214
Unutulanlar Dişinda Yeni Bîr Şey Yok Hakkarî ve Kuzey Irak Dağlarindakî Askerler Osman Pamukoğlu 1947 yılında SĐnop'un Gerze ilçesinde doğmuştur. Selimiye Askeri Ortaokulu, Kuleli Askeri Lisesi, Kara Harp Okulu, Piyade Okulu, Kara Harp Akademisi, Silahlı Kuvveüer Akademisi ve Milli Güvenlik Akademisi'nde öğrenim yapmıştır. 11 yaşından itibaren 4$ yıl üniforma giymiştir. On yıl piyade subayı, 16 yıl kurmay subay olarak, kıta komutanlıkları ve karargah subaylığı görevlerinde bulunmuştur. 1993'de Tuğgeneralliğe terfi etmiş, 1997'de Tümgeneralliğe yükselmiştir. 2002'de Tümgenerallikten emekli olmuştur. 1990-1992'de Edirne-Uzun köprü'de 42'nci Piyade Alay Komutanlığı, 1993-1995 de Hakkari'de Dağ ve Komando Tugayı ve Güvenlik Komutanlığı 1998-2000'de Kıbrıs'ta 28'nci Mekanize Piyade Tümen Komutanlığı, 2OOO-2001'de Đstanbul'da Piyade Okul Komutanlığı vazifelerini yapmıştır. Evli ve iki çocuk babasıdır. ISBN 97S*34<HX)-2 Unutulanlar Dışında Yeni Bir Şey Yok © Osman Pamukoglu Ofset Hazırlık Harmoni Yayıncılık Osman Pamukoğlu Kapak Tasannu Dağ Ve Komando Tugayı Emir Ve Harekat Komutasındaki Birliklerde 1984-1995 Yıllan arasında şehit olan 623 personelin adlanndan oluştun limitettir. Baskı BARIŞ MATBAA Cüt Barış Mücellit 1. Basım, Kasım 2003 2. Basım, Kastın 2003 3. Basım, Aralık 2003 Tarayan: Yaşar Mutlu Unutulanlar Dişinda YenĐ Bir Şey Yok Hakkarî ve Kuzey Irak Dağlarindakî Askerler © Harmoni Yayıncılık Tüm metnin yayım hakkı saklıdır. Tanıtım için yapılacak kısa alıntılar dışında yazarın ve yayımcının yazılı Đzni olmaksızın hiçbir yolla çoğaltılamaz. Tel: 0212 249 59 02 - 249 42 79 Faks: 0212 251 39 62 e-mail: harmonikitabevi®yahoo.co.uk Harmoni I. "VATAN SAGOLSUN1 diyenlere ithaf edilmiştir

Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

Unutulanlar Di şinda Yeni Bîr Şey Yok Hakkarî ve Kuzey Irak Da ğlarindakî Askerler Osman Pamukoğlu 1947 yılında S Đnop'un Gerze ilçesinde do ğmuştur. Selimiye Askeri Ortaokulu, Kuleli Askeri Lisesi, Kara Harp Okulu, Piyade Okulu, Kara Harp Akademisi, Silahlı Kuvveüer Akademisi ve Milli Güvenlik Akademisi'nde ö ğrenim yapmı ştır. 11 ya şından itibaren 4$ yıl üniforma giymi ştir. On yıl piyade subayı, 16 yıl kurmay subay olarak, kıta komutanlıkları ve karargah subaylı ğı görevlerinde bulunmu ştur. 1993'de Tu ğgeneralli ğe terfi etmi ş, 1997'de Tümgeneralli ğe yükselmi ştir. 2002'de Tümgenerallikten emekli olmu ştur. 1990-1992'de Edirne-Uzun köprü'de 42'nci Piyade Alay Komutanlı ğı, 1993-1995 de Hakkari'de Da ğ ve Komando Tugayı ve Güvenlik Komutanlı ğı 1998-2000'de Kıbrıs'ta 28'nci Mekanize Piyade Tümen Komutanlı ğı, 2OOO-2001'de Đstanbul'da Piyade Okul Komutanlı ğı vazifelerini yapmı ştır. Evli ve iki çocuk babasıdır. ISBN 97S*34<HX)-2 Unutulanlar Dı şında Yeni Bir Şey Yok © Osman Pamukoglu Ofset Hazırlık Harmoni Yayıncılık Osman Pamukoğlu Kapak Tasannu Dağ Ve Komando Tugayı Emir Ve Harekat Komutasındaki Birliklerde 1984-1995 Yıllan arasında şehit olan 623 personelin adlanndan olu ştun limitettir. Baskı BARIŞ MATBAA Cüt Barı ş Mücellit 1. Basım, Kasım 2003 2. Basım, Kastın 2003 3. Basım, Aralık 2003 Tarayan: Yaşar Mutlu Unutulanlar Di şinda Yen Đ Bir Şey Yok Hakkarî ve Kuzey Irak Da ğlarindakî Askerler © Harmoni Yayıncılık Tüm metnin yayım hakkı saklıdır. Tanıtım için yapılacak kısa alıntılar dı şında yazarın ve yayımcının yazılı Đzni olmaksızın hiçbir yolla ço ğaltılamaz. Tel: 0212 249 59 02 - 249 42 79 Faks: 0212 251 39 62 e-mail: harmonikitabevi®yahoo.co.uk Harmoni I. "VATAN SAGOLSUN1 diyenlere ithaf edilmi ştir

Page 2: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

Đçindekiler ÖNSÖZ 2. BiRiNcî Bölüm: Öncesî 3. ÎKiNcî Bölüm: 1993 Dönemi 4. Üçüncü Bölüm: 1994 Dönem! 5. Dördüncü Bölüm: 1995 Dönem! 6. Be şĐncî Bölüm: Ekler 9 13 161 279 345 A. ĐSĐMLERĐYLE GÜNEŞĐ YÜKSELTENLERĐN KĐMLĐKLERĐ 346 B. Hakkak! Harekat Bölgesi C. Harekat Foto ğraflar! 373 374 BU MU ÖMRÜNÜN ÖZETĐ Sen de uzak ülkelerden dönüyorsun Ve bana bütün söyleyebildiklerin, Akşam evinin e şi ğine oturmu ş Serinleyen bilinin, Aklına gelebilecek dü şünceler. Peki, ne anlamı var öyleyse; Bunca yolculu ğun. LouisAragmı "Tarih nankör de ğildir, bir kameti unutmaz; Đstikbalin vicdan* aj* istemez, kin tutmaz" Mekmet Emin Yurdakul Önsöz Savaşı, O'nun ne oldu ğunu bilmeyen ve hiçbir zaman ate ş altında bulunmayanlar çıkarmı ş ve sebep olmu şlardır. Sava şın ahlâkla ilgili kısmı onu yapan ve yaşayanlarla de ğil, sebep olanlarla alakalıdır. Bugüne kadar tüm sava şlarda sadece ve sadece anneler kaybetmi ştir. Ba şka hiç kimseye bir şey olmamı ştır. Hiçbir sonuç, annenin mezara kadar devam edece k olan yûre ğindeki ate şe derman olamaz. Acı çekmeyen ve çekenlerden haberi olmayan acıları dindirmenin yollarını aramaz, arasa da do ğru şeklini bulamaz. Đnsanlı ğın 5000 yıllık yazılı tarihi aslında sava ş tarihinden ba şka bir şey değildir. Korkular ittifakları, ittifaklar sava şları do ğurmuştur. Bir sava ş, daha sonraki sava şın tohumlarım atmı ştır. Dünyada insandan ba şka bir canlı türü var mı? Gençlerine silah verip, o nlara kendi cinslerini nasıl öldürmesi gerekti ğini ö ğreten? Öldürme i şini iyi yaptın diye kahraman ilan eden ve madalya takan? Bunu tek hücreliden memelilere kadar ismen tanımlanabilmi ş milyonlarca canlıdan sadece insanlar yapar. Savaşla kıyaslandı ğında di ğer insani tüm u ğra şlar basit ve sıradan kalır. Đnsandaki altı temel duyu; mutluluk, üzüntü, öfke, k orku, şaşkınlık ve tiksinme aynı anda sadece muharebelerde ya şanabilir. Đnsanlar, genellikle dü ştükleri yere bakarlar. Önce, neye taialdıkla-nna bakmalıdırlar. Tarih ise, hatır gönül tanımaz. Verd i ği derslerin bedelini pe şin alır. Gelecekte oynayacak film, her zaman bölümler halinde gösterilir, ama kasırgayı sezmek, bir algı ve kapasite meselesidir. 'Tepenin öbür yanını görmek" sıradanların sahip oldu ğu bir yetenek de ğildir. Topluma iyi ve kötü do ğru şekliyle anlatıhrsa, onlar mutlaka do ğru olanı bulacaklardır. Đnsanlar sorunun ne oldu ğunu ö ğrenmeye korkmamalıdır. Mesele tam ve ayrıntılarıyla bilinmezse, tamamı hiçbir zaman ö ğrenilemez. Bu kitap, Türkiye'nin en uç kö şesi, zamandan, mekândan ve hatta ça ğından uzak, dağların şehri Hakkari'de 1993-1995 yılları arasında 8 Unutulanlar Di şinda Yenî Bir Şey Yok geçen 778 günde ya şananları gözler önüne serecektir. Ben, anılarımı 1993-1995 yıllarında Hakkari ve Kuze y Irak'ta şehit dü şen 427 vatansever (365 subay, astsubay, erba ş ve er, 60 korucu ve 2 polis) ve yaralanan

Page 3: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

853 gazinin annelerine, en a ğır ko şullarda bile hiçbir şikayetlerine tanık olmadı ğım, ölümle e ğlenen, oynayıp gülerek muharebeye girip şehit ulan ve yaralanan Türk askerlerine, tüm mücadele arkada şlarıma bir vazife ve gönül borcu oldu ğu için yazıyorum. Türk gençleri; Türk Devletinin gelecek ku şaklan, Ulu Önder'iıı kendilerine hitabında yer alan "Memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler" söz ünü hiç ama hiç akıllarından çıkarmamalıdır. Kürdistan Đşçi Partisi (PKK) ile yapılan mücadele Hakkari'de ve Kuzey Irak'ta 3000 m. üstündeki da ğlarda ve da ğ geçitlerinde ya kar üstünde ya da güne şin alanda yürütühnû ştür. Bu vah şi do ğada Nisan ayı ile birlikte rengarenk kır çiçekleri açar. Fakat içinde bulundu ğumuz ruh hali bunların hiçbirinin farkına varılması na imkan tanımaz. Metrelerce derin kar ve kır çiçekleri vatanları içi n gözünü bile kırpmadan şehit olan kahramanlar, Oscar Wilde'ın, ^üçük ya şta ölen karde şi için yazdı ğı şiiri .ıkla getirir: "Sessiz yürii, O yakında, Karların altında; Usulca konu ş, O duyabilir, Açan Papatyalarla.." Osman PAMUKOĞLU 27 Aralık 2002 "Söylesem, tesiri yok; Sussam, gönül razı de ğil" FuzuH Birinci Bölüm ÖNCES Đ * Bu kitapta yer alan olaylar; 13 klasör belge, 33 muharebe video kaseti, 28 albüm foto ğraf ve el yazılı 3 büyük cilt defterden kaleme ahnm ifttr. 10 Unutulanlar Di şinda Yeni Bîr Şey Yok ÖNCESĐ 11 "Ey o ğul, bir gün yazıcı ohtrsan, Kuşkunun, birikmenin ve beklemenin yazıcısı, Saten masal anlatma ülkemin çocuklarına." 1974-1975 yıllarında Kars-I ğdır'da Hudut Bölük Komutanıydım, Üste ğmendim. Bölük merkezi; Ta şburun isimli bir köyün yakınında oldu ğundan, bölük, Ta şburun Hudut Bölü ğü olarak tanımlanır. Bölük merkezi, SSCB'nin Ermeni stan sınırına 6 km. mesafedeydi. Ara ş Nehrinin çizdi ği sınırdan 19 ve 25 numaralı hudut ta şları arasında kalan 46 km.lik bir hudut hatundan sorumlu ydum. Elimdeki güç; 7 subay-astsubay, 225 asker1, 25 at, 13 katır, 7 motorlu araçtan ibaretti. Bu mevcutla 7 karakol ve müfreze halinde siyasi hudut boyunca tertiplenmi ş durumdaydık. Genel co ğrafi konumumuz Büyük ve Küçük A ğrı Da ğları ile Ara ş Nehri arasıydı. Tam kar şımızda ise geni ş bir alana da ğılmı ş olan Ermenistan'ın ba şkenti Erivan şehri bulunuyordu. Bölgede Türk ve Kürt vatanda şlar birbirinden ayrı köylerde ya şıyorlardı. Geçim kaynakları tarım ve hayvancılıktı. 1975 baharında b ölü ğün at, katır ve koyunlarını taze otlaklarda bir kaç ay beslenmeleri için A ğrı Da ğlarının ortasında kalan Serdarbulak yaylalarına göndermi ştim. Aradan bir aya yakın bir zaman geçince durumlarını görmek için Serdarbulak y aylasına gitmeye karar verdim. Đki saate kadar yakın ciple tırmandık; fakat öyle bi r yere geldik ki artık cipin devam etmesi imkansızdı. Şoförü ve aracı bıraktım. Yanımdaki piyade tüfe ği ve av tüfe ğinden, av tüfe ğini alarak yaya olarak tırmanmaya ba şladım. Bir saat sonra yaylanın düz kısmına ula şpm. Diz boyu ot vardı, sanki bir ot denizinin içindeydim. Yarım saat kadar geçmi şti ki kar şıma ismini önceden bildi ğim Rus süvari kı şlasının kalıntıları çıktı. Đğdır ovasının büyük bir bölümü ve Erivan şehri ayaklar altındaydı. Büyük A ğrı istikametinde ilerledim, arazi otlaklıktan kayalıklara şeklinde de ği şiyordu. Görünürde bizim hayvanlı müfrezeden eser yoktu. Her yer keklik kaynıyordu. K imse bu kadar kekli ğin bir arada bulunabilece ğini hayal bile edemezdi. Bütün kayalıklar keklik do luydu. Şaşırdı ğımdan ve kaybetme duygusu olmadı ğından uzun bir süre ate ş bile edemedim. Artık büyük kayalıklarla kaplı bir alandaydım, bird en yukarılardan birinin beni gözededi ği hissine kapıldım. Bir süre sonra tepedeki kayalık lar arasında saklanıyor izlenimi bırakan bir insan ba- 1) Bu kitapla "asker"sözü erba ş ve erler için kullanıtvuftiT.

Page 4: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

r$»K r«-^r: 12 Unutulanlar Di şinda Yen! Bîr Şey Yok şı gördüm. Kendimi kayalıklar arasında onun göremeye ceği gibi önce gizledim, gidi ş yönümü de ği ştirerek tamamen farklı bir yerden, gizlenerek yukar ı tırmandım. Kayalıklar bitip de düzlü ğe çıktı ğımda 25-30 m. ileride arkası bana dönük silahlı biri duruyordu. Sert bir ses tonuyla: - Yarım saattir beni gözedeyen sen miydin? Döndü: - Bendim kumandan bey, keklikler ürkmesin diye ses çıkarmadım. Ya şı 60'ların üzerindeydi. Sol gözü yoktu, kıyafetinden yoksul bi ri oldu ğu belliydi. Zayıf ve kemikli bir yüzü vardı. - Hiç silah sesi duymadım. Gördü ğüm kadarıyla bir şey vuramamı ş-sın, dedim. - Ben 10-15 kekli ği bir arada görmeden ate ş etmem, fi şekler çok pahalı, o kadar param yok, kumandan bey. - Diyelim o kadar kekli ği uzaktan gördün, tüfe ğin menziline kadar seni yakla ştırırlar mı? Sürünün gözcülerinden nasıl saklanacak sın? - Bunların çaresi var, dedi. 20-30 m. kadar öteden kayalık bir kovuktan, kenarla rı 1,5 m. olan çıtaya çakılmı ş bezden bir çerçeve getirdi. Bez, arazinin do ğal renkleriyle kamufle edilmi şti. Çerçevenin tam ortasından beze iki göz deli ği, göz deliklerinin 20 cm. altında da daha büyükçe tüfe ğin atı ş deli ği açılmı ştı. - Böylece onlara 30 metreye kadar yakla şıyorum. Geçen hafta bir atı şta 9 keklik vurdum. - Gözle ilgili şeyleri halletmi şsin ama, senin bir yılan sessizli ğinde onlara yakla şabilmen de herkesin yapabilece ği i ş de ğil, dedim. - Sen kaç ya şındasın amca? - 64. Yalnız nüfus kaydım 7-8 yıl sonra alınmı ş. - Nerde oturuyorsun? Ailende kimler var? - Büyüklerim öldü. Karde şlerim şurada burada. Ben yalnız ya şıyorum. A şağıda, Aralıkta (Türk-Ermenistan- Đran sınır birle şim noktasındaki üçe) mevsimlik çobanlık yapıyorum. Kumandan bey ben seni ilk defa görüyorum, Aralık'taki zabitleri uzaktan tanının. - Ben Ta şburun Hudut Bölük Komutanıyım. Bu yaylaya bölü ğün hayvanlarının durumuna bakmak için geldim. - Aman aman, senin Ta şburun Bölü ğü çetin bir bölüktür kumandan bey, Karaköse (A ğrı) ba şkaldırmasında ele avuca sı ğmadı. Birçok karakol çözüldü, ama senin bölük Nuh dedi Peygamber demedi. Yi ğit askerlerdi. - Sen o zaman kaç ya şlarındaydın? Öncesi 13 - 16-17 var veya yoktum. - Ne oldu da isyan çıktı? Alınıp verilemeyen ne? Si z bunu ya şamış insanlarsınız. - Kumandan bey, siz bunları bizden iyi bilirsiniz. Ne zaman bu bölgelerde bir hareket olduysa, bunun arkasında, bilin ki ya Đngiliz, ya Moskof ( Đran taraflarını göstererek) ya da bu Farslar, biri biri mutlaka vardır. Sonra bu Farslar ikili oynar. Önce Kürtlerden yanaydılar; kı şkırttılar, desteklediler sonra birden dönüp T.C. Hükümeüyle anla ştılar. Ben ne diyeyim. Ate ş kendi kendine yanar mı? Halk cahil, yoksul. Ne denirse he men kanıyor. Bu kafirler her zaman bol vaatlerde bulunmu şlardır. - Baban o zaman sa ğ mıydı? - Sa ğdı kumandan bey. Babam o çatı şmalarda aya ğını kaybetti. Ne kıyamet koptu, ne kıyamet. Mustafa Kemal Pa şa ba şımıza ta ş ya ğdırdı. Ba şka türlü de sükunet sağlanamazdı. - Sizin gözünüze ne oldu? -Avda oldu, bir canavarla (ayı) bo ğuşmak zorunda kaldım. Pek inandırıcı gelmemi şti. Ayıyla bo ğuşan iki ki şi tanırdım. Yüze indirilen bir pençe darbesi sadece gözün i şini bitirmekle kalmaz, yana ğı da parçalardı. Israr etmedim, her şeyi içtenlikle anlatıyordu. - Peki şimdi ne oluyor? Gene bu bölgede sa ğ sol diye ayrılmı şlar, fırsat bulsalar birbirlerini acımadan bo ğazlayacaklar. Harman yakmalar, köy basmalar neyin nesi?

Page 5: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

- Evveliyatı vardır. Devlet birini yakalayıp mahpus a koyunca her şeyi halletmi ş gibi rahatlıyor, - Sebep sadece bu mu? - Esas sebebi soruyorsun, anladım. Bu rey i şi var ya. Reyini bana ver i şi, her şey bu ka ğıttan çıkıyor. Yüz buluyorlar, benim adamım, senin adamın oluyor. Bu defaki çatı şmaları çıkaranlar Ankara'da oturuyor. Đkindi vakti olmu ştu. Torbasından iki elma çıkardı. Đki küçük sarı elma, birini bana uzattı. - Ba şka elman var mı? - Birini sabahleyin yedim, üç taneydi. - Sa ğol, ben acıkmadım, dedim. Almamak için birkaç adım uzakla ştım. Đsrar etti, aldım. Kırılabilirdi. Uzaktan otları yara yara bize do ğru biri yakla şıyordu. Gelen cipin şoförü onbaşıydı. Tüfekleri sırüna asmı ş, iki elinde de tipe konmu ş olan kumanya (yiyecek) paketleri vardı. - Neden cipi bırakıp geldin? 14 Unutulanlar Di şinda Yeni Bir Şey Yok - Geç oldu, merak ettim komutanım, acıkmı ş olaca ğınızı dü şündüm. - Kendi kumanyanı da mı getirdin? - Siz yemeden yiyemem. - Cipin ba şına bir i ş gelirse, ne olacak senin halin? - Cesaret edemezler komutanım, aküyü de kimsenin bu lamayaca ğı yere sakladım. Yaşlı adamın bütün kar şı koymalarına ra ğmen her iki kumanyayı da orada bırakıp, Đran tarafına do ğru yanından ayrıldık. "Gölgede güne şlenilmez' Niyetleri, amaçlan, hedefleri, yürüttükleri stratej i ve taktikleri hakkında; kurulu ş bildirisi, kongre kararlan ve yazılı dokümanlanyla , Partiye Karkeran Kürdistan / Kürdistan Đşçi Partisi (PKK): "Partinin takti ği gerilladır. Siyasi geli şmeleri bu yönlendirecektir. Gerilla çekirde ği, parti çekirde ğimizin daha da yo ğunla ştırılmı ş ifadesidir. Sa ğlam partililer gerillayı geli ştirecektir. Sava şı kurmaylık yürütür. Bizde sava ş kurmayı partidir. PKK, program, manifesto ve burada dile getirdi ği görevlerinin altından ba şanyla çıkmada, ancak Marksizm-Leninizm'e, dünya sosyalist güçlerine inanır. Ama en önemli nokta...Parti ve cephe faaliyetlerini n temelinde gerilla olmasıdır. Burada gerilla cephe ve parti faaliyeder inin özüdür, odak noktasıdır. Dolayısıyla bunlar iç içedir. Gerilla Botan bölgesine (Hakkari- Şımak) oturduktan sonra burada kızıl bölge doğacaktır. Bu ne anlama gelir? Her şeyden önce köyler dü şürülecektir. Halkımızın ba şına bir karabasan gibi çökmü ş olan bu alçak ... dü şmanla, ideolojik, kültürel vs. her alanda tam ve kesin bir kapı şmayı gerçekle ştirerek, düşmandan sinmi ş olan her türlü pislikten kurtulaca ğız. Küıdîstan'ın tüm zengin kaynaklarını, sularını, top rak ürünlerini çılgınca şöminen Türk burjuvazisi, kendi ekonomisini canlandı rmaya hizmet ettirmektedir. Kürdistan halkının kar şı kar şıya oldu ğu dü şman gücün azgın karakterinden ve halklar dü şmanlı ğından kaynak- öncesî 15 lanan bu uygulamaların, kar şılı ğı da gerekti ği gibi verilmelidir. PKK hareketinin ortaya çıkı şını kavramak, Kürdistan gerçe ğini de kavramak için zorunludur. Halkımız, bin yıllık acı ve öfkesini ul usal ba ğımsızlık sava şında bir silah olarak dü şmana çevirmelidir. Bütün devlet kurulu şları dü şmandır. Bütün düzen partileri Kürt kurtulu ş mücadelesinin dü şmanıdır. Türk burjuvazisi, kurdu ğu Cumhuriyet Ordusu ile 1925-1940 yıllan arasında Kürdistan'ı güçlü bir askeri i şgal harekatına giri şmiştir. Türk olmayı sınıf çıkarına daha uygun bulan Türkle şmiş hain Kürtlerden olu şan bu tabaka; Türk burjuvazisinin Kürdistan'daki en öneml i sosyal dayana ğıdır. Kürdistan kurtulu ş harekeü bu tabakayı tamamen ortadan kaldıracaktır. Kürt ulusla şması... ekonomik, sosyal, kültürel, siyasi ve asker i alanlarda, Türk sömürgecili ğiyle di şe di ş bir mücadele vermekten geçer/2 "Baftankara* Cumhuriyet Devrinde Çıkan Đsyanlar: Nasturi Đsyanı: 1924, Hakkari

Page 6: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

Raçkotan ve Raman Đsyanı: 1925, Siirt, Sason, Silvan Şemdinli Đsyanı: 1925, Hakkari Sason Đsyanı: 1925, Sürt Şeyh Sait Đsyanı: 1925, Diyarbakır, Kulp, Varto, Bingöl, Çapak çur Beytü şşebap Đsyanı: 1926, Hakkari Koçu şağı Đsyanı: 1926, Ovacık, Hozat Mutki Đsyanı: 1927, Bitlis Bicar Đsyanı: 1927, Hani, Lice, Kulp Zeylan Đsyanı: 1930, Tendürek, Muratba şı, Erci ş A ğrı Đsyanları: l.Agn: Mayıs 1926 2. A ğn: Eylül 1927 3. A şn: Eylül 1930 Tunceli isyanları: Đ. Tunceli: Mart-Ekim 1937 2. Tunceli: Haziran-A ğustos 1938 Bütün bu isyanlarda asilerin silahlı gücü 150 ki şiden 5000 ki şiye ka- 2) PKK Kurulu} Bildirisi 1984, PKK Kürdistan Devrim inin Yolu 1984, PKKJncü Kongre Gündemi 1986. Abdullah Öcalan, Seçme Yazılar Cilt IV 1989. II nd Ulusal Konferans Kararlan 1990. 16 Unutulanlar Di şinda Yen! Bir Şey Yok dar de ği şmiştir. Şeyh Sait'te 5000 silahlı, Tunceli'de 3000 silahlı, Ağ-n'da 800-1500 silahlı oldu ğu tahmin edilmektedir. Đsyanların bastırılması Tunceli'de yedi ay, Şeyh Sait'te 4,5 ay sürmü ş, di ğerleri iki gün ile azami bir ay içerisinde bitirilm i ştir. "Denizi sonsuz olara dü şün artık, Bir gün beni hatırlayabilirsin ancak; Oradayım hep ben, orada, derinde; Gemilerin yorgun köpüklerinde" PKK ile yapılan mücadelenin boyutlarını ve şiddetini do ğru ve iyi anlayabilmek için bizim yakın tarihimizde yer alan sava şlarda verdi ğimiz kayıpları hatırlamak ve bilmekte yarar vardır. 1912-1913, Balkan Sava şı: 4307 şehit 1919-1922, Đstiklal Sava şı: 10.885 şehit Yaralı iken ölen 1718 asker dahil, hastanede hastal ıktan ölenler hariç. 1. ve 2. Đnönü Muharebelerinde şehit olan 219 asker yukarıdaki toplama dahildir. 1950-1953, Kore Sava şı: 731 şehit 1. Tugay 498'dir. 2., 3. ve 4. Tugayların şehit sayısı 233'dûr. 1974 Kıbrıs Barı ş Harekatı: 486 şehit "Tanrt gafile do ğruyu söyleyenle, Eylemde eme ği olam sever." PKK'mn silahlı eylemlere ba şladı ğı 15 A ğustos 1984'deki Şemdinli ve Eruh baskınlarında, Şemdinli'de bir subay, bir astsubay ve bir er yarala nmıştır. PKK ile mücadelede Türk Ordusunun ilk subay şehidi 1963 do ğumlu, Mustafa o ğlu, Ankara nüfusuna kayıtlı Piyade Üste ğmen Adnan ŞEN'dir. 30 A ğustos 1984'de Hakkari Yüksekova ilçesinin Yürekli yaylasında şehit dü şmüştür. 3 Milli Müdafaa Vekalsh. Erkanı Haıbiyt Umumiye Riy aseti, Harp Tanhi Dairesi, 26 Hazt-mn 1953- ÖNCESĐ 17 Gene Türk Ordusunun ilk toplu şehitleri Hakkari Çukurca ilçesindeki Zap suyu üzerindeki Sorti köprüsünde olmu ştur. Biri Çavu ş sekizi er, 9 asker şehit düşmüştür, tarih 9 Ekim 1984'dür. PKK'nın Hakkari bölgesinde gücünü ve şiddetini her geçen yıl nasıl artırdı ğını göstermesi bakımından iik baskından itibaren Hakkar i'deki şehit asker miktarı; 1984'de 11, 1985'de 12,1986'da 1,1987'de 6, 1988'de 1, 1989'da 15, 199O'da6, 1991'de 71 ve 1992'de 122'dir. Mücadelenin ba şladı ğı 1984lden itibaren 1992 dahil 9 yılda, Hakkari'dek i şelıit miktarı 245 askerdir. 1993-1995 arasında ise 365 su bay, astsubay ve asker şehit olmu ş; 804 subay, astsubay ve asker yaralanmı ştır. 1993-1995 arasında 60 geçici köy korucusu ve 2 polis şehit dü şmüş, 48 geçici köy korucusu ile 1 polis yaralanmı şın. Sonuç olarak, 1993-1995 döneminde Hakkari'de 42 7 şehit verilmi ş, 853 yaralanma olmu ştur. PKK 1993-1995 yıllarında Hakkari'de 37 vatanda şı öldürmü ş (dördü çocuk ve kadın), 39 vatanda şı yaralamı ş, 76 vatanda şı da kaçırmı ştır. Aynı dönemde PKK, 28 karakola eylem düzenlemi ş, 148 kez karakol, üs, kı şla, köy ve mezraya a ğır vç hafif silahlarla saldırmı ştır. Yüzlerce mayına basma ve yol kesme olayı ya şanmıştır. Yüksekova ve Çukurca ilçelerinde iki şer defa ayaklanma giri şiminde bulunmu ştur.

Page 7: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

"Ben bu destana ba şlamadan önce, Babamdan duydu ğum anılar vardı. Babam anlatmaya ba şlayınca Annem sessizce a ğlardı.n 1993-1995 döneminde Hakkari'de şehit dü şen Türk ordusunun 365 subay, astsubay ve askerlerinin illere göre da ğılımı şöyledir: 15 ve üzerinde şehit veren iller: Adana 30, Konya 24, Sivas 23, Yoz gat 20, Tokat 19, Ankara 18, Erzurum 18, Đstanbul 18, Kayseri 17, Çorum 15. 10 -15 şehit veren iller: Kastamonu 14, Hatay 14, Samsun 13 , Eski şehir 13, Balıkesir 13, Gaziantep 12, Aydın 12, Ordu 12, Đzmir 12, Amasya 11, Çankırı 11, Bolu 11, Kahramanmara ş 11, Manisa 11, Kütahya 11, A ğrı 10, Aksaray 10, Ni ğde 10. 18 Unutulanlar Di şinda Yeni Bir Şey Yok Öncesi 19 5-10 şehit veren iller: Malatya 9, Zonguldak 9, Kars 8, K ırıkkale 8, Gümü şhane 8, Karaman 8, Trabzon 7, Sakarya 7, Rize 7, Kırklar eli 7, Giresun 7, Bayburt 6, Bursa 6, Elazı ğ 6, Erzincan 6, Sinop 6, Bilecik 5, Çanakkale 5, Ar tvin 5, Đsparta 5, Mu ğla 5, Tekirda ğ 5. Tunceli, Siirt ve Bitlis hariç Türkiye'nin di ğer tüm illerinden de şehitler olup, sayılan 1 ila 4 arasında de ği şmektedir. 1993 yılının Temmuz ayı ba şında Hakkari'deki durum şuydu: Bir tohum, 1984 A ğustos'unda verimli bir topra ğa atılmı ş, tomurcuk olmu ş, fide olmu ş, a ğaç olmu ş, dala buda ğa sarmı ş, umulan meyveleri vermi ş, toprak altındaki kökleri de alabildi ğince derinliklere yayılmı ş haldeydi. Bu koca gövdeli a ğacı kollarımızla kucaklayacaktık. Bütün subaylar birbir lerine "Burada bize ait ne kalmı ş?" diye sorduklarında, herkes de iyi biliyordu ki, bu cevap koskoca bir "hiç"ti. Hakkari'de A ğustos 1993 ile A ğustos 1995 arasında PKK te şkillerine manevra gücü olarak 1000-2000 askerden olu şan 779 harekat, manevra gücü 3000-5000 askerden meydana gelen 78 harekat yapıldı. 23 kez 1000-5000 askerden olu şan kuvvetlerle Kuzey Irak'taki PKK kamp larının birkaçına aynı zam anda taamız edildi. Coğrafi zorluklar, kötü iklim ko şulları, derin kar, şiddetli so ğuk, gece gündüz farkı demeden en kıdemsiz askerden komutanına kadar herkes mecalsiz kalıncaya, düşüp kusuncaya kadar durmadan dinlenmeden saldırdı, h ücum etti. Türk askeri Türk Milletinin ba şı belaya girdi ğinde tarih boyunca kanıtladı ğı fedakarlık, cesaret ve dayanıklılı ğını bir kez daha do ğal haliyle sergiledi, muharebe sahasında kendisi ile kimsenin mertlik denemesine g iremeyece ğini bellekleri zayıf olanlara gösterdi. 1993-1995 yıllarında Hakkari ve Kuzey Irak'ta yapıl an muharebe ve çatı şmalarda 2256 PKK'lı yok edildi. 202 PKK'lı teslim oldu (26' sı kadın), 1989 ki şi yardım ve yataklıktan yakalandı, 476'sı tutuklandı. Aynı tarihler arasında; 1231 piyade tüfe ği, 91 makineli tüfek, 14 uçaksavar makineli tüfe ği, 14 havan topu, 6114 havan mermisi, 193 roketatar silahı, 5054 roketatar roketi, 4081 mayın, 729 tahrip kalıbı, 41 52 fûnye, 1.096.688 hafif silah mermisi, 20.110 a ğır silah mermisi, 39 telsiz, 68 dürbün ve 297.040 k g. erzak Hakkari ve Kuzey Irak PKK kamplarında ele geç irilmi ştir. Bu silah ve mermiler ile mayınların sadece be şte birinin bile harekete geçirilmesi binlerce insanın ölümü demektir. Çok kısa da olsa Da ğ ve Komando Tugayının tarihinden ve komutanlarından bilgi vermenin faydalı olaca ğını dü şünüyorum. 1984'de- ki Şemdinli baskınından sonra Bolu'daki Komando Tugayı Hakkari'ye intikal ettirilmi ş ve adı Hakkari Da ğ ve Komando Tugayı olarak de ği ştirilmi ştir. Olayların ba şlamasından iki ay sonra Bolu Komando Tugayının hızl ı ve yerinde bir kararla Hakkari'ye intikal ederek, orada konu şlanması, PKK mücadelesiyle yakından ilgili olan herkesin kabul etti ği, en isabetli ve en do ğru karardır. Tarihi bir öngörüdür. 1984-1986 yılları arasındaki Tugay Komutanı rahmetl i Ahmet Ba ş-yurt Pa şa bu görevinden yedi yıl sonra amansız bir hastalıktan h akkın rahmetine kavu şmuştur. 1986-1987 tarihlerindeki Tugay Komutanı bir yıl içi nde görevden alınmı ştır. 1989-1991'deki Tugay Komutanı rahmetli Kamil Ba şar Pa şa, görev esnasında kalp krizi geçirmi ş ve daha sonra vefat etmi ştir.

Page 8: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

1991-1993 yılında Da ğ ve Komando Tugayı ve Hakkari Güvenlik Komutanı Utk u Güney Paşa görevden dönü şünden altı ay sonra a ğır bir kalp krizi geçirmi ştir. 1993-1995'de komuta ve sorumluluk bende olmu ştur. Ben de komutayı 20 A ğustos 1995'de Tuncay Kavuncu'ya teslim ettim. 1997'de görevden dönü şünden bir yıl sonra da Kavuncu Pa şa yakalandı ğı amansız hastalıktan kurtulamayarak rahmetli oldu. "En iyi rehber bir kural hitabı de ğil, tecrübedir.' 1990-1992 yılları arasında Edirne'nin Uzunköprü ilç esinde konu şlu bulunan 42nci Piyade Alayında Alay Komutanlı ğı görevindeydim. 1992 yılında Kara Kuvvetleri Komutanlı ğı Karargahına atandım. Kurmay Binba şılı ğımdan Kurmay Kıdemli Albaylı ğıma kadar geçen atamalar safahatında ilk defa, Mayı s ayında yapılan genel subay ve astsubay atamalar dokümanında adım g eçiyordu. 42nci Piyade alayına bir yıl içerisinde atanan 3ncü Alay Komutanıydım. Zamansız bir şekilde mesajla atanmı ştım. Bir yılda bir alaya birbiri ardına üç Kurmay Albayın atanması örne ği barı ş ko şullarında ne görülmü ş ne de i şitilmi ş bir şeydir. Alaya atandı ğım yer olan Piyade Okulu Kurmay Ba şkanlı ğına da gene bir mesajla son baharda görevlendirilmi ştim. Buraya gelmi ş oldu ğum 6ncı Piyade Tümeni Kurmay Ba şkanlı ğına da yine bir sonbaharda mesajla atanmı ştım. Mesajla ne- 20 Unutulanlar Di şinda Yenî Bîr Şey Yok ÖNCESĐ 21 reye atandıysam atanılan yerde bir mesele veya mese leler vardı. Böyle bir atanma ve görevlendirme ne rastlanır, ne de bilinen bir du rumdur. Bu nedenle yıllar sonra herkes gibi tayin kitabında ismimin görünmesi mucizevi bir şeydi. Fakat devamı gelemedi, 11 ay sonra da yine bir mesajla Da ğ ve Komando Tugayı ve Hakkari Güvenlik Komutanlı ğına atandım. 42nci Piyade Alay Komutanlı ğından ayrılıyor fakat, Kara Kuvvetlerinin yeniden te şkilatlanma planı gere ği Alayı ve Sanca ğını teslim edemiyordum. Çünkü, alaylar la ğvediliyordu. 42nci Piyade Alayının son komutanı ola rak la ğvetmeyle ilgili tüm çalı şmaları bitirdikten sonra yeni görevime katılacaktım . 29 Mayıs 1992 günü ö ğleden sonra 42nci Piyade Alayını Sanca ğı açılmı ş, madalyaları ve Kuran-ı Kerim'i gönderine, atlas kum aşına takılmı ş halde Ergene düzlü ğünde içtima düzenine aldırdım. Bu son beraberli ğimizdi, 1 Haziran'dan itibaren Alayın, personel, silah, araç ve malzemele ri ba şka yerlere dağıtılacaktı. Mazisi Türk Milletinin yakın tarihinin ta kendisi olan 42nci Piyade Alayına son kez yaptı ğım konu şmayı a şağıya alıyorum: "42nci Piyade Alayı'nın mümtaz subay, astsubay ve a skerleri; 113 yıl önce, 1879'da Ba ğdat'ta kurulan 42nci Piyade Alayı, 1912'de ba şlayan Balkan Sava şı'na kadar; bu günkü Irak'ın Güneyinde Ba ğdat, Basra, Kerbela, Kütülamare bölgelerinde isyanlar bastırmı ş ve muhtelif muharebelere katılmı ştır. 1912 Balkan Sava şı'nda Yunanistan'da Struma Kolordusunun içerisinde Selanik bölgesini savunma görevini üstlenmi ştir. Selanik kuzeyinde tertiplenen 42nci Piyade Alayı Yunan asıl kuvvetlerinin taarruzları k endi cephesine yönelmi ş olmasına ra ğmen, mevzilerini terk etmedi ği gibi, zaman zaman da mevzilerden çıkarak dü şman içlerine baskınlar düzenlemi ştir. Ancak, genelde harbin kaybedilmesi üzerine antla şma gere ği, Alay 9 Kasım 1912'de ve hiç terk etmedi ği Selanik'te silahlarını teslim etmek zorunda kalmı ştır. 42nci Alay 1915'de bu defa Çanakkale'de, Kerevizder e muharebelerinde; düşmanların bile büyük takdirlerine mahzar olacak ölçü de sava şarak Çanakkale zaferinin birinci derecede kahramanları sırasına ge çmi ştir. Çanakkale'de dört taburlu olarak muharebe eden 42nci Piayde Alayının zayiatı; subay ve er olarak 991 şehit, 2486 yaralı ve 168 kayıptır. Alay, Osmanlı ve Mecidiye madalyaları ile taltif edilmi ştir. 19 lb vılmda Alay Hicaz cephesine 12nci Kolordu emr inde olarak Suudi Arabistan'da görevlendirilmi ş ve iki yıl Arabistan'ın cehennemi güneşi altında susuz ve gıdasız Mekke ve Medine bölgeler inde muharebelere katılmı ştır. Đngiliz ve Araplara kar şı Medine'yi yoksulluk içerisinde, insan gücünün üzerinde bir direnç ve cesaretle savunan 42 nci Alaya "Medine Muhafızları" unvanı verilmi ştir. Çok kanlı geçen muharebelerde Alay Komutanı düşmanın eline geçmesin diye Alay Sanca ğını yaktırmı ştır. Muharebelerin devamı

Page 9: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

sırasında Alay Komutanı dalıil bütün subaylar şehit olmu ş, geriye 156 er kalmı ştır. Alay Đnci derece altın sava ş ve üstün cesaret madalyaları ile taltif edilmi ştir. 42nci Alay 1921 'de 15nci Kafkas Tümenine ba ğlı olarak yeniden kurulmu ştur. Alay Koçkiri A şireti ayaklanmasını bastırmı ş, daha sonra katıldı ğı Rum çetelerinin tenkis harekatında 42nci Piyade Alayı büyük bir ün kazanmı ştır. Ağustos 1921'de 42nci Alay bu kez 4ncü Piyade Tümenin in kurulu şunda Sakarya muharebelerine katılmı ştır. Alay bu muharebelerde de parlak geçmi şine yakı şır cesaret ve kahramanlıklar sergilemi ştir. Sakarya'da Mangal da ğına Yunanlılar hiçbir zaman eri şememiştir. Sakarya'da Alay Komutanı Hüseyin Avni Bey, Tab ur ve Bölük Komutanları dahil bütün subaylar ile erba ş ve erlerin tamamına yakını şehit olmu ş, muharebe bitti ğinde 42nci Piyade Alayından, büyük kısmı yaralı olmak üzere geriye bir aste ğmen ve 79 er kalmı ştır. Ağustos 1922'de 42nci Alay Büyük Taarruza i ştirak etmi ş, kendisine hedef olarak verilen Elvanlar bölgesini ele geçirmi ş, Güzelim da ğ muharebelerini kazanmı ş ve Ege istikametinde muharebelere devamla kaçan dü şmanı takip ederek 400 km. yol yürümü ştür. 42nci Piyade Alayı; Selanik'te, Çanakkale'de, Medin e'de, Rum Pon-tus imhasında, Sakarya'da, Büyük Taarruzda çok sıkıntılar çekmi ş fakat bunların hepsine cengaverli ği, yüksek morali ve disiplini sayesinde gö ğüs germi ştir. Şimdi Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Ba şkanlı ğı belgelerinden 42nci Alaya ait bölümü aynen okuyorum: "Yüksek alınlı, yü ksek şerefli, kahraman 42nci Piyade Alayı daima askerlik tarihinin birincisidir. Ve bu Alay ebediyen iftihar edilecek tarihi bir şöhrete maliktir." Alayın bugünkü sanca ğı ve Đstiklal Madalyası 54 yıl önce Edremit'te iken, Cumhurba şkanı Mustafa Kemal Atatürk adına Đnci Ordu Komutanı General Fahrettin Altay tarafında n verilmi ştir. Alay, geçen son iki yılda barı ş şartlarında bir alaya verilebilecek bütün vazifeleri almı ş ve örnek şekilde kusursuz bir uygulamayla yerine getirmi ştir. Birle şik garnizon ve kı şla hizmederine ra ğmen, ikmal kaynaklarından uzaklı ğına, kı ş tatbikatlarına, alay muharebe grubu tat- 22 Unutulanlar Di şinda Yeni Bir Şey Yok 23 bikatlarına, atı şlı tatbikatlarına binlerce asker, yüzlerce silah ve araçla katılmamıza, gece ve gündüz tempoyu dorukta tutmamı za ra ğmen 24 ay içerisinde bir tek askerin saçının teli bile kopmamı ş, bir aracın dahi tekeri çukura düşmemiş, emir dı şı bir silah dahi patlatılmamı ş-ür. 1991-1992 E ğitim ve Ö ğretim yılında Kara Kuvvetleri birincisi olarak Üstün Birl ik Şilt ve Beratı ile ödüllendirilmi ştir. Bütün bunlar 42nci Piyade Alayının disiplin, e ğitim ve moral seviyesinin göstergesi ve tam kanıtıdır. Bu tarihi günde 42nci Piyade Alayının 46ncı ve son Alay Komutam olarak Sancağımız altındaki son beraberli ğimizde ne kadar gururluy-sam o kadar da hüzünlüyüm. Böyle bir Alaya mensup olmanın şerefi size ve çocuklarınıza ömür boyu yeter. Hepinizi minnetle kucaklar, gözlerinizd en öperim. Mazisi, Türk Milletinin yakın tarihi ile özle ş-mi ş olan bu büyük Alayın Sanca ğını ve sizleri son defa saygıyla selamlıyorum, yolunuz ve bahtınız açık olsun." "Sıladan geliyorsunuz; Ne var, ne yok oralarda? Çiçek açmı ş mıydı fa ş erikleri, Örgü perdeli pencerenin altmda ?" Cahit Sıtkı Tarana ikinci Bölüm 1993 DÖNEM Đ I 24 Unutulanlar Di şinda Yeni Bîr Şey Yok 1993 Dönemi 25 "Gerçekleri söylemek in şam özgür kılar.' Alayın la ğvedilmesi personel, silah, araç ve malzemelerin hep sinin ba şka birliklere da ğıtılması demektir. Bu i şler iki ay sürdü ve Temmuz 1992 sonlarında Kara Kuvvetleri Karargahında Harekat Ba şkanlı ğındaki Şube Müdürlü ğü görevine katıldım. Dört yıllık Kurmay Albaydım.

Page 10: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

22 Haziran 1993 günü saat 09:15'de Kara Kuvvetleri Komutanı Emir Subayı telefonla Komutanın beni bekledi ğini söyledi. Emir Subayının odasına girdi ğimde bana "Komutanım hemen girin, Komutan çok acele ediy or" dedi. Đçeri girdim, selam verdim. Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Muhittin Füsuno ğlu çalı şma masasının gerisinde ayakta ve üniformasının ceketini çıkartmı ş durumdaydı. - Emredin komutanım. - Pamuko ğlu Albayım nasılsınız? - Sa ğ olun komutanım, her şey normal. Daha sonra Kara Kuvvetleri Komutanı iltifatkar sözl er söyledi. Benim sevk ve idaremin ne kadar iyi oldu ğunu, Alayımın Kara Kuvvetleri birincisi oldu ğunu, Üstün Birlik şilt ve rozetlerini aldı ğımı, ba şarılarım nedeniyle kendilerinin beni Amerika'ya gönderdi ğinden bahsetti. Ben bu girizgahın sonunda ne gelece ğini bekliyordum. Bu safhada Kara Kuvvetleri Komutanı konu ştukça bana "esta ğfurullah" ve "sa ğ olun" demekten ba şka bir şey kalmıyordu. Sonunda Kara Kuvvetleri Komutanı: - Pamuko ğlu Albayım sana bir görev verece ğiz ama, cevap vermeden önce ailenle görü ş, cevabını bana söyle, dedi. - Komutanım.siz emredin, bir askeri vazifede ailemi n de kararını almak söz konusu olamaz. Bu benim meslek anlayı şımla çeli şir. - Yok yok.. Bunda bir şey yok. Sen bir sor, sonra da cevabını getir, dedi. - Komutanım, vazifenin ne oldu ğunu bilmiyorum ama barı ş veya sava ş, hangi görevse bunu şerefle yerine getirmeye hazırım. Kara Kuvvetleri Komutanı ile bu kar şılıklı konu şma biraz sürdü. Bu derece "ailene sor da karar ver" ne demekti? Ailem yok der se "görevi yapamam" mı diyecektim? Vazifenin hassas, kritik ve tehlikeler ta şıdı ğını hissetmi ştim. Askerlik sanaünın Özünde tehlike vardır, aksi I 26 Unutulanlar Di şinda Yenî Bîr Şey Yok . halde farkı nereden gelecekti? Bunu üniforma giyen herkes böyle bilecek ve ruhen hazır olacaktı. O nedenle bu konu şmayı yadırgıyor, ne emir verilecekse hemen verilsin istiyordum. Sonunda Komutan dayanamadı: - Pamuko ğlu Albayım, sizi Hakkari'ye göndermek istiyoruz, de di. - Şerefle giderim, derhal, ne zaman emrederseniz? Heme n göreve katılayım. Kara Kuvvetleri Komutanı sa ğ tarafındaki telefonlardan birini kaldırdı, huzurlu -ve ne şesini belli eden bir ses tonuyla; "Sayın Komutanım Pamukoğlu Albayım şu an kar şımda, "Bütün görevler benim için şereftir" diyor...Sa ğ olun Komutanım" dedi ve telefonu kapatarak bana döndü: - Genelkurmay Ba şkanı seni bekliyor yarım saat sonra kendilerini gör , te şekkür ederim, sana yakı şan hareketi gösterdin, dedi. Komutanın hal ve hareketlerinden rahatlayıp sevindi ği anla şılıyordu. Özel Kalem Müdürü ve Emir Subayının beklediklerini söylemesi üzerine Genelkurmay Başkanının makam odasına girdim. Odada Genelkurmay Đkinci Ba şkanı di ğer giri ş kapısının önünde esas duru şta ayakta duruyor, Genelkurmay Ba şkanı ise ceketinin önü açık bir halde öfkeli ve yüksek bir sesle konu şarak odanın bir ucundan di ğer ucuna hızlı hızlı gidip geliyordu. Đçeri girince kendimi takdim etti ğimde her ikisi de önce bana baktılar, sonra da sanki ben içe ride de ğilmi- şim gibi davranmaya ba şladılar. Konu şan Genelkurmay Ba şkanıydı. Đkinci Ba şkansa gergin bir şekilde sadece dinliyor, yüzünden boncuk gibi akan t erleri görüyordum. Genelkurmay Ba şkanı Orgeneral Do ğan Güre ş arada bir koltuklardan birine oturuyor, kısa bir süre sonra yeniden aya ğa fırlıyor, odanın içinde bir duvardan di ğerine yürümeye devam ediyordu. Öfke ve şiddetle söylediklerinin özeti şuydu: "Bu karargahta beni kandıran adamlar var. Beceriksi z adamları yapar diye ısrar ediyorlar. Beni ne duruma dü şürdüler. O Güneydo ğu'ya gidemem diyenlerden hesap sorulacak, emekli yapılmaları yetmez. Hiçbir sosyal haktan yararlanamamaklar. Milletin kırk yılda bir Türk Silahlı Kuvvetlerine i şi dü şecek, o zaman da sen tut ben gidemem de. Ordu barı ş için mi kurulmu ş, sava ş çıkınca biz yokuz deyin. Siz sulh zamanı kı şlalarda büyük karargahlarda zaman geçirin, risk yok , ölüm kalım yok, koltuklarının altında dosyalarla yılları nı geçiriyorlar. Bunlar general olunca daha çok kendilerini gizleyebilirler , yahu bu adamlar benim bulundu ğum makama kadar yükselirler, nasıl tespit ede- 1993 DÖNEMĐ 27

Page 11: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

çeksin ki? Günlük sıradan şeylerde ölüm yok, sava ş yok, gerçek kahraman, gerçek general, gerçek yurtseveri hangi ölçüyle ortaya çık aracaksın? Cesur adamlar bu günlerde millete lazım...Çok mü şkül duruma dü ştük." Genelkurmay Ba şkanı bir ara duruyor, kısa bir süre susuyor, tekrar ba şlıyor ama bu defa aynı şeyleri daha şiddetli ve a ğır ifadelerle söylüyordu. Durdu, bana doğru yürürken: - Ben seni Binba şılı ğından tanıyorum, nasıl bir subay oldu ğunu çok iyi bilirim dedi ve tam kar şımda durarak sa ğ eliyle sol gö ğsümün üzerine vurup: - Seni tümgeneral yaptım, dedi. Bu ifade Komutanın içinde bulundu ğu ruh halini gösteren, aynı zamanda da yüksek bir iltifattan ba şka bir şey de ğildi. Ben de: - Sa ğ olun komutanım, diye cevap verdim. - Ne zaman gideceksin? - Ne zaman emrederseniz, ben hazırım. - Şahsi i şlerinizi bitirip üç gün içinde hareket edin. - Emredersiniz. - Aileniz ve çocuklarınızla ilgili i şleri ben takip ederim. - Sa ğ olun. Selam verip Genelkurmay Ba şkanının makamından çıktım. Karargahtan ayrılmadan Genelkurmay Đstihkam Daire Ba şkanı General Ka-muran Orhon'a veda etmek istedim. Aynı Tümende ben Binba şı rütbesiyle Kurmay Ba şkanı iken kendileri Albay rütbesi ile Alay Komutanıydılar. Açık sözlülü ğü ve farklı ki şili ğinden dolayı her zaman, rütbe hiyerar şisi dı şında kendisine saygım, klasik askeri yapının ötesin deydi. Karargaha geldi ğimi duydu ğundan Kamuran Pa şayı beni beklerken buldum. Kamuran Pa şa meselenin öncesini biliyordu. Bana içeride ne old uğunu sordu, genel şekliyle özededim. "Genelkurmay Ba şkanının bu son durumlardan çok rahatsız oldu ğunu ve bir Kurmay Albayın gitmiyorum, istifa ederim demesine içerledi ğini" söyledi. Bunun üzerine: - Yalnız bir şey var, madem Hakkari ve Şırnak'a iki Tu ğgeneral lazım, bu iki ki şinin Albaylardan seçilmesine gerek var mı? Şu anda Kara Kuvvederinin 80 tane Tuğgenerali yok mu? Bunlardan 20 tanesi hadi dördüncü ve son yılına giriyor, bir yıllı ğına o görevlere gidilemeyece ğini dü şünelim, peki geri kalan 60 Tuğgeneralden iki ki şi bu görevlere niçin seçilemiyor? 60 ki şiden 2 ki şi atanmazsa sonuç böyle olur, dedim. 28 Unutulanlar Di şinda Yeni Bir Şey Yok - Haklısın yalnız, Komutan bu konularda da çalı şmalar yaptı sanıyorum, bir bildi ği vardır. Onu sinirlendiren şeylerden biri de senin gidece ğin yerde bu ay olaylar doru ğa çıktı. Hakkari'de yolların kesilmedi ği gün yok. Geçen günlerde 5-6 kez Hakkari il merkezini bastılar, Çukurca ilçesi ni PKK 24 saat elinde tuttu, kimseyi ilçeye sokmadı, karakolların durumu hiç iyi de ğil. Onun için her şey üst üste geldi. Gelecekte bir sıkıntı daha var. Bu son durumu basın duyacaktır, o zaman tam bir fiyaskoyla yüz yüze gelinecek, dedi. - Basın bunu nasıl duyabilir ki? Kim söyleyebilir? Bunu açıklayacak ki şi asker niteliklerine sahip olamaz. - Göreceksin basın bunu ö ğrenecek, saklayamazlar. Ben sana bir şey söyleyeyim mi? Bu bile Tanrıdan, senin oraya gitmen kadar isab etli bir şey olamaz, dedi. Vedala ştık, ayrıldım. (Bir aya kalmadı, bütün gazeteler 2-3 gün üst üste bu olayı yazdılar.) Şırnak'a atanan Kurmay Albay Erdal Sipahi ile berabe r iki gün sonra gene Genelkurmay Ba şkanıyla makamlarında görü ştük. Komutan gene benzer konulara değindi. Erdal sınıf arkada şımdı, ikimiz de bizim sınıftan, devreden, kurmay olan 86 subaydan, ilk defa üstün sicil kıdemiyle mü mtazen terfi eden 5 subaydan biriydik. 28 Haziran 1993 sabahı Karar Kuvvetleri Komutanlı ğına ait bir uçakla Diyarbakır'a gitmek üzere Ankara'dan ayrıldık. Diya rbakır'a indi ğimizde bizi kar şıladılar ve do ğrudan Jandarma Asayi ş Komutanlı ğı Karargahına gittik. Asayi ş Komutanı Korgeneral Necati Özgen'di. Piyade Okulund a kendilerinin Kurmay Başkanıydım. Bölge hakkında bize bilgi verdi. Ö ğleden sonra Asayi ş Komutanı ile beraber helikopterle Diyarbakır'ın kuzeyinde bir ka rakola gittik. Asayi ş Komutanı bu Jandarma Karakolunda da cereyan eden ça tı şmalarla ilgili bilgiler verdi.

Page 12: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

Ben sınıfım ve görevlerim itibariyle her tip karako lu bilen bir subaydım. Burası karakol de ğil, savunmaya hazırlanmı ş tahkimli bir mevzi idi. Gözetleme yerleri, atı ş mazgalları, tel engeller, mayınlar, üst örtülü mev zilerle, 360 derece her taraftan gelebilecek saldırıları kar şılamak üzere tertiplenmi ş, bir kale intibaı veriyordu. Bu görüntü nelerin oldu ğu ve olabilece ği konusunda çok şey anlatıyordu. Hava kararırken Diyarbakır'a döndük. G ece orduevinde kaldık. Geç yatmama ra ğmen sıcaktan uyumak mümkün de ğildi. Kalktım, dünyanın ba şka ülkelerinde bu tip mücadeleleri anlatan piyasa kita plarından yanımda getirdiklerimi taradım, güne ş do ğarken tıra ş oldum, valizimi alıp resepsiyona indim. 1993 Dönem! 29 Birkaç saat sonra bize tahsis edilen UH-1 helikopte ri ile Şırnak ve Hakkari'ye gitmek üzere Diyarbakır'dan ayrıldık. Uçu ş boyunca pilotlar üzerinden geçti ğimiz arazi hakkında bize bilgi veriyorlardı. Hakkari Diy arbakır'dan üç vilayet daha doğudaydı. Yakla şırken pilotlar " Şirnak" diye i şaret ettiler. Havadan buranın şehir mi köy mü oldu ğu hususunda insan karar veremiyordu. Helikopter Şırnak Jandarma Tugay Karargahının yakınındaki piste indi. Ben aynı helikopterle devam edecektim. Hemen yanımızda bir Skorsky (Black Hawk/ Kara Şahin) helikopterine personel ve malzeme yükleniyordu. Geldi ğimiz helikopterin pilotlarından biri yanıma gelerek "Komutanım bu Skorsky Hakkari'ye gid iyor, arzu ederseniz onunla gidebilirsiniz, istemezseniz beraber devam ederiz" dedi. "Ben onunla giderim, siz dönün, te şekkür ederim" dedim. Helikopterde bir ki şinin oturaca ğı yeri zor buldular, kapısı güçlükle kapandı, havalandık. Bu i ş o kadar çabuk olmu ştu ki, pistten uzakla şmış olan Erdal'la bile vedala şamadık. Helikopter tavanına kadar malzeme doluydu. Đzinden döndü ğü anla şılan sivil kıyafetli 7-8 personel de aralara sıkı şmıştı. Benim üzerimde harici üniformam vardı. Đçeridekilerin bakı şları donuktu ve tepkisiz bir halleri vardı. Ben cam dan sürekli araziyi inceliyordum. Onların nerede oldukları, kimin ne ya ptı ğı gibi bir merakları yoktu. Her hallerinden bezginlik akıyor, hiç konu şmuyorlardı. Benim de içimden onlara kim oldukları, hangi birlikten oldukları gib i sıradan bir soruyu bile sonnak gelmedi. Doğuya do ğru uçtukça arazi sürekli yükseldi, da ğlar artık uçsuz bucaksız, hepsi de çıplak kayalıklarla kaplıydı. Hakkari sınırların a girmi ştik, bir süre sonra altımızda bir plato belirdi. Üzerindeki 10-12 bina ve barakadan olu şan yerle şimin askeri kı şla oldu ğu anla şılıyordu. Helikopter ini ş için dönerek alçalırken uzaktaki bir vadinin tabanına do ğru uzanan kerpiç a ğırlıklı binaların hakim oldu ğu meskun mahal de Hakkari olmalıydı. Pistte, Da ğ ve Komando Tugay Komutan Yardımcılarından Piyade Albay Nevzat, Kurma y Ba şkanı Kurmay Albay Đhsan ve Karargah subayları kar şıladı. Tugay Komutanı Utku Pa şa kısa bir süre için izine ayrılmı ş ve henüz dönmemi şti. Tugaya Albay Nevzat vekalet etmekteydi. Ben, Utku Pa şa görevden ayrılıncaya kadar bir nevi gözlemci duru mundaydım ve herhangi bir konuda sorumlulu ğum yoktu. 50 m. ilerideki Tugay Karargah binasına g eçtik, burada bana bir çalı şma odası hazırlanmı ştı, kısa bir görü şmeden sonra; "bana hemen bir e ğitim elbisesi hazırlasınlar ve bütün Şube Müdürleri kendi faaliyet sahalarındaki tüm bilgileri sonsuz bir ayrıntıyla a nlat- 30 Unutulanlar Di şinda Yeni Bîr Şey Yok maya hazır olduklarında nerede toplanacaksak oraya geleyim, bu i ş iki saati geçmemeli" dedim. Ö ğle yeme ğinden sonra brifinge ba şlayabileceklerini söylediler. "Siz yemeklerinizi yiyin ve hemen gelin , ben Komutanlık görevlerinde öğlen yeme ği yemem, birisi bana bir tost ve ayran getirsin, si z yeme ğinizi yiyin ve hemen gelin. Siz hiçbir şey anlatmadan da ben bir şey söyleyeyim. Bu tip mücadelede çeyrek saat bile hayatidir. Her şeyde süratli olaca ğız, daha süratli, en süratli oldu ğumuz zaman bile yeterince hızlı olmu ş sayılmayız, i şimiz hasımdan önce zamanla olacaktır." Dağ ve Komando Tugayının Karargah binası zemin hariç i ki kadı orta boyutta klasik bir bina idi. Harekat merkezi bu binanın zem in katında bulunan 80-100 ki şilik bir salondu. Hemen giri şte sa ğda Komutanın oturaca ğı küçük bir masa, solda da karargah subaylarının oturması için çevres i sandalyelerle çevrilmi ş büyük bir masa mevcuttu. Salonun ucunda yerde kabar tma bölge haritası karargah subaylarının masasının çevresinde de bölge haritala rı ve muhtelif bilgileri içeren panolar yer alıyordu. Mevcut iki masanın üze rinde 7-8 tane telli ve

Page 13: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

telsiz telefon mevcuttu. Bu mekanı anlatıyorum, çün kü, bir saldırı olmazsa, birliklerin üs ve kı şlalarında de ğilsek, karakolların birinde veya operasyonların cereyan etti ği arazilerde bulundu ğumuz zamanlar dı şında sabaha kar şı uyuyabildi ğimiz üç-dört saat uykunun dı şında 24 saatin tamamı bu yerde geçti. Karargah brifingini verdi. Kar şılıklı görü şmemiz gece yarısına kadar sürdü. Yüzlerce soru sordum. Dikkatimi çeken ve en hayati durumlar şunlardı: 1. Da ğ ve Komando Tugayının dört Taburu, batıdaki Tugayla rdan takviye gelen Piyade Taburları, 3 jandarma Alayının bütün Tabur v e Bölükleri, kendilerine tahsis edilen kı şla, karakol ve üslerde savunma düzeninde bulunuyorl ardı. 2. Birlikler yakın çevrelerine kendi inisiyatifleri ile küçük çaplı operasyonlara çıkıyorlar, fakat hava kararmadan üsl erine geri dönüyorlardı. Üç bin metrenin üzerindeki bu da ğlarda bazen 400-500 metre bile üç-dört saatte zor yürünürken bir PKK kampını, üssünü, gruplarını bulm aları söz konusu de ğildi. Dolayısıyla temas da sa ğlayamıyor-lardı. 3. PKK grupları; (Takım 40-50, Bölük 110-120, Tabur 240-260 ki şi-militan demektir) her yerde idi. Öyle taktik ve usuller uyg uluyorlardı ki, bir türlü tam olarak nerede oldukları, ne zaman ne yapacakları de ğerlendirilemiyor, kesurilemiyor gibi bir sonuç çıkartılıyor dxı. 1993 Dönemi 31 4. Hiçbir bilgi do ğru ve güvenilir de ğildi. Halkın devlete güvenini kaybetti ğini olaylar gösteriyordu. Halkın PKK'ya yardım ve deste k sa ğlaması örgütün ideolojisine de ğil, baskın çıkan otoritesinden kork-masıydı. Bu ned enle halktan bilgi gelmiyordu. Gelen az bilgi de do ğru ve güvenilir de ğildi. Militanlar her yerdeydi ama, " şu saatte", " şuradan" diye bir istihbarat yoktu. Ortada bir sürü telsiz dinlemelerinden, jandarmadan, polisten, MiT' ten gelen haberler vardı ve bunlar da birbiri ile çeli şiyordu. Her şey bulanıktı, esas kaynak olan halk da şu anda kapalıydı. 5. Mahalli yönetimlerin ço ğu, ba şkanından en dü şük memuruna kadar (belediyeler) açıktan ve inanılmaz ölçüde PKK'nın destekleyicisi değil, ta kendisiydi. Tam şımarmı şlardı, pervasızca hareket ediyorlardı. 6. Anla şılmaz bir şekilde ve yaygın bir kanaatle de birileri 1993 de P KK ile sözde ate şkes yapmı ştı. Hangi kafaya hizmetle yapıldı ğı inanılmaz bu durum ile "bu i ş artık böyledir" gibi dü şünce; subayları tevekkül ve kaderci, emirle i ş yapan durumuna soktu ğu şu on saati a şan görü şme ile apaçık ortadaydı ki, bu durum hem hasımdan hem de do ğadan daha önemliydi. Sabah olmak üzereydi. Tugay Komutan Yardımcısı Alba y Nevzat'ın orada bulunmadı ğını fark ettim. Nerede oldu ğunu sordum. Kurmay Ba şkanı Albay Đhsan, Tugay Komutanlı ğına vekalet ederken bütün gece kı şlanın etrafındaki nöbetçileri ve mevzileri kontrol etti ğini, kendisi sorumlu iken herhangi bir baskından ço k çekindi ğini söyledi. "Siz Da ğ ve Komando Tugayının kı şlasının tehdit ve tehlike altında oldu ğuna inanarak ya şarsanız, Hakkari'nin 60 ayrı yerindeki küçük birlik ler, bölükler, karakollar ne yapsın? Buna sinirleri çelikten bile olsa hiçbir insan dayanamaz. Beyler, Türkiye'nin bu dipsiz kö şesinde tüpten dı şarı çıkmı ş olan bu macunu aynen tüpüne geri sokaca ğız. Herkes ruhunu buna göre hazırlasın" dedim. Đstihbarat Şube Müdürü Kurmay Yüzba şı Harun'a: " Şu haritayı temizle ve 10 yıl nerede temas sa ğlandı, nerede pusuya dü şüldü, yollar nerelerde kesildi, hangi karakollar basıldı, nerelere mayın dö şediler, saldırıya u ğrayan köyler ve mezralar, Hakkari, Yüksekova, Şemdinli ve Çukurca merkezlerine yapılan eylemler, adam kaçırmalar ve s uikastlerin sadece tarihlerini kırmızı renkli bir kalemle bu yerlerin yanlarına yaz. Haritada ba şka hiçbir şey bulunmayacak." Harekatl Şube Müdürü Kurmay Binba şı Ahmet'e: 32 Unutulanlar Di şinda Yeni Bîr Şey Yok 1993 Dönem! 33 "Bo ş bir harita da sen bul. Đran ve Irak sınırlarındaki Jandarma Sınır Karakollarından ba şlayarak iç bölgelerdeki Đl Jandarma Karakollarını, Da ğ ve Komando Taburlarını, Takviye Piyade Taburlarını, Ja ndarma Komando Taburunu, Jandarma ile Komando Bölüklerini, Jandarma Özel Har ekat Grubunu ve nerelerde ne kadar Geçici Köy Korucusu (GKK) varsa yerlerini i şaretle, bunların subay,

Page 14: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

astsubay, asker, havan, tanksavar topu, roketatar, uçaksavar, makinalı tüfek olarak muharebe gücünü küçük bir not alarak yanları na yaz. Sonra biriniz bu iki haritayı benim masamın üzerine bıraksın" dedim. "Havuza dü şen memleketleri Biti var ki, içimde sayıklar." Hakkari (Çölemerik) nüfusu 174.000 (1990 sayımı) ol an, merkez Çölemerik, Yüksekova, Çukurca ve Şemdinli ilçelerinden meydana gelen, Kuzeyden Güneye do ğru uzanan siyasi hudut dik bir açıyla devam ettirildi ği taktirde görülece ği gibi, Yüksekova ve Şemdinli arazilerinin Đran ve Irak topraklarına koç ba şı şeklinde girdi ği bir vilayettir. Đran'la 120 km., Irak'la 220 km.lik siyasi smıra sah iptir. Hakkari'nin 162 köy, 512 mezra olmak üzere 674 yerle şim alanı, da ğlar, da ğ bo ğazları, da ğ geçitleri ile yüksek platolarda da ğınık şekilde bulunmaktadır. 1993 yılında vilayetteki 290 okuldan 217'si kapalıydı. Açık olanlar da il ve ilçe merkezlerinde faaliyet gösterenlerdi. Bunların da nasıl bir e ğitim yaptı ğı veya yapabilece ği ortadaydı. Bu ildeki çocuk ölüm oranı binde 4l'dir. Türkiye ge nelinde binde 2'dir. Aslında burası da ğların içtima etti ği bir bölgedir. Batı ve kuzeyden gelen da ğ silsileleri en yüksek rakıma ula şarak burada dü ğümlenirler. Subayların sık tekrarladıkları bir söz vardır: "Hakkari'yi bir mas aya yatırıp ütüleseler Türkiye kadar bir alan çıkar". Mücadele hakkında do ğru fikir vermesi ve coğrafyanın sertli ğini göstermesi bakımından bazı da ğların yükseklikleri: Buzul Dağı 4135 m., Mor Da ğ 3807 m., Perihan Da ğı 3370 m., Şehidan Da ğı 3523 m., Đkiyaka Da ğlan 3395 m., Hakkari Karada ğ 3604 m., Yüksekova Karada ğ 3460 m., Şemdinli Karada ğ 3335 m., Koç Da ğı 3262 m., Soypa Da ğı 3214 m., Çimen Da ğı 3170 m., Kiralın Kızı Da ğı 3121 m., Sümbül Da ğı 3467 m.dir. Çevresi vadi, bo ğaz ve da ğ geçitlerinden olu şan 1925 m. yükseklikte 20x10 km.lik bir alanı kapsayan Yüksekova dı şındaki arazi ise 2100 m. ila 3000 m. arasında rakıma sahiptir. Ana ve tali yollar tamamen bo ğaz, geçit ve vadilerde bulunmakta olup, araçla hareket ancak yollarda mümkündür. Bo ğaz ve geçitlerin önemlileri batıdan do ğuya şunlardır: Zap Bo ğazı, Süvari Halil Geçidi, Süvari Kotra Geçidi, Çiçe kli Geçidi, Meydan Gedi ği, Ortaç Gedi ği, Kınkda ğ Geçidi, Karan Vadisi, Rezok Bo ğazı, Aslankerem Geçidi, Rııbari şin Gedi ği, Keridosu Geçidi, Gafer Gedi ği, Yeniköprü Boğazı, E şek Gedi ği, Kerikulort Geçidi, Mezar Gedi ği, Helena Bo ğazı, Sapa-tan Geçidi, Haruna Geçidi, Bembo Gedi ği, Hirmil Geçidi, Pazar Gedi ği, Aslankara ş Gedi ği, Mamçin Gedi ği, Haran Gedi ği, Esendere Bo ğazı, Perihan Gedi ğidir. "Bir hançer yüz özdeyi şten daha etkilidir.' 1993 Temmuz'unda Hakkari'deki askeri güç a şağıdaki birliklerden olu şuyordu: Kara Kuvvetlerinin; Da ğ ve Komando Tugayı (dört taburlu) ile Ege ve Trakya 'daki Tugaydan gönderilen be ş takviye Piyade Taburu, ikisi 105 mm.lik ve biri 15 5 mm.lik üç obüs bataryası. Jandarma Genel Komutanlı ğı birlikleri ise, ikisi sınır, biri il jandarma olm ak üzere üç Jandarma Alayı ve bunları destekleyen bir Lojistik Komutanlıktan meydana geliyordu. Bu alaylara ba ğlı dört sınır taburu ve kırk dört karakol ile Jandarma Komando Taburu, jandarma Özel Harekat Grub u, üç Đlçe Jandarma Komando Bölü ğü mevcuttu. Dokuz bini jandarma olmak üzere Hakkari'de 2000 sub ay, astsubay, 21.000 asker, toplam 23.000 ki şilik silahlı güç mevcuttu. O dönemde Batıdaki bazı Kolorduların asker sayısı 6-7 bindi. Dağ ve Komando Tugayının Karargahı vilayet merkezinin 12 km. Kuzeyinde 2600 m. yükseklikte bulunuyordu. Ba şyurt adını verdi ğimiz bu kı şlada Tugayın bir taburu, destek kıtaları ve ba ğlı bölükleri iskan ediliyordu. Di ğer üç tabur; Van, Yüksekova ve Şemdinli'deydi. Van taburu ancak kı şın birkaç ay Van'da kalıyor, di ğer zamanlar Hakkari'de faaliyet gösteriyordu. 34 Unutulanlar Di şinda Yen! Bjr Şey Yok "En büyük kusur sı ğlıktır.* Aynı tarihlerde Kürdistan Đşçi Partisi (PKK)'nin Behdinan diye isimlendirdi ği Hakkari, Kuzey Irak ve Đran topraklarını kapsayan bölgelerde gruplarının faaliyet gösterdikleri mıntıkaları şöyle de ğerlendirilebilirdi: Yüksekova kuzeyi, Mor Da ğ, Yüksekova Do ğusu, Đran sınırı ve Đran topraklarındaki Kalere ş kampı bölgesinde bir grup.

Page 15: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

Şemdinli Kuzeyi, Do ğusu, Iran sınırı ve Đran topraklarında Jerma-Betkar kampında bir grup. Şemdinli güneyi, do ğusu, Đran sınırı ve Đran topraklarında Zagros kampı, Irak topraklarında Hakurk kampında bir grup. Şemdinli güney batısı, Derecik, Balkaya Da ğları ve Irak topraklarında Basyan kampında bir grup. Hakkari güney do ğusu, Oraman (Alandüz), Irak sınırı ile Irak toprakl arındaki Mezi-Karyaderi (Ava şin) kampında bir grup. Çukurca kuzeyi ve do ğusu ile Hakan Tepe Irak sınırı altındaki Irak topra klarında bir grup. Çukurca güneyinde Irak topraklarında Şivi (Zap) kampında bir grup. Çukurca do ğusundan Şırnak idari sınırına kadar olan bölge ile Irak topr aklarında Metinan kampında bir grup. \ Hakkari baüsı ile Şırnak idari sınırı arasındaki Karanlık (Kato) Da^ ğı arasında bir grup. Hakkari Kuzeyi-Van idari sınırı Karada ğ bölgesinde bir grup. PKK'nın silahlı te şkillerine grup tabiri kullanılması bunların askeri örgütlenmede ta şıdı ğı büyüklüklerin tarafımızdan tam bilinmemesinden kaynaklanıyordu. Bunun Türkçe'si, zayıf istihbarat demektir. Aslında PKK tam gayrı nizami harp te şkilatında bulunuyordu, da ğ kadrosu; manga, takım, bölük, tabur sava şçı örgütlenmesi halindeydi. 1993 Temmuz'unda PKK ta kımları 40-50, bölükleri 110-120, taburları 240-260 militandan olu şuyordu. Hareketli alay dedi ği sava şçı örgütlenmeyi de yapü ve denedi. Her kademede kom utan, komutan yardımcısı, propaganda görevlisi, maliye sorumlusu, askere alma gibi karargah hizmetlerini yürüten personel mevcuttu. (1994'de Ku zey Irak'ta yürüttü ğümüz bir harekatta ele geçirdi ğimiz belgelerden birinde Behdinan-Za ğros (Hakkari) te şkilatlanması, kullanılan kuvvet- 1993 DÖNEMĐ 35 Ut, mıntıkalar, sorumluların isimleri, her birli ğe verilen hedefler tek u-k gösteriliyordu. Hakkari bölgesi 5 ana bölgeye bölün müş ve 7 tabur görevlendirilmi şti.) Bu te şkiller da ğ kadrolarını olu şturan güçlerdi. Đl, ilçe, köy ve mezralarda siyasal, mali, askere alma, sa ğlık, istihbarat faaliyetlerini yürüten, da ğ kadrosu te şkilleriyle sürekli temasta olan binlerce milis vard ı. Hücre sistemi çalı şan bu unsurların tam sayısını bu tip mücadelelerin yapıldı ğı dünyanın di ğer herhangi bir yerinde, hiç kimse tam olarak çıkar amamıştır. Yer altında organize olan bu hücrelerde zincirin bir ba klasını ele geçirerek zincirin tamamına ula şılmasına imkan yoktur. Bakla bakla çözebilirsiniz, ama bir ucundan tutup çeke çeke son baklaya ula şamazsınız. Bir bölgede örgütün gücünü muhafaza etmesi ve etkisinin yüksekli ği milislerin miktarlarının çok ve iyi çalı ştıklarının i şaretidir. Halkın kendi güvenli ğinin devlet tarafından sağlanamadı ğı inancının yerle şmesi, örgütün yapaca ğı eylemler hakkında önceden hiçbir haber alamamanız demektir. Sonunda yıllarını z, aylarınız ve haftalarınız olayları kuyruk kısmından yakalamaya çalı şmakla geçer, avare kasnak bo şa döner durursunuz. Kale şnikpf piyade tüfe ği, kannas keskin ni şancı tüfe ği, BKC makineli tüfe ği, doçka uçaksavar silahı, 82 mm.lik havan, RPG-7 v e RPG-11 roket atarlar ile personel ve tank mayınları PKK'nın esas ana sil ahlarıydı. "Ölümün ovalık yaptı ğı bu dünyada, kuşku ve pi şmanlık için zaman yoktur. Zaman ancak karar vermek için vardır." Süratle yapılması gereken şey araziyi haritaya bile ihtiyaç duymaya-( ak şekilde zihnime yerle ştirmek ve en çok sıkıntıda olan Đran ve Irak sınırındaki karakolları görmekti. Bölgedeki bütün karakol ve di ğer birlikleri bulundukları yerlerde alü günde dola şıp bitirdim. Geceleri nerede kaldıysam o bölge ve arazinin durumuna göre senaryolar ürettim, bütün ge ce boyunca subay ve askerlerle görü şerek, onların hayal güçlerini hem kendileri hem de PKK gibi çalı ştırmalarını istedim. Personeli ve birlikleri şahlandırmak için devamlı düşünceler üretip notlar çıkardım. Kar şı tarafın takti ği ve tekni ği benim için yeni bir şey de ğildi. Gayrı nizami harp yer kürenin neresinde bu gü ne kadar 36 Unutulanlar Di şinda Yeni Bir Şey Yok

Page 16: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

nasıl yapılmı şsa, PKK'ya da o ö ğretilmi ş, böyle e ğitilmi şlerdi. Bizim bunlara terörist, e şkıya, bölücü veya ba şka bir şey dememiz, eylemlerini farklı hale getirmeyecektir. Hasmını iyi tanımlayamaz, te şhis edemezseniz ne gücünü ne de Laktiklerini kestiremezsiniz. Sonuçta da kendinizin nasıl örgütl enmesi ve nasıl sava şılması gerekti ğini çıkaramazsınız. Birlikleri ve araziyi gördükten sonra ilk tespit et ti ğim en önemli meseleler şunlardı: Jandarma Karakollarının hemen hemen hepsi hiçbir as keri dü şünce dikkate alınmadan kaçakçılık yollarını kapatacak gibi in şa edilmi şti. Binalar çukurların, vadilerin, göçük alanların dibindeydi. Özel bir taarruz düzenlemeve hiç gerek yoktu. Roketatarları omuzlarında iki mili tan gelip birer roket atsalar, şansları iyi giderse bununla bile iyi sonuçlar alabi lirlerdi. Böyle bir duruma mani olmak için karakola hakim bir veya iki yükseltiye gece emniyet timi (15-20 asker) çıkarıldı ğında ve hep aynı yere, aynı sürelerde çıkarıldı ğında ise devamlı gözetlendiklerinden PKK oraya sızıp kendi t abiri ile "orayı dar-beliyordu". Bütün birlikler; komando, piyade, jandarma, savunma tedbiri almı ş durumdaydılar. Tabur ve Bölük büyüklü ğünde, 60 ayrı kı şla, üs, mevki ve karakol kendi bulundu ğu mekanda kendisini koruyordu. Gerçekte ise koruyamıy ordu, çünkü birli ğin büyüklü ğü ne olursa olsun gece herhangi bir istikametten sa ldırıya u ğruyordu. Kime? Ne zaman? Nereden saldırılaca ğı tamamen kar şı tarafın iradesine ve inisiyatifine kalmı ştı. Hazırlanan avcı çukurları, mevziler, siperler v e hendeklerin ço ğu koruma sa ğlayaca ğız derken, kar şı tarafa sa ğlıklı bir gözetleme yapma ve ate ş açma imkanlarını sınırlandırmı ştı. Gayrı Nizami Harpte bu tarz bir savunma düzeni aslında askerin bulundu ğu yerde ölümü beklemesinden ba şka bir şey değildir. Sürekli bekliyor olmak, bütün gece bulundu ğunuz yere sızacak adamları düşünmek, bir kaç hafta sonra insanda sinir sistemini paramparça eder. Bir an gelir, ne olacaksa olsun der ve kaderci olursunuz. Hiç kimsede dı şa vuran bir korku ve ürkeklik i şareti yoktu ama durgunluk ve bezginlik hemen fark ediliyordu. Tam olarak ne yapı lması gerekti ğinde bir belirsizlik vardı. Gelinen durum ve ko şullarda kanıksama belirgindi, ancak bulundukları psikoloji ile nereye kadar gi-dilebili nece ğini sorguladı ğımda personelden umut ve ı şık alabilmek söz konusu de ğildi. Bütün bu dü şülen durumların da farkında oldukları söylenemezdi. 1993 Dönemi 37 Bazı birliklerden PKK ile ilgili abartılı cevaplar almak mümkündü. Şemdinli'nin Derecik bölgesinde Jandarma astsubayına 1 km. geris indeki Balkaya Da ğı'nı göstererek sordum: - PKK'nın bu da ğda kampı var mı? - Var komutanım, 700 ki şiler. Yanındaki askerlerden birine sordum: - Sen ne diyorsun? - 1500 ki şi var. Bazı geceler Osman Öcalan beyaz aün üzerinde bu da ğdan (Irak tarafındaki ba şka bir da ğı göstererek) şu da ğın üzerine atlıyormu ş. O bölgedeki Piyade Tabur Komutanı Kurmay Yarbaya (B ir ay sonra ayrıldı. Generalli ğe terfi etti ve sa ğlık nedeniyle rahmetlik oldu) sen ne diyorsun dedim: - 300-400 ki şi olduklarını de ğerlendiriyorum komutanım. - Siz oraya hiç çıktınız mı? - Hayır komutanım. Yedi yıldır çıkılmamı ş, bu bölgedeki Gerdi A şireti devletten yanadır ve çok cesurdurlar, fakat orayı u ğursuz sayıyorlar. - Şu anda görünen, onlar a ğacın üstünde siz altındasınız. Saçlarınızın telleri ni bile sayıyorlar. Bu böyle sürüp gidecek mi? Sizin 6 00 askeriniz ve a ğır silahlarınız var. Etrafınızda basılmayan karakol ka lmamı ş, burayı da geçen sene basmı şlar. 28 şehit var. Küçük rütbeliler ve askerlerle konu şun, böyle saçma sapan şeyleri kafalarından çıkarsınlar, dedim. Benimle gelen, Şemdinli'de bulunan Da ğ ve Komando Tugay Komutan Yardımcısı Piyade Albay Cahit'e: - Cahit, buraya çıktı ğımızda görece ğiz, azami bir bölük kadar PKK'h olabilir (80-100 militan). Kar şı tarafın propagandası ne kadar etkili görüyor musu n? E ğer

Page 17: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

bunların dedi ği kadar militan bu da ğda olsa, hiç durmaz buralarda ne varsa hepsini siler süpürürler. (Kısa bir süre sonra bu d ağa taarruz ettik, tamamı 47 ki şiymi ş. 28'i yok edildi.) "Yıldırımın çarptı ğı insan gök gürültüsünü duymaz." Utku Pa şa Temmuz'ıın ikinci haftası göreve katıldı ve komut ayı Tugay Komutan yardımcısı Albay Nevzat'tan teslim aldı. 38 Unutulanlar Di şinda Yeni Bîr Şey Yok 1993 Dönemi 39 1 Temmuz - 5 A ğustos 1993 arasında meydana gelen olaylar şöyleydi: 2 Temmuz saat 17:00'da PKK Çukurca ilçesine hakim t epelerden şehre ate ş açtı. Kar şılıklı müsademe üç saat sürdü. 3 Temmuz saat 23:40'da Şemdinli'nin Mezargedi ği bölgesinde arazide sahra düzenindeki Takviye Piyade Taburuna a ğır silahlarla ate ş açıldı. Çatı şma 02:30'a kadar devam etti. 4 Temmuz saat 16:00 da Yüksekova-Ye şilta ş yolu kesildi. 9 Temmuz saat 17:00'da Yüksekova bölgesinde bir kom ando Çavu şu şehit oldu. Aynı gün saat 23:45'de Çukurca Çı ğlı Sınır Karakoluna silahlı saldın yapıldı, iki jandarma eri şehit dü ştü. 11 Temmuz 20:45'de Çukurca Ormanlı mezrasına silahl ı eylem yapıldı. 17 Temmuz ll:30'da Yüksekova bölgesinde arazide bir jandarma eri şehit oldu. Aynı gün saat 14:30'da Çukıırca-I şıkh köyü yolunda bir sivil araç mayına çarptı. 19 Temmuz 02:00'da Şemdinli'nin Durak bölgesinde sahra düzenindeki 4 nc ü Da ğ ve Komando Taburunun emniyet timine saldırıldı. Dört k omando eri şehit oldu. Bir Aste ğmen ve altı komando eri yaralandı. 20 Temmuz 19:30'da Yüksekova Güven köyüne silahlı s aldırı yapıldı ve iki köylü kaçırıldı. 23 Temmuz 15:00'da Çukurca Pirinçeken köyü yolunda bir sivil araç mayına çarptı. Bir vatanda ş öldü, on vatanda ş yaralandı. 24 Temmuz 14:30'da Şemdinli'de arazide bir komando eri şehit oldu. Aynı gün saat 23:00'da Hakkari vilayet merkezinin Kuzey Do ğusuna silahlı saldırı yapıldı. Çatı şma mahalle aralarında, sonuçta ortaya bir şey çıkmadan dört saate yakın devam etti. 27 Temmuz saat 14:20'de Yüksekova'nın Kısıklı Janda rma Karakoluna gündüz gözüyle, üstelik ana karayolunun kenarında bulunan bir yere baskın yapıldı. Biri asısubay dördü er. be ş ki şi şehit oldu. Aynı gün saat 22:30'da Yüksekova'nın Karabey köyü silahlı saldırıya u ğradı, üç köylü kaçırıldı. Saat 23:15'de gene Yüksekova Çobanpmar Jandarma Smır Karakoluna mensup bir er mayına bastı ve şehit oldu. 28 Temmuz saat 23:30da Hakkari'ye ba ğlı Kavaklı Jandarma Karakoluna silahlı saldırıda bulunuldu. 1 A ğustos saat 14:20'de Yüksekova Ye şildere mezrasında bir jandarma eri şehit oldu. Aynı gün saat 23:40'da Yüksekova'nın dibinde bulunan Kamı şlı Jandarma Karakoluna saldırı yapıldı, üç er şehit dü ştü. Saat 24:00 da da Çukurca'nın Serbest Jandarma Sınır Karakoluna baskın yapıldı. On er şehit oldu. Bir subay, sekiz er yaralandı. 2 A ğustos saat 09:15'de Hakkari merkeze ba ğlı Ta şbaşı köyü yolunda bir sivil araç mayına çarptı, bir Geçici Köy Korucusu şehit oldu, iki vatanda ş yaralandı. Aynı gün saat 14:00'da Şemdinli Aktütün Jandarma Karakolundan bir jandarma eri şehit oldu. 3 A ğustos saat 21:00'da Hakkari-Yeniköprü arasında Zap vadisinde bulunan tavuk çiftli ğini basıp tesislere benzin dökerek 13.000 tavu ğu canlı canlı yaktılar. Saat 22:00'da Hakkari merkeze ba ğlı Ba ğı şh köyüne silahlı saldırı düzenlendi. Aynı gece 23:30'da Yüksekova Uzun-sırt Jandarma Kar akoluna baskın yapıldı, bir üste ğmen ve yedi er şehit oldu. 4 A ğustos saat ll:00'da Çukurca bölgesinde bir komando eri şehit dü ştü. 5 A ğustos saat 22:00'da Yüksekova Esendere Jandarma Kar akolu silahlı saldırıya uğradı. Olaylar bunlarla da bitmiyordu. Her gece en az üç k öy, iki karakoldan; uzaktan ve yakından bir silah sesinin duyulması, bir karart ının yanlı ş algılanması sonucu ba şlayan yardım ça ğrılarını içeren telli ve telsiz konu şmaları sabahlara kadar devam ediyordu. Özellikle köylerdeki korucula r kendi durumlarının daha

Page 18: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

kötü oldu ğunu ispatlama gayretiyle ellerinden geleni yapıyorl ardı. Burada her şey çı ğırından çıkmı ştı. Tehlike her günün 24 saatinde ve her metre karesindeydi. Klasik bir sava şta böyle i şkence olamazdı. Her şey sinir sistemlerinin dayanıklılı ğına ba ğlıydı. Dayanıldı olmak cesarete e ş de ğerdi. PKK'nın kayda de ğer bir kaybı yokken, bir ayda bulundukları yerde 40 asker şehit olmu ştu. Bu sayının iki-üç misline yakın da yaralı vardı . Đşin en ölümcül tarafı ise personelin üzerinde yarattı ğı şok ve moral bozuklu ğuydu. "Herkes kadar yaparsanız; Hiçbir şey yapmamı şsınızdır." Temmuz'un ikinci haftasıydı. Birliklerin durumların ı incelemeye devam ediyordum. UH-1 helikopteri ile uçuyorduk. Đki pilot hariç helikopterde altı ki şiydik. Yanımda, karargahtan Harekat Şube Müdürü Kurmay Binba şı Ahmet vardı. Kendisine: "Pilotlara söyle, Yükseko- mmimmm 40 Unutulanlar Di şinda Yen! Bir Şey Yok va Güneyinden Alandüz'e/Oramar'a geçsinler, o bölge yi tam olarak görelim" dedim. Bu bölge eski isyanların da ba şladı ğı bir yerdi. Đnceledi ğim bazı PKK belgeleri ve telsiz mesajlarında "1993 yılı sonunda Kürdistan meclisinin burada da açılabilece ği" gibi zırva ifadeler ve de ğerlendirmeler geçiyordu. Söz konusu alan her birinin rakamı 3.000 metrenin üzerinde, Bu zul, Rejgar, Tove, Đzme dağlarının ortasında, içerisinde kanyonlar, derin vadi ler, bo ğaz ve geçitlerin bulundu ğu, tabanlarından akarsuların geçti ği bir bölgeydi. Güneye do ğru kısa bir vadi ile Kuzey Irak topraklarına geçilerek PKK'nın orada bulunan Me-zi-Karyaderi (Ava şin) kampına ba ğlanıyordu. Alandüz'e ancak da ğların arasındaki dar geçitlerden girilebiliyordu. Hakkari'nin her tarafı öyle olmakla beraber burası sanal olarak yaratılan korku filmlerini aratmayacak kadar vah şi bir^görünümdeydi. Daha önce bir taburla geçitlerden biri kullanılarak kenarlarından birine kadar yakla şılmı ş, ne olup bitti ği bilinmeyen bu bölgenin risk ve tehlikeleri dü şünülerek geri dönülmü ştü. Hava çok sıcaktı. Helikopter do ğudan vadi içerisinde uçarak Ora-mar bölgesine girdi. Pilotlar maksadı bildikleri için daireler çi zerek bölgeyi incefememizi sağlamaya çalı şıyorlardı. Bir kuyunun içindeydik. Camlardan j,örün en tek şey gökyüzüne do ğru ucu görünmeyen kayalıklardı. A şağıda PKK'nın sahiplerini kovdu ğu beş bo ş köy görünüyordu. Döne döne 9-10 tur attık. Ne kada r gizlemeye ve kamufle etmeye çalı şsalar da iki köyü kullandıkları ve Rubari şin Çayı vadisinde yamaçları yararak toprak altına girdikleri belliydi . Saat 14:00 civarındaydı ve artık ayrılabilirdik. Pilotlar tecrübeliydiler, bir uyarıya gerek duyulmazdı. Başlangıçta belli bir yükseklikte uçarken, son turlard a bu küçük helikopter daha aşağılarda uçmaya ba şlamı ştı. Binba şı Ahmet iç konu şma cihazını çıkararak iki pilotun arasına girip onlarla konu ştu. Bir şey söylemeden yerine oturdu. - Ahmet mesele nedir? - Komutanım, a şırı sıcaktan helikopterin performansı dü şmüş, bütün gücünü zorluyorlar ama yükselemiyor. - Güneye Irak'a açılan vadinin rakımı daha dü şük. - Orayı, Dilekli, Dibecik köyleri yönünü deneyecekl er komutanım. Pilotlar Güney istikametini iki kez denediler, çıka madık. Bir kuyuda atlı karınca gibi dönüp duruyorduk. Bekleyerek yapacak b ir şey yoktu. - Ahmet yakla ş, kula ğını a ğzıma daya (Helikopterin gürültüsünden normal konu şma anla şılamıyordu). Pilotlara söyle, ini ş yerini kendi- 1993 Dönemi 41 leri seçecek; mümkünse bölgenin kenarlarında bir ye r tercih etsinler. Đner inmez, pilotlar da silahlarını almı ş olarak, benim pe şimden geleceksiniz. Đni ş yeri netle şirken sen Tugaya bildir, kı şlada ne kadar helikopter varsa azami miktardaki timi bu helikopterin çevresine atıp emni yetini alsınlar. Biz iyi bir ate ş muharebesine girebilece ğimiz mevkide olaca ğız, gelenlerle temas kurarız. Tugaydakilere şunu ısrarla söyle, zaman her şey. A şağıdakilerin ne olup bitti ğini anlamaları da zaten 20-25 dakikayı alır. - Emredersiniz komutanım. Bu konu şma esnasında helikopter bir tur daha atmı ştı. Binba şı, pilot Yüzba şı ve Üste ğmenle konu ştu. Pilotların kasklarının öne do ğru e ğilip kalkması emri anladıklarının i şaretiydi. Bir tur daha tamamlanmak üzereyken, güney deki vadinin

Page 19: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

kayalıklarını sanki elimizi uzatsak dokunacakını şız gibi bir mesafede ve kulakları yırtan bir motor sesiyle helikopter kendi ni kuyunun dı şına attı. Hakkari merkezi ile arasında sadece bir da ğ silsilesi bulunan Ora-mar/Alandüz bölgesinde PKK'nın meydan okurcasına bu derece tert iplenmesi ve kendisini çok rahat hissetmesi bütün olay ve eylemlerin yanında, akıl almaz bir şeydi. Kı şlaya döner dönmez Tugay karargahında sürekli kalan Hava Kuvvetleri irtibat subayı/ Đleri Hava Kontrolörü vasıtası ile acil ve ani hava iste ğinde bulunduk. Teklif kabul edildi. Hedefleri gelecek uçaklara tar if etmek üzere ben, Binba şı Ahmet ve havacı Üste ğmen, bu defa Skorsky helikopteriyle uçaklardan 15 d akika önce hedef bölgesinin üzerine ula ştık. Hedefleri Binba şı Ahmet de tarif edebilirdi. Ben da ğlarda ve kayalık bölgelerde Hava Kuvvetlerinin etki lerini bizzat gözlerimle görmek için ekibe katıldım. Uçaklara hedeflerin tarifini havacı Üste ğmei yapaca ğından bölge üzerinde birkaç tur atarak kendisine yerlerini tek tek gösterdik. T am planlanan zamanda iki şerli kol halinde dört uçak hedef bölgesine geldiler. Hav a kontrolü Üste ğmen uçaklara hedeflerin tanımlat mı sava ş pilotlarında hiçbir tereddüde yer bırakmayacak gib i yaptı. Böyle kayalık ve kesik arazide bir dakikayı dahi geçmeyecek süre içerisinde tarifin yapılması ve anla şılabilmesi çok zor bir i şti. Bu i ş için helikopterin dar camlarından bakarak anlatılması is e ba şka bir sorundu. Üste ğmen cin gibi bir çocuktu. Bu görevini kan ter içerisind e helikopterin bir yanından di ğer yanma ko şarak büyük bir şevk ve co şkuyla yaptı. Faaliyet iki buçuk saat sürdü. Uçaklar bölgeden ayrıldıktan sonra hedefleri daha yakından görmek istedim. Bölge üzerinde 4-5 dairevi tur attık. Hava dan dürbünle bile net olarak bir de ğerlendirme 42 Unutulanlar Di şinda Yeni Bîr Şey Yok 1993 Dönemi 43 yapabilmek mümkün de ğildi. Üç saate yakın bu alanın üzerinde sürekli dön üyorduk. Bir ara helikopterin teknisyeni astsubayın kendinde n geçti ğini gördüm. Ba şı dönmüştü, kı şlaya yakla şıncaya kadar uyudu. Pistten karargah binasına yürür ken pilot Yüzba şı Ali'ye; "senin teknisyenin dönmekten ba şı döndü" dedim. "Komutanım, ben bile şu anda yerçekimi olmayan bir bo şlukta yürüyormu şum gibiyim. Sürekli onlarca saat bile uçsak bu duruma gelmeyiz" dedi. "Acemi marangozun yongast çok ohtr.' 16 Temmuz 1993 gecesi sat 22:00 civarındaydı. Harek at Merkezinde çalı şıyordum. Karargah subaylarının büyük bir kısmı da buradaydı. Önce bir kaç kez silah sesi duyuldu, birkaç dakika içinde kı şlanın her tarafını ate ş sesi sardı. Subayların hepsi birden dı şarı fırladılar. Artık silah seslerine insan sesleri de karı şmıştı. Dı şarı çıktım. Kı şla nizamiyesine do ğru bir kaç ki şi ko şuyor, sivil kıyafetli olan, nizamiyenin üzerinden geçecek şekilde havaya darbeler halinde ate ş ediyor ve di ğerlerine emirler veriyordu. Ko şarak emir verenin yanına gittim. - Sen kimsin, dedim. - Ben Jandarma Özel Harekat Grubunda Astsubayım. - Niye nizamiyeye do ğru ate ş ediyorsun? - Oradan kı şlaya sızabilirler. - Şu anda kı şlada tek silah sesi gelmeyen yer orası, nizamiyedek i askerler soğukkanlı ki bir şey görmeden ate ş etmiyorlar. Seni böyle sivil kıyafetle bu karanlıkta görünce ne yapacaklarını biliyor musun? Üstelik elinizde de kale şnikof tüfe ği var. Bu silah) kim kullanıyor? PKK. Kendinizi öld ürtmeden hemen binanıza dönün. Bu arada bir kaç roketatar sesi duyuldu. Patlamalar uzaktan geldi ğinden bizimkilerin attı ğı anla şılıyordu. Kı şlanın Kuzeyi ve Kuzey Do ğusunda ate ş sesleri daha yo ğundu. Đki tip silah sesi vardı. Bunlar bizim kullandı ğımız G-3 piyade tüfe ği ile PKK'hm kullandı ğı kale şni-kof sesleriydi. Bazı subay ve astsubaylar da kale şnikof kullandıklarından tansiyonu yüksek bu ortamda bizim mi, PKK'lıların mı, anlamak mümkün de ğildi. Bu durum personelde PKK'lılar kı şlanın ortalarına kadar girmi şler gibi algılanıyordu. Her yönden büyük yanlı ştı.

Page 20: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

Binaların arasından kı şlanın kuzeyindeki mevzilere gittim. Burada ate ş sesi kesilmi şti. O kesimin sorumlusu Bölük Komutanı Yüzba şı da oradaydı. Kendisine: - Đlk ate ş nereden açıldı? - Şuradaki nöbetçiler, diye 30 m. öteyi gösterdi. Oray a gittik. Aynı mevzide iki asker vardı. - Neden ate ş açtınız? - Ate şi PKK açtı komutanım. - Dü şünmeden cevap vermeyin. Kaç namlu a ğız alevi gördünüz? - Đki gibi geldi komutanım. - Siz ne yaptınız? - Ate şin geldi ği yere bir şarjör bo şalttık. - Sizin ate şinizden sonra kar şıdan ate ş edildi mi? - Hayır komutanım. Harekat Merkezine döndüm. Subaylar da birer iki şer geldiler. Đstihbarat Şube Müdürü Kurmay Yüzba şı Harun'a: - Kimdi bunlar? - Do ğudaki Berçalan yaylasından veya kuzeyimizdeki Karad ağ'dan gelmi ş olabilirler. - Acaba? Ne makineli tüfek, ne roketatar, ne havan kullandılar. Ne de çevredeki timlere sızma te şebbüsünde bulundular. Bu kadar zahmetsiz i şi da ğ kadrosu yapar mı? - Milisler olabilir komutanım. - Do ğru. Bunlar şehirden, Hakkari'den geldiler ve bir saate kalmaz e vlerinde olurlar. Şu olay bile ba şlı ba şına, PKK'lıların cesaret ve kendilerine güven konus unda nerelere ula ştı ğının göstergesiydi. Bu ne cüretti? Taciz ettikleri yer, Da ğ ve Komando Tugayının ana kı şlasıydı. Böyle bir te şebbüste dahi, bunun bedelinin çok ağır olabilece ğini beklemiyorlardı. Đş bu duruma getirilmi şti. Tüm personel sinirleri yay gibi gerilmi ş halde sabahı yaptı. ¦"Vatan topra ğı bir köylü a şkıyla ve saflı ğıyla sevilmelidir.' 19 Temmuz saat 02:00'da Şemdinli'nin Durak Jandarma Karakolu bölgesinde araz ide konu şlanmı ş olan 4ncü Da ğ ve Komando Tabu- v> I 'V 4 ĐH* t 44 Unutulanlar Di şinda Yen! Bir Şey Yok runun Đran sınırı istikametinde çevre emniyeti için mevzil enen timine PKK'nın saldırdı ğı haberi geldi. Ne olup bitti ği tam anla şılıncaya kadar sabah oldu. Gün ağarırken bölgeye gittik. Dört şehit, biri subay olmak üzere altı yaralı vardı. Tabur Komutanı Piyade Binba şı Atakan gözya şlarına hakim olamıyordu. Taburun bir uçaksavar makineli tüfe ği ile bir tanksavar topu da PKK'lılar tarafından götürülmü ştü. Fevkalade hassas bir ruha sahip olan Atakan bun u namus meselesi görüyor ve kendini tutamıyordu. Onu bir kenara çeki p, "Atakan, sana söz, bu silahlan bulup sana verece ğiz" dedim. (Irak'a yaptı ğımız operasyonlardan biri olan Hakurk/Ejder operasy onunda buldu ğumuz 268 adet yeraltı deposu, sı ğınak ve gömülerden çıkardı ğımız yüzlerce ağır ve hafif silahların arasında 4ncü Da ğ ve Komando Taburunun uçaksavar ve tanksavar topu da vardı. 29 Eylül 1992 gecesi, PKK, yıllarca "bir avuç özgür vatan" dedikleri Şemdinli'nin Derecik bölgesinde bulunan Jandarma Kar akoluna, a ğır silahlar deste ğinde 620 militandan olu şan bir kuvvetle taarruz etti. O gece Binba şı Atakan da bir Da ğ ve Komando Bölü ğü ile [160-180 asker] bu karakolda bulunuyordu. PKK ile mücadele tarihinde ilk kez böy le bir gücün bir noktaya toplandı ğı görülmü ştür. Saldırı Kuzey Irak topraklarından ba şlamı ş, önce emniyet timlerine sonra da bir dalga halinde karakola çarpm ı ştır. Derecik olayı da bu bölgede i şlerin nereye geldi ğinin açık göstergesidir. Đki taraf bo ğaz bo ğaza birbirine girmi ş, cesaretlendirici haplar almı ş olan militanlar çıldırmı ş gibi saldırmı şlardır. Gün a ğarınca dahi çatı şmayı kesip çekilmeyen PKK'lıları, bölgeye gelen kobra helikopt erleri açık alanda yakalayarak top ve makineli tüfek ate şine tutmu ştur. Derecik Karakolunun çevresinde 116 PKK'lı cesedi to planmı ştır. Bu saldırıya katılıp sonradan teslim olan üç militan da; çatı şma alanında kaçırdıkları öîüleı

Page 21: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

ile yaralı iken sonradan ölenlerin toplam sayısının 86 oldu ğunu söylemi şlerdir. Derecik Karakoluna saldıran 620 militanın 202'si yo k edilmi ştir. PKK'ınn büyük bir hezimetle biten bu saldırısını merkez karar üye lerinden Nizamettin Ta ş yönetmi ştir. Bu olaydan sonra suçlu bulunarak görevden alın mıştır. Aynı şahıs 1994'de bu defa hareketli alay komutanı olarak kar şımıza çıktı ve aynı hataları gene yaptı. Hareketli alay denilen PKK gruplarının başına gelenler olay tarihi gelince anlatılacaktır. Derecik çarpı şmalarında biri subay olmak üzere 28 Da ğ ve Komando kahramanı şehit olmu ştur.) 1993 Dönem! 45 "Doğal bir içtenlik olmazsa amacınız gerçekle şmez. Çünkü Tanrı yardım etmez. içtenlik, amacınızın cam ve ruhudur." 23 Temmuz 1993'de Ba şbakan ve Genelkurmay Ba şkanı'nın Hakkari'yi ziyaret edece ği konusunda bir mesaj geldi. Şemdinli'nin Güneyindeki Đran-Türkiye-Irak sınır sıfır noktasında bulunan Mezarge-di ğine gidilece ği ve orada brifing verilece ği belirtiliyordu. O bölgede takviye piyade taburlarından biri vardı. Muharebe ko şullarına göre düzenlenmi ş oldu ğundan do ğal olarak şekilcilikten uzaktı. Fakat bunun anlatılması ve anla şılması i şin içinde olmayan için zordur. Mezargedi ğine giderek, gelecek ki şiler için çadır ve di ğer idari tesislerin nereye kurulması gerekti ğini, o gün nasıl bir tertip alınması lazım geldi ğini söyledim ve bizzat gösterdim. Taburun malzemeleri ancak kendilerine ye terliydi. Temmuz ayında bulunulmasına ra ğmen personelin giysileri kı şlık malzemelerdi. Kazakları, yün çamaşırları, parkaları iç içe giyerek so ğuktan korunmaya çalı şıyorlardı. Tabur hemen güneyinde bulunan Hakurk'a bakan 2.801 rakıml ı tepe ile do ğu ve batısında bulunan rakımları 3.000 metrenin üzerindeki da ğlarda 24 saat esasına göre emniyet timleri çıkarüyordu. Tabur Komutanı bu timl erden bir uzman erba şın geçen hafta el parmaklarında donma emareleri görüldü ğünü söyledi. Emniyet timlerinin bulundukları yerlere erzak ve mühimmat götürebilmek için civardaki köylerden katırlar kiralamı şlardı. Geni ş bir heyet 23 Temmuz ö ğleden önce Da ğ ve Komando Tugayının kı şlasına geldi. Tugay Komutanı Utku Pa şa kendilerini tören birli ği ile kar şıladı. Buradan Mezargedi ğine gidildi. Ba şbakan ve Genelkurmay Ba şkanından ba şka bazı Bakanlar ile üst düzey bürokratlar ve medya mensupları da va rdı. Brifingler verildi. Herkes memnun, mesut, huzurlu ve sanki batıda bir i lçede parti kongresi yapılıyormu ş veya bir tesis açılıyormu ş gibi birbiri ile şakala şıyordtı. Bu geli şin maksadını, yıllar önce i şler kötü gitmeye ba şladı ğında herkes anlayabilirdi. Çok fayda sa ğlamasa da bir parça iyile ştirmeye katkısı olabilirdi. Artık gün, o gün de ğildi. Geçmi ş ola, PKK'nın geldi ği seviye mesaj verme mesaj alma gibi sıradan şeyleri umursayacak halde de ğil, di şe di ş göze göz süren gayrı nizami harpti. Zaman ne mesaj ne de nut uk zamanıydı. Buraya geli şin etkisi çarpı şan askerler 46 Unutulanlar Di şin da Yen Đ Bir Şey Yok için, mermi ve roket, ba şının üstünde patladı ğında sabun köpü ğü bile sayılmazdı. Ben hiçbir şey hissetmiyordum. Çadıra da girmedim. Gelen insanl ar sadece fizik olarak buradaydılar, ruhları kesinlikle burada de ğildi. Bunu hal, hareket, konular ve konu şmalardan anlamak için derin bilim sahibi olmaya iht iyaç yoktu. Herkes helikopterlere binip güle oynaya ayrıldı. Or ada kaldım. Gruplar halinde ve tek tek subaylarla konu ştum. Hepsi sanki bir saat önce burada bulunanları h iç görmemi ş gibiydi. Efe yaradılı şlı biri oldu ğu her halinden, silah, mermiler ve bıça ğını ku şanmasından anla şılan bir piyade üste ğmeni: "süsü ve kendimizi kandırmayı ne kadar seviyoruz de ğil mi komutanım?" dedi ve devam etti "Karada ğ'daki timden biraz önce indim, sakalım için kusura bakmayın". Hava kararmak üzereydi. Bir müddet dört askerin iki katin yedek-leyerek Irak topraklarındaki Hakıırk kampına bakan 2.801 rakımlı tepedeki time ak şam yemeği götürmek için da ğa tırmanı şlarını izledim. Katırlar kayalıklara hiç sorun çıkarmadan ürmanıyor ve askerlerle tam anla şmış göriinüyorlardı. Tabur Komutanına: - Bu askerler daha önce binek veya yük hayvanlarıyl a u ğra şmışlar mı?

Page 22: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

- Ne gezer komutanım. Katırı ilk defa burada gördül er, ama birbirlerine çabuk kayna şülar. O gece Şemdinli'de kaldım. Müteakip günlerde PKK saldırılan bize daha büyük acılar verecek şekilde artarak devam etti. "Klasik olmayan sava ş türü, sokak kedisinin kurnazlı ğı ve ustalı ğına sahip olmayı, mantık yürütme ustalı ğı, yüksek zeka ve kavrama yetene ği gerektirir." 24 Temmuz saat 13:00 civarında çalı şma odamdan Harekat Merkezine indim. Ana telsiz ve el telsizleriyle herkes konu şuyordu. Konu şmalarda jandarmalar, korucular, telsiz operatörleri vardı. Karargah suba yları heyecanlı ve sevinç içerisindeydi. Đstihbarat Şube Müdürüne: - Durum nedir? - PKK'lı bir grupla temas sa ğlandı komutanım. 1993 Dönemi 47 - Kim? Nerede? - Üzümcü köyü korucuları Geven Da ğı eteklerinde. Köylerine her an saldırı bekliyorlarmı ş, kendi inisiyatifleriyle bugün Geven Da ğı bölgesine operasyon düzenlemi şler. Bu köy Hakkari merkeze 15 km. uzaklıkta, çaü şma yeri de 10 km. mesafedeydi. - Kendi ba şlarına bir sonuç alabilirler ini? - Bu a şiret iyi sava şçıdır komutanım. Çok şehit verdiler, bunun öcünü almak istiyorlar. - Đl Jandarma Alay Komutanının haberi oldu mu? - Oldu. Temas zaten 10 dakika önce sa ğlandı. O da çatı şmayı takip ediyor. Korucuların ba şlangıçtaki konu şmalarından her şey iyi gidiyor görünmekteydi. PKK'lılar sıkı ştırılmı ş, kurtulu ş çareleri kalmamı ştı. Telsizlerden gelen silah sesleri insan seslerini basünyordu. Karargah subayl arı sevinçle korneti ba şı ve di ğerlerine neler yapması gerekti ğini söylüyor, onlar da ballandıra ballandıra anlatıyordu. Çatı şmanın birinci saati arkada kalmı şken korucu telsizlerinin birinden "yandım" diye bir feryat geldi. Sesin sahi bi korucu ba şının karde şiydi ve bir aya ğını daha önceki çatı şmalardan birinde kaybetmi şti. Daha da ilginci PKK'hlara en yakın, en ileri hatta o vardı. Harekat Şube Müdürü Kurmay Binba şı Ahmet'e: -Jandarma Alay Komutanı bir tedbir dü şünüyor mu? - Komutanım korucular yardım istemiyor. - Konu şmaları ben de duyuyorum. Karı şmamak için de kendimi zor tutuyorum. Bu korucuların keyfine bırakılacak i ş mi? 25-30 korucu ellerindeki hafif silahlarla militanlara ne yapabilir? Yapsalar da ne kadar yapa bilirler? Buraya geldi ğim günden beri gördü ğüm en iyi fırsat; adamlar bulunmu ş, iyi kötü yerlerine mıhlanmı ş, üstelik gündüz. - Ben Đl Jandarma Alay Komutanı ile görü şeyim. O sırada Alay Komutanı aradı; iki tim hazırladı ğını, helikopter verilebildi ği taktirde, Alay Komutan yardımcısı Yarbay Şerafettin'i çatı şma bölgesine gönderebilece ğini söyledi. Helikopterler kısa sürede iki timi çat ı şma yerine yakın bir yere attılar. Yarbay büyük özveri ile, bi r aya ğı olmayan buna ra ğmen herkesten önde çarpı şan yaralıya ula şmak için kayalıkların içerisinde debelendi, fakat olmadı. Bu arada ba şka bir korucu şehit oldu, iki korucu yaralandı. Aya ğı olmayan yaralı korucu öyle bir yerdeydi ki ne tam g örülebiliyor ne de ate şle yardım edilebiliyordu. Son ana kadar so ğukkanlılı ğını kaybetmedi, elin- • Vp^T-v'1 .' S, 1. , la*'""-' L«.' -¦*¦ 48 Unutulanlar Di şinda Yeni Bir Şey Yok deki telsizle PKK'lılarm kendisine 5-6 metre yakla şıncaya kadar, her hareketlerini bildirdi. Son cümlesi, "her tarafım s arıldı" oldu. Korucuların operasyonu iki şehit, iki yaralı ile son buldu. Ölü veya yaralı herhangi bir PKK'h bulunamadı. Karargahta herkes üz üntülüydü. Ölümlere alı şkın

Page 23: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

subaylardı ama tek ayaklı, cesur bir adamın ölümünü kendi a ğzından dakika dakika soğukkanlılı ğını koruyarak anlatması herkesi derinden etkilemi şti. Bu sonuç üzûnUılüydü; fakat bundan daha fazla üzülü nmesi gereken aleni bir şeyi düşünüp, görememekti. O da şuydu: Çatı şma yeri, bulundu ğumuz kı şla da ihtiyat olarak bulunan Jandarma Özel Harekat Grubuna (200 s eçme asker) 15 dakikalık uçu ş mesafesinde, Hakkari Batısında Geçitli bölgesinde a razide üslenmi ş olan 2 nci Dağ ve Komando Taburuna (a ğır silahlarla donatılmı ş 700 komando) 10 dakikalık havadan intikal uzaklı ğındaydı. Olmayan bir şey olmu ş, PKK grubunun arazide yeri tespit edilmi şti. Korucular da PKK ile temas sa ğlayarak kendi i şlerini iyi yapmı şlardı. Ötesini bir çok sebepten dolayı onlar yapama zdı. Şimdi sıra bizdeydi ve yapılacak şey da ğ komandoları ile PKK grubunun üzerine kara bulut gibi çökmekti. Bu kalıplar yok mu? Bürokratik kafa; esnek olmayan, hür dü şünceyi hapseden, ruhları kafese, sokan. Tüm faaliyetlerde esas dü şman i şte buydu. Ate ş etmeyen, gürültü çıkarmayan, bu musibet; aslında, canlıyken bile insanı öldürüp i ğdi ş eden, i şe yaramaz hale getiren, felaketlere sürükleyen en b üyük dü şmanın ta kendisiydi. Sava şılacak ve mutlaka kazanılması gereken i şte buydu. Sava ş veya barı ş, her alanda bu hastalıkla mücadele edilmeliydi. Dü şmanı yaratan da, onun hesabını kısa sürede görememi ş olmanın sebebi de gene buydu. Toplum ya şamında kötü giden bütün faaliyetlerin nedeni; kalıpçılık v e sıra-danhktı. Kınlamayan kalıplar muharebede insanların ölüm sebebiydi. Kalı pları öldürmeliydik. Aksi halde onlar bizi öldürüyordu. Tutkudan ba şka hiçbir şey ciddiye alınmamalıdır.' 27 Temmuz saat 14:20'de Yüksekova 10 km. do ğusunda, Yüksekova ile Iran siyasi sınırı arasındaki ana yolun kenarında bulunan Kısık lı Jandarma Karakoluna saldırı yapıldı ğı haberi ula ştı. Çatı şma kısa sürmü ştü. Biri astsubay, dördü asker be ş şehit vardı. Anayol kenann- 1993 Dönemi 49 daki karakola gündüz gözüyle böyle bir eyleme kalkı şacak kadar meydan okuyorlardı. Karakola giderek bir tepeye çıktım. As te ğmen kaçtıkları yön olarak Mor Da ğı gösteriyordu. Saldırı personel karakol civarında günlük i şlerini yürütürken şok şeklinde yo ğun bir ate şle ba şlamı ş ve azami 20 dakika sürmü ştü. Yüksekova'dan komando ve jandarma birlikleri gelmi ş, yakın civarı tarayıp karakol bölgesine dönmü şlerdi. Kaçan militanları takip etmek gene yoktu. Yüksekova'daki 1. Da ğ ve Komando Taburunun kı şlasına döndüm ve gece boyunca subaylarla görü ştüm. Üç gün sonra bu defa Yüksekova'nın yedi km. güneyin deki dümdüz bir ovada bulunan Kamışlı Jandarma Karakoluna eylem yapıldı ve üç jandarma eri de burada şehit oldu. Bir ö ğleden sonra Utku Pa şa ile birlikte Hakkari'ye indik. Kı şla şehir arası Đ2 km.lik bir da ğ yoluydu. Şehir 1700 metre rakımda, kı şla ise 2600 metre yükseklikteydi. Utku Pa şa bana lojmanları ve komutan konutunu göstermek istiyordu. Lojmanlar şehrin güneyinde prefabrik barakalardı. Bunlar piyad e tüfe ği atı şlarına bile dayanıksızdı. Bazıları uçaksavar ate şine maruz kalmı ş, bir taraftan giren mermilerin bazıları duvardan çık amayıp kalmı şlardı. Tek katlı bu barakalar Tugay 1984'de Bolu'dan Hakkari'ye inti kal edince, askeri birlikler tarafından in şa edilmi şti. Lojmanların etrafı a ğır silahlar dahil çepeçevre mevzilerle çevrili ve askerlerin elleri tetikteydi. Bu sahayı hemen yanındaki upuzun konik bir tepede gene a ğır silahlarla donatılmı ş, 20 ki şilik bir komando timi gözetliyor, bir tehlike anında tehdidin geldi ği istikamete ate ş açıyorlardı. Subay ve astsubayların büyük bir kısmı nın e ş ve çocukları yanlarında de ğildi. Yüksekova, Şemdinli ve Çu-kurca'da da aynıydı. Đncelendi ğinde görünen şuydu; ailesi ve çocuklarını Batıda bırakabilece ği uygun bir yeri olanlar ailelerini yanlarında getirmemi şlerdi. Bir bakıma iyi bir durumdu, çünkü lojman sayıları yetersizdi, üstelik şehirde kirada oturulacak do^ru dürüst ev bulmak hemen hemen imkansız, aynı z amanda da emniyetsizdi. Utku Pa şa prefabrik tek katlı konutu gösterdi ve bazı öneri leri oldu: "Aynı odada yaünayıp, her gece farklı odalarda yatmamı, h iç de ğilse hafta sonlan gündüzleri de burada geçirmenin sinir sistemim için iyi olaca ğını, kı şla havasından kurtulabilece ğimi, gece saat 21:00'den sonra mutlaka telefonların

Page 24: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

fi şini çıkarmamı, aksi halde PKK'h erkek ve kadınların arayarak hakaret edip, propaganda yaptıklarını" söyledi. - Bunlar nereden arıyorlar komutanım? .¦,-,*. iiiii t ¦" *. "ît-ı.-:a 1. 4-1. M - ^- 4 » ' f:>j^ l-ı>, »« - - . 50 Unutulanlar Di şinda Yeni Bir Şey Yok - Her yerden arayabilirler, muhtemelen evlerden. - Sabaha kadar arıyorlar mı? - Hiç ara vermeden sabaha kadar arıyorlar. - Hep aynı kadın ve aynı erkek mi? - Hemen hemen aynı ki şiler sayılır. - Sizin gece burada oldu ğunuzu nasıl biliyorlar? Siz buraya gelince ast birl ik komutanları mecburen sizi evden arıyorlar de ğil mi? - Tabii..tabii.. - O kadın ve erkek Hakkari PTT'sinde komutanım. Bu i şi de gece nöbetlerinde yapıyorlar. (Tugay komutanı olduktan 2-3 gün sonra PTT'deki bu şahıslara suç üstü yapıldı. 26 aylık görev süremde şehirdeki konuta gitmeye ne zamanım ne de fırsatım o ldu. Kurmaylar benim iki yılı a şkın görev süremde konutta sadece 13 gece kaldı ğımı kendi aldıkları notlardan söylediler. Kuzey Irak ve yurt içinde çok uzun süren muharebeler dı şında karakollar dahil kaldı ğım her yerde PTT telefonları vardı; hiç kimse beni aramadı.) "Gev şek beden, gev şek zihne neden olur." 1 A ğustos saat 01:00'da, Çukurca'nın Serbest Jandarma S ınır Karakoluna PKK'nın saldırdı ğı haberi geldi. Bu karakol Hakkari'nin 220 km.lik I rak sınırının en batısında Şırnak'a kom şuydu. Saldırı ba şladı ğında çalı şma odamdaydım. Harekat Merkezine indim. Gelen haberler karma karı şıktı. Bölük Komutanı Üste ğmen de karakolda kalıyordu. Önceleri Bölük Komutanı parça parça bilgiler verebiliyordu fakat sonradan onunla da görü şülemedi. Çukurca Jandarma Sınır Alay Komutanı ve bu bölü ğün ba ğlı oldu ğu Köprülü Sınır Tabur Komutanından gelen bilgiler i nsana bir şey anlatmıyordu. Bu da i şlerin kötü gitti ğinin açık belirtisiydi. Alay Komutanı "Çukurca'daki Jandarma Komando Taburu ile Köprülüdeki tabur merkezinden takviyelerin' gitti ğini, ancak vadiden geçen tek yolun PKK tarafından m utlaka mayınlandı ğı ve pusu kuıııldu ğu dü şünülerek, karakola hızla ula şmanın zor oldu ğunu" söylüyordu. Çatı şma güne ş do ğuncaya kadar sürdü. Utku Pa şa kı şlaya erkenden geldi ve helikopterle Serbest Karakoluna gittik. Her yer pel peri şan- 1993 Dönemî 51 di. PKK karakola 1 km do ğudaki bir tepede mevzilenmi ş olan emniyet timine saldırmı ştı. Tim tamamen şehit olmu ş ve yaralanmı ştı. On asker şehit, biri subay 9 asker yaralıydı. Şok ate şi hem timin oldu ğu tepeye hem de karakola aynı anda başlamı ştı. Çok miktarda roket ve havan mermisi kullanmı şlar, bu şaşkınlık ve sinme anında da mevziin içine girerek nerede ise he r askerin üzerine onlarca mermi sıkmı şlardı. Karakolun 30 m. güneyinde bir çatakta iki mi litanın cesedi vardı. Bunları kimin vurdu ğunu merak ettim ve askeri buldum. "Kendi mevziimi h iç terk etmedim, hep bana verilen sorumluluk sahasına baktım, hiç ses çıkarmadım. Vuruldukları yere geldiklerinde, benim istikametimd e kimse yok sanarak aya ğa kalktılar, teti ğe bastım" dedi. Her şey ama her şey i şte bu basit gibi görünen sözciıklerde saklıydı. Bu çocuk hiç tela ş göstermemi ş ve neticesini almı ştı. Timin mevzilendi ği tepeye çıktım. Đnanılır gibi de ğildi. Burası bir mevzi değildi; karyolalar, battaniyeler, tüpler, çaydanlıkla r, kapkacak, radyo her şey vardı. Yerlerde bol miktarda her marka sigara izmar iti mevcuttu. Burası bir müsademe, çatı şma maksadıyla bütün dikkatlerini toplayarak hasım v e dü şman

Page 25: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

beklenen yer de ğil, tersine gel bizi topluca yok et der gibiydi. Ha kkari'de her metrekarede bela dola şıyordu, ama bunların da dereceleri vardı. Serbest K arakolu tehlikeli, çok tehlikeli, en tehlikeli derecelendir mesinde, son sıfata sahip olan yerlerden biriydi. Batısında Şırnak vardı, oradakiler kendi dertleriyle uğra şıyorlardı. Güneyindeki Irak topraklarında ise do ğu batı istikametinde uzanan ve sanki denizin üstüne çıkmı ş balina gibi duran da ğ, PKK'nın Metinan kampıydı. Saldırıyı Barzani'nin bölgesi olan Metina n kampından gelen grup veya grupların yaptı ğı gün gibi a şikardı. A ğır silahlarını da da ğ yollarından katırlarla getirmi şlerdi. Çatı şmada karakolda bulunan korucuların bazıları grubun bir bölümünün hayvanlarla güneye gittiklerin i görmü şlerdi. Bölük Komutanı Üste ğmen askerlerine a şırı dü şkündü. Yeni atanmı ştı ve bir aydır görevdeydi. Çok üzgündü; bu gece her şeyi daha iyi anlamı ştı. Đki yıl bu karakolda geceyi gündüze katarak çalı ştı. Sonradan Serbest'de ba şka olaylar da oldu. Bu subayın saçlarını her kar şıla ştı ğımda daha çok beyazlamı ş görüyordum. 1995 Temmuz'unda, iki yıl sonra, görevden ayrılırke n ise, tamamı bembeyazdı. 52 Unutulanlar Di şinda Yen Đ Bir Şey Yok "Titrek ve ürkek adımlarla yol gidilmez." 3 A ğustos günü Ola ğanüstü Hal Bölge Valisi Hakkari'ye geldi. Ak şam, OHAL Valisi, Hakkari Valisi, Utku Pa şa, ben ve bir kaç bürokrat şehirde bulunan askeri gazinonun bahçe kısmında yemek yedik. Konu şmalar arasında PKK ile ilgili tek konu; önümüzdeki hafta örgütün Diyarbakır'dan Hakka ri'ye kadar olan bölgede kepenk ve kontak kapama eylemiydi. Buna nasıl mani olunacaktı? Çare neydi? Herkes bir şeyler söylüyor fakat bir türlü tam bir sonuca ula şamıyorlardı. Burada her taraf alev alev yanarken kontak ve kepen k i şi en kritik konuydu! Konuşmalara katılma gere ği duymuyordum ancak, lastik gibi uzadıkça uzadı. Dayanamadım: "Her şey o kadar açık ki; konu şarak varılacak bir yer yok. Adamlar kendi otoritelerinin devlet otoritesinin üstünde oldu ğuna eylemleriyle halkı inandırmı şlar. PKK ne talimat verirse onu mutlaka uygulayacak lardır. Çünkü, yapmazlarsa en azından bir kısmı ba şlarına ne gelece ğini biliyor. Halk ba şlarına gelecek olanlara şu dönemde bizim engel olamayaca ğımıza da inanmı ş durumda, içinizden biri dükkan veya araç sahibi olsa, farklı ne yapabilirdi ki? Bu soruyu kendimize sormalıyız. Acil diye konu şulan bu konu, cereyan eden durumların kar şısında yirminci sırada bile yer alamaz. Bir şey acilse bilinsin ki geç kalınmı ştır. Kimse bulutları yelpaze ile da ğıtamaz. Đnsanlar şunu bilmeli, e ğer eylem günü kim dükkanını açmaz, aracını çalı ştırmazsa, bir daha hiçbir şeyi ne açabilir, ne de çalı ştırabilir. Fakat bu safhada halk bu söyleme itibar etmez. Neden? Çünkü bu vilayette evin orta dire ği kırılmı ş" dedim. Bir Kurmay Albay konu şuyordu, mülki erkan hiç sesini çıkarmadı. Ama Utku Paşa alındı. "Pamuko ğlu Albayım bu i şler öyle olmuyor" dedi. "Komutanım bu i şler bekleyerek, konu şarak hiç olmayacak. Biz Türkiye'nin 80 vilayetine 20 ya şındaki çocukların cesetlerini gece gündüz göndermey e devam mı edece ğiz? PKK bu topra ğın her karı şında Türk Milletine ve O'nun Ordusuna meydan okumayı sürdürsün mü? Sava ş bir gaddarlıktır; hiç kimse ve hiçbir zaman dilimi onu zarifle ş-tiremez. PKK bunu uyguluyor. Muharebenin do ğasına uygun hareket edilmezse, i şte millet böyle 10 yıl acı çeker, daha yıllarca çek ece- 1993 Dönemî 53 ği de ortada. Geçen zaman içerisinde, milletin yetki verdi ği bu i şi halletmekten sorumlu^ kim ve hangi kurum varsa, herkes geç kalmı ştır" dedim. Kimse Cevap vermedi. Üzerinde hiçbir giysi bulunmad an dola şan biri vardı ve kimse bir türlü,."beyler bu adam üryan" diyemiyordu . Ben de bunu hiç anlayamıyordum. Yemek devam ederken saat 22:00'da bulundu ğumuz yerden 10 km. uzakta Zap Vadisinde ana yolun kenarında bulunan Devlet Üretme Çiftli ğinin PKK tarafından yakıldı ğı, aynı güzergahtaki Ba ğı şlı köyüne de silahlı saldırı ba şladı ğı haberi geldi. Militanlar çiftlikteki altı görevliyi bertar af ederek, barakalara benzin döküp içerlerinde bulunan 13.000 tavu ğu, hayvanların çı ğlıkları arasında cayır cayır yaktılar.

