9
NTV TARİH TEMMUZ 2010 42 NTV TARİH TEMMUZ 2010 43 30 seneden fazla süre “vatan haini” olarak damgalandı. Yıllarca hapiste, sonrasında vatanına hasret kaldı. Özel koleksiyon belgeleri, bilinmeyen ilk şiir kitabı, kitaplarının ilk baskıları ve yasaklı yıllarıyla Türkiye’nin şairi. ŞİİRİN ARDINDAKİ İZLER NÂZIM HİKMET     P     i    r    a    y    e     k    o     l    e     k    s     i    y    o    n    u       K    e    n    a    n     B    e    n    g     ü Nâzım Hikmet’in kendi elini çizdiği alanın içi photoshop’ta belirginleştirilmiştir.  

Nazim-yasarken Yazilan Tarih

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Nazim-yasarken Yazilan Tarih

7/27/2019 Nazim-yasarken Yazilan Tarih

http://slidepdf.com/reader/full/nazim-yasarken-yazilan-tarih 1/8

NTV TARİH TEMMUZ 201042 NTV TARİH TEMMU

30 senedenfazla süre“vatan haini”olarakdamgalandı.

Yıllarcahapiste,sonrasındavatanına hasretkaldı.Özel koleksiyonbelgeleri,bilinmeyen ilkşiir kitabı,kitaplarınınilk baskılarıve yasaklıyıllarıylaTürkiye’ninşairi.

ŞİİRİN

ARDINDAKİİZLER

NÂZIM HİKMET

Nâzım Hikmet’in kendçizdiği alanın içi photobelirginleştirilmiştir. 

Page 2: Nazim-yasarken Yazilan Tarih

7/27/2019 Nazim-yasarken Yazilan Tarih

http://slidepdf.com/reader/full/nazim-yasarken-yazilan-tarih 2/8

NTV TARİH TEMMUZ 201044 NTV TARİH TEMMU

Bir zamanlar Türkiye’de NâzımHikmet’i okumanın yasakolduğuna bugünün gençle-ri kolay kolay inanamazlar.

Öyle dönemlerden geçtik ki Nâzım’ınkitaplarını evde bulundurmak, şiirleriniokumak, şairi öven konuşmalar yapmaksuç sayılırdı. En ufak bir jurnal (ihbar)

 yüzünden evler aranır, kitaplar toplanır,insanlar tutuklanır, karakollara ya daBirinci Şube’ye (siyasi şube) gönderilir

 ve fişlenirlerdi.

Ne demekti fişlenmek? Sicilinize ko-münistlik damgası vurulur ve bu yüzdenbelki de ömür boyu başınıza gelmedikbela kalmazdı. Neler? Her şeyden öncedevlet memuru olamazdınız. Siciliniz-deki damga nedeniyle başvurunuz geriçevrilirdi. Yedek subay okuluna gittiğinizzaman günü gününe izlenir, horlanır vesonunda çavuş olarak kıtaya gönderilir-diniz. Gittiğiniz askerî birlikte de size“sakıncalı” gözüyle bakılır ve aşağıla-nırdınız. Uğur Mumcu’nun SakıncalıPiyade ’si bunun en iyi örneğidir.

Zaman zaman eviniz ya da çalış-tığınız işyeri izlenir, çevrenizde bunugörenler sizden çekinir ve ilişki kurma-

 ya korkarlardı. 6-7 Eylül Olayları’ndaolduğu gibi, bunalım dönemlerindebütün solcular suçlu sayılır, hepsi

cezaevlerine gönderilirdi. Bu yüzdengençler Nâzım’ın kitaplarını evlerindebulunduramazlar, ancak şiirleri elden eledolaşırdı. Gerginlik dönemlerinde buşiirler ya tavanaralarında ya yüklerde yaçamaşırların arasında saklanır; ya topra-ğa gömülür ya da yakılırdı.

Bu baskı ve terör dönemi ne kadarsürdü? 1938’de Nâzım’ın tutuklanma-sından sonra 1960’lı yılların ortalarınakadar yani yaklaşık 26-27 yıl.

Ama ondan önce de 1933-1934’lerde, Nâzım’ın ilk kitaplarınınbasıldığı dönemde de onları okumak

sakıncalı bir işti. Zaten kitapların baskısıne kadardı ki? Birkaç bin. Yayınevlerionun kitaplarını basmaktan korkardı.

O yıllarda 835 Satır, Sesini KaybedenŞehir, Jokond ile Si-Ya-U, Kafatası, GeceGelen Telgraf, Varan İki, Benerci Ken-dini Niçin Öldürdü?, Taranta Babu’ya

 Mektuplar  gibi kitaplar; Nâzım’ın OrhanSelim takma adıyla Akşam’da çıkan ya-zılarından seçmelerin baskıları herhaldebirkaç bini geçmiyordu. Bütün o kitaplartoplandı, Emniyet’te yakıldı ve yokoldugitti.

O yıllarda Nâzım’ın kitapları yüzün-den kimler cezaevlerinde yatmadı ki.İlk başta aklıma hikayeci Faik Bercavi,Hasan İzzettin Dinamo, A. Kadir, ŞadiAlkılıç ve Orhan Kemal geliyor. Bulistenin çok uzun olduğuna inanıyorum.

Faik Bercavi - Şairi sevmeninbedeli 3 yıl hapis

Faik Bercavi, Nâzım’la 1933-1938Yılları adlı kitabında şöyle diyor:

“Nâzım’ın şiirlerini, 835 Satır ’ı vediğerlerini ben daha lise talebesiyken ta-nıyordum. Nâzım’ın kendi sesiyle plağaalınmış “Bahri Hazer”, “Salkım Söğüt”şiirlerini hepimiz ezbere biliyorduk.Plakları kapış kapış satılmıştı. “Kafa-tası” piyesi ise 1932 yılında ErtuğrulMuhsin tarafından sahneye konularakoynanmış, fakat afişte iki gün kalabil-mişti. Nâzım’ın Rusya dönüşü yayım-

ladığı şiirlerin hepsi talebeler arasındapek tanınmış ve özel bir yer tutmuştu.Hatta son sınıfta bulunduğum lisede‘Nâzım Hikmet’i Sevenler’ diye bir deedebi grup organize edilmişti. Edebi-

 yat Fakültesi’nin ikinci sınıfındaykenaramıza giren ‘ispiyoncu’ yani muhbirbeni ihbar etti, bir şeyler uydurdu. O

 yüzden tutuklandım. O kişi mahkemedede aleyhimde tanıklık etti. Söyledikle-rinin hiçbiri doğru değildi. Bizi ‘NâzımHikmet’in adamları’ diye tutukladı-lar. Nâzım’ı hiç görmemiştik. Yalnızşiirlerini okuyorduk. Gecenin ilerlemişsaatinde sorgu hakiminin karşısınaçıkarıldım ve duruşmamın sonunda üç

 yıla mahkum oldum. Beni zindan gibiışıksız bir hücrede iki gün bıraktıktan

sonra daracık bir yere koydular. Butür hücreler, ölüme mahkum olanlarıkoydukları yerlerdi.

Nâzım’ı orada tanıdım. O vearkadaşları küçük bir ‘communauté’halinde yaşıyorlardı. Gelirin büyükbir parçasını Nâzım’ın kitaplarından ve dostlarından gelen para teşkilediyordu. Ertesi yıl Nâzım hapis-ten çıktı. Ben de 1936’da süremitamamladım.”

