145
TÜRKİYE CUMHURİYETİ MARMARA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ OBEZ BİREYLERE VERİLEN BESLENME EĞİTİMİNİN BEDEN İMGESİYLE UĞRAŞIYA, BESLENME DAVRANIŞINA VE KİLO VERMEYE ETKİSİ HANDE ÖNGÜN YILMAZ YÜKSEK LİSANS TEZI HALK SAĞLIĞI ANABİLİM DALI DANIŞMAN Doç. Dr. Ahmet TOPUZOĞLU İSTANBUL-2009

OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

  • Upload
    others

  • View
    5

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

MARMARA ÜNİVERSİTESİ

SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

OBEZ BİREYLERE VERİLEN BESLENME EĞİTİMİNİN BEDEN İMGESİYLE

UĞRAŞIYA, BESLENME DAVRANIŞINA VE KİLO VERMEYE ETKİSİ

HANDE ÖNGÜN YILMAZ

YÜKSEK LİSANS TEZI

HALK SAĞLIĞI ANABİLİM DALI

DANIŞMAN

Doç. Dr. Ahmet TOPUZOĞLU

İSTANBUL-2009

Page 2: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve
Page 3: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

MARMARA ÜNİVERSİTESİ

SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

OBEZ BİREYLERE VERİLEN BESLENME EĞİTİMİNİN BEDEN İMGESİYLE

UĞRAŞIYA, BESLENME DAVRANIŞINA VE KİLO VERMEYE ETKİSİ

HANDE ÖNGÜN YILMAZ

YÜKSEK LİSANS TEZI

HALK SAĞLIĞI ANABİLİM DALI

DANIŞMAN

Doç. Dr. Ahmet TOPUZOĞLU

İSTANBUL-2009

Page 4: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve
Page 5: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve
Page 6: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

İÇİNDEKİLER

ÖZET

SUMMARY

1. GİRİŞ ve AMAÇ

2. GENEL BİLGİLER

2.1. Obezite Tanısı Sıklığı Nedenleri ve Riskleri

2.2. Obezitede Psikolojik Durum

2.3. Obezitenin Tedavisi

2.3.1. Obezitede diyet tedavisi

2.3.2. Fiziksel aktivitenin obeziteye etkisi

2.3.3. Obezitede davranış değişikliği tedavisi

3. GEREÇ ve YÖNTEM

3.1. Hipotezler

4. BULGULAR

5. TARTIŞMA ve SONUÇ

6. KAYNAKLAR

ÖZGEÇMİŞ

iv

Page 7: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

EKLER

EK 1: Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Etik Kurulu Onayı

EK 2: Beslenme Davranışını Sorgulayan Anket Formu

EK 3: Beden İmgesiyle Uğraşı Ölçeği

EK 4: Kendi kendini gözlemleme çizelgesi

EK 5: Şişmanlık ve Beslenme

v

Page 8: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

TABLOLAR

Tablo 2.1: Yetişkinler için beden kitle indeksine göre düşük kilo, fazla kilo ve

obezitenin uluslararası sınıflaması

Tablo 2.2: Çocuklarda hafif şişmanlık ve şişmanlık (85. persentil ) değerleri

Tablo 2.3: Türkiye’de yapılan araştırmalara göre obezite prevalansı (35).

Tablo 2.4: Çok düşük kalorili diyet ve düşük enerjili dengelenmiş diyet uygulanan

bireylerin yıllara göre verdikleri kilo oranları:

Tablo 2.5: Erkek ve kadınlarda 4-5 yıllık dönemde kilo takip değerleri

Tablo 2.6: Çok düşük kalorili diyet ve düşük kalorili dengelenmiş diyetin kilo kaybı ve

verilen kilonun korunması açısından karşılaştırılması.

Tablo 2.7: Üst seviye ve düşük seviye egzersiz yapan grupların kilo kaybı ve verdikleri

kiloyu koruma oranları

Tablo 2.8: Tedavi sürecinde kilo kaybı değişiklikleri

Tablo 3.1: Schofield Denklemi (kcal)

Tablo 3.2: BMH’na Eklemeler

Tablo 4.1: Araştırmaya katılan bireylerin meslekleri

Tablo 4.2: Araştırmaya katılan bireylerin öğrenim durumları

Tablo 4.3: Araştırmaya katılan bireylerin sosyal güvenceleri

Tablo 4.4: Araştırmaya katılan bireylerin başlangıçtaki kilo alma nedenleri

Tablo 4.5: Araştırmaya katılan bireylerin başlangıçtaki duygu durumuna göre daha fazla

yemek yeme durumları

vi

Page 9: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

Tablo 4.6: Araştırmaya katılan bireylerin bir aylık diyet tedavisi sonrasında duygu

durumuna göre daha fazla yemek yeme durumları

Tablo 4.7: Kontrol ve müdahale grubundaki bireylerin başlangıçta ve bir aylık diyet

tedavisi sonrasında duygu durumuna göre daha fazla yemek yeme durumlarının

karşılaştırılması

Tablo 4.8: Araştırmaya katılan bireylerin başlangıçta yemek yerken aktivite yapma

durumları

Tablo 4.9: Araştırmaya katılan bireylerin bir aylık diyet tedavisi sonrasında yemek

yerken aktivite yapma durumları

Tablo 4.10: Kontrol ve müdahale grubundaki bireylerin başlangıçta ve bir aylık diyet

tedavisi sonrasında yemek yerken yaptıkları aktivitelerin oransal karşılaştırılması

Tablo 4.11: Araştırmaya katılan bireylerin başlangıçtaki yemek yeme hızları

Tablo 4.12: Araştırmaya katılan bireylerin bir aylık diyet tedavisi sonrasında yemek

yeme hızları

Tablo 4.13: Kontrol ve müdahale grubundaki bireylerin başlangıçta ve bir aylık diyet

tedavisi sonrasında yemek yeme hızlarının oransal karşılaştırması

Tablo 4.14: Araştırmaya katılan bireylerin başlangıçtaki beslenme ve yaşam tarzı ile

ilgili özellikleri

Tablo 4.15: Araştırmaya katılan bireylerin bir aylık tedavi sonrasında beslenme ve

yaşam tarzı ile ilgili özellikleri

Tablo 4.16: Araştırmaya katılan bireylerin bir aylık diyet tedavisi sonrasında günlük

öğün sayıları

Tablo 4.17: Araştırmaya katılan bireylerin başlangıçtaki beslenme ve yaşam tarzı ile

ilgili özellikleri

vii

Page 10: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

Tablo 4.18: Araştırmaya katılan bireylerin başlangıçta öğün aralarında tükettikleri

besinler

Tablo 4.19: Araştırmaya katılan bireylerin bir aylık diyet tedavisi sonrasında öğün

aralarında tükettikleri besinler

Tablo 4.20: Kontrol ve müdahale grubundaki bireylerin başlangıçta ve bir aylık diyet

tedavisi sonrasında öğün aralarında tükettikleri besinlerin karşılaştırılması

Tablo 4.21: Araştırmaya katılan bireylerin başlangıçta her gün tükettikleri besinler

Tablo 4.22: Araştırmaya katılan bireylerin bir aylık diyet tedavisi sonrasında her gün

tükettikleri besinler

Tablo 4.23: Kontrol ve müdahale grubundaki bireylerin başlangıçta ve bir aylık diyet

tedavisi sonrasında her gün tükettikleri besinlerin karşılaştırılması

Tablo 4.24: Araştırmaya katılan bireylerin başlangıçta ve bir aylık diyet tedavisi

sonrasında fiziksel aktivite yapma durumlarının karşılaştırması

Tablo 4.25: Araştırmanın sonunda kontrol ve müdahale gruplarının kilo değişimleri Tablo 4.26: Araştırmaya katılan bireylerin başlangıçtaki ve bir aylık tedavi sonrasındaki kilo ve BKI değerleri Tablo 4.27: Bir aylık tedavi sonrasında iki kilogramdan fazla kilo kaybı olan ve olmayan bireylerin oranı

Tablo 4.28: Araştırmaya katılan bireylerin başlangıçtaki beden imgesi uğraşı ölçeği

puanları

viii

Page 11: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

1

ÖZET

Obezite tekrar ortaya çıkma potansiyeline sahip, uzun süre tedaviye ihtiyaç duyulan

kronik bir hastalıktır. Birçok obez birey için sadece diyet tedavisi ve fiziksel aktivite

ağırlık kaybı ve korunması için yeterli olmamaktadır. Obez bireylerde diyet

tedavisinin yanısıra davranış değişikliğine yönelik tedaviler önem kazanmaktadır. Bu

çalışmada diyet tedavisine ek olarak kendi kendini gözlemleme, beslenme eğitimi,

iştah kontrolü gibi davranış değişikliğine yönelik yöntemlerin kullanılmasının kısa

dönemde sadece kişiye özgü diyet tedavisi uygulanmasına göre beslenme

davranışları, beden imgesiyle uğraşıları ve kilo verme üzerine etkinliğinin

araştırılması amaçlanmıştır. Araştırmaya beden kitle indeksi >27 olan 60 birey

katılmıştır. Bireyler kontrol ve müdahale grubu olarak ikiye ayrılmıştır. Müdahale

grubuna diyet tedavisine ek olarak davranış değiştirmeye yönelik beslenme eğitimi

verilmiştir. Katılımcıların yeme davranışlarındaki ve beden imgesiyle uğraşılarındaki

değişikliğin ölçülmesi amacıyla, araştırmanın başında ve sonunda beslenme

davranışlarını sorgulayan anket formu ile beden imgesi ile uğraşı ölçeği

uygulanmıştır. Araştırmanın süresi bir aydır. Araştırmanın sonunda katılımcıların

öğün sayısında, fiziksel aktivitelerinde, sıvı tüketimlerinde artış; öğün atlama

durumları, duygu durumuna göre daha fazla besin tüketme eğiliminde, yemek yeme

hızlarında düşüş gözlenmiştir. Her iki gruptaki katılımcıların besin seçimlerinde

olumlu değişiklikler saptanmıştır. Bireylerin beden imgesi uğraşı ölçeklerinde düşüş

saptanmıştır.Toplumun obezite sıklığının artmasında besin alımı ve hatalı yeme

davranışı önemlidir. Obezitenin neden olduğu bazı psikolojik sorunlar bozulmuş

yaşam kalitesi, beden imgesi aşağılaması, düşük özsaygı, tıkınırcasına yemedir.

Kapsamlı bir kilo kontrol programının amacı sadece kilo kaybı değil, hastaların yeme

alışkanlıklarını, egzersiz seviyelerini, kendileri ve kendi bedenleri hakkında olumsuz

inançlarını değiştirerek davranış ve yaşam tarzı değişikliğini sağlamaktır.

Anahtar Sözcükler: Beden imgesi, beslenme eğitimi, davranış değişikliği, diyet,

obezite

Page 12: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

2

SUMMARY

The Efficacy of Nutrition Education on Body Image Eating Behavior and

Weight Loss

Obesity is a chronic, long-term treatment requiring diseases with a high recurring

potential. Only diet treatment and physical activity is not enough for many obese

individuals to lose weight. In addition to diet treatment treatments aimed at

behavioral modification come into prominence in obese individuals. The goal of this

study is to survey the short time efficiency of treatments aimed at behavioral

modification like self-monitoring, nutrition education, appetite control in addition to

diet treatment compared to diet treatment alone on eating behavior, body image

disparagement and weight loss. 64 individuals with body mass index > 27

participated in our research. Participants separated to intervention and control

groups. The intervention group received nutrition education in addition to diet

treatment. Eating behavior questionnaire and body image disparagement used to

evaluate the changes in eating behaviors and body image disparagement of the

participants. The duration of the study is one month. At the end of the research the

count of meal, physical activity, fluid consumption of the individuals increased and

meal missing, the tendency to consume more food according to emotional state,

eating speed decreased. In both groups positive changes established at meal

replacement. The body disparagement score of the individuals decreased. Food

consumption and incorrect eating behaviors is considerable for the prevalence of

obesity in community. The goal of the comprehensive weight control programmes is

not only to achieve weight loss beside that provide life style modification containing

eating behavior, exercise level, body image satisfaction changes.

Key Words: Behavioral modification, body image disparagement, diet, nutrition

education, obesity

Page 13: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

3

1. GİRİŞ ve AMAÇ

Obezite son yıllarda çoğul hastalıkların oluşmasında rol oynayan, kronik ve

tekrarlayıcı bir hastalık olarak tanımlanmaktadır (1). WHO obeziteyi, vücut

kompozisyonundaki yağ miktarının insan sağlığını olumsuz şekilde etkileyecek

düzeyde artışı olarak tanımlamıştır (2).

Çoğu yetişkin insan sinirsel, hormonal, kimyasal ve fiziksel mekanizmalarla

enerji alımı ile harcaması arasında denge kurarak beden ağırlığını belirli düzeyde

tutmaktadır. Bu mekanizmaların bir ya da birkaçındaki bozukluk, bu dengenin

bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3).

Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve küreselleşme, yaşam biçiminde ve

diyette hızlı değişimler beslenmede geçişler yaratmıştır. Bu durum hem gelişmiş hem

de gelişmekte olan ülkelerde şişmanlık (obezite) gibi önemli sağlık ve beslenme

sorunlarının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Beslenmede geçiş ve obezitenin

yaygınlaşması, enerji yoğunluğu fazla besinlerin tüketimi (posası düşük besinler,

şeker içeren ve tatlandırılmış içecekler), düşük fiziksel aktivite ve sedanter yaşam ile

ilintilidir (4).

Obezite, klinik gözlemler, boy ve ağırlık ölçülerinin ilgili standartlarla

karşılaştırılması, deri kıvrım kalınlığının ölçülmesi gibi yöntemlerle saptanır (5). Son

yıllarda özellikle beden kitle indeksi (BKI) ve bel çevresi ölçümleri basit, fakat

yetişkinlerde beslenmeye bağlı kronik hastalıkların güçlü bir göstergesi olarak

çalışmalarda kullanılmaktadır (6). Beden ağırlığının olması istenen değerin %20

üzerine çıkması hipertansiyon, kalp damar hastalıkları, inme, hiperlipidemi, Tip 2

diyabet, osteoartrit, safra kesesi hastalıkları, gastroözafagial reflü, uyku apnesi,

solunum yetmezliği ve bazı kanser türlerinin (meme, prostat, kolon, endometrium)

riskini arttırır (3). Güncel çalışmalar, kilodaki %5-10 azalmanın kan basıncıyla,

kolesterol değerlerleriyle ve glisemik kontrolle ilgili belirgin gelişme sağladığını

göstermiştir (7).

Page 14: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

4

Bu çalışmada, önemli bir halk sağlığı sorunu olan obezitenin önlenmesi, tedavisi

ve obezitenin neden olduğu kronik hastalıkların toplumda görülme sıklığının

azaltılması için kullanılan bazı yöntemlerin kısa dönemdeki etkinliğinin araştırılması

hedeflenmiştir.

WHO obeziteyi global bir salgın olarak tanımlamaktadır (7). WHO raporlarına

göre bir milyardan fazla yetişkin fazla kilolu vardır ve bunların en az üçyüz milyonu

klinik olarak obezdir (8,7).

Obezite önemli bir halk sağlığı sorunudur ve etkin tedavi yaklaşımları biyolojik,

psikolojik ve sosyokültürel faktörleri gözönünde bulundurmalıdır (9).

Obezite, mortalite ve morbiditeyi arttırmasının yanında, psikososyal alanda da

kayıplara neden olmaktadır (1). Obez bireylerde, obeziteye özgü psikolojik

sorunlardan bazıları yeme atakları, beden imajının aşağılanması ve diğer psikolojik

bozukluklara karşı eğilimdir (9). Obez hastaların çoğunda korku, yalnızlık, sıkıntı,

üzüntü ve öfke gibi duygu durumları sonrası yemek yeme davranışı gözlenmektedir.

Bu davranış biçimi bu hastaların yaşam olaylarından kolay etkilenip yeterli

savunmalar oluşturamamalarının bir sonucu olarak kabul edilebilir (1). Obez kişiler

kilo kaybetme arzusu ve sosyal normlara kavuşabilmek amacıyla katı ve sınırlı

yemek yeme davranışı ile olumsuz beden ve kişilik algısı geliştirmektedirler (10).

Diyet çabaları esnasında görülen kontrol kayıpları yeme bozuklukları riskini,

özellikle de tıkınırcasına yeme bozukluğu riskini artırmaktadır (1).

Obezite tedavisinde kilo vermeyi amaçlayan çeşitli tedavi seçenekleri vardır.

Primer nedene yönelik tedavi, tıbbi beslenme tedavisi, beslenme alışkanlıklarının

düzenlenmesi, fiziksel egzersiz programları, psikoterapi, farmakolojik tedaviler ve

cerrahi operasyonlar etkili tedavi seçeneklerindendir. Bireye özgü olarak bu

seçeneklerin tümünün veya birkaçının birlikte kullanılması günümüzdeki obezite

tedavisinin temelini oluşturmaktadır (1).

Obezitenin öğrenme yoluyla düzeltilebilecek olan düzensiz yemek yeme ve

düşük fiziksel aktivite alışkanlıklarının bir sonucu olması obezitenin davranış

tedavisinin geliştirilmesinde temel teşkil etmiştir (11). Obezitedeki davranış

değişikliği tedavisinde istenen amaca ulaşmak için günlük alışkanlıkların veya

Page 15: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

5

davranışların değiştirilmesi temeldir. Davranış değişikliğine yönelik yaklaşımlar kilo

kaybının, hastanın kalori alımını azaltması ve/veya kalori harcamasını arttırması

gerektiği şeklindeki kabullenmelere dayanmaktadır (9,12). Bu amaca ulaşmak üzere

davranış değişikliğine yönelik yaklaşımlar, obez bireyin davranışlarını günlük olarak

kaydetmek suretiyle günlük kalori alımının ve egzersize yönelik davranışlarının

farkına varmalarını sağlamaya çalışır (13).

Davranış değişikliği tedavisinde amaç yaşam boyu sürecek davranış

değişikliğini oluşturmak ve böylece ağırlık kaybının korunmasını sağlamaktır.

Davranış değişikliği tedavisi uygulayan ve uygulanan kişiye göre farklılıklar gösterse

de tedavi planı genellikle beslenme eğitimi, kendi kendini gözlemleme, uyaran

kontrolü, hedef belirleme , alternatif davranış geliştirme, pekiştirme – kendi kendini

ödüllendirme, stres kontrolü, kognitif yapılanma –sosyal destek gibi yöntemlerin

tümü veya bir kısmından oluşur ( 14,15) .

Davranış değişikliğine yönelik verilen beslenme eğitimi obezitenin tedavisinde

temel oluşturmaktadır (14). Davranış değişikliği tedavisi kapsamında bireylerin

obezite ve diyet konularında eğitilmeleri kendilerine olan güveni artıracak ve

belirlenen tedavi programına uyumu kolaylaştıracaktır (12). Eğitimde amaç bireyi

düzenlenen diyet programının içine çekmek, programın bir parçası olduğuna

inandırmak , programı uygulaması için yapılması gerekenler konusunda

bilinçlendirip istenen davranış değişikliğine ulaşmasını ve sürdürmesini sağlamaktır.

Diyet ve egzersizin yanısıra uygulanan beslenme eğitimi ve yaşam biçimi değişikliği

obez bireylerde istenen ağırlık kaybını sağlamaya ve kaybedilen ağırlığı korumaya

yönelik başarı oranını artırmaktadır (9,3). Değiştirilen davranışın yaşam biçimi

haline dönüştürülmesi amaçlandığı için, diğer fizyolojik ve psikolojik nedenlere

bağlı olarak da kilo kaybının mümkün olduğunca yavaş gerçekleştirilmesi tercih

edilmektedir (12).

Obezite tekrar ortaya çıkma potansiyeline sahip, uzun süre tedaviye ihtiyaç

duyulan kronik bir hastalıktır. Birçok obez birey için sadece diyet tedavisi ve fiziksel

aktivite ağırlık kaybı ve korunması için yeterli olmamaktadır. Obez bireylerde diyet

tedavisinin yanısıra davranış değişikliğine yönelik tedaviler önem kazanmaktadır. Bu

çalışmada, kısa dönemde diyet tedavisine ek olarak kendi kendini gözlemleme,

Page 16: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

6

beslenme eğitimi, iştah kontrolü gibi davranış değişikliğine yönelik yöntemlerin

kullanılmasının sadece kişiye özgü diyet tedavisi uygulanmasına göre beslenme

davranışları, beden imgesiyle uğraşıları ve kilo verme üzerine etkinliğinin

araştırılması amaçlanmıştır.

Page 17: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

7

2. GENEL BİLGİLER

2.1. Obezite Tanısı, Sıklığı, Nedenleri ve Riskleri

Obezite, bütün dünyada yaygın olarak görülen ilerleyici, birçok farklı kronik

duruma yol açan kronik ve tekrarlayıcı bir hastalıktır (16,17). Başta gelişmiş ülkeler

olmak üzere tüm dünyada prevalansı giderek artan bir sağlık sorunudur. Dünya

Sağlık Örgütü (WHO) tarafından vücut kompozisyonundaki yağ miktarının insan

sağlığını olumsuz şekilde etkileyecek düzeyde artışı olarak tanımlanmıştır (2).

Obezite, vücut yağının normal değerlerin üzerinde olması olarak

tanımlanmaktadır. Kişinin kas kitlesi yüksek, yağ oranı düşükse kilosu yüksek olsa

da obez olarak sınıflandırılmaz. Ancak kilosu yüksek olanların birçoğu obezdir (8).

Vücut yağ oranının tam olarak belirlenmesi uzun zaman aldığından ve çok masraflı

olduğundan, obezitenin belirlenmesinde çoğu kez vücut ağırlığı kullanılmaktadır

(18). Sağlık profesyonelleri fazla kilo ve obeziteyi beden kitle indeksi (BKI)

hesabıyla tanımlamaktadır. BKI hesabı vücut yağı ya da beden yapısını ortaya

çıkarmaz (8).

Sağlık risklerinin antropometrik yöntemlerle saptanması bilimsel gerçekler

doğrultusunda önem kazanmaktadır. Son yıllarda özellikle BKI ve bel çevresi

ölçümleri basit, fakat yetişkinlerde beslenmeye bağlı kronik hastalıkların güçlü bir

göstergesi olarak çalışmalarda kullanılmaktadır. Temel sağlık hizmetleri içerisinde

antropometriye büyük önem verilmelidir (6).

Beden kitle indeksi (BKI): Total vücut yağı ile korelasyon gösteren boy

uzunluğu ve vücut ağırlığına dayalı bir indekstir. Şişmanlığın ve kronik enerji

yetersizliğinin göstergesidir. Beden kitle indeksi (Quetelet indeks ) bundan 100 yıl

önce Quetelet (1869) tarafından ortaya atılmıştır. Beden kitle indeksi aşağıda verilen

denklemle hesaplanmaktadır:

Page 18: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

8

BKI (kg/m2) = Ağırlık (kg) / Boy2 (m2) (6).

Beden kitle indeksine göre şişmanlığın derecelendirilmesi Tablo 2.1’de

gösterilmiştir.

Tablo 2.1: Yetişkinler için beden kitle indeksine göre düşük kilo, fazla kilo ve obezitenin uluslararası sınıflaması

Sınıflama BKI (kg/m2)

Temel sınır değerler Ek sınır değerler

Düşük kilo <18.50 <18.50

Ciddi zayıflık <16.00 <16.00

Orta derece zayıflık 16.00 - 16.99 16.00 - 16.99

Hafif zayıflık 17.00 - 18.49 17.00 - 18.49

Normal aralık 18.50 - 24.99 18.50 - 22.99

23.00 - 24.99

Fazla kilo ≥25.00 ≥25.00

Pre-obese 25.00 - 29.99 25.00 - 27.49

27.50 - 29.99

Obez ≥30.00 ≥30.00

Obez sınıf I 30.00 - 34-99 30.00 - 32.49

32.50 - 34.99

Obez sınıf II 35.00 - 39.99 35.00 - 37.49

37.50 - 39.99

Obez sınıf III ≥40.00 ≥40.00

WHO, 1995, WHO, 2000 ve WHO 2004 (19).

Beden kitle indeksi değerinin 20-25 kg/m2 arasında olması sağlıklı kilo

anlamına gelirken (1), 30 kg/m2 ve üzerinde olması şişmanlık olarak kabul

edilmiştir. Beden kitle indeksinin >27 olmasının önemli sağlık riskine neden

Page 19: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

9

olabileceği bilinmektedir. Bazı çalışmalarda beden kitle indeksinin 30’un altında ve

üstünde bulunan kesişim noktaları alternetif beden kitle indeksi değerleri olarak

önerilmiştir. Örneğin ABD’nde Ulusal Sağlık ve Beslenme Araştırması (NHANES)

Amerikan toplumunu yansıtan bir çalışmadır ve erkeklerde 27,8 ve kadınlarda 27,3

kg/m2 beden kitle indeksi değerleri 85. persentil değerleri olarak alınmıştır (Tablo 2).

Ancak bir toplumda şişmanlık sorunu arttıkça bu kesişim noktalarının da değişmesi

söz konusudur. Bu nedenle WHO tarafından önerilen değerlerin tüm toplumlarda ve

toplumlararası kıyaslamalar için kullanılması önerilmektedir (6).

Tablo 2.2: Çocuklarda hafif şişmanlık ve şişmanlık (85. persentil ) değerleri

Yaş (yıl) BKI (kg/m2)

Erkek Kız

12-14 >23 >23,4

15-17 >24,3 >24,8

18-19 >25,8 >25,7

>20 >27,8 >27,3

Obezite ciddi, geniş kitleleri kapsayan, küresel, topluma dayalı halk sağlığı

yaklaşımlarını gerektiren önemli bir sorundur (4). Diğer kronik hastalıklar gibi,

obezite de uzun dönemli bir yaklaşım gerektiren kronik ve tekrarlayıcı bir hastalıktır

(16).

Obezite, vücuttaki yağ dokularının fazlalığı olarak tanımlanan kronik bir

hastalıktır. Her ne kadar etiyolojisi tam olarak anlaşılmasa da, genetik, metabolik ve

fizyolojik nedenlerle birlikte, psikolojik ve çevresel faktörlerin de obezite

oluşumunda etkili olduğu bilinmektedir. Genel olarak enerji alımının enerji

harcamasından fazla olduğu kronik dengesizlik obezite ile sonuçlanmaktadır (20).

Page 20: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

10

Obezite enerji alımı ile harcaması arasındaki dengenin bozulması sıklıkla enerji

yoğunluğu ve yağı fazla besinlerin aşırı alımına bağlı olan bir durumdur. Enerji

alımındaki artışın nedeni yetişkinlerde ev dışında beslenmenin artması, porsiyon

büyüklüğü, şekerle tatlandırılmış içeceklerin tüketimi ve atıştırma olarak olarak

gösterilmektedir (4).

Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve küreselleşme, yaşam biçiminde ve

diyette hızlı değişimler ile beslenmede geçişler yaratmıştır. Bu durum hem gelişmiş

hem de gelişmekte olan ülkelerde şişmanlık (obezite) gibi önemli sağlık ve beslenme

sorunlarının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Beslenmede geçiş ve obezitenin

yaygınlaşması, enerji yoğunluğu fazla besinlerin tüketimi (posası düşük besinler,

şeker içeren ve tatlandırılmış içecekler), düşük fiziksel aktivite ve sedanter yaşam ile

ilintilidir (4).

Son yıllarda yemek sektöründe kişilere kolay ulaşılabilir, fazla pahalı olmayan,

lezzetli ve büyük porsiyonlu yiyecekler sunulmaktadır. Hemen tüketilebilir gıdaların

porsiyonları giderek büyümektedir ve bu eğilim ABD’deki obezite prevelansı artışı

ile paralellik gösterir.Büyük porsiyonlu yiyecekler fazla enerji alımına dolayısıyla

obeziteye sebep olmaktadır. Bir çok çalışma yemekler dışarıda yendiğinde

porsiyonların büyüklüğüne bağlı olarak daha fazla yemek tüketildiğini, bunun da

obezite prevelansını daha çok etkilediğini göstermiştir (21).

Toplumun obezite sıklığının artmasında besin alımı ve hatalı yeme davranışı

önemlidir. En önemlisi ise aşırı yemek yeme davranışıdır. Geniş populasyon

çalışmalarında kişi başına eklenen enerji, ortalama BKİ ile güçlü bir ilişkiye sahiptir.

Bu da fazla kilolu ve obez prevalansının artmasına neden olabilmektedir. Bu nedenle

bireysel diyet tedavisinin yanında toplumlara göre diyet düzenlemelerinin yapılması

önemlidir (22).

Ankara’da yaşayan 142 kız, annesi ve anneannesi olmak üzere toplam 426 birey

üzerinde yapılan bir araştırmada üç kuşak kadının beslenme alışkanlıklarını

incelemek ve elde edilen sonuçlara göre çözüm önerileri sunmak amaçlanmıştır.

Çalışma sonucunda elde edilen veriler, günlük tüketilen besin ögeleri açısından

Page 21: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

11

şişmanların normal ağırlıktaki bireylerden istatistiksel olarak anlamlı düzeyde daha

fazla enerji, toplam yağ ve doymuş yağ asidi aldıklarını göstermiştir (22).

Porsiyon büyüklüğünün enerji alımına etkisinin ve tabaktaki yemek miktarını

kişinin kendisi ya da deneyi yürüten kişi belirlediğinde alınan enerji miktarı üzerinde

etkisinin bir öğün üzerinden gözlendiği bir çalışmada porsiyon büyüklüğünün alınan

enerji miktarını belirgin şekilde etkilediği bulunmuştur (21).

Çalışmada 51 kişiye 4 hafta boyunca haftada bir gün makarna, peynir su ile bir

paket çikolata, belli miktar havuç kızartmasından oluşan akşam yemeği verilmiştir.

Katılımcılar iki gruba ayrılıp bir grup masadaki makarna ve peyniri kendi tabaklarına

istedikleri kadar alarak tüketirken, diğer gruptan içinde sırasıyla 500g, 625g, 750g ve

1000g olan önceden hazırlanmış tabaklardan belli birini tüketmesi istenmiştir. Büyük

porsiyonlu tabak verilen hastalar diğerlerine göre daha fazla besin tüketerek yaklaşık

%30 fazla enerji almışlardır. Her iki gruptaki katılımcıların tüketim düzeyi

porsiyonlar arttıkça servis şeklinden bağımsız olarak artmıştır. En büyük porsiyon

(1000g) verilen katılımcılar en küçük porsiyon verilenlere göre ortalama %30 daha

fazla besin tüketmiştir. Porsiyon büyüklüğü arttıkça porsiyonun yenilen yüzdesı

azalmıştır. Her iki gruptakiler en büyük porsiyonun %43’ünü en küçük porsiyonun

%67’sini tüketmiştir. Yemek süresi ve servis sıklığı da porsiyon büyüklüğünden

etkilenmektedir. Bu etki sadece erkeklerde görülmüştür. Porsiyon büyüdükçe

erkeklerin yeme süresi uzamış, kadınlarınki değişmemiştir .Ayrıca porsiyon

büyüdükçe bir kaşık ile tabaktan alınan besin miktarı da artmıştır (21).

Sunulan yemeğin arttırılması ile artan tüketimin tokluk ve açlık hissi ile ilgili

farklılık oluşturmadığı görüldüğü için porsiyonun büyümesinin açlık ve tokluğun da

gelişmesini sağladığı söylenebilir . Kişilere daha büyük porsiyonlar sunuldukça

ancak daha çok yiyerek doyabilirler. Bir çok deneysel çalışma göstermiştir ki

erişkinler eğer kendi yemek servislerini kendileri yaparlarsa her defasında belli

ağırlık ve hacimde yemektedir. Burada yemeğin kalori yoğunluğunun önemi yoktur.

Daha büyük porsiyonlar hastanın karakter yapısına ve servis şekline bağlı olmaksızın

daha fazla enerji alımına neden olmaktadır (21).

Page 22: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

12

Benzer şekilde genç erkekler üzerinde yapılan iki çalışma farklı sonuçlar

vermiştir. Birinci çalışmada lazanya yedirilen erkeklerin porsiyonları sadece

normalin iki katına çıkarıldığında tüketilen miktar artmıştır. Makarna ve peynir

kullanılan diğer bir çalışmada ise tüketilen besin miktarını artırmak için porsiyonu%

27 büyütmek yeterli olmuştur (21).

Birleşik devletlerde obezite prevalasındaki dramatik artışla birlikte son 10 yılda

meşrubat tüketimi 3 kat artmıştır(23). Şekerli meşrubatlar Amerikalı’ların diyetinde

toplam enerji ihtiyacının %7,1’ini kapsayan tek başına en büyük kalori kaynağıdır.

ABD’ndeki obezite ve tip 2 diyabetteki artış meşrubat alımındaki artışa paraleldir.

Bir çok çalışma şekerle tatlandırılmış meşrubat alımıyla çocukluk çağı obezitesi

arasında da ilişki bulmuştur (24).

Meşrubatlar obezite ve kardiyovasküler risk faktörlerini direkt kalori artışı, iştah

artışı, yüksek fruktozlu mısır şurubunun metabolik etkileri, süt ve diğer faydalı

sıvıların yerine geçme mekanizmaları üzerinden etkiler. İştah artışı hızla emilen,

yüksek glisemik karbonidratlar sebebiyle ani olarak değişen kan glikoz ve insülin

seviyelerine bağlıdır.Meşrubatlar yüksek glisemik indeksleri ile kandaki şeker ve

insülin seviyelerinde hızlı değişimlere neden olur (23).

Şekerle tatlandırılmış meşrubatlar 350ml’lik servis başına 140-150 Kcal içerir.

Fizyolojik mekanizmaları tam olarak tanımlanmamış olsa da şekerli çözeltilerin katı

gıdalar gibi bir doygunluk sağlayamadığı düşünülmektedir (23).

Şekerli meşrubatların içerdiği yüksek kalori ve bunların alımıyla kilo alımı

arasındaki ilişkiden dolayı; şekerli meşrubat alımını azaltmak tek başına, obezite

salgınını frenlemek için en iyi fırsat olabilir. Ancak bireyleri davranışlarını

değiştirme konusunda ikna edebilmek için büyük eğitim ve halk sağlığı çalışmaları

gerekmektedir (24).

Meşrubat tüketimi ile kilo artışı arasındaki bağlantının bilimsel kanıtlarını ortaya

koymak amacıyla yapılan klinik bir derlemede 1996-2000 yılları arasında yayınlanan

ve içinde “meşrubat” ve “ağırlık” kelimeleri geçen makaleler taranmıştır. 15 cross-

sectional çalışmadan 6’sı, 10 prospektif kohort çalışmasından 6’sı meşrubat tüketimi

ile kilo artışı arasında belirgin bağlantı saptamıştır. 5 klinik çalışmadan 2’sinde

Page 23: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

13

adelosanların meşrubat alımı kısıtlanmış ve kilo artışının yavaşladığı görülmüştür.

Erişkinler üzerinde 10 haftadan kısa süreli, 41 katılımcıyı geçmeyen 3 klinik çalışma

yaplmış ve bu çalışmalarda meşrubat tüketimi ile kilo artışı arasında bağlantı

gözlenmiştir (23).

Genç ve orta yaşlı kadınlarda şekerle tatlandırılmış meşrubatların kilo artışı ve

tip 2 diyabet sıklığına etkisini araştırmak için yapılan JAMA çalışması, meşrubatlarla

alınan fazla kalorilerin obezite prevalansını arttırdığına dair kanıtlar sunmakta ve

şekerli meşrubatları tip 2 diyabet nedenleri arasına sokmaktadır. Bu çalışmanın

dikkat çekici bir özelliği uzun zamanlı veri sağlamasıdır. Kesitsel çalışmalardaki bir

çok kilolu ve obez kişi kilolarıyla savaşmak için diyet meşrubatlar kullanmaktadır.

İnsanlar kilo kaybetmek için içeceklerini diyet olanlarıyla değiştirmeye

başladığından beri bu kesitsel çalışmalar obezite ile şekerli meşrubatlar arasındaki

bağlantıyı gösterememektedir. Uzun zamanlı çalışmalarda araştırmacılar hangi

katılımcıların diyet içeceklere geçtiğini takip edebilmektedir. İkinci olarak bu

çalışmada meşrubat alımını arttıran kadınların günlük aldığı kalori miktarının da,

çoğunluğu meşrubattan olmak üzere günlük yaklaşık 358 kalori arttığı

bildirilmektedir. Bu çalışma daha fazla şekerli meşrubat alan kadınların fiziksel

olarak daha az aktif olma, daha çok sigara içme, daha çok günlük kalori alma, daha

az protein, alkol, magnezyum ve tahıl lifi alma eğiliminde olduğunu ortaya

koymuştur. Total karbonhidrat, fruktoz ve sükroz alımındaki fazlalığa bağlı olarak

herkeste olduğu gibi bu kadınlarda da glisemik indeks daha yüksek bulunmuştur.

Özetle bu kadınların bu beslenme ve yaşam alışkanlıkları ile tip 2 diyabet, obezite ve

kardiyovasküler hastalıklara yakalanma riski yüksektir (25).

Çocuk ve adölesanlarda şişmanlığın nedeni ise ayaküstü beslenme, tatlandırılmış

içeceklerin tüketimi (süt ve su alımının azalması), okullarda enerji yoğunluğu fazla

olan atıştırmalık besinlerin ve ayaküstü beslenmenin varlığı, televizyon ve yazılı

basında reklamların artışıdır (4).

Tatlandırılmış içecekler; gazlı içecekler, şeker eklenmiş içecekler (şeker oranı

%7-14 ve fruktoz içeren mısır şurubu), tatlandırılmış çaylar, sporcu içecekleri,

meyve suları (şeker oranı %25 veya az) ve diğer tatlandırılmış içeceklerdir.

Tatlandırılmış içecekler ile adipozite ilişkisi üzerinde sıklıkla durulmaktadır.

Page 24: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

14

İçeceklerle alınan günde %5’lik enerji fazlalığının yılda 5 kg kilo artışına sebep

olacağı, günde 500 cc içecek ile 2 ayda vücut ağırlığında 1.12 + 0.7 kg artış olacağı

bildirilmiştir. 51603 yetişkin kadın üzerinde yürütülen bir çalışmada günde 1 içecek

ile 4 yılda 4.2 kg vücut ağırlığı kazanılacağı saptanmıştır (4).

Okullarda uygulanan obezite önleme programının uzun dönemdeki etkilerini

ortaya koymak amacıyla yapılan bir çalışmada, 7-11 yaş arası 644 çocuktan 511’inin

ölçüleri alınmış ve çocuklar müdahale ve kontrol grubu olarak ikiye ayrılmış,

müdahale grubuna 1 yıl boyunca 4 bölümden oluşan ve sağlıklı beslenme ile

karbonhidratlı içeceklerin azaltılmasını öğreten bir eğitim verilmiştir. Bu çocukların

434’ü 3 yıl sonra bulunup incelenmiştir. Çocukların boyu, kilosu ve bel çevresi

ölçülmüştür. İlk ölçümlerden 3 yıl sonra katılımcıların yaş ve cinsiyete özgü beden

kitle indekslerine bakıldığında kontrol grubunda beden kitle indeksinin %10 arttığı,

müdahale grubunda ise %1 azaldığı görülmüştür. Fazla kilolu prevalansı her iki

grupta da artmştır ve arada belirgin fark gözlenmemiştir. Bel çevresi de her iki grupta

artmıştır ve arada %9’luk fark oluşmuştur. Bu sonuçlar,1 yıllık bir eğitim sonunda

fazla kilolu prevelansındaki farkın 3 yıl sonra devam etmediğini göstermiştir (26).

Bütün obez bireylerde enerji alımı ile tüketimi arasında bir dengesizlik vardır.

Hastaların yeme alıskanlıkları ve fiziksel aktiviteleri enerji dengesini etkilemektedir.

Etnik ve sosyal kimlik bazı özel yeme şekilleri ve gıdalarla iliskili olarak obezite

gelişimine katkıda bulunabilir. Yaş, cinsiyet, doğum sayısı, evlilik, sigarayı bırakma,

alkol tüketimi, teknolojik gelişimle birlikte sedanter yaşam, fast-food tarzı hızlı ve

yüksek kalorili gıdaların tüketiminin yaygınlaşması obezite gelişimini etkileyen

çevresel faktörler arasında sayılabilir (2).

Vücut bileşimi; büyüme ve gelişme, yaş, ırk, cinsiyet, beslenme durumu, özel

diyetler, egzersiz, hastalık ve genetik etmenlerle etkilenmekte ve değişkenlik

göstermektedir (6).

Yapılan değişik çalısmalarda obezitenin %20-80 oranında genetik nedenlerle

ortaya çıktığı gösterilmiştir (2). Genetik etkiler bazal metabolizma açısından kişiden

kişiye farklılık göstermektedir. Bundan dolayı bazı kişiler obeziteye daha yatkındır.

Page 25: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

15

Obez anne babaların çocuklarının obez olma olasılığı %80 iken, bu risk normal anne

babaların çocuklarında %15'tir (18).

