17
@oiYANET YAYlNLARI ·- - {1981 YILLIGI) · HiCRET ÖZEL SAYISI •' .. . . . .

@oiYANET IŞLERI BAŞKANLIGI YAYlNLARI · 2016. 8. 22. · ve onun muha·taıbı özellikle Mü'minler olmuştur.Bundan sonra «Ya eyyühennôs» ( «= Ey insanlar») denildiği gibi

  • Upload
    others

  • View
    4

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

  • @oiYANET IŞLERI BAŞKANLIGI YAYlNLARI

    ·--

    {1981 YILLIGI)

    · HiCRET ÖZEL SAYISI •'

    .. . ~ . . .

  • Hicretin · L ve ll. Yıllarinda Kur'an~1n ·_Getirdikleri

    GİRİŞ

    Cel'ôl KIRCA Y.i.E Tefsir Öğr. ÜY!3Si

    KAYSER·i

    Kıur'ôn-'ı Keriıin'ıdeıki .süreler, Mekikf ve Medeni diye tasni.fe tci!Yi tutulurken en meşhur görüş olarak Hicret eısns al:ınmıştır. (1 ) Bir tarih lbaşlcmgıcı olarak kalbul edilen Hicret, aynı zamanda tedric1 tekômül gösteren ibadetler birlikte · sulh; .. savaş· v.s. gibi aıhkôıma ôid mesetelerin de ıbilıdirildiği vıe açliklandığı bir dö- --n üm noktasını teşkil eder.

    Hz. Adem'den itibaren Hz. Muhammed (S.A.V.) e gelinceye kadar bmüın Peygamberterine Ceınab-ı Hak, a.hlkôırna ôid m.eıseleleri tedricl bir tekômülle inzôl· etti.ği gibi, Hz. Muıhammed'e. de iıri.zal ettiği aıhkômda tedricf bir tekômül sırası takibetmiştir. Meıkke'de nôzil olaın ôyet!ıerdeı; iman,, sabır, güzel aıhlô1k Ve öğütle iman'a davet ve müşriıklerle olan mücadele konUlarının ele alındığı, bunun tc:im ·aıksine Medine'de nôzil ol•an ôyetlerde ise; ibadet, sulh, savaş, ve mıuameılôt konula~ıyl•a· yaıhudif ve mıü;nôıtiı,klarla olan münasebetlerin açııklandığı görüılür.

    ResuluiJ.ahın Hicreti, imandaın arnıele ve mıuamelôta, S'abırdan savaş ve sullhe, müşri.kılerl•e olan mücade:J.e ve onları imana davetten, yahudilerle olan mücadele ve onları. imarta davete. ge-·ciş olmuş ve islôm hukukunun tatbik edileceği ilk islam devleti-nin kuruluşunu sağlayan en büyük etıken olmuştur. Htcretle birlik_ te ıı

  • ve onun muha·taıbı özellikle Mü'minler olmuştur. Bundan sonra «Ya eyyühennôs» ( «= Ey insanlar») denildiği gibi «Ya Eyyühel- . lezine Amenu» (= Ey imaını Edenler) diye de hitalbeıdıilecek ve onlara yapmaları ve uygulamaları gereken şeyl·er emredilecektir.

    ıHicııetin jik iki ıyılmda Kur'ôn'ın getirdikleri,. ibad'eıt tarihi yö-nünden önemli olmakla birlikte, bir i·slôm devletinin kuruluşunda müslümaınlann önaeJi.kle yapmaık zorunıda oldukları konuların ta-bil seyriıni ıbelirtmesi baıkımından da önemlidir.

    i.. HİCRETİN iLK YILINDA KUR'AN'IN GETiRDiKLERi

    1 - .ifk MescidinYapılışı.

    Mescidler, A•llah'a ibadet ve kulluğun yapıldığı, Müslümanla-rın ferdiyetten kurtularaık cem~atleştiği vıe !birbirleriyle kaynaştığı yerlerdir. Renkleri, dilleri ve sosyal mevkileri ne olursa olsun, inanaınlaır.ı aynı yönde birleştiren ve on:ları tek hede.fe, kıibleye yöneiten Mesciıd, aynı zamanda İıslôm'ın ulaştığı yerlerdeki var- · lığıının da ·işareti vıe tapuısudur. Bunun için Peygamberimiz Medi-ne yolıu üzerinde buılıunan ıJ

  • «Mü'minler.e zarar vermek, kendi küfürl.erini takviye etmek, iman edenler arasına tefrika sokmak için evvelce Allah v.e Resu~ lü ile harbedeni bekliyerek mescOCI bina ıedenler «bundan mo~sadımız iyilikten başkla lbirşıey değildir» ıdiye yemin ede.rler. anıarın ya(ancı·olduklarına Allah şehacfe,t ·e.cler. O, 'mescidde k!atiyeın· na-maz kılma.» (5 )

    Mescid yapmak, dini bir emir ve .hüıküm olmasa da, Cemaat-le yapılaibilece:k iıbadıetler ·iıçin lıüzumlu ibir araç ve ötıemH bir vö-sı.tadır. ıBundan dolayı Pey.gamlbı;lrimiz Medine'ye gelir gelmez 'de bir mescid inşaatıınıa başlamış ve onu ıbitirmişti.r. Bu, isl:ôm ta-rihinde yapılan i:~inci mescidıdir. Peygamberimiz (S.A.V.) «Mes-cid-i Nebi» dıiıye a-nı:lan bu mesciıdlde medı1iundur.

