5
Makaleler > 23 Türkiye ve Azerbaycan halklarının ço- ğunluğunun geçmişi Oğuz Türkleri’nde ke- sişmektedir. Gerek bu ortak payda gerekse yüzyıllardır süregelen karşılıklı kardeşlik temeline dayanan ilişkilerin bir yansıması olarak bu iki büyük Türk Devle, Dünya’ya “tek millet, iki devlet” sloganıyla ortak bir pencereden bakmaktadırlar. Özellikle yakın tarihe bakğımızda iki devlet arasında başta askeri, ekonomik, siyasal ve kültürel alanlar olmak üzere bir çok alanda yardımlaşma ve dayanışma ör- nekleri görmekteyiz. Şubat ayının son günlerinde de ne yazık ki tekrar Azeri kardeşlerimizin maruz bıra- kıldıkları vahim bir katliamı, “HOCALI SOY- KIRIMI” vakasını üzüntüyle harlamakta ve bir kez daha bu insanlık suçunu işleyenleri kınamaktayız. İşte tam da bu anda daha ne kadar üzüntülerimizi harlayıp şehitle- rimizi anacağız ve zalimleri kınayacağız ve daha ne kadar böyle pasif kalacağız? diye sordum kendime. Hemen ardından “ne yapmalıyız?”ın cevabını aramaya başladım. Bu noktada dilerseniz önce hazalarımızı tazeleyelim. 26 Şubat 1992 ‘de Hocalı’da Ne Oldu? Azerbaycan’ın Karabağ bölgesinde 7 bin kişilik nüfusu ve coğrafi konumu ibariyle bölge için stratejik öneme sahip Hocalı İlçe- İKİNCİ BİNİN EŞİĞİNDE BİR İNSANLIK AYIBI: ‘HOCALI SOYKIRIMI’ Kahan Onur ARSLAN Stj. Avukat

İKİNCİ BİNİN EŞİĞİNDE BİR İNSANLIK AYIBI: ‘HOCALI …

  • Upload
    others

  • View
    4

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: İKİNCİ BİNİN EŞİĞİNDE BİR İNSANLIK AYIBI: ‘HOCALI …

Makaleler MakalelerMakaleler

> 23

Türkiye ve Azerbaycan halklarının ço-ğunluğunun geçmişi Oğuz Türkleri’nde ke-sişmektedir. Gerek bu ortak payda gerekse yüzyıllardır süregelen karşılıklı kardeşlik temeline dayanan ilişkilerin bir yansıması olarak bu iki büyük Türk Devleti, Dünya’ya “tek millet, iki devlet” sloganıyla ortak bir pencereden bakmaktadırlar.

Özellikle yakın tarihe baktığımızda iki devlet arasında başta askeri, ekonomik, siyasal ve kültürel alanlar olmak üzere bir çok alanda yardımlaşma ve dayanışma ör-nekleri görmekteyiz.

Şubat ayının son günlerinde de ne yazık ki tekrar Azeri kardeşlerimizin maruz bıra-

kıldıkları vahim bir katliamı, “HOCALI SOY-KIRIMI” vakasını üzüntüyle hatırlamakta ve bir kez daha bu insanlık suçunu işleyenleri kınamaktayız. İşte tam da bu anda daha ne kadar üzüntülerimizi hatırlayıp şehitle-rimizi anacağız ve zalimleri kınayacağız ve daha ne kadar böyle pasif kalacağız? diye sordum kendime. Hemen ardından “ne yapmalıyız?”ın cevabını aramaya başladım.

Bu noktada dilerseniz önce hafızalarımızı tazeleyelim.

26 Şubat 1992 ‘de Hocalı’da Ne Oldu?

Azerbaycan’ın Karabağ bölgesinde 7 bin kişilik nüfusu ve coğrafi konumu itibariyle bölge için stratejik öneme sahip Hocalı İlçe-

İKİNCİ BİNİN EŞİĞİNDE BİR İNSANLIK AYIBI:

‘HOCALI SOYKIRIMI’

Kahan Onur ARSLANStj. Avukat

Page 2: İKİNCİ BİNİN EŞİĞİNDE BİR İNSANLIK AYIBI: ‘HOCALI …

> Makaleler24 MakalelerMakaleler

si, 26 Şubat 1992 tarihinde Ermenilerin yeni bir ‘Türk Soykırımı’nın adresi olmuştur.

Tarihi müttefikleri Rusların bölgede yer-leşen 366. alayından da destek alan Erme-niler Hocalı’nın giriş ve çıkış yollarını kapa-tıp 25 Şubat gecesi katliam için harekete geçtiler.

