürdüğü, belli bir popülasyonun
içerisinde yaşadığı alanlardır. Her türlü fonksiyonları (Ticaret-Ulaşım-Avcılık-
Balıkçılık-Turizm-İkinci Konut) içerisinde barındırabilir. Tarih boyunca uygarlıklar
kentsel kıyı üzerinde yerleşme çabasına girmişlerdir.
Örneğin, “Dünyanın en eski yerleşim yerlerinden biri olarak bilinen ve ülkemiz
sınırları içerisinde yer alan Çatalhöyük, MÖ 7400 ile MÖ 6000 arasında 1400 yıl
boyunca Konya’nın kuzeydoğusunda varlığını sürdürmüştür. Çatalhöyük’ün bu alana
kurulmasının başlıca sebebinin Eski Konya Gölü olduğu düşünülmektedir.
Çatalhöyük’ün kurulduğu dönem olan Neolitik Çağ’da Çatalhöyük’ün güneyinde
geniş göl depolarının yarattığı verimli düzlükler yer alırken, kuzeyinde Eski Konya
Gölü bulunmaktaydı. MÖ 7400 yılında kurulan, dünyanın en eski yerleşim yeri
olarak geçen bir yerleşim için bile su kıyısının önemini vurgulamaktadır” (UNESCO,
2012).
“Literatürde tarihin ilk yerleşimi olarak geçen Çatalhöyük; ya da çok sonraları ve
değişik zamanlarda kurulmuş olan Londra, Amsterdam, St. Petersburg, Venedik gibi
kentler ‘kentsel kıyı’ kavramının önemini vurgulamakta önemli örneklerdir. Bu
büyük kentlerin hepsi bir nehir etrafında yapılaşmaya başlayan ve su kavramını
oldukça iyi kullanan ve daha sonra kente dahil eden örneklerdendir. Bu bağlamda
‘kentsel kıyı’ kavramını ele alacak olursak, uzun süre boyunca yoğun olarak
9
kullanılmış, geliştirilmiş ve değiştirilmiş alanlar olarak nitelendirilmektedir.” (ULI,
2004).
Kentsel kıyı asla şehir tarafından şekillenmez. Kent, kentsel kıyının etkileri ile
şekillenir. Örnek verecek olursak, falezlerden oluşan kıyı alanlarında yapılaşma ve
yerleşmelerin falezlerden içeride güvende kalacak şekilde inşa edildiğini görebiliriz.
Bu da o kıyı alanına özel karakteristik özellik kazandırır. Düz alüvyal zeminlerde ise
yapılaşmaların sahile yakın fakat alçak yapıda olduğu görülmektedir. Zemini kaya
fakat düz kumul arazilerde ise yine kıyı alanlarına yakın fakat yüksek binalardan
oluşan bir karakter görülebilir.
2.2. Kıyının Ülkeler İçin Önemi
Kıyılar her zaman kentler için en öncelikli ve cazibe merkezleri olmuşlardır. Kentsel
tasarım için her zaman elverişli olan bu alanlar, yalnız coğrafi özelliklerinden dolayı
değil, geçmişten günümüze yarattıkları kültürel-sosyal ve ekonomik nedenlerden
ötürü birbirleri ile farklılaşırlar.
Kıyılar, geçmişten günümüze uygarlıkların gelişim noktalarıdır. Ekonomik ve
kültürel faaliyetlerin geçiş merkezleridir. Ticaret, savunma, gıda temini gibi
sebeplerden yüzyıllardır kıyı alanları insanlar açısından hep cazip gelmiştir. Kıyılar
sanayi devriminden önce konut, ticaret ve tarımal aktiviteler için kullanılırken,
sanayi devriminden sonra ekonomik girdi sağlayacak olan sanayi faaliyetlerinin
merkezi olarak kullanılmaya başlanmıştır. Kıyı bölgeleri içerdikleri farklı kaynaklar
ile birlikte o bölgedeki kalkınmaya olanak sağlamıştır.
Kıyı alanlarının önemini kısaca özetleyecek olursak;
- Kaynakların çeşitliliğe sahip olması
- Doğal kaynakların kıyılar çevresinde yoğunlaşması
- Biyoçeşitliliği ve ekolojik habitatı içermesi
- Sanayi sektörünün gelişmesine uygun alanlar olması
- Ekonomik faaliyetlerin yer seçimine uygun olması (ticaret, ulaşım, nakliye)
- Turizm potansiyellerinin yüksek olması
10
- Yaşama daha elverişli olması (iklimsel değişikliklerin dengeli olması)
- Yüzyıllar boyunca uygarlıklar kıyı alanlarını seçtikleri için tarihi ve kültürel miras
eserlerinin bu bölgelerde yoğunlaşması
“Bir dünya haritasının üzerinde tüm kıyılara paralel içeriye doğru 60 km’lik bir hat
çizilse dünya nüfusunun yarısının bu tanımlanan alan içerisinde kaldığı görülür.
Uzmanlar bu sayının 2020’de üç katına çıkacağını belirtiyorlar. Bugünkü eğilimin
sürdüğü durumda, önümüzdeki yıllarda kıyı şeridindeki yapılaşmanın oldukça
artacağı da kolayca tahmin edilebilir.” (Golem, 2003).
Tarih boyunca farklı sebeplerden dolayı önemini yitirmeyen kıyılar günümüz
şartlarında da kendi içerisinde bulunan kaynaklar sebebiyle ekonomik faaliyetlerin
yer seçmek için kıyasıya mücadele ettiği alanlardır. Bu faaliyetler sonucunda artan
nüfus ye plansız yerleşme, planlamanın öneminin artmasına olanak sağlamıştır.
2.2.1. Şehirlerin gelişimi açısından kıyı alanlarının önemi
Kıyı alanlarının önemini yerleşim tipleri de belirlemektedir. Su öğesi çevresinde
gelişen iki farklı kent tipi vardır.
- Kanal / nehir yerleşmeleri ( Venedik, Amsterdam )
- Kıyı yerleşmeleri (İstanbul, St. Petersburg)
Şehirler için su öğesi uygarlıkların ilk kuruluşlarından beri çekim kuvveti
oluşturmaktadır. Deniz ticareti, avcılık, ulaşım gibi nedenler bunun yegane
nedenlerindendir.
Şehirler için kıyı alanı cazibe merkezleridir. Ulaşım ve ticaret şehirlerde kıyı
alanlarını önemli hale getirmektedir. Kıyı alanları ile ortaya çıkan kentlerde,
geçmişten günümüze yaşanan zorluklara rağmen, yaşamların ve büyümelerin asıl
sebeplerini ifade eden bağ olarak açıklamak yerinde olacaktır. Su ve kent arasındaki
ayrılmaz ilişki, farklı görüşlere ait düşünceler ve değişik coğrafi bölgelere bağlı
olarak, çeşitli disiplinleri içerisinde barındırmaktadır.
11
Yapılarda kullanılacak ürünlerin ve gıdaların taşınması, şehri saldırılara karşı koruma
hattı, su bölgeleri üretme ve güç simgesi olarak şehirlerdeki kıyı alanlarının önemi
çok büyüktür. Neredeyse tüm Avrupa kentleri, nehir ile haliç ile veya açık deniz ile
yakından ilişkileri bulunmaktadır. Sanayi devrimi ile şehirlerde meydana gelen
değişiklikler bile şehrin kıyı alanlarının önemini kaybetmesine izin vermemiştir. 19.
yüzyıl sanayi kentlerinin birçoğu kıyı alanlarında yer almaktadır. “Londra, New
York, Buenos Aires, Cape Town ve Sydney önemli örneklerden sadece birkaç
tanesidir.” (Craig-Smith ve Fagence, 1995).
Ulaşım, ticaret, ekonomik değerler ve savunma açısından önemli olan kıyı alanları su
öğesi ile var olmuş şehirlerin en önemli nedenleridir. Su ile birleşen şehirler
tasarımlar, peyzaj ve birçok çeşitlilik ile görsel açıdan diğer kıyı kentleri ile farklılık
gösterir.
Kıyıların tümü o alanlardaki işlevleri doğrudan etkiler. “Örneğin gemilerin
yanaşmasına olanak tanıyıp tanımaması, o kıyıda yer alabilecek işlevleri doğrudan
etkiler, kıyının karada devam eden kesiti de örneğin, kumluk, kayalık, uçurum, vs.
gibi farklı karakterlerde oluşu, kıyıdan geriye doğru oluşturulacak yerleşim
koşullarını belirler.” (Craig-Smith ve Fagence, 1995).
Kıyı alanlarında konumlanan faaliyetler ve kente kazandırdıkları ekonomik değerler,
birbiri ile aynı olabilir. Birçok liman kentinin kıyı alanlarında orası ile özdeşleşmiş
biçimde büyük bir hareket, insan furyası, faaliyetler, aktiviteler, eğlencelerin hüç
görülmeyen homojenliği görülebilir.
Günümüzde su öğesi genel olarak, turizm ve ikinci konut üzerine yoğunlaşmıştır.
Bunun nedeni ise kara ve hava ticaret hacminin büyümesi olarak gösterilebilir.
Hudson’a göre turizm bilinci “Günümüzdeki kitle turizm bilinci, dünya üzerinde dört
bir yana yayılmış ve büyümüş bir gelenekselleşme yoluna girmiştir. Bu
gelenekselleşme İngilizlerin Deniz Tatilleri hareketi ile başlamış olduğu
söylenebilir.” şeklinde özetlenmektedir.
12
2.2.2. Ülke ekonomisi ve politikalar açıdan kıyı alanlarının önemi
Geneli belli bir süre sonra liman kentine dönüşen kıyı kentleri, 1970 yılından sonra
liman fonksiyonlarını ulaşıma ve ticaret organizasyonlarındaki değişimler nedeni ile
zaman içerisinde kaybetmektedirler. Bu alanlarda son 20 sene şehirlerin kendi
kendilerini baştan yaratacakları ve çevre kentler ile birebir rekabet haline girmeye
çalışacakları potansiyellere sahip alanlar olmuşlardır.
Kıyıların fonksiyonları, kendilerinin kentsel büyümesinin yaratılması bakımından
çok önemli bir alan olduğu yönündeki tüm görüşü destekler niteliktedir. Eskide kalan
liman bölgelerinin ve yanında onunla birlikte büyüyen taşımacılık ve sanayi
alanlarının geri kalması, o bölgede yaşayan halk için “Kıyı Kentleşmesi” kavramının
yeniden hayatlarına girişi için imkan sağlamıştır.
Kıyı alanları barındırdığı fonksiyonlar içerisinde ön plana çıkan sosyal ve eğlence
ortamları, çevre yönünden faydalanmışlar ve bu güçlü potansiyeller ekonomik
durumları destekler hale getirmiştir. Ayrıca kıyı alanları politik açıdan önemli
noktalar olduğu için dünya ekonomilerine ev sahipliği yapmaktadır. Evrensel
ekonominin ve para sermayelerinin yükselişe geçtiği dönemlerde kıyı alanları liman
gibi büyük yatırımlar için uygun yerler haline gelmeye başlamıştır.
“Finansal ve mülkiyet çıkarlarının ortak operasyonları için bir buluşma noktası
olarak kıyı alanları, sermaye birikimlerinin yeni kentsel yerleşim yerleri
oluşturulması maksadıyla transferinde önemli bir rol oynamıştır.” (Amin ve Thrift,
1992).
Kıyı alanlarının yerleşim alanı olmasının nedenlerinden biriside, liman kültürünün
önemini kaybetmesi ve artık taşımacılıkta konteynır kullanılmaya başlanması ve yeni
liman teknolojilerine geçilmesine bağlanabilir.
“Limanların ekonomik durumu ve birbirleri arasındaki rekabet, liman tesislerinin
yeni yerleşimlerini daha derin sularda ve daha iyi ülke içi taşımacılık ağları
sunabilecekleri yerlerde konumlanmaya zorlamıştır. Bu süreç, kentsel gelişim için
yeni bir cephe ortaya çıkarmıştır. Bunun sonucu olarak, kıyı kentleri tarafından
13
kullanılmak üzere çok fazla miktarda doklar doğmuş ve endüstri gelişimi meydana
gelmiştir. Bununla birlikte, aynı zamanda yeni limanların, birleşik ticari bölgelerin,
destekleyici altyapıların ve ulaştırma-taşımacılık ağlarının da gelişmesi gerekli
olmuştur.” (Atabek, 2009)
“Kıyı alanları, politik hırsları ortaya çıkaran büyük ve başarılı gelişmelere bir
platform oluşturabilir veya bir şehir ya da ulusun küresel ekonomiye entegre
olmasını sağlayabilir. Belki de, ekonomik ve politik önemleri nedeniyle, kıyı alanları
yeni kent fenomeni için oyun alanı olarak görülmektedir. Buralar, uluslar arası
gelişim sermayesi için birer arena ve post modern kültüre, “post-Fordist ekonomiye”
geçiş için ve buna bağlı olarak yapılaşmada ve kentsel tasarımda ortaya çıkan
değişikliklere birer basamak olarak sunulmaktadır.” (Ashword ve Voogd, 1990).
“Kıyı alanları, gelişimciler ekonominin genişleyen ve bol kazançlı sektörlerinden
rant temin ettikçe, ortaya çıkan ekonomik değişimi de yansıtabilirler. Gerek gelişme
gerekse sermayeyi toplaması bakımından, kıyı alanlarının ulusal ve uluslar arası
alanda yükselen oyuncuları kendine çektiği şeklinde bir düşünce mevcuttur.”
(Whimster, 1992).
2.3. Kıyı Alanları Üzerindeki Baskılar
Kıyılar dünya üzerindeki süratle gelişim ve değişim gören olgular içerisindedir.
Dünya üzerindeki ülkelere bakıldığı zaman, bu yerleşime ait alanların hem sayı
hemde büyüklük açısından farklı bölgelerdeki diğer alanlara nazaran daha çok
olduğunu görmekteyiz. Bu tamamen tarihteki ilk dönemlerden günümüze kadar bu
ivme ile gelmiştir.
Geçmişten beri süre gelen faaliyetlerin yarattığı sorunların ortaya çıktığı kıyılar,
sanayi devrimi sonucunda dönüşü olmayan tahribatlara uğramışlardır. Nüfusun
artmaya başladığı dönemlerde ise kıyılar üzerinde ikincil konutlar ve turizm
tesislerinin artması ve enerji-taşımacılık sektörlerinin de kıyılarda yer seçmeye
başlamasından sonra çeşitli baskılarıda beraberinde getirmiştir. Diğer yandan iklim
değişiklikleri de kıyılar için önemli sorunlar teşkil etmektedir.
14
Kıyılarda meydana gelen problemler şu şekildedir.
- Arazi kullanımının yapılmamış olması yapılmış olsa dahi alınan kararları, sosyal ve
teknik altyapı bakımından eksik ve plansız büyümelerden dolayı gelişen yerleşik
alan problemleri
- Düzensiz yerleşme ve bilinçsizlikten kaynaklanan, kıyı bölgelerindeki su
kaynaklarındaki kirlenmeler, kıyı ekosisteminde meydana gelen tahribatlar, flora ve
faunanın dağılması
- Kıyılarda bulunan tarihi ve kültürel mirasın korunamaması, geleneksel dokularda
meydana gelen tahribatlar, plansız yerleşme ve denetim eksikliği nedeni ile
yapıların zarar görmesi
- Kıyıların özelliklerinin dışında yapılan tarım ve balıkçılık faaliyetleri ve yoğun
turizm faaliyetlerinin yarattığı baskı dan kaynaklı sosyal ve ekonomik problemler,
- Enerji üretimi ve madencilik etkinliklerinin kıyı alanlarının bozulmasına yol açması
- Turizm etkinliklerinin kıyı alanlarını olumsuz etkilemesi ve mevsimlik işçilerde
yaşanan artış ve bu artışı taşıyamayacak yerel kamu hizmetleri ve teknik altyapı
eksiklikleri
- Kaynak ve talep arasındaki ilişkinin kurulamamasından kaynaklı taşıma kapasitesi
sorunları,
- Planlama çalışmalarında yalnızda yerleşim bölgesinin fiziken ele alınması ve üst
ölçeklerdeki planlar ile ekonomik, yönetsel ve sosyal özelliklerin göz ardı edilmesi
sebebi ile doğal kültürel mirasların çevreyle ilgili özelliklerinin planlama sürecine
dahil edilmemesi
- Planlama politikaları ve bu süreçteki yerel yönetimin eğitimsiz olması, yasal
kanunların yetersiz ve etkin olmayışı
- Kıyı alanlarına boşaltılan atıklar nedeniyle su, toprak ve hava kirliliğinin oluşması
Diğer araştırmacılara göre kıyı alanlarındaki mevcut baskılar;
“Nüfus artışı ve plansız yapılaşma; Son yıllarda hızla gelişen teknoloji ve artan
nüfusla birlikte ortaya çıkan çarpık kentleşme ve çevre sorunları kıyı kullanımına
ağırlık kazandırmış, kentlerde yerleşmenin kıyılara yönelmesine yol açmıştır. Kıyı
alanlarına, nüfus hareketlerinin yol açtığı büyümeyi karşılayacak alt yapının
götürülememesi, buna bağlı olarak sağlıksız kentleşme ve doğal değerlerde kayıplara
15
neden olmaktadır. Plansız gelişme sonucu oluşan çevre kirliliği, doğal değerlerin
tahribi gibi ekolojik sorunlar ortaya çıkmaktadır.
Dolgu alanları; Kıyı alanlarındaki yerleşme talepleri beraberinde kıyılarda arazi
kazanma amacıyla yapılan dolgu çalışmalarını da getirmektedir. Yapılan bu dolgu
alanları kıyı kenar çizgisinin değişmesi, kıyı karakterinin bozulması, flora ve
faunanın yok olması gibi ekolojik sorunlara neden olmaktadır.” (Gülkal 2004).
“İkinci konutlar; Plansız alan kullanımları ve gelişen turizm hareketleri nedeniyle
yoğunluğu artan ikinci konut yapılaşmalarının kitleler halinde uzandığı kıyılar,
sadece ulaşım, yerleşim ve ticari aktivitelere hizmet eden ekolojik yapısı bozulmuş
yapay alanlara dönüşmektedir. En önemli turizm ve rekreasyon kaynağı olan kıyı
alanları üzerindeki ikinci konutları kıyı peyzajını ekolojik açıdan olduğu kadar düşük
standartlı çok katlı yapılaşmalar ile görsel ve estetik yönden de olumsuz
etkilemektedir. Buna bağlı olarak da nitelikli tarım alanlarının kaybı, kıyı alanlarında
betonlaşma ve su kirliliği gibi sorunlar meydana gelmektedir.