    2 - CUMA NAMAZININ FARZ KillNlŞI ·

    Peygamberimiz (A.S.V.} Mekke'den aynidıktan sonra doğrudan Kuba'ya gelmiş ve orada on gündeın fazla bir müddet kalmıştı. ('6) · Bir cuma ıgünü Medine'ye gitmek üız:ere Kulba'dan ayrılan Peygam'berimiz, Salim b. ıAvf oğullarının oturdukları Ranuna vôdi-. sine gel:diğ.inidle güneş zeıvale ermiş '\lle öğle vakti olmuştu. Pey-gamberimiz (A.S.V.) öğle namazı için hazırlı·k yapan a-shabına, cu-. ma namazının farz ıkılıridığııını veı öğle nama?ı yerine cuma namazi kılacaklarını ısöyledi. Orada ilk cuma nama·zını kı:ldırdı ve ilk hut-besini dkudu. ('1) Cuma namazının farziyeti ile ilgil'i ilôıhi vahiy şöyleydi: «EyMü'minler, cuma günü narruÔıza·çağnldığınız zaman hemen Allah'nı zikrine koşun, alış - verişi terkedin. Eğer bilirse-niz bı.i sizin için daha hayırlıdır.» (8 )

    Artık müşriklerin ağır baskılarından uzaktılar, namaz kılmak ve ıAıHah'a ibadet etmek icin tenha yerler aradıkları, Kur'ôn okur~ ken seslerini duyurmaktan ce~indiklerl günler geride ka·lmıştı. Bir araya g•elımelerine ve büyıük cemaatlar olmalarına hiobir eıngel yoktur. Yeni bir devir başlamıştı. Tek tek ve ıkorıka korka ibadet. ve hareket·etme yerine top~u ibadet ve hare~et etme devri; başlamış ol,wrondu. ·

    (5) K. Kerim, Tev:be : 107 - 108. · (6) Zebidi Abdu-I Latif, Tecrid-i Sarih Ter. Kôinil ıMiras, c. X, s. 106,

    (Ank .. 197e) (7') El-Kurtubi, a.g,e. c. XVIll, s. 98. (8) K. Kerim, Cuma. 9

    149

  • 3. MUHACiRLERLE ENSAR ARASINDA KARDEŞLiK

    Peygamberimiz (A.S.V.) in Medine'ye gelişinden son_ra eski .ve .. sıkıntılı ıgünler geride k·a'lmış,. inancıarından dol·ayı insanlara. işkence yapan müşriklerin, ezô ve cefô yapan ellerinin uzanama- . -dığı Medıüne'de, ıhürriyet ve emniyet !havası içinde ~akin lbir ha- _ yat :ba:şlamı·ştı. 'Her·kes inandığı gibi yaşamakta ve iıbadet et-mekte. senbesıt:L Vicdan ve din hürriyeti içinde müslümanılık gün geçtikçe yayılıyordu.

    Peygam!berimiz, her şeyden önce ıEınsar ile IMuhôcir araısında samimi ıbir münaseibet ve ilişkinir1 temini icin Çalıştı. Hicretin beşinci ayında (9 ) Onları binbirine daıha da kaynaştırmak için din . kardeşliğinden _ayrı olarcık !haıkikl ve öz kardeş yaptı. Her ıbir mu-hôcir, ensardan biri öiünce•, - kendi· akr;abasından d'aha. önce mi• rascı oluyordu. Mi11asta ·Ens.arın, öz kar

  • vasıtasıyl'a cihan tariıhtnde lbir benzeri olmıyari bir kardeşliği teessüs ediyor rve k

  • arasındaki 'bazı önemli ihödiseleri açıklayan ayetlerden kısaca baıhsedeceğiz. Bu ayetlerden ıbirıkısmı yahudilerin, yalan ve yan- -ı Jış ıbazı sözlerini taısriıh sooedinde nôzil olmuştur. (21) Bakara sO- -resi 42, 44. ve 75. ô;yetleri gibi... Bir ıkı s mı da Resulullah'a sor- j duklan sorulara cevçıp olarak gelmiştir. (22 ) Ba·kara sOresi 97, 107, 189. ôyetleri gibi.

    Genel olarak, bizzat yahudilerin kendilerinden ıba!hseden ayetlerih sayısı 17 dir. {23 ) .Bu ayetıerin 14tanesi Al-i ·imrôn, diğerleri de birer tane olmak ıüzere, TeV:be, Môide ve Nisô sOrelerin-dedir. ·

    Ayetlerin haricinde de bazı- sOreler, yahudilerin yaptıkları b_azı işler üzerine ınôzil olmuştur._ Mesela : Felak ve Nôs sOre-leri Peygamberimize l...:eıbib h. A'sam adında1ki ibir yahudinin ycip- · tığ_ı sihir ·üzerine nôzil olmuştur. (24).

