258
R. A. Salvatore _ Değişimler Serisi Cilt1 Ork Kral BAŞLANGIÇ X Drizzt Do'Urden dağ yamacında, bir çift kayanın arasındaki yarığın içine gizlenmiş, aşağıdaki ilginç gruba bakıyordu. Bir insan, bir elf ve en az üç cüce, küçük bir kamp ateşinin etrafında üçgen oluşturacak şekilde konuşlandırılmış, arkası düz at arabalarının et- rafında dikiliyor veya oturuyordu. Kamp yerinin dört bir yanındaki çuvallar, variller ve çadırlardan oluşan küme Drizzt'e aşağıdaki grubun onun görebildiği beş kişiden fazla üyesi olduğunu hatırlatı- yordu. At arabalarının ötesine, birkaç yük atının otlandığı küçük, çimenli çayıra baktı. Atların hemen yanında, onu bu kampın kıyısı- na kadar getiren şeyleri, yani birkaç ork kellesinin saplanmış oldu- ğu bir çift kazığı gördü. Demek ki bu grup ve görülmeyen arkadaşları gerçekten de 'Üç C yani Casin Cu Calas'm üyeleriydi. Bu, ismini Elf lisanında 'savaşta onur' anlamına gelen deyişten alan, kendi başına buyruk kanun uygulayan bir örgüttü. En gözde taktiği gecenin karanlığında ork yerleşkelerini basmak ve bulabildikleri tüm erkeklerin kellesini uçurmak olan Casin Cu Calas'm şöhretini hesaba katan Drizzt, bu ismi epey ironik ve tatsız buluyordu. "Hepsi korkak," diye fısıldadı, bir adamın uzun, kırmızı ve siyah bir cübbeyi kaldırışını izlerken. Adam cübbeye vurarak gecenin toz toprağını silkeledi, onu saygıyla katladı ve at arabalarından birinin arka tarafına yerleştirmeden önce dudağına götürüp öptü. Yere eği- lip bu grubun sembolü olan diğer giysiyi aldı; kara bir kapüşon. Onu da at arabasına yerleştirecek gibi oldu ama tereddüt etti. Sonra kapüşonu başına geçirdi ve iki göz deliğinden görebileceği şekilde 5 ^- 4*^"* R-A. SALVATORE yerleştirdi. Bu hareketi diğer dört kişinin ilgisini çekti. "Diğer beş kişi," diye düşündü Drizzt, at arabasının arkasından kapüşonlu adama bakmak için çıkan dördüncü cüceyi görünce. "Casin Cu Calas!" dedi adam ve yumruklarını sıkmış bir halde iki elini abartılı bir zafer duruşuyla havaya kaldırdı. "Hiçbir orku sağ bırakmayın!" "Orklara ölüm!" diye haykırarak karşılık verdi diğerleri. Kapüşonlu ahmak, domuz suratlı insansı ırka tehditler ve haka- retler yağdırmaya başladı. Tepenin yamacında bulunan Drizzt Do'Urden başını sağa sola salladı ve kasıtlı bir şekilde yayı Taulmaril'i omzundan kaydırdı. Yayı doğrultup üzerine bir ok yer- leştirdi ve tek bir akıcı hareketle kirişi gerdi. "Hiçbir orku sağ bırakmayın!" dedi kapüşonlu adam... daha doğrusu diyecek oldu; fakat bir şimşek parıltısı kamp yerini yararak geçip yanında duran sıcak bira variline çarptı. Varil paramparça olup sıvılar etrafa saçılırken ortaya çıkan elektrik patlaması giderek çöken alacakaranlığı bir anlığına aydınlattı. Grubun altı üyesi de ellerini gözlerine siper ederek geriledi. Gör- me yeteneklerini tekrar kazandıklarında hepsi birden at arabalarından birinin üstünde duran zarif ve yalnız kara elfın siluetini gördüler. "Drizzt Do'Urden," dedi cücelerden biri tek nefeste. Turuncu sakalı ve bir şakağından diğerine uzanan kocaman bir tek kaşı olan' şişman bir cüceydi. Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

Embed Size (px)

DESCRIPTION

 

Citation preview

Page 1: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

R. A. Salvatore _ Değişimler Serisi Cilt1 Ork Kral

BAŞLANGIÇX Drizzt Do'Urden dağ yamacında, bir çift kayanın arasındakiyarığın içine gizlenmiş, aşağıdaki ilginç gruba bakıyordu. Bir insan,bir elf ve en az üç cüce, küçük bir kamp ateşinin etrafında üçgenoluşturacak şekilde konuşlandırılmış, arkası düz at arabalarının et-rafında dikiliyor veya oturuyordu. Kamp yerinin dört bir yanındakiçuvallar, variller ve çadırlardan oluşan küme Drizzt'e aşağıdakigrubun onun görebildiği beş kişiden fazla üyesi olduğunu hatırlatı-yordu. At arabalarının ötesine, birkaç yük atının otlandığı küçük,çimenli çayıra baktı. Atların hemen yanında, onu bu kampın kıyısı-na kadar getiren şeyleri, yani birkaç ork kellesinin saplanmış oldu-ğu bir çift kazığı gördü. Demek ki bu grup ve görülmeyen arkadaşları gerçekten de 'ÜçC yani Casin Cu Calas'm üyeleriydi. Bu, ismini Elf lisanında'savaşta onur' anlamına gelen deyişten alan, kendi başına buyrukkanun uygulayan bir örgüttü. En gözde taktiği gecenin karanlığında ork yerleşkelerini basmakve bulabildikleri tüm erkeklerin kellesini uçurmak olan Casin CuCalas'm şöhretini hesaba katan Drizzt, bu ismi epey ironik ve tatsızbuluyordu. "Hepsi korkak," diye fısıldadı, bir adamın uzun, kırmızı ve siyahbir cübbeyi kaldırışını izlerken. Adam cübbeye vurarak gecenin toztoprağını silkeledi, onu saygıyla katladı ve at arabalarından birininarka tarafına yerleştirmeden önce dudağına götürüp öptü. Yere eği-lip bu grubun sembolü olan diğer giysiyi aldı; kara bir kapüşon.Onu da at arabasına yerleştirecek gibi oldu ama tereddüt etti. Sonrakapüşonu başına geçirdi ve iki göz deliğinden görebileceği şekilde5

^- 4*^"* R-A. SALVATOREyerleştirdi. Bu hareketi diğer dört kişinin ilgisini çekti. "Diğer beş kişi," diye düşündü Drizzt, at arabasının arkasındankapüşonlu adama bakmak için çıkan dördüncü cüceyi görünce. "Casin Cu Calas!" dedi adam ve yumruklarını sıkmış bir haldeiki elini abartılı bir zafer duruşuyla havaya kaldırdı. "Hiçbir orkusağ bırakmayın!""Orklara ölüm!" diye haykırarak karşılık verdi diğerleri. Kapüşonlu ahmak, domuz suratlı insansı ırka tehditler ve haka-retler yağdırmaya başladı. Tepenin yamacında bulunan DrizztDo'Urden başını sağa sola salladı ve kasıtlı bir şekilde yayıTaulmaril'i omzundan kaydırdı. Yayı doğrultup üzerine bir ok yer-leştirdi ve tek bir akıcı hareketle kirişi gerdi. "Hiçbir orku sağ bırakmayın!" dedi kapüşonlu adam... dahadoğrusu diyecek oldu; fakat bir şimşek parıltısı kamp yerini yararakgeçip yanında duran sıcak bira variline çarptı. Varil paramparçaolup sıvılar etrafa saçılırken ortaya çıkan elektrik patlaması giderekçöken alacakaranlığı bir anlığına aydınlattı. Grubun altı üyesi de ellerini gözlerine siper ederek geriledi. Gör-me yeteneklerini tekrar kazandıklarında hepsi birden at arabalarındanbirinin üstünde duran zarif ve yalnız kara elfın siluetini gördüler. "Drizzt Do'Urden," dedi cücelerden biri tek nefeste. Turuncusakalı ve bir şakağından diğerine uzanan kocaman bir tek kaşı olan'şişman bir cüceydi.

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 2: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

Diğer birkaçı da başlarını sallayıp onaylarını dile getirdiler, zirakemerine taktığı iki palası ve tekrar omzuna astığı Kalp AvcısıTaulmaril ile karşılarında duran kara elfı tanımaları mümkün değil-di. Drowun uzun, gür, ak saçları akşamüstü meltemiyle savruluyor,pelerini arkasında uçuşuyor ve hâlâ mevcut olan soluk ışık bilegümüşi beyaz mithril astarlı yeleğinin parıltısını gölgeleyemiyordu. Kapüşonunu yavaşça çıkaran insan önce elfe sonra Drizzt'ebaktı. "Şöhretiniz sizden hızlı dolaşıyor, Üstat Do'Urden," dedi."Bu şerefi neye borçluyuz?" "Şeref garip bir kelime," diye yanıtladı Drizzt. "Kara kapüşonutakan birinin dudaklarından dökülünce daha da garip oluyor."At arabasının yanında duran cücelerden biri diklendi, hatta öne6

ORKKRAL «HMdoğru bir adım attı ama turuncu sakallı akranının kolu tarafındanengellendi. İnsan tedirgin bir şekilde boğazını temizledi ve kapüşonu arka-sındaki at arabasına fırlattı. "O şey mi?" diye sordu. "Elbette onuyolda buldum. Ona herhangi bir önem veriyor musunuz?" "Büyük bir saygıyla katlayıp öptüğün cübbeye ne kadar önemveriyorsam ona da o kadar önem veriyorum." İnsan, bu sözlerle birlikte elfe tekrar baktı. Drizzt, elfın yanadoğru biraz daha kaydığını, parlak tozla üzerine bir hat çekilmiştoprak parçasına doğru gittiğini fark etti. Drizzt ilgisini tamameninsana çevirdiğinde adamın tavrında bir değişim olduğunu gördü;Sahte masumiyeti yerini açıkça çatılmış kaşlara bırakmıştı. "Senin de giymen gereken bir cübbe," dedi adam cesurca. "KralBruenor Battlehammer'ın şerefine. Onun davranışı..." "Onun ismini ağzına alma," diyerek adamın sözünü kesti Drizzt."Bruenor'u tanımıyorsun. Onun yaptıklarını ve verdiği kararlan bil-miyorsun.""Onun orkların bir dostu olmadığını bili..." "Hiçbir şey bilmiyorsun," dedi Drizzt tekrar, bu sefer daha bas-kın bir sesle."Shallows'un hikayesi!" diye kükredi cücelerden biri."Oradaydım," diye hatırlatıp ahmak cücenin sesini kesti Drizzt. İnsan yere tükürdü. "Bir zamanların kahramanı artık yumuşa-

mış," diye mırıldandı. "En azından orklara karşı." "Belki de," diye yanıtladı Drizzt ve göz açıp kapayıncaya kadar,hayret verecek bir hızla palaları kara tenli ellerinde beliriverdi."Ama eşkıyalar ve katillere karşı yumuşamadım." "Katil mi?" diyerek karşılık verdi insan, duyduklarına inanama-yarak. "Ork katili mi?" Adam sözlerini bitirirken at arabasının yanındaki cüce, turuncusakallı yoldaşının kolundan kurtuldu ve elini ileri doğru savurarakdrowa bir balta fırlattı. Drizzt kolayca yana adım atarak onu hiç şaşırtmayan bu hamle-den kaçındı ama baltanın zararsızca geçip gitmesiyle yetinmediğin-den ve sol tarafından saldıran başka bir cüceyi gördüğü için palası7

»-« R.A. SALVATOREBuzölüm'ü hızla uçan baltaya doğru kaldırdı. Baltayla temas ediptüm darbeyi aldığı anda kılıcını geri çekti. Bileğini bükerek palanınuç kısmını sıkıca baltanın kafasının altına geçiren Drizzt tek birakıcı hareketle palasını diğer tarafa çevirdi ve Buzölüm'ü savurarak

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 3: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

baltayı saldırıya geçmiş cüceye fırlattı. Paldır küldür saldıran savaşçı garip bir şekilde dönen baltayıengellemek için kalkanını yukarı kaldırdı. Balta ahşap kalkana çar-pıp sekerek düştü ama kalkanını indirdiğinde hedefinin ortalıklardaolmadığını gören cücenin kararlı bakışları da yüzünden uçuverdi. Zira bir çift büyülü ayak bilekliği takan Drizzt, kaçışını cüceninbaltasını kaldırdığı anda kusursuz bir şekilde zamanlamıştı. Sadecebirkaç adım atmıştı ama bunun kararlı cücenin kafasını karıştırma-ya yeteceğini biliyordu. Cüce son anda onu fark edip kayarak durduve savaş çekiciyle tersten, zayıf bir darbe savurdu. Ama Drizzt çekicin savrulma menzilinin içindeydi ve silahınsapına palasıyla vurarak hamlenin zaten yeterince düşük olan hızı-nı iyice etkisiz hale getirdi. İkinci palasıyla daha sert bir darbe indi-rip cücenin ağır eldiveni ve metal destekli kol askısının arasındakiboşluğu yakaladı. Çekiç elinden uçtu ve cüce kanayan, kırılmışbileğini inleyerek kavradı. Drizzt cücenin omzuna basarak yükseldi, yüzüne bir tekme atıpzıplayarak uzaklaştı ve hızla üzerine gelmekte olan turuncu sakallıcüceyle balta fırlatan cüceye saldırdı. Arkalarında duran insan, cüceleri saldırmaya teşvik ettiği haldeonları takip etmedi. Bu hareketi Drizzt'in adamın cesareti -veyacesaretsizliği- konusundaki şüphelerini doğruladı. Drizzt'in ani dönüş yaparak hücum etmesi iki cüceyi hazırlıksızyakaladı; ve drow şiddetle saldırdı. Palaları üst üste savruluyor bir-çok farklı açıdan darbeler indiriyordu. Balta fırlatan cücenin birelinde başka bir küçük balta, diğerinde ise bir kalkan vardı. Bu yüz-den palaları önlemekte daha iyi iş çıkarıyordu ama zavallı turuncusakallı cüce sadece iri gürzünü çapraz bir şekilde kaldırabiliyor vehamlelerle başa çıkmak için canla başla silahın açısını değiştiriyor-du. Altı defa çizik ve kesik alarak çığlık atıp homurdandı. Ciddişekilde yaralanmasını hatta hemen oracıkta ölmesini engelleyen tek8

ORK KRAL *—#şey yanında savaşan arkadaşı ve drowun ilgisini yöneltmesi gerekendiğer yoldaşlarıydı; zira Drizzt cücenin yoldaşlarından gelen ham-lelere karşı kendini savunmasız bırakmadan saldırısını tamamlaya-mazdı. Saldırının ilk hızı tükendiğinde drow geri çekildi. Tipik inatçı-lıklarıyla iki cüce ilerledi. Elleri kan revan içinde kalmış ve bir par-mağı ince bir deri tabakasının ucunda sallanmakta olan turuncu sa-kallı cüce dosdoğru başının üzerinden darbe indirmeye çalıştı. Kal-kanıyla hamleye başlamak için yarı yanya dönen yoldaşı yatay birkesme hareketi yapmak için yön değiştirdi. Bu hamleyi yoldaşını kılpayıyla sıyırıp geçecek ve soldan sağa Drizzt'i kesecek şekildetasarlamıştı. Saldırıdaki etkileyici uyum ya drowun dosdoğru ve hızla geriçekilmesini ya da karmaşık, iki açılı bir savuşturma sergilemesinigerektiriyordu. Normalde Drizzt üstün hızını kullanıp geri çekilirdi. Ne var ki turuncu sakallı cücenin silahım zayıf bir şekilde tuttu-ğunu fark etmişti ve o ne de olsa bir drowdu; tüm gençliğini bu çeşitçok açılı savunmaları nasıl sergileyeceğini öğrenerek geçirmişti.Sol elindeki palasını önüne çıkarak elini yükseğe kaldırdı ve yandangelen baltayı durdurmak için kılıcı aşağı çevirdi. Ondan sonra yuka-rıdan aşağı doğru gelen gürzü engellemek üzere palasını yatay tuta-rak sağ elini sol tarafa doğru kaldırdı.

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 4: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

Gelen çekiç kılıcıyla çarpışınca Drizzt cücenin silahını aşağıbastırmak için elini ileri doğru itip palasım çevirdi. Drow bunu ya-parken sola doğru yarım adım atıp diğer cücenin yukarıdan saldırı-sı karşısında yerini daha iyi almayı başardı. Silahla temas ettiği sıra-da dengesini tamamen sağlamış, ayaklarını omuzlarıyla aynı hizadayere sabitlemişti. Drizzt, silah aşağı inerken yere çömeldi ve tüm gücüyle kendiniyukarı itti. Cüce kötü şekilde yaralanmış olan eliyle silahı tutamadıve drowun hareketi ufak tefek savaşçıyı silahı elinden düşürmemekiçin parmak ucuna kalkmak zorunda bıraktı. Drizzt kalkarken sağa doğru geri döndü ve ani, güçlü bir hare-ketle açısını ayarlayıp cücenin silahını sağ tarafa savurarak diğercücenin geri gelen ters hamlesini engelledi. İki cüce birbirine dolaş-9

P-s R.A. SALVATOREtığında Drizzt aradan çekildi, sol ayağı üzerinde geriye doğru döne-rek tam bir tur attı ve turuncu sakallı cücenin sırtına bir tekme indi-rerek onu yoldaşının üzerine devirdi. İri gürz havaya fırladı. Diğercüce omzunu eğip kalkanını onu kenara itecek şekilde ayarladığıiçin turuncu sakallı cüce de havaya fırladı. "Atış serbest!" diye bir haykırış geldi yan taraftan. Bu sözlerDrizzt'in ilgisini çekti ve drow aniden durup dönerek üzerine doğ-rultulmuş ağır bir arbalet tutan elfi gördü. Drizzt haykırarak elfe hücum etti. Öne doğru dalarak yuvarlan-dı ve yan duruş halinde kalkacak şekilde döndü. Ondan sonra hızlayaklaştı. Derken beklendiği üzere görünmez bir duvara çarptı. Arbaletinsadece bir kandırmaca olduğunu ve hiçbir okun görünmez, büyülüengeli aşıp ona çarpamayacağını anladı. Drizzt geri sekip tek dizinin üzerine düştü. Hareketi zayıftı. Aya-ğa kalkmaya çalıştı ama tekrar tökezledi. Görünüşe bakılırsa afalla-mıştı. Cücelerin arkasından saldırdığını duydu. Cüceler öldürücü dar-belerini engellemek üzere drowun zamanında kendine gelmesininbir yolu olmadığı konusunda şüphesizlerdi. "Bütün bunlar orklar uğruna, Drizzt Do'Urden," dediğini duyduaslında bir büyücü olan elfin. Zarif yaratığın arbaleti yana doğruatarken kafasını sağa sola salladığım gördü. "Senin şöhretine sahipbiri için pek de şerefli bir son değil."—M— Taugmaelle afallamış ve korkmuş bir halde bakışlarını yereindirdi. Bol-Ok Lordu Kral Altıncı Obould'un ona ziyaret etmesiniasla beklemezdi. Özellikle de bugün, yani evlenmek üzereGlimmenvood'a doğru yola koyulmadan önce. "Sen güzel bir gelinsin," diye belirtti genç ork kralı veTaugmaelle cüret edip başını kaldırdığında Obould'un takdirle başı-nı salladığını gördü. "Şu insanın... ismi ne?""Handel Aviv," dedi dişi ork.10

ORKKRAL *-"*"Yüzüne gülen iyi talihin farkında mı?" Bu soruyu hazmeden Taugmaelle cesaret buldu. Başını tekrarkaldırıp kralına baktı ama gözlerini kaçırmak yerine kralın bakışla-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 5: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

rına karşılık verdi. "Talihli olan benim," dedi ama Obould buna kaşlarını çatarakyanıt verdiği anda gülümsemesi neredeyse derhal kayboldu. "İnsan olduğu için mi?" diye çıkıştı Obould ve küçük evin için-deki diğer orklar korkuyla ondan uzaklaştılar. "Daha yüce bir varlıkolduğu için mi? Sadece bir ork olan sen, Handel Aviv ve ailesi tara-fından kabul ediliyorsun diye mi? Bu evlilikle kendini ırkındanüstün mü göreceksin, Bignance Klanı'ndan Taugmaelle?" "Hayır, kralım!" dedi Taugmaelle, gözlerinden yaşlar süzülür-ken. "Hayır. Elbette böyle bir şey söz konusu bile...""Talihli olan kişi Handel Aviv!" diye bildirdi Obould. "Ben... sadece onu sevdiğimi söylemeye çalışıyordum, kralım,"dedi Taugmaelle. Sesi bir fısıltıdan fazlası değildi. Fakat bu sözlerdeki samimiyeti barizdi ve Taugmaelle bakışları-nı tekrar yere indirmemiş olsaydı genç ork kralın rahatsızlıkla kıpır-dandığını ve tüm kabadayılığının uçup gittiğini görebilirdi."Elbette," dedi ork kralı bir süre sonra. "O zaman sen de talihlisin.""Evet, kralım." "Ama sakın kendini ondan düşük görme," diye uyardı Obould."Gururlusun. Sen bir orksun. Sen bir Bol-Ok orkusun. Kendi ırkın-dan üstün bir kişiyle evlenen Handel Aviv. Bunu sakın unutma.""Evet, kralım." Obould küçük odadaki takipçilerinin yüzlerine baktı. Beklenme-dik ziyaretine nasıl tepki vereceklerine dair hiçbir fikirleri yokmuşgibi ağızları bir karış açık bakan bir çift ve zayıf bir şekilde başları-nı sallayıp onaylayan birkaç ork vardı. "Sen güzel bir gelinsin," dedi kral tekrar. "Bol-Ok Krallığı'ndakitüm iyi şeylerin sağlam bir simgesisin. Desturumla evlenebilirsin." "Teşekkür ederim, kralım," diye yanıtladı Taugmaelle amaObould onu pek duymadı, zira çoktan arkasını dönmüş ve kapıdandışarı çıkmıştı. Aşırı tepki verdiği için kendini kesinlikle biraz ah-mak gibi hissediyordu ama bu hassasiyetinde haksız olmadığını11

^- "H^H1 R-A. SALVATOREkendine önemle hatırlattı. "Bu, halkımız için iyi olacak," dedi Obould'un saray danışmanıolan Taksa Toill. "Bu ırklar arası evliliklerin her biri Obould'unmesajını güçlendiriyor. Ayrıca bu evliliğin eski Aykorusu'nda dü-zenlenecek olması hiç de küçük bir şey değil.""Adımlar ağır," diye hayıflandı kral. "Birkaç yıl önce avlanılıyor ve öldürülüyorduk," diye hatırlattıTaksa. "Bitmek bilmeyen bir savaş, fetih ve mağlubiyet vardı. Bu,gelişmeyle dolu bir asır oldu." Obould başıyla onayladığı halde mırıldanarak, "Hâlâ avlanılıyo-ruz," dedi. 'Daha da kötüsü,' diye düşündüğü halde dile getirmedi,'sessiz saldırılar.' Bol-Ok halkıyla dost olanlar bunu bir üstünlükhissiyle birlikte yapmışlardı, içlerinden bir ses, düşük seviyeli ork-larla dost oldukları, hatta onların iyiliği adına çalıştıkları için yücegönüllülük ettiklerini söylüyordu onlara. Gümüş Sınırlar sakinlerikendi ırklarında kabul etmeyecekleri bazı davranışları orklar sergi-lediği zaman onları affediyorlardı; bu da halkını açıktan açığaküçük gören elfler, cüceler ve insanlar kadar Obould'u yaralıyordu.

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 6: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

Drizzt kafasını kaldırdığında elf büyücünün kibirle gülümsedi-ğini gördü ama drow da gülümsediğinde, hatta göz kırptığında elfmyüzünde afallamış bir bakış hasıl oldu. Yarım saniye sonra elf çığlık atıp havaya uçtu, çünkü üç yüzkiloluk bir kedigil güç, yani Guenhwyvar üzerine atlayıp onu yereçalmıştı. Drizzt'e saldıran cücelerden biri şaşkınlıkla hafifçe haykırdı;ama drowun panter yoldaşının ortaya çıkmasına karşın, saldırı ha-lindeki cücelerin ikisi de görünüş itibarıyla afallamış olan Drizzt'inhızla ayağa kalkıp tamamen bilinçli ve dengeli bir halde onlarlayüzleşmesine hazırlıklı değildi. Drizzt'in dönerken sol elindekipalası Parıltı 'yla yaptığı ters hamle, gözü dönmüş bir şekilde saldı-ran ve ağır silahını başının üzerine kaldırmış olan cücenin turuncusakalını tam ortadan kesti. Yine de Drizzt'e darbe indirmeye çalıştı12

ORK KRAL *-*}ama acı ve şaşkınlık içinde dönüp tökezledi. Hamlesini tamamla-mak için ileri atıldı ama pala çoktan öbür taraftan gelmiş ve onubileklerinden yakalamıştı. Büyük gürzü havaya uçtu. Sert cüce düşmanını devirme amacıy-la omzunu eğdi ama Drizzt çok çevikti ve sadece yana doğru çeki-lip sol ayağını ileri uzattı. Yaralı cüce, drovvun ayağına takılaraktökezledi ve büyülü duvara çarparak kafatasını çatlattı. Yoldaşının da talihi ondan iyi sayılmazdı. Parıltı ilk ters hamle-de savrulurken cüce ağırlığını topuklarına vererek geri çekildi, kal-kanını kaldırmak için döndü ve ağır bir darbe indirmek için silahtutan kolunu kaldırdı. Yine de Drizzt'in diğer palası ters hamleninardından içeri daldı. Drow kıvrımlı palanın kalkanın kenarındansıyrılıp cücenin silah tutan kolunda pazıyla omzun birleştiği yerevuracağı şekilde zekice bileğini döndürdü. Hareketine başlamış vetamamen duramayacak halde olan cüce, darbesini indirmek içinileri çıktığında kendi vücudunun hızıyla palayı derisinin derinlikle-rine saplamış oldu. Durup feryat etti ve baltasını düşürdü. Yoldaşının yuvarlanarakuzaklaşmasını izledi. Ondan sonra drow, onunla teke tek kaldığındabir darbe sağanağı başladı. Cücenin açması bir halde kalkanını kal-dırma çabalarını sürekli olarak hızlı hareket eden palalar soldan vesağdan kesmeye devam etti. İki palanın kenarları, uçları ve kör kı-sımları savunmasını aşıp dururken cüce kesikler ve çizikler içindekaldı. Her bir darbe canını yakıyordu ama hiçbiri ölümcül değildi. Yine de dengesini sağlayamıyor ve herhangi bir savunma duru-mu alamıyordu. Aynı zamanda kalkanından başka karşılık verecekbir şeyi de yoktu. Cüce çaresizlik içinde döndü ve kalkan tutan ko-lunu önüne alarak ileri atıldı. Drow kolayca çekildi ve cücenin sağtarafına geçerken arkasından yumruk atıp sağ palasının kabzasınıcücenin şakağına indirdi. Dönüşünü tamamlarken ağır bir kroşevurdu. Drovvun yumruğuyla pala kabzası yüzünde patlarken ser-semleyen cüce kendini hiç savunamadı.Yana doğru tökezleyerek iki adım attı ve toprağa yığıldı. Drizzt saldırısının sonuçlarını görmek için duraksamadı, zira ilkkestiği cüce tekrar ayağa kalkmış, uzaklaşmaktaydı. Drizzt birkaç13

WH> R.A. SALVATOREhızlı adımda cücenin ardında beliriverdi ve drowun palaları cücenin

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 7: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

bacaklarının arka kısmını kesti. Yaralanan yaratık feryat etti ve inle-yerek yere devrildi. Cüce devrilirken Drizzt tekrar onun ötesine baktı, zira hayduttakımının ayakta kalan iki üyesi hızla kaçmaktaydı. Drow,Taulmaril'i kaldırdı ve sırtına astığı büyülü sadağından bir ok çekti.Cücenin tam kalbine nişan aldı ama belki de Kral Bruenor'a -veyaThibbledorf'a veya Dagnabbit'e ya da on yıllar önce tanıdığı tümdiğer soylu ve haşin cücelere- saygısından dolayı açısını düşürüpoku salıverdi. Büyülü ok bir şimşek gibi havayı yardı ve cüceninuyluğunun şişman kısmını deşerek geçti. Zavallı cüce çığlık atıpsavruldu ve yere düştü. Drizzt bir ok daha yerleştirdi ve uzun bacaklarıyla daha uzağakaçmayı başarmış olan insanı görene kadar yayı gerdi. Nişan alıpyayı gerdi ama adamın aniden sarsılıp tökezlediğini görünce atışınıyapmadı. İnsan, yığılmadan önce bir saniye ayakta kaldı ve Drizzt adamındaha yere değmeden önce ölmüş olduğunu devrilişinden anladı. Drow omzunun üzerinden geriye baktığında yaralı üç cücenindebelendiğini ama mağlup olduklarını gördü. Elf büyücü ise hâlâvahşi Guenhwyvar tarafından yere mıhlanmış halde duruyordu. Za-vallı elfin her hareketinde Guenhwyvar elfin yüzünü iri patisininaltında eziyordu. Drizzt tekrar dönüp baktığında az önce ölen insanın katillerinigördü. Bir çift elf, okla vurulan cücenin yanına doğru yürürken birdiğeri ölü adamın yanına gitti. Diğer bir çift elf ise Drizzt'e doğrugeliyordu. Bir tanesi Gündoğumu adındaki beyaz kanatlı bir pega-susun üzerindeydi. Elfler drowa yaklaşırken bineğin koşum takımı-nı, eyerini ve dizginini süsleyen çanlar hoş -ama ironik- bir şekildeçınlıyordu."Lord Hralien," diyen Drizzt reverans yaparak selamladı. "İyi ki karşılaştık. Tebrikler, dostum," dedi elflerin hâlâAykorusu dediği Glimmenvood adındaki geniş ve kadim arazininhükümdarı. Etrafına bakıp takdirle başını salladı. "GeceSüvarileri'ne ciddi bir darbe daha indirildi," dedi, ork katili grubun14

ORK KRAL *-*diğer isimlerinden birini kullanarak. Tüm elfler onlara böyle hitapederdi çünkü bu denli nefret ettikleri bir çeteye Casin Cu Calaskadar şerefli bir unvan vermeyi reddediyorlardı. "Korkarım ki ihtiyacımız olan birçok darbeden biriydi, zira sayı-ları hiç azalmıyor gibi," dedi Drizzt. "Son zamanlarda daha fazla görülüyorlar," diyerek onayladıHralien ve eski dostunun karşısında durmak için bineğinden indi."Gece Süvarileri, Bol-Ok'taki huzursuzluktan faydalanmaya çalışı-yorlar. Kral Altıncı Obould'un durumunun sallantıda olduğunu bili-yorlar." Elf iç çekti. "Görünüşe bakılırsa her zaman olduğu ve ken-dinden öncekilerin de her zaman oldukları gibi." "Düşmanları gibi müttefikleri de var," dedi Drizzt. "Kesinliklesoyunun ilk üyesinin sahip olduğundan daha fazla müttefiki var.""Ve belki de daha fazla düşmanı," diye karşılık verdi Hralien. Drizzt buna karşı çıkamadı. Son asır içinde birçok defa Bol-OkKrallığı iç sıkıntılar yaşamış ve bu sıkıntılar şu anda da olduğu gibiçoğunlukla rakip bir ork grubundan kaynaklanmıştı. GruumshTekgöz'ün eski tarikatları Obouldlar'ın hakimiyeti altında pek geli-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 8: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

şememiş olsalar da tam anlamıyla kökleri kazınamamıştı. Söylenti-lere göre, goblin türünün eski savaşçı adetlerini savunan bir başkaşaman grubu huzursuzluk çıkarıyordu. Etraftaki insanlarla, elflerle,hatta orkların en eski ve en nefret duydukları düşmanı olan cücekrallıklarıyla bile diplomatik ilişkiler kurup ticaret yapmaya cüreteden krala karşı entrikalar çeviriyorlardı. "Bir tanesini bile öldürmedin," diye belirtti Hralien, beş, yaralıGece Süvarisi'ni bir araya toplayan savaşçılarına bakarak. "Bu işegönülsüz müsün, Drizzt Do'Urden? Orkları savunmak için saldırdı-ğında kendinden emin olamıyor musun?""Adil bir şekilde yargılanmak için yakalandılar.""Başkaları tarafından.""Bu benim meselem değil." "Olmasına izin vermiyorsun," dedi Hralien, suçlayıcı olmayançarpık bir gülümsemeyle. "Belki de bir drowun anıları derindir.""Bir ay elfınin anıları da öyle.""İnsana ilk benim okum saplandı; ki seni temin ederim hem de15

ffr* R.A. SALVATOREölümcül bir şekilde." "Çünkü sen o anılarla canla başla savaşıyorsun, bense onları ha-fifletmeye çalışıyorum," diye hiç tereddüt etmeden yanıtladı veHralien'in ağzının payını verdi Drizzt. Ne kadar şaşırmış olursaolsun, elf eğer buna gerçekten alınmışsa bile hiç belli etmiyordu. "Bazı yaralar yüz yıl geçtiğinde de iyileşmiyor," diye devam ettiDrizzt, bakışlarını Hralien'den ayırıp yakalanmış Gece Süvarileri'neçevirerek. "Belki de buradaki esirlerimizden bazılarının derindenhissettiği veya ötedeki çayırda ölü yatan adamın dedesinin dedesininhissettiği yaralar." "Orklar, Dünyanın Omurgası'nı ilk istila ettiği an Kral Obould'akarşı savaşmış olan Drizzt Do'Urden'in hissettiği yaralara ne deme-li?" diye sordu Hralien. "Krallığının kuruluşu ve Garumn Geçidiantlaşmasından önce ya da Yalnız Kemer Yılı'nda İkinci Obould'akarşı savaşan Drizzt Do'Urden'in yaraları?" Drizzt her kelimeyle başını sallayarak onayladı, bu sözlerdekigerçeklik payım reddedemezdi. Bol-Ok orklarıyla büyük ölçüde ba-rışmayı başarmıştı ama yine de eski savaşları, eski âdetleri bırakma-yıp orklarla mücadeleye devam edenlere karşı savaşırken ufacık daolsa bir suçluluk duygusu hissetmediğini söylerse kendine yalansöylemiş olurdu; ki Drizzt de bir zamanlar bu savaşa katılmıştı...hem de şiddetle. "Mithril Salonu'ndan bir ticaret kervanı Beş Diş'ten geri çevril-miş," dedi Hralien, konuyla birlikte ses tonunu da değiştirerek."Buna benzer bir rapor da Gümüşay'dan geldi; kervanlarından biri-nin Nesme'nin kuzeyindeki Ungoor Kapısı'ndan Bol-Ok Krallığı'nagirmesi reddedilmiş. Bu, antlaşmanın açık seçik ihlali demektir.""Kral Obould'un buna cevabı ne?" "Bu olaylardan haberi olduğundan bile emin değiliz fakat habe-ri olsun olmasın, şaman rakiplerinin eski gelenekler konusundakimesajlarını Kara Ok Kalesi'ne kadar yaydığı besbelli."Drizzt başıyla onayladı. "Kral Obould yardımına ihtiyaç duyuyor, Drizzt," dedi Hralien."Daha evvel bu yollardan geçmiştik."Drizzt bu cümledeki kaçınılmaz gerçeklik payı karşısında pes16

ORK KRAL *-#!ederek başını salladı. Yürüdüğü yolun gelişme yolunda çizilmiş

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 9: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

dümdüz bir çizgi olmadığını, daha ziyade bir daire, beyhude birdöngü olduğunu hissettiği zamanlar vardı. Bu olumsuz düşünceyiaklından savuşturdu ve bu yörenin ne kadar yol kat ettiğini, ayrıcabunu Büyüvebası'ndan sonra deliye dönmüş bir dünyada başardığı-nı kendine hatırlattı. Faerûn'da pek az yer, yüz yıl öncesinden dahafazla medeniyet sahibi olduğunu iddia edebilirdi; ama GümüşSınırlar olarak bilinen bu yörenin gurur duyacak çok şeyi vardı veObould adındaki bir ork kralı soyunun bunda payı büyüktü. Yüz yıl öncesinde, yani Netheril İmparatorluğu'nun yükselişin-den, abolethlerin gelişinden ve iki dünyanın afet niteliğindeki birle-şiminden önce sahip olduğu bakış açısı ve hatıraları Drizzt'e tıpkışu anda karşı karşıya olduğu durum gibi bir ikilemi hatırlatıyordu.Ona şaşırtıcı görüşlerini ve tavsiyelerini sunduğunda Bruenor'unyüzünde beliren bakışı hatırladı... bu, o zamana kadar ve o zaman-dan beri gördüğü en hayret dolu yüz ifadesiydi. Neredeyse cücenin kükreyerek itiraz edişini duyabiliyordu:"Aklını mı kaçırdın, seni lanet ork kafalı, sivri kulaklı elf?" Büyülü engelin öbür tarafındaki elf feryat etti, Guenhwyvar hır-ladı ve Drizzt kafasını kaldırıp baktığında büyücünün inatla sürüne-rek kurtulmaya çalıştığını gördü. Guenlıwyvar iri patisini elfm sır-tına bastırmıştı. Panter gerinerek elfin tekrar yere devrilmesine vedışarı çıkan pençelerden sakınmak için kıvranmasına sebep oldu. Hralien dostlarına seslenecek oldu ama Drizzt elini kaldırıp on-ları durdurdu. Görünmez duvarın etrafından dolaşabilirdi ama bu-nun yerine duvarın yanında havaya sıçradı ve elini mümkün oldu-ğunca yukarı kaldırdı. Parmakları duvarın tepesine erişip tutundu vedrow, görünmez yüzeye arkasını verip öbür eliyle yukarı uzandı.Vücudunu kıvırıp duvarın üzerinden takla atarak geçti ve çevik birşekilde öbür tarafa indi. Guenhvvyvar'a kenara çekilmesini söyledi ve yere eğilip elf bü-yücüyü çekerek kaldırdı. Drizzt'in beklediği gibi elf gençti. Bazıyaşlı elfler ve cüceler Casin Cu Calas'ı kışkırtan kişiler olsa da, şid-det uygulayarak huzursuzluk çıkaranlar içleri nefret ve öfkeyle dolugenç üyelerdi.17

P^-» R.A. SALVATORE Boyun eğmeyen elf ona nefretle bakıyordu. "Kendi ırkına ihanetediyorsun," diye adeta kelimeleri tükürdü. Drizzt merakla kaşlarını kaldırdı ve elfın gömleğini daha güçlükavrayarak onu sıkıca tuttu. "Kendi ırkım mı?" "Daha da kötü öyleyse," dedi elf. "Kaçak Drizzt Do'Urden'i ba-rındıran ve ona dostluklarım sunanlara ihanet ediyorsun.""Hayır," dedi drow."Orklar uğruna elflere ve cücelere saldırıyorsun!""Kanunu ve barışı koruyorum." Elf kahkaha atarak onunla dalga geçti. "Bir zamanların büyükkolcusunun orklarla işbirliği yaptığım görmek ne acı," diye mırıl-dandı başını sallayarak. Drizzt asılarak onu çevirdi ve tüm neşesini bozdu. Çelme taka-

rak elfı sırt üstü büyülü duvara mıhladı. "Savaş için bu kadar hevesli misin?" diye sordu drow; yüzü,elfin yüzünden bir santim uzaktaydı. "Ölenlerin, cesetler ve ceset-lerle dolu tepelerin arasında çaresiz bir halde yatanların çığlıklarınıduymaya bu kadar hevesli misin? Buna hiç şahit oldun mu?"

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 10: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

"Orklar!" diyerek itiraz etti elf. Drizzt onu iki eliyle kavrayıp öne çekti ve tekrar duvara mıhla-dı: Hralien, Drizzt'e seslendi ama kara elf onu pek duymadı. "Gümüş Sınırlar'ın dışına çıktım," dedi Drizzt, "sen çıktın mı?Bir zamanlar mağrur olan Luskan'ın ve şehirle birlikte çok ama çokyakın bir dostumun ölümüne şahit oldum; hayalleri paramparça ol-muş bir halde beş bin kurbanın cesetleri arasında yatıyordu. Dünya-daki en büyük katedralin yanıp yıkılmasını izledim. İyi drowlarolmasının umudunu yaşadım, Eilistraee'nin takipçilerinin yükselişi-ne tanık oldum. Peki, şimdi neredeler?" "Bilmece gibi konuşu..." diye söze başladı elf ama Drizzt onutekrar duvara çarptı. "Yok oldular!" diye haykırdı Drizzt. "Yok oldular ve onlarla bir-likte barış dolu, güzel bir dünyanın umudu da yok oldu. Bir zaman-lar güvenli olan yolların tehlikeli arazilere dönüşmesini izledim vehayatın boyunca asla görüp göremeyeceğin düzinelerce toplumunarasına karıştım. Artık hepsi yok oldu, Büyüvebası'na veya daha18

ORK KRAL #-mkötüsüne kurban gittiler! İyilik sever tanrılar nerede? Deliye dön-müş bir dünyanın kargaşasından kaçıp sığınılacak yer nerede? Ka-ranlığı savuşturacak mumlar nerede?" Hralien sessizce duvarın etrafından dolaşmış ve Drizzt'in yanı-na gelmişti. Bir elini drowun omzuna koydu ama bu Drizzt'in aza-rını kısaca duraksatmaktan başka bir işe yaramadı. Drizzt, Hralien'eşöyle bir baktıktan sonra esir elfe döndü. "O umut ışıkları burada," dedi Drizzt iki elfe birden. "GümüşSınırlar'da... Veya hiçbir yerde! Barışı mı seçeceğiz yoksa savaşımı? Eğer savaş istiyorsan, ahmak elf, o zaman bu topraklardandefol git. Seni temin ederim dışarıda bolca ölüm bulacaksın. Birzamanlar mağrur şehirlerin durduğu yerlerde şimdi enkazlar bula-caksın. Rüzgarla hırpalanmış kemik yığınlarıyla dolu araziler, belkide bir zamanlar koca bir köyün olduğu yerde tek bir ocağın kalıntı-larını bulacaksın. "Kaosla geçen o yüz yıl içinde, karanlığın gelişi sırasında pek azkişi yıkım dalgasından kaçmayı başardı ama bizler gelişip refahakavuştuk. Aynısını Thay için söyleyebilir misin? Peki ya Mulhorandiçin? Sembia için? Dostlarıma ihanet ettiğimi söylüyorsun; ama çal-kantılarla dolu bir denizin ortasındaki bu güvenli adayı inşa edenşey istisnai bir cüceyle istisnai bir orkun görüşleriydi." Yüzünde daha sinmiş bir ifade bulunan elf yine de konuşacakoldu ama Drizzt onu duvardan çekip daha da sert bir şekilde geri-singeri çarptı. "Nefretinin kurbanı oluyor, heyecan ve şan şöhret arıyorsun,"dedi drow. "Çünkü bilmiyorsun. Yoksa bunun sebebi arayışının bin-lerce kişiye katıksız bir acı yaşatacağını umursamaman mı?" Drizzt başını sağa sola salladı ve elfı kenara savurdu. Hralien'insavaşçılarından ikisi onu yakalayıp götürdüler. "Bundan nefret ediyorum," diye Hralien'e itiraf etti Drizzt; baş-ka kimse duyamasm diye sessizce konuşmuştu. "Hepsinden... Bu,yüz yıldır süren soylu bir deney ama aldığımız hiçbir sonuç yok." "Seçeneğimiz de yok," diye yanıtladı Hralien. "Tabii az öncetanımladığın kişileri korumaktan başka. Kaos çığrından çıkıyor,Drizzt Do'Urden, hem içeride hem dışarıda."19

^ 4*^~* R-A. SALVATORE Drizzt esir cücelerle elfın götürülüşünü izlemek için lavanta

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 11: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

renk-li gözlerini çevirdi. "Güçlü kalmalıyız, dostum," dedi Hralien ve Drizzt'in omzunahafifçe vurduktan sonra uzaklaştı. "Artık bunun anlamını bildiğimden emin değilim," diye itirafetti Drizzt, başka kimsenin duyamayacağı kadar sessizce.20

BÖLÜMXDAHA BÜYÜK BİR GERÇEĞİNARAYIŞI

®~# R.A. SALVATORE On yıllar yerine asırlar süren bir hayat yaşamanın sonuçların-dan biri de, kaçınılmaz bir şekilde, sürekli olarak tüm dünyayı birtarihçinin kullandığı odak prizmasından görme lanetidir. Buna 'lanet 'diyorum ama aslında bunun bir lütuf olduğuna ina-nıyorum. Çünkü öngörü sahibi olma umudu, içinde bulunduğumuzanısürekli olarak sorgulamayı ve gelecekte olabilecek şeylerin ihti-maline ayaklarımız yere basar bir şekilde inanmayı gerektirir. Olay-lara bir tarihçi gözüyle bakmak kabullenmeyi; bana önemli gelenolaylara mantığımdan çok duygularımla tepki vermemin yanlış ol-duğunu, içgüdülerimin ve duygusal ihtiyaçlarımın daha geniş açı-dan bakınca mantıkla örtüşmediğini, hatta kişisel deneyimimde ba-na bu kadar önemli gelen o olayların dünyayla ve zamanın ağır akı-şıyla kıyaslanınca o kadar da büyük olmadığını kabul etmeyi gerek-tiriyor. Verdiğim ilk tepkilerin gerçeği tam bilmeyişime ve taraflı görüş-lerime dayandığını ne kadar sık görmüşümdür! Olaylar tamamençözüme bağlandığında beklentilerimin altüst olmasını hatta geçer-siz kalmalarını ne kadar sıkyaşamışımdır! Çünkü duygu, mantığı gölgeler ve farklı bakış açıları kişiyi tamgerçeğe götürür. Şu anda yaşanan olaylara bir tarihçi gözüyle bak-mak tüm bakış açılarını değerlendirmekten geçer; hatta düşmanını-zın bakış açılarını bile. Geçmişi bilmek ve bu değerli tarihi beklen-tileriniz için bir kalıp olarak kullanmaktır. Hepsinden çok mantığıiçgüdüden baskın kılmak, nefret ettiğiniz şeyleri kafanızda şeytanadönüştürmeyi reddetmek ve en önemlisi yanılma payınızı kabuletmektir. İşte bu yüzden yer değiştiren kumların üzerinde, geçen on yıllar-la birlikte kesinliklerin eriyip gittiği bir yerde yaşıyorum. Sanırımbu, birçok kişinin önyargılarını paramparça ettiğim hayatımın do-ğal bir getirişi. Beni, olmamı beklediği kişi değil de olduğum kişiolarak kabul eden her bir yabancıyla birlikte bir insanın ayağınınaltındaki kumları kaydırıyorum. Hiç şüphesiz bu onlar için bir bü-yüme deneyimi oluyor; fakat hepimiz törenlere, alışkanlıklara veneyin ne olduğuna dair kabul edilmiş şartlandırmalara göre yaşa-yan yaratıklarız. Gerçekler beklentilerinizi bıçak gibi kestiğinde22

ORK KRAL *H«-mesela iyi yürekli bir drowla karşılaştığınızda!- bahar aylarındakikurdeşen kadar rahatsızlık verici bir iç uyumsuzluk yaşıyorsunuz. Dünyayı çoktan çizilip bitirilmiş bir tablodan ziyade hâlâ çizil-mekte olan bir tablo gibi görmek özgürlük getiriyor; fakat öyle za-manlar var ki, dostum...Öyle zamanlar var ki... Obould ile binlerce orku Mührü Salonu 'nun tam önüne kamp

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 12: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

kurmuş durumdayken işte şu anda da böyle bir zamanın içindeyim.Kalbimde o ork kralını bir kez daha öldürmeye çalışmaktan, pala-mı sarı-gri derisine saplamaktan daha büyük bir istek yok. O çirkinyüzündeki kendini beğenmiş sırıtışı yok etmek, onu kendi kanınagömmek istiyorum. Acı çekmesini, Shallows ve arkların ayakları al-tında dümdüz edilen diğer tüm kasabalar için acı çekmesini istiyo-rum. Shoudra Stargleam 'e, Dagna ile Dagnabbit 'e, yarattığı savaşalanında ölü yatan diğer tüm cüceler ve insanlara çektirdiği acıyıtatmasını istiyorum. Catti-brie tekrar doğru düzgün yürüyebilecek mi? Bu daObould'un suçu... Bu yüzden ona lanetler yağdırıyordum. Innovindil ve Tarathielile birlikte rezil ork kralının tebaasından intikam aldığımız anlarıneşeyle hatırlıyorum. İstilacı bir düşmana saldırmak gerçekten tat-min edici bir his.Bunu reddedemem. Fakat yine de, mantığımla düşündüğüm, kayalıklı bir dağ yama-cına oturup Obould'un oluşturduğu bu şeye baktığım anlarda ken-dimden pek emin olamıyorum.Hepsi bir yana, korkuyorum. Yuvam dediğim bu topraklarda birçok insana acı ve ıstırap yaşa-tan bir ordunun başına geçti. Fakat ordusu ilerlemeyi kesti -en azın-dan şimdilik- ve Obould'un ganimet ve zaferden fazlasını aradığınadair bariz işaretler var.Medeniyet mi arıyor? Ork kültürünün doğasındaki muazzam bir değişime tanıklık edi-yor olmamız mümkün mü? Obould'un, ilk baştan buna niyetlenmişolsa da olmasa da, orklarla yöredeki diğer tüm ırkların amaçları-23

£~t R.A. SALVATOREnın karşılıklı kazanç noktasında birleştiği bir durum sağlamış olma-

sı mümkün mü?Bu mümkün mü? Hatta bu düşünülebilir mi?Böyle bir şeyi düşünerek ölülere ihanet mi ediyorum? Yoksa orkuyla, cücesiyle, insanıyla ve elfıyle hepimiz bu intikamdöngüsünü aşıp içimizde daha barış dolu bir çağa adım atmak içinortak bir zemin bulursak ölülere hizmet etmiş olur muyuz? En yaşlı elflerin hatırladığından çok daha eski zamanlardanberi orklar 'iyi' ırklarla savaş içindeydi. Alınan tüm zaferlere -kisayısız zafer yaşandı- ye feda edilen her şeye rağmen orkların sayı-sı şu anda bin yıl önce olduğundan daha mı az? Hiç sanmıyorum ve bu da aşılması imkansız bir çatışmayı doğu-ruyor. Bu savaşları nesiller boyunca durmaksızın tekrarlamayamahkum muyuz? Bizler, elfler, cüceler, insanlar ve orklar, torunları-mızı aynı acıya, ete saplanan çeliğe mahkum mu ediyoruz?Bilmiyorum. Yine de kılıcımı Kral Obould Bol-Ok'un kaburgalarına sapla-maktan, domuz dişleriyle yarılmış dudaklarındaki ıstırap dolu ifa-deyi ve sarı, kan çanağı gözlerindeki ışığın soluşunu görmekten da-ha çok istediğim bir şey yok. Peki, tarihçiler Obould hakkında ne söyleyecek? En sonunda bubitmek bilmeyen savaş döngüsünü kırmış ork olarak mı tarihe geçe-cek? Kasıtlı olsun olmasın, orklara daha iyi bir yaşam tarzı, ilkbaşta hiç şüphesiz çekingenlikle bile olsa kaba bir mızrağın ucuylabulabileceklerinden çok daha iyi ganimetler elde edebilecekleri biryol sunacak mı?Bilmiyorum.

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 13: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

işte acım da burada yatıyor. Umarım büyük bir çağın eşiğindeyizdir ve orkların karakterindede; elfleri, cüceleri, insanları, buçuklukları ve diğer tüm ırkları ya-şatan kıvılcım, yani umutlar ve hayaller vardır Dünyadaki evrenselumudun, çocuklarımızın bizim yaşadığımızdan daha iyi bir hayalyaşaması olduğunu duydum. Gelişmeye yön veren bu prensip, goblin türünün duygusal kişili-ğinde mevcut mudur? Yoksa bir zamanlar tanıdığım son derece sıra24

ORK KRAL *~*dışı bir goblin köle olan Nojheim sadece bir istisna mıydı?Obould ileriyi gören biri mi yoksa bir fırsatçı mı? Bu, ork ırkı için gerçek kalkınmanın başlangıcı mı yoksa o yara-tıkların yaşamasına izin veren ben dahil herkes için ahmakça birumut mu? Bilmediğimi itiraf ettiğim için şöyle bir durup düşünmeliyim.Eğer intikam dolu kalbime boyun eğersem tarihçiler DrizztDo 'Urden 'den nasıl söz eder? Orkların ilerleyişini durdurmaya yardım eden ve isimleri büyükbir hürmetle anılan benden önceki o kahramanlarla birlikte mi anı-lacağım? Eğer Obould orkları fetihle değil medeniyetle daha iyi biryere taşıyacaksa ve onu öldüren kişi ben olursam, o zaman benimönümde beliren ihtimalleri asla göremeyecekleri için o tarihçilervardıkları kanılarda yanılmış olacaklar. Belki bu bir deneydir. Belki de yürümeye değer bir yolda atışmışbüyük bir adımdır. Ya da belki de yanılıyorumdur; Obould egemenlik ve kan peşin-dedir, orkların bir toplum hissi, ölümcül, ebedi düşmanlarının top-raklarını çiğnemekten daha iyi bir hayat isteği yoktur.Fakat tereddüt içindeyim. Bu yüzden bekleyip izliyorum ama ellerim kılıçlarıma yakınduruyor.- Drizzt Do'Urden25

KİBİR VE FAYDA Drizzt ile Innovindil'in, Ellifain'in cesedini bulmak üzere doğu-ya yöneldiği günde, Catti-brie ile Wulfgar, Wulfgar'ın kayıp kızınıbulma çabasıyla Surbrin'i geçmişlerdi. Ne var ki yolculukları sade-ce birkaç gün sürmüş, ondan sonra soğuk rüzgarlar ve muazzam birkış fırtınasıyla kararan gökyüzü sebebiyle geri dönmek zorunda kal-mışlardı. Catti-brie'nin yaralı bacağı sebebiyle, yaklaşan fırtınadanuzaklaşabilecek kadar hızlı hareket edemezlerdi, bu yüzdenWulfgar devam etmeyi reddetmişti. Bildikleri kadarıyla Colson gü-vendeydi ve Wulfgar bu gecikme sırasında onun izini kaybetmeye-ceklerinden emindi; zira Gümüş Sınırlar içinde yolculuk eden her-kes bu don aylarında durmak zorunda kalırdı. Catti-brie'nin itiraz-larına rağmen ikili Surbrin'i tekrar geçmiş ve Mithril Salonu'nadönmüştü. Aynı fırtına kısa süre sonra salı da paraçalamış ve sal on güngeçmesine rağmen hâlâ hizmet dışıydı. Kış iyice bastırmıştı ve ba-har güzden daha yakındı. Vahşi Büyü Yılı gelmişti. İnsanın içine nüfuz eden soğuk Catti-brie'nin yaralı kalçasına vebacağına işlemiş gibiydi ve kadın hareket kabiliyetini kazanma ko-nusunda pek gelişme gösterememişti. Bir koltuk değneğiyle yürü-yebiliyorsa da her adımında acıyla yüzü buruşuyordu. Yine de cüce-lerin, sakat Banak Bravvnanvil için tasarladığı cinsten bir

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 14: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

tekerlekli26

ORKKRAL «-#5*4sandalyeyi kabul etmiyor ve Nanfoodle'ın onun için tasarladığı ga-rip zımbırtıyı kesinlikle reddediyordu; zira bu dört adet gönüllü cü-ce tarafından taşınacak rahat bir tahtırevandı. İnatçılığı bir yana,yaralı kalçası ağırlığını taşıyamıyordu ve uzun bir süre taşıyamaya-cak gibiydi, bu yüzden Catti-brie koltuk değneğine razı olmuştu. Son birkaç gündür Mithril Salonu'nun doğu kesiminde gezini-yor, Garumn Geçidi'nden geçip ana dairelere geliyor, BekçiVadisi'nin dışına kamp kuran orklar veya son olarak doğudaki tah-kimatlar arasında ve Aykorusu'ndan Innovindil adındaki bir elflebirlikte Surbrin üzerinde bir pegasusla uçarken görünen Drizzt hak-kında haberler almaya çalışıyordu. Drizzt on gün önce Catti-brie'nin izniyle Mithril Salonu'ndanayrılmıştı ama kadın, kışın uzun ve soğuk gecelerinde onu özlüyor-du. Drowun batıdan döndüğünde dosdoğru salona gelip onu görme-miş olması Catti-brie'yi şaşırtmıştı ama onun yargısına güveniyor-du. Eğer bir şeyler Drizzt'i Aykorusu'na doğru yola devam etmekzorunda bırakmışsa bunun iyi bir sebebi olmalıydı. "Seni taşımalarına izin vermem için bana yalvaran yüzlerce cü-cem var," diye onu azarladı Bruenor günün birinde, kadının kalça-sındaki yara bariz bir şekilde görünür olduğunda. Catti-brie batıda-ki odalara, Bruenor'un özel salonuna geri dönmüş ama babasınatekrar geçidi aşıp doğuya gideceğini önceden haber vermişti."Gnomun sandalyesini kullansana, inatçı kız!""Kendi bacaklarım var," diye ısrar etti kadın. "Gördüğüm kadarıyla iyileşmeyen bacaklar." Şöminenin başın-da rahat bir koltukta arkasına yaslanmış turuncu alevlere bakmaktaolan Wulfgar'a bir göz attı. "Sen ne diyorsun evlat?" Wulfgar ona boş boş baktı. Cüceyle kadın arasında geçen soh-betten bihaber olduğu barizdi. "Ufaklığı bulmak için kısa süre sonra yola mı koyulacaksın?"diye sordu Bruenor. "Karlar eriyince yani?" "Karlar erimeden önce," diyerek düzeltti Wulfgar. "Nehir yük-selmeden önce.""Belki de bir ay," dedi Bruenor ve Wulfgar başıyla onayladı."Tarsakh'tan önce," dedi barbar. Bahsettiği şey yılın dördüncü27

P*« R.A. SALVATOREayıydı. Catti-brie, Bruenor'un Wulfgar'la olan bu sohbeti lafı ona getir-mek için başlattığını anlayarak dudağını ısırdı. "Bacağın bu haldeyken onunla gitmeyeceksin kızım," dediBruenor. "Topallayıp duruyorsun ve lanet şeye iyileşme şansı ver-miyorsun. Şimdi gnomun sandalyesini kullanır ve cücelerimin senitaşımasına izin verirsen belki de -ama sadece belki de- planladığınve daha evvel başladığın üzere Wulfgar'la birlikte Colson'u bulma-ya çıkabilirsin." Catti-brie önce Bruenor'a, sonra Wulfgar'a baktı ve sadece, iriadamın gözlerinden yansıyan turuncu alevleri gördü. Adamın iç ça-tışmasına dalıp gitmiş bir halde bütün bu olan bitenden uzak görün-düğünü fark etti. Barbarın omuzları suçluluk duygusunun ve kede-rin ağırlığıyla çökmüştü; çünkü eşi Delly Curtie'yi kaybetmişti vebildikleri kadarıyla kadının cesedi hâlâ kuzey çayırlarında karlarınaltında yatıyordu. Catti-brie de kadının ölümü konusunda kendini en az barbar ka-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 15: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

dar suçlu hissediyordu; zira Delly Curtie'nin aklını çelen ve MithrilSalonu'nun güvenli sınırlarından çıkmasına sebep olan şey onunşeytani ve bilinçli kılıcı Khazid'hea olmuştu. Neyse ki Delly,Wulfgar'ın evlat edindiği emekleme çağındaki kız çocuğu Colson'uda yanına almamış, onu, kış bastırmadan önce yola çıkmış son tek-nelerden biriyle Surbrin Nehri'ni aşan kuzeyli bir mülteci grubunabırakmıştı; en azından hepsi böyle olduğuna inanıyordu. Colson bü-yülü Gümüşay şehrinde veya Sundabar'da ya da diğer bir sürü top-lumun arasında olabilirdi ama onlara çocuğun zarar gördüğünüveya göreceğini düşündürecek hiçbir sebep yoktu. Wulfgar onu bulmaya kararlıydı. Catti-brie'nin son on gün için-de barbarın ağzından duyduğu kararlılık ve şevk dolu tek açıklamabuydu. Colson'u bulmaya gidecekti ve Catti-brie, Wulfgar'ın birdostu olduğu için onunla birlikte gitmeyi kendine boyun borcu ola-rak görüyordu. Fırtına sebebiyle ve büyük ölçüde Catti-brie'ninsakatlığı yüzünden geri dönmek zorunda kaldıkları için, kadın buyolculuğu bitirmek konusunda daha da kararlıydı.Yine de Catti-brie, onlar yola çıkmadan önce Drizzt'in dönme-28

ORK KRAL *~^»f ^sini umuyordu; zira kuzeydeki Dünyanın Omurgası dağlarından,doğudaki Surbrin Nehri kıyılarına ve güneydeki Trolmoors'un ku-zeyinde bulunan geçitlere kadar Mithril Salonu'nun dört bir yanın-da büyük bir ork ordusu bulunduğu için bahar mevsimi kesinliklebu topraklara karmaşa getirecekti. Savaş bulutları kabarmıştı ve orkgüruhunu engelleyen tek şey kıştı. O fırtına en sonunda serbest kaldığında Drizzt Do'Urden onuntam ortasında olacaktı ve Catti-brie o karanlık günde uzaktaki birşehrin sokaklarında geziniyor olmayı istemiyordu. "Sandalyeyi kabul et," dedi Bruenor ya da ses tonundaki sabır-sızlığa bakılırsa bunu yineledi.Catti-brie gözlerini kırpıştırıp ona baktı. "Kısa süre içinde ikinize de ihtiyacım olacak," dedi Bruenor."Eğer yapması gereken yolculukta Wulfgar'ı yavaşlatacaksanonunla gitmeyeceksin.""Onur kırıcı..." dedi Catti-brie başını sağa sola sallayarak. Fakat bunu söylerken koltuk değneğine biraz fazla ağırlık verdive yana doğru yalpaladı. Yarılmış kalçasından tüm vücuduna küçükateşler gibi acı dalgalan yayılırken yüzü buruştu. "Bacağına bir devin fırlattığı kaya çarptı," diye çıkıştı Bruenor."Bu onur kırıcı bir şey değil! Salonu korumamıza yardım ettin veBattlehammer Klam'nda senin bir kahraman olmadığını düşünentek kişi bile yok. O lanet sandalyeyi kabul et!" "Gerçekten kabul etmelisin," diye bir ses geldi kapıdan. Catti-brie ile Bruenor dönüp baktıklarında buçukluk Regis'in odaya gir-diğini gördüler. Buçukluğun göbeği tekrar kocaman olmuştu; yanakları yinetombul ve kırmızıydı. Son zamanlarda pantolon askısı takıyordu veönemli bir hava yaratmak için yürürken başparmaklarını askılarageçiriyordu. Regis bazen ne kadar gülünç görünse de, aralıksız sa-vaşla geçen günlerde, Bruenor ölüm döşeğinde yatarken MithrilSalonu'nun Vekilharcı olarak bu kadar iyi hizmet veren buçukluğunhakkını salondaki herkes teslim ediyordu. "Demek bir komplo kurdunuz?" diye belirtti Catti-brie gülümse-yerek, havayı yumuşatma çabasıyla.29

«H» R.A. SALVATORE

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 16: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

Hepsinin daha fazla gülümsemeye ihtiyacı vardı; özellikle detam karşısında oturan iri adamın. Catti-brie konuşurken Wulfgar'abaktı ve adamın bu sözleri duym'adığım fark etti. Wulfgar içine ka-panmış bir halde şöminenin ateşine bakıyordu. Barbarın yüzündekibüsbütün umutsuz ve kayıp ifade, gerçeği Catti-brie'nin gözleriönüne serdi. Kadın başını sallayarak babasının teklifini kabul etti.Dostluğu, en önemli yolculuğunda Wulfgar'a refakat edebilecekkadar iyileşmek için elinden geleni yapmasını gerektiriyordu. Bundan birkaç gün sonra Drizzt Do'Urden, Mithril Salonu'unSurbrin'e bakan doğu kapısından içeri girdiğinde Catti-brie onugördü ve yüksek bir yerden ona seslendi. "Adımların daha hafifle-miş," diye gözlemledi kadın. Drizzt en sonunda dört güçlü cüceninomuzlarında bir tahtırevanla taşman kadını gördüğünde bir kahka-ha attı ve yüzünde kocaman bir gülümseme belirdi. "Battlehammer Klam'nın Prensesi," dedi drow, kibarca ve alay-la eğilip reverans yaparak. Cüceler, Catti-brie'nin emriyle tahtırevanı yere bırakıp kenaraçekildiler ve kadın kendini sandalyeden kaldırıp koltuk değneğinialmayı henüz başarmıştı ki Drizzt ona sıkıca, sevgiyle sarıldı. "Uzun süre yuvada kalacağını söyle bana," dedi kadın uzun biröpücükten sonra. "Kış soğuk ve yalnız geçti." "Sahada görevlerim var," diye yanıtladı Drizzt. Catti-brie çare-sizce ve yapmacık bir şekilde gülümseyince, "Elbette ki var," diyeekledi. "Ama evet, söz verdiğim gibi karlar erimeden ve toplananordular harekete geçmeden önce Bruenor'un yanına döndüm.Obould'un planlarını kısa süre içinde öğreneceğiz." "Obould mu?" diye sordu Catti-brie, zira ork kralının uzun süreönce öldüğünü sanıyordu. "Yaşıyor," diye yanıtladı Drizzt. "Her nasılsa heyelandan kurtulduve toplanan ork sürüsü hâlâ o güçlü orkun iradesine boyun eğiyor.""Lanet olsun ona."Drizzt kadına gülümsedi ama onunla hemfikir değildi. "Wulfgar'la senin bu kadar çabuk dönmenize şaşırdım," dediDrizzt. "Colson'dan ne haber?"Catti-brie başını sağa sola salladı. "Bilmiyoruz. Innovindil ile30

ORK KRAL .*-*birlikte Kılıç Sahili'ne uçtuğunuz sabah Surbrin Nehri'ni geçtik

ama kış hızla bastırıyordu ve bizi geri dönmeye mecbur kıldı. Enazından mülteci gruplarının Gümüşay'a yöneldiğini öğrendik. Buyüzden Wulfgar, tekne tekrar hizmete hazır olur olmaz LeydiAlustriel'in güzel şehrine doğru yola çıkmayı planlıyor." Drizzt onu kol mesafesine itti ve başını eğip kadının yaralı kal-çasına baktı. Catti-brie her gün olduğu gibi bugün de bir elbise giy-mişti, zira pantolon çok sıkıyor ve rahatsız ediyordu. Drow, cücele-rin onun için tasarladığı koltuk değneğine baktı ama Catti-brie onunbakışlarını yakalayıp kendine kenetledi. "İyileşmedim," diye itiraf etti, "ama Wulfgar'la yolculuğa çık-maya yetecek kadar dinlendim." Duraksadı ve serbest olan elini kal-dırıp Drizzt'in çenesiyle yanağını okşadı. "Bunu yapmalıyım." "Senin kadar benim de boynumun borcu," dedi Drizzt, "amaBruenor'a karşı olan sorumluluğum beni burada tutuyor." "Wulfgar bu yolculukta yalnız olmayacak," diye temin ettiCatti-brie. Drizzt başıyla onayladı. Gülümsemesi, bunun onu gerçekten ra-hatlattığını gösteriyordu. "Bruenor'un yanına gitmeliyiz," dedi veyürümeye başladı.

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 17: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

Catti-brie onu omzundan yakaladı. "İyi haberlerle mi?"Drizzt kadına merakla baktı. "Adımların daha hafiflemiş," diye belirtti kadın. "Sanki ferahlamışgibi yürüyorsun. Orada ne gördün? Ork orduları yıkılmak üzere mi?Gümüş Sınırlar halkı tek vücut olup onları püskürtmeye hazır mı..." "Öyle bir şey yok," dedi Drizzt. "Her şey bıraktığım zamankigibi. Tek fark Obould'un ordusunun sanki burada kalmaya niyetliy-miş gibi daha da yerleşmesi.""Gülümsemen beni yanıltmıyor," dedi Catti-brie."Çünkü beni çok iyi tanıyorsun," dedi Drizzt."Meşum savaş haberleri gülümsemeni engellemiyor mu?""Ellifain ile konuştum." Catti-brie'nin nefesi kesildi. "Yaşıyor mu?" Drizzt'in yüz ifade-si kadının bu sözlerinin saçma olduğunu gösteriyordu. EUifain'inDrizzt'in kılıcıyla öldüğü gün Catti-brie de orada değil miydi?31

»-* R.A. SALVATORE"Diriltme mi?" diyerek nefes verdi kadın. "Elfler ruhunu vücuduna

döndürmek için güçlü bir ruhban mı..." "Alakası yok," diye onu temin etti Drizzt. "Ama Ellifain'inbenimle bir bağlantı kurmasını sağladılar... özür dilemek için. O dabenim özürümü kabul etti." "Senin özür dilemen gerekmiyordu," dedi Catti-brie ısrarla."Yanlış bir şey yapmadın ve o olduğunu da bilemezdin." "Biliyorum," dedi Drizzt ve ses tonundaki huzur Catti-brie'niniçini ısıttı. "Birçok şey onarıldı. Ellifain huzur içinde.""Yani Drizzt Do'Urden huzur içinde demek istiyorsun." Drizzt sadece gülümsedi ve, "Olamam," dedi. "Belirsiz bir gele-cek yaklaşıyor, kapı eşiğimizde on binlerce ork var. Dostlarımızdahil birçok kişi öldü ve görünüşe bakılırsa birçoğu daha ölecek." Catti-brie, drowun kasvetli bir ruh halinde olduğuna hiç inanmışgibi görünmüyordu. "Drizzt Do'Urden huzur içinde," diyerek kabul etti drow, kadı-nın aman vermez gülümsemesine boyun eğerek. Kadını tahtırevana geri götürecekmiş gibi hareket etti ama Catti-brie başını sağa sola sallayıp koluna girmesini ve onları GarumnGeçidi'nin üzerindeki köprüden geçirip Mithril Salonu'nun batı ke-simine, Bruenor'un onları beklediği yere götürecek yolda kendisinedestek olmasını işaret etti. "Uzun bir yürüyüş," diye onu uyardı Drizzt, kadının yaralı baca-ğına bakarak. "Bana destek olacaksın," diye yanıtladı Catti-brie ve Drizzt bu-na karşı çıkamadı. Çift, dört cüceye minnetle başlarını eğip el sallayarak yürümeyebaşladı. Rüyası o kadar gerçekti ki sıcak güneşi ve soğuk rüzgarı yanak-larında hissedebiliyordu. Bu his o kadar canlıydı ki Hareketli BuzDenizi'nden gelen soğuk ve tuzlu havanın kokusunu alabiliyordu.Bütün bunlar o kadar gerçekti ki Wulfgar uykusundan uyanıp da32

ORK KRAL fr-aŞrıf ?—^kendini Mithril Salonu'ndaki küçük bir odada bulunca hayretleriçinde kaldı. