Upload
lenhu
View
236
Download
3
Embed Size (px)
Citation preview
T. C. SAĞLIK BAKANLIĞI
SÜREYYAPAŞA GÖĞÜS HASTALIKLARI VE GÖĞÜS CERRAHİSİ
EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ 2. GÖĞÜS CERRAHİSİ KLİNİĞİ
KLİNİK ŞEFİ: OP. DR. ALİ ATASALİHİ
KÜÇÜK HÜCRELİ DIŞI AKCİĞER KANSERİNİN EVRELEMESİNDE
POZİTRON EMİSYON TOMOGRAFİ VE MEDİASTİNOSKOPİ SONUÇLARININ
KARŞILAŞTIRILMASI: 972 MEDİASTİNAL LENF NODU ANALİZİ
UZMANLIK TEZİ
Dr. İlker İSKENDER
İstanbul - 2009
1
İÇİNDEKİLER
1. TEŞEKKÜR…………………………………………………………………...... 2
2. KISALTMALAR..…………………………………………………………….... 4
3. GİRİŞ VE AMAÇ………………………………………………………….….... 6
4. GENEL BİLGİLER………………………………………………………….… 7
4.1. TNM sınıflandırması……………………………………………………...….. 8
4.2. KHDAK’ nin evrelendirilmesinde özel durumlar…………………………. 11
4.3. Akciğer kanserinde bölgesel lenf nodu tutulumunun değerlendirilmesi.... 13
4.4. “N” Faktörünün evrelemesinde kullanılan yöntemler……………………. 17
I. Görüntüleme Yöntemleri……………………………………………………. 17
II. İnvaziv Teknikler………………..………………………………….………. 25
5. MATERYAL VE METOD…………………………………………………… 30
6. BULGULAR…………………………………………………………………... 34
7. TARTIŞMA…………………………………………………………………… 45
8. ÖZET…………………………………………………………………………... 54
9. KAYNAKLAR………………………………………………………………… 56
2
1. TEŞEKKÜR
T.C. Sağlık Bakanlığı Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesinde, Göğüs Cerrahisi asistanlık eğitimim süresince; Yirmi yılı aşkın süre boyunca hastanemiz cerrahi servisini, çağdaş ve modern bir eğitim kliniğine dönüştüren, bilgi, tecrübe ve etik anlayışı ile bizlere gerçek bir yol gösterici olan, desteğini ve hoşgörüsünü bizlerden hiç esirgemeyen Klinik Şefim, saygı değer hocam Sn. Op. Dr. Ali ATASALİHİ ’ye, Göreve geldiği ilk günden itibaren hastanemizi geliştirmek için gece gündüz demeden çalışan, bilimsel literatüre katkıları ile bizlere yol gösterici olan değerli hocam hastanemiz başhekimi Sn. Doç. Dr. Adnan YILMAZ’ a, Birlikte çalıştığımız süre boyunca, bilgi ve deneyimlerinden faydalandığım tecrübelerini bizlere aktaran, desteklerini esirgemeyen kliniğimizin uzman doktorları ve değerli büyüklerim; Sn. Op. Dr. Levent ALPAY, Sn. Op. Dr. Altuğ KOŞAR, Sn. Op. Dr. Hakan YILMAZ ve Sn. Op. Dr. Mine DEMİR’ e, Uzmanlık eğitimim boyunca birlikte çalışmaktan her zaman mutluluk duyduğum, desteklerini her zaman yanımda hissettiğim çok değerli asistan doktor arkadaşlarım; Dr. Aysun Kosif MISIRLIOĞLU, Dr. Hakan SÖNMEZ, Dr. Hasan Oğuz KAPICIBAŞI ve Dr. Salih Zeki KADIOĞLU’ na, Eğitim toplantıları, seminer ve klinik çalışmalarda, bilgi ve tecrübelerinden faydalandığım, olaylara farklı bir bakış açısı ile yaklaşmamızı sağlayan hastanemizin değerli klinik şefleri; Sn. Doç. Dr. Cemal Asım KUTLU ve Sn. Doç. Dr. İrfan YALÇINKAYA başta olmak üzere bütün göğüs cerrahisi uzman ve asistan doktorlarına, Birlikte çalıştığım süre içinde hep yardım ve desteklerini gördüğüm, değerli büyüğüm Kalp ve Damar Cerrahisi uzmanı Sn. Op. Dr. Ahmet ÖZSOY, Anesteziyoloji ve Reanimasyon uzman doktorları Sn. Dr. Abdullah HELVACI ve Sn. Dr. Burhan MEYDAN ve diğer anestezi uzman doktorlarına, Beraber çalışmaktan mutluluk duyduğum servis, ameliyathane ve yoğun bakım hemşireleri ve personeline, Rotasyonlarım sırasında bilgi ve deneyimlerinden yaralandığım değerli hocalarım; Hastanemiz Göğüs Hastalıkları Klinik Şefi Sn. Doç. Dr. Reha BARAN’ a, TC. SB. Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi 3. Cerrahi Klinik Şefi Sn. Doç. Dr. Rafet YİĞİTBAŞI, 3. Cerrahi Klinik Şef yardımcısı Sn. Op. Dr. Haydar YALMAN ve Anesteziyoloji ve Reanimasyon Klinik Şefi Sn. Doç. Dr. Melek ÇELİK’ e,
3
TC. SB. Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi klinik şefi değerli hocam Prof. Dr. Cevat YAKUT’ a, Toronto General Hospital, Göğüs Cerrahisi Klinik Şefi Sn. Prof. Dr. Shaf Keshavjee’ ye, Bu günlere ulaşmamda emekleri ve desteklerini hiçbir zaman esirgemeyen sevgili anneme, babama ve kardeşime, Sonsuz teşekkürlerimi sunarım.
Dr. İlker İSKENDER
4
2. KISALTMALAR
KHDAK :Küçük hücreli dışı akciğer kanseri
BT :Bilgisayarlı tomografi
MRG :Manyetik rezonans görüntüleme
PET :Pozitron emisyon tomografi
PET/BT :Pozitron emisyon tomografisi entegre bilgisayarlı tomografi
İV :İntravenöz
UICC :International Union Against Cancer
AJCC :American Joint Committee on Cancer
ATS :American Thoracic Society
ESTS :European Society of Thoracic Surgeons
RDOG :Radiology Diagnostic Oncology Group
NÖD :Negatif öngörü değeri
PÖD :Pozitif öngörü değeri
SUDmax :Maksimum standart uptake değeri
FDG :Fluoro-2-deoxy-D-glucose
TBİA :Transbronşial iğne aspirasyon biyopsisi
EBUS-İA :Endoskopik ultrasonografik transbronşial iğne aspirasyon biyopsisi
EUS-İA :Endoskopik ultrasonografik transözofageal iğne aspirasyon biyopsisi
TTİA :Transtorasik iğne aspirasyon biyopsisi
SSM :Standart servikal mediastinoskopi
ESM :Ekstended servikal mediastinoskopi
VAMLA :Video asisted mediastinoskopik lenfadenektomi
5
TEMLA :Transservikal ekstended mediastinal lenfadenektomi
VATS :Video asisted torakoskopik cerrahi
SFT :Solunum fonksiyon testi
F/S :Frozen Section
6
3. GİRİŞ VE AMAÇ
Günümüzde kanser, tüm dünyadaki en önemli sağlık sorunlarından biridir.
Ülkemizde kanser, kalp ve damar hastalıklarından sonra en önemli 2. ölüm nedenini
oluşturmaktadır. Kansere bağlı ölümlerde ise, akciğer kanseri tüm kanser ölümleri içinde
ülkemizde ve dünyada ilk sırada yer almaktadır [1,2].
Küçük hücreli dışı akciğer kanserinde (KHDAK) cerrahi tedavi, uygun hastalarda
halen en etkin tedavi yöntemidir. Tedavi yöntemini seçmede uzak organ metastazlarından
sonra, en önemli etken mediastinal lenf nodlarının durumudur [3]. KHDAK tedavisinde
çeyrek asırdır kullanılan TNM evreleme sistemine göre, operasyon planlanan hastalarda
lenf nodu tutulumunun tespiti önem taşır. Bu amaçla kullanılan noninvaziv evreleme
araçlarından toraks bilgisayarlı tomografisi (BT), günümüzde yerini pozitron emisyon
tomografisi entegre bilgisayarlı tomografiye (PET/BT) bırakmış olup, PET/BT’ nin BT’
ye üstünlüğünü gösteren birçok araştırma mevcuttur [4-6].
Tümör hücrelerini biyolojik aktivitelerinin görüntülenmesi prensibi ile tarayan
PET/BT’ nin, akciğer kanserli hastalarda 2005 yılının sonlarına doğru ülkemizdeki
Sosyal Güvenlik Kurumunun tedavi hizmetleri paketine alınması ile kullanımı giderek
artmıştır. Mediastinal lenf nodu metastazı varlığını belirlemede, PET’ in, invaziv
mediastinal evrelemenin yerini alabileceği ve mediastinoskopi kullanımını azaltabileceği
ileri sürülmektedir [7].
Bu çalışmada, kliniğimizde KHDAK tanısı ile opere olmuş hastalarda, PET/BT
bulguları ile mediastinoskopi ve torakotomide elde edilen histopatolojik sonuçlar
karşılaştırılarak, PET/BT’ nin lenf nodu metastazını göstermedeki etkinliği araştırıldı.
7
4. GENEL BİLGİLER
Akciğer kanseri ülkemiz ve dünyada kansere bağlı ölümlerin en önde gelen
nedenleri arasında yer almaktadır. Amerika Birleşik Devletlerinde kanser nedenli ölüm
sayısı, kalp hastalıkları nedenli olanlardan sonra ikinci sırada yer almakta olup, akciğer
kanseri hem erkeklerde, hem de kadınlarda kanserden ölümlerin başlıca nedenidir [8].
Ülkemize ait istatistiksel veriler çok sağlıklı olmamakla birlikte benzer sonuçlar
bildirilmektedir. 1997 yılında Sağlık Bakanlığı Kanser Savaş Dairesi’nin yayınladığı
raporda, akciğer kanserinin, tüm kanserler içinde %17.6 oranıyla birinci sırayı aldığı
saptanmıştır [9]. Ülkemizde kanserden ölüm nedenleri arasında da akciğer kanseri en sık
neden olup, yılda 30.000 – 40.000 arasında akciğer kanserine bağlı ölüm olduğu tahmin
edilmektedir [10].
AKCİĞER KANSERİNDE EVRELEME
Akciğer kanserinde tedavi şeklini ve prognozunu belirlemede en önemli kriter,
hastalığın evresidir. İlk kez 1946’da Denoix tarafından önerilen TNM sistemi 1966’da
“International Union Against Cancer” (UICC) ve 1973’de “American Joint Committee on
Cancer” (AJCC) tarafından akciğer kanserlerine de uyarlanmıştır. Bu iki farklı yaklaşım
1986’da AJCC ve UICC’ nin yıllık toplantılarında yeniden gözden geçirilip “Uluslararası
Akciğer Kanseri Evreleme Sistemi” adı altında tek bir sistem haline getirilmiştir.
Tümörün yer ve büyüklüğü, lenfatik metastazı ve uzak metastazına ilişkin faktörlere
dayanan TNM evreleme sisteminin son olarak 1997 yılında yeniden düzenlenmiş ve
Mountain tarafından yayınlanmıştır [11]. TNM evreleme sistemine ait son düzenlemenin
Ağustos 2009 da AJCC tarafından yayınlanması beklenmektedir.
8
Akciğer kanserli hastalar değerlendirilirken tanı ve tedavinin değişik
dönemlerinde farklı evrelendirmeler yapılmaktadır. Buna göre evrelendirme çeşitleri
aşağıda gösterilmiştir.
cTNM (Klinik evrelendirme): Hastanın klinik verilerinin değerlendirilmesi ile
yapılan evrelendirmendir. Tedavi planlaması bu evrelemeye göre yapılır.
sTNM (Cerrahi evrelendirme): Operasyon sırasında cerrah tarafından saptanan
bulgulara göre yapılan evrelendirmedir.
pTNM (Patolojik evrelendirme): Operasyonda rezeke edilen dokuların
histopatolojik olarak incelenmesi sonrasında yapılan evrelendirmedir.
rTNM (Tedavi sonrası yeniden evrelendirme): Primer tedavinin yetersiz
kaldığı durumlarda progresif hastalığı bulunan bir hastanın yeniden
evrelendirilmesidir.
aTNM (Otopsi evrelendirmesi): Akciğer kanserli bir hastaya yapılan
postmortem evrelendirmedir.
4.1. TNM sınıflandırması
A) T Faktörü (Primer tümör)
Tx: Balgam ya da bronş lavajında malign hücrelerin saptandığı ancak radyolojik
veya bronkoskopik olarak gösterilemeyen tümörler, okkült akciğer kanseri olarak
tanımlanır.
T0: Primer tümör belirtisi yok.
Tis: Bronş mukozası ile sınırlanan karsinoma in situ durumunu gösterir.
T1: En geniş tümör çapının 3 cm veya daha küçük olduğu, akciğer veya visseral
plevra ile çevrili, bronkoskopik olarak lob bronşundan daha proksimale invazyon
göstermeyen tümör.
T2: Aşağıdaki özelliklerden en az birine sahip olan tümör;
o Tümör çapının 3 cm’ den büyük olması,
o Ana bronşu invaze etmiş, ancak karinaya uzaklığı 2 cm veya daha fazla,
9
o Visseral plevra invazyonu,
o Hiler bölgeye ulaşan, ancak tüm akciğeri kapsamayan atelektazi ya da
obstrüktif pnömoniye neden olan tümör.
T3: Herhangi bir büyüklükteki tümöre;
o Göğüs duvarı (süperior sulkus tümörleri dahil), diyafragma, mediastinal
plevra, paryetal perikard gibi yapılarından en az birine invazyon
göstermesi,
o Karinaya 2 cm’ den daha yakın ancak karinayı invaze etmeyen ana
bronştaki tümör,
o Tüm akciğeri kapsayan atelektazi veya obstrüktif pnömoni ile birlikte olan
tümör.
T4: Herhangi bir büyüklükteki tümörün;
o Mediasten, kalp, büyük damarlar, trakea, özofagus, vertebra korpusu veya
karinaya invazyon göstermesi,
o Malign plevral ya da perikardiyal sıvıya neden olması,
o Aynı lob içinde satellit nodül varlığı.