    Yahudilerle ilgili olarak nôzil olan ôyetler, onların inanç, fikir ve düşüncelerini hedef alır ve onJoırın .i·çıinde bulundukları ruhi/bunalımiardanı bahseder. Onların in'anç .ve fikir !bozuklukla-rını ve hak ve 'hakikatı in'kôr edişleri·ni açıklar .. Ayrıca ıbu ayetler, müslümanların onlarla_ iyi münasebet içinde olmakırını da ister. Peygamberimiz de Medine'deki ilk günlerinden itilbaren onlara karşı, onların yaptığı ıgiibi yumuşa'k ıbir politika uy:gulamış ve bü-tün ta!hriklere karşı saıbırla ve metanetle direnmiştir. Fakat daha sonraları bu tutum ve davranış değişecektir ..

    5. MÜNAFIKLARLA OLAN MÜNASEBET

    Medine'de müslümanların sayıları artıp kuwetlenmiye ıbaşladıkıtan 'Sonra, z;ôhirde mü'miın, _ gerçekte- ise inanmıyan bir grup teşekkül etmişti : Münôfrklar ... Bunlar, müslümanların ara~·

    . sına girtyıorlar, onlarla düşüp kalkıyorlar ve spreti_ ha'ktaın görü-nerek müslümanlan şüphe'ye düşürecek sorular · soruyorlardı. Bakara . sOrasıinin 8-20. ôyetleri, .sözleri ve da:vraın:ışları, dolayısı ile münôffkların reisi Abdullah b. Übey :hakkında - nôzil olmus-tu: (-:!5 ) Bu ôye-tlıer de meôJen şöyle deniyordu : · ·

    (ı21) Nisaburi, a.g.e;, s. 14, -16, Kurtubi, a.g.e., c. ı, s. 342, ç. H, s. ·1 ~22) Nisabur1, a.g.e, s. '17, 1~. Kurtı.ib1, ·a.g.e., c. ·ll, s. 36 · (23) Juıe La Bomuma Tafsiıu•ı Ayati'ı Kur'ôn-iı Kerim, Arabçaya nakil :

    M. Fuat Abdulbaki s. 658, !659. (Beyrut tarihsiz) (24) Nisaburi, a.g.a. s. 310. (25) Nisabur1, ıa.g.e. s. 12, lbn IKesir ,c. ı, s. 47, Kurtubi, c. ı, s. 1Sı2

    152

    1

    ' . 1

  • «insanlardan, iman etmemiş olduklan halde, Allah'a ve ôhi,. . ret gününe inandık diyenler vardır. Allah'ı v.e lman edenteri (gü.;

    ya) aldatırlar. Halbuki onlar, ıcmdak ·kıendilerini aldatırtar ve bu .. · nun da farkında ,ıc(eğildirler. Onlar.tı1 kalbierinde hastalık vardır, Allah hastalıklarını ıartırsın. Onlara yaılan söylediklerinden dola,. yı ~acıklı bir ,azap vard;r. /Kendil.erinıe yıeryüzünclie bozgunculuk yapmayın denildiginde, Qiz ~ancak ıslah ediciyiz derler. Di!iRDiKLERi

    1. KIBLENiN TAHViLi

    Hicretin i1kin\Ci yılı olaylarından lbiri, belki de başkalanna benzerneme '~onusundaki emirlerin en önemlisi, kıblerün ta'hvili-dir. Resuluilah ve O'nun Ômmeti namazlarını Medine'deki ikôme-tinin onsekizinci ayına· gelinceye kadar Kudüs'teki Mescid-i Aksa'yaı doğru ·kılarlardı. (28 } Resulullalh, ıbütün kalıbiyl'e Kôıbe'-.

    ---·------(26) ıKur'ôn-ı Kerim 'Bakaro 8"16 · · (27) Jules la Bomuma u;g.e. s. 1636, 637. (28) Muhammed Rıza, a.g.e. s. 146, ibh Hişôrn, a.g.e, s. 257

    153 .

  • nin· kıble olmasını arzu eçJiyor fakat bu konuda gelecek ilôıhi vahyi ,bekHyordu. Zira Medineli ya!hudiler, «Muhammed bize mu-

    . halefet ediyor, rlıalibuki ibizim kıblemize uyuyor>> (29) diyorlardı. Bu ve bUnun gibi sözlere Allarh'ın ·Resulü üzülüyor, fakat bir şey deiııiyordu. Ni'hayet ilôlhl va'hiy geliyor ve kııble !Kudüs'ten Mek-ke'ye, rBeytullaih'a ,çeviriliyordu.