Saldırı sonrasında resmi verilere göre 83’ü çocuk, 106’sı kadın 613 kişi hunharca katledilmişti. 487 kişi ağır yaralanarak sakat bırakıldı, 1275 kişi esir edildi ve 150 kişi de kayıplara karıştı.

Ancak bu resmi veriler yaşananların ne denli vahim olduğunu anlatmaya yetmiyor. Katliama tanık olanlar o dehşet saatlerinde Ermenilerin insanlık dışı bir acımasızlıkla Azerileri çeşitli işkence yöntemleri kullan-dıktan sonra katlettiklerini anlatıyorlar. Ermeniler o gün, Azeri şehitlerini gözlerini oyarak, kafatası derilerini yüzerek, vücutla-rının farklı uzuvlarını ve organlarını keserek öldürmüşlerdir. Küçük çocukların gözleri oyulmuş, hamile kadınların karınları yırtıl-mış ve insanlar diri diri toprağa gömülmüş-lerdir. Hatta şehitlerin birçoğunun cesetleri yakılmıştır.

26 Şubat 1992’den sonra daha önce Hocalı’da yaşayan onlarca çocuk öksüz ve/veya yetim kaldı. Bölgede taş üstünde taş bırakılmadı. Tüm bu anlatılanlar olayın he-men ardından kaydedilen görüntülerle tüm dünyaya gösterilmiş ancak; dünya bu vah-şete anlaşılamaz bir şekilde kayıtsız kalmış-tır. Şu an bölgede “Hocalı” adıyla anılan bir yerleşim yeri yoktur. Bölge bir yıkıntı, bir virane görünümündedir ve bölgede halen o vahşetin izlerini görmek mümkündür.

Elbette olaya bizim bulunduğumuz nok-tadan duygusal olarak yaklaşmak, üzülmek, sinirlenmek ve olayı kınamak çok doğaldır. Ancak; bu tarz yaklaşımların gerek ulusla-rarası arenada gerekse bu soykırımın so-rumlularının cezalandırılması noktasında somut bir yararı olmayacağı açıktır. Bu ne-denle olaya duygusallıktan ziyade rasyonel

temellerle yaklaşmak gereklidir. Her şey-den önce olayları hukuk temelinde tanım-lamak ve aranacak rasyonel yaklaşımları bu tanımlama çerçevesinde belirlemek ge-rekmektedir. Tanımlamanın ardından baş-vurulabilecek hukuki, siyasi ve toplumsal girişimleri daha net ve daha geniş bir pen-cereden görebileceğiz.

“Hocalı ……?…..” nasıl tanımlanmalı?

26 Şubat 1992 tarihinde Hocalı’da yaşa-nan olaylar kimi tanımlamalara göre katli-am, kimi tanımlamalara göre vahşet. Biz ise olayları uluslararası hukuk terminoloji-sindeki tanımı ile “soykırım” olarak nitelen-dirmekteyiz. Elbette soykırım tanımlaması vahşet ve katliam dahil olayla ilgili tüm duy-gusal tanımlamaları içinde barındırmakta-dır ancak; soykırım olarak nitelendirilen bir olayın uluslararası hukuk alanında doğura-cağı sonuçlar diğer tanımlamalara nazaran çok daha farklı olacaktır.

Soykırım nedir?

Soykırım (jenoside) suçu, ülkemizin de çekincesiz olarak imzaladığı 1948 tarihli Birleşmiş Milletler Soykırım Suçunun Ön-lenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi ile tanımlanmıştır. Bundan başka, bazı ulus-lararası ceza mahkemeleri statülerinde de soykırım tanımlaması mevcuttur. Son ola-rak 2002 yılında Roma Statüsü ile kurulan Uluslararası Ceza Divanı’nın kurucu anlaş-masının 6. maddesinde de bu suça yer ve-rilmiştir. Ayrıca birçok ülkenin ceza hukuku düzenlemelerinde de uluslararası bir suç olarak yer almış olan “soykırım suçu”nun hemen hemen tüm tanımlamalarında ortak unsurlar bulunmaktadır. Buna göre soykı-rım suçunun tüm tanımlamalarında ortak olan unsurlar şunlardır:

a) Mağdur ya da mağdurların belirli bir ulusal, etnik, ırki veya dinsel bir gruba men-sup olması,

b) Failin bu ulusal, etnik, ırki, dinsel gru-bu kısmen ya da tamamen yok etme saikiy-

Page 3: İKİNCİ BİNİN EŞİĞİNDE BİR İNSANLIK AYIBI: ‘HOCALI …

Makaleler MakalelerMakaleler

> 25

le hareket etmesi,

c) Fiilin sistematik olması yani bir planın icrası suretiyle işlenmesi.

