Philip Pullman _ Karanlık Cevher Dizisi Cilt1 Altın Pusula Kuzey Işıkları

Embed Size (px)

Citation preview

Philip Pullman _ Karanlk Cevher Dizisi Cilt1 Altn Pusula Kuzey Iklar -< KARANLIK CEVHER DZS - BRNC KTAP >Philip Pullman Philip Pullman 19 Ekim 1946'da ngiltere, Nonvich'de dodu. Hem babas hem vey babas Kraliyet Havayollar'nda altndan ocukluk yllar dnyay dolaarak geti. ocukluunun bir blmn geirdii Avustralya'da izgiroman dnyasyla tant. zellikle Superman ve Batman'in tutkunu oldu. On bir yanda tekrar ngiltere'ye dnd. Exeter niversitesi'nde ngiliz dili eitimi ald. Bir sre deiik ilerde altktan sonra retmenlik yapmak iin Oxford'a dnd. On iki yl boyunca pek ok ortaokulda retmenlik yaptktan sonra Westminster niversitesi'nde okutman olarak greve balad. retmenlik yapt bu yllarda kitap yazmaya balad ancak yazarlk tm zamann almaya balaynca retmenlii brakt. lk basl roman yetikinler iin olmasna ramen Pullman arlkla ocuklar iin yazd. Yirmiye yakn roman olan Pullman'n baz romanlarnn konusu okul ocuklar iin yazd piyeslere dayanmaktadr {The Ruby in the Smoke gibi). En bilinen almas Karanlk Cevher Serisi'dir. Seri, aralarnda Carnegie Nian, Guardian ocuk Kitaplar dl, Whitbread Yln Kitab dl, Eleanor Farjeon ocuk Edebiyat dl de dahil olmak zere pek ok dl kazanmtr. Pullman, ei Jude, oullan Jamie ve Tom ile birlikte halen Oxford'da yaamaktadr. Philip Pullman Karanlk Cevher Dizisi 1. Kitap / Altn Pusula - Kuzey Iklar zgn Ad: His Dark Materials 1 / Golden Compas - Northern Lights thaki Yaynlan - 392 Edebiyat - 313 ISBN 975-273-156-2 1. Bask Mart, 2005, stanbul Trke eviri: Sevin Okyay, 2005 thaki, 2005 Philip Pullman, 1997 Yayncnn yazl izni olmakszn herhangi bir alnt yaplamaz. Sanat Ynetmeni: Murat zgl Kapak Uygulama: Cemile z Yayna Hazrlayan: Kutlukhan Kutlu Kapak, Bask: dil Matbaaclk Eminta Kazm Dinol Sanayi Sitesi No: 81/19 Topkap-Istanbul Tel: (0212) 674 66 78 thaki Penguen Kitap-Kaset Bas. Yay. Paz. Tic. Ltd. ti.'nin yan kuruluudur. Mhrdar Cad. llter Ertzn Sok. 4/6 34710 Kadky stanbul Tel: (0216) 330 93 08 - 348 36 97 Faks: (0216) 449 98 34 [email protected] - www.ithaki.com.tr - www.ilknokta.com Philip Pullman Karanlk Cevher Dizisi 1. Kitap ALTIN PUSULA KUZEY IIKLARI eviren: Sevin Okyay ifhaki

1.

Bu vahi ukura, Tabiatn rahmine ve belki mezarna, Denizin deil, ne de kynn, havann, atein,

Ama ykl illetlerinde birbirine girmitir Btn bunlar, ve bu yzden savamak zorundadrlar hep, Kadir yaratc dzenlemedike onlar Bu karanlk cevherini' baka dnyalar yaratmak iin, te bu vahi ukura ifrit saknarak Cehennemin kysnda durup bir bakt, Geldii yolu tartarak... John Milton: Kayp Cennet, II. Kitap (eviren: Selahattin zpalabyklar) *) Aither. Esir, yani dnyay saran hava tabakasnn stndeki an ve kl gk. Hesiodos'a gre Aither, Erebos ile Nyks, yani yeralt karanlyla yeryz karanlndan domadr. o *0 u o

1 Tokay Srahisi Lyra ve cini, hep ayn tarafta kalmaya ve mutfan gr alanndan uzak durmaya zen gstererek, kararmakta olan Salon'dan getiler. Salon boyunca uzanan byk masa kurulmutu bile, gmler ve camlar oradaki azck kta parlyordu, uzun sralar da konuklara hazr olsun diye geri ekilmiti. Eski Bakanlarn portreleri, lo kta, duvarlara aslyd. Lyra krsye ulat ve geriye, ak mutfak kapsna bakt. Kimseyi grmeyince de, yksek masann yanna kt. Buradaki servisler gm deil altnd, on drt kiilik oturma yeri de meeden yaplma sralardan deil, kadife minderli iskemlelerden oluuyordu. Lyra, Bakan'm iskemlesinin yannda durup, en byk bardaa trnayla yavaa bir fiske att. Ses, Salon'da rahatlkla duyulacak ekilde nlad. "Sen bu ii ciddiye almyorsun," diye fsldad cini. "Edebini takn." Cinin ad Pantalaimon'du, u srada gve biimindeydi. Salon'un karanlnda gzden kasn diye koyu kah9 PHILIP PULLMAN verengi bir gve. Lyra da ona fsldayarak cevap verdi. "Mutfakta buray duyamayacak kadar ok grlt ediyorlar. Sofracba da ilk ana kadar ieri gelmez. Vd vd edip durma." Ama gene de avucunu nlayan kristale bastrd, Pantalaimon da kanatlarn rparak ileri doru uup, krsnn br yanndaki stirahat Odas'nm aralk kapsndan ieri girdi. Bir an sonra yeniden grnd. "Burada kimse yok," diye fsldad. "Ama abuk olmamz gerek." Lyra, yksek masann arkasnda melmi halde hzla ilerledi, stirahat Odas'na girdi ve dorulup evresine bakt. Buradaki tek k mineden geliyordu, o bakarken minedeki alev alm ktkler hafife yerine oturarak bacaya doru bir kvlcm fskiyesi gnderdi. Hayatnn byk ksm Kolej'de gemiti, ama stirahat Odas'm

daha nce hi grmemiti; buraya sadece limlerle konuklarnn girmesine izin verilirdi, kadnlar da asla alnmazd. Kadn hizmetiler bile burada temizlik yapmazd. Bu sadece Kahyann iiydi. Pantalaimon kzn omuzuna yerleti. "Mutlu oldun mu? Gidebilir miyiz?" diye fsldad. "Salaklama! Etrafa bakmak istiyorum!" Byk bir odayd, zerinde eitli srahilerle bardaklarn durduu, cilal glaacmdan oval bir masas, pipo ayaklyla gm bir ayakl kltablas vard. Yakndaki bir bfenin stnde de, alttan stmal kk bir kap ile 10 KUZEY IIKLARI bir haha kelleleri sepeti duruyordu. "Kendilerine iyi bakyorlar, deil mi, Pan?" dedi usulca. Yeil deri koltuklardan birine oturdu. yle derindi ki, kendini neredeyse uzanm yatyor buldu, ama yeniden doruldu ve duvardaki portrelere bakmak iin bacaklarn altna ekti. Yine eski limlerdi, herhalde: cppeli, sakall ve kasvetli, erevelerinden dar onaylamayan ciddi baklar atyorlard. "Neler hakknda konuuyorlar sence?" dedi Lyra, ya da demeye koyuldu, nk daha sorusunu bitiremeden kapnn dndan sesler duydu. "skemlenin arkasna -abuk!" diye fsldad Pantalaimon ve Lyra bir an sonra imek gibi koltuktan frlam, iskemlenin arkasnda meliyordu. Dorusu, arkasna saklanmaya en uygun iskemle deildi: odann tam ortasndaki iskemleyi semiti ve eer sahiden t kmadan durmazsa... Kap ald, odadaki k deiti: ieri girenlerden biri, elindeki lambay bfeye koydu. Lyra onun koyu yeil pantolonlu ve parlak siyah ayakkabl bacaklarn gryordu. Bir hizmetkard bu. Sonra derinden gelen bir ses, "Lord Asriel gelmedi mi daha?" dedi. Bakand. Lyra soluunu tutarken, hizmetkarn cininin (bir kpekti, tpk btn hizmetkarlarn cinleri gibi) ksa ve hzl admlarla ieri girdiini ve sessizce onun ayaklarnn dibinde oturduunu grd ve sonra her zail PHILIP PULLMAN manki o eski psk ayakkablarla, Bakan'm ayaklar da grnd. "Hayr, Sayn Bakan," dedi Kahya. "Aerodock'tan da haber yok." "Geldiinde ackm olur bence. Onu bekletmeden Salon'a al, olur mu?" "Bastne, Sayn Bakan." "Onun iin zel Tokay'dan da biraz koydun, deil mi?" "Evet, Sayn Bakan. Sizin buyurduunuz gibi, 1898'den. Lord Hazretleri, hatrladm kadaryla, ona dkndr." "yi. imdi beni yalnz brak, ltfen." "Lambaya ihtiyacnz var m, Sayn Bakan?" "Evet, onu da brak. Yemek srasnda fitili dzeltmek iin bir urarsn, deil mi?" Kahya hafife eildi, gitmek zere dnerken, cini de itaatkar bir ekilde ksa ve hzl admlarla arkasndan y-

ryordu. Lyra, pek de matah olmayan saklanma yerinden, Bakan'm odann kesindeki byk mee bir gardroba gitmesini, cbbesini bir askdan almasn ve zahmetle giymesini izledi. Bakan, vaktiyle gl bir adamm, ama artk yetmiini aknd, hareketleri pek ve ard. Bakann cini, kuzgun biimindeydi ve o cppesini giyer giymez gardroptan aa atlad, onun sa omuzunda, her zamanki yerine yerleti. Lyra, Pantalaimon'un, t kmasa da endieyle tylerinin nasl kabardn hissediyordu. Ona gelince, iini 12 KUZEY IIKLARI ho bir heyecan sarmt. Bakan'n szn ettii ziyareti, hem hayran olduu hem de ok korktuu bir adam, amcas Lord Asriel'di. Yksek politikaya, gizli keiflere, uzaklardaki savalara bulat sylenirdi, Lyra onun ne zaman ortaya kacan asla bilmezdi. ok fkeliydi: imdi onu burada yakalasa Lyra iddetle cezalandrlrd, ama buna tahamml edebilirdi. Ancak, birazdan grdkleri her eyi tmyle deitirecekti. Bakan cebinden katlanm bir kat alp masann stne, arabn yanma koydu. inde gzel, altn rengi bir arabn olduu bir srahinin azndaki tpay kard, kadn katlarn at, srahiye ince bir erit halinde beyaz bir toz dkt, sonra da kad buruturup atee att. Derken cebinden bir kalem kartp, toz eriyene kadar arab onunla kartrd, tpay yerine koydu. Cini yumuak, ksa bir viyaklama koyuverdi. Bakan yava sesle cevaplad ve ieri girdii kapdan kmadan nce, kapaklar i, bulutlu gzleriyle evreyi szd. Lyra, "Grdn m, Pan?" diye fsldad. "Elbette grdm! Hadi, abuk ol, yoksa Sofracba gelecek!" Ama daha o konuurken, Salon'un uzak ucundan gelen bir an sesi duyuldu. "Bu Sofracba'nn an!" dedi Lyra. "Daha fazla vaktimiz olur sanyordum." Pantalaimon, abucak Salon kapsna doru kanat 13 PHILIP PULLMAN rpt, sonra da abucak geri dnd. "Sofracba gelmi bile," dedi. "teki kapdan da kamazsn..." teki kap, Bakan'm geldii ve gittii kap, Ktphane ile limler'in ortak salonu arasndaki kalabalk koridora alyordu. Gnn bu saatinde, yemek saati geldii iin cppelerini stlerine geiren ya da Salon'a gemeden nce katlaryla evrak antalarn brakmak zere aceleyle ortak salona gelmi erkekler buraya akn ederdi. Lyra geldii yoldan dnmeyi planlam, Sofracba'nn an almadan nce birka dakikas daha olacana gvenmiti. Ve Bakan'm o tozu araba boalttn grmeseydi eer, Sofracba'nm hiddetine urama riskini gze alabilir ya da kalabalk koridorda fark edilmeyeceini umabilirdi. Ama imdi kafas karmt, bu yzden de tereddt etti. Sonra krsden gelen ar ayak sesleri durdu. Sofra-

cba, limler'in yemek sonrasndaki haha ile arabnn hazr olup olmadn kontrol etmek iin stirahat Odas'na geliyordu. Lyra ok gibi mee gardroba atld, kapsn ap ieri sakland ve tam Sofracba ieri girerken kapy ekip kapatt. Pantalaimon'dan yana hi korkusu yoktu: odaya koyu renkler hakimdi ve Pantalaimon her an bir iskemlenin altna snabilirdi. Sofracba'nm hrltyla soluk aldn duydu ve kapnn tam olarak kapanmayan yerindeki dar aralktan 14 KUZEY IIKLARI onun ayakl kltablasmn yanndaki ayaklkta bulunan pipolar dzelttiini, srahilerle kadehlere bir bak attn grd. Sonra her iki elinin ayasyla, kulaklarnn stndeki sa dzeltti ve cinine bir ey syledi. Sofracba bir hizmetkar olduu iin cini de bir kpekti, dii bir kpek. Ama st kademe hizmetkar olduu iin, kpei de st kademe kpekti. Aslnda, kzl renkte bir seter biimine sahipti. Cin kukulu grnd ve sanki ieri izinsiz girmi birinin varln sezmi gibi etrafa baknd, ama gardroba gelmedi ki, bu Lyra'y fevkalade rahatlatt. Lyra, onu iki kez dvm olan Sofracba'ndan korkuyordu. Derken minik bir fslt duydu; besbelli Pantalaimon da onun yanna skmt. "imdi mecburen burada kalacaz ite. Beni niye dinlemezsin ki?" Lyra, Sofracba dar kana kadar ona cevap vermedi. Adamn ii, yksek masadaki servisi denetlemekti. limler'in Salon'a geldiini, mrldanmalarn, ayaklarn srmelerini duyuyordu. "yi ki de dinlememiim," diye fsldad. "Yoksa Bakan'n araba zehir koymasn gremezdik. Pan, o srahi, Kahya'ya sorduu Tokay'd. Lord Asriel'i ldrecekler!" "Zehir olup olmadn bilmiyorsun ki." "Hah, zehir elbette. Onu iine koymadan nce Kahya'y odadan uzaklatrd, unuttun mu? Masum olsayd, Kahya grm grmemi fark etmezdi. Ve bir eyler olduunu biliyorum -siyasi bir eyler. Hizmetkarlar gnlerdir 15 PHILIP PULLMAN bundan sz ediyor. Pan, bir cinayete engel olabiliriz!" Erkek cini "Hi byle samalk duymadm," dedi, ters ters. "Bu darack gardropta drt saat nasl hareketsiz duracan sanyorsun sen? Ben gideyim de koridora bir bakaym. Yol alnca sana haber veririm." Kanatlarn rparak omuzundan havaland, Lyra onun kk glgesini aydnlktan szan aralkta grd. "Bouna, Pan, burada kalyorum," dedi. "Burda bir cppe daha var, ya da yle bir ey. Onu yere serip rahat ederim. Ne yapacaklarn grmem art." Diz km duruyordu. Dikkatle doruldu, grlt etmemek iin elleriyle elbise asklarn yokluyordu. Gardrobun sandndan daha byk olduunu kefetti. Birka retmen cppesiyle kukuletas vard, bazsnn etraf krkle evriliydi, ou ipekle astarlanmt. "Bunlarn hepsi Bakan'n m acaba?" diye fsldad. "Baka yerlerden fahri unvanlar alnca, belki de ona ssl cppeler veriyorlar, o da giyinip kuanmak iin cppeleri burada tutuyor... Pan, o arapta zehir olmadn