Endüstriyel kullanımlar; Ülkemizde endüstriyel tesislerin kıyılar boyunca
yoğunlaşması birçok çevre sorununu da beraberinde getirmektedir. Kıyı alanlarında
endüstriyel kullanımlardan kaynaklanan faaliyetler hava, su, toprak kirlenmesine
neden olmakta bunun yanı sıra gürültü, koku vb. kirliliğe de yol açmakta ve gerek
katı atıklar gerekse atık suları ile ekolojik yapı üzerinde baskı unsuru
oluşturmaktadır. Kıyılardaki nitelikli tarım alanlarının ve doğal peyzajın bozulması,
yöreye özgü bitki örtüsü ve faunanın yok olması, geleneksel mimarinin kaybolması,
deniz ve kumsalların kirlenmesi ile alanın turizm ve rekreasyonel değerinin azalması
endüstriyel kullanımların yarattığı başlıca sorunlardır.
Kıyıya çok yakın geçirilen karayolları; Gerek kamulaştırma ve yapım masraflarını en
aza indirme, gerekse turizmin gelişmesine katkıda bulunma amacıyla karayollarının
kıyı boyunca geçirilmesi çalışmaları özellikle 1960‟lı yıllardan itibaren hız
kazanmıştır. Kazı ve dolgu çalışmalarıyla bozulan yamaçlar, molozlarla doldurulan
kumsallar ekolojik yapılarının önemli bir bölümünü kaybetmişlerdir. Kıyılardaki
kasaba ve köyler kıyı yolu boyunca kontrolsüz doğrusal bir gelişme göstermiş; kıyı
alanlarının iç kesimlerinin denizle ilişkisi bozulmuş ya da kaybolmuştur.
16
Kumsallardan kum ve çakıl almalar daha da artarak ekosistemdeki zararlanmaların
boyutları üst seviyelere çıkarılmıştır.” (Gülez 1997).
“Turizm sektörü; Türkiye kalkınma sürecinde özellikle ekonomik açıdan sağladığı
girdilerle, milli gelirin önemli bir boyutunu oluşturmaktadır. Üst ölçekte alınan
kararlar doğrultusunda uygulanan turizm politikaları (turizm teşvikleri, turizm
merkezleri vb.) kıyı kentlerimizde önemli değişime ve kontrol edilemeyen
gelişmelere neden olmaktadır. Son 15 yıla yakın bir süreç içinde turizm teşvik
kararları ile çevre düzeni planları yapılarak Türkiye’nin önemli kıyı şeritleri olan
Karadeniz, Marmara, Ege ve Akdeniz Bölgeleri ve bu bölgelerdeki milli park
niteliğindeki ormanları, yaylaları ve sulak alanları turizme açılmaya başlamıştır.
Hızla gelişen turizm hareketleri bazen kırsal karakteri ile ön plana çıkan kıyı
alanlarını aşırı ve hızlı bir yapılaşma ile karşı karşıya bırakırken bazen de zaten
hakim sektörü turizm olan kentlerin, kapasitesini kaldıramayacağı noktalara
götürmektedir. Turizmin gelişmekte olduğu ülkelerde baskın bir kalkınma yolu
olarak benimsenmesi ile oluşan politikalar sonucu geliştirilen turizm mevzuatı
kıyıları yatırım için cazip duruma getirmiştir.” (Dede vd. 2004).
“Tarımsal faaliyetler; Kıyı alanlarındaki arazilerde yapılan tarımsal faaliyetlerle
kimyasal maddelerin kullanımı sonucu toprak, su, iklim ve biyotop potansiyeli zarar
görmektedir. Tarım alanlarında esas bileşimi azot ve fosfor olan suni gübreler tarım
arazilerine verildiklerinde özellikle azot toprağın içinden taşınarak yer altı sularına
karışmaktadır. Ayrıca tarım alanlarındaki fazla azot ve fosfor bileşikleri yağmur
suları ile taşınarak yüzey sularına karışmakta ve ötrofikasyona neden olmaktadır.
Gerek yer altı sularıyla gerekse yüzey sularıyla kıyılara taşınan kimyasallar önemli
ölçüde kirliliğe ve ekosistem sorunlarına yol açmaktadır.” (Karpuzcu 1996).
2.4. Kıyı Kentlerinin ve Kentsel Kıyıların Tarihsel Gelişimi
Tarihin başlangıcından günümüze su, insan yaşamının vazgeçilemez bir parçası
olmuştur. Suyun insan hayatında içgüdüsel olarak çekim kuvveti vardır. İlk
uygarlıklara baktığımızda, Mezopotamya’da Dicle, Fırat ve Nil Nehri çevresinde
yerleşmeler olduğu görülmektedir. Menderes çayları, Bakırçay ve nehirler vasıtasıyla
Akdeniz ve Ege de kıyı yerleşimini görmemiz bu sebebe bağlıdır (Uçlar, 2012).
17
“Kıyı alanlarının tercih edilmesindeki başlıca sebepler;
- Su ihtiyacının akarsulardan karşılanması
- Doğal kaynaklara her zaman yakın olma çabası
- Savunma bakımından kıyı kentlerinin konumun daha güçlü olması
- İklim bakımından karasal iklimden çok ılıman iklime sahip olması, toplumun rahat
yaşam koşullarında olması
- Ulaşımın rahat olması
- Deniz ticaretinin ülke ekonomisine katkıları
- Kente zengin bir kentsel eserler sunması
- Akışlar Mekanı Olması” (Önemli, 2007)
Sanayi devrimi gerçekleşmeden önce kıyılarda konut ve ticaret ağırlıktaydı. Tatlı su
alanlarında tarımsal faaliyetler yürütülmekteydi. Sanayi devrimi gerçekleştikten
sonra doğal kaynaklara yakın olma, atıkların deşarj edilmesi gibi etkenler ile sanayi
alanları kıyılara taşınmaya başlamıştı. Her kararda olduğu gibi bu kararlarda da
ülkenin ekonomik ve politiksel kararları ön planda olmaktadır.
Deniz ulaşımı, yük taşımacılığı, deniz ticareti ön plana çıkmış, demiryollarının
kullanımı ile tüm bu kıyı kentleri desteklenmeye başlamıştır. Her ne kadar kıyı
alnları bu denli önemli bölgelerde olsalar, kara taşımacılığı ve hava taşımacılığı
başladığı yıllardan itibaren kıyı alanlarında sanayilerin çekilmeye başladığı
görülmektedir.
Sanayi devriminden önce balıkçılık, tarım, hayvancılık gibi fonksiyonlar
yürütülürken, sanayi devriminden sonra tüm bunlar birkenara atıldı. Ekonomik hırs
tüm toplumların gözünü boyadı ve kıyı alanlarına olan tahribatlar böylelikle başlamış
oldu. Sanayi alanlarının kıyılarda yarattığı tahribatlar, ve doğal ekolojik çevrenin geri
dönüşümü olmayan bozulmalara gitmesi insanlarda bu alanlar ile ilgili kararlar
almaya zorlamıştır.
“Tasarımsal açıdan kıyı ile kent ilişkisinin güçlü bir şekilde kurulması temel
hedefken, böyle bir doğal ortamdan her türlü toplumsal kümenin yararlanabilmesi
düşüncesi, kıyı alanlarının işlevsel olarak rekreasyon, eğlence, ticaret, konaklama,
18
sosyal ve kültürel etkinlik alanları olarak şekillenmesinde rol oynamıştır.” (Uçlar,
2012)
2.5. Planlama ve Tasarım Politikası
“Planlamaya ek olarak ortaya çıkan kentsel tasarım, şehircilik ve mimarlık
disiplinleri arasında yer alan ve hem kurumsal hem de pratik anlamıyla bir ara yüz
oluşturan bir durumdur. Kent planlaması ile mimarlığın pek çok ortak yönleri vardır,
ama bir yer vardır ki orada tam birleşirler. İşte kent planlaması ile mimarlığın bu ara
kesitine kentsel tasarım denilmektedir” (Özdeş, 1992).
Kentsel tasarım zaman ve mekân içinde yapılan hizmetler ile bunların karşılıklı
ilişkilerinin tasarımıdır. Tasarım ilişkilerinde, hizmetlerin birbirlerini akıcı ve uygun
olarak takip etmesi gerekmektedir (Eckbo 1969)
“Kentsel tasarım, bir alan için bir vizyon oluşturulması ve bu vizyonun yaşama
geçirilmesi için tüm beceri ve kaynakların seferber edilmesini gerektiren bir etkinlik
alanıdır” (Erginöz, 2017).
Kentsel tasarım genel anlatımı ile kentsel mekânda fiziksel, sosyo-kültürel ve
sosyoekonomik bağlamlarda çok boyutlu, kentsel detay irdeleme ve çözümlemelerini
içeren ayrıntılı bir düzenleme yöntemidir (Kaplan 2000).
Kentsel tasarım, çok uzun bir geçimişi olan ama kavram olarak meslek hayatımıza
yeni giren bir kavramdır. İnterdisipliner bir çalışma gerektirir. Önceden şehirde
kentsel tasarım yapılırken yalnızca akslar ve bu akslar etrafında küçük çaplı arazi
kullanımları ile o dönemin ihtiyaçlarına cevap vermektedir. Ama günümüzdeki
kentsel tasarım kentin ve kentlinin, ekonomik, sosyal, fiziki ve kültür kapsamındaki
sorunlara cevap verememesi bu kavramın önemini artırmıştır.
Kentsel tasarımda, nüfusta yaşanan artış ile meydana gelen kaynak eksikliği arttıkça
gelecekteki zamanlarda ortaya çıkacak olan değişiklikler önem kazanmıştır.
“Kentlerin sürekli büyümesi, nüfusun hızla artması ve gelişimin devam etmesi ile
19
kentsel tasarım disiplininin kentlerdeki problemlerin incelenmesinde ve
çözümlenmesindeki rolü büyümektedir” (Samur, 2007).
Kentsel politika kavramı ise, ortaya ilk defa Amerika Birleşik Devletleri’nde
çıkmıştır. Kentsel politikalardan kamu politikalarının analizi, tanımı ve ölçütü
şeklinde bahsedilmiştir
“Gelişmiş Batılı ülkelerde giderek “Kentsel Politika” ya da “Kentin Politikası”, yeni
bir toplumsal oluşumun uygulama alanı olmuştur. Çok önemli hizmet projeleri
hazırlanmasına yol açmıştır. Bu ülkelerde şehircilik, Devletin denetlediği bir kamu
politikasına dönüşmüştür. Bu politikalarının inşa edilmesinde önemli bir statü ve
durum yaratmıştır. Şehircilik ürünü olan plan ise; bir kamusal müdahale aracı olarak
yerini almıştır. Kentsel Politikalar günümüzde; yaşam çevresi ve toplumsal yaşam
arasında olumlu ilişkiler kuran ve donatıları iyileştiren, var olan bozuklukları gideren
bir yenilemenin getirilmesinde ve yerleşmelerin yetersizliklerinin giderilmesinde,
iyileştirilmesinde ve de özde toplumun sorunu olarak yansıyan her hususa yanıt
getiren ve ülke genelinde tüm kentlerde kentsel kalitenin egemen kılınmasını
sağlayan bir ele alış olarak önem kazanmıştır. Yani giderek karmaşıklaşan,
yoğunlaşan ve çözüm bekleyen kentsel sorunlar, Kentsel Politika yaklaşımını öne
çıkartmış ve önemsetmiştir.” (Çubuk, 2009).
“Tasarım Politikaları, uygulama veya yatırım programlarının düzenleyici araçlarıdır
ve uygulanacak tasarımlara gerekçeleri kapsayan dolaylı tasarım yöntemleridir.
Özellikle kentsel tasarım alanında ifade bulan tasarım politikaları, tüm tasarım
sürecinin çerçevesini oluşturmakta; stratejileri de kapsayan bu çerçeve, planlama ve
tasarımı da içine almaktadır. Tasarım önerileri ve rehberleri ise tasarım politikaları
içinde yalnızca genelleştirilmiş amaç ve hedefler değil, aynı zamanda özel uygulama
stratejileri olarak görülmesi gerektiği ifade edilmektedir.” (Koç, 2000).
“Dünyada son yıllarda yürütülen kıyı alanları planlama çalışmaları incelendiğinde,
özellikle kıyı alanlarında kamu mekânlarının güçlendirilmesi yönündeki ilkelerin
odak noktası olduğu görülmektedir. Örneğin, Amerika’da Alexandria kıyı planı,
kamu mekânlarının (parklar, meydanlar, gezinti yerleri, yollar, marina ve rıhtımlar,
20
cadde ve sokaklar vb.) kıyı alanları için önemini vurgulayarak, aşağıda belirtilen
esasları getirmektedir.
- Kıyı alanında kamusal mekânların arttırılması,
- Kıyı boyunca süreklilik arz eden kamu erişiminin sağlanması,
- Görüntü koridorlarının tasarlanması,
- Mevcut parkların ve açık alanların korunarak geliştirilmesi,
- Yeni kamusal mekânların, mevcut olanlarla birlikte çeşitlilik oluşturacak şekilde
düzenlenmesi,
- Kıyı alanı boyunca tarihsel değerleri, önemli yerleri ve olayları içeren yerleri
gösteren yön bulma ve açıklayıcı tabelaların her türlü gelişime ve tasarıma dâhil
edilmesi,
- Alexandria kıyı alanına kamu erişiminin güçlendirilmesi ve her yaştan ve kültürden
insan için aktivitelerin düzenlenmesi.” (Waterfront, 2012)
“Kıyı bölgeleri insanlar için önemli doğal kaynaklardan biridir. Bu kaynağın
korunması ve kullanıma akılcı bir biçimde açılması için en önemli faktör kentsel
tasarımlardır. Kıyı alanlarının kentsel tasarımında amaç, gelecek nesillere bölgenin
doğal ve kültürel değerleriyle birlikte güzelliklerin de yaratılması ve aktarılabilmesi
ve bu zengin kaynakların doğru biçimde değerlendirilmesi olmalıdır.” (Abacıoğlu
1994).
Bertsch’e göre ise kıyı alanlarındaki planlama ve tasarım politikaları üretilirken takip
edilmesi gereken basamaklar şu şekilde olmalıdır;
- “Arazi kullanım planı ile değil, su planı ile başlanmalıdır. Su planı hangi
kullanımlar için olursa olsun (liman, rekreasyon, eğlence vb.), heyecan verici ve
ekonomik açıdan uygulanabilir olmalıdır. Öncelikli olarak arazi planı
geliştirildiğinde, genellikle suya yönelik bir çalışma yapılmamaktadır.
- Kıyı alanları karayolları, tren yolları ve insanların oluşturduğu bariyerlerle
engellenebilmektedir. Kıyı alanının diğer bölgelerden izole edilmemesi ve kamu
erişiminin sağlanabilmesi için erişilebilirlik ön planda tutulmalıdır.
- Kıyı alanı mevcut yapıyla bütünleşmeli, tarih, kültür ve mevcut mimari yapı
gelişim ilkelerinin arkasındaki itici güç olmalıdır.
21
- Kamu kullanımları vurgulanmalı, ama özel gelişimler de desteklenmelidir. Kamu
binaları ve mekânları konforlu, güvenli, hoş görünümlü ve toplu taşıma erişimine
olanak tanıyacak şekilde geliştirmelidir. Kamu yararı ile yatırımcıların ekonomik
beklentileri arasında bir denge sağlanmalıdır.
- Tüm ilgi grupları sürece dâhil edilmelidir. Devlet kurumları, yatırımcılar, toplum
örgütleri ve çevre grupları kamu mekânlarının gelişiminde hak sahibi olmalı ve
süreçte yer almalıdır.
- Uzun vadeli vizyon ile kısa vadeli gelişim birleştirilmeli, büyük projeler
yönetilebilir parçalara ayrılarak geliştirilmelidir. Bu sayede paydaşlar ilerlemeyi
görerek gelecekle ilgili bir vizyon sahibi olabilirler” (Bertsch, 2008).
2.5.1. Akarsu-Nehir kıyılarında planlama ve tasarım politikası
Nehirler şehirlerin tarım, turizm ve ekonomik faaliyetlerine olanaklar sağlayan
akarsulardır. Nehir yerleşmelerindeki planlama ve tasarım politikaları
incelendiğinde, balıkçılık, tarım, sanayi gibi fonksiyonların ön plana çıktığı
görülmektedir. Nehirlerde de ilk kıyı çizgisinden itibaren 100 metre yapılaşma
yasakları bulunmaktadır. Bu alanlarda toplumun ihtiyaçlarına cevap verebilecek
yürüyüş yolları, bisiklet yolları, eğlence ve dinlence alanları yer almaktadır.
Bazı Avrupa ülkelerinde kıyı yerleşmelerinde, örneğin Venedik, nehrin şehrin
içerisinden geçtiği, turizm ve görsellik açısından o şehri ön plana çıkardığı
görülmektedir. Türkiye’de nehir yerleşmelerine bakıldığında, Kızılırmak, Dicle,
Fırat, Menderes nehirleri çevresinde yapılaşmış köyler ve yerleşimler
görülebilmektedir.
2.5.2. Göl kıyılarında planlama ve tasarım politikası
Göller şehirlerin içme suyu, balıkçılık, barınma gibi fonksiyonlarına cevap verebilen
coğrafi alanlardır. Eskiden günümüze göller uygarlıkların yerleştiği kıyı alanlarından
birisi olmuştur. Göl kıyılarında yapılmış olan tasarımlara ilişkin politikalar genellikle
göl havzasını korumaya yönelik olmaktadır. Bunun nedeni ise göllerin durgun
sulardan oluşması ile havza içerisinde oluşabilecek herhangi bir kirliliğin bertaraf
edilmesinin zor olmasından kaynaklanmaktadır. Yerleşmeler de bu yönde
22
düzenlenmektedir. Ülkelerin belirlediği kıyı kenar çizgisi ile yerleşim sınır hattı
arasındaki mesafeler kıyı havzasının korunmasını sağlamaktadır. Göl kıyılarında
doğal ya da yapay plaj alanları ile toplum ile kıyı arasındaki bağlantılar
güçlendirilmektedir. Göl kıyısına ev sahipliği yapan şehirler ise ekonomik olarak
balıkçılık, turizm, tarım gibi faaliyetlerini sürdürmektedirler.
