Upload
others
View
5
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
İçin
deki
ler
Reklam İndeksiSektörel Haberler 6
Giriş Künye 37
İçmimarlar Odası’ndan Haberler İçmimar Gökçen Kaynatan Söyleşisi 38
Şube Haberler 42
Resim ve Çizimler - İçmimar Orhan Esen 45
Üniversite Tanıtım Okan Üniversitesi - İçmimarlık ve Çevre Tasarım Bölümü Başkanı
Prof. Dr. Altan Akı Söyleşisi 50
Proje Yrd. Doç. Dr . Umut Şumnu - Arş. Gör. Barış Yakın, Başkent Üniversitesi Mimarlık Fakültesi,
İçmimarlık Bölümü, Mimari Mekanın/Bedenin ‘Protezi’ Olarak İçmimarlık 53
Dünyadan Mekan Tasarım 56
Mesleki Yayınlar 60
Makale Doç. Dr. Osman Demirbaş, İEÜ GSF İçmimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü,
IFI İç Mekanlar Deklerasyonu Kapsamında İçmimarlık Tartışmaları - V ‘İİlinti’ 61
Öğr. Üyesi Doç. B. Burak Kaptan, Anadolu Üniversitesi, Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
Akademik Yapı İçinde İçmimarlar ve Anadolu Üniversitesi Deneyimi 64
Öğr. Gör. Rıza Fatih Mendilcioğlu, Başkent Üniversitesi, İçmimarlık ve
Çevre Tasarımı Bölümü, Sanayi Yapılarının Yeniden İşlevlendirilmesindeki Farklar ve
Kriterler Işığında; Dünya’da ve Türkiye’de Gazometreler 72
Öğr. Gör. Tonguç Tokol, Marmara Üniversitesi, İçmimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü,
Su Üzerinde Yaşam ‘Yüzen Evler’ 81
Dünyadan Ürün Tasarım 80
Gezi Barcelona 92
Sergi Sema İşbilir, Ressam ve Resim: Mehmet Güleryüz Retrospektifi
İstanbul Modern Sanatlar 96
Kültür Sanat 100
Ön Kapak İçiÖn Kapak İçi Yanı
03 04-05
07 09
12-13151719212325272931333536858789919599
101103105107108
Arka Kapak İçiArka Kapak
Samur Halı Pamir Elektrik Işık Ahşap Evdema Orka Banyo DC Panel Evdema Nurus Elit Mobilya Seramik Turkuaz Seramik Fiberli Elektrik Hettich Tr Mobilya Zeyhan Elektrik Seramiksan Blanco (Öztiryakiler) Eae Aydınlatma Kastamonu Assan Elektronikİçmimarlık SempozyumDurlum Leta Sandalye Hitit Alçı DekorasyonBaşkentlilerErduş ShowerSevinç AydınlatmaYaşam Doğaltaş MermerStep AydınlatmaİzfaşTüyap Vezir AğaçTavcamÖzcan Aydınlatma
7
Türk
iye
/Fir
ma
Habe
r Geometrik çizgileri ve doğalrenkleriyle Orka Banyo
Türkiye Seramik Federasyonu (TSF) ve Tesisat
İnşaat Malzemecileri Derneği (TİMDER)
işbirliğiyle Tüyap tarafından organize edilen
UNICERA Uluslararası Seramik Banyo Mutfak Fuarı,
24-28 Şubat 2015 tarihleri arasında 27. kez
gerçekleştirilecek. UNICERA’nın zengin ürün
çeşitliliği içerisinde bu yıl, mimarlar ve içmimarlar
tarafından büyük metrajlı projelerde
sağlamlığın, dayanıklılığın, tasarımın ve
prestijin sembolü olarak tercih edilen
porselen karoların geniş yer bulması
bekleniyor. Türkiye Seramik Federasyonu
(TSF) ve Seramik Kaplama Malzemeleri
Üreticileri Derneği (SERKAP) Yönetim
Kurulu Başkanı Ahmet Tahsin Yamaner,
UNICERA’ya katılan ve seramik
sektöründe hizmet veren yerli firmaların, inşaat ve
gayrimenkul sektörlerinde son yıllarda yaşanan
ivmelenmeyle iç pazardaki payını ve doğal taşla
rekabet gücünü artıran porselen karoya ayrı bir
önem vermelerini beklediklerini dile getirdi.
UNICERA, bu sene kapsamını genişleterek
katılımcı ve ziyaretçilerini 11 salon ve 98.000 m²kapalı sergileme alanında buluşturmayı
hedefliyor. Yalnız yurt içinden değil, yurt
dışından da ziyaretçi akınına uğrayan
UNICERA, katılımcılarına ve ziyaretçilerine
Avrupa’dan Yakın Asya’ya, Rusya’dan
Ortadoğu’ya, Afrika’dan Türkî
Cumhuriyetler’e kadar dünya çapındaki
önemli alıcılarla tanışma ve iş birliği
imkânı sağlıyor.
ORKA Banyo'nun GOLDLINE COLLECTION
ürün sınıfında bulunan ORKA OTEOS, üçgen
formlu italyan tasarımı tezgâh üstü özel seramik
lavabosu ve gövdesi tercihe göre gri veya kahve
renklerindeki taş desen üzeri melamin yonga
levhası ile sunuluyor.
ORKA SAND: Gövde ve kapakları doğal latin ceviz
kaplama olan ORKA SAND, kum hissi veren
dokusu ve rengi ile sofistike bir tasarım sunuyor.
Metalik kahve cam tezgâhı ve lavabosu ile zarif bir
tasarıma sahip olan SAND, frenli çekmece ve
kapakları ile daha sessiz bir kullanım sağlıyor.
Porselen karonun yıldızıUnicera’da parlayacak
Ahmet Tahsin Yamaner.
OOTEOS
Sand
www.orkabanyo.com
Türk
iye
/Fir
ma
Habe
r
9
Türkiye Mobilya Sanayicileri Derneği'nin
(MOSDER) bu yıl 11'incisini düzenlediği
İstanbul Mobilya Fuarı (İSMOB) 2015 27 Ocak -
1 Şubat tarihleri arasında gerçekleşti. İstanbul
Fuar Merkezi-CNR Expo'da düzenlenen İSMOB
2015'in açılışını Maliye Bakanı Mehmet Şimşek
yaptı. İSMOB 2015, dünyanın dört bir
tarafından 500'den fazla ihracat yapan seçkin
mobilya firmasını ağırlıyor. Sektör fark
etmeksizin Türkiye'nin en büyük, dünyanın ise
üçüncü büyük mobilya fuarı olma unvanına
sahip İSMOB 2015'te, 100 binden fazla
ziyaretçiye ulaşılması bekleniyor.
Fuar alanında 72 bin 500 metrekare
sergilenebilir alan olarak ayrıldı. Ayrıca
ziyaretçilerin dışarı çıkmadan fuar alanını
rahatlıkla gezebilmesi için fuar alanında 4. hall ve
11. hall arasına köprü ile bir bağlantı sağlandı.
MOSDER Başkanı İsmail Doğan, fuarla ilgili şunları
söyledi: “Bu yıl 11'incisini düzenleyeceğimiz
İSMOB 2015 ile Türk mobilya sanayine büyük
katkı sağlamayı planlıyoruz. Yıllık ihracat
hedeflerimizin ortalama yüzde 25'ini oluşturan
İSMOB 2015, sektörümüz için büyük bir güç
kaynağı. Türk mobilya sektörünün, 2015 yılında 2
milyar 800 milyon dolar ihracat yapması
bekleniyor. Geçen yıl İSMOB'ta 500 milyon dolar
ciroya ulaştık, bu yıl hedefimiz 650 milyon dolar.”
Toplam 11 hall ve çadır alanıyla
gerçekleştirilen İSMOB 2015, bu yıl da Türk
mobilya markalarının dünyaya açılan vitrini
olarak; Avrupa'dan Asya'ya, Ortadoğu'dan
Afrika'ya geniş coğrafyadaki mobilya
profesyonellerini bir araya getirdi.
11. İSMOB 2015 Fuarı’na ilgi büyüktüUlusal ve uluslararası platformda önemli
başarılara imza atan Derin Design, Ankara’da
açılan ilk mağazası ile modern mobilya tasarımı ve
üretimi alanındaki başarılarını başkente taşıyor.
Tasarımda sadeliği ve fonksiyonelliği ön plana
çıkartan ürünleri ile Derin Design, 38 yılı aşkın süredir
sektörde faaliyet gösteren Tekaral İnşaat firmasıyla
gerçekleştirdiği işbirliği ile markaya yeni bir boyut
katıyor. Ofisler, oteller, bankalar ve evler için mobilya
tasarımlarını hayata geçiren Derin Design, mekanın
ve kişinin ihtiyaçları doğrultusunda özel imalat
mobilya üretimi de gerçekleştiriyor.
Derin Design Ankaramağazası açıldı
Derin Design Ankara Adres: Simon Bolivar Caddesi, Abidin DaverSokak No:4/20 06550 Çankaya / Ankara-TRT. +90 312 439 94 44,
11
Türk
iye
Habe
r /
alld
esi
gn 2
015
2011 yılında ‘Aklın gözüyle görmek’ mottosuyla
yola çıkan ve 19-21 Şubat 2015 tarihleri arasında
İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi
Sarayı’nda düzenlenen ‘alldesign Yaratıcı Endüstriler
ve Gelişen Teknolojiler Fuarı & Uluslararası Tasarım
Konferansları’ dünyaca ünlü yıldız konuşmacıları ve
uluslararası markaları bir araya getirdi. Geçen yıllarda
gördüğü yoğun ilginin ardından bu sene üç günlük
bir buluşma olarak, Ford ana sponsorluğunda
gerçekleştirilen alldesign 2015, ‘yaratıcı endüstriler’in
yanı sıra bu kez ‘gelişen teknolojiler’ temasını da
kapsayacak şekilde büyüyor. alldesign 2015’te, bilgi
telekomünikasyon teknolojileri, nanoteknoloji, akıllı
malzemeler, robotik, yapay zeka teknolojileri başta
olmak üzere, gelişen teknolojiler alanında dünyaca
ünlü yerli ve yabancı isimler, markalar ve kurumlar
üç gün boyunca bir aradaydı.
Bu yıl alldesign’dan kimler geçtiTasarım dünyasından pek çok sürpriz isme ev
sahipliği yapan alldesign, yüzyılın yaşayan mimarlık
dehası Daniel Libeskind, Victoria’s Secret defilelerinin
yaratıcı ismi Todd Thomas, Hollywood’un efsanevi
prodüksiyon tasarımcısı Patrick Tatopoulos, marka
ve mekan tasarımı konularında hizmet veren
dünyaca ünlü tasarım firması Bruce Mau
stüdyosunun CEO’su Hunter Tura ile Domus
Academy ve Design Library’nin kurucusu Valerio
Castelli gibi yıldızları ağırladı.
Derin markasını dünya tasarım platformunda
ön sıralara taşıyan Derin Sarıyer, Autoban’ın
kurucu ortağı mimar ve tasarımcı Seyhan
Özdemir, Koleksiyon markasının Tasarım ve Marka
Direktörlüğü görevini yürüten Koray Malhan,
farklı markalar için yarattığı tasarımlarla pek çok
uluslararası ödüllün sahibi olan Can Yalman,
teknoloji liderleri Asus ve Intel ile işbirliği içinde
hazırladıkları koleksiyonla moda ve teknolojiyi bir
araya getiren ve ‘giyilebilir teknoloji’ üzerine
araştırmalar yapan ezra+tuba markasının
yaratıcıları Ezra ve Tuba Çetin; Patricia Kaas,
Anneke Van Giersbergen ve Ozzy Osbourne gibi
dünyaca ünlü müzisyenlerin albüm kapak
fotoğraflarını çeken, 46 dergisinin sahibi ve
yaratıcı yönetmeni Mehmet Turgut ile Nurus
Tasarım dünyasının kalbi ALLDESIGN 2015’te attıFord ana sponsorluğunda,19-21 Şubat 2015 tarihleriarasında dördüncüsügerçekleştirilen alldesignYaratıcı Endüstriler veGelişen Teknolojiler Fuarı &Uluslararası TasarımKonferansları, tasarım veteknoloji dünyasınındahilerini bir araya getirdi
Türk
iye
Habe
r /
alld
esi
gn 2
015
12
Grubu Yönetim Kurulu üyesi ve Nurus Design Lab
bölümü yöneticisi Tasarımcı Renan Gökyay
alldesign 2015’in konukları arasındaydı.
Muhteşem söyleşiBüyük ilgi gören ‘Muhteşem Yüzyıl Söyleşisi’ için bir
araya gelen; İstanbul Exhibitions’dan Yalçın Balcı,
dizinin dekor tasarımlarını ve uygulamasını yapan
Zafer Kanyılmaz, Sanat Yönetmeni Nilüfer Ayşe
Çamur ve Kostüm Tasarımcısı Serdar Başbuğ, TV
endüstrisinin bu en büyük prodüksiyonlu dizi
projesiyle ilgili merak edilenleri izleyicilerle paylaştı.
Sabancı Grubu’nun teknoloji yatırım firması
Inovent ve nanoteknoloji merkezi SUNUM, Birleşmiş
Milletler’in özelleşmiş 17 örgütünden biri olan WIPO
(Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü), Oxford Üniversitesi
bünyesinde kurulan İnsanlığın Geleceği Enstitüsü,
teknoloji yatırım ağı Galata İş Melekleri, GF2045
projesi, IBM Türkiye, 2015 Japonya Nanoteknoloji
fuarının organizatörü ICS Convention Design, yaratıcı
endüstrileri bir araya getirmek, disiplinlerarası
işbirliğini teşvik etmek ve geliştirmek amacıyla
hizmet veren Yaratıcı Endüstriler Konseyi Derneği
YEKON, Türkiye’nin önde gelen teknoparkları ve
İngiltere Nanoteknoloji Enstitüsü (IoN), alldesign
etkinlik alanında panelist ve konuşmacılarla temsil
eden dünyaca ünlü teknoloji kurumlarından bazıları.
21. yüzyılın yaşayan en önemli 100 düşünürü
arasında yer alan Oxford Üniversitesi İnsanlığın
Geleceği Enstitüsü’nün kurucusu Nick Bostrom;
insanın fiziksel ve bilişsel yeteneklerinin arttırılmasını
temel alan ‘Transhümanizm’ düşünce akımının ilk
kadın teorisyeni olan ve insanlığın geleceğine ilişkin
devrimsel nitelikte çalışmalarıyla tanınan Amerikalı
düşünür, tasarımcı ve yazar Natasha Vita - More; IBM
Türkiye, Ülke Teknolojileri Lideri ve IBM Teknoloji
Akademisi Üyesi Kıvanç Uslu; Koç Üniversitesi Elektrik
Elektronik Mühendisliği Bölümü Profesörü Dr. Hakan
Ürey ve tasarım ve inovasyon danışmanlığı firması
GEDS’in kurucusu Gülay Özkan, Sabancı Üniversitesi
tarafından Türkiye’nin ilk teknoloji
ticarileştirme/akseleratör ve çekirdek fon şirketi
olarak kurulan Inovent’in Genel Müdürü ve LES
International Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Hızıroğlu
üç günlük etkinlik boyunca teknoloji ve inovasyon
dünyasındaki son yeniliklerden söz eden isimler oldu.
Yaratıcılık ve inovasyon panelialldesign 2015’te gerçekleştirilen ‘Yaratıcılık ve
İnovasyon’ paneli, yaratıcı endüstrileri bir araya
getirmek, disiplinlerarası işbirliğini teşvik etmek ve
geliştirmek amacıyla hizmet veren Yaratıcı Endüstriler
Konseyi Derneği YEKON işbirliğiyle, Reklamcılar
Derneği Direktörü ve Sabancı Üniversitesi Program
Direktörü Ayşegül Molu moderatörlüğünde
düzenlendi.
Girişim ve Yatırımcılık paneli...alldesign 2015’in ‘Yatırımcılık’ başlığını taşıyan ve
Galata İş Melekleri Derneği Direktörü Ayşe İnal
moderatörlüğünde düzenlenecek olan ikinci
panel oturumu ise Yemeksepeti.com CEO’su
Nevzat Aydın, TBWA İstanbul Yönetim Kurulu
Başkanı Cem Topçuoğlu, Prisync Kurucu Ortağı
Burç Tanır ve Ustaeli.com Kurucusu Tarık Sinan’ın
katılımıyla gerçekleşecek.
Girişim sohbetiPanel öncesinde gerçekleştirecek ‘Girişim Sohbeti’
ise Duran Makina Sanayii, Duran Doğan Basım ve
Ambalaj Yönetim Kurulu Başkanı, çağdaş sanat
eserleri koleksiyoneri ve ArtON İstanbul’un
kurucusu Oktay Duran; Girişim Fabrikası’nın
kurucusu ve Özyeğin Üniversitesi Girişimcilik
Merkezi Direktörü İhsan Elgin ve İsviçre menşeli
WIPO bünyesinde Küresel Sorunlar
Departmanı’nda İklim Değişikliği, Kamu Sağlığı,
Gıda Güvenliği konularında çalışmalarını yürüten
Yeşim Baykal gibi önemli konuşmacıları ağırladı.
En kapsamlı b2b Platformualldesign 2015, tasarım ve teknoloji dünyasının en
kapsamlı b2b platformuna ev sahipliği yaptı. Lütfi
Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda Ford ana
sponsorluğunda gerçekleşen 3 günlük etkinlik
süresince, WIPO, Galata İş Melekleri, Girişim Fabrikası,
Inovent, Inventram, YEKON, ETMK, SUNUM başta
olma üzere Türkiye’nin önde gelen teknoloji
kurumları ve tasarım markaları alldesign’15 B2B
Networking etkinliğinde bir araya geldi.
Yolu tasarımdan geçen herkesin buluşma
noktası aldesign 2015 bu yıl da tasarımın
önemli isimlerini ev sahipliği yaptı.
15
Türk
iye
/Fir
ma
Habe
r
Trakya Cam, 6. Ulusal EnerjiVerimliliği Fuarı’na katıldı Şişecam Topluluğu bünyesinde yer alan Türkiye’nin lider
düzcam üreticisi Trakya Cam, 14-17 Ocak 2015 tarihleri
arasında WOW Convention Center’da düzenlenen 6. Ulusal
Enerji Verimliliği Forumu ve Fuarı’nda (EVF 2015) enerji
tasarrufu sağlayan ileri teknolojiye sahip cam ürünlerini
tanıttı. Fuarın açılışını yapan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldız, Trakya Cam standını ziyaret ederek, ürünler
hakkında bilgi aldı. Trakya Cam’ın fuardaki standında ‘Isıcam
Konfor Test Tüneli’ ve ‘Isıcam Sinerji Buzdolabı Test
Düzeneği’de ziyaretçilerden ayrıca büyük ilgi gördü. Trakya
Cam fuarda; Yalıtım Camları, Harmandan Renkli Güneş
Kontrol Camları, Reflektif Güneş Kontrol Camları, Düşük
Demirli Düzcam’ların tanıtımını yaptı.
Kuruluşundan bugüne yurt dışında, modern yapılara mermer tedariği
sağlayan Temmer Mermer, yurt içinde de artan ‘doğal taş eğilimine’
İstanbul Etiler'de kurduğu showroom'unda cevap veriyor. Eskişehir, Bilecik
ve Afyon'da sahip olduğu ocaklardan çıkardığı doğal taşa ek olarak, hem
yurt içinden hem de Avrupa ve Amerika'nın çok tercih edilen taşlarını da
sunuyor. Temmer Mermer Yönetim Kurulu Başkanı ve İstanbul Maden
İhracatçılar Birliği Başkan Yardımcısı Rüstem Çetinkaya “Modern kent
yaşam alanlarına, doğa özlemini, doğal malzemeler kullanarak taşımaya
çalışanlar için, Etiler mağazamızda ürün çeşitliliğimizi arttırdık. Özellikle
yoğun olarak mimar ve içmimarlarla çalışıyoruz. Son yıllarda artan
‘mekanları kişiselleştirme’ eğilimine destek olabilmek için, birbirinden farklı
desen ve renk çeşitliliğinde tasarım imkanları sunuyoruz. Çalışma alanımızı
rahatlatmak amacıyla da
kuruluşunda 200 m²'lik alana
sahip olan showroomumuza,
alt katta ki bölümü de
ekleyerek, yüzde 40'lık bir alan
daha ekliyoruz" dedi.
Doğal taşa Temmer çeşitliliği
Temmer Mermer Yönetim Kurulu Başkanıve İstanbul Maden İhracatçılar BirliğiBaşkan Yardımcısı Rüstem Çetinkaya.
Türk
iye
/Fir
ma
Habe
r
17
Peli Parquet ailesinin 2015 yılı içinde
piyasaya sunacağı bir diğer
ürün/koleksiyon ‘Peli Naturel Lamine’
serisinin bir üst modeli.
Marka sektörde ilk kez, bu ürün
sayesinde, ömrünü tüketmiş ağaçların
en değerli ve en geniş yüzünü, doğal
ağaç kırpıntılarının preslenmesi sonucu
elde edilen HDF plakanın üzerine
kaplayarak, lamine-masif arası ürün
gamı boşluğunu doldurmuştur.
Yeni Naturel Lamine parke
koleksiyonunun ise, 14 mm 3 katmanlı
versiyonundan çok daha gelişmiş
olduğu vurgulanıyor. Yeni ürün, yoğun
ayak trafiğine karşı alüminyum oksit ile
güçlendirilmiş daha sert bir cila
tabakası ile karşımıza çıkıyor. Bunun
yanı sıra, orta katmandaki yüksek
yoğunluklu HDF tabaka sayesinde
diğer lamine parkelerde gördüğümüz
ondülasyon hareketlenme olasılığı yeni
üründe sıfıra indirilmiştir.
Ayrıca, 15 cm plank genişiliği micro
derz görünümü ile değer lamine
parkelerin yarı fiyatı kadar daha ekonomik olma gibi önemli bir avantaja sahip.
Peli Naturel Lamine Koleksiyonu, özellikle modern projeler için bir çekim noktası
oluşturacak gibi görünüyor.
İnegöl’de faaliyet gösteren Özcanlar
Sandalye 1983 yılında 80 m2 ile başladığı
ahşap sandalye üretimine hızla devam
ediyor. Firma, 2007 yılında Organize Sanayi
Bölgesi'nde bulunan fabrikasının ardından,
2011 yılında İnegöl Mobilya İhtisas Organize
Sanayi bölgesinde,25.000 m2’si kapalı
alandan oluşan 45.000 m2’lik alanda
faaliyete geçti. Özcanlar Sandalye kendisine
ait tescilli markası ‘Leta Sandalye’ ile
ülkemizin mobilya sektöründe öncü ve lider
firmaları olan değerli müşterilerine yüksek
kapasitesi ile kaliteli hizmet veriyor.
Büyümesine hızla devam eden firma
2015’in bu ilk aylarında Masko’da İstanbullu
müşterilerine hizmet vermeye hazırlanıyor.
Özcanlar Sandalye Masko’daki yeni
adresinde ziyaretçilerinin ilgisine açık.
Masko Mobilya Kenti 5-Blok No: 8 Başakşehir İstanbul
Tel: 0212 675 25 75
Peli Parquet, lamine-masif arası ürünü Peli Naturel Lamine ile bir ilke imza attı
Leta Sandalye Masko’daİstanbullularla buluşuyor
Türk
iye
/Fir
ma
Habe
r
19
Seramik sektörünün öncü markası Seramiksan, 24 Şubat - 28 Şubat
tarihlerinde TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenecek 27.
Unicera Uluslararası Seramik Banyo Mutfak Fuarı’nda ziyaretçilerini
karşılamaya hazırlanıyor. Türk seramik sektörünün yenilikçi gücü
Seramiksan’ın tuğla desenli, mermer görünümlü ve ahşap desenli karoları,
beton etkisini yansıtan karo tasarımları Unicera 2015'te Seramiksan 'ın dikkat
çekecek başlıca tasarımlarından olacak. Seramiksan'ın sergileyeceği yeni
karo serilerinde dünya mermerlerinden ilham alınarak yaratılan iddialı
mermer karakterlerinin aksine çok ince damarlı ve noktasal görünümüyle
sakin kişiliklere yönelik dingin ve durağan mekanlar yaratmak isteyenleri
hedefliyor. Onyx stres alıcı özelliğe sahip onyx taşının ruhunu seramikle
buluştururken büyük kristal dokuların birleşmesiyle oluşan mermerin görsel
zenginliğini karoya taşıyor. Eskitilmiş görüntüye sahip Grunge serisi, farklı
renk alternatifleriyle gösterişten uzak doğal bir görünüm sunuyor. Modern
tasarımlı vitrifiye serileri ile fark yaratan Seramiksan, yeni serileri Luna, Silva
ve Natura'yı da Unicera da görücüye çıkarmaya hazırlanıyor.
Seramiksan, sektörün enönemli fuarı Unicera’da
Hettich ve Rehau şirketleri dünyaca tanınan Uluslararası Tasarım Ödülünü
10. kez verecekler. Ödülün sloganı: ‘Take Furniture to the next Level’.
Ödül için başvuracak, ürün tasarımı, mimarlık, içmimarlık, sanat, ağaç
teknolojisi ve işlemesi dallarında okuyan öğrenciler tasarımlarını 1 Mart 2015
tarihine kadar sunabilirler. Tasarımları değerlendirecek olan jüri, tasarımcı
olarak kendilerini çoktan kanıtlayan isimler: Gordon Bruce, Max Lamb ve
Luisa Robinson. Jüri, takım olarak, farklı biyografileri ve yaratıcı yönlerinin
farklı alanlarda yoğunlaşması sayesinde birbirlerini kusursuz bir şekilde
tamamlıyor. Böylece sunulan tasarımların çok yönlü, sağlam temellere dayalı
ve bağımsız bir şekilde değerlendirilmesinin garantisini veriyorlar.
Gordon Bruce: ABD, IBM, Polaroid, Siemens, Samsung, Porsche Design ve
GE gibi şirketler için çalıştı. Birçok sayıda tasarım ödülü aldı. ABD’de, Çin’de ve
Tayvan’da çeşitli üniversitelerde misafir profesör olarak ders veriyor.
Max Lamb: İngiliz tasarımcı 2003 yılında Uluslararası Tasarım Ödülünü
kazandı. Londra’da Royal College of Art Üniversitesi’nde eğitim aldı. Kendisi
bugün hâlen orada ders vermektedir. Yüksek Lisans yaptıktan sonra ürün
tasarımcısı olarak Londra’da kendi stüdyosunu Discipline’i açtı.
Luisa Robinson: Filipinli, İçmimarlık ve Sanayi Tasarımı eğitimi aldı. 20 yıldır
tasarımcı olarak ünlü şirketler için çalıştı ve birçok ödül kazandı. Bir süre önce ev
aksesuarları ile kendi çizgisini ‘Luisa’ adı altında müşterilerinin beğenisine sundu.
Uluslararası Tasarım Ödülü IDA 2015ödülünü verecek isimler belli oldu
Gordon BrucMax Lamb Luisa Robinson
21
Türk
iye
/Ye
ni Ü
rün
VitrA’nın Terra Nova, Fango Mix ve
Provence serileri, dünyanın prestijli
ödüllerinden ‘Interior Innovation Award
2015’in sahibi oldu. Almanya’nın Köln
şehrinde düzenlenen IMM Fuarı
kapsamında 2002 yılından bu yana
hayata geçirilen Interior Innovation
Award, mobilya ve dekorasyon
sektörünün en inovatif ürünlerini seçiyor.
Bu yıl, VitrA’nın geometrik dekorlarıyla
öne çıkan yer karosu Terra Nova, dokulu
görünümüyle beğeni toplayan Fango
Mix ve klasik şıklık sunan Provence duvar
karosu ödüle layık görüldü.
Thea IQ Dokunmatik Yönetim Paneli ile
mekanların ışıkları, iklimlendirmesi, perde ve
panjurların hareketleri bir merkezden kontrol
edilebilirken, isteğe göre senaryolar da
oluşturulabiliyor. Bu durumda senaryonuza göre
istediğiniz zamanda ışıklar, panjurlar ve mekanın
ısısı önceden belirlediğiniz konuma geliyor.
Tüm bu özelliklerinin yanı sıra Thea IQ
Dokunmatik Yönetim Paneli, IP tabanlı interkom
özelliğine sahip, ister sesli ister görüntülü
görüşme ve IP telefonlar ile görüşme
özellikleriyle de dikkat çekiyor. Ürün; cevapsız,
arayan ve aranan çağrıları kaydedebiliyor ve
resimli olarak gösterebiliyor. Ayrıca kapı zilini cep
telefonuna yönlendirebiliyor ve cep telefonu ile
bina giriş kapısı arasında iletişim kurabiliyor.
Twitter’ı kullanarak sosyal paylaşım ve
takip gerçekleştirme, hava durumu bilgisinin
canlı paylaşımı ile her an hayatın içinde
olmanızı sağlıyor.
Viko’dan dokunmatikyönetim paneli Thea IQ
Yaşam alanlarına Flowmotion hareketi
Dünyanın en prestijli ödülü VitrA’ya
Villeroy&Boch’un, modern 3D
rölyeflerle karakterize edilen
yeni karo serisi Flowmotion, yarattığı
mükemmel görünüm ile kullanıldığı
alanın havasını değiştiriyor.
Flowmotion, çizgilerin ışık ve
gölgelerle oluşturduğu duygu ile,
özellikle geniş alanlarda, şaşırtan
mükemmellikte bir hareket yaratıyor.