    «Bi·z senin semcıryaı i\füzünü cevirdliğini gördük, seni razı alacağın kıbleye döndüreo.eğiz. Yüzünü Mescid-i Ha11am tarafına çevir .. Nerıede olursanız ~olun uz, yüzünüzü o taııafa çevirıiniz. Ehl-i Kitap, klıblenin d!eğiştirilmıesinin ,R!ableri taır.afınd'CI!n hak ol-duğunu ,ıbiJirl:er. ıAifah, işl~dikleri şeylerden · ka,fil değilc:fir.» (30 ) Kı!blenin değişmesi Hesulullarh'ı ve mü'minleri çok sevindirdi. Fa-kat yarhudileri çok rkızdırrnıstı. Bu vesile ile de fitne ve fesat-. . !arına devam ettiler. Şu ôyetler bu hadiseyi anlatmaktadır :

    «insan~ar~an sefih olanlar (beyinsizler): MU'minleri üstünde bulunduk&arı kıbterer1nd:en ne döndürdü diyec.eklerdir. De ki : Meşrik fll'e mağrib Allah'mdır. O, dilediğini doğru yola .. hidayet eder. Böylece siz· i,nsantar. üzerine şahitler orasımz ve rıesul ete sizin üze,riniııeı şahit :olsun· diye,, si~ i va:sat blr ·üm m et ·kıldık. Se-nin ıüzerFnoie bulunduğun Kıble'yi Peygambıer'e tabi olan ile ar-kasına döneni bilelim diye yaptık; Kıblenin deığiştir:ilmesi büyük ve rcığır· ise die AUah'ın hidayet ettiklerine öyle değildir. -Allah imanınızı Ziayi etmez. Allah insanram kcı:rşı .re'fet. ve merhamat stıhibidit'.» (31 )

    .

    2. HlRiSTiYANLARLA OLAN MÜNASEBET

    YaihudiJıer,. mürsılüm'anlara cephe alıp çeşitli dedikodular ya-parken, rhıristiyanlann durumu ilgi çekiciydi. Medine'nin içinde hıristiyanlar yoktu. Zira dnlm, Med'ine'ninı civarındaıki vadilerde ya.şıyorlardı. Onlar· da, yahudiler gibi, Peygamıberimize zaman

    · zam'an gelerek, sonJiar soruyorlardı. Peygamıb'erfriıiz de onlara; gel'en ilô'hl varhiylerle cevap veriyordu. Kur'ôn, gerek yahudileri ve gerekse :hıristiyanları lbir gruba- da,hil etmiş ve onlara «Ehi-r Kitab» diye 'hitabetmiştir. Hıristiyanlar teslise inanıyor-

    (129) Cessôs, 1Ebu Bekr lb. Ahmed, Ah'kcrm-ul Kur'ôn c. ı. s. 90 (Bey-rut '1:335)

    (30) ıKur'ôn-ı Kerim Bakara: 14ıı (31) Kur'an-ı 1Kerim Bdkaro : 142, 143

    154

    ·1.

  • lar ve Hz. isa'ya Allah'ın oğlu diyorlardı. Peygamıberimiz ise, ıbüWn insanları Tevhid dinine çağırıyor ve geçmiı;ı peygam-berlerin hepsini tasdik ediyordu. Bu . bakımdan bir kısım hıristiyanlar Peygamberimiz (S.A.V.) e hangi peygamberi tasdik ettiğini sormuşlardı. Bu ısorularınn ce:vap olarak gelen ôyet.i Kerime'- · de Cenôb-ı Hak : «Biz Allah'a iman ettik, bize gönderif.ene, İbrahim'e, ismail'e, ishak'a, Yakub'a ve ıEsbôt'a gönderilenlere, Musa ve i_sa!yaı tll1erilenlere, bilumum peygamberlere Allah tarao-fından verrlene iinanır, Allah'ın Peygamberlerinden hiç birini di-ğerino1en :ayırt ıetmeiVfz. ,Biz Allah'a teslim olmuş insanlarız.» (32) demelerini müslümanlara !bildiriyordu. Peygamberimiz de mü'-minlere yaptığı tavısiyede :«:Sh l-i Kitalbı ne tasaik ediniz, .ne de yalanlayınız» demiş ve ıbu ôyeti okuyunuz demişti. (33)

    Hıristiyaınlarla olan münasebet, yaihudilerle olan müna:se-betten sonra başlamış ve özelli'kle hicretin iklnci yılında yo-ğunluk kazanmıştır. Kur'ôın~ı Kerim, müslümanlara, yaıhudilerle olan münasebetlerinde olduğu ·gibi, 'hıristi·yanlarln olan münase-betlerinde de ılımlı ve yumuşaık lbir politiıka uygulamalarını tavsi-

    . ye ·etmiş; Bhl-i Kitaıba karşı hitalbında_ aynı üslübu kuıı·onmıştır.

    islam devleti güçlenıip kuwetleninceye rve müşriklerle · olan· mücadelesinde •kesin bir sonuca varıncaya kadar Peygamberi-miz (S.A.V.). Ehl-i Kitabla olan münasebetlerini dengeli ve çok yönlü '91arnk ele almış, !bunlara karşı, !Kur'ôn'ın üslübunda da görüleceği ıgibi açıkca cephe almadan inanç ve ıfikirlerinin saıkat ve bozuk. yanlarını gösterıme•kle yetiınmiştir. Özellikle cihad emri .gelinceye !kadar, lbu uygulamaya önemle riôyet etmiştir.

    3. ORUCUN FARZ ıKILINISI '

    Kelime-i Tevıhid'den .sonra İıslôm'ın diğer bir rüknü olan oruç, Heretin ikinci senesi içinde, rBedir savaşından bir ay, ve-ya bir knç gün önce farz kılınmıştır. Bedir savaşı ıise, IHi_cretin ikinci senesi Ramazan ayının 17. günü olan C.uma günü olmuştu (34).