Türkiye’de genellikle göllerden içme suyu temin edildiği için yerleşim bölgesi
genellikle bulunmamaktadır. Yerleşimin bulunduğu bölgelere örnek verecek olursak;
Eğirdir Gölü, Beyşehir Gölü, Van Gölü, Uzungöl, Sapanca Gölü gibi önemli bölgeler
bulunmaktadır.
“Mutlak Koruma Kuşağı”, “Göl Koruma Kuşağı” kavramları ile göl bölgelerinin
yerleşimleri sınırlandırılmaktadır.
2.5.3. Deniz kıyılarında planlama ve tasarım politikası
Deniz kıyıların geçmişten günümüze bütün uygarlıkların dikkatlerini üzerine
toplamıştır. Barınma korunma yaşama gibi şartlara uyumluluğu deniz kıyılarının en
büyük özelliklerindendir.
Deniz kıyılarındaki yerleşmelerin planlama ve tasarım politikaları incelendiğinde,
turizm odağı ön plana çıkmaktadır. Daha sonra sanayi, balıkçılık faaliyetleri takip
etmektedir. Dünya genelinde deniz kıyılarının ilk 100 ila 500 metre arasında koruma
alanları oluşturulması istenmektedir. Bu alanlarda yürüyüş yolları, dinlence ve
eğlence alanları, bisiklet yolları gibi toplumun faydalanabileceği alanlar
oluşturulmaktadır. Türkiye’de bu durum sadece 100 metre ile sınırlıdır. (Bu alanın
200 metreye çekilmesi toplumun kıyı ile bağlantısının artmasına destek olacağı
düşünülmektedir.) 100 metre sonrasında turizm (oteller) alanları ve ikincil konut
alanları görülmektedir.
Bu tez kapsamında daha çok deniz kıyılarında planlama ve tasarım politikaları
üzerinde duruldu.
23
3. ULUSLARARASI PLANLAMA VE TASARIM POLİTİKALARI
Geçmişten günümüze uygarlıkların yerleşim noktası olan kıyı alanları, ülkelerin
farklı politik çıkarları ile birbirlerinden farklı farklı şekillenmişlerdir. Bu
şekillenmeler o ülkenin ekonomik yapısına, nufüs oranlarına, endistürisine, coğrafi
konumlarına ve iklim koşullarına göre değişiklikler göstermektedir.
Her ülke kendi politikasını oluştururken o bölgede yaşan halk ile entegre politika
üretmek zorundadır. İlk tasarım politika örnekleri 1970’li yıllarda Amerika Birleşik
Devletleri bünyesinde görülmeye başlanmıştır. Farklı tasarımlar ile o bölgenin
kendine has karakteristik özelliklerini ön plana çıkarmaya çalışan bir anlayış
mevcuttur.
Bu durum bizim ülkemizde 1980’li yıllarda başlatılmak istenilse de o zamanki ülke
durum ve şartlarında planlamaya elverişli bir ortam bulunmamakta idi. Yapılan plan
politikalarının başarılı olduğu söylenemez. Ama 80’li yıllarda atılan bu adımlar 1992
Rio Konferansı sonrası hayata geçirilmeye başlanmıştır. Özellikle ekonomik gelirini
turizm faaliyetlerinden sağlayan Akdeniz ve Ege bölgelerinde kıyılar ile ilgili
politika üretme süreçleri hızlandırılmıştır.
Bu bölümde dünya üzerindeki farklı ülkelerin planlama süreçlerini ve bu süreçler
içerisinde hangi politikaların yol haritası olarak kullanıldığını irdeleyeceğiz.
3.1. Dünyada Kıyı Alanları Planlaması ve Politikaların Örnekleri
3.1.1. Fransa’da kıyı alanları planlama ve tasarım politikaları
“Avrupa’daki birçok ülkede olduğu gibi Fransa’nın da kıyı alanları yönetiminin
kurumsal iskeleti iki unsurdan oluşmaktadır. Bunlardan ilki yerel yetkililer tarafından
yönetilen, bir ya da daha fazla alt bölgeyi içine alan arazi kullanım planlaması
sistemi, ikincisi ise merkezi yönetimin içindeki yerel yönetimlere yansıyan yerel
yasalardır.
24
Kıyı alanları için özel politikalar özellikle sahil bölgelerinde kentsel genişlemenin
kontrolünü sağlamak amacıyla arazi kullanım planlaması yapılmasını içeren, 1986
yılında ortaya çıkan ve kıyı yasası olarak bilinen Kıyı Geliştirme, Koruma ve
İyileştirme Hareketi altında sağlanmaktadır. Hiçbir yerel planlama aracı bütünleşik
kıyı alanları yönetiminin uygulanmasına hükmetmemektedir.” (Henocque, 2003)
“Fransa’nın kıyı alanları yönetimi konusundaki genel eğilimi, doğal mirasın
korunması yönünde olmuştur.” (Deboudt, 2008) (Şekil 3.1.)
Fransa da kıyı planlaması 3 şekilde şekillenmiştir.
- 1973-1991: Bu dönem de doğal mirası koruma çabası hakimdir. Ve yerleşik
alanlarda sınırlandırmalara gidilmiştir. Kıyıların yönetimi sektörel olarak dağılmakta
olup, korumacı bir politika benimsenmiştir
- 1992-2000: Bu dönemde sürdürülebilirlik kavramının hakim olduğu
söylenebilir. AB tarafından 3’ü Fransa’da olan 35 pilot bölgede bu strateji
uygulanmaktadır.
- 2001-2007: Bu dönemde bakanlar arası kıyı planlama politikalarının
desteklendiği dönemdir. Kıyılarda sektörel projelerden çok yerel halkın
faydalanabileceği yerel projelere geçilmeye çalışılmıştır.
25
Şekil 3.1. Fransa'da Kıyı Kullanımına Ait Görüntü
3.1.2. Yunanistan’da kıyı alanları planlama ve tasarım politikaları
Yunanistan 15 km’lik sahil uzunluğu ile Ege ve Akdeniz havzasında en büyük
kıyısına sahip ülkelerden biridir. Ülkedeki işkollarından olan turizm en gelişmiş
sektörüdür. Bu sektör odaklı olarak gelişmiştir. Kıyı bölgelerinde tarım ve sanayi yer
almaktadır.
Yunanistan’ın kıyı politikalarına incelediğimizde herhangi bir politika ile
karşılaşamayız. Fakat kentsel büyüme turizm, endüstri ve sanayi odaklı bir politika
yürütmektedirler. (Şekil 3.2.)
“Mevcut olarak bulunan Arazi Geliştirme Yasası kıyı bölgelerine 4 kola
ayırmaktadır.
- Kıyı banketi ile düşük su seviyesi arasında kalan bölüm
- Liman bölgesi
- 500 m bölgesi
- Kritik deniz bölgesi: 50 m derinliğe kadar olan denizalanı” (BİB Antalya Raporu,
2010)
26
Şekil 3.2. Yunanistan'da Kıyı Kullanımına Ait Görüntü
3.1.3. İngiltere’de kıyı alanları planlama ve tasarım politikaları
“İngiltere’deki kanunlar ve yönetmeliklerle kesin tanımları yapılmış bir planlama ve
kıyı yönetimi kavramı bulunmamaktadır. Planlama sisteminde olduğu gibi kıyı
alanları yönetimi konusunda da tarihsel geçmişten gelen kurallara, geleneklere ve
alışkanlıklara göre karar alma ve uygulama araçları gelişmiştir.” (BİB Antalya
Raporu, 2010).
“Kıyı planlaması konusu üç farklı başlık altında ele alınmıştır. Deniz alanlarına
ilişkin deniz yönetimi planları, nehir kıyıları için nehir havzaları yönetim planları,
deniz kıyısı için ise kıyı şeridi planları ayrı ayrı hazırlanmaktadır. Ulusal politikalar
çerçevesinde geliştirilen deniz planları, deniz ve kara planlaması arasına katılma
sürecine girmiştir. Bölgesel stratejiler dikkate alınarak oluşturulan deniz planları aynı
zamanda bölgesel planları etkileyen bir yapıya sahip olmaktadır. Deniz planları ve
bölgesel stratejiler, Çevre Ajansı tarafından geliştirilen nehir havzaları yönetim
planlarına da öncülük etmektedir.” (Defra, 2008)
27
“Çevre Ajansı İngiltere’de çevre korumaya ilişkin anahtar konumundaki kuruluştur.
Kuruluş; çevrenin korunması ve geliştirilmesine yönelik amacı ve buna ilişkin
faaliyetlerinin yanı sıra, ‘sürdürülebilir gelişim’ hedefine ulaşmak amacıyla
katkılarını da ortaya koymaktadır”. Kıyı şeridi yönetim planları ise kıyının
korunması konusundaki sorunları belirlemek amacıyla geliştirilmiştir. (BİB Antalya
Raporu, 2010)
“İngiltere’deki kıyı alanları için izlenen politikalar ise şu şekildedir.
- Rekabet halindeki talepler ve baskılar göz önünde bulundurularak toplumun sosyal
ve ekonomik ihtiyaçlarının doğal ve tarihi çevrenin korunması ihtiyacıyla
uzlaştırıldığı sürdürülebilir olarak yönetilmiş sahil alanları,
- Bütüncül ve koordine yaklaşımı içeren açık bir politika ve düzenleyici çerçeve,
- Arazinin yönetimiyle etkin bir şekilde entegre olmuş yeni ve stratejik bir su alanları
yönetimi anlayışı,
- Sahil çevresi alanının bütüncül ve koordine yönetimiyle ilgili prensiplerin daha
tutarlı uygulanması,
- Mevcut düzenlerin ve sorumlulukların üzerine eklemeler yapan ve kurumların bir
arada daha verimli çalışmasını teşvik eden bir yönetim yaklaşımı,
- Yerel girişimlere ve belli durumlara hitap eden çözümlere, genel düzenleyici bir
çerçeve içinde bakan, daha esnek bir yönetim anlayışı,
- Yönetim sürecine uygun ve etkin olarak yerel toplum ve pay sahiplerinin katılımı.
Bu vizyonu geliştirmek için ortaya konan amaçlar ise şu şekilde sıralanmıştır:
- Sahil politikalarını entegre etmek ve sahil yöneticilerine açık ve stratejik bir yön
belirlemek
- Bölgesel ve yerel planlama ve karar alma sürecine tutarlı ve katılımcı bir yaklaşım
sağlamak
- Yerel sahil girişimlerinin kazançlarını teşvik ederek sahil pay sahiplerinin bir araya
gelmesini sağlamak
- Sahilin önemini ve karşı karşıya olduğu durumları vurgulayarak farkındalık
sağlamak
28
- Yönetim uygulamalarını geliştirmek amacıyla sahil hakkındaki bilgilerin kalitesini
ve koordinasyonu artırmak
- Sahil entegrasyonunun sağlanması yolundaki ilerlemeyi izlemek.” (Defra, 2008)
(Şekil 3.3.)
Şekil 3.3. İngiltere'de Kıyı Kullanımına Ait Görüntü
3.1.4. ABD’de kıyı alanları planlama ve tasarım politikaları
Kentsel tasarım politikalarının ilk ortaya çıkmaya başladığı ülke olan ABD’de kıyı
korunmasına yönelik ilk çalışmalar California eyaletinde harekete geçmiştir. 1972
yılı içerisinde kıyı alanlarında yapılaşmaların başlaması ile kıyı alalarının önemini
kabullenen ABD “Amerika Birleşik Devletleri Kıyı Bölgesi Yönetimi Yasası
(CZMA)”, ABD’nin kıyı eyaletlerini kıyı alanları ile ilgili planlamaya teşvik etmeye
başlamıştır.
3.2. Dünya Kentlerinde Gerçekleştirilmiş Planlama ve Tasarım Projeleri
Bu bölümde benimsediği politikalar ile başarılı sonuçlar çıkarılmış olan dünya
kentlerinden bazılarını inceleyeceğiz. Yöntemler irdelenerek kendi ülkemiz kıyıları
için çıkarımlar yapılacaktır.
29
3.2.1. Toronto kenti kıyı projesi, Toronto, Kanada
Toronto Kenti Kıyı Projesi, sanayi devrimi sonrası dönemde önem kazanmış
limanların canlandırma projeleri arasında önemli bir konuma sahiptir. Bu proje
Toronto’nun bütün kıyı alanlarını kapsadığı için içeriğinde Konut-Ticaret bölgeleri,
İş Alanları ve kamusal alanlar bulunmaktadır.
Bu proje ile kıyı alanlar altı bölgeye ayrılmıştır. Yenilikçi ve sürdürülebilir kentsel
tasarım öğelerinin bulunduğu bu planda, tasarım, emlak, yüksek teknolojik altyapı,
kamusal ve politik gelişme anlayışı ile birleştirilmiştir.
Proje kapsamında kıyı alanları insan odaklıdır ve kamusal alan olarak kullanıcıları su
kıyıları ile bağlamayı başarmışlardır. Tasarım içerisinde yer alan başlıca maddeler
parklar ve kamusal alanlardır. Bunlar çevresel ve ekonomik bakımdan sürdürülebilir
yaklaşımla ele alınmıştır. Kıyı alanlarında kullanışlı, konforlu ve işlevsel kamusal
alan yaratmak bu projenin bir diğer amacıdır. (Şekil 3.4.)
“Toronto Kenti Kıyı Projesi’nin uygulanması için oluşturulmuş olan komisyon,
projenin uygulanmasından önce başlıca altı gelişim girişimi belirlemiştir. Bu
girişimlerin hepsi mantıklı ve sindirilebilir bir gelişim etaplama stratejisi
geliştirilerek yapılmıştır. Bu altı gelişim girişimi başlıklar halinde şöyle sıralanabilir:
Kamusal mutluluk sağlamak; iş alanı, iş imkânı ve yeni bir ekonomi oluşturmak;
geniş kapsamlı bir ulaşım ağı yaratmak; temiz bir çevre sağlamak; Gardiner
Expressway’i yeniden düzenlemek; 2008 Yaz Olimpiyatları’na yeni bir kentsel kıyı
ile hazırlanmak.” (Fung, 2000).
30
Şekil 3.4. Toronto Kenti Kıyı Projesinin Bulunduğu Alana Ait Görüntü
3.2.2. HafenCity bölgesi projesi, Hamburg, Almanya
“Avrupa’nın en büyük kentiçi gelişim projesi olan HafenCity, toplamda 56 yeni
proje ile tamamen yenilenmekte ve yeniden canlandırılmaktadır. 1.570.000 m²’lik bu
proje alanı konut alanları, merkezi iş alanı, sosyal ve kültürel alanlar ve kamusal açık
alanlar olmak üzere karma kullanım içeren bir proje olarak tasarlanmıştır.” (Kreutz,
2010)
“Zaman içinde liman alanından ayrılmış olan ve sanayi sektöründe eskisi kadar
kullanılmayan HafenCity bölgesinin yeniden canlandırılması fikri Hamburg kentine
yeni sosyal, kültürel ve ekonomik değerler katma çabasından doğmuştur. Hamburg
kentinin geleceği için büyük fırsatlar sağlayacağı ve Hamburg kentinin kimliğini
geliştireceği düşünülen HafenCity Projesi için Berlin Duvarı’nın yıkılmasının (1989)
hemen ardından çalışmalara başlanmış ve o dönem proje alanı için alınan temel
kararlar doğrultusunda projenin yapımına devam edilmiştir.” (HafenCity Hamburg
GmbH, 2006).
31
“HafenCity Bölgesi Yeniden Canlandırma Projesi’nin temel amacı kendi kendine
yeten, kompakt, karma kullanımlar (konut, ticaret, sosyal-kültürel, turistik alanlar,
merkezi iş alanı, vb.) sunan bir “kent içinde kent” yaratmaktır.” (Kreutz, 2010).
“HafenCity Projesi Hamburg’a bu yeni kent merkezini kazandırırken aynı zamanda
eski merkezini de güçlendirmekte ve proje alanını yalnızca kentin kopuk bir parçası
gibi değil; bütüncül bir yaklaşım ile, kentsel bir bölge olarak öngörmektedir.”
(Bruns-Berentelg, 2014). (Şekil 3.5.)
Şekil 3.5. HafenCity Kıyı Projesi Görseli (Bruns-Berentelg, 2014)
3.2.3. ABD - Kaliforniya kıyı alan kullanımı sorunları ve planlama
alanlarındaki önerileri
“Kıyılara ilişkin ticaret, endüstri, konut, turizm ve rekreasyon gibi çeşitli alan
kullanımlarının baskın olduğu ABD‟de kıyının korunması ve planlama çalışmaları
1967‟de Kaliforniya‟da başlamıştır. Kıyı alanlarındaki kaynakları korumak,
geliştirmek ve değerlendirmek amacıylan 1972 yılında Kıyısal Bölge Yönetimi
Yasası çıkarılmıştır. ABD‟de benimsenen anlayışa göre hazırlanan kıyı zonu
kullanma projesinin ilk uygulandığı eyalet olan Kaliforniya kıyı alanı, Meksika
32
sınırından Oregon eyaletinin güney-batı sınırına kadar yaklaşık 1770 km uzunluğa
sahiptir. Kıyıların korunması ve planlı gelişmesi için kabul edilen kıyı tasarısının
gerçekleştirilmesi aşamasında ilk kez Kaliforniya‟da oluşturulan 1 Eyalet Kurulu ve
6 Bölgesel Kurul‟a proje ile ilgili uygulamaları denetleme yetkisi verilmiştir. Proje
kıyı zonunun gelecekteki gelişme ve korunmasını yönlendirebilmek için 11 ana
başlık altında 162 öneri ortaya koyulmuştur.