B) N Faktörü (Bölgesel lenf nodları)
Nx: Bölgesel lenf nodlarının değerlendirilememesi,
N0: Lenf nodu metastazı yok,
N1: İpsilateral peribronşiyal ve/veya ipsilateral hiler lenf nodlarına metastaz veya
primer tümörün intrapulmoner lenf nodlarını direk invaze etmesi,
N2: İpsilateral mediastinal ve/veya subkarinal lenf nodu metastazı,
10
N3: Kontralateral mediastinal, kontralateral hiler, ipsilateral veya kontralateral
skalen veya supraklaviküler lenf nodu metastazı.
C) M Faktörü (Uzak metastaz)
Mx: Uzak metastaz varlığının değerlendirilememesi,
M0: Uzak metastaz yok,
M1: Uzak metastaz varlığı. Primer tümörün bulunduğu hemitoraksta ki farklı
lobda yer alan ayrı bir metastatik nodül de M1 olarak sınıflandırılır.
TNM sınıflamasına göre KHDAK’ nin evrelendirilmesi Tablo I de gösterilmiştir.
Tablo I: KHDAK’ nin evrelendirilmesi
Evre TNM sınıflaması
0 TisN0M0
IA T1N0M0
IB T2N0M0
IIA T1N1M0
IIB T2N1M0 T3N0M0
IIIA T3N1M0 T1N2M0 T2N2M0 T3N2M0
IIIB T4N0M0 T4N1M0 T4N2M0 T1N3M0 T2N3M0 T3N3M0 T4N3M0
IV Herhangi T, Herhangi N, M1
11
4.2. KHDAK’ nin evrelendirilmesinde özel durumlar [11–15]
• Primer tümörün komşuluğu yoluyla olmayan paryetal veya visseral plevradaki
tümöral lezyonlar T4 olarak kabul edilir.
• Paryetal plevra invazyonu olmaksızın, göğüs duvarı veya diyafragma lezyonları
M1 olarak kabul edilir.
• Ana bronştan köken alan ve bronş mukozası ile sınırlı bulunan herhangi bir
boyuttaki yüzeysel tümörler karinaya 2cm’den yakın yerleşmiş olsalar bile T1
olarak kabul edilir.
• Süperior sulkus tümörleri T3 (sempatik gangliyonların invazyonundan
kaynaklanan Horner sendromu dahil) olarak kabul edilirken, brakiyal pleksusun
geniş bir şekilde tutulmasından kaynaklanan Pancoast sendromu (Horner
sendromu, C8-T1 düzeyinde ağrı, elin intrinsik kaslarında atrofi) T4 olarak kabul
edilir.
• Frenik sinir tutulumu genellikle tümörün direkt yayılımı ile olur ve T3 olarak
kabul edilir.
• Rekürren laringeal sinirin tutulumu kötü prognoza işaret eder ve genellikle
hastalığın inoperabl olduğunu gösterir. Bu sinirin nervus vagus dallandıktan sonra
direk invazyonu T3 olarak, aortikopulmoner penceredeki lenf nodu invazyonuna
sekonder tutulumu ise T4 olarak kabul edilir.
• Sempatik zincir ve stellat gangliyonun tutulumu T3 olarak kabul edilir.
• Azigos veni invazyonu T3 olarak kabul edilir.
• Pulmoner arter ve venlerin intraperikardiyal tutulumu T4, ekstraperikardiyal
tutulumu ise T3 olarak kabul edilir.
12
• Tümöre bağlı trakea ve özofagus tutulumu ile vena kava süperior obstrüksiyonu
T4 olarak değerlendirilir. Ancak tümör periferik ise, mediastinal yapılara
invazyonu belirgin değilse, ana mediastinal yapılara kompresyon mediastinal lenf
nodu metastazına bağlı olabilir. Bu durumda tümör evrelendirilmesi mevcut T ve
N kriterlerine göre yapılır.
• Vertebraya komşu olan tümörlerde vertebra korpusu veya kostotransvers foramen
invazyonu T4 olarak değerlendirilir. Eğer radyolojik olarak vertebrada tümöre
bağlı erozyon yoksa sadece yumuşak doku (plevra, prevertebral fasya veya
periost) tutulumu varsa T3 olarak değerlendirilir. Ancak rezeke edilen dokuda
periost invazyonu kanıtlanırsa, lezyon patolojik olarak T4 olarak değerlendirilir.
• Tümörün diyafragmayı geçerek karın içi organlarını direk invaze etmesi T4,
komşuluk yoluyla olmayan tutulumlar ise M1 olarak kabul edilir.
• Bronkoalveoler karsinomlu hastaların %40’nda multisentrik veya diffüz yayılım
mevcuttur. Aynı lobda sınırlı lezyonlar T4, birden fazla lobda dağılmış ise M1,
her iki akciğeri tutan multisentrik lezyonlar da M1 olarak kabul edilir.
• Mediastinal organlar tutulmadan sadece mediastinal yağlı doku invazyonu T3
olarak kabul edilir.
• Akciğer kanseri ile birlikte olan plevral efüzyonların çoğu tümöre bağlıdır.
Malign plevral efüzyonlar T4 olarak değerlendirilir ve inoperabilite kriteridir.
Bununla birlikte bazı hastalarda yinelenen plevral sitolojik incelemelerde tümör
saptanamaz. Bu olgularda sıvı kanlı ve eksüda özelliğinde değildir. Klinik ve
sıvının özellikleri tümörü düşündürmüyorsa sıvı evrelemede dikkate alınmamalı
13
ve hastanın T evresi primer tümöre göre değerlendirilmelidir. Perikardiyal sıvı da
aynı kurallara göre değerlendirilmelidir.
4.3. Akciğer kanserinde bölgesel lenf nodu tutulumunun değerlendirilmesi
Akciğer kanserinde bölgesel lenf nodu tutulumunun değerlendirilmesi, hastalığın
evrelemesinde, tedavi seçimi ve tedavi başarısını değerlendirmede en önemli faktörlerden
birisidir [11,16,17]. Naruke, 1967 yılında kendi geniş deneyimi ve daha önceki
araştırmacıların çalışmalarına dayanarak, intratorasik lenf nodlarını haritalamış ve klinik
ile lenf nodu metastaz ilişkisini ilk kez tarif etmiştir [18]. Bu konuda ilk İngilizce
makaleler 1976 ve 1978 yıllarında, Japon-Amerikan çalışma grubu tarafından
yayınlanmış ve AJCC tarafından onaylanmıştır [19,20]. 1980 yılından itibaren de UICC
tarafından akciğer kanserinin TNM sınıflamasında kullanılmaya başlanmıştır. 1981
yılında American Thoracic Society (ATS) yayınladığı bir rapor ile mediastinal lenf
nodlarını yeniden düzenlemiştir. AJCC tarafından önerilen ve güncel olarak
kullanılmakta olan sınıflandırma ise, 1997 yılında Mountain ve Dresler tarafından revize
edilmesi ile oluşmuştur [3]. Bu sınıflandırmaya göre;
N2 LENF NODLARI (Resim 1): Tüm N2 lenf nodları mediastinal plevra ile
örtülüdür.
A) Süperior mediastinal lenf nodları:
1 En üst mediastinal lenf nodları: Sol innominate venin üst kenarının trakea orta
hattını çaprazladığı noktadan gecen horizontal hattın üzerinde kalan lenf nodları.
2 Üst paratrakeal lenf nodları: Arkus aortanın üst kenarından geçen horizontal
hattın üzeri ile 1 nolu lenf nodu istasyonunun altında kalan lenf nodları.
14
3 Prevasküler ve retrotrakeal lenf nodları: Trakea ile beraber orta hatta yer alan
lenf nodlarıdır. Prevasküler bölge 3A, retrotrakeal bölge 3B olarak numaralandırılır.
4 Alt paratrakeal lenf nodları: Sağda; trakea orta hattının sağında, aorta kavsinin
üst kenarından geçen horizontal hattın altında, sağ ana bronştan başlayıp, sağ üst lob
bronşunun üst kenarına kadar uzanan alanda yer alan, mediastinal plevra ile çevrili
bölgedeki lenf nodlarıdır. Solda ise; trakea orta hattının solunda, aorta kavsinin üst
kenarından gecen horizontal hattın altında, sol ana bronş üzerinden üst lob bronşunun üst
kenarına kadar uzanan alanda yer alan, ligamentum arteriosumun medialinde ve
mediastinal plevra ile çevrili bölgedeki lenf nodlarını içerir.
B) Aortik lenf nodları:
5 Subaortik lenf nodları (Aortopulmoner pencere): Ligamentum arteriosumun
ya da aortanın ya da sol pulmoner arterin lateralinde, sol pulmoner arterin ilk dalının
proksimalinde ve mediastinal plevra içinde kalan lenf nodlarını içerir.
6 Paraaortik lenf nodları (Asendan aorta ya da frenik): Asendan aortanın ve
aort kavsinin ya da innominate arterin önünde ve lateralinde yer olan lenf nodlarıdır. Aort
kavsinin üst kenarına kadar uzanır.
C) İnferior mediastinal lenf nodları:
7 Subkarinal lenf nodları: Karinadan aşağıya doğru uzanan, alt lob bronşu veya
arteri ile ilişkili olmayan lenf nodlarını içerir.
8 Paraözofageal lenf nodları: Özofagus duvarına bitişik seyreden, orta hattın
sağında ve solunda yer alan, subkarinal bölge dışındaki lenf nodlarıdır.
9 Pulmoner ligament lenf nodları: İnferior pulmoner venin alt kısmı ve posterior
duvarını içine alarak pulmoner ligament boyunca uzanan lenf nodlarını içerir.
15
N1 LENF NODLARI (Resim 1): Tüm N1 lenf nodları visseral plevra ile çevrilidir.
10 Hiler lenf nodları: Mediastinal plevral yansımanın distalinde, lob bronşları
ayrılmadan önceki alanda yer alan, sağda intermedier bronşa kadar uzanan proksimal
lober lenf nodlarını içerir.
11 İnterlober lenf nodları: Lober bronşlar arasında uzanan lenf nodlarıdır.
12 Lober lenf nodları: Lober bronşların distaline komşu lenf nodlarıdır.
13 Segmental lenf nodları: Segment bronşuna komşu lenf nodlarıdır.
14 Subsegmental lenf nodları: Subsegmental bronş etrafındaki lenf nodlarıdır.
16
Resim 1: Mediastinal lenf nodları
17
4.4. “N” Faktörünün evrelemesinde kullanılan yöntemler
I) Görüntüleme Yöntemleri
A) Toraks Bilgisayarlı Tomografisi (Toraks BT):
Toraks BT akciğer kanserinin tanı ve evrelemesinde halen temel görüntüleme
yöntemidir. Primer tümörün büyüklüğü, intratorasik yapılarla olan anatomik ilişkisi ve
lokalizasyonunu değerlendirerek “T” faktörünü evrelemede, mediastinal lenf nodlarını
morfolojik olarak değerlendirerek “N” faktörünü evrelemede kullanılmaktadır. Aynı
zamanda diğer parankimal lezyonların ve plevra boşluğunun durumu hakkında bilgi
sağlar. Kesit alanına giren sürrenal bezleri de görüntüleyerek kimsen de olsa “M”
faktörünü değerlendirmede kullanılmaktadır.
BT’ de lenf nodunun saptanabilmesi için, doğal bir kontrast oluşturması nedeni ile
intravenöz (İV) kontrast madde kullanılması her zaman şart değildir. Ancak İV kontrast
madde, lenf nodu ve vasküler yapıların ayırt edilmesinde özellikle aortopulmoner
pencerenin değerlendirilmesinde ve santral tümörlerde mediastinal invazyonu saptamada
yardımcıdır. Sağ pulmoner arter ana bronşun etrafından geçerken ve sol pulmoner arterin
sol üst lob bronşu üzerinden kemer oluşturduğu yerde damarlara komşu lenf nodları
pulmoner arterin nodüler kısmı olarak yanlış değerlendirilebilir. Özellikle bu bölgelerin
incelenmesinde İV kontrast maddeden yararlanılır [21].
Modern kontrastlı BT, mediastinal lenf nodu büyüklüğünü değerlendirmede çok
doğru sonuçlar vermesine rağmen, lenf nodu büyüklüğüne göre yapılan evreleme yeterli
doğruluğa ulaşamamaktadır. Yapılan çalışmalarda küçük lenf nodlarında %20’ye ulaşan
oranlarda metastaz görülebileceği ve büyümüş lenf nodlarının da benign olabileceği
gösterilmiştir [22]. Lenf nodu kısa çapının 1 cm’ den büyük olmasının metastaz açısından
18
şüpheli olarak değerlendirilmesi genel olarak kabul edilen görüştür. Bu tanımlama BT’
nin yalancı negatiflik oranlarını azaltmaktadır. Toloza ve arkadaşları tarafından 2003
yılında yayınlanan meta-analizde, toraks BT’ nin mediastinal lenf nodu evrelemesinde
sensitivitesi %57, spesifisitesi %82, negatif öngörü değeri (NÖD) %83 ve pozitif öngörü
değeri (PÖD) %56 olarak saptanmıştır. Bu sonuçlar mediastinal evreleme için toraks BT’
nin günümüzde yeterli sonuçlar vermediğini göstermektedir [6].
B) Toraks Manyetik Rezonans Görüntüleme (Toraks MRG):
Toraks MRG’ de lenf nodu metastazı, BT’ de olduğu gibi lenf nodu çapının artması
ile değerlendirilmektedir. Toraks MRG’ nin toraks BT’ ye göre bir avantajı, hızlı kan
akımına sahip damarların lenf nodlarına göre daha farklı bir sinyal vermesidir. Bu
özelliğinden dolayı hiler lenf nodunu hiler vasküler yapılardan ayırmada daha üstündür.
Bu nedenle koronal ve sagittal kesitlerde aortopulmoner ve subkarinal lenf nodlarının
büyümesini daha iyi göstermektedir [23,24]. Solunum ve diğer hareketler, görüntünün
bulanıklaşmasına ve bir grup normal boyuttaki lenf nodunun tek bir büyük bir lenf nodu
olarak algılanmasına neden olabilmektedir [25].
“Radiology Diagnostic Oncology Group” (RDOG) yaptığı çalışmada akciğer kanseri
evrelemesinde mediasten ve süperior sulkus tümörleri dışında BT ve MRG’ nin doğruluk
oranları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmamıştır.