Seramik duvar karo konsepti olarak
tasarlanan seri beyaz, bej, gri-bej ve
gri gibi açık renkler içerirken; ipeksi
mat yüzeye sahip geniş ve elegan bir
boyut olan 25X70cm olarak
sunuluyor. www.villeroy-boch.com
23
Türk
iye
/Ye
ni Ü
rün Oventrop
yerden ısıtmasistemleri
Isıtma sistemleri arasında gün
geçtikçe öne çıkan yerden
ısıtma sistemlerinde yapı elemanı
içerisine, belirli çap ve şekillerde
yerleştirilmiş olan borulardan
geçirilen sıcak akışkan sayesinde,
ısıtılan yapı elemanı görece
düşük sıcaklığa sahip büyük bir
ısıtıcı panel gibi etki etmektedir. Isı transferi temel denkleminde görülebileceği
üzere, transfer edilen ısıyı arttırabilmek için ya ortam ile ısıtıcı arasındaki sıcaklık
farkı arttırılmalı, ya da ısıtma yüzey alanı arttırılmalıdır. Yerden ısıtma işte bu
prensibe uygun olarak düşük sıcaklık ile büyük alandan yapılan ısı transferi
prensibine göre çalışmaktadır. Oventrop Yerden ısıtma sistemleri; Mimari tasarım
rahatlığı, ısı kayıp değerleri, ilk yatırım ve işletme maliyetleri, sistem esnekliği ve
insan kullanım konforu anlamında fayda sağlar.
Türkiye Seramik Federasyonu geleneksel olarak gerçekleştirdiği yeni yıl balosunu bu sene yine
Moda Deniz Kulübünde gerçekleştirdi. 16 Ocak 2015 günü Moda Deniz Kulübünde
gerçekleşen baloya sektörün değerli sanayicileri ve üst düzey yöneticileri büyük ilgi gösterdi. Her yıl
kapasitesini ve istihdam ettiği personel sayısını arttıran özellikle son yıllarda yaptıkları teknolojik
yatırımlar ile adlarından sıkça söz ettiren Turkuaz Seramik AŞ.’yi, Genel Müdürü Abdurrahman
ÖZKAYA temsil etti. ÖZKAYA, bu sene onur ödülüne layık görülen işadamı oldu. Abdurrahman
ÖZKAYA ödülü, Türkiye Seramik Federasyonu Başkanı Ahmet Yamaner tarafından takdim edildi.
Turkuaz Seramik federasyonu geleneksel balosu gerçekleşti
Abdurrahman ÖZKAYA ödülünü Türkiye SeramikFederasyonu Başkanı Ahmet Yamaner’in elinden aldı.
15yılı aşan sektör deneyimlerinden elde ettikleri bilgi ve tecrübeyi
paylaşmak için yeni bir oluşum gerçekleştiren NPlus Banyo,
değişen müşteri ve piyasa ihtiyaçlarına odaklanarak, tüketicilere uygun
fiyatlarla yüksek kalitede ürünler tasarlayıp, sektörde en iyi hizmeti
vermeyi amaçlıyor. NPlus Banyo, globalleşen rekabet ortamında
teknolojiyi kullanarak yeni yatırımlar yapan, ürün yelpazesi geniş,
hizmet kalitesi yüksek, herkesin tercih edeceği bir sektör markası olmak
yaratmayı hedefliyor. NPlus
Banyo’nun yeni tasarımları
arasında; Spider, Custom,
Delux, Baco, Woody gibi
seçenekleri bulunuyor.
NPlus Banyo, sektörün
buluşma noktası olan
Unicera Fuarı’nda büyük
Hal no 12 stand no 1202’de
yepyeni ürünlerini
ziyaretçileriyle buluştacak.
NPlus ile geleceğin banyoları...
Türk
iye
/Ye
ni Ü
rün
25
Endüstriyel Tasarımcı Mete Mordağ
tarafından mukavva kullanılarak
tasarlanan mobilyalar, hafifliği, sağlamlığı,
dekoratif yönü ve kolay kullanımı ile beğeni
topluyor. Kartonworks, oluklu mukavvadan
oluşturulan ürünleri ve hafif yapıları
sayesinde hayatı kolaylaştırıyor. Sadece
dakikalar içinde hiç bir alete ihtiyaç
duymadan kurulabilen mobilyalar, akıllı
montaj ve katlama teknikleri sayesinde
zamandan tasarruf sağlıyor.
Mukavvadan üretilmesine rağmen
sağlamlığı ile ezber bozan Kartonworks’ün,
Kalahari, Meke, Antartika ve Sahara ismiyle
4 farklı ürün çeşidi bulunuyor. Tamamen geri
dönüştürülebilir malzemeden üretilen
Kartonworks ürünleri, evlerin yanında
ofislerde, özel etkinlikler, fuar ve tanıtımlarda,
partilerde, kafe, restoran ve benzeri
mekânlarda geniş kullanım olanağı sunuyor.
Çevreci özelliğini vurgulamak amacıyla
ürün isimlerini çöl isimleriyle özdeşleştiren
ve Türkiye’de bir ilk olma özelliğine sahip
Kartonworks, geri dönüşüme verdiği önem
ve daha az malzemeyle daha çok işlevsellik
sunarak çölleşmenin yavaşlamasına ve yeşili
koruma bilincinin gelişmesine katkıda
bulunmayı hedefliyor.
www.kartonworks.com
Evinize farklı bir güzellik katmayı amaçlayan
Pierre Cardin Halı, Altamira ile teknolojiyi
mutlulukla buluşturuyor. Altamira Koleksiyonu
sezonun en moda renklerini üzerinde taşıyor. Bu
sayede evlere huzur ve dinginlik kazandıracak olan
Altamira Koleksiyonu halıları, asimetrik
desenleriyle de 2015’te güzel bir halının nasıl
görünmesi gerektiğini gözler önüne seriyor. Mor,
bej, kahve ve krem tonlarının kullanıldığı Altamira
Koleksiyonu, farklı geometrik desenleriyle modern
yaşam alanlarının yanı sıra klasik ve country stiline
de uyum sağlıyor. Şık asimetrik formların modern
renklerle kombinlendiği koleksiyonda, şıklık ve
zarafet ayaklarınızın altına seriliyor. Altamira
Koleksiyonu’na ait halılar, Pierre Cardin Halı’nın son
teknolojilerinden Akıllı Koruma ve Tozumaz
özelliklerine de sahip. Pierre Cardin Halı’nın büyük
bir Ar-Ge yatırımıyla
geliştirdiği
teknolojilerinden bir
tanesi olan Akıllı
Koruma, aktif yüzeyiyle
sıvı dökülmesiyle oluşan
lekelerin kolayca
temizlenmesini sağlıyor
ve halıyı koruyor.
Pierre Cardin’den tozumaz ve akıllı halılar
Kartanworks ilemobilyaya çevreci bir yaklaşım
27
Türk
iye /
Yeni
Ürü
n
Filli Boya Coloration projesiyle geleceğin renklerini
2 yıl önceden bir koleksiyonda toplayan Ümit
Ünal, 2015’in ana rengi Kadet Mavi’nin, koyu olmadan
mekanlara derinlik veren çok özel bir renk olduğunu
söyledi. Kadet Mavi’yi herkesin ortak rengi olarak
ifade eden Ümit Ünal: ‘Kadet Mavi 2015’in ana rengi
çünkü hangi zevk, stil ve duruşa sahip olursa olsun
ayrıcalıklı tüm bireylere en yakın durabilenler
kapsamlı bir renk. Yeni renginiz artık burcunuza göre
değil, hepimizin rengi. İşte bu anlayış içinde uzlaşmalı
ve mesafeli bir renk. Otel, hostel, misafir odası, yatak
odası, mutfak, banyo, antre, aklınıza gelebilecek tüm
mekanlar için kullanılabilecek ender renklerden’
yorumunda bulundu.
2014 Frankfurt Light+Building Fuarı’nda dünyanın önde gelen aydınlatma yazılımı DIALux ile
imzaladığı ‘Ayrıcalıklı Partner’ (Premium Partner) anlaşması ile sektörün önde gelen uluslararası
firmaları arasındaki yerini alan LAMP 83, kendi DIALux eklenti yazılımını (plugin) devreye alarak,
ürünlerinin sektörün profesyonelleri tarafından dijital ortamda kullanılabilmesi adına çok önemli bir
adım attı. DiaLux tarafından geliştirilerek kullanıcılara
ücretsiz olarak sunulan ve Türkçe dil seçeneği de
bulunan DIALux ile DIALux evo yazılımları; programa
üye olan üreticiler tarafından hazırlanan özel eklenti
yazılımlarıla, aydınlatma aygıtlarının gerçek verim ve
performanslarının üç boyutlu canlandırmalar ile
simüle edilebilmesine olanak tanıyor.
Orman ve ağaç ürünleri sektöründe
Türkiye’nin global oyuncusu
Kastamonu Entegre Ağaç Sanayi, kapı
sistemlerine yeni bir anlayış ve boyut
getiren Dorpan kapı paneli ürünü ile,
modern çizgilere sahip tasarımları, özenle
seçilmiş üstün nitelikli hammaddesi ile ev
ve iş yerleri için dekoratif çözümler
sunuyor. Kastamonu Entegre Ağaç
Sanayi’nin 45 yıllık tecrübesiyle ve birinci
sınıf kalite anlayışıyla ürettiği Dorpan
kapı panelleri; tasarım, teknoloji ve
estetiğin mükemmel uyumu ile
üretilerek geniş ürün yelpazesi, zengin
renk ve model çeşitliliği ile yaşam
alanlarını daha modern ve şık bir
görüntüye kavuşturuyor.
2015’e ‘Kadet Mavisi’dokunuşu
Kastamonu Entegre’denDünyaya açıyan kapı
DIALux ve Lamp 83’ün ‘ayrıcalıklı’ birlikteliği
www.lamp83.com.tr.
Ümit Ünal.
Üni
vers
ite H
aber
/Gedi
z Ü
niv
ersi
tesi
29
2014-2015 güz dönemi Kasım ayında 8.’si
gerçekleşen Ulusal İçmimarlık Öğrencileri
Buluşması İzmir’de yapıldı. Gediz Üniversitesi’nde
düzenlenen etkinliğe 16 farklı üniversiteden
toplam 120 öğrenci katılım gösterdi.
3 gün süren buluşmada, farklı konu başlıkları
altında çalıştaylar düzenlendi. 2 gün süren
çalıştaylar, İzmir’in tarihi 400 yıllık Osmanlı köyü
olan Kozbeyli’de gerçekleştirildi. Çalıştayın amacı
bu tarihi köye yakından bakarak, onunla ilişkilenen
yaratıcı projeler üretmekti. 7 ayrı atölye
oluşturularak farklı konu başlıkları altında,
öğrenciler farklı projeler geliştirdi. Hem öğretici
hem de eğlenceli geçen çalıştay kapsamında
yapılan projeler, buluşmanın 3. gününde aşağıdaki
üniversitelerden gelen yaklaşık 350 içmimarlık
öğrencisine sunuldu. Son gün gerçekleşen
buluşmada, sunumların yanı sıra farklı konu
başlıkları altında tartışmalar gerçekleştirildi.
DÜZENLENEN ATÖLYELER VE YÖNETİCİLERİ Atölye1- ‘Imagine How’ Gediz Üniversitesi İçmimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü
Yrd. Doç. Dr. Bilgen Dündar, Öğr. Gör. Andree Sonad Karaveli.
Atölye2- Farklı Yaklaşımlar, Farklı Algılar: Kozbeyli’de Okunabilirlik Yaşar Üniversitesi İçmimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü
Yrd. Doç. Dr. Ebru Aydeniz, Yrd. Doç. Dr. Gülnur Ballice, Öğr.Gör. Sergio Taddonio, Emrecan Esenalp.
Atölye3- İç/Dış Eşiği: ‘Sokak’larArş. Gör. Derya Adıgüzel Özbek, İstanbul KültürÜniversitesi, İçmimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü Arş. Gör. Selcen Nur Erikçi, Yeniyüzyıl Üniversitesi, İçmimarlık Bölümü.
Atölye4- Pencereden Gör(ün)mek Gediz Üniversitesi İçmimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü
Arş. Gör. Bilge Müge İçmeli, Arş. Gör. Ebru Bakım.
Atölye5- Yeniden Bakmak ve Görülmeyeni Görmek
Doç. Dr. Ö. Osman Demirbaş, İzmir EkonomiÜniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, İçmimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü Arş. Gör. Perin Çün, Gediz Üniversitesi,İçmimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü.
Atölye6- Bellek-Mekan-Nesne: Kozbeyli’yi Anlamak
Dr. Ülkü İnceköse, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Mimarlık Bölümü Dr. Tonguç Akış, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Mimarlık Bölümü Uğur Yıldırım, Mimar/Restorasyon Uzmanı.
Atölye7- (Mimari) Mekanın Protezi Olarakİçmimarlık
Yrd. Doç. Dr. Umut Şumnu, Başkent Üniversitesi,Güzel Sanatlar Tasarım ve Mimarlık Fakültesi,İçmimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü Yrd. Doç. Dr. Emin Özgür Özakın, Gediz Üniversitesi İçmimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü.
Etkinliğe Katılan Üniversiteler Akdeniz ÜniversitesiAnadolu ÜniversitesiBaşkent ÜniversitesiÇukurova ÜniversitesiGedik ÜniversitesiGediz ÜniversitesiGelişim Üniversitesiİstanbul Ticaret Üniversitesiİzmir Ekonomi ÜniversitesiKadir Has ÜniversitesiKocaeli ÜniversitesiKültür ÜniversitesiMimar Sinan ÜniversitesiYaşar ÜniversitesiYeni Yüzyıl Üniversitesi
8. İçmimarlık Öğrenci Buluşması - Gediz Üniversitesi
Üniv
ersi
te H
aber
/Se
rgi -
Sem
pozy
um
31
3-5 Aralık 2014 tarihleri arasında İzmir Ekonomi
Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi
İçmimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü Uygulamalı
Çalıştay dersi kapsamında ‘Tasarımda Sonuç Değil
Süreç’ başlıklı atölye çalışması organize edilmiştir. Dersi
veren öğretim görevlileri Didem Kan Kılıç ve İpek
Kaştaş, Lizbon IADE’den davet edilen Prof. Pedro
Salinas Calado ile bu atölye çalışmasını birlikte
yürütmüşlerdir. Atölye çalışması kapsamında, Pedro
Salinas Calado Lizbon’da gerçekleştirmiş olduğu
projelerin tasarım süreçlerinde yapmış olduğu el
çizimlerini ve bu süreçte yaşamış olduğu deneyimlerini
paylaştığı bir sunum gerçekleştirmiştir. Sonrasında,
gruplara ayrılan öğrencilere İzmir’de seçilmiş olan ve
yenileme görmüş üç tarihi yapı – Konak Pier,
Mirkelamoğlu Hanı ve İzmir Mimarlık Merkezi- analiz
yapmaları için verilmiştir. Atölye çalışmasının ilk günü
bu yapılara gezi düzenlenmiş ve öğrencilerden seçmiş
oldukları yapıların içersinde vakit geçirmeleri ve bu
süreçte önemli olan detaylarının el çizimlerini
yapmaları beklenmiştir. Çalışmanın sonunda
öğrencilerin mekana dair ilk izlenimleri ve mekanla
kurdukları ilişki el çizimleri yardımıyla
değerlendirilmiştir. Gezi sonrasında öğrenciler el
çizimlerini, çekmiş oldukları mekan fotoğraflarını ve
yapıların plan-kesitlerini kullanarak A0 paftada mekan
analizlerini sunmuşlardır. Bu atölye çalışması
kapsamında, öğrencilerimizden beklentimiz, tasarım
sürecinde dijital sunum tekniklerinin gölgesinde kalan
serbest el çiziminin önemini ve farkındalığını ortaya
çıkmasını sağlamaktır. Dolayısıyla, 2 gün süren bu
atölye çalışması ile 4. Sınıf İçmimarlık ve Çevre Tasarımı
bölümü öğrencileri mezuniyet öncesi serbest el
çiziminin tasarım sürecindeki önemini tekrar hatırlamış
ve bu farkındalığın proje süreçlerine yardımcı
olduğunu belirtmişlerdir. Atölye çalışması sonrası çıkan
ürünler, D Blok D 115 önünde 5-19 Aralık 2014 tarihleri
arasında sergilenmiştir.
Teması "Mekan Tasarımında Disiplinler arası Yaklaşımlar"olarak belirlenen sempozyum öncelikle; içmimarlık
mesleğinin taşıdığı işlevsel ve sanatsal özellikler göz önünealındığında başta mimarlık, mühendislik, güzel sanatlar,endüstri ürünleri tasarımı, felsefe, sosyoloji, psikoloji olmaküzere pek çok disiplinle ilişkiyi güçlendirmeyihedeflemektedir. İçmimari tasarımında verimliliği sağlamanınön koşulu hiç kuşkusuz farklı disiplinlerle kurulacak programlıilişkilerle mümkündür. Yaşamı yeniden biçimlendirerekdeğişime imkan tanıyan her alanda ve yaratıcılığıngelişiminde disiplinler arası iş birliğinden yararlanmanıngerekliliği yadsınamaz. D.N.Perkins'in "Disiplinlerin kesiştiğinoktada yenilik olasılığı artar" diyerek vurguladığı gibi4.Ulusal İçmimarlık Sempozyumu da içmimari tasarıma yeniaçınımlar kazandıracak bir platform oluşturacak.Sempozyumda; belirlenen tema kapsamındadeğerlendirilerek, bilim kurulu tarafından seçilen bildiriler, 3 gün boyunca sunulacak ve tartışılacak. Konu ile ilgili panelve söyleşilerin yanı sıra sanatsal performansları ile de bilimseltoplantılar arasında ayrıcalıklı bir konumda olan etkinlik, 8 Mayıs 2015 Cuma günü sona erecek. 5.000’e yakın ziyaretçisiTürkiye’nin İç mimarlık alanında ilk ve tek sempozyumudur.Katılımcıları Mimar, İçmimar, Mühendis, Tasarımcı veAkademisyenlerden oluşmaktadır.
Sponsorluk için [email protected] adresinden bilgialabilirsiniz.Sempozyum kitabına ücretsiz sahip olmak için lütfen ziyaretçikaydınızı oluşturunuz. Ziyaretçi kaydı için www.icmimarliksempozyumu.org
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İçmimarlıkBölümü ve İçmimarlar Odası tarafından iki yılda birdüzenlenen Ulusal İçmimarlık Sempozyumlarının 4.’sü,6-8 Mayıs 2015 tarihleri arasında M.S.G.S.Ü. Sedat HakkıEldem Oditoryumu'nda gerçekleşecek.
Öğretim Görevlisi Didem Kan Kılıç Öğretim Görevlisi İpek Kaştaş Uzun
Serbest el çizimi ile mekana dair ilk izlenimler
Müge Göker Paktaş’ın ilk kişisel
sergisi ‘Kalem’ Veksan
Aydınlatma Showroom-Sergi
Alanı’nda 22 Aralık - 5 Ocak 2015
tarihleri arasında gerçekleşti.
Müge Göker Paktaş bu ilk
sergisinde, öğrenim yıllarından beri
üzerinde yoğunlaştığı aydınlatma
tasarımını kalem imgesi
bağlamında irdeliyor.
Tasarımlarda, günlük
hayatta her an
kullanılan bir nesne
olan ‘kalem’in
detaylarında gizli olan
yüzeyler ergonomik
tasarımlarla kullanıcıyla
buluşuyor.
1999 yılında Marmara
Üniversitesi Güzel Sanatlar
Fakültesi İçmimarlık Bölümü’nü
birincilikle tamamlayan Göker Paktaş,
aynı üniversitede yüksek lisansını 2002
yılında tamamladı. Daha sonra 2003
yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar
Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü
İçmimarlık Ana Sanat Bilim Dalı’nda
Sanatta Yeterlik (Doktora) başladığı
eğitimini, 2006 yılında tamamladı.
2000 yılında Marmara Üniversitesi
Güzel Sanatlar Fakültesi İçmimarlık
Bölümü’nde akademik çalışmalarına
başlayan tasarımcı 2011 yılından
itibaren aynı kurumda Yardımcı
Doçent olarak görevini
sürdürüyor. 2010
yılında
İsveç/Stockholm’de
KTH-Royal School of
Technology, School of
Technology ve
Health/Architectural
Lighting Design
Bölümü’nün eğitim
kadrosunda yer aldı. Tüm bunların
yanı sıra Paktaş, bu güne kadar
Bulgaristan, ABD ve Mısır’da
düzenlenen uluslararası karma
sergilere katılarak ülkemizi başarı ile
temsil etti.
Üniv
ersi
te H
aber
/Se
rgi
33
Müge Göker Paktaş’ın ‘Kalem’i Veksan Aydınlatma Sergisi’nde gerçekleşti
Müge Göker Paktaş’ın ilk kişisel sergisi ‘Kalem’ Veksan Aydınlatma Showroom-Sergi Alanı’nda 22 Aralık-5 Ocak 2015
tarihleri arasında izleyicilerinin beğenisine sunuldu
Müge Göker Paktaş ve Veksan Lighting Genel Müdür Yardımcısı Hüseyin Namlı.
Tonguç Tokol’un ilk kişisel tasarım sergisi
‘onbirartıbir’ Marmara Üniversitesi
Güzel Sanatlar Fakültesi İçmimarlık Bölümü
Sergi Alanı’nda 14 Ocak - 30 Ocak 2015
tarihleri arasında ziyaretçileriyle buluştu.
Tonguç Tokol’un 14 Ocak Çarşamba
günü saat 16.00 da açılan ilk kişisel sergisi
ağırlıklı olarak oturma elemanı
tasarımlarından oluşuyor. Tasarımcı bu
sergisindeki koltuk, sandalye ve sehpa
çalışmalarında geometrik formlardan çıkışlı
bir tasarlama yöntemi izlemiş. Sergideki on
iki tasarımdan on birinin detayında üçgen
formun etkisi baskın. Sergi ‘onbirartıbir’
adını da buradan almakta.
İçmimarlık Bölüm Başkanı Prof. Meltem
Eti Proto’nun sergi için yapmış olduğu
yorum ise şöyle; “onbirartıbir serisinde yer
alan mobilya tasarımları Tonguç Tokol’un
Bauhaus geleneğinden gelen atölye
disiplininin yansımalarını taşıyor.
Çalışmaların her birinde geometrinin
sınırları ile oynayarak işlevsel olmayı da
unutmadan sonuca ulaşıyor
tasarımlarında. Prototip üretim süreçlerini
birebir atölyede gerçekleştiren Tonguç
Tokol’un sergilenen çalışmaları arasında
mobilya eskiz prototipleri de bulunuyor.
Bu çalışmalar akademik disiplinin
profesyonel yaşamla ilişkisine işaret
ederken, aynı zamanda mobilya
tasarımcısının çalışma yöntemini ve
tasarımdan üretime yaşanan süreci
anlatmakta. ‘onbirartıbir’ Tonguç Tokol’un
tasarımcı-üretici kimliğini vurgulayan,
atölye disiplininin tasarıma etkisi
konusunda başarılı bir süreç sergisi.” 1992
yılında Marmara Üniversitesi Güzel
Sanatlar Fakültesi İçmimarlık Bölümü’nden
mezun olan Tonguç Tokol, 1993 yılında
aynı kurumda Araştırma Görevlisi olarak
akademik hayata başladı. 1996 yılında aynı
üniversitede bitirdiği yüksek lisans
eğitiminden sonra, 2013 yılında Mimar
Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fen
Bilimleri Enstitüsü İçmimarlık programında
Sanatta Yeterlik eğitimini tamamladı.
Tonguç Tokol halen Marmara
Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi olarak
görevine devam etmekte.
35
Üniv
ersi
te H
aber
/Se
rgi
Tonguç Tokol ‘onbirartıbir’ tasarım sergisi
Tonguç Tokol.
İçmimari, tasarım ve yaşam kültürü dergisiISSN 1305-9580
TMMOB İçmimarlar Odası Adına İmtiyaz SahibiHüseyin Tolga Koyuncugil
Yayın Kuruluİçmimar Metin Kaşo, İçmimar Sema İşbilir, Yrd. Doç. Dr. Betül BilgeOya Şenyurt, Esra Karataş
EditörEsra Karataş
Portre RöportajEsra KarataşYrd. Doç. Dr. Betül Bilge
Grafik TasarımMeral Kal Avseren
Kapak Fotoğrafıİçmimar Orhan Esen
ReklamÖzge Karabulut
ÇeviriBilal Çölgeçen
Webwww.icmimar.org.tr
Yapım ve YönetimAjans ParalelHürriyet Mah. Dr. Cemil Bengü Cd. No: 73/3 Kağıthane 34403 ŞişliTel: 0212 291 39 00Faks: 0212 296 07 50
BaskıAda Ofset Matbaacılık Teks. Gıda San. Tic. Ltd. ŞtiAdres: Litros Yolu 2.Matbaacılar Sitesi E Blok No: (ZE2) 1.KatTopkapı - İST.Telefon: (0212) 567 12 42 - (0212) 567 87 77Fax: (0212) 544 78 64E-mail: [email protected]
TMMOB İçmimarlar Odası Genel MerkeziSelanik Caddesi No: 17 / 11Kızılay – Çankaya - ANKARA Tel: +90 312 441 05 96 – 97Faks: 0212 441 05 98Yayın TürüYerel Süreli Yayın
Uyarı: Derginin her hakkı saklıdır. TMMOB İçmimarlar Odası’nın ücretsiz yayınıdır.Ücret karşılığı satılamaz. Bu dergide yayımlanan her türlü yazı, makale, fotoğraf veillüstrasyonun, elektronik ortamlarda dahil; alıntı, yayın v e çoğaltma hakkı sadeceTMMOB İçmimarlar Odası’na aittir. Dergide yer alan hiçbir yazı-fotoğraf-materyal izinliveya izinsiz çoğaltılamaz, kullanılamaz. Yayımlanan yazıların, ve yazı içeriğindekialıntıların sorumluluğu yazarlarına, fotoğrafların sorumluluğu fotoğraflayanlara, ürüntanıtımları ve reklamların sorumluluğu ise reklam verenlere aittir.
38
Söyl
eşi /
İçm
imar
Gök
çen K
aynat
an
39
İçmimarlık bölümüne yöneliminiz nasıl oldu?Babamın mobilya satış ve imalat atölyesi vardı, orada
ilk mobilya çizgilerini ve konstrüksiyon detayları
bilgisini edindim. Ortaokul yıllarında mekanik ve
elektrik konularında pek çok primitif örnek yaptım.
Fizik öğretmenimin önerisi ile ‘Tophane Sanat
Okulu’nun Elektromotor bölümüne gittim. Okulda
2 ve 4 yıllık eğitim vardı. Ben 2 sene okuyup basit
elektirik diploması aldım. Lise öğenimimi Haydarpaşa
Lisesi’nde yaptım. O yıllarda içmimarlığa karşı bir istek
oluşmuştu bende. Sınavlara girdiğim ilk sene
kazanamadım. Ancak, yeteneğimin içmimarlığa
uygun olduğunu farkettim. Bir sonraki denemede
İçmimari Bölümü’ne ikincilikle girdim.
Hangi yılda girdiniz okula?1960 yılında okula girdim, bir yıl kaybettiğim için 1965
yılında mezun oldum.
Okuduğunuz dönemi nasıl değerlendirirsiniz?Bizim okuduğumuz yıllarda, Endüstriyel Tasarım ve
İçmimarlık Bölümü aynı başlık altındaydı. Bauhaus
ekolüyle yetiştirildik. Tasarımını yaptığımız
mobilyaların, objelerin bilfiil tatbikatını, imalatını
yapıyorduk. Tasarımını yaptığınız projenin birebir
ölçekli imalatını yapmak bayağı keyifliydi!
Şu anda bu uygulama yapılmıyor mu?Çok satıhta, yüzeysel yapılıyor denebilir. Bauhaus
tekniği tamamen ortadan kaldırıldı sayılır. 2015 yılında
Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu yazısının okul
ambleminden tamamen çıkartıldığını duydum.
Herr Rohmel’ler, Herr Schleminger’lerin yetiştirdiğiöğrencilere ne oldu? Bauhaus sistemi Türkiye’dekendi ekolünü neden devam ettiremedi?Alman hocalarımızın bazıları ülkelerine döndü bazıları
ise okulda kaldı. Tabiiki ekol bir süre devam etti ancak
zamanla öğrencinin dikkat ve özverisinin azaldığını
düşünüyorum. İçmimari ve Endüstriyel Tasarımı’nda
ders ve tekniği birlikte öğrenmiştik. Sonraları branşlar
arasında bölünmeler oldu. Endüstriyel Tasarım,
İçmimarlık’tan ayrılarak ayrı bir meslek dalı haline
geldi. Bu bölünmelerle bilgi aktarımı azala azala
kayboldu. Özel bilgisayar teknolojileri ön plana geçti.
İçmimari bölümü de autocat, tridimeks teknikleri ile
tamamen nazari tasarımlara dönüştü.
Hangi kuşaktan sonra bozulmaya başladı sizce?1980’den sonra bozulmaya başladı.
Tatbiki ruhunu Akademi’nin yaratıcılığıyla birleştirdimPek çok mesleğe ve oldukça renkli birkişiliğe sahip olan Gökçen Kaynatanyıllardır sürdürdüğü içmimarlıkmesleğinin inceliklerini bizlerle paylaştı
Söyl
eşi /
İçm
imar
Gök
çen K
aynat
an
40
Sizin döneminizde eğitim sistemi nasıldı?O yıllarda, plastik sanatların konuya uygun her
branşının ana ders olarak eğitimini ve uygulamasını
öğreniyorduk. Örnek vermek gerekirse bizler ciddi
şekilde yazı dersi okurduk. Mobilya Konstrüksiyon
Atölye uygulama dersinde ahşabı kesmesini, geçme
yapmasını tüm detayları ile öğrendik. Atölye A
grubu dersimizdi. Hatasız tatbik etmeden sınıfı
geçemezdik. Perspektif dersimize okul müdürümüz
Cevdet Koçak girer, ağırlıklı olarak klasik perspektif
öğretirdi. Mimar hocalarımız, malzeme cinslerini
öğrediğimiz başka hocalarımız vardı. Bununla
yetinmedim. Akademi’den Perspektif Nejat
dediğimiz, Nejat Özten adında bir arkadaşımdan
serbest el, ‘artistik suluboya perspektif resim’
öğrendim. Ondan öğrendiğim tekniklerle yaptığım
çizimler o kadar farklı ve güzeldi ki, benim yaptığıma
inanmazdı hocalarım. Nejat Ağabey bana derdi ki;
“müşteri konuşmaya başladığ zaman sen çizmeye
başlayacaksın. Konuşma bittiğinde sen çizimi
renklendirilmiş olarak kendisine göstereceksin.”