“Bu önerileri kapsayan ana başlıklar aşağıdaki gibidir;
- Kıyı suları: Kıyı sularının niteliğini korumak için tüm zararlı kirleticilerin ve atık
suların deşarjından önce arıtılması, her türlü petrol sızıntılarından doğacak zararları
hemen karşılayabilmek ve kısa sürede temizliğin sağlanabilmesi için bir fon
kurulması,
- Toprak: Kıyılardaki bitki örtüsünün korunması için ayrıntılı çalışmalar yapılması,
kum ve taş ocaklarının denetimi, somon balığı ve alabalık yumurtlama alanlarının
korunması, verimli ova ve vadilerin sadece tarımsal faaliyetlere açılması,
- Kıyısal görünüm: Endüstri ve alışveriş merkezi gibi geniş yapı kitleleri gerektiren
tesislerin kıyıdan içeride olması, kentsel gelişmenin doğal yapıyla uyumluluğunun
sağlanması,
- Gelişme: Yeni gelişmelerin mevcut alt yapı tesislerinin bulunduğu yerlerde
yoğunlaştırılması, kırsal alan planlamalarında doğal karakterin değiştirilmemesi,
enerji istasyonlarına zorunlu olmadıkça yer verilmemesi, kıyı karakterinin her
bakımdan korunabilmesi için özel önlemlerin geliştirilmesi,
- Enerji: Kıyı zonunda enerji tasarruf politikası izlenmesi, güneş, rüzgar, jeotermal
kaynak ve metan gazlarından enerji sağlayacak projelerin özendirilmesi,
- Ulaşım: Hava ve deniz taşımacılığı hizmetlerinin yüksek kapasitede kullanımının
sağlanması,
- Kıyıya ulaşılabilirlik: Halkın kıyıya ulaşılabilirliğinin sağlanması,
- Rekreasyon: Rekreasyon amaçlı kullanım (yoğun, orta ve az) zonlarının saptanması
ile alanın taşıma kapasitesinin belirlenmesi ve yönetim planlarının oluşturulması,
- Eğitsel ve bilimsel kullanım: Tarihi, arkeolojik, eğitsel ya da bilimsel değerdeki
alanların korunmasını sağlayacak özel önlemlerin alınması,
- Kıyısal kaynakların onarımı: Ekolojik özellikleri bozulmuş kıyıların korunması ve
rehabilitasyonu için peyzaj onarım tekniklerinin geliştirilmesi,
33
- Giderler: Projenin uzun vadede giderleri için bir fon kurulması.
Kaliforniya eyaleti kapsamında San Franscisco ve St. George Adası kıyı bölgeleri
için planlama stratejileri geliştirilmiştir.” (Arslan 1988)
3.2.4. ABD-San Francisco örneği
ABD-San Francisco eyaletinde bulunan koy için yapılmış plana ait plan kararları şu
şekilde verilmiştir.
- “Liman gelişim alanlarının belirlenmesi,
- Kıyı bölgelerinde park, plaj, yat limanı balıkçı iskelesi, bisiklet ve yürüyüş
parkurları gibi rekreatif kullanımları olan alanların ilk başta üretilmesi
- Koyun bulunduğu bölgede mevcut hava alanı gibi tesislerin ülkesel ölçekte
planlanmasına zorunlu kalmadıkça tesislerin büyütülmesine izin verilmemesi,
- Koyun bulunduğu bölgede yaban yaşam ve barınakların onarılması ve korunmasına
ilişkin kararların alınması
- Kıyı gelişiminde özel yatırımlara özendirme politikalarının uygulanması
- Koy alanlarında dolgu çalışması yapılmaması
- Halkın denize ulaşımının sağlanması
- Kıyı özelliğini artırmak gibi politikalar belirlenmiştir.” (Cengiz, 2009) (Şekil 3.6.)
34
Şekil 3.6. San Francisco Koyu Plan Görseli (Cengiz 2009)
3.2.5. ABD-St. George Adası
“Florida‟nın en önemli sınır adalarından birisidir. Kentsel gelişmelerden dolayı kıyı
ekosistemi bozulmuş balıkçılık faaliyetleri olumsuz yönde etkilenmiş olan ada için
yapılan planlama çalışmasının ilk aşamasında, ekolojik önem ve duyarlılıkta
çeşitlilik gösteren zonlar belirlenmiştir.
35
“Açık sulardan iç kesimlere doğru zonlar aşağıdaki gibidir;
- Açık sular zonu: Tüm körfez ve koy sularını içermektedir. Önemli bir kirlenmeye
neden olmayacak etkinliklere açık sulardır.
- Sınırlandırılmış su zonu: İstiridye yatakları, denizaltı bitki örtüsü ve özellikle
kabuklu deniz hayvanları, ticari ya da amatör balık üretimi için verimli kesimleri
içeren sulardır.
- Mutlak koruma zonu: Özel ekolojik duyarlılığı olan bu alanlar ilke olarak kendi
doğal koşulları içinde korunması gereken alanlardır. Deniz kıyıları ve koy
sistemlerini koruyucu etkilerinin yanı sıra estetik değerler kazandırma ve fırtınalara
karşı siper işlevleri vardır.
- Koruma zonu: Rüzgar erozyonu, su basması olasılığı veya fiziksel toprak
sınırlamaları nedeniyle yoğun kullanıma uygun olmayan alanlardır.
- Geliştirme zonu: Yoğun gelişmeye uygun alanları içermektedir. Bu alanda drenaj
sorunları ya ada dengesiz taşıma koşulları gibi fiziksel kısıtlamalar olmasına karşın
rehabilite edilebilecek alanlardır.” (Arslan 1988)
3.2.6. İtalya-Costa Smeralda örneği
“Costa Smeralda, Sardunya adasının kuzeydoğu kıyısında yer almaktadır. Costa
Smeralda, tarihi kentsel sit dokusundan yararlanmak suretiyle kentsel ölçekte
rekreasyonel amaçlı bir planlama örneğini yansıtmaktadır. 55 km‟lik bir kıyı bandına
sahip olan kentin topografik yapısında, genellikle kayalıklardan oluşan tepecikler
dikkat çekmektedir. 80 kadar kumsal alana sahiptir. İklim yazları sıcak ve kurak sub
tropikaldir. Ada, Akdeniz‟in ticaret yolu üzerinde olması nedeniyle stratejik bir yer
olarak değer taşımaktadır. Costa Smeralda için yapılan kıyı alan kullanım planında
alan kullanım şekilleri aşağıdaki gibi belirlenmiştir;
- Koruma bölgeleri: Doğal kaynakların ve ekosistemlerin korunduğu alanlardır, yapı
yasağı vardır. Sınırlı ziyaret alanıdır. Alt yapı için özel izin gereklidir.
- Kısıtlı koruma alanları: Ancak belirli dinlenme, plaj kabinleri, kır kahveleri gibi
rekreasyonel amaçlı basit yapılara izin verilmektedir. Diğer yapılar yasaktır. Doğal
kaynaklar korunacaktır.
36
- Rekreasyonel amaçlı alanlar: Yeşil alanlar, parklar, spor alanları ve özel peyzaj
planlama alanlarını kapsamaktadır.
- Özel mülkiyetteki büyük alanlar: Peyzaj planlaması ve ekolojik özellikleri koruma
zorunluluğu olan alanlardır. Mülk sahipleri ancak sınırlı yapı yapma olanağına
sahiptir.
- Tarım alanları: Meyve bahçeleri, zeytinlikler, üzüm bağları, çiçek bahçeleri gibi
alanlar korunacak; ancak tarımsal yapılar inşa edilebilecektir
Master planda işlevlerine göre yerleşmelerin dağılımı ise; köy ve kırsal küçük
yerleşmeler, kentsel yerleşim alanları, turistik yerleşim alanları (oteller bölgesi),
büyük spor alanları, golf alanları, yeşil alanlar, ormanlar, gezi alanları, liman,
iskeleler, yat kulüpleri, plajlar, kıyı düzenlemeleri ve havaalanı olarak belirlenmiştir.
Costa Smeralda kentsel doku-tarihi çevre dokusunun sürekliliği ve yeni yapıların
mevcut yöresel mimari form anlayışına bağlı olarak organizasyonunu yansıtan ilginç
bir kıyı planlama örneğidir.” (Arslan 1988).
3.2.7. Meksika-Yucatan Cancun örneği
“Kıyı turizminin yarattığı tehditler Cancún (Meksika) örneğinde irdelenmiştir.
Cancún, Meksika‟nın doğusunda Yucatan yarımadasında dünyaca ünlü bir tatil
yeridir. Kent, 1970 yılında; İklim koşulları, 19 km‟lik beyaz kumsalı, Hindistan
cevizi palmiyesi populasyonu ve temiz suyu, zengin su ürünleri, çok iyi korunan 50
km²‟lik lagün sistemi, 30 m açıktan başlayan dünyanın ikinci en büyük mercan
kayalıkları bariyeri olması, zengin yeraltı su kaynaklarına sahip olması ve önemli bir
arkeolojik alan özelliği taşımasıyla turizm açısından oldukça önemli bir merkez
olarak tanımlanmıştır. Cancún’un en belirgin doğal özelliği Nichupte Lagün
sistemidir.
Burada yaşanan temel sorun; tatil merkezi olarak gelişen kentte yapılan tatil
yapılarının sayılarındaki artıştır. Artan iş alanı, yıllık turist sayısındaki artış ve
ikamet edilebilecek konaklama yerleri burada yakalanan bir başarı sayılmış, fakat
çevre kalitesi göz ardı edilmiştir. Çevre kalitesindeki değişim;
- Nichupte Lagün sistemindeki bozulmalar,
37
- Yer altı su kaynaklarındaki etkilenmeler,
- Otoyollar boyunca bitki örtüsünde oluşturulan açmalar,
- Plajlar ve kumulların azalması,
- Plaj ve kumullara erişilebilirlik ve kullanımlar
Bunlardan kaynaklanan sorunlar ve görsel kirlilik en belirgin göstergelerinden
bazılarıdır. Ekonominin turizme dayalı olması ise beraberinde bu olumsuzluklara
karşın baskıların artışına neden olmuştur.” (Clark 1996)
Cancún kenti için yapılan planlama ve iyileştirme çalışmaları;
- Kentin gelişiminin doğa koruma esaslı yapılması,
- Çevre koruma, doğal kaynakların kullanım şekilleri,
- Doğa ile insan ilişkilerinin yeniden gözden geçirilmesi,
- Turizm alanlarında estetik ve fonksiyonel düzenlemeler kapsamında
değerlendirilmiştir. (Şekil 3.7.)
“Planlama kapsamı daha çok doğal çevreye mimari ve kentsel bileşenlerin uyumu ile
homojen, dinamik ve düzenli komplekslerin entegrasyonu şeklinde tanımlanmıştır.
Doğal kaynak kullanımında sınırlayıcı önlemlerle birlikte estetik ve fonksiyonellik
düşünülerek turizm alanlarının yeniden düzenlenmesine yer verilmiştir. Meksika‟da,
ÇED (Çevresel Etki Değerlendirme) gerekliliği 1984 yılından bu yana yasal bir
uygulama olarak zorunlu kılınmıştır. Yasal düzenlemeler kapsamında ise Nichupte
Lagün sistemi sınırları içerisinde kıyı alan dolgularına izin verilmemesi kararı
alınmıştır.” (Clark 1996).
38
Şekil 3.7. Yucatan Cancun Kıyı Kullanımına Ait Görüntü
3.2.8. İngiltere-Dockland projesi
Dockland, 1980 ler sonrasında gelişen ticaret ve turizm ortamında, kentsel çevreyi
bütün olarak tasarlamak, binaların yeniden kullanılabilirliğini sağlamak, yatırımcıları
kente çekebilmek, yenilikçi bir ortam üretmek, çevresel üretkenliği hareketli tutmak
üzerine başlanılmış bir projedir.
Thames nehri kıyısı boyunca uzanan, tower bridge den kent merkezine kadarki alanı
kapsamaktadır. Yaklaşık 12 kilometre uzunluğunda bir alandır. Terk edilmiş olan
alanların yaratmış olduğu sorunların çözülmesi amacıyla yürütülmüş bir projedir.
Planlama ilkelerine kısaca bakacak olursak;
- Kentleşmeyi sınırlamak ve yeni yeşil alanlar üretmek
- Eskimiş kent öğelerini yenilemek
- Şehrin içerisinde yeniden şehir inşa etmek
- Kıyı alanlarını korumak ve kıyı kenti oluşturmak
- Özel mekanlardan çok kamusal mekanları projede öne çıkarmak
39
- Ulaşım altyapısını birbirleri ile koordine edilmiş bir şekilde tasarlamak
- Konut politikasında yeni politikalar üretmek
- Yeşil ve açık alanlar için yeni alanlar ve tasarımlar üretmek
3.3. Dünyada kıyı alanlarında yapılmış kent plajlarına ilişkin örnekler
“İnsanların, değişen kent koşullarında dinlenme, eğlenme ve yenilenme ihtiyaçlarını
gerçekleştirebilecekleri mekanlara ihtiyaç duymaktadırlar. Bu mekanlar, denize
kıyısı olan yerleşimlerde kent plajı olarak karşımıza çıkmaktadır. Kent plajlarındaki
tasarım kriterleri;
- Halkın kullanımına açık olması
- Fonksiyonel ve kullanışlı olması
- Yasal tanımlamalara uygun olması
- Turizm amacından çok kentte yaşayanların kullanımına olanak vermesi
- Alanda görsel açıklık ve görünümler olması
- Görsel kalitenin yüksek olması
- Alana olan ulaşım bağlantılarının kolay olması
- Bütünleşik kıyı alanı yönetim ilkeleri doğrultusunda çevre ile uyumlu olmalı
- Ticaret amacından uzak olması
- Çeşitli plaj aktiviteleri spor, gezinti, dinlenme, yemek yeme olmalı.” (Aksoy, 2006)
3.3.1. Oak Street Beach (Chicago, Amerika)
“Amerika kıtasında bulunan en uzun göl plajlarından biri olan Oak Street Beach,
yürüyüş, dinlence ve eğlence hizmetleri sunmaktadır. Aksoy’a göre gökdelenlerin
gölgesinde yer alan plaj kullanım yoğunluğu, turizmcilerden çok kentliler tarafından
kullanılması, yürüyüş, bisiklet sürme, yüzme, görsel izlenimler, yeşil alan kullanımı,
bitkisel materyal ve çim alanları gibi birçok aktiviteyi bir arada bulundurmaktadır
şeklinde özetlenmiştir.” (Aksoy, 2006)
Tasarım incelendiğinde ön düzenlemelerde, yürüyüş alanları, gezi yolları ve bisiklet
parkurları kıyı boyunca devam etmektedir. Bu fonksiyonların arasında wc, kafeterya
alanları bulunmaktadır. Bu tasarımda halkın kullanımı ön planda tutulduğu için
40
otopark alanı veya taşıt yolları bulunmamaktadır. Bağlantı yolları yeşil bantlar ile
koruma yapılarak kıyı alanından koparılmış ve kıyı alanlarının baskısı azaltılmıştır.
(Şekil 3.8.)
Şekil 3.8. Oak Street Beach Kıyı Kullanımına Ait Görüntü
3.3.2. Blackpool (Lancashire, İngiltere)
“Blackpool İngiltere’ deki Lancashire kentinin batı kıyısı üzerinde bulunan dinlenme
ve rekreasyon amaçlı bir kıyı yerleşimidir. Blackpool 18. yüzyılda küçük bir kasaba
iken, krallık zamanında çok hızlı bir şekilde gelişerek bugünkü konumuna ulaşmıştır.
Şu anda yöre, sınırsız sayıda rekreasyon aktiviteleri sunan bir kent plajı olarak
hizmet vermektedir. Blackpool, İngiltere’ deki dinlenme yerleri veya kıyı alanları
içerisinde en büyük kıyı şeridine sahip olmasına rağmen, çok az turist zamanını
geleneksel kıyı aktiviteleri ile harcamaktadır. Blackpool plajında yer alan asıl
aktiviteler, kıyıda 8 km boyunca uzanan kıyı parkı, rekreasyon, dinlenme gibi boş
vakit geçirme alanları ile doldurulmuştur.” (European Commission, 2000).
Tasarım incelendiğinde yürüyüş yolları, koşu alanları, bisiklet parkurları ve ailelerin
kullanımına uygun kafeterya alanları bulunmaktadır. Halkın yine ön planda
41
tutulduğu bu tasarımda alan içerisinde otopark ve yol alanları bulunmamaktadır.
(Şekil 3.9.)
Şekil 3.9. Blackpool Lancashire Kıyı Kullanımına Ait Görsel
3.3.3. Cap d’Adge (Fransa)
“Cap d’Adge kıyı yerleşimi 1963’te Languedoc ile Roussillon kıyıları boyunca
turizmin gelişimi için Birleşik Bakanlık Görev Alanı dahilinde oluşturulmuştur. Cap
d’Agde İspanya kıyıları ile Rhone Deltasındaki Akdeniz kıyılarının yeniden
geliştirilmesi sürecindeki genel bir çalışma sırasında 1970’lerde gelişimini iyice
hızlandırmıştır. Bugün bu kıyı şeridi içerisinde en iyi dinlenme yeri olarak bilinir.
Agde, Le Cap d’Agde, Le Grau d’Agde ve La Tamarissiere kasabalarının tamamını
içermektedir.” (European Commission 2000).
“Cap d’Agde çok geniş bir aktivite alanına sahiptir. Su sporları, araştırma ve gezi
akvaryumları, 3,5 hektarlık alanı kaplayan Aqaland, eğlence ve oyun parkları, müze
ve iletişim etkinlikleri, 600 kişi kapasiteli konferans salonu bulunmaktadır. 40.000
insanı içerisine alabilecek Avrupadaki tek doğal dinlenme ve turizm alanı olma
42
özelliğini taşımaktadır. Alandaki turizm alanı 5.080 hektarlık alanı kaplamaktadır.
Sürekli ikamet eden 20.500 bin kişi vardır. 14 km kıyı boyunca 3.060 yat kapasiteli
tek marina vardır.” (European Commission 2000).
3.3.4. Calvia (Mallorca, İspanya)
“Calvia’nın 54 km’lik kıyı şeridi içerisinde 23 adet plajı bulunmaktadır ve bu plajlar
her zaman yoğun olarak kullanılmaktadır. Calvia kendi içerisinde çok karşıt bir
peyzaj içerisinde yer almaktadır; bir tarafta ağaçlarla örtülü tepeler, diğer tarafta
biyolojik, ekolojik yönden kuvvetli vadiler bulunmaktadır. Calvia’nın nüfusu 32.000
olup Palma’dan sonra ikinci kalabalık yerleşimdir. Kentteki turizm merkezlerinden
bazıları marinalardır. Nüfusu Mallorca adasındaki her yerden çok daha hızlı
büyümektedir. (1960 2.914 olan nüfusu 1991’de 20.982 olmuştur) adanın geri kalan
yerlerine göre nüfus çok aktif ve heterojen bir şekilde artmaktadır.” (European
Commission 2000).