Aşağıda sayacağımız fiiller, bu üç unsuru bir arada bulundurması ile gerek devletle-rin özel hukuk düzenlemelerinde, gerekse uluslararası alanda soykırım suçu olarak değerlendirilebilecektir. Bu fiiller şunlardır:

i) İlgili grup üyelerinin öldürülmesi

ii) İlgili grup üyelerinin ruhsal sağlıklarına ağır hasarlar verilmesi

iii) İlgili grup üyelerinin fiziki varlıklarının ortadan kalkmasına neden olacak koşullar altına konulması

iv) İlgili grupta doğumlara engel olacak önlemlerin alınması

v) Bir grubun çocuklarının zorla başka bir gruba nakledilmesi

Bu eylemlerin savaş veya barış zamanın-da gerçekleştirilmiş olması soykırım niteli-ğine etki etmemektedir.

Yukarıda belirtilen nitelikteki eylemlerin birini bizzat gerçekleştiren, gerçekleştiril-mesi için anlaşan, doğrudan ve kamuya yö-nelik olarak bu tür eylemleri özendiren, bu tür eylemlere niyet eden ya da suça katılan herkesin ister yönetici, isterse resmi görevli ya da görevli olmayan bir kişi olsun cezalan-dırılması gerekmektedir.

26 Şubat 1992 tarihinde Hocalı’da neler olduğunu önceki alt başlıkta aktarmaya ça-lışmıştık. Tüm bu açıklamalar çerçevesinde Hocalı’daki olayların “soykırım suçu” ta-nımlamasıyla birebir örtüştüğü görülmek-tedir.

Hocalı’daki Azeriler, sadece Azeri olduk-ları için (ulusal aidiyet), yok edilmek saiki ve bir planın icrası ile öldürülmüş, ruhsal sağlıklarına ağır hasarlar verilmiş, fiziki var-lıklarının ortadan kalkmasına neden olacak koşullar altına konulmuşlardır.

“Hocalı’da soykırım yapanların nefret

duygularını açığa vuran konuşma ise Erme-nistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan tara-fından yapılmıştır. İngiliz gazeteci Thomas de Vaal, dönemin Ermenistan Savunma Bakanı Serj Sarkisyan’a Hocalı Soykırımı’nın nedenlerini sorduğu zaman Sarkisyan ay-nen şu yanıtı vermiştir: “Biz bu konuda yük­sek sesle konuşmak istemiyoruz. Hocalı’ya kadar Azerbaycan bizim sivillere saldırama­yacağımızı düşünüyordu fakat Hocalı’da biz bu klişeyi kırdık. Ayrıca Hocalı’ya saldıran birliklerimizin Bakü ve Sumgayıt’tan kaçan Ermeniler’den oluştuğu gerçeğini de kabul etmemiz gerekiyor.”

Polis şefi Valeri Babayan da, “Hocalı’ya saldıran birlik Azerbaycan’ın Sumgayıt ve diğer bölgelerinden gelenlerdi.” derken Sarkisyan’ın dedikleri tasdiklenmiş oluyordu.

1988 yılında Ermenistan kendi toprakla-rında yaşayan Azerbaycan Türkleri’ni tren-lere doldurup Azerbaycan’a gönderince, Azerbaycan’ın Sumgayıt ve Bakü şehirle-rinde de Ermeniler Ermenistan’a gönde-rildi. Fakat daha sonra özellikle Sumgayıt olaylarının Rusya istihbaratının kışkırtma-sıyla meydana gelen bir provokasyon ol-duğu ortaya çıktı. Sonuçta olaylar sırasında Azerbaycan’ı terk eden Ermeniler’de Azer-baycan Türkleri’ne karşı bir nefret ve inti-kam duygusu vardı ve Hocalı’da bunu dışa vurmak için fırsat buldular. Sarkisyan’ın sözleri de Ermeniler’in Hocalı halkına kar-şı Azerbaycan’dan göç eden Ermeniler’den oluşan özel bir “İntikam Tugayı” oluştur-duğunun ifadesidir. Ayrıca Hocalı saldırı-sı uzun zamandır planlanmasına rağmen Sumgayıt olaylarının dördüncü yıl dönümü-ne denk gelmesi tesadüf olarak görülemez.