A. Kadir - 1938 yılındaHarp Okulu tutuklamalarıŞair ve araştırmacı A. Kadir de HarpOkulu’nda Nâzım’ın kitaplarını okuduğuiçin hapse girişini şöyle anlatıyor:

“Okulda ders kitaplarından ayrıkitaplar da okunuyordu. Bunu herkes

 yadırgıyordu. Örneğin Haydar Rıfat’ıneserleri, İspanya Kurtuluş Savaşı, Yarı

 Müstemleke Oluş Tarihi,Goethe, Gogol, Turgenyev, Ibsen... Taranta Babu’ya Mek-tuplar  ve Şeyh Bedrettin Destanı. 

1938 yılı Ocak ayının ilk haftasın-da bir gün ders ortasında sınıfın kapısı

 vurulmadan açıldı. İçeriye bir hakimsubay, bir binbaşı ve nöbetçi subayı girdi.

 Yanlarında bir iki çavuş ve onbaşı da vardı. Sınıfta sinek uçsa sesi duyulacaktı.Binbaşı başladı numaralarımızı okumaya.

 Yirmibir Harp Okulu öğrencisi tutuk-landık. Üstlerimiz, başlarımız arandı.Sonra da sorgularımız yapıldı. Savcı bana‘Hakkınızda ihbar var’ dedi. Kitap oku-

 yormuşuz. ‘Nedir bu kitaplar?’ diye sordu.Okuduğum kitapları sıraladım. ‘Bunlarlaben dünyayı öğreniyorum’ dedim. Savcı‘Öğretirim ben sana dünyayı’ dedi, ‘görür-sün yakında kaç bucak olduğunu.’

Şadi Alkılıç - Savcı: Benercdini niçin öldürdü?A. Kadir aynı olayda tutuklanan ardaşı Şadi Alkılıç’ın sorgusunu da şanlatıyor:“- Bu kitaplar senin mi?- Kendim aldım.- Benerci kendini niçin öldürdü nedemek?- Kitap adı.- Ama bu kitap Nâzım Hikmet’in- Serbest satılıyor.- Bana bak, tepemi attırma, NâzımHikmet’in kitabıyla senin ne işin v

HIFZI TOPUZ

Vatan Haini(...)Evet, vatan hainiyim,siz vatanseverseniz, sizyurtseverseniz, ben yurt

hainiyim, ben vatan hainiyiVatan çiftliklerinizse,kasalarınızın ve çekdefterlerinizin içindekilervatan,vatan, şose boylarındagebermekse açlıktan,vatan, soğukta it gibititremek ve sıtmadankıvranmaksa yazın,fabrikalarınızda al kanımıziçmekse vatan,vatan tırnaklarıysaağalarınızın,vatan, mızraklı ilmühalse,vatan, polis copuysa,

ödeneklerinizse,maaşlarınızsa vatan,vatan, Amerikan üsleri,Amerikan bombası, Amerikandonanması topuysa,vatan, kurtulmamaksa kokmuşkaranlığımızdan,ben vatan hainiyim.(...)Nâzım Hikmet

(Nâzım Hikmet’in Bütün Eserleri/SonŞiirleri-Şiirler 7, Nâzım Hikmet, YKY2002, s. 150)

    H   ı    f   z   ı    T   o   p   u   z    k   o    l   e    k   s    i   y   o   n   u

       B      u      g       ü      n ,    1

    4    E    k    i   m     1

    9    6    7

V atan şairi,

 v atan haini ilan edildi

Nâzım Hik met 1930’lu y ılların ortalarından 1960’lı y ılların 

ortalarına k adar, siyasi y asak v e sakıncanın sem bolüy dü. 

K itaplarını ok umak, bulundurmak suçtu. Bugün Meclis 

k ürsüsünden şiirleri ok unan Nâz ım, bir zamanlar gazete

manşetlerinin k ara çalma yı en sevdiği isimdi.

 Yasak lı y ılları y aşa y anlar anlatıy or...

Page 3: Nazim-yasarken Yazilan Tarih

7/27/2019 Nazim-yasarken Yazilan Tarih

http://slidepdf.com/reader/full/nazim-yasarken-yazilan-tarih 3/8

NTV TARİH TEMMUZ 201046 NTV TARİH TEMMU

Hasan İzzettin DinamoNâzım ve 4 yılHasan İzzettin Dinamo ilk şiirlerini1929’da Nâzım’a yollamış ve onun etki-siyle yaşamında yeni bir dönem başla-mıştı. Bu tarihten dört yıl sonra mahkumoldu ve bütün yaşamı türlü güçlükleriçinde geçti.

Orhan KemalBursa CezaeviOrhan Kemal, Nâzım Hikmet hayranıy-dı. 1938’de askere çağrıldı. Süresini bitir-mesine kırk gün kala, okuduğu kitaplar

nedeniyle hakkında soruşturma açıldı.Okuduğu kitaplar Nâzım’ın şiirleri, oyun-ları ve bazı Marksist yazılardı. Orhanhapse mahkum oldu. Bursa Cezaevi’ndeNâzım’la tanıştı. Bu tanışma onun

 yaşamında önemli bir dönüm noktasıydı.Nâzım’dan yazı yazmayı, Marksizminkurallarını, insanlığın koşullarını öğrendi.

Vâlâ Nureddin ve Müzehher Va-Nu,Nâzım’ı cezaevinde ziyaret ettiklerini veondan dinledikleri şiirleri başkalarına du-

 yurmaktan çekiniyorlardı. Nâzım 1950’dehapisten çıktıktan ve dışarıya kaçtıktansonra da yasaklar devam etti. Paris’e

geldiği zamanlarda bilekendisiyle görüşmek-ten korkulurdu.

Prof. Metin Kale1965 yasağıEskişehir OsmangaziÜniversitesi’ndendeğerli dostum MetinKale de şöyle diyor:

“Biz 1965’e kadar Nâzım’ın şiirle-rine ve kitaplarına ulaşamamıştık. Birgün Ankara’da büyük bir kitapçıdaydım.İki sivil polis geldi, onun kitaplarının

 yerini sordular, sonra o raflara yaklaşarakNâzım’ın ne kadar kitabı varsa toplayıpgittiler. Biz Nâzım’ı ancak o yıllardansonra okuyabildik.”

Aydemir Balkan Paris’te bile Türk polisikorkusu60’lı yıllarda Paris’te basın ateşeliği

 yapmış olan Galatasaraylı dostum yüksekmimar Aydemir Balkan da şöyle diyor:

“50’li yıllarda askerliğimi yaptıktansonra Paris’e gelmiştim. Cumhuriyet ’e ve

 Akis ’e devamlı olarak yazılar yazıyordum.Cumhuriyet  o zamanlar Nâzım Hikmetkonusunda çirkin ve yakışıksız neşriyat

 yapıyordu. Ne zaman onunla ilgili birhaber geçse “vatan haini” deniyordu. Buo kadar ters ve budalaca bir şeydi ki insanisyan ediyordu. Mesela “Vatan hainiBulgaristan’da”, “Vatan haini Romanya’da”

 yahut “Vatan haini Nâzım Hikmet’i Türk

köylüleri Varna’da dövdüler”...Galatasaray’dan hocam Nadir Nadisık sık Paris’e gelirdi. Bir gün dayanama-dım, konuyu açtım. Birkaç ay evvel kesipsakladığım Cumhuriyet  kesiğini göster-dim. ‘Bakın hocam,’ dedim, ‘gazetenizne yazıyor.’ Nadir Bey önce hiçbir tepkigöstermedi, sonra da ‘Eh, bizim yazıişleriöyle düşünüyor’ demekle yetindi. ‘Peki’dedim, ‘haberleri verelim, ama her defa-sında vatan haini demek biraz aşırı değilmi?’ Nadir Nadi dönüp gitti.

