Upload
truongtuong
View
228
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
Orman Ağaçlarını Nem İstekleri
Orman ağaçlarının nem isteklerini belirleyebilmek için şimdiye kadar birçok
araştırmalar yapılmıştır. Bu araştırmalarda özellikle çeşitli ekosistemlerin su
bilançosu meydana çıkarılmaya çalışılmıştır. Böylece düşen yağış ile harcanan su ve
bunlara dayanarak orman tarafından kullanılan miktar belirlenmiştir. Bu
araştırmalardan şu önemli sonuçlar elde edilmiştir.
1. İklim ve toprak özellikleri ile meşcere yaşı, sıklığı, tabakalılığı ve buna benzer
ekolojik faktörlere göre aynı ağaç türü için bile su bilançosu çeşitli ekosistemlerde
çok geniş sınırlar içinde değişmektedir.
2. Su bilançosu belirleme yöntemleri, ağaç türleri arasında su gereksinmesi farklarını
ortaya çıkaracak kadar duyarlı olamamaktadır. Yöntem güvenilir olsa bile istatistiki
güvenlik için yeterli tekrarlama olanakları yoktur. Örneğin yüzeysel akışın
belirlenmesi için benzer veya aynı özellikte yağış havzalarının bulunması çok güçtür.
3. Meşçerelerin tabakalı olup olmadığı, toprak florasının bileşimi, humus
formları su bilançosu, dolayısı ile ağaçların harcadıkları su, intersepsiyon, yüzeyden
akış gibi çeşitli bilanço elemanları üzerinde önemli derecede etkili olmaktadır.
4. Belirli bir ağaç türü çeşitli ekosistemlerde çeşitli derecelerde artım yapmakta
ve buna bağlı olarak boyu, tepe tacı şekli, yaprak kitleside değişmektedir. Su
harcamasıda bunlara paralel bir varyasyon göstermektedir.
5. Köklerin yayılış derinliği de aynı ağaç türleri için değişik su bilançosunu
oluşturmaktadır. Zira kökler nekadar derine gidebilirse o derce çok su
harcamaktadır.
Ağaç türleri belirli su harcama miktarlarına göre her ne kadar nicel olarak belirli
sayısal değerler göre sınıflandırılmaz ise de pratik değeri olması bakımından ve
şimdiye kadar doğada gözlemlerle saptanan hususlar göz önünde bulundurularak
çeşitli ağaç türleri su gereksinmelerine göre şu şekilde gruplandırılmaktadır.
Su Gereksinmesi Yüksek Olan Ağaç Türleri
Alnus glutinosa, Liquidambar orientalis, Populus nigra, Salix alba, Fraxinus,
Carpinus, Platanus
Su Gereksinmesi Orta Derecede Olan Ağaç Türleri
Fagus, Abies, Picea, Quercus pedunculata, Ulmıs montana, Acer, Tilia,
Castanea, Taxus,Buxus.
Su Gereksinmesi Az Olan Ağaç Türleri
Quercus sessiliflora, Ulmus campestre, Betula pubescens, Populus tremula.
Su Gereksinmesi Çok Az Olan Ağaç Türleri
Juniperus, Pinus nigra, Pinus sylvestris, Pinus halepensis, Pinus brutia, Pinus
pinea, Abies cilicica, Cedrus libani, Cupressus, Robina pseudoacacia, Betula
verrucosa, Quercus aegilops, Q. pbescens, Q. lbani, Q. ifectoria, Q. coccifera.
Bu, kaba bir ayrım olup, her ağaç türü nem miktarı çok olan
ekosistemlerde daha iyi gelişim yapabilir; yeter ki kökler için durgun sudan
dolayı bir oksijen kıtlığı meydan gelmesin.
Orman Ekosistemlerinde Besin Maddesi Dolaşımı
Toprağın besin maddeleri birbirinden ayrı 2 çeşit dolaşım göstermektedirler :
1) Biyolojik Dolaşım ( Kapalı Dolaşım )
2) Jeokimyasal Dolaşım ( Açık Dolaşım )
Biyolojik Dolaşım ( Kapalı Dolaşım )
Ormanların yıllık yaprak dökümü, doğal dal budanması ve buna benzer olaylar ile
büyük miktardaki organik maddeler (yaprak, kabuk, dal odunu, çiçek, tomurcuk,
tohum v.b.) toprak yüzünde yığılır. Zamanla burada ayrışarak bileşimindeki besin
maddelerini toprağa verir. Böylece toprak ile bitkiler arasında bir besin maddesi
dolaşım süreci tamamlanmış olur. Yani orman toprakları ile bitki ve hayvan
toplumları arasındaki besin maddesi dolaşımıdır.
Jeokimyasal Dolaşım ( Açık Dolaşım )
Litosfer tabakasındaki anataşlar ayrışarak toprağa devamlı olarak besin maddesi
verir. Bunun yanında yağışlarla birlikte atmosferden de toprağa besin maddesi
getirilir. Bu yolla toprağa gelmiş olan besin maddelerinin bir kısmı drenaj suları ile
düşey yönde bir kısmı ise yüzeysel akış ve yamaç sızıntı suları ile yatay yönde
kayba uğrayabilir. Kısaca toprakla litolojik temel ve klimatik kuvvetler arasında
meydana gelen dolaşımdır.
Ekosisteme giren (input) ve çıkan (output) besin maddesi miktarının çok iyi bilinmesi gerekir.
Ormandan besin maddesi ile ilgili olarak en yüksek verimi alabilmek için çeşitli
ekosistemlerde besin maddesi üretiminin ve tüketiminin neler olduğunun bilinmesi gerekir.
Sadece toprak analizleri ile yapılacak bir toprak maddesi envanterinin bitki beslenmesi
bakımından değerlendirilmesi çok sınırlıdır. Bunun nedeni de orman ağaçları için toplam
besin maddesi miktarlarının değil, kısa ve uzun dönemlerde alınabilen miktarların büyük
önem taşımasıdır.