m dnyorsun sahiden?" "Hayr," dedi cini. "Ben de senin gibi, zehirdir diyorum. Ve bu bizi hi ilgilendirmez diyorum. Ve diyorum ki, bir mr boyu yaptn salak eyler arasndan en salakas bu ie burnunu sokman olur." "Aptallama;" dedi Lyra. "Burada oturup da elim-kolum bal, ona zehir vermelerine seyirci kalamam!" "Gel, baka yere gidelim, yleyse." 16 KUZEY IIKLARI "Sen dlein birisin, Pan." "Elbette yleyim. Sen ne yapacaksn peki, sorabilir miyim? Dar frlayp titrek parmaklarndaki kadehi mi kapacaksn? Aklndan ne geiyor?" Kz yavaa, "aklmdan bir ey gemiyor, sen de bunu pekala biliyorsun," diye kt sessizce. "Ama artk Bakan'n ne yaptn grdme gre, baka seeneim yok. Vicdan hakknda bir eyler biliyor olman gerekiyor, deil mi? Neler olacan bilerek nasl Ktphane'ye ya da baka bir yere gidip, hibir ey yapmadan otururum? nan ki, yle bir ey yapmaya niyetim yok." Cini bir sre sonra, "Bandan beri bunu yapmak istiyordun," dedi. "Burada saklanp gzetlemek istiyordun. Nasl oldu da daha nce fark etmedim bunu?" "Tamam, istiyordum. Gizli iler evirdiklerini herkes biliyor. Bir ayinleri falan var ve ben de ne olduunu renmek istedim." "Senin zerine vazife mi? Eer kk srlarnn keyfini karmak istiyorlarsa, sen kendini onlardan stn hisset ve brak istediklerini yapsnlar. Saklanp casus gibi gzetlemek, aptal ocuklara mahsustur." "Tam da byle diyeceini biliyordum zaten. imdi dr dr etmeyi kes." kisi bir sre sessiz sessiz oturdular. Lyra gardrobun sert zemininden rahatsz olmutu. Pantalaimon da kendini beenmi bir ekilde geici antenleriyle cppelerden birini dvyordu. Lyra kafasna bir sr dncenin bir17 PHILIP PULLMAN den tn hissetti, en ok istedii ey de bunlar iniyle paylamakt. Ama o da gururluydu. Belki de sorunlarn, cininin yardm olmakszn zmeye almalyd. Dncelerinin en baskn endieydi, ama kendisi iin endielenmiyordu. Ban yeterince derde sokmu, artk almt. Bu sefer Lord Asriel iin ve btn bunlarn anlam nedir diye endieleniyordu. Lord Asriel Koleji sk sk ziyaret etmezdi, o sralarda yksek bir siyasi gerilim de yaandna gre, sadece birka eski dostuyla yeyip imeye, pipo tttrmeye gelmi olamazd. Hem Lord Asriel'in, hem de Bakan'n, Babakan'm zel danma organ Bakanlar Konseyi'nin yesi olduklarn biliyordu. Belki de bununla ilgili bir eydi. Ama Bakanlar Konseyi'nin toplantlar sarayda yaplrd, Jordan Koleji'nin stirahat Odas'nda deil. Sonra Kolej hizmetkarlarnn gnlerdir fsldap durmalarna yol aan rivayet de vard. Tatarlar'm Muskovi'yi istila ettii ve dalgalar halinde kuzeye, St. Petersburg'a doru ilerledikleri, oradan Baltk Denizi'ne hakim olup sonunda Avrupa'nn batsnn tmnn hakkndan gele-

cekleri syleniyordu. Ve Lord Asriel de en Kuzey'de bulunmutu: Onu en son grdnde, Laponya'ya bir keif seferi iin hazrlk yapyordu... "Pan," diye fsldad. "Efendim." "Sence sava kacak m?" "Henz deil. nmzdeki hafta falan sava kacak 18 KUZEY IIKLARI olsa, Lord Asriel burada akam yemei yiyor olmazd." "Ben de yle dnmtm. Ya daha sonra?" "Hit! Gelen var." Lyra dorulup gzn kapdaki atlaa denk getirdi. Kahyayd, Bakan'n ona buyurduu gibi, lambann fitilini dzeltmeye gelmiti. Ortak salon ve ktphane anbarik kla aydnlatlrd, ama limler stirahat Odas'nda daha eski, daha yumuak nafta lambalar tercih ediyorlard. Bakan yaad srece de bunu deitirmeyeceklerdi. Kahya fitili kesip dzeltti, atee bir ktk daha da att ve sonra da ayakl kltablasndan kendine bir avu yaprak almadan nce Salon kapsnda durup dikkatle dary dinledi. Daha kapa henz yerine koymutu ki, dier kapnn sap dnerek onu endieyle yerinde sratt. Lyra glmemeye alt. Kahya yapra telala cebine tktrd ve gelene bakmak iin dnd. "Lord Asriel!" dedi Kahya, Lyra'nn srtndan aa souk bir aknlk rpertisi akt. Olduu yerden onu gremiyordu, kprdayp bakma isteini bastrmaya alt. "yi akamlar, Wren," dedi Lord Asriel. Lyra o hain sesi hep bir zevk ve kayg karmyla iitirdi. "Yemek iin ok ge kaldm. Burada beklerim." Kahya tedirgin grnyordu. Konuklar stirahat Odas'na sadece Bakan'n davetiyle girerdi ve Lord Asriel de bunu bilirdi; ama Kahya ayn zamanda Lord Asriel'in cebindeki kntya anlaml anlaml baktn da grmt 19 PHILIP PULLMAN ve itiraz etmemeye karar verdi. "Bakan'a geldiinizi bildireyim mi, lordum?" "Bunu yapmaman iin bir neden yok. Bana biraz kahve getirebilirsin." "Bastne, lordum." Kahya eilip selam verdi ve cini ardnda, telala dar kt. Lyra'nm amcas atee doru yrd, kollarn bann tepesine kaldrp gerinerek, bir aslan gibi esnedi. stnde seyahat kl vard. Lyra, her grnde olduu gibi, Lord Asriel'in onu ne kadar korkuttuunu hatrlad. Artk gze arpmadan dar szma ihtimali kalmamt: Yerinde kprdamadan, umutla oturmas gerekiyordu. Lord Asriel'in, dii bir kar leopar olan cini, arkasnda duruyordu. "Projeksiyonlar burada m gstereceksin?" diye sordu yavaa. "Evet. Konferans Salonu'na gitmekten daha az yaygara yaratr. rnekleri de grmek isteyeceklerdir; birazdan Kapc'y arrm. Kt bir dnemdeyiz, Stelmaria." "Dinlenmelisin." Adam koltuklardan birine yayld, Lyra artk onun y-

zn gremiyordu. "Evet, evet. Ayrca stm de deitirmeliyim. Kim bilir, belki de buraya uygunsuz ekilde giyinmi olarak geldim diye beni bir dzine ie cezasna arptrmalarna izin veren kadim bir grg kural vardr. gn uyumalym. Dedim de aklma geldi-" 20 KUZEY IIKLARI Kap vuruldu, Kahya zerinde bir kahve ibrii ve bir fincan olan gm bir tepsiyle ieri girdi. "Teekkr ederim, Wren," dedi Lord Asriel. "Masann zerinde grdm ey Tokay m?" "Bakan zellikle sizin iin srahiye doldurulmasn emretti, lordum," dedi Kahya. "98 rekoltesinden sadece dzine ie kald." "Gzel olan her eyin sonu gelir. Tepsiyi buraya, benim yanma brak. Ha, bu arada Kapc'ya syle de, Lojman'da braktm iki sand buraya gndersin, olur mu?" "Buraya m, lordum?" "Evet, buraya. Ve bir perde ile bir fanuslu projeksiyon fenerine de ihtiyacm olacak, gene burada, gene hemen." Kahya hayretle azn amaktan kendini tam olarak alamasa da, dilinin ucuna gelen soruyu ya da itiraz bastrmay baard. "Wren, haddini ayorsun," dedi Lord Asriel. "Sylediklerimi sorgulama; dediimi yap, yeter." "Bastne, lordum," dedi Kahya. "Eer balarsanz, lordum, belki de Mr. Cawson'a ne tasarladnz sylesem iyi olur, lordum, nk aksi takdirde biraz afallayabilir. Anlatabiliyorum, deil mi?" "Evet. Ona syle, yleyse." Mr. Cawson, Sofracbayd. Onunla Kahya arasnda eski ve kkl bir rekabet vard. Sofracba Kahyann styd, ama Kahyann limler'in gzne girme frsat daha oktu, bunlar da sonuna kadar kullanrd. Sofracba21 PHILIP PULLMAN 'na stirahat Odas'nda neler olup bittii hakknda kendisinin daha ok ey bildiini gstermeye ynelik bu frsat onu pek memnun ederdi. Eilip selam verdi ve kt. Lyra, amcasnn kendine bir fincan kahve koyup bir yudumda imesini, sonra bir tane daha koyup daha yava yudumlamasn izledi. Heyecanlanmt. rnek sandklar m? Fanuslu projeksiyon feneri mi? limler'e gsterecek, bu kadar acil ve nemli neyi vard ki? Sonra Lord Asriel yerinden kalkt ve atee arkasn dnd. Lyra onu tam olarak grd ve tombul Kahyayla, kambur ve uyuuk limlerle arasndaki ztla hayret etti. Lord Asriel gl omuzlar, sert esmer bir yz ve vahi glyle parldayp ldyor hissi veren gzleri olan, uzun boylu bir adamd. Hakimiyeti altna girilecek ya da mcadele edilecek bir yzd bu: himaye eden ya da merhamet duyan bir yz deildi, asla. Btn hareketleri byk ve kusursuzca dengeliydi, yabani bir hayvann hareketleri gibi; ve byle bir odada bulunduunda, ona ok kk gelen bir kafeste tutulan yabani bir hayvana benzerdi. O anda ifadesi uzak ve dalgnd. Cini ona yaklap ba-

n beline dayad, Lord Asriel de anlam zlmez bir bakla aa, ona baktktan sonra dnp masaya yrd. Lyra birden midesine bir yumruk yemi gibi oldu, nk Lord Asriel Tokay srahisinin tpasn karm, bir kadehi dolduruyordu. 22

KUZEY IIKLARI "Hayr!" Peten l, o engel olamadan azndan frlad. Lord Asriel duydu ve hemen dnd. "Kim var orda?" Lyra kendini tutamad. Gardroptan paldr kldr karak, onun elindeki kadehi kapmak iin hamle etti. arap utu, masann kenarna ve halya srad, sonra da kadeh dp krld. Amcas onun bileini yakalayp iyice bkt. "Lyra! Sen ne halt ediyorsun burada?" "Beni brakrsanz sylerim!" "nce kolunu krarm. Ne cretle buraya gelirsin?" "Az nce hayatnz kurtardm!" Bir an hareketsiz kaldlar, kz acyla iki bklm olmutu, ama haykrmamak iin yzn buruturuyordu, adam ise frtna bulutu gibi kalarn atp onun stne eilmiti. Daha sakin bir ekilde, "Ne dedin sen?" diye sordu. Lyra sklm dileri arasndan "O arap zehirli," diye mrldand. "Bakan'm iine toz attm grdm." Lord Asriel onu brakt. Lyra yere kt, Pantalaimon endieyle kanatlarn rparak, omuzuna kondu. Amcas kontrol altna alnm bir gazapla tepeden kza bakt ve Lyra onunla gz gze gelmeye cesaret edemedi. "Sadece odann neye benzediini grmek iin gelmitim," dedi. "Yapmamalydm, biliyorum. Aslnda kimse ieri girmeden kacaktm, ama Bakan'm geldiini duyunca kapana ksldm. Tek saklanlabilecek yer, gard23 PHILIP PULLMAN roptu. Sonra onun araba toz koyduunu grdm. Grmeseydim-" Kap vuruldu. "Kapc olmal," dedi Lord Asriel. "Gardroba dn. tn karsa, seni keke lseydim diyecek hale getiririm." Lyra ok gibi gardroba dnd ve daha kapy henz kapatmt ki, Lord Asriel, "Girin," diye seslendi. Dedii gibi, gelen Kapc'yd. "Buraya m, Lordum?" Lyra, kapnn giriinde phe iinde duran ihtiyar adam ve gerisinde de byk tahta bir kutunun kesini grd. "Evet, buraya, Shuter," dedi Lord Asriel. "kisini de ieri getir ve masann yanma yere koy." Lyra biraz gevedi, omuzundaki ve bileindeki acy imdi hissediyordu. Eer alayan trden bir kz olsayd, onu alatmaya yetecek bir acyd bu. Onun yerine, dilerini skt ve kolunu, geveyene kadar hafif hafif oynatt. Sonra bir cam angrts ve dklen svnn rlts geldi. "Lanet olsun sana, Shuter, seni dikkatsiz ihtiyar buda-

la! Bak u yaptna!" Lyra grebiliyordu, yani azck. Amcas Tokay srahisini masadan aa drmeyi baarm ve Kapc yapt ss vermiti. htiyar adam kutuyu itinayla yere brakt ve zr dilemeye koyuldu. "Gerekten ok zr dilerim, lordum -demek zannettiimden daha yakn duruyormuum-" 24 KUZEY IIKLARI "Bir ey al da u pislii temizle. Hadi, hal emmeden abuk ol!" Kapc telala dar kt. Lord Asriel gardroba yaklat ve alak sesle konutu. "Madem oradasn, bir ie yara bari. Bakan ieri gelince onu dikkatle gzle. Eer bana onun hakknda ilgin bir ey sylersen, ban zaten soktuundan daha byk bir belaya sokmana engel olurum. Anlald m?" "Evet, Amca." "Orda en ufak bir ses karrsan da sana yardm etmem. Kendi bann aresine bakarsn." Uzaklat, Kapc camlar iin bir sprge ve fara, bir su tas ve bezle ieri girerken, gene srt atee dnk, durdu. "Bir kere daha syleyeyim, lordum, cidden affnz diliyorum; bilmiyorum, nasl oldu da-" "u pislii temizle, yeter." Kapc arab haldan karmak iin bezle silerken, Kahya kapy tklatt ve Lord Asriel'in Thorold adl uayla geri dnd. kisi, pirin sapl, cilal tahtadan ar bir sandk tayorlard. Kapc'nn ne yaptn grnce kalakaldlar. "Evet, Tokay'd," dedi Lord Asriel. "Ne kt. O lamba m? Gardrobun yanna koyar msn, Thorold? Ben de perdeyi dier yana kurarm." Lyra kapdaki atlaktan perdeyi ve zerine ne yanstlacaksa onu grebileceini fark etti ve amcasnn ileri 25 PHILIP PULLMAN bu amala m byle ayarladn merak etti. Uan sert kuman rulosunu aarken ve erevesine yerletirirken kard grltden yararlanp fsldad. "Grdn m? Geldiimize deermi, deil mi?" Pantalaimon, kk gve sesiyle ve arbal bir hava taknarak, "Olabilir," dedi. "Olmayabilir de." Lord Asriel atein yannda durmu kahvesinin son yudumunu iiyor ve esrarl baklarla etraf szyordu ki, Thorold projeksiyon lambasnn sandn at ve ya deposunu kontrol etmeden nce adeselerin balklarn kard. "Hayli ya var, lordum," dedi. "altrmas iin bir teknisyen getirteyim mi?" "Hayr, kendim yaparm. Saol, Thorold. Yemei bitirdiler mi, Wren?" "Sanrm bitirmek zereler, lordum," diye cevap verdi Kahya. "Eer Mr. Cawson'un dediini anlayabildiysem, Bakan ile konuklar sizin burada olduunuzu duyduklarna gre, oyalanma eilimi gstermeyeceklerdir. Kahve tepsisini alaym m?"