Böyle çok yönlü yetiştirdim kendimi.
Kaç kişiydiniz sınıfta?25-30 kişi ile başladık barajdan sonra
16-17 kişiydik.
Mahkemelerde bilirkişilik deyaptığınızı biliyoruz. Ne türaksaklıklarla karşılaşıyorsunuz?1999-2000 yılından bugüne kadar
mesleklerimle ilgili birçok farklı dalda bilirkişilik
yapıyorum. 1999 yılında hakimler tarafından dahi
içmimarlık mesleğinin ayrımı yapılamıyordu. İşin
komik yanı; mühendisler, mimarlar, içmimarların
bakması gereken dosyaya bakıp görüş
bildiriyorlardı. Mahkeme kararı böyle olduğu için
kimse buna itiraz edemiyordu. Daha yeni yeni
dosyanın konusu içmimariye hitap ediyorsa
yargıtaydan dönmeye ve içmimardan görüş
alınmaya başlandı. Bilirkişi olarak görüş bildiren
içmimarın mesleki bilgisinin tam ve hatasız olması
gerekiyor. Yargıda yanlış kararlar alındığı oluyordu.
Zamanla yargıtay bu uygulamaların tamamen
yanlış olduğu tespit etti. İçmimarlık alanındaki
bilirkişi uygulaması, içmimarlık diploması olan
deneyimli içmimarlara verildi. İçmimarlar
Odası’nın bu konuda açmış olduğu kurs ve
seminerlerin de çok fayda sağladığı söylenebilir.
Bunun için ne yapılmalı? Bu kontrolü sağlayanara bir kurum olması gerekmiyor mu?Olmaz olur mu var! Diploma dışında, 5 sene bir
kuruluşta içmimarlık yapma koşulu konulmuş
durumda. Her alan da olduğu gibi bu şart da
sulandırılıyor. Kişi, tanıdık bir firmadan bonservis
1980, Sabancı Holding,Lassa Lisa Cotsa GenelMüdürlük Binası, ToplantıSalonu, Mültivizyon Showuzaktan kumandasistemleri projesi.
Taksim’de tarihi bir binanın restorasyon projesi.
Söyl
eşi /
İçm
imar
Gök
çen K
aynat
an
41
alarak kendi bilgi ve deneyimsizliğini saklayabiliyor.
Çünkü, deneyime değil sadece diplomaya bakılıyor.
Bu durumu düzeltmek için temel eğitimin
güçlendirilmesi şart. Kimi içmimarlar eğitimlerindeki
boşluğu, deneme yanılma yoluyla iş yaparak
kapatmaya çalışıyorlar. Bu durum içmimarlara karşı
bir güvensizlik yaratıyor.
Okulu bitirince ne yaptınız?Ben bitirmeden öğrenmeye başladım.
Akademi’nin estetik tarafı, Tatbiki’nin ise teknik ve
uygulama tarafı güçlüydü. Kendimi iki yönlü
geliştirdim. Bunun mücadelesini hocalarıma karşı
verdim. Öğrenciliğim döneminde kendimize ait
firmamızda; Bandırma Hava Üssü Komutanlığı’nın
subay lojmanları tefrişini, ardından Merzifon Hava
Üssü’nü Komutanlığı subay ve assubay gazinosu
ve lojmanlarının tefrişini yaptım. Ayrıca,
Çanakkale’deki Büyük Truva Otel, Sapanca Motel,
Ankara Palas gibi büyük otellerin kontrolü ve
teşrifini yaptım. Ofisim Yeşilköy Havaalanı’nın
apronundaydı. Bu sayede farklı bölgelerdeki bu
çalışma alanlarına ulaşımı uçaklarla kolayca
sağlayabiliyordum. Mezun olduktan sonra Oley İş
Sendikası’nın İşletmeler Teknik Müdürlüğü
görevinde bulundum. Sendika, havaalanı
restoranının işletilmesi dışında, dış kaynaklı
uçaklara catering hizmeti veriyordu. 1973-1979
yılları arasında o işletmenin, mutfağın tefrişini ve
işletmeler teknik müdürlüğü yaptım. Y. Mimar
Hayati Tabanlıoğlu ile geçen bir anımı anlatmak
isterim: Hayati Bey Yeşilköy Havaalanı tadilatıyla
ilgili uygulamalar için havaalanına gelmişti.
Hazırlamış oldukları projeler ve tüm ekip oradaydı.
Uygulamalarla ilgili verilen seminere Oley İş
Sendikası’nın İşletmeci Teknik Müdürü olarak beni
de davet etmişlerdi. Projeye baktık, Hayati Bey
“Nasıl, güzel olmuş değil mi?” diye sordu bana.
Sayın Hocam, bu projelerin bir çoğu tatbik
edilemez dedim. Kızgınlıkla bana, “Sizin mesleğiniz
ne?” diye sordu. İçmimarım deyince, “İçmimar gibi
Almanya’ya gitmeye nası karar verdiniz?Mesleğimde ilerlemek için gitmeyi tercih ettim ve
4-5 yıl kaldım. Goothe Shule’de Almanca
öğrendim, ardından Sümak Kühl Mobil Fabric’de
teknik ressam olarak çalıştım. Bir Türk’ün Almanya
gibi teknolojik meziyete sahip bir ülkeye neler
yapabileceğini onlara gösterdim. Frankfurt’daki
bir fuara acele yetişmesi gereken, 3mx1.75m
ölçülerinde dev bir soğutucu kompresörün 50
pafta teknik detaylardan oluşan 1/1 çizilmiş
projenin 1/10 resmini çizmem istendi. Yanıma
bana yardımcı olabilecek iki makine mühendisi
verdiler. Elektro motoru şasiye montaj deliklerine
oturtunca aks deliklerinin uymadığını gördüm.
Teknik Mühendisleri çağırıp hata olduğunu
söyledim. Mümkün değil biz hata yapmayız
dedilerse de hatayı görmek zorunda kaldılır. Ben
üç kez hata bulunca firmanın sahibi, kendi
kararımla ve herhangi bir ücret talep etmeden
bunları yaptığımı görünce beni sanayi casusu
sandılar. Onlara ülkelerinde misafirleri olduğumu
söyledim ve işime devam ettim. Mesleğimi hiçbir
zaman paraya tamah ederek yapmadım. Yan
yana geldiğinde 20-30m uzunluğunda K2R
Simgesini taşıyan soğutucu market dolabının
montaj kataloğunu yaptım. Exspolizyon
perspektifilerinden oluşan 3X 80 sayfa kitapçığı
kendim çıkardım. Tüm bu çalışmalar, bana iyi bir
bonservis vermelerini sağladı.
Almanya size ne kazandırdı?Alman teknolojisinde bir zaman termini vardır. O
zamana uymazsan kapıyı açmaz sana. Bu
teknolojinin sistematiğini öğrendim.
Almanya yolculuğu
Gökçen Kaynatan’ın sergi açılışı İzzet Öz’ün de katılımıyla gerçekleşti.
Söyl
eşi /
İçm
imar
Gök
çen K
aynat
an
42
konuşun o zaman” dedi. Çizdikleri projelerin
önemli bir bölümünün merdiven ve kulanım
alanlarının ana taşıyıcı kolonlara isabet ettiğini
söyleyince inanamadı. Havaalanı binasını çok iyi
biliyorum, daha evvel İngilizler tarafından yapılmış
ve duvara bir çivi çakmak mümkün değil. Mekanı
birlikte dolaştık, eksikleri gösterdim, ekibini
azarladı, beni onların çizmiş olduğu projelerin
uygulanamaz taraflarını düzeltmem için Taksim
Kültür Sarayı’nın yanındaki şantiye binasına davet
etti. Uzunca bir süre onlara yardımcı oldum.
Şimdiki Cumhuriyet gazetesinin karşısında Coca
Cola’nın bürosu vardı. Oranın teftişini yaparken
Sabancı Holding’in işlerini yapan Erdoğan Usta’yla
tanıştım. Sakıp Bey İsviçre’ye gitmiş, ona
multivizyon gösterisiyle bir sunum
yapmışlar, o multivizyon sisteminin
aynısını burada da yaptırmak
istiyorlar. Sabancı binası olduğu
için herkesi sokmuyorlar binaya.
Çalıştıkları taşeron firmanın elektirikçi
ekipleri gelmeyince, taşeron
olmaksızın, işin hamallığı dahil her
şeyi kendim yaptım.
Ekolojik proje uygulamalarınız da var birazbahsedebilir misiniz? Yağmur suyunu alıyorum, temizledikten sonra ayrı
bir makineden geçirip içilebilir su haline getiriyorum.
Isı kollektörü koyduğumda sıcak su elde ediyorum.
Bunu okuldan aldığım endüstriyel tasarım ve tanrı
vergisi bir yetenekle yaptım. İçmimarın kendini
teknik olarak da yetiştirmesi gerekiyor. Ben projeyi
çizdiğim zaman statiğini, hesabını, kimyasını,
bohçalamasını, mantolamasını her şeyiyle
hazırlıyorum.
Şu anda yapılan içmimari işleri ve eğitimsistemini nasıl değerlendiriyorsunuz?Piyasada binlerce kişi var. İçmimarla çalışan
boyacı, duvar ustası marangozlar ‘dekoratör’
adı altında içmimari uygulamalar yapıyorlar.
Bilirkişilik deneyimlerimizde işlerini düzgün
yapmayan içmimarlara da rastlıyoruz. İçmimar
duvara sıva sürmeden, tamirat yapmadan
boya uyguluyor. Mesela, bir içmimar parasının
yüzde 90’ını almış, kalan yüzde 10’u için
müşterisini mahkemeye veriyor. Yaptığı yerleri
gidip gördük, boya altı delikler çukurlarla dolu,
bozuk duvar üzerine gelişi güzel boyayı tatbik
etmiş! Uyarınca, “ben boya işi aldım. Sıvaymış,
alçı sıvaymış başka işe karışmam” diyor. Yapa
boza işi öğreniyorlar. Müşterinin mağduriyeti
onları ilgilendirmiyor. Bazı özel fakültelerde
okuyan 4. sınıfa gelmiş bir öğrencinin
konstrüksiyon bilgisi sıfır, hiç bir şey bilmiyor.
ç
43
Söyl
eşi /
İçm
imar
Gök
çen K
aynat
an Eğitimin sisteminin yanlışlığını gösteriyor bu.
Bizim dönemimizde konstrüksiyon bilgisi çok
fazlaydı. Bir proje de, kapı detayı dahi çizerken
zorlanıyor çocuklar. Zaten hocası da bilmiyor.
Bilmeyen hoca öğretebilir mi? Ya da öğrenmek
istemeyen talebeye de bilen hoca ne öğretsin!
Öğrenci verilen ödevi dışarıdan parayla
çizdirip getiriyor. Bazı özel kurslarda içmimarlık
ile ilgili kurs açıp iki yıl eğitimden sonra
sertifika bile veriyorlar. Bu yoz teknik ve
istismarlar yozlaşmaya neden oldu ve nihayet
yakın bir zamanda dekanlıkça yasaklandı.
Mimarların içmimarlıkyapmalarını nasıldeğerlendiriyorsunuz?Asıl sorunumuz
mimarların içmimarlık
yapmaları. Mimarın görevi
yalnızca dış cephesinin
estetiğini yapar, başka
görevi yoktur. Bir mimar,
betonarme mühendisi, inşaat mühendisi, içmimarla
çalışmalıdır. Mimar binanın sadece dışını yapar iç
teşrifi içmimarın işidir. Mimarlarımızın çoğu mimari
kazançlarının yanı
sıra bazen tek başlarına
içmimarlığa soyunuyorlar. Yanlarında
bir iki içmimar çalıştırarak uygulama yapanlar var.
Bugüne kadar yargıya intikal etmiş, içmimarlığa
soyunmuş, mimari kuruluş hakkındaki yüzlerce dava
için görüş verdim. İnşallah Avrupa birliği kurallarına
göre bu tür firmalara da yasaklama gelecektir diye
ümit ediyorum. Bu arada çok ciddi çalışan mimari
kuruluşlar olduğunu da söylemek gerek.
Yeni mezun içmimarlara ne önerirsiniz?Okula girdiği günden itibaren, kendi özverileriyle
mesleki bilgilerini çok iyi öğrenip, piyasa araştırmaları
yapıp malzeme uygulamasını öğrenmeliler. Yeni
resim malzemeleri tanımaları, teknik resim ve
konstrüksiyon bilgilerini geliştirmeliler. Bugünkü
teknoloji bilgiye ulaşmalarını sağlıyor. Bir içmimar
tefriş yapacağı mekana girdiğin de, o mekanın
zihninde bitmiş halini tasarlar ve görür. Yapacağı her
tasarım o mekana özgü olmalıdır.
Küresel ısınmaya tavrınızı 1950’lerde koyduğunuzugörüyoruz. Nasıl gelişti bu süreç?Doğanın kirlenmesinin alametlerini 1950’lerde gördüm ben.Bunları müziğe, resme döktüm. 1958’de Bugünkü new agetarzında besteler yaptım. Bu çalışmalara başladığım yıllardaböyle bir müzik kesinlikle yoktu. TRT1 ve TRT2’de müzikprogramları yaptım. En önemli bestelerim ‘Doğanın Ötesi’,‘Cehennem’, ‘Anjio’, ‘Evren’ ve ‘Sihirbaz’dır. 2003’te bestelemişolduğum ‘Elektronik Evrensel Armoni’ ve ritimlerdeki 2050 yılıen özel müziklerimdir. 2013’de CaddebostanKültür Merkezi’nde resim sergisi açtım. 2,5ayda 35 tane sulu ve akrilik boya resimçizdim. Sergimin son günü aynı katta BüyükSalon’da 16 kişilik bir orkestrayla konserverdim. Aynı yıl 19 Aralık’ta GökçenKaynatan ve Arkadaşları Show Orkestram’laikinci konserimi verdim.
Televizyon programlarına konuk olduğunuzdadekorlarını da siz yapıyor muşsunuz değil mi?Evet. Dekor dışında, küresel ısınma konseptimin içindeki tümTV show’larımda genelde beste ve stüdyo kayıtları, kameraakışları, dans kariyografileri, danslarımı ve konusuna göredansçı balerinleri çalıştırılmalarını ve dekor yapardım. Atılganroketi vardı o yıllarda. Taner Şener’in sunduğu Yıldız Yağmuruprogramına katılmıştım. Parçayı besteleyen, uygulayan,tonmaisterliğini yapan bendim. New age tarzında parçalarbunlar. Balerinlerin dansa çıkmaları yasak ama onlara masketaktırıp sahneye çıkarıyordum. Ekip uzay dekoru
yapamayınca dekoru da bentasarlayıp yapıyordum. 1972-73’teAnkara televizyonuna 6 parçagötürdüm, 6’sı da geçti. Kliphazırlama girişimim bile oldu.Montajın başında durmam lazımda,ilgilenemedim, klip olayı montajıyapılamadığı için yarım kaldı.
Çok yönlü bir kişilik
44
TMM
OB
İçm
imar
lar
Oda
sı /
Habe
r
TMMOB’un kuruluşunun 60. yıl
kutlamaları çerçevesinde şube
sekreteri Sema İşbilir, yedek üye Tülay
Mutlu ve oda görevlisi Ayşe Değirmenci’nin
katılımıyla 18-22 Ekim Mühendislik
Mimarlık Haftası kapsamında 20 Ekim 2014
Pazartesi Galatasaray Lisesi önünde
TMMOB’a bağlı meslek odalarıyla beraber
TMMOB İçmimarlar Odası İstanbul
Şubesi’nin standı açılarak halka meslek
alanları ile ilgili bilgi verilerek odaların yayın
ve bildirileri dağıtıldı.
“Sertifikalı Bilirkişilik Eğitimi “ 28 Şubat - 01 Mart 2015 ( Cumartesi - Pazar )tarihlerinde Ankara Plaza Hotel’de Graser Seramik ve Samet Mobilya’nınkatkılarıyla gerçekleştirilmiştir.
Sertifikalı Bilirkişilik Eğitimi, Selçukya Eğitim ve Danışmanlık LTD.ŞTİ aracılığı ile
gerçekleşmiş olup, eğitimler, Prof. Dr. Erkan KÜÇÜKGÜNGÖR ( Hacettepe Üniversitesi
Hukuk Fakültesi ) Uzm. Alper BULUR ( Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi ) ve
Dr. Dilhun AYAYDIN tarafından verilmiştir.
Bilirkişilik Eğitim Semineri TMMOB Mevzuatı, İçmimarlar Odası Mevzuatı, Borçlar
Hukukunun Genel Esasları, İnşaat Hukuku, HMK Çerçevesinde İspat Hukuku, HMK
Çerçevesinde Bilirkişilik, Kamulaştırma Hukuku, Örnek Bilirkişi Raporlarının
Değerlendirilmesi konuları ile gerçekleştirilmiş olup, 01 Mart 2015 Pazar günü yapılan
sınav sonucunda başarılı olan üyelerimize sertifikaları Yönetim Kurulu Üyelerimiz
tarafından dağıtılmıştır.
ADI SOYADI :
TC KİMLİK NO :
UYE SİCİL NO - KAYIT YILI :
BİTİRDİĞİ OKUL - TARİHİ :
DOĞUM YERİ - TARİHİ :
ADRES :
TELEFON :
CEP TELEFONU :
ELEKTRONİK POSTA :
TMMOB İÇMİMARLAR ODASIBİLİRKİŞİLİK EĞİTİM SEMİNERİ
ÖN KAYIT FORMU21 - 22 Şubat 2015
TMMOB 60. yılınıkutladı
Bilirkişilik eğitim semineri
TMM
OB
İçm
imar
lar
Oda
sı /
Habe
r
45
Genç avukatlar, stajyer avukatlar, hukuk
fakültesi öğrencileri ve içmimarlık bölüm
öğrencileri Türkiye Barolar Birliği çatısı altında
Başkan Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, İçmimarlar
odası yönetim kurulu üyesi Hasan Çetinkaya
ve İçmimarlar odası Hukuk komisyonu üyesi
Özgür Erdoğan ile bir araya geldi.
Tıp fakültesi öğrencileri, sosyal hizmet
öğrencileri, mühendislik öğrencileri,
içmimarlık öğrencileri ile siyaset bilimi ve
uluslararası ilişkiler bölümü öğrencilerinin de
katılımda bulunduğu gecede, Soma faciası
nedeniyle gerçekleştirilen sosyal sorumluluk
projelerinde elde edilen başarı kutlandı.
Öğrencilerin büyük buluşmasında;
karanlıkları aydınlatmak, sosyal sorumluluk
projeleri ve yeni çalışmalarda daha fazla
başarılar elde etmek için hep birlikte söz verildi.
İstanbul Arel Üniversitesi ev sahipliğinde 11
Aralık 2014 tarihinde, Öğrenci Kulüpleri ve
Öğrenci Konseyi tarafından organize edilen ‘I.
Mimarlık-Mühendislik Günleri’ etkinliği
gerçekleşti. Etkinlik kapsamında ‘Mesleki
Örgütlülük’ konulu verilen seminerde Şube
Sekreterimiz Sema İşbilir Oda hakkında bilgi
vererek içmimarlık mesleğini anlattı.
Etkinliğin ardından öğrenci üyelikleri alınıp
dergi dağıtımı yapıldı.
Barolar Birliği çatısı altında büyük buluşma
Hafele ürünleriartık Alsancak’ta
Arel Üniversitesimesleki örgütlülük
semineri
Yaklaşık 1,5 yıl önce KALE münhasır
bayii olarak İzmir Alsancak Şehitler
Caddesi'nde hizmete açılan satış mağazası
yakın zamanda ürün gamına sektörde
konusunda lider olan Hafele ile işbirliği
yaparak 'Aden Mutfak'ı da dahil etti.
İçmimarlar Odası İzmir Şubesi
Yönetim Kurulu üyeleri ve içmimar
üyelerinde katıldığı açılışa ev sahibeliğini
aynı zamanda İçmimar olan Aslı İpek
yaparak hem meslektaşlarını hemde
dostlarını ağırladı.
İçmimar Orhan Esenİçmimar
Resim ve Çizimler
1939 yılında Eskişehir’de doğan İçmimar
Orhan Esen, İstanbul Tatbiki Güzel Sanatlar
Akademisi İçmimarlık Bölümü’nden 1963
yılında mezun oldu. Mezuniyetinin ardından
1966-1974 yılları arasında Sümerbank İnşaat
Dekorasyon Mimari Büro’da içmimar olarak
görev yaptı. 1994 yılında Devlet Malzeme
Ofisi’nde Standardizasyon Bölge Müdürü
olarak çalan Esen 1994 yılında itibaren serbest
olarak içmimarlık yapmaya devam ediyor.
Çiz
imle
r ve
Res
imle
r /
İçm
imar
Orh
an E
sen
46
Çiz
imle
r ve
Res
imle
r /
İçm
imar
Orh
an E
sen
47
48
Çiz
imle
r ve
Res
imle
r /
İçm
imar
Orh
an E
sen
Çiz
imle
r ve
Res
imle
r /
İçm
imar
Orh
an E
sen
49
50
Üniv
ersi
te H
aber
/Ya
rışm
aNurten Aksugür En İyi Kavram İletişimi (EİKİ) Öğrenci Yarışması
Nurten Aksugür kimdir?
1 Mayıs 1943’te İstanbul’da doğdu. İstanbul Teknik
Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nden Şubat 1968 yılında
Yüksek Mühendis Mimar olarak mezun oldu. Eğitimi
sırasında, okul arkadaşı Erdal Aksugür ile Ekim 1967’ de
hayatını birleştirdi. Karadeniz Teknik Üniversitesini
kuran İTÜ Mimarlık Fakültesi’ndeki hocalarının daveti ile
Mart 1969’da Trabzon’da KTÜ’de göreve başladı. Fiziksel
Çevre Kontrolu alanında sürdürdüğü akademik
çalışmaları sırasında KTÜ Mimarlık Laboratuvarı içinde
yer alan Akustik Deneyler Ünitesini kurdu ve İTÜ
Mimarlık Fakültesi’nde başladığı deneysel doktora
çalışmalarını tamamlayarak 1977 yılında Fiziksel Çevre
Kontrolu alanında PhD derecesini ve Doktor ünvanını
aldı. 1993 yılında Profesör Ünvanını kazandı. 1994 Eylül
ayında katıldığı Doğu Akdeniz Üniversitesi Mimarlık
Fakültesi’nde önce Mimarlık Bölümü Öğretim Üyesi
olarak, 1997-2001 yılları arasında da İçmimarlık
Bölümü’nü kurarak Kurucu Bölüm Başkanı olarak görev
yaptı. Kendi isteği ile emekliye ayrıldığı Nisan 2009
tarihine dek öğretim üyesi olarak DAÜ Mimarlık
Fakültesi İçmimarlık Bölümü’nde hizmete devam etti.
Nurten Aksugür 23 Temmuz 2012’de hayata veda etti.
‘Dünyadaki Cennetim’ dediği Aşağı Mazı Köyü’nde
defnedildi. Geride, kendisinin ‘En büyük zenginliği’
olarak gördüğü öğrencileri kaldı.
Yarışmanın Amacı: Nurten Aksugür EİKİ Öğrenci
Yarışması, dünya çapında tüm İçmimarlık öğrencileri
için kurgulanmış bir yarışmadır. Amacı, İçmimarlık
alanında eğitim gören öğrencilerin dikkatlerini eleştirel,
yaratıcı ve özgün düşünceye odaklamaları, tasarımın
kavramsal boyutunun önemini anlamaları, çeşitli
bireysel sunum yöntemleri yardımıyla iletişim kurmaları
ve düşüncelerini paylaşmaları için motivasyon ve
desteği sağlamaktır.
Kim katılabilir?: İçmimarlık bölümlerinde öğrenim
gören tüm 5. yarıyıl ve üstü tüm öğrenciler.
İstenenler: 2014-2015 Akademik Yılı, Güz ve Bahar
Yarıyıllarında yapmış olduğunuz projenizle ilişkili
“Kavram Sunumum” diyeceğiniz herhangi bir anlatım;
örneğin bir yazı - bir poster - kısa film – fotograf/lar -
eskiz defteri - veya herhangi başka bir yöntem ile
oluşturacağınız kavram iletişim çalışmanız ile Nurten
Aksugür EİKİ yarışmasına katılabilirsiniz!
Yarışmanın Dili: İngilizce ve Türkçe.
Teslim tarihi ve yeri: Katılım ve teslim için son tarih 3
Temmuz 2015 Cuma günüdür. Sunum çalışmalarının
Doğu Akdeniz Üniversitesi’nin Mimarlık Fakültesi,
İçmimarlık Bölümü’ne teslim edilmesi gerekmektedir.
Zaman akışı: Jüri değerlendirmeler için 10 Temmuz
Cuma günü toplanacaktır. Kazananların isimleri 15
Temmuz 2015, Çarşamba günü Yarışma web
sayfasında duyurulacaktır.
Jüri üyeleri: Prof. Dr. Erdal Aksugür, Prof. Wolfgang GrillitschProf. Dr. Müge Bozdayı , Doç. Dr. Senem Zeybekoğlu SadriProf. Dr. Uğur Ulaş Dağlı, Doç. Dr. Nil Paşaoğulları Şahin Yrd. Doç. Dr. Guita Farivarsadri, Eliz ErdenizciYarışma Temsilcileri: Yarışmaya katılacak olan üniversiteler yarışma ileilgili kurumumuzla iletişim kurmasını sağlayan birer temsilci seçebilirler.(Temsilciler listesi web aracılığı ile duyurulacaktır). Ödüller: Birincilik Ödülü: 3000 TL, İkincilik Ödülü: 2000 TL, Üçüncülük Ödülü: 1000 TL Sunum, Sergi ve Ödül töreni:Jüri tarafından sergilenmeye değer bulunan tüm katılımlar hem elektronikortamda hem de DAÜ Mimarlık Fakültesi Sergi Salonunda sergilenecektir.Sergi 12-16 Ekim 2015 tarihleri arasında ziyarete açık olacaktır. Ödül töreni 16 Ekim Cuma günü Doğu Akdeniz Üniversitesi, MimarlıkFakültesinde gerçekleşecektir. Ek bilgi için: İçmimarlık Bölümü, Mimarlık Fakültesi, Doğu AkdenizÜniversitesi, Gazimağusa, Kuzey Kıbrıs. t: +90 392 6301139f: +90 392 6301127e-mail: [email protected]: http://bcc.inar.emu.edu.tr
Doğu Akdeniz Üniversitesi - Mimarlık Fakültesi İçmimarlık Bölümü
51
Üniv
ers
ite T
anıtı
m /
Oka
n Ü
niv
ersi
tesi
Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Ne kadar süredir OkanÜniversitesi İçmimarlık Bölümü Başkanlığı yapıyorsunuz?Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Mimarlık Bölümü
mezunuyum. Proje yarışmaları ve bazı özel projeler dışında tüm
meslek hayatımı akademi ve üniversitelerde sürdürdüm.
Akademik aşamalarımı 15 yıl görev yapmış olduğum Yıldız
Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nde tamamladım. 2008
yılından beri Okan Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi
İçmimarlık Bölüm Başkanlığı görevini sürdürmekteyim.
Mesleğine sahip çıkan, özgüven sahibi, girişimci,sanat ve tasarım açısından düzeyli öğrencileryetiştirmenin öncelikli hedefleri olduğunu dilegetiren Okan Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesiİçmimarlık Bölümü Başkanı Prof. Dr. Altan Akı, sanatve tasarım açısından düzeyli bir konuma sahipöğrenciler yetiştirmek istediklerini sözlerine ekledi
Mesleğine sahip çıkan, çağdaş öğrenciler yetiştirmek istiyoruz
Öğretim Görevlisi İlkay Aslan Araştırma Görevlisi Cansu Özkul Araştırma Görevlisi Sinan Savaş Yrd. Doç. Dr. Şaha Aslan Doç. Dr. Banu ApaydınÖğretim Görevlisi Gözde Kutlu Yrd. Doç. Dr. Semih Yalçı Prof. Dr. Altan Akı Yrd. Doç. Dr. Güliz Muğan Akıncı
Okan Üniversitesi
Okan Üniversitesi’nin içmimarlığayaklaşımını, bakış açısını nasıltanımlarsınız?Üniversitemizin, Güzel Sanatlar
Fakültesi’nin tüm öğrencileri, İngilizce
eğitim veren 2 yarı yıl süreli hazırlık sınıfını
takiben, kendi bölümlerine başladıkları ilk
yıl sanat ve tasarım disiplinlerini içeren
(Desen, Renk, 2 Boyutlu Tasarım,
3 Boyutlu Tasarım, Ütopyalar Atölyesi gibi)
dersler almaktadır. Bu ortak program,
içmimar adayı öğrencilerimizin sonraki
yıllarda alacakları çoğu uygulamalı olan
teknik ve mesleki dersleri, sanat ve
tasarım alt yapısı bakımından
desteklemektedir.