Akciğer kanserinin klinik evrelendirilmesinde MRG’ nin yararlı olduğu özel
durumlar;
Süperior sulkus tümörleri, göğüs duvarı invazyonu, mediasten invazyonu,
tümörün spinal kanala ve sinirlere yakınlığını (rekürren laringeal sinir, brakiyal
pleksus) belirlemek, vertebra korpuslarını değerlendirmek,
19
Kalbe komşu tümörlerde perikard tutulumu (T3) ile miyokard tutulumunu (T4)
belirlemek,
IV kontrast maddeye gerek olmadan süperior vene kava, aort, pulmoner arter ve
komşu mediastinal yumuşak doku invazyonunu değerlendirmek,
Aortopulmoner pencere, subkarinal ve hiler bölgeyi (özellikle koronal ve sagittal
kesitlerde) değerlendirmek.
Kardiyofrenik açıya yerleşmiş ve alt lob medialde yer alan tümörleri
değerlendirmek şeklinde özetlenebilir.
Sonuç olarak yapılan çalışma sonuçlarına göre lenf nodlarını değerlendirmede MRG’ nin
kontrast maddenin kontrendike olduğu böbrek yetmezliği dışında BT’ ye bir üstünlüğü
yoktur [26,27].
C) Pozitron Emisyon Tomografi (PET):
İnsan vücuduna verilen pozitron yayıcı radyofarmasötiklerden yayılan özel nitelikli
gama ışınlarını saptayan, vücut içerisindeki dağılımlarını belirleyen ve bunu üç farklı
uzaysal düzlemde (transaksiyal, koronal ve sagittal) kesitsel görüntülere çeviren bir
nükleer tıp yöntemidir (Resim 2). PET yönteminin en önemli özelliği ve radyolojik
tomografi tekniklerinden temel farkı, yapısal (anatomik) detaydan daha çok,
fonksiyonel/metabolik aktiviteyi göstermeye yönelik olmasıdır. Kullanılan
radyofarmasötiğin özelliğine göre değişik metabolik/fonksiyonel parametreler in vivo
olarak görüntülenir.
20
Resim 2: PET görüntülemede uzaysal düzlemler
PET yönteminin uzaysal görüntü rezolüsyonu radyolojik tomografi yöntemlerine göre
daha düşüktür. Ancak, henüz yapısal değişikliklerin oluşmadığı erken dönemlerdeki
fonksiyonel/metabolik değişiklikleri saptayabildiği için erken tanı potansiyeli taşır.
Bilinen yapısal değişikliklerin metabolik ve/veya biyokimyasal aktivitelerini ortaya
koyarak ayırıcı tanıya yardımcı olur.
a) Temel Prensipler:
PET, diğer nükleer tıp yöntemleri gibi “emisyon” tekniğine dayalı bir
görüntüleme sistemidir. Hastaya verilen bir radyonüklid/radyofarmasötikten yayılan
gama ışınları dışarıdan saptanarak vücut içerisindeki dağılımları ölçülür ve görüntüye
çevrilir. PET teknolojisinin klasik nükleer tıp yöntemlerinden farkı kullanılan
radyonüklid (pozitron) yayıcılar ve farklı görüntüleme sistemlerinden (PET kamera)
kaynaklanır. Karbon (C)11, Nitrojen (N)13 ve Oksijen (O)15 radyonüklidleri, çok kısa yarı
ömürlü olmaları nedeni ile taşınmaları ve dağıtımları mümkün değildir. Flor (F)18 ve
bununla işaretlenmiş radyofarmasötikler, nispeten uzun yarı ömürlü (110 dakika)
21
olmaları ve belirli mesafelere dağıtılması mümkündür. Bu nedenle görüntülemede tercih
edilirler [28].
b) PET Kamerası:
Nükleer tıpta kullanılan konvansiyonel gama kameradan farklı olarak daha çok
BT cihazına benzerler. Dairesel tarzda dizayn edilmişlerdir. İn vivo radyofarmasötik
konsantrasyonunun mutlak ölçümüne olanak tanıyarak SUDmax (Maksimum standart
uptake değeri) hesaplamasında kullanılır. Coincidens PET kamera, tam detektörlü
olmayan PET kamera, tam detektörlü PET kamera ve PET/BT kamera olmak üzere çeşitli
kameralar bugüne kadar kullanılmıştır. Teknolojinin son aşamasında PET/BT sistemleri
bulunmaktadır. PET/BT sistemlerinde hastanın hem tüm vücut BT taraması, hem de PET
taraması aynı anda yapılmaktadır (Resim 3). Bu iki görüntü ayrı ayrı incelenebildiği gibi,
çakıştırılarak (füzyon) tam bir anatomik lokalizasyon da sağlanmaktadır [29,30].
Resim 3: PET/BT kamera
22
c) Metabolik Parametreler:
Kullanılan radyofarmasötiğin özelliğine göre PET ile birçok fonksiyonel,
biyokimyasal ve metabolik parametre in vivo olarak görüntülenebilmektedir. Kan akımı,
oksijen kullanımı, glukoz metabolizması, protein metabolizması, nükleik asit
metabolizması ve östrojen reseptör dağılımı PET ile ölçülebilen ve en yaygın kabul gören
parametrelerdir. Glukoz metabolizması rutin klinik uygulamalarda en çok kullanılan PET
parametresidir. Glukoz metabolizmasının izlenmesinde F-18 ile işaretli fluoro-2-deoxy-
D-glucose (FDG) bileşiği kullanılmaktadır. Dünyadaki PET uygulamalarının çok büyük
bir çoğunluğunu, ülkemizdeki PET uygulamalarının ise tamamına yakınını FDG
çalışmaları oluşturmaktadır.
Glukoz kullanımı ve metabolizması artmış dokular PET görüntülerinde normal
dokulara göre daha yüksek sayım konsantrasyonu gösteren “hipermetabolik” odaklar
olarak görüntülenir. Glukoz metabolizması azalmış dokular PET görüntülerinde normal
dokulara göre daha düşük sayım konsantrasyonu gösteren “hipometabolik” odaklar
olarak gözükürler [29].
d) FDG biyodağılımı:
Beyin gri korteksteki yüksek miktarda glukoz kullanımından dolayı beyin çok
yoğun FDG tutar.
Miyokard tutulumu hastanın açlığı ile ilişkili olarak değişir. Toklukta glukoz
kullanımı arttığı için miyokarddaki FDG tutulumu daha belirgindir. Uzun süreli
açlıklarda miyokard tutulumu çok azalır.
Karaciğer daha düşük yoğunlukta, ancak homojen olarak FDG tutar.
Üriner yolla atılır.
23
Mide ve barsak tutulumları kişiden kişiye değişkenlik gösterebilir.
İskelet kasları özellikle aktivasyon durumunda iseler yoğun FDG tutarlar.
e) FDG PET görüntüleme tekniği, uygulama ve yorumlama:
FDG-PET hasta asgari 4 saat aç iken yapılır. FDG-PET çalışması için glukoz
seviyesinin 150 ile 200 mg/dl altında olması istenir. Glukoz seviyesi uygun ise İV yoldan
10 mCi FDG enjekte edilir. FDG enjeksiyonundan sonra hasta 1 saat bekletilir. Bekleme
süresinin sonunda klasik bir PET çalışmasında kafa tabanından uyluk bölgesine kadar
olan alan (tüm vücut) görüntülenir. Görüntüleme süresi modern PET/BT kameralarda
yaklaşık 15 dakikadır. Malign melanomlarda, beyin veya periferik alt ekstremite
metastazı şüphelenilen kanserlerde diğer vücut bölgeleri de taranır.
Görüntülerin yorumlanmasında fizyolojik olmayan ve vücut arka plan aktivitesine
oranla artmış FDG tutulumu gösteren odaklar araştırılır. FDG tutulum yoğunluğu
“Standart uptake değeri” (SUD) adı verilen semi kantitatif bir parametre ile ifade edilir.
Lezyondan alınan sayımların vücut ağırlığı ve enjekte edilen doza göre normalize
edilmesi ile elde edilen bir indekstir. SUD değerinin 2.5’ten büyük olması izlenen
lezyonun hipermetabolik (malignite şüphesi) olduğunu gösterir [29].
FDG tümöre spesifik bir ajan değildir. FDG-PET görüntülerinde izlenen
hipermetabolik odaklar her zaman tümöral bir odağı yansıtmaz. En sık karşımıza çıkan
yanlış pozitiflik sebepleri akut ve granülomatöz enfeksiyon odaklarıdır. Nadir görülen ve
düşük glukoz afiniteli bazı habis tümörler yeterli FDG tutulumu göstermeyebilirler.
Bronkoalveoler kanserler, karsinoidler ve müsinöz kanserler en sık rastlanan yanlış
negatiflik nedenleridir.
24
FDG-PET yönteminin akciğer kanserindeki temel endikasyonları [31–38]:
Şüpheli bir kitlede malignite araştırması
Bilinen tümörde evrelendirme
Tedavi sonrası takip ve nükslerin erken tanısı
Tedaviye cevabın belirlenmesi
Primer tümör grade’lemesi ve prognoz tayini
Radyoterapi planlanması olarak sayılabilir.
Akciğer kanserinin noninvaziv evrelemesi FDG-PET kullanılmaya başladıktan
sonra oldukça gelişmiştir. Özellikle operabl KHDAK’ nin mediastinal lenf nodu
evrelemesinde PET/BT’ nin BT’ ye üstünlüğünü bildiren birçok çalışma ve meta-analiz
yayınlanmıştır [4–6,39]. PET/BT’ nin spesifisite ve NÖD’ nin mediastinoskopi ile
karşılaştırıldığında iyi sonuçlar vermesine rağmen, sensitivite ve PÖD enflamatuvar
nedenlere bağlı FDG tutulumun yükselmesi nedeni ile düşük sonuçlar vermektedir.
PET/BT’ nin yüksek NÖD nedeniyle, özellikle PET/BT incelemede mediastinal
lenf nodu tutulumu olmayan, Evre I KHDAK hastalarında, invaziv evreleme
önerilmemektedir. Ancak santral lokalizasyonlu tümör, BT incelemede hiler lenf nodu,
bronkoalveoler karsinom histolojisi, primer tümörde düşük FDG tutulumu ve BT’ de 16
mm üzerinde lenf nodu olan hastalarda, invaziv mediastinal evreleme, örneğin
mediastinoskopi halen endikedir [40–42].
25
II. İnvaziv Teknikler
A) İnvaziv cerrahi dışı teknikler
Endoskopik teknikler minimal invaziv yaklaşımlar olup, mediastinal lenf nodunda
tümör yayılımını histolojik veya sitolojik olarak değerlendirmede kullanılırlar.
a) Transbronşial iğne aspirasyon biyopsisi (TBİA):
Transbronşial iğne aspirasyon biyopsisi, subkarinal ve paratrakeal lenf
nodlarından, bronkoskopi esnasında bronkoskop kanalından gönderilen Wang iğnesi
yardımıyla biyopsi alınarak yapılan mediastinal evreleme yöntemidir. Büyümüş lenf nodu
olan hastalarda güvenli ve faydalı olabilir. Kör bir teknik olup operatör ve lenf nodu
çapına bağımlı olması nedeniyle değeri sınırlıdır. Yanlış pozitif sonuçlardan korunmak
için bronkoskopi sırasındaki diğer işlemlerden önce yapılmalı ve iğnenin primer
lezyondan geçmemesine dikkat edilmelidir. Yanlış negatifliği %30, sensitivitesi %75,
spesifitesi ise 1,5 cm den büyük lenf nodlarında %95 oranındadır. Yanlış pozitiflik
genelde kontaminasyona bağlıdır ve yayınlarda %0–22 arasında değişmektedir [43,44].
b) Endoskopik Ultrasonografik Transbronşial ve Endoskopik Ultrasonografik
Transözofageal iğne aspirasyon biyopsisi (EBUS-İA / EUS-İA):
Transözofageal ultrason (EUS) ya da transbronşial ultrason (EBUS) kullanılarak,
lenf nodlarını lokalize etmek suretiyle, ultrasonografik görüş altında iğne biyopsisi
alınması esasına dayanır. Modifiye edilmiş bir endoskobun ucuna yerleştirilen transduser
yardımı ile 3mm’ye kadar küçük olan lenf nodları bile değerlendirilebilir. EBUS-İA ile
süperior mediastinal lenf nodları ve 7 numaralı istasyondan, EUS-İA ile başlıca 4L, 5 ve
7 nolu MLN ile inferior mediastinal 8 ve 9 nolu istasyonlardan biyopsi alınmasında
kullanılmaktadır (Resim 4). 2005 yılında yayınlanmış bir gözden geçirme çalışmasında,
26
sensitivitesi %88, spesifisitesi %91, PÖD’ i %98 ve NÖD’ i %77 oranlarında
bildirilmiştir [45]. Genel olarak kabul edildiği üzere, endoskopik teknikler şüpheli lenf
nodu metastazının histolojik olarak kanıtlanmasında uygundur. Ancak düşük NÖD
nedeniyle mediastinal lenf nodu metastazının dışlanmasında kullanılmamalıdır [46].
Resim 4: EBUS – İA ve EUS – İA ile ulaşılabilen lenf nodlarının şematize görüntüsü
c) Transtorasik iğne aspirasyon biyopsisi (TTİA):
BT veya daha az sıklıkla floroskopi eşliğinde uygulanır. Genellikle büyümüş veya
bulky lenf nodları varlığında endikedir. Hemen tüm mediastinal lenf nodlarına
ulaşılabilir. 1, 2, 4, 5 ve 6 numaralı lenf nodlarına anterior parasternal yaklaşımla; 4, 7, 8
ve 9 numaralı lenf nodlarına ise posterior parasternal yaklaşımla ulaşılır. En önemli
27
komplikasyonu kanamadır. En yaygın komplikasyonu ise pnömotoraks olup, günümüzde
kullanımı azalmıştır [47,48].