Obez kişilerin kilo verdikten sonra verdikleri kiloyu tekrar almalarının yeme

alışkanlıklarını değiştiremediklerinden mi yoksa vücutlarının uygunsuz şekilde fazla

yağ depoloyacak şekilde programlandığından mı kaynaklandığı bilinmemektedir.

Obez kişilerde görülen yağ hücresi fazlalığı bunların normal kişilerden çok daha

fazla yağ depolamaya genetik olarak eğilimli olduklarını göstermektedir.Genetik

olarak obez olan Zucker fareleri üzerinde yapılan bir deney obezitenin hem

kalıtımsal hem de çevresel faktörlerin karışımından oluştuğuna işaret etmektedir

(27).

Sosyoekonomik düzey ile obezite prevelansı arasındaki bağlantıya her zaman

ilgi duyulmuştur. Bu konuda yapılan bir çok çalışmayla sosyoekonomik düzey ile

obezite prevelansının bağlantılı olduğu rapor edilmiştir. Sosyoekonomik düzey

genellikle eğitim ve gelir seviyesine göre belirlenir. Tek başına gelir seviyesi,

besinlere ulaşma ve boş zamanı fiziksel aktivite ile geçirme yüzdesini arttırarak

obeziteyi etkilemektedir. Eğitim düzeyi ise inanç ve bilgi üzerinden etkilidir. Eğitim,

kişilere sağlıklı bir yaşam sürdürme bilinci kazandırır. Sosyoekonomik düzey ile

obezite arasındaki bağlantıyı araştıran çalışmaların çoğunluğu obeziteyi beden kitle

indeksi değeriyle tanımlar (28).

1959 Metropolitan Halk Sigortası ağırlık ve boy tablosuna göre fazla kilolu

bireylerle yapılan bir araştırmada ABD’deki bütün ırklar ve cinsiyetler için fazla

kilolu olma yüzdesi eğitim düzeyiyle ters orantılı olarak bulunmuştur. 12 yıldan az

eğitim almış beyaz erkeklerde fazla kilolu yüzdesi en düşükken, 16 yıldan fazla

eğitim alan beyaz erkeklerde en yüksektir. Diğer ırk ve cisiyetlerdeki eğitim-kilo

bağlantısı bu kadar güçlü değildir (29).

Gelişmiş ülkelerde yapılan ve obezitedeki sosyoekonomik değişkeni araştıran bir

çok deneysel araştırma, hem kadınlarda hem de erkeklerde sosyoekonomik düzey ile

obezite arasında direk bir bağlantı bulmuştur. Bu araştırmalara rağmen global bazı

çalışmalar zengin toplumlarda düşük sosyoekonomik düzeydeki bireylerin obez olma

riskinin daha yüksek olduğunu ve bu etkinin kadınlar üzerinde erkeklere göre daha

Page 26: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

16

belirgin olduğunu göstermiştir. Bu ilişkinin yönü ve büyüklüğü farklı toplumlara, yaş

gruplarına ve cinsiyet alt gruplarına göre değişmektedir (28).

İngiltere’de 15028 kişi üzerinde yapılan European Prospective İnvestigation into

Cancer and Nutrition Norfolk Cohort (EPIC) çalışmasında katılımcılar temel sağlık

kontrolünden geçirilerek boy ve kilo ölçüleri, kan örnekleri alınmış ; beslenme,

yaşam tarzları, sağlıkları ve fiziksel aktiviteleri hakkında anketler doldurtulmuş ve

sosyoekonomik olarak yüksekten düşüğe 6 sınıfa ayrılmıştır.

Çalışmanın ilk kısmı 1993-1997 yılları arasında yürütülmüş ve 1998-2000 yılları

arasında da takip amaçlı kontrol muayeneleri yapılmıştır. EPIC çalışmasındaki inme,

kanser veya kalp krizi hikayesi olmayan 14619 katılımcının verileri kullanılarak

yapılan bir çalışmada, en yüksek sosyal sınıfla karşılaştırıldığında hem erkeklerde,

hem de kadınlarda ortalama BKİ’nin en yüksek ve enerji alımının en fazla olduğu

sınıf en alt sosyoekonomik sınıf olarak bulunmuştur. Temelde cinsiyet ve sosyal

sınıfla BKİ arasında istatistiksel olarak belirgin bir etkileşim gözlenmiştir.

European Prospective İnvestigation into Cancer and Nutrition Norfolk Cohort

çalışmasının ilk ve ikinci kısımları arasında en düşük sosyal sınıftaki kişilerin

ortalama kilo değişimi +1,49 kg iken, en yüksek sınıftakilerin kilo değişikliği bundan

ortalama 0,45 kg farklı olarak +0,97kg olarak bulunmuştur. Bu sosyal sınıf ve BKİ

arasındaki bağlantı; cinsiyet, yaş, sigara kullanımı ve gözetim zamanı gibi faktörler

düzenlendiğinde de istatiksel olarak anlamlı bulunmuştur.

Toplanan veriler, orta yaşta, düşük sosyoekonomik düzeydeki erkek ve

kadınların yüksek sosyoekonomik düzeyde olanlara göre kilo almaya daha eğilimli

olduğunu göstermiştir. Ortalama 3,66 yıllık takip süresi içinde en düşük

sosyoekonomik sınıftakiler, en yüksek sosyoekonomik sınıftakilere göre 0,45 kilo

daha fazla almışlardır.Benzer şekilde düşük sosyoekonomik sınıftakilerin yüksek

sosyoekonomik sınıftakilere göre takip süresi boyunca 2,5 kilodan fazla alma riski

%30 daha fazla bulunmuştur (30).

Irk, sosyoekonomik durum ve kırsal ikametgah ekseninde obezitedeki cinsiyet

farklılıklarını saptamak amacıyla, Texas eyaletinde yapılan “behavioral risk factor

surveillance system” (BRFSS) çalışmasından alınan verilerle yapılan bir çalışmada,

Page 27: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

17

beyaz erkeklerin obez olma olasılığının diğer ırklardan fazla olduğu, fakat bu

farklılığın kadınlarda olmadığı gösterilmiştir. Sonuçlar, İspanyol kökenli kadınların

ve siyah kadınların obez olma olasılığının daha yüksek olduğunu, ancak bu ayrımın

erkekler için söz konusu olmadığını göstermiştir. Taşrada oturan erkek ve kadınların

obez olma riski şehirdekilerden daha fazla bulunmuştur. Erkeklerdeki ekonomik

durumun obezite ile ilişkisi görülememiş, fakat gelir düzeyi yüksek kadınlarda

obezitenin daha az görüldüğü saptanmıştır. Bu durum, yüksek sosyoekonomik

düzeye sahip kadınlarda, uygun bir beden imgesi geliştirme konusunda aile ve çevre

baskısının daha etkili olduğu görüşü ile açıklanabilir. Diğer bir açıklama da yüksek

sosyoekonomik sınıfa ait kadınların erkeklere göre egzersiz ve sağlıklı beslenme gibi

önleyici sağlık davranışları konusuna daha ilgili olduğudur. Ayrıca, yüksek

sosyoekonomik düzeye sahip kadınlar daha az doğum yapmaktadır. Bu da obezite

riskini azaltmaktadır. Çalışma sonuçlarına göre eğitim düzeyinin hem kadınlarda

hem de erkeklerde obez olma riskine etkisi görülmemiştir (31).

1998 Korean National Health and Nutrition Examination Survey’e katılan 20 yaş

üzeri 7962 kişinin (3597 erkek, 4365 kadın) kayıt altına alınmış olan verileri

kullanılarak, BKİ ve bel çevresi değerlerinin eğitim ve gelir düzeyiyle ilişkisini

araştırmak için yapılan bir çalışmada obezite ile sosyoekonomik düzey arasındaki

bağlantının cinsiyete göre değiştiğini göstermiştir. Erkeklerde gelir düzeyi ile beden

kitle indeksi ve bel çevresi arasında doğru orantı , kadınlarda eğitim düzeyi ile beden

kitle indeksi ve bel çevresi arasında ters orantı vardır. En yüksek gelir grubu diğer

gruplarla karşılaştırıldığında, bu gruptaki hem erkek hem de kadınların BKİ ve bel

çevresi daha yüksek bulunmuştur. En yüksek eğitimli (>13yıl) grup diğerleriyle

karşılaştırıldığında, bu gruptaki erkeklerin beden kitle indeksi diğerlerinden daha

yüksekken kadınlarda en düşük eğitim seviyesine sahip olanların en şişman oldukları

görülmüştür.

Eğitim ve gelir seviyesi gelişmekte olan ülkelerde obezite prevelansı ile doğru

orantılıdır. Ülkenin gelişmişlik düzeyi arttıkça kadınlardaki obezite sıklığı gelir

düzeyiyle doğru, eğitim düzeyiyle ters orantılı hale, erkeklerde ise sadece gelir

düzeyiyle doğru orantılı hale gelir. Monterio çalışması gelir düzeyinin eğitim

düzeyine göre obezite üzerinde daha büyük etkisi olduğunu söyler. Çünkü gelişmiş

Page 28: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

18

toplumlarda besine ulaşabilmek daha kolayken günlük enerji harcaması azdır. Bir

başka çalışma ise yüksek gelirin obezite için risk faktörüyken, yüksek eğitim

düzeyinin koruyucu olduğunu göstermiştir (28).

1997 yılında yayınlanan bir çalışma vücut ağırlığının; medeni durum, sigara

içme, alkol tüketimi, beslenme alışkanlıkları, fiziksel aktivite düzeyi, doğurganlık

öyküsü, sosyoekonomik düzey ve psikososyal stres ile ilintili olduğunu rapor etmiştir

(4).

WHO obeziteyi global bir salgın olarak tanımlamaktadır (7). Fazla kilolu ve

obez kişilerin sayısı tüm dünyada giderek artmaktadır. WHO raporlarına göre bir

milyardan fazla yetişkin fazla kilolu ve bunların en az üçyüz milyonu klinik olarak

obezdir (7,8).

Obezitenin hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde giderek artış

gösteren büyük bir halk sağlığı problemi olduğu kabul edilmiş bir gerçektir. Obezite

prevalansı farklı yörelerde ve etnik gruplarda değişiklik gösterse de adolesan

obezitesi de dünya çapındaki önemli sağlık sorunlarından biridir (32).

Günümüzde birçok ülkede çocuk ve yetişkinlerde obezite prevalansındaki artış

ürkütücü boyutlara ulaşmıştır (4).

ABD’nde şişmanlık prevalansının son yirmi yılda üç katına çıktığı ve sağlık

harcamalarında önemli artışlara neden olduğu saptanmıştır. ABD’nde obeziteye bağlı

durumlarda sağlık bakım ücreti 2000 yılında 11 milyar dolar olarak bulunmuştur.

Avrupa’da da obezite epidemik bir sorundur .WHO, Avrupa Bölgesi’nde sağlık

harcamalarının %6’sının obezite için yapıldığını bildirilmiştir (4).

Obezitenin global prevalansı %8.2 olarak hesaplanmaktadır. Çin ve Japonya’da

%5 olan prevalans, Samoa’da %75’e ulaşmaktadır (2). Kore’de 1995’te obezite

prevalansı %13,9 iken hızla artarak 1998’de %26,3’e çıkmıştır (28).

ABD ‘nde 1988-1994 yıllarında yapılan National Health and Nutrition

Examination Survey (NHANES III) çalısması ile 1971-1974 yılları arasında yapılan

NHANES I ve 1976-1980 yılları arasında yapılan NHANES II’nin sonuçları

karşılaştırıldığında yıllar içinde obezite prevalansındaki artış oldukça dikkat

Page 29: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

19

çekicidir. 1994’den itibaren bildirilen yıllık oranlar obezite prevalansının arttığını

göstermekte ve 2025 yılında obezite prevalansının %50 olması beklenmektedir (2).

Obezite prevalansı 1960-80 yılları arasında sabitken bundan sonra NHANES

III’te bildirildiği gibi artışa geçmiştir. NHANES II ile NHANES III arasındaki artış

istatistiksel olarak her yaş ve cinsiyet grubunda anlamlıdır. 40-59 yaş erkekler

dışında NHANES III ile NHANES 1999-2000 arasında da belirgin artış olmuştur.

NHANES III ile NHANES 1999-2000 arasındaki artış NHANES III ile NHANES II

arasındaki artış kadardır .

NHANES 1999-2000’de yaşa bağlı obezite prevelansı %30,5 olarak

bulunmuştur. Bu daha önceki NHANES III (1988-1994) çalışmasında %22,9

ölçülmüştür. Bu süre içinde fazla kilolu sıklığı da %55,9’dan %64,5’e çıkmıştır.

Aşırı obezite de (BMİ>40) belirgin şekilde artmış ve %2,9’dan %4,7’e çıkmıştır.

Bütün değişiklikler istatistiksel olarak belirgin olmasa da her iki cinste, her yaş

grubunda; beyazlarda, siyahlarda ve Meksika kökenli Amerikalılarda gözlenmiştir.

Erkeklerdeki obezite ve fazla kilo prevelansı ırk grupları arasında istatistiksel olarak

anlamlı olmayan, düşük düzeyde bir fark göstermektedir. Kadınlarda obezite ve fazla

kilo sıklığı en yüksek siyah ırkta görülmüştür. 40 yaş ve üstü siyahi kadınların

yarısından fazlası obez, %80’inden fazlası ise fazla kiloludur. İspanyol kökenli

kadınlardaki prevelans diğer iki grubun arasındadır ve bu gruplardan belirgin farkı

yoktur (33).

1960-62 yılında yapılan “Health Examination Survey” çalışmasına göre

Birleşmiş Milletlerdeki 12-79 yaş arası yetişkinlerin %29’unun Metropolitan Hayat

Sigortası tarafından tavsiye edilen boy kilo oranının %20’sinden fazla olup, fazla

kilolu olduğu kabul edilmiştir. 1977 yılında yapılan “National Health Interview

Survey” çalışmasında da Amerika’daki erişkinlerin %26’sı aynı kritere göre fazla

kilolu bulunmuştur .

1959 Metropolitan Halk Sigortası ağırlık ve boy tablosuna göre fazla kilolu olan

19405 erişkin ile 1981-1983 yılları arasında telefonla görüşülerek sosyo-demografik

karakteristikleri, sağlık riski davranışları, beden imgeleri ve beslenmeleri hakkında

araştırma yapılmıştır.Kendi beyanatlarına göre 1960-62 yıllarında %29’u fazla

Page 30: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

20

kiloluyken bugün %23’ü fazla kiloludur. Bu hafif düşüş 1981-83 değerleriyle 1960

değerleri arasında yaş ayarlaması yapıldığında da devam etmektedir .

1982 yılı itibariyle Amerika’daki beyaz, siyah, ve hispanik ırkın %23’ü fazla

kiloludur. 1981-83 arası çalışmada siyahlar ve hispanikler (İspanya kökenliler)

beyazlara göre daha kilolu bulunmuştur (%31,2 ve %21,8). Her ırkta ve cinsiyette

fazla kilolu sıklığı 18 yaştan 59 yaşa gittikçe artmaktadır. Beyazlarda bu artış 60

yaşında sonlanıp düşüş başlar. Siyahlar ve hispaniklerde de 60-69 yaş arası fazla

kilolu sıklığında düşüş gözlenir, fakat bunu istatistiksel olarak çok belirgin olmasa da

70 yaşla beraber bir artış takip eder. Erkekler ve kadınlar arasında fazla kilolu sıklığı

açısından fark yoktur. Beyaz populasyondaki erişkinlerde, erkeklerdeki fazla kilolu

sıklığı kadınlardan fazladır. Bu cinsiyet farkı 18-49 yaş arası görülür ve 50 yaşından

büyüklerde gözlenmez. Siyah ve hispanik erişkin popülasyonunda istatiksel olarak

anlamlı olmamakla birlikte erkeklerde fazla kilo görülme yüzdesi daha düşüktür. 60

yaşından büyüklerde bu fark istatistiksel olarak anlamlı hale gelir (29).

Yaş ve eğitimle ilgili düzeltmeler yapıldığında fazla kilolu erişkinlerin

yarısından çoğunda kontrolsüz hipertansiyon, tıkınırcasına yeme, ve sedanter yaşam

biçimi tespit edilmiştir.

Fazla kilolu erkeklerin %72’si, kadınların %52’si diyet yapmamaktadır. Fazla

kilolu erişkinlerden bunun farkında olanlar farkında olmayanlara göre daha fazla

diyet yapmaktadır (29).

Avrupa’da obezite prevalansı konusunda yapılan en kapsamlı arastırma 1989

yılında yayınlanan WHO MONICA (Monitoring Trends and Determinants in

Cardiovascular Diseases) çalısmasıdır. Buna göre Avrupa’da obezite prevalansı

kadınlarda %22, erkeklerde %15 olarak bildirilmistir. Yaş ilerledikçe bu oranlar

kadınlarda %44, erkeklerde ise %18’e ulasmaktadır (2).

1998 TNSA verilerine göre kadınların %33.4’ü hafif şişman-kilolu (BKI=25-30

kg/m2), %18.8’i şişman (BKI= >30 kg/m2) bulunmuştur. 2003-TNSA sonuçlarına

göre ise hafif şişman ve şişman olan kadınların sıklığı sırasıyla %34.3 ve %22.7’dir

(4).

Page 31: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

21

Topluma dayalı olarak yürütülen kesitsel bir çalışmada (TURDEP-Türkiye

Diyabet Epidemiyolojisi Çalışması) yirmi yaş üzeri 24788 kişide şişmanlık

prevelansı %22.3 (Erkek: %12.9; Kadın: %29.9 ) olarak saptanmıştır. Prevalans

kentlerde %23.8 ve kırsal kesimde ise %19.6 olarak bulunmuştur. Bel çevresi >80

cm ve üzerinde olan kadınların oranı %49.2, bel çevresi >102 cm ve üzerinde olan

erkeklerin oranı ise %17.2’dir (34).

TEKHARF çalışmasına göre obezite Türkiye’de artma trendinde olup alarm

veren bir sağlık sorunudur. 10 yıllık bir dönemi (1990-2000) kapsayan saha

çalışmaları (TEKHARF) Türkiye’de obezite ve fazla kilonun arttığını

göstermektedir. 10 yıl önce 1990’da obezite prevelansı %18,9 iken 2000’de % 21,9

olmuştur. Bu bize %17,7 lik bir rölatif artışı gösterir. Türkiye’de bir çok bölgede

erkeklerde fazla kilo, kadınlarda ise obezite daha fazla gözlenir .

2000’de yapılan çalışmada erkeklerin %16,8’inde, kadınların %55,8’inde

santral obezite gözlenmiştir. Türkiye Diyabet Epidemiyoloji Çalışması (TURDEP)

ve Türkiye Obezite ve Hipertansiyon Çalışması (TOHS) ülkemizde yapılmış diğer

ulusal ve büyük çalışmalardır. TURDEP’de obezite prevelansı %25 ile en yüksek İç

Anadolu Bölgesi’nde, %17,2 ile en düşük Doğu Anadolu Bölgesi’nde bulunmuştur .

20 yaş üzeri kişileri kapsayan güncel saha çalışmalarında Trabzon’da %23,5

Adana’da %43,4, Mersin’de %29,3 ve Kayseri’de telefonda yapılan bir çalışmada

%12 obezite prevelansı gözlenmiştir (35).

Tablo 2.3: Türkiye’de yapılan araştırmalara göre obezite prevalansı (35).

Çalışma adı n Yaş Obezite prevelansı (%)

Erkek Kadın Toplam

TEKHARF 1990 3681 >30 12,5 32 18,6

TEKHARF 2000 2494 >30 11,3 32,6 21,9

TURDEP 1999 24788 >20 12,9 29,9 22,3

TOHS 2000 20199 >20 14,4 24,6 19,4

Page 32: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

22

ABD, İsrail ve 13 Avrupa ülkesindeki adelosanların karşılaştırıldığı bir

çalışmada fazla kilolu sıklığı erkeklerde %5,2 ile %28,9 arası ; kadınlarda %8,1 ile

%31 arası bulunmuştur. Bu çalışmada BKİ’si 85. persantil ile 95. persantil arası

olanlar fazla kilolu, BKİ’si 95. persantilin üstünde olanlar obez kabul edilmiştir.

Aynı çalışmada obezite sıklığı erkeklerde %1,9 ile %13,9 arası, kadınlarda %1,1 ile

%15,1 arası bulunmuştur. Adelosanlardaki fazla kilolu + obez prevelansı İran’da

%21,1 ile %7,8 , Meksika’da % 19,8 ile %7,9, Mısır’da %12,1 ile %6,2 , Bahreyn’de

%15,9 ile % 18,4 arasında bulunmuştur. Türkiye’deki adelosanlarda ise fazla kilo

sıklığı %10,3 ile %12,0 arası, obezite sıklığı %1,6 ile %3,6 arasıdır (32).

2002 yılında, Amerika’da yapılan bir çalışmada, çocuklarda şişmanlığın 1976-

1980 ve 1988-1994 yıllarında arttığı, ancak gelecek 10 yıl için bir tahmin

verilemeyeceği belirtilmiştir. Bu amaçla doğumdan 19 yaşına kadar 4722 çocuğun

NHANES çalışmasının (1999-2000) bir parçası olarak boy uzunluğu ve vücut

ağırlığı değerleri incelenmiştir. Şişmanlık prevelansı 2-5 yaş grubunda %10.4, 6-11

yaş grubunda %15.3, ve12-19 yaş grubunda %15.5 bulunmuştur. 1988-1994

(NHANES III) çalışmasında bu değerler sırasıyla %7.2, %11.3 ve %10.5 olarak

saptanmıştır (33).

İzmir ilköğretim okullarında yapılan ve 10,3 yaş ortalamalı 1024 kişlik bir

kesitsel çalışmada beden kitle indeksi yaşına ve cinsiyetine göre 95. persantilden

fazla olanlar obez olarak kabul edilmiştir. Bu çalışma sosyoekonomik açıdan

değerlendirildiğinde gelişmiş bölgedeki okullardaki çocuklarda fazla gelişmemiş

bölgelerdeki çocuklara göre obeziteye daha sık rastlanmaktadır (%1,7’e %0,5) (35).

Tüm dünyada yüzellibeş milyon okul çağı çocuğu vardır. Dünyada beş yaş altı

çocukların yaklaşık yirmi iki milyonu fazla kiloludur. 2006 yılında İnternational

Journal of Pediatric Obesity dergisinde yayınlanan raporda, Kuzey Amerika, Avrupa

ve Batı Pasifik’in bazı bölgelerindeki çocukların fazla kilolu olmada en yüksek

prevelansa sahip olduğu belirtilmiştir. ( yaklaşık olarak % 20-30 ) Brezilya, Şili,

Meksika ve Mısır gibi sosyoekonomik düzeyi düşük ülkelerdeki okul çağı çocukları

arasında obezite oranı sanayileşmiş ülkelerdeki oranlara yaklaşmaktadır (8).

WHO obeziteyi ilk on önlenebilir ölüm nedeni arasında saymaktadır (8).

Page 33: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

23

Günümüzde şişmanlık hem bir hastalık olarak kabul edilmektedir, hem de

beslenmeye bağlı kronik hastalıklar için risk etmenidir. Obezite; vücudun yağ

kitlesinin yağsız kitleye oranının aşırı artması sonucu boya göre ağırlığın arzu edilen

düzeyin üzerine çıkması olarak tanımlanmaktadır (4). Diğer bir tanımla vücut

ağırlığının yaş, cinsiyet ve boy uzunluğuna göre %20 ve üzerinde fazla olmasıdır.

Ancak bu tanıma göre bireyin şişman mı, yoksa kas kitlesinin mi fazla olduğu

tanımlanamamaktadır. Vücuttaki yağ miktarına ve dağılımına bağlı olarak

hastalıkların morbidite ve mortalitesi değişkenlik göstermekte, yaşam kalitesi ve

süresi olumsuz yönde etkilenmektedir (6).

Az gelişmiş toplumlarda yetersiz ve dengesiz beslenmenin önemli bir halk

sağlığı sorunu olduğu, gelişmiş toplumlarda ise aşırı ve dengesiz beslenmenin bir çok

dejeneratif hastalığa zemin hazırladığı görülmektedir (36). Fazla kilo ve obezite

gelişmiş ve endüstrileşmiş toplumlarda önemli bir sorundur ve morbidite ve

mortaliteyi artırır (37).Yapılan çalışmalarda, toplumlar geliştikçe ve ekonomik

istikrara ulaştıkça, yetersiz beslenmeye bağlı sağlık problemlerinin azaldığı ancak

aşırı kiloya bağlı sağlık problemlerinin ortaya çıktığı belirtilmektedir (38).

Diyet alışkanlıklarının, şişmanlık, kardiyovasküler hastalıklar, diyabet ve kanser

gibi bazı kronik hastalıkların gelişiminde önemli katkısı vardır. Kentlerde yaşayan

bir çok kişi, batı toplumunun yaşam tarzını ve sağlıklı olmayan beslenme

alışkanlıklarını benimsemiştir (39).

2003 yılında FAO ve WHO nun diyet, beslenme ve kronik hastalıklardan

korunma uzmanlarının ortaklaşa raporunda, 2000 yılında gerçekleşen 55.7 milyon

ölüm arasında, obezite, hipertansiyon, felç ve çeşitli kanser türleri gibi bulaşıcı

olmayan hastalıklar nedeniyle ölenlerin oranı yüzde altmış olarak belirtilmiştir.

Alınan önlemler yeterli olmazsa bulaşıcı olmayan hastalıklardan ölüm oranının 2020

yılında yüzde yetmişbeşe ulaşacağı tahmin edilmektedir (8).

Obezite ile kalp damar hastalıkları, inme, hipertansiyon, kanser (meme, prostat,

kolon, endometrium), Tip II diabet, osteoartrit, safra kesesi hastalıkları,

gastroözafagial reflü, uyku apnesi, solunum yetmezliği görülme sıklığı artmaktadır

(4). Bu kronik olaylarda obezite ile en yakından bağlantılı olan diyabettir. Obezite

Page 34: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

24

sıklığındaki artış gibi diyabet sıklığı da artmaktadır. Klinik çalışmalar, beslenme

alışkanlığındaki değişim, kilo kaybı ve fizkisel aktiviteyi içeren bir hayat tarzı

değişikliğinin bozulmuş glikoz toleransının diyabete ilerleme riskini azalttıığını

göstermiştir (33).

TURDEP çalışmasına göre Türkiye’de 20 yaş üstü diyabet prevelansı %7,2,

bozulmuş glikoz toleransı prevelansı ise %6,7’dir. Her ikisi de hem kadınlarda

erkeklere göre hem de şehirlerde kırsal kesime göre daha sık görülür. Türkiye’deki

20 yaş üstü hipertansiyon prevelansı %29 ve obezite prevelansı %22’dir. Her ikisine

de kadınlarda daha sık rastlanır. Diyabet ve bozulmuş glikoz toleransı sıklığının

beden kitle indeksi ile, bel kalça oranıyla ve kalça çevresiyle doğru oranla arttığı

görülmüştür. Hem diyabet hem de bozulmuş glikoz toleransı sıklığının birbirinden

bağımsız olarak yaş, BMİ, bel kalça oranı, aile öyküsü ve hipertansiyonla ilişkili

olduğu gösterilmiştir. Türkiye’deki diyabet ve bozulmuş glikoz toleransı prevelansı

dünya ortalamalarıyla uyumlu bulunmuştur. Obezite ve hipertansiyon ile ilişkileri de

bu çalışmayla doğrulanmıştır (34).

Tip 2 Diyabetes Mellitus (DM), hipertansiyon, dislipidemi, kardiyovasküler

hastalıklar gibi yol açtığı morbidite ve mortalitesi yüksek sağlık sorunları nedeniyle

obezitenin henüz hiçbir hastalıkla birlikteliği yokken tanınması ve tedavi edilmesi

koruyucu sağlık politikalarının basında yer almalıdır (2).

Hiç sigara içmemiş 45-54 yaş arası yaklaşık 100.000 kadın ve 25.000 erkekte

yapılan bir araştırmada BKİ > 29 olanlarda kardiyovasküler mortalitenin 2 kat,

BKİ > 32 olanlarda ise 4 kat arttığı bildirilmiştir. Bir başka araştırmada BKİ > 30

olduğunda kardiyovasküler hastalıklar, kanser ve diğer nedenlere bağlı ölüm

oranlarında artış olduğu rapor edilmistir.Mortalite eğrisi tersinden

değerlendirildiğinde orta derecede kilo vermenin mortalite riskinde belirgin azalma

sağlayacağı söylenebilir. Vücut ağırlığının %10 kaybı ile risk artışında %50 azalma

meydana gelmektedir.

Mortaliteyi etkileyen faktörler içinde vücut yağ dağılımı büyük önem tasır.

Abdominal bölgede biriken yağ ile ilişkili en önemli komplikasyon kardiyovasküler

hastalık ve ani ölümdür (2).

Page 35: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

25

Morbid obez 200 erkeğin mortalite oranlarının hesaplandığı bir çalışmada, 25-34

yaş arası olanların aynı yaş grubundaki normal kilolulara göre mortalite oranı 12 kat

fazla bulunmuştur. Bu yüksek mortalite oranı yaşla birlikte azalmakta ve 35-44 yaş

arası 6 kata 45-54 yaş arası da 3 kata düşmektedir.

İleri derece obez kişilerin başlıca ölüm nedenleri olarak kalp hastalığı,inme ve

diyabet gösterilmektedir. Güncel bir çalışmada 50-59 yaş arası erkeklerde relatif kilo

%129’u geçtiğinde ani ölüm riskinin belirgin şekilde arttığı görülmüştür.

Morbid obezlerin mortalite oranı tam olarak bilinmese de fazla kiloluların aynı

yaş ve cinsiyet gruplarındaki kişlere göre artmış mortalite oranları göz önüne

alındığında morbid obezlerin mortalite oranının normal kilodakilere göre en az 3-12

kat arası arttığı söylenebilir (27).

Morbid obezite ile ilgili durumlar:

• Yüksek koroner arter hastalığı riski

• Hipertansiyon

• Diyabetes mellitus

• Safra kesesi hastalıkları

• Dolaşım ve solunum sistemi fonksiyon bozuklukları

• Osteoartrit

• Psikososyal sorunlar

• Tromboembolik hastalıklar

• Yükselmiş operasyon riski

• Vena cava ve renal ven trombozu

• Kardiyomegali

• Karaciğer fonksiyon ve morfoloji anormallikleri

Page 36: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

26

• Uterus fibromları ve kanserleri

• Alt extremitelerde venöz dolaşım bozukluğu

• Meme, over kanseri ve mediastinel kitlelerin tanı güçlüğü (27).

2.2. Obezitede Psikolojik Durum

Obezite, kişide inanılmaz derecede ağır bir psikolojik yük yaratır ve bu yük belki

de obezitenin en kötü etkisidir (40).

Obez hastaların yaklaşık %25-30'unun depresyon ya da diğer psikolojik

sorunları vardır. Duygusal gerginlik sıklıkla aşırı yeme ile ilişkilidir. Bu kişiler kısa

zaman dilimlerinde çok yemek yerler ve bunu yaparken de kontrollerini kaybederler.

Doktorlar obez hastalara rutin olarak ruhsal durumlarını, uyku, iştah, hoşlandığı

aktiviteleri ve yeme alışkanlıklarını sormalıdır. Obez hastalar obezite tedavisine

başlamadan önce depresyon, anksiyete yönünden değerlendirilip bunlara yönelik

tedaviye başlanmalıdır (18).

Obezitenin altında yatan sebeple obez olan kişinin psikolojisi birbiriyle

bağıntılıdır. Psikolojik etkiler açısından, çevresel, biyolojik ya da genetik sebeplerle

meydana gelen obezite psikolojik sebeplerle oluşan obeziteden farklılık gösterebilir.

Özellikle de Tepkisel Yeme Bozukluğu ve Gece Yeme Sendromu olan obez kişiler,

bu yeme bozuklukları olmayan kişilerden daha az yemek yerler. Kişilik bozuklukları,

madde bağımlılığı, dürtü kontrol problemleri yeme bozukluğu olan obez kişilerde

daha yaygındır. Beden imajına bağlı kaygılar, özgüven eksikliği yeme bozukluğu

olan obez kişilerde daha yaygındır. Depresyon ve kaygı bozuklukları ise her iki

grupta da oldukça yaygındır (41).

Normal kilolu insanlarda belirgin kilo verme olduğunda depresyon, anksiyete,

güçsüzlük, ve yemekten korkma ile karakterize bir açlık sendromu gelişebilir. Aynı

sendrom aşırı kilolular kilo verdiğinde de görülebilir (40). Tekrarlayan kilo kaybı ve

Page 37: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

27

artışı sağlık ve psikolojik iyilik hali açısından yüksek ama sabit bir kilodan daha

zararlı olabilir (42).

Epidemiyolojik klinik çalışmalar obez bireyler ile normal kilodakiler arasında

çok belirgin bir psikolojik fark göstermemiştir. Fakat çalışmalar obez bireylerin

duygusal olarak daha huzursuz olduğunu kabul etmektedir. Bu durum oldukça

ilginçtir. Çünkü bu insanlara yaş, cinsiyet, ırk ve sosyal statü ayrımı gözetilmeksizin

önyargılı davranılmaktadır. Çocuklukta, sosyal çevrede, erişkinlikte,işe girerken,

evlenirken ve hatta daha da önemlisi sağlık personeli tarafından bile önyargılı ve

saygısız davranılmaktadır (40).

Şişman insanlara karşı oluşan önyargı toplumun her kesiminde oluşabileceği için

bu durumu yok saymak oldukça zor, hatta imkansızdır. Aşırı ağırlığın getirmiş

olduğu fiziksel engeller, doktorların obezitenin sağlık üzerindeki olumsuz etkilerini

anlatan açıklamaları, aileden, arkadaşlardan gelen eleştiriler, sokaktaki insanların

bakışları, obez insanlar hakkında oluşan genel inanışlar, (örneğin: Şişman insanların

mutlaka duygusal problemleri vardır ), obez insanların baş etmek zorunda kaldığı

başlıca durumlardır. Bu durumlarla karşı karşıya kalmamak için kişi kendini

çevresinden izole edebilir. Özgüven eksikliği artar. Duygusal ilişkilerde karşı cinse

yaklaşmak çok kaygı verici bir durum haline gelebilir. Cinsel hayatta olumsuz beden

imajına bağlı problemler ortaya çıkabilir. Yapılan araştırmalara göre beden imajı

problemleri tepkisel yeme bozukluğu olan obez kişilerde ve mide ameliyatı olan

kişilerde daha çok görülmektedir (41).

Page 38: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

28

Obez kişilere özel psikopatolojiler:

Tıkınırcasına yeme: Aşırı şişmanlarda en sık görülen psikolojik bozukluktur

(40). Tıkınırcasına yeme bozukluğu, Albert J. Skundard tarafından 1959 yılında tarif

edilen bir yeme davranış bozukluğudur. Belli bir zaman süreci içinde hastalarda

kontrol hissinin yitirilmesi ile birlikte aşırı miktarda gıda alımı görülür. Fakat

beraberinde kusma, laksatif veya diüretik kullanılması gibi bir kilo almayı

engelleyici mekanizma bulunmaz. Tıkınırcasına yeme bozukluğu tanı kriterleri:

A. Tekrarlayıcı tıkanırcasına yeme atakları. Bu ataklar aşağıdaki özellikler ile

karakterizedir:

1. Örneğin 2 saat gibi herhangi bir zaman periyodunda alınan gıda miktarı, bir

çok kişinin benzer şartlar altında benzer sürede yediğinden belirgin bir şekilde daha

fazladır.

2. Atak esnasında kontrol hissinin kaybı (yemeyi durduramama hissi veya ne

kadar yediğini kontrol edememe).

B. Atakların çoğunda aşağıdaki davranışsal kontrol kaybı göstergelerinden en az

üçünün bulunması gerekmektedir.

1. Olağandan daha hızlı yemek,

2. Rahatsız olana kadar yemek,

3. Aç olunmamasına rağmen aşırı miktarda yemek,

4. Çok aşırı yemek yendiği için yalnız yemek yemeyi tercih etmek,

5. Aşırı yemek yedikten sonra depresyon veya suçluluk hissi,

C. Ataklardan sonra belirgin üzüntü gelişmesi,

D. Ataklar 6 aylık bir süre zarfında ortalama haftada 2 gün görülür.

E. Anoreksiya nervoza veya bulimia nervoza'nın kısıtlı (restricting) veya

tıkınırcasına yeme (binge-eating)/ çıkartma (purging) tip kriterlerine uymama (43).

Page 39: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

29

Tıkınırcasına yeme bozukluğu olanlarda depresyon, anksiyete, takıntı

bozukluğu gibi patolojiler aşırı şişman ama tıkınırcasına yeme bozukluğu

olmayanlara göre belirgin şekilde sıktır. Bu hastaların ayrıca kilo verme tedavisini

bırakma riskleri çok daha yüksektir ve hangi zayıflama metodu seçilirse seçilsin bu

hastalar özel olarak ele alınmalıdır (40).

Beden imge uğraşısı (beden imajı doyumsuzluğu): Aşırı şişmanlarda yaygın bir

bozukluktur (1). Beden imajı, bedenin öznel ve bireysel algısı olup kişiliğin temel

bileşenlerinden biri olarak tanımlanmaktadır. Bireyin fiziksel kendiliğinin zihinsel

bir resmi, kendiliğin gözle görünen kısmı, özellikle ergenlikte kendiliğin simgesi

olarak nitelenen beden imajı, kendilik algısıyla bağlantılı olarak ele alınmaktadır.

Diğer yandan beden imajının bireyin bedeninden hoşnut olmasıyla ilişkili olduğu ve

fiziksel değişikliklerin hızlı yaşandığı bir dönem olan ergenlikte önemli olduğu

vurgulanmaktadır (44).

Bu problem daha çok şişmanlığı çocuklukta başlayanlarda görülür. Şişmanlığı

çocuklukta başlayanların %50’den azında bu sorunun olması bu kişilerin çocukluk ve

ergenlik çağında aileleri, arkadaşları tarafından fazla eleştirilip aşağılanmasına

bağlanabilir. Bu bozukluğun başlıca somut göstergelerinden biri aynaya bakmaktan

kaçınmaktır (40).

İdeal ve algılanan beden imajı arasındaki uyumsuzluk olarak da tanımlanan

beden imajı doyumsuzluğuyla ilgili yapılan çalışmalarda, ergenlerde beden imajı

doyumsuzluğu ve kendilik saygısı arasında güçlü bir ilişki saptanmaktadır.

Çalışmalarda beden imajı doyumsuzluğunun kendilik saygısı üzerinde düzenleyici

bir etkisi olduğu; beden imajından doyum ve kendilik algısı arasında pozitif yönde

bağlantı olduğu bildirilmektedir. Düşük kendilik saygısının gerçek beden ağırlığı ve

beden kitle indeksinden daha çok olumsuz beden imajı algısıyla bağlantılı olduğuna

işaret edilmektedir. Benzer şekilde diyet yapanlarda da düşük kendilik saygısıyla

ilgili bağıntılar elde edilmektedir (44).

Diğer problemler: Aşırı şişman kişilerde görülebilecek diğer başlıca psikolojik

bozukluklar: kendine güven eksikliği, yalıtılmışlık hissi ve aşağılanma hissidir (40).

Obezitede gerçek olmayan bir beden algısından doğan beden imajı problemlerinden

Page 40: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

30

çok toplum tarafından kabul görmeyen bir görüntünün rahatsızlığından kaynaklanan

problemler gelişir. Diğer bir deyişle, aşırı ağırlıktan kaynaklanan bedensel kaygı

kafada kurgulanan bir problem değildir. Obez kişilerde toplum baskısından

kaynaklanan beden imajı problemleri depresyon, sosyal fobi, kaygı bozuklukları ve

yeme bozukluklarına (özellikle bulimiya) sebep olabilir (41).

15-17 yaş arasında olan 242 kız, 249 erkek lise öğrencisinin örneklemi

oluşturduğu bir çalışmada, bu yaş grubunda ideal, algılanan ve gerçek beden

ağırlığının diyet yapan ve yapmayan ergenlerde, cinsiyet ve yaş farklılıkları göz

önüne alınarak karşılaştırılması, diyet yapan ve yapmayan gruplarda beden imajını

etkileyen değişkenlerin saptanması amaçlanmıştır. Geç ergenlik dönemi olarak da

adlandırılan 15 ile 17 yaş aralığı, fiziksel değişikliklerin belirginleştiği ve sona erdiği

dönemde beden imajının gelişimsel yönünün değerlendirilmesi amacıyla alınmıştır

(44).