Bölüm olarak önünüze koyduğunuzhedefler nelerdir?İçmimar adayı öğrencilerimizin, mezuniyet
sonrası, mesleğine sahip çıkan, özgüven
sahibi, girişimci, sanat ve tasarım açısından
düzeyli bir konumda olmaları, tüm bölüm
kadromuzun öncelikli hedefidir.
Öğrencileriniz ile yaptığınız projelerhakkında bilgi verebilir misiniz?Teorik derslerimizin yanı sıra ağırlıklı olarak
uygulamalı stüdyo dersleri olan mobilya tasarımı
ve mekan tasarım derslerinde; gerek malzeme
seçimi, gerekse mekan organizasyonu açısından
çağdaş projeler ve sunum tekniklerini geliştirme
çabasında olduğumuzu söyleyebilirim.
Üniversite olarak nasıl bir öğrenci profilioluşturmak istiyorsunuz?Üniversitemizde Mimarlık bölümü Mühendislik
ve Mimarlık Fakültesi bünyesinde, İçmimarlık
bölümü ise Güzel Sanatlar Fakültesi bünyesinde
yer almaktadır. Mimarlık bölümü öğrencileri
belirli bir aşama ve başarı ölçülerinde, yetenek
sınavında başarılı olmaları koşulu ile; İçmimarlık
bölümünde, yan dal ve/veya çift ana dal
programlarına katılabilmektedir. Bu birlikteliğin
meslek farkındalığı, dayanışması ve aidiyeti
açısından önemli olduğunu düşünmekteyiz.
İçmimar adaylarımızın, meslek odaları ile
ilişkilerini geliştirmeleri, ulusal ve uluslararası
proje yarışmalarına katılmalarının
özendirilmesi, çağdaş gelişmeleri izleyen bir
öğrenci profili oluşturulması hedeflenmektedir.
Kaç öğrenciniz ve öğretim üyeniz var? Üniversitemiz İçmimarlık bölümünde hazırlık
sınıfı dahil aktif 390 öğrenci bulunmaktadır.
Her eğitim ve öğretim yılında yaklaşık 50
içmimar mezun olmaktadır.
Akademik kadromuz ise 10 tam zamanlı
Öğretim Üyesi, 2 yarı zamanlı Öğretim Üyesi ile
eğitim vermektedir. Tam Zamanlı Öğretim Üyeleri
Yıldız Teknik Üni., Marmara Üni., Hacettepe Üni ve
Bilkent Üniversitelerinin eğitim-öğretim
deneyimlerine sahip bir kadrodan oluşmaktadır:
Prof.Dr. Mimar Altan AKI,
Doç.Dr. Banu APAYDIN,
Yrd.Doç.Dr. Semih YALÇI,
Yrd.Doç.Dr. Güliz Muğan AKINCI,
Yrd.Doç.Dr. Şaha ASLAN,
Öğr.Gör. Gözde KUTLU,
Öğr.Gör. İlkay ASLAN,
Arş.Gör. Mergül SARAF,
Arş.Gör. Sinan SAVAŞ,
Arş.Gör. Cansu ÖZKUL.
Yarı zamanlı Öğretim Üyeleri ise;
Yrd.Doç.Dr. Müge Göker PAKTAŞ,
Öğr.Gör. Aslı YILDIZ.
(Çalışılan projelerin içeriğine göre
kadromuz genişlemektedir.) Ayrıca, bazı
teorik ve seçmeli dersler için üniversitenin
52
Üniv
ers
ite T
anıtı
m /
Oka
n Ü
niv
ersi
tesi
Prof.Dr. Altan AKI
53
Üniv
ers
ite T
anıtı
m /
Oka
n Ü
niv
ersi
tesi
diğer fakültelerinden öğretim elemanı
desteği alınmaktadır.
Diğer İçmimarlık bölümleriyleilişkileriniz ne düzeyde, ortak projelerüretebiliyor musunuz?Akademik düzeyde gerek ortak öğrenci
projelerinin yürütülmesi ile, gerekse katılımda
bulunulan toplantılar, sergiler ve kişisel
temaslarımız aracılığıyla olsun farklı
üniversitelerdeki İçmimarlık bölümleri ile
ilişkilerimizi sürdürmeye devam ediyoruz. Son
olarak, İKSV 2. İstanbul Tasarım Bienali
kapsamında Öğretim Üyemiz Yrd.Doç. Şaha
ASLAN koordinatörlüğünde kurgulanan “Şu An
Buradasınız!..” isimli workshop çalışması yapıldı.
Workshop, Hacettepe Üniversitesi İçmimarlık ve
Çevre Tasarımı Bölümü Öğretim Üyesi Yrd.Doç.
Mesut ÇELİK, İnParc İçmimari Proje ve
Uygulama Ofisi kurucusu Aslı UĞURLU,
Öğretim Elemanlarımız İlkay ASLAN, Sinan
SAVAŞ ve Filiz YENİLMEZ yürütücülüklerinde
gerçekleşti. Böylece Türkiye’de 33 İçmimarlık
Bölümü öğrencilerinin katılımına açık olan
çalışmada, ortak bir proje üreterek “Gelecek”
temasını irdeleme şansını yakaladık.
Üniversitenizin İçmimarlar Odası’nabakışı nasıl, birlikte yürüttüğünüzçalışmalarınız var mı?İçmimarlar Odası’yla bağımız her zaman oldu
ve olmaya da devam edecektir.
Öğrencilerimizi odaya üyelik konusunda
sürekli bilinçlendirmeye ve oda tarafından
gönderilen çağrılar aracılığıyla konuyla ilgili
bilgilendirmeye devam ediyoruz. Bunun
dışında oda tarafından düzenlenen toplantı
ve farklı platformlarda iş birliğimizi
sürdürüyoruz.
Proje
/M
imar
i M
ekan
ın, B
eden
in ‘P
rote
zi’ O
lara
k İç
mim
arlık
54
Kimi zaman çeşitli ‘nesnel’ ve ‘kanonik’
nedenlerle sorgulamasız kabullendiğimiz ve
bu süreçte körleştiğimiz kimi görüngü ve olgular
diğer disiplinlerden ‘ödünç’ aldığımız bir takım
kavramlar sayesinde aşınıp yeni
anlamlar/biçimler kazanırlar. İçinde
bulunduğumuz disiplinine ‘dışarıdan bakmamızı’
sağlayan bu ‘yabancı’ kavramlar bizlere bir
taraftan disiplindeki süre giden ezberleri
bozmamızı sağlarken, diğer taraftan da disiplinin
kendisine ilişkin özgün yorumlar ve bakış açıları
geliştirmemize yardımcı olur.
Bu noktada, tıp disiplininden ödünç alınan ‘pro
tez’ kavramı içmimarlık disiplininin özüne ve eylem
alanına ilişkin özgün bir tartışmayı olanaklı kılar.
Tıp disiplininde protez kavramı; hali hazırda
kullanımda olan canlı vücudunda var olan
fizyolojik bir eksikliğin veya ihtiyacın giderilmesi
için kullanılır. Özetle protez iki amaca hizmet eder.
Bunlar:
• Bir sorunun-eksikliğin giderilmesi
• Bir artı değer üretme
Bu tanımdan hareketle, içmimarlık meslek
pratiği, mimari mekanın/bedenin bir protezi
olarak düşünülebilir mi? Mimari
mekanın/bedenin kendi içinde saf-eksiksiz bir
bütünlüğe, sınırları mutlak bir içeriliğe sahip
olmadığını düşünürsek, içmimarlık pratiği mimari
mekanın/bedenin fizyolojisindeki bir sorunun-
eksikliğin giderilmesine ya da anlamsal, işlevsel,
biçimsel bir artı değer üretilmesine olanak
tanıyan bir protez olarak düşünülemez mi? Bir
protez olarak içmimarlık mimari
mekanın/bedenin sınırlarını, her seferinde
yeniden çizilen, inşaası hiç bitmeyen, sürekli
devinen ve dönüşen, bir oluş haline getirmez mi?
Bedenine eklediği protez(ler) sayesinde mimari-
beden kendinden göç etmez mi, ve sınırlarını
geçide dönüştürerek yeni bir takım olasılıklar
açığa çıkarmaz mı?
Yukarıdaki sorularla aşındırılmaya çalışılan
mekan/beden kavrayışı ve bu kavrayışın
merkezinde duran protez kavramı TOBB
Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi İçmimarlık ve
Çevre Tasarımı Bölümü 2. Sınıf stüdyo dersi
kapsamında 2 hafta süreyle gerçekleştirilen
atölye çalışmasının temel izleğini oluşturmuştur.
Doç. Hakan Ertek, Yrd.Doç. Mesut Çelik, Yrd.Doç.
Dr. Umut Şumnu ve Arş. Gör. Barış Yakın
tarafından yürütülen atölye kapsamında
öncelikle öğrencilerden protez kavramına ilişkin
içmimarlık meslek pratiğinden bağımsız
kavramsal bir tartışma geliştirmeleri beklenmiştir.
Sonrasındabu kavramsal tartışmayı içmimarlık
mesleğine ‘tercüme’ etmeleri, sürecin
devamındaise yapılan soyut/kavramsal
tartışmaları somut bir proje tasarımı ile
sonlandırmaları istenmiştir.
Öğrencilerle yapılan erken kavramsal
tartışmalarda, protez kavramına ilişkin iki önemli
nokta öne çıkmıştır. Ele alınan ilk nokta protezin
‘işlevsel’ yönüne ilişkindir. Bu analizde protez bir
taraftan eklemlenen bedendeki bir eksikliği
tamamlarken (örneğin organ protezleri), diğer
taraftan da ‘tam gibi gözüken’ bir bedenin
sınırlarını protez aracılığıyla genişletebilecek ve
daha önce öngörülemeyen bir takım
potansiyelleri açığa çıkarabilecektir. Öne çıkan
ikinci nokta da protezin ‘yapısallığına’ ilişkindir.
Her nasıl olursa olsun, üretilen bir protezin
eklemlendiği bedenin yapısallığından ayrı
düşünülmesi, onun yapısal değerlerine
‘sadık/uyumlu’ kalmadan kendini var etmesi
olanaklı olmayacaktır.
Öğrenciler tarafından gündeme getirilen her
iki nokta da, içmimarlık meslek pratiğine
‘tercüme’ edilebilir ve meslek pratiğinin özüne
ilişkin bizlere önemli bakış açıları sunar. Öncelikle,
somut anlamdaki içmimari müdahale; var olan
mimari mekana/bedene eklemlenerek bu
mekana ilişkin bir sorunu-eksikliği gidermeye
Mimari Mekanın/Bedenin‘Protezi’ olarak İçmimarlıkYrd.Doç.Dr. Umut Şumnu - Arş.Gör. Barış Yakın
yarayabileceği gibi, aynı zamanda bu mekana
ilişkin bir artı değer de üretebilir. Bu süreçte tıp
disiplininde kullanılan proteze dair kaygıların
benzerleri bir protez olarak içmimarlık meslek
pratiği için de geçerlidir. Bu kaygılar:
• Protez eklemleneceği (mimari) yapıyı yok
sayamaz.
• Protez eklemlendiği (mimari) yapıya biriciktir
ve salt o (mimari) yapıya özel ve ait olma durumu
söz konusudur.
• Protezin yapısallığının mutlaka (mimari) yapının
yapısallığıyla uyumlu olması gerekmektedir. Kendini
taşıyabilsin ya da taşıyamasın protezin eklemlendiği
yapıya sadık/uyumlu olması gerekir.
Bu bağlamda, protez kavramını- ve ilişkili olarak
içmimarlık meslek pratiğini- (mimari) bedene bir
sadakat-ihanet ilişkisi olarak tanımlanabilir. Protez bir
taraftan yapıyla mutlak bir uyum gösterirken, diğer
taraftan da bir ‘ek’ olmasından dolayı her zaman bir
yabancıdır ve bu anlamda yapının bütünlüğüne bir
ihanettir. Ama bu ‘ihanet’ aynı zamanda mimari
yapıya sabit değişmez bir nesnellik olarak değil,
sürekli devinen, bir ‘hareket’ olarak bakmamızı sağlar.
Mimari beden bir taraftan ‘tanıdık’ ama diğer taraftan
‘yabancı’ olan müdahale ile sürekli yeniden üretilir,
yeniden işlevlendirilirve yeniden anlamlandırılır.
Bu kavramsal tartışmaların ardından, öğrencilere
disiplinin abecesi olarak tanımlanabilecek temel
tasarım eğitimi sonrasında somut içmimari
müdahalenin temel amacının öğrenciyle paylaşımının
gerçekleşmesi adına bir protez tasarımı projesi ortaya
koyulmuştur. Bu projede öğrenciden hali hazırda var
olan ve her gün kullandıkları stüdyo çizim
masalarında belirledikleri bir ihtiyaç doğrultusunda
‘geçici’ bir eklemlenme müdahalesi yapmaları
beklenmiştir. Bu kapsamda, masa kendine özgü
biçimsel ve yapısal değerleri olan küçük ölçekte bir
mimari yapı olarak düşünülebilir. Dolayısıyla ilk olarak
bu mimari yapının analiz edilmesi ve bu yapıya biricik
olan değerlerin keşfedilmesi gerekmektedir.
Öğrencilerin tasarlayacakları protez ise bu mimari
yapıya yapılan ve bu yapının değerleriyle ilişki kuran
bir içmimari müdahale olarak algılanabilir.
Özetle, her öğrenciden kendi masasına ilişkin
bir eksiklik-artı değer tanımlaması; bir yapı olarak
masasının analizini yapması; yalnızca bu masaya ait
olan yapısal, işlevsel ve biçimsel bir protez
tasarlaması beklenmiştir. Öğrencilerin
cevaplarından seçilenler aşağıdaki gibidir.
Proje
/M
imar
i M
ekan
ın, B
eden
in ‘P
rote
zi’ O
lara
k İç
mim
arlık
55
Çeşitlerine göre kalem, cetvel türlerini ve bardaklığı tabladışında depolama işlevlerine çözüm bulmak amacıylatasarlanmıştır. Masa ile kullanımında çok-yüzeyli mantığı,kullanım dışında katlanarak taşınabilirliğe pozitif katkısağlamaktadır. Ürün, eklemlenme sistemini tabla iletaşıyıcı profiller arasında gerçekleştirir.
Tasarım: Helin Gökçe Subaşı
Masa yüzeyinde, çizim yapmaya engel olacak ürünlerin tespiti ve bunların yan kenarlarda çözümlenmesi kararıyla ortayaçıkan protez, taşıyıcı profillerin boşlukları arasında sıkıştırılarak yapıya eklemlenmektedir. Kullanım dışında sarılabilirkumaş yüzeyi yardımıyla kalemlik olarak da görev yapabilmektedir.
Tasarım: Pelin Bayram
56
Protezin, masa üzerinde dağınık halde bulunan kırtasiyenin düzenlenmesi işlevine çözüm getirmesi amaçlanmıştır. Masa ilekullanımı dışında, katlanarak bağımsız bir çantaya dönüşerek mobil olma özelliğini karşılamaktadır. Var olan yapı(masa) ileeklemlenme ilişkisini, masanın taşıyıcı profilleri ile tablası arasında bulunan boşluğa sabitlenen çanta sapı ile sağlamaktadır.Malzeme olarak keçe ve mukavva kullanılmıştır.
Tasarım: Merve Özlek Tasarım: Zeynep Aydağ
Ürün, işlevsel olarak masa üzerinde çizimler dışındaki elemanların yarattığı kalabalığı bir problem olarak almıştır. Yapı ileilişkisi dışında ahşap küp oluşturan iki parçadan oluşan protez, küp içinde diğer elemanlarına depolama sağlamaktadır.Açıldığında esnek lastiğin geriliminin yarattığı potansiyel ile masanın iki köşesine oturan yapısı sabitlenmesini sağlamaktadır.
Tasarım: Sinemcan Üstüncan
Tasarım: Nihan Çelik
Yapıdan (masa) bağımsız kumaş bir çanta olarak görev yapanürün, yapı ile ilişkisinde; tabla üzerinde kırtasiye, tabla altındaise kişisel eşyaları depolama işlevlerine çözüm getirmektedir.Masanın taşıyıcı profilleri arasındaki boşluklara sarılankumaşlar yardımıyla eklemlenen protez, gündelik hayattamasanın ölü bölgesi sayılabilecek tabla altı boşluğununpotansiyelini değerlendirerek bir artı değer katmaktadır.
Kalem depolama sorununu elealan protez, ulaşılması kolayve mobil kullanımda yerkaplamayacak mantıktatasarlanmıştır. Eklemlenmemantığı olarak taşıyıcı profillerve tabla arasına sıkıştırılanürün, kalemleri fazladan biryüzey yerine, yine masatablasının yüzeyindetaşıtmaktadır.
Proje
/M
imar
i M
ekan
ın, B
eden
in ‘P
rote
zi’ O
lara
k İç
mim
arlık
Düny
adan
/M
ekan
Tas
arım
57
Stufish Entertainment Architects firmasıtarafından tasarlanan Han Gösteri Sahnesi Stufish Entertainment Architects, kısa
bir süre önce Wuhan’da (Çin) Han
Gösteri Sahnesi’nin yapımını tamamladı.
Han Gösteri Sahnesi, Franco
Dragone’nun yeni su gösterisi için bir
bina ve gösteri sahnesi sunuyor. Merkezi
Çin’de Wuhan kentinde bulunan bu yapı,
Pekin merkezli bir geliştirme grubu olan
Dalian Wanda’nın yönettiği büyük bir
geliştirme projesinin bir ucunda
belirleyici bir nokta oluşturuyor.
‘Wuhan Merkezi Kültür
Bölgesi’ geliştirme projesi,
Wuhan’ın altı gölü
arasında su yolu
bağlantılarını
sağlayacak olan kent
çapındaki programın
ilk aşamasıdır. Kültür
Bölgesi, 2km’lik kanal
alanı boyunca inşa
edilecek ofis, konut,
kültür binalarını ve alışveriş
merkezlerini kapsıyor. Geliştirme
projesi, doğuda ve batıda Stufish
tarafından tasarımı yapılan iki kültür
binasıyla belirlenmiştir. Doğuya bakan
‘Han Gösteri
sahnesi’ Donghu
gölüne, doğuya
bakan Film Kültür
Tema Parkı Shahu
gölüne nazırdır.
‘Han Gösteri
Sahnesi’nin konsepti,
geleneksel Çin fenerinden alınmıştır.
Stufish, sahnenin izleyici salonu ve uçuş
kulesi için estetik bir dış kaplama temin
edecek hemen tanınabilir bir Çin
sembolü oluşturmak istedi. Fenerin
kendisinin birçok ölçekte iş görmesi
tasarlandı. Yapı, uzaktan gölün
karşısından bakılınca basit simgesel bir
form olarak okunabiliyor. Yakından
bakılınca fenerin yüzeyi, her biri içeriden
ve dışarıdan aydınlatılan binlerce diskten
meydana getirilmiştir. Sahne binasının
kulis kısmında ortası açık olan mekanın
üstündeki camla kaplı çatı, 5 m
Düny
adan
/M
ekan
Tas
arım
58
yüksekliğindeki
fener yapının içine bakmaktadır.
Sahne binasının ön cephesi, sahneyi,
ana gövdeye bağlayan yüzlerce tel ile
sekiz ‘bisiklet’ tekerleği monte edilerek
kurulmuştur. Tekerlekler, 25.000 çelik
diskten oluşan bir ağı desteklemektedir.
Çelik diskler, göğe doğru, cennete
yükselme tutkusunu simgeleyen tarihi
bir Çin nesnesi olan - bir dış simge olarak
seyiricilerin Franco Dragone’nun
gösterisinde keşfedecekleri - Çin çifte
diskinden esinlenilerek yapılmıştır.
Gösteri, 8 m. derinliğindeki yüzme
havuzunu ve şimdiye kadar yapılmış en
büyük hareket edebilen LED ekranlarını
ortaya çıkaracak şekilde yer değiştiren
seyirci koltuklarını ön plana çıkaracaktır.
Teknik aygıtlar, Franco Dragone’nin
yaratıcı dehasına uygun hayranlık
uyandırıcı bu donanımı tamamlayacaktır.
Bina, 20 Aralık 2014 tarihinde
açılmıştır.
Düny
adan
/M
ekan
Tas
arım
59
Paul Coudamy, Paris’te kısa süreli
ihtiyaçlar için kiralanan bir daire için 131
parça kayın ağacı blokundan yapılan
Woodwave paravanının ve depolama-
saklama sisteminin tasarımını yaptı.
Genç Fransız mimar, Paris’te kısa süreli
ihtiyaçlar için kiralanan bir mekan olan
60m2’lik daire için ısmarlanan paravan ve
depolama-saklama sisteminin tasarımını
yaptı ve kurdu. 131 parça kayın ağacı
blokundan oluşan bu yapı, oturma odasını,
hiçbir sınırlamaya gitmeksizin mutfaktan
ayırıyor ve kullanım amacına uygun olarak
Paris’te bir pratik mekanlar için Woodwave paravan
Fotoğraf: Benjamin Boccas
Düny
adan
/M
ekan
Tas
arım
60
tanımlanan iki mekan arasında bağ kuran çıkma bir yemek
masasına yer veriyor.
Aynı paravan sisteminin benzeri, komodinlere ve
bütünleşik aydınlatmaya yer verecek şekilde yatak odasında
kullanılmıştır.
Mekanın alanı, katlanan yedek yatak ve masayı barındıran
duvarlarla dolapları bütünleştirerek azamiye çıkartılmıştır.
Yine ısmarlama yapılan, tam boy saklama dolabı oyma yüzyle
birlikte zarif bir rölyef temin ediyor. Bu teknik benzeri
olmayan bir malzemenin yaratılmasını mümkün kılmıştır.
Birkaç milimetrelik yivler, gün boyunca ışık - gölge oyununa
oyununa uygun olarak değişen derecelerle görünür hale
geliyor. Grafik hatlar, büyük beyaz yüzeyleri vurgulayarak
mobilyanın kütlesini daha hafif gösteriyor.
Denis Rakaev, Ukrayna Kiev’de bulunan Moon Box dairesinin iç mekan düzenlemesini gerçekleştirdi. Fotoğraf: Andrey Avdeenko
Kiev’de çağdaş bir daire
61
Mes
leki
Yay
ın /
Kita
p
YAYIMLANDIĞI günden bu yana büyük ilgi
gören eşsiz bir başvuru kaynağı olan ve kısa
sürede 7. baskıya ulaştı. Mimarlık öğrencilerinin
koruma konusunda bilinçlenmelerine ve bu alana
katkıda bulunmaya karar vermelerine yardımcı
olma amacıyla hazırlanan ‘Tarihi Çevre Koruma ve
Restorasyon’, aynı zamanda koruma uygulaması
yapanlara da doğaya ve tarihe saygılı olmanın,
doğal-tarihi çevrenin sunduğu değerleri
zedelememenin ve özgünlüğü korumaya özen
göstermenin meslek etiğinin bir parçası
olduğunun altını çiziyor.
İçmimarlık Seti
Yazar: Zeynep Ahunbay Yayınevi: YEM Yayın, 188 s.Dil: Türkçe
Yazar: KollektifYayınevi: Literatür YayıncılıkDil: Türkçe
Yazar: KolektifYayınevi: Literatür Yayıncılık, 768 s.Dil: Türkçe
Yazar: Bahadır AksanYayınevi: Bence Kitap, 140 s.Dil: Türkçe
Mesleki Yayınlar
İçmimarinin temel araçlarının sıralandığı
başlıklarla sunulan bu kitaplar, akademik
programlara uygun bir şekilde, kuramsal ve
uygulamaya yönelik konuları çağdaş ve yaratıcı
projeler üzerinden anlatmaktadır. Kitaplarda,
malzemelerin işlevsel ve yaratıcı kullanımları,
ölçek ve iç mekânla nesne arasındaki ilişkiyi
inceleme yöntemleri, mevcut binalar ve yeni
yapılacak ekler arasındaki ilişkiler, tasarım
öğelerinin konumlandırılması, sergileme
tasarımı, pafta düzeni, yürüyüş hızı ve
sirkülasyonla ilgili konuları ele almaktadır.
PORTO, Bahadır Aksan'ın seri olmasını
umarak başladığı projenin ilk kitabı: ‘Kentsel
dönüşüm projeleri neticesi kent hafızasının
silinmesini kanıksamış toplumun ferdi olarak,
bina duvarlarında bir kaç nesil evveline ait boya
ya da fayans izlerini bulmak, daracık arnavut taşı
kaplı sokaklarda yürürken ansızın minicik bir
meydana çıkıvermek, o meydanlarda daha önce
toplaşanları hayal etmek (...) böylece onlarla
farklı zamanlarda da olsa bir duygudaşlık
hissetmek, hepsi ama hepsi beni çok etkiledi"
diyor ve Porto suretlerini bizlere sunuyor.
Tarihi Çevre Koruma Ve Restorasyon
Porto - Ayak İzlerimiz 1
Takımın İçindekiler:
Claude Monet, Dali, Henri de
Toulouse - Lautrec, Leonardo da
Vinci, Michelangelo Buonarroti,
Paul Cezanne, Picasso ve Vincent
van Gogh’un Hayatı ve eserlerine
yer veriyor.
Mini Sanat Dizisi-(8 kitap-takım)
62
Mak
ale
/IFI
İç M
ekan
lar
Dekl
eras
yonu
Kap
sam
ında
İçm
imar
lık T
artış
mal
arı
Uluslararası İçmimarlar
Federasyonu (IFI-International
Federation of Interior
Architects/Designers)’nun 2011 yılında
yayınladığı İç Mekânlar Deklarasyonu
(Interiors Decleration)1 üzerinden
yapılandırılan yazı dizisinin beşinci
parçası için ilinti kavramı ele alınmıştır.
Orijinal metinde “relevance” olarak
kullanılan bu kavramın, birçok başka
örnekte olduğu gibi dilimizde farklı
karşılıklarının olması ve bunlardan
hiçbirinin tam olarak Deklarasyon
içinde tariflenen kavramsal açıklamayı
karşılamaması nedeniyle, Türkçe
metinde kavramsal yönü de
değerlendirilerek ilinti kelimesinin
kullanımı tercih edilmiş. Bu nedenle
ilinti kelimesi ile etiketlenen bu kavram
altında ilişki, ilgi, alaka ve uygunluk
kavramlarının da yer aldığını
söyleyerek tartışmayı başlatmak
gerekli. Bu yazıda da, serinin önceki
yazılarında olduğu gibi öncelikle
kavram genel olarak ele alınmaya
çalışılarak, Deklarasyon kapsamında
içmimarlık ve içmimar üzerinden ilgili
kavram tartışılmaktadır.
Bu önemli metin tam olarak neyin
ilinti, ilişki, alaka, bağlantı veya
uygunluğunu tartışıyor diye
bakmamızda yarar var. Deklarasyon
ilintiyi aşağıdaki gibi tarifliyor;
“Meslek, projeleri başlangıçtan
tanımlar ve her aşamada insan
tecrübesini savunur.
İçmimar ve iç mekân tasarımcısı,
insan ve çevre ekolojilerini sentezler ve
bilimi tüm duygulara hitap edecek
biçimde güzelliğe çevirir.
Mesleği uygulayan kişi, dinler,
gözlemler, analiz eder, geliştirir ve
ölçülebilir değeri olan özgün fikirleri,
öngörüleri ve mekânları yaratır.”
Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe
Sözlük, ilinti’yi iki şey (nesne ve/veya
kişi) arasındaki ilgi, ilişki ve bağ olarak
tanımlıyor. Bu bakımdan, bizim
açımızdan ilinti; insan ve mekân, mekân
ve donatı, donatı ve insan ve elbette
insanlar arasındaki bağlantıya
gönderme yapıyor. Aslında mekân
kavramını mesleki olarak ele
aldığımızda kuşkusuz ki yer (place)
kavramı üzerinde de durmamız
gerekiyor. Özellikle mimari ve sosyolojik
kuramda yer ve alan kavramları ve
bunların ilişkisi çok önemli bir yer
IFI İç mekanlar deklerasyonu kapsamında içmimarlık tartışmaları-V ‘İlinti’
Osm
an D
EMİR
BAŞ
63
Mak
ale
/IFI
İç M
ekan
lar
Dekl
eras
yonu
Kap
sam
ında
İçm
imar
lık T
artış
mal
arı
tutuyor. İçmimarlık için ise mekân
kuşkusuz ki en temel başlangıç noktası.
Ancak mekân yerine göre alan (space)
yerine göre yer (place) tanımlarına karşılık
gelebiliyor. Gieryn (2000) bunu
“yer/mekân ne değildir” sorusu üzerinden
tartışıyor ve yer/mekânın insan, eylem,
nesne ve temsil ile doldurulmuş tanımlı
bir alan olduğunu söylüyor. Yer/mekân
nesnelerin, anlamların ve değerlerin
özgün biçimde bir araya gelmesi ile hayat
buluyor ve tanımlanıyor (Hervey, 1996;
Lfebvre, 1991). İçmimarlık söz konusu
olduğunda, bu öz tanım üzerinde dikkatle
durmak gerek. Brooker ve Stone (2012)
içmimarlığı hacimsel manipülasyon ile
kimlik ve atmosfer yaratacak iç çevrelerin
yaratıldığı bir disiplinler arası uygulama
olarak tarifliyorlar. Aslında sırf bu tanım
bile ilinti ve ilişki üzerinden ortaya çıkıyor.
Coles ve House (2012) yer/mekân
tanımlaması yaparken özellikle uzlaşma
kavramı üzerinde duruyorlar. Uzlaşmadan
kasıt, doğal çevre ile yapılı çevrenin, yapılı
çevre ile kullanıcının, kullanıcı ile
donatının, tasarım ile fonksiyonun,
fonksiyon ile anlamın ilintisi, ilişkisi ve
uygunluğu aslında.