“Calvia plajının alan düzenlemesi içerisinde yer alan çeşitli aktiviteler ve plajın genel
özellikleri; Calvia’nın ılıman iklime sahip olması nedeniyle gerek yaz gerekse kış
aylarında kullanıcılara turizm olanağı sağlamaktadır. Ağaçlık alanlar oldukça yoğun
olup biyolojik ve ekolojik yönden zengin doğal kaynaklara sahiptir. Calvia 1.632 yat
alanı ile 5 adet limana sahiptir. Alanda gazino, disko, bar ve restoranların yanında
beş adet golf sahası ve birçok spor aktivitesi yapma olanağı vardır. 1.000 kişilik
konferans salonunda kentteki birçok aktiviteleri sergilenmesi sağlanır. Yunus balığı
besleme ve yetiştirme havuzu vardır.” (European Commission 2000).
3.4. Değerlendirme
Dünya üzerindeki ülkelerin politikaları ve yapılan projeler incelendiği zaman ortaya
çıkan değerlendirmeler şu şekildedir;
- Doğal ekolojik ve tarihi miras dokularının korunması
- Yapılan planlama ve tasarım politikalarının sürdürülebilir olması
- Yerel yönetimin tasarım kısmında merkezi yönetimin ise planlama kısmında
politikalar ürettiği ve bu politikaların uygulanabileceği kanun düzenlemelerinin
yapılması
43
- Kıyılarda koruma bölgelerinin oluşturulması ve politikalar ile bu koruma
bölgelerinin kıyılardan ne kadar mesafede olacağının kanunlar ile belirlenmesi
- Geçmişe dönük yapıların plan içerisine dahil edilerek hayata geçirilen yeni
politikalarda bu yapıların göz önünde bulundurulması
- Kentleşmeyi baskılamak için yeşil alanlar ile kent baskısını en düşük seviyelere
getirilmesi
- Konut projeleri ile konut politikalarının hayata geçirilerek kıyılara uygun yerleşim
düzeni oluşturulması
44
4. TÜRKİYE’DE PLANLAMA VE TASARIM POLİTİKALARI
Türkiye’de; 1992 yılında yapılmış olan Rio Çevre ve Kalkınma konferansının
ardından kıyı bölgelerindeki çevre sorunlarını küresel düzeyde ele alan kuruluşların
ve Dünya Bankası gibi uluslararası destek kuruluşlarının teşviki ile birlikte yeni bir
kıyı planlama, geliştirme ve yönetme anlayışı gelmiştir.
Bu değişimi evrensel alandaki kıyı yönetiminde meydana gelen değişimlerin bir
etkisi olarak değerlendirilir.
Yeni bir kıyı yönetimi yaklaşımının Türkiye’deki kıyılarda ne gibi etkilerinin olacağı
bu değişimin hangi şartlarda gerçekleştiği ile alakalıdır. Bu bölümde Türkiye’deki
kıyıların genel durumlarının, kıyı alanlarında mevcut bulunan sorunların ve bu
sorunların çözümüne yönelik verilen kararların kamu yararını ne gibi etkileri olduğu
araştırılacaktır.
4.1. Türkiye’de Planlama ve Tasarıma Duyulan Gereksinim
Türkiye’deki kıyı sorunlarını irdelemek, ülke bazındaki yerleşim sorunları ve çevre
sorunları gibi problemleri ortaya çıkaracaktır. Ülkemizde genel nüfusun neredeyse
yarısı kıyı kentlerinde yaşamlarını sürdürmektedir. Ayrıca ülke sanayisinin büyük bir
kısmı da (İstanbul, İzmir, Antalya gibi Büyük Kıyı Kentleri nedeni ile) kıyı
alanlarında yoğunlaştığı görülmektedir.
Sanayi ve yaşam faaliyetlerinin bir arada olduğu kıyı bölgelerinde evsel ve
endüstriyel atıklar, kıyıların doğal özelliklerini kaybetmesine, çevre kirliliği gibi
ekolojik zararlara neden olmaktadır. Kıyı alanlarında mevcutta bulunan diğer
problemler ise, deniz ulaşımı ve kazaları, liman ve marina yapımları, kıyı alanlarında
dolgu yapılması, aşırı balıkçılık faaliyetleri, deprem, sel, fırtına gibi afet öğelerinin
meydana gelmesi doğal dengesinin bozulmasına neden olmaktadır.
Çalışmamız kapsamında bu sorunlar içerisinden yaşam faaliyetleri (turizm-ikincil
konut) üzerinde durulacaktır.
45
Ülkemiz kıyıları üzerinde meydana gelen baskılar içerisinde en büyük nedenlerden
birisi her gün gelişmekte olan turizm faaliyetleridir. 1970 lerde başlayan ve 1980
ortalarında pik yapan turizm hareketlenmesi Turizm Teşvik Kanununa yer
hazırlamıştır. Bu kanun ile birlikte turizm desteklenmiş, ama doğal yapısı
bozulmamış kıyı alanları ile kıyılardaki verimli tarım arazilerinde turizm
faaliyetlerine başlanması sağlanmıştır.
“Bir diğer konu ise ikincil konut alanlarının plansız bir biçimde kıyı alanlarına
yerleşmesi ve yoğunlaşmasıdır. Büyük bir kısmının kıyılarda, tarım arazileri
üzerinde, ormanlık alanlar içerisinde bulunan bu konut türü, yılın sadece belli
zamanlarında faal olarak kullanılıp geri kalan zamanlarda boş kalmaktadır. Buda
kıyılarda ve diğer bölgelerde gereksiz yoğunluklara ve altyapı sorunlarına neden
olmaktadır.” (Seykan ve Koç 1996)
İkincil konutların diğer yarattığı problem ise kamu yararı konusudur. Kıyı alanlarının
toplumun tüm kesimlerine hitap etmesi gerekirken bu tür yapılar ile belli bir kesimin
kullanımına bırakılmakta ve geri kalan toplum bireylerinin kıyı alanlarına erişim
hakkı engellenmektedir.
“Artan nüfusun gereksinimlerini karşılamak üzere altyapının geliştirilmesi, sanayi ve
turizm tesislerine ya da enerji santrallerine kıyıda yer verilmesi, kıyı kuşağı boyunca
çoğu kez de denizi doldurarak- yol geçirilmesi, ormanlık alanların ikinci konutlar ya
da işyerleri için ayrılması, kıyı kentlerinin kimliğinin bozulmasına yol açan en
önemli etmenlerdendir. 1950'li yıllarda yapılan Karadeniz Sahil Yolu’nun,
Trabzon’un deniz ile bağını keserek kentin tarihsel kimliğinin bozulması sürecine
katkıda bulunması bu konuya örnek verilebilir” (İdil, 1989)
Tüm bu bahsi geçen konular nedeni ile yasalar ile desteklenen bir planlama ve
tasarım politikasına ihtiyaç duyulmaktadır.
4.2. Türkiye’de Kıyıya Yönelik Olarak İzlenen Politikalar
Ülkemiz içerisinde kıyı alanları ile ilgili tasarım politikalarını incelemek için tüzel
düzenlemelerin dışında başka argümanlara ihtiyaç vardır. Kısaca yasalar üzerinden
46
bir araştırma yapıldığında sadece belli bir kısmını anlamış oluruz. Ama detaya
inildiği zaman (Beş Yıllık Kalkınma Planları, tüm başa gelmiş hükümetlerin kıyı
alanları üzerindeki etkileri ve kanunları nasıl ele aldıkları) kıyı politikası daha net
anlaşılır bir hale gelecektir.
4.2.1. Kalkınma planları
İlk iki kalkınma planlarında (I. Beş Yıllık Kalkınma Planı 1963-1967, II. Beş Yıllık
Kalkınma Planı 1968-1972) kıyı alanları ile ilgili herhangi bir alınmış karara ya da
geliştirilmiş bir politikaya rastlanmamaktadır.
Üçüncü kalkınma planında (III. Beş Yıllık Kalkınma Planı 1973-1977) yine kıyı
alanları ile ilgili olarak detaylı bir inceleme ve politika geliştirmesi yapılmamıştır.
Ancak; “Çevre sağlığının büyük bir sorun olarak ortaya çıkışında, düzensiz yerleşme,
mali güçsüzlük, eğitim yetersizliği, hızlı nüfus artışı ve bunların yanında ilgili
kuruluların gereken etkinlikten uzak olması başlıca nedenlerdir.” (Devlet Planlama
Teşkilatı, Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı (1979-1983), Ankara, 1983) ifadesi
kısmen bahsedilen problemlere çözüm getirileceğinin sinyallerini vermektedir.
Dördüncü kalkınma planında (IV. Beş Yıllık Kalkınma Planı 1979-1983) yine kıyı
alanları istenen değeri ve önemi görememiştir.
Beşinci kalkınma planında (V. Beş Yıllık Kalkınma Planı 1985-1989) doğrudan
kıyılarımızı ilgilendiren kararlar ya da politik geliştirmeler göremiyoruz. Fakat çevre
kirliliği konusu altında kıyılarda meydana gelen çevresel kirlenmeler ve
tahribatlardan söz edilmektedir.
Altıncı kalkınma planında (VI. Beş Yıllık Kalkınma Planı 1990-1994) ise tüm
planlardan farklı olarak ilk defa kıyılara yönelik kararlar verilmiştir. Bu karar; “kıyı
şeridinin faydalı ve ekonomik kullanımını düzenlemek maksadıyla ve sahil
şeridinden yararlanmada öncelikle kamu yararını gözeten bir master plan
hazırlanacaktır.”
47
Bahsi geçen bu karar artık ülkemizin kıyılarının ekonomik getirilerinin farkına
varıldığına ve bundan sonra daha çok önem verilerek yıpratılmasının önüne
geçileceğinin göstergesi olmuştur. Bu kalkınma planında kıyılar ile ilgili bir karar da
“kıyılarda yapı yoğunlaşmasını önleyecek yeni bir yasal düzenleme için gerekli
çalışmaların başlatılması ve bir arazi kullanma planının yapılması öngörülmektedir.”
şeklinde sunulmuştur.
Yedinci kalkınma planında (VII. Beş Yıllık Kalkınma Planı 1996-2000) bir
öncekinin aksine kıyı alanları ile ilgili yalnızca tek karar vermiştir. “Yüz metre kıyı
şeridini esas alarak yapılaşmayı bu baza oturtan 3621 sayılı Kıyı Kanunu topoğrafik
koşulları ve doğal kaynakları dikkate alacak biçimde yeniden düzenlenecektir”. Bu
kanun ile birlikte günümüzde de kullanılan kıyı kenar çizgisi 100 metreye çıkarılması
fikri doğmuştur. Kanun çerçevesinde planlama olarak politika geliştirmekten ziyade
mevcut kıyıları koruma üzerinde yoğunlaşıldığı görülmektedir.
Sekizinci kalkınma planında (VIII. Beş Yıllık Kalkınma Planı 2001-2005) yine bir
önceki planda olduğu gibi kıyılar üzerinde durmamıştır. Hızlı ve plansız
kentleşmelerden ve çevresel kirliliklerden söz edilmiştir. 3194 sayılı imar
kanununda, 6831 sayılı orman kanununda ve 3621 sayılı kıyı kanununda ve çevreyle
ilgili olan kanunlarda geliştirmeye yönelik düzenlemelerin yapılacağından
bahsedilmektedir.
Dokuzuncu kalkınma planında (IX. Beş Yıllık Kalkınma Planı (2007-2013) yine bir
önceki planda olduğu gibi çok büyük bir değişiklik yapılmamıştır. Yalnızca “Deniz
güvenliğinin artırılması kapsamında Bayrak, Liman ve Kıyı Devleti kontrolü
iyileştirilecektir. Bu çerçevede; Gemi Trafik Hizmetleri projeleri deniz trafiğinin
yoğun olarak yaşandığı liman, körfez ve bölgelerde hayata geçirilecektir.” Şeklinde
bir madde üzerinde bahsedilmiştir.
4.2.2. Kanunlar içerisinde kıyı alanları
Bu bölümde Türkiye’deki kıyı alanlarını ilgilendiren kanunları inceleyerek
çıkarımlar yapılacaktır.
48
4.2.2.1. 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu
İlk maddesi “Bu kanunun amacı turizm sektörünü düzenleyecek, geliştirecek,
dinamik bir yapı ve işleyişe kavuşturacak tertip ve tedbirlerin alınmasını
sağlamaktır.” Bu kanun çerçevesinde turizm hizmeti verilen kıyı alanlarının
korunması ve geliştirilmesi, turizm alanlarının tespit edilmesi sağlanmıştır.
7. maddesinde “Bakanlık; kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgeleri ve turizm
merkezleri içinde her ölçekteki plânları yapmaya, yaptırmaya, re’sen onaylamaya ve
tadil etmeye yetkilidir” ibaresi yer almaktadır.
Bu iki madde turizm potansiyeli barındıran kıyı bölgelerinin ülkemize ekonomik
girdi sağlanabilmesi için değerlendirilmesini amaçlamaktadır.
6. maddesinde doğal turizm kaynaklarının korunması ve kullanılması açısından
“Kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgelerinde ve turizm merkezlerinde; Devletin
hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerin kamu yararına korunmasına veya kamu
yararına kullanılmasına katkıda bulunacak yapı ve tesisler, bu Kanunun 3 üncü
maddesindeki belgelere sahip olmak kaydıyla, tapu kaydı aranmaksızın 8 inci
maddedeki koşullara uygun olarak, imar planlarına göre yapılabilir ve işletilebilir.
Kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgelerinde ve turizm merkezlerinde Devletin
hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerde, bölgenin doğal ve kültürel özelliklerini
bozmamak, turizm işletmelerine zarar vermemek ve imar planlarına uygun olmak ve
Bakanlıktan izin almak kaydıyla kamuya yararlı diğer yapı ve tesisler yapılabilir ve
işletilebilir. Deniz, göl ve akarsular ile kıyıları, özelliklerini bozucu ve yıpratıcı
şekilde kullanılamaz. Bu yerlerden kum, çakıl ve taş alınması gibi çeşitli şekillerde
yararlanma 1738 sayılı Seyir ve Hidrografi Hizmetleri Kanununa göre Deniz
Kuvvetleri Komutanlığının görüşü alınmak kaydiyle Bakanlığın iznine bağlıdır.”
şeklinde ibareye yer verilmiştir. Bu ibare ile birlikte kıyıların ekonomik girdi
sağlanmasının dışında korunmasınında politikalarımız içerisinde yer aldığı
görülmektedir.
49
4.2.2.2. 3621 sayılı Kıyı Kanunu
Bu kanunun amacı ve kapsamı “Madde 1 – Bu Kanun, deniz, tabii ve suni göl ve
akarsu kıyıları ile bu yerlerin etkisinde olan ve devamı niteliğinde bulunan sahil
şeritlerinin doğal ve kültürel özelliklerini gözeterek koruma ve toplum
yararlanmasına açık, kamu yararına kullanma esaslarını tespit etmek amacıyla
düzenlenmiştir. Madde 2 – Bu Kanun, deniz, tabii ve suni göller ve akarsu kıyıları ile
deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerine ait düzenlemeleri ve bu
yerlerden kamu yararına yararlanma imkan ve şartlarına ait esasları kapsar.” Şeklinde
açıklanmıştır.
5 inci maddesinde belirtildiği üzere “Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır.
Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır, Kıyı ve sahil
şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. Kıyıda ve sahil şeridinde
planlama ve uygulama yapılabilmesi için kıyı kenar çizgisinin tespiti zorunludur.”
İbareleri ile diğer ülkelerin politikalarında olduğu gibi ülkemiz politikalarında da
kamu yararı ve toplumun öncelikli kullanması öncelikli esastır.
Kıyının korunmasına yönelik getirilen maddeler ile birlikte kıyı kenar çizgisine en
fazla 50 metre yanaşılabilmesi, bu alanlarda yalnızca yaya yolu, gezinti, dinlence,
seyir ve rekreatif amaçlar ile düzenlenebilmesi sağlanmıştır.
6 ıncı madde içeriğinde “Kıyı, herkesin eşitlik ve serbestlikle yararlanmasına açık
olup, buralarda hiçbir yapı yapılamaz; duvar, çit, parmaklık, telörgü, hendek, kazık
ve benzeri engeller oluşturulamaz” ibaresi ile toplumun kıyı bağlantılarının
engellenmesi önlenmiştir.
Genel değerlendirme yapıldığında Türkiyede kıyılar ile ilgili geliştirilen
politikalarda, kıyıların koruma ve güvence altına alındığı görülmektedir. Kıyıların
tahribatının önüne geçilecek kısıtlamalar ile doğal habitatın korunması sağlanmıştır.
Yurtdışında da olduğu gibi kıyı koruma kuşakları oluşturulmuş olup yapılaşmalara
kısıtlamalar getirilmiştir.
50
4.2.3. Türkiye’de kıyı alanlarının tarihsel değişimi
Bu bölümde 1923 yılından itibaren kurulan hükümetlerin kıyılar ile ilgili yapmış
olduğu politikalar incelenecektir. İlk hükümetin kurulmasından itibaren gelişme
sürecine giren Türkiye 45 yıl boyunca başka politikalar ile ilgilenmiştir. İlk defa
1969 yılında Demirel yönetimi zamanında kıyıların kamu yararına kullanılması ve
kıyılarda bulunan mevcut sorunların çözümüne yönelik düzenlemeler yapılmıştır.
Turistik limanlar, balıkçı limanları gibi gelişmeler ve halk plajlarının yapımı bu
zamana tekamül etmektedir. 1971 yılında kıyılarda turistik önem taşıyan bölgelerin
özel mülkiyeti konusunda kamu yararına kullanılması fikri ortaya çıkmıştır. Yine
aynı sene içerisinde deniz, göl gibi su kıyılarının herkese açık hale getirilmesi ve
devlet topraklarından ayrılmasını ve su kirliliğini engelleyici önlemler alınmıştır.
1972 yılında su kenarlarının planlı bir turizm politikası ile birlikte topluma fayda
sağlayıcı hale getirilmeye çalışılmıştır. 1974 e gelindiğinde deniz ulaşımının
hızlandığı zamanda kıyılarda bu ulaşıma fırsat verecek biçimde kıyıların geliştiği
gözlemlenmektedir. Bu süre zarfında turizm bölgelerinde fiziksel planlama
çalışmalarına başlanmış, toplum yararına kullanımı ve korunmasını sağlayacak bazı
önlemler alınmıştır.