1961 Haziran’ıydı. Bir gün Abi-din Dino büroma telefon etti. NâzımHikmet’in gelecek hafta Paris’e gele-ceğini ve istediğim takdirde kendisiylegörüşebileceğimi söyledi. Gerçekten deertesi hafta kararlaştırdığımız gün akşamsaat 8’de kapım çalındı. Açtım, karşımdaNâzım vardı. Büyük şaire sevinçle vesaygıyla bakıyordum. Hemen senli benliolduk. Rahat, kasıntısız, çok candan biradamdı. Kendi eviymiş gibi hareket edi-

 yor, gülüyor, şakalar yapıyor ve kahkahalaratıyordu.

Babam asker doktordu. KendisiniBursa Cezaevi’nde ziyaret etmişti. Nâzımbunu unutmamıştı. Bana bir kitabını‘Aydemir’e, babasının oğluna,’ diye imza-

ladı.Nâzım bir ay sonra tekrar Paris’e geldi.

Globe Kitabevi’nde kitaplarını imzalaya-cakmış. Gittim, kendisini tekrar gördüm.Birkaç gün sonra yıllarca unutamayacağımbir şey oldu. İstanbul’dan iki arkadaşımgeldi. Bunlar tanınmış köşe yazarlarıydı.Hem de sol ve solculuk dendi mi man-galda kül bırakmayan şöhretlerdi. Hemenkendilerine haber verdim: ‘Koşun GlobeKitabevi’ne, Nâzım Hikmet kitaplarınıimzalıyor. Bu fırsatı kaçırmayın.’

İki gün sonra kendilerini tekrar gör-düm. Biraz sıkıntılıydılar. ‘Ne oldu,’ dedim,‘gittiniz mi?’ Biri ‘Gitmedik Aydemir’ dedi,‘çünkü orada yalnız Fransız polisi değil,herhalde Türk polisi de vardır.’ Tepem attı.‘Yahu,’ dedim, ‘ben elçilik müşaviri, devletmemuruyum, Nâzım’ı evime davet ediyo-rum, siz bağımsız gazeteciler bir kitabevin-de ona yaklaşmaya cesaret edemiyorsunuz.’

Sonra köprünün altından çok sularaktı. Nâzım’ın Moskova’daki mezarına

kimler toprak taşımadı, kimler çiçeklergötürmedi.”Bunlar Aydemir’den dinlediklerim.

Elli yıl içinde nereden nereye geldik.Bugün Büyük Millet Meclisi’nde bütünparti liderleri Nâzım’dan şiirler okuyorlar;hakkında yüze yakın kitap b asıldı, şiirleridilimizden düşmüyor, heykellerini dikiyo-ruz, oratoryolar besteleniyor...

Ne mutlu b ugünlere geldik. Yaşasınölümsüz Nâzım!

Nâzım Hikmet 1961 Mayıs’ındaDünya Barış Komitesi adına, FidelCastro’ya barış ödülü vermek üzere

Küba’ya gitti. Dönüşte Paris’e uğradı ve o

dönem UNESCO’da çalışan gazeteci-yazarHıfzı Topuz, şairin yeni yazdığı iki şiiri bandakaydetti.

1923 doğumlu Hıfzı Bey, çok sevdiğiNâzım’ın şiirleriyle çocuk yaşta tanışmış.Galatasaray Lisesi’nde sınıf kütüphane-sinde, eserleri henüz yasaklanmadığı için(1935) kitapları bulunur-muş. Hıfzı Topuz 1947’de Akşam‘da gazeteciliğe başla-mış; burada Vâlâ Nureddin’lekarşılaşmış.

Vâlâ Nureddin, evin-de yapılan toplantılardaNâzım’ın şiirlerini okur vegelenleri “aman bunu kim-seye söylemeyin” diye sıkısıkı tembih edermiş. Topuzgülümseyerek “Tabii biz bunudinlemezdik, şiirlerini kopyaederdik, elden ele dağıtırdık”

diyor.Topuz, vatani görevini biti-rip Ankara’dan İstanbul’a dön-düğü sıralarda, Nâzım Hikmethapisten çıkmış (1950). Ken-disi ise Paris’e, UNESCO’daçalışmaya gitmiş.

Paris’te, aynı zamandaNâzım Hikmet’in de yakın dostu olan AbidinDino ile görüşürmüş. “Nâzım birkaç kezParis’e gelmesine rağmen bir türlü tanışma-mız kısmet olmadı” diye hayıanan Topuz,sonunda heyecanla karşılaşmayı beklediğişairle tanışır. 1961’de Dino’nun

organize ettiği bu buluşmGermain’de, Rue Jacob’dotelde olmuş. “Otelin lobibeni bekliyordu, gayet yaşıklıydı, çok da hoş giyinmbeni gördüğü anda ayağakalkarak hemen beni kucve konuşmaya başladık” gözleri parlayarak. Buluşnın üzerine, Nâzım HikmUNESCO’yu gezdirmiş; şburadaki ünlü ressam veheykeltıraşların eserlerinediyormuş.

Nâzım, yaşadığıMoskova’dan sık sık Parigelmiş ve her geldiğinde ka Hıfzı Topuz’la da görü

“Bir keresinde de Pargeldiğinde Havana’dan ydönmüştü” diyerek, yaptıkaydının öyküsünü anlatı

puz. 1962’nin bir Pazar günü St. Deni(Paris’in banliyösü) bir siyasi toplantıygitmek üzere arabaya binmişler. Araba Avni Arbaş, Vera (Tulyakova), Hıfzı Tooğlu Kerem ve Hıfzı Topuz varmış. HıBey Nâzım Hikmet’e “sesini banda alıhaberin olsun” demiş. Özellikle bir konçilmemiş: zaten arabada gittikleri için sesinden kayıt çok uğultulu oluyormuşkaydı içine sindiremeyen Hıfzı Topuz,kayıt daha yapmak istemiş. Sonraki gNâzım’la otelinde (St. Michel-Hotel Habuluştuklarını söylüyor. Burada meşhu“Havana Röportajı” şiirinin ilk versiyonokumuş (sonradan ufak değişikler yapmış). Bunun yanısıra “Saman Sarısı” şokumuş; bir kısmında dili sürçmüş ve Topuz’dan bu bölümü silmesini rica etama Topuz “böylesi daha güzel, dahadiyerek orijinal kaydı muhafaza etmiş.

TARİHE DÜŞÜLEN KAYIT 

Hıfzı Topuz,Nâzım’ın sesininasıl banda aldı?

Moskova yıllarında Nâzım Hikmet.

Paris’te Rus lokantasındaCoq D’Or adlı Rus lokantasında, (soldanAvni Arbaş, eşi Henriette Lapouge, NâzımHikmet’in eşi Vera Tulyakova, Hıfzı Topueşi Nezihe, Nâzım Hikmet ve Hıfzı Topuz

87 yaşındaki Hıfzı Topuz, Nâzım’lı günleriayrıntılarıyla hatırlayan en önemli tanık.