Çalışma grubunun %11’i fazla kilolu grupta yer almaktadır. Tüm grubun

%29,8’i daha zayıf olmayı istediğini, %13.7’si ise daha kilolu olmayı istediğini

belirtmiştir. Cinsiyet gruplarına göre kızların %48.8’i, erkeklerin %63’ü şimdiki

kilolarından memnun olduğunu ifade etmiştir. Kızların %43’ü daha zayıf olmayı

isterken, erkeklerde daha zayıf (%18.3) ya da daha kilolu (%18.7) olmayı

isteyenlerin oranı benzerdir. Diyet yapma durumu cinsiyet grupları açısından

değerlendirildiğinde, kızların %29.8’i , erkeklerin %8.3’ü sık diyet yaptığını

belirtmiştir. İdeal beden ağırlığı seçeneklerine göre oluşan 3 grup, beden imajı

toplam puanı açısından karşılaştırıldığında, kilosundan memnun olanların, daha zayıf

ya da daha kilolu olmayı isteyen diğer iki gruptan anlamlı derecede yüksek puan

aldığı, daha olumlu beden imajına sahip oldukları saptanmıştır Nesnel bir ölçüm olan

beden kitle indeksine göre oluşturulan fazla kilolu, normal ve düşük kilolu gruplar

arasında beden imajı toplam puanları açısından farklılık saptanmamıştır.

Beden İmajı Doyum Ölçeği’nde cinsiyetin temel etkisi olduğu saptanmış,

kızların beden imajı doyumu daha düşük bulunmuştur. Çalışmada, kız ergenlerin

%43’ü daha zayıf olmayı istediğini belirtirken, erkek ergenlerde bu oran %18,3’tür.

Bu konuda yapılan birçok çalışmada, kızların erkeklere oranla, bedenlerinden daha

az hoşnut olduğu ve daha zayıf beden ideali taşıdıkları bildirilmektedir .

Page 41: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

31

Bu çalışmadaki önemli bulgulardan biri beden imajının, nesnel bir ölçüm olan

gerçek beden ağırlığından etkilenmemesi ve öznel bir değerlendirme olan ideal

beden seçimine göre farklılık göstermesidir. Bu durum normal kiloda olmalarına

rağmen diyet yapan ve olumsuz beden algısı olan ergenlerin daha iyi anlaşılmasını

sağlayabilir. Fazla ya da düşük kilolu olmaktan çok, daha zayıf olma ideali olanlarda

beden imajı doyumu daha düşüktür ve beden imajından doyum olumsuz kendilik

algısıyla birliktedir (44).

Çocukluk çağı şişmanlığının çocuğun fiziksel görünümünü etkilediği ve

psikososyal bozukluklara, özsaygı ve özgüven eksikliğine, ayrımcılığa ve kızlarda

depresyona neden olduğu bilinmektedir. Ayrıca,bu çocukların yetişkin olduklarında

da şişman olma riski ve kronik hastalık riski taşıma olasılıkları yüksektir (4).

Obezite psikososyal alanda kayıplara neden olmaktadır. Suçluluk duyguları ve

etiketlenme bireyin olumsuz vücut ve kendilik algısına odaklanmasına yol

açmaktadır(1). Sosyal normlara kavuşabilmek, kilo vermek ve mevcut kilonun

korunması amacıyla, daha katı ve sınırlı yemek yeme davranışı sonucu diyet

yapmanın kendisi de başlıbaşına bir risk olabilmektedir (1,44). Hızlı kilo verme

sıklıkla kilo alımına yol açmaktadır (1). Diyetle ilişkili sağlık sorunları arasında,

yeme bozuklukları (örneğin tıkınırcasına yeme, anoreksiya ve bulimiya nervosa),

kilo alma ve verme döngüsüne bağlı olarak kendilik saygısında azalma,

kardiyovasküler risk artışı ve ölüm sayılmaktadır (44).

Bugüne kadar yapılan araştırmalardan edinilen bilgiye göre çocukluk ve ergenlik

döneminde, ağırlıkları ile ilgili fazla eleştiriye maruz kalmayan kişiler daha olumlu

beden imajı geliştirebilir. Örneğin, çocukluk ve ergenlik döneminde ağırlığına

rağmen sporda başarılı olan, ailesi ve çevresi tarafından olumlu geribildirim alan,

örneğin ‘kendini olduğun gibi kabul etmelisin’ mesajı, yetişkinlik döneminde sosyal

normların zayıf bedene verdiği öneme rağmen obez kişilerin kendileri ile daha

barışık olmasına yardımcı olabilir. Çocukluk ve ergenlik döneminde ailesi ve

arkadaşları tarafından durmadan zayıflaması konusunda baskı gören, eleştirilen obez

kişiler olumsuz beden imajı geliştirirler. Eğer bu problemle başetmek için kişi

psikolojik destekle sağlıklı savunma mekanizmaları geliştirmezse kaçış olarak yemek

yemeyi seçer ve zayıflaması zorlaşır. Dolayısıyla bir kısır döngü içine girer (41).

Page 42: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

32

Obez hastaların çoğunda sıkıntı, üzüntü ve sinirlilik sonrası yemek yeme

davranışı gözlenmektedir. Bu davranış biçimi bu hastaların yaşam olaylarından kolay

etkilenip yeterli savunmalar oluşturamadıklarının bir sonucu olarak kabul edilebilir.

Ayrıca sıkı bir diyet uyguluyor olmak ve yeme davranışını yeni öğrenilen tekniklerle

kontrol altına almaya çalışmak bu kişilerde sıkıntı ve yorgunluk hissine neden

olabilir (1).

Tepkisel yeme bozukluğu olan obez kişilerde duygusal problemlerin, özgüven

eksikliğinin daha yaygın olduğu göz önünde bulundurulursa beden imajı

problemlerine de oldukça sık rastlanmasına şaşırılmamalıdır. Mide ameliyatı olan

obez kişilerde oluşan beden imajı problemlerinin kökeni başarısızlık duygusuna

dayandırılabilir. Pek çok diyet denemesinin başarısızlıkla sonuçlanması, aşırı yeme

isteğinin önüne ameliyat dışında başka türlü geçilemeyeceği duygusu kişide var olan

özgüven eksikliğini daha da arttırır. Beden imajı problemlerinin altında yatan en

büyük sebep olan özgüven eksikliğinin artması, beden imajı problemlerini de

çoğaltır.

Obez olan kadınlara karşı sosyal etiketleme erkeklere oranla daha fazladır.

Sosyal değerlerin kadın estetiğine erkeğinkinden daha çok önem vermesi bu

etiketlemenin kadınlarda daha fazla olmasına sebep olur (41).

Fazla kilolu Amerikalı yetişkinlerin kökenlerine göre; yaş, cinsiyet ve eğitim

dağılımını göstermek ve bu fazla kiloluların riskli davranışlarını tanımlayarak fazla

kilo ile beden imgesi, kilo miktarı ve diyet yapma arasındaki bağlantıyı incelemeyi

amaçlayan bir çalışmada 1959 Metropolitan Halk Sigortası ağırlık ve boy tablosuna

göre fazla kilolu olan 19405 erişkin ile 1981-1983 yılları arasında telefonla

görüşülerek kendi beyanatlarına göre sosyo-demografik karakteristikleri, sağlık riski

davranışları, beden imgeleri ve beslenmeleri hakkında araştırma yapılmıştır.

Analizler, daha önce üzerinde çalışılan davranışsal risk faktörlerini içermektedir.

Davranışsal risk faktörleri içindeki sorular sigara içimi, fiziksel aktivite, alkol

kullanımı, boy, kilo, yapılan diyetler, tanı konmuş hipertansiyon, emniyet kemeri

kullanımı, sosyodemografik bilgi konularına odaklanmıştır.

Page 43: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

33

Fazla kilolu olan 10 beyaz kadından 9‘u kendini fazla kilolu olarak

tanımlamaktadır. Bu yüksek duyarlılık yaş ve eğitimle birlikte artmaktadır. Her iki

ırktan kadınların beden imgesi ağırlıklarıyla erkeklere göre daha uyumludur. Her iki

cinste de beyazların beden imgesi ağırlıklarıyla siyahlara göre daha uyumludur. Her

iki ırktan fazla kilolu olmayan kadın ve erkeklerin 10’da 8’i fazla kilolu olmadığının

farkındadır. Bu derece spesifite yaş ve eğitim sabit tutulduğunda gözlenebilir.

Her iki cinste de diyet yapma sıklığı kilo ile doğrudan bağlantılıdır. Fazla kilolu

olan erkeklerin %72’si, kadınların %52’si diyet yapmamaktadır. Fazla kilolu

erişkinlerden kendisini kilolu olarak tanımlayanlar, bunun farkında olmayanlara göre

daha sık diyet yapmaktadır.Ortalama kilodaki erişkinlerde de benzer bir eğilim

vardır. Ayrıca diyette olduğunu bildirenlerin sıklığı beden imgesiyle doğrudan

bağlantılıdır. Bu bağlantı her iki cinsiyet, tüm ırk ve etnik kökenler için mevcuttur.

Fazla kiloluların diyet yapma sıklığı kendi kilolarını algılama oranıyla bağlantılıdır.

Bu veriler kişilere diyet tavsiye etmektense onların kilo algılarını düzeltmenin

öncelikli olduğu doğrultusundadır. Öte yandan normal kilolu kadınlardan kendini

fazla kilolu olarak algılayanların %52’si diyet yapmaktadır. Bu, uygunsuz beden

imgesi ve fazla kiloya olan höşgörüsüz bakıştan kaynaklanmaktadır.Diyetin tip ve

uzunluğuyla bağlantılı bu tür bir yanlış algılama, anoreksiya nervosa ya da blumia

gibi farklı yeme bozukluklarını içeren sağlık sorunlarına yol açabilir (29).

Davranışsal grup terapisi alan, tıkınırcasına yeme bozukluğu olan hastalarda

tedaviye kişisel bilişsel terapi ve antidepresan eklendiğinde tedavi başarısının artıp

artmadığını araştırmak amacıyla, 18-70 yaş arası BKİ>27 olan 2193 kişi telefonla

aranarak, içlerinde tıkınırcasına yeme bozukluğu olan, başka hastalığı olmayan

(hipertansiyon, diyabet, hipotiroidi gibi), hamile olmayan, ciddi psikoljik hastalık

öyküsü olmayan, diyet yapmayan116 kişi, 7-14 kişilik gruplar halinde 5 aylık

davranışsal kilo kontrolu tedavisine alınmıştır . Onaltı haftalık grup terapisine katılan

bireyler , kişisel bilişsel terapi + Fluoxetin (SSRI grubu antidepresan) alan grup,

kişisel bilişsel terapi +placebo alan grup, sadece Fluoxetin alan grup ve ikili placebo

verilen grup olarak ayrılmıştır. Deneklere ideal kiloya ulaşmak yerine, sağlıklı ve

gerçekçi bir kiloya ulaşılabilecekleri bir yaşam tarzı değişikliği ve egzersiz programı

Page 44: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

34

verilip kalori sayımı yapılmamıştır. Kalori hesabı yapmak isteyen deneklere 1200-

1500 kalori/gün diyetler verilmiştir (45).

Sonuçlar grup terapisi sonunda tıkınırcasına yeme sıklığı, kilo ve genel

psikopatolojiler ölçülerek elde edilmiştir. Bütün denekler tıkınırcasına yeme ve diğer

psikopatolojiler açısından gelişme gösterirken, yeterli kilo kaybı sağlanamamıştır.

• Kişisel bilişsel terapi alanlar tıkınırcasına yeme sıklığının azalmasında kişisel

bilişsel terapi almayanlara göre daha fazla başarı göstermişlerdir.

• Kişisel bilişsel terapi alanlarda tıkınırcasına yemeyi tamamen bırakanların

oranı kişisel bilişsel terapi almayanlara göre fazladır ( sırasıyla %66, %33)

• Tıkınırcasına yemeyi bırakan 54 kişi bırakmayan 226 kişiye göre daha fazla

kilo vermiştir.

• Sadece yeme davranışı tedavisi alan grupta bile tıkınırcasına yeme sıklığı

%66 civarı azalmıştır.

• Fluoxetine + kişisel bilişsel terapi alanlarda, sadece kişisel bilişsel terapi

alanlara göre tıkınırcasına yeme açısından fark gözlenmemiştir, ancak kilo verme

açısından daha iyi sonuçlar alınmıştır.

• Fluoxetine alanlarda depresif semptomlarda daha fazla azalma olurken,

tıkınırcasına yeme açısından belirgin bir fark gözlenmemiştir.

• Antidepresanlar tıkınırcasına yeme sıklığında bir değişim göstermemiş, fakat

kilo ile ilgili anksiyete, depresyon gibi sıkıntıları azaltmıştır.

Sonuçlar, tek başına yeme davranışı tedavisinin de kişisel bilişsel terapi kadar

olmasa da hastaların 1/3’ünde tıkınırcasına yeme tedavisinde başarı sağlayabileceğini

göstermiştir.

Tıkınırcasına yeme bozukluğunun kontrolü kilo vermeyi sağlamayabilir, ama

kilo artışını durdurabilir.Tıkınırcasına yeme bozukluğu kısa süreli ilaç ve psikolojik

müdahalelere karşı çok dirençlidir. Henüz hem tıkınırcasına yeme bozukluğunun

iyileşmesini sağlayan, hem de kilo verdiren bir tedavi metodu bulunamamıştır (45).

Page 45: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

35

2.3. Obezitenin Tedavisi

WHO 57. Dünya Sağlık Asamblesi’nde diyet, fiziksel aktivite ve sağlık üzerine

global stratejileri belirlemiştir. Asamblede tüm ölümlerin %60’ının diyete bağlı

kronik hastalıklardan kaynaklandığı görülmüş, hastalık yükünün %47’sini

oluşturduğu ve bu değerlerin 2020 yılında sırasıyla %73 ve %60’a çıkacağının

varsayıldığı ve bu ölümlerin %66’sının gelişmekte olan ülkelerde görüldüğü rapor

edilmiştir. Bu doğrultuda hedefler belirlenmiştir (Fifty-Seventh World Health

Assembly WHA57.17, 22 May 2004)

HEDEFLER

• Sağlıksız diyet ve fiziksel aktiviteden kaynaklanan kronik hastalıklar için risk

etmenlerinin gerekli halk sağlığı eylemleri ile önlenmesi, azaltılması ve sağlığın

geliştirilmesi

• Diyetin ve fiziksel aktivitenin sağlık üzerine etkisinin ve koruyucu

müdahalelerin olumlu etkisinin toplumda bilinmesi ve toplum bilinç düzeyinin

yükseltilmesi

• Küresel, bölgesel, ulusal ve toplum bazında sürdürülebilir, kapsamlı sivil

toplum, özel sektör ve medyayı içeren tüm sektörlerin aktif katılımlarının sağlandığı

politikalar ve eylem planları ile diyetin geliştirilmesi ve fiziksel aktivitenin

arttırılması

• Diyet ve fiziksel aktivitenin etkisi ve bilimsel verilerin izlenmesi; gerekli

alanlarda müdahale programlarını da kapsayan, kapsamlı araştırmaların

desteklenmesi; ve bu alanda sağlığın sürdürülmesi ve geliştirilmesi için gerekli insan

kaynaklarının güçlendirilmesidir (46).

Obezite pek çok değişik etiyolojik faktöre bağlı olabilir. Tedavi kararının

verilmesinde altta yatan mekanizmaların yeterince anlaşılması gereklidir (2).

Tedavide genel amaçlar; vücut ağırlığının azaltılması, uzun dönemde vücut

ağırlığının daha aşağı düzeyde tutulması, daha fazla kilo alınmasının önüne geçilmesi

Page 46: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

36

ve kilo alınmasıyla ortaya çıkabilecek diğer hastalık risk etmenlerinin kontrolüdür.

Hastanın tedavisine yönelik etkin tıbbi yaklaşımlar; diyet düzenlemesi, fiziksel

aktivitenin artırılması, davranışçı tedavi, farmakoterapi ile bunların kombine biçimde

uygulanması ve son çare olarak da cerrahi tedaviyi içine alır (18).

Türkiye için yıllık ortalama ağırlık kazanımındaki artışı gösteren herhangi bir

veri olmamasına karşın, NCHS (2002) sonuçlarına göre Amerikalıların yılda 0.45-

0.9 kg, bir başka çalışmada ise Avusturyalılar’ın yıllık 0,5 kg ağırlık artışlarının

olduğu belirlenmiştir. Bu büyüyen problem, etkili önleme ve tedavi stratejilerinin

geliştirilmesi ihtiyacını arttırmış, ağırlık kaybını sağlamak için farklı yöntemler

geliştirilmiştir. Bu tedavi yöntemlerinden beslenme ve fiziksel aktivitedeki olumlu

yaşam tarzı değişiklikleri uzun dönemde çok büyük başarılar sağlamakta, beden kitle

indeksi 30’un üzerinde olan bireylerde obezite tedavisinde farmakolojik ajanlar ve

farklı cerrahi uygulamalar da kullanılmaktadır (20).

Fazla kilolu kişilerde vücut ağırlığının yüzde onunun kaybedilmesi bireysel

sağlığın geliştirilmesi için koruyucu bir önlemdir . Amerikalılar için 2005 yılında

yayınlanan diyet rehberi iki yaşın üzerindeki her birey için sağlıklı beslenme ve

fiziksel aktiviteyi önermektedir (8).

Obezitenin tedavisindeki güçlük, kilo vermenin sağlanmasından sonra bu

azaltılmış vücut ağırlığının uzun bir süre korunmasında kendini gösterir. Obezlerin

tedavisinde hedef sadece kilo kaybı değil, davranış ve yaşam tarzı değisikliği

olmalıdır. Baslangıç için vücut ağırlığının %10’nu kaybetmek obezite ile birlikte

olan kan basıncı yüksekliği, diyabet, kan yağları yüksekliği ve eklem ağrılarının

düzelmesine yarar sağlayacaktır. Bu hedefe ulaşıldıktan sonra yeni bir hedef

belirlenebilir (2).

Kilo kaybetme ve kilonun korunması için hedefler;

1. Kilo kaybetme,

2. Uzun dönemde kaybedilen kiloyu koruma,

3. Kilo kazanımını önlemektir (8).

Page 47: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

37

Etkili kilo yönetimi, diyet, egzersiz, davranış değişikliği ilaç tadavisi ve cerrahi

tedavi gibi çeşitli teknikleri içerir. Kilo kaybı ve sonrasında kaybedilen kilonun

korunması için en ideal yöntem düşük kalorili diyet, fiziksel aktivite ve davranış

değişikliği tedavisinin bir arada kullanılmasıdır (8, 18). Kendini farkındalık ve

kendine güven alıştırmaları da kapsamlı kilo kontrolu programının önemli

parçalarıdır. Beslenme günlükleri, kendini analiz etme, grup tartışması ve roll-

playing hastalara yaşam tarzlarını ve yeme davranışlarını değiştirme konusunda

yardımcı olur. Obezite terapistinin obez kişilerin davranış şekillerini ve bunların

karşılaştıkları psikolojik ve sosyal sorunları tanımlamada önemli bir rolü vardır (14).

Yaşam tarzı değişikliği diyet, egzersiz ve davranışsal tedaviden oluşur. Bu diyet

tedavisinden ayrıdır. Diyet tedavisi belirli bir zaman yenilen yiyeceklerin değişimini,

yaşam tarzı değişikliği ise beslenme ve beslenme davranışındaki hayat boyu sürecek

değişiklikleri kapsar (7).

Kilo vermek, medikal ve psikolojik bir çok soruna yol açıp yaşam kalitesini

düşüren fazla kilo ve obeziteye karşı takınılabilecek en etkili tutumdur. Kilo verme

ve kilo kontrolünün etkinliği ve faydası ile ilgili güçlü bir kanıt tabanı vardır. Kilo

verilmesi ile Tip2 diyabet, karaciğer hasarı, polikistik over, uyku apnesi, dislipidemi,

metabolik sendrom, gündüz yorgunluğu ve yaşam kalitesi konusunda ilerleme ya da

çözüm sağlandığı gösterilmiştir (16).

Daha önce de bahsedildiği gibi başarılı kilo kaybıyla ilişkili sağlık kazanımları

genellikle dramatik ve etkileyicidir. Bu sağlık avantajlarından başka kişinin yaşam

kalitesi de belirgin şekilde artar.Aynı zamanda kişinin çok daha tatmin edici bir

sosyal yaşama kavuşma şansı oldukça artar. Kişi daha iyi işler bulup kazanç düzeyini

arttırabilir (27).

Obezite tedavisi büyük bir yarıştır ve başarı oranı oldukça düşüktür. Obezite

hem bağlantılı olduğu sağlık problemleri (Koroner arter hastalığı, hipertansiyon, tip2

diyabet, dejeneratif eklem hastalığı, safra kesesi hastalığı, kanser) ile hem de neden

olduğu psikolojik sonuçlarla (bozulmuş yaşam kalitesi, beden imgesi aşağılaması,

düşük özsaygı, tıkınırcasına yeme) önemli ve karmaşık bir sağlık sorunudur (42).

Page 48: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

38

Kapsamlı bir kilo kontrol programının amacı hastalara yeme alışkanlıklarını,

egzersiz seviyelerini, yaşam değişikliğine karşı psikolojik bakış açılarını

değiştirmekte yardımcı olmaktır. Kapsamlı kilo kontrolü programının en önemli

parçalarından biri bir hastalık olarak şişmanlık ve şişmanların gündelik yaşamlarında

karşılaştıkları ödün verme ve fedakarlıklar konusundaki eğitimdir. Hastaların, vücut

ağırlığını ve besin alımını düzenleyen meknizmaları da içerecek şekilde obezitenin

etyolojisi, fizyolojisi ve patofizyolojisi hakkında bilgilendirilmesi gerekir. Genetik ve

çevresel faktörlerin açıklanması gerekir. Obezitenin komplikasyonları sosyal

komplikasyonları da içerecek şekilde hastaya anlatılıp böylelikle hastanın kilo

verememesinin sonuçları hakkında bilgilenmesi sağlanır. Kapsamlı kilo kontrol

programının bileşenleri:

1) Obezitenin etyolojisi ve patofizyolojisi hakkında eğitim,

2) Beslenme eğitimi, diyet teknikleri ve denetimi,

3) Egzersiz fizyolojisi, stratejisi, tekniği ve denetimi,

4) Kendini denetleme, eğitim ve farkındalık felsefesi,

5) Dürtü kontrolü,

6) Yerine koyma teknikleri,

7) Kendine güven alıştırmaları,

8) Kendini ödüllendirme, kavrama değişiklikleri, kendini betimleme,

9) Uzun dönem aile ve sosyal çevre desteği ile sağlık profesyonelleri

tarafından takip,

10) Kilo geri alımından kaçınma stratejileri (14).

Obezite tedavisi tek reçetelik değildir. Sağlık çalışanları ilk stratejileri kilo

vermeyi sağlayamadığında ya da verilen kilolar geri alındığında pes etmemelidir.

Mutlaka uzun dönemli bir strateji gereklidir (16).

Page 49: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

39

2.3.1. Obezitede diyet tedavisi

Obezite tedavisinde bu güne kadar açlık, çok düsük kalorili diyetler ve içeriği

değişik düşük kalorili diyetler önerilmiştir. Prensip olarak 800 kcal/gün altındaki

diyetler obezite tedavisinde tercih edilmemelidir. Tüm diyetlerin uzun dönem

başarıları kişilerin diyeti uygulamamaları ve bırakmaları nedeniyle düsüktür. Diyet

planı kişiye özel olmalıdır. Diyet tedavisindeki amaç enerji alımının azaltılması ve

tüm besin gruplarını belli oranlarda içermek olmalıdır (2).

Obez ve kilolu hastalar için düşük kalorili diyet uygulanır. Diyetteki kalori

miktarını azaltmanın pratik yolu yağ miktarını azaltmaktır, ancak toplam kalori

miktarını azaltmaksızın yalnızca yağ miktarını azaltmak kilo vermek için tek başına

yeterli değildir (18).

Beslenme eğitimi kapsamlı kilo kontrol programının en önemli bileşenidir.

Besinlerin kalorileri ve içerikleri hakkındaki bilgilendirme hastaların günlük

yaşamda daha iyi besini seçmelerini sağlar. Besinlerdeki yağın şişmanlatıcı ve

zayıflamayı engelleyici etkileri, lifin kilo vermedeki önemi gibi bilgiler hastalara

sağlık personelinin diyet konusundaki tavsiyelerine uymak için sağlam gerekçeler

sağlar (14).

Diyet uygulamaları negatif bir enerji dengesi yaratmak için dizayn edilmiştir.

Böylece günlük kalori alımı günlük kalori ihtiyacının altına çekilir. Enerji

gereksinimi cinsiyet, ağırlık ve fiziksel aktiviteye göre faklılık gösterir. Erkeklerin,

daha şişman kişilerin ve fiziksel aktivitesi daha fazla olanların enerji ihtiyacı daha

fazladır (7).

Güvenli kilo kaybı, kişinin enerji alımını günde 500 ile 1000 kalori azaltarak

haftada yarım ile 1 kilo kaybetmesidir (8). Düşük kalori diyeti bunu sağlayacak

şekilde dizayn edilmiştir. NHLBİ/NAASO (Natinol Heart, Lung and Blood Institute /

North American Association for Study of Obesity) rehberi şişman kadınlar için

günlük 1000-1200 kalori, erkekler için (ya da düzenli egzersiz yapan veya 75 kilodan

fazla olan kadınlar için) günlük 1200-1600 kalorilik diyetler önermektedir (7).

Page 50: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

40

Diyet tedavisine geçmeden önce bireyin günlük kalori ihtiyacını hesaplamak

gerekir. Tavsiye edilen günlük kalori ihtiyacı, vücudun dinlenme halindeki enerji

tüketimi (bazal metabolizma hızı) hesaplanarak tahmin edilir. Kişinin aynı kiloyu

korumasını sağlayacak gerekli günlük kalori miktarı ise bazal metabolizma hızı ile

aktivite faktörünün çarpımına eşittir. Eğer haftada 0,5-1 kilogramlık ağırlık kaybını

hedefleyen bir program söz konusu ise hastaya yaklaşık olarak günde alması gereken

kalori miktarından 500-1000 kcal eksik diyet uygulanır (18).

Alınan kalorinin kişinin kendisi tarafından dikkatli şekilde takibi düşük kalori

diyeti için çok kritiktir. Düşük kalori diyeti ile obez kişilerin gıda alımı %30-50

civarı düşmektedir. Bu kişilere porsiyonları ölçme, yiyecek etiketlerini okuma ve

yemekten mümkün olduğu kadar kısa zaman sonra yediklerini kaydetmeleri mutlaka

öğretilmelidir. Hastalar kendilerini gözlem kayıtlarını tuttukları her hafta daha çok

kilo verirler (7).

Günlük yenileni gösteren çizelgeler yeme miktarı ve zamanını içermenin

yanında, yemek sırasındaki morali, yemek yerini, beraber yenilen kişileri ve birlikte

yapılan aktiviteyi de içerirse çok daha değerli olur. Beslenme günlükleri hastaya

sadece beslenmeyi öğretmez, aynı zamanda uygunsuz beslenme alışkanlıklarını ve

uygunsuz beslenmeye sebep olan davranışları da fark etmesini sağlar. Diyet günlüğü

tutmaya zorlanmayan bir çok hasta uygunsuz beslenme alışkanlıklarının farkında

değildir (14).

Bir kilo verme programı ile kilo kaybeden kişilerin uzun dönemde kilolarını

koruyup korumadıklarını denetlemek amacıyla yapılan 29 çalışmanın sonuçlarının

incelendiği bir araştırmada 5 yıllık sürede %10’luk kilo kaybını sürdürme sıklığı

ekeklerde %28,1 kadınlarda %31,3 olarak bulunmuştur. Bu araştırma için kullanılan

çalışmalardan 13’ü çok düşük kalorili diyet tedavisi 14’ü düşük enerjili dengelenmiş

diyet kullanmıştır. Bir çalışma ise hem çok düşük kalorili hem de düşük enerjili

dengelenmiş diyet kullanmıştır. Başlangıçtaki kilo kayıpları kadınlarda 3,5-37,9 kg,

erkeklerde 6,2-44,2 kg arasıdır. 29 çalışmadan dokuzunda kilo verme fazından sonra

kilo kaybını korumak için hastalara belirli bir program verilmiştir. Kilo verme fazını

bitiren deneklerin takip oranı %50 ile %100 arasında (ortalama %82) değişmektedir.

Çok düşük kalorili diyet uygulananlar başlangıçta belirgin şekilde kilo kaybedip

Page 51: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

41

bunu düşük enerjili dengelenmiş diyet alanlara göre daha iyi korumuşlardır. Çok

düşük kalorili diyet uygulananlar düşük enerjili dengelenmiş diyet uygulananlara

göre daha fazla kilo vermişlerdir. Kilo kaybını koruma yüzdesi çok düşük kalorili

diyet uygulananlarda daha fazladır ama bu fark sadece 1 yıllık takipte belirgindir .

Verilen kilo miktarı çok düşük kalorili diyet alanlarda her yılda düşük enerjili

dengelenmiş diyet alanlara göre daha fazladır. Yıllara göre verilen kilo yüzdesi

aşağıdaki gibidir (47).

Tablo 2.4: Çok düşük kalorili diyet ve düşük enerjili dengelenmiş diyet uygulanan bireylerin yıllara göre verdikleri kilo oranları:

1. yıl 2.yıl 3.yıl 4.yıl 5.yıl

Çok düşük kalorili diyet %16,1 %9,7 %7,8 %7,0 %6,2

Düşük enerjili dengelenmiş diyet %7,2 %4,2 %3,5 %2,8 %2,0

Erkekler kadınlara göre belirgin şekilde daha ağır olmasına rağmen kilo

kayıpları ve verilen kiloların geri alınması konusunda her iki cinsiyet arasında

belirgin fark gözlenmemiştir. 4-5 yıllık takip değerlerini kadınlarda 6 çalışma,

erkeklerde 5 çalışma vermiştir . 4-5 yıllık dönem sonuçları aşağıdaki gibidir (47).

Tablo 2.5: Erkek ve kadınlarda 4-5 yıllık dönemde kilo takip değerleri

Erkek Kadın

Sürdürülen kilo kaybı 4,66kg 4,7kg

Başta verilen kilonun korunma oranı %23,6 %30,5

Verilen kilo oranı %4,67 %4,48

Page 52: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

42

Tablo 2.6: Çok düşük kalorili diyet ve düşük enerjili dengelenmiş diyetin kilo kaybı ve verilen kilonun korunması açısından karşılaştırılması.

4-5 yıllık takipte kilo kaybı

1 yılda verilen kilonun korunma oranı

4-5 yılda verilen kilonun korunma oranı

• Çok düşük kalorili diyet

(4 çalışma-578 katılımcı)

7,9 kg %29,4 %6,59

• Düşük enerjili dengelenmiş diyet

(8 çalışma-448 katılımcı)

1,99kg %17,8 %2,1

Her 4 çok düşük kalorili diyet çalışması da >=20kg , 8 düşük enerjili

dengelenmiş diyet çalışmasından 5’i <10kg kayıp bildirmiştir. Bu iki gurubun

kıyaslaması bütün grupların kıyaslamasıyla neredeyse aynı sonuçları vermektedir.

Başlangıçtaki kilo verme programının süresinin, verilen kilonun korunma miktarı ve

yüzdesi ile belirgin bir ilişkisi olmadığı görülmüştür (47).

Ağırlık yönetimi programlarındaki temel amaç kişinin ağırlık kaybetmesidir. Her

ağırlık yönetimi programı amacına ulaşmak ya da istenilen hedefe varmak zorunda

değildir. İstenen ağırlığa inebilen kişiler olduğu gibi, beklenilenin çok altında ağırlık

kaybedenle, kaybedemeyenler, kaybettiği ağırlığı hemen geri alanlar olabilir. Böyle

durumlarda kişiye diyet yapması konusunda baskı uygulanması daha olumsuz bir

sonuç verecek ve kişiyi diyet yapma fikrinden iyice uzaklaştıracaktır. Diyete

başlayan bir kişinin program süresince ne derece başarılı olabileceği önceden

kestirilemez. Dolayısıyla, beslenme uzmanının diyet programına başlamadan kişiyi

önce zayıflamanın zorluğu, uzun zaman alabileceği, bedensel hareketliliğin

arttırılması gerektiği, yeme alışkanlıklarının değiştirilmesi gerektiği konularında

bilgilendirmesi gerekir. Ayrıca beslenme uzmanları, zayıflama sürecinde yaşanılan

zorlukların çözüme kavuşması için psikolojik desteğin oldukça gerekli olduğunu

vurgulamalıdır (41).

Page 53: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

43

2.3.2. Fiziksel aktivitenin obeziteye etkisi

Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) tanımladığı şekilde sağlık; fiziksel, ruhsal ve

sosyal olarak tam iyilik halidir. Fiziksel yönden sağlıklı olmanın ön koşulu kabul

edilen uygunluk düzeyi, düzenli olarak egzersizlere katılmakla elde edilebilmektedir.

Sağlıklı beslenme alışkanlığı ve egzersiz sağlığın korunması ve geliştirilmesi için

büyük önem taşımaktadır. Egzersiz yapma, bir yaşam biçimi haline

dönüştürülmelidir (4).

Sağlığın korunması için günde 30 dakika, kilo kazanımını önlemek için günde

60 dakika fiziksel aktivite önerilmektedir (8).

Ülkemizde yapılan çalışma verilerine göre, 20-29 yaş kadınların %50’sinin

aktivitesi çok hafif veya hafif, %45’inin orta ve ancak %5’inin aktivite düzeyi orta

üzerinde bulunmuştur. Çok hafif ve hafif, orta ve orta üzeri aktivitesi olan 40-49 yaş

kadınlar sırasıyla %65, %30 ve %2, 60-69 yaş kadınlar sırasıyla %90, %10 olup orta

üzeri aktivitesi olana rastlanmamıştır. Erkeklerin fiziksel aktivitesi daha fazla ise de

aktivite düzeyi yaş ilerledikçe azalmaktadır (4).

Enerji kullanımını arttırıcı bir egzersiz programı her kapsamlı kilo verme

programının bir bileşeni olmalıdır. Birincil metod olarak egzesiz kilo vermek için

yeterli değildir ve çok düşük kalorili diyet alan hastaların kilo vemesinde de az bir

artış sağlar. Fakat yaşama şeklini aktiviteyi arttıracak şekilde değiştirmek uzun

dönemde önemlidir (14).

Ağırlık kaybını sağlamada, fiziksel aktivitenin katkısı çok tartışmalı bir konu

olarak karşımıza çıksa da, fiziksel aktivitenin yağ dokusu ve abdominal obezite

üzerindeki etkisi ile diyet süresince kas kütlesindeki kayıpları önlemedeki yararı

önem kazanmaktadır (20).

Çalışmalar, fiziksel olarak aktif olan kişilerin kilo vermede ve bunu korumada

daha başarılı olduklarını göstermiştir. Sağlıklı kiloya sahip olmada fiziksel aktivite

oldukça önemli bir rol oynamaktadır (48).

Page 54: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

44

Bir kilo verme programı ile kilo kaybeden kişilerin uzun dönemde kilolarını

koruyup korumadıklarını denetlemek amacıyla yapılan 29 çalışmanın sonuçlarının

incelendiği bir araştırmada , çalışmalardan 6 tanesi kilo korunmasında egzersizin

etkisi üzerine veri sağlamıştır. Başlangıç kiloları ve başlangıçta verilen kilolar

açısından farklı düzeyde egzersiz yapan gruplar arasında fark görülmemiştir. Bu

gruplar için ortalama 2,7 yıllık takip verisi mevcuttur. Daha yüksek düzeyde egzersiz

yapan gruplar, verdikleri kiloyu koruma yönünden daha az fiziksel aktivitesi olanlara

göre belirgin şekilde başarılı olmuşlardır. Düşük ve yüksek düzey egzersiz

yapanların değerleri aşağıdaki gibidir (47).

Tablo 2.7: Üst seviye ve düşük seviye egzersiz yapan grupların kilo kaybı ve verdikleri kiloyu koruma oranları

Üst seviye egzersiz Düşük seviye egzersiz

Sürdürülen kilo kaybı 14,99kg 7,47kg

Başta verilen kilonun korunma oranı %53,80 %27,2

Verilen kilo oranı %12,49 %6,66

Obezitenin tedavisinde fiziksel aktivitenin rolünü belirlemek için 22

araştırmanın değerlendirildiği bir metaanaliz çalışmasında, beden kitle indeksi 25’in

üzerinde olan bireylerde, haftalık 2200 kalorilik egzersize bağlı enerji harcamasının,

vücuttaki yağ miktarında azalmalara neden olduğu saptanmıştır.

Obezite tedavisinde tek başına diyet yerine diyet ile birlikte egzersiz

programlarının ağırlık kaybını arttırabildiği gözlenmiştir. Özellikle de sadece diyetle

oluşan yağsız doku kayıplarının önlemesi, abdominal obezitedeki etkisi ve metabolik

hızın korunması açısından fiziksel aktivitenin gerekli olduğu kabul edilmektedir.

Ancak ne kadar egzersiz yapılması gerektiği konusunda kesin bir fikir birliği

bulunmamaktadır (20).

Page 55: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

45

Fiziksel aktivite sırasında harcanan enerji miktarı yapılan egzersizin süresine,

sıklığına ve sürekliliğine bağlıdır. Kişinin aldığı enerjiden fazlasını harcaması

durumunda vücudundaki enerji depoları kullanılmaya başlanır ve kilo kaybına

yardımcı olur. Günlük rutin yaşama eklenen 30 dakikalık tempolu bir yürüyüş, 60

kilogramlık bir bireyin günük 110 kalori, 85 kilogramlık bir bireyin 155 kalori

fazladan harcamasına neden olur. Bu da dört- beş haftalık bir süreçte 3500 kalorilik

enerji harcamasına veya yarım kilogram vücut ağırlığı kaybına neden olur (48).

Fiziksel aktivitenin faydaları harcanan kalori miktarını arttırarak negatif enerji

dengesini desteklemek, kilo kaybı sırasında yağsız vücut kitlesini koruma ve

kardiyovasküler sağlığı arttırmadır. Fiziksel ativitenin kalori kısıtlaması olmadan kilo

verilmesinde katkısı olmaz. Örneğin haftada 4 gün 45-60 dakikalık yürüyüş programı

yaklaşık 0,15 kg’a karşılık gelen 1000 kalorilik bir kalori kaybı sağlar. Düşük kalori

diyeti ise haftada 3500-7000kcal eksik yaratarak 0,5-1 kg verdirmeyi amaçlar.

Fiziksel aktivitenin en büyük faydalarından biri de kaybedilen kilonun idamesini

sağlamasıdır. Vaka çalışmaları düzenli fiziksel egzeriz yapanların kilo kayıplarını

idame ettirmede egzersiz yapmayanlara göre daha başarılı olduğunu göstermiştir (7).

Fiziksel aktivite vücutta kas kitlesinin artışına ve vücut yağının kaybına

yardımcı olur. Kilo vermek için uygulanan diyet programı ile birlikte egzersiz

yapılmadığı zaman kilo kaybı ile birlikte yağsız vücut dokusundan da kayıp olur.

Fiziksel olarak aktif olan kişiler daha fazla yağsız vücut dokusuna sahiptir. Bu kişiler

hareket etmese bile yağsız vücut dokusunun korunabilmesi için yağlı vücut dokusuna

oranla daha fazla enerjiye gereksinim duyulur. Bazal metabolik hız arttığı için,

egzersiz yapan bireyler dinlenme sırasında bile daha fazla enerji harcarlar (48).

Fiziksel aktivite iki tipe ayrılabilir.Birincisi programlanmış yürüyüş, bisiklet,

aerobik gibi fiziksel aktivitelerdir. İkincisi ise yaşam tarzı değişikliği ile sağlanan

fiziksel aktivitedir (asansör yerine merdiven kullanmak, arabayı uzağa parketmek

gibi) (7).

Page 56: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

46

Batılı toplumların %70’inin, fiziksel aktivitelerinin ağırlık kontrolü ve sağlıkları

için yetersiz olduğu görülmektedir. Düzenli fiziksel aktivite, sağlığın geliştirilmesi ve

bir takım problemlerin oluşmasını engelleyebilmektedir. Düzenli fiziksel aktivite

sayesinde;

• Kalp hastalıklarından kaynaklanan erken ölüm riski 1/3 oranında

azalmaktadır.

• Diyabet gelişme riski %50 oranında düşmektedir.

• Hipertansiyon gelişme riski azalmakta, hipertansiyonu olan bireylerde kan

basıncı kontrol altına alınabilmektedir.

• Kolon ve göğüs kanseri gelişme riski %50 oranında azalmaktadır.

• Sağlıklı (uygun) ağırlığın korunması sağlanmakta, sedanter yaşam şekli olan

bireylerle kıyaslandığında, şişmanlık riski %50 oranında düşmektedir.

• Sağlıklı kemik, kas ve eklemlerin gelişimi ve sürdürülmesine yardımcı

olmakta, osteoporozisi önlemekte, kadınlarda kalça kırığı riskini %50 oranında

azaltmaktadır.

• Yaşlı bireylerin daha güçlü olmasına ve düşmeden hareket edebilme

yeteneklerinin geliştirilmesine yardımcı olmaktadır.