Deklarasyon, meslek eyleminin
başlangıcını problemin tanımlanması ve
yaşamsal tecrübenin farkındalığı ile ifade
ediyor. Bu nedenle içmimar/iç mekân
tasarımcısının yaşamı çok iyi tanıması ve
yaşamın içindeki varlıkların birbirleri ile
olan ilişkisini bilerek, öğrenerek,
sentezleyerek ve yeniden yorumlayarak
meslek pratiğini hayata geçirmesi
gerekiyor. 20. Yüzyılın başlarıyla
belirginleşen ve radikal bir yaklaşım ile
ayrı bir disiplin olarak tanımlanan
içmimarlık/iç mekân tasarımı, donatı ve
bezeme ile doldurulmuş yalnızca azametli
ve etkileyici yaşam alanları yaratmak
yerine anlam ve bellek oluşturacak, bilim
ve araştırmaya dayalı bir meslek tanımını
ortaya çıkarmakta (Demirbaş, 2010;
Kaptan, 1998; Tate and Smith, 1986).
Deklarasyon’da özellikle insan ve
çevresi arasındaki bağlantı
vurgulanmakta. Mesleğin temelini
oluşturan bu iki olgunun karşılıklı ilişkisi
dikkatle ele alınmalı. İçmimar bu ilişkiyi
gözlemleyebilmeli ve sentezleyebilmeli
ki doğru tasarım çözümlerini üretebilsin.
Burada çok önemli başka bir bahse konu
girdi de; bilimin güzelliğe çevrilmesi.
Tüm düşünce ve felsefe öğretilerinde de
karşımıza çıkan ve önemle vurgulanan,
bilim ve güzelliğin ilişkisi aslında
vurgulanmak istenen. Bilim hayata nüfus
ettiği sürece bilim olarak adlandırılabilir.
Dolayısıyla insanoğlunun kendini
geliştirmesi ve bilgisini artırması yaşama
yansıdığı sürece kimlik kazanabilir.
Güzellik ise insanoğlunun varoluşuyla
doğrudan bağlantılı ve her zaman
istenilen bir niteliktir. Elbette kavram
olarak güzelliği tariflemek o kadar kolay
değil ve oldukça sübjektif. Ancak burada
bahsi geçen güzellik insan duylarına - ki
bunu kullanıcı duyuları olarak da ifade
edebiliriz - hitap edebilmeyle alakalı.
Daha basit tariflemek gerekirse; doğru
ışık, renk, iklimlendirme, akustik vb tüm
mekânsal tanım ve kimliğine ait
müdahaleler bilimin güzelliğe çevrilmesi
ile ilgili. Hatta günümüzde en önemli
olan ve mesleğimizle de doğrudan ilişkili
olan sürdürülebilirlik ve çevre duyarlı
tasarımlar da yine bilimin güzelliğe
çevrilmesi kapsamında.
Bu noktaya kadar, içmimarlık mesleki
üretimine söz konusu girdilerin,
varlıkların, nesnelerin vb’nin bütünü
üzerinden ilintiyi değerlendirdik. Bu
tasarımcının dışarıda kaldığı, bir üst varlık
ya da öteki dışarı varlık algısını ortaya
çıkarabilir ki bu çok yanlış olacaktır.
Tasarımcı olarak içmimar, sürecin tam
içinde ve yukarıdaki tüm girdilerle
doğrudan ilişkide olması gereken varlıktır.
Dolayısıyla içmimarın mekânla, insanla,
çevreyle, donatıyla, zamanla, kültürle
64
1) IFI İç Mekanlar Deklerasyonu dilimize Doç. Dr. Ö. Osman
Demirbaş, Yrd. Doç. Dr. G. Ufuk Demirbaş ve Y. İçmimar Nilgün
Çarkacı tarafından çevrilmiştir.
Kaynakça:
Brooker, G. ve Stone, S. (2012). İçmimarlıkta Biçim + Yapı. İstanbul:
Literatür Yayınları.
Coles, J. ve House, N. (2012). İçmimarlığın Temelleri. İstanbul:
Literatür Yayınları.
Demirbaş, Ö. O. (2010). Learning Styles and Academic performances
of Design Students. Saarbrücken: LAB LAMBERT A.P.
Gieryn, T. F. (2000). “A Space for Place in Sociology”. Annual Review
of Sociology, Cilt 26, s. 463-496.
Harvey D. 1996. Justice, Nature and the Geog-raphy of Difference.
Cambridge, MA: Blackwell.
http://ifiworld.org/#Homepage
http://ifiworld.org/img/597IFI%20Interiors%20Declaration%20-
%20ORIGINAL.pdf
http://ifiworld.org/presidents_update/wp-
content/uploads/2012/04/IFI-Interiors-Declaration-TURKISH.pdf
“İlinti” Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlük,
http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&kelime=%C
4%B0L%C4%B0NT%C4%B0 (erişim 10.Ocak.2015).
Lefebvre H. 1991. The Production of Space. Oxford: Blackwell.
Kaptan, B. (1998). “İçmimarlığın Oluşum ve Örgütlenme Süreci”,
Anadolu Sanat: Sürekli Sanat ve Kültür Dergisi, Sayı 8, s. 64-87.
Tate, A. ve Smith, C. R. (1986). Interior Design in the 20th Century.
New York: Harper & Row. Mak
ale
/IFI
İç M
ekan
lar
Dekl
eras
yonu
Kap
sam
ında
İçm
imar
lık T
artış
mal
arı
özetle mekânın veya yukarıda
tanımlandığı şekliyle anlamlı yer’in
oluşturulması sürecinde iç içe ve
doğrudan ilişkide olması gerekmektedir.
İşte bu yüzden Deklarasyon içmimarın
iyi bir dinleyici, gözlemci, analizci,
geliştirici aktör olmasını tavsiye etmekte.
Elbette bu niteliklerin eyleme
dönüşebilmesi de önemli, bu nedenle
tüm bu etkinlikler üzerinden toplanan
veriyi özgün tasarıma dönüştürebilmek
bu tanımlamayı tamamlayan parça.
Yukarıda yapılan tüm tartışma aslında
hep ilişkileri vurgulamakta. Bu ilişkiler
biçimsel ve süreçsel değişiklikler gösterse
de ancak birlikte oldukları sürece doğru
eylemi ortaya çıkarmakta. Elbette bu,
sadece ilişkilerden ibaret değil, uygunluk
da yine elimizdeki kavramsal yaklaşımın
önemli bir açılımı. İçmimari tasarım ve
uygulama mutlak suretle uygunluk
kriterlerini gözeterek hayat bulabilmekte;
fonsiyona uygunluk, kapsama uygunluk,
ihtiyaçlara uygunluk, zamana uygunluk.
Tasarlanan mekân tanımlı ve kimlikli bir
yer olarak en başta kullanıcısına
uygun olmalı.
İçmimarın çok disiplinli olması
kaçınılmaz, bu mesleki süreçte diğer
meslek insanları, bilim insanları ve
uzmanlarla olan ilişki ve uygunluğu da
önemle altı çizilmesi gereken bir nokta.
Gerek araştırmacı olarak gerek
uygulamacı olarak içmimar, diğer
aktörlerle de doğru iletişim kanalları ile
etkileşimde ve gerekli koordinasyonun
sağlanması konusundaki pozisyonunun
farkında olmalıdır.
Yukarıda çok kısa ve öz biçimde
tartışmaya açılan tüm bu ilişkiler
Deklarasyon’da ilinti kavramı altında dile
getirilmiştir. Bu tartışmayı
zenginleştirmek ve alt tartışmalara
götürmek kaçınılmaz olmalıdır. Üzerine
tartışmaların yürütülmesi ilinti
kavramının daha da derinlerine
inilmesini ve yeni açılımlarını da ortaya
çıkaracaktır. Bu nokta da içmimarlık ile
zaman, kapsam ve kültür kavramları
arasındaki ilintinin ayrı ayrı detaylıca
çalışılması yeni tanımlama ve açılımların
ortaya çıkarılması açısından önemlidir.
Serinin önceki tartışmalarında olduğu
gibi haddini aşan ve mutlak tanımlar
sunan bir metin oluşturmak yerine, ele
alınan kavramı mümkün olduğunca
geniş bir perspektif ile içmimarlık
özelinde tartışılması amaçlanmıştır. Bu
yazı, konuya son noktayı koymak değil,
tam tersine daha kapsamlı yeni
sorgulamaları ve tartışmaları başlatmayı
hedeflemektedir.
Mak
ale
/Ak
adem
ik Y
apı İç
inde
İçm
imar
lar
ve A
nado
lu Ü
niv
ersi
tesi
Den
eyim
i
65
İçmimarlık, mekan kullanım geleneğiyle
ilişkilendirildiğinde insanlık tarihi kadar
eskidir. Oysa bir meslek olarak
kurumsallaşması ve etkin olarak yaşamımıza
girmesi 20. yüzyılın ilk yıllarına rastlamaktadır.
Bu nedenle genç bir meslek olarak kabul
edilmektedir. İçmimarlığın temel sorunsalı
insandır. Diğer bir deyişle içmimarlık, insanlar
için, insanlar tarafından üretilecek değerlerin,
bu kişilerin yaşamlarına yönelik, onların daha
iyi, daha doğru ve daha güzel yaşamalarını
sağlayacak ortamların oluşturulması
amaçlanmaktadır. Yapılan üretim “ister pratik
isterse de düşünsel olsun, insan için ve insanın
yaşamına yönelik yapılmaktadır”. İçmimar
elinde mekan, insan istek, beğeni ve
gereksinimlerine uygun olarak biçimlenirken,
kullanıcıların iç mekanda huzurlu ve konforlu
yaşamalarına olanak sağlamak amacındadır.
Bunu yaparken, tanımlı alanlar, tanımlı işlevler
ve en önemlisi, birey temeline indirgenecek
nitelikte tanımlı kullanıcı gereksinim ve isteklerine
karşılık aramaktadır (Kaptan, 2003). Bu süreç
içmimarın kendi bilgi, görüş, deneyim ve
yetenekleriyle yeniyi, farklıyı ve o güne kadar
görülmemişi sunmaya çalıştığı bir süreçtir.
İçmimarlık EğitimiToplumsal yaşamda insanın ve yaşamının
değerinin artması, eğitimin akıl ve bilimi
kaynak alarak geniş kitlelere yayılmasını
gerektirmiştir. Geleneksel usta-çırak
öğretisi yerini üniversite eğitimine
bırakmış, lonca sistemiyle gerçekleşen her
iş bir meslek alanına dönüşmüştür. 19.
yüzyılda endüstrileşmenin toplumsal etkisi,
değişimi tetiklemiş ve toplumu derinden
etkileyerek toplumsal yaşamın hiç olmadığı
kadar hızla yaşanmasını sağlamıştır. Zaman
ve üretim önem kazanmış, toplumsal
yaşam içinde uzmanlaşmalar kaçınılmaz
olmuştur. Uzmanlaşmalar, birçok yeni
meslek alanının toplumsal yaşamda yer
bulmasını sağlamıştır. Artık hem yetkin,
hem hızlı hem de doğru bilgilerle hizmet
sunabilen ve o çağın gerektirdiği yaşam
döngüsüne ayak uydurabilen bireyler
yetiştirilmeye başlanmıştı.
İçmimarlık eğitimi uzmanlaşmaların
etkisiyle 20. yüzyılın ilk yıllarında Amerika
Birleşik Devletleri’nde (ABD) ortaya çıkmıştır.
Aslında bu mesleğin bir gereksinim olduğunu
birçok kişi belirli ortamlarda dile
Akademik yapı içinde içmimarlar veAnadolu Üniversitesi Deneyimi
Bura
k KA
PTA
N
Mak
ale
/Ak
adem
ik Y
apı İç
inde
İçm
imar
lar
ve A
nado
lu Ü
niv
ersi
tesi
Den
eyim
i
66
getirmektedir. Örneğin; The Decoration of
Houses (1897) adlı kitapta Edith Wharton ile
Ogden Codman “iç mekanın mimarlarca
yeteri kadar önemsenmediğini, bu konunun
uzmanları tarafından ele alınması gerekliliğini”
tartışmaya açmıştır. Yazılı ve görsel basında bu
tür yaklaşımların artması sonunda, iç mekan
düzenlemesi odaklı bir eğitimin
yapılandırılması zorunluluk halini almıştır.
Rönesans ile başlayan “edebiyat, güzel
sanatlar ve politika alanlarında özgür, kendi
bilincine sahip yeni insan” (Aytaç 2009)
bireysel etkinlik gerçekleştiren bir yapı
oluşturmuştur. Bu yapı eğitimle birlikte
verilmekteydi. Her birey belirli bir meslek
alanında gerekli bilgileri sistematik bir şekilde
alabilmekte ve bilgiye doğrudan
ulaşabilmekteydi. Eğitimin kurumsallaşması
zamanla bazı alanlarda geleneksel bir eğitim
yapısının da oluşmasına neden olmuştu.
İçmimarlık eğitim programları işte bu
geleneksel eğitim disiplinleri içinden
özelleşerek yapılandırılmıştır. Bu alanlar;
• Güzel Sanatlar ve Süsleme (dekoratif)
sanatların doğal gelişimi,
• Ev ekonomisinin bir parçası,
• Mimarlığın odaklanmış özel bir alanı olarak
belirlenmiştir. (Veitch, 1992:27).
Bu ortak yapı hızlı bir biçimde bir
disipline dönüşerek, birçok alt uzmanlık
alanını içinde barındıran bir meslek eğitim
alanını oluşturmuştur.
Güzel sanatlar ayağını oluşturan bilginin
kapsamı, çoğunlukla insan kültürü ve insan
beğenisi üzerine kurulurken, estetik arayışı ve
güzellik kavramları temel sorun olarak
görülmüştür. Çok kapsamlı bir alan olan ev
ekonomisi konuları içinden, mekan ve
kullanıcıları ilgilendiren alanlar ile mimarlıkta
bina içinde yeralan mekanla ilgili ve özel
alanlar içmimarlığın alt yapısını oluşturacak
biçimde biraraya getirilerek özelleştirilmiştir.
Bu süreç içinde özgünleşen içmimarlık
eğitimi, tasarım sürecini kullanabilen, çizim
ve tasarımla ilgili belgeleri hazırlayabilen,
insan ilişkilerinde iyi, kullanıcı-tasarımcı
arasında iletişim kurabilen, kültürlü,
yaratıcı, iç mekan tasarımında mobilya,
malzeme, renk, doku/tekstil ve aydınlatma
konularında yetkin kişiler yetiştirmiş ve
yetiştirmeye devam etmektedir. Bu
yaklaşımlar sonucunda, mesleğin ilgi ve
uygulama alanları profesyonel çerçevede
belirlenmiştir. Uluslararası alanda birçok
ülke, kendi sınırları içinde meslek alanını
yasa ve yönetmeliklerle tanımlarken,
ülkelerinde çalışacak olan içmimarların da
sorumluluk alanlarını çizmişlerdir.
TMMOB İçmimarlar Odası, Türkiye sınırları
içinde çalışan içmimarların çalışma alanları ve
yöntemlerini düzenlemek için 16 Eylül 2008
Salı gün ve 26999 sayılı Resmi Gazete’de
“Serbest İçmimarlık Hizmetlerini Uygulama,
Tescil ve Mesleki Denetim Yönetmeliği”nin
yayınlamıştır. Bu yönetmeliğin 6. maddesi
olan “Tasarım, uygulama, danışmanlık ve
diğer hizmetler başlığında” tasarım ve hizmet
alanları tanımlanmıştır:
1) İç mekan tasarımı, bu mekânların özgün
hareketli-sabit mobilya ve aksesuar tasarımları,
2) İç mekana ait donanım, donatım ve
üretimlerinin projelendirilmesi ve
uygulanmasını,
3) Eski işlevi günün koşullarına göre yeni
tasarım fikirleriyle geliştirme, yenileme ve/veya
eski işlevi dışında yeni bir işlev kazandırılacak
yapıların iç mekânlarında öngörülecek işlev
tadilat projelerinin üretimi ve düzenlenmesini,
4) İç mekana yönelik rölöve ve
ölçülendirmeyi,
5) İçmimarlık proje hizmetlerini,
6) İç mekana ilişkin şartnameler, ihale
dosyası hazırlanması ve mesleki denetim ve
kontrolörlük hizmetlerini,
7) İç mekan dekorasyonunu,
8) Çevre tasarımı, mekan içi proje ve
uygulama hizmetlerinde multi-disiplin
alanlarına ilişkin öneri üretmeyi,
9) Tasarlanan iç mekana uygun olarak renk,
doku ve malzeme seçimi uygulamasını,
10) Fuar stantları ve sergi düzenleme ile sergi
alanlarının organizasyonu, benzeri süreli
tasarım uygulamaları, süreli kurulumlarla
2
3
Mak
ale
/Ak
adem
ik Y
apı İç
inde
İçm
imar
lar
ve A
nado
lu Ü
niv
ersi
tesi
Den
eyim
i
67
gerekli aksesuar ve ortam gereksinimlerinin
tasarlanması ve uygulanmasını,
11) Kara, deniz ve hava taşıt araçlarının iç
mekan düzenlemelerini,
12) Set ve sahne dekorlarını,
13) İç mekan restorasyonu, restitüsyon ve
koruma amaçlı projelerde ilgili eğitimi almıs
diğer disiplinlerle birlikte iç mekân proje
üretilmesi ve uygulanmasını,
14) Sürekli teknik kontrollük ve yapı
sürdürülebilirliği üzerine çalışmalarını,
15) Danışmanlık ve müşavirlik
hizmetlerini kapsar.
Bu uygulama alanları, aynı zamanda,
içmimarlık eğitiminin konularını
oluşturmaktadır. Yönetmelikler dışında
yeralan konular çoğunlukla diğer Meslek
Odaları tarafından temsil edilen mesleklerin
uygulama alanları kapsamında
değerlendirilmiştir. Diğer bir söylemle
“mesleki davranış ilkeleri çerçevesinde bir
içmimar yukarıda yeralan alanlarda etkinlik
göstermelidir”. Meslek odalarının yapılan bu
çalışmaları denetlemesi, alan ihlallerinin
önüne geçebildiği gibi, yapılan işlerin yetkin
ve uzman kişiler tarafından mesleki
sorumluluk çerçevesinde yapılabilmesini
sağlamaktadır.
Ancak, Anayasanın 135. Maddesinde
yeralan “Kamu kurum ve kuruluşları ile kamu
iktisadî teşebbüslerinde aslî ve sürekli
görevlerde çalışanların meslek kuruluşlarına
girme mecburiyeti aranmaz” (Türk Anayasa
Hukuku Sitesi 2013) ifadesi bu kurumlarda
yetkin olup mesleğini icra eden kişiler için özel
bir hak tanımaktadır. Bu ayrıcalık, kamu
kurumlarında çalışanlar için, meslek
kuruluşuna üye olmadan mesleklerini
gerçekleştirebilme olanağı tanımaktadır. Bu
açıdan bakıldığında kamuda çalışan bir
içmimar, mesleğiyle ilgili sorumluluklarını kendi
öz değerleriyle yürütmesi sorumluluğunu da
üstlenmektedir. Yani içmimarlıkla ilgili mesleki
davranış ilkeleri olan, sorumluluk alanlarında
etkinlik göstermek, genel etiğe uymak, gibi
konuları kapsayan genel bir sorumluluğa
sahip, topluma ve müşteriye karşı olan
sorumluluklarını yerine getirmek ve en
önemlisi mesleki sorumluluk bilincinde
olması gerekmektedir (ECIA 2014). Bu yük
serbest sektörde çalışan bir içmimarın
yaşadığından daha fazla ve etkisi daha
kuvvetli olan bir yüktür.
Üniversitelerde ve Kamu KurumlarındaÇalışan İçmimarlarEğitim alanında akademisyen olarak yeralan
az sayıdaki içmimarlar, çoğunlukla bu etik
değerleri gözönünde bulundurarak,
“mesleğinin sınırlılıklarını bilen, mesleğine
saygılı ve yaratıcı” meslektaş adaylarını
yetiştirme çabasındadırlar. Ancak tek görevleri
bu değildir. Aynı zamanda içmimarlık
mesleğinin de tanınmasında ve doğru
algılanmasında ister bilinçli isterse de bilinçsiz
bir biçimde rol üstlenmektedirler.
Üniversitelerde çalışmakta olan içmimarlar,
akademik gelişimleriyle birlikte, eğitim
formasyonları gereği öğrenciye pedagojik
yaklaşımlarıyla mesleğin inceliklerini
öğretirler. Dolayısıyla meslekle ilgili bilgi ve
öğretime aç olan meslektaş adayları farkında
olarak ya da olmayarak kendilerine rol
modeller belirleyerek onlardan etkilenirler. Bu
nedenle içmimar akademisyenler,
sorumluluklarını üstlendikleri derslerdeki
anlatım yöntemlerinden konuşmalarına,
kullandıkları mesleki dilden giyinişlerine kadar
öğrencileri örnek olmaktadırlar.
Ancak içmimar akademisyenler akademik
çalışmalarının dışında, çalıştıkları kurumları
için de katkıda bulunabilmektedir.
Üniversiteler de dahil olmak üzere birçok
kamu kuruluşu “yapı işlerinde ya da teknik
dairelerinde” içmimar kadrosu
bulunmamaktadır. Çok az sayıda çalışma
olanağı bulan içmimarlar ise farklı meslek
adlarındaki kadrolarda çalışmaktadırlar.
Ancak, mekan (derslik-işlik) psikolojisinin
önemli olduğu eğitim kurumlarından
üniversitelerde yeralan binaların birçoğunun
öğrenci ve bölüm artışları nedeniyle yetersiz
Mak
ale
/Ak
adem
ik Y
apı İç
inde
İçm
imar
lar
ve A
nado
lu Ü
niv
ersi
tesi
Den
eyim
i
68
kalması, binaların eskiden yapılmış olması, iş
güvenliğiyle ilgili yeni uygulamalar,
engellilerle ilgili düzenlemeler, vs. gibi birçok
nedenden dolayı ya iç mekan düzenlemeler
yapılmaktadır ya da işlev değişiklikleri
gerçekleştirilmektedir. Bu işlerin hepsi yasal
olarak içmimarın sorumluluğundaki
uygulamalardır.
Bununla birlikte, kamu kurumları, ilgili
bakanlıklardan teknik hizmetler kapsamında
kadro istemeleri durumunda içmimar
kadrosu alabilmektedirler. Bu işlem bürokrasi
nedeniyle zor ve uzun bir süreçtir. Kurumlar
bu nedenle daha önceden tahsis edilmiş
mühendislik-mimarlık kadrolarını tercih
etmektedirler. Bu bir çözümdür. Ancak,
YÖK’ün 25-01-2012 tarihli yürütme kurulunda
konu incelenerek; “2547 sayılı Kanun’un 2880
sayılı Kanun’la değişik 43/b maddesi uyarınca
Üniversitelerarası Kurul Başkanlığı’nın görüşü
de dikkate alınarak içmimarların Teknik
Hizmet Sınıfı kadrolarında istihdam
edilebileceklerine ve kadro unvanlarında
içmimar kadrosunun bulunduğu kurumlarda
içmimar kadro unvanını, içmimar kadrosunun
bulunmadığı kurumlarda ise mimar kadro
unvanını kullanabilecekleri” belirtilmiştir (YÖK
2012). Bu karar önemlidir, çünkü içmimarlık
gibi az tanınan ve yanlış algılar ile farklı
anlamlara bürünen bir meslek için başka bir
kadro altında çalışmak önemli bir psikolojik
baskı oluşturmaktadır.
Bu nedenlerle eğitim kurumları zaman
zaman eğitim kadrolarında bulanan
akademisyenleri kurumun gereksinimleri
doğrultusunda değerlendirebilmektedirler.
Bu durum akademisyen bir içmimar için çok
değerli fırsatlar doğurmaktadır. Akademik
yaşamı boyunca sıklıkla uygulamadan uzak
kalan ve kuramsal çalışan içmimarlar
uygulama olanağı bulabilmektedir. Bu olanak
doğrudan içmimara malzeme, teknik,
teknolojik ve detay uygulama konusunda
güncel bilgileri edinmesini sağlarken, güncel
tasarım anlayışlarını bilmesini sağlamaktadır.
Daha da önemlisi akademik yükselmeler için
gerekli olan koşulların bir kısmını da bu yolla
sağlayabilmektedirler. Bir başka katkı ise
sektör içinde yapılan birçok proje çoğu zaman
konut, satış birimi, sergileme odaklı projeleri
oluştururken içmimarlık uygulama alanı
kapsamında farklı ve deneysel projeleri de
yapma olanağı bulabilmektedirler.
Anadolu Üniversitesi Deneyimi1994 yılından itibaren çalıştığım Anadolu
Üniversitesi kurumsal yapısı içinde gerek
rektörlük, gerekse de dekanlık makamları,
tarafıma birçok tasarım-uygulama yapma
olanağı sağladılar. Bu çalışmalar içinde
çoğunlukla fakülte kapsamında çeşitli mekan
düzenlemeleri ve mobilya tasarımları gibi
mesleğin temel konularını içermekteydi.
Örneğin seramik bölümü koridorlarında sergi-
depolama amaçlı dolaplar, kurumsal bellek
müzesi, sergi salonu düzenlemeleri, stant ve
pano tasarımları, ışıklı masalardan oluşan
derslik, içmimarlık bilgisayar laboratuvarı, cam
bölümü giriş düzenlemesi, fakülte genel
mekanlarının düzenlenmesi ve stüdyo
tasarımları gibi.
Bu çalışmaların bir bölümü bireysel
tasarım etkinliği olarak gerçekleştirilirken bir
kısmı ekip çalışması şeklinde
gerçekleştirilmiştir. Bu ekipler içinde her
zaman farklı alanlardan uzmanlarla çalışmaya
özen gösterirken, hem mesleğin gereğini
gerçekleştirme olanağı buldum hem de farklı
disiplinlerden oluşan bir tasarımcı ekibi içinde
yeralarak ortak çalışma kültürümü geliştirme
olanağı buldum.
Anadolu Üniversitesi özelinde, klasik olarak
adlandırabileceğimiz tasarım sorunları
dışında, farklı tasarım çalışmaları yapma
olanağı da buldum. Dikkat çeken bu
çalışmalardan biri, o dönem Güzel Sanatlar
Fakültesi dekanlık görevini yürüten Prof.
Bilgehan Uzuner başkanlığında, 5 kişilik bir
ekiple gerçekleştirilen Anadolu Üniversitesi
Kütüphanesi’nde uygulanan Haydar Aliyev
Köşesi’dir. Bu çalışma rektörlüğün isteği
doğrultusunda yapılan bir ortak çalışmadır.
Azerbaycan Kültürü’nün yansıtıldığı, bir
4
Mak
ale
/Ak
adem
ik Y
apı İç
inde
İçm
imar
lar
ve A
nado
lu Ü
niv
ersi
tesi
Den
eyim
i
69
çalışma olup tam anlamıyla bir ekip çalışması
ürünüdür. Sergileme, görseller, yansılardan
oluşan bu köşede mekan tasarımı, ürün
tasarımı, görsel iletişim tasarımı ve teknoloji iç
içe geçerken içmimar, grafik tasarımcısı,
seramik sanatçısı işbirliğinin önemli
göstergelerinden biri olmuştur.
Bir başka özgün çalışmada Tiyatro Anadolu
kapsamında gerçekleştirilmiştir. Behiç Ak
tarafından yazılan ve Prof. Erol İpekli
tarafından yönetilen Fay Hattı adlı tiyatro
oyunun sahne düzenlenmesi yapılmıştır. Bu
çalışmada tasarım sorunu, tiyatro oyunun
temasına uygun olarak sahnede depremin
gerçekleştirilebilmesiydi. Sabit olan bir tiyatro
sahnesinin oynatılması ya da sahne sabitken
oyuncuların deprem oluyormuş gibi
davranması yerine sahnenin deprem
oluyormuşçasına hareket etmesi planlanmıştı.
Bunun için mevcut sahne içine ikinci bir sahne
kurulması düşünüldü. İkinci sahnenin hareketli
ve demonte edilebilir detaylarla üretilerek,
oyunun ana mekanını oluşturan yaşam alanı
bu hareketli sahne üzerinde düzenlendi. Her
deprem sonrası mekan öğelerinin bir kısmı
dağılmakta ve mevcut duvarlardan parçalar
dökülmekteydi. Eğitim yılı içinde, dinamik
sahne oyunun gerçekçiliğini önemli ölçüde
arttırırken, izleyiciler tarafından ilgiyle izlendi.
Bir başka farklı tasarım ise Anadolu
Üniversitesi’nin ulusal ve uluslararası alanda
tanınmasını sağlayan Açıköğretim ile ilgiliydi.
“Açıköğretim , 20 Temmuz 1982’de çıkartılan 41
sayılı Kanun Hükmünde Kararname
kapsamında eğitime başlamış, çok yönlü bir
etkiye sahip hem üniversite hem de eğitim
yapısı içine bütünleşmiş bir sistemdir. Anadolu
Üniversitesi Açıköğretim Sistemi, yaklaşık 1
milyon 400 bin öğrencisi ve 2 milyon 200 bin
mezununa yükseköğrenim sağlamanın yanı sıra;
özel projeler yardımıyla Türkiye’nin eğitim
sorunlarının aşılmasında yardımcı olmaktadır.
Sadece ülke çapında 81 ilde değil aynı zamanda
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Azerbaycan ve
çeşitli Batı Avrupa ülkelerinde yaşayan Türk
vatandaşlarına eğitim hizmeti sunmuştur. Bu
hizmetler 30 adet ön lisans ve 11 lisans
Görsel 1: Haydar Aliyev köşesi.
Görsel 2: Fay hattı çizimleri.
Görsel 3: Fay Hattı oyunundan sahne.