    Orucur:ı farziyatini bildiren ve hükümlerini açı!klayan ôyet-ler, Medeni 1bir sure olan Bakara suresi içinde yer almakta· ve

    (32:) Kur'ôn-ı Kerim Bakara : 136 (33) Kurtubi, a.g.e. c. ll, s. 1140 (34) EI-Bağdadi Muhammed b. ibrahim, Lübabu't Te'vil fi ,meanit - Ten-

    zil (El-Hazin) rBeyrut, Tarihsiz, c. 1, s. 113

    155

  • bu ôyeıtlerde şöyle denmektedir :. «Ey iman ,edenler, sizden önce geçen ümmetler1e farz kılındığı gibu gün;a:hkrrddn sakınınanız için, sizin üzerinize de oruç farz kılıridı? Sayılı günlerdir, sizden hasta veya yolçulukta ,olan, tutamadığı gün[er sayısınca -diğer günler-de oruç tutmalıdır. Gücü yetmeyenlet'1e de bir fak)rin db yumluk fid-ye5i vardır. Kendiliğinden bir hayır eden;e, bu, onun i'çin daha ha-.. yırlıdır. Eğer oruç tutarsctırıız, bu bifS~enJz sizin için daha haıyırlıdır. (35)

    Oruç hakkında·, sadece lbir ôyet-i ıkerime Mekkidir ve o da susmak anlamında dır. (36) Mekki olan ıbu ôyette «Be·n Allah'a . oruç adadr.m, onun icin bugün hiç kim_seye söz söylemiye.ceğim, de» denilme'k:tedir. •('17)

    .Aııaıh Teôlô, ıorucu pek çok hi'kfnetlere mebni farz kılmıştır. Bu 'hitkmetlerin !başında·, nefsin arzularına gem vurmak, onun şiddet ve ıhiddetini kırmak ve ıbu vesile ifoe ~llah'a· teslim olmak hususu yer alır. ıHeım iyiliğe ve ıhem de 'kötülüğe meyyal olan nefis için. Hz. Yusuf : «Ben nefsimi terbiye edemem, cüfıkü nefis pek ziyôde fen:alığı- emreder. Anoak Rqbbimin rahmet· buyurarak korudukları müstesno» (38) diyerek ondan Alla1h'a sığınmıştır.

    4. ZEKA TlN FARZ KlLlNlŞI

    Mali _lbir ibadet olan zekôt, arzuya-bağlı lbir yardım ve sada-ka anlamında müslümonlarca daha Mekke dönemindeyken de

    . biliniyordu. (39) :Aınca:k, bugünkü anlamda ~ve ılslôm devletinin bir mali kaynağı olarak farz ıkılınışi, Hicretin i·kinci yılındaı olmuştur. (40) Tafsilôtı ve diğer hükümleri ise, daha sonraları tedrici . . ol-arak gelmiştir. «Zekıôtınızı v:eriniz» (41) ôyeti mutlak anlamda ve umumi iolarcıık zekôtın farziyatini ifqde etmektedir. (42) ·«Onların mallarından sada:kıa ıal» (43 ) _ôyeti de şartla niukayyed

    (35) Kur'an-ı Kerim Et-Bakara 1Be, 184. ·(36) Abdülkadir Ali Hasan, Nazretün ıAmme fi tarihi-l fıkhi-1 islami

    s. ·15 (Kahire 196'5)

    156

    (37) Kur'a,n-ı !Kerim, !Meryem : .26 (38) Kur'an-ı iKerim, Yusuf : 53 (39) Abdülkadir Ali !Hasan, a.g.e. s. 19 (40) Zebidi, Tecrid"i Sarih, c. 5, s. 4!4, Muhammed Rıza, a.g.e. s. 1~ ('4ı1} Kur'an-ı Kerim, Bakara : 4B

    · (1412) Kurtubi, _a.g.e. c. 1, s. 34!3, ibn Kesir, a.g.e. c. 1, s. 84. {4!3) Kur'ôn ı Kerim • Tevbe : 103

  • '

    olma•ksızını, mutlak hüküm ifade ed_en diğer lbir zekôt ôyeti- . dir. (44) Zekôt, ıkahblerdeıki dünya sevgisi ve hasta.lıgını gideren bir ilôç ve zenginlikten d/olayı olaibilecek taşkınlığa da tbir engel teşkil eder. Zekatın pek çok ıhikmetleri vardır. Bu hikmetlerden önemli tbir:kaç tanesini şöyle zikredeıbiliriz : .·

    1 -· Ze'kat, malın !bir şükrüdür. 2 - Zekôt, zenginin malındaki fakirin hakkıdır. Nitekim

    Cenôb-'ı Hak : · «Onların mallarında dilenci ve mahrumun hakkı vardır» (45 ) buyurma·ktadır.

    3 - Zekôt, dilencilerin sayısını azaltır, hırsızlığı ve soygun-culuğu önler.

    4 -:- Zekat, zenginleri cimrilikten korur. 5 - Zekatta ıisıami yardımlaŞma ve Allath'ın adını yüceitme

    vardır.