1975 yılında deniz arama tarama çalışması (madencilik) faaliyetleri başladığı için bu
alanlarda kirlilik ve doğal dengenin bozulmasını önleyici kararlar alınmıştır.
Ardından gelen deniz ticareti yükünü taşıyabilmesi için liman kentlerini destekleyici
çalışmalara başlanmıştır.
1978 yılında kıyı alanlarının halkın kullanımına tam olarak açılabilmesi ve doğal
dengesinin bozulmaması için kıyı bölgelerinde emlak alım satımlarını kısıtlayıcı
kanunlar getirilmiştir. 1980lerde ise bu bölgelerde altyapı çalışmalarının
hızlandırılarak kıyı alanlarını turizme dahil etme çabası başlamıştır.
1991 de gelen kıyı alanları politikalarında büyük çoğunluğu güneş kum deniz üzerine
kurulu turizmin, termal, golf, kültür, kamp, yürüyüş, doğa turizmine dengeli bir
biçimde dağıtılması düşünülmüştür. Bunun asıl sebebi kıyı alanlarında tahribatların
başlamış olmasıdır.
51
1993’te kıyı alanlarında yaşanan tahribatlar sonucu balıkçıların açık deniz balıkçılığı
yapmaya teşvik edilmeye başlandığını görüyoruz. Bu yılda Denizcilik Bakanlığı ’da
kurulmuştur.
1999 yılına gelindiğinde, turizm bölgelerinde ve kıyı kenar çizgisinde yer alan
bölgeler ile ilgili düzenleme ve yasalara uygun şekilde yapılmaya başlanmıştır.
1999 dan günümüze yaşanan değişmeler ise, kıyı kanunlarının geliştirilmesi ve
tahribatların doğal güzellikleri bozucu etkilerin önüne geçilmesi, kıyı kenar çizgisi
ile yapılaşma olan bölgelerin aralarında bulunan mesafelerin dikkate alınması, sahil
yolu projelerinin tamamlanarak kıyı ile turizm arasındaki bağlantıların kurulması,
toplumun faydalanabileceği şekillerde kıyı düzenlemelerinin yapılması gibi önemli
gelişmeler yaşanmıştır.
Fakat halen kıyı alanlarına yeterince önem verilmediği görülmekte olup, tamamen
kamu yararına sahip toplumun faydalanacağı bir hale gelememiştir.
4.3. Türkiye’nin Kıyı Politikasının Niteliği
Niteliği gereği ortak kullanım alanı olması gereken kıyı alanları üzerinde sahiplik
olmaması çeşitli sorunlar oluşturmaktadır. Bu sorunlardan başlıcası, toplumun çeşitli
kesimlerinin arasında sınıf farkı ayırmaksızın kıyı kullanımının düzenlenmesi ve
toplumsal yarar kullanımına bırakılamamasıdır. Genel olarak üst gelir gruplarına
hitap edecek şekilde tasarlanan kıyı alanları, dinlence ve eğlence amaçlı tesisler ile
sorunları beraberinde getirmektedir.
“Kıyı alanlarından yararlanmada farklı gelir kümeleri arasında denkliğin
sağlanamaması, bir başka anlatımla kıyıdan yararlanma yollarının çoğunlukla birinci
kümedekilere açık olması ve kıyı bölgesinde mekânsal ayrışmanın giderek artması
toplumsal adaletin sağlanamaması anlamına gelir.” (Duru, 2003)
Günümüzde kıyı alanları ile ilgili Türkiye’nin izlediği politika, Turizm Teşvik
Kanunu, Kıyı Kanunu neticesinde noktasal ölçekte gelişmeler sağlayan bir
politikadır. Fakat bunun yarattığı olumsuz etkiler ise bölgesel ölçekte birbirlerinden
52
kopuk bir şekilde planlanmış kıyı alanları ve uyumsuz fonksiyonların bir araya
gelmesi kıyı alanlarında olumsuz etkiler yaratmaktadır.
Uluslararası politikalar ile ülkemiz politikalarını kısaca karşılaştıracak olursak;
- Yurtdışında kıyılar ile ilgili alınan politikalar o bölgenin tarihi, ekonomisi, coğrafi
özelliklerine göre geliştirilirken, ülkemizde genel bir politika geliştirilmiştir. Her
bölgeye özel olması gerekirken genel kurallar getirilmiştir.
- Bazı Avrupa ülkelerinde kıyı koruma kuşağı 500 metre iken ülkemizde 100
metredir
- Ülkemizde olduğu gibi diğer ülkelerde de kıyıların korunması ön planda
tutulmaktadır. Gerek kanunlar ile gerekse yasalar ile birlikte bu desteklenmektedir.
- Diğer ülkelerde kıyılarda toplumun ön planda tutulduğu, topluma hitap edecek
fonsiyonların birbirleri içerisinde uyumlu olduğu görülmekte olup, ülkemizde bu
durumun turizm ve ikincil konutlar ile engellendiği görülmektedir.
4.4. Türkiye’de Kıyı Alanlarında Yapılan Projeler
Türkiye’de kıyı politikalarının 1992 yılında yapılmış olan Rio Konferansı sonrası
pozitif yönde artış gösterdiği bilinmektedir. Bu artış geleneksel planlamanın dışına
çıkarak, kıyı yönetim planlarının oluşturulmasına ve bazı bölgelerde BKAY
programlarının hayata geçmesinde rol oynamıştır.
Bu bölümde Türkiye’nin sahip olduğu kıyı alanlarında hayata geçirdiği projeler
irdelenecektir. Özellikle 1992 yılından sonraki planlama ve tasarımlar üzerinde
durulacaktır.
4.4.1. İzmir Körfezi kıyı düzenlemesi
1987 yılında başlamış olan bu çalışma 1993 yılında bitirilmesi ve 1992 yılında
yapılan Rio Konferansını benimseyecek olması ile Türkiye’deki en önemli
programlardan biridir.
53
İzmir bölgesinde bulunan çevresel sorunların ortadan kaldırılması ve bölgede kıyılar
ile ilgili planlama çalışmalarının bitirilerek BKAY’ın uygulamaya konulması bu
çalışmanın iki hedefidir.
“İzmir’de yürütülen bütünleşik kıyı alanları yönetiminde, yöre için gerekli olan
bütünleşik yöntemlerde yer alacak etkinliklerde coğrafi bilgi sistemlerine ilişkin
eğitim çalışmaları birlikte yürütülmüştür.” (Trumbic, 1993) Bu eğitim çalışmaları
yerel birimlerin güçlenebilmesi için, katılan yerel birimlere ve uzmanlara eğitim
verilmesidir.
Bu program kapsamında valilik, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve dört ilçe belediyesi
ortak söz sahibi olmuşlardır. Yapılan bu çalışmalar kapsamında sonuçlara bakacak
olursak, İzmir Körfezinde yapılan programların ve çalışmaların kısmen başarılı
olduğu düşünülebilir. Bu başarılar imar planlarının hayata geçirilmesi, çevre kirliliği
ile alakalı olarak yapılan uygulamalardır.
4.4.2. İskenderun Körfezi kıyı düzenlemesi
“İskenderun Körfezi Çevre Yönetimi Projesi, Akdeniz'in Kirliliğe Karşı Korunması
Sözleşmesi uyarınca, 1990-1992 yılları arasında, Çevre Bakanlığı ve A.U. Siyasal
Bilgiler Fakültesi’nce gerçekleştirilmiştir.” (Hamamcı Vd. 1994)
“Çalışma uç ana bolümden oluşmaktadır. Önce, çalışma alanının ekonomik ve
toplumsal yapısı, çevre durumu ve yönetsel örgütlenmesi ortaya konulmuştur. İkinci
bolümde, gelecekteki gelişme eğilimleri ve çevreyle etkileşimleri ele alınmıştır. Son
bolümse öngörülen etkinlikleri gerçekleştirecek örgütlenme modeline ayrılmıştır.
Bölgedeki yeni gelişme yollarını araştırmak, bütün gelişme eğilimlerini çevresel
acıdan değerlendirmek, çevre ve kalkınma arasındaki karşılıklı etkileşimi göstermek
çalışmanın amaçları arasındadır.” (Hamamcı Vd. 1994)
4.4.3. Mersin bütünleşik kıyı yönetimi projesi
“Mersin Kıyı Bölgesi'nde çevreyi bir kaynak olarak kullanan sosyal ve ekonomik
kalkınma dinamiklerinin sağlıklı ve dengeli bir şekilde sürdürülebileceğini
54
(sürdürülebilmesini) sağlayacak çevresel politika ve stratejileri saptamak, Mersin
Kıyı Bölgesi'nde tabii ve yapılı cevrede sürdürülebilir gelişmenin sağlanması ve
çevre kalitesinin yükseltilmesi doğrultusunda tabii çevrenin kirlenmeden ve
tahribattan korunmasına yönelik çevresel ilke, politika, strateji, program, yöntem ve
tekniklerinin belirlenmesi ve bir sistematik içerisinde derlenmesini amaçlayan bilgi
sistemi oluşturmak üzere altyapı çalışmalarını başlatmaktır.” (Tanas, Vd. 1997)
“Halkın bilinçlendirilmesi ve çevre koruma konusunda izlenecek politikaların
saptanması, buradan alınacak sonuçların, elde edilecek deneyimlerin diğer bölgeler
için örnek oluşturması da çalışmanın amaçları arasında yer almıştır.” (Nuray, 1997)
Her ne kadar başarılı bir çalışma olsa da yalnızca bölgenin kıyı sorunları üzerine
durmasından dolayı sadece bir yol gösterici proje olarak hayata geçmiştir.
4.4.4. Bodrum Yarım Adası kıyı alanları yönetimi projesi
Bu çalışmanın en önemli amaçlarından birisi BKAY ilkeleri doğrultusunda kıyı ve
deniz alanlarında akılcıl yöntemler ile toplum ve yönetimin bilinçlendirilmesidir. O
bölgede yaşayan insanların eğitim alarak bilinçlendirilmesini sağlamak ve gönüllüler
aracılığıyla çevresel korumaya daha etkin bir katılım sağlanması hedeflenmiştir.
Ayrıca diğer bölgelerde yapılmış olan kıyı planlarının birikimlerine örnek
oluşturabilecek bir çalışma olmuştur.
“Uygulamaya donuk olarak tasarlanmayan bu proje kapsamındaki çalışmalar, daha
çok, kıyı yönetimi surecinde kullanılabilecek kimi verilerin toplanmasına
odaklanmıştır. Bu çerçevede, deniz suyunun niteliği, içme-kullanma suyunun
kalitesi, soyu tehlike altındaki canlı türleri, kumsallar, kültürel değerler, kıyı ve deniz
kaynaklarının kullanım durumları, yatçılık, balıkçılık, tarım, ulaştırma, ticaret ve
sanayi gibi, kıyı yönetimi uygulamalarında önem taşıyan kimi konularda araştırmalar
yapılarak var olan kurumsal yapının eksiklikleri ortaya konmuş ve yeni bir kıyı
yönetimi modeli önerilmiştir.” (GEF, 1995)
55
4.4.5. Belek-Çıralı kıyı düzenlemesi ve turizm geliştirilmesi
“Türkiye’de, 1990 sonrası başlatılan yeni kıyı yönetimi uygulamaları içinde Belek ve
Çıralı’nın önemli bir yeri bulunmaktadır. Buralarda uygulanan programları
diğerinden ayıran en önemli özellik, çalışmaların yalnızca kuramsal düzeyde ya da
plan yapma aşamasında kalmaması, öngörülen ilkelerin yaşama geçirilmesinde kimi
adımların atılmış olmasıdır. Özellikle Çıralı’da yürütülen çalışmaların ülkedeki diğer
kıyı yönetimi programlarına göre bu acıdan çok daha önde olduğu söylenebilir.”
(Duru, 2003)
“Doğal Hayatı Koruma Derneği'nin "Türkiye’de Kıyı Yönetimi ve Turizm" adını
verdiği projenin amacı, Antalya'da, biri büyük (Belek), diğeri küçük (Çıralı), iki kıyı
alanında sürdürülebilir kalkınmanın gerçekleşmesi, biyolojik çeşitliliğin ve doğal
kaynakların korunması biçiminde belirlenmiştir. 1995 yılında Dünya Bankası ve
Doğal Hayatı Koruma Derneği’nce başlatılan çalışmalarda, sürdürülebilir kalkınma
konusunda yerel halkın bilinçlendirilmesi, ilgili kurumlar arasında eşgüdümün ve
işbirliğinin sağlanması ve doğal kaynaklar üzerinde baskıyı en aza indirmek
amacıyla yerel düzeyde yeni geçim olanaklarının geliştirilmesi, kıyı alanının
korunması için gerçekleştirilecek etkinliklere yerel halkın katılımının sağlanması,
etkin bir izleme dizgesinin kurulması ve kıyı ile ilgili ulusal ve uluslararası yasal
düzenlemelerin yaşama geçirilmesi amaçlanmaktadır. “Farklı büyüklükte iki
yerleşim biriminin seçilmesinde buralardaki çalışmaların diğer bölgeler için örnek
oluşturması düşüncesi rol oynamıştır. Yoğun bicimde turizm baskısı altında olan
Belek için bir yönetim planının hazırlanması, henüz böyle bir baskıyı duyumsamayan
ve görece bozulmamış bir doğal yapıya sahip olan Çıralı için geleneksel ve almaşık
geçim kaynaklarının geliştirilmesi yönünde adımlar atılması da söz konusu projenin
daha özgün amaçları olarak belirlenmiştir.” (Kuleli, 1999)
“Belekte yapılan çalışmalarda yerel yönetimler ve halkın çalışmaya dahil edilmesi
düşünülmüştür. Fakat başarılı olunmamıştır. Belek için üretilen nazım imar
planlarında uygulama imar planlarında, turizm odaklı bir kalkınma söz konusudur.
Bunların dışında kentsel gelişme, doğanın korunması, su canlılarının korunması,
kırsal yaşam alanlarının korunması, turizm sektöründeki faaliyetlerin
56
farklılaştırılması, halkın plana dahil edilmesi gibi politikalar izlenmiştir.”
(Demirayak, 1996)
“Çıralı beldesinde yapılan çalışmalarda ise;
- Koruma amaçlı nazım ve uygulama imar planlarının oluşturulması
- Çevreye duyarlı turizm alanlarının iyileştirilmesi
- Ekolojik tarımın ön plana çıkarılması
- Halkın bilinçlenmesi için çevre eğitiminin verilmesi
- Spor faaliyetlerinin yapılması
- Su canlılarının korunması
- Yöreye ait fauna ve floraların incelenmesi
- İşletmelerin kıyı kenar çizgisinin gerisine çekilmesi
- Kumsal temizleme çalışmaları gibi politikalar izlenmiştir.” (Kuzutürk, 2002)
4.4.6. Trabzon kıyı alanı yönetimi projesi
“Trabzon için yapılan bu çalışmada birden fazla politika izlenmiştir. Kısaca
özetlenecek olursa;
- İlk olarak, bugünkü yönetsel dizge içinde uygulamalara devam edilmesi
önerilmektedir.
- İkinci seçenek, geleneksel kurumsal yapının güçlendirilerek sürdürülmesidir. Var
olan yapı içerisinde, kamu kuruluşlarına danışmanlık görevi yapacak, çalışmalarda
eşgüdümü sağlayacak, geniş tabanlı, resmi, özel ve gönüllü kuruluşların
temsilcilerinin katılımından oluşacak "Kıyı Koruma Kurulu" adında bir kurul
oluşturulabilir.
- Üçüncü olarak, söz konusu özel görevli bir kurul oluşturmak yerine, Karadeniz
Teknik Üniversitesindeki bir Enstitü ya da Merkez'in bu işlevleri yerine getirmesi
görüsü dile getirilmiştir.
- Dördüncü seçenekse, kıyı ile ilgili özel ve resmi kuruluş temsilcilerinin içinde yer
alacağı bir vakıf kurmaktır. Bu tur bir örgütlenmenin, yerli ve yabancı
kaynaklardan akçal destek sağlama esnekliğine sahip olacağı düşünülmektedir.
57
- Bir diğer öneri ise Trabzon için anakent belediyesi oluşturulması, bu yerel yönetim
birimi eliyle kıyıya ilişkin etkinliklerin sürdürülmesidir.
- Önerilen son seçenekse, il özel yönetimini, yöredeki bütün belediyeleri ve köyleri
içine alacak bir yerel hizmet birliğinin kurulmasıdır. Bu yapının yanı sıra, özel
kesimdeki ilgili kuruluşların, gönüllü örgütlerin temsilcilerinin katılımıyla oluşan
bir danışma organına yer verilmesi de öngörülmektedir.” (Keleş, 1996)
4.5. Türkiye’de Ulusal Ölçekte Gerçekleştirilen Ekolojik Kıyı Alanı Planlama
Örnekleri
Bu bölümde Türkiye’de gerçekleştirilen ulusal düzeydeki ekoşojik kıyı planı
çalışmalarının özellikleri incelenecektir.
“Ekolojik kıyı planı; Alanda ekolojik nitelikleri ön planda tutan, önemli doğal
kaynakları korumayı, sektörler arasında dengeli ve sürdürülebilir alan kullanımını
hedefleyen bir planlamadır. Bu bağlamda hassas ekosistem yapıları ile dikkat çeken
kıyı alanlarının planlanmasında ekolojik planlama yaklaşımları büyük önem
taşımaktadır.” (Cengiz, 2009)
“Ekolojik planlamanın temelini, alanın ekolojik açıdan analizinin oluşturmakta
olduğu belirlenmiştir. Temel peyzaj faktörlerinin analizi ile yapılan planlamaların
tarihi 1912‟lere kadar gitmektedir. 1967 yılında Hannover Teknik Üniversitesi,
Buchwald and Langer (1969) tarafından teorik temellere oturtulan bu yöntem birçok
çalışmada kullanılmıştır. Planlama amacına göre seçilen toprak, jeoloji, hidroloji,
doğal potansiyel ve bitki örtüsü, hali hazır alan kullanımı vb aynı ölçekteki
haritaların çakıştırılması ile ekolojik sentez haritaları elde edilmiştir. Doğal verilere
dayanarak, optimal kullanımı ve getirdiği önlemleri belirten bu planlamanın ana
amacı alanın doğal potansiyelini değiştirmeden uzun sürede verimli bir şekilde
kullanmaktır.” (Altan 1982).