Orman ekosistemlerindeki besin maddesi dolaşımının başlıca 3 aşamasında dolaşıma
katılan besin maddelerinin miktarı saptanmaktadır.
1) Orman ağaçları ve toprak florası tarafından topraktaki alınan besin maddelerini
yıllık miktarı,
2) Alınan besin maddelerinden ağaçların çeşitli organlarında alıkonulan miktar buna
biyomas tarafından alıkonulan miktar denmektedir,
3) Alınan besin maddelerinin geriye verilen ve diğer yollarla kayba uğrayan
miktarları.
Topraktan alınan besin maddeleri miktarı = Biyolojik kitle için harcanan ve
alıkonulan + Toprağa geri verilen besin maddeleri miktarı
Biyolojik veya Biyojeokimyasal Dolaşım İçin Belirlenmesi Gerekli Besin
Maddesi Miktarları
1) Orman ekosistemini biyotik öğelerindeki besin maddesi miktarlarının
belirlenmesi, bunun içinde :
1.1) Ölü örtüdeki besin maddesi miktarları
1.2) Toprak florasındaki besin maddesi miktarları
1.3) Ağaçların toprak üstü kısımlarındaki besin maddesi miktarları
(yaprak – dal ve gövde)
1.4) Köklerdeki besin maddeleri miktarları
2) Topraktaki besin maddesi miktarlarının saptanması
Bu esaslara göre yapılan bir araştırma sonucunda bulunan değerler tablo halinde verilerek,
konunun açıklık kazandırılmasına çalışılmıştır. Bu tablodaki değerler yıllık değerler olmayıp
22 yaşında bir kayın ekosisteminin çeşitli ögelerinde saptanan besin maddesi miktarlarıdır.
Ekosistem öğeleri Besin maddeleri kg/ha
K Ca Mg N P
Yapraklar 45 192 17 178 22
Gövde ve dallar 17 120 7 62 8
Ölü örtü (L,F,H) 84 399 30 311 39
Toprak florası 14 15 2 24 3
Toprak (70 cm derinlik) 126 7105 156 1300 230
Yukarıdaki tablodan görüleceği gibi ekositemden toprak florası, gövde ve dalları uzaklaştırdığımızda
daha az bitki besin maddesi kaybına neden oluruz. Halbuki yaprak faydalanması ve fidanlık ve çiçek
toprağı için ölü örtü kullanımı ekosistemin besin lementi kaybını olumsuz yönde etkilemektedir.
Yukarıdaki tablo incelendiğinde besin elementlerinin bulunuşu çoktan aza doğru şu şekilde
sıralanmaktadır;
Toprak (70 cm. derinlik) > ölü örtü > yapraklar > gövde ve dallar > toprak florası
Jeokimyasal Dolaşım İçin Belirlenmesi Gerekli Besin Maddesi Miktarları
Orman ekosistemine giren ( input ) ve çıkan ( output ) besin maddeleri ile bunların
nasıl belirleneceği aşağıda açıklanmıştır:
1.) Yağışlarla orman toprağına eklenen besin maddelerinin miktarı belirlenmelidir.
Bunların bir kısmı doğrudan doğruya atmosferden, diğer bir kısmı da ormanın tepe
çatısının yıkanmasıyla yaprak ve odun kısmından getirilir.
2.) Anataşın ayrışmasıyla orman toprağına eklenen besin maddeleri saptanmalıdır.
Bunun belirlenmesi biraz güç olmakla beraber uygun yöntemler geliştirilmiştir.
Örneğin bir araştırma ile bir Kayın ormanında sert granit anataşının yılda 1- 2 mm,
dioritin 2.1 mm kalınlıkdaki kısmının ayrıştığı belirlenmiştir.
3.) Drenaj suyu ile kayba uğrayan besin maddelerinin miktarının da belirlenmesi
gerekir. Bu konuda az araştırma vardır. Fakat bu yolla meydana gelen besin maddesi
kaybının az olduğu anlaşılmaktadır.
Biyolojik dolaşımla ilgili yapılan araştırmalar sonucunda şu sonuçlar ortaya çıkmıştır;
1.) Aynı ekosistem içinde çeşitli besin maddelerine ait miktarlar birbirinden çok
farklı olmaktadır. Topraktan en çok alınan besin maddelerinin başında kalsiyum ve
azot gelmekte, onu sırasıyla potasyum, mağnezyum ve fosfor izlemektedir.
2.) Aynı ağaç türü çeşitli anataşları üzerinde farklı besin maddesi ekonomisine
sahiptir. Almanya’ da ki Kayın ekosistemlerine ait sonuçlar bunu açıkça
göstermektedir.
3.) S.S.C.B’ deki iki Meşe ormanının sonuçları Belçika’da ki Meşe ormanının
sonuçlarına benzemekte, onun için örnek olarak seçilen Belçika’ da ki Meşe
ormanının besin maddesi dolaşımı bakımından ılıman bölge yapraklı Meşe
ormanlarını karakterize edebileceği anlaşılmaktadır.
4.) Avrupa’ da Meşe ormanlarının potasyum ve azot gereksinmesi diğer ağaç
türlerine göre ( Kayın ve Sarıçam ) çok daha fazla görünmektedir.
5.) Orman ekosistemleri yılda almış oldukları total besin maddelerinin yarısından
çoğunu yaprak dökme ve diğer yollarla tekrar toprağa geri vermektedir. İlgili
tablodan anlaşılacağı üzere bir yılda topraktan alınan potasyum miktarının % 46 –
89, kalsiyumun % 32- 88’ i magnezyumun %24 – 85’ i ,azotun %46- 87’si ,
fosforunda % 35- 88’ i toprağa geri vermektedir. Buda gerçekten, orman
ekosistemindeki besin maddesi dolaşımıyla toprakların besin maddesi dolaşımı ile
toprakların besin maddelerinin bir dereceye kadar tamamlandığını göstermektedir.