• Depresyon ve endişe risklerini azaltmaktadır.

• Psikolojik olarak daha iyi hissetme sağlanmaktadır (20).

Obez hastaların egzersizin çok kötü ve cezalandırıcı bir durum olmadığını

anlamalarına yardımcı olmak gerekir. Başlangıçta hastalara yaşam biçimlerini

değiştirmeleri konusunda küçük önerilerde bulunulur. Örneğin asansör yerine

yürüyerek merdivenleri çıkmak, arabasını iş yerinden biraz daha uzağa park etmek

gibi. Amerikan Spor Hekimliği Koleji’nin önerisi tüm erişkinlerin her gün ortalama

30 dakika egzersiz yapmasıdır. Bu aktivite günlük 840 kj (200 kcal) enerji tüketimi

sağlar. Obez hastaların bu aktiviteleri yavaş yavaş yapmaları önerilir. Burada sağlık

personelinin görevi hastanın sedanter bir yaşam ile oldukça aktif bir yaşam tarzı

Page 57: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

47

arasında nerede bulunması gerektiğine karar vermesine yardımcı olmak ve bundan

sonraki adım için ilerlemelerini sağlamaktır (18).

Egzersiz şişman kişiler için fiziksel olarak da psikolojik olarak da daha zordur.

Bir çok çalışma şişmanların daha az aktif olduğunu göstermiştir ve bu yüzden normal

kişiler için bile zor olan egzersiz şişmanlar için acı vericidir. Egzersiz yapan obezler

için sosyal problemler de söz konusudur.Obez kişiler yakınlarının, komşularının

hatta yabancıların bile toplum içinde egzersiz yaptıkları zaman bakışlarından rahatsız

olmaktadır. Her ziyarette obezite terapistine gösterilecek bir egzersiz günlüğü

hastaları egzersiz yapma konusunda motive eder. Terapistte bu sayede gelişme

olduğunu gösterebilir. Bir çok hasta için egzersiz programı günde 30 dakika yürüyüş;

yürüyüş zamanı, yüyüyüş mesafesi ve 10 dakikalık nabız ölçülerinin kaydından

oluşur. Bu kayıtlar sayesinde hastanın uygun bir egzersiz yapıp yapmadığı anlaşılır.

Hastalar gidilen mesafenin arttığını ve istenilen nabzı sağlayacak yürüyüş temposunu

gördükçe psikolojik olarak da ödüllendirilmiş olurlar (14).

Genel olarak egzersiz başarısını arttırmak için bireyin egzersizi neden yaptığı

konusunda ikna edilmesi gerekmektedir. Egzersizin kardiyovasküler, iskelet,

sindirim ve immun sistemdeki yararları bireylere muhakkak anlatılmalıdır. Hastalara

egzersiz verilirken aşağıdakilere dikkat edilmelidir:

• Hareket fırsatlarını düşünerek, bunun sıkıntı, zahmet yerine eğlence olarak

düşünülmesi sağlanmalıdır.

• Hergün mümkün olduğunca tüm hareket fırsatlarının değerlendirilmesi

sağlanmalıdır.

• Zevkli, bireyi sıkmayacak aktiviteler seçilmeli, çeşitlilik sağlanmalıdır. Farklı

aktiviteler bireyin sıkılmasını önleyebilir.

• Uygun, rahat ayakkabı ve kıyafetlerle egzersiz yapılması önerilmelidir.

• Aktivite yapmak için bireye uygun zaman ve yer belirlenmelidir. Egzersiz

alışkanlık haline getirilmeli, ancak zaman konusunda kişinin esnekliği olmalıdır. Bir

gün aktivitenin aksaması durumunda, gün içerisinde başka bir şekilde hareketin

sağlanması önerilmelidir.

Page 58: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

48

• Egzersizin müzik eşliğinde veya televizyon izleyerek yapılmasının daha

eğlenceli olabileceği belirtilmelidir.

• Bireyin çevresinde kendisini destekleyen kişilerin bulunması, egzersize

devam açısından önerilmelidir.

• Çok fazla egzersiz yapılması egzersizden bıkmayı kolaylaştıran bir etmendir.

Şişman bireylerin aşırı egzersiz yapmaları engellenmelidir.

• Bireyin egzersiz için ‘hep ya da hiç’ düşüncesinden kurtulması sağlanmalıdır.

• Aktivite günlüğü tutarak, belirli aşamalarda bireyin kendini ödüllendirmesi

sağlanmalıdır. Başarının en iyi motivasyon yolu olduğu unutulmamalıdır (20).

Egzersizin, davranış terapisi ile birlikte uygulandığında, verilen kiloyu

arttırdığını destekleyen kanıtlar bulunmaktadır. Sadece davranış terapisi, sadece

egzersiz, davranış terapisi yanında egzersiz şeklinde ayrılan grupları inceleyen bir

çok araştırma davranış terapisi ve egzersiz kombinasyonuyla en iyi sonuçların

alındığını desteklemektedir. Bir çalışmada egzersiz ve diyetin birlikte verildiği tip2

diyabet hastalarının 20 haftanın sonunda sadece diyet verilen hastalara göre daha

fazla kilo verdiğini ve 1 yıl sürede bunu daha iyi koruduğunu göstermiştir. Farklı

diyet şekillerinin (düşük kalorili- çok düşük kalorili v.b.) yanında egzersiz vererek 3

yıllık ve 18 aylık takipler yapılan bir çalışmanın sonucunda verilen kilo miktarının

uygulanan diyet türüne bağlı olduğu ama kilo kaybını korumak için egzersizin

önemli olduğu bulunmuştur.

Güncel bir çalışma, bir tedavi grubuyla birlikte yapılan egzersizin tek başına

yapılan egzersizden daha etkili olduğunu göstermiştir. Egzersiz ile birlikte verilen

kiloları korumak sadece diyet ile verilen kiloyu korumaktan daha kolaydır (49).

Düz

Page 59: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

49

2.3.3. Obezitede davranış değişikliği tedavisi

Davranış değişikliği tedavisi günümüzde obezite tedavisinde yaygın olarak

kullanılmaktadır ve tıbbi literatürde bunun kullanıldığına dair bir çok rapor vardır

(15).

Genel anlamda davranışsal tedavi, öğrenilen ve belirli sosyal koşullar tarafından

desteklenip sürdürülen bireysel davranış verilerine dayalı stratejiler toplamı olarak

tanımlanır. Son yıllarda oldukça önem kazanan davranış değişikliği tedavisinin

uygulandığı alanların başında obezite ve yeme davranışı bozukluğunun tedavisi

gelmektedir (12).

Davranış değişikliği tedavisi obezite tedavisine ilk kez 1960’larda Ferster ve

Stuart tarafından eklenmiştir. Davranışsal yaklaşımlar, hastaların kilo vermek için

kalori alımını azaltma ve/veya kalori kullanımını arttırması gerektiği varsayımı

üzerine kurulmuştur. Bu hedefe ulaşmak için davranışsal yaklaşımlar, hastaların

tuttukları günlük kayıtlar vasıtasıyla kalori alımları ve egzersiz davranışları

hakkındaki farkındalıklarını arttırır.Davranış değişikliği programları ayrıca davranışı

kontrol eden çevresel değişikliklere odaklanır. Özellikle davranışı belirleyen koşullar

ve davranış sonrası gelişen sonuç ve davranışın tekrarını sağlayan pekiştiriceleri

incelerler. Çevresel modifikasyon için hastalara dürtü kontrolü, bilişsel değişiklik,

problem çözme, sosyal destek ve kendini pekiştirme gibi tekniklerle yardımcı olunur

(49).

Tarihi olarak davranış değişikliği tedavisi şişmanlığın düzeltilebilecek yanlış

yeme ve egzersiz alışkanlığından kaynaklandığı inancı üzerine geliştirilmiştir. Bugün

araştırmacılar vücut ağırlığının sadece davranış bozukluğundan kaynaklanmadığını

anlamıştır. Bu faktörleri genetik eğilim, metabolizma ve hormonlar oluşturmaktadır.

Bu faktörler muhtemelen kişinin obeziteye yatkınlığını ve ulaşılabilecek maksimum

kiloyu belirlemektedir. Bazı insanlar aktivite ve yeme alışkanlıklarını değiştirmek

için ne kadar gayret sarf etselerde hiç bir zaman zayıf olamazlar. Davranış değişikliği

tedavisi bu insanlara daha sağlıklı bir kiloya ulaşmak için gereken enstrumanları (

Page 60: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

50

düşük kalorili diyet, az yağlı diyet) geliştirmeyi sağlasa da onları ideal kilolarına

ulaştırmayabilir (11).

Obezite tedavisinde davranış değişikliği tedavisinin vazgeçilmez olma nedeni,

bireylerin şişmanlığa yol açan hatalı alışkanlıklarından vazgeçmek ve onların yerine

doğru davranışları kazanmak zorunda olmalarından kaynaklanmaktadır. Diyet ve

egzersizin yanısıra yapılan davranış değişikliği tedavisi ile haftada 0.5-1 kg ağırlık

kaybı sağlanabilmekte ve bu ağırlık kaybı yaklaşık 1 yıl korunabilmektedir.

Bireylerin yaklaşık %25’i tedavi sonrasında da kilo vermeye devam etmektedirler.

Bunların yanı sıra, davranış değişikliği tedavisi ile psikolojik fonksiyonların

iyileştirildiği ve depresyona bağlı yıpranma oranının azaltıldığı bildirilmektedir (12).

Değiştirilen davranışların "yaşam tarzı" haline dönüşmesi amaçlandığından,

ayrıca diğer fizyolojik ve psikolojik nedenlere bağlı olarak da kilo kaybının mümkün

olduğunca yavaş gerçekleştirilmesi tercih edilmektedir. Bu nedenle tedavi süresince

0.5 kg/hafta ağırlık kaybı önerilmektedir ve bireylerin daha gerçekçi (orta düzeyde)

ağırlık kaybı hedeflerini kabul etmeleri sağlanmalıdır (12).

Davranış değişikliği tedavisi, bireylerin daha sağlıklı bir kiloya ulaşmak için

uygulayacakları bir takım teknikleri geliştirmelerine yardımcı olan bir yaklaşımdır.

Bu yaklaşım insanların neyi değiştireceklerine karar vermelerine değil nasıl

değişeceklerini bulmalarına yardım eder. Davranışsal değişim süreci kendini

denetleme, hedef belirleme, problem çözme teknikleriyle kolaylaştırılır. Çalışmalar

davranışsal tedavinin 6 ay içinde %8-10 kilo kaybı sağladığını göstermiştir (11).

Hastalara yalnız diyet tedavisi uygulamak ilk başta mantıklı gelse de başarı oranı

düşük bir yöntemdir. Davranış tedavisi, yeme alışkanlığını değiştirme, grup terapisi

ve çeşitli destek yöntemleri ile desteklendiğinde çok daha etkili olmaktadır (18).

Obezitenin davranış değişikliği tedavisi; obeziteye neden olan yemek yeme ve

fiziksel aktivite ile ilgili istenmeyen davranışları, istenen davranışlarla değiştirmek

veya istenmeyen davranışları azaltmak ayrıca istenen davranışları pekiştirerek

"yaşam tarzı" haline gelmesini sağlamak amacıyla uygulanan tedavi şeklidir.

Davranış değişikliği tedavisinde amaç; yaşam boyu sürecek davranış değişikliğini

oluşturmak ve böylece ağırlık kaybının korunmasını sağlamaktır (12).

Page 61: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

51

Davranış değişikliği tedavisi genellikle bir çok bileşen içerir (11). Tedavi planı

genellikle kendi kendini gözlemleme, uyaran kontrolü, hedef belirleme, alternatif

davranış geliştirme, pekiştirme-kendi kendini ödüllendirme, stress kontrolü, kognitif

yapılanma-sosyal destek gibi yöntemlerin tümü veya birkaçından oluşur. Bunların

dışında tedaviye katılan bireylere uygulanan beslenme eğitimi de tedavi basamakları

arasında sayılabilmektedir (12). Bu bileşenlerde özellikle kendini denetleme ve

fiziksel aktivite uzun ve kısa dönem kilo kontrolünde önemlidir. Bu pakete başka

bileşenler de (beden imajı terapisi gibi) eklenirse uzun dönem başarısı artabilir (11).

Davranış değişikliği tedavisi kapsamında bireylerin obezite ve diyet konusunda

eğitilmesi kendilerine olan güveni arttıracak ve belirlenen tedavi programına uyumu

kolaylaştıracaktır. Eğitimde amaç, bireyi düzenlenen diyet programının içine

çekmek, programın bir parçası olduğuna inandırmak, programı uygulaması için

yapılması gerekenler konusunda bilinçlendirip ve sonuçta istenen davranış

değişikliğine ulaşmasını ve sürdürmesini sağlamaktır (12).

Davranış değişikliği tedavisinin hedefi insanlara kendi yeme davranışları

üzerinde nasıl kontrol sağlayacaklarını öğretmektir. Tedavi kişilerin kendilerini

gözlemlemesi ile yapılan yeme davranışları üzerine detaylı bir soruşturma ile başlar.

Kişi gıda alımından önce olan olayları, gıda alımına yönelten olayları, yeme şeklini

ve yemekten sonraki gıda alımına devam etmesine neden olan olayların hepsini

yazar. Daha sonra kişiye özel teknikler öğretilir. Örneğin yemekten önceki olaylarda

yardımcı olmak için dürtü kontrolü; yeme eylemi için yemeyi yavaşlatma; yemek

sonrası için beklenmedik olay yönetim tekniği gibi.Çoğu davranışsal program bu

tekniklerin hepsini kullanır (13).

Aşağıda davranışsal kilo kontrolünün en çok kullanılan 49 elemanı

listelenmiştir. Davranışsal eleman, kilo kaybetmek için verilen somut tavsiye olarak

tanımlanır. Burada en az iki kitapta yer alan elemanlar kullanılmıştır. Davranışsal

elemanlar yedi başlık alında toplanmıştır. İlk üç başlık, dürtü kontrolü, yeme

davranışı, ödüllendirme davranış terapisinde ilk kullanılan üç elemandır. Bunlar

geleneksel olarak uygulanan davranışsal analizin “davranış öncesi, davranışın

kendisi, ve davranışın sonuçları” uygulamalarından köken almaktadır. Bir çok

araştırmacının da fark ettiği gibi bu geleneksel yaklaşım aşırı yemeye neden olduğu

Page 62: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

52

düşünülen dürtünün kontrolüne ağırlık vermektedir. Hastaların davranış terapisinde

harcadığı efor, hastalar tarafından sonuca ulaşmak için sarf edilmektedir ve hastalar

sonuçları gördükçe tedavi programına uyumları artar. Davranış terapisinin

“ödülledirme” elemanı buradan doğmuştur (15).

Davranışsal Kilo Kontrolü Elemanları

1.Dürtü kotrolü

A. Alışveriş

1. Alışverişe yemekten sonra çık

2. Liste yaparak alışveriş yap

3. Yemeye hazır gıdalardan uzak dur

4. Listedekileri almaya yetecek miktardan fazla nakit taşıma

B. Planlar

1. Gıda alımını sınırlamayı planla

2. Atıştırmanın yerine egzersizi koy

3. Öğün ve ara öğünleri zamanında ye

4. Başkaları tarafından ikram edilen yiyeceği kabul etme

C. Aktiviteler

1. Gıdayı gözden uzakta muhafaza et

2. Her yemeği aynı yerde ye

3. Gıdayı evde uygun olmayan yerlerde bulundurma

4. Yemek masasını kendin topla

5. Daha küçük tabak ve çatal-bıçak kullan

6. Yemeğin servisini sen yapma

Page 63: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

53

7. Yemekten hemen sonra masayı terk et

8. Masada kalan yemekleri saklama

D. Tatil ve Partiler

1. Az alkol tüket

2. Partiden önce yeme planı yap

3. Partiden önce düşük kalorili bir ara öğün ye

4. İkram edilen yiyeceği geri çevirmenin nazik yollarını çalış

5. Nadiren olabilecek hatalar cesaretini kırmasın

2. Yeme Davranışı

1. Her lokmadan sonradan sonra çatalı bırak

2. Yutmadan önce iyice çiğne

3. Her seferde tek porsiyonluk yemek hazırla

4. Yiyeceğin bir kısmını tabakta bırak

5. Yemeğin ortasında mola ver

6. Yemek yerken başka hiç bir şey yapma (tv izleme, kitap

okuma)

3. Ödüllendirme

1. Aile fertlerinden ve arkadaşlarından yardım iste

2. Ailenin ve arkadaşlarının bu yardımı sana maddi ve manevi

olarak göstermelerini sağla

3. Self-monitoring kayıtlarını ödüllendirme için temel al

4. Belli davranışlar için belli ödüller belirle ( davranışsal kontak)

Page 64: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

54

4. Kendi Kendini Gözlemleme

1. Yemeğin zamanını ve yerini,

2. Tipini ve miktarını,

3. Kiminle yendiğini ve nasıl hissedildiğini içeren bir diet

günlüğü tutun.

5. Beslenme Eğitimi

1. Problemli alanları tanımlamak için diyet günlüğü kullan

2. Devam ettirebileceğin küçük değişiklikler yap

3. Yiyeceklerin besin değerlerini öğren

4. Yağ alımını azalt, kompleks karbonhidrat alımını arttır

6. Fiziksel Aktivite

A. Rutin Aktivite

1. Rutin aktiviteyi arttırın

2. Merdiven kullnımını arttırın

3. Her gün uzun yürüyüşlerin kaydını tutun

B. Egzersiz

1. Hafif bir egzersiz programı ile başlayın

2. Günlük egzersiz kaydı tutun

3. Egzersiz seviyesini yavaş arttırın

7. Bilişsel yeniden yapılandırma

1. Sebepsiz hedefler seçmekten kaçının

2. Kısa vadeli getirileri değil, süreci düşünün

3. “Her zaman” yada “asla” gibi kesin zorunluluklar belirlemeyin

Page 65: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

55

4. Negatif düşünceler yerine gerçekçi yaklaşımları koyun

5. Kilo hedefleri belirleyin (15).

Davranış Değişikliği Tedavisinde Uygulanan Teknikler:

Hedef Belirleme: Kişinin tedavi sırasında başarması gereken bireysel hedefler

seçilir. Bunlar; haftalık, aylık ve toplam tedavi süresine göre belirlenmiş ağırlık

kaybı, önerilen davranışlara sahip olabilme süresi vb. hedefler olabilir. Hedeflerin

bireyler tarafından ulaşılabilir nitelikte olması önemlidir. Çünkü obez bireylerin pek

çoğunun olmak istedikleri vucut ağılıkları ulaşılmaz hedeflerden oluşmaktadır. Bu

nedenle birçok obezin zayıflamaya yönelik çabaları boşa çıkmaktadır. Yapılan

çalışmalarda da gösterildiği gibi, ağırlık kaybı tedavisinde uzun sürede sağlanan orta

dereceli ağırlık kayıpları daha fazla korunabilmektedir. Aynı zamanda obezitenin

komplikasyonlarının azaltılmasında ve hastaların psikolojik durumlarının

düzeltilmesinde de daha olumlu etki sağlamaktadır (12).

Kendi Kendini Gözlemleme: Kendi kendini gözlemleme, tedavinin temelidir ve

kontrol edilecek davranışların tanımlanması esasına dayanır. Bu şekilde bireyin,

obeziteye neden olan davranışlarının farkına varması sağlanır. Yeme atakları (binge

eating), gece yeme ve sinirlilik gerginlik anlarında (emosyonel) yeme gibi yeme

patolojilerinin varlığının belirlenmesine fırsat sağlar. Kendi kendini gözlemleme

yönteminin esası; o anki yemek yeme ve egzersizle ilgili davranışların

kaydedilmesidir. Ana ve ara öğünleri, açlık derecesi, yemek yenilen yerleri ve

zamanı, kimlerle yendiği, yemek sırasındaki aktiviteleri, yenilen besinlerin miktar ve

çeşidini, yemek yenildiğinde hissedilenleri; aynı zamanda fiziksel aktivitenin türü,

süresi ve aktivite yapıldıktan sonra hissedilenleri içeren bir "günlük" (kayıt formu)

tutulmalıdır (12). Bunun en önemli faydaları, kişinin kendisi üzerinde çalışmasını

sağlayarak yaşam tarzı değişikliklerinin gerektiğini görmesine yardımcı olmak ve en

azından diyetin başlangıcında kayıt tutmanın kişinin diyetini pozitif yönde

etkilemesidir (13). Bu şekilde kişinin obeziteye neden olan ve değiştirilmesi gereken

hatalı davranışlarının farkına varması sağlanmış olur. Kayıt tutma yöntemi, hem

değerlendirme hem de tedavi aşamasında başvurulan bir yoldur. Bu yöntem

değerlendirmenin ve değişimin temelini oluşturur. Bireyin sorununu formüle etmeyi

Page 66: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

56

kolaylaştırır. Tedavide işbirliğinin gerekliliğini işaret eder; kişi kendi sorunu için

doğrudan kendisi uğraşmaktadır. Hem iç olaylarla (duygu ve düşünceler) hem de

davranışlarla ilgili kayıt ve ölçümler alınabilir. Her gün tutulması istenen bu kayıt

formunu başlangıçta bireyler zaman harcanan ve hoş olmayan bir iş olarak

değerlendirip şikayetçi olabilirler. Ancak bu yöntemle kişilerin kendiliğinden besin

alımlarını azalttıkları bilinmektedir. Yine bu yöntem bireydeki davranış

değişikliğinde hangi tekniklerin faydalı olduğunun ve özellikle hangi olaylar ve

davranışların sorun oluşturduğunun değerlendirilmesinde önemli rol oynar. Program

süresince, hatta daha sonrasında da kayıt tutma yönteminin kullanılması yararlı

olacaktır. Kayıt formunun değerlendirilmesiyle, bireylerin kilo alımına neden olan

davranışları belirlenmiş olur. Kişiye özel hatalı davranışlar belirlenip birey tarafından

önem sırasına göre dizildikten sonra, sıralanan bu davranışlar teker teker ele alınarak,

bu davranışın bırakılması, yerine doğru davranışın konması veya olmayan ama

olması gereken davranışın kazanılması için çalışılır (12).

Dürtü Kontrol Teknikleri: Dürtü kontrol tekniği, kişiye uygunsuz yeme şansını

azaltacak şekilde çevresini düzenlemesinde onu destekleyerek kişiye yardımcı olur.

Bir çok kişi işte ve evde bir çok farklı yerde yemek yer. Yemeye yönelten ipuçlarını

azaltmak için, örneğin, kişiden işte sadece işyeri kafeteryasında, evde sadece yemek

masasında yemeğini yemesi istenebilir. Yemek saatleri evde ve işte kesin zamanlara

bağlanabilir. Yemek için yeni ipuçları düzenlenebilir. Örneğin yemeği sadece belli

bir sandalyede oturulduğu zaman, sadece belli bir masa örtüsü varken ya da sadece

belli renk tabaktan yemeye izin verilebilir. Bu dürtü kontrol teknikleri diyet tedavi

programlarının yardımcı komponentleridir. Tekniklerin kullanışlı olması için kişiye

göre düzenlenmesi ve yaratıcı olması gerekir (13).

Uyaran Kontrolü: Aşırı yemek yemeye neden olabilecek herhangi bir uyaran

duyguların yoğunlaşmasına neden olarak açlık için yanlış bir sinyal oluşturmaktadır.

Kişi uyaranların çeşitliliğine bir yanıt olarak yemekte, çünkü besinler güzel tadı ve

yatıştırıcı etkileriyle bireyleri bir bakıma ödüllendirmektedir. Aynı zamanda bu yanıt

hem lezzetli besinlere karşı iştahın artışı ile, hem de aktivitenin azalması ile kendini

göstermektedir. Bu nedenle içsel ve dışsal uyaranların bilinçli bir şekilde kontrol

Page 67: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

57

altına alınması tedavide başarı oranını arttıracağından uyaran kontrolü tedavi

programında önemli yer tutmaktadır (12).

Yeme eylemini yavaşlatma: Doyma hissi yaklaşık 20 dakikada oluşur ve hızlı

yiyen biri bu zamanda tokluk hissetmeden çok fazla kalori alabilir. Yemeyi

yavaşlatmak için bir çok teknik vardır. Kişiye bir lokma yemek aldıktan sonra çatal

ve kaşığı bırakıp ellerini masaya koyup yavaşça çiğnemesi söylenir. Çatal bıçak

gerektirmeyen sandwich gibi yemekleri de her lokmadan sonra masay koyup güzelce

çiğneyip sonra yutmalıdır. Gerçekten hızlı yiyen biri için bu teknikleri uygulamak

çok zordur. Kişi bir kaç lokmadan sonra yapması gerekenleri unutabilir. Unutmasını

engellemek için tabağının yanına üzerine “çatal bıçağını masaya koy” ya da “yavaş

ye” gibi küçük kağıtlar koyması istenebilir. Daha yavaş yemek, yemeğin tadının

daha iyi alınmasını ve yemenin daha zevkli bir eylem olmasını sağlar. Kişi bu sayede

daha az yediğini de fark edebilir. Bir çalışana yemek için 30dak. zaman verildiğinde

bu zamanın hepsini yemek yemek için değerlendirmeli, araya başka işler

sokmamalıdır. Birinin zamanını yeniden düzenlemek davranışsal tedavinin kritik bir

parçasıdır (13).

Alternatif Davranış Geliştirme: Davranış değişikliği tedavisinde yer alan birey

kendisinin yapmaktan hoşlanacağı aktivitelerin listesini çıkarmalıdır. Bu listede yer

alan aktiviteleri özellikle ara öğünlerde ve diğer atıştırma isteğinin duyulduğu

dönemlerde yapmak, hem yeme kontrolünün daha rahat sürdürülmesi, hem de yemek

yemeyle ilgili düşüncelerin uzaklaştırılmasını kolaylaştırabilir (12).

Kendi Kendini Ödüllendirme: Diyetini takip eden hasta ödüllendirilmelidir. Bir

çok program içinde ödüllendirme sistemleri barındırır. Örneğin bir işçi günde yemek

kayıtlarını tutup, uygun zamanlarda sadece kafeteryada yiyip, bütün yemeğini yavaş

yerse 5 puan kazanır ve toplam 25 puan kazandığında kendini ödüllendirir. Bu ödül

kesinlikle yiyecek olmamalıdır (13).

Obezite programlarında davranışları değiştirmeye yönelik davranışsal terapi

tekniği kullanılmasının amacı, önceden kazanılmış sağlıksız davranışların yerine

yenilerini geliştirmektir. Davranış terapisinde kişinin davranışlarını kontrol altına

almayı öğrenmesi hedeflenir. Diyet boyunca diyetin bozulduğu anlarda veya aşırı

Page 68: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

58

yeme isteği uyandığı anlarda duygu ve düşüncelerin, hangi durumların ve duyguların

yeme isteğini tetiklediğinin not edilmesi kişi için diyet boyunca problem olan

noktaların saptanmasını sağlar. Psikolog yardımı ile bu duyguların kökenine inilir, bu

duyguları tetikleyen durumlarla baş etme yöntemleri geliştirilir. Bunu yanı sıra beden

imajı ve zayıflama konusunda kişiyi duygusal olarak etkileyen, motivasyonu azaltan

olumsuz düşünceler üzerinde çalışılır ve davranışsal boyuta geçirilmesi sağlanır (41).

2003 yılında yapılan, obezite tedavisinde yaşam tarzı değişim programının

etkinliğinin araştırıldığı bir çalışmada dengeli diyet, egzersiz, problem çözme, beden

algısına yönelik bilişsel yeniden yapılanmanın hedeflendiği yaşam tarzı değişim

programı rutin değerlendirilen obez hasta grubuyla karşılaştırılmıştır. Bu programa

dahil olan grup, kontrol grubuna göre kilo verme, verilen kiloyu 1 yıl boyunca

muhafaza etme, yeme davranışını kontrol etme, bedenlerinin görümünden hoşnut

olma açısından istatiksel olarak anlamlı bir fark göstermişlerdir (1).

Obezite tedavisinde başarıya ulaşılıp istenilen ağırlık kaybı sağlandıktan sonra,

koruma diyeti sırasında da kişinin psikolojik destek almaya devam etmesi

gerekmektedir. Bu dönemde kaybedilen ağırlığı geri alma durumunu oluşturacak

faktörler üzerinde konuşulmalı, bunlarla baş etmek için davranışsal yöntemler

geliştirme üzerinde çalışılmalıdır. Koruma dönemindeki psikolojik destek özellikle

daha önce defalarca ağırlık kaybedip geri alan kişiler için büyük önem taşır. Kişinin

sadece yeme alışkanlıklarını değiştirmekten çok yaşam biçiminin değiştirilmesi

amaçlanmalı ve ona göre bir yaklaşımda bulunulmalıdır (41).

Obezitede uygulanan geleneksel diyet tedavisi eneji-kısıtlamalı diyet ile görece

kısa zamanda kilo vermeye dayanır. Geleneksel diyetle sağlanan kilo kaybı %3 ya da

daha azdır. Kognitif davranışsal tedavi de kilo kaybına odaklanır, fakat bunu yaşam

tarzı değişikliğini sağlayacak psikolojik stratejler aracılığı ile yapmaya çalışır.Güncel

araştırmalar kognitif davranışsal tedavinin %5-20 arası kilo kaybı sağladığını

göstermektedır (42).

Obez bireyler kendileri ve kendi bedenleri hakkında olumsuz inançlar taşırlar.

Bu olumsuz inançlar zayıflamak için önceki veya şu andaki gösterdikleri çabalara da

yönelik olabilir. Kognitif modellerle tedavinin başarı oranını arttırmak için bu

Page 69: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

59

inançlar değiştirilmeye çalışılır. Aynada kendini gördüğünde veya aşırı yemek

yediğinde, kendini "her şeyde başarısız biri" olarak farz eden kişinin aynı zamanda

zayıflama çabalarını başarıyla sürdürme olasılığı da çok düşüktür . Ancak bir

psikolog tarafından gerçekleştirilebilecek kognitif stratejiler; kognitif yapılanma,

kendi kendini eğitme, mantıksal duygu terapilerini içerir. Bu tip stratejiler kişilerin

davranışlarını, duygularını ve düşüncelerini iyileştirme ve geliştirmede oldukça

etkindirler. Kognitif yapılanma, bireylerin kendi davranışları ve oluşturduğu koşullar

konusunda olumlu düşünmesine imkan tanımak ve motivasyonu sürdürmek için

uygun tutumların gelişmesini sağlar (12).

BKİ >28 (ortalama 35,4 kg/m2) olan, ortalama yaşları 47,5 olan 63 kadın denek

üzerinde yapılan bir çalışmada modifiye kognitif davranışsal terapi ile standart

kognitif davranışsal terapi karşılaştırılmıştır. Ağırlık, bel ve kalça çevresi, kan

yağları, kan şekeri, kan basıncı, psikolojik iyilik-hali, depresyon, özsaygı, stres

düzeyi, tıkınırcasına yeme, yeme şekli, beden imgesi, besin alımı, aerobik kapasite,

aktivite seviyesi ve tedaviden duyulan tatmin değerlendirilmiştir. Modifiye kognitif

davranışsal terapinin birincil amacı kalıcı yaşam tarzı değişikliği yoluyla kilo

yönetimini sağlamaktır. Yaşam tarzı değişikliğinin sonucu olarak kilo kaybı beklense

de bu tedavinin amaçları arasında yoktur. Bu tedavinin ikinci amacı obezitenin neden

olduğu sağlık sorunlarını ve psikososyal sorunları azaltmaktır. Program belirgin

enerji kısıtlaması ile hızlı kilo kaybına odaklanmak yerine düzenli fiziksel aktivite ve

sağlıklı beslenmeye önem vermektedir.

Bu tedavi programı hastaların yemeklerini kısıtlamak yerine beslenme

alışkanlığını değiştirip fiziksel aktiviteyi arttırmayı amaçlamaktadır. Hastalardan

ayrıca ilk iki hafta besin alımlarını ve fiziksel aktivitelerini içeren günlükler tutmaları

istenmiştir. Bu günlüklere 2-3. haftada yeme paterni, 3-5. haftalarda besin grubu ve

porsiyon, 6-10. haftalarda duygu ve düşünce bilgileri de eklenmiştir. İlk seanstan

itibaren hastalardan düzenli bir yürüyüş programı oluşturup bunu her hafta 5 dakika

arttırmaları istenmiştir.

Standart kognitif davranışsal terapinin temel amacı hastalara günlük 1200

kalorilik enerji kısıtlamalı kilo verme diyeti uygulayarak sağlıklı kilo vermelerini

sağlamaktır. Buna ulaşmak için kognitif ve davranışsal metodlar kullanılmıştır.

Page 70: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

60

Bunlar kendini gözlemleme, dürtü kontrolü, sosyal destek, problem çözme, hedef

belirleme, pozitif pekiştirme, nüks engelleme, modifiye savunma mekanizmaları,

tepki kontrolüdür (42).

Tablo 2.8: Tedavi sürecinde kilo kaybı değişiklikleri

10 hafta sonunda kilo kaybı (kg)

52 hafta sonunda kilo kaybı (kg)

Kilo verme oranı Kilo alma oranı

Standart kognitif davranışsal terapi

3,9 3,6 %87 %12

Modifiye kognitif davranışsal terapi

1,3 2 %71 %29

Tedavi sonunda standart kognitif davranışsal terapi grubundaki kilo kaybı

belirginken modifiye kognitif davranışsal terapi grubunda değildir. 52. haftadaki

takipte ise her iki gruptaki kilo kaybı anlamlıdır. Standart kognitif davranışsal terapi

grubunda tedavi bitimi ve 24. haftadaki takipte kilo kaybı daha fazla iken 52.

haftadaki takipte fark azalmıştır. Bu süreler içinde HDL kolesterolde de kilo benzeri

bir değişim gözlenmiş ve standart kognitif davranışsal terapi grubundakilerin HDL

kolesterolünde daha büyük değişiklik kaydedilmiştir. Total kolesterol, LDL, kan

basıncı, bel çevresi ve kalçaçevresinde de belirgin değişim gözlenmiştir fakat iki

grup arasında fark oluşmamıştır. Açlık kan şekeri, trigliserit ve bel-kalça oranı

değişimleri ise anlamlı düzeyde olmamıştır.

Her iki grupta da depresyon, özsaygı, stress tıkınırcasına yeme, açlık, beden

tatmini ve beden imgesi uğraşısı konularında gelişme gözlenmiş, ancak iki grup

arasında belirgin farka rastlanmamıştır.Zamanla alınan enerji miktarı konusunda

belirgin gelişme sağlanmış fakat iki grup arasında fark gözlenmemiştir. Fiziksel

aktivite konusunda da belirgin gelişme sağlanırken, bu konuda da gruplar arası

farktan söz etmek mümkün değildir.

Katılımcıların genel sağlık açısından objektif kriterlerle değerlendirildiğinde her

iki uygulama da başarılıdır. Bazı konularda daha yüksek, bazı konularda daha düşük

gelişmeler gözlense de genel bir gelişim söz konusudur. Başka bir “diyet yapmama”

tedavisi çalışmasında da gözlendiği gibi standart kognitif davranışsal terapi ile başta

Page 71: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

61

beklendiği üzere daha fazla kilo verilmiş ama bu fark takip süresince

korunamamıştır. Modifiye kognitif davranışsal terapi programının uzun dönemdeki

sonuçları cesaret vericidir (42).

Davranış değişikliği programının amacı, hayat boyu sürecek alışkanlık

değişikliği ve buna bağlı kilo kaybı sağlamaktır. Sonuç olarak davranış programları

kişisel hedeflerle birleştirilmekte ve hastaları düşük kalorili besinler seçme ve buna

ömür boyu devam etme , yürüyüş gibi bir egzersizi günlük rutine dahil etme

konusunda cesaretlendirir (49).

2.3.A. Obezitede farmakolojik tedavi

Obez hastalar kendilerini zorlamadan ve kısa sürede kilo verecekleri düsüncesi

ile ilaç tedavisine eğilimlidir. Bununla birlikte günümüzde kullanılan ilaçların hiç

biri “ideal ilaç” değildir. Yan etkileri vardır, etkinlikleri sınırlıdır ve maliyetleri

yüksektir. Bu nedenle medikal tedavi uygulanacak hastanın seçimi çok önemlidir.

Medikal tedavi endikasyonunu koymak için ABD’de Mayo Kliniğin olusturduğu

kosul listesinden faydalanılabilir. Kanada’da 2007 yılında olusturulan bir rehberde de

obezite hastasına yaklasım konusunda benzer bir algoritm yayınlanmıstır (2).

Mayo Klinik’in obezitede ilaç tedavisi için endikasyonları.

· Beden kitle indeksi 30 kg/m2 veya 27 kg/m2 ve birlikte bir veya daha fazla ve

kilo vermekle gerilemeyeceği düsünülen komplikasyon varsa,

· Daha önceki diyet ve egzersizden olusan konservatif tedaviye

cevapsızlık,

· Hasta farmakoterapiye baslamadan önce 2-4 haftalık diyet ve egzersizdeki ilk

değisiklikler denemesini uygulamayı kabul etmeli,

· Hasta farmakolojik tedavi altında iken diyet, egzersiz ve davranıs değisikliği

tedavilerini sürdürmeyi kabul etmeli,

· Hasta takip için periyodik kontrolleri kabul etmeli,

· Premenapozal kadınlar (çocuk doğurabilecek olanlar) bir gebelik önleme

yöntemi seçip kullanmalı,

Page 72: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

62

· Tedaviye baslarken gebelik ihtimali varsa gebelik testi yapılmalı,

· Farmakolojik tedavide verilecek ilaç için bir kontrendikasyon olmamalı.

Farmakolojik tedaviye başlamak için yukarıdaki koşulların tümü yerine gelmiş

olmalıdır (2).

İlaç tedavisi diğer tedavi şekillerinden sonra düşünülmelidir. Amerikan Gıda ve

İlaç Dairesi (FDA) tarafından onaylanan kilo vermeye yönelik ilaçlar beden kitle

indeksi 30 kg/m2 olan hastaların tedavi programlarına hekim gözetiminde

eklenebilir. Obezite risk etmenleri taşıyan hastalarda bu tedavi sınırı beden kitle

indeksi 27 kg/m2'ye çekilebilir. İlaç tedavisi; davranış değişikliği tedavisi, diyet

tedavisi, fiziksel aktivitenin arttırılması ya da bunların çeşitli kombinasyonlarıyla

birlikte uygulanmalıdır. İlacın etkinliği ve yararlılığının değerlendirilmesi gerekir.

Eğer ilaç ağırlık kaybına yardımcı olmuyor ya da yan etkiler ortaya çıkarıyorsa

kesilmelidir (18).

2.3.B. Obezitede cerrahi tedavi

Obezitede cerrahi girisimlerin genel olarak beden kitle indeksi 40 kg/m2

üzerindeki hastalara uygulanması önerilmektedir. Bu yöntemler arasında intestinal

bypass, parsiyel biliopankreatik bypass, gastroplasti, ayarlanabilir silikon mide bandı

takılması, laparoskopik gastrik bant uygulaması yine daha az invaziv olan ve

endoskopik olarak uygulanan bir yöntem olarak gastrik balon uygulaması sayılabilir.

Bu yöntemler ile midede olusturulan 30-60 ml kapasitesindeki bir bölüm ile

gastrointestinal sistemin devamlılığı sağlanır ve erken doyma hissi nedeniyle gıda

alımı kısıtlanır (2).

Cerrahi tedavi diğer yöntemler başarısızlığa uğradığında ve hasta yüksek oranda

morbidite ve mortalite riskine sahipse değerlendirilebilir. Cerrahi mortalite %1

kadardır (18).

Page 73: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

63

3. GEREÇ ve YÖNTEM

Araştırma, İstanbul İli’nde, Fatih Sultan Mehmet Eğitim ve Araştırma

Hastanesi’nde Ağustos 2007-Mart 2008 tarihleri arasında yapıldı. Araştırmaya

başlamadan önce Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Etik Kurulu’nun onayı alındı.

Müdahale ve kontrol gruplarında hedeflenen en az iki kiloluk kaybın, müdahale

grubunda %5 daha fazla olacağı varsayılarak %95 güven ve %95 güç ile hesaplanan

müdahale ve kontrol gruplarının büyüklükleri n=30 olarak bulundu (Russ Lenth’s

Power and Sample Size page; http://www.stat.uiowa.edu/~rlenth/Power/).

Araştırmaya diyet polikliniğine zayıflamak amacıyla başvuran, beraberinde

başka hastalığı olmayan, BKİ>27 olan 60 kadın gönüllülük esasına göre alındı.

Hastaların ölçümleri ayakkabısız ve ince giysilerle alınarak BKİ değerleri

hesaplandı. Bireylerin enerji harcamaları Schofield denklemine göre hesaplandı.