B) İnvaziv cerrahi teknikler
a) Mediastinoskopi:
Akciğer kanserinin invaziv mediastinal lenf nodu evrelemesinde mediastinoskopi
halen altın standart yöntemdir. İlk mediastinal lenf nodu değerlendirmesi 1949 yılında
Daniels tarafından bildirilmiştir [49]. Carlens ilk kez 1959 yılında standart servikal
mediastinoskopiyi (SSM) tanımlamıştır [50]. Kirschner tarafından tanımlanan ekstended
servikal mediastinoskopi (ESM), sol akciğer tümörlerinde, subaortik ve paraaortik lenf
nodlarının değerlendirilmesinde kullanılmaktadır [51]. Mediastinoskopi insizyonundan
aynı seansta uygulanabilen bu işlem Ginsberg tarafından popüler hale getirilmiştir [52].
Günümüzde ise mediastinoskopi mediastinal kitlelerin ve mediastinal lenf nodlarının
değerlendirilmesinde, iyi bir eksplorasyon alanı sağlaması, minimal invaziv ve efektif
olması, histopatolojik inceleme için çok sayıda ve yeterli büyüklükte doku biyopsisi
alınmasına imkan sağlaması, morbidite ve mortalitesinin düşük olması, uygulamasının
kolay ve maliyetinin düşük olması nedeni ile altın standart bir yöntemdir [53].
Mountain ve Dressler’ in mediastinal lenf nodu haritasına göre SSM ile 1, 2R, 2L,
4R, 4L ve 7 numaralı istasyonlardan biyopsi alınabilmektedir. ESM ise, 5 ve 6 numaralı
aortik lenf nodu istasyonlarına ulaşmada kullanılmaktadır. SSM ile kaç lenf nodu
istasyonundan örnekleme yapılması gerektiğine dair uluslararası kabul edilmiş bir öneri
bulunmamaktadır. Ancak yapılan çalışmalar özetlendiğinde, ideal olarak 2R, 2L, 4R, 4L
ve 7 nolu istasyonların eksplore edilmesi ve biyopsi alınması önerilmektedir. Daha az
28
standart bir yaklaşım ise, 4R, 4L ve 7 nolu istasyonların örneklenmesidir. ESTS çalışma
grubunun önerisi, 4R, 4L ve 7 nolu istasyonların örneklenmesi, ek olarak mevcutsa üst
paratrakeal lenf nodlarının örneklenmesi şeklindedir [46].
İki bin üç yılında yayınlanan bir gözden geçirme çalışmasında,
mediastinoskopinin sensitivitesi %72 - %89 arasında, NÖD’ i ortalama %91 olarak
hesaplanmıştır. Bu çalışmada, N2 hastalık insidansı %37 olarak bulunmuştur [54]. Son
yıllarda mediastinoskopi, videomediastinoskop kullanılarak uygulanmaktadır. Operasyon
alanının görüşünü artırması ile evrelemede daha doğru sonuçlar alınmasına ve tekniğin
standardize edilmesinde faydalı olmaktadır.
Mediastinoskopin yalancı negatif sonuçlarını azaltmak için
videomediastinoskopik yöntemler; VAMLA (Video asisted mediastinoskopik
lenfadenektomi) ve TEMLA (Transservikal ekstended mediastinal lenfadenektomi)
geliştirilmiştir. Her iki teknikte komplet bilateral lenfadenektomi amacı taşır. VAMLA ile
2, 4, 7 ve 8 nolu istasyonların, TEMLA ile 1, 2, 3A, 3P, 4, 5, 6, 7 ve 8 nolu istasyonların
eksizyonu yapılabilmektedir. Her iki tekniğin de potansiyel avantajı, mikrometastazların
yol açabileceği yalancı negatif mediastinoskopi sonuçlarının önlenmesi ve daha doğru
sonuçlar alınmasıdır [55,56].
Sol üst lob tümörlerinin daha sık metastaz yaptığı aortik lenf nodu istasyonlarını
değerlendirmede ESM, anterior mediastinotomi veya video yardımlı torakoskopik cerrahi
(VATS) uygulanabilir. SSM ile aynı insizyondan uygulanması, operasyon süresinin
kısalığı, güvenli olması ve daha az invaziv olması ESM’ nin önemli avantajlarıdır.
Mediastinoskopi mortalite ve morbiditesi son derece düşük güvenilir olan bir
yöntemdir. İki bin altı yılında yayınlanan, 9 yıllık tek merkezin 2145 hastadaki
29
mediastinoskopi sonuçlarının incelendiği çalışmada, morbidite oranı %1.07, mortalite
oranı ise %0.05 olarak verilmiştir [57]. Komplikasyonları arasında kanama, ses kısıklığı,
pnömotoraks, yara yeri enfeksiyonu, trakea ve özofagus yaralanması sayılabilir.
b) Mediastinotomi
Sol parasternal mediastinotomi ya da Chamberlain yöntemi olarak ta adlandırılır.
Mc Neill ve Chamberlain tarafından ilk defa tanımlanan yöntemde, sol 2. veya 3. kotsal
kartilajın çıkarılması sonrası, mediastende eksplorasyon ve biyopsi amacıyla
uygulanmıştır [58]. Aortik lenf nodlarının evrelemesinde ve anterior mediastinal
kitlelerde uygulanır. Ekstended mediastinoskopinin uygulanmaya başlaması ile kanser
evrelemesinde kullanımı azalmıştır. En sık komplikasyonları internal mammarian arter
yaralanması ve pnömotorakstır.
c) VATS (Video yardımlı torakoskopik cerrahi):
VATS ile tüm mediastinal lenf nodlarından örnekleme yapılabilmesine rağmen
SSM ile ulaşılamayan, aortik lenf nodları (5 ve 6) ile inferior mediastinal 8 ve 9 nolu lenf
nodlarının değerlendirilmesinde alternatif bir yöntem olarak kullanılmaktadır. Özellikle 8
ve 9 nolu lenf nodu pozitifliklerinin mevcut invaziv cerrahi yöntemlerle tespit
edilememesi VATS’ in evrelemede en değerli olduğu alandır. Ayrıca inferior mediastinal
lenf nodları EUS-İA ile de örneklenebilir. Ancak endoskopik tekniklerin kullanım
sıklığının ülkemizde halen gelişmesine ihtiyaç duyulmaktadır.
30
5. MATERYAL ve METOD
5.1 Hastaların seçimi
Eylül 2005 ile Mart 2008 tarihleri arasında kliniğimize başvurmuş, KHDAK
tanısı veya öntanısı olan, ardışık 261 hasta değerlendirildi. Kırk dokuz hasta çalışma dışı
bırakıldı. Bu grupta; neoadjuvan tedavi alan 10 hasta, senkron veya metakron akciğer
kanserli 8 hasta, eksploratis torakotomi uygulanan 9 hasta, PET/BT ile mediastinoskopi
arası süre altı haftadan uzun olan 6 hasta, anatomik deformite nedeni ile mediastinoskopi
yapılamayan 5 hasta (kifoz, larenjektomi vb.) ve cerrahın tercihi nedeni ile
mediastinoskopi yapılmayan 8 hasta ile, negatif mediastinoskopi sonrası opere
edilemeyen 3 hasta yer aldı.
Akciğer rezeksiyonu amacı ile kliniğimize yatan hastalar, ayrıntılı anamnez ve
fizik muayeneye tabi tutuldular. Rutin laboratuar incelemeleri ile solunum fonksiyon testi
(SFT), arter kan gazı ve elektrokardiyografik incelemeleri yapıldı. Kronik obstrüktif
akciğer hastalığı öyküsü olan ve/veya SFT’ de FEV1 değeri %60’ın altında olan hastalar
ile kardiyak hastalık öyküsü olan hastalar, ileri solunumsal ve kardiyak incelemeye tabi
tutuldular. Tüm hastalara posteroanterior ve lateral akciğer grafileri ile toraks BT çekildi.
Hastaların histopatolojik tanıları, TBİA veya TTİA ile konulmaya çalışıldı. PET/BT ve
kraniyal manyetik rezonans görüntüleme ile mediastinal ve uzak organ metastaz
araştırması yapıldı.
5.2. Toraks BT görüntüleme
Tüm hastalara, İV kontrast madde enjeksiyonu sonrası 7 ila 10 mm lik kesitler
alınarak, supraklaviküler bölgeden sürrenal bezlere kadar BT görüntüleme yapıldı.
Mediastinal lenf nodlarının kısa çapı 10 mm den büyük olması metastaz açısından
31
anlamlı olarak kabul edildi. Transvers BT görüntülerinde, tümörün merkezi mediastinal
plevraya göre akciğerin 1/3 medialinde lokalize tümörler santral, diğerleri periferal tümör
olarak adlandırıldı.
5.3. PET/BT görüntüleme
PET/BT görüntüleri, 6 kesitli multi detektör BT entegre edilmiş yüksek
çözünürlüklü PET/BT tarayıcı kullanan 8 ayrı merkezde gerçekleştirildi.
Görüntülemelerin % 77.8’i (165 hasta) aynı marka cihazı (Siemens Biograph LSO HI-
RES PET/BT) kullanan 4 ayrı merkezde gerçekleştirildi.
Görüntüleme öncesi hastalarda en az 6 saatlik açlık sağlandı. İşlem öncesi
hastaların kan şekeri ölçülerek, 150 mg/dl nin altında olduğu saptandıktan sonra 10 ile 20
mCi FDG 18 İV enjekte edildi. Enjeksiyondan 60 dakika sonra, kafa tabanından üst
uyluğa kadar olan bölgede, tüm vücut görüntüleri alındı. Tüm PET/BT imajları, bu
konuda tecrübeli nükleer tıp uzmanları tarafından değerlendirildi. Değerlendirme
sırasında hastaların tüm klinik verileri ile kontrastlı BT görüntüleri mevcuttu. Tüm
PET/BT raporlarında, primer tümörün ve tutulum bildirilen bölgelerin SUDmax değerleri
mevcuttu.
Mediastinal lenf nodu metastazını değerlendirmede, mediastinal arka plandaki
kan havuzundan daha fazla FDG tutulumu gösteren bölgeler ve SUDmax 2.5 in üzerinde
olan bölgeler mediastinal metastaz açısından anlamlı olarak kabul edildi [29,59].
Mediastinal lenf nodları Mountain ve Dresler’ in bölgesel lenf nodu sınıflandırmasına
göre değerlendirildi [3].
32
5.4. Mediastinal lenf nodu evrelemesi
Standart servikal mediastinoskopi, tüm hastalara, PET/BT sonucuna
bakılmaksızın yapıldı. Sol üst lob veya sol santral bölgede tümörü bulunan hastalara da
aynı insizyondan ekstended servikal mediastinoskopi uygulandı. Mediastinoskopi, genel
anestezi altında, supin pozisyonda, juguler çentiğin 2–3 cm üzerinden, yaklaşık 3–4 cm’
lik transvers cilt insizyonu sonrasında cilt, cilt altı ve strep adaleler geçilerek pretrakeal
fasyaya ulaşıldı. Fasya açılarak mediastinoskop ilerletildi. Rutin olarak 2R, 4R, 2L, 4L ve
7 numaralı istasyonlar eksplore edildi.
Ekstended servikal mediastinoskopi de aynı insizyondan, innominate arter ile
aorta arasındaki fasyanın künt diseksiyonla açılması sonrası mediastinoskopun
ilerletilmesi suretiyle aortik lenf nodu istasyonları (5 ve 6) eksplore edilerek yapıldı.
PET/BT incelemede mediastinal lenf nodu tutulumu olmayan hastalarda,
mediastinoskopi ile biyopsi alınan lenf nodlarında “Frozen Section” (F/S) inceleme
sonrası pozitiflik yoksa aynı seansta torakotomi yapıldı. PET/BT incelemede mediastinal
lenf nodu tutulumu olan hastalarda ise mediastinoskopik biyopsi sonucu negatif olanlara
ayrı seanslarda, yaklaşık bir hafta sonra torakotomi uygulandı.
Lenf nodu örnekleri deneyimli akciğer patologları tarafından incelendi. Metastaz
saptanan hastalar neoadjuvan veya adjuvan tedavi için onkoloji kliniğine yönlendirildiler.
Mediastinoskopide lenf nodu metastazı saptanmayan hastalara torakotomi yapıldı.
Torakotomi uygulanan tüm hastalara cerrahi rezeksiyon ve sistematik lenf nodu
diseksiyonu yapıldı [60]. Torakotomideki patolojik bulgular altın standart olarak kabul
edildi.
33
Hastalar taburcu edildikten sonra, hastanın tüm dokümanları, PET/BT ve
patolojik bulguları tekrar gözden geçirildi. Operasyon bulguları ile radyolojik veriler
karşılaştırıldı.
5.5. İstatiksel Analiz
Bu çalışmada 2R, 2L, 4R, 4L, 5, 6, 7, 8 ve 9 nolu tüm mediastinal lenf nodu
istasyonları incelendi. Mediastinal lenf nodlarının PET/BT sonuçları ile mediastinoskopi
ve torakotomi de elde edilen patoloji sonuçları verileri oluşturdu. Veriler, “SPSS for
Windows 15.0 (Statistical Package for Social Sciences, SPSS İnc, Chicago, İllinois,
USA)” istatistik programı ile analiz edildi. Parametrelerin karşılaştırılmasında ki-kare
testi ve “Fisher’s exact” testi kullanıldı. 0,05 ten daha küçük “p” değerleri anlamlı kabul
edildi.
PET/BT ve mediastinoskopinin sensitivite, spesifisite, pozitif öngörü değeri,
negatif öngörü değeri ve doğruluk değerleri hesaplanarak, mediastinal lenf nodu
metastazını saptamadaki değeri hesaplandı (Tablo II).
Tablo II: İstatistiksel analiz
Sensitivite (Doğru Pozitif) / (Doğru Pozitif + Yalancı Negatif)
Spesifisite (Doğru Negatif) / (Doğru Negatif + Yalancı Pozitif)
Pozitif Öngörü Değeri (Doğru Pozitif) / (Doğru Pozitif +Yalancı Pozitif)
Negatif Öngörü Değeri (Doğru Negatif) / (Doğru Negatif + Yalancı Negatif)
Doğruluk (Doğru Pozitif + Doğru Negatif) / (Toplam hasta sayısı)
34
6. BULGULAR
Çalışmaya alınan 212 hastanın 199’u (%93.9) erkek, 13’u (%6.1) kadın olup, yaş
aralığı 34 ile 81 yıl (ortalama yaş 58.3 ± 9.5 yıl) arasında değişmekteydi.
Mediastinoskopi öncesi 175 hastada (%82.5) akciğer kanseri teşhisi konulmuştu. PET/BT
ile mediastinoskopi arası ortalama süre 15 ± 8.4 gündü (2–41 gün).