Bitki besin maddesi konsantrasyonu
Yüzde veya ppm olarak ifade edilebilir. Örneğin kayın yapraklarının
azot konsantrasyonu %1.2 ise, 100 gram mutlak kuru yaprakta 1.2
gram azot var demektir.
Bazı mineral besin maddeleri çok az miktarda olduğundan bunlar
mutlak kuru bitki kitlesinin milyondaki oranı olarak ifade edilebilir.
Ve “ppm = parts per million” deyimi kullanılır. Örneğin yapraktaki
klor konsantrasyonu 150 ppm denince 1 milyon gram yaprak kitlesi
150gr klora sahip bulunuyor demektir.
Besin maddesi miktarı belli bir yaprak yüzeyinde veya belirli sayıdaki
yapraklarda bulunan besin maddelerini ifade etmek için kullanılan bir
deyimdir ( gram/cm2, gram/100 yaprak, gram/1000 yaprak, mg/100
yaprak ).
Bitkilerdeki Besin Maddesi Konsantrasyonları Üzerinde Rol Oynayan
Etkenler
Yapılan araştırmalara göre bitkilerin mineral madde konsantrasyonları çeşitli
etkenlere göre değişmektedir. Bu etkenlerin başlıcaları şunlardır :
1.) Bitki türleri
2.) Bitkinin yeşil organları
3.) Bitki veya organların yaşı
4.) Işık ve gölge yaprakları
5.) Edafik koşullar
6.) Denizden yükseklik
Ağaç Türlerine Göre Besin Maddesi Konsantrasyonlarının Değişimi
Ağaçların yapraklarındaki besin maddesi konsantrasyonları ağaç türlerine göre
değişmektedir. Belgrad ormanında 4 ağaç türünde yapılan bir araştırmada elde edilen
sonuçlara göre besin maddesi konsantrasyon değerleri en yüksek olarak Meşede
(Qercus sessiliflora) bulunmuş bunu Kayın, Göknar ve Karaçamın izlediği
görülmüştür. Genel olarak denilebilir ki yapraklı ağaçların özellikle besin maddesi
isteği fazla olan yapraklı ağaç türlerinin besin maddesi konsantrasyonları da yüksektir.
Çeşitli Bitki Organlarına Göre Besin Maddesi Konsantrasyonlarının Değişimi
Yapılan araştırmalardan elde edilen sonuçlara göre ağaç yapraklarının besin maddesi
konsantrasyonu bakımından en başta gelen organlar olduğu; onu kabuk ve odun
kısmının izlediği anlaşılmaktadır. Bunun pratik önemi büyüktür, yüzyıllar boyu
topraktan besin maddesi alarak beslenen orman, bu besin maddelerinin büyük bir
kısmının yaprak dökümüyle geriye vermekte, çok az bir kısmını da odun içinde
alıkoymaktadır.
Ağaç ve Yaprak Yaşına Göre Besin Maddesi Konsantrasyonlarının Değişimi
Ağaçların gençliklerinden itibaren besin maddesi konsantrasyonlarının arttığı, belirli
bir yaştan sonra tekrar azalmaya başladığı yapılan araştırmalardan anlaşılmaktadır.
Aynı ağacın yapraklarında ise yaprak yaşına paralel olarak kalsiyum ve silisyumun
arttığı, diğer besin maddesi konsantrasyonlarının azaldığı araştırmalarla
belirlenmiştir.
Işık ve Gölge Yapraklarına Göre Besin Maddesi Konsantrasyonlarının Değişimi
Işık ve gölge yaprakları ayrı ayrı toplanıp analiz edilince gölge yapraklarının besin
maddesi konsantrasyonlarının daha yüksek olduğu görülür. Bunun nedeni gölge
yapraklarının daha çok besin maddesi almasından değildir. Asimilasyon yüzeyle ilgili
olduğuna göre ve konsantrasyon 100 gram yaprak kitlesindeki besin maddesi olarak
ifade edildiğinde aynı ağırlıkta daha çok sayıyla temsil edilen gölge yapraklarını
besin maddesi konsantrasyonları daha yüksek olmaktadır.
Toprak Özelliklerine Göre Besin Maddesi Konsantrasyonlarının Değişimi
Bitkiler mineral besin maddelerini topraktan temin ettiklerine göre topraktaki mineral
besin maddesi miktarları ile üzerinde yaşadıkları bitkilerin yapraklarındaki besin
maddesi konsantrasyonları arasında bir ilişki bulunması gerekir. Fakat bazı mineral
besin maddeleri vardır ki bunlar toprakta gereğinden çok bulunduklarından bitkide
bunları çok alır ve bazı dokularında biriktirir.
Bu durum yaprak analizlerinde açıkça görülmektedir. Aynı ağaç türü, iklim koşulları
aynı olan gnays ve kalker anataşları üzerinde yetişse yapraklarında ki kalsiyum
miktarları üzerinde yetiştiği anataşına göre çok değişir.
Denizden Yüksekliğine Göre Besin Maddesi Konsantrasyonlarının Değişimi
Denizden olan yükseklik arttıkça ağaçların yapraklarındaki toplam besin maddesi
konsantrasyonu azalmaktadır. Toprak miktar azalmasına karşın, bir çok besin
maddelerinin konsantrasyonu önemli derecede değişmez fakat denizden yükseklikle
kalsiyum ve silisyum azaldığından ve bunlar diğer besin maddelerine oranla
yapraklarda daha çok bulunduğundan toplam mineral besin maddeleri üzerinde bir
etki yaratmış olur.
Birçok yüksek dağ bölgelerindeki ağaç yapraklarının besin maddesi konsantrasyonları
alçak bölgelerininkinin yarısına düşebilir. Bunun nedeni şudur; yüksek dağ
bölgelerinde vejetasyon süresi kısa, transpirasyon az olup topraktaki yüksek yağış
miktarlarından dolayı yıkanmıştır.