Tablo 3.1: Schofield Denklemi (kcal)

Yaş (yıl) Erkek (BMH) Kadın (BMH) 15-18 17,6 A+ 656 13,3 A+ 690 18-30 15,0 A+ 690 14,8 A+ 485 30-60 11,4 A+ 870 8,1 A+ 842 >60 11,7 A+585 9,0 A+ 656

A: Ağırlık (kg), BMH: Bazal Metabolizma Hızı

Tablo 3.2: BMH’na Eklemeler

Stres %10–30 ağır sepsis %10–30 ameliyat %10–30 kırıklar, travma %50-150 yanıklar, yaralanmalar

Aktivite %10 yatağa bağımlı %15-20 yatağa bağımlı, hareket ediyor %25 hareket ediyor

TEF %10 besinlerin termik etkisi Ateş %10 her 1 0 C artış için Kilo artışı 600 kcal

Hastalara diyet tedavisine başlamadan önce ‘Beslenme Davranışını Sorgulayan

Anket Formu’ (Ek 1) ile ‘Beden İmgesiyle Uğraşı Ölçeği’ (Ek 2) uygulandı.

Page 74: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

64

Araştırma süresi 1 ay olarak belirlendi. Bunun en önemli nedeni zayıflamak

amacıyla diyet polikliniğine başvuran hastaların tedaviye devam etme oranlarının

düşük olmasının gözlenmesidir.

Hastaların aylık 2-4 kg vermesi hedeflenmiştir. Bireysel özellikler, sağlık

durumu ve yeme alışkanlıkları göz önünde bulundurularak düzenlenen diyetlerin

kalori içeriği hesaplanan günlük kalori harcamalarından 1000 kcal azaltılarak

düzenlendi. Katılımcılara haftada 3-4 gün 45 dk yürüyüş önerilmiştir. Hastaların

diyetleri, besin değişim listeleri, yememeleri gereken yiyecekler satandart olarak her

birine anlatıldı.

Bireyler müdahale ve kontrol grubu olarak ikiye ayrıldı. Müdahale grubuna

‘kendi kendini gözlem çizelgesi’ (Ek 3) verildi. Bu çizelge doğrultusunda bir deftere

günlük beslenme ve aktivite kaydı tutmaları istendi.

Müdahale grubundaki hastalara obezitenin tanımı, riskleri, yeme alışkanlıklarını

değiştirmeye yönelik öneriler, hedef belirleme, alternatif davranış geliştirme, kendini

izleme ve fiziksel aktivitelerini arttırmaya yönelik önerileri içeren ‘Şişmanlık ve

Beslenme’ adlı bir form (Ek 4) verilerek, içeriğindekiler anlatılmıştır.

Her iki gruptaki hastalar 15 günlük aralarla kontrole çağrılarak kilo takipleri

yapıldı. Diyet tedavileri tekrar anlatıldı. Müdahale grubundaki bireylere şişmanlık ve

beslenme formundaki öneriler tekrarlandı. Kendi kendini gözlem çizelgesine göre

tuttukları beslenme ve aktivite kayıtları sorgulandı. Hastalar tarafından bu konuya

ilgi gösterilmeyip, büyük çoğunluğu tarafından çizelge doğrultusunda doldurmaları

istenen defterler doldurulmamıştır.

Bir aylık tedavi sonrasında her iki gruba da ‘Beslenme Davranışını Sorgulayan

Anket Formu’ ile ‘Beden İmgesiyle Uğraşı Ölçeği’, alışkanlıklarındaki ve beden

imajındaki değişimleri gözlemlemek için tekrar uygulandı. Kilo ölçümleri yapıldı.

Beden imgesiyle uğraşı ölçeği iki faktöre sahiptir. 12 maddeden oluşan birinci

faktör, algılanan kusuru kamufle etme ve kontrol etme gibi, bireyin görünüşüne

yönelik utanç ve memnuniyetsizliğini değerlendirirken, 7 maddeden oluşan ikinci

faktör bireyin görünüşüne ilişkin uğraşı aracılığıyla, sosyal girişimi de kapsayan

Page 75: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

65

işlevselliğini değerlendirmektedir (http://heatherlittleton.com/documents/BICI.pdf.

Erişim tarihi: 29.09.2007).

Beden imgesi uğraşı ölçeğinde bireyin aldığı toplam puanın yüksekliği bireyin

beden imgesiyle uğraşının fazla olmasını gösterir.

Tanımlayıcı verilerde sürekli değişkenler için ortalama ve standart sapma,

niteliksel veriler için yüzde değişikliği kullanıldı. Sürekli değişkenlerin

karşılaştırılmasında normal dağılan veriler için t testi, normal dağılmayan veriler için

Mann-Whitney U testi kullanıldı. Niteliksel verilerin karşılaştırılmasında Ki Kare ve

Fisher’ın Kesin Ki Karesi kullanıldı.

Araştırma verileri SPSS versiyon 16 ile değerlendirilmiştir (SPSS 2007).

3.1. Hipotezler:

1. Bir aylık diyet tedavisi sonunda müdahale ve kontrol grubundaki bireylerin

öğün saylarının günde 6 öğün olacak şekilde artması beklenmiştir.

2. Bir aylık diyet tedavisi sonunda müdahale grubundaki bireylerin öğün

sayılarındaki artışın kontrol grubundaki bireylere göre daha fazla olması

beklenmiştir.

3. Müdahale ve kontrol grubundaki bireylerin öğün atlama oranlarının azalması

beklemiştir.

4. Müdahale grubundaki bireylerin öğün atlama oranlarının kontrol grubundaki

bireylere göre daha az olması beklenmiştir.

5. Müdahale ve kontrol grubundaki bireylerin evde tükettikleri öğün sayısında

artış beklenmiştir. Bu artışın müdahale grubunda daha fazla olması beklenmiştir.

6. Müdahale ve kontrol grubundaki bireylerin hızlı hazır yiyecek tüketim

sıklığında azalma olması beklenmiştir. Bu azalmanın müdahale grubunda daha fazla

olması beklenmiştir.

Page 76: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

66

7. Müdahale ve kontrol grubundaki bireylerin su içme oranının artması

beklenmiştir. Müdahale grubundaki bireylerin su tüketimlerinin kontrol

grubundakilere göre daha fazla olması beklenmiştir.

8. Müdahale grubundaki bireylerin açlık hissetmeden atıştırma oranının

azalması beklenmiştir.

9. Müdahale ve kontrol grubundaki bireylerin kilo alma nedenlerini farketmeleri

beklenmiştir.

10. Müdahale grubundaki bireylerin sıkıntı,üzüntü veya mutsuzluk gibi duygular

nedeniyle fazla yeme oranlarının azalması beklenmiştir.

11. Müdahale grubundaki bireylerin kontrol grubundaki bireylere göre

sıkıntı,üzüntü veya mutsuzluk gibi duygular nedeniyle fazla yeme oranlarının

azalması beklenmiştir.

12. Müdahale grubundaki bireylerin kontrol grubundaki bireylere göre neşe,

mutluluk gibi duygular nedeniyle fazla yeme oranlarının azalması beklenmiştir.

13. Müdahale grubundaki bireylerin neşe, mutluluk gibi duygular nedeniyle fazla

yeme oranlarının azalması beklenmiştir.

14. Müdahale grubundaki bireylerin yemek yerken başka aktivitelerle uğraşma

oranının azalması beklenmiştir.

15. Müdahale grubundaki yemek yerken başka aktivitelerle uğraşma oranının

kontrol grubuna göre daha düşük olması beklenmiştir.

16. Müdahale grubundaki bireylerin yemek yeme hızlarının düşmesi

beklenmiştir.

17. Müdahale grubundaki yemek yeme hızının düşme oranının kontrol grubuna

göre daha fazla olması beklenmiştir.

18. Müdahale ve kontrol grubundaki bireylerin öğün aralarında bisküvi, çikolata,

cips, kuruyemiş, tatlı, hamur işi, şekerli içecek tüketimlerinin azalması; meyve, kuru

meyve, süt, yoğurt, peynir, ekmek tüketimlerinin artması beklenmiştir.

19. Müdahale grubundaki bireylerin öğün aralarında bisküvi, çikolata, cips,

kuruyemiş, tatlı, hamur işi, şekerli içecek tüketimlerinin azalma oranının kontrol

grubundaki bireylere göre daha fazla olması beklenmiştir.

Page 77: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

67

20. Müdahale grubundaki bireylerin öğün aralarında meyve, kuru meyve, süt,

yoğurt, peynir, ekmek tüketimlerinin artma oranının kontrol grubundaki bireylere

göre daha fazla olması beklenmiştir.

21. Müdahale ve kontrol grubundaki bireylerin hergün sebze, meyve, esmer

ekmek, kurubaklagil, süt, yoğurt, tüketimlerinin artması; beyaz ekmek, hamur işi,

tatlı, reçel, bal, hızlı hazır yiyecekler, şekerli içecekler, pilav, makarna, bisküvi,

çikolata, cips, kuruyemiş alkollü içecekler, margarin, tereyağı tüketimlerinin

azalması beklenmiştir.

22. Müdahale grubundaki bireylerin hergün sebze, meyve, esmer ekmek,

kurubaklagil, süt, yoğurt, tüketimlerinin artma oranının kontrol grubundaki bireylere

göre daha fazla olması beklenmiştir.

23. Müdahale grubundaki bireylerin hergün beyaz ekmek, hamur işi, tatlı, reçel,

bal, hızlı hazır yiyecekler, şekerli içecekler, pilav, makarna, bisküvi, çikolata, cips,

kuruyemiş alkollü içecekler, margarin, tereyağı tüketimlerinin azalma oranının

kontrol grubundaki bireylere göre daha fazla olması beklenmiştir.

24. Müdahale grubundaki bireylerin fiziksel aktivite yapma oranlarının kontrol

gubundaki bireylere göre daha fazla artması beklenmiştir.

25. Müdahale grubundaki bireylerin fiziksel aktivitelerinin süre ve sıklığının

kontrol gubundaki bireylere göre daha fazla olması beklenmiştir.

26. Müdahale ve kontrol grubundaki bireylerin beden imgesiyle uğraşı

ölçeğinden aldıkları toplam puanın azalması beklenmiştir.

27. Müdahale grubundaki bireylerin beden imgesiyle uğraşı ölçeğinden aldıkları

toplam puanın azalma oranının kontrol grubundaki bireylere göre daha fazla olması

beklenmiştir.

Page 78: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

68

4. BULGULAR

Araştırma grubunun özellikleri: Araştırmaya katılan kadınların müdahale

grubunda yaş ortalamaları 37,6±20,8, kontrol grubunda yaş ortalamaları

38,6±21,8’di. İki grup arasında yaş ortalamaları açısından istatistiksel olarak anlamlı

fark yoktu (p>0,05).

Tablo 4.1: Araştırmaya katılan bireylerin meslekleri

Meslek Kontrol grubu Müdahale grubu Toplam n % n % n % Memur 15 51,7 3 9,7 18 30 Ev hanımı 14 48,3 28 90,3 42 70 Toplam 29 100 31 100 60 100

Kontrol grubuna göre müdahale grubu istatistiksel olarak anlamlı bir farkla daha

fazla ev hanımlarından oluşmaktaydı (p<0.001).

Tablo 4.2: Araştırmaya katılan bireylerin öğrenim durumları

Öğrenim durumu Kontrol grubu Müdahale grubu Toplam n % n % n % İlkokul 11 37,9 17 54,8 28 46,7 Ortaokul 3 10,3 2 6,5 5 8,3 Lise 11 37,9 8 25,8 19 31,7 Yüksekokul 3 10,3 2 6,5 5 8,3 Okuryazar - - 2 6,5 2 3,3 Okuryazar değil 1 3,4 - - 1 1,7 Toplam 29 100 31 100 60 100

Kontrol ve müdahale grupları arasında öğrenim durumu açısından istatistiksel

olarak anlamlı fark yoktu (p>0.05). Müdahale grubunun %54,8’i, kontrol grubunun

%37,9’u ilkokul mezunuydu. Kontrol grubunun %37,9’u, müdahale grubunun

%25,8’i lise mezunuydu.

Page 79: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

69

Tablo 4.3: Araştırmaya katılan bireylerin sosyal güvenceleri

Sosyal güvence Kontrol grubu Müdahale grubu Toplam n % n % n % Emekli sandığı 5 17,2 1 3,2 6 10 SSK 19 65,5 24 77,4 43 71,7 Bağ-Kur 4 13,8 6 19,4 10 16,7 Yeşil kart 1 3,4 - - 1 1,7 Toplam 29 100 31 100 60 100

Kontrol ve müdahale grupları arasında sosyal güvenlik durumu açısından

istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu (p>0.05). Kontrol grubundaki bireylerin

%65,5’i, müdahale grubundaki bireylerin %77,4’ü SSK’lıydı.

Tablo 4.4: Araştırmaya katılan bireylerin başlangıçtaki kilo alma nedenleri

Kilo alma nedeni

Kontrol grubu Müdahale grubu Toplam P

Evet Hayır Evet Hayır Evet Hayır n % n % n % n % n % n % İş yemekleri

1 100 28 47,5 - - 31 52,5 1 100 59 100 0,483

Davetler

4 21,1 25 61,0 15 78,9 16 39,0 19 100 41 100 0,004

TV karşısında atıştırma

5 27,8 24 57,1 13 72,2 18 42,9 18 100 42 100 0,037

Can sıkıntısından atıştırma

18 50,0 11 45,8 18 50,0 13 54,2 36 100 24 100 0,752

Düşük fiziksel aktivite

5 20,8 24 66,7 19 79,2 12 33,3 24 100 36 100 0,001

Araştırma başında kontrol ve müdahale grupları arasında kilo alma

nedenlerinden davetler, TV karşısında atıştırma ve düşük fiziksel aktivite istatistiksel

olarak anlamlı bir fark göstermiştir (p<0,05). Müdahale grubundaki 15 kişi (%78,9)

davetleri kilo alma nedeni olarak gösterirken, kontrol grubunda 4 kişi (%21,1)

davetleri neden olarak göstermiştir. TV karşısında atıştırmayı kilo alma nedeni olarak

gösteren katılımcıların %72,2 ‘si (13 kişi) müdahale grubunda, % 27,8 ‘i (5 kişi)

kontrol grubundaydı. Müdahale grubundaki 19 kişi (%79,2) düşük fiziksel aktiviteyi

Page 80: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

70

kilo alma nedeni olarak gösterirken, kontrol grubunda 5 kişi (%20,8) düşük fiziksel

aktiviteyi neden olarak göstermiştir.

Tablo 4.5: Araştırmaya katılan bireylerin başlangıçtaki duygu durumuna göre daha fazla yemek yeme durumları Duygu durumu

Kontrol grubu Müdahale grubu Toplam P

Evet Hayır Evet Hayır Evet Hayır n % n % n % n % n % n % Sıkıntı– üzüntü - mutsuzluk

18 43,9 11 57,9 23 56,1 8 42,1 41 100 19 100 0,313

Neşe- mutluluk

8 28,6 21 65,6 20 71,4 11 34,4 28 100 32 100 0,004

Başlangıçta, kontrol ve müdahale grupları arasında sıkıntı, üzüntü, mutluluk

nedeniyle daha fazla yemek yeme açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark yoktu

(p>0,05). Sıkıntı, üzüntü, mutsuzluk nedeniyle daha fazla yemek yiyen bireylerin

%43,9’u kontrol grubunda, %56,1’i müdahale grubundaydı. Neşeli, mutlu

olduklarında daha fazla yemek yeme açısından başlangıçta kontrol ve müdahale

grupları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark vardı (p<0,05). Neşeli, mutlu

olduğunda daha fazla yemek yiyenlerin %28,6’sı kontrol grubunda, %71,4’ü

müdahale grubundaydı.

Page 81: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

71

Tablo 4.6: Araştırmaya katılan bireylerin bir aylık diyet tedavisi sonrasında duygu durumuna göre daha fazla yemek yeme durumları Duygu durumu

Kontrol grubu Müdahale grubu Toplam P

Evet Hayır Evet Hayır Evet Hayır n % n % n % n % n % n % Sıkıntı– üzüntü - mutsuzluk

14 56 15 42,9 11 44,0 20 57,1 25 100 35 100 0,315

Neşe- mutluluk

9 60,0 20 44,4 6 40,0 25 55,6 15 100 45 100 0,296

Bir aylık diyet tedavisi sonunda, kontrol ve müdahale grupları arasında duygu

durumuna göre daha fazla yemek yeme açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark

yoktu (p>0,05). Sıkıntı, üzüntü, mutsuzluk nedeniyle daha fazla yemek yiyen

bireylerin %56’sı kontrol grubunda, %44’ü müdahale grubundaydı. Neşeli, mutlu

olduğunda daha fazla yemek yiyenlerin %60’ı kontrol grubunda, %40’ı müdahale

grubundaydı.

Tablo 4.7: Kontrol ve müdahale grubundaki bireylerin başlangıçta ve bir aylık diyet tedavisi sonrasında duygu durumuna göre daha fazla yemek yeme durumlarının karşılaştırılması

Duygu durumu Kontrol grubu Müdahale grubu Evet % Hayır % Evet % Hayır %

Sıkıntı,üzüntü, mutsuzluk (başlangıç)

62,1 37,9 74,2 25,8

Sıkıntı,üzüntü, mutsuzluk (1 ay sonra)

48,3 51,7 35,5 64,5

Neşe,mutluluk (başlangıç)

27,6 72,4 64,5 35,5

Neşe,mutluluk (1 ay sonra)

31,0 69 19,4 80,6

Kontrol grubundaki bireylerden sıkıntı, üzüntü, mutsuzluk nedeniyle daha çok

yemek yiyenlerin oranı başlangıçta %62,1 iken 1 aylık diyet tedavisi sonrasında

%48,3 olmuştur. Müdahale grubundaki bireylerde ise bu oran başlangıçta %74,2

iken, 1 aylık diyet tedavisi sonrasında %35,5’e düşmüştür.

Page 82: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

72

Müdahale grubundaki bireylerden neşeli, mutlu olduğu zamanlarda daha fazla

yemek yiyenlerin oranı başlangıçta %64,5 bulunmuştur. Bir aylık diyet tedavisi

sonrasında bu oran %19,4 olarak bulunmuştur.

Tablo 4.8: Araştırmaya katılan bireylerin başlangıçta yemek yerken aktivite yapma durumları Yemek sırasında yapılan aktivite

Kontrol grubu Müdahale grubu Toplam

n % n % n %

TV izlemek 12 50,0 12 50,0 24 100,0

Kitap okumak 3 75,0 1 25,0 4 100,0

Sohbet etmek 1 20,0 4 80,0 5 100,0

TV izlemek ve sohbet etmek

5 100,0 - - 5 100,0

Aktivite yapmayanlar

8 36,4 14 63,6 22 100,0

P:0,052

Başlangıçta kontrol ve müdahale grupları arasında yemek sırasında yapılan

aktiviteler açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark yoktu (p>0,05). Yemek

sırasında TV izleyenlerin %50’si kontrol, %50’si müdahale grubundaydı.

Page 83: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

73

Tablo 4.9: Araştırmaya katılan bireylerin bir aylık diyet tedavisi sonrasında yemek yerken aktivite yapma durumları Yemek sırasında yapılan aktivite

Kontrol grubu Müdahale grubu Toplam

n % n % n %

TV izlemek 12 92,3 1 7,7 13 100

Kitap okumak - - 1 100 1 100

Sohbet etmek 1 100 - - 1 100

TV izlemek ve sohbet etmek

4 100 - - 4 100

Aktivite yapmayanlar

12 29,3 29 70,7 41 100

P: <0,001

Bir aylık diyet tedavisi sonunda kontrol ve müdahale grupları arasında yemek

sırasında yapılan aktiviteler açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark oluşmuştur

( p<0,001). Kontrol grubundaki bireylerden 12 kişi (%92,3), müdahale grubundaki

bireylerden ise 1 kişi (%7,7) yemek sırasında TV izlemekteydi. Kontrol grubundaki

bireylerden 12 kişi (%29,3) yemek sırasında başka bir aktivite yapmazken, müdahale

grubunda 29 kişi (%70,7) yemek sırasında başka bir aktiviteyle uğraşmıyordu.

Page 84: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

74

Tablo 4.10: Kontrol ve müdahale grubundaki bireylerin başlangıçta ve bir aylık diyet tedavisi sonrasında yemek yerken yaptıkları aktivitelerin oransal karşılaştırılması Grup TV

izlemek Kitap okumak

Sohbet etmek

TV ve sohbet

Aktivite yapmayanlar

Başlangıç %

41,4 10,3 3,4 17,2 27,6 Kontrol grubu

1 ay sonra %

41,4 - 3,4 13,8 41,4

Başlangıç %

38,7 3,2 12,9 - 45,2 Müdahale grubu

1 ay sonra %

3,2 3,2 - - 93,5

Yemek yerken aktivite yapmayanların oranı başlangıçta kontrol grubunda

%27,6, müdahale grubunda %45,2’ydi. Bu oranlar 1 ayın sonunda sırasıyla %41,4 ve

%93,5 olmuştur.

Tablo 4.11: Araştırmaya katılan bireylerin başlangıçtaki yemek yeme hızları

Yemek yeme hızı Kontrol grubu Müdahale grubu Toplam n % n % n % Hızlı 19 52,8 17 47,2 36 100 Orta hızda 6 40,0 9 60 15 100 Yavaş 4 44,4 5 55,6 9 100 P: 0,685

Başlangıçta kontrol ve müdahale grupları arasında yemek yeme hızları açısından

istatistiksel olarak anlamlı bir fark yoktu (p>0,05). Yemeklerini hızlı yiyenlerin

%52,8’i kontrol grubunda, %47,2’si müdahale grubundaydı.

Page 85: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

75

Tablo 4.12: Araştırmaya katılan bireylerin bir aylık diyet tedavisi sonrasında yemek yeme hızları Yemek yeme hızı Kontrol grubu Müdahale grubu Toplam n % n % n % Hızlı 11 91,7 1 8,3 12 100 Orta hızda 11 31,4 24 68,6 35 100 Yavaş 7 53,8 6 46,2 13 100 P:0,001

Bir aylık diyet tedavisi sonunda kontrol ve müdahale grupları arasında yemek

yeme hızları açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark oluşmuştur ( p<0,05).

Müdahale grubundan sadece 1 kişi (%8,3) yemeğini hızlı yerken, kontrol grubundan

11 kişi (%91,7) yemeğini hızlı yemektedir.

Tablo 4.13: Kontrol ve müdahale grubundaki bireylerin başlangıçta ve bir aylık diyet tedavisi sonrasında yemek yeme hızlarının oransal karşılaştırması Grup Hızlı Orta hızda Yavaş

n 19 6 4 Başlangıç % 65,5 20,7 13,8 n 11 11 7

Kontrol grubu

1 ay sonra % 37,9 37,9 24,2 n 17 9 5 Başlangıç % 54,8 29 16,2 n 1 24 6

Müdahale grubu

1 ay sonra % 3,2 77,4 19,4

Kontrol grubundaki bireylerden başlangıçta yemeğini hızlı yiyenlerin oranı

%65,5, orta hızda yiyenlerin oranı %20,7,yavaş yiyenlerin oranı %13,8’di. Bu

oranlar 1 ayın sonunda sırasıyla %37,9, %37,9 ve %24,2 olarak bulunmuştur.

Müdahale grubundaki bireylerden başlangıçta yemeğini hızlı yiyenlerin oranı %54,8,

orta hızda yiyenlerin oranı %29,yavaş yiyenlerin oranı %16,2’ydi.Bir ayın sonunda

bu oranlar sırasıyla %3,2,%77,4 ve %19,4 olarak bulunmuştur.

Müdahale grubundaki bireylerin yemeklerini hızlı yeme oranı bir ayın sonunda

%51,6 oranında düşerken, kontrol grubunda bu oran %27,6 oranında düşmüştür. Bir

ayın sonunda yemeğini orta hızda yiyenlerin oranı kontrol grubunda %7,2 oranında

artarken, müdahale grubunda %48,4 oranında artış olmuştur. Kontrol grubundaki

Page 86: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

76

bireylerin yemeklerini yavaş yeme oranı bir ayın sonunda %10,4 oranında artarken,

müdahale grubunda %3,2’lik bir artış olmuştur.

Tablo 4.14: Araştırmaya katılan bireylerin başlangıçtaki beslenme ve yaşam tarzı ile ilgili özellikleri Özellik Kontrol grubu Müdahale grubu P n ortalama Standart

sapma n ortalama Standart

sapma

Öğün sayısı 29 3,3793 1,01467 31 2,7742 0,66881 0,010 Ev dışında tüketilen öğün sayısı

29 0,4828 0,68768 31 0,1290 0,42755 0,012

Haftalık fast-food öğün sayısı

29 0,4310 0,82076 31 0,5806 1,31083 0,830

Günlük kaç bardak su tüketildiği

29 6,4483 3,35502 31 4,2581 2,22063 0,003

Haftalık yapılan fiziksel aktivite sayısı

29 1,2069 2,24212 31 0,3548 0,91464 0,124

Fiziksel aktivite süresi 29 0,2586 0,43549 31 0,1290 0,31538 0,177

Araştırma başında kontrol ve müdahale grubu günlük öğün sayısı, ev dışında

beslenme ve günlük su tüketimi açısından birbirinden farklıydı. Buna göre kontrol

grubunun günlük öğün sayısı, ev dışında öğün tüketimi, ve günde içilen su miktarı

daha fazlaydı (p<0.05).

Page 87: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

77

Tablo 4.15: Araştırmaya katılan bireylerin bir aylık tedavi sonrasında beslenme ve yaşam tarzı ile ilgili özellikleri Özellik Kontrol grubu Müdahale grubu P n ortalama Standart

sapma n ortalama Standart

sapma

Öğün sayısı

29 5,3793 0,97884 31 3,9032 1,22079 <0,001

Ev dışında tüketilen öğün sayısı

29 0,3793 0,82001 31 0,1290 0,42755 0,084

Haftalık fast-food öğün sayısı

29 0,0690 0,25788 31 0,2258 0,66881 0,410

Günlük kaç bardak su tüketildiği

29 9,2414 2,21448 31 6,2258 2,12461 <0,001

Haftalık yapılan fiziksel aktivite sayısı

29 3,4138 2,63923 31 1,6774 1,51409 0,013

Fiziksel aktivite süresi

29 0,6521 0,39154 31 0,4113 0,37941 0,020

Araştırma sonunda kontrol ve müdahale grubu günlük öğün sayısı, günlük su

tüketimi, haftalık fiziksel aktivite sıklığı ve süresi açısından birbirinden farklıydı.

Buna göre kontrol grubunun günlük öğün sayısı, günde içilen su miktarı, fiziksel

aktivite yapma sıklığı ve süresi daha fazlaydı (p<0.05).

Tablo 4.16: Araştırmaya katılan bireylerin bir aylık diyet tedavisi sonrasında günlük öğün sayıları Öğün sayısı Kontrol grubu Müdahale grubu Toplam n % n % n % 3 3 10,3 19 61,3 22 36,7 4 1 3,4 1 3,2 2 3,3 5 7 24,1 6 19,4 13 21,7 6 18 62,1 5 16,1 23 38,3 Toplam 29 100 31 100 60 100 P<0,001

Araştırma başında katılımcıların çoğunluğu günde iki ve üç öğün gıda

tüketiyordu (%78.3). Yalnızca bir katılımcı (%1.7) altı öğün tüketmekteydi.

Müdahale sonrasında olguların hiçbiri iki öğün gıda tüketmezken, %38.3’ü günde 6

öğün yemeye başlamıştı.

Page 88: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

78

Tablo 4.17: Araştırmaya katılan bireylerin başlangıçtaki beslenme ve yaşam tarzı ile ilgili özellikleri Grup Öğün atlama

(başlangıç) Öğün atlama (1 ay sonra)

Aç olmadan atıştırma (başlangıç)

Aç olmadan atıştırma (1 ay sonra)

n 16 3 16 4 Evet % 61,5 100 61,5 100 n 7 16 7 15 Hayır % 43,8 55,2 63,6 68,2 n 6 9 6 10

Kontrol grubu

Bazen % 33,3 33,3 26,1 29,4 n 10 - 10 - Evet % 38,5 - 38,5 - n 9 13 4 7 Hayır % 56,3 44,8 36,4 31,8 n 12 18 17 24

Müdahale grubu

Bazen % 66,7 66,7 73,9 70,6 n 26 3 26 4 Evet % 100 100 100 100 n 16 29 11 22 Hayır % 100 100 100 100 n 18 27 23 34

Toplam

Bazen % 100 100 100 100

P 0,168 0,064 0,025 0,002

Araştırma başında ve 1 ay sonra kontrol ve müdahale grupları arasında aç

olmadan atıştırma durumu açısından istatistiksel olarak anlamlı fark vardı (p<0.05).

Başlangıçta, aç olmadığı halde atıştırdığını ifade eden bireylerin %61,5’i kontrol

grubunda, %38,5’i müdahale grubundaydı. Bir aylık diyet tedavisi sonunda konntrol

grubundaki bireylerin 4 tanesi aç olmadığı halde atıştırdığını ifade ederken,

müdahale grubunda aç olmadan atıştırdığını ifade eden birey yoktu.

Kontrol ve müdahale grupları arasında başlangıçta ve 1 ayın sonunda öğün

atlama açısından anlamlı bir fark yoktu (>0,05). Başlangıçta, öğün atlar mısınız

sorusuna evet diyen bireylerin %61,5’i kontrol grubunda, %38,5’i müdahale

grubundaydı. Bir aylık diyet tedavisi sonunda öğün atlar mısınız sorusuna kontrol

grubundan 3 kişi evet derken, müdahale grubunda bu soruya evet diyen birey yoktu.

Page 89: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

79

Tablo 4.18: Araştırmaya katılan bireylerin başlangıçta öğün aralarında tükettikleri besinler Besin Kontrol grubu Müdahale grubu Toplam P Evet Hayır Evet Hayır Evet Hayır n % n % n % n % n % n % Bisküvi, çikolata,cips

17 63,0 12 36,4 10 37,0 21 63,6 27 100 33 100 0,040

Kuruyemiş

10 41,7 19 52,8 14 58,3 17 47,2 24 100 36 100 0,399

Tatlı

12 44,4 17 51,5 15 55,6 16 48,5 27 100 33 100 0,586

Meyve, kuru meyve

21 77,8 8 24,2 6 22,2 25 75,8 27 100 33 100 <0,001

Süt , yoğurt

10 90,9 19 38,8 1 9,1 30 61,2 11 100 49 100 0,002

Peynir, ekmek

11 42,3 18 52,9 15 57,7 16 47,1 26 100 34 100 0,414

Hamur işi

16 48,5 13 48,1 17 51,5 14 51,9 33 100 27 100 0,0979

Şekerli içecekler, meyve suyu

12 60,0 17 42,5 8 40,0 23 57,5 20 100 40 100 0,201

Kontrol ve müdahale gruplarının başlangıçta öğün aralarında tükettikleri

besinlerden bisküvi-çikolata-cips, meyve-kuru meyve, süt-yoğurt istatistiksel olarak

anlamlı bir fark göstermiştir (p<0,05). Bu yiyecekleri kontrol grubundaki bireyler

müdahale grubundakilere göre daha fazla tüketmekteydi.

Page 90: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

80

Tablo 4.19: Araştırmaya katılan bireylerin bir aylık diyet tedavisi sonrasında öğün aralarında tükettikleri besinler Besin Kontrol grubu Müdahale grubu Toplam P Evet Hayır Evet Hayır Evet Hayır n % n % n % n % n % n % Bisküvi, çikolata,cips

1 100 28 47,5 - - 31 52,5 1 100 59 100 0,483

Kuruyemiş

3 27,3 26 53,1 8 72,7 23 46,9 11 100 49 100 0,122

Tatlı

- - 29 50,9 3 100 28 49,1 3 100 57 100 0,283

Meyve, kuru meyve

29 58,0 - - 21 42,0 10 100 50 100 10 100 0,001

Süt , yoğurt

18 54,5 11 40,7 15 45,5 16 59,3 33 100 27 100 0,287

Peynir, ekmek

12 35,3 17 65,4 22 64,7 9 34,6 34 100 26 100 0,021

Hamur işi

1 100 28 47,5 - - 31 52,5 1 100 59 100 0,483

Şekerli içecekler, meyve suyu

2 25,0 27 51,9 6 75,0 25 48,1 8 100 52 100 0,257

Kontrol ve müdahale gruplarının bir aylık diyet tedavisi sonunda öğün aralarında

tükettikleri besinlerden meyve-kuru meyve ve peynir-ekmek istatistiksel olarak

anlamlı bir fark göstermiştir (p<0,05). Bu yiyeceklerin tüketim oranları bir aylık

diyet tedavisi sonunda her iki grupta da artış gösterniştir.

Page 91: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

81

Tablo 4.20: Kontrol ve müdahale grubundaki bireylerin başlangıçta ve bir aylık diyet tedavisi sonrasında öğün aralarında tükettikleri besinlerin karşılaştırılması Besin Kontrol grubu Müdahale grubu Evet Hayır Evet Hayır n % n % n % n % Bisküvi,çikolata,cips (başlangıç)

17 58,6 12 41,4 10 32,3 21 67,7

Bisküvi,çikolata,cips (1 ay sonra)

1 3,4 28 96,6 - - 31 100

Kuruyemiş (başlangıç)

10 34,5 19 65,5 14 45,2 17 54,8

Kuruyemiş (1 ay sonra)

3 10,3 26 89,7 8 25,8 23 74,2

Tatlı (başlangıç)

12 41,4 17 58,6 15 48,4 16 51,6

Tatlı (1 ay sonra)

- - 29 100 3 9,7 28 90,3

Meyve, kuru meyve (başlangıç)

21 72,4 8 27,6 6 19,4 25 80,7

Meyve, kuru meyve (1 ay sonra)

29 100 - - 21 67,7 10 32,3

Süt, yoğurt (başlangıç)

10 34,5 19 65,5 1 3,2 30 96,8

Süt, yoğurt (1 ay sonra)

18 62 11 37,9 15 48,4 16 51,6

Peynir, ekmek (başlangıç)

11 37,9 18 62 15 48,4 16 51,6

Peynir, ekmek (1 ay sonra)

12 41,4 17 58,6 22 80 9 29

Hamur işi (başlangıç)

16 55,2 13 44,8 17 54,8 14 45,2

Hamur işi (1 ay sonra)

1 3,4 28 96,6 - - 31 100

Şekerli içecekler, meyve suyu (başlangıç)

12 41,4 17 58,6 8 25,8 23 74,2

Şekerli içecekler, meyve suyu (1 ay sonra)

2 6,9 27 93,1 6 19,4 25 80,7

Araştırmaya katılan bireylerin başlangıçta öğün aralarında bisküvi, çikolata, cips

yiyenlerin oranı kontrol grubunda %58,6, müdahale grubunda %32,3’tü. Bir ayın

sonunda kontol grubundaki bireylerde bu yiyecekleri tüketenler %55,2 oranında

düşüş gösterirken, müdahale grubundaki bireylerin tamamı bu yiyekleri yemeyi

bırakmıştır.

Page 92: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

82

Bir ayın sonunda öğün aralarında kuruyemiş yiyenlerin oranı kontrol grubunda

%24,2 , müdahale grubunda %19,4 oranında düşüş göstermiştir. Tedavi sonunda

kontrol grubundaki bireylerden hiçbiri öğün aralarında tatlı yemezken, müdahale

grubunda öğün aralarında tatlı yiyenlerin oranı %38,7 oranında düşüş göstermiştir.

Müdahale grubunda bir ayın sonunda öğün aralarında meyve-kuru meyve yiyenlerin

oranı %48,3 artmıştır. Kontrol grubundaki bütün bireyler öğün aralarında meyve-

kuru meyve yemeye başlamıştır (artış %27,6). Öğün aralarında süt-yoğurt

tüketenlerin oranı bir ayın sonunda kontrol grubunda %27,5 , müdahale grubunda

%45,2 artış göstermiştir. Bir ayın sonunda müdahale grubundaki bireylerden hiçbiri

öğün aralarında hamur işi yemediğini belirtmiştir (%54,8 oranında düşüş olmuştur).

Kontrol grubunda ise öğün aralarında hamur işi yiyenler %51,8 oranında azalmıştır.

Page 93: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

83

Tablo 4.21: Araştırmaya katılan bireylerin başlangıçta her gün tükettikleri besinler

Besin Kontrol grubu Müdahale grubu Toplam P Evet Hayır Evet Hayır Evet Hayır n % n % n % n % n % n % Sebze , meyve

22 71,0 7 24,1 9 29,0 22 75,9 31 100 29 100 <0,001

Esmer ekmek

7 87,5 22 42,3 1 12,5 30 57,7 8 100 52 100 0,024

Beyaz ekmek

19 43,2 10 62,5 25 56,8 6 37,5 44 100 16 100 0,185

Kurubaklagil

1 7,1 28 60,9 13 92,9 18 39,1 14 100 46 100 <0,001

Hamurişi

4 30,8 25 53,2 9 69,2 22 46,8 13 100 47 100 0,152

Tatlı, reçel, bal

10 47,6 19 48,7 11 52,4 20 51,3 21 100 39 100 0,935

Süt , yoğurt

13 76,5 16 37,2 4 23,5 27 62,8 17 100 43 100 0,006

Fast-food

2 66,7 27 47,4 1 33,3 30 52,6 3 100 57 100 0,606

Şekerli içecekler

11 61,1 18 42,9 7 38,9 24 57,1 18 100 42 100 0,195

Kırmızı et

2 28,6 27 50,9 5 71,4 26 49,1 7 100 53 100 0,426

Beyaz et

4 66,7 25 46,3 2 33,3 29 53,7 6 100 54 100 0,417

Pilav, makarna

16 45,7 13 52,0 19 54,3 12 48 35 100 25 100 0,631

Bisküvi, çikolata, cips

12 66,7 17 40,5 6 33,3 25 59,5 18 100 42 100 0,063

Kuruyemiş

3 37,5 26 50 5 62,5 26 50 8 100 52 100 0,708

Margarin, tereyağ

3 15,8 26 63,4 16 84,2 15 36,6 19 100 41 100 0,001

Kontrol ve müdahale grupları arasında başlangıçta sebze-meyve, esmer ekmek,

kurubaklagil, süt-yoğurt ve margarin-tereyağı’nı her gün tüketmeleri bakımından

istatistiksel olarak anlamlı fark vardı (p<0,05) . Kontrol grubundaki bireylerden 22

kişi (%71,0), müdahale grubundan 9 kişi (%29,0) her gün sebze meyve

tüketmekteydi. Esmer ekmek tüketen bireylerden 7 kişi (%87,5) kontrol grubunda, 1

kişi (%12,5) müdahale grubundaydı. Müdahale grubundaki 13 kişi (%92,9) her gün

kurubaklagil tükettiğini belirtirken, kontrol grubunda sadece 1 kişi (%7,1) her gün

kurubaklagil tüketmekteydi. Süt-yoğurt tüketimi başlangıçta müdahale grubundaki

bireylerde kontrol grubuna göre daha düşüktü (%23,5, %76,5). Başlangıçta margarin-

Page 94: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

84

tereyağı tüketimi müdahale grubundaki bireylerde kontrol grubuna göre daha

yüksekti (%84,2, %15,8).

Tablo 4.22: Araştırmaya katılan bireylerin bir aylık diyet tedavisi sonrasında her gün tükettikleri besinler Besin Kontrol grubu Müdahale grubu Toplam P Evet Hayır Evet Hayır Evet Hayır n % n % n % n % n % n % Sebze, meyve 29 58,0 - - 21 42,0 10 100 50 100 10 100 0,001 Esmer ekmek

27 48,2 2 50,0 29 51,8 2 50,0 56 100 4 100 1,000

Beyaz ekmek

1 100 28 47,5 - - 31 52,5 1 100 59 100 0,483

Kurubaklagil

2 11,1 27 64,3 16 88,9 15 35,7 18 100 42 100 <0,001

Hamurişi

- - 29 49,2 1 100 30 50,8 1 100 59 100 1,000

Tatlı, reçel, bal

- - 29 49,2 1 100 30 50,8 1 100 59 100 1,000

Süt, yoğurt

26 65,0 3 15,0 14 35,0 17 85,0 40 100 20 100 <0,001

Şekerli içecekler

1 25,0 28 50,0 3 75,0 28 50,0 4 100 56 100 0,613

Kırmızı et

4 66,7 25 46,3 2 33,3 29 53,7 6 100 54 100 0,417

Beyaz et

7 58,3 22 45,8 5 41,7 26 54,2 12 100 48 100 0,438

Pilav, makarna

6 30,0 23 57,5 14 70,0 17 42,5 20 100 40 100 0,044

Kuruyemiş

- - 29 51,8 4 100 27 48,2 4 100 56 100 0,113

Margarin, tereyağ

Bir aylık diyet tedavisi sonrasında kontrol ve müdahale grupları arasında her

gün sebze-meyve, kurubaklagil, süt-yoğurt tüketimleri bakımından istatistiksel olarak

anlamlı fark vardı (p<0,05). Kontrol grubundaki tüm bireyler (29 kişi) her gün sebze-

meyve tüketirken, müdahale grubundaki 10 kişi her gün sebze-meyve

tüketmediklerini belirtmişlerdir. Bir ayın sonunda katılımcıların hiçbiri fast-food,

bisküvi-çikolata-cips ve margarin tereyağı tüketmediklerini belirtmişlerdir.