4.5.1. Antalya-Likya kıyıları örneği
Bilge vd. (2002) tarafından hazırlanan “Likya Kıyılarında Ekolojik Bölge Ölçekli
Koruma ve Sorumlu Turizm Projesi” başlıklı çalışmada, Antalya’dan Patara ‟ya
58
kadar 200 km’lik kıyı bölgesinde uygulanan bir proje olan Likya Kıyıları projesi
kapsamında; kara ve deniz ekosistemlerine bütüncül bir bakış açısıyla bölgenin
biyolojik çeşitlilik açısından önemli alanlarının belirlenerek, uzun dönemli koruma
hedeflerinin tanımlanması amaçlanmıştır. Biyolojik çeşitliliğin yanı sıra, yerel
katılımcılığın koruma hedeflerinin tanımlanmasında en önde gelen unsur olduğu
bilinciyle projenin temel taşlarından birisini “katılımcılık” ilkesi oluşturmaktadır.
“Likya projesi;
- Uygun alanın ve ölçeğin belirlenmesi,
- Biyolojik çeşitlilik ve sosyo ekonomik yapının değerlendirilmesi
- İlgi grubu analizi ve bölgeye yönelik tehditlerin tanımlanması
- Biyolojik çeşitlilik vizyonu; korumada öncelikli alanların belirlenmesi
- Öncelikli alanların koruma eylemlerinin belirlenmesi aşamalarından oluşmaktadır.”
(Avcıoğlu ve Bilge 2004).
“Bu planlama yaklaşımı, biyolojik çeşitliliği, türlerin geniş alanlarda devamını
sağlayacak büyüklükteki popülasyonları ve ekolojik süreçleri koruma altına almayı
hedeflerken aynı zamanda insan faktörünü de ekosistemin bir parçası sayarak
“insanla korumanın” sağlanması amacıyla geliştirilmiştir. Doğal ekosistemlerin yanı
sıra kırsal ve kentsel alanları da içine alacak şekilde büyük ölçeklerde uygulanan bu
yaklaşımlar insan faktörünü tehdit olmaktan çıkarmaya yöneliktir.” (Avcıoğlu ve
Bilge 2004).
4.5.2. Muğla-Datça-Bozburun örneği
Datça-Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi; Muğla ili, Datça ve Marmaris ilçeleri
ve bunlara bağlı 2 belde 17 ilçeden oluşmaktadır. Datça İlçesi; Muğla İlinin Güney
Batısında kuzeyde Gökova Körfezi güneyde Hisarönü Körfezi arasında batıya Ege ve
Akdeniz’e doğru 70 km’lik uzantısı olan bir arazi yapısına sahiptir. Datça-Bozburun
yarımadaları ekolojik tarihi ve kültürel kaynakları nedeniyle 20.10.1990 tarih ve
90/1117 sayılı kararname ile Özel Çevre Koruma Bölgesi olarak tespit ve ilan
edilmiştir. Datça-Bozburun yarımadaları aşağıda sıralanan özellikleri ile Özel Çevre
Koruma Bölgesi statüsü açısından nitelikli alan olarak değerlendirilmektedir.
59
- Kumullar; Datça yarımadasının güney kısmında yer alan Gebekum kumul alanı,
bitki örtüsü ile birlikte hassas bir alanı oluşturur.
- Orman alanları; Orman vejetasyonu; Pinus brutia cinsinin yaygın olduğu
alanlardan ibarettir. Bozulmamış kızılçam ormanları hassaslık yönünden öneme
sahiptir. Datça-Bozburun yarımadaları; Arbutus andrachne yayılış alanları,
Cupressus sempervirens toplulukları, Liquidambar orientalis alanları ve Phoenix
theophrasti türleri esas alındığında bitki örtüsü açısından hassas alan özelliğine
sahiptir.
- Deniz ortamı; Datça-Bozburun Deniz ortamı; Akdeniz ‟in uluslararası konumu
nedeni ile diğer kara ve deniz kaynaklı kirlenmesinin dışında doğrudan yarımada
kaynaklı su kirlenmesinin yoğun baskısı altında değildir. İnsan kullanımlarına karşı
hassas bir ortamdır.
- Nadirlik: Datça Bozburun ekosistem temelinde nadirlik açısından incelendiğinde;
Gebekum Kumulu, Eksera Deresi ve Güney kesimi, Kocadağ, Emecik ve Hisarönü,
türler açısından bakıldığında, kumul bitkileri, ormanlık alanlarda var olan bitki
türleri, kuş türleri, memeli türleri ön plana çıkmaktadır.
- Doğallık: Datça-Bozburun’da kırsal yerleşimler ile Datça-Bozburun kent
yerleşimleri tarımsal alanlar ve mevcut ulaşım ağı deniz taşımacılığı dışında ortam
doğallığını büyük ölçüde korumuştur.
- Özel önem: Datça-Bozburun, önemli kuş türlerinin göç yolları üzerinde
bulunmaktadır. Monachus monachus (Akdeniz foku), Capra aegagrus (yaban
keçisi), Lutra lutra (su samuru) alanda yayılış gösteren önemli fauna özellikleridir.
Liquidambar orientalis endemik olması, Phoenix theophrasti ise çok sınırlı yayılış
göstermesi nedeni ile özel öneme sahiptir.
- Çeşitlilik: Datça-Bozburun Yarımada karakteri nedeniyle kuzey kesimleri ile güney
kesimleri arasında bariz farklılıklar sergilemektedir. Bu durum fauna ve flora
açısından çeşitlilik sunmaktadır.
“Datça-Bozburun yarımadalarının gerek ekolojik gerekse tarihi değerlerinin optimum
düzeyde korunması ve entegre bir süreç içerisinde turizm potansiyeli ve ekolojik
verilere uygun optimal alan kullanım planlaması ortaya koymak amacıyla bir çalışma
yapılmıştır. Çalışmada; ilk olarak ekolojik dengeyi korumak, sürekli ve dengeli
kalkınmayı sağlamak hedeflenmiştir. Elde edilen veriler ışığında yapılan
60
değerlendirmelerde yarımadalardaki kullanımlar 7 ana başlık ve 9 alt sınıf altında
sonuçlandırılmıştır.
- Tarım alanları; sulu tarım potansiyeline sahip öncelikli tarım alanları, kuru tarım
yapılan alanlar,
- Orman alanları; Hassas zon (mutlak korunması gereken alanlar), Hassas zon
dışındaki diğer orman alanları,
- Sit alanları; Arkeolojik sit alanları doğal sit alanları
- Turizm alanları; Günübirlik ziyaret için ayrılan alanlar, pansiyonculuk hizmetleri
için önerilen alanlar, turizm merkezleri,
- Kıyı şeritleri,
- Yerleşim alanları,
- Ulaşım” (Uzun vd. 1993).
4.5.3. İzmir-Foça örneği
“Foça Özel Çevre Koruma Bölgesi; İzmir İli, Foça İlçesi‟nden oluşmaktadır.
İzmir‟in kuzey batısında 69 km mesafede yer alan Foça, kuzeyde Çandarlı Körfezi,
batıda Ege Denizi, güneyde İzmir Körfezi, doğuda Menemen Ovası‟nın sınırladığı
bir yarımadadır. Foça Yarımadası küçüklü büyüklü koylarla kaplı bir sahile sahiptir.
Foça kıyılarını oluşturan ve üzerinde yerleşme bulunmayan yarımadalar (İngiliz ve
Fener Burnu vb.) denize açılan doğal uzantılar olarak Foça silueti ve çevresel
değerler açısından korunmuş alanlardır. Foça, arkeolojik, doğal ve kentsel sit alanları
bulunması nedeniyle birçok kıyı yerleşim birimine göre daha az yapılaşma gösteren
ve nispeten ekolojisi bozulmamış bir yerleşim merkezidir.” (Ç.Ş.B. 2016)
“Bölgenin taşıdığı önemin büyük bölümü binlerce yıldır burada yaşayan ve hatta
ilçeye adını veren Monachus monachus (Akdeniz foku) foklarından
kaynaklanmaktadır. Foça Özel Çevre Koruma Bölgesi 1991 yılında Çevre
Bakanlığının koordinatörlüğünde Türkiye Ulusal Fok Komitesi tarafından Akdeniz
foklarının korunması için pilot proje bölgesi olarak seçilmiştir. Foça İlçesi
yüzölçümünün yaklaşık %50‟si Kızılçam ormanları ile kaplıdır. İlçede frigana, maki
ve orman olmak üzere 3 tip vejetasyon göze çarpmaktadır. Frigana vejetasyonu
Sarcopoterium spinosum ve Cistus salviifolius, maki vejetasyonu Quercus coccifera
61
ve Pistacia lentiscus, orman vejetasyonu ise Pinus brutia toplulukları ile temsil
edilmekte olup özellikle yamaçlarda Olea europaea‟ya geniş alanlarda ve ikinci
konut çevrelerinde rastlanmaktadır.” (Ç.Ş.B. 2016)
Foça İlçesi I. derece deprem kuşağında yer almaktadır. İlçe volkanik bir yapıdan
oluşan engebeli bir araziye sahipse de, Gediz Nehri‟nin oluşturduğu alüvyon arazi
deltadan dolayı geniş bir ovaya sahiptir. Topografik açıdan, denize açılan bir çanak
şeklinde yer alan Foça‟da yerleşim, topografyanın en az eğimli olduğu alanda yer
alır. Eğimin yoğunlaştığı bölgede sit alanları ile askeri alanların bulunması,
yerleşimin kentsel silueti etkileyecek biçimde yükselmesini bir ölçüde
engelleyebilmiştir. Kentin doğusunda yer alan alanların bir bölümü zeytinliklerden
oluşmaktadır ve bu alanların büyük bir kısmı da I. ve II. Derece doğal sit alanı olarak
belirlenmiş alanlardır.” (Ç.Ş.B. 2016)
“Foça‟nın kıyı alanları için yapılan koruma çalışmasında doğa koruma öncelikleri
açısından sınıflandırma yapılmıştır. Bu sınıflama 1., 2., 3., 4. ve 5. derece öncelikli
doğa koruma alanlarını kapsamaktadır. Arazide yapılan gözlemler ve
değerlendirmeler sonucunda 1. derece koruma önceliğine sahip olması gereken kıyı
alanları ikinci konutların yoğunluğu ve bitkisel dokunun tahrip olması nedeniyle
ekolojik bütünlüğü bozulmuş alanlar olarak göze çarpmaktadır. Büyük ve Küçük
Denizin kuzeyindeki burun koruma önceliğinin yüksek nitelikli olmasına karşın,
bitki örtüsünün zayıf gelişimi nedeniyle 2. derece koruma öncelikli olarak
belirlenmiştir. Eski Foça‟nın güneyini sınırlayan ve gittikçe yükselen tepelerin
denize bakan yamaçları, panoramik görünümlerin algılanabilmesine uygun alanlar
olduğundan koruma öncelik değerleri diğer tepelere göre daha yüksek belirlenmiştir.
Bu nedenle 3. derece koruma öncelikli alanlar içinde değerlendirilmişlerdir. Büyük
Deniz‟in güneyinde konutsal yerleşim ve doğal değerlerin kaybı nedeniyle silüeti
bozulmuş alanlar 4. derece koruma öncelikli alanları oluşturmuştur.” (Zafer vd.
1995).
“Yapılan genel değerlendirmede Eski Foça ve çevresinde kıyıya doğru gidildikçe
koruma önceliği açısından alanların büyük oranda değer kazandığı, iç kesimlerde ise
özellikle yangın görmüş, denizden uzak, rakım açısından konutsal yerleşim dahil pek
62
çok kullanıma uygun olmayan ve bitki örtüsünü önemli ölçüde yitirmiş alanların ise
değer kaybettiği saptanmıştır.” (Zafer vd. 1995).
4.6. Değerlendirme
Ülkemiz planlama ve tasarım politikaları incelendiğinde ortaya çıkan
değerlendirmeler şu şekildedir;
- Yapılan planlama ve tasarım çalışmalarında ekonomik faaliyetler ve toplumsal
hareketler ön planda tutulmaktadır.
- Çevresel etkileşimler ile gelişme eğilimleri belirlenerek bunlara göre politikalar
geliştirilmektedir.
- Bölgesel planlama anlayışından ziyade noktasal planlama anlayışı vardır.
Geliştirilen politikalar noktasal olduğu için belirli bir politika bulunmamaktadır.
Buda her kıyının kendine has planlama ve tasarım politikası geliştirmesine yol
açmaktadır.
- Koruma amaçlı Nazım ve Uygulama İmar Planları ile doğal ve kültürel mirasların
korunması sağlanmaktadır.
- Çevreye duyarlı turizm ile sektörün gelişirken doğada yaratacağı tahribatların
önüne geçilmesi sağlanmıştır.
- Halkın bilinçlendirilmesi ile kıyı bölgelerinde halk ile iç içe tasarımlar
oluşturulmaktadır.
- Kıyı kenar çizgisi ile kıyı çizgisi alanlarında yapılan fonksiyonlar halkın
kullanımına uygun olması toplum ve kıyı birlikteliğini desteklemektedir.
63
5. SONUÇ
Kıyı alanlarının kentli yaşamının vazgeçilmez odağı olmasını su ile toprağın
birleşimi olmasına bağlayabiliriz. Her iki bölgenin de kendine has avantajlarını göz
önünde bulundurursak insan yerleşimi için çekici hale gelmesinin nedenini
bulabiliriz. Fakat tüm bu nedenler ile kıyı alanlarında ortaya çıkan baskılar ve rant
arasında çıkan sorunlar kıyılarda geri dönülmez sorunlara yol açmaktadır. Bu
problemlerden dolayı, kıyı alanlarının kullanımında sınırlamalar getirilmesi ve
kentlinin kullanımının arttırılması sağlanmaya çalışılmıştır. Bu çalışmalar ise
planlama ve tasarlama disiplinlerine sürekli çözüm odaklı çalışmalar üretmeye
yönlendirmiştir.
Kıyı alanlarında uluslararası ölçekte yapılan değişiklikler ile Türkiye’de
etkilenmektedir. Bu etkilerin Türkiye’nin kıyı politikaları üzerinde durmasını
gerektiren nokta, kıyı bölgelerinde alınan kararların bir politika ile desteklenmesi,
ekonomik ve siyasi odaklar ile belirlenmesi gerekmektedir. Kıyı alanları ile ilgili
olarak yapılan her türlü çalışmada kamu yararı, toplum yararı gibi kavramların tam
olarak hayata geçirilememiş olması bu sebepten dolayıdır.
Bir diğer bakış açısı ise Türkiye’de kıyı politikası neredeyse tamamen kıyıdan
ekonomik gelir sağlama üzerine kuruludur. Fakat incelenen politikalarda kıyı
alanlarının kamu yararına ekonomik faaliyetlere açıldığı ama toplumun bu faaliyetler
içinde yer almadığı ve bunun uygulanan politika ile bir bağlantısının olmadığı, halkın
bu ekonomik faaliyetleri istediği gibi kullanabileceği görülmektedir.
Tüm bu fikirlerin sonucunda Türkiye’de 1992 Rio Konferansından sonra başlayan
kıyı alanlarına yönelme hareketi, dünyadaki örneklere kıyasla başarıya
ulaşamamıştır. Bunların nedenleri kıyı bölgelerinde her sorun için ayrı ayrı politika
geliştirilmeye çalışılmış fakat politikalar arası bağlantı kurulamamıştır. Kentli bu
politikalar içerisinde planlamaya dahil edilmemiştir.
Kıyılara sahip alanlarla bütüncül çalışma yapılması ve kıyı alanlarında yapılan
politikaların tüm kıyılara hitap etmesi önerilebilir. Böyle bir politikanın gelişmesi ile
yerel yönetimlerinde yaratabileceği problemlerin önüne geçilmiş olur. Yönetimler
64
birbirleri ile koordineli çalışmaya başlar, alansal planlar yerine bölgesel planlar
oluşturulur. Ancak tüm bu önerilerden önce kıyı alanlarının ekonomik gelir kaynağı
olarak düşünülmemesi aksine kentlinin kullanımına açık ve kentliye hitap eden ticari
fonksiyonları barındıran kamu ve kentli yararına açık bir doğal değer olarak
görülmesi gerekmektedir.
Türkiye’deki kıyı düzenlemesi için önerilebilecek bir diğer yöntem; basamaklı, esnek
ve yönetici olmasıdır. Bu yöntem kıyı alanlarında kesin kararlardan oluşan ülkesel
plan değil, oluşacak sorunlara karşı proaktif çözümler getiren, düzenlemeleri ise
teker teker basamaklar halinde gerçekleştiren, yatırım ile ilgili kararları bölgenin
eğilimine ve gelişimine göre değiştirebilen, yönlendirebilen bir yöntem olmalıdır.
Açıklık ilkesi ile birlikte yürütülmelidir. Esnek olması ile yönetim ile kullanıcı
arasındaki etkileşime bakarak yeniden denge oluşturabilir. Her değişim mevcut
düzene girdi olurken, bir sonraki basamak için temeller oluşturur.
Yasal süreç açısından incelendiğinde, kıyı alanlarının sağlıklı bir hale getirilmesi için
ve yasalarda bahsi geçtiği şekilde “Kamu Yararı” fikrinin hayata geçirilebilmesi için;
- Kıyı alanlarının bir kurum tarafından sahiplenilmesi ve kurumlar arası
anlaşmazlıkların önlenmesi,
- Akademik kariyere sahip kişiler ve hükümet yetkililerinin işbirliği ile bazı örnek
bölgelerde planlama çalışmasının yapılması ve bu plan çalışmasında üretilen her
türlü politikanın yasal düzenlemelere uygun olması
- Yapılan Nazım ve Uygulama imar planlarının Belediyelerce veya bölgedeki
yönetim tarafından yasal ve yönetsel olarak desteklenilmesi,
- Kanunlar ile yönetmelik arasındaki uyumsuzlukların giderilmesi,
- Kıyı alanları üzerinde yapılacak olan uygulamaları basitleştirmek adı altıında, o
bölgede planlama çalışması yapacak olan kurum ve ya kişilere verilen yetkilerin ve
görevlerin belirtilmesi kapsamında açıklık ilkesi benimsenmeli. Buna bağlı olarak
yapılan çalışmaların her biri merkezi yönetim tarafından sürekli denetlenmesi,
- Eğer yalnızca kurum ile tekelden yönetilecek planlama çalışmaları yapılacak ise
planlama yetkisinin, tek düzenleme çatısında toplanması ve bu alanlarda uzman
olan bir kuruma bırakılması
65
- Uygulamalar esnasında yaşanılabilecek olan kıyılardaki mevcut yapılaşmanın belli
bir oranda kontrol altına alınması ve kıyılardaki özel mülkiyetlerin ve kamu
kuruluşlarının baskısının engellenmesi
- Kıyıların doğal yapısını bozan uygulamalar, hangi bölgelerde yoğunlaşma
gösterildiği ve nedenlerinin ilgili kuruluşca tespit edilmesi ve kıyı ihlallerinin
önüne geçilmesi
66
KAYNAKLAR
Abacıoğlu, M. 1994. Açıklamalı- İçtihatli Kıyı Kanunu ve İlgili Mevzuat. Seçkin
Yayınevi, 40s. Ankara.