    F   o    t   o    ğ   r   a    f    l   a   r    l   a    N    â   z   ı   m

     H    i    k   m   e    t ,    H   a   z   :    K   ı   y   m   e    t    C   o   ş    k   u   n ,

    C   e   m     Y

   a   y   ı   n   e   v    i

    A    k   ş   a   m ,

    2    2    H   a   z    i   r   a   n    1    9    5    1

    C   u   m    h   u   r    i   y   e    t ,    2    4    H   a   z    i   r   a   n    1    9    5    1

    H   ı    f   z   ı    T   o   p   u   z    k   o    l   e    k   s    i   y   o   n   u

48 yıllık kayıt CD’deHıfzı Topuz’un 1962’deyaptığı kayıt, oğlu Kerem

tarafından temizlenmiş.NTV Tarih’in okurlarınaCD’de hediye ettiği tarihîkaydın orijinali, Hıfzı Beytarafından Nâzım HikmetKültür ve Sanat Vakfı’nabağışlandı.

Page 4: Nazim-yasarken Yazilan Tarih

7/27/2019 Nazim-yasarken Yazilan Tarih

http://slidepdf.com/reader/full/nazim-yasarken-yazilan-tarih 4/8

NTV TARİH TEMMUZ 201048 NTV TARİH TEMMU

Nâzım Hikmet, Abidin Dino ve VeraParis sokaklarında. Yıl 1961.

Abidin Dino’nun “Yürüyüş” adlıtablosu üstüne söylenmiştir

Bu adamlar, Dino,ellerinde ışık parçaları,bu karanlıkta, Dino,bu adamlar nereye gider?Sen de, ben de, Dino,onların arasındayız,biz de, biz de, Dino,gördük açık maviyi.Nâzım Hikmet

(Nâzım Hikmet’in Bütün Eserleri/ Yeni Şiirler-Şiirler  6, Nâzım Hikmet,YKY, 2002, s. 164)

Bir Cezaevinde, TecrittekiAdamın Mektupları

Senin adınıKol saatimin kayışınatırnağımla kazıdım.Malum ya, bulunduğum yerdeNe sapı sedefli bir çakı var,(bizlere alat-ı katiaverilmez),Ne de başı bulutlarda bir

çınar.Belki avluda bir ağaç bulunuramaGökyüzünü başımın üstünde görmekBana yasak...

(Nâzım Hikmet’in Bütün Eserleri/ Yeni Şiirler - Şiirler 6,Nâzım Hikmet,YKY, 2002, s. 164)

AbidinDino’nun

NâzımHikmetçizimi.

    H   ı    f   z   ı    T   o   p

   u   z    k   o    l   e    k   s    i   y   o   n   u

İbrahim Balaban’ın“Bahar Tablosu”üstüne söylenmiştir

İşte seyreyle gözüm,hünerini Balaban’ın.İşte şafak vaktı, Mayısayındayız.İşte aydınlık:

akıllı, cesur,taze, diri, insafsız.İşte bulut:  Kaymak gibi lülelüle.(...)

(Nâzım Hikmet’in Bütün Eserleri/ YatarBursa Kalesinde- Şiirler 4, Nâzım Hikmet,YKY, 2002, s. 161)

    H   a    l   u    k    O   r   a    l    k   o    l   e    k   s    i   y   o   n   u

Balaban’ın Nâzımçiziminin orijinali.

Balaban:Anadolu’nun ressamı

Abidin Dino: Usta ressam

Piraye: Hapisteki özlem

Nâzım Hikmet kol saatinin arkasına ve kayışına karısıPiraye’nin ismini kazımıştı. Bozulan mekanizmayıçıkarmış ve çerçevenin içine resimlerini koymuştu.

Piraye koleksiyonu - Kenan B

Nâzım’ın dizelerinden

çıkan özel belgeler,

insanlar ve ob jeler

Page 5: Nazim-yasarken Yazilan Tarih

7/27/2019 Nazim-yasarken Yazilan Tarih

http://slidepdf.com/reader/full/nazim-yasarken-yazilan-tarih 5/8NTV TARİH TEMMUZ 201050 NTV TARİH TEMMU

Sen“Promete’nin çığlıklarınıkabakıyım gibi tütünpiposuna dolduran adam”Sen benim mavi gözlü kardeşim Kabil değil unutmam seni.Orhan Kemal

(Nâzım Hikmet’le Üç Buçuk Yıl , Orhan Kemal, 1965)

Orhan Kemalve NâzımHikmet BursaCezaevi’nde.Nâzım’ınağzında yineaynı pipo var.

Nâzım Hikmet’in Piraye’ye mektubundan

(...)Bir de kendi elimle Suzan içinküçücük markalı bir kutu yaptımonu da gönderirim.(...) Hasretle.Nâzım(...)

Avni’nin Atları

Bu atlar Avni’nin atlarıKuvayi Milliye atlarıkara yamçı altında ak sağrı dolguntitrer burun kanatlarıbu atlar Avni’nin atları. (...)

(Nâzım Hikmet’in Bütün Eserleri/ Yeni Şiirler - Şiirler 6, NâzımHikmet, YKY, 2002, s. 176)

    H   a    l   u    k    O   r   a    l    k   o    l   e    k   s    i   y   o   n   u

    N    â   z   ı   m     H

    i    k   m   e    t    K    ü    l    t    ü   r   v   e    S   a   n   a    t    V   a    k    f   ı

Avni Arbaş’ın1961 tarihlikarakalem NâzımHikmet çalışması.

Avni Arbaş imzalıbir Kuvayi Milliye atı.

Orhan Kemal vepipodaki Promete

Avni Arbaşve atlar

Yatar Bursa Kalesinde

Sevdalınızkomünisttir,on yıldan berihapistir,yatar Bursakalesinde.

Hapis amma,

zincirini kırmışyatar,en âlâ bir mertebeyeermiş yatar,yatar Bursakalesinde.

(Nâzım Hikmet’in Bütün Eserleri/Yatar Bursa Kalesinde- Şiirler 4,Nâzım Hikmet, YKY, 2002, s. 147)

    H   a    l   u    k    O   r   a    l    k   o    l   e    k   s    i   y   o   n   u

Nâzım Hikmet’in BursaCezaevi'nde “görüldü” damgasıbasılan 29.04.1949 tarihlimektubu.

Bursa Cezaevi

Suzan’a armağan:El emeği göz nuru

Aynalı kutuNâzım Hikmet’in BursaHapishanesi’ndeykenSuzan için yaptığıkutu ve bu kutudanbahseden mektubu.Kutunun kapağındakiaynayı Nâzım Hikmetdökmüştür, aynaüstündeki at resmide ona aittir. Yazdığımektupta Suzaniçin yaptığı kutudanbahseder.

NâzımHikmet’in “LaCosaque”marka piposu.