ORMAN EKOSİSTEMLERİNİN VERİM GÜÇLERİ, VERİM GÜCÜNÜN
TAHMİN EDİLMESİ VE SINIFLANDIRILMASI
Verimlilik Anlamı ve Ölçüsü
Bir orman ekosisteminin verimliliği deyince, o ekosistemdeki canlıların gelişim
derecesi veya canlılara ait ürünün miktarı anlaşılır. Bitkilerde herhangi bir zamanda
ölçülen organik madde miktarı, asimilasyonla üretilen brüt ( tüm ) miktardan solunum
için harcanan miktar çıktıktan sonra kalan ( net ) organik madde miktarı olmaktadır.
İşte belirli bir zaman da net asimilasyon sonucunda elde edilen madde miktarına
Biyomass (Biyolojik Kitle) ismi verilmektedir. Bitkisel maddeler için phytomass,
hayvanlar için zoomass veya bitkisel biyomas – hayvansal biyomas deyimleri de
kullanılmaktadır.
Üretilen bitkisel veya hayvansal biyolojik kitle miktarı üzerinde çok çeşitli faktörler
rol oynamaktadır. Bunlar şu şekilde sıralanabilir:
1.) Bitki türlerine özgü gelişim yetenekleri
2.) Fiziksel çevre faktörleri, özellikle de iklim
3.) Orman ekosistemlerini oluşturan faktörler arsındaki karşılıklı etki şiddetleri
Orman ekosistemlerinin tip ve yaş bakımından çeşitliliği, kendisini oluşturan öğelerin
değişikliği, karşılıklı ilişkilerin çok karışık olduğu gibi faktörler bu güçlüğü
doğurmaktadır. Ayrıca biyomas miktarının ölçülmesi işi de o kadar karışıktır ki,
ancak yaklaşık değerlerde bir fikir edinme olanağı vardır.
Son zamanlarda, orman ekosisteminin verimliliğinin tahmini için sadece gövde
odunu miktarı bir ölçü olarak alınmamakta, yaprak, kabuk, dal odunu, ölü örtüde ki
organik madde, kökler hatta ormanda yaşayan hayvanlarda değerlendirilmektedir.
Verimlilik İle Çevre Faktörleri Arasındaki İlişkilere Ait Kanunlar
Verimlilik ile çevre faktörleri arasında ki ilişkinin çok karışık olduğu evvelce
değinilmişti. Bir bitkinin gelişim derecesinin çevre faktörlerinin toplu etkisi altında
bulunması, bu faktörlerin birbiri üzerinde etkili olması, bitki genetiğine ait
karakteristikler bu karışıklığın başlıca nedenleridir.
Bu hususta çok eskiden beri bazı kanunlar ortaya konulmuş; verimlilik koşullarının
kavranmasına çalışılmış, hatta bunun matematiksel formüllerle ifade edilmesi
denenmiştir. Şimdi bu hususta ortaya konmuş kanunların en önemlileri kısaca
açıklanacaktır.
Liebig Tarafından Ortaya Konan Minimum
Kanunu
Bir yerdeki çevre koşulları ile ürün arasındaki
ilişkiler ilk olarak 1862 yılında Liebig tarafından
formüle edilmiştir. Liebig bu ilişkiyi şu şekilde
ifade etmektedir : Her tarlada bir veya birkaç
besin maddesinin bir maksimumu birde
minimumu vardır. Ürün bu minimumla
orantılıdır.
Minimumdaki besin maddesi, ürünün
yüksekliğini ve devamını düzünler. Bir yetişme
ortamının ürün miktarı minimumdaki besin
maddesi ile sınırlandırılır şeklinde formüle
edilebilecek bu kurala Minimum Kanunu
denmektedir.
Zira Liebig bu kanunu ile ürün üzerinde yalnız mineral besin maddelerinin etki
yapabileceğini kabul etmekte, diğer çevre faktörlerinin etkisini hesaba
katmamaktadır. Halbuki besin maddeleri dışında, hava, su, ışık, sıcaklık faktörlerinin
de artım üzerinde ki etkileri birlikte düşünülmelidir. İkinci eksik yönü ise, besin
maddelerinin minimum miktarlarının ürün üzerinde etkili olduğunu kabul etmektedir.
Halbuki besin maddelerin maksimum derecedeki miktarları da zehir etkisi yaparak
ürün verimini azaltabilir. Bu kanunun eksik olan üçüncü yanı ise şudur: besin
maddelerinin bireysel olarak sadece maksimum ve minimum miktarları değil, çeşitli
besin maddeleri arasındaki oranları da ( N/P , Ca/Mg vb. ) ürün miktarı üzerinde
etkili olmaktadır.
Yukarıda açıklanan üç ana nedenle Liebig tarafından ortaya konan Minimum kanunu,
Vater tarafından değiştirilmiştir.
Vater Kanunu
Vater’ e göre: Bir yetişme ortamının verimliliği, onun en elverişsiz özelliği ile
sınırlandırılır. Bu şekilde sadece besin maddeleri değil, diğer çevre faktörleri de
hesaba katılmış, hem de bunların en az, en çok miktarları ile aralarındaki oranları
etkili olacağı ifade edilmektedir. Fakat sonradan bu kanunun da ürün ile çevre
arasında ki ilişkileri tam anlamında açıklayamadığı anlaşıldı. Çünkü yalnız
minimumda faktörün artırılması veya maksimumda olanın azaltılması ile değil
optimumun altında veya üstünde olan bir faktör şiddetinin optimuma yaklaştırılması
halinde de ürünün arttığı görülmüştür. Bu nedenle Vater’in ortaya koymuş olduğu
kanunda Mitscherlich kanunu ile tamamlanmıştır.