Tümör 140 hastada (%66) santral bölgede ve 72 hastada (%34) periferal bölgede
lokalizeydi. Tümörün yerleşim yeri, 131 hastada (%61.8) sağ hemitoraks ve 81 hastada
(%38.2) sol hemitoraks olup, 83 hastada sağ üst lob yerleşimliydi (Grafik I).
Grafik I: Tümörün lobar dağılımı
Sağ orta lob; 11; 5%
Sağ üst lob; 83; 40%
Sağ alt lob; 37; 17%
Sol üst lob; 55; 26%
Sol alt lob; 26; 12%
Sol üst lobSol alt lobSağ alt lobSağ orta lobSağ üst lob
35
Hücre tipi 117 hastada (%55.2) skuamöz hücreli karsinom, 69 hastada (%32.5)
adenokarsinom, 16 hastada (%7.5) KHDAK ve 10 hastada (%4.8) da diğer hücre tipleri
ol arak saptandı (Grafik II).
Grafik II: Hücre tipleri
117
69
16 4 3 1 1 10
20
40
60
80
100
120
Skuamöz CA Adeno CAKHDAKBüyük hücreli CAAdenoskuamöz CAKarsinosarkomİndiferansiye CAİğsi hücreli CA
36
Çalışmaya alınan tüm hastalara SSM ve sol üst lob ile santral bölgede tümörü
bulunan 52 hastaya da eşzamanlı ESM uygulandı. Operasyonların dağılımına
baktığımızda; 98 hastaya (%46.2) lobektomi, 11 hastaya (%5.2) sleeve lobektomi, 48
hastaya (%22.6) pnömonektomi, 5 hastaya (%2.4) sağ sleeve pnömonektomi yapıldı.
Mediastinoskopide mediastinal lenf nodu tutulumu saptanan 50 hastaya (%23.6) ileri
cerrahi girişim uygulanmadı (Grafik III).
Grafik III: Operasyonların dağılımı
98
11
48
5
50
0
20
40
60
80
100Lobektomi
Sleeve L.
Pnömonektomi
Sleeve P.
Mediastinoskopi(N2+)
Torakotomi uygulanan 162 hastanın 155’inde (%95.7) komplet rezeksiyon
gerçekleştirildi. İnkomplet rezeksiyon uygulanan 7 hastanın 4’ünde makroskopik (R2),
3’ünde ise mikroskopik (R1) invazyon saptandı. R2 nedenleri 2 hastada vertebra
invazyonu ve 2 hastada göğüs duvarı invazyonu olarak saptandı. R1 nedenleri ise birer
hasta ile mikroskopik pulmoner arter, bronş ve perikard invazyonuydu.
37
Bu çalışmadaki hastaların patolojik evrelemesi tablo III’ te görülmektedir.
Tablo III: Patolojik evreleme
Evre N N TNM sınıflaması
IA 23; %10.9 23 T1N0M0
IB 56; %26.4 56 T2N0M0
IIA 3; %1.4 3 T1N1M0
IIB 49; %23.1 20 29
T2N1M0 T3N0M0
IIIA 60; %28.3 10 4 36 10
T3N1M0 T1N2M0 T2N2M0 T3N2M0
IIIB 21; %9.9 5 2 3 -- 8 2 1
T4N0M0 T4N1M0 T4N2M0 T1N3M0 T2N3M0 T3N3M0 T4N3M0
38
Çalışmaya alınan 212 hastanın PET/BT incelemesinde 60 hastada gerçek pozitif,
45 hastada yalancı pozitif, 103 hastada gerçek negatif 4 hastada ise yalancı negatif sonuç
saptandı (Tablo IV).
Tablo IV: PET/BT ve patoloji sonuçlarının hasta bazlı karsılaştırılması
PET pozitif PET negatif Toplam
Mediastinal LN pozitif 60 4 64
Mediastinal LN negatif 45 103 148
Toplam 105 107 212
Bu bulgularla PET/BT’ nin mediastinal lenf nodu metastazı saptamada;
• Sensitivitesi : %93.8
• Spesifitesi : %69.6
• Pozitif öngörü değeri : %57.1
• Negatif öngörü değeri : %96.3
• Doğruluğu : %76.9 olarak hesaplandı.
105 hastada (%49.5) PET/BT’ de mediastinal lenf nodu pozitifliği izlendi. Bu
grupta, 60 hastada (%57.1) mediastinal lenf nodu pozitifliği saptanırken, kalan 45 hastada
(%42.9) yalancı pozitiflik saptandı.
39
PET/BT incelemede mediastinal lenf nodu tutulumu olmayan KHDAK
hastalarında gizli N2 hastalık insidansı %3.7 (4/107) olarak bulundu. PET/BT negatif 107
hastanın özellikleri ve yapılan istatiksel analiz Tablo V’ te verilmiştir.
Tablo V: Gizli N2 hastalıkla ilişkili faktörlerin analizi
Değişken Patolojik N2 (n = 4)
Patolojik N0/N1 (n = 103)
P değeri
Cinsiyet Erkek Kadın
4 (%100) 0
98 (%96) 5 (%4)
> 0.05
Hücre tipi Skuamöz Adenokarsinom Diğer
3 (%75) 1 (%25) 0
60 (%58) 35 (%34) 8 (%8)
> 0.05
Hemitoraks Sağ Sol
4 (%100) 0
64 (%62) 39 (%38)
> 0.05
Lokalizasyon Santral Periferik
2 (%50) 2 (%50)
65 (%63) 38 (%37)
> 0.05
Lobar dağılım Sağ üst lob Sağ orta lob Sağ alt lob Sol üst lob Sol alt lob
4 (%100) 0 0 0 0
38 (%37) 4 (%4) 22 (%21) 29 (%28) 10 (%10)
0.02* > 0.05
Tümör çapı ≤3 cm >3 cm
1 (%25) 3 (%75)
34 (%33) 69 (%67)
> 0.05
BT de büyük N2 Evet Hayır
0 4 (%100)
11 (%11) 92 (%89)
> 0.05
PET pozitif N1 Evet Hayır
1 (%25) 3 (%75)
30 (%29) 73 (%71)
> 0.05
#SUDmax tümör ≤15 >15
4 (%100) 0
54 (%52) 49 (%48)
> 0.05
# Bu gruptaki hastaların primer tümör ortalama SUDmax değeri: 14.5 ± 6.9
Yapılan univariat analiz sonucu sağ üst lob yerleşimli tümörlerde (p = 0.02) gizli
N2 hastalık insidansı istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek bulundu. Santral
40
lokalizasyonlu tümörlerde ve PET/BT incelemede N1 lenf nodu tutulumu olan hastalarda
ise istatistiksel olarak anlamlı fark bulunamadı (p > 0.05).
PET/BT sonuçları ile patoloji sonuçlarının lenf nodlarına göre yapılan
karsılaştırılmasında, PET/BT’ nin 132 hastayı doğru evrelediği, 66 hastayı düşük
evrelediği, 14 hastayı ise yüksek evrelediği saptandı (Tablo VI).
Tablo VI: PET/BT ve patolojik olarak ‘N’ evresinin karşılaştırılması
Patoloji Toplam
N0 N1 N2 N3 N0 64 9 3 0 76
N1 15 15 1 0 31
N2 29 10 44 1 84
PET/BT
N3 5 1 6 9 21
Toplam 113 35 54 10 212
PET/BT’ nin N0 olarak evrelediği 76 hastanın 3’ünde, N1 olarak evrelediği 31
hastanın 1’inde, N2 ve N3 olarak evrelediği 105 hastanın 60’inda mediastinal lenf nodu
pozitifliği saptandı.
PET/BT’ nin N0+N1 olarak evrelediği 107 hastanın 103’ünü (%96.3), N2+N3
olarak evrelediği 105 hastanın 60’ını (%57.1) doğru evrelediği saptandı. Bu iki grup
arasında yapılan istatistiksel değerlendirmede, PET/BT’ nin N0+N1 lenf nodlarını,
N2+N3 lenf nodlarına göre daha doğru evrelediği saptandı (p<0.001).
41
Histopatolojik olarak mediastinal lenf nodu pozitifliği saptanan 64 hastada
metastaz; 50 hastada SSM ve/veya ESM de, 14 hastada ise torakotomide saptandı. Bu 14
hastadan 7’sinde süperior mediastinal, 2’sinde aortik ve 5’inde inferior mediastinal lenf
nodu istasyonlarında pozitiflik saptandı. Sol ana bronş yerleşimli tümörü bulunan bir
hastada paraözofageal bölgede (8 numara) lenf nodu invazyonu saptanmasına rağmen, bu
lenf nodunun SSM ve ESM ile ulaşılabilen lokalizasyonda olmaması nedeni ile
mediastinoskopinin etkinliği üzerine etkisi olmadığından, istatiksel değerlendirmede yer
almamıştır (Tablo VII).
Tablo VII: Mediastinoskopi sonuçlarının değerlendirilmesi
Mediastinoskopi
pozitif
Mediastinoskopi
negatif
Toplam
Mediastinal LN Pozitif 50 13 63
Mediastinal LN Negatif - 149 149
Toplam
50 162 212
Bu bulgularla mediastinoskopi’nin mediastinal lenf nodu metastazı saptamada;
• Sensitivitesi : %79.4
• Spesifitesi : %100
• Negatif öngörü değeri : %92
• Doğruluğu : %93.9 olarak hesaplandı.
42
PET/BT incelemenin yalancı negatif sonuç verdiği 4 hastanın, 2’sinde N2
pozitifliği mediastinoskopi ile 2’sinde ise torakotomi ile saptanmıştı. Torakotomide N2
pozitifliği saptanan hastaların değerlendirilmesi Tablo VIII’ de verilmiştir.
Tablo VIII: Torakotomide pozitiflik saptanan hastalar (n = 14)
No Lokalizasyon PET/BT (+) LN Mediastinoskopi Torakotomi (+) LN
1 Sağ üst lob 2R 2R,4R,4L,7 2R 10R 2 Sağ üst lob --- 10R 2R,2L,4R,4L,7 4R 3 Sağ üst lob 4R,7 10R 2R,4R,7 4R 10R 4 Sağ ana bronş 4R 4R,7 2R,4R 10R 5 Sol ana bronş 7 2L,7,5,6 7 10L 6 Sol ana bronş 7,8 10L 2R,4R,4L,7,5 8 7 Sağ üst lob 4R 10R 2R,4R,7 4R 10R 8 Sol üst lob 5 4R,7,5,6 5 9 Sağ ana bronş 4R 10R 2R,2L,4R,7 4R 10R 10 Sol üst lob 5 4R,7,5,6 5 10L 11 Sağ üst lob 4R,7 10R 2R,4R,4L,7 4R 10R 12 Sol alt lob 5,7 10L 4R,4L,7 7 10L 13 Sağ ana bronş 2R 2R,4R,7 7 10R 14 Sağ üst lob --- --- 2R,4R,7 7
43
Toplam 972 mediastinal lenf nodu PET/BT ve patolojik olarak incelendi. Bu lenf
nodu istasyonlarından 829’u SSM ve ESM ile örneklendi (ortalama 3.9 istasyon/hasta).
Diğer 143 istasyon ise torakotomideki lenf nodu diseksiyonu sırasında ilave olarak
örneklenmişti. Bu 143 istasyondan 93’u SSM ve ESM ile ulaşılamayan 8 ve 9 numaralı
istasyonlardı.
PET/BT ve patoloji sonuçlarının karşılaştırılması sonucu, incelenen 972
istasyonda, 98 gerçek pozitif, 100 yalancı pozitif, 754 gerçek negatif ve 20 yalancı
negatif sonuç saptandı (Tablo IX).
Tablo IX: PET/BT ve mediastinal lenf nodu patoloji sonuçlarının karsılaştırılması
PET pozitif PET negatif Toplam
Metastatik lenf nodu 98 20 118
Normal lenf nodu 100 754 854
Toplam 198 774 972
PET/BT’ nin mediastinal lenf nodu metastazını saptamada; istasyon bazında
• Sensitivitesi : %83.1
• Spesifitesi : %88.3
• Pozitif öngörü değeri : %49.5
• Negatif öngörü değeri : %97.4
• Doğruluğu : %87.7 olarak hesaplandı.
44
PET/BT incelemede 45 hastada 100 mediastinal lenf nodunda yalancı pozitiflik
izlendi. Yalancı pozitiflik nedenleri lenf nodlarının patolojik incelemesi sonrasında
antrakozis (n=66), reaktif hiperplazi (n=25), fibrozis (n=6) ve granülomatöz iltihap (n=3)
olarak saptandı (Grafik IV).
Grafik IV: PET/BT yalancı pozitif lenf nodlarının histopatolojik özellikleri
Fibrozis6%
Granülomatöz iltihap
3%Reaktif Hip.25%
Antrakozis66%
Antrakozis
Reaktif Hip.
Fibrozis
Granülomatöz iltihap
45
7. TARTIŞMA
KHDAK’ de tedavi yöntemini seçmede uzak organ metastazlarından sonra en
önemli etken mediastinal lenf nodlarının durumudur. Tedavi seçenekleri arasında
palyasyon, cerrahi, adjuvan veya neoadjuvan tedavi sayılabilir. Bu nedenle tedavi öncesi
mediastinal lenf nodlarının değerlendirilmesi gerekmektedir [61].
Mediastinal lenf nodlarını değerlendirmede noninvaziv ve invaziv yöntemler
geliştirilmiştir. Akciğer kanseri ön tanılı hastalarda ilk uygulanması gereken noninvaziv
diagnostik yöntem olan toraks BT, primer tümörün evresini ve mediastinal lenf nodlarını
değerlendirmede oldukça değerlidir. BT ile lenf nodunun morfolojik yapısı
değerlendirilir. Lenf nodu kısa çapının 1 cm’ den büyük olmasının metastaz açısından
şüpheli olarak değerlendirilmesi genel olarak kabul edilen görüştür. Ancak mediastinal
lenf nodu büyüklüğüne göre yapılan evreleme yeterli doğruluğa ulaşamamaktadır.