5
programı, e-sertifika ve uzaktan eğitimi
kapsamaktadır. Ayrıca, koşulları gereği örgün
eğitime devam etme olanağı bulunmayan
öğrenciler, fiziksel, işitme ve görme engelli
vatandaşlar, cezaevlerinde hükmünü
tamamlamaya çalışanlara ayrıcalıksız eğitim
fırsatının sunulmasına yardımcı olmuştur.
Açıköğretim sisteminde, temel öğretme-
öğrenme aracı olan ders kitapları içeriklerine
paralel olarak hazırlanan TV eğitim programları
ile eğitime destek verilmektedir. (Anadolu
Üniversitesi 2014).
Derslerinin televizyon programları aracılığıyla
öğrencilere ulaştırıldığı bir ortamda TV Yapım
Merkezi üniversitenin saygınlık alanlarından
birini oluşturmaktadır. Özellikle bu yapının girişi,
program çekimi için ülkenin birçok şehrinden
üniversitemize gelen akademisyen, bilim
adamları ve sanatçılar için bir karşılama
mekanıydı.
Giriş holü, dönemin yöneticilerinden alınan
gereksinim ve istekler doğrultusunda önce
alternatifli bir biçimde projelendirildi, sonra üç
boyutlu bilgisayar modelleriyle canlandırıldı.
Seçilen örnek detaylandırıldı. Bu aşamada TV
Yapım merkezinin müzesinde yeralan önemli
birkaç yayıncılık ilgili malzeme seçilerek sergi
alanında sergilendi. Son olarak TV Yapım
Merkezinin geçmişiyle ilgili görsel dokümanlar
Grafik tasarımcılar tarafından düzenlenerek sergi
panolarına yerleştirildi.
TV Yapım Merkezi girişi dışında, TRT Okul
kapsamında “Seslerin İzdüşümü” adlı
programın dekor tasarımı da farklı bir
tasarım sorununun ele alındığı bir tasarım
çalışmasıydı. Bu çalışmada demonte
edilebilir bir standart ve tek yönlü bir
program dekorundan çok, biri
konuşmacılarla birlikte sunucunun
bulunduğu bölüm, biri de performans
sergilenen iki farklı mekanın birbiriyle
bağlantılı ama ayrı biçimde tasarlanmasıydı.
İlk işlevde sunucu davet ettiği çeşitli
alanlardaki sanatçılarla konuşmalar
gerçekleştirmektedir. Oturma bölümünde
sanatçının alanıyla ilgili bir yapıtın
sergilendiği stant ile birlikte konuşmanın
gerçekleştirileceği oturma düzeni
bulunmaktadır. İkinci alanda ise aynı
sanatçının etkinliğini gerçekleştireceği çok
amaçlı bir alan düzenlemesi yapılmıştır.
İki farklı işlevin bulunduğu bu tür
uygulamalarda, üç kamera açısı ve bir de
Mak
ale
/Ak
adem
ik Y
apı İç
inde
İçm
imar
lar
ve A
nado
lu Ü
niv
ersi
tesi
Den
eyim
i
70
Görsel 4: TV yapım merkezi girişi çizim.
Görsel 7: TV yapım merkezi girişi uygulaması.
Görsel 5: TV yapım merkezi girişi bilgisayar modellemesi.
Görsel 6: TV yapım merkezi girişi uygulaması.
Mak
ale
/Ak
adem
ik Y
apı İç
inde
İçm
imar
lar
ve A
nado
lu Ü
niv
ersi
tesi
Den
eyim
i
71
panoramik kamera bulunması nedeniyle
çok açılı bir görsellik oluşmaktadır. Bu
durum yapımcı için çok çeşitli açılardan
kamera görüntüsü ile dinamik bir yapım
ortaya koymaktadır. Tasarımcı için çeşitli
açılardan mekanı düşünmek ve algılatmak
söz konusudur. Bu tür stüdyo dekor
uygulamaları ancak yakın zamanlarda spor
kanallarında uygulanmaya başlayan bir
tekniktir. Tasarımın ikinci sorunu ise stüdyo
ortamında oluşturulan yapay aydınlatma
ve kamera etkisiyle yayına hazırlanan
görüntülerde renk ve dokuların farklı
tepkiler vermesiydi. Bu çalışma 13 bölüm
olarak planlanmış yani bir yayın dönemi
boyunca kullanılmıştır.
Sonuçİçmimarlık uygulamaya dayalı bir
meslektir. Her tasarım sorunu kendi içinde
özgündür. Çok özel koşullar olmadığı
sürece tekrarlanamaz, bu nedenle biriciktir
(unique). İçmimarlıkta tasarımın kaynağı
insan süreci yöneten insan ve uygulayan
da insan olunca üretimin de insani
duygular kazanması kaçınılmazdır. Bu
nedenle yapılan her tasarımın tinsel bir
boyutu vardır. Bu da şu anlama
gelmektedir: “İçmimarlık kültür gibi, kültür
insanı gibi değişen ve zaman içinde
gelişen bir algı, beğeni ve tasarım
özelliğine sahiptir” (Kaptan 2012).
Özellikle akademik ortamlarda
gelişimlerini kuramsal olarak yapan
içmimarlar, önemli bir dezavantaj
yaşamaktadırlar. O da değişen zaman,
kültür ve teknolojiye ayak uyduramayıp
günceli yakalayamamaktır. Her ne kadar
tasarım stüdyolarında öğrencilerle sanal
bir gerçeklik yaşanarak pratik yapılsa da,
uygulama bilincinden uzak kalmaları
onların gerçekle olan bağlantısını
koparmaktadır. Oysa bulundukları
üniversitelerde yapacakları uygulamalar
onlara önemli avantajlar vermektedir.
1. Üniversitede bulunan mekanların
kurum kimliğine, yasa ve yönetmeliklere
uygun, gereksinimleri karşılayan, her
mekanın işlevine uygun ve ergonomik
olarak düşünülmüş, estetik değerler
taşıyan mekanlar olmasını sağlayabilirler.
Bu yaklaşım, özellikle öğrencide aidiyet
oluşturarak çekinmeden, sıkılmadan ve
rahatsızlık duymadan okulda
bulunabilmelerini sağlayabilir.
2.Yapılan uygulamalar içmimarların
kişisel tasarım becerilerini geliştirir.
Uygulama ve organizasyon becerisi,
teknoloji ve malzeme kullanımı gibi
mekanda görselliği oluşturan
değerlerden uzak kalmamalarını
sağlayacaktır. Kazanılan deneyim her
zaman eğitim için kaynak
oluşturmaktadır.
3. Akademisyen içmimarlar kendi
Görsel 8: Seslerin izdüşümü çizim.
Görsel 10: Seslerin izdüşümü uygulama.
Görsel 9: Seslerin izdüşümü bilgisayar modellemesi.
72
Mak
ale
/Ak
adem
ik Y
apı İç
inde
İçm
imar
lar
ve A
nado
lu Ü
niv
ersi
tesi
Den
eyim
i
akademik çalışmaları için gerekli koşulları
oluşturacak kaynakları sağlayabilirler.
4. Eğitim yapısı içinde bulunan çeşitli
birim ve görevlilere hem mesleği
tanıtabilir hem mesleğin sorumluluk
alanlarını gösterebilir hem de bir
içmimarla nasıl çalışılabileceğini
anlatabilirler.
Bu tür yararlar önce içmimarların
kendilerine sonra çalıştıkları kurumlara
ve en son da içmimarlık mesleğine yarar
sağlayacak çalışmalar olacaktır. Bu tür
yaklaşımlar, her meslektaşın mesleğine
karşı doğal bir sorumluluğu olarak
görülmelidir.
1-Öğretim Üyesi, Anadolu Üniversitesi, Mimarlık veTasarım Fakültesi İçmimarlık Bölümü, Eskişehir.2-Edith Wharton (1862-1937) Pulitzer ödüllü Amerikalıyazar ve tasarımcı.3-Ogden Codman Jr. (1863-1951) Amerikalı mimar veBeaux-Arts stili çalışan iç dekoratör. 4-B.30.0.EÖB-303.01.01.03-578 sayı ve 01-02-2012/005387 tarihli “Unvan Hakkında” belge.5-6 Kasım 1981 tarihinde yürürlüğe giren ve TürkYükseköğretimini yeniden düzenleyen 2547 sayılıkanunun 5. ve 12. maddeleri, Türk Üniversitelerine Süreklive Açıköğretim yapmak hakkını tanımıştır.
Kaynakça- Anadolu Üniversitesi (2014) Açıköğretim Sistemi.<http://aof.anadolu.edu.tr/content/acikogretim-
sistemi> adresinden alınmıştır.- Aytaç, K. (2009). Avrupa Eğitim Tarihi, Genel Bir Bakış.Ankara: Doğu Batı yayınları. - ECIA. (2014). The European Council of Interior Architects.<http://ecia.net/what_we_do/professional-requirements> adresinden alınmıştır.- IFHE-International Federation for Home Economics.2011. International Journal of Home Economics.International Journal of Home Economics.<http://www.ifhe.org> adresinden alınmıştır.- Kaptan, B. B. (2003). 20. Yüzyıldaki Toplumsal DeğişimlerParalelinde İç Mekan Tasarımı eğitiminin Gelişimi.Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları 1516(Yayımlanmış Sanatta Yeterlik Tezi).- Kaptan, B. B. (2012). Kültür ve İçmimarlık. Ankara:Seçkin Yayıncılık.- Pile, J. F. (2005). A History of Interior Design. London:Laurance King Pub, 2nd Edition.- Resmi Gazete (14.11.2014).http://www.resmigazete.gov.tr- Tate, A. ve Smith, C. R. (1986). Interior Design In The 20thCentury, New York: Harper And Row, Publishers.- Veitch, R. M. (1992). “Education.” J.A.A. Thompson, ASID-Professional Practice Manual, New York: Whitney Libraryof Design, 27-29.- Wharton, Edith ve Codman, Ogden Jr. (1897). TheDecoration of Houses.<http://www.gutenberg.org/ebooks/40367> ProjectGutenberg ebook.- YÖK. (21.10.2014). Yükseköğretim Kurumu.<http://www.yok.gov.tr> adresinden alınmıştır.
Endüstri devrimi ile beraber değişen,
sosyolojik, ekonomik ve teknolojik
faktörler kentlerde yeni yapı biçimlerinin
ortaya çıkmasına neden olmuştur. Büyük
atölyeler ve imalathane yapıları ile
başlayan bu değişim zamanla fabrika,
santral gibi üretim tesisleri ile devam
etmiştir. Kentlerin içerisinde zamanla
sayıları artan bu yapılar, gerek ekonomik
gerekse diğer faktörlerle beraber
çevrelerini doğrudan etkilemeye
başlamışlardır. Ekonomik ve sosyal
niteliklerinden endüstri yapılarının
çevresinde hammadde gibi yan ürünleri
üreten daha küçük ölçekli üretim yapıları
açılmış zamanla bunları konutlar takip
etmiştir. Kısacası endüstriyel yapılar
bulundukları alanları dönüştürmüş ve
endüstri bölgeleri haline getirmişlerdir.
Ancak teknolojik, ekonomik ve sosyal
değişimlerle beraber endüstriyel yapıların
önemli bir kısmı zamanla kullanılamamaya
başlanmış ve atıl duruma düşmüşlerdir.
Boyutları ve barındırdıkları sembolik
anlamlar çerçevesinde ise zamanla
yeniden işlevlendirilme projeleri ile
gündeme gelmişlerdir.
Endüstriyel yapıların yeniden
işlevlendirilmelerine yol açan sebepler
diğer yapılarla ilk başta aynı gibi gözükse de
gerek işlevlendirme öncesinde gerek
işlevlendirilme aşamasında gerekse
sonrasında diğer yapılardan çok ciddi
şekillerde ayrılmaktadırlar. Bu yapıların
yeniden işlevlendirilme sebepleri ve buna
bağlı olarak dikkate alınacak unsurlar,
işlevlendirme sonrasında karşımıza
çıkabilecek muhtemel avantaj ve
dezavantajların belirleyicisidir.
1) Endüstriyel yapılarınişlevlendirilmelerinin diğer yapılardan farkları
a) Teknolojik Değişimler
Endüstriyel yapılar, üretim
teknolojisindeki değişimler nedeniyle
işlevlerini çok çabuk kaybedebilirler.
Makinelerin teknolojik değişimleri ve
gelişimleri endüstriyel yapıların gerek
sistemlerini gerekse iç mekânlarını
etkileyebilir. Bununla birlikte ulaşım
yapısı, kent ekonomik merkezinin
kayması, üretilen ürünlerin artık
kullanılmaması gibi bir takım etmenler
Mak
ale
/Dü
nya’
da v
e Tü
rkiy
e’de
Gaz
ometre
ler
73
Sanayi yapılarının yeniden işlevlendirilmesindeki farklar vekriterler ışığında; Dünya’da ve Türkiye’de gazometreler
Rıza
Fatih
MEN
DİLC
İOĞL
U
Mak
ale
/Dü
nya’
da v
e Tü
rkiy
e’de
Gaz
ometre
ler
74
endüstriyel yapıların işlevlerini
kaybetmelerine ve terk edilmelerine yol
açabilir. İstanbul’daki gazhaneler ve
cephane yapıları bunun örnekleri
arasında sayılabilir.
b) Yapısal Tahribatlar
Sanayi yapıları işlevlerini kaybettikten
sonra içlerindeki makine ve diğer parçalar
sökülür. Bu sökülmeler esnasında,
makinelerin büyüklüklerine göre binanın
yapısı zarar görebilir. Bu yüzden yeniden
işlevlendirme projelerinde endüstriyel
yapılara diğer yapılardan daha farklı ve
hassas yaklaşılması, önce bu tahribatların iyi
analiz edilmesi, binanın strüktürünün ciddi
şekilde elden geçirilmesi gerekebilir.
c) Ekonomik Farklar
Sanayi yapıları fonksiyonlarından ileri
gelen çürüme, titreşim ve diğer dış
etmenlere karşı oldukça sağlam ve güçlü
strüktürlere sahip olarak inşa edilmişlerdir.
Yapıların inşasında içerilerinde yer alan
makine ve cihazların yapıya verebileceği
zararlara, patlamalara (özellikle kimya ve
cephane fabrikalarında) karşı dayanıklı
beton, çelik gibi malzemeler kullanılmıştır
ve bu yüzden çoğu endüstriyel yapı, kent
ölçeğine göre çok büyük boyutlara sahiptir.
Güçlü ve büyük boyutları yüzünden bu
yapıların, işlevlerini kaybettiklerinde
yıkılmaları oldukça maliyetli olabilmektedir.
Buna yapıların yıkılmaları esnasında
çevrede oluşabilecek tahribatların
maliyetleri de eklendiğinde yeniden
işlevlendirilmeleri daha ekonomik
olabilmektedir.
Örneğin koruma komisyonu, Viyana
gazometrelerinin yıkım maliyetinin yaklaşık
57 milyon euroya mal olabileceğini
belirtmiştir. Buna karşılık resmi verilere göre,
gazometrelerin yeniden işlevlendirme
maliyeti 35 milyon eurodan fazla değildir.
d) Görsel Estetik ve Sembolik Değerlerin
Oluşturduğu Farklar
Sanayi yapıları, günümüz toplum
yapısını oluşturan endüstriyel gelişim
sürecinin en önemli temsilcileri olarak
sayılabilir. Teknolojik değişimlerin hızı ve
bu hızın endüstriyel yapılara etkileri,
tarihsel süreçte belirgin bir şekilde
görülebilmektedir. Daha da önemlisi bu
yapılar gerek işlevlerinden gerekse
boyutlarından hareketle bulundukları
kentlerde ikonik değerlere sahip
olmaktadırlar. Yeniden
işlevlendirilmelerinin sonucunda
özellikle son yirmi senede artan
“endüstriyel turizm” kavramını
bulundukları şehirlere taşımış, bu
bölgelerin kültürel ve ekonomik olarak
kalkınmalarını sağlamışlardır.
Ancak bu yapılar yeniden
işlevlendirildiklerinden sonra bile formları
ve farklı mimari yapıları nedeniyle içlerinde
bulundukları çevre ile uyumsuz bir ilişki
içerisinde olabilirler.
Bu yüzden endüstri yapılarının yeniden
işlevlendirme projelerinde söz konusu
yapıların farklı mimari formları göz önünde
bulundurulmalı ve kent dokusuna uygun
biçimde işlevlendirilmelidir.
e) Sosyo Ekonomik Farklar
Özellikle elektrik santralleri, gaz üretim
tesisleri ve büyük fabrikalar içinde
bulundukları çevreleri sosyo ekonomik
olarak etkiler. İşlevleri gereği genelde
stratejik bölgelerde inşa edilen bu yapılar,
çevrelerinde daha küçük üretim tesislerinin
açılmalarına ve hatta zamanla konutların da
o bölgelere yapılmalarına yol açabilirler.
Böylelikle içlerinde bulundukları bölgelerin
sosyo ekonomik yapısı gelişebilir ve
büyüyebilir. Ancak söz konusu bölgelerde
merkezi konumdaki bir sanayi yapısı
kullanım dışı kaldığında, bu durum konut
ve diğer işyerlerini de olumsuz etkileyebilir.
Bu yüzden sanayi yapıları yeniden
işlevlendirilirken bu faktörlerin göz önünde
bulundurulması gerekir.
2. Dünya’da ve Türkiye’de gazhaneyapıları ve günümüzdeki durumları
Endüstriyel Devrimin ilk ve en önemli
75
Mak
ale
/Dü
nya’
da v
e Tü
rkiy
e’de
Gaz
ometre
ler
yapılarından olan Gazometreler ilk olarak
Avrupa’da19.yüzyılın başlarında inşa
edilmeye ve kullanılmaya başlamıştır.
Kentin bir ya da bir kısmının aydınlatma
ve ısıtma ihtiyaçlarını karşılayan bu
yapıların ilk versiyonlarının çoğunluğu 1.
ve 2 dünya savaşları sırasında tahrip ya da
yok edilmiştir.
Savaşlar sonrasında, boyutlarından
dolayı bombalamalar da ilk hedef olan bu
yapıların yeni versiyonları genelde yer altı
tesisleri olarak ya da daha eski endüstriyel
tesislere ek olarak yapılmaya başlanmıştır.
İlk versiyonlar ve benzer teknolojide ki
versiyonları ise Avusturya,Türkiye ve Doğu
Bloku Ülkelerinde uzun yıllar kullanılmıştır.
Bu yapılardan Avrupa’da ayakta
kalanlarından yapısal ve tarihi nitelik, ve
yeniden işlevlendirme bakımından en
önemlisi Avusturya-Viyana Gazometreleri,
Türkiye’de ise İstanbul Kuzguncuk,
Dolmabahçe, Yedikule, Hasanpaşa
Gazhaneleri, İzmir Alsancak Gazhanesi ve
Ankara Havagazı Fabrikası olarak
karşımıza çıkmaktadır.
Viyana Gazometreleri ve Yeniden
İşlevlendirilmeleri Viyana Gazometreleri
şehrin gaz ihtiyacını karşılamak için 1886-
1899 yılları arasında inşa edilmiştir.
Büyüklüğü ve işlevi nedeniyle o zaman ki
Viyana’nın güneydoğusunda, kent dışında
inşa edilmiştir. Yapı,her biri 63 metre
çapında ve 72 metre yüksekliğindeki dört
adet metal tanktan oluşmaktadır.
Gazometrelerin doğu tarafında ise , 600
metrekarelik,tek katlı tamamen tuğla bir
kontrol binası inşa edilmiştir. Zamanla söz
konusu tanklar yapıldığı dönemde halkın
endüstriyel yapılara olan olumsuz bakışı
nedeniyle dev bir tuğla kabuk içine
gizlenmiştir (Bkz. Görsel 1)
Gazometreler 1970 yılına kadar
işlevliğini kısmen de olsa sürdürmüştür.Bu
tarihten sonra kentin doğalgaza geçmesiyle
tamamen işlevini yitirmiş ve bir süre atıl
durumda kalmıştır. (Bkz. Görsel 2)
1978 yılında kent yönetimi tarafından tarihi
yapı statüsünde koruma altına alınan
gazometreler film çekimleri, deneysel projeler
ve çeşitli amaçlar için zaman zaman kullanıma
açılmış, 1980’lerin ortalarında önceleri
yıkılmaları düşünülmüş fakat bunun getireceği
yüksek maliyet,çevresel etkiler ve en önemlisi
gazometrelerin Kent Hafızasındaki önemli yeri
ve tarihi niteliği yüzünden bu karardan
vazgeçilmiş ve 1995 yılında bu ikonik yapının
renovasyonuna karar verilmiştir.
Mevcut olan kabukların içerisinde
gerçekleştirilecek preojelerden (Konut, ofis,
alışveriş, eğlence vb.) oluşan tasarımlar dört
farklı mimar tarafından gerçekleştirilmiştir.
Gazometre A (Blok) Jean Nouvel,
Gazometre B(Blok) Wolf Prix ve Helmut
Scwiczinsky, Gazometre C(Blok) ,Manfred
Wehdorn ve Gazometre D Wilhelm
Holzbauer tarafından tasarlanmıştır. Her ne
kadar Nouvel, Wehdorn ve Holzbauer
tasarımlarında oldukça benzer
yaklaşımlarda bulunmuş olsalar da, Wolf
Prix projeye oldukça farklı bir şekilde
yaklaşarak, fonksiyonların dışarıdan da
görülmesine imkan tanıyan ek bir bina
önermiştir.. Tüm inşaat süreciyse süratli bir
Görsel-1 Viyana Gazometrelerinin 20.yüzyıl başındakidurumları Wehdorn, M. (2002).
Görsel-2 Viyana Gazometrelerinin 20.yüzyıl başındakidurumları-2 Wehdorn, M. (2002).
76
Mak
ale
/Dü
nya’
da v
e Tü
rkiy
e’de
Gaz
ometre
ler
şekilde 1999-2001 tarihleri arasında
tamamlanmış, U3 metrosunun uzatılması ve
kuzey-güney istikametindeki otobanın da
yapılmasıyla Gazometre’ye ulaşmak
kolaylaşmıştır. (Bkz. Görsel-3 )
Yapının Tasarımsal ve Mekansal Analizi;Tasarım da öncelikli olarak insan
ölçeğinin çok üstünde bulunan masif tuğla
yapının rahatsız ediciliği bertaraf edilmeye
çalışılmış fakat gerek doğallığından gerekse
tarihi yapısından dolayı tuğla kabuklara
müdahalelerde bulunulmamıştır.
Wolf Prix tarafından tasarlanmış ve
“Kalkan” olarak adlandırılmış ek bina aykırı
ve rahatsız edici gibi dursa da mevcut
yapının tektonik ve hantal duruşuna
estetik bir kıvraklık getirilmeye çalışılmıştır.
Fakat bu ek yapının en çok eleştiri alan
noktası, baskın formundan dolayı
Gazometre B’ nin kimliğini tamamen yerle
bir etmesidir. (Bkz Görsel) Diğer taraftan
yapının tarihi ve ikonik kişiliğine en saygılı
eklemenin gazometreleri birbirine
bağlayan köprünün olması dikkat
çekmektedir. Tasarımında ağırlıklı olarak
çelik ve cam kullanılan yapı şeffaflığından
ve aykırı olmayan köşeli formundan dolayı
gazometrelerin önüne geçme iddiasında
bulunmamaktadır. (Bkz Görsel-4)
İç Mekanların AnalizleriDört kısımdan (Bir tanesi Prix’in
duvarından) oluşan ana yapıya iki noktadan
girilmesi düşünülmüştür. Birincisi metro
çıkışında ana kapı, bir diğeriyse Prix’in
yapısının olduğu kısım olarak
tasarlanmıştır(Bkz Görsel 5). Bunlar
haricinde otopark girişleri ve konutlar icin
ayrı girişler düşünülmüştür. Ana giriş
kapısından sonra giriş geniş bir atriuma
açılmakta,söz konusu atrium ve çevresinde
mağazalar ve kafeler ,daha üst katlardaysa
konutlar ve ofisler bulunmaktadır.
Prensip olarak benzer kurgulanan bu
dört bölümün haricinde Prix’in ek yapısında
yani C blokta ofis fonksiyonları yer
almaktadır. Konut ve yurt olarak
düşünülmüş B ve D bloklarında ise kalın ve
masif dış kabuğun yol açtığı dış dünyaya
kapalılık hissi yoğun biçimde kullanılan
yeşillendirme ve park alanlarıyla çözülmeye
çalışılmıştır. Her iki yapının üzerindeki
büyük cam açıklık ise doğal aydınlatmayı
Görsel-3 Gazometreler ve çevresiyle ilişkisi. Wehdorn, M. (2002).
Görsel-4 Prix’in kalkanı. Wehdorn, M. (2002).
Görsel-5 Gazometreler ana giriş, atrium,alışveriş merkezi. ww.panoramio.com
77
Mak
ale
/Dü
nya
’da
ve T
ürki
ye’d
e G
azom
etre
ler
sağlayan bir etmen olarak karşımıza
çıkmaktadır. Gene bu cam açıklık iç-dış
ilişkisini güçlendirmekte ve dış cephedeki
masif kütleselliği içeride hafifletmektedir.
(Bkz Görsel 6 ve Görsel 7)
Diğer taraftan her ne kadar iç mekan
düzenlemelerinde yapıya saygı ön planda
tutulsa da özellikle formsal sebeplerden ve
yapının esas halinin ve malzemelerinin konut
mimarisine uymamasından dolayı özellikle
yurt ve konutlarda kullanımsal sorunlar
kendini göstermektedir. Gazometre B ve
D’de Dairesel formun içerde hissedilmesi için
düzenlenen iç mekanlarda bu formun iyi
çözülmemesinden kaynaklı mekan kayıpları
görülmektedir. (Bkz Görsel 8) Gazometre
D’de yer alan konutlarda formdan
kaynaklanan tesisat problemlerini
çözülebilmesi için yeniden yapılan ek iç
çeperler mekandan mekana değiştiği için
gene konutlarda her mekanın birbirinden
çok farklı ebatlarda olmasının getirdiği
dengesizliklere yol açmıştır. Bunların dışında
yapının tuğla duvarlarının korunması ise
içeride ciddi toz problemlerine neden
olmaktadır. Aynı zamanda Tuğla ve Demir dış
cidarlar arasında ki boş alan ise gürültü
sorunlarına yol açmaktadır.
Viyana’nın siluetinde önemli yerleri olan
Gazometreler gerek yapının niteliğinin
korunması gerekse modern mimarinin bu
nitelikle bir araya getirilmesi bakımından
yeniden işlevlendirme adına oldukça ciddi
bir örnektir. Yaklaşık 20 senedir
kullanılmayan tarihi bir sanayi yapısın
yıkılmayıp onu gerek mimari gerekse turizm
açısından önemli bir noktaya taşımak son
dönem yeniden işlevlendirme projelerine
önemli bir kaynak teşkil etmektedir.
Yeniden işlevlendirme projesi öncesi ve
aşamasında, sanayi yapılarının yeniden
işlevlendirme kriterlerinde ki temel farklar
göz önünde bulunulmuş ve bu farkların
ışığında binaya saygıyla yaklaşılmıştır.
Özellikle yapının kent için görsel ve
simgesel anlamı ve sosyo ekonomik değeri
öncelikli ele alınmış ve tüm proje bu anlayış
üzerine yapılmıştır. Ancak yapının yeniden
tasarımı sırasında yapının tarihi niteliğini
korumak adına göz ardı edilen “Bir sanayi
Yapısının konut ve barınma fonksiyonlarına
uymadığı ve tasarımın buna göre yeniden
ele alınması kavramı üzerinde yeterince
durulmamış ve ciddi mekansal problemler
baş göstermiştir. Bu da bizlere özellikle iç
mimarların yeniden işlevlendirme
projelerinde “mekanları doğru analiz etme
ileride oluşabilecek sorunları çözme
yetisinin çok çok önemli olduğunu ve
kullanılması gerektiğini göstermektedir.
Türkiye’deki gazometre yapılarıDolmabahçe GazhanesiAvrupa’da sanayi devrimi ile başlayan gelişme
hareketlerini takip etmeye çalışan Osmanlı
Görsel 8- Gazometre B blok apartmanları planı. Wehdorn, M. (2002).Görsel-6 ve 7 Gazometrelerin apartmanların olduğubloklar. Wehdorn, M. (2002).
78
Mak
ale
/Dü
nya’
da v
e Tü
rkiy
e’de
Gaz
ometre
ler
Devletinin ilk modern sanayi tesisi sayılan
İstanbul’un ilk gazhanesi olarak da bilinen
Dolmabahçe Gazhanesi, sarayın aydınlatılması
amacıyla saray ahırlarının arkasındaki alanda
1853 yılında inşa edilmiştir. Önceleri sadece
sarayın aydınlatılması amacıyla kullanılan
gazhane, üretim fazlası nedeniyle Sultan
Abdülmecit’in onayıyla halkın hizmetine
sunulmuştur. Hazine-i Hassa Şahane’ye ait olan
Dolmabahçe Gazhanesi 1874’te
Şehremaneti’ne (İBB), 1889’da Tophane
Müşirliğine, 1909’da tekrar Şehremanetine
geçtikten sonra 1914 yılında Fransızlara ait olan
Beyoğlu - Yeniköy Türk Anonim Gaz Şirketine
50 yıllığına kiralanmıştır. Elektriğin kullanılmaya
başlanmasından sonra önemini yitiren
Dolmabahçe Gazhanesi işlevsizleşerek
kaderine terk edilmiştir. Bir ara “Meydan
Tiyatrosu” fikriyle hayata döndürülmesi
düşünülen gazhane şu an yasal olarak koruma
altına alınmıştır. (Bkz Görsel 9)
Yedikule GazhanesiŞehremaneti tarafından ihale usulü olarak
t1880’de Fransızlara kurdurulan Yedikule
Gazhanesi sosyal hizmet için İstanbul’da
kurulan ilk gazhanedir. Ulaşım kolaylığı
açısından deniz kenarında 52.000 m2’lik bir
alana inşa edilen Yedikule gazhanesinin
imtiyaz hakları 1887’de 40 yıllığına Hasan
Tahsin adlı bir tüccara, 1888’de İstanbul
Şehri Tenvir Şirketine, oradan da 50
yıllığına tekrar Fransızlara devredilmiştir.