"Al ve git." "Bastne, lordum." Kahya hafife eilip selam vererek, tepsiyi ald ve kt, Thorold da onunla gitti. Kap kapanr kapanmaz Lord Asriel odann kar tarafndan doruca gardroba bakt ve Lyra, sanki fiziki bir biimi varm, sanki ok ya da mz26 KUZEY IKLARI rakm gibi onun baknn gcn hissetti. Lord Asriel sonra ban evirdi ve usulca iniyle konutu. Cin, skunetle gelip onun yanma oturdu; uyank, zarif ve tehlikeliydi. Sarms kahverengi gzleriyle oday inceledi, sonra da onlar tpk sahibinin siyah gzleri gibi, sap dnen salon kapsna evirdi. Lyra kapy gremiyordu, ama adamlarn birincisi ieri girince hzla soluk aldn duydu. "Bakan," dedi Lord Asriel. "Evet, dndm. Konuklarnz ieri aln, ltfen. Size gsterecek ok ilgin bir eyim var." 27 2 Kuzey Fikri "Lord Asriel," dedi Bakan ar ar ve ilerleyerek onun elini skt. Lyra sakland yerden onun gzlerini kollad ve sahiden de bir an masaya, Tokay'n olduu yere kaydklarn grd. "Bakan," dedi Lord Asriel. "Yemeinizi blemeyecek kadar ge geldim, ben de kendimi buraya buyur ettim. Merhaba, Rektr Yardmcs. Sizi shhat ve afiyette grdme sevindim. Ltfen bu kaba saba halimi balayn, henz indim. Evet, Bakan, Tokay gitti. Sanrm u anda zerinde duruyorsunuz. Kapc masadan aa drd, ama benim kabahatimdi. Merhaba, Vaiz. Son tezinizi byk ilgiyle okudum." Vaiz'le birlikte uzaklaarak Lyra'nn Bakan'n yzn tam olarak grebilmesini salad. Bakan duygularn belli etmiyordu, ama omuzundaki cin tylerini kartryor ve tedirgin tedirgin, ayan deitirip duruyordu. Lord Asriel odaya hakim olmutu bile ve Bakan'n kendi blgesinde, Bakan'a kibar davranmaya dikkat etse 28 KUZEY IIKLARI de, iktidarn kimde olduu belliydi. limler konua hogeldin diyerek odaya girdiler. Kimi masann evresine oturdu, kimi koltuklara yerleti ve ok gemeden havay bir konuma uultusu sard. Lyra tahta sandk, perde ve lambann onlar fena halde meraklandrdn grebiliyordu. limler'i iyi tanrd: Ktphaneci'yi, Rektr Yardmcs'n, Aratrmac'y ve dierlerini; onlar mr boyunca evresinde olmu, ders vermi, sopa ekmi, teselli etmi, kk armaanlar sunmu, onu bahedeki meyve aalarnn civarndan kovalam adamlard; aile niyetine nesi varsa, onlard. Eer bir ailenin nasl bir ey olduunu bilseydi, onda hakiki bir aileymi hissi bile uyandrabilirlerdi; te yandan, ailenin ne olduunu bilseydi eer, bu hissi Kolej hizmetkarlar iin duymas daha akla yaknd. Alimler'in, onlarn arasna tesadfen braklm yan yabani yar uygar bir kzn

hisleriyle ilgilenmekten daha nemli ileri vard. Bakan kk gm stma kabnn altndaki ispirto lambasn yakt, biraz tereya stt ve alt tane haha kellesi kesip tereyann iine att. Bir ziyafetten sonra hep haha ikram edilirdi: zihni berraklatrp dile kuvvet vererek zengin bir sohbet salyordu. Bakan'n hahalar bizzat piirmesi adettendi. Eriyen yan czrtsn ve konumalarn mrltsn dinleyen Lyra, biraz daha rahatlamak iin kprdand. Byk bir dikkatle cppelerden birini -boylu boyunca krkasksmdan ad ve gardrobun zeminine koydu. 29 PHILIP PULLMAN "Kandran, eski bir tane semeliydin," diye fsldad Pantalaimon. "Fazla rahat edersen uyuyakalrsm." Kz, "Uyursam eer, beni uyandrmak senin grevin," diye cevap verdi. Oturup konumalar dinledi. ok da skcyd hani; hemen hemen tmyle politika, stelik Londra politikas zerine. yle Tatarlar hakknda heyecanl bir ey yoktu. Kzaran haha ve duman-yapra kokusu, gardrop kaplarndan ho bir ekilde ieri szlyordu, Lyra birka kez bann dtn fark etti. Ama sonunda birisinin masaya hafife vurduunu duydu. Sesler kesildi, sonra da Bakan konutu. "Beyler," dedi. "Lord Asriel'e hogeldiniz derken, hepimiz adna konutuumdan eminim. Ziyaretleri enderdir, ama her zaman son derece deerlidir ve anladm kadaryla bu akam bize gsterecek zellikle ilgin bir eyi var. Hepimizin bildii gibi, byk bir siyasi gerginlik dneminde yayoruz; Lord Asriel'in yarn sabah White Hall'da olmas gerekiyor, bir tren buradaki konumamz biter bitmez onu Londra'ya gtrmek iin istim zerinde bekliyor. Vaktimizi akllca kullanmalyz. O konumasn bitirince, baz sorular olacak sanrm. Ltfen sorularnz ksa ve anlaml olsun. Lord Asriel, balamak ister miydiniz?" "Teekkr ederim, Bakan," dedi Lord Asriel. "nce, size gsterecek slaytlarm var. Rektr Yardmcs, sanrm en iyi buradan grrsnz. Belki de Bakan gardrobun 3 KUZEY IIKLARI yanndaki koltua oturmak ister." Lyra, amcasnn beceriklilii karsnda at kald. htiyar Rektr Yardmcs neredeyse krd, bu yzden de ona perdenin yaknnda yer amak dnceli bir hareketti, ama bu ayn zamanda Bakan'n Ktphaneci'nin yannda, Lyra'nn melip oturduu gardrobun neredeyse bir metre yaknnda oturmas anlamna geliyordu. Bakan koltua yerleirken, Lyra onun mrldandn duydu: "eytan! araptan haberi vard, eminim." Ktphaneci de mrldanarak cevap verdi. "Fon isteyecek. Eer oylama yapmaya mecbur brakrsa?" "Byle bir ey yaparsa, biz de btn konuma becerimizle tam tersini savunmalyz." Lord Asriel onu kuvvetle pompalaynca, fanuslu fener tslamaya balad. Lyra, zerinde parlak beyaz bir dairenin parlamaya balad perdeyi grebilmek iin biraz kmldad. Lord Asriel, "Biri lambay kapatabilir mi?" di-

ye seslendi. limler'den biri kalkp kapatt, oda karard. Lord Asriel konumaya balad: "Bazlarnzn bildii gibi on iki ay nce Laponya Kral'na ilikin bir diplomatik grev nedeniyle, Kuzey'e doru yola ktm. Hi deilse, yleymi gibi davrandm. Aslnda amacm daha da kuzeye, dosdoru buzlara gitmek, Grumman keif seferine ne olduunu renmeye almakt. Grumman'm Berlin akademisine gnderdii son mesajlardan birinde, yalnzca Kuzey lkeleri'nde gr31 PHILIP PULLMAN len belli bir doal fenomenden sz ediliyordu. Hem bunu aratrmaya, hem de Grumman hakknda ne renebilirsem renmeye kararlydm. Ama size gstereceim ilk resmin, bunlarn ikisiyle de dorudan bir ilgisi yok." Ve ilk slayt ereveye koyup, adesenin arkasna kaydrd. Keskin siyah beyaz kontrastl, daire eklinde bir fotogram perdede belirdi. Dolunayda gece ekilmi, orta mesafede, evresinde birikmi ve damna ylm karlarn iinde duvarlar kapkara grnen ahap bir kulbeyi gsteriyordu. Kulbenin yannda, Lyra'nn gzne Yarnton yolundaki Anbarik Park'tan km gibi gelen bir dizi felsefe aleti duruyordu: antenler, teller, porselen izolatrler, hepsi ay nda parlyordu ve kaln bir don tabakasyla kaplanmlard. nde, giysisinin derin kukuletas iinde yz hayal meyal grnen krkl bir adam duruyordu, eli selam verirmi gibi kalkmt. Yannda daha kk biri dikiliyordu. Ay her eyi ayn solgun ltyla ykyordu. "O fotogram standart bir gm nitrat emlsiyonuyla ekildi," dedi Lord Asriel. "imdi baka bir tanesine bakmanz istiyorum, ayn yerde sadece bir dakika sonra, zel olarak hazrlanm yeni bir emlsiyonla ekildi." lk slayt kard ve ereveye baka bir tane koydu. Bu daha karanlkt; sanki ay szlp karlm gibiydi. Ufuk da, kulbenin karanlk ekli ve karla kapl dam da hl gze arpyordu, ama aletlerin karmakl karanlkta kaybolmutu. Ne var ki, adam tamamen de32 KUZEY IIKLARI imiti: kla ykanmt ve yukar kalkm elinden bir parldayan zerrecikler pnar akyor gibiydi. "O k," dedi Vaiz, "yukar m kyor, aa m iniyor?" "Aa iniyor," dedi Lord Asriel, "ama k deil. Toz." Syleyiindeki bir ey, Lyra'nn tozu byk harfle hayal etmesine yol amt, sanki bu sradan toz deilmi gibi. limler'in tepkisi de duygularn dorulad, nk lord Asriel'in szleri ani ve toplu bir sessizlie, arkasndan da inanmazlk dolu i ekilere neden olmutu. "Ama nasl-" "Eminim ki-" "Olamaz-" "Beyler!" diye ykseldi Vaiz'in sesi. "Brakn da Lord Asriel aklasn." "Toz bu," diye tekrarlad Lord Asriel. "Plakada k gibi kt, nk Toz zerrecikleri bu emlsiyonu, fotonlarn gm nitrat emlsiyonunu etkilemesi gibi etkiliyor. Keif heyetim Kuzey'e ksmen de bunu denemek iin

gitmiti. Grdnz gibi, adamn ekli mkemmelen grnr halde. imdi de onun solundaki ekle bakmanz istiyorum." Daha kk olan flu ekle iaret etti. "Ben onu adamn cini sandm," dedi Aratrmac. "Hayr. Cini o srada ylan biiminde boynuna dolanmt. O hayal meyal grdnz ekil, bir ocua ait." "Koparlm bir ocuk mu-?" dedi biri ve lafn yarm brakma ekli, bunun dile getirilmemesi gereken bir ey 33 PHILIP PULLMAN olduunu bildiini gsteriyordu. Keskin bir sessizlik oldu. Sonra Lord Asriel skunetle, "Btn bir ocuk," dedi. "Ki, Toz'un doasn dnecek olursak, mesele tam da bu zaten, deil mi?" Birka saniye hi kimse konumad. Sonra Vaiz'in sesi geldi. "Ah," dedi, doya doya itikten sonra bardan brakp, tuttuu nefesini salveren susam bir adam gibi. "Ve Toz dereleri..." "gkten geliyor ve onu a benzeyen bir eyle ykyor. Bu resme istediiniz kadar yakndan bakabilirsiniz: Giderken bunu size brakacam. Bunu size, bu yeni emlsiyonun etkisini sergilemek iin gsteriyorum. imdi de baka bir resim gstermek istiyorum." Slayt deitirdi. Bir sonraki resim de gece ekilmiti, ama bu sefer ay yoktu. n planda, ufkun nnde siluetleri soluk bir ekilde grnen kk bir adr grubu grnyordu, yanlarnda ise dzensiz bir yn halinde duran tahta kutularla bir kzak vard. Ama resmin en ilgin yan, gkyzndeydi. Ik dereleri ve peeleri, yzlerce mil ykseklikte grnmez kancalara ilmeklenmi perdeler gibi havada asl duruyor ya da hayal edilmez bir rzgarn akyla yana doru savruluyorlard. "Bu da ne?" dedi Rektr Yardmcs'nm sesi. "Aurora'nm bir resmi." "ok iyi bir fotogram," dedi Palmeria Profesr. "Gr34 KUZEY IIKLARI dklerimin en iyilerinden." htiyar Mzik Sorumlusu'nun titrek sesi, "Cehaletimi mazur grn," dedi, "ama Aurora'nn ne olduunu biliyordu ysam bile, unutmuum. Kuzey Iklar dedikleri ey bu mu?" "Evet. Birok ad var. Elektrik ykl zerrecikler ile yo5un ve olaanst gl gne nlarnn frtnalarndan 'oluuyor - kendi kendilerine grnmyorlar, ama atmosferle etkileince bu parlak maya neden oluyorlar. Zaman olsayd, size renkleri gstermek iin bu slayt boyatrdm: en ok soluk yeille gl pembesi, o perde gibi eyin alt kenarnda da bir nebze krmz. Bu, sradan emlsiyonla ekildi. imdi de zel emlsiyonla ekilmi bir resme bakmanz istiyorum." Slayt kard. Lyra Bakan'n usulca, "Eer oylamaya zorlarsa," dediini duydu, "ikamet maddesine atfta bulunmaya alabiliriz. Son elli iki haftann otuzunda Kolej'de kalmad." Ktphaneci de mrldanarak cevap verdi. "Vaiz im-