    5. iLK CiHAD EMRiNiN GELiŞi

    'Hicretin . i:kinci senesinde ıKur'ôn'ın ·getirdikleri hükümler-den biri de, ci had ve ona ôit emirdir. Resuluilah (S.A.V.) cihad emri gelinceye kadar tam onüç sene Kureyş Müşriklerini puta tapmaktan vazgeçirip fi.ııah'a ibadet etmeye scwaşmadan davet-te !bulunmuş ve bunun üzıeriıne artan ve azgınlaşan eziyet ve

    . tuğyanlarına karşı ümmetiyle birlikte büyük bir salbır nümunesi göstermiştir.

    Ne sabırları, ne de iyi ve yumuşak muameleleri, bu azgın · müşriklere fayda vermiş, kurtuluşu, vatanlarını ve mallarını

    ·terkederek Mekke'den Medine'ye' 'hicret etmeıkte bulmuşlardı. (46 ) Kendisine ashabının yaralı ve d'öğülmüş olarak her g·eli-şinde o, salbır tavsiyesinde bulunmw;ı ·ve ({!Henüz hanbe me'zun

    . değilim» cnı demişti.

    Mekke'de cihada izin verilmeyip, sa:bır ve teenni tavsiye ol unduğu gibi, Medine'ye hicret olunduktan sonra da· themen izin verilmemiştir. Ancak Hicretin . ikinci senesinde; müslümanlar

    . güçlenip kuwetlendikten sonradır ·ki cihada izin verilmiştir. (48)

    (4:4) Kurtubl, a.g.e. c. Vm, s. 2.41 (45) Kur'ôn ı !Kerim, :Mearic : es (46)

  • Cihadla ilgili ilôhl emir şöyl~ydi : «Kendif.erin.e kıta! ve tecôuüz edilen mü'minlere (tedafül harbe) izin verildi. Çünkü onlar, zu~ Iüm olunmuş,ardı. Şüphesiz ki :Allah, onları" yardımıyla muzaf-fer kılmaya kCidirdir. (49) Cihad emrinin verilmesine sebep ol~rak da Cenôb-ı Hak, şu gerekçayi gösteriyordu : «0 mazlumlar ki, «Rabbimiz Allah'tır» demeterinden ba.şka bir sebep olm.aksızın haksız olatiak diYıarlarından cıklaı·ıımışfardlr. Eğer Allah, in-

    . sanların bir kısminın tecCivüzünü· öbür kısmının müda:flaası ile karşıramasaydı .içincle Allah adı çok · zikrolunan- manastırlar, kilisefer, haıvııa.Cır ve ımescidler muhakkak yıkılırdı. Şu da mu-hoıkkaktır ki, A!Rah, kendisine. kulluk eden kişiyi muzaffer kı(aoalctır. Şüphesiz ki Allah, çok kuwetlidir, zifia'desiyle izzet ve şevket saıhibfdir. (50 )

    C~hadla ilgili diğer bir ôyet.,i kerime de şudur : «Sizinle har-

    bedenQerıe Allah yolunda siz de scııvcişınız ve aşırı gitmeyiniz. . .

    Allah aşırı gidip tecavüz edenteri seıvmez.» (51 )

    Ci'hat emrinin 1\feri.F!şi~ ıbu ·iki ôyet-i kerimenin hükmiyle sôbit-tir. Fakat !hangisi ile cihadın ilk önce ıfarz kılındığında . ihtilôt edilmiştir. Cessas (52), · Kurtubf (53)/ve Şeı;kan1 (54) Bakara sil-resi 190. ôyetinin ilk cihad ôyeti oldÜğunu kabul ederler. Ebu Bekr (R.A.) ise, Hac -süresi 39. ôyetinin iJk cihad ôyeti olduğunu söylemiştir. (55 ) ibnü-1 Kayyim, «Zadü-1 Mead»da : «Hac sOresi 39. ôyeti icin, 'bu ôyetle ci'hada izin verilmiştir, fakat cihad farz kılınmamıştın) der. (56)

    Bu diyetlerin ıhangisi önce nôzil olmuş olursa olsun, her iki~ sine de !bakacak olursak, müsaade edilen harbin tecôvüzl bir malhiyet taşımadığını ·görürıüz. Müslümanlara, kendilerine _tecô--vüz edenlere ·karşı, kendilerini müdafaa etmek ve maruz kaldık. lan haksızlığı ve zulmü gidermek iıçin har:p etmeye müsaade

    158

    (4e) Kur'an-ı Kei'im, Hac : 39 (50) Kur'an-ı Kerim, Hac : 40 (51) Kur'an-ı Kerim rBa,kara ,: 190 (52) Cassas, Ahkamuiıkur'an : c, I, s. 256

    · (\53) Kurtubi, a.g.e. c. ll, s. 347. (

    194) Şevkani, rAii b. Muhammed, Fethu-I Kadir, c. I, s. 190 (Beyrut tarihsiz.)

    ('55) Kurtubi, a.g.e. c, ll, s. 347 (56) Zebid), Tecrid-i Sarih, c. X, s. 100.

  • .•.

    ediliyor: Muslümanlar silôrha sarılmaya icıbar edi·ldiklerinde a.rı.cak savaşmışlardır. Yoksa, asrla tecôvüz ve taarruzda bulunma-mışlardır.