İşte bu nedenlerle Hocalı’da yaşananla-rın soykırım olduğu açıktır. Ancak sadece bizlerin yaşananları soykırım olarak tespit etmiş olması yeterli olmayacaktır. Olayların uluslararası boyutlarda da soykırım olarak tanınması için girişimlerde bulunmak ge-rekmektedir.

Page 4: İKİNCİ BİNİN EŞİĞİNDE BİR İNSANLIK AYIBI: ‘HOCALI …

> Makaleler26 MakalelerMakaleler

Hocalı Olayları Neden Soykırım Olarak Tanınmalıdır?

“Hocalı’nın Türkler’e karşı yapılan bir soykırım olduğunun belgelenmeme-si Ermeniler için bir fırsattır. Ermeniler Hocalı’da yaptıkları soykırımın fotoğrafla-rını Türklere karşı kullanmakta ve o fotoğ-rafların Ermeniler’e karşı yapılan katliam-ların belgesi olduğunu iddia etmektedirler. Örneğin, Rusya’nın "Moskovski Komsomo-lets" gazetesinin desteğiyle New York’ta yayınlanan V Novom Svete/Yeni Kıta ekin-de Edvard Pariyantsın tarafından “sözde Ermeni soykırımı” ile ilgili yazılan “Ermeni Soykırımı Gerçeklikleri” başlıklı makalede Hocalı fotoğrafları kullanılmıştır. 19. yüzyıl-dan başlayarak Türkler’e yapılan saldırıları durdurmanın tek yolu, tarihin derinliklerine gömülmeden Hocalı’yı soykırım olarak tanı-maktan ve iştirakçilerini cezalandırmaktan geçer. Hocalı’nın soykırım olarak tanınması asıl soykırımcı tarafın Ermenistan olduğu-nu gösterecek ve bu bağlamda Ermenilerin dünya genelinde Türkler’e karşı başlattığı propagandaların ters tepmesine neden

olacaktır. Diğer yandan Hocalı’nın bir soy-kırım olarak tanınması adalet duygusu ve hukuk anlayışını da kuvvetlendirecektir.

Ne Yapmalı?

Bu bilgiler ışığında ilgili devlet, sivil top-lum örgütleri veya birey olarak uluslararası alanda somut sonuçlar elde edilebilecek gi-rişimler şunlar olabilir:

1) Hocalı Soykırımı’nın bu niteliğinin uluslararası hukuk alanında tanınması için Azerbaycan Devleti, 1948 Soykırım Sözleşmesi’ne dayanarak Lahey Adalet Divanı’na başvuru yapmalıdır. Bu başvuru dönemin Ermenistan Cumhurbaşkanı Ro-bert Koçaryan ve şu an Ermenistan Cum-hurbaşkanı olan Serj Sarkisyan aleyhine yöneltilmeli ve başta bu kişiler olmak üze-re tüm sorumluların cezalandırılması ta-lep edilmelidir. Hem Ermenistan, hem de Azerbaycan söz konusu sözleşmeye taraf oldukları için bu sözleşme kendilerini bağ-lamaktadır.

2) Hocalı Soykırımı konusunda hukuki bakımdan yapılabilecek diğer bir girişim sivil örgütler ve birey bazında olmalıdır. Yukarıda Hocalı Soykırımı’nın insanlığa karşı işlenen suç olduğunu belirtmiştik ve bu tür suçlara karşı dünyanın birçok ülke-sinde dava açılabilir. Bu noktada dünyanın her yerinde bulunan Türkler hem bireysel, hem de örgütlü biçimde vatandaşı olduk-ları ülkede örneğin ABD’de, Almanya’da veya Belçika’da Hocalı Soykırı’mının suçlu-ları olan Ermeni siyasi ve askeri yetkililerine karşı sayısız dava açabilirler. Bu davaları sis-temli bir biçimde açmamız ve basını da iyi bir biçimde kullanabilmemiz halinde mü-kemmel bir propaganda yapmış olacağımız muhakkaktır.

3) Hocalı Soykırımı’nın tanınması için devlet organları ve sivil toplum örgütleri yurt dışında, diğer ülkelerde ve uluslararası örgütlerde sistemli ve koordineli bir şekilde lobi faaliyetleri aracılığıyla sürekli propa-ganda yapmalıdırlar.