Mitscherlich Kanunu
Verimin çevre faktörlerine bağlı olarak
incelenmesi için zaman ve genetik
özelliklerin ( içsel yetişme gücü
yeteneği ) değişmediğini kabul
etmek gerekir. Diğer bir anlatışla
sadece çevre faktörlerinin etkisi altındaki
gelişimi arttırmak için belirli bir tür,
ırk yahut daha iyisi aynı yaşlı bir klonun çeşitli çevre koşullarında meydana getirdiği
ürün miktarları incelenir. Yapılan birçok araştırmalardan anlaşılacağı üzere bir çevre
faktörünün şiddeti (dozu) belirli bir dereceye kadar artarsa, o bitkinin ürün miktarı da
artmaktadır. Fakat belirli bir şiddetten sonra bu çevre faktörü, artımı engelleyici etki
yapmaktadır.
Mitscherlich’ in yazdığı formüller ve yapılan araştırmalar göstermiştir ki çevre
faktörlerinin şiddeti yavaş yavaş arttırılınca başlangıçta ürün artımında ki yükseliş
çok hızlı olmaktadır. Fakat çevre faktörünün şiddeti optimuma yaklaştıkça, ürün
artımı oranı düşmektedir. Diğer bir anlatışla, herhangi bir çevre faktörünün şiddeti
optimum dereceye yaklaştığı oranda, bu faktörün ürün verimi üzerindeki etkisi
azalmaktadır. Onun için Mitscherlich’in bu kanununa Azalan Verim Kanunu da
denmektedir. Mitscherlich formülü : Wx = Wmax ( 1 – e -cx )
Orman Ekosistemlerinin Ürün Miktarına Göre Sınıflandırılması ve Verim
Güçlerinin Tahmini
Orman ekosistemlerinin ürün miktarı ve üretim gücü üzerinde rol oynayan faktörler
çok çeşitli olup, bunların birbiri üzerindeki etki şiddeti de çok değişmektedir. Bu
yüzden orman ekosistemlerinin ürün miktarı doğada çok geniş sınırlar içinde
değişmektedir.
Orman ekosistemleri verdikleri ürün miktarına göre sınıflara ayrılır. Bunlardan her
birine “hasılat sınıfı=verim sınıfı” veya “bonitet” denmektedir.
Bonitet, normal kapalılıkta, normal silvikültürel muamele görmüş, belirli bir yaş
sınıfındaki bir meşcerenin belirli bir ağaç türü için gelişim derecesini ifade eder.
Pratik olarak ormancılıkta üç veya beş bonitet sınıfı ayrılmakta ve I, II, III, IV, V
şeklinde romen sayıları ile gösterilmektedir.
Bonitet veya verimlilik sınıflarının ayrılmasında başlıca iki ana yöntem vardır.
Bunlardan birincisi mevcut meşcerelerdeki ağaçlarda yapılacak bazı ölçmelerle
meşcerelerin bonitetini belirleme yoludur.
Diğeri ise orman ağaçlarının gelişimini etkileyen bazı ekosistem faktörlerinin
gösterge veya bir ölçü değeri olarak alınması yoludur. Bu ikinci yol, özellikle orman
ekosistemlerinin potansiyel verim gücünü ortaya koymak, iyi ve kötü artıma neden
olan faktörleri belirleyebilmek ve orman örtüsü olmayan yerlerin bonitetini tahmin
edebilmek amacı ile baş vurulması zorunlu olan yoldur.
Orman Ekosistemlerinin Doğrudan Doğruya Ölçülmesi, Aktüel Bonitet
Sınıflarının Belirlenmesi
Bu yolla belirlenen bonitete Aktüel Bonitet ismi verilmektedir ormanın insan etkisi
altında değiştirilmiş bulunan bugünkü verim gücünü ifade eder. Aktüel bonitet
sınıflarının ayrılmasında, meşcere üst boyu bir gösterge olarak kullanılmaktadır.
Bonitet Ölçüsü Olarak Meşcere Üst Boyu
Belirli bir tür için bir meşcerede serbest büyümüş ağaçların boyu, yetiştiği çevrenin
odun üretim gücü kapasitesini diğer ölçü değerlerine kıyasla çok daha iyi yansıtır.
Budan başka serbest büyümüş ağaçların boyu, meşcere sıklığından diğer ölçülen
boyutlara kıyasla daha az etkilenmektedir. Onun için aynı yaşlı fakat değişik sıklıktaki
meşcereler için iyi bir bonitet göstergesi olarak kabul edilmektedir.
Çeşitli bölgelerde yayılmış olan belirli bir ağaç türüne ait meşcerelerin bonitetlerini
belirlemek için, değişik bölgelerdeki çeşitli yaş sınıflarına ait aynı yaşlı meşcerelerden
deneme alanları seçilir. Bunlarda meşcere üst boyu (dominant ve kodominant
ağaçların ortalama boyu) ve ortalama yaşı belirlenir.
Bu amaçla ölçülmesi gereken ağaç
sayısı için ortalama bir değer olarak
hektarda 100 ağaç kabul edilir.
Meşcere üst boyu ile yaş arasındaki
ilişkiye göre çizilen eğriler yardımıyla
bonitet sınıfları ayrılır ve yine bu
eğriler yardımıyla standart yaştaki
meşcere üst boyu belirlenir ve buna
göre çeşitli bonitetlere ait meşcere üst
boyu sınır değerleri de saptanmış olur.
Bu hususta ekolojik açıdan bazı noktalara değinilecektir:
1.) Her yaş sınıfı için yetişme ortamı kalitesi aynı değildir. Gen meşcerelerde belki
daha çok nem ve daha çok besin maddesi bulunabilir. Buna bağlı olarak da boy eğrisi
genç meşcerelerde daha dik, yaşlı meşcerelerde daha yatık gidebilir.
2.) Bu yöntemde aynı ağaç türü için her yetişme ortamında boy artım eğrisinin
şeklinin aynı olduğu kabul edilmektedir. Fakat iklim ve toprak koşullarının farklı
olduğu yerlerde boy büyümesinin de farklı olacağı doğaldır.
3.) Bir ağaç türünün bonitetinin belirlenmesi için standart olarak 50 ve 100 yaş kabul
edilmektedir. Bunun anlamı bu ağaç türünün, 50 veya 100 yaşına kadar boy
büyümesinin en hızlı olacağının kabul edilmiş olmasıdır bu varsayımda her zaman
gerçekleşmez.
4.) Meçcere üst boyu belki en kolay ölçülen ve orman yetişme ortamının verim
gücünü en iyi yansıtan bir faktördür. Fakat bu, diğer çevre faktörlerinin de aynı
amaçla kullanılmayacağı veya meşcere üst boyu her zaman için tam anlamıyla
yansıtacağı anlamına gelmez.
Orman Ekosistemlerinin Verim Güçlerinin Bazı Çevre Faktörlerine Göre
Tahmin Edilmesi ve Potansiyel Bonitet Sınıflarının Belirlenmesi
Her canlı gibi bitkiler, dolayısı ile orman ağaçları da orman ekosistemini oluşturan
tüm faktörlerin toplu etkisi altındadır. Onun için bir yerde orman olmasa bile bu
ekosistemin ağaç yetiştirme bakımından gücü tahmin edilebilmelidir.
Ayrıca orman ağaçlarının iyi veya kötü artımına neden olan faktörler aranarak ortaya
çıkarılmalıdır. Bu belirli bir ortamın orman yetiştirme bakımından gerçek gücünü,
yani potansiyel yetişme ortamı bonitetini belirli faktörler veya faktörler grubu ile
dolaylı olarak tahmin etme veya ortaya koyma demektir.
Bu konuda ölçü alınabilecek faktörler şu şekilde sıralanabilir:
1.) Canlı Çevre Faktörleri
Toprak florası
Siper altı ve üstündeki vejetasyonun kombinasyonu
Yapraklardaki besin maddeleri
2.) Cansız Çevre Faktörleri
Fizyografik faktörler
Edafik faktörler
İklim faktörleri
3.) Canlı ve Cansız Ekosistem Faktörlerinin Kombinasyonu
Her bir faktör hakkında bonitet ölçüsü olarak verilecek bilgiler şu şekilde özetlenebilir:
Potansiyel Bonitet Sınıflarının Belirlenmesinde Ölçü Olarak Alınabilecek Canlı Çevre Faktörleri
Bir orman ekosistemindeki ağaçlar, ağaçların yaprakları ve toprak florası bonitet belirlenmesi için bir ölçü olabilmektedir.
Bonitet Ölçüsü Olarak Toprak Florası
Toprak florası, üzerindeki meşcereden ve
geçmişteki olaylardan daha çok
etkilenmesine karşılık, birçok hallerde
ağaçlara kıyasla daha iyi bir yetişme
ortamı verimlilik göstergesidir. Bu kural,
özellikle egemen ağaç türlerinin sayıca
az olduğu, ladin, göknar, çam, huş, titrek
kavak- kuzey enlem derecesindeki boreal
ormanlar için geçerlidir.
I. Bonitet (Myrtillus Tipi)
Bu bonitetin tipik toprak florası en çok miktarda rastlanan Vaccinium myrtillus’tur.
Zengin toprakları ve klimaks vejetasyon olarak ladinin bulunduğu yerleri
göstermektedir. Likenler çok azdır.
II. Bonitet (Vaccinium Tipi)
Bu bonitet Vaccinium vitis-idaea ile temsil edilmekte, orta derecede kurak kumlu
alanlarda ve moren yığıntılarında meydana gelmektedir. Yosun ve likenler o kadar
yer tutmaz.
III. Bonitet (Calluna Tipi)
Yosunlar ve likenlere genellikle rastlanmakta ise de tür Calluna vulgaris’tir.
Juniperus communis de çok olarak görünmektedir. Egemen ağaç türü sarıçam olup,
buna üst tabakada huş ve ladin de karışmaktadır.
IV. Bonitet (Cladonia Tipi)
Likenler, genellikle Cladonia alpestria ile karakterize edilir. Kurak ve en fakir
orman yetişme ortamlarını temsil eder.
Bonitet Ölçüsü Olarak Orman Siperi Altındaki
Vejetasyon İle Üst tabakadaki Vejetasyonun
Kombinasyonu
Bitki örtüsü tür bakımından zengin olunca
Cajander sisteminde olduğu gibi sadece bir tür
bonitet için gösterge olamamaktadır. Onun için
fiziksel çevre koşulları ve buna bağlı olarak
vejetasyon bakımından kompleks orman
ekosistemlerinde bonitet sınıflaması için
vejetasyon daha değişik bir kombinasyonla ölçü
olarak alınmaktadır. Örneğin belirli bir bitki
türünün karakterize ettiği bir yerde herhangi bir
sebeple ve yakın zamanda o bitki türü ortadan
kaldırılmış olabilir. Bu takdirde bu yetişme
ortamını o bitkinin karakterize ettiği tipe sokmak
güç olur. Onun içindir ki bir veya iki bitki türü
yerine birkaç türden oluşan tür grupları veya
gösterge spektrumu orman ekosistemlerinin
kalitesini belirtme ve sınıflama için ölçü olarak
alınabilirler. Bu yöntem A.B.D ve Almanya’ da
uygulanmaktadır.
Bonitet Ölçüsü Olarak Yapraklardaki
Besin Maddeleri
Bitki tarafından alınan besin maddelerinin
miktarı beslenme üzerinde etkisi bulunan
çeşitli toprak, iklim ve genetik özelliklerle
sıkı bir ilişkiye sahip olduğundan,
yapraklardaki besin maddesi miktarı çeşitli
çevre koşullarını da kapsamına alarak
bunların elverişlilik derecelerini
yansıtmaktadır. Bu yöntemin uygulanmasında
dikkat edilecek bazı önemli hususlar vardır.