    6. · BEDiR SAVAŞI VE ALINAN ESiRLER HAKKINDAKi . HÜKÜM

    Bedir saıvası, ci•had emri geldi·kten sonra yapılan ilrk ve en . ' . önemli savaştır. Bu savaş, Hicretin ikinci yılında ve Ramazan ayİnın 17. gününde vukubulmuştu (s7 ) IKmôn-ı Kerim'def bu sa-vaşa ıçok önem verildiğini görmekteyiz. Pek çok öyet-i ıkerime, bu savaştan ve o'nun neticelerinden bahseder. (58 ) Cenôfı-ı Hak,~ özellikle rbu sa•vaşta mü'minlere yardım etmiş ve onları nielekle-

    . riy!e takNiye etmiştir. (59)

    Enfôl suresinde Cenôb-ı Hak, meleklerine :

    «.,....- Haydi gidiniz, b:enim ·nusretim sizinle be~aberdir. Mü'-. minleri S~tlfiarındtli tutunuz ve. sebat ettirin:iz. Ben kôfirterin kalb~

    lerine korku salacağım. Siz onların boğ.azlıanna: ve pal1tna:kları-na vurunuz» buyurdu. (60 ) ·

    · Peygcimberimize de :

    «- H_abibim ıendişelenrnıe, şimdi size birbiri ardınca· bin me-·. leği yardımcı olaıı~ gönderiyorum» (61 } diye vahyoluındu. Ardm-dan Peygamberi miz, El Kurtubf : c. IV, S. :1SB, Zebidf, Tecrid-i Sarih : C. 10, s. 148 (64) Zebidf, Tecrid-i Sarih : C. X, s, 148, H. N. 1565, Al-i imrôn : 13,

    159

  • ortaya çıkmıştı. Bunlardan birincisi Hz. 8bu Bekir'in görüşü idi. O, şöyle diyordu : «Ey Allaih'm elçisi, onlar senin amca oğullarm, aşiretin ve kardeşlerindir. Allah sana• zaferi nasibetti ve on-lara ıgalip de geldin. Onlar öldürülm'emeli ve onlardan fidye alınmalıdır. Alacağımız şeyler bize kuwet verir ve belıki Allah onlara ıhidôyet eder (65}

    Buna karşı Hz. Ömer :

    ((!Ey Allaih'ıiı elçisi onlar seni yalanladılar, ıseni yurdundan çıkarttılar ve seni ölldıürmeye teşeil1büs ettiler. Ben Bbu Bekir gibi düşünmüyorum, onları öldürelim ve onlardan fidye almıya- . lım. (66} demişti.

    Peygamberimiz ve A~hôbı, Hz. Bbu Bekir'in görüşünü be-.· nimseyip tercih ettiler. Fakat Peygamberimiz; Hz. Ebu Bekir'in görüşünü tercilh edişi · dolayısı ile mualheze olunmuş ve Hz. Ömer'in görüşüne uy.gun ilô!hi va!hiy gelmişti .(6i) · ilôhi vahiy şöyleydi : «Hiç bir ~e:ygamberin yeryüzünde zaferler kpzanıncaya kadar esirfer afması (vOiki) olmamıştır. Siz dünıyıanın ge_çici şeyrerini istersiniz. HaloukE Allah ôhireti murad eder. Allah aziz- . dir, hakimdir.» ·

    .

    . Eğer AUah tarafından geçJ1liŞ bir yazı olmasaydı, ·aldığınız-. dan dofayı size büyük bir azab dokfunurdu.

    Artık, ganimet olarak afdığınJz şeylerden helôl ve hoş olarak yeyin, AJfoh'tan korkun. Allah gofurdur, rahimdir.» (68)

    iJ.ôıhi vaıhiy Hz. ömer'in görüşüne uygun geliyor fakat Pey~ gamberimizin ·uygulamasını' da onaylıyordu. (69)

    7. GANiMETLERiN TAKSiMi

    Bedir savaşından sonra elde edilen ganimetler ·konusunda · · müslümanlar arasında bir irhtilôf olmuş ve nasıl taks•im.olunaca-ğı hususunda göııüş ayrılıkları belirmişti. {'0 ) ıBunun üzerine : «(Habibim) sana ganimetierden sorarlar. Deki» «ganimetler Al-

    160

    (65} El Kurtubi, s. vm, s. 147. (66} Muhammed Rıza, a:g.e. s. 173 (67} EI-Kurtubi, c. VIII, s. 45 (68} Kur'ô1n-ı Kerim Enfôl : 67, 68, 69. (69} EI-Kurtubi, c. Wll, s. 46 (70} EI-KurtubT, c. VII, s. 360, Cassôs, a.g.e. c. lll, s. 45

  • lah'ın ve Resulünündür.» AHah'daın korkun veı aronızı düzeltin. Ve eğer mü'min.lerden iseniz A!lah'a ve Resulüne itaıat edin.» {71 ) Ayet-i kerimesi nazil oldu. {'2 ) Bu ôyetin hükmüne göre ganimet, Allah'ın Resulüne ôitti. (73 ) Fakat Cumihura göre tbu ôyetin hük-mü, yine bu sOredeki şu ayetin hükmü ile ka'ldır:ılıyordu. {'4 ) «BUiniz k'i gcm!mıet olarak aıldığınız bir şeyin beşte biri Allah'a ve Peygcımberine, hısımiaraı, yetimiere, f.akirlera ve yolcularadır. Eğer AUah'a ve iki cemcıatın karşıtaşıp ·Hak ile bôtılm ayrıldığı günde kulumuııa i.ndiı•cUğimiz şeıye imc:m ediyorsanız, böyle bili-niz. Allah her şeye kcııadirdir.» (75 ) .