diden onun tarafnda..." Lord Asriel, fanuslu fener erevesine yeni bir slayt koydu. Bu da ayn sahneyi gsteriyordu. Daha nceki iki resimde olduu gibi, sradan kta grnr halde olan hatlarn byk ksm bunda daha solgundu, gkteki n perdelerinin de. Ancak Aurora'nn ortasnda, karanlk peyzajn ok ykseinde, Lyra somut bir ey grebiliyordu. Daha iyi 35 PHILIP PULLMAN grmek iin yzn atlaa bastrd, perdenin yaknndaki limler'in de ne eildiklerini grebiliyordu. Bakarken hayreti giderek artt, nk gkyznde bir ehrin hibir pheye yer brakmayan silueti vard: kuleler, kubbeler, duvarlar... Binalar ve sokaklar, havada asl! Az daha hayretten nefesi kesilecekti. Cassington limi, "Bu bir... ehre benziyor," dedi. "Aynen yle," dedi Lord Asriel. "Baka bir dnyada bir ehir, kukusuz, deil mi?" dedi Dekan, sesinde kmsemeyle. Lord Asriel onu duymazdan geldi. limler'in bir ksm, sanki tek boynuzlu at grmeden onun varl hakknda risaleler yazmlar da nlerine yeni yakalanm canl bir tek boynuzlu at rnei getirilmi gibi, heyecanla kprdand. "Bu Barnard-Stokes meselesi mi?" diye sordu Palmeria Profesr. "O, deil mi?" "Ben de bunu anlamak istiyorum," dedi Lord Asriel. Aydnlatlm perdenin yanna doru durdu. Lyra onun kara gzlerinin, Aurora'nm slaytna bakan limler'i aratnrcasma szn grebiliyordu, yanndaki cininin gzlerinin yeil parltsn da. Btn saygn balar, ne doru uzanmt, gzlkler parlyordu; sadece Bakan ile Ktphaneci, kafa kafaya vermi, koltuklarnda arkaya yaslanmlard. Vaiz, "Grumman keif seferinin bana ne geldiini aratrdnz sylyordunuz, Lord Asriel," diyordu. "Dr. 36 KUZEY IIKLARI Grumman da bu fenomeni mi aratryordu?" "yle olduuna inanyorum, bu konuda hayli bilgisi olduuna da inanyorum. Ama ne olduunu bize syleyemeyecek, nk ld." "Olamaz!" dedi Vaiz. "Korkarm yle, ite kant da burada." Lord Asriel'in talimatyla daha gen limler'den iki tanesi odann nndeki tahta sand tarken stirahat Odas'nda heyecan dolu bir kayg dalgas gezindi. Lord Asriel son slayt kard, ama fenerli fanusu yanar halde brakt ve daire eklindeki n oluturduu dramatik parltda sand amak iin eildi. Lyra nemli tahtadan kan ivilerin gcrtsn duydu. Bakan bakmak iin ayaa kalkmt, Lyra'nm nn kapatyordu. Amcas yeniden konutu. "Hatrlarsanz, Grumman'm keif heyeti on sekiz ay nce ortadan kaybolmutu. Alman Akademisi onu, manyetik kutba varacak kadar kuzeye gidip birtakm semavi gzlemler yapsn diye yollamt. te bu seyahatte, az nce grdmz tuhaf fenomeni gzledi. Bundan ksa

sre sonra da ortadan kayboldu. Kaza geirdii ve bunca zamandr cesedinin buz tabakasndaki bir yarkta yatt varsayld. Aslnda, ortada kaza falan yok." "Ne var orada?" dedi Dekan. "Vakumlu bir kap m?" Lord Asriel nce cevap vermedi. Lyra madeni klipslerin aln duydu, bir de bir kaba hzla dolan havann tslamasn, sonra bir sessizlik oldu. Ama sessizlik uzun 37 PHILIP PULLMAN srmedi. Bir iki saniye sonra Lyra karmakark bir uultunun patlak verdiini duydu: dehet lklar, yksek sesle protestolar, fke ve korkuyla ykselmi sesler. "Ama ne ki-" "insan denemez buna-" "ama bu-" "ne olmu ona yle?" Bakan'n sesi hepsinin stnde ykseldi. "Lord Asriel, Tanr adna, orada ne var?" "Bu, Stanislaus Grumman'n ba," dedi Lord Asriel'in sesi. Lyra, seslerin kargaas arasnda, birinin sknt dolu anlalmaz sesler kararak, sendeleye sendeleye kapya gittiini ve dar ktn duydu. Onlarn grdn grebilseydim keke diye dnd. Lorda Asriel, "Cesedini Svalbard aklarndaki buzda muhafaza edilmi halde buldum," dedi. "Ban, katilleri bu hale getirmiti. Karakteristik kafa derisi yzme yntemini fark edeceksiniz. Bu size tandk geliyordur sanyorum, Rektr Yardmcs." htiyar adam, "Tatarlar'n bunu yaptn grdm," derken sesi titremiyordu. "Sibirya ve Tunguska yerlileri arasnda rastlanan bir tekniktir. Tabii oradan Skraeling lkelerine yayld, ama anladm kadaryla imdi Yeni Danimarka'da yasaklanm. Daha yakndan bakabilir miyim, Lord Asriel?" Ksa bir sessizlikten sonra, yeniden konutu. 38 KUZEY IIKLARI "Gzlerim ok iyi grmyor, buz da kirli, ama bana yle geliyor ki, kafatasnn tepesinde bir delik var. Hakl mym?" "Haklsnz." "Kafa delme mi?" "Kesinlikle." Bu dorulama, bir heyecan mrlts yaratt. Lyra, Bakan nnden ekilince yeniden grebildi. htiyar Rektr Yardmcs, fanuslu fenerin daire eklindeki nda, koca bir buz blokunu gzlerinin yaknna getirmiti. Lyra da iindeki nesneyi grebildi: insan ba olduu glkle anlalan kanl bir yumru. Pantalaimon, kederiyle Lyra'y etkileyerek evresinde kanat rpt. "it," diye fsldad Lyra. "Dinle." Dekan kzgn bir sesle, "Dr. Grumman vaktiyle bu Kolej'in limiydi," dedi. "Tatarlar'n eline dmek-" "Ama o kadar kuzeyde, ha?" "Herkesin sandndan daha da fazla ilerlemi olmallar!" "Svelbard yaknlarnda buldum dediniz, yle mi?" dedi Dekan.

"yle." "Yani, bu ite panserbj0rnenin parma olduu sonucunu mu karmamz gerekiyor?" Lyra o kelimeyi anlamad, ama belli ki limler anlamt. Cassington limi kararl bir sesle, "mkansz," dedi. 39 PHILIP PULLMAN "Asla bu ekilde davranmaz onlar." "yleyse sen ofur Raknison' tanmyorsun," dedi, kendi de kuzey blgelerine birka keif seferi yapm olan Palmeria Profesr. "nsanlarn kafa derisini Tatar usul yzmeye baladn duysam hi amam." Lyra yeniden, gzlerinde elendiini gstereren mstehzi bir parltyla limler'i gzleyen ve hibir ey sylemeyen amcasna bakt. "ofur Raknison da kim?" dedi biri. "Svalbard kral," dedi Palmeria Profesr. "Evet, doru, panjerbj0rne'den biri. Bir tr gasp; tahta entrikayla kt, ya da ben yle anladm; ama gldr, budala deildir, her ne kadar baz gln zentileri olsa da -ithal edilmi mermerden bir saray yaptrmak- niversite dedii bir ey kurmak gibi-" "Kimin iin? Aylar iin mi?" diye sordu biri, herkes gld. Ama Palmerial Profesr devam etti. "Her eye ramen, size derim ki ofur Raknison bunu Grumman'a yapabilecek biridir. te yandan, gerekirse eer, iltifat etmek suretiyle hayli farkl davranmas salanabilir." "Ve sen bunun yordamn biliyorsun, yle mi, Trelawney?" dedi Dekan alayc alayc. "Elbette biliyorum. Her eyden ok ne istiyor, biliyor musunuz? Fahri unvandan da fazla? Bir cin istiyor! Ona bir cin vermenin yolunu bulun, sizin iin her eyi yapar." limler kahkahayla gld. 40 KUZEY IIKLARI Lyra bunlar aknlk iinde izliyordu: Palmeria Profesr'nn dediklerinin hibir anlam yoktu. Ayrca, kafa derisi yzme, Kuzey Iklar ve o esrarengiz Toz hakknda daha fazla eyler duymak iin sabrszlanyordu. Ama hayal krklna urad, nk Lord Asriel buluntularla resimlerini gstermeyi bitirmiti ve konuma ok gemeden baka bir keif seferi hazrlamas iin ona para verip vermemeleri gerektii eklinde bir Kolej mnakaasna dnt. Onlar laf birbirlerinin azndan alarak tartrken, Lyra gzlerinin kapandn hissetti. ok gemeden ml ml uyuyordu, Pantalaimon da en sevdii uyuma biimi olan ermin biimini alm, onun boynuna dolanmt. Birisi omuzunu drtnce yerinden srayarak uyand. "Sesini karma," dedi amcas. Gardrop kaps akt, o da k arkasndan gelecek ekilde melmiti. "Hepsi gitti, ama hl etrafta birka hizmetkar var. imdi yatak odana git ve kimseye de bundan bahsetmemeye dikkat et." Kz uykulu uykulu, "Size para vermeye mi karar verdiler?" diye sordu. "Evet." "Toz nedir?" diye sordu Lyra, onca zaman skk kal-

dktan sonra yerinde dorulmaya alarak. "Seninle ilgisi yok." " Var ite. Eer benim gardropta casusluk yapmam istiyorsanz, ne hakknda casusluk yaptm da syleme41 PHILIP PULLMAN lisiniz. Adamn ban grebilir miyim?" Pantalaimon'un beyaz ermin krk kabard: Lyra onun boynunu gdkladn hissetti. Lord Asriel kabaca gld. "renlik etme," dedi ve slaytlaryla rnek kutusunu paketlemeye koyuldu. "Bakan'a dikkat ettin mi?" "Evet. lk olarak araba bakt." "yi. Ama onu imdilik baltaladm. Sana syleneni yap ve yatana git." "Ama siz nereye gidiyorsunuz?" "Kuzey'e dnyorum. On dakika iinde yola kacam." "Ben de gelebilir miyim?" Lord Asriel yapt ii brakt ve ona sanki ilk kez bakyormu gibi bakt. Cini de byk sar leopar gzlerini Lyra'ya evirmiti. Kz, ikisinin gzlerinin youn bak altnda kzard. Ama o da kzgn kzgn, bu baklar iade etti. Amcas sonunda, "Senin yerin buras," dedi. "Ama niye? Benim yerim niye burasym? Niye sizinle birlikte Kuzey'e gelemiyorum? Kuzey Iklarn, aylar, aysbergleri ve dier eyleri grmek istiyorum. Toz'un ne olduunu bilmek istiyorum. Bir de o havadaki ehir. Oras baka bir dnya m?" "Geliniyorsun, ocuk. Bunu kafandan kar. ok tehlikeli bir dnemdeyiz. Sana syleneni yapp yatana git. yi bir kz olursan, Eskimolar'n zerine oyma yapt bir 42 KUZEY IIKLARI mors dii getiririm sana. Artk tartma, yoksa kzacam." Ve cini yle derin ve vahi bir gmbrtyle homundand ki, Lyra birden o dilerin boazna gemesinin nasl bir ey olacan fark etti. Dudaklarn skt, kalarn atarak amcasna ters ters bakt. Adam vakum iesindeki havay pompalayarak kartyordu, onun bakn fark etmedi; varln imdiden unutmu gibiydi. Tek kelime etmeden, ama dudaklar skl ve gzleri ksl, kz ve cini odadan kp yataa gittiler. Bakan ve ktphaneci eski dost ve mttefiktiler. etin bir olayn ardndan birer bardak bartvjin iip birbirlerini teselli etmeyi alkanlk haline getirmilerdi. Bu yzden de, Lord Asriel'i uurladktan sonra, Bakan Evi'ne gittiler ve perdeleri ekilmi, atei tazelenmi alma odasna yerletiler; cinleri dizlerinde ya da omuzlarndaki aina yerlerine oturmu halde, az nce neler olduunu gzden geirmeye hazrlandlar. Ktphaneci, "arap meselesini bildiine sahiden inanyor musun?" diye sordu. "Elbette biliyordu. Nasl olduu konusunda hibir fikrim yok, ama biliyordu ve o srahiyi de o dkt. Tabii o dkt." "Kusuruma bakma ama Bakan, rahatladm bil.

Elimde deil. Hi houma gitmemiti o fikir.." "Onu zehirleme fikri mi?" "Evet. Cinayet fikri." 43 PHILIP PULLMAN "Bu fikir kimin houna gider ki zaten, Charles? Mesele bunu yapmann yapmamaktan daha kt olup olmadyd. Neyse, bir tr ilahi takdir araya girdi ve olmad. Ben sadece senin omuzlarna da byle bir bilginin ykn yktma zlyorum." "Hayr, hayr," diye kar kt Ktphaneci. "Ama keke bana daha fazlasn syleseydin." Bakan bir an suskun kald, sonra, "Evet, belki de yle yapmalydm," dedi. "Aletiyometre, Lord Asriel bu aratrmay srdrrse dehet verici sonular olaca konusunda uyarda bulunuyor. Her ey bir yana, ocuk da iin iine ekilecek ve ben onu mmkn olduu srece emniyette tutmak istiyorum." "Lord Asriel'in iinin Yksek Disiplin Divan'nm u yeni giriimiyle bir ilintisi var m? Hani, u Adak Meclisi dedikleri eyle?" "Lord Asriel mi? Yok canm! Tersine. Aslnda, Adak Meclisi de tam olarak Yksek Divana bal saylmaz. Yar zel bir giriim. Banda Lord Asriel'i hi sevmeyen biri var. kisinin arasnda, Charles, rperiyorum." Ktphaneci buna susarak karlk verdi. Papa John Calvin Papalk makamn Cenevre'ye tayp Yksek Disiplin Divam'm kurdu kural, Kilise'nin hayatn her yan zerindeki gc mutlak olmutu. Calvin'in lmnden sonra Papalk'n kendisi de ortadan kaldrlmt ve onun yerine hepsine birden Majisteryum denen bir mahkemeler, kolejler ve konseyler krdm tremiti. Bu or44 KUZEY IIKLARI sanlar her zaman birlik halinde de deillerdi; bazen aralarnda iddetli bir rekabet geliirdi. Bir nceki yzyln byk blmnde bunlarn en gls Piskoposlar Koleji olmutu, ama son yllarda Yksek Disiplin Divan, btn Kilise organlarnn en faal ve en korkulan olarak, onun yerini almt. Ama Majisteryum'un bir baka blmnn korumas altnda bamsz organlarn gelimesi daima mmknd ve Ktphaneci'nin szn ettii Adak Meclisi de bunlardan biriydi. Ktphaneci kurul hakknda pek fazla bir ey bilmese de duyduklar houna gitmemi ve onu korkutmutu, Bakan'm endielerini tamamen anlyordu. Bir dakika kadar sonra, "Palmeria Profesr birinin adn verdi," dedi. "Barnard-Stokes muydu? Nedir bu Barnard-Stokes meselesi?" "Ah, o bizim alanmz deil, Charles. Anladm kadaryla, Kutsal Kilise iki dnya olduunu retiyor: grdmz, duyduumuz ve dokunduumuz her eyi ieren dnya ve bir baka dnya, cennet ile cehennemin ruhani lemi. Barnard ve Stokes bu dnya gibi, cennet ya da cehennem olmayan, maddi ve gnahkar olan birok baka dnyann varln neren iki -nasl desem?- dinden dnm tanrbilimciydi. Bu dnyalar oracktalar, yaknda, ama grnmyorlar ve onlara ulalmyor. Kutsal Kilise, doal olarak bu nefret verici sapknl onaylama-