1993 yılından itibaren faaliyeti durdurulan
gazhane yasal koruma altındadır.(Bkz.
Yedikule Gazhanesi-10)
Kuzguncuk GazhanesiBeylerbeyi Sarayının inşa ettirilmesi sırasında
yine öncelikle sarayın aydınlatılması ve
ısıtılması amacıyla 1865’te “Gas de France”
şirketi tarafından Kuzguncuk’ta dere içinde
İstanbul’daki ikinci gazhane olarak kurulan
Kuzguncuk Gazhanesi, daha sonraki yıllarda
saray dışına da hizmet vermeye başlamıştır.
Özellikle Üsküdar ve Kadıköy’ün evlerinin ve
sokaklarının aydınlatılması için gaz veren
gazhanelerden Biri olmuştur. Semte
elektriğin gelmesinden sonra 1940 yılında
hizmeti durdurulan gaz hanenin metal
bölümleri sökülerek Hasanpaşa Gazhanesine
taşınmıştır.
Günümüzde sadece taş duvarları kalan ve
işlevsiz olarak bulunan Kuzguncuk daha
sonraları Gazhane Yasal koruma altına
alınmış, TBMM Milli Saraylar Daire Başkanlığı
bünyesinde yer alan Beylerbeyi Sarayı
Gazhanesi'nin bulunduğu
Nakkaştepe/Kuzguncuk'taki 10 dönümlük
arazi, Mülkiyeliler Birliği İstanbul Şubesi
tarafından 49 yıllığına Milli Emlak Genel
Müdürlüğü'nden kiralanmıştır.
Tarihi değeri büyük olan bu endüstriyel
tesisi düşünce, kültür, sanat üreten bir
merkeze dönüştürmek üzere gerekli tüm
projeler Mülkiyeliler Birliğince hazırlanıp ilgili
mercilere onaylatılmış ve inşaat ruhsatı
alınmıştır. Mevcut yapının temelleri ve
duvarlarının restorasyonuyla ortaya çıkacak
kapalı alanlarda, konferans salonu, sergi ve
seminer salonları, kitaplık, açık alanda ise
spor ve rekreasyon bölümleri planlanmıştır.
Yapıların büyük ölçüde yıkık ve tahrip edilmiş
olması, mevcut duvarların taş işçiliğiyle
onarılarak korunması ve yapı grubununGörsel -9 Dolmabahçe Gazhanesi’nin bugünkü durumu www.envanter.gov.tr
Görsel 10- Yedikule Gazhanesi’nin günümüzdeki durumu.www. panoramio.com
79
Mak
ale
/Dü
nya’
da v
e Tü
rkiy
e’de
Gaz
ometre
ler
özgün temelleri üstünde gerçekleştirilecek
özenli bir restorasyonu gerekli kılmıştır.
Ayakta kalmış duvarlar olduğu gibi
korunmuş, yapılan tamamlama işlemlerinde
sonradan eklenen bölümlerin özgün
yapıdan ayrılabilmesini sağlamak üzere, yeni
malzeme ve teknikler kullanılmıştır. Bu
şekilde eski ve yeni , bir zaman boyutu olarak
da sergilenmektedir.
Yapının tuğla hatıllı duvarlarının taş
örgüsü korunurken, gazometre kuleleri de
özgün biçimine uygun, ancak bu kez çelik-
cam karışımı olarak renovasyonu
planlanmıştır. Kısaca, 150 yıllık geçmişi olan
yapının restorasyonunda kural olarak
mevcut yapılar özenle korunmuş, özgün
durumu bilinemeyen yapı grupları ise farklı
ve güncel bir malzeme ve teknoloji ile
tamamlanmıştır.(Bkz Görsel 11)
Ankara Maltepe Havagazı FabrikasıCumhuriyet tarihinin ilk sanayi
kuruluşlarından olan, Ankara Havagazı
Tesisleri bir Alman firması tarafından 1929
yılında Toros Sokakta kurulmuştur.
Fırınlarda havasız ortamda kömürün 1100
derece de pişirilmesiyle oluşan havagazı
başkentin artan havagazı ihtiyacını
karşılamak amacıyla yapılan fabrika
kuruluşunda günde 5 bin m3 havagazı
üretebilen havagazı tesislerinin yeni tesis ve
depoların hizmete girmesiyle 1968 yılında
günlük 220 bin m3 üretim kapasitesine
ulaşmıştır. (Bkz Görsel 12)
1973 yılı sonunda birisi Gülveren’de
diğerleri de Maltepe ve Güvercinlik’de
olmak üzere toplam 4 gazometre hizmet
verir duruma gelmesiyle kapasitesinin
önemli kısmını sağlayan yapılar zamanla atıl
hale gelmiştir. Ankara kentinde hava gazı
üretimine son verilerek doğalgaz
kullanımına geçildikten sonra devre dışı
kalan havagazı fabrikası bir müddet
tamamen atıl olarak kaldıktan sonra
tamamen yıkılarak mevcut arsa üzerine
göre bir alışveriş merkezi inşa edilmiştir.
Günümüzde bu yapının sadece müştemilatı
durumunda olan lojmanların bir kısmı
ayaktadır.(Bkz Görsel 13)
İzmir Havagazı Fabrikası (AlsancakGazhanesi) ve Restorasyon Projesiİzmir Havagazı Fabrikası 1857 yılında
Fransız bir şirket tarafından Alsancak’da
kurulmuş ve 1990’lara kadar işlevini
Görsel 13 Maltepe Havagazı fabrikasının tamamenyıkılmadan önceki durumu. Cihanger,D. (2012).
Görsel 14- Gazhanenin 1980’li yıllarda ki durumu.www.izmir.bel.tr
Görsel-11 Kuzguncuk Gazhanesi’nin restorasyon öncesidurumu. Yeni hali henüz proje-inşaat aşamasındadır.www.mulkiyeistanbul.org
Görsel-12 Ankara Maltepe Havagazı fabrikasının 70’li yıllardaki görünümü. Cihanger,D. (2012).
80
Mak
ale
/Dü
nya’
da v
e Tü
rkiy
e’de
Gaz
ometre
ler
sürdürmüştür.(Bkz Görsel 14)
1998 de İzmir Büyükşehir Belediyesi
tarafından koruma kapsamına alınmış,
2003 yılında da bir restorasyon ve
renovasyon projesiyle gündeme gelmiştir.
Yeni işlevin İzmir’in tarihi ve kültürel
niteliğini temsil edecek ve güçlendirecek
bir Kültürel Yapı olmasına karar verilmiştir.
Havagazı Fabrikası Restorasyon Projesi
gereğince, 23 bin 250 metrekarelik açık
alan üzerindeki 2 bin 850 metrekarelik
inşaat alanına sahip tescilli yapılar
dışındaki tüm yapılar yıkılıp, dev baca
güçlendirilmiştir.
Yapılan alt yapı çalışmaları sırasında
alanda elde edilen orijinal taş kaplamalar,
şu an kafeterya olarak kullanılan bina
etrafında değerlendirilerek eski doku
yaratılmaya çalışılmıştır. Önceden gaz
depolama işlevi gören gazometrenin izi,
otopark alanında farklı malzeme
kullanılarak gösterilmiş, ayrıca sembolik
olarak sergi ve atölye binalarının önünde,
çelik konstrüksiyon imalatla
canlandırılması da yapılmıştır. İzmir'de
sanayinin gelişmesinde önemli rol
oynayan, 2008 yılı Aralık ayı sonunda
hizmete alınan yapı, uzun yıllar sonra, bu
kez kültür sanat ağırlıklı bir çekim noktası
olarak yeniden kent yaşamında yer almaya
başlamıştır. (Görsel 15)
3.SONUÇEndüstriyel devrim ile beraber sayıları ve
türleri artan sanayi yapıları, içinde
bulundukları alanların sosyo-kültürel ve
ekonomik yapılarını değiştirmiş ve önemli
birer merkez haline gelmişlerdir. Teknolojik
değişimlere oldukça hassas olan bu
yapıların bir kısmı üretim sistemleri
değiştikçe yenilenmiş, yenilenemeyen veya
işlevini kaybetmiş olan yapılar atıl duruma
düşmüşlerdir. Başta strüktürel sistemlerinin
büyük ve zor yıkılır olmasından ve bunun
getirdiği maliyetlerden bu yapıların büyük
kısmı yıkılamamış olduğu gibi bırakılmıştır.
Bu etmenlerle beraber bu tür yapıların
zamanla önemli bir merkez haline gelmeleri
ve bulundukları çevreleri etkilemeleri ve bir
kısmının ikonik değerleri, yıkılmalarını
zorlaştırmıştır. Gaz üretim tesisleri bu
konuda önemli örnekler olarak karşımıza
çıkmaktadır.
20.yüzyılın başından ortalarına kadar en
önemli üretim yapılarından ola havagazı
üretim fabrikaları veya gazhaneleri doğalgaz
ve başka enerji kaynaklarına geçilmesiyle
beraber 1970 ve 80’li yıllardan itibaren daha
az kullanılmaya başlanmış, 1990’lardan
sonra ise dünyada ve Türkiye’de pek çoğu
atıl duruma düşmüştür. Yukarıda da bahsi
geçen endüstri yapılarının temel
farklılıklarından dolayı özellikle Avrupa’da
belli başlı gazhaneler başta ikonik değerleri,
ekonomik nedenlerden dolayı yeniden
işlevlendirilmiş ve kullanıma geri
kazandırılmıştır. Bu yapılardan en kayda
değer örnek “Viyana Gazometreleri” olarak
karşımıza çıkmaktadır. Tamamen atıl
duruma düşmüş gazometrelerin gerek
kentsel plan içinde gerekse yeni
fonksiyonları değerlendirilerek tasarlanması
hem yapının ikonik değerini daha da
arttırmış hem de Viyana ekonomisine
turistik bir değer kazandırmıştır.Ancak tüm
bu detaylı planlamaya rağmen yapının
strüktürel ve geometrik yapısı
düşünülmemiş, içine yapılan yerleşim
birimlerinin tesisat sorunları ortaya çıkmıştır.Diğer taraftan gazhane yapılarının
Türkiye’de ki örnekleri ise farklı tutumlarla
karşılaşmış, çoğu atıl bırakılırken bir kısmı
ise korunma adı altında kaderlerine
terk edilmiştir.
Nitelikleri ve yaşları gereği çevre
Görsel 15 Gazhanenin renovasyon sonrası durumu.www.izmir.bel.tr
81
Mak
ale
/Dü
nya’
da v
e Tü
rkiy
e’de
Gaz
ometre
ler
şartlarına duyarlı bu yapıların önemli bir
kısmı bağlı bulundukları çevrelerinin
estetiğini bozmakta, söz konusu bölgelerin
sosyo-ekonomik gelişimlerini de olumsuz
etkilemektedir. Türkiye’de ki gazhane
yapılarının yenden işlevlendirilmesinde ki
tek ve nitelikli örnek olarak ise İzmir
Alsancak Gazhanesi karşımıza çıkmaktadır.
Ancak bu örnekte Viyana Gazometrelerinin
yeniden işlevlendirilme projesinde ki
niteliğin çok altında kalmış sadece kültürel
amaçlı bir yapı olarak tasarlanmıştır.
Dünyada sanayileşme tarihi için çok önemli
yapılar olan gazhaneler ikonik değere sahip,
önemli dönem yapıları olarak karşımıza
çıkmaktadırlar. Yeniden işlevlendirme
projelerinde, yapının tarihi ve ikonik
önemleri ile beraber yeniden
işlevlendirilmesinin getirebileceği
olumsuzluklar da göz önünde
bulundurulmalı, yapıya saygı
gösterilmelidir. Ancak sanayi yapıları ve bu
kapsama giren enerji yapılarının çevreleri ile
beraber geliştikleri ve kullanım dışı
kaldıklarında bunun çevrelerine ekonomik
ve sosyal yönden olumsuz etkiledikleri
gerçeği de ön planda tutulmalıdır.
KAYNAKLAR- Bilge, C.( 2007). “Sürdürülebilir Çevre ve Mimari Tasarım: Mi-mariye Eleştirel Bir Bakış”.
- Yüksek lisans Tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi, İstanbul. - Boduroğlu,E. (2012). “ Fonksiyon Değişikliklerinin TarihiYapılar Üzerindeki Olumsuz - Etkileri; Alsancak Örneğinin İrdelenmesi” T.C Kültür ve TurizmBakanlığı,Kültür - Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü.Uzmanlık Tezi. - Bürkan ,E. (2008). “Sanayileşme Ve Sanayi YapilarininYeniden İşlevlendirilmesinin - İstanbul’dan Örnekler Üzerinde Analizi”. Yüksek Lisans Tezi,Mimar Sinan Üniversitesi, İstanbul.- Cihanger,D. (2012). “Endüstri Mirasının Değeri ve KorunmaSorunu: Maltepe Havagazı - Fabrikasının İzleri Silinirken”. Planlama-TMMOB ŞehirPlancıları Odası - Yayını.2012 1-2. S.29 - Dağlık, F. (2012). “Sanayi Yapıları Hakkında…”. TMMOBGüney Mimarlık Dergisi, 8.24-25.- Köksal, G. (2012). “Endüstri Mirasını Koruma ve Yeniden Kul-lanım Yaklaşımı” TMMOB - Güney Mimarlık Dergisi, 8. 18-23.- Mendilcioğlu, R. (2014). “Türkiye’de ve Dünyada EndüstriyelYapıların Yeniden- İşlevlendirilmesinin Nedenleri ve Yapısal Farklılıklarının Anal-izi” Hacettepe - Üniversitesi Sanat Yazıları.28- Özer, N.D. (2000). “Tate Modern Sanat Galerisi”. İstanbul, YapıDergisi, 228, 17 .- Tümer , S. (2003). “Kentsel Alanda İşlevini Yitirmiş SanayiTesislerinin Dönüştürülme - Sürecine Yönelik bir Model”. Yüksek Lisans Tezi, Mimar Sinan - Üniversitesi, İstanbul- Wehdorn,M. (2002). “Viyana Gazometreleri’nin Yeniden Kul-lanımı.Mimarlık Dergisi. 308. S49-51.
ELEKTRONİK KAYNAKLARwww.panoramio.comwww.izmir.bel.trwww.envanter.gov.tr
82
Mak
ale /
Su Ü
zerin
de Y
aşam
‘Yüz
en E
vler’
Dünyanın çeşitli bölgelerinde insanlar
yüzen mekanlarda ya da su
üzerindeki yerleşim alanlarında
yaşamaktadır. İnsanlık tarihine bakıldığında
barınma amacıyla karasal mekanlar yerine
su üzerindeki bu yaşam tarzının tercih
edilmesinin bazı nedenleri olduğu
görülmektedir. Bunların en başta gelenleri
yeterli ve uygun nitelikte toprak parçasına
sahip olunmaması, ekonomik nedenler ile
bazı güvenlik ve korunma
gereksinimleridir.
Yüzen evler; öncelikli kullanım amacı
barınma olan, konut olarak tasarlanmış ya
da bir deniz aracından bu amaca yönelik
olarak dönüştürülmüş, bir tahrik gücüne
sahip olan ya da olmayan yüzen yapı
türleridir. Yüzen evler ile bazı deniz araçları
arasında benzerlikler bulunmaktadır. Ancak
içinde yaşanmakta olan böyle bir tekne ile
arasında önemli bir ayrım vardır. İster
motorlu, ister yelkenli olsun teknelerin asıl
amacı bir yerden başka bir yere gitmek
olduğundan, gövde yapıları buna uygun
şekilde tasarlanmıştır ve yaşam alanlarında
bu yapı şekline uyulmak zorundadır. Yüzen
evlerin amacı ise, yaşamsal
gereksinimlerden ödün vermeden kullanım
alanları oluşturmak olduğundan, gövde
yapıları daha farklıdır. Bir yüzen evin yapısı
açık deniz seyir şatlarına uygun değildir ve
böyle bir amaç da güdülmemektedir.
Ancak, istenildiğinde yer değiştirebilmesi
için bir tahrik gücüne sahip olabildikleri
gibi, başka bir deniz aracının, örneğin bir
römorkörün yardımı ile yer
değiştirebilenleri de bulunmaktadır. Yüzer
evler, nehir ağızları, göller, kanallar gibi
durgun suyun olduğu yerlerde
konumlandırılmakta, ayrıca marinalar gibi
özel korunaklı yerlere de
bağlanabilmektedirler.
Topraklarının yarısı deniz seviyesinin
altında olan ve nüfusun yarısından
fazlasının bu alanlarda yaşamakta olduğu
Hollanda, yüzen yapıların coğrafi
nedenlerden ötürü gelişim göstermiş
olduğu ülkelerden biridir. Soykut’a göre;
“Hollandalıların birtakım korunma
metotları düşünüp bu tehlikeyle
yaşayabilecek yollar bulmaya ve suyla baş
etmeye çalışmak yerine suyun üzerinde
yaşamaya karar vermelerinin bir ürünü
olarak, su üzerinde yüzen yapılar ortaya
çıkmıştır” (Soykut, 2006, s.12).
Bugün Amsterdam’ın iç sularında
(kanallarda) yaklaşık 2400 aile yüzen
evlerde yaşamlarını sürdürmektedir.
Tong
uç TO
KOL
Su üzerinde yaşam ‘yüzen evler’
83
Mak
ale /
Su Ü
zerin
de Y
aşam
‘Yüz
en E
vler’
Bunların 750 si 17. yy da oluşturulan kanal
sistemlerinde yerini almıştır. Suda yaşam II.
Dünya Savaşı sonrasında önem kazanmış,
elde kalmış üretim fazlası yük gemileri
filosu yeniden tasarlanarak halka yaşam
alanları kazandırılmıştır (Resim 1).
Amsterdam’ da bulunan yüzen evlerin üç
farklı tipi bulunmaktadır. Bunlar çelikten
yapılmış eski yük gemileri, aslında eski bir
gemi olup güvertedeki ayrıntılar
kaldırılarak ve içindeki yaşantı düşünülerek
tasarlanmış tekne evler ve tamamen
konuttaki yaşam gereksinimleri ve konforu
düşünülerek tasarlanan yüzen evlerdir.
“Şu an Hollanda’da yeni kurulan, su
üzerinde yüzen evlerden oluşan
mahallelerde gündelik yaşam modern bir
planlama ile organize edilmiş ve karaya
entegrasyonu teknik olarak sağlanmış ve
oluşacak sel baskınlarına karşı da gerekli
önlemler proje aşamasından itibaren
hesaplamalara katılmıştır” (Soykut, 2006, s.9).
Yüzen evlerin ekonomik nedenlerden
dolayı tercih edildiği durumlar ise özellikle
bazı gelişmiş ülkelerde gözlenmektedir.
Yüksek’e göre; “yüzen evlerin inşa edilme
nedenlerinin başında yüksek arsa fiyatları
gelmektedir. Arsa fiyatlarının yüksek olması
nedeniyle, gayrimenkul satan şirketler,
yüksek fiyatlardan kaçınmak için, yüzen ev
kavramını başlatmışlardır” (Yüksek, 2007,
s.7). Amerika Birleşik Devletleri’nde San
Fransisco Körfezi’ndeki Sausalito’da yüzen
evlerden oluşan mahalleler ve marinalar
bulunmaktadır. Coğrafi özellikleri
nedeniyle demir yeri ve tersaneler bölgesi
olarak uzun bir geçmişi olan Sausalito
günümüzde yüzen evleri ve mahalleleri ile
anılmaktadır (Resim 2). Burada da özellikle
II. Dünya Savaşı sonrasında kullanılmayan
bazı askeri deniz araçlarından yüzen ev
yapımında yararlanılmıştır. Özellikle LCV
(Landing Craft Vehicle) denilen çıkarma
gemileri uygun gövde yapılarından dolayı
tercih edilmiştir. Çünkü düz ve sığ bir su altı
gövde yapısına sahip olan bu tekneler,
gelgit olayının yaşandığı bu bölge için
oldukça uygundur.
Dünyada, coğrafi ve ekonomik
nedenlerin dışında güvenlik ve korunma
amacı ile de bu tür uygulamaların olduğu
görülmektedir. Boro; Papua Yeni Gine’nin
başkenti Port Moresby’deki Hanuabada
Köyü için, “denize çakılı kazıklar üzerine
kurulmuş olan Hanuabada Köyü’nde
yaşayan yerliler eskiden çok denizci bir
kavimmiş. Dağ köylerinden inenAmsterdam kanalında yüzen ev olarak kullanılan eski yük gemileri.
Mak
ale /
Su Ü
zerin
de Y
aşam
‘Yüz
en E
vler’
84
düşmanlarının ani baskınlarından
korunmak için böyle deniz üzerinde
kurulmuş evlerde yaşarlarmış” demektedir
(Boro, 2004, s.192). Güvenlik amacıyla su
üzerinde inşa edilen bu eski yerleşimde
yaşam günümüzde de devam etmektedir
ve dünyanın çeşitli yerlerinde benzer
uygulamalara rastlamaktadır.
Su üzerindeki yaşam tarzı, turizm
sektöründe de ilgisini çekmektedir.
“Avustralya’da yüzen evler özellikle turizm
sektöründe hem konaklama hem de gezi
amaçlarına yönelik olarak kullanılmaktadır”
(Yüksek, 2007, s.8) (Resim 3). Bu amaçla
kiralanan yüzen evlere, Kanada ve Amerika
Birleşik Devletleri gibi gelişmiş ülkelerde
olduğu gibi, bazı Uzakdoğu ülkelerinde de
rastlanmaktadır. Hindistan’ n Kerala
bölgesinde kettuvallam olarak bilinen
tekneler önceleri nehirlerde ulaşılması güç
bölgelere yük ve yolcu taşımacılığında
kullanılmıştır. Bugün ise modernize
edilerek yine nehirlerde turistik amaçlı
yüzen evler olarak kullanılmaya devam
edilmektedir. Geleneksel formları
korunarak konforlu bir yolculuğa uygun
hale getirilen kettuvallamların çatı
yüksekliği yatma bölümü üzerinde
yükseltilmiştir ve bir ila dört yatma bölümü,
modern w.c. sistemleri, mutfak ve salonları
bulunmaktadır (Resim 4).
Deniz kültürü ve yaşantısı konusunda
gelişmekte olan ülkemizde ise yüzen evler
ve bu mekanlarda yaşam fikri konusunda
kayda değer bir durum söz konusu değildir.
“Ülkemizde henüz kıyı şeritlerinin koruma
yasaları çerçevesinde yasal olarak alınmış
izinler mevcut olmadığı için uygulamalar
yapılmamıştır ancak bunun üzerinde
çalışmalar ve planlamalar yapılmaktadır”
(Yıldız, 2013, s.141).
Sonuç olarak; ulaşım amacı gütmeden
Turizm amacıyla kullanılan kiralık bir yüzen ev.
Hindistan’ ın Kerala bölgesinde turistik amaçla kullanılanbir kettuvallam.
Sausalito’da yüzen evlerden oluşan mahalleler bulunmaktadır.
Mak
ale /
Su Ü
zerin
de Y
aşam
‘Yüz
en E
vler’
85
su üzerinde yaşama fikri insanlık tarihi
boyunca var olmuş, gerek coğrafi nedenler
gibi zaruri, gerek ekonomik nedenlerden
ötürü, gerekse doğa ile baş başa kalmak
amacı ile su üzerinde yaşam şekli tercih
edilmiştir. Geçmişteki salt amaca yönelik
bazı uygulamaların yanı sıra, günümüzde
çağdaş yüzen ev tasarımları da
bulunmaktadır (Resim 5). Küresel ısınmanın
olumsuz etkilerinden biri olan deniz
seviyesinin yükselmesi durumu dünyanın
birçok bölgesini etkileyecek ve belki de su
üzerinde yaşam kaçınılmaz olacaktır. Bu
nedenle gelecekte yüzen konutlarla birlikte
farklı işlevlerdeki yüzen mekanların
tasarımında mimar, içmimar ve
tasarımcılara yeni görevler düşecektir.
Kaynakça:
- Boro, S. (2004), “Pupa Yelken”, Ege Yayınları, İstanbul.
- Laturnus, T. (1986), “Floating Homes”, Harbour
Publishing, Vancouver.
- Shaffer, K. (2007), “Houseboats, Aquatic Architecture of
Sausalito”, Shiffer Publishing, Pennsylvania.
- Soykut, B. (2006), “Su Üzerinde Yüzen Yeni Turizm ve
Yaşam Alanları Yaratma Arayışı Üzerine Bir Araştırma”,
Yüksek Lisans Tezi, Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri
Enstitüsü, İstanbul.
- Yıldız, P. (2013), “Su Üzeri Yaşam Alanları ve Mimari
Mekan Kapsamında Ülkemizdeki Uygulamalarına İlişkin
Modern bir yüzen ev tasarımı.
Yaklaşımlar”, Tunceli Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi,
Cilt 2, Sayı 3, Tunceli.
- Yüksek, G. (2007), “Yüzen Adaların Bir Destinasyon
Olarak Pazarlanması: Yüzen Adalara Olan Potansiyel Talebi
ve Tüketici Beklentilerini Belirlemeye Yönelik Bir Alan
Araştırması”, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Eskişehir.
- http://jheeck.home.xs4all.nl/boot1eng.html (8.01.2015)
- http://www.kettuvallam.com (8.01.2015)
Danimarka kökenli bir tasarım markası olan
Phillip Grass, ilk kolleksiyonu olan ‘Arkadaş’
serisini başlattı. Phillip Grass tarafından tasarlanan
‘Arkadaş’, Danimarkalı tasarım markasının ilk
koleksiyonudur. ‘Arkadaş’ serisinden
üretilen tabureler, ek bir sandalye,
küçük bir sehpa veya sadece bir
sanat eseri gibi kullanılabilir. Tabureler,
tek tek veya daha dinamik bir etki
yaratmak için grup halinde
yerleştirilebilirler. Taburenin alt kısmıı
Danimarka’da, oturak kısmı
Almanya’da üretilmektedir.
Toronto’da ikamet eden, Urbanworm
Design’dan tasarımcı Jason van der
Burg, yekpare sert tahtalı ağaçtan yapılan
çok amaçlı bir düzenleyici, organizer olan
‘Yaslanan Halka’nın tasarımını yaptı.
‘Yaslanan Halka’, yekpare sert ağaçtan
yapılan, dik duran çok amaçlı bir
düzenleyicidir. O, tek bir paket içinde
elyapımı modüler bir giysi askısını, çanta
tutacağını, alet edevat rafını, aynayı,
mıknatıslı panoyu, anahtar tutacağını ve
ayakkabı rafını bir arada sunuyor.
Bir veya iki insanın düzene girmesine
yardımcı olmak bakımından gayet
uygundur ve sadece bir duvara ve görevini
yapmak için yerçekimine ihtiyacı vardır,
duvarda hiç bir ek parçaya ihtiyaç duymaz.
Dengesini kaybetmeden mükemmel bir
şekilde yaslanması için tasarlanmış ve
hesapları özenle yapılmıştır. Üzerine giysi
gibi eşyaların konulmasını, onun gerçekten
daha dengeli durmasına yardım eder.
Halkanın arkasındaki ve altındaki küçük
tamponlar, aşınıp çizilmemiş yüzeyleri
garanti eder ve dairelere, apartman
girişlerine, koridorlara, yatak odalarına,
banyolara, ofislere ve stüdyo tarzı çalışma
alanlarına gayet güzel uyar.
‘Yaslanan Halka’ 183cm uzunluğunda,
61cm genişliğinde, 33cm derinliğindedir.
Dünya
dan
/Ü
rün T
asar
ım
‘Arkadaş’ım tabure
Çok amaçlı bir düzenleyici: Yaslanan Halka
87
Tasarım: Jason van der Burg, Urbanworm Design Fotoğraf:Leaning Loop ve Scott Norsworthy Photography
Dünya
dan
/Ü
rün T
asar
ım
89
Arjantinli endüstriyel tasarımcı Nicolás Calandri, bir gemici çantasından esinlenen asma lamba olan
OISSA’yı tasarladı. Bir gemici gibi yolculuklar, limanlar, insanlar ve denizler hakkında uydurulan
gözüpek öykülerin nasıl anlatılacağını bilen bu asma lamba tarafından ayartılmanıza göz yumun.
Oissa, tipik bir gemici çantasından esinlenilerek yapılmıştır. Metal gözlerden geçen ip çekilirse lamba
siperinin kumaşı büzülerek lamba tasarımını biçimlendiriyor. Işık ışını, aşağıya doğru yönelerek
dinlendirici ve sıcak bir atmosfer yaratıyor. Oissa asma lambaları, salonlar için mükemmeldir, çalışma
alanını veya yatak odasını aydınlatmak için ilham verici bir unsur olarak kullanılabilir.
Joel Escalona, özel olarak Roche Bobis
firması için sınırlı sayıda Boolean adı verilen
dolapları hazırladı. Joel Escalona tarafından
tasarlanan Boolean dolap, mimari bir merakla
karşılıklı etkileşim halinde olan dörtgenlerden
oluşturulan etkileyici bir üründür.
Konstrüktivizmin (kurmacılığın) yankıları,
dolabın aldatıcı şeklinin ofset açılarında
yansımakta ve ön cephenin her unsuru
boyunca renkli derecelendirmelerle
vurgulanmaktadır. Büfe, 150 cm boyunda olup
bir çekmece ve üç kapıdan yapılmıştır.
