Upload
others
View
6
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
1
TÜRKĠYE CUMHURĠYETĠ
ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ
TIP FAKÜLTESĠ
ÇOCUKLARDA VENTĠLATÖR ĠLĠġKĠLĠ PNÖMONĠ
SIKLIĞI, ETKENLERĠ, RĠSK FAKTÖRLERĠ,
MORBĠDĠTE VE MORTALĠTE ÜZERĠNE ETKĠLERĠ
Dr. Simge KAYA
ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI ANA BĠLĠM DALI
TIPTA UZMANLIK TEZĠ
ANKARA
2011
2
TÜRKĠYE CUMHURĠYETĠ
ANKARA ÜNĠVERSĠTESĠ
TIP FAKÜLTESĠ
ÇOCUKLARDA VENTĠLATÖR ĠLĠġKĠLĠ PNÖMONĠ
SIKLIĞI, ETKENLERĠ, RĠSK FAKTÖRLERĠ,
MORBĠDĠTE VE MORTALĠTE ÜZERĠNE ETKĠLERĠ
Dr. Simge KAYA
ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI ANABĠLĠM DALI
TIPTA UZMANLIK TEZĠ
DANIġMAN
Doç. Dr. Tanıl KENDĠRLĠ
ANKARA
2011
i
KABUL VE ONAY
ii
TEġEKKÜR
Tüm mutlu günlerimizde ve en önemlisi sıkıntılarımızda bizleri yalnız
bırakmayan, her durumda anne şefkatiyle yaklaşan Prof. Dr. Semra Atalay’a,
Uzmanlık eğitimi boyunca bilgi ve tecrübelerini esirgemeyen tüm
hocalarıma,
Tüm asistanlık eğitimi ve tez çalışması süresince tüm olumsuzluklara
rağmen bana sonsuz anlayış gösteren, her aşamada destek veren ve ilk tez
asistanı olmaktan mutluluk duyduğum hocam Doç. Dr. Tanıl Kendirli’ye,
Hastaların izlemleri ve tedavileri sırasında bilgi ve tecrübelerini
esirgemeyen enfeksiyon hastalıkları danışmanımız Prof. Dr. Erdal İnce’ye ve
ekibi Prof. Dr. Ergin Çiftçi, Uzm Dr Halil Özdemir ve Uzm Dr Adem Karbuz’a,
Merkez Mikrobiyoloji Laboratuvarı sorumlusu Prof. Dr. Derya Aysev’e,
İstatistik değerlendirmelerinde tüm sabrı için Uzm Dr. Can Ateş’e,
Profesyonellikleri ve güleryüzlülükleri için başta Nevin Taşyapar ve
Melek Güneş olmak üzere tüm YBÜ hemşirelerine,
Hep yanımda olan ve önümüzdeki beraber yıllarımız için çok şanslı
olduğum gerçek dostlarım Dr. Gülsüm Kadıoğlu Şimşek, Dr. Çağlar Ödek,
Dr. Esra Pekpak ve Dr. Pelin Tanrıverdi’ye,
Manevi destekleri için anneme, babama ve kardeşime sonsuz
teşekkürler.
iii
ĠÇĠNDEKĠLER
KABUL VE ONAY .......................................................................................... i
TEŞEKKÜR................................................................................................... ii
İÇİNDEKİLER .............................................................................................. iii
KISALTMALAR DİZİNİ .................................................................................. v
TABLOLAR DİZİNİ ....................................................................................... vi
ŞEKİLLER DİZİNİ ...................................................................................... viii
1. GİRİŞ VE AMAÇ ..................................................................................1
2. GENEL BİLGİLER ................................................................................2
2.1. Tanım .........................................................................................2
2.2. Sıklık ve Mortalite .......................................................................3
2.3. Etiyoloji .......................................................................................3
2.4. Patogenez ..................................................................................4
2.5. Risk faktörleri ..............................................................................7
2.6. Tanı ............................................................................................9
2.7. Laboratuvar bulguları ................................................................ 12
2.7.1. Tam kan sayımı ............................................................ 12
2.7.2. Akut faz reaktanları ....................................................... 12
2.7.3. Akciğer grafisi ............................................................... 15
2.7.4. Kan gazları ................................................................... 16
2.7.5. Solunum yolu sekresyonlarından örnekleme ................ 16
2.8. Ventilatör ilişkili pnömoni şüphesinde klinik örnekleme
yöntemleri ................................................................................. 16
iv
2.8.1. Trakeal aspirat .............................................................. 17
2.8.2. Korunmuş fırça örneklemesi ......................................... 17
2.8.3. Bronkoalveolar lavaj ..................................................... 18
2.8.4. Kantitatif kültür .............................................................. 19
2.8.5. Bronkoskopik bronkoalveolar lavaj ............................... 19
2.8.6. Plevra kültürü ............................................................... 20
2.8.7. Kan kültürü ................................................................... 20
2.9. Tedavi ....................................................................................... 20
2.9.1. Spesifik tedavi .............................................................. 22
2.9.2. Tedavi süresi ................................................................ 22
2.10. Korunma ................................................................................... 23
3. MATERYAL ve METOD ..................................................................... 29
4. BULGULAR ........................................................................................ 33
5. TARTIŞMA ......................................................................................... 45
6. SONUÇLAR ....................................................................................... 52
7. ÖZET ................................................................................................. 55
8. SUMMARY ......................................................................................... 57
9. KAYNAKLAR ...................................................................................... 59
10. EKLER .............................................................................................. 70
v
KISALTMALAR DĠZĠNĠ
Akc : Akciğer
ARDS : Akut respiratuvar distres sendromu
BAL : Bronkoalveolar lavaj
CDC : Centers for Disease Control and Prevention
CFU : Colony forming unit
CPIS : Clinical criteria fort he diagnosis of pneumonia
CRP : C-reaktif protein
EIA : Enzyme Immunoassay
ECMO : Ekstrakorpereal membran oksijenizasyon
EKG : Elektrokardiyografi
EKO : Ekokardiyografi
ESBL : Genişletilmiş spektrumlu Beta Laktamaz
ETA : Endotrakeal aspirasyon
ETT : Endotrakeal entübasyon
FAMA : Fluorescent antibody to membrane antigen
HFO : Yüksek frekanslı titreşimli ventilasyon
IFA : İndirek immünfloresan
Mikro-IF test : Micro-İmmünfloresan Test
MRSA : Metisilin rezistan stapylococcus aureus
MV : Mekanik ventilasyon
PCR : Polymerase chain reaction
PCT : Prokalsitonin
PMNL : Polimorfonükleer lökosit
PSB : Korumalı fırça örnekleme
PRISM : Pediatric Risk of Mortality
SVK : Santral venöz katater
VIP : Ventilatör ilişkili pnömoni
VRE : Vankomisin rezistan enterococcus
YBÜ : Yoğun Bakım Ünitesi
vi
TABLOLAR DĠZĠNĠ
Tablo 1: Ventilatör ilişkili pnömoni etkenleri ..............................................5
Tablo 2: Asya ülkelerinde ventilatör ilişkili pnömoninin sıklığı
(yüzde olarak) .............................................................................5
Tablo 3: Hastanede gelişen pnömoniler için risk faktörleri ...................... 10
Tablo 4: Hastane kökenli ve ventilatör ilişkili pnömonilerde klinik
tanı kriterleri .............................................................................. 13
Tablo 5: Hastane kökenli ve ventilatör ilişkili pnömonilerde klinik ve
laboratuvar tanı kriterleri ........................................................... 14
Tablo 6: Ventilatörle ilişkili pnömonide puanlama sistemi (CPIS:
Clinical criteria fort he diagnosis of pneumonia)….. ................. 15
Tablo 7: Ventilatör ilişkili pnömoni için alınan örneklerde kantitatif
kültür eşik değerleri .................................................................. 22
Tablo 8: Ventilatör ilişkili pnömoni tedavisinde kullanılan ilaçlar ve
dozları ....................................................................................... 24
Tablo 9: Hastaların yaş ve cinsiyet özellikleri ......................................... 34
Tablo 10: Çalışmaya dahil edilen hasta grupları ....................................... 35
Tablo 11: Ventilatör ilişkili pnömoni gelişen hastalar ve gelişme
günleri ....................................................................................... 35
Tablo 12: Mekanik ventilatöre bağlanan hastaların akciğer grafi
bulguları .................................................................................... 36
Tablo 13: Trakeal aspirat örneklerinin mikroskobik özellikleri ................... 36
Tablo 14: Ventilatör ilişkili pnömoni gelişen hastaların trakeal
aspirat örneklerinin mikroskobik özellikleri ................................ 37
Tablo 15: Trakeal aspirat kültür sonuçları ................................................. 37
vii
Tablo 16: Mekanik ventilatöre bağlanan hastaların ve ventilatör
ilişkili pnömoni gelişen/gelişmeyen hastaların yaş
özellikleri ................................................................................... 39
Tablo 17: Ventilatör ilişkili pnömoni gelişen ve gelişmeyen
hastalarda son 1 hafta içinde ETT değişim sayısı .................... 40
Tablo 18: Ventilatör ilişkili pnömoni gelişen ve gelişmeyen
hastalarda risk faktörlerinin karşılaştırılması ............................. 44
viii
ġEKĠLLER DĠZĠNĠ
Şekil 1: Ventilatör ilişkili pnömoninin entübasyon öncesi, sırasında
ve sonrasında önlenmesine yönelik yaklaşımlar ......................... 28
Şekil 2: Ventilatörle ilişkili pnömoni etkenleri ............................................ 38
Şekil 3: Ventilatörle ilişkili pnömonisi olan hastaların trakeal
aspiratlarında üreyen mikroorganizmaların antibyogramları
(yüzde olarak) ............................................................................. 38
Şekil 4: Antibiyotik değişim günleri ............................................................ 42
1
1. GĠRĠġ ve AMAÇ
Solunum yetmezliği çocuk yoğun bakım ünitesine yatışın en sık nedenidir.
Mekanik ventilasyon solunum yetmezliğinde hayat kurtarıcı tedavi yöntemidir.
Yoğun bakıma yatan hastaların %30-50’si mekanik ventilatöre
bağlanmaktadır. Mekanik ventilasyon hayat kurtarıcı bir tedavi yöntemi
olmasına rağmen mekanik ventilatör ilişkili pnömoni, subglottik stenoz,
pnömotoraks, hastanın konforunu bozması, morbidite ve mortalite gibi ciddi
komplikasyonlara sahiptir. Bu nedenlerle hasta mümkün olan en kısa sürede
ekstübe edilmelidir. (1-4).
Ventilatör ilişkili pnömoni (VIP), mekanik ventilasyon uygulanan
hastalarda, mekanik ventilasyona başlandıktan sonra 48 saat ve sonrasında
gelişen pnömonidir. VIP, mekanik ventilasyon uygulanan hastaların ciddi
morbidite ve mortalite nedeni olan komplikasyonudur (5-7).
Ventilatör ilişkili pnömoni, yoğun bakım ünitelerinde kan yayım
enfeksiyonlarından sonra ikinci sıklıkta görülmektedir. Sıklığı %6-52 arasında
değişmektedir. Hastanede kalış süresini uzatması, artmış maliyete neden
olması ve yüksek morbidite ve mortalite oranları nedeni ile hastane
enfeksiyonları arasında önemli bir yer tutmaktadır (8-10).
Bu çalışma, kliniğimiz yoğun bakım ünitesinde mekanik ventilatöre
bağlanan hastalarda VIP sıklığını, etkenleri, risk faktörlerini, uygulanan
tedavileri, ventilatörde ve yoğun bakımda kalış sürelerini, morbidite ve
mortalite üzerine etkisini belirlemek amacıyla yapılmıştır.
2
2. GENEL BĠLGĠLER
Hastane enfeksiyonları ölüm ve morbiditenin önemli nedeni olmayı
sürdürmektedir. Yoğun Bakım Ünitesinde (YBÜ) takip edilen hastalar akciğer
problemleri sonucunda nozokomiyal pnömoniler için yüksek riske sahiptirler.
Nozokomiyal pnömoniler, hastanede gelişen enfeksiyonlar arasında sıklık
açısından %6-15 arasında değişmektedir (1). Hastane infeksiyonlarına bağlı
ölümlerin % 60’ından sorumludur (2,3). Hastanede gelişen pnömonilerden
en çok etkilenen yaş grubu 2 ile 12 ay arasındaki çocuklardır (4). Toplum
kökenli pnömonilerde mortalite oranlarında son 50 yıl içerisinde %97’lik bir
azalma sağlanmış olmasına karşın, nozokomiyal pnömonilerde mortalite hala
%33-50 arasındadır (1).
2.1.TANIM
Mekanik ventilasyon uygulanan hastalarda, mekanik ventilasyona
başlandıktan sonra 48 saat ve sonrasında gelişen pnömoniler ventilatör ilişkili
pnömoni (VIP) olarak kabul edilir (5). Ventilatör ilişkili pnömoni mortalitesi
yüksek bir durum olması, hastanın hastanede kalma süresini uzatması ve
ciddi ekonomik yük oluşturması nedeniyle önemlidir. VIP’e bağlı mortalite
infekte eden mikroorganizma, eşlik eden hastalıklar, konağın yanıtı,
başlangıç zamanı gibi birçok faktörden etkilenmektedir (6).
Ventilatör ilişkili pnömoni; endotrakeal entübasyondan sonra ortaya
çıktığı güne bağlı olarak iki gruba ayrılır. Mekanik ventilasyon
uygulamasından 96 saat içerisinde gelişen pnömoniler erken başlangıçlı,
sonraki günlerde gelişen pnömoniler ise geç başlangıçlı VIP olarak
tanımlanmıştır (7).
3
2.2. SIKLIK ve MORTALĠTE
Ventilatör ilişkili pnömoni çocuk yoğun bakım ünitelerinde kan yayım
enfeksiyonlarından sonra ikinci sırada görülen hastane infeksiyonlarıdır.
Sıklığı hastanın yattığı yoğun bakım birimlerinin bakım koşulları, yatak sayısı,
ventilatör destek tedavisinin süresine ve altta yatan hastalığa bağlı olarak
değişiklik gösterir. Ventilatör tedavisi alan hastalarda % 6-52 arasında
değişen sıklık bildirilmektedir (8,9,10). Ventilatör ilişkili pnömoni sıklığını
belirleyen en önemli faktör destek tedavisinin süresidir. Destek tedavisinin
süresi uzadıkça sıklık artar (11). Bir yoğun bakım ünitesindeki sıklık 1.000
ventilatör günü içinde ventilatör ilişkili pnömoni atak sayısı olarak tanımlanır.
(Örneğin 6/1000 ventilatör günü, o yoğun bakım ünitesinde 1.000 günlük
mekanik ventilasyon süresinde 6 kez ventilatör ilişkili pnömoni olduğunu
gösterir). Son yıllarda yapılmış olan çalışmalarda, ventilatör ilişkili pnömoni
sayısı 3,5 ile 46: 1000 gün olarak bulunmuştur (12-15). Ventilatör ilişkili
pnömoniye bağlı mortalite ise %15-45 arasında değişmektedir (16).
2.3. ETĠYOLOJĠ
Ventilatör ilişkili pnömoni etkenleri hastanın yattığı hastaneye, yoğun bakım
ünitesine, hasta popülasyonuna, kullanılan tanı metoduna, hastanede yatış
süresinin uzunluğuna, ventilatör ilişkili pnömoninin erken veya geç başlangıçlı
olmasına göre değişkenlik gösterir. Bununla beraber VIP’te en sık görülen
mikroorganizmalar gram negatif enterik basillerdir. Yoğun bakım ünitelerinde
izole edilen en sık gram negatif ajan %55-85 gibi yüksek bir oranla
Pseudomanas aeroginosa ve Acinetobacter spp. türleridir (17-30). Bu
mikroorganizmalarda ventilatör ilişkili pnömoniye bağlı mortalite yüksektir
(16). En sık izole edilen gram pozitif ajan %20-40 oranla Staphylococcus
aureus’tur. Vakaların %40-60’ı polimikrobiyaldir (17,18-21).
4
Erken başlangıçlı VIP’te daha çok solunum yollarında kolonize olan
mikroorganizmalar infeksiyondan sorumludur. En sık izole edilen
mikroorganizmalar Haemophilus influenzae, Streptococcus pneumoniae,
metisiline duyarlı Staphylococcus aureus ve Moraxella catarrhalis’dir (22,23-
28).
Geç başlangıçlı ventilatör ilişkili pnömonide sıklıkla Pseudomonas
aeruginosa, Staphylococcus aureus, Klebsiella pneumoniae etken
mikroorganizmalardır (22,23). Mantar enfeksiyonları bakterilerden sonra
ikinci sıklıkta yer alır (24,25).
Legionella spp., anaeroblar, virüsler nadir etkenler olarak karşımıza
çıkar. Anaerob bakteriler aspirasyon pnömonilerinde, nekrotizan
pnömonilerde, akciğer absesinde daha sık izole edilirler. Virusler özellikle
immün sistemi bozulmuş hastalarda, hematolojik malignitelerde ve
immunsupresif tedavi alanlarda tespit edilir (26). Ventilatör ilişkili pnömoni
etkenleri Tablo 1 ve Tablo 2’de gösterilmiştir.
2.4. PATOGENEZ
Ventilatör ilişkili pnömoni gelişiminde birden fazla mekanizma söz konusudur.
Hastanın mikroflorasında oluşan değişim, aspirasyon, ekzojen olarak
kazanılan mikroorganizma ve akciğer defans mekanizmalarındaki bozulma
sonucu gerçekleşen kolonizasyonu takiben ventilatör ilişkili pnömoni ortaya
çıkar.
Solunum yolu infeksiyonu için aşağıda sayılan üç durumdan en az biri
mevcut olmalıdır.
1) Savunma mekanizmalarının bozulmuş olması
5
Tablo 1. Ventilatör ilişkili pnömoni etkenleri (*)
Mikroorganizma %
Pseudomonas aeruginosa 24.4
Staphylococcus aureus 20.4
Enterobacteriaceae 14.1
Haemophilus spp 9.8
Streptococcus spp 8
Acinetobacter spp 7.9
Streptococcus pneumoniae 4.1
Neisseria spp 2.6
Stenotrophomonas maltophilia 1.7
Koagülaz negatif stafilokoklar 1.4
Anaeroblar 0.9
Mantarlar 0.9
Diğer bakteriler (**) 3.8
*Spencer RC. Predominant pathogens found in the European Prevalence of
Infection in Intensive Care Study. Eur J Clin Microbiol l996;15:281-285 (27).