d ve Barnard ile Stokes susturuldu. "Ama, Majisteryum adna ne kadar zc olsa da, 45 PHILIP PULLMAN baka dnya kuramnn salam matematiksel kantlar varm gibi grnyor. Ben onlarla hi ilgilenmedim, ama Cassington limi salam olduklarn syledi." "Ve imdi de Lord Asriel bu baka dnyalardan birinin resmini ekmi," dedi Ktphaneci. "Biz de ona gidip bu dnyay arasn diye fon saladk. Anlyorum." "yle saylr. Adak Meclisi ile gl hamilerine Jordan Koleji sapknln nde gelen bir destekisiymi gibi grnecek. Ve Charles, benim de Yksek Disiplin Divan ile Adak Meclisi arasnda bir denge muhafaza etmem gerekiyor; bu arada, ocuk da byyor. Onu unutmu olamazlar. Er ge bu ie bulaacakt. Ama imdi, ben onu korumak istesem de, istemesem de dahil olacak." "Bunu nereden biliyorsun, Tanr akna? Gene aletiyometre mi?" "Evet. Lyra'nn da burada oynayacak bir rol var, stelik belli bal bir rol. Kaderin cilvesine bakn ki, hepsini ne yaptnn farkna varmadan yapmas gerekiyor. Ama ona yardm etmek mmkn ve eer Tokay planm baarya ulasayd bir sre daha gvende olurdu. Onu Kuzey yolculuunu yapmaktan esirgemek isterdim. Her eyden ok da ona bunu aklamak isterdim..." "Dinlemez ki," dedi Ktphaneci. "Ben onun huyunu ok iyi bilirim. Lyra'ya ciddi bir ey sylemeye kalk, be dakika yarm kulakla dinler sonra kprdanmaya balar. Bir dahaki sefere onu snaynca da bir bakarsn, tmn unutmu." 46 KUZEY IIKLARI "Ya ona Toz'dan sz edersem? Bunu da dinlemez mi dersin?" Ktphaneci byle bir ihtimalin ne kadar zayf olduunu gsteren bir ses kard. "Ne diye dinlesin ki?" dedi. "Uzaklardaki bir tanrbilim bilmecesi salkl ve dncesiz bir ocuu neden ilgilendirsin?" "Yaamas gerekenler yznden. Bunlarn bir ksmna byk bir ihanet de dahil..." "Kimmi ona ihanet edecek olan?" "Hayr, hayr, en hzn verici olan bu: ihanet edecek kii o, ve bu korkun bir tecrbe olacak. Bunu bilmemesi gerekiyor, tabii, ama Toz meselesini bilmemesi iin hibir neden yok. Ve yanlyor da olabilirsin, Charles; pekala ilgilenebilir, eer ona basit bir ekilde aklanrsa. Ve bu ona daha sonralar yardmc da olabilir. En azndan benim onun iin daha az endie duymama yardm olur." "Yallarn grevi budur," dedi Ktphaneci. "Genler hesabna endie duymak. Genlerin grevi de, yallarn endiesine burun kvrmaktr." Biraz daha oturdular, sonra ayrldlar, nk saat ge olmutu, ve onlar yal ve endieliydiler. 47 3

Lyra'nn Jordan' Jordan Koleji, Oxford'daki btn kolejlerin en muhteemi ve en zenginiydi. Muhtemelen en byyd de, ama kimse emin deildi bundan. tane asimetrik avlu evresinde gruplanm olan binalar, evresinde, Orta a balarndan on sekizinci yzyl ortalarna kadar her dnemden binalar vard. Bu durum nceden planlanmamt; kolej, para para bym, gemi ve imdi, her noktada st ste binmiti. Nihai sonu ise, karmakark ve bakmsz bir ihtiamd. Blmlerden biri daima ykld yklacak halde olurdu ve be kuaktr ayn aile, Parslow'lar, Kolej tarafndan duvarc ve inaat iskelecisi olarak tam gn istihdam edilirdi. imdiki Mr. Parslow zanaatn oluna retiyordu; ikisi ve iileri, Ktphane'nin kesine, ya da apel'in atsna kurduklar iskeleye hamarat termitler gibi trmanr, parlak yeni ta bloklar, l l kurun rulolar ya da kereste kirileri yukar ekerlerdi. Kolej'in ngiltere'nin her yerinde iftlikleriyle mlkle48 KUZEY IIKLARI ri vard. Derlerdi ki, Jordan arazisinden hi kmadan Oxford'dan bir ynde Bristol'e, br ynde de Londra'ya kadar yryebilirmisiniz. Kralln her yannda Jordan'a kira deyen boya ilikleri ve tula ocaklar, ormanlar ve atom arac fabrikalar vard ve her ayda bir Hesap Gn, Muhasebeci ile memurlar hepsini toplar, toplam miktar Konsilyum'a bildirir ve Ziyafet iin bir ift kuu ? smarlard. Parann bir ksm yeniden yatrm yapmak iin bir kenara konurdu -Konsilyum ksa sre nce Manchester'de bir ihan alnmasn onaylamt- geri kalan da limler'in mtevazi maalarn ve hizmetkarlarn (ve Parslowlar ile Kolej'e hizmet eden dier on ksur zanaatkar ve esnafn) cretlerini demekte, arap mahzenini iyice dolu tutmakta, Melrose Avlusu'nun bir tarafn doldurup snak gibi bir yerin birka kat altna uzanan muazzam Ktphane iin kitap ve anbarograf almakta; ve, ille de apel'i donatmak iin en son felsefi cihazlar salamakta kullanlrd. apel'i ada halde tutmak nemliydi, nk Jordan Koleji'nin deneysel tanrbilim merkezi olarak ne Avrupa'da, ne de Yeni Fransa'da rakibi vard. Lyra, hi deilse bu kadarn biliyordu. Kolej'in sekinliiyle iftihar ediyordu ve kanalda ya da balkyataklarmda oynad eitli sokak ocuklar ve baldrplaklara bu konuda bbrlenmeyi de severdi; ve baka yerlerden gelen konuk limler ile sekin profesrlere acyan bir ekilde tepeden bakard, nk ne de olsa Jordan'dan deildiler bu yz49 PHILIP PULLMAN den de Jordan'm en mtevaz retim Grevlisi'nden daha az ey biliyorlard, zavallcklar. deneysel tanrbilimin ne olduuna gelince, Lyra'nm da bu konuda sokak ocuklarndan daha fazla bir fikri yoktu. Bunun sihirle, yldzlarla, gezegenlerin hareketleriyle, minicik madde zerrecikleriyle ilintili olduu yolunda bir kan gelitirmiti, ama aslnda o da bir tahmindi sadece. Belki yldzlarn da tpk insanlar gibi cinleri vardr ve deneysel tanrbilim onlarla konumakla ilgilidir.

Lyra, Vaiz'in azametli bir ekilde konutuunu, yldzcinlerinin sylediklerini dinlediini, sonra da ban anlayl anlayl evet anlamnda ne ediini ya da esefle hayr anlamnda salladn hayal ederdi. Ama ikisinin arasnda geenleri hayalinde canlandramazd. yle aman aman ilgilendii de yoktu zaten. Lyra birok ynden bir barbard. En ok sevdii ey, can dostu olan mutfak ua Roger'la birlikte Kolej damlarna trmanp geen Alimler'in bana erik ekirdekleri tkrmek ya da bir zel dersin yapld bir pencerenin dnda bayku gibi tmek; dar sokaklarda koturmak, pazardan elma almak ya da savamakt. O Kolej meselelerinin yzeyinin altnda akan gizli siyaset akntlarnn nasl farknda deilse, limler de, Oxford'da bir ocuun hayatn tekil eden ittifaklar ve dmanlklar, kan davalar ve antlamalar yahnisini gremezdi. ocuklar oynuyor: Ne ho! Bundan daha masum ve sevimli ne olabilir? Oysa aslnda Lyra ile yatlar lmcl bir savan iin50 KUZEY IIKLARI delerdi. Ayn anda sren birok sava vard. nce bir kolejin ocuklar (gen hizmetkarlar, hizmetkarlarn ocuklar ve Lyra), baka bir kolejinkilere sava aard. Lyra bir keresinde Gabriel Koleji'ndeki ocuklar tarafndan yakalanmt, ama Roger ile arkadalar Hugh Lovat ve Simon Parslovv onu kurtarmak iin oraya baskn yapm, Koro efi'nin bahesinden grnmeden ilerleyerek, kucak kucak, ta sertliinde erik toplayp onu karanlara frlatmlard. Yirmi drt kolej vard ki bu sonsuz sayda ittifak ve ihanet permtasyonuna olanak tanyordu. Ama ehir ocuklar bir kolejliye saldrnca, bu dmanlk bir kenara braklrd: o zaman btn kolejler birleir ve ehirlilerle savaa giriilirdi. Bu rekabet yzlerce yllk bir rekabetti, pek kkl ve tatmin ediciydi. Ancak baka dmanlarn tehdidi sz konusuysa, bu bile unutulurdu. Dmanlardan biri, daimiydi: Balkyataklarnda yaayan ve hem kolejlilerin, hem de ehirlilerin hor grd tula yakclarn ocuklar. nceki yl Lyra ile bir ksm ehirli geici bir atekes yaparak balkyataklarna saldrm, tula yakclarn ocuklarna ar balk topaklar frlatm, yaptklar amurdan atoyu devirmi, daha sonra da onlar yanbanda yaadklar yapkan maddenin iinde bir o yana bir bu yana yle ok yuvarlamlard ki sonunda galipler de, maluplar da ciyak ciyak baran bir golem srsne benzemiti. Dier gedikli dman mevsimlikti. Kanal teknelerinde yaayan ingan aileleri, ilkbahar ve sonbahar panayrlar PHILIP PULLMAN rnda gelir giderlerdi, tam dvmeliktiler. zellikle ehrin Jericho denen kesimindeki demir atma yerlerine dzenli olarak dnen bir ingan ailesi vard ki Lyra onlarla ilk kez ta atmay becerdii gnden beri kapyordu. Oxford'a son gelilerinde, o ve Roger, Jordan ve St. Michael Kolejleri'nden baka mutfak uaklaryla birlikte onlara pusu kurmu, btn aile onlar kovalamak iin dar kana kadar parlak renklere boyanm dar teknelerine amur atmt -o noktada da, Lyra'nn liderliindeki yedek manga tekneye baskn yapm, ipini zp kydan uzak-

latrm, kanaldan szlerek btn su trafiini engellemesine yol am, bu arada Lyra'nn basknclar da tekneyi boydan boya tarayarak tpay aramt. Lyra bu tpa meselesine cidden inanyordu. Birliini temin etmiti, eer tpay ekerlerse tekne annda batacakt; ama onu bulamamlar, inganlar onlara yetiince de tekneyi terk etmek zorunda kalmlard. Jericho'nun darack yollarnda srlsklam halde, zafer lklar atarak kamlard. Lyra'nn dnyas, neesi buydu ite. Esas olarak, yontulmam, agzl kk bir vahiydi. Ama hayal meyal, bunun btn dnyas olmadn, bir ksmnn da Jordan Koleji'nin ihtiamna ve rflerine ait olduunu sezerdi hep. Hayatnn bir yerlerinde, Lord Asriel'in temsil ettii yksek politika dnyas ile bir balantnn bulunduunu da. Bu bilgiyle tek yapt ise, kendine havalar verip dier sokak ocuklarna caka satmakt. Daha fazla bilgi edinmek asla aklnn ucundan gememiti. 52 KUZEY IIKLARI Bylece, ocukluunu yar yabani bir kedi gibi geirmiti. Yaad tek deiiklik, Lord Asriel'in Koleje yapt dzensiz ziyaretle-di. Byle zengin ve gl bir amca, kendine pay karmak iin birebirdi, ama vnmenin faturas da en evik lim tarafndan yakalanp, ykanmak ve temiz bir elbise giydirilmek zere Kahya Hanm'a getirilmekti; sonra da refakatiler eliinde (ve pek ok tehdide ?maruz kalarak) Lord AsriePle ay imek iin Kdemliler Ortak Salonu'na gtrlrd. Bir kdemli lim grubu da davet edilirdi. Roger tarafndan grlecek diye d kopard. Bir keresinde, byle zamanlardan birinde Roger onu grm, kurdelal ve pembe frfrl grntsne kahkahalarla glmt. Lyra ise ciyak ciyak bir sesle ona elik eden zavall lim'i oke eden bir dizi kfr savurmu, sonra da Kdemliler Ortak Salonu'nda bir koltua asi asi serilivermiti. Ancak Bakan ona sert bir sesle dorulmasn syleyince dorulmu, o zaman da onlara yle bir fkeyle bakmt ki, Vaiz bile glmekten kendini alamamt. O skntl, resmi ziyaretlerde olup bitenler hi deimezdi. aydan sonra Bakan ile davet edilmi olan dier birka lim, Lyra ile amcasn yalnz brakr, o da Lyra'dan, nnde ayaa dikilerek son ziyaretinden bu yana neler rendiini anlatmasn isterdi. Kz geometri, Arapa, tarih ya da anabarolojiyi deip ne kartrsa mrl mrl anlatrken, amcas bir ayak bileini dier dizinin stne atm halde arkasna yaslanr, kelimeleri tkeninceye kadar esrarl bir ekilde onu izlerdi. 53 PHILIP PULLMAN Geen yl, Kuzey seferine kmadan nce ona, "Peki harl harl ders almadn zaman nasl vakit geiriyorsun?" diye sormutu. Lyra da, aznn iinde, "Oynuyorum, " demiti. "yle Kolej'in evresinde falan. Sadece... oynuyorum, ite." O da, "Ellerini gster bana, ocuk," demiti. Lyra o muayene etsin diye ellerini uzatm, Lord Asriel de trnaklarna bakmak iin parmaklarn evirmiti. Yannda cini, Sfenks gibi halda yatyor, bazen kuyruunu savuruyor, gzlerini krpmadan Lyra'ya bakyordu. "Kirli," demiti Lord Asriel, onun ellerini iterek. "Bu-

rada senin ykanman salamyorlar m?" "Evet. Ama Vaiz'in trnaklar da hep kirli. nimkinden bile kirli." "O, okumu bir adam. Senin mazeretin ne?" "Ben ykadktan sonra kirlenmi olmal." "Nerede oynuyorsun da bu kadar kirleniyorsun?" Lyra ona kukuyla bakmt. Kimse ak ak memi olsa bile, dama kmann yasak olacana bir his vard iinde. Sonunda, "eski odalardan da," demiti. "Baka nerede?" "Balkyataklarnda, bazen." "Baka?" "Jericho ile Port Meadow'da." "Hepsi bu mu?" 54

Hatta be-

syledair bazlarn-

KUZEY IIKLARI "Evet." "Sen yalancnn birisin. Daha dn seni damda grdm." Lyra dudaklarn srm ve bir ey dememiti. Amcas alayc alayc onu szmt. "Demek damda da oynuyorsun," diye devam etmiti. "Ktphane'ye gider misin hi?" "Hayr, ama Ktphanenin damnda bir ekin kargas buldum." "Sahi mi? Onu yakaladn m?" "Ayan incitmiti. Ben onu ldrp kzartacaktm, ama Roger iyilemesine yardm etmeliyiz dedi. Biz de ona yemek artklaryla biraz arap verdik, iyileti, uup gitti." "Roger da kimmi?" "Arkadam. Mutfak ua." "Anlyorum. Demek damn bir ucundan bir ucuna-" "Bir ucundan bir ucuna deil. Sheldon Binas'nn damna kamazsn, nk bir boluun stnden, Hac Kulesi'nden oraya sraman gerek. Oraya alan bir aydnlk var ama, benim boyum ona eriecek kadar uzun deil." "Demek, Sheldon Binas hari, btn damlar dolatn. Peki, ya yerin alt?" "Yerin alt m?" "Yerin stnde Kolej'in ne kadar ok blm varsa, bir o kadar da yeraltnda var. Henz bunu kefetmemi 55 PHILIP PULLMAN olmana ardm dorusu. Neyse, birazdan gidiyorum. Yeterince salkl grnyorsun. Al bakalm." Elini cebine sokup bir avu bozuk para kard, sonra aralarndan ona be altn dolar verdi. "Sana teekkr etmesini retmediler mi?" diye sordu. Kz, "Teekkr ederim," dedi, aznn iinde. "Bakan'n szn dinliyor musun?" "Ah, evet." "limler'e sayg gsteriyor musun?" "Evet." Lord Asriel'in cini usulca gld. kard ilk sesti, Lyra kpkrmz oldu. "Git de oyna yleyse," dedi Lord Asriel.