Kapılardan cam raflarla donatılan iç saklama
bölümlerine giriş sağlanmaktadır.
Gemici çantasından asma lambaya
Dolaba mimari biryaklaşım: Boolean
Hash, modülerçelik bir kitaplıkLine Studio’dan Max Voytenko,
boyanmış çelikten yapılan, modüler
bir kitaplık olan ‘Hash’ı hazırladı.
Tasarımcı Davide
Anzalone, Formabilio
tarafından desteklenen
Uluslararası ‘Insofar’
tasarım yarışması -
kapsamında Re-Cinto
Kanapesini hazırladı.
Re-Cinto, gayrı resmi
rahat havasıyla bir kanape
için idealdir. Kanape, yapı olarak, ‘yüzen bir ada’ gibi ortada bulunan
oturulacak kısımla lakeli kontraplak levhalardan yapılan dış muhafazadan
oluşuyor. Oturulacak kısımla muhafaza arasında bu şekilde bir boşluk
yaratılmıştır. Yan ve arka yastıklar, bu boş kısma dikey olarak yerleştirilmiştir.
Alt kısımdaki boşluk ise dinlenme anlarında kullanılabilen küçük nesneler
için bir saklama alanı temin ediyor.
Kanapenin yapısı, yastıklar için farklı renkleri seçmeyi ve onları istenildiği
gibi düzenlemeyi mümkün kılarak oyuncul ve geleneksel olmayan bir
kullanımı destekliyor. Yastıklarla birlikte kanapenin şekli, parmaklarınızı
uzatarak alabileceğiniz mesafede herşeye sahip olduğunuz için içinde
rahatça dinlenebileceğiniz bir çitin, yumuşak bir parmaklığın görüntüsünü
akla getiriyor. ‘Re Cinto’ ismi, İtalyanca’da bir kelime oyunu olarak bire bir
karşılığıyla Kral Cinto anlamına gelir,
ama “recinto”, İtalyanca’da çit
kelimesinin karşılığıdır da. Proje,
mobilya üreten genç yenilikçi bir
marka olan Formabilio tarafından
desteklenen Uluslararası ‘Insofar’
tasarım yarışmasına katıldı.
Tom Raffied, dişbudak, meşe ve ceviz parçalarından buharla
bükülmüş 120 şekilden yapılan Büyük Sürü Avizesini hazırladı. Bu
güzel avize, tünemeden önce alacakaranlık gökyüzünde uçuşan bir
sığırcık sürüsünün akrobatik kitlesini yansıtıyor ve doğadaki bu
görüntüyü mekanınıza getiriyor. Dişbudak, meşe ve ceviz ağacı
parçalarından buharla bükülmüş 120 parçadan yapılan bu avize,
dişbudak ağacından bir
levhaya büyük bir özenle
asılmıştır. Bu avize, odaya sıcak
bir parlaklık yayan üç
tungsten lambayla
donatılmıştır. Dev Sürü avizesi,
değişik mekanlara uyacak
şekilde biçimlendirilebilir ve
muhtelif boy ve tasarım
şartına göre yapılabilir.
Dünya
dan
/Ü
rün T
asar
ım
91
Çevresi çıkarılabilir yastıklarla sarılıyüzen bir adaya benzeyen kanepe
Gökyüzünde uçuşan kuşlar gibi
Fotoğraf: Sideways Cornwall
93
Gez
i /
İspa
nya
- B
arse
lona
Aslında Barselona’yı iki kelimeyle
“Gaudi’nin Şehri” olarak
tanımlamak hiç de yanlış olmaz.
Kentin simgesi haline gelmiş birçok
yapının altında Antonio Gaudi’nin
imzası var çünkü. Yine de yanına başka
kelimeler eklemek gerekirse; Katalan
kültürünün, özgürlüğün ve ticaretin
merkezi diyebiliriz...
Katalonya Bölgesi’nin en büyük
şehri olma özelliğini taşıyan
Barselona, turistik olarak dünyaca
tercih edilen yerlerin başında
geliyor. Yıl boyunca misafirlerine
farklı seçenekler sunan şehir;
Ekim-Nisan arası kültürel ağırlıklı
ziyaretçiler, Mayıs-Eylül arası ise
güneşin ve denizin tadını
çıkarmak isteyen ziyaretçiler için
avantaj oluşturuyor.
Gaudi’nin muhteşem şehriBarselona
Hazırlayan: Sevda ŞANLI
94
Gez
i /
İspa
nya
- B
arse
lona
Nereye Gidelim?Barselona’yı gelişmiş metro ağı sayesinde
rahatlıkla dolaşabilirsiniz. Görmeniz gereken
yerlerin başında La Sagrada Familia diğer
tabirle ‘Bitmeyen Klise’ geliyor. Uzun
kuyruklarda beklememek için online bilet
almanızı öneririz; Gaudi’nin ustalık eserinin
her ayrıntısı incelemeye değer. Gaudi’nin
görülesi diğer yapıları arasında; Casa Mila,
Casa Batllo, Park Guell bulunuyor. Şehirle
özdeşleşen caddelerden biri La Rambla
Caddesi, Picasso Müzesi, El Born Bölgesi,
Museu Nacional d’Art de Catalunya ve
Museu d’Art Contemporani de Barcelona,
sporseverler için Camp Nou Stadı, denizi
sevenler için Port Vell liman bölgesi, ‘denizi
seyretmek yetmez yüzmem lazım’ diyenler
için Barceloneta ‘görmeden gelmeyin’
diyeceğimiz yerler. Son olarak tam bölgesi
olmasa da Flamenko gösterisi izlemenizi
tavsiye ediyoruz; Los Tarantos güzel bir
seçenek olabilir.
Ne Yiyelim?Zengin yemek
kültürüne sahip
şehirde Tapas
(çeşitli atıştırmalık)
ve Paella (deniz
ürünlerinden
yapılan pilav) yemeden dönmek pek mümkün
değil. Bunların dışında Patatas Bravas’ı
deneyebilir, zengin deniz ürünlerinin tadına
bakabilirsiniz. Ciudad Condal ve 7 Portes en iyi
restoranlar arasında, kahvaltı içinse Milk’i tercih
edebilirsiniz. Yemeğin yanında “en lezzetli içkiler”
arasına rahatlıkla girebilecek Sangria çok iyi
gidecektir. Denemeniz gereken diğer türü ise
köpüklü şaraptan yapılan Cava Sangria.
Gez
i /
İspa
nya
- B
arse
lona
95
Ernest Hemingway, Joan Miró, Lizza Minnelli, Beatles gibi ünlü konuklara ev sahipliği
yapmış Avenida Palace Hotel, Gran Via bölgesinde hizmet veriyor. Mimarisiyle entegre
olduğu bölgenin simgesi haline gelen hotel, Plaza Catalunya, La Rambla ve Paseo de
Gracia’ya 5 dakikalık yürüme mesafesinde bulunuyor. Tesisin iç mekân tasarımında
etkileyici merdivenleri ve mermer sütunları göze çarpıyor.
Avenida Palace bünyesindeki Café Gran Via Restaurant'ta alakart öğle ve akşam
yemeği menüsü dahil olmak üzere, Akdeniz mutfağından lezzetler servis ediliyor.
Ayrıca lounge bar ve oda servisi de mevcut. Resepsiyonu 24 saat açık olan hotelde;
tur masasında bisiklet veya araba da kiralanabiliyor.
Odalarında uydu, klima, TV, halı kaplı
zemin, ses yalıtımı, minibar, çalışma masası,
kasa yer alan Avenida Palace; misafirleri için
her ayrıntıyı düşünüyor.
Gran Vía de les Corts Catalanes 605 08007 Barcelona P. +34 933 019 600 F. +34 933 181 234 [email protected]
Hotel Avenida Palace
Serg
i /
Ress
am v
e Re
sim
: Mehm
et G
ülery
üz R
etro
spekt
ifi
97
İstanbul Modern, Ressam ve Resim: Mehmet Güleryüz Retrospektifi ile eleştirel ve dışavurumcu üslubuyla yarım
yüzyıldır Türkiye sanat sahnesinde kendisine özel ve ayrıcalıklı bir yer edinen Mehmet Güleryüz’ün 1960’lı yıllardan
2010’lu yıllara uzanan kariyerinin dökümünü sunuyor. Sergi, figür temelli çalışmalarıyla Türkiye’deki sosyo-kültürel ve
politik dönüşümün insanlar üzerindeki etkilerini eleştirel ve ironik bir dille dışavuran sanatçının; resimden desene,
heykelden gravüre, tiyatrodan performansa uzanan zengin ifade arayışının gelişim ve dönüşümüne ışık tutuyor.
İstanbul Modern’in 8 Ocak – 28 Haziran 2015 tarihleri arasında Süreli Sergiler Salonu’nda yer alacak yeni
retrospektifinde, 150’ye yakın yapıt ve multimedya sunumuyla 200’e yakın desen bir araya geliyor.
Küratörlüğünü İstanbul Modern Direktörü Levent Çalıkoğlu’nun üstlendiği retrospektif; aile, toplumsal koşullar,
Sem
a İŞ
BİLİ
R
Ressam ve Resim: Mehmet Güleryüzİstanbul Modern’den yeni bir retrospektif
Serg
i /
Ress
am v
e Re
sim
: Mehm
et G
ülery
üz R
etro
spekt
ifi
98
sosyo-ekonomik ve çevresel etkenler, doğa-insan,
sınıfsal mücadeleler ve varoluş sorunlarıyla
şekillenen bireyin kendisini var etme arzusundaki
karmaşık süreçleri keskin bir gözlem gücüyle
yapıtlarına aktaran Mehmet Güleryüz’ün kendine
özgü imge tipolojisini kronolojik bir akışla sunuyor.
Sergi desen ve resimlerinin yanı sıra Güleryüz’ün
1970’li yıllardan bugüne heykel sanatına dair önemli
arastırma ve örneklerini de içeriyor.
Sanatçının kaleme aldığı metinlerle zenginleşen
sergi, 1960’lardan itibaren desen, resim, heykel,
gravür, porselen üzeri boyama, performans gibi
alanlarda gerçeklestirdigi üretimleri bir araya
getiriyor. Ayrıca, Mehmet Güleryüz’ün tüm
dönemlerini içeren, hayat hikayesini, içinden geçtiği
farklı koşulları ve hakkında yazılanları bir araya
getiren zengin biyografi duvarı, 1960’lı yıllardan
bugüne Türkiye sanat ortamının kisisel bir hikayesini
de görünür kılıyor.
Mesele resim yapmak değil, resim düşünmektir.
Ressam düşünen kişidir. Mehmet Güleryüz, ‘resim
düşüncesinin’ felsefeyi, tarihi, sosyolojiyi içine
adığını söyler. Tiplemeleri, onun çok yönlü
kişiliğinin ve tecrübelerinin temsili kahramanlarıdır.
Sanatçı Türkiye sanat tarihinin modernden çağdaşa
uzanan serüvenine, geçirdiği dönüşüme, kişisel
kırılganlığına ve toplumsal sürecin
yaşanmışlıklarına her daim dikkat çeken anlık
gözlemlerden veya küçük jestlerden beslenen,
ironik bir tavırla resimsel imgler bulur. Özetle
Güleryüz, ‘uyumsuz’, tedirginlik yaratan, irkiten,
ürküten sorunları tekin olmayan durumları ele alır
Doktorla Maymun, 1976, Tuval üzerine yağlıboya 74 x 65 cm, Dr. Nejat F. Eczacıbaşı Vakfı Koleksiyonu.
Manav, 1966, 118 x 93 cm, Tuval üzerine yağlıboya. Doğada Üç Kişi, 1965, Tuval üzerine yağlıboya, 115 x 88 cmOya-Bülent Eczacıbaşı Koleksiyonu.
Bilmeden, 2009, Tuval üzerine yağlıboya, 250 x 180 cm., Dr. Nejat F. Eczacıbaşı Vakfı Koleksiyonu.
99
Hazırlayan: Fulya [email protected]
Biz Büyüdük ve Kirlendi Dünya
Merhaba,
Ekoloji sayfasında doğaya ve ruhumuza uyumla
yaşamanın minik sırlarını paylaşmaya devam
ediyoruz. Bu sayı sizlere cildinize, ruhunuza ve aynı
zamanda doğaya iyi gelecek bir markadan ve bir
dükkandan bahsetmek istiyorum.
Marka, IDA.KEW: 2008 yılında kurulan ida.kew
adını çocukluğu İda dağlarında geçen kurucusunun
daha sonra eğitimi için gittiği Londra’da üye olduğu
Kew Botanik Bahçeleri’den alıyor. Özelliği %100 doğal
içeriklere sahip kişisel bakım ürünleri üreten bir marka
oluşu. Ürünler saf yağlar, doğal bitki hidrolatlari,
vitaminler, özler ve bitki ekstreleri ile hazırlanıyor.
Paraben, parfüm, yapay boya, mineral yağ, silikon ve
sentetik koruyucular içermiyor.
Bebekler, gençler, hamileler, herkes için farklı
ürünler sunan Ida.Kew tamamen doğal içeriklerinden
dolayı ürünleri cam ambalajlarda şişeliyor ve yaz
aylarında buzdolabında saklanmasını öneriyor.
Uygun fiyatlı ürünlerini web sitelerinden sipariş
edebilirsiniz. Web siteleri: http://www.idakew.com
Dükkan, Vegan Dükkan: 2004 yılında kuruldu.
Vegan ve zulümsüz bir yaşam biçimi sürdürmek
konusunda heyecan ve tutku dolu bir işletme. Vegan
veya değil, herkese böyle bir yaşam biçiminin aslında
hiç de zor olmadığını göstermek isteğiyle yola
çıkmışlar. Bu dükkan vegan yaşam ve vegan
ürünler konusunda uzmanlaşmış bir ‘özel ürün’
dükkanı. Türkiye'deki, tamamıyla vegan ürünler satan
ilk ve tek Vegan Ürün Dükkanı aynı zamanda.
Yalnızca vejetaryen/vegan, ekolojik/organik,
doğa ve hayvan dostu ürünler satıyorlar.
Gıda, kişisel bakım ürünleri, temizlik
malzemeleri, besin takviyeleri ve her türlü
vegan yaşam ürününü Cihangir
Beyoğlu’ndaki bu dükkanda
bulabileceğiniz gibi internet sitelerinden
de ulaşabilirsiniz. http://vegandukkan.com
Hayat, kutsaldır. Hayat, sanattır. Hayat, kutsal bir sanattır.Kutsal yaşama sanatı, egoyla değil, ruhla hareket edenkutsal bir oyuncu olmak anlamına gelir. Gabrielle Roth
HABERLERGüneş enerjisini üzerinizde taşıyın. Los Angeles/A.B.D. merkezli Silvr Lining
tarafından tasarlanan ve satışa sunulan GO
Koleksiyonu cep kısımlarının üzerine yerleştirilen 2
adet güneş paneli sayesinde sürekli kullandığınız
MP3 çalar, cep telefonu, fener gibi cihazları sabit
şarj zorunluluğundan çıkaran kıyafetler gün içinde
hiç hız kesmeden çalışmak için ideal.
Integreen Yenilenebilir Enerji Sistemleriİstanbul’da bir gayrimenkul projesinin
çatılarına güneş elektrik sistemi kurarak ortak
kullanım alanlarında tasarruf sağlayan ve
Isparta’da Aksu Enerji A.Ş. için güneş enerjisi ile
elektrik elde eden güneş santrali kurduklarını ve
ürettim fazlası elektriği satmalarına yardımcı
olduklarını açıkladı.
BIOFACHAlmanya'da, 11-14 Şubat 2015’de
dünyanın lider fuarı BIOFACH dünyanın dört
bir yanından gelecek olan organik gıda
sektörünün mensuplarını buluşturdu. 100’e
yakın katılımcı, organik konusunda lider fuar
VEGAN’da ürünlerini sergileyecekler.
Ruh ve Doğa
101
Kül
tür
Sanat
/Ti
yatro
Masallara inanır mısınız? Peki ya rüyalara?
Uyandığınızda hayatınızın bambaşka
olabileceğine? Şayet Şekspir oyununda bir
karakterseniz pek olası... Ünlü yazarın nadir
komedyalarından biri olan; aşk, evlilik ve
karmaşık ilişkiler teması üzerine oturtulmuş
‘Bir Yaz Gecesi Rüyası’ Aleksandar Popovski
yönetiminde İstanbul Şehir Tiyatroları tarafından
sahneleniyor.
Metin, Özdemir Nutku çevirisine sadık
kalınarak sahneye konulmuş. Oyunda tekstten
ziyade görsel tasarım ve koreografi ögeleri ön
plana çıkmış, rahatsız edici mi? Kesinlikle hayır!
Özellikle dekor olarak kullanılan kırmızı şeritli
perdeler çok hoştu. Kırmızı renk; tutkuyu, aşkı,
rüyayı simgesel olarak tanımlamaya yetiyordu.
Başta kapalı olan şeritler açıldığında ve
oyuncular arasında dolaşmaya başladığında
‘orman’ hissini alıyorduk. Kostümlerse en
beğendiğim unsurlar arasındaydı; güncel olması
sırıtmamıştı. En çok TiTania’nın yine kırmızı
ağırlıklı kostümünü beğendiğimi söylemeden
geçemeyeceğim.
Oyunda sıkça gördüğümüz akrobatik
hareketler içeren koreografide perilerin
performansı takdire şayandı. Oyuncu
kadrosunda açık ara ön plana çıkan iki kişi vardı;
Bottom rolünde Arda Aydın ve Theseus/Oberon
rollerinde Levent Üzümcü. Arda Aydın fazlaca
reaksiyon alma potansiyeline sahip bir karakteri
çok güzel yoğurmuş ve işlemişti. Zira, ikili selama
çıktıklarında seyirci ayakta alkışlıyordu.
Esnaflar grubunun bölümleri oyunun ön
plana çıkan sahnelerini oluşturdu. Sonlara doğru
onlardan muazzam bir ‘Güllerin İçinden’ yorumu
dinledik. Seçilen müzikler özenliydi; arada giren
playback’ler karakterlerin duygu durumlarını
anlatmakta farklı bir aracı olmuş. Jacques Brel’in
sesinden Ne Me Quitte Pas duymak iyi geldi.
İstanbul Şehir Tiyatroları’nın repertuvarına yeni
eklenen ‘Bir Yaz Gecesi Rüyası’, şimdiden yoğun
ilgi görenler kategorisine girmeye aday. Sezon
boyunca sahnelenecek oyunun biletlerine
https://bilet.ibb.gov.tr/frame.asp adresinden ulaşabilirsiniz.
Yazan: William ShakespeareÇeviren: Özdemir Nutku
Yöneten: Aleksandar PopovskiOyuncular: Arda Aydın,
Çağlar Yiğitoğulları, Elyesa ÇağlarEvkaya, Gürol Güngör, Levent Üzümcü,
Neşe Ceren Aktay, Nurdan Kalınağa,Selin İşcan, Toron Karacaoğlu
“Biz gölgeler, kusur işlediysek eğer, Şöyle düşünün ve bizi hoşgörün: Bu hayaller görünürken sahnemizde, Siz de biraz kestirdiniz yerinizde.”
Sevda ŞANLI
Şekspir’den masallar: Bir Yaz Gecesi Rüyası
Kültü
r Sa
nat
/M
üzik
103
Brodway’in efsane ismiZorlu Sahnesi’nde!
Kurgu ve doğaçlamanın bir araya geldiği
‘Hugh Jackman - An Evening with Hugh
Jackman’ gösterisi Mart ayında Zorlu PSM
sahnesine taşınıyor. Ünlü oyuncu, tek kişilik
gösterisinde şarkıcılık ve danstaki
yeteneklerini gözler önüne seriyor.
Gösteride 27 kişilik bir orkestra ve
dansçılar Jackman'a eşlik ediyor. ‘Singin' in the
Rain’ ve ‘Guys and Dolls’ gibi klasik olmuş
müzikallerden yorumların yanı sıra sanatçının
vatandaşı olduğu Avustralya'nın yerli Aborjin
kültürü ile ‘The Boy from Oz / Oz'lu Çocuk’ adlı
ve kendisine Tony Ödülü kazandıran filmde
canlandırdığı Peter Allen'ın bestelerine de yer
veriliyor. Sanatçı gösteriyi genelde doğaçlama
bir şekilde sürdürüyor ve etkileyici iletişimi ile
gösteriyi canlı ve eğlenceli tutuyor.
Kariyerine Avustralya tiyatrolarında başlayan
dünyaca ünlü film yıldızı Hugh Jackman; 2004
yılında Tony Ödülleri'ni ilk sunuşunda,
Broadway'deki ilk rolü olan ‘The Boy from Oz’ ile
de ödüle layık görüldü. 2009'da son James
Bond Daniel Craig ile birlikte sahne aldığı ve 'hit'
olan ‘A Steady Rain /Sıkı bir Yağmur’ ile
Broadway'e tekrar döndü ve bunu 2011'de solo
konser performansı ‘Hugh Jackman - Back on
Broadway’ takip etti. 2012 yılında ise
‘Les Misérables / Sefiller’ müzikal sinema
filminde Jean Valjean karakterini canlandırdı.
Ünlü piyanist ve besteci Fazıl Say, Sivas-Madımak yangınında yitirilen 37 aydının ve Say
ailesinin yakın dostları olan, şair Metin Altıok ve Behçet Aysan anısına bestelediği "Ses" -
Opus 40 isimli eseriyle 12 Mart 2015 Perşembe günü gerçekleşecek çok özel bir konserle
yeniden Maslak TİM Show Center sahnesinde olacak. Behçet Aysan'ın ‘Bir Bahar Dalıyla’,
Metin Altıok'un ‘Odasında Bir Evin’ ve Aziz Nesin'in ‘Sivas Acısı’ adlı şiirlerinin yer aldığı Ses'te
genç sopranolar Dilruba Bilgi, Nihan İnan ve Senem Demircioğlu'na, piyanoda Fazıl Say ve
vurmalı sazlarda ‘İstanbul Senfonisi’, ‘Hezarfen Ney Konçertosu’ gibi Fazıl Say eserlerinden
tanınan Aykut Köselerli eşlik edecek.
Program1. Behçet Aysan - Bir Bahar Dalıyla
2. Metin Altınok - Odasında Bir Evin
3. Aziz Nesin - Sivas Acısı
Hazırlayan: Sevda ŞANLI
HUGH JACKMAN –AN EVENING WITH HUGH JACKMAN - WITH A FULL ORCHESTRA17-18 MART 2015 / 21.00 – ZORLU PSM ANA TİYATRO
FAZIL SAY KONSERİ12 MART 2015 / 21:00 – TÜRKER İNANOĞLU SHOW CENTER
105
Kül
tür
Sanat
/Kita
p
Oya Baydar, yine unutulmayacak incelikte birmetin sunuyor okuruna; olaylarla değil anlık
duygularla anlatılan bir yaşamöyküsü, bir çeşitotobiyografik roman bu. Öyle anlar vardır ki, birbakış, bir ses, bir mimik; insana, dünyaya,yaşamanın eşsiz güzelliğine ya da derin kederinedair çok şey anlatır. O ânın duygusunu sadecebiz biliriz, biz hissederiz. O anlar yalnızca bizimlevardır. Yetim Kalacak Küçük Şeyler'de Oya Baydaro anları derliyor; yetim kalmasınlar, başkalarındayaşasınlar diye. Çünkü, ‘An gelir, gitme vaktidir.’
‘Her şeyin iyi gittiğini nerden çıkarıyorsun?’ dedi. ‘Herifrüzgârı kendinden menkul uçurtmanın teki. Ara sıratelleri takılır gibi kadına geliyor gece yarısı.’ ‘FakatMüzeyyen, bu derin bir tutku,’ dedim. Tırsmayabaşlamıştım. Haklı olabilirdi. ’Evet, biraz sapık ve tektaraflı bir tutku,’ dedi, arkasını dönüp gitti. Hikâyeyegöre adam, kadını çok seviyor, sevdikçe ruhu büyüyor,eve sığmıyor... Bülbülün çilesi, yazarın zulası... İncedensarma bir sigara, inceden bir bardak... Jak Danyel isimlibir şişe, Hicran isimli bir yara, tuhaf isimli bir roman.
Yetim Kalacak Küçük Şeyler Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku
Yazar: İlhami Algörİletişim Yay., 65 s.
Yazar: Oya BaydarCan Yay., 320 s.
Orhan Pamuk’un Yapı Kredi
Yayınları’ndan çıkan yeni romanı
Kafamda Bir Tuhaflık bu cümleyle başlıyor.
Roman sokak satıcısı Mevlut’un, karısının ve
arkadaşlarının 1969 ile 2012 arasında
İstanbul’da yaşadıkları hayatı hikaye
ederken aşk, evlilik, mutluluk, para, aile ve
kimlik konularından yola çıkarak insan
ruhunun derinliklerini araştırıyor. Bozacı
Mevlut’un yakını pek çok unutulmaz
karakterin katılımıyla zenginleşen hikaye
İstanbul’da her şeye yeniden başlayanların
günlerini, yıllarını ve hayallerini anlatıyor:
Kendi elleriyle arsa çevirip evlerini yapanlar,
garsonlar, elektrik tahsildarları, gündelikçi
kadınlar, inşaatçılar, dükkancılar,
bulaşıkçılar, döner büfesi işletenler... Çeşit
çeşit işe girip zenginleşenler ve seyyar
satıcılığa devam edip yerinde sayanlar...
Mecidiyeköy’ün arkalarındaki
gecekondulardan Tarlabaşı’na ve
Gazi Mahallesi’nden Beyoğlu’na
uzanan roman, İstanbul’un daha
önce hiç anlatılmamış, hiç
görülmemiş hikâyelerini, şehirde
yaşanan hayatların hayret uyandıran
zenginliğini ve derinliğini güçlü bir
şekilde anlatarak okuyucuyu hemen
kendine bağlıyor.
Kafamda Bir Tuhaflık aynı zamanda
sürprizlerle dolu bir aşk hikâyesi... Okurlar
romanın başkahramanı Mevlut Karataş’ın
son kırk yılda İstanbul’daki hayatını ve
serüvenlerini izlerken hem şehirde
tutunmaya çalışanların ağzından anlatılmış
duygusal bir destan hem de hayallerin ve
korkuların rengiyle dolu şiirsel
bir roman okuyacaklar. Tek tek
bireylerin hayatlarıyla bir
şehrin ve toplumun tarihi
arasında şaşırtıcı bir hızla
gidip gelen, 1960’lardan
2010’lara Türkiye’nin
geçirdiği dönüşümü
gösteren bu büyük roman,
Pamuk’un en çok okunan
ve en çok sevilen
kitaplarından biri olacak.
Yeni çıkan kitaplarKafamda Bir Tuhaflık
Yazar: Orhan Pamuk
480 Sayfa, 22 TL
Yapı Kredi Yayınları
“Bu, boza ve yoğurt satıcısı Mevlut Karataş’ın hayatınınve hayallerinin hikâyesi...”
Kültü
r Sa
nat /
Sine
ma
107
Şair ve yönetmen Pier Paolo Pasolini, ilk filmi
Accattone’nin ardından çektiği ikinci filmi Mamma
Roma İtalyan Yeni Gerçekliği’nin en güzel örneklerinden
biridir. Her Yeni Gerçekçi yönetmenin yaptığı gibi o da
filmlerinde amatör oyuncular kullanmıştır. Sistemin
acımasız yüzünü tüm çıplaklığıyla vermekten imtina
etmeyen yönetmenin filmleri, özellikle de son filmi Salò
o le 120 giornate di Sodoma eleştirilse de tüm
zamanların en iyi filmlerinden biri olarak kabul edildi.
Pasolini, yaşam biçiminin yabancı olmadığı, sistemin
en diplere attığı insanların yaşamını anlattığı Mamma
Roma, ‘eski’ bir fahişe ve oğlunun kurmaya çalıştıkları
‘yeni’ yaşamı anlatıyor.
Mamma Roma, 16’sındaki oğlu Ettore’yle birlikte
yepyeni bir hayata başlamak ister. Fakat onu Mamma
Roma yapan hayat, geldiği noktada peşini bırakmaz.
Oğlu Ettore’yi bir işe yerleştiren Mamma Roma, yeni
hayatın sıcaklığını avuçlarının içinde hissedecektir.
Yeni hayata alışmak konusunda annesi kadar istekli
olmayan Ettore geride bıraktıkları hayatın çekiciliğine
kapılmadan edemez. Hırsızlık yaparak para kazanmak
daha kolaydır. Mamma Roma ise bunlardan habersiz
eski hayatının sorunlarından kurtulmaya çalıştıkça yeni
hayatın avuçlarının içinden kaydığını görecektir.
Anna Magnani’nin benzersiz yorumu ve Pasolini’nin
acımasız gerçekçiliği muhteşem bir buluşmaya imza atmış.
Mamma Roma 1962SİNEMA TARİHİNE ADINI YAZDIRAN FİLMLER
Yönetmen:Alejandro Gonzalez InarrituSenaryo: A.Dinelaris, N.G., A.G.Iñárritu,Oyuncular: Michael Keaton, Z. Galifianakis,Edward Norton, Andrea RiseboroughGösterim Tarihi: 27 Şubat 2015
Kingsman: Gizli ServisKingsman: The Secret Service
BirdmanMamma Roma 1962
Yönetmen: Pier Paolo PasoliniSenaryo: Pasolini, Sergio Citti
Oyuncular: Anna Magnani, EttoreGarofolo, Franco Citti
Esra KARATAŞ
Yeni bir dünya bulamazsın...
Yönetmen: Matthew VaughnSenaryo: Matthew Vaughn, J.e GoldmannOyuncular: Colin Firth, Samuel L. Jackson,Michael Caine, Mark Hamill Gösterim Tarihi: 13 Mart 2015’de
CahilliğinUmulmayan Erdemi