    P    i   r   a   y   e    k   o    l   e    k   s    i   y   o   n   u  -

    K   e   n   a   n    B   e   n   g    ü

    F   o    t   o    ğ   r   a    f    l   a   r    l   a    N    â   z   ı   m

     H    i    k   m   e    t ,    H   a   z   :    K   ı   y   m   e    t    C   o   ş    k   u   n ,

    C   e   m     Y

   a   y   ı   n   e   v    i

Page 6: Nazim-yasarken Yazilan Tarih

7/27/2019 Nazim-yasarken Yazilan Tarih

http://slidepdf.com/reader/full/nazim-yasarken-yazilan-tarih 6/8NTV TARİH TEMMUZ 201052 NTV TARİH TEMMU

Nâzım Hikmet için, lehindealeyhinde pek çok kitap

 yazılmıştır. Bu yazı onunlailgili belki bir iki yeni söz

edebilirim umuduyla yazıldı.Elimde 32 sayfalık Osmanlıca bir

kitap var; Dağların Havası. Basım tarihi1341 yani 1925. Yazarının ismi yok

fakat bu kitabı incelerken öğrendik-lerim, ilginizi çekecektir. M. SeyfettinÖzege’nin vazgeçilmez başvuru kitabı

 Eski Harflerle Basılmış Türkçe EserlerKataloğu’nda bu kitabın yazarının YusufZiya (Ortaç) olduğu yazılıdır. Sanırımkitap Akbaba Neşriyatı’ndan çıktığı

için Seyfettin Özege böyle bir sonuca varmıştır.

Bu kitapla ilgilenmemin sebebi,“Dağların Havası” şiirinin NâzımHikmet’in bütün eserleri arasında yeralmasıdır; örneğin Nâzım Hikmet,

 İlk Şiirleri , Adam Yayınları, BeşinciBasım, 1992, s. 123-144. Aynı kitap2002’de Yapı Kredi Yayınları tarafındanda basılmış ve şiir bu kitabın 125-146.

sayfalarında yer almıştır. Bir kelimedeğişikliğiyle iki baskıdaki şiir aynıdır.Her iki kitapta da şiirin sonundakikaynak aynı: “ Akbaba , 5 Mart 1341- 2Nisan 1341 (1925)”. Fakat kitap olarakbasımıyla ilgili bir not yok. Halbukibirden fazla kez basılanlar için, farklı

basım yerleri ve tarihleri, ilgili şiirlerinaltında verilmiş.

Pek çok kaynakta Nâzım Hikmet’inilk şiir kitabı olarak 1928’de Bakû’debasılan Güneşi İçenlerin Türküsü’nün adı

 verilir. Fakat Dağların Havası bu kitap-tan üç yıl önce basılmıştır.

İlk şiirini 1913’te yazdıKitabı incelemeye başlamadan, biraz

Nâzım Hikmet’in ilk şiirleri üzerin-de duralım. Nâzım Hikmet ilk şiirini1913’te, yani 12 yaşındayken

 yazdı: “Feryâd-ı Vatan”. Bazı ki-taplarda ilk şiiri olarak belirtilen

 ve evlerinin karşılarında yananbir ev için yazdığı “ Yangın”şiirinin tarihi 1914’tür. Basılanilk şiiri ise, Bahriye Mektebi’ndeedebiyat hocası olan YahyaKemal’in (Beyatlı) (o sıralardaşairin annesi Celile Hanım’aâşıktır) düzelttiği “Hâlâ Servi-lerde Ağlıyorlar mı?”dır. Bu şiir3 Teşrinievvel 1918 tarihli Yeni

 Mecmua ’da Mehmet Nâzım im-zasıyla çıkmıştır. 1920’de Celâl

Sahir’in (Erozan) Birinci Kitap, İkinci Kitap  adlarıyla yalnızcahececiler için çıkardığı dergininüçüncü, dördüncü ve altıncı-sında Nâzım Hikmet’in şiirleribasılınca adı daha bir duyuldu.

 Yine o yıl, onbeş günde bir çıkan

Ümid ve Refi Cevad’ın (Ulunay)  Alem-dar  gazetesinin edebiyat sayfalarında daşiirleri yayımlanır. 4 Eylül 1336 (1920)tarihli Alemdar’ın Edebi Nüshası’nda,gazetenin düzenlediği edebiyat mü-sabakasının şiir birincisi olan NâzımHikmet’in “Bir Dakika” adlı şiiri ya-

 yımlanır. Cenab Şahabettin, Celâl Sahir,Hüseyin Siret, Orhan Seyfi, Yusuf Ziya

 ve Halit Fahri’den oluşan jürinin seçtiği

şiir Yusuf Ziya’ya ithaf edilmiştir:

BİR DAKİKA -Sevgili Yusuf Ziya’ya-

Deniz durgun göl gibigitgide genişliyorSular kayalıklarda nurdizler işliyor,Engine sarkan göklerbaştanbaşa yaldızlı..Şimdi göğsümde kalbim

çarpıyor hızlı, hızlı.(…)

Bir ay sonra da 7 Teşrinievvel 1tarihli Ümid  dergisinde Yusuf ZiyaNâzım Hikmet’e ithaf ettiği “Evimşiiri yayımlanır. Nâzım Hikmet bun13 Teşrinisani (Kasım) 1336 tarihli

 Alemdar ’ın Edebi Nüshası'nda “İki Dadlı şiirini Yusuf Ziya’ya ithaf ederecevap verecektir.

Nâzım Hikmet-Yusuf Ziya dossadece birbirlerine şiir ithaf etmeklkalmaz. Anadolu’da devam etmekteMill Mücadele’ye katılmaya da bekarar verirler.

Nâzım ve Millî Mücadele

Vâlâ Nureddin’in ( Vâ-Nû)Bu Dün yadan Nâzım Geçti ’de anlattığınagöre, Nâzım Hikmet, Mütarekeİstanbulu'nda duruma boyun eğenldeğildir. Süleyman Nazif’in üniversitede, Halide Edip’in SultanahmeMitingi’nde yaptığı işgal karşıtı

HALUK ORAL

NÂZIMHİKMETKİTAPLARI

835 SatırMuallim A. Halit Kitaphanesiİlk baskısı 1929’da yapılan kitap, 1932’de Ali Suavi’nin yaptığı kapakla ikinci defa

basıldı. Nâzım Hikmet,birinci ve ikinci basım-

lar arasında kitaplarıylahalkı suça teşvik ettiğiiçin yargılandı. Hatta 835, Ankara’nın rakımı olduğuiçin hedef olarak Ankara’yıgösterdiği iddia edildi. Pekçok kaynakta bu kitabınşairin Türkiye’de basılanilk şiir kitabı olduğu belirtilirama 1925’te yayımlananDağların Havası ilk şiirkitabıdır.

Jokond ile Si-Ya-U Akşam Matbaası (Kapak ve resimler:Ressam Cevdet)Nâzım Hikmet kendi bastırmıştır. ŞairinMoskova’da tahsili sırasında tanıdığıSi-Ya-U, Sorbonne Üni-

versitesi mezunudur vemükemmel Fransızcabilir. Çin harbi sırasındaşehir meydanında ka-fası kesilerek idam edil-diğini duyarlar. FakatSi-Ya-U yani Emi Siaogerçekte ölmemiştir.Şair 1951’de Viyana’daonunla tekrar karşılaşrve çok sevinir. 1952’deÇin’de onu ziyaret eder.

Sesini KaybedenŞehirRemzi Kitaphanesiİlk üç şiir Abidin Dino tarafındanresimlenmiş-tir. Kitabın

başında SedatSimavi’ninyaptığı birNâzım Hikmetportresi vardır.

KafatasıSühulet Kütüpanesi (Kapak: Ali Suavi) Aynı yılın Mart ayında Darülbedayi’de beşkez oynanan tiyatro piyesi. Sahnedenkaldırılış nedeni de seyircilerin oyunu çoksevmesi,

oyuncularıdefalarcasahneyeçağırması. Buoyun, MuhsinErtuğrul’unisteği üzerinebir haftadayazılmıştı.

