Upload
others
View
4
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
literatur_c3s5_141-722.pdf 24.02.2010 09:25:39 Page 15 (1, 2)
Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi, Ci lt 3, Sayı 5, 2005, 215-248
Osmanlı Klasik Dönemi Fıkıh Kitapları
Recep CiCi'
Giriş
OSMANLI DEVLET YÖNETİMINDE kuruluş yıllarından itibaren islam hukuku
benimsendiğinden, ilmi çalışınalar daha ziyade islam hukuku/fıkıh alanında
yoğunlaşmıştır. Başka bir ifadeyle, Osmanlı alimleri, ilmi çalışmalarını temel
İslam bilimleri başta olmak üzere akli ve nakli ilimierin hemen her dalında
yapmış olmakla birlikte, önceliği İslam hukukuna vennişlerdir. Böylece Os
manlılarda zengin bir hukuk/fıkıh külliyatı meydana gelmiştir. Anadolu ve Bal
kanlar başta olmak üzere genel olarak Osmanlı coğrafyasında ortaya çıkan bu
külliyatın büyük bir bölümünü, Hanefi fakihleri tarafından önceden yazılmış
ve kabul görmüş muteber metinler/kitaplar oluşturmaktadır. Osmanlı hukuk
düşüncesinin şekillenmesinde etkili olan bu kitaplar, Osmanlı dönemi açısın
dan da temel kaynaklar ya da etki kaynakları olarak nitelendirilebilir. Dolayı
sıyla bu çalışmada öncelikle tevarüs edilen kitaplada ilgili bilgi verilecek, daha
sonra Osmanlı klasik dönemi [1299-1600] alimleri/fakihleri tarafından yazılan
diğer eseriere değinilecektir.
I. Tevarüs Edilen Temel Fıkıh Kaynakları
Osmanlı'nın özellikle kuruluş dönemi ile yükseliş döneminin başlangıç yıl
larında islami ilimler alanında daha ziyade tevarüs edilen eserler, hem Osman
lı alimleri için ilk müracaat kaynakları olmuş, hem de yeni açılan medreseler
de ders kitabı olarak okutulmuştur. Söz konusu kitapların Osmanlı ülkesine in
tikali, telif edilmiş bu eserlerin Osmanlı alimleri tarafından istinsah edilerek
çoğaltılması, eliğer İslam ülkelerinelen Osmanlı ülkesine bilgi alışverişinde bu-
* Yrd. Doç. Dr., Uludağ Üniversitesi ilahiyat Fakültesi.
literatur_c3s5_141-722.pdf 24.02.2010 09:25:39 Page 16 (1, 1)
216 TALİD. 3(5), 2005, R. Cici
lunmak veya misafir hoca sıfatıyla geçici ya da devamlı kalmak üzere aliınierin
gelmesi, Osmanlı gençlerinin ise diğer İslam ülkelerindeki ilim merkezlerine
gidip yüksek öğrenim ve ihtisaslarını tamamladıktan sonra tekrar Anadolu'ya
dönerek eğitim-öğretimde görev alınası yoluyla olmuştur.
Tevarüs edilen bu kaynaklar, Osmanlı hukuk düşüncesinin de şekillenme
sinde önemli rol oynamıştır. Nitekim bunlar Osmanlı alimleri tarafından yazı
lan metinlerde esas alınmış, yapılan şerh, haşiye, tercüme, reddiye vb. çalışma
lara konu olmuş, çeşitli eserlerde referans kaynağı olarak kullanılmış, padişah
fermanı ile medreselere verilen kitap listesinde yer alınış, tereke kayıtlarına
isimleri geçmiş, medreselerde ders kitabı olarak okutularak fıkıh eğitim ve öğ
retiıninin bir parçası haline gelmiş ve kütüphane okuyucuları tarafından da en
çok alınıp okunarı eserler arasına girmiştir. 1 Sayılan bu özellikler çerçevesinde
Osmanlı coğrafyasında başta Hanefi olmak üzere Şafii ve Maliki hukukçularına
ait temel kaynakları usul-i .fıkıh, füru-ı fzkılz, ilmi hal, feraiz, fetva ve hilaf"o!mak
üzere altı grupta toplamak mümkündür.
A. UsUl-i Fıkıh
Osmanlı alim ve fakibieri için temel kaynak niteliğinde sayılan usul eserle
ri; Hanefi hukukçularından Ebfı Zeyd ed-Debusi'inin (430/1039) Takvfmü'l
edille'si, Fahrulislam el-Pezdevi'nin (482/1089) Kenzii'l-uusül'ü, Serahsl'ııin
(48311090) Usülü's-Serahsi'si, Habbazi'nin, (69111292) el-Muğnf'si, Hafızuddin
Ebü'l-Berekat en-Nesefi'nin (710/1310) l\llenarü'l-enuar'ı, Sadruşşeria'nın
(74 711346) et- Tenlcfh ve şer hi et- Tavdflı'i; Şafii fakibierinden İınamü'l-Hare
ıneyn el-Cüveyni'nin (48711094) el-Burlıan'ı, imam Gazzali'nin (505/l1ll) el
Mustasfa'sı ve Maliki mezhebinden de İbnü'l-Hacib'in (646/ 1248) l\llulıtasaru'l
Müntelıa'sı şeklinde sıralanabilir.
Makalenin sınırlarını zorlamamak maksadıyla bu kitaplardan daha çok öne
çıkanlar kısaca tanıtılacak ve Osmanlı alimleri tarafından bunları esas alan ça
lışmalardaki değerlendirmelere yer verilecektir.
ı. Usulü'l-Pezdevi: Pezdevi'nin (482/1089) tam adı Kenzu'l-vusül ila ma'ri
feti'l-usül olan eseri daha ziyade Usülü'l-Pezdevf diye tanınmıştır. Kenzü'l-uu
sül üzerine Abdülaziz el-Buhari tarafından yazılan Ke~{u'l-esra1; şerhler arasın
da en yaygın olanıdır.2
Osmanlı fakihlerindeıı Molla Hüsrev de (885/ 1481) Mir'atü'l-usül adlı ese
rinde Usulü'l-Pezdevf'yi esas aldığını belirtmektedir (s. 3). Debfısi'nin Talwf-
1 Geniş bilgi için bkz.: Recep Cici, "Osmanlı Hukuk Düşüncesini Etkileyen Başlıca Kaynaklar", UÜlFD, 1999, c. VIII, sy. 8, s. 241.
2 lJsli.lii'l-Pezdeui, Ke,,:fit'!-esrar şerhiyi e birlikte Kalüre (1302) ve İstanbul (130B)'da 4 cilt olarak yayımlanmıştır.
literatur_c3s5_141-722.pdf 24.02.2010 09:25:39 Page 16 (1, 2)
Osmanlı Klôsik Dönemi Fıkıh Kitapları 217
mu'l-edille'sine doğrudan yer vermeyen Molla Hüsrev, onun üzerine Pezdevl
tarafından yazılan Şerhu't-Tak11im'i referans kaynakları arasına almıştır. Pezde
vi'nin bu eserine Osmanlı alimleri tarafından birçok şerh ve h aş iye yazılınıştı r.
Şerhler, Musannifek (R75/l470) ile Molla Hüsrev'e (885/1481), hfışiye ise Molla
Fena rf' ye (B34/ 1439) aittir>' Şerhinin mukaddimesinde, Herat'tan Konya'ya gel
diğinde bu şerlıi yazdığım kaydeden Musannifek, Pezdevf'yi felsefi konulara
girmediği için takelir etmektedir. Usz'llii'l-Pezde11f, 973/1565 tarihli bir vesikaya
göre müclerrislere verilen fıkıh kitaplan listesinde yer almıştır.4
2. el-Musta.~fil min 'ilnıi'l-ıısul: Ebu Hami d Muhammed b. Muhammed el
Gazzali'nin (505/ 1111) bu eseri, mü tekellimin metoduyla yazılmış olan dört te
mel metinden biriclir.5 Osmanlı fakibierinin Şafii mezhebine dair usul kaynak
ları içinde en çok Gazzall'ııin bu eserine başvurduğu görülmektedir.
3. Mulıtasaru'l-Müntelıil: Milliki hukukçularından Cemaleeldin Ebü Aınr
Osman b. Ömer b. 1-!acib'in (646/1249) eseri olup Mzıhtasanı ;bnü'l-1-Jacibdiye
de bilinmekteclir.6 ibnü'l-Hilcib'in anılan eserine Kutbuddin Mahmud eş-Şira
zi (710/ 1310) ve Acluclüddin el-Jel (756/1355) şerh yaznıışlardır. XfV.-XV. yüzyıl
uleınasmı etkilemiş olan Teftazilnf (792/ 1390) ve Seyyicl Şerif (816/ 1413) başta
olmak üzere Molla Hayali (875/1470), Molla Hüsrev, Yusuf Bal! (89511490), Ha
tipzacle (90111496), Efdalzacle (903/1491) ve Molla Samsunizilde (89111486) ol
mak üzere pek çok alim anılan esere başiye yazmıştır.? Mir'dt'ın (s. 74) da kay
nakları arasında yer alan Muhtasaru'l-Müntehd, Molla Fenari'nin, Fusülü'l-be
dilyz(c. f, s. 3.) adlı eserinde en çok başvurduğu kaynaklardan biri olup ayrıca
Fenari tarafından 20 defa ders kitabı olarak okutulınuştur. 11
4. el-Muğni: Celaleddin Ömer b. Muhammed el-Habbazl'ye (69111292) ait
olan eser, Osmanlı medreselerinde fıkıh usulü derslerinele okutulmuşturY ilk dönem Osmanlı illimlerinden, İznik Orhan Gazi Medresesi müdeni si Alaedeli n
Esved, 732/1385 tarihinde hocalığı sırasında, el-Habbazl'nin bu eserine ımıfas
sal bir şerh yazmıştır. Ayrıca Cemaleelelin Mahmud b. Ahmed Konevf
(770/1368) ve Abdurrahman b. Muhammed b. Ahmed'in ele aym eser üzerine
yazılmış şerhleri bulunmaktadır. ıo
:ı Diğer ~er lı ve lıfı~iyeler i~iıılıh.: Kfıtip Çelebi, Ke,,jit'z.zumln 1 KLJ, İstanbul, BfiO/ 1941, c.J,
s. ıı2: Bursalı, /vlelııııet Ta lı ir, Osman lt Müellifleri 1 OM!, istanbul, ı :rı :ı, c. 1, s. :ı~ıı
4 Bkz.: Mustafa Llil!!;C, Jik Osman iT MPdrcse/eri, istaıılml, l\JH4, s. ti7.
5 Elıu Zclıra, islrin1 1-/ukuku Merodolujisi, tre. Abdülkadir ~eııcr, Ankara, ım9, s.2:i
b Mo/ı. Ben C/ıeııeh, "llınü'l·llikib", ilı, c. V/2, s. fl!'iti; f-Iulusi Kılıç, "İlınü'l-Hiicilı", LJ!Iı, c. XXI,
s. 5!1·5fL Siiz konusu eser, 1dt;1z;lııl ve Seyyid Şerif'in lıfı~iycleri ve lci'niıı şcrlıiyle heraber
yayımlanmıştır (Kalıirc, 132fi).
7 Esereyazılan şerh ve lı<lşiyelcr i\:iıı bkz.: KL. c. Il, s. lH57.
B Lekııcvl, Ahdüllıay, el-Feuclitlii' l·heltiyyefi ıerr1cimi' 1-Honejiyye. Kalıire, l:l24, s. Hi?.
9llilge, a.ge., s. sı.
ı O Şerhler için bkz.: KZ, c. ll. s. 1 74~J.
literatur_c3s5_141-722.pdf 24.02.2010 09:25:39 Page 17 (1, 1)
218 TALi D, 3(5), 2005, R. Cici
5. Menaru'l-envar: Eserin müellifi Hanefi fakibierinden Ebü'l-Berekat Ha
fizuddin en-N es efi (710/1310) 'dir. N es efi söz konusu es erini, Usulü'/-Pezdevfve
Usıllii's-Serahsf'yi esas alarak yazdığım ve Pezdevi'nin tertibini benimsediğini
belirtmektedir (Keşfii'l-esrar, c. I, s. 4).ıı
Nesefi'nin, diğer eserleri gibi bu eseri de ulema nezdinde itibar görmüş ve
başta kendisi olmak üzere bir çok alim tarafından şerh edilmiştir. Başta bizzat
yazarı olmak üzere Hattab Karahisari (717/1317 sonrası), İbn Melek, Şerefiid
din Kırımi (840/1436), 12 Kara Sinan (852/1448) ve Ebussuıld Efendi (982/1574)
gibi pek çok alimi şarihler arasında görmek niüınki.indür.l:i Ayrıca el-Menar
nazına çevrilmiş, müellifince yapılan şerhi ise, Kıpçak Türkçesi'ne tercüme
edilmiştir. 14
6. et- Tenkflı ve şer hi et-Tavdfh: Her iki eser, Sadruşşeria es-Sarıl! el-Asgar
diye bilinen U beydullah b. Mes'üd b. Mahmud el-Mahbılbi'ye (747/134 7) aittir.
Tenkflıu'l-usül metin, et- Tavdfh fl ğavdmidi't- Tenkflı ise bu eserin şerhidirY'
Eser üzerinde şerh, haşiye, ta'llk ve reddiye gibi değişik türde birçok çalışma
yapılmıştır. Daha ziyade mukaddemdt-ı erbaa diye bilinen et-Tavdfh'in husun
kubuh konusu ile ilgili olan başiye ve ta'likler Hacı Hasanzade (911/ 1505), Kes
teili Muslihuddin (90111496), Hatipzade (901/1496), Alaeddin Ali Arabf
(901/1496), Molla Samsünlzade (891/1486) ve Muhyiddin Mehmed es-Saınsü
nl (928/ 1520) gibi Osmanlı alimleri tarafından yazılmış, reddiyeyi ise Kemalpa
şazade kaleme almıştır. et-Tenlcfh, şerh ve başiye si ile birlikte Molla Büsrev'in
Mir'at adlı eserinde en çok başvurduğu kaynaklardandır.ıti Teftazani'nin
(792/ 1390), et- Tavdflı üzerine yazdığı et- Telvflı haşiyesi de çok tanınan bir eser-
1 ı Geni~ bilgi için bkz.: Ömer Nasulıi Bilmen, Hukukı İslôrniyye ue Isıılahalı Flkhiyye Ktimıı
Slt, istanbul, ı 97(i, c. r, s. 4:J'l.
12 Şeretüddin Kırımi, şerhinin önsözüncle, Şam'a gittiğinde oradaki fılinılerlc şcrlıi ile ilgili gii
rü~ alışverişinde lıulıınup onay aldığını belirtmektedir. Bu bilgiler, el-Men.ôr'ın sadece Ana
dolu'da değil, Şam gibi diğer islam bölgelerinde de iyi tanındığın ı göstermektedir.
ı :ı isfııııüddin Alımed Taşkiiprlziidc, e,1·-,'laktiiku' n-nlı'mtiniyyefi 'ulemiii' d-devleti' l-Osmôniy
ye (:;iaküik), tl ık.: S. Furat, istanbul, 14051 1'l85, s. J Oll. Ayrıca genüı bilgi için bkz.: KZ, c. Il, s. 1823-1827.
ı4 Eseri ııazma çeviren Kevakibi (l 096/J 685), bizzat ıııüellifincc yapılan şerhini Kıpçak Tiirk
çcsi'nc tercüme eden ise, Mukbil b. Abdiilah'tır (1402). Bkz.: A. Mcrtol Tu! um, "Şcrhu'J-Me
nfır 1-lakkında !", TIJE/J. l'H;rı, sy. lG, s. ı33-13R.
15 ibn Kutlu boğa, Ttlcii.'t-terdcim, Bağdat, 1962, s. 40; Taşköprizadc, Mifitihu's-sa'ôde lle m.is
hô/w's-siytlcle (Mifta/ı), Kalıire, 1968, c. II, s. 191; KZ, c.!, s. 4%, Leknevi, a.g.e., s. 109; Bil
men, a.g.e., s. n. ](i OM, c. II, s. Hi; Yusuf ilyan Scrkis, Mu' cem u' l-matbütiti' l-Jo.mhiyye pe' l-mü' arrebe, Mısır
134li/ ı 928, c. 1, s. 227; Hasan Özket'in "Molla Büsrev ve Miı·'at Adlı Eserinin Kaynakları"
(Yüksek Lisans Tezi, Erwruın: Atatürk Üniversitesi sım, El92) adlı eserincieki (s. :;:ı ve 55)
tespitine güre Molla ll üsrcv, el-Mir'ôt'ıncla et- Tenkfh'e 12, er-'llwdfh'e :ı, el-1eluih'e ise ı9 defa başvurımıştur.
literatur_c3s5_141-722.pdf 24.02.2010 09:25:39 Page 17 (1, 2)
Osmanlı Kliısik Dünemi hkılı Kitapları 219
dir. Osmanlı klasik dönemi usul başiyelerinin çoğunu et- Telufh'e yazılanlar
oluşturmaktadır. 17 Telufh üzerine yüksek lisans tezi de hazırlanmıştır. ın
B. Fürfr-ı Fıkıh
Fürfı-ı fıkıh kitapları genel olarak ibiidiit, muamelatve zıkabat olmak üzere
üç bölümden oluşmakla birlikte, insanların daha çok ihtiyaç duyup müracaat
ettiği bazı konular/bölümler, fürfr kitaplarından çıkarılarak özel çalışmalara
konu yapılmıştır. Sözgelimi, fürfrun ibadetler bölümüyle ilgili "ilmihal", miras
hukukuyla ilgili "feraiz", mukayeseli hukukla ilgili "hilaf" ve insanların pratik
hayatta karşılaştıkları veya karşılaşacakları hukuki meseleleri e ilgili problem ve
soruları kolay bir şekilde çözüme kavuşturmak amacıyla da "fetva" diye bilinen
ayrı bir tüı: oluşmuştur. Özel konulara tahsis edilen bu tür fıkıh kitapları müs
takil başlıklarda ele alınacağından burada sadece genel fiirü-ı fıkıh kitapları
üzerinde durulacaktır.
Ebü Hanife ve talebeleri başta olmak üzere Hanefi mezhebinin görüşlerini
toplayan ve bablar halinde tertip edilen eserlerin başında muhtasartürü kitap
lar gelmektedir. Tahavi (3211933) başta olmak üzere Kerhi (340/951), Hakim eş
Şehid (344/955) ve Kuduri (42B/ 1037) gibi birçok Hanefi fakibi ve müctehidi bu
türele eser yazmışlardır. Hanefi mezhebinde bu muhtasarların her biri özellik
le de Kuduri'nin el-Muhtasar'ı, daha çok rağbet görmüş ve yeni çalışmalara ze
min hazırlamıştır. Nitekim sonraki dönemlerde mezhepte "m zıteber metinler"
olarak bilinen eserler, ya doğrudan ya da dolaylı olarak, başta Kudfrri'nin el
Muhıasar'ı olmak üzere anılan bu muhtasarlma dayanmaktadır. Hi cr! VII. as
rın sonları ile VfTI. asrın lı aşlarında Mevsıll (68311284), Burhan uşşeria
(693/1293), İbnü's-Saati (69411285) ve Ebü'l-Berekat en-Nesefi'den (710/1310)
oluşan dört hukukçu tarafından yazılan sırasıyla el-Mulıtii1; el- Vikaye, Mec
ma'u'l-bahreyn ve Kenzii'd-dekaik adlı fürfr kitapları, Hanefi fakibieri arasında
mzıtan-i erbaa/dört temel metin, bu metinlerden el-Vi!caye ve Kenzü'd-delciiik
da Mulırasaru'l-Kud(irfile mut ll n-i seliise/üç temel metin olarak meşhur olmuş
lardır. 1'1 Hepsi birlikte Merğinaııl'nin el-H idiiye'si ile mutO.n-i sittelaltı temel
metin'i oluştururlar.
Bu altı ınuteber metin, gerek genel olarak Hanefi fakibieri gerekse Osmanlı
alim ve yöneticileri nezdinde kanun gibi addedilmiş, bunlara aykırı fetva veril-
ı 7 lvlesclfı Osman lı 'nın ilk llüneııı inde (1299- 1 4B l) usfılden 2f\ lıü~iyc yazılı nı~. bunlardan 1 ;ı' i -yani yarısından fazlası- cı-1dt•iil üzerinde gerçekleşmiştir. Hkz.: llecep Cici, Osnu.uı/1 nö
nemi fs/dm !-luk u ku Çalt.,mırı/(ln, Bursa 2001, s. 301. Başiye yazanlar arasında Molla 1 lüsrcv, Kemalpaşaziiclc ve Ebussuücl Efeneli ele bulunmaktadır.
If\ M. Murat Kum basar, "Taftazfıni ve llsO!ü Fıkılıtaki Yeri", Yüksek Lisans Tezi, Erzurum: Atatürk Üniversitesi SBE, ı ~l~JO.
l'l Ahmet Üzel, lionefi Fzki!t !liilllleri, Ankara, 1!'190, s. li9; Ahmet Yaman, "Elıü'l-Berckfıt cıı
Nesefi ve Kcıızü'll-llck5ik", OIJ. l'l~J3. c. XXıX, sy ı, s. 87.
literatur_c3s5_141-722.pdf 24.02.2010 09:25:39 Page 18 (1, 1)
220 TALİD, 3(5), 2005, lt Cici
mesi ise pek hoş görülmeıııiştir. 20 Osmanlı dönemi özellikle klasik dönem fürfı
çalışmalarının da büyük ölçüde bu altı temel metin diye bilinen muteber eser
ler üzerinde yoğunlaştığı görülmektedir. Çağdaş islam hukukçularından Subhi
Malımasani de, söz konusu eserlerin, mezhep hükümlerinin bir araya getiril
mesi merhalesinde önemli rolleri bulunduğuna dikkat çekmiştir.21 Bu giriş bil
gilerinden sonra dört temel metin'den başlayarak kitapları kısaca ele alabiliriz.
ı. el-Mulıtiir: Abdullah b. Mahmud el-Mevsıll'ye (693/1294) ait olan eser,
daha ziyade Ebu Hanife'nin görüşlerini tercih ettiği bir kitap olup, asıl adı el
Muhtar li'l-fetvti'dır. 22 Müellifi tarafından el-ihtiyar li ta'lfli'l-Mulıtar adıyla ya
pılan şerhinde ıneselelerin illetlerine ve görüşlerin dayandığı deliilere de yer
verilmiştir.
el-Mulıtal~ Osmanlı alimlerinden Şeyh Bedreddin tarafından Leta(fu'l-i,'>a
rat'ta, Fahreddin Rumi tarafından Müştemilii'l-alıkam'da ve İbrahim llaleb1 ta
rafından da Miiltelca'l-eblıur (s. 7) adlı eserinde esas alınmıştır. Osmanlı fakibie
rinden Hattab Karahisar!, söz konusu eser üzerine bir şer !ı yazmıştır. n Ayrıca el
Muhtar, İbn Emir el-Hac el-Halebi (87911474) ve İbn Kutluboğa (879/1474) ta
rafından şerh edilmiş, Ebfı Abdullah el-Buhar] (79911397) tarafından da nazına
çevrilmiştir. Eserin hadisleri İbn Kutluboğa tarafından tahric edilmiştir.24 el
Mulıtar, Celal Yeniçeri tarafından,.şerhi el-ihtiyarise Mehmet Keskin tarafından
tercüme edilmiş olup, her ikisi de İstanbul,'da (1993, 1998) yayımlanmıştır.
2. el-Vilciiye: Tam adı Vikiiyetü'r-rivayefi nıesaili'l-Hidiiye olan kitabın mü
ellifi Burhanuşşeria'dır. 25 Yazarın, tonımı Sadruşşeria es-Sani için telif ettiği
eser, 21i el-Hidaye'den yapılan seçmelerden meydana gelmektedir. Şeyh Bedreel
din Simavi Letaifu'l-işarat, Fahredc!c!in Rumi Miiştemilii'l-alıkiim, Musannifek
Kitabu'l- Hudl1d ve'l-alıkamve İbrahim Halebi M iiltelca'l-ebhur adlı eserlerinde
el- Vikiiye'yi esas almışlardır. Osmanlı hukukçularından başta İbn Melek, Aifı
eddin Esved, Seyyic! Hasarı b. Seyyid Ali, Büsamedelin Tokadf (860/1455) ve
20 Alımed i\kgüııciüz, Muk(/yi'seli isldrn ve Osmanlı I-luku.k Kii.lliyau, Diyarbakır, 19B6, s. 77.
Ll Sulılı i Mahmasfııü, "islam 1 fukukıınun Tedvini", tre.: i. Kafi Diinmez, M(iiFD, l9B5, sy. :.;, s.
:121.
22 İlın Kutluhoğa, a.g.e., s. :ıl; KL, c. ll, s. 1G22; Lekncvi, 11.g.e., s. ı O li; C. !3rockelınaıııı, Gesc
hiclıtc der llmhischen Li lleml/Ir [GilL/, Leiden, 194:!-1 ~J4lJ, c. ı, s. 47li; aynı ıııiiellif, Sllf!l!le·
mellllnuul (Suppl.), Leideıı, ı ~rl7-ı ~J42, c. I, s. (i57; Özel, a.g.e., s. G9.
2'l Yazma niislıası için bkz.: S ldeyınaniye Ktp., Carullalı, nr. 7]2 (212 va rak).
24 Özel, a.g.e., s. CilJ.
25 el- Vikdye ınüellitlııin la kabı lı azı kaynaklarda Fôcii,',l·eriu olarak da giistcrilınektedir. Bkz .. :
Ahmet Üzel, a.ge., s. 77. el- \fiküye üzerine yapılan bir yliksek lisans te?.indc ise konu ince
lenip tartışılınış ve doğnısıınun Burhamışşeria olduğu sonucuna varılmıştır. Bkz.: Orazsa
lıat Orazov, "Bnrhiınuşşcria ve Vikaye Adlı Eseri", Yüksek Lisans Tezi, Bursa: Uludağ Üniver
sitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2001, s. 17-20.
2Ci Bilmen, a.g.e., c. J, s. :!42 ve 4Ci0.
literatur_c3s5_141-722.pdf 24.02.2010 09:25:39 Page 18 (1, 2)
Osmanlı Kliısik Dönemi tıkıh Kitapları 221
Musannifek olmak üzere birçokları tarafından el-Viidiye'ye şerh yazılrnıştır.27
Şerhlerin en şöhretlisi Sadnışşer!a'nın Şerhii'l-Vikaye'sidir. Bu yüzden müellifi
belirtilnıeksizin Şerhii'l-Vikôye dendiği zaman bu eser anlaşılmıştır. 211
el- Vikaye üzerine ta'llk yazanlar Hüsameddin Tokadl, Keınalpaşazacle, Fe
narizade Muhyicldin b. Ali ve Bünyad b. Muhammed'dir. el- Vikaye üzerine ya
pılan ilk muhtasar çalışma Sadruşşerla'ya ait olup Mulıtasanı'l-Vikaye "cn-Nü
kayc'' diye meşhur olmuştur. el-Vikaye'nin biri Farsça, diğerleri Türkçe olmak
üzere beş tercümesi bulunmaktadır. Tercümelerin Farsça olanı Abclülcemll lı.
Muhammed es-Safl'ye, en meşhur Türkçe tercümesi ise Devletoğlu Yusuf'a ait
tir. Osmanlı şeyhülislaınlarıııclan Kemalpaşazade'nin el-Islah ue'l-lzalı adlı red
diyesi varclır. 2 ;ı Ayrıca el-Vilcaye'yi konu alan bir yüksek lisans tezi yapılınıştır.:ıu
3. Mecma'u'l-balıreyn: Eser, İbnü's-Saftti diye bilinen Muzafferüdclin Ah
med b. Ali el-Bağdadf'ye (694/1295) aittir.:11 Müellif eserini, Kuclürf'nin cl-Mulı
tasar'ı ile Ebu Hafs Ömer en-Nesefi'nin (537/1142) el-Manzüme'sini bir araya
getirip bunlara bazı i!avelercle bulunmak suretiyle oluşturımıştur.:12
Osmanlı fakihlerinden Şeyh Bedreddin Simav!, Fahreddin RCıml ve İbrahim
Halebl, teliflerinde bu eseri esas almışlar, müdlifinin yanı sıra İbn Melek, ibn
Kadi-i Ayasluğ ve Süleyman lı. Ali el-Karaman! (92411518), Ahmed b. İbrahim
el-Ayntabl (76711365), Ahmed b. Şemsiiclelin el-Konevl (788/1386), Muham
med et-Tarablusl (967/1599) ve Bedredelin el-Ayni (855/1455) şerh yazmışlar
dır.:u Ayrıca Cemaledeli n Aksarayi'nin de (791/ 1389) redeliyesi bulunmaktadır.
2.7 Diğer şarilılcr şunlardır: İbn Melekzfıde, Kirmastizfıde, Accım:iide, ~eylızade IVlıılıyiddiıı
Kocavi IUJ51 11544), lıkz.: OM, c.!, s. :U41, Kasım b. Slileyınaıı eıı-Niğdevi [(970/15(i2) bkz.:
KL, c. Il, s. 202 ı: 1 Tediyye, c. ı. s. s:ızı. İlk diiııemde yazılan 22 şerlıiıı B'i el- llikdye, 5'i el-f-Ji
dr1ye, 2'si Mec/1/rt'u'i-IHtlneyn, :!'si e/-Kenzve 1 'i el-Mullfr1.rii7.Crinedir. Biiylece "ınutCııı-i er
baa" diye bilinen rııctinkr, şerlılerin yarısından fazlasını tqkil etıııdtedir. Bkz.: Cici, o.g.e.,
s. :iOO.
21l 1\.L, c. ll, s. 202ı: 1\er/iii 'i- \likrl.yr• de ~ısılıııetin olan el- \likrl.ye gilıi değişik türden ç~ılışıııalar:ı
konu olmuştur. M esc !il siiz konusu eser üzerinde üç asırlık z:ınıan diliıııi içinıle yaklaşık :w lıüşiye ve 7 ta' lik gcrçcklcştiril ın iştir. ilk diiııeıııcle ( 12~1~1-1500) fiir(ı eserlerine yazılıııış olan
1 ılı:1şiyedcıı lO'ıı 1\erltii'/-\likriyeüzerinedir. Bkz.: Cici, rt.g.e., s. 29B-:l04.
2'1Yaznıa ııi'ısh:ısı için bkz.: Siilcyın:ıniye Ktp., Çelelıi Alıdullah Efendi. ıır. ~lll, 20B vr. ei-fsirl!t
üzerine Ila cı ı ıasanzade lvlclııııcd ~ah (939/15:13) Iıir haşiyc, llirgiv\ ıle bir reddiye yazmış
tır.
'HI Orazsahaı- ( lr:ızov, "Burh<lıııışşcria ve Vikfıyc Adlı Ds eri". Anılan tezde iinenıli tespitler yapıl
mıştır. Bunlardan lı iri, el- \!ikriye ınüellifiniıılakabıııııı '"ffıcüşşcrla" değil, "Burlı:1ııiişşcria"
olduğu sonucuna ul:ı~ılıııasıdır. Diğeri, nıüellifin iilüm tarihi belli olmamakla birlikte
li'l:l/ 129:-l'te hayatta olduğuna dair tespitin yapılmasıdır. Ayrıca el- \!ikliye'ııin Osmanlı ılii
ııcıııiııılc ve sonrasındaki ılıınıınuııa yiinclik, özellikle Orta Asya ve Türkıııcnistaıı'ılaki dıı
ruııııııı;ı ilişkin Iıilgiler ıle iiıwııı arz etıncktcclir.
31 ilın Kııtlulıoğa, o.g.e., s. Ci: K/., ı:. I, s. 2:l5; Lekncvi, rt.g.e., s. 2fi; c;/\L, c.l, s. 477, Suppl., c. I,
s. tiSB.
:ız KZ, c. ll, s. 15'1'1; Bilmen, a.g.e., c. I, s. 415.
Tl KZ: c. 11, s. 1 liO l.
literatur_c3s5_141-722.pdf 24.02.2010 09:25:39 Page 19 (1, 1)
222 TALİD, 3(5), 2005, R. Cici
Osmanlı'nın ünlü hukukçularından Ebussuud Efendi de, "Mecma'u'l-balı
reyn'e Perişte-oğlu şerhi muteberattan mıdır?" şeklinde kendisine yöneltilen
bir soruya, "eyüdür" karşılığını vermiştir.34
4. Kenzü'd-dekailc: Ebü'l-Berekat en-Nesefı'ye (710/1310) ait olan bu eser,
aynı müellifin el- V af! adlı çalışmasının bir özeti mahiyetindedir. 30'
Şeyh Bedreddin Simavi Letaifıı'l-işarat, Fahc-eddin Rümi Müştemilü'l-ah
kam, İbrahim Halebi de Mlilteka'l-eblıur adlı füru eserlerinde bu kitabı esas al
mışlardır. Eser üzerinde Hattab Karahisarı,:ıri Ali b. Musa Koçhisari37 (841 1 1437),
Muhyiddin Mehmed el-Karabaği (942/1569) 38 ve Molla Miskin (954/1547)3~1
şerh, imamzade Ahmed b. Mehmed (977 1 1569) haşiye40 yazmışlardır. Ayrıca
Zeylai'nin (7 43/1342), Kadi Bedrüddin Ayni'nin (855/145 ıl, Zeynü d din İbn N ü
ceyın'in (977/1562) ve Sirfıceddin ibn Nüceym Ömer'in (100511596) şerhleri
önemli çalışınalarclır. 4 ı el-Kenz, İbni.i'l-Fasih tarafından manzum hale getirilmiş
ve bu da İbn Ganim (1004/ 1596) tarafından şerh edilmiştir.42 Eser, Osmanlı
medreselerinde yıllarca ders kitabı olarak okutulmuştur.4:1
5. el-Muhtasar: Hanefi hukukçularından Ebu '!-Hüseyin Ahmed b. Mu ham
med el-Kudürl'ye (428/ 1037) ait olan eser, 44 el- Vikaye ve el-Kenz ile beraber üç
temel metni oluştururlar. Bu eser Hanefi mezhebinde muteber bir el kitabı ni
teliğinde görülmüş, Hanefi hukukçular arasında "el-Ki tab" dendiği zaman
Mulıtasaru'l-Kııdılrf anlaşı 1 mıştır.45
el-Mııhtasm; hukukçular nezdinde olduğu kadar halk arasında da en çok iti
bar gören bir kitap olmuştur. xvı. yüzyıl tereke defterleri üzerinde yapılan ince-
:14 ,';akrhk, s. 45; KZ, c. !f, s. 15~1~1; Lekncvf, s. 1 07; l'rtıığnıl Dlizdağ, 1'iey/1iilis/wn I!lmsswid Bfi•n
r/i Fe//Jn/un, istanlıul, !97L, s. ı B4.
:15 KZ, c. ll, s. 1515; Lckııevi, s. 101; GAL, c. Jr, s. 251; SIIJlf!l, c.], s. 7()1, c. ll, s. 2(1:1; I-leffcııiııg,
"N esc ll", lA, c. IX, s. l CJCJ-:'Illl; Daha geniş bilgi için bkz.: Alımed Yaman, ;ı.g.e., s. U7; a.ınlf.,
"Kenzii'd-dekfıik", Dİli. c. XXV, s. 2Ci ı -Lli2. el- Vrlfi, q-~cybfıııf'ııiıı el-Asi diye lıiliııeıı "Zalıi
ru'r-rivaye" kitaplarını ve iizcllikle 'el-Ca.mi'll\-sagir, el-Crlmi'u'l-Kelıir ve ez-Ziyarlr?t'ıııın
meselelerini lı ir ;ıraya getiren lı ir fürü kitabıdır.
:l(i 1S'akdik, s. 5; OM, c. I, s. LWI.
37 M ecd\ Efendi, 1-Iaddiku' h~aküik: Terciime ue Zeyl-i Şakaik-i Nu'rnôniyye, Ahdulkadir Öz
can, (haz.), istaıılml, 140~1/ 19H9, s. 124; OM, c. ı, s. 35:'.
3fl OM, c. I, s. :l~Hl; Omcr Hız;ı Kelılıi\lc, Mu.'cennO-miiellifln lerôcfn111 MllWt.nnifl.'l-kiilii/Ji'/-
!'ımhiyye, Şam, 1'157, c. XI. s. :15.
:ı'l Özel, u.g.e., s. 72.
40 OM, c. ı, s. I 5; SO, c. !, s. :'110.
41 /(7,, c. ll, s. ı5Ei-l5](i.
42 Cengiz Ka lle k, "ilm G;lnim", DiA, c. XIX, s. 50:-l-504.
43 İsmail I !akkı lJzuııçarşılı. ()sman lı JJeu/eti' nin ilmiye Te,,·kilr111 (/lmiye), Ankara, 19B4, s. 22;
llilgc, a.g.e., s. 4B.
44 İlın Kutluhoğ;ı, n.g.e., s. 7; l.ekııcv\, a.g.e., s. 30; M. Ilen C:heııclı, "cl-Kudürf", HI, c. V, s. 345;
f(Z, c. ll, s. Hi:lL; Suppl, c. I. s. 2%.