**Corynebacterium spp., Moraxella spp., Enterococcus spp.
Tablo 2. Asya ülkelerinde ventilatör ilişkili pnömoni etkenlerinin sıklığı (yüzde
olarak) (*)
Patojen Hindistan Pakistan Çin Kore Malezya Taivan Tayland Filipinler
Pseudomonas spp 20 15-18 18 23 17.6 21 17.8 42.1
A. baumannii 38 58.5 16 9 23 20 28.2 13.1
MRSA 5 18 16 23 11.8 18 7.6
K. pneumoniae 23 14 11 5.8 9 7.7 26.3
E. coli 6.1 3.6 2.8
Enterobacteriaceace 8.2 8 3.2
S. maltophilia 11.8 3.4
(*) Epidemiology, etiology, and diagnosis of hospital-acquired pneumonia and
ventilator-associated pneumonia in Asian countries. Am J Infect Control 2008;
36:93-100 (1).
6
2) Yeterli miktarda mikroorganizma içeren sekresyon alt hava
yollarına ulaşmalı ve savunma mekanizmalarına üstün gelmeli
3) Mikroorganizma oldukça virülan olmalı
Mekanik ventilasyon uygulanan hastalarda zaten savunma
mekanizmaları bozulmuş ve akciğer parankimi infeksiyonlara açık hale
gelmiştir.
Akciğer dokusunu infeksiyondan korumak için mevcut mekanizmalar:
1) Anatomik bariyerler (glottis, larinks)
2) Öksürük refleksi
3) Mukosilier aktivite
4) Hücresel ve humoral immünite
5) Alveolar makrofaj ve nötrofillerin içinde olduğu fagositik sistem
Bakteriler;
1) Orofarengeal sekresyonun mikroaspirasyonu
2) Özefageal-gastrik içeriğin aspirasyou
3) İnfekte aerosolun inhalasyonu
4) Hematojen yayılım
5) Entübe hastada direkt yayılım ile akciğer dokusuna ulaşırlar.
7
Tanı amaçlı yapılan fiberoptik bronkoskopla dahi alt solunum yolları
kontamine olabilir.
Mekanik ventilasyon uygulanan hastalarda patojenler için ek giriş
yolları da oluşmaktadır.
1) Farengeal floranın endotrakeal kaf etrafından sızması
2) Nazotrakeal entübasyonda sinuzidal ostiumun blokajı ve ostiumun
infekte olması
3) Lokal travma
4) Alt solunum yollarının klirensinin bozulması
5) Bronkoskopi gibi invaziv işlemlerin uygulanması
6) Hava yolu ile indirekt olarak diğer kritik hastalarla temas
7) Çalışanların elleri yoluyla patojenlerle direkt temas
Bu sayede akciğer parankimine invaze olan bakteriler virülans faktörler
yardımıyla doku yıkımına ve lokal inflamasyonda artışa neden olarak
infeksiyon tablosunu oluşturur (4).
2.5. RĠSK FAKTÖRLERĠ
Ventilatör ilişkili pnömoni sıklığında artışa yol açtığına ait kuvvetli kanıtlar
bulunan risk faktörleri;
1. Endotrakeal entübasyon, trakeostomi gibi işlemler tek başına
mekanik ventilasyon uygulansın veya uygulanmasın hastane
kaynaklı pnömoni sıklığında artışa neden olur (4,31,53).
8
2. Mekanik ventilasyon ve süresi: Ventilatör ilişkili pnömonide en
önemli risk faktörü hastanın mekanik ventilasyon desteğinde kalma
süresinin uzaması (4,52).
3. Nöromuskuler blokaj uygulanması veya kas güçsüzlüğüne neden
olan hastalığın varlığı akciğer temizlenme mekanizmalarının
bozulmasına neden olur (17,31,32,33).
4. Tekrarlayan entübasyonlar: Hastaya uygulanan entübasyon
sayısının artması (re-entübasyon) (17,33).
5. Entübe olan hastanın izlendiği servis dışında tetkik veya tedavi
amaçlı olarak taşınması (örneğin radyoloji ünitelerine götürülüp
getirilmesi) (4).
6. Altta yatan hastalık: Bağışıklığın baskılanmasına neden olan
hastalıklar ve ilaçlar (4,53).
7. Kan yayım enfeksiyonunun bulunması (11).
8. Antibiyotik kullanımı, dirençli mikroorganizma ile gelişen VIP
sıklığını arttırır (17,53).
9. Açık sistem aspirasyon (30).
Ventilatör ilişkili pnömoni sıklığında artışa yol açtığına ait kuvvetli
kanıtlar bulunmayan risk faktörleri (4):
1. Acil plansız entübasyon
2. Bilinç değişiklikleri; bilinç değişikliği olan hastalarda solunum
sistemi temizlenmesi ile ilgili refleks mekanizmalar bozulur ve
aspirasyon riski artar. Aynı zamanda bu tip hastalarda infeksiyonu
kolaylaştıran ek risk faktörleri bulunduğundan VIP sıklığı artar.
3. Kronik akciğer hastalıkları; kronik akciğer hastalığı olan ventilatör
destek tedavisi alan hastalarda daha önceden var olan solunum
yolu kolonizasyonu ve infeksiyonlara yatkınlık nedeniyle VIP
sıklığı artar.
9
4. Torasik veya üst gastrointestinal sistem operasyonları, paralitik
ileus olan ve mekanik ventilasyon uygulanan hastalarda
aspirasyon riskinin artması ve solunum yolu temizleme
mekanizmalarının bozulmasına bağlı olarak VIP sıklığında artış
olmaktadır.
5. Malnütrisyonu olan hastalar,
6. Yanık hastaları,
7. Çok sayıda santral, periferik venöz yolu olan hastalarda
bakteriyemi riskinde artma ve hematojen yolla hastane kökenli
pnömoni sıklığında artış olmaktadır.
8. H2 antagonisti ve antiasid verilen pediatrik yoğun bakım hastaları;
mide pH’nın yükselmesi üst gastrointestinal sistemde bakteri
kolonizasyonunu arttırarak, ventilatör ilişkili pnömoni sıklığında
artışa neden olabilir.
9. Total parenteral nutrisyon kullanımı ventilatör ilişkili pnömoni için
risk oluşturur.
Hastanede gelişen pnömoniler için risk faktörleri Tablo 3’de
özetlenmiştir.
2.6. TANI
Çocuklarda ventilatör ilişkili pnömoni tanısının konulması oldukça güçtür.
Tanıda altın standart akciğer biyopsisidir ancak klinik uygulaması
yapılmamaktadır. Bu nedenle hastalarda tanı amaçlı klinik ve radyolojik
kriterler kullanılır. Ventilatör ilişkili pnömoni tanısı için mikrobiyolojik
doğrulama ise zorunlu değildir. Mikrobiyolojik incelemeler etkeni göstermek
veya tanıyı desteklemek için kullanılabilir.
10
Tablo 3. Hastanede gelişen pnömoniler için risk faktörleri
1.Konakçıya ait faktörler
Yaş (< 2 yaş)
Prematürite
Altta yatan ciddi akciğer hastalığı
Bağışıklık yetmezliği (birincil veya malnutrisyon, steroid kullanımı gibi nedenlerde
görülen ikincil bağışıklık yetmezlikleri)
Antibiyotik kullanım öyküsü
Ağız hijyeninin kötü olması
İnvaziv cihaz kullanımı
Parenteral beslenme uygulanması
Yüksek PRİSM* skoru
2. Orofarinks ve/veya midenin kolonizasyonunu arttıran faktörler
Antibiyotik kullanımı
Yoğun bakım ünitesinde kalma ve yoğun bakım uygulamaları
Kronik akciğer hastalığı
Bilinç düzeyinde azalma
H2 reseptör kullanımı veya antiasid kullanımı
Endotrakeal entübasyon
Uzun süreli yoğun bakım ünitelerinde kalanlar
Aklorhidri veya benzeri gastrointestinal hastalıklar
3.Aspirasyon veya reflü riskini arttıran durumlar
Endotrakeal entübasyon
Nazogastrik yerleştirilmesi (orogastrik tüp tercih edilmeli)
Sırt üstü hareketsiz yatma
Konjenital anomaliler (ağız, boğaz ve solunum sistemi)
Nörolojik hastalıklar (bilinç değişikliği, hipotoni vb)
Sedatif ve nöromuskuler ilaçların kullanımı
4.Akciğer fonksiyonuna engel olan durumlar
Baş, boyun, toraks ve üst abdomen cerrahisi
Travma veya hastalıklar nedeniyle hareketsiz kalma
5.Bakım veren kişilerin elleri ile kontaminasyon ve ortak alanlarda bulunma
PRİSM: Pediatric Risk of Mortality
11
Önceden akciğer sorunu olmayan hastalarda ateş yükselmesi, fizik
muayenede rallerin, bronşiyal solunum sesinin ortaya çıkması ve/veya belli
bir bölgede solunum seslerinde azalma olması, hastanın solunum destek
ihtiyacında artma olması (kan gazları ve/veya oksijen satürasyon izlemi ile)
ventilatör ilişkili pnömoni için hastanın değerlendirilmesini gerektirir (4).
Önceden akciğer sorunu veya pnömonisi olan, solunum yetmezliğine
giren ve bu nedenle mekanik ventilasyon uygulanan hastalarda ventilatör
ilişkili pnömoni tanısı zordur. Çünkü bu hastalarda ventilatör ilişkili pnömoni
tanısı için kullanılan yukarıdaki bulgular tamamen asıl hastalığa bağlı olabilir.
Bu durumda tanı büyük ölçüde deneyime ve laboratuvar incelemelerine
bağlıdır. Bu hastalarda solunum destek ihtiyacında hastalığın doğal gidişi ile
uyumlu olmayan artış, düşen ateşin yeniden yükselmesi, düzelmekte olan
hastada yeni ortaya çıkan kötüye gidiş, solunum sekresyonlarında artma ve
karakter değişimi ventilatör ilişkili pnömoni için hastanın değerlendirilmesini
gerektirir (4).
Centers for Disease Control and Prevention (CDC)’nin klinik olarak
ventilatör ilişkili pnömoni tanısı, akciğer grafisinde yeni saptanmış infiltrasyon
ya da var olan infiltratif tutulumdaki artışa aşağıdaki kriterlerden en az ikisinin
eklenmesi ile tanımlanmaktadır:
1. Ateş (> 38.50 C) ya da hipotermi (< 360 C)
2. Pürülan trakeabronşial sekresyon varlığı ya da var olan sekresyon
miktarında artış
3. Lökositoz (>15.000/mm3) ya da lökopeni (<4.000/mm3)
Çocuklarda ventilatör ilişkili pnömoni tanısı klinik ve radyolojik bulgular
esas alınarak yapılır. Ventilatör ilişkili pnömoni tanısında kullanılan CDC
klinik ve radyolojik bulgular Tablo 4 ve 5’te gösterilmiştir.
12
Ayrıca, ventilatör ilişkili pnömoni için klinik ölçütlere dayalı puanlama
sistemi (CPIS-‘Clinical criteria fort he diagnosis of pneumonia’)
kullanılmaktadır (Tablo 6). Puanlama sistemi; klinik pulmoner enfeksiyon
skoru 0 ile 12 arasında değişir, 6 ve üzerinde ise pozitif belirleyici değeri
%90’ın üzerindedir. CPIS>6 ise ventilatör ilişkili pnömoni olarak kabul edilip
10-21 gün tedavi edilmesi, CPIS≤6 ise tedavinin 3. gün kesilmesi gereksiz
yere uzun antibiyotik kullanımının önlenmesi sağlanabilir (4).
2.7. LABORATUVAR BULGULARI
2.7.1.Tam kan sayımı
Ventilatör ilişkili pnömoni gelişen hastalarda lökositoz ve sola kayma
beklenen bulgudur. Ağır infeksiyonlarda lökopeni görülebilir. Beyaz küre
sayısında zamansal değişim dikkate alınmalıdır (4).
2.7.2. Akut faz reaktanları
VİP gelişen hastalarda akut faz reaktanlarında artma beklenir. Özellikle seri
olarak ölçülen C-reaktif protein (CRP) ve/veya prokalsitonin (PCT) değerleri
bu konuda oldukça yardımcı olabilir. Sedimentasyon yüksekliği de beklenen
bulgudur, ancak sedimentasyon değerlerindeki yükselme klinik bulgulara
göre daha geriden gelebilir ve tedaviye yanıtın değerlendirilmesinde erken
dönemde izlemi önerilmez. Önceden akciğer patolojisi olmayan mekanik
ventilasyon uygulanan hastalarda VİP gelişimi ile CRP/ PCT değerinin
yükselmesi beklenir. Önceden pnömonisi olan hastalarda CRP / PCT değeri
düşmeye başlamışken solunum destek ihtiyacında artış, akciğer grafisinde
kötüleşme gibi durumlarla birlikte düşmekte olan akut faz reaktanları
düzeyinde veya değerlerinde yeniden yükselme olması VİP yönünden önemli
olabilir (4).
13
Tablo 4: Hastane kökenli ve ventilatör ilişkili pnömonilerde klinik tanı
kriterleri
İki veya daha fazla çekilen akciğer (Akc) grafisinde aşağıdaki bulgulardan en az biri
Yeni veya ilerleyici ve direngen infiltrasyon
Konsolidason
Kavitasyon
Not: altta yatan kalp veya akciğer hastalığı (örneğin; solunum sıkıntısı sendromu, bronkopulmoner displazi, pulmoner ödem veya kronik akciğer hastalığı) olmayan hastalarda tek Akc grafisinde bu bulguların saptanması yeterlidir
Klinik olarak TanımlanmıĢ Pnömoni
İnftantlar ≤1 yaş
Gaz değişiminde kötüleşme (ör. O2 desatürasyonu-pulse oksimetrede SO2<%90), oksijen
gereksiniminde artma veya ventilatör ayarlarını arttırma ihtiyacı)
Aşağıdakilerden üç bulgu
Tanımlanabilir bir diğer neden yokken ateş (≥38.5 0C) veya hipotermi (<36.5 0C)
Lökopeni (<4000/mm3) veya lökositoz (>15000/mm3) veya sola kayma (≥%10 band formu)
Yeni başlayan pürülan balgam veya balgam karakterinde değişme veya solunum
sekresyonlarında artma veya aspirasyon gereksiniminde artma
Apne, taşipne, göğüs duvarında retraksiyon ile burun kanadı solunumu veya hırıltı
Hışıltı, ral veya ronküs
Öksürük
Bradikardi (<100/dk) veya taşikardi (>170/dk)
Çocuklar > 1 yaş üstü
Aşağıdakilerden en az 3 bulgu
Tanımlanabilir bir diğer neden yokken ateş (≥38.5 0C) veya hipotermi (<36.5 0C)
Lökopeni (<4000/mm3) ve lökositoz (12 yaşından küçükse ≥15000/mm3, büyükse
≥12000/mm3)
Yeni başlayan pürülan sekresyon (her küçük büyütme alanında ≥25 BK, ve ≤10 skuamoz
hücre varsa), sekresyon karakterinde değişikilik, solunum sıkıntısında artış, aspirasyon
ihtiyacında artış.
Yeni başlayan veya kötüleşen öksürük veya dispne, apne veya taşipne
Ral veya bronşial solunum sesi
Gaz değişiminde kötüleşme (ör. O2 desatürasyonu-pulse oksimetrede SO2<%90), oksijen
gereksiniminde artma veya ventilatör ayarlarını arttırma ihtiyacı)
14
Tablo 5: Hastane kökenli ve ventilatör ile ilişkili pnömonilerde klinik ve
laboratuvar tanı kriterleri
İki veya daha fazla çekilen akciğer (Akc) grafisinde aşağıdaki bulgulardan en az biri
Yeni veya ilerleyici ve direngen infiltrasyon
Konsolidason
Kavitasyon
Not: altta yatan kalp veya akciğer hastalığı (örneğin; solunum sıkıntısı sendromu, bronkopulmoner displazi, pulmoner ödem veya kronik akciğer hastalığı) olmayan hastalarda tek Akc grafisinde bu bulguların saptanması yeterlidir
Klinik ve Laboratuvar olarak TanımlanmıĢ Pnömoni
Aşağıdakilerden en az birisi
Vücudun bir diğer yerindeki ineksiyon kaynağı ile ilişkili olmayan kan kültüründe üreme
Plevral sıvının kültüründe üreme
Minimum kontamine alt solunum yolu örneklerinin (ör. BAL veya korumalı fırçalama (PSB) kültüründe anlamlı üreme
Direkt mikroskopik muayenede (ör. gram boyamada) BAL ile alınan örneklerdeki hücrelerin ≥%5’inden fazlasında hücre içi bakteri görülmesi
Solunum sekresyonlarında virüs veya klamidya üremesi
Solunum sekresyonlarında çeşitli yöntemlerle (ör. EİA,FAMA,PCR) viral antijen veya antikorların saptanması
Patojenler için (ör. influenza viruslar ve klamidya) çift serumda IgG antikor titesinde 4 katı artış
Klamidya veya mikoplazma için pozitif PCR
Klamidya için pozitif mikro-IF testi
Solunum sekresyonlarında veya dokuda Legionella türlerinin mikro-IF ile gösterilmesi veya üretilmesi
Legionella pneumophila serogrup I antijenlerinin RIA veya EIA ile idrarda saptanması
Legionella pneumophila serogrup I antikor titresinin indirekt IFA yöntemiyle akut veya konvelasan serumda 1:128 titrenin üzerinde dört katı artış göstermesi
Histopatolojik muayenede şağıdaki pnömoni kanıtlarından en az birisinin görülesi “**” o Bronşiyol veya alveollerde yoğun polimorfonükleer lökosit (PMNL) ile konsolidasyon odağı veya
apse oluşumu o Akciğer parankiminden alınan örneklerin kültüründe anlamlı sayıda üreme olması o Fungal hif veya pseudohif veya pseudohif ile AC parankiminin invazyonu
Akciğer veya solunum yollarınan alınan örneklerde anlamlı sayılabiecek üreme sayıları
Akciğer parankimi ≥104 cfu/g doku
Bronkoskopik BAL 104 cfu/ml
Bronkoskopik korunmalı BAL 104 cfu/ml Bronkoskopik PSB 103 cfu/ml Nörobrokoskopik
o BAL 104 cfu/ml o PSB 103 cfu/ml
“**” Açık akciğer biyopsisi veya postmortem hemen alınan transtorasik veya transbronşiyal biyopsi örneği
BAL: Bronkoalveolar lavaj, EIA: Enzyme Immunoassay, FAMA: Fluorescent antibody to membrane antigen, PCR: Polymerase chain reaction, Mikro-IF test:Micro-Immunofluorescence Test, IFA: İndirekt immunofloresans
15
Tablo 6: Ventilatörle ilişkili pnömonide puanlama sistemi (CPIS: Clinical
criteria fort he diagnosis of pneumonia)+
Değişken 0 1 2
Vücut ısısı (C) ≥36,1 ile ≤ 38,4 ≥38,5 ile ≤ 38,9 ≥ 39 veya ≤36
Lökosit sayısı/µL ≥4000 ile ≤11.000 <4.000veya
˃11.000
Sekresyonlar Yok Var, pürülan değil Var, pürülan
PaO2/FiO2 >240 ve ARDS*’nin
yokluğu
≤240 ve ARDS’nin
yokluğu
(+)Luyt CE, et al. (34) alınarak uyarlanmıştır
(*) ARDS: Akut Respiratuvar Distres Sendromu
2.7.3. Akciğer grafisi
Akciğer grafisinde yeni infiltrasyon ortaya çıkması diğer klinik ve laboratuvar
bulguları ile tanı koydurucudur. Önceden akciğer infeksiyonu olan hastalarda
ventilatör ilişkili pnömoni gelişmesi ile birlikte grafide önceki infiltrasyonlara ek
olarak yeni infiltrasyonlar ortaya çıkar. Ancak önceden akciğer infiltrasyonları
olan hastada yeni ortaya çıkan infiltrasyonlar ventilatör ilişkili pnömoni
olmadan altta yatan asıl hastalığın ilerlemesi ile de olabilir. Nötropenik
hastalarda, ventilatör ilişkili pnömoni olmasına rağmen beklenen radyolojik
görünüm saptanmayabilir. Ayrıca hastanın nötropeniden çıktığı dönemde
radyolojik bulgularının belirginleşmesi klinik bozulması olmayan hastada
tablonun ağırlaştığı anlamına gelmez (4).