    Bu ôyetin lhü~müne göre, ganfmetlerin Ibeşte biri. Allah'ın ResOiüne, diğer beşte dördü de,. gözilere aittir. cGôziler dilerler-se haklarını isteyebilirler. Bu takdirde taksim vacip olur. Dil erler-se, Allah nzası icin terkedebilirler. Bu cihed, on ların içtihadlarına bırakılmıştır. {"6 )

    SONUÇ: . .

    1-2. yılında Hicretin getirdiklerini Kur'an-ı Kerim acısından kısaca ve öz ~larak ncıkladık. Nazil olan ayetler ve ·getirdikleri hükümler bu kadar değildir. Mekki ve Medeni sOreler hakkında kesin bir ittifak mevcut değildir. ittifak edilen sarelerin yanın~a. ihtilôf edilen sOreler de i\fardır. Bazı sOreler hakkında bir kısım isıarn ôlimleri Mekkt. derken, bir kısmı Medeni, diğer bir kısmı

    · da hem Mekki, hem Medeni sureler olarak koibul ederler.

    Mekkl ve Medeni sareleri bilmek, islôm Teşri' Tarihi bakımırıdan önemli olduğu kadar, Nôsih ve Mensuh olan ôyetlerin

    . bi:Jinmesi yönünden de büyük önemi ihaizdir. ·

    ·Bilindiği üzer,e, Mekke'de ferdi- olan iıbadet, daha Hicret neticelenmeden bile Cuma namatının farziyetiyle bir cemaatleşmeye _doğru gidilmiş, .:Pir ibôdet yeri olduğu kadar, müslümanla-rın varlığının ve şathslyetinin bir sembolü olan camiierin yapılması ·da, ayrıca cemaat ruhunu teıbôrüz ·ettiren diğer bir etken olmuştur.

    · (71) Kur'ôn-ı Kerim Ental, ı, (72) EI-Kurtubl, s. VII, s .. 360. (73) Cassôs, c. lll, s. 45

    · (74) El-Kurtubl, c. VII{, s. 2, Cassôs,. c. lll, s. 50 (7'5) Kur'ôn-ı Kerim Enfôl : 41 (76) Elmalılı Harndi Yazır. Hak Dini Kur'ôn Dili c. lll, s. 2406 (lst._ 1936i

    161

  • Müslümanlar, ıbugıün Içinde ıbulun_dukları ıkanşıklık ve ne . yaptığıını .bifımemezli'kten, anca·k, 'ResQiülfaih'ın 'hayatını 1yl tetkik ederek anlamaık ve Km'ôn'm Teşri Tariıhi'ni iyi lbilıme'k suretiyle kurtulabilirler. Mekke'de ınôzil ıolan ôyetlerin lhükümleriyle, Me-dine devrinde nôzil olan ôyetlerin ihtiva ettiği hü'kümlerin ma-hiyeti iyi kavraınıdığında, müslümanlar arasında mevcut olan uy-gulama ve metod farklılııkları da• kendiliğinden sona erecektır; Hicrt 1500. yüeyıla ,girerken, lbu ·g·erçeğe eğilrnek zorundayız.

    . Muhôclrlerle Ensôr ar:asında teessüs eden_ ·kardeşl·ik,_ ön-celeri, mirasta .öz kçırıcleşini dahi geride lbımkımıştır. Toplu ıolrrta ve birfiıkte yaşamanın en güzel örne'klerinl veren Ashôlb'ın t>u davranışı, muslümanlara daima öme'k olınialıdır.

    . .

    · . ıHicretin ikiınci yılında, cı ncak «Oruç» gilbinefisle mücadeleyi· emreden ve samimi 1kuHuğu sembolleştiren ibadeUe, toplumun . sosyal yapısını ve yaşayN;;ını canlandıran ve Ibeili ellerde mal bi.:. · rikimini önliyerek zengin ile faıkir arasındaki uçurumu ortadan kaldıran «Zekôt» ,gilbi man iıbadet ·emredilmlştir. Ciıhad Ise~ islô:. mın beş şartından dördü, ikeJime-i şehôdetı namaz, oruç ve ze~

    . kôt farz kılındıkta.n sonra ve ancak müdafaa mak·sadıyla· · f_arz kılınmıştır. Bu kon!Jda -il'k vahiy, bi'setten tam ondört yıl sonra gelmiştir: 'islôm Tariıhi'ninilık büyük savaşı olan iBedir savaşı, bu emirden sonra olmuştur. ıBedir ısavaşı sadece z;arfer yönüyle de-ğil,. aynı zamanda neticeleri itibariyle de ıbüyük öneme sahiptir. Bedir zaferinin psikoloJik ve sosyolojik tesirlerinin ya·nında, esir-ler ve ·ganimetlerle lligili hüi