Benerci KendiniNiçin Öldürdü?Sühulet Kütüpanesi (Kapak: Ali Suavi)Benerci de Si-Ya-U gibi Nâzım’ınMoskova’dan arkadaşıydı. Sadece Rusve İngilizce

kitaplarınyanındaSanskritçekitapları dabırakmayanbir Hintliydi.KitabınresimleriniFikret Muallayapmıştır.

1929 1929 1931 1932 1932

Dağların HavasıAkbaba Neşriyatı’nın 1 numaralı kitabı1925 tarihli Dağların Havası ’ydı veNâzım’ın aynı yıl Akbaba’da tefrikaedilen uzun şiirinden oluşmaktaydı.

    H   a    l   u    k    O   r   a    l    k   o    l   e    k   s    i   y   o   n   u

Haluk Oral koleksiyonu

Birinci

baskılar

ve

hikayeleri

Şairin 30’lu yılllarda yapılmış bir çizimi.

    E    d   e    b    i   y   a    t   ç   ı    l   a   r    G   e   ç    i   y   o   r ,    H   a    l    i    t    F

   a    h   r    i    O   z   a   n   s   o   y

Pek çok  ka ynakta Nâzım Hik met’in ilk  şiir kitabının,

1928’de Bakû’de basılan G üne  şi İ  çenl er in T ürküsü 

olduğu belirtilir. Halbuki gerçek  farklı. 1925’te Akbaba 

Neşriy atı’ndan çık an Da ğ lar ın H avası adlı k itabın

kapağında v eya içinde ünlü şairin ismi geçmez . Ay nı yılın

 başında Akbaba dergisinde yay ımlanmay a başlayan şiir ise

“Kartal” mahlasını taşır. Bu “K artal” Nâzım Hikmet’tir ve

şiirde isimleri geçen Sürey  ya ve Leman ise, Şevk et Süreyy a

 Ay demir ve eşi Leman Hanım’dan  başkası değildir.

Page 7: Nazim-yasarken Yazilan Tarih

7/27/2019 Nazim-yasarken Yazilan Tarih

http://slidepdf.com/reader/full/nazim-yasarken-yazilan-tarih 7/8NTV TARİH TEMMUZ 201054 NTV TARİH TEMMU

konuşmaları dinleyip coşarlar. NâzımHikmet, Beyoğlu mağazalarına asılan

 ve yerlere kadar sarkan düşman bayrak-larını çekip çekip yere düşüren, yırtan

 vatanseverler çetesine katılır (s.42, 44).Daha önemlisi, Mill Mücadele’ninsesi olacak şiirler yazmaya başlar. 21Ağustos 1336 tarihli Alemdar ’ın Edebi

 Nüshası'nda yayımlanan “Kırk Harami-lerin Esiri” başlıklı şiirinde:

“Tam altı yüz yirmi yılbir nur için dövüşmüş,Fakat günün birinde kâfireline düşmüş…”

bir esiri anlatır. Esirin iki kolu da kesile-cektir. Cellât bir kolunu keser. Şiir, MillîMücadele'yi anlatan şu dizelerle biter:

“Bıraktığı baltayı cellâtalırken yerden,Meydana gölgeleriyakınlaşan göklerden:Haykırıldı bir büyükmâzinin şanlı yâdıBirden balta esirin elinde

parıldadı!...” Yine aynı yıl yayımlanan, “Efenin

Nasihati”, “Kaçırılan Kız K ardeşler”,“Marmara’da Bir Gurup”, “Yaralı Ha-

 yalet”, “Çocuklarımıza Masal” ve “Sekiz Yüz Elli Yedi” gibi şiirleri mill hislerle

 yazılmıştı.Şair artık Anadolu’ya geçmeye

hazırdı. 1 Ocak 1921’de S irkeci’den YeniDünya  vapuruna binerler. Dört kişi-dirler: Nâzım Hikmet, Vâlâ Nureddin,Faruk Nafiz (Çamlıbel) ve Yusuf Ziya.

 Yanlarında millci polislerin temin ettiğisahte kimlikler vardır.

Vapur Zonguldak’a uğradıktan sonraİnebolu’ya varır. Onbeş gün bekledikten

sonra Ankara’dan haber gelir: YusufZiya, Alemdar gazetesinin yazarı olupedebiyat sayfasını yönettiği için; FarukNafiz, Damat Ferit Paşa’dan nişan aldığıiçin “seciyesiz” bulunarak İstanbul’ageri gönderilirler. Nâzım Hikmet veVâ-Nû ise kabul e dilmişlerdir. Sonradanöğrendiklerine göre, Ankara’da Hali-de Edip ve Doktor Adnan(Adıvar) kendilerinekefil olmuş ve MatbuatMüdürlüğü’nden

 yol parası teminetmişlerdi.

NâzımHikmet ve Vâ-Nû Ankara’ya

gelince MatbuatMüdürlüğü’negiderler, bir müd-det görev beklerler.Onlardan, İstanbulgençliğinin MillMücadele ile ilgilen-

melerini sağlamak için uzun bir şiir yazmaları istenir. Onlar da yazar.

“Gel ey imanlı gençlik,gel ey beklenen gençlik!Gel ki Anadolu’da seninbükülmez, çelikİmanına, azmine ümitbağlayanlar var”

dizeleriyle başlayan, binlerce basılan iki-üç sayfalık şiir, okuyanların Ankara’yagelmeye kalkması durumunda ortayaçıkacak problemler yüzünden Meclis'tetartışma yaratır.

Sovyet Cumhuriyeti’ne gidişNâzım Hikmet ve Vâ-Nû artık şiir

 yazmayacaklardır, öğretmen olarakgörevlendirilerek Bolu’ya tayin

edilirler.Bolu’da birkaç ay ka-

lırlar. Burada padişah yanlısı tutucu çevreden

rahatsız olurlar. Dahaönce İnebolu’da ve sonraAnkara’da tanıştıkları sos-

 yalistlerin de etkisiyle RusSovyet Cumhuriyeti’negitmeye karar verirler,

Zonguldak’tan bir vapurla

 Trabzon’a ve oradan da yine bir vapurlaBatum’a giderler. Sonra Tiflis’e geçipAhmet Cevat’la (Emre) tanışırlar,onun önerisiyle, 1921’in Kasım ayındaBatum’a dönerler. Ahmet Cevat onlaraher konuda yardımcı olur.