Akkaya M. A., 2004. Türkiye’de Kıyı Alanları Yönetimi ve Hukuksal Rejimi,
Doktora Tezi, Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü, İstanbul.
Aksoy, C. 2006. Kent Plajları ve Tasarım Kriterlerinin İrdelenmesi, Ankara
Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Peyzaj Mimarlığı Anabilim Dalı,
Ankara.
Altan, T. 1982. Çukurova‟da bilgisayar yardımı ile bölgesel ölçekte ekolojik peyzaj
planlaması uygulaması ve alan kullanış önerisinin saptanması üzerinde bir
araştırma. Doktora tezi (basılmamış). Çukurova Üniversitesi Fen Bilimleri
Enstitüsü Peyzaj Mimarlığı Anabilim Dalı, Adana
Amin, A. Ve Thrift, N. , 2002. Cities: Reimagining The Urban, Cambridge: Polity.
Arısu, S. 2018, Kent Kentsel Tasarım Kavramında Kentsel Tasarım Rehberlerinin
Yeri ve Önemi, Kent Akademisi, Volume, 11 (33), Issue 2, Pages, 243-255
Arslan, R. 1974. İstanbul’da Kentleşme Sürecinde Yapısal Değişme, İstanbul
Üniversitesi Dergisi Sayı.12, 101-124, İstanbul.
Arslan, M. 1988. Kıyısal alanlarda rekreasyonel planlama-I. Ankara Üniversitesi Fen
Bilimleri Enstitüsü Peyzaj Mimarlığı Anabilim Dalı Ders notu. Ankara
Ashword G.J. ve Voogd, H., 1990. Selling the City: Marketting Approaches in
Public Sector Urban Planning, Belhaven Pres, London.
Atabek S. 2009. İstanbul Kıyılarında Mekansal Dönüşüm: Güncel Projelerden
Örnekler. Yüksek Lisans Tezi. İstanbul Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri
Enstitüsü Mimarlık Anabilim Dalı, İstanbul
Avcıoğlu, B. ve Bilge, E. 2004. Büyük ölçekte koruma çalışmaları: Likya kıyıları
örneği ve ekolojik bölgeler. Türkiye‟nin Kıyı ve Deniz Alanları V. Ulusal
Konferansı Bildiriler Kitabı, Sayfa: 91-100, Adana.
Bertsch, H. 2008. The key elements to successful waterfront design. Real Estate
Weekly, 54 (39).
BİB, Antalya Raporu, 2010. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, Teknik Araştırma ve
Uygulama Genel Müdürlüğü, Antalya Bütünleşik Kıyı Alanları Yönetim
Planı Projesi Nihai Raporu, Ankara.
BİB, İskenderun Raporu, 2009. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, Teknik Araştırma ve
Uygulama Genel Müdürlüğü, İskenderun Körfezi Kıyı Alanları Bütünsel
Planlama ve Yönetim Projesi Raporu, Ankara.
67
BİB, Samsun Raporu, 2010. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, Teknik Araştırma ve
Uygulama Genel Müdürlüğü, Samsun Bütünleşik Kıyı Alanları Strateji
Belgesi Raporu, Ankara.
Breen, A.; Rigby D. 1996. The New Waterfront: A Worldwide Urban Success
Bruns-Berentelg, J. 2014. HafenCity Hamburg – Identity, Sustainability and
Urbanity. HafenCity Hamburg GmbH, Hamburg.
Bruttomesso, R. 2001. Complexity On The Urban Waterfront, Waterfronts In Post-
Industrial Cities, s. 39-49, Spon Press. London & New York.
Bruttomesso, R., 1993. Kıyı cephesi:Kıyı Şehirleri için Bir Çağrı, Yapı, 144, s.52-74.
Cengiz, C. 2009. Kıyı Alanlarında Ekolojik Planlama: Yalova-Armutlu Örneği,
Ankara Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Peyzaj Mimarlığı Anabilim
Dalı, Ankara
Clark, J.R. 1996. Coastal zone management handbook. Lewis Publishers, CRC Press
LLC, Boca Raton, Florida USA.
Craig, S.J.; Fagence, M. 1995. Recreation and Tourism As a Catalyst for Urban
Waterfront Redevelopment: An International Survey. Greenwood Publishing
Group, Connecticut.
Çelikyay, S. 2005. Arazi kullanımlarının ekolojik eşik analizi ile belirlenmesi Bartın
örneğinde bir deneme. Doktora tezi (basılmamış). Yıldız Teknik Üniversitesi
Fen Bilimleri Enstitüsü, Şehir ve Bölge Planlama Anabilim Dalı Şehir
Planlama Programı, İstanbul.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Datça – Bozburun Özel Çevre Koruma
Bölgesi,(Erişim Tarihi 05.02.2019) http://ockb.csb.gov.tr/datca-bozburun-ozel-
cevre-koruma-bolgesi-i-2747
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Foça Özel Çevre Koruma Bölgesi (Erişim Tarihi
05.02.2019)
https://webdosya.csb.gov.tr/csb/dokumanlar/tabiat0016.pdf
Çubuk, M. 2009. Kamu politikaları ve kentsel politikalar. 10 Şubat 2019,
http://www.planlama.org/index.php/component/content/article/58-
planlamaorgyazlar/prof-dr-mehmet-cubuk/716-kamu-politikalar-ve-kentsel-
politikalar-nehircilik-uygulamalarnda-anahtar-rolue-ve-duenyadaki-
gelimelerden-tuerkiyegerceine-bak?show all=&start=4.
Dede, O., Ayten, M.A. ve Yazar, K.H. 2004. Kıyı alanları planlamasında mevcut
planlama sistemi üzerine bir değerlendirme. Türkiye‟nin Kıyı ve Deniz
Alanları V. Ulusal Konferansı, 4-7 Mayıs 2004. Türkiye Kıyıları 04
Konferansı Bildiriler Kitabı, Sayfa: 251-258, Adana.
68
Defra, 2008. A Strategy For Promoting an Integrated Approach to the Management
of Coastal Areas in England, Department For Environment Food And Rural
Affairs, England.
Devlet Planlama Teşkilatı, 1963. Kalkınma Planı (Birinci Beş Yıl) 1963-1967,
Ankara.
Devlet Planlama Teşkilatı, 1968. Kalkınma Planı (İkinci Beş Yıl) 1968-1972,
Ankara.
Devlet Planlama Teşkilatı, 1973. Yeni Strateji ve Kalkınma Planı: Üçüncü Beş Yıl
(1973-1977), Ankara.
Devlet Planlama Teşkilatı, 1983. Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı (1979-1983),
Ankara.
Devlet Planlama Teşkilatı, 1985. Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı (1985-1989),
Ankara.
Devlet Planlama Teşkilatı, 1990. Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planı (1990-1994),
Ankara
Devlet Planlama Teşkilatı, 1996. VII. Beş Yıllık Kalkınma Planı (1996-2000),
Ankara.
Devlet Planlama Teşkilatı, 2000. Uzun Vadeli Strateji ve VIII. Beş Yıllık Kalkınma
Planı (2001-2005), Ankara.
Devlet Planlama Teşkilatı, 2000. VIII. Beş Yıllık Kalkınma Planı - Bölgesel Gelişme
Özel İhtisas Komisyonu Raporu, Ankara.
Demirayak, F. 1996. Belek Management Plan 1995, Doğal Hayatı Koruma Derneği,
World Wide Fund for Nature, İstanbul.
Duru, B. 2003. Kıyı Politikası. Mülkiyeliler Birliği Vakfı Yayınları, Ankara.
Eckbo, G. 1969. The landscape we see. Mc Grow-Hill Book Company, 223 s.,
U.S.A.
Erginöz, M. A. 2017. Şehircilik, İstanbul: İstanbul Aydın Üniversitesi.
Erkök, F. 2002. Kentsel Bileşenleri ve Kıyı Kenti Bağlamında İstanbul’un Öznel ve
Nesnel Değerlendirmesi. İstanbul Teknik Üniversitesi Doktora Tezi, Fen
Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
European Commission, 2000, Towards quality Coastal Tourism, Brüksel
Fung, R. A. 2000. Our Toronto Waterfront Report. Toronto.
69
Global Environment Facility, 1995. Turkish National Committee on Coastal Zone
Management, Bodrum Peninsula Coastal Zone Management, (Basım yeri
belirtilmemiş), 1995.
Golem, S., 2003. Sustainable Development of the Costal Cities, Proceeding of the
Sixth International Conference on the Mediterranean Coastal Enviroment,
p:593-601, Ravenna, Italy.
Gülbitti, M. 2017. Türkiye’deki Bütünleşik Kıyı Alanları Yönetimi ve Planlamasının
İncelenmesi. Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü,
Şehir ve Bölge Planlama Anabilimdalı, Ankara
Gülez, S. 1979. Doğu Karadeniz Kıyı Şeridinde Rekreasyon Potansiyelinin
Saptanması ve Değerlendirilmesi. Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi Yüksek
Ziraat Enstitüsü, İstanbul.
Gülez, S. 1983. Kıyısal alanların rekreasyonel ve turistik yönden planlanmasında
yeni bir yaklaşım. Türkiye, 7. Dünya Şehircilik Günü, Kıyılar Kolokyumu,
Aralık 1983, Trabzon.
Gülez, S. 1997. Kıyısal alanların koruma-kullanma yönünden bütüncül planlaması,
Türkiye‟nin Kıyı ve Deniz Alanları. I. Ulusal Konferansı, 24-27 Haziran
1997, Türkiye Kıyıları‟97 Konferansı Bildiriler Kitabı, Sayfa: 85-92. Ankara,
Gülkal, Ö. 2004. Kıyıların korunmasında özel çevre koruma bölgelerinin rolü; Patara
örneği. Türkiye‟nin Kıyı ve Deniz Alanları V. Ulusal Konferansı, 4-7 Mayıs
2004, Türkiye Kıyıları‟04 Konferansı Bildiriler Kitabı, Sayfa: 101-110,
Adana.
HafenCity Hamburg GmbH 2006. HafenCity Hamburg – The Masterplan. HafenCity
Hamburg GmbH ve Ministry of Urban Development and Environment of
the Free and Hanseatic City of Hamburg, Hamburg.
HafenCity Hamburg GmbH 2006. The Foundation of HafenCity: The Masterplan.
HafenCity Hamburg GmbH ve Ministry of Urban Development and
Environment of the Free and Hanseatic City of Hamburg, Hamburg.
HafenCity Hamburg GmbH 2013. Essentials-Quarters-Projects. HafenCity Hamburg
GmbH ve Ministry of Urban Development and Environment of the Free and
Hanseatic City of Hamburg, Hamburg.
Hall, T. ve Hubbard, P. 1996. The Entrepreneurial city: new urban politics, new
urban geographies, Progress in Human Geography, 20 (2) s.153-174.
Hamamcı, C. Çelik, A. Aykut, Ç. 1994. İskenderun Bay Project Volume L
Environmental Management within the context of Environment-
Development, UNEP, Blue Plan Regional Activity Centre, Sophia Antipolis,
70
Henocque Y. 2003. Development Of Process Indicators for Coastal Zone
Management Assessment in France, Ocean & Coastal Management, FEB 46
(3-4) : 363-379.
İdil, B. 1989. "Kıyı Kentlerimizin Yok Olan Kimlikleri ve Duşundurdukleri: Trabzon
Ozelinde Bir İrdeleme", Mimarlık, S.234, s.94-95.
Keleş, R. 1996. "Cozume Doğru İlk Adım Kurumsallaşma", Trabzon İli Kıyı
Yönetimi, Trabzon Vakfı, Ankara, s.207-210.
İzbırak R., 1969. Sistematik Jeomorfoloji, Harita Genel Müdürlüğü Yayınları,
Ankara,
Kaplan, A. ve Küçükerbaş, E. 2000. Kentsel tasarımda peyzaj mimarlığının yeri ve
kentsel peyzaj tasarımı. TMMOB Peyzaj Mimarları Odası, Peyzaj Mimarlığı
Kongresi, 50, 51 s., Ankara.
Kıyı Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik (Erişim Tarihi 06.01.2019)
http://www.mevzuat.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=7.5.4897&MevzuatIlisk
i=0&sourceXmlSearch
Kibaroğlu D., Şişman A., Sesli F.A., 2009. Kıyı Bilgi Sistemlerinde Veriler ve Veri
Kaynakları, TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası, Coğrafi Bilgi
Sistemleri Kongresi 02-06 Kasım, İzmir.
Koç, H. 2000. Yaşanabilir çevreler arayışında tasarım politikalarının yeri, kentsel
tasarım çevreye çok disiplinli bir yaklaşım aracı.
Kreutz, S. 2010. Case study report: HafenCity, Hamburg, MP4 WP1.3 Transnational
Assessment of Practice, Hamburg.
Kuleli, T. 1999. "Coastal Management and Tourism in Turkey: Cirali and Belek,
Antalya", Ozhan, Erdal (Ed.), Proceedings of the MEDCOAST 99 - EMECS
99 Joint Conference: Land Ocean Interactions - Managing Coastal
Ecosystems, 9-13 November, Antalya, MEDCOAST, Middle East Technical
University, Ankara, s. 1021-1028.
Kuzuturk, E. 2002. "Deniz Kaplumbağalarından Ekolojik Tarıma", Buğday, S.16, s.
30-31.
Mc Harg, I. L. 1969. Design with nature. Natural History Press. Dableday and Comp.
Inc., Gardencity, New York.
Nuray, A. 1996 "A Pilot Project on Mersin Coastal Zone for Integrated Planning",
Erdal Ozhan (Ed.), Proceedings of the International Workshop on ICZM in
the Mediterranean & Black Sea: Immediate Needs for Research, Education –
Training <£ Implementation, 2-5 November 1996, Sarigerme, Turkey,
MEDCOAST, Middle East Technical University, Ankara, Turkey, s. 293-
300.
71
Önemli S. 2007. Stratejik Planlama - Kentsel Projeler İlişkisi Ve Kentsel Kıyı
Tasarımı: İstanbul Tarihi Yarımada Kıyı Bandı Üzerine Bir İrdeleme, Yüksek
Lisans Tezi, MSGSÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
Özdeş, G. 1992. “Şehirsel Tasarım ve Mekân Kavramı”, 2. Kentsel Tasarım ve
Uygulamalar Sempozyumu, 23-24 Mayıs, MSÜ Mimarlık Fakültesi Şehir ve
Bölge Planlama Bölümü, İstanbul.
Samur, İ. Z. 2007. Örnek Alan Eminönü-Sirkeci’de Kentsel Tasarım Rehberi
Hazırlanması, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Mimar Sinan Güzel
Sanatlar Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
Seymen, U. Koç, H. 1996. Türkiye'de Kıyı Yerleşmelerinde Tatil Konutları,
Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı, Ankara.
Tanas, A. Onen ve diğerleri, 1997. "Mersin Kıyı Bolgesi Entegre Planlama Projesi",
Ozhan, E. (Ed.), Türkiye’nin Kıyı ve Deniz Alanları I. Ulusal Konferansı
Bildiriler Kitabı, 24-27 Haziran 1997, Kıyı Alanları Yonetimi Turk Milli
Komitesi, Orta Doğu Teknik Universitesi, Ankara, s.147-159.
Thomas Balsley Associates 2012. Transforming New York’s Waterfront. Topos
Dergisi Sayı: 81, s. 88-93.
Trumbic, Ivica, Coastal Area Management Programme for the Bay of İzmir: A
Synthesis Report, İzmir, 1993.
Uçlar, S. 2012. Bütünleşik Kıyı Alanları Yönetimi ve İstanbul Örneği, Yüksek
Lisans Tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Şehir ve
Bölge Planlama Anabilim Dalı, İstanbul
ULI - The Urban Land Institute 2004. Remaking the Urban Waterfront. ULI-The
Urban Land Institute, Washington D.C.
UNESCO - United Nations Educatıonal, Scientiıfic And Cultural Organization 2012.
Decisions Adopted By The World Heritage Committee-36th Session, Saint-
Petersburg.
Uzun, G. Dinç, U. Yegingil, İ. Yücel, M. Yılmaz, T. Sirel, B. ve Kandırmaz, M.
1993. Datça ve Bozburun Yarımadalarının aktüel durumunun tespiti, ekolojik
peyzaj ve optimal alan kullanım planının belirlenmesi. TC Çevre Bakanlığı
Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı, Proje No: 03 G 92/01.
Zafer, B. Güney, A. ve Kaplan, A. 1995. Doğal alanların korunması çalışmalarının
İzmir/Foça örneğinde irdelenmesi. Ege Üniversitesi Araştırma Fonu Projesi
Araştırma Projesi No: 92.ZRF.041. İzmir.
4/4/1990 tarih 20495 sayı 3621 Kanun numaralı Kıyı Kanunu, Erişim Tarihi
(18.01.2019) http://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.3621.pdf
72
ÖZGEÇMİŞ
Adı Soyadı : Mehmet Can TÜRKSAVUL
Doğum Yeri ve Yılı : Isparta, 1994
Medeni Hali : Bekar
Yabancı Dili : İngilizce
E-posta : [email protected]
Eğitim Durumu
Lise : Milli Piyango Anadolu Lisesi, 2012
Lisans : SDÜ, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü, 2016
Mesleki Deneyim
Master Şehircilik 2016-2018
Başakşehir Belediyesi 2018-…… (Halen)