Lyra rahatlayarak dnd ve kapya doru kotu, neyse ki dnp abucak "Hoakaln" demeyi akl etti. Lyra'nm hayat, stirahat Odas'na saklanmaya karar verip ilk kez Toz'un lafn duyduu gne kadar byle bir hayatt ite. Ve elbette Ktphaneci, Bakan'a onun ilgilenmeyeceini sylerken yanlyordu. Artk ona Toz'dan sz edebilecek herkesi hevesle dinlerdi. Gelecek aylarda Toz hakknda daha pek ok ey duyacakt, sonunda Toz hakknda dnyadaki herkesten daha fazla bilgiye sahip olacakt. Ama bu arada, evresinde o zengin Jordan hayat srp gidiyordu. Ayrca dnecek baka bir ey de vard. Birka haftadr sokaklarda bir sylenti alp ban yrmt: kimi56 KUZEY IIKLARI ni gldren, tekilerin susmasna yol aan bir sylenti, nk baz insanlar hayaletlerle dalga geerken, dierleri onlardan korkar. Kimse niye olduunu hayal bile edemese de, ocuklar yok olmaya balamt. yle olacakt. sis Nehri'nin oluturduu, yava yava giden tula mavnalar, asfalt tekneleri ve msr tankerleriyle azna kadar dolu byk su yolu boyunca douya gidin, Henley ile Maidenhead'i geip Alman okyanusu gelgitinin ulat Teddington'a gelin ve daha da aa inin: Mortlake'e varn, byk sihirbaz Dr. Dee'nin evini gein; zevk bahelerinin gndzleri emeler ve bayraklarla, geceleri de aa lambalar ve havaifieklerle prl prl uzand Faltkeshall'u da gein; Kral'n haftada bir devlet konseyini toplad White Hail Saray'n da gein; sonra engin ve amurlu su dolu flara srekli kurun serpintisi aktan Kurun Kulesi'ni de gein; daha da aa, artk geni ve pis olan nehrin, byk bir kavis izerek gneye savrulduu yere gelin. Buraya Kireevi denir ve yok olacak ocuk da burada. Ad, Tony Makarios. Annesi onun dokuz yanda olduunu dnyor, ancak ikinin rtt zayf bir hafzas var; yani ocuk sekiz ya da on yanda da olabilir. Soyad bir Yunanl soyad ama ya gibi bu da annesinin tahmini, nk Yunanldan ok inliye benziyor ve anne tarafndan da rlandal, Skraeling ve Lascar kan ta57 PHILIP PULLMAN yor. Tony pek zeki saylmasa da, bazen annesine beceriksizce sarlp yanaklarna yapkan bir pck oturtmasna yol aan hantal bir sevecenlie sahip. Zavall kadnn kafas, byle bir eyi kendisi balatamayacak kadar kark; ne var ki, ne olduunu anlad vakit yeterince scak bir ekilde ona karlk veriyor. O srada Tony, Pasta Soka'ndaki pazarda taklyor. Karn a. Akam inmek zere, evde de yemek yiyemeyeceini biliyor. Cebinde, beendii kza bir mesaj gtrd iin bir askerin ona verdii bir ilin var, ama Tony bedavaya onca ey alnabilirken, bu paray yiyecek alarak ziyan etmeye niyetli deil. Bu yzden de, bir sere olan kk cini omuzunda, saa sola baknarak pazarda dolayor; elden dme elbise tezgahlaryla niyet tezgahlan, meyve satclar ve kzarm

balk satclar arasnda; tam bir tezgah sahibi ile cini baka yere bakarlarken ksa bir cvlt duyuluyor ve Tony'nin eli aniden uzanyor, bol gmleinde bir elma ya da iki fndkla ve en sonunda da scak bir brekle dnyor. Tezgah sahibi durumu grp baryor, kedi cini de yerinden frlyor, ama Tony'nin seresi havalanm bile, kendisi de yolun yarsna varm durumda. Lanetler ve hakaretler ona elik ediyor, ok uzaa varamyorlar. St. Catherine Mabedi'nin basamaklarnda komay kesiyor, oraca oturup duman tten, hrpalanm dln kartyor ve gmleinde bir sala izi brakyor. Ve birisi onu gzlyor. Tilki krknden kzl-sar 58 KUZEY IIKLARI uzun bir palto giymi olan bir hanm, siyah salar krk bordrl kukuletasnn glgesinde narin bir parltyla salnan gzel, gen bir hanm, Mabet'in giriinde, ondan be alt basamak yukarda duruyor. Belki de bir ayin bitiyor, nk arkasndaki kap giriinden k geliyor, ieride bir org almyor ve hanmn elinde de mcevherli bir dua kitab var. Tony'nin bunlardan haberi yok. Yzn bir tatmin duygusuyla bree gmm, ayak parmaklan ie doru kvrlm, plak ayaklarnn tabanlarn birbirine yaptrm, oturmu sryor ve yutuyor, cini ise bir fare biimini alp byklarna eki dzen veriyor. Gen hanmn cini, tilki krknden mantonun yanndan ortaya kyor. Maymun biiminde, ama sradan bir maymun deil: tyleri uzun, ipeksi, en koyu ve ltlsndan altn rengi. Kvrak hareketlerle ar ar basamaklardan iniyor, ocua yaklayor, bir basamak yukarsnda oturuyor. Fare bir eyler sezip yeniden sere oluyor, ban birazck yana eiyor ve tata bir iki adm ileri sryor. Maymun sereyi gzlyor; sere de maymunu. Maymun yavaa uzanyor. Kk eli siyah, trnaklar kusursuz boynuzumsu peneler, hareketi yumuak ve davet edici. Sere kar koyamyor. Daha, biraz daha ileri sryor, sonra da, kk bir kanat rpyla, maymunun eline konuyor. Maymun onu havaya kaldryor ve ona yakndan ba59 PHILIP PULLMAN kyor, sonra da ayaa kalkp hzla insanna dnerken, sere biimindeki cini de yannda gtryor. Hanm, mis gibi kokan ban eip bir eyler fsldyor. Ve bunun zerine Tony de dnyor. Elinde deil. Az dolu dolu, yar yarya panie kaplm, "Ratter!" diyor. Sere cikliyor. Emniyette olmal. Tony lokmasn yutup bakakalyor. "Merhaba," diyor gzel hanm. "Adn ne senin?" "Tony." "Nerede oturuyorsun, Tony?" "Clarice Walk." "O brek neli?" "Etli." "ikolatil sever misin?" "Evvet!"

"u ie bak ki, bende tek bama iebileceimden daha fazla ikolatil var. Gelip de imeme yardm eder misin?" oktan kayptr artk. Daha kafas ar alan cini maymunun eline zplad anda kaybolmutur. Gzel gen hanmn ve altn maymunun peinden Danimarka sokandan aa iner, Celladn Rhtm'ndan geer ve Kral George'un Basamaklarnn altndaki yksek bir deponun yanndaki kk yeil kapya gelir. Kadn kapya vurur, kap alr, ieri girerler, kap kapanr. Tony artk asla dar kmayacaktr -hi deilse bu kapdan; ve annesini bir daha asla grmeyecektir. Annesi ise, zavall ay60 KUZEY IIKLARI va ev> olunun katn sanacak, onu her hatrladnda bunun kendi kabahati olduunu dnerek acl kalbi paralanacakm gibi alayacaktr. Kk Tony Makarios, altn maymunlu hanmn yakalad tek ocuk deildi. Deponun mahzeninde bir dzine baka ocuk buldu; en bykleri aa yukar on iki yanda olan olanlar ve kzlar. Ancak, ounun gemii onunkine benzedii iin, ka yanda olduklarndan da pek emin deildiler. Tony'nin elbetteki fark etmedii ey ise, hepsinin ortak yanyd. O lk ve buharl mahzendeki ocuklarn hibiri ergenlik yama erimemiti. Kibar hanmefendi onu duvarn yanndaki bir sraya oturttu, suskun bir hizmeti kadn ise, demir sobann stndeki kulplu tencereden bir kupa ikolatil verdi. Tony, breinin geri kalann yeyip scak ve tatl ieceini ierken, evresinin pek de farkna varmad, ama zaten evre de onun pek farknda deildi. Bir tehdit oluturamayacak kadar kkt, kurban olarak fazla tatmin vadetmeyecek kadar da vurdumduymazd. Aikar soruyu soran, bir baka ocuk oldu. "Hey, ham'fendi! Bizi niye buraya topladn?" Sert grnl, stdudann tepesinde koyu renk ikolatil, cin niyetine de sska kara bir san olan bir biareydi. Hanmefendi kapnn yannda ayakta durmu, gemi kaptan havasna sahip iriyan bir adamla konuuyordu ve 61 PHILIP PULLMAN ocua cevap vermek iin dnerken, tslayan nafta kta yle meleksi grnd ki, btn ocuklar sustu. "Yardmnz istiyoruz," dedi. "Bize yardm etmenin sizin iin bir sakncas yoktur, deil mi?" Kimse tek kelime edemedi. Hepsi gzlerini dikip baktlar, birden mahcup kesilmilerdi. Hi byle bir hanm grmemilerdi; yle ho, tatl ve sevecendi ki, talihlerine inanamadklar duygusuna kapldlar. O onlardan ne isterse istesin, srf biraz daha yannda kalabilmek iin memnuniyetle yaparlard. Onlara, bir seyahate kacaklarn syledi. Karnlar doyacakt, scak giysiler giyeceklerdi, ailelerine emniyette olduklarn bildiren mesajlar gndermek isteyenler de gnderebilirdi. Kaptan Magnusson ok gemeden onlar gemisine alacakt ve gelgit uygun olduu zaman denize alp kuzeye doru yola koyulacaklard. Az sonra, ev niyetine nerede yayorlarsa oraya mesaj gndermek isteyen birka ocuk gzel hanmn evre-

sinde oturuyor, o da onlarn syledii birka satr laf yazp sayfann altna beceriksizce bir X iareti iziktirmelerini salyor, sonra da kad katlayp mis kokulu bir zarfa koyuyor, ona syledikleri adresi de zarfn stne yazyordu. Tony annesine bir eyler gndermek isterdi, ama okuyup okuyamayaca konusunda gereki bir fikre sahipti. Hanmn tilki krk kapl kolunu ekitirerek annesine nereye gittiini falan sylerse sevineceini fsldad, o da dediklerini duyabilmek iin o zarif ban k62 KUZEY IIKLARI ck vcuduna yaklatrd, sonra da olann kafasn okad ve mesajn vermeyi vadetti. Sonra ocuklar vedalamak iin kadnn etrafnda kmelendiler. Altn maymun hepsinin cinlerini okad, onlar da uur getirsin diye ya da sanki hanmdan kuvvet ya da umut ya da iyilik almak ister gibi, tilki krke dokundular. O da onlara veda etti, iskeledeki bir buharl tekneye binmi olan gzpek kaptana emanet etti. Gkyz imdi karanlkt, nehir ise ykselip alalan klardan oluan bir kitle. Hanm, iskelede durdu ve artk yzlerini gremeyene kadar onlara el sallad. Sonra, altn maymun gsne sokulmu halde, dnp ieri girdi ve geldii yerden kp gitmeden nce, kk mektup tomarn frna att. Gecekondulardan ocuklar kandrp gtrmek kolayd ama sonunda insanlar fark etti, polis de gnlsz gnlsz harekete gemek zorunda kald. Bir sre daha baka cezbetme olay meydana gelmedi. Ama bir sylenti domutu, yava yava deiti, yayld ve nce Norwich'te, sonra Sheffield, en son da Manchester'da birka ocuk yok olunca, baka yerlerdeki yok olma vakalarn duymu olan oralardaki insanlar, yeni kayplar da hikayeye ekleyip onu bsbtn glendirdiler. Ve bylece ocuklar karan esrarengiz bir efsuncu grubuna dair efsane byd. Kimileri grubun liderinin gzel bir hanm olduunu sylerken, bazlar da krmz 63 PHILIP PULLMAN gzl uzun boylu bir adam diyordu. nc bir hikaye de, kurbanlar onu koyun gibi takip etsin diye glp ark syleyen bir gen zerineydi. Bu kayp ocuklar nerelere gtrdklerine gelince, hibir hikaye dierlerine uymuyordu. Kimileri Cehennem'e diyordu, yeraltna, Periler lkesi'ne. Kimilerine gre, daha sonra sofraya konmak zere semirtildikleri bir iftlie. Bakalar ise ocuklarn saklanp, kle olarak zengin Tatarlar'a satldklarn sylyorlard... Vesaire. Herkesin zerinde anlama halinde olduu tek seyise, bu grnmez ocuk hrszlarnn adyd. Bir adlar olmalyd, yoksa onlardan sz edilemezdi, oysa onlardan konumak -hele evinizde ya da Jordan Koleji'nde emniyette ve rahat iseniz- pek lezzetli bir iti. Kimse neden olduunu bilmeden onlarn zerine yapan isim ise, Hamhumlar oldu. "Ge vakte kadar darda kalma, yoksa Hamhumlar'm eline dersin!" "Northampton'daki kuzenim, kk olunu Hamhumlar'm ald bir kadn tanyormu..."