Page 26: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

Yemek bitti, ben kı şlaya çıktım. Harekat Merkezine u ğrayıp çalı şma odasına geçtim. Saat 02:00'da Yüksekova'daki Tugay Komutan Yardımcısı Piyade Albay Bülent aradı: - Komutanım, Uzımsır t Jandarma Karakolu saldırıya uğradı. - Utku Pa şaya bilgi verdiniz mi? - Konutu birkaç kez aradım, cevap alamadım. - Bu karakol size 6-7 km. mesafede Yüksekova- Şemdinli yolu üzerinde de ğil mi? - Biz mermi seslerini duyuyoruz. Atılan roket ve ha vanlar da gökyüzünü aydınlatıyor, dedi. - 1 nci Da ğ ve Komando Taburu sizin yanınızda de ğil mi? - Bütün bölükleri kı şlada. - Daha ne bekliyorsunuz, derhal hareket edin. - Komutanım yolu mayınlanmı şlardır ve mutlaka pusu vardır. - Bülent Albayım dümdüz ovada yoldan gitmeniz şart mı? Araçla gitmek şart mı? Đnsan bu mesafeye ko şarak gider. 1.000 komando kendinden 6-7 km. ötedeki bir karakolda çarpı şan 70-80 askeri uzaktan mı seyredecek? - Tabur zaten hazır komutanım. - Daha ne bekliyorsunuz? Albayım, Tabur Komutanı Bi nbaşı Va-hit'e söyle; rüzgar olacak, rüzgar yetmez; kasırga gibi esecekler. Uzunsırt Karakolundan Şemdinli istikametinde 10 km. uzakta da 4. Da ğ ve Komando Taburu ordugahtaydı. Tabur Komutanı Binba şı Ata-kan'ı buldum: - Atakan senin 10 km. Kuzeyinde, anayol üzerinde Uz unsırt Karakolu saldırıya uğradı. Mayın, pusu var gibi kötü alı şkanlıklar dinlemem. Nasıl gidersen git, ama şimşek gibi git. ¦ -, rv~'ii ~$ft I 54 Unutulanlar Di şinda Yeni Bir Şey Yok - Emredersiniz komutanım. Aşağıya Harekat Merkezine indim. Beklemekten ba şka yapacak bir şey yoktu. Sabah olurken rapor geldi. Karakoldan bir üste ğmen, bir uzman çavu ş, altı er olmak üzere sekiz şehit, bir o kadar da yaralı vardı. Her iki tabur da güney ve kuzey istikametlerinden karakola ula ştıklarında PKK lılar çatı şmayı keserek çekilmi şlerdi. Utku Pa şa ile Uzun-sırt'a gittik. Saldırı karakolun Batısın daki emniyet timine yapılmı ştı ve zayiat oradaydı. Üste ğmen Đsmet ise Yüksekova Jandarma Komando Bölü ğünün Komutanıydı. (Topçu üste ğmeniydi ama bu bölü ğe atanmı ştı. O dönemde jandarmayı takviye için çok miktarda K.K.K.'lı ğına mensup subay ve astsubay jandarma görevlerine verilmi şti.) Đsmet bölü ğünün bir timinin bulundu ğu bu karakola gelerek kendi askerlerini görmek iste miş ve gece de orada kalmı ştı. Saldırı sırasında eyleme manız kalan timin bulu nduğu yerin tam tersi istikametinde olmasına ra ğmen saldırı altındaki askerlere yardım etmek için bulundu ğu mevziden çıkarken, atıldı ğı hedefi bulamayan serseri bir roket boğazına saplanmı ştı. Aynı mevzi çukurunda bir de uzman çavu ş vardı. Olayı saniye saniye ya şar gibi anlattı. Aynı mevziye girdim ve kar şı taraftarı üzerime ate ş ediliyormu ş gibi çıktım. Uzmana sordum: - Böyle mi çıktı üste ğmeniniz? - Hayır komutanım, beline kadar yükselmi şti. Siz süründünüz. Sinir sisteminin kontrolü dı şında, muharebe teknikleri aslında çok basit alı şkanlıklardı. Fakat bu basit şeyleri yapmak, her zaman ve herkes için çok zor olmu ştur. Gece karakolda 5-6 korucu da vardı. Bunlardan birin in söyledikleri, insanı çileden çıkarmaya yetiyordu: "Emniyet timini çok kı sa bir zamanda telef ettikten sonra 10-12 PKK'lı orada halay çektiler kumandanım" . Saldırıya u ğrayan tepeye çıktım. Burası bir mevzi ve muharebe y eri de ğil, karyolalar, yataklar, battaniyeler, çaydanlıklar, s igaralarla bir gecekonduyu andırıyordu. Her yerde aynı, kabul edilemez hatalar vardı. Odaya benzeyen çukur darmada ğınıktı. Erlerden birinin defteri yerdeydi. El yazıl ı bazı adresler, bir iki telefon numarası, küçük paralara ait hesaplarla birkaç mani ve türkü sözü vardı. Bunlardan biri:

Page 27: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

"Eledim eledim höllük eledim Aynalı be şikte canım, bebek e ğledim Büyüdü de gitti, asker eyledim Gitti de gelmedi canım, buna n e çare. " 1993 Dönem! 55 Karakola döndüm. Komutayı almaya gelen üste ğmene defterdeki ismi söyledim. - Bu çocuk şehit mi? Yaralı mı? Listeye baktı. - Şehit komutanım. - Defterini sana veriyorum. Şahsi e şyaları ile birlikte mutlaka ailesine ula ştıracaksın. - Ba ş üstüne komutanım. Akşama do ğru kı şlaya döndük, Harekat Merkezine geçtim. Subaylar "ha yırlı olsun komutanım" demeye ba şladılar. "Nedir hayırlı olan?" Kurmay Ba şkanı "Haberlerde TV ve radyolar söyledi, Tu ğgeneralli ğe terfi ettiniz" dedi. Bu haber üzerine benden mutluluk belirtileri umdukları anla şılıyordu ki göremeyince şaşırmı şlardı. "Hiçbir de ği şiklik göstermediniz komutanım" dediler. " Şu geçen bir ayda görüp ya şadıklarımız, insanı, insanların icat edip kullandık ları sıfat ve unvanların ne kadar anlamsız oldu ğunu çok iyi gösteriyor. Rütbeyle, ni şanla yapılacak bir şey yok. Her şey insanın yaratılı şı ve yüre ğiyle ilgili. Unvan olunca meziyetlerin mi artıyor? Sen neysen O'sun". Resmi tebli ğ bir gün sonra geldi. 30 A ğustos 1993'den itibaren Tu ğgeneralli ğe terfi ediyor, Da ğ ve Komando Tugay Komutanlı ğı ile Hakkari Đç Güvenlik Komutanlı ğına atanıyordum. 45 ya şındaydım. Utku Pa şa devir teslim gününü üç gün sonra 7 A ğustos olarak tespit etti ve sancak devir teslim haz ırlıklarına başladı. 7 A ğustos ö ğleden önce OHAL Valisi, Jandarma Asayi ş Komutanı, di ğer mülki ve askeri erkanın hazır bulundu ğu törende sancak devir teslimini yaptık. Saat 14:00 civarında misafirler ayrıldı. Korgeneral Hasan Kund akçı, helikoptere giderken kula ğıma: "Pamuko ğlu, 274 korucu tüfeklerini senin nizamiyenin önüne atıp gitmi şler, bu çok kötü bir i şaret" dedi. "Haberim var, hepsine çare bulaca ğız" cevabını verdim. Saat 15:00'da da Utku Pa şayı Van hava alanına gitmek üzere Alay Komutanları, Tugay Komutan Yardımcıları, bu kı şlada bulunan bütün subay ve astsubayların katılımı ile yapılan askeri törenle u ğurladık. Utku Pa şa nezaket ve centilmenli ği ile örnek bir ki şili ğe sahipti. Türkiye'nin bu en uç kö şesinde yaşadıkları ve ta şıdı ğı sorumluluk sinir sistemlerini ve kalbini yıpratmı ştı. Tek ba şına bir general ve yalnız bir insan olarak zamandan , mekandan, ça ğından çok uzak ya şadı ğı yerlerden ayrılırken vedala şma anı hüzünlü oldu. Harekat Şube Müdürü Kurmay Binba şı Ahmet'i ça ğırdım. "Bölgedeki Kara Kuvvetleri ve Jandarma Genel Komutanlı ğına mensup te ğ- 56 Unutulanlar Di şinda Yeni Bir Şey Yok menler dahil bütün subaylar yarın saat 08:00'da bu kı şlada toplanacaklar, kendileriyle konu şaca ğım" emrini verdim. Bütün gece subaylara yapaca ğım konu şmayı zihnimde rafladım. Hissetti ğim gibi doğaçlama konu şacaktım. Oldum olası, ka ğıtlara ve kartlara bakılarak gözünü kaldırmadan okunan konu şmalara hiç güven duymamı şımdır. Okuyanlara, ya birileri yazıp vermi ştir, ya da; kendileri yazmı ş olsa dahi jest, mimik, gözde ı şık bulunmadı ğından içtenlik, do ğallık göstermez, ruha ise hiç hitap etmez. Sıradan olan şeyler muharebe ko şullarında yürümez. Herkesin ruhu harekete geçmeli, cesareti artmalı, inancı kuvvetlenmeli, co şku ve saldırganlık yaratılmalıdır. Aksi halde konu şma hiçbir i şe yaramaz. \ Güneş do ğmadan kalktım. Bir aydır giydi ğim üniforma ve botlarım yıpranmı ş, rütbelerim ve sınıf yaka i şaretlerim solmu ştu. Yeni bir üniforma ve bot giydim. Palaskanın tokasını, tabanca ve yedek şarjörlerin deri kılıflarını, komando bıça ğı kılıf ve baldır sicimlerini cilalayıp parlattım. Çöl fularını takıp muharebe askı kayı şını ku şandım. Pencereden dı şarıyı izledim. Gökyüzünde en küçük bir leke dahi yo ktu; hava pırıl pırıldı. Subayları ta şıyan helikopterlerin biri inip di ğeri kalkıyordu. Yakın bölgelerde olan subayları ta şıyan araçlar iki şer üçer gruplar halinde nizamiyeden kı şlaya girmeye devam ediyordu. Saat tam 08:10'da herk esin hazır oldu ğunu bildirdiler, salona girdim ve sahnenin orta ile risinde durarak 600'û aşkın albaydan te ğmene kadar rütbelerdeki subayları selamladım. Oturm alarını, isteyenlerin de not alabileceklerini söyledim.

Page 28: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

"Arkada şlar, Kurtulu ş Sava şının ba şlangıcında Yunanlıların Kütah-ya-Eski şehir savunma hatümıza yaptıkları taarruzlarda i şler bizim için kötü gitti. Atatürk, gece bir grup subayla harita üzerinde çalı şırken yaver odaya girdi. Atatürk kendisine bakınca: "Cepheden telgraf var Pa şam" dedi. Atatürk: "Okuyunuz" diyor. Bunun üzerine yaver hızlı adımlarla kendisine yakla şıp kula ğına e ğilerek: "Mahrem efendim" diyor. O ana kadar masanın üzerine e ğilmi ş bir durumda olan Atatürk, geriye do ğrulup ses tonunu da yükselterek: "Bu memlekette i şler subaylardan ve milletin kendisinden saklanacak duru ma geldiyse vay halimize, herkesin duyaca ğı gibi okuyun" emrini verdi. Đlkel ve iptidai acuzelerin yaratü ğı, şu Menemen olayını Atatürk seyahat halindeyken yolda ö ğrendi. Saniyen gösterdi ği tepkiyi içinizde bilmeyen oldu ğunu sanmam. 1924'de Botan çayını geçerken pusuya dü şürülüp öldürülen be ş atlı jandarmanın haberini Çankaya'da aldı ğında ise, bütün gece öfkesinin önünde kimse duramadı. Neden böy- 1993 Dönemi 57 le davranıyordu? Size söyleyeyim. Küçük gibi ba şlayan bu olayların sonunun nereye varaca ğını derhal anlıyordu. Ola ğanüstü zeki bir ki şili ği oldu ğundan ilk bakı şta tablonun tamamını görüyordu. Kendisinin zaman za man söyledi ği gibi "kudretsiz dima ğlar, zayıf gözler, gerçe ği görmezdi." Saygısızlı ğın, tecavüzün büyü ğü küçü ğü olmazdı", "güç ve kudretini ispat edemeyene itiba r edilmez, ancak zaferle kuvvet ve otoritesini ispat edene saygı ve itibar kendili ğinden gelir" ifadeleri Ulu Öndere aittir. O tarihin, ulusların t arlası oldu ğunu, her ulus geçmi şte ne ekmi şse gelecekte onu biçece ğini, tarihin engel olunabilecek şeylerin toplamı oldu ğunu biliyordu. Bütün bunların ötesinde O Cumhuriyet in anasıydı. Ana olan tüm canlılar gibi çocu ğunun üzerine titriyordu. Bu devleti kuran kendisiydi. Beyler; Atatürk denilince siz ve birileri ne anlıyo r bilmiyorum, ama ben size söyleyeyim; cesaret, tepki, eylem, Türk Milletine v e Türk Vatanına ölümcül tutkudur. Arkada şlar iki cihan harbi bile dörder yıl sürdü. Sonra, h er gün muharebe edilmemi ştir. Đkinci Cihan Harbinde en çok sava şılan yılda bile muharebe edilen gün sayısı 112'dir. Bu nedir böyle? On yıl... On yı l... Sakın bazıları bu harekatın tipi farklı demeye kalkmasın. Madem böyle bir muharebe tipi vardı, o zaman siz buna neden hazır de ğilsiniz? Sava şın sizin alı ştı ğınız klasik şekliyle yapılaca ğı konusunda hasım ve hasım olacaklarla mukavele mi yapunız? 1993'ün haline bakın. Hakkari'de saldırı ve tecavüz olmayan bir gün ve gece var mı? Peki, saat var mı? 6, 8, 10, 12. Türk çocu ğunun, askerin, sıra sıra kaybedilmesine insan nasıl dayanır? Anneler, babala r nasıl katlanır? Beyler, bütün dünya bu acıklı halimizi her günkü haberlerle ö ğreniyor. Herkes artık şunu anlasın. Bu artık Türk Milletinin haysiyet, Türk Or dusun un kılıcının prestij meselesidir. Bir şairimizin dedi ği gibi: "Bizim köye benzemiyor buralar Bülbül gitmi ş, bayku ş konmu ş. " Hani biz devlerin fillerin diz çöktü ğü millettik, hani biz eski yeni dillerin anlattı ğı millettik? Herkese, dost dü şman herkese, üniformanızın adamı oldu ğunuzu göstereceksiniz. Anadolu topraklarının en der in kö şesi olan Hakkari'de bayku ş istemiyorum. Size ilk, tek ve son emrim budur. Bun un dı şında kalan her şey size verdi ğim ana emrin sadece bir teferruatı olacaktır. Ben size anlatayım; PKK'nın ilk yıllarında bütün Ha kkari'nin tamamında kod Sinan isimli birinin yönetiminde 8-10 tanesi kız, 60 kada r militan faaliyet göstermi ştir. Köylüler, halk hem mülki hem askeri ma- 58 Unutulanlar Di şinda Yen Đ Bir Şey Yok kamlara gelerek haber vermi şlerdir. Aldıkları cevap: "Bizim bilgimiz var, siz köylerinize dönün." Onlar ısrar etmi ştir. "Bunlar bizim bildi ğimiz eski eşkıyalara, Koçero, Hamido gibi suç i şleyip da ğa çıkanlara benzemiyor, bunlar bizim bildi ğimiz e şkıya de ğil, siz de e şkıya diyorsunuz ama bunlar onlar de ğil, bizi köy odasına, camiye topluyorlar, Kürdis-tan di yorlar, ba ğımsızlık diyorlar, sömürgecileri bu topraklardan ataca ğız diyorlar, sırdarındaki çantalardan kitaplar çıkarıp okuyorlar." Đşte arkada şlar bu dönem onların tomurcuk ve filiz devresiydi. Halkın devlete güveni tamdı. Kendilerinin bizim tarafımızdan korun aca ğına inanıyordu. Hepiniz Hakkari'nin çe şitli bölgelerinden geldiniz, içinizden biri bana bi r PKK grubunun

Page 29: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

bulundu ğu yeri tam olarak söyleyebilir mi? Hep, şurada olabilir, filan yerde bulunabilirler diyeceksiniz de ğil mi? Niçin do ğru ve sa ğlam bilgi yok? Ama halk nerede olduklarını biliyor. Yetmez! Ne zaman, nered e, ne yapacaklarını da en azından bir iki gün önceden biliyor. Peki, biz niye bilmiyoruz? Đki sebebi var; birincisi halk bizden kopmu ş. Niye bilgi versin ki; biliyor ki, PKK bölgeye otoritesini hakim kılmı ş. Bunu yaparsa kesinlikle öldürülecek, ailesi çocuk ları dahil herkes. Đkincisi Gayrı Nizami Harp tekniklerini iyi uyguluyo r, yeraltı sistemlerini tam kurmu ş. Bunları, Gayrı Nizami Harbi bilen uzmanların do ğru ve uygun e ğitti ği i şte ortada. Đş bu iki temel sebeple de bitmiyor. Ba şlangıçtan itibaren sadece siyasilerin değil, askerlerin de "üç be ş çapulcu" laflan, federasyonu tartı şalım diyenler, ikide bir itirafçı yasası çıkaranlar, bu yılın ilk aylarında kendi kendine ate şkes ilan ederek, sanki kı şın yapılıyormu ş gibi operasyonları durdurup Mayıs ayında Bingöl'de 33 silahsız askerin kur şuna dizilmesiyle uyananlar, a şiret reisleriyle a ğalarla i şbirli ği yapanlar. Devlerin i şi ciddi tutmasına mani olup, onu engellediler. Beyler, devlet otorite ve güç demektir. Hiç kimse o nun kudretinden ku şku duymamalıdır. Devletin adalet ve siyasi varlı ğından konu şacaksak, tanımı budur. Đşlerin niçin bu hallere dü ştü ğüne devanı ediyorum. 1992'de Alay Komutanlı ğımda Ankara'dan bir emir geldi. Emirde; Sivas-Diyarba-kı r hattının do ğusunda seyahat eden subay, astsubay ve askerlerin, askeri kimlikle rini üzerlerinde ta şımamaları isteniyordu. Amaç da PKK'nın yol kesmelerinde, kim olduklarının anla şıhnamasıydı. Hemen Tümen Komutanma telefon ederek, "kendilerinin imzaladı ğı bir üst yazıyla bize ula şan bu emri; subay ve astsubaylara yazılı olarak teb li ğ etmeye utandı ğımı" söyledim. Vatan topraklarında subayların kimli klerini saklaması ne demekti? Bu, çok şeyin ba ştan kaybedilme- 1993 DÖNEMĐ 59 siydi. Askerin ba şında bulunan insanların moral ve psikolojik yapılar ının i şe yaramaz hale sokulmasıydı. "Metni inceleyece ğini" söyledi. Öyle kaldı. Burada bazı personelin kendilerine ansiklopedi satıcısı, p azarlama uzmanı gibi kartlar ve kimlikler düzenlediklerini tespit ettim. O emrin neticesinde i şte böyle yakı şıksız ve askerlik mesle ğini rencide eden haller ortaya çıktı. Bizim bölgede üniformalı veya sivil kıyafetli, üzerinde askeri ki mli ği olmayan birine rastlarsam, o ki şiyi Türk Ordusuna mensup olmaktan ar duyan ki şi kabul ederim. Nasıl bir tepki gösterece ğimi de kimse hayal bile edemez. Bu konularda a şırı hassasım, nasıl davranaca ğımı içinizde bulunan daha önce benimle çalı şmış olan subaylar iyi bilir. Mesela Binba şı Vahap, merak edenlere anlatabilir. Arkada şlar, deniz varsa korsan da olacaktır. Bu vilayette 674 köy ve mezra var. Dağların doruklarında okul, sa ğlık oca ğı, elektrik var mı? 10-15 hanelik yerlere 40-60 kablolu telefon çekilmi ş mi? Evet. Peki, bunların personeli, i şleticileri nerede? "Yeti ştirilince gönderilecek" gibi zırvalara insanlar art ık inanmıyor, gelmi ş olan küçük bir miktar da, bir an önce Batıya nasıl kaçarım diye bakıyor. PKK'yı örümcek a ğı gibi bu köy ve mezralar besliyor, destekliyor. Bu küçük yerle şim birimleri ortaça ğ ya şantısı sürdürüyor, bunların her birine hizmet götürece ğim diye parayı pulu da ğa ta şa da ğıtaca ğına hepsini 2-3 ana merkeze toplayarak, bu merkezlere okullar, hastaneler, hayv an ürünlerine ait tesisler kursanız halk, "ben bu da ğlardan inmem, hastalarımız çocuklarımız bırakın, burada ölsün" der mi? Haftalardır, havadan karadan bölgeyi geziyorum. Tem elleri atılmı ş, bir iki duvarı çıkıldıktan sonra oldu ğu gibi bırakılmı ş tesisler görüyordum. Sayıları onlar, yirmiler, otuzlarla ifade edilebilir. Ara ştırdı ğımda gördüm ki; partililere, şuna buna yakın adamlara güya bölgeyi kalkındırmak i çin verilen kredilerin kar şılı ğı olarak yapılan göstermelik in şaatlar oldu ğu anla şıldı. Buralara bu güne kadar gönderilen kaç devlet görevl isinin sicili düzgün? Kaç tanesi sürgün diye gelmi ş? Gelince ne yapmı şlar? Bu gün ne yapıyorlar? Hava kararmadan hemen evlerine kapanıyorlar. O gece bir eylem olmazsa şükrediyorlar. Şu anda burada devletin çalı şan tek mekanizması, yo ğun ve a ğır i şlerini yürütmeye gayret gösteren Adalet Bakanlı ğı mensuplarıdır. Beyler, Cumhuriyet döneminde gene bu topraklarda on be ş defa silahlı ba şkaldırı olmu ştur. Bunlardan Şeyh Sait'de silahlı adam mevcudu azami 5000, Tuncel i hareketinde ise 3000 kadardır. Đsyanların

Page 30: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

60 Unutulanlar Di şinda Yen! Bir Şey Yok bastırılması Tunceli'de yedi ay, Şeyh Sait'te 4.4 ay sürmü ştür. Di ğerlerinin hepsinde asilerin silahlı gücü, 150 ila 500 adam ar asında de ği şmiş, te şebbüsler de iki gün ila bir ay içerisinde bitirilmi ştir. Şunu bilmelisiniz ki bu kadar silahlının hepsi yok edilmi ş de ğildir. Büyük bir kısmı da ğılmı ş ve kaçmı ştır. Ama şu çok önemli; hepsinin eleba şıları ve önderleri mutlaka yakalanıp cezalandırılmı ştır. Bütün Cumhuriyet dönemi isyanları (1924-1938) Atatürk'ün zamanında çıkmı ştır. Kürdistan Đşçi Partisi (PKK) ilk silahlı eylemi olan 1984 A ğustos'un-dan itibaren, bu ay onuncu yılını doldurdu. Halen Türki ye, Irak ve Đran topraklarında gayn nizami sava ş tekniklerine göre e ğitilmi ş 11.000-12.000 silahlı da ğ kadrosuna mensup militana sahip. Dünya istihbarat örgütleri bu sayıda mutabık. Şehir, köy ve mezralarda faaliyet gösteren ve yeralt ı unsurlarını olu şturan milislerin miktarlarının ne kadar oldu ğu, ancak tecrübelerle tahmin edilebilir. Milis miktarı da ğ kadrosundan asgari 8-10 misli fazladır. Yardım ve yatakçılar ile sempatizanlarını n sayılarını ise, PKK yönetimi bile tam bilemez. Bizim bölge için şunu size kesinlikle söyleyebilirim. Yerel yönetimle rin ço ğu PKK'nın birer organı gibi çalı şmaktadır. Neredeyse, "sizin buralarda suyunuz ısındı, bir an önce terk edin" diyecekler. "Sömürge ci T.C. Ordusu, Kürdi ştan'ı terk et" diye size telsizlerden ba ğıran da ğdaki militan bunlardan daha az tehlikeli. PKK'nm Hakkari'yi tehdit eden gücünü şöyle de ğerlendiriyorum. Bunu hepiniz bilmelisiniz ki, neyi, nasıl yapaca ğımızı konu şurken do ğru tahlil yapabilelim. PKK'nın Irak'ta Şırnak altındaki Sinat-Haftanin kampı hariç; Batıdan itibaren Đran sınırına kadar, bize kom şu olan Metinan, Şivi (Zap), Mezi-Karyaderi (Ava şin), Basyan ve Hakurk kampları, Đran'daki gene bize hemhudut Zagros, Jerma-Betkar ve Kalere ş kampları ile Hakkari topraklarında toplam 5500-600 0 civarında silahlı da ğ kadrosu oldu ğunu tahmin ediyorum. Kuzey Irak'ta Zeli kampı hariç başka kampı şu anda görülmüyor. Zeli kampı da bizden güneye do ğru 120-130 km. kuş uçu şu uzaklıkta oldu ğundan dikkate almıyorum. Kuzey Irak'taki yazlık ve kı şlık kampların tamamına yakını bize 15-20 km. arasın da de ği şen mesafelerde oldu ğundan bu sayısı dü şük görebilirsiniz. Ancak, şunu bilmeliyiz, bu kamplarda eğitim görenlerin bir bölümü Hakkari ve Şırnak üzerinden Türkiye'nin di ğer bölgelerine sevk ediliyor. PKK'nın birkaç gün üst ü ste dinlenen telsiz konu şmalarından bunu hemen çıkarmak mümkün. Hakkari içerisinde de yazlık ve kı şlık kamplarının mevcut oldu ğu anla şılıyor. Bunlar Hakkari merkezi baüsında Kato (Karanhkda ğ) güne- 1993 Dönemi 61 yinde Oramar (Alandüz), Yüksekova güneybatısında Đkiyaka Da ğları ile Şemdinli Derecik bölgesinde Balkaya Da ğlandır. Bunlar dı şında bahar, yaz ve sonbaharda bir çok bölgeyi üs ve harekat çıkı ş ve toplanma alanı olarak kullanıyor, ancak kı şa girerken buralardan saydı ğım yurt içi ve yurt dı şı kamplara çekilip askeri ve siyasi e ğitime ba şlıyor. Beyler; şu yurt içi kamplarının içini bilen biri varsa, bana anlatsın ve ben inanayım, ikna olayım. Adamlar bizimle yan yana yaz kı ş ya şıyor. E ğitim yapıyor, dinleniyor. Yerleri belli. Bunu, bana birileri anla tmalı. Hayır, böyle bir şey olamaz. Bahar gelince de buralardan çıkarak her yer e da ğılıp, yapacaklarını yapıyorlar. Arkada şlar co ğrafya de ği şmedi ğinden bunların yeri de de ği şemez. Đmparatorluk döneminde de, Cumhuriyet döneminde de n e zaman bir silahlı kalkı şma olduysa, arazide nerelerde bulundularsa şimdi de aynı yerlerdeler. Çünkü, dünden bu güne kullandıkları co ğrafi mevkiler; güvenlik, barınma, beslenme, giri ş çıkı şlar, birinden di ğerine yer de ği ştirmeye en uygun mekanlar da onun için. Bu çok do ğal bir şey. Araziyi iyi okuyan, gayrı nizami harp teknikler ini bilen bir subay, bir hafta herhangi bir vilayeti dola şsın, be ş yer söylesin kesinlikle bunun üçü bu i şlere uygun yerdir. Gidince de militanları oralarda bulacaklardır. Bu anlattı ğım at de ğil, deve de ğil. Sonuç; yurt içinde PKK'nın bir sürü kampının varlı ğını bu güne kadar, yıllarca sürdürmesi ve buralarda n saldırılara geçmesini sakın biri, ahmakça sebeplerle bana anlatmaya yelte nmesin; rezil olur. Arkada şlar, Tanrıdan ve tarihten saklanacak bir şey yoktur. Şu elimdeki orta boydaki sarı kitabı görüyor musunuz? Uzakta oturan arkada şlar için ben okuyorum.

Page 31: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

Adı, "Halk Sava şının Temel Taktikleri", yazarı Mao Zedung, 15 bölüm , 110 sayfa. Bu kitabı 1975'de üste ğmenken almı ştım. Şu geçen 35 günde bunu, gece gündüz devam eden saldırılara paralel olarak bir kaç kez d aha inceledim. Zaten pratik ve yalın bir eser. Şimdi bir gece önce kitabın ilk sayfasına yazdı ğım notları size aynen okuyorum. "Kürdistan Đşçi Partisi (PKK)nin örgütlenme, muharebe etme, bask ın, pusu, gizlenme, üs seçme, mayınlama, yol kesme, adam kaçı rma, kundaklama, suikast tertipleme usûl ve yöntemlerinde bu kitabın dı şında, ayrıntılar dahil, farklı bir şey yaptı ğına rastlanmamı ştır. Tüm icraatının temeli ve asli dokümanı bu eserdir." Osman PAMUKOĞLU Piyade Kurmay Albay 6 A ğustos 1993 Hakkari 62 Unutulanlar Di şinda Yen Đ Bîr Şey Yok Şimdi de elimdeki bu kırmızı küçük, kitapçı ğı görüyor musunuz? Adı, "Gerilla Nedir?". Yazarı, Alberto Bayo. Türkiy e'de 1968'de yayımlandı. Alberto Bayo bir Đspanyol subayıdır. Gayrı Nizami Harbi, iki yıl Kuze y Afrika sahrasında sava ştı ğı bedevilerden ö ğrenmi ştir. Kurnaz ve zeki bir subay oldu ğundan gerilla harekatını ö ğretenlere de ö ğretmenlik yapabilecek tekniklerle geli ştirmi ştir. Aslında emekli albaydır. Dünya gerillaları ona usta anlamında "general" der. Fidel Cast-ro ve Ernesto che Guevara 'mn hocasıdır. Bu ikisi dahil yeti ştirdi ği 87 ki şi Küba'da Batı şta yönetimini silmeye yetmi ştir. Beyler sakın aklınızdan çıkarmayın. Gayrı nizami ha rpte inanmı ş 80-100 ki şi büyük tehlikedir. Bu ise üçüncü kitap. Adı, " Şehir Gerillası El Kitabı". Şehir ve kır gerillası ustalarından Carlos Marighella tarafından kaleme al ınmı ştır. PKK'nm kurulu ş bildirgesi ve bazı kongre kararlarını inceleyecekle r görecektir ki, metinlerde yer alan bir çok paragraf tamamen bu kitabın içinde n alınmadır. Türkiye'de 1970'de yayımlanmı ştır. Şehirler ve köylerde neyin, nasıl yürütüldü ğünü, milisler ne zaman, neyle u ğra şır? Kitabın yazarı bu i şlerin üstadıdır. PKK kendi resmi tebli ğlerini yazarken bile bu dokümana tam ba ğlı kalmı ştır. Orta boy 130 sayfalık bir kitap ancak bu kadar dolu olabilir. Ve şimdi gördü ğünüz dördüncü kitap; adı, "365 gün". Bir Amerikalı doktorun askerde iken Vietnam'daki bir yılını anlaüyor. Fark lı ve ba şka ülkeydi, Amerika orada ne yapıyordu? Onların kültürü farklı gibi i şe yaramaz sözlerin bir anlamı yok. Mücadelenin tarzı, tipi, usulleri, neyin ve ne lerin do ğru yapılıp yapılmadı ğı, sonuçları bilinmesi bizim için önemli. Bu kitapt a bizde 21 yıl önce 1972'de yayımlandı. Đlk yayımlandı ğında Amerika tek a ğız olmu ş gibi, şunu söylemi ştir: "Sayın Ba şkan, bu kitabı yata ğınızın ba ş ucunda bulundurun. Uykularınız kaçacaktır;" Đlk üç kitap aynı yumurta üçüzleri gibi birbirinin b enzeri ve tamam-layıcısıdır. Bizim elimizde bulunan Amerikan tercümesi, 1961 ve 1964 yıllarına ait gayrı nizami harp kitapları mevcut. Bildi ğiniz gibi bütün kitaj> lar Amerikan tercümesidir ve onlar yayımladıktan 6-8 sene sonra da tercüme eder biz yayımlarız. Silah ondan gelince silah bilgisi de on dan, tecrübe ve fikir hayatına dayalı kitaplar da ondan alınınca nasıl sa vaşılaca ğını da 1952'den beri gene Amerika'dan ö ğreniyoruz. Bundan önce de Almanlar, daha önce de Fr ansızlar vardı. Arkada şlar şimdi zaman almak istemiyorum. Bizim, 1934, 1935,193 6 yıllarında ken- 1993 Dönemi 63 di yazdı ğımız e ğitim ve muharebe kitaplarını görün, okuyunca şaşırıp kalır, neden bunları görmekte geç kaldım diye hayıflanır d urursunuz./ Bu bahsetti ğim 1961 ve 1964 yıllarına ait ABD talimnameleri; bi r, anlatımları genel, iki, hükümet kuvvetlerini anlattı ğı için küçük rütbelere fayda sağlamıyor. Bize kar şı taraf, hasım lazım. Üstelik Vietnam'dan önce yazı lmı ş. ABD'nin ilk muharip askerleri 1964'de Vietnam'a git ti, 1973'de sekiz sene sonra bozgun halinde oradan çekildi. 196O'lı bu kitapları o tarihlerde kendileri kullanıyordu, bir i şo yaramadı ki 58.000 ölü verip 6 bin helikopteri en kaz halinde Vietnam topraklarında bıraktı. Biz; yere, zamana, mevkideki militan sayı şma, aydınlık ve karanlık durumuna, zirvede veya vadi tabanında, siste, derin kar ve a şın so ğukta, yurt içi ve yurt dı şında olu şumuza göre yüzlerce kar şı taktik ve teknikler geli ştirece ğiz. Đlk defa duyaca ğınız, daha önce de hiçbir yerde rastlamadı ğınız sözcük ve tanımları

Page 32: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

söylüyorum. "Kurt sürüsü takti ği ile tilki avı tekni ği" kullanarak taarruz edece ğiz. Planlarda "a ğ içinde a ğ" sistemi kullanaca ğız. Bu yöntemi uygularken herkesin vazgeçmeyi aklından hiç çıkarmayaca ğı ilk ilke ise şudur: "Arkasında düşmanı hisseden önündekiyle sava şamaz". Bu son muhte şem söz Cengiz Han'a aittir. Her şeyi, ne yapılması gerekti ğini bir cümlede söylemi ştir. Bunu böyle söylemeyi beceremeyenler, nasıl taa rruz edilece ğini anlatmak için onlarca kitap yazar, herkes de da rı çuvalında pirinç arayarak, barı ş ko şullarında meslek hayatının sonuna gelir. Tilki avının tekni ği neyse, kar şı gerilla tekni ği de odur. Bu avın tekni ğinin nereden kaynaklandı ğını size söyleyeyim. Bizzat tilkinin tabiatından. H er şey doğada vardır. Do ğaya merakı olan, insanların yeni bir şeymi ş gibi sarıldıkları her şeyin tabiatta mevcut oldu ğunu görür. Onun için insanların bir şey keşfettikleri falan yoktur. Var olanı ö ğrenmekte geç kalıp, yeni farkına vardıklarında bir bulu şmuş, ke şifmi ş gibi sevinirler. Gelelim PKK'nm ismen tanımlanmasına. Bunun asker ve sivil herkes tarafından tanı ve do ğru olarak bilinmesi gerekir ki; hem kar şınızda kim var, hem de sen ne yapacaksın, buna göre tertiplen. Sonra bütün dünya bilsin, bizim halk tam bilmesin. Ölen çocuk kimin? Silahın, merminin, malz emenin parası kimin? Bir şeyi ne büyütün, ne de küçültün. Đkisinin de zararı var. 1984'de Hakkari'de 60 PKK'lı, 1993'de 5000 PKK'lı, üstelik halk da kar şı tarafa boyun e ğmiş. Đşte sonuç, i şte geçen 10 yıl. 64 Unutulanlar Di şinda Yeni Bîr Şey Yok Arkada şlar, PKK için; e şkıya, bölücü, vatan hainidir, yapılan i ş iç güvenlik harekatıdır, yok; dü şük yo ğunlukta çatı şmadır. Sonra ne demek dü şük yo ğunluklu çaü şma? Hangi seviyeyi anlaüyor? 365 gün gece ve gündüz muharebe stresiyle yaşayan asker için dü şük olan ne? Tecrübeli, usta bir askere sorulsa, bir kaç ay süren klasik bir sava ş mı, yoksa 360 derecede nereden gelece ği belli olmayan bir mermi, mayın ve roket nü? Ve 365 gün devamlı. Ba şkalarına ne gerek var? Size sorayım.. Tabi ki klasi ği tercih ediyorsunuz. Arkada şlar, bunu açmakla şunu açıklamak istiyorum. Söz, tanım, sıfat bir şey anlatmıyor. Bir takım insanlar faydasız sözleri bilinçsizce kullanıyor. Herkesin d e ne olup bitti ğini anlamasına engel oluyorlar. Kimisi örtülü sava ş diyor. Örgüte göre kirli sava ş, Avrupalılar için de bağımsızlık sava şı. Muharebeleri yapacak olan bizim için bunların ze rre kadar kıymeti yok. Çocuk ortada mı? Evet. Biz ona bakaca ğız. Birilerinin bu çocu ğa şu veya bu adı vermesi, çocu ğun genetik ve içgüdüsel olarak yaptı ğı hareketlerine mani olabiliyor mu? Hayır. Bizim için çocu ğun hangi davranı şları, hangi koşullarda, ne zaman, nasıl yaptı ğı lazım ve önemli. Ba şka türlü onu terbiye edemeyiz. Arkada şlar, konu şmamın bu son bölümünde; insan, asker, önderlik, hal k, tavır ve duru şumuzdan bahsedece ğim. . Hakkari'de, kendi bölgemizde, halat çekme oyununa d önmüş olan bu i şin sonunu getirece ğiz. Bu ba şarının büyüklü ğü, muharebelerin çetinli ği ile ölçülecektir. Güçlükler, insanın ne oldu ğunu gösterir. Her şeyin de ğeri zorlu- ğundadır. En kıymetli okul zorluk okuludur. Sizler dahil Hakkari 'de 23.000 asker var. Herkesin anne, baba, a ğabey, karde ş, amca, dayı gibi yirmiye yakın akrabası olsa, şu anda sırf buradaki askerler için yarım milyonun k albi; gece ve gündüz bizden kötü bir haber gelecek diye endi şeyle atıyor. Bölgede ya şayan halkın çoluk çocuk acıklı halini görüyorsunuz. Aç insan kolay kandırılır. Bu mücadelede hiçbir şekilde halka zarar vermeyece ğiz. Kimsenin "kul hakkı" asla yenilmeyecek. Bu konuda Tanrı bile kend ine sınır koymu ştur. Kutsal kitaptan okuyun; "Her şeyinizi affederim ama benim kar şıma kul hakkı yemi ş olarak çıkmayın" ifadesini göreceksiniz. Meyvası ça mura dü şüyor diye a ğaca kızılmaz. Derin yaraların tedavisi uzun sürer. Gayrı nizami s ava ş ko şulları, Ferhat'ın dağları delen sabrının olmasını gerektirir. Bunu göste rece ğiz. Bir i ş yapmayanın hiç yanlı şı olmaz. Yürek neredeyse, gerçek vatanseverlik de oradadır. Ve şunu bilin; Vatanı için sava şan asker, hiçbir 1993 Dönemi 65

Page 33: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

yasaya kar şı gelmi ş sayılmaz. Özgür bir millet, sınırlarını kimseyle p azarlık konusu yapmaz. Ortada olumlu hiçbir şey yok. Sa ğır bir iyimserlik bir ulusu zayıflatmaktan ba şka i şe yaramaz. Tutkusuz da/büyük bir i ş ba şarılamaz. Kalbimizin sesini dinleyerek karar verip uygulayaca ğız. Kalbinin sesini duyan insanlar hayal kırıklı ğına u ğramaz. Bütün çıkı şlarımızda gönülden olaca ğız, coşkulu olaca ğız. Vatanını seven, hayatın her ya şında ate şlidir. Üzüntüler yalnızlıkla büyür. Üzüntünün tek ilacı ha rekettir. Fırsat bulabildi ğinizde, birkaç saat uykunun dı şında, hepimiz sürekli hareketli olaca ğız. Muharebe teknikleri içinde böyle davranmaya mec bu- ruz. Üç ki şi bir sırrı ömür boyu saklayabiliyorsa, bilin ki, b unlardan ikisi ölü demektir. Çalı şmalarımızda şu sözü de unutmayın; üç türlü yalan vardır; adi yalan, yeminli yalan ve resmi istatistikler. Bir ulusun gerçek karakterinin ancak tarihinin önem li buhranlarında meydana çıktı ğı kabul edilir. "Türklerin vatanlarına ba ğlılıkları her huylarının üstündedir" sözünün kanıtlanma zamanı geldi, arkada şlar. Kendilerini zamanında sıca ğa, so ğuğa, açlı ğa, susuzlu ğa, benzer zorluklara alı ştırmamı ş olanlar askerlik sanatında ba şarısızlı ğa mahkumdur. Sava ş ve muharebeler taarruz demektir. Savunma halindeki bir birlik, yenilmeye, yıpratılmaya mahkumdur. En iyi muharebe yönetimi; d üşmanı rahat bırakmamaktır. Bunu yapaca ğız. Güne şin geceyi bo ğması gibi, milletin ba şına musallat edilen bu belayı bo ğacaksınız. Cesaret mertli ğin en belirgin niteli ğidir. Dünyada taklit edilemeyen tek peydir. Bütün silahları yener. Cesur insanın ruhunu hiçbir şey yıkamaz. Büyüklük, ölüm bilincine ra ğmen gösterilen cesarettir. Sonsuz olmak için ilk şart cesur olmaktır. Hayata korkusuz bakmaktır. Cüretkar davra nırsan kimse senin hata yaptı ğına inanmaz. Ki şisel yi ğitlik karakter sa ğlamlı ğıdır. Korku ve pani ğin uzakla ştırılması, muharebe şoku altında akıl ve vücudun isyan etmesini önlemek, ancak herkesin zora alı ştırılması ve dayanıklı ğın artırılmasıyla, kazanılacak olan güven duygusuyla s ağlanabilir. Çünkü, insan beyni sahibini koruyacak gibi çalı şmakta, iç güdüsel tepkiler vermektedir. Dayanıklılık artarsa ate ş altında kalmayı sevmeyen asker sayısı azalır. Bir insanın emir vermeye hakkı olması için, emir ve rdiklerinden daha de ğerli oldu ğunu kanıtlaması gerekir. Üstelik zeki adamlar, ba ş- 66 Unutulanlar Di şinda Yeni Bir Şey Yok kasının emrinde çalı şmaya tahammül edemezler. Napolyon'ım bu konudaki gö rü şü: "Emir vermek için itaat etmenin şart oldu ğunu söylerler, fakat sürekli itaat edende de komutanlık niteli ği kalmaz" şeklindedir. Herkes şunu bilmelidir: Savaşta komutanlık rütbeyle de ğil, herkesin göremeyece ğini görmekle olur. Gerçek sanatçıda teknik hata olmaz. Yaratma yoksa sanat da , meslek de yoktur. Hepiniz i şinize kendi ki şili ğinizi katmalısınız. Bunun için hür dü şünce ananesine sahip olunmalıdır. Özgür dü şünemeden ba şaramazsınız. Mutlu olamazsınız. 'Söyleneni yapan adamlar" muharebe yapamazlar. Özgürlük insanı n hiç eskimeyen de ğeridir. Özgür dü şünemeyen insanın davranı şları kendi davranı şı de ğildir. Sonuç olarak; hiçbir i ş ba şında bulunan adamın seviyesinden yukarı çıkamaz. Rü tbe, mevki geçicidir, kalıcı olan şerefiniz olacaktır. Mevkiden bahsederken size bir şeyi hatıra için söyleyeyim; insanlar yüksek mevkilerden dü ştükleri zaman güçlerini kaybettiklerinden de ğil, dalkavuklarından ayrıldıkları için üzüntü duyar lar. Ölüm her şeyi e şit yapan do ğal sonuçtur. Ölümden korkmayan ölmez; ölüm kendine koşanları hiçbir zaman vurmaz. Ölümün korkusu, ölüm ac ısından daha şiddetlidir. Ölüm tela şının bir anlamı yoktur. Her canlının neticesi ölümd ür. Kaçınılmaz sonuçlara pe şinen üzülme ve bunu dert etme bilinçli, sa ğlıklı bir ruhun i şi değildir. Ancak, şehitleri herkesin üstüne çıkaran, onların ölümleri değil, ölüm sebepleridir. Đnsanlar bir ölüyü iki kez öldürürler, hem topra ğa hem de unutulmaya gömerek. Kadir şinas bir ulus asla şehitlerini unutmamalıdır. Çünkü onlar hayatlarını, unutanların özgürlü ğü ve korunması u ğruna kaybetmi şlerdir. Arkada şlar sava ş kaba gücü birdenbire ba şıbo ş bırakmaktır. Seller, depremler gibi do ğal bir afet halinde sürüp gelmi ştir. Đnsano ğlunun yazılı 5000 yıllık tarihinde barı şla geçen süre 236 yıldır. Sava şların bitti ğini, bitece ğini sananlar "yüzerken çevresinde dola şan köpek balıklarını tekmeyle kovmaya kalkı şan insana benzer." Siz sava şla ilgilenmeyebilirsiniz, sava ş sizinle

Page 34: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

ilgilenir. Sava ş kazananı da yorar. Hele şimdi içinde bulundu ğumuz bu tip mücadele madden ve manen ulusu yorar ve kaynakların ı tüketir. Muharebede her şey ruhanidir. Muharebeleri herkesin sandı ğı gibi süngünün parıltısı de ğil, askerin gözünün parıltısı, morali kazanır. Yakın ve uzak ta rihi inceledi ğinizde görürsünüz ki, sava ş buldu ğu ülkeyi bir daha bırakmaz. Bir ulusa zayıf ve kuvvetli yanlarıyla beraber erdemlerini de ö ğretir. Sava şta tek korkulacak şey korkudur. En lazım olan şey de cesaretle desteklenen 1993 Dönemi 67 kararlılıktır. Devletin varlı ğını, ba ğımsızlı ğını ve namusunu korumak için başvurulacak son vasıtadır. Çaresiz kalıp, bütün yolla r kapanmadan yapılması, cinayetten öte bir şey de ğildir. Askeri liderin özelliklerinin ne oldu ğunu daha 1070'lerde Kutad-Gubilik eserinde Yusuf Has Hacip katıksız olarak söylemi ştir. Ba şka kaynakların hiçbiri bu netlikte tanımlayamamı ştır. • Cesur olacak. • Tok sözlü olacak. • Cömert olacak. • Sava ş tecrübesi olacak. Yalnız, dünyanın ünlü askerlerinin biyografileri te tkik edildi ğinde hepsinde müşterek olan nitelikler şöyle sayılabilir: • Askerlik sanatını çok sever. • Đnsanların enerji ve fikirlerini serbest bırakır. • Fikren hareketli ve kolayca alevlenen bir ki şili ğe sahiptir. • Đnsan psikolojisine hakimdir. Yapılmak istenmeyen şeylerin de yapılmasını sağlar. • Dü şüncelerini hep yüksek sesle söylemeye alı şkındır. • Gerçe ği hızla fark eder ve söyler. • Sisli havada yolu hiç şaşırmaz. • Ba ğımsız bir ki şili ğe sahiptir. Sıradanlı ğa tahammül edemez. • Cesur, canlı ve sabırsızdır. • Her şeyin süratle yapılmasına inanır. • Güven aramaz. Limandaki teknenin güvende oldu ğunu ama bir süre sonra çürümeye başlayaca ğını bilir. • Yenilebilir fakat pes etmez. • Yılmayan ve vazgeçmeyen bir ruha sahiptir. • Kar şı tepenin öbür yüzünü iyi kestirir. • Astlarında sava şma ve kazanma iste ği yaratır. • Her fırsattan yeni bir sonuç çıkarır. • Sava ştaki kıtaları ile zihinsel bir ba ğ kurar. • Gücü ve saldırganlı ğı zaman zaman öne çıkan bir askerdir. • Đleri hatlarda olmayı sever. Süvari liderleri gibi, emri eyerin üzerinde vermekten ho şlanır. • Đnsanın bamba şka bir yaratılı şta olmadıkça, hiçbir üstünlük gösteremeyece ğini bilir. • Hem dü şünce hem de eylem adamıdır. • Đnsanların itaat duygularına de ğil, do ğrudan kalplerine, hayallerine hitap eder. 68 Unutulanlar Di şinda Yeni Bîr Şey Yok Arkada şlar her şeyin anası tecrübedir ve ustayı tecrübe yaratır. Ya şıyor ve görüyorsunuz; artık denizin her sessiz halinden fır tınanın kopaca ğını sezebiliyorsunuz. Bu günden itibaren herkes aya ğa kalkacak. Çukurların içinde bekleyen ölümü bekler. Bir saldırı planlamak için ç ok asker çok birlik beklemeyeceksiniz. Kargalar kalabalık uçar. Siz, ik isi, üçü yan yana uçan yırücı gördünüz mü hiç? Çünkü kendilerine güvenleri tamdır . Da ğların tepelerinde helikopterden gördü ğümüz kartalların yuvalarında artık biz olaca ğız. Karanlık bir gökyüzü fırtı-nasız açılmaz. Fırtına ku şları rüzgarı sever. Bu da ğlarda, vadilerde, gözlerinizin taramadı ğı, süngünüzün parlamadı ğı, bombalarınızın yoklamadı ğı, botlarınızın pençesinin de ğmedi ği hiçbir yerin sizin olmadı ğını bilin. Usta asker çamuru ve gecenin karanlı ğını iyi bilen askerdir. Kendinizi ve askerlerinizi çelik gibi sert ve so ğukkanlı hale getirin. Onlarda a şırı derece

Page 35: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

muhariplik hissi yaratın. Şunu unutmayın muharebe hile, aldatma ve kurnazlıktı r. Öfke ve kin duymadan da sava şılmaz. Biz ulusumuzu ve topraklarımızı korumak zorundayız. Bunu biz ba şlatmadık. Kimse Türk Ulusuna silah zoruyla bir şeyler kabul ettiremez, kendi vatanımızda Türk Ordusuna ka badayılık yapıp, caka satamaz. Muharebelerde i şi uzatmayacaksınız, uzatırsanız i şler kötü gider. Aya ğınızı çabuk tutacaksınız. Hayattaki her şeyde oldu ğu gibi muharebenin de temel yasası; sürat, sürat, daima sürattir. Yakla şmada yılan gibi sessiz ve gürültüsüz, saldırıda yırtıcı ku ş gibi çullanacaksınız. Bir grubu yakaladı ğınızda o grubun son militanı bulununcaya kadar pe şinden ayrılmayacaksınız. Ta ki vurulursanız veya kusup bayılırsanız takip kesilebilir, aksi hal de kesinlikle pe şini bırakmayacak, böylece her yerde yüreklerine ölüm ko rkusunu çökerteceksiniz. El mi yaman, bey mi yaman hepsi ö ğrensin. Şimdi birliklerinize döner dönmez şu söyleyece ğim mısraları, subay, astsubay ve askerlerin her zaman görebilece ği bütün mekanlara yazacaksınız. "Üzerimize kılıç çekilmedikçe, Ülkemiz topraklarına girilmedikçe Milletimiz cefa çekmedikçe Bizden kimseye zarar gelmez. " Bu kıta bundan böyle da ğ ve Komando Tugayının felsefesidir. Bir di ğeri; 1993 Dönemi 69 "Ödü varsa dü şmanın meydan açık hazırız Bu toprakta biz do ğduk, biz ya şadık, biz varız. " Sonuncusu ise şu: "Bir milletin şerefi cephedeki askerin sırtındadır. " Sabit veya g eçici 10 askerin bulundu ğu her yerde Türk bayrakları 24 saat göndere çekili olacak. Bütün araçlar!* bayrak takılacak. Kı şlalarda sürekli imparatorluk ve cumhuriyet marşları çalacaksınız. Her şeyi bu milletin çocuklarına yakı şır şekilde aklı selimle yapaca ğınıza inancım tamdır. Đyi giden de kötü giden de her şeyin sorumlusu benim. Şu geçen saatler içerisinde sizlere dü şüncelerimi açıkladım, hepinizin bilemeyece ği bilgileri verdim. Yol gösterdim de diyebilirsiniz, ama askeri manada emir vermedim. Kahramanlara emir verilmez. Tanrı geç de olsa mutlaka yardım edecektir. "Cesaret, cesaret her zaman cesaret; Sürat, sürat daima sürat Kimse bunu unutmasın." O gün ak şam karargaha şu emri verdim^ "Çukurca, Şemdinli, Yüksekova ve. Hakkari'de bulunan dört kı şlada, bütün korucu ba şlarını ve muhtarları toplayın. Bu bölgedeki kı şla ve arazide konu şlu bulunan tabur düzeyindeki birliklerde de askerlerle görü şece ğim. Bu faaliyet 9 ve 10 A ğustos günlerinde bitirilecek, ast komutanlıklara bildirin". Muhtarlar ve korucu ba şlarının büyük kısmının tek birle şti ği şey; kendi köy ve mezralarının en tehlikeli durumda oldu ğuydu. Hepsi bölgelerine askeri birlik istiyordu. Bunun fizik olarak imkansız oldu ğunu ve çare olmadı ğını söylememe ra ğmen, sanki hiç duymamı şlar gibi yeniden aynı şeyleri tekrarlıyorlardı. Mevcut korucuları ile kendilerini korumalarını, belli bir süre sonra bölgenin tamamını rahatlataca ğımızı, sabırlı olmalarını, yapacakları tek şeyin PKK gruplarının yerleri hakkında bize bilgi ula ştırmaları oldu ğunu, sonucunda ne olaca ğını göreceklerini söyledim. Đnanmak istiyorlar ancak, yıllardır, "lafla peynir gemisinin yürümedi ğini" görüp ya şadıklarından güveneme- 70 Unutulanlar Di şinda Yen Đ Bir Şey Yok dikleri gözlerinden okunuyordu. Đçlerinden bazılarının bütün konu şmaları kısa bir sûrede bölgelerindeki PKK gruplarına götürece ğini biliyordum. Bir kısmı da bunu iyi bildi ğinden kendilerini ve köylerini korumak için hiç söz e karı şmadılar. E ğer, korucular i şlerini adam gibi yapmazlarsa bütün silah ve telsizlerini toplayaca ğımı, maa şlarını kesece ğimi herkesin çok iyi anlayaca ğı bir dille, kesin olarak söyledin) Minnetle, tay tay yaparak yürütülecek i şlerden hayır çıkmazdı. Askerlere hitap etmeden önce sava ş donanımlı tabur toplu düzenindeki sıralar arasında dola şarak tek tek gözlerine baktım. Hepsi ciddi, vakur, gözleri ı şıl ısıldı. Hiçbir kaygı, hiçbir ürperti yoktu. Herkes yüzüne ve ellerine kamuflaj boyalarım sürmü ş, bazılarının sadece gözleri görünüyordu. 30 kiloyu a şan muharebe çantaları sanki sırtlarında hiç yokmu ş gibi dik duruyorlardı.

Page 36: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

Onlara, "vatanın bu kö şe ba şındaki bölgesinde keskin ve kötü bir virajda oldu ğumuzu, aracın iki tekerinin bo şta döndü ğünü, aracı, uçup gitmeden önce, devirmeden yola almamız gerekti ğini, bu i şin do ğru ve kısa zamanda yapılmasında şimdi askerde bulunan 1973, 1974 ve 1975 do ğumlu tertiplerin yi ğitlik ve fedakarlıklarına dü ştü ğünü söyledim. Türk erke ğinin askerlik hatıralarının ömür boyu sürdü ğünü ama kendilerinin çocuklarına ve ba şkalarına anlatacakları, dinleyenlerin inanmakta zorlanacakları sayısız muha rebe öyküleri olaca ğını anlattım. Çarpı şmalarda bütün do ğal yeteneklerini hiçbir sınır tanımadan ortaya koymalarını, bu i şin Türk Milletinin haysiyet meselesi oldu ğunu, artık bıça ğın kemi ğe dayandı ğını, nerede tehlikeli ve kritik durumda kalırlarsa beni yanlarında göreceklerini bildirdim. Silahlarını dev amlı bakımlı tutmalarını, yatarken bile yanlarında bulundurmalarını, silahlar ını bedenlerinin bir parçası haline getirmelerini söyledim. Tarih boyunca oldu ğu ve bütün dünyanın da bildi ği gibi cesaretlerinden kimsenin asla ku şkusu olmadı ğını, ama her an zihnen uyanık olmalarını, muharebe sırasında ise sürekli hile ve kurnazlık dü şünmelerini, gündüzleri yılan, geceleri ise bir bayku ş gibi hareket etmelerini, büyük çarpı şmalara hazır olmalarını, şimdiden hepsini kutladı ğımı bildirdim. Sonunda Hakkari'den ayrılırken, doru klarından duman eksilmeyen bütün bu da ğların kendilerini şükranla selamlayaca ğını" söyledim. 10 A ğustos ak şamı Tugay karargahına döndüm. Gece harekat ve Đstihbarat Şube Müdürleri Binba şı Ahmet ve Yüzba şı Harun'u çalı şma odama ça ğırdım. Duvar haritası üzerinde 15-20 dakika tartı ştık. Teh- 1993 Dönemi 71 ditte 1. öncelik Yüksekova, 2. öncelik Çukurca, 3. öncelik Şemdinli, 4. öncelik de Hakkari'de görülüyordu. Yüksekova'nın güneyindek i Đkiyaka Da ğları (Çarçel) bu kesimdeki di ğer da ğların kapladı ğı alandan çok daha geni şti ve bir tarafı e şek ve keçi kapısı iki geçith; Irak'a ba ğlanıyordu. Yurt içinde kamp olabilecek ve büyük çapta grupları sa ğlayabilecek co ğrafi ko şullara sahipti. Rakımı 3.395 metreydi. Bu mevsimde dahi Irak'tan gelen geçitleri n içlerinde kar ve buzullar vardı. - Ahmet - Buyurun komutanım - Bütün taburlarla, Đkiyaka Da ğları'm, Irak toprakları dahil geceleyin kuşatacak, eteklerden zirveye do ğru daralan a ğ ve dairevi düzenlerle taarruz edece ğiz. - Şemdinli, Çukurca, Hakkari bölgelerindeki taburları Yüksekova'ya intikal ettirirsek, bu bölgeler hassas ve zayıf duruma dü şer. - Herkes yerinde, savunma düzeninde kalıp, gündüz b irkaç kilometrelik yakın çevresinde dola şmayı müteakip üslerine dönünce gece ve gündüz kuvve tli mi oluyor? Bir aydır komando taburu, piyade taburu, ja ndarma karakollarına sürekli saldırıp hepsinden parça koparan PKK gruplarıyla hi ç temas sa ğlayan oldu mu? Tek başına bu da ğlardan birini bir taburun kavraması mümkün mü? Suba ylara da geçen gün anlattı ğım gibi, klasik ve kalıp dü şüncelerden kurtulama-nıak tabii ki sistemden kaynaklanıyor. Bak sen ne kadar çalı şkan adamsın, iki yıldır buradasın, gidi şatı saat saat ya şıyorsun, gene de zinciri kıramıyorsun. Artık, i şe yaramayan kalıplarınızdan çıkın. Bak aslanım; gay rı nizami harpte asırlardır tek bir ilke vardır. "Ara, bul, yok et". Hareket ed ecek, sızacak, a ğın içine alacak, darbeleyecek, şeytanı bile şaşırtacaksın. - Anladım komutanım, emredersiniz. - Harekata Da ğ ve Komando Tugayının tamamı ile Şemdinli Sınır Jandarma Özel Timleri, Derecik'teki Piyade Taburu katılacak. Şemdinli ve Yüksekova Đlçe Komando Bölükleri 1. ve 3. Da ğ ve Komando Taburlarının, Jandarma özel Harekat Grubu da 2. Da ğ ve Komando taburunun emrinde olacak. Jandarma Koma ndo Taburu bölgesinin özelli ği nedeniyle Çukurca'da kalacak. Harekat 12 A ğustos 1993 hava kararınca ba şlayacak (iki gün sonra). Harekata katılacak birlikl er 12 A ğustos saat 14:00'da Yüksekova güneyinde toplanmı ş olacak. Harekat emrini orada verece ğim. Taslak planı haritaya geçirin, talimatları hari tanın üzerine yazın. Özel bir odada çalı şın, kimseye bilgi ver- 72 Unutulanlar Di şinda Yen! Bir Şey Yok meyin, bir saat sonra görü şelim. Đstihbarat Şube Müdürüne:

Page 37: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

- Harun - Emredin komutanım. - Üç ki şinin sır saklayabilmesi nasıl mümkün olur? - A ğızları çok sıkı olmalıdır. - Hayır! ikisinin ölmü ş olması gerekir. Gülü ştük. Planı getirdiler. Da ğın her metresine diken gibi batmaları için harekatı n ismi "kirpi" olacak dedim. Lojistik Şube Müdürü Kurmay Yüzba şı Naim'i ça ğırdım. - Naim, yarın ak şama kadar bütün birliklerin üç gün muharebe payları nın tam olmasını sa ğlayın. 13 A ğustos'tan itibaren de 4000 askeri bir hafta destekleyecek gibi erzak ve mühimmat şevkine hazır ol. Yaralıların Hakkari Askeri hastanesi ve Diyarbakır Askeri Hastanesine şevkini fikren ve mevcut imkanlarımızla, zihnen tasarla, plan yap. Fakat, 13 A ğustos 1993 gününe kadar kimseye herhangi bir talimat verme. - Emredersiniz komutanım. 12 A ğustos sabahı güne ş do ğarken helikopterle kı şladan ayrıldım. Hakkari ve Batısındaki birliklerin emredilen yere ula şabilmek için konvoy halinde Zap vadisinden 6-7 saat yol kat etmeleri gerekiyordu. B ütün bölgeleri kontrol ettim. 8-10 araçlı yürüyü ş kolları ana ve tali yollan doldurmu ştu. Araçların üzerleri tamamen açık, uçaksavarlar ve makineli tüfekler her tarafa ate ş açabilecek şekilde yerle ştirilmi şti. Türk Bayrakları ve birlik flamalarının dalgalan maları dost ve dü şman herkesi etkileyecek bir görünümdeydi. Birliklerin hepsi zamanından önce bölgeye hiçbir so run çıkmadan geldiler. Saat 14.30'da Yüksekova güneyinde birliklerin toplandı ğı yer olan Kamı şlı mevkiinde harekat emrini verdim. Kendilerine, taarruz mihverl eri, ilerleme istikametleri, hedefleri ve kontrol noktalarını ihtiva eden harita ları teslim edildi. Her birlik havanın kararmasını müteakip bulundu ğu yerden hareketle bölgesinden da ğa tırmanmaya ba şlayacaktı. Tugayın ileri/taktik komuta yeri Yükseko va'da Đnci Da ğ ve Komando Taburunun kıstasıydı. Tabur Komutanları 15.30'da ayrıldılar. Havanın kararmasına 5.5 saat vardı. Gece ay ı şı ğı olacaktı. A ğır silah mürettebatı (komando havanları, hafif tanksavar toplan ve uçaks avarlar) ile birlikte timler 26-27 askerden olu şuyordu. Her timin ba şında mutlaka bir subay ve astsubay vardı. Hareket edilecek her böl- 1993 DÖNEMĐ 73 gede azami geni ş bir cephe olu şturulacak, timler arasında bo şluklar kalmasına meydan verilmeyecekti. Taburlar saat 21:00'dan itibaren Đkiyaka Da ğlarına tırmanmaya ba şladılar. Temas sağlanıncaya kadar hiçbir muhabere yapılmayacaktı. Da ğın konumuna göre bizim durumumuz; bir filin sırtına çıkmak için ayaklarınd an ve kuyru ğundan tırmanmaya çalı şan karıncalara benziyordu. Gökyüzü pürüzsüz, hava r üzgarsız, sakin bir geceydi. Gece, 1. Da ğ ve Komando Taburunun Yüksekova ilçesinin Kuzeyinde ki barakalardan olu şan kı şlasındaydım. Yanımda bölgedeki Tugay Komutan yardım cısı Albay Bülent, Harekat ve Đstihbarat Şube Müdürleri ile komutanlık irtibatlarını yürüten muhabereci personel vardı. Tabur harekata azami mev cutla katıldı ğından kı şlada emniyet için bırakılan birkaç subay ve astsubayla 1 00 kadar asker mevcuttu. Yüksekova Jandarma Sınır Tabur Komutanı yarbay Hüse yin ile Đlçe Jandarma Bölük Komutanı Binba şı Mehmet bir emrim olup olmadı ğı için u ğrayıp, birliklerinin başına döndüler. Bu kı şlaya ihtiyaç halinde kullanılmak için Tugaydan bir ay önce yeni kurulan Da ğ Topçu Bataryasından 2 top (7,5 x 18'lik), 4 namlu da 81 mm'lik havan getirmi ştik. Bu ilçe hiçbir zaman sakin bir yer de ğildi. Çevresinde cereyan eden olaylar, saldırılar, mayınlamalar, ada m. kaçırmalar, nüfusu o zamanlar 46,000 olan ve bir tepsi gibi düz bir alan da bulunan şehirde, PKK'nın yer altı te şkilatı ile yardım ve yatakçılarının ne kadar etkili ve verimli çalı ştıklarının göstergesiydi. Saat 02:15'de Çukurca'nın Üzümlü Jandarma Sınır Kar akolunun Kuzey Irak'tan gelen PKK grubunun saldırısına u ğradı ğı haberi geldi. Karakol hazırlıklıydı. Saldırıya hiç ummadıklan yerlerden çapraz ate ş açarak iyi bir tepki verdi. Sekiz militan öldürüldü. Üç asker yaralandı. 12/13 A ğustos gecesi harekat bölgesinde saat 05:00'a kadar sakin geçti. 05:00'da, Şemdinli'nin Bembo Vadisi yönünden harekata katılan 3. Da ğ ve Komando Taburunun Komutanı Binba şı Muzaffer PKK militanları ile çatı şmaya girdi ğini, 2

Page 38: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

PKK'lınm öldürüldü ğünü, bir askerin kolundan hafif yaralandı ğını rapor etti. Bir saat içerisinde de 1. Da ğ ve Komando Tabur Komutanı Binba şı Vahit, 2. Da ğ ve Komando Tabur Komutanı Binba şı Necmi ile 4. Da ğ ve Komando tabur Komutanı Binba şı Atakan da temas sa ğlandı ğı ve çatı şmaların geni şledi ğini telsizle bildirdiler. Irak tarafından tırmanan taburlar henü z temas sa ğlayamamı şlardı. Bu durum da ğdaki militanların büyük kısmı ile Yüksekova istikam etinde konu şlanmı ş olduklarını gösteriyordu. 74 Unutulanlar Di şinda Yeni Bir Şey Yok Harekatın yürütüldü ğü Đkiyaka Da ğlan 400 knT'lik, yüzde sekseni kayalık olan bir bloklar grubuydu. Ku şatma a ğının Yüksekova tarafında, merkezde muharebe eden 2. taburun yanına gittim. Binba şı Necini, bölüklerinin ileri hatlarıyla ilgili kısa bir bilgi verdi. 600 asker hemen önümüzdeki vadinin yamaçlarından birkaç koldan tırmanmaya devam ediyordu. Vadinin iki yanındaki sa rp kayalıklar, bölükler ve onların timlerinin daha fazla açılmalarına imkan ve rmiyordu. Bir müddet sonra, vadinin üstünden birliklerin sol ilerisinde bulunan geni ş bir kaya grubundan timlerin üzerlerine, vadinin tabanını kapsayacak yo ğunlukta havan, roketatar ve makineli tüfek ate şi açıldı. 2. Tabur dev bir binanın önünde, PKK grub u da aynı binanın çatısı ve üst balkonlarında gibiydi. Milita nların ate şlerinin yo ğunlu ğu gittikçe arttı. Birlikler ellerinde bulunan bütün s ilahlarla, PKK'lılara yakınlık derecesine ve bulundukları mesafeye uygun olarak cevap veriyor, kar şı taraf biraz siniyor gibi oluyor, fakat kısa bir sür e sonra havan ve roket mermileri yeniden birliklerin üzerine ya ğmaya ba şlıyordu. PKK grubunun görü ş yetene ğini yok etmek için kullanılan sis mermileri ile kay alıklarda bir i şe yaramayan yangın mermileri vadiyi göz gözü göremez hale getirdi. Di ğer taburların bölgelerinde de çatı şmalar yer yer devam ediyordu., fakat burada sıkıntı vardı. Buradaki PKK grubunun do ğusunda (arkasında) 3. Da ğ ve Komando Taburu manevra yapıyordu, arkadan ku şatabilir miydi? 3. Tabur Komutanı ile görü ştüm. Birlikleri geni ş bir cepheye da ğılmı ştı ve bulundukları yer oldukça uzaktı. Jilet gibi; botları, elbiseleri do ğrayan bu kayalıklarda bazen 150-200 metrelik yol bile birkaç saatte ancak alına biliyordu. Onun kısa bir sürede yapabilece ği herhangi bir şeyin olmadı ğı anla şılıyordu. 2. Tabur hiç kesilmeyen havan ve makineli tüfek atı şları altında bile kayalıklarla bo ğuşarak ilerlemeye devam ediyordu. Bizim bütün telsizl er bangır bangır ortalı ğı çınlatıyor, konu şmalarından bölük ve tim komutanlarının ne kadar coşkulu ve şevkle hücum yürüttükleri anla şılıyordu. "Ona buna satılmı ş zibidiler. Mermi de ğil, cehennemi üzerimize boca etseniz, yine de bulundu ğunuz yere gelip kafalarınızı koparaca ğız." "Tarihten, co ğrafyadan habersiz soytarılar, Türk Ordusuyla mertli k denemesine girmek, sizin ne haddinize." Karanlıkta PKK'lılara daha emniyetle yakla şabilirdik fakat havanın kararmasına 8-9 saat vardı. Ayrıca hava kararınca bunlar, arkal arı ıı- 1993 Dönemi 75 dan yakla şan di ğer taburu da fark ederek yukarılara kaçabilirlerdi. Militanların bulundukları yere tırmanırken, mecburen iki elle ka yaları tutmak gerekece ğinden, yakın mesafeden bunlara ate ş etme de mümkün de ğildi. Bu da ilk çıkanların bazılarının şehit olaca ğı ve yaralanaca ğı demekti. Elimizde bulunan karadan karaya ate ş eden hiçbir silah da fayda sa ğlamıyordu. Tugay karargahına ani hava deste ğinde bulunmaları ve taarruz helikopterlerini göndermeleri talimatını verdim. Yarım saat sonra ko bra helikopterleri gelince, çatı şmadaki bölük komutanları ile yanında bulunan takım komutanları, pilotları kar şımızda duran kaya blo ğuna yönlendirdi. Helikopterler tarif edilen hedefle ri vurup ayrıldıktan kısa bir süre sonra da iki sava ş uça ğı bölgenin üzerine geldiler. Đleri hava kontrolörü üste ğmen bulundu ğumuz yerden gelen uçakları PKK grubunun mevzilendi ği bölgeye yöneltti. Atı şlar vadiyi büyük bir gürültüye boğdu. Top ve makineli tüfek atı şları ile alçak uçu ştaki jet motoru sesleri kulakları sa ğır edecek derecedeydi. Onlar da yüklerini bo şaltınca ayrıldılar. Her tarafı birbirine benzeyen dar bir alanda hedefl erin tarifi çok zor olmasının yanında bu kesik derin bo ğazda, plansız yapılan, üstelik birlikler hedefe çok yakın ve onun altındayken yürütülen koordinasyon fe vkalade ba şarılı olmu ştu. Hava deste ğinin kalkmasından sonra 20 dakika kar şıdan herhangi bir ate ş gelmedi. Fakat bu süreden sonra eski yo ğunlukta olmamakla beraber; havan, roket ve

Page 39: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

makineli tüfek atı şları yeniden ba şladı. Bunlar, uçak ve helikopterlerin atı şlarında, ma ğara ve derin kayalıkların kovuklarına girip saklanı yor, onların çekildiklerini ve gelmeyeceklerini anlayınca dı şarı çıkarak tekrar mevzilenip ate şe ba şlıyorlardı. 13/14 A ğustos gecesi çatı şmalar aralıklarla sürdü. Artık, PKK'hla-rın manga, takım, bölük komutanları seviyesindeki liderlerinin telsizleri gizlili ği bir tarafa bırakarak konu şuyordu. Herkes kendi durumunun daha kötü oldu ğunu söylüyor, ku şatma içerisinde kaldı ğını üstlerine bildiriyordu. Ana merkez telsizi ba şlangıçta, "tela şlanmayın, askerler hava kararınca gideceklerdir" diyerek; güya görmeye alı ştıkları eski öykülerle, tecrübesini göstermeye çalı şıyordu. Ancak, hatıraları bu kez i şe yaramıyordu. Gece yarısından sonra herkesi korkaklıkla suçlayıp, azarlamaya ba şladı. Telsiz konu şmalarının yoğunlu ğu, müsademe sayısı, çatı şma yerlerinden gelen tahmini militan durumu, ana telsizin de bölgede olu şundan Đkiyaka Da ğları'nda 400 kadar PKK'lının oldu ğu (bir taburdan fazla) anla şılıyordu. Büyük mobil telsizden "halat" kod adıyla konu şan Suriyeli Topal Nasır'di. Daha ön- 76 Unutulanlar Di şinda Yeni Bir Şey Yok çeki çatı şmaların birinde aya ğından aldı ğı yaralar nedeniyle yürürken aksadı ğı söyleniyordu. Behdinan-Zagros (Hakkari) sorumlusuy- du. Konu şmaları sırasında bir iki defa "büyük i ş suya dü ştü" şeklinde Türkçe ve Kürtçe konu şma geçti. Bunu, burnunun dibine kadar sokuldukları Yüksekova'da, mi lislerin yardım ve yatakçıların deste ği ile büyük bir eylem yapmaya hazırlandıkları şeklinde tahmin ettik. Bölgedeki grupların ço ğunun Đkiyaka'da toplanmı ş olmaları da bu değerlendirmeyi destekliyordu. (Aynı durumu, üç ay önc e [Haziran 1993] Çukurca'da yaratmı şlar, 16 saat süreyle şehre kimse girememi şti. Bu tip hareketler ayaklanma, topluca silahlı kalkı şmadan ba şka bir şey de ğildi.) 14 A ğustos günü ve 14/15 A ğustos gecesi yer yer yo ğun, zaman zaman da kısa süren çatı şmalarla harekat devam etti. Birlikler kendileri din lenmeden, kar şı tarafa da nefeslenme fırsatı tanımadan da ğın zirvesinde bulunan Hisar Yaylası'na yakla şıyorlardı. Da ğ ve Komando taburlarının hızları, botlarını, elbise lerini paramparça etmi ş olan kayalıkların içinde ve üstünde, insan gücü ve azminin çok üstündeydi. Da ğın Irak tarafından tırmanan Jandarma Timlerin ba şındaki Tabur Komutanı Binba şı Erdal ile iki geçitten zirveye çıkmaya çalı şan Yarbay Ali'nin tam nerede bulundukları, 3400 metrenin ötesinde kal an kanyon ve vadi tabanlarında irtibat için ölü bölgede kaldıklarında n sa ğlıklı bilgi ahnamıyordu. Her iki subay da aldıkları görevi ne pahasına olurs a olsun yerine getirecek yaradılı şa sahipti. Muharebede "haber yoksa her şey iyidir" sözü geçerlidir. Bugün saat 14:00'da Şemdinli derecik bölgesinde birinin mayına basması s onucu iki köylü öldü. Gece 22:05'de Çukurca ilçe merkezin e çevredeki tepelerden, dört ayrı yerden ate ş açıldı, kar şılıklı çatı şma bir saat sürdü. 15 A ğustos günü ö ğleden önce Jandarma Asayi ş Komutanı Hasan Kundakçı Pa şa harekat bölgesine geldi. Kendilerine bu güne kadar geçen durumu kısaca açıkladım. Kundakçı Pa şa da hemen önümüzdeki vadide ilerleyen 600 komandoy u çıplak gözle seçmekte zorlandı, kimse yok sandı. En büyütmeli dürbünle bakınca, ancak, hareket eden küçük siyah canlılar gibi, aske rleri fark edebildi. "Görüyorsunuz komutanım, bir vadi tabanındaki bir t aburu yutuyor, kaldı ki 20 x 20 km'lik bir da ğlar grubunu kavramaya çalı şıyoruz" dedim. Đki saat kadar beraber olduk; ayrılırken, "bir kayayı siper almada n ayakta durma, kannaslı (suikast tüfe ği) keskin ni şancılar seni vurabilir" dedi. 1993 Dönemi 77 Öğleden sonra, Hakkari'den Kurmay Ba şkanı Genelkurmay Ba şkanının beni aradı ğını telsizle bildirdi. Komutan; "herhangi bir emrinin o lmadı ğını, sadece görü şmek istedi ğini" bildirmi şti. Da ğdan telsiz veya ba şka bir vasıta ile görü şebilmem mümkün değildi. Ak şama do ğru Yüksekova'daki ileri komuta yerine döndüm ve Genelkurmay Ba şkanını aradım. "Durumun i/i gitti ğini, istihbarat te şkillerinin dinlemelerinden PKK'nın durumunu takip etti ğini, çok ölülerinin oldu ğunu, kötü vaziyete dü ştüklerini" söyleyip te şekkür ve tebrik ettiler. Genelkurmay Başkanına şu ana kadar hiç zayiatımızın olmadı ğını arz etti ğimde ise böyle bir sonuçta hiçbir kaybımızın olmamasına inanmakta zorl andı. Hava kararmadan önce Tugay Komutan Yardımcısı Albay Bülent'le kı şlanın etrafındaki mevzileri dola ştık. Kesin emrim oldu ğu için bütün birlikler gibi

Page 40: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

Yüksekova Da ğ ve Komando Taburu da azami mevcut askerle harekata katılmı ş, kı şlada az miktarda asker, birkaç subay ve astsubay bı rakılmı ştı. Sınır ve Đlçe Jandarmanın da ancak kendi tesislerini koruyabilece k kadar silahlı gücü vardı. Kı şla tesisleri 1984'de askeri istihkamcıların in şa etti ği prefabrik, hafif silah mermilerine kar şı bile dayanıksız tesislerdi. Đçgüdüsel olarak, hava karardıktan sonra bir kez dah a dı şarı çıkıp mevzileri dola ştım. Kı şlanın emniyetinden sorumlu subay ve astsubaylar da beni takip ediyordu. Bazı pratik emirler verdim. Kı şlanın ortasında bulunan, Tugaydan getirdi ğimiz iki adet da ğ topu ve üç adet 81 mm'lik havan ile taburun kı şlada bıraktı ğı üç adet tanksavar topunun mevzilerini, ate ş istikametlerini kontrol ettim: Subaylar, ben yanlarındayken söylediklerimi hemen yaptılar. Đkiyaka Dağları hemen Yüksekova'nın bitti ği yerden ba şladı ğından, makineli tüfek tıkırtıları, roket ve havan sesleri muntazam olmaya n aralıklarla derinden kı şlaya ula şıyor, izli mermiler ile aydınlatma mermileri 3000 m etre yükseklikteki karanlıklar içersinde, yeryüzünden de ğil de, gökyüzünün bir köşesinden di ğerine fırlatılıyormu ş intibaını veriyordu. Tabur karargahı olarak kullanılan barakanın bir oda sını harekat merkezi olarak kullanıyorduk. Harekat dört gece 3 gündür kesintisi z devam ediyordu. Ertesi gün birliklere kumanya ve mermi sevk edilmesi gerekiyor du. Sabahın ilk ı şıkları ile havadan ta şınmaları ile ilgili hazırlıklar tamamdı. Helikopter ler birkaç yer hariç ini ş yapamazlardı, bu, gerilerde bir noktaya ikmal madd elerinin bırakılması demekti. Bu da birliklerin gerilere per sonel görevlendirmesi, yüzlerce kiloluk malzemenin ta şınması, i şlerin saatlerce sürmesi ve ba ştan a şa- 78 Unutulanlar Di şinda Yen! Bîr Şey Yok 1993 Dönem Đ 79 ğı yorgunluk ve sabır demekti. Hal tarzı, timlerin b ulundukları yerlere, çatı şmaların şiddetini ve yönünü hesaplayarak havadan atmaktı. Yü zlerce askerin botları konç ve tabanlarından parçalanıp kopmu ştu. Bir kısmı ayakkabılarının tabanını iplerle ba ğlamı şlardı. Bot ikmali yiyecek ve mühimmat kadar önemliy di. Yürüyemeyen, ayaklan yaralı insan muharebede i şe yaramaz hale geliyordu. Her timden kaç bota ihtiyaç oldu ğunun ve numaralarının ne oldu ğunun bile bilinmesine ihtiyaç vardı. Her timde aynı tip a ğır silah yoktu. Hangi a ğır silahın, hangi timde oldu ğu ve o timin arazide bulundu ğu mevki bilinmeden mermisi ona ula şmazdı. Lojistik, ikmal faaliyeti muharebe yapmak ka dar önemliydi. Bu i ş iyi yapılmadan muharebeleri sürdürmek mümkün de ğildir. Canlıların beslenmeye, cansızların mermi ve ilave malzemeye ihtiyaçları va rdır. Bu konular üzerinde görü şmeye devam ederken tam saat 22:00'da büyük bir gürültüyle kı şlanın üzerine havan ve roketatar mermileri ya ğmaya ba şladı. Çok geçmedi bunlara makineli tüfek ve kale şnikof sesleri de yo ğun bir şekilde karı ştı. Bir anlık tereddüdü takiben tüfe ğini kapan subay dı şarı fırladı. Be ş dakika içinde her tip silahın sesi şehri ve kı şlayı kapladı. Kı şla, eni boyu 150 x 200 metrelik bir arazinin üzerindeydi. Şehirle kı şla arasında güneyde sadece bir asfalt yol vardı. Do ğusu ve batısı da sivil evlerle çevrili, kuzeyinde i se gittikçe yükselen sırtlardan olu şan bo ş arazi vardı. Dı şarı çıktım. Ate şlerin büyük kısmı güneyden ve batıdan geliyordu. Şehirdeki binaların çatılarından, balkonlarından, yarım in şaatlardan, bahçelerin duvarlarının arkasından ate ş ediliyordu. Saldırı esas bulundu ğumuz kı şlayı hedef almakla birlikte, Đlçe ve Sınır Jandarma ile polislere ait tesislerin üzerine toplanmı ştı. Kısacası devlete ait ne varsa. Dümdüz bir ovada kurulmu ş bu kentin nüfusu 46.000'di. Biz dümdüz bir alanda, ate ş edenlerse yüksek beton binalardaydı. Albay Bülent "Komutan nerede?" diye b eni arıyordu. "Buradayım" diye seslendim, yanıma geldi. Yola bakan mevzilerin gerisinde bir a ğacın yanındaydım. "Komutanım vurulacaksınız, içeri girme lisiniz" dedi. (Bülent Albay, benden iki sene önce Harp Okulundan mezun olmu ştu. Ben kurmaylık ve üstün sicil kıdemlerim nedeniyle kendisinin iki yıl önünde bulu nuyordum. Ömrü komando birlikleri ve bu bölgelerde geçmi şti. Babası da subay olan Bülent Albay katıksız bir tabirle tam bir Đstanbul efendisiydi. Buralarda ya şananlar zaman içinde onun da sa ğlı ğını bozdu.) "Bülent Albayım, bu görünen bildi ğimiz bir çatı şma de ğil. Şu şeh-

Page 41: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

rin haline ve üzerimize gelen ate şin yo ğunlu ğuna bak. Bunun adı ayaklanmaya kalkı şmadır. Kı şladaki birkaç subay ve 80-100 asker bu (ehennemle f iziksel olarak ba ş edemez. Đçeriye girerek yapılacak bir şey yok" dedim. Mevzilerdeki askerler olanca güçleriyle ate ş edilen yerlere kar şılık vermeye çalı şıyorlardı. Kı şlanın batısında Karayollarının şantiyesi ve bunun duvarları vardı. Oradan da kı şlaya ate ş açılmı ş, yola bakan nizamiyenin kar şısında bulunan Süt Enstitüsü gibi devlete ait ba şka tesislerden de mermiler geliyordu. Bela şehirdeydi, yapanlar da şehirdeki milislerdi. Akılları sıra da ğdakilere moral vermeye, hezimetlerini bu kalkı şmayla dengelemeye çalı şıyorlardı. Bir kaba gücün başı bo ş bırakılması gibi çılgınca ate ş ediyorlardı. Bunlar biraz cesaret bulurlarsa gruplar halinde kı şlaya girmeye te şebbüs edebilirlerdi. Çünkü taburun burada olmadı ğını biliyorlardı. Mevcut askerle de ate ş gücümüz onlara nazaran çok cılız kalıyordu. Kı şlanın kıdemli emniyet subayını yanıma ça ğırdım, ko şarak çevredeki mevzileri dola ştım, kısa kısa askerlerle görü ştüm. Kı şlanın kuzeyindeki bo ş arazi tarafından bir tehdit olmadı ğı, en azından şimdilik olmadı ğı ortadaydı. Buradaki makineli tüfekler ile bir uçaksavarın hemen yol ken arındaki şehre bakan mevzilere götürülmesi emrini verdim. Kı şlanın ortasında bulunan üç tanksavar topunun da oraya gönderilmesini söylerken bir havan mermisi arkamıza dü ştü. Bunu atanlar tam kar şımızda, evlerin bitip arazinin ba şladı ğı yerdeki a ğılın kenarındaydılar. Havan mevzilerinden birinin burada oldu ğu anla şılıyordu. A ğır silahların ba şındaki üste ğmene: "Bunlara ikinci bir mermi attırmayacaksın, elindeki iki da ğ topunu aynı anda tek noktaya ate şleyeceksin, anladın mı? Ve ben emir verince, 3 havanla aydınlatma mermisi kullanar ak şehrin bize yakın kısmını sürekli aydınlatacaksın". Emniyet subayına: "Birile rini görevlendir, depoda ne kadar el bombası sandı ğı varsa çıkartıp bütün askerlere da ğıtsınlar" deyince; "bir kısmının el bombaları yanında komutanım" dedi. "Bir tanesi ne i şe yarar aslanım? Be şer altı şar tane olacak, askerlerin kendilerine olan güveni artacak, böylece bir asker 5-6 asker olacak, kı şlaya girmeye kalkı ştıkları taktirde lazım olacak, bir el bombası 32 parça de ğil mi? Bir el hareketi ile 30 silah ate şlenmi ş olacak, böylece bir asker bir dakika içinde 25-30 metre önüne 150 mermi atmı ş gibi etki sa ğlayacak. Bu emrin yerine getirilmesi için sana 20 dakika süre veriyorum. Hızlı, hızlı, daha hızlı". Y üzba şı, saniyeler içinde karanlıkta kayboldu. 80 Unutulanlar Di şinda Yen! BtR Şey Yok Đlçe jandarma birli ği bulundu ğumuz yerin 50 metre uza ğında aynı hizada bir binadaydı. Buradan gelen silah sesleri, ba ğrı şmalar birden artü. Đrtibat yoktu. Birli ğin ba şında Binba şı Mehmet vardı, asker sayısı da kendi tesislerini koruyabilecek miktardaydı. Đkimizin arasında Karayolları tesisleri ve kı şlayla sının çizen bu kuruma ait beton duvarların üzerinden bize darbeler halinde at eş açıp saklanan, burnumuzun dibinde bir kaç ki şi vardı. Yol kenarındaki mevzilerde bulunan üste ğmene: "Sa ğ yanımızdaki Karayolları duvarlarından, yakın mesafe den bize ate ş edenler, bu kurulu şta çalı ştıklarından buraları ve ne yapacaklarını iyi biliyo rlar; tüfekle olmaz, iki üç law (kısa mesafeli hafif tanksavar si lahı) al ve onlara bir daha hiç lazım olmayacak şekilde ders ver" dedim. Bulundu ğu mevziden bir hamlede çıkü ve şimşek gibi cephanelik istikametinde uzakla ştı. Đki tarafın kar şılıklı ate ş gücü doruk noktasına ula şmıştı. Şehrin ı şıkları daha PKK'lıların ilk ate şinde sönmü ştü! Nizamiyenin yanından, her atı ştan sonra karanlıkta yanıp sönen silahların namlu a ğız alevlerinden, bazıları aynı evin deği şik noktalarından olmak üzere, 86 yerden ate ş edildi ğini sayabildim. Bunlar sadece yüksek yerlerde oldukları için sayabildikler imdi ve bizim cephemize dönük bölgelerden gelen atı şlardı. Havanların ba şındaki üste ğmene aydınlatma mermilerini kullanmaya ba şlaması için haber gönderdim. Đlk atı şlar hem istedi ğimiz yükseklikte paralanmadı, hem de tam bir paralellik sa ğlamadı. Fakat on dakika sonra mükemmel bir aydınlat ma ba şladı. Aydınlatmayı önce orta bölgede, sonra sa ğ, daha sonra da sol kanatta kaydırdık. Hangi kesim aydınlatmıyorsa bütün ate şleri, bize ate ş edilen yerlere topladık. Bu plan balyoz tesiri yaptı. Aydınlatma alünda, in şası devam eden evlerin hemen hepsini üpkı bir mevzi gibi kullandıkları görülüyor du.

Page 42: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

Ayaklanma provası özentilerinin ate şleri, her geçen saat azaldı, azaldı ve gün doğmadan bir saat önce tek tüke dü ştü, bitti. Ufak tefek sıyrıklar dı şında ne bir şehit ne de bir yaralı vardı. Mucize denilen şey herhalde bu olmalıydı. Şehrin ortasında bulunan Askerlik Şubesinden herhangi bir haber alınamıyordu. Bir timle oraya gittim. Askerlik Şubesi diye yıllardır kullanılan bir apartman dairesi, karma karı şık mahalle ve sokaklardan birindeydi. Güne ş çoktan do ğmuş olmasına ra ğmen, sokaklarda ne insan ne hayvan bir tek canlı yo ktu. Bütün pencereler bir şeylerle tamamen karartılmı ştı. Şehir sanki nefes almıyordu. Đşleri kötü gitmi şti. Şu görünen durum: "Suçu i şleyen cezayı bekler" psikolojisinden 1993 Dönemi 81 başka bir şey de ğildi. Karma şık mahalle ve dar sokaklardan geçerek, sıra evlerden birinin içindeki Askerlik Şubesine geldik. Giri ş kapısının hemen kar şısındaki çöp bidonunun yanında bir ceset vardı. Đçeri girdim. Alt katta kimse görünmüyordu, üst kata çıktım. Altında askeri pantolon, üstünde beyaz fanilalı biri alt üst olmu ş salonda e şyaları düzeltmeye çalı şıyordu. - Kimsin sen? - Şube askeriyim. - Ba şınızda kim var? Dün gece burada ne oldu? Şehit ve yaralı var mı? - Bize bir şey olmadı. Aste ğmen a şağıda uyuyor, di ğerleri de uyuyor. Dün gece yarısı buraya girmeye çalı ştılar. Kapıların ve pencerelerin önüne e şyaları yı ğdık. Aşağıdaki askerler de birer iki şer yukarıya çıkıyordu. Üste ğmen ka şla göz arasında aste ğmeni kaldırmı ştı. Görüntülerindeki pejmürdelik dün gece yaşadıklarından de ğil, denetimsizlik ve zayıf e ğitimlerinden geliyordu. Burada bir aste ğmen ve dokuz asker vardı. Silahları eski modeldi. B u hizmetleri yürütenlerin e ğitimlerinin ne oldu ğu da herkesin malumuydu. Gece yarısından sonra 5-6 ki şi çok yakın mesafeden şubeye ate ş açmı şlar, buradakiler de silahla kar şılık vermi ş, her tarafa e şyaları yı ğarak onların içeri girmesine mani olmu şlardı. Bir kaç metre yakın mesafeden açılan ate ş sonucu, bir milis de öldürülmü ştü. Şehrin genelinde i şlerin kötü gitti ği anla şılınca buraya saldıranlar da apar topar kaçmı şlardı. Her yerde sıcaklık gittikçe artarken, şehirden bir milis öldüren bu on askerin hücreye benzeyen bulundukları binada kalmaya devam ettikleri taktirde önümüzdeki günlerde ba şlarına ne gelece ği belliydi. Üste ğmene: "Timin yarısını burada bırak; personel, silah, cephane ve tüm evrakları to playıp kı şlaya götürsünler, her yer kilitlensin, geçici olarak burayı kapatıyor uz" dedim. Kı şlaya döndüm. Diyarbakır'dan Ankara'ya kadar her sev iyedeki karargahtan nöbetçi heyetlerindeki subaylar, gece ne olup bitti ğini anlamak için, Yüksekova'daki iki üç karargah subayını telefon bom bardımanına tutmu şlardı. Bizimkilerde ciddi ciddi ve uzun uzun anlatıyordu. Halbuki bu subaylar kaç gecedir hiç uyumuyor ve da ğdaki birliklerle ilgili yapılacak bu kadar i ş varken, şu durum katlanılamazdı. "Çocuklar muharebe sahasınd an uzak olanların sizi anlamasını bo şuna beklemeyin bu bir, onların her zaman çok vakitl eri vardır bu iki, hem onlar ve farkında olmadan hem de siz, şu anda hemen yapılma- 82 Unutulanlar Di şinda Yeni Bir Şey Yok sı gereken i şleri saatlere bırakarak canını di şine takmı ş sava şanlara zarar veriyorsunuz. Bu anlamsız telefonlar sizin birlikle ri iyi hissetmenizi engelliyor. Ne olduysa oldu, komutanlık raporunu be klemek zorunda onlar, hepsi bu kadar. Ben yazılı veya sözlü bir rapor verdim mi , şu ana kadar? Hayır. Öyleyse bu aculluk niye? Daha; telsiz, telefon ve m esaj aktarma cihazlarının başına yeni geliyorum. Bunlara zamanınızı çarçur ettir meyin." Bütün karargahlara şu mesajı çekin: "Hakkari'nin Yüksekova ilçesi, 15 A ğustos 1993 saat 22:00'dan itibaren, silahlı eyleme kalkı şmıştır. Tarafımızdan gere ği yapılmı ştır. Zayiatımız yoktur." " Đşte hepsi bu kadar beyler, sizin gözünüz kula ğınız birliklerde olsun" dedim. Şehirde, jandarma ve polisle yürütülecek adli ve ida ri i şlerin koor-dinesini Bülent Albaya bırakarak helikopterle Đkiyaka Da ğları'na gittim. Birlikler da ğın tepesinde bulunan Hisar Yaylası'na ula şmışlardı. Burası 3.300 metre yükseklikte etrafı dik kayalıklarla çevrili bir platoydu. Dört Dağ ve Komando taburu da Hisar Yaylası' na yayılmı ş lx>l-geyi tarıyor, 2. Da ğ ve Komando taburu

Page 43: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

bölgesinde ise çatı şmalar devam ediyordu. Hisar Yaylası'nın PKK'nın yur t içindeki güvenli kamplarından biri oldu ğu anla şılıyordu. Kar şılıklı direkleri dikilmi ş, çevresi ta şlarla i şaretlenmi ş, kireçle boyanmı ş futbol sahaları bile vardı. Ölen PKK'lılar için sabit mezarlık yapılmı ş, mezar ta şlan kullanılarak, ölenlerden bazılarının isimleri dahi ta şların üzerine yazılmı ştı. Operasyonda çaresiz kalınca yayla giri ş ve çıkı şlarını sa ğlayan geçit ve patikaları aceleyle mayınlamı şlardı. Mayınların aranıp bulunması ve tahrip edilme leri sürüyordu. Çatı şmaların yer yer devam etti ği 2. Taburun bölgesine gitti ğimde Binba şı Necmi: " Bir uzman çavu şla bir erin tırmandıkları kayanın üzerine gövdeleri nin yarısı çıktı ğında burada saklanan bir kaç PKK'lının yakın mesafe den ate şine maruz kalıp şehit olduklarını" söyledi. Ate ş edenler taburun timlerinin arasındaydı ve kaçabilme i;nkanlan hemen hemen hiç yoktu. Tabur ko mutanı bölük komutanlarına talimatlar vermeye devam ederken yaylanın üzerine b ir Skorsky yakla şarak ini şe uygun bir yamaca bir grup sivil bıraktı. Gelenlerin basın mensupları oldu ğu anla şıldı. Đstihbarat Şube Müdürü gidip kendileri ile görü ştü. Diyarbakır'dan geliyorlardı ve OHAL Valili ği göndermi şti. Genelkurmay'ın haberi vardı. Burası henüz emniyetli de ğildi, mayın tarama faaliyeti de devam ediyordu. 12- 13 ki şiden olu şan medya grubunu, istihbarat subayı açıklamalarda b ulunarak bir saat kadar kampın içinde dola ştırdı. Sonra hep beraber benim yanıma gelerek bir i stekleri oldu ğunu söylediler. 1993 Dönemi 83 - Arkada şlar ho ş geldiniz, nedir iste ğiniz? Đçlerinden bir iki tanesi: - Komutanım bir emir verseniz de, PKK ölülerini bir yere getirseler, topluca resim çekebilsek. - Bu harekat be ş gün be ş gecedir devam ediyor. Yani bu kadar sürede tırmana tırmana bulundu ğumuz yere gelindi. Hangi çatı şmada, nerede, kaç ki şi öldü ise, o kesimde kaldı. Böyle bir iste ğinizin akla, mantı ğa sı ğar tarafı var mı? Çok istiyorsanız taburlar bulundu ğumuz yere çıktıkları istikametlerden geri dönerken onlara katılın, oraya ininceye kadar her gördü ğünüz yerdeki resimleri istedi ğiniz gibi çekin. Sanki söylediklerimi hiç anlamamı şlar gibi, yeniden, sözcükleri de ği ştirip aynı şeyi teklif ettiler. - Zaman, mekan ve i şlemler açısından gerçekçi olmayan saçma sapan şeyi niye tekrarlayıp duruyorsunuz? Aynı anda birkaçı anla şmış gibi, "Öyle isteniyor komutanım", dedi. - O zaman, onlara söyleyin, kendileri gelip yapsınl ar. Bizim fuzuli i şlere ayıracak zamanımız yok. Siz de bo şuna beklemeyin, ben askerlere le ş toplatmam. Hepsi de genç, haber ve i ş yapmak heyecanı gözlerinden belli olan çocuklardı, söyledikleri şeyin ne kadar saçma oldu ğunun da farkındaydılar. Aramalar devam ederken, 3. Tabur Komutanı ya şlı bir korucu ile yanıma geldi. "Komutanım, Şemdinli bölgesinin en cengaver ve en ya şlı korucusu, Sait Amca. Sizinle görü şmeyi çok istiyor" dedi. Biraz uzakta duruyordu ve p ür silahtı. - Sait Amca gel, hayır ola, seni dinliyorum. - Pa şam, şu bir haftadır olanları görüyorum. PKK'nın ba şına gelecekler var. Buraları temizleyeceksiniz, biıtün subaylarınız da öyle söylüyor. Fakat dağdakilerin yok edilmesiyle bitmeyecek Pa şanı; PKK'nın canı kanı Ankara'da. (Bunu söylerken sa ğ elindeki Kala şnikofu havaya kaldırdı.) - Kaç ya şındasın? - Allah sana ömür versin, ben 68'deyim. - Sait Amca, 20 yıl kadar önce ben üste ğmenken, A ğrı Da ğlarında, o zamanlar senin ya şlarında bir ba şka amca, şu senin söylediklerinin aynısını söylemi şti. Bir ihtiyacın var mı? - Sa ğol Pa şanı, eli aya ğı tutan insanın ne ihtiyacı olabilir ki? Sırım gibi ydi, çevik adımlarla kayadan kayaya sekerek birlikte old uğu timin yanına gitti. 84 Unutulanlar Di şinda Yeni Bîr Şey Yok Đkiyaka Da ğlan'na Irak tarafındaki geçitlerden tırmanan Piyade Tabur Komutanı Yarbay Ali, "buz ve karla kaplı derin geçitlerin hı zını azalttı ğını, dün hava kararmak üzereyken Irak istikametinde ilerleyen 15- 20 ki şilik bir PKK te şkilini kar şıdan görüp hemen ate ş açtıklarını, ancak militanların do ğru dürüst bir kar şılık vermeden kayalıklarda da ğılıp gözden kaybolduklarını" anlattı. Bunlar; 24 saattir sesi solu ğu çıkmayan Hakkari bölge sorumlusu Topal Nasır ve e kibiydi.

Page 44: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

Ana telsiz ve onun akülerini ta şıyanlarla, yakın korumaları ile idari hizmetlerini yürüten 16 ki şiydi. Buradaki i ş bitmi şti. Yüzlerce ayrı ayrı yerde, sekiz ve onlu gruplar halinde dağınık bir şekilde bulunan askerler, silah ve malzemelerinin ba kımlarını yapıyordu. Bu grupları dola ştım. Üniformaların ceketleri, büyük kısmının parçalanmı ştı, bir kısmında ise, ceket kolları omuz ba şlarındaki diki şlerden kopmuş durumdaydı. Ço ğunun üstünde haki fanilaları vardı. Botların hali i se acıklıydı. Hiçbir şikayet olmadı ğı gibi herkes dinç ve ne şeli görünüyordu. Bazen aramızda kayalıklar oldu ğundan, benim yanlarına kadar yakla ştı ğımı fark edemeyen gruplar oluyordu. Bunlardan birinde, tüfe ğin a ğaç ve demir aksamına sert bir cisimle vurarak tempo tutup, ritm vererek türkü söy leyen bir askere, gruptan bir kaç asker de refakat ediyor, di ğer herkes de i şini yapmaya devam ederek dinliyordu: Beyaz giyme söz olur Siyah giyme toz olur Gel beraber gezelim Muradımız tez olur Salmada salmada gel Beyaz giysen tanırlar Seni yoku sanırlar Zaten bend e talih yok Seni benden alırlar Salmada salmada gel Alçak ceviz dallan Sıra beyaz kollan Yer yıerden ge çeyim Hep sarmı şlar yollan *** 1993 Dönem! 85 Başın öne e ğilmesin Aldırma gönül aldırma A ğladı ğın duyulmasm Aldırma gönül aldırma Dağlardaki deli rüzgar Gelip kayaları yalar Beni bu sesler oyalar Aldırma gönül aldırma . / Kur şun ata ata biter Da ğlar çıka çıka biter PKK yok edersek biter Aldırma g önül aldırma Dertlerin kalkınca şaha Bir sitem yolla Allah 'a Görecek günler var dah a Aldırma gönül aldırma Telsizle Genelkurmay Ba şkanı'nın görü şmek istedi ğini bildirdiler. Tabur komutanlarını topladım: "Bu gece hava karardıktan s onra aynı istikametleri kullanarak toplanma bölgelerinize dönün. Yarın ak şama kadar da esas üs ve kı şlalarınıza intikallerinizi tamamlamı ş olun. Lojistik ihtiyaçlarınızı bir mesajla Tugay karargahına gönderin. Çok mükemmel bi r harekat oldu, hepinizi tebrik ederim." Yüksekova'daki kı şlanın helikopter pistine indi ğimde, orada bir ba şka helikopter ve biraz uza ğında ise sivil bir grup vardı. Bu grup da gene Diya rbakır'dan gelen başka basın mensuplarıydı. Ortalarında da Hakkari vali si Cemalettin bey vardı. Basın mensupları bir çember yapmı şlar, Vali beyi dinliyorlardı. Yanlarına yakla ştım. Son duydu ğum cümle, vali beyin "Arkada şlar, devletimiz şefkatlidir. Dün gece Yüksekova'da kırılan bütün camların parala rını ödeyecektir" sözleriydi. Şe-hire gitmek için taburun nizamiyesine do ğru yürürlerken Vali beyin yanma yakla şıp: 86 Unutulanlar Di şinda Yeni BIr Şey Yok T993 Dönemi 87 - Vali bey, taburun barakalarının halini gördünüz m ü? - Hayır pa şam. - Dün gece bu şehirdekilerin attıkları roket ve havan mermilerinde n tavanları paramparça oldu, duvarları ise süzek gibi. Gece aya klananlar beton binalarda, biz de i şe yaramaz hale gelen bu barakalardaydık. Sizin kaç paranız var bilmiyorum ama harcayacak yeri sorarsanız, kesinlik le bu kı şla olmalı. Çünkü şefkatli devleti dün gece bu barakalarda ya şayan 80-100 asker yüceltti. Onlar canlarını di şlerine takınasaydı dün gece olacaklar PKK ile mücad ele tarihine yüz karası diye geçerdi. Bu bölgede aya ğımızın allından topra ğı çekiyorlar, bu şefkatli devlet kimden yana Vali bey? - Sizin zararlarınızı da kar şılamaya çalı şalım pa şam.

Page 45: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

- Yangın yerinden beter hale gelmi ş bu vilayette, bizim ne binaya ihtiyacımız var, ne de bina içerisinde oturacak zamanımız var. Benim size anlatmak istedi ğim bina, para, pul de ğil. Bizim i şimiz can pazarında sevda ile oluyor. - Haklısınız pa şam. Tabur binasından Genelkurmay Ba şkanı'm aradım: - Komutanım, emredin. - Osman Pa şa, dün gece ayaklanmaya kalkı ştı demek bu adamlar. Halkın bir kısmının Đran'a, bir kısmının da Irak'a do ğru gitti ği haberlerini alıyorum. Operasyondaki son durum nedir? - Dün gece ben buradaydım. Ancak sabahleyin birlikl erin yanına gittim ve biraz önce döndüm. Halkın ne kadarının nereye gitti ği konusunda hiçbir bilgim yok. Fakat şunu söyleyebilirim. Yüksekova'da ya şayanlar çok fazla bir yerlere gidemezler, ekonomik kaynakları itibariyle arz ediy orum. Gitseler de dönmeleri uzun sürmez. Komutamın, parçalar birle şince dıırıım ortaya çıktı. Đkiyaka Dağlan'nda toplanan ve ba şlarında Hakkari bölge sorumlusu, Suriyeli Topal Nasır'ın bulundu ğu 400 ki şilik, bir taburdan fazla militan, 15 A ğustos gecesi Yüksekova'ya inecek, bu şehirde sayıları binlere ula şan milis gruplarıyla birlikte belli bir süre de olsa şehirde hakimiyet kurup, yurt içi ve yurt dı şında moral ve siyasi bir çıkı ş yapacaklardı. Ancak böyle bir şeyin yapılaca ğından istihbarat toplayan hiçbir kurulu şun haberi olmadı. Dün gece bize ate ş açılan yüzlerce yerdeki mevziler, günlerce önce ya rım in şaadarda, evlerin balkonlarında, pencerelerin arkasına ta şlarla, tu ğlalarla örülmü ş, hazırlanmı ş. Bir istihbarat gelmedi ği gibi, burada ya şayan kimsenin de dikkatini çekmiyor. Halk ise günlerce önceden haberli. Benim ilk harekata Yüksekova'da ba şlamam bunları bildi ğimden de ğil, bu bölge genelinde eylem ve saldırıların daha fazla olmasınd andır. Dün gece şehir bir ate ş topu gibi üzerimize yöneldi. Şehirde do ğru dürüst bir birlik olmaması hem şans hem de şanssızlıktı. Taburun da ğdaki 600 askeri dün gece burada olsaydı üzerimize aniden açılan havan ve roketlerin yo ğunlu ğundan ba şlangıçta çok zayiat verirdik. Buna kar şılık, sabaha kar şı biten i şi, en geç iki üç saatte hallederdik. ilarekata gelince Komutanım, PKK'nın bir tabur kada r kuvveti i şe yaramaz hale geldi. Bu sonuç Yüksekova bölgesinde bir kaç ay onl arın büyük çapta eylemlerini önler, fakat Plakkari'ye dönük, Đran ve Irak kamplarıyla yurt içinde bir çok tabur oldu ğunu de ğerlendiriyorum. Halkın devlete olan güveninin yılla r sonra tekrar kazanılması, psikolojilerinin düzelmesi çok zaman alacaktır. Bunu şunun için arz ediyorum. Örgüt kaybetti ği militanların yerine yenilerini, halk kendisini destekledikçe temin etmekte zorluk çekmey ecektir. O zaman biz kısır bir döngüde kalırız. Bu nedenle biz bütün gücümüzle hiçbir ko şula ba ğlı kalmaksızın harekata devam edece ğiz. Bu kampla ilgili de; PKK'nın nerelere geldi ğini, kendine güveni ve pervasızh ğıyla alakalı iki şey arz etmek isterim. Buranın yıllardan beri kullanıldı ğı ortada. Ölenlerin isimlerinin üzerine yazılı oldu ğu mezar ta şlarının bulundu ğu sabit mezarlı ğı mevcut. Neredeyse normal ölçülerinde i şaretlenmi ş kaleleri de olan futbol sahaları var. Ele geçen do kümanların bir kısmı tarandı ğında, 3.400 metre yükseklikteki bu mezarlı ğa, "Kürdistan adına şehit olanlar adına" anıt dikmeyi tasarladıkları anl aşılıyor. Komutanım, benim arz edebilece ğim hususlar bunlar, bütün birlikler yarın ak şama kadar kendi esas üslerine dönmü ş olacaklar. - Mezarlık ve futbol sahaları, ne kadar uzun zamand ır orada olduklarını gösteriyor. - Komutanım, bölgedeki di ğer yerlerin de farklı oldu ğunu sanmıyorum. Ba şka türlü her gün, her gece, aynı zamanda bir kaç yerde nasıl saldırabilirler? - Geceleri operasyon yapman çok iyi oldu. Ben zaten hep söylüyordum. Sen iyi yaptın. - Komutanım gece de yetmiyor. Birlikler mevzilerde, çukurlarda güya kendini koruyor, aslında koruyamıyor, aksine ölüyor ve kar şı tarafa da do ğru dürüst kayıp verdiremiyor. Đnisiyatif tamamen PKK'da oldu ğundan ne zaman, nerede, ne yapılaca ğını o tayin ediyor. Komutanım sizin de malumlarınız dır, bu tip mücadelede muharebe taktik- 88 Unutulanlar Di şinda Yen Đ Bîr Şey Yok

Page 46: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

lerinin iki temel ilkesi var. Birincisi sürekli har eket, ikincisi; ara, bul ve yok et. Son 200 yıllık yakın tarihte bunu erken kav rayan millet ve ordular daha az acı çekmi ştir. Di ğerleri i şi uzattıklarından daha fazla bedel ödemi şler ve daha fazla acıya maruz kalmı şlardır. Bu arz etti ğim yeni bir şey de ğil; hazır obua meselesi. - Do ğru, aferin; çok iyi sonuçlar aldınız. Kutlarım. Büt ün subay, astsubay ve mehmetçiklerin gözlerinden öperim. - Sa ğolun komutanım. Bu konu şma esnasında Jandarma Genel Komutam aramı şlardı. Kendilerini aradım, hemen hemen aynı şeyleri arz ettim. Sonuçların çok iyi oldu ğunu söyleyerek tebrik ettiler. Diyarbakır'dan Asayi ş Komutanını da arayarak son durumu rapor ettim, Genelkurmay Ba şkanı ile Jandarma Genel Komutanının da aradıklarını bildirdim. "Bir ordunun i şi siper kazmak ve topra ğı savunmak de ğil, harekete geçip dü şmam yok etmektir." Đkiyaka Da ğları Harekatı ile Yüksekova silahlı kalkı şmasına ait basında çıkan ve halkın bilgisine sunulan haber ve de ğerlendirmeler: 16 A ğustos 1993 Hürriyet, birinci sayfa ba şlıktan; "250 PKK'h ölü, PKK'ya yurt içinde en a ğır darbe, örgütün 10. yıla girdi ği gün indirildi. Flakkari'nin Buzul Da ğı kampında bulunan 250 kadar terörist öldü. Yüksekova ve Şemdinli arasındaki yüksek da ğlarında cehennem üçgeni, 350-400 terörist ku şatıldı." 17 A ğustos 1993 Milliyet, birinci sayfa ba şlıktan; "Yüzlerce ölü, 400 PKK'lı çemberde. Đran'daki kamplardan Türkiye'ye sızarak Hakkari'nin Yüksekova ilçesi Buzul Da ğları'ndaki sarp kayalıklarla çevrili bölgede kamp kuran ve 15 A ğustos nedeniyle eylem hazırlı ğı içinde olan yakla şık 400 PKK'h ku şatıldı. Çatı şmalar sürüyor. Cehennem gecesi; PKK Yüksekova'ya gece boyunca 500 roketle saldırdı. Đsabet alan birçok ev ve i şyeri yandı. Đlçede soka ğa çıkma yasa ğı kondu. Her yandan ate ş; PKK'ya kar şı yürütülen harekatı engellemek için bir grup terör ist, Hakkari'nin Yüksekova ilçesine saat 22:00 1993 Dönem Đ 89 sularında çe şitli yönlerden saldırdılar." 17 A ğustos 1993 Hürriyet, birinci sayfa ba şlıktan; "PKK'da tam bozgun: Şemdinli ve Yüksekova arasındaki, operasyon kar şısında neye uğradı ğını şaşıran PKK, gafil avlanıp, büyük kayıplar verdi. 250 kadar kayıp veren PKK'Ulardan sa ğ kalanlar panik halinde kaçmaya çalı şıyor. Harekatı 30 Ağustos'ta Tu ğgeneralli ğe yükselen Da ğ ve Komando Tugay Komutanı Piyade Kurmay Albay Osman Pa-muko ğlu yürütüyor." 17 A ğustos 1993 Sabah: "Büyük operasyon 4ncû gününde; Yüksekova ve Şemdinli arasında ölüm çemberine alman kalabalık bir grup bölücü teröriste yönelik h arekat devam ediyor, örgüt ağır kayıplar verdi." 18 A ğustos 1993 Hürriyet 1. sayfa: "Buzul Da ğı taranıyor: PKK'nm a ğır darbe yedi ği Hakkari'nin Yüksekova ve Şemdinli ilçeleri arasındaki Buzul Da ğında operasyon sürüyor. PKK'da ölücüler görev ba şında; PKK, ölülerinin gizlenmesi ve tanınmaz hale g etirilmesi için özel görevliler olu şturdu. Ölen arkada şlarını gizleyemedikleri taktirde, yüzlerini parçalayarak tanınmaz hale getiriyorlar. Ölücülerin varlı ğı, ilk kez 15 Ağustos'ta ortaya çıktı. Yüksekova- Şemdinli arasındaki Gülle tepe mevkiinde geçen telsiz konu şması şöyle: - Hepimiz ku şatıldık. - Govent (Balkaya Da ğı) istikametine kaçın. - Nereden kaçalım? Şehit sayısı 200 oldu. Çok yaralımız var. - Kim kaldıysa kaçsın. - Şehitler ne olacak? - Ölücüler halletsin... - Kendileri de zaten ölmü şlerdir. - Toprak ba şınıza ....(lanet olsun)

Page 47: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

Politika sayfası: Bingöl sendromu a şılıyor. PKK 1992'de Kuzey Irak'a düzenlenen harekattan sonra tarihinin en büyük darbesini yiyor . Böylece psikolojik üstünlük yine devlete geçiyor. Bingöl katliamı ile olu şan durum de ği şiyor." 18 A ğustos 1993 Milliyet; "Kirpi Operasyonu: PKK kıskıvrak; operasyon 3000 me trenin üzerinde 850 m2lik bir alanda sürüyor. Harekata katılan 3000 komando çatı şmalara 24 saat aralıksız devam ediyor. Çemberin içinde kalan 450-500 PKK'hnı n 300'den fazlası öldürüldü." 18 A ğustos 1993 Sabah, Đnci sayfadan: 90 Unutulanlar Di şinda Yeni Bîr Şey Yok "PKK'ya ölüm çemberi: Hakkari'nin Yüksekova ilçesin in Buzul Da ğı kesiminde kıstırılan 450 PKK militanını imha operasyonu sürüy or. Çatı şmalar Karada ğ ve Harun Geçidi çevresinde yo ğunla ştı. PKK'mn kayıpları 300 militan." 18 A ğustos 1993 Meydan: "Dağ ta ş PKK'Iı terörist cesedi dolu. fran-Irak sınır geçid inde PKK'ya yönelik operasyon aralıksız devam ediyor." 19 A ğustos 1993 Milliyet 1. sayfa ba şlıktan: "Askere le ş toplatmam: da ğda PKK'yi ezen Tu ğgeneral Osman Pa-muko ğlu kesin konu ştu: Analar evlatlarını askere le ş toplatmak için göndermedi. Geberdikleri yerde kalırlar, askere le ş toplatmam. Biz imha eder, geçeriz. Askerlerime bir kur şun atana be ş kur şun atarım." 19 A ğustos 1993 Meydan: "Kirpi Operasyonuyla PKK'nırı beli iyice kırıldı. H akkari Da ğ ve Komando Tugay Komutanı Kurmay Albay Osman Pamuko ğlu harekata katılan askerlerle topluca konu şarak onlara moral verdi. "Kar ya ğmadan Hakkari bölgesindeki PKK gruplarını, gece gündüz demeden, silip süpürerek, milletin ba şına musallat edilen bu belayı defedece ğiz." 20 A ğustos 1993 Tercüman: "PKK 6 günde 400 ölü verdi. 15 A ğustos'ta lOncıı eylem yılını kutlamak için Yüksekova ve Şemdinli bölgesinde "Büyük Eylem" hazırlı ğında iken "Büyük Tokat" yedi. 21 A ğustos 1993 Sabah: "PKK'hnm telsiz talimatı: Hakkari operasyonunda boz guna u ğrayan ve çatı şma bölgesinden kaçmak isteyen teröristlere. Kuzey Irak 'taki PKK yöneticileri telsizle şu emri verdiler: Kadınlar gibi a ğlamayın, ölün...sizi oraya sava şa gönderdik. Çatı şma süresince dinlenen PKK'h-lara ait telsiz konu şmalarından biri şöyle: - Agir: (çatı şma bölgesinde, Agir kod adlı bir komutan) Bir milyo n geliyorlar. Her taraf asker kaynıyor, kaçacak yerimiz kalmadı. - Kuzey Irak: (muhtemelen Cemil Bayık) Toparlanmaya çalı şın. Pani ğe kapılmayın. Kaçmak isteyenleri kesinlikle önleyin. Gerilla takt ikleri kullanın. - Agir: Mermimiz bitiyor. Birçok arkada şımızda tek bir mermi bile kalmadı. Üzerimize ya ğmur gibi mermi ve bomba ya ğıyor. - Kuzey Irak: Muhakkak bir gedik vardır. Adamlarını ve elindeki imkanları bir araya getir ve gedi ği yarmaya çalı ş. - Agir: Suikast eylem birli ğimizden 30, propaganda birli ğimizden 40 ki şiyi kaybettik. Elimizdeki imkanlar böyle bir harekata u ygun de ğil. 1993 Dönemî 91 - Kuzey Irak: Kesin sayıyı verin. Ölüleri mutlaka g ömün. A ğır yaralı olanları yanınızda ta şımayın. Öldürüp uygun bir yere gömün. -Agir: Şu ana kadar belirleyebildi ğimiz 184 kaybımız var. Ne yapaca ğımızı şaşırdık. - Kuzey Irak: kadınlar gibi a ğlamayın. Sizi oraya sava şa gönderdik. Orada çarpı şarak öleceksiniz." 29 A ğustos 1993 Ortado ğu politik sayfası: "En tehlikeli virüs, beynimizdedir. Terör önce beyi nde yenilmelidir. Bu 30 Ağustos'ta pa şalık sırası gelen Kurmay Albaya terfi edece ği fakat Şırnak'a gidip görevi teslim alması istendi ği zaman kabul etmeyerek istifa etti ği basına yansıdı. E ğer bu do ğruysa ba ştan beri anlatmaya çalı ştı ğımız "dü şünce erozyonu "nun son ve vahim örne ğidir. Bulundu ğumuz mevkiler psikolojik olarak teslim edilmektedir.

Page 48: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

Bunun üzüntüsünü yüre ğimizde hissederken Hakkari'den Da ğ ve Komado Tugay Komutanı Tu ğgeneral Osmaıi Pamuko ğlu'nıın gür sesi yükseldi: "Askerlere le ş ta şıtmam" dedi. "Askerime bir kur şun atana be ş kur şun atarım" dedi. Bu laf, idareci maslahatçı üstelere kar şı, tarihe kazınmı ş yeni bir kavramdır. Dönüm noktasıdır. Mu ğlalı sendromuna kar şı Pamuko ğlu sendromunun yer aldı ğının ifadesidir. Aslında Mu ğlalı olayında ayıplanması gereken Mu ğlalı de ğil, devlet için görev yapan bir askere devletin sahip çıkmamas ıdır. Pamukoğlu böyle bir kompleks ta şımadı ğını ve bunu ki şilik olarak a ştı ğını ispat etmi ştir. Pamuko ğlu'nun bu lafı, Türkiye Cumhuriyeti Milletvekili Lo jmanları PKK'ya destek üssü olarak kullanılırken ve NATO TIR 'ları PKK'ya yardım malzemesi ta şırken söylemi ş olması da ayrıca önemlidir." Yüksekova'dan döneli bir gün olmu ştu. Tugay karargahında çalı şıyordum. Genelkurmay karargahından bir generalin aradı ğını bildirdiler. - Osman Pa şam nasılsınız? - Sa ğolun komutanım. - Osman Pa şam, ölen teröristler için le ş demeseniz, ba şka bir ifade kullanmanız daha iyi olur. - Bir şeye le ş denmesi için mutlaka ölmesi gerekmez Đnsan ve hayvan ölür, güne ş altında kalırsa erken kokar; biz de bir şehidimiz hemen alamazsak güne şin altında kalınca kokuyor. Harekata katılan herkes, d ûn gece yarısında du ş alıncaya kadar, bir canlı olarak ben de le ş gibi kokuyordum. Ölmeden önce de le ş gibi oluyorsunuz. Mu- 92 Unutulanlar Di şinda Yen! Bir Şey Yok harebe ya şamı i şte böyle bir şey. - Tabii anlıyorum. Mümkünse... - Siz, milletin moralini yükseltmek, askerlerin ruh larını harekete geçirmek, onları yüreklendirmek, kar şı tarafın da psikolojisini bozmak için neler önerirsiniz? Eskiden bir PKK'lı öldürüldü ğünde, Ankara'dan heyetler halinde gelen siyasiler Yüksekova'da alayi şli cenaze törenleri yaparken bulundu ğunuz karargahta ne yapıyordunuz? Muharebe, sıradan ki şilerin sandı ğı gibi bir takım teoriler ve ezbere bilgilerle de ğil, komutanın yaratılı şı, meslek anlayı şı, insan bilgisiyle yönetilir. Hele rütbe, makam, gele cek kaygısıyla, daha yalın bir Türkçe'yle, korkarak yürütülmez. Sonra, harekat alanındaki bir generale ne zaman, neyi konu şaca ğını söylemek ta şıdı ğı sorumlulu ğundan dolayı ancak bir komutanın hakkıdır. Size bunu söylemenizi komutanın ız mı emir verdi? E ğer öyleyse, o zaman, ben kendilerine telefon ederek, n eyi, niçin yaptı ğımızı açıklarım. - Hayır... hayır. Komutan herhangi bir şey söylemedi. Beni yanlı ş anladınız. - Efendim, bir karargah generali ve subaylarının so rumlulu ğu hizmetinde bulundukları komutanın karargah binasının içinde ve komutanının önünde biter. Ben tabiat olarak bu tip hareketleri kaale almam. Y a bundan etkilenecek birileri olsa da bu konu şmalardan et-kilense, ne olaca ğını söyleyeyim mi? Kafasında dola şan, hakim olmakta zorlanaca ğı yüzlerce şeyi do ğru sıraya koyamaz, sonuçta da 10, 20, 30 ve daha fazla çocuk tabutlar içinde b uradan memleketlerine gönderilir. Bir tomurcu ğun büyüye büyüye 10 yılda neden çınar a ğacına döndü ğünün bütün sebeplerini bildi ğimi sanıyordum ama, üniformamı koruma iç güdüsünden olacak, bu kadarını zihnim almamı ş. Laflar öyle mi olsun, böyle mi olsun, oyalanmaların sonu i şte ortada. - Osman Pa şam, sizi rahatsız edecek bir şeyi yapmayı dü şünmeyiz, aklımızdan geçirmeyiz. Sizin kahramanlıklarınızı hepimiz biliy oruz. - Efendim. Bu milletin çocukları, devleüerinin me şru müdafaası ve milletlerinin haysiyeti için canlarını hiçe sayarak çarpı şıyor, kahramanlar onlar. Bazı çalı şmalar için harekat merkezinde subaylar bekliyordu, aşağı indim. Plan çalı şmasına geçmeden; arkada şlar size 17. yüzyıla ait bir Hollanda atasözü söyleyece ğim. Acemi marangozun yongası çok olur. Bunun manası açık ama, fiziksel yorumu; "Bir kibrit çöpü yapaca ğım diye bir çınar a ğacını çarçur etmektir." Acaba hangimiz, ne hata yaptık diye yüzleri donukla ştı. "Rahat olun, sava ş sanatını bilen veya Hak- 1993 Dönemi 93 kari da ğlarında muharebe eden bir asker bu tuza ğa dü şmez." Anladılar, yüzleri gev şedi.