Ahmet Cevat’ın öğretmenlik ve biranlamda babalık yaptığı ve “toplumsalaile” diye adlandırdıkları gruplarına birarkadaş daha katılır: Şevket Süreyya

(Aydemir). Vâ-Nû bu tanışmayı şöyleanlatır: “Derken bahçeye, dedelerimizin‘Razakizade Narçin Bey’ dedikleri tiptebir genç geldi. Ceketinin üst cebine ren-garenk bir mendil sokulmuş, mendilinkenarı türlü türlü mürekkepli kalemlerletutturulmuş. Yürüyüşü heyecanlı, konuş-ması heyecanlı. Mavi gözleri zeki zekibakıyor ama, kirpiklerinde kızarmışlıkseziliyor. O sebeple duman rengi gözlükkullanıyor…” (a.g.e., s. 243)

 Vâ-Nû bu tanışmadan kırk yılıaşkın bir zaman geçtikten sonra yazdığıkitabında, siyasi görüşlerinin sonradanayrılmasına rağmen, bu idealist öğret-menden sevgi ve dostlukla bahsediyor.Şevket Süreyya’nın evlenmesi de çok

ilginç bir şekilde gerçekleşiyor.Bir gün Şevket Süreyya, NâzımHikmet, Vâlâ Nureddin ve AhmetCevat parkta çocuk terbiyesi kuramlarıüzerine tartışırken, Şevket Süreyya’nıngözü Nâzım Hikmet’in çizdiği birdesene ilişir; kaküllü ve kurdelalı bir yüz

ovali. Ovalin içindekaş, göz, burun yoktur.Buna rağmen ŞevketSüreyya ilgiyle bakar,kızın kim olduğunusorar. Söylerler: İslammektebi müdürüHikmet Bey’in kar-deşi Leman’dır. ŞevketSüreyya, kabul ederse

bu kızla evlenmekistediğini söyler.Önce şaka sanılan busözler ciddidir. AhmetCevat, Şevket Süreyyaiçin, Leman Hanım’ıağabeyinden ister veevlenirler.

Aslında ŞevketSüreyya, Suyu Ara-

 yan Adam’ da anlattığımasalsı bir aşkı bitir-mektedir evlenirken.Bu nedenle evlilikonun satırlarına şöyle

 yansımış: “Nihayetbir gün Batum’da, ilk

rastladığım bir Türk kı-zıyle evlendim. Bu gençkızın ağabeyisi de be-nim gibi bir Türkiyeli öğretmendi. Eskibir yedek subaydı. Batum’da bir Türkmektebinde hocalık yapıyordu. İzmir’inişgal tehlikesi belirince kız kardeşini

Unutulan AdamKapağında 1934, birinci sayfasında 1935tarihi vardır. Nâzım Hikmet bu kitabıkendisi Resimli Ay Matbaası’nda bastır-mıştır. Şairbu eseri

Muhsin Er-tuğrul içinyazmış,o da çokbaşarılıbir şekildesahneyeuyarlamışve canlan-dırmıştır.

Taranta Babu’yaMektuplarBeyazıt, Bozkurt Matbaası (Kapak: AliSuavi)Basım yılı

belli değil amagirişindekiyazıdan 1935olduğu anlaşı-lıyor. Roma’dayaşarken Fa-şistler tarafın-dan tutuklananHabeşistanlıbir siyahın ka-rısına yazdığımektuplardanoluşur.

PortrelerYeni Kitapçı (Kapak: Ali Suavi)Bu kitapta, Nâzım’ın basında çıkan tar-tışmalar üzerine yazdıkları da yer alıyor:PeyamiSafa, Ya-

kup KadriKaraos-manoğluve AhmetHaşim içinyazdığıyergişiirleri.

Bedreddin DestanıYeni Kitapçı (Kapak: Ali Suavi)Kitabın beşinci sayfasında Ali Suavi’ninyaptığı bir Nâzım portresi vardır. İlk baskılarıniçinde en kalitelikağıda basılan

kitap budur.Şair bu destanıyazarken, MehmetŞerefeddinYaltkaya’nın1924’te basılanSimavne KadısıOğlu ŞeyhBedreddin adlıkitabından dayararlanmıştır.

İt Ürür Kervan YürüOrhan Selim; toplayan ve bastıran A.Cesatış yeri Yeni KitabcıNâzım Hikmet’in 5 Ocak 1935 tarihli Akgazetesinde,Orhan Selim

takma adıylayazdığı ya-zının başlığıkitabın adıolmuştur. A.Cevad kita-bın başınakoyduğu biryazıyla şairigericilerekarşısavunur.

1934-1935 1935 1935 1936 1936

Vâlâ Nureddinve Nâzım Hikmet1921’de İnebolu-Ankara yolunda.

Gece Gelen Telgraf 

Muallim A. Halit Kitaphanesi (iç kapaktaKütüphanesi)(Kapak: Muaffak İhsan)Kitaba adını

veren şiiri, NâzımHikmet’in Lazİsmail’in öldü-ğünü duyduğuzaman (gerçekteölmemişti) onuniçin yazmıştır. Ka-pak ve iç kapakta1932’de basıldığıyazılmasınarağmen, sonlardabeş şiirin altında1933 tarihi vardır.

1932

Şevket Süreyya Aydemir,Nâzım’ın “Dağların Havası”şiirindeki Süreyya'ydı.

    T   o   p   r   a    k    U   y   a   n   ı   r   s   a ,

    Ş   e   v    k   e    t    S    ü

   r   e   y   y   a    A   y    d   e   m    i   r

Page 8: Nazim-yasarken Yazilan Tarih

7/27/2019 Nazim-yasarken Yazilan Tarih

http://slidepdf.com/reader/full/nazim-yasarken-yazilan-tarih 8/8

NTV TARİH TEMMUZ 201056 NTV TARİH TEMMU

 yanına aldırmıştı. O zamanki bu genç kız,böylece, benim hayatımın bütün ağırlığı-

na katlanan eşim oldu.” (s. 216)Leman Hanım Şevket Süreyya evliliği1974’te Şevket Süreyya ölene kadar sür-müştür. Leman Hanım da 2001’de öldü.

Artık Şevket Süreyya ve LemanHanım’ın kahramanları olduğu, Nâzım’ınilk şiir kitabından bahsedebiliriz.

Ve basılan ilk şiir kitabıKitap 1341’de (1925) AkbabaNeşriyatı’ndan 1 numaralı yayın olarakçıkmış, Marifet Matbaası’nda basılmış.Kapakta “Dağların Havası” adının altında“manzum roman” olduğu yazıyor ama

 yazarının adı yok.32 sayfalık kitap uzunca bir şiirdir.

 Yer yer Faruk Nafiz Çamlıbel’in “HanDuvarları”nı anımsatan şiirin hikayesini

özetleyelim:Hikaye Haydarpaşa Garı’nda başlar.

“Asrî bir genç kız” olan Leman, Ankara’yababasını ziyarete gitmektedir. Bu yol-culuğu da bir filmin içine girmek gibidüşünmekte ve yaşayacağı maceranınheyecanını duymaktadır. Yolculuk yaptığı

 vagonda kendisinden başka sadece de- vamlı kitap okuyan genç bir adam vardır.Genç adamın ikramlarını tanışmadıkları

gerekçesiyle geri çevirir Leman. Fakatgece ilerledikçe yumuşar, uykuya dalar.Bir sarsıntıyla uyandığında kar nedeniy-le yolun kapandığını görür, genç adamtrenden inmeye hazırlanmaktadır. Yalnızkalmak korkusuna kapılan Leman kendi-

sini genç adama tanıtır:“-İşte tanıyın beni:Leman’dır benim adım…Babam zengin bir tüccar…  -Benimadım Süreyya,Aklı dolu, cebi boş bir köyhocasıyım!  -Ya?..”

Süreyya, Leman’ı kendisiyle köyegelmeye ikna eder. Bir araba tutarak köyedoğru yola çıkarlar. Arabanın tekerleğikırılınca da çok yorgun olan Leman’ı S ü-reyya köye kadar taşır. Köyde Süreyya’nınannesi karşılar onları. Leman önce köyhayatını küçümsese de yavaş yavaş alışır.