"Hamhumlar Stratford'a uramlar. Gneye geliyorlarm diyorlar!" Ve kanlmaz olarak: "Hadi, ocuklar ve Hamhumlar oynayalm!" Yamurlu bir le zerinde ikisi tozlu tavanarasnda yalnzken, Lyra, Jordan Koleji'nin Mutfak ua Roger'a ite byle dedi. Roger zaten oktan onun sadk klesi ol64 KUZEY IIKLARI mutu, dnyann bir ucuna dek onun peinden gelirdi. "Nasl oynanyor?" "Sen saklan, ben seni bulaym, ortadan kesip aaym, tamam m, Hamhumlar'n yapt gibi." "Ne yaptklarn bilmiyorsun. Belki de hi yle yapmyorlardr." "Onlardan korkuyorsun," dedi Lyra. "Belli oluyor." "Korkmuyorum ite. Onlara inanmyorum ki." "Ben inanyorum," dedi kz, kararl bir ekilde. "Ama ben de korkmuyorum? Tpk amcamn Jordan'a son geliinde yaptn yaparm. Grdm onu. stirahat Odasndayd, konuun biri kibar davranmad, amcam da ona bir bakt, adam orackta yere kapakland. Az kprd." "Hi de bile," dedi Roger, kukuyla. "Mutfakta hi de byle bir ey demediler. Hem zaten stirahat Odas'na girmene izin yok ki." "Demezler tabii. Hizmetkarlara byle eyler sylemezler. Hem ben stirahat Odas'na girdim, tamam m? stelik amcam bunu hep yapyor. Bir keresinde Tatarlar yakalannca onlara da yapm. Onu balamlar, barsaklarn deeceklermi ama ilk adam elinde bakla gelince, amcam ona bir bakm, adam pat diye dp lm. Sonra bir tane daha gelmi, ona da aynn yapm, sonunda bir tanecik kalm. Amcam demi ki, balarm zersen seni ldrmem demi, o da zm, ama amcam gene de ldrm, ders olsun diye." Roger bu hikayeye Hamhumlar kadar bile inanamad, 65 PHILIP PULLMAN ama ziyan edilmeyecek kadar iyi bir hikayeydi, onlar da, kpk niyetine erbet sosu kullanarak srayla bir Lord Asriel, bir de giderek saylar azalan Tatarlar oldular. Ancak, bu oyalanmadan te bir ey deildi ve Lyra hl Hamhum oynamaya niyetliydi. Roger' aa, arap mahzenlerine gitmek iin kandrd, Kahya'nm yedek anahtarlaryla ieri girdiler. Kolej'in Tokay ve Canary araplarnn, Burgundy'sinin ve brantwijn'inin, yllarn rmcek alar altnda yatt byk mahzenlerden birlikte srnerek getiler. evrelerinde, on aa kadar kaln stunlarn destekledii kadim ta kemerler ykseliyordu, ayaklarnn altnda arpk kaldrm talar vard ve her taraflarnda raf raf, kat kat ielerle flar sralanmt. Byleyiciydi. Hamhumlar' yeniden unutan iki ocuk, titreyen parmaklarnda bir mumla bodrumu batan baa ayak parmaklarnn ucunda gezip, her karanlk keye gz atarken, Lyra'nm kafasnda tek bir soru giderek daha da acil bir hal alyordu; acaba arabn tad neye benziyordu? Bunu cevaplamann kolay bir yolu vard. Lyra -Roger'n hararetle kar kmasna ramen- bulabildii en

eski, en bklm bklm, en yeil ieyi ald ve elinde mantar karacak bir ey olmad iin, boynundan krd. En uzaktaki keye sinerek, ba dndrc koyu krmz ikiyi yudumlarken, ne zaman sarho olacaklarn ve sarho olduklarn nasl anlayacaklarn merak ettiler. Lyra arabn tadndan pek holanmad, ama btn bu 66 KUZEY IIKLARI sin ne kadar gsterili ve karmak olduunu kabul etti. En komii, gittike daha da ok sersemliyora benzeyen cinlerini gzlemekti; olduklar yerde yklyorlar, anlamsz anlamsz kkrdyorlar, biim deitirip kanatl rktc yaratklar haline geliyorlar ve birbirlerinden daha irkin olmaya alyorlard. Sonunda, neredeyse ayn anda, ocuklar sarho olmann nasl bir ey olduunu kefetti. "Bunu yapmay seviyorlar m sahiden?" dedi Roger bol miktarda kustuktan sonra soluk solua. "Evet," dedi, ayn durumdaki Lyra. Sonra, inat inat, "Ayrca ben de seviyorum," diye ekledi. Lyra bu olaydan, Hamhum oynamann insan ilgin yerlere gtrd dnda bir ey renmedi. Amcasnn son konumalarnda dediklerini hatrlad ve yeraltm kefe koyuldu, nk yer stnde olan, btnn sadece kk bir parasyd. Kk sistemi dnmler boyunca uzanan muazzam bir mantar gibi, Jordan (ki topran stnde, bir yanda St. Michael Koleji, bir yanda Gabriel Koleji, arkada da niversite Ktphanesi ile yer iin mcadele ediyordu) Ortaa sralarnda yeraltna yaylmaya balamt. Tneller, bacalar, mahzenler, kilerler, merdivenler, Jordan'm ve birka yz metreye kadar civarndaki topran iini yle bir boaltmt ki, yerin altnda da neredeyse stndeki kadar hava vard. Jordan Koleji, bir tr ta kp zerinde duruyordu. 67 PHILIP PULLMAN Ve imdi de Lyra buray kefetmenin tadna vard iin her zamanki urak noktasn, Kolej damlarnn oluturduu kesintili Alpler'i terk ederek Roger'la birlikte bu yeni altdnyaya balklama dalmt. Hamhum oynamaktan, onlar avlamaya gemiti. Sonuta onlarn, topran altnda gzlerden uzak dolatklarndan daha akla yakn ne olabilirdi? Bylece bir gn Roger'la ikisi Kk Mabet'in altnda bulunan, llerin gmld mahzenin yolunu tuttular. Nice Bakan burada gmlyd, her biri ta duvarlardaki oyuklara konmu kurun bordrl mee tabutlarnda yatyordu. Her blmn stndeki ta tablette adlar yazlyd: Simon Le Clerc, Bakan 1765-1789 Cerebaton Requiscant inpace* *(Huzur iinde yatan) "Bu da ne demek?" diye sordu Roger. "lk ksm ad, son ksm da Romaca. Aradaki tarihler, ne zaman Bakanlk yaptn gsteriyor. br de cininin ad olmal." Sessiz mahzende ilerleyerek, birka yaztn daha harflerinin izini srdler. Francis Lyall, Bakan 1748-1765 Zohariel Reauiscant in pace

gnatius Cole, Bakan 1745-1748 Musca Reauiscant in pace Her tabutun zerinde, farkl bir yaratn resmini ta68 KUZEY IIKLARI n pirinten bir plakann bulunmas, Lyra'nn ilgisini ekti: biri bir basiliskti, biri gzel bir hanm, biri bir ylan biri bir maymun. Bunlarn len adamn cinlerinin suretleri olduunu anlad. ocuklar yetikin olunca cinleri de deime gcn yitiriyordu ve bir biime brnp, onu hep muhafaza ediyorlard. "Bu tabutlann iinde iskeletler var!" diye fsldad Roger. "Yava yava ryen et," diye fsldad Lyra. "Ve gz deliklerinde de solucanlarla kurtlar kvr kvr kvrlyor." "Orada hayaletler de vardr," dedi Roger, zevkle titreyerek. lk gmtn ardnda iki yannda ta raflarn sral olduu bir geit buldular. Her raf kare blmlere ayrlmt ve her blmde bir kafatas duruyordu. Roger'n cini, kuyruunu bacaklarnn arasna sktrarak ona dayanp titredi ve kk, usul bir inleme koyuverdi. "Hit," dedi Roger. Lyra Pantalaimon'u gremiyordu, ama onun gve biiminde omuzuna konmu olduunu ve byk bir ihtimalle onun da titrediini biliyordu. Elini uzatp en yakndaki kafatasm yavaa dinlenme yerinden ald. "Ne yapyorsun?" dedi Roger. "Onlara dokunmak olmaz." Kz ona hi aldrmadan kafatasm elinde evirip evirdi. Birden kafatasnn dibindeki delikten bir ey dt 69 PHILIP PULLMAN -parmaklarnn arasndan geti ve zemine vurunca nlad. Lyra aknlktan az daha elindeki kafatasn da dryordu. "Bozuk para!" dedi Roger, yoklayarak. "Bir hazine olabilir!" Paray kaldrp mum na tuttu, ikisi de gzleri falta gibi alm, baktlar. Bozuk para deildi, zerinde bir kedi biiminde kabaca yaplm bir kabartmann bulunduu kk bir bronz diskti. "Tabuttakiler gibi," dedi Lyra. "Bu onun cini. yle olmal." Roger tedirgin tedirgin, "Yerine koysan iyi olur," dedi, Lyra da kafatasn tersine evirdi, diski yeniden ebedi istirahat yerine brakt, sonra da kafatasn rafa koydu. Btn dier kafataslarnda da sahibinin lmde bile yaknnda bulunan yaam boyu arkadalarn gsteren cinparalar olduunu grdler. "Sence bunlar saken kimmi?" diye sordu Lyra. "Herhalde limlerdir. Sadece Bakanlar'm tabutu var. Herhalde yzyllar boyunca yle ok lim vard ki, hepsini gmecek yer bulamadlar, kafalarn kesip sakladlar. Eh, bu da en nemli paralar zaten." Hamhum bulamadlar ama Kk Mabet'in altndaki yeralt mezarl Lyra ve Roger' gnlerce megul etti. Lyra bir seferinde, kafataslarndaki paralar deitirip on-

lara yanl cinler vererek l Alimler'den bazlarna oyun oynamaya kalkt. Pantalaimon bunun zerine yle rahat70 KUZEY IIKLARI Sz oldu ki, yarasaya dnt ve tiz lklar atp kanatlarn Lyra'nn yzne rparak bir aa bir yukar uup durdu. Ne var ki, Lyra hi aldrmad: ziyan edilemeyecek kadar iyi bir akayd nk. Ama sonradan bedelini dedi. On kinci Merdiven'in tepesindeki dar odasnda yatarken, bir gece-hartla tarafndan ziyaret edildi ve yatann yannda durmu kemikli parmaklaryla onu iaret eden, kukuletalarn aarak balarnn olmas gereken yerdeki kanayan ense kklerini gsteren cppeli ekli grnce haykrarak uyand. Ancak Pantalaimon bir aslana dnp onlara kkreyince geri ekildiler; kaskat duvarn iine doru ekildiler, nce sadece kollar kald, sonra boynuzumsu sar-gri elleri, en sonunda da seiren parmaklar, sonra da hibir ey. Lyra sabah ilk i olarak telala yeralt mezarlna kotu ve kafataslarna "zr dilerim! zr dilerim!" diye fsldayarak cin-paralar doru yerlerine koydu. Yeralt mezarl, arap mahzenlerinden ok daha bykt, ama onun da bir snr vard. Lyra ve Roger her kesini aratrp burada Hamhum bulamayacaklarndan emin olunca, dikkatlerini baka yere evirdiler -ama ondan nce efaati tarafndan mahzendeki mezardan karken yakalanp Kk Mabet'e arldlar. efaati, Peder Heyst adnda tombul, yalca bir adamd. Btn Kolej ayinlerini ynetmek, vaaz verip dua etmek, itiraflar dinlemek onun iiydi. Lyra daha kkken onun ruhsal huzuruyla ilgilenmi ama kzn sin71 PHILIP PULLMAN si kaytszl ve samimiyetten uzak pimanlklar yznden kafas karmt. Onun ruhsal adan mit vaat etmedii kararna varmt. Lyra ile Roger, efaati'nin seslendiini duyduklar zaman istemeye istemeye dnp ayaklarn sryerek kf kokulu, lo Kk Mabet'e girdiler. Azizlerin suretlerinin nnde, yer yer mumlarn alevi titreiyordu; birtakm onarmlarn yapld org balkonundan hafif ve uzaktan uzaktan bir takrt geliyordu; bir hizmetkar pirin krsy parlatyordu. Peder Heyst, cppelerin sakland yerin kapsndan onlar el iaretiyle ard. "Neredeydiniz?" dedi onlara. "Sizi iki kez buraya girerken grdm. Ne iler eviriyorsunuz?" Sesinin sular gibi bir tonu yoktu. Sahiden ilgilenmi gibiydi. Omuzuna tnemi cini onlara doru bir kertenkele dili uzatp ekiverdi. Lyra, "Aadaki yeralt mezarlna bakmak istedik," dedi. "Ne iin?" "Tabut... tabutlar. Btn tabutlar grmek istedik." "Niye ama?" Kz omuzunu silkti. Sktrld zaman hep byle yapard. "Ya sen," dedi efaati, Roger'a dnerek. Roger'n cini, onu yattrmak iin endieyle terrier kuyruunu sallad. "Adn ne senin?"

"Roger, Peder." KUZEY IIKLARI "Hizmetkarsan eer, nerede alyorsun?" "Mutfakta, Peder." "imdi orada olman gerekmiyor mu?" "Evet, Peder." "Hadi yleyse, mar mar." Roger arkasn dnp kotu. Lyra ayan zeminde bir yandan bir yana srd. " "Sana gelince, Lyra," dedi Peder Heyst, "Kk Mabet'te neler olduuyla ilgilenmene memnunum. evrende bunca tarih olduu iin talihli bir ocuksun." "Hmm," dedi Lyra. "Ama arkada seimin beni dndryor. Yalnz bir ocuk musun?" "Hayr." "br... br ocuklarla birlikte olmay zlyor musun?" "Hayr." "Mutfak ua Roger' kastetmiyorum. Senin gibi ocuklardan sz ediyorum. Soylu ocuklar. yle birka arkadan olsun ister misin?" "Hayr." "Ama ya baka kzlar..." "Hayr." "Anlyorsun ya, hibirimiz senin olaan ocukluk zevkleri ve elencelerinden mahrum kalman istemeyiz. Bazen kendi kendime burada yal limlerle birlikte yalnz bir hayatn olsa gerek diye dnyorum, Lyra. y73 PHILIP PULLMAN le mi hissediyorsun?" "Hayr." Peder birbirine gemi parmaklarnn zerinden baparmaklarn bir araya getirdi, bu inat ocua soracak baka bir ey aklna gelmiyordu. Sonunda, "Eer seni zen bir ey olursa," dedi, "biliyorsun ki gelip bana anlatabilirsin. Umarm bana daima gelebileceinin farkmdasmdr." "Evet," dedi Lyra. "Dualarn ediyor musun?" "Evet." "Aferin sana. Hadi, ko bakalm imdi." Lyra, rahat bir nefes koyuverdiini g bela gizleyerek dnp gitti. Yeraltnda Hamhumlar' bulamaynca da, yeniden kendini sokaklara att. Orada kendini evinde hissediyordu. Sonra, tam onlara kar ilgisini kaybetmiken, Hamhumlar Oxford'da ortaya kt. Lyra onlarn geldiini ilk kez, tand bir ingan ailesinin kk olu kaybolunca duydu. At panayr sralarndayd ve kanal, dar tekneler ve geni kl gemiler, tccarlar ve seyyahlarla doluydu; Jericho liman boyunca uzanan rhtmlar, ldayan koumlarla prl prld ve ortala nallarn ve pazarlk edenlerin grlts hakimdi. Lyra At Panayn'n hep sevmiti. yi gz kulak olunmam bir ata gizlice binme ansnn ya-