Page 5: İKİNCİ BİNİN EŞİĞİNDE BİR İNSANLIK AYIBI: ‘HOCALI …

Makaleler MakalelerMakaleler

> 27

4) BM’de konu gündeme getirilmeli ve her yıl 26 Şubat günü bütün dünya daki BM temsilcilikleri önünde gösteriler yapılmalı, Azerbaycan’ın resmi devlet yetkilisi (dev-let başkanı, dışişleri bakanı veya BM büyü-kelçisi) Hocalı Soykırımı konusunda BM’de konuşma yapmalı ve/veya konunun anlatıl-ması için çeşitli etkinlikler düzenlenmelidir.

5) Azerbaycan ve Türkiye’nin AGİT Par-lamenter Asamblesi’nde bulunan millet-vekilleri, bu konuya duyarlılık göstermesi muhtemel bazı ülkelerin milletvekillerinin desteği ile konunun Asamblede gündeme getirilmesi ve kabul edilmesi başarılamasa bile en azından tartışmaya açılması için gi-rişimlerde bulunabilir. Benzer girişimi İslam Ülkeleri Konferansı nezdinde de yapmamız gerekmektedir, zira bu örgüt içinde başarı-ya ulaşılma şansı çok büyüktür.

6) Hocalı Soykırımı’nın tanınması konu-sundaki çabalarımızda yabancı ülkelerin parlamentoları nezdinde sadece görüntü-den başka bir anlam ifade etmeyen çağrı-larla yetinilmemeli, daha ciddi girişimlerde bulunulmalıdır. Örneğin, Azerbaycan parla-mentosu üyeleri diğer ülke parlamenterleri ile ikili ilişkilerde konuyu gündeme getir-melidirler. Ayrıca bu konuda ilgili ülkelerde bulunan Türk ve İslam lobileri kullanılabilir.

7) Hocalı Soykırımı gerçeğinin ve bütün-lükte Karabağ veya sözde soykırım iddiala-rının önünde etkili bir set oluşturmak için ilgili konuları ele alan bilimsel çalışmaların teşvik edilmesi ve bunların yabancı dillere tercüme edilerek yayımlanması için çaba gösterilmelidir. Bu konuda mali destek sorunu ise Azerbaycan’a milyarlarca dolar yatırım yapan petrol şirketlerinden sağla-nabilir. Örneğin bu şirketlerin her birinden Azerbaycan’ın tanıtılması, Karabağ gerçeği-nin dünyaya anlatılması için her yıl 10 araş-tırma veya kitap için mali destek verilmesi istenebilir. Böylece yılda, yabancı dillerde yaklaşık 200 yayın yapılmış olur.

8) 26 Şubat günü arifesinde bütün dün-

ya da Hocalı Soykırımı ve Karabağ gerçeğini anlatan sergilerin düzenlenmesi için çaba gösterilmelidir.

Sonuç:

Elbette yaşanan olaylardan dolayı derin acılar hissetmemiz nedeniyle duygusallık-tan uzak olmamız kolay değildir. Ancak; Hocalı Soykırımı hususunda sonuç elde edebilmek ve sorumluların cezalandırılma-sı suretiyle adaletin mümkün olduğunca sağlanabilmesi için meseleye yaklaşımımız-da duygusallıktan öteye geçmemiz ve ras-yonel yaklaşımı benimsememiz şarttır.

Bu soykırımın tanınması için yapılabile-cek çok şey vardır. Önemli olan yapılacak-ların sistemli ve koordineli bir bütün olarak yapılmasıdır.

Türkler, dünya milletleri arasında tari-hi en temiz olan ve tarihiyle en fazla onur duyması gereken millettir. Aynı zamanda tarihinde en fazla yalnız bırakılan millet de Türk Milleti’dir. Hocalı Soykırımı’nın tanın-ması için bulunulabilecek girişimlerde de bu gerçekleri göz önünde bulundurmamız gerekmektedir.

Başta Türk Milleti olmak üzere hiçbir milletin soykırım ve diğer insanlığa karşı suçlarla karşılaşmak durumunda bırakıl-maması ve hiç kimseye bu ve benzeri in-sanlık dışı fiilleri icra etme imkânı doğma-ması dileğiyle...

KAYNAKÇA:

Ercan Karakoç, Atatürk’ün dış Türkler Politikası İstanbul - 2002

Prof Dr. Hüseyin Pazarcı, Uluslararası Hukuk, Ankara - 2006

Prof Dr. Durmuş Tezcan Teorik ve Pratik Ceza Özel Hukuku, Ankara - 2007

www.diplomatikgozlem.com

www.turksam.org

www.tusam.org