Yapılan çalışmalarda küçük lenf nodlarında %20’ye ulaşan oranlarda metastaz
görülebileceği ve büyümüş lenf nodlarının da benign olabileceği gösterilmiştir
[14,15,22]. Toloza ve arkadaşları tarafından 2003 yılında yayınlanan meta-analizde,
toraks BT’ nin mediastinal lenf nodu evrelemesinde sensitivitesi %57, spesifisitesi %82,
negatif öngörü değeri %83 ve pozitif öngörü değeri %56 olarak saptanmıştır. Bu sonuçlar
mediastinal evreleme için toraks BT’ nin günümüzde yeterli sonuçlar vermediğini
göstermektedir [6]. Toraks BT ile ilgili yayınlanmış birçok çalışma olması ve BT’ nin
evrelemedeki yerinin belli olması nedeni ile bu çalışmada BT sonuçları verilmemiştir.
46
Tümör hücrelerini biyolojik aktivitelerinin görüntülenmesi prensibi ile tarayan
PET/BT’ nin, akciğer kanserli hastalarda 2005 yılının sonlarına doğru ülkemizdeki
Sosyal Güvenlik Kurumunun tedavi hizmetleri paketine alınması ile kullanımı giderek
artmıştır. KHDAK’ nin preoperatif evrelendirilmesinde PET/BT en üstün noninvaziv
görüntüleme yöntemi olarak durmaktadır. Uzak metastazları göstermede, T evresini
değerlendirmede ve mediastinal nodal invazyonu saptamada ki başarısı kanıtlanmıştır
[30,62]. Bu sayede hastanın doğru evrelendirilmesi yapılabilmekte ve doğru tedavi
yöntemi seçilebilmektedir.
Asemptomatik hastalarda PET/BT incelemesi sonrası saptanan şüpheli uzak
metastaz bölgelerinin ileri radyolojik ve/veya girişimsel incelemeler ile değerlendirilmesi
gerekmektedir. PET/BT’ nin konvansiyonel görüntüleme yöntemleri ile yapılan uzak
metastaz araştırmalarına göre daha üstün olduğu gösterilmiştir [63]. Bu konuda da
PET/BT’ nin yalancı pozitiflikleri olduğunu unutmamak gerekmektedir.
Primer tümörü değerlendirmede PET/BT’ nin yardımcı olduğu konulardan bir
diğeridir. Tümörün metabolik aktivitesini gösteren füzyon görüntüleri ile birlikte
değerlendirildiğinde komşu yapılara olan invazyon hakkında fikir verebilmektedir. Pauls
ve arkadaşları T evresini değerlendirmede PET/BT’ nin BT’ ye üstün olduğunu
göstermişlerdir [64].
Mediastinal lenf nodu metastazı varlığını belirlemede, PET/BT’ nin BT’ ye
üstünlüğünü gösteren birçok araştırma yayınlanmıştır [4–6]. Ancak her iki yöntemin
beraberce değerlendirilmesi evrelemenin doğruluğunu artıracaktır. PET/BT incelemede
mediastinal lenf nodu pozitifliği izlenen hastalarda kesin değerlendirme için invaziv
mediastinal evreleme yapılmalıdır. PET/BT’ nin yüksek yalancı pozitiflik oranları
47
incelemenin doğruluğunu azaltmaktadır. Bizim çalışmamızda izlenen %69.6 spesifisite
ve %57.1 PÖD, PET/BT pozitifliğinin kanıtlanması gerektiğini kuvvetle
desteklemektedir. Ülkemizden yayınlanan çalışmalarda da benzer sonuçlar
görülmektedir. Türkmen ve arkadaşlarının 2007 yılındaki 59 hastalık çalışmasında, %79
spesifisite ve %67 PÖD; Melek ve arkadaşlarının 2008 yılında yayınlanan 170 hastalık
çalışmasında da %73 spesifisite ve %55 PÖD bulunmuştur [4,65].
PET/BT incelemedeki yüksek yalancı pozitifliklerin önüne geçilebilmesi amacı
ile SUDmax değerinin artırılmasını öneren çalışmalar yayınlanmıştır. Lee ve
arkadaşlarının 2008 yılında yayınlanan 110 hasta ve 765 mediastinal lenf nodunu içeren
çalışmasında, SUDmax 5.3 için %98 spesifisite, %64 PÖD ve % 97 doğruluk tespit
etmişlerdir. Bu değerler SUDmax 2.5 ile karşılaştırıldığında istatiksel olarak anlamlı
derecede olumlu fark bulunmuştur [66]. Kliniğimizde 2009 yılında gerçekleştirdiğimiz
bir diğer çalışmada, 254 hasta ve 1010 mediastinal lenf nodu incelenmiş, istatistiksel
analiz sonrası en uygun SUDmax cut off değeri “2.8” olarak bulunmuştur [67]. Bu
sonuçlarla SUDmax değerinin artırılması günümüzde çok kabul gören bir görüş değildir.
Bununla birlikte tümör spesifik ajanlarla PET inceleme yapılarak tekniğin doğruluğunu
artırmaya yönelik çalışmalar devam etmektedir.
Ülkemiz gibi granülomatöz enfeksiyon hastalıklarının sık görüldüğü ülkelerde
PET/BT incelemede mediastinal lenf nodu pozitifliği oranlarının yüksek olması
beklenmelidir. Bu çalışmada izlenen PET/BT incelemede mediastinal lenf nodu pozitiflik
oranı %49.5 (105/212) tir. Yine ülkemizden yayınlanan diğer çalışmalardan, Melek ve
arkadaşlarının çalışmasında %59.4 (101/170), Türkmen ve arkadaşlarının çalışmasında
ise %40.7 (24/59) oranında PET/BT incelemede mediastinal lenf nodu pozitifliği
48
izlenmiştir [4,65]. Bununla birlikte granülomatöz enfeksiyon hastalıklarının daha az
görüldüğü Batı Avrupa ve Kuzey Amerika ülkelerinden yayınlanan çalışmalarda PET/BT
incelemede mediastinal lenf nodu pozitifliğinin beklenildiği gibi daha az olduğu
görülmektedir. Gonzalez-Stavrinski ve arkadaşlarının çalışmasında %32.2 (65/202), Lee
ve arkadaşlarının çalışmasında %34.1 (43/126), Al-Sarraf ve arkadaşlarının çalışmasında
%28.8 (62/215) oranında PET/BT pozitifliği izlenmiştir [59,66,68]. Bu sonuçlar ışığında
granülomatöz enfeksiyon hastalıklarının sık görüldüğü ülkemiz gibi coğrafyalarda
PET/BT incelemede mediastinal lenf nodu pozitifliği daha çok izlenmektedir. Tersi
olarak PET/BT incelemede mediastinal lenf nodu negatifliği görülme oranı azalacaktır.
PET/BT incelemede yalancı pozitifliğin nedeni, PET’ in tümör dışı nedenlerle
oluşan FDG tutulumlarını tümör metastazından ayırt edememesinden kaynaklanmaktadır.
Başta tüberküloz olmak üzere sarkoidoz, koksidioidomikoz, histoplazmoz ve pnömoniye
sekonder reaktif hiperplazi gibi benign durumlarda PET pozitif bulgu verebilmektedir
[29]. Bu oran literatürde %16-55 olarak bildirilmektedir [54,59]. Bizim çalışmamızda
PET/BT’ nin yalancı pozitiflik oranı %42.9 olarak hesaplandı. Yalancı pozitiflik 45
hastada 100 mediastinal lenf nodu istasyonunda izlendi. Yalancı pozitiflik nedenleri %66
antrakozis, %25 reaktif hiperplazi, %6 fibrozis ve %3 granülomatöz iltihap olarak
saptandı.
PET/BT incelemede mediastinal lenf nodu tutulumu olmayan hastalarda invaziv
mediastinal evrelemenin gerekliliği halen tartışmalıdır. Bununla birlikte bu hasta
grubunda bazı durumlarda preoperatif evreleme önerilmektedir. Bizim çalışmamızda
PET/BT incelemede mediastinal lenf nodu tutulumu olmayan KHDAK hastalarında gizli
N2 hastalık insidansı %3.7 (4/107) olarak bulunmuştur. Yapılan univariat analiz sonucu
49
sağ üst lob yerleşimli tümörlerde (p = 0.02) gizli N2 hastalık insidansi istatistiksel olarak
anlamlı bulundu. Gizli N2 hastalık en fazla olarak sağ alt paratrakeal lenf nodlarında
izlendi (n = 3). İki hastada subkarinal lenf nodlarında ve 1 hastada da sağ üst paratrakeal
lenf nodunda N2 tutulumu izlenmişti. Sağ üst lob tümörlerinin majör olarak sağ alt
paratrakeal lenf noduna metastaz yaptığı önceki çalışmalarda gösterilmiştir [69,70]. Al-
Sarraf ve arkadaşlarının çalışmasında da gizli N2 hastalık insidansı sağ üst lob yerleşimli
tümörlerde, ayrıca santral lokalizasyonlu tümörlerde ve PET/BT incelemede N1
pozitifliği olan hastalarda anlamlı olarak bulunmuştur [68].
Bu çalışmada gizli N2 hastalıkla ilişkili diğer faktörleri tespit etmek için yapılan
değerlendirmede cinsiyet, hücre tipi, tümörün lokalizasyonu, tümör çapı, BT de patolojik
boyutta lenf nodu izlenmesi, PET/BT de N1 lenf nodu pozitifliği ve tümörün SUDmax
değeri gibi faktörlerle ilişkili saptanamadı. Ancak literatür incelendiğinde santral
lokalizasyonlu tümörlerde, PET/BT incelemede N1 lenf nodu pozitif olan, BT de
patolojik boyutta lenf nodu olan ve tümör çapının büyük olduğu hastalarda gizli N2
hastalığı ekarte etmek için invaziv mediastinal evreleme önerilmektedir [42, 68, 71, 72].
Son yayınlanan ESTS’ nin preoperatif mediastinal evreleme rehberinde beklenildiği gibi
periferik yerleşimli tümörü bulunan ve PET/BT incelemede mediastinal lenf nodu
tutulumu olmayan hastalarda mediastinoskopinin yapılamayabileceği söylenmektedir
[46].
Akciğer kanserinde noninvaziv evreleme yöntemlerinden sonra hastalara
uygulanacak invaziv evreleme yönteminin seçimi önemlidir. TBİA, EBUS-İA ve EUS-İA
mediastinal lenf nodlarını değerlendirmede yeni teknikler olup daha az invaziv
yöntemlerdir. Bu tekniklerin spesifiteleri yüksek olmasına rağmen, negatif öngörü
50
değerleri düşüktür. Bu nedenle negatif sonuçların kesinleştirilmesi için mediastinoskopi
yapılmalıdır. İnce iğne aspirasyon biyopsilerinden pozitif sonuç alınması, N2 veya N3
hastalık tanısını koymada yeterlidir [46]. Neoadjuvan tedavi sonrası yeniden evrelemede,
endoskopik ve cerrahi tekniklerin her ikisi de kullanılabilir. İlk evrelemede endoskopik
teknikler kullanılarak N2 hastalık saptanması, neoadjuvan tedavi sonrası yapılacak
yeniden evrelemeyi kolaylaştıracaktır. Bu sayede remediastinoskopinin zorlukları
önlenebilecek ve mediastinoskopinin başarısı artacaktır. Ülkemizde halen endoskopik
tekniklerin kullanım sıklığının artırılmasına ihtiyaç bulunmaktadır.
Akciğer kanserinde rezeksiyon öncesi mediastinal lenf nodlarının durumunu
değerlendirme, mediastinoskopinin en sık endikasyonudur [73]. KHDAK’ de mediastinal
lenf nodu tutulumu cerrahi açıdan kontrendikasyon oluşturur. Bununla birlikte
neoadjuvan tedavi sonrası “down stage” gelişip, cerrahi rezeksiyon uygulanabilen tek
istasyon N2 pozitif hastalarda sağkalımın arttığı görülmüştür [74]. Bu nedenlerle
mediastinal lenf nodlarının torakotomi öncesi değerlendirilmesi gerekmektedir.
SSM ile sağ ve sol üst paratrakeal (2R - 2L), sağ ve sol alt paratrakeal (4R - 4L)
ve anterior subkarinal (7) mediastinal lenf nodlarından biyopsi alınabilmektedir.
Mediastinoskopi ile aynı zamanda lenfoma, tüberküloz veya sarkoidoz gibi mediastinal
lenf nodlarını tutan hastalıklara da tanı konulabilmektedir. Servikal mediastinoskopi ile
mediastinal kistik lezyonların tanı ve tedavisinin yapılabileceği gösterilmiştir [75]. SSM
tekniği literatürde açık şekilde tarif edilmesine rağmen operasyon, işlemi yapan kişiye
göre farklılıklar göstermektedir. Bu farklılıklar SSM’ nin doğruluğunu önemli ölçüde
etkileyebilir. ESTS çalışma grubu evreleme mediastinoskopisi yapılacak hastalarda, sağ
51
ve sol alt paratrakeal ile subkarinal lenf nodlarının mutlaka örneklenmesini, eğer varsa
üst paratrakeal lenf nodlarının da örneklenmesini önermektedir [46].
Sol üst lob tümörlerinin daha sık metastaz yaptığı aortik lenf nodu istasyonlarını
(5 – 6) değerlendirmede ESM, anterior mediastinotomi veya VATS uygulanabilir. Bu
çalışmada ESM, sol üst lob ve santral bölge yerleşimli tümörü bulunan 52 hastaya
uygulanmış, SSM ile aynı insizyondan uygulanması, operasyon süresinin kısalığı, güvenli
olması ve daha az invaziv olması nedeni ile tercih edilmiştir. ESM tekniği olarak, 1994
yılında Lopez ve arkadaşlarının tanımladığı yöntem kullanılmıştır [76]. Call ve
arkadaşlarının 2008 yılında yayınladığı ve ESM’ nin değerlendirildiği çalışmada, sol
akciğer tümörlerinin evrelemesinde, rutin ESM ile selektif ESM karşılaştırılmış, ESM’
nin BT ve PET bulguları temel alınarak seçilmiş hasta grubuna yapılmasının daha uygun
olacağı görülmüştür [77].
Çalışmamızda, SSM ve ESM ile toplam 829 lenf nodu istasyonu incelendi (ort.