Bir gün Süreyya ava çıkar. Leman dagelir onunla, fakat kötü niyetli adamlaronları takip etmektedir. Süreyya takipedenlerin kim olduğunu anlamak içinbiraz uzaklaşınca Leman’ı kaçırırlar. Sü-reyya oradan geçen bir atlının atını alarakonları takip eder. Uzaktan ateş eder, kötüadamlardan birini vurur ama bu aradaLeman da göğsünden yaralanmıştır.

Leman, Süreyya ve annesinin itinalı

bakımıyla iyileşir. O sırada bahar gelmiş-tir. Leman da köy hayatına iyice alışmış,onlardan biri olmuştur:

“Herkes ona hayrandı,ihtiram ediyordu,“Buradan ayrılmayın, LemanHanım!” diyordu.

 Köylülerle adeta kaynaştıonun kanı,Köylü sanırdı görenkonuşurken Leman’ı!Ne baba hasretiydi, ne degurbet yasıydı,Leman’ı değiştiren dağlarınhavasıydı…”

Süreyya, Leman’a artık gidebileceğinisöylediğinde, Leman köyde kalma kara-rını açıklar. İki genç uzun uzun öpüşür veşiir biter.

Şiirin basıldığı aylarda NâzımHikmet’in yaşamına da kısaca bir gözatalım. Ocak 1925’te Nâzım Hikmet, Dr.

Şefik Hüsnü’nün evinde yapılan TKPkongresine katılmış, bunun sonucundada ailesi aracılığıyla ulaştırılan mesajlarlauyarılmıştı. Bu uyarıları dikkate alma-

 yan Nâzım Hikmet, Şubat’ta çıkmayabaşlayan TKP’nin Orak-Çekiç  gazetesinisokaklarda satan yazarların arasındaydı.Fakat uyarılar çoğalınca ailesinin de bas-kısıyla İstanbul’dan ayrılmaya karar verdi

 ve İzmir’e gitti.Orak-Çekiç , Aydınlık gibidergilerin kapatılması ve TKP üyelerininİstiklal Mahkemesi’nde yargılanmayabaşlaması üzerine Haziran’da İstanbulüzerinden gizlice Moskova’ya gitti.

Şiir 1922’de yazılmış olmalıBu durumda, şiirin basımından birkaç yılönce yazılmış olabileceğini düşünüyorum.

1922 başlarında Nâzım Hikmet, VâlâNureddin, Ahmet Cevat, Şevket Süreyya

 ve Leman trenle Moskova’ya giderler.Belki bu şiir bu yolculukta ya da hemensonrasında yazılmıştır. Akbaba ’da basıl-ması ve sonra da kitap haline getirilmesibelki de o sıralarda paraya ihtiyacı olanNâzım Hikmet’e destek olmak içindir.

Sonuç olarak, Dağların Havası NâzımHikmet’in basılan ilk şiir kitabıdır.

Dağların Havası, 5 Mart 1341 (1925) tarihli  Ak -baba dergisinde tefrika edilmeye başlar. Başlığınyanında muharririn yani yazarının “Kartal” olduğu

belirtilmiştir. Bu şiir Nâzım Hikmet’in İlk Şiirleri  kitabına Akbaba dergisi kaynak gösterilerekalındığı için, “Kartal”ın Nâzım Hikmet olduğunubiliyoruz. YKY’nin Tanzimat’tan Bugüne Edebiyat-çılar Ansiklopedisi ’nin Nâzım Hikmet maddesindeşairin takma adları arasında “Kartal” da vardırzaten. Peki ama, neden “Kartal”? Biraz bununüstünde duralım. Alemdar  gazetesinin 25 Eylül 1336 tarihli edebiyatnüshasında Nâzım Hikmet’in –Gönlü kelebek olanşaire- ithafıyla bir şiiri yayımlanır. “Benim Gönlüm”adlı şiir şöyle başlıyor:

“Benim gönlüm bir kartaldır,Nerde güzel görürsem ben:Haydi derim haydi saldır!Böyle her an dövüşmektenGagasının rengi aldır!..”

Nazmi Atlığ’ın nihavend makamında bestelediği

şarkıyı bilirsiniz:

Benim gönlüm bir kelebekDolaşıyor çiçek çiçekTükenecek ömrü böyleÇırpınarak, titreyerek

Ne şerefli bir adı varNe bir büyük maksadı varHer gün biraz zedelenenİki ipek kanadı var

Her şey ona karşı dururGüneş yakar, kış dondururBazı tutar kanadındanBir fırtına yere vurur

Benim gönlüm bir kelebekDolaşıyor titreyerekZavallının bir baharlıkÖmrü böyle tükenecek.

Nâzım Hikmet’in “Gönlü kelebek olan şaire”, yanibu meşhur şarkının söz yazarına ithaf ettiği kendişiiri şöyle devam ediyor:

Göklerinde tek yaşıyor,Gönüllerin İlâhıdır!Gönüllerle uğraşıyor,

NÂZIM HİKMET’İN ORHAN SEYFİ’YE CEVABI

Kartal, akbaba vekelebek arasındabir edebiyatatışması

Nâzım Hikmet’in ilk kitabı 1923’teMoskova’da basıldı. “28-29 Kânunisani 1921”adlı oyun Mustafa Suphi ve arkadaşlarınınKaradeniz’de katledilmelerini konu alıyordu.

Nâzım Hikmet’in Azerbaycan’da 1928’debasılan Güneşi İçenlerin Türküsü  adlı kitabı,bu yazı yayımlanana kadar, şairin ilk şiirkitabı olarak kabul ediliyordu.

Nâzım Hikmet’in Akbaba’da tefrika edilen ve resimlen

Akbaba gövdeli Yusuf Ziya karikatNecmi Rıza tarafından çizilmiş.

    F   o    t   o    ğ   r   a    f    l   a   r    l   a    N    â   z   ı   m

     H    i    k   m   e    t ,    H   a   z   :    K   ı   y   m   e    t    C   o

   ş    k   u   n ,

    C   e   m     Y

   a   y   ı   n   e   v    i

 Akbaba yazarları toplu halde. En sağda Yusuf

Ziya (Ortaç), yanında Orhan Sey (Orhon).

Her fırtına bir âhıdır!..

Açılınca kanatları,Gölgesiyle kaplanır yer!Kızıl, kumral, siyah, sarıBütün başlar eğilirler!...

Hiçbir avcı vuramadı,Vuramaz da zannederim!Gönlümün yok başka adı,Benim gönlüm benim derim!..

Hayır!.. Gönlüm bir kartaldırNerde güzel görürsem ben:Haydi derim haydi saldır!Böyle her an dövüşmektenGagasının rengi aldır!..

Nâzım Hikmet’in cevap yazdığı şair OrhanSey’dir (Orhon). Akbaba dergisinin ilksayılarına bakarsanız, Yusuf Ziya’yla birliktedergiyi çıkaran Orhan Sey’nin adını “dergininsahibi” olarak görürsünüz. Bence bu durum,Nâzım Hikmet’in takma adının “Kartal” olmanedenini açıklıyor. Ama kendisi mi seçti,yoksa Orhan Sey kendisine cevabenyazılan şiiri hatırlayarak arkadaşı için buadı mı uygun gördü, bilemeyiz.

MUHARRİRİ: KARTAL

DAĞLARIN HAVASI MANZUM ROMA

GEÇEN NÜSHADAN MABAD (devam)