Page 95: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

85

Tablo 4.23: Kontrol ve müdahale grubundaki bireylerin başlangıçta ve bir aylık diyet tedavisi sonrasında her gün tükettikleri besinlerin karşılaştırılması Besin Kontrol grubu Müdahale grubu Evet Hayır Evet Hayır n % n % n % n % Sebze –meyve (başlangıç)

22 75,8 7 24,1 9 29 22 71

Sebze –meyve (1 ay sonra)

29 100 - - 21 67,7 10 32,3

Esmer ekmek (başlangıç)

7 24,1 22 75,8 1 3,2 30 96,8

Esmer ekmek (1 ay sonra)

27 93,1 2 6,9 29 93,5 2 6,5

Beyaz ekmek (başlangıç)

19 65,5 10 34,5 25 80,6 6 19,4

Beyaz ekmek (1 ay sonra)

1 3,4 28 96,6 - - 31 100

Kurubaklagil (başlangıç) 1 3,4 28 96,6 13 41,9 18 58,1 Kurubaklagil (1 ay sonra)

2 6,9 27 93,1 16 51,6 15 48,4

Hamurişi (başlangıç)

4 13,8 25 86,2 9 29 22 71

Hamurişi (1 ay sonra)

- - 29 100 1 3,2 30 96,8

Tatlı ,reçel,bal (başlangıç)

10 34,5 19 65,5 11 35,5 20 64,5

Tatlı ,reçel,bal (1 ay sonra)

- - 29 100 1 3,2 30 96,8

Süt –yoğurt (başlangıç)

13 44,8 16 55,2 4 12,9 27 87,1

Süt –yoğurt (1 ay sonra)

26 89,7 3 10,3 14 45,2 17 54,8

Fast-food (başlangıç)

2 6,9 27 93,1 1 3,2 30 96,8

Şekerli içecekler (başlangıç)

11 37,9 18 62 7 22,6 24 77,4

Şekerli içecekler (1 ay sonra)

1 3,4 28 96,6 3 9,8 28 90,3

Kırmızı et (başlangıç)

2 6,9 27 93,1 5 16,1 26 83,9

Kırmızı et (1 ay sonra)

4 13,8 25 86,2 2 6,5 29 93,5

Beyaz et (başlangıç)

4 13,8 25 86,2 2 6,5 29 93,5

Beyaz et (1 ay sonra)

7 24,1 22 75,8 5 16,1 26 83,9

Pilav,makarna (başlangıç)

16 55,2 13 44,8 19 61,3 12 38,7

Pilav, makarna (1 ay sonra)

6 20,7 23 79,3 14 45,2 17 54,8

Bisküvi,çikolata, cips(başlangıç)

12 41,4 17 58,6 6 19,4 25 80,6

Kuruyemiş (başlangıç)

3 10,3 26 89,7 5 16,1 26 83,9

Kuruyemiş (1 ay sonra)

- - 29 100 4 12,9 27 87,1

Margarin, tereyağ(başlangıç)

3 10,3 26 89,7 16 55,2 15 48,4

Page 96: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

86

Araştırmanın sonunda kontrol grubundaki bireylerin tamamı her gün sebze-

meyve yemeye başlamıştır (artış %24,2). Müdahale grubundaki bireylerden her gün

sebze-meyve yiyenler araştırma sonunda %38,7 oranında artış göstermiştir.

Araştırmanın sonunda her gün esmer ekmek yeme oranı kontrol grubunda %69,

müdahale grubunda %90,3 oranında artış göstermiştir. Her gün beyaz ekmek

yiyenlerin oranı bir ayın sonunda, kontrol grubunda %62,1 oranında düşmüştür.

Müdahale grubundaki hiçbir birey araştırmanın sonunda beyaz ekmek yememektedir

(%80,6 oranında düşüş olmuştur). Kurubaklagil tüketimi kontrol grubunda %3,5,

müdahale grubunda %9,7 oranında artmıştır. Kontrol grubundaki bireylerden

araştırmanın sonunda hergün hamur işi yiyen birey yoktur. Müdahale grubunda

hergün hamur işi yiyenlerin oranı bir ayın sonunda %25,8 azalmıştır. Kontrol

grubunda araştırma sonunda hergün tatlı, reçel, bal yiyen birey yoktur. Müdahale

grubunda her gün tatlı, reçel, bal yiyenler %32,3 oranında azalmıştır. Her gün süt-

yoğurt tüketimi araştırmanın sonunda kontrol grubunda %44,9, müdahale grubunda

%32,3 oranında artmıştır. Araştırma sonunda her iki grupta da her gün fast-food,

bisküvi-çikolata-cips ve margarin-tereyağı tüketen birey yoktur. Şekerli içecek-

meyve suyu tüketimi araştırma sonunda kontrol grubunda %34,5, müdahale

grubunda %12,8 oranında azalmıştır. Bir ayın sonunda her gün pilav-makarna

tüketenler kontrol grubunda %34,5, müdahale grubunda %16,1 oranında azalmıştır.

Page 97: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

87

Tablo 4.24: Araştırmaya katılan bireylerin başlangıçta ve bir aylık diyet tedavisi sonrasında fiziksel aktivite yapma durumlarının karşılaştırması Aktivite türü Kontrol grubu Müdahale grubu n % n % Yürüyüş (başlangıç)

7 24,1 5 16,1

Yürüyüş (1 ay sonra)

20 69 18 58,1

Yüzme (başlangıç)

1 3,4 - -

Yüzme (1 ay sonra)

1 3,4 - -

Aerobic (başlangıç)

1 3,4 - -

Aerobic (1 ay sonra)

2 6,9 - -

Koşu (1 ay sonra)

- - 1 3,2

Bisiklet (1 ay sonra)

1 3,4 - -

Yapmıyor (başlangıç)

20 69 26 83,9

Yapmıyor (1 ay sonra)

5 17,2 12 38,7

Araştırma sonunda yürüyüş yapan bireylerin oranı kontrol grubunda %44,9,

müdahale grubunda %42 artış göstermiştir. Herhangi bir aktivite yapmayanların

oranı kontrol grubunda %51,8, müdahale grubunda %45,2 düşüş göstermiştir.

Page 98: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

88

Grafik 4.1: Bir aylık tedavi sonrasında iki grubun kilo farkları

3129N =

grup

müdahalekonrol

KIL

OFA

RK

10

8

6

4

2

0

-2

27

Bir aylık tedavi sonrasında kilo değişiminde müdahale grubunun orta değeri

daha fazla olmasına rağmen, kontrol grubunun kilo değişimi daha fazladır. Kontrol

grubunun maksimum değeri müdahale grubuna gore daha fazla bulunmuştur.

Page 99: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

89

Tablo 4.25: Araştırmanın sonunda kontrol ve müdahale gruplarının kilo değişimleri Kilo farkı

(kg) Standart hata

Kontrol grubu

Ortalama 3,2733 0,43340

Ortalama için 95% güven aralığı Alt sınır 2,3855 Üst sınır 4,1611 5% düzeltilmiş ortalama 3,1656 Orta değer 2,6214 Varyans 5,447 Standart sapma 2,33394 Minimum 0,24 Maksimum 8,37 Dağılım 8,12 %50 dağılım 3,7574 Müdahale grubu

Ortalama 3,1888 0,30637

Ortalama için 95% güven aralığı Alt sınır 2,5631 Üst sınır 3,8145 5% düzeltilmiş ortalama 3,1522 Orta değer 3,1008 Varyans 2,910 Standart sapma 1,70579 Minimum 0,00 Maksimum 6,96 Dağılım 6,96 %50 dağılım 2,1999 P: 0,750

Araştırmanın sonunda müdahale ve kontrol grupları arasında ortalama kilo

değişimi açısından istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu (p>0,05). Kontrol grubunun

ortalama kilo kaybı 3,2733 kg (minimum: 0,24 kg; maksimum: 8,37 kg), müdahale

grubunun ortalama kilo kaybı 3,1888 kg (minimum:0,00 kg; maksimum: 6,96 kg)

olarak bulunmuştur. %50 dağılımda ortalama kilo kayıpları kontrol grubunda 3,7574

kg, müdahale grubunda 2,1999 kg olmuştur.

Page 100: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

90

Tablo 4.26: Araştırmaya katılan bireylerin başlangıçtaki ve bir aylık tedavi sonrasındaki kilo ve BKI değerleri Kilo

(başlangıç)

Kilo (1 ay sonra)

BKI (başlangıç)

BKI (1 ay sonra)

Kontrol grubu

n 29 29 29 29

Ortalama

89,9276 87,0000 35,9577 34,7666

Standart sapma

15,13107 14,96689 6,19299 5,95815

Minimum

70,20 68,00 28,28 27,15

Maksimum

129,70 126,30 48,22 46,96

Müdahale grubu

n 31 31 31 31

Ortalama

94,7710 91,7968 37,2169 36,0438

Standart sapma

16,26244 16,11692 6,05202 5,98564

Minimum

70,00 66,00 28,23 27,10

Maksimum

135,80 133,00 53,05 51,95

P 0,290 0,206 0,348 0,333

Başlangıçtaki kilo ve BKİdeğerleri ile müdahale sonrası kilo ve BKİ degerleri

her iki grup arasında karşılaştırıldığında, bu değişkenler açısından istatistiksel olarak

anlamlı bir fark bulunmamıştır (p>0,05). Her iki grupta da bir aylık tedavi sonrasında

kilo ve BKİ değerlerinde düşüş gözlenmiştir.

Page 101: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

91

Tablo 4.27: Bir aylık tedavi sonrasında iki kilogramdan fazla kilo kaybı olan ve olmayan bireylerin oranı İki kilogramdan fazla kilo kaybı

Kontrol grubu Müdahale grubu Toplam

n % n % n % Var

18

62,1

23

74,2

41

68,3

Yok

11

37,9

8

25,8

19

31,7

Toplam

29

100

31

100

60

100

P: 0,313

Bir ay içerisinde 2 kg’dan fazla kilo kaybetme açısından kontrol ve müdahale

grupları karşılaştırıldığında iki grup arasındaki fark istatistiksel olarak anlamsız

bulunmuştur (p>0,05). Müdahale grubunda iki kilodan fazla kilo kaybeden bireyler

kontrol grubuna göre %12,1 daha fazladır.

Tablo 4.28: Araştırmaya katılan bireylerin başlangıçtaki beden imgesi uğraşı ölçeği puanları Beden imgesi uğraşı ölçeği puanı

Kontrol grubu Müdahale grubu P

n ortalama Standart sapma

n ortalama Standart sapma

Başlangıç 29 58,6897 16,33162 31 61,9355 13,09182 0,398 1 ay sonra 29 52,4138 18,85569 31 57,6452 11,61765 0,254

Müdahale ve kontrol grupları arasında beden imgesi uğraşı puanları açısından

araştırma başlangıcında ve sonunda istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu (p>0.05).

Bir aylık diyet tedavisi sonunda beden imgesi uğraşı puanlarında, kontrol grubunda

6,3, müdahale grubunda ise 4,3 puanlık düşüş olmuştur.

Page 102: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

92

5. TARTIŞMA ve SONUÇ

Birçok çalışmada erkek ve kadınların vücut ağırlıklarına karşı farklı tutumlar

sergileyip ağırlıklarını kontrol etmek için farklı yöntemler kullandığından

bahsedilmektedir. Bazı çalışmalar toplumların geliştikçe, kadınların obeziteye karşı

erkeklerden daha sert bir tavır takındığını göstermiştir. Buna ek olarak obez

kadınlara obez erkeklerden daha negatif yaklaşılmaktadır. Bu kadınlar, daha ince bir

vücuda kavuşmak için kaynaklarını seferber edip diyet ve egzersiz eşliğindeki daha

sağlıklı bir yaşam tarzına erkeklerden daha hızlı uyum sağlamaktadır (28).

Bu araştırmanın örneklemi 60 kadından oluşmaktaydı.

TURDEP çalışmasına göre Türk kadınlarının %29’u obez, buna ek olarak

%27’si fazla kiloludur. Bunda kadınların daha çok evde çalışmasının ve fiziksel

aktivite alışkanlıklarının bulunmamasının payı büyüktür (34).

Bu araştırmaya katılan kadınların çoğunluğu ev hanımlarından oluşmaktaydı

( Tablo 4.1).

Teksas’ta yapılan, veri kaynağı olarak “behavioral risk factor surveillance

system” (BRFSS) çalışmasının kullanıldığı bir araştırmanın sonuçlarında eğitim

düzeyinin hem kadınlarda hem de erkeklerde obez olma riskine etkisi görülmemiştir.

Eğitim düzeyi ile obezite riski arasında zayıf bir bağlantı vardır. Erkeklerde ve

kadınlarda eğitim düzeyi arttıkça obezite riskinde hafif bir azalma görülür (31).

İsveç’te 25-74 yaş arası kadın ve erkek 6394 kişi üzerinde yapılan toplum bazlı

kesitsel bir çalışmayla eğitim ile obezite arasındaki bağlantının bir kısmının (%18-

%29) yaşam tarzı faktörleriyle açıklanabileceği gösterilmiştir. Ayrıca bu çalışmayla

eğitim seviyesi ve obezite arasındaki bağlantıya etki eden en önemli yaşam tarzı

faktörlerinin fiziksel aktivite ve aşırı alkol kullanımı olduğu ve bu etkinin erkeklerde

kadınlara göre daha belirgin olduğu gösterilmiştir. Sosyoekonomik düzeyi belirlemek

için eğitim ve gelir düzeyleri kullanılmıştır. Eğitim düzeyi genç erişkinlikte

belirlenmekte ve yaşam boyu pek değişmemektedir. Bu yüzden ileri yaştaki sosyal

statü değişikliklerini kapsamasa da güvenilir bir göstergedir. Eğer eğitim düzeyi

Page 103: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

93

kişinin egzersiz, diyet gibi ağırlıkla ilgili davranışlarını etkiliyorsa eğitim düzeyi

yüksek kişilerin obeziteyle ilişkili sağlık durumları hakkında daha uyanık ve bilgili

olmaları gerekir. Diğer yandan gelir düzeyi kişinin yaşamını değiştirme potansiyeline

sahiptir. Gelir düzeyi temelde yiyecek alımını kolaylaştırır ve fiziksel aktivitelere

katılım imkanını arttırır (28).

1959 Metropolitan Halk Sigortası ağırlık ve boy tablosuna göre fazla kilolu

bireylerle yapılan bir araştırmada ABD’deki bütün ırklar ve cinsiyetler için fazla

kilolu olma yüzdesi eğitim düzeyiyle ters orantılı olarak bulunmuştur (29).

1998 Korean National Health and Nutrition Examination Survey’e gore

erkeklerde gelir düzeyi ile beden kitle indeksi ve bel çevresi arasında doğru orantı ,

kadınlarda eğitim düzeyi ile beden kitle indeksi ve bel çevresi arasında ters orantı

vardır. En yüksek gelir grubu diğer gruplarla karşılaştırıldığında, bu gruptaki hem

erkek hem de kadınların beden kitle indeksi ve bel çevresi daha yüksek bulunmuştur.

En yüksek eğitimli (>13yıl) grup diğerleriyle karşılaştırıldığında, bu gruptaki

erkeklerin beden kitle indeksi diğerlerinden daha yüksekken kadınlarda en düşük

eğitim seviyesine sahip olanların en şişman oldukları görülmüştür (28).

Eğitim ve gelir seviyesi gelişmekte olan ülkelerde obezite prevelansı ile doğru

orantılıdır. Ülkenin gelişmişlik düzeyi arttıkça kadınlardaki obezite sıklığı gelir

düzeyiyle doğru, eğitim düzeyiyle ters orantılı hale, erkeklerde ise sadece gelir

düzeyiyle doğru orantılı hale gelir. Bir başka çalışma ise yüksek gelirin obezite için

risk faktörüyken, yüksek eğitim düzeyinin koruyucu olduğunu göstermiştir (28).

Kontrol ve müdahale grupları arasında öğrenim durumu açısından istatistiksel

olarak anlamlı fark yoktu (Tablo 4.2) . Araştırmaya katılan bireylerin çoğunluğu

ilkokul mezunuydu. Literatür bilgileri, eğitim düzeyinin düşük olması ile kadınlarda

obezite görülme riskinin arttığını göstermektedir. Bu çalışmaya katılan kadınların

çoğunluğunun eğitim seviyesi düşüktür.

Page 104: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

94

Obeziteye neden olabilen hatalı davranışlardan bazıları:

• Çok fazla yemek,

• Hızlı yemek, büyük lokmalar almak, az çiğnemek, çatalı-kaşığı elinden hiç

bırakmamak,

• Öğün atlamak, öğün aralarında sürekli bir şeyler atıştırmak,

• Yemek yerken başka aktivitelerle uğraşmak (sohbet etmek, TV seyretmek,

okumak vb),

• Sıkıntı veya stresli durumlarda aşırı yemek,

• Ziyaret ve davetlere sık sık katılmak ve ikramları reddedememek,

• Akşam yemeğinden sonra yatıncaya kadar sürekli yemek,

• Su içmemek veya az içmek,

• Özellikle çalışan kişilerde, akşam eve geldikten sonra yemek zamanına kadar

atıştırmak ve sonra tekrar yemek yemek (12).

Araştırma başında kontrol ve müdahale grupları arasında kilo alma

nedenlerinden davetler, TV karşısında atıştırma ve düşük fiziksel aktivite istatistiksel

olarak anlamlı bir fark göstermiştir (Tablo 4.4). Televizyon karşısında atıştırma,

davetler ve düşük fiziksel aktiviteyi kilo alma nedeni olarak gösteren katılımcıların

çoğunluğu müdahale grubundaydı. Bu davranışlar literatür bilgileriyle uyumlu olarak

obeziteye neden olan hatalı davranışlar arasına değerlendirilmektedir.

Toplumun obezite sıklığının artmasında besin alımı ve hatalı yeme davranışı

önemlidir. En önemlisi ise aşırı yemek yeme davranışıdır. Geniş popülasyon

çalışmalarında kişi başına eklenen enerji, ortalama BKİ ile güçlü bir ilişkiye sahiptir.

Bu da fazla kilolu ve obez prevelansının artmasına neden olabilmektedir (22).

Duygusal gerginlik sıklıkla aşırı yeme ile ilişkilidir. Bu kişiler kısa zaman

dilimlerinde çok yemek yerler ve bunu yaparken de kontrollerini kaybederler (18).

Page 105: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

95

Çevresi tarafından durmadan zayıflaması konusunda baskı gören, eleştirilen

obez kişiler olumsuz beden imajı geliştirirler. Eğer bu problemle baş etmek için kişi

psikolojik destekle sağlıklı savunma mekanizmaları geliştirmezse kaçış olarak yemek

yemeyi seçer ve zayıflaması zorlaşır. Dolayısıyla bir kısır döngü içine girer (41).

Obez hastaların çoğunda sıkıntı, üzüntü ve sinirlilik sonrası yemek yeme

davranışı gözlenmektedir. Bu davranış biçimi bu hastaların yaşam olaylarından kolay

etkilenip yeterli savunmalar oluşturamadıklarının bir sonucu olarak kabul edilebilir.

Ayrıca sıkı bir diyet uyguluyor olmak ve yeme davranışını yeni öğrenilen tekniklerle

kontrol altına almaya çalışmak bu kişilerde sıkıntı ve yorgunluk hissine neden

olabilir (1).

Başlangıçta, kontrol ve müdahale grupları arasında sıkıntı, üzüntü, mutluluk

nedeniyle daha fazla yemek yeme açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark

yokken, neşeli, mutlu olduklarında daha fazla yemek yeme açısından istatistiksel

olarak anlamlı fark vardı (Tablo 4.5).

Bir aylık diyet tedavisi sonunda, kontrol ve müdahale grupları arasında duygu

durumuna göre daha fazla yemek yeme açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark

yoktu (Tablo 4.6).

Başlangıçta neşeli, mutlu olduğunda daha fazla yemek yiyenlerin oranı

müdahale grubundaki bireylerde daha fazlaydı. Araştırma sonunda müdahale

grubundaki bireylerde neşeli, mutlu olduğunda daha fazla yemek yiyenlerin oranında

düşüş gözlenmiştir. Sıkıntı, üzüntü, mutsuzluk nedeniyle daha fazla yemek

yiyenlerin oranı, bir aylık tedavi sonrasında her iki grupta da düşüş göstermiştir.

Davranış değişikliği süreci bir çok problem çözme tekniğinden oluşur. Davranış

zinciri bu tekniklerden biridir ve hastayı istenmeyen davranışa götüren olaylar

zincirini tanımlar. Örneğin aşırı yeme episodları geçiren biri onu bu duruma götüren

olaylar zincirini anlayabilirse davranış değişikliği ile bu zinciri bir yerde kırabilir.

Örneğin televizyon karşısında çok yiyen biri yemek yerken televizyon olmayan bir

odaya geçebilir (11).

Page 106: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

96

Bir aylık diyet tedavisi sonunda kontrol ve müdahale grupları arasında yemek

sırasında yapılan aktiviteler açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark oluşmuştur

( Tablo 4.9).

Araştırma sonunda yemek yerken televizyon izleyenlerin oranı kontrol grubunda

sabit kalırken, müdahale grubunda azalmıştır. Yemek sırasında aktivite

yapmayanların oranı her iki grupta da artış göstermiştir. Müdahale grubuna verilen

davranış değişikliğine yönelik beslenme eğitiminin bir parçası da yemek sırasında

sadece yemek yemeye odaklanıp, başka bir aktiviteyle ilgilenmemelerini sağlamaktı.

Sonuçlar, müdahale grubundaki bireylerin kontrol grubundaki bireylere gore yemek

sırasında yaptkları aktiviteleri daha büyük oranda azalttığını göstermiştir.

Davranış değişikliği tedavisinde uygulanan tekniklerden biri yeme eylemini

yavaşlatmadır. Doyma hissi yaklaşık 20 dakikada oluşur ve hızlı yiyen biri bu

zamanda tokluk hissetmeden çok fazla kalori alabilir. Yemeyi yavaşlatmak için bir

çok teknik vardır. Kişiye bir lokma yemek aldıktan sonra çatal ve kaşığı bırakıp

ellerini masaya koyup yavaşça çiğnemesi söylenir. Çatal bıçak gerektirmeyen

sandviç gibi yemekleri de her lokmadan sonra masaya koyup güzelce çiğneyip sonra

yutmalıdır. Gerçekten hızlı yiyen biri için bu teknikleri uygulamak çok zordur. Kişi

bir kaç lokmadan sonra yapması gerekenleri unutabilir. Unutmasını engellemek için

kişiden tabağının yanına veya üzerine “çatal bıçağını masaya koy” ya da “yavaş ye”

gibi küçük kağıtlar koyması istenebilir. Daha yavaş yemek, yemeğin tadının daha

iyi alınmasını ve yemenin daha zevkli bir eylem olmasını sağlar. Kişi bu sayede daha

az yediğini de fark edebilir. Bir çalışana yemek için 30 dak. zaman verildiğinde bu

zamanın hepsini yemek yemek için değerlendirmeli, araya başka işler sokmamalıdır.

Birinin zamanını yeniden düzenlemek davranışsal tedavinin kritik bir parçasıdır (13).

Başlangıçta kontrol ve müdahale grupları arasında yemek yeme hızları açısından

istatistiksel olarak anlamlı bir fark yoktu. Bir aylık diyet tedavisi sonunda kontrol ve

müdahale grupları arasında yemek yeme hızları açısından istatistiksel olarak anlamlı

bir fark oluşmuştur ( Tablo 4.12). Kontrol grubundaki bireylerin hızlı yemek yeme

oranları müdahale grubuna gore daha yüksek bulunmuştur. Müdahale grubundaki

bireylerde yemeklerini orta hızda yiyenlerin oranı artmıştır.

Page 107: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

97

Bireyin, ailenin ve toplumun birinci amacı; sağlıklı ve üretken olmaktır. Sağlıklı

ve üretken olmanın simgesi, bedenen, aklen, ruhen ve sosyal yönden iyi gelişmiş bir

vücut yapısı ve bu yapının bozulmadan uzun süre işlemesidir. İnsan sağlığı

beslenme, kalıtım, iklim ve çevre koşulları gibi bir çok etmenin etkisi altındadır. Bu

etmenlerin başında beslenme gelir (50).

ABD’deki erişkinlerin üçte ikisinin diyet yada egzersiz ile kilo vermeye ya da

kilosunu korumaya çalıştığı tahmin edilmektedir (17).

Kilo yönetimi hastanın, beden kitle indeksi, risk faktörleri, daha önceki kilo

verme girişimleri ve kişisel tercihleri gözetilerek planlanmalıdır. Kiloyu korumadaki

başarı düzenli fiziksel aktivite, düşük yağlı besinler, düzenli tartılma, kendini

gözlemleme ve kaliteli profesyonel destekle mümkündür. Kilonun geri alınması hata

olarak görülmemelidir. Bu kronik ve tekrarlayıcı durumda verilen kilonun geri

alınması normaldir ve kilo yönetimi planına, davranış değişikliğine tekrar

odaklanılarak kilo vermek için yeni bir hamle yapılmasını gerektirir (16).

Beslenme, insanın büyüme, gelişme, sağlıklı ve üretken olarak uzun süre

yaşaması için gerekli olan öğeleri alıp vücudunda kullanmasıdır (50).

Yeterli beslenme, genellikle vücudun yaşamı ve çalışmasını sürdürebilmesi için

gerekli enerjinin sağlanması anlamına gelirken, dengeli beslenme enerji yanında

bütün besin öğelerinin gereksinim kadar sağlanması olarak tanımlanmaktadır.

Örneğin, yağ, şeker, nişastadan zengin bazı besinler alındığında enerji ihtiyacının

karşılanmasına karşın, protein, vitamin ve minerallerin yetersizlikleri ile büyüme,

gelişme ve sağlık durumu bozulabilmektedir (39).

Yetersiz ve dengesiz beslenme durumunda vücudun büyümesi, gelişmesi ve

normal çalışmasında aksaklıklar olacağından, yeterli ve dengeli beslenme sağlığın

temelidir. Yetersiz ve dengesiz beslenme birçok hastalığın (beriberi, pellegra,

skorbüt, marasmus, raşitizm gibi) doğrudan sebebi olduğu gibi, diğer birçok

hastalığın (kızamık, boğmaca, verem, ishal gibi) kolay yerleşmesinde ve ağır

seyretmesinde de önemli rol oynar. Yetersiz ve dengesiz beslenen bir kişinin vücudu

mikroorganizmalara karşı dayanıklı değildir. Bu bakımdan bu gibi kimseler kolay

hasta olurlar ve hastalıkları ağır seyreder. Ayrıca, herhangi bir besin öğesinin yetersiz

Page 108: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

98

alınması durumunda vücutta o besin öğesinin görevi yerine getirilemeyeceğinden

vücut çalışması aksar ve hastalık baş gösterir (51). Bugüne değin yapılan bilimsel

araştırmalar insanın yaşamı için 40’ı aşkın türde besin öğesine gereksinimi olduğunu

ortaya koymuştur. Ayrıca, bilimsel araştırmalarla, insanın, sağlıklı büyüme ve

gelişmesi, sağlıklı ve üretken olarak uzun süre yaşaması için bu öğelerin her birinden

günlük ne kadar alması gerektiği de belirlenmiştir (50).

Yeterli ve dengeli beslenme çerçevesinde, günlük enerji ve besin öğesi

gereksinimlerinin düzenli öğünler şeklinde ve her öğünde uygun besin örüntüsü ile

sağlanması önemlidir (52).

Araştırma başında kontrol ve müdahale grubu günlük öğün sayısı, ev dışında

beslenme ve günlük su tüketimi açısından birbirinden farklıydı. Buna göre kontrol

grubunun günlük öğün sayısı, ev dışında öğün tüketimi, ve günlük içilen su miktarı

daha fazlaydı (Tablo 4.14). Kontrol grubundaki bireylerin müdahale grubuna göre ev

dışında daha fazla öğün tüketmeleri kontrol grubunu oluşturan bireylerin yarısının

çalışan kesim olmasından kaynaklanıyor olabilir. Müdahale grubundaki bireylerin

büyük çoğunluğu ev hanımıydı. Fiziksel aktivite açısından başlangıçta gruplar

arasında istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu.

Araştırma sonunda kontrol ve müdahale grubu günlük öğün sayısı, günlük su

tüketimi, haftalık fiziksel aktivite sıklığı ve süresi açısından birbirinden farklıydı.

Buna göre kontrol grubunun günlük öğün sayısı, günde içilen su miktarı, fiziksel

aktivite yapma sıklığı ve süresi daha fazlaydı (Tablo 4.15).

Su, vücudun en önemli bileşenlerinden biridir. Organizma için oksijenden sonra

en önemli yaşamsal ögedir. Vücut ağırlığının %60-70’i, kas dokusunun ise %70-75’i

su içermektedir. Buna karşın yağ dokusunun sadece %10-15’i sudan oluşmaktadır.

Bu oranlar yaş, cinsiyet ve vücut yağ oranına göre değişmektedir (53).

Hücrelerin yaşamsal faaliyetleri ve bu sayede vücut fonksiyonlarının yerine

getirilmesi vücudun su dengesinin korunması ile mümkündür. Bu dengenin

korunmasına hidrasyon denir. Vücudun su dengesi; solunum yoluyla, idrarla, terle ve

dışkı ile kaybedilen su miktarının içilen su, sulu içecekler ve yiyecekler içindeki su

miktarları ile sağlanır. Sıcak havalarda, fazla fiziksel aktivite yapıldığında, fazla

Page 109: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

99

proteinli ve tuzlu besinler tüketildiğinde, terleme ve idrarla, vücut ısısını arttıran

ateşli hastalıklarda ise solunum yolu ile sıvı kaybı artar. Böyle durumlarda vücudun

sıvı/su gereksinmesinde de artış olur (54).

Günlük alınan su, atılan suya eşit olmalıdır. Atılan su, alınandan az olduğunda

ödem, fazla olduğunda dehidratasyon gelişmektedir. Vücuttan günde yaklaşık 2500

ml su atılmakta ve aynı miktarda suyun çeşitli yollarla vücuda alınması

gerekmektedir.Günlük en az 2-3 litre sıvı tüketilmelidir. Beslenme programı,

vücuttaki metabolizma artıklarının atılabilmesi için yeterli miktarda sıvı sağlamalıdır.

Ayrıca yeterince su içilmesi konstipasyonun önlenmesinde de oldukça etkilidir (54).

Bu çalışmanın sonunda kontrol ve müdahale grubunda günlük su tüketiminde

artış olmuştur.

Son yıllarda obezite görülme oranındaki artışın temel nedenlerinden biri olarak

fiziksel aktivitenin azalması kabul edilmektedir. Bu nedenle obezitenin önlenmesi,

tedavisi ve ağırlık kaybı sonrasındaki ağırlık korumada fiziksel aktivite tedavi

planının içerisinde yer almalıdır. Genel olarak her üç durumda da yapılması gereken

fiziksel aktivitenin süresi ve şiddeti konusunda fikir birliği bulunmamaktadır.

Fiziksel aktivitesi düşük olan bireylerin daha fazla ağırlık kazandıkları kabul

edilmekte, ağırlık kaybetmek için fiziksel aktivite yapılmasının yağsız doku ve

metabolik hızın korunmasında etkisi üzerinde durulması gereken bir konu olarak

dikkatimizi çekmektedir. Ayrıca ağırlık kaybı sonrasında ağırlığı korumak amacıyla

fiziksel aktivitesini artıran bireylerin çok daha başarılı oldukları saptanmıştır. Ağırlık

yönetiminde bireylerin fiziksel aktivitesini arttırmaya yönelik çeşitli stratejilerin

geliştirilmesi ve bireye özgü egzersiz önerilerinin olmasının gerekliliği

unutulmamalıdır (20).

Son yıllarda fiziksel aktivitenin sağlık üzerine olumlu etkilerinin daha iyi

anlaşılmasına rağmen, aktivitenin azalmasında en büyük etkenin, çevresel

faktörlerdeki değişiklikler olduğu kabul edilmektedir. Avrupa’da 1950’li yıllarda

alışveriş (yürüyerek gitme, taşıma) için haftada 2400 kalori harcanırken, 2000’li

yıllarda ulaşım araçlarının yaygınlaşmasıyla birlikte alışveriş için sadece 276

kalorinin, yine 1950’li yıllarda çamaşır yıkamak için haftalık 1500 kalori

Page 110: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

100

harcanırkan, şu an sadece haftalık 270 kalorinin harcanması, fiziksel aktivitenin

azalmasını gösteren çarpıcı örnekler olarak gösterilebilir (20).

Araştırmanın başında ve sonunda kontrol grubundaki bireylerin fiziksel aktivite

yapma sıklığı ve süresi müdahale grubuna göre daha fazla bulunmuştur. Bu durum

kontrol grubundaki bireylerin araştırmanın başında müdahale grubundaki bireylere

göre daha fazla fiziksel aktivite yapıyor olmalarından kaynaklanabilir. Araştırma

sonunda iki grubun da fiziksel aktivite yapma sıklığı ve süresi artmıştır.

Metabolizmanın düzenli çalışması için, günlük yaşam koşulları da dikkate

alınarak, yemeklerin günde 3-6 öğün şeklinde düzenlenmesi ve öğünler arası sürenin

3-4 saat olması gerekmektedir. Sık aralıklarla beslenme, gereğinden fazla yemeyi

önler, acıkmayı geciktirir ve bir sonraki öğünde besin alımını azaltır (54).

Özellikle zayıflama diyetlerinde öğün sayısının arttırılması hedeflenir. Öğün

atlamanın en büyük sakıncaları metabolizmayı yavaşlatması, yetersiz besin ögesi

alımına neden olması ve bir sonraki öğünde daha fazla besin tüketmeye neden

olmasıdır. Günlük 3 ana öğüne ek olarak alınan ara öğünler günlük enerji

gereksiniminin üzerinde olmadıkça sağlık için yararlıdır. Sık tüketilen öğünlerin

metabolik hızı arttırarak ekstra enerji harcamasına neden olduğu bilinmektedir

(48,53).

Araştırma başında katılımcıların çoğunluğu günde iki ve üç öğün gıda

tüketiyordu. Yalnızca bir katılımcı altı öğün tüketmekteydi. Müdahale sonrasında

olguların hiçbiri iki öğün gıda tüketmezken, günde 6 öğün yemeye başlayanların

oranında artış olmuştur. Günde 6 öğün yemeye başlayanlar istatistiksel olarak

anlamlı bir farkla artmıştır (Tablo 4.16). Araştırmanın sonunda günlük öğün

sayısında her iki grupta da artış görülmüştür.

Kontrol ve müdahale grupları arasında başlangıçta ve 1 ayın sonunda öğün

atlama açısından anlamlı bir fark yoktu. Bir aylık tedavi sonrasında ‘öğün atlar

mısınız’ sorusuna hayır yanıtını verenler iki grupta da artmıştır. Araştırmanın

sonunda müdahale grubundaki bireylerden hiçbiri bu soruya evet yanıtını

vermemiştir.

Page 111: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

101

Yemek yemek özellikle de obez insanlarda genelde fiziksel ihtiyaçtan çok

duygusal ihtiyaçlardan kaynaklanır (41). Aşırı şişmanlarda en sık görülen psikolojik

bozukluklardan biri tıkınırcasına yeme bozukluğudur (40).

Kalorisi düşük olan diyetler yeme bozukluğu olan obez olan insanlar için

motivasyonu düşürdüğü için aşırı yeme krizlerine ve atıştırmalara sebep olabilir.

Yeme bozukluğu olan obez kişilerin olmayanlara göre diyet programlarına daha kısa

sürede sonlandırıp kaybettikleri ağırlığı daha hızlı geri aldıkları gözlenmiştir (41).

Ayrıca bu hastaların kilo verme tedavisini bırakma riskleri çok daha yüksektir ve

hangi zayıflama metodu seçilirse seçilsin bu hastalar özel olarak ele alınmalıdır (40).

Bu çalışmada yeme bozuklukları sorgulanmamış, ancak olası riskler göz önüne

alınarak hastalara çok düşük kalorili diyet uygulanmamıştır.

Araştırma başında ve 1 ay sonra kontrol ve müdahale grupları arasında aç

olmadan atıştırma durumu açısından istatistiksel olarak anlamlı fark vardı. Bir aylık

tedavi sonrasında müdahale grubundaki bireylerden ‘aç olmadan atıştırır mısınız’

sorusuna evet yanıtını veren olmamıştır. Bazen yanıtını verenlerin oranı artmıştır.

Büyüme, gelişme, yenilenme onarım gibi her türlü faaliyetin yerine

getirebilmesi, vücut ağırlığının normal düzeye ulaşması ve bu düzenin korunması

yeterli ve dengeli beslenme ile sağlanır (36). Bunun için diyete çeşitlilik

kazandırmak, yağ ve kolesterol tüketimini sınırlamak, özellikle doymuş yağ

tüketimini azaltmak ve çoklu doymamış yağ asitlerini önerilen düzeylerde tüketmek,

kompleks karbonhidratların (nişasta) ve posadan zengin yiyeceklerin tüketimini

artırmak, aşırı ve sık şeker (monosakkarit ve disakkarit) tüketiminden kaçınmak,

alkol ve tuz tüketimine dikkat etmek gerekmektedir (55).

Beslenme rehberlerinin önerdiği elzem besin ögeleri, bir besin veya besin

grubunun değil, bir çoğunun birlikte tüketilmesi ile karşılanabilir. Bu görüş ile

bireylerin diyetlerinde çeşitliliğin sağlanması gerekliliği beslenme biliminin ilkesi

haline gelmiştir. Bu nedenle, sağlığın korunması ve elzem besin öğelerinin yeterli

miktarlarda alımının sağlanması için yüksek kaliteli diyet tüketimini de içeren besin

grupları dahilindeki besin çeşitliliğinin artırılması bir çok beslenme rehberinde

önerilmektedir (39,56,57).

Page 112: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

102

Değişik zamanlarda, dünyanın değişik ülkelerinde; ve hatta aynı ülkede farklı

gruplarda/alt kültürlerde; yemek yeme alışkanlıkları birbirlerinden oldukça farklıdır.

Beslenme modellerindeki değişikliklerin farkında olmak ve bunların ekonomik,

sosyal demografik faktörler ve sağlık ile olan ilişkilerini keşfetmek, beslenme

alışkanlıklarının nedenlerini ve sonuçlarını anlamamıza önemli ölçüde ışık

tutmaktadır ve tutacaktır. Kuşkusuz bu da, dünyadaki insanların daha sağlıklı

beslenmeleri için gereken değişikliklerin yapılabilmesi ve sistematik olarak daha çok

geliştirilebilmesi konusunda yardımcı olacaktır (58).

Obezitenin yaygınlaşması, enerji yoğunluğu fazla besinlerin tüketimi (posası

düşük besinler, şeker içeren ve tatlandırılmış içecekler), düşük fiziksel aktivite ve

sedanter yaşam ile ilintilidir (4).

Enerji alımındaki artışın nedeni yetişkinlerde ev dışında beslenmenin artması,

porsiyon büyüklüğü, şekerle tatlandırılmış içeceklerin tüketimi ve atıştırma olarak

olarak gösterilmektedir (4).

Son yıllarda yemek sektöründe kişilere kolay ulaşılabilir, fazla pahalı olmayan,

lezzetli ve büyük porsiyonlu yiyecekler sunulmaktadır. Hemen tüketilebilir gıdaların

porsiyonları giderek büyümektedir ve bu eğilim ABD’deki obezite prevelansı artışı

ile paralellik gösterir. Büyük porsiyonlu yiyecekler fazla enerji alımına, dolayısıyla

obeziteye sebep olmaktadır. Bir çok çalışma yemekler dışarıda yendiğinde

porsiyonların büyüklüğüne bağlı olarak daha fazla yemek tüketildiğini, bunun da

obezite prevelansını daha çok etkilediğini göstermiştir (21).

Bir çok insan uygun bir porsiyonun nelerden oluştuğundan haberdar değildir.

Kişileri porsiyon büyüklükleri konusunda eğitmek uygun bir yaklaşım olabilir. Daha

ufak porsiyonlar sunulan restoranlar tercih edilebilir, tabak masaya ilk geldiğinde bir

kısmı ayrılabilir ve evdeki yemekte daha küçük servis kaşıkları kullanılabilir. Enerji

kısıtlamalı diyetlere porsiyon kontrolü de eklendiğinde verilen kilo miktarının

artacağı düşünülmektedir (21).