3.9/hasta). İncelenen 212 hasta için SSM ve ESM de, 50 gerçek pozitif, 149 gerçek
negatif ve 13 yalancı negatif sonuç saptandı. Bu sonuçlarla mediastinoskopinin
sensitivitesi %79.4, spesifitesi %100, negatif öngörü değeri %92 ve etkinliği %93.9
olarak hesaplandı. İngilizce literatür incelendiğinde, SSM ve ESM için sensitivite ve
spesifite değerlerinin ayrı olarak verildiği görülmektedir [57,76]. Bizim çalışmamızda her
iki operasyonun da mediastinal lenf nodlarını değerlendirmek amacı ile aynı insizyondan
uygulanması nedeni ile mediastinoskopi başlığı altında değerlendirilmiş ve sonuçlar
beraber verilmiştir.
Mediastinoskopi sonucu negatif kalıp, torakotomi uygulanan 162 hastadan
14’ünde, 15 mediastinal lenf nodu istasyonunda tutulum saptandı. Torakotomide
52
pozitiflik saptanan 15 lenf nodu istasyonundan 13’ünün mediastinoskopide örneklendiği,
ancak tümör invazyonunun saptanamadığı görülmüştür. Mediastinoskopide yalancı
negatiflik nedenleri arasında, doğru lenf nodundan örnek alınamaması, alınan örneğin
yeterli olmaması ve F/S incelemede patolojik değerlendirme yetersizliği sayılabilir.
Torakotomide N2 pozitifliği saptanan 14 hastadan, sadece birinde F/S inceleme
yapılmıştı. Beşinci istasyon pozitifliği izlenen iki hastanın da rutin ESM uygulamaya
başladığımız ilk yılda olması nedeniyle, ESM’ nin öğrenme döneminde yapılmış hata
olarak değerlendirilmiştir. Dört hastada izlenen 7. istasyon pozitifliği, mediastinoskopi ile
anterior subkarinal bölgeye ulaşılabilmesi, posterior subkarinal bölgeden örnekleme
yapılamaması nedeniyle meydana geldiği düşünülmüş, bu hastalardan ikisinin
postoperatif patoloji sonucunda lenf bezinde kapsül içi invazyon saptanmıştır.
Kalan 8 N2 pozitif hastanın 6’sında sağ alt paratrakeal bölgede N2 hastalık
saptanmıştır. Bu hastaların büyük çoğunluğunda postoperatif hiler lenf nodu invazyonu
da saptanmıştır. Aynı zamanda PET/BT incelemede de N1 pozitifliği bu grupta yüksek
olarak bulunmuştur. Sağ hemitoraksta, 4R ve 10R istasyonlarının çok yakın olması
nedeni ile hiler bölgeden komşuluk yoluyla yayılım daha kolay olmaktadır. PET/BT’ nin
yüksek yalancı pozitif olduğu bir coğrafyada bulunmamıza rağmen, PET/BT incelemede
4R ve 10R pozitifliğinin beraber olduğu hastalarda sağ alt paratrakeal lenf bezi
istasyonundan daha fazla sayıda örnek alınması, mümkünse videomediastinoskopik
yöntemle total lenfadenoktomi yapılması mediastinoskopinin yalancı negatifliklerini daha
da düşüreceği kanısındayız. Literatürde mediastinoskopide %5-6 arasında yalancı
negatiflik bildirilmektedir [57,59]. Bizim çalışmamızda izlenen yalancı negatiflik oranı
%6.1 (13/212) olarak bulunmuş ve literatürle uyumlu olarak değerlendirilmiştir. Bu
53
çalışmadaki hastalarla ilgili sağkalım verileri bulunmamakla birlikte, literatürde
torakotomide sınırlı N2 hastalık saptanan mediastinoskopi yalancı negatif hastaların
sağkalımının, mediastinoskopi pozitiflere göre daha iyi olduğunu belirten çalışmalar
mevcuttur [78].
Sonuç olarak, KHDAK’ nin preoperatif evrelemesinde, BT ve PET/BT bulguları
beraber değerlendirilmelidir. PET/BT incelemede mediastinal lenf nodu pozitifliği
izlenen hastalarda kesin değerlendirme için invaziv mediastinal evreleme yapılmalıdır.
Granülomatöz enfeksiyon hastalıklarının sık görüldüğü ülkemizde PET/BT incelemede
mediastinal lenf nodu pozitifliği Batı Avrupa ve Kuzey Amerika’ya göre daha çok
izlenmektedir. Bu durum PET/BT incelemede mediastinal lenf nodu negatifliği görülme
oranını azalacaktır. PET/BT ile yapılan incelemede mediastinal lenf nodu tutulumu
olmayan hastalara rutin invaziv evrelemeden ziyade, seçilmiş hasta grubuna (örn: sağ üst
lob yerleşimli tümörü bulunan hastalara) invaziv mediastinal evreleme yapılması
hastaların daha doğru bicimde evrelendirilmesine yardımcı olacaktır. Mediastinoskopi
halen mediastinal lenf nodlarının değerlendirilmesinde altın standart bir yöntem olup,
deneyimli ellerde güvenle uygulanabilmektedir. Endoskopik yöntemlerin kullanımının
yaygınlaşması ile mediastinoskopinin kullanım sıklığının azalmasına rağmen ileride de
mediastinal lenf nodlarını değerlendirmedeki önemini koruyacağını düşünmekteyiz.
54
8. ÖZET
Amaç: Küçük hücreli dışı akciğer kanserinde (KHDAK) tedavi yöntemini seçmede uzak
organ metastazlarından sonra en önemli etken mediastinal lenf nodlarının durumudur. Bu
amaçla kullanılan noninvaziv evreleme yöntemlerinden PET/BT’ nin, invaziv mediastinal
evrelemenin yerini alabileceği ve mediastinoskopi kullanımını azaltabileceği ileri
sürülmektedir. Bu çalışmada, kliniğimizde KHDAK tanısı ile opere olmuş hastalarda,
PET/BT bulguları ile mediastinoskopi ve torakotomide elde edilen histopatolojik
sonuçlar karşılaştırılarak, PET/BT’ nin lenf nodu metastazını göstermedeki etkinliği
araştırıldı.
Materyal ve Metod: Eylül 2005 -- Mart 2008 tarihleri arasında, KHDAK tanısı veya
öntanısı olan, ardışık 261 hasta değerlendirildi. Kırk dokuz hasta çeşitli nedenlerle
çalışma dışı bırakıldı. Tüm hastalara PET/BT ve standart servikal mediastinoskopi
yapıldı. Sol üst lob tümörü bulunan hastalara da ekstended servikal mediastinoskopi
uygulandı. Mediastinoskopide lenf nodu metastazı saptanmayan hastalara torakotomi ile
cerrahi rezeksiyon ve sistematik lenf nodu diseksiyonu yapıldı. Mediastinal lenf
nodlarının patoloji sonuçları ile PET/BT sonuçları karşılaştırıldı.
Bulgular: Çalışmaya alınan 212 hastanın 199’u (%93.9) erkek, 13’u (%6.1) kadın olup,
yaş aralığı 34 ile 81 yıl (ortalama yaş 58.3 ± 9.5 yıl) arasında değişmekteydi. PET/BT
incelemesinde 60 hastada gerçek pozitif, 45 hastada yalancı pozitif, 103 hastada gerçek
negatif 4 hastada ise yalancı negatif sonuç saptandı. PET/BT için sensitivite, spesifisite,
pozitif ve negatif öngörü değeri ve doğruluk sırasıyla %93.8, %69.6, %57.1, %96.3 ve
%76.9 du. PET/BT incelemede mediastinal lenf nodu tutulumu olmayan KHDAK
hastalarında gizli N2 hastalık insidansı %3.7 (4/107) olarak bulundu. Yapılan univariat
55
analiz sonucu sağ üst lob yerleşimli tümörlerde (p = 0.02) gizli N2 hastalık insidansı
istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek bulundu. Toplam 972 mediastinal lenf nodu
PET/BT ve patolojik olarak incelendi. Bu lenf nodu istasyonlarından 829’u SSM ve ESM
ile örneklendi (ortalama 3.9 istasyon/hasta). Mediastinoskopide 50 hastada gerçek pozitif,
149 hastada gerçek negatif ve 13 hastada yalancı negatif sonuç saptandı. Mediastinoskopi
için sensitivite, spesifisite, negatif öngörü değeri ve doğruluk sırasıyla %79.4, %100,
%92 ve %93.9 du.
Sonuç: PET/BT incelemede mediastinal lenf nodu pozitifliği izlenen hastalarda kesin
değerlendirme için invaziv mediastinal evreleme yapılmalıdır. PET/BT ile yapılan
incelemede mediastinal lenf nodu tutulumu olmayan hastalara rutin invaziv evrelemeden
ziyade, sağ üst lob yerleşimli tümörü bulunan hastalara mediastinoskopi yapılmasını
öneriyoruz. Endoskopik yöntemlerin kullanımının yaygınlaşması ile mediastinoskopinin
kullanım sıklığının azalmasına rağmen ileride de mediastinal lenf nodlarını
değerlendirmedeki önemini koruyacağını düşünmekteyiz.
56
10. KAYNAKLAR
1. Jemal A, Thomas A, Murray T, Thun M. Cancer statistics 2002. CA Cancer J
Clin. 2002;52:23-47.
2. Şengelen M. Türkiye'de Kanser İstatistikleri. Hacettepe Üniversitesi Sağlık
Bilimleri Enstitüsü, Kanser Epidemiyolojisi Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2002.
3. Mountain CF, Dresler CM. Regional lymph node classification for lung cancer
staging. Chest. 1997;111:1718-23.
4. Turkmen C, Sonmezoglu K, Toker A, Yilmazbayhan D, Dilege S, Halac M,
Erelel M, Ece T, Mudun A. The additional value of FDG PET imaging for
distinguishing N0 or N1 from N2 stage in preoperative staging of non-small cell
lung cancer in region where the prevalence of inflammatory lung disease is high.
Clin Nucl Med. 2007;32:607-12.
5. Al-Sarraf N, Gately K, Lucey J, Wilson L, McGovern E, Young V. Lymph node
staging by means of positron emission tomography is less accurate in non-small
cell lung cancer patients with enlarged lymph nodes: analysis of 1145 lymph
nodes. Lung Cancer. 2008;60:62-8.
6. Tolaza EM, Harpole L, McCrory DC. Noninvasive staging of non-small cell lung
cancer: a review of the current evidence. Chest. 2003;123:137-46.
7. Kernstine KH, McLaughlin KA, Menda Y, Rossi NP, Kahn DJ, Bushnell DL,
Graham MM, Brown CK, Madsen MT. Can FDG-PET reduce the need for
mediastinoscopy in potentially resectable nonsmall cell lung cancer? Ann Thorac
Surg. 2002;73:394-402.
57
8. Tanoue LT, Matthay RA. Epidemiology and Carcinogenesis in: Shields TW,
LoCicero J, Ronald BP, Rusch VW. General Thoracic Surgery. 6th edition.
Philadelphia: Lippincott Williams & Wilkins, 2005;Chapter 98,1425-41.
9. Kanser bildirimlerinin değerlendirilmesi 1993-1994. TC Sağlık Bakanlığı Kanser
Savaş Daire Başkanlığı, Yayın No:582, Ankara 1997:54-66.
10. Fırat D, Çelik I: Cancer Statistics in Turkey and in the World (1993-1995)
Turkish association for the cancer research and control. Ankara 1998:25-41.
11. Mountain CF. Revisions in the International System for Staging Lung Cancer.
Chest. 1997;111:1710-7.
12. International Union Against Cancer. TNM classification of malignant tumors. 5th
ed. New York: Willey-Liss; 1997:93-7.
13. Maddaus M. and Ginsberg RJ. Lung cancer diagnosis and staging in Thoracic
surgery, Churchill Livingstone Inc.ed. F.G.Pearson; 27: 677-82.
14. Carolyn ER, Silvestri GA. Diagnosis and staging of lung cancer in: Shields TW,
LoCicero J, Ronald BP, Rusch VW. General Thoracic Surgery. 6th edition.
Philadelphia: Lippincott Williams & Wilkins, 2005;Chapter 105,1534-47.
15. Işıtmangil T, Balkanlı K. Akciğer kanserinin evrelendirilmesi. In: Yüksel M,
Kalaycı G, editörler. Göğüs cerrahisi İstanbul: Bilmedya grup, 2001:161-202.
16. Goldstraw P, Mannam GC, Kaplan DK, Michail P. Surgical management of non-
small-cell lung cancer with ipsilateral mediastinal node metastasis (N2 disease). J
Thorac Cardiovasc Surg. 1994;107:19-27.
58
17. Ronald BP, LoCicero J, Daly BDT. Lung Cancer: Surgical Treatment of Non-
Small Cell Lung Cancer. in: Shields TW, LoCicero J, Ronald BP, Rusch VW.
General Thoracic Surgery. 6 th edition. Philadelphia: Lippincott Williams &
Wilkins, 2005;Chapter 106,1548-87.
18. Naruke T. The spread of lung cancer and it’s relevance to surgery. J Jpn Surg.
1967;68:1607-21.
19. Naruke T, Suemasu K, Ishikawa S. Surgical treatment for lung cancer with
metastasis to mediastinal lymph nodes. J Thoracic Cardiovasc Surg. 1976;71:279-
85.
20. Naruke T, Suemasu K, Ishikawa S. Lymph node mapping and curability at
various levels of metastasis in resected lung cancer. J Thorac Cardiovasc Surg.
1978;76:832-39.
21. Naidich DP, Müller NL, Zerhouni EA ve ark. Computed tomography and
magnetic resonance of thorac. 3rd edition. Philedelphia: Lipincott
Williams&Wilkins;1999:p.343-80.
22. De Leyn P, Vansteenkiste J, Cuypers P, Van Raemdonck D, Coosemans W,
Verschakelen J, Lerut T. Role of cervical mediastinoscopy in staging of non-small
cell lung cancer without enlarged mediastinal lymph nodes on CT scan. Eur J
Cardiothorac Surg. 1997;12:706-12.
23. Kameda K, Adachi S, Kono M. Detection of T-factor in lung cancer using
magnetic resonance imaging and computed tomograpy. J Thorac Imaging.
1988;3:73-80.
59
24. Batra P, Brown K, Steckel RJ, Collins JD, Ovenfors CO, Aberle D. MR imaging
of the thorax: a comparison of axial, coronal, and sagittal imaging planes. J
Comput Assist Tomogr. 1988;12:75-81.