Elverişli yaprak örneğinin alım zamanının
saptanmasıdır. Bu da yapraklardaki büyüme
hızının yavaşladığı, normal büyüklüğünü
aldığı bir zaman kesimidir. Onun için
yapraklar şiddetle geliştiği ilkbaharda ve bazı
besin maddelerinin yapraklardan gövdeye
döndüğü, yağışlarla yıkandığı geç sonbaharda
yaprak örneği almak doğru değildir.
Bonitet Ölçüsü Olarak Yapraklardaki Besin Maddeleri
Bitki tarafından alınan besin maddelerinin miktarı beslenme üzerinde etkisi bulunan
çeşitli toprak, iklim ve genetik özelliklerle sıkı bir ilişkiye sahip olduğundan,
yapraklardaki besin maddesi miktarı çeşitli çevre koşullarını da kapsamına alarak
bunların elverişlilik derecelerini yansıtmaktadır. Bu yöntemin uygulanmasında dikkat
edilecek bazı önemli hususlar vardır. Bu nedenle çeşitli ağaç türleri için
yapraklardaki bazı besin maddesi konsantrasyonu ile bonitet arasında sıkı ilişkiler
bulunmuştur.
Elverişli yaprak örneğinin alım zamanının saptanmasıdır. Bu da yapraklardaki
büyüme hızının yavaşladığı, normal büyüklüğünü aldığı bir zaman kesimidir. Onun
için yapraklar şiddetle geliştiği ilkbaharda ve bazı besin maddelerinin yapraklardan
gövdeye döndüğü, yağışlarla yıkandığı geç sonbaharda yaprak örneği almak doğru
değildir.
Bu periyotlarda yaprakların içerdiği
besin maddesi konsantrasyonu bonitetin
değil, mevsimlik değişimin
göstergesidir. Onun için ön araştırma ile
çeşitli bölgeler için elverişli örnek alma
zamanının saptanması gerekmektedir.
Bundan başka örneklerin alındığı bölge
ne kadar dar ise, ilişki o kadar sıkıdır.
Onun için bu yöntem bol yaprak
analizine gereksinme gösterir. Ayrıca
hangi besin maddesinin verimlilik veya
bonitet ile sıkı bir ilişkisi olacağı
peşinen bilinmediğinden birçok besin
maddesine ait analizlerin yapılması
gerekir. Bu nedenle zaman alıcı ve
pahalı bir yöntemdir.
Potansiyel Bonitet Sınıflarının Belirlenmesinde Fiziksel Çevre Faktörlerinin
Ölçü Olarak Alınması
Bir orman ekosistemindeki ağaçların boy veya hacim olarak doğrudan doğruya
ölçülmesi toprak florasının veya yapraklardaki besin maddelerinin belirlenmesi ve bu
değerlerin bonitet için esas alınması ile o ekosistemin bonitetti belirlenmiş olur. Fakat
ölçülen değerler her zaman doğal yetişme ortamı koşullarının üretim gücü için bir
ölçü olamaz. İnsanların ormanlar üzerinde bir çok olumlu ve olumsuz etkiler
yapması, ağaçların kendine özgü genetik karakteristiklerinin bulunması başlıca
nedenlerini oluşturur.
Aşırı otlatma ve yararlanma, yapılan yangınlarla, ormanların önemli derecede zarara
uğratılması, insan etkilerine tipik birer örnektirler. İşte bu şekilde tahrip edilmiş
yerler ile, ağaçlandırılacak tarım alanları ve çıplak alanlar, tür değişikliğine gidilecek
çevreler için ve buna benzer durumlarda söz konusu çevrenin orman ürünleri
bakımından verimliliğini tahmin etme ve yaklaşık olarak belirleme amacı ile fiziksel
çevre faktörleri denilen fizyografik, edafik ve klimatik faktörler ölçü değeri olarak
alınırlar. Şimdi fiziksel çevre faktörlerinin verimlilik ölçüsü olarak değerlendirilmesi
üzerinde durulacaktır.
Bonitet Ölçüsü Olarak Fizyografik ( Reliyef ) Faktörler
Basit olarak belirlenebilmesi ve diğer çevre faktörleri üzerinde etkili olması nedeniyle
bakı, denizden yükseklik, yamaç eğim derecesi, ormanın yamaç üzerindeki lokal
mevkii (üst, orta, alt yamaç), arazi yüzü şekli (düz, içbükey, dışbükey) gibi birtakım
fizyografik faktörlerin bir orman yetişme ortamı verimliliğinin göstergesi olup
olmadıkları araştırılmıştır.
Bu araştırmalar sonucunda fizyografik faktörlerin verimlilik üzerindeki etki derecesini
gösteren basit ve çoğul regresyon denklemleri elde edilmiştir. Örneğin kavak
ağaçlarının boy boniteti ile fizyografik faktörler arasındaki ilişkileri gösteren şu
regresyon denklemleri bulunmuştur:
Y = 68.1- 1.36X1 – 3.08X2 + 3.51 X3 – 3.53X4 bu denklemde:
Y = metre cinsinden üst boy
X1 = metre olarak denizden yükseklik
X2 = bakı
X3 = meşcerenin yamaç üzerindeki yeri
X4 = yamaç eğimidir.
Üzerinde kavak olmayan bir yere ait bu değerler ölçülüp denklemde yerine konursa
belirli yaşta kavak meşcerelerinin üst boyunun ne olacağı bulunur.
Ülkemiz koşullarında kızılçam meşcerelerinin boy artımı ile reliyef faktörleri
arasındaki ilişkilere ait şu sonuçlar bulunmuştur. Kızılçamların boy artımı ile
meşcerelerin yamaç üzerindeki yeri arasında bir ilişki vardır (r=0.603). Bu faktörün
boy artımı üzerindeki etki derecesi tüm faktörlerin etki derecesinin %14’ü kadardır.