Yaşam tarzı değişikliği ölçütleri, kilo kaybı için kullanılan diğer yöntemlerden

bağımsız olarak, kilo verme ve bunu sürdürmenin içinde yer aldığı önemli bir

yöntemdir. Bu ölçütler ayrıca normal kilodaki popülasyona da fazla kilo ve bunun

Page 113: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

103

getireceği problemlerden uzak durma konusunda rehberlik eder. Yaşam tarzı

değişiklikleri besin alımını azaltmak için şu hedeflere odaklanmalıdır: Yağ alımını

azaltmak, yağsız protein alımını arttırarak doygunluğu sağlamak, insulin direnci

olanlarda düşük glisemik indeksli gıdaların alımını sağlamak, porsiyon miktarlarını

izlemek, sıvılarla fazla kalori alımından uzak durmak, sağlıklı alkol tüketimi

konusunda tavsiyede bulunmak. Denklemin harcama tarafında ise hareketli bir

yaşam tarzı ve fiziksel aktivitenin arttırılması desteklenmeli, sedanter davranışların

azaltılması gerekliliği vurgulanmalıdır. Kilo kaybı ve bunun korunması artmış

fiziksel aktivite ve egzersiz ile birlikte sağlanırsa hastaların insulin direnci ve

kardiyovasküler riskleri azalır, psikolojik değerleri gelişme gösterir ve yağ dokusu

dışındaki kilo kaybı en üst düzeyde engellenir (16).

Birleşik devletlerde obezitenin ulusal bir salgın olduğu çok iyi bilinmekte ve

buradaki erişkinlerin %65’inin obez ya da fazla kilolu olduğu tahmin edilmektedir.

Geçen bir kaç on yıllık sürede meşrubat tüketimindeki artış obezitedeki bu artışla

paralellik göstermiştir. Geçen son 30 yıllık sürede meşrubat tüketimi 3 kat artarak

kişi başı günlük 350 ml’ye çıkmıştır. Adolesan erkeklerin %73’ü, kızların %62’si her

gün meşrubat tüketmektedir. Konuyla ilgili çalışmaların çoğu meşrubat tüketimi ile

vücut ağırlığı arasında bağlantı bulmuştur (23).

Geçen bir kaç on yıl içinde şekerle tatlandırılmış meşrubat tüketimi artarken süt

tüketimi oldukça azalmıştır. 1977 ile 2001 yılları arasında sütte alınan enerji miktarı

%38 düşmüştür. Bu karşılıklı değişim günlük protein, kalsiyum, fosfor, çinko ve A

vitamini alımının düştüğünü göstermektedir. Gençlerde sütün yerine meşrubat

alımının artmasının osteoporoz ve kırık riskini arttırdığı gösterilmiştir. Bazı

araştırmacılar tarafından süt tüketiminin azalmasının kilo artışı ile ilgisi olabileceği

çünkü sütün yerine daha yüksek kalorili meşrubatların tüketildiği hipotezi öne

sürülmektedir (23).

Araştırmanın sonunda öğün aralarında bisküvi, çikolata, cips yiyenlerin oranı iki

grupta da düşüş göstermiş, müdahale grubundaki bireylerin tamamı bu yiyekleri

yemeyi bırakmıştır (Tablo 4.19). Kuruyemiş tüketimi kontrolsüz olduğunda yüksek

kalori alımına neden olabilir. Bir ayın sonunda öğün aralarında kuruyemiş yiyenlerin

oranı kontrol ve müdahale grubunda azalmıştır. Tedavi sonunda kontrol grubunda

Page 114: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

104

öğün aralarında tatlı yiyen birey yoktur. Müdahale grubunda bir ayın sonunda öğün

aralarında meyve-kuru meyve yiyenlerin oranı artmıştır. Kontrol grubundaki bütün

bireyler öğün aralarında meyve-kuru meyve yemeye başlamıştır. Öğün aralarında

süt-yoğurt tüketenlerin oranı iki grupta da artmıştır. Bir ayın sonunda müdahale

grubundaki bireylerden hiçbiri öğün aralarında hamur işi yemediğini belirtmiştir. Bu

sonuçlar, araştırma sonunda katılımcıların öğün aralarındaki besin seçimlerinin daha

sağlıklı olmaya başladığını düşündürmektedir.

Araştırmanın sonunda kontrol grubundaki bireylerin tamamı her gün sebze-

meyve yemeye başlamıştır. Müdahale grubundaki bireylerden her gün sebze-meyve

yiyenlerin oranı artmıştır. Her gün esmer ekmek yeme oranı kontrol ve müdahale

grubunda büyük oranda artarken, beyaz ekmek yiyenlerin oranı azalmıştır. Müdahale

grubundaki hiçbir birey araştırmanın sonunda beyaz ekmek yememektedir.

Araştırmanın sonunda kontrol grubunda hergün hamur işi, tatlı, reçel, bal tüketen

birey yokken, müdahale grubunda bu yiyecekleri hergün tüketen bireylerin oranı

azalmıştır. Her gün süt-yoğurt tüketenlerin oranı iki grupta da artarken, şekerli

içecek, meyve suyu, pilav, makarna tüketimi araştırma sonunda azalmıştır. Bir ayın

sonunda katılımcıların hiçbiri fast-food, bisküvi-çikolata-cips ve margarin tereyağı

tüketmediklerini belirtmişlerdir (Tablo 4.23) . Hastaların günlük besin seçimleri daha

düşük kalorili ve besin ögeleri açısından daha zengin yiyeceklere yönelmiştir.

Diyet ve egzersiz kilo vermek isteyen kadın ve erkekler için en sık adından söz

edilen iki yöntemdir (59).

Yapılan birçok çalışmada diyet sonrası ağırlık kaybını korumada fiziksel

aktivitenin etkili olduğu belirlenmiş ve diyet sonrası fiziksel aktivitesini arttıran

bireylerin, ağırlık kayıplarını daha iyi korudukları saptanmıştır. Fiziksel aktivitenin

ağırlık kaybı sonrası ağırlık kontrolüne etkisini saptamaya yönelik 3 çalışmada;

ağırlık kaybı sonrasındaki süreçte , kontrol grubunda 6 kg, egzersiz yapan bireylerde

4,8 kg geri ağırlık kazanımının olduğu belirlenmiştir. Bir metaanalizde, egzersizin

ağırlık kaybı sonrasında ağırlık kontrolüne etkileri incelenmiştir. Fiziksel olarak aktif

olan grupta 21 kg ve fiziksel olarak aktif olmayan grupta 22 kg’lık ağırlık kaybını

takiben 2,7 yıl sonraki incelemede, fiziksel olarak aktif olan grupta 15 kg, aktif

olmayan grupta ise 7 kg ağırlık kaybının korunduğu belirlenmiştir (20).

Page 115: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

105

Obezitedeki kilo kaybı için diyet, egzersiz ve diyetle birlikte egzersiz

programlarının tedavideki etkinliklerinin belirlenmesi amacıyla yapılan bir çalışmada

veri kaynağı olarak son 25 yıllık literatürdeki ilgili araştırmalar taranmıştır.

Çalışmaların kabul edilme kriterleri olarak: Çalışmada diyet, egzersiz ya da diyetle

birlikte egzersiz kullanılmış olması; erişkinlerde kilo kaybını amaçlayarak yapılmış

olması; kilo değişikliğinin sayısal olarak belirtilmiş olması kullanılmıştır (59).

Meta-analize sadece deneklerin fazla kilolu (ideal ağırlığınının %120’sinden

fazla ya da BMİ>27 ya da vücut yağ oranı>%30 ) ve 18 yaşın üzerinde olduğu

çalışmalar dahil edilmiştir. Meta-analizde 493 (269 diyet, 90 egzersiz ve 134 diyetle

birlikte egzersiz programı ) çalışmanın verilerinden yararlanılmıştır. Çalışmalardaki

kilo değişikliği 2 kilo artıştan 55 kilo kayba kadar değişmektedir. Çalışmaların

müdahale süreleri 2-90 hafta arasıdır (59).

Elde edilen veriler, 15 haftalık bir diyet ya da diyetle birlikte egzersiz

programının yaklaşık 11 kilo kaybettirdiğini ve bu kilo kaybının 1 yıl sonunda

sadece diyet alanlarda 6,6 kilo, diyetle birlikte egzersiz yapanlarda 8,6 kilo olarak

devam ettiğini göstermiştir (59).

Çalışmalar vücut kompozisyonundaki değişime göre kıyaslandığında sadece

egzersiz programlarının sadece diyet ve diyetle birlikte egzersiz programlarından

daha başarısız olduğu görülmüştür. Egzersiz programları BKİ’ndeki düşüş, vücut yağ

oranındaki düşüş ve kaybedilen kilo miktarı bakımından diyet ve diyetle birlikte

egzersiz programlarının %20-60’ı kadar başarılı olabilmiştir (59).

Araştırma sonunda yürüyüş yapan bireylerin oranı iki grupta da artış

göstermiştir. Herhangi bir aktivite yapmayanların oranı iki grupta da azalmıştır.

Beslenme değişikliği ve artmış fiziksel aktiviteyi içeren kardiyovasküler

hastalıkları önlemek için yapılan toplumsal müdahaleleri özetleyen bir derlemede

kullanılan çalışmalar, günlük aktiviteyi (yaşam tarzı aktivitesi) arttırma yerine

geleneksel fiziksel egzersize fazla odaklanmışlardır. Aynı problem kontollü obezite

tedavi programlarında da görülmektedir. Büyük popülasyon grupları artmış gündelik

fiziksel aktiviteyi planlanmış egzersiz programlarından daha kolay kabul

etmektedirler. Artmış gündelik aktiviteye uyum sağlamak düzenli egzersiz

Page 116: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

106

programlarına uyum sağlamaktan daha kolaydır. Yapılan kontrol gruplu iki çalışma

da bu yaklaşıma benzer sonuçlar vermiştir (60).

Obezite salgının önüne geçmek için kullanılan öncelikli strateji kilo artışını

engellemektir (60).

Hastalar için daha yoğun terapiler seçilmesini etkileyen bir çok faktör vardır.

BKİ vücut şişmanlığını ölçmek için iyi bir değerlendirmedir. Fakat daha yoğun terapi

gerekliliğini belirlemek için bunun genetik ve şişmalığa bağlı hastalık varlığı gibi

risk faktörleri göz önüne alınarak tekrar düzenlenmesi gerekir. Normal kilodakiler ve

fazla kilolular arasındaki artmış riski göstermek için beden kitle indeksinin 27 ve

üzerinde olması önemli bir değerdir. Bu değerin üstündekiler tedavi edilmelidir.

Fazla kilo ve obeziteyle ilgili hastalıklarda kilo kaybıyla birlikte gelişme gözlenir

(tip2 diyabet, uyku apnesi, dislipidemi). Bu hastalıklara sahip olanlar daha fazla risk

altındadır ve daha agresif tedavi edilmelidirler .Düşük kalorili diyetler beden kitle

indeksi 27-30 arası olanlarda ve risk faktörü olup beden kitle indeksi 20-27 arası olan

bireylerde başlanabilir (16).

Bu çalışmaya alınma kriteri olarak katılımcıların BKİ > 27 olması esas

alınmıştır.

Diyet uygulamaları negatif bir enerji dengesi yaratmak için dizayn edilmiştir.

Böylece günlük kalori alımı günlük kalori ihtiyacının altına çekilir. Enerji

gereksinimi cinsiyet, ağırlık ve fiziksel aktiviteye göre faklılık gösterir. Erkeklerin,

daha şişman kişilerin ve fiziksel aktivitesi daha fazla olanların enerji ihtiyacı daha

fazladır (7).

Bir çok kalorisi, sature yağı ve kolesterolü azaltılmış diyet, kilo kontrolü ve

beslenme eğitimi programı için kullanılabilir. Bu tür diyetler örnek bir kalp sağlığını

koruma planıdır. Kalori seviyesi kişiye haftada 0,5-1 kg kaybettirecek ya da kilosunu

koruyacak şekilde ayarlanmalıdır (13).

Fazla kilolu kişilerde vücut ağırlığının %10’unun kaybedilmesi bireysel sağlığın

geliştirilmesi için koruyucu bir önlemdir (8).

Page 117: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

107

Kilo vermek, medikal ve psikolojik bir çok soruna yol açıp yaşam kalitesini

düşüren fazla kilo ve obeziteye karşı takınılabilecek en etkili tutumdur. Kilo verme

ve kilo kontrolünün etkinliği ve faydası ile ilgili güçlü bir kanıt tabanı vardır. Kilo

verilmesi ile Tip2 diyabet, karaciğer hasarı, polikistik over, uyku apnesi, dislipidemi,

metabolik sendrom, gündüz yorgunluğu ve yaşam kalitesi konusunda ilerleme ya da

çözüm sağlandığı gösterilmiştir (16).

Tip 2 Diyabet, hipertansiyon, dislipidemi, kardiyovasküler hastalıklar gibi yol

açtığı morbidite ve mortalitesi yüksek sağlık sorunları nedeniyle obezitenin henüz

hiçbir hastalıkla birlikteliği yokken tanınması ve tedavi edilmesi koruyucu sağlık

politikalarının basında yer almaktadır (2).

NHANES II ile NHANES III arasında obezite sıklığı artarken, hipertansiyon,

hiperkolesterolemi gibi durumlarda azalma olmuştur. Total kardiyovasküler mortalite

ve koroner kalp hastalıkları ile inmeden kaynaklanan mortalite sıklığı da bu yılllar

arasında azalmıştır. Obezite bu durumlar için risk faktörü olsa da her obez kalp

hastası olmadığı gibi her kalp hastası da obez değildir. Bu hastalıkların çoğu için

obeziteden başka risk faktörleri de vardır. Ayrıca bu kronik durumlardan bazıları

diyetteki yağ içeriğinin azaltılması, egzersiz artışı gibi durumlara cevap verirken,

hasta bu sürede pek de kilo vermiyor olabilir (33).

Hiç sigara içmemis 45-54 yas arası yaklasık 100.000 kadın ve 25.000 erkekte

yapılan bir arastırmada BKİ > 29 olanlarda kardiyovasküler mortalitenin 2 kat, BKİ

> 32 olanlarda ise 4 kat arttığı bildirilmistir. Bir başka arastırmada BKİ > 30

olduğunda kardiyovasküler hastalıklar, kanser ve diğer nedenlere bağlı ölüm

oranlarında artıs olduğu rapor edilmistir. Mortalite eğrisi tersinden

değerlendirildiğinde orta derecede kilo vermenin mortalite riskinde belirgin azalma

sağlayacağı söylenebilir. Vücut ağırlığının %10 kaybı ile risk artışında %50 azalma

meydana gelmektedir (2).

TURDEP çalışmasına göre Türkiye’de 20 yaş üstü diyabet prevelansı %7,2,

bozulmuş glikoz toleransı prevelansı ise %6,7’dir. Her ikisi de hem kadınlarda

erkeklere göre hem de şehirlerde kırsal kesime göre daha sık görülür. Türkiye’deki

20 yaş üstü hipertansiyon prevelansı %29 ve obezite prevelansı %22’dir. Her ikisine

Page 118: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

108

de kadınlarda daha sık rastlanır. Diyabet ve bozulmuş glikoz toleransı sıklığının

beden kitle indeksi ile, bel kalça oranıyla ve kalça çevresiyle doğru oranla arttığı

görülmüştür. Hem diyabet hem de bozulmuş glikoz toleransı sıklığının birbirinden

bağımsız olarak yaş, BMİ, bel kalça oranı, aile öyküsü ve hipertansiyonla ilişkili

olduğunu gösterilmiştir. Türkiye’deki diyabet ve bozulmuş glikoz toleransı

prevelansı dünya ortalamalarıyla uyumlu bulunmuştur. Obezite ve hipertansiyon ile

ilişkileri de bu çalışmayla doğrulanmıştır (34).

Araştırmalar makul kilo kaybının önemini göstermektedir. Bir çalışmada,

erkeklerdeki relatif kilodaki 10 ünitelik düşüşün kolesterolde 0.28mmol/lt, sistolik

kan basıncında 6,6mm/Hg ve kan şekerinde 0,14mmol/lt düşüşe sebep olduğunu

bildirmiştir. Bundan hareketle fazla kilodaki %10’luk bir düşüşün koroner hastalık

insidansını %20 azalttığı sonucuna varılmıştır. Bu makul kilo kayıpları kilo verme

programları için uygun birer hedef olabilir (49).

İlginç şekilde, kilo vererek istenilen beden kitle indeksine gelen hastalar,

başından beri aynı beden kitle indeksinde olanlara göre daha iyi biyokimyasal

değerlere ve daha kaliteli yaşamlara sahip olurlar. Aynı şekilde beden kitle indeksi

hala yüksek olan, ama bu noktaya kilo vererek gelen hastalar, kilo vermeden aynı

beden kitle indeksine sahip olan hastalara göre daha iyi lipit profiline, daha iyi kan

şekeri regülasyonuna, daha düşük insulin seviyelerine ve daha kaliteli yaşam tarzına

sahip olurlar (16).

Güvenli kilo kaybı, kişinin enerji alımını günde 500 ile 1000 kalori azaltarak

haftada yarım ile 1 kilo kaybetmesidir (8). Diyet tedavisine geçmeden önce bireyin

günlük kalori ihtiyacını hesaplamak gerekir. Tavsiye edilen günlük kalori ihtiyacı,

vücudun dinlenme halindeki enerji tüketimi (bazal metabolizma hızı) hesaplanarak

tahmin edilir. Kişinin aynı kiloyu korumasını sağlayacak gerekli günlük kalori

miktarı ise bazal metabolizma hızı ile aktivite faktörünün çarpımına eşittir. Eğer

haftada 0,5-1 kilogramlık ağırlık kaybını hedefleyen bir program söz konusu ise

hastaya yaklaşık olarak günde alması gereken kalori miktarından 500-1000 kcal

eksik diyet uygulanır (18).

Page 119: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

109

Bu çalışmada hastaların aylık 2-4 kg kilo kaybı hedeflenmiştir. Hastaların

enerji harcamaları hesaplanarak, diyetlerin kalori içeriği hesaplanan günlük kalori

harcamalarından 1000 kcal azaltılarak düzenlenmiştir.

Hastanın kilo vermek için yardım aramadaki motivasyonu bir program

hazırlanırken göz önünde tutulmalıdır. Eğer sağlık faydaları ana amaçsa %5-10 civarı

bir kilo vermek sağlık kazanımları açısından yeterli başarıyı sağlar. Tabi ki hastanın

beden imajı ve özsaygısı işin içine girerse hasta bu düzeyde kilo kaybını bir

başarısızlık olarak görebilir. Daha yüksek hedefler özellikle kadınlarda daha başarılı

olmakta ve 24 aylık süreler sonunda daha fazla kilo verebilmektedirler. Diğer

taraftan belirli hedef kiloya ulaşmak, hastalara bundan sonraki aşama olan kilo

korunmasında önemli güç sağlamaktadır. Bu bilgiler hedef kilonun daha önce aynı

programı uygulayanların bilimsel sonuçlarına göre belirlenmesi ve iyi ile mükemmel

arası sonuçları hedeflemesi gerektiğini gösterir. Bu durum programın başarısını

arttırıp, programı tamamlayanların üzerindeki psikolojik stresi azaltabilir. Kilo

yönetimi, kati bulgular üzerine kurulu, basamaklı ve ilerleyici bir yaklaşımdır (16).

Klinisyenler hastanın kilo kaybı konusundaki beklentilerini başlangıç kilosuna

göre şekillendirebilir. Daha ağır olanlar hastalar daha çok kilo verir. Bu bilgiyi

hastayla paylaşmak gerçekçi olmayan hedefler koyulmasını engelleyip hastaya niye

aynı diyeti alan kişilerin farklı miktarda kilo verdiğini açıklar (61).

Araştırmaya katılan bireylerin tümüne kilo kaybı hedeflerinin aşamalı olarak

artması gerektiği, başlangıçta konulan yüksek kilo kaybı hedeflerinin

motivasyonlarını olumsuz etkileyeceği ve sağlıklı kilo kaybının aylık en fazla 4 kg

olması gerektiği anlatıldı.

Kapsamlı bir kilo kontrol programının amacı hastalara yeme alışkanlıklarını,

egzersiz seviyelerini, yaşam değişikliğine karşı psikolojik bakış açılarını

değiştirmekte yardımcı olmaktır. Kapsamlı kilo kontrolü programının en önemli

parçalarından biri bir hastalık olarak şişmanlık ve şişmanların gündelik yaşamlarında

karşılaştıkları ödün verme ve fedakarlıklar konusundaki eğitimdir. Hastaların, vücut

ağırlığını ve besin alımını düzenleyen meknizmaları da içerecek şekilde obezitenin

etyolojisi, fizyolojisi ve patofizyolojisi hakkında bilgilendirilmesi gerekir. Genetik ve

Page 120: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

110

çevresel faktörlerin açıklanması gerekir. Obezitenin komplikasyonları sosyal

komplikasyonları da içerecek şekilde hastaya anlatılıp böylelikle hastanın kilo

verememesinin sonuçları hakkında bilgilenmesi sağlanır (14).

Beslenme eğitimi kapsamlı kilo kontrol programının en önemli bileşenidir.

Besinlerin kalorileri ve içerikleri hakkındaki bilgilendirme hastaların günlük

yaşamda daha iyi besini seçmelerini sağlar. Besinlerdeki yağın şişmanlatıcı ve

zayıflamayı engelleyici etkileri, lifin kilo vermedeki önemi gibi bilgiler hastalara

sağlık personelinin diyet konusundaki tavsiyelerine uymak için sağlam gerekçeler

sağlar (14).

Müdahale grubundaki hastalara obezitenin tanımı, riskleri, yeme alışkanlıklarını

değiştirmeye yönelik öneriler, hedef belirleme, alternatif davranış geliştirme, kendini

izleme ve fiziksel aktivitelerini arttırmaya yönelik önerileri içeren ‘Şişmanlık ve

Beslenme’ adlı bir form (Ek 4) verilerek, içeriğindekiler anlatılmıştır.

Davranış tedavisinin kilo vermeye sebep olan tedavi komponentleri: gıda

alımının hastanın kendisi tarafından gözlenip kaydedilmesi, alınan kalorinin

azaltılması, arttırılmış fiziksel aktivitedir. Uzun dönem kilo kaybının en iyi ön

habercisi egzersizin uzun süre devam ettirilmesidir (32).

Alınan kalorinin kişinin kendisi tarafından dikkatli şekilde takibi düşük kalori

diyeti için çok kritiktir. Düşük kalori diyeti ile obez kişilerin gıda alımı %30-50

civarı düşmektedir. Bu kişilere porsiyonları ölçme, yiyecek etiketlerini okuma ve

yemekten mümkün olduğu kadar kısa zaman sonra yediklerini kaydetmeleri mutlaka

öğretilmelidir. Hastalar kendilerini gözlem kayıtlarını tuttukları her hafta daha çok

kilo verirler (7).

Günlük yenileni gösteren çizelgeler yeme miktarı ve zamanını içermenin

yanında, yemek sırasındaki morali, yemek yerini, beraber yenilen kişileri ve birlikte

yapılan aktiviteyi de içerirse çok daha değerli olur. Beslenme günlükleri hastaya

sadece beslenmeyi öğretmez, aynı zamanda uygunsuz beslenme alışkanlıklarını ve

uygunsuz beslenmeye sebep olan davranışları da fark etmesini sağlar. Diyet günlüğü

tutmaya zorlanmayan bir çok hasta uygunsuz beslenme alışkanlıklarının farkında

değildir (14).

Page 121: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

111

Müdahale grubundaki bireylerden ‘kendi kendini gözlem çizelgesi’ (Ek 3)

doğrultusunda bir deftere günlük beslenme ve aktivite kayıtlarını tutmaları istendi.

Hastalar tarafından bu konuya ilgi gösterilmeyip, büyük çoğunluğu tarafından

çizelge doğrultusunda doldurmaları istenen defterler doldurulmamıştır. Bu durumun

nedeni olarak katılımcıların eğitim seviyesinin düşük olması düşünülebilir.

Uzun ve kısa dönem kilo kaybının psikolojik, davranışsal ve fizyolojik

bağlantılarını tanımlamak için yapılan bir çalışmada 76 obez kadının tedavi sonrası

ve 1 yılık takip süresince kilo verme ile ilişkileri değerlendirilmiştir. Bu ilişki

psikolojik fonksiyonlar, yağ hücresi sayısı ve büyüklüğü, ve çalışma devamlılığı

ölçütlerine göre değerlendirilmiştir. İlk ayda daha fazla kilo veren ve tedavi

programına devamlılığı yüksek olan adaylar kilo vermede diğer katılımcılara göre

daha başarılı olmuştur. Başlangıç kilosu daha fazla olan hastalar hem tedavi hem de

1 yıllık takip süresinde daha fazla kilo vermişlerdir. Çalışmada değerlendirilen bütün

değişkenler arasında, tedavi sırasında ve 1 yıllık takip sonunda öne çıkan sonuç ilk

ay verilen kilo miktarıdır (61).

Davranışsal ölçütler arasında kilo kaybı ile en güçlü bağlantıya sahip olan ilk

ayda verilen kilo miktarıdır. Bu bulgu bir çok farklı çalışmada da aynı şekilde

gözlenmiştir(61).

Bizim çalışmamızda hastaların bir aylık kilo kayıpları değerlendirilmiştir.

Amerikan Diyabet Önleme Komitesi ve Finlandiya Diyabet Önleme Komitesi,

yaşam tarzı değişikliği ile birlikte düşük kalorili diyet uygulanıp %5-7 arası bir kilo

kaybı sağlamanın diyabet gelişimini engellemede başarılı olduğunu göstermiştir.

Karbonhidrat ve protein alımını azaltmak tartışmalıdır. Yağ alımını azaltmanın ise

hem enerji alımını, hem uzun dönem enerji alımını, hem de kilo kaybının devamını

sağladığı bir gerçektir. Diyetler çok farklı şekillerde de hazırlanabilir. Fakat hepsi

mutlaka kilo kaybını korumak için sürdürülebilir beslenme davranışı değişiklikleri

içermelidir (16).

Başlangıçtaki eğitim süreci tamamlandığında hastalara uygun beslenme eğitimi,

egzersiz programı, uygunsuz yaşam tarzının kanıtları, problemleri düzeltme yolları

gösterilmiş olur ve daha çok uygun alışkanlığın idamesi amaç olur. Uzun dönemli

Page 122: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

112

takip ve çalışmalar davranış değişikliği programının önemli parçalarıdır. Obezite

fizyolojik ve patofizyolojik pek çok bileşen barındıran bir hastalıktır. Bugünkü tıbbi

tedavi, başarı için psikolojik stratejiler ve hasta disiplinine güvenmektedir. Karnı

açken ve yemek varken yememek gibi anormal bir davranış sergileyebilmek için

obezlerin daha dayanıklı bir psikolojiye sahip ve daha disiplinli olmaları

gerekmektedir (14).

Kadınlar üzerinde yapılan randomize bir çalışmada davranışsal tedavi ve düşük

kalorili diyet tedavisi kombinasyonu çalışmasında 6 ay boyunca sadece davranışsal

terapi alıp beslenmesini kendisi belirleyen hastalar, davranış tedavisi alıp bunun

yanında farklı oranlarda önceden yazılmış reçeteleri uygulayan hastalara göre daha

az kilo vermiştir.18 aylık takip süresinde de belirli diyet tedavisi ve davranışsal

tedavi alan hastalar sadece darvanışsal tedavi alanlardan belirgin şekilde fazla kilo

vermişlerdir. Bu bulgular hastaların diyete uyumluluğunun tesis edilebilmesi için

belirli menüler verilmesi gerektiğini göstermektedir (7). Davranış değişikliği

tekniğinin hafiften ileri derece kilolulara kadar olanlarda diğer tedavilere ek olarak

verilirse diyetlere uyumu ve kilo kaybını sağlamaktadır (13).

Davranış tedavilerinin ortalama sonuçlarından bahsederken kolaylıkla

farkedilebileceği gibi davranış tedavisi genellikle obez kişilerin normal kiloya

dönmesini sağlamamaktadır. Az miktarda kilo kaybının kardiyovasküler risk

faktörleri üzerinde belirgin azaltıcı etkisi vardır. Örnek olarak obez tip 2 diyabet

hastaları üzerinde uygulanan yeni tamamlanan bir davranış tedavisi çalışmasında 93

hastadan 1 yıllık takibi tamamlayan 78’inin %27’si 18,2 kilo ya da daha fazla,

%27’si 9,1 ile 18,2 kilo arası kaybı 1 yıl korumuştur. Bu kısmen düşük kilo kayıpları

glisemik kontrol ve kan yağları konusunda belirgin gelişme sağlamıştır (32).

Araştırmanın sonunda müdahale ve kontrol grupları arasında ortalama kilo

değişimi açısından istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu (Tablo 4.25). Baslangıçtaki

kilo ve BKİ değerleri ile müdahale sonrası kilo ve BKİ degerleri her iki grup

arasında karşılaştırıldığında, bu değişkenler açısından istatistiksel olarak anlamlı bir

fark bulunmamıştır (Tablo 4.26). Her iki grupta da bir aylık tedavi sonrasında kilo ve

BKİ değerlerinde düşüş gözlenmiştir.

Page 123: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

113

Bir çalışmada davranış tedavisi programı, çok düşük kalorili diyet tedavisi ve

ikisinin kombinasyonunu karşılaştırılmıştır. Çok düşük kalorili diyet tedavisi 8

haftalık olup, yağsız et, balık ve tavuk ile beslenmeyi içermektedir. En iyi sonuç 6 ay

sonunda 19,1kg kilo kaybıyla davranış tedavisi ve çok düşük kalorili diyetin birarada

kullanımı ile elde edilmiştir. Sadece çok düşük kalorili diyette 13,95 kg, sadece

davranış tedavisinde 14,13 kg kilo kaybı gözlenmiştir. Sadece çok düşük kalorili

diyet alanlarda 18 ay sonunda kilo alımı daha fazla olsa da davranış tedavisi alanlar

ile davranış tedavisi ve çok düşük kalorili diyeti birarada alanlar arasında belirgin

fark görülmemiştir (sırasıyla 9.4kg, 12.78kg). Her iki tedavi şekli de sadece 4.6 kg

kilo kaybı korunabilen, tek başına çok düşük kalorili diyet tedavisinden daha etkili

bulunmuştur. Davranış tedavisinin hem çok düşük kalorili diyet ile verilen hem de

davranış tedavisinin kendisi ile verilen kiloyu korumada önemli bir rolü olduğu

görülmektedir (32).

Bu 3 grupta 3 yıl takibin sonucunda sadece çok düşük kalorili diyet alan hastalar

3.76 kg, davranış tedavisi alan hastalar 4.76 ve davranış tedavisi ve çok düşük

kalorili diyet tedavisi alan hastalar 6.53 kg kilo kaybını korumuştur. Buna benzer 5

yıllk takiplerde de gruplar arasında belirgin fark bulunamamıştır. Bu süre içinde bir

çok hasta başka tedaviler aldıklarını söylemişlerdir. Bu yüzden tedavilerin uzun

süreli etkinliğinin belirlenmesi çok zordur (32). Uzun dönem kilo kaybının

sürdürülmesi ile ilgili prediktörler tam olarak tanımlanamamıştır çünkü uzun dönem

takiplerle ilgili hipotezleri destekleyebilecek veriler yetersizdir (47).

Bir ay içerisinde 2 kg’dan fazla kilo kaybetme açısından kontrol ve müdahale

grupları karşılaştırıldığında iki grup arasındaki fark istatistiksel olarak anlamsız

bulunmuştur (Tablo 4.27). Araştırma sonunda müdahale grubunda iki kilodan fazla

kilo kaybeden bireyler kontrol grubuna göre daha fazladır.

Her ağırlık yönetimi programı amacına ulaşmak ya da istenilen hedefe varmak

zorunda değildir. İstenen ağırlığa inebilen kişiler olduğu gibi, beklenilenin çok

altında ağırlık kaybedenle, kaybedemeyenler, kaybettiği ağırlığı hemen geri alanlar

olabilir. Diyete başlayan bir kişinin program süresince ne derece başarılı olabileceği

önceden kestirilemez. Dolayısıyla, beslenme uzmanının diyet programına

başlamadan kişiyi önce zayıflamanın zorluğu, uzun zaman alabileceği, bedensel

Page 124: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

114

hareketliliğin arttırılması gerektiği, yeme alışkanlıklarının değiştirilmesi gerektiği

konularında bilgilendirmesi gerekir (41).

Tedavide genel amaçlar; vücut ağırlığının azaltılması, uzun dönemde vücut

ağırlığının daha aşağı düzeyde tutulması, daha fazla kilo alınmasının önüne geçilmesi

ve kilo alınmasıyla ortaya çıkabilecek diğer hastalık risk etmenlerinin kontrolüdür.

Hastanın tedavisine yönelik etkin tıbbi yaklaşımlar; diyet düzenlemesi, fiziksel

aktivitenin artırılması, davranışçı tedavi, farmakoterapi ile bunların kombine biçimde

uygulanması ve son çare olarak da cerrahi tedaviyi içine alır (18).

Obezite tedavisi tek reçetelik değildir. Sağlık çalışanları ilk stratejileri kilo

vermeyi sağlayamadığında ya da verilen kilolar geri alındığında pes etmemelidir.

Mutlaka uzun dönemli bir strateji gereklidir (16).

Tüm diyetlerin uzun dönem başarıları kişilerin diyeti uygulamamaları ve

bırakmaları nedeniyle düsüktür. Diyet planı kişiye özel olmalıdır. Diyet tedavisindeki

amaç enerji alımının azaltılması ve tüm besin gruplarını belli oranlarda içermek

olmalıdır (2). Hastaların tedavi programına düzenli olarak devam etmeleri önemlidir.

Devam ve kilo kaybı arasındaki ilişkinin doğası bilinmemektedir. Kilo kaybı yeterli

olmayan hastalar tedaviye devam etmiyor ve/veya tedaviye devam etmeyenlerin kilo

kaybı yeterli olmuyor olabilir. Devam etmeyen hastalarla iletişime geçip neler

kaçırdıkları hakkında bilgi vermek ve tedaviye devam etmek için yeni bir fırsat

sunmak gerekir (61).

Obez olan kişilerin psikolojik destek alarak kendilerini olduğu gibi kabul

etmeleri ve bedenlerini sevmeyi öğrenmeleri gerekir. Kendilerini olduğu gibi kabul

etmek, sosyal ortamlardan kaçınmamak onların zayıflamasına bir engel

oluşturmayacak, özgüven eksikliğini gidermelerine ve depresif ruh halinden

çıkmalarına yardımcı olacaktır. Sanıldığı gibi zayıflayan pek çok obez kişide ağırlık

kaybettikçe özgüvenlerinin artması ya da beden imajı problemlerinin azalması

durumu gerçekleşmez. Zayıflamalarına rağmen hala kendilerini obez hissedebilirler.

Aynı zamanda, obez iken gelişen sosyal davranışlarının zayıfladıktan sonra

değişmesi oldukça zordur. Kendini toplumdan izole eden obez bir kişinin

zayıfladıktan sonra birden sosyalleşebilmesi oldukça güçtür. Kişinin özgüvenini

Page 125: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

115

geliştirmesi ve bedeni ile ilgili olumlu bir algı geliştirmesi için ağırlık kontrolünün

yanısıra psikolojik destek gerekmektedir. Böylece, birkaç kilonun geri alınması

halinde kişinin başarısızlık hissine kapılıp yemeğe sığınmasını engelleyecektir (41).

Türkiye’de 10. sınıf öğrencisi olan 15-18 yaş arası 2101 adelosan üzerinde

yapılan bir çalışmanın sonuncuda BKİ değerlerine göre öğrencilerin %9’unun fazla

kilolu, %1,1’inin obez olduğu bulunmuştur. Çalışmanın sonuçlarına göre;

1) Yüksek sosyoekonomik sınıftan olmak fazla kiloluluk riskini arttırmaktadır.

2) Kadın olmak beden imajından hoşnutsuzluk için kolaylaştırıcı bir etkendir.

3) Beden imajından hoşnutsuzluk özsaygı ve depresyonla bağlantılıdır.

Kişinin kendisinin farkettiği fazla kilo sadece düşük özsaygı ile ilişkilidir. Asıl

fazla kilolularda ise depresyon ve özsaygı düşüklüğü görülmemiştir.

Öğrencilerin %15,2’si kendini şişman olarak tanımlamış ve %47,2’si beden

imajından memnun olmadığını belirtmiştir. Erkeklerdeki fazla kilolularının %40,7’si,

kilolu olmayanların %3,1’i kendini şişman olarak görürken, kızlarda fazla kilolu

olanlarının %77,8’i, kilolu olmayanların %17,3’ü kendini şişman olarak

görmekteydi.

Bu çalışmanın bulgularına göre adelosanlardaki psikolojik sağlıklılık, gerçek ya

da farkedilebilir fazla kiloya değil kişinin beden imajından hoşnutluğuna bağlıdır

(32).

Cinsiyet ve sosyoekonomik düzey, kişinin kendisi tarafından farkedilen fazla

kiloyu belirgin şekilde etkilemektedir. Kadın ve yüksek sosyoekonomik düzeyden

olanların kendilerini kilolu görme riski daha yüksektir (32).

BKİ bazlı şişmanlığın beden imajı memnuniyetinde etkili olduğu fakat

depresyon ve özsaygı üzerine etkisi olmadığı gözlenmiştir. Fazla kilolu adelosanlar

beden imajlarından daha az memnundurlar.Kişinin kendisini şişman olarak

agılamasının özsaygı ve beden imajı memnuniyetine belirgin etkisi varken depresyon

üzerinde etkisi yoktur. Kendini şişman olarak tanımlayan öğrencilerin özsaygılarının

ve beden imajı memnuniyetlerinin daha düşük olduğu görülmüştür (32).

Page 126: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

116

Beden imajı memnuniyetinin depresyon ve özsaygıya belirgin etkisi vardır.

Beden imajı memnuniyeti düşük olan öğrencilerde özsaygı seviyesi düşük

bulunmuştur. Bu öğrenciler daha depresif bulunmuştur (32).

Adelosanlarda gerçekten fazla kilo ile kendileri tarafından tanımlanan şişmanlık

arasında açık bir uyuşmazlık vardır. Kişilerin kendini şişman olarak görmesi ise

özsaygı ve beden imajı memnuniyeti üzerinde olumsuz etkiye sahipken depresyon

üzerinde etkisizdir. Beden imajı memnuniyeti depresyon ve özsaygı üzerinde gerçek

ve farkedilen fazla kilodan daha etkilidir. Diğer çalışmalarla da tutarlı olacak şekilde

bu çalışmada da adelosanların kendilerini tanımladıkları kilo ile gerçek kiloları

arasında çelişki vardır. Kızlar kendilerini olduklarından daha kilolu erkekler de

kilolarını görmezden gelme eğilimindedir (32).

Bu sonuçlar zayıflığın güzellikle bağlantılı olduğu ve dünyadaki bütün

kadınların erkeklere göre güzel olmayı daha çok istediği yönündedir.Erkeklerdeki

obezite prevelansının yüksek olması vücut ağırlıklarını görmezden gelmelerinden

kaynaklanıyor olabilir (32).

Literatürdeki fazla kilo ve psikopatoloji ilişkisi yönündeki bulgular tutarlı

değildir. Meta-analitik çalışmalar obezite ve depresyon arasında belirgin ilişki

olmadığı yönündedir. Obezite ile psikopatoloji arasındaki ilişkinin farklı yönleri

olabilir ya da obez adelosanlar içindeki bir alt grubun riski yüksek olabilir. Bu

çalışmada beden imajı memnuniyetsizliği, özsaygı azlığı ve depresyonla

bağlantılandırılmış, kişinin kendisinin farkettiği fazla kilo ise sadece özsaygı azlığı

ile bağlantılandırılmıştır. Diğer yandan BKİ bazlı kilo fazlalığı depresyon ve özsaygı

ile bağlantısız bulunmuştur. Bu bulgular psikolojik iyilik-halinin gerçek ve

farkedilen kiloya göre özsaygıya daha büyük etkisi olduğunu göstermektedir (32).

Müdahale ve kontrol grupları arasında beden imgesi uğraşı puanları açısından

araştırma başlangıcında ve sonunda istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu (Tablo

4.28). Ancak araştırmanın sonunda katılımcıların beden imgesi uğraşı puanlarında

düşüş gözlenmiştir. Bu düşüş bir ay gibi kısa bir süre için umut vaadedicidir.

Obez bireylerde diyet tedavisinin yanısıra davranış değişikliğine yönelik

tedaviler önem kazanmaktadır. Bu çalışmada diyet tedavisine ek olarak kendi

Page 127: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

117

kendini gözlemleme, beslenme eğitimi, iştah kontrolü gibi davranış değişikliğine

yönelik yöntemlerin kullanılmasının kısa dönemde sadece kişiye özgü diyet tedavisi

uygulanmasına göre beslenme davranışları, beden imgesiyle uğraşıları ve kilo verme

üzerine etkinliğinin araştırılması amaçlanmıştır.

Araştırmanın sonunda katılımcıların öğün sayısında, sıvı tüketimlerinde artış;

öğün atlama durumlarında düşüş gözlenmiştir. Her iki gruptaki katılımcıların besin

seçimlerinde olumlu değişiklikler saptanmıştır. Bireylerin beden imgesi uğraşı

ölçeklerinde düşüş saptanmıştır.