25. Musset D, Grenier P, Carette MF, Frija G, Hauuy MP, Desbleds MT, Girard P,
Bigot JM, Lallemand D. Primary lung cancer staging: prospective comparative
study of MR imaging with CT. Radiology. 1986;160:607-11.
26. Webb WR, Gatsonis C, Zerhouni EA, Heelan RT, Glazer GM, Francis IR,
McNeil BJ. CT and MR imaging in staging non-small cell lung carcinoma: report
of the Radiologic Diagnostic Oncology Group. Radiology. 1991;178:705-13.
27. Patterson GA, Ginsberg RJ, Poon OY, Cooper JD, Goldberg M, Jones D, Pearson
FG, Todd TR, Waters P, Bull S. A prospective evolution of magnetic resonance
imaging, computed tomography, and mediastinoscopy in the preoperative
assessment of mediastinal node status in bronchogenic carcinoma. J Thorac
Cardiovasc Surg. 1987;94:679-84.
28. Sönmezoğlu K. Akciğer Kanserlerinde PET. In: Yüksel M, Kalaycı G, editörler.
Göğüs Cerrahisi İstanbul: Bilmedya grup, 2001:291–306.
29. Sönmezoğlu K. Akciğer kanserlerinde FDG-PET uygulamaları. Tüberküloz ve
Toraks Dergisi. 2005;53:94-112.
30. Lardinois D, Weder W, Hany TF, Kamel EM, Korom S, Seifert B, von Schulthess
GK, Steinert HC. Staging of non-small-cell lung cancer with integrated positron-
emission tomography and computed tomography. N Engl J Med. 2003;348:2500-7.
31. Lowe VJ, Naunheim KS. Positron emission tomography in lung cancer. Ann
Thorac Surg. 1998;65:1821-9.
60
32. Lowe VJ, Fletcher JW, Gobar L, Lawson M, Kirshner P, Valk P, Karis J, Hubner
K, Delbeke D, Heiberg EV, Patz EF, Coleman RE. Prospective investigation of
positron emission tomography in lung nodules. J Clin Oncol. 1998;16:1075-84.
33. Gupta NC, Tamim WJ, Graeber GG, Bishop HA, Hobbs GR. Mediastinal lymph
node sampling following positron emission tomography with fluorodeoxyglucose
imaging in lung cancer staging. Chest. 2001; 120:521-7.
34. Gupta NC, Graeber GM, Bishop HA. Comparative efficacy of positron emission
tomography with fluorodeoxyglucose in evaluation of small (<1 cm), intermediate
(1 to 3 cm), and large (>3 cm) lymph node lesions. Chest. 2000;117:773-8.
35. Kalff V, Hicks RJ, MacManus MP, Binns DS, McKenzie AF, Ware RE, Hogg A,
Ball DL. Clinical impact of (18)F fluorodeoxyglucose positron emission
tomography in patients with non-small-cell lung cancer: a prospective study. J
Clin Oncol. 2001;19:111-8.
36. Pieterman RM, van Putten JW, Meuzelaar JJ, Mooyaart EL, Vaalburg W, Koëter
GH, Fidler V, Pruim J, Groen HJ. Preoperative staging of non-small-cell lung
cancer with positron-emission tomography. N Engl J Med. 2000;343:254-61.
37. Akhurst T, Downey RJ, Ginsberg MS, Gonen M, Bains M, Korst R, Ginsberg RJ,
Rusch VW, Larson SM. An initial experience with FDG-PET in the imaging of
residual disease after induction therapy for lung cancer. Ann Thorac Surg.
2002;73:259-66.
38. Patz EF Jr, Lowe VJ, Hoffman JM, Paine SS, Harris LK, Goodman PC. Persistent
or recurrent bronchogenic carcinoma: detection with PET and 2-[F-18]-2-deoxy-
D-glucose. Radiology. 1994;191:379-82.
61
39. Birim O, Kappetein AP, Stijnen T, Bogers AJ. Meta-analysis of positron emission
tomographic and computed tomographic imaging in detecting mediastinal lymph
node metastases in nonsmall cell lung cancer. Ann Thorac Surg. 2005;79:375-82.
40. Vansteenkiste JF, Stroobants SG, De Leyn PR, Dupont PJ, Verschakelen JA,
Nackaerts KL, Mortelmans LA. Mediastinal lymph node staging with FDG-PET
scan in patients with operable non-small cell lung cancer: a prospective analysis
of 50 cases. Leuven Lung Cancer Group. Chest. 1997;112:1480-6.
41. Gupta NC, Rogers JS, Graeber GM, Gregory JL, Waheed U, Mullet D, Atkins M.
Clinical role of F-18 fluorodeoxyglucose positron emission tomography imaging
in patients with lung cancer and suspected malignant pleural effusion. Chest.
2002;122:1918-24.
42. Verhagen AF, Bootsma GP, Tjan-Heijnen VC, van der Wilt GJ, Cox AL,
Brouwer MH, Corstens FH, Oywn WJ. FDG-PET in staging lung cancer: how
does it change the algorithm? Lung cancer. 2004;44:175-81.
43. Warren HW, Faber LP. Bronchoscopic Evaluation of the lungs and
tracheobronchial Tree in: Shields TW, LoCicero J, Ronald BP, Rusch VW.
General Thoracic Surgery.6 th edition. Philadelphia: Lippincott Williams &
Wilkins, 2005;Chapter 16,284-298.
44. Schenk DA, Bower JH, Bryan CL, Currie RB, Spence TH, Duncan CA, Myers
DL, Sullivan WT. Transbronchial needle aspiration staging of bronchogenic
carcinoma. Am Rew Respir Dis. 1986;134:146-8.
62
45. Annema JT, Verteegh MI, Veselic M, Voigt P, Rabe KF. Endoscopic ultrasound-
guided fine-needle aspiration in the diagnosis and staging of lung cancer and its
impact on surgical staging. J Clin Oncol. 2005;23:8357-61.
46. De Leyn P, Lardinois D, Van Schil PE, Rami-Porta R, Passlick B, Zielinski M,
Waller DA, Lerut T, Weder W. ESTS guidelines for preoperative lymph node
staging for non-small cell lung cancer. Eur J Cardiothorac Surg. 2007;32:1-8.
47. Akamatsu H, Terashima M, Koike T, Takizawa T, Kurita Y. Staging of primary
lung cancer by computed tomography-guided percutaneous needle cytology of
mediastinal lymph nodes. Ann Thorac Surg. 1996;62:352-5.
48. Zwischenberger JB, Savage C, Alpard SK, Anderson CM, Marroguin S,
Goodacre BW. Mediastinal transthoracic needle and core lymph node biopsy:
should it replace mediastinoscopy? Chest. 2002;121:1165-70.
49. Daniels AJ. A method of biopsy useful in diagnosing certain intrathoracic disease.
Dis Chest. 1949;16:360-4.
50. Carlens E. Mediastinoscopy: a method for inspection and tissue biopsy in the
superior mediastinum. Dis Chest. 1959;36:343-52.
51. Kirschner P. Extended mediastinoscopy. In Jepsson O, Rubeck-Soransen H, eds.
Mediastinoscopy. Odense, Denmark. Odense University Press 1971:131.
52. Ginsberg RJ, Rice TW, Golgberg M, Waters PF, Schmocker BJ. Extended
cervical mediastinoscopy. A single staging procedure for bronchogenic carcinoma
of the left upper lobe. J Thorac Cardiovasc Surg. 1987;94:673-8.
63
53. Demirhan R, Küçük HF, Sancaklı İ, Özdemir N, Özyurt Y, Bilgin S, Kurt N,
Gülmen M. Servikal mediastinoskopi uygulanan 36 olgunun değerlendirilmesi.
Tukish J Thorac Cardiovasc Surg. 2003;11:178-80.
54. Toloza EM, Harpole L, Detterbeck F, McCrory DC. Invasive staging of non-small
cell lung cancer: a review of the current evidence. Chest. 2003;123:157-66.
55. Hürtgen M, Friedel G, Tomes H, Fritz P. Radical video-assisted mediastinoscopic
lymphadenectomy (VAMLA)-technique and first results. Eur J Cardiothorac
Surg. 2002;21:348-51.
56. Kuzdzal J, Zielinski M, Papla B, Szlubowski A, Hauer L, Nabialek T, Sosnicki
W, Pankowski J. Transcervical extended mediastinal lymphadenectomy--the new
operative technique and early results in lung cancer staging. Eur J Cardiothorac
Surg. 2005;27:384-90.
57. Lemaire A, Nikolic I, Petersen T, Haney JC, Toloza EM, Harpole DH Jr,
D’Amico TA, Burfeind WR. Nine-year single center experience with cervical
mediastinoscopy: complications and false negative rate. Ann Thorac Surg.
2006;82:1185-90.
58. McNeill TM, Chamberlain JM. Diagnostic anterior mediastinotomy. Ann
Thoracic Surg. 1966;2:532-39.
59. Gonzalez-Stawinski GV, Lemaire A, Merchant F, O’Halloran E, Coleman RE,
Harpole DH, D’Amico TA. A comparative analysis of positron emission
tomography and mediastinoscopy in staging non-small cell lung cancer. J Thorac
Cardiovasc Surg. 2003;126:1900-5.
64
60. Graham AN, Chan KJ, Pastorino U, Goldstraw P. Systematic nodal dissection in
the intrathoracic staging of patients with non-small cell lung cancer. J Thorac
Cardiovasc Surg. 1999;117:246-51.
61. Graeter TP, Hellwig D, Hoffmann K, Ukena D, Kirsch CM, Schäfers HJ.
Mediastinal lymph node staging in suspected lung cancer: comparison of pozitron
emission tomography with F-18-fluorodeoxyglucose and mediastinoscopy. Ann
Thorac Surg. 2003;75:231-5.
62. Altaramirano-Ley J, Estrada-Sanchez GR, Ochoa-Carrillo FJ. Positron emission
tomography and computed tomography (PET/CT) in lung cancer. Cir Cir.
2007;75:303-11.
63. Stroobants SG, D’Hoore I, Dooms C, De Leyn PR, De Wever W, De Groot T,
Verschakelen JA, Mortelmans LA, Vansteenkiste JF. Additional value of whole-
body fluorodeoxyglucose positron emission tomography in the detection of distant
metastases of non-small-cell lung cancer. Clin Lung Cancer. 2003;4:242-7.
64. Pauls S, Buck AK, Hohl K, Halter G, Hetzel M, Blumstein NM, Mottaghy FM,
Glatting G, Krüger S, Sunder-Plassmann L, Möller P, Hombach V, Brambs HJ,
Reske SN. Improved non-invasive T-Staging in non-small cell lung cancer by
integrated 18F-FDG PET/CT. Nuklearmedizin. 2007;46:9-14.
65. Melek H, Gunluoglu MZ, Demir A, Akin H, Olcmen A, Dincer SI. Role of
positron emission tomography in mediastinal lymphatic staging of non-small cell
lung cancer. Eur J Cardiothorac Surg. 2008;33:294-9.
65
66. Lee BE, Redwine J, Foster C, Abella E, Lown T, Lau D, Follette D.
Mediastinoscopy might not be necessary in patients with non–small cell lung
cancer with mediastinal lymph nodes having a maximum standardized uptake
value of less than 5.3. J Thorac Cardiovasc Surg. 2008;135:615-9.
67. Iskender I, Kir A, Sevim TE, Kosar A, Atasalihi A. Mediastinoscopy remains
indicated in patients with non-small cell lung cancer with mediastinal lymph
nodes having maximum standardized uptake value more than 2.8 in regions where
the incidence of inflamatory lung disease is high. 13th World Conference on Lung
Cancer, San Francisco 2009.
68. Al-Sarraf N, Aziz R, Gately K, Lucey J, Wilson L, McGovern E, Young V.
Pattern and predictors of occult mediastinal lymph node involvement in non-small
cell lung cancer patients with negative mediastinal uptake on positron emission
tomography. Eur J Cardiothorac Surg. 2008;33:104-9.
69. Naruke T, Tsuchiya R, Kondo H, Nakayama H, Asamura H. Lymph node
sampling in lung cancer: how should it be done? Eur J Cardiothorac Surg.
1999;16:17-24.
70. Kotoulas CS, Foroulis CN, Kostikas K, Konstantinou M, Kalkandi P, Dimadi M,
Bouros D, Lioulias A. Involvement of lymphatic metastatic spread in non-small
cell lung cancer accordingly to the primary cancer location. Lung Cancer.
2004;44:183-91.
71. Lee PC, Port JL, Korst RJ, Liss Y, Meherally DN, Altorki NK. Risk factors for
occult mediastinal metastases in clinical stage I non-small cell lung cancer. Ann
Thorac Surg. 2007;84:177-81.
66
72. Cerfolio RJ, Bryant AS, Eloubeidi MA. Routine mediastinoscopy and esophageal
ultrasound fine-needle aspiration in patients with non-small cell lung cancer who
are clinically N2 negative: a prospective study. Chest. 2006;130:1791-5.
73. Bocage JP, Mackenzie JW, Nosher JL. Invasive diagnostic procedures. In Shields
TW, LoCicero J, Ponn RB. General Thoracic Surgery, Vol. 1. Philadelphia:
Lippincott Williams & Wilkins, 2004:299-312.
74. Faber LP, Kittle CF, Warren WH, Bonomi PD, Taylor SG 4th, Reddy S, Lee MS.
Preoperative chemotherapy and irradiation for stage III non-small cell lung
cancer. Ann Thorac Surg. 1989;47:669-75.
75. Urschel JD, Horan TA. Mediastinoscopic treatment of mediastinal cysts. Ann
Thorac Surg. 1994;58:1698-700.
76. Lopez L, Varela A, Freixinet J, Quevedo S, Lopez Pujol J, Rodriguez de Castro F,
Salvatierra A. Extended cervical mediastinoscopy: prospective study of fifty
cases. Ann Thorac Surg. 1994;57:555-7.
77. Call S, Rami-Porta R, Serra-Mitjans M, Saumench R, Bidegain C, Iglesias M,
Gonzalez-Pont G, Belda J. Extended cervical mediastinoscopy in the staging of
bronchogenic carcinoma of the left lung. Eur J Cardiothorac Surg. 2008;34:1081-4.
78. Shields TW. The significance of ipsilateral mediastinal lymph node metastasis
(N2 disease) in non-small cell carcinoma of the lung. A commentary. J Thorac
Cardiovasc Surg. 1990;99:48-53.