74 KUZEY IIKLARI nisra, sava karmak iin de sonsuz frsatlar mevcuttu. Ve bu yl muhteem bir plan vard. Bir yl nce dar tekneyi ele geirmelerinin verdii ilhamla, bu sefer kap dar edilmeden nce gerek bir seyahat gerekletirmeye niyetliydi. O ve Kolej mutfandaki kafadarlar Abingdon'a kadar gidebilirlerse eer, ortaln altn stne getirebilirlerdi... Ama bu yl sava olmayacakt. Onun yerine baka bir ey oldu. Lyra Port Meadow'daki tersanenin kysnda, sabah gneinin nda iki sokak ocuuyla bir defalk Roger'sz (yal yerleri silmekle grevlendirilmiti), yannda Hugh Lovat ve Simon Parslow ile aylak aylak gezinip, alnt bir sigaray elden ele geirir ve duman fiyakayla flerken, tand bir sesin haykrdn duydu. "Peki, e yaptn ona, seni k krk salak!" Heybetli bir sesti, bir kadnn sesi, ama pirin ve deriden akcierleri olan bir kadnn. Lyra hemen gzleriyle onu arad, nk bu Lyra'y iki kere ban dndrecek iddetle tokatlayan, ama kere de ona scak zencefilli rek veren, ailesi teknelerinin ihtiam ve grkemiyle nl Ma Costa'nm sesiydi. Costa'lar inganlarn prensleriydi ve Lyra Ma Costa'ya iten bir hayranlk duyard ama bir sre daha ona kar ihtiyatl olmaya niyetliydi, nk kard tekne onlarn teknesiydi. Lyra'nm velet arkadalarndan biri amatay duyunca otomatikman yerden bir ta kapt ama Lyra, "Koy onu yere," dedi. "Tepesi atm. Omurgan incecik bir dal gibi 75 PHILIP PULLMAN krverir, karmam." Aslnda Ma Costa kzgndan ok endieli grnyordu. Konutuu adam, bir at taciri, omuzlarn silkiyor ve ellerini iki yana ayordu. "Bilmem ki," diyordu, "Bir burdayd, bir yok oldu. Grmedim ki nereye gittiini..." "Sana yardm ediyordu! O kr olas atlarn tutuyordu!" "Eh, yleyse orda durmalyd, deil mi ya? Tam iin orta yerinde kap gitsin-" Lafn tamamlayamad, nk Ma Costa kafasnn yan tarafna sk bir darbe indirdi ve ardndan da onu yle bir kfr ve tokat bombardmanna tuttu ki adam feryad bast ve dnp kat. Yakndaki dier at cambazlar dalga getiler, rkek bir tay korkuyla aha kalkt. Lyra, olanlar az ak seyreden bir ingan ocua, "Neler oluyor?" diye sordu. "Niye kzm?" "Olu," dedi ocuk. "Billy. Herhalde Hamhumlar ald diye dnyor. Almlardr da, ha. Ben onu hi grmedim, ta-" "Hamhumlar m? Oxford'a m geldiler yani?" ingan ocuk dnp, Ma Costa'y seyreden arkadalarna seslendi. "Neler olduunu bilmiyor! Hamhumlar'n burada olduunu bilmiyor!" Be alt ocuk, yzlerinde horgren ifadelerle ona dnd, bir kavgann balama iaretini grr grmez tanyan Lyra da sigarasn yere att. Herkesin cini birden 76

KUZEY IIKLARI savakan bir hal ald: her ocua diler ya da peneler va da diken diken olmu krkler elik ediyordu. Bu ingan cinlerinin kstl hayal glerini kk gren Pantalaimon ise, byk bir taz boyunda bir ejderha oldu. Ama daha onlar savaa katlamadan Ma Costa'nn ta kendisi badi badi yryerek geldi, iki ingan bir aplakta kenara savurdu ve dll msabakaya kacak bir dv gibi Lyra'nm karsna dikildi. "Grdn m onu?" diye sordu Lyra'ya. "Billy'yi grdn m?" "Hayr," dedi Lyra. "imdi geldik. Aylar var ki Billy'yi grmedim." Ma Costa'nn bir ahin olan cini onun bann stndeki aydnlk havada dnenip duruyor, fkeli sar gzlerini hi krpmakszm bir oray bir buray szyordu. Lyra korkmutu. Kimse birka saatliine bir ocuk kayboldu diye kayglanmazd, hele bir ingan ocuu: herkesin birbirine sk skya bal olduu ingan tekne-dnyasnda btn ocuklar kymetliydi, pek ok sevilirlerdi ve bir anne eer ocuu kendi gznn nnde deilse, onu igdsel olarak koruyacak baka birinin gz nnde olduunu bilirdi. Ama ite inganlarn kraliesi Ma Costa, bir ocuk kayboldu diye dehete kaplmt. Neler oluyordu? Ma Costa kk ocuk grubunun stnden yar kr halde bakt, dnd ve ocuu iin feryat ederek rhtmdaki kalabaln arasndan sendeleye sendeleye uzakla77 PHILIP PULLMAN ti. ocuklar hemen dnp birbirlerine baktlar, onun kederi karsnda dvmeyi bir yana brakmlard. Lyra'nm arkadalarndan biri, Simon Parslow, "Bu Hamhumlar ne ki?" dedi. lk ingan ocuk, "Bilirsin sen," dedi. "Memleketin her yerinde ocuklar alp duruyorlar. Korsan onlar-" "Korsan deiller ite," diye dzeltti bir baka ingan. "Onlar yamyom. Onun iin adlar Hamhum olmu." Lyra'nm dier arkada, St. Michael'den mutfak ua Hugh Lovat, " Yiyorlar m ocuklar?" dedi. "Kimse bilmiyor," diye cevap verdi ilk ingan. "Onlar alp gtryorlar, ocuklar da bir daha grnmyor." "Bunu hepimiz biliyoruz," dedi Lyra. "Aylardr ocuklar ve Hamhum oynuyoruz, sizden nce balamzdr, her iddiasna varm. Ama yine her iddiasna varm ki, kimse onlar grmemitir." "Grdler," dedi bir ocuk. "Kim grd, yleyse?" diye bastrd Lyra. "Sen grdn m? Sadece bir kii olmadklarn nereden biliyorsun?" Bir ingan kz, "Charlie onlar Banbury'de grm," dedi. "Baka bir adam kk olunu baheden alrken, gelip ocuun annesiyle konumular." "Yaa," diye cikledi Charlie. ingan bir oland. "Ben yaptklarn grdm!" "Neye benziyorlard?" diye sordu Lyra. "ey... doru drst grmedim ki aslnda," dedi Charlie. "Ama kamyonlarn grdm," diye ekledi. "Beyaz bir 78

KUZEY IIKLARI kamyonla geliyorlar. Kk olan kamyona koydular, hemencecik gittiler." "yi ama, onlara niye Hamhum diyorlar?" diye sordu Lyra. lk ingan olan, "Onlar yiyorlar da ondan," dedi. "Northampton'da biri syledi bize. Oraya da gitmiler, falan. Northampton'daki bu kz, -erkek kardeini almlar-, dedi ki onu alan adamlar yiyeceiz demi. Herkes bilir bunu. Hamhum yu tu veriyorlar." Yaknda duran bir ingan kz avaz avaz alamaya balad. "Billy'nin kuzeni," dedi Charlie. Lyra, "Billy'yi en son kim grd?" diye sordu. Be alt ses, "Ben," dedi. "Onu Johnny Fiorelli'nin ihtiyar atn tutarken grdm -onu elma ekercisinin yannda grdm- onu vinte sallanrken grdm-" Lyra sylenenleri sraya koyunca, Billy'nin en ge iki saat nce grlm olduunu anlad. "Yani," dedi, "Hamhumlar bu son iki saatte buraya geldi demek..." Hepsi etraflarna bakt, scak gne, kalabalk rhtm, katran ve atlar ve duman-yapranm aina kokularna ramen titriyorlard. Mesele hibirinin bu Hamhumlar'm neye benzediini bilmeyiinden kaynaklanyordu. Lyra'nm, artk kolejlisiyle, inganyla hepsi onun hkm altna girmi olan dehete dm toplulua belirttii gibi, herkes Hamhum olabilirdi. 79 PHILIP PULLMAN "Sradan insanlara benzemek zorundalar, yoksa hemen grlrler," diye aklad. "Ancak geceleri gelseler, her eye benzeyebilirlerdi. Ama gndz geliyorlarsa, sradan grnmek zorundalar. Yani bu insanlarn herhangi birisi Hamhum olabilir..." "Deiller ite," dedi bir ingan, tereddtle. "Hepsini tanyorum onlarn." "Peki, bunlar deil, ama baka herkes olabilir," dedi Lyra. "Hadi gidip onlar arayalm! Ve beyaz kamyonlarn!" Bu da bir kaynamaya yol at. Baka arayclar da ok gemeden ilklerine katld. ok gemeden otuz ya da daha fazla ingan ocuu rhtmlarn bir ucundan bir ucuna koturuyor, ahrlara girip kyor, tersanedeki vinlerle maunalara trmanyor, geni ayrdaki itin zerinden atlyor, yeil su stndeki alr kapanr eski kprde on be kii birden sallanyor ve Jericho'nun dar sokaklarnda, kk tuladan terasl evlerle Kemyac Aziz Barnabas'n kare kuleli byk mabedi arasnda deli gibi kouyorlard. Yars ne aradn bilmiyordu, bunu sadece bir aka sanyordu, ama Lyra'ya yakn olanlar dar bir geitte ilerleyen biri ya da Mabet'in loluu iinde yalnz biri gzlerine arpt m, gerek bir korku ve kayg hissediyordu: bu bir Hamhum muydu yoksa? Oysa deildi elbette. Sonunda, en ufak bir baarya ulaamaynca ve Billy'nin gerekten kayboluunun glgesi hepsinin stne knce, iin elenceli yan silinip gitti. Lyra ile dier iki kolejli ocuk ikindi yemei vakti 80

KUZEY IIKLARI Jericho'dan ayrlrken, inganlarn, Costalar'm teknesinin demirledii iskelede toplandn grdler. Kadnlarn bir ksm yksek sesle alyordu, erkekler ise fkeli gruplar halinde duruyorlar, ileden km cinleri sinirle havaya ykseliyor ya da glgelere hrlyordu. Lyra, ikisi Jordan'n byk lojmannn eiinden ieri girerken, Simon Parslow'a, "Bahse girerim o Hamhumlar buraya gelmeye cesaret edemez," dedi. "Hayr," dedi Simon, tereddtle. "Ama Pazar'dan da bir ocuk kaybolduunu biliyorum." "Kim?" dedi Lyra. Pazar ocuklarnn ounu tanrd ama bunu duymamt. "Jessie Reynolds, eercinin dnda. Dn kapanma saatinde orada deilmi ve sadece babasnn ay iin bir para balk almaya gitmi. Hi geri dnmemi, kimse de onu grmemi. Btn pazar, her yeri aramlar." "Bunu hi duymadm!" dedi Lyra, kzgn bir sesle. Tebaasnn ona her eyi derhal sylememesini onlar hesabna iler acs bir kabahat sayard. "Eh, daha dn oldu da ondan. Belki imdiye kadar gelmitir." "Soracam," dedi Lyra, ve Lojman'dan ayrlmak zere arkasm dnd. Ama henz kapdan kmamt ki, Kapc ona seslendi. "Buraya bak, Lyra! Bu akam tekrar dar kmayacaksn. Bakan'm emri." "Niyeymi?" 81 PHILIP PULLMAN "Bilmiyorum, Bakan'n emri. Diyor ki gelirsen, ieride kalacakmsm." "Yakala beni yleyse," dedi Lyra ve ihtiyar adam daha kapsndan ayrlamadan ok gibi frlad. Dar sokaktan koup kamyonetlerin kapal pazar iin mallar boalttklar kmaz sokaa gitti. Kapanma zaman olduu iin o anda az kamyonet vard, ama bir bek gen, St. Michael Koleji'nin yksek ta duvarnn karsndaki merkezi kapda durmu, sigara iiyor ve konuuyorlard. Lyra ilerinden birini tanyordu, duyduu herkesten daha uzaa tkrebildii iin hayran olduu on alt yanda bir ocuk. Gitti, alakgnll bir ekilde onu fark etmesini bekledi. "Evet? Derdin ne?" diye sordu ocuk sonunda. "Jessie Reynolds kayp m oldu?" "Evet. N'olmu?" "Bugn bir ingan ocuk da kayboldu da ondan." "Onlar hep kaybolur zaten, inganlar. Her at panayrndan sonra yok olurlar." "Atlar da," dedi arkadalarndan biri. "Bu farkl ama," dedi Lyra. "Bu bir ocuk. Bugn btn leden sonra onu aradk, br ocuklar da dedi ki onu Hamhumlar alm." "Neler, neler?" "Hamhumlar," dedi Lyra. "Hamhumlar' duymadnz m hi?" Dier ocuklar iin de yeni bir haberdi bu, birka kaba 82 KUZEY IIKLARI

yorum dnda, onlara sylediklerini dikkatle dinlediler. "Hamhumlarm," dedi Lyra'nm tand. Ad Dick'ti. "Aptalca bir ey. Bu inganlar yok mu, her tr aptalca fikir gelir akllarna." Lyra, "ki hafta nce Banbury'de Hamhumlar varm dediler," diye srar etti, "ve oradan be ocuk alnm. Herhalde imdi de bizden ocuk almak iin Oxford'a geldiler. Jessie'yi onlar alm olmal." Dier ocuklardan biri, "Cowley yolunda da bir ocuk kaybolmu, tpk byle," dedi. "imdi hatrladm. Teyzem duymu, dn oradayd nk bir kamyonette balkla kzarm patates satar... Kk bir erkek ocuuymu, evet, yle ... Hamhumlar' bilmem ama. Gerek deil bu Hamhumlar. Hikaye ite, o kadar." "Gerekler!" dedi Lyra. "inganlar onlar grm. Diyorlar ki, yakaladklar ocuklar yiyorlarm ve..." Cmlenin ortasnda duruverdi, nk birden aklna bir ey gelmiti. stirahat Odas'nda saklanarak geirdii o tuhaf akamda Lord Asriel fenerli fanusla elinden k dereleri akan bir adamn slaytn gstermiti; yannda da, etrafnda daha az k olan kk bir ekil vard; Lord Asriel bu bir ocuk demiti; baka biri, koparlm bir ocuk mu diye sorunca, amcas hayr demiti, zaten mesele buydu. Lyra, koparlm kelimesinin ikiye ayrlm anlamna geldiini hatrlad. Ve birden kalbi baka bir eyle sarsld: Roger neredeydi? 83 PHILIP PULLMAN Onu sabahtan beri grmemiti... Birden korktu. Pantalaimon, minyatr bir aslan olarak kollarna atlayp homurdand. Lyra kapnn yanndaki ocuklarla vedalap sessizce yeniden Turl Soka'na doru yrd ve sonra da son hzla Jordan Lojman'nn yolunu tuttu. imdi ita biiminde olan cinden bir saniye nce, kapdan ieri yuvarlanrcasma girdi. Kapc ukala ukala "Bakan' arayp sylemek zorunda kaldm," dedi. "Hi houna gitmedi. Para bile verseler senin yerinde olmak istemezdim, hem de hi." Kz, "Roger nerde?" diye