Page 49: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

Bölgede yol kesme, adam kaçırma, mayınlama, köy ve karakol saldırıları sürüyordu. 10-30 A ğustos 1993 tarihleri arasındaki PKK eylemleri: 11 A ğustos, saat 18:00'da Yûksekova-Ye şilta ş köyü yolu kesildi ve 10 vatanda ş kaçırıldı. 12 A ğustos, saat 02:15'de Çukurca üzümlü karakoluna sald ırıldı. Üç asker yaralandı, sekiz terörist öldürüldü. 14 A ğustos, saat 22:05'de Çukurca ilçesine çevredeki tep elerden ate ş açıldı. Çatı şma bir saat sürdü. Aynı gün Şemdinli-Derecik arasında mayına basıldı iki köylü öldü. 16 A ğustos, saat 01:00'da Hakkari Geçitli köyü arasında mayına basıldı, bir korucu şehit oldu. 122 ki şi göz altına alındı. 19 A ğustos, saat 08.30'da Yüksekova'dan Hakkari'ye gelen askeri konvoya ate ş açıldı. Alı şmadıkları bir tepkiyle kar şıla ştılar. Altı terörist öldü, biri sa ğ yakalandı. Aynı gece 01:00'da Çukurca jandarma Sını r Alayı kı şlasına silahlı saldırıda bulunuldu, üç asker yaralandı. 20 A ğustos, saat 22:00'da Çukurca uzundere köyüne ate ş açıldı, iki kadın yaralandı. Saat 18:30'da Yüksekova- Şemdinli yolunda bir sivil araç mayına çarptı, üç vatanda ş yaralandı. Saat 02:00'da Çukurca Kazan vadisindeki emniyet timine saldırıldı, iki asker şehit oldu. 24 A ğustos, saat 20:30'da Çukurca Güzeldere mahallesine silahlı saldırı oldu. Đki vatanda ş, bir terörist öldü. 28 A ğustos saat 15:00'da Şemdinli-Aktütün yolu kesildi, bir sivil araç şoförü kaçırıldı. "Sava şta üstünlük kompleksiniz olmalıdır. Başarı bir tavırdır. Kazanma tavrı, hareket ve ilerlemenin bir parçasıdır." 21 A ğustos gecesi saat 01:00'a do ğru harekat merkezinden bir üst kattaki çalı şma odasına çıktım. Birkaç saat yalnız kalarak, yüzlerc e teknik cevap bekleyen sorulardan ziyade, co ğrafyayı zihnimde canlandırarak bugüne kadar olanlar , olmaya devam edenleri dü şünmek, olacakları da hayal ederek, sezmeye çalı şıyordum. Bunun için insanın 94 Unutulanlar Di şinda Yen! BiR Şey Yok zihninin çok berrak, ruhunun özgür, duygularının ba şı bo ş ve uçlarının açık olması gerekiyordu. Gayrı nizami harpte, hat ve cephe bulunmadı ğından, tehdit 360 derece her yerden geliyordu. Militan, milis, yardımcı ve yatakçı, hal k iç içeydi, sap samana karı şıktı. En sa ğlam yer, bastı ğınızda mayın patlamayan yerdi. Her gün; her yol, her patika, her izde, hesaplanamaya-cak birçok yerd e, onlarca mayın bulunup tahrip ediliyordu. Mayın çok sabırlı bir silahtı ve hasmını bulundu ğu yerde sabırla yüz yıl bekleyebilirdi. Sava şı bilen tecrübeli bir askere "senin üzerine aynı anda top, havan ve makineli tüfekle ate ş açılmasını mı, yoksa, bir mayına basma tehlikesini mi göze alırsın?" diye sorulsa, k esinlikle birinciyi kabul edecektir. Çünkü onlardan kurtulma şansı vardır. Bunları dü şünürken telefon çaldı, saat 02:00'dı. Çukurca Sınır Alay Komutanı Albay Mehmet Ali, "Komutanım, Kazan vadisinde bulun an piyade bölü ğüne saldırı başladı" dedi. Jandarma Komando Taburunun hareket edip etmedi ğini sordum. On dakika içinde yola çıkaca ğını söyledi. Gece helikopterler uçamıyordu. Gün a ğarmasına 2,5 saat vardı. Bulundu ğumuz yerden tek karayolu olan Zap Vadisi'nden oraya ula şmak, gece ko şullarında 3-4 saat sürerdi. Kazan Vadisi Çukurca'ya yarım saat, v adinin giri şinde bulunan ve Jandarma Sınır Taburu'nun da konu şlu oldu ğu bölgeye 15 dakika mesafedeydi. Her zaman PKK'nm ba şlattı ğı saldırılarda oldu ğu gibi, bu defa da çatı şmalardan sağlıklı bir rapor gelmedi. Gün ı şı ğının ufuklardan sızmasıyla beraber Kazan Vadisi'ne hareket ettim. Vadinin ortasında bir bölge sis ve duman kaplıydı. Pilot Yüzba şı Ali a şağıda çatı şmaların devam etti ğini, vadinin tabanında ini şe müsait bir yerin bölü ğün ortasında oldu ğunu, aynı noktaya iki şehidin de tahliye için getirildi ğini söyledi. "Ali, inebilirsen in, yoksa belirli bir se viyeye gelince biz adayalım" dedim. Yüzbaşı Ali, mücadele boyunca gösterdi ği, kararlılık, cesaret ve sorumluluk üstlenmeyi bu defa da tereddütsüz gösterdi. Helikop ter bütün silah atı şlarına

Page 50: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

açık yere indi. Şehitlerin yüklenmesini etrafta uçu şan mermilerin altında bekledi ve hızla yükselerek, vadinin dı şında kayboldu. Vadinin tabanından do ğu batı istikametinde bir dere akıyordu. Hemen altım ızda bulunan içinde ya şanmayan Kazan Köyü derenin iki tarafına in şa edilmi şti. Önce iki, sonra 3-4 militanın köyde bir evden di ğer evlere geçti ğini gördüm. O bölgeyi gören ve elinde uzun raen- 1993 Dönemi 95 zilli silahı olan uzman çavu şa bunları gösterdim.: " Đyi takip et, kaçırma". "Emredersiniz" dedi, gitti. Ba şka ba şka yerlere ate ş etmeye ba şladı. Muharebe şokundaydı, kulak ve beyin irtibatı kopuktu. Bölük komutanı yüzba şının geldi ğimden haberi oldu, fakat kendisinin de bulundu ğu çatı şma noktasından ayrılamıyordu. Jandarma Komando Tabu ru yol boyunca kurulabilecek pusuyu dikkate alarak vadiye güneydek i büyük Ana tepeye tirmanarak gelmi ş, PKK militanları ile temas sa ğlamı ş, çatı şmaya devam ediyordu. Đki tarafı kilometrelerce uzanan duvar gibi kayalıkl arla çevrili bu vadide insan başını yukarı kaldırdı ğında gökyüzünü bir yol geni şli ğinde görebiliyordu. Askerler ya şlı bir adamı getirdiler. Hiç kimsenin ya şamadı ğı bu vadide, buralarda olması normal de ğildi. Neden bu saatte burada oldu ğunu sordum. Saçma sapan bir şeyler söyledi. Gözlerinden ba ştan beri burada olup bitenlerden haberi oldu ğu belliydi. Etrafımıza hafif silah mermileri dü şüyordu, kaybedece ğimiz zaman yoktu. "Her şey normale dönünce jandarmaya teslim edin, sor-gula sınlar" dedim. Bölü ğün bulundu ğu yerin Güneyindeki emniyet timi esas saldırı hedef iydi. Saldırı grubuna a ğır silah deste ği sa ğlayan PKK unsuru da kuzeyde olmalıydı. Arazi bunu dikte ediyordu. Bu görev ba şka yerden yapılamazdı. Haritasına saldırının nereden, nasıl yapıldı ğını i şaretlemeye u ğra şan Kurmay Binba şı Ahmet'e: "Adamların a ğır silahlı destek unsurları kar şıdaki kayalıklarda, gündüze kaldıkları için yerleri ortaya çıkmasın diye ate ş etmiyorlar, fakat bizi izliyorlar" dedim. O tarafa baktı, aklı haritası üz erine çizeceklerdeydi, çalı şmasına devam etti. "Kimseye faydası olmayan şeyleri bırak, şu şuradan gelmi ş, bu buradan gitmi ş diye çizgiler çizince, herkes cen-gaver ve sava ş ustası mı olacak?" "Komutanım her saldırıdan sonra üst karargahlar kro kileri istiyorlar" dedi. "Yüzlerce, binlerce olayın çizimini yukarıya gönder ince i şler iyi mı gidecek? Kağıtlarla, dosyalarla ve memur zihniyetiyle muharebe edilemeyece ğini kaçıncı söyleyi şim? Seni bu zahmetten kurtarıyorum ve bu i şlemi yasaklıyorum. Senin i şin PKK'nın ruhunu yakalayıp gerçe ği görmek." "Görmek" sözü daha a ğzımdan çıkmadan, arkamızdan "güm" diye tok bir ses geldi, saniyen döndü ğümde, arkasından kırmızı ı şık çıkararak havadan bize yakla şan roketi gördüm. "Da ğılın, tam siper!" diye ba ğırdım. Roketatar mermisi büyük bir gürültüyle birkaç saniye önce 96 Unutulanlar Di şinda Yen! Bir Şey Yok bulundu ğumuz yerin ortasında paralandı. Roketin ilk çıkı ş yerini görmü ştüm, darbeler halinde buraya kendi tüfe ğimle ate ş açtım. Ate şi, ni şancı ve yardımcısının hareket edebilecekleri noktalara kayd ırarak devam ettim. Đkinci bir roket atılmadı. Ba şka bir kar şılık da gelmedi. Bir ara benden ba şka ate ş eden kimsenin bulunmadı ğını fark ettim. Birkaç metre sa ğımda Binba şı Ahmet vardı. - Niye ate ş açmadın? - Komutanım tüfek! Roketin dü ştü ğü yere baktı ğımda, yerde bir tüfek vardı. Elleri krokilerle, haritalarla dolu olan Ahmet'in tüfe ği fırlayıp gitmi şti. (Nere-. deyse 24 saat çalı şan, ne zaman uyur, ne zaman yemek yer, görmek mümkü n olmayan bu kıymetli subaya zaman zaman takılırdım: "Ahmet, 1. sınıf bir kurmay subaydır. Dü şman kar şısında bile, tüfe ğini bırakır, haritasını bırakmaz!") Đki saat kadar sonra ate şler tamamen kesildi. Komando taburu PKK'lı-ların bi r kısmını takip ederken ucu buca ğı olmayan vadinin do ğusunda bölgeden uzakla şmıştı. Timi emniyet görevindeyken baskına u ğrayan te ğmen ile bölü ğün eıerkezindeyken, zaman ve mekan ölçüleriyle akıl er dirilemez bir hızla saldırıya uğrayan te ğmenin yardımına giden di ğer te ğmen, iki piyade te ğmeni, yanıma geldiler. Birinin elinde bir çuval vardı. Đçindekileri yere döktü. "Komutanım,

Page 51: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

kar şı taraftan bunları topladık" dedi. Birkaç lastik ay akkabı, üç şarjör, iki el bombası, birkaç tane kanlı bel ku şağı. Tim komutanı te ğmen dakika dakika vetüm ayrıntıları ile neler oldu ğunu tekrar tekrar anlattı. Đlk kez çatı şmaya giriyorlardı. Konu şmayı biri bitiriyor, di ğeri ba şlıyordu. Sözlerini hiç kesmeden sabırla dinledim. Saldırıya u ğrayan timin daha fazla kayıp vermemesinin tek nedeni, bu iki te ğmenin, filmlerde görülen kahramanlara benzeyen bece rikli hareketleriydi. Nihayet bölük komutanı yüzba şı geldi. 15-20 kadar askerle belli bir yere kadar militanların pe şinden gitti ğini ve teması kaybetti ğini söyledi. Bu bölükle ilgili anla şılmaz bir durum vardı. Bölük Do ğubeya-zıt'daki Tugaya ba ğlı taburlardan birine mensuptu. Buraya tek ba şına getirilmi ş, üç yıldır da bu bölgedeydi. Yüzba şıya: - Askerlerden terhisi gelenler, üç ayda bir Do ğubeyazıt'a gidip oradan mı ili şik kesiyorlar? Yerlerine gelenler de oradan mı gönderi liyor? - Subay ve astsubayların izin vesaire özlük hakları da Do ğubeyazıt'tan yürütülüyor, atamalar önce oraya oradan da buraya g eliyor de ğil mi? - Do ğrudur komutanım. 1993 Dönemi 97 Harekat Şube Müdürüne: - Bu bölük kimin komutasında? - Çukurca jandarma Sınır Alayı iki ay önce kurulunc a onun komutasına girdi. Ondan önce Köprülü'deki tabura ba ğlıydı. - Şimdi ikiniz de beni iyi dinleyin. Yüzba şım sen buradaki 160 asker, silah ve malzeme, neyin varsa, derhal kendi Tugayına, Do ğubeyazıt'a katılmak ve bir daha dönmemek üzere hareket edeceksin. Binba şı Ahmet; Kurmay Ba şkanı ve Lojistik Şube Müdürüne ilet, bu bölü ğe bütün deste ği sa ğlasınlar. Kazan Vadisi'ne gelince, vadinin giri şinde 15 dakika ötede bir Sınır Jandarma Taburu yok mu? Jandarma Komando Taburu bu vadinin güneyinde konu şlu de ğil mi? Vadinin di ğer ucu Cevizli Köyü'ne çıkmıyor mu? Bir; diyelim ki PKK grubu bu v adiye girdi, ya Cevizli'den ya da Köpriilü'den çıkacak. Bizim bu iki yerde bekl iyor olmamız gerekir. Đki; hayır, vadinin içine yanlarındaki da ğlardan indiler, bu bölü ğün yaptı ğı gibi kuyunun dibinde ya şıyorlar. Bizim de aradı ğımız bu de ğil mi? PKK kuyuda, biz de kuyunun a ğzındayız. Sonuç ne olur dersiniz? Kapa ğını kuyunun a ğzına kapatmak, ondan su çekmekten bile zahmetsiz bir i ştir. 23.000 subay, astsubay ve askerin bulundu ğu Hakkari'de her şey tamam da, eksik olan bu bölü ğün 160 askeri mi? Yüzbaşım hizmetleriniz şükranla anılacaktır, yolunuz açık olsun. Đhtiyaçlarının hepsi kar şılanacak, her şeye ra ğmen bir eksiklik olursa gel, beni gör. Doğubeyazıt'tan bakınca Büyük ve Küçük A ğrı Da ğlarının ortasında gördü ğün Serdarbulak Yaylası üste ğmenli ğimde bulundu ğum yerlerden biridir, oralara da bizden selam söyle. Erzincan'daki Ordunun, Elazı ğ'daki Kolordusunun, Do ğubeyazıt'taki Tugayının bir taburunun 150 askerli bir bölü ğü üç yıldır Hakkari'deydi. Niye döndü? Kimin emriyle döndü? Geçici mi gönderildi? Yoksa dönmemek üzere mi gelmi şlerdi? Hiç kimse, ne aradı ne de sordu. "Kabul etmedi ğiniz sürece yenilmezsiniz. Bu yüzden kabul etmeyin. " Gazetelerin yayınlanmasından bir hafta sonra, A ğustos'un son haftasında halktan ve askerlerden çok sayıda mektup, kart ve faks geld i. 98 Unutulanlar Di şinda Yen! Bir Şey Yok Yüzlerce telefonu ise Kurmay Ba şkanı Albay Đhsan cevaplandırdı ve kaydetti (Bizim telefonlarımıza ula şabilmenin büyük bir ba şarı sayılması gerekir). Halkı ilgilendiren, harekatın sonuçları de ğildi. Onlar; Milliyet'in ba şlıktan verdi ği: "Ben askere le ş toplatmam; ezer geçeriz. Türk askerine bir kur şun atana, be ş kur şun sıkılacaktır" sözü ile ilgileniyorlar, bununla ö zgüvenlerinin çok yükseldi ğini söylüyorlardı. Sanki birden rahatlamı şlardı, moralleri yerine gelmi şti, karamsarlıktan kurtulmu şlardı, vatanını ve milletini seven ve Türk olmaktan gurur duyan herkesin hislerine tercüman ol unmuştu. Bu güne kadar herkes kaçamak güre şiyor, ne şi ş yansın ne kebap pe şindeydiler. Halktan ve askerlerden gelen mektuplardan birer örn ek a şağıdadır: "Sözlerinizle yeniden do ğmuş gibi olduk. Vatanını ve milletini seven, Türk olmaktan gurur duyan milyonların üzerindeki karabas anı kaldırdınız. Tavizcilere

Page 52: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

ders verdiniz. Kanımızın son damlasına, malımızın s on kuru şuna kadar helal olsun. Sa ğolun, varolun." A. Gültekin Bursa/09.08.1993 "Sayın Komutanım, 19 A ğustos tarihli Milliyet gazetesinde Türk ordusuna ya kı şır, milletimiz için büyük moral kayna ğı, yüksek fazilet ve asaletinizin göstergesi ifadel erinizi okudum. Şahsınızı hiç görmedim, ama saygımın derecesini anla tamam. Yüce görevinizde Tanrı ve aziz milletimiz daima sizinle olacaktır. Saygılarımın kabulü ile." F. Budak Y. Müh. Yzb. Kara Harp Okulu Ankara Hemen halledilmesi gereken birkaç konu vardı. Bunla rdan biri Da ğ ve Komando Tugayında 374 askerin tüfe ği yoktu. Sebebi de subay ve astsubayların sava ş kadrolarında kullanılmak üzere makineli tabancaları n olmasıydı. Muharebede tabanca ve makineli tabancalar hiçbir i şe yaramadı ğından, subay ve astsubaylar askerlerin tüfeklerini almı şlardı. Bunda haklıydılar fakat, sonuçta 374 asker silahsız kalıyordu. Muharebe ka ğıtlarda yazılanlara hiç benzemiyordu. Hayat öğretiyordu ama, 374 asker de tüfeksiz kalıyordu. Bu askerler tabii ki harekata katılmıyorlardı ama, kaldıkları kı şla ve üslerde silahsız ve mermisiz kal- 1993 Dönemi 99 maları akıl almaz bir şeydi. Bunu askerlerle konu şurken Yüksekova'da fark etmi ştim. Ve bu i ş, yıllardır böyleydi. 374 sayısı muharebede çok büy ük bir sayıydı. Bir tüfek bile bazen bir çaü şma noktasında her şeyi farklı bir hale getirebilirdi. Bundan vazgeçtik, bir baskın veya sa ldırıda, bir askerin silahsız, çaresiz bir yerde beklemesi olamazdı. Kısa ve durumu net açıklayan bir mesajı kaleme alıp , karargaha, bunu hemen K.K.K.'lı ğına göndermeleri emrini verdim. 15 gün sonra batıdaki bir Tugaydan 374 silah tertip ettiler, bir ekibimiz hemen gidip silahlan getirdi. Tüfeksiz askerlere da ğıtıldı. Di ğer bir konu subay, astsubay ve uzman çavu şların bazılarının ka-le şnikof piyade tüfe ği kullanmalarıydı. Bu tüfek PKK'nm esas silahı idi. Karakol, üs, kı şla ve kritik sabit mevzilerde bu silahı bizimkileri n de kullanması gece baskın ve. saldırılarında kimin, nerede oldu ğu konusunda herkesin aklını ve ruhunu alt üst ediyordu. Asker önündeki kale şnikofluya ate ş ederken, arkasından başka bir kale şnikof sesi duyuyordu. Bu derece saçma bir şey olamazdı. Bu silahı kullanmayı yasakladım, toplattım. Herkes bizim asli silahımız olan, G-3 piyade tüfe ğini kullanacaktı. Çoğu Kara Kuvvetlerine mensup svıbay ve astsubayların komuta etti ği Jandarma Özel Harekat Grubu (200 ki şi) Tugayın kı şlasında kalıyordu. Kı şlanın emniyeti ve komutanlık ihtiyat kuvveti görevindey-diler. Bu te şkili 12 km. uzaklıktaki Hakkari'nin içinde bulunan Jandarma Lojistik Komuta nlı ğı kı şlasına gönderip oraya yerle ştirdim. Buradan, şehir içi olaylarına daha çabuk müdahale edebilirler, Çukurca ve Yüksekova yollarına tepkile ri daha hızlı olur, herhangi bir bölgeye intikalleri için mesafe daha da kısalır dı. Tugayın kı şlasının emniyetine gelince; kı şlada bulunan Tugayın levazım, ordu donatım, sıhhiye, ula ştırma, istihkam ve muhabere bölükleri kendi kı şlalarının emniyetini kendileri sa ğlayacaktı. Bu mücadelede kimse kimseyi koruyamazdı. Herkes kendi tırna ğı ile kendi ba şını ka şıyacakü. Sava şçı hiçbir birlik hiçbir sebeple savunma için kullanılmayacaktı. Bu kı şla, harekatta de ğilsem, benim de 24 saat bulundu ğum bir yerdi. Üzerinde çalı şılması gereken bir husus da askerlerin arka çantala rının ağırlı ğıydı. Muharebe ve hayatı idâme payları ile 30-35 ki logram geliyordu. Makineli tüfek, tanksavar, uçaksavar silahları da 1 4 kilogram daha a ğırlı ğa ilave oluyordu. Muharebe ba şladı ğında herkes çantalarını üzerinden atıyordu ama, gücü ve enerjiyi azaltıyor, ilerleme hızını dü şürüyordu. Şemdinli'nin Durak bölgesinde bütün subay, ast- 100 Unutulanlar Di şinda Yeni Bîr Şev Yok subay ve 4. Da ğ ve Komando Taburunun askerlerinin de katıldı ğı bir de ğerlendirme yaptırdım. A ğırlı ğı artıran askerlerin üç günlük mermiyi sırdarında t aşımasıydı. Hiç kimse, rütbeli ve rütbesiz, mermisinin azaltılm asından yana de ğildi. Herkes

Page 53: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

ağırlı ğa razıydı. Burada da yürümeyen şuydu. Kitaplara göre normal askerin 100 mermi, komandoların 120 mermi günlük istiMakları va rdı. Silah payları buydu. Bu kriter de 2. Dünya Harbi'nden kalma oldu ğundan, 100-120 mermi ile muharebede bir gün idare etmek mümkün de ğildi. Çünkü çatı şmaların sayısı ve sertli ği birkaç saatte 100 mermiyi bitiriyordu. Bunun e ğitimle, merminin tasarruflu kullanılması gibi bo ş zırvalarla alakası yoktur. Kar şı taraf 30 fi şekli şarjörlerle baskı ate şine geçti ğinde, sizin de onu kıpırdatmayacak hale sokmanız iç in 10'lu veya 20'Ji bir darbeyi bulundu ğu yere oturtmanız şarttır. Bu husus muharebenin psikolojisi içinde çok önemlidir. Đşin daha iyi anla şılabilmesi için şunu söyleyeyim; e ğer, muharebede iki tarafın da birbirine attı ğı mermilerden 200-300 tanesi bir ki şiyi saf dı şı bırakabilse, iki taraftan da bir tek ki şi canlı kalmaz. Bu nedenle, çantalarında bulunan mermiler, her güne ait 100 mermiden üç gün için toplam 300 mermi olsa, a ğırlık bu derece sorun olmazdı. Kimse mühimmatından vazgeçmedi. Çünkü, da ğlardaki ate ş muharebesinin güvenilirli ği yükün a ğırlı ğından baskındı. Bir teknik sıkıntı vardı. O da PKK'nın elindeki dür bünlü, gece atı ş yapabilen "kannas" keskin ni şancı tüfekleriydi. 800-1000 metreden isabedi atı şlarda çok edcili oluyordu. Bizde o dönemde bunun kar şılı ğı olan silah yoktu (1995 baharından itibaren Türk Ordusunun envanterine gird i). PKK makineli tüfek olarak, BKC otomatik tüfe ğini kullanıyordu. Tutukluk yapmayan, ya ğmura çamura dayanıklı, ta şınması kolay, darbe atı şları sa ğlıklı bir silahü. Bizim subay ve asker tarafından da tercih edilen bir silahü. Hafif olması tercih sebeplerinden biriydi. Buna ra ğmen bizdeki MG-3 makineli tüfekleri BKC'ye kar şılıktı. Fakat Kannas'in yaptı ğı i ş çok farklıydı. Bizdeki tek ve mürettebatla kullanı lan silahların muharebe menzili 300-400 metre olarak, n e menzil ne de tek tek avlama yönünden Kannas'la kar şıla ştırılamazdı. PKK bu ba ş belası silahla iki ayrı ni şancıyı bir kayalıkta mev-zilendirdi ğinde hiçbir eksi ği olmayan 70.0 askerin (bir tabur) hare-kederini sınırlıyordu. Bir taburda , ya PKK'dan ya da Kuzey Irak'tan kaçakçılar vasıtası ile getirtilip saün al ınmı ş 2-3 Kannas tüfe ği vardı. Halbuki, 25-30 ki şilik timler halinde çarpı şılıyordu ve yanınızdaki kayalı ğın ötesi ayrı bir dünyaydı. Her time en az bir, ide ali iki Kannas 199} Dönemi 101 lazımdı. Her komando taburu için 30, Tugay için 120 keskin ni şancı tüfe ği gerekiyordu. Jandarma Komando Taburu ve Jandarma Öz el Harekat Grubu ile birlikte bu ihtiyaç 176'ya çıkıyordu. Bu dezavantajı ortadan kaldıramadı ğımız sûrece her zaman can sıkıcı durumlarla yüz yüze kalacaktık. Pr atikte bunu düzeltmenin iki yolu vardı. Bir, büyük çaplı operasyonlarda PKK'dan ele geçirecektik. Đki; PKK'nın yaptı ğı gibi, biz de açık bir silah pazarı gibi çalı şan Kuzey Irak'taki silah tüccarlarından parayla satın alacaktık. "Asker Ordu'dur. Hiçbir ordu askerinden iyi de ğildir. Asker hızlı ve sert çarptsmahdtr." Đkiyaka Da ğları harekatında PKK'nın lider konumundaki personel inin üzerinden bölücü örgüt ba şının Hakkari (Behdinan) bölgesindeki gruplara, 10 A ğustos 1993'de verdi ği talimat çıktı: " 1. Hakkari bölgesine dört bir yandan yüklenin. 2. Zap Vadisi'ni cehenneme çevirin. 3. 1993 yılı sonuna kadar geçici köy koruculu ğunu kaldırın. 4. Kar dü şmeden Şemdinli'yi ele geçirin." PKK'mn bölgedeki dört mevsim saldırı ve eylem strat ejisinin, konu şlanmamız ve alaca ğımız düzenler için, tam ve do ğru olarak ortaya çıkartılması lazımdı. Belgeli belgesiz bir sürü birbirini tutmayan bilgil er, tutarsız ve hep şüphe ta şıyordu. Bu, karanlık bir odada kara bir kediyi el y ordamı ile arama halinin son bulması şarttı. Đki şeyi tam olarak bilmek zorundaydık. Birincisi; Kuzey Irak ve Đran kamplarında kı şın siyasi ve askeri e ğitim aldıktan sonra, gruplar (tabur ve bölük) tam olarak hangi ta rihten itibaren yurt içine giriyordu? Ve bölgede saldırı yapacak hale gelmeler i için ne kadar bir zamana ihtiyaç duyuyordu? Đkincisi; kı ş dönemini geçirmek için yurt içini tam olarak ne za man terk ediyorlardı? Bölgede kaç grup kalıyor ve bunların k ı şı geçirdikleri yurt içi kamplarının kesin yerleri nerelerdi?

Page 54: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

O dönemde henüz erkek veya kız teslim olan da bulun madığı için sorgu da söz konusu de ğildi. Üstelik bir ikisinin sözlü ifadesine de gü-ve nilemezdi. Karargah binasının bodrumunda PKK'dan ele geçiril- 102 Unutulanlar Di şinda Yeni Bir Şey Yok miş bir çok doküman çuvalların içinde duruyordu. Bir g ece Đstihb rat Şube Müdürüne emir verdim. "Bu çuvalların hepsini getiri n ve çalı şma odamın ortasına dökün". Meydandaki sehpaları, oturma gruplarını, ne varsa duvarlara do ğru yana ştırıp odanın ortasına, biraz da "hayretler içerisin de" döktüler. Hepsi PKK'nın yazdı ğı, yazdırdı ğı, siyasi, askeri konuları kapsayan çe şitli kitaplar, tebli ğler, talimatlar, konferans notları, makaleleri kaps ayan klasik ve sıradan şeylerdi. Đçlerinde iki not defteri vardı. Di ğer dokümanların yanında, hani "insanın ba şını çevirip bakmayaca ğı" gibi dikkati bile çekmiyordu. Islanmı ş, yıpranmı ş, sayfaları sarımtırak, bir iç cebe girecek büyüklü kteydiler. Biri tükenmez, di ğeri kur şun kalemle yazılmı ş notlan, gün gün yazılmı ş anılan içeriyordu. Muntazaman tutulmu ş günlüklerdi. Birinin sahibi e ğitimliydi ve Đstanbul'dan örgüte katılanlardandı. Hızla taradım. Her şey açıktı, en sa ğlam bilgileri kapsıyordu. Đhtiyaç duyulan cevapların büyük bir bölümünü kar şılıyordu. Mevcut bilgilerimi, bu günlüklerden ortaya çıkanlar la birle ştirdi ğimde meselenin bütünü berrakla şıyordu. Her şey şöyle cereyan ediyordu: Sorumlu oldukları yurt içi mıntıkalardan havanın so ğuması ve kar ya ğı şına ba ğlı olarak Ekim sonu veya en geç Kasım'in ilk yarısında yurt dı şı kamplara çekiliyorlardı. Irak ve Đran'daki kamplardan yurt içine hareketleri en erken Nisan'ın ilk haftası ba şlıyor, Mayıs'ın ba şında bitiyordu. Mayıs ve Haziran ayları, gruba yeni katılanlar da bulundu ğu için, mıntıkanın ayrıntılı taranması ve hedeflerin defalarca ke şiflerinin yapılması için kullanılıyordu. Temmuz ayından itibaren ba şlayan, Temmuz, A ğustos, Eylül ve Ekim'deki, dört ayda saldırı ve eylemler doruk noktasına çıkmı ş oluyordu. Yurt içinde Mayıs ve Haziran'da yapılan saldırıları ülke içinde kalmı ş olan gruplar ba şlatıyordu, çünkü bunların zaten hiç ayrılmadıkları yerlerde bi r oryantasyo-na ihtiyaçları yoktu. Bunlara ilave edilebilecek ba şka önemli bir husus da, sınırlarımız yakınlarında i şletilen yabancı topraklardaki kamplardaki gruplar d a fırsat yakalarlarsa, örgütün ismini muhafaza, yeni gelenle ri alı ştırma ve cesaretlendirerek kendilerine olan güveni artırma m aksadıyla kı şın da sınır karakollarına saldırıyorlardı. Kı ş döneminde mayın dö şeme, adam kaçırma, meskun alanları silahla taciz yapanlar ise şehir ve köylerde ya şayan milislerdi. Şayet güç ve otoritelerini kanıtlamak için büyük bir sald ırıyı kı şın yapmak isterlerse, bunu, yurt içindeki kamplardaki da ğ kadrosu ile mıntıkalarında bulunan 1993 Dönem! 103 milisler mü ştereken gerçekle ştiriyordu, Böylece tablonun nesneleri, mevcut renkleriyle birl ikte tam yerine otumyordu. 23 A ğustos 1993'de iki, 3 Eylül 1993'de de iki olmak üze re dört emri bizzat kaleme aldım; bölük ve karakol seviyesindeki 23.000 ki şilik silahlı güce yayımlandı. 23 A ğustos tarihli ilk emrin metni: " Şehir, köy ve mezralara yapılan PKK saldırılarında o yerin belediye ba şkanı, mahalli yöneticileri, muhtarları, azaları, ismi açı ğa çıkmı ş şahısların, bir iki gün önce saldırı mahallinden ayrıldı ğı, eylem gecesi orada bulunmadıkları kesinkes tespit edilmi ştir. Herkes bu emareyi iyi de ğerlendirsin." 23 A ğustos tarihli ikinci emrin metni: "Devletten maa ş, silah, mermi ve telsiz alan, buna kar şılık PKK'ya maddi ve manevi her türlü hizmeti veren ek listedeki 20 köy, 53 mezradaki 826 korucunun maaşları kesilecek, silah, mühimmat ve telsizleri topla nıp depoya alınacaktır. Đl Jandarma Alay Komutanlı ğı bu emri 5 Eylül 1993 tarihine kadar yerine getirecektir." (Korucuların askeri emir ve komuta b ağlantıları Đlçe Jandarma Bölük Komutanlıkları ve Đl Jandarma Alay Komutanh' ğıydı. Đyi bir e ğitim verilemedi ğinden disiplinleri zayıftı. Askersiz kendi kendiler ine bir şey yapmaları zordu. Vuracakları PKK'lıların bir gün ge lip kendilerinden hesap soraca ğı duygusuna sahiptiler. PKK'nın bölgedeki otoritesi nin yükselmesiyle, devlet otoritesinden uzakla şmışlardı. Korkudan veya inandıklarından, sonuçta bir bölümü devletten aldıkları maa şın da merminin de bir kısmıyla PKK'yı

Page 55: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

destekliyorlardı. Sadece bununla da kalmayıp, PKK i le beraber eylemlere de katılıyorlardı. Hakkari-Çukurca yolunun ikide bir g arip bir şekilde kesilmesi; hemen müdahale edilmesine ra ğmen, militanların ku ş olup uçsalar gidemeyecekleri yerlerde bile bulunmayı şı çok enteresandı. Çünkü, yolu kesenler, da ğ kadrosundan gelen bir iki militanla beraber, bu yol boyunca bul unan köy ve mezralardaki koruculardan ba şkası de ğildi. 1993'ün son aylarında bu güzergahta yol kesen militanlar, kendileri ile beraber bu i şi yapanları, köy ve mezralarda tek tek bulup gösterdiler, yüzle ştirildiler.) 3 Eylül tarihli üçüncü emrin metni: "Hakkari; 4 Da ğ ve Komando Taburu ile Jandarma Komando Taburu için be ş bölgeye ayrılmı ş ve her taburun "Yok Etme Sahası" ek krokide göster ilmi ştir. Gayrı nizami muharebe sahası " şeytanların çe- 104 Unutulanlar Di şinda Yeni Bir Şey Yok lik çomak oynadı ğı" bir yerdir, herkes oyunu iyi oynayacaktır. Sürek li aldatma, sınırsız hayal gücü, parende atan kurnazlık, yönü v e gücü kestirilemeyen yumruk kullanılacaktır. Geceleri yarasa, gündüzleri yılan gibi hareket edilecek, Türk komandoları olarak kasırga gibi yakla şıp, yıldırım hızıyla kurt sürüsü takti ği kullanılacaktır. Herkes, kendilerine verilen "ölüm bölgeleri "nde bulunan veya buralara giren PKK gruplarının i şlerini, kendi bölgelerinde bitirecektir." 3 Eylül tarihli dördüncü emrin metni: "Hakkari vilayetindeki dokuz kritik ve en yo ğun kullanılan, PKK'nın en fazla pusu kurup yol kesti ği, hareket güzergahı ve yolun güvenlik sorumlulu ğu; binba şı-albay rütbesindeki dokuz subaya verilmi ştir. Dokuz subay ve sorumlu oldukları dokuz yolun listesi ektedir. Her subay on ki şilik "Yol Şahinleri Timi" kuracaktır. Timin ba şında bir uzman çavu ş olacak, askerler en saldırgan, gözü kara, serdengeçti, iyi silah ve bıçak kullanan erle rden seçilecektir. Mahalli kıyafetler giyecekler, ana silahlarının yanında haf if tanksavar silahı (LAW) ve el bombaları yeterince bulunacaktır. Bu ekipler yol güzergahlarının geli şigüzel bir yerinden herhangi bir saatte oradan geçen bir o tobüs, pikap, kamyon veya traktöre binecektir. Silahları bol kıyafetler içind e, bir çuval veya torbada, bir k üfede, köylünün mahsulü, esnafın bir malı gib i saklanacaktır. Genel trafik akı şı içerisinde yolun kesilmesi veya pusuya maruz kalı nması halinde gere ğini yapacaklardır." "Tanrı do ğruluk demektir. Bunu hiçbir zaman unutmayın.' Eylül 1993'deki saldırı ve eylemler şöyleydi: 1 Eylül saat 16:00'da Yüksekova-Gürpınar yolu kesi ldi, bir korucu tim komutanı şehit edildi. 2 Eylül saat 18:10'da Hakkari-Çukurca ana yolu üzer indeki Zap jandarma karakolu saldırıya u ğradı. Bir er şehit oldu, dört militan öldürüldü. 5 Eylül saat 08:00'da Şemdinli Kayalar köyünden bir vatanda ş mayına basıp öldü. 10 Eylül saat 16:30'da Şemdinli-Derecik yolu kesildi. Dört vatanda ş kaçırıldı. 13 Eylül saat 00:15'de Şemdinli Karakoç mezrasına saldırıldı. Üç ko- 1993 Dönemi 105 rucu şehit oldu, dört korucu yaralandı: 14 Eylül saat 15:00'da Yüksekova-Büyükçiftlik yolun da bir kamyon mayına çarptı. Bir vatanda ş öldü. 16 Eylül 18:30'da Yüksekova-Yeniköprü yolu kesildi. Bir astsubay şehit oldu. (Bir kıdemli astsubay çavu ş, sivil kıyafetli ve kendi aracıyla seyahat ediyor. Kimseden izin almamı ş ve onlarca emre ra ğmen tek ba şına yola çıkıyor!) 18 Eylül saat 06:30'da Çukurca-Uzundere yolunda bir sivil kamyon mayına çarptı. Đki korucu şehit oldu, on korucu yaralandı. 20 Eylül saat 23:15'de Şemdinli'nin Geli şen köyüne saldırıldı. 21 Eylül saat 22:00'da Hakkari-Çukurca yolundaki Za p karakolunun emniyet timine saldırıldı Bir asker şehit oldu, bir asker yaralandı. 22 Eylül saat 23:00'de Çukurca Serbest Sınır Karako lu emniyet timine saldırıldı. Bir aste ğmen ve bir er şehit oldu. Dokuz terörist öldürüldü. 3 Eylül günü Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Đsmail Hakkı Ka-radayı Tugay karargahına geldiler. 2 nci Ordu Komutanı da kendil erine refakat ediyordu. Ordu komutanı: - Osman Pa şa senin tugaya ait birçok ikmal maddesini sana gönd eremiyoruz, sıkıntıya dü şmüş olman lazım. Teröristler Bingöl'de tren yolunun ra ylarını

Page 56: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

sökmüşler, onarımını bekliyoruz. Ben bizzat takip ediyoru m. Sana gönderilen araçlar da orada bekliyor. Rayların dö şenmesi uzun sürüyor, dedi. - Komutanım bu, kızılderili usulü, oradaki PKK'lıla r demek, çok kovboy filmi izlemi şler. Bvı bölgede erzak sıkıntısı yok. Çünkü PKK kam pları onlarca ton erzak dolu. Mühimmat daha uzun süre yeter, araçlara gelince, bizim bölgede çok elzem de ğil, o nedenle, gelmeyen şeyler sizi huzursuz etmesin, dedim. Dağ ve Komando Tugayı Kara Kuvvetlerinin birli ği oldu ğu için ikmal Malatya'daki 2. Ordu ve Kara Kuvvetlerinden merkezi sistemle yap ılıyordu. Şırnak bölgesi tamamen kapalı oldu ğu için ikmal kuzeyden Bingöl, Van üzerinden Hakkari 'ye geliyordu. Van yolu da Ba şkale bölgesindeki 32 virajlar kısmında PKK tarafınd an sık sık kesiliyordu. Kara Kuvvetleri Komutanına her şeyi ayan beyan ortaya koyan bir brifing verdim ve şunları teklif ettim: 1. Da ğ ve Komando Tugayı'nın 250 muvazzaf subay ve astsub aydan sadece 11'i Dağcılık ve Komando kursu görmü ştü. Bu tugay, kadrosu ve kurulu şu ile K.K.K.'lı ğının tek farklı birli ği idi. Üstelik Hakka- 106 Unutulanlar Di şinda Yen Đ Bir Şey Yok ri'de konu şluydu. Di ğer komando tugayları gibi belli dönemlerde gelip so nra batıya dönmüyordu. Bölgenin sorumhısuydu. Bir Da ğ Tugayıydı. O nedenle atanacak subay ve astsubaylar, kimler olacaksa buraya gelmed en kurstan geçirilmeleri, kendileri için de, askerler için de çok faydalı ola caktı. Bunu önümüzdeki yıldan itibaren yapılacak atamalar için arz ettim. 2. Atamalarda, bir plan ve düzen yoktu. Tugayın Kur may Ba şkanı, Personel Şube Müdürü, Đstihbarat Şube Müdürü, Harekat Şube Müdürü, Lojistik Şube Müdürü, Maliye Şube Müdürü, Merkez Şube Müdürü; daha do ğrusu Tugay Komutanı (ben) hariç karargahın tamamı bu yılki atamalarda batıya dönüyo rdu. Tugayın ana ast birlik komutanları, tabur komutanlarının da hepsi aynı and a, bu sene Baüya atanacaktı. Batıdan Hakkari'ye gelecek olanlar da Temmuz ayında tugaya katılacaklardı. Hem de her şeyin tavana vurdu ğu dönemde. Şu kısa açıklama bile, atamaların özensizli ği ve hesapsızlı ğının derecesini, sokaktaki sade vatanda şı bile şaşkına çevirmeye yeterdi. 3. Batıdaki birliklerin, buraya gelsin gelmesin, he r şeyi gece yapmayı öğrenmelerini, bütün e ğitim plan ve programlarının bu şekilde de ği ştirilmesini, kalıplara ba ğlı hiçbir faaliyetin muharebede fayda sa ğlamadı ğı gibi, zararlarının sayılamayacak kadar çok oldu ğunu, birliklerin sırtlarında çantalarla kilometrelerce yürümelerini, zırhlı araç lar geldi diye, muharebeyi böyle yapılaca ğını sanarak kaldırılan yaya yürüyü şlerinin programa dahil edilmesini, "acı insana ö ğretir" sözünün herkes ve her kurum için geçerli oldu ğunu arz ettim. Kuvvet Komutanı hiçbir şey sormadan ve konu şmadan hepsini dinledi. Ayrılırken "Osman Pa şam, bizim yapabilece ğimiz ne varsa, bir eksi ğin olursa, ben dahil, her saat arayabilirsin" dedi. "Sa ğolun komutanım; arz ettiklerim dı şında bir şey yok" dedim. 16 Eylül günü Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Ayd ın Đlteı tugayı ziyaret ettiler. "PKK'nın ula ştı ğı, 12.000 ki şilik da ğ kadrosunun, gayrı nizami harp koşullarında klasik bir ordudan daha tehlikeli oldu ğunu, milislerin ise bu miktarın 5-6 misli olabilece ğini de ğerlendirdiklerini, 1993 ba şında PKK'ya katılımların, ses getiren eylemler ve sonuçlar aldı kça arttı ğını, i şimizin çok zor oldu ğunu", yanlarında ta şıdıkları belgelerden de ba şka sayılar vererek anlattılar. Sonra geldikleri helikopterle beraber, Yüksekova'nı n Đran sınırındaki Perihan karakoluna gittik. Bu karakol da 1992'de saldırıya uğramı ştı (saldırılmayan zaten yoktu). Karakol, Yüksekova'nın kuzeyinde- 1993 Dönem! 107 ki Mor Da ğ'ın eteklerindeydi. Ak şam olmak üzereydi. Kızıllıklar arasında, da ğın gökyüzünü yakalamak ister gibi yükselen 3800 metrel ik zirvesi Aydın Pa şa'yı çok etkiledi. Kimbilir bu kaçıncı görii şümdü, hiç fark etmemi ştim. Do ğayı algılayacak duygu mu kaldı! Ben Yüksekova'da indim. Kendileri Van'a gitmek üzere ayrıldılar. "Ne kadar e ğitim almı ş olursan ol, öğretilenlerin hiçbiri,

Page 57: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

seni o ana hazırlamı ş de ğildir." 22/23 Eylül 1993 gecesi saat 04:00'da Şemdinli'nin Derecik bölgesindeki Balkaya (Govent) Da ğı eteklerinden çepeçevre ku şatılmı ştı. Harekata 1., 3., 4. Da ğ ve Komando Taburları, Derecik'teki Piyade Taburu ve Ja ndarma Özel Harekat Grubu katılıyordu. (Temmuz ayında bölgedeki asker ve sivi llerin, üzerinde kimisinin 1500, kimisinin 3000-4000 militanın oldu ğunu söyledikleri, bölgedeki en gözü kara a şireti olan Gerdi'lerin de u ğursuz kabul ettikleri da ğ.) Dağın üçte biri Irak topraklarındaydı. Çevresi yüksekl i ği 80-100 metreyi bulan dümdüz kayalarla çevriliydi. Üzerine biri Türk di ğeri Irak tarafından bulunan iki dik patika ile çıkılabiliyordu. Bu iki patika d ahil, da ğa çepeçevre 28 yerden tırmanılacaktı. Bu da ancak da ğ halat ve kancalanyla mümkündü. Tırmanma anı en riskli andı. Bir kuyunun dibinden kuyunun a ğzına çıkmak neyse bu da aynısıydı. Da ğın üstünde üç kilometre boyunda, 40 metre eninde do ğu-baü istikametinde uzanan bir vadi dı şında, her taraf tıpkı arı pete ğini andıran şekildeki kayalıklarla kaplı oldu ğundan adına Balkaya Da ğlan deniyordu. 8x10 kilometrelik bir alam kaplıyordu. Saat 05:00'dan itibaren tırmanmayı emniyete almak v e örtmek amacıyla, Hava Kuvvetleri uçakları, havadan helikopterle yaptı ğımız hedef tarifleri ile da ğın ortasındaki vadiyi boydan boya vurmaya ba şladılar. Bu faaliyet 45 dakika kadar sürdü. Yarım saat kadar sonra, çıkı ş için kullandı ğımız iki patikayı tepeden kontrol eden kayalıklardan PKK'lılar yo ğun bir ate şe ba şladılar. Hakkari'deki kı şladan 2-3 kez çatı şma sahasına gelen helikopterler da ğın bizim topraklarımızda kalan tarafındaki patikadan çıkmaya çalı şan timleri rahatlatmaya çalı ştılar. Havadan görülebilen bir şey yoktu. Helikopterleri kayalıklara 108 Unutulanlar Di şinda Yeni Bir Şey Yok tırmanan subaylar yönlendiriyor, hedef tarifi yapıy orlardı. Tepelerinde bulunan kayalıkların alüna saklı PKK'lılar helikopterlerce top ve makineli tüfek ate şine tutulurken, yukarıdan kaya parçalan ve çarpınca yön de ği ştiren mermiler, aşağıdan yukarıya çıplak kayalıklara yapı şarak tırmanan askerlerin üzerine geliyordu. Bulundukları yer de ate ş eden PKK'lılara çok yakındı. Saat 09:00'da ate ş açılmayan tırmanma kesimleri dahil, Balkaya Da ğı'nın üst tablasına henüz çıkılama-mı ştı. Da ğa tırmanma manda sabrı isteyen bir i şli. Manda bir adım atınca, yava şça ikincisini atar, daha önce attı ğı adımı bir santim geri almaz. Ayağı sanki bastı ğı yere çakılır, adımlar yava ş fakat sa ğlamdır. Bu, sabır ve irade isteyen bir tabiattır. Fizik giıcü e şitlenebilse, dört at bir mandanın yaptı ğını yapamaz. Roket ve mermiler de ya ğmur gibi insanın üzerine ya ğarak bu koşullara dahil olunca, sabır, irade ve da-yanıklı ğm yanında cesaret ve korkusuzlu ğun da yer alması gerekmektedir. Balkaya Da ğı'nın güney ete ğinde bulunan Derecik Jandarma Sınır Karakoluna bir önceki gün gelmi ş ve ileri komuta yerini burada açmı ştık. Her şeyin günlük akı şındaymı ş gibi olmasına özen gösterildi. Da ğın üstündeki PKK'lılar, bir evin çatısından evin önünden geçen yoldakileri izler gib i bölgeyi 360 derece görebiliyorlardı. Harekata katılacak taburlar, bura ya ula şabilmen tek yol, vadi ve bo ğazlar geçen kötü vasıflı Şemdinli-Derecik yolunu bir noktaya kadar gündüz kullandılar. Bölgelerinden bu noktaya gelinceye kad ar üslerinden be ş ila dokuz saat motorlu olarak yol kat ettiler. Daha sonra da bütün gece yürüyerek gün ağarmadan ku şatmayı tamamladılar. Irak tarafına geçerek, da ğı baüdan ku şatacak olan 3. Da ğ ve Komando Taburu'nım daha fazla zamana ihtiyacı vardı ve ola ğanüstü güç istiyordu. Zamanla yarı şmak ve onu alt etmek demekti. Önce Irak topraklarına gi rilecek, sonra da birlikler yabancı bir arazide sekiz kilometreye yakın da ğlık alana gece şartlarında yayılacaklardı. Bu kesimdeki timlerin ba şında olan Yüzba şı Şaban'in o gece gösterdi ği liderlik örne ği ve fedakarlı ğını insanların hayalleriyle bile anlayabilmesi çok zordu. Askerler onu gördükçe, bun ca yorgunlu ğa ra ğmen inanılmaz bir enerji ile sanki yeni ko şuya ba şlamı ş yarı şçılar gibiydi. (Yüzba şı Şaban'ı gördü ğümde ceketi yoktu, haki fanilası muhtelif yerlerind en jiletle kesilmi ş gibi parçalanmı ş, pantolonu diki ş yerlerinden atmı ş, botlarından biri tabanı dü şmesin diye bot ba ğcıkları ile koncuna ba ğlanmı ştı. Üstelik hiçbir yorgunluk emaresi yoktu. Bir insanı bu hale, görevi n icabını yapmak veya sorumluluk duygıı- 1993 Dönemi 109

Page 58: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

su gibi etkenler getiremezdi. Bu derinli ği ölçülemez millet ve vatan a şkıydı. Đnsano ğlunun yeryüzü serüveninde her zaman konu şan, do ğru dü şündüğünü sanan, fikir sahibi olan, hatta iyi plan yapabilenler, her zaman bulunmu ştur. Ama, "i şi iyi yapan" zor bulunmu ştur.) Saat 09:30'da Balkaya Da ğı'na do ğudan tırmanan 4". Da ğ ve Komando Tabur Komutanı Binba şı Atakan'ın yanına gittim. Bulundu ğumuz yerle da ğa çıkılmaya çalı şılan patika arasında dar bir vadi vardı. Da ğın üstü ile askerler arasında 20-30 metre kadar bir mesafe kalmı ştı. Çıkı ş patikasının ba şlangıcında bulunan ve birkaç yıldır bo ş olan Yukarı Koçyi ğit köyündeki bazı evlerin da ğdan gelen PKK atı şlarından korunmak maksadıyla, birlikler tarafından kullanılması militanların ate şlerini köye toplamasına sebep olmu ştu. Bu köy şimdi alev alev yanıyordu. Đki dağ topu bulundu ğumuz yerden, çıkı şı tutan kayalıklar-daki mevzilerde saklanan PKK'lılara tüfek gibi görerek ate ş ediyordu. Ate şe tutulan hattın hemen alünda da bizim timlerin subay ve askerleri vardı. Hem da ğa çıkanlar, hem de bu riskli topçu atı şını yapanların kendilerine güvenlerinin ne kadar bü yük oldu ğunu, bu i şlerle ilgisi olmayanlar bile anlayabilirdi. Buradan Balkaya'nın ortasındaki dar vadinin büyük bir kısmı da görülebiliyordu. Tabur komutanı sürekli bölük ve tim komutanlarına e mirler veriyor, havanlar başlangıçtan beri sis mermileri atarak, PKK'lılarm gör üşlerini zayıflatmak için çalı şıyordu. Şimdi daha çok köreltme ihtiyacı vardı, daha fazla şi şleme lazımdı. Mesafe 20 metrenin altına dü şmüştü, yukarıya da birer iki şer ki şi olarak ancak çıkılabilirdi. Artık a ğır silah deste ği de mümkün de ğildi. Bire bir çarpı şmak gerekiyordu. Yukarı ilk çıkan Bölük Komutanı Üste ğmen Atilla oldu; gözü kara ve yi ğit bu subay, en önde gidiyordu. Da ğın üzerine çıkmasından kısa bir süre sonra, arkasından ve yakın mesafeden atılan bir mer miyle belinden yaralandı. Atilla mevzi alarak çatı şmaya devam etti, ancak her geçen dakika kan kaybınd an takati azaldı. Arkadan çıkanlar hemen etrafında bir çember yaparak Bölük Komutanlarını daha içeride bulunan, savunulması kol ay kayalı ğa ta şıdılar. Her şey önümüzdeki 200-250 metrede cereyan ediyordu. Çok hassas ve mümtaz bir subay olan Tabur Komutanı Binba şı Alakan çok etkilendi, Atilla'yı görünce göz yaşlarını tutamadı. Onun bu durumu, ses tonuyla telsiz konu şmalarına da yansıyordu. Bizim telsiz konu şmalarımız PKK tarafından da dinleniyordu. Biraz ötemde idi. Yanına gittim. - Atakan 110 Unutulanlar Di şinda Yen Đ Bir Şey Yok - Buyurun komutanım - Taburun komutasını bana devredebilir misin? - Bütün taburlar zaten sizin komutanım. - Bu öyle de ğil, senin yetki ve sorumlulu ğunu bana devreder misin? Beni kendi yardımcın kabul et. Sen 15-20 dakika sakin bir yerd e dinlen. - Emredersiniz komutanım. 4. Taburun ortak frekansına girip ça ğrıda bulundum. "Çevrimdeki bütün telsizler, konu şan "Yavuz"." (Da ğ ve Komando Tugay Komutanının kod adı). Bütün telsi zlerden canlı bir şekilde "alındı, anla şıldı" geldi. "Taburun komutası geçici olarak bende, her şey planlandı ğı ve ününüze yakı şır şekilde sürüyor. Testinin kayaya kafa tuttu ğu nerede görülmü ş? Son derslerini vererek i şlerini bitirin, sizleri gururla izliyorum" anonsunu yaptım. Hemen karargahtan bir helikopter istedim. Çatı şma bölgesinin yakınlarında bir UH-1 (küçük tip) helikopter oldu ğunu bildirdiler. Onunla temas kurup, bölgeye göndermelerini söyledim. Helikopter geldi ve yaralı üste ğmenin yanında bulunan subaylar helikopterle irtibat sa ğladılar. Helikopter yaralının bulundu ğu yere iki kez ini ş için yakla şma denedi. Ba şarılı olamadı. PKK'lılann yo ğun atı şlarından ziyade kayalıkların arasına palleri sı ğmıyordu. Pilot dahil, hepimiz kayalar veya atı şlar sebebiyle her an helikopterin dü şebilece ğini bilerek faaliyeti izliyorduk. Da ğın çıkılan kısmında artan asker sayısıyla ba şka bir çare bulmayı dü şünürken, pilot en tehlikeli olan dalı şını yaptı ve Atilla'nın yanında bulunan subay ve askerlerin PKK' lılann üzerine bütün güçleriyle ate şlerini toplamasından istifade ederek, yaralı üste ğmen helikoptere bindirildi ve pilot bizim bulundu ğumuz vadiye süzülerek bölgeden çıktı. (Mermi Üste ğmen Atilla'nın kuyruk sokumuna saplanmı ştı. Sakat kalmadı. Şimdi Kurmay Binba şı).

Page 59: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

Irak tarafındaki patikayı kullanan 3. Da ğ ve Komando Taburu da koni biçimindeki dağın üstüne çıkmı ştı. Çıkılan her yerde tim mevcutları hemen ço ğaltıldı. Đşin hayati kısmı bitmi şti. Arı pete ğine benzeyen kayalıklarla kaplı 10 x 8 kilometrelik alanın adım adım taranması ile faaliye tin ikinci safhası başlıyordu. Şu ana kadar üste ğmen Atilla dı şında, bir yaralı dahi yoktu. Binba şı Atakan yanımdaydı: - Atakan, Tabur Komutanı yardımcılı ğı görevim bitti. Komuta sende. - Esta ğfurullah komutanını. PKK telsizlerinden, gene her taraftan sarılmı ş olmalarının şaşkınlı ğı ve pani ği duyuluyordu. Bir kısmı geceyi bile beklemeden, bizi m 1993 Dönemi ĐH olamayaca ğımızı dü şündükleri istikametlerden Kuzey Irak'a kaçmaya çalı şırlarken komandoları kar şılarında buldular. Da ğın ortasına do ğru toplananlar, bütün gece Kuzey Irak'taki gruplardan kendilerine yardım edilm esi ça ğrısını tekrarlayıp durdular. Gece bulundu ğum Derecik Karakoluna Gerdi A şiretinin ya şlılarından ve ileri gelenlerinden bir grup görü şmek için geldiler. Derecik bölgesinde ya şayan bu insanların 10 yılda çektiklerinin ayrıntılarına gir ildi ğinde, insana sanki yer yüzünün ba şka bir ülkesinde ya şıyormu ş gibi gelebilirdi. Ölüler... Ölüler, yaralılar, sakat kalmı ş genç kızlar ve o ğlanlar, ölen çocuklar... Bunların nasıl yapılmı ş olması ise i ğrenç bir durumdu. Buraya geldi ğimden beri kendi kendime hep aynı soruyu soruyordum: "Nasıl, bu derece hazır lıksız olunabiliyor ve neden bu kadar yıl uzatılmı ştı?" Her iki sorunun da cevabı tekti ve Ulu Önder b u cevabı net vermi şti: "Gaflet, delalet ve hatta hıyanet içinde olanla rın sayesinde". Millet ve toplumların, tarih boyunca uzayan her mes elesinde, insanlar daha çok acı çekmi ş ve kayıpları her yönden daha fazla olmu ştur. Ve uzayan meseleler, haklı olan tarafın da zaman içinde haklarının ne de recede do ğru oldu ğu konusunda yeniden yorumlanması gibi, aleyhine gidi şlere sebep olmu ştur. Gece da ğın üzerinde birkaç kısa süreli çatı şma dı şında pek bir şey olmadı. Sabah saatlerinde karakola gelen bir helikopterle da ğın ortasındaki vadiye gittim. Helikopterin bile tam konabilece ği yer yoktu. Üstelik henüz büyük bir araç kolay hedef sayılırdı. Vadinin Türkiye tarafındaki bölümü nün dörtte biri taranmı ştı. Her birlik kendi sorumlulu ğuna verilen kesimlerdeki kayalık ve ma ğaraları dikkatli bir şekilde aramaya devam ediyordu. Derecik'teki Piyade Tabur Komutanı Yarbay Ali geldi: "Komutanım dün gecenin birkaç saa tini ta ş duvarın bir yanında biz, öbür yanında altı PKK'lı birbirimizden habersi z geçirmi şiz, militanlardan biri şarjörünü yere dü şürünce fark ettik, hem biz hem onlar afalladı." Vadinin boydan boya iki yanındaki kayalıkların altı ve ma ğaraların içleri; silah, mermi, malzeme ve erzak deposuydu. Harekata katılan bölge korucuları, bu dağda bir zamanlar onlarca ayının ya şadı ğını, şimdi PKK'nın depo diye kullandı ğı yerlerden bazılarının inleri oldu ğunu söylediler. Vadide PKK'ya ait yük katırları ile koyun ve keçi sürüsü de vardı. Yüksek ve geni ş bir ma ğarayı Kürdistan Halk Mahkemesi diye kullanıyorlardı. Kırm ızı bezle yazılmı ş mahkeme ismi ve bölümlerini gösteren yazılar, karar defterl eri, gerekçeli hükümler, kim- PWĐ 112 Unutulanlar Di şinda Yen Đ Bîr Şey Yok lere hangi cezaların verildi ği, kimler için yakalama emirleri çıkartılmı ş, hangi suçtan yargılanacaklar, yargı heyeti kimlerden meyd ana geliyor, her şey mevcuttu. Kayıtlar bu bölgede kimin ne yaptı ğını ortaya koyuyordu. Đşin daha da ilginç olanı, şu anda yanımızda olan bir korucu da bu mahkemede ya rgılanmı ş ve vergiye ba ğlanmı ştı. Korucu ba şını ve onu yanıma getirdiler, adamca ğız bembeyaz oldu. Hiç kimsesi olmayan, orta ya şlı, ufak tefek birisiydi. Đşledi ği suç da; bir karakol hakkında istenen bilgiyi PKK'ya getirme kte geciktirmi şti. - Ne mahkemesi? Ne vergisi? E şkıyaya vergi verilir mi? dedim. - Öldürürler pa şam, herkesten alıyor. - Çarpı şarak buraya çıkmı ş olman, eski kusurlarını örtüyor. Korkacak bir şey yok. Bundan sonra onlara alet olmayacaksın. (Gülere k) Senin vergini kaldırdık. - Ba şım gözüm üstüne pa şam, şimdi öl de hemen kendimi şu kayalıklardan atayım.

Page 60: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

- Ölüp ne yapacaksın, bak seni korucu yapmı şlar, maa ş alıyorsun, devlet sana silahını ve mermisini vermi ş, bunları iyi kullan, şu köylerde ıstırap çeken insanları koru. (Daha sonraki zamanlarda Derecik'teki taburun yanın da sala ş bir yerlerde yattı, kalktı ve askerlerden hiç ayrılmadı. Sürekli operas yonlara katıldı.) Vadinin ba şındaki çatı şmalarda dün vurulan 8-9 PKK'lı cesedi vardı. Bunlar ın üzerinden, 3 A ğutos 1993 gecesi saldırıya u ğrayan Üste ğmen ve yedi askerin şehit oldu ğu Yüksekova Uzunsırt Karakolunda şehit edilen askerlere ait çok miktarda şahsi foto ğraflar ile onların şahsi malzemelerinin bir kısmı çıktı. Ölü soyuçular artık kendileri ölüydü. Bu da ğdaki grubun çok farklı bir bölgedeki saldırıya katılmı ş olması, bazı ip uçlarını iyi açıklamaya yetiyordu. Artık ana yumakta kaç tane uç varsa, tek tek sarmaldan ayrılı yordu. Ölenlerden bifjUe sıhhiye çantası sırtında bir sa ğlık görevlisiydi. Çantanın içinde ameliyata yarayan cerrahi malzemeler, a ğrı kesiciler, hamile kalmayı önleyen malzemeler ile cesaretlendirmeye yarayan küçük sarı haplar mev cuttu. Sa ğlıkçının şiire ve resme meraklı oldu ğu da anla şılıyordu. Bal-kaya Da ğı'nı çok seviyordu. 8-10 kağıda bu da ğın resmini yapmı ş, aynı ka ğıtlara "Govent, Sen Kürdistanm En Muhte şem Dağısın" diye şiirler yazmı ştı. Bir resim vardı ki şaşırtıcıydı. Balkaya Da ğı'nın resmini, çevresiyle birlikte yapmı ş, gökyüzüne bulutlar çizmi ş, kendisini de kanatlanmı ş olarak bulutlara yükselirken göstermi şti. Subaylar: "malum olmu ş komutanım" dediler. 1993 Dönemî 113 Mağaralardan birinde yarab bir militan bulunmu ştu. Đri yarı genç biriydi. Kalçasından ve aya ğından yaralandı ğından kaçamamı şü. - Nerelisin sen? diye sordum. - Đğdırlıyım. - Đğdır'ın neresindensin? -......köyündenim. - Size en yakın köy Ta şburun mu? - Evet, komutanım. Gözleri ı şıldadı. - Ben Ta şburun Hudut Bölük Komutanıydım. Gözleri hem şehrini görmü ş gibiydi. - Çocuk, Đğdır nere? Şemdinli nere? Sen hangi akla hizmetle buralarda geziyorsun. Şimdi sorularıma çabuk çabuk, fakat do ğru cevap ver. Doktorlar zaten yaranı sarmı şlar, ilk gelen helikopterle de seni hastaneye gönde rece ğim. Uçaklar geldi ğinde ne yapıyordunuz? - Biz, helikopterler tepemizde daireler çizmeye ba şlayınca, bunun gelip geçen helikopterlerden olmadı ğını anlıyoruz. Bunu yapan helikopterden sonra da uçakların gelece ğini biliyoruz. Hemen derin ma ğaralara ve iyi koruma sa ğlayan kayalıkların alüna giriyoruz. Ate ş eden helikopterler gelince de aynı şeyi yaparız. Uçak ve hel'kopter-lerin artık gelmeyece ğini anlayınca, yeniden mevzilerimize geçeriz. - Dı şarı çıkınca bir şey hissediyor musunuz? - Bombalar bulundu ğumuz kayaların üzerinde patlarsa, en fazla 1-2 saat kulaklarımız az i şitiyor, sonra açılıyor. - Sabahki hava atı şlarında kaybınız oldu mu? - Bu bölgedeki takımdan kimseye bir şey olmadı. - Biz geldi ğimizde da ğda kaç ki şiydiniz? - 43 sava şçı. - Bu kadar hakim ve her yeri gören bir bölgeden gec e geli şimizi niye tespit edemediniz? - Böyle bir beklentimiz hiç olmadı! Lider, s?Kahley in tepecilerin/gözcülerin uyudu ğunu, hepsini cezalandıraca ğını söyledi. - Lideriniz artık böyle bir zahmete katlanmak zorun da kalmadı. Hanına Geçidi'ndeki Uzunsırt Kaıakoluna siz mi saldırdınız ? - Çarçel ( Đkiyaka Da ğlan) gruplarıyla birle şerek karakolu kaldırma eylemine katıldılar. - Kı şın burada kamp var mı? / - Evet. 200 ki şiydik. Mayıs ba şında talimat geldi, 150 sava şçı Ava şin'e (Mezi-Karyaderi kampı) gitti. - Sen ne kadar zamandır örgüttesin? Nereden katıldı n? 114 Unutulanlar Di şinda Yeni Bîr Şey Yok

Page 61: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

- 1.5 yıldır. Đstanbul'dan katıldım. Đşsizdik, bir kıraathanede bizi buldular, birkaç kez görü ştüler, iki ki şi Yüksekova'ya getirildik. Burada bir otelde 2-3 gün kaldıktan sonra 15 ki şi, üçü kız, bir gece Đran'a geçirildik ve Zagros kampına ula ştık. - Bu da ğdaki depoların yerlerini biliyor musun? - Bunu sadece lider ve onun yakınındaki bir iki ki şi bilir, di ğerleri bilmez. - Bu kadar silah, mermi, malzeme ve yiyece ğin nasıl ta şındı ğını açıkla o zaman. - Ta şıyıcılar sonradan ba şka mıntıkalara gönderilerek, yerlerini bildikleri depolardan uzakla ştırılır. Ama ben devamlı kullandı ğımız için ikisinin yerin j biliyorum. - Peki o zarjıan, sana yardım etsinler, o iki yeri göster. Birlikler arama faaliyetlerine devam ediyorlardı. P KK'nın 1994 kı şı için be ş aydır Balkaya'ya stokladı ğı yiyecek ve malzemeler ele geçmi ş, burada temelli kalan grup da i şe yaramaz hale gelmi şti. Artık, 200 ve daha büyük miktardaki insan gücü, bu da ğda kı şlık kamp kuramazdı. Ak şama do ğru Derecik Karakoluna döndüm. Bölgede, dolayısıyla Derecik Karakolunda PT T hattı yoktu. Konu şmaları saat ba şı telsizlerle merkezden merkeze yapılabiliyordu. Tu gayın Muhabere Bölü ğü harekat için kendi muhabere sistemlerimizle birlikt e faks cihazlarını da çalı ştırdı ğından Hakkari'deki Tugay Karargahıyla yazılı mesaj teatisi de yapılabiliyordu. Balkayai şi bitmi şti. PKK Yüksekova Şemdinli mihverinde iki büyük darbeyi üst üste yemi şti, ancak bunlar, devede kulak bile de ğildi. Ertesi gün taburlara, hızla kendi bölgelerinize dönün emrini verecektim. Biz ayrıldıktan sonra bu bölgelerde neler yapılaca ğı konularında Şemdinli'cie sürekli kalan Tugay Komutan Yardımcısı, Harp Okulu ve Piyade Okulundan sınıf ar kada şım, Piyade Albay Cahit'e neler yapması gere Đtti ğini söylüyordum. Cahit ba şını kaldırmadan sürekli not alıyordu. Saat 22:00 civarında bir mesaj getirdiler . Mesajda "Hakkari içerisinde bir polis otosuna ate ş açıldı ğı, bir polisin şehit oldu ğu, di ğerinin yaralandı ğı, çevredeki bazı evlerden ve bo ş arazilerden lojmanlar dahil, devlete ait binalara ate ş edildi ği" yazılıydı. Đl Jandarma Alay Komutanı, Kurmay Başkanı, Jandarma Lojistik Komutanı, Emniyet Mûdürvt, zaten şehirdeydi. Ne zanun <! a ğ kadrosunun ba şı beladaysa, bir şehirde milislerle tepki vererek "gtıçlü" olduklarına hem halkı hem de kendilerini i nandırmak istiyorlardı. 1993 Dönemi 115 Mesajı Kurmay Binba şı Ahmet getirmi şti. - Kurmay Ba şkanını hemen bul. Tanklar ne yapıyor? Saldırıdan ön ce ı şıklar sönmü ş mü? (Yüksekova'daki kalkı şmadan sonra Tatvan'dan be ş tanklı bir takım gelmi şti. Tankların üçünü Yüksekova'da bırakmı ş, ikisini Hakkari'deki lojmanların ortasında bulunan tepede mev-zilendirmi ş, ben hemen hemen şehirde hiç kalmadı ğını için, silahlı saldırıya kalkı şılması halinde tankların nasıl hareket edeceklerini kesin olarak emretmi ştim.) 20 dakika sonra geldi. - Tanklar şu anda bir şey yapmıyor. Şehrin ı şıkları eylemden hemen önce tamamen kesilmi ş. Kurmay Ba şkanını bulamadım. Bilgiyi Binba şı Ünal'dan aldım. Aradan dakikalar geçiyor, bir türlü Hakkari'den hab er gelmiyordu. Ana telsizin bulundu ğu yere gittim, ahizeyi aldım: - Kar şıdan kim konu şuyor? - Binba şı Ünal, ben Binba şı Ünal komutanım. % - Kurmay Ba şkanı nerede? - Mevzilerdeki askerleri kontrol ediyor. - Saldırı ne kadar zaman önce ba şladı? - Yarım saati geçti komutanım. - Bak aslanım, bu saldırının olaca ğından, o şehirde ya şayan devletin memuru geçinenler dı şında bütün halkın haberi vardı. Onun için ate ş edilen yerlerde militan ve milislerden ba şka kesinlikle kimse yok. Sizler bu i şleri ne zaman öğreneceksiniz? Top sesi bile onları ürküte-cektir. T anklardan tur şu mu kuracaksınız? Oradakilere söyle, e ğer çoluk çocuk veya asker ölürse, Hakkari'ye döndü ğümde, orada bulunmamanız hepinizin hayrına olur. Gece yansına do ğru belki 30-40 soru sorarak di ş söker gibi aldı ğım bilgilerden anla şılan şuydu: 2-3 ki şilik bir milis unsuru, kolay hedef olarak seçtikler i şehir içindeki devriye polis otosuna park halinde ik en ate ş açmı ş, da ğ

Page 62: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

kadrosundan şehre inen 8-10 ki şilik ba şka bir unsur da bunları iki ayrı mevziden makineli tüfekler ve roket atarlarla desteklemi şlerdi. Bütün i şlerini 20 dakikada bitirmi şlerdi. Oradan buradan gelen silah sesleri; polisler in, jandarmaların, şehirdeki korucuların kendilerini cesaretlendirmek i çin havaya ve şüphelendikleri bitki örtüsü olan yerlere ate ş etmelerinden ba şka bir şey değildi. - Cahit, gördün de ğil mi? Helikopterlerin gece uçamamalan var ya? Haya tımda hiçbir şeye bu kadar hayıflanmadım. Hele şu karakol baskınlarını haber aldı ğımda hemen oraya gidememem. Bu insanı öldü- 116 Unutulanlar Di şinda Yen Đ Bir Şey Yok rüyor. Di ğeri de kalıpçılık ve yava şlık, buna da sebeplerini bilmeme ra ğmen bir türlü akıl erdiremiyorum. - Büyük çaplı harekat oldu ğu zamanlarda bile sakinsiniz ve bu derece üzülmüyorsunuz. Siz zihninize ve fizi ğinize fazla yükleniyorsunuz, hız ve temponuz çok yüksek; insanlar alı şkanlıklarından birden bire kurtulamıyorlar, ama yava ş yava ş daha iyi yapacaklar. - Bulgarların bir atasözü var biliyor musun? Đnsan bu söze kızıyor ama asırlarca bizle birlikte ya şayan bu insanlar neden durup dururken bunu söylesin ler? - Nedir komutanım? - Turskorabata; Türk i şi, "yava ş yava ş ve iyi yapılmayan" demek. Harekata katılan taburlar, 26 Eylül 1993 günü havanın aydmla nma- sıyla birlikte Balkaya Da ğı'ndan ayrıldılar ve aynı gün kendi bölge ve üsleri ne döndüler. 27 Eylül günü erken saaderde Şemdinli Jandarma Sınır Alay Komutanı Albay Tevfık aradı: -Komutanım biraz önce Şemdinli Savcısı beni aradı. Bir talebi var. - Nedir? - Balkaya Da ğı'nda öldürülen PKK'lılara otopsi yapmak istiyor. - Beni güldürme Tevfik Albayım. Orada ne oldu ğunu nereden biliyor? - Basından ö ğrenmi ş. - O zaman gitsin. Ne yapacaksa yapsın. - Gitmek için helikopter istiyor. - Albayım konular gittikçe çadır tiyatrosu piyesler ine dönüyor. Env-niyet timine de ihtiyaç duymuyor mu? - Onu söylemedi. Gerek duymuyor anla şılan. - Şimdi beni iyi dinleyin. Biz 50 katlı apartmanın her katını tek tek temizleyece ğiz, ama bu apartmanın her katındaki odalarda kimler oturuyorsa, onlar kendi camlarını kendileri silecekler. Bu savc ı kaç yıldır Şemdinli'de? - Đki yıldır. - Siz de ikinci yıla girdiniz. Bu savcının geceleri belli zamanlarda şehirdeki evinden ayrılıp, civardaki PKK gruplarıyla bulu ştu ğuna dair stırekli duyumlar geldi ğini Şemdinli'ye ilk geldi ğimde söylememi ş miydiniz? - Söyledim komutanım. - Ben size ne dedim? Madem öyle biı; PKK grubunun y erini tespit etmek için bundan daha iyi bir fırsat mı olur? 100 metre uza ğınızda- 1993 Dönemi 117 ki kı şlada 1000 askeri bulunan 3. Da ğ ve Komando Taburu niye duruyor, demedim mi? Aynı hassasiyeti Türk askerlerine gösteriyor mu ? Biliyorsun, Balkaya Dağı'nın yarısı bizde yarısı Irak'ta. PKK'nın ölüleri de şu anda Irak tarafında. Irak Arap Cumhuriyeti, burası da bizim hükümranlı ğımızda diyerek, Şemdinli'ye savcı mı atamı ş? Şimdi, Balkaya Da ğı'nın üstü emniyetli mi? Oraya yer emniyeti olmadan helikopter inebilir mi? Orada neyle kar şıla şaca ğınızı sanıyorsunuz? Koskoca operasyonda bile, biz bir şehit vermezken, bu saçma sapan şeye ödenecek bedelin vebalini kim ta şıyacak? Ne zamandan beri muharebe sahasında otopsi yapılıyor? Albayım, ipe sapa gelmez bu tip şeyler insanı, PKK'dan daha fazla yoruyor. Bizim memlekette bir söz vardır: " şaşkın ördek kıçtan dalar" denir. Bu konuda i şte aynen öyle. Balkaya'ya giden eden olmadı. (Bu savcı, Adalet Bak anlı ğına bildirildi. Müfetti şler tahkikat yaptılar ve hemen görevden aldılar.) Hakkari'ye döndükten bir gün sonra TEK Müdürünü tug aya ça ğırdım. Müdür izindeymi ş, yardımcısı, Batıdan atanrtîı ş bir mühendis geldi. Sordum:

Page 63: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

- Hakkari'nin ı şıklarını aynı anda söndürmek istesem, ne yapmam ger ekir? - Şehirde iki trafo var, bunlardan kesilebilir. - Bunlar kilitli de ğil mi? Emniyetleri nasıl sa ğlanıyor? - Üç bekçi var, anahtarları da onlarda. - 25 Eylül gecesi şehirdeki elektrikler gene, anında kesildi de ğil mi? - Evet efendim. - Haziran ayında bu şehirde gene böyle be ş saldırı olmu ş. O zaman da aynı anda elektriklerin kesildi ğini ö ğrendim. Şimdi bir kritik soru soraca ğım. Sizin müdürünüze veya size, hiç kimse; "Bu i ş nedir böyle? Her saldırıdan birkaç dakika önce şehrin elektrikleri 'tık' diye kesiliyor" diye soran oldu mu? - Hayır pa şam. - Peki, siz neden, "bu i şi bizim bekçiler yapıyor" diye gidip yetkililere söylemediniz? - Elektrikleri bu bölgeden i şe aldı ğınız o üç adam kesiyor. Ve bunlar, bu şehre ne zaman eylem yapılaca ğını bilen binlerce insandan sadece üçü. Burada önem li olan i şin tekni ğini bilen sizin de kula ğınızın üstüne yatmanız. - Efendim bir şey daha var. Havai hatlardan ikisinin arasına bir d eğnek sokarak da yapabilirler. 118 Unutulanlar Dj şinda Yen Đ Bir Şey Yok - Yok öyle de ğil! Her defasında bir leylek ailesi gelip tellerin arasına hızla bir yuva in şa ediyor. O üç adamınız için şimdi emir verece ğim. Siz ve müdürünüz her kimse, korkarak kendinizi güvende hissetmekten vaz geçin. Farkında değilseniz ben söyleyeyim, bu saldırılarda ölenlerin v ebalinin bir kısmı size ait. Konu şmam bitti, sonrasını siz bilirsiniz! "Kar şı taraf gibi dü şünmeyi ö ğrenmek yetmez, daha hızlı dü şünmeyi ö ğrenmek gerekir. Aksi halde, askerler kendilerini, ortalıkta görünmeyen bir dü şmanı kovalarken bulurlar." Ekim 1993'deki önemli durumlar: I Ekim saat 21:15'de Yüksekova ilçesinde 1 nci Da ğ ve Komando taburunun kı şlasına silahlı saldırı yapıldı. Tabur kı şlasındaydı ve hazır- . lıklıydı. Saldırıyı yapanlar pi şman olacak zamanı bile bulamadılar. Saldırıyla ilgili Milliyet gazetesinin haberi: "Yüksekova göç ediyor. Son bir haftada iki kez baskına u ğrayan Hakkari'nin Yüksekova ilçesinden göç ba şladı. 48.500 nüfuslu ilçenin yarısı kenti terk etti." 4 Ekim saat 21.30'da Hakkari merkez Ta şbağlı köyüne silahlı saldırı yapıldı. Sekiz korucu yaralandı. 7 Ekim saat 17:00'da Hakkari-Çukurca yolu kesildi. Đki ambulans ve bir kamyon yakıldı. II Ekim saat 12:00'da Yüksekova'dan Hakkari'ye gel en askeri konvoya uzun menzilli silahlarla ate ş açıldı. Bir subay yaralandı. 11 Ekim saat 10:30'da Yüksekova Kısıklı Jandarma Ka rakolu saldırıya u ğradı. Aynı gün saat 10:30'da bu karakola gitmekte olan jandarm a araçlarına pusu kuruldu. Bir yarbay ve bir binba şı yaralandı. 24 Ekim saat 05:15'de Çukurca Jandarma Sınır Alay k ı şlasmyı emniyet timine saldırıldı. Bir asker şehit oldu. Yüksekova ve Şemdinli'den sonra sıra Çukurca bölgesine gelmi şti. Bu bölgede yurt içinde de sık sık yer de ği ştiren bazı gruplar olmasına ra ğmen esas tehlike Kuzey Irak'tan geliyordu. 28 Eylül gecesi, Harekat ve Đstihbarat Şube Müdürlerini çalı şma odama ça ğırdım. Duvardaki kabartma haritadan Kuzey Irak'taki Mezi-K aryaderi (PKK'nın Ava şin dedi ği) kampını göstererek; "buraya taar- 1993 DÖNEMĐ 119 ı ııı edece ğiz. Harekat 5 Ekim 1993 gecesi sızma şeklinde ba şlayacak, idin bir taktik akın uygulayaca ğız. Hava deste ği olmayacak. Harekata Daft ve Komando Tugayının tamamı ve Jandarma Komando Taburu katılac ak. Çukurca'nın 20 kilometre doğusundaki sınır karakol ve köy-Iniıır saldıranlar bu radan geliyor. Do ğudan Mezi-Karyaderi'ye yak-lajan Basyan Vadisine Derecik 'teki piyade taburu taarruz edecek. O minini iki büyük harekata soktu ğumuz için tecrübe kazandı. Tabur komutanı i şin erbabı. Şemdinli Da ğ ve Komando Taburu, Derecik gü-ııryinden Kuzey Irak'a girecek ve güneydeki Küçük Zap ( Şemdinli (,'.ayı) sırtlarını tutarak, o

Page 64: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

istikamete kaçacak olanları bekleyecek. Ba şlangıçta pusu mevzileri i şgal ederek, donmada kalacak. Söylediklerimi taslak plana geçiri n, hazırlıklarınızı yaparken farklı şeyler dü şünürseniz plan üzerinde çalı şırken görü şürüz." Đki saat sonra plan hazırdı. Irak'taki kampın uzaklı ğı bizim smırla-11imza ortalama 20 kilometre mesafedeydi. Harekatın kampın Güney sınırını çizen Küçük Zap suyuna kadar devam etmesi gerekiyordu. Ge-(<• s ınır hattından sızıp Küçük Zap'ın altında tertiplenecek olan 3 ncü Taburun Ira k topraklarında do ğu-batı istikametinde 30 kilometre girmesi gerekiyordu. Bal kaya harekatında da Irak topraklarına girmi ştik, fakat mesafe kısaydı. Bu planın Diyarbakır'dak i Asayi ş Komutanlı ğı tarafından Genelkurmay'a gönderilerek, oradan ona y alınması gerekiyordu. Çünkü bu harekat, do ğrudan do ğruya Irak topraklarının derinli ğine dönüktü. Bizim harekat tarz ve usulümüz; hedef çok uzak da olsa, hızla dalmak, her tarafına aynı anda çullanmak, PKK gruplarını do lap beygiri gibi bilinçsiz bir duruma sokup, süratle hedefi temizlemekti. Anca k bu harekat planladı ğımızdan uzun sürebilirdi. Sebebi ise, Mezi-Karyaderi kampı Hakkari-Irak sınır hattının altındaki PKK kamplar zincirinin tam merkezindeki a na kamplardan biriydi. Ve bir Türk Tugayı ilk defa kendi imkanları ile, ba şka vilayetlerde bulunan kuvvetler tarafından desteklenmeden, müstakilen Irak toprakla rında bu derinlikte bir harekat yapacaktı. Aynı gece planı Diyarbakır'a gönderdik. Altı gün so nra onay geldi: "harekatın doğu kanadında Barzani'ye ait güvenlik karakollarının bulundu ğu, buradaki peşmergelerin Irak'a girecek birliklere kılavuzluk yap acakları, bunlardan istifade etmemiz" bildiriliyordu. (Bahsedilen bu ka rakollar, 1991'den sonra Türkiye tarafından PKK'yla mücadele için Barzani'ni n gösterdi ği yerlere in şa edilmi ş ve malzemeleri de verilmi şti. Pe şmergelerin silah, mermi, telsiz, erzak ve maa şları da Türkiye'den sa ğlanıyordu. Bunların tam nerede 120 Unutulanlar Di şinda Yenî Bir Şey Yok oldu ğunu bilen de yoktu. Farz edelim ki bu karakollar sı ra sıra vardı ve bölgede güvenlik sa ğlıyordu. O zaman nasıl oluyor da, Çukurca bölgesind eki bizim karakolların Dazıları 3-4 defa saldırıya u ğruyordu? Sınır karakollarına baskın için pe şmergelerin bulunduklar) yerlerden yakla şan PKK'lıların gruplarıyla de ğil çarpı şmak, bir küçük haber bile karakollara ula şmıyordu. Diyelim ki yakla şırken görmediler, hiçbir haber de alamadılar; çatı şma gece ba şlayıp, ortalık kıyamet yerine döndü ğünde her şeyi görüyorlardı ve PKK baskın sonrası geldi ği yönden geri çekilirken ne yapıyorlardı?) 5 Ekim 1993 günü, Da ğ ve Komando Tugayı birlikleri bulundukları bölgelerden hareketle Çukur ca'nın 20 kilometre doğusundaki harekat üslerine; motorlu olarak yakla şılabilinecek yerlere kadar araçlı, buralardan itibaren de vadi, bo ğaz ve geçitlerin emniyetini sa ğlayarak havanın kararmasıyla birlikte sızmaya ba şlayacakları mihverlerin çıkı ş yerlerinde, Türkiye-Irak sınırının Türkiye tarafınd a kendilerini kamufle edip, gizlendiler. Đki kurmay ve muhabere personeliyle ileri komuta yer ini harekatın tam merkezinde kalan Hakan Tepe Jandarma Sınır Karakolunda açtık. Karakol düz bir yerde subay, astsubay ve askerlerin hep beraber yattı ğı, yemek yedi ği, yemek pi şirdi ği 35-40 metre uzunlu ğunda tek katlı bir binaydı. Hemen yakınında da odun ate şiyle ekmek, pide pi şirilen bir kara fırın vardı. Gün geçmiyordu ki Kuze y Irak'taki sırtlardan bu karakolu taciz etmek için ate ş açılmasın. Artık herkes buna alı şmıştı. Ancak, karakol civarında idari i şler yapan bir askerin dalgınlıkla bazı yerlerde yürümesi bile ölüm veya yaralanmasıyl a sonuçlanabilirdi. Ö ğleden sonra bizim geldi ğimiz helikoptere de uzun menzilli silahlarla ate ş açtılar. Karakol normal tepkisini gösterdi. Helikopter de sa nki günlük ikmal yapan bir hava aracıymı ş gibi bir sonraki karakola do ğru uçu şunu sürdürdü. Karakolun hemen do ğusunda ba ştan a şağı kayalıklarla kaplı 2.200 metre yüksekli ğinde Güven Da ğı vardı. Bu da ğ Türkiye'deki Ora-mar/Alandüz'den başlayıp, Irak'taki Mezi-Karyaderi'de biten Rezak Bo ğazını kontrol ediyordu. Kampın Türkiye topraklarına giri şinin kapı kilidi gibiydi. Bu nedenle jandarma birlikleri ne zaman Güven Da ğına çıkmaya kalksalar, mutlaka çatı şma çıkıyordu. PKK buradan mecbur kalıp geçilse bile hemen akabind e yeniden da ğa yerle şiyordu. Tugayın telsiz role istasyonu, Irak derinli ğinde röleye ihtiyacımız oldu ğundan Güven Da ğı'na kurulacaktı. Đki Da ğ Komando timi sabaha kar şı bu da ğın zirvesini emniyete alacak, muhabere personeli de tel-

Page 65: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

1993 Dönemi 121 »izleri kurup i şletecekti. Daha erken da ğa çıkmak, çaü şma olaca ğından kamptakileri uyarabilirdi. 5 Ekim ak şamı havanın kararmasıyla birlikte be ş tabur ileri yana şarak (3500 komando) Türkiye-Irak sınırını geçip yabancı toprak lara sı/maya ba şladılar. Silah sesleri duyulmadan kesinlikle hiçbir sebeple konu şma yapılmayaca ğından, tüm telsizler kapalıydı. Ben dahil, en kıdemsiz er dahil, herkes için bölge ve kampın iç yapısı hepimiz açısından tam bir meçhuldü . Saat 02:30'da Jandarma Komando Tabur Komutanı Binba şı Sela-hattin telsizle aradı. Telsizden silah sesleri geliyordu. Bu tabur harekatın en sa ğ kanadındaydı. - Komutanım Barzani karakollarından bize ate ş- açülar, ne emredersiniz? - Karakollara mesafeniz ne kadar? - Benim bulundu ğum bölü ğünki 100 metçe kadar, bizden ayrı bölgedeki bölü ğün de çok fazla olamaz. - Sının geçti ğinizde bekleyecek olan kılavuzlara rastlamadınız, m ı? - Hayır. Hatta çevrede aradık, yanlı ş bir yerde bekliyor olabilirler diye. - Karakola ça ğrı yaptınız mı? - Bizim kim oldu ğumuzu mecburen ba ğıra ba ğıra söyledik. Duymamaları mümkün değil. - Türkiye tarafından bizden ba şka kimsenin gelmeyece ğini bilmiyorlar mı? Onlar karanlıkta bile olsa, sizin silahlarınızı ve kıyafe tlerinizi fark etmediler mi? Botlarınızın ister istemez çıkardı ğı sesten bile, kim oldu ğunuzu biliyorlar ve bilerek ate ş açülar. Đki karakolu da söndürün. - Anladım komutanım. Đki saat kadar sonra gene aradı. - Komutanım faaliyet bitti. Karakollardan birinin i çindeki ko ğuştayım. Bunların hepsi PKK militanları. 1,5 yıldır bu karakollarda y aşı-yorlarmı ş. - Tamam. Plana devam edin. - Bu herifler bizi geciktirdi. Olmamız gereken yerd en çok uzaktayız. - Önemli de ğil, araziyi kıymetlendirerek süratini arürabilirsin . Saat 04:00 civarında Güven Da ğı'na role için çıkan komando timleri de çaü şmaya girdiler, fakat kısa sürdü. Role kuruldu. Saat 06:0 0'da harekatın merkezinde ve sol kanadında bulunan 2. ve 3. Da ğ ve Komando Taburlarının öncü timlerine kampın çevre emniyetini sa ğla- 122 Unutulanlar Di şinda Yeni Bîr Şey Yok 1993 Dönemi 123 yan PKK'nın gözcü ve tepecileri tarafından uzun men zilli silahlarla ate ş açıldı. Taburlar bunları çember içine alabilecek şekilde kanatlara do ğru manevraya başladılar. Derecik güneyinden do ğu-batı istikametinde 30 kilometre Irak topraklarını kat eden 1. Da ğ ve Komando Taburu, güne ş do ğmadan Küçük Zap suyu güneyinden PKK kampının altında tertiplenerek, sess iz ve donmu ş bir şekilde beklemeye ba şladı. Hiç tanınmayan bir bölgede, gece karanlı ğında, Kuzey Irak dağlarında, 35 kg.hk muharebe çantaları, yanlarında a ğır silahları da oldu ğu halde, her metresi tehlike dolu bu topraklarda 30 k ilometreyi şeytanın bile akıl erdiremeyece ği süratle geçip, bir nehrin da ğlık kenarında, 700 askerin hayalet gibi gelip yerle şmesi, hem ruhi hem de zihinsel ve bedeni güçlerinin kayna ğının ne oldu ğu, bunu nasıl yapabildikleri, askerlik ve sava ş sanatını inceleyecek olanların ö ğrenmek ihtiyacında oldukları esas temadır. Jandarma Komando Taburu kampı batıdan ku şatan yükseltilere ge-lemeden ba şka PKK unsurlarıyla yeniden çatı şmaya girdi. Hava kararmadan önce kampın büyük bölüm ü kontrol altına alınmı ştı. Çaü şma-ya giren militanlar hep 5-6 ki şilik unsurlardan olu şuyordu. Sürekli yer de ği ştirerek avuçlarının içi gibi bildikleri, kayalıkların içindeki ma ğara ve kovuklara tarla fareleri gibi kolay saklanıyorlardı. 7-8 yerde acele dö şenmi ş mayınlar çıktı. Aralarında önemli bir telsiz konu şması da yapmıyorlardı. Sa ğ kalanların gece kamptan çıkmaktan ba şka çareleri yoktu. Güneyde Zap Suyu'nun üstündeki kaya lıklardan gece vadinin tabanında olup bitene hakim olmak mümkün de ğildi. Taburun ba şında bulunan, yürüyü ş rekorları kıran Yüzba şı Şaban'a bazı timlerini nehrin tabanına indirmesini söyledim. Artık fark edilmeleri önemli değildi. Büyük grup, şu ana

Page 66: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

kadar görünmemi şti. Ufakların ise, kayalıkların tepelerinden ne yap ükları görülemez ve hissedilemezdi. Gece birkaç küçük çatı şma dı şında sakin geçti. Ertesi gün ö ğleyin kampın tamamında kontrol sa ğlanmı ş durumdaydı. Birlikler tek tek ma ğaraları, yer altı sı ğınak ve gömülerini çıkarmaya ba şladılar. Dikkati çeken bir şey bu kampta yer altı, yer üstü, ne kadar silah, mermi, malzeme, yiy ecek deposu varsa, neredeyse hepsi tıızaklanmı ştı. Tuzak olacaktı ama, tamamı niye? Burası sanki ç ok mu tehlikeye maruzdu? Ava şin kampına Irak'taki Basyan Vadisinden taarruz eden Derecik Piyade Taburu küçük bir PKK grubu ile çatı şmaya girdi, bu grup da bölgede da ğıldı gitti. Ana kampın güneyinde bir ma ğarada tam saklamayı beceremedikleri sekiz PKK'lı cesedi bulundu. Bütün silahlar, mühimmat ve malzemeler ta şındıktan sonra erzakların tamamı bu- I hındu ğu yerde imha edildi. Daha önceki kamplarda da rasda ndı ğı gibi, ya ğ ve peynir tenekeleri ile bulgur, pirinç, nohut gibi ku ru erzak çuvallarının hepsinin üzerinde Türk firmalarının isimleri yazılı ydı. Bunlar bölgedekilere yardım diye gönderilen yiyeceklerdi. Mezi-Karyaderi kampında da i ş 72 saatte bitirilmi şti. Bölgeyi zihinlerine tam resmetmeleri için taburları bölgede bir gün daha tu tup 10 F.kim'de, Kuzey Irak'tan çıkarak kendi üslerine dönme emrini verdim , liu harekatta hiçbir kayıp vermeden sona erdi. 28 PKK'lı yok edilmi şti. Ancak böyle bir kampta kar şımıza çıkan militan miktarı kaçanlar olsa bile, bu olmama lıydı. Bunu bir hafta boyunca defalarca karargah subaylarına söyledim. Bir bit ye ni ği, farklı bir şeyler olmalıydı. 10 Ekim gününün ilk ı şıklarıyla tugay birlikleri Türkiye sınırına do ğru harekete başladılar. Hakan Tepe Jandarma Bölük ve Karakol Komut anı üste ğmenle hakim sırtlardaki karakolun emniyet timlerini dola şıp, askerlerle görü ştüm. Hemen dibindeki karakola, bir devin ayaklarının altındaki cisimlere bakar gibi duran Güven Da ğına çıkük. Đki komando timi tugayın telsiz rölesinde çepeçevre mevzideydi. Birlikler Türkiye'ye geçmeden her an la zım olabilir diye henüz sökülme-tni şti. Mezi-Karyaderi kampını havadan defalarca görmem e, kampın içinde adım adım dola şmama ra ğmen buradan görüntüsü çok farklıydı. Do ğaya ilgi duyan ve uğra şanların buradan araziyi gördü ğünde söyleyece ği şey, herhalde; "çok vah şi ve ürkütücü" olurdu. Bu co ğrafya ba şlı ba şına, burada savunana asgari; disiplinli, kendine güveni tam, iyi sava ş e ğitimi verilmi ş 2000 askerin gücünü ba ştan sağlardı. Karakolun yanına indi ğimizde Yüksekova Komando Taburunun ön-c ü timleri d e Türk Topraklarına giriyordu. Jandarma Karakol erleri de binalarının yanında küme halinde durmu ş; kendilerini hiç fark etmemi ş gibi, hep aynı kararda adımlarla yürüyerek, biraz uzaklarından geçen; büyük çantalı, omuzlarında ve sırtlarında toplar, havanlar, uçaksavarlar, makineli tüfekler b ulunan ço ğunun gö ğüsleri iki taraflı omuzdan omuza fi şekliklerle kaplı, siyah derili askerleri seyrediyorlardı. Fakat geçenlerden hiçbirisi ba şını çevirip onlara bakmıyordu. Yanlarına gittim. Beni fark edince kenarlara çekild iler. - Bir daha bu bölgedeki harekata siz de katılacaksı nız. Birden kıpır kıpır oldular. - Ne diyorsunuz? Hanginiz konu şacak? Rahat olun çocuklar; bakın, be ş gündür ben de sizin karakolun mensubuyum. Ama devamlı sizinle kalamıyorum, sizinki gibi 44 tane daha karakolumuz var. Bir onba şı söz aldı. 124 Unutulanlar Di şinda Yen! Bir Şey Yok - Biz de bütün operasyonlara katılalım komutanım. B urada hep aynı yerde bekle bekle zor oluyor. Hep kar şıdakiler istedi ği zaman saldırıyor. - Çok uzak yerlere olmaz ama bu bölgede yapılacak h er harekata siz de katılacaksınız. Bir dahaki geli şimde hepinizin kol, ayak, boyun ve karın kaslarınızı teste tabi tutaca ğım, tam istedi ğim gibi geli ştirmi ş-seniz taarruza katılacaksınız, en zor yere de siz hücum edeceksini z. Heyecan ve sevinçleri parlayan gözleri ve hareketle nen bedenlerinden anla şılıyordu. Çevremde bulunan 22 askere; fırsat buldu ğumda her zaman yaptı ğım gibi, tek tek ailelerini ve i şlerini sordum. Her yerdeki cevabın aynıydı: "orta h alli veya

Page 67: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

fakir, anne ve babadan biri hasta, karde şlere artık yetmeyen toprak, bir meslek sahibi de ğil, genelde i şsiz, e ğitim alamamı ş, ama bu devlet için ölmeye hazır." Birliklerin tamamı Irak'tan çıkmı ş, araçlarının bulundu ğu bölgelere ula şmış ve motorlu olarak kendi üslerine hareket etmi şlerdi. Hakan Tepe Karakolundan ak şama doğru tugay karargahına öndüm. Benim de üstüm ba şım yıpranmı şa. Hava kararınca Harekat Merkezine indim. Harekat Sonuç Raporunu, Ba rzani'nin karakolu diye bilinen yerlerde bir buçuk yıldır neler oldu ğunu da net ve kesin ifadelerle yazarak üst karargaha gönderdik. (Bu harekattan dört ay sonra Çukurca bölgesindeki k arakollardan birine iki kız militan teslim oldu. Tugaya getirilmi şler, Harekat Mer-kezindeydiler. Biri 16-17, di ğeri 13-14 ya şlarındaydı. Elleri gözleri kir pas içindeydi ve ins anı rahatsız edecek derecede kokuyorlardı. Đkisi de ufak tefekti. Sordum: - Neden teslim oldunuz? - Aldatıldı ğımızı anladık, bıktık. - Ne kadar zamandır örgüttesiniz? Büyük olanı cevap veriyordu. - Ben iki, arkada şım altı aydır. - Daha önce niçin kaçmadınız? - Kaçılamaz. Çok sıkı takip ediliyoruz. Yakalananla rdan ancak şansı olan ölümden kurtulur. Teslim olanlara T.C. Ordusunun çok kötü i şkenceler yaptı ğını söylüyorlar. - O halde niye teslim oldunuz? - Her şeyleri gibi, bu anlattıklarının da sahte, yalan dol an oldu ğunu anladık. Son zamanlarda moralleri bozulmaya ba şladı, kayıpları ço ğaldı, sinirli oldular. Sonra arkada şıma da tacizleri arttı. Ne olacak- 1993 Dönem! 125 »a olsun dedik, nöbette kaçtık. - Kaç eyleme katıldınız? - Ben 8-10 eylemde bulundum, arkada şım hiç katılmadı. - Hangi kamplardaydınız? Sıra sıra saydı ve bir ara Ava şin (Mezi-Karyaderi) kampı dedi. - Ekim ayında Ava şin'de miydiniz? - Evet. - Biz oraya geldi ğimizde, siz ikiniz de orada mıydınız? - Evet, oradaydık. Sizin gelece ğinizi biliyorduk. 1 Iarekat Merkezinde bulunan bütün subaylar, gayrı ihtiyari do ğruldular. - Nasıl haberiniz oldu? - Efendim siz gelmeden üç gün önce Barzani'nin Anka ra'da bulunan temsilcisi Amedya'ya (Kuzey Irak'ta Barzani bölgesindeki bir y erle şim merkezi) telefon etmi ş. (Irak'a bir harekat yapılaca ğı için An-k.ıra'daki temsilciye bildirilmi şti.) Oradan d*a Ava şin'deki bizim öndere bildirildi. Sız gelmeden 220 ki şilik grup, koyun ve keçi sürüleri dahil, Küçük Zap' ın alüna geçip, Gare Da ğı bölgesine (kamptan 20 kilometre uzakta, daha baüda bir da ğ) ta şındık. Harekatınızı oradan takip ettiler. Bulundukları yer e de gelirsiniz diye tela şlandılar. Kampta silah, mermi ve yiyecek gömülerini n emniyetlerini sa ğlayan 30-40 kadro bırakıldı. - Bırakılanlardan dönen oldu mu? - Ben tam görmedim. 7-8 ki şinin yaralı oldu ğu konu şuluyordu. Militanlar dı şarı çıkarıldıktan sonra, küçük dillerini yutmu ş gibi duran subaylara: - Hadi buyurun cenaze namazına. Yüz verirsen, miski n asmanın kel koru ğu i şte böyle, bir gün gelir, tepene çıkar, dedim. - Bu kadarı da olamaz komutanım. - Olur, olur. Bu memlekette her şey olur. Bir ülke güvenli ğini a şiretlere, reislere, kabilelere bel ba ğlayacak hale dü şürülürse, daha durun, neler olacak. Siz, bütün subaylar burada, Şemdinli'de, Yüksekova'da, Çukurca'da ikide bir bana soruyorsunuz: "Komutanını bu i ş nasıl bitirilecek?" diye. Ben de size usanmadan hep aynı şeyi söylüyorum. Bu i şi halk bitirir beyler, halk. Hesap soran, hakkını arayan, kendi gücünün bilincinde olan halk bitirir. Halkın gücü, yetki verdi ği insanların yetenekleriyle sınırlandırılamaz. Çünkü ölen çocuklar halkın, 20 yaşında bu dünyadan ayrılan gençlerin yanında zerre ka dar bir anlamı bile yok ama, harcanan para da halkın. Siz sava şın içinde- 126 Unutulanlar Di şinda Yen! Bîr Şey Yok

Page 68: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

ki insanlarsınız, ba şka kimseye bir şey oluyor mu? Söyleyin! Ba şka hiç kimsenin şu ana kadar canına, malına bir şey oldu mu? Hayır. Bundan sonra olacak mı? Gene hayır. Bu ülkede Atatürk'ten sonra hiçbir şey iyi gitmedi. Size bir şey anlatayım. Lozan'dan sonra Đngiliz Büyük Elçisi, halkın nabzını kontrol etmek a macıyla, Ankara'da bir Pazar yerine gidiyor. Sebze satan bir tezgahm ba şındaki Türk'e soruyor: - Siz Mustafa Kemal Pa şa'yı neden bu kadar çok sevip, sayıyorsunuz? Cevap, sade ve nettir. - Çünkü; o bizi, bizden daha çok dü şünüyor. Arkada şlar; iyi ve kötü giden her şey, bu sözün derinli ğinden haykırıyor.) Bir haftaya yakın karargaha hiç u ğramadı ğım için, karargah subayları mutlaka benim imzalamam gereken mali ve personel konularına ili şkin evrakları arz ettikten sonra, Harekat Merkezinden ayrılmayıp, bek lemeye ba şladılar. Her harekattan sonra benim a ğzımdan bir de ğerlendirme yapmamı, döndü ğümde beklerlerdi. Bu defa yüzlerinde bir durgunluk sezil iyordu. Ara ara gözleri Kurmay Ba şkanına kayıyordu. - Hayrola Ba şkan, bir şey mi var? Biraz tereddüt geçirdi, zorlanıyordu. - Söyleyeceklerin ne olabilir ki, ya şadıklarımız yanında, bizi şaşırtacak veya daha kötü olacak? - Komutanım yeni vali göreve ba şladı. - Tamam, bir şey mi var? Bunu mu söyleyecektin? . - Bazı durumlar var komutanım. - Ne durumu? Ne söyleyeceksen söyle, uzatmayın! - Gelir gelmez malum bir derne ğe para yardımı yapü. Bazı subayların mezheplerini ara ştırıyor. - Ba şkan, senin a ğzından çıkanı kula ğın duyuyor mu? Vali daha dün gelmedi mi? Nasıl böyle bir şey olabilir? Yanlı şınız var. - Komutanım, incelemedi ğimiz, do ğru olmayan bir konuyu size arz etmemiz mümkün değil. Đstihbarat Şube Müdürü kısaca özetledi. Üç ayın her günü, her günün uykusuz ve gergin geçen neredeyse 24 saati; tüm yaşadıklarımız, şimşek gibi zihnimden geçti. Hakkari gibi, altımızdan t opra ğın çekildi ği zehabına kapıldı ğımız bir yerde, böyle bir şey olamazdı. Yazık... "Aklıma gene; Üste ğmenken A ğrı Da ğları'ndaki ya şlı adamla, 20 yıl sonra Đkiyaka Dağlan'ndaki eli silahlı di ğer ya şlı adam geliyor. Đkisi 1993 Dönemi 127 de bu i şlerin çı ğırından çıkma sebebi olarak Ankara'dakileri gösteri yordu. Onlar biliyor, biz dahil, di ğerleri de ba şlarına geldikçe ö ğreniyor. "Terörü önleyece ğiz", "Kanları yerde kalmayacak" gibi bo ş laflarla milleti oyalayıp, yoran; vatanı, kedi sever gibi tüy yatımı sevenleri n yapaca ğı i şte budur" dedim. Subaylara; Türkü söyleyen otlar, badanalı yüzler ve kaz çobanları hikayelerini anlattım. Kurmay Ba şkanı; "Komutanım, sizi bu derece üzüp, rahatsız ola cağınızı düşünemedik, biz biraz daha takip edelim" dedi. - Ba şkan bu tip i şlerde, yere inmi ş, tetikte duran yırtıcı ku ş gibi olunacak ve eşek arısı öldürür gibi, bir vuru şta ve ilk harekette i şi bitire-(eksin. Sabaha birkaç saat kaldı, ben yarın hallederim. Haftalardır şehre inmemi ştim. Sabahleyin vilayet binasına gittim. Valiye, özetle: "Bu topraklarda; kanda kına yakılamaz, kırk yıllık bozuk sirke satılamaz, bu vatana kast edenler filmi artık oynay amaz ve destursuz ba ğa girilmez" dedim. Tugaya çıkarak, geldi ği günden itibaren istihbarat te şkillerinde bulunan bilgilerin rapor halinde üst kademelere gönderilmes i emrini verdim. Çünkü böyle bir dunımun mutlaka resmi kayıtlara geçmesi şarttı. 17 Ekim 1993 ak şamı Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Aydın Đlter aradılar. Hal hatır sorduktan sonra: - Osman Pa şam, bu vali orada idare edilebilir mi? - Komutanım, burada öyle anlar var ki, insanın kend isi bile, kendine a ğır geliyor. Sonra biz niye birilerini idare edelim? Bu rada zaten her şey peygamber sabrını gerektiriyor. Bizim sinir sistemlerimiz de bütün insanlar gibi;

Page 69: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

çelikten, demirden de ğil. Di şe di ş, göze göz süren ve milletin çocuklarıyla bedeli ödenen bu mücadelede olacak şey ini bu? - Osman Pa şam anladım. Bu tip şeyler mücadeledeki kararlılı ğınızı etkilemesin. - Komutanım mesele sadece ben de ğilim ki. Sonuçta muharebeleri subaylarla yürütüyorum. - Kuzey Irak harekatınız çok şık oldu. Tereya ğından kıl çeker gibi. Tebrik ederim, hepinizin gözlerinden öperim. - Sa ğ olun komutanım. (1994 Şubat'ının sonlarıydı. Harekat Merkezine girdi ğimde subayların bir gazeteye bakarak güldüklerini gördüm. Gülünecek seb ebin az oldu ğu buralarda; "nedir" diye sordum. Gazeteyi uzattılar. 128 Unutulanlar Di şinda Yeni Bîr Şey Yok Hakkari'de yayımlanan "Do ğunun Sesi" gazetesiydi. Ba şlıktan verilen haber şuydu: "Valimiz ilk kez Çukurca'da. Yo ğun i şlerinden dolayı bir türlü gidemedi ği!.. Çukurca ilçemize nihayet 150 gün [5 ay] aradan sonr a gidebildi! T.C. memurlarıyla beraber, yoldaki köylere bol bol çikol ata da ğıtmayı da ihmal etmediler." Hakkari'nin zaten topu topu üç ilçesi v ardı. Yüksekova, Şemdinli ve Çukurca'dan ibaretti. Hakkari gazetesi; mülki idarenin vurdumduymazlı ğı, uyu şuklu ğu ve devlet ünvanlanyla açıktan dalga geçiyordu. Subaylara dönd üm: - Beyler, komediler gülmek içindir.) Kuzey Irak Mezi-Karyaderi harekatıyla ilgili basınd aki haberler: 9 Ekim 1993 tarihli Milliyet: 2 bin komando Kuzey Irak'ta!: Önceki gece Hakkari D ağ ve Komando Tugayına ba ğlı yakla şık iki bin komando aniden sınırı birkaç noktadan ge çerek, PKK kamplarına harekata ba şladı. Operasyonu Da ğ ve Komando Tugay Komutam Tu ğgeneral Osman Pamukoğlu sevk ve idare ediyor. 13 Ekim 1993 tarihli Sabah : Kuzey Irak'ta "Süngü Operasyonu"! PKK'nın Kuzey Ira k'taki kamplarına 35 kilometre kadar giren 2500 da ğ komandosu Ava şin kampını yerle bir etti. Tugay komutanlarını gece gündüz yanlarında devamlı yanlar ında gören Türk Askerlerinin morali çok yüksek. 20 Ekim 1993 tarihli bir gazetenin "Serbest Kürsü" köşesinden bir vatanda şımızın yazısı: "Artık şehit istemiyoruz: Ülkemizin Güney Do ğusunda, hiç durmadan kanayan bir yaranın dramı ya şanıyor. Tüm yetkililere, halka, medyaya sesleniyoru m. Ölen evlatlarımızı, vatanda şlarımızı duyun artık ne olur. içimiz yanıyor, kan ağlıyor. Hepimizin umudu erlerimiz, askere de ğil, sava şa gidiyor ve tek tek vuruluyor. Yetmedi mi çekti ğimiz acılar, korkular? Artık daha fazla şehit istemiyoruz. Đçimizdeki nefret tüm PKK'Uları öldürmeye yeter de a rtar. Yazık ki elimiz ba ğlı, son baskınları, son çatı şmaları medyadan takip etmekten ba şka bir şey yapamıyoruz. Askerlerimiz tüm güçleri ile bizler i korumak için mücadele ederken, bizler de bütün dualarımızla, endi şelerimizle sıcak yata ğımızda kıvranıp duruyoruz. Bir ömür unutulmayacak izler bırakacak belleklerimi zde. Hayatlarının şüphesiz en zor günlerini ya şayan bu genç insanlarımıza her türlü yardım boynumu zun borcudur. Herkesin haberi olsun ki, Tüm 1993 Dönemi 129 Türkiye halkı olarak, askerlerimizin yanına da ğlara geliyoruz. Milyonlarca ki şi bir sel olarak Mehmetçi ğe kalkan tüm elleri kırmaya geliyoruz... Zehra Tüli n Can." "Bir biryitiriyorum sevdiklerimi Ellerimden ku şlar gibi Uçup uçup ku şlar gibi Uzak da ğlar ardına." "A ğlarsa anam a ğlar, Gerisi yalan a ğlar." Başlangıçta şehit olanların ailelerine haberi bizzat arayarak be n bildirmek istedim. Ne bulundu ğum yerler, ne zamanım, ne telefon imkanları, olayla ra ba ğlı sık sık yer de ği ştirmem, bu görevi yerine getirmeme, aksaksız yapmam a imkan tanımıyordu. Buna ra ğmen önceleri 5-6 şehidin ailesine haberi ben ula ştırdım, ancak hemen vazgeçtim. Vazgeçme sebebim ise yukarıd aki nedenler de ğil.

Page 70: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

Telefona, anne, baba, abla, a ğabey, dayı veya herhangi bir akrabası çıkıyordu. En seçme sözcüklerle, en dolaylı anlatımı da kullan sanız, sanki hazırlanmı ş gibi, saniyen her şeyi anlıyorlardı. Birden, ya bir çı ğlık kopuyor ya da telefonun ucundaki ses uzun süre kayboluyordu. Sank i kar şı taraf hiç yaşamıyormu ş veya ona da aniden bir şey olmu ş hissine kapılıyordunuz. Đnsan çelikten olsa dayanamazdı. Dünyada bir tane güzel ç ocuk vardı ve bütün anneler o çocu ğa sahiptiler. Muharebe etmek ba şka, bu görev ba şkaydı. Benim yapabilece ğim bir i ş de ğildi. Vazifeleri içerisinde bu görevde bulunan pers onel subayları habcı verme hizmetini yürüttüler. Yaralıların hepsi helikopterle en kötü şartlar altında bile olsa çatı şma yerinden hızla alınarak Hakkari'nin içinde hastane hizmeti gören tugayın revirine getiriliyor, burada bulunan iki askeri cer rah tarafından hemen ameliyata almıyor, çok a ğır olanlar buraya hiç u ğramadan aynı helikopterle Diyarbakır Askeri Hastanesine ula ştırılıyordu. Bu hizmet hiçbir şarta ba ğlı olmaksızın aksatılmadan yürütülüyordu. Bütün askerl er yaralanmaları halinde bu i şlemin çok iyi yapıldı ğını bizzat çatı şmada iken görüyor, btı da onların şevk ve atılganlıklarını artırıyordu. 130 Unutulanlar Di şinda Yeni BIr Şey Yok Şehitlerin hepsine tabutlarına konmadan önceki son i şlem tugayın kı şlasındaki morgda yapılıyordu. Morg binasında 2-3 şehidi koyabilecek gibi geni şlikteki mermer masa ihtiyaca cevap vermedi ğinden masa sayısını ona çıkardık. Sava şın, canlı türünün en ergini olan insanın nasıl bir mask aralı ğı ve rezilli ği oldu ğu iyice anla şılsın diye anlatıyorum. Saldırılarda, çatı şmalarda a ğır silahlar da kullanıldı ğından şehitlerin vücutları her zaman bir bütün halinde de ğildir. Başı, bacak veya bacakları, karın bölgesindeki organla r tamamen bo şalmı ş olabiliyordu. Şunu iyi biliyordum. Özellikle anneler çocuklarını s on bir kez daha görmek için tabutu açtırıyorlardı. Onların bu iste ğine o anda yanında bulunan kimse kar şı duramazdı. O ğlu zaten uzakta ve gurbette oldu ğu için de bu önü alınamaz bir duyguydu. Çocuklarını bir bütün ha linde göstermek zorunda oldu ğumuzu hissettim. Cerrahlara; "Vücudun kopan kısımlarını zor da olsa mutlaka gövdeye dikeceksiniz", aynı idari i şlerden sorumlu olan subaylara da; "Bir parçası ve kısmı eksik olan bedeni, yıkamayacak, tabutlamayaca k ve bayra ğa sarmayacaksınız. Bu kesin emrimdir" talimatını verdim. Önemli bir idari mesele vardı. Şehitlere imam veya hocanın yapması gereken ilk dini i şlemleri askerlerin arasından seçilen erler yapıyord u. Bu çocuklar i şlerini yeti ştikleri bölgelerde gördükleri gibi ve içtenlikle yü rütüyorlardı ama bu i şlerin ba şına dini e ğitim almı ş, din i şleri subayı gerekiyordu. Bu sosyal ve kültürel bir ihtiyaçtı. Hakkari gibi bir yerde böyle bir subay şarttı. Dağ ve Komando Tugayının kadrosunda da ö ğretmen sınıfından din i şleri subayı mevcuttu. Tugayda sava ş kadrosuyla 5.000 ki şi zaten vardı. Ama tugay, 23.000 ki şilik bir muharebe gücünü sevk ve idare ediyordu. Đhtiyaç bu büyük güç için elzemdi ve mücadelenin en doruk bölümündeydik. Kara Kuvvetleri Komutanlı ğına kadrodaki yerini de belirterek, atanma yapılmasını yazılı olarak teklif ettik. 1994 atamaları ile gerçekle ştirilmesi önerisi maalesef olmadı. Aslında teklife ne gerek vardı ki? Herkesin ya ğdı ğını gördü ğü ya ğmur için, yağmıır altında kalanların bize şemsiye lazım demesi mi gerekir? "Bizi da ğ ba şlarında böyle yapayalnız kodular, Rüzgarlara, ku şlara, bulutlara yahn." 1993 Dönem! 131 Ekim ayının ikinci yarısında karargah büyük bir sar ı zarf içerisinde tu ğla kadar kalın bir evrak getirdi. Bunlar Ankara'da bir kapal ı salonda yapılan DEP Kongresinde söz alanların konu şma metniydi. En üstteki kapak yazısında da şu ifadeler vardı: Bölgenizdeki; Hakkari, Yüksekova, Şemdinli ve Çukurca Belediye başkanları DEP toplantısında Türkiye Cumhuriyeti aleyh ine, PKK'nın lehine konu şmalar yapmı ş-x lardır. Şemdinli Belediye Ba şkanı "Türk Devleti domuzdur. Ondan \ ne kıl kopartırsak, o kadar kâ rdır" demi ştir...Bunlar hakkında gerek-\ li i şlem yapılması,... vs... vs. Evrakı getiren kurmayla ra: - Siz bunu okudunuz mu? - Okuduk komutanım. - Ne diyeceksiniz merak ediyorum.

Page 71: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

- Söyleyecek tek bir söz yok komutanım. - Var. Var... "Tanrım sen bize sabır ver" sözü var. Söz konusu bu dört Belediye Ba şkanı Eylül sonlarına do ğru bölgeyi terk etmi şlerdi. Biz kendilerini arıyorduk \S durumlarını rap or ediyorduk. Bölgeye girmiyorlardı. Biri gizlice gelse de, uzun süre kal madığından istihbarat alamıyorduk. Aranıp da bulunamayanlar ba şkentte bir salondaydılar. Ankara'nın göbeğinde suç i şliyorlar; orada hiçbir şey yapılmadan, Da ğ ve Komando Tugayına bunların konu şma metinleri gönderiliyordu. Jandarma Genel Komutanlı ğından hassas kaynak mahreçli gelen mesaj şuydu: Bölücü örgüt liderinin 9 Ekim 1993'de Hakkari'deki Güvenlik Kuvvetleri hakkındaki görü şü (Behdinan bölge sorumlularına uyarısı): 1. Hakkari- Şemdinli'de ve Kuzey Irak'ta, gerçekle ştirdikleri son operasyonlarda güvenlik güçleri eski tarzları terk edip, örgütün t arzına yakın tarzda hareket etmekteler. 2. Örgüt gruplarının üzerine, belirli fasılalarla s ık sık gelmekte ve zayiat verdirdikten sonra çekilmektedirler. 3. Yalnız gündüz de ğil, geceleri de hareket etmekteler. 4. Barınma amacıyla tepelerin eteklerini kullanmakt alar. 5. Şüpheli araziye girmekten kaçınıp, dikkati çekmeyen bölgelerden geçi ş yapmaktalar. 6. Sürekli aldatma takti ği uygulamaktalar. 7. Örgüt tarafından saldırı düzenlendi ğinde, hemen kar şılık ver-mekteler, grubun tamamı yakla şınca hareket geli ştirmekteler. 8. Tek mevzi gösterip, çatı şma esnasında farklı yerlerden saldın dü- 132 Unutulanlar Di şinda Yeni BIr Şey Yok zenlemekteler. 9. Farklı kıyafet (bize benzer) giym ekteler. "Gündo ğuyor, Kimi mahzun gözler üstüne; Kimi uykusuz sabahı bekleyen." 23 Ekim 1993 gecesi saat 23:30'da Đl Jandarma Alay Komutanı aradı ve Kavaklı karakolunun saldırıya u ğradı ğını, Hakkari'nin içinde bulunan Jandarma Özel Harekat Grubunun Kavaklı'ya hareket etmek üzere old uğunu bildirdi. (Karakol, Hakkari'nin en do ğusunda, 42 kilometre uzakta, Şırnak idari hududunda, Altın Dağları'nın güneyindeki vadinin tabanmdaydı). Yol, vad i ve da ğ geçitlerinden geçiyordu; mesafe çok uzaktı, mayın ve pusuya maruz kalmasalar bile, gece koşullarında bu kötü patikadan çatı şma yerine zamanında ula şmak mümkün de ğildi. Fakat artık, saldıran da, saldırıya maruz kalan da her hal ve şartta yardıma gelinece ğini biliyordu. Gece baskınlarında insanın canını en çok sıkan şey, helikopterlerin gece uçu ş teçhizatının bulunmaması, dolayısıyla pilotların da gece uçu ş e ğitiminden geçmemiş olmalarıydı. E ğer bu yetenek olsaydı, Da ğ vt Komando Tugayının herhangi bir taburu, irade ve saldırgan-lıklarıyla, gecenin ve co ğrafyanın sebep olaca ğı bütün risklere ra ğmen, saldıran grup veya grupların üzerine sis gibi çökerdi. Yüre ğine ölüm korkusu çökmeden hiçbir militan, kolay kol ay ne örgütten ayrılır, ne de saldırıdan vazgeçer. Gece tepesine havadan at layan komandolarla kar şıla şan PKK'nın ne grubu ne de da ğ kadrosunda militanı kalır. Gece saldırılarının antitezi bu olmalıdır. (1995 yılı yaz ba şından itibaren pilotlar, gece uçu ş eğitimi yapmaya ba şladılar.) Gece baskınlarında sabırsızlıkla, salonun bir kö şesinden di ğerine yürüyerek, güneşin ilk ı şıklarını beklerken yanımızdaki pilotlara "neden Sko rsky/kara şahinlerin gece uçu ş teçhizatları yok" diye sebebini bilmeme ra ğmen sorardım. Onlar da: "Bu teçhizattan vazgeçilerek, daha fazla helikopter alınmı ş. Örne ğin, gece teçhizattı ile 20 tane alınırken, bu teçhizatı almazsanız 24 tane alabiliyorsunuz" diyorlardı. - 20 tane alırsan gece gündüz görev yapabilir, 24 t ane alırsan sadece aydınlık süresince i ş yapabilir, de ğil mi? 1993 DÖNEMĐ 133 - Öyle komutanım. - Siz olsanız bu araçları nasıl alırdınız? - Özellikle hava araçlarını alırken donatımı eksik olmamalı, hatta /amana yayarak parça parça alırsanız daha pahalı olur. Yet eneklerinden tam istifade

Page 72: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

edebilmek için her şeyi tam olmalı. Burada sayı de-ftil, yetenek bütünl üğü şarttır. Đşte sürekli ya şadı ğımız gece eylemlerinde siz hazırsınız ama biz sizi olmanız gereken yere götûremiyoruz. Amerikalılar bu bölgede kara şahinlerle gece uçuyorlar. Geçen sene Şırnak'ta bir çatı şmadan sonra iki Skorsky gece PKK'lıların bulundu ğu bölgeye malzeme attı ve onların yaralılarını tahl iye etti. - ABD helikopterlerinin bu bölgede i şi ne? - Çekiç Güç helikopterleri, Kuzey Irak semalarından çok yüksekten uçup, istedikleri hizaya gelince, bizim topraklarda gerek gördükleri bölgeye girebilirler. (Bunu birçok pilot anlattı. Bazıları bizzat kendile ri görmü şlerdi.) Kavaklı'daki çatı şma saat 02:00 civarında kesildi. Yardıma giden Jand arma Özel Harekat Grubunun araçlarından biri mayına çarptı. Şanslıydılar, kimseye bir şey olmadı. Daha tedbirli ilerlemek zorunda kaldılar ve yolda iki mayın daha buldular. Biz Kavaklı Karakolu'na indi ğimizde yardım kuvveti de kısa bir süre önce köye girmi şti. Đkisi uzman çavu ş olmak üzere sekiz asker şehit olmu ştu. Karakol binasının, isabet eden havan ve roket mermilerinden, çatısı, k apısı, cam ve çerçeveleri paramparçaydı. Birlik da ğınıkü. Alay komutanına; rütbeli rütbesiz herkesi uy gun bir yere toplayıp yoklama yapmasını söyledim. PKK, karakol binasındakiler dahil her yere saldırmı ştı, ama şehitler karakolun biti şi ğindeki kayalıkta mevzilenmi ş olan emniyet timindeydi. Sonuç daha vahim olabilird i, bunu iki ki şi önlemi şti. Karakol komutanı jandarma ba şçavu şu koluna isabet eden bir mermiye ra ğmen, kırılan kolunu askıya almı ş ve so ğukkanlılı ğını kaybetmeden her yere yeti şerek pani ği önlemi şti. Di ğeri de bir astsubay çavu ş; yanına 6-7 asker alarak emniyet timinin yardımına ko şmuş ve bizzat iki PKK'hyı vurarak kar şı tarafta şaşkınlık yaratmı ştı. Kolu kırılan komutan ba şçavu şun tedavi için buradan ayrılması gerekiyordu. Yanıma geldi: - Komutanım beni buradan almasınlar, ben burada kal ayım. - Kırık kolun iyile şince gene gelirsin. Tek kolla silah kullanamazsın. - Buradan bu şartlarda ayrılmak istemiyorum. Karakolu bırakamam, ne olur komutanım, beni almasınlar. 134 Unutulanlar Di şinda Yenî BIr Şey Yok Biraz daha konu şsa a ğlayacaktı. Sinirleri güçlü ve so ğukkanlı bhi oi-du ğunu kanıtlamı ştı. Komutayı sürdürebilirdi. Alay komutanına: - Kalsın. Gidip gelen helikopterlerden biri buraya uzman bir doktor getirsin, dedim. Karakolun hemen yanındaki Kavaklı köyünde 15-20 ail e vardı. Köy ve karakol bu derin vadiye havadan atılmı ş ve çıkamayıp burada kalmı şlar gibi bir hisse kapılmamak mümkün de ğildi. Bu karakol burada ne i şe yarardı? Varlı ğı ile neyi sağlıyordu? Şırnak'la kom şu bu mıntıkada PKK grupları fink atıyordu. Köyde yaşayanların PKK ile bir meseleleri olmadı ğı hallerinden belliydi. Alay komutanı iki korucu ile yanıma geldi. "Kimse g örmeden sizinle konu şmak istiyorlar, hatta bir askerin bile duymasını istemi yorlar", dedi. Karakolun alt üst olmu ş bölümlerinden birine geçtik. Sordum: - Ne söyleyeceksiniz? - Pa şam biz iki karde şiz. PKK'yı dün gece bizim köyden altı korucu getird i. Ate ş başlayınca bunlar da köyün içinden karakola roket ve t üfekleriyle ate ş açtılar. Köyün içinde PKK hiç olmadı. Hep bunlar ate ş açtılar. - Sizin bu dedikleriniz kendi aranızdaki ailevi mes elelerden falan kaynaklanmasın? - Yok pa şam, vicdanımız kaldırmadı. Allah var yukarıda. Alay komutanına: - Necmettin albayım, siz burada kalın ve olup biten lerin sonucunu alıncaya kadar dönmeyin. Gelince nerede isem beni bulun. Đl Jandarma Alay Komutanı ertesi gün ak şam döndü. Hepsi do ğruydu. "General kesinlikle şüphe, hayal ktrıkh ğı ve bitkinlik duymamalıdır." 26 Ekim 1993 günü ö ğleden önce Genelkurmay Ba şkanı Orgeneral Do ğan Güre ş ve Milli Savunma Bakanı Mehmet Gölhan Tugay Karargahın a geldiler. Tugay Komutanı makamında kendilerine brifing verdim . Yüz yüze oldu ğumuz durumların terör sözcü ğünün tam kar şılı ğı olan; suikast, kundaklama, tedhi ş gibi eylemlerin çok ötesinde oldu ğunu, gayrı ni-

Page 73: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

1993 Dönem! 135 zami sava şın tam göbe ğinde bulundu ğumuzu, şehirlerde silahlı kalkı şmanın yapıldı ğını, PKK'nın manga, takım, bölük, taburlar halinde muharebe etti ğini, halkın büyük kısmının da en azından pasif hale geçe rek destek verdi ğini, bunun bir ötesinde ne olaca ğını hepimizin bildi ğini, o safhaya gelinmesi halinde akacak kanın, bu günleri de aratabilece ğini, devletin i şlevi olarak Hakkari'de iki şeyin kaldı ğını, bunlardan birisinin i şlerin a ğırlı ğı altında ezilmi ş olan adliye, di ğerinin de iki şehirde faaliyet gösteren devlet hastaneleri oldu ğunu; hassasiyetleri ve tehlikeleri nedeniyle, Hakkari ve Şırnak vilayetlerinde ya kısmi seferberlik veya sıkıyönetim ilan edilmesini teklif ettim. "Sıkıyönetim teklifi" sözünü kullanmadan önce Milli Savunma Bakanı Mehmet Gölhan yerinden kalkmı ş, yandaki odaya geçiyordu. Genelkurmay Ba şkanı i şaret parma ğını dudağına götürerek "duymasın" i şareti yaptı. Sonra: - Sen i şleri iyi yapıyorsun, zaten sıkıyönetim gibi yürütüy orsun Osman Pa şa. - Komutanım, hangi yetkilerle? Gözaltının süresi iç in bile, üç vilayet ötedeki OHAL valisinden yetki gelmesi lazım. Đnsanları nerede, ne kadar tutabiliriz ki? Gayrı nizami harbe maruz kalan hangi devlette, böyl e lastik gibi sistemlerle bela hızla yok edilebilmi ş? - Toplarsınız be ş yüzünü bir stada bekletirsiniz. - Komutanım mesele be ş yüz ki şi de ğil. Hareketler şehirlerde be ş bin, on bin şekliyle cereyan ediyor. Bunlar muharebe dı şı idari i şler kapsamında, düşiındü ğûnüzde bile, ne kadar kuvvet, kaç tabur gerektirir? Yasal dayanakları ne olacak? - Senin tabur sayın kaç? -14 - Bak sen çok hareketlisin, 14 taburla neler yapıyo rsun. Kom şunda 40 küsur tabur, 3-4 general var. Oraya ba şlarına bir Tümgeneral verece ğim ( Đki ay sonra Şırnak Tümene çıktı ve bir Tümgeneral atandı). - Komutanım, 14 taburla de ğil, harekatı be ş taburla yürütüyorum. Sınır taburları, karakollar, ilçe jandarmaları, sabit üsl erde bulunanlar; kendilerini korusunlar, hasmı kar şılasınlar yeter. Asker sayısı bu tip mücadelede çok anlam ta şımıyor, hatta daha çok kayba sebep oluyor. Bu i şte sava şın karakterine uygun muharebe tekni ği önemli. Komutanın refakatinde olup, odada bulunan özel kale mi ve kurmay subaylar, klasik alı şkanlıklarının etkisiyle bu konu şmaları, açılmı ş gözleriyle, sus pus dinliyorlardı. - Sen bir yolunu bulup, i şini nasıl olsa yapıyorsun ya. r 136 Unutulanlar Di şinda Yenî Bir Şey Yok - Komutanım, bizim ne yapa ğımızı arz edeyim mi? Biz, Türk Milleti adına şövalyelik ve fedailik yapıyoruz. Öne do ğru e ğilmi ş oturan Genelkurmay Ba şkanı, arkasına yaslanarak. - Do ğru söylüyorsun, dedi. Yemekten sonra tugaydan ayrıl dılar. Aynı gece (26 Ekim 1993) 20:3O'da, Çukurca Jandarma Sınır Alay Komutanı Albay Mehmet Ali arayarak Üzümlü Karakolunun saldırıya u ğradı ğını bildirdi. PKK çok erken saatte eyleme geçerek baskın sa ğlamı ştı. Çukurca'daki Jandarma Komando Takımı ile bu karakolun ba ğlı oldu ğu Köprülü'deki sınır taburunun timleri başlarında tabur komutanları oldu ğu halde süratle çatı şma yerine hareket ettiler. Üzümlü Karakolu subay ve astsubayları tam, her tip a ğır silahla donatılmı ş 260 asker mevcutlu, fiziksel hiçbir eksi ği olmayan bir sınır bölü ğüydü. Daha önceki gidi şlerimde emniyet timlerinden birinin mevzilerini PKK'nın saldırılarda kullandı ğı Kuzey Irak topraklarında bulunan tepeye çıkartılması emrini vermi ş, yerlerini de bizzat göstermi ştim. Bizim topraklarımızda tertiplenen timlerin de sabit mevzi lerini söktürerek oı. ların hareketli hale getirilmesini söylemi ştim. Çukurca'nın dokusundaki Üzümlü ve Serbest Karakolla rına Kuzey Irak'tan tehditler sürüyordu. Gün geçmesin ki bir olay meydana gelmesi n. Karakol Üzümlü köyü ile iç içeydi. Üstelik köyde korucular da vardı, buna ra ğmen bir türlü haber ahnamıyordu. Bu köy halkının burunlarının dibindeki PKK'lıların eylemlerini önceden haber almamaları mümkün de ğildi. Bu güne kadar yapılan eylemlerde köyden hiç kimsenin burnu bile kanamıyordu. Sınır Alay Kom utanı Mehmet Ali ile Sınır Tabur Komutanı Yarbay Tahir'e bu köyden gözlerini a yırmamalarını birkaç kez

Page 74: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

söyledim. Onlar da bunun farkında olmalarına ra ğmen somut bir emare elde edemiyorlar, "köyü kaybetmek istememek" gibi bir dü şünceyi de muhafaza ediyorlardı. Gelen raporlar gece yarısına do ğru netle şti. On asker şehit, alü asker yaralı, on yedi militan ölüsü vardı. Gün ı şırken Üzümlü'ye gittim. Alay ve tabur komutanları oradaydı. Jandarma Komando Taburu PKK g rubunu Kuzey Irak'ta belli bir mesafeye kadar takip etmi ş, ancak tehlikelerle dolu bu topraklarda daha fazla derinli ğe devam edememi şti. PKK'nın bir eylem grubu hava kararınca emniyet için i şgal edilen, gün a ğarırken terk edilen, karakolun kuzeyinde bulunan Mehmetçik isimli tepeye, emniyet timinden önce ba şka bir istikametten çıkmı ş ve burada timin bulundukları yere gelmesini beklemi şti. Tim tepeye 1993 Dönem Đ 137 ula şınca da ate ş açılmı ştı. Bu tam bir pusuydu. Ba şka bir grup da karakola ate ş açmı ştı ama esas hedef tepeye çıkan timdi. Aslında saldı rı takviye kuvvetleri oraya ula şıncaya kadar, 45 dakikada bitmi ş, timin tamamına yakını saf dı şı olmu ştu. O gün ak şama kadar burada kaldım. Üzümlü'ye bu güne de ğin yapılan dördüncü büyük saldırıydı. Üzümlü'ye sürekli yüklenmeleri ve yakla şmayı gündüz bile yapmaya kalkı şmaları bunları cesaretlendiren bir şeylerin oldu ğunu kesin hale getiriyordu. PKK kolay kolay risk kaimi etmezdi. Emniyet timinin, mevzilerine alı şılagelmi ş izden çıkmaları ve tepenin üstüne başkalarının gelebilece ğini dü şünmemeleri hataydı. Hazırlıksız yakalanmasalar da bu kadar zayiat olmazdı. Yurt içi ve yurt dı şı kampların altını üstüne getirip tek kayıp verilme zken, bir küçük mekanda on şehit veriliyordu. Ya şamınızın ba ğlı oldu ğu bir binanın etrafında, kaçınılmaz şekilde kalıpla şan hareketler, durmak, beklemek, karakol nizamında bulunmanın olumsuzluklarıydı. Ne yaparsan ız yapın; saldın zamanı ve yerini kar şı tarafın seçmesine mani olunamaz. Sonuçta yumruk s ert olmasa da sizin beklemedi ğiniz zamanda ve yerden geldi ği için, sizin bekledi ğiniz yerden Kelen, kuvvetli bir yumruktan daha fazla hasar yara tıyordu. Karakol «ski kültüre ait bir kurumdu, zaman onu eskitmi şti. Ancak, getirdi ği götürdü ğü tecrübe ve gerçekçi bir de ğerlendirilmeden geçmedi ği için halen i şlevi varmı ş gibi varlı ğını sürdürüyordu. Muharebe hareket ve sürattir. Gay rı nizami harp daha çok hareket ve daha çok sürattir. Klasik muharebe akıll a yürütülebilir. Gayrı nizami harpte akıl yetmez; (.ok zeki olmak gerektir. Konva nsiyonel çatı şmada zebaniyle kar şıla şabilirsiniz, gayrı nizami sava şta kar şınızda şeytan bulunacaktır. Sınır karakolları sınırı mı koruyor; yani geçi şlere mani mi oluyor, yanındaki köye güvenlik mi sa ğlıyor? Hayır. Tersine saldırı hedefi olmaktan öteye gidemiyor. Neden? Çünkü, sabitler. Üzümlü Karakolu neredeyse bir taburun barı ş kadrosundaki personel gücüne sahip, olmayan a ğır silahı yok. Niçin sürekli saldırıya maruz kalıyor? Çünkü bir beton kalıba dök ülmü ş gibi dura ğan, di ğer bütün karakollar da aynı. Yapılan i şleve biraz daha yukarıdan bakıldı ğında ise şunu görmek mümkün; aslında karakol döne döne mevcut binasını korumaya çalı şan bir askeri te şkil. Đki ay içerisinde; üç alaya, dört sınır taburuna ve dört ilçe merkezine ba ğlı 44 karakola hemen yapabilece ğimiz bir şey yoktu. Üstelik sınır alaylarından biri de üç ay önce yeni kurulmu ştu. "Her şey eskir" sözü yeryüzünün hiç de ği şmeyen yasasının adıdır. 138 Unutulanlar Di şinda Yem Bîr Şey Yok t Zihnimi olabildi ğince berrakla ştırmaya çalı şarak PKK'nın her sal-dında kullandı ğı arazi kesimlerini, dün gece pusu kurulan Mehmetçi k Tepe'yi, Irak'ta sınıra yakın bölgeleri, karakolun civar mevzilerini ve karakolla iç içe sayılan Üzümlü köyünü, köyün karakola bakan evlerini, bunla rın duvar ve pencerelerini inceledim. Köyün büyük kısmını görebilen bir yükseltide durara k alay, tabur ve bölük komutanlarını yanıma ça ğırdım. - Çukurca bölgesinde hiç kimse korucu olmak istemez ken, bu köy neden koruculu ğu ve silahı bırakmıyor? Ate ş topu gibi, duran bu karakola saldıran PKK nasıl oluyor da korucuları ürkütemiyor? Bunlar akrabaları için Kuzey Irak'a gidip gelmiyorlar mı? Gidip de hiç dönmeyen, öldürülen, y aralanan, kaçırılan var mı? PKK bizi tehdit ediyor diye hiç size müracaat eden oldu mu? Bu güne kadar size

Page 75: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

hiç ihbar ula ştırıldı mı? Askerlerle konu ştum, her defasında köyden de ate ş açıldı ğını söylediler. Ama, o ate ş edenleri, PKK'lılar köye girdiler oradan da ate ş ediyor sanıyorlar. Şimdiye kadar köyü boydan boya geçip, köyün dı şındaki evleri mevzi diye kullanan PKK, içinden geçti ği köyden, korucular dahil, hiç kimsenin 4ulına dokunmuyor. Bu köyden hiç ölen veya yaralanan korucu var mı? Daha anlatmaya devam edeyim mi? Bu saldırılan Kuzey Irak'tan gelenlerle birle şerek bu köy yapıyor. Ve bu köy kurnazları, kendiler i dı şındakileri saf yerine koyuyor. Sınır Alay Komutanı cevap verdi. - Komutanım daha önce de söylemi ştiniz; biz de bunlardan öteden beri şüpheleniyoruz, fakat kesin bir kanıt ele geçiremedi k. - Hakkari'de şüphelenilmeyen kaç yer biliyorsanız söyleyin, ben d e ö ğreneyim. Şüphe olacakların önüne geçemiyor. Öne geçmek, cesur ca bir kararla hareket yapmaktır. - Anladık komutanım. Basında dördüncü Üzümlü eylemi haberleri: 29 Ekim 1993, Hürriyet: "Mehmetçik Üzümlü Karakolu'nda Kuzey Irak'tan gelen PKK'lılar-la gö ğüs gö ğüse çarpı ştı. 17 PKK'lı öldürüldü. Takip sınır ötesinde de de vam etti. Çatı şmada 10 askerimiz şehit oldu." 29 Ekim 1993 Milliyet: "Hakkari'nin Çukurca ilçesi Üzümlü Karakolu eylemin den sonra Kuzey Irak'ta takip harekatı ba şlatıldı." Cumhuriyet Bayramı, bütün karakol, kı şla, üs ve mevzilerde askerlerin çalıp söyledi ği şarkı ve türkülerle anıldı ve kutlandı. Hakkari'de y aşayan aileler için de gazinoda sade bir program vardı. Oraya katı l- 1993 Dönem! 139 <lım. Çocuklar ellerinde bayraklarla mar şlar ve şiirler söylediler. Saat '23:OO'da salonun biti şi ğindeki komutan odasına geçtim. Tugayın Levazım Şube Müdürü Yarbay Zafer odaya geldi ve: - Komutanım Đstanbul'dan bir müzik kaseti getirttim. Geçenlerde I larekat Merkezinde gece haberleri için radyoyu açtı ğımızda bir şarkı vardı. Siz çalı şmanızı bırakıp dalgın bir şeklide bvı besteyi dinlediniz. O şarkıyı buldurttum. - Sa ğol Zafer, çalsınlar bakalım. "Yine bir sızı var içimde, Ak şam oldu diye. Gözüm acıyor, a ğlarım; Hâlâ bilmem, niye? Đstemem geceyi, Onda mehtap gam oldu diye. Gözüm acı yor, a ğlarım; Hala bilmem, niye?" (Ki şili ği çok farklı olan, hayata de ği şik bakan Yarbay Zafer; Hakkari'den döndükten iki yıl sonra rahmetli oldu.) Yarım saat sonra, 29 Ekim saat 23:30'da Yüksekova'ya ba ğlı, sınırdaki Dilekli köyü ve yanındaki Dibecik mez rasının büyük çaplı saldırıya u ğradı ğı haberi geldi. Tugaya çıktım. Köyde 50 korucu vard ı, Irak sınırının tam üzerindeydi, Yüksekova'ya ba ğlı olmasına ra ğmen Çu-kurca'ya daha yakındı. Bu köy bu güne kadar PKK'ya hiç yüz v ermeyen ve hiçbir şekilde pes etmeyen vatanda şlardan olu şuyordu. Burası da da ğların arasında kaybolmu ş, yolu izi bulunmayan bir yerdi. Korucular bütün güçleriyle kar şı koyuyorlar ama çatı şmanın şiddetinden Irak'tan gelen PKK gruplarının kalabalık oldu ğu anla şılıyordu. Yuksekova'daki birlikler 6-7 saatten önce oraya ula şamazdı. Korucular sürekli yardım talebinde bulunuyorlardı. Çukurca daki jandarma komando tabur una, hemen uygun istikameti kullanarak Dilek-li'ye müdahale etmesi emrini verdi m. Komando taburu saat 03:00 civarında çatı şma bölgesine vardı. Yürüyerek da ğlarda kat edilen mesafe için bu ola ğanüstü hızdı. Tabur, güney kuzey istikametinden köy e saldıran PKK gruplarının batısına yandan taarruz etti. Gün a ğarırken köye indim. Geldi ğim helikoptere bir eve toplanmı ş, bazıları a ğır 11 yaralı yüklenirken, köyün nerede ise bütün kadın ve çocukları da helikoptere binmek için birbirini çi ğniyordu. Bu yüzden 140 Unutulanlar Di şinda Yen Đ Bir Şey Yok yaralılar uygun bir şekilde helikoptere bindirilemiyordu. Gece yüz yüze kaldıkları korku, insanları hiçbir şeyi göremez ve dinlemez hale getirmi şti.