4:1 /(;/., c. Il' s. ı fi:ıı.
literatur_c3s5_141-722.pdf 24.02.2010 09:25:39 Page 19 (1, 2)
Osmanlı Klasik Dönc111i Fıkıh Kitapları 223
lemeler de halkın anılan esere verdiği önemi ortaya koymaktadır. Nitekim bu
araştırmalar, o dönemde hem ulema, hem de esnaf ve halk arasında Kuc!ürl'nin
bu eserinin sayı bakımından Süleyman Çelebi'nin "Mevlicl" diye bilinen Vesfle
tü'n-necat adlı eserinelen hemen sonra geldiğini göstermektec!ir.45 Osmanlı fa
kihlerinden Şeyh Bec!reclc!in, Letaifü'l-işarat adlı eserinde el-Manzilme ve Mec
ma'u'l-bahreyn ile beraber Kudüri'nin el-Mulıtasm)ına dayandığını; İbrahim
Halebi el-Miilteka'da (s. 7), ınutün-i erbaa ile Kuc!üri'nin bu eserini ve el-Hida
ye'yi esas alelığını; Molla Hüsaınzade de Kitabü't- Teşrfh adını verdiği el-Vilcaye
şerhinin önsözünde, Zahicll (G58/ 1260) tarafından yazılan ve daha ziyade Şer
hü'z-Zalıidf diye bilinen Kudürfşerhinden tekmil e yaptığını belirtmektec!irler.47
Mehmecl Şah (939/ 1532) tarafından üzerinde ta'llk411 çalışması yapılmış
olan el-Mulıtasw; Fransızca'ya, Latince'ye ve Türkçe'ye tercüme edilmiştir.4!1
6. el-Hidaye: Ebü'l-Hasaıı Burhaneeldin Ali b. Ebübekir b. Abclülcelll elMerğinani'ye (593/ 1197) ait olan eser, müellifin el-Camiıı's-sağir ve el-Muhta
sar'a dayanarak kaleme aldığı Bidayetii'l-mübtedf'ııin şerhi olmakla birlikte te
lif eser olarak görülınektec!ir. 511
Osmanlı fakihlerinden Seyyid Ali Komenati el-lnaye fi şerlıi'l-Vilcaye'sinde,
Fahrec!c!in Rüınl (864/ 1460) Müştemilü'l-alılcam fi fetava'l-Hanefiyye'sinde,
Musannifek Kitabu'l-Hudfid ve'l-alıkam adlı eserinde, Alaeelelin Rüml
(841/1437) Risdle'siııde51 ve ihrahim Halebi Mülteka'l-elJhur'unda (s. 7) el-Hi
daye'yi esas almışlardır. el-Hüldye üzerine Muslihuc!c!in Karaman!, Kara Ya'kub,
İbn Kadi-i Ayasluğ, Musannifck ve YusufBall52 ve Muslihucldin Mustafa es-Su-
4(i Bkz.: ilısan Kara ta~. "XVl. Yüzyılda Bursa'da Yayguı Olan Kitaplar", Yüksek Lisans Tezi, B ur· sa: lJ!uclağ O niversitesi SBE, 1 ~195, s.%. Bu incclcnıc, esnaf sınıfının salı ip olduğu kitapl;ır
arasında başta Kur'an-i Kerilll olmak üzere çoğunlukla Mrtlwrnmediye, Meulid, KurWrivc Elmtd gibi escrlerin bulunduğunu göstermiştir.
47 Ticınınmış ilaneti hukukçularmdan Ebu Bekir Alfıııcldin es-Seıncrkandi (53811144), Tu.hji~tii'l-(itkahri ;ıcllı nıqlııır cseriııi, Kudüri'nin el-Mulııasar'ıııa dayanarak telif etmiştir. Kasfı
ııl de bu kitabı Bedôiii's-sanai adıyla şerh/tclif etmiştir. Bkz.: KZ, c. I, s. :ı71; Lckncvl, s. 15B;
G/11, c. ı, s. 4GL, SlltJtJI, c. 1, s. (i40.
4B OM, c. ll, s. ll i.
49 Tercümeler lı;ıkkıııda bkz.: Zcvncp Korkmaz, "Eski Bir Kudııri Çevirisi", Xl. Tiirk /Jil Kum.l
lrtynulo OkllllWl !Jiltliriler, Ankara, 197:1, s. L25-L:ll; a.ınlf., Marzulni.n-n(tme 1im:iimesi, Ankara, El7:l, s. 5]-57; i\. Ozcl, o.g.e., s. :J7. Osmanlı şairlerinden Gülşehri Manllku'ı-ıayr
adlı escrinde ls. 2~Hi), "/ !e,!';nlr' il111e aklr yeliren biziz 1 Ki111 Ku tiriri nrrzmtt getiren /Jiziz" beyriyle bir Kuiltlr/'nin ıııanzııııı tcrciiıııesinclcn siiz etmektedir. /\ncak eser lmgiiııe kadar ele
geçıneıniştir. Bkz.: M. Üzkan. "(;ü!şehrl", DİA, c. XIV, s. 25L; Nccla l'ckolcay, islrim. Türklirlebiyrlll Torilri, istanbul, ı 971i, s. ın. ilm Kutluboğa'nın ([]79/ 1 474) J(rslti!ıu'I-Krultlriadlı şer
hi de M ağribizade tarafından Türkçe'ye tercüme edilmiştir
50 KZ., c. II, s. L0:l2; Taşkiiprizade, Mifiri.lr, c. ll, s. 2G4; Lckncvi, rt.g.e., ı 41; Bilmen, tt.g.e., c. ı, s. :l4L; lJzuııçarşılı, ilmi ye, s. L9; !lu konnda farklı bilgi ve değerlcnclirıııcler için bkz.: W. fleffeııiııg, "Merginani", ili, c. V ll, s. 7(il.
51 1\lfıeddiıı !Wıni, Hisdie'sinin ii\ iiııcii faslında el-Hirlri.ye'yi clcştirıııi~tir. Yazıııa ııüslıası için lıkz: Süleymaniye Ktp., Ciresuıı, ıır. 92.
S2 llkz.: Cici, tt.g.e .. s. L'IB<HJ4.
literatur_c3s5_141-722.pdf 24.02.2010 09:25:39 Page 20 (1, 1)
224 TALİD, 3(5), 2005, R. Cici
rüri (969/ 1591) şerh yazmı~lardır. 53 Osmanlı'nın ünlü hukukçularından Zenbil
li Ali Cemali Efendi (932/ l!'i25), el-H idiiye'yi ihtisar etmiştir. 54 el-Hidaye, Ahmet
Meylani tarafından tercüme edilmiş ve yayımlanmıştır (istanbul. 2001).
C. ilmihal
ı. el-Mukaddinıe fi's-Saliit: Hanefi hukukçulanndan Ebü'l-Leys es-Semer
kandl'nin (373/983) namazla ilgili konuları ele alan eseridir.5"
el-Mukaddime Muslihuddin Mustafa Karamani (80911406) ve Molla Fenari
tarafından şerh edilmiş?; Kutbuddin İzniki (821/1418) tarafından ilavelerle
Türkçe'ye kazandırılmış"7ve Kutbuddinzade (885/1480) tarafından da eserinde
esas alınmıştır. Abdurrahman Aksarayi (950/ 1543) de imadü'l-lslam adlı eseri
nin girişinde, Ebü'l-Leys'iıı Mukaddime'si gibi kabul gören bir eser kaleme al
mayı düşündüğünü belirtmektedir (vr. 2a).sB
2. Münyetii'l-mıısalli: Asıl adı Münyetü'l-musallf ve gwıyetu'l-mübtedf olan
eser, Hanefi hukukçularından ve mutasavvıf Ebu Abdullah Muhammed b. Mu
hammed el-Kaşgarl'ye (70:>/ 1305) 5~ı ait olup; şerh, haşiye, ta'lik ve tercüme ça
lışmalarına konu olmuştur. İbn Emirel-Hac'ın (879/1474) ve İbrahim Hale
bl'nin (956/ 1549) Miinye üzerine yapılmış şerhleri bulunmaktadır. Ayrıca Mus
tafa Güzelhisaıt İbrahim Babadagi ve özellikle Feth Muhammed b. Abdilke
ı-im'in Farsça başiyeleri ile Mevlev!Vasi Ahmed'in yazdığı ta'llk de ınatbudur.riO
D. Peraiz
el-Feriiizu's-Siriiciyye: Hanefi fakibierinden Muhammed b. Muhammed
es-Secavendl'ye (596/1200) ait olan ve daha ziyaele es-Siraciyye diye bilinen
:ı:ı "irikli, ei-JI'Irim, Kalıire, ı !l'itl-l%~), c. Vll, s. 235; e/-Jfidtlye'ııiıı; h!llw'/-lwrlfr, el-illfiye. ei-Ri
llrlye, eii-Niltrlye, el-Ki/iiye. Gôyer.ii'l-beydu ve Mi'rôcurl-t./irôye gibi iiııeınli ~erlıleri de bulunmaktadır. Bkz.: Ki:, c. ll. s. 20:12; GAL, c. ı, s. 4fib.
:\4 Siileyınan Sadeddin Müsıekiınz5de, Dav/w.ıti' 1-me,,tlyi/t 111o'o ~eyl, istaııhııl, 1~J7fl, s. Hi.
Eserin yaznw niislıası için lıkz.: Sülın. Ktp., Aşir Ef., nr. lclB/1
:ı:; ilın Kııtluhoğa, tt.g.e., s. 7~l; KZ. c. ır, s. 1795; Leknev1, a.g.e., s. 220; OM, c. ı, s. :191; Serkis, a.g.e .. c. 1, s. ı045; Bilmen, o.g.e., c. ı, s. :ıs7; Joseph Schact, ''1\hu'l-Layth al-Saıııarkandi", E/,
c. ı' s. Ll7.
S li Yazımı nüshası için bk:c i. Cı. Merkez Ktp., Arapça lıöl., ıır. tiH::'9.
S7 Seınerkandi'nin siiz koııusıı eserine KıpçakTürkçesi ile yapıbn başka bir tercüme için bkz.; Tan os Ec kınann, "Meınlıı k- Kıpçak Edebiyatı", tre.; Gün ay Karaağaç, TDJI Y Bel le/el!, s. ~J:l-~Hi.
:lH İllttldii '1-fs/dm!n yazma ııiishası için lıkz.: Süleymaniye K tp., Fatih, nr. 1740.
59 KZ, c. ll, s. ıGo:ı, IB!Hi-B7; Serkis, a.ge., c. ll, s. 1541; (U\1_, c. I, s. 47H, Kehhfıle, c. Xl, s. 24~1.
Eserin yazma ııüshası içiıı lıkz.; Süleymaniye K tp., LJ!eli, nr. B94.
fiO Mii.nye üzerinde yapılını~ olan çalışınaların hepsi, lı aşta istanbul olmak üzere Dellıi, Lah or, Kazan. Lekııevve lloınlıay gibi değişikyerlerde basılınıştır. Geniş lı ilgi için bkz.: Özel, rı.ge., s. 71-72.
fil Serkb, a.g.e., c. 1, ~. 1007; SllJ!Jll., c. 1, s. G50; Kelıhfıle, Mu'cenuFI-tniiellifin, XI, 23:1; Hudi Paret, "Secfıveııdi", ili. c. X, s. :102; Ferhat Koca, "eı-Feraizıı's-Siraciyye", lJİ/1, c. Xll, s. :ıti7-3fiH.
literatur_c3s5_141-722.pdf 24.02.2010 09:25:39 Page 20 (1, 2)
Osmanlı Klasik Dönemi Fıkıh Kitaplan 225
eser,liı İslam miras hukukuna dair önemli bir çalışma olup Hanefi hukuk mü
dewenatı içinde sahasında en çok tanınan ve en çok kullanılan bir kitap tır. Os
manlı döneminde söz konusu eser üzerine birçok şerh, başiye yazılmış ve ter
cüme edilmiştir.
es-Siraciyye üzerine Osmanlı fakibierinden Molla Fenari, Şihabuddin Sivasi
ve Burhanueldin Herevi, Muhyiddin Mehmed Kocevi (951/1544), Muhyiddin
Mehmed Fenari (95411547), Taşköprizade (968/1560) ve Muhyiddin el-Ace
mi'nin şerhleri bulunmaktadır. Başiye çalışması ise Molla Hayali tarafından
yapılmıştır. Diğer başiyeler asıl metin üzerine değil, daha çok Seyyid Şerif'in
Şerlıu'l-Feraizi'ne yazılmıştır. Nitekim Acemzade'nin bu şerhe haşiyesi bulun
maktadır. es-Siraciyye, Ahizade diye bilinen Molla Yusuf b. Cüneyd (902/ 1496)
tarafından tercüme edilmiştir. es-Siraciyye, Osmanlı medreselerinde ders kitabı olarak da takip edilmiştir. ri:!
E. Hilaf
Manzumetü'n-Nesefi fi'l-Jıilaf Karahanlılar devri Maveraünnehir hukuk
çulanndan Ebu Hafs Necmeddin Ömer en-Nesefi'nin (53711142) kaleme aldı
ğı bu eser, muhtemelen fıkıh sahasında ilk manzum eser olma özelliğine sahip
mukayeseli hukukla ilgili bir çalışma olup, 63 müellifvefatından 33 yıl önce beş
yıl emek vererek telif etmiştir.
Telif çalışmalannda esas alınmasının yanı sıra şerh ve tercümelere de konu
olan el-Manzflme, Şeyh Bedreddin'in Letaifu'l-işarat adlı eserinde esas aldığı
başlıca kaynaklardan biridir. Aynı şekilde İbrahim Halebi'nin Mültelca'l-eblıur
adlı eserinin ınütercimlerinden Mevkufati de, onun telifinde esas aldıkianna
ilaveten, kendisinin yararlandığı kaynaklar listesinde el-Manzüme'ye de yer
vermiştir. Osmanlı alimlerinden Hattab Karahisari ve Osmanlı alimi sayılma
yan Alaeeldin es-Semerkandi, Hafizuddin en-Nesefi ve Muhammed b. Muham
med el-Lü'lül de şerh yazmışlardır. el-Manzflme'nin Türkçe tercümesi de yapılmıştır. r;4
el-Manzüme, mukayeseli hukuka ilişkin pek çok konuda Osmanlı alimleri
ne kaynaklık etmiştir. Nitekim Ahizade'nin belirttiğine göre, kendisinin istifade
G2 Uzunçar~ılı, ilm.iye, s. 22.
G:ı Taşköpr!zfıdc, Mifiô/ı, c. 1, s. ı OB-I 09; CAL, c. I, s. 472; Lcknevl, a.g.e., s. 149; !-!atta b Karalıi
siiri, $er/ı. u Menzıl.m.e, vr. (i b; Yusuf Kavakçı, Karahanlı/ar Deuri İslam Hııkukçulan, Ankara, 197ti, s. B9.
64 Bu tercüme üzerinde Azmi Bilgin tarafından özellikle dil özellikleri bakımından çalışılmış ve ayııı isiınle kitap olarak yayımlanmıştır: Naznıü'l-Hiltı(iyydt Terciimesi, Ankara, l9,lli.
Eser daha önce de yayımlanmıştır. Bkz.: Ebu I-!afs Ncemeddin Ömer b. Muhammed b. Alı
med en-Ncsefi, 53711142, JJie rec!ıtslehre des imanı wı-Nasafi in Türkiseher bearbeitwıg Jlo/1 jaJıre 1332 =Tercüme-i şerhi'l-manzürneji'l-hilufiyyôt, Milan Adamovic, (nşr.), Stutt
gart: Deutsclıe Morgenlanclisclıc Gesellsclıaft, 1990.
literatur_c3s5_141-722.pdf 24.02.2010 09:25:39 Page 21 (1, 1)
226 TALİD, 3(5), 2005, R. Cici
etmek ve talebelerine daha yararlı olabilmek için ömrünü incelemeye verdiği
12 eserden biri de el-Manzüme'dir.65
F. Fetva
Osmanlı alimlerinin en çok başvurduğu fetva kitapları el-Huliisa, Kadflıan,
et- Tatarlıaniyye ve el-Bezzôziyye'dir. Burada ise Kadflıôn ve el-Bezzaziyye kısa
ca tanıtılacaktır.
ı. Kadfhan: Asıl adı el-Fetava'l-Hii.niyye olan ve daha ziyade Fetdua Kadf
hil.n ya da sadece Kadfhan diye tanınan eser, Fahrüdd!n Hasan b. Mansur el
Uzcend! el-Fergan!'ye (592/ 1196) aittir.66
Mezhebin ilk üç iınaınına yer verilmesinden dolayı Osmanlı alimleri nez
dinde büyük bir itibar görmüş olan Kadfhan, Bedreddin Simavi tarafından Ca
miu.'l-T"etauaadlı eserinde esas alınmış, AhfzadeYıısufb. Cüneyd tarafından ih
tisar edilmiş ve Osmanlı'nın ünlü hukukçusu ve şeyhülislamı Ebussuüd Efendi
tarafından da kanunname niteliğincieki Ma'rüzôt adlı hukuk mecmuasının
başvuru kaynaklanndan biri yapılınıştır.67 Hatta EbussuCıd Efendi zaman za
man "( ... ) Kôdflıan'm ibaresi budur ki, bi ayniha nakl olundu" demektedir.6B
Osmanlı alimlerinden Kadfhan'ı ihtisar eden Ahizade, eserinin girişinde, hem
talebelerin ve hem de başkalarının kolayca meselelere ulaşınalarını sağlamak
amacıyla el-Fetava'l-Haniyyc'deki dağınık meseleleri bir araya getirdiğini ve
bunu Sultan II. Bayezid'e itbaf ettiğini belirtmektedir.
2. el-Bezzaziyye: Asıl ad ı el-Camiu'l-uecfz olup Fctava'l-Kcrdcrfveya el-Feta
va'l-Bezzaziyye adıyla tanınmış olan eser, Hafızuddin Muhammed b. Muham
med el-Kerder! el-Bezzazl'ye (827/1423) ait olup,69 müellif Anadolu'ya gelme
den önce (812/1409) kaleme almıştır.
Bezzazl'nin Ebu Hanife ve talebeleri başta olmak üzere daha sonraki Hane
fi alimlerinin verdiği fetvaları derlediği, değerlendirme ve tercihlerele bulundu
ğu eser, Osmanlı hukukçu larından Şeyh Bedreelelin Simav! tarafından Camiu.'l
fetiivô adlı eserinde esas alınmış ve daha sonra kaleme alman bir çok çalışma
ya kaynak olmuştur. 70 Ebussuüd Efendi, niçin önemli meseleleı;i ihtiva eden bir
li5 llkz.: Ahizadc, J:ahirelii'l-ukbô, vr. 2a-2h.
(i(i ilm Kutlu boğa, 11.g.e., s. 2:!: l.ekııevi, a.g.e., s. (i4; Zirikli, u.g.e., c. ll, s. 2JB; Tlı. W Juyııball,
"Kadı Han", !ll, c. lV. s. 4~!.
ti? ll u tespit. Ma'nlzm taraneırak yapılını~tır. Yazma nüshası i,·in bkz.: Siileyın;ıniye Ktp., Fatih,
ıır. j505 (vr. ı -~J). Mo'nlzr1t, Alımed Akgündüz'ün ()snwnlt Killlll/l/l(/l/7.eleri ue /Jukuki 1rilı
lilleri (c. lV, s. 32-59, istaıılıul, 1 990) adlı çalışmasında nqredilmiştir
Gll Bkz.: Akgündüz, c1.g.e., c. lV, s. 99.
li9 ,'iakuik, s. 29; M ecd\, s. 5'1-:>4; KZ, c. 1, s. 242; Leknevl, u.g.e., s. ı B?; Brockelmann, S11ppl., c.
ll, s. 3Hi.
70 Mesela, Molla Güraıü I?isd!efi:'l-ue/liacllı eserinde Molla 1-lüsrcv'iıı giirü~lcrini redelederken daha çok Bezzi'ızi'yc baş nırııuıştur (vr. !Ob).
literatur_c3s5_141-722.pdf 24.02.2010 09:25:39 Page 21 (1, 2)
Osmanlı Kliısik Dönemi Fıkıh Kitapları 227
eser yazmarlığına ilişkin bir soruya "Bezzaziyye varken böyle bir şeyden haya
ederim" diye cevap vermiştir. 71 el-Bezzaziyye ihtasar ve tercüme edilmiştir. 72
II. Telif Edilen Fıkıh Kaynakları
Osmanlı alimleri/fakihleri tarafından fıkıh alanında başta telif, şerh ve ha
şiye olmak üzere muhtasar, risale, reddiye, tekmile, tercüme vb. türde birçok
çalışma yapılmıştır. Bunların büyük bir kısmı yukarıda ele alınan temel kay
naklada ilgilidir. Özellikle şerh, haşiye ve tercümelerin büyük çoğunluğu söz
konusu eserler üzerinde gerçekleşmiştir.
Osmanlı fakihlerince yazılan fıkıh metinlerinde de bu kaynakların esas
alındığı ve bir bakıma onların bir araya getirilerek telif edildiği göz önünde bu
lundurulursa, Osmanlı dönemi metinlerinin çerçevesinin belirlenınesinde yi
ne bu tevarüs edilen temel eserlerin büyük payı olduğu ifade edilebilir. Klasik
dönem telif çalışınalarını onlardan bağımsız düşünmek mümkün olmamakla
birlikte, Osmanlı fakihleri tarafından belli özelliklere sahip nitelikte fıkıh kitap
ları da yazılmıştır.
Burada, Osmanlı klasik döneminde ortaya konulmuş çalışmalardan özellik
lerine göre seçilecek bazı örnek kitapların müelliflerin vefat tarihleri itibariyle
kronolojik olarak kısaca tanıtımları yapılacaktır. Temel fıkıh kaynaklan bölü
münde izlenen sistematiğe uyarak telif edilen fıkıh kitaplarını da usül-i fikıh,
flin1-z fikıh, ilmilzal, fetua ve siyasetname olmak üzere beş grupta toplamak
mümkündür.
A. Usfıl-i Fıkıh
ı. Künüzü'l-envar fi şerh i Rumüzi'l-esrar: Eserin ınüellifi, Alaeeldin Es ve d
veya Kara Hoca diye bilinen Alaeeldin b. Ömer (800/1397), aslen Afyonkarahi
sarii olup tahsilini memleketinde ve İran'da tamamlamış, iznik Medresesi'ncle
görev yapmıştır. 71
Ebu Bekir b. ibrahiın'in Rtımüzu' l-esrar adlı usul eserinin şerhi olan KünD.
zfi'l-enudt; ll fasıl ve 30 bölümden meydana gelmekte olup74·l. Murad'a ithaf
edilmiştir. Kitabın başlarında Kur'an'ın tanımını verdikten sonra Ebu Hani
fe'nin, namaz kılanın -nazm gayri lazımdır gerekçesiyle- Farsça kıraatte bulu
nabileceği şeklindeki görüşünden İmameyn'in kanaatine döndüğüne dair bir
71 Bilmen, a.g.e .. c. ı. s. :l4:l.
TL OM. c. I. s. 2~12.
Tl 1)"akriik, s. 'J-10; Mecdl. s. 2~J<lll; !CZ, c. 11, s. 1749; Kcfcvi, Malımüd lı. Süleyman, Ketô"ilm
o 'Ili nı i' 1-a/ıyrir nt in fitkuliil' i nıe::Jwbi' n-Nu."mclni' l-nıuliıdr (Ket ai/i), Siilcyınaııiyc K tp.,
i\yasofya. ıır. J40l, vr. 121.
74 Yazma niislıası için tıkz.: Nunıosmaniye Ktp .. nr. Ltl4 ('ı:l4 varak, 27 satır, ıııiist. Mulıaııı
ıııcd lı. Necilı el-Karalıisfıri, isı. tarihi 7fi~I/J:J(i7).
literatur_c3s5_141-722.pdf 24.02.2010 09:25:39 Page 22 (1, 1)
228 TALİD, 3(5), 2005, R. Cici
rivayetin bulunduğunu ifade eden Ahieeldin Esved, "( ... ) tercihe şayan olan Eb ıl Hanife' nin görüşüdü.r" diyerek buna katılmadığını (vr. 7b) kaydetmiş ve fikrini
açıkça ifade etmiştir. Birçok Hanefi fakihi, Ebu Hanife'nin rücuunu isabetli bu
lup imameyn'in kanaatinde hemfikir olduğu halde (vr. 13a), Esved, onlara mu
halefet ederek onun rücuww ihtiyatla karşılamış ve mezhebin ilk imaını ile ay
nı görüşü paylaşarak onu clesteklemiştir. Esved, kitabında müellifin verdiği bil
gilere ilavelerde bulunmakta, diğer mezheplerin görüşlerine deliliere değin
ıneksizin işaret etmekte, mezhebe -özellikle Ebü Hanife'ye- bağlı kalarak karşı
çıkanları reddetınekte ve fürudan örnekler vermektedir. Bu haliyle kitabın, te
lif niteliğinde bir eser olduğu ifade edilebilir.
2. Fusillii'l-bedayi' .fi usilli'ş-şerayi': Eserin ınüellifi Osmanlı Devleti'nin
kuruluş dönemi büyük alim ve müctehidlerinden Molla Fenari diye tanınan ve
ilk Osmanlı şeyhülislamı olarak kabul edilen Şemseddin Mehıned b. Hamza
Fenari'dir (834/1431).75
Bir giriş, iki matiab ve bir sonuçtan meydana gelen eserin giriş kısmında, fı
kıh usUlünün mahiyeti, faydası, ınevzuu ve bu ilmin faydalandığı diğer ilim
dalları; matiab kısmında ana ve tali delillerin mahiyeti, temel bilgiler, kel3mi ve
mantikl bilgiler, lafzl bilgiler ve şer'! hüküm ve kısımlarına dair bilgiler ve so
nuçta ictihat, fetva ve taklit konuları ele alınmaktadır.
Eserini, Hanefi ve Şafii usul tasnif geleneğini birleştirmek (c. I, s. 2) amacıy
la yazdığım belirten Fenari, bir konuda kendi mezhebi içerisindeki farklı görüş
lerin yanı sıra diğer ınezheplerin de değişik görüşlerini delilleriyle kaydettikten
sonra, kendi mezhebinin delillerinin daha kuvvetli olduğunu isbat etmeye ça
lışan bir usulcüdür. Başka fakihlerin de görüşlerine çokça yer veren Fenari, zayıf bulduklarını "kfle" ( c. I, s. 24) ile zikretıniş, tercihlerini de "ben diyonun ki
(c. I, s. 26 ve 29), biz diyoruz ki (c. I, s. 36), bana-bize göre (c. 1, s. ıo8 ve ı64).
mezheb (c. IT, s. 46), zalıir (c. II, s. 36), hak (c. I, s. ı4 ve 29), salzilz-esalz (c. T, s.
22 ve 82), lıayzrlz (c. 1, s. ı G:ı), hakikat olan (c. I, s. 8 ve ı 8), tercih edilen (c. Tl, s.
52 ve 68)" gibi ifadelerle yapmıştır. Çalışınasında tefsir, hadis, fıkıh, fıkıh usülü,
kelam, Arap dili ve edebiyatı ve mantık gibi pek çok ilim dalına ait kaynakları
kullanan müellif, özellikle fıkıh usulünden başta Hanefi olmak üzere Malik!,
Şafii, Hanbel!, Mutez.ill usfıl kaynaklarına ve Şia, Evzai ve Zahiri gibi diğer mezheplerin görüşlerine de yer venniştir_?r>
Ftısülü' 1-bedayi' üzerinde yapılan çalışmalar arasından Muhammed Şah b.
Fenari'nin ihtisarı ve haşiyesi, Yusuf b. İbrahim el-Hanefi'nin ihtisarı 77 ve Hak
kı Aydın'ın doktora tezi zikredilebilir.
3. Mir'atu'l-usul fi şerh i Mirkati'l-vusıll: Metin ve şer hi bir arada olan ese
rin müellifi, Molla Büsrev diye tanınan Mehmed b. Feramüz b. Ali (885/ ı480),
75 ,'iakdik, s. 22; Mccdl, s. 47.
7fi Gen i~ bilgi için bkz.: I-Iakkı f\yclm, islam Hukuku ue Mo/la Fen ri rf, istanbtıl, I ~l~J ı, s. fU-'17 ve
125.
literatur_c3s5_141-722.pdf 24.02.2010 09:25:39 Page 22 (1, 2)
Osmanlı Klilsik Dönemi Fıkıh Kitapları 229
fl. Murad ve Fatih devri alim ve hukukçularından olup Osmanlı Devleti'nin
üçüncü şeyhülislamıdır_?ll
Mukaddimede, öncekilerin fikirlerini özetleyerek sonrakilere yardımcı ol
mak üzere temel bilgileri toplayan bir mecelle yazdığım kaydeden Hüsrev, bu
nu zamanın hasetçi ve inatçı alimlerinden dolayı yıllarca yastık altında sakla
dığını, daha sonra görüşlerini delillendirerek Mil0 atıı' l-usıll ff şerlıi Mirkati' l
vusıll adlı bu şerhi yazdığım belirtmektedir. Yazar, Pezdevi'nin metodunu esas
alarak iki maksad ve bir lıatime'den oluşturduğu eserinin başında yararlandığı
kaynakları şöyle sıralar:" el-Biha1; ed-Düre1; el-Burhan, el-Mizan, et- Takuim, el
Mahsıll, el-Hakaik, el-Mustas(a, en-Nafi, el-llıkam, et-Tenkilı, el-Muğni, et-Teb
yin, el-Gaye, Keşfil'l-esraJ; et- Tavdih, el-Menar; et- Takrf1; et- Tahkfk, el- 'lnttye, el
Hidaye, el-Kenz, el-Kifaye, el-Bidaye, en- Nihaye, el- Vikttye."
Birinci maksad'ın "deliller" bölümünde "Ki tab" başlığı altında ayet kavramı
üzerinde duran müellif, metinde, Ki tab' ı; "manaya delalet eden nazmın ismi
dir" şeklinde tarif etmekte, şerh te ise ayrıntıya in erek tanım la ilgili tartışmala
ra değinmektedir.
Eserinin lu2time bölümünde de, ictilıat konusuna yer verip müctehidin
nıuhtfve musfb durumuna işaret eden (s. 355) Hüsrev, Peygamberimizin icti
hadı konusunda ihtilaflar bulunduğunu, vahiy geciktiğinde ictihatta hata ihti
mali bulunmakla beraber onun ictihat ettiğini, hata yaptığında vahiy ile düzel
tildiğini, yapılan ictihatlarda vahyi müdahele söz konusu değilse, o ictihadın
isabetli olduğunu ifade etmektedir.79
M ir' at'ta farklı görüşler ve bu görüşlerin dayandığı deliller zikredilmekte,
başta Şafii olmak üzere diğer mezheplere de yer verilmekte, bazı görüşlerin
tenkidi yapılmakta ve tercihlerde bulunulmaktadır. Bu yüzden Mi1° at' ın telif
eser niteliğinde özgün bir çalışma olduğunu söylemek kanaatimizce yanlış ol
mayacaktır.
Mirkatve Mir' at üzerinde yapılan haşiye, ta'llk ve tercüme gibi çalışmaların
yanı sıra hakkında yüksek lisans tezi hazırlanmıştır. 1111 Bunların içinele Süley
man Efendi el-İzıniri'nin (1102/1690) haşiyesi, Şakir Ahmed Efeneli'nin
(131511912) ta'likı, Büyük Haydar Efendi (132111904) ve Sava Paşa'nın tercü
ıneleri, Bulgaristan'da Nüvvalı Medresesi hocalanndan Yusuf Ziyaeeldin el-Ez
heri'nin ed-Diireru'l-nıunteldih fi şerlıi'l-Mirkat adlı şer hi (Sofya 1360/ 1940) ve
Hasan Özket'in "Molla H üsrev ve Mir' atu'l-Usul Adlı Eserinin Kaynakları" isim-
77 Sli/!J!l., c. ll, s. :l::'il.
7B ,~akr1ik. s. I )(i; M ecd i, s. 135; Alıdulkadir Altuıısu, Osnwn/1 ,'ieyhiilis/fimları, Ankara, 1 97::', s.(). 7.
7'J Bkz.: Ali Tokj'i'ırı, "Molla Hiisrev'iıı Hadis ve Hz. Peygamber'in ictilıadı Hakkındaki Bazı Gii·
rii~lcri", EIİIFD, l9WJ, sy. fi, s. JJI-145.
w ı rez, c. Il, s. Hi57; Ol\11, c. l, s. :u~ ı. :ı :ı?, 457; Serkis, c. l, s. ne, c. rı. s. ı:ı. ::>B: GllL, c. Il, s. :ı ı (i.
literatur_c3s5_141-722.pdf 24.02.2010 09:25:39 Page 23 (1, 1)
230 TALİD, 3(5), 2005, R. Cici
li yüksek lisans tezi zikredilmeye değer. ÖzellikleŞava Paşa, Batı'da İslam Hu
kukunun tanıtımı için yazdığı Etude Sur La Theorie Du Droit Musulman adlı
eserinde Mil) atü' l-usal'ü hülasa ettiğini ifade etmektedir.8 ı
4. ed-Dürerü'l-levami'.fi şerhi Cem'i'l-cevami': Asıl adı Şemseddin Ahmed
b. İsınail el-Gürani olan ve daha ziyade Molla Gürani (893/1488) diye bilinen
ınüellif, Osmanlı Devleti'nin dördüncü şeyhülislamıdır. 8"
Usul-i fıkha dair Arapça kaleme alınan eser, 86lll457'de Mescid-i Aksa'da
tamamlanmıştır (vr. ı b) _ru Şerhin aslı olan Cem' u' l-cevami' flusüli' l-fılclı, Şafii
alimi Tilecddin Abdülvehhab b. Ali es-Sübki'nin (771/1370) yüz kadar eserden
derlediği muhtasar bir eserdir.84 Gürani, eserinin girişinde fıkıh usulünün öğre
nilmesinin Kur'an ile teşvik edildiğini (et-Tevbe, 9/122), Hz. Peygamber'in
onunla am el ettiğini ve onun, tüm ilimierin en üstünü olduğunu belirtmektedir.
Siibkl'nin besmele, haındele ve salvele ile ilgili ifadeleri üzerinde soru-ce
vap tarzında bir yol izleyerek duran, diğer şarihlere özellikle Celaleddin el-Ma
halli'ye yüklenerek onların tespit ve yorumlarını "bu sahfh bir mana değildir
(vr. 3a), bu fahiş bir yanılmadır" (vr. 5a) şeklindeki ifadeleriyle reddeden Güra
ni, Sübkl'nin fıkıh usı11ü ile ilgili tammını verdikten sonra (vr. 4a) Sadruşşeria
(747/1346), Beydav1 (69111292) ve İbnü'l-Hacib (646/1249) gibi usulcLilerin de
tariflerini ilave eder (vr. 4b). Musannifin ifadelerini nahiv ve belağat yönünden
izah eden Gürani, hüsün-kubuh konusunda Hanefı, Eş'ari ve Mu'tezile mez
heplerinin kanaatlerini geniş bir şekilde verdikten sonra Hanefiler için şöyle
der: "Onlar, her ne kadar açık bir şekilde aklı hakim kılmıyorlarsa da, bu konu
daki kanaatleri Mu'tezile'nin görüşünden farklı değildir" (vr. 7a).
Gürani, farz ve vacip konusunda Şafii ve Hanefiler arasındaki ihtiliifa yer
vermiş, farz ve vacibin bizzat değil mefhumen müteradif olduklarını belirterek
bazı fakihlerin bu iki kavramı birbirlerinden farklı bulınalarını pek hoş görme
miş, bu ayırımın arnelin terki noktasında değil, inkar etmenin dağuracağı so
nuç açısından olması halinde doğru olacağını belirtmiştir (vr. 9b).
Güranl'nin, Anadolu'ya geldikten sonra, II. Murad'ın teklifi üzerine Şafii
mezhebinden Hanefi mezhebine geçtiği kaydedilmekle birlikte/35 eserinde
konuları ele alış ve tartışma biçimi ile Şafii mezhebinden yana yaptığı tercih
lerine bakılırsa onun mezhep değiştirdiğini söylemek mümkün gözükmemektedİr. er;
eı Sava Paşa, islô nı ll u ku k N((zuriy({ ll lfa kkwda Bir Dtiid, !\nkara, 1955-l 'l5fi, c. I, s. l ~ı.
B2 Şakôilc, s. H:ı: l'vleccll, s. I O:>. Değişik isimleri için bkz.: S akıp Yıldız, Molla Giirôni ıw Ji?(siri,
istanbul, tz., s. 1 B.
B:l Yazma ııüslıası için lı ki'": Siilcymaııiye Ktp., Karaçelclıizfıde, ıır. Bl (15B varak, 25 satır).
fJ4 Bilmen, a.g.e., c.l, s. 450; ()zel, 11.g.e., s. lfJB.
H5 Nunet Ateş, "Gilrfın1, !lt, c. Vlll, s. 407.
efi Geııi~ bilgi için lıkz.: Cici, rt.g.e .. s. 240 ve 292-294.
literatur_c3s5_141-722.pdf 24.02.2010 09:25:39 Page 23 (1, 2)
Osmanlı Klasik Dönemi Fıkıh Kitapları 231
5. Zübdetü'l-vusul ila 'unıdeti'l-usul: Eserin müellifi Molla Yusuf b. Hüseyin
(90611500), Sultan Fatih ve II. Bayezid devri alim ve kadılarından olup Molla
Kirmasti veya Kirınastı:zade diye tanınır.B7
Kirmast!zade'nin II. Bayezid zamanında 893/l488'de yazdığı eseri 10 fasıl
dır.88 Eserin ismini Zübdetü' l-vusul ila 'ilmi' l-usul diye kaydeden Kiltip Çelebi,
"umulur ki o, Zübdetü'l-fusul"did' ilavesinde bulunduktan sonra, bunun muh
tasar bir çalışma olduğunu, on fasıldan meydana geldiğini, önsözürıde II. Ba
yezid'den bahsettiğini ve aynı müellif tarafından ihtisar edilerek el-Vecfz ismi
verildiğini belirtmektedir.89 Ka tip Çelebi'nin söylediği gibi bu eser, el-Vecfz is
miyle ihtisar edilmiştir. Zira yaptığımız karşılaştırmada Zübde'nin (vr. lb-3b) birinci (fıkıh usulü'nün faydası) ve üçüncü faslındaki (hafi, müşkil, ınüteşabih,
nesh ve te'vil gibi) bazı konular el- Vecfz'de (vr. lb, 2a-l0a) bunlara tekabül eden
yerlerde bulunmamaktadır.
Eserinin girişinde çalışmasıyla ilgili; "bu, nakil ile aklı cemeden usule dair
muhtasar bir çalışmadır. Külll kaidelerle hareket ederek tafsili delillerden şer'i
ameli hükümleri çıkarıp bilmek ancak bununla mümkün olur" diyen Kirmastl
zade, Kur' an' ı; "Resul' e indirilıniş, ınushaflarda yazılmış ve mütevatir yolla gel
miş ilahi bir kitaptır" diye tanımıayarak şu ilavede bulunmuştur: "Bütün fakib
Iere göre, nazım ve ınana, birlikte Kur'an'ın rüknüdür. Hanefi mezhebinde de
sahih olan görüş budur. Ancak Ebu Hanife, namazın caiz/sahih olması için
nazmı, rükün olarak görmemiş ve özellikle manaya itibar etmiştir" (vr. 33a).
Kirınast!zade, burada kendisinin de ıneylettiği Hanefi fakihl_erinin büyük
çoğunluğuna ait görüşü aktardıktan sonra, Ebu Hanife'nin rücu ettiğine dair
herhangi bir açıklamada bulunmaksızın kanaatini zikrederek onun yalnız kal
dığını vurgulamaya çalışmıştır.
Müellif, anılan eserin ihtisarı olan el-Vecfz fi'l-usuZ9° ile ilgili maksadını,
"Delil ve örneklere yer verip, Şafii usulüne de işaret etmek suretiyle Hanefi usulünü yazmaktır. Çünkü öğrencilerin kolay bir şekilde anlayabilmelerini sağla
yacak bir çalışınaya şiddetle ihtiyaç bulunduğunu gördüm" (vr. lb) şeklinde
belirtmektedir. Çalışınasını tamamladıktan s?nra, maksat ve gayesine uygun olarak el- Vecfz ismini verdiğini söyleyen Kirınastizade, eserini 10 marsad üzere planlayıp tamamladığını kaydetmektedir.9 ı ictihadın tanımı üzerinde duran ve
ll? 1)"ak!lik. s. 207; Meetli, s. 224.
Bfl Yazma nüslıası için bkz.: Topkapı S arayı, III. Ahmed, nr. 1270 (69 varak).
B~J Bkz.: KZ, c. Il, s. 954 ve 2001.
90 Yazma nüslıası için lıkz.: Süleymaniye Ktp., Hacı Mahmud Ef., nr. 797/l(39 yaprak, 15 satır). Kütüphane kayıtlarında (Süleymaniye K tp., Fatih, m. 5374/1). Medanku"l-aslzyye adıy
la kaydedilen eser de el- Vecfz'in aynısıdır.
91 Birinci nzarsad'da; nsül-i fıklıııı lügat, lakap ve fıkl1a izafet açısından tanıını ve mcvzmı (vr. !lı), ikinci marsad'da; alem, yaratıcısı ve sıfatları, üçüncü marsad'da; Arapçaya taalluk eden lıahisler (burada hakikat, mecaz, sarih, kinaye, amın, hass, mutlak, mukayyed, müsterck, miicmcl, ibare, işilrc, delale, iktiza, zahir, nass, müfesser, ımıhkeın, mukabele, beyan, ~
literatur_c3s5_141-722.pdf 24.02.2010 09:25:39 Page 24 (1, 1)
232 TALİD, 3(5), 2005, R. Cici
taklit ile ilgili fakihlerin ınüsbet-menfi görüşlerine değinen Molla Yusuf, kana
atini şöyle belirtmektedir: "Taklit caizdir. Müctehidlerin birden fazla olması
durumunda, kendi kendiııe hüküm verebilecek seviyede olmayan bir kimsee
nin/iiınıninin herhangi bir ıneselede onlardan birinin ictihadıyla amel etmesi
halinde, aynı konuda başka birinin ictihadıyla aınel etmesinin caiz olmadığın
da ittifak vardır. Başka bir ıneselede ise, bir başka ınüctehidin de taklit edilebi
leceği görüşü tercihe şayaııdır (vr. 39a; Zübde, vr. 68b)".
Kirmastizade'nin bu kanaatinden; her ıneselede belli bir mezhep yerine,
değişik meselelerele farklı ınezheplerin de rahatlıkla taklit edilebileceği sonu
cunu çıkarmak mümkündür. el-Vecfz, Buzcuzade diye bilinen Ömer b. Hüseyin
(1200/1785) tarafından şerh edilıniş,92 Zübdetü'l-vusül'ün de Abdurrahman
Haçkalı tarafından eclisyon kritiği yapılınıştır (Van, 2004).
B. Fürfı-ı Fıkıh
ı. Leta~fıı'l-işarat: ibıı Kadi-i Simavneveya Bedreddin Simavi diye tanınan
Şeyh Bedreddin'in (82311420) füru-ı fıkıh ile ilgili eseridir. Birçok kaynakta ilmi
yönü göz ardı edilerek daha ziyade siyasi olaylardaki rolü ve tasavvufi görüşleri üzerinde dımılan Simav!, Osmanlı alimleri arasında "Benim el-Hidaye salıi
bine 99 yerde, henüz cevaln verilememiş sorularını vardu0' diyecek kadar fıkıh
ta otorite sayılabilecek bir ınevkiye sahiptir.~13
Söz konusu eser; lcitap,fasılve telcmile1erden oluşmaktadır.~4 Mukaddime
de eserini, rivayet konusunda bir hatırlatma olsun diye telif ettiğini, usul ve fü
ruu topladığını, çok kısa ve çok uzun tutmadığını, hilafiyata dair kaidelere yer verdiğini ve Mecma' u'l-bahreyn, el-Mulıtar, el-Kenz ve el-Vilcaye'deki mesaili
ortaya ~oyduğunıı belirten Bedreddin, eserinde esalı, alcua ve aleyhi'l-fetva
olanlara işaret etmektedir.
Eserde, Ebu Han1fe "l-l il", Ebu Yusuf "Sin", Muhammed "Miın", Züfer "Za",
Şafii "Ayn", Malik "Kat" ve Ahmed b. Hanbel "Hemze" rumuzlarıyla verilmekte,
başka alimler ise, ya kendi ya da eser isimleriyle zikredilmektedir.
Simavi'nin bu ilk eserine yazdığı et-Teshfl şer hi de bulunınaktadır.95 İznik'te
hapis belası, sıkıntı, gurbet ve hüzün dolu günlerden oluşan 816-818 (1413-
mantık, methüm ve lmrüfu'l-ıneani gibi konular) bulunmakta olup her ıstılalım tanımı, hükmü zikredilmektc ve tartışmalara yer verilmekte (2a- !Da), dördüncü marsad'da; hükümler (ll b), heşin.ci'cle; Kit5p (burada emir, nclıiy işieniyor 17a), alımcı'cla; sünnet (22a), yedinci' ele; icmfı (burada Nazzaın ve Haricllcrin görüşlerine yer veriliyor) (2Glı), sekizinci'tle;
kıyfıs (27lı), dnkuzunw'da; ımı5raza ve tercih (:l3a) ve nnunw'cla; ictihad (3Ba) üzerinde durulımıştur.
92 Eser için bkz.: 'l\ıpkapı Sar;ıyı, EI-I, No: 715. Bu çalışına :ili ı varak, 19 satır olup ı ı B()/ 1772'cle istinsah edilmiştir.
;rı Mccdl, s. TL
94 Yazımı nüslıası için bkz.: Siilcymaııiye Ktp., Yeni Cami, nr. 540 (2'15 varak, 21 satır, istiıısalı
tarihi 82511422).
%Yazma nüshası için bkz.: Süleymaniye Ktp., Reşid Efendi, nr. 213 (:UB va rak).
literatur_c3s5_141-722.pdf 24.02.2010 09:25:39 Page 24 (1, 2)
Osmanlı Klasik Diincıni Fıkıh Kitapları 233
1415) yılları arasında tamamladığı eserinin mukaddimesinde, Allah'ın kendisi
ne Letaifıı'l-işfm'it'ını yazmayı lutfettiğini belirten Bedreddin, talebeleı-e yar
dımcı olmak için yazdığı eserinde karine hariç tüm "ekülü" (ben derim ki) ifa
desi ile söylenenlerin kendine ait olduğunu kaydetmektedir. Bu ilmin diğer
ilimlerden daha önemli ve daha ihtilaflı olduğunu söyleyen müellif, birçok ali
min bu dal da gereken cesareti göstermeyip adeta sağır ve dilsiz kesildiğini, tak
lidin elinde esir olduğunu zikretmektedir. Şerhteyaklaşık 7670 meseleye deği
nen Simav], özellikle Hanefi mezhebinin ilk dört imaını arasındaki farklı görüş
lerin delillerine yer vermekte ve tercihlerde bulunmaktadır.
2. Cami'u'l~fusuleyn: Şeyh Bedreddin Simavi'nin, Musa Çelebi 'nin kazaske
ri iken kaleme aldığı ve 813-814/1410-1411 arasında on ayda tamamladığı eser,
hakim ve muftülerin ellerinde dolaşan bir kitaptır. Mecdüddin el-Usruşenl'nin
(63211235) el-Fıısül'ü ile Zeynüddin el-Merğinanl'nin (670/1271) Fusülü'l-ih
kam fi usüli'l-ahkam adlı eserinin bir araya getirilmesinden oluşmuştur. Mü
kerrer konular ve Fusüli'l-ilıkam'daki "feraiz" bölümü esere alınmamıştır. Ayrı
ca bu iki esere, el-Hülasa, el-Kafi ve kendi eseri Letaifu'l-işarat'tan da bazı ila
veler yapılmıştır. 40 fasıldan meydana gelen eserin ilk 16 faslı kaza ve muhake
meye, geriye kalanı muamelata dairdir.~11i
Bey' u' l-vefa hakkında, "zamanımız alimleri tarafından' riba lıflesi' olarale
örfleştirilen bir bey' dir ki, ona 'bey' u' l-vefa' ismini vermişlerdi!~' diyen Sim avi,
bunun hakikatte rehin olduğunu kaydederek başka alimierin görüşlerini eleş
tirınektedir (c. I, s. 234). Şeyh Bedreddin, gerek Cami'u'l.fetavd'smda ve gerek
se Letaifü'l-işarat şerh i et- Teslıfl'de, talak konusu başta olmak üzere çeşitli me
selelerle ilgili farklı ictihatları n temelinde müctehitlerin "öT:fe itibm~'larındaki
ihtilafın bulunduğpnu belirterek örnekler üzerinde durınaktadır. 97 Bu örnek
lerde de görüldüğü üzere yazar, önce konuyu ortaya koymakta, özellikle Hane
fi imamlarının konu ile ilgili ihtilaflarına dikkat çekmekte, görüşlerin delilleri
ni vermekte, ihtilafm kaynağını tespit edip farklı gibi görünen görüşleri uzlaş
tırmaya çalışmakta, gerektiğinde başka hukukçuları eleştirmekte ve bütün
eserlerinde aynı konuyu genişleterek kendi kanaatini belirtmektedir.
Bu kitaptaki farklı görüşleı-e cevap teşkil etmek üzere yazılan eserler arasın
da Osmanlı alimlerinden Fahreddin er-Rilmi'nin (864/1460) Feraidu' l-lealf'si,
Süleyman b. Ali'nin (924/ 151B) 380 civarında cevap içeren eseri ve Zeyneddin
b. Necıneddin'in (~J60/ 1553) ta'likı sayılabilir. Ayrıca Mehmed b. Ahmed'in
(1031/ 1622) Nztnı' l- 'ayn fi ıslahı Cami' i' l-fıısüleyn adlı bir kitabı/m Ahizade'nin
de (1013/1604) Cami'u'l-fz.tsltleyn'e haşiyesi vardır. Kırk Emre el-Hamidl'nin
Cami' u' l-fetava adlı kendi eserinde esas aldığı ve Molla Büsrev'in Düreni l-
9G KZ, c. 1, s. 5Cili.
97 Bedredelin Simav!, Cümi'u' 1-jiFsilleyn, Kalıire, 1300, c. ll, s. 7 ve 9 vd.
9B Bkz.: KZ, c. 1, s. 5Cili-5(i7.
literatur_c3s5_141-722.pdf 24.02.2010 09:25:39 Page 25 (1, 1)
234 TALI D, 3(5), 2005, R. Cici
lzükkam f! şerizi Gııreri' l-ahkam adlı eserinde referans olarak kullandığı~1 ~1 eser,
son dönemde Bulgaristan'da 1920-1950 arasında faaliyet gösteren Medresetü'n
Nuvvab11111 müderrislerinclcn Yusuf Ziyaeeldin el-Ezheri'nin (1961), usul-i ımı
hakemeye dair yazdığı Usı1lü'l-mer'iyye fi'l-murafaati'ş-şer'iyye adlı (Şumnu,
1937) Osmanlıca eserinin başlıca kaynaklardan biridir.
3. Manzunı Fıkıh Kitaln!Vikaye Tercümesi: Eser, Il. Murad devri alimlerin
den Devletoğlu Yusuf Balıkesiri'ye aittir. Hanefi mezhebinde muteber kaynak
lardan el- Vikaye'yi nazım halinde tercüme ederek Türk okuyucusuna kazanelı
ran Devletoğlu'nun, hem iyi bir Arapça ve fıkıh öğrenimi gördüğü, hem de şair
ruh! u bir fakih olduğu anlaşılmaktadır.
Devletoğlu Yusuf, 142:i'de başlayıp 1424'te tamamladığı bu eserini,ıoı "sul
tanın istifade etmesi" amacıyla II. Murad'a (tlıafen yazdığım belirtmektedir (vr.
2b). ManzCını kitapların var olduğunu, yazarlannın kınanmadığını, bu eserle
rin itibar gördüğünü ve diğer alimierin de onları kabul ettiklerini hatırlattıktan
sonra, birçok Türk muhadclis ve müfessir müderrislerin derslerini Türkçe ola
rak işlediklerini belirten Dcvletoğlu, bunları kendisinin manzum ve Türkçe ter
cümesine gerekçe göstererek;
"Türk! olmak manzüııı olmak bes kelam
Ana hiç ayıp olmazın ı~ vesselam"(vr. 2b)
demektedir.
O dönemde ilim elilinin Arapça olması sebebiyle eserini Türkçe ve manzum
olarak kaleme alan müellif. tedirginliğini gidermek maksadıyla Ebü Hanife'ni n,
"aslolan manadır; lafi.z ise /ileftir" esasından hareketle ve Kur'an'da ınananın la
fızdan önemli olduğu gerekçesiyle Farsça kıraatİ caiz, kılınacak namazı da sa
hilı gördüğünü ileri sürınckte ve Türk'ün ele Türkçe söylemesinden dolayı kı
nanınayacağını ilave etmektedir (vr. 2b). Devletoğlu, eserinele herkes tarafın
dan bilimnesi farz olan şer'] hükümleri ihmal etmediğini kaydettikten sonra
özellikle kadıların bu kitabı iyi okuması gerektiğini, Türkçe olmasından dolayı
da zorluk çekmeyeceklerini ifade etmektedir (vr. 3a).
Başka alimlerden de ynrarlanarak eserinin/tercümesinin ımıhtevasını zen
ginleştiren Devletoğlu'rıuıı, bu eseriyle hem hukuk ilmine, hem ele Türkçe'nin
ilim dili olarak yaygınlaşmasına katkıcia bulunduğu söylenebilir.
4. Kitabu'l-Hııdud ve'l-ahkam: Eser, Musannifek diye bilinen Alaeeldin Ali
b. Muhammed b. Mes'üd eş-Şahrücl1 el-Bistam1'ye (875/ 1470) aittir. 1112 Küçük-
~l'l Mukaycsc için Melınıet ~cııer'iıı Uiirer'in Kaynakları (s. ını acllı eserine bakıla bilir.
l 00 Osman Kcskioğlu, l!u.lgari.l/wz'rlo J'iirkler, istanbul, ı'JWi, s. B4.
ı O ı Eserin yazımı niislıası için lıkz.: Silleyıııaııiyc K tp., Yazma Bağışlar, nr. J 0>7 ı (244 varak).
ı 02 Eserin yazma nüslıası içiıı lıkz.: Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr.:'lfi:ll /41 (34 va rak, 37 sa
tır). Söz konusu eser, e/-1/ur/Od lle'l-ailkcJmii'Hikhiyyeadıy!a Beyrııt'ta (1991) yayımlanmış
tır (nşr.: Adil 1\lınıcd AbdCil ıncvcüd ve 1\li Muhammed Muavvaz).
literatur_c3s5_141-722.pdf 24.02.2010 09:25:39 Page 25 (1, 2)
Osmanlı Kl<lsik Dönemi Fılah Kitapları 235
lüğünden beri telif ve tasnif ile meşgul olduğundan, "küçük yazar" manasma
gelen Farsça Musamıifek lakabıyla anılmıştır. ıo:ı Müellif, el-Hirlaye ve el- Viküye
üzerine şerh yazdıktan sonra, 873/ l468'de bu kitabını özellikle zühd ve takva
ebiine yardımcı olmak üzere kaleme aldığını belirtmektedir.
Bu girişin ardından, Kitülm' t-tahare'de taharet ve yüz (ve ch) tanımları üze
rinde durduktan sonra, niyet ve başa ıneshin miktarı konusunda kapalılık bu
lunduğunu vurgulayarak, Şafii ve Hanefi mezhepleri arasındaki tartışmalara
yer veren Musannifek, abclesi ayetincieki "(. .. ) namaza kalkrığınız zaman" (el
M ai de, 51 6) ifadesi nin, "nanıaza kalkmayı murat ettiğiniz zaman" şeklinde an
!aşılması gerektiğini ve bunda ittifak bulunduğunu söyleyerek niyetinfarz ol
duğunu belirtmiş, buna rağmen bir kapalılığın bulunması sebebiyle de Şafii ve
Hanefilerin farklı görüşleresahip olduğunu kaydetmiştir (vr. 347b). Eserde en
geniş yer verilen b ah is şirketlerdir.
Musannifek, Şerhu.'l-Hidôye'sinin girişinde hayatını fıkıh kitaplarını incele
ıneye ve şer'! fetvaları düşünmeye hasrettiğini, özellikle Hanefi mezhebinin
resmi statü kazanmasını sağlayan Merğlnanl'nin el-Hidaye'sini seçerek konu
larını eksiksiz anlamak için olanca gayretini ortaya koyduğunu, kalemini özel
likle Şafii ve Hanefiler arasındaki ihtilaflı konularda kullanarak meseleleri delil
leriyle birlikte açıkladığını belirtmekte ve müctehidlerin isabetli ve hatalı oluş
Iarına dair tartışmalara değinerek yanlış ve doğru (hata ve savab) ifadelerinin
ictihadl konularda, hak ve batı! ifadelerinin ise itikacll nıevzularda kullanılelığı
nı belirterek şu ilaveele bulunur: "Mezhebimiz doğrudur, hataya ihtimali vardır.
Muhaliflerin mezhebi ise hatalıdır, doğruya ihtimali vardır. İtikad konusunda
hak, bizim temsil ettiğinıizdir. Batı! ise, bizim temsil etnıediğiınizdir." (vr. 26b).
5. Düreru'l-lıııldcôm fi şerhi Gureri'l-alılcam: Molla J-1 üsrev'in 14 72-14 7B
arasında 6 yıllık bir emekle lıitirdiği önemli fürü eseridir. Hanefi fıkhını esas
alanı 04 ve kısaca Diirer diye bilinen eser, bütün Osmanlı meclreselerincle şerh
ve haşiyeleriyle birlikte ders kitabı olarak okutulmuş,ıo:ı Osmanlı mahkemele
rinde en çok müracaat edilen bir kaynak olmuş ve çoğu hukuk dallarında Os
manlı Devleti'nin resmi hukuk kodu olarak görülmüştür. ı or;
Eserin mukaddimesinde, fıkıh ilminin önemi üzerinde duran ve mezheb
biiyüklerinin bu ilmin erk<'ııııııı açıklamak için bütün güçlerini harcadıklarını,
bununla beraber yeni hadiselerin onlardan farklı olduğunu vurgulayan müel-
ı o:ı ,'i({~·riik, s. ](i:J; ~Ic edi, s. ı 1\:i.
ı 04 /\./, c. ı 1, s. ı ı ~H Eserin baskı yer vc yıll;ırı şöyledir: istaıılıııl: 1 :ı ı O. 1 :ı ı 7, ı :12~1. Kah i re: ı 2~14,
12'ı7 (2 cil tl.
1 O:i llzıınçarşılı, ifn1iye, s. 22 ve 2~1.
10tiflkgiiııdüz, Krlllllllllmlleler, c. 1. s. (i Molia I Ilisrev'in bu eseri o kadar ilgi gürmüştür ki, yal
nız SCılcyınaııiye Kiitüplı;ıııcsi'rıde 250 civarında yazma ııüshası lııılııııınaktadır. c;cııiş lıilgi i\:iıı bkz.: CIIt c. Il, s. 22Ci; l'elııni Etlıeın Karatay, '!bpkuf!l Somyt Kıp .• 1\mpço Yr.tznw!ar
Krilo!ogu. istanbul, 1 'ıfi2- ı 'Hi~ı. c. Il, s. 552.
literatur_c3s5_141-722.pdf 24.02.2010 09:25:39 Page 26 (1, 1)
236 TALİD, 3(5), 2005, R. Cici
lif, nassların zahirinin onları çözmeye yetmediğini, bu itibarla onları halletme
ye yetecek bir yol gerektiğini, kadim uleınanın-özellikle İmam Azam' ın- ınüş
killeri açıkladığını ve pek çok müctehidin onun mezhebine tabi olduğunu be
lirtmektedir. istemediği halde kendisine kadılık verildiğini kaydeden Molla
Hüsrev, bunun faydadan hali olmadığını, meselelerinhükümlerini araştırmaya
ve kendisini bunları kapsayan bir metin yazmaya sevk ettiğini söylemektedir.
Nihayet Allah' ın, kendisini bu görevden ve yakalandığı taun hastalığından kur
tarelığını zikreden Molla Hüsrev, bu iki nimete şükür amacıyla Gurdi, Düre
nı' 1-lııı/ckam .fi şerh i Gureri' l-ahkam adıyla şerh ettiğini kaydetmektedir.
Molla Hüsrev, metnin ibaresini parantez içinde kısa ya da uzun bir şekilde
naklettikten sonra şerhe geçerek metindeki ifadeleri izah etmekte, görüşlerin
kimlere ait olduğunu zikretmekte, konuları daha çok Hanefi mezhebi içinde
özellikle ilk dört imam arasında tartışınakta, delillerini vermekte ve bunların
arasından birini, özellikle Eb ıl Hanile'yi (Muhammed ile beraber ise, öncelikle)
tercih etmekte, başka ınezheplere karşı mezhep görüşünü savunmakta, deliller
serelederken önce nakli, sonra akl i deliliere yer vermekte, diğer ınezheplere faz
la yer verınemekte, verdiği zaman da genel olarak" lı ilafen li' ş-Şaflf, 'inde' ş-Şa
fif" şeklinde mukayese sadedinde temas etmektedir. Tercihlerinde genel olarak
örf-adet, zaman, sosyal şarrlar, lıarec, ru]ısatve teamül (c. II, s. 297) gibi esasla
rı dikkate alan müellif, eserinde yüz kadar kaynağa müracaat etmiştir.
Düre1; üzerinde şerh, lıaşiye, ta'lik vb. çalışmalar yapıldığı gibi nazına da
çevrilmiştir. Bunlardan isınail en-Nablılsi'nin (106211651) şerhi, Muhammed
el-Yani'nin (10001159 ll haşiyesi, Kemalpaşazade'nin (94011533) ta'likı, Ahmed
el-Halebi'nin (100311594) ınanzılm çevirisi,ı 07 Kadı Süleyman el-Ankaravi'nin
(1043/1633) tercümesi 1011 ve Mehmet Şener'in Diird in Kaynakları adlı eseri
(İzmir, 1987) hatırlanmalıclır.
6. Risale.fi'l-velii: Molla Büsrev'in kölelik hukukunun bir meselesine ilişkin
farklı tercihi sayılan ve Diirdden önce kaleme alınan risale; mulcaddime, mak
sad, faszl ve teznib'den meydana gelmektedir. 11H Risalesinin girişinde yazma
amacını, cumhur ve icma anlayışını ortaya koyan Molla Hüsrev, içinde bulun
duğu zaman ve şartları dikkate alıp eski ictihatlara aykırı görüşlere ve farklı ter
cihlere yer verdiğinden, Hızır Şah Menteşevi ve Molla Gürani gibi çağdaşı bazı
alimierin hücumuna uğramış ve karşılıklı reddiye yazmalarına neden olmuştur.
7. Risiiletü'l-velii: Molla Gürani'nin, Molla Büsrev'in vela ile ilgili görüşünü
reddetmek üzere 878/ l46B'de yazdığı risalesiclir. ı ı o
ı 07 KZ. c. ll, s. ı ı 99 ve 1200.
ı OB OM, c. f, s. 294.
ı 09 Yazma nüshası için bkz.: Siilcymaniyc Ktp., Ş ch id Ali Paşa, ıır. 4/27% (1 7b- ı 9b va rak, 2 ı satır). Söz konusu risfıle, lJiirer'cleıı önce kaleme alınmıştır. C,:üııkii Molla 1-lüsrev, Dii.rer'cle (c.
ll, s. :Hi) velô bahsinin soııııııda geniş bilgi almak isteyenlere bu risfılcsini önermektedir.
110 Yazma ııiishası için bkz.: Siileyınaniye Ktp., Süleymaniye, nr. 10:1.
literatur_c3s5_141-722.pdf 24.02.2010 09:25:39 Page 26 (1, 2)
Osmanlı Kh1sik Dünemi Fıkıh Kitapları 237
Hadis ve fıkıh kaynaklarına dayanarak Molla Hüsrev'e yüldenen Gürani, ge
rek Arap dili grameri, gerek ıııuhtevadaki fikirleri bakımından onun Hisale'sini
ele alıp bazı noktalarda tenkit ederek kendine göre açıklamalarda bulunduğu
için, devrin ilim otoritesi ve çağdaşiMolla Hüsrev'in şiddetli hücumuna uğra
mıştır. Alimlerin, aralarında ilmi tartışma yapmaları şüphesiz faydalı dır. Ne var
ki, her iki alim de risalelerinde birbirlerine karşı "akılsız, cahil, işkembeden
atan" gibi ilmi tartışma üslubuna uygun olmayan ifadeler kullanmıştır.
8. Zahfretii'l- 'ukbii fi Şerlıi Sadrişşerf'ati'l- 'uznıii: Eserin111 müellifi olan
Ahi Çelebi veya Ah1zade diye de tanınan Yusuf b. Cüneycl (90211496), Tokatlı
olup Sultan Fatih ve II. Bayezici devri fakihlerindendir. 1 12 Tefsir, kelam ve astro
nominin yanı sıra nahiv, mantık ve belfığata dair de eseri bulunan müellif, bu
kitabını 891-901/1486-1496 yılları arasında on yılda tamamlamıştır.
Eserinin önsözünde fıkıh ilminin önemi, eliğer ilimlerden üstünlüğü ve bu
üstünlüğün nedenleri üzerinde duran Ahizade, bu konuda akli ve nakli delille
re yer vermekte ve şiirle istişhadda bulunmaktadır. Sözgelimi yazar; "( ... ) ve men yu' te' l-hikmete ( ... )" (el-Bakara, 2/269) ayetincieki "hayran" ifadesiyle fık
hın övüldüğünü, bir grub müfessirin de aynı ayette geçen "el-hikmetü" kelime
sini, ilm-i fürfl diye tefsir ettiğini ve bunafıklıu' l-lcebfrdediklerini belirtmekte
elir. Hayatını fıkha hası-ettiğini ve istifade etmek ve talebeleı-e daha iyi öğrete
bilmek maksadıyla seleften bugüne kadar gelen el-Mecnıa', el-Manzüme, el-Bi
hal; el-Hidiiye, el-Kifaye, el-Vafi, el- 'lnôye, el-Kenz, el-Bidiiye, en-Nilıiiye, el-Ga
ye ve Şer/w' l- Vikôye gibi muteber eserleri mütalaaya ömrünü verdiğini ifade
eden müellif, 15erlut' 1- Vikôye'ııin anlatılamayacak kadar güzel olduğunu, ancak
bazı yerlerinele kapalılık bulunduğunu ve yanlış anlarnalara götürecek kadar
kısa tutulduğunu, bu yüzden devrin pek çok alimi tarafından problemleri gi
derme teşebbüsünde bulunulduğu halde kiminin zaman ve gücü, kiminin de
ilmi seviyeleri kafi gelmediğini ifade etmektedir.
Gerek ele alış ve sunuş, gerekse izah ve değerlendirme yönüyle bu çalışına
nın şerh hatta telif niteliğinde bir başiye olduğu söylenebilir.
Kendi devirlerinde fıkıhta ınahir sayılmanın hakir görülme sebebi sayıldığı
nı, hatta güvenilir kitapların ahirette ateşten başka nasibleri bulunmayan fel
sefeciler yanında bir dirhem ya da bir dinara alınmaya değer kabul edilmediği
ni, zamanın böyle devrettiğini ve nihayet söz konusu ilmin iftihar vesilesi ol
maya başladığını ve kitapların tüccarlarıngeçim kaynağı için daha çok revaçta
kaldığını söyleyen Ahizade, bu ifadeleriyle gerçekten devirleriyle ve dönemle
riyle ilgili günümüze ışık tutacak bilgileri bizlere aktarınıştır.
lll Yazma niislıası için bkz.: Süleymaniye Ktp., Turhan H. Sultan, nr. liHi ( 222 varak, miicllif hattı). Baş tarafta tefsir, hadis, ıısul, fürfı ve fetva kaynakları liste halinele verilen ez-Zahire, yanlışlıkla Molla lliisrcv'in diğer talebesi Hasan Çelebi'ye de nisbet edilmiş olup bir kaç elefa lıasılınıştır. /\yrıca bkz.: I-la! ir Ona!, ':AiüzadeYüsufEfendi", LJilı, c. I, s. 549
1 12 ,~·akriik, s. 275, Mecdl, s. 292; K/., c. ll, s. 1227, 2021-2022, 2043; OM, c. ll, s. 5:l; GAL, c. 1, s. 203; Su pp!., c. 1, s. li41i.
literatur_c3s5_141-722.pdf 24.02.2010 09:25:39 Page 27 (1, 1)
238 TALİI), 3(5), 2005, R. Cici
9. Cfinıi'u'l-nıesliil: Ah teri diye tanınan Muslihuclclin Mustafa b. Şemseclclin
KarahisarY'ye (968/1560) ait olan eser, m klasik fıkıh kitaplarındaki gibi kitap,
bab ve fasıllara göre düzenlenmiştir. ı ı 4 Eserinin girişinde, öğrencilerin gevşek
liğinelen yakınan Ahterl, onlara yardımcı olmak üzere çok kısa ve çok uzun ol
mayan anlaşılır bir eser yazmıştır. Mütekadcliınln ve müteahhirln Haııetl alinı
lerinin telif ettiği eserlerelen derlenen eser, "çeşitli meseleleri toplayan kitap"
manasında, Cümi'u'l-mesail adını almıştır.
Eserinde zaman zaman deliliere de yer veren Ahterf, abdestin farz olduğu
na dair bilgi verirken "Abclest Medine'de, namaz ise Mekke döneminde farz kı
lındığına göre, önceki namazları abctestsiz mi kılıyorlarclı'?" şeklinde yöneltile
bilecek bir soruya "Hayır, zira Allah Resıllü'nün, abdestsiz iş yapmaclığına, lı at
ta selamı bile almaclığına dair rivayetler vardır" şeklinele cevap vermektedir (vr.
6). Müellif eserinele yer yer diğer mezheplerin görüşlerine ele yer vermekle bir
likte Hanetller'in görüşünii tercih etmektedir.
10. Netôicii'l-efldi.rfi keşfi'r-runıüz ve'l-esrôr: Eser, Kadızade diye bilinen
Şemsecldin Ahmed b. Kürd Efeneli (988/l580) tarafından el-Hidüye şerhi Fet
hu'l-lcadir'e tekmi/e olarak yazılmış olup üç ci lt halinde basılınıştır. ı ı"
el-Hidaye üzerine yazılmış şerhler arasında en çok beğenilen ve kabul gö
ren eser, fet/w'l-Jcadfr'clir. Ancak İbnü'l-Hümanı'ın şerhini tamamlayamadan
vefat etmesi üzerine Kadızftde Alımeel b. Kürcl Efendi tarafınciarı geriye kalan
kısım ikmal edilmiştir. ibııii'I-Hümam'ın bıraktığı Vekalet bahsinin "vekillerin
yaptıklan akitler iki kısıımlır" cümlesinden başlayarak yazılan bu teknıile, aynı
dönemele Şeyhülislfı.nı Zekeriyya b. Bayranı tarafından eleştirilıniştir.
ibnü'I-T-Iüınaın, konuları delilleriyle beraber ele alıp tenkidini ve ınlinaka
şasını yaptığı halde, tekmi/e yazarı Kadızade henı konuları kısa kısa ele alınış,
hem ele delillerin tartışmasına yer vermeıniştir. Bu durum eserin hacmine ele
yansı mıştır. Nitekim yirmi üç bölümün şerh i olan Fetlw'J-kadir altı cileli aşar
ken, otuz bölüm ün şerlıi sayılan Netfticfi'l-eflcür üç cilt ile sıııırlı kalmıştır. Ge
nel olarak el-f-liclôye metninin anlaşılması için gayret gösteren Kadızacle, önce
terimleri açıklamış ve izafc edilen sözlerin doğru olanlarını tespit etmiş (c. Vll,
s. 25). el-Hirlayeşerhlerinclen yararianmış ve bunları yaptığı açıklamalarda de
lil olarak kullanmıştır (c. Vlll, s. 31). Nadiren usül konularına da giren müellif,
bazen Şafii ve Hanbeli göriişlerine ele yer vermiştir.
l 1. Müllelca'l-eblııırfifürü 'i'l-Hanejlyye: Eserin müellifi H alep asıllı olup,
daha sonra istaııbul'a yerleşmiş olan ibrahim b. Muhammed'dir (95611549). ı 1 li
ll :ı Yazına ııüslıası için lıkz.: Siilcyınaııiye K tp., Kılıç Ali l'a~a. ıır. TH Ayrıca eserin tanıtımı i\:iıı
lıkz.: Ali Kclc~. "Osmanlı llcvlcti Yiiksclıııc Diiııcıııi islüııı 1 Jııkukçubrı ve Eserleri", Yiiksck
UsaıısTczi, istanbul: rvıarııı;ır;ı Oııivcrsitcsi SBE, 1~192, s. 9~1-101.
114 1\Z, c. l, s. 574; OM, c. !, s. 2:!4-2:!5; Zirikli, VII, 2LB.
ı 15 1\Z, 21J:\!J; Kcl e~. a.g.t., s. I 02 vd. Yazma nüslıası için bkz.: Süleymaniye K tp, Esacl Efendi, nr.
li:1!1.
ı !li 1'iokr/ik, S. 4~]q-!)OIJ; !Vlcccli, s. 4~J:\-4~H
literatur_c3s5_141-722.pdf 24.02.2010 09:25:39 Page 27 (1, 2)
Osmanlı Klüsik Dönemi Fıkıh Kitapları 239
Osmanlı Devleti'nde hukuk kodu olarak da kullanılaı~ eser el-Mülteka ismiyle şöhret bulmuş, uzun süre medreselerde ders kitabı olarak da okutulmuştur. TV.
Murad'ın emriyle Türkçe'ye de tercüme edilmiş olan eser, Hanefi mezhebinin
zahirürriuaye metinlerinden derlenerek yazılmıştır. 117
İbrahim Halebi, eserinin girişinde kitabını bazı kişilerden gelen istek üzeri
ne yazdığım ve eserinde el-Muhtasar, el-Muhtar, el- Vikaye, el-Kenz, Mecma'u'l
bahreyn ve el-Hidaye'den yararlandığını belirtmiştir. Eserin girişinde izlediği
metoda da değinen müellif, Hanefi müctehidleri arasındaki ihtilaflı konularda
"şu şöyle demektedir" gibi sözlerle görüş farklılıklarına temas etmekte, önce
mezhep te kabul edilen görüşü, sonra zayıf olanı zikretmektedir. Hanefi alimle
ri arasındaki görüş ayrılıklarını "dedi" veya "denildi" ifadeleriyle vermekte ve
"en doğru olan budur" veya buna benzer ifadelerle tercihini belirtmektedir.
Mülteka' l-eblıur, üzerine elliden fazla şerh yazılmış, ayrıca başiye vb. bir
çok çalışınaya konu yapılmıştır. Bu çalışmalar, el-Mültelca'nın, Osmanlı'da takdir gördüğünü ve tevarüs edilen temel kaynakların yerini aldığını ortaya koy
maktadır. ı ı B el-Hac Ali ei-Halebl (96711559), Mehmed et-Tirevi (106111650),
Muhammed b. Muhammed ei-Behnesi ed-Dımaşki (98711579), Nureeldin Ali
el-Bakü ni ei-Kadirl, İsmail es-Sivas! (10471637), Alaüddin Ali b. Muhammed et
Tarablusi (103211622), ŞeyhzadeAbdurrahman b. Mehmed (1078/1667) veAla
üddin ei-Haskefi (1088/1677) bu esere şerh yazan bazı alimlerdir.
H. Savvaire tarafından Fransızca'ya da tercüme edilmiş olan 1 El Mülte!ca'l
ebhw; bir çok defa istanbul'da Haşiyeli Mülte!caismiyle basılmıştır. Ayrıca Bulak'ta 1263 ve Fransa'da 1882 yılında Voire'nin tercümesiyle beraber yayımlan
mıştır.
12. el-Islfilı ue'l-izalı: Osmanlı aJimlerinden İbn Kemal Paşa veya Kemalpa
şazade diye bilinen Şeyhülisl<'ıın Ahmed b. Süleyman b. Kemal Paşa (940/ 1534)
tarafından kaleme alınmış olan eser, el- Vikaye üzerine yazılan tek reddiye olma özelliğine sahiptir. Kemalpaşazade'nin, Edirne'de Sultan Bayezici Medresesi
ınüclerrisliği sırasında (926/ 1522) yazdığı el-islah ue'l-lzah'ın, 1211 günümüze ka
dar ulaşan nüshaları ve hakkında yapılan çalışmalar dikkate alınırsa, Osmanlı
döneminde önemli ve fakibler üzerinde etkili bir eser olduğu söylenebilir. Ni
tekim Türkiye kütüphanelerinde 80 kadar nüshası bulunmaktadır.
Müellifin açıklaınalarıııclaıı el-lslah'ın, el- Vikaye metninin tashilı edilerek
yazıldığı bir kitap; el-lzalı'ııı ise, el- Vi!cdye'nin şerhi, Sadnışşeria'nın hatalı nok
talannın belirtilip izah edildiği bir eser olduğu anlaşılmaktadır. Bu redcliye, Ke
malpaşazade'nin, Osmanlı alimleri nezdinde el- Vikaye'nin biiyük bir itibara
ı 17 Ahmed Akgündüz ve Halil Cin, Tii.rk Hukuk Tarihi, Konya, ı989, c. I, s. 74.
1 ı H KZ, c. ll, s. Ulı4.
ı ı 9 Serkis, c. ı. s. ı :ı.
120 Esat Kılıçcr, "Fıkıh çı Olarak ilııı Kemal"", Seylllllisla/11 Jim Kem(!/ Sempozywnu, Ankara, ı 9fHi,
s. 1~!4-1%; Alıınct ll ğur. ilm-i Ke111al, Ankara, 1996; Sayın Dalkıraıı, fb11.-i /(em(!/ue /Jii.)'iill
cc liirillimiz, istanbul. 19~!7; İlyas Çelebi. "Kenıalpaşaz~dc", /JJA, c./CX\1, s. 245-247.
literatur_c3s5_141-722.pdf 24.02.2010 09:25:39 Page 28 (1, 1)
240 TALİD, 3(5), 2005, R. Cici
sahip olduğu bir dönemde, eleştirilere aldırmadan kendi düşüncelerini cesa
retle savunabildiğini ortaya koymaktadır. Fakat bu reddiye yine de asıl metin
kadar ilgi görmemiş ve tutulmamıştır. Söz konusu eserin Sultan Süleyman'a it
haf edildiğini kaydeden Ka tip Çelebi, el-Vikaye'nin eksiklerini b elirtmesine
rağmen, alimierin bu reddiyeye değil, onun aslına (el- Vikaye'ye) rağbet ettiğini
belirtmekte ve bunun, öncekilerin eserlerini tenkit edenlerin kitapları hakkında Allah'ın bir sünneti olduğu ilavesinde bulunmaktadır.ızı
13. Kitabu'd-Damanat: Cemallzade diye bilinen Fudayl b. Ali Cemall
(991/1583) tarafından yazılan eser,ızz başta akitler olmak üzere öldürme ve ya
ralamalardaki tazminat meselelerini ele almaktadır. Eserin birinci cildinde;
mukrehle ilgili tazminatlar [evlenme, evliliğin sona ermesi, köle azad etme, hi
be, ibra, ikrar ve malın zayi edilmesi gibi konular (vr. 1-18)], emre uyarak zarar
meydana getiren şahsın ödeyeceği tazminat (vr. 18-24), hac ve sa'y esnasında ortaya çıkan zararların tazmini (25)' gasb (26-83), içecek (83-100), ariyet (100-
118), ariyetle ilgili bölümler (118-132), şirketler (132-149) mudarebe konuları
yer almaktadır. İkinci ciltte de vekatet, kefalet, havale ve sulhla ilgili konular in
celenmektedir. Şerh ve haşiyecilik anlayışının yaygın olduğu bir dönemde yazı
lan bu telif eserin, dönemin önemli fıkıh kitaplarından biri olduğu söylenebilir.
C. İlınihai
Kitabıı'l-Mukaddime: Kutbuddin tzniki'nin (82111418), tercüme ve kısmen
telif niteliğindeki ilmihal eseridir.m Arapça'yı bilmesine rağmen eserlerinin
bazılarını Türkçe kaleme alarak, Türkçe'nin konuşma dilinin yanı sıra yazma
dili haline gelmesine öncülük eden Kutbuddin İzniki'nin Mukaddime'si, Os
manlılarda Türkçe yazılan ilk eserlerdendir.
Eser; iman, namaz, omç, zekat, hac ve iyi ve kötü sıfatlar şeklinde 7 babdan
oluşmaktadır. İznik], eserini, Hanefi fakibierinden Ebu'l-Leys es-Semerkan
di'nin (373/983) el-Mukaddime fi' s-salat124 adlı Arapça eserini esas alarak
meydana getirmiştir. İznik!, bu eseriyle hem genel anlamda ilmihal geleneğine
bir katkı sağlamış, hem de Osmanlı'da Türkçe ilmihal geleneğini başlatmış ve
Türkçe'nin ilim dili olmasına katkıda bulunmuştur.
D. Fetva
1. Ciinıi'u'l-.fetiiva: Şeyh Bedreddin Simavi'ye ait olan eser, mesai! ve fasıl
lardan meydana gelmektedir. 125 Güvenilir fetva kaynaklarından önem arzeden
ı2ı K/ô, c. ır, s. ıo,ı.
ı 22 OM, c. ı, s. 320; Kcl e~, a.g.e., s. ı U vd. Eserin ya~ına ııüslıası için bkz.: Süleymaniye Ktp., Fa-tilı, ıır. 2cl42-2:l43 (300 va rak).
ı23 Yazma ııüshası için bkz.: Slılcymaniye Ktp., Fatih, ıır. ı 927 (175 va rak. ı9 satır).
ı24 Scrkls, c. ı, s. ı 045.
125 Yazma ııüshası için bkz.: Slılcyıııaniyc Ktp., llckiınoğlıı, nr. 400 1201 varak).
literatur_c3s5_141-722.pdf 24.02.2010 09:25:39 Page 28 (1, 2)
Osmanlı Klasik Diincıni Fıkıh Kitap hı rı 241
meseleleri topladığını, Münye, Kwıye, Haniyye, Cunye, Tuhfe, el-Fetaua' l-Bez
zaziyye, el-Fetaua' l-Hasiriyye, Cami' u' l-fusuleyn gibi kaynaklardan ve diğer
muteber şerhlerden yararlanarak eserini hazırladığını ifade eden müellif,
Bey'u' l-uefa ile ilgili bilgileri diğer eserlerinde olduğu gibi burada da aynen ak
tardıktan sonra, daha açık bir şekilde "insanların, çoğu zaman ihtiyaç duyma
Zarından dolayı bu çeşit hilelerden men edilemeyeceklerint söylemektedir (vr.
8la-b).
2. Müştenıilü'l-ahkanı .fi'l~fetaua'l-Hanefiyye: Osmanlı alimleri arasında
eserlerinin tamamı fıkıhla ilgili olan Fahreddin Yahya b. Abdiilah er-Ruml'ye
(864/ 1460) ait olan bu fetva kitabı, Fatih' e ithaf edilmek üzere yazılmış olup
Arapça'clır.!Lii Eserini !ci tap, bd b, fas ıl ve mesaillerden oluşturan ve mukaddime
de el-Hidaye başta olmak üzere Mecnıa'u'l-bahreyn, el- Vikdye, el-Kenz ve el
Muhtar'm ibarelerini aynen alıp, eliğer fetva ve şerhlerden de yararlanarak yaz
dığını ifade eden müellif, birçok faydalı hususu kapsayan bu çalışmasına Müş
temilü' l-alıkanı adını verdiğini ve 57 bölüm ihtiva ettiğini belirtmektedir.
Kitaba' t-talıiire'de, abdestle ilgili ayetten (el-Maide, 5/ 6) hareketle abdestin
farzlarını başta Hanefi mezhebi olmak üzere Şafii ve Maliki'ye göre sıralayan
müellif, delillerine yer verıneden sadece görüşlerini zikretmekle yetinmekte,
tartışmalara girmemekte ve nadiren "salıilı, esalıh" (vr. 2a) gibi ifadelerle ter
cihlerde bulunmaktadır.
Katip Çelebi, bazı alimlerin, bu eserin yaygın olmakla beraber zayıf görüş
leri ihtiva ettiğini ileri sürdüklerini kaydetmektedir. 127
Fahreddin er-Rüml'nin Cami-i Rumi (Süleymaniye Ktp., Bağdatlı Vehbi
Efendi, nr. 580) diye bilinen bir fetva mecmuası daha bulunmaktadır.
E. Siyasetname
Tuhfetü'l-nıuliik: Eser, Fatih devri alimlerinden Musannifek diye bilinen
Alaeeldin Ali b. Muhammed'e aittir. Kütüphanelerele Tulıfetu's-selatfn diye ka
yıtlı olan Tulıfetü'l-nzulilk, ı;'.lı Fatih'in veziri Mahmud Paşa'ya (879/14 74) it ha
fen yazılmış olup Farsça'clır.
Eser, 42 bab ve her babda 4 adet olmak üzere tamamı 168 nasihattan oluş
maktadır. Birinci bab, padişahlara dair dört şey; ikinci bab, ikisini bir arada tut
mak mümkün olmayan dört şey; üçüncü bab, dört şey için şart olan dört şey;
kırkıncı bab, ömrü kı saltan ve ölüm korkusu veren dört şey ve sonuncu bab, iki
cihan saadetini sağlayan dört şey hakkındadır. Birinci ve sonuncu bablarda
zikredilen dört husus şöyledir: Birinci bab (Padişahlara dair dört şey): Dine ri-
12G Şrıkdik. s. 47; KZ, c. ll, s. 1G92; OM, c. 1, s. 139; GAL, c. ll, s. 290, Suppl., c. II, s. 314. Yazımı
nüslıası için hkz.: Süleymaniye Ktp., M. Çelebi, nr. 90 (32(i varak).
127 KZ, c. ll, s. l (i92
12B Yazma nüshası için bkz.: Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 5/HiG3.
literatur_c3s5_141-722.pdf 24.02.2010 09:25:39 Page 29 (1, 1)
242 TALi D, 3(5), 2005, IL Cici
ayet ue onu muha(aza, terrıkinli uezir, kararlılıklazmin !corwıması, ileri görüş
lülülc. Sonuncu bab (iki cihan saadetini sağlayacak dört şey): Allalı ue Resü
lü'nün emirlerine itaat, ana-babanın rızası, ulema ve hiikemaya hizmet, Al
lah'ın yarattı/clarına ,<;efkat.
Uzunçarşılı, kamu hukuku konuları ve bunların tahlilleri ile ilgili değil ele,
daha ziyaele vezir ve sultaniara yönelik tavsiyelere yer veren bu esere Siyasetna
me demektedir. wı
Musannifek'in bu eseri Şabanzacte Mehmed tarafından Adabii'l-hüklcam
adıyla on bab halinde tercüme edilmiş ve Tercüme-i Tu/ı(e-i Malımıld-ı Muhte
şem adıyla İstanbul'da (1285/ 1868) basılmış tır. Ancak bu tercümenin Farsça as
lının tam bir tercümesi olmadığı anlaşılmaktadır.
Sonuç ve Değerlendirme
Osmanlı alim ve fakibierinden bazıları bütün tahsilini Aııadolu'da, bazıları
ilk tahsilini Anadolu'da, fakat yüksek tahsilini Suriye, Mısır ve İran gibi ülkeler
de tamamlamış; bir kısmı da kendi memleketi olan Horasan ve Herat'ta ta
mamlayarak Anadolu'ya gelmiştir. Osmanlı bünyesinde güzel bir ahenk oluş
turmuş olan bu fakihler, başta müdenislik olmak üzere kadılık, müftülük ve
şeyhülislamlık gibi çeşitli görevler almışlardır.
Yöneticilerle olan ilişkilerine önem veren Osmanlı illimleri, bu ilişkiyi güç
lendirmek için yazdı k! arı eserleri sultan veya vezirlere ithaf etmeye özen gös
termişlerdir
Osmanlı'nın kuruluş yıllarından itibaren yükselişinin belli dönemine kadar
gerek usülde, gerekse fi.irfı ve fürü\ın alt dallarında kullanılan fıkıh kitapları,
genel olarak önceden yazılmış ve tevarüs edilen eserlerdir. Bunlar, Osmanlı
alim ve fakihleri için temcl/muteber metinler ya da kaynaklar niteliğinde olup,
özel! ikle ilk dönemlerele yapılan şerh, haşiye vb. çalışmalar bunların üzerinde
yoğunlaşınıştır. Tevari.is edilen temel metinler arasında, fürü'da olmamakla
birlikte usül'de Gazzall ve ibni.i'l-Hacip gibi Şafii ve Maliki fakihlerine ait eser
ler de bulunmaktadır.
Temel kaynaklar; usfıl-i fıkıh, fürü-ı fıkıh, ilmihal, feriliz, fetva ve hilaf olmak
üzere altı grupta toplanınaktadır. Usül-i fıkıbta özellikle UszWi'l-Pezdeu/, Me
narii'l-enuar, er-Taudfh ve Mzthtasarzı'l-Müntelıa öne çıkan kitaplarda·. Fürü-ı
fıkıh ta öne çıkan kitaplar ise, dört ve üç ternel metin diye bilinen el-Mzıhtc?r, el
Viküye, Mecnıd'u'l-lıalıreyu, el-Kenz ve el-Muhtasar isimli eserlere, el-Hida
ye'niıı ilave edilmesiyle nı eydana gelen altı temel metin'dir. İlınilıal, feraiz, fet
va ve hilaf dışında bu altı kaynak telif çalışmalannın da çerçevesini belirlemiş
tir. Bu durum şerh ve haşivelerin yanı sıra ta'llk, muhtasar, reddiye ve tekmile
129 isınail ll akkı llzunçaqılı, l!sn1rwfl Tarihi, Aııkara, 1~172, c. ll. s. fi:lfl.
literatur_c3s5_141-722.pdf 24.02.2010 09:25:39 Page 29 (1, 2)
Osmanlı Kliısik I löneıni l'ıkıh Kitaplan 243
gibi çalışmalara yol açıp bütün mesainin özgün metinler yerine bu tür çalışına
lara harcanmasına neden olmuştur ki, bu, muhtasar metinlerin/kitapların bir
açmazı olarak değerlendirilmelidir.
Şüphesiz altı temel metin içinde en çok çalışmalara konu olan el- Vikaye ve
el-Hidaye'dir. Birbirlerine kavnak olma bakımından bu altı esere bakılacak
olursa ilk sırada el-Muhtasar, sonra el-Hidaye'nin geldiği görülür. Kısaca söyle
mek gerekirse altı ternel metin, büyük ölçüde el-Muhtasar ve Zahirürriuaye'ye
dayalı olup birbirlerinin tamamlayıcısı niteliğinde eserlerdir. Çünkü el- Viieriye
el-H idnye'ye; el-J-1 idiiye el-Muhtasar ile el-Camiıl'>-sağfr' e; M ec ma' u'l-bahreyn
el-Muhtasar ve el-Manzüme'ye; el-Kenz de bir özeti olması itibariyle el- Vaf'iyo
luyla el-Asl diye bilinen Zalıimrriuaye'ye, özellikle bunlardan el-Cami'zı'l-kebf1;
el-Cami'ı(<;-sağfr ve ez-Ziyadôr!a dayanmaktadır.
Fürü'un özel alanlarından ilmihiilde Mukaddinıe ve Miinyetii'l-musallf, fe
raizde es-Siraciyye, fetvada Kndflıan ve Bezzaziyye, hilafiyat'ta ise Manzz1me
tii'n-Nesef'i temel kaynaklardı r.
Temel kaynaklar üzerinde yapılan çalışınalar esas alındığında, nicelik bakı
mından Osmanlı fakihleri üzerinde doğrudan en çok tesiri olan nıüellifler, Sad
ruşşerfa ve Nesefi'dir. Her ikisinin de usul ve füru ile ilgili eserleri bulunmakta
dır. Bu iki müellifi sırasıyla Merğ!nani, Teftazanf, Burhanuşşeria, Sedıvenc!I, İb
nü'l-Hacib, Seyyid Şerif Cürcfınl, İbnü's-Saati, Pezc!evi ve Seınerkancll takip et
mektedir. Buna göre Osmanlı fakihleri, doğrudan mezhebin ilk hukukçuları ta
rafından yazılmış birinci el eserler üzerinde çalışma yapmaınışlar; aksine me
sailerini bunlara dayanarak ortaya konulmuş, özellikle aynı mezhep ve kültürü
paylaşmış olan müelliflere ait ikinci ve üçüncü el eserlere yöneltmişlerdiL Bu
çalışmalarda da Mfıveraünnelıir hukukçularının büyük payı olduğu söylenebi
lir. Sözgelimi, Osmanlılar für(ı şerhlerini daha ziyade Maveraünnehir Türk hu
kukçusu Merğlnfınf'ııin el-Hirlaye'si üzerine yazınışlar, Maveraünnelıir fakihle
ri ise, Hanefi doktrininin hazırlayıcılarından imam Muhammed'in eserleri üze
rine yazınışlardır.