Bonitet Ölçüsü Olarak Toprak Özellikleri
Toprak, orman ağaçlarının köklerini içine yayarak tutunduğu, böylece uzun
gövdelerinin yükselmesini sağladığı bir destek, besin ve suyunu temin ettiği bir
beslenme ortamıdır. Toprak derinliği, tekstürü, organik madde miktarı, reaksiyonu,
nemi ve çeşitli mineral besin maddeleri ve buna benzer toprak özellikleri, üzerinde
yaşadığı ormanın verim gücünü belirlemede bir ölçü olarak kullanılmak istenmiştir.
Toprak özelliklerinden hangilerinin ne derecede ölçü olabileceğini tespit için birçok
araştırmalar yapılmıştır. Sonuç olarak ormanın verimi için ölçü alınabilecek toprak
özelliklerinin türü bölgeden bölgeye değişmektedir. Antalya bölgesinde Kızılçam
ormanlarında yapılan bir araştırma ile boy artımının % 83’ ünü etkileyen faktörlerin
şu toprak özellikleri olduğu saptanmıştır:
1. Toprağın yararlanabilir su tutma kapasitesi
2. Organik madde miktarı
3. Üst toprağın asitliliği
4. A ve B horizonunda ki kil miktarı
5. A ve B horizonunda ki iskelet miktarı
Bonitet Ölçüsü Olarak İklim Verileri
Dünya üzerindeki bitki yayılışını ve yaşamını sağlayan veya sınırlayan faktörlerin
genel olarak iklim olduğu düşünülürse, bonitet ölçüsü olarak alınacak faktörler
arasında iklimin en başta gelmesi gerekir. Fakat gerçekte iklim faktörü sadece geniş
alanlardaki ormanların bölgesel verimliliği için kaba bir göstergedir. Özellikle yağış
ve sıcaklık faktörleri, ancak benzer toprak özelliklerine sahip çeşitli coğrafi bölgeler
için ormanın gelişim ölçüsü olarak alınabilir.
Bitkilerin gelişimi ile ışık, sıcaklık ve su arasındaki ilişkiler düşünülürse, iklim
verilerinin bir orman ekosisteminin üretim gücü üzerinde ne dereceye kadar etkili
olduğu kolayca anlaşılır. Özellikle bu husus lokal iklim için çok önemlidir. Fakat
bütün bunlara karşın iklim, orman yetişme ortamlarının verimlilik ölçüsü olarak çok
nadir hallerde kullanılmıştır. Bunun başlıca iki nedeni vardır :
1.) İklim etkisinin lokal arazi şekli ve toprak özellikleri tarafından önemli derecede
değiştirilebilmesi,
2.) Arazinin geçmişteki kullanış şekli ve ormana yapılan insan müdahalesinin verim üzerinde
etkili olması.
İklim verileri ile ormanın verim gücü arasındaki ilişkilerin matematik formüller ile ifade
edilmeye çalışılmıştır.
Tv.P.G.E
I = CVP Index = ————————
Ta. 1200
Fakat yukarıdaki formül çok genel sonuçlar vermektedir. Onun için bu formülden, çeşitli su ve
besin ekonomisine sahip ekosistemlere sahip ekosistemlere göre artım gücünü hesaplamaya
yarayan denklemeler geliştirilmiştir.
Bu formül göz önünde tutularak matematiksel bir irdeleme yapılırsa, formülde sıcaklık, yağış,
vejetasyon süresi radyasyon %’sinin artmasıyla verimliliğinde artacağı anlaşılır. Fakat bu Liebig
ve Vater kanunlarına göre doğru olmaz. Ayrıca sıcaklık 30 °C yi aşınca ağaç türlerinin genetik
özellikleri, fotoperiyodizm gibi faktörlerin de artımı kontrolü altında bulundurduğu düşünülürse
genel olarak ağaçların gelişimi ile iklim faktörleri arasında sıkı bir ilişkide elde edilmesi
olasılığı çok zayıflar.
Potansiyel Bonitet Sınıflarının Belirlenmesinde Ölçü Olarak Alınabilecek Canlı
ve Cansız Çevre Faktörlerinin Kombinasyonu
Bundan önceki bölümlerde orman yetişme ortamlarının verim gücünü tahmin
edebilmek için toprak, iklim, arazi şekli ve toprak florasına ait özellikler ayrı ayrı ele
alınarak bunların verimlilik göstergesi olarak durumları incelenmişti. Oysa orman
ekosisteminin kalitesi veya verimliliği, orman ağaçlarının ve diğer vejetasyonun
üretim gücü üzerinde rol oynayan bütün faktörlerin toplu etkisinin bir sonucudur.
Orman ekosistemlerinin verim güçlerinin göstergesi aranırken klimatik, edafik,
fizyografik ve biyotik faktörlerin hepsinin göz önünde bulundurulması gerekir. Bu
nedenledir ki orman ekosistemlerinin verimliliklerini belirleyebilmek için ne kadar
çok faktör hesaba katılırsa, o derece isabetli bir bonitet ve verimlilik potansiyeli
tahmin edilebilir.
Ülkemizde Antalya civarındaki kızılçam ormanlarının boy artımı üzerinde arazi şekli
ve toprak özelliklerinin toplu etkisi araştırılmış ve elde edilen sonuçlara göre yamaç
üst kenarından uzaklık, ölü örtü kalınlığı, A ve B horizonlarının yararlanılabilir su
tutma kapasitesi, A horiznunun reaksiyonu ve kalınlığının verimlilik hususunda ölçü
olarak alınabilecekleri, bunların toplu etkisinin 50 yaşındaki kızılçam meşcerelerinin
boy artımının %79’unu kontrolü altında bulundurduğu anlaşılmıştır.