Page 76: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

Hamile, kucaklarında emzik çocuklarıyla kadınlar ön lerinde dunılmaz haldeydiler. Helikopter mûrettebaü bu dalgayı kontrol edecek dur umda de ğildi. Jandarma komandoları müdahale ederek, onları helikopterin ya nında uzak tutmaya çalı ştılar. Çalı şan helikopterin hızla dönerken fark edilmeyen palle ri bazılarının ba şlarını bile koparabilirdi. Yanımdaki korucu ba şına; "sizi daha iyi anlarlar, adamlarına söyle, sakinle ştirsinler. Ba şka helikopterler de gelecek. Ben de buradayım. Ne istiyorlarsa hepsi yapılacak" dedim. Bir saat kadar sonra subaylar geldiler. PKK'lılar K uzey Irak toprakları derinliklerine kaçmı şlardı. Korucuların bilgileri ile birle ştirilince PKK grubunun 150 militan civarında oldu ğu ortaya çıkıyordu. Dilek-li köylüleri sadece korucular de ğil, eli silah tutan kadın ve çocuklar da dahil, ola bilecek en iyi direnmeyi göstermi şlerdi. PKK'nın elindeki a ğır silahlar ve sayılarının fazlalı ğına kar şı koymanın da bir sınırı vardı. Tam bu en kritik an da komando taburu çatı şmaya girince durum tersine dönmü ştü. Köyün içinde devlete ait olup da daha önce kapatılm ı ş üç yeri gezdim. Bunlar, karakol, okul ve sa ğlık oca ğıydı. Üçü de sıra sıra in şa edilmi şti. Şimdi, kapılarına çapraz şekilde latalar çakılı halde duruyorlardı. Bu görünt ü insanda, çok kıymetli bir şeyini birden bire kaybetmesiyle kapıldı ğı, derin bir hüznü yaşatıyordu. Köyün içinde dola ştım. Köy demeye bin şahit isteyen burası da, di ğer köy ve mezralardan farksızdı. Bazı bölümleri çökmü ş, hala tüten 3-4 evi askerler ve köylüler su ta şıyarak söndürmeye çalı şıyorlardı. Köyün 25-30 çocu ğu da epey zamandır benim etrafımda, nereye gitsem beraber ora ya geliyorlardı. Muhtar ve korucu ba şı Necmettin'e (bu saldırıdan be ş ay sonra, Yüksekova'da gece kaldı ğı evin bahçesinde pusu kurularak öldürüldü) sordum. - Neden çevremizden hiç ayrılmıyorlar? - Bir pa şayı ilk defa ve bu kadar yakından görüyorlar. Arala rında da devamlı konu şup duruyorlar. - Ne diyorlar? - Pa şam çok af edersiniz, pa şa denince hepimizde, kelli felli, kilolu, ya şlı tipli bir zat akla geliyor. Bu hergeleler de sizi v e hareketlili ğinizi görünce, çok özür dilerim, "çocuktan pa şa olmu ş" diyorlar. Havadan indi, tüfe ği çok güzel, tabanca ve bıça ğı çok büyük, deyip du- 1993 Dönemi 141 ruyorlar. - Silahlara da meraklılar. - Silahlarla iç içe büyüyorlar Pa şam. Ne yapsınlar? - Yerden gö ğe haklısın. Bir korucu ile birlikte, uzun ye şil entarili, orta ya şın üstünde bir kailin ve bir genç geldiler. - Beyim, bu kadının ailesinden bu güne kadar kocası ve çocukları dahil yedi ki şiyi PKK'lılar öldürdü. Şimdi 16 ya şındaki o ğlu ile birlikle ya şıyor. Dün gece kendisi ve o ğlu hepimizden daha çok PKK'ya kar şı sava ştı. Size bir arzuhali var. - Nedir? Anlatmaya ba şladı. Genel olarak anla şılıyordu, ancak yan Türkçe yarı Kürtçe konu ştu ğu için beraber geldi ği korucu dayanamadı: - Pa şam, o ğlunun korucu yapılmasını istiyor, "ben zaten yıllar dır çarpı şıyorum ama kadınım diye beni koruculu ğa kabul etmiyorlar, etmesinler; ben zaten PKK'dan çocuklarımın öcünü alaca ğım" diyor. O ğlunun koruculu ğu için Yüksekova'da ilgililere müracaat etmi ş, "o ğlun 16 ya şında mevzuata uygun de ğil" demi şler. Geçen hafta Hakkari'ye gitmi ş. Üç gün tugayın nizamiyesinde beklemi ş, sizi görmek için, "komutan burada de ğil" demi şler. Köye geri dönmü ş. Korucu anlatırken çevredeki bütün köylüler de ba şlarını sallayarak, anlatılanları onaylıyorlardı. Şu "zıkkım mevzuat", bu memleketin en dip köşesinde, neredeyse tanrıdan ba şka kimsenin do ğru dürüst haberinin olmadı ğı şu vadide bile, insanlara acı çektiriyordu. Buna dü şünce, yargı ve sorgudan kısmeti olmayan hafif akıllıların tembellikleri de ekleninc e, insanlar pratik ve sıradan i şlerde dahi kelimenin tam manası ile i şkenceye maruz kalıyordu. - Peki kendisine söyleyin, o ğlu şu andan itibaren korucudur. Bunun i şlemleri için sa ğa sola ko şturmasına gerek yok. Biten bu Ekim ayının maa şı da bu gün

Page 77: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

kendisine teslim edilecek. Gene bu gün ikisinin bir aylık erza ğı, buraya getirilip verilecek. Nizamiyede üç gün beklemi ş olmasına gelince, ben orada devamlı olamıyorum. Ona tam olarak söyle: e şim ve çocuklarım da beni aradıklarında bulamıyorlar, haftalardır onlarla bil e görü şemedim. Bunun için kusura bakmasın. Kendisi gibi böyle fedakar bir ins ana biz millet olarak ne yapsak azdır. Bize, kendileri gibi cesur insanların ancak elini öpmek dü şer. Konuşmanın bir bölümünü anladı ğı anla şılıyordu. Korucu gene kısa kısa anlattı. Kırı şık yüzü aydınlandı. Koynundan bir şey çıkarıp uzattı. Bu, birkaç santim boyutlarında, üçgen şeklinde deriden yapılmı ş 142 Unutulanlar Di şinda Yen Đ Bir Şey Yok 1993 Dönemî 143 küçük bir muskaydı. - Nedir bu? dedim. Korucuyla konu ştular, sonra; - Pa şam, bu sizi yeryüzündeki bütün tehlikelerden koruya cakmı ş. - Te şekkür ederim. Döndü, kendisi önde o ğlu arkasında, derme çatma köy evlerinin arasında kayboldular. Yanımdaki karargah subayı ve komando tabur komutanı na: "Bu köyden hasta, hamile veya Hakkari'ye gitmek isteyen kim varsa, hava kara rmadan tugayın kı şlasına ta şınacak, bizim misafirhanelerde kalacaklar. Bu kahra man kadının o ğlunun iki aylık korucu maa şı ile bir aylık erza ğı bu gün, gelip giden helikopterlerle getirilip teslim edilecek. Komando taburu geceyi bu rada geçirecek, yarın dönerken ikinci bir emre kadar kalmak üzere bir böl üğünü burada bırakacak. Gene bu gün uzun bir gönder ile en büyük ebatta Türk bay ra ğı getirilerek, hududun üzerindeki, PKK'hlann dün gece a ğırlıkla saldırdı ğı tepeye dikilecek. Korucuların biten cephanesi de hava kararmadan ta şınmı ş olsun. Ben ak şama kadar buradayım. Ba şlayın." emrini verdim. Köye hakim yamaçlardan birine tırmanıp yalnız ba şıma oturdum. Bölgede hava artık iyice so ğumuş, 3.000 metre üzerindeki da ğlara kar çoktan ya ğmıştı. Dün 29 Ekim'di. 29 Ekim gecesini ve ertesi günü nas ıl geçiriyorduk. Her zaman oldu ğu gibi konu şmalar yapılmı ş, törenler düzenlenmi ştir herhalde. Halbuki bu memlekette bir şeyler çoktan kopmu ştu. Ate ş dü ştü ğü yeri yakmaya devam ediyordu. Buralarda, halkın hali i şte ortadaydı. Ya buralarda çocukları askerde olan annelerin durumu nasıldı? Birilerine; "i şlerin iyi gitti ğine" inanmak, "ısırıldı ğında mayho ş oldu ğu anla şılan gerçekten" daha kolay geliyordu. Orhan Veli bo şuna dememi ş! "Bu memleket için neler yapmadık; Kimimiz nutuk att ık, Kimimiz öldük." Basında Dibecik baskını a şağıdaki gibi halka duyuruldu: "Korucular PKK'yı bozguna u ğrattı: Hakkari'nin Dibecik köyüne 29 Ekim gecesi baskın düzenleyen 150 PKK militanı. 50 korucunun in a: di ve komandoların yetjsmesi üzerine, 6 ölü ve 11 yaralı vererek, geld ikleri Kuzey Irak'a kaçtılar.' "Silahlı bir gücü yönetmek bilgiden daha fazlasını gerektirir. Đlk darbeyi beklemedi ği yere, hızlı ve akıllı vur." 1 Kasım 1993 günü Şemdinli Jandarma Sınır Alayına ba ğlı Alan Ka-rakolu'na gittim. Burası PKK'nın Đran'daki Jerma-Betkar ile Zagros kampları arasında, Türkiye'nin Đran hududundaki en uçtaki karakoldu. 3121 rakımlı K ralın Kızı Dağı'nın dibindeydi. 30 A ğustos 1992'de Đran'dan gelen ve gene oraya geri çekilen PKK grupları tarafından saldırıya u ğramı ştı. 17 asker şehit olmu ş, PKK bu eylemini videoya da çekmi ş, dünya haber ajanslarına göndermi ş, Türkiye de bütün dünya gibi televizyonlardan izlemi şti. Karakol Şemdinli'ye, bir vadi boyunca uzanan dar ve kötü zem inli bir yolla bağlıydı. Karakola geli ş gidi şlerde yolun iki tarafının mutlaka emniyete alınması gerekiyordu. Buna ra ğmen intikal halindeki araçlara tepelerden sık sık ate ş açılıyordu. Çevre araziyi, karakol bina ve mü ştemilatı ile mevzileri dola ştım. Bu karakol da bölük te şkilatındaydı. Subay, astsubay ve askerlerle topluca görü ştüm. Onlara: "Bu karakoldan herhangi bir askerin kılına halel ge lirse, bunu yapmaya kalkı şacakların ba şına neler gelece ğini, bu karakolda bulunan herkesin kendi gözüyle görece ğini" söyledim.

Page 78: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

- Yüre ğiniz cesur, silahlarınız çalı şıyor, mermileriniz bol, yiyece ğiniz güzel. Geriye kalan sadece, dikkat ve uyanıklı ğınızla, belayı kısa bir süre önceden fark etmeniz. Gözleriniz gece bayku ş, gündüz şahin, vücutlarınız gece ve gündüz yılan gibi olacak. Öyle bir saür atın ki, bu onun b unun u şaklarına, size bir daha sırtaramasmlar. Gözüm üzerinizde; nasıl yapaca ğınızı görece ğim. Bu gün sizinle beraberim. Biraz önce binanızı dola şırken malzemelikte iki ba ğlama gördüm. Kimler çalıp söylüyorsa, ben de dinleyece ğim. Bölük da ğıldı. Bölük komutanı üste ğmen: - Komutanım bir aya yakın Kralın Kızındaki (eliyle göstermemek için, yüzü bana dönük halde arkasında kalan da ğda belirgin iki noktanın arasını tarif etti) tek sivri ile yayvan kayalık arasında bütün gün karakol u gözetliyorlar. - Bu ke şif demektir. Nasıl hareket edece ğini biliyorsun, dedim. - Biliyorum komutanım, sabit bir yerde durmayıp, sü rekli de ği şik- II 144 Unutulanlar Di şinda Yeni Bir Şey Yok lik yapıyoruz. Siz konu şurken de gözetliyorlardı. - Hem çok yüksek hem de karma şık kayalıklarda nasıl fark edebildin? -Artık ezberledim. Güne ş do ğmadan geliyorlar, hava kararınca çekiliyorlar. 5-6 ki şiler. - Gidip onları almak için niye bu kadar bekledin? - Tam Türkiye- Đran sınır hattının üzerindeler. - Şu anda bizim topraklarda de ğiller mi? - Evet. Fakat 20-30 metre arkası Đran. - Sen de i şi bizim topraklarda bitireceksin. Kaldı ki, bu kaya lıklara orası senin, burası benim diye ölçmeye terzi mi getirecek ler? Ben buraya gece iki da ğ komando timi gönderir, onları sabaha kar şı aldırırım ama bunu sen kendi askerlerinle yaparsan senin bu bölük bir daha eliyl e aslan tutar. Sana zaman vermiyorum ama aya ğına çabuk ol. Çünkü uzun zamandır buradalar, bunlar ın ke şif sonuçlarının şöyle veya böyle olması ana grubun saldırısı için ço k önemli. Gün ağarırken gözetleme yerlerine geldiklerinde, onlara l ayık bir kahvaltı sun. Sen atmaca gibi çocuksun, bu av senin bir pençene bile az gelir. Bölük binasının arkasından ba ğlama ve türkü sesleri geliyordu. Đki asker çalarken birisi de söylüyordu. Yarım daire şeklinde oturan di ğerleri de bildikleri kısımlara katılmaya çalı şıyorlardı. "Gözüm yolda gönlüm darda Ya kendin gel ya da haber yolla Duyarım yazmı şsın iki satır mektup Vermi şsin trene Arılamaz halimi kara tren Gecikir, belki de hiç gelmez Dağlarda salınır da derdimi bilmez Dumanını savurur halimi görmez Gam dolar yüre ğime gözya şını dinmez. Yara bende derman sende Ya kendin gel ya da bana gel de Kara tren gecikir, belki de hiç gelmez Dağlarda salınır da derdimi bilmez Dumanını savurur halimi görmez" *** "Gerizler ba şından hoplayamadım Aman aman, döküldü cephanelerim toplayamadım. 1993 Dönem! 145 Düşman galip geldi, koklayamadım Aman aman, amanın efe ler Öldürmen beni, bir hiç uğruna Soldurman beni. Mahkeme önünden e ğildim geçtim Aman aman, sol yanımdan kur şun yedim Bayıldım dü ştüm. Ahbap dü şman olmu ş ben buna şaştım Aman aman, amanın efeler Öldürmeyi beni, bir hiç u ğruna Soldurman beni."

Page 79: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

Ayrılırken Bölük Komutanına; "Kralın Kızı'nın sonuc unu bizzat bana rapor edeceksin" emrini verdim. Đki gün sonra 3 Kasım sabahı Şemdinli Sınır Alay Komutam aradı ve Alan Karakol Komutanı üste ğmeninin benimle görü şmek istedi ğini söyledi: - Komutanım Kralın Kızı temiz. - Hareket tarzını söyle. - Bütün gece tırmandık. Gün a ğarırken gözetleme yerine geldiklerinde; kar şıladık... - Đşte şimdi karakoldaki herkesin kafasındaki paslı çiviyi söküp attın. Tebrikler, gözlerinizden öperim. Bir hafta sonra 9 Kasım 1993'de Alan Karakolunun ku rdu ğu pusulardan birine gece Đran askerlerinden olu şan bir grup dü ştü. Bir Đran'lı asker öldü. Bir yüzba şı, bir te ğmen ve üç Đran'h asker yaralandı. Yaralıların ilk tedavisi kar akoldaki doktor tarafından yapıldı. Daha sonra sorgulanmak ü zere istihbarat kurulu şlarına teslim edildiler. "Hatayı önlemenin tek yolu ihtiyatlı olmak de ğil, cesarettir. Kötü oduncu, baltaszyla cebelle şir." 3 Kasım 1993'de Hakk?ri'de sabahla birlikte ba şlayan lapa lapa kar, dört saat içinde kı şlada, 115 santim yüksekli ğe ula ştı. Bölgede batıdaki Tugaylardan gelen beş takviye piyade taburu var- II 146 Unutulanlar Di şinda Yeni Bir Şey Yok di. Bunlardan sadece Derecik'te bulunan taburu Hakk ari' de bırakıp, di ğerlerini kı ş döneminde batıdaki garnizonlarına dönmek üzere ser best bıraktık. Bunun; idari, takdk ve sosyal sebepleri vardı. Jandarma As ayi ş Komutanlı ğı Hakkari' den ayrılan taburlardan bazılarına ba şka vilayetlerde görev verince, bir kısmı memleketlerine dönemediler. 6 Kasım'dan itibaren Yüksekova bölgesinden Çukurca doğusuna intikal ettirilen 4. Dağ ve Komando Taburu; Sınırdan itibaren, Hakkari batı sı ile Şırnak arasında kalan da ğlık alanı be ş gün taradı. 10 Kasım günü bu Tabura Van'daki kı şlasına dön emri verirken; kı ş operasyonları için bütün hazırlıklarını tamamlayar ak, emir verildi ğinde Hakkari'ye dönmeye hazır olmalarını bildirdim. Kasım ortalarında Hakkari'nin tamamı kar altındaydı . Aynı tarihlerde PKK Đran' daki Kalare ş,Jerma-Betkar, Zagros; Irak'taki Hakurk (En büyük k amp), Basyan, Mezi-karyaderi, Zap ( Şivi) ve Metinan kamplarında kı şlık düzene geçmi ş görünüyordu. Yurt içinde artık, Đkiyaka Da ğlan ile Balkaya Da ğları'nda kı şlık kamp i şletemiyordu. Fakat Hakkari Merkezinin 30 km. güneyi ndeki Alan-düz (Oramar) ile gene Hakkari Merkezinin 20 km. do ğusunda Karanlık Da ğ (Kato) 'da , iki kı şlık kampının oldu ğu, yapılan ke şifler ve şimdi daha iyi çalı şan istihbarat akı şından anla şılıyordu. PKK ile ilgili hassas dinleme kaynak çıkı şlı bir mesaj aldık. Botan Eyaleti Behdinan bölgesi (Hakkari) sorumlusu Suriyeli Topal Nasır'ın (kod Halat, genel mevkii Kuzey Irak) bölücü e şkıya liderine verdi ği 10 Kasım 1993 tarihli dönem raporuydu. "1. T.C. nin çok önem verdi ği bir alanda bulunuyoruz. 2. T.C. bu yaz alanlara çok yükseldi. 3. Hedef bulmakta güçlük çekiyoruz. 4. T.C. nin alanlar üzerine baskısı arttıkça, halk yöreyi terk etmeye ba şladı. 5. Bölge için önderli ğin merkezden verdi ği hedefler ço ğunlukla gerçekçi de ğil. 6. Kayıpların yerine gönderilen elemanlar yetersiz, büyük kısmı hastalıklı." Kötü hava şartları ve derin kar faaliyetleri belli ölçülerde e tkiledi ği için karargahta bulunurken önemli bir konu olan mayınlar üzerinde çalı şma yapmak gerekiyordu. Hakkari'de Temmuz 1993 itibarı ile her yerde kar şımıza çıkabilen PKK' nin mayınlarından ba şka, 1990-1991 yıllarından itibaren bizim tarafımızd an dö şenmi ş 28.000 mayın vardı. Bunlar genellikle Đran ve 1993 Dönemi 147 Irak sınırlarındaki karakollar bölgesinde bizim top raklarımızdaydı. Mayınları Hakkari'ye dı şarıdan gelen istihkam taburları dö şemi şti. Bunların kayıtlarına

Page 80: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

tam hakim olup çok iyi bilinmesi gerekiyordu. Mayın lı bölgeler PKK'lılar tarafından ö ğrenilmesin diye bilinen sembol ve i şaretler de kullanılmıyordu. Geçen zaman içersinde vadi yamaçlarında bulunan yo ğun kar ve ya ğmur nedeniyle yer de ği ştirmeleri kaçınılmazdı. Mesela; Üzümlü Karakolu civ arında bazı bölgelerde bu durum çok bariz görülebiliyordu. Đşin esas ilginç yanı, PKK unsurları hiç mayınlı yerlere girmiyordu. Bizim may ına basıp ölen ve yaralanan hiç militan olmadı. Çünkü köylülerden ve koruculard an bunların yerlerini öğrenmi şlerdi. Askerlerin gidi ş ve geli şlerde kullandıkları patikalar ile kullanmaktan kaçındıkları yerleri de, gözcü ve ke şifçileri ile tespit ederek, neyin, nerede oldu ğunu ortaya çıkarmı şlardı. Tugay Đstihkam Şube Müdürü ve Sava ş istihkam Bölük Komutanı Yüzba şı Yıldırım'ı ça ğırdım: - Yıldırım, sen de bu sene yeni atandın ve sürekli harekata katılıyorsun, daha önce de seninle konu ştuk. Şimdi tam sırası; mayın kayıtlarının tamamını bölgel er halinde tasnif et. Hangi karakol bölgesinde, neresi mayınlı ise bunları 1/25000 mikyaslı haritalara manzara krokisi gibi renkli kal emlerle, herkesin kolay anlayabilece ği, son durumlarını gösterecek şekilde i şaretle. Birer suretini de alay, tabur ve karakol komutanlarına ver. Fiziki ye rlerini, teknik bilgi ve uzmanlı ğını da sergileyerek bizzat kendin o yerlerden sorum lu rütbelilere göster. Bu i şi bir ayda bitireceksin. Seni bir ay aramayaca ğım; serbestsin. - Daha erken bitirece ğim Komutanım. Hakkari Đl Jandarma Alay Komutanı ile merkez karakolunun içi ni dola şıyorduk. Karakol Komutanının odasında orta büyüklükte üst üs te konmu ş kahverengi altı çuval dikkatimi çekti. Bu tip çuvalları bir, iki iç güvenlik karakolunda daha görmüştüm. Karakolları dola şırken hep aklım, "buraya nereden nasıl saldırılır? Buradakiler nerelerde ne yapabilirler" de oldu ğu için di ğer sıradan şeyleri önemsemezdim. Ama bu defa Hakkari'nin içinde Merkez Đlçe birli ğindeydik. Alay Komutanına: - Bu çuvallar nedir? - Bunlarda esrar var Komutanım. - Ne esrarı ? Burada ne geziyor? - Bunlar iki ay önce yakalandı. Davası ba şlayınca mahkemeden isteyecekler. - Nasıl yakaladınız? 148 Unutulanlar Di şinda Yeni Bir Şey Yok - Đhbar geldi. Đhbarcı yerini gösterdi. Terk edilmi ş bir köy evinde bulduk. - Kime aitmi ş? - Onu bulamadık. - Yerini bilen ihbarcı kime ait oldu ğunu bilmez mi? - Kendisi de olabilir Komutanım. - Anlamadım! - Đhbarda bulunarak alaca ğı yasal para, bu malı satarak alaca ğı paradan daha fazla olabilir. - Bir ya şıma daha girdim. Ne kadar güzel. Yakın hepsini heme n. - Komutanım savcılı ğa bildirdik, bunun i şlemlerini bitirelim. Yakalayanların da kimliklerini verdik. - Yakalayanların kimlikleriyle ilgisi ne? - Bu malı yakalayanlar da vasal ikramiye alacaklar. -Albayım; ömrümüz hayretle geçti. Aynı gece; K.K.K. ve Jandarma Genel Komutanlı ğı birliklerine a şağıdaki yazılı emri yayımlattım: "Yürütülen bütün faaliyetlerde esrar, eroin, ve ben zeri uyu şturucular ile bunların hammaddeleri, sahipleriyle birlikte yakala namadı ğı takdirde; ürünler nerede bulunuyorsa, aynı yerde yakılarak imha edile cektir. Đşlemin yapıldı ğı da bir tutanakla belgelenecektir. Emrin aksine hiçbir harekete rastlanmayacaktır." Bu sıralarda Genelkurmay çıkı şlı iki mesaj geldi. Bunlardan biri, yeni general ve amiral olanlar için Genelkurmay'da yürütülen bir seminere, di ğeri de bir ay sonra Avrupa'ya yapılacak gezi için hangi tarihte k atılmak istedi ğimle ilgiliydi. Seminere "daha sonraki yıllarda katılmamın uygun ol aca ğını", "Avrupa gezisine de, içinde bulundu ğumuz a ğır ko şullarda katılmak istemedi ğim, birliklerin başından ayrılmamın söz konusu olmadı ğı", iki ayrı mesajla üst karargahlara bildirildi. Kasımın son haftası karargaha a şağıdaki iki emri verdim: 1. En geç

Page 81: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

üç ay içinde, derin kar ve şiddetli so ğuklarda muhabere ko şullan altında, Kuzey Irak'ta Hakkari bölgesine dönük altı PKK kampından en büyü ğü olan Hakurk kampına taarruz edece ğiz. Türk- Đran-Irak topraklarındaki da ğlarda çevrili "U" şeklindeki kampa, "U"nun açık a ğzı olan, 46 kilometre içerdeki Irak arazisinden gir ece ğiz. Birlikler iki taktik vazife yapacak şekilde gruplanacak; "U"nun a ğzından içeri girenler, "Sürgü" görevi ile vadi tabanındaki PKK g ruplarını kanatlarda bulunan dağların üzerindeki derin karlı alanlara atacak. 1993 DöNEMt 149 Hareket ve inisiyatifleri kaybolan parçalanmı ş gruplara da ikinci vazife için hazır bekleyen birliklerle "Kartal Hamlesi" yapılac ak. Dağ ve Komando Tugayının tamamı bu harekata katılacak. Harekatın tam zamanını meteoroloji raporları belirl eyecek. Havanın asgari üç gün yağmaması lazım. Harekatın kod adı "Ejder-Kı ş"ür. Taslak planı çatın, görü şelim. Onay için hemen üst karargahlara gönderelim. 2. Hakkari'de üç alay halinde 9000 jandarma var. Bu mevcut neredeyse Da ğ ve Komando Tugayı'nın asker mevcudunun iki misli. Đç güvenlik karakollarının ba ğlı oldu ğu il jandarmayı normal halinde bırakabilirsiniz ama , iki alay ve dört taburdan olu şan ve mevcutları 7000 askeri bulan sınır birlikleri ni seyyar jandarma gibi dü şünün. Yani taburları karakol şeklinde de ğil, tabur komutanının komutasında; 1500 asker olarak sahra ko şullarda, muhabere edecek şekilde hayal edin. Bölge sorumluları yine aynı olacak fakat bina larına, dar alan ve mevzilere asla ba ğımlı olmadan bölükler halinde arazideki üslerde ba ğımsız faaliyet gösterecekler. Lüzumlu hallerde tabur şeklinde muharebe edecekler. Ne zaman? Nerede olacaklar belli olmadı ğından PKK, planlı ve dört ba şı mamur şekilde yapılmı ş ke şifler halinde bunlara saldıramayacak. On yıldır ver ilen zayiata bakın büyük kısmı hep karakollarda; Neden? Çünkü sa bit ve dura ğan haldeler. Hududu korumak demek binada bulunmak mı demek? Yine huduttasın, her zaman her yerdesin. Tek fark, kar şı taraf benim ne zaman nerede olaca ğımı ve ne yapaca ğımı bilemeyecek. "Bilinmezlik" yeryüzündeki tüm canlıla rı rahatsız eder. Gayri Nizami Harbin de temel kurallardan biridir. Şimdi yapılacak şey; 6-7 bin askeri sahra ko şullarda ya şayacak, beslenecek, barınacak gibi malzemeye sahip kılmak. Bunları Batıdaki depolardan Hakkari'ye getirtmek iç in, maksadımızı, niyetimizi açıklayan bir yazı ile ihtiyaç listelerini çıkartma mız gerekiyor. Bir Da ğ ve Komando Taburunu örnek alın; özel teçhizatı dikkate almanıza gerek yok. Geçenlerde Üzümlü Karakolu'nu nasıl bizim malzemele rle donattık? Bu örne ğe göre malzeme listelerini düzenleyebilirsiniz. Ben de gör üşece ğim ve her komutana bunu açıklayarak fikirlerimizi kabul ettirmeye çalı şaca ğım. Bu taslak planı hazırlayınca bizim Jandarma Alaylarından da görü ş ve de ğerlendirme alın. Hemen söyleyeyim, sakın kimse; bunların muharebe e ğitim standartları manga ve takımdır, bölük ve tabur düzeninde muharebeye girme zler demeye kalkı şmasın; "subaylar" bölük ve takımları muharebe ettirmek içi n "subay"dır. Askerin muharebesi "tek er" faaliyetleriyle biter. Ben er 150 Unutulanlar Di şinda Yeni Bir Şey Yok olarak sürünürüm, ate ş ederim, mevzi alırım, kendime güvenim yerindeyse, silahım çalı şıyor mermim tamamsa dü şmanın üzerine yürürüm. Er olarak yapaca ğım her şey bu kadardır. Đster tabur ister ordu taarruz etsin benim yapaca ğım "i şler" hiç deği şmez. Bu çalı şmayı da birkaç gün içinde bitirelim. Dağ ve Komando Tugayı'nm tabur ve bölük komutanları il e karargah subaylarını toplayarak a şağıdaki emri verdim: "1994 baharından önce, PKK'nın yurt içi ve yurt dı şındaki kamplarına büyüklük ve tehdit önceliklerine bakarak, sıra ile veya aynı an da birkaç tanesine birden taarruz edece ğiz. Grupları kamplarda siyasi ve askeri e ğitimlerini tamamlayarak, bölgelerine sevk edilmeden önce, bulundukları yerde yakalayıp azami zayiat verdirece ğiz. Böylece Hakkari'de 1994 yazını rahatlataca ğız. Operasyon deyince herkesin aklına genelde yaz mevsi mi geliyor. Hayır! Dört mevsim yapılacak. Her mevsim bu mücadelede ayrı ayr ı kıymete sahip, kı ş mevsimi ise en kıymetlisidir. Binlerce tavu ğu olan bir tavuk çiftli ğini dü şünün, kı ş ve bahar mevsimlerinde çiftliklerin çitleri içerisinde ki binalarda 200-300'lü gruplar halinde topluca ya şıyorlar. Bahar zamanında itibaren, çiftliklerinden ve binalarında ayrılıp da ğa ta şa, dereye tepeye da ğılıyorlar. Tavukların

Page 82: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

yakalanmaları, toplanabilmeleri, bulunabilmeleri ha ngi mevsimde daha akıllıca, mantılı, pratik ve en do ğrudur? Arkada şlar ne kadar açık ve sade bir durum de ğil mi? Sava şın birinci kuralı "dü şmanı rahat bırakmamaktır". PKK'nın omurgasını kırma k istiyorsak, bu güne kadar bilinen ve yapıla gelenin tersine harekatın k ı ş ko şullarında yapılması şarttır. Kı ş ve bahar döneminde, onların, rahat rahat hazırlık yapmalarına, üstelik de hiçbir tehlikeye manız kalmadan ya şamlarını sürdürmelerine meydan vermeyece ğiz. Kı ş ve bahar iyi de ğerlendirilmedi ği sürece "yazın bedeli" hep yüksek olacaktır. Bütün kamplara hızlı, daha hızlı, birbiri üzerine, kartal dalı şıyla seri darbeler vuraca ğız. Herkes birli ğini, şiddetli so ğuk ve derin karda, da ğlarda, da ğ geçitlerinde muharebeye hazırlasın. Đç ve dı ş giysileri, kı ş donatımlarını kontrol ederek, eksiklerimizi ortaya çıkaralım. Sert ko şullarda yedi ila on gün barınabilecek şekilde ihtiyâçlarımızı tespit edin". Aslında tugayın kı ş malzemesinin ne olup olmadı ğı meydandaydı. Her taburun dört bölü ğünden sadece birine yetecek kadar haki elbise üzeri ne giyilmesi gereken "beyaz kar elbisesi" ile yine bir bölü ğe yetecek kadar hedik (ayı pençesi) vardı. Beyaz kar elbiseleri de nor- ' 1993 Dönemi 151 mal patiska kuma ştan yapılmı ş oldu ğundan, karın üzerine bir-iki yatıp kalkmadan sonra ıslanıyordu. Dolayısıyla altındaki elbiseyi d e ıslatarak derece derece nemin iç çama şırlara geçmesine sebep oluyordu. Bu kıyafetin naylo n ve imperteksten olması gerekirdi. Kar kıyafeti herkese şart oldu ğundan, ayı pençesinden daha önemliydi. Ayrıca, ayı pençelerini herkesin giymesine gerek yoktu. Öncü ve Đz açıcılara vererek mevcutlarla idare edebilirdik. Eldekileri bakım ve onanma .ılarak hizmete hazır hale getirdik . Kar kıyafetlerini süratle Kara Kuvvetleri 'nden ist edik. Bir depodan bulup gönderdiler. (1994 sonundan itibaren de so ğuk iklim malzemeleri gelmeye ba şladı .) 1993'te, Ege'deki bir birli ğin askeri, hangi kı şlık iç çama şırı ve parkayı giyiyorsa, Hakkari Da ğ ve Komando Tugayı'ndaki asker de aynı şeyleri giymekteydi. Keza botlar da aynıydı. Hareket halinde; da ğlarda, karla kaplı alanlarda kardan ma ğaralar, barınaklar, tüneller yaparak içine girmek mümkün de ğildir. Ne yumu şak ve derin karda bunların in şası mümkündür, ne de kimsenin bir yerde duracak zam anı vardır. Böyle şeyleri klasik muharebelerde aylarca aynı hat ve yer lerde savunma düzeninde kalmı ş, karları çi ğnenmi ş, karda bu arada uzun sürede donarak oturmu ş, taarruz hızı kesilmi ş, haftaları .ayları çok olan birlikler yapılabilir. Veya bu tip tesisler ancak gösteri tipi tatbikatlarda görülebil ir. Gerçek muharebe yaşamında, ne böyle bir zaman, ne de bunlarla u ğra şabilecek asker vardır. Ortalama 2800-3000 metre yükseklikte, eksi 20-30 de recede askerlerin arka çantaları ve çadırları ıslandı ğında, rüzgarın ta şıdı ğı so ğuk, ıslaklıkla beraber içindekileri ü şütüyordu. Bazı pratikler geli ştirmeye ihtiyaç vardı. 2-3 asker, kendi çadırlarının üstünü örttü ğünde, içerisinde bir mum yakıldı ğında bulundukları küçük mekan birkaç dakika sonra hemen ısınıyordu. PKK kamplarında şurada burada gördü ğümüz sayısız naylonların amacı da insan,yiyecek ve cephaneyi ko-nımak içindi. Civarımızdaki şehirlerden binlerce mumu bulmak; yüzlerce kilometre bu tip naylonları temin etmek mümkün olma dı ğından hepsini batıdaki şehirlerden satın alarak Hakkari'ye getirttik. Đstekle, ikmal kanallarından kadro tipi ba şka malzemelerin temini, tedariki, teslimi gibi bürokratik i şleyi şlere ba ğlı kalamazdık. Zaman hem kılıç gibi kesiyor, hem de su gibi akıyordu. Bugüne kadar da ğlarda yaptı ğımız operasyonlarda, PKK'nın bulundu ğu yerlere helikopterlerle yakla şırken bölgedeki karakolların uçtu ğu seviyeler bizim uçtu ğumuz yüksekliklerin altında kalıyor ve bir kayalıkt a tertiplendi ğimizde kartal yuvaları bulundu ğumuz yükseklik- r 152 Unutulanlar Di şinda Yeni Bîr Şey Yok lerden a şağıda bulunuyordu. Hava Kuvvetlerine yazı yazarak Kay se-ri'deki fabrikalarında dökümü yapılan bir kartal istedik, v erdiler. Verilen kartalı

Page 83: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

Kayseri'den Hakkari'ye bir kamyonla ta şıdık ve Tugay'in kı şlasına; Da ğ ve Komando Tugayı'nın bir sembolü olarak kayaların üze rine yerle ştirdik. "General, dü şman dı şında hiçbir şeyle ilgilenmemelidir." 8 Aralık 1993'tü. 3 Kasım'dan itibaren bölgenin tam amını kaplayan kar, aralıklarla sürekli ya ğdı. Şehirleri birbirine ba ğlayan vadi yollarından ba şka her yerde, yükseklik durumlarına göre, kırk santim ile iki metre arasında kar vardı. Şemdinli-Çukurca hattından güneye, Irak topraklarınd an itibaren içerlere doğru sadece da ğlar karlı kaplı, arazinin genelinde kar olsa da yür üme ve yakla şmayı engelleyecek, zorla ştıracak seviyelerde de ğildi. Gece, karargah subaylarının büyük kısmı çekildikten sonra, Harekat Merkezindeki kabartma harita üzerinde 2-3 saat, sakin bir ruh ha linde bulunmaya çalı şarak, PKK gruplarının durum ve psikolojilerini hissetmeye çalı ştım. Bazı hesaplar yaptım. Harekat Şube Müdürü çalı şıyordu. - Ahmet, yarın Jandarma Özel Harekat Grubu'ndan iki komando timi Üzümlü Karakolu'na ta şınsın, dedim. - Bir istihbarat mı aldınız komutanım? - Hayır, ke şke bir istihbarat olsa; orada bir şey olacakmı ş gibi bir his var içimde. - Üzümlü'de eksik olan bir şey yok komutanım. - Orası öyle de, karakol etrafından fazla uzakla şamıyorlar. Psikolojilerini ne kadar yükseltirsek kendilerini o kadar iyi hisseder ler. Bu iki tim gündüzleri karakolda istirahat edecek. Gece, karakolun altında n Kuzey Irak'a girecek. Her gece ba şka bir yerde pusu kuracak, gün a ğarmadan karakola dönmü ş olacaklar. Timler helikopterle do ğrudan karakola de ğil, sıradan bir faaliyetmi ş gibi uzak bir yere bırakılacak, karakola gece gizlice girecek ler. Bu iki komando timinin varlı ğından askerler dı şında, köylü, korucu kimsenin haberi olamaması için oradaki subaylar ne gerekiyorsa, her şeyi yapacaklar. - Anladım komutanım, emredersiniz! 1993 Dönemi 153 Đki Jandarma Özel Harekat komando timi 9 Aralık 1993 gece yarısı Üzümlü Karakolu'na girdi. Timlerin Üzümlü'deki üçüncü ak şamı, 12 Aralık 1993 saat 21:15'te Çukurca Sınır Alay komutanı aradı. "Üzümlü karakol bölgesinde çatı şma çıktı ğını" söyledi. Çatı şma bütün gece devam etti. Çukurca'daki Komando Tabu ru da karakola intikal ederek, Kuzey Irak topraklarına girdi. Sabah olurken karakola indim. Đki komando timi pusu kurmak için karakoldan hareket edip, Kuzey Irak'ta yürüyü ş halindeyken, Üzümlü'ye saldırmak için yakla şmakta olan PKK grubu ile kar şı kar şıya gelmi şlerdi. Đlk darbeyi de bizim timler vurmu ştu. Fakat silah seslerinin duyulmasından 15-20 dakika sonra, Üzümlü köyünden karakola saldın başlamı ştı. Köyden gelen ate şler, her şeyin PKK'lılarca planlandı ğı gibi gitti ğini sanıp, hem yakla şmanın, hem sızmanın tamamlanıp da saldırının başladı ğını dü şünen, köydeki korucu ve milisler tarafından açılmı ştı. Bu karakola daha önceleri yapılmı ş olan saldırılar da bu geceki gibi olmu ş, Kuzey Irak'tan 100-120 ki şilik PKK grubu gelmi ş, köydekilerle birle şince .200-220 militanlı bir PKK grubu saldırıyormu ş gibi kıymetlendirilmi şti. Bu gece maskeleri a şağı inmi şti. Sabahleyin köyde bir tek ki şi yoktu. Hepsi kaçmı ştı. Komando timlerinden biri astsubay çavu ş dördü komando eri 5 şehit, do ğrudan karakola yapılan atı şlardan da bir aste ğmen ve bir karakol eri şehit olmu ştu. Toplam yedi şehit, on bir yaralı vardı. PKK'mn kaçıramadı ğı 24 ölünün büyük kısmı Kuzey Irak top-raklarındaydı. Yaralıların çok fazla oldu ğu ortadaydı. Kan gölüne dönmü ş yerlerde dahi hiçbir ceset yoktu. Kuzey Irak topraklarına 8-10 kilometre girmi ş olan Jandarma Komando Tabur Komutanı Kasimasi köyü yakınlarından aradı: - Komutanım, kar şımıza silahlı pe şmergeler çıktı. Daha fazla ilerlemememizi söylüyorlar. - Silah kullanarak engel olabilirler mi? - Kararlı görünüyorlar komutanım. - Dün geceki yaralıların bir kısmı o köyde tabii. - Bazı katır izleri bunu do ğruluyor. Çukurca bölgesinin tamamındaki Kuzey Irak arazisi B arzani'nin mıntıkalarıydı ve köylerin tamamı onun a şiretine aitti, pe şmergeler de onun silahlı adamlarıydı. Jandarma Komando Taburu iki bölü ğü ile müdahale etmi şti ve tabur komutanının

Page 84: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

yanında 200 kadar asker vardı. Sürprizlerle dolu va dilerde, bu adamların ya şam alanları, her çe şit tuzak ve pusulara müsaitti. Köylerin hemen arkas ında da PKK'mn Metinan kampı mevcuttu. Daha fazla ilerlenme k istendi ğinde pe ş- 154 Unutulanlar Di şinda Yeni Bir Şey Yok 1993 Dönemi 157 mergelerden de ölenler olacaktı ama önemli olan böl geye yabancı olan taburu, PKK'sıyla pe şmergesiyle dolu daha güneye sürmek 200 asker için g ündüz gözüyle büyük bir risk ve anlamsız kayıp vermekti. Atılacak ta ş, ürkütülecek kurba ğaya değmezdi. Tabur komutanına; -Pe şmergelerin ba şındaki hokkabaza söyle; Türkiye'den aldı ğı maa şla, tüfekle, yiyecekle PKK'hları köylerinde saklayıp, bize caka satacak nankörler, bakalım daha ne kadar birilerini kandırmaya devam edecekler . Biz hancı, onlar yolcuyken daha çok görü şece ğiz. Sen farklı bir istikametten Türk topraklarına d ön, dedim. - Komutanım bu bölgede eski bir Irak kı şlası var. Kı şla temeline kadar yıkılmı ş. Ara ştırdım körfez harbinde burada 600 ki şilik bir Irak taburu varmı ş, hiçbir yardım alamayan askerlerin tamamını pe şmer-geler bir gecede kesmi ş. - A şiret bir ortaça ğ kurumudur. Farklı bir şey söyleseydin yadırgardım. PKK Üzümü Karakolu'na daha önce dört saldırı gerçek le ştirmi ş; bu eylemler gazetelerde "Yine mi Üzümlü" diye birinci sayfada, başlıktan verilmi şti. Bu beşinci saldırı için geli şleriydi ve Kuzey Irak'tan karakola yakla şırken yakalanmı şlardı. 12 Aralık 1993'ten sonra Türkiye bir daha Üz ümlü adını hiç duymadı. Ne olmu ştu da Üzümlü Karakolu artık haberlerde yoktu? Merak eden de olmadı. Basın, Üzümlü çatı şmasını a şağıdaki bilgilerle halka duyurdu: 13 Aralık 1993, Hürriyet: "Basamadan basıldılar. 24 ölü Hakkari'nin Çukurca i lçesi Üzümlü Jandarma Karakolu'nu basmak isteyen PKK'lılar hezimete u ğradı. Irak topraklarında da süren operasyon sonucu 24 PKK'h ölü ele geçti." 13 Aralık 1993, Sabah: "Aynı karakolu 5 nci kez basan 24 PKK'h öldürüldü. Kuzey Irak'tan gelen bir grup terörist dört kez baskına u ğrayan Çukurca'nın Üzümlü Jandarma Karakoluna roket ve uzun namlulu silahlarla saldırdı. 24 PKK'h öldür üldü. Bir subay, bir astsubay ve üç er şehit oldu. Kuzey Irak'a giren komandolar harekata b aşladı. 15 Aralık 1993, Hürriyet, tam sayfa ba şlıktan: "Sızma harekatı: Önceki gün PKK'ya son yılların en büyük darbelerinden birini vuran güvenlik güçleri, ilk defa gece sızma harekat ı gerçekle ştirerek PKK'yi pusuya dü şürdü. 200 ki şilik PKK grubu Üzümlü Karakolu'na baskın için gelir ken, Kuzey Irak'a sızma harekatı gerçekle ştiren komandoların pususuna dü ştü. Đlk anda PKK'ya 17 kayıp verdirildi." -(K)1 ^ ^at 14:30'a kadar belki 10-15 kere Ge- , " f.S j" ğu herkesle görü ştü. Đstihbarat Ba ş-j J1 ,J Ic(zda diye, tam 4,5 saat geçti. Sonun da f '^Th^' Seldi- Görü şmesinden sonra bana; '17 ^ rz etmi şler, O da "Osman Paşa'ya söy-' ÎT ^ ^ani'nin pe şmergelerin hiçbirinin kılı-I ? ı j ~^aksa operasyonu yapabilir" demi ş. -oyeo aoo^rruz etti ğimizde bunların denilen ka-mpıııa k*»^k_ Üzümlü saldırısından sonra bizim uıgo r uvfi orta(ia, şimdi gidece ğimiz bölge ve Ç™a ^Izümlüye saldıranlar da oradalar . Bar-t an ile ^^3 ne yapmaları lazım? Bunların da I , pasına 1 ,5 saat kaldı, Türkiye'nin en jn rar-*~ ırnılvlZ) büuin a ğırlıkları atük. Asgari '* ĐH rekat arı kovanmın icine dalmak şek- t\j myıt1!' ,as*fihkta yapılabilir. Her şeye ra ğmen he-i%b Đf i ıTfMr şıla şabiliriz. Ate ş deste ğinden vaz-^u/ilkl11 H JLetik0?*-™1** «Çamayacağı için tahliye W.I Ke 70nun. dedim. r\ ¦"///l ^îÇîyvpnu şmayı sonuna kadar dinledi. Sonra: A u ?Uk kcfe/-^^. zaman çokgeçü iyi bir kotek ı Osman //i / T ^t h' • -/r şey ka^ma^1' komutanım ,dedim. ' Iw:fîr a Diyarbakır'a gitmek üzere ayrıldı. saatson;1rimır bölgesinde kaldlk fag^S1II5>an Hürriyet gazetesi a şağıdaki habe-

Page 85: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

r\ -ir /»rnandoları 27 PKK'h öldürdü. Kuzey ^, %nun PKK'hların ele geçirdi ğini belir- /' dû irjece bir "sızma °Perasyonu" gerçekle ş-/ ?llge<l ; şmerge karakolunu basan da ğ koman- / l^w - -i 'daydım- Hakkari il Jandarma Alay Ko-' ""Q- .Albay Necmettin sınıf arkada şımdı. (Kato) civarından bir ihbar aldık. Ya-' ' nmi şler. Oraya giünek istiyorum. n, herkes tam inisiyatife sahip. Ancak [/ yorsun, fd r 156 Unutulanlar Di şinda Yenj Bir Şey Yok 1993 Dönemî 157 defa ben sorguladım. Son olarak da en güvenilir ola nı helikoptere bindirip, sınıra paralel uçarak, nerede ne kadar PKK'h oldu ğunu nokta nokta tespit ettik. Üzümlü'ye gelen PKK'hlarm 86 yaralısı vardı. Bunlar saldırıya katılmayan ba şka gruplarla birlikte dokuz ayrı yerdeydiler. Saklandı kları yerlerden dördü arazideki sı ğınak ve ma ğaralarda, be şi de Kanimasi köyünün içindeki evlerdeydi. Haber kaynaklarının birbirini onaylayan en sa ğlam bilgilerden biri de, buradaki yaralıların tedavilerini bir Alman doktor ile bir A lman hem şire yapıyordu. Komando Taburu'nun neden daha güneye gitmesine mani olmaya kalkı şmaları ortadaydı. 20 Aralık 1993 günü Kuzey Irak'taki bu bölgeye taar ruz etmek üzere; Yüksekova'daki 1. Da ğ ve Komando Tabum ile Hakkari'deki 2. Da ğ ve Komando Taburu Çukurca'ya karadan intikal ettiler. Diyarbakır'dan istenen helikopterler de aynı gün Hakkari'ye, Tugay'ın kı şlasına geldiler. Aldatma planı gere ği 20 Aralık'ta Çukurca'ya uçacaklardı. Çukurca Jandarma Sınır Alayı kı şlasında karargah subayları ile harekata kaülacak olan 1., 2. Da ğ ve Komando ve Jandarma Komando Tabur komutanlarıyl a 19 Aralık gecesi plan üzerindeki son görü şmeleri yaptık. Her şey tamamdı. Harekat; uçar birlik kullanılarak, havadan hücum ta rzında bir taktik akındı. Hedeflerin üzerine alçak uçu şla yakla şılacak ve do ğrudan hedef bölgesine atlanılacaktı. Kobralar havada bulunacak, ihtiyaç h alinde yere atlayan komandoları destekleyeceklerdi. Harekat 20 Aralık g ünü gün a ğarırken ba şlayacak, hava kararmadan aynı gün aydınlık süresinde bitiril ecekti. Her zaman altın de ğerinde olan zaman, bu harekatta paha biçilmez kıyme te sahipti. Süratle gitmek, süratle vurmak, süratle dö nmek; harekatın özüydü. 20 Aralık sabahı, bir haftadır bu bölgelerde oldu ğu veçhile sisle ba şladı. Türkiye'ye nazaran daha alçakta kalan Irak arazisi göz gözü görmeyen sis denizi gibiydi. 1200 komando ve iki süper kobra helikopter i, dokuz adet kara şahin, 09:30'da, sisin kalkmasıyla harekata ba şlamak üzereyken; Jandarma Asayi ş Komutanı Korgeneral Hasan Kundakçı Çukurca'ya geldi . Kendilerini kar şıladım. - Osman Pa şa harekat için Genelkurmay'dan haber bekleyece ğiz. Durumlarını ona göre ayarla, dedi. - Komutanım hedefler ye şil hat denilen yerin 15 km içinde, onun için onay a lmayı düşünmedim. - Bizim Asayi ş Karargahı bildirdi. Oradan da Genelkurmay Ba şkanı'na arz edelim dediler. II Hasan Pa şa saat 10:00'dan saat 14:30'a kadar belki 10-15 ker e Genelkurmay Karargahında buldu ğu herkesle görü ştü. Đstihbarat Ba şkanı arzda, Harekat Ba şkanı arzda diye, tam 4,5 saat geçti. Sonunda Hasan Kunda kçı Pa şa'ya haber geldi. Görüşmesinden sonra bana; - Genelkurmay Ba şkanı'na arz etmi şler, O da "Osman Pa şa'ya söyleyin operasyon sırasında Barzani'nin pe şmergelerin hiçbirinin kılına halel gelmemeli, böyle olacaksa operasyonu yapabilir" demi ş. - Mezi-Karyaderi Kampına taarruz etti ğimizde bunların denilen karakolların ne oldu ğunu gördük. Üzümlü saldırısından sonra bizim birlik lerin kar şılarına çıkmaları ortada, şimdi gidece ğimiz bölge ve köy onların, PKK grupları ile Üzümlüye saldıranlar da oradalar. Bar-zani ve pe şmergelerin daha ba şka ne yapmaları lazım? Bunların da hepsi bir tarafa havan ın kararmasına 1,5 saat kaldı, Türkiye'nin en do ğusundayız. Biz hafif donanımlıyız, bütün a ğırlıkları atük. Asgari altı saate ihtiyacımız vardı. Harekat arı kovanının içine dalmak

Page 86: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

şeklindeydi. Onun için ancak aydınlıkta yapılabilir. Her şeye ra ğmen he-saplanamayan durumlarla da kar şıla şabiliriz. Ate ş deste ğinden vazgeçtim. Yaralılarımızı da gece helikopterler uçamayaca ğı için tahliye edemeyiz. Harekattan vazgeçiyorum, dedim. Hasan Pa şa sakin bir şekilde konu şmayı sonuna kadar dinledi. Sonra: - Gene de sen bilirsin Osman Pa şa zaman çok geçti. Đyi bir kötek yiyeceklerdi ama olmadı i şte. - Artık bu planla yapılacak bir şey kalmadı, komutanım ,dedim. Kundakçı Pa şa yarım saat sonra Diyarbakır'a gitmek üzere ayrıldı. Ben ve bütün birlikler gece sınır bölgesinde kaldık. 21 Aralık 1993 günü yayımlanan Hürriyet gazetesi a şağıdaki haberi veriyordu: "Gece Irak'a sızdılar. Da ğ Komandoları 27 PKK'h öldürdü. Kuzey Irak'taki bir peşmerge karakolunun PKK'lıların ele geçirdi ğini belirleyen da ğ komandoları, dün gece bir "sızma operasyonu" gerçekle ştirdi. Sınırdan 7 km içerdeki pe şmerge karakolunu basan da ğ komandoları 27 PKK'hyı öldürdü." 25 Aralık günü gene Çukurca'daydım. Hakkari il Jand arma Alay Komutanının aradı ğını söylediler. Albay Necmettin sınıf arkada şımdı. - Necmettin dinliyorum. - Komutanım Karanlık Da ğ (Kato) civarından bir ihbar aldık. Yakındaki bo ş köylerden birine inmi şler. Oraya gitmek istiyorum. - Bunu bana niye soruyorsun, herkes tam inisiyatife sahip. Ancak senin kaç timin var ki? 158 Unutulanlar Di şinda Yeni Bîr Şey Yok - Polis Özel Harekatı sürekli Hakkari'de. Emniyet M üdürüne söyledim onları alaca ğım. Benim yanımda da iki tim var. - Necmettin Kato'da büyük bir grup var. Senin berab er gidece ğin Jandarma ve Polis timleri bu i şte çerez bile olamaz. Helikopter ve a ğır silah deste ği gerekirse, kara muharebeleri çok farklı şey biliyorsun; topografya, harita, hava araçlarını sevk etme. (Ona telefonda Da ğ ve Komanda Tugayının bir hafta içersinde oraya taarruz edece ğini söyleyemiyordum.) - Komutanım ba şlarında ben olaca ğım. - Peki, sen bilirsin. Ama bu ekipler Karanlık Da ğları'na çıkamaz, orada da bir iki gün dahi kalamazlar. Daha Çukurca'dan ayrılmamı ştım. Havanın kararmasına kısa bir süre vardı. Đl Jandarma Alay Komutanı bu kez telsizle aradı. - Komutanım henüz Kato Da ğı ete ğinde iken PKK. hlar ate ş açtılar, ilk ate şte benim habercim şehit oldu. Đki de yaralı er var. Polisler bu gece burada kalmayız diye Hakkari'ye do ğru gidiyorlar. - Temas ne zaman sa ğlandı? Siz tam neredesiniz? - Temas 4 saat önce sa ğlandı. Bizde Kato'nun bir kıyısındayız. Polislerin durumunun Vali Bey'e bildirdim. O'da "dönmeyeceksin iz" diye emir vermesine ra ğmen, onu da dinlemediler. - Sen Hakkari'ye dön. Oraya geliyorum. 26 Aralık saat 01:00'de Tugay'ın batısındaki 3.265 metre rakımlı Şü-raker-koç Tepe'de bulunan ama telsiz sistemlerinin rölesindek i muhabere müfrezesine bir grup PKK'lı saldırıya te şebbüs etti. Temmuz ayında bile en kalın kıyafetlerl e üşünülen bu yerin şimdi Sibiryadan farkı yoktu. Daha önceleri de buray a niyetlenmi şlerdi. Müfreze (25-30 asker) hazırlıklıydı. Daha te l örgüleri geçmeye çalı şırlarken bunları karanlıkta fark eden nöbetçilerden bir asker, açtı ğı ate şle biri erkek di ğeri kadın iki militanı öldürdü. 15-20 dakika içinde altı PKK'lı öldürülünce, di ğerleri geldikleri yere kaçtılar, yani Kato-Karanlık Dağdaki kamplarına. Civarda bir şeyler yaparak akıllarınca varlık gösterisi peşindeydiler. Aynı gün Şemdinli Derecik 'teki Piyade Tabur Komutanı Kurmay Yarbay Ali, sınırdan 15-20 km içeride Irak topraklarında PKK'nı n iki sı ğına ğının yerlerini öğrendi ğini, gidip bulmak istedi ğini söyledi. Taburun Kuzey Irak'a giren bölükleri sı ğınakları buldu. Çok miktarda el bombası mayın ve er zak çıkardılar. Fakat kısa bir süre sonra çatı şma çıktı. Bu bölgede geni şleyecek bir muharebe piyade taburunun unsurlarını zorlayabilirdi. Şemdinli'deki Da ğ ve Komando Taburuna 1993 Dönemi 159

Page 87: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

iki kara şahin gönderdik. Komandolar piyade taburu ile çarpı şan PKK grubunun arkasındaki kayalık mıntıkaya atladılar. Ben de çat ı şma alanına gittim. Geri bölgeleri ku şatılan, hiç ummadıkları bir durumla, hem de Irak ar azisinde yüz yüze kalan PKK grubunun telsizleri, ana baba günü, panik halinde ciyak ciyak ötüyordu. Laçkala şan sinirleriy-le birbirlerine küfürler ya ğdırıp durdular. 28 Arahk 1993, Hürriyet Gazetesi: "Irak sınırında 11 PKK'lı öldü: Hakkari'nin Şemdinli ilçesinin Irak sınırı yakınlarında 11 terörist ölü olarak ele geçirildi. Sı ğınaklarda 30 el bombası, 24 mayın, bol miktarda gıda maddesi bulundu." 28 Aralık 1993, Milliyet Gazetesi: "Hakkari'nin Şemdinli ilçesi yakınlarındaki operasyonda 11 PKK'lı öldürüldü." Jandarma Asayi ş Komutanlı ğı 'ndan 22 Aralık 1993 tarihli bir mesaj geldi. Metinde "Jandarma Asayi ş Komutanlı ğı bölgesinde (Güneydo ğu Anadolu-13 vilayet) yedi operasyonun, uygulanan taktikler, ki şisel cesaret ve gözü peklik açısından harp tarihi ve kayıdarına kaynak te şkil edecek şekilde oldu ğu belirtiliyor ve harp tarihine esas olacak gibi, daha detaylı rapor edilmeleri" isteniyordu. Bu yedi harekatın dört tanesi Hakkari'ye aitti; A ğustos, Eylül, Kasım ve Arahk aylarını kapsıyordu. Di ğer üç operasyonun her biri ba şka bir vilayete aitti, tarihleri de Kasım ayını gösteriyordu. Hakkari'deki ler; Đkiyaka Da ğları, Bal-kaya Da ğı Operasyonlarıyla, Serbest ve Üzümlü Karakolları ç atı şmalarıydı. Mesajı karargah subaylarına verdim ve sordum: - Bu mesajda büyük bir noksanlık var, nedir? -Ekim ayında Kuzey Irak'a, Mezi-Karyaderi Kampına y aptı ğımız harekatı unutmu şlar. Hızla dalıp çıkmamızdan olacak herhalde; şok etkisi var ya komutanım, dost dü şman herkesi etkiliyor. - Bizi sonuçlar ilgilendiriyor arkada şlar ama; bir tugayın ilk kez, tek ba şına PKK'nın Kuzey Irak'taki kamplarından merkezdekine, gece 20 km sızması, bunu 3000 komandoyla gerçekle ştirmesi bir taburun da kimsenin bilmedi ği, görmedi ği Kuzey Irak'ta da ğlardan, bir karanlık süresinde 36 km yol kat ederek kampı güneyden kuşatması ve buranın hiç zayiat verilmeden 48 saatte y erle bir edilmesi do ğal bir şey olamaz. Bu kadar asker gece kayalıklarda zaman z aman geçerken dü şüp kolunu baca ğını kırabilir, kayalıklardan vadilere dü şer, herhangi bir nedenle aya ğı kayar, ba şı parçalanabilir. Çünkü sürekli hızlı hareket ihtiy acı bu sonuçları dahi mantıklı gösterebilir. Bunlar bile o l- 160 Unutulanlar Di şinda Yeni Bir Şey Yok madı. Asayi ş Karargahı'na bunları da telefonla bildirin. Mezi-K arye-deri harekatını da detaylandırarak, di ğerleri ile birlikte gönderin. 161 "Bir kayba a ğlar Şu gördü ğüm sırada ğlar Her gün yatuk bir türkü söyler Yi ğidim yi ğidim diye dumanh tepelerinde rüzgar, Đşittin mi hiç?" Mehmet Rıza Çalı şkan Üçüncü Bölüm 1994 DÖNEM Đ 162 Unutulanlar Di şinda Yen Đ BIr Şey Yok 1994 Dönemi 163 "Gözü pekhk bir hikmettir. Muharebenin en önemli bölümüdür. Cesaret büyük ölçüde alı şkanlık ve kendine güvendir." 30 Aralık günü Đstihbarat Şube Müdürü geldi: - Komutanım bir gazetenin muhabirleri geldiler. Yıl başı gecesini sınır karakolunda askerlerle beraber geçirmek istiyorlar. Đzin belgeleri var. - Tamam gitsinler. Nereyi istiyorlarsa. Birlik komu tanına haber verin. - Üzümlü'yü istiyorlar. - Harun, Üzümlü'de yılba şı gecçsi bekledikleri heyecanı bulamayacaklar. Üzüm lü dosyası kapandı. Onlar bunu tabii ki bilemezler. Ha l böyleyken, bu güne kadar 31 şehit, 27 yaralı veren Üzümlü Karako-lu'nda yılba şı gecesini geçirmek isteyenler, herkesten farklı adamlardır. Bu memleke tte cesur adamlara, ihtiyaçları olmasa da yardımcı olmalıyız. Benim ilk sözüm, biliyorsun, "önce

Page 88: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

cesarettir." Cesur adamları severim. Ne istiyorlars a, neye ihtiyaçları varsa, hepsi kar şılansın. 2 Ocak 1994, Hürriyet: "Rahat uyuyun biz buradayız: Üzümlü kahramanları Re şdan Da ğı'nın 2.500 metrelik zirvesinde, Irak sınırının sıfır noktasında yer ala n bu vatan topra ğında sanki başka bir dünyada ya şıyorlar. Şehit olan 31 kahramanın ölümsüz anıları şimdi Reşdan Da ğı'nın zirvelerinde dola şıyor. So ğuk ve karla iç içe ya şayan Mehmetçi ğe bunlar hiçbir şey ifade etmiyor. Ay-yıldız Bayra ğımızın gururla dalgalandı ğı mev-zilerdeki Mehmetçi ğin gözü 24 saat Kuzey Irak'ta Aya ş'lı Ahmet Gündüz, savunmada dü şmanı beklerken "Bıraksalar, gidip şu da ğları dümdüz etsek" diyor. Kanlarıyla destan yazanlar "Herkes rahat uyusun biz buradayız" diyor. 31 Aralık 1993'te, gece yılba şı olması nedeniyle PKK da ğ kadrosu veya şehir ve köylerdeki milisleriyle bir yerlere saldırmak istey ebilirlerdi. 30 A ğustos, 29 Ekim gibi özel günlerin gecelerinde mutlaka eskiden bunu yapmı ştı. Birlikler ve karargahlar hayanın kararmasıyla birlikte; kı şla, üs, karakol ve mevzilerde farklı tertip ve aldatma dü-zenleriyle bütün gece t etikte beklediler. Aslında her gün her saatte aynıydılar, ancak bu gece herkes daha de ği şik bir duru ş aldı. 1 Ocak 1994'e gireli iki saat olmu ştu. Yanımda nükte makinesi Le- 164 Unutulanlar Di şinda Yen Đ Bîr Şey Yok vazım Şube Müdürü Yarbay Zafer de vardı. (1996'da yakaland ı ğı amansız bir hastalıktan rahmetli oldu) - Komutanım bu gece bo şuna bekliyorsunuz. Gelmeyecekler. - Aceleci olma Zafer! - Komutanım siz PKK'lıları alı ştırdınız. Artık onlar neredeyse, biz onların bulundu ğu yere gidiyoruz. Adamlar tembelle ştiler. Bu karda kıyamette niye yollara dü şsünler. Gelmemelerinin ba şka bir sebebi daha var. - Zafer, sen levazımcılı ğı bırakmı ş sava şçı olmu şsun. Neymi ş o sebep? - Bunun şarkısı bile var komutanım, müsaadenizle onu söyleye yim. - Neymi ş, dinleyelim. Zafer şarkıyı müzi ği ile birlikte söyledi: Akşamın oldu ğu yerde Bekleniyorsun, geliniyorsun Çünkü seni çok sevdi ğimi Biliyorsun, gelmiyorsun. 1993 yılı gelip geçiyor Sen gelmiyorsun Çünkü seni çok sevdi ğimi Biliyorsun, gelmiyorsun. Kurmay Ba şkanı: - Son 15 günde kömür sıkıntısı ya şadık. Tugay'ın kömürü Şırnak'ta-ki madenden alınacaktı. Kömür ihalesini Diyarbakır yaptı. Ta şımayı ise Mardin yapacaktı. Şırnak'taki maden oca ğını PKK'lılar sık sık bastı ğı ve halen de tehdit etti ği için müteahhit günde bütün bölge için 4-5 kamyon an cak kömür çıkartabiliyor, O da bize dü şmüyordu. Mardin'deki ta şıma müteahhidi de mukavelesini yaktı. Kömür hazır bile olsa ta şınamıyordu. Siz ikimize "Bu i şlerde hiçbir aksaklık istemiyorum" diye birkaç kere emir vermi ştiniz. - Hallettiniz mi? - Zafer bizzat kendisi Diyarbakır'a giden helikopte rlerden biriyle Şırnak'taki madene gitti. Đki gün kaldı ve i ş yoluna girdi. - Do ğrusunu yapmı şsın Zafer, i şlerin iyi gitmesini istiyorsan kendin yap; dedim. - Komutanım askerlerin operasyon dönü şlerinde kı şlanın ısınmadı ğını ö ğrenince, nasıl olsa siz beni madene attıracaktınız. Ben sava ş teçhizatını ku şanıp, tüfe ğimle birlikte oraya giderek Da ğ ve Komando Tugayının Levazım Müdürü nasıl olurmu ş dosta dü şmana gösterdim. 1994 Dönemi 165 Karargah subaylarından biri: - Sizin bir hafta önce poligonda atı ş yaptı ğınız iki hedef ka ğıdı Zafer Yarbayımda. Sizden sonra poligona gidip onları aldı ve odasına getirdi. Kurmay Ba şkanı: - Komutanım belki fark ediyorsunuzdur. O günden ber i Levazım Şube Müdürü size arza gelemiyor. Siz karargaha geldi ğiniz zamanlar, "Komutan sinirli mi?" diye bana sonıp odasına dönüyor.

Page 89: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

- Hayrola Zafer, ben da ğda ta şta her zaman ate ş ediyorum, Poligonda sadece farklı bir deneme yaptım. Bundan ne çıkar? - Da ğda ta şta yapın. Orada dü şman var ama kı şlada sadece biz varız. Bu hedef kağıtlarındaki denemeyse normali ne olur? Ben sa ğlamcıyım komutanım. 1 Ocak 1994'ün yılba şısı, rahmetli Zafer'in nükteler yaparak güldürmeye çalı şmaları ile böyle geçti. "Ate ş yakar; insan bunu telkinle ö ğrenir. Kimse ate şte yananlar kadar emin olamaz. Ölüm de öyledir. Ölümü saniye saniye hisseden emin olur. Di ğerleri sadece biür, ölümü ya şayamaz." 3 Ocak 1994 günü Harekat Şube Müdürü gelerek, Genelkurmay ve Jandarma Asayi ş Komutanlıklarından aradıklarını, onay için gönderdi ğimiz Kuzey Irak'taki Hakurk Kampı'na yapaca ğımız harekat planının (Ejder-Kı ş) Genelkurmay Ba şkanı'na arz edildi ğini, Genelkurmay Ba şkanı'nın " Đran topçusunun zaman zaman Hakurk'a ate ş açtı ğım, Hakurk'tan Đran topraklarına giden geçitlerin mayınlanmı ş olabilece ği düşünülerek, buralara indirece ğimiz komando timlerinin o yerlere indirilmesinden vazgeçilmesini söyledi ğini, e ğer operasyon yapılacaksa bunun Temmuz 1994'te yapılmasının uygun olaca ğının" kendisine bildirildi ğini söyledi. -Ahmet, sen, bunu sana söyleyenlere; PKK'nm Hakurk' tan Đran'daki Zagros Kampı'na geçmek için kullandı ğı bu 3000 metrenin üzerindeki kayalıklara kendisi b asmak için mayın dö şemeyeceğini, Mezar-gedi ği üzerinden Hakurk'a tepeden bakan bizim timlerin, bir yıla yakındır oraya Đran topçusunun bir mermi daha atmadı ğını, ne gördük- 166 Unutulanlar Di şinda Yen! Bîr Şey Yok lerini ne de duyduklarını söylemedin mi? Kaldı ki 2 0 kilometre uzunlu ğundaki Hakurk Vadisi'ne bir iki topçu mermisi dü ştü veya geçitlerde birkaç mayınla kar şıla ştık. Bu ikisinin PKK'nm havan ve roket atı şlarının yanında kıymeti var mı? Mermi atılacak, mayınla kar şıla şaca ğız diye dü şünsek bir tek harekat yapabilir miyiz? - Kı şladan bile çıkamayız komutanım. - Peki, sen bunları sana söyleyen karargah subayına açıklamadın mı? - Komutanım, malumlarınız. Siz bu tip arzları bizde n iyi bilirsiniz. Genelkurmay Başkam harekat yapılsın istiyor fakat, bunun Temmuz'da olmasının uygun olaca ğını belirtiyor. - Topçu ve mayın meseleyse, Temmuz'da sorun ortadan kalkar mı? Temmuz ayında Hakurk Kampı'nda muharebelerde sakatlanmı ş kör, topal, sadece lojistik i şleri yapan idari insanlar dı şında militan olmadı ğını, sen de ben de bilmiyor muyuz? Temmuz'da yurt içinde her yer yanarken Hakurk'taki 50-60 sakat adamın pe şine düşülür mü? Bu çalı şmamız Irak'a derin dalaca ğımızdan erken onay istedi ğimiz ve zamanını bizim tayin edece ğimiz bir harekattı. Önceli ğimizi biliyorsun, yurt içindeki 2 kı şlık kamp, Karanlık Da ğ (Kato) ve Alandüz (Ora-mar) bu ikisini de, üst üste ve hemen çökertece ğiz. Ejder zaten sırasını bekleyecek, kasaya koyun! "Ardından yüz köpek havlamayan kurt, kurt sayılmaz. ' Dağ ve Komando Tugayının Hakkari, Yüksekova, Şemdinli'de bulunan taburları ile Çukurca'daki Jandarma Komando Taburu derin kar ve şiddetli so ğuklarda, da ğ ve dağ geçitlerinde muharebe edecek gibi hazırlıklarını h ızla tamamladılar. Birliklerin hazırlıklarını bulundukları yerlerde ge ce de onlarla birlikte kalarak kontrol ettim. Her yerde subay astsubaylarl a topluca nerede neyi nasıl yapaca ğımızı anlattım. Herkesin şevki dorukta, ruhları yüksek, iradeleri ustura kadar keskindi. Türk Milleti'ne silah çekerek kabad ayılık yapmaya kalkı şmak ne demekti? Sava ş tarihleri bizi nasıl anlatıyordu? Bu toprak bize n eye mal olmu ştu? Ta şkın nehirleri geçen bir ulus çaylarda mı tö-kezleye cekti? Aslında bu durumlara maruz kalmamız idari maslahat-çıların mey dana getirdi ği bir sonuçtu ve uzaktan yakından Türk Ulu- 1994 Dönemî 167 su'yla ilgisi yoktu. Halep oradaysa ar şın buradaydı. El mi yaman bey mi yaman herkese gösterilecekti. Tugaya döndüm. 8 Ocak 1994 sabahı Emir Astsubayına "Merkezi yayın sistemine söyle, "Harekata hazır olun" kasetini çalsınlar." Đki dakika sonra hoparlörlerin sesleri çevredeki tepelerin yamaçlarında çınlamaya ba şladı:

Page 90: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

"Yine şahlanıyor aman kolba şının yandımda kıratı Görünüyor yandım aman, bize serhat yolları Davullar çalsınlar aman, yine cengi çengine harbi Görünüyor aman, bize sefer yolları." *** "izmir'in kavakları dökülür yaprakları Bize de derler çakıcı, yar fidan boylu Yakarız konakları. Sehvim senden uzun yok Yapra ğında düzün yok, yar fidan boylum Gamalı da zeybek vuruldu Çakıcıya sözüm yok." *** "Kırım'dan gelirim adım da Sinan'dır hey Kılıcımın suyu, yar suyu, kandır da dumandır hey Kırım'dan gelirim atım da araptır hey Gizlenme ey gafil Sinan da buradadır Meydan da hurdadır." "Dağlarında da guru da me şe yanıyor efem Mehmet Efe'm de davı ba şında ü şütmüş de donuyor Boncuklu gelin orta yerde dönüyor da dönüyo r Aslanım da efeler vay vay Yi ğidim de efeler vay vay *** Gar mı ya ğıyor Yarengümen 'in da ğına efem Haden çıkanda şu da ğların ba şına da başına Mehmet Efe'm de oturuvermi ş efelerin sa ğına Aslanım da efeler vay vay Yi ğidim de efeler vay vay. " 168 Unutulanlar Di şinda Yen Đ Bir Şey Yok 9/10 Ocak 1994 gecesi Karanlık Da ğı (Kato) güneyden Yüksekova Da ğ ve Komando Taburu ile Jandarma Komando Taburu, do ğu ve kuzeyden ise Hakkari'deki 2. Da ğ ve Komando Taburu emrinde Jandarma Özel Harekat grubu oldu ğu halde ku şatıldı, çepeçevre sarıldı. Kato Da ğ blo ğuna bu mevsimde güneyden çıkmak mümkün de ğildi. Tamamen uçurumlarla kaplı bu tarafta ku şatmadaki taburlar, her şeyi göze alıp dağdan inmeye kalkı şacakları bulundukları yerlerde bekleyeceklerdi. Da ğa; kuzeyden ku şatmaya katılan 2. Da ğ ve Komando Taburu ile Jandarma Özel Harekat Grubunun seçkin timleri çıkacaktı. Kuzeyde de da ğa çıkabilecek kayalık tek bir patika vardı. Kato Da ğı batıya, Şırnak istikametinde Altın Da ğlar adıyla devam ediyordu. Hakkari- Şırnak idari sınırından, Süvari Halil Geçidi ile Şırnak arazisine giriyordu. Hakkari il merkezinin 20 km. d oğusunda bulunan bu PKK kampındaki grup, Hakkari il merkezi içindeki saldır ıları milislerle birlikte yapan, civardaki karakolları ve köyleri basan, yol kesip adam kaçıran, mayınlan yol ve patikalara dö şeyen da ğ kadrolarından olu şuyordu. Elimizdeki resmi bilgiler, bölge köylülerinden, koruculardan elde et ti ğimizle birlikte, Kato Dağı'nın alü yıldır üstüne çıkılmadı ğını gösteriye <rdu. Dağ ve çevresi yüksekli ği yarım ile bir metre arasında de ği şen karla kaplıydı. Sabah oldu ğunda ise kar ya ğmıyordu. Sürekli aldı ğımız üç günlük meteoroloji raporları da önümüzdeki birkaç gün ya ğı ş alamayaca ğını gösteriyordu. Bugün, gökyüzü gri ve siyah bulutlarla kap lı oldu ğundan, sanki biraz sonra ak şam olacak ve hava kararacakmı ş gibi bir his uyandırıyordu. Saat 07:00'da Üste ğmen Engin komutasında 2 Da ğ ve Komando timi, Üste ğmen Garip komutasında 2 Jandarma Özel Harekat timi (80 kadar asker) birbiri arkasında, kol düzeninde, kırkayak yürüyü şünü andıran ilerleme şekliyle Da ğın do ğusundaki dik patikanın ba şlangıç noktasına yakla şmaya çalı şırlarken, patikanın da ğın üstüne ula ştı ğı nokta merkez olmak üzere, 50 metreye yakın bir ce phedeki kayalık mıntıkadan şiddetli roket, makineli tüfek ve piyade tüfe ği atı şı ba şladı. Timler bir metrelik kann üzerinde ve tırmanı şa ba şlama yerinin oldukça uza ğındaydılar. Mevcut durum; iki yüz metrelik bir duvarın üzerinde bulunanların, duvarın dibinde, karların üzerinde bata çıka yatan, sürünen lere yukarıdan kaya ve ta ş parçaları atmaları ve yuvarlamalarına benziyordu. Bu durum hesaplandı ğı için ona göre mevzilenmi ş olan Tugayın Da ğ Topçu Bataryası ile taburun havanları derhal kar şı ate ş açtılar. 1994 Dönem Đ 169 PKK'Mann mevzileri her zamanki gibi kayaların altın da, kovukların içindeydi. Top ve havan atı şları kar şı tarafa istenildi ği gibi kayıp ver-diremiyordu ama bizim timlerin üzerine de sa ğlıklı, iyi ni şan alarak ate ş etmelerine mani oluyordu. Kobralar ça ğrıldı. PKK mevzilerini ate ş altına alan kobralar hedefin üzerinden

Page 91: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

çekilince topçu ve havanlar ba şlıyor, böylece timlerin zayiat vermeden patikaya yakla şmaları sa ğlanıyordu. Kobra, topçu ve havan ate şi kesilince militanlar sanki hiçbir şey yapılmamı ş gibi yeniden ate şe ba şlıyorlardı. Harekat bölgesinde bulunan Geçitli Karakolundan çıplak gözle bütün olu p bitenleri izleyebiliyordum. Tabur Komutanı Binba şı Necmi (PKK'hla-rın 2. Da ğ ve Komando Tabur komutanı Binba şı Necmi'ye taktıkları isim " Đhtiyar Kurt"tu.) bizim timler ile PKK grubunun atı şlarını en iyi görebilen bir sırttan taburunun harek atım sevk ve idare ediyor, taktik ve teknik bilgisiyle, so ğukkanlı bir şekilde ate ş destek unsurlarını yönetiyordu. Saat 11:00 olmu ş, karların içindeki timlerin en önünde bulunan Üste ğmen Garip bile daha patikanın ba şlangıcındaydı. Patikanın da ğın üstündeki biti ş noktasındaki kayalıklarda yay gibi tertiplenmi ş mevzi-lerden ya ğmur gibi mermi geliyordu. Derin kar, dü şen roket mermilerinin parçalarının da ğılmasını azaltarak, tesirlerini azaltıyor, buna kar şılık hızlı ilerlemeye mani oluyordu. Timler tepelerinde bulunanlara aya ğa kalkarak ate ş edemediklerinden atı şları sağlıklı olmuyor ve cılız kalıyordu. Bu böyle devam edemezdi. Bunların üzerine veya civa rına havadan atlayıp, aynı düzlemde manevra yapmamız şarttı. Ancak da ğdaki PKK grupları sadece ate ş edenler miydi? Da ğın di ğer bölümleri ölü sessizli ği içindeydi. Hiç tepki gelmeyen kısımlarda da durumun geli şmesini bekleyen PKK unsurlarının bulunması mümkündü . Bu kı şlık kamp sırf ate ş edenlerden meydana geliyor olamazdı. Çuvalı bu ned enle şimdi ba şka ucundan da silkelemek gerekiyordu. Karakolda bul unan karargah subayları Binba şı Ahmet ve Yüzba şı Harun'a: - Da ğın üzerine timler ataca ğız, bana bu i şi "ben yapaca ğım" diyen bir pilot bulun, dedim. 20 dakika sonra Pilot Yüzba şı Ali geldi. - Ali, size yer emniyeti alınmadan hiçbir şekilde ini ş yapamayaca ğınız konusunda pilotların ba ğlı oldu ğu komutanlıklarca verilen yazılı ve sözlü kesin emi rler var; biliyorum. Bu genelde do ğrudur. Ama muharebe kalıp tanımaz. Kalıplarla da yapılamaz. Esneklik, elastikiyet, herkesten farklı cesaret ister. Ko şulların hakkını hemen ve mutlaka 170 Unutulanlar Di şinda Yeni Bîr Şey Yok süratle vermemiz lazım. Đni ş riskinin en dü şük oldu ğu kesimi seçece ğiz ve dört sortide toplam iki tim ta şıyacaksın. -.Durumu biliyorum. Ben gidece ğim Komutanım. - Sana yakı şanı da budur. Sa ğol. Şimdi sana atma bölgesini gösterelim. Dağda çarpı şmaların devam etti ği yönün tam aksi istikametindeki ucunda, kayalıkların arasında bulunan küçük yuva gibi bir y ere inile-cekti. Sırtı boydan boya testere gibi kayalıklarla kaplı da ğda ba şka bir do ğru dürüst yer de yoktu. Harekat Şube Müdürü geldi. - Komutanım Pilot Yarbay Sinan, "Ben de uçarım" diy or. - Güzel, o zaman her helikopter iki şer sorti yapsın. Ta şıma daha kısa sürede biter. Binba şı Necmi'ye söyleyin, ku şatma çemberinin kritik olmayan bölümlerinde bulunan iki timini hazırlasın. Seçti ğimiz yere atılacaklar. Bir helikopterde beni tabur komutanının yanına atsın. Binba şı Necmi'nin bulundu ğu tepedeki karın yüksekli ği helikopter için uygun olmadı ğından eteklerde bir yere indim ve yanına çıktım. Her şeye cepheden bakan bu tepede, da ğın dibindeki bizim timler ile PKK'lılar, bir salonda yakın mesafeden film seyrede r gibiydi. Kobralar bir kez daha geldiler. Onlar ayrılınca hedefleri topçu ve h avanlar dövmeye ba şladı. Dağın ete ğindeki dört komando timi beyaz giysileri ile karın üzerindeydiler. Kolay vurulmamak için kendilerini da ğın eteklerindeki kayalıklara do ğru yaslamı şlardı. PKK'lılar 43 muhtelif noktadan ate ş ediyorlar, attı ğımız topçu mermileri kayaların üzerinden uçuyor veya ön yüzüne çarpıyordu. Militanların doğru ate ş etmelerini önlüyordu ancak zayiat verdiremedi ği de ortadaydı. Tabur komutanı Binba şı Necmi 'Timler hazır komutanım. Yerlerini helikopt erlere bildirdim" dedi. 15 dakika sonra iki Kara Şahin (Skorsky) bizim solumuzdan, birbiri ardına yere sürünürcesine uçarak ani bir yü kseli şle Da ğın batısındaki avuç içi gibi görünen yerin üzerine süzülürken, ilk helikopterin gövdesinin önünde ve arkasında aynı anda iki roket paralandı. Bunları atanlar da ğın ortalarında bir yerlerde mevzilenmi şlerdi. Đni ş yerine helikopterin sı ğmadığı bulundu ğumuz yerden görünüyordu. Đlk timin yarısı 12-13 asker indikten sonra

Page 92: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

gerisi kolaydı. Pençe vücuda bir kez geçmi şti; di ğer sortiler birbiri ardına yapıldı. Da ğın do ğu ucundaki çatı şma yerinden çok uzakta olsa artık tepelerin birinde 50 komando vardı. Da ğın inilen bu dar çukurunda, 25 PKK'lı (1 takım) varmı ş, militanlar şoka girip ne oldu ğunu anlayamadı. Öyle ki do ğru dürüst ate ş bile edemeden, donmu ş ve şaşkın vaziyette iken karların içine atlayan askerler bunla- I 1994 Dönemi 171 rın üzerine çullandılar. Dü şünmek bir yana hayal bile edemeyecekleri bir duruml a kar şıla şmışlardı. Uçsuz bucaksız şu da ğda, sı ğırcık yuvası gibi bulundukları bu yere; tepelerinden Da ğ Komandoları ya ğmıştı. Çarpı şmaların devam etti ği bölgeden de ne kadar uzaktı üstelik. Đş bunlarla da bitmiyordu, sı ğmağa benzeyen bu mekan, helikopterin ancak yansının girebildi ği kısmı dı şında karın ıslaklı ğı ile hemen çıkıp kaçabilmelerine imkan olmayan sarp kaya lıklarla çevriliydi. Her asker muharebelerin bazen bir seri tesadüflerden ol uşaca ğını bilmelidir. Sürprizler ancak, kendine güven ve hızlı tepki ile bertaraf edilebilir. Bütün planlar ba şlangıç içindir. Bir süre sonra i şe yaramaz. Çünkü hareket her şeyi yerinden oynatır. Hayal gücü ne kadar geni ş olursa, plan da o oranda geçerli olur. Esas çıkı ş yerinde henüz bir de ği şiklik yoktu. Bu bölgedeki PKK grubu henüz durumu fark etmemi şti. Şu ana kadar patikanın ucuna gelip tırmanmaya ba şlayacak olan timlerde bir hafif yaralının dı şında hiçbir zayiat olmaması hepsinin yetenek, tecrübe ve destek ate şlerinin düzenli yürütülmesinin ötesinde bir mucize gibiydi. PKK mevzilerinden ate ş edilen yer sayısı 15-20'ye dü ştü ancak yoğunluk hâlâ devam ediyordu. Patikanın da ğın üstündeki biti ş noktasında "V" şeklindeki mevziden ate ş eden BKC makineli tüfek en etkili atı şları yapıyordu. Telsizle Da ğ Topçu Batarya komutanı Üste ğmen Hakan'ı aradım. "Sana şimdi bir tek hedef tarif edece ğim. Dört topla, gene görerek, tıpkı piyade tüfe ği gibi, aynı noktaya atı ş yapacaksın. Anladın mı? Tek hedefe, dört topla ye azami atı ş süratiyle. Ba şka hedeflerin hiçbirine atı ş yapmayacaksın. Birbiri ardına, o noktadaki kayalık un ufak oluncaya kadar." Bütün kayalıklar birbirine benzedi ğinden, hedefin anla şılması be ş dakikadan fazla sürdü, ama sonunda top mermileri bir makineni n i ğnesinin aynı yere batması gibi, makinen' tüfek mevziine kısa aralıklarla vurm aya ba şladı. Saat 14:00'da timler patikanın ortalarına kadar tır manışlardı. Düz yerden yamaca ula ştıkları için timler de biraz rahatlamı şlardı. Hava kararmadan patikanın üstüne çıkmamız şarttı. Yukarıdakilerin mukavemeti gittikçe dü şmüş, fakat botlar üzeri karlı ve ıslak kayalıklarda sürekli kayıyordu . Saat 15:00 civarında mevzilerde birkaç ki şi bırakıp grubun da ğın ortalarına do ğru çekildi ği anla şılıyordu. Artık batıya yapılan indirmeyle, arkaları na do ğru yakla şmaya çalı şan asker oldu ğunun farkındaydılar. Saat 15:30'da Üste ğmen Garip ve Astsubay Kaşif orada bırakılmı ş olan 2-3 PKK'hyla yakın mesafeden çarpı şarak f 172 Unutulanlar Di şinda Yeni BiR Şey Yok dağın üstüne çıktılar. Saat 16:00'dan itibaren de 2. D ağ ve Komando Taburu'nun kuşatma çemberindeki bölüklerden biri, çıkı ş noktasını geni şletmi ş olan timlerin bulundu ğu bölgeye havadan inmeye ba şladı. Ve saat 16:20 de hava karardı. Sabah olunca Kato Da ğı'nın önceki gün çıkılan yerde bulunan küçük alana helikopterle indim. PKK'nın kampı da ğın ortasında ve zirvenin güneyindeydi. Jeneratörler, aydınlatma donanımları, ısıtma sistem leri, konfor sa ğlayan her türlü malzeme ile burası minik bir şehirdi (Hem de Hakkari il merkezinin 20 kilometre do ğusunda). Tam zirvede güneyden girilen ve kuzeyde de çıkı şı olmayan içi galeriler halinde bölünmü ş, yan yana üç dev ma ğara vardı. Bu sabah erken saatlerde bunlardan birine girmeye hazırlanan te ğmene el bombası atılmı ş, te ğmen de aynı el bombasını yerde patlamadan kapıp, kendis ine fırlatan PKK'hnın kafasına atmı ştı. Ortadaki ma ğara buradaki grubun karargahıydı. Masalar , sandaly eler , haritalar , bayraklar, flamalar. Bir de omuzdan omuza takılab ilen kırmızı enli bir kuma şın üzerinde sarı renkte büyük harflerle "Kürdistan'ın Hakkari Prensi' yazılı bir yafta vardı. Şu yazı bile meydanı bo ş bulup, i şi ne kadar azıttıklarının göstergesiydi. Çünkü, bu güne kadar i şlerin gidi şatı bunları hayallerine kısa

Page 93: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

bir süre sonra kavu şabileceklerine inandırmı ştı. Burada çıkan "Kürdistan haritası"; Kuzey Irak ve Güneydo ğu Anadolu ile buraya kom şu Đran arazisini kapsamaktaydı. Çok miktarda silah, cephane, muhteli f malzemeler ile tonlarca erzak ele geçti. Harekatın silahlı çatı şma kısmı 24 saatte bitmi şti. Da ğın didik didik aranması ve Şırnak istikametine kaçmaya çalı şanların Altında ğ Silsilesinde takibi dahil operasyon dört günde tamamlandı. 14 Ocak günü taburlara kı şla ve üslerinize dönün emrini verdim. Kato harekatında bir komando er şehit oldu. Dokuz askerin ayaklarında donma başlangıcı görüldü. Hastaneye kaldırıldılar ve hiçbir organ kaybı olmadan sağlıklarına kavu ştular. Donma meselesi, Türk askerlerinin harekat es nasında bir rahatsızlıklarını bildirmeyi; "ar ve utanç kabul et meleri", hiçbir şekilde birli ğinden ve arkada şlarından ayrılmayı istememelerinden kaynaklanıyordu . Ayaklarında bir farklılık oldu ğunu hissediyorlar ama dayanıyorlar ve bunu asla söylemiyorlardı. Çünkü bu onlar için "gurur kırıcıy dı.". Bu dokuz askerin durumunu da harekat sonrası subaylar kontrol ederke n tespit etmi şlerdi. Kato-Karanlık Da ğ harekaünda 66 PKK'lı yok edildi. Kamp, ma ğaralar dahil çökertilip, malzemeleriyle birlikte yerle bir edild i. Bütün 1994 Dönemî 173 bu sesler uzaktan uza ğa şehirden duyuldu. Operasyondan sonra Hakkari'ye deri n bir sessizlik çöktü. Şehre gidip gelen subaylar, bir tenhalık hissettikle rini, ayrılanların milisler ile bir kısım yardım ve yatak çılar oldu ğunu kıymetlendirerek, güvendikleri da ğlara bu defa "kırmızı kar" ya ğdı dediler. Basında Kato Harekatı. 13 Ocak 1994 Hürriyet: "Hakkari darbesi: 66 PKK'lı öldü. Hakkari'nin 3.000 metre yüksekli ğindeki Kato Dağında önceki gün gerçekle ştirilen operasyonda 53 terörist öldürüldü. Ölen terörist sayısı 61 'e ula ştı. Dünde dört PKK'hnın ölü ele geçirildi ği bölgede üçü makineli tüfek, 64 uzun namlulu silah, be ş roket at/, mermisi, çok sayıda el bombası, tonlarca erzak, binlerce mermi ve örgütsel planlar bulundu." 14 Ocak Milliyet: "Kar, Mehmetçi ği yıldırmıyor. Hakkari'nin Kato Da ğı zirvesinde bölücü terör çetesine kar şı ba şlatılan operasyon aralıksız şekilde devam ederken, vatanı için canını feda etmeye hazır olan Mehmetçik, şiddetli kara aldırmadan bölücü eşkıyanın pe şinde." Sabah kö şe yazısı: Vatan kahramanlık istiyor: "Yirmi ya şında çocuklar güneydo ğuda kahramanca ölürken, onlardan iki hatta üç kat fazla ya şamış insanların "Korkakça davranmaları", siyasi güç içi n, daha fazla para için "ihaneti görmezlikten gelmeleri" is yan duyguları yaratıyor. Türkiye otorite bo şlu ğuna dü şmüştür. Hükümet ne yapaca ğını bilmiyor. Parlamento görevini yapmıyor. Yargı da yapmıyor. Siyasetçiler ve ba şta savcılar, tüm kamu görevlileri, güneydo ğuda ölüme göz kırpmadan giden Mehmetçik kadar fedakar olmak zorun da. Kurtulu şun ba şka yolu yok." Ocak 1994'deki di ğer olaylar ise şunlardı: 8 Ocak saat 23:00'da Çukurca Ormanlı Mahallesine at eş açıldı. Üç vatanda ş yaralandı. 11 Ocak 1994 gece yarısından sonra PKK Çukurca'nın en do ğusundaki Pirinçeken Sınır Karakoluna saldırdı. Bu karakol Yurtdı şındaki Alandüz-Oramar kampı ile derin bir vadiyle Kuzey Irak'taki Mezi Kar-yaderi ( Avaşin) kampına ba ğlanan mihverin Türkiye sınır çıkı şınday-dı. Çatı şmada iki asker şehit oldu altı asker yaralandı. Saldıran iki PKK grubunun 13 ölüsü karak ol civarında kalmı ştı. Karakola gelenler, Kuzey Irak ve yurt içindeki Alan düz kampı gruplarıydı. Büyük bir dar- n 174 Unutulanlar Di şinda Yenî Bir Şey Yok be (Rato harekaü) yer yemez, bu tip eylemleri itiba r kurtarma ve güven kaybına mani olmaya yönelik klasik uygulamalarıydı. 12 Ocak saat 15:15'de Üzümlü karakolu ke şif unsurları üç PKK'lıyı öldürdü.

Page 94: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

19 Ocak gündüz gene Pirinçeken Karakolu'na uzaktan aniden açılan yo ğun ate şle bir aste ğmen şehit oldu. 16 Ocak saat 00:15'de Yüksekova'da Esendere mahalle sine ate ş açıldı. Đki vatanda ş yaralandı. "Türk askeri sabtr ve tahammülü dolayısıyla dünyamn en dayanıklı askeridir. r.v » Sıra Hakkari il merkezinin 20 kilometre do ğusundaki, Buzul-Gün-ba şı- Đzme-Tove Dağları arasında kalan Alandüz (Oramar) PKK kampına ge lmi şti. Burası şimdi, vilayet içindeki taarruz edece ğimiz son kamptı. Yurt dı şına çıkı şlarımız dahil, beş ayda sürekli darbelerle, yurt içindeki en son kamp a gelmi ştik. Bir vilayet merkezinin 20 km. uza ğında, PKK'nın yurtiçindeki en büyük kamplarından bi ri olan Oramar'da yıllardır kesintisiz, güven içersinde faa liyetlerini sürdürmesi akıl almaz bir durumdu. "Yurt içinde kamp" sözcü ğü bile insanı çileden çıkarmaya yetmiyorsa, ba şka ne yapmak lazımdı? Yüzlerce PKK'lı gruplar halinde bir yere toplanacak lar, be ş ayı buralarda siyasi ve askeri e ğitimle geçirecekler, tabii bu kadar insanın ya şayabilmesi için, buralara önceden tonlarca her türlü erzak, ya ğ ve şeker ta şınmı ş ve stoklanmı ş olacak; Nisan'dan itibaren de her tarafa da ğılıp yedi ay ölüm saçacaklardı. Bunların yeri nasıl bilinmez? Hepsi domuz topu gibi bir yere toplanmı şken, neden haklarından gelinemedi? Anlayabilene a şk olsun. Sonra; PKK, burası olmadı diye kamp yeri de ği ştiremezdi. Çünkü kamp yerleri giri ş, çıkı ş, savunma, barınma bakımından o bölgelerin en yüksek avantajları sa ğlayan co ğrafi kesimlerdi. Yüzlerce yıldır hep aynı yerler farklı maksatlarla da olsa hiç de ği şmeden kullanılmı ştı; de ği şmez ve de ği ştirilemezdi. O zaman, eksik neydi? Bilgi eksikli ği mi? De ği şmeyen co ğrafyanın bilgi eksikli ği olur mu? Uygun co ğrafya neresiyse, PKK grubu da oradaydı. Her şey bu kadar netti. Đstihbaratın da, haber almanın da yüz- 1994 Dönemi 175 de seksenini co ğrafya, "buradalar" diye bar bar ba ğırarak, kendisi veriyordu. Türk milletinin, özellikle de ülkesine yönelik sald ırılarda gösterdi ği cesaret ve fedakarlı ğı anlatmayan tarihçi, yazmayan tarih kitabı var mı? Peki, bu 11 yıl neyin nesi? "Efendim, bu mücadelenin özellikleri fa rklıymı ş" Peki o zaman; gerçek, do ğru ve bütün dünyanın bildi ği adıyla, bu Gayri Nizami Harbin, istihbarat, te şkilat, taktik, e ğitim ve liderlik nitelikleri farklıysa, o zaman buna göre hazır olacaksınız. Hangi sava ş türüne hazır oldu ğunuz, ba şkasını kabul edemeyece ğiniz konusunda, hasım veya hasım olması muhtemel ol anlarla mukavele mi yapılacak? Bu sava ş türü yeni bir şey de ğildi, hep vardi, üstelik bu günün ve gelece ğin de, mücadele tarzı böyle olaca ğı ortada. Diyelim ki 2-3 yılı kavrayamadan geçirdiniz. Arkada n gelen 7-8 yılda ne oldu da "12.000 ki şi, bunun da 7-8 bini Türkiye Cumhuriyeti Devletinin topraklarında, uçak ve tank hariç her tip silahla Türk Ulusuna kab adayılık yapacak hale geldiler? Bunların cevapları ise gene aynı şeylerdi; kalıplar, sınırlar, kapasiteler, geç kalmalar, olayların kuyru ğuna takılmalar, aymazlıklar, sürat ve tepkinin önem ini kavrayamama, sezgisizlik. Subaylar her defasında "B u nasıl bitecek" diye sorduklarında şu cevabı veriyordum. "Bir defa, elmaya kurt girdi. Geçen on yılda da öyle bir yerle şmiş ki, artık bunu kökü saça ğıyla, ancak ve sadece, gücünün bilincinde, hesap soran ve ısrarcı hareketiyle halk bitirir. Bizim yaptı ğımıza gelince; Türk Milletinin haysiyet ve gururuyla, Tür k askerinin şerefini korumak için çarpı şıyoruz. Hepsi bu kadar." "Muharebede; zeka, ate şlilik, güçlü bir mantık ve aklın saldırganlı ğı olmahdır." Kato'dan hemen bir gün sonra Alandüz bölgesine hare kat için 15 Ocak'tan itibaren Đstihbarat ve Harekat Şube Müdürleri tamamen kar altındaki kampın son duru munu görmek için günlük seyir uçu şlarını yapan helikopterlerle uçarak ke şif yaptılar. Ben de birkaç kez, bembeyaz bir dünyadan ibaret böl ge üzerinden geçtim. Havadan yüzlerce kez uçulsa, bütün hayal güçleri birle şse dahi, tecrübeli askerler bilir ki, yere inince hayat bamba şkadır. «ft 176 Unutulanlar Di şinda Yen Đ Bîr Şey Yok PKK grupları buradaydı. Daha ilk uçu şta, kendilerini kaya ve kar sı ğmağına sakladıkları zaman, iki gözetleme noktasındaki mili tanların ayak izlerini dürbün

Page 95: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

kullanmadan tespit etmi ştim. Genel yerleri konusunda zaten şüphe yoktu ama militan sayısında net bir şey söylenemezdi. De ğerlendirmemiz 250-300 ki şi oldu ğu yönündeydi. Alandü-zü çeviren da ğların ortalama yükseldi ği 3.000 ila 4.000 metre arasında de ği şiyor, tabanda çöküntü ise 10x10 kilometrelik bir al anı olu şturuyordu. Çöküntü tabanında, 4-5 sene önce PKK'nın sürekli saldırılarından bıkıp, ya şanmaz duruma gelen, her biri onlarca ölü ve yaralı verdi ğinden terk edilmi ş olan Uç Karde şler, Alandüz, Çanakçı, Demirli ve Çevrecik köyleri vardı. Köylülerin bo şalttı ğı topraklara ve evlerden barınaklara PKK'hlar yerle şmiş ve bölgede tam hakimiyet kurmu ş durumdaydı. Burası Cumhuriyet'in ilk yıllarında Oramar (Alandüz) ve Nasturi (Han Yaylası) isyanları nın çıkı ş yeriydi. Türkiye ve Irak ba ğlantılı derin vadileri yanından üstün fiziki ko şullarıyla ideal bir harekat üssüydü. Zamanın da onun co ğrafi de ğerini azaltması dü şünülemezdi. Tabana inmek için Hakkari istikametinden Kı-rıkda ğ, Yüksekova istikametinden Keçi ve Rubari şin; batıdan ise 3815 Rakımlı Hanyaylası'nın Gürcüka ya, geçit ve boğazlarını; Irak yönünden de Aslankerim geçidini kull anmak gerekiyordu. Bunların uzunlukları 7 ila 12 kilometre arasında de ği şmekteydi. 10x10 kilometrelik çöküntü alan kuzey-güney ve baü-do ğu istikametindeki dere yataklarını bulunduran paramparça vadilerden olu şuyordu. Üç ve be ş günlük aralıklarla alınan meteoroloji raporlarını takip ediyorduk. 28 Ocak 1994'ten itibaren hava üç gün normal görünüyor du. Bu süre bizim için, silahlı çatı şma yönünden uzun bile sayılırdı. Esas zamanımızı al an girdi ğimiz kampta onlarca, yüzlerce ma ğara ve kaya kovuklarının içerleri ile topra ğın altına in şa edilmi ş olan yer altı gömüleri ve sı ğınaklarını tek tek ortaya çıkarmaku. Bunların yarısından fazlası da bubi tuza klıydı. Çıkarılan silah ve cephane dı şındaki malzeme ve tonlarca erzakın tahrip edilmesi veya i şe yaramaz hale sokulması da, ne kadar süratle yapılırsa yapıl sın belli bir süre alıyordu. Böyle bir harekatta en kıymetli temel faktör; subay , astsubay ve askerlerin kendilerine güvenin yanında, fizik ve ruhsal güçler inin dorukta bulunması, vazifeye olan inançlarının ölümcül derecede, en üs. t seviyede olmasına ba ğlıydı. Herkes kendini en kötü ko şullarda bile iyi hissetmeli, mücadele iradesini zayıflatacak hiçbir şeye boyun e ğ-memeliydi. Hakkari bölgesindeki bütün birliklerin kendilerine olan güvenleri, I 1994 DÖNEMĐ 177 duru ş ve tavırları herhangi bir sebeple bölgeye gelen he r rütbedeki askeri şaşırtacak ve imrendirecek düzeydeydi. 13 A ğustos 1993'ten ba şlayarak, hiç ara vermeden PKK'nın be ş ana kampı yerle bir edilmi şti. Mesele sadece kamplara taarruz da de ğildi. Şehirler, köyler, mezralar, karakollar ile yollardak i saldırılara da süratle müdahale ediliyordu. Kimse, mücadelenin ba şarıya ula şması için ne yapması gerekti ği dı şında hiçbir şeyi ne dü şünebiliyor, ne de hissediyordu. Muharebe tecrübeleri ise bu i şin dersini herkese verebilecek ölçülere çıkmı ştı. "Zor lokma taınrlı, korku nedir bilmeyen bir insanı uyarmanın bir anlamı yoktur. Böyle bir asker ba şh ba şına tehdittir." 27/28 Ocak 1994 gecesi 200C komando mevcut geçit ve bo ğazlardan, 1500 komando da 28 Ocak'ta, havanın aydmlanmasıyla Oramar'a girmeye ve inmeye ba şladılar. Aynı saatlerde, bölgenin 23 ayrı kesimindeki tepele re; da ğ toplan, havanlar, çok namlulu roketatarlar ile uçaksavarlar, bunların emn iyetini sa ğlayacak komando timleriyle birlikte indirildi. Bölgenin do ğu ve batı ucunda bulunan Demirli ve Çevrecik köyleri üzerine ilk helikopter geldi ğinde yerden ate ş açıldı. Yere atlayan timler ve kobraların atı şlarıyla bu köylerdeki PKK militanları bölgenin güneyine kaçtılar, kaçamayanlar ise iki taraftan ya kla şan bölüklerin arasında kalıp yok edildiler. Tugayın ileri komuta yeri, aynı sabah Oramar'ı Irak 'a ba ğlayan As-lankerem Geçidi'nin üstündeki Yüksekova'ya ba ğlı Da ğlıca Jandarma Sınır Karakolu'nda açıldı. Karakol köyün biti şi ği "de, iki küçük eski tip bina ile 35-40 askerden olu şuyordu. Binaların durumu kötüydü. Köyde korucu da v ardı. Oramar Kampı'nın dibinde, iki geçidin çatalında, 35-40 askerli karak ola bugüne kadar hiçbir sata şma olmamasının tek sebebi olabilirdi. PKK'lılarla k öylüler, karakola

Page 96: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

saldırarak, ortalı ğı karı ştırıp dikkatlerin buraya çekilmesini istemiyorlardı . Bir karı ş düz arazisi olmayan Da ğlıca Köyü'nde ancak kaçakçılık yaparak geçinilebilirdi. Kaçakçılık ise PKK'ya vergi demekt i. Đki taraf da beraber yaşamlarının bozulmaması için karakola sata şmıyorlardı. Biz böl- 178 Unutulanlar Di şinda Yenî Bir Şey Yok geden ayrıldıktan sonra Da ğlıca Karakolu'nda mutlaka güçlü tertipler alınması şartü. Çünkü bu harekat köylülerle PKK'mn mutabakatı nı sona erdirecekti. Köyün içini dola ştım. 20 dakika içinde bütün çocuklar duydu ve topla ndılar. Onlarca çocuk tam tabiri ile yalın ayak ba şı kabak evlerinin civarında birbirleriyle ve köpeklerle yarım metreyi a şan karda oynuyorlardı. Emir Astsubayıma; "köyün giri şinde bir kulübede bulunan bakkalda; şeker, çikolata, gofret, bisküvi ne varsa hepsini satın al ve çocukl ara da ğıt" emrini verdim. Astsubay askerlerin de yardımıyla bakkaldaki yiyece k tipi ne varsa, karton kutuların içinde köyün ortasına getirince, bazı ann eler utana utana çocuklarını evden dı şarı çıkartarak bizim oldu ğumuz yere gitmelerini kulaklarına fısıldadılar. Köyün çok konu şan ve hiç susmayan ya şlı bir imamı vardı. Yanımızdan hiç ayrılmıyor, sürekli babasının devletin yanında olar ak geçmi ş zamanlarındaki kahramanlıklarını anlatıyor; o dönemlerindeki komut anların babasına verdi ği takdir belgelerini bir tomar halinde paltosunun iç cebinden çıkarıp gösteriyordu. Bu köy çı ğ yüzünden iki kere yer de ği ştirmi şti. Da ğlan gösterip ballandıra ballandıra anlatıyordu. Đmamın köylülerle tam bir ba ğının olmadı ğı da anla şılıyordu. Aydın fikirli bir kimseydi. Kültürü ve öz ellikle tarih bilgisi insanı şaşırtacak düzeydeydi. Harekatın sevk ve idaresinde bulundu ğum yerde, iki karargah subayı ve muhabere personeli dı şında hiç kimsenin olmaması kesin uyguladı ğım bir prensiptir. Ne fizik olarak, ne de ses olarak hiçbir şeyi kabul etmem. Her rapora, her telsiz konu şmasına, her duruma ruhen ve zihnen tam odaklanmalıy ım. Her noktada aynı anda olamayaca ğımdan, bulunamadı ğım yerlerde olup bitenleri; hissetmeliyim, sez-meliyim, subay ve askerlerle zihinsel bir ba ğ kurabilmeliyim. Ba şka türlü birbirinden kilometrelerce uzaktaki vadilerde, da ğ, geçit ve bo ğazlarındaki muharebelerin gidi şatını algılamam zorla şır. Muharebede küçük fakat anlamsız bir söz veya davranı ş her şeyin kötü gitmesine, bozulmasına sebep olur. Bu ya şamda insanlar ölüm ve kalım arasında çok ince bir çizgid e bulunurlar. O nedenle de ruhsal ve zihinsel gücün, hiçbir şekilde da ğılmadan, projektör gibi bütün noktalan tek tek ı şık altında tutmasını gerektirir. Lüzumsuz bir kapı açılı şı, geli şi güzel söylenmi ş bir söz, i ş olsun diye yapılan bir telsiz konu şması ruhunuzu olması gereken yerden koparır. Yakınımda ç alı şanlar bunun böyle olması gerekti ğini ö ğrenmi şlerdi. Muharebe, insan ya şamındaki faaliyetlerin en ciddisidir. Yorgunluk, 1994 Dönem! 179 bezginlik, dayanıksızlık, gev şeme, zihinsel durgunluk göstermeden aynı anda dört beş şeyi dü şünemeyen bu sanatı yapamaz. Bu sanatın iyi yapılıp yapılamaması da, insanları ya ya şatıyor ya da öldürüyordu. Bu kez çok arzu ettikleri için Đl Jandarma Alay Komutanı Albay Necmettin ile Hakkari M ĐT Ba şkanı Cemal Bey de karargahla birlikte ya-nımdaydıla r. (Albay Necmettin Haziran 1993'te Çukurca ilçesine PKK'mn 1 6 saat kimseyi sokmadı ğı saldırıda, o tarihte henüz Alay komutanı de ğilken, küçük bir zırhlı araçla şehri boydan boya geçerek çarpı şmada yaralanan bir askeri bulundu ğu yerden alarak şehirden çıkarmı ştı. Cemal Bey sa ğlı ğı iyi olmamasına ra ğmen, neredeyse günün 24 saati, bıkmadan usanmadan PKK'mn nerede, ne yapaca ğını tespit etmeye çalı ştı. Genç ya şında rahmetli olan Cemal Bey'in bu mücadelede göste rdi ği sorumlulu ğun yüksekli ği ve fedakarlı ğı o dönemdeki bütün subay ve astsubayların hafızalarından bir an bile kaybolmamı ştır.) Saat 15:00'dan itibaren bölgenin üstü koyu gri ve s iyah bulutlarla kapandı; arkadan da yo ğun bir kar ya ğı şı ba şladı. Ya ğı şın şiddeti gittikçe artü ve görü ş mesafesi 40-50 metreye dü ştü. Saat 17:00 civarında bölgenin kuzeyinde bulunan 2. Dağ ve Komando Tabur Komutanı Binba şı Necmi, çevredeki tepelerde 23 ayrı yerde bulunan ağır silah mevzilerinin emniyet timlerinden biri olan, Jandarma Özel Hareka t Timinin ba şındaki astsubay

Page 97: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

çavu şla görü şüyor, ona bazı idari teknikleri açıklıyordu. Telsiz konu şmalarına girdim: - Necmi, mesele nedir? - Komutanım, astsubay çavu ş bir erin aya ğında donma emaresi oldu ğunu bildirdi. Ona ne yapması gerekti ğini söylüyorum. - Tamam sen ayrıl, ben konu şayım. - Astsubay Çavu ş, konu şan komutan, sıkıntın ne? Heyecanlı bir sesle: - Komutanım bir erin aya ğında donma emaresi var. - Sakin ol! Tela şlanıp askerleri de etkileme. Binba şının sana anlattıklarını dinledim. Şimdi bir kere de ben anlatıyomm. Yanınızda ate ş yakacak malzeme ve mumlar var. Aya ğı hemen ate şe uzatma, önce parmak uçlarından bile ğe kadar, kan devir daimini sa ğlamak için çan-tanızdaki kremle iyice ov. Sonra yed ek yün çorabı giydir. Daha sonra da aya ğı mumlara uzak tutarak a ğır a ğır ısıtın. Senin tim komutanın subay nerede? - Tim komutanımın çocu ğu olmu ştu, bir haftalık izinle memleketine gitti. - Anladım. Tela şlanma ortada bir şey yok. I 180 Unutulanlar Di şinda Yen! Bir Şey Yok Kar ya ğı şı aralıksız devam ediyordu. Gece yarısından sonra s aat 02:00'da köyün imamı ile en ya şlı iki köylüyle konu ştum: - 11 saattir hiç durmadan, göz gözü görmeyecek şekilde kar ya ğıyor, bu normal mi? - Pa şam yakın tarihlerde bu derece aralıksız kar ya ğdı ğını hatırlamıyoruz. - Sabah olunca belki görebiliriz, tabandaki vadiler in durumu nedir? - Vadilerin kenarlarında kar balkonları olu şmuştur pa şam. - Bir silahın patlamasıyla hepsi a şağıya inecek de ğil mi? Yani tonlarca kar vadinin tabanına dü şecek! - Her yerde olmaz ama, fazla gürültüye de gelmez pa şam. Kar ya ğı şı gün ı şırken kesildi. Bizim bulundu ğumuz yerde karın yüksekli ği göğsümüzün hizasındaydı. Tabur komutanları ile görü ştüm; her şey normaldi, mecbur kalmadan ate ş açılmayacaktı. Dikkatli ve ölçülü olarak birlikler bölgelerini taramaya devam edecekti. Askerlerin har eketli olması gerekiyordu. Kar ya ğmıyor, fakat bulutlar tencere kapa ğının tencereyi kapatması gibi bölgenin üstündeydiler. Tugayın kı şlasından bölgeye ula şmaya çalı şan helikopterler bütün yönleri ve her türlü tekni ği denemelerine ra ğmen bulutları delip bulundu ğumuz hiçbir yere giremediler. Birliklerle PKK grupları vadilerde iç içeydiler. Fakat 100 kilometrekarelik alanda tam yerlerini nokta olarak bulmak zaman gerektiriyordu. Hangi ma ğara ve kovuklarda bulunurlarsa bulunsunlar, birlikl erin pozisyonları ile karın ku şatması nedeniyle bölgeden çıkmaya veya kaçmaya te şebbüs edemeyecek şekilde sıkı ştırılmı şlardı. Hava kararmadan önce 2. Tabur Komutanı aradı; dün k onuştu ğumuz Jandarma Özel Harekat Timindeki astsubay çavu şun yine aradı ğını, bu defa da kumanyaların azaldı ğını söyledi ğini söyledi. Astsubay çavu şu aradım: - Ne oldu gene? - Komutanım kumanya bitmek üzere. - Üç günlük kumanyayı siz bir günde mi bitirdiniz? - Asker yemi ş komutanım. - Bak çocuk, askerler kumanyalarının hepsini yemi ş olamaz. Her günlük kumanya 5.000 kalorilik, 15.000 kalorilik 72 saatlik yiyece k 24 saatte nasıl yenir? - Komutanım azaldı. - Senin yanında tugayın a ğır silah mürettebatının askerleri ve ba şlarında da astsubayları var de ğil mi? 1994 Dönem Đ 181 - Evet. - Onlar niye üç günlük yiyece ği bir günde yemiyor? Bölgede 3.500 asker, yüzlerce subay ve astsubay var, herkesin yiyece ği duruyor da senin yanındaki 14 asker mi bunu yapıyor? Askerler hiçbir şey yapmaz, yapsa da bunu söylemezler, katlanırlar. Her şey senden kaynaklanıyor. Aklının ermedi ği şeyleri yakınındaki

Page 98: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

üstçavu şa sormayı dü şünemeyecek kadar panik içerisindesin. Durup dururke n anlamsız şeyler çıkarma. Sakin ol çocuk. Bu timin yanındaki çok namlulu roketatarın kısım ko mutanı Üstçavu ş Yavuz'u aradım: "Bu time sahip olması" emrini verdim. Harek ata katılan tim sayısı 172'ydi. Harekatın üçüncü günü, 30 Ocak 1994'tü. Hava ko şullarında hiçbir de ği şiklik olmamı ştı. Hiçbir hava aracı gökyüzünü delip Alandüz'e gir emiyordu. Hiç kimsede en küçük bir şikayet yoktu. Da ğ ve Komando Tugayı, komutanı ile birlikte üç gündür dünyadan irtibatları tamamen kesilmi ş halde sanki ayrı bir galaksideydi. Ate ş edilmedi ği için mermide sorun yoktu. Herkes tecrübeli oldu ğundan üç günlük erzak altı gün yetecekmi ş gibi kullanılıyordu. Đkmal yapılmasa da normal koşullarda arazideki bitki ve di ğer canlılarla beslenebilirdik, fakat arazi metrelerce karlı kaplı oldu ğundan böyle bir imkan yoktu. -25/30 deçecede vücudu n kalori ihtiyacı daha da arüyordu. Vücudun ısısını m uhafaza etmek, donmanın önüne geçmek için enerji şarttı. Vadinin tabanındaki 1. ve 2. Da ğ ve Komando Taburları PKK'nın bazı erzak depolarını ve akarsuların kenarl arında olduklarından çare buldular. Alandüz'ün batısında Hanyaylası yönündeki Çanakçı köyünde bulunan Jandarma Özel Harekat Grubu yanındaki korucular vas ıtasıyla, terk edilmi ş köyün toplanmadı ğı için yere dökülüp karların altında kalan elmaları nı toplayarak beslendiler. Alandüz'ün do ğusunda 3500 metre yükseklikteki Tove Da ğı'nda bulunan 3. Da ğ ve Komando Taburu bu tip imkanlardan mahrumdu. Çanakçı köyündeki Jandarma Özel Harekat Grubu komut anına iki emir verdim: "Bir tim ba şına bir subayla birlikte Gürcükayası'ndaki çok naml ulu roketatarın yanındaki timin yanına gitsin". "Grubun geri kalanı Çanakçı Köyü'nün be ş kilometre do ğusunda vadinin uzan-tısındaki Alandüz Köyü'ne kadar olan mihveri arasın." Di ğer birlikler bu vadiden çok uzaktı. Zaten bu dilimi kendileri arayacaklardı ama kar buna mani oldu ğundan üç gündür aynı yerde bekliyorlardı. Jandarma Özel Harekat Grubu, Alandüz istikametine d efalarca ilerlemeye te şebbüs etti. Vadiye dolmu ş olan tonlarca karı açamadılar. Han- 182 Unutulanlar Di şinda Yen Đ Bir Şey Yok yaylası'na çıkıp çok namlulunun yanındaki kendi jan darma timine gitmeleri de mümkün olmadı. Çıkı şta kayalardan yuvarlanan iki korucudan birinin hem aya ğı hem kolu, di ğerinin ise bir aya ğı kırıldı. 30/31 Ocak gecesi muhabere subayını ça ğırdım ve: 'Tabur, bölük ve tim komutanlarının hepsini aynı çevrime al, verece ğim emri birbirlerine aktarma ihtiyacı olmadan aynı anda benden duyacaklar" emri- ni verdim. Çevrim hazırlandı: "Arkada şlar, muharebede ilk hasım dü şman de ğil, do ğadır. Ve do ğa 10.000 dü şmanın bile üzerimizde yaratamayaca ğı etkiyi dördüncü güne girerken sürdürüyor. Hiçbir şeyden şikayetiniz yok. Bu duru ş ve kararlılı ğınız PKK üzerinde 1000 militanı aynı anda yok etmekten çok daha fazla psikolojik çö küntü yaratarak, onların gelecek hayallerini karartıyor. Mum ve di ğer yakacaklarınızın bitti ğini biliyorum. Şimdi verece ğim emri her zaman oldu ğu gibi derhal yerine getireceksiniz. Bütün tüfeklerin a ğaç ve bakalit kabza ve dipçikleri ile arka çantalarınızda bulunan tüm malzemeyi yakarak ısınac aksınız. Türk Ulusu herkesin bildi ğinden ve sandı ğından çok daha fazla kadir şinas bir ulustur. Bu cesaret ve fedakarlı ğınızı asla unutmayacaklardır. Çocukları olarak, her zaman cefakar olan bu millete layık oldu ğumuzu bir kere daha gösteriyorsunuz. Zaman, irademi zi ve inancımızı herkese gösterme zamanıdır. Şu anda asker olarak bu meslekte nadir insanlara nasip olabilecek en yüksek gururu sizin g ibi yüce ruhlu askerlere muharebelerde komuta etmekle ya şıyorum. Tanrı her zaman bizimledir. Hepinizi selamlıyorum." Bütün telsizler sıra ile emrin alını p anla şıldı ğını canlı ve kararlı bir sesle bildirdiler. Aynı gece Yüzba şı Ethem'e: "Karakoldan 8-10 asker al, köyden 5-6 ka tır bul, karakolda yenebilecek ne varsa, köydeki bakkallarda bulabildi ğin bütün yenilebilen her şeyi bizden para toplayıp satın al, 3. Da ğ ve Komando Taburuna götür" emrini verdim. Saat 01:00' da yüzba şı geldi: - Hazırım komutanım. - Ne zaman Üçkarde ş'te olacaksın? - Dokuz saat sürüyor komutanım. Elindeki birkaç ka ğıda bakarak mesafeyi söyledi. Gece yürünecek dedi. Da ğda hız şu kadardır vs saydı durdu.

Page 99: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

- Sen bu sene Kara Harp Akademisi'nin.sınavlarını k azandın de ğil mi Ethem? - Evet komutanım. - Yaptı ğın hesaplar ve elindeki notlardaki kriterler de bu sınavlara ait de ğil mi? Bu bilgiler ABD ve NATO kitaplarının tercümeler inden 1994 Dönemi 183 çıkarılmı ş kalıplar, de ğil mi? Ba şka orduların, ba şka co ğrafyalarda, kendilerine bile ait olmayan topraklara ait yürüyü ş cetvelleri; kolba şı ne, boyu ne, kol nihayeti ne? Ethem, çok eski de sayılmayan bu sava şın klasikleri ve kalıpları rafa kaldırıldı; zamanın eskitti ği şeyleri geç. Sabaha kaç saat kaldı? - Azami dört saat komutanım. - Sen sabahın ilk ı şıklarıyla karların üzerleri kıpırdarken, yani en ge ç saat 05:00'da, 3. Tabur Komutanı'nın yanında olacaksın. Đşte sana, hem Türk askerinin hem de muharebede olması gereken kı ş ko şullarında da ğlarda yürüyü ş hızı. Hadi aslanım, mar ş mar ş... Yüzbaşı, şimşek gibi dı şarı çıktı. Saat 04:50'de Tabur komutanı Binba şı Muzaffer telsizle aradı: "Komutanım, Yüzbaşı Ethem yanımda, be ş asker ve erzak yüklü altı katırla geldi. - Buradan bir aste ğmen ve on iki askerle çıkmı ştı. - Di ğerleri da ğa tırmanırken belli mesafelerde, yorulup kalmı şlar, Ethem Yüzbaşı; "Onları bekleyerek zaman kaybedemezdim" diyor. 31 Ocak 1994, harekaün dördüncü günü, bölgenin üstü gene kapalıydı ama biraz daha aydınlık ve kar da belli aralıklarla ya ğıyordu. Ak şama kadar ula şılabilen yerlerde PKK gruplarına rastlanmadı. Artık bölgeden ayrılma zamanı gelmi şti, "Bölgeye geçit ve bo ğazları kullanarak karadan giren birlikler aynı mihverlerden; Buzul Da ğı'nı helikopterle a şan havadan ta şınan birlikler, şayet hava açık olursa gene helikopterlerle alınacak, de ğilse Buzul Da ğı geçitlerini kullanarak geri dönecekler. Bütün a ğır silahlar bulundukları yerde mevzilerde bırakılacak, cephaneleri, hazırlanacak özel sı ğınaklara gizlenecek, bu gece bütün hazırlıklar bitirilecek, yarın havanın aydınl anmasıyla birlikte geri çekilmeye ba şlanılacak" emri kodlu olarak birliklere ula ştırıldı. Gece yarısını geçmi şti ki, dört gündür bir i ğne deli ği kadar bile açık yeri bulunmayan gökyüzünden birden bire tüm bulutlar ayr ıldı. Tepemizin üstü ı şıl ı şıl yıldızlarla doldu. Yıldızların bu güne kadar bu derece parlak olduklarını hiç fark edememi ştik. Saat 06:00'dan itibaren helikopter çalı şmaya ba şladı. Karadan çekilecek birlikler de kullanacakları bo ğaz ve geçitlere yöneldiler. Saat 07:30 civarında bir telsiz mesajı geldi: "Çok namlulu roketatar mürettebaü ile bu silahın emniyetini sa ğlayan Jandarma Özel Harekat Timi'nin üzerine çı ğ düştü ğü" bildiriliyordu. Tarif edilen yer bulundukları me vzilerden 6-7 kilometre güneyde, Hanyaylası üzerindeki O ğul Köyü'nün yakınlarındaydı. 2nci Taburu, Hakkari'ye ta şıyan helikopterler, kurtarma çalı şması için, 184 Unutulanlar Di şinda Yenî Bir Şey Yok ta şıdıkları timleri hemen çı ğ bölgesine indirmeye ba şladılar. Bir helikopter bulup, çok yakında olan bölgeye gittim. Yer, Hanyay lası ma ğara bölgesindeydi. Đki tarafı da yayvan, dik olmayan bir yürüyü ş güzergahıydı. Çı ğın belki de hiç olmayaca ğı bir yer varsa, o da burasıydı, ama durum ba şkaydı. Đlk müdahaleyi Oğul Köyü korucuları yapmı ştı. Havadan gelen timler harıl harıl kenardan itibaren bütün güçleriyle karları kaldırmaya çalı şıyorlardı. Çı ğ, yürüyü ş kolunda bulunan 23 ki şilik bir asker grubundan 16'sımn üzerine dü şmüştü. Be ş asker, yürüyü ş kolundaki üzerine çı ğ dü şmeyen askerler, korucular ve bölgeye atılan timler tarafından kurtarıldı. Helikopterler hızla bölgeye çı ğ uzmanı subaylar ve özel teçhizat getirdiler. Çı ğın altında 11 asker vardı, karın geni şli ğine göre nerede oldukları çok önemliydi. Çı ğın yayılan kitlesinin yarısından fazlası hızla kaldırıldı. Kimseye rastla nmadı. Çı ğın ba şlangıç kenarında kaldıkları anla şılıyordu ki, bu iyi haber de ğildi. Karargahtan telsizle Hasan Kundakçı Pa şanın Tugaya geldi ğini bildirdiler. Kurtarma çalı şmalarına Tugay Komutan Yardımcısı ve çı ğ uzmanı Albay Cahit nezaret ederken Hakkari'ye döndüm. Hasan Pa şa: - Ba şın sa ğ olsun Osman Pa şa. - Sa ğ olun komutanım, ama; çı ğın meydana geldi ği yer bu vilayette, çı ğın düşebilece ği en son yerlerden biri. Kasım ayından beri Hak-kar i-Çukurca, Hakkari-Yüksekova yollarının geçti ği Zap Vadisi'nde 5-6 çı ğ olayı meydana geldi,

Page 100: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

minibüs ve otomobillerin üzerine çı ğ dü ştü, bazı araçlar yolcuları ile birlikte Zap Suyu'na uçtu. Bu yolları sürekli hem de konvoyl ar halinde biz de kullanıyoruz, hiçbir şey olmuyor, bu alakasız mevkide kar şımıza çıkıyor. Bugünkü çı ğın yerini gördükten sonra, bu bölgede Kasım-Nisan a rası be ş ayda, her zaman her yerde bu i ş ba şımıza gelebilir. - Do ğru. Her zaman her yerde kar şıla şabilirsiniz. Size nazar de ğdi. Bu harekatınız bölücü örgüt yönetimini şaşırttı ve çok ürküttü. - Bu defa meteoroloji raporlarının tutarsızlı ğına şükretsinler. Bize iki gün bile yeterdi. Hasan Pa şa ayrıldı. Öğleden sonra olmu ş ve 2. Da ğ ve Komando Taburu'nıın bulundu ğumuz kı şlaya havadan ta şınması devam ediyordu. Kurmay Ba şkanı geldi. - Komutanım bir kara şahin dü ştü. Heyecanlıydı ve zor konu şuyordu. - Kimseye bir şey olmu ş mu? - Pilotlarda da , askerlerde de bir şey yok. - O zaman niye heyecanlanıyorsun, sakin ol. 1994 Dönemî 185 Helikopterin dü ştü ğü yere gittim. Hanyaylası kuzeydo ğusunda 3.000 metrenin üstünde, düz bir yer ve derin karda kara şahin yan yatmı ş «luruyordu. Pilotlar ve içindeki 15 asker, di ğer helikopter tarafından buradan alınmı ştı. Dönünce pilotlarla konu ştum. Vertigo olunmu ştu. (Yer ve gök çizgisinin birbirine karı ştırılması). (Bu helikopterin Đnci pilotu, sakin, içine kapalı, duygulu bir yapısı olan, daha sonraki aylar ve zaman içerisinde yürüttü ğümüz operasyonlarda da feragatli çalı şmalarını izledi ğim, kı şlada bir ak şam yemeğinde arkada şlarının ısrarı üzerine; "Düştü enginlere bir ince hüzün Soldu güller gibi sevda lı yüzün " şarkısını, bir profesyoneli aratmayacak gibi söyleye n Jandarma Pilot Yüzba şı Ferda, çok sevdi ği kayınbiraderi üste ğmenin bu mücadelede şehit dü şmesinden çok etkilenmi şti. Sürekli onun hatırala-rıyla ya şamış ve Kara Harp Akademisi'nde öğrenci subayken hayatına son vermi ştir). Đkindiye do ğru çı ğın tamamı kaldırıldı ve iki astsubay çavu ş ve dokuz askerin şehit oldu ğu anla şıldı. Hava kararmak üzereyken Kurmay Ba şkanı gene geldi: - Çı ğ bölgesinde çalı şan ekibi almaya giden helikopter yerden kalkarken y an yattı. Helikopteri Van Jandarma Hava Grup Komutanı Yarbay Yusuf kullanıyordu. Yusuf yairalı, fakat içindeki subay ve askerlerin h içbirinde bir şey yok. Yardıma giden pilotlar, "Yusuf Yarbay kask giymedi ğinden ba şından darbe almı ş" dediler. Hanyaylası u ğursuz komutanım. - Bugün için belki de haklısın. (Kazadan birkaç ay sonra Yusuf Yarbay rahmetli oldu . Kendisi Van Hava Grup Komutanıydı. O gün birkaç saatli ğine izin verdi ği bir pilotun yerine görev çıkınca kendisi uçmu ştu.) "Kurallar ve örnekler bize göstermi ştir ki, kurallardan ve örneklerden ayrılmaya hakkımız vardır." Alandüz Harekatı'nı takip eden on gün içinde, da ğ kadrosundan dört militan teslim oldu. Bunlardan birini babası getirdi. Tesli m olan- 186 Unutulanlar Di şinda Yen! Bîr Şey Yok lardan ikisi Alandüz'de operasyon sırasında bulunan gruplardan birine mensuptu. Sorgularında; "Harekatın ba şladı ğı gün ak şama do ğru her taraftan askerlerle kuşatılmı ş olduklarını anladıklarından, eski Çanaklı ve Aland üz köyleri arasında bulunan iki büyük ma ğaraya toplandıklarını, ma ğaranın birinde. 116, di ğerinde de 109 militan oldu ğunu, Behdinan-Zagros (Hakkari) sorumlusu Suriyeli T opal Na-sır'm da (kod Halat) Alandüz'de oldu ğunu, ikinci gece birkaç militanı "nereden çıkabileceklerini ke şfetmek için" gönderdi ğini, fakat bunların, bir yol ve iz bulamayıp geri döndüklerini, kar suyu içip kesme şeker yiyerek açlıklarını bastırdıklarını, yerleri ortaya çıkar diye ate ş yakmadıklarından, birbirlerine sarılarak kendi vücut ısılanyla donmaktan korunmaya çalı ştıklarını, kendilerinin de Nasır'ın bulundu ğu mağarada olduklarını, Suriyeli'niri sık sık "binlerce T.C. askerinin Ocak ayında Oramar alanına havadan atlama larının hayra i şaret olmadı ğını, çok dü şünülmesi gerekti ğini, T.C. bu iradeyi gösteriyorsa artık

Page 101: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

i şlerin daha da zorla şaca ğını" söyledi ğini, dört gün T.C. askerleri her an mağaraları bulup hepimizi öldürecekler diye bekledikle rini" anlattı. Harekat merkezinde çalı şırken, Đstihbarat Şube Müdürü "iki mesaj oldu ğunu" söyledi: - Nedir? - Topal Nasır Bölge sorumlulu ğunu bırakmı ş. - Bırakmı ş mı? Görevden mi alınmı ş? - Kendisi bırakmı ş. Fakat Şam'daki e şkıya ba şının kabul etmedi ğini ve Topalı Suriye'ye yanına ça ğırdı ğı belirtiliyor. Nasır'm yerine de PKK Merkez Karar Organı üyelerind en Nizamet-tin Ta ş Hakkari sorumlulu ğuna getirilmi ş. - Suriyeli Topal'ın sezgilerinin baya ğı geli şmiş oldu ğu anla şılıyor. Di ğer mesaj ne? - Bu bir dinleme komutanım. Dedi ve okumak konusunda biraz tereddüt geçirmesi ü zerine, Kurmay Ba şkanı: - E şkıya Ba şı size telsiz konu şmalarından birinde hakaret ediyor. - Ne diyor, Hanın? - Size, "Bu general deli" diyor. - Sebebi ne? - "A şağıdan üzerlerine ate ş edildi ğini göre göre, askerleri havadan örgüt sava şçılarının üstüne atıyor. Bu delilik de ğil de nedir? Buna yi ğitlik mi demeli, delilik mi demeli? Bu nasıl bir şeydir?" diyor. 1994 Dönemi 187 - Kiminle konu şuyor, bu Danvin teorisinin özgün kanıtı? - Güney Bölge (Kuzey Irak) sorumlusu Cemil Bayık'la komutanım. - Bunlar yıllarca alı şmış; sürekli karakol veya yakınındaki emniyet timine saldır, 8, 10, 13, 17, 22 askeri öldür. Köy ve mezr aları bas; bebekler ve dedeler dahil, bir aileden 15, 20 ki şiyi kur şuna diz. Yolları kes, korumasız insanlardan önce seçim yap, sonra be ğenmediklerini yolun altında infaz et. Ve bütün bunları di şe dokunur bir kayıp vermeden uygula. Yetmez, zaman zaman da eylem yerlerinde keyiften halay çekin. Geçen be ş ayda havadan atlayan bir tek askerimiz de ğil şehit olmak, bunların panik ve şoka girmesi nedeniyle yaralanmadı bile. Bu i şlere onun aklı zaten ermez de, örgütüne e ğitim veren yabancı Gayri Niza-mı.Harp uzmanlarından buna çare bulmalarını istemeyi dü şünse daha iyi olur. O, langa ürünü daha farkında de ğil; arkadan Kabak'cı geÜyor. Daha öncede hep konu ştuk ama gene bu vesile ile gene söylüyorum; bu adam yıllardır, nasıl oluyor da burnumuzun dibindeki Sur iye'de fink atıp, Türkiye Cumhuriyeti'ne caka satıyor? Çobanından Cumhurba şkanına kadar herkesin esas düşünmesi ve üzülmesi gereken i şte budur. Ve bir çare bulunamıyor, hiç kimse hiçbir bahane arkasına saklanarak izah etmeye kalkm asın. Bunun sayılamayacak kadar yolu ve yöntemi var. Şimdi anlataca ğımı bütün dikkatinizle dinleyin; 1925'de silahlı ayaklanmaya kalkı şıldı ğı haberinin alınmasından üç gün sonra, Atatürk Diyarbakır'a gitti. Bir salonda kendisine s ilahlı grupların yerleri, sayılan konusuyla, yapılacak harekat planı üzerinde bilgi sunuldu. Takdim bittikten sonra Atatürk "Bu plan eksik" dedi. Atatü rk'den bir gün önce gelmi ş olan Đnönü "Ben tetkik ettim, bir şey bulamadım." dedi. Atatürk salonda bulunan herkese, eksikli ğin ne oldu ğunu en küçük rütbeli yaver yüzba şıya kadar tek tek sordu. Hepsi kullanılacak kuvvetler, arazinin durum u, taamız önceli ğinin hangi bölgede olması gerekti ği hususunda çe şitli de ğerlendirmeleri söyledi. Sonunda Atatürk: "Efendiler bu plan eksik; çünkü bu musibeti çıkaran , bu i şin ba şı ve önderi olan herifi bertaraf edecek, sevk olunacak bir kıta ayrı lmamı ş. Bu adam şu anda nerededir?" Bunun üzerine eleba şının muhtemel yerini söylediler. Atatürk: "Bu tip hareketler önderlerine ba ğlıdır. Onun bertaraf edilmesi yangını erken söndürür. Planı o şekilde tadil edin" emrini verdi. 188 Unutulanlar Di şinda Yen! Bir Şey Yok Arkada şlar, ba şka söylenecek bir şey kaldı mı? Hani herkes Atatürk'ün izindeydi? "Harman yeri düz olunca, sap yt ğım da ğ gibi görünür.'

Page 102: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

17 Şubat 1994 tarihinde Jandarma Asayi ş Komutanlı ğından, OHAL Bölgesindeki bütün Komutanlıklara yayınlanan, Genelkurmay, Kara Kuvvet leri ve Jandarma Genel Komutanlı ğına gönderilen mesajın metni: "Hakkari Da ğ ve Komando Tugay Komutanlı ğınca 27 Ocak-3 Şubat 1994 tarihleri arasında icra edilen harekat sonrası hassas kaynakl ardan alınan bilgilerden teröristlerin bu tip operasyonlardan çok çekindikle rinin tespit edildi ğini, kendi de ğerlendirmelerine göre bu operasyonda Türk Ordusunun taktikleri: 1. Sonbaharda yaptıkları operasyonlardaki gibi büyü k çaplı ve geni ş alandaki grupları imha edecek tarzda iç içe geçmi ş, SA çember atılması. 2. Bölgenin a ğır silahlarla bombalanmasını müteakip her türlü ris kin göze alındı ğı helikopterlerle indirme harekatı. 3. Đndirme yapılan helikopterlerin korunması için kobra ların kullanılması. 4. Örgüt gruplarını kısa sürede imha etmek için ala ndaki bo şluklara (örgütçe kapatılamayan) indirmeler yapılması. Bu taktiklere kar şı PKK'nın almayı planladı ğı taktikler ise: 1. Hangi grubun hangi hattı savunaca ğının önceden tespiti. 2. Grupların geri çekilmesinin nasıl yapılaca ğının önceden planlanması. 3. Yapılacak indinneye müdahale etmek için ihtiyat gruplarının olu şturulması. 4. Kamuflaj ve sı ğınak faaliyetlerine a ğırlık verilmesi. 5. Kritik bölgelerde kritik mevzilerin mutlaka elde bulundurulması." Orada bulunan subaylara; "Beyler, kar şı taktik diye talimatlandır- dıklarının hepsi bo ş şeyler; horoz resmi yapıp altına 'horoz' diye yazmay a benziyor. Bilmem biliyor musunuz? Keçi şarap içince, da ğa kurt aramaya çıkarmı ş. Artık, sıradanlı ğa, çaresizli ğe, tükenmi şli ğe do ğru yuvarlanmaya ba şladılar" dedim. 1994 DÖNEMĐ 189 Alandûz Harekatından iki gün sonra buradaki PKK gru pları da ba şlarına yeni bir şey gelmemesi için Kuzey Irak'taki kamplara kaçınca; Hakkari merkez, Yüksekova, Şemdinli, Çukurca yani tüm Hakkari vilayeti sınırlar ı içerisinde ne kamp, ne de dağ kadrosu kalmamı ştı. Kûr-distan Đşçi Partisi (PKK) için, en iddialı topraklarından biri olan Hakkari'de (Bahdinan/Zagro s) be ş ayda dü ştükleri bu durum kabul edilebilir ve katlanılabilir bir sonuç değildi. (Teslim olanların hepsi sanki anla şmış gibi hep bunu söylediler.) Şehirler, köyler ve mezralardaki milisler gene burad aydılar, fakat artık ne o eski nefesleri, ne de eski pervasızlıkları kalmı ştı. Da ğ kadrosu veya milis, bundan sonra gelecek hepsi için sis ve belirsizlikl erle doluydu. "Eldiven giymi ş kedi fare yakalayamaz.' 3000 metrenin üzerinde Han Yaylası'nda iki ayrı yer de karların içinde duran helikopterlere herhangi bir zarar verilmemesi için bölgede sürekli havadan ke şif faaliyeti ile karda iz takibi yapıldı. Bu dönemde a ğır hava ko şullan ve saldırı sırasının hangi kamplarına geldi ğini dü şünmekten helikopterlere zarar vermek gibi bir şeyi akıl edecek durumda de ğildiler. Buna ra ğmen havadan bölgeyi devamlı izledik. Türkiye'de ve Türk ordusunda Skorsky'i (kara şahin) bulundu ğu yerden kaldırıp havadan kı şlaya ta şıyabilecek bir hava aracı olmadı ğından Đtalya'daki NATO kurulu şundan ABD'ye ait çift palli CH-53 tipi ula ştırma helikopteri Şubatın son haftası bir ak şam üstü, Çekiç Güç'e ait iki kara şahin refakatinde Tugayın helikopter pistinin üstüne geldi. Hava aydınlık, gö rü ş açıktı. ABD Skofsky pilotları devamlı havada dönüyor, bir türlü piste i nmiyorlardı. Sürekli "buzlanma durumunu" soruyorlar, pistte bulunan bizi m kara şahinlerin pilotları da; "gece herhangi bir sorun olmayaca ğını, kendilerinin devamlı bu kı şlada bulundu ğunu, çekinecek herhangi bir şeyin söz konusu olmadı ğını" ısrarla ABD'li pilotlara anlatıyorlardı. Kı şla üzerinde ona yakın tur attılar ve "gece burada kalamayacaklarını, Diyarbakır'a dönüp yarın gene ge leceklerini" söyleyip, geldikleri 1,5 saatlik yola gene 1,5 saat harcayara k geri döndüler. Gece bu yükseklikte buzlanma olur diye inmemi şlerdi. Halbuki yerde, pistin üzerindeki kara şahinleri gö- 190 Unutulanlar Di şinda Yen! Bir Şey Yok rüyorlardı. Üstelik pist ba şından bizim üç pilotumuz bütün kı ş bu kı şlada bulundukları konusunda kendilerine dil dökmü ştü. Faydası yoktu, küçük bile olsa riske giremezlerdi.

Page 103: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

Ertesi gün üç helikopter geri geldi. CH-35 kurtarma helikopteri kaldı. Di ğer ikisi ABD özel kuvvetlerine ait bir albay ve 16 ABD askerini bırakıp döndüler. Öğleden sonra ABD Özel Kuvvetleri'ne mensup askerleri n bir kısmı üstlerini tamamen çıkarıp karla vücutlarını ovuyordu. Fizik o larak hepsi de dev gibiydiler. 2. Da ğ ve Komando Tabur Komutanı Binba şı Necmi yanımdaydı; "Bunlar çok rambo filmi izlemi şler, henüz kendilerini turistik bir kayak merkezind e sanıyorlar" dedi. Bir gün sonra bizim helikopterlerden biri ABD asker lerini Hanyay-lası'ndaki helikopterlerin yanına götürdü. Harekat merkezindey dim, ABD'lileri götüren pilot yüzba şı ve ekibe mihmandarlık yapan subay geldiler: - Ne çabuk döndünüz. - Komutanım, ABD askerleri helikopterin yanına inip inceleme yapacaklardı fakat karın kalınlı ğından çekinip huylandılar, helikopterden atlamadıla r. - Ne var karın kalınlı ğında? Kar ne kadar derin olursa olsun en fazla dizl erinin üzerine çıkar. Yürüyecekleri mesafe de 20-30 metrey i geçmeyecek ki! - Israr ettik kabul etmiyorlar. - O ğlum, Atatürk bo şuna mı diyor: "Dünyanın hiçbir ordusunda yüre ği senin kadar temiz, fedakar ve cesur askere rastlanmamı ştır" diye. Bizim timlerden biri gitsin. Hem de komando olmayanlardan alacaksınız. M esela havan bölü ğünden olabilir. Yirmi dakika sonra biri ABD askerlerini di ğeri bizim askerleri ta şıyan iki helikopter kı şladan havalandı. Dü şen helikopterin yanına ula ştıklarında ise durum şuydu: Türk askerlerini ta şıyan helikopter yerdeki helikopterin üzerinde ilk geni ş daireyi çizmeyi tamamladı ğında, içindeki askerlerin tamamı karların içine atlamı ş ve ortalarında kalan helikoptere do ğru yürümeye ba şlamı şlardı. Kurtarma faaliyetinin dördüncü günüydü. Havanın kar armasına bir saat kalmı ştı. Yanıma Diyarbakır Jandarma Hava Grup Komutanı Gü-ne r Albay geldi: (Bu tarihten dört ay sonra helikopteri bir operasyonda dü şerek şehit oldu.) - Güner Albay'ım, sen burada ne arıyorsun? - Bugün Hakkari'ye ben gideyim istedim. Sabahleyin ABD askerle- 1994 Dönemi 191 rini Hanyaylası'na bıraktım, ak şam gelir, sizi alırım dedim. Ama hava çöktü, oraya uçulmaz. Yarın alırız. - Sen bu söylediklerini benden ba şka kimseye anlatamazsın. Seni de hiç kimse anlamayacaktır. Onların bulundu ğu yer, nokta olarak 3600 metre ve 2,5 metre kann içindeler. Bütün gece orada kalmaları sonucu meydan a gelebileceklerden yer yerinden oynar. Sonra onlar bize emanet ve bize hiz met ediyorlar, hayatlarından biz sorumluyuz. Odanın Hanyaylası istikametini gören penceresine gi ttim. Rahmetli de geldi, beraber baktık. Da ğların büyük kısmı kapanmı ş, görünen bir koridor da kapanmak üzereydi. - Gûner Albayım, siz pilot olarak mümkün de ğil derseniz ben ba şka bir çare bulaca ğım. - Ben gidiyorum Pa şam. Bulundu ğum yerden pisti görüyordum. On dakika içinde yüksel di ve bulutların arasında kayboldu. Onuncu gün ABD'li askerlerin i şleri bitmi şti. Son ak şam ba şlarındaki Albaya, kı şlada bizim karargah subaylarıyla birlikte yemek ver dik. Đlk geldi ği gün beni ziyaret etmi ş, daha sonra hiç görmemi ştim. Onlar bu kı şlada kalıyordu. Ben geceleri, yanlarına gitti ğim birliklerle bulunuyordum. Yemekten önce kendisin e bizimle geçirdi ği günlerin anısına Da ğ ve Komando Tugayı'nın armasının altına; "Üzerimize kılıç çekilmedikçe Ülkemiz topraklarına girilmedikçe Milletimiz cefa çekmedikçe Bizden kimseye zarar gelmez." sözlerini yazdırmı ş oldu ğumuz şiltini verdim. Bu sözlerin Tugayın sloganı oldu ğu, Đngilizce'ye çevrilerek kendisine okundu. "Onlarca k itap yazılsa bir ordunun, bir birli ğin varolu ş sebebi ile kararlılı ğının, bu kadar kısa, bu kadar özlü anlatılamayaca ğını" söyledi. Birkaç kere daha tercüme ettirdi, hep sinde de hayret ve sevinç çı ğlıkları attı; "Bu yazıyı mutlaka komutanlarıma göstermeliyim" dedi.

Page 104: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

Bütün yemek boyunca dünyanın nerelerinde bulundu is e sıra sıra anlattı. Burada gördü ğü co ğrafyada ilk defa bulundu ğundan, çok vah şi ve ürkütücü oldu ğundan bahsetti. Yemek bitince, müsaade isteyerek aya ğa kalktı ve kısa bir konu şma yapmak istedi ğini söyledi. Tecrübeli, açık sözlü tabiatı, askerli k sanatına uygun bir ki şili ği oldu ğu ortadaydı. Kendilerine gösterilen yakınlı ğı, Türkler için anlatılan misafirperverli ği ya şadıklarını söyleyip te şekkür ettikten sonra konu şmasını şu cümlelerle bitirdi; "General on gündür birlikleri nizle berabe- 192 Unutulanlar Di şinda Yeni Bîr Şey Yok 1994 DÖNEMĐ 193 rim, şu da ğ ve kar cehenneminde Kürt militanlarla onlara denk bir kuvvet olarak, ancak siz ba ş edebilirsiniz. Böyle bir durum Amerikan Ordusu içi n kabus olur." "Vatan sa ğ olsun.' 21 Şubat saat 18:50'de Şemdinli'nin U ğuraçan Köyü'ne silahlı saldırı yapıldı. Bir korucu yaralandı. Şemdinli Da ğ ve Komando Taburu, Ortaklar-Beyyurdu dahil bütün alanı batı yönünde dört gün elekten geçirdi. Bölgede PKK grubu yoktu. Askerlerin sava ş sporları ve di ğer sportif aktiviteleri için yazlık ve kı şlık eşofman takımı, fanila, çorap, şort, şapka, bere, ya ğmurluklar ile hepsinin içerisine konulabilecek bir spor çantasına ihtiyaçl arı vardı. Bütün kalemlerden subay, astsubay ve asker için Đstanbul'daki firmalara altı biner adet sipari ş verdik. Her malzemeye Da ğ ve Komando Tugayı'nın forsu-arması i şlenmi ş olacaktı. Askerler terhislerinde kullandıkları kendi malzemel erini evlerine, memleketlerine götürecekler, her yeni tertip geldi ğinde üç ayda bir aynı malzemeden tedarik devam edecekti. Đlk parti malzemeler iki ay sonra geldi. Ve askerler bu giysileri gece gündüz hiç üzerlerinden çıkarmadılar. Terhis günleri gelip Hakkari'den ayrılırken de, sivil pantolonları nın üstüne Da ğ ve Komando Tugayı'nın, karlı da ğ, tüfek, kayak ve kartal armalı e şofmanlarını giyerek; yollarda ve memleketlerinde herkesin kendilerini bö yle görmelerini istediler. Bu, tugaylarına olan sadakatin, kendilerini tugayın bir parçası kabul etmelerinin, onunla gurur duyduklarının do ğal bir göstergesiydi. Subaylardan bir teklif geldi.Bu dönemde mücadelenin doru ğa çıkarıldı ğı Hakkari Dağ ve Komando Tugayı 'nda muharebelere kaülan subay v e astsubaylar için altın rozet ve altın şövalye yüzü ğü yaptırılması idi. Her ikisinde de Tugayın arması ve ismi yazılı olacaktı. Me ğer herkes bunu bekliyormu ş, almaya can attılar. Personelden hemen ücretleri toplandı ve yaptırılıp subay ve astsubaylara dağıtıldı. Eylül ayında Tugayın armasından bir madalyon yaptır dık. Şehitlerini memleketlerine götüren subay, astsubaylar; bu madal yonu ve Tugay Komutanı'nın "Mehmetçi ğin nasıl ve ne zaman şehit oldu ğunu tasvir eden" yazısını, şehidin ailesine teslim ediyordu. Şehidin kendi- si, Tugayın madalyonu ve nerede nasıl şehit oldu ğunu anlatan belge aynı anda anne ve babanın eline geçiyordu. Bu üç şeyin, birbiri içinde ve birbirinin ı'ızerinde anlatılması ve ya şamayanlarca anla şılması kolay olmayan bir etkisi vardı. Önce şunu belirtmeliyim, sadece insanlar için de ğil, tüm canlılarda ve yeryüzünün var oldu ğu milyonlarca yıllardan beri, hiçbir şey, bir annenin yavrusunun kaybından daha öte bir acı veremez ve ya şatamaz. "A ğlarsa anam a ğlar, gerisi yalan a ğlar" sözü en do ğru özdeyi şlerin ba şında yer alır. Elbette babaların ve karde şlerin duydukları acı da, ömürleri boyu kar şıla şacakları di ğer üzüntü ve kahır halleriyle mukayese bile edilemez. Bu iki nesne neden bu derece etkili ve dayanılmaz acıya su serpiyor? Nasıl tesel li oluyordu? Đki sebebi vardı ve bunun için Adler, Taylor ve Freud gibi ünlü psik iyatr ve psikologların tanınması gerekiyordu. Madalyon; şehidin kimli ği, asker arkada şlarını, komutanlarını, şehit oldu ğu birli ği, şehit oldu ğu yeri, zamanı simgeliyordu. Bu, özel olmak, farklı olmak, o birlik var oldukça onun bir parçası olarak ya şamak demekti. Nasıl şehit oldu ğunu anlatan Tugay Komutanı imzalı yazı ise, Türk kü ltürü ve bu kültürün ya: attı ğı ki şilik ve dü şünce gücüne yakı şır, do ğru bir yakla şımdı. Türkler çocuklarının kaybına bütün canlılar gibi üz ülürler fakat; bu üzüntü ve çektikleri acının de ğdi ğine inanmak için çocuklarının nasıl şehit oldu ğunu bilmek ihtiyacında idiler. Ellerine aldıkları yazı, "o ğullarının muharebede düşman üzerine yürürken, vatanı ve ulusu için gözünü b ile kırpmadan ölüme nasıl gitti ğini detaylı olarak anlatıyordu". Bir Türk, çocu ğunun şehit oldu ğunu

Page 105: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

duydu ğunda ilk sordu ğu şey; "Nasıl şehit oldu ğudur". "Dü şmanla gö ğüs gö ğse çarpı şırken" sözünü duydu ğunda birden rahatladı ğını hissedersiniz ki zaten hep öyle olmu ştu. Bu masalların, efsanelerin, öykülerin, vatan ve millete ba ğlılı ğın getirdi ği örf, adet ve geleneklerin Türk toplumu ve onun ki şilerinde olu şturdu ğu milli karakterdir. Sava şın kendisi de nesneleri de zaten ba ştan a şağı psikoloji demektir. Genelde; aylar bazen yıllar sonra bir garnizonda bü tün şehit ailelerini toplayıp kendilerine verilen "övünç madalyaları": 1. "Demir tavında dövülür" sözü göz ardı edilip geç kalındı ğından, 2. Durup dururken birden bire acıyı tazelemeye kalk tı ğından, 3. Genel bir şey duygusu yarattı ğından; şehit ailelerinde aynı etkiyi sağlayamamı ştır. Askerlerin ailelerine, girdikleri muharebe ve çatı şmalarda bireysel olarak gösterdikleri cesaret ve kahramanlıkları anlatan ya zıların 194 Unutulanlar Di şinda Yenî Bîr Şey Yok gönderilmesi, onlaıı anne ve baba olarak o ğullarıyla iftihar etmelerini, mutlu olmalarını sa ğlayacak ve çocuklan ile ilgili endi şeleri azaltacaktır. Şehit ve gazilerin ailelerinden adıma gönderdikleri yüzlerce mektuptan bazıları şunlardır: "Hakkari ili Çukurca ilçesi Pirinçeken Karakolu'nda vatani görevi ni yapmakta iken vatan haini e şkıyalar tarafından şehit edilen o ğlumuz jandanna eri Erol ÖZEN'in şehit olması nedeniyle göndermi ş oldu ğunuz yazıları aldık. Göstermi ş oldu ğunuz candan ilgiden dolayı te şekkür ederiz. Bizi çok gururlandırdınız. Bu yazılarınızı Özen Ailesi ya şadıkça hatıra olarak saklayacaktır. Komutanımız siz e başarılar diler, saygılar sunarız. Vatan sa ğ olsun." Özen Ailesi adına Đdris Özen, Balıkesir "Göndermi ş oldu ğunuz o ğlum Abdülkadir TUG'a ait belgelerinizi aldım. Çok m emnun oldum. Bir şehit ailesi olarak duygularımızı ifade etmek çok zo r. Bu askerli ğin tabiatında var olan bir olaydır. Bundan kaçınılmaz. Allah'ın takdiridir. Abdülkadir'in ne kadar cesaretli ve mangal kadar yü re ği, aslan gibi kuvvetli oldu ğunun aile olarak biz de bilincindeydik. Görevinde d e yaralı olmasına ra ğmen silahını elinden bırakmayıp, yi ğitli ğini kanıtlamı ş ve layık oldu ğu şehitlik mertebesine ula şmıştır. Pa şam, be ş o ğlum ve ben, gel de; canı gönülden hazırız, saygılarımla." Fikret TU Ğ Yerköy, Yozgat "1 Şubat 1994 tarihinde Hakkari Alandüz mevkiinde icra edilmekte olan operasyonda çı ğ dü şmesi nedeniyle o ğlumuz Göksel YAMAN şehit olmu ştur. Ailemize göndermi ş oldu ğunuz ba şsağlı ğı temennileriniz ve yazılarınızı bir şehit babası ve annesi olarak büyük bir memnuniyet ve gur urla mü şahede ettik. Alakanız ve hassasiyetinizden dolayı şükranlarımızı ve saygılarımızı sunarız. Vatan topraklarına göz diken hainlerle mücadelenizde Alla h sizi muvaffak etsin" Şehit Babası Kemal YAMAN, Đzmir "Yildırım'a olan haklarınızı helal edin. Benim yi ğit karde şimin, şehit karde şimin yi ğit komutanı. Önce selam eder, ellerinizden öpe- 1994 Dönemi 195 rim. Benim yi ğit karde şim Yıldırım şehit dü ştükten sonra arkada şları geldi. Yıldırım'ı anlattılar, dünyalar benim oldu. Yıldırı m gelmi ş gibi sevindim. Yıldırım'in komutanı olarak, siz de olayın olu ş şeklini, Yıldırım'ın şehit olu şunu, nasıl mücadele verdi ğini, nasıl şehit oldu ğunu, detaylı bir mektupla anlatırsanız, çok memnun olurum. Hatıra olarak kalı r. Yi ğit komutanım, Yıldırım'ın şahadet haberi gelince dünyalar ba şıma yıkıldı, dünyalar dar geldi. Yemin etlim, karde şimin bıraktı ğı yerden devam edece ğime. Her yere yazılar yazdım hep olumsuz cevap aldım. Zaten kolum kanadım kırıktı, iyice kırdılar. Karde şimi rüyamda gördüm. Sarıldım öptüm, yüzlerinden doy a doya, " şehit oldun karde şim" dedim. "Tabii a ğabey, şehitlik herkese nasip olmaz, bize oldu" dedi. Sordum: "Cennette inisin?" 'Tabii ki a ğabey, cennetteyim" dedi. Allah'ım bizden daha çok seviyormu ş ki şehit ederek elimizden aldı. Allah'ıma çok şükürler olsun. Biz de Yıldırım'ı kalbimize gömdük. Tek tese llimiz PKK'lı-lan her gün yok edi şiniz. Yi ğit komutanım gelen arkada şları "Os1 man Pa şa da oradaydı" diyorlar. Yıldırım'ı bana anlat, anıları varsa yaz, himayende aslanlar gibi çarpı şan

Page 106: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

Yıldırım'ı bana mektupla anlat. Yıldırım'ın üste ğmeni Seyit komutanıma da söyle, o da anılarını yazsın. O da yaralanmı ş. O yi ğit karde şime de Allah'tan şifalar dilerim. Sizden tek bir ricam var, anılarını yüzde yüz yazın. Yazmazsanız Yıldırım'ı küstürürsünüz, beni de. Yi ğit komutanım. Şehit Yıldırım'ın çarpı şarak intikamını alamayan a ğabeyi." Mustafa AKSAL Kırıkkale "Sayın Pa şam, ben el eme ği ile idare eden köylü bir vatanda şım. O ğlum U ğur DĐKER'in bayra ğına, vatanına, milletine ve silah arkada şlarına gurur veren, başarılı asker oldu ğunu, ben acizane babası olan Durmu ş D ĐKER, mektubunuzdan öğrenince gö ğsüm kabardı, kendimde duygular ürettim, sevincimden a ğladım. Ne mutlu bu bilgiyi Ve takdirnameyi bana layık görüp d e gerçekleri yazan siz değerli Pa şama ben de selam ve hürmetlerimi bildiririm. Cenabı Allah sizi düşmanın şerrinden korusun." Dursun D ĐKER Yalyaç, Đsparta "Emrinizde görev yapan o ğlum, Piyade Komando Er Saffet TOPA-LOGLU için vermi ş oldu ğunuz bilgi ve takdir belgeleri, şahsım, ai- 196 Unutulanlar Di şinda Yeni Bîr Şey Yok lem, kasabamız adına iftihar vesilesi olmu ştur. O ğlumun vatan için yapmı ş oldu ğu fedakarlıklar, her Türk evladının yapması gereken a sgari vazifedir. Đç dü şmanlar ve bölücü e şkıya ile sava şan siz de ğerli komutanımız, emrinde sava şan o ğlum, ömür boyu ta şıyaca ğım en büyük onurdur. Saygılarımı sunarım." Kadir TOPALO ĞLU Pelitköy, Balıkesir "Sayın komutanım, o ğlum Đsa BOZDEMĐR'in vatan savunmasında göstermi ş oldu ğu başarılardan dolayı verdi ğiniz takdir belgeleri, biz burada bulunan aile efradını çok duygulandırmı ş, gözlerimizi ya şartmı ş, gö ğsümüzü kabartmı ştır. Şahsınıza ve bütün askerlerimize selam ve sevgiler s unar, ba şarılarınızın devamı ile, bölücü e şkıyaya kesin darbeyi vurup bu haddini bilmez çapulc u sürüsünü yurdumuzdan söküp atmanızı Allah'tan dilerim." Mehmet BOZDEMĐR Sarıköy - Gönen, Balıkesir "Çok sevgili o ğlum Kenan ŞĐMŞEK'i elim bir trafik kazasında kaybetmemiz neticesi göstermi ş oldu ğunuz her türlü samimi ilginizi unutamayaca ğız. Ailemize tevdi etti ğiniz ve bizim için de çok büyük kıymet ifade eden m adalyon ve beratınızı hatıra olarak özenle saklayaca ğız. Elbette o ğlum Kenan'ın aramızdan ayrılmasından, devletimize ve milletimize hizmetini n yarım kalmasından büyük üzüntü duydu ğum kadar, askerlik görevi ve suda bo ğulma olayı neticesi vefatından şehitlik mertebesinde olaca ğı ümidiyle mutlu olmaktayım. Şahsınıza ve tüm Tugayınız mensuplarına yakın ve samimi ilginizden d olayı şükran ve saygılarımı sunar, bütün şehitlere Allah'tan rahmet dilerim." Babası, Vahap ŞĐMŞEK Sivas "Sayın komutanım, ben Tugayınızın 4ncü Da ğ ve Komando Tabıı-ru'ndan Çavu ş Tarkan HATTATOĞLU'nun babasıyım. O ğlumun terhisinden sonra da sizleri aynı heyecanla haberler ve gazetelerden izliyor, sizin için dua ed iyorum. Taktir ve övünç belgelerine layık gördü ğünüz o ğlum iki hafta önce söz kesimi için gitti ği Đzmir'den dönerken Ayvahk'a 4 km kala trafik kazasın da tanrının rahmetine kavu ştu. Yazmak da konu şmak da çok zor. 1994 DÖNEMĐ 197 Komutanları ve silah arkada şlarını taparcasına çok severdi. "Ça ğırsınlar yine askere gider, çarpı şırım" derdi. Ba şarılarınızın devamıyla saygılar sunarım, bu yoğun ve zorlu çalı şmalarınızda size ba şarılar dilerim." Eşref HATTATO ĞLU Balıkesir "Evladımız M.Mustafa AKKOYUNLU için gönderdi ğiniz takdirnamenizi alıp okudu ğumda sevinç, heyecan, gurur, vakar, üzüntü duyguları içe rsinde gözlerim ya şlı okudum. Sevinçliyim, gururluyum çünkü böyle bir günde şakası olmayan bir harbin içerisinde aileme dü şen ulvi bir vazifede o ğlumun bulunması izahı yapılamayacak yüksek duygulardır. Üzüntülüyüm, hala vatani görevd en kaçanlar bulundu ğu için. Benim duydu ğum bu manevi nazlardan yoksun kalan asker kaça ğı gençlerin ana ve

Page 107: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

babalarına acıyorum. Milletimizin ve sizlerin bu at eş çemberinden ba şarıyla çıkmasını Cenabı Allah'tan diler, saygılarımı sunar ım." Vahap AKKOYUNLU Şirinevler, Đstanbul "Oğlum Rıza BURHAN'la ilgili gönderdi ğiniz takdir belgesi ve yazıları, bizi sonsuz mesut etti. Vatanı için canını ortaya koyara k bu mukaddes görevi yapmakta olan Mehmetçiklerin ba şarılarının, onların ba şındaki sizin gibi çok de ğerli komutanlarımızın gayret ve çalı şmalarıyla oldu ğunu biliyoruz. Bu vatan için böyle Mehmetçikler yeti ştirdi ğiniz için sizi takdir eder, üstün ba şarılarınızın devamını dilerim. Allah'a emanet olun." Babası, Mustafa BURHAN Sö ğüt Köyü - Orhaneli, Bursa "Pa şam, ben Tugayınızdaki er Ça ğlar DO ĞA'nın babasıyım. Efendim ben bir baba olarak şahsınızın komutasında böyle bir evlat ye-ti ştirebildim ise, ne mutlu bana. Böyle övgüyle bahsetti ğiniz için sizi candan kutlar, saygılarımı sunarım. Efendim, o, benim tek o ğlum, ba şka o ğlum yok. Onu size, sizi de Allah'a emanet eder, tekrar saygılarımı sunarım." Asım DOĞAN Zonguldak 198 Unutulanlar Di şinda Yen Đ Bir Şey Yok "Çok de ğerli komutanım, ben birli ğinizde bulunan er Mehmet D ,-NACI'nın babasıyım. O ğlumun takdirnamesini almı ş bulunuyorum. Bu benim için en büyük gurur kayna ğı, sevinç ve mutluluktur. Bizler böyle bir evlat ye ti ştirebilmi şsek bu bizim için en büyük mutluluk ve bahtiyarlıktır. Oğlumun vatanı ve milleti için seve seve canını verece ğinden ku şkum yoktur. Sizlerin sayesinde Türk Bayra ğı, şeref ve şanla her zaman semalarda dalgalanacaktır. Hepiniz C enabı Allah'a emanet olunuz." Adem DANACI Kozlu, Zonguldak "Sayın Pa şam, o ğlum Ömer KUZU için göndermi ş oldu ğunuz belgeyi aldım. Çok duygulandım, çok gururlandım, gözlerim ya şla doldu. Her Türk'ün vatan savunmasında sizin anlattı ğınız evladım gibi, evlat yeti ştirmesini Cenabı Allah niyaz etsin. Pa şam böyle bir yazınızı evladıma layık gördü ğünüzden ve bizi böyle gururlandırdı ğınızdan ötürü üstün ba şarılarınızın devamını, büyük Allah'tan niyaz ederim." Cemal KUZU Şefaatli, Yozgat "Komutanını, o ğlum Piyade Er Cihat AKIN'a ait göndermi ş oldu ğunuz takdir belgenizi aldım. Memnuniyetimi anlatamam. Sa ğlıklı ve ba şarılı olmanızı Ulu Tanrıdan dilerim. Bizler çocuklarımızı önce vatan i çin yeti ştiririz. Bizim için vatan her şeyin üstünde ve önündedir. Bir Cihat de ğil, on tane Cihat'ım olsa çekinmeden vatan hizmetine gönderirim. Vatan sa ğ olsun. Saygılarımla." Neşat AKIN Akhisar Köyü - Karacabey, Bursa "Oğlum Ali Fuat'ın yaralanması ile ilgili sizlerin duy gularını ta şıyan geçmi ş olsun dilekli mektubunuzu, ben ve ailem duygulanara k, a ğlayarak ve şeref duyarak okuduk. Bizler üç kıtada at ko şturmu ş, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması için kan dökmü ş, destanlar yazdırmı ş ataların evlatlarıyız. Aziz vatanımızı iç ve dı ş düşmanlara kar şı savunmak boynumuzun borcudur. Sizlerin takdirini kazanmı ş olan evladım vatanı için elbette kanını dökecektir. Ali Fuat'tan ba şka üç o ğlum daha vardır. Görev nasip olursa onlar da karde şleri gibi yaralanmaya ve ölmeye hazırdırlar. Ben onları vatan u ğruna şehit ol- 1994 Dönem! 199 maları için yeti ştirdim. Bunun için şeref ve gurur duyuyorum. Aziz vatanımızın bütünlü ğünü korumak için sava şta ba şarılar diler, Allah'tan size kuvvet vermesini temenni eder, zaferleriniz için ve göster di ğiniz gayret için sizi ve sizin şahsınızda Türk Silahlı Kuvvet-leri'nin bütün eleman larını kutlarım. Đnanıyorum ki bu gayretiniz ve azim içersinde vatanı mıza uzanan hain eller kırılacaktır.Yüce Allah, şanlı Ordu'muza zaferler muzaffer eylesin. Ailem ve şahsım adına siz de ğerli Pa şama ve şahsınızda şanlı Ordu'muza göstermi ş oldu ğunuz yakın ilgiden dolayı te şekkürlerimle saygılarımı sunarım." HANELÇĐ ailesi adına Baba Yusuf HANELÇ Đ Malatya Hakkari'de 21 bin asker, 2 bin subay astsubay vardı . Her üç ayda bir, ortalama 5 bin civarında askerin terhis oldu ğu yerlerine yeni 5 bin askerin geldi ği

Page 108: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

düşünüldü ğünde; 2 yılda 40 bin askerin geçti ği anla şılır. Ba şlangıçtaki 20 bin askerin 5 bininin hemen terhis oldu ğunu kabul etsek dahi, ilk 20 binlik gruptan 15 bini de sonradan hizmete devam ettiklerinden, ik i yılda toplara 55 bin askerin bu topraklardan geçti ği görülür. Aynı dönemde, ortalama 4 bin subay, astsubay da muharebe ko şullarını her günün 24 saatinde ço ğu zaman da dakikalarında ya şadılar. Bunu şu nedenle belirtiyorum; iki yılda sayı olarak bu derece büyük bir gücün ailelerinden, aile bireyleri nden, halktan ki şilerden, batıya dönen subay ve astsubaylardan, terhis olan a skerlerden gelen bütün mektup, faks, telgrafların tamamı ilk oldu ğu şekliyle yazılmaya kalkılsa, ba şlı başına binlerce sayfalık kitap olur. Ancak halk olarak; ruhu, felsefesi, inançları ve di lekleri, bu ülkenin neresinde yaşarsa ya şasın, hangi statüde olursa olsun aynıydı. "Mücadelenin tam bilincindeydiler, mutlaka ba şarılı olmalıydık, elbette şehitler de olacak, elbette yaralanılacaktı, çocuklarını vat anları için yeti ştirmi şlerdi, keşke kendileri de mücadelede yer alabilseydi-ler, bir toprakta ba ğımsız yaşanacaksa bedeli neyse ödenecekti, her şeylerini kaybedebilirlerdi, yeter ki 'Vatan Sa ğolsun'du, psikolojik yapılan yüz yüze kalınan durum lar nedeniyle hassasla ştı ğından, kendilerine güven duyguları yüksek olmakla b eraber, daha çok morale ihtiyaçları vardı, istisnasız kazanmamız, mu zaffer olmamız için Tanrıya dua ediyor, dilekte bulunuyorlardı" 200 Unutulanlar Di şinda Yenî Bir Şey Yok Bu gün yeryüzünde çocuklarını davul ve zurnayla ask ere gönderen ba şka bir millet var mı? Bunu, ba şka bir ulusun aklı alır mı? Evlatlarım kaybedince "Vatan Sa ğolsun", di ğer o ğullarımda feda olsun , ke şke ben de gelebilsem diyen, şehit olan çocuklarının dü şmanın üzerine yürürken ölmesinden büyük gurur ve haz duyan, vatanı için pa ra pul dahil fani hiçbir şeyi gözü görmeyen halk kaldı mı dünyada? Sebepsiz bu du rumlara dü şülür mü? Herkesin her şeyi iyi yaptı ğı söylenebilir mi? Ama sırf "Vatan ve Millet" söz k onusu diye çekti ği acıların hesabını sormayı "ar" kabul eden millet kaldı mı yeryüzünde? Napolyon, sava şlarının birinde Fransız topçusunun bir saate yakın süredir hiç ate ş etmedi ğini fark edip atını topçu mevzilerinin bulundu ğu bölgeye sürüp, topçu komutanına soruyor: - Neden ate ş etmiyorsunuz? Topçu komutanı: - 13 sebep var ha şmetmahap - Nelermi ş? Sayın. - Bir, barut yok. Deyince Napolyon: - Kes. Barut yol sa, ba şkaları olsa ne olacak? Devletin ve millt tin herhangi bir şekilde ba şı belaya girdi ğinde bunu defedip yok edecek olan i şte halkın bu ruhudur. Geri kalan ne varsa hepsi 'di ğerleri'dir. Halkın şu kültürü, ki şili ği ve karakteri olmasa, bu yüksek ruhu gösteremese kim ne yapabilir? Đsterse a ğzıyla ku ş tutsun. Ordunun gücündeki temel ve tek dayana ğı da, kayna ğını böyle bir ulustan alıyor olmasıdır. "Toplum içinde insan bir sistemin parçasıdır. Sistem lider yeti ştirmez. Sistem içinde kalınarak ancak yönetici olunur. Sistem hata istemez, riski sevmez. Risk olmadan ba şarı, hata yapmadan geli şme olmaz. Yönetici sistemin adamı, onun kopyacısıdtr. Elindekini korur, kurumu sever, taklitçidir. Ufukları dardır, çarpıcı fikirlere gel mez, sadece yönetir. Statükocudur." Mart 1994'de meydana gelen olaylar şöyleydi. 1994 Dönemi 201 7 Mart saat 20:00'da Çukurca Sivri Tepe Jandarma Sı nır Karakoluna Kuzey Irak'tan silahlı saldırı yapıldı. Dört er yaralandı, üç mili tan öldü. 12 Mart saat 21:00'da Çukurca Üzümlü Karakoluna Kuz ey Irak" tan ate ş açıldı. 18 Mart saat 22:30'da Hakkari'nin içinde PTT Ba şmüdürlü ğünün şantiyesindeki dört araç ve bir jeneratörü milisler yaktı. 19 Mart saat 19:15'de Çukurca Zap suyu emniyet timi hareket halinde bir PKK unsuruyla kar şıla ştı ve dört militan öldürüldü. 25 Mart saat 21:30'da Şemdinli'nin içinde milisler bir aracı yaktılar.

Page 109: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

27 Mart saat 22:15'de Çukurca Hakan Tepe Karakoluna ; aynı gün saat 03:00'da, Çukurca Sivri Tepe Karakoluna Kuzey Irak'tan ate ş açıldı. Mart ayı büyük planımız; Tugayın, Hakkari Vilayetin in Irak'la olan 220 kilometrelik sınır uzunlu ğunun 160 kilometresini cephe şeklinde kullanarak, Kuzey Irak'taki Şivi (Zap), Bercela, Mezi Karyaderi (Ava şin), Basyan kamplarını içine alacak gibi aynı anda dört kampa da derinli ğine taarruzu içeriyordu. Harekat, 600 kilometrekarelik bir alanı hedef alıyo rdu. PKK gruplarının buralarda kı şı siyasi ve askeri hazırlıklar yaparak geçirdikleri kesindi. Ancak hangi kampta kaç ki şi bulundu ğunu sa ğlıklı bir şekilde istihbar etmek mümkün olmuyordu. Kamplar arasında takımlar, bölükler şeklinde birinden di ğerine geçi şlerin olması kampların personel sayılarının miktarl arını dalgalandırıyordu. Bizim için nerede, ne kadar oldu kları hiçbir anlam ta şımıyordu. Oralarda olmaları ve çok olmaları önemliy di. Torun içine daha fazla sayıda PKK'lmın girmesi için a ğı geni ş tutuyor ve her kenarından aynı anda çekiyorduk. Alandüz harekatı Şubat'taydı. Bu planı Mart'ta yürürlü ğe koyacaktık. Fakat iki faaliyet, harekatı dü şündüğümüz zamanda yapmamıza engel oldu. Sebebin birincisi; bu ay yapılacak olan yerel seçim lerdi. OHAL Bölgesinde seçimlerin güvenlik içinde yapılmasına Ankara çok ö nem veriyordu. Herkes de, PKK seçimleri önleyecek veya her yerde olaylar çıkacakm ı ş gibi psikoloji içersindeydi. Seçim günü sandıkların da ğlara ta şlara götürülüp getirilmesi, emniyetlerinin sa ğlanması için, 168 time (3000 asker) ihtiyaç duyuluy ordu. Da ğ ve Komando Tugayının mevcudu zaten 4000 askerdi. Bu seçim yapıldı. Hakkari'nin 674 köy ve mezrasında en küçük bir 202 Unutulanlar Di şinda Yeni Bir Şey Yok 1994 Dönemi 203 şey olmadı ğı gibi, PKK'nın dolaylı ve direkt, bütün yol ve yön temleri kullanarak halka desteklemeleri için baskı yaptı ğı parti de, seçime katılan di ğer partiler içinde, en dü şük oyu aldı. Sebebin ikincisi; geçen yıldan planlanmı ş bir te şkilat faaliyetiydi. Da ğ ve Komando Tugayında be şinci olarak, bir tabur daha kurulacak ve kurulan ta bur, Şırnak-Beytü şşebab'a gönderilecekti. Yeni kurulacak tabur için, m evcut dört taburdan; subay, astsubay ve asker verilecek, Temmu z ayında tayinle gelecek di ğer rütbeliler ve e ğitim merkezinden gelecek erlerle kurulu şu tamamlanmı ş olacaktı. Đşin en a ğır tarafı da Türkiye'nin her tarafındaki birliklerd en kurulacak bu tabur için silah, araç ve malzeme tert ip edilmesiydi. Çorlu dahil 19 ayrı yerden verilecek bu donatımı almak için yet ki belgeli subay ve astsubaylar ile yanlarında götürecekleri emniyet ti mleri vasıtasıyla bunları kara ve demiryollarıyla Hakkari'ye ta şımaktı. Tugay bu i şi Mart 1994'de, kendisinin bile sı ğamadı ğı kı şlasında yapacaktı. Bu çalı şma, batıdaki onlarca barı ş ko şullarında bulunan Tugaylardan birinin kı şlasında; atanarak gelecek subay ve astsubaylar ile zaten o bölgede bulunan eğitim merkezlerinden alınacak erlerle te şkil edilir, bir mal ve hesap sorumlusu da; aynı yerde toplanmı ş malzemeyi personele da ğıtabilirdi'. Đnsanı ve donatımı ile bir bütün halinde Hakkari'ye Temmuz 1994 ayında sevk edilirler, buraya gelince de, Tugaydan verilecek personel, gelen tabu ra katılabilirdi. Birkaç yıllık hizmeti olan subay ve astsubaylar bile ba şka birliklerden malzeme toplayarak tabur kurmanın ne oldu ğunu çok iyi bilir. Bu emir gelince, yapılacak i şin sonraya ertelenmesi için onlarca sebep olmasına ra ğmen, bununla ilgili her yere meram anlatmaya ne zam anımız vardı ne de zihnimiz ve ruhumuz buna müsaitti. Herkesin burnund an soludu ğu burada, pratik bir çözümle yorgunlu ğu hafifletmek gerekiyordu. Bir ikmal sorumlusu suba y ile malzemeleri her yerden çekecek olan bir astsubay ve 10 asker görevlendirerek i şi sıradan hale getirdik. Bütün malzemeyi her yerden ç ekerek bir depoya aldık. Mevcut taburlardan subay, astsubay ve asker vererek çeyrek bir tabur yapaca ğız diye Tugayın taburlarının da muharebe gücünü azaltm adık. Batıdan gelecek olan rütbeliler ve askerler Temmuz'da gelince, biz bu ta buru 48 saatte te şkil ederdik. Bu i şin hem zamanımızı hem de gücümüzü azaltmadan en az olumsuzlukla çözümü buydu.

Page 110: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

Kara Kuvvetleri Komutanı geli şlerinde "Da ğ ve Komando Tugayın-daki subay ve astsubayların çok azmin komando kursu görmü ş oldu ğunu bundan sonraki atamalarda, kurs gösterilmi ş subay ve astsubay- I lar atanırsa, hiç de ğilse; pusu, taktik akın, sızma gibi teknik konulard a temel bilgileri almı ş olarak gelirler demi ştim. Hatta kursların konu ve kapsamlarıyla muharebenin çok farklı oldu ğunu; şu anda Da ğ ve Komando Tugayının bütün subay ve astsubaylarının de ğil kurs görmek, herkese ders verecek düzeyde Gayri Nizami Harp tecrübesinde olduklarını da" arz etmi ştim. Mart ba şında gelen bir mesajda; "Tugayın mevcut subay ve astsubaylarının 1/3 şeklinde gruplar halinde üçer aylık komando kursuna gidece ğini ve ilk kursun Mart ayında ba şlayaca ğı" yazılıydı. Kara Kuvvetleri Karargahı'ndaki ilgili ba şkanlıkları tek tek aradım. "Marttan itibaren iki tarafın da bütün oklarını atm aya ba şlayaca ğını ve bunun artarak Nisan, Mayıs ve devamı aylarda da yo ğunla şarak artmaya devam edece ğini, böyle bir şeyin nasıl anla şılamadı ğını" belirttim. "Komutana refakat edenler meseleyi nasıl olur da ilgili yerlere do ğru dürüst aktaramıyorlar? Komutana zaten iki şey arz etmi ştim, ikisi de bundan sonraki çalı şmalarında insanlara faydası olur diye yapılmı ştı. Hay söylememi ş olaydım, dedim. Bir metin kaleme alıp "ki şiye özel" olarak do ğrudan Kara Kuvvetlerine gönderdim. Đki gün sonra mesajı iptal ettiler. "Lider, beyinde devrim yapan ve herkesi pe şinden sürükleyen fikir ve ruhlar rüzgarıdır." 1-8 Nisan 1994 tarihleri arasında Hakkari genelinde da ğlara kar ve ya ğmur, di ğer alanlarla, Kuzey Irak'a aralıksız ya ğmur ya ğdı ve hava sürekli kapalı kaldı. 10 Nisan günü; karargahtan dahi sadece birkaç subay ın bildi ği; Kuzey Irak'taki Basyan-Ava şin (Mezi-Karyaderi)-Barçela ve Zap ( Şivi) kamplarına taarruz planı taburlara da ğıtıldı. Plan 160 kilometre cepheyle, 40 kilometre d erinli ğinde, 600 kilometrekarelik Kuzey Irak topraklarının içinde ve çevrelerindeki araziyle dört PKK kampını darbeleyip, kı ş hazırlı ğını bitirip Yurt içine sızacak olan grupları, bulundukları yerde hırpalamak, zayiat ver dirmek ve yok ederek, Türk topraklarını rahatlatmayı hedefliyordu. I 204 Unutulanlar Di şinda Yen! Bir Şey Yok "Ejderi bırakın" kodunun alınmasıyla birlikte, 11/1 2 Nisan gecesi Yüksekova'daki 1. Da ğ ve Komando Taburu Da ğlıca köyü bölgesine, Şemdinli'deki 3. Da ğ ve Komando Taburu Derecik Karakolu civarına motorin olarak int ikal ederek, şafak sökerken helikopterle Ava şkı kampına taarruz için hazırlılannı bitirdiler. Ba syan Vadisi ve buradaki kampa taarruz edecek olan Derecik'teki Piyade Taburu da aynı gece hudut hatuna yakla ştı. Hakkari'de konu şlu 2. Da ğ ve Komando Taburu ile bir gün önce Hakkari'ye gelm i ş olan Van'daki 4. Da ğ ve Komando Taburu Zap kampına taarruz etmek üzere, Çukurca ve Üzümlü'ye intikal ettiler. Çukurca'da bulunan Jandarma Komando Taburu Ava şin ve Zap ana kamplarının arasında bulunan Berçela kampına harekat yapmak üze re Çukurca'nın batısındaki I şıklı ve Çayırlı Karakolları bölgesinde tertiplendi. Harekat iki safhahydı. Ava şin ve Zap kampları birle şik kaplara benzedi ğinden aldatma planı içinde de aldatma uygulanacaktı. Đlk gün Ava şine iki tabur havadan inecek; aynı gün 2nci Tabur Üzümlüden Kuzey Irak'a girerek Zap kampına sadece karadan yakla şılıyor görünerek dikkatleri kendi üzerine çekecek; uygun zaman geldi ğinde ise Çııkurca'daki 4ncü Tabur, havadan Zap kamp ının üzerine atılacaktı. Đki kampın arasındaki araziyi de Jandarma Komando Ta buru tarayacaktı. Bir hafta önce batıdan gelip de Çukurca'da konu şlandırdı ğımız Piyade Taburuna da geni ş cephe ile Çukurca'nın hemen altındaki sırtlarda Za p ( Şivi) Kampı yönünde tertiplenmesi görevi verildi. (Yeni gelmi ş bir birli ğe bu tip pratikler yaptırarak, daha sonra derece derece zor muharebe g örevleri verilmezse, birlik bunun bedelini, bir an gelir, çok a ğır öder). Harekatta Tugayın ileri komuta yeri yine Hakan Tepe sınır karakolunda açılacaktı. 11 Nisan sabahı Tugaydan ayrılmadan önc e Kurmay Ba şkanını ça ğırdım ve "Ba şkan bir çok kez Kuzey Irak'a harekat yaptık, ama bu defaki çok farklı.

Page 111: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

Hem cepheyi çok geni şlettik hem de kanıp sayısını arttırdık. Buna kar şılık gene 4000 komando kullanıyoruz. Bu i şler çok askerle olmaz, kıvrak manevralar ve çelik bilye gibi vuru şlar gerekti ğini her zaman benden duyuyorsunuz. Bu dönemde kar şı taraf dinlenmi ş, siyasi ve askeri e ğitimle bilenmi ş, yurt içine sevk edilecek bölük ve taburlarını ruhen ve bedenen hazı r duruma getirmi ş durumda. Sen ve halihazırdaki kurmaylar, 1992'de sadece Zap kampına bizim Tugay ve ba şka bölgeden gönderilen Komando Alayı ât 1994 Dönem! 205 ile beraber yapılan operasyonda Zap kampının önünde ki direni ş tepede i şlerin kötü gitmesi ve gelen alayın bir vadide dokuz şehit vermesi üzerine sıkıntı ve tehlikenin daha da büyüyebilece ği dü şünülerek Çukurca'ya geri çekildi ğini gördünüz ve ya şadınız. Bu planda ise Zap kampına sadece iki tabur taarruz ediyor. Ava şin kampı Zap kampından daha büyük, Basyan kampı da cabası. Bunla rın hiçbiri bizim hedeflerimizi süratle ele geçirmemize engel de ğil. Ancak çok kritik çatı şmalar, hayal bile edilemeyecek tehlikeli durumlar olabilir . Şu anahtarı al, benim masanın ikinci çekmecesinin. Çek; mecede ise sancak dolabının anahtarı var. Ben istedi ğim an Tugayın sanca ğını, madalyaları üzerine takılı olarak, sancaktar v e muhafızla-rıyla birlikte, nerede bulunuyorsam oraya helikopterle hızla ula ştıracaksın." emrini verip Irak sınırına hareket ett im. 12 Nisan 1994 saat 06:00'dan itibaren Kobra helikop terlerinin perdesi altında Kara Şahinlerle gelen Đnci Taburun timleri Ava şin kampının kuzeyine, 3. Taburun timleri güneyine atlamaya ba şladı. Đlk şaşkınlıklarının geçmesini takiben, önce 2-3, daha sonra 4-5 olmak üzere dokuz doçka uçaksav ar makineli tüfe ği helikopterlere yo ğun ate şe ba şladı. Kuzey ve güneydeki atma bölgelerine havadan 1500 ko mandonun ta şınması planlanmı ştı ve bunu 12 kara şahin yapacaktı. Saat 07:30'da 12 helikopterden altısı muhtelif yerl erinden yara almı ş, bir tanesi de palleri bindirme yerinde a ğaca takılarak hasar görmü ştü. Kuzey noktaya 1. Taburdan Yüzba şı Đbrahim komutasında 100 asker, güney kesime 3. Tabur dan Üste ğmen komutasında 40 asker atlamı ştı. Güneydeki uçaksavarların ate şlerinin şiddetinden helikopterler atma yerine yakla şamıyordu. Üste ğmen tehlikenin büyüklü ğünü bulundu ğu yerden daha iyi gördü ğü için, helikopterlerin kesinlikle yakla şmalarını istemedi. Kobralar süratle mühimmat ikmali yapıp kampın üzerine geliyor, yerden tarif edilen hedefleri vurmaya deva m ediyorlardı. PKK telsizleri konu şmaya ba şlamı ştı. Her seviyeden 20'den fazla telsiz birbiri ile görü şme yapmaya çalı şıyor, şaşkınlık ve panik halleri, ses tonları ve cümle kuru şlarından anla şılıyordu. Telsiz trafi ği tahlil edildi ğinde bu kampta bir çok grup oldu ğu belli oluyordu. Hemen ta şıma planını de ği ştirip uzak mesafeden gelen 3. Taburu güneye ta şımaktan vazgeçerek, bütün helikopterleri kuzeye inen Đnci Taburu ta şımaya sevk ettik. Bu taburun uçu ş mesafesi kısaydı. Yüzba şı Đbrahim de yanındaki askerle birlikte kahramanlı ğın en müstesna 206 Unutulanlar Di şinda Yeni Bir Şev Yok örnekli ğini sergileyerek kamptaki grupların saldırılarını k endi üzerine çekti. Kuzeyde hızla ço ğalarak arazinin meylinden de istifadeyle güneyde ha kim bir yerde savunma düzenine geçmi ş olan 40 askerin yanma hızla ula şabilecektik. Yüzbaşı Đbrahim'in bölü ğünün üzerine daha çok helikopter daha çok komando a tmaya başladı. Đnen her tim insan üstü bir gayretle çarpı şarak, kayalıklardaki PKK unsurlarının ku şatıcı manevralara dirençlerini kırıp, güney istikam etinde harekatı geli ştirdiler. Đki helikopter Hakan Tepe'de hazır bekleyen dört Da ğ topu ile altı havanı mürettebatı ile birlikte kuzey bölgeye ta şıdı. Top lar ve havanlar görerek PKK mevzilerine seri atı şlar yapmaya ba şlayınca hakim kayalık sırdarda, kamplarını korumaya çalı şan 70-80 ki şilik grubun çatı şma kararlılı ğı gittikçe kırıldı. Bulundukları mevzilerin arkaların a do ğru sarkan ku şatmalar morallerini tamamen bozdu. Sınır hattında, taarruz cephesi içinde kalan bütün Jandarma Sınır karakolları kendi bölük komutanlarının komutasında olu şturdukları timlerle 06:00'dan itibaren kendi bölgelerinden Kuzey Irak'a girip gün ey istikametinde ilerlemeye

Page 112: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

başladılar. Sınır ile kamp arasında kalan arazilerde h er zaman bulunan PKK'nın keşif ve gözcüleri ile yer yer çatı şmaya girdiler. Avaşin kampının çevresi ve içindeki çatı şmalar sayısı ve şiddeti azalarak hava kararıncaya kadar devam etti. Kendilerini ta şıyacak olan helikopterler kuzeye alındı ğı için, Kuzey Irak'a yaya girip, olabilecek azami h ızla kampın güneyine yakla şmakta olan 3. Tabur da bulundukları noktalardan hel ikopterlerle alınıp başlangıçta planlanan bölgelere hava kararmadan indiri ldi. Doğuda Basyan vadisinden kampa do ğru ilerleyen Yarbay Ali komutasındaki Piyade Taburu ile I şıklı, Çayırlı karakolları bölgesinden sınırı geçere k Berçela bölgesi istikametinde ilerleyen Jandarma Komando Ta buru da çatı şmaya girdi. Bu gece kritik idi. PKK militanları tespih tanesi g ibi vadi ve kayalıkların arasına da ğılmı şlardı. Kampın her tarafını da kılcal damarlarına ka dar biliyorlardı. Onların bu avantajlarını kar şılayacak bizim en büyük faktörümüz; subay, astsubay ve askerlerimizin tecrübeleri ve ke ndilerine olan yüksek güven ve moraldi. Havanlar bütün gece şüpheli bölgeleri aydınlatarak ni şancılara hedef aradı. Gece çok önemli bir şey olmadı. PKK telsizleri ise aniden sustu. Bu onla rın kaçmaya çalı ştıklarının belirgin bir emaresiydi. Di ğer taraftan Zap ( Şivi) kampında bulunan, henüz taarruz etmedi ğimiz PKK grupları, sürekli Kuzey Irak sorumluları ile kendi içle- 1994 DÖNEMĐ 207 rinde konu şmalar yapıyordu. Ava şin'de ne olup bitti ğini merak ediyorlar, fakat buradakilerle bir türlü temas kuramıyorlardı. 13 Nisan günü havanın aydınlanmasıyla, birlikler ke ndi bölgelerini timlerine parselleyerek kampı aramaya ba şladılar. Ava şin'in kapladı ğı alan 100 kilometrekarelik geni ş bir mıntıkayı içeriyordu. Kampın merkezinde buluna n Đnci Dağ ve Komando Taburunun yanına gittim. Tabur komutanı Binba şı Vahit ve Harekat Subayı Binba şı Vahap ile PKK'nın sı ğınak ve barınma yerlerini dola ştık. Dün öğleden •>on-ra birlikler buraya girdi ğinde üzerinde çay kaynatılan ve çorba pi şirilen ocakların daha henüz sönmemi ş oldu ğunu görmü şlerdi. Habersiz ve hazırlıksız yakalanmı şlardı. Kampın karargahı dehlizle girilen büyük bir mağaraydı. Đçinde PKK bayrakları, flamaları, halk mahkemesi pan oları vardı. Toplayıp kaçıramadıkları sandık sandık örgüt doküma nları ortalıklardaydı. Bunların arasında üzerine Đngilizce, Fransızca ve Arapça notlar dü şülmü ş gene bir Sevr haritası vardı. Kuzey Irak ve Güney Do ğu Anadolu ile Đran ve Suriye'den bazı bölgeleri kapsayan Kürdistan sınırlarının bizi m topraklarımız içinde bitti ği yerden itibaren, Do ğu Anadolu'yu sınırları içine alan Ermenistan başlıyordu. Taarruz etti ğimizde, Kuzey Irak'ta bulunan PKK gruplarının tabur , bölük, bölük komutan yardımcısı, takım komutanlarının bu kampta üç gündür devam eden, "Güney Bölge toplantısı" için bulunduklarını ö ğrendik. Bizde böyle bir bilgi yoktu. Harekaün zamanlaması ile toplantı tarihi tesadüften ba şka bir şey de ğildi. Ama iyi bir tesadüftü. Kendilerine göre lider konumunda ki bu adamların hepsi aynı anda çorbalarını içmeye hazırlanırlarken, gökyüzünd en en güvendikleri yerlere Türk askerleri ya ğmaya ba şlamı ştı. Muhabere nasıl yapılırmı ş, kararlılık ve korkusuzluk ne demekmi ş görmü şler, 24 saat bile daya-namadan da ğılmı şlardı. Baskına u ğramı şlardı. Üstelik Kuzey Irak'ta ve en iyi korunan kamp larından birinde. Avaşin kampına havadan atlayan ve karadan kampı kontrol altına alan 1. ve 2. Da ğ Komando Taburlarına mensup 1500 askerden birkaç ufa k tefek yaralanmalar dı şında, bir ki şi dahi kaybımız olmadı. Bunun sebebi; cüret, tecrüb e ve muharebe hünerimiz yanında, kamp-takilerin hazırlıksız yakal anıp şoka girmeleri sonucu, beyin ve beden güçlerinin i şe yaramaz hale gelmi ş olmasıydı. Kamptaki gizli depolar sıra sıra ortaya çıkarılmaya ba şlanmı ştı. Bu bölgede yedi adet 12.7 mm'lik Doçka uçaksavar makineli tüfek old uğunu tespit ettik. Dün ate ş edenlerden dördü mevzilerindeydi. Bu a ğır silahın dördünü söküp saklayacak zamanı bulamamı şlardı. Mev- I 208 Unutulanlar Di şinda Yeni Bîr Şey Yok zilerdeki her silahın yanında, yerlere saçılmı ş ortalama 1000-1500 bo ş kovan vardı. Helikopterlere yerden binlerce mermi atmı şlardı. Sı ğınaklardan silahlar,

Page 113: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

mermiler, roketler, mayın ve erzak çıkıyordu. Di ğer kamplarda oldu ğu gibi, silahlar ayrı, mühimmat ayrı, erzak ayrı ayrı depol anmıştı. Yakınından geçerken bir küçük çalılı ğın yanında bir iki santim boyunda mavi renkli naylon gördüm. Binba şı Vahap'a " Şunu çek bakalım" dedim. Çektikçe naylon büyüdü, geni şledi ve üstündeki do ğal ye şilli ği attı. Yeraltı gömü şüydü, giri şinde ise tuzaklanmı ş (bubi tuza ğı) bir el bombası vardı. Sadece kayalık ve mağaralar de ğil, topra ğın altı da depo kaynıyordu. Daha önce Ekim 1993'de geldi ğimiz buraya, en geç be ş ay içersinde büyük bir stok yapılmı ştı. Kampın güneyini sınırlayan Küçük Zap Suyu'na bir te penin üzerinden bakarken, suyun ilerisindeki Irak topraklarındaki ham yoldan, iki beyaz renkli kamyonet, hiçbir şey yokmu ş gibi küçük Zap'ın kenarına geldiler. Suyun ötesind e birlik yoktu. Gelenler kampa silah, mermi ve erzak satan t üccarlardı. Burada dünden beri olup bitenlerden haberlerinin olmaması, çok uz aklardan geldiklerini gösteriyordu. Bulundu ğumuz vadiden çok uzaktaydılar. Dürbünle bakum. Kıyafetlerinden bölge halkından olmadıkları anla şılıyordu. Batılı giysiler içersinde ve rahat hareketler yapıyorlardı. PKK'nın Küçük Zap'ı geçmek için kullandı ğı asma köprü ve havai hattın yanında mallarını alac ak olan müşterilerini beklerlerken, bir grup havan mermisi ark adaki kamyonetin 100 m. ötesinde paralandı. Neye u ğradıklarını anlamadan makineli tüfeklerin bulundukları yerin üstündeki toprak ve kayalıklarda n kopardıkları parçalar üstlerine saçılmaya ba şlayınca, birkaç dakika sanki donmu ş gibi kalakaldılar. Şoktan çıkınca, kamyonetlerini geri manevra yaptırar ak kaçabilmek için deliler gibi hareketler yaptılar. Dar yolda öndeki kamyonet le u ğra şlarının faydasızlı ğmı anlayıp onu bırakarak hepsi arkadaki kamyonete sald ırdı. Motor ve beden güçleriyle onu geri çevirip içine dolu ştular ve kaçtılar. Dün müşterilerinin, bu gün de tacirlerin kara günüydü. Par a kazanmak bir tarafa, mallarının yarısı da bıraktıkları kamyonette kalmı ştı. Gerçi ba şlarına gelenlerden sonra parayı dü şünecek halleri yoktu. Tacirlere bu kadarı yeterdi. Hava kararırken sınır hattına, karakola döndüm. Hak kari'yi Genelkurmay Başkanının üç kere aradı ğını, son aradı ğında ise 'mutlaka kendisiyle görü şmeliyim' dedi ğini söylediler. Karakolda Hakkari'ye dönmekte olan bir helikopter vardı. Geceleri Tugayın kı şlası dı şında 1994 Dönem! 209 hiçbir yerde helikopter bırakmazdık. Gökyüzü birden simsiyah oldu ve şiddetli bir ya ğmur ba şladı, hava da daha erken karardı. Alandüz üzerine g eldi ğimizde yağmurun şiddeti ile helikopterin silecekleri birbiriyle yarı şır haldeydi. Etrafımızda sürekli şimşekler çakıyor, Buzul, Rejgar Da ğları ve yere yıldırımlar düşüyordu. Daha önce de uçu şlar sırasında ufak tefek aksilikler her zaman olmu ştu ama bu defa, üzerimizdeki enerji ve ate ş yüklü bulutlardan yere inen yıldırımların arasında, fırtına şeklindeki ya ğı şın altında okyanusta küçük bir kayı ğı andıran bu helikopterin kı şlaya ula şması, pek olacak i şmiş gibi görünmüyordu. Her iki pilotun da kasklarından ensel erine akan ter kör ı şıkta bile fark ediliyordu. Ama çocuklar so ğukkanlı ve sakindiler. Son 20 dakika sanki 20 yıl kadar uzundu. Buzulda ğı üzerindeki gedi ği a şar a şmaz, fırtınadan kurtulan helikopter bir ku ş kadar hafifledi ve altta Hakkari'nin, onun üstünde de kı şlanın ı şıkları göründü. Odama çıkıp Genelkurmay Ba şkanını aradım: - Komutanım emredin. - Osman Pa şa, harekatı 2-3 gün durdur. - Bir şey mi va. komutanım? - Bu senin operasyon yaptı ğın bölgeden 20-30 kilometre a şağılarda Çekiç Güce ait ABD uçakları Birle şmiş Milletlere ait iki Skorskyi vurup dü şürdüler. - Skorskylerin silahı yok ki, ördekten farksızlar, neden vuruyorlar? Sonra bu ne biçim koordinesizlik komutanım? Amerikan uçakları, Birle şmiş Milletlerin silah ta şımayan iki helikopterini dü şürüyor. Yoksa, o dü şürülen helikopterleri harekata katılan bizim helikopterler sanmı ş olmasınlar? - Daha ne oldu ğu tam belli de ğil. Sen harekatını dedi ğim gibi, 2-3 gün ertele. Bu adamların ne yapaca ğı belli olmuyor. - Emredersiniz. Harekat Merkezine indim. Benimle beraber Hakan Tepe 'de bulunan Harekat ve Đstihbarat Şube Müdürleri dı şındaki bütün karargah subayları buradaydı. Herkesin kanaati aynıydı; "ABD pilotları vurulan helikopterl eri bizim harekata katılan

Page 114: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

helikopterler diye vurmu şlardı. Havadan 25-30 km. bir mesafe sayılmazdı ve 1 0-15 dakikah uçu ş aralı ğı demekti." - Hepiniz, diyelim ki do ğru dü şünüyorsunuz. Peki, hiçbir tehdit te şkil etmeyen, silahsız bir hava aracını neden vurarak dü şürüyorsunuz? inmeye mecbur etsenize. Đçlerinde kini oldu ğunu ö ğrendiniz mi? - Haberlerde söylediler. Helikopterlerde, ABD, Đngiliz, Fransız, Bel- 210 Unutulanlar Di şinda Yeni B ĐR Şey Yok çika ve Türk subayları varmı ş. Hepsi ölmü ş. Genelkurmay Ba şkanı ne diyor komutanım? - Harekatın 2-3 gün ertelenmesini istiyor, dedim. - Şimdi ne yapacaksınız komutanım? - Ava şin kampı dün hava kararmadan çöktü. Baskına u ğrayınca paniklediler, organize bir tepki veremediler ve çabuk çözüldüler. Onun için bu gece Zap kampına taarruz edecek olan 2. ve 4. Da ğ ve Komando taburlarına ba şlayın emrini verecektim. Bu helikopterlerin dü şürülmesi i şi çıktı. Ben geceyi burada geçirmek zorunda kaldım. Bir kötünün yedi mahalleye zararını görüyor musunuz? Bizim yapaca ğımız şey de ği şmez. Zaman hesabına bakarım. Kurmay Ba şkanı: - Bizim harekatla ilgili bir dinleme mesajı geldi k omutanım, buyurun. PKK'lılarm Ava şin kampındaki dünkü konu şmalarıydı: "Reşat - Benim yanımda 13 ki şi kaldı. Bu sefer evimiz yandı. Kivi, Hamit'e söyle, o da a şağı insin. Onun sesi gelmiyor. Kaç ça ğrı yaptım, almıyor. Hepimizin hali peri şan. Aslında sabahleyin mahvolduk. Kivi - Fırat, bizim yaralı arkada ş öldü. Onu da yanımıza alalım mı? Fırat - Yok alma, kendinizi kurtarın. Fırat (gene) - Hacı öldü. Hacı'yı çekin. O suyun ya nına çekin. Bak arkada şım sana dedi ğimi yap. Askeri dinlesene. Kaç ki şi kaldınız? Kar şı ses - 64 ki şi kaldık. Kandil (Hakıırk'ta) - Son durum nedir? Fırat - Şimdi her tarafta çatı şma ba şladı. Karadan, havadan helikopterler birbirine karı şmış. Burada kayıp çok oldu. Zaho - Bizi çembere aldılar. Yerimizden kıpırdayamı yoruz. Agit - Ne yapayım, benim durumum da çok kötü. Arkad aşları, o derin yere bırakıyorum. Rmaz - Arkada ş bizim halimiz peri şan. Bizde hal kalmadı. Kivi - Fırat bizim burada şehitlerimiz çok oldu. Biz şu anda kırmızı kayanın altındayız. Melek - Fırat 23 şehit oldu. Đnşallah T.C. askerinin de vardır." Şafak sökerken önce Çukurca'ya gidip taburların duru muna baktım. Askerlerin gözleri parlıyor, bir an önce hücum etmek için sabı rsızlanıyorlardı. Smır hattında beklemek insanı daha sabırsız yapıyordu. A slında A ğustos ayından itibaren hiç durmadan sürekli saldırıyorlardı. Tıpk ı güre şe doymayan pehlivanlar gibiydiler, güre ştikçe güre şmek istiyorlardı. Tabur komutanlarıyla harekat ile ilgili görü şüp, Çu- 1994 Dönemî 211 kurca'dan Hakan Tepe'ye; oradan da Ava şin kampına, buradaki taburların yanına gittim. Birlikler sı ğınak ve gömü bulmaya devam ediyorlardı. Basyan Vadi si boyunca kampa do ğudan yakla şan piyade taburu da iki dev sı ğınak buldu. Ava şin'in batısında Berçela bölgesindeki jandarma komando tab uru da bu kesimde altı sı ğınak ortaya çıkardı. 14/15 Nisan gecesi karakolda, Zap kampına yapılacak harekatın cereyan ediü şini bir kez daha, en kötü ne olabilir bakı şıyla inceledik. Bu sabah 06:00'da, ABD'nin helikopterleri dü şürmesinden sonra 40 saate yakın süre geçmi ş olacaktı. Bu iki gün demekti. Şu ana kadar farklı ve olumsuz bir bilgi de gelmemi şti. Gece yarısını birkaç dakika geçe Harekat Şube Müdürü Binba şı Ahmet'i ça ğırdım: "2nci Tabur Komutanına söyle hemen karadan sinir rı geçip Zap'a batıdan taarruz etsin. 4ncü Tabur Komutanı Atakan'a tebli ğ et. 06:00'dan itibaren taburunu kampın Direni ş Tepesi'ne indirmeye ba şlasın" emrini verdim. Binba şı Ahmet; "Komutanım Direni ş Tepe arazi olarak çok rezil bir yer, oraya kene gibi yapı şıp bırakmıyorlar; 1992'de de böyle yaptılar. Direni ş dü şerse, Zap kampı da dü şer" dedi.

Page 115: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

"Ahmet, el yumru ğu yemeyen kendi yumru ğunu de ğirmen ta şı sa-nırmı ş, dirensinler de görelim; o tepenin üzerinde hepsini kartala kaçm ı ş serçeye çevirece ğiz. Sen emri hemen tabur komutanlarına tebli ğ et" dedim. Saat 06:00'dan itibaren 4. Da ğ ve Komando Taburunun ilk timleri kampı uzaktan koruyan Direni ş Tepe'ye inmeye ba şladılar. Đlk askerin yere basmasıyla her taraftan inme bölgesine her tip silahla yo ğun bir ate ş ba şladı. Öncü olarak yere atlayan bölük hızla açılarak atma bölgesini geni şletti. Saat 09:30'da taburun tamamı Direni ş Tepe'ye inmi şti. Tugayın da ğ toplan, havanları ile çok namlulu roketleri de havadan bu bölgeye ta şındı. Her şeyi hayal edebilir, her şeyi düşünebilirlerdi de, Zap kampının bel kemi ği bu tepeye havadan atlayabilece ğimiz, onların kafalarının kavrayabilece ği bir i ş de ğildi. Gece yarısından sonra Üzümlü Karakolu'ndan Kvızey Irak'a girip kampın batıdaki giri ş kapısı olan Baloka köprüsünü kapatan 2. Da ğ ve Komando Taburunu fark etmeleri ise dünyalarını kararttı. Çaresizlik canlıların direncini artırır. Kaçacak ve çekilebilecek bir yolun olmayı şı ise her şeyi göze almalarına sebep olur. Saat 14:00 olmasına ra ğmen çatı şmanın yo ğunlu ğunda hiçbir dü şüş olmamı ştı. Karanlık basmadan manevra ve ate şle bu i şi bitirmemiz lazımdı. 212 Unutulanlar Di şinda Yen! Bir Şey Yok Muhabere bölük komutanı yüzba şıyı ça ğırdım: "merkezi yayın sisteminin iki büyük en güçlü amfisini Hakan Tepe'nin güneyindeki tepeye çıkarın" emrini verdim. Onlardan önce tepeye çıktım. Geldiler, yerlerini gö sterdim. Burası Irak topraklarına bir dil gibi uzanan tek çıkıntıydı. Av aşin kampı tam duyardı, Zap kampı için biraz daha zayıf olmakla, sesin ula şması bu vadilerde akustik olarak çok yüksekti. Küçük bir metalik ses bile ortalı ğı çın çın öttürüyordu. Subay ve astsubaylarda bulunan yüzlerce el telsizini ayın fr ekansa aldırıp, ses düğmelerini çevrelerinde bulunan askerlerin de duyabil ece ği gibi sonuna kadar açmaları emrini verdim. 10 dakika sonja iki güçlü hoparlöı ve yüzlerce tels iz, bütün vadi tabanları ve dağların tepelerinde hep beraber şunları haykırmaya ba şladı: "Yıldırımlar yaratan bir ırkın ahfadıyız Tufanları gösteren tarihlerin yadıyız Kanla irfanla kurduk biz bu cumhuriyeti Cehennemler kudursa ölmez nigahbanıyız." *** "Annem beni yeti ştirdi bu ellere yolladı Al sanca ğa teslim elti, Allafıa ısmarladı Sütüm sana helal olmaz saldırmazsan dü şmana Đleri, ileri, Türk askeri dönmez geri... Yastı ğıma mezar ta şı, yorganımız kan olsun., Biz bu yoldan döner isek namus bize ar olsun. Yanar yürek yurt a şkıyla daima için için Đleri, ileri, Türk askeri dönmez geri..." "Çanakkale içinde aynalı çar şı Anne ben gidiyorum dü şmana kar şı Çanakkale içinde sıra sehnler Binba şılar oturmu ş asker ö ğütler 1994 Dönemi 213 Arı burnundan çıktık yan basa basa Hep dü şmanlar kaçıyor kan kusa kusa. " *** "Çıktık açık alınla on yılda her sava ştan, On yılda on be ş milyon genç yarattık her ya ştan. Türküz cumhuriyetin gö ğsümüz tunç siperi Türke durmak yara şmaz, Türk önde Türk ileri. Biz hızla kötülü ğü, gerili ği bo ğarız, Karanlı ğın üstüne güîie ş gibi do ğarız. Türküz bütün ba şlardan üstünden ba şlarız; Tarihten önce vardık, tarihten sonra varız. " (Te ğmenli ğimden itibaren bütün komutanlıklarımda. Alay Komuta nlı ğım dahil, pek çok mar ş olmasına ra ğmen sadece iki mar şı askerlere tam olarak ö ğretip ezberlettim. Bir çok mar ş ö ğretilmeye kalkı ştı ğınızda hem tam ö ğrenilemiyor, terhis olunca da zaten unutuluyordu. Sivil ya şamda da kullanılabilecek şeyleri bilmeliydiler. Bunun biri "Annem beni yeti ştirdi bu ellere yolladı" Alay Mar şı, di ğeri de Onuncu Yıl Mar şıydı. Cumhuriyetin lOncu yılı için yazılıp bestelen en ve Atatürk'e ilk sunuldu ğunda 28 kez üst üste çaldırıp dinledi ği Onuncu Yıl Mar şı; 1997'den itibaren birden öne çıktı ve bütün ülkeyi sardı.) 20 dakika sonra PKK'nın Kürtçe konu şmalarını cihazlardan dinleyen telsizci yanımıza gel di: "Büyük telsizlerinden PKK kız bölük komutanına, 'ne oluyor orada, bu müzik nedir' diye sordular. O da; 'T.C. askerleri; annemi z bizi bu i şler için

Page 116: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

yeti ştirdi; tarihten önce Türkler vardı, en önde Türkler var diye türküler çı ğırdılar' diye cevap verdi komutanım." Bu konu şmadan Zap'ta bir kız bölü ğü oldu ğu ortaya çıkıyordu. 15/16 Nisan gecesi Zap kampının içi ve civarı hareketli geçti. Çember içinde kalan PKK'lılar çok iyi bildikleri karma karı şık'kayalıklar arasından çıkmaya çalı ştılar. En büyük feryat 26 ki şi oldukları anla şılan kız bölük komutanından pjeldi (militan sayısı itibariyle bir takım ancak olabilirdi). Kız bölük c omutanı ile üst kademesi arasında canhıra ş telsiz konu şmaları geçti. Bu kız bölü ğünün durumu çok kötüydü. Sürekli şikayet ediyorlar, lanet okuyorlar, ayakları parçala ndı ğı için yürüyemiyorlar, içlerinde hasta olanlar var. Kız gr ubunun ba şın- I 214 Unutulanlar Di şinda Yen! BJr Şey Yok da telsizle konu şana göre her şey kötüydü. Üst kademesi ona bir takım önerilerde bulunuyor, fakat o, sayısını arürarak şikayetlerini tekrar edip duruyordu. Sonunda dayanamayan onlarla konu şan telsiz: "Hepinizin Allah belasını versin. Hepiniz ölün. Sizden da ğda sava şçı olur sananların da Allah canını alsın" deyip konu şmayı kesti. Bir müddet sonra yeniden ba şladılar ve iki saate yakın, şikayetler ve öneriler şekliyle, saçma sapan konu şup durdular. Bu gece bizim subaylarla PKK gruplarının ba şındakiler arasında her zamankinden daha fazla kar şılıklı telsiz konu şması yapıldı. Subaylar gene ikna güçlerini kullanarak, usanmadan teslim olun ça ğrısı yaptılar. Ba ştan etkili olmuyormu ş gibi görünen bu konu şmaların, dü şündükçe militanları etkiledi ği olmu ş, sırf bu konu şmaların tesiri ile teslim olan çıkmı ştır. Bu konu şmalardan biri: Üste ğmen - Bu da ğlarda aç susuz, bit içinde ya şamanın sana kazandırdı ğı ne var? Gel teslim ol. Đnsan gibi hayata dön. PKK'lı - Kürdistan fedakarlık gerektiriyor. T.C. Or dusu Kürdistan'ı i şgalden vaz geçinceye kadar sava şaca ğız. Üste ğmen - Senin ku ş beynine böyle aptalca şeyleri dolduranlar, bu saatte ku ş tüyü yataklarında uyurken, senin gibiler bu so ğukta kayaların arasında böyle titreyip dururlar. PKK'lı - Tansu niye Amerika'ya gitti? Gene paranız mı bitti? Üste ğmen - Bırak politikayı. Bunların sana faydası olmaz . Sen kimin nereye gitti ğine bakaca ğına, kendi i şine bak. PKK'lı - Ben kendi i şimi yapıyorum. Sizin Cumhurba şkanınız bile Kürttü. Hakkari'de "bende Kürt kanı var" demedi mi? Üste ğmen - Bizde ayrım kayrım yok ki. Herkes her şey olabilir. Hepimiz bu devletin vatanda şıyız. Milletin arasına nifak sokan sizsiniz. Bebek öldürülür mü? Yaşlı nine ve dedeler öldürülür mü? Sizin ba şı-nızdakiler katil, katil... Bunu geç de olsa anlayın. Gel teslim ol veya nerede ysen ben oraya geleyim. PKK'lı - Bu yılki bütçenizden T.C. Ordusuna ne kada r verildi? Paranız bitmedi mi? Üste ğmen - Bizde para var ama, sizi ma şa diye kullanan devletlerde daha çok var. Sen politikayı ne kadar çok seviyorsun? PKK'nın pol itik propagandasını senin gibi çobanlar mı yapıyor? PKK'lı - Ben çoban de ğilim. Orta okulu bitirdim. Üste ğmen - Sen okuma yazma bile bilmezsin. PKK'lı - Đspatlarım. Diplomam ka ğıtlarımın arasında. Üste ğmen - Getir, göreyim bakayım. i 1994 Dönem Đ 215 PKK'lı - Ya?..Ben enayi miyim? Üste ğmen - Bak, iyice dü şün. Ya şama ve kurtulma şansın hâlâ var. Telsizi şimdi kapatıyorum; yarım saat sonra tekrar seni arayaca ğım. Teslim oldu ğun taktirde adam gibi ya şarsın, aksi halde günah bizden gider. Sabah olunca Zap kampının içine girmi ş ve her yeri didik didik aramaya ba şlamı ş olan 2nci Da ğ ve Komando Taburunun yanına gittim. Tabur Komutanı Binba şı Necmi'yle o ana kadar ortaya çıkarılmı ş olan sı ğınaklar ile ele geçirilen silah, mermi ve sıhhiye malzemelerini inceledik. 4ncü Da ğ ve Komando Taburu kampı çeviren hakim sırtlarda arama faaliyetlerini sürdür üyordu. Kampın içinden yeni ve aceleyle yerle ştirilmi ş personel mayınlan çıkıyordu. Zap kampı gerçek ve t am tarifi ile, bir ortaça ğ kalesinin do ğa tarafından in şa edilmi şiydi.

Page 117: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

Öğleden sonra Ava şin kampına gitmek üzere Zap'tan ayrıldım. Helikopte r döne döne kampın tabanından kuzey istikametinde, Çukurca yönü ne çıkınca, kampın uza ğında üç öbek halinde oturan askerler görünce şaşırıp kaldım. Pilota hemen inmesini söyledim. Bu birlik bölgeye batıdan yeni gelmi ş olan piyade taburuydu. Kamplara taarruz edilirken, bu tabura Çukurca altından Kuzey Irak'a girip, Zap kampı istikametinde güneye do ğru ilerlemesi ve kampın uza ğında uygun bir arazide tertiplenmesi emredilmi şti. Tabur komutanı kurmay yarbaya: - Bu haliniz ne böyle? Kendinizi sonbahar tatbikatl arında mı sandınız? - Bölükleri bir araya topladım, komutanım. - Yabancı topraklarda etrafınızda PKK'lılar cirit a tarken bölük bölük, 400-500 askerle yı ğınlar halinde durulur mu? Çevre emniyetiniz de yok. Siz onları göremiyorsunuz ama onlar sizi şu anda izliyor. Bu asker yı ğınlarından birinin ortasına her an atılabilecek bir roketle aynı anda &-10 asker şehit, 10-12 asker de yaralanacaktır. Hele ikinci roket gelirse, ki bi r dakika arayla atabilirler, o zaman tam peri şanlık. I ladi seni anladım. Bu subaylardan hiçbiri seni uyarmıyor mu? Aslanım burası alfabenin hecelendi ği yerlerden de ğil, ayaklarınız yere bassın. Sanatınızı ö ğrenin. Taburu derhal açıp yayın. Askerlerin arası o n metreden az olmayacak, yüzünüzü Çukurca'ya çevirip derhal Türkiye'ye dönün. Yanımdaki karargah subayları da gördüklerinden hayr ete dü ştüler. Binba şı Ahmet: - Komutanım bu harekatın ba şlangıcında o kadar kritik ve tehlike- 216 Unutulanlar Di şinda Yeni Bîr Şey Yok li durumlarla kar şıla ştınız, onlar bile sizi bu kadar sinirlendirmedi. - Ahmet, tehlike ne kadar büyük olursa olsun; biz d ikkatimizi onun üzerine topladı ğımız içiıi, mutlaka bir çare ve çıkı ş yolu buluruz. Ama şöyle bir hali, 40 yıl dü şünsem hayal bile edemem. Sonra dü şünecekleri şey; "baba bana top al"; "Ali al sana top" tekerlemesinden farklı de ğil ki. Yarabbim sen sabır ver. Size hep ne diyorum? Muharebelerde sabır ve dayanıklılık , cesarete e ş de ğerdir. Akşam Hakan Tepe'ye döndüm. Her iki ana kampta birlikl er her taraftan gömü ve sı ğınak çıkarmaya devam ediyorlardı. Birkaç gün daha I rak'ta kalmamız gerekiyordu. Lojistik Şube Müdürü Kurmay Yüzba şı Naim'i telsiz ba şına ça ğırıp ona, "Yarın birliklere normal ikmal maddelerine ilave olarak; s igara, po şeî çay, salep ve baklava götürülecek. Bütün mutfak ve fırınları saba ha kadar çalı ştırın" emrini verdim. Bu subay da ne zaman uyur, ne zaman yemek yer, hiç görmemi ştim. 24 saat her yerde hazırdı. Yüzba şı Naim ve Levazım Şube Müdürü Yarbay Zafer, bu tip şeyleri önceden dü şünüp kestirebildiklerin-dctı malzemeleri devamlı de polarda hazır tutarlardı. Havanın aydın-lanmasıyla beraber, Yüzba şı Naim bizzat kendisi, 160 kilometre geni şli ğinde 40 kilometre derinli ğinideki harekat bölgesinde 27 ayrı noktaya birliklerin ana ve ilave ihtiyaçlarının tam amını, helikopterlerle ula ştırdı. 12 gün Kuzey Irak'taki kamplarda kaldık. Bu arada J andarma Genel Komutanı ve Jandarma Asayi ş Komutanı Hakan Tepe'ye geldiler ve bölgede incelem e yaptılar. Belli aralıklarla gelen medya mensup lan da kamplar ı dola şıp bilgi aldılar. 22/23 Nisan 1994 gecesi, bütün taburlara, Kuzey Ira k'ı terk edip Türkiye'ye dönmeleri emrini verdim. Bu harekatta jandarma sınır karakolları da timler t eşkil ederek Kuzey Irak'ta belli bir hatta kadar ilerlemi şlerdi. Yakın yerlerde oldukları için bu timler saat 23:00 civarında karakollarına döndüler. Bizim bulundu ğumuz Hakan tepe Karakolundan bir askerin dönenler arasında olmadı ğını saat 24:00'dâ rapor ettiler. Bölük Komutanı üste ğmene: - En son nerede görülmü ş? - Dönü şte timin içindeymi ş, karakola gelince olmadı ğını fark ettik. - Sabaha kar şı, o askerin timinin geldi ği istikametten geri gidip onu bulacaksınız. Gece kamptan çekilecek komandoların o na rastlaması milyonda bir ihtimal büe de ğil. Sizin kullandı ğınız bölge ile onların geri çekilecekleri istikametler çok farklı. 1994 Donemi 217 Sabah saat 07:00'da askerin bulundu ğunu bildirdiler. Askeri ça ğırdım: - Niye timden ayrıldın o ğlum?

Page 118: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

- Susamı ştım komutanım. Su içmeye gittim. ^ Peki, su buldun mu? - Bulamadım. - Ayrılırken, bir öndeki arkada şına niçin söylemedin? - Gece nerede kaldın? - Kayaların arasına girdim. Bekledim. Nereden gidec eğimi bilemedim. - Gece bir şey oldu mu? - Sabaha kadar PKK'lılar beni yanlarına ça ğırdılar ama ben gitmedim. - Niye gitmedin? Tüfe ğinde tutukluk, mermilerinde bir eksiklik mi var? Gi dip onları vursaydın. - Yanıma gelsinler öyle vurayım dedim. - Sen nereye kadar okudun? - Đlkokul 4. - Kaç karde şsiniz? - Be ş. Üçü kız. - Ne i ş yapıyorsun? - Bir mandırada mevsimlik çalı şıyorum. - Seni yarın memleketine izine gönderiyorum. - Benim iznim bitti. Param da Temmuz'dan önce gelme yecek. - Sen izini ve parayı dü şünme. Hepsini ben veriyorum. -Allah sizden razı olsun ama, karakoldaki di ğer arkada şlara haksızlık olur. Sonra, Allah iyi kar şılamaz. Sabah saat 07:30'da, Üzümlü Karakolu'nıın mevzileri önünde, Türk topraklarına girmek üzereyken 2. Da ğ ve Komando Taburunun beraberinde götürdü ğü zırhlı muharebe aracı, tahrip gücü arünlnu ş bir tank mayınına çarptı. Tonlarca ağırlı ğındaki araç içindeki askerlerle birlikte havaya fır layıp ters dü ştü. Halbuki, kilometrelerce yolu mayın arama timleri ön de Üzümlü karakolunun önüne kadar gelmi şlerdi. Geri kalan 100-150 metreyi karakol kontrol e diyor diye mayın arama timi önden çekilmi şti. Üzümlü Karakolu bu yolda arama yapmı ş ancak tank mayınını tespit edememi şlerdi. Aracın şoförü şehit oldu. Đçindeki askerler küçük sıyrık ve darbelerle, büyük bir şans olarak olayı atlattılar. 218 Unutulanlar Di şinda Yeni Bir Şey Yok 1994 Dönem! 219 12 gün süren harekatta, Jandarma Komando Taburundan ilk günkü çatı şmalarda iki asker, sınır karakolundan bir asker, mayına çarpan aracın şoförü ile Da ğ ve Komando Tugayının harekata katılan 3.000 komandosun dan iki asker olmak üzere, toplam be ş asker şehit oldu. Harekat süresince bulunabilen PKK'lı ölüsü 79'du. Ç atı şmalarda bu kamplarda bulunup da, daha sonra kaçarak kendili ğinden teslim olan sekiz PKK'lı "saklanan ölüler ve yaralıyken sonradan ölenlerle birlikte ka yıplarının 146 oldu ğunu" sorgularında belirttiler. Gene teslim olanlara göre : "Daha da önemlisi, en güvendikleri iki ana "kampları daha yaza girmeden ç ökertilmi ş, örgütün da ğ kadrosu, milisleri ve halk üzerindeki presüj ve psi kolojisinin bozulup gerilemi ş olmasıydı." Harekat boyunca birlikler Kuzey Irak da ğlarında 60 ila 150 kilometrelik mesafeyi yaya olarak kat ettiler. 392 ma ğara, sı ğınak ve gömü bulundu. Buralardan; 111 muhtelif piyade tüfe ği, 8 makineli tüfek, 7 doçka uçaksavar, 9 havan, 12 roket atar, binlerce roketatar, havan ve uçaksavar mefrni si, 220.000 hafif silah mühimmatı, 252 mayın, 504 el bombası, 789 fünye, 16 6 tahrip kalıbı, biri sabit 9 telsiz, 12 dürbün, 868 parça giyim ku şam malzemesi, 10.000 adet pil, bir müstakil hastane çalı ştırabilecek miktarda alet, malzeme ve ilaç (hastane nin kendisi kurulu ve i şliyor durumdaydı) ile 95 ton erzak çıkarıldı. Kampın karargahında ele geçirilen; "Sevr Haritası" yanında, PKK'mn "1994'de Botan ve Behdinan eyaletlerinde; te şkilatlanması, tahsis edilen kuvvetler, faaliyet gösterecekleri bölgeler ve taburlarına ver ilen hedefleri içeren orijinal doküman", kıymet biçileni ez belgeleri kap sıyordu. Basın ve yayın organlarına Kuzey Irak harekatı: 14 Nisan 1994, Sabah, Đnci sayfa ba şlıktan: "4 bin Türk Askeri Kuzey Irak'a girdi: PKK'ya yok e dici darbeler vuruluyor. Hakkari Da ğ ve Komando Tugayına ba ğlı 4 bin komando Mezi-Karyaderi bölgesini hallaç pamu ğu gibi atıyor." 15 Nisan 1994, Türkiye:

Page 119: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

"Sınır ötesi harekat: 101 PKK'lı öldürüldü. Kuzey I rak'ın Mezi bölgesine düzenlenen operasyonda 80 PKK'lı ölü ele geçirildi. " 16 Nisan 1994, Hürriyet, Đnci sayfa ba şlıktan: "Delta Force Baskını: PKK'mn kampı Mezi'de ta ş ta ş üstünde kalmadı. Türk da ğ komandoları, Kuzey Irak'taki Mezi ve Karyaderi kamp larına önceki gün Delta Force baskını düzenleyerek, PKK'ya a ğır bir darbe vurdu. Hakkari Da ğ ve Komando Tugay Komutanı Tu ğgeneral Osman Pamuko ğlu komutasındaki birlikler bölücü örgüt kampını di- II dik didik arıyor. Kamp komutanının sı ğına ğında Sevr Anla şmasına göre çizilmi ş bir harita da bulundu. Mezi kampını temizleyen koma ndolar, dün sabahtan itibaren Şivi (Zap) kampına harekat ba şlattılar." 16 Nisan 1994, Ortado ğu, Đnci sayfa ba şlıktan: "PKK'yı çökertme harekatı: Hakkari Da ğ ve Komando Tugayının Kuzey Irak'ın Mezi bölgesinde sürdürdü ğü operasyonlarda 100'den fazla teröristin öldü ğü bildiriliyor. Önceki gün Kuzey Irak'ta ABD uçakları tarafından dü şürülen iki helikopterde şehit olan subaylarımız için tazminat isteyece ğiz. Subaylarımızın cenazeleri saldırıda ölen 23 yabancı subayla birlikte otopsi i çin Almanya'ya götürülecek." 17 Nisan 1994, Hürriyet, Đnci sayfa ba şlıktan: "Tüm yaz buradayız: Kuzey Irak'taki Delta Force'un komutanı, "PKK'mn Kuzey Irak'taki kökü kazınana kadar operasyonlar devam ed ecek" dedi. Birliklerini 25 kilometre sınır ötesine indiren Tu ğgeneral Osman Pamuko ğlu: "bahar ve yaz aylarında bize durmak yok, sıra bundan sonra di ğer kamplara gelecek." Türk Delta Force; Mezi ve Karyaderi kamplarından sonra dün de Şivi kampını yerle bir etti. Sınır ötesine daha önce yapılanların tersine Türk k omandoları bu defa peşmergelerle i şbirli ği yapmadılar." 18 Nisan 1994, Hürriyet, Đnci sayfa ba şlıktan: "Kuzey Irak'ta amansız takip: 5 bin komando Kuzey I rak'ı tarıyor. PKK'ya Kuzey Irak'ta kan kusturan birliklerimiz, komutanından rü tbesiz erine kadar son derece tecrübeli ve özel e ğitimden geçmi ş da ğ komandolarından olu şuyor." 19 Nisan 1994, Sabah, Đnci sayfa ba şlıktan: "6 bin Türk askeri 7 gündür Kuzey Irak'ta! Yok edic i darbeler indirilen PKK'mn nefesi kesiliyor. Kuzey Irak, bölücü örgüt için tam bir cehenneme döndü. Da ğ komandolarından olu şan Türk birlikleri 7 gündür Kuzey Irak'taki PKK kam plarını basıp yerle bir ediyor." 21 Nisan 1994, Hürriyet: "Güney do ğunun mert çocukları Kuzey Irak'ta 8 gündür mehmet-ç ikle omuz omuza sava ş veriyor. Da ğ komandoları sırtlarında 35 kilo ile hücumda. Türk komandoları, günlerdir dik kayalıklarda 35 kiloluk teçhizatlarıyla Kuzey Irak'ta PKK militanlarını imha etmek için insan üstü bir ça ba harcıyor." 22 Nisan 1994, Hürriyet: " Đngiltere'nin önde gelen gazetesi The Independent, ' Türkiye'nin PKK'ya kar şı verdi ği sava şı askeri alanda kazanmak üzere oldu ğunu 220 Unutulanlar Di şinda Yen! BiR Şey Yok yazdı. Gazetede Türk yetkililerin; PKK ile daha önc e yapılan ate şkesi hatalı bir davranı ş olarak nitelendirdikleri ve PKK'ya kesin darbe ind irilene kadar, operasyona devam edilmesine inandıkları belirtildi. " 22 Nisan 1994, Sabah: "PKK'nm Kuzey Irak'taki Türkiye'yi hedef alan eylem lerine destek sa ğlayan terör yuvaları komandoların karargahı oldu. Kuzey Irak'ın sarp da ğları ve derin vadilerle dolu bölgelerinin doruklarında kurulu PKK kamplarına Türk komandoları havadan indi. Da ğ ve Komando Tugay Komutanı Tu ğgeneral Osman Pamuko ğlu Türk Silahlı Kuvvetlerinin daha önce denemedi ği bir harekat tarzını uyguladı ve birliklerini Kuzey Irak'taki kampların gerisine ind irerek PKK'hları an, ve beklenmedik bir baskınla neye u ğradıklarını şaşırttı." 23 Nisan 1994, Milliyet: "Geçmi ş dönemde pusu kuran, saldıran, baskın düzenleyen PK K, şimdi savunmaya geçiyor. Gece ve gündüz aktif taraf artık? terörle mücadele yapan askerlerimizde. PKK büyük kayıplar veriyor. Da ğdaki militan ikmal yönünden sıkıntı ve zora dü ştü. PKK köy ve kasabalardan militan toplamada son 1 0 yılın en

Page 120: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

büyük güçlü ğünü çekiyor. Güney do ğuda denge önemli ölçüde de ği şiyor. Uzun bir zamandan sonra devlet otoritesi yeniden sa ğlanıyor." Mezi-Karyaderi kampında ele geçirilen, çuvallar ve sandıklar dolusu PKK dokümanından en kıymetlisi olan Botan-Behtinan ( Şırnak-Hakkari) te şkilatlanma ve yürütülecek faaliyetlerle, gerçekle ştirilmesi planlanan hedefler belgelerinin özeti: "1993 yılında Botan eyaletinden ayrı olarak faaliye t gösteren Behdinan (Hakkari) eyaleti 1994'de yeniden Botan'la birle ştirilmi ştir. Botan-Behdinan eyaleti genel koordinatörü Nizametti n Ta ş'dır (Kod adı Botan). Behdinan cephe karargahı sabit olarak Đran-Jerma'da açılmı ş olup, sorumlusu kod Felah'tır. Cephe karargahı sorumluları, Behdinan eyaleti cephe karargahı, bayan ordula şma yönetim sorumluları, basın yayın sorumluları, denet im kurulu üyeleri, yazım kurulu üyeleri, sa ğlık kurulu üyeleri, muhabere kurulu üyeleri, ba ğımsızlık mahkemesi sorumluları, maliye üyeleri, kurumların k arargah sorumluları, ar şiv ve sicil üyeleri, hem Botan hem de Behdinan için ayrı ayrı ve yedek üyeleriyle birden yediye kadar de ği şen miktarlarla, tek tek ve ismen gösteriliyordu. Botan eyaleti; Mardin'den bir, Siirt'ten bir olmak üzere iki kesimle Şırnak vilayetinin tamamını içeriyordu. 1994 DÖNEMĐ 221 Behdinan eyaleti; Hakkari, Çukurca, Yüksekova ve Şemdinli bölgeleri merkez olmak üzere; Kuzey Irak'tan Metinan, Şivi (Zap), Mezi-Karyaderi (Ava şin) ve Hakurk kampı ile Đran'dan Zagros ve Jerrna-Bedkar kamplarını kapsıyor du. Hakkari'deki dört ana yerle şim merkezi yurt dı şı kamplardan hangisine daha yakınsa o bölgenin içinde görülüyordu. Hakkari'ye (Behdinan) Kuzey Irak'taki kamplar dahil , silahlı da ğ kadrosu olarak altı tabur, iki bölük tahsis edilmi şti. Dört ana bölge de kendi içinde ayrıca dörder mıntık aya ayrılıyordu. Bütün bölge ve mıntıkaların asil ve yedek sorumluları, bazıları kod adlarıyla bazıları gerçek isimleriyle tek tek belliydi. Belgede her bölgedeki PKK taburlarına saldırmak içi n planlanan fiziki hedefler bir bir yazılıydı. Fiziki hedefler içerisinde; bölgedeki ana ve tali y olların kapatılıp denetime alınması, sınır ve iç bölgelerdeki karakollara sald ırılması, kendilerine kar şı olan köylere eylem düzenlenmesi, ticaret yollarının (sınır giri ş çıkı ş noktaları) denetime alınması, isimleri tek tek yazı lı şahısların vurulması, her fırsatta dü şman güçlerinin yıpratılmadı, Zap vadisine Oramar'la (Alandüz) birlikte sefer düzenlenmesi (!) gibi bir sıra hedef ler vardı. Ek bir belgede de, sayılan hedefler üçer aylık zaman planlamasında gös teriliyordu. Yukarıdaki özel plan ama dı şında, 1994 genel talimatı ise: 1. Eyalette en az bir yıl yetecek kadar erzak ve c ephane stokunun yapılması. 2. Bo şaltılmı ş köylerde ve arazilerde tarımla şmaya gidilmesi. 3. Her bölgede en az üç ay yetecek kadar sa ğlık stokunun yapılması. Sa ğlık ihtiyaçlarının eyaletteki dost eczanelerden kar şılanması. 4. Eyalet genelinde ordu ve cephe için 1994 yılı so nuna kadar en az 1.000 ki şinin kadro adayı seviyesine getirilmesi. 5. Şehirlerde yan silahlı milislerin örgüdendirilmesi, ayaklanma komitelerinin olu şturulması. 6. Mahzun Korkmaz Akademisi şube temsilcili ğinin Behdinan'da açılması ve eğitimle, yetkin kadroların yeti ştirilmesi. 7. Eyalet konseylerinin Botan ve Behdinan'da ayrı a yrı, iki yerde örgütlenece ği. 8. Eyalette bulunan ticaret yerlerinin çalı şması, fakat dü şmana hizmetlerinin engellenmesi. 9. Gümrüklerde (kaçakçılar) hayvanlardan %3, elektr onik e şyadan % 10 gümrük alınması. 222 Unutulanlar Di şinda Yeni Bir Şey Yok 10. Botan-Behdinan eyaletlerinde hedeflenen bütçeni n 63.5 Milyar oldu ğu, gelirin ise; vergilendirme 30 Milyar, gümrük 15 Milyar, kam ula ştırma 10 Milyar, cezalandırma 1,5 Milyar oldu ğu. 1994 için örgüt takti ği, hedef program ve hareket tarzları da a şağıdaki şekilde kaleme alınmı ştı.

Page 121: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

1. Hareketli sava ş ve yaygın gerilla takti ği. 2. Ku şatma; hedefi çevirip, yıpratmak ve imha etmek. 3. Yol kesme ve ambargo. 4. Saldırı; büyük güçlere yönelerek imha etme. Gene lde çetelere (geçici köy korucuları) kar şı da uygulanması. 5. Gündüz eylemcili ği; sadece gece eylem yapılmayaca ğı, fırsat do ğunca gündüz de eylem yapılması. 6. Şehir ve ova takti ği; suikast ve özel hedeflerin vurulması. Kitle eylemlerinin silahlı direni şe geçirilmesi, bunun gerilla denetiminde yapılaca ğı. 7. Operasyonlara kar şı operasyon. Dü şman operasyonlarında dü şmanın arazi derinli ğine çekilerek imha edilmesi. 8. Kurtarılmı ş alan takti ğinin kullanılması. 9. Şehitler için Hakkari, Çukurca ve Habur'da tesisleri n kurulması. 10. Her bölgede on lojistik gruba ba ğlı denetleme birimleri olu şturulması. 11. Her birlik komutanının kendi bilançosunu çıkarm ası. Bütün belge.ler resmi bir yazıyla Jandarma Asayi ş Komutanlı ğı, Diyarbakır'a ve Şırnak Jandarma Tümen Komutanlı ğına gönderildi. Personel Şube Müdürü Binba şı Fikret, Türk Silahlı Kuvvetleri Mehmetçik Vakfı Genel Müdürlü ğünden gelen 21 Nisan 1994 tarih ve 5632 sayılı bir yazı getirdi. Metin şuydu: "Türk Silahlı Kuvvetleri Mehmetçik Vakfı yararına H akkari Da ğ ve Komando Tugay Komutanlı ğı 31 Mart 1994 tarihinde 527.210.000 (be şyüzyirmiyedimüyonikiyüzonbin) TL ba ğı şta bulunmu ştur. Da ğ ve Komando Tugay Komutanlı ğının bu ba ğı şı, sivil ve askeri camiadan gönderilen emsali ba ğı şların en büyü ğüdür. Mehmetçik adına en kalbi şükranlarımızı ve saygılarımızı sunarız. Vakıf Genel Müdürü" Binba şı Fikret bir şey söylememi bekliyordu. "Fikret, da ğı en iyi da ğ adamları, denizi de en iyi deniz adamları anlar. Yadırganacak bir şey yok" dedim. 1994 Dönemi 223 "insan muharebeyi kazanabilecek tek makinedir. Donatım önemlidir fakat asıl anahtar insandır. Süper silahlar ve dü ğmeye basılarak yapılan sava şlar hakkındaki dü şünce ve konu şmalar beş para etmez bir yı ğın zırvadan ibarettir. Đnsan, tek ve en üstün sava ş aracıdır." Nisan 1994'de PKK'nın bölgede; karakollara, köylere uzaktan ate ş açma, adam kaçırma gibi, varlı ğını göstermeye dönük altı eylemi oldu. Bu eylemlerd e bir er şehit oldu. Dört vatanda ş kaçırıldı. Askerler ve GKK'lar tarafından dört ayr ı çatı şmada yedi PKK'lı öldürüldü. Mayıs 1994'de meydana gelen olaylar: 6 Mayıs saat 13:00'da Çukurca-Cevizli köyü yolunda jandarma timine ate ş açıldı. Çatı şma 45 dakika sürdü. Bir er şehit oldu, altı militan öldürüldü. Aynı gün saat 13:30'da Yüksekova- Şemdinli arasında yol çalı şması yapan Köy Hizmetleri i ş makinalarının güvenli ğini sa ğlayan time ate ş açıldı. 7 Mayıs saat ll:00'da Çukurca Üzümlü karakoluna tac iz ate şi açıldı. Çatı şma geni şledi. Dört militan öldürüldü. 8 Mayıs saat 02:00'da Şemdinli Geli şen köyüne silahlı saldın yapıldı. Bir GKK şehit oldu, üç GKK yaralandı. Altı militan ölü ele g eçirildi. 9 Mayıs saat 21:45'de Çukurca Karatepe'de bir asker mayına basıp yaralandı. 10 Mayıs saat 22:15'de Şemdinli Korgan Yulaflı mezrasına saldırıldı. Đki vatanda ş öldü. 11 Mayıs saat 13:30'da Çukurca-Cevizli-Çeltik yolun da çalı şan dozer ve onu koruyan time taciz ate şi açıldı. 14 Mayıs saat 10:00'da Çukurca-Cevizli Elmacık yayl asında hayvan otlatan çobanlarla birlikte on iki vatanda ş kaçırıldı. Saat ll:00'da Şemdinli Mezargedi ği'nde emniyet timinden bir asker mayına basıp yaral andı. Saat 12:00'da Üzümlü karakoluna ate ş açıldı, bir terörist öldü. 12:45'de aynı karakolda n bir asker mayına basıp yaralandı. 02:00'da Yüksekova Gü rkavak köyüne saldırıldı. Üç militan öldürüldü. 19 Mayıs saat 11.00'da Çukurca-Çı ğlı köyü yolunda bir kamyon mayına çarptı. 20 Mayıs saat 14:30'da Çukurca'da bir panzer mayına çarptı.

Page 122: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

224 Unutulanlar Di şinda Yen Đ Bîr Şey Yok "Tasarruf diye saçma sapan şeyler ııygulatnayın. Hayatı ziyan etmektense, mühimmatı ziyan edin. Ayın insan yerine getirilemez* Aym mühimmattan tonl arca üretirsiniz. Savaş ekonomisi; sava şı do ğru yapmak ve hızla bitirmekle sa ğlanır; atılacak mermilere sınır koymakla de ğil." Mayısın ilk yansında yollara mayın dö şeme, karakollara, köylere uzaktan ate ş açma gibi ısınma hareketlerine ba şlamı şlardı. Tilkinin do ğada ya şam alı şkanlı ğı ne ise, PKK gruplarının da aynıdır. Tilkiyi yuvasında sıkı ştırırsanız, bir yolunu bulup oradan çıkar, günler, bazen de haftalar sonra gene mutlaka aynı yere döner. Bunlar da; Karanlık Da ğ (Kato), Alandüz (Oramar), Đkiyaka da ğları (Çar-çel) ve Balkaya Da ğı (Govent)'ndan ba şka yerde uzun süreli kamp ve üs konumuna geçemezlerdi. 15/16 Mayıs 1994 gecesi Da ğ ve Komando Tugayı Kato Da ğı'nı ku şattı. Muharebe 7-8 saatte bitti. Bölgede be ş gün kalındı. 79 PKK'h yok edildi. 1. Da ğ ve Komando Taburu 21 Mayıs'ta Yüksekova kuzeyinde Mor-da ğ'da bir PKK grubunun dola ştı ğı ihbarını aldı. 21/22 Mayıs gecesi PKK grubunu emn iyetini bile almamı ş halde uyurken yakaladı ve 27 militandan olu şan grubun tamamını imha etti. (PKK'nm Parti Merkez Okulunda bir grup ARGK k omutanı ve yöneticisi tarafından hazırlanan "Sava ş ve Ordu Klavuzu" isimli 490 sayfalık kitapta; 1993 -1995 yılları arasında dü ştükleri durumun sebep ve sonuçları ele alınmaktadır . Botan-Behdinan'da nasıl olup da yılların kazançları nın hepsini kaybedip, tasfiye edilecek hale geldikleri, operasyonlardan örnekler de verilerek, bir çok bölümde yer almaktadır. Morda ğ operasyonundaki lider zayıflı ğı ve grubun gafleti de acıklı bir şekilde anlatılan örnekler arasındadır.) "Dümenin terbiye edemedi ğini, kayalar terbiye eder.' 1994 Dönemi 225 timine saldırıldı. Bir aste ğmen iki er şehit oldu. Aynı gün saat 21:00'da Şemdinli ilçe merkezi veterinerli ğine ait dört araç yakıldı. 3 Haziran saat 22:00'da Şemdinli Mezargedi ğinde hir er mayına basıp şehit oldu. 5 Haziran saat OlrOO'da Şemdinli Ortaklar sınır karakoluna saldırıldı. Bir e r, iki GKK şehit oldu. Đki vatanda ş öldü, altı militan ölü olarak ele geçirildi. 8 Haziran saat 11.00'da Çukurca- Ormanh-Çı ğlı yolunda seyir halindeki minibüslere ate ş açıldı. 10 Haziran saat 01:45'de Çukurca Serbest karakoluna ate ş açıldı. Bir er şehit oldu. 12 Haziran saat 20:00'da Şemdinli Alan sınır karakoluna ate ş açıldı. 14 Haziran saat 10:00'da Yüksekova-Esendere yolunda mayın arama timine ate ş açıldı. Tim çatı şmayı geli ştirirken Yüksekova'dan hızla gelen da ğ komando bölü ğü, dokuz militanı kaçmalarına fırsat vermeden yok e tti. 15 Haziran saat 23:20'de Hakkari merkez Şivekör Da ğındaki role merkezine ate ş açıldı. 16 Haziran saat 22:30'da Yüksekova Kadıköy'e ate ş açıldı ve yakındaki yayladan 1.500 koyun kaçırıldı. Sürüyü Alandüz ve Kuzey Irak 'a götürmek için Keçi Kapısı geçidindeyken yakalandılar. 18 Haziran saat 18:00'da Şemdinli Ye şilöz mezrasından Günyazı köyüne giden aracın yolu kesildi. Üç GKK ve iki vatanda ş kaçırıldı. 19 Haziran saat 10:30'da Şemdinli Kuzugedi ği pusu timinden bir er mayına bastı ve şehit oldu. Saat 21:30'da Şemdinli Umurlu köyü yakınındaki emniyet timinden bir asker mayına bastı ve şehit dü ştü. 21 Haziran saat 09:00'da Yüksekova Dibecik bölgesi nde yol emniyet timinden bir asker mayına bastı ve yaralandı. 22 Haziran saat 24:00'da Hakkari'nin Van Ba şkale sınırında bulunan Ördekli karakoluna saldırı yapıldı. Bir er, iki GKK şehit oldu. Đki er, üç GKK yaralandı. 28 Haziran saat 16:00'da Hakkari merkez A ğaçdibi köyüne giden bir sivil araç mayına çarpü. Saat OlrOO'da Çukurca-Uzundere, Karat e-pe'deki time saldırı yapıldı, iki GKK şehit oldu. Haziran 1994'de cereyan eden olaylar: 2 Haziran saat 10:00'da Şemdinli Dema ğa tepede bulunan emniyet 226 Unutulanlar Di şinda Yeni Bir Şey Yok

Page 123: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

"' Đmkansız'lafım sık sık kullanmak, haddim bilmemektir .' 30/31 Mayıs gecesi 2500 komando karadan Alandûz'ü ( Oramar) ku şattı ve bölgeye sızdı. Şafak sökerken 1500 komando kritik yerlere havadan i ndirildi. Sıcak çatı şma iki günde bitti. Harekat dokuz gün sürdü. Çatı şmadan sonra bir hafta daha Alandüz'de kalarak yüzlerce gizli yere saklanm ı ş olan PKK'hların da açı ğa çıkmasını bekledik. Harekat 8 Haziran'da bitti. 74 militan yok edildi. 7 Haziran 1994, Sabah: "PKK'ya darbe üzerine darbe: Hakkari Da ğ ve Komando Tugayı, sınır ötesi harekatının hemen ardından 100-150 teröristin topla ndı ğı 3000 rakımlı Alandüz'e 30 Mayıs gecesi harekat ba şlatü. 7 ayrı kesimde sıcak temas sa ğlandı. Ele geçen terörist sayısı 73'e ula ştı. Komandolar büyük bölümü karlarla kaplı 2500-300 0 rakımlı bölgeyi karı ş karı ş taradılar. Zor do ğa ko şulları komandoları etkilemiyor." 8 Haziran 1994, Hürriyet: "Helikopter indirdi, komando bindirdi. Hakkari'nin Alandüz mevkiinde, Hakkari Dağ ve Komando Tugayı altı gündür harekatını sürdürüyo r." 5 haziran gecesi Şemdinli Derecik bölgesindeki Yolgeldi ve Umurlu köy lerine Irak'tan saldırı yapıldı. Kısa bir süre sonra Derec ik'teki piyade taburu köylere ula ştı ve çatı şmaya girdi. Kuzey Irak'a çekilen PKK grubunun pe şinden Irak topraklarına girdi ve 8 Haziran'a kadar kaldı. Yedi militan bu çatı şmalarda öldürüldü. 12 Haziran'da Derecik'teki piyade taburuna, Balkaya -Basyan bölgesinde bir PKK grubunun görüldü ğü ihbarını veren Derecik'in Irak sınırındaki Ormanc ık köyü korucuları, PKK ile yaptıkları plana uygun olarak, iki piyade timini pusuya düşürdüler. 40 asker için durum kritikti. Hemen kobral ar sevk edildi. Đki timin havadan takviye edilmesi için de bir kara şahin bölgeye gönderildi. Pusuya düşürülen ve her yerden ate şe maruz kalan yerdekilerin PKK'lıların yerlerini tarif konusundaki zorluklarından, helikoptere tam k asasının alündan bir roket isabet etti. Helikopterin içindeki bir asker parçal anarak şehit oldu. Timin başındaki aste ğmenin mühimmat yele ğindeki mermilerin bir kısmı helikopterin içinde ate ş aldı. (Milyonda de ğil, milyarlarda bile olmayacak akıl almaz bir durum. 1,5-2 metre karelik bir alanda 15 asker, iki pilot, bir teknisyen. Alttan gelen roket şehit olan meh- 1994 DÖNEMĐ 227 metçi ğe alttan vurarak hızı kesilip kalıyor. Aste ğmenin patlayan mermileri bu dar yerde uçu şuyor, hiç kimseye isabet etmiyor ve her tarafı hass as olan bu hava aracına zarar verecek hiçbir kesime çarpmıyor. I le m helikopterin birden dü şmesi hem de çok sayıda askerin aynı anda vurulması için gereken her şey bulunmasına ra ğmen hiçbiri olmadı.) Jandarma Pilot Binba şı Sava ş, yüksek mahareti ve soğukkanlılı ğı sayesinde da ğlara çarpmadan, helikopteri vadiden vadiye süzdürerek Yüksekova'daki 1. Da ğ ve Komando Taburunun kı şlasına indirdi. Taarruz için sırada bekleyen Balkaya Da ğı'na bu olay ba şlangıç tarihi oldu. Kampta eski durum yoktu. Mevcut PKK grubunun da 28 militan oldu ğu anla şıldı. Ormancık korucularıyla i şbirli ği yaparak iki piyade timini pusuya dü şürenler de bunlardı. Harekat 12-17 Haziran arasında bitirildi. 19 militan yok edildi. (Eskiden 80-100 militanh (bölük) ve 40-50 militanh (takım) PKK grupları artık 25-30 militana inmi şti. Yan yana gelip ço ğalmadıkları taktirde takım ve bölük düzeyinde militan sayılarını artıramıyorlardı.) Jandarma Genel Komutanlı ğının 22 Haziran 1994 tarihli güvenilir ve hassas ka ynak çıkı şlı mesajının Hakkari'yi ilgili bölümleri: "1. Bölücü ba şının Hakkari bölgesindeki PKK'nm 1500-2000 ki şilik da ğ kadrosunun i şlemez duruma getirildi ği, operasyonlarda anlamsız kayıplar verdiklerini, sorumlu şahsın ise güneye (Zap'a) geçerek kendisini emniyete aldı ğını belirtti ği. Bu nedenle bölücü ba şı tarafından a ğır bir şekilde ele ştirilerek sorgulanmasının istendi ği. Güney bölge sorumlusuna göre Hakkari zayiatların ın "bir bozgun olayı" olarak nitelendirildi ği. 2. Eylem mevsiminin bitmekte oldu ğu, gücü bu duruma getirenlerin kelleyi kurtaramayacakları. (Bölücü ba şının Hakkari sorumlusunu kastederek belirtti ği.) 3. Sözde Botan Eyaleti sorumlusunun Hakkari'de ba şarısızlıkların gerekçesi olarak E şref (K) ve Mehmet Emin (K) gibi dı şarıdan gelen grup sorumlularının yapı (gruplar) tarafından kabul edilmemesini, grupl ar arasında ayrılıklar

Page 124: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

olmasını, birbirini tarama olaylarının ya şandı ğını belirtti ğini. Bölücü ba şının 1500-2000 ki şilik gücü bu duruma dü şürmenin a ğır suç oldu ğunu, ceza gerektirdi ğini, Baran'in bile örgüte bu kadar zarar vermedi ğini belirtti ği. (Muhtemelen PKK-Vejin örgütüne geçen Sarı Baran vey a sözde Dersim sorumlusuyken intihar süsü verilerek bölücü ba şının talimatı ile öldürülen Dr.Baran kastedilmektedir.) 4. Bölücü ba şının belirtti ği Hakkari sorumlusunun muhtemelen Bo- £r •*" c> S* I ıs N 4? f S s1 e»! & £«§ s: i c.k 6' e ^ & a-s VI g- g. j-j. g, x-^< x- S r 3 g 3 a-ag. p 5 2 £L 5 S£ S er S B g a 2 2 r». S' S> a flfl ; r; ^ O ftj S H >»— /-n fn >*. 1 230 Unutulanlar Di şinda Yeni BIr Şey Yok 1994D0NEMÎ 231 O > O > o H 0 o 1 Q e: z s o. s Đ I o §23 o < o 8 S ¦o e 3 B S V ti .§£ a. s o. a « .a r* Oh sı -o .M ¦a 1 •- e ¦s s s ES3 "S O

Page 125: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

sı X> A a 1 •a v H '.5b> « «•a 2 (( fi •f Ü § sı Đ3 Z c ¦a > u »t* -a a w S fi S Sû sı I XI -s sis = = r «KĐ Ş1 -s ¦.a 2 Ş ĐS * ili I i 5 I' ç 3 x 5 fil 3 - C * ĐS 3 ' ¦ E «- S "• » 5 ; « S 5. 5 ^ _ |llj!|l 5 s t .= 1 i a -"• t« O Đ S- Đ "* i *C '7 ~ — £ ;- .- ^ = ftîiîli lıiîisi < - N CÖ V C '£ "Dax>ranı ş ve tavırlarınız esastır. Cesur ve mert insanlar ka r şısındakilere de aym hasleti a şılarlar. * Temmuz 1994'de meydana gelen olaylar: 1 Temmuz saat 00:30'da Çukurca Pirinçeken sınır kar akoluna silahlı saldırı yapıldı. 01:45'de Çukurca Sivritepe Karakoluna ate ş açıldı. 2 Temmuz saat 01:30'da Şemdinli Durak Karakoluna ate ş açıldı. 5 Temmuz saat 22:30'da Yüksekova Mezarlık mahallesi nde bir şahsa ait eve saldırıldı. Üç vatanda ş öldü. 8 Temmuz saat 02:30'da Yüksekova Güvenli mezrasında bir patlamayı ara ştırmak için giden jandarma zırhlı aracı mayına çarptı. Đki er yaralandı. 9 Temmuz saat 17:30'da Şemdinli Yayla Pınar yolunda sivil araç mayına çarpt ı. Bir GKK şehit oldu, 2 GKK yaralandı. 10 Temmuz saat 13:30'da Çukurca Kavu şak istikametinde seyir halindeki minibüs mayına çarptı. Đki vatanda ş yaralandı. 17:00'da Çukurca Köprülü Çı ğlı yolunda bir kamyon mayına çarpu, bir vatanda ş öldü.

Page 126: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

11 Temmuz saat 15:30'da Yüksekova Esendere'den Kasr an köyüne gitmekte olan otomobilin yolu kesildi ve iki vatanda ş öldürüldü. 18 Temmuz saat 11:00'da Şemdinli Kayalar Yukarı Kele ş mevkiinde bir minibüs mayına çarptı ve üç vatanda ş yaralandı. 19 Temmuz saat 17:40'da Şemdinli Yaylapınar köyünde gözetleme yerine çıkarke n bir GKK mayına çarptı ve yaralandı. Aynı gece, saat 01:00'da Çukurca'nın Şırnak sınırındaki Serbest sınır karakoluna Kuzey Irak'tan saldırı yapıldı. Bir aste ğmen, dokuz asker, iki geçici köy korucusu şehit dü ştü. Dokuz terörist öldürüldü. 22 Temmuz saat 12:30'da Çukurca Köprülü Güdek vadis inde Köy Hizmetlerine ait kamyon mayına çarptı, bir görevli öldü, iki görevli yaralandı. 23 Temmuz saat 10:30'da Çukurca Kavu şak köyü yakınlarında bir sivil kamyon mayına çarpıp hasar gördü. Aynı gece saat 23:00'da Yük-sekova'daki Da ğ ve Komando Taburunun kı şlasına bakan evlerin birinden kı şlaya ate ş açıldı. Bir GKK öldü, e şi yaralandı. 25 Temmuz saat 20:00'da Hakkari şehir merkezinde devlet yanlısı iki vatanda şa suikast giri şimde bulunuldu. Đkisi de; biri atılan roketten, di ğeri de odasında yanına dü şen el bombasından mucize deni- 232 Unutulanlar Di şinda Yenî Bîr Şey Yok lebilecek şekilde kurtuldu. 26 Temmuz saat 00:30'da Yüksekova Kısıklı Karakolun a saldırı yapıldı, be ş asker şehit oldu, iki asker yaralandı. 28 Temmuz saat 07:30'da Çukurca Kavu şak köyü yakınlarında bir vatanda ş mayına basıp yaralandı. Saat 10:20'de Yüksekova Esendere y olunda Vakıflar Bankasına ait zırhlı araca ate ş açıldı. Đki görevli yaralandı. Saat 13:00'da Van Ba şkale topraklarında araçları ile intikal halinde olan 4nc ü Da ğ ve Komando Taburunun araçlarından birine yakın mesafeden iki roket atıld ı. 14 asker şehit oldu. Roketleri atan ve yanındaki altı ki şi bulundukları yerde öldürüldü. 29 Temmuz saat 01:30'da Şemdinli Alan Karakoluna saldırıldı. Đki er yaralandı, yedi terörist ölü ele geçirildi. 31 Temmuz saat 20:30'da Şemdinli Morda ğ köyü çıkı şında emniyet timine ate ş açıldı. Bir GKK şehit oldu, bir militan ölü ele geçirildi. "AskerKk şerefiniz her şeyimzdir. Đşin sonunu dü şünenler cesur olamazlar." Mayıs ortalarında yapılan atamalar gere ği Temmuz'un ilk haftası subay ve astsubaylar Hakkari'deki birliklere katıldılar. Ort alama 2.000 subay astsubayın 1.000 tanesi batıya dönüyordu. Kar şı tarafın gücünü ve otoritesini kanıtlayabilme, psikolojik yapısını olabildi ğince yüksek tutmaya çalı şmak için her şeyini ortaya koydu ğu bir zamandaydık. Uzaktan bakarak, bekleyerek, top lanıp konu şarak, brifing alarak, de ğil bir gün, bir saat bile kaybedecek zaman yoktu. "Hakkari sınırlarına giren subay ve astsubaylar, hi çbir yerde konaklamadan birliklerini arazide bulacaklar, tüfek ve teçhizatl arım ku şanıp, atandıkları birlikle, hali hazırdaki komutanın yanında, yürütül en operasyonlara katılacaklardır. En iyi yüzme derin suda ö ğrenilir; karada kültür fizik yapılmayacak" emrini verdim. Tugayın Kurmay Ba şkanı, Personel, Đstihbarat, Harekat, Lojistik, Levazım, Maliye, Merkez, Muhabere Şube Müdürleri batıya atanmı ş, yerlerine yeni subaylar verilmi şti. Bu sayılan personel zaten Tugay Karargahının ta mamı demektir. Dağ ve Komando Tugayının dört taburunun komutanlarının tamamı da atama görmü ştü. 1994 DÖNEMĐ 233 Üç Jandarma Alay Komutanının da tamamı de ği şti. Özetle; hiyerar şik konuma göre komutan dı şında onun altındaki karargahının tamamı (Kurmay Ba şkanı da yurt dı şından atandı ğı için Eylül'de gelecekti), alay ve tabur komutanlarının hepsi de ği şmişti. Bırakın muharebe ve harekat ko şullarını, ortalama rakımı 2800 metrelik da ğlık coğrafyayı, böyle bir de ği şim, batıda o zamanki sayısıyla 3-4 bin askerle kı şlasında duran bir tugay komutanına bile zor gelir. Gene Temmuzun hemen ba şında atamayla gelen subay, astsubaylar ile tugaydan verdi ğimiz subay, astsubay ve askerleri depoladı ğımız a ğır silah ve teçhizatla donatarak hızla 5. Da ğ ve Komando taburunu Hakkari'de te şkil ettik. Ba şlangıçta bu taburun en büyük gücü; tugayın di ğer birliklerinden toplanan subay, astsubay ve askerlerin tecrübelerinin yüksekli ğiydi. Gidece ği yerde üst üste bazı

Page 127: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

sıkıntılar çıkınca, Asayi ş Komutanlı ğının ısrarı üzerine 5nci Da ğ ve Komando Taburunu dü şündüğüm zamandan önce Şırnak bölgesine sevk ettik. Bütün taburlar sorumluluk alanları içerisinde, eski subay ve astsubaylar sanki hiç tayin olmamı şlar gibi birliklerinin ba şlarında en ufak bir psikolojik deği şiklik göstermeden var güçleriyle, PKK'lı bir grubu yakalamaya çalı ştılar. 1-4 Temmuz'da Hakkari do ğusunda Akku ş-Al-tında ğlar, 5-7 Temmuz'da Çukurca'da Kaletepe-dereköy, 8-12 Temmuz'da Yüksekova Mirgezer yaylası, 12-15 Temmuz'da tugayca altı ayrı bölgede aynı anda Kasırga operasy onu yapıldı ve altı ayrı bölgede de PKK'lılarla temas sa ğlandı. 16-19 Temmuz'da Şemdinli Derecik'te Süngü Tepe, Bergüzar Tepe, Tahtata ş (Basyan), 21-24 Temmuz'da Şemdinli Kalere ş ve Kuringan Tepe, 21-30 temmuz Puma (Çukurca-Yüksekova ), 22-25 Temmuz'da Hakkari Başkale sınırında Ördekli-Ka-rata ş-Konak, 23-26 Temmuz'da Çukurca Kazan-Cevizli, 27-30 Temmuz'da Yüksekova operasyonları yapıldı. Bu operasyonlar sonucu 107 PKK militanı ölü olarak ele geçirildi. Şemdinli Kuringan Tepedeki operasyonda 3. Da ğ ve Komando Taburundan bir te ğmen PKK'nın takım düzeyindeki bir lideriyle, ikisi de ayakta ve 20 metre mesafe içerisinde, bizim te ğmenin omzunda hafif tanksavar silahı (Law) kar şı tarafın omzunda ise RPG-7 roketatar oldu ğu halde, kar şı kar şıya geldiler. Đkisinden hangisi kendi silahını da-. ha erken ate şlerse ya şama hakkı onun olacaktı. Te ğmen cıva gibi bir hareketle omzundaki tanksavar silahını ate şleyip kar şısındakini kömür haline getirdi. 19 Temmuz, atanan Kara Kuvvetlerine mensup subay ve astsubayların Hakkari'den ayrılmak için son tarihleriydi. Herkes aynı gün üni - 234 Unutulanlar Di şinda Yenî Bîr Şey Yok formalarını çıkarıp sivil kıyafetlerini giydi ve kı şlada bir salonda toplandılar. Bu tarihten önce hiç kimse birli ğinden ayrılmayı istemedi. Ben yıllardır atama nedeniyle ayrılma seremonileri görm üştüm. Şu anda salonda görünenle, geçmi ştekilerin uzaktan yakından hiçbir ilgisi yoktu. Per sonelde, klasik ve sıradan, "i şte şark hizmeti bitti" şeklindeki duygu, bir türlü tam hakim olamıyordu. Hepsine Da ğ ve Komando Tugayının şiltlerini verdim. Madalya teklif etti ğim ve üst kademelerce de onaylanıp gönderilen, fakat hiçb irimizin tören vesaireye ayıracak zamanımız olmadı ğı için daha önce verilemeyen, madalyaları ayrılmak üzere olan subay ve astsubaylara taktım. Aslında şu geçen 13 ayda ortaya koydukları ola ğanüstü insan gücü, korkusuzlukları, her türlü tehli kenin üzerine can kaygısı olmadan gitmeleri, do ğru dürüst bir uyku ve sıcak yemek yüzü görmeden günlerce, haftalarca kı şın kar üstünde, yazın güne şin altında hiç şikayet edenine rastlamadı ğım subay, astsubay ve tüm askerler; tek tek, her bi r harekatın sonunda, bütün madalyalara layık olduklar ını kusursuz kanıtlamı şlardır. Benim madalya teklif etti ğim rütbeliler ve askerler ise, harekatın bir bölümünde, çatı şmanın bir zaman kesitinde, herkesten daha farklı, i nsan aklı ve duygularını alt üst eden fevkalade anormal durumlar la yüz yüze kalmı ş olanları kapsıyordu. Bir örnek vermek gerekirse; onlarca muharebenin yüz lerce çatı şmanın bir saatinde; " Đki PKK'lı kayalıkların içinde mevzide, onların 5-6 metre önünde, bir ta şın gerisinde yaralı bir asker var. Yaralıdan 40-50 metre uzakta da bir uzman çavu şla dört asker bulundukları mev-zilerden sürekli ate ş ederek, iki PKK'hnın yaralının yanına gitmesine mani olmaya çalı şıyorlar. Fakat kendileri de PKK'lıların konumu ve arazinin durumu itibarıyla yü zde yüz vurulacakları kanaati ile, ileri hareket edemiyorlar. Dört askerden biri aniden mevziinden çıktı. Bir dağ keçisinin bile bu kayalıklarda yapamayaca ğı kıvraklık ve sıçramalarla, nasıl ate ş edeceklerini şaşıran iki PKK'lıyı vurup öldiırdü. Yaralı arkada şını da sırtlayıp a şağıya indi." ( Đki yıl içinde Da ğ ve Komando Tugayı ve Hakkari Güvenlik Komutanı ola rak; 7679 subay, astsubay, erba ş ve ere takdirname ve Tugayın madalyonunu verdim. 8 8 personel üstün cesaret ve feragat madalyası, 502 pe rsonel üstün cesaret ve feragat ile harekat rozeti aldılar. Teklif etti ğimiz; 272 personel Kara Kuvvetleri ve Jandarma Genel Komutanlı ğı, 184 personel de Jandarma Asayi ş Komutanlı ğından takdirname ve ödül aldı.) 1994 Dönemî 235

Page 128: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

Son defa, Hakkari'den ayrılmadan kendilerine topluc a hitap ettim: "Çivisi çıkmı ş bu topraklarda canınızı ortaya koydunuz ve psikoloj ik sava şı kazandınız. Fiziksel olanı ise, ba ş a şağı gitmeye devam ediyor. Sanat dünyanın en zor i şidir. Sanat insanın özgür olarak karar vermesini ve becerisini sınırsız ortaya koyması ile yükselir. Sa vaş sanatını dost dü şman herkese, şapka çıkarttıracak gibi yaptınız. Kaldırım yapmak, asfalt dökmekten daha çok emek ve alın terini gerektirir. Gazi olmak herkesin sandı ğı gibi muhaberede mutlaka yaralanmı ş olmak de ğildir. "Vatanı ve milleti için her an ölmeye hazır şekilde muharebe eden, fakat şehitlik mertebesine ula şamamış bütün askerler gazidir." Đyi incelemi ş olanlar, bunun böyle oldu ğunu bilir. Đnsanların yeryüzündeki ahir ömürlerinde mutlaka ö ğrenmeleri lazım gelen iki şey vardır. Bunu biri; dünya her zaman emniyetsiz olaca ktır. Di ğeri de; devletin derdi hiç bitmez. Biri biterse, ba şkasının gelmesi gecikmez. Halk arasında bir söz vardır: "Anadolu'da bo ğa olmak için boynuzunda çamur olması gerekir" derle r. Bu, mücadeleyi iyi yapacaksın demektir. Tarihten korkan insanlar vardır. Bunlar, tarih 50 y ıl sonra yazılacak diyerek, meselelerden ve kar şı kar şıya gelinen tehlikelerden kaçan ve korkanlardır. Bi r ulusun tarihi her gün yazılır. Sizler bu belgelerin en mümtaz sayfalarında yerinizi aldınız. Ölüm ve dirim çizgisinin ne demek oldu ğunu bilenler olarak bundan sonra, tüm insan faaliyetleri size sıradan ve bo ş şeyler olarak gelecek. Nasıl, 3000 metre doruklardan haftalar sonra vadi tabanlarına indi ğinizde, her şeyin hafifledi ğini hissettiyseniz, ya şamınız da tıpkı öyle olacak. Ayrıca şunu söyleyeyim; yaşadıklarınızdan küçük bir öykü bile anlatsanız asker veya sivil insanların ancak çok azı bunu anlayabilecektir. Haberiniz olsu n. Sizlerin yaptıklarınızla duyacakları haz ve övünç, çocuklarınıza yeter de ar tar bile. Komutanınız ve muharebe arkada şınız olarak, hepinizi kutlarım. Hayatta kar şıla şaca ğınız insan hallerine ili şkin hiçbir şeyin sizin bile ğinizi bükemeyece ğini bildi ğimden, sıradan temennilere lüzum görmüyorum. Tanrı her şeyi serbest bırakmı ştır, ama bir yere kadar. O, size en büyük yardımı y apacaktır. Güle güle gidin." Etrafıma toplanmı ş olan subaylarla sohbet ederken, biri: - Komutanım, Zafer Yarbayım atandı ğı Đzmir'den Hakkari ve bizler için bir şarkı söyleyecekmi ş. - Hangi şarkıyı söyleyecekmi ş? 236 Unutulanlar Di şinda Yen! Bir Şey Yok 1994 Dönem! 237 - Ben söyleyeyim müsaade ederseniz. "Rüzgar söylüyor şimdi o yerlerde, Bizim eski şarkımızı. Vazgeç, söyleme artık Hatırlatma, mazideki halimizi." - Zafer, do ğru mu bu ? dedim. Rahmetli Zafer cevap verdi. - Ben Türk Ordusunda bu güne kadar "muharebe hareka tı rozeti" almı ş tek levazımcıyım. Döndükten sonra bize yakı şan şeyleri söylerim. Bütün mar şları hiç unutmayacak gibi, ö ğrenmek zorunda bıraktı ğınız için: "Sivastopol önünde yatan gemiler Atar nizam topunu yer gök inler Yardımcıdır bize kırklar yediler Aman kaptan pa şa izin ver bize Sılada ni şanlımız duacı size" diye Sivastopol mar şını söylerim. Ba şka şeyler artık bizi kesmez; bunlar uyduruyor komutanım. Bütün hazırlıklar ona göre yapıldı ğından Kara Kuvvetlerine mensup bütün subaylar öğleden sonra Hakkari'den ayrıldılar. Gün batarken kı şlanın kuzeyindeki Kırmızı Tepeye çıktım. Önce vadil er sonra dağların dorukları yava ş yava ş karardı. Bütün çocukları, birdenbire uzaklara, gurbet ellere giden bir insanın hislerine kapıldım. "Askerlerin cesaret ve dayanıklılı ğı daha iyisi hayal bile edilemeyecek düzeyde olmalıdır. Savaşçılık orta kırat adamların yiyece ği nane de ğildir." Aynı gün, 19 Temmuz gecesi saat 23:45'de, Çukurca- Şırnak sınırındaki, Tanintanin geçidi ba şlangıcında bulunan Serbest Sınır Karakoluna saldırı ba şladı ğı haberi geldi. Hava aydınlanırken karakola indim. Saldırı, karakolun kuzey batısında Berizincir tepede bulunan emniyet timini hedef almı ştı. PKK grupları Kuzey

Page 129: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

Irak'taki Metinan kampından gelmi şlerdi. Bir aste ğmen, dokuz asker, iki GKK olmak 1 üzere 12 şehit vardı. Kaçıramadıkları dokuz teröristin cesedi sa ğda solda duruyordu. Timde olup da sa ğ kalan askerlerle görü ştüm. PKK militanları karanlıkta hiç kimseye görünmeden tepeye çıkan do ğudaki bir izden tırmanarak mevzide çepeçevre duran timin ortasında, aniden ort aya çıkıp asker ve GKK'ların bulundukları siperlere el bombası atarak ate ş açmaya ba şlamı şlardı. Şehitlerin büyük bir kısmı sırtlarından vurulmu ştu. Ortaya çıkan şuydu; mevzilerin içine girdikleri noktada, o gece nöbette olan iki GKK ile PKK'lılar anla şmıştı. Karanlıkta, yakınlarında ve ayakta dola şanların PKK'lı mı, arkada şları mı oldu ğunu tam ayıramayan askerler, ate ş edip etmemekte tereddüt etmi şlerdi. Ve gelenler sadece PKK'lılar de ğil, onların para kar şılı ğı eylem ba şına kiraladıkları pe şmergeler de bu saldırıya katılmı şlardı. Time saldırı yapılırken karakol binası ve çevresindeki mevzilere de a ğır silahlarla ate ş açan, bu a ğır silahları katırlarla Irak'tan getiren ve a ğır silahlar ile ölü mü yaralı mı oldu ğu belli olmayan PKK'hları, katırların sırtında tekr ar Irak'a kaçıranlar Barzani'nin pe şmergeleriydi. Hakkari- Şırnak vilayetlerinin biti şik oldu ğu güney batı uçundaydık. Zaten tek karayolu olan, Çı ğlı, Köprülü, Çukurca yolunu kullanarak Çukurca'daki Sınır Alayına gitmeye karar verip, helikopter istemedim. Yanımda bulunan Çukurca Sınır Alay Komutanı Albay M ehmet Ali: - Komutanım, siz hepimizden daha iyi biliyor su nuz ; saldırılardan sonra bu yoldan bir dönü ş yapılaca ğını bildiklerinden, mutlaka pusu veya mayın vardır. Yol hem çok dar hem de bir tarafı hiç yok, tamamen yar. - Bu mihveri karadan geçerek görmek istiyorum. Bazı dü şüncelerimi yerden bakı şım şekillendirecek, onun için yoldan dönece ğim. - O zaman zırhlı araca binin komutanım. - Mehmet Ali, ben zırhlı aracın içinde kabirde gibi oturarak nereyi görebilirim? Normal bir ciple gidece ğim. Pusu, mayın ne olacaksa olur; kendim her şeyi gözlerimle görmeliyim. Mayını araçtan fark edemem a ma pusu kurulmu ş ise, çok hız yapılamayacak bu yolda ben pusu yerini sezerim. Son ra da pusu yerindekilerle görü şürüz, sen merak etme. - Komutanım o zaman hiç de ğilse zırhlı araçla ben önden gideyim. - O fark etmez, gidebilirsin. Üç araç ö ğleye do ğru Çukurca Sınır Alayının kı şlasına ula ştık. Ak şam Hakkari'ye döndüm. Geç saatlerde Harekat Merkezine girdi ğimde Harekat Şube Müdürü biriyle görü şüyordu, konu şmasını hemen kesemedi. 238 Unutulanlar Di şinda Yeni Bir Şey Yok - Kiminle görü şüyordun? - Çukurca Sınır Alay Komutanı ile komutanım. -Bir şey mi var? - Bize komutanın haberi olmasın diye tembih ediyor. Siz geçtikten hemen sonra mayın arama timi yolun Köprülû-Çı ğlı arasında yere dö şenmi ş üç mayın buldu. - O yolu kullanmakta ısrar eden benim ve ak şama kadar yanların-daydım, niçin söylemiyorlar ki? Çukurca'da mayınlanmamı ş yol ve mayın bulunmayan gün var mı? Mayın olaylarına tarih tarih baksanıza. Çekinecek n e var? Sonra, kimseye zamanı gelmeden bir şey olmaz. Mehmet Ali'ye söyle rahat olsun. 21-30 Temmuz tarihleri arasında Çukurca ve Yüksekov a bölgelerinde Puma-2 adıyla geni ş çapta harekat ba şlattık. Yüksekova'nın 10 km. güneyinde Kamı şlı bölgesinde üste bulunan 4ncû Da ğ ve Komando Taburu bu harekatta, Yüksekova'nın kuze yine geçerek önce Beyazda ğ, sonra Morda ğ (3807 rakım) istikametinde operasyonlara başladı. Mor-da ğ'ın yarısı Hakkari vilayeti, yarısı da Van vilayeti ve onun Başkale ilçesinde kaldı ğından Morda ğ'ın taranması bitti ğinde tabur bir hafta sonra Ba şkale topraklarının içine 15 km. girmek zorunda kald ı. Bölgesinde harekat bitti ğinde, bir an önce ve hızla konu şlu oldu ğu Da ğ-hca'ya dönmek için tabur motorlu araçlarını yanına istedi. Bölgedeki B aşkale'ye ba ğlı jandarma bölü ğü yolların ke şfini yapü ve emniyetini kontrol etti. Jandarma Bölü k Komutanı ve emniyet timlerinin geçti ği noktadan 15 dakika sonra da 4ncü Da ğ ve Komando Taburunun konvoyu geçerken yol kenarından araçlara 8-10 metre mesafeden iki PKK'lı RPG-7 roketatarlanyla ate ş etti. Civardan da ate ş açılmasına ra ğmen, esas; atılan roketlerin üstleri açık araçların için e dü şmesiyle 14 erba ş ve er

Page 130: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

şehit oldu. Taburun bölükleri roketleri atanlar dahi l altı militanı kaçmalarına fırsat vermeden bulundukları yerde yok etti. Di ğerlerini de kaçtıkları Đran sınırı istikametinde, daha önce hiç bilmedikleri va di ve yükseltilerde hava kararıncaya kadar kovaladılar. Haberi ahr almaz, sa ldırının yapıldı ğı Başkale'nin O ğulveren Karakoluna gittim. Roketlerin atıldı ğı yeri gördüm. Hakkari'den helikopter isteyerek ta şınabildi ği kadar timi militanların kaçabilece ğini tahmin etti ğimiz yönlerde önlerine indirdik. Hava kararırken taburun bulundu ğum karakola toplanması emrini verdim. Ak şama do ğru Van Valisi ve Van Jandarma Tugay Komutanı general karakola geldil er. Yanlarında da bazı siviller vardı. Karakolun bahçesinde uzak bir yerde 4. Da ğ ve Komando Taburunun öldürdü ğü PKK militanlarının ba şında masalar, dakti- 1994 Dönemi 239 lolar, kimlik tespiti, durum tespit tutanaklarının tanzimi gibi şeylerle uğra ştıklarını yanımdaki karargah subayları söyledi. Yan larına gittim. Önce hiç konu şmadan izledim. Sonra dayanamadım: - Size zahmet verdik. Ba şınıza bir sürü bürokratik i şler açtık, dedim. Van Jandarma Tugay Komutanı: - Osman Pa şam bizim durumumuz kötü. Bizim vilayette bir şey yok ama etrafımız yanıyor. Biz de ate ş çemberinin ortasında kaldık. - Sizde bir şey olmadı ğını sanmanız, bir trafik kazası veya adi bir adam öldürmeymi ş gibi yaptı ğınız i şlemlerden belli oluyor. Şunu hemen ilk tespitlerimle söyleyeyim. Gündüz saat 13:00'da, kar akolun 3-4 km. yakınında pusu kuruluyor, 10-15 dakika önce aynı yerden geçen bu k arakolun araçlarına hiçbir şey yapılmıyor, bütün bu yörede en güvenilir diye sa ndı ğınız a şiretin korucuları var de ğil mi? O korucular bu i şin içinde olmadan hiçbir şey olmaz. Burada herkes birbirine entegre olmu ş. Görmedim, duymadım, haberim yok. Bana dokunmayan yılan bin yıl ya şasın safsatasıyla ya şayıp gidiyorlar. - Burada daha önce böyle bir şey hiç olmadı. Sizin üzüntünüzü anlıyorum. Bu aşiretin bir bölümü de sizin bölgenizde. - Şu gördü ğüm karakolu, dümdüz bir yerde bulunması, sayısının azlı ğı, çevredeki tahkimat noksanlı ğı ve a ğır silahlardan yoksun haliyle, Hakkari'de olsa, 48 saat içinde yerle yeksan ederler. Da ğ ve Komando Taburuna bile saldırmayı göze alan bu Ba şkale bölgesi PKK grubu, böyle yumu şak bir hedefe niye ba şını bile çevirip bakmıyor? Komandoların bölgeye giri şiyle hesaplarının alt üst olmasından korktu ğundan tepki veriyor. 4. Da ğ ve Komando Taburunun yeni Tabur Komutanı Binba şı Kemal ve bütün subaylar gece saat 24:00'da karakolda bir odada görü ştük. Bir haftadır Beyaz ve Mor Dağdaydılar. Onun yorgunlu ğu hiçti de bu bölgede yüz yüze kaldıkları durum hepsinin kin ve öfkesini doru ğa çıkarmı ştı. Kısa zamanda bazı sorgular da yaparak her şeyi ortaya çıkarmı şlardı. Bendeki ve onlardaki bilgileri yan yana getirdi ğimizde durum şuydu: Ba şkale bölgesindeki grupların ba şında "Zerde ş" isimli biri vardı. Bu adam 26 ya şında, PKK'nın en güvendi ği, çok az konu şan ve en sert liderlerinden biriydi. Ba şkale bölgesi için aldı ğı talimat buradan azami vergi ve haracı alarak PKK!nın gelirini yükseltmekt i. Arada bir Ba şkale, Hakkari arasındaki yolu 32 virajlar kesiminde keserek eylem ler de yapıyordu ama, bölgesinde kendisine bir tehlike görmeden eyleme gi ri şmiyordu. Korucular, köyler, mezralar, Đran'dan gelen kaçakçılar, eroin ve esrar gibi i şlerle u ğra şan herkesi, kendi taktir 240 Unutulanlar Di şinda Yeni Bîr Şey Yok etti ği miktarlarda vergiye ba ğlamı ştı. 1994 yılı için Ba şkale Belediyesine kesti ği vergi (o günün parasıyla) 30 milyardı. Hiç kimse bunun böyle oldu ğunu devletin hiçbir kurumuna bildirmiyor, tıkır tıkır Z erde ş'e ödüyordu. Acımasızlı ğı ile tanınan bu şahıs, 1993'de Ba şkale bölgesi sorumlusu oldu ğundan bu ününü önceden halka da kanıtlamı ştı. Gece yarısından sonra gitmek istememelerine ra ğmen subayları birkaç saat dinlenmeleri için gönderdim. Sabaha kadar gözümü kı rpmadım. Đran sınırı buraya çok yakındı. Sınırdan; bulundu ğumuz mevki-ye, daha batıda Ba şkale-Hakkari yolu, onunda batısında Hakkari Karada ğ ile kuzeyde kalan Ba şkale arazisini inceledim. Bugün kar şıla ştı ğımız grup şimdi bulundu ğum jandarma karakolu ile Đran sınırındaki dar ve küçük alanda sürekli duramazdı. Başkale-Hakkari yolunun batısındaki geni ş alan da Ba şkale arazisiydi. Hatta Hakkari kuzeyindeki Karada ğ

Page 131: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

1994 yılında PKK'nın sorumluluk alanları tahsisinde , kuzeydeki grupların sorumlulu ğunda, yani bugün kar şımıza çıkanların bölgesiydi. Bu ay, en çok can sıkan eylemlerden biri Hakka-ri- Şırnak, di ğeri de Hakkari-Van idari sınırları üzerinde, veya içinde meydana gelmi şti. Sabahleyin alaca karanlıkta karakoldan çıktım. 4. D ağ ve Komando Taburu, subay, astsubay ve askerleri bölükler halinde, parkaları ü zerlerinde açık arazide yatıyorlardı. Tecrübeli olduklarından, en azından b ir kısmına karakolda yatacak yer olmasına ra ğmen orada yatmamı şlardı. Saldırılarda binanın kendi inisiyatiflerini alaca ğını, güçlerini sınırladı ğını bildiklerinden, sürekli de kayalıklar arasında bir iki saat dinlenmeye alı şkın olduklarından burada topra ğın üzerine uzanmı şlardı. Hepsi botlarını ve çoraplarını çıkarmı ş durumdaydı. Boydan boya gezerek taburun askerlerinin ayak tabanlarını gördüm. Hep hareket h alinde oldu ğumuzdan epey zamandır 600'e yakın olan askerlerin ayaklarını ope rasyon sırasında görememi ştim. Nerede ise hepsinin ayak tabanları tam yerinde tabiriyle paramparçaydı. Bazıları kan içindeydi. Parmak arala rı su toplamı ş, topukların derisi kalkmı ş, taban derileri, bir kısmında, ayakta bir iki yerd e kat haline gelmi şti. Beni, yatılan sıraların arasında oturmu ş, ayaklarına bakım yapmaya çalı şan 5-6 asker fark etti. Aya ğa kalkmaya ve yanlarındakileri ikaza yeltendiler. Đşaretle mani oldum. Şu gördü ğüm manzara, yeryüzünde ben en katı yürekliyim diyec ek insanı bile etkileyecek ve dayanıklılı ğım hiçe indirecek ölçülerdeydi. Saat 07:00'da Tabur Komutanı içtima düzeninde tabur u bana takdim etti. Kendilerine: 1994 Dönemi 241 "Arkada şlar dünkü menfur eylemi bizim sorumlu olmadı ğımız topraklarda ve bizim bölgemizde faaliyet göstermeyen, tıpkı köpeksiz köy de çomaksız oynamaya alı şmış PKK grubu yaptı. Da ğ ve Komando Tugayı şu geçen 13 ayda, hiç durmadan yurt içi ve yurt dı şında yaptı ğı tüm muharebelerde bile, dünkü kaybetti ğimiz sayıda şehit vermedi. Hissiyatınızın derinli ğini, öfke ve kininizin azametini biliyorum. Size sö z veriyorum. Dün bunu yapanların sonunun ne olaca ğını, şu anda kar şımda bulunan terhisi en yakm askerler dahi görecekler. Sizler he r muharebe görevinizde kahramanlı ğı destanla ştırmı ş bir tabursunuz. Bundan sonra da sizin kar şınıza çıkacak olanlara acırım. Hepinizin gözlerinden şükranla öpüyorum. Hepinizi gururla selamlıyorum" dedim. Tabur bölükler halinde muharebe düzenine geçerek ba tıdaki Van-Hakkari ana yoluna doğnı yürüyü şe geçti. Son asker gözden kaybo-luncaya kadar tabur u izledim. Yürüyenler sanki sabahleyin gördü ğüm ayakların sahipleri de ğildi. Temmuz ayının son günlerinde bir fırsat bulup Hakka ri bölgesine atanan Kara Kuvvetleri ve Jandarma Genel Komutanlı ğına mensup bütün te ğmenleri, bir yıl önce atanmı ş olanlarla birlikte, Tugayda bir salonda toplayıp g örü ştüm. 1994'de ilk kez te ğmenler sınıf okulundan sonra Güneydo ğuya atanmı şlardı. Kürsüye çıktım ve irticalen kendilerine hitap ettim. "Arkada şlar önce size şu güne şin en küçük uydusunun de ği şmez do ğal afetlerini söyleyeyim. Bunlar; seller, depremler, salgın hasta lıklar ve sava şlardır. Bunlar doğanın yasalarıdır. Bulu ştu, teknolojiydi hiçbir sonuç bu dört do ğal eylemin önüne geçemez. Bunun üçü yeryüzünün varlık etkenler i, dördüncüsü de milyonlarca canlı türünden biri olan fakat aklı erginle şti ğinden kendisini dünyanın hakimi zehabına kapılan insan o ğlunun yaratılı şındaki zayıflıktır. 5000 yıllık kayıtlı insano ğlu tarihinde 14.600 sava ş ya şanmıştır. Bu ortalama her yıla üç sava ş demektir. Đttifaklar, ikili antla şmalar, bunların hepsi korkuya ve çıkara dayalı sözle şmelerdir. Đnsanlar orta bir ömre sahip canlılar oldu ğu için 30-40 yıllık süreleri mevzii barı şlarla geçirmi ş olmayı büyük bir şey olarak algılarlar. Dar ve yüzeysel anlamda bir anlam ta şıyabilir, fakat gidi şatın önüne geçebilecek bir hal de ğildir. Zaman her şeyi eskitir ve i şe yaramaz hale getirir. Ama siz öyle bir meslek ve sanat seçmi şsiniz ki, kıyamet gününe kadar, varolu ş nedeni de ği şmeyecektir. 242 Unutulanlar Di şinda Yeni Bir Şey Yok

Page 132: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

Sizlere gıpta ediyorum ve bu ya şta ve rütbede gelece ğin sava şlarının nasıl olaca ğını bizzat ya şayarak gördü ğünüzden dolayı da sizleri kutluyorum. Şimdi insanlar buna genel bir tanımla "terör" diyorl ar. Nereden, nasıl, hangi kuvvederle, ne zaman, gelece ği belli olmayan vuru ş. Tam askeri dille; klasik, bilinen, hatü olmayan, yı ğına ğı yapılmayan, sana seferber olma imkanı tanımayan, bütünüyle kar şı tarafın inisiyatifinde olan, daha pratik ve daha ucuz, şok etkisi yüksek, zamana yayıldı ğında kar şı tarafta moral ve maddi güç bırakmayan, daha çok zekayı ve c esareti gerektiren bir sava ş türü. Yani bilinen 1. ve 2. Dünya Sava şlarının hat, cephe, yı ğınak, te şkilat ve sava ş doktrinlerini çizip atan bir tarz ve bir usul. Kla sik ve nizami, yani düzeni, olmayan bir sava ş ve muharebe tipi. Aslında yeni falan da de ğil. Son 200 yıldır da dünyanın her yerinde var. Mesela; komando nedir, nereden çıkmı ş, niye çıkmı ştır? Amerikan ba ğımsızlık sava şında bir Đngiliz binba şının ihtiyaç halinde buldu ğu bir örgütlenme ve bu örgütün uyguladı ğı prensiplerdir. Siz Çelik Bilek okudunuz mu bilmiy orum. Đşte Çelik Bilek serüvenleri, ABD avcılarının nizami olm ayan sava ş kurallarıyla Đngilizlere kar şı yürüttü ğü mücadeleyi anlatır. Benim ku şağım Çelik Bilek'i çok iyi tanır ve muharebe tekniklerini de bilir. Ama be nim ku şağımdan kaç ki şi bunu hayata geçirebilir, o farklı bir konudur. Ernesto Che Guevara'nın "Bolivya Günlü ğü "nü okumaya ba şladı ğınızda; 1967 yılının Eylül aynı okurken; Che'nin ba şında bulundu ğu 46 ki şilik yürüyü ş kolunun bazen bir uça ğın onlar saklanmasına ra ğmen üzerlerinden uçtu ğunu, nehrin öte kenarından bir köylü çocu ğun elini kaldırarak onları selamladı ğını, çok uzakta ineklerini otlatan iki ya şlı insanın şapkalarını çıkararak kendilerini selamladı ğını okudu ğunuzda, 1967'nin Ekim ayında bu yürüyü ş kolunun ba şına bir şey gelece ğini derhal sezebildiyseniz siz bu i şi ö ğreniyorsunuz demektir. Konvansiyonel sava ş, da ğın ötesindeki kurak ova, da ğın bu tarafındaki so ğuk denizde kuralsız sava şür. Birinin di ğeri ile hiçbir ba ğı yoktur. Đkisinde de insan varlı ğının fizik olarak bulunması dı şında. (Ernesto Che Guevara ve 46 militan 8 Ekim 1967'de p usuya dü şürülerek öldürülmü ştür.) Burada size esas anlatmak istedi ğim şudur. Bir ulus, bir toplum; ben vazgeçmem, pes etmedim, iradem ve azmimden kaybedilen bir şey yok diyor ve gerçekten öyle ise, sen onu sahrada topa tutsan ne olur? 1994 Dönem Đ 243 Havadan bomba ya ğdırsan ne yarar? Ö taktirde mücadele klasik olmayan muharebe tekniklerine döner. Uzun sürünce de iki tarafın yıp ranma, yorulma, maddi kaybı artar. Çâresi ne? Bunu bileceksin. Ona göre te şkilatlanacak, ona göre e ğitim ve ona göre sava ş usulleri deneyeceksin. Liderler ve askerler bu tip mücadeleye hazır olacaklar. Bunu bir hasım yaptı ğı için de ğil. Sen de buna göre sava şacaksın. Çünkü bu usul; 100-150.000 askerin kar şı kar şıya gelip birisinin ötekisine zafer kazanmasına itibar etmez. Ben varım, her zaman ve h er yerdeyim, seni rahat bırakmam dayanıklılı ğı; klasik usullere sarılıp ayrılamayanlan zaman içi nde kurba ğa testine sokar. Kara muharebeleri çok zordur ve insanın ruh ve akıl yapısını alt üst eder. Deniz veya hava platformundan bir füzeyi veya bombayı has mın bulundu ğu vasıtaya veya yere atarsın. Oradaki canlılara, insanlara ne oldu ğunu, parçalanmalarını, kol ve bacaklarının koptu ğunu, yaralı iken 'ölmek istemiyorum' diyen feryatla rını ve seni öldürmek için beyninin nasıl çatlatarak çarele r aradı ğını göremezsin ki. Göremedi ğin için de ruhun alabora olmaz. Siz öyle misiniz? Hasmın gözünün akını görürsünüz. Kar şınızdaki hayatta kalmak için bir canlı olarak nelere ba şvuruyor, ne mizansenler ne kurnazlıklar düşünüyor. Sonra bunlar, bir, be ş, on de ğil ki. Her defasında onlarca, yüzlerce ki şi. Aynı şekilde sen de bir canlı iç güdüsü ile sürekli dikka t ve zekice bulu şlar peşindesin. Bir kayalı ğı anladım. Yarım saat geçmeden bir veya birkaç tane daha mevzi ve o kadar insan kar şına çıkacak. Hadi gündüzü anladım. Gece de aynı şey. Sonra, kaç gün kaç gece üst üste? -30 derecede mi y oksa +40'da mı? Ve midene günlerce, haftalarca bir ka şık sıcak bir şey girmeden.

Page 133: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

Arkada şlar her zaman söyledi ğimi siz gençlere de söyleyece ğim. Ve sizin her şeyi tam ve do ğru ö ğrenmeniz esastır. Çünkü do ğa yasaları bu i şte de esastır. Gelecek sizsiniz çünkü. Ordu, i şi sava ş olan canlı bir varlıktır. Ordu askerlik duygusu sayesinde canlı ve sa ğlam durur. Bu duygunun erden generale kadar herkest e tam ve eksiksiz olması lazımdır. Askerlik duygusu tarih içinde bütün uluslarda da görüldü ğü gibi bir çok nedenle zayıflayabilir. Bunun sebepl erinin ba şında subay ve general terfilerinin taraflı yapılması, cesaret, otorite, enerji gibi askeri niteliklerin dikkate alınmaması, hatta can sıkıcı s ayılması gibi orduya verilen zararlardır. Şunu bilin. Ordunun şeref ve disiplininin temeli, yeminli muhafız- 244 Unutulanlar Di şinda Yeni Bir Şey Yok lan subaylardır. Bu fikrin sahiplerinin ba şında da süvarileri Sarı denizden Polonya'nın ba şkenti Var şova önüne kadar gelen, bütün dünya tarihçilerinin doğunun yeti ştirdi ği en büyük general olarak kabul etti ği Cengiz Han gelmektedir. "Bana subay ve para verin, ba şka bir şey istemem" diyen de kendisidir. 150.000 ki şilik süvari ordusunun 70.000'i de Türk'tür. Komutan dili, ö ğreten ve komuta eden birinin ifadesidir. Net, yalın ve keskindir. Emirleri tekrar etmeyin. En zararlı şeydir ve kolaycılıktır. Yapılacak şey onları enerjik bir şekilde kontrol etmektir. Yumuşak ve uysal ki şiler, küçük çaplı amir olurlar. Ofisler ve şirket yönetimlerine iyi gelirler. Sava ş arenasında bo ğa ve sava ş kartalı olamazlar. Çünkü Tanrı öyle istemi ştir. Savaş, ulusun kuvvetini göstermektir. Sava şın ahlak ve ahlaksızlıkla hiçbir ilgisi yoktur. Bu de ğer sava şla ve sava şanlarla ilgili de ğil, sava şa neden olanlarla alakalıdır. Herkesin sizi sevmesi için çaba göstermek bir sırad anlık i şaretidir. Muharebelerde herkesin beyni uyu şmuş ya da da ğılmı ş oldu ğundan liderin iki kat tetikte olması gerekir. Teşkilat şemalarının ve unvanların hiçbir de ğeri yoktur. Gerçek güç insanları etkilemek ve onlara ilham vermektir. Ki şili ğinizi konumunuzla asla bütünle ştirmeyin. Pozisyon de ği şince kimli ğinizi muhafaza etmek mümkün olsun. Kimseye de benzemeye ç alı şmayın. Aksi kanıtlanmadı ğı sürece muharebeleri yürüten komutan her zaman hak lıdır. Sözcüklerin bir anlamı yoktur. Ses tonuna dikkat et . Dürüst olup olmadı ğını o söyler. Hiçbir askeri kitabın ya da kuralın dü şüncelerinizde ön yargı yaratmasına müsaade etmeyin. Bu yaratıcılı ğınızı ve hayal gücünüzü engeller. Sakın hiçbir kalıba girmeyin. Kalıpların bedelini bir kısmınız g ördü ve görmeye de devam edeceksiniz. Đnsanlar dünyanın do ğasına egemen olamadı ğı ve akıl erdiremedi ği için maddi şeyleri seçerler. Đnsanlar ölüm ve do ğum bilincinin do ğasını kavramakta zorlandı ğı için ölümü hep ba şkalarının ba şına gelen bir sonuçmu ş gibi görmeye devam eder ve asla inanarak kabul etmezler. Bu da h er i şte, atılımın ve cesaretin önünü keser. Apaçilerin bir sözü vardır: "Aptallar ya şam ve ölüm için uza ğa bakarlar. Her ikisi de yanı ba şlarmdadır". 1994 Dönemi 245 Arkada şlar, insan o ğlunun yeryüzünde özgür ve erdemli olmaktan Öte kaza nıp muhafaza edece ği ba şka bir de ğeri yoktur. Muharebelerde ve çatı şmalarda gençli ğin ve genç insanın ne demek oldu ğunu hem sizde hem de mehmetçikte görüyorum. Babaannemin bir sözü vardı: " Đnsan 45'inden sonra gecede 40 dayak yer" derdi. Aslında kimsenin dayak yedi ği falan yok. Do ğa hükmünü yürütüyor, Savaş, muharebe, harekat alanında insanların hangi ya şlarda bulunaca ğı Roma ve Napolyon ordularından itibaren bilimsel olarak bell idir. Askerler en geç 46, rütbelilerden mare şal bile olsa en geç 60 ya şında üniformaları çıkartılmı ştır. Sebebi mi? Đnsanlar 60 ya şından sonra fiziksel duyularının yüzde ellisini kaybederler. Şimdi ömür uzadı diye bunun tersini savunan birileri ne rastlarsanız, gülün ve ona ilgili bilim adamlarına gitmesini önerin. Dünya harp tarihinde ya şlı bir generalin genç bir generali, ya şlı bir subayın genç bir subayı yendi ği varit de ğildir.

Page 134: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

Atatürk Cumhuriyeti kurdu ğunda 44 ya şında, Napolyon bütün Avrupa'nın askeri, siyasi, ekonomik, sosyal yapısını de ği ştirdi ğinde 43'ün-de, Cengiz Han süvarileri Var şova önlerindeyken 50 ya şındaydı. Sizlere örnek vermeye ne hacet; siz kendiniz bunun böyle oldu ğunu ya şayarak zaten görüp biliyorsunuz. Arkada şlar yurdu savunmak sınırlara kale ve karakol yapara k, engeller koyarak yapılmaz. Böyle olmadı ğını da görüyoruz. Yurt savunmasını bizim milletin yüreklerine kurulmu ş kalelerle yapıyoruz. En büyük, en etkili silahımız ve gücümüz onun vatan se vgisi ve çocuklarını bu asil duygu için şehit olmaya adamaları. Bunu hiçbir zaman aklınızdan çıkarmayın. Hep söylüyorum. Bir kere daha söyleyeyim. Yeryüzünde bö yle bir ulus artık yok. Bu ne sabır, bu ne tevekkül, bu nasıl bir ölçüsüz sevgi. Böyle bir şey olamaz. Lider hakkaniyet ve adalet demektir. Meslek hayatın ız boyunca maiyetinizi; deği şmez tek ölçü olan mesleki ehliyet ve cesaretine gör e de ğerlendirin. Bunu ordunun gelece ği için yapmak zorundasınız. En önemli i şinizin bunu titizlikle yapmak oldu ğunu bilin. Aksi halde kötü gidecek her şeyden siz de sorumlusunuz. Nasıl muharebe edilece ği konularını her zaman sizlerle beraberken anlattı ğım için bunlardan bahsetmeyece ğim. Siz muharebelerde yeti şen genç subaylar olarak gelecekte "farkınızı" ortay a koyacaksınız. Lüks ve pahalı ya şama özenmeyin. Askerin günlük ya şamı sade ve pratik tesislerde, do ğa ko şullarına uygun yerlerde geçmelidir. Rahat 246 Unutulanlar Di şinda Yen Đ BiR Şey Yok ve refah, askerlerde alı şkanlık haline gelirse, hangi millete mensup olursa olsun dayanıklılı ğı ve cengaverli ği azalır. Üniformanızı düzgün giyip size yakı şmasını ve askerlerinizin size imrenmesini istiyorsa nız, vücudunuzun yağlanmasına müsaade etmeyin. Siz paraya pula eyvallahı olmayan kahramanlarsınız; bu kahramanların gitmedi ğini, sizlerde görüyorum. Askerlerinizin ba şına dönün ve herkese Türk subaylarının kim oldu ğunu gösterin. Hepinizi gururla selamlıyorum." "Yarım motorla çalı şmak yok; bütün makineler tam yol ileri!" Ağustos 1994 olayları: 1 A ğustos saat 03:30'da Şemdinli Aktütün yolunda askeri araç mayına çarptı. Đki asker yaralandı. 2 A ğustos saat'll:00'da Türkiye- Đran sınırında mayın arayan istihkam timinden bir asker mayına bastı. Üç asker yaralandı. 3 A ğustos saat 15:20'de Hakkari merkez Ördekli Karakolu nda gözetleme yerinde bir GKK tuzaklanmı ş el bombasına bastı. Bir GKK şehit oldu, bir GKK yaralandı. 4 A ğustos saat ll:45'de Yüksekova Kotul Sınır Karakolun dan Perihan Sınır Karakoluna seyir halindeki ikmal aracı mayına çarpt ı. Dört asker yaralandı. 5 A ğustos saat 19:30'da Şemdinli Umurlu Sınır Karakoluna saldırı yapıldı. Dö rt asker şehit oldu. 19:00'da Yüksekova Kısıklı Karakoluna at eş açıldı. 11 A ğustos'ta Çukurca Çı ğlı yolunda sivil araçlara ate ş açıldı; bir asker, dört GKK şehit oldu. Bir PKK'lı ölü ele geçti. 13 A ğustos saat 13:00'da Şemdinli Çevre köyü GKK'lanna âte ş açıldı ve bir GKK yaralandı. Aynı gün gece yarısı Hakkari merkez Örde kli Karakoluna saldırıldı, beş asker şehit oldu. (Ördekli Jandarma Karakolu Karada ğın kuzeyinde Ba şkale-Hakkari sınırındaydı. Bir haftadır bu karakola bask ı artmı şü. Yapanlar da 4. Da ğ ve Komando Taburuna roket atan Ba şkale bölgesindeki Zerde ş gruplarıydı. Artık kesin olarak Van-Hakkari ana yolunun baüsındaydılar . Bizim de bekledi ğimiz buydu; 15 A ğustos günü örümcek a ğını kurduk.) 1994 Dönem! 247 14 A ğustos saat 10:30'da gene Ördekli köyü civarında bir kadın mayına bastı ve iki kadın yaralandı. 19 A ğustos saat 23:00'da Şemdinli Koçyi ğit Kırca mezrasına ate ş açıldı. 20 A ğustos saat 03:00'da Şemdinli Geli şen köyü Atalık mezrasına saldırıldı. Yedi GKK şehit oldu, altı vatanda ş öldürüldü. 21 A ğustos saat 23:30'da Şemdinli Çevre köyüne saldırıldı. Bir GKK, bir vatan daş yaralandı. 1500 koyun Kuzey Irak'a kaçırıldı.

Page 135: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

25 A ğustos saat 10:15'de Şemdinli Durak Sınır Karakoluna, Đran'daki Jerma-Betkar kampındaki PKK grubu saldırdı. Đki asker şehit oldu. 20:30'da Yüksekova Mezarlık mahallesinde zabıta amirine suikast te şebbüsünde bulunuldu. 31 A ğustos saat 04:00'da Şemdinli Tütünlü Güleç mezrasına ate ş açıldı. Bir militan öldürüldü. "Zaman bir uzay boyutudur ve sonsuzdur. Ama insan için zaman, onun ömrüdür. Sıradan şeylerle zamanı çarçur ederek, keçi boynuzu yemekten vazgeçin." 1-3 A ğustos'ta Şemdinli Bembo yaylası, 2-6 A ğustos'ta Çukurca (Do ğan Harekatı), 2-4 A ğustos'ta Yüksekova'da Pınarca-Akta ş, 2-4 A ğustos'ta Çukurca'da Kavga Yeri-Çı ğlı, 4-9 A ğustos'ta Yüksekova Mirge-zer-Kı şlacık (Yarasa Harekatı), 11-13 Ağustos'ta Yüksekova Şi şol ve Morda ğ, 15-19 A ğustos'ta Hakkari Karada ğ operasyonları yapıldı. Yürütülen muharebeler, sa ğlanan temas ve çatı şmalarda 58'i Karada ğ'da olmak üzere 126 PKK militanı ölü olarak ele geçirildi. 15 A ğustos günü; PKK'hlar planı görerek bizim nelerde ve ne kadar oldu ğumuzu anlasınlar diye gündüz gözüyle Hakkari-Van yolunda, iki vilayet sınırından başlayacak gibi 'U' şeklinde tertiplenildi. Açık a ğzı 15 kilometre olan ve batıya dönük olan a ğı, do ğudan batıya Karada ğın üzerine, Ba şkale PKK grubunun bulunması muhtemel olan mıntıkaya do ğru sürmeye ba şladık. Üç şey çok önemliydi günün güne benzemedi ği, saatin saati tutmadı ğı bu harekat tipinde: 1. PKK grubu a ğı yürüttü ğümüz alanda mıydı? 2. Gece, a ğı yanlardan ve dibinden delip geçmemeliydiler (50 m etre bile bo şluk bulsalar bunu yapabilirlerdi). 248 Unutulanlar Di şinda Yeni Bir Şey Yok ' 3. A ğın açık a ğzından hiçbir ku şku duymamalıydılar. Ba şkale arazisinin de bir bölümünü kullanaca ğımız için Van'daki Jandarma Tugayına bilgi vererek, kuzeye doğru olabilecek PKK hareketlerine kar şı hazır olmalarını, böyle bir operasyonu değerlendirecek tedbirleri almaları iletildi. Gündüz ve 15/16 A ğustos geceleri birlikler ilerlemelerini sürdürdü. F akat, herhangi bir temas olmadı ğı gibi görüntü de alınamadı. 16 A ğustos ö ğlene yakın Karada ğın zirvesine gelindi ğinde birkaç yerde birden çatı şma ba şladı. PKK grubu Karada ğın 3460 metre yüksekli ğindeki doruk kısmındaydı. Muharebe hava karardıktan sonra da 16/17 A ğustos gece yarısına kadar aralıklarla devam etti ve birden kar şı taraf derin bir sessizli ğe büründü. Bunun anlamı açıkü, çekilecek ve kaçacaklardı. Ama hangi yöne? Harekatla hiç alakası olmayan bir bölgede bulunan 2 nci Da ğ ve Komando Taburu bu gece yarısı da ğları hızla tırmanarak, a ğın batıya do ğru açık olan a ğzını kapatacak şekilde pusu mevzilerine girdi. 17 A ğustos sabahı saat 05:00'da, PKK grubu birerli kolda , hiçbir kaygı ve emniyetsizlik hissetmeden, yürüyü ş kolunda 2. Taburun 5. Da ğ ve Komando Bölü ğünün namlularının ucuna çıktı. 15-20 dakika içinde, de ğil ate ş etmek, tüfeklerini bile omuzlarından çıkaramadan aynı yerd e 53, onların biraz uza ğında da 5 olmak üzere 58 PKK'lı, yani Ba şkale'nin bu bölgede at oynatan grubunun tamamı, imha edildi. 4. Da ğ ve Komando Taburu askerlerine verilen söz de yerin e getirilmi ş oldu. (Karada ğ harekaü PKK'nın Sava ş ve Ordu Kılavuzu kitabında, Hakkari'de ba şlarına gelen vahim sonuçlardan biri ve tasfiyeye do ğru gidi ş olarak, 242. sayfasında anlatılır.) "Halk tarafından devlete, 'sen bana hizmet etmek için varsın; bunun ötesinde senin bir ba şka anlamın yok' denildi ğinde, her şey yoluna girecektir." 17 A ğustos 1994 günü Ba şbakan, Genelkurmay Ba şkanı, Bakanlar, Kuvvet Komutanları, Üst bürokratlar, refakatinde idari per sonel Hakkari'ye geldiler. Öğlen yeme ğini Tugayda yediler. Birlikler Karada ğ'ı 1994 Dönemi 249 taramaya devam ediyorlardı. Ben mecburen kı şlada bulunuyordum. Harekatın sonucu hepsini çok sevindirdi. Ö ğleden sonra Hakkari merkezde kurulmu ş olan platformlarda oturup, sırası gelen toplanan halka h itap etti. Para pul ve i ş vaatlerinde bulunuldu, terörü biz bitirece ğiz denildi ve Hakkari'den ayrıldılar.

Page 136: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

Tugaya çıktım. Sanki biz ayrı bir galakside, gelenl er ayrı bir galakside yaşıyormu şuz gibiydi. Đki hayat vardı, birileri gerçek, di ğerleri sanal bir ortamda ya şıyorlardı. Gelenlerin ruh halleri tavır ve davranı şları, güldükleri konular, birbirlerine yaptıkları şakalar, Ege ve Akdeniz'deki bir yerle şim biriminde neyse, burada da aynıydı. Bir kere daha g örülüyordu ki; "Ate ş nereye düştü ise, bizzat orada bulunanları yakıyordu". Büyük ate şin çok uzaklardan görüldü ğü sanılan ı şı ğını da insano ğlunda yaratması umulan ruhu gerçek ve içten duygularla kap-layamıyordu. Şehirdeki konu şmalar ve insanların halleri, bana; "mü-samere çocukları" ile Almanların, "Büyükler yem inle, çocuklar şekerle kandırılır" ata sözlerini hatırlattı. Đnsanlar kandırılmaya hazır olmadan kandırılamazlar. Bu durumdayken, birileri gelsin beni kandırsın diye beklerler. Birkaç saat ö nce hem dinleyen halk, hem de onlara hitap edenlerin durumu buydu. Basında Karada ğ harekatı: 18 A ğustos 1994, Hürriyet: "Hakkari'nin kuzeyindeki Karada ğ'da, kalabalık bir terörist grubun bulundu ğu belirlerıince helikopterlerin deste ğinde operasyon düzenlendi. Sabah erken saatlerde ba şlayan çatı şmada 45 PKK'lı öldürüldü." 18 A ğustos 1994, Milliyet: "Hakkari'nin Karada ğ bölgesinde kalabalık bir PKK grubu ile güvenlik ku vvetleri arasındaki çatı şmada 45 terörist öldürüldü. Hakkari'de iki PKK'h te slim oldu." Hakkari'ye geldiklerinde bir ara Hasan Kundakçı Pa şa: - Osman Pa şa, senin 5. Da ğ ve Komando Tabur Komutanı Binba şı Mehmet'e madalya teklifi yap, dedi. - O tabur benim komutamda de ğil biliyorsunuz. Şırnak Jandarma Tümen Komutanlı ğı'na ba ğlı ve Şırnak'ta faaliyet gösteriyor. Madalya teklifine esa s te şkil eden nedir komutanım? - Şırnak'taki harekatta Cudi Da ğı'na ilk çıkan senin bu tabur oldu. - !!!! Nasıl olur komutanım? Bizim tabur Beytü şşebap bölgesine konu şlu, Cudi nere, bulundu ğu yer nere? Sonra o kadar birli ğin içinde. - Harekat Şırnak'ta. Birli ğin onların komutasında ama madalya teklifini sen ya p. 250 Unutulanlar Di şinda Yen! Bir Şey Yok - Emredersiniz. Do ğru; şaşırmamak lazım. Hakkari'nin 3500-3800 metrelik dağlarından hiç inmeyen, Kuzey Irak'ta Ava şin ve Zap Kamplarını 24 saatte dümdüz edenlere, 2000 küsur metrelik Cudi Da ğı ova gelir. Şaşırma sebebim, kendi yaptıklarımızı a şırı ve fazla ileri çıkmı ş tevazu ile görmemizden kaynaklanıyor, dedim. 3 A ğustos 1994 Sabah, kö şe yazısı: Cudi Da ğı. "Genelkurmay Ba şkanı Do ğan Güre ş'in " Şırnak'taki Cudi Da ğı'nın tepesine Türk Bayra ğı diktik" dedi ği gazetelerde yayınlandı ğında buna inanamadım. Bizim milli sınırlarımız içinde bir da ğımıza kendi bayra ğımızı dikmenin ne demek oldu ğunu anlayamadım. Mutlaka bir yanlı şlık vardır, düzeltilir diye bekledim. Televizyonlar bayraklarımızı ve askerlerimizi göste rdi, gazeteler yazdı. Ciddi bir sava ştan sonra askerlerimizin Cudi Da ğı'nın tepesine ula ştıkları ve bayrak diktikleri bize anlatıldı. Sonra 1990'dan beri PKK' nm Cudi Da ğı'nda daha önce boşaltılan Dedeören Karakolunda ya şadı ğı, Hava Kuvvetleri uçakları, süper kobralar ve helikopterler deste ğinde 14 saatlik çatı şma sonunda dört yıldır PKK'nın kontrol etti ği tepeyi ele geçirdiklerini ö ğrendik. Ya bu haber ve görüntüler yanlı ş, ya da yıllardır olup bitenler hakkında yanlı ş bilgilendiriliyoruz. Bize bildirilen Güneydo ğu Anadolu'da 1500-2000 terörist bulundu ğu ve durumun kontrol altında oldu ğudur. Cudi Da ğı (2200 m) 1990'dan bu yana dört yıldır PKK'nın kon trolünde ise bizim mehmetçiklerimiz bu modern silahlarla dört yıl sonr a da ğın tepesine çıkıp, bayrak dikmeleri büyük bir ba şarı sayılıyor-sa, i şler bizim bildi ğimizden çok farklı demektir. Benim rahmetli babam Çanakkale'de vuru ştu, Đstiklal Harbi'ne katıldı. Onun Đstiklal Madalyasını şerefle ta şıyorum. Askerlere hürmetim var. Ama ortada bir gerçek var. 1. Đşler iyi gitmiyor. 2. Türk halkına olayların gerçek boyutları ve seyri anlatılmıyor. Đnsanlar ölüyor, paralar gidiyor, sonuca ula şılmıyor. Ne zaman ula şılaca ğı da belli

Page 137: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

değil. Milli hudutlarımız içinde Silahlı Kuvvetlerimiz dört yıl önce kaybettikleri tepeleri dört yıl sonra tekrar ele ge çirip bayrak dikebiliyor." (Bu yazı bir melodram gibi, "kral çıplak" diyordu. Ve isabetle çok do ğru diyordu.) 27 A ğustos'ta Jandarma Genel Komutanlı ğına mensup subay ve astsubayların batıda atandıkları garnizonlara Hakkari'den ili şik kesilme- 1994 Dönemi 251 si gereken son tarihti. Hepsine Da ğ ve Komando Tugayın kı şlasında şiltlerini verdim. Kara kuvvetleri mensuplarına benzer konu şma yaptım ve aynı gün ayrıldılar. "Vatan sevgisinden beslenen fedakarlık duygusu deje nere insanlara gülünç gelir." Eylül 1994 PKK eylem ve saldırıları: I Eylül saat ll:00'de Yüksekova Dilekli Dibecik me zrasına Çukur-ca'dan gitmekte olan sivil bir araç mayına çarptı. 7 Eylül saat 20:30'da Çukurca, Köprülü-Çı ğlı yolu kesildi. 19 vatanda ş Kuzey Irak'a kaçırıldı. II Eylül saat ll:30'da Şemdinli, Mezargedi ği-Tanyolu köyünden dönen askeri araç mayına çarptı. 15:20'de Çukurca Pirinçeken Karakolu na ait timler Dilekli-Dibecik'ten dönü şlerinde araçlardan biri mayına çarptı. Bir er şehit oldu, 12 erba ş ve er yaralandı. 23:50'de Çukurca Ça ğlayan sınır karakoluna saldırıldı. Đki asker şehit dü ştü. 12 Eylül saat 22:30'da Şemdinli Durak Sınır Karakoluna PKK'nın Đran'daki Jerma Betkar kampından saldırıldı. Đki er şehit oldu. Dört militan ölü ele geçti. 16 Eylül saat 02:00'da Şemdinli Üzümkıran köyüne saldırıldı. Bir GKK şehit oldu, yedi militan öldürüldü. 19 Eylül saat 09:30'da Şemdinli Alan Sınır Karakolu yolunda bir zırhlı araç mayına çarptı ve hasara u ğradı. 20 Eylül saat ll:00'da Çukurca'dan Dilekli Dibecik köyüne erzak götüren konvoya ate ş açıldı. Đki asker şehit oldu, be ş asker yaralandı. Saat 13:30'da Yüksekova Köprûcek yolunda bir sivil araç mayına çarptı. Bir vatanda ş yaralandı. 22 Eylül saat 08:00'da Çukurca'dan Pirinçeken Karak oluna erzak götüren araç mayına çarptı. 27 Eylül saat 01:00'da Çukurca Pirinçeken Karakolun a saldırıldı. Bir aste ğmen, iki er, bir GKK şehit oldu. Saat 21:45'de Zap vadisindeki Uzümlü-A şağıdereli mahallesine saldırıldı. Đki GKK şehit oldu, bir çocuk öldü. 29 Eylül saat 21:00'da Şemdinli Çevre köyüne saldırıldı. Üç militan ölü ele geçti. 252 Unutulanlar Di şinda Yen! Bir Şey Yok "Küçük trompetçi kız romam okur gibi askerlere hitap edilmez. Onların sava şçı tavırlı, canlı ve sert bir sese ihtiyaçları vardır," Bölgenin merkezi ile Kato, Alandüz, Đkiyaka, Baklaya kampları artık temizdi. Sıkıntı, Irak ve Đran sınırlarının sıfır hattında bulunan; Yüksekova' nın Đran, Şemdinli'nin Đran ve Irak, Çukurca'nın Irak hududundaki karakol, köy ve mezralarındaydı. Gruplar Đran ve Irak topraklarından yakla şıp saldırıyor ve geldikleri kamplara geri dönüyorlardı. Gene aynı ke simlerde da ğ kadrosu ve milisler tarafından mayınlama faaliyeti aralıksız d evam ediyordu. Sınır ve sınıra yakın yol ve patikalarda her gün onlarca may ın bulunup temizleniyordu. 2-22 Eylül arasında Yüksekova, Şemdinli, Çukurca bölgelerinde yedi büyük çaplı operasyon yapıldı. E şek Pınarı Yürekli harekatı hariç, iç bölgede sadece altı terörist bulunabildi. 12 Eylül saat 15:30 sıralarında kı şladaki çalı şma odamdaydım. Bir vatanda şın telefonla aradı ğını, ismini vermek istemedi ğini söylediler. Şemdinli'nin köylerinden birine mensuptu. Kendisini tanıyordum. PKK baskısı azaldı ğı için şimdi daha cesur davranıyordu. - Hayrola bir mesele mi var? dedim. - Pa şam, dûn gece Đran'dan bir grup bu tarafa geçerek Karacada ğ üzerinden Yüksekova- Şemdinli yoluna indi. Oradan<la, Çarçele ( Đkiyaka Da ğları) geçtiler. - Şimdi Đkiyaka Da ğlan'ndalar öyle mi? - Öyle Pa şam ama da ğın üstüne tam çıkamadılar.

Page 138: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

Konuşması şimdi yarı Türkçe yarı Kürtçe oldu ğundan Đkiyaka Da ğ-ları'nın doğusunda bir yerler tarif etmeye çalı ştı. Telefonla konu ştu ğu için fazla uzatmak istemiyordum. Birkaç soru sorarak, kabaca b ölgeyi çıkarttım. Ve: - Te şekkür ederim. Đnşallah do ğru söylüyorstındur. Sakın, ailen dahil hiç kimseye bir şey anlatma; dedim ve telefonu kapattım. Bölgede bulunan her seviyedeki komutanlı ğa bazı günler, 35-40 ihbar geliyordu. Yüzde doksanı bo ş çıkıyordu. Bunu bazen korktuklarından, askerler ci varındaki araziyi kontrol etsinler diye de yaparlardı. Bazıla rı da, PKK'nın hazırladı ğı tuza ğa çekmek amaçlı olabilirdi. Havanın karamasına çok az bir zaman kalmı ştı. Harita ve bu arazi Dönemi 253 hakkındaki bilgilerimi birle ştirerek, grubun bulunması muhtemel arazinin E şek Pınarı-Yürekli kesimi oldu ğunu de ğerlendirdim. Yeni atanmı ş olan Harekat Şube Müdürü Kurmay Binba şı Ferhan'ı ça ğırdım: - PKK grubunun muhtemel yeri, haritada i şaretledi ğim bölge. 1. Da ğ ve Komando Taburu ile 4. Da ğ ve Komando Taburu hava karardıktan sonra bulundukl arı yerlerden harekede, ahtapot sistemiyle hedefi ku şatacaklar. Onlar bunun ne demek oldu ğunu bilirler. Şemdinli'deki 3. Da ğ ve Komando Taburu da gece grubun kendini kurtarmak için atabilece ği Bembo Vadisini kapatsın. Tabur komutanları Binba şı Vahap ve Binba şı Kemal'e söyle, ku şatma hatlarını Sürmene bıça ğı bile delip çıkamamah. Temas sa ğlanmadan tek bir telsiz açılmayacak. Bu haritayı al , bir helikopter bul ve hava kararmadan emri üç tabura da ula ştır. - Ben de taburlarla beraber bulunup harekatı izleye bilir miyim komutanım? - Đyi olur; ba şka nasıl tecrübe kazanacak ve plan çalı şması yapacaksın. 20 dakika sonra helikopter kı şladan havalandı. Taburlar gece yarısı ku şatma çemberini kurup merkeze do ğru kıskacı daraltmaya başladılar. Hava aydınlanmak üzereyken, Karada ğ-E şek Pınarı - Yürekli bölgelerinde iki Da ğ ve Komando Taburu da çatı şmaya girdi. PKK grubu buradaydı. Çatı şma öğleden sonra 15:30'da bitti. 4. Da ğ ve Komando Taburunun cephesine rastlayan E şekpına-rı kesiminde bulunan grubun büyük bir kısmı, arazinin sağladı ğı avantajla da inatçı bir direni ş gösterdi. Komandolar kendilerine 20-30 metreye yakla ştıklarında dahi teslim olmayı kabul etmediler. Mili tanlara en yakında bulunan 4. Da ğ ve Komando Taburunun Bölük Komutanı, a şırı atak ve gözü kara, Üste ğmen Vedat yakın mesafeden kalbinin tam 2 santim üze rinden vurularak yaralandı. Bölük komutanlarının vurulup dü ştü ğünü gören, bölü ğün aste ğmen ve astsubayları ile bütün askerler, sanki süngü hücumu na kalkılıyormu şçasına mevzilerinden aya ğa fırlayıp PKK'lılann bulundu ğu kayalıkların içine daldılar. Daha önce de gö ğüs gö ğüse gelinmi şti ama bu defa ki tam bir cephe sava şı gibi, gırtlak gırtla ğa yapıldı. Đlk ölen PKK'lılann hepsi el bombaları ile vuruldukları yerlerde tuzaklanmı şlardı. Đran'dan gelen grubun tamamı 42 militandan olu şuyordu. 39 PKK'h ölü ele olarak geçti. Gruba mensup olup da dün ak şam hava kararmadan bunlardan ayrılarak Bembo Vadisi'ne inen (muhtemelen bölgedeki milislerle tem as sa ğlamak maksadıyla) üç kadın militan bulunamadı. Yurt içine giri şlerinden 48 saat sonra yok edilmi şlerdi; de ğil 254 Unutulanlar Di şinda Yen Đ Bîr Şey Yok saldırı yapmak, Đkiyaka Da ğı'nm üzerine bile ula şamamışlardı. Üste ğmen Vedat iyile şti ve dönüp bölü ğünün komutasını yeniden aldı. Çukurca'nın do ğusundaki karakollar, köy ve mezralar ile yollarda s ıkıntı artmı ştı. Bu eylem ve saldırılar yeniden gelip yerle ştikleri Kuzey Irak'taki Mezi-Karyaderi (Ava şin) kampından geliyordu. Farklı farklı bölgelerde b ulunan Dağ ve Komando Taburlarını hızla Çukurca do ğusuna toplayıp, 26 Eylül gecesi, Mezi-Karyaderi kampı ve batısındaki Berçela bölgesi ne sızma harekatını başlattık. Kampta ve di ğer bölgelerde sekiz gün kalıp 4 Ekim'de çıktık. Top lam 55 militan yok edildi. 2 Ekim 1994, Sabah: "Hakkari Da ğ ve Komando Tugayına ba ğlı birlikler önceki gün aniden Çukurca'nın güneyinden Kuzey Irak'a girdiler. Mezi-Karyaderi ka mpına düzenlenen harekatı Da ğ ve Komando Tugay Komutanı Tu ğgeneral Osman Pamuko ğlu sevk ve idare ediyor." " Đnsanlar gibi her silahın ayn özelli ği vardır. Asker bunu bilmelidir." Ekim 1994 PKK eylem ve saldırıları:

Page 139: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

5 Ekim saat 08:15'de Yüksekova Đlçe Merkezinin içinde yola dö şenmi ş bir mayına basan bir asker şehit oldu. 7 Ekim saat 14:35'de Çukurca Pirinçeken Sınır Karak oluna Kuzey Irak'tan saldırıldı. Sekiz asker şehit oldu. 22 Ekim saat 16:15'de Şemdinli'den Yüksekova'ya giden polis otosuna Kuzey Irak'tan ate ş açıldı. Bir polis şehit oldu. 23 Ekim saat 17:40'da Yüksekova Kamı şh-Gürkavak yoluna dö şenmi ş olan mayına bir araç bastı ve iki vatanda ş öldü. 24 Ekim saat 01:30'da Çukurca Pirinçeken Sınır Kara koluna saldırı yapıldı. Đki er şehit dü ştü. 25 Ekim saat 23:00'da Şemdinli Şapatan rölesine saldırıldı. Dokuz militan öldürüldü. 27 Ekim saat ll.OO'da Şemdinli Derecik-Ye şilova yolunda konvoya ate ş açıldı. Đki asker şehit dü ştü. 1994 Dönemi 255 "Her peyderpey takviye, sürekli olarak gecikmi ş takviye demektir." 11 Ekim 1994 gecesi, Çukurca Jandarma Sınır Alayı'n ın Çukurca do ğusundaki Sınır Taburunun Irak hududundaki 6 sınır bölü ğünden biri ve en do ğudaki sınır karakolu olan Pirinçeken'e, saat 23:00'da saldırı yapıldı. G ene, mecburen havanın aydınlanmasını bekleyip helikopterle karakola gitti m. Sekiz asker şehit olmu ştu. PKK karakolun gene iki yere çıkardı ğı emniyet timlerinden kuzey-dekine saldırmı ştı. Bu karakol binası da bir vadinin tabanına yakın , hiçbir askeri düşünceye sahip olmaksızın in şa edilmi ş, rezil bir yerdeydi. Karakolun 80-100 metre altında vadinin tabanında akarsu yata ğının kenarında Pirinçeken köyü vardı. Saldırıya u ğrayan timin gece i şgal etti ği mevzileri dola ştım. Çatı şmaya giren askerleri dinledim. PKK'lılar time onların hi ç beklemedi ği bir yönden gelip saldırmı şlardı. Timin mevzilerinin bir kanadı bizim tarafımı zdan mayınlanmı ş bir alandı. Saldırganlar bu alanı lataları uzatıp üzerine basarak geçmi şlerdi. Tim bu kesimde mayın var diye, yapması gerek en gözetlemeyi ihmal etmi şti. Bir çok şey şunu gösteriyordu. Gelen PKK unsurları karakolun ner esinde ne varsa hepsini buradaki askerler kadar biliyorlar dı. Üzümlü'de, Kavaklı'da eskiden oynanmı ş olan film şimdi yeniden Pirinçeken'de gösterime girmi şti. Bu karakol ve köyün bedenine mikrop girmi şti. Rütbelilerin ve askerlerin psikolojilerini iyi görm edi ğim için bölük komutanına emir verip herkesi içtima düzenine aldırttım. "Arkada şlar; hudut boylarında şu dipsiz, ku ş uçmaz kervan geçmez, vadi ve dağların arasında yalnızlı ğınızı anlıyor, fakat şunu anlayamıyorum. Sizin bölü ğünüzde; 10 subay, 2 astsubay, 2 uzman çavu ş, 205 erba ş ve er var. Tüfekleriniz dı şında 2 makineli tüfek, 4 uçaksavar, 8 roket atar, 5 tane havan, 4 tane top ve 1 termal kamera var. Mermi sıkıntısı var mı? Yok. Yiyecek sıkıntısı var mı? Yok. Đzin sırası gelip de izne gidemeyen var mı? O da yok . Ama iki şey var. Bir, altınızda, Kuzey Irak'ta PKK'nın Mezi- Karyaderi kampı, üstünüzde bizim topraklarda zaman zamanda olsa, gir ip çıktıkları Alandüz kampı var. Bunu aklınızdan çıkarmayacaksınız. Đki, ve en önemlisi aymazlı ğa dü şüp haremi ismetinize namahrem sokmu şsunuz. Yani karakolunuzda gizlilik diye bir şey yok. Makineli tüfekleriniz, mayınlarınız; her şeyin tek tek 256 Unutulanlar Di şinda Yeni Bîr Şey Yok yerini PKK'hlar nasıl bilebiliyor. PKK'hlar ke şifsiz i ş yapmaz. Sizin karakolunuz hakkında bildikleri ise 50 kere ke şif kolu çıkarsa, ö ğrenebilece ği şeyler de ğil. Hepiniz uyanın efendiler; babaya geldik. Dün gece buraya gelenlerin sayısını size söyleyeyim mi? Ta ş çatlasa; 25-30 ki şiyi geçmez'er. Bu köyden onlara yardım ve yatakçılı k yapanlar hariç. Siz gelenlerden sekiz misli daha fazla bir silahlı güçs ünüz, hepiniz 20 ya şında ve onlardan daha iyi besleniyorsunuz. Söylemekten dili mde tüy bitti. Şu lanet binalardan uzaklasın. 15'li, 20'li silahlı gruplar halinde, bilemediniz yakın bölgelerde, gece dola şın. Đşte bu belirsizlik demektir. Sis ve pus demektir. Bu da kar şı tarafın hiç istemedi ği ve en korktu ğu şeydir. Buraya ba şka askerler gönderebilirim. Bunu, sizin için ar ola cağından yapmıyorum. Çünkü fiziksel bir eksikli ğiniz yok. Onlar gene gelecekler ama bu defaki geli şlerinde,bir dalgakırana çarpmı ş gibi kafalarını kıracaksınız. Sizin bulundu ğunuz yere gelmeleri onları bulmanız demektir. Bakın biz onlardan birkaç

Page 140: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

ki şiyi bile bulalım diye günlerce, haftalarca, aylarca da ğlarda kayalıklarda dola şıyoruz. Sizde, aya ğınıza geliyorlar. Türklerin do ğal, içgüdüsel dövü şme ve vatanlarına olan geleneksel sadakat duygularını ser best bırakın. Temas sağlandı ğında at kıçında üvez gibi yapı şınca bırakmayın, kusup bayılın-caya kadar kovalayıp i şlerini bitirin. Anneleriniz ne diyor: "Sütüm sana h elal olmaz, saldırmazsan dü şmana.". Arkada şlar kimse sebep ne olursa olsun, bizim millete silahla kabadayılık yapamaz. Mensup oldu ğumuz ulusun cengaverli ğinin ortaya konulması şart olan dönemlerden geçiyoruz. Gösterin kendinizi; elmi yaman beymi yaman herkes görüp ö ğrensin. Siz isterseniz, PKK falan bir tarafa gökten yıldız indirir, nehirlerin önünü kesersiniz. Tanrı, do ğru ve haktan olanın yanındadır. Hepinizi gözlerinden öpüyor ve selamlıyorum. Çukurca Jandarma Sınır Alay Komutanı Albay Ömer ve bölgenin sınır Tabur komutanı Yarbay Alaaddin'e; "Karakoldaki askerler melanetin, bu köyde ya şayan korucu olan veya olmayan bir grup ki şiden kaynaklandı ğını biliyorlar. Ama çocukların elinden bir şey gelmedi ği için ve saygılarından dillerini dola ştırarak konu şuyorlar. Bunları mutlaka bulacaksınız. Sizin bölgede bu, Üzü mlü'den sonra ikinci örnek. Bugüne kadar sadece ba şlangıçta birkaç yazılı emir verdim. Bunlardan biri; "hiçbir sebeple gaflet ve aymazlık gösterip, karako lların dı ş emniyet çemberinden içeriye kimseyi sokmayacaksınız." dır. Bu emre diyelim; 44 karakoldan ikisi, üçü uyamadı. Bedelini hemen ödüyo ruz. Halka yardım etmek, onu korumak ba şka, bu tarz muharebe- ' 1994 DÖNEM Đ 257 lerin temel ilkelerini yerine getirmek ba şka. Ben ayrıldıktan sonra, karakoldaki askerleri dört g rup halinde Çu-kurca'daki Alayın kı şlasına alıp bir hafta on gün dinlendirip tekrar bur aya getirin. Asker sayısından bir endi şeniz varsa , karakoldan giden sayıdaki askeri Çukur ca'dan buraya getirirsiniz. Alaaddin sen de, Tabur Komutan ı olarak belli bir süre bu karakolda kal" emrini verdim. Bir gün sonra Tugaya Jandarma Genel Komutanı Orgene ral Aydın Đlter geldiler. Beraber Pirinçeken'e gittik ve Tugaya döndük. - Komutanım şu karakolun in şa edildi ği yeri gördünüz mü? Hemen hemen hepsi böyle. Güya kaçakçılık yolu üzerine kurulmu ş. Kaçakçılar gelirken binaya çarpsın diye dü şünmüşler, muhte şem fikir sahip leri. Bu yerleri kim planlıyor? Bu planların do ğruluk derecesini kim kontrol ediyor? Bunların hepsi mezarlıktan başka hiçbir i şe yaramıyor. Çünkü bölükler yılların alı şkanlı ğı ile sanki çok matah şeylermi ş gibi gayri ihtiyari binalarını koruyacak şekillerde tertipleniyorlar. Sonra kaçakçı önünde karakolun durdu ğu vadiyi kullanır mı? Kaçakçı denilen adam önce uyanık, sonra kelle koltukta bir adam. Farz ed elim, üniformalı silahlı bir gücün bir co ğrafyada nerede konu şlanması gerekti ğinde en basit askeri mülahazaları da dikkate almadılar. Kaçakçıların kul lanması muhtemel yollara bina yaparak da kaçakçılara mani olunamaz ki. Onlar mutl aka farklı yol ve izler takip edeceklerdir. Bir karakolu, asırlardan beri insanla r nasıl kaleleri en yüksek yerlere kurdularsa ya öyle yapacaksınız; ya da çevr esinde ate ş ve gözetleme için en az 400-500 metre açık ve düz alan olan bir yere kuracaksınız. Ben kaç kere helikopterde iken Irak ve Đran sınırında kaçakçı katır kolları gördüm. Hepsi d e; en zor, en geçilmez sanılan da ğların üzerindeydiler. Sonra bunların getirip götürdükleri ne? Atılan ta ş ürkütülen kurba ğaya de ğmez. Böyle uyduruk şeylerin ekonomiye falan etkisi oldu ğu sanılıyorsa, bunu da anlamak mümkün de ğil. Sonuç olarak, karakollar hiçbir şeyin çaresi olmadı ğı gibi mevcut yerleri de ba şımızın belası. Her şey seyyal, hareketli, yer de ği ştirici olmak zorunda. Gayri nizami harp ko şullarını ta şıyan harekat alanlarında sabit olan ve duran her şey ölüme daha yakındır. Hakkari'de Jandarma mevcudu 9000, Da ğ ve Komando Tugayı ise 5000 asker, batıdan gelen taburlar ise ancak kendine yet erli. Şunun için arz ediyorum. Tugayda verebilecek sahra teçhizatı yok. Olsa: bütün karakollara, gene sınır bölgelerinde sorumluluk verip, ama sabit olma yan üsler kurarak, arazide en yüksek yerlere çıkarmak istiyorum. Bunun için planl ar dahi hazırladık ama Tugay olarak gücümün yetmesi mümkün de ğil, dedim. 258 Unutulanlar Di şinda Yeni Bir Şey Yok Konuşmayı sonuna kadar dinleyen Aydın Pa şa:

Page 141: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

- Do ğru söylüyorsun. Karakolları kuvvetli arazide yer de ği ştiren üsler halinde bulunması elbette en iyisi. Bunun için ben de karar gahta böyle bir çalı şma yaptırıyorum. Ama kar şımıza kaçakçılı ğın men ve takibi ile ilgili bir kanun ve ona ba ğlı karakollara ili şkin hususlar çıktı, dedi. - Komutanım demek ki artık o kanunda da de ği şiklik gerekiyor. Zaman her şeyi eskitir. Gün bu gün, durum da ortada. Bu güne kadar , bu karakollardan ho şlanan ne bir subay, ne bir astsubay ne de bir askere rast lamadım. Ama o çocukların yapaca ğı bir şey yok. Hepsi de buralara çakılıp kalmaktan rahatsı z. Aydın Đlter Pa şa'yla, helikopterin bulundu ğu piste do ğru yürürken - Osman Pa şa bak, ben de arazide senin kadar hızlı yürüyebilir im. Bunu iddia ediyorum. Fakat aynı hızla tırmanamayabilirim. Oper asyonlarda şi şman olanların i şi zor de ğil mi? Onlar ne yapıyor? dedi. - Mermi ve roketler gürültüyle her tarafa dü şmeye ba şlayınca; ne kilo kalıyor, ne de şi şmanlık. Gene de, hafif, çevik ve atletik bedene sah ip olmak, ya şama şansını arttırıyor., dedim. 25 Ekim Milliyet, Açık Pencere kö şesi: " Đçi şleri Bakanı Mente şe, Hakkari'de da ğ turizmini canlandıraca ğız" demi ş. Oysa orada turizm zaten canlı. PKK Tur ile Devlet T ur, cennete sefer düzenlemekte yarı şıyor." "Her sanat dalında çıraklar, halfalar ve ustalar vardır. Bütün gerçek sanatlarda oldu ğu gibi komutanlık da do ğuştan bir olgudur. Muharebe tecrübelerinizin sayısı, yo ğunlu ğu, derinli ği vegeni şüği ile sahip oldu ğunuz kapasite, sizi ustalı ğa yakla ştıracaktır. Sanat ustaları ile sanattır." Kasım 1994 PKK eylem ve saldırıları: 1 Kasım saat 17:45'de Yüksekova Da ğlıca emniyet timine ate ş açıldı. Be ş kadın militan ölü ele geçti. 3 Kasım saat 17:45'de Şemdinli Alan Karakoluna erzak götüren konvoya ate ş açıldı. Bir asker şehit oldu. 15 asker yaralandı. 5 Kasım saat 10:00'da Şemdinli Tütünlü yolunda bir kamyonet mayına çarptı. Bir korucu ve üç vatanda ş öldü. 1994 Dönem! 259 6 Kasım saat 16:30'da Hakkari Çukurca yolundaki emn iyet timinden bir asker mayına bastı ve yaralandı. 6 Kasım saat 23:45'de Yüksekova Dilekli köyüne ate ş açıldı. Bir kadın vatanda ş Öldü. 15 Kasım saat 01:00'da Çukurca Pirinçeken Sınır Kar akoluna saldırıldı. Bir asker şehit oldu. Bir asker yaralandı. 13 PKK'lı ölü olara k ele geçti. 19 Kasım saat 10:00'da Şemdinli Tütünlû köyü Güleç mezrasına saldırıldı, ik i korucu şehit oldu, iki militan ölü ele geçti. 23 Kasım saat 23:40'da Çukurca Hakan Tepe Sınır Kar akoluna saldırıldı. Dört asker şehit oldu. Dört asker yaralandı. Yedi terörist ölü olarak ele geçti. 1994 Kasım Milliyet: "Kahraman askerler omuzlarda ta şındı. Halk tarafından omuzlarda ta şınan kahraman erler "Bu vatana canımız feda dediler". Hakkari Pir inçeken Jandarma Karakoluna saldıran PKK'lılardan 13'ünü öldüren er ve erba şlara, gösterdikleri kahramanlıklardan ötürü komutanları tarafından mora l izni verildi. Memleketlerine gitmeden önce aynı çatı şmada şehit dü şen arkada şlarının cenazesine katılmak için Adana'ya gelen Kahramanmar aşlı ve Ispartalı erler çatı şmayı şöyle anlattılar. "Çok kalabalık bir gruptu. Her yan dan ate ş açıyorlardı. Karanlıklarda namlulardan çıkan ate şler birden arttı. Büyük bir çatı şma çıktı. PKK'hlara kahramanca kar şılık verdik. Üstünlü ğü ele geçirdik. Büyük zayiat verince kaçmak zorunda kaldılar. 13 de ğil, 31 PKK'lı öldürdük. Biz gelirken arkada şlar c.eset topluyordu. Tekrar nöbetimize dönüp, ark adaşlarımızın intikamı için görevimize devam edece ğiz. Korkmuyoruz". 5 Kasım 1994 Hürriyet: "Günün Sözü kö şesi" "Geçmi şe ait en çok neyi özlediniz? diye sorulan emekli Ge nelkurmay Ba şkanı Orgeneral Do ğan Güre ş'in cevabı: "Hakkari'yi ve Şır-nak'ı çok özledim"

Page 142: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

3-13 Kasım arasında, Da ğ ve Komando Tugayının bütün taburları ile Jandarma Komando Taburu ve Jandarma Özel Harekat grubunun ka tılımıyla, bölgenin genelinde "Kasırga-2" harekatı yapıldı. Sadece yedi militan b ulundu. Kar, bütün bölgeyi kapladı. Derecik'te konu şlu Piyade Taburu dı şındaki takviye taburlarının hepsi kendi esas garnizonlarına gönder dik. 4. Da ğ ve Komando Taburu da Van'daki kı şlasına döndü. PKK, arük Hakkari bölgesinde yurtiçi kamp tesis ede miyordu. Kamp 260 Unutulanlar Di şinda Yeni Bîr Şey Yok diye kullanmaya alı ştı ğı yerler emniyetli de ğildi. Buralarda sabit bir duru şa geçmeye cesaret edemedi ği için lazım olan erzak, malzeme ve mühimmatı da buralara güvenle stoklaması mümkün de ğildi. Lojistik i şin tam olması için, aylarca ta şıma faaliyeti sürdürmesi gerekiyor-uu. Buna da artı k gücü yetmiyordu. Teslim olanların sayısı her gün artıyor, da ğ kadrosuna katılımlar ise gün geçtikçe azalıyordu. Mevcut silahlı gücünü parçalar halinde kaybede kaybede, bölgedeki eski eylem ve saldırı etkinli ğini % 60 kaybetmi şti. Gene de örgütün elinde hâlâ binlerce militan vardı ve bunların biıy ûk bir bölümü Hakkari'yi, Đran ve Irak topraklarından ku şatan yurt dı şı kamplarındaydı. Yüksekova, Şemdinli, Çukurca bölgelerindeki birlikler ile Hakka ri genelindeki kritik karakolları dola ştım. Geceleri gitti ğim yerlerde kalarak subay, astsubay ve askerlerle görü ştüm. Harekat Şube Müdürü Kurmay Binba şı Ferhan, Đstihbarat Şube Müdürü Kurmay Yüzba şı Güngör'e ve Lojistik Şube Müdürü Kurmay Binba şı Necdet'e: "Haktırk kampına taarruz için daha önce hazırladı ğımız Ejder Kı ş planını inceleyin ve ayrıntılarına hakim olun. Kuzey Irak't a, PKK'nın bu en büyük kampına kı şın harekat yapmak için geçen sene onay alamadık. Bu kı ş kesinlikle Hakurk'u darbeleyece ğiz. Kampa gitmek için birkaç, kampın içinde de onla rca akarsuyu geçmek zorundayız. Kampta kuzey-güney isti kametinde 20 kilometreye yakın bir akarsuyun meydana getirdi ği derin bir vadinin yanlarındaki da ğ silsilelerinde karın yüksekli ği 1,5-2 metreden az de ğildir. Harekatın süresi de üç haftadan az olamaz. Fikren her şeye hazır olun. Bize nehirden geçi ş teçhizatı ve köprü malzemesi gerekir, bunları ara ştırın. Harekatın kesin zamanını kampla ilgili ke şiflerin sonucu ve hava şartlan tayin edecek. Kuzey Irak'taki; Basyan, Mezi-Karyaderi (Ava şin), Şivi (Zap) ve Me-tinan kamplarına gelince; sürekli havadan kar üzerinde iz takip ederek, en yo ğun bulundukları yerlere havadan nokta operasyonları ya paca ğız. Buralara hafif teçhizatla gündüz inece ğiz. Bulundukları ma ğara ve dehlizlere do ğrudan hücum edece ğiz. Đş birkaç saatte, en fazla hava kararmadan bitirilece k ve kamptan ayrılaca ğız. Buna "E şek arısı sistemi" de diyebilirsiniz. Đğneyi, matkap gibi bir noktaya sokaca ğız ve oradan uçarak ayrılaca ğız. Biz bir noktada çalı şırken, çevredeki ba şka yerlerden çıkıp bizim bulundu ğumuz noktadaki PKK'hla-ra yardım etmek için, 1-2- metre karda yürümeye yeltenenler o ldu ğu takdirde bunlar, havada bulunacak kara şahinlerdeki keskin ni şancıların payına dü şenlerdir. Ben tabur komutanlarına gerekli emirleri 1994 Dönem! 261 verece ğim. Usul ve teknikleri anlataca ğım, sizler kendi hazırlıklarınıza başlayın" emrini verdim. Kasım ayının ikinci yarısından itibaren çe şitli istihbarat ve haber kaynaklarından PKK'nın 5. Kongresini yakın bir tari hte Kuzey Irak'taki kamplardan birinde yapaca ğı bilgileri gelmeye ba şladı. Şırnak'ın altındaki Haftanin kampı hariç, Kuzey Irak 'taki sınıra yakın bütün ana kamplar Hakkari'nin güneyindeydi. Hangi kampta yapı laca ğı ve ne zaman yapılaca ğı Türkiye Cumhuriyeti Devleti için hayati öneme haizd i. 1984'den itibaren dört kongre yapılmı ş, bu 5nci idi. Kongre iki haftadan az sürmüyor, örgütün yurt içi ve yurt dı şından ele ba şları ve bölgedeki grup liderleri olarak, katılımda 400-500 ki şiyi buluyordu. Bunların hepsinin bir yerde toplanması ve aynı yerde iki haftadan daha fa zla kalması, mucize şeklinde bulunulmaz bir fırsattı. Đnanılması ve anla şılması çok zor ama PKK daha önceki dört kongreden b irini Diyarbakır'da yapmı ştı. Böyle fevkalade kıymetli bir hedefin yanında bi zim di ğer kı şlık plan ve hedeflerimizin esamesi bile okunmazdı. Bu istihbarat bizim için çok sürpriz oldu ama, nasıl oluyor da, burnumuzun d ibine en üst kademeden 400-

Page 143: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

500 ki şiyi topluyor ve orada uzun bir süre kalabiliyorlard ı? Kongre yapılaca ğı doğru olabilirdi. Fakat yer, Türk topraklarına yakın k amplar olamazdı. Bana göre bu hep beraber intihar etmeye karar vermekten ba şka bir şey de ğildi. Bu derece saf olmaları mümkün de ğildi. Örgütün hızla ba ş a şağı gitti ği şu dönemde bu hedef yok edildi ği takdirde; PKK'nın ne silahlı da ğ kadrosu, ne cephe te şkilatı, ne de şehir ve kırsalda milisi kalırdı. Hepsi ve her şey da ğılır, kimse kimseyi tutamazdı. Kuzey Irak'ta yakınlarımıza sokulacaklarına ihtimal vermemekle, gene de, böyle bir avanaklık olur mu? Olurdu. Bütün haber kaynakla rımızı, sezgi gücümüzü bu faaliyetin yeri ve zamanına odakladık. 16 Kasım 1994 Sabah: (Washington) "Amerikalılara göre PKK'nın sonu geliyor. Amerikalı terör uzmanları, yedi ği a ğır darbelerle gücünü ve moralini yitiren PKK'run "gene l af kar şılı ğı silahları bırakma" önerisine hazırlandı ğını belirtiyorlar. Bölgede aralıksız devam eden operasyonlar nedeniyle PKK'nın a ğır kayıplar verdi ğini, örgüt elemanları arasında büyük moral bozuklu ğu ifade eden VVashington'daki terör ve istihbarat uzmanları, bu durumun terör örgütünün ele geçirilen talimatlarından açıkça anla şıldı ğını belirtiyorlar." 262 Unutulanlar Di şinda Yen! BIr Şey Yok "Kahraman, yapılması gerekenleri hiçbir ki şisel kaygı duymadan, ne pahasına olursa olsun yapana denir." Aralık 1994'deki hava ko şulları, 1993'ûn bu aylarını aratacak kadar sert ve kötüydü. Sürekli kar ya ğdı. Gökyüzü nadiren göründü. Bölgede ziyaret için dola şan bazı karargah generallerinden, bir günlü ğüne Hakkari'ye gelenlerden 5-6 gün Tugayda kalmak zorunda kalanlar oldu. Dağ ve Komando Taburları kı şlalarının civarında hazırladıkları yer altı, kar sı ğınak ve ma ğaralarında bir hafta on günlük süreler zarfında kal dılar. Günün 24 saatini buralarda geçirip derin kar ve şiddetli so ğuklarda bedenen ve ruhen dayanaklıklarını arttırdılar. Geçen sene kı şın da ğlarda ve PKK kamplarında harekata katılan askerlerin yarısı terhis olmu ştu. Yeni katılanların hepsi batı bölgelerinden gelen çocuklardı. Bütün birlikler ken di sorumluluk alanlarında kritik olan yerlere kısa süreli sürpriz çıkı şlar yaparak, fırsat hedefleri aradılar. Fakat silahlı da ğ kadrosuna ait ne bir militana rastlandı, ne de herhangi bir sıcak temas oldu. Aralık ayında PKK'mn hiçbir eylemi görülmedi. Yolla rın bir bölümü trafi ğe açık olmasına ra ğmen mayınlama faaliyetini çok seven ve artık bu i şte uzmanla şmış, yer altı gücünü olu şturan milisler dahi, bu i şte yoktular. 12 Aralık Hürriyet; "Apo ve PKK, S.O.S veriyor. Apo'nun geçti ğimiz günlerde batılı ülkelerin devlet başkanlarına ve uluslararası kurulu şlara gönderdi ği mektup bir tür S.O.S mesajı niteli ğindeydi. PKK lideri, kan dökmeye, katliamlara dayal ı örgütünün artık çıkmazda oldu ğunun farkında. Bu nedenle mektubunda ate şkese razı oldu ğunu vurguluyor, Türkiye'nin siyasi çözüme razı edilmesi için giri şimde bulunulmasını istiyor. Apo'nun kaderi; kanlı geçmi şi ve ta şınamayacak kadar a ğır günah-lârıyla tarihin bataklı ğına gömülmektedir. Artık can derdine dü ştü denilebilir. Hiçbir yerde kendini güvenlik içinde hissetmiyor. De ği şmez sonunu korku içinde bekleyecek. Bu geli şmelerin göstergesi içerde de somut olarak ya şanıyor. Güneydo ğuda il ve ilçe merkezlerinde durum, terör öncesi döneme dön- 1994 Dönemî 263 dü. PKK artık buralarda barınamıyor. Alınan duyumla ra göre, büyük bir bölümü panik halinde Kuzey Irak'a çekildi. Yurt içindeki b arınma noktaları imha edildi ği için daha önce oldu ğu gibi yeniden toparlanmaları çok güç. Sürdürülen operasyonlar, halkla teröristi birbirinden ayırdı. Yıllarca dünyanın en acımasız teröründen bunalan yöre halkı, yeniden do ğmuş gibi oldu." 15 Aralık 1994, Sabah: "Apo'dan panikteki örgütüne gözda ğı: Yürütülen operasyonlar sonucu büyük darbe yiyen PKK'yı ayakta tutmaya Abdullah Öcalan, yak-. la şan 5. Kongre öncesi sert bir mesaj yayınlayarak örgütüne "gözda ğı" verdi. Örgütün bir çözülme dönemine girdi ğini, imha edildi ğini, örgütten kaçanların oldu ğunu belirten Öcalan "Artık acımasız olaca ğım ve hesap soraca ğım" diyor.

Page 144: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

Ele geçirilen mesajda Abdullah Öcalan şunları söylüyor: "Örgüt kriz üzerine kriz yaşıyor. Ço ğu örgüt mensubu (Ya kaçarız, ya da altımıza yaparız ) diye dü şünüyor. Bütün bu olanlara şimdiye kadar ses çıkarmamı ştım. Ama bir çözülme dönemine girdik. Đmha oluyoruz. Kaçanlar çok. (Bu i şi ba şaramadık) diyorlar. Bunlara kalsa örgüt bir günde tasfiye olacak. Arkada şlar! Bu bir namussuzluktur... Bunları yapanlardan h esap soraca ğım. Ve bundan sonra yargılayarak tasfiye edece ğim. Aklınızı ba şınıza toplamanın zamanı gelmi ştir.." Öcalan 5. Kongre öncesi böyle sert bir mesaj yayınlayarak örgüte gözda ğı verip pani ği önlemeye çalı şıyor." Aralık ayının son haftası TRT'den Gezelim Görelim p rogramım yapan ekip Tugaya geldi ve; "Hakkari ile ilgili 45 dakika veya bir sa atlik bir program yapacaklarını, bunun bir bölümüne de Tugayı dahil e tmeyi dü şündüklerini, Genelkurmay'dan izin aldıklarını" söylediler. Kendi lerine: "Hakkari'de kilim şöyle dokunur, da ğlarda 3000 metrenin üzerinde ters lale vardır, Berç alan Yaylasında baharda binlerce çe şit çiçek açar, gelecekte burası Đsviçre olacaktır gibi, Batıda herhangi bir yer için yapılan programl arın şu dönemde ne yeri ne zamanı olmadı ğını, ama bunu kendilerinin bilece ği bir şey oldu ğunu söyledim. Fakat böyle bir programın arasında 5-10 dakikada da Da ğ ve Komando Tugayını sıkı ştırmanın da bizi bir süs gibi takdim etmenin ötesin e geçmeyece ğini, yapacaksanız Hakkari hakkında ayrı çalı şma, Da ğ ve Komando Tugayı olarak ayrı bir program yapın. Aksi halde biz programda yer alm ayız. Bir şey yapılacaksa tam olmalı, sizin program sürenizde bu sa ğlanamaz. Anadolu'da bir söz vardır: Tek ki şilik bir 264 Unutulanlar Di şinda Yeni Bir Şey Yok I azık, iki ki şiyi aç bırakır' karar sizindir" dedim. Çekim ekibi kendi aralarında görü ştü ve "tamam" dediler. Hakkari için ayrı bizim için ayrı olmak üzere iki program yapılacaktı. Bunu n üzerine: "Bölgeyi görüyorsunuz, karın yüksekli ği ilçelerin konumuna göre bir ila iki metre arasında de ği şiyor. Hava şartlan çok kötü fakat hiç belli olmaz, kı şladan herhangi bir saatte aniden ayrılabiliriz. O nedenle çalı şmanızı en kısa zamanda ve 24 saatte bitirmelisiniz. Bize program vermenize , senaryo bildirmenize, bizim size sınır koymamız gibi hiçbir şey söz konusu bile olamaz. Đstedi ğiniz subay, astsubay ve askerle istedi ğiniz konuda, istedi ğiniz yerde görü şün, konu şun. Her şey do ğal ve günlük ya şamın bir parçası olmalı. Neye ihtiyacınız varsa karargahın size bunları kar şılaması için emir verece ğim" dedim. TRT ekibi çekimine ertesi gün ba şladı ve 24 saatte bitirip Tugaydan ayrıldı. TRT "Hakkari Daf ve Komando Tugayının 24 saati" adı yla programı yılba şına üç gün kala yayımladı. Aynı gece saat 02:30'a kadar Tugaya telefonlar ya ğdı. Her sosyal sınıftan, her meslekten, ö ğrencilerden, şehirlerden, k. sabalardan, köylerden yaşayan halk aradı. Bu program, TR^ tarafından ikinci kez bir daha yayı nladı. Genelkurmay Başkanı'nın 'Türk Silahlı Kuvvetlerinin tamamı izlesin " iste ği üzerine üçüncü, halkın talebi üzerine de dördüncü kez yayınlandı. Yüzlerce telefon, yüzlerce kart, mektup ve telgraf geldi. Önce şaşırmı şlardı. Sebebi; bitkin, yorgun, acı çekmekten bezgin hale g elmi ş, umutsuz insanlarla kar şıla şacaklarını ummu şlardı. Tersi oldu ğu ortaya çıkü. Aksine halk böyleydi. Hepsinin söylediklerinin özeti: "Duygulandık, göz y aşlarımızı tutamadık, Türk olarak gururlandık, hayran olduk, moralimiz yükseld i. Bize bir şey olmayaca ğına olan inancımız tazelendi. Ke şke sizlere daha farklı bir şeyler yapabilsek ama elimizden dua etmekten ba şka bir şey gelmiyor. Allah sizden razı olsun. Yardımcınız olsun "du. Halktan gelen mektup, kart ve telgrafların hepsi ve metinlerin tamamı yazılsa, başlı ba şına bir kitap olur. Milletin ruhunu, duygu ve dü şüncelerini göstermeleri nedeniyle, bir kısmı a şağıya çıkarılmı ştır. "Ba ğrı yanık, gönlü dolu, gözü dolu makus talihini yene n bir milletin az okumu ş bir ferdi olarak, PKK'nm şerefsizce insanlık dı şı zulmü içindeki çalı şmalarınızdan dolayı tebrik ediyorum. 4 Ocak 1995 günü TV'de gururla ve özenle seyretti ğim granit gibi sa ğlam, cesur, becerikli, tahammüllü Türk askerinin co şkusundan gu- 1994 Dönemi 265

Page 145: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

rur duydum. Ve bu sevgi çemberi içersinde hepsini k ucaklıyorum, alınlarınızdan defalarca ve hasretle öpüyorum. Bu sırada dolu gönlüm ve dolu gözümden sevinç ya şları bo şalıyor. Birer Fırat, Dicle, Kızılırmak, Ye şil ırmak ve Sakarya nehirleri ile nice nehirlerimiz olu şturuyor. Đşte ömrümün son basamaklarında ve 74 ya şına basmı ş bir ihtiyar birisi olarak; "ke şke ben de askerlik ça ğında olsam da , bu şerefli tadı tatsaydım diye adeta haykırıyonım" ama elden ne gelir. Bu mektubu can ve cesaretle şahlanan bir atın üzerinde dolu dizgin bir ruhla ve i ştiyakla yazmayı bir vazife saydım. Ayrıca gururlarıma vesile olan o günkü ekranda bir yi ğit asker tarafından okunan Mustafa Kemal şiiri Cumhuriyet çocu ğu olarak beni çok duygulandırdı. Atatürk'ün veciz sözleri kulaklarımda çınladı. Muhterem Komutanım, hepinizi Allah'a tekrar emanet eder, yürek dolusu saygı ve sevgiler sunarım. Şayet mümkünse küçük kütüphanemde saklamak kaydıyla şiirden bir adet gönderilmesi hususunda zahmetlerinizi bekl er, muhterem şahsınızda Türk askerinin yeni yılını kutlarım" Cahit OVALi, Konya Karapınar "Hakkari Da ğ ve Komando Tugayının TV'deki programı ailece bizi hem sevindirdi, hem gururlandırdı, hem de göz ya şlarımızın akmasına neden oldu. Bizler sıcak ev ve i ş yerlerimizde rahat rahat oturur ve çalı şırken sizlerin tüm tabiat şartları ve teröre kar şı bu zor görevi, canla ba şla, co şkuyla yürütmeniz, göğsümüzü kabarttı, bizleri gururlandırdı. Özellikle şehit olan evladımızın, cebinden çıkmı ş olan şiir bizi fazlası ile duygulandırdı ve saklamaya dah i gerek duymadık olan göz ya şlarımızı. Sayın komutanım, şiirin metnini yayın sırasında heyecandan ka ğıda geçirmeyi düşünemedim. Mümkünse şiirin metnini yazılı olarak bana gönderilmesi için emir ve müsaadelerinizi istirham ediyorum. Ba şta siz olmak üzere bütün subay, astsubay, erba ş ve erlerinizin yeni yılını kutlar, saygı ve sevgiy le kucaklar, öperim." Prof. Dr. Aünç ÇOLTU-Bursa I "Müsaadeniz olursa, duygularımı Mehmet Akif in hepi mizin bildi ği dörtlükle ifade etmek istiyorum. 266 Unutulanlar Di şinda Yen! Bîr Şey Yok Bastı ğın yerleri "toprak " diyerek geçme, tanı! Düşün altında binlerce kefensiz yatanı. Sen şehit o ğlusun, incitme yazıktır ata Vm Verme dünyaları alsan da bu cennet vatanı. TRT-1 kanalından sizleri seyrederken, inanın büyük bir gurur ve haz duydum. Bu vatanın, imanı sarsılmaz evlatları olarak, yüksek d ağ ba şında, beyaz karlar üzerinde, gözünü avına dikmi ş, kartalları gibiydiniz. "Da ğ Komandosu olmaktan gururluyuz" diyordunuz. Ne kadar gurur duysanız azd ır. Çünkü kainatı yaratan Yüce Allah, vatan için, millet için, gönülden hizme t etmeyi her kula nasip etmez. O şerefe eri şebilecek ki şinin damarlarında asil millet kanı, ruhunda Büyük Atatürk'ün ilkeleri olması gerekir. Şayet herkese nasip olsa idi, bazı ana babalar evlatları güneydo ğuya gitmesin diye, e ğitimini Marmara'da, di ğer bölgelerde, bo ğazda yapması için nüfuz suiistimali yapmazdı. Sizleri seyrederken göz ya şlarımı tutamadım. 24 ay askerlik yaptım ve Kıbrıs Harekaü'na katıldım. 55 ya şındayım. Sayın komutanlarıma yalvarıyorum. 30 yıl önce bıraktı ğım silahımı, elbisemi, postallarımı versinler. Ata' ları gibi PKK'ya değil, yedi düvele meydan okuyan siz evlatlarımın yanı nda olmak istiyorum. Gökten kar de ğil, buz ya ğsa, 24 saat onlarla birlikte mevzide beklemek, onla rla omuz omuza, do ğanın bütün güç şartlarına kar şı mücadele etmek ve onlara sıkılacak kur şuna, gö ğsümü siper etmek istiyorum. Atatürk'ümüze ve bu topra ğın altında kefensiz yatan ecdadımıza sözümüz var. Türkiye Cumhuriyeti bütün olarak kalacak. Bu sözden dönen namerttir. Bu sözden döneni, cebinden kutsal şiir çıkan, üzerindeki her e şyanın ahrette, kendisine şefaatçi olaca ğına inanan o şehit yavrum, cennetine almaz. Yaradanın huzurunda o kimselerden davacı olur. Bu görev de bi r gün bitecek. Đşte o zaman, siz ve sevdikleriniz, ba şı dik, omuzlan kalkık olarak, alınları tertemiz insanlar olarak aramıza gireceksiniz.

Page 146: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

Çok de ğerli komutanım, size ve tüm silah arkada şlarınıza kazasız, belasız, sağlıklı günler diler, hepinizi en ulvi duygularımla g özleriniz ve alınlarınızdan öperim." Bülent Bilge Samsun 1994 Dönemi 267 "Bu gece sizi ve tugayınızı TRT-1 'deki programda i zledim. Bu programı seyrederken, e şim ve ben son derece onurlandık, gururlandık, keyif lendik. O pırıl pırıl tesislerinizi, pırıl pırıl üniformala rınızı, masalardaki güzel yiyecek ve içeceklerinizi görmek bizi çok mutlu ett i. Şahsınızın gayet disiplinli, aynı zamanda askerlerinize sevgi dolu v e babacan tavırlarınız da bizi çok duygulandırdı. Gecenin bu saatinde, oturup size bu mektubu yazmayı borç bildim. Tüm harekat ve e ğitimlerinizde ba şarılar, bu kahraman delikanlılara da hayırlı tezkereler dilerim. Allah hepinizi korusun ve tüm harekatlarınızda, gitti ğiniz askerlerinizle birlikte dönmek nasip etsin." Berra Atasagun Đstanbul "TRT-1'de programınızı izledim. Bundan 36 yıl önce, Özalp köylerinde ö ğretmen olarak verdi ğimiz mücadele, sizinkinin yanında anımsamaya bile d eğmez. Zira sizler, hem vatan savunucusu, hem katıksız bir Atat ürkçü, mü şfik bir baba ve emsalsiz bir e ğitimcisiniz. Ben o kadar şiir okudum. O asker gibi kimseyi ağlatamadım. Sevgili Pa şam, şu içinde bulundu ğumuz karamsar ortamda, millete bir ı şık oldunuz. Kayboldu ğunu sandı ğımız yüce de ğerler bize ta Hakkari'den ses verdi. Ne mutlu size ve ne mutlu siz vatanseverleri yeti ştiren Yüce Türk Milleti'ne!" Emekli Ö ğretmen Muzaffer Sava ş Uşak "Dağ ve Komando Tugay Komutanı olarak yeti ştirdi ğiniz askerlerinizi TV'de seyrettim. Gerçekten ola ğanüstü, disiplinli yüksek bir güç gördüm. Duyguland ım, büyük gurur duydum. Bu askerlerimizi böylesine yeti ştiren, bu derece güçlü bir ruha çıkaran sizi ve maiyetinizi canı gönülden kutl arım. Göreviniz o kadar şerefli ve gurur verici ki, kelimelere sı ğdıramam. Her şeyinizi tek bir kelime ile tarif etmek gerekirse "m uhte şemsiniz". Saygılar sunarım." Nurgül MELHO Ş Diyarbakır 268 Unutulanlar Di şinda Yeni Bir Şey Yok "Bu şiir, Da ğ ve Komando Tugayı'nm TV programından esinlenerek t arafımdan kaleme alınmı ştır: Ne güzel yakı şmışh beyaz elbisen sana, Böyle evlat do ğurur, i şte onlardır ana. Elindeki tüfe ğin namus me şalen senin, Ermeni u şakları yakla şamaz sana. Nöbetteki o askerin heybeti bana yeter, Kar üstünde hedikle, sandım asfaltta gider. Helikopterden atladın, ini şine hayranım, Allah korusun, vermesin size keder. Generaliniz babayi ğit, subaylarınız da mert, Bu topraklar bölünmez, ka lsa bir tek fert. Sizler oradasınız, bizler rahat uykuda, S iz var oldukça, bizlerde olmaz ki dert. Allah'ım nasip etse, ben de gelsem askere, Ya gazi olurum, ya şehit, hiç beklemem tezkere. Vatanın namusu u ğruna canımız feda olsun, Allah 'im kuvvet versin, duacıyım sizlere. Şanı büyük askerim kükremi şsin Hakkari 'den, Umudunu ba ğlamı şsın hakka, vazgeçmezsin Hak 'tan. Allah senin yardımcındır, iyi bilirsin onu, Görmedi m bir eksikli ğini, ne konu şmanda ne cevabında. Asker o ğlu asker, hem generalin hem erin, inancın sa ğlam senin, imanlı bir nefersin. Cepheden cepheye yorulmadan ko şarsın, Se?ı bilirsin Iıer şeyi, Ata'nın izindesin. Şaştım nizamiyedeki nöbetçi askerine, Asker kendini ko ymuş, Fevzi Çakmak yerine. 1994 Dönemi 269

Page 147: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

Heybeti ve duru şu onun disiplinidir, Bin tane PKK'lı yetmez bir nef erine. AliALBAYRAK Çaykara - Kabata ş Köyü, Trabzon ( Şiirin tamamı 15 kıtadır.) TV'de programınızı izlerken sizlerle gurur duydum v e Türk Yur-du'nun sizin gibi evlatları oldu ğu sûrece varlı ğını ve bütünlü ğünü koruyaca ğına bir kez daha yürekten inandım. Türkçe ö ğretmeni olarak görev yapıyorum ve şiir ilgi alanlarımın ba şında geliyor. Bir askerinizin Atatürk'le ilgili ola rak okudu ğu şiiri nefesimi tvıtarak dinledim ve çok be ğendim. Çok de ği şik ve çarpıcı buldum. Bu şiiri temin edebilir miyim? Çok önemli ve yo ğun u ğra şlarınız içinde bu konu ile sizi me şgul etmenin ezikli ğini duyuyorum. Saygılarımı sunarım." Öğretmen Ali ÖZKAL Düzce "Emekli ö ğretmenim. Dün gece Tugayınızı TV'de izledim. Çok he yecanlandım, gurur duydum, duygulandım, a ğladım. Duygularımı anlatacak kelimeler bulamıyorum. Allah gücünüze güç katsın. Sizinle iftihar ediyoruz. Sayın komutanım, dün geceki programda bir şiir söylendi: "Bana bir şarkı söyle Atatürk'üm". Ne güzel şeydi o öyle. Beni co şturdu. Dünyalara sı ğamadım. O şiirin elimde olmasını bilseniz ne kadar çok arzuladım. Lü tfen bana ula şmasını sağlayabilir misiniz? Size ve komandolarınıza saygı ve sevgilerimi sunarım." Emekli Ö ğretmen Beyhan OLCAYTU Yalova, Đstanbul "Ben bir şehit ablasıyım. Karde şim 5.7.1991 'de şehit oldu. TV'de Tugayınızı büyük bir gurur ve gözya şları içinde seyrettim. Hele şehit karde şimin üzerinden çıkan "Komando Olmak Onurumdur" adlı şiir okundu ğunda göz ya şlarımı tutamadım. Sizden ricam müzenizde yazılı olan şiirin bir metnini bize göndermenizdir. E ğer gönderirseniz bu kederli aileyi çok mutlu edersiniz ve size minnettar 270 Unutulanlar Di şinda Yen! Bir Şey Yok kalırız. Kutsal görevinizde size ve silah arkada şlarınıza saygılar sunarım." Belgin GÖKCÜL Buca, Đzmir "TRT'de defalarca Tugayınızı izledik. Ailem adına şükranlarımızı sunmayı istedim. Size ve Tugayınıza ne yapılsa azdır. Biz m ilyonlarca Türk ailesinden sadece biriyiz. Gurur duyduk, sevincimizi ve co şkumuzu göz ya şlarımızla payla ştık. Sizler orada sadece vatanı savunmuyorsunuz, yü reklerinizdeki engin vatan sevgisini, a şkını bizlere de a şılıyorsunuz. Keşke kızları da askere alsalar da biz de hainlerle vu ru şsak. Ama sizin yürek ve bilekleriniz dururken bize sıra gelmiyor. Ey Sivas' lı, Aydın'lı, Đstanbul'lu, Aradahan'lı ve tüm Türkiye'li komandolar! •Milyonlarca evde, milyonlarca bacınız, a ğabeyiniz, karde şiniz, anne ve babanız yürekleriyle sizin yanınızda. Hiçbir güçlük, hiçbir umutsuzluk sizi yıldırmasın, o dik ba şlarınız e ğilmesin. Mavi bereleriniz dimdik duran ba şlarınızı yüceltmeye devam etsin. Yüreklerinizden, gözlerinizden yansıya n o co şku (bütün komandolarda vardı) hiç eksilmesin, sönmesin. Ey bu vatanın gerç ek sahipleri! Sizlerin yaptı ğı kutsal hizmeti şimdi oldu ğu gibi gelecekte de anlataca ğız. Sizleri her yerde savunaca ğız. Her zaman manen, görünmeyen deste ğinizde olaca ğız. Yeter ki Allah şaşırtmasın. Tez günde muvaffak olun in şallah." Girgin Ailesi adına Neslihan G ĐRGĐN Bursa "Ülkemizin ve devletimizin bütünlü ğüne kar şı, emperyalist güçlerin besledi ği eşkıya çetesine verdi ğimiz mücadelenin güç tabiat ko şulları içindeki Aralık ayının son günlerinde ve 4.1.1995 tarihindeki tekra rını TRT-1'den ailece gözlerimiz ya şararak, iftiharla, gururla, hayranlıkla seyrettik. Ne mutlu size, ne mutlu onu do ğuran ana ve babaya, ne mutlu vatan ve millet bilinc ini ona öğreten ö ğretmene. Đnanın televizyonda sizleri izlerken alınlarınızdan değil, ellerinizden öpememenin ezikli ğini duyduk. Var olun, sa ğ olun. Gördük ve inandık ki, Büyük Atatürk'ün belirledi ği "Misak-ı Milli" 1994 Dönemî 271 hudutlarımızı hiçbir güç de ği ştiremez. Sayın komutanım programda bir Mehmetçi ğin okudu ğu Atatürk'le ilgili şiirin bir kopyasını ço ğaltmak, dostlarıma hatta okullara veril- • mek üzer e gönderirseniz çok mutlu olurum. Bu vesileyle ba şta Zat-ı aliniz olmak üzere emir ve komutanız altındaki subay, astsubay erba ş ve erlere saygı ve sevgilerimi sunarım."

Page 148: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

Orhan AKMAN Zonguldak "Hakkari Da ğ ve Komandoları hepinize merhaba. Sizleri televizyo nda izliyor ve heyecandan a ğlıyorum, her şeyin gönlünüzce olmasını diliyorum. Dü şüncelerimizde hep varsınız. En içten dualar sizin için. Sa ğ olun, var olun. Hepinizi sevgi ile kucaklıyorum." Sevim ÖNEL "Merhaba Da ğ ve Komando Tugayı, merhaba Türkiye'nin gururlan. B u mektubu size Eski şehir'in GökçeyaylaKöyü'nden yazıyorum. TVde sizleri sevinç ve gurur gözya şları ile seyrettik. Tüm subaylara ve askerlere sela m ederim. Dünyanın bütün güzellikleri sizlerin olsun dilerim. Allah'a emanet olun, sizlere duacıyız. Gökçeyayla Köyü'nden kucak dolusu selamla r. Ho şça kalın. Bunu yazan Meryem Köprücü." Meryem KÖPRÜCÜ Eski şehir "Dağ ve Komando Tugayı'mn programında şehit olan bir Mehmetçi ğin ölmeden önce yazdı ğı şiir okunurken, belki inanmayacaksınız hüngür hüngür a ğladım. Çok duygulandım, çok etkilendim. Bana şiirin bir fotokopisini gönderebilir misiniz? Sayın komutanım, bu vesile ile sizin, subay, astsub ay ve askerlerimize saygılar sunarım. Allah'a emanet olun." Süleyman BALCI Mardin "Ben 18 ya şında lise 2. sınıf ö ğrencisiyim. TV'de sizi izledim. Bir Türk genci olarak çok duygulandım. Benim ricam şehit olmu ş bir a ğabeyimin cebinden çıkan şiirin adresime postalanması. Nöbetteki a ğabeyime selamlar." Hasan ERKOÇ Kırıkkale 272 Unutulanlar Di şinda Yeni Bîr Şey Yok "Vatanımız ve bizler için, ancak ya şayanların tahmin edebilece ği zor şartlar altında canınızı hiçe sayarak verdi ğiniz hizmet kar şısında minnetle e ğiliyorum. Hiçbir zaman yalnız oldu ğunuzu dü şünmeyiniz, sizler her gün bizim dualarımızda ve kalbimizdesiniz. Size ve maiyetinizdeki tüm çalı şanlara saygılar sunarım. Allah yardımcınız olsun." Dr. N. Nuri SOLAZ Ankara "Kahraman yavrularım. Sizleri TV'de seyrederken duy gulandık, çok heyecanlandık, bağrımız kabardı. Gördük ki hepiniz ama hepiniz bir Mu stafa Kemal'siniz. Mustafa Kemal ölmedi, ölmedi diye hep duyardık, ama bunu gö rdük. Hepinizi kutluyor, zaferin sizin olması için dua ediyoruz. Allah yanın ızda olsun, yüre ğiniz gururla dolsun, her şey istedi ğiniz gibi olsun. Vatanımız için çalı şan herkese dua eden teyzeniz." M. TUNÇ "Bizlerin yata ğında rahat uyumasını sa ğlayan siz yüce Türk evlatlarına bu birkaç satır kesinlikle yetmeyecektir. Ancak elimizden ba şkası gelmiyor. Bizler için siper etmi ş gazilerimize şükran borçluyuz. Aziz şehitlerimizin ruhu şad olsun. Saygılarımla." Arif izzet HAKSAL Gaziantep "Televizyonda programınızı görünce duygularımı satı rlara dökmek istedim. Ben Bursa'da lise ö ğretmeniyim. Toplumlar vatanları dı şında hiçbir yerde huzur bulamazlar. Çünkü vatan ba ğımsızlık demektir. Şairlerimiz ne güzel söylemi ş: "Ey vatan sen ne güzelsin, senin da ğlarına, yollarına kurbanım. Ku ş uçmaz kervan geçmez yollarına, bayku ş tüne ği olmu ş harabelerine bile hayranım." Sizler değerli Pa şam, bizim yeti ştirdi ğimiz Mehmetlerle vatanımızın serhat boylarında gururla bekleyen Peygamberimizin kutsal mücahitleri siniz. Büyük Atatürk bu yurdu kurtarırken ülkenin do ğusu baüsı diye ayırmadı. Do ğusuyla batısıyla bu yurt bu millet bizimdir. Büyük Atatürk öldü ğünde, ine ğini kurtlar parçalayan Mu ş'lu bir köylü: "Ey kurtlar, büyük Ata'mn öldü ğünden sizin de mi haberiniz oldu, benim ine ğimi parçaladınız" diye a ğlamı ştır. Ben küçüklü ğümde, evde büyüklerimden şunu duyardım: "Her ko- 1994 Dönem Đ 273

Page 149: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

yunun kuzusundan kurban, her ananın evladından aske r olmaz" derlerdi. Bu sözleri ağabeyini askere gidince özellikle duyardım. Sevgili Paşam, ö ğrenciterimle sizin sözlerinizi derslerde uzun uzun konu ştuk. Müzenizin duvarındaki şehit evladımızın yazdı ğı şiiri, ö ğrencilerim adına sizlerden tekrar tekrar arz ediyorum. Ben de sizlere bir ö ğrencimin el yazısıyla kaleme aldı ğı milli şairimizin şiiri ile kendisinin şehitlerimiz için yazdı ğı bir şiirini gönderiyorum. Lüt-,n kabul ediniz. i Şehit Türk Askeri "Yüce mertebeye ula şan şehit Yüz sürmeye geldim topraklarına Dilde, destan destan dola şan Türk Tarihe o e şsiz cengi sen verdin. Düşünmeden evlat, yavuklu, ana Şu çorak topra ğa rengi sen verdin. Denizim, gnhyüzüm ve da ğım sensin Kanımsm dola şan damarlarımda. ı .uun, gururum, bayra ğım sensin. Yüce mertebeye ula şan şehit Yüz sürmeye geldim topraklarına Dilde, destan destan dola şan Türk." Mehmet Emin Yurdakul Öğretmen Abdullah Akın Bursa "TV'de Hakkari Da ğ ve Komando Tugayınızı gıuv.. 1~ izledim. Herkes ce sur, canlı, samimi, komutanlarıyla iç içe. Bir subayınızın Türk bayra ğını alıp dalgalandırması beni çok duygulandırdı, a ğladım. Sayın komutanım sizin bir bab; gibi evlatlarınızı izlemeniz daha büyük bir duygu, bunu anlatmama hiç imkan yok. Bu duygularımdan dolayı size bir Türk bayra ğı hediye ediyorum. Ba şka gönderecek güzel bir hediye bulamadım. Lütfen kabulünü arz ede rim. Bir gün ne pahasına olursa olsun imkanım elverirse, canım sa ğ olursa, Hakkari'ye gelip elinizi öpece ğim. Çünkü her el öpülmeye de ğmez. Gü- 274 Unutulanlar Di şinda Yeni Bîr Şey Yok zel vatanımıza göz dikenlerin canına okumak için em rinizde asker olmak istiyorum. Vatanım için her an her saniye ölüme haz ırım. Kendimi böyle candan hissediyorum. Terörün bitmesi için Türk halkından m utlaka istekleriniz vardır. Ama bizler durumu ve o ko şulları tam bilemiyoruz. Bilebildiklerimiz TV'ler de gördüklerimiz ve gazetelerden okuduklarımız. Herkes üstüne dü şeni yapsaydı bu i ş böyle devam edip gider miydi? Bugün hemen her ilden şehitler var. Benim dayımın her iki o ğlu da şehit oldu. Onların yerlerini doldurmaya hazır, emir lerinizi bekliyoruz. Vatanım için ölmeye hazırım. Sayın komu tanım çok heyecanlıyım, duygularımı tam olarak yazamadım. Mümkünse şehit olmadan önce bir komandonun yazdı ğı şiirden göndermenizi rica ediyorum. Siz ve tugayınız mensuplarına uzun ömürler diler, s aygılar sunarım." Fikri Uçar Hasanbeyli Bahçe, Adana (Fikri Uçar o günün ula ştırma zorluklarına ra ğmen, bir ay sonra sırf duygularını anlatabilmek ve el öpme sözünü tutmak için Hakkari 'ye geldi.) "Tugayınızı TV'de büyük bir gururla izledik. Bir Tü rk ailesi olarak şanlı tarihimize yakı şır bir şekilde bu kutsal görevinizi en iyi şekilde yerine getirdi ğinizi görünce bu vatanın asla parçalanmayaca ğını bir kez daha anladık. Sayın Pa şam, e ğer mümkünse, bir hatıra olarak Tugayınıza ait birka ç anı gönderirseniz (kep.bere v.s. gibi) ailecek bizleri mutlu etmi ş olursunuz. Bir de şehit olan askerimizin bir şiiri okundu, onu da gönderirseniz seviniriz. 1995 yılında in şallah bu pisli ği temizleyip ulusça rahat eder, Türkiye için el ele verip Atamızın istedi ği yere ula şırız. Sizlerin ellerinden, asker arkada şlarımın yanaklarından öperim." Cem Sünger Kar şıkaya, Đzmir "Dün ak şam TV'de sizi ve Mehmetçiklerimizi içimiz onur, sev inç ve gururla izledik, bir anne ve abla olarak göz ya şlarımı tutamadım. Canım Mehmetçik Ata'mla ilgili şiirini okuyup bizi a ğlattı. Bayra ğımızın açılmasıyla da gururla,

Page 150: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

bizlerde co şup, dans edip oyunlar oynadık. Sizlerin sayesinde h uzurluyuz ve hep sizlere duacıyız. Meh- 1994 Dönem! 275 metçiklere uzanan eller kırılsın. De ğerli komutanım en derin saygılarımla ellerinizden öper, tüm mehmetçiklere hayırlı tezker eler dilerim." Sevim Gürbüz Kilimli, Zonguldak "Türk ülkesi ve Milletin bölünmez bütünlü ğünün kahraman savunucuları! "Toprak, e ğer u ğrunda ölen varsa vatandır" dü şüncesinin bilincinde olarak yaptı ğınız mücadele, gösterdi ğiniz cesaret ve fedakarlık bizim gururumuz, alnımızda parlayan güne ş olacaktır. Sizleri; 'Türk budur. Yıldırımdır, kasırgadır" diye ulu önder Atatürk'ün övgüsünü kaza nmış kahramanlar olarak selamlıyoruz. " Bu şafaklarda yüzen al sanca ğı ebediyen söndürmeyece ğimize and içiyoruz. Saygılarımızı sunarız." Kuleli Askeri Lisesi ö ğrencileri Çengelköy, Đstanbul "Asil Türk milletinin namus ve şerefini, vatanın bütünlü ğünü, ülkemizin kalbimizin attı ğı yerde koruyan siz sayın komutanımızın ve kahraman Da ğ ve Komando Tugayının tüm subay, astsubay, erba ş ve erlerine saygı ve sevgilerimizi sunarız. 2. Ö ğrenci Taburu Harbi-yelileri olarak emrinizde görev yapmak için sabırsızlandı ğımızı arz ederiz." Kara Harp Okulu 2. Tabur Harbiyelileri Ankara "Sayın Komutanım, bu kı ş Türkiye'ye geldi ğimde Tugayınızı anlatan bir TV programı izledim. Çok etkilendim, çok gururlandım. Burada Amerikalılar kendilerinin çok iyi asker olduklarını sanıyorlar. Mümkün olsaydı da Amerikalılara seyretmi ş oldu ğum TV programını gösterebilseydim. Đçinde bulundukları durum ne kadar zor, ne kadar a ğır da olsa, askerlerimizin gösterdi ği motivasyon inanılmaz ölçüde övgüye de ğer. Đnşallah, ileride sizin emriniz alünda çalı şma fırsatına kavu şurum. Mehmet Đlker Budak United States Military Academy West Point, New York 276 Unutulanlar Di şinda Yeni BiR Şey Yok "Saygıde ğer Komutanım; yıllardır de ğerli vatanımızın üzerine inmi ş bir karabulutun da ğıtılması için sizin destek, himaye ve önderli ğinizde vazifemizi yürütürken yaralanmı ş fakat bu kötü günlerimizde de birli ğimize ait haberlerle yeniden moral kazanmı ş bulunuyorum. Sizlerin nezdinde ulusumuz ve kahraman askerlerimiz e sa ğlık mutluluk dileklerimle saygılar sundum." Hasan Ho şoğlu Piyade Te ğmen Gata Ortopedi, Ankara "Eski bir mensubu olmaktan gurur ve şeref duydu ğum Hakkari Da ğ ve Komando Tugayının faaliyet ve ba şarılarını izledikçe gözlerim ya şarmakta, zat-ı aliniz ve Tugayımızla ilgili her haberde ailesinden ayrı k almı ş bir çocu ğun hüznünü duymaktayım. Oradan ayrıldıktan sonra anladım ki or ada geçen iki yılım silah ve kader arkada şlı ğının, liderli ğin, i şe yarama duygusunun, birli ğini iyi yeti ştirme gayretlerinin neticesini almanın, muharebe şartlarının ve en önemlisi kararlı ve cesur şahsiyetiniz ile komutanlı ğın ne demek oldu ğunu ö ğrendi ğim, yüre ğimdeki milli duyguların fikriyattan fiiliyata tezah ür etti ği hayaümın en verimli ve en renkli günleriydi. Bu şerefli günlerin haürasını istisnai şekilde ömrüm boyunca saklayaca ğım. Ülkemizin bütünlü ğüne göz dikme gafletindeki soysuzlara kar şı yürüttü ğünüz mücadelede yüce Allah'tan, size ve kahraman Tugayım ızın mensuplarına kuvvet ve basanlar niyaz eder, ellerinizden öperim." Aydın Ünlütürk Piyade Yüzba şı 8. Da ğ ve Komando Bölük Komutanınız "Sayın komutanım, şu anda gece 23:00 televizyonda sizi ve Mehmetçikler i gözleri dolu dolu izliyoruz. 1987-1993 yılları arasında çe şitli zaman ve sürelerde oralarda uçmu ş emekli bir pilot subay olarak çok etkilendim. Duyg ularımı anlatamam. Ne mutlu siz böyle bir birlik yeti ştirmi şsiniz. Şahsınızda tüm Da ğ ve Komando Tugayını kutlar, saygılar sunarım." Serdar Söylem (E) Kara Pilot Kd.Binba şı

Page 151: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

1994 Dönemi 277 "Sevgili Osman Pa şa karde şim. Çar şamba günü Tugayınızla ilgili programı TV'den büyük bir zevk ve dikkatle izledim. Tebessümleriyle , içleri aydınlatan, azim ve kararlı, vakarlı konu şma ve davranı şlarıyla askerlik anlayı şının eri güzelini sergileyen tüm personelinden gurur duydum. Büyük bir emek, feragat, bilgi, vatanseverlik duygu suyla yaratü ğm bu tablodan gurur duydum. Sizi bütün içtenli ğimle kutluyorum. Tüm tugay mensuplarınıza sağlık ve üstün ba şarı dileklerimizi sunar, sevgi ile gözlerinizden öp eriz." Dursun Pekel ve E şi (E) Tümgeneral (Bu tarihten biiüaç yıl sonra rahmetli olan Dursun Pekel Pa şa; Kara Harp Okulu 1 nd sınıfta ben ö ğrenciyken Kurmay Yarbay olarak Tabur Komutanım; Kar a Harp Akademisinde Piyade Yüzba şı olarak okurken Tu ğgeneral rütbesi ile Akademi komulantmdı.) Halktan kim ne istedi ise kendilerine gönderildi. " Komando Olmak Onurumdur" şiirinin yanında en çok talep edilen "Bir Şarkı Söyler misin Bize" isimli şiir ise şuydu: Bir Şarkı Söyler misin Bize "Bir şarkı söyler misin bize Mustafa Kemal'im ölmezli ğe dair, Sen ey, ölmezli ğin sırrına eren şair. Büyük mimarı Türkiye'mizin Bir şarkı söyler misin ? Üzme yeti şir, üzme derdin bir zaman Neydi derdin söyler misin ? Şahane gözler, şahane dü şmezdi dilinden. Ey en güzel gözlerin sahibi için kan a ğlasa da yüzün gülerdi. Hep, şen şakır türküler söylettin Milletine sen. Şarkı söyleyi şin, zeybek oynayı şın, şiir okuyu şun Nutuk veri şin, dillere destandı Mustafa Kemalim. Türküler söylerdin Uru meli 'den "Ali şimin ka şları kara " derdin. Estergon kalesinden, Tuna 'dan kaç kere Bize selam gönderdin. Şimdi de biz türkü yakalım sana 278 Unutulanlar Di şinda Yeni Bîr Şey Yok 279 Milletçe söyleyelim. Sensiz mahur faslım Neyleyeüm gayri, hüzzam makamına kaldı i şimiz. Sana ba ğlılı ğımız, seni sevi şimiz Bize güne ş gibi, hava gibi, su gibisin. At mermer örtünü üstünden Bir meclis ne şve kurduk sana Cepheleri, meydanları, kürsüleri koy bir yana Bir şarkı söyle bize Mustafa Kemalim. Haykır yedi düvele, diz çöktüren sesinle "Dağ ba şını duman " almı şı. Topla etrafına Bayburtluyu, Dada şı Bir şarkı söyle. Bir bar oyna Mustafa Kemalim Titresin meydan Geç oradan Sivas'a, ba şla kıvrak endamınla halaya Efelerin hatırı kalmasın, Bir harman dalı oyna Mustafa Kemal'im Kaysın altımızdaki toprak. Sonra, Hep beraber söyleyelim türkümüzü Dağ da ğ, şehir şehir, köy köy Dalgalansın bayrak, Dalgalansın Mustafa Kemal'im''.

Page 152: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

"Uçun ku şlar uçun! Do ğduğum yere, Şimdi da ğlarında mor sümbül vardır. Ormanlar koynunda, bir serin dere, Dikenler içinde bir sarı gül vardır." RızaTevfikBölükba şt Dördüncü Bölüm 1995 DÖNEM Đ |n 280 Unutulanlar Di şinda Yenî Bîr Şey Yok 1995 Dönemi 281 "Askerler kendilerini asker gibi hissetmelidir. Komutan; benim görü şüme göre, inanıyorum ki, tahmin ediyorum, sanıyorum gibi sözler kullanmaz. Komutan bilir ve emir verir." Ocak 1995 ayı içersinde de Aralık 1994 gibi, Hakkar i topraklarında tek bir PKK hareketine rastlanmadı. Đki ay boyunca en azından milislerin, bir kaç mayın, uzaktan ate ş açma, suikast düzenleme gibi eylemlere ba şvurması lazımdı. Bunu bile yapamadılar. Yıllardır ilk defa böyle bir duru m meydana gelmi şti. Zehirli dev a ğacın kökü ve saçaklarının büyük bir kısmı kazılarak topraktan dı şarı çıkarıldı ğından artık yeterince beslenemiyordu. Yere yıkılmak üzere , yan yatmı ş bir haldeydi. Gövdedeki muhtelif kalınlıktaki dalla r ve onların üzerindeki yüzlerce yaprak, artık sadece gövdedeki mevcut su v e besinle idare ediyordu. Doğudan Đran, güneyde Irak'tan Hakkari'yi ku şatan kamplara kaçma ve kurtulma imkanları olmasa; Hakkari, Yüksekova, Şemdinli ve Çukurca bölgelerinde kampta, üste, da ğda, mezrada de ğil devrilmek ve yıkılmak; külleri dahi kalmayacaktı . Yurt içinde PKK'nın silahlı en küçük bir unsuru ola mazdı. Böyle bir şeyi kabul edilebilir kabul etmek bile gaflet ve acz i şaretidir. Đleri sürülebilecek en küçük bir bahane dahi beceriksizli ğin çaresizli ğin ve tıkanmı şlı ğın uluorta açıklamasından ba şka bir şey de ğildir. Ocak ayının ilk haftası Hasan Kundakçı Pa şa Tugaya geldi. - Osman Pa şa Ankara'yla görü ştük. Mart ayında Irak' a genel bir operasyon düşünüyoruz, dedi. - Komutanım, malumlarınız ben Hakurk'a harekat için hava durumunu takip ediyorum. Bu kamp çok geni ş ve en büyük PKK alanı. Đçini tam bilen güvenilir kaynaklar bulamıyoruz. Gene de Hakurk alanı içinde, 11 farklı yerde ayrı ayrı kamp yeri oldu ğunu tespit ettik. (Harita üzerinden yerlerini kendi lerine gösterdim.) Halen Hakurk'ta 1,5-2 metre kar var. Bu önemli de ğil, bize hiç değilse, 5-6 gün havanın uçu şa uygun olması gerekiyor. - Sen de bizle beraber aynı tarihte Hakurk'a giders in. Hava şartlarının ne zaman düzelece ği belli de ğil, genel operasyona da çok zaman kalmadı. Sen şimdi Hakurk'a gidersen bütün Kuzey Irak'takiler huylanır lar. Haklı olarak kar yoğunken kamptakileri yakalayayım is- 282 Unutulanlar Di şinda Yeni Bîr Şey Yok tiyorsun ama Mart ba şında o bölgedeki kar yo ğunlu ğunun fazla azalaca ğını sanmam. Osman Paşa, iki senedir Kuzey Irak PKK kamplarına gire çıka sen buraları yol yaptın. Çukurca bölgesinden Kuzey Irak' a girecek o lan Tugaylar senin planından istifade etsinler, tecrübelerinden yararlansınlar. Planlarını ona göre yapsınlar. - Komutanım, hay hay biz her zaman hazırız. Yalnız şunu arz edeyim. Bu kampların yurt içindeki kamplara uzaktan yakından hiçbir benz erli ği yok. Buralarda direnç ve dövü şme azimleri çok yüksek, operasyondaki birliklere ge ce mutlaka saldırırlar, umulmadık yerlerde pusu kurarlar, çeki lme halinde yakaladıkları bir birli ğin artçısına mutlaka taarruz ederler. Kuzey Irak'ı haremi ismeti olarak düşünürler. Bölgedeki Talabani ve Barzani pe şmerge ve köylerinden de çok iyi yardım ve destek görürler. Bütün bunlar Kuzey Irak operasyonlarını farklı bir hale getirir. Bölgede çok iyi bir ke şif yapmaları lazım. Benim anladı ğım şekliyle bu genel operasyon Hakkari ve Şırnak altında olacak, 30-35 bin civarında da asker katılacak. Bu kadar ku vvetin sınırlara yı ğılaca ğından, bu kadar insanın çevreleriyle konu şmalarından operasyonun "baskın" faktörü ortadan kalkacak. Yani kar şı taraf bizi hazırlıklı bekleyecek. Şayet sınırı cephe halinde geçip Kuzey Irak derinlik lerine çekilmelerine fırsat

Page 153: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

verirsek, bu gücün kullanılması kar şılı ğında bekledi ğimiz bu imhayı sağlayamayız, dedim. - Đşte planların yapılmasında, dikkat edilecek konulard a sen onlara yardımcı olursun. Gelecek olan birliklerin lojistik ihtiyaçl arını da senin Tugayın sağlaması gerekecek. - Komutanım meseleyi anladım. Bütün bunları hallede riz. Yeter ki bu i şlerin hepsi biz Hakurk için Hakkari'yi terk etmeden bitir ilmeli. Çünkü Hakurk'a harekat için önce 46 kilometre Kuzey Irak'a girecek , sonra planı uygulayaca ğız. Yani de ğil Tugay, Türk topraklarıyla da alakamız tamamen ke silecek, dedim. Kendilerine Đran ve Irak arazileri ile çevrili Hakurk kampı, bur aya ula şmak için geçmemiz gereken akarsular ile Talabani'nin bölgesi olan yerle şim alanları hakkında ayrıntılı bilgiden sonra "Ejder Kı ş Harekat Planı"nı arz ettim. Hasan Paşa Diyarbakır'a gitmek üzere ayrıldı. Ocak ayının son haftasında, geçen sene katılamadı ğım General-Ami-ral seminerine katılmam için bir mesaj geldi. Şubatın ilk yansmday-dı, be ş gün süreliydi. Bir haftalı ğına gittim ve döndüm. Genelkurmayda yapılan seminerin bir bölümünde Milli Đstihbarat Te şkilatından bir Daire Ba şkanı bölücü ve irticai faaliyetler hakkında w 1995 Dönemi 283 konferans verdi. Konferansın bölücülükle ilgili kıs mında; "PKK'nın 5. Kongresini Kuzey Irak'ta Haftanin kampı nda ( Şırnak altı) yapıp bitirdi ğini, şü kadar personel katıldı ğını, bu kadar süre devam etti ğini" söylerken dayanamadım: - Ben şaşırdım kaldım. Yani 5. Kongre gerçekten yapılıp bitt i mi? Hem de burnumuzun dibinde mi yapıldı? Haftalarca bir kaç y üz PKK lideri aynı yerde mi durdu? Bu mümkün de ğil. Böyle bir şey olur da neden kimsenin haberi olmaz? Kusura bakmayın ama siz bu faaliyeti olup bittikten sonra ö ğrenmi ş olmalısınız. Başka türlü nasıl olabilir, dedim. MĐT Daire Ba şkanı 16-17 amiral ve generalin bulundu ğu salonda böyle bir seri soruya maruz kalınca önce biraz durgunla ştı sonra: - Efendim biz 5. Kongreyi ba şlangıcından beri gün gün takip ettik ve ilgili adreslere bildirdik. Sonradan ö ğrenmedik. Bu faaliyetlerin yürütülmesinde bir eksiklik olmadı, diye cevap verdi. - Anlamakta zorlanıyorum. PKK'nın 5. Kongresi Hakka ri Tugay Komutanının meselesi değil ama böyle dolgun ve kıymetli bir hedefi bir daha ne zaman, nerede bulacaksınız? Nasıl haberimiz olmaz? Tepelerine ini p hepsinin i şini bitirmeliydik, dedim. MĐT Daire Ba şkanı : - Bilgiler adres gruplarına gönderildi efendim, dem ekle yetindi. Herkes dinledi kimse farklı bir şey de söylemedi ği için konferans devam etti. Şaşırmı ştım. Ne ara ştırabilecek, ne de üzerinde durabilecek bir zamanım vardı. Hakkari'ye döndüm. Karargaha "Ben yok iken, bu bir hafta içersindeki t elsiz dinlemenizde 5. Kongre ile ilgili geçen bir konu şma var mı?" diye sordum. "5. Kongrenin Kuzey Irak't a Haftanin kampında yapılıp bitmi ş oldu ğunu, yapılan konu şmalardan çıkardıklarını" söylediler. Sordum: - Ne anlama geliyor bu? - Đstihbar edilemedi ğini gösteriyor komutanım. - Aslanım bu kongre Avustralya'da yapılamıyor. Şırnak'ın 20 kilometre altında toplanıyor adamlar. M ĐT faaliyeti gün gün takip ettim; bildirdim diyor. P eki bildirdi de sonra ne oldu? - Komutanım bizim bölgemiz altındaki kamplarda topl anmamışlar, siz hassasiyet gösteriyorsunuz. - Arkada şlar bu hedefin seni beni olmaz. Pratik bir tekne, k üçük bir a ğla yakalanabilecek büyük balıklar kaçırıldı. 17-22 Şubat 1995 tarihleri arasında Hakkari genelinde, büt ün ilçe- 1 284 Unutulanlar Di şinda Yeni BIr Şey Yok

Page 154: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

lerin kırsalında her tabur kendi bölgesinde kı ş operasyonları yaptı. Yurt içi rahat ve normaldi. 26 Şubat 1995 Milliyet: "Güneydo ğunun altı sı ğmak: 1994 ve 1995 yılının ilk iki ayında PKK ya ait 2 bin 453 sı ğınakta 800 tona yakın yiyecek, binlerce giysi ve ço k sayıda ilacın yanında uçaksavar, roketatar, uzun namlulu silah, m ayın, bomba ve yüz binlerce mermi ele geçti. Ürkütücü tablo 1994 ve 1995'in ilk iki ayında ortaya çıkarılan sı ğınakların illere göre dağılımı: Hakkari: 614; Diyarbakır: 326; Şırnak: 314; Tunceli: 226; Mardin: 240; Bitlis: 244; Bingöl: 159; Batman: 65; Siirt: 64; A ğrı: 49; Mu ş: 37; Kars: 31; Đğdır: 26; Erzurum: 17; Elazı ğ: 14; K. Mara ş: 9; Adıyaman: 8; Van: 3; Ş.Urfa: 3; Malatya: 2; G.Antep: 2; Toplam: 2453 Bulunan sı ğınaklarda silah ve mühimmatın çok yüksek olması dik kat çekici." 2 Ocak'ta, Hakurk'a gitmek için üzerine köprü kurar ak geçece ğimiz Tûrk-Irak sınırını çizen Hacıbey çayının son durumu ile bu bö lgede bulunan sınır karakollarını görmek için karayoluyla Yûksekova- Şemdinli üzerinde Derecik karakoluna gittim. Yüksek yerlerde kar, sınır hattı nda ise ya ğmur ya ğıyordu. Derecik bölgesinde sis ve pusdan 20-30 metre önümüz ü dahi göremiyorduk. Derecik Karakolu bölgesinde konu şlu ve sahra şartlarında tertiplenmi ş olan Piyade Tabur komutanı Yarbay Ali ile birlikte, iki araçla önce Samanlı Sınır Karakoluna sonra da sınırı çizen Hacıbey Çayı boyun ca köprü kurma yerlerini tespit için yaya olarak yürümeye ba şladık. Derecik'ten bvıraya gelirken araçtan yanından geçti ğimiz mezraların yüksek yerlerinde Irak istikametini ayakta gözleyen korucu lar görünce; "Ali, bu bölgede korucular çok vazife şinas, baksana, insanın önünü bile göremedi ği bu havada Irak yönünü gözetliyorlar" dedim. Bizim araçlar bir az uzaklarından çamurlara, hendeklere batarak zor şer ilerlerken, böyle bir havada hududun dibinde biz im olabilece ğimizi akıllarının ucuna bile getirmediklerinden dur uşlarında hiç deği şiklik olmuyordu. Hava halk tabiriyle tam "kurt havası" idi. Köprünün kurulmasına uygun yeri tespit etmi ş, batıya do ğru yürümeye devam ederken 30 metre önümden sislerin arasından koyunlar çıkmaya ba şladı. Bu bir kaçakçı sürü şüydü. Biraz sonra çobanı da sislerden çıktı. 100 metre ilerden ba şka, 500-600 metre daha öteden de ayrı bir koyun sürüsü çık- 1995 Dönemi 285 ü. Yanımızda taburdan 7-8 asker vardı. Fakat çocukl ar çevik hareketlerle altı çoban ve 650 küçükba ş hayvanı bir yerde hızla topladılar. Çobanlar silah sızdı. Hiç ummadıkları bir durumla kar şıla şmışlardı. Halbuki onlara bu göz gözü görmeyeni günün uygun oldu ğu söylenmi şti. Böyle bir havayı beklemek için, sınırdan uzak bir y erde 5-6 gün oya-lanmı şlardı. Çobanların ceplerinden para vererek bu sürüden pay sahibi olan şahısların isim listesi çıktı. Tabii bu sunilerden PKK da gümrük pa yını almı ştı. Yarbay Ali'ye; "Korucuların Irak istikametini büyük bir şevk ve heyecanla niçin gözetlediklerini anladın mı şimdi?" dedim. Ali: "Komutanım kaçakçılık tarihinde böyle bir şeye rastlanmamı ştır. Talihsizlik bu kadar olur. Adamların sürüleri Tugay komutanının 20 metre önüne çıkıyor. Bunları A llah çarptı." dedi. " Şen bu durumu Şemdinli Jandarma Đlçe Komutanı Yüzba şıya bildir. Hemen i şlemlere başlasın. Ben de Hakkari Đl Alay komutanına bildireyim. O da tahkikat açsın" dedim. O gece Derecik Karakolunda kaldım ve ertesi gün Tug aya döndüm. "Komutanın sava ş yüzü olmalıdır. Emir yerine tavsiye veren, kaybede r." Kuzey Irak' a yapılacak olan genel operasyonun adı Çelik-1 'di ve 10 Mart 1995 günü ba şlayacaktı. 6 Tugay, 35000 asker katılacaktı. 5 Mart gününden itibaren kar ya ğmaya ba şladı ve her geçen gün ya ğı şın dozajı arttı. 7 Mart günü Çukurca'daki Jandarma Komando Taburu il e Hakkari'deki Jandarma Özel Harekat Grubu, Yüksekova- Şemdinli-Derecik yoluyla Derecik'e, Şemdinli'deki 3ncü Dağ ve Komando Taburu Derecik'e, Hakurk Harekatı için Şırnak'dan kendi komutamıza aldı ğımız 5nci Da ğ ve Komando Taburu Hakkari'den Derecik'e

Page 155: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

karayolundan motorlu intikale ba şladı. Bu taburlar Kuzey Irak'a karadan gireceklerdi. 8 Mart günü Van'daki 4ncü Da ğ ve Komando Taburu Şemdinli'ye, Yüksekova'daki Đnci Dağ ve Komando Taburu Şemdinli'ye, Hakkari'deki 2nci Da ğ ve Komando Taburu Şemdinli'ye karayoluyla motorlu intikale ba şladılar. Bu birlikler ise Hakurk kampı giri şine helikopterlerle ta şınacaklardı. 286 .Unutulanlar Di şinda Yen Đ Bîr Şey Yok 1995 Dönem! 287 I 8 Mart'ta göz gözü görmeyecek şekilde kar ya ğıyordu. Tugayın ileri komuta yeri Derecik'te faaliyet gösterecekti. Havanın açmasını bekleyemezdik. Ben de aynı gün karayoluyla Yüksekova üzerinden Şemdinli'ye hareket ettim. Çukurca altından Kuzey Irak'a girecek birlikler hen üz Hakkari'ye gelmemi şlerdi. O bölgede operasyona katılacak Tugayların bütün iht iyaçlarını Tugayın kı şlasına çadırlar kurarak içlerine depolamı ştık. Bu lojistik faaliyeti kı şlada kalan Kurmay Ba şkanı ve Lojistik Şube Müdürü yürüteceklerdi. 8 Mart ak şamı havadan ta şınacak 3 tabur Şemdinli'de, karadan Kuzey Irak'a girecek 3 tabur ise Derecik bölgesinde tertiplenere k, Çelik-1'in en batıdaki bölümünü "Ejder-Kı ş" harekatı olarak uygulamaya hazır durumdaydılar. Şemdinli'de bir taburun kı şlasında 3 tabur yerle şmişti. Aynı durum Derecik için de geçerliydi. Orada Derecik Sınır Karakolu binasın dan ba şka bir kapalı yer zaten yoktu. Đdari hiçbir yokluk kimsenin umurunda bile de ğildi. Bu taburlar neler görüp ya şamışlardı. Kar bütün gece ya ğmaya devam etti. Görü ş mesafesi 30-40 metreyi geçmiyordu. Hemen hemen sabaha kadar, su baylarla çe şitli konuları görü ştük. 9 Mart sabahı hava gene ya ğı şlı, görü ş mesafesi çok dü şüktü. Derecik Karakoluna hareket ettim. Kı şladaki hoparlörden gelen sesler kar şıdaki da ğ yamaçlarında yankılanıyordu: "Korku nedir bilmeyiz Biz da ğların erleri Yuva yaptık göklere Ba ş döndüren yerlere. Engel tanımaz a şarız Yüce engin da ğları El veriri uzanırız Mor siyah bulutlara. Ben Türk komandosuyum Seni çelik pençemle ezerim He r yerde ben varım Her zaman ve her yerde hazır Daima hazır." Derecik Karakoluna ula şınca, karakolla Balkaya Da ğlan arasındaki arazide yerle şmiş olan taburları dola şüm. Ya ğı ş devam ediyordu ve siste görü ş mesafesi 20-30 metre arasındaydı. Sınır hattına giderek köpr ü kuraca ğımız Hacıbey çayını gördüm. Akarsu ta şmış ve civarındaki araziyi', özellikle de Türkiye tara fını bataklık haline getirmi şti. Suyun üzerinde durmak, yüzmek, köprü kurmak hiç bir şekilde mümkün de ğildi. Akarsuyun geni şli ği ortalama 50-60 metre iken şimdi 90-100 metreye ula şmıştı. Görü ş mesafesinin dü şüklü ğü hatta sa ğanak ya ğmur harekatı büyük ölçüde olumsuz etkilerdi fakat sının çizen bu akarsuyun herhangi bir noktasından kar şıya geçmek imkansızdı. Ejder-kı ş, Hakurk planı şöyleydi. Tugayın her taburundaki özel da ğ komandolarından olu şan iki şer tim, toplam 200 asker, Binba şı Mehmet Emin komutasında, karanlıkta önce Hacıbey sonra 25 kilometre ilerde Irak topraklarındaki Ba-razgir çay ını iki ayrı noktadan geçecek; 46 kilometrelik gece yürüyü şü ile "U" şeklindeki Hakurk kampının açık ağzında giri şi koruyan Dalya Tepedeki PKK'nın emniyet karakolunu ortadan kaldıracaktı. Tugayın bu özel görev kuvveti, Dalya Tepe ve civarının emniyetini alınca; Şemdinli'de bulunan üç Da ğ ve Komando Taburu, toplam 3.000 asker 30 dakikalık uçu ş mesafesinden helikopterlerle Dalya Tepe bölgesine indirilecekti. Đnen iki tabur kampın giri şindeki çelik köprüye ilave olarak lastik botlar ve havai hatlar kullanarak güneyden Hakurk vadisinin i çine girecek, di ğer tabur Irak- Đran sınmnda Hakurk'un do ğu kanadını olu şturan 3.000 metrenin üzerinde uzunlu ğu 25 kilometreyi bulan da ğların geçitlerini kapatacaktı. Tugayın Özel Görev Kuvveti'nin Hacıbey Çayını geçti ği gece, bir da ğ ve komando taburu ile Jandarma Komando Taburu da kurulacak köp rüden Irak'a geçerek, do ğu istikametinde ilerleyip, Hakurk'un Irak tarafındaki da ğları tutacaklardı. Helikopterlerin Şemdinli'deki taburları Dalya Tepeye ta şımaları bitince, Derecik'te bulunan 5nci Da ğ ve Komando Taburu da havadan Dalya Tepe ile Đran

Page 156: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

sınırı arasında kalan da ğların üzerine indirilecek, böylece Hakurk'un giri şi ile Đran arasında kalan 20 kilometrelik da ğlık alan da geçitlerden kapatılacaktı. Türkiye ile Hakurk arasında, çukur bir kesimde bulu nan ve PKK'lı-ların Hakurk'dan çıktıklarında ara sıra kullandıkları, Ga sto-Ari bölgesinde de Jandarma Özel Harekat Grubu aynı gece pusu mevziler ini i şgal edecekti. Ejder-Kı ş planının pratik amacı şuydu: 288 Unutulanlar Di şinda Yen Đ Bîr Şey Yok Üç tarafı da ğlarla çevrili ve açık a ğzı güney Irak'a dönük, içinde boydan boya 20 kilometrelik derin bir vadi bulunan "U" şeklindeki Ha-kurk kampının açık ağzından kama gibi girip, vadinin içini Türkiye istik ametinde, kuzeye do ğru temizlemek; kaçmaya kalkı şanları do ğuda Đran, batıda Irak topraklarında iki metreye yakın karla kaplı yüksek da ğ geçitlerinde kar şılamaktı. "U" nun dip, yani kapalı kısmında 2801 rakımlı tepeyle birlikte Türkiye arazisi ba şlıyordu. Bu bölgede de bir piyade taburunun timleri mevziler de bekleyecekti. Çok zorda kalınca öncelikte Đran'a daha sonrada batıdaki Irak topraklarına geçme k için her şeyi göze alacaklarını de ğerlendiriyorduk. Derecik karakolunda PTT hattı yoktu. Đrtibatları telsiz ve Semaçla (bir nevi faks) Tugay üzerinden sa ğlayabiliyorduk. Bu bölgelerin rakımı alçak oldu ğundan yağmur di ğer yerlerde kar ya ğı şı devam ediyordu. Biz Türk- Đran-Irak topraklarının birle şim yerindeydik ama di ğer bölgelerde de hava ko şulları kötüydü. 24 saat sonra Çelik-1 (genel operasyonun) başlaması gerekiyordu. Bizim için en büyük engel yata ğından ta şmış deli gibi akan bir akarsuyun bulunması ve burayı 2.000 askerle geçmekti. Bu engel olmasa, Der ecik'teki Taburlarla karadan Hakurk'a taarruz eder, havadan gelecek taburları da ko şullar uygun oldu ğu bir tarihte harekata katılabilirdik. 9 Mart gecesi, bütün bölgelerde hava ko şullan kötü oldu ğundan Çelik-1'in uygulanmasının ikinci bir emre kadar ertelendi ğini bildiren bir mesaj aldık. Sanki gökyüzü delinmi şti. Sekiz gün aralıksız gece ve gündüz ya ğı şlar devam etti. Bir ara Şemdinli'de bulunan taburların yanına gittim ve Dere cik'e döndüm. Akarsuyun durumunu her gün takip ettik. Sınır hattında durmak, yarı ş atlarının ko şu ba şlangıç çizgisinde durmasına benzer. Bir an önce ko şunun ba şlaması için sabırsızlanılır. Gerçi bu güne kadar Hakkari'deki kuvvetler muhtelif çapta birliklerle 1 8 ay zarfında 20 kez Kuzey Irak'a girip çıkmı şlardı. Baskın ilkesi olarak biz aynı gece yakla şır ve sınırı geçeriz. Herkes de buna alı şıktı. " Đlk hasım do ğadır. Bir ordu önce do ğayı yenmelidir" sözü, sava ş sanatının bu gezegende de ğeri hiçbir zaman de ği şmeyecek altından kılıcı gibi ba şımızın üzerinde asılı duruyordu. Muharebelerin askerlere kazandırdı ğı ilk ve en kıymetli yetenek, onları di ğer insanlardan daha çok dayanıldı hale getirmesidir. A klen, ruhen ve bedenen kazanılan güç ile, ölüm kıyısından defalarca geçmi ş olmak, askerleri sabırsız yapar. Ama ne olursa olsun, her şeye kar şı da azami tahammül ve dayanıklılık sağlar. 1995 Dönemi 289 Bulundu ğumuz Şemdinli'nin Derecik bölgesi, Türkiye-Irak normal sı nır çizgisinden birden bire Irak topraklarına dil ucu gibi 30 kilom etre giren bir yerdi. Daha batıdaki sınır hatlından Irak topraklarına girildi ğinde, Derecik hizasına gelebilmek için Irak içinde 30-35 kilometre güneye doğru ilerlemek gerekiyordu. Gece subaylarla, gündüz birlikleri dola şıp askerlerle görü ştüm. Herkesin morali tamdı. Kimsenin hava ko şullarının bir an önce düzelmesi dı şında bir dile ği yoktu. Bir gece karanlık süresinde kendi imkanlarıy la iki akarsuyu a şıp 46 kilometre yürüyecek ve Hakurk'un giri şini kontrol altına alıp havadan gelecek komando taburlarını burada kabul edecek olan 200 as kerden olu şan Tugay Özel Görev Kuvveti ile görü ştüm. "Harekat planının tam ve zamanında yürüyebilme sinin, kendilerine verilen bıı a ğır görevin yerine getirilmesiyle mümkün olabilece ğini, hesaplanamayan ba şka sürprizlerle de kar şıla şabileceklerini ama bu güne kadar her şeyi, insan aklının alamayaca ğı ihti şamla yerine getirdiklerinden bu görevden en küçük bir endi şe duymadı ğımı" söyledim. "Sizi buradan bırakaca ğım ve bir dalgıç gibi 46 kilometre suyun altından gidip s onra aniden yüzeye çıkarak Hakurk'un ileri karakolu gibi, kampın giri şindeki Dalya Tepedekilere dünyanın kaç bucak oldu ğunu göstereceksiniz. Hepiniz deli fi şek, gözünü budaktan esirgemeyen çocuklarsınız. Ba şınızda bulunacak olan Binba şı Mehmet Emin bu

Page 157: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

i şlerin ustasıdır. Gidin; hepsinin paçavrasını çıkarı p, ocaklarına incir a ğacı dikin. Size yakı şan budur. Hepinizi kucaklıyorum" dedim. Derecik Karakolu binasını da kullanan Piyade Taburu nun ses yayın cihazları belli aralıklarla mar şlar çaldı. Vazgeçtim ba şka taraflardan, Türkiye'nin en güneydeki bu kö şesinde bir karakol civarında 2000 komando, Şemdinli'deki küçük bir kı şlaya da 3000 komando bir haftaya yakın süredir, çelik ço mak oynamaya mı gelmi şlerdi? Çoktan sa ğır sultanın bile haberi olmu ştu. Ne yapaca ğımızı tahmin ederlerdi de; nasıl yapaca ğımız onların aklının alabilece ği şeyler de ğildi. Derecik'e ya ğmur ve kar şeklindeki ya ğı şlar, Hakurk'a yo ğun kar olarak ve tipi şeklinde dü ştü. Bir hafta boyunca herkes silah ve mühimmatına b akım yaparak onları ıslaklık, nem ve rutubetten korudu. Subay ve astsubaylar Ejder Planında kendilerine dü şen görevleri daha iyi nasıl yerine getirebilecekler ini kendi aralarında görü ştüler. Askerler, Derecik'te devamlı kaldıklarından, piyade taburunun askerlerinin yanlarında bulunan müzik ale tlerinden istifade ederek gruplar halinde türküler söylediler. Her zaman cepl erinde ta şıdıkları not def- 290 Unutulanlar Di şinda Yen! B ĐR Şey Yok terlerine duygu ve dü şüncelerini yazdılar. Aralarında dola şırken zaman zaman da benin dinledi ğim türküler: "Oy miralay miralay askerin alay alay Al kızları askere askerlik olsun kolay Ben ba şıma koyamam bir alayın fesini Đşittikçe duramam nazlı yarin sesini. Ustam nasıl kondurdun ka ş ba şına binayı Zindan ettin ba şıma ha bu yalan dünyayı Ben ba şıma koyamam bu kavukları Pencereden bakıyor peygamb er tavukları." *** "Hayda aman da hayda aman Kerimo ğlu 'nun sandalı da sandah Vurulmu ş da kanıyor Kerimo ğlu 'nun Her yanı da her yanı. Hayda ülen de hayda ülen Şu da ğlarda geyik kalmadı Oyna ülen kör arabım sen oyna Senden ba şka yi ğit kalmadı." *** "Kalenin dibinde bir ta ş alaydım Gelene gidene yolda ş olaydım Bacısı güzele karde ş olaydım Kalk gidelim meyhana hana hana Baba, gönlüm e ğlensin Yarın hakkin divanında do ğru söylensin. *** "Aman dayleryol verin a tçyler Ben sılama varayım 1995 Dönemi 291 ff Sılam ye şil yaprak açmı ş Ben nasıl dayanayım." *** "Allı turnam bizim ele varırsan Şeker söyle kaymak söyle bal söyle Ah gülüm kırıldı kolum yar tutmuyor elim Turnalar hey Eğer bizden sual eden olursa Selam götür sevgilimin diyarına Üzülmesin a ğlamasın belki gelirim yarına." *** "Senden ayrı geçen günler Ha bu gün ha yarın biter Omzumda bunca yük var Biri iner biri biner. Sen her gece rüyamda gelip bana a ğlıyorsun Kimbihr kimden beni sorup haber alıyorsun Hava nasıl oralarda ü şüyor musun Kar ya ğıyor saçlarıma biliyor musun. Bildi ğim pek çok do ğru var Gitti ğim tek bir yolum var Şu yürekte kaç yangın var

Page 158: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

Biri söner biri yanar. Sen her gece rüyamda gelip bana a ğhyorsun Bense bir türkü tutturmu ş Gece gündüz söyleyip duruyorum. Hava nasıl oralarda ü şüyor musun Kar ya ğıyor saçlarıma biliyor musun. " 292 Unutulanlar Di şinda Yeni Bîr Şey Yok Bölük Komutanı Yüzba şı Yıldırnn'a Hacıbey Çayı üzerinde köprüyü kurması emrini verdim. Akarsuyun hızı da ğlardan gelen sellerden farksızdı. Fiber botlar yan yana getirilerek kurulan alüminyum köprünün de ğil kurulması, botları yan yana tutmak bile çok zor görünüyordu. Đstihbarat Şube Müdürü Yüzba şı Güngör'le birlikte köprünün kurulma çalı şmalarını izledim. Đstihkam Bölü ğü ba şlarında bölük komutanı olmak üzere bütün subay, astsubay ve askerleriyle ola ğanüstü bir gayret, insanların havsalalarının alamayaca ğı fikir ve teknikler yaratarak hava kararmadan önce köprüyü in şa ettiler. Döndük. 18 Mart sabahı akarsuyun köprüyü parçaladı ğı haberini verdiler. Hakkari'den tahrip olan malzemelerin yerine yenileri yüklendi v e geldi. Köprü yeniden kuruldu. Bu böyle devam edemezdi. Da ğ ve Komando Tugayı Çelik-1 Harekatına katılacak altı tugaydan en uzaktaki birlikti. Bize en yakın olanlar da Çukurca bölgesinden normal karadan sınırı geçecekti. Aramız daki mesafe de 140 kilometreydi. Yani zaman ve saat koordinesi artık a nlamsızdı. 10 gündür buraya kimse gelip gidememi şti. 18 Mart gecesi, gerekçelerini belirterek; "19-2 0 Mart 1995'te havanın kararmasıyla birlikte Ejder'i uygul ayaca ğımızı" belirten mesajı ilgili karargahlara çektirdim. Biz gene da ğılım olarak geni ş alanlardaydık. Peki, avucumuzun içinden daha iyi bildi ğimiz o küçücük Çukurca'nın içindeki kı şla ve civarındaki iki tugay kadar kuvvetin durumu neydi? 19 Mart hava kararırken önce Tugay Özel Görev Kuvve ti, daha sonra da plandaki sıralarına uygun olarak Hakurk'a yakla şacak komando taburları Đrak topraklarına girmeye ba şladılar. Aynı gece Derecik Piyade Tabımı da Balkaya Da ğlan batısından Me-zi Karyaderi kampının güneyine yakla şacak şekilde Hakurk'tan 90 derece farklı bir istikametten Kuzey Irak'a girdi. Tugay Özel Görev Kuvveti 20 Mart saat 05:30'da Haku rk'un giri şini tutan PKK unsurlarını da ğıtarak Dalya Tepeyi kontrol altına aldı vı- Şemdinli'de bulunan 2000 da ğ komandosunun Dalya Tepeye ta şınması saat 14:00'da bitti. Helikopterler daha sonra Derecik'teki 700 komandoyu Dalya Tepe il e Đran sının arasındaki araziye indirdi. Köprüden geçip bütün gece karadan hareketle Hakurk' un batı kanadını meydana getiren da ğ silsilesine tırmanmaya devam eden 3ncü Da ğ Komando ve Jandarma Komando Taburlarından 3ncü Tabur saat 09:30 \la ile rleme istikametinde Hakurk'un ağzını kontrol eden ba şka bir PKK grubu ile çarpı şmaya girdi ve iki saat süren bir çatı şmadan sonra PKK grubunun büyük kısmını yok etti. 1995 Dönemi 293 Havanın kararmasından kısa bir süre sonra bir grup PKK'lı Baraz-gir suyunun üstünde kurulu olan, Đngiliz üretimi malzemelerden yapılı, kampın içinde girmeyi sağlayan çelik köprüden bizim oldu ğumuz tarafa geçmeye çalı şarak dı şarı kaçmaya kalkı ştı. Btı kesimde bulunan Đnci Da ğ ve Komando Taburu köprüyü geçmelerine fırsat vermedi. Dalya tepenin oldukça güneyinde bulunan Talabani'ye ait köylerde kontrol yaparken 2nci tabur bölük komutanlarından Yüzba şı Đl> rahim, evlerin yakınlarında bulunan hayvan gübrelerinin altından ç ıkarılan çuvallara doldurulmu ş patlayıcıların katırlara yüklenmesi sırasında yara landı. Çelik-1 Harekatına katılan di ğer birlikler de 20 Mart 1995 günü Çukurca do ğusu ve Şırnak'lan Kuzey Irak'a girmeye ba şladılar. 21 Mart'ta havanın aydınlarım asıyla birlikte, üç d ağ ve komando taburu; çelik köprü, PKK'nın yaptı ğı asma köprüler, bizim kurdu ğumuz hava hatları ve yanımızda getirdi ğimiz lastik botları kullanarak Barazgir suyunu geçi p Hakurk'un içine girmeye ba şladı. Kampın içinden kuzeye 'U'nun kapalı a ğzına do ğnı ilerlerken, onlarca derenin de mutlaka tedbir alınarak geçilmesi gerekiyordu. Çevr esindeki rakımı 3000 metrenin

Page 159: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

üzerinde da ğlarla kaplı olan Hakurk'un ortasında kuzey-güney is tikametinde 20 km akarak çelik köprüde Barazgir suyuna ba ğlanan akarsu ve vadi, tamamen kar altındaki bölgede havadan ve karadan siyah bir çizg i görünümündeydi. . 1. ve 4. Taburlar vadi tabanı ve hemen iki yanlar ından, 2. Tabur Türk Đran sınırını meydana getiren Drav Da ğındaki iki metreye varan karların üzerinden, görenlerin gözlerinin gördü ğünü beyinlerinin kabul edemeyece ği insan üstü akıl almaz bir tempoyla kuzeye do ğru ilerleyi şlerini sürdürdüler. 3. Da ğ ve Komando Taburu ile jandarma komando taburları k ampın batısındaki dağlara tırmanmaya devam ettiler. 5. Da ğ ve Komando Taburu da indirildi ği yerden Đran sınırına do ğru yakla şmasını sürdürdü. Derecik'ten batıya, Mezi kampı istikametinde ilerle yen Piyade Taburu kontrol etti ği arazide aramalarına devam etti. Ejder-kı ş Karekatı 37 gün sürdü. Bu süre içerisinde zaman za man olmak üzere 14 gün kar ve karla karı şık ya ğının" ya ğdı. 268 tane depo, sı ğınak ve yer altı gömüsü bulundu. Hastaneler, mahkem eler, çamaşırhaneler, yatakhaneler, dershaneler, araçlar ve ka tırlar için bile kapalı garaj ve ahırlarla, Hakurk'ta yok yoktu. Vadinin iç erisinde Irak- Đran sava şından kalma tahrip edilmi ş askeri araçlar ve 294 Unutulanlar Di şinda Yen Đ Bir Şey Yok konaklama tesisleri vardı. Aynı sava şta, burada dört Đran tugayı ile u Irak tümeni çarpı şmıştı. Kampın giri şindeki çelik köprüden sonra Türk sınırına en yakın yer olan Durcan vadisine kadar uzanan 20 kilo metre mesafede iki beton köprü daha vardı. Durcan vadisinin üstünde kayalık ve karların arasında bir Türk sava ş uça ğının enkazı bulundu. Đnci Da ğ ve Komando Tabur Komutanı Binba şı Vahap bu uça ğın üzerindeki ay yıldızları sildi. Kampın a ğzındaki Dalya Tepe'den ba şlamak üzere Đran sınırına kadar 25 kilometreye kadar olan hat ve arazi klasik birlikle r tarafından hazırlanmı ş personel ve silah mevzileriyle kaplıydı. En kötüsü bu bölgede kar şımıza araziye gömülü binlerce mayın çıkü. 5nci Da ğ ve Komando Taburu da bu alana bir iz takip ederek girdi. Fakat tabur bölgeye yayılmaya kalkınc a kendisini konvansiyonel bir sava şta savunma mevzileri etrafına çepeçevre dö şenmi ş mayın tarlalarıyla kuşatılmı ş buldu. Sayıları o kadar çoktu ki, tek tek bulup ta hrip etmek mümkün değildi. Bu istikamette bir şey olmadı ğı anla şılınca taburu bulundu ğu yerlerden cımbızla çeker gibi helikopterlerle alıp Mezi istik ametinde ilerleyen piyade taburunun bölgesini takviyeye verdik. Hakurk; kapladı ğı alan, co ğrafi özelliklerinin sertli ği, 20 kilometrelik ana vadiye yanlardan ba ğlanan yüzlerce derin çukurlarla, Hakkari'yi Irak ve Đran'dan kuşatmı ş olan tüm PKK kamplarını içine alır da artardı bile . Biz Kuzey Irak'a geçmeden dört gün önce 200 ki şilik PKK grubu buradan batı istikametinde ayrılmı ştı. Kamptakilerin genel bir harekattan haberleri va rdı ama Hakurk'a kı ş ko şullarında gelinece ğini hiç dü şünmemişlerdi. Ayrılan 200 ki şilik grup da bu nedenle batıdaki kampları desteklemeye g itmi şti. Hakurk'un içindeki 9'lu, ll'li ve 24'lü PKK unsurla rı bulundu. En büyü ğü olup da kaça kaça kuzeye do ğru gidip çaresiz kalınca kendini Đran tarafındaki karlı dağlara atan 62 ki şilik PKK grubu Đran'daki Zagros kampına giderken, yürüyü ş kolunda ve karların üzerinde, kara şahinlerden önlerine atlayan komando timleri ile kobralara yakalandılar. Ölen PKK'lılardan biri doktordu. Çok ayrıntılı olar ak tuttu ğu kalın bir günlü ğü vardı. Van Devlet Hastanesinin kadrolu doktoruydu. Tugay vasıtasıyla Van'a bir telgraf çektirip, "adı, soyadı şu olan doktorunuz halen nerede" diye sordurttum. Van Devlet Hastanesi Ba ştabipli ğinden cevap geldi: "Doktorumuz falanca, Temmuz 1993'den beri i ş yerine gelmemektedir." ( Đşte bu kadar basitti.) 1995 Dönemi 295 37 gün herkes kumanya yedi. Kumanya ne kadar besley ici olursa olsun hiç de ğilse haftada birkaç kere sıcak yemek yemek bedenin do ğal ihtiyacıdır. PKK'nın kazanı, çana ğı, çömle ği boklu. Onlarca ton un, ya ğ, pirinç, bulgur ve akla gelebilecek her türlü erzak da bulunmu ştu. Komandolar PKK kamplarında PKK erzaklarını pi şirip sıcak yemek ihtiyaçlarını kar şıladılar. Kampın vadilerinden akan derelerden birinin kenarın da montumu ve fanilamı çıkanp, havluyu ıslatır? k vücudumun üst kısmını si liyor-dum. Arkama döndü ğümde

Page 160: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

emir astsubayıyla yanındaki bir subayın ba şlarını e ğmiş bütün dikkatleriyle benim fanilama baktıklarını gördüm. - Ne var? Önce cevap vermediler, sonra kem küm ettiler ve: - Komutanım böcek var. - Varsa kovun. Ne var bunda? - Komutanım bunlar kovulmayla gitmez. Baktım. Bunla r bitti. - O ğlum, kibar konu şaca ğız diye, bite böcek diyorsunuz. Tugay komutanını bi le bitler sardı ğına göre, varın siz askerleri dü şünün. Biraz dü şündüm. En son 13 gün önce Derecik Karakolunda hem b anyo hem de tuvalet olarak kullanılan bir yerde du ş almı şüm. Toprak, ter, silah ve mermi ya ğlan, depolardan çıkan malzemelere temas, çe şitli şeyleri tutma, dokunma ve bütün bunları sürekli yapınca bitler de muharebenin bir p arçası olarak yerlerini alıyordu. Harekat süresindeki 37 günün ba ştan 26'sında bizim bölgeye bir tek canlı kul gelmedi. 268 depodan çıkarılan a ğır silah ve hafif silahların hepsini, tonlarca mühimmatın ancak bir bölümünü Derecik bölgesine ta şıdık. Geri kalanlar ile tonlarca erzakı bulundukları yerde tahrip ettik. Me vcut tesisler ve özellikle mağaraları çökerttik. Kampa girme için kullanılan çeli k köprü ile kuzeydeki iki beton köprüyü tahrip edip i şe yaramaz hale getirdik. Her şeyi satan kim oldu ğu belirsiz tüccarlar, Baraz-gir çayının üstündeki çel ik köprüden ba şlayıp üç köprüyü de kullanarak 20 kilometrelik vadiyi araçlı olarak boydan boya geçip Hakurk'a mal ta şıyorlardı. Hakurk genel bölge adıydı. Hakurk'un içinde birbiri nden ayrı dokuz kamp yeri vardı. Ele geçirilen yüzlerce dokümandan biri de Ha kurk'a depolanan bütün malların yerlerini, cinslerini, miktarlarını, depol andı ğı tarihleri, bazılarının da alım fiyatlannı gösteren, bölge- 296 Unutulanlar Di şinda Yeni Bir Şey Yok nin lojistik sorumlusunun büyük kaim bir defterde k endi el yazısı ile tuttu ğu envanterdi. Bu dokümana şöyle hızla göz gezdiren mücadelenin bu boyutundan habersiz asker veya sivil bir ki şinin dudakları birkaç dakikada uçuklardı. Hakurk'ta 'Azem' kod adlı, PKK'nın metropol timi bo mba uzmanı bir militan yakalandı. Bu militan sıradan biri de ğildi. Đstanbul'dan örgüte katılmı ştı. PKK'nın Yunanistan ve Balkanlardan ba şlayarak, bütün Avrupa ülkelerindeki bütün faaliyetlerini; kamp, dernek, bürolar, şehirler, mahalleler, isimler, apartman ve telefon numaralan, araç plakaları, modelleri, re nkleri dahil, akla gelebilecek her şeyi biliyordu. Đstanbul içinde PKK'nın di ğer örgütlerle olan çalı şmalarına, hüra yapılarına, şahıslar dahil, tam hakimdi. PKK'nın Yunanistan ve Hollan-da'daki kamplarının içlerini de krokiler halinde çizdi. Đstanbul ve yurt dı şında dönen bütün dolapları en açık şekliyle, içtenlikle anlattı. Yakalanmadan bir gece önce kayalıkların arasında bi r yarıkta saklanmı ş haldeyken askerlerinizden biri sırtıma basıp geçti diye ilgin ç bir şey söyledi. 14 sayfalık ifadesi bütün makamlara hemen gönderild i ve kendisi de Đstanbul'daki çalı şmalara faydalı olması için Đstanbul Đl Jandarma Alay Komutanlı ğı! a sevk edildi. Hakurk'tan Derecik Karakoluna döndü ğüm bir gün harekat merkezi diye kullandı ğımız bir odadaki subaylar: - Komutanım televizyon kanallarından bazıları haber lerde sizden bahsediyor, dediler. - Konu neymi ş? - Sizin PKK'nın 5. Kongresinin ne zaman ve nerede y apıldı ğım söylemedikleri için MiT'in ilgilisine kızdı ğınızı anlatıyorlar. - MiT'in ilgilisi durumun nasıl geli şti ğini oradakilere anlattı. Đstihbarat te şkilatının i şlevinde bir noksanlık görülmüyor da akabinde ne old u? Đki aya yakın zaman geçtikten sonra bunu kim ortaya çıkarıy or? Ve tam harekatın ortasında. O salonda bulunanlardan biri yaptı bunu. Bir saati geçmedi ara haberlerde üç TV kanalı, gene aynı şeyleri heyecanlı bir ses tonu ile verdiler. Özetle şu deniliyordu: "Hakkari Da ğ ve Komando Tugay Komutanı Osman Pamuko ğlu Pa şa, "neden zamanında bize haber vermediniz. Biz

Page 161: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

gider, onların bulundukları yeri cehenneme çevirir, i şlerini bitirirdik' dedi ve çok öfkelendi". Nerede, ne zaman söylendi ği yoktu. Hiç kimse bana böyle bir şey var mı, yok mu, doğru mu, yanlı ş mı diye ne sordu, ne de aradı. Derecik Piyade Taburu ve sonradan aynı bölgeye gönd erilen 5. Da ğ 1995 DÖNEMĐ 297 ve Komando Taburu da Mezi kampı altı hizalarında ça tı şmaya girip bu bölgedeki 25-30 ki şilik bir PKK grubunu yok ettiler. Bu bölgede bir ge ce küçük da ğ çadırının alunda sa ğanak ya ğmurdan korunma-" ya çalı şan Piyade Tabur Komutanı Kurmay Yarbay Ali kısa bir süre orada de ğilken, yakın mesafeden, hedefi bilinçli olarak seçen bir roket, çadırı ve içindeki arka çan tasını yok etti. PKK'da yıllarca bulunmu ş ve teslim olmu ş eski militanlardan biri, 20 Mart sabahı Hakurk'un giri şindeki Dalya Tepede bulunan PKK ileri karakoluna Tu gay Özel Görev Kuvvetinin saldırısını hayranlık ve heyecan dolu ru h haliyle şöyle anlattı: "Sabahın alaca karanlı ğında vadideki sislerin arasından çıkan kara kara in sanlar bulundu ğumuz tepelere öyle bir çıktılar ki, sanki suratımız a şiddetli bir kamçı yemi ştik. Sonradan binba şı oldu ğunu ö ğrendi ğimiz subay kayalıklardan uçar gibi üzerimize geldi. Hepimiz şok olduk. E ğer PKK'da şu gördıV ğümüz T.C. askerleri gibi adamlardan 400-500 ki şi olabilse, her şey çok daha farklı olurdu." Bir grup subayla görü şürken: "Size yalın ve net bir soru soraca ğım. Bütün kampları biliyorsunuz ve büyük bir tecrübeye sahips iniz. Size 30.000 asker ve bir ay süre versem, Hakurk'da da 5000 PKK militanı saklanmı ş olsa; bu kuvvetle 30 günlük sürede kaç PKK'lıyı bulup çıkarabilirsini z?" diye sordum. Çok fazla düşünmeden cevap verdiler: "En fazla 2500-3000 olabili r komutanım." 16 Nisan gecesi tabur komutanlarına, bulundukları m evkilerden yaya olarak Irak arazisini geçip, Hacıbey Çayı üzerinde kurdu ğumuz köprüyü kullanarak Türk topraklarına dönün emrini verdim. 37 gün sonra, 17 Nisan günü saat 15:30'dan itibaren 1., 2., 3. ve 4. Da ğ ve Komando Taburlarının öncüleri, Hacıbey Çayı'nı Irak tarafından gören sırtların üzerinde öyle bir duru ş ve tavırla göründüler ki; bir generalin meslek ya şamında bunun ötesinde duyabilece ği ba şka hiçbir haz ve gurur olamazdı. "Köprünün Irak tarafındaki aya ğında durarak tugayın bütün askerlerinin geçi şlerini tek tek izledim. 8-10 askerden birinde dalla rın ucuna taktıklara Türk Bayra ğı vardı. Ceketleri parçalandı ğından hemen hemen hepsi haki fanilahydı. Çok büyük enerji sarf ettikleri ve uyku diye bir şey olmadı ğından herkesin çok kilo kaybetti ği ayan beyan ortadaydı. Fakat köprüye geli ş ve önümden geçi şlerindeki hal ve tavırları sanki harekata yeni ba şlıyormu şuz gibiydi. 18 Nisan 1995 günü sabahtan itibaren, harekata katı lan bütün taburlar fasılalarla motorlu olarak Derecik bölgesinden ayrı ldılar. 298 Unutulanlar Di şinda Yeni Bir Şey Yok Ejder-Kı ş bitmi şti. Harekatın ilk günü Hakurk'a yakla şırken iki şehit vermi ştik. Harekat boyunca 134 PKK'h ölü ele geçirildi. Hakurk'ta bulunan her 10 s ilahtan biri, her 1.000 mermiden biri, her 100 mayından biri sadece bir ki şiyi öldürse bu, binlerce insanın ölmesi demekti. (Bir mayın bile birkaç ki şiyi öldürmeye veya yaralamaya yeter.) Ele geçen 166 tip ve çe şitteki malzemenin genel dökümü: 1. Yeralü deposu 268 adet 2. Piyade Tüfe ği 229 adet (kale şnikof, kanas, mavzer, M-16, dihritiof, G-l, siminof , G-3 ve 417 yedek şarjör) 3. Makineli-otomatik tüfek (BKC, Arabiki, MG-3) 40 adet 4. Uçaksavar/tanksavar 16 adet 5. Roketatar (RPG 7-9-11-18) 53 adet 6. Havan 15 adet 7. El bombası 2446 adet 8. Hafif silah mühimmatı 430.501 adet 9. Roket mühimmatı 1731 adet 10. Havan mühimmatı 3475 adet

Page 162: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

11. Mayın 2336 adet 12. Patlayıcı 225 kilogram 13. Telsiz 13 adet 14. Gece görü ş cihazı 8 adet 15. Teçhizat 445.190 parça 16. Erzak 86.022 kg Hakurk/ Ejder-Kı ş Harekatına kaülan Hakkari birlikleri kı şla ve üslerine döndüklerinde; Çelik-1 'in Çukurca bölgesindeki ope rasyonu, Çukurca do ğvısunda devam ediyordu. Henüz Çukurca batısındaki Me-zi ve Karyaderi kampına harekat başlamamı ştı. Bizden 15 gün sonra da 2 Mayıs'ta Çukurca altı ve di ğer bölgelerdeki Çelik-1 sona erdi. Birlik komutanlarını topladım. Đdari hazırlıkları a ğırlı ğı tugayda ve kı şlalarda olan bu harekatın mecburen getirdi ği bazı tertiplenmelerden hemen çıkıp eski düzenimize geçmemiz gerekiyordu. "Kı şlaları, karakolları hızla tertipleyin, düzenleyin ve idari i şlerin getirdi ği yı ğılmaları yok edin. En kısa zamanda yazlık konu şlanmaya geçmeliyiz. Kuzey Irak'ta ne oldu, ne bitti bunu zaman gösterecek. Đran kamplarında ne olup bitiyor ona bakmalıyız. O k amplardan Irak'a gruplar da gelebilir. Mayıs'm ortalarına geliyoruz. Her duruma hazır olmalıyız" emrini verdim. Hakurk dönü şünden birkaç gün sonra, Harekat Şube Müdürü Ferhan: 1995 Dönemi 299 - Komutanım Genelkurmay'dan telefon ettiler. PKK'nı n Hakurk'ta ölü ele geçirdi ğimiz doktorunun resmini istediler. - Ölmü ş bir adamın resmini ne yapacaklar? Anlamsız şeylerle u ğra şmasınlar, kim telefon ettiyse söyle ona. - Genelkurmay Ba şkanı Đsmail Hakkı Karadayı Pa şa istemi ş. Resmi, Cumhurbaşkanı'na götürüp gösterecekmi ş, komutanım. - Sizi kim aradıysa onu telefona alın. Telefonla arayan kurmay subayla konu ştum. Do ğruydu. "Hakurk'ta neler oldu bitti şeytan bile akıl sır erdiremez. Onları merak etseniz anlarım da, bir şahsın resmine baksanız ne olur, bakmasanız ne olur? Peki anladım" dedim. Karargaha da: "Böyle dev bir harekatla ilgili ölü bir PKK'Iı resm i çok komik olur. O resmi harekatın di ğer 4-5 resmiyle destekleyin de, hiç de ğilse bir şeye benzesin" emrini verdim. Đki gün sonra aynı kurmay subay aradı ve: "Komutanım resimleri sayın Genelkurmay Başjkanı'na arz ettim. Resimlerden birinde bir grup as kerin arasındaki; 'güne ş gözlüklü olan kim' diye bana sordu. Ben de o Osman Paşa komutanım deyince; 'Allah Allah Osman Pa şa'nın orada ne i şi var' dedi. Ben de kendilerine; 'Komutanım, Osman Pa şa askerin ba şından bir saat bile ayrılmaz. Ben onun geçen seneki kur-maylarındanım. Devamlı, kı şla, üs ve karakollarda kalır. Bugüne kadar şehirlerde onu gören olmamı ştır. Ev bark tanımaz. 24 saat PKK ile yatar PKK ile kalkar. PKK dı şında da hiçbir konuya ne kıymet verir, ne de umursa r. Varsa yoksa PKK'dır onun i şi. Osman Pa şam herkese, şaşırtacak kadar inisiyatif verir, fakat çatı şmalar sırasında onlarca, yüzlerce sürprizle kar şıla şınca kararları bizzat kendisi verir. Manevra ve ate ş deste ğini şahsen düzenler. Ba şka türlü de olmuyor. Hatta duruma göre askerin moralini artırma k için bizzat çatı şmaya girer. Ve bütün bunları, askerler, halk ve PKK'lıla r hepsi bilir' dedim. Bunun üzerine Genelkurmay Ba şkanı, 'Osman Pa şa kendini bu i şe çok vermi ş' dedi" diye sözlerini bitirdi. Kendisine; "ben size ne ö ğrettim? Günlük konu şmalarınızı bile 'muharebe konu şması' gibi kısa ve öz yapacaksınız. Ban ş ko şullarının bol ve sonsuz zamanında uzun lakırdılara alı şanlar, günü gelince bu kötü alı şkanlıklarının acısını çekip bedelini ödenmiyor mu? Sen niye bunu unutup uzun uzun konu şuyorsun?" dedim. - Komutanım o konu şma devede tüy bile de ğil. Bir emriniz var mı? - Var. Bir daha olur olmaz şeyler için buradakilere telefon edip onları me şgul etme. Kulaklarını çekerim. Basında Hakurk Harekatı: 300 Unutulanlar Di şinda Yeni BIr Şey Yok

Page 163: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

24 Mart 1995 Milliyet: "Hakurk Çemberde: Şemdinli'nin Derecik köyünden sınır ötesine giren ya kla şık 10 bin da ğ komandosııyla piyade birlikleri PKK'nın en büyük k ampı Hakurk'a do ğru ilerliyorlar. Hakurk kampına komandoların baskın dü zenledi ği belirtildi. Binlerce ma ğarayla dolu kamp çevresi a ğır silahlarla dövülüyor." "10 bin komando Hakurk'a yürüyor: En büyük PKK kamp ı dü şmek üzere. Hakurk'un çevresine indirilen para şütçüler, baskınlara ba şladılar." 24 Mart 1995 Sabah: "Hedef Hakurk kampı: Binlerce komando PKK'nın en bü yük kampına yürüyor." 25 Mart 1995 Sabah: "Teslim oluyorlar: PKK'nın Hakurk'taki kampı da kon trol altında. Çelik-1 Harekatının en güç şartlarda sürdürüldü ğü bölge ise kar kalınlı ğının 2 metreyi buldu ğu Hakurk bölgesi." 26 Mart 1995 Sabah: "Hakurk kampı: Türkiye- Đran-Irak sınırlarının kesi şti ği vah şi co ğrafyadadır. Türkiye ucundaki zirveden bakınca PKK'ının ünlü Hak urk kampı a şağılarda bir kenarıyla görünür. Bu zirvedeki mevzilere yerle şen üç be ş ki şi Türkiye'den gelebilecek bir alayı oyalayabilir. Hatta bir süre durdurabilir de. Zirvenin hemen a şağısındaki Hakurk kampına ise bir sinek bile yakla ştırmaz. Pazartesi gününden bu yana sürdürülen Silahlı Kuvve tlerin Irak harekatında en önemli odak noktası Hakurk. Bu kez birliklerimizin bir kısmı havadan Hakurk'un arkasına indirildi. Irak içlerine ve da ğlardaki ma ğaralara kaçı ş yollan tutuldu. Komando birlikleri yelpaze gibi yayılarak Hakurk u sardılar. Harekat daha öncekilere göre çok daha etkili, iyi p lanlanmı ş ve baskın niteli ğindeydi. Daha önceki harekatta kampta ve dolaylarında bir te k ölü PKK'hya rastlanmamı ştı. Bunu da o tarihteki yazımızda belirtmi ştik. Ancak yöreyi gördü ğümüz için belirtmeliyiz ki gene de PKK'hlarla sıcak temas çok zor." 28 Mart 1995 Sabah: "Çifte kıskaç: The Nevvyork Times gazetesi, Kuzey I rak harekatının Türk kamuoyunda bilinmeyen perde arkasını yazdı. Gazeten in Anka-ra'daki muhabirinin yazdı ğı haber şöyle: Harekattan üç hafta önce özel yeti ştirilmi ş Türk komando birlikleri gizlice Kuzey Irak'a sızdı. 1995 Dönemi 301 Bu birlikler PKK militanlarını arkadan çevirip kaçı ş yollarını kesti. Panik halindeki yüzlerce terörist kaçı ş yolları tutuldu ğu için Hakurk ve Metinan bölgelerinde kıstırıldı, çifte kıskaca alındı." 28 Mart 1995 Hürriyet: "PKK deli ğinden çıkarılıyor: Hakkari'nin Şemdinli ve Çukurca ilçelerinden girilen Hakurk, Mezi ve Şivi kamplarında aramalar sürüyor. PKK'nın en büyük kampı Hakurk'ta hakimiyeti tamamen sa ğlayan mehmetçik, di ğer bölgelerde aramalarını sürdürüyor." 29 Mart 1995 Sabah: "Ordu Hakurk'a girdi: Askeri yetkililer, harekat bö lgesinin en do ğusunda Iran sınırı ile biti şik olan en yüksek da ğlarla çevrili Hakurk'a giren mehmetçi ğin, PKK'nın adeta 'kalesi" durumundaki bu yerle şim merkezine tamamen hakim oldu ğunu kaydettiler." 3 ve 7 Mayısl995 Meydan: " Đşte Kuzey Irak fatihleri: Hakkari Da ğ ve Komando Tugayına ba ğlı askerlerimiz Kuzey Irak'taki PKK kamplarını yerle bir etti! Sila hlı Kuvvetlerimizin Kuzey Irak'taki ba şarılı operasyonları sürerken Hakkari Da ğ ve Komando Tugayı Hakurk'ta destan yazdı. Hakurk bölgesine yapılan Ej der harekatında komandolarımız 134 teröristi ölü 4'ünü de sa ğ olarak ele geçirdiler. Sa ğ yakalanan PKK'lılar komandolarımızın geli şi için 'ruhumuz bile duymadı' dediler. Kuzey Irak'taki Hakurk kampını darmada ğın ederek PKK'ya büyük darbe indiren Da ğ ve Komando Tugayının komutanı Tu ğgeneral Osman Pamuko ğlu'nun, bir süre önce 'Benim i şim teröristleri yok etmek, le ş toplamak de ğil. Askerlerime le ş toplatmam' sözleri, halk tarafından büyük taktirle kar şılanmı ştı." Ankara'dan gelen bir talimatla Çelik-1 harekatına k atılan bütün birliklerin temsili gruplarının i ştiraki ile Silopi'de bir tören yapmak üzere Jandarm a

Page 164: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

Asayi ş Komutanlı ğı program hazırlayıp düzenleme yaptı. Mayıs'ın ilk haftası içinde bütün herkes gibi ben de birkaç subay, astsu bay ve 20 kadar askerle, iki kara şahine binip Silopi'ye gittim. Her seviyedeki siyasiler ve askerlerin hepsi gelmi şti. Tören platformları, kürsüler, bando mızıka, konu şmalar, konu şmalar, yemekler, yüzlerde sevinç ve mutluluklar, kar şılamalar, u ğurlamalar. Bize ait bölüm biter bitmez hemen helikopterlerimiz e atlayıp Silo-pi'den uzakla ştık. Şırnak Hakkari sınırına yakla şırken kötü hava ko şullarından buradan geçemeyece ğimiz anla şılınca pilotlar önce Irak topraklarına, sonra da do ğuya dönerek Çukurca istikametinden Hakkari arazisine gi rmeye çalı şarak, uçu şa devam ettiler. Đt 302 Unutulanlar Di şinda Yenî BtR Şey Yok Yanımda oturan 2. Da ğ ve Komando Tabur Komutanı Yarbay Mustafa: - Komutanım bugün çok hüzünlüsünüz. Sanki tören yer inde sadece fizik olarak vardınız. Siz en kötü zamanda bile espri yaparsınız . Bir şey mi oldu? dedi. - Mustafa, ba şkalarının ihtiyacı olabilir, tören lazım mı, de ğil mi? Faydası ne? Kime, neye yarıyor bilmiyorum. Yalnız bizim böyle şeylere ne bakacak ne de ayıracak zamanımız var. Ne demek istedi ğimi önümüzdeki günlerde hepimiz ve herkes görecek. Biz Sakarya'dan, Dumlupınar'dan sonra bile tören dü zenlemedik. Ne olursa olsun, kar şımızdaki kim? Kargaları kovalamak kartala şeref getirmez! Büyütülecek bir şey yok. Kafamda 40 şey uçu şurken tören ruhu ya şayamam. Anladın mı şimdi? -Çokiyi anlıyorum komutanım. - Şimdi git pilotlara söyle. Ben Çukurca'da inece ğim. Sizler Hakkari'ye devam edin. Bu gece burada kalıp Sınır Alayındaki subayla rla bazı şeyleri görü şece ğim. I "Askerler vücut ve zihin olarak sertle ştirilmelidir. Ancak, keskin bakı şlı, sert sava şçılar ahim alamayaca ğı kadar inanılmaz görevleri yerine getirebilirler." Mayıs 1995 PKK eylem ve saldırıları: 6 Mayıs saat 02:00'da Çukurca Kıble Tepe mevkiinde jandarma timine ate ş açıldı. Bir er şehit oldu, iki er yaralandı. 11 Mayıs saat 00:30'da Şemdinli Haripesta tepede jandarma sınır timlerine a te ş açıldı. Bir aste ğmen, iki er şehit dü ştü, bir er yaralandı. 17 Mayıs saat 21:00'da Çukurca Aslankapı yol emniye ti timlerine ate ş açıldı. Üç militan öldürüldü. 22 Mayıs saat 13:30'da Yüksekova Yılanlı yaylası me vkiinde bir sivil araç mayına çarptı. Bir vatanda ş yaralandı. 23 Mayıs saat 07:30'da Çukurca-Gerdan tepe gözetlem e timine ate ş açıldı. Đki GKK şehit oldu. Aynı gün 23:4O'da Çukurca Begzova'daki j andarma timlerine ate ş açıldı. 24 Mayıs saat 17:20'de Çukurca Uzundere köyüne sila hlı saldırıda 1995 Dönem Đ 303 bulunuldu. Aynı gün saat 19:20'de Çukurca Köprülü e mniyet timlerine ate ş açıldı. 25 Mayıs saat 02:45'de Şemdinli Şapatan rölesine silahlı saldırıda bulunuldu. 28 Mayıs saat 23:50'de Şemdinli'nin Đran sınırındaki Durak Karakolunun emniyet timlerine saldırıldı. Yedi asker şehit oldu, iki asker yaralandı, iki militan öldürüldü. Aynı gün gene Şemdinli Geli şen köyü yolunda bir sivil araca ate ş açıldı. 29 Mayıs saat 18:45'de Çukurca Çayırlı Sınır Karako luna silahlı saldırı yapıldı. "Bu ne bitmez yolmu ş deme, bitmedik yol yok. Bu a şılmaz da ğımş deme, a şılmadık dağ yok." 5 Mayıs 1995 gecesi karargahın ilgili subaylarına a şağıdaki emirleri verdim. 1. Đran'la bizim sınırımızı çizen Şehidan Da ğı'nın hemen do ğusunda Đran topraklarında bulunan PKK'nın Jerma-Betkar kampında bir tabur kadar militan var. Bu taburu, bölükler halinde eylem bölgelerine da ğılmadan önce bulundu ğu yerde yok etmezsek; Yüksekova ile Şemdinli'nin Đran ve Irak'la ba ğlantılı bölgelerinde çok can yanar ve çok kayıp veririz. Đran'ın sınır köy ve karakolları buraya

Page 165: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

onlarca kilometre uzaklıkta, ak şam karanlı ğı ile sabahın alacası arasında i şi bitirmi ş olaca ğız. Dikkatinizi buraya toplayın, bilgileri detaylan dırın, taslak planı çatıp, hemen onay için üst kademelere göndere ceğiz. 2. Şemdinli'deki 3. Da ğ ve Komando Taburu bu yıl, Şemdinli ile Derecik arasındaki Ortaklar Jandarma Karakolu bölgesinde üs kuracak. Bunu hem daha sonraki operasyonlar için, hem de co ğrafyanın farklı bir şekilde kullanılması için dü şünüyorum. Ayrıca, o bölgeyi gözüm tutmuyor. Tabur K omutanı Reha'ya emir verece ğim. Siz ve Tabur Komutanı Ortaklar Karakoluna gidip uygun yeri seçin. Ben de bölgede ke şif yapaca ğım. 3ncü Da ğ ve Komando Taburu büyük sebep olmazsa en geç Haziran ba şında o bölgede konu şlanacak. 3. Da ğlıca'da bir piyade taburu, Yüksekova Karacada ğ kuzeyinde ba şka bir piyade taburu tertiplenecek. Şemdinli kuzey do ğusundaki piyade taburundan bir bölük Đran sınırındaki Durak Karakolu'na alınacak. 304 Unutulanlar Di şinda Yeni Bir Şey Yok 4. Çukurca do ğusundaki Pirinçeken ve Hakan Tepe Sınır Karakolları binalarından çıkıp, birle şik bir güç halinde hemen arkalarındaki Çilekli ve D ağbaşı tepelerinde sahra düzeninde tertiplenip nıevzi-lene cekler. Onların hemen arkasında bulunan Uzundere köyü bölgesinde de 5. Da ğ ve Komando Taburu bulunacak. Hakan Tepe ve Pirinçeken Karakollarının tertiplenece ği tepeleri Tugayın havan ve da ğ toplarıyla destekleyece ğiz. Ben Çukurca Sınır Alay ve Tabur Komutanlarına emir verdim. Sizin de bilginiz olsun ve karargah olarak gerekli yardımları sa ğlayın. 5. Ve bir vefa borcumuz var. Milleti millet yapan d il, gelenek, kültür, siyasi birlik, vatan gibi ö ğelerin içinde en önemlisi vatandır. Neden mi? Çünkü vatan obuadan, di ğerlerini korumak ve devam ettirmek çok zordur. Onun için 'vatanımız' diye bu da ğlarda gözlerini kırpmadan ölüme giden çocuklar için bu da ğların tepesine, onların hatırasına bir anıt yapaca ğız. Mutlaka bütün anıtlar önemlidir. Fakat burası benim vatanımdır dedikleri yerde şehit olanlar için yapılan anıtın bamba şka anlamı ve ruhu olacaktır. Çanakkale'nin anıtları nı Gelibolu yarımadasına de ğil de, ülkenin herhangi bir yerinde yapsanız; aynı doğallı ğı, aynı etkiyi, isterseniz altından yapıp pırlantal arla donatın, sağlaması mümkün mü? Hayır. Bizim anıtımı. Đran ve Irak topraklarının içine at başı gibi girmi ş olan Hakkari da ğları üstünde olacak. Birliklerden bir mimar aste ğmen bulun. Gelibolu ve Đstanbul'da çalı şsın. Tasarım ve projeyi hazırlayarak gelsin görü şelim. Đnşasına hemen ba şlayaca ğız. "iyi bir liderin efsanevi özellikleri olmalıdır. Si lahları çok yazar ve konu şurlar da ilham üzerinde pek durmazlar. Đlhamın gücü esas silahtır. Zafer makinelerden daha çok ruhların bakımına dayanır." PKK'nın Jerma-Bektar kampı Türkiye- Đran siyasi hududunun tam zirvesinden geçti ği; 3500 metre yüksekli ğinde, kuzey güney istikametinde boyu 20 kilometre olan Şehidan Da ğı'nın içinde, bir avuç kadar yerdi. Mü şterek sınırdan da sekiz kilometre uzaktaydı. Kampın 20 kilometre kuzeyi ve güneyinde hiçbir köy ve mezra olmadı ğı gibi, do ğudaki en yakın köy de 12 kilometre ötedeydi. Bu mes afelerin arasını da ğ blo ğu doldurdu ğu için bir mezra bile yapılmamı ştı. 1995 Dönemi 305 Jerma kampı sınırdan sekiz kilometre do ğuda, Đran tarafında iken, bizim Durak jandarma sınır karakolu sınırdan 12 kilometre batıd a Türkiye tarafındaydı. Yani üzerinde sınır bulunan Şehidan Da ğı do ğu ve batıya tıpkı geni ş bir teknenin gövdesi gibi öyle bir yayılmı ş ve o kadar dikti ki iki taraf da bu bölgeyi yerle şim olarak asırlardır dü şünmemişti. Da ğın içinde ve üzerinde küçük bir akarsu kenarında, Jerma ve Betkar mevkiinde sadece PKK yıllardır emniyette yaşamını sürdürüyordu. Bu mevki Đran'ın da i şine geliyordu. "Ku ş uçmaz kervan geçmez bir da ğın kuytusundan benim nasıl haberim olsun? Siz böyle bir yer biliyorsanız söyleyin, beraber bakalım" gibi kör ve sa ğırlar diyalogu yıllardır devam edip gidiyordu. Đran kurnazdı. Türk tarafından görü şmelere katılanlar; "peki mü şterek harekat yapalım" deseler; plandı, hazırlıktı, yı ğmaktı gibi çalı şmalar sürerken, Đran o kamp-takîleri bin defa oradan ba şka yerlere kovacaktı.Bu görü şmeler kaya balı ğı avlamaya benziyordu. Kayanın altını hiç terk etmeyen bu balı ğı avlamaya çalı şan, hiçbir zaman onu tam olarak göremez. Balık oltayı yemle beraber alsa da hemen kusarak çıkarır. Sürekli oltaya vurdu ğu için avcınızı onu tutma arzusunun sonu gelmez. Sonuçta h ava kararır, balık kayanın en

Page 166: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

dibine karnı doymu ş şekilde çekilir. Avcı da beline kadar ıslanmı ş, elinde içi boş kovayla, fakat avlanma hissi tatmin olmu ş şekilde evine döner. Mayıs ba şında Jerma-Betkar'da 358 PKK militanı toplu halde 9 sabit bina, 11 çadırda ya şamlarını sürdürüyordu. Bu ayın sonuna kalmadan, 40- 50'li ve 80-100'lû gruplar halinde buralardan eylem ve saldırı mıntıka larına hareket edecekler, bir bölümü de bulundu ğu yerden sınırı geçip eylemlere ba şlayacaktı. Faaliyet alanları ise Yüksekova güneyi ile Şemdinli ilçesinin bütün alanları olacaktı. Bunları parça parça saldırı öncesi ve saldırı sıras ında yakalardık ama ne olursa olsun bu gene de, onlarca, yirmilerce can almaların a mani olamazdı. Şimdi ise hepsi bir kafesin içindeydiler. Jerma-Betkar kampına yapılacak "Yarasa Harekatı"nm planı şöyleydi. Bir üçgen kurulacaktı. Üçgenin tabam Şehidan Da ğı'nda olacak, PKK kampı üçgenin güney ve kuzeyindeki kenarlarının birle şti ği tepe noktasının içinde kalacaktı. Kamp, Şehidan Da ğı'nın zirvesinden do ğuya do ğru dik açıyla sekiz kilometre uzakta olmasına ra ğmen; sınırdan itibaren üçgenin uzun olan kuzey kena rında 34 kilometre, güneydeki kenarından da 26 kilometre Şehidan üzerinden yürünecekti. Harekata, her biri 400 da ğ komandosuyla, üç da ğ ve komando ta- 306 Unutulanlar Di şinda Yenî Bir Şey Yok buru, toplam 1200 asker katılacaktı. Taban sabit ka lmak üzere üçgenin her kenarında 400 komando bulunacaktı. Đki topçu bataryası azami gizlilikle hava kararmadan sınıra yakla şıp ate ş mevkilerine girecek, saat 05:00'da obüsler koordina tları tarafımızdan tespit olunmu ş olan 9 bina ve 11 çadırı hassas (yerde paralanan) ve ihtiraklı (havada paralanan) mermilerle bir saat şiddeti ve atı ş hızı hiç dü şmeyecek şekilde ate ş altına alacaktı. Bulundukları çukur alana dü şen topçu mermilerinden kurtulmak için hemen civar-larındaki yüksekliklere kaçmaya ça lı şanlar kar şılarında komandoları bulacaklardı. Topçunun atı şının ba şladı ğı 05:00'dan itibaren en geç dört saat sonra, saat 09:00'da i ş bitirilmi ş olarak fakat bu defa kanatlardan yürünen uzun güze rgahtan değil, üçgenin tabanının ortasına, Şehidan'ın zirvesine 8-10 kilometrelik da ğ tırmanı şı yapılacaktı. Çekilmeyi tabandaki 400 komando uzak mesafeli silahlarla emniyete alacaktı. Muharebeler sırasında, çok zayıf olmakla birlikte, eğer şehit dü şen ve yaralanan olursa sırtta ta şınarak getirilecekti: Şehidan Da ğı'nın güneyinde iki ayrı noktadan gündüzleri Türkiy e tarafını gözetleyen, gece de biraz geri çekilip istirahat ed en, her biri 3-4 militandan olu şan iki gözetleme timinin aynı gece sessizce ortadan kaldırılması şarttı. Gece karanlıkta patlayacak bir silah veya bunlardan birisinin kaçması planın baskın etkisini ortadan kaldırdı ğı gibi, genel amacını da tehlikeye sokardı. "Yarasa" harekat planını onaylanmak üzere üst kadem eye gönderdik. Bir hafta sonra Mayıs'ın ll'inde önce uygulanmayacak diye bir emir aldık. 19 Mayıs günü akşama do ğru da tatbik edin emri geldi. Harekata katılacak taburlara gece operasyona hazır olun emri verildi. Fakat nereye gidecekleri söylenmedi. 20 Mayıs sabahı Binb aşı Fer-han ve Yüzba şı Güngör'ü de yanıma alıp Yüksekova ve Şemdinli'de bulunan 1. Da ğ ve Komando Tabur Komutanı Binba şı Vahap, 3. Da ğ ve Komando Tabur Komutanı Yarbay Reha ve 4. Da ğ ve Komando Tabur Komutanı Binba şı Kemal'e "yarasa" emrini verdim. Plan kendilerine anlatıldı ve bulundukları yerden sınır hattına olan yürüyü ş mesafesi dikkate alınarak, havanın kararmasıyla birlikte sın ırı geçmeleri için hazırlıkları yapmak üzere tabur komutanları serbest bırakıldılar. Yüksekova'dan Şemdinli'ye geçtim. Đki topçu bataryası ak şama do ğru plandaki ate ş mevzilerini i şgal ettiler. Saat 15:30'da Hasan Kundakçı Pa şa Şemdinli'ye geldi. Kendileri Tugay Komutan yardımcısı Albay Akif le birlikte tabur karargahınd a bu- 1995 Dönemi 307 lunurken ben de müsaade alıp hazırlıklarını sürdüre n 3. Da ğ ve Komando Taburunun çalı şmalarını izledim. Subaylarla görü ştüm. PKK'nın Şehidan'daki iki gözetleme timini etkisiz hale getirecek olan birlik bu taburd u. Çünkü timler bu taburun genel ilerleme mihveri üzerindeydiler. Taburun önün de hareket edecek ve PKK'lıları susturacak olan timdeki subay, astsubay ve askerlerle konu ştum. Bir ara Kundakçı Pa şa'nın ça ğırdı ğını söylediler. Gittim:

Page 167: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

- Osman Pa şa, Ankara ile görü şüyorum. Milli Güvenlik Kurulu toplantısı devam ediyor. O toplantı bittikten sonra, Cumhurba şkanı, Ba şbakan, Genelkurmay Ba şkanı ile Kuvvet Komutanları ayrıca bu konuyu görü şüp harekatın olup olmayaca ğını bize bildirecekler, dedi. - Peki komutanım dûn ak şamki uygulayın emri neydi? Bizim her şeyimiz zamana odaklı. Đnşallah geç kalmazlar, dedim. Tekrar taburun yanına gittim. Tabur ve bölük komuta nlarına herhangi bir şey söylemeden hazırlıkları kontrol ettim. Đnsan psikolojisi muharebe ko şullarında öyle bir şey ki, en küçük bir belirsizlik ve olumsuzluk emare si bile her şeyi alt üst etmeye yeter. Saat 18:00 olmu ş, hala bir haber yoktu. Kundakçı Pa şa'nın yanına gittim. - Toplantı devam ediyor, henüz cevap yok, dedi. - Komutanım " Đran" diye geni ş bir anlamla bakarak, ikimizin sınırını çizen bir dağın öte yamacındaki belayı ortadan kaldırmaya yöneli k, pratik bir uygulamamız, bu kadar uzaktan karı ştırılmasın. Bizim en geç 05:00'da kampı ku şatma altına almamız lazım. Đki taburun yabancı arazilerden 30 kilometre kadar d ağ yürüyü şü yapması gerekiyor. Saat 18:30'a do ğru hava bulutlanmaya ba şladı. - Komutanım siz bu gece kalacaksanız burada do ğru dürüst bir yatma yeri yok. Sizi ancak Hakkari'de misafir edebiliriz, dedim. Hasan Kundakçı Pa şa Hakkari'ye, Tugaya gitti. Saat 19:00'dan itibaren de taburlar Türk- Đran sınırının üzerinden geçti ği 3500 rakımlı Şehidan Da ğı'na Türkiye tarafından tırmanmaya ba şladılar. 19:30'da her taraf simsiyah oldu ve gök delinmi ş gibi sa ğanak bir ya ğmur ba şladı ve hiç azalmadan devam etti. Đşte bu tam bizim istedi ğimiz şeydi. Saat 20:00'da Jandarma Genel Komutanı Aydın Đl ter Pa şa beni aradı. "Osman Pa şa, toplantı devam ediyor, ben dı şarı çıktım. Karar çıkmadan ba şlama" dedi. "Komutanım a şılacak da ğlar, kat edilecek mesafeler var ve karanlık süresi bizim elimizde de ğil" diye arz ettim. 308 Unutulanlar Di şinda Yenî Bir Şey Yok "Aman ha, sen bekle" dediler. Eğer birlikleri bulundukları yerde dondursam, bir tür lü gelmeyen, uzayan ve geç kalan bu karar için kaybetti ğimiz saatleri telafi edemezdik. Her şey gündüze sarkacak, planın yürümesi bir tarafa, lüzumsuz risk lere girecektik. O zaman "yapalım" demenin de büyük bir anlamı kalmayacaktı. "Yapmayalım" şeklinde bir görü ş çıkarsa taburları da ğlardan indirirdim. Zaten 3500 metredeki da ğda ve bu sağanak altında Tanrıdan ve bizden ba şka kimse yoktu. 358 PKK'lı bile a şağıda kapalı yerdeydi. Saat 21:05'de Kundakçı Pa şa Hakkari'den aradı: - Osman Pa şa konu ştuk. Harekat yapılmayacak. Ne yapalım kısmet de ğilmi ş. - Komutanım bir tabur PKK'lı yönünden kısmet de ğilmi ş, ama yarın bunlar çil yavrusu gibi bölgeye da ğılınca bizim kısmetimiz ölerek, yaralanarak açılmı ş olacak. Anladım komutanım. Đyi geceler. Harekat Şube Müdürü Binba şı Ferhan'ı ça ğırttım. - Telsizle taburlara ça ğrı yap. Harekat yapılmayacak. Dönsünler. Sonucu bil dir. Epey bir süre donup kaldı. Sonra, "emredersiniz kom utanım" deyip ayrıldı. Aradan 20 dakika geçti. Haber gönderdim, geldi. Kan ter iç indeydi. - Ne oldu? Bu kadar zamandır bilgi vermiyorsun. - Komutanım hiçbiri cevap vermiyor. Sadece ben de ğil bütün subaylar onlarla temas kurmaya çalı şıyor. Önce teknik sebeplerle mi diye dü şündük, sonra hepimizin aklına aynı şey geldi. Bunlar sizin sesinizi duymadan geri dönme zler. Bizim ça ğrılarımızı bir aldatma diye dü şünüyor olabilirler. - Zamanımız gittikçe daralıyor. Burada bir kara şahin var de ğil mi? Hava çok köui ama, konu kritik. Pilota söyle bvıradan çıkıp Şehidan Da ğı'nın üstüne yükselebilirse meseleyi daha sa ğlam çözeriz. 15 dakika sonra Pilot Üste ğmen Vecihi bölgedeki yüksekliklere hakim tecrübesi ile yön tayin ederek, ya ğmur ve bulutları delerek Şehidan Da ğı'nın kuzeyine tırmandı. Đran tarafında Şehidan'ın karanlık yamacının orusındaki PKK'nın Jer ma-Betkar kampı karartma yapmak ne söz, jeneratörlerle pırıl pırıl aydınlatma altındaydı. Tabur, bölük ve tim komutanları çevrimlerine ayrı a yrı girip ça ğrı

Page 168: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

yaptım. "Bana cevap vermenize gerek yok.'Yarasalar yuvaları na dönsün. Dü ğün yapılmayacak." 1995 DÖNEMĐ 309 Hiçbir telsiz cevap vermedi. Binba şı Vahap komutasındaki 400, Yarbay Reha komutasındaki 400 da ğ ve komando askeri bulundukları mevkilerden döndüle r. 23 Mayıs 1995 günü ö ğleden önce Jandarma Genel Komutanı Aydın Đlter Pa şa Tugaya geldiler. Çalı şma odama girer girmez Aydın Pa şa: - Osman Pa şa önce ben konu şaca ğım, sen sakın a ğzını açma. Sen şimdi içinden bize neler söylüyorsun çok iyi biliyorum. Ama önce ben k onuşaca ğım. Bu Jerma-Betkar kampına gitmeyelim diyenlerden biri de bendim. Onu hemen söyleyeyim. Biz siyasilere bu i şi yaparız, ama siyasi sorumlulu ğu da siz üstlenin dedik ve kararı onların vermesini istedik. Do ğrusu da buydu. Genelkurmay Ba şkanımız Đsmail Hakkı Karadayı Pa şa'nın da selamlan var. "Osman Paşa'ya söyle; önümüzdeki zaman içerisinde gene uygun bir durumda aynı yere gidebilir" dediler. Gözlerinden de öptü ğünü söylediler. - Komutanım önümüzdeki gün hiç olmayacak. Siz de be n de biliyoruz ki artıkJerma-Betkar'da kimse yok. Bu yaz ve sonbaharda da olmaya cak. 21 Mayıs sabahı Đran'lı silahlı pastarlar Jerma kampına geldiler ve oradaki PKK'lılara "Türkiye ile aramıza sıkıntılar sokacaksınız hemen buradan yok o lun" dediler ve onların gözetiminde PKK'lı-lar üç saat içinde kampı terk et tiler. 100 ki şi gene o bölgede Şehidan Da ğı'nın güneyinde, geri kalan 250 ki şi de gene Đran'ın Zagros kampı üzerinden Irak'a Hakurk kampı ve daha batısın a geçtiler. Şu yarasa harekatı; PKK ile mücadele tarihinin en şık ve an göz kama ştırıcı harekatı olacaktı ve her şeyi dört saatte bitirecektik. Kol ve kanatlarını kı rıp, köklerine kibrit suyu sıkacaktık. - Şu geçen iki yılda zaten bellerini kırdınız. Katılım da neredeyse sıfırda, da ğ kadrosu can çeki şiyor. Şu anda mücadeleyi sürdürüyor gibi görünseler de, di şini tırna ğına takmı ş son güçlerini sergiliyorlar. - Komutanım omurganın parçalandı ğının bütün dünya farkında, artık felç durumunda. Fakat, ba şı halen darbe almadı, kuyruk kısmı ise olabildi ğince kuvvetli olmaya çalı şıyor, artık kulakları dü ştü. Benim sıkıntım Şemdinli ve Çukurca bölgeleri. Çukurca bölgesinde sanki hiçbir şey olmamı ş gibi eylem ve saldırıların şiddetini artırıyor. Daha Çelik-1 bu bölgede biteli 20 gün oldu. Çok kısa bir zaman oldu ğu için şimdilik vnzey Irak'ı dü şünmedim, ama hiç de ğilse Đran kamplarını darbeleyelim istedim; ama bildi ğiniz gibi o da olmadı. Aydın Pa şa: "Bana şu Jerma-Betkar kampını bir göstersene. Nasıl bir' y er ben de göreyim" dedi. 310 Unutulanlar Di şinda Yenî BtR Şey Yok Kendilerinin geldi ği helikopterle Şehidan Da ğı'nın yüzlerce fit üzerine çıktık ve sınırdan sekiz kilometre do ğuda da ğın yamaçları arasındaki kampın yerini gösterdim. Helikopterde maiyetleri dı şında tugayın Đstihbarat Şube Müdürü Yüzbaşı Güngör de bulunuyordu. Aydın Pa şa baktı ve hemen bana dönerek: "Bu i ş olurmu ş Osman Pa şa", dedi. Ben de yüzümü araziden kendilerine çevirip: "Kusura bakmayın ama komutanım, artık geçmi ş ola" cevabını verdim. "Hay Allah. Đnsan görünce anlayabiliyor" dediler. - Komutanım ba şka bir durum olsa biz böyle bir şeye kalkı şır mıyız? Daha önce Alan karakolu timleri ile biz aynı şartlarda PKK'nın bir unsurunu yok etmedik mi? Đran'ın subay ve askerlerinden olu şan bir timle hudut çevresinde çarpı şıp onların subaylarından bile ölenler olmasına ra ğmen Đran sesini çıkarttı mı? Đran "bu kesimlerde bir şeyler olabilir, ama ben bilemiyorum, kontrol edemiy orum" demiyor mu? Đran genel pozisyonunu riske ederek, bir grup PKK'lı için yüzündeki peçeyi çıkarüp atar mı? Hayır! Aydın Pa şa: "Ben buradan Van'a geçece ğim. Osman Pa şa seni Hakkari'ye bırakalım" dedi. - Komutanım sa ğolun. Ben çok yakınımızdaki Yüksekova'da ineyim. Or ada bazı i şlerim var. Helikopter Yüksekova Da ğ ve Komando Taburunun kı şlasına indi ve Aydın Pa şa Van istikametinde uçu şa devam ettiler. Basında Jerma-Betkar harekatı:

Page 169: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

10 Haziran 1995 Hürriyet: "18 Mayıs'ta havadan dönen F-16'lar: Şimdi yazaca ğım olay, bugün büyük bir ihtimalle hem Genelkurmay hem de Dı şi şleri Bakanlı ğı tarafından yalanlanacak. Ama kaynaklarım kesin. Haberi üç ayrı yerden kontro l ettikten sonra yazıyorum. Genelkurmay Ba şkanlı ğı 17 Mayıs günü Ba şbakan Tansu Çiller'in önüne bir rapor koyuyor. Đran'ın Urmiye kenti yakınında büyük bir PKK kampı b ulunuyor. Genelkurmay Ba şkanlı ğı bu kampın mutlaka vurulması gerekti ğini belirterek Başbakandan izin istiyor. Durumu Dı şi şleri Bakanlı ğı ve sonra Cumhurba şkanı öğreniyor. O sırada Türk F-16'ları Đran'a do ğru havalanmı ş durumda. Demirci, bir emirle uçakları havadan geri çeviriyor. Fakat henüz teyit edemedi ğim bir senaryo var. Đran'ı vurma kararı, gerçekten iyi dü şünülmemi ş ve riskli bir karar. Otorite boşlu ğu içindeki Kuzey Irak'ı vurmayı alı şkanlık haline getiren Türkiye, aynı harekatı Đran ve Suriye toprakları üzerinde yapmaya kalkarsa ne olur?" 1995 Dönemi 311 11 Haziran 1995 Sabah: "Genelkurmay Đran'daki PKK'hları izliyor: Genelkurmay, dün bir ga zetede yer alan, Đran'daki PKK kamplarını vurmak üzere Türk F-16 uçak larının havalandı ğı ve sonradan geri döndü ğü yolundaki iddiaların kesinlikle do ğru olmadı ğını belirtti. Nisan sonu ve Mayıs ba şında Đran sınırına mücavir alanlarda 300-350 PKK'lı teröristin tespit edildi ği bildirildi." 11 Haziran 1995 Hürriyet: "Genelkurmay Ba şkanlı ğı, Đran topraklarında 350 kadar teröristin toplanması üzerine, hükümete bu teröristlerin etkisiz hale get irilmesi için bir plan sunuldu ğunu açıkladı. Türk Silahlı Kuvvetlerinin terör örgü tünün faaliyetlerini yakından izledi ği, ancak, F-16'ların havadan geri çevrilmedi ği kaydedildi." 12 Haziran 1995 Hürriyet: " Đran'a harekatı kim önledi: Önceki gün yazdı ğım, ' Đran'a harekat son anda önlendi' konulu haber büyük yankı uyandırdı. Genelk urmay Ba şkanlı ğı bir plan oldu ğunu kabul etti. Ancak, F-16'ların havadan geri dönd üğünü kabul etmedi. Zaten ben de olayın bu tarafının henüz teyid edilme di ğini yazmı ştım. Dün bu olayın daha da ayrıntılarına inmeye çalı ştım. Ama nedense bütün a ğızlar kenetlenmi şti." 13 Haziran 1995 Hürriyet: "Operasyon haberine Tahran'dan tepki: Türk Silahlı Kuvvetlerinin, Đran'ın Türk sınırı yakmlanndaki bir kampta toplanan PKK'hlara y önelik operasyondan son anda vazgeçti ğine dair haberler, Tahran'ın tepkisine yol açtı. Đran'ın Ankara büyükelçisi dün yaptı ğı yazılı açıklamada, 'bazı gazetelerin bu tür haber lere yer vermesinin şaşırtıcı oldu ğunu' belirtti. 'Böyle bir şey mevzu bahis olmadı ğı gibi, ortaya atılmasında da bir sebep yoktur ve olm amıştır. Belli ki, bu tür haberler dayanaktan yoksun ve kabul edilemez kaynak larca verilmi ştir' dedi. Dün Đran Đç Đşleri Bakan yardımcısının Türkiye ile Đran arasında rutin gerçekle ştirilen 'Güvenlik Komisyonu' toplantısı için Ankara 'ya geldi ği belirtildi." 4 Temmuz 1995 Hürriyet: "Genelkurmay, Đran'daki PKK kamplarını imha amacıyla bir helikopte r harekatı planlıyor. Bu plana göre vurucu timler helikopterle rle PKK kamplarını vuracaklar, eleba şılarını da alıp gelecekler. Tam Đsrail usulü bir operasyon. 36 saatte tamamlanacak olan bu operasyona Ba şbakan Çiller onay veriyor, ama Çetin ile o sırada Dı ş Đşleri Müste şarı kar şı çıkıyor. Bunun üzerine konu Demirel'e götürülüyor. Cum- 312 Unutulanlar Di şinda Yeni Bîr Şey Yok hurba şkanı da kar şı çıkınca operasyon yapılmıyor. Şimdi o tarihi gecenin tam bir foto ğrafını çıkarmı ş durumdayım. Askeri kanat, 'kimsenin ruhu duymayacak' güvencesin i veriyor. Dikkat edilirse, önerilen harekat tam anlamıyla Đsrail tipi bir operasyon. Yani Türkiye ilk defa Đsrail tarzı bir operasyon yapma kararı alıyor. Oper asyonun amacı sadece kampları vurmak de ğil; aynı zamanda psikolojik bir etki yaratmak isten iyor. Bu harekatla hem kamuoyuna hem de PKK'ya, 'bakın bi z de Đsrail gibi teröristleri nerede olursa olsun vururuz' mesajının verilmesi am açlanıyor. Evet, ileri(U bir gün' daha ayrıntılı olarak ortaya çıkacak ilk Đsrail tarzı harekatın gerçek perde arkası böyle."

Page 170: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

26 Nisan 1996 Milliyet: "Sava şın e şi ğinden dönmek! Demirel, Çiller, Đnönü, Hikmet Çetin, Orgrnnral Karadayı toplanıyor. Konu, ' Đran topraklarına operasyon yapmak!...' Demirel soruyor: 'Bakanlar Kurulunda görü ştünüz mü?...'. Yanıt Hayır!...'. Demirel soruyor: 'Meclisten izin alıyor musunuz?...'. Yanıt 'Hayır!.'. Demirel soruyor: ' Đran buna izin veriyor mu?...'. Yanıt 'Hayır!...'. D emirel yerinden do ğruluyor: 'Sorumlu olursunuz, kimse de sizi kurtaramaz!'. Şakası yok, Türkiye belki de Đran'la bir sava ştan kurtuluyor!..." 28 Nisan 1996 Hürriyet: 'Tempo Dergisi, son sayfasının kapa ğında Türk kamuoyu açısından göz açıcı önemde bir haberi duyurdu. Haber, 'Tûrkiye- Đran sava şına be ş kala' ba şlı ğını ta şıyordu. Dönemin Ba şbakanı Tansu Çiller, geçen yıl Mayıs ayında Đran'da bulunan bir PKK kampma helikopterlerle bir hava harekatı düzenlemey e karar verir. Yakla şık be ş sayfa tutan yazıda, bu konudaki geli şmeler, tarih, yer ve karar toplantılarına katılan devlet yetkililerinin isimle ri verilerek anlatılmaktadır. Yazının özü şudur: Türkiye, Đran'la ili şkilerinde ona-rıîmayacak tahribata yol açacak, iki ülkeyi sava şın e şi ğine geürecek bir maceradan son anda Cumhurba şkanı Demirel'in müdahalesiyle dönmü ştür." 1995 Dönemi 313 "Bir korkuyla yüzle şmeyen insan her zaman ondan kaçmaya mahkumdur. Muha rebe sahasının içinde olmayan kimse, gerçekle ilgili hiç bir şey bilmez." . 1995 Haziran PKK eylem ve saldırıları: 1 Haziran saat 22:05'de Yüksekova ilçe merkezine bi rkaç yerden ate ş açıldı. 4 Haziran saat 09.00'da Şemdinli Aktütûn Karakoluna ate ş açıldı. 7 Haziran saat 08:00'da Yüksekova Esenden Sarıyıldız köyü çıkı şında askeri araç mayına çarpü. Đki asker yaralandı. 10 Haziran saat 11.00'da Şemdinli Aktütün Karakolu emniyet timlerine silahlı saldırı yapıldı. 11 Haziran Şemdinli Güzelkonak Karakolunun yakın emniyet timler ine ate ş açıldı. Đki er şehit oldu. Aynı gün 23.15'de Şemdinli Yayla-pınar mahallesi gözetleme timine ate ş açıldı. Üç militan ölü ele geçirildi. Gene bugün Şemdinli Durak Karakoluna saldırıldı. Dört militan öldürüldü. Yüks ekova Kısıklı karakoluna ate ş açıldı. 12 Haziran saat 07:30'da Çukurca Uzundere'de bir er mayına bastı. Bir asker ve bir GKK yaralandı. Saat 08:00'da aynı köye ate ş açıldı. 14 Haziran saat 03:30'da Şemdinli Kayalar bölgesindeki piyade taburuna ait timlere ate ş açıldı. 15 Haziran saat 23:00'da Şemdinli Odaklar Karakoluna saldırıldı. Đki astsubay ve 13 er şehit oldu. Altı er yaralandı. Be ş jandarma eri kaçırıldı. 20 Haziran saat 02:20'de Şemdinli Kayalar bölgesindeki piyade taburu emniyet timlerine ate ş açıldı. Bir er şehit oldu, bir er yaralandı. Üç militan öldürüldü. 21 Haziran saat 02:00'da Çukurca Pirinçeken Karako lunun bulundu ğu tepeye saldırıldı. 11 asker şehit oldu, dört er yaralandı. 21 militan ölü olarak ele geçti. 23 Haziran saat 18:30'da Yüksekova Güvenli-Yılmaz y ol ayrımında iki er ayrı ayrı mayına bastı ve ikisi de yaralandı. 24 Haziran saat 03:30'da Çukurca Köprülü Jandarma T aburu pusu timi 19 militanı ölü ele geçirdi. Bir GKK şehit oldu, bir GKK yaralandı. 314 Unutulanlar Di şinda Yenî Bir Şey Yok "Hendek kazarak yorulmayın. Savunma taktikleriyle muharebe kazanılmaz. Sizin ate ş açarak ilerlemeniz kendinize güveni artırır." 31 Mayıs-9 Haziran tarihleri arasında Yüksekova, Şemdinli, Çukurca ve Hakkari bölgelerinde, altı komando taburu ile altı ayrı mın tıkada operasyon yapıldı. Đlk gün, her tabur kendi bölgesinde PKK militanlarıyla temas sa ğladı. On gün süren harekatta 65 militan yok edildi. 6 Haziran günü Kara Kuvvetleri Komutam Hikmet Bayar Pa şa Tugaya geldiler. Kendilerine çalı şma odamda kısa bir birifing sundum. Tugayın koridor larında ve müzesinde harekat sırasında çekilmi ş olan resimlerden çok etkilendi ğini, bunların her yere yayınlanıp asılması için orijinal filmlerini istediler.

Page 171: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

Kendilerine teslim ettik. "Daha sonra ben size iade ederim" dediler. Hakkari'de yaptıraca ğımız anıtın maketini ve "Adlarıyla Güne şi "Yükseltenler" ismini verdi ğimiz anıtın detaylı tasarımı bulunan albümden de bi r suret arzu ettiler. "Ben de Kara Harp Okulu'na bir anıt yaptıraca ğım, bunu be ğendim. Çalı şmalarımıza esas te şkil eder" dediler. Adlarıyla Güne şi Yükseltenler Hakkari Anıtının bir albümünü de kendilerine verdik. Konu şmamız sırasında Kara Kuvvetleri Komutanı: - Osman Pa şa buraya bir heykel yaptırsan dedi ve pencereden de nerelere konulabilece ğini gösterdi. -Komutanım biz bir anıt yaptırıyoruz, üzerine de şehitlerin isimlerini yazarak bu da ğlarda neler oldu ğunu insanlar asla akıllarından çıkarmasınlar diye. Bu çocukların kendileri zaten heykel. Biz Hakkari'de k ime heykel yaptıralım. Böyle bir şeyi batıda yaptırıp gönderme lütfunda bulunursanız müteşekkir kalırız. Şu anıtın emrini ben verdim ama ondan sonra ne olup bi tiyor diye bu i şe. 10 dakika dahi ayıramadım. Çalı şmaları nasıl gidiyor diye 5 dakika uza ğımdaki in şaata dahi gidip bakamadım. Şu anda da altı ayrı bölgede operasyon, bunun dördün de de çatı şma var. Siz te şrif ettiniz diye ben buradayım. - Kara Kuvvetlerinin e ğitimine katkı sa ğlayacak bazı şeyleri bana söyleyebilir misin? - Komutanım her şeye yeniden bakmamız lazım. Ancak hepsini, takdir e dersiniz sizin burada kalaca ğınız sürede anlatabilmem mümkün de ğil. Okul ve kı şla ya şamı ile bu ya şam çok farklı. Orada ö ğrendiklerini, burada yerinde bulamıyorlar. Muharebe; zeka, hayal gücü, psi- 1995 DÖNEMĐ 315 koloji ve dayanıklılık. Bu dört alanda çalı şmak lazım. Bir ordu da ğları, ormanları ve geceleri kullanacak gibi sava ş hazırlı ğı yapmalıdır. Her şey lidere bağlı. lider meselesindeki sorun ise; barı ş ko şullarının günlük mesaisi ve faaliyetleri içerisinde, kimin gerçek lider oldu ğunu ortaya çıkarmak, dünyada hiçbir ordunun becerebilece ği bir i ş oldu ğunu sanmıyorum. Ama eğitimle ilgili pratikte hemen arz edebilece ğim şey; askerler silahlarını kullanmayı ö ğrendikten sonra, sırtlarında 30-35 kiloluk muharebe yükü çantalarla dağ, tepe, dere, her yerde 20-30 kilometre yürüsünler. Bilek, boyun ve karın kaslarını güçlendirsinler. Türk askerinin bütün e ğitimi bu kadar. Ba şka hiçbir şeye gerek yok. Muharebe hazırlı ğı diye ne kadar tatbikat yapılacaksa bunun hepsi gece yapılmalı. Gece hasmını alt eden, gündüz onunla, kedinin fareyle oynadı ğı gibi oynar. - Osman Pa şa sen Hakkari'den dönünce anılarını ve bu konularda ki tecrübe ve yaşadıklarını yazmalısın. Normal askeri talimnamelerde n ve di ğer kitaplardan çok daha etkili olur. Belki her şeyi herkesin bilmesini istemeyebilirsin. O zaman anılarını yayınlamayabilirsin. Ama gene de yaz; şimdilik bir kenarda dursun. Tabii sen bilirsin. Benimki, senden ya şça bir büyü ğün tavsiyesi sadece. - Sa ğolun komutanım. Đnşallah. Yalnız, yazdı ğım an yayınlarım. Çünkü; "halk doğruyu bilirse, ülkenin daha güvende olaca ğına" inanıyor ve biliyorum.- Gayrı nizami harp taktik ve tekniklerine gelince, bundan sonra bütün devlet ve orduların buna ihtiyaçları var. Her şeyi de ği ştiren ve eskiten zaman artık, çok sayıda asker ve geni ş ordu te şkilat yapılarının da geçmi ş zamanlarda kaldı ğının i şaretlerini uzun süredir veriyor. Gelecekteki bütün çatı şmalar, küçük çaplı te şkiller, vur kaçlar, kundaklama, suikast, bombalama, pusu kurma, uzaktan ate ş açma, şaşırtma, yorma ve bezginlik yaratarak, dü şünülen amaç ve hedeflere ula şmaya çalı şma şeklinde sürecek. Bütün bunlar insanları iki ordunun kar şı kar şıya gelip sava şmasından on kat fazla yoruyor. - Bu Barzani ve Talabani'ye ne diyorsun? - Bu iki zat, kurdukları partiler ve mevcut a şiretleri Hakkari'nin Irak'la olan 220 kilometrelik da ğlık sınırın altından ba şlayarak güneye do ğru uzanan topraklarda ya şıyorlar. Ben iki yıldır görece ğimi gördüm. Ne olup olmadıklarını göreve katılı şımdan üç ay içerisinde ya şayarak ö ğrendim. Anadolu'da; "çayın ta şıyla çayın ku şunu vurmak" diye bir söz vardır. Malumlarınızdır. B u yapılmak istenmi ş. Fakat, şöyle cereyan etmi ş. Çaydan ta ş de ğil, ku şlardan ikisine de onları en iyi 316 Unutulanlar Di şinda Yen Đ Bîr Şey Yok

Page 172: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

besleyecek yemler atılmı ş. Đstemedi ğimiz di ğer ku ş da yemlenen ku şlardan beslenmi ş. Sonuçta ku ş diye küçük bir varlık algılanırken, kar şımıza beslediklerimizin besledi ği ile birlikte üç akbaba çıkmı ş. Sordu ğunuz için, bütün subaylara da her sorduklarında söy ledi ğim gibi; "Bir devlet güvenli ğinin hiçbir bölümünü ortaça ğ kültürlü a şiretlere dayayamaz. Güvenlik meselelerinde devlet güç ve otoritedir. On un bu niteliklerinden içeriden ve dı şarıdan hiç kimse şüphe duymamalıdır". Geçenlerde Barzani'nin bütün dünya haber merkezleri nce yayınlanan bir beyanatı oldu. Aynen şöyleydi: "Türkiye Kuzey Irak'ın bir bölümünde PKK i le mücadelede benim yetersiz kaldı ğımı söylüyor. Ken- ' di şinin 500.000 ki şilik ordusu var. Bununla kendi topraklarında PKK'lı-ları temizleyebi liyor mu da, benden derme çatma silahları olan bir grup pe şmergeyle Kuzey Irak'ı PKK'lılardan temizlememi bekliyor?" Komutanım 'çürük tahtadan oyma yapılmaz' . Bu ikili daha çok Türkiye'nin ba şını a ğrıtacak. Nihai siyasi hedefleri de PKK ile aynı. Hi kmet Bayar Pa şa saat 16:00 civarında Tugaydan ayrıldılar. 10 Hazi ran günü Şemdinli-Derecik arasındaki Ortaklar Karakoluna gittim. Kara kol Şemdinli-Derecik anayolu üzerinde Irak sınırına, güney do ğudan 20 km., batıdan 15 km. uzaktaydı. Genel durumu normaldi, fakat bazı teknik hususların daha ileri götürülmesi gerekiyordu. Şemdinli'ye geçince bu karakolun ba ğlı oldu ğu Đlçe Jandarma Komutanı yüzba şıyı ça ğırttım. "Ortaklar Karakoluna hemen git, orada gördü klerimi düzelt. Şemdinli'nin içinde yapacak ne var? Tugay Komutan Ya rdımcısı burada, Sınır Alay Komutanı burada, 3. Da ğ ve Komando Taburu ile Şemdinli Sınır Tabur Komutanı da burada. Sen devamlı karakollarda olacak sın. Hakkari'ye gidince emir verece ğim. Đl Jandarma Alay Komutanı da gelsin bu karakolu görs ün" emrini verdim. Haziran'm ilk yarısı Şemdinli'deki Da ğ ve Komando Taburu Ortaklar Karakolu bölgesinde tertiplenecek ve bu yaz buradaki üsten o perasyonlara katılacaktı. Tugay karargah subayları ile Tabur Komutanı karakol civarında ke şifleri tamamladılar ancak, 29 Mayıs gecesi Đran'dan gelen bir PKK grubunun Şemdinli Durak Karakoluna saldırması ve taburun bu bölgeye m üdahale etmesi ile arkasından, gene Şemdinli'nin Güzek Konak ve Durak Karakollarına Đran gruplarının saldırılar düzenlemesi, 3. Da ğ ve Komando Taburunu Đran sınırı civarındaki bölgelere ba ğladı. Güzel Konak ve Durak Karakolu saldırılarını y apan grupların bir kısmını, Şemdinli ve Yüksekova'daki Da ğ ve Komando Taburları, bu karakollarla Şehidan Da ğı arasında 1995 Dönemi 317 yakaladılar. Harekat üç gün sürdü. Üç gün sürme seb ebi de kaçabilenlerin Şehidan Dağı'nın Đran tarafına geçip tepelerdeki kayalıkların altına mevzilenmesi oldu. Kobralar, topçular, havanlar ve roketler da ğın kayalıkları üzerinden şimşekler çıkaracak, ta şlan parçalayacak şiddetle hedefleri dövdüler. Sonuçta sa ğ kalanlar arkalarında kalan Jerma-Betkar kampı istikametinde kaçtılar. Bu harekatta 31 militan yok edildi. Şemdinli Da ğ ve Komando Taburu da kı şlasına 15 Haziran akşamı dönebildi. Bu arada Hakkari Đl Jandarma Alay Komutanı ve yardımcısı da emrim üze rine gidip Ortaklar Karakolu'nda çalı ştılar. 15 Haziran gecesi saat 23:00 'da Ortaklar Karakolun un saldırıya u ğradı ğı haberi geldi. Şemdinli Da ğ ve Komando Tabur Komutanına "sen hemen ana yolu ta kiben çatı şma yerine ula ş", Derecik Piyade Tabur Komutanına , "Kuzeye çık ve Ormancık köyünden Kuzey Irak'a çıkı şlarını kes", Yüksekova Kamı şlı bölgesindeki 4ncü Da ğ ve Komando Tabur Komutanına da " Đkiyaka Da ğlarını geçip güneye in, Ormancık ve Basyan a ğzından Irak yollarını kapat" emrini verdim. Harekat merkezinde sabahın olmasını bekledim ve ala ca karanlıkla birlikte karakola hareket ettim. Çatı şma hala devam ediyordu. Havadan her şey apaçık ortadaydı. Pilot kıvrak bir hareketle bizim a şağıya atlamamıza fırsat sa ğlayıp hızla bölgeden uzakla ştı. Karakol binasına 30-40 metre mesafedeydik ve PK K militanları çevremizdeki yükseltilerden ate ş ediyordu. Yanımdaki karargah subayları dahil 10 ki şi gelmi ştik. Đner inmez mermiler etrafımızda uçu şmaya ve yerlere vurmaya ba şladı. Atladı ğımız yer dümdüz bir alandı. Göz karan seçti ğimiz mevzilere do ğru ko şarken bina tarafından Karakol Komutanı uçar gibi yanıma gelip, "komutanım gece şöyle oldu, böyle oldu" diye ayakta ve kolları havada bir şeyler anlatmaya ba şladı. Muharebe

Page 173: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

şokundaydı. Mecburen ben de durdum. Silah seslerinde n ne dedi ği zaten anla şılmıyordu. Üstelik ikimiz birden anlamsız bir şekilde vumlacakük. Kendisini yere yatırıp, bastırdım. Sakinle şti. Mevzi aldım. Beraberimde gelen yedi komando hemen sa ğ tarafımızda bulunan 6-7 PKK militanının be şini vurdular. Şemdinli Da ğ ve Komando Tabımı bölgeye gelip karakolun güney do ğusundaki Karacada ğ üzerinde bulunan PKK unsurlarıyla çatı şmaya girmi şti. Asıl saldırı grubu batıya Ormancık Basyan istikametinden Kuzey I rak'a geçmeye çalı şıyordu. Şemdinli Çayı (Küçük Zap)'nın Türk topraklarından çı kıp Irak'ta akmaya ba şladı ğı yerde, güneyden 318 Unutulanlar Di şinda Yenî Bîr Şey Yok gelen Piyade Taburu ile kuzeyden gelen 4. Da ğ ve Komando Taburu kaçan ana grubu önce bizim topraklarda sonra da Irak arazisinde tak ip etti. Gözden kaybolmak için girdikleri, ate şlere kar şı koruması olmayan çardak gibi bir yerde kobralar bunları yakaladı ve orayı tepelerine çökertti. Bu t akip üç gün sürdü. Karakol civarı, Karacada ğ ve Irak'ın Basyan Vadisi'nde toplam 54 terörist öl ü ele geçti. Karakolda ikisi astsubay, on üçü erba ş ve er 15 şehit vardı. Be ş askeri de karakolun içinden alıp yanlarında götürmü şlerdi. Karakol binasında roket ve havan atı şlarından büyük tahribat vardı. Bu saldırıda bir kurnazlık görünüyordu. Hakurk tarafından gelinm i ş, Hacıbey Çayı ve 3300 metrelik Karada ğ blo ğu geçilmi ş, fakat kaçarken geldikleri yön de ğil, Kuzey Irak'a kolay geçi ş olan Basyan-Or-mancık, Küçük Zap Vadisi kullanılmı ştı. Çünkü di ğer istikametten kaçmaya kalksalar, bu büyük bir ris k olurdu. Aynı gün bunun sebebi de anla şıldı. Eski Hakkari sorumlusu, Suriyeli Topal Nasır (kod Halat) yeniden bölgeye gelip sahneye çıkmı ştı. Saldırıyı 100 ki şilik bir PKK grubu yapmı ştı ve bu 100 ki şinin 36'sı PKK tarafından verilen para kar şılı ğı eyleme katılan pe şmergelerdi. Ölü olarak ele geçirilenlerin bir kısmı da pe şmergeydi. Şemdinli Da ğ ve Komando Tabur Komutanı Yarbay Reha'nın bulundu ğu yere gittim. Ceketinin sa ğ kolundan bilek ve elinin üst kısmına do ğru kan akıyordu. - Yaralandı ğından haberin var de ğil mi? dedim. - Evet komutanım, ama burada olmadı. Şehidan Da ğı'ndaki çarpı şmalarda oldu. Malumunuz dün ak şam döndük ve birkaç saat sonra da Ortaklar saldırıs ı ba şladı. Önemli olmayan bir sıyrık, sarmı ştık. Sargıları gev şedi herhalde. - Ben buralardayım. Sen git şunu bir doktora baktır. Đleride ba şına i ş açabilir. Akşam Şemdinli'de kaldım. Hakkari Đl Jandarma Alay Komutanı ve Şemdinli Đlçe Bölük Komutanı 48 saat karakolda kalarak, Ortaklar' in bina ve çevresini adam gibi bir şekle soktular. 18 Haziran günü Cumhurba şkanı, Genelkurmay Ba şkanı ile Kuvvet Komutanları Ortaklar Karakolunu ziyaret ettiler. Bir ara Genelk urmay Ba şkanı: - Osman Pa şa burası derli toplu ve bakımlı bir karakol; sanki hiçbir şey olamamı ş gibi, dediler. - Burasını iki gün içinde gece ve gündüz çalı şarak bu hale getirdik. Yoksa tamamen harap haldeydi. Askerlerin kendilerini iyi ve moralli 1995 Dönemi 319 hissetmesi için şarttı, dedim. Genelkurmay Ba şkanı bu bilgiyi Cumhurba şkanı'nın kula ğına arz etti. Karakol ve civarı gezildi. Askerlerle konu şuldu. PKK'lıların buraya nereden geldi ği konusuna gelindi ğinde söz aldım: - Efendim bunlar, şu anda bulundu ğumuz yerin güneyindeki araziyi, yani Irak topraklarını kullanarak geldiler. Ama gelenler Đran kamplarının grupları, dedim. (Dilimin ucuna gelmesine ra ğmen, yani 25 gün önce gidip canlarına okuyamadı ğımız Jerma-Betkar kampındaki, 358 PKK'hnın 60-70'i idi d emedim. Henüz her şey gizliydi, bütün yazılı ve görsel basın da oradaydı. Olmaz ya; gene de Đran sınırında ba şka bir fırsat do ğabilirdi.) Cumhurbaşkanı, "Generalim, bunun do ğru oldu ğunu bilmem lazım", deyince: - Sadece bu yıl için arz ediyorum. Mayıs ayının son haftasından beri do ğu sınırlarımızda bulunan karakol ve köylere onlarca s aldırıyı yapan ve bizimle de çarpı şarak kom şu devletin topraklarına kaçanlar; Hakkari'nin do ğuda ba şka bir devletle sınırı olmadı ğı ve o devletin de adı Đran oldu ğuna göre, daha neyi kanıtlayalım. Şu anda bu bölgede bulunan Da ğ ve Komando Taburlarından biri de,

Page 174: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

üç gün önce Iran sınırından geçerek Durak Karakolun a saldıranlarla dört gün siyasi hudutta çarpı şıp, kı şlasına döndü ğü gece de Ortaklar saldırısı üzerine buraya gelmi ştir, dedim. ( Đki yıldır verilebilecek yüzlerce örnek olmasına ra ğmen, sözıi da-ha fazla uzatmak istemedim. Güne ş hep do ğudan do ğar, batıdan batar kadar, aleni ve tabii bir şeyi anlatmanın alemi yoktu. Pratikte bize sa ğlayaca ğı bir şey de söz konusu değildi.) Heyet Ortaklar Karakolunda iki saat kadar ka ldı ve oradan ayrıldı. Şemdinli'ye geçtim. Tugay Komutan Yardımcısı, Đl Jandarma ve Şemdinli Alay Komutanları ve Şemdinli'deki bir grup subayla bazı faaliyetleri kon uşurken, Đl Jandarma Alay Komutanı: - Komutanım siz konu şurken beni ter ve ate ş bastı, dedi. - Niçin? - Komutanım öyle bir ifade, ses tonu ve duru şla konu ştunuz ki. - Albayım, Cumhurba şkanının Ortaklar saldırısından hemen sonra buraya g elmesi onun hassasiyetini gösterir. Ama 9O'lı yılların ba şından beri, bizim Đran sınırında en güneydeki Alan Karakolundan en kuzeyde ki Perihan Karakoluna kadar onlarca karakola yapılan saldırıları bu yıllar içer isinde görev yapan binlerce subay ve astsubay, on 320 Unutulanlar Di şinda Yeni Bîr Şey Yok binlerce asker kendi gözleriyle görmedi mi? Bu sını rın üzerinde çarpı şılmadı mı? Adamlar Đran'daki kamplara kaçmadı mı? Bunlar uzak do ğudan çıkıp Đran topraklarının üzerinden uçup havadan karakollara, k öylere, mezralara, yollara mı indiler? Şurada geçen yıllar, aylar ve yüz yüze kaldı ğımız durumlar ile insan hallerinden sonra Kutsal kitaplardaki; " şu dünya ya şamı bir oyun ve e ğlencedir, bir süstür" sözü aklıma daha sık geliyor. Yoksa biz her şeyi çok mu ciddiye alıyoruz? Hepimiz ne yer, ne zaman, ne de ko şul tanımadan, durup dinlenmeden, 24 saat ko şturuyoruz. Ya bu gücü kendimizde bulamasak ne olaca k? Vatan ve millet sevgisi ve bu iki sevginin besledi ği gurur var ya; dayanıklılı ğımızı artıran i şte bu. 18 Haziran 1995 Sabah: " Đran'da 8 PKK kampı: Türk Đstihbarat birimleri bölücü terör örgütü PKK'nın Đran'daki kamplarının hepsini tespit etti." 19 Haziran 1995 Sabah: " Đran'a mesaj: Demirel dün aniden baskına u ğrayan Đran sınırlarındaki karakolları ziyaret etti ve Tahran yönetimine 'PKK' yi yok edin yoksa biz yok edece ğiz' uyarısı yaptı." 19 Haziran 1995 Hürriyet: " Şehitlerin kanı yerde kalmıyor: Cuma günü sabaha kar şı Ortaklar Karakoluna baskın yaparak 15 askerimizi şehit eden PKK'h teröristlerden 23'ü daha ölü ele geçirildi. Böylece baskını gerçekle ştiren teröristlerden öldürülenlerin sayısı 37'ye yükseldi. PKK'lı teröristler tarafından Ortaklar'da şehit edilen askerlerden ikisi Đzmir Kadıfekale Şehitli ğinde topra ğa verildi. Cenaze namazı sırasında sinir krizleri geçiren şehit yakınları törene partilerin gönderdi ği çelenkleri istemeyip, gelenleri ters çevirdiler." Şemdinli Ortaklar saldırısından be ş gün sonra 21 Haziran saat 02:00'da Çukurca Pirinçeken Bölü ğünün tertiplendi ği, Uzundere köyünün güneyindeki Da ğbaşı tepeye, Kuzey Irak Mezi-Karyaderi kampından 150 militanlı b üyük bir grup saldırdı. Bölü ğün bulundu ğu Da ğbaşı tepenin tamamını ate ş altina alıp, uç kısımda bulunan bir timin içine de sızdılar. Pirinçeken Bölü ğünün bulundu ğu yerin hemen altında bulunan 5nci Da ğ ve Komando Taburunun bazı timleri tepeye tırmanırk en büyük kısmıyla da Da ğbaşı'nın iki yanından geçip Irak'a çekilmeye çalı şan PKK'lılarla çatı şmaya girdi. Şafak sökerken Da ğbaşı tepeye gittim. Saldırı büyük çaplı ve organize bir hareketti. Mevzilerindeki bölü ğe açılan ate şin yo ğunlu ğu şaşırtacak derecedeydi. Bu bölgede Tugayın bir havan kısmı var dı ve PKK militanlarından 1995 DöNEMt 321 buraya kadar sızabilenler oldu ğundan mürettebat havan atı şlarını bırakıp piyade tüfekleriyle çarpı şmaya girmek zorunda kalmı şlardı. Gece, ilk yo ğun ate ş başladı ğında, Da ğbaşı Tepe'nin üzerinde, da ğ çadırında bulunan 5. Da ğ ve Komando Tabur Komutanı Binba şı Mehmet'in dı şarı çıkmasından iki dakika sonra bulundu ğu

Page 175: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

küçük çadır bir roketle vurulmu ş; haritaları, pusula ve dürbünü paramparça olmu ştu. PKK saldırısında, büyük kısmı sızma yapılan mevzide olmak üzere 11 erba ş ve er şehit oldu, dört er yaralandı. Takip harekatı dahil 23 PKK militanı öldürüldü. 24 Haziran gecesi Jandarma Komando Tabur Komutanı B inba şı Cengiz komutasında iki komando timi (34 asker) Çukurca ilçesinin tam altın dan Kuzey Irak'a ke şif yapmak için sızdılar. Đlçe merkezinin 5-6 kilometre güneyinde, gün ı şırken 86 ki şilik bir PKK grubunu, bazılarını çorba ve çay pi şirmek için ate ş yakarken, di ğerlerini de uyurken yakaladı. PKK grubunu sadece bi r komando timi görebiliyordu. Di ğer tim bulundu ğu yer itibariyle at ş edebilecek ve gözetleme yapacak durumda de ğildi. PKK grubunu izleyebilen timdeki 17 asker tereddüt e tmeden bir çana ğın içindeki 86 PKK militanına ate ş açtı. Militanlardan tek bir ki şi 20 dakikadan önce kar şı ate ş açamadı. Ayakkabısını arayıp bir türlü bulamayan, yanında duran tüfe ğini nerede diye arayanlar, oradaki bir a ğacın gövdesi etrafında delirmi ş gibi 15-20 kere dönüp duranlar. Birinci sınıf bir baskındı. Ba ğırtı ve çı ğlıkları çevredeki yükseltilerde yankılandı. Şok olmu şlardı. 18 ölü PKK militanım ilk darbeyi yedikleri yerde bırakıp di ğer sa ğ kalanlar, ölü ve yaralılarla Şivi (Zap) kampı istikametinde kaçtılar. "Çarpı şmalar iki tarafın ba şındakilerin iradesidir. Muharebelerde; vazgeçmez, inatçı, pes etmez ve dayanıklı lider i şin sonunu getirir." Hakkari genelinde zaten yurt içinde yazlık ve kı şlık kamp olmadı ğı gibi Haziran 1995 sonunda da ğlarda dola şan di şe dokunur herhangi bir PKK unsuru da yoktu. Artık Đran toprakları veya Kuzey Irak'tan saldırıp hemen g eldikleri yerlere kaçıyorlardı. PJP 322 Unutulanlar Di şinda Yeni Bir Şey Yok PKK'nın silahlı da ğ kadrosu erimi şti. Katılım yoktu. Halk deste ğini büyük ölçüde çekmi ş, milisler ise sanki güne ş altında kalmı ş buz veya kar gibi gözle bile takip edilebilecek şekilde eriye eriye azalmı ştı. Đran ve Kuzey Irak'taki silahlı gruplar da birbirinden çok farklı yerlerden bir araya gelip birle şerek, tam bir eylem yapabilecek güce eri şebiliyordu. Aslında bu durumu sa ğlayan faktör de yeniden Hakkari bölgesinin sorumlul uğuna getirilen Suriyeli Topal Nasır'dı. Tecrübesi ve kur nazlı ğı ile; bir noktada çabuk toparlama ve etkili çıkı şlar yapmayı deniyordu. Yapılacak olan şey; PKK'nın Kuzey Irak kamplarını kullanan silahlı gruplarının büyük bölümünü içine alacak tarzda geni ş alanları kapsayan baskın tarzında bir harekata giri şmekti. 1 Temmuz 1995 gecesi, Şemdinli'nin Derecik bölgesi ile Çukur-ca'nın batısı ndaki Üzümlü karakolu arasında kalan, 160 kilometrelik sı nır hattı üzerinden; be ş Da ğ ve Komando taburu, bir Jandarma Komando Taburu, bir Piyade Taburu ile Jandarma Özel Harekat Grubu, daha önce gizlice yakla ştıkları üslerden, havanın kararmasıyla birlikte, hızla Kuzey Irak'a sızmaya b aşladılar. Ejder-2 harekat planı; Irak kamplarına kuzeyden gün eye üç da ğ ve komando, bir jandarma komando taburunun, do ğudan baüya iki da ğ ve komando ve bir piyade taburunun hücumunu içeriyordu. Harekatı biri 155 mm 'Uk ikisi 105 mm'lik, üç obüs bataryası ile iki da ğ topçu bataryası, Tugay Havan Bölü ğü ile kobra helikopterleri destekliyordu. Ejder-2'nin tanımı şuydu: Daha çok şiddet. Daha çok derinlik. Ve hayalet birlikler. Şemdinli'nin Derecik'deki Ye şilova Karakolu bölgesinden Irak'a giren taburlar, kuzeyde kalan Türkiye-Irak siyasi sınırının 40 kilo metre daha altından, do ğrudan Irak topraklarına girdiler. Sınırı geçtikleri nokta lardan itibaren de 60 kilometrelik bir yürüyü şü yaparak Büyük ve Küçük Zap akarsularının birle şim yerindeki 'Suri' köyüne kadar ilerleyeceklerdi. Ejder-2'nin nihai amacı, Kuzey Irak'taki 16.000 kil ometre karelik alanda bulunan tüm PKK gruplarını bir daha i şe yaramayacak hale getirecek şekilde yok etmekti. Harekatın gizlili ği ve manevranın yarattı ğı baskın sebebiyle; Kvızey Irak'taki PKK grupları bizim nerelerde oldu ğumuz ve ne yapmak istedi ğimizi tam üç gün çözemediler.

Page 176: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

1995 Dönemi 323 ıp saldırma^S^t la çebeler^ halindeydiler. Herno^ ten çaresizük dirençlerini Ha rekatın be şinci ü ğı Çk ^ ^^ dahi he^)a fZl ^^Urked Đnin u gö- âğımız Çukurca Jand^Tsmır^l1^ *** k°muta ye™ kurcailçesinegin şte^ uç taraf, ise e ğri bü&rü arazi Wi, Y glden yone bak d So1 Đlerimde metre yere iki roketatar sesi d^^S bulunan binanın duvarınm d ibiL di* daki kı şlanın sınırının bitu^ib T §ûp parçalandı. Daha «onSu^S T ^^ y ıçmde muhte lif yerlere dü şüp infîlak* S^KT ' ^ donuktu ve rokeüer bu istikametten at M ? ^yUZÛm gd ĐŞĐ ^özeI ™ varsa bunlar mutlaka arkaSTr i gm3 g°re b Đr Sızma uns«" kamdaki kı şla smırında me^Wrek geleCeklerdi- Hemen ar- K^şlanm elektrikleri sönmûTve roki^^ fZetlemeye ba5^dı m. bütün silahlar, ate ş ^^1^7 ^ ^ is^ametine araziyi daha do ğal i^y^^^T^^ OÎmu^ Çünkü ra ğmen ate ş açmadım^üzum^ere ?cl ^ ^ °lmaSina sızma yapanlar ın istikametlerinin S n H , ate Ş' Şayet Varsa cak ve bulundu ğum yere dahaTok yakla " f^ T* ^ Uyandıra" kere araziyi şeritlere ayırarak hulI^ZT ^^^ Birkac temizdi ve kim se yoktu Bütün h , 1 teradlm- Ha^' arkamdaki arazi kaç dakika içinde oldu ^ g°Z aÇ1P k Wncaya kadar bil ^^^^£^Z ^ #* birlerine- Arı şları kaplU. £££S£™£ *°»™» -edeP" mav, da kesin" diy e en yüksek smS ĐT ?Cy normal- Ba ğnş- .. Benim yanımda her zaman ^ k?dllennı uyardım. Öze l Pimi bulunul" O geCe at £? ^TĐ^ ^ kilde 5-6 metre sol ilerimd bL 324 Unutulanlar Di şinda Yeni Bîr Şey Yok rinden hafif yaraladı. Kı şlanın do ğu sınırına gidip roketlerin atıldı ğı araziye baktım. Roketlerin atı ş hızından, en az iki ve daha fazla roketatar yanyana gelip bir roketatar grubu meydan getirmeden, bu kadar roket bir dakikada atıl amazdı. Bölge belliydi. Nereye do ğru kaçabileceklerini tahmin etmek zor de ğildi. En az altı ki şi olmalıydılar. Bulundukları bölge dümdüz edildi. Sabaha kar şı Harekat Şube Müdürü Binba şı Ferhan: - Komutanım her zaman ve her yerde de olabilirdi am a do ğrudan size dönük bu üçüncü te şebbüs oldu. - Ferhan bunlar muharebenin do ğasında olan şeyler. Çelik çomak oynamıyoruz. - Dı şarıda oturdu ğunuz yeri nokta olarak nasıl bilebiliyorlar bunu bir türlü aklım almıyor komutanım. - Ben size hep ne söylüyorum: "Gayrı nizami yapılan mücadelelerde, ta şlar, kuşlar, koyunlar, a ğaçlar, bulutlar dahil, canlı, cansız akla gelebilec ek bütün varlıklar sizi gözetler". Senin sorunun somut cevab ını merak ediyorsan söyleyeyim; bunu yapanlar "Çukurca'nın milisleri". - Komutanım bu gece, şunların üzerine yapılan ate şin şiddetini ve yo ğunlu ğunu görünce kendimi 2. Dünya Sava şı'na ait filmlerden birini izliyormu şum gibi sandım. - Demek bu i şler sadece 2. Dünya Sava şı'yla sınırlı de ğil. 16.000 kilometre karelik bir alanda bütün tabur, bö lük ve ihtiyaç halinde yüzlerce tim komutanı ile görü şebilmek için Hakan Tepe'nin yanındaki Güven Dağı'na kurulan telsiz role istasyonundan birbiri ile konu şmakta güçlük çeken 30'a yakın PKK telsizi de istifade etmeye kalkı şınca bu röleyi devreden çıkardık. Đki kez Güven Da ğı'ndaki bu röleye saldırdılar. Tesisin emniyetini sağlayan komando timleri hepsinin hakkından geldi. Çatı şmalar sırasında tim ve bölük komutanları, topçudan, havanlardan ve kobralardan hiçbir kitaba ve kurala sı ğmayacak ölçülerde, kendileri ile PKK'lilarm arasında 50-60 metre mesafe olmasına ra ğmen, ate ş iste ğinde

Page 177: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

bulundular. Ate ş iste ğinde bulunanların cesaretlerine e şdeğer bir güvenle de, topçular, havancılar ve kobralar bu istekleri tered dütsüz kar şıladılar. Harekatın altıncı günü Amerika'da olan Barzani bası n toplanüsı yapıp 'Türk Ordusu Kuzey Irak'ta PKK'lılar var diye, PKK ile hi ç alakası olmayan köyleri yakıyor" diye bir beyanat verdi. 1995 Dönemi 325 Köyler diye bahsetti ği iki yerdi. Bu köylerde de Derecik bölgesinden Kuz ey Irak'a giren 1. Da ğ ve Komando Taburu ile Piyade Taburuna sa ğlık oca ğı ve okulundan ate ş açılmı ş, köyün giri şinde pusu kurulmu ştu. Bölge kendisinindi ama köyler PKK'nındı. Yandı ğı falan da yoktu. PKK bu iki köyü meskun mahal savu nur gibi savundu ğundan elbette tahribat olacakü. Ankara'dan yabancı gazetelerin temsilcilerinden olu şan bir grup gazeteci Çukurca'ya geldi. Aynı helikoptere ben de binip ken dilerine havadan çatı şmaları gösterdim. Şaşırdılar. Köyler yerinde duruyor fakat çatı şmalar sürüyordu. " Đsterseniz çatı şmanın tam içine sizi indireyim yakından görün" dedi m. Birbirleriyle görü ştüler ve istemediler. Her şeyi kendilerine hiç alı şık olmadıkları gibi açık açık anlatüm. Buna da şaşırdılar. Her şeyin farkındaydılar. Fakat; beyinleri öyle bir dolu ydu ki, sanki biz kar şı tarafın hakkı olan bir şeyi onlara vermiyorduk. Onlar da mecbur kalmı ş silaha sarılmı şlardı. Bizim söylediklerimiz ve söyleyeceklerimize kulakları kapalı, gözleri de ne hayal ediyorsa, olanı de ğil hayal etti ğini görüyordu. Ama fayda sağladı. Harekat alanındakilerin kararlılı ğı onları ürküttü. Biz anlamayalım diye kendi aralarında, Đngilizce konu şmadan Fransızca konu şmaya geçerek, 'uzaktan sandıklarıyla burada görünenlerin çok fark lı oldu ğunu, PKK i şinin sonu olmadı ğını' kısık sesle birbirlerine söylediler. Harekatın yedinci günü, harekat yaptı ğımız alana güneydeki bir da ğ yolundan beyaz renkli iki araç yakla ştı. Bunlar üzerinde Kızılhaç i şareti olan iki ambulanstı. Olsa olsa uluslararası yardım kurulu şlarından birine ait olabilirlerdi. Çatı şma yerlerinden dumanlar ate şler çıkarken göz göre göre geliyorlardı. Bilmedikleri ve tahmin edemedikleri şey, bizim birliklerin Irak'ın ne kadar derinli ğinde oldu ğuydu. Güya gizlice geliyorlardı. Önlerine ve arkalarına a ğır silahların mermileri dü şmeye ba şlayınca paniklediler ve mecbur kalıp telsizleriyle konu şmaya ba şladılar. Kızılhaç ambulanslarmdakiler PKK militanlarıydı (belki sa ğlık personeli de vardı). Araçlar hızla geri dönüp güneye do ğru Irak topraklarında kayboldu. Ejder-2 Harekatı, benim görev sürem içerisinde Da ğ ve Komando Tugayı ile Hakkari birliklerinin Kuzey Irak topraklarında farklı kuvve tlerle, de ği şik derinliklerde yaptı ğımız 23 operasyonun; alü büyük çaplısından biri ve sonuncusudur. 10 gün süren bu harekatta çatı şma alanlarında ölü ele geçirilen PKK'lı sayısı 167'dir. Harekattan iki hafta sonra gelmeye ba şlayan bil- 326 Unutulanlar Di şinda Yenî Bîr Şey Yok gilerle durum netle şti. PKK'nın 204 ölüsü, 89 yaralısı vardı. Yaralılar ın büyük kısmı güneydeki şehirlerin hastanelerinde bulunuyordu. Birliklerimizden bir sıibay, iki astsubay, on sekiz erba ş ve er olmak üzere, 21 şehit verdik. Basında Ejder Harekatı: 7 Temmuz 1995 Sabah, Đnci sayfa ba şlıktan: 'Türk Ordusu dün Kuzey Irak'a girdi. Sürpriz baskın da 57 terörist öldürüldü. Harekatın hazırlıkları son derece gizli tutuldu. Tu ğgeneral Osman Pamuko ğlu komutasındaki Da ğ ve Komando Tugayı Kuzey Irak'a girdi. Geni ş kapsamlı harekatta birlikler PKK'nın hiç beklemedi ği bir anda sınırı geçti ve teröristleri kampta uykularında vurdu. Harekatın haberi önceden sızmadı ğı için baskından beklenen sonuç sa ğlanabiliyor. Siyasi zeminlerde demokratik hakları g eni şletme çabaları sürer ve dı ş baskılar devam ederken Kuzey Irak'a yeniden gidilm esi Türkiye adına bir meydan okuma havasında sergileniyor." 7 Temmuz 1995 Hürriyet: "Akıncılar PKK avında: A ğır silahlarla donatılmı ş akıncı timleri Kuzey Irak'a girdi. Askeri kaynaklar, Barzani'nin, Kürdistan Dem okrat Partisi (KDP)'nin yedi peşmerge köyünün yakıldı ğı iddiasının do ğru olmadı ğını belirttiler. KDP, Türk Ordusunun harekat konusunda önceden yerel Kürt maka mlarına bilgi vermedi ğini de

Page 178: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

belirterek, Türk Hükümetinden askerlerini Kuzey Ira k'tan derhal geri çekmesini istedi." 7 Temmuz Milliyet: "KDP: Türk Ordusu Irak'ta (Washington). KDP tarafın dan Washing-ton'da yapılan ve ABD yönetimine iletilen yazılı açıklamada iki Türk Tugayının sınırları geçip Merga Sur bölgesinde Mezuri'ye do ğru ilerlediklerini bildirildi. Yöredeki yedi köyün de topa tutuldu ğunu iddia etti." 8 Temmuz Sabah: "Türk Silahlı Kuvvetlerinin Kuzey Irak harekaü dün de devam etti. 42 terörist ölü ele geçti. Askeri kaynaklar harekatın devam ede ceğini, harekata katılan personel sayısının da 3.000 komando oldu ğunu bildiriyorlar. Öte yandan harekat, Türkiye ile Irak Kürdistan Demokrat Partisi (KDP)'n i kar şı kar şıya getirdi. KDP kendilerine haber vermeden yapılan harekatı ele ştirirken, Dı şi şleri Bakanlı ğı yerel güçlerin sorumluluklarını yerine getirmedi ğini, harekat bu nedenle ihtiyaç duyuldu ğunu açıkladılar." 10 Temmuz 1995 Milliyet: "Harekatın bilançosu 127 PKK'lı öldürüldü. PKK'lıla rın üslendi ği; Sigindar, Pendru, Mezi, Şivi, Basyan, Dizo, Benar, Đzuahan, Muzuli ve 1995 Dönemi 327 Mergasor mıntıkaları Türk Silahlı Kuvvetlerinin den etimine girdi. Genelkurmay yabancı gazeteciler için operasyon bölg elerine özel gezi düzenledi. Tuğgeneral Osman Pamuko ğlu Çukurca'da kendilerine açıklamalarda bulundu." "Gaziantep'li Gö ğebakan ailesi güney do ğudaki PKK'yla mücadelede dört yılda altı şehit verdi. Aileden, Murat, Mustafa ve Bülent Gö ğebakan Hakkari'de şehit düştüler." " Şehit cenazesinde Bakan yuhalandı: Hakkari Da ğ ve Komando Tugayında 9 aylık askerken Kuzey Irak'ta şehit dü şen Sakaryalı Kenan Şentürk için düzenlenen törende Milli Savunma Bakanı yuhalandı, askeri töre n engellendi." 10 Temmuz 1995 Sabah: "Terör yuvalan temizleniyor: Mehmetçik Kuzey Irak't aki operasyonlarda 110 teröristi ölü olarak ele geçirdi. Askerlerimiz terö r yuvalarını birer birer temizliyor." 10 Temmuz 1995 Milliyet (Washington): "ABD Harekat Bitmek Üzere: ABD yönetimi, Türk asker lerinin birkaç gün içinde Irak'tan geri çekilece ği yönünde Ankara'dan güvence aldıklarını bildirdi. Dı şi şleri Bakanlı ğı sözcüsü sınır ötesi harekatın bitmek üzere oldu ğunu açıkladı. Los Angeles Times gazetesi, Kuzey Irak Kürt örgütle rinin iddialarının aksine, sivil yerle şim birimlerinin büyük harekat alanının güneyinde ka ldı ğını ve Türk askerinin ate şine hedef olmadı ğını duyurdu. Hugh Pope'un Kuzey Irak'tan gönderdi ği haberde harekat komutanı Tu ğgeneral Osman Pamuko ğlu'nun değerlendirmeleri geni ş yer aldı. Pamuko ğlu: 'Bizim bu topraklarda gözümüz yok. Yalnızca buradaki PKK militanlarını temizlemek isti yoruz. 60 gün içinde, sadece bu sınır şeridinden gerçekle şen 36 saldırıda 26 adamım öldü. Bütün gece boyunca her istikametten derinliklere ilerledik. Nerede old uğumuzu dahi çıkaramadan onları şaşkın bir haldeyken yakalayıp her yönden vurduk' diye anlattı." 13 Temmuz 1995 Hürriyet, Đnci sayfa ba şlıktan: "Müthi ş çocuklar: Gece yansı Kuzey Irak'a girerek nokta baskınlar yapan komandolar, mü thi ş bir gerilla takti ği ile PKK'ya a ğır kayıplar verdirdi. 167 PKK'lı sessizce susturuld u. Müthi ş komandolar, Kuzey Irak'ta yuvalanan hain örgütü imh a etmek için 'Ejder' kod adlı harekatı gerçekle ştirdiler. 167 PKK'lıyı öldüren komandolar geldikler i gibi sessizce geri çekildiler. Akıncı komandoları Kuzey Irak'a 40 kilometre kadar girerek PKK ile 30 sıcak temas sa ğladılar. Zaman zaman I 328 Unutulanlar Di şinda Yeni Bir Şey Yok göğüs gö ğüse çarpı şmalar meydana geldi. Ejder Harekatını askeri uzmanlar askeri açıdan müke mmel olarak de ğerlendirip; 'Bu harekat, Đngiliz komandolarının 2.i Dünya Sava şı 'ndaki operasyonları kadar başarılı' olarak kıymetlendirdiler. Hakkari Da ğ ve Komando Tugay Komutanı Tu ğgeneral Osman Pa-muko ğlu komutasında Kuzey Irak'a sızan akıncı komandolar bölgedeki kamp ları dört yandan ku şatıp altı

Page 179: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

gün boyunca ani baskınlar düzenleyerek PKK ile 30 k ez sıcak temasa girip 167 PKK'lıyı imha ettiler." 14 Temmuz 1995 Turkish Daily News: "General Pamuko ğlu 'PKK teröristlerinin Kuzey Irak'tan Şemdinli-Derecik ve Çukurca bölgelerine organize bir taarruz yapmak üze re olduklarını ö ğrendik, derhal onların etrafını çevirerek bizimle muharebey e girmeleri için zorladık. Hedefimiz bizzat teröristlerin kendileri idi. Onlar ın 167'sini öldürdük. Sınırımızdan 40 kilometre derinli ğe indik' diyerek sözlerine ba şlamı ştır.. Hakkari Da ğ ve Komando Tugay Komutanı General Osman Pamuko ğlu karakollara saldırıyı 'karakol baskını' olarak söyleyen gazetec ileri uyararak, baskının, hazırlıksız ve beklenmedik bir anda olabilece ğini ve emir ve komuta etti ği birliklerin hiçbirinde böyle bir şeyin asla olamayaca ğım belirterek, ' Şayet saldırının zamanı, istikameti ve kuvveti bilinmiyor ve siz de mevzilerinizde uyuyorsanız buna baskın diyebiliriz. Fakat, siz, te röristin saldırı zamanını, nereden gelece ğini ve kuvvetini bilir ve ona kar şı eller tetikte uyanık bir şekilde beklerseniz buna karakol baskını de ğil, saldırı denir' demi ştir. General Pamuko ğlu, Türk- Đran sınırındaki karakollara da saldırı ve tacizleri n oldu ğunu ve PKK'nın Đran'daki yuvalarını bildiklerini; 'Biz her şey için hazırız, Đran'ın ne tedbir alaca ğını bekliyoruz, bakalım' diyerek sözlerini serzeni şli bir ifade ile bitirmi ştir." Mayıs ayının ortalarındayken gelen atama emirlerine uygun olarak, Temmuz ba şında Hakkari'ye atanan 1.000 kadar subay ve astsubay bir liklerine katılmı ştı. Kara Kuvvetleri ve Jandarma Genel Komutanlı ğına mensup aynı miktardaki subay ve astsubay 13 Temmuz'dan itibaren Hakkari'den ayrıldı lar. 4-28 Temmuz tarihleri arasında Hakkari genelinde PK K'nın 10 eylemi oldu. Ve bu eylemlerin sekizi de Türk- Đran-Irak topraklarının birle şimindeki, sınırın kö şe başındaki bölgede meydana geldi. 10 saldırı yerinde 1 subay, 16 asker şehit düştü. 31 PKK militanı öldürüldü. 16-30 Temmuz arasında Şemdinli ve Yüksekova bölgeleri daha ge- 1995 Dönemi 329 ni ş kapsamlı olmak üzere bütün yurt içi alanlarını did ik didik edercesine, mıntıka esasına göre operasyonlar yapıldı. Bulunan 52 PKK militanı imha edildi. "Muharebelerde silahların sesinden ba şka hiçbir şey di ğerinin benzeri de ğildir. Taklitle olmaz, do ğrusunu bilmekle olur. Üstelik hiçbir taklidin şaheser olma şansı yoktur." Temmuz'un ikinci haftasında gece yarısı Harekat Mer kezinde Harekat Şube Müdürü Kurmay Binba şı Ferhan, Lojistik Şube Müdürü Kurmay Binba şı Necdet, Đstihbarat Şube Müdürü Yüzba şı Güngör çalı şıyorduk. Bir ara; - Komutanım biz şu kısa sürede o kadar çok şey ö ğrendik ki zaman zaman siz fikrinizi söylemenize ra ğmen birkaç konu var onları sorabilir miyiz, dediler . - Sorun bakalım, hâlâ görü şülüp konu şulamayan mesele mi kaldı? - Komutanım biri bu askere alma sistemi. Kaç çe şit asker var şu anda; bedelli, 8 aylık, 18 aylık. Bunlar ne kadar do ğru ve uygun? Hakkari'ye bile 8 aylık asker gelmeye ba şladı. - Önce şunu söyleyeyim; Anayasa gere ği Türk Silahlı Kuvvetlerinin harbe hazır olmasından Bakanlar Kurulu (Hükümet) Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne kar şı sorumludur. Bedelli sistemini son zamanlarında Osmanlı önce Tür k ve Müslüman olmayanlara; bunları askere almıyoruz, silah ve malzemeye katkıl arı olsun diye uygulamı ştır. Sonradan Türklere de tatbik ederken 1. Dünya Harbi öncesi Ermeni ve Rumları da askere almı ş, fakat fiyaskoyla bitmi ştir. Ermeni aste ğmen ve askerler silah ve mermileriyle kar şı tarafa geçmi ş, Rumlardan da amele taburları yapılmı ştır. Vatan savunması görevi neyi gerektirir? Sava ş sanatını ö ğrenmeyi. Bu sanatı öğretecek bireysel e ğitim 3-4 haftada verilebilir ve almabi-lir mi? Muha rebenin ne oldu ğu ortada de ğil mi? Efendim, bunlar i şlerini kaybederler, maddi zarara uğrarlar, e ğitim kariyerleri yarım kalır. Đnsanın ya şamının sıfır hattında gidip geldi ği bir faaliyette canın dı şında her şeyini kaybetsen ne olur? Sonra ben okuyanıadıysam bu benim yetenek eksikli ğimden mi? Yoksa sosyal devletin i şlevini yeri- 330 Unutulanlar Di şinda Yeni Bir Şey Yok

Page 180: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

ne getirememesinden mi? Ben 18 ay askerlik yapıyors am bunun sebebi ekonomik ve sosyal nedenlerden de ğil mi? Ne bedelli, ne de 8 aylık askerlik yapmanın eşitlik, adalet ve vicdani yönü yoktur. Anlamak da mü mkün de ğildir. Siz bilmiyor musunuz, muharebe sahası daha çok i şlenmi ş kafa gerektirmiyor mu? Madem memleketin ba şı belada bu dönemde iyi e ğitim yapanlar daha fazla silah alünda tutulmalı. Efendim, genç nüfus fazla, vesaire gibi mazeretler statükoculuktan başka bir şey de ğildir. Sonra.. - Komutanım kusura bakmayın sözünüzü kestik biz de ikinci olarak nüfus ve mevcut fazlalıklarını soracakük. Siz her zaman 'kalabalıkl arla olmaz, ba şınızı kaldırıp gökyüzüne bakın; yırtıcılar yalnız, kargalar kalaba lık uçar' dersiniz. Kalabalıklardan ho şlanmıyorsunuz. - Bunun örne ğini siz ya şayarak görüyorsunuz. Bu güne kadar biz her türlü ha rekaü kaç ki şi ile yapük? Azami 4000 askerle. Peki Hakkari'de ka ç asker var? 23.000. Geri kalan 19.000 ki şinin bunda kusuru yok. Onlara bir yerde dur diyorsu n. O çocuklar da duruyor. Bizim için Hakkari'nin tamamın da 4000 asker olsa ne fark eder? Adamların sayılan ve yerleri belli. Üstelik b iz ele avuca sı ğmadığımız için zarar da veremiyorlar. Onları suya götürüp sus uz getirmiyor muyuz? Bu i ş için dokuz ayın çar şambalarını bir araya getirmeye ihtiyaç yok. Size bir soru sorayım, ama cevabını da vereyim. Osm anlının kadrolu temel askeri gücü neydi? Yeniçerilerdi. Yükseli ş dönemi dahil, bazı dönemler dı şında Yeniçerilerin mevcudu 20.000'i geçmemi ştir. Yeniçerilerden sonra kurulan Nizamı Cedidin mevcutları 48 ila 70 bin arasında de ği şmiştir. M.Ö. 1540'larda bugünkü anlamdaki ordu nizamı ilk kez Mısırlılarda görülür. Ve bugüne kadar dünyada sistematik bir şekilde altı askere alma usulü uygulanmı ştır. En pahalı sistem de şu anda bizim uyguladı ğımızdır. Yani bütün ihtiyaçları devlet tarafından kar şılanan sistem. Bu sistemde paranın yarısından fazla sı da yeme içme, yatma kalkma, ayakkabı ve çoraba gider. Bu da eski ve zamanı geçmi ş bir düzendir. Geni şleme, kalabalıkla şma, bu devrin ve gelece ğin te şkilat yapısı de ğildir. Muvazzaf ordu çelik çekirdek ve bilye gibi olacak. Mevcudu da bana göre 150-160 bini geçmemeli. Genel ve bölgesel bir sava ş olacaksa bu 'yıldırım tipi' bir seferberlikle halkın katılımı ile olacaktır. Bu tip sava şlarda zaten 4-5 ay hazırlık yapılacakür. Neyinize yetmiyor? Ye-terki h azırlıklı olun. Daha bitmedi. Ben 3 Temmuz 1993'de buraya geldi ğimde bu mücadeleye ba ğlanan asker sayısı 185.000'di. PKK'lı sayısı bütün istihb a- 1995 Dönem! 331 rat örgütlerine göre 12.000'di. Şu anda 360.000 asker var ve PKK'lı sayısı da 5-6 bine dü ştü. Neredeyse 60 askere 1 PKK'lı dü şüyor. Karakollardan birindeki askerin gece veya gündüz ar azideki bir cismi yanlı ş algılaması sonucunda açılan ate şe birden bütün silahların katılmasıyla ba şlayan atı şları diyelim 20 dakika sonra kestirebildiniz. Kesil mez ya. Giden para ne kadar biliyor musunuz? 13 milyar. Siz her halde şu anda 10-12 milyon maa ş alıyorsunuz. Bu anlattı ğım örnek 60 küsur kı şla ve karakolu olan Hakkari'de her gün kaç kere cereyan ediyor? Can pazarında elbette paranın canı cehenneme. Ama, bu da gidiyor i şte. Sonra bu co ğrafyada, Persler, Đskender, Roma, Selçuklu, Osmanlı ve Timur, hiçbir dönemde bu kadar asker bir arada olmamı ştır. Uzatmayayım; asker alma sistemi ve süresi, hepsi birbirinin içindedir. Hızla zamana ve gelece ğe göre düzenlenmelidir. Bir de şu, ABD ve NATO ilkesi. Efendim "2 cephede sava şa girersek birinde taarruz ederken di ğerinde savunmayı güçlü tutalım". Bundan sonra NATO ne i şe yarar diye sorabilirsiniz. Siz sormadan ben söyleye yim. Horozu çok olan köyde sabah olmaz. Bu güne kadar tam ve zamanında yaptı ğı bir eylem var mı? Bundan sonra da bezirgan olup pazarcılık yapar. Kim bizi 2 cephede sava şa sürükleyecek? Tırna ğı olan ba şını ka şısın. Sovyetler'in da ğılmasından 1.5 yıl geçmeden ABD bile 20 Tümeninin 8'ini la ğv etti. Niye para harcasın? Ba ğımsızlı ğı kaybetmenin en kestirme yolu ba şkasının parasını sarf etmektir. Siz benim te şkilatlanma konularındaki fikirlerimi biliyorsunuz. PKK mücadelesine seçilmi ş subay ve astsubaylar dahil 20.000 asker yeter de a rtar. 4-6 ay özel eğitim yapaca ğız. Sonra bölgeye çıkıp 14 ayda da ğları, vadileri, ormanları tertemiz edece ğiz. 5000'lik dört grup halinde çalı şaca ğız. Helikopter ve da ğ

Page 181: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

topçusu dı şında da hiçbir şeye ihtiyaç yok. Bizim nerede, ne yapaca ğımıza şeytan bile akıl erdiremeyecek. PKK'nın hangi grubu bizi e n az bekliyorsa onun kar şısına çıkaca ğız. Diyelim bir sürü kurba ğa var. Bütün hepsi alünda kalsın diye heyula bir kayayı onların üzerinde tutmaya ne gerek var? Bazıları eziliyor, bazıları da kaya ve zemin arasındaki bo şluklarda ya şıyor. Alırsın ku ş lasti ğini (sapanı) küçük çakıl ta şlarıyla hepsini tek tek vurursun. Kayayı getirdin görürdün, yuvarladın, çevirdin; bu kadar emek, zama n ve bedele ne gerek var? Askerlik süresi bir sava şçının ne kadar zamanda yeti ştirilebilece ği-ni do ğru ve tam tespitle mümkündür. Bu süre dört aydır. Dört ay sonra ne yaparsan yap. Pratik, alı şkanlık kazandırır ama mükemmelle ş-tirmez. Sekiz ay daha silah alünda tutar, 12 ayda (bir yıl) terhis eder- 332 Unutulanlar Di şinda Yeni Bîr Şey Yok sin. Size daha onlarca örnek verebilirim. Hem siz b unları ya şayarak görmüyor musunuz? (1999 Ekim'inde Kıbrıs'ta Tümen Komutanı iken bir ö dül töreni için Ankara'ya çağırılmı ştım. Ayrılmadan önce Kara Kuvvetleri Komutanı Orgen eral Atilla Ate ş'i ziyaret ettim. Kıbrıs ile ilgili konulardan sonra K omutan: - Osman Pa şa, sen terör uzmanı olarak ne önerirsin? PKK ile mü cadelede nasıl bir te şkilat ve yöntem uygulayalım? dedi. - Esta ğfurullah komutanım. Fakat ben bunu, malumlarınız he r rütbe, her makam ve her seviyede yapılan toplantılarda defalarca arz et tim, anlattım. Gene arz edeyim. Bir kı şla bo şaltılıp bize verilsin. Subay ve astsubayları seçece ğiz. 4-6 ayda 15-20 bin ki şilik bir birlik yeti ştirelim. 14 ayda bölgeyi tertemiz yapalım. Kimseden hiçbir şey istemiyoruz. Sadece helikopter ve da ğ topçularına ihtiyaç olacak. Zaten onlar da bölgede. - Ben de bir e ğitim merkezi açılmasını dü şünüyorum. - Komutanım bu mücadele tipinde kar şı taraf için küçük birlik daha ürkütücüdür. Büyük birlikler hem daha fazla paça kaptırıyor hem de yakla şmaları a ğır ve gürültülü oluyor. Aslında çok sayıda askere hiçbir yerde gerek yok. Şu anda Kıbrıs'ta biz Rum Milli Muhafız Ordusundan üç misli daha fazla askerle duruyoruz. Ada, Anadolu'ya 70 mil, Yunanistan'ın en yakın adasına 540 mil mesafede. Kim kimden çekinip korkuyor? Biz mi Rumla rdan, Rumlar mı bizden? Benim böyle bir durumu kabvıl etmem mümkün de ğil, dedim.) Kurmaylardan biri: - Komutanım gene af ve pi şmanlık yasası meselesi çıktı ortaya, dedi. - Đki yılı a şkın zamanda bizim bölgede 202 PKK militanı kendili ğinden teslim oldu. Bunların 170 kadarını ben de sorguladım. Bu g elenler samimi. Fakat sizi bağı şladık diye afla her haltı yiyenleri tekrar halr km arasına sokarsanız bu kurumaya yüz tutmu ş tarlayı yeniden sulamaya benzer. Sonuçlarını görür , bedelini de millete ödetirsiniz. Sonra da "pi şman olmakta geç kalındı, sayılmaz" dersiniz. - Komutanım şimdi bir husus daha aklıma geldi. Bugüne kadar 23.0 00 ki şiden bir ki şiyi bile mahkemeye vermediniz. Đntihar eden yok. Firar eden yok. Đzinden geç dönen yok. Yaralıların bazıları iyile şmeden birliklerine ko şuyor. Ne olursa olsun burada her tip insan var. Bizim bu sayının be şte birine dahi ula şmayan eski birliklerimizde, üstelik normal garnizonlarda bunların hepsi oluyor. Siz de biliyorsunuz. Biz aslında bütün sebeplerini biliyor uz da, siz söyler misiniz, bu 1995 Dönemi 333 nasıl oluyor? • ^ ^renS ĐP' Đlke §ibi W1™ bekliyorsunuz de ğil mi? Hayır Sadece içimden geldi ği gibi hareket ediyorum. Y Binba şı Ferhan: - Komutanım Hakkari ve Kuzey Irak kabartma haritası na hiç kıpırdamadan sekiz saat bakıyorsunuz. Yüzba şı Güngör de bir kere f3 sa at hiç gözünüzü ayırmada n izledi ğinizi görmü ş. Geçen ay altîayr lot mata^al"T °pCra^nda bej *** da ^ W Y^e s£k te-mna ' WeC 3o7wS^T*d™° *Y* ™Por eden tabur komutanına en geç 30 dakika ıçmde temas sa ğlayacaksın" dediniz ve 20 da kıka sonra o tabur da temas sa ğladı. karSUnU1f ^^ Ç°k ^^ yÛrC ğĐnĐ aÇacaksın ve Sönül gözüyle bakacaksın insanın isteyip de yaPamayaca ğl bir şey yoktur Y - Bu bela bitecek mi komutanım? "b'ek^tme'' ^^ dehf\Ver Đddir" Ha^ bitmeyecek; 'oturma', I T Đ u donemlenne g^ecek fakat tamamen kaldırılama-

Page 182: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

yacak. Sebebi de, 1984'den itibaren israf edilen 10 yıldan ötürü 2 :t t;r;^Tlara dönmû ş-G d Cumhuriyet denilen şey onu ilan edenlerin canlarıyla, kanlarıyla imzala nır. Ve kuranlar hangi bedeli ödediyse, ancak o bedel ortay a konarak savunulabiHr. Herkesin bu ruh ve inançta olması lazım.T nctunlerd e, kendine acımayan, millet sevgisinde smır tanımayan, cesur ve ıy.insanlar olm ah. Aksi halde her şey bahane olacak - Döndükten sonra her şey size çok sıradan ve basit gelecek hiçbir mz^r r;mırttmeyecek'ofisierde'bûroiarda 0^™ an" d niz BunH komr,nim' 'Hareket eden her *7 e tki yaratır' derdiniz. Bundan sonra da duran her şeye kizacak mısınız? cak bil"3 ' °tUl"'îrhareketS ĐzIe ne S^ecek bir yer, ne de ula şıla- eski rSS ^ " hCr tOpIUm kCnd Đ bÜir- Bana Sel Đnce esKi ruhuma gen dönemem. 18 Harran'da ba şlayan "isimleriyle Güne şi Yükseltenler" anıtının T ""T' "^ taSanmC1S1 W ĐnŞaal mÛhendis' üç aste£ 1984-1995 arasında geçen 12 yılda Hakkari'de şehit dü şen 623 su-S™*^^ Cr Đn aĐleledne habCrle" Ol— ^ *^ 334 Unutulanlar Di şinda Yen Đ Bir Şey Yok T.C. K.K.K DAĞ VE KOMANDO TUGAYI VE GÜVENLĐK KOMUTANLIĞI HAKKARĐ PER: 9234-434-95/ KONU: Şehitler Anıtı. 09 TEMMUZ 1995 SAYIN KOÇ A ĐLESĐNE, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Aziz Milletimizin bö lünmez bütünlü ğüne kasteden düşmanlarının .ma şası olan bölücü terör örgütü PKK'ya kar şı HAKKARĐ coğrafyasında kahramanca mücadele veren Da ğ ve Komd.Tug.Klı ğı emrinde görev yapan o ğlunuz P. Er Abdül-kadir KOÇ; 06 MAYIS 1995 tarihind e " ŞEHĐT" olmu ş ve bir asker için rütbelerin en büyü ğü olan ŞEHADET mertebesine ula şmıştır. Bu Vatan ve bu Millet için genç ya şında canını esirgemeyen ve bu toprakları kanıyla sulayan kahraman evladımız ve di ğer evlatlarımızın anılarını sonsuza dek yaşatmak, bizlerin ve gelecek nesillerin daima hatırla malarını sa ğlamak, adlarını ebedile ştirmek maksadıyla ekte maket foto ğraflarını sundu ğumuz şehitler anıtı, Da ğ ve Komd.Tug.'nm ana kı şlası olan Korg. BA ŞYURT Kı şlasında hakim ve görkemli bir tepede in şa edilmeye ba şlanmı ştır. Đnşaat faaliyetlerinin 30 TEMMUZ 1995 tarihinde bitirilmesi planlanmı ştır. "Canını Vermek U ğruna Silahını Bırakmayan, Gö ğsünden Akan Kanla Vatanını Sulayan, Ye şeren Bu Topraklarda Güne şi Do ğuranlar Anısına" yapılacak "Adları ile Güneşi Yükseltenler Anıtı "nm üst platformunda o ğlunuzun ismi mermer bloklara kazınmı ş olarak di ğer şehit arkada şlarının isimleri ile birlikte yer alacaktır. Anıtın ön platformunda ekte gönderilen "Komando Olm ak Onurumdur" şiiri ile " Đstiklal Mar şı"mız mermer bloklara kazınmı ş olarak bulunacaktır. Bu vesile ile de ğerli ailenize tekrar ba şsağlı ğı diler, saygılar sunarım. Osman PAMUKOĞLU Tuğgeneral Dağ ve Komando Tugayı ve Hakkari Güvenlik Komutanı 1995 Dönemi 335 "Umutsuzluk insan iradesini felç eder. Toplumu sara rsa korkmak gerekir." 1-20 A ğustos tarihleri arasında PKK'nın sınır hatlarında, uzaktan ate ş açma şeklinde eylemleri oldu. Çıkan çatı şma ve yürütülen takipler sonucunda üç asker şehit oldu, 24 PKK'lı öldürüldü. 2 A ğustos günü ö ğleden sonra Tugayın kı şlasındaki piste bir sivil helikopter indi. Kısa bir süre sonra da emir astsubayı M ĐT görevlisi üç ki şinin ziyaret için geldiklerini söyledi. Gelenler Milli Đstihbarat Te şkilatı Van Bölge Müdürü ve iki yardımcısıydı. Müdür çantasından büyük bir zarf çıkarıp uzattı ve: - Komutanım sayın Müste şarımızın size selam ve saygıları var, "Osman Pa şa'nın aklında yanlı ş bir şey kalmasın" diyerek bu zarfı size gönderdiler, ded i. - Ne bilgisi var bunun içinde?

Page 183: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

- Biz malumatkar de ğiliz komutanım, dediler. Zarfı açtım ve içindeki be ş sayfalık notlan hızla okudum. Sonra, oku-ı mamın bitmesini sessizce bekleyen üç görevliye, - Arkada şlar eskiden ben de bütün insanlar gibi, bazı akıl a lmaz gibi görünen şeylere şaşırırdım. Hakkari'de yürüttü ğümüz mücadele boyunca ya şadıklarımdan sonra, yeryüzünde insanlara ait hiçbir şey artık beni şaşırtamaz. Yazık, çok yazık. Tanrı bizim milletin yardımcısı olsun, dedim . .Biraz sohbet ettik, ayrıldılar. Be ş sayfalık bilginin özeti şuydu: Kürdistan Đşçi Partisi (PKK)'nin 5. Kongresi Şırnak ilinin 18-20 kilometre altında, Kuzey Irak'taki Haftanın kampında yapılmı ştı. Aynı bölgede, üç ayn noktada 500, 200 ve 50 ki şi olarak; PKK'nın üst düzey yönetim ve grup liderlerinden 700 ki şi toplanmı ştı. Haftanin'e geli şler 23 Kasım 1994'de ba şlamı ş, 26 Şubat 1995'de, en son grup ayrılmı ştı. Toplantı 1,5 ay sürmü ştü. MĐT bu büyük organizasyonu ba şından sonuna kadar, 22 ayrı tarihte 22 kez rapor edip bildirmi şti. Đşin daha da ilginç tarafi 5. Kongreyi yapanlar da Tü rkiye Cumhuriyeti Devleti Haftanin'e bir harekat düzenler diye beklemi şlerdi. Bundan daha do ğal bir şey olamazdı. PKK'nın üst düzey kadrosundan 700 ki şi burnumuzun dibindeki bir yerde 1,5 ay süren bir toplantı yapıyordu. 336 Unutulanlar Di şinda Yeni Bîr Şey Yok 22 ayrı tarihte, 22 defa bu faaliyetin kendilerine bildirildi ği makamlar şunlardı: Cumhurba şkanlı ğı, Ba şbakanlık, Genelkurmay Ba şkanlı ğı, Đçi şleri Bakanlı ğı, Dı şi şleri Bakanlı ğı, Hava Kuvvetleri Komutanlı ğı, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterli ği, Jandarma Genel Komutanlı ğı, Genelkurmay Đstihbarat Başkanlı ğı, Genelkurmay Đç Güvenlik Harekat Merkezi. Đki kere de Diyarbakır'daki 2. Taktik Hava Kuvvetler ine bildirilmi şti. Kurmayları ça ğırdım. -Alın okuyun. Şu aylarca kafa yordu ğumuz, uykusuz kaldı ğımız de-miyece ğim, zaten olmadı ğı için; biz Hakurk'ta burnumuzdan solurken, televiz yonların haber bültenlerinde üst üste geçen, PKK'nın 5. Kongresi n eymi ş görün, dedim. Birkaç kez okudular ve sonra bana baktılar. - Konu şmayacak mısınız? Dilinizi mi yuttunuz yoksa, dedim. Harekat Şube Müdürü Binba şı Ferhan: - Komutanım ben 17 yıllık subayım. Hakkari'ye katıl ı şımdan itibaren öğrendiklerimin yanında, geçen 17 yılda ö ğrendiklerim bir hiç kaldı, dedi. - Ferhan barı ş ko şullarında istersen 107 yıl üniforma giy. Asker olar ak senin mesleki şansın bu mücadelede her metrekaresinde 24 saat deva mlı fokurdayan bir geni ş kazanın sıcak suyuna atlamı ş olman. 5 A ğustos'ta General - Amiral tayinleri açıklandı. Anka ra'ya atanmı ştım. Yerime de 30 A ğustos'tan itibaren Tu ğgeneralli ğe yükselecek olan devre arkada şımız Tank Kurmay Albay rahmedi Tuncay Kavuncu atandı. (Tuncay Pa şa yakalandı ğı amansız hastalıktan kurtulamayarak Hakkari'den döndükten bi r yıl sonra rahmetli oldu.) Tuncay ile aramızda iki yıl olmasının sebebi; benim üstün sicil kıdemi ile mümtaz terfiimin bulunması ve general olma sırası g eldi ğinde de Tuncay'ın bir yıl gecikerek general olmasıydı. Tuncay 16 A ğustos'ta katıldı. Benim de 20 A ğustos'ta emirler gere ği ayrılmam gerekiyordu. Tuncay'a; "Bak dostum sana söyleyeyim şu dört günde, Hakkari, Irak, Đran, coğrafya, kamplar, dü şman durumu, nizami olmayan muharebe taktikleri ve h atta kendimizi anlatmak ve göstermek kayıkla okyanusu do la şmaya, ta şıma suyla değirmeni döndürmeye benzer. Size buraya gelmeden bazı konular anlatılmı ştır. Đşe yarayıp yaramadı ğını kendin ya şayarak görürsün. 26 ay önceki Hakkari ile bugünkü Hakkari arasında, Hakkari da ğlan de ğil, Himalayalar kadar fark var. Alt kadro tecrübelidir. Fakat şu- 1995 Dönemi 337 nu söylemek zorundayım; benim huyuma suyuma, usul v e yöntemlerime alı şkındırlar. Türk topraklarındaki da ğlarda Türk Milletine ve onun ordusuna kabadayılık yapılması bizi çılgına çevirip zıvanadan çıkartır. Asla müsamaha etmemelisin. 24 saat sırf PKK'yı dü şüneceksin, hissedeceksin, hayal edeceksin, sezeceks in, doğaçlama yapacaksın. Gece 2-3 saat uykuyla yetineceks in. Ve bazen günlerce

Page 184: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

uyumamaya kendini alı ştır. Muharebelere nerelerde ba şlanacak, ne kadar kuvvetle başlanacak, ne zaman ve niçin bitirilecek; bunların he psi hakkında daha harekat başlamadan bir fikrin ve karar tasarın olacak. Sana insan ruhları ile nasıl temas sa ğlayaca ğını anlatmaya kalkı şmamın anlamı yok. Yalnız şunu söyleyeyim. Silahlı bir güç, disiplin ve otorit e olmadan harekat alanında sevk ve idare edilemez. En etkili muharebe takti ği hasma sürekli saldırmadır. Sonunda ne direnci, ne de gücü kalır. Tükenir, yorulur, biter. Kar, ya ğmur, da ğ, orman, yurt içi, yurt dı şı, karanlık, aydınlık, yaz, kı ş hiç fark etmez. Daha fazla hareket, daha fazla sürat, sürat, daima sürat olacak. Liderlik de nilen şey benim için, her seviyedeki astın örnek davranı şlar görerek kendilerinin de liderlerine benzemeye, onun hareketlerini yapmaya ve taklit etm eye çalı şmasıdır. Bunun dı şındaki her şey bo ş laftır. Benim bütün anlattıklarımın çok fazla anlamı olmadı ğını bilmeme ra ğmen, gene de, usulen açıklamalıyım. Esas olan senin mizaç ve kara kterin ile mesleki ehliyetindir. Dünya görü şünün ne oldu ğu ve serüven tutkunun olup olmadı ğı da buna dahil" dedim. Benim yemekle pek aram olmadı ğı için, kahvaltı şöyle olmalı, şu şöyle yenmeli gibi şeylerle alakam yoktu. Fakat Tuncay gelince, ben de o misafir diye üç gün onunla birlikte kahvaltı yapmak durumunda kaldım. Bu kahvaltılar sırasında Tuncay, kendisinde yüksek tansiyon bulundu ğunu ve daha önce mide kanaması geçirmi ş oldu ğunu söyleyince, artık hiçbir şeye şaşırmamaya kendimi alı ştırmaya çalı şırken, yapılan bu atamaya hayret etmemek mümkün değildi. "Allah selamet versin. Hâlâ her şeye üzülüyorum. Benim artık bu ruhtan kurtulmam lazım" dedim. " Đsimleriyle Güne şi Yükseltenler" Anıtı haklunda bilgi vermek için 62 3 şehit ailesine gönderdi ğimiz yazıyı almaları üzerine, ailelerinden mektup, telgraf ve telefonlar geldi. Kendisinin bir parçası olan evladını kaybeden anne ve babaların 338 Unutulanlar Di şinda Yeni Bîr Şey Yok duygu, dü şünce ve ruh hallerinin ne oldu ğunu göstermek için birkaç örnek a şağıdadır. "Sayın pa şam; Şehitler anıtı hakkında bilgiler veren kıymetli mekt ubunuzu aldık. Teşekkür ederiz. Sa ğ olun. Yüksek komutanız altındaki Da ğ ve Komando Tugayına bağlı Yüksekova'daki Đnci Da ğ ve Komando Taburunda görev yaparken 26 Mayıs 1989'da PKK'ya kar şı yapılan bir operasyonda o ğlum Üste ğmen Macit A ğca şehit oldu. O ğlumla beraber bu vatan u ğruna şehit olan evlatlarımızın anısına yaptırmakta oldu ğunuz Anıt, muhakkak ki Türk Milletinin kalbinde son suza kadar yaşatılmasının kanıtı olacaktır. Biz şehit ailelerine unutulmadı ğımızı, acılarımızı payla ştı ğınızı, yanımızda oldu ğumuzu gösterip bizleri manen yücelttiniz. Muhterem pa şam; arük şehitlerimiz bu muhte şem anıtla, vazifesini yapmı ş bir asker ve şehit olarak, nur içinde rahat uyuyabilirler. Pa şam yaptırdı ğınız bu anıtla, Türk Milletinin gönüllerinde taht k urdunuz. Allah razı olsun. Saygılar sunarım." (Mektuba Üste ğmen Ağca 'nın üniformalı resmi de ili ştirilmi şti.) Đsmail A ğca Şehit Piyade Komando Üste ğmen Macit A ğca'nın babası A ğustos 1995, Ankara "Pek mvıhterem Tu ğgeneralim Osman Pamuko ğlu. Şehitler Anıtı hakkındaki de ğerli yazılarınızı saygı ile aldım. Duygularınıza, vatanp erverli ğinize, o ğlum Şehit Jandarma Te ğmen Nadir Ozan için takdirlerinize, şefkatinize, vefanıza minnettarım. Allah zatı alinizi korusun. Daha yükse k rütbelere, makamlara eri ştirsin ki, biz millet olarak daha huzurlu ve rahat olalım. Kahraman Tugayınız Kuzey Irak'a girip çok kısa süre de 160 PKK'lı-yı öldürerek, bu tip operasyonların nasıl kolaylıkla yapılabilece ğini göstenai ştir. Đyi bir Türk Vatanda şı olarak sizi alkı şlıyorum. Minnet duyuyorum. Bu Vatan ve üzerinde yaşayan insanlar için yorulan insanları tanıdıkça düny alar benim oluyor. Türkiye'deki siyasilerin halini görüyorsunuz. Hiçbi ri Vatan için bir fedakarlık yapmıyor. Ba ş olmak, ba şkan olmak pe şindeler. Đçerden ve dı şardan milletimizi ve vatanımızı bölmek ve zayıf dü şürmek için çalı şanlar o kadar fazla ki, Türkiye hiç bu kadar bol dü şmanla yüz yüze gelmemi ştir.

Page 185: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

1995 Dönemi 339 Sayın generalim, üzüntülerimi takdir buyurun, beni bağı şlayın. Ölüme katlanmak kolay de ğildir. Hele her türlü imana, kültüre, edebe sahip o lan bir evladı 14 ay hasretten sonra göremeden, konu şama-dan kaybetmek daha da güç ve acıdır. Minnetlerimi, şükranlarımı, saygılarımı arz ediyorum." Şehit J. Te ğmen Nadir Ozan'm babası Turgut Ozan A ğustos 1995, Elazı ğ "Canım pa şam Can asker çocuklarım!... ... Mayıs ayı, haber geldi; - KAPIMIZA BAYRAK VE O'NUN HER ŞEYĐ... ŞEHĐT OLDUĞU HABERĐ GELDĐ... * Hala bitmeyen "KOR ATE Ş" yakıyor içimiz; Bilinmez ki, kör talih.. - O ğlumu - Alim 'i - Ali şim 'i; Buluverecek - Nedense bo ş artık benim "gülüm" yok... - GECELER öyle yalnız, GÜNDÜZLER öyle cılız ki; Gel de bitmesini isteme DÜNYADAN A ĞLAMA dur HAD Đ!.. Bizleri çok duygusalla ştıran mektubunuzu aldım. Bu kadar ĐŞĐNĐZĐN ARASINDA bile YAVRUMUN ADINA - çocuklarımızın adına...dikilen muh te şem ANIT için; ne kadar yazsam, ne kadar te şek-kür-minnet- şükranlarımı göndersem kar şılayamam. Ama "O ANA KALBĐNĐ" gönderdim. O'NUNLA SARIN; O'NUNLA yemye şil edin topra ğını. - Artık bir can borcum vardı YARADANIMA - Şimdi minnettarlı ğım var siz askerlerime!.. KOMANDO ANNESĐNDEN Đçime i şleyen zifiri karanlıklar Beni benimle tutsak edemez ; Zincirlerle sarılsa gündüzler Gülüp geçer benim can çocuklarım Onlara zor gelmez. Duman tüten bacalarımda leylekler; 340 Unutulanlar Di şinda YenJ Bir Şey Yok Dizi dizi gelir yuva yaparlar; Oîilannkine çomak mı soktuk, Bu kötülükleri acep niye yaparlar. - A şın mı yok? Verir benim Alim. - Çulun mu yok ? Üstünden pardösüsünü çıkarır O can larım Kahpelik beklememi şlerdir Ata oca ğında Dü şmana, el vermi ş; Can vermi ş benim yavrularım Suçu bu mu ki acımadan - Ey kahpe kur şunlar Susmadı onlar; bakın her yerde varlar Size dar gele cek bu da ğlar Hain ey arsız insanlar!.. Paşam! Dinecek bu acılar de ğil mi? Sizler, var oldukça; Komandolar, yok edecek bu BELAYI... Var olun siz; Şehit yavrularımız ĐÇĐN HAYKIRIYORUZ.. "VATAN SAĞOLSUN"!.. Ruhları Şad olsun..." "E ŞREFPAŞA GÜLÜ" Komando Ali'nin - Babası Mustafa ¦ . ¦ - Annesi Berra n - Karde şi Rıfat Özçilengir Ailesi A ğutos 1995, Đzmir 1995 Dönem! 341 "Bütün ülke uçurumun kenarındaydı, Ömrümüz pahasına onu kurtardık, Burada yatıyoruz şimdi." 20 A ğustos 1995 günü ö ğleden önce 2. Ordu Komutanının nezdin-de Da ğ ve Komando Tugayının Sanca ğını Tuncay Pa şaya teslim ettim ve " Đsimleriyle Güne şi Yükseltenler" Anıtının açılı şını yapük. Açılı ştan önce, Anıt Ziyaret Defterinin ilk sayfasındaki metni; devir teslim töreninde bulu nanlara okudum. "Bu anıt, Şehit Türk Askerleriyle, onların, 'Vatan Sa ğolsun' diyerek Türk Milletinin yüksek asaletini gösteren anne ve babala rının huzurunda, sonsuza dek saygı duru şunda bulunulmasını amaçlamaktadır." Neden " Đsimleriyle Güne şi Yükseltenler" tanımını kullandı ğımızı da; "Anıt formuyla, şehitlerimizin ruhlarının gö ğe yükseli şini sembolik anlamda yansıtır. Ziyaretçilere bu hissi ya şatarak, duygu ve dü şüncelerini vatan için

Page 186: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

canını veren şehitlerimize yo ğunla ştınp, milleti bütünle ştirici görevini mimari yapısıyla üstlenir. 11 metre yüksekli ğinde iki ana kolon anıtı kavrayarak, şehitlerimizin isimleri ile birlikte yükselerek, ruh ların gö ğe ula şmasını ifade eder. Tepede ula şılan alanda, şehit isimleri ile birlikte ı şınsal açıdan kollarla ufuktan yükselmekte olan güne ş tasvir edilmi ştir" diye açıkladım. 9 Eylül 1995, Hürriyet: " Đlk Güneydo ğu Anıtı: Güne şi Yükseltenler. Da ğ ve Komando Tugayı ve Hakkari'deki birliklerin teröre kar şı verdi ği mücadelede şehit dü şen 623 kahraman evladı, muhte şem bir yapıtla anıtla ştı. Şehit adlarının yazılı oldu ğu 11 metre yüksekli ğindeki, " Đsimleriyle Güne şi Yükseltenler" Anıtı, yüzde 25 meyilli, 2 bin metre karelik bir alanda in şa edildi. Çanakkale ve Kıbrıs şehitlerinden sonra, Güneydo ğu şehitleri de Hakkari Dağlan'nda ölümsüzle şü. Anıt iki ay gibi çok kısa bir sürede ba şlayıp bitirildi. Anıt A ğustos ayı sonunda görevini tamamlayarak Ankara'ya a tanan Tu ğgeneral Osman Pamukoğlu tarafından yaptırıldı. Hakkari bölgesinde son 11 yılda şehit dü şen, 28 subay, 21 astsubay, 574 erba ş ve erin rütbesi, adı, baba adı, do ğum tarihi, memleketi, şehit oldu ğu tarih ve yer mermerler üzerine yazılmı ş durumda. Mermer plakalar üzerinde Atatürk'ün vecizeleri de bulunuyor. Bunlar arasında, 'Türk Mil letinin çocuklarının kahramanlık ve fedakarlıklarına öl- 342 Unutulanlar Di şinda Yenî BIr Şey Yok çü bulunamaz", "Bu memleket tarihte Türk'tü, halen de Türk'tür ve ebediyen Türk kalacaktır", "Dünyanın hiçbir ordusunda, yüre ği senin kadar temiz ve sa ğlam askere rastlanmamı ştır" vecizeleri dikkati çekiyor.. Şehitlerimiz için yapılan anıtın bir benzerini, ABD, Vietnam'da ölen askerleri için yapmı ştı." Sancak devir teslimi ve Anıtın açılı şında bulunan bütün misafirler saat 14:00'da kı şladan ayrıldılar. Ben de bugün, 20 A ğustos saat l7:00'da Van'dan uçakla Ankara'ya dönecektim. Saat 15:00'da; beremi, komando üniformamı ve botlar ımı çıkarıp sivil elbiselerimi giydim. 26 ayda kaç elbise, kaç bere v e operasyon şapkası eskitmi ştim tam sayılarını hatırlayamıyorum. Ama botlarımın sayısını biliyordum. Son giydiklerim 13'üncü botlarımdı. Çıkardıklarımın hepsini bir çantaya koyup emir astsubayına verdim. Helikopter pistte hazır, vedala şmak için subay ve astsubaylar pist giri şinde yerlerini almı şlardı. Karargah binasında çıkıp yürümeye ba şladım. Hava pırıl pırıldı ve kı şlada çıt yoktu. Birden kı şlanın merkezi yayın sisteminden çalınan Plevne Mar şı her •yeri kapladı. Hakkari'nin etrafı yabancı topraklardaki P KK kampları ile çevrili oldu ğu için bazen subaylar; "Dü şman Zap suyunu atladı, karakolları yokladı" diye kendi aralarında konu şurlardı. Şehitlerin yüzde 80'e yakını karakollardaydı. Karakol saldırılarında geceleyin tam haber alınamad ı ğından ve güne ş do ğsun da çatı şma yerine ula şalım diye bekledi ğimden; 'karakollara" kar şı bir hassasiyetim vardı. "Dü şman Tuna'yı atladı. Karakolları yokladı" sözünden e tkilenerek, duy-gusalla ştım. Kimse beni bu şekilde görmemeliydi. Yürüyü şümü yava şlatarak normal halime geçtim. Bütün subay ve astsubaylarla vedala- şıp, askerlere "Allahaısmarladık" dedim. Helikoptere binerken emir astsubayına "pilotlara sö yle, yükselince Şehitler Anıtının üzerinde bir tur atıp sonra kı şladan ayrılsın' dedim. Helikopter, Anıtın üzerinde döne döne üç tur attı ve kuzeydeki Karada ğ istikametinden Van'a doğru uçu şuna devam etti. 1995 Dönemi 343 Selam Olsun Selam olsun bizden güzel dünyaya Bahçelerde hâlâ gü ller açar mı 1 Selam olsun sonsuz güne şe, aya I şıklar, gölgeler suda oynar mı? Hepsi güzeldi kar, t ipi, fırtına Günlerin geçi şi ardı ardına. Hasretiz bir kanat şakırtısına Mavi gökte kuşlar yine uçar mı ? Uzak, çok uza ğız şimdi ı şıktan, Çocuk sesinden, gül ve sarma şıktan, Dönmeyen gemiler olduk açıktan, Adımızı soran, arayan var mı ?.. Ahmet Hamdi Tanpmar 344 Unutulanlar Di şinda Yenî Bîr Şey Yok

Page 187: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

Bu günkü durumumu merak ediyorsunuz? Kaldır ba şını kan uykulardan! Unutulanlar Di şinda Yeni Bîr Şey Yok... 345 "Ben sizinle sarma ş dola ş olmu şum dalgalar,; Yükü bo ş gemilerin ardında gezemem, Doyurmaz artık beni bayraklar, bandıralar, Mahkum gemilerinin sularında yüzemem." Arthur Rimbaud Beşinci Bölüm EKLER ÎSÎMLER ĐYLE GÜNEŞĐ YÜKSELTENLER Dağ Ve Komando Tugayi Emir Ve Harekat Komutasindakî Bi rliklerde 1984-1995 Yillari Arasinda Şehit Olan Personel S. No. ] Rütbe ^e Sicili Adı Soyadı Baba Ad) Memlek eti Do ğum Tarihi Şehadet Tarihi Şehadet Yeri 5 u 1 ] P. Onb. Abdurrahman Güzel Ahmet Aydın 1963 30/08/1984 K. Bağlar-Yürekli Yay. 2 1 P. Ut ğm. Adnan Şen Mustafa Ankara 1963 30/08/1984 K. Bağlar-Yürekli Yay. > 3 '< |. Çv ş: Osman Temiz Nevzat Artvin 1963 09/10/1984 Çukurca-Hakkari Yolu < m 4 J |.Er Mürsel Ulunç Nurullah Ankara 1963 09/10/1984 Çukurca-Hakkari Yolu 5 ] |.Er Cevdet Ozdemir Ramazan Sinop 1963 09/10/1984 Çukurca-Hakkari Yolu >a 6 [.Er Hamit Deniz Hamit Bursa 1963 09/10/1984 Çuku rca-Hakkari Yolu 1 [.Er Musa Aytar Ali Zonguldak 1964 09/10/1984 Çuk urca-Hakkari Yolu 8 ] f.Er Naci Çakar Hacı Đstanbul 1963 09/10/1984 Çukurca-Hakkari Yolu O 9 ] [.Er Cengiz Karaca Ali Edirne 1964 09/ 10/1984 Çukurca-Hakkari Yolu 10 1 [.Er Metin Akkoç Ahmet Kütahya 1964 09/10/ 1984 Çukurca-Hakkari Yolu 11 ] |.Er Cemil Onaran Kemal Çanakkale 1964 09/1 0/1984 Çukurca-Hakkari Yolu 12 1 P. Komd. Er Münir Kopuk Mehmet Bilecik 1964 07/09/1985 Andiçen Ky.-Van 13 ,1 [.Er Ömer Kara Ali Mu ğla 1965 25/10/1985 Serin J. Snr. Krk. 14 | [.Er Ahmet Bursa Hüseyin Kütahya 1965 25 /10/1985 Serin J. Snr. Krk. 15 | [.Er ¦ Beytullah Ariç Mülayim Balı kesir 1965 25/10/1985 Serin J. Snr. Krk. 16 | [.Er Halis Annı ğ Hamdi Denizli 1965 25/10/1985 Serin J. Snr. Krk. 17 | [. Oıib. Celal Çekler Hasan Mu ğla 1965 25/10/1985 Serin J. Snr. Krk. 18 1 [. Onb. Ali Türker Nuri Amasya 1965 25/ 10/1985 Serin J. Snr. Krk. 19 J [.Er ismail Temelba ş Re şat Trabzon 1964 25/10/1985 Serin J. Snr. Krk. 25/10/1985 25/10/1985 Serin f. Snr. Krk Ramazan Çelik Serin I. Snr. Krk Kasım Karaka 49 Nolu Sınır Tas Zülfettin Acar Kavak-Armutlu Böl. Murat Uzunal P. Eken I. Snr. Krk.

Page 188: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

Bölük Merkezi Güzelkaya^ Şemdinli Tütünlü Ky.- Şemdinli P.JÇomd. Er Er Hasan Ata Ferhat Çopur 29/04/1987 22/04/1988 26/05/1989 Tûtünlû Ky.-Semdinli Ye şilova Krk. Beyaztopraktepe P. Komd. Onb. Mahmut Ka Hakkari Y. Ova Yolu Cengiz Akpınar Çı ğlı Köyü Yakını Zafer A şçıo ğlu Kadir Rençber Mustafa Kûçûkbektas Mehmet Seyit Ömer Orhan Korkmaz 13/10/1989 13/10/1989 Taşlık Ky-Te, Ta şlık Ky.-Çukurca Mustafa Erdem ü e I e m m 2 S. No. Rütbe Ve Sicili Adı Soyadı Baba Adı Memleket i Do ğum Tarihi Şehadet Tarihi Şehadet Yeri 42 P. Komd. Çv ş. Ahmet Tokgöz Ali Mersin 1968 13/10/1989 Ku şdağı Ky.-Gürpınar 43 I. Er Kamil Büyükbardakçı Mustafa Konya 1969 20/ 10/1989 Ormancık 44 P. Er Bilal Ayıtgın Mamo Gaziantep 1969 05/11/19 89 l.Tb. 3NoluMevzi 45 I-Er ibrahim Korucu A. Refik Bursa 1968 06/11/19 89 Yıldız Krk.-Y. Ova 46 J. Astsb. Çv ş. (1987/649) Cevdet Şi şman ismet Malatya 1967 21/11/1989 Kavu şak 47 Tbp. At ğm. Fensun O ğuz Süleyman Ankara 1960 10/01/1990 Van-Hakkari Karayolu 48 I-Er Yılmaz Ay Hasan izmir 1969 28/06/1990 P. Ek enJ. Snr. Krk. 49 I. Er Zihni Ate şli Bahattin Tokat 1969 28/06/1990 Üzümlü J. Snr. Krk. 50 P. Komd. Onb. Sadık Eri şen Ahmet Çankırı 1970 28/08/1990 Serdarya Gedi ği- Şem. 51 P. Komd. Onb. Ergün Ünlü Hamza Kars 1969 28/09/1 990 Ordekli Krk.-Hakkari 52 Is. Atsb. Çv ş. (1988/20) Orhan Korkmaz Seyit Ömer Ankara 1965 16/10/1990 53 P. Komd. Er Isa Do ğan Ramazan Afyon 1970 29/03/1991 Keklikkaya-Çukurca 54 P. Er Süleyman Duru Rafet Aksaray 1967 30/03/199 1 Şemdinli 55 P. At ğm. (213/486398) Osman Uçar Ahmet Adana 1964 01/01/1 991 Kuzey Irak 56 P. Kd. Çv ş. (1987/75) Mustafa Adı şen Ertem Balıkesir 1969 01/04/1991 Kuzey Irak 57 P. Komd. Onb. Tezcan Ozdemir Muslahattin Ankara 1970 01/04/1991 Kuzey Irak 58 P. Komd. Onb. Duran Sayan Osman Sivas 1970 01/04 /1991 Kuzey Irak 59 P. Er Kerim Çokbiçer Hamdi Eski şehir 1972 01/04/1991 Kuzey Irak 60 P. Er Mustafa Do ğan Bekir Yozgat 1970 01/04/1991 Kuzey Irak 61 P. Er Melayip Erdo ğan Mehmet Sivas 1970 01/04/1991 Kuzey Irak

Page 189: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

62 P. Çv ş. Latif Keçeli Mehmet Đsparta 1970 13/05/1991 Haznekayalar Köyü c C > I 2? 3' •on 63 P. Komd. Onb. Cevdet Ocak Haydar Kırkıkkale 1970 13/05/1991 Koringa ntepe Mevkii S. No. Rütbe Ve Sicili . P. At ğm. (213/486600) 65 P. Komd. Er Adı Soyadı 1 M. Ya şar Seven Baba Adı Münir Memleketi Do ğum Şehadet Tarihi Tarihi Sanısını 1966 13/05/1991 Şehadet Yeri ----------———————.^_ Koringantepe Mevkii A. Muhsin Ataç 23/05/1991 12/06/1991 Aksu Köyü-Hakkari Mustafa Keskin Mıirsel Dilber Oktay Orkan Đbrahim Er Sarıma ğra- Şemdinli Mezargedi ği^ Şemdinli 24/07/1991 24/07/1991 Mezargedi ği- Şemdinli Mezargedi ği-Semdinli P. Komd. Çv ş. M. Emin Kocaman edi ği- Şemdinli 04/08/1991 04/08/199] 04/08/1991 Samanlı I. Snr. Krk. Şev» Ahmet Apak Samanlı f. Snr. Krk, Durak Açıkgöz Samanlı I. Snr. Krk Mustafa Gedik Erdal Çoban Samanlı ]. Snr. Krk Yüksel Karaca Samanlı T, Snr. Krk Ramazan Hasan Tarım Mustafa 04/08/1991 07/08/199) Samanlı I. Snr. Krk P. Komd. Onb Atilla Demirtas Kadir Mecidiye Çobanpınar I, Snr. Krk. Sebahaıtin Koçak S. S 2 3 O c tn C:

Page 190: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

m m Z 10/09/1991 Samanlı J. Snr. Krk. S. No. Rütbe Ve Sicili Adı Soyadı Baba Adı Memleket i Do ğum Tarihi Şehadet Tarihi Şehadet Yeri 350 88 i Er Umut Gökdemir Yusuf Kars 1970 10/09/1991 Ço banpınar J. Snr. Krk. <_; 89 f. Er Murat Güler Şükrü Kastamonu 1970 10/09/1991 Çobanpınar J. Snr. Krk. u 90 I. Er Ersin Ilıtan Rasim Eski şehir 1971 10/09/1991 Çobanpınar J. Snr. Krk. 91 J.Er Ayhan Çelik Veli Zonguldak 1971 10/09/1991 Çobanpınar J. Snr: Krk. r 92 P. Komd. Er Cevdet Şimşek Halit Nev şehir 1971 28/09/1991 Ba şyurt Kı şlası 93 J.Er Ümit Uçan Mehmet istanbul 1971 07/10/1991 T aşhtepe Çayırlı I. Snr. Krk. y 94 I. Er Ya şar Kocaba ş Ali Konya 1971 07/10/1991 Ta şhtepe Çayırlı I. Snr. Krk. 95 J. Onb. Halis Akdemir Ahmet Elazı ğ 1970 07/10/1991 Ta şhtepe Çayırlı I. Snr. Krk. 96 I- Er Hidayet Yılmaz Hüseyin Ni ğde 1970 07/10/1991 Ta şhtepe Çayırlı I. Snr. Krk. -< m 97 I. Er Zeki Akdo ğan Necip Balıkesir 1970 07/10/1991 Ta şhtepe Çayırlı I. Snr. Krk. üo 98 ]. Er Abdurrahman Eraslan Hasan Adıyaman 1970 07 /10/1991 Ta şhtepe Çayırlı I. Snr. Krk. S? 99 J.Er Murat Sancar Fazıl Bayburt 1971 07/10/1991 Taşhtepe Çayırlı I. Snr. Krk. <n m 100 J.Er Feridun Yılmaz Mehmet izmir 1971 07/10/199 1 Ta şhtepe Çayırlı I. Snr. Krk. >-< 101 J.Er Seyfun Ate ş Hasan 1971 07/10/1991 Ta şhtepe Çayırlı I. Snr. Krk. O 102 J.Er Nayram Yüce Rasim Sivas 1971 07/10/1991 Ta şhtepe Çayırlı I. Snr. Krk. 103 J.Er Şaban Uke Ya şar . Çankırı 1971 07/10/1991 Ta şhtepe Çayırlı I. Snr. Krk. 104 J. Ast ğm. (219/501486) Bilal Çakırcah ismail Balıkesir 196 4 25/10/1991 Çayırlı J. Snr. Bl. 105 I. Er Fehmi Koç Zahir A ğrı 1971 25/10/1991 Çayırlı J. Snr. Bl. 106 J.Er Cengiz Sabuncu Mustafa Kayseri 1970 25/10/ 1991 Çayırlı f. Snr. Bl. 107 J.Er ismet Ozdemir Ya şar' Kayseri 1970 25/10/1991 Çayırlı J. Snr. Bl. 108 J.Er Ali Erdo ğan Ramazan Bolu 1970 25/10/1991 Çayırlı J. Snr.'Bl. 109 J. Onb. Necdet Ayhan Selahattin Bilecik 1970 25 /10/1991 Çayırlı J. Snr. Bl. 110 J. Er Cumali Ça ğlar Emin Aksaray 1970 25/10/1991 Çayırlı ]. Snr. Bl. 111 J.Er Mehmet Ünal Ali Kayseri 1970 25/10/1991 Ça yırlı J. Snr. BL S. No. Rütbe _____ Ve Sicili 112 Adı Soyadı Baba Adı Memleketi Do ğum Şehadet Tarihi Tarihi Şehadet Yeri 25/10/1991 25/10/1991 25/10/1991 Gaziantep 1970 Rize 1971

Page 191: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

1970 1965 130 P. Komd. Er 131 P, Komd. Er 132 P. Komd. Onb. 133 P.Komd. Cvs. Î34 P. Komd. Onb. Üzümlü Krk.-Çukurca Sami Er şahin Ramazan Toaman Đmdat Pala Mücahit Okur Atilla Yangöz Đbrahim Selim izmir t-1 m O z' m I c m W Ol S. No. Rütbe Ve Sicili Adı Soyadı Baba Adı Memleketi Do ğum Tarihi Şehadet Tarihi ŞehadetYeri 135 P. Komd. Onb. Necati Binekçi ibrahim Yozgat 197 1 26/05/1992 Üzümlü Krk.-Çukurca 136 Top. At ğm. (219/502994) Turgay Süzgen Ali Kırklareli 1967 26/05/1992 Üzümlü Krk.-Çukurca 137 P. Onb. Muharrem Erdo ğan Sıtkı Adana . 1971 26/05/1992 Üzümlü Krk.-Çukurca 138 P. Onb. Hacı Kılıç Cabbar Van 1971 26/05/1992 Ü zümlü Krk.-Çukurca 139 P. Onb. Turabi Demirci Ali Adana 1971 26/05/199 2 Üzümlü Krk.-Çukurca 140 P. Er Cüneyt Sarda şlar Halil istanbul 1971 26/05/1992 Üzümlü Krk.-Çukurca 141 P. Er Yusuf Şahin ismail Yozgat 1971 26/05/1992 Üzümlü Krk.-Çukurca 142 I Er Osman Alim Mehmet Gümü şhane 1971 26/05/1991 Uzümlü-Çukurca 143 P. Er Mehmet Keskin Halil Mersin 1971 07/06/199 2 Kayalar Köyü-Şemdinli 144 P. Onb. Mustafa Sönmez Ali Ankara 1971 07/06/19 92 Kayalar Köyü- Şemdinli 145 Is. Çv ş. Hakan Elis Arif Đsparta 1971 17/06/1992 Kayalar Köyü-Şemdinli 146 J. Onb. Erol Akar Hasan Tokat 1970 22/06/1992 P erihan J. Krk. 147 J. Onb. Ramazan Sa ğlam Mevlût Zonguldak 1971 22/06/1992 Perihan J. Krk. 148 I Çv ş. Ercan Takıl Kenan Eski şehir 1971 22/06/1992 Perihan J. Krk. 149 I-Er Hüzeyin Gökçimen Şerif Erzurum 1971 22/06/1992 Perihan J. Krk. 150 J. Onb. Mesut Bilgin Emin Manisa 1971 22/06/199 2 Perihan J. Krk. 151 i Er Sezai Polat Sırrı Erzurum 1971 22/06/1992 Perihan J. Krk. 152 I-Er Mehmet Kopar Mehmet Kır şehir 1971 12/07/1992 I şıklı-Tekevler Mah. 153 I. Er Cemal Dil Münir Adana 1971 20/07/1992 Siv ritepe J. Krk. 154 J. Onb. Ferhat Narlak Hüseyin Karaman 1971 20/0 7/1992 Sivritepe J. Krk. 155 I. Er Hüdayi Danı ş Mehmet Tekirda ğ 1971 20/07/1992 Sivritepe J. Krk. 156 I. Er Aziz Çil Ali Sivas 1971 20/07/1992 Sivrit epe ]. Krk.

Page 192: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

157 .]¦ Er irfan Kartal Şeyi tali Çankırı 1971 20/07/1992 Sivritepe J. Krk. O "S 2 D tn s» 158 J. Er Aslan Palut Aslan Erzincan 1971 20/07/1992 Sivrit epe J. Krk. S. No. Rütbe Ve Sicili 159 T. Çv ş. 160 161 162 165 169 170 173 174 175 176 177 I Er Adı Soyadı Sadettin Anıl Hakan Ülger Adem Pantik J. Onb. Abdül Özten 166 P. Komd. Çv ş. Vedat Dur 167 P. Komd. Er Đbrahim Ayhan 168 }. Er_________Sami Đlhan JJx_ J- Çv Ş- (.Er Er [.Er . Er f. Er 178 T, Er 182 j Er 183 J. Er Murat Mente ş Dilaver Koca Abdullah Çakar Yusuf Gedik Đsa Tabii Nusret Şen Baba Adı Memleketi Do ğum Şehadet Şehadet Yeri ________________Tarihi Tarihi Đsmet Hasan Đhsan _______ M.Sena Gelmez_______M.Salih 163 J. Komd. Er Erdal Erarslan Muhsin 164 J. Er__________Metin Kaçar Yusuf Şaban Tahsin Cafer Emrah Đsmail

Page 193: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

Kemal Süleyman Ali Hüseyin Tahmaz Mahmut Ali Hızır Karaosman Necati Erzincan 1971 20/07/1992 Sivrit epe I. Krk. Ankara 1972 Ordu 1971 1971 20/07/1992 Sivritepe J. Krk. 20/07/1992 Sivritepe I . Krk. 20/07/1992 Sivritepe }. Krk. Bayburt 1972 12/08/1992 Hakan Tepe Đ. Krk. _Agn 1971 13/08/1992 Aktûtûn ]. Krk. Bilecik 1971 23/08/1992 Dolamadibi Tepesi _____________1971 23/08/1992 Dolamadibi Tepesi Gümüşhane 1971 25/08/1992 Çukurca Bolu Mu________1973 25/08/1992 Bingöl Karayo lu TL M ~ 1 _ - _ * -¦ j-ı >« .* **. „ , _ _ ._ _ _ Malaty; 1971 Ordu Bursa 1971 1971 30/08/1992 Şemdinli-Alan ]. Krk. 30/08/1992 Şemdinli-Alan J. Krk. Mersin 1971 H. Đbrahim Tokat Emlihan A ğrı 1972 1971 Giresun Aydın 1971 1971 30/08/1992 Şemdinli-Alan f. Krk. 30/08/1992 Şemdinli-Alan ]. Krk. 30/08/1992 Şemdinli-Alan I. Krk. 30/08/1992 Şemdinh-Alan (. Krk. Rize Mustafa Gö ğebakan E şref_______Adana 1971 1972 Abdülrezzak Kayacan Mustafa Erzurum 1971 Hakkı Demir M. Nuri Uçu Nesin Erzurum 1971 Bedir 1972 Hüseyin Bahadır Mahmut Bayburt 1972 30/08/1992 Şemdinli-Alan i Krk. 30/08/1992 Şemdinli-Alan ]. Krk. 30/08/1992 Şemdinli-Alan I. Krk. 30/08/1992 Şemdinli-Alan ]. Krk. 30/08/1992 Şemdinli-Alan ). Krk.

Page 194: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

30/08/1992 Şemdinli-Alan [. Krk. 30/08/1992 Şemdinli-Alan ). Krk. 30/08/1992 50 O Đ -I m S. No. Rütbe Ve Sicili Adı Soyadı Baba Adı Memleket i Do ğum Tarihi Şehadet Tarihi Şehadet Yeri 184 J.Er Turan Yaman Kemal Aydın . 1971 30/08/1992 Şemdinli-Alan J. Krk. 185 I-Er Hakan Koçak Mehmet Adana 1972 30/08/1992 Şemdinli-Alan J. Krk. 186 .1- Çv ş. Hüsnü Haskm ş Mehmet Sinop 1971 30/08/1992 Şemdinli-Alan J. Krk. 187 P. Er Cengiz Uyar. Muharrem Afyon 1971 04/09/19 92 Şemdinli-Samanh J; Krk. 188 .J.Er Rıfat Çelik Ziya Sivas 1971 13/09/1992 Şemdinli-Aktütün J. Krk. 189 i Er Bedrettin Şahin Hasan Çanakkale 1971 13/09/1992 Şemdinli-Aktütûn J. Krk. 190 .J.Er Bayram Çakırgöz Mustafa Çankırı 1971 13/0 9/1992 Şemdinli-Aktûtûn J. Krk. 191 J.Er Ishak Siga Binali Erzurum 1971 13/09/1992 Şemdinli-Aktütûn J. Krk. 192 J. Er Yılmaz Öner Kamil Sivas 1971 13/09/1992 Şemdinli-Aktütün f. Krk. 193 J.Er Recep Ergeç Cafer Çankırı 1971 13/09/1992 Şemdinli-Aktütün J. Krk. 194 J.Er ' Zülfı Çelik Veysel Yozgat 1971 13/0 9/1992 Şemdinli-Aktütün J. Krk. 195 J.Er Ahmet Ozdil ismail Bursa 1972 13/09/1992 Şemdinli-Aktütün J'. Krk. 196 J. Er Orhan Balcı M.Ali A ğrı 1971 13/09/1992 Şemdinli-Aktûtün J. Krk. 197 J.Er Selami Akça Ali Adana 1972 13/09/1992 Şemdinli-Aktütün J. Krk. 198 J. Er Şenol Çiftöreıı Cemil Denizli 1972 13/09/1992 Şemdinli-Aktütün J. Krk. 199 J.Er Kenan Ergün Mehmet Erzurum 1972 13/09/1992 Şemdinli-Aktütün f. Krk. 200 J. Er M.Ali Kalkanderen Nadir istanbul 1971 13/ 09/1992 Şemdinli-Aktütün J. Krk. 201 J. Onb. Özgür Ozdenıir Rıza Giresun 1972 13/09/ 1992 Şemdinli-Aktütün J. Krk. 202 J Er Akın Ozcan Hayretin Edime 1972 13/09/1992 Şemdinli-Aktütün J. Krk. 203 J.Er Recep Tentis • Mehmet Adana 1971 13/09/199 2. Şemdinli-Aktütün J. Krk. 204 I F.r Metin Yi ğittop Ali Karaman 1971 13/09/1992 Şemdinli-Aktütün J. Krk. 205 1 Er Mustafa Karata ş Recep Balıkesir 1971 13/09/1992 Şemdinli-Aktütün J. Krk. 206 J. Er Mehmet Öner Abdullah A ğrı 1971 13/09/1992 Şemdinli-Aktütün ]. Krk. 207 J.Er Gönül Küçük Mehmet Adana 1971 13/09/1992 Şemdinli-Aktütûn J. Krk. G e a z i» o z D : 2j 50 O

Page 195: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

S. No. Rütbe Ve Sicili 208 J. At ğm. . (25/515951) 209 î. 1 210 211 217 222 223 (988/772) P. At ğm. (225/515413) 212 P. Komd. Er P. Komd. Er Adı Soyadı H. Ejder Polat Ahmet Yılmaz A şkın Yeldiren Coşkun Davulcu 214 P. Komd. Onb. 215 P. Komd. Onb. P. Komd. Er Muammer Dur P. Komd. Er 220 P. Komd. Er P. Uz. Çv ş. Kemal Keskin P. Komd. Er P. Kd. Çv ş. Đrfan Đdriso ğlu Bahtiyar Ceylan P. Komd. Er Muharrem Konu P. Komd. Er Đsmail Đnce Baba Adı Memleketi Süle Mehmet Durmuş Mustafa Orhan Hikmet Cuma Karaman Tokat Trabzon Çankırı Đğdır Erzincan Doğum Tarihi Şehadet Tarihi Şehadet Yeri Gaziantep 1971 13/09/1992 Şemdinli-Aktütün J. Krk. 1971 1971 1971 1971 1971 1971 226 P. Komd. onb. Cemil Küçük Nurettin Kartal Cunta_______Gaziantep 1971 229 P. Er ______________ Şemdinli-Aktûtûn ]. Krk. 13/09/1992 Şemdinli-Aktütün J. Krk. 29/09/1992 Şemdinli-DerecikJ. Krk. 29/09/1992 29/09/1992 1971 29/09/1992 Giresun Kırklareli Eski şehir Adana______

Page 196: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

Kastamonu 1972 29/09/1992 1972 29/09/1992 1969 29/09/1992 Amasya 1965 29/09/1992 Samsun Trabzon 1971 29/09/1992 Şemdinli-Derecik T, Krk. Şemdinli-DerecikJ. Krk. Şemdinli-Derecik ]. Krk. Şemdinli-Derecik J. Krk. Şemdinli-Derecik ]. Krk. Şemdinli-Derecik J. Krk. Şemdinli-Derecik J. Krk. Şemdinli-Derecik ]. Krk. Şemdinli-DerecikJ. Krk. Şemdinli-DerecikJ. Krk. Şemdinli-Derecik J. Krk. Şemdinli-Derecik {. Krk. 29/09/1992 Şemdinli-Derecik |. Krk. 29/09/1992 29/09/1992 Şemdinü-Derecik J. Krk. Şemdinli-Derecik J. Krk. 2. 5 o c m tn I S. No. Rütbe Ve Sicili Adı Soyadı Baba Adı Memleket i Do ğum Tarihi Şehadet Tarihi Şehadet Yeri 230 P. Er Hasan Mutlu Mehmet Samsun 1972 29/09/1992 Şemdinli-Derecik J. Krk. 231 P. Er Necdet Orhan Mehmet Bartın 1971 29/09/199 2 Şemdinli-Derecik J. Krk. 232 P. Er Muhsin Demir Veli Kastamonu 1971 29/09/19 92 Şemdinli-Derecik J. Krk. 233 P. Er Ekrem Karaaslan Ethem Manisa 1972 29/09/1 992 Şemdinli-Derecik J. Krk. 234 P. Er Yakup Bıyık Aslan Cabi Rize 1971 29/09/19 92 Şemdinli-Derecik i Krk. 235 P. Er Sadık Ekiz Hasan Ankara 1972 29/09/1992 Şemdinli-Derecik J. Krk. 236 Top. Onb. Süleyman Cevizkıran ismail Edirne 197 2 29/09/1992 Şemdinli-Derecik J. Krk. 237 P. Onb. Hayrettin Ta şdelen Ahmet Kastamonu 1971 29/09/1992 Şemdinli-DerecikJ. Krk. 238 P. Onb. Battal Karada ğ Osman Sivas 1971 29/09/1992 Şemdinli-Derecik J. Krk. 239 P. Komd. Er A. Vasfı Güney^ Abdurrahman Konya 1972 17/10/1992 4. Tb. Erat Gazinosu 240 P. Kd. Çv ş. 11989-254) O. Muhsin Ayman Ardalan Malatya 1967 31/10/1992 K. Irak-Ç. Melûni Böl. 241 P. Komd. Er Aziz Çelik H. Osman Ankara 1972 30/ 11/1992 Iran-Dalamper Da ğı 242 P. Komd. Çv ş. Kenan Ozdemir Kemal Bolu 1972 30/11/1992 Iran-Dalamper Da ğı 243 P. Komd. Er ismail Çakır Fikri istanbul 1971 30 /11/1992 Iran-Dalamper Da ğı 244 P. Komd. Çv ş. Serhat Önder Şükrü Erzurum 1971 30/11/1992 Iran-Dalamper Da ğı 245 P. Komd. Er Yücel Fırtına Mehmet Tokat 1972 30/ 11/1992 Iran-Dalamper Da ğı 246 P. Komd. Er Haydar Yıldız ismet Sivas 1972 05/0 6/1993 Şemdinli 247 i Çv ş. Şükrü Onay Nevzat Burdur 1972 06/06/1993 P. Eken-Enva Sırtları 248 P. Komd. Er Mehmet Akkan Mustafa K. Mara ş. 1973 11/06/1993 Kayalar Ky.- Şemdinli 249 ]. Komd. Er Adnan Ozdemir Ramazan Aydın 1972 27 /06/1993 Y. Ova-Tathca Köyü 250 J. Komd. Er Yusuf Kaynar Ziya izmir 1972 27/06/ 1993 Y. Ova-Iskantepe

Page 197: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

251 J. Komd. Çv ş. Şenol Ergüder Orhan Edirne 1972 27/06/1993 Y. Ova-Iskantepe 252 P. Komd. Çv ş. Murat Ozeker Kahraman Hatay 1972 09/07/1993 Kürevetepe-Yüksekova £ > -< 2 ta ¦en m 253 J. Er Necdet Ya ğız Feruz Gümüşhane 1972 17/07/1993 Davuttepe S. No. Rütbe Ve Sicili Adı Soyadı Baba Adı Memleketi Do ğum Şehadet Şehadet Yeri ____________ Tarihi Tarihi >4 P. Komd. Er >5 J. Astsb. Çv ş. Mesut Kaplan Efrahim Sakarya 1973 24/07/1993 Susuz Te ıdinli (1990/84) Sezgin Akdeniz Rasim Ordu 1971 27/07/1993 Kısıklı J. Krk. 256 Onb. Hakkı Ozdemir Kemal Amasya______1972 27/07/1993 Kısıklı I. Krk. 258 259 Er Er Er Ergûn Güçlü Naim Oktay Güldüren Eyüp Gaziantep 1972 27/07/1993 Kısıklı I. Krk. Denizli______1973 27/07/1993 Kısıklı T. Krk. Feyzullah Kûçûkbingöl Selahatlin Erzurum 1972 27/07/1993 Kısıklı I. Krl 260 Onb. Birol Aksu Đbrahim Çorum 1973 27/07/1993 Çob; j. Tk 261 Onb. Yaşar Bayraktar

Page 198: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

Şevket Samsun 1972 01/08/1993 J_K_k 262 Er Đsmail Dokuz Şevket Çorum 1972 01/08/1993 Serbest ]. Krk 263 . Onb. Muzaffer Çetin Đshak Sakarya 1972 _0___08/1993 Serbest ]. K 264 .Er Ali Ba şpmar Abdullah Yozgat 1972 01/08/1993 Serbest [. Ki 265 .Er Hüseyin Gül Zaynel Amasya 1972 01/08/1993 Serbest.]. Ki 266 .Er Bayram Köse Hasan Kır şehir 1972 01/08/1993 Serbest 267 [.Er Ömer Çolak Mustafa -»azıantep 1972 01/08/1993 Serbest 268 Er Yıldıray Uygun Şerafettin Ordu 1972 01/08/1993 Serbest ]_K 269 Er iskender Öztûrk Hacı Sivas 1972 01/08/1993 Serbest ]. Ki O z m 271 272 273 Er Er

Page 199: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

Onb. Er Yusuf Tem ğir Mehmet Hatay Abit Orbay 1973 01/08/1993 Serbest ]. Krk Adil Çevik Ahmet Karaman 1972 01/08/ 1993 Ye şildere Mez.-Y. Ova Rasim Giresun Ramazan Selen 1972 01/08/1993 Kamı şlı-Ye şildere Reşat Malatya 1972 01/08/1993 Karru şlı-Yesilde '4 Er Hüseyin Kumtepe Mustafa Aksaray 1972 01/08/1993 Kamı şlı-Ye şilde Er Hasan Akpıııar Emin Hatay 1973 02/08/1993 Aktütün Krk, J. Yop. Ut ğm. (1989-163) Đsmet Akın Bahattin Mersin 1967 03/08/1993 Gölgelik Tepe-Y. Ova S. No. Rütbe Ve Sicili Adı Soyadı Baba Adı Memleket i Do ğum Tarihi Şehadet Tarihi Şehadet Yeri 277 J. Uz. Çv ş. Mednan Tuna Remzi Kırklareli 1967 03/08/1993 Gölg elik Tepe-Y. Ova 278 I. Er Hasan Aydo ğan Ali Mersin 1972 03/08/1993 Gölgelik Tepe-Y. Ova 279 J. Er ismail Avcılar Ahmet istanbul 1972 03/08/ 1993 Gölgelik Tepe-Y. Ova 280 J.Er Mehmet Do ğan Ahmet Malatya 1972 03/08/1993 Gölgelik Tepe-Y. Ova 281 I Er Cihan Elkan Murat istanbul 1972 03/08/1993 Gölgelik Tepe-Y. Ova 282 i Er Đhsan Malgir M.A ĐĐ K. Mara ş 1972 03/08/1993 Gölgelik Tepe-Y. Ova 283 J.Er ibrahim Kuleli Avni Konya 1973 03/08/1993 Gölgelik Tepe-Y. Ova 284 P. Komd. Onb. Ferhat Sözen Şaban Sakarya 1972 04/08/1993 Bûyükantepe-Çukurca 285 P.Er Ayvaz Gedik Refik Nev şehir 1972 13/08/1993 Beyazda ğ- Şemdinli 286 P. Çv ş. Mustafa Çürük Adil Manisa 1972 13/08/1993 Beyazda ğ-Şemdinli 287 .1- Er . Okan Günel Hüseyin istanbul 1972 1 4/08/1993 Davultepe 288 P. Komd. Onb. Gazi Alerdek Hüseyin Ankara 1972 16/08/1993 Hisaryayla-Y. Ova 289 JP.Uzm.Çv ş. Isa Bayram Hasan Ordu 1969 16/08/1993 Hisaryayla- Y. Ova 290 P.Er Hüsamettin Karahan Mehmet Yozgat 1973 21/0 8/1993 Çukurca-Kazan 291 P. Onb. Ahmet Küçükadalı Ya şar Antalya 1973 21/08/1993 Çukurca-Kazan

Page 200: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

292 P. Komd. Er Yusuf Ertürk Hasan . Çanakkale 197 1 23/08/1993 Hakkari 11 Merkezi 293 .!• Er Ali Uyanık Hasan Karaman 1972 28/08/1993 Armutlu Mev.-Hakkari 294 J. Komd. Er Osman Ozdemir Necati U şak 1973 06/09/1193 Inceta ş Tepe Mev. 295 J.Kd.Çv ş. Fatih Karakılınç Burhanettin Kayseri 1970 16/09/1 993 Hakkari-Y. Ova Yolu 296 J.Er Ilhami Uras Hasan Kırklareli 1973 21/09/19 93 Erzilci Böl.-Hakkari 297 J.Er H.Sava ş Hakverdi Kazım Yozgat 1973 21/09/1993 Erzilci Böl. -Hakkari 298 J. At ğm. (231/530289) Muzaffer Ate ş Yusuf Tokat 1969 22/09/1993 Berizincirtepe 299 lEr Bülent AUmsoy Ishan Bayburt 1973 22/09/1993 Berizincirtepe c: z O S* 300 J. Er Önder Ate ş Rıza Amasya 1972 02/10/1993 Tavukçif.-Hakkari S. No. Rütbe Ve Sicili Adı Soyadı Baba Adı Memleket i Do ğum Tarihi Şehadet Tarihi Şehadet Yeri 301 Uz. Çv ş. ihsan Günbey Salih Eski şehir 1971 11/10/1993 Kısıklı J. Krk. _________ 302 [.Er Ahmet Ya şar Halis Ordu 1973 11/10/1993 Kısıklı 1 Krk.______________ 303 f. Uz. Çv ş. ibrahim Karakoç Ömer Yozgat 1966 23/10/1193 Kavak lı J. Krk._____________ 304 f. Onb. ihsan Sano ğlu Ali Yozgat 1972 23/10/1193 Kavaklı J. Krk.____________ 305 • Er Şaban Özer Hasan Samsun 1973 23/10/1193 Kavaklı J. Krk.____________ 306 . Komd. Onb. Bersan Do ğantekin Dinç izmir 1972 23/10/1193 Kavaklı \. Krk.____________ 307 . Komd. Onb. Allahverdi Mengutay Kasım Kars 197 2 23/10/1193 Kavaklı I. Krk.____________ 308 . Komd. Onb. Hayri Alkan Ali Samsun 1972 23/10/ 1193 Kavaklı J. Krk.___________ 309 . Komd. Onb. Kamuran Kaya Halil Mersin 1972 23/ 10/1193 Kavaklı J. Krk.____________ 310 > .Er Necati Teke Yusuf Sinop 1973 23/10/1193 K avaklı V. Krk. 311 f. Onb. Mustafa Arık Hasan Zonguldak 1973 26/10 /1993 Mehmetçiktepe__________ 312 .Er Ya şar Semerci . Ahmet Zonguldak 1973 26/10/1993 Mehmetçiktepe__________ 313 .Er Yüksel Tuzcu Ahmet Ankara 1973 26/10/1993 M ehmetçiktepe 314 .Er Gürkan Gökçek Besim Manisa 1973 26/10/1993 Mehmetçiktepe__________ 315 . Er Çetin Yavuz Farız Hatay 1973 26/10/1993 Me hmetçiktepe 316 .Er Sabri Çadırcı Ya şar Kastamonu 1973 26/10/1993 Mehmetçiktepe 31; . .Er Mustafa A şçı Alime t Hatay 1973 26/10/1993 Mehmetçiktepe 318 .Er Ekrem Toktamı ş Dervi ş Malatya 1973 26/10/1993 Mehmetçiktepe__________

Page 201: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

319 ; .Er Ahmet Edem H.Avni Ankara 1973 26/10/ 1993 Mehmetçiktepe 320 i .Er Sami Akbıyık Hasan Bolu 1973 26/10/1 993 Mehmetçiktepe 321 I y. Komd. Çv ş. Abdullah Satılmı ş Abdülmecit Aksaray 1973 10/11/1993 Üzümlü Krk. Mevkii 322 ] Er ismail Köse Selahattin Sivas 1973 19/ 11/1993 Pirinçeken J, Krk._________ 323 ] .Er ismail Avdın Mehmet Mersin 1973 19/1 1/1993 Pirinçeken J. Krk. 324 J Er Ergün Çarpan ali Mehmet Adana A972 19/ 11/1993 Pirinçeken T. Krk. 325 j . Onb, Mehmet Kısacık Mehmet Adana 1972 1 9/11/1993 Pirinçeken I. Krk. O G: en m tn S. No. Rütbe Ve Sicili Adı Soyadı Baba Adı Memleket i Do ğum Tarihi Şehadet Tarihi Şehadet Yeri 360 1 326 I. Er Zekeriya Ibo Mehmet Gaziantep 1973 19/11/ 1993 Pirinçeken J. Krk. 327 ]. Er Ali Kalaycı Musa K. Mara ş 1972 19/11/1993 Pirinçeken J. Krk. 328 [. Er Ergül Gebe ş ibrahim Oedu 1972 19/11/1993 Pirinçeken J. Krk. > 329 T. Er Zeki Deınirta ş Hasan Manisa 1972 19/11/1993 Pirinçeken J. Krk. c 330 J. Onb. ismail Sa ğır Hüseyin Samsun 1972 19/11/1993 Pirinçeken J. Krk. 50 n 331 ]. Er Erol Özen kir is Balıkesir 1973 19/11/199 3 Pirinçeken J. Krk. 332 I. Er Mehmet Ta ş Zülfü Eski şehir 1973 24/11/1993 Kayalar Mevkii o 333 J. Astsb. Çv ş. Cüneyt Muhacir Niyazi Adana 1972 12/12/1993 Üzümlü J. Snr. Krk. 334 ]. Komd. Çv ş. Ra şit Kılıç Mahit Đstanbul 1972 12/12/1993 Üzümlü y. Snr. Krk. m 335 ]. Komd. Onb. Mehmet Turan Ne şet Bursa 1972 12/12/1993 Üzümlü J. Snr. Krk. W 336 J. Komd. Onb. Ramazan Gel Atıf Bolu 1972 12/12/ 1993 Üzümlü y. Snr. Krk. 337 ]. Komd. Onb. Zekeriya Gözyuman Mustafa Sakarya 1973 12/12/1993 Üzümlü J. Snr. Krk. fB 338 J.At ğm. (233/534097) Bekir Hacıismailo ğul Salih Yozgat 1969 12/12/1993 Üzümlü J. Snr. Krk. O 339 I. Er________ Tamer Selojjlu Kazım Kars 1973 12 /12/1993 Üzümlü y. Snr. Krk. 340 ]. Er Hasan Çiçek Elbay Erzurum 1973 25/12/1993 Kaval Köyü-Kato Mevkii 341 P. Komd. Er Aydın Çelik Mustafa istanbul 1973 1 1/01/1994 Kato 342 .]. Er________ Durmu ş Sarıçam H. Đbrahim Adana 1972 11/01/1994 Pirinçeken Krk. 343 J. Er Đlker Karaku ş Necati Adana 1972 11/01/1994 Pirinçeken Krk. 344 J. At ğm. (231/530038) Kadir Kılcı Vedat Erzurum 1967 19/0 1/1994 Pirinçeken 345 P. Uz. Onb. Yıldıray Kılınç Cumali Ni ğde 1970 01/02/1994 Alandüzü 346 P. Komd. Onl >. Lokman Erkan Bekir Yozdat 1973 01/02/1994 Alandüzü 347 J. Kd. Çv ş. (1989/479) Fethi Murat Cemal Elazı ğ 1968 01/02/1994 Alandüz-Hakkari

Page 202: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

S. No. Rütbe Adı Soyadı Ve Sicili Ba ba Adı Memleketi Do ğum Tarihi Şehadet Tarihi Şehadet Yeri 348 J. Astsb. Çv ş. Osman Genç (1991/505) ibrahim Eski şehir 1973 01/02/1994 Alandüz-ttakkari 349 J. Uz, Çv ş. Mustafa Karanfil Kaya Balıkesir 1967 01/02/1994 Alandüz-Hakkari 350 J. Komd. Er ismail Konuk Veysel . • Bolu 1973 01/02/1194 Alandüz 351 J. Komd. Onb. Ramazan Karaca Mustafa Đsparta 1973 01/02/1194 Alandüz 352 J. Komd. Onb. Mete Okur Kemal Bayburt 1973 01/ 02/1194 Alandüz 353 J. Komd. Onb. Göksel Yaman Kemal izmir 1973 01/ 02/1194 Alandüz 354 J. Komd. Onb. Mehmet Irmak Mehmet Malarya 197 3 01/02/1194 Alandüz 355 f. Komd. Onb. Mustafa Ungör Mehmet Ankara 1973 01/02/1194 Alandüz 356 J. Komd. Onb. Elimdar Yılmaz Ahmet Yozgat 1973 01/02/1194 Alandüz 357 J. Plt. Yb. Yusuf Turgut (1972-56) Mu stafa Yozgat 1949 02/03/1994 Alandüzü 358 I. Er . ibrahim Kuru Kaya Kütah ya 1973 12/04/1994 Mezi Karyaderi 359 P. Komd. Onb. Idris Özgür Necmi Tekirda ğ 1973 12/04/1994 Mezi Karyaderi 360 [. Komd. Onb. Ali Đhsan Teko ğlıı Cemil Gaziantep 1967 12/04/1994 Mezi Karyaderi 361 J. Komd. Er Cafer Mavi Hasan Kütahya 1972 13/04/1994 Mezi Karyaderi 362 P. Er Yusuf Erk ibrahim Gümü şhane 1973 21/04/1994 Şarzeri-Pe ş.Krk. 363 J. Komd. Er M.Ali Şener Mehmet Đstanbul 1973 06/05/1994 Ta şlık ' 364 J. Komd. Er Selçuk Do ğan Kamil Đsparta 1973 07/05/1994 Kuzey Irak 365 P. Komd. Er ' Ahmet Kaplan Mevlüt Afyon 1973 11/05/1994 Uzümkıran- Şemdinli 366 P. Komd. Er Ali Özçilengir Mustafa izmir 1 973 11/05/1994 Uzümkıran- Şemdinli 367 P. Komd. Onb. Davut Kara Emin Samsun 1973 16/05 /1994 Geçitli-Kaltepe 368 P. Komd. Çv ş. Halil Bakirli Osman Külahya 1973 31/05/1994 Ala ndüz 369 P. Uz. Çv ş. Mürsel Gürlek Mahmut Kayseri 1968 31/05/1994 Alandüz O O m m i c 370 P. Komd. Onb. Mahmet Malçuk Hüseyin Manisa 1974 01/06/1994 Alandüz S. No. Rütbe Ve Sicili Adı Soyadı Baba Adı Memleketi Do ğum Şehadet Şehadet Yeri Tarihi Tarihi 371 P. Komd. Er Şenol Çolak Lütfi Rize 1973 01/06/1994 Alandüz 372 P. Komd. Er Seyyit Şahin Mehmet Gaziantep 1973 01/06/1994 Alandüz 373 P. Komd. Er • Ercüment Bozdo ğan Saim izmir 1973 01/06/1994 Alandüz 374 P. Komd. Er Ahmet Yalçınkaya ismail Çankırı 197 3 01/06/1994 Alandüz 375 P. Komd. Er Mehmet Akkurt Hacı Konya 1973 01/06 /1994 Alandüz

Page 203: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

376 P. Komd. Çv ş. Cengiz Toklu Şeydi Afyon 1974 01/06/1994 Alandüz 377 P. Komd. Onb. Zeynel Gülgen ibrahim Eski şehir 1973 02/06/1994 Alandüz 378 Is. Uz. Onb. Cevdet Biçici Bayram Elazı ğ 1969 02/06/1994 Mezargedi ği 379 J. At ğaı. (233/534043) Mehmet Kova Nimet . Sivas 1971 02/ 06/1994 Alan- Şemdinli 380 .1- Er Cehan Misket ismail Amasya 19.73 02/06/1 994 Alan 381 I- Er Mehmet Ali Demir Murat Aksaray 1973 02/06 /1994 Alan 382 I-Er Talip Bulut Ahmet. Aydın 1973 05/06/1994 U murlu J. Krk. 383 I Er Satılmı ş Görkem Hikmet Çorum 1974 10/06/1994 Serbest Çukurc a 384 P. Onb. Erkan Birkı ş Ergül Kars 1973 19/06/1994 Kuzugedi ği-Kuzey Irak 385 .]¦ Er Cengiz Karcı o ğlu Mehmet Kastamonu 1974 21/06/1994 Ordekli-Hakkari 386 P. Uz. Çv ş. Erol Uysal Kemal Aydın 1967 25/06/1994 Ocaktepe-B eytü şşebap 387 P. Komd. Er Ercan Mersin Kemal Aydın 1973 25/06 /1994 Ocaktepe-Beytü şşebap 388 P. Komd. Et Ahmet Ece Ömer Konya 1969 08/07/199 4 Ikiyaka-Yüksekova 389 P. Komd. Er Erdal Ozçelik Dündar Konya 1973 08/ 07/1994 Ikiyaka-Yüksekova 390 I Er Alim Araç Ali Samsun 1973 13/07/1994 Alyuv a Mez.-Yüksekova 391 Is. Uz. Çv ş. Arif Kaplan Mustafa Aydın 1968 14/07/1994 Ari-Kuz ey Irak 392 P. Uz. Onb. Kahraman Çelikba ş irfan Ni ğde 1968 14/07/1994 Ari 393 P. Er Kamil Kısan Ramazan Ordu 1973 14/07/1994 Ari z D t» O 394 P. Er Yusuf Kaya Mehmet K. Mara ş 1973 14/07/1994 Altında ğlar-Beytü şşebap 406 407 408 409 410 411 412 413 414 415 416 417 Şehadet Yeri Er J. At ğm. (233/533690) P. Komd. Onb P. Komd. Çv ş. P. Er Şehadet Tarihi 16/07/1994 Buluüu Çukurca" 19/07/1994 Serbest ı 19/07/1994 Serbest Çukurca_ 19/07/1994 Serbest ÇukuTcT" 19/07/1994 Serbest Çukurca 19/07/1994 Serbest ÇuküTcT" 19/07/1994 Serbest Çukurca 19/07/1994 Serbest ÇukurcT 19/07/1994 Serbest Cv 19/07/1994 Serbest Çukurca 19/07/1994 Ser best Çukurca P. Komd. Çv ş. P. Komd. Çv ş. P. Romd, Onb. P. Komd, Çv ş. P. Uz. Çv ş. . Er 418 P. Uz. Çv ş. Hüseyin Necati Çatal Abdullah Çoban Cevdet Korkmaz ——----------------------¦" ___ ________________ Alı met Solmaz Adil Oruç______ jgsman Kurtkaya

Page 204: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

Bedri Şahin -—¦--------------~ -----------------—------------ ------------- Muhammet Önder Hüseyin Akba ş Murat Çetin Đdris Uslu —-...... ____ Bülent Deniz Đsmet Mustafa Mustafa Edime 1973 Kastamonu 1973 22/07/1994 Varibazo- Semdinli' Gümü şhane 1973 1971 1973 Tokat 23/07/1994 Geçitli-Hakkari Kütahv Trabzon Mustafa Bayram Đbrahim Yaşar Abdıır Fehmi Samsun Kocaeli Kırıkkale 1973 25/07/1994 Hakantepe 25/07/1994 Tahtata ş- Şemdinli 1974 25/07/1994 Tahtatas-Semdinii 1973 26/07/1994 Kısıkh-Yûksekova 26/07/1994 Kısıklı 26/07/1994 Kısıklı 26/07/1994 Kısıklı' 26/07/1994 Kısıldı 1973 26/07/1994 Ca Lütfi rlı-Cı Erzurum 1970 28/07/1994 Ni şantepe-Esenyamaç t-1 m S O C m e 1*1 S. No. Rütbe • Ve Sicili Adı Soyadı Baba Adı Memleketi Do ğum Şehadet Şehadet Yeri Tarihi Tarihi 419 P. Uz. Onb. Murat Alıcı Şerif Çorum 1971 28/07/1994 Ni şantepe-Esenyamaç 420 P. Uz. Onb. Müseyyit Uluı şık Ali Tokat 1971 28/07/1994 Ni şantepe-Esenyamaç 421 P. Komd. Er Hüseyin Kuçar Mehmet Manisa 1973 28/07/1994 Ni şantepe-Esenyamaç 422 P. Komd. Onb. Mustafa Dündar Mümin- Tekirda ğ 1973 28/07/1994 Ni şan te pe-Esenyamaç 423 P. Komd. Er Mustafa Korkmaz Mehmet Aydın 1973 2 8/07/1994 Ni şan te pe-Esenyam aç 424 P. Komd. Er Nurettin Yel Selehattin Çanakkale 1 973 28/07/1994 Ni şan lepe-Esenyamaç 425 P. Komd. Çv ş. Ayhan Orak Ahmet Edirne 1973 28/07/1994 Ni şantepe-Esenyamaç

Page 205: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

426 P. Komd. Er Recep Av şar Selahattin Tokat 1971 28/07/1994 Ni şantepe-Esenyamaç 427 P. Komd. Er ismail Külek Hüseyin Denizli 1973 28/07/1994 Ni şante pe-Esenyamaç 428 P. Komd. Er Hüseyin Demirel Mehmet Bartın 1973 28/07/1994 Ni şantepe-Esenyamaç 429 P. Komd. Er Muharrem Ta ş Hüseyin Đğdır 1973 28/07/1994 Ni şantepe-Esenyamaç 430 P. Komd. Onb. Sezai Ergül Ali Haydar Kırıkkale 1974 28/07/1994 Ni şantepe-Esenyamaç 431 P. Komd. Çv ş. Zafer Đpek Halil Bilecik 1973 28/07/1994 Ni şantepe-Esenyamaç 432 P. Komd. Çv ş. Bülent Karaka ş Bilal Erzurum 1973 28/07/1994 Ni şantepe-Esenyamaç 433 I- Onb. Ramazan Teke Musa Ni ğde 1972 29/07/1994 Bulamktepe-Şemdinli 434 ]¦ Er Osman Karabulut Ömer Çankırı 1973 05/08/1 994 Umurlu-Şemdinli 435 ! Er ismet Çıplak Ömer Amasya 1973 05/08/1994 U murlu-Şemdinli 436 ]• Er Ahmet Gözütok Mustafa Amasya 1973 05/08/1 994 Umurlu- Şemdinli 437 1 Er Kemal Günaydın Kerim Trabzon 1973 05/08/19 94 Umurlu-Şemdinli 438 ]¦ Er Ayhan Kaplan Nihat Kastamonu 1972 05/08/1 994 Umurlu-Şemdinli 439 p. Komd. Er Cihat Akın Ne şet Balıkesir 1973 07/08/1994 Cudi Da ğı 440 p. Er Orhan Cengiz Karaçam Isfendiyar Kastamon u 1973 08/08/1994 Kavaklı-Hakkari 441 p. Komd. Çv ş. Haldun Ate ş Ali-Güllü Kayseri 1973 09/08/1994 Cudi Da ğı • 442 p . Komd. Çv ş. Om Güçlü Nurettin Balıkesir 1973 12/08/1994 Ni şantepe-Esenyamaç c c c < W 3 443 J. Uz. Çv ş. Fihmi Bingöl Salih Adana 1971 13/08/1994 OrdekliJ. Krk. S. No. Rütbe Ve Sicili Adı Soyadı Baba Adı Memleketi Şehadet Yeri Ali Rıza Ba ştu Ordekli I. Ki*. Kadir Altınta ş Ordekli J. Krk. Sefer Emre Mete ismail Selahattin Cihan Kemal Haydar Ordekli 1. Krk. Özcan Özdemir Ordekli I. Krk. P. Komd. Onb • Arman Galata 7azta ş- Şemdinli

Page 206: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

Keramettin Koçak Beyazta ş- Şemdinli 450 451 P. Komd. Onb 452 p. Komd. Er 453 Yıldırım Aksal Beyazta ş- Şemdinli Hasan Erdal Ya şar Karada ğ-Hakkari Karada ğ-Hakkari P.Eken-Çukurca Ni şantepe- Şemdinli Ni şan tepe- Şemdinli J. At ğm (235/537166) 457 " P. Er Serin tepe-Çukurca Şemdinli-Karad 458 459 460 P. Komd. Er 461___P. Uz. Çv ş, 462 Uzundere-Çukurca Çağlayan J. Krk. Ertan Yılmaztürk Mahir Tüfekçi Yürekli- Şemdinli Necdet Şenses Yürekli- Şemdinli Kırmızıkayalar- Şemdinli Kırmızıkayalar- Şemdinli Aslankapam-Çukurca Abdülkadir Tu Aslankapam-Çukurca S J8 O s m I m Ş. No. Rütbe Ve Sicili Adı Soyadı Baba Adı Memleketi Do ğum Şehadet ŞehadetYeri Tarihi Tarihi 488 J. Er Sabri Acar Hüseyin Muğla 1974 01/11/1994 Incirlik-Bozkaya ON 467 J. Algın. . (235/538867) Salim izleyen A. Hüsnü izmir 1969 27/09/1994 Đsimsiztepe-Çukurca c \ 468 I- Er Ramazan Avcı Halil K. Mara ş 1973 27/09/1994 Isimsiztepe 469 J.Er Adem Tamrak Zekeriya Erzurum 1973 27/09/19 94 Isimsiztepe z 470 J. Astsb. (Jv ş. (1992/490} Hakan Gökçe Musa Konya 1973 03/10/1994 Atak Op.-Kuzey Irak O 471 J. Uz. Oııl). Tayfun Ozaksoy Tahir Ni ğde 1971 03/10/1994 AtakOp. Z 472 J. Uz. Oııl). Durali Dönmez Ömer Faruk Antalya 1969 03/10/1994 Atak Op. 473 J.Er Ra şil Çakır Aliosman Samsun 1974 05/10/1994 Gülkavak-Yüksekova m

Page 207: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

474 J.Er Adem Yılmaz ismet Kastamonu 1973 12/10/199 4 P.Eken-Çukurca 475 J.Er Isa Tahta M.Fettah K. Mara ş 1973 12/10/1994 P.Eken-Çukürca s? 476 J.Er Güngör Çetin kaya M.A ĐĐ Muğla 1974 12/10/1994 P.Eken-Çukurca m 477 J. Er Ahmet Yazıcı Ali Rize 1974 12/10/1994 P.E ken-Çukurca ~< 478 J. Er Fazlı Kesekler Şakir Çorum 1974 12/10/1994 P.Eken-Çukurca O 479 J.Er AliBay^ Mehmet Kars 1972 12/10/1994 P.Eken -Çukurca 480 J. Çv ş. Ümit Alyanak Mustafa Burdur 1974 12/10/1994 P.Eken-Çukurca 481 J.Er Sinan Demirba ş Selahattin Bolu 1974 12/10/1994 P.Eken-Çukurca 482 P. Onb. Nadir Şimşek Ahmet Eski şehir 1972 17/10/1994 Kato-Hakkari 483 J.Er Murat Morkoç Binali Erzurum 1973 24/10/199 4 P.Eken-Çukurca 484 J.Er Şenay ilan Salman Ardahan 1974 24/10/1994 P.Eken-Çuk urca 485 J.Er Aydın Çelik Haydar Sivas ,iy73 27/10/1994 Ketina Bo ğ .- Şemdinli 486 J.Er Yusuf Akba ş Ali Elazı ğ 1973 27/10/1994 Ketina Bo ğ.- Şemdinli 487 J. At ğm. (235/538475) Fahrettin Özden Halit Eski şehir 1963 01/11/1994 Incirlik-Bozkaya S. No. Adı Soyadı Baba Adı Memleketi Doğum Tarihi Şehadet Tarihi Şehadet Yeri Alan- Şemdinli P.Eken-Çukurca Coşkun Köçek 15/11/1994 24/11/1994 24/11/1994 24/11/1994 Hakantepe-Çukurca Hakantepe-Çukurca Nihat Turfan 24/11/1994 24/11/1994 Hakantepe-Çukurca Selahattin Koç Hakantepe-Çukurca Bahatün Erdem Şemdinli-Tb.Üs.Böl. 4.Tb. Kı şlası-Van Hüseyin Çatalkas 10/03/1995 10/03/1995 Hakkari-Derin Köorü Hakkari-Derin Köprü P. Komd. Onb Ahmet Gürbüz - ___ Hüdaim Öner ---------------------------------------- ı.---------------- Tamer Gülveren 25/03/1995 07/04/1995 07/04/1995 07/04/1995 Hakantepell.I.Snr.B. Kuzey Irak-Metina Ali Osman Gökdere Kuzey Irak-Metiııa 1974 1974 1970 12/04/1995 12/04/1995 12/04/1995 Basyan Vadisi-Kuze Mehmet Emin Borazan Yakup

Page 208: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

12/04/1995 12/04/1995 Dursun Çepni Ömer Akbulut Mürsel Erzurum 1965 17/04/1995 Çobanpı nar S. t" m 2 O w i t-4 M ¦M S. No. Rütbe Ve Sicili Adı Soyadı Baba Adı Memleket i Do ğum Tarihi Şehadet Tarihi Şehadet Yeri oo *¦* 514 J. Komd. Er Barı ş Akay Cevat Mu ğla 1974 22/04/1995 Güven Da ğı z 515 P. Er Abdülkadir Koç Ömer Sivas 1974 06/05/1995 Çukurca Güneyi c 516 J- T ğm-(237/540689) Nadir Ozan Turgut Elazı ğ 1967 11/05/1995 Aktütün- Şemdinli LANU 517 J.Er Zafer Kızılta ş Yasin Kars 1974 11/05/1995 Aktütün 518 J. Er Necati Ozgel Kerim Ardahan 1974 11/05/199 5 Aktütün 519 J.Er Murat Karabo ğa Nazmi Mersin 1974 29/05/1995 Durak-Nizar Tepe Z 520 J. Onb; Cihangir Tok Kadir Konya 1973 29/05/199 5 Durak-Nizar Tepe > 521 J.Er ¦ Kerem Beksiz ismail Çorum 1973 29/05/ 1995 Durak-Nizar Tepe m Z 522 J.Er Emin Uıval Durmu ş Çorum 1972 29/05/1995 Durak-Nizar Tepe W 523 J.Er Rasim Şevik Kenan Adana 1974 29/05/1995 Durak-Nizar Tepe 524 J. Er Mehmet Mungan Ahmet K. Mara ş 1974 29/05/1995 Durak-Nizar Tepe m •< 525 J.Er Adem Ate ş Halil Tokat 1974 29/05/1995 Durak-Nizar Tepe 526 P. Uz. Onb. Atakan Birgül Muzaffer Afyon 1971 0 5/06/1995 Alandûz 527 Top. Ut ğm. (1991-26) Hasan Sahan Veysel Kayseri 1970 09/06/1995 Bostanlı Ky.-Yüksekova 528 J. Er Rahmi Yılmazer Mehmet Kastamonu 1975 31/0 6/1995 Güzelkonak- Şemdinli 529 J.Er Muhterem Şengül Emin Balıkesir 1975 11/06/1995 Güzelkonak-Şemdinli 530 J. Komd. Er Murat Do ğan H. Dursun Gümü şhane 1974 13/06/1995 Karacad ağ-Yükse kova 531 Is. Çv ş. Abdülkadir Yüzba şıo ğluMûrsel Artvin 1964 13/06/1995 Karacada ğ 532 P. Komd, Er Aly şar Sıkar Mahmut Hatay 1974 13/06/1995 Karacada ğ 533 P. Komd. Onb Ercan Pınar Mustafa Sivas 1974 13/ 06/1995 Karacada ğ 534 J. Kd. Çv ş. Ekrem Kayar Hüseyin Konya 1970 16/06/1995 Ortakla r J. Krk. 535 J. Astsb. Çv ş. (1992/417) Vedat Ozayar Edip Yozgat 1972 16/06/1995 Ortaklar J. Krk. S. No. Rütbe Ve Sicili 536 540 541 542 543 544 545 546 547 548 303 554 556 558

Page 209: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

559 J.Er J.Er J. Er 539 J. Er J.Er I. Er J. Er J. Er J. Er I. Er J. Onb. J.Er J. Er 549 P. Er Adı Soyadı Baba Adı Memleketi Doğum Tarihi Şehadet Tarihi Şehadet Yeri Hasan Çelik Ali Afyon Ali Çelik 1974 16/06/1995 Ortaklar J. Krk Osman istanbul Mehmet Demir Mustafa 1974 16/06/1995 Ortaklar J. Kik Mehmet Çadırcı Osman Çankırı 1974 16/06/1995 Ortak lar J. Kik. izmir Halil Tatlı Teğmur Hakkari 1974 16/06/1995 Ortaklar J. Krk. Ilimdar Atasoy Servet 1974 16/06/1995 Ortaklar [. Krk. Đrfan Unceli Sadık Şi şman Recep Erzurum 1974 16/06/1995 Ortakla r J. Kik Ordu ilhan 1974 16/06/1995 Ortaklar J. Krk Ali Akyol Mustafa Đstanbul 1974 16/06/1995 Ortakl ar J. Krk. Denizli Ergin Çil Refik Hatay 1974 16/06/1995 Ortaklar J. Krk. 1975 Ali Suyabaimaz Mehmet Manisa 1969 16/06/1995 Ortaklar J. Krk. 16/06/1995 Or taklar J. Krk. Arif Meydan

Page 210: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

Yusuf Kocaeli Mehmet Oztürk Faik 1972 16/06/1995 Ortaklar J. Krk Konya Güner Soydan Abdurrahman Mu ş 1974 16/06/1995 Ortaklar J. Krk 1972 550 P. Komd. Çv ş. Umut Lnlütürk S.Nazif 20/06/1995 Çataka- Şemdinli 551 P. Komd. Çv ş. Durmu ş Yıldız Karaman 1974 21/06/1995 Pirinçe ken-Çukurca 552 P. Komd. Çv ş. Yakup Yıldırım Recep Bolu 1974 21/06/1995 Pirinçeken-Çukurca Osman Sivas 1974 21/06/1995 P. Komd. Er Ercan Eker Pirinçeken-Çuk Salih Bolu P. Komd. Çv ş. Ahmet Durgun 1974 21/06/1995 Piriııçeken-Çukun Ali Bilecik 1971 P. Komd. Onb. Bülent Ayten I. Er 21/06/1995 Pirinçeken-Çuk K. Ya şar Konya J.Er Kamil Kele şoğlu 1974 21/06/1995 Pirinçeken-Çukurc: Refik Kayseri 1970 Sadık Sa ğınç Mustafa 21/06/1995 Pirinçeken-Çukur Denizli J.Er Levent Ku şoğlu Sami J^E, K. Mara ş 1974 21/06/1995 Pirinçeken-Çukurca Adnan Sürücü 1974 21/06/1995 Pirinçeken-Çukurc ibrahim Adana 560 j. Er 1968 Yılmaz Düzgören Süleyman Yozgat 21 /0G/1995 Pirinçeke'n-Cukuı 1974 21/06/1995 Pirinçeken-Çukurca

Page 211: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

O z C: H re S. No. Rütbe Ve Sicili Adı Soyadı Baba Adı Memleket i Do ğum Tarihi Şehadet Tarihi Şehadet Yeri 370 1 561 P. Er Şenol Özkan Cafer Gümü şhane 1975 28/06/1995 Erdemli Köyü 2 562 J.Er Murat Demir ismail istanbul 1974 30/06/199 5 K. Irak-Kokazer Mevkii H C 563 P. Konul. Çv ş. Aydın Anbarlı Ahmet Edirne 1971 03/07/1995 Hisarda ğı >, 564 P.Er ismet Zadsaıı Hasan A ğrı 1974 04/07/1995 Şerndinli-Kayalar r* > 565 P.Er Metin Kaya Ilanüt Adana 1973 04/07/1995 Şemdinli % f—1 566 P. Er Isa Baki Mehmet Van 1974 04/07/1995 Şemdinli 567 P. Er Mahmul Toprak Ali Şanlıurfa 1974 04/07/1995 Şemdinli Z 568 P. Er ihsan Önder Sabrı A ğrı 1974 04/07/1995 Şemdinli > 569 P. Komd. Çv ş. Sülevman Kus Mustafa Hatay 1974 04/07/1995 Kuzey Irak Z 570 J. A. Kel. Çv ş. (1991/298) Raif Özgür Nazım Eski şehir 1972 04/07/1995 Kuzey Irak cw S» 571 P. Komd. Onb. Adem Kurt Hasan Hatay 1973 05/0.7 /1995 Kuzey Irak w 572 P. Komd. Onb. Abdülkadiı Erkan Mehmet Hatay 197 4 05/07/1995 Kuzey Irak *< 573 P. Komd. Onb. Şükrü Yıldız Ünal Konya 1974 05/07/1995 Kuzey Irak o 574 P. At ğm. (239/546134) Ahmet Erkan Do ğan Mehmet Karaman 1969 05/07/1995 Uzundere 575 J. Uz. Çv ş. Osman Uyarbolulu Hüseyin Eski şehir 1971 ' 05/07/1995 Kuzey Irak 576 P. Komd. Onb . Fatih Kostik Fuat Bayburt 3971 0 5/07/1995 Kuzey Irak 577 P. Komd. Onb . Erdem Kapan Ahmet Aksaray 1974 0 6/07/1995 Kuzey Irak 578 P. Komd. Er Mehmet Akvüz Türkkava Trabzon 1975 06/07/1995 Kuzey Đrak 579 J. Ut ğnı. (1991-93) Đsmail Oz Hüseyin Kastamonu 1969 06/07/1995 Kuzey Irak 580 P. Komd. Onb . Zemci l)oe;an Mehmet Yozgat 1974 06/07/1995 Kuzey Irak 581 P. Komd. Onb . Cumali Yılmaz Abdullah Adana 197 4 07/07/1995 Kuzey Irak 582 P. Komd. Er Kenan Sent ürk Cemil Sakarya 1975 0 7/07/1995 Kuzey Irak S. No. Rütbe Ve Sicili Adı Soyadı Baba Adı Memleket i Do ğum Tarihi Şehadet Tarihi Şehadet Yeri 583 P. Komd. Er Ayhan Arıkan Bayram Ni ğde 1974 08/07/1995 Kuzey Irak 584 P. Komd. Çv ş. Muhammet Maden Murat Zonguldak 1972 09/07/1995 Kuzey Irak 585 P. Komd. Onb. Hakan Topçu Salih Sivas 1974 10/0 7/1995 Kuzey Irak 586 P. Komd. Çv ş. Yakup Akbaba Halil Erzincan 1974 10/07/1995 Kuzev Irak 587 J. Uz. Çv ş. I lüseyin Karata ş Hasan Kırklareli 1964 10/07/1995 Kuzey Irak 588 }. Komd. Er Abdülkadiı Serter Hasan Konva 1974 10/07/1995 Kuzey Irak 589 J. Komd. Er Sadi Çetin Hasan izini r 1974 10/07 /1995 Kuzey Irak 590 J. Komd. Çv ş. Sadık Türkvılmaz ismail Ankara 1974 10/07/1995 Kuzey Irak 591 J. Komd. Er Ali Oktay Tekin Hüseyin Kütahya 197 4 10/07/1995 Kuzey Irak

Page 212: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

592 J. Komd. Çv ş Ercan Co şkun Eteni Ruhi Balıkesir 1974 10/07/1995 Kuzev Irak 593 J. Komd. Er Ömer Mizeu H. Basri Balıkesir 1975 10/07/1995 Kuzey Irak 594 J. Komd. Er Hasan Burunsuz Mustafa Elazı ğ 1974 10/07/1995 Kuzey Irak 595 P. Er Nuri Çardar Mustafa Antalya -. 1974 10/07 /1995 Kuzey Đrak >—¦-S 596 P. Onb. Ali Gök Milcan K. Mara ş 1974 10/07/1995 Kuzey Đrak c w 597 P. Kd. Çv ş. (1990/43) Hakkı Çelik Bayram Çankırı 1974 10/07/1995 Kuzey Irak >< w 598 J.& Selçuk Ta ş Abdi Kayseri 1974 12/07/1995 Ye şil ta ş-Yüksekova O O 599 J. Er Ferhat Dal Tahsin Adana 1974 12/07/1995 Y eşilta ş z w 600 .1 Er Ya şar Karabacak Fikri Trabzon 1974 12/07/1995 Ye şilta ş 601 I- Er Hasan Uzun Osman Sivas 1974 12/07/1995 Ye şilta ş c 602 J. Komd. Er Ergütı Bilgiç Ahmet Antalya 1974 13 /07/1995 I şıklı Kekliktepe 603 Top. Vs Ramazan Ka şık ibrahim U şak 1974 15/07/1995 Pirinçeken-Devartepe m 604 P. Çv ş. ilhan Karademh Mehmet istanbul 1974 16/07/1995 Da ğlıca f TX 605 P. Uz. Çv ş. Sadi Kuzpmar Mahmut Sivas 1970 26/07/1995 Kazan Vadisi 73 606 Is. Uz. Onb. Mustafa Durmaz Rıfaı Manisa 1970 2 6/07/1995 Kazan Vadisi U> S. No. Rütbe Ve Sicili Adı Soyadı Baba Adı Memleket i Do ğum Tarihi Şehadet Tarihi Şehadet Yeri 607 i Er Ersov Gürsu Cemil Sinop 1975 28/07/1995 Es endere-Yüksekova 608 I. Er Nevzat Yurtalan Nurettin Tokat 1975 28/07 /1995 Esendere-Yüksekova 609 .1- Er Hasan Kubat Mustafa Adana 1975 02/08/199 5 Çukurca-Davultepe 610 J. Er Kerim Pato ğlu Dursun Ordu 1975 02/08/1995 Çukurca-Davultepe 611 J. Er Ali Yüzyıl I laydar Ankara 1972 02/08/199 5 Çukurca-Davultepe 612 I-Er Osman Parlakkava Hüseyin Konya 1974 02/08/ 1995 Çu kurca-Davulte pe 613 I- Er Bekta ş Susur Ali Tokat 1975 02/08/1995 Çukurca-Davultepe 614 P. Komd. Er Atanur Bulut Yunus Sakarya 1974 03/ 08/1995 Şemdinli 615 i Er Serkan Tuban Sedat Tekirda ğ 1975 06/08/1995 Hanına Krk. 616 J. üz. Çv ş. Süleyman Şen Osman Gaziantep 1973 06/08/1995 Haruna Krk. 617 I Er . Mehmet Duman Nizam Hatay 1975 06/08 /1995 Hanına Krk. 618 P. Er Hatip Han Mehmet Diyarbakır 1974 06/08/19 95 Kayalar-ŞemdLnli 619 J. Er Emrah Uzunay Sevfı ¦ Zonguldak 1974 09/0 8/1995 Sivri tepe 620 I Çv ş. Hacı Bekta ş Kıyas Aksaray 1973 10/08/1995 Çayırh-I şıklı Yolu 621 P. Er Bülent Günal Nurettin Tokat 1970 10/08/19 95 Tekeli 622 P. Onb. F.yüp Burcu Recep Çorum 1974 10/08/1995 Tekeli a z G t-1 > ö ta 3 623 P. Komd. Çv ş. Hamil Kandur

Page 213: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

Haydar Sivas 1974 11/08/1995 Çukurca-Uzundere Urumiye HAKKARĐ /" i noiMAP J HK ĐYAKA DAĞLARI / I ORAMAR' Dafflıca RAN - - - Yurt içi PKK Kampları ----------- Yurt dı şı PKK Kampları Hnkkan Harekat Bölgesi J f X 7> O: 374 Unutulanlar Di şinda Ykni Bir Şey Yok îkiyaka Da ğlan (Çarçel) opırasymı/an Harekat Fotoöraflari 375 Kato (Karanlık Da ğ) operasyonlar Kato (Karanhk Da ğ) operasyonları 376 Unutulanlar Di şinda Yrısı Bir Şey Yok Alandüz (Oraınar) Buzul - Rejgar - Tove Da ğları operasyonları Alandüz (Oramar) Buzul - Rejgar - Tove Da ğlan operasyonları Harekat Foto ğraflari 377 Alandüz (Oramar) Buzul - Rejgar- Tove Da ğları operasyonlan 1 378 Unutulanlar Di şinda Yeni Bir Şey Yok Harekat Foto ğraflari 379 ****** -&>*„ Kuzey hah Şivi (Zap) operasyonları Mezi Karyaderi (Ava şhı) operasyonları Kuzey Irak Hakurk (Ejder) harekatı Mezi Knryadıni [Ava şhı) (>l>,-ıa\\oıılrn 380 Unutulanlar Di şinda Yeni Bir Şey Yok Kuzey Irak Hakurk (Ejder) harekatı Kıızrv Irak Hakurk (Ejdn) haiekaiında degainlen may ınlı lynılaıdav Đn) kısmı Kuzey Irak Hakurk (Ejder) harekatı I Kuzey Irak Hakurk (Ejder) harekatı ele geçirilen si lah ve cephaneler 382 Unutulanlar Di şinda Yun t Bîr Şey Yok Adlan ile Güne şi Yükseltenler Anıtı Harekat Foto ğraflari 383 ••> ¥¦% „ Adlan ile Güne şi Yükseltnıler Amlı 384 Unijiihani \r Di şjnda Yeni bir şey iok .¦«3 j 'i ¦ı i Alandüz (Oranım) Buzul- Re]gar - Tove Da ğları operasyonları PKK olayının askeri cephesi üzerine ilk defa böyles ine çarpıcı ve ayrıntılı bir kitap yayınlanıyor... Türk ordusunun bu muazzam ger illa sava şını nasıl kazandı ğını şimdi daha iyi anlıyorum. Bu kitabı da hepinize tavs iye ediyorum. Ertu ğrul Özkök, Hürriyet, 26 Kasım 2003 Bir komutanın bu konuları anlatan anı - belgesel ki tabı Türkiye'de ilk kez yayınlandı...Bir solukta okuyacak, şaşıracak, üzülecek ve gurur duyacaksınız. Bütün duyguları aynı anda ya şayacaksınız. Emin Cöla şan, Hürriyet, 25 Kasım 2003 General Osman Paımıko ğlu, 199?» - 1995 yılları arasında Hakkari Da ğ ve Komando Tugayı ve Güvenlik Komutanlı ğı yapmı ştır. Bu dönem. Güneydo ğu'da PKK'va kar şı

Page 214: Osman_Pamukoglu-Unutulanlar Disinda Yeni Bir Sey Yok

yapılan mücadelenin tarz ve yöntemlerinin de ği şti ği ve PKK'nın omurgasının kırıldı ğı yıllardır. Aynı dönemde, Hakkari'de PKK te şkillerine manevra gücü olarak 1000-2000 askerden olu şan 779 harekat, manevra gücü 3000-5000 askerden meydana gelen 78 harekat yapılmı ştır. 23 kez. 1000-5000 askerden olu şan kuvvetlerle Kuzey Irak'taki PKK kamplarının birkaçına aynı zamanda taarruz edilmi ştir. Görev yaptı ğı süre içinde muharebeleri bizzat yönelen ve fiilen çalı şmalara giren Osman Pasa, 778 günde yapılanları, muharebelerin detaylarını ve Ku/e\ "PKKile yapılan mücadele Hakkari'de ve Kuzey Irak'ta 3000 m. üstündeki da ğlarda ve da ğ geçitlerinde ya kar üstünde ya da güne şin altında yürütülmü ştür. Bu vah şi do ğada Nisan ayı ile birlikte rengarenk kır çiçekleri açar. Fakat içinde bulundu ğumuz ruh hali bunlann hiçbirinin farkına varılmasına imkan tanımaz. Metrelerce derin kar z>e kır çiçekleri, vatanları için gözünü bile kırpmadan şehit olan kahramanlar, Oscar Wilde'ın, küçük ya şta ölen karde şi için yazdı ğı şiiri akla getirt r: Sessiz \iirii, O yalanda. Karla mı altında; I 'su Ira konu ş, O fi uyabilir, Aran Papatyalarla..." )sman Paımıko ğlu 27 Aralık 2002 Osman Pamukoğlu _ Unutulanlar Dı şında Yeni Bir Şey Yok