Osmanlı fakihleri tarafından yazılan eserlerin büyük bir kısmını şerh ve ha
şiyeler oluşturmaktadır. Usul alanındaki şerh ve haşiyeler Pezdevi'nin Kenzii'l
zmsz1l ve Teftfızanf'nin et- Telu/Iz adlı eserleri üzerine, füru alanındaki şerh ve hfı
şiyeler ise el-1-firlnye ve el- Viidiye üzerine yazılmıştır. Şerh ve haşiyelere konu
olan ve Osmanlı medreselerinde ders kitabı olarak da okutulan bu eserler, bir
yönüyle ilk dönemden başlayarak azalan bir çizgide de olsa Osmanlı hukuk dü
şüncesini etkileyen/besleyen başlıca kaynaklard ır. Ancak daha sonraki dönem
lerde onların yerini başta Molla Hüsrev'in eserleri ile İbrahim Halebi'nin el
Miilte!cri'sı olmak üzere diğer Türkçe fetva kitapları verisaleler alınış ve bunlar,
Balkanlar dahil olmak üzere tiiın Osmanlı medreselerinde ağırlıklı olarak oku
tulmuştur.
literatur_c3s5_141-722.pdf 24.02.2010 09:25:39 Page 30 (1, 1)
244 TALİD, 3(5), 2005, R. Cici
Osmanlı fakibierince yazılan metinlerde genel olarak Hanefi mezhebine ait
görüşler esas alınmış ve bu görüşlerin delilleri verilmiştir. Diğer mezheplere ise
daha ziyade ihtilaflı konularda yer verilmiş, ancak görüşlerin nadiren delilleri
zikredilmiştir. Telifler içinde bütünüyle mezhep savunmasına hasredilenler ol
duğu gibi, Hanefi ve Şafii mezhebi esas alınarak yazılanlar da bulunmaktadır.
Yazılan şerhterin bir kısmı ile Ahizade'nin haşiyesi telif niteliğindedir. Zira bun
larda, çeşitli faktörler dikkate alınarak tahliller ve tercihler yapılmaktadır. Hat
ta bazı şerhier, içerikleri bakımından metinlerden daha ileri seviyede eserler
dir. Şerh ve haşiyelerin, daha önce yazılmış orijinal eserlerin unututmasına se
bep olduğu söylenebilirse ele, esasen anlaşılması zor olan pek çok kıymetli ese
rin, şerh ve başiyeler vasıtasıyla hem anlaşılması, hem de sonraki nesillere
ulaştırılması sağlanmıştır.
Osmanlı fakihleri, kaleme aldıklan bütün eserlerde ve yaptıkları tercih! erde,
başta Ebu Hanife olmak üzere mezhebin dört im amma öncelik vermişler, aynı
mezhebi benimsemiş olan diğer fakihlere itirazlarda bulunmuşlardır. Nitekim
uela konusunda kabul gören yaygın kanaatin aksine görüş sereleden Molla
Hüsrev, çağdaşları Hızır Şiıh Meııteşevi ile Molla Gürani tarafından şiddetle
eleştirilmiştir.
Mezhep görüşüne ve Ehl-i sünnet düşüncesine sıkı sıkıya bağlı olan Os
manlı fakihleri, yeni fikir ve ictihatlarla yeni hükümler ortaya koyan hukukçu
lara fazla temayül etmemişler; bu yüzden, müşahede edildiği kadarıyla kendi
çağdaşlan sayılan İbn Teyıııiyye ve talebesi İbn Kayyim el-Cevziyye gibi bilgin
Ierin isim ve eserlerine pek yer vermemişlerdiL Bu durum, Osmanlı fakibieri
nin ameli ve sünni mezhepler tarafından benimsenmiş görüşlere aykırı olan
düşünceleri ve felsefeyi pek hoş görmediklerini göstermektedir. Nitekim Mu
sannifek, Pezdevf'nin felsefeye cialmadığını belirtmekte ve bunu bir övünç ve
sil esi saymaktadır.
Osmanlı fakihleri, fıkha dair kaleme aldıklan risale ve ilmihallere varıncaya
kadar hemen bütün eserlerinde ihtilaflı konuları işlerken kendi mezheplerini
savunmak amacıyla hilafiyata yer vermişlerdir. Mesela Molla Fenaı-J, Hane(i: lle
Şafif usUlüne göre ortaya konmuş esaslan topladığını ifade ederek hem mez
hep içi ihtilaflara yer verip tercihlerde bulunmakta, hem de diğer mezhepterin
görüşlerini sereledip delillerini de kaydettikten sonra Hanefi mezhebinin delil
lerinin daha kuvvetli oldugunu ispata çalışmaktadır. Diğer fakihler de, eserle
rinde hem diğer fıkhi mezheplere, hem de itikadf mezheplere yer vermişlerdir.
Nitekim ilk devir ilmibal yazarlarından İzniki, itikad! mezhep] ere temas ederek
Ehl-i sünnet'in önemini vurgulamış hatta Cebriye, Kaderiye, Mu'tezile mez
heplerini küfürle itharn etmiştir.
Osmanlı alimleri genel olarak ictihada karşı olumsuz bir yaklaşımı benim
semiş; olumlu bakanlar ise ictihadın gerekli olduğunu açık bir şekilde değil, do-
literatur_c3s5_141-722.pdf 24.02.2010 09:25:39 Page 30 (1, 2)
Osmanlı Klasik Dönemi Fıkıh Kitapları 245
!aylı olarak ifade etmeye çalışmışlardır. Mesela Molla Hüsrev, Hanefi alim ve
müctehitlerinin umumi men(aati dikkate alarak görüşlerini ortaya koydukları
nı belirterek ictihat ve taklit konusundaki kanaatini dile getirmiş; problemierin
çözümü için yeni bir yol gerektiğini savunmuş tur.
İctihada olumlu baktığı halde bunu açık bir şekilde ifade edemeyen Osman
lı fakihleri, daha ziyade örtülü ictihad diye ifade edebileceğimiz tercihlere yö
nelmişlerdir. Tercihler, genel olarak mezhep içinde ve ilk Hanefi imamlanndan
birinin kanaatinin seçilmesi şeklindedir. Özellikle Şeyh Bedreddin Simavi, Mu
sannifek ve Molla Hüsrev gibi fakibierin çalışmalannda tercihlere daha çok
rastlanmaktadır. Ancak bu yüzden Simavi ve Molla Hüsrev eleştirilmişlerdir.
Bununla birlikte çeşitli faktörler göz önünde bulundurularak hem mezhep için
de hem de diğer mezheplerden tercihierin yapılması, Hanefi fakibierinin gö
rüşlerine zaman zaman itiraz edilmesi, bazen bütünüyle yeni görüşlerin ortaya
konulması, avaının diğer mezheplerin görüşleriyle de gerektiğinde amel edebi
leceği hususuna olumlu bakılması, bu dönem fakibierinin katı bir taassup için
de olmadıklarını göstermektedir.
Bibliyografya
Akgündüz, Ahmed, Osmanlı Kan'wınameleri ve Hukuki Talılilleri, İstanbul. 1990.
Akgündüz, Ahmed, ve Cin, Halil, Türk Hukuk Tarihi, Konya, 1989.
Akgündüz, Ahmed, Ahmed, Mukayeseli İslam ve Osmanlı Hukuk Kül/iyatı, Diyarbakır, 1986.
Altunsu, Abdulkadir, Osmanlı Şeyhülislamları, Ankara, 1972.
Ateş, Ahmet, "Gürani, İA, c. VIII, istanbul, 1971.
Aydın, Hakkı, ls lam Hukuku ue Molla Fena rf, İstanbul, 1991.
Bedreddin Simav!, Canıi'u' l-jitsüleyn, Kahire, nr. 1300.
Bilge, Mustafa, llk Osmanlı Medrese/eri, İstanbul, 1984.
Bilgin, Azmi, Nazmü'l-Hiüljlyydt 'tercümesi, Ankara, 1996.
Bilmen, Ümer Nasuhi, HukukılslUmiyye ve Jstılahatı Fıkhiyye Kdmusu, Istanbul, 1976.
Brockelnıann, C., Geschichte der Arabisclıen Litteratur (GAL), Leiden, 1943-1949.
Brockelmann, C., Sııpplementband (Suppl.), Leiden 1937-1942.
Buı·salı, Mehmet Tahir, Osmanlı Müellijleri (Oi\11), İstanbul. 1333.
Cheneb, M.Ben, "al-Kuduri, Ahu'I-Husayn", EF, c. V, Leiden, 1979.
Cheneb, M.Ben, "İbnü'l-Hacib", fA, c. V/2, İstanbul, 1968.
Cici, Recep, "Osmanlı Hukuk Düşüncesini Etkileyen Başlıca Kaynaklar", UÜlFD, 1999, c.
Vlll, sy. 8.
Cici, Recep, Osmanlı Dönemi lslüm Hukuku Çalışmaları, Bursa, 2001.
Çelebi, İlyas. "Kemalpaşazade", DİA, c. XXV, Ankara, 2003.
literatur_c3s5_141-722.pdf 24.02.2010 09:25:39 Page 31 (1, 1)
246 TALİD, 3{5), 2005, R. Cici
Dalkıran, Sayın, lim-i Kemalue Düşünce Tarilıimiz, istanbul, 1997.
Düzdağ, Ertuğrul, Şeylıülislam Ebussuıld Efendi retvaları, İstanbul, 1972.
Ebu Zehra, İslam Hukuku Metoda la; isi, tre.: Abdülkadir Şener, Ankara, 1979.
Hetfening, W., "Merginani", İA, istanbul, ts., c. VII.
Heffening, W., "Nesefi", İA, c. IX, İs lan bul, 1964.
İbn Kutluboğa, 'Jacü't-terôcinı, Bağdat, 1%2.
Kallek, Cengiz, "el-Hidaye", f)/A, c. XVII, istanbul, 1998.
Kallek, Cengiz, "İbn Ganim", IJİA, IXX, İstanbul, 199~J.
Karataş, İhsan, "XVI. Yüzyılda Bursa'da Yaygın Olan Kitaplar", Yüksek Lisans Tezi, Bursa:
Uludağ Üniversitesi SBE, 1995.
Kaı·atay, Fehmi Ethem, Topkapı Sarayi Ktp., Arapça Yazmalar Katalogu, istanbul, 19(12-
1969.
Kiltip Çelebi, Ke,1jil'z-zıınün (KZJ, İstanbul, 1360/l94l.
Kavakçı, Yusuf, Karahanlı/ar Devri fslôfn Hukukçuları, Ankara, 1 ~176.
Kefevi, Mahmud b. Süleyman, Ketti' ibu a'lami' l-alıyur min fukalıa' i mezhebi' n-Nıı'ma
ni' 1-mıılıtar (Ketaih), Süleymaniye Ktp., Ayasofya, nr. :1401.
Kehhale, Ömer Hıza, Mıı' cenm' l-müellijin teracfmıı Mıısanniji' l-kütühi' 1- 'Arabiyye, Şam,
ı ~157.
Keleş, Ali, "Osmanlı Devleti Yükselme Dönemi İslam Hukukçuları ve Eserleri", Yüksek Li-
sans Tezi, İstanbul: Marmara Üniversitesi SBE, 1992.
Keskioğlu, Osman, Bulgaristan'da Türkler, istanbul, 1985.
Kılıç, Hulusi, "İbnü'l-Hacib", DİA, c. XXI, Ankara, 2000.
Kılıçer, Esat, "Fıkıhçı Olarak ilm Kemal", Şeyhulislam İbn Kemal Sempozyıımıı, Ankara,
F186.
Koca, Ferhat, "el-Feraizu's-Sirüciyye", DİA, c. XII, istanbul, 1~95.
Korkmaz, Zeynep, "Eski Bir Kuduri Çevirisi", XI. Türk Dil Kurultayında Okunan Bildiri
ler, Ankara, 1973.
Korkmaz, Zeynep, Marzubôn-nôme Tercümesi, Ankara, 1973.
Kum hasar, M. Murat, "Tajiazrlni ve Usülü Fıkıhtaki Yeri'; Yüksek Lisans Tezi, Erzurum:
Atatürk O niversitesi SBE, 1990.
Leknevi, Abdülhay, el-fevaidii' l-hehiyye fı teracim i' 1-Hanejiyye, Kahire 1324.
Mecdi Efendi, Haddiku'ş-Şakdik: Tercüme ve Zeyl-i Şakdik-i Nıı'mdniyye, haz. Abdulka-
dir Özcan, İstanbul, ı 409/1989.
Mehmet Süreyya, Sicill-i Osman! (50), İstanbul, 1971.
Müstekimzacle, Süleyman Sacleddin, Davhatü' l-meşayilı nw'a L':eyl, İstanbul, 1978.
Orazov, Orazsahat, "l3ıırhanu,,,l-erfa ve Vikdye Adlı Eseri", Yüksek Lisans 1ezi, Bursa:
Uludağ Üniversitesi SBE, 2001.
Ozel, Ahmet, Hanefi Fıkı/ı Alimleri, Ankara, 1990.
Özkan, M., "Gülşehri", DİA, c. XIV, istanbul, 19%.
Özket, Hasan, "Molla Hüsrev ve Mir'at Adlı Eserinin Kaynakları" Yüksek Lisans Tezi, Er
zurum: Atatürk Üniversitesi SBE, 1992.
Paret, H., "Secavendl", İA, c. X, istanbul, 1966.
literatur_c3s5_141-722.pdf 24.02.2010 09:25:39 Page 31 (1, 2)
Osmanlı Kh\sik Dönemi Fıkıh Kitapları
Pekolcay, Necla, İslam Türk Edebiyatı. Tarihi, İstanbul, HJ76.
Sava Paşa, Isicim Hııkıık Nazariyati Hakkinda Bir Etüd, Ankara, 1955- ı 956.
Schacht, Joseph, "Abu'l-Layth ai-Samarkancli", EJ2, c. I, Leiclen, 1960.
~ener, Mehmet, JJürer'irı Kaynakları, İzmir, 1987.
247
Serkis, Yusuf ilyan, Mu'cernu' l-mathiidti' l-Arabiyye ve' l-mü'arrebe, Mısır, 1346/ l92B.
Subhi Mahmasan\, "islfım Hukukunun Teclvini", tre.: İ. Kafi Dönmez, 1985, MÜİJ<lJ, sy. :i.
]~ışköpr!zfıde, isanıüdcllnAhmecl, eş-Şakôiku' n-nu'mdniyye ji 'ulemdi' d-devleti' l-Osmr1-
niyye ($akr1ilc), S. Furat, (thk.), İstanbul, 1405/1985.
Taşköprlzade, isamüddin Ahmed, Miftdlıu's-sa'dde ve mishdlıu's-siyade (Mif"tah), Kahi
re, ı 9bB.
Toksarı, Ali, "Molla Hüsrev'in Hadis ve Hz. Peygamber'in İctihadı Hakkındaki Bazı Cö-rüşleri", Elf!FD, Fımı, sy. 6.
Tulum, A. Mertol, "Şerhu'l-Menfır Hakkında!", TDblJ, J96B, sy. 16.
Uğur, Ahmet, /!ın-i Kemal, Ankara, 19CJ6.
Ona!, Halit, "Ahizfıcle YusufEfenci i", DİA, c;. I, İstanbul, l9B8.
Uzunçarşılı, İsmail Hakkı, Osmanlı Devleti'nin flmiye Teşkilatı (İlmiye),-Ankara, 1984.
Uzunçarşılı, İsmail Hakkı, Osmanlı Tarihi, Ankara, 1972.
Yaman, Ahmecl, "Kenzü'cl-dekfıik", DİA, c. XXV, Ankara, 2002.
Yaman, Ahmed, "Ebıl!I-Berekiit eıı-Nesetl ve Kenzü'd-dekfıik", DD, l9~J:ı, c. XXIX, sy. ı.
Yıldız, Sakıp, Molla Gürdnf ue Tef.';iri, istanbul, tz.
Zirikli, el-A'ldm, Kahire, 1954-195~1.
An Assessment of Fiqh Books in the Ottoman Classical Period
Recep CİCİ
Abstract
This article concentrates both on the main tlqh texts that were inherited by the Otto
ınaıı scholars/ faqihs of classical period and the books that these scholars wrote. Of
these, books of special importance are alsa reviewed separately. The j!qlı texts that
were inherited are classified iııto six groups, namely usul-i.fiqh,furu-ijiqlı, ilmilır1l,fe
raiz, fetvd and hilaf This pa per gives als o room to studies of the Ottoman scholars on
these fiqb texts.
On the other b and, the fiqh books written by the Ottomaıı scholars were mainly in the
forms of metin (plain text), şerh, lıdşiye, muhtasw; risdle, reddiye, tekmi/e and transla
tion. The se books w ere grouped u nder the following five headings: usül-i fiqlı, .filrü-i
.fiqh, ilmihalJet va and public law.
literatur_c3s5_141-722.pdf 24.02.2010 09:25:39 Page 32 (1, 1)
248 TALI D, 3(5), 2005, R. Cici
Osmanlı Klasik Dönemi Fıkıh Kitapları
Recep CiCi
Özet
Bu çalışmada Osmanlı klasik dönemi (1299- HiOO) alimlerilfakihleri tarafından teva
rüs edilen temel fıkıh kaynakları ile telif edilen fıkıh kitapları üzerinde durulmuş ve
bunlardan belli özellikleri taşıyanlar kısaca tanıtılmıştır.
Tevarüs edilen temel fıkıh kaynakları usul-i iikıh, türü-i tikıh, ilmihal, fer<liz, fetva ve
hilaf olmak üzere altı grupta toplanmış; Osmanlı alimlerinin bu eserleri esas alan ça
lışmalarındaki değerlendirmelere de yer verilmiştir.
Telif edilen tikıh kitapları başta metin, şerh ve haşiye olmak üzere muhtasar, risale,
reddiye, tekmileve tercüme türlerinde yazılmış; bunlar da usul-i fıkıh, furu-i fıkıh, ilmihal, fetva ve kamu hukuku olmak üzere beş başlık altında gruplandırılmıştır.
Anahtar Kelime! er: Fıkıh, Hukuk, Hukuk Tarihi, Osmanlı Hukuku, Osmanlı Tarihi