Araştırma sonunda müdahale grubundaki bireylerde neşeli, mutlu olduğunda

daha fazla yemek yiyenlerin oranında azalma olmuştur. Sıkıntı, üzüntü, mutsuzluk

nedeniyle daha fazla yemek yiyenlerin oranı, bir aylık tedavi sonrasında her iki

grupta da düşüş göstermiştir.

Araştırma sonunda yemek sırasında aktivite yapmayanların oranı her iki grupta

da artış göstermiştir. Yemek yerken televizyon izleyenlerin oranı kontrol grubunda

sabit kalırken, müdahale grubunda azalmıştır. Müdahale grubuna verilen davranış

değişikliğine yönelik beslenme eğitiminin bir parçası olan yemek sırasında sadece

yemek yemeye odaklanıp, başka bir aktiviteyle ilgilenmemeleri açısından başarılı

olunduğu söylenebilir. Sonuçlar, müdahale grubundaki bireylerin kontrol grubundaki

bireylere gore yemek sırasında yaptkları aktiviteleri daha büyük oranda azalttığını

göstermiştir.

Kontrol grubundaki bireylerin hızlı yemek yeme oranları müdahale grubuna gore

daha yüksek bulunmuştur.

Araştırmanın sonunda kontrol grubundaki bireylerin fiziksel aktivite yapma

sıklığı ve süresi müdahale grubuna göre daha fazla bulunmuştur. Bu durum kontrol

grubundaki bireylerin araştırmanın başında müdahale grubundaki bireylere göre daha

fazla fiziksel aktivite yapıyor olmalarından kaynaklanabilir. Araştırma sonunda iki

grubun da fiziksel aktivite yapma sıklığı ve süresi artmıştır.

Araştırmanın sonunda müdahale grubunda öğün atlayan ve aç olmadığı halde

atıştıran birey yoktu.

Page 128: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

118

Toplumun obezite sıklığının artmasında besin alımı ve hatalı yeme davranışı

önemlidir. Bir aylık tedavi sonrasında katılımcıların öğün aralarında tükettikleri

besinler daha sağlıklı seçimlerden oluşmaktaydı. Ayrıca günlük besin seçimleri daha

düşük kalorili ve besin ögeleri açısından daha zengin yiyeceklere yönelmiştir.

Araştırma sonunda yürüyüş yapan bireylerin oranı iki grupta da artış

göstermiştir. Herhangi bir aktivite yapmayanların oranı iki grupta da azalmıştır.

Müdahale grubundaki bireylerden bir deftere günlük beslenme ve aktivite

kayıtlarını tutmaları istendi. Hastalar tarafından bu konuya ilgi gösterilmeyip, büyük

çoğunluğu tarafından çizelge doğrultusunda doldurmaları istenen defterler

doldurulmamıştır. Bu durumun nedeni olarak katılımcıların eğitim seviyesinin düşük

olması düşünülebilir.

Araştırmanın sonunda müdahale ve kontrol gruplarının kilo ve BKİ değerlerinde

düşüş gözlenmiştir. Çalışmada hastaların bir ayın sonunda 2-4 kg vermesi

hedeflenmiştir. Araştırmanın sonucunda kontrol ve müdahale gruplarının ortalama

kilo değişimleri hedeflenen düzeydedir. Müdahale grubunda iki kilodan fazla kilo

kaybeden bireyler kontrol grubuna göre daha fazla bulunmuştur.

Araştırmanın sonunda katılımcıların beden imgesi uğraşı puanlarında düşüş

gözlenmiştir. Bu düşüş bir ay gibi kısa bir süre için umut vaadedicidir.

Obezitenin neden olduğu bazı psikolojik sorunlar bozulmuş yaşam kalitesi,

beden imgesi aşağılaması, düşük özsaygı, tıkınırcasına yemedir. Kapsamlı bir kilo

kontrol programının amacı sadece kilo kaybı değil, hastaların yeme alışkanlıklarını,

egzersiz seviyelerini, kendileri ve kendi bedenleri hakkında olumsuz inançlarını

değiştirerek davranış ve yaşam tarzı değişikliğini sağlamaktır.

Bu çalışmada özellikle uzun dönem izlemi mümkün olmayan hastalara kısa

sürede verilen davranış değişikliğine yönelik beslenme eğitiminin etkinliği

gözlenmek istenmiştir. Çalışma sonuçlarına göre sadece diyet tedavisi alan hastalar

ile diyetle birlikte davranış değişikliğine yönelik beslenme eğitimi alan hastalar

arasında kilo verme, beslenme davranışları, fiziksel aktivite düzeyi ve beden imgesi

uğraşısı açısından her iki grupta da gelişme sağlanmıştır. Kilo verme ve beden imgesi

Page 129: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

119

uğraşısı açısından gruplar arasında belirgin fark gözlenmemiş, ancak beslenme

davranışları açısından müdahale grubunda gelişme sağlanmıştır. Bu sonuçlar diyet

tedavisine ek olarak davranış değişikliğine yönelik beslenme eğitiminin kısa

dönemde de etkili olabileceğini göstermektedir.

Obezite tekrar ortaya çıkma potansiyeline sahip, uzun süre tedaviye ihtiyaç

duyulan kronik bir hastalıktır. Davranış değişikliği tedavisinde amaç yaşam boyu

sürecek davranış değişikliğini oluşturmak ve böylece ağırlık kaybının korunmasını

sağlamaktır. Bunun sağlanması için uzun süreli takip ve tedaviye ihtiyaç vardır.

Page 130: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

120

6. KAYNAKLAR

1. Sertöz ÖÖ, Mete HE. (2005). Obezite tedavisinde bilişsel davranışçı grup terapisinin

kilo verme, yaşam kalitesi ve psikopatolojiye etkileri: Sekiz haftalık izlem çalışması.

Klinik Psikofarmakoloji Bülteni; 15:119-126

2. Ersoy R, Çakır B. (2007). Obezite. Turkish Medical Journal, 1:107-116

3. Baysal A, Bozkurt N, Pekcan G, Aksoy M, Merdol TK, Besler T, Keçecioğlu S,

Mercanlıgil S. (2002). Diyet El Kitabı. 4.baskı, Hatiboğlu Yayınevi, Ankara

4. Pekcan G. (2008). Şişmanlık belirleyicileri: Bugün ve gelecek için olası senaryolar.

İçinde: Yetişkinlerde Ağırlık Yönetimi. Eds:Baysal A., Baş M. 1. baskı. Türkiye

Diyetisyenler Derneği Yayını. Ekspress Baskı A.Ş.

5. Baysal,A. (1999). Beslenme. 8. baskı, Hatiboğlu Yayınevi, Ankara

6. Pekcan G. (2001). Şişmanlık tanısında antropometrik ölçümler ve yorumu. 1. Ulusal

Obezite Kongresi Diyetisyenler Sempozyumu Sunuları. Ed: Aslan P. İstanbul, Hacettepe

Üniversitesi Sağlık Teknolojisi Yüksekokulu Beslenme ve Diyetetik Bölümü ve Türkiye

Diyetisyenler Derneği Yayını, İstanbul

7. Fabricatore AN, Wadden TA. (2003). Treatment of obesity: An Overview. Clinical

Diabetes; 21:67-72

8. Overweight, obesity and weight management. 2007-2009 IFIC Foundation Media Guide

on Food Safety and Nutrition. 5:1-5.

9. Bayraktar E. (1995)Obezitenin psikolojik yönleri. Obezite. Ed: Yılmaz C. Nobel Tıp

Kitabevleri, s107-137

10. Jackson TD, Grilo CM, Masheb RM. (2000). Teasing history, onset of obesity, current

eating disorder psychopathology, body dissatisfaction, and psychological functioning in

binge eating disorder. Obesity Research 8(6):451-458

11. Foster GD, Makris AP, Bailer BA. (2005). Behavioral treatment of obesity. Am J Clin

Nutr 82:230–5.

12. Erge S. (2003). Obezitede diyet tedavisini destekleyen davranışsal tedavi obezitede

diyet tedavisini destekleyen davranışsal tedavi. Turkish Journal of Endocrinology and

Metabolism, 2:75-82

13. Foreyt JP, Scott LW, Gotto AM. (1980). Weight control and nutiriton education

programs in occupational settings. Public Health Reports 95(2).

14. Atkinson RL, Fuchs A, Pastors JG, Saunders JT. (1992) Combination of very-low-

calorie diet and behavior modification in the treatment of obesity. Am J Clin Nutr

56:l99-202.

15. Stunkard AJ, Berthold HC. (1985). What is behavior therapy? A very short description

of behavioral weight control. Am J Clin Nutr 41: 821-823.

Page 131: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

121

16. Dixon JB, Dixon ME. (2006). Combined strategies in the management of obesity. Asia

Pac J Clin Nutr. 15(Suppl):63-69

17. DelParigi A, Chen K, Salbe AD, Hill JO, Wing RR, Reiman EM, Tataranni PA. (2007)

Successful dieters have increased neural activity in cortical areas involved in the control

of behavior. International Journal of Obesity 31:440–448

18. Eker E, Şahin M. (2002). Birinci basamakta obeziteye yaklaşım. Sted. 11(7):246-249

19. WHO. (2008). Global Database on body mass index.

20. Hasbay A. (2008). Ağırlık yönetiminde fiziksel aktivitenin rolü. İçinde: Yetişkinlerde

Ağırlık Yönetimi. Eds:Baysal A., Baş M. 1. baskı. Türkiye Diyetisyenler Derneği Yayını.

Ekspress Baskı A.Ş.

21. Rolls BJ, Morris EL, Roe LS. (2002). Portion size of food affects energy intake in

normal-weight and overweight men and women. Am J Clin Nutr. 76:1207-13

22. Şanlıer N, Kılıç E. (2008). Kız, anne ve anneannelerinin günlük enerji ve besin öğesi

alımlarının karşılaştırılması. TAF Preventive Medicine Bulletin 7(4): 269-276

23. Wolff E, Dansinger ML. (2008). Soft drinks and weight gain: How strong is the link?

Medscape J Med. 10(8):189.

24. Apovian CM. (2004). Sugar-sweetened soft drinks, obesity, and type 2 diabetes. JAMA.

292(8):978-979.

25. Schulze MB, Manson JE, Ludwig DS. (2004). Sugar-sweetened beverages, weight gain,

and incidence of type 2 diabetes in young and middle-aged women. JAMA. 292:927-

934.

26. James J, Thomas P, Kerr D. (2007). Preventing childhood obesity: two year follow-up

results from the Christchurch obesity prevention programme in schools (CHOPPS).

BMJ 335:762.

27. İtallie TB. (1980) “Morbid” obesity: a hazardous disorder that resists conservative

treatment. Am J Clin Nutr 33:358-363

28. Yoon YS, Woo OS, Park HS. (2006). Socioeconomic status in relation to obesity and

abdominal obesity in Korean adults: A focus on sex differences. Obesity. 14:909–919

29. Forman MR,Trowbridge FL, Gentry EM,Marks JS, Hogelin GC. (1986). Overweight

adults in the United States: The behavioral risk factor survey. Am J Clin Nutr 44:410-

416.

30. Purslow LR,Young EH,Wareham NJ, Forouhi N, Brunner EJ, Luben RN, Welch AA,

Khaw K, Bingham SA, Sandhu MS. (2008). Socioeconomic position and risk of short-

therm weight gain: Prospective study of 14.619 middle –aged men and women. BMC

Public Health 8(112):1-6

31. Borders TF, Rohrer JE, Cardarelli KM. (2006). Gender-specific disparities in obesity. J

Community Health. 31(1):57-68

Page 132: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

122

32. Ozmen D, Ozmen E, Ergin D, Çakmakçi ÇA, Şen N, Erbay DP, Taşkın EO. (2007). The

association of self-esteem, depression and body satisfaction with obesity among Turkish

adolescents. BMC Public Health, 7(80):1-7

33. Flegal KM, Carroll MD, Ogden CL, Johnson CL. (2002). Prevalence and trends in

obesity among US adults, 1999-2000. JAMA. 288(14):1723-1727

34. Satman İ, Yılmaz T, Şengül A, Salman S, Salman F, Uygur S, Baştar İ. Tütüncü Y,

Sargın M, Dinç N,¸ Karsıdag K, Kalaça S, Özcan C, Kıng H. (2002). Population-based

study of diabetes and risk characteristics in Turkey. Results of the Turkish diabetes

epidemiology study (TURDEP). Diabetes Care 25:1551–1556

35. Yumuk VD. (2005). National prevalence of obesity prevalence of obesity in Turkey.

Obesity Reviews. 6:9-10

36. Köksal O. (2001). Beslenmede yağ ve lipitler konusu. ‘Gıda ve beslenme’. Erciyes

Üniversitesi Matbaası, Kayseri, s85-123

37. Schröder H, Marrugat J, Elousa R, Covas M. (2003). Relationship between body mass

index, serum cholesterol, leisure time physical activity and diet in a Mediterranean

Southern- Europe population. British Journal of Nutrition, 90:43-439

38. Lean MEJ. (1996). Obezite: Klinik bir sorun. Science Pres, UK

39. Kocabaş A. (2003).Farklı Sosyo-Ekonomik Düzeyde Yaşayan Yetişkin Bireylerin Diyet

Örüntüleri ve Diyet Kalite Endekslerinin Belirlenmesi Üzerine Bir Çalışma, HÜ Sağlık

Bilimleri Enstitüsü Bilim Uzmanlığı Tezi, Ankara. (Danışman: Prof.Dr. S Yücecan)

40. Stunkard AJ, Wadden TA. (1992). Psychological aspects of severe obesity. Am J Clin

Nutr 55:524-32.

41. Bayraktar F. (2008). Obezite psikolojisi. İçinde: Yetişkinlerde Ağırlık Yönetimi. Eds:

Baysal A., Baş M. 1. baskı. Türkiye Diyetisyenler Derneği Yayını. Ekspress Baskı A.Ş.

42. Rapoport L, Clark M, Wardle J. (2000). Evaluation of a modified cognitive-behavioural

programme for weight management. International Journal of Obesity. 24:1726-1737

43. Kazancıoğlu R, Özbey N, Sezgin U, Özkan S, Orhan Y. (1999). Şişman kadınlarda

tıkınırcasına yeme bozukluğu. İst. Tıp Fak. Mecmuası 62(1).

44. Orsel S, Canpolat BI, Akdemür A, Özbay MH. (2004). Diyet yapan ve yapmayan

ergenlerin kendilik algısı, beden imajı ve beden kitle indeksi açısından karşılaştırılması.

Türk Psikiyatri Dergisi. 15(1):5-15

45. Devlin MJ, Goldfein JA, Petkova E, Jiang H, Raizman PS., Wolk S, Mayer L, Carino J,

Bellace D, Kamenetz C, Dobrow I, Walsh TB. (2005). Cognitive behavioral therapy and

fluoxetine as adjuncts to group behavioral therapy for binge eating disorder. Obesity

Research. 13:1077–1088

46. WHO.Global strategy on diet, physical activity and health. Geneva, World Health

Organization, 2002.

47. Anderson JW, Konz EC, Frederich RC, Wood CL. (2001). Long-term weight-loss

maintenance: a meta-analysis of US studies. Am J Clin Nutr. 74:579–84

Page 133: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

123

48. Duyyf RL.The American Dietetic Association’s Complete Food and Nutrition Guide.

Amerikan Diyetisyenler Derneği’nin Geliştirilmiş Besin ve Beslenme Rehberi.

Çeviren:Yücecan S, Pekcan G, Nursal B, Besler TH. Acar Matbaacılık, İstanbul

49. Wing RR. (1992). Behavioral treatment of severe obesity. Am J Clin Nutr. 55(2):545

50. Baysal A. (1999). Beslenme ve Sağlık. 8. baskı, Hatipoğlu Yayınevi, Ankara, s9-18

51. Yeterli ve Dengeli Beslenme. Saha Personeli için Toplum Beslenmesi Programı. (2002).

T.C. Sağlık Bakanlığı ve Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü.

Ankara, s11-13 Yeterli ve Dengeli Beslenme. Saha Personeli için Toplum Beslenmesi

Programı.

52. Karaağaoğlu N. (1999). Ankara İli Beslenme Alışkanlıkları ve Mutfak Kültürü

Sempozyum Bildirileri ve Kataloğu. VEKAM, Ankara.

53. Ersoy G. (2001). Okul Çağı ve Spor Yapan Çocukların Beslenmesi. 1. baskı, Ata Ofset,

Ankara

54. Bayrak M.E. Obezitenin klinik yönetimi. İçinde: Yetişkinlerde Ağırlık Yönetimi. Eds:

Baysal A., Baş M. 1. baskı. Türkiye Diyetisyenler Derneği Yayını. Ekspress Baskı A.Ş.

55. Lövik MRH, Hulshof KFAM, Brussaard H. (1999). Pattern of foods and nutrient intakes

of dutch adults according to intakes of total fat, saturated fatty acits, dietary fiber and of

fruit and vegetables. British Journal of Nutrition. 81:91-98

56. Henauw SD, Backer GD. (1999). Nutrient and food intakes in selected subgroubs of

Belgian adults. British Journal of Nutrition. 81:37-42

57. Drewnowski A, Ahlstrom HS., Driscoll A, Rolls BJ. (1997). The dietary variety score:

Assessing diet quality in healty young and older adults. Journal of American Dietetic

Association. 97:266-271

58. Akdağ F, Arslan P. (1993). Hızlı Hazır Yemek Sistemi (Fast Food). Türkiye

Diyetisyenler Derneği Yayını: 6. Sinem Ofset, Ankara

59. Miller WC, Koceja DM, Hamilton EJ. (1997).A meta-analysis of the past 25 years of

weight loss research using diet, exercise or diet plus exercise intervention. İnternational

Journal of Obesity. 21:941-947

60. Fogelholm M, Lahti-Koski M. (2002). Community health-promotion interventions with

physical activity: Does this approach prevent obesity? Scandinavian Journal of

Nutrition. 46(4):173-177

61.Wadden TA, Foster GD, Wang J, Pierson RN, Yang MU, Moreland K. (1992). Clinical

correlates of short and long term weight loss. Am J Clin Nutr. 56:271-274

Page 134: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

124

EK 1: Beslenme Davranışını Sorgulayan Anket Formu

Beslenme Davranışını Sorgulayan Anket Formu TARİH:......../......../.......... Adı-soyadı: Doğum tarihi (gün/ay/yıl): Cinsiyeti : Boy (cm) : Kilo (kg) : Meslek: Öğrenim durumu (bitirilen okul) : Sosyal güvence: Günde kaç öğün tüketirsiniz? Öğün atlar mısınız? Günde kaç öğününüzü ev dışında tüketirsiniz? Haftada kaç kere hızlı hazır yemek (fast-food) tüketirsiniz? Günde kaç bardak su içersiniz? Açlık hissetmediğiniz halde bir şeyler atıştırır mısınız? Kilo almanızdaki en büyük etkenin ne olduğunu düşünüyorsunuz? (birden fazla şık işaretleyebilirsiniz)

......../......../......... a) Kadın b) Erkek ..............cm ...............kg a) memur b) işçi c) kendi işyerinde çalışıyor d) emekli e) öğrenci f) ev hanımı g) işsiz h) diğer......... a) ilkokul b) ortaokul c) lise d) yüksekokul e) okur-yazar f) okur-yazar değil a) Emekli sandığı b) SSK c) Bağkur d) Sosyal güvencesi yok e) Özel sağlık sigortası

............................. öğün

a) Evet b) Hayır c) Bazen

............................. öğün

............................. öğün

.............................. bardak

a) Evet b) Hayır c) Bazen a) iş yemekleri b) davetler c) TV karşısında atıştırmak d) can sıkıntısı nedeniyle atıştırmak e) düşük fiziksel aktivite f) diğer..............................

Page 135: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

125

Sıkıntılı/üzgün/mutsuz hissettiğinizde daha fazla yemek yer misiniz? Neşeli/mutlu hissettiğinizde daha fazla yemek yer misiniz? Yemek yerken başka aktivitelerle uğraşır mısınız? (TV seyretmek, kitap okumak , sohbet etmek gibi) Hangisi yemek yeme hızınızı daha iyi ifade eder? Öğün aralarında hangilerini tüketirsiniz ? (birden fazla şık işaretleyebilirsiniz) Aşağıdakilerden hangilerini hergün tüketirsiniz? (birden fazla şık işaretleyebilirsiniz) Haftada en az 3 gün yarım saatten fazla fiziksel aktivite yapar mısınız? (yürüyüş, koşu, yüzme, jimnastik gibi)

a) Evet b) Hayır a) Evet b) Hayır a) Evet ............................................yaparım b) Hayır a) hızlı yerim b) orta hızda yerim c) yavaş yerim a) bisküvi-çikolata-cips b) kuruyemiş c) tatlı d) meyve-kuru meyve e) süt-yoğurt f) hamur işi g) şekerli içecekler-meyve suyu h) peynir-ekmek i) diğer .........................

a) sebze-meyve b) esmer ekmek c) kurubaklagiller d) beyaz ekmek e) hamur işi f) tatlı, reçel, bal g) süt-yoğurt h) hızlı hazır yiyecekler ( hamburger, patates

kızartması, döner, simit gibi) i) şekerli içecekler j) kırmızı et k) beyaz et l) pilav/makarna m) bisküvi – çikolata – cips n) kuruyemiş o) alkollü içecekler p) margarin-tereyağı

a) evet ..........................aktivitesini haftada

............ gün ............... saat yaparım. b) Hayır hiç fiziksel aktivite yapmam

Page 136: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

126

EK 2: Beden İmgesiyle Uğraşı Ölçeği

Beden İmgesiyle Uğraşı Ölçeği Lütfen, aşağıda tanımlanan duyguları ne kadar sıklıkla hissettiğiniz ya da tanımlanan davranışları ne kadar sıklıkla yaptığınıza göre her bir maddeyi yuvarlak içine alınız. 1: Asla 2: Nadiren 3: Bazen 4: Genellikle 5: Her zaman 1. Görünüşümün bazı taraflarından memnun değilim.

1 2 3 4 5 2. Görünüşümü kontrol etmek için ayna karşısında epeyce zaman harcarım.

1 2 3 4 5 3. Başkalarının görünüşüm hakkında olumsuz şeyler söylediklerini düşünüyorum.

1 2 3 4 5 4. Görünüşümden memnun olmadığım zamanlarda insan içine çıkmakta isteksizlik duyarım.

1 2 3 4 5 5. Görünüşümün bazı bakımlardan son derece itici olduğunu hissediyorum.

1 2 3 4 5 6. Daha iyi görünmek için kozmetik ürünleri (krem, jöle, makyaj malzemesi gibi) satın alırım.

1 2 3 4 5 7. Görünüşüm hakkında başkalarının onayını, beğenisini almak isterim. (görünüşümle ilgili başkalarının onayını almak isterim.)

1 2 3 4 5 8. Görünüşümle ilgili değiştirmek istediğim bazı yönlerim olduğunu düşünüyorum.

1 2 3 4 5 9. Bedenimin bazı yerlerinden utanıyorum.

1 2 3 4 5 10. Görünüşümü mankenlerin veya başkalarının görünüşüyle karşılaştırırım.

1 2 3 4 5 11. Görünüşümdeki belirli kusurları saklamaya çalışırım.

1 2 3 4 5 12. Görünüşümdeki kusurları incelerim.

1 2 3 4 5 13. Görünüşümdeki belli kusurları kapatacak kıyafetler satın aldığım oldu.

1 2 3 4 5 14. Diğerlerinin fiziksel olarak benden daha çekici olduğunu düşünüyorum.

1 2 3 4 5 15. Görünüşümdeki kusurlar için bir tıp uzmanına danışmayı düşündüğüm/danıştığım oldu.

1 2 3 4 5 16. Görünüşüm yüzünden sosyal aktivitelere katılamadığım oldu.

1 2 3 4 5 17. Görünüşüm yüzünden evden çıkmaya utandığım oldu.

1 2 3 4 5 18. Görünüşümdeki kusurları başkalarının farkedeceğinden korkarım.

1 2 3 4 5 19. Aynaya bakmaktan kaçındığım oldu.

1 2 3 4 5

Page 137: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

127

EK 3: Kendi kendini gözlemleme çizelgesi

Kendi kendini gözlemleme çizelgesi Tarih:...../......../.........

Yemekten önceki duygu durumu

Tüketilen yiyecek ve içecek

Yemeğin nerede ve kimlerle yenildiği

Yiyeceğin ve içeceğin miktarı

Yemek saati ve süresi

Yemekten sonraki duygu durumu

Gün içinde yapılan fiziksel aktivite adı

Fiziksel aktivitenin süresi

Üzüntülü Sevinçli Mutlu Canı sıkkın

Beyaz ekmek Yağlı beyaz peynir Derisiz tavuk eti Kremalı bisküvi Meyve suyu

Evde TV karşısında, yalnız VEYA Restoranda arkadaşlar ile...

3 ince dilim 2 kibrit kutusu 5 köfte büyüklüğünde 8 adet 1 küçük su bard

19,30 15 dakika

Pişman Mutlu Canı sıkkın Üzüntülü

Yürüyüş Bisiklete binmek

20 dakika 15 dakika

• Araştırmalar, tükettikleri besinleri ve yaptıkları egzersizleri kaydeden

kişilerin çoğunlukla kilo kontrolü programında daha başarılı olduğunu

göstermiştir.

• Kayıt tutmak için günlük herhangi bir defter veya diz üstü bilgisayar

kullanılabilir.

• Kayıt için hergün tükettiğiniz yiyecekleri ve içecekleri miktarlarıyla yazın.

• Yeme isteğinizin önüne geçmek için her seferinde ruh durumunuzu ve açlık

düzeyinizi kaydedin.

• Yediğiniz yeri ve zamanı da yazın.

• Fiziksel aktiviteye ayırdığınız süreyi ve aktivite türünün listesini yapın.

• Besin tüketimi ve aktivite listesi bir veya iki haftada bir gözden geçirilerek

hatalı davranışlar bulunup değiştirme yoluna gidilebilir.

Page 138: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

128

EK 4: Şişmanlık ve Beslenme

ŞİŞMANLIK VE BESLENME Vücutta yağ deposunun artması sonucu ortaya çıkan şişmanlık; kötü beslenme alışkanlıkları, genetik etmenler, yetersiz fiziksel aktivite nedeniyle oluşmaktadır. Fast food tipi beslenme , öğün atlama, aşırı karbonhidrat ve yağ tüketme , hızlı yemek yeme, iyi çiğnememe, gibi yeme alışkanlıkları şişmanlığın temelini oluşturmaktadır. Yaşam boyu sağlıklı vücut ağırlığının korunması, oluşabilecek birçok hastalık riskini azaltarak sağlığınızın korunmasına yardımcı olur . Sağlıklı vücut ağırlığı sizin düşündüğünüz en düşük ağırlık değil, sizin yaşınıza ve boyunuza uygun olan sınırlar içindeki ağırlığınızdır. Bu sınırın altında veya üstünde olmak sağlık sorunları riskini arttırır. İyilik hali, formunuzu ve sağlığınızı geliştiren yeme şekli; çeşitlilik, denge ve aşırıya kaçmamadır. Zayıflama diyeti sonucu istenen kiloya ulaşıldığında eski yeme alışkanlıklarına dönülürse yapılan diyet bir işe yaramaz. Bu nedenle kilo verme sırasında davranış değişikliği tedavisi uygulanmalıdır. Davranış değişikliğinin asıl amacı beslenme alışkanlıklarının kalıcı bir şekilde düzeltilmesidir. Unutmayın sihirli besin ya da diyet yoktur. Kilo vermeniz ve kilonuzu korumanız ancak yaşam şeklinizi değiştirirseniz mümkün olur. Tek besine yönelik diyetler, aç kalma, sıvı diyetler veya gazete-dergilerde yayınlanan mucize diyetler kısa süreli ve çeşitlilikten uzaktır. Hayatınızın sonuna kadar uygulayamayacağınız yöntemler ancak kısa süreli çözümler sunabilir. Çünkü bu yöntemler yeni yeme alışkanlıkları kazandırmayı amaçlamazlar.

Page 139: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

129

HEDEF BELİRLEME Diyetinizde yapacağınız küçük değişiklikler sağlığınızda önemli farklılıklar yaratabilir. Beslenmenizde aşamalı değişiklikler yapın. Doğru beslenme alışkanlıklarını bir gecede kazanamayacağınızı unutmayın. Hedefinizi belirlerken gerçekçi olun. Yeme alışkanlıklarınızda ve fiziksel aktivite düzeyinizde aniden çok kısıtlı ve kesin değişiklikler yapmaktan kaçının. Büyük değişiklikler yerine küçük değişiklikleri birleştirerek sonuca ulaşmayı seçin. Sabırlı olmalı, değişiklikleri yavaş yavaş yapmalısınız. Unutmayın beslenmenizde yapacağınız değişiklikler yaşam boyu sürmelidir. Bu nedenle hedefinize ulaşmada küçük adımlar çok önemlidir. Kilo takibi haftada birden daha sık olmamalı, mutlaka aynı tartıda, aynı kıyafetlerle yapılmalıdır. Kilonuzdaki günlük değişiklikler motivasyonunuzu bozabilir. Zamansızlık, isteksizlik, geç uyanmak, yalnız yemekten hoşlanmamak, aç hissetmemek veya diyet yapıyor olmak gibi birçok nedenden dolayı öğün atlanmaktadır. Öğün atlama, çoğunlukla kişinin doğal bir alışkanlığı haline gelebilir. Öğün atlama, ihtiyaç duyulan besin gruplarından ve besin ögelerinden bir yetersizliğe, bir sonraki öğünde ise daha fazla besin tüketmeye neden olmaktadır. Bu nedenle, iyi bir beslenme alışkanlığı içinde öğün atlama seçeneği yer almamaktadır. Başarılı olmak için, kişinin kendisinin kilo vermeyi ve hedeflerine sadık kalmayı istemesi gerekir. Bu konuda aile üyeleri ve arkadaşlar söz sahibi olmamalı, hedefe ulaşmada destek kaynağı olmalıdır. Aile bireylerini ve arkadaşlarınızı uyararak yanınızda uygun olmayan yiyecekleri yememelerini sağlayabilirsiniz. Şişmanlık sadece fiziksel bir sorun olmanın ötesinde, çeşitli hastalıklara zemin hazırlayan, kişinin kendine güvenini zedeleyen bir sorundur. Fazla kilolu olmak bazı sosyal problemlere neden olabilir, fakat çoğunlukla tek neden değildir. Tüm problemlerinizi kilo vererek çözebilme inancı pek gerçekçi bir yaklaşım değildir. Vücut şekli ve öz güven yakından ilişkili olduğu için, sağlıklı alışkanlıklarınızı korumada motivasyon sağlayabilecek bir vücuda sahip olmak kendinizi iyi hissetmede önemlidir.

Page 140: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

130

ÇEŞİTLİLİK-DENGE-AŞIRIYA KAÇMAMA Sağlıklı beslenme için çeşitli besinlerin tüketilmesi gerekir. Vücudun gereksinimi olan tüm besin ögelerini içeren tek bir besin ya da besin grubu yoktur. Besin çeşitliliği vücudun gereksinimi olan besin ögelerini sağlar. Bunun yanısıra farklı yiyeceklerin oluşturduğu tat, doku ve renk çeşitliliği sonucu ana ve ara öğünlerden daha fazla zevk almayı sağlar. Yiyecekleri fazla değil, yeterli tüketin. Porsiyon ölçülerinizi ayarlarsanız sevdiğiniz tüm besinleri keyif alarak tüketebilirsiniz. Çeşitliliği, dengeyi ve aşırıya kaçmamayı sağlayarak tüm besinleri diyetinize ekleyebilirsiniz. Yağ içeriği yüksek bir besin tükettikten sonra dengelemek için günün kalan kısmında düşük yağlı yiyecekler tüketin. Kilo kontrolü için fazladan aldığınız enerjiyi fiziksel aktivitenizi arttırarak dengeleyebilirsiniz. ALTERNATİF DAVRANIŞ GELİŞTİRME Yemeklerinizi ve atıştırmalarınızı önceden belirleyin. Gelişigüzel yemek tüketimi çoğunlukla yüksek kalori alımına neden olur. Şekerli yiyecekler, hamur işleri veya cips gibi atıştırmalar yerine sebze veya meyve atıştırmayı deneyin. Atıştırmak yerine fiziksel aktivite yapmak, olumsuz duygularınızı çözümlemede daha kalıcı sonuçlar vermektedir. Atıştırma isteği duyduğunuzda (özellikle aç olmadığınızda) başka işlerle ilgilenin. Bir arkadaşınızla sohbet etmek, yürüyüşe çıkmak veya kitap okumak gibi... Aç olmadığınız halde yeme isteğiniz artıyorsa yemek yemeye başlamadan önce sizi yemeye yönelten duyguları ve olayları düşünün. Fiziksel açlıkla duyguların neden olduğu açlık arasındaki farkı öğrenmeye çalışın. Sıkıldığınız, üzüldüğünüz veya mutsuz hissettiğinizde yeme ihtiyacı duyuyorsanız bu duygularla başetmek için başka seçenekler bulun. Yapmaktan hoşlandığınız aktivitelerin bir listesini yapın ( yürüyüşe ya da alış-verişe çıkmak, çocuklarınızla oynamak, film seyretmek veya bir arkadaşınızla görüşmek gibi...) Bu listeyi

Page 141: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

131

buzdolabının kapağına yapıştırın. Sıkıldığınızda ya da üzgün olduğunuzda yemek yerine bu listeden bir aktivite seçin. Kızgınlığınızı gidermek, rahatlamak, yalnızlığınızı unutmak veya depresyondan kurtulmak amacıyla oluşan yeme isteğinden kaçının. Şekerlemeler, cipsler, hamur işleri gibi yüksek kalorili besinleri evinizde bulundurmayın. Bunların yerine meyve, çiğ sebze ve diğer düşük kalorili besinleri görebileceğiniz yerlerde bulundurun. Canınız tatlı yemek istediğinde taze ya da kuru meyve tercih edin. Yiyeceklerinizi hazırlarken az yağlı pişirme yöntemlerini kullanın. Haşlama, ızgara, fırında veya buharda pişirme gibi... Misafir ağırlayacaksanız, yiyecekleri düşük kalorili ve az yağlı olanlardan seçin. Dışarda yemek yediğinizde az yağlı yiyecekleri tercih edin. Kızartılmış yiyeceklerden uzak durun. Sosları yemeğinizden ayrı olarak isteyin. Yemekli davetlere çok aç gitmeyin. Evden çıkmadan önce küçük bir öğün tüketin. Çok aç olmazsanız düşük kalorili yiyecek ve içeceklerle oyalanabilir, arkadaşlarınızla daha çok sohbet edebilirsiniz. Alışverişe aç karnına çıkmayın. Önceden ihtiyaçlarınızı belirleyen bir iste yapın ve bu listeye sadık kalın. Yanınızda az para taşıyın ve kredi kartı kullanmayın. Marketlerde, yememeniz gereken yiyeceklerin bulunduğu reyonlara uğramayın. Satın alırken aynı gruptaki yiyeceklerin enerjisi düşük olanını seçin ( kaymaklı yoğurt yerine yarım yağlı yoğurt gibi...) Televizyonda yiyeceklerle ilgili olan program ve reklamları seyretmemeye çalışın.

Page 142: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

132

KENDİ KENDİNİ İZLEME Yeme şeklinizi denetleyin. Anlamadığınız bir konuyu değiştiremezseniz. Neyi, ne zaman, niçin yediğinizi ve içtiğinizi ve fiziksel aktivite yapma engellerini kaydedin. Yemeklerinizi yavaş yemeyi öğrenin. Her lokmadan sonra çatalınızı masaya bırakarak yavaşlayabilir, her lokmadan sonra bir yudum su içebilirsiniz. Yemek sürenizi uzatmak daha az yiyecekle doymanızı sağlar. Tokluk hissi yemeğe başladıktan sonra en erken onuncu dakikada başlar. Doygunluk hissine ulaştıktan sonra tabağınızdaki her şeyi bitirmek zorunda değilsiniz. Yemek için küçük, salata için büyük tabak kullanın. Yemeğin yağlı kısmını tabakta bırakın. Yemeğinizi mutlaka oturarak yiyin. Yemek yerken başka işlerle uğraşmayın (televizyon seyretmek veya kitap okumak gibi...). Yemek öncesinde, yemek esnasında ve yemek sonrasında birer bardak su için. Yemeğiniz bittikten hemen sonra masadan kalkın ve yemeyi bırakın. Masadakileri kaldırırken veya temizlerken atıştırmayın. Kalan yemeğinizi uygun şekilde paketleyerek başka zaman yemek üzere dondurabilirsiniz. Gün içinde diyetinize uymayan bir yiyecek yerseniz, günün kalan kısmında az yağlı salata veya sebze yemeği yiyerek beslenmenizi düzenleyebilirsiniz Kendinizi ödüllendirin. Ama ödülünüz yemek olmasın. Yeni bir kitap, giysi veya sinema biletini deneyin. Başarınızı yeme isteğine dönüştürmeyin.

Page 143: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

133

FİZİKSEL AKTİVİTE Görünüşünüzdeki büyük farklılıklar düzenli fiziksel aktivite ile sağlanabilir. Aktivite azlığı sağlığınız için tehlikeli olabilir. İleri yaşlarda başlayan kalp hastalıkları, felç, şeker hastalığı, yüksek tansiyon gibi bazı sağlık sorunları düşük fiziksel aktivite ve şişmanlık ile bağlantılıdır. Zevk alacağınız ve bütçenize uygun çeşitli aktiviteler bulun. Yürüyüş yapmak, bisiklete binmek, yüzmek, dans etmek, ip atlamak gibi. Aktivitenize yavaş başlayın. Vücudunuz alıştıkça kademeli olarak arttırın. Düzenli, orta düzeyde fiziksel aktivite alışkanlığı başarılı kilo vermede ve bunu korumada önemli bir noktadır. Kilo kontrolü için egzersizin etkili olabilmesinde çok ağır aktivitelere gerek yoktur. Fiziksel aktif olmayı günlük yaşamın bir parçası haline getirin. Seçtiğiniz aktiviteye ek olarak gün içinde asansör yerine merdiven kullanmayı, otobüsten bir durak önce inmeyi, en yakın market yerine daha uzak olandan alış-veriş yapmayı, çocuklarınızla aktif oyunlar oynamayı seçebilirsiniz.

Page 144: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve

134

ÖZGEÇMİŞ

Kişisel Bilgiler

Adı Hande Soyadı Öngün Yılmaz Doğum Yeri Ankara Doğum Tarihi 19/08/1981 Uyruğu T.C. TC Kimlik No 36608023974 E-mail [email protected] Tel 05327687601

Eğitim Düzeyi

Mezun Olduğu Kurumun Adı Mezuniyet Yılı Doktora/Uzmanlık Yüksek Lisans

Lisans Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Yüksekokulu Beslenme ve Diyetetik Bölümü 2004

Lise Alparslan Lisesi 1999

İş Deneyimi (Sondan geçmişe doğru sıralayın)

Görevi Kurum Süre (Yıl - Yıl)

1. Diyetisyen Fatih Sultan Mehmet Eğitim ve Araştırma Hastanesi 2007-

2. Diyetisyen Anadolu Sağlık Merkezi 2005-2007 3. -

Yabancı Dilleri Okuduğunu Anlama* Konuşma* Yazma* İngilizce Çok iyi İyi İyi * Çok iyi, iyi, orta, zayıf olarak değerlendirin

Yabancı Dil Sınav Notu #

KPDS ÜDS IELTS TOEFL IBT TOEFL PBT TOEFL CBT FCE CAE CPE

# Başarılmış birden fazla sınav varsa, tüm sonuçlar yazılmalıdır

# KPDS: Kamu Personeli Yabancı Dil Sınavı; ÜDS: Üniversitelerarası Kurul Yabancı Dil Sınavı; IELTS:

International English Language Testing System; TOEFL IBT: Test of English as a Foreign Language-Internet-

Based Test TOEFL PBT: Test of English as a Foreign Language-Paper-Based Test; TOEFL CBT: Test of English

as a Foreign Language-Computer-Based Test; FCE: First Certificate in English; CAE: Certificate in Advanced

English; CPE: Certificate of Proficiency in English

Sayısal Eşit Ağırlık Sözel LES Puanı 47,8 45,0 42,2 (Diğer) Puanı Bilgisayar Bilgisi Program Kullanma becerisi MS Office Çok iyi SPSS İyi *Çok iyi, iyi, orta, zayıf olarak değerlendirin

Uluslararası ve Ulusal Yayınları/Bildirileri/Sertifikaları/Ödülleri/Diğer

Page 145: OBEZ B REYLERE VER LEN BESLENME E T M N MGES YLE U RA KİSİ · bozulmasına ve beden ağırlığının değişimine neden olur (3). Günümüzde şehirleşme, ekonomik gelişme ve