16
2.7.4. Kan gazları
Ventilatör ilişkili pnömoni gelişmesi durumunda kan gazlarında hipoksemi
ortaya çıkabilir veya hipoksemi varsa artabilir. Ventilatör ilişkili pnömoninin
ağır olduğu durumlarda hipoksemi yanında hiperkapni de ortaya çıkabilir (4).
2.7.5. Solunum yolu sekresyonlarından örnekleme
Ventilatör ilişkili pnömoni olasılığı bulunan hastalardan solunum yolu
sekresyonları çeşitli yöntemlerle elde edilerek VİP tanısını destelemek ve
etkeni göstermek için incelenmelidir (4, 34, 36-40).
2.8. VENTĠLATÖR ĠLĠġKĠLĠ PNÖMONĠ ġÜPHESĠNDE KLĠNĠK
ÖRNEKLEME YÖNTEMLERĠ
1. Trakeal aspirat: Doğrudan aspirasyon kateteri ile trakeal
sekresyonun alınmasıdır.
2. Non-bronkoskopik BAL: Aspirasyon kateterinin dirençle karşılaştığı
noktaya kadar itip, birkaç mililitre serum fizyolojik verilip hava
kabarcığı gelene kadar aspire edilerek örnek alınmasıdır.
3. Kör korumalı non-bronkoskopik BAL: İç içe geçmiş iki aspirasyon
kateteri ile non-bronkoskopik BAL alınmasıdır.
4. BAL: Endoskopik örneklemedir.
5. Korumalı fırça örnekleme (PSB)
a. Nonbronkoskopik: Endoskopi olmadan örneklemedir.
b. Bronkoskopik: Endoskopik örneklemedir.
17
6. Akciğer doku kültürü: Açık akciğer biyopsisi veya hastanın
kaybedilmesi durumunda beklenmeden alınmış postmortem
transtorasik veya transbronşial akciğer dokusu kültürüdür (4).
2.8.1.Trakeal aspirat
Entübe olan hastalarda pnömoni şüphesi olduğu zaman trakeal aspirasyon
ile kolaylıkla alt solunum yolları sekresyonları alınabilir. Entübe hastalarda
trakeal kolonizasyon sık görüldüğü için ventilatör ilişkili pnömoni tanısında
trakeal aspirasyonun yeri değişkenlik göstermektedir. Kantitatif trakeal aspirat
kültüründe 105 cfu/mL bakteri üremesi eşik değerin özgüllüğü ve duyarlılığı
sırasıyla yaklaşık %72 ve %70’tir. Bunun yanında 106 cfu/mL eşik değeri
kullanılması durumunda % 82 duyarlılık ve %83 özgüllüğe ulaşır. Buna
rağmen günümüzde çocuklarda en iyi eşik değer tam olarak
belirlenememiştir (11)
2.8.2. KorunmuĢ fırça örneklemesi
Bronkoskopi sırasında alt solunum yollarından toplanan örneklerin
kontaminasyonunu engellemek için geliştirilen korunmuş fırça örneklemesi
tekniği 4 farklı tekniğin birleşmesiyle oluşmaktadır.
Bunlar:
1) Fiberoptik bronkoskop,
2) Çift lümenli, ucunda tıpa olan fırça,
3) Alınan sekresyonların hacmini ayarlayan fırça,
4) Kantitatif kültürlerin alınmasıdır.
18
Korunmuş fırça örneklemesi tekniği ile elde edilen kantitatif kültürlerde
enfeksiyonu gösteren eşik değer 103 cfu/mL olarak tespit edilmiştir. Kantitatif
korunmuş fırça örneklemesi kültürü; %36-100 arasında duyarlılığa, %50-57
arasında özgüllüğe, %43-74 arasında pozitif prediktif değere, %43-100
arasında negatif prediktif değere sahip bulunmuştur (11).
2.8.3.Bronkoalveolar lavaj
Alınan örneklerde üreme olması durumunda enfeksiyon olarak
değerlendirmek doğru olmakla birlikte bu yöntemin yapılabilmesi için ≥4.5
numara endotrakeal tüp gereksinimi nedeni ile uygulanması güçtür. Kantitatif
bronkoalveolar lavaj kültüründe 104 cfu/mL veya daha fazla bakteri üremesi
anlamlı kabul edilir. Elde edilen örneklerde lökositlerin %5’inden fazlasında
intraselüler bakteri varlığıda enfeksiyon kriteri olarak kullanılmaktadır.
2.8.3.1.Solunum sekresyon örneklerinde yapılan klinik incelemeler
2.8.3.1.1. Boyamada lökosit sayısı
Pürülan balgamı göstermede kullanılır. Alınan sekresyon 100’lük büyütme ile
incelendiğinde 25 ve üzeri nötrofil görülmesi örneğin pürülan olduğunu
gösterir. Pürülan balgam varlığı VIP tanısını destekleyen bir bulgudur, ancak
pürülan balgam VIP olmadan ventilatör tedavisi gören hastaların %50’sinde
görülebilir (3,4,21). Trakeal aspiratın gram boyamasında lökosit ve bakteri
görülmemesi VIP tanısını ekart ettirmez.
2.8.3.1.2. Boyamada hücre içinde bakteri içeren lökosit oranı
Gram boyamada nötrofillerin %5’inden fazlasında hücre içinde bakteri
bulunması VIP tanısını kuvvetle destekleyen bir bulgudur.
19
2.8.3.1.3. Solunum yolu sekresyon örnek kültürleri
Entübe olan hastada alt solunum yolu hem dış ortamla hemde orofarinks ile
bağlantılı hale gelir ve bakterilerle kolonize olur. VIP olsun veya olmasın
solunum yolu sekresyonlarından alınan kültürlerde az veya çok sayıda
bakteri üremesi beklenir. Bu nedenle üreme kolonizasyonu veya enfeksiyonu
gösterir. Bu iki durumu birbirinden ayırmak için mümkünse kantitatif kültür
yapılmalıdır. Kantitatif olarak yapılmamış kültür sonuçlarında bol ve/veya tek
bir patojenin ürediği saf kültür sonuçları etkeni göstermede daha değerli
kabul edilebilir.
2.8.4. Kantitatif kültür
Kantitatif kültürlerin klinik olarak anlamlı, tanısal olarak kabul edildiği eşik
değerlerler Tablo 7 de verilmiştir. Kantitatif kültürler için verilen değerler
büyük oranda erişkinlerden elde edilen verilere dayanmaktadır. Çocuk
hastalarda az sayıda yapılmış klinik çalışmalardan elde edilen veriler bu
değerlerin çocuklar içinde kullanılabileceğini göstermektedir. Ancak bu
konuda çocuklarda yapılacak çalışmalara gerek vardır.
2.8.5. Bronkoskopik bronkoalveolar lavaj
Etkeni göstermek ve tanıyı desteklemek için iyi bir örnek alma yöntemidir.
Ancak çocukluk yaş grubunda teknik zorlukları nedeniyle her hastada
kullanılabilecek bir yöntem değildir. Tedaviye yanıt vermeyen ve etkenin
mutlak bilinmesi gerektiği hastalarda uygulanmalıdır.
20
2.8.6. Plevra kültürü
Plevral efüzyon bulunması durumunda plevral sıvı örneğinden olan üremeler
pnömoni etkenini gösterir.
2.8.7.Kan kültürü
Ventilatörle ilişkili pnömonisi olan hastalarda bakteriyemi olasılığı %2-6’dan
daha yüksektir (52). Bu nedenle, VİP olan olgularda kan kültüründe etken
üreyebilir. VİP tanısı alan veya şüphesi bulunan hastalardan ateş olsun
olmasın kan kültürü alınmalıdır. VİP tanısı konan hastalarda kandan izole
edilen bakteri için başka kaynak yoksa pnömoni etkeni olarak düşünülmelidir,
eğer kandan üreyen bakteri ile solunum sekresyonlarında üreyen bakteri aynı
ise bu durumda pnömoni etkeni olarak kabul edilir.
2.9. TEDAVĠ
Ventilatör ilişkili pnömoni tedavi, tanı konulur konulmaz ampirik olarak
başlanır, klinik yanıta ve kültür sonuçlarına göre tedavi yeniden düzenlenir.
Antibiyotik tedavisinin yanında destek tedavisi sürdürülür. Ampirik tedavi
mutlaka antipsödomonal özellikte olmalıdır. Kültür sonuçlarına ve klinik
duruma göre gerekirse antibiyotik spekturumu daraltılmalı veya antibiyotikler
kesilmelidir. Tedavide kullanılacak antibiyotik seçilirken hastanın yakın
zamanda aldığı antibiyotiklerden daha farklı olan bir gruptan antibiyotik
seçilmelidir. Hastanın dirençli mikroorganizmalarla infeksiyon riski göz
önünde bulundurulmalıdır. Küçük yaş, Pediatric Risk of Mortality (PRISM)
skorunda yükseklik, önceden çocuk yoğun bakım ünitesinde yatmış olmak,
son dönemlerde antibiyotik tedavisi almış olmak, kronik olarak bakım veren
kuruluşlarda kalıyor olmak, bağışıklığı baskılayan hastalığın bulunması
dirençli bakterilerle infeksiyon gelişimi bakımından risk faktörüdür (41).
Ventilatör ilişkili pnömonilerde kombine tedavi tercih edilen tedavi
21
yaklaşımıdır. Kombine antibiyotik kullanımında antibiyotiklerin birbirine
uyumuna dikkat edilmelidir (11,19,31,42). Bununla birlikte seçilmiş hastalarda
monoterapi kullanılabilir. Erişkinlerde yapılan çalışmalarda sefepim,
piperasillin-tazobaktam, karbapenemler ve florokinolonlar monoterapide etkili
olduğu gösterilmiş ilaçlardır (42). Gram boyaması sonuçları empirik tedavide
yol gösterici olabilir (25).
Çocuklarda ampirik tedavide;
Seftazidim + aminoglikozit veya
Sefepim veya sefoperazon-sulbaktam veya piperasilin/ tazobaktam
veya karbapenem tek başına veya aminoglikozit eklenerek
kullanılabilir.
Aşağıdaki durumlarda VİP tedavisinde glikopeptid kullanımı önerilir
Yaşamsal riski olan hastalarda
Kateter varlığında
Dolaşım bozukluğu olan hastalarda
Başlangıç tedavisine 48 saat içinde yanıt vermeyen hastalarda ve
klinik durumu kötüleşen hastalarda (düzelmeme ve klinik
kötüleşmeye neden olabilecek diğer nedenler yönünden hastanın
mutlaka yeniden değerlendirilmesi gerekir)
Hastanın izlendiği ünitede metisilin rezistans Staphylococcus
aureus (MRSA) infeksiyonu varlığında
Aspirasyon sonrasında pnömonisi geliştiği düşünülen hastalarda,
anaerob bakteri riski yüksek olduğu için tedavide anaerob etkinliği olan ilaç
kullanılmalıdır.
22
Tablo 7. Ventilatörle ilişkili pnömoni için alınan örneklerde kantitatif kültür
eşik değerleri
Trakeal aspirat ≥105 koloni/mL
Non-bronkoskopik BAL* ≥104 koloni/mL
Kör korumalı non-bronkoskopik BAL ≥104 koloni/mL
BAL ≥104 koloni/mL
Bronkoskopik korumalı fırça örnekleme ≥103 koloni/mL
Non-bronkoskopik korumalı fırça örnekleme ≥103 koloni/mL
Akciğer doku kültürü ≥104 koloni/mL
(*) BAL: Bronkoalveolar lavaj
2.9.1. Spesifik Tedavi
Hastada etken saptandıktan ve antibiyotik duyarlılığı belirlendikten sonra
tedavi kültür sonuçlarına göre yeniden düzenlenmelidir. Erişkinlerde, MRSA
saptanan hastalarda linezolid tedavisinin glikopeptidlere alternatif olarak
kullanılabileceği belirtilmektedir (43,44). Etken saptanan hastalarda
kullanılabilecek antibiyotikler ve dozları Tablo 8’de verilmiştir.
2.9.2. Tedavi Süresi
Çocuklarda VIP’te tedavi süresinin ne kadar olması konusunda yapılmış
prospektif bir çalışma ve kesinleşmiş bir fikir birliği yoktur. Tedavi süresi
etkene, altta yatan hastalığa, klinik yanıta ve infeksiyon göstergeleri
sonucuna göre karar verilmesi gereken bir durumdur ve her hastada
değişebilir. Etken mikroorganizmaya göre bakıldığında; H.influenzae gibi
bakterilerle oluşan VIP’te 7-10 gün süreli tedavi yeterliyken, Acinobacter ve
P.aeruginosa gibi dirençli gram-negatif bakterilerde tedavi süresi 21 güne
kadar uzatılabilir. MRSA infeksiyonları ile oluşan pnömonilerde tedavi süresi
6 haftaya kadar uzatılabilir. Tedaviye alınan yanıt; kliniğin düzelmesi, beyaz
küre sayısı, CRP değerinin düşmesi ve kan gazlarının düzelmesiyle
23
anlaşılabilir. Ayrıca hastanın beslenmesi ve aktivitesinin düzelmesi de önem
taşır. Radyolojik düzelme daha geç olabilir. Tedaviye devam kararı radyolojik
bulgulara dayanılarak verilmemelidir.
VİP tedavisinde antimikrobiyal tedavinin uzun tutulması eğilimi
mevcuttur. Ancak erişkin hastalarda yapılan çalışmalarda non-fermantatif
gram negatif bakteriler ile oluşan VİP durumunda tedavi süresi 15 gün, bunun
dışında kalan bakterilerle oluşmuş VİP de tedavi süresi klinik yanıt
alındığında 8 gün tutulmasının, daha uzun süre tedavi edilen hastalarla aynı
sonucu verdiği gösterilmiştir (45).
2.10. KORUNMA
Ventilatör ilişkili pnömoni mekanik ventilasyon gereksinimi olan hastalar
içerisinde en sık görülen hastane enfeksiyonu olup mortalite oranını önemli
ölçüde arttırmakta ve hastanede kalış süresini uzatmaktadır (53). Bu nedenle
VIP’den korunma en ucuz ve oldukça etik bir yaklaşım olarak karşımıza
çıkmaktadır. Ventilatör ilişkili pnömoniyi önleme çabaları entübasyon
işleminden önce başlatılmalı ve ekstübasyona kadar devam ettirilmelidir.
Aynı zamanda bu önlemler kanıta dayalı, uygulanması kolay ve düşük
maliyet ve etkin olmalıdır.
1. Sağlık Bakanlığı’nın rutin aşı programına konjuge pnömokok
aşısının (2,4,6 ve 12. ayda uygulanmaktadır) eklenmesi büyük
avantaj getirmişken, herhangi bir nedenle aşılanmamış olan ve
endikasyon taşıyan çocuklara pnömokok ve yıllık grip aşılarının
yapılması ile olası hastaneye yatırılma gereksinimi azaltılarak
indirekt yoldan hastanede görülen pnömoni sıklığının azaltılması
sağlanabilir. Ayrıca, yataklı sağlık hizmeti veren kurumların
çalışanlarına yönelik gerekli aşılama olanaklarını sunması
sağlanmalıdır.
2. Yaygın olarak uygulanan ve etkili olması olası önlemlerle ilgili
öneriler:
24
a- Etkin bir infeksiyon kontrol programı ve sürveyans uygulanmalıdır.
b- Sağlık personelinin el yıkama ve eldiven kullanımı için olanaklar
oluşturulmalı ve personelin bu kurallara uyması sağlanmalıdır.
c- Sağlık personeli hastane infeksiyonları konusunda eğitilmeli ve
eğitimler periyodik olarak tekrarlanmalıdır.
d- Yoğun bakımda yatan bilinci kapalı hastalar, mekanik ventilasyon
uygulanan hastalar, hastanın durumuna uygun şekilde beslenmeli,
malnütrisyon önlenmelidir.
Tablo 8: Ventilatör ilişkili pnömoni tedavisinde kullanılan ilaçlar ve dozları
Etken Antimikrobiyal ajan Doz
Pseudomonas Piperasilin-tazobaktam
Sefepim
Sefaperazon-sülbaktam
Amikasin
Netilmisin
Gentamisin
300-400 mg/kg/gün 4 doz
150 mg/kg/gün 3 doz
60-80 mg/kg/gün 2-4 doz
10-30 mg/kg/gün 1-3 doz
5-8 mg/kg/gün 1-3 doz
5-7.5 mg/kg/gün 1-3 doz
Acinetobacter İmipenem
Meropenem
Amikasin
Siprofloksasin
Kolistin
Sefaperazon-sülbaktam
Ampisilin-sülbaktam
60-100 mg/kg/gün 4 doz
60 mg/kg/gün 3 doz
10-30 mg/kg/gün 1-3 doz
20-30 mg/kg/gün 2 doz
1.5-2.5 mg/kg/gun 2 doz
60-80 mg/kg/gün 2 doz
300-400 mg/kg/gün 4 doz
Metisilin dirençli S. Aureus Vankomisin
Teikoplanin
Linezolid
40 mg/kg/gün 3-4 doz
10 mg/kg yükleme 2 doz
8-10 mg/kg/gün tek doz
10 mg/kg/gün 2-3 doz
Metisilin duyarlı S. Aureus Seftriakson
Sefotaksim
Sulbaktam-ampisilin
Klindamisin
50-100 mg/kg/gün 1-2 doz
100-200mg/kg/gün3-4 doz
100-200 mg/kg/gün 4 doz
25-40 mg/kg/gün 3-4 doz
S. pneumoniae Seftriakson
Sefotaksim
Sulbaktam-ampisilin
50-100 mg/kg/gün 1-2 doz
100-200mg/kg/gün3-4 doz
100-200 mg/kg/gün 4 doz
H. influenza Seftriakson
Sefotaksim
Sulbaktam-ampisilin
50-100 mg/kg/gün 1-2 doz
100-200mg/kg/gün3-4 doz
100-200 mg/kg/gün 4 doz
(*) ESBL: Genişletilmiş beta laktamaz direnci
25
e- Mekanik ventilasyon gören hastalarda yatak başının 30-45 derece
yukarıda olması aspirasyon riskini azaltacaktır. Solunum ve
hemodinamik açıdan bu pozisyon hasta için bir risk yaratmıyorsa
önerilir (46,47).
f- Stres ülser profilaksisi ile mide asiditesinde azalma sonucu üst GIS
de bakteri kolonizasyonu artmaktadır bu durum potansiyel olarak
VİP gelişini artırabilir, bu nedenle her hastada rutin olarak
kullanılmamalıdır. Stres ülser profilaksisinde kullanılan herhangi bir
yöntemin (H2 reseptör blokajı, mukoza koruyucuları, proton pompa
inhibitörleri) VİP gelişim sıklığını artırıcı bir etkisi bulunduğunu
gösterir veri yoktur (48,49).
g- Mekanik ventilasyon uygulanan hastalarda solunum devresi,
görünür derecede kirlendiğinde veya devrenin işlevsel bozukluğu
olduğunda değiştirilmelidir. Geçmişte ventilatör devrelerinin
periyodik olarak değiştirilmesi ventilatör ilişkiyi pnömoni azaltmak
amacıyla önerilmesine rağmen bu uygulamanın infeksiyon
sıklığına belirgin bir etkisinin olmadığı saptanmıştır. Bu nedenle
ventilatör devrelerinin, nemlendiricilerin ve ısı-nem filtrelerinin
görünür bir kirlenme olduğunda veya fonksiyon bozukluğu
geliştiğinde değiştirilmesi yeterlidir (50).
h- Solunum devresi içinde biriken suyun, hastaya geri kaçması
mutlaka önlenmelidir. Ventilatör devresi içinde oluşan su düzenli
aralıklarla ve sık sık boşaltılmalıdır. Boşaltma işlemi mutlaka
eldiven giyilerek yapılmalı ve işlem sonrasında ellerin kirlilik
derecesine göre eller dezenfektan, sabun veya alkol ile
temizlenmelidir.
i- Nemlendiricilerde steril su kullanılmalı, nebülizatörlerin temizliğine
dikkat edilmelidir.
26
j- Endotrekeal aspirasyon işlemi bütünüyle steril bir vücut bölgesi için
uygulanan koşullar yerine getirilerek yapılmalıdır. Aspirasyonu
yapan kişi steril eldiven kullanmalı, aspirasyon kateterleri tek bir
kez kullanılıp atılmalıdır. Aspirasyon için iki kişi olmalı; bir kişi
devre ile tüpü ayırmalı, aspirasyonu yapan kişi steril eldiveni
giydikten sonra devreye, endotrakaeal tüpe, tüp eklerine ve
hastaya kesinlikle dokunmamalıdır. Aspirasyon yapılan aspiratörün
vakum basıncı yüksek olmamalı (ideali 300 mm su basıncıdır),
aspirasyon işlemi sırasında mukozaya en az hasar verecek şekilde
davranılmalı, işlem mümkün olan en kısa sürede bitirilmelidir.
k- Mekanik ventilasyon uygulanan erişkin hastalarda günün bir
kısmında sedasyonun durdurulması ve hastanın uyanmasının
sağlanması mekanik ventilasyon süresini kısalttığı, yoğun bakımda
kalış süresini azalttığı ve VİP sıklığını azalttığı gösterilmiştir. Bu
yaklaşımı çocuk hastalarda aynı biçimde uygulamak zordur.
Sedasyon azaltması çocuk hastalarda ventilasyon düzenini
bozabilir, bu durum yetersiz ventilasyon veya oksijenizasyonla
sonuçlanabilir.
Sedasyon azalması istem dışı, hastanın kendisini ekstübe etme
olasılığını artırır, rentübasyon ise VİP sıklığını olumsuz etkileyen önemli bir
faktördür. Çocuk hastalarda sedasyon azaltılması şeklinde bir uygulama rutin
olarak kullanılamaz ancak hastaya göre karar verilmesi gereken bir
durumdur.
l- Nazogastrik tüp takılmasından sonra ve her kullanımından önce
uygun lokalizasyonda olup olmadığı kontrol edilmelidir.
m- Mümkün ve uygun olduğunda non-invazif solunum desteği
uygulanmalıdır.
n- Rentübasyondan koruyacak önlemler alınmalıdır.
27
o- Orotrakeal entübasyon nazotrakeal entübasyona tercih edilmelidir.
p- Orofarenks temizliği ve dekontaminasyonu çocukluk çağında VİP
sıklığını azaltabileceği için önerilmektedir.
q- Mümkünse infekte hastalar ayrı ortamda tutulmalıdır. İnfekte veya
epidemiyolojik açıdan önemli mikroorganizmalar (MRSA,
Vankomisin dirençli Enteroccocus (VRE), çoklu ilaç dirençli
Acinetobacter ve gram negatif enterik basiller) ile kolonize olan
hastaların bakımından sorumlu olan hemşirelerin ayrılması
sağlanmalıdır.
r- Mekanik ventilatörde hasta izleminin yapıldığı servis ve yoğun
bakımların personel sayısının yeterli olması sağlanmalıdır.
Ventilatör ilişkili pnömonilerin önlenmesi için yaklaşımlar Şekil 1’de
özetlenmiştir.
Ventilatör ilişkili pnömoniden korunma ile ilgili son yıllarda farmakolojik
ve non-farmakolojik yaklaşımlar geliştirilmiştir (51-54). Genellikle non-
farmakolojik yaklaşımlar farmakolojik yaklaşımlarla karşılaştırıldığında daha
kolay uygulanabilir ve daha ucuz gibi görünmektedir. Non-farmakolojik
yaklaşımlar genellikle aspirasyonu önlemeyi hedef alırken farmakolojik
yaklaşımlar patojen bakteri ile kolonizasyonun önlenmesi üzerine
odaklanmaktadır.
28
ġekil 1. Ventilatör ile ilişkili pnömoninin entübasyon öncesi, sırasında ve
sonrasında önlenmesine yönelik yaklaşımlar
Entübasyon öncesi
Entübasyon sonrası ( Tartışmalı)
Entübasyon sırasında
1. Solunum yetmezliğinin hızla düzeltilebilecek
diğer nedenlerinin değerlendirilmesi
(dehidratasyon, bronkospazm, analjezi,
sedasyon)
2.Non-invaziv mekanik ventilasyon
1.Aşırı gastrik dilatasyonun önlenmesi (zaman
varsa mide boşaltılması)
2.Orotrakeal yolun tercihi
3. Planlı entübasyon
1. Orogastrik tüplerin tercihi
2. Yatak başının 30-45 derece kaldırılması
3.El hijyenine dikkat edilmesi
4. Ventilatör devrelerinin sadece gerektiğinde
değiştirilmesi
5. Aspirasyon işleminin özenli yapılması
6. Ventilatör devrelerinde biriken suyun düzenli
boşaltılması
7. Ventilatörden ayırma protokollerinin varlığı
8. Ağız içi hijyene dikkat edilmesi
1. En kısa sürede hastanın beslenmesinin tekrar
başlanması
2. Rotasyonel antibiyotik kullanımı
2.
Entübasyon sonrası
29
3. MATERYAL ve METOD
Bu çalışma Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
Anabilim Dalı’na bağlı 6 yatak kapasiteli Yoğun Bakım Ünitesi’nde
gerçekleştirilmiştir. Çalışma Çocuk Yoğun Bakım Ünitesi, Pediatrik
Enfeksiyon Bilim Dalı ve Merkez Mikrobiyoloji Laboratuvarı ile birlikte
yürütülmüştür.
Çalışma prospektif ve gözlemsel olup, 1 Ağustos 2009 - 1 Şubat 2011
tarihleri arasında çocuk yoğun bakıma tedavi amaçlı yatan hastalardan 48
saatten daha uzun süre mekanik ventilatöre bağlanan tüm hastalar çalışma
grubuna dahil edilmiştir.
Çocuk Yoğun Bakım Ünitesi, 1 ay-18 yaş aralığında bulunan kritik
hastaların kabul edildiği 6 yatak kapasiteli hastane birimidir. Yoğun bakıma
yıllık yatan hasta sayısı 170-200 ve mortalite oranı %11-17 arasındadır.
Ünitede 8 invazif, 3 non-invazif ve 1 yüksek frekanslı titreşimli (HFO)
ventilatör vardır. Her yatak başında sürekli hemodinamik ve respiratuvar
monitörizasyon yapılabilmektedir. Toplamda 9 hemşire çalışmaktadır. Mesai
saatlerinde hemşire/hasta oranı ½ iken, mesai dışında 1/3’tür. Yatak başında
standart tedavi modaliteleri, mekanik ventilasyon, elektrokardiyografi (EKG),
ekokardiyografi (EKO), renal replasman ve plazmaferez tedavileri
yapılabilmektedir. Bronkoskopi, gerektiğinde çocuk cerrahisi veya göğüs
hastalıklarının yardımı ile yapılabilmektedir. Ekstrakorporeal membran
oksijenizasyonu (ECMO) ve nitrik oksit tedavileri ise yapılamamaktadır.
Çalışmaya alınan hastalarda mekanik ventilatör desteği altında
ventilatörle ilişkili pnömoni gelişme sıklığı, etkenleri, antibiyogramları, risk
faktörleri, uygulanan tedaviler, ventilatörde ve yoğun bakımda kalış süreleri,
mortalite ve morbidite açısından izlenmiştir.
30
Çalışmaya dahil edilen tüm hastalar için ekte sunulan çalışma formu
doldurulmuştur. Bu formda hastaların yaşı, cinsiyeti, altta yatan hastalığı,
yoğun bakım ünitesine alınma ve mekanik ventilatöre bağlanma nedeni,
yoğun bakım ünitesine yatışındaki vital bulguları, fizik muayene bulguları, tam
kan sayımı ve akut faz reaktanları, akciğer filmi bulguları, alınan trakeal
aspirasyon örnekleme yöntemi, sekresyonun mikrobiyolojik özellikleri, kültür
sonucu ve yapılmışsa antibiyogram sonuçları verilmiştir.
Ventilatör ilişkili pnömoni açısından risk faktörleri olan; yaş, mekanik
ventilatörde kalış süresi, son bir haftada kaç kez endotrakeal tüp değişikliği
yapıldığı, mekanik ventilatör devre değiştirilme sıklığı, daha önce VIP olup
olmadığı, enteral beslenme süresi, bronkoskopi yapılıp yapılmadığı, immun
yetmezliğinin olup olmadığı, kas paralizisi varlığı, hastanın baş pozisyonu,
endotrakeal tüpün kaflı/kafsız oluşu, santral venöz kateter bulunup
bulunmadığı, aspirasyon türünün açık mı kapalı mı yapıldığı, ağız hijyeni,
kronik akciğer hastalığı varlığı, trakeaostomi açılıp açılmadığı ve eşlik eden
organ yetmezliği açısından sorgulanmıştır. Ayrıca VIP gelişmiş olan hastalar
içinde ampirik tedavide hangi ilaçların kullanıldığı, antibiyogram sonucuna
göre hangi değişikliklerin yapıldığı, kullanılan antibiyotik dozlarının normal mi
yüksek mi olduğu, VIP tanısından sonra antibiyotik kullanım süresi, klinik ve
laboratuvar olarak düzeldikten kaç gün sonra tedavinin kesildiği, VIP ile ilgili
komplikasyon gelişip gelişmediği, VIP’in düzelip düzelmediği ve hastanın
kaybedilip kaybedilmediği de form bilgilerine eklenmiştir.
Ventilatör ilişkili pnömoni, entübasyon sırasında pnömoni tablosu veya
pnömoni gelişmekte olduğunu destekleyen klinik bulgusu olmayan hastada
invaziv mekanik ventilatör desteğinden en az 48 saat sonra gelişen CDC
kriterlerine göre pnömoni olarak tanımlanmıştır. Mekanik olarak ventile
hastalarda ilk 4 gün gelişen pnömoniler erken başlangıçlı, 5. ve sonraki
günlerde gelişen pnömoniler geç başlangıçlı pnömoni olarak tanımlanmıştır.
Hastalara her gün fizik muayene yapıldı. Fizik muayenede VIP
açısından özellikle akciğerde ral, havalanma ve diğer ek sesler açısından
31
değerlendirildi. Günlük ateş takibi, günlük lökosit sayısı ve gerektiğinde
günde bir akciğer grafisi çekildi. Klinik olarak ventilatör ilişkili pnömoni tanısı,
akciğer grafisinde yeni saptanmış infiltrasyon ya da var olan infiltratif
tutulumdaki artışa aşağıdaki kriterlerden en az ikisinin eklenmesi ile
tanımlandı
1. Ateş (> 38.50 C) ya da hipotermi (< 360 C)
2. Pürülan trakeabronşial sekresyon varlığı ya da var olan sekresyon
miktarında artış
3. Lökositoz (>15.000/mm3) ya da lökopeni (<4.000/mm3)
Ventilatör ilişkili pnömoni olduğu düşünülen hastalardan, alt solunum
yoluna ait sekresyon örnekleri steril eldiven ve steril aspirasyon malzemeleri
kullanılarak alındı.
Endotrakeal aspirasyon (ETA) örneğinin alınması: Özel olarak trakeal
aspirat kültür alma kabına alındı. Bu kap aspiratörün ucuna takıldı. Diğer ucu
hastanın endotrakeal tüpü içine ilerletildi. Trakeadan alınan örnek bir tuzak
sistemi ile steril kaba alındı. Alınan örnekler hem mikroskopik hem de
mikrobiyolojik değerlendirme için Ankara Üniversitesi Merkez Mikrobiyoloji
Laboratuvarına gönderildi
Hastalardan alınan ETA örnekleri Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi
Merkez Mikrobiyoloji Laboratuvarı’na gönderilerek direkt mikroskopik
incelemesi, kültür çalışması ve üreme olması durumunda antibiyogram
çalışması yapıldı. Mikroskopik incelemede her sahada epitel sayısı,
polimorfonikleer lökosit sayısı ve lökosit içinde bakteri olup olmadığına
bakıldı. Bu kriterler doğrultusunda alınan örneklerdeki her sahada sayılan
epitel hücre sayısı < 10 ise örneklemenin uygun alındığına karar verildi. Her
sahada sayılan lökosit sayısının > 25 olması ise örneğin pürülan karakterde
olduğunu gösterdi. Lökosit içinde bakteri görülmesi ise klinik olarak VIP ile
uyumlu ise anlamlı kabul edildi. Alınan kültür çalışmaları 105 cfu/mL ve
32
üzerinde olması ve de klinik tanımlamada VIP’le uyumlu olması halinde
anlamlı kabul edilirken, klinikle uyumlu olmaması ve üremenin 104-105 cfu/mL
arasında olması halinde kontaminasyon, 105 cfu/mL ve üzerinde olması
durumunda ise kolonizasyon olarak kabul edildi. Kontaminsayon kabul
edilmesi durumunda antibiyotik tedavisinde değişiklik yapılmazken, üreme ve
kolonizasyon durumlarında ise antibiyogram çalışma sonuçlarına göre tedavi
değişikliği yapıldı.
Bu çalışma için Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Klinik Araştırmalar
Değerlendirme Kurulu tarafından 27921 numarasıyla Etik Kurul onayı
alınmıştır.
Çalışmanın istatistiksel analizi, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi
Biyoistatistik Anabilim Dalı’nda yapılmıştır. Verilerin dağılımı Kolmogorow-
Smirnov ve Shapiro-Wilk Normallik testleri ile kontrol edilmiş, sonuçlar
ışığında parametrik ya da parametrik olmayan test yöntemleri kullanılmıştır.
Çalışmada genel anlamda değişkenlerin tanımlanması amacıyla frekans
dağılım tabloları kullanılmıştır. Aynı zamanda kategorik verilerin grup
değişkenleri bakımından kıyaslanmasında ki-kare testi ve fisher exact testi
kullanılmıştır. Sürekli ölçüm değerleri gruplar arasında Mann-Whitney U testi
ile karşılaştırılmıştır. Tanımlayıcı istatistikler kategorik veriler için %’ler ile
ifade edilirken, sürekli veriler için ortanca (minimum-maksimum) ve ortalama
± standart sapma şeklinde verilmiştir. İstatistiksel anlamlılık düzeyi p<0.05
kabul edilmiş ve analizlerin gerçekleştirilmesinde SPSS.11 istatistik paket
programı kullanılmıştır.
33
4. BULGULAR
Bu çalışma Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
Ana Bilim Dalı’nda bulunan 6 yatak kapasiteli Çocuk Yoğun Bakım
Ünitesinde 1 Ağustos 2009 ile 1 Şubat 2011 tarihleri arasında
gerçekleşmiştir. Bu dönemde yoğun bakım ünitesinde toplam 273 hasta
izlenmiştir. Çalışmaya 48 saatten uzun süre mekanik ventilatör destek
tedavisi almış olan toplam 89 hasta alınmıştır. Hastaların yaş ve cinsiyet
özellikleri Tablo 9’da gösterilmiştir. Olguların % 44,9’u kız, % 55,1‘i erkekti.
Yaşları ortanca 13 (1-216) ay saptandı.
Çalışmaya alınan 89 hastanın altta yatan hastalıklarına bakıldığında
31’inde (%34,8) immun yetmezlik, 32’sinde (%36) kalp hastalığı, 22’sinde
(%24.7) nörolojik hastalık ve 4’ünde (%4,5) kronik akciğer hastalığı vardı.
Hasta grupları Tablo 10’de gösterilmiştir. Hastaların ventilatöre bağlanma
sırasında 65’inde (%73) pnömoni yokken, 24’ünde (%27) pnömoni vardı.
Çalışmaya alınan 89 hastanın 10’unda (%11,2) VIP geliştiği saptandı.
VIP gelişen hastaların 3’ünde (%30) erken başlangıçlı VIP, 7’sinde ise geç
başlangıçlı VIP (%70) gelişti. Mekanik ventilatöre bağlandıktan sonra
ortalama 14.7±13.8 gününde VIP geliştiği saptandı. Ventilatör kullanım gün
sayısı 1391 gün, VIP atak sayısı ise 7,18 /1000 gün olarak saptandı. VIP
gelişen hastalar ve VIP’in tanısının konulduğu günler Tablo 11’de
gösterilmiştir.
Çalışmaya dahil edilen 89 hastanın yoğun bakım ünitesine yatışlarında
çekilen akciğer grafileri değerlendirildiğinde 49’u (%55,1) normal, 20‘sinde
(%22,5) sağ akciğerde infiltrasyon, 10’unda (%11,2) bilateral infiltrasyon,
6’sında (%6,7) sol akciğerde infiltrasyon ve 4’ünde ise Akut Respiratuvar
Distres Sendromu (ARDS) ile uyumlu bulgular saptandı.
Mekanik ventilatöre bağlanan hastaların akciğer grafi bulguları Tablo
12’de gösterilmiştir.
34
Tablo 9. Hastaların yaş ve cinsiyet özellikleri
Hastanın adı YaĢ (ay) Cinsiyet Hastanın adı YaĢ (ay) Cinsiyet
H.Ġ. 13 K M.C. 7 E
D.Y. 3,1 K R.A. 24 K
Z.M.D. 42 K M.Y.T. 5,5 E
C.S.B. 2 K N.Ö. 27 K
A.G. 1,1 E O.C.T. 216 E
R.G. 7 K Z.M. 3,5 K
M.A. 5 E Y.E. 24 E
B.A. 27 E C.E.Ġ. 148 E
E.B. 23 E Ö.E. 84 K
P.A. 7 E H.Ç. 1,1 K
M.E.A. 2 E Z.M. 7 K
M.B.A. 18 E Z.M. 3 K
M.B.Y. 108 E O.K. 2 E
S.K. 22 E M.S.G. 22 E
ġ.B. 1,1 K S.D. 3 K
A.E.S. 16 E F.P. 15 E
A.K. 6 E F.E. 204 K
R.Ç.E. 9 K M.Ç. 30 E
E.E. 3 E ġ.C.Y. 132 E
B.E. 168 K B.G. 36 K
Z.M. 2,5 K B.D. 18 E
U.Y. 168 K Ġ.S.D. 6 K
A.Y. 19 K Y.D. 6 E
R.K.K. 27 E N.S. 94 K
Y.E. 18 E M.S. 2 K
E.E.Ç. 96 E E.U. 7 E
M.C. 10 E A.B. 2 K
N.Ö. 16 K S.T. 54 E
V.T.B. 6 E Ç.P. 42 E
T.Ç. 15 K A.G. 2,5 K
R.V. 120 E A.A. 25 E
A.E. 2,5 E M. S.G. 23 E
E.S. 84 E E.B. 6 K
A.B. 2 K E.E.D. 6,5 K
B.A. 4 E G.T. 1,2 E
N.A. 1 K Ġ.S.D. 5,5 K
S.P. 7 K E.A. 11 K
M.M.ġ. 5 E E.M.G. 3 K
C.K. 6 E S.E.G. 48 E
A.M.K. 8 E N.Ö. 27 K
M.M.B. 28 E M.A.C. 17 E
S.E.G. 53 E H.U.G. 5,5 E
M.Y.B. 7 E F.E. 56 E
K.Y. 3 K Y.G. 10 K
N.G.E. 180 K
35
Tablo 10. Çalışmaya dahil edilen hasta grupları
Hasta grupları Hasta sayısı/ (%)
Ġmmun yetmezlik 31(34,8)
Kalp hastalığı 32(36)
Nörolojik hastalık 22(24,7)
Kronik akciğer hastalığı 4(4,5)
Tablo 11. Ventilatör ilişkili pnömoni gelişen hastalar ve gelişme günleri
Hastanın adı VIP (Erken/Geç) GeliĢme günü
E.B Geç 12
U.Y. Erken 2
R.K.K Erken 2
R.V. Geç 5
O.C.T. Geç 39
C.E.Ġ. Erken 2
O.K. Geç 40
M.S.G. Geç 9
A.A. Geç 16
Y.G. Geç 16
36
Tablo 12. Mekanik ventilatöre bağlanan hastaların akciğer grafi bulguları
Akciğer grafisi bulguları Hasta sayısı (n=89) %
Normal 49 55,1
Sağ akciğerde infiltrasyon 20 22,5
Sol akciğerde infiltrasyon 6 6,7
Bilateral infiltrasyon 10 11,2
ARDS 4 4,5
Hastaların hepsinden klasik aspirasyon yöntemi ile trakeal aspirat
örneği toplandı. Gönderilen trakeal aspiratların %60,7’si normal, %31,5’i
pürülan karakterde ve % 7,9’unda ise lökosit içinde bakteri saptandı. Trakeal
aspirat örneklerinin mikroskobik değerlendirilmesi Tablo 13’de gösterilmiştir.
Tablo 13. Trakeal aspirat örneklerinin mikroskobik özellikleri
Trakeal aspirat mikroskobisi Sayı (n) %
Normal 54 60,7
Pürülan 28 31,5
Lökosit içinde bakteri görülenler 7 7,9
VIP gelişen hastaların trakeal aspirat örneklerinin 4’ü (%40) pürülan
karakterde ve de 6’sında (%60) lökosit içinde bakteri saptandı. VIP gelişen
hastaların trakeal aspirat örneklerinin mikroskobik özellikleri Tablo 14’de
gösterilmiştir.
37
Tablo 14. Ventilatör ilişkili pnömoni gelişen hastaların trakeal aspirat
örneklerinin mikroskobik özellikleri
Trakeal aspirat mikroskobisi Sayı (n) %
Pürülan 4 40
Lökosit içinde bakteri görülenler 6 60
Hastalardan gönderilen trakeal aspirat örneklerinin 52’sinde (%58,4)
üreme saptanmadı, 17’inde (%19,1) kontaminasyon, 10’unda (%11,2)
kolonizasyon ve 10’unda (%11,2) etken olarak kabul edildi. Trakeal aspirat
kültür sonuçları Tablo 15’de gösterilmiştir.
Tablo 15. Trakeal aspirat kültür sonuçları
Trakeal aspirat kültür sonuçları Sayı (n=89) %
Üreme yok 52 58,5
Kontaminasyon 17 19,1
Kolonizasyon 10 11,2
Üreme var 10 11,2
Ventilatör ilişkili pnömoni tanısı konulmuş olan 10 hastanın 7’sinde
(%70) Pseudomonas aeruginosa, 1’inde (%10) Stenotrophomonas
maltophila, 1’inde (%10) Acinetobacter baumannii, 1’inde (%10)
Staphylococcus aureus üremesi saptandı. VIP saptanan hastalarda etken
sıklıkları Şekil 2’de gösterilmiştir.
38
ġekil 2. Ventilatörle ilişkili pnömoni etkenleri
Üreyen mikroorganizmaların antibiyogramlarında amikasin duyarlılığı
%50, imipenem, piperasilin-tazobaktam ve trimethoprim sulfametaksazol
%20, siprofloksasin %80, tobramisin %30, seftazidim, sefotaksim, linezolid ve
kolitsin % 10, seftriakson, sefaperazon-sulbaktam, ampisilin-sulbaktam,
klormfenikol ve %0 saptandı. Üreyen mikroorganizmaların antibiyogramları
Şekil 3’te verilmiştir.
ġekil 3. Ventilatörle ilişkili pnömonisi olan hastaların trakeal aspiratlarında
üreyen mikroorganizmaların antibyogramları (yüzde olarak)
39
Ventilatör ilişkili pnömoni gelişimde risk faktörü olarak kabul edilen < 2
yaş faktörü çalışmaya kabul edilen 89 hastanın 61’inde (%68,5) saptandı.
VIP gelişen grupta ortalama yaş; 76.1 ± 78.7 ay saptanırken ortanca 26 (2-
216) ay ve de VIP gelişmeyen grupta ise ortalama yaş; 27.2 ± 41.47 ay
saptandı ve ortanca değeri 9 (1-204) ay saptandı. Grupların yaş özellikleri
Tablo 16’da gösterilmiştir.
Tablo 16. Mekanik ventilatöre bağlanan hastaların ve ventilatör ilişkili
pnömoni gelişen/ gelişmeyen hastaların yaş özellikleri
Yoğun bakımda
VIP
Sayı Ortalama SD Ortanca Minimum Maksimum
Gelişmeyen 79 27.2 41.472 9 1 204
Gelişen 10 76.10 78.700 26 2 216
Total 89 32.70 48.980 13 1 216
SD: Standart sapma, VIP: Ventilatör ilişkili pnömoni
VIP gelişen 10 hastanın 8’i (%80) erkek ve 2 ‘si kız (%20), VIP
gelişmeyen grubun ise 41’i (%51.9) erkek ve 38’i kız (%48.1) hastaydı. VIP
gelişen ve gelişmeyen gruplar cinsiyet açısından karşılaştırıldığında
istatistiksel olarak anlamlı saptanmadı (p=0.92).
VIP gelişiminde bir diğer risk faktörü olan endotrakeal tüp değişimi
çalışmaya dahil edilen tüm hastalar için bakıldığında son 1 haftada 72 (%
80,9) hastada hiç yapılmazken, 12 hastada 1 defa (%13,5), 5 hastada ise 2
defa (%5,6) yapıldı. VIP olan hastaların 8’inde (% 11,1) son 1 hafta içinde tüp
değişimi yapılmadı, 2 hastada (%16,7) son 1 hafta içinde endotrakeal tüp
değişimi 1 defa yapıldı. Endotrakeal tüp değişimi VIP gelişimi açısından risk
faktörü olarak bu çalışmada istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı (p=0.610).
Endotrakeal tüp değişimi ile ilgili bilgiler Tablo 17’de gösterilmiştir.
40
Tablo 17. Ventilatör ilişkili pnömoni gelişen ve gelişmeyen hastalarda son 1
hafta içinde ETT değişim sayısı
Son 1 haftada ETT değiĢim sayısı 0 1 2
VIP geliĢenlerde
Sayı
%
8
11,1
2
16,7
0
0
VIP geliĢmeyenlerde
Sayı
%
64
88,9
10
83,3
5
100
Total
Sayı
%
72
80,9
12
13,5
5
5,6
ETT: Endotrakeal tüp, VIP: Ventilatör ilişkili pnömoni
Çalışmaya dahil edilen tüm hastalara bakıldığında 6’sına (%6,7)
bronkoskopi yapıldı. VIP tanısı ile izlenen hastaların 8’inde bronkoskopi
yapılmazken, 2’sine bronkoskopi yapıldığı saptandı ve bu çalışmada
bronkoskopi yapılması ile VIP gelişimi arasında istatistiksel olarak anlamlı
saptanmadı (p=0.05).
Birincil ya da ikincil immun yetmezliği olan toplam 11 hastadan 2’sinde
(%18,2) VIP gelişirken, 9’unda (%81,8) VIP gelişmedi ve immun yetmezlik
VIP gelişimi için bu çalışmada risk faktörü olarak anlamlı bulunmadı
(p=0.436).
İmmunsupresif ilaçlar 85 hastada (%95,5) kullanılmazken, 4 hastada
(%4,5) kullanıldı. Bu 4 hastanın 3’ünde (%75) VIP gelişmezken, 1’inde (%25)
VIP gelişti. Bu çalışmada immunsupresif ilaç kullanımı VIP gelişimi için bir
risk faktörü olarak anlamlı tespit edilmedi (p=0.372).
41
Kas paralizisi kullanımı tüm hastaların 3’ünde (%3,4) saptandı ve bu
hastalardan 1’inde (%33,3) VIP gelişti. İstatistiksel olarak kas paralizisi VIP
gelişimi açısından risk faktörü olarak anlamlı bulunmadı (p=0.218).
Çalışmaya dahil edilen hastaların 86’sının (%96,6) baş pozisyonu 300
iken, 3’ünün (%3,4) değildi. Bu 3 hastanın hiçbirinde VIP gelişmedi. Bu
nedenle istatiksel olarak anlamlı saptanmadı (p=0.531).
Hastaların 30’unda (%33,7) santral venöz kateter (SVK) uygulaması
bulunurken 59’unda (%66,3) SVK bulunmamaktaydı. SVK bulunan hastaların
1’inde (% 3,3) VIP gelişti. SVK kullanımı VIP gelişimi açısından istatistiksel
olarak anlamlı tespit edilmedi (p=0.092).
Hastaların 88’i (%98,9) açık, 1’i (%1,1) kapalı aspirayon sistemi ile
aspire edildi. VIP gelişen hastaların 9’unda (%90) aspirasyon açık sistemle,
1’inde (%10) ise kapalı sistemle aspirasyon yapıldı. Aspirasyon türünün açık
olması VIP gelişimi açısından istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p=0.05).
Çalışmaya dahil edilen hastaların 80 ‘inde (%89,9) ağız hijyeni iyi,
9’unda (%10,1) ise kötüydü. Ağız hijyeni VIP gelişimi açısından istatistiksel
olarak anlamlı bulunmadı (p=0.26).
Hastaların 85’inde (% 95,5) altta yatan kronik akciğer hastalığı
bulunmazken, 4’ünde (%4,5) mevcuttu. Altta yatan kronik akciğer hastalığı
olan hastalardan 1’inde (%25) VIP gelişirken diğerlerinde gelişmedi. Bu
açıdan da istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı (p=0.372).
Çalışmaya dahil edilen hastaların 8’ine (%9) trakeostomi uygulaması
yapıldı ve 81’inde (%91) yapılmadı. Trakeostomi açılmamış olan hastalardan
5’inde (%6,2) VIP gelişti. Trakeostomi uygulanan 5 hastada (%62,5) VIP
gelişirken 3’ünde (%37,5) gelişmedi ve istatistiksel olarak trakeostominin
olması VIP gelişimi için risk faktörü olarak anlamlı bulundu (p=0.00).
Hastaların hepsinde yatışlarının ilk gününden itibaren antibiyotik
tedavisi başlanmış olup, alınan trakeal aspirat kültür sonuçlarına göre
42
kolonizasyon ya da üreme sebebli antibiyotik değişimleri yapıldı. Ampirik
tedavi olarak en sık hastalara sefaperazon-sulbaktam, sefaperazon-
sulbaktam+teikoplanin, seftriakson tedavileri başlandı. Onüç hastada
(%14,6) antibiyotik değişikliği yapılırken diğerlerinde yapılmadı. İlaç değişim
günleri 3-55 gün arasında yapıldı. Şekil 4’te gösterilmiştir.
ġekil 4. Mekanik ventilatöre bağlanan hastalarda antibiyotik değişim günleri
VIP tanısı konulduktan sonra antibiyotik kullanım süresi ortalama 21.1
± 10.7 gün, ortanca 19.50 (5-43) gün saptandı.
VIP antibiyotik tedavisinin VIP ile uyumlu klinik düzeldikten sonra
kesilme zamanı ortalama 12.9 ± 4.91 gün, ortanca 14 (4-18) gün saptandı.
Tedavi laboratuvar düzeldikten sonra ise ortalama 4.2 ± 2.9 gün, ortanca 4
(1-8) gün sonra kesildi. Tablo 18’de VIP gelişen ve gelişmeyen hastalarda
risk faktörleri karşılaştırılmalı olarak verilmiştir.
Mekanik ventilatörde kalma süreleri karşılaştırıldığında VIP
saptanmayan grubun ortanca 6 (1-116) gün, saptanan grubun ise 32.5 (8-99)
gün saptandı. İstatistiksel olarak karşılaştırıldığında iki grup arasında
mekanik ventilatörde kalış süreleri açısından anlamlı fark bulundu (p=0.000).
3 7 11 12 14 16 55 20
Gün
30,0
20,0
10,0
0,0
%
43
Çalışmaya alınan hastaların mekanik ventilatör devre değişim sıklığına
bakıldığında VIP saptanmayan grupta ortanca 0 gün bulunurken, VIP
saptanan grupta ise ortanca 14.5 gün olarak bulundu. Devre değişim
sayısına bakıldığında VIP saptanmayan grupta 1 (1-5) arasında
değiştirilirken, saptanan grupta 3 (0-9) arasında değiştirildi. İstatistiksel
olarak bakıldığında ise anlamlı olarak farklı bulundu (p=0.000). Devre
değişim sıklığının VIP saptanan grupta daha fazla olduğu saptandı.
Yoğun bakımda izlenen ve çalışmaya dahil edilen hastalarda enteral
beslenmenin başlama zamanına bakıldığında ise VIP gelişmeyen grupta
ortanca 1 (0-15) gün ve VIP gelişen grupta 1(0-10) gün saptandı. İstatistiksel
olarak enteral beslenmeye başlama zamanının VIP gelişme riski açısından
anlamlı olmadığı saptandı (p=0.148).
Yoğun bakım ünitesinde hastaların yatış gün sayısına bakıldığında;
VIP saptanmayan grup 13 (3-151) gün, saptanan grup ise 6 (3-54) gün yoğun
bakım ünitesinde izlenmiş bulundu. Yatış gün sayısı olarak istatistiksel olarak
karşılaştırıldığında anlamlı saptanmadı (p=0.133).
Çalışmaya dahil edilen hastaların 5’inde (%5,7) kullanılan antibiyotik
dozu yüksek verilirken, bu hastalardan sadece 1 tanesinde VIP tanısı nedeni
ile tedavi verildi.
Çalışmaya dahil edilen hastalardan VIP nedeni ile tedavi edilmekte
olan 10 hastada VIP’e bağlı komplikasyon olarak; atelektazi ve pnömotoraks,
1 hastada gelişti.
Yoğun bakım ünitesinde çalışma dönemindeki genel mortalite oranı
%11.3 saptandı, ventilatöre bağlananlarda mortalite %29.2 saptandı.
Çalışmaya dahil edilen VIP tanılı 7 hastanın VIP tedavisi tamamlanarak
düzelme sağlanırken VIP olan 2 hasta kaybedildi. VIP gelişenlerde mortalite
%20 bulundu. Ancak eksitus nedenleri VIP’e bağlanmadı. İki grup arasında
istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadı (p=0.496).
44
Tablo 18: VIP gelişen ve gelişmeyen hastalara risk faktörlerinin
karşılaştırılması
Risk faktörleri VIP geliĢen VIP geliĢmeyen
p değeri
Cinsiyet
Kız
Erkek
2 (20)
8 (80)
38 (48.1)
41 (51.9)
0.920
Yaş ortalaması (ay) 76.10 27.20 0.200
Son 1 haftada ETT değişen hasta sayısı 2 (20) 15 (18.9) 0.610
Bronkoskopi 2 (20) 4 (5.1) 0.076
İmmun yetmezlik 2 (20) 9 (11.4) 0.436
İmmunsupresif ilaç kullanımı 1 (10) 3 (3.8) 0.372
Kronik akciğer hastalığı 1 (10) 3 (3.8) 0.372
Kas paralizisi 1 (10) 2(2.5) 0.218
Baş pozisyonu 300 10 (100) 76 (88.4) 0.531
Santral venöz katater 1 (10) 29 (36.7) 0.092
Aspirasyon türü (VIP gelişenlerde)
Açık
Kapalı
9 (90)
1 (10)
79
0
0.005
Ağız hijyeni (VIP gelişenlerde)
İyi
Kötü
10 (100)
0 (0)
69 ( 87.4)
10 (12.6)
0.260
Enteral beslenmeye başlama zamanı 1 (0-10) 1 (0-15) 0.148
Trakeostomi 5 (50) 3 (3.8) 0.000
MV’de kalma süreleri 32.5(8-99) 6(1-116) 0.000
MV devre değişim sıklığı 14.5 (0-287) 0 (0-20) 0.000
Mortalite (%) 20 29.2 0.496
VIP: Ventilatör ilişkili pnömoni
MV: Mekanik ventilatör
p< 0.05 ten küçük olanlar koyu olarak verilmiştir
45
5. TARTIġMA
Solunum yetmezliği çocuk yoğun bakım ünitesine yatışın en sık nedenidir.
Mekanik ventilasyon solunum yetmezliğinde hayat kurtarıcı tedavi yöntemidir.
Yoğun bakıma yatan hastaların %30-50’si mekanik ventilatöre
bağlanmaktadır. Mekanik ventilasyon hayat kurtarıcı bir tedavi yöntemi
olmasına rağmen mekanik ventilatör ilişkili pnömoni gibi komplikasyonlara
sahiptir. Ülkelerin sağlık düzeyi ne denli yüksek olursa olsun VIP’in yüksek
morbidite ve mortaliteleri, ekonomik açıdan büyük yük oluşturmaları
nedeniyle hala çok önemli bir sorun olma özelliğini korumaktadır. Bu nedenle
ventilatör ilişkili pnömoni sıklığında artışa yol açtığına ait kuvvetli kanıtlar
bulunan risk faktörleri önem kazanmıştır. Bu risk faktörlerinin göz önünde
bulundurularak hastaların izlenmesi VIP sıklığını, morbidite ve mortaliteyi
azaltmada etkili yaklaşımlardandır (1-4,8-10)
Ventilatör ilişkili pnömoni sıklığına bakıldığında çok geniş bir aralığa
sahiptir. Bizim çalışmamızda VIP sıklığı %11.2 ve de atak sayısı 7.18/1000
ventilatör günü olarak bulunmuştur. Bu konu ile ilgili 2004 yılında CDC
tarafından yayınlanan verilere göre Amerika Birleşik Devletleri’ndeki VIP
sıklığı 2.9/1000 ventilatör günü olarak bildirilmiştir (55). Ülkemizde
erişkinlerde yapılan bir çalışmada 2004-2006 yılları arasında Erdem İ ve ark.
tarafından VIP sıklığı 22.6/1000 ventilatör günü olarak saptanmıştır (56).
Koulenti D ve ark tarafından Avrupa’da yapılan başka bir çalışmada ise
ortalama 18.3/1000 gün (57), Asya ülkelerinde 3.5-46/1000 gün, Hindistan’da
8.95/1000 gün, Kore’de 3.5-7.1/1000 gün, Tayland’da 28.3/1000 gün olarak
tespit edilmiştir (58). Çalışmamızda çıkan sonuç yapılan diğer çalışmalarla
uyumlu olup, VIP gelişmesinde çok sayıda etkili faktör bulunmasından dolayı
bu konuda yapılmış olan çalışmalarda çıkan sonuçlarda birbirinden farklı
olmaktadır.
Ventilatör ilişkili pnömoni tanısı alan ve almayan hastalar yaş ve
cinsiyet açısından karşılaştırıldığında bakıldığında Joseph NM ve ark.’nın
46
yapmış olduğu çalışmada istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır
(59). Bizim çalışmamızda da istatistiksel fark saptanmamıştır. Aynı
çalışmada VIP tanısı alan grupta ise erkeklerde daha sık görüldüğü tespit
edilmiştir. Srinivasan R ve ark.’nın yaptığı başka bir çalışmada yine erkek
cinsiyet VIP gelişiminde risk faktörü olarak kabul edilmiştir (60). Bizim
çalışmamızda ise erkek cinsiyet VIP gelişimi için risk faktörü olarak
bulunmamıştır (p=0.920).
VIP tanısı alan hastalarda ortalama yaş; Joseph NM ve ark.’nın
yapmış olduğu çalışmada 40.8 ay (59), Taira BR ve ark.’nın yapmış olduğu
çalışmada 11.9 yıl (61), Elward AM ve ark.’nın yapmış olduğu çalışmada ise
5.47 yıl olarak saptanmıştır (62). Bizim yapmış olduğumuz çalışmamızda ise
ortalama yaş; 32.7 ± 48.9 ay saptanmıştır.
Yoğun bakım ünitelerinde yatan ve altta yatan ciddi hastalığı olan
hastaların %70’i patojenik gram negatif basillerle kolonize olur. VIP’in de en
önemli nedeni, orofarenks ve gastrointestinal sistemin patojenik
mikroorganizmalar ile kolonizasyonu ve bunların alt solunum yollarına
aspirasyonu olduğundan izole edilen en sık etkenler gram negatif basillerdir.
VIP’de primer olarak gram negatif aerobik mikroorganizmalar %64 sıklıkta
enfeksiyon etkenidir (%21’inden P. Aeruginosa sorumludur) ve %20 oranında
Staphylococcus auerus nedeniyle oluşmaktadırlar (63). VIP tanısı alan
hastalarda saptanan etkenlere bakıldığında Elward AM ve ark.’nın yapmış
olduğu çalışmada ise en sık Pseudomonas aeruginosa (%29.4), Klebsiella
pneumoniae (%14.7), Staphylococcus auerus (%11.8) izole edilmiştir (62).
Joseph NM ve ark.’nın yapmış olduğu çalışmada ise en sık izole edilen
mikroorganizmlar Pseudomonas aeruginosa (%21.3), Acinetobacter
baumannii (21.3) ve Staphylococcus aureus (%14.9) olarak tespit edilmiştir
(59). Bizim çalışmamızda da VIP’e yol açan etkenlerin büyük kısmını gram
negatif mikroorganizmlar oluşturmuştur. Diğer çalışmalarla uyumlu olarak en
sık Pseudomonas aeruginosa (%70) izole edilmiş olup, Stenotrphomonas
maltophila (%10), Acinetobacter baumannii (%10) Staphylococcus aureus
(%10) tespit edilmiştir.
47
Ventilatör ilişkili pnömoni mortalitesi ve morbiditesi yüksek olan,
hastanede kalış süresini ve tedavi maliyetini arttıran, ülke ekonomisine
önemli oranda yük getiren önlenebilir bir enfeksiyon hastalığıdır.
Tanımlanmış çok sayıda risk faktörü mevcuttur. Bu risk faktörlerinin bilinip,
VIP’in önlenmesi için etkin enfeksiyon kontrol programlarının uygulanması,
her ünitede sürveyans sonuçlarının düzenli olarak değerlendirilmesi ve uygun
tedbirlerin alınması gerekmektedir.
Re-entübasyon VIP gelişiminde orofarenkste kolonize olan
mikroorganizmaları alt solunum yollarına taşıyabileceği için risk faktörleri
arasında kabul edilmektedir. Aly H. ve ark.’nın 60 hastadan oluşan
randomize kontrollü çalışmasında re-entübasyon VIP gelişimi açısından risk
faktörü olarak anlamlı kabul edilmiştir (64). Hortal J ve ark.’nın 106
postoperatif kardiyoloji hastasında yapılan VIP sıklığı ve risk faktörleri ile ilgili
çalışmasında re-entübasyon bağımsız risk faktörü olarak kabul edilmiştir
(65). Bizim çalışmamızda ise diğer çalışmalardan farklı olarak re-entübasyon
VIP gelişiminde risk faktörü olarak anlamlı bulunmamıştır. Bunun nedeni
çalışmamızda lojistik regresyon yapılamaması ve randomize kontrollü
olmamasından kaynaklandığı düşünüldü.
İmmunsupresyon konak savunmasını bozarak enfeksiyona zemin
hazırladığı için VIP gelişiminde önemli bir risk faktörü olabilmektedir. Bu
görüşü destekleyen pek çok çalışma bulunmaktadır (66-68). Ancak Esen S
ve ark. tarafından ülkemizde yapılan çok merkezli bir nokta prevelans
çalışmasında risk faktörü olarak bulunmamıştır (69). Benzer bir çalışmada
Uslu M ve ark. tarafından yapılmış ve burada da immunsupresif ilaç kullanımı
VIP gelişimi açısından risk faktörü olarak anlamlı kabul edilmemiştir (70).
Bizim yaptığımız çalışmada da istatiksel olarak anlamlı sonuçlanmamıştır.
Hastaların düz pozisyonda yatırılmasının aspirasyona neden
olabilmesi nedeni ile VIP gelişmesinde etkili bir faktör olduğu gösterilmiştir
(71). CDC tarafından da hastanın 30-45 derecelik yarı oturur pozisyonda
izlenmesinin gastroözefageal reflü ve VIP insidansını azalttığı görüşü
48
desteklenmiştir (72). Ancak Uslu M ve ark. (70) ve de Black S ve ark. (73)
tarafından yapılmış olan çalışmada yatış pozisyonunun VIP gelişimini
etkilemediği tespit edilmiştir. Krein ve ark.’nın yaptığı çok merkezli bir
araştırmada hastanelerin %83’ünün VIP gelişmesini önlemek amacıyla
entübe hastaları yarı oturur pozisyonda takip ettikleri saptanmıştır (74). Bizim
çalışmamızda baş pozisyonu istatistiksel olarak VIP gelişimde risk faktörü
olarak kabul edilmemiştir. Bunun nedeni olarakta hastaların %96.6’sının yarı
oturur pozisyonda (30-450C) izlenmesi ve diğer çalışmalara göre hasta az
olması olduğu düşünülmüştür.
Santral venöz kateter (SVK) kullanımı hastanede kalış süresinin
uzamasına ve katatere bağlı komplikasyonlar nedeni ile VIP gelişmesine
predispozisyon oluşturabilir. Birçok çalışmada SVK kullanımının VIP
gelişmesinde bağımsız risk faktörü olduğu kanıtlanmıştır (67,70,75). Ancak
Srinivasan R ve ark. tarafından yapılmış olan bir prospektif çalışmada VIP
gelişiminde risk faktörü olarak istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (60).
Bizim çalışmamızda da SVK kullanımı VIP gelişmesinde etkili bir faktör
olarak saptanmamıştır.
Ventilatörden ayırma işlemi uzun süren hastalara trakeostomi
açılmasının VIP gelişmesini azalttığını gösteren çalışmalar bulunmaktadır
(59,69,70,76,77). Diğer taraftan trakeal entübasyonun öksürük refleksini
engellediği, mukosiliyer aktiviteyi baskıladığı ve trakea epitelinde hasar
oluşturduğu bilinmektedir. Böylece bakterilerin alt solunum yollarına
ulaşmalarının ve VIP gelişmesini kolaylaştığı düşünülmektedir. Bizim
çalışmamızda ise literatürdeki diğer çalışmalara benzer şekilde trakeostomi
açılması VIP gelişimde bir risk faktörü olarak anlamlı bulunmuştur.
Yapay hava yoluna sahip hastalarda solunum yollarının açıklığının
devam ettirilmesi için mutlaka gerekli olan respiratuar sekresyonların
aspirasyonu, günümüzde kapalı ve açık olmak üzere iki yöntemle
yapılmaktadır. Açık trakeal aspirasyon yönteminde tek kullanımlık kateterler
kullanılıp aspirasyon esnasında solunum devresinin hastadan ayrılması
49
gerekir. Kapalı sistem aspirasyon yönteminde ise kateterler çok kullanımlık
olup solunum devresinden hastanın ayrılmasına gerek yoktur. Bu nedenle
birçok çalışmada da gösterildiği gibi kapalı sistem aspirasyon yöntemi ile
sekresyonların aspirasyonu esnasında daha az oranda oksijenasyonda
düşme ve hemodinamik bozukluğa rastlanmaktadır (78). Bu iki aspirasyon
yönteminin VİP’ten korunma üzerine etkisine baktığımızda iki farklı sonuç
görülmektedir. Yayınlanan 2 meta-analizde; her iki yöntem arasında VİP
insidansı açısından fark bulunamamıştır (79,80). Cordero L ve ark.’nın
yapmış olduğu çalışmada da iki sistem arasında VIP gelişimi açısından risk
faktörü olarak anlamlı kabul edilmemiştir (81). Lee ES ve ark.’nın yapmış
olduğu bir çalışmada ise açık ve kapalı sistem arasında VIP gelişimi
açısından anlamlı faklılık saptanmıştır (82). Bizim çalışmamızda aspirasyon
sisteminin açık olmasının VIP gelişim riskini arttırdığı sonucuna ulaşılmıştır.
Ancak bizim çalışmamız randomize kontrollü olmaması, çalışma döneminde
rastlantısal olarak sadece 1 hastada kapalı sistem aspirasyonu kullanıldığı
için bu sonuç klinik olarak anlamlı kabul edilmemiştir.
Ağız bakım ile ağızdaki bakteri sayısının azaltılmasının translokasyon
ve akciğerdeki kolonizasyonu azalttığı ve bu nedenle de ağız bakımının VİP
riskini azaltabilme kabiliyetinde olduğu bildirilmektedir (83). Ancak bunun
aksini gösteren çalışmalarda literatürde bulunmaktadır. Örneğin; Pineda L ve
ark.’nın yapmış olduğu çalışmada ağız hijyeninin VIP gelişimi açısından risk
faktörü olarak anlamlı bulunmadığı gösterilmiştir (84). Bizim çalışmamızda
da anlamlı bulunmamıştır.
Mekanik ventilasyon uygulanan özellikle hipoksik solunum yetmezliği
(ARDS) olan hastalarda hastanın mekanik ventilatör uyumunu arttırmak için
kas paralizi kullanılmaktadır. Kas paralizisi kullanımı VIP gelişiminde risk
faktörü olup olmadığı ile ilgili yapılan çalışmalar 2 farklı şekilde de
sonuçlanmıştır. Cook D ve ark.’nın yapmış olduğu çalışmada VIP
gelişmesinde risk faktörü olarak gösterilmiştir (85). Srinivasan R ve ark.’nın
yapmış olduğu çalışmada ise risk faktörü olarak anlamlı bulunmamıştır (60).
Bizim çalışmamızda ise kas paralizisi VIP gelişmesinde risk faktörü olarak
50
kabul edilmemiştir. Ancak çalışmamızın randomize kontrollü olmayışı, VIP
gelişen ve gelişmeyen hastalarda kas paralizi kullanılan hasta sayısının çok
düşük olması nedeniyle bu bilgi çok güvenilir değildir.
Bronkoskopi uygulaması içinde VIP gelişimi açısından Elward AM ve
ark.’nın yapmış olduğu çalışmada VIP risk faktörleri arasında kabul edilmiştir
(62). Xie D ve ark.’nın yayınlamış olduğu literatürde de risk faktörü olarak
anlamlı kabul edilmiştir (86). Bizim çalışmamızda ise literatürlerden farklı
olarak bronkoskopi uygulaması ile VIP insidansında artış saptanmamıştır.
Hastalara eşlik eden kronik hastalıklar VIP gelişmesi için risk faktörü
olabilmektedir. Bunlardan en önemlileri kronik akciğer hastalıkları ve kalp
yetmezliğidir (67,87,88). Agarwal ve ark.’nın ve de İbrahim EH. ve ark.’nın
yapmış oldukları çalışmalarda kalp yetmezliği, kronik akciğer hastalıkları VIP
gelişmesinde risk faktörü olarak saptanmıştır (66,67). Carrilho ve ark.’nın
yapmış olduğu bir çalışmada kalp yetmezliği, akciğer hastalığı ile VIP
gelişmesi arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır (75). Bizim çalışmamızda
da altta yatan kronik akciğer hastalığı VIP gelişmesinde risk faktörü olarak
kabul edilmemiştir. Ancak bunun nedeninin kronik akciğer hastalığı olan 4
hasta bulunması nedeni ile istatistiksel olarak anlamlı çıkmadığı
düşünülmüştür.
Beslenme şekli hastaların prognozunu belirleyen önemli
faktörlerdendir. Beslenme şekillerinin birbirlerine üstün tarafları
bulunmaktadır. Seçim hastanın özelliklerine göre yapılmalıdır. Enteral
beslenmenin VIP riskini daha çok arttırdığını gösteren birçok yayın vardır
(89,90). Ancak Ramya S ve ark. tarafından yapılmış bir başka çalışmada
enteral beslenme ile VIP insidansının artmadığı gösterilmiştir. Bizim
çalışmamızda da enteral beslenme ile VIP gelişme riski arasında ilişki
saptanmamıştır.
Ventilatör devrelerinin 48 saatten daha erken değiştirilmesi infeksiyon
riskini azaltmadığı gibi kontamine olmuş sıvının trakeobronşial sisteme
kaçma riskini de arttırmaktadır. Lorente L ve ark.’nın periyodik ventilatör
51
devresi değişimi yapılmasının VIP insidansına etkisini inceledikleri
çalışmada, anlamlı bir fark bulunmadığı vurgulanmıştır (78). Rujipat S ve
ark.’nın yapmış olduğu başka bir çalışmada da ventilatör devrelerinin 7
günde 1 değiştirilmesi ile VIP gelişme riski arasında anlamlı bir fark
bulunmamıştır (91). Bizim yaptığımız çalışmada ise istatistiksel olarak VIP
saptanan hastalarda ventilatör devre değişim sıklığı saptanmayan gruba göre
daha az bulunmuştur. Bunun nedeni olarak VIP olan hastaların daha uzun
süre mekanik ventilatörde kalması nedeni ile değiştirilme ihtiyacının artmış
olması olduğu düşünülmüştür.
Hastaların genelde yoğun bakımda kalış süreleri ve entübasyon
süreleri arttıkça VIP insidansında artış gözlenmektedir (66,90,92,93). Bizim
çalışmamızda da yoğun bakımda yatış süresi ve entübasyon süresi VIP
saptanan grupta saptanmayan gruba göre anlamlı yüksek bulunmuştur.
Yoğun bakımda VIP nedeni ile izlenen hastaların hastanede yatış
sürelerinin ve tedavi maliyetlerinin arttığı, ülke ekonomisine önemli oranda
yük getirdiği birçok çalışmada gösterilmiştir (69,70,94). Bizim yapmış
olduğumuz çalışmada da hastaların mekanik ventilatörde izlenme süreleri
VIP saptanmayan gruba göre daha yüksek bulunmuştur. Ancak yoğun bakım
ünitesinde yatış süreleri açısından VIP saptanmayan grupta ortanca
değerinin daha yüksek bulunması çalışmanın lojistik regresyonunun
olmaması, hasta sayılarının yeterli olmaması ve hasta grupları arasında sayı
eşitsizliği olmasına bağlandı.
52
6. SONUÇLAR
Çocuk yoğun bakım ünitesinde VIP sıklığını, etkenleri, risk faktörlerini,
morbidite ve mortalite üzerine etkilerini saptamak amacıyla yapılan bu
çalışma mekanik ventilatörde en az 48 saattir izlenen toplam 89 hasta dahil
edilerek yapılmıştır. Çalışmada 10 hastada VIP gelişmiş, 79 hasta da ise VIP
gelişmemiştir. Bu çalışmada şu sonuçlar elde edilmiştir.
1. VIP sıklığı %11.2 ve de atak sayısı 7.18/1000 ventilatör günü
olarak bulunmuştur.
2. Cinsiyet VIP gelişiminde risk faktörü olarak kabul edilmemiştir.
3. VIP tanısı alan hastalarda ortalama yaş; 32.7 ± 48.9 ay olarak
VIP saptanmayan gruba göre daha yüksek saptanmıştır.
4. VIP’e yol açan etkenlerin büyük kısmını gram negatif
mikroorganizmlar oluşturmuştur. Diğer çalışmalarla uyumlu olarak
en sık Pseudomonas aeruginosa (%70) izole edilmiş olup
Stenotrphomonas maltophila (%10), Acinetobacter baumanii
(%10) Staphylococcus aureus (%10) tespit edilmiştir.
5. Bizim çalışmamızda ise diğer çalışmalardan farklı olarak re-
entübasyon VIP gelişiminde risk faktörü olarak anlamlı kabul
edilmemiştir. Bunun nedeni çalışmamızda lojistik regresyon
olmamasından kaynaklandığı düşünülmüştür
6. İmmunsupresif ilaç kullanımı VIP gelişimi açısından risk faktörü
olarak anlamlı kabul edilmemiştir.
7. Baş pozisyonu istatistiksel olarak VIP gelişimde risk faktörü olarak
kabul edilmemiştir.
53
8. SVK kullanımı VIP gelişmesinde etkili bir faktör olarak
saptanmamıştır.
9. Trakeostomi açılması VIP gelişimde bir risk faktörü olarak anlamlı
bulunmuştur.
10. Aspirasyon sisteminin açık olmasının VIP gelişim riskini arttırdığı
sonucuna ulaşılmıştır.
11. Ağız hijyeninin VIP gelişimi açısından risk faktörü olarak anlamlı
bulunmadığı gösterilmiştir.
12. Kas paralizisi VIP gelişmesinde risk faktörü olarak kabul
edilmemiştir.
13. Bronkoskopi uygulaması ile VIP insidansında artış
saptanmamıştır.
14. Altta yatan kronik akciğer hastalığı VIP gelişmesinde risk faktörü
olarak kabul edilmemiştir. Ancak bunun nedeninin kronik akciğer
hastalığı olan 4 hasta bulunması nedeni ile istatistiksel olarak
anlamlı çıkmadığı düşünülmüştür.
15. Enteral beslenme ile VIP gelişme riski arasında ilişki
saptanmamıştır.
16. VIP saptanan hastalarda ventilatör devre değişim sıklığı
saptanmayan gruba göre daha fazla bulunmuştur. Bunun nedeni
olarak VIP olan hastaların daha uzun süre mekanik ventilatörde
kalması nedeni ile değiştirilme ihtiyacının artmış olması olduğu
düşünülmüştür.
17. Yoğun bakımda entübasyon süresi VIP saptanan grupta
saptanmayan gruba göre anlamlı yüksek bulunmuştur.
54
18. VIP saptanan hastaların mekanik ventilatörde izlenme süresi VIP
saptanmayan gruba göre daha yüksek bulunmuştur.
19. Yoğun bakım ünitesinde yatış süresi VIP saptanmayan grupta
daha uzun saptanmıştır.
20. VIP saptanan grupla saptanmayan grup arasında mortalite
açısından anlamlı fark bulunmamıştır.
55
7. ÖZET
Solunum yetmezliği çocuk yoğun bakım ünitesine yatışın en sık
nedenidir. Mekanik ventilasyon solunum yetmezliğinde hayat kurtarıcı tedavi
yöntemidir. Yoğun bakıma yatan hastaların %30-50’si mekanik ventilatöre
bağlanmaktadır. Mekanik ventilasyon hayat kurtarıcı bir tedavi yöntemi
olmasına rağmen ventilatör ilişkili pnömoni gibi komplikasyonlara sahiptir
VIP, yoğun bakım ünitelerinde kan yayım enfeksiyonlarından sonra
ikinci sıklıkta görülmektedir. Sıklığı %6-52 arasında değişmektedir. Ülkelerin
sağlık düzeyi ne denli yüksek olursa olsun VIP’in yüksek morbidite ve
mortaliteleri, ekonomik açıdan büyük yük oluşturmaları nedeniyle hala çok
önemli bir sorundur.
Bu çalışma, kliniğimiz yoğun bakım ünitesinde 1 Ağustos 2009 ile 1
Şubat 2011 tarihleri arasında mekanik ventilatöre bağlanan hastalarda
ventilatörle ilişkili pnömoni (VIP) sıklığını, etkenleri, risk faktörlerini,
ventilatörde ve yoğun bakımda kalış sürelerini, morbidite ve mortalite üzerine
etkisini belirlemek amacıyla yapılmıştır.
Çalışma döneminde yoğun bakım ünitesinde toplam 273 hasta
izlenmiştir. Bu hastaların 89’u (%32.6) 48 saatten uzun süre mekanik
ventilatöre bağlandı. VIP sıklığı %11.2 ve de atak sayısı 7.18/1000 ventilatör
günü olarak bulunmuştur. VIP’e yol açan etkenlerin büyük kısmını gram
negatif mikroorganizmalar oluşturmuştur. En sık Pseudomonas aeruginosa
(%70) izole edilmiş olup Stenotrophomonas maltophila (%10), Acinetobacter
baumanii (%10) Staphylococcus aureus (%10) tespit edilmiştir. Risk
faktörlerinden açık aspirasyon sisteminin, trakeostominin VIP sıklığını
arttırdığı, VIP gelişen olgularda mekanik ventilatörde kalma süresinin arttığı
saptanmıştır. VIP sıklığına etkisi olmadığını saptadığımız risk faktörleri ise;
56
yaş, enteral beslenme, bronkoskopi, immün yetmezlik, immünsupresif
kullanımı, kas paralizisi, SVK kullanımı, kronik akciğer hastalığı, ağız hijyeni.
Çalışma süresinde yoğun bakımda genel mortalite oranı %11,3 iken,
ventilatöre bağlananlarda %29,2 ve VIP gelişenlerde %20 saptandı. Mortalite
oranları açısından gruplar arasında anlamlı fark saptanmadı.
Sonuç olarak, ventilatör ilişkili pnömoni mekanik ventilatörde izlenen
hastalar için ciddi bir sorundur. Risk faktörlerinin belirlenmesi ve önleyici
tedbirlerin uygulanması VIP gelişimini azaltmada önemli bir yaklaşımdır.
57
8. SUMMARY
The most common cause of hospitalization in pediatric intensive care
unit is respiratory failure. Mechanical ventilation in respiratory failure is a life-
saving treatment. Intensive care unit patients are connected to mechanical
ventilator by 30% to 50. Although mechanical ventilation is a life saving
treatment, it has complications such as mechanic ventilator associated
pneumonia (VAP).
VAP is the second most common infections seen in intensive care
after bloodstream infections. Prevalence ranged from 6 to 52%. Regardless
of healtcare standards in different countries, ventilator associated pneumonia
remain begin one of the most significant problems with their high level of
morbidity, mortality and economical losses.
This study was carried out to determine the incidence of ventilator-
associated pneumonia (VAP), risk factors, duration of ventilator and intensive
care unit stay, the impact on morbidity and mortality, in our intensive care unit
patients connected to the mechanical ventilation from August 2009 to
February 2011.
The study took place between 1 August 2009 and February 1, 2011.
During this period, a total of 273 patients were monitored in intensive care
unit. The study is included a total of 89 patients who had received more than
48 hours of mechanical ventilator support treatment.The frequency of VAP
was 11.2% and the number of attacks was 7.18/1000 ventilator day. Factors
leading to VAP were constituted by the majority of gram-negative micro-
organisms. Pseudomonas aeruginosa was the most common (70%) isolated
and Stenotrphomonas maltophila (10%), Acinetobacter baumanii (10%),
Staphylococcus aureus (10%) were identified. It was determined that risk
factors for tracheostomy and open aspiration system increase the incidence
58
of VAP, furthermore duration in mechanical ventilator were increased in
patients with VAP. We found that the factors that influence disease; age,
presence of enteral feeds, bronchoscopy, immunodeficiency, the use of
immunosuppressive drugs, muscle paralysis, use of SVK, chronic lung
disease, oral hygiene.
During the study overall mortality in the intensive care unit 11,3%, on
mechanical ventilation 29,2% and with associated pneumonia 20%. The
group of patients with VAP and the group of patients without VAP had no
statistically significant difference on mortality.
In conclusion, VAP is a significant problem for patients with
mechanical ventilator monitored. Determine the risk factors and preventive
measures is an important approach in reducing the development of VAP.
59
9. KAYNAKLAR
1. Rajesh C. Epidemiology, etiology and diagnosis of hospital acquired
pneumonia and ventilator associated pneumonia in Asian countries. Am
J Infect Control 2008;36:93-100.
2. Centers for Disease Control and Prevention. Guidelines for prevention
of nosocomial pneumonia MMVR 1997;46:1-57.
3. Cook D, Mandell L. Endotracheal aspiration in the diagnosis of
ventilatory-associated pneumonia. Chest 2000;117:195-7.
4. Demir E, Kara A, İnce E et al. Turkish Thoracic Journal 2009;10:3-16.
5. Pingleton SK, Fagon JY, Leeper KV . Patient selection for clinical
investigation oj ventilator associated pneumonia: Criteria for evaluation
techniques. Chest 1992;102:553-6.
6. Saltoğlu N. Ventilatör ilişkili pnömoninin önlenmesi ve kontrolü. Hastane
enfeksiyonları koruma ve kontrol. Sempozyum dizisi 2008;60:89-103.
7. Langer M, Cigado M, Mandelli M. Early onset pneumonia: a multicenter
study in intensive care units. Intensive Care Med 1987;13:342-6.
8. Jejerina E, Frutos-Vivar F, Restrepo MI, et al. Incidence, risk factors
and outcome of ventilator-associated pneumonia. J Crit Care
2006;21:56-65.
9. Papazian L, Bregeon F, Thirion X et al. Effect of ventilator-associated
pneumonia on mortality and morbidity. Am J Resp Crit Care Med
1996;154:91-7.
10. Koeing SM, Truwit JD. Ventilator associated pneumonia diagnosis,
treatment and prevention. Clin Microbiol Rev 2006;27:54-9.
60
11. Foglia E, Merier MD, Elward A. Ventilator-associated pneumonia in
neonatal and pediatric intensive care unit patients. Clin Microbiol Rev
2007;20:409-25.
12. Thonapiyapoom S, Narong MN, Suwalak N. Device-associated
infections and patterns of antimicrobial resistance in a medical surgical
intensive care unit in a university hospital in Thailand. J Med A Soc Thai
2004;87:819-24.
13. Petdachai W. Ventilator associated pneumonia in a newborn intensive
care unit. Southeast Asian J Trop Med Public Health 2004;35:724-9.
14. Rakshit P, Nagar VS, Deshpande AK. Incidence, clinical outcome and
risk stratification of ventilator associated pneumonia: a prospective
cohort study. Indian J Crit Care Med 2005;9:211-6.
15. Kim JM, Park ES, Jeong JS, et al. Multicenter surveillance study for
nosocomial infections in major hospital in Korea. Nosocomial Infection
surveillance Committee of the Korean society for Nosocomial Infection
Control. Am J Infect Control 2000;28:454-8.
16. Curley MA, Schwalenstocker E, Deshpande JK, et al. Tailoring the
Institute for Health Care Improvement 100,000 Lives Campaign to
pediatric settings: the example of ventilator-associated pneumonia.
Pediatr Clin North Am 2006;53:1231-51.
17. Koenig SM, Truwit JD. Ventilator-associated pneumonia: Diagnosis,
treatment and prevention. Chest 2008;134:898-900.
18. Tullu MS, Deshmukh CT, Bajeva SM. Bacterial nosocomial pneumonia
in pediatric intensive care unit. J Postgrad Med 2000;46:18-22.
19. Lynch JP. Hospital-acquired pneumonia. Risk factors, microbiology and
treatment. Chest 2001;119:373-84.
61
20. Çıtak A, Karaböcüoğlu M, Üçsel R, Uğur-Baysal S. Bacterial
nosocomial infections in mechanically ventilated childeren. Turk J
Pediatr 2000;42:39-42.
21. Richards MJ, Edwards JR, Culver DH, Gaynes RP. National
Nosocomial Infections Surveillance System Nosocomial Infections in
pediatric intensive care unit in the United States. Pediatrics
1999;103:39.
22. Grohskopf LA, Sinkowitz-Cochran RL, Garrett DO, et al. A national
point-prevalence survey of pediatric intensive care unit acquired
infections in the United States. J Pediatr 2002;140:432-8.
23. Raymon J, Aujard Y: Nosocomial Infections in pediatric patients: a
European multicenter prospective study. Infect Control Hosp Epidemiol
2000;21:260-3.
24. Cason CL, Tyner T, Saunders S, Broome L. Nurses implementation of
guidlines for ventilator-associated pneumonia from the centers for
Disease Control and Prevention. Am J Crit Care 2007;16:28-36.
25. Diaz E, Munoz E, Agbaht K, Rello J. Management of ventilator
associated pneumonia caused by multiresistant bacteria, Curr Opin Crit
Care Med 2007;13:45-50.
26. Papazian L, Fraisse A, Garbe L, et al. G. An unexpected cause of
ventilator associated pneumonia. Anesthesiology 1996;84:280-7.
27. Spencer RC. Predominant pathogenes found in the European
Prevalence of Infection in Intensive Care Study. Eur J Clin Microbiol
1996;15:281-5.
28. Strausbaugh LJ. Nosocomial respiratory infections. In: ‘Mandel GL,
Bennett JE, Dolin R; Principles and Practice of Infections Disaese’ 6th
ed. Elsevier Churchill-Livingstone, Philadelphia, 2005:3323-6.
62
29. Melvin L, Wright DO, Romano MJ. Ventilator associated pneumonia in
children. Semin Pediatr Infect Dis 2006; 17:58-64.
30. Anıl S, Krishon C. Diagnosis of ventilator associated pneumonia in
children in resource limited setting: A comparative study of
broncoscopic and non-broncoscopic methods. Pediatr Crit Care Med
2010;11;1-9.
31. Tullu MS, Deshmukh CT, Bajeva SM. Bacterial nosocomial pneumonia
in pediatric intensive care unit. J Postgrad Med 2000;46:18-22.
32. İbrahim EH, Tracy L, Hill C. The occurrence of ventilatory associated
pneumonia in a community hospital. Chest 2001; 120:555-61.
33. Elward AM, Warren DK, Fraser VJ. Ventilator associated pneumonia in
pediatric intensive care unit patients risk factors and outcomes.
Pediatrics 2002;109:758-64.
34. Bouza E, Perez MJ, Munoz P, et al. Prophylaxis of ventilation Chest
2008 ;134:898-900.
35. Luyt CE, Chastre J, Fagon JY. Value of the clinical pulmonary infection
score forthe identification and managment of ventilator associated
pneumonia. Intensive Care Med 2004; 30:844-52.
36. Wright ML, Romano MJ. Ventilator-associated pneumonia in children.
Semin Pediatr Infect Dis 2006;17:58-64.
37. Labenne M, Poyart C, Rambaud C, et al. Blind protected specimen
brush and bronchoalveolar lavage in ventilated children. Crit Care Med
1999;27:2537-43.
38. Gauvin F, Dassa C, Chaïbou M, Proulx F, Farrell CA, Lacroix J.
Ventilator-associated pneumonia in intubated children: comparison of
different diagnostic methods. Pediatr Crit Care Med 2003;4:437-43.
63
39. Köksal N, Hacimustafaoğlu M, Celebi S, Ozakin C. Nonbronchoscopic
bronchoalveolar lavage for diagnosing ventilator-associated pneumonia
in newborns. Turk J Pediatr. 2006;48:213-20.
40. Gauvin F, Lacroix J, Guertin MC, Proulx F,et al. Reproducibility of blind
protected bronchoalveolar lavage in mechanically ventilated children.
Am J Respir Crit Care Med 2002;165:1618-23.
41. Toltzis P, Blumer JL. Nosocomial acquisition and transmission of
antibiotic-resistant gram-negative organisms in the pediatric intensive
care unit. Pediatr Infect Dis J 2001;20: 612-8.
42. Garber SB, Siegel JD. Nosocomial infections. In: Levin DL, Morriss FC
eds. Essentials of Pediatric Intensive Care, 2nd ed. New York, Chuchill
Livingstone, 1997:391-406.
43. Wunderink RG, Rello J, Cammarata SK, Croos-Dabrera RV, Kollef MH.
Linezolid vs vancomycin: analysis of two double-blind studies of
patients with methicillin-resistant Staphylococcus aureus nosocomial
pneumonia. Chest 2003;124:1789-97.
44. Kollef MH, Rello J, Cammarata SK, Croos-Dabrera RV, Wunderink RG.
Clinical cure and survival in Gram-positive ventilator-associated
pneumonia: retrospective analysis of two double-blind studies
comparing linezolid with vancomycin. Intensive Care Med 2004;30:388-
94.
45. Chastre J, Wolff M, Fagon JY, et al. PneumA Trial Group. Comparison
of 8 vs 15 days of antibiotic therapy for ventilator-associated pneumonia
in adults: a randomized trial. JAMA 2003;290:2588-98.
46. Collard HR, Saint S, Matthay MA. Prevention of ventilator-associated
pneumonia: an evidence-based systematic review. Ann Intern Med
2003;138:494-501.
64
47. Keeley L. Reducing the risk of ventilator-acquired pneumonia through
head of bed elevation. Nurs Crit Care 2007;12:287-94.
48. Lopriore E, Markhorst DG, Gemke RJ. Ventilator-associated pneumonia
and upper airway colonisation with Gram negative bacilli: the role of
stress ulcer prophylaxis in children. Intensive Care Med 2002;28:763-7.
49. Yıldızdaş D, Yapıcıoğlu H, Yılmaz HL. Occurrence of ventilator-
associated pneumonia in mechanically ventilated pediatric intensive
care patients during stress ulcer prophylaxis with sucralfate, ranitidine,
and omeprazole. J Crit Care 2002;17:240-5.
50. Tablan OC, Anderson LJ, Besser R, Bridges C, Hajjeh R; CDC
Healthcare Infection Control Practices Advisory Committee. Guidelines
for preventing health-care-associated pneumonia, 2003:
recommendations of CDC and the Healthcare Infection Control
Practices Advisory Committee. MMWR RR. 2004;53:1-36.
51. Curley MA, Schwalenstocker E, Deshpande JK, et al. Tailoring the
Institute for Health Care Improvement 100,000 Lives Campaign to
pediatric settings: the example of ventilator-associated pneumonia.
Pediatr Clin North Am 2006;53:1231-51.
52. Solmaz G. Çocuklarda ventilatör ilişkili pnömoni tedavisi. ANKEM
2009;23(2):71-6.
53. Safdar N, Dezfillian C,Collara HR, Saint S. Clinical and economic
consenquences of ventilator associated pneumonia a systematic
review. Crit Care Med 2005;33:2184-93.
54. Yosunkaya A. Ventilatör ilişkili pnömoniden koruma. Selçuk Üniv Tıp
Der 2010;26:160-6.
55. National Nosocomial Infections surveillance System. National
Nosocomial Infections Surveillance system Report, data Summary from
65
January 1992 through June 2004, issued October 2004. Am J Infect
Control 2004;32(8):470-85.
56. Erdem İ, Ozgultekin A. Incidance, Etiology and Antibiotic Resistance
Patterns of Gram-Negative Microorganisms isolated from patients with
ventilator-associated pneumonia in a medical-surgical Intensive Care
Unit of a Teaching Hospital in İstanbul, Turkey (2004-2006) J Infect Dis
2008;61:339-42.
57. Koulenti D, Lisboa T, Brun-Buisson C. Spectrum of practice in the
diagnosis of nosocomial pneumonia in patients requiring mechanical
ventilation in European intensive care units. Crit Care Med
2009;37:2360-8.
58. Batırel A, Ozer S, Çolakoglu S. Nosocomial infections and risk factors
in the intensive care unit of a teaching and research hospital
2011;17(5):29-34.
59. Joseph NM, Sistla S, Dutta TK, Badhe AS, Parija SC. Ventilator-
associated pneumonia in a tertiary care hospital in India: Incidence and
risk factors. J Infect Dev Ctries 2009;3(10):771-7.
60. Srinivasan R, Asselin J, Gildengorin G, Wiener-Kronish K, Flori HR. A
prospective study of ventilator-associated pneumonia in children.
Pediatrics 2009;123:1108-15.
61. Traira BR, Fenton KE, Lee TK, et al. Ventilator-associated pneumonia
in pediatric trauma patients. Pediatr Crit Care Med 2009;10:1-4.
62. Elward Am, Warren DK, Fraser VJ. Ventilator associated pneumonia in
pediatric intensive care unit patients: risk factors and outcomes.
Pediatrics 2002;109:758-64.
63. Richard MJ, Edwards JR, Culver DH et al. Nosocomial infections in
medical intensive care units in the United States. Crit Care Med
1999;27:887-92.
66
64. Aly H, Badawy M, ElKholy A, et al. Randomized, Controlled Trial on
Tracheal Colonization of Ventilated infants: Can Gravity Prevent
Ventilator-Associated Pneumonia? Pediatrics 2008;122:770-4.
65. Hortal J, Giannella M, Perez MJ. Incıdence and risk factors for
ventilator-associated pneumonia after major heart surgery. Intensive
Care Med 2009;35:1518-25.
66. Agarwal R, Gupta D, Ray P, Agarwal A, Jindal S. Epidemiology, risk
factors and outcome ofnosocomial infections in a respiratory intensive
care unit in North India. J Infect 2006;53:95-108.
67. İbrahim EH, Ward S, Sherman G, Kollef MH. A comparative analysis of
patient with early-onset vs late-onset nosocomial pneumonia in he ICU
setting. Chest 2000;117:1434-42.
68. Lorente L, Lecuona M, Galvan R, Ramou MJ, Mora ML, Sierra A.
Periodically changing ventilator circuits is not necessary to prevent
ventilator-associated pneumonia when a heat and moisture exchanger
is used. Infect Control Hosp Epidemiol 2004;25(12):1077-82.
69. Esen S, Leblebicioğlu. Prevalence of nosocomial infections at intensive
care units in Turkey: a multicentre prevalence study. Scand J Infect Dis
2004;36:144-8.
70. Uslu M, Öztürk DB, Kuşçu F, Aslan V. Yoğun bakım ünitesinde yatan
hastalarda ventilatör ilişkili pnömoni gelişmesine etki eden risk
faktörleri. Klinik Dergisi 2010;23:83-5.
71. Diaz O, Diaz E, Rello J. Risk factors for pneumonia in the intubated
patient. Infect Dis Clin North Am 2003;17:697-705.
72. Bassi GL, Zanella A, Cressoni M, Stylianou M, Kolobow T. Following
tracheal intubation, mucus flow is reversed in he semi-recumbent
position: possible role in the pathogenesis of ventilator-associated
pneumonia. Crit Care Med. 2008;36:518-25.
67
73. Black SR, Elo M, Madriaga M, Zimmerman M, Segretti J. Nosocomial
pneumonia in the PICU. Abstr. 40th Intersci. Conf Antimicrobiol Agents
Chermother, k-452.
74. Krein SL, Kowalski CP, Damschroder L, Fonman J, Kaufman SR, Saint
S. Preventing ventilator associated pneumonia in the US: a multicentre
mixed-methods study. Infect Control Hosp Epidemiol 2008;29:933-40.
75. Sing-Naz N, Spra BM, Patel KM et al. Risk factors for nosocomial
infections in critically ill children: a prospective study. Crit Care Med
1996;24:875-8.
76. Nseir S, Di Pompeo C, Jozefowicz E, et al. Relationship between
tracheotomy and ventilator-associated pneumonia: a case control
study. Eur Respir J 2007;30:314-20.
77. Taş A, Yağız R, Topçuoğlu T, Koçyiğit M, Uzun C, Karasalihoğlu AR.
Uzamış entübasyonlu hastalarda trakeostomi sonuçları. Trakya
Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi 2008;25:34-7.
78. Lorente L. Nonpharmacologic measures to prevent ventilator-
associated pneumonia. Clin Pulm Med 2008;15:63-70.
79. Vonber RP, Eckmanns T, Welte T, Gastmeier P. Impact of the suctiong
system on the incidence of ventilator associated pneumonia: meta-
analysis of randomized controlled trials. Intensive Care Med
2006;32:1329-35.
80. Lorente L, Lecuona M, Martin M, Garcia G, Mora M, Sierra A. Ventilator
associated pneumonia using a closed versus an open tracheal section
system. Intensive Care Med 2006;32:538-44.
81. Cordero l, Sananes M, Ayers LW. Comparison of a closed with an open
endotracheal suction system in small premature infants. J Perinatol
2000;3:151-6.
68
82. Lee ES, Kim SH, Kim JS. Effects of a closed endotracheal suction
system on oxygen saturation, ventilator associated pneumonia and
nursing efficacy. Taehan Canho Halchoe Chi 2004;34:315-25.
83. Ruffell A, Adamcova L. Ventilator-associated pneumonia prevention is
beter than cure. Nursing Crit Care 2008;13:44-52.
84. Pineda LA, Saliba RG. Effect of oral decontamination with chlorhexidine
on the incidence of nosocomial pneumonia: a meta-analysis Crit Care
2006;10:35.
85. Cook D. Ventilator-associated pneumonia: perpectives on the burden of
illness. Intensive Care Med 2000;26:31-7.
86. Duo-Shuang Xie, Wei Xiong, Rui-pin Lai. Ventilator-associated
pneumonia in intansive care units in Hubei Province, China: a
multicentre prospective cohort survey. J Hosp Infect:2011;3:1-5
87. Ergin F, Kurt-Azap Ö, Yapar G, Arslan H, Dikmen Ö. Başkent
Üniversitesi Hastanesinde saptanan Ventilatörle İlişkili Pnömoniler:
İnsidans, risk faktörleri, etken dağılımı ve antibiyotik direnç
parametreleri. Flora 2004;9:119-24.
88. Sevinç C, Sahbaz S, Uysal U, et al. Hastane kökenli pnömoni
olgularında etken dağılımı ve prognoza etkili faktörler. Tüberk Toraks
2007;55:153-9.
89. Erbay RH, Yalçın AN, Zencir M, Serin S, Atalay H. Costs and risk
factors for ventilator-associated pneumonia in a Turkish university
hospital’s intensive care unit: a case-control study. BMC Pulm Med.
2004; 4:3.
90. Apostolopoulou E, Bakakos P Katostaras T, Gregorakos L. Incidence
and risk factors for ventilator-associated pneumonia in 4
multidisciplinary intensive care units in Athens, Greece. Respir Care.
2003; 48: 681-8.
69
91. Samransamruajkit R, Jirapaiboonsuk S, Siritantiwat S et al. Effect of
frequency of ventilator circuit changes (3 vs 7 days) on the rate of
ventilator-associated pneumonia in PICU. J Crit Care 2009;25:56-61.
92. Alp E. Yoğun Bakım Ünitelerinde Nozokomiyal Pnömoniler [Uzmanlık
Tezi]. Kayseri: Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Klinik Bakteriyoloji ve
İnfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı, 2002.
93. Hugonnet S, Uckay I, Pittet D. Saffing level: a determinant of late-onset
ventilator-associated pneumonia. Crit Care. 2007; 11: R80-4
94. Bigham MT, Amato RT, Bondurrant P et al. Ventilator associated
Pneumonia in the intensive care unit: Characterizing the problem and
implementing a sustainable solution. J Pediatr 2009;154:582-7.
70
10. EKLER
Mekanik ventilatöre bağlanan çocuklarda ventilatörle iliĢkili pnömoni sıklığı,
etyolojik faktörler, etkenler ve sonuçları
……/…./20
Adı Soyadı:
Yaşı :
Cinsiyet :
Dosya No :
Tanı :
YB’a yatış nedeni:
Mekanik ventilatöre bağlanma endikasyonu:
-Solunum yetmezliği
-Kalp yetmezliği
-Şok
-Nörolojik (MSS, kas, nöropati)
Yoğun bakıma yatışın kaçıncı günü VIP:
Mekanik ventilatöre bağlandıktan sonra kaçıncı günü VIP:
VIP tipi: □Erken □Geç
Kaçıncı VIP atağı:
Birden fazla ataklar için, bir önceki VIP tedavi bitiminden sonra geçen süre:
TANI:
Klinik bulgular:
VI:
Solunum sayısı: (takipne var /yok)
Kalp hızı: (Taşikardi var/yok)
Akciğer bulguları: Ral/ hava girişinde azalma
71
Çekilme:
Sekresyon miktarında artış:
Sekresyonun pürülan karakter alması:
Mekanik ventilatör ayarlarında son 48 saat içerisinde artıĢ miktarı:
Hız:
PIP:
PEEP:
FiO2:
Laboratuar bulgular:
Tam Kan:
Beyaz Küre :
Hemoglobin:
Trombosit:
C-Reaktif protein:
Eritrosit sedimentasyon hızı:
Akciğer filmi bulguları:
İnfiltrasyon: sağ akciğerde Sol akciğerde
Havalanma artışı:
Plevral efüzyon :
Kavitasyon :
Trakeal aspirasyon:
Kültür alma yöntemi:
-Klasik aspirasyon yöntemi:
-BAL:
-Kör (nonbronkoskopik direk) TA yöntemi:
-Akciğer biyopsisi:
72
Mikrobiyoloji sonucu:
Her alanda görülen PMNL sayısı:
Epitel sayısı:
PMNL içinde bakteri:
Üreyen mikroorganizma ve koloni sayısı:
1-
2.
Antibiyogram:
Antibiyotik 1. 2.
Amikasin
Ampisilin-Sulbaktam
İmipenem
Piperasilin-Tazobaktam
Sefaperazon-Sulbaktam
Seftriakson
Siprofloksasin
Tobramisin
Trimetoprim-Sülfometaksazol
Risk faktörleri (tanı sırasında):
Yaş:
MV kalma süresi:
Son bir haftada kaç kez ETT değişti:
En son ETT ne zaman değişti:
MV devre değiştirilme sıklığı:
Daha önce VIP tanısı:
YB’da aynı hasta VIP tanısı alan hasta sayısı:
Aynı etkenle VIP olan hasta sayısı:
73
Aynı etkenle VIP olan hastadan kaç gün sonra VIP tanısı aldı:
Sürekli enteral beslenme/kaç gündür:
Bronkoskopi uygulaması
İmmün yetmezlik (birincil/ikincil):
İmmün süpresif ilaç kullanımı, kaç gündür:
Kas paralizi, kaç gündür
Son bir haftada kusma sıklığı:
Hastanın MV sırasında baş pozisyonu 300 mi:
ETT kaflı/ kafsız (arada kafsız ise belirt):
Geniş spektrumlu antibiyotik kullanımı/süresi:
Santral venöz kateter bulunması
Aspirasyon türü (açık/ kapalı)
Ağız hijyeni
Kronik akciğer hastalığı
Trakeostomi (1 aydan uzun MV’de kalan hastalarda özellikle trakeostomi
olan ve olmayanlarda VIP sıklığı açısından)
Eşlik eden organ yetmezliği
-Karaciğer
-Böbrek
-İleus
-MSS(koma)
Tedavi:
Başlangıçta ampirik tedavi:
Antibiyogram sonucuna göre Ab değişimi:
İlaç değişimi kaçıncı gün oldu:
AB dozu, normal/yüksek:
VIP tanısından sonra Ab kullanım süresi:
Tedavi klinik bulgular düzeldikten kaç gün sonra kesildi:
Tedavi laboratuar bulgular düzeldikten kaç gün sonra kesildi:
74
VIP’le iliĢkili komplikasyon:
-Pnömotoraks
-Atelektazi
-Sepsis
-Çoklu organ yetmezliği
-Kronik akciğer hastalığı
-Diğer:
SONUÇ:
VIP tamamen düzeldi:
Hasta kaybedildi:
Hastanın ölüm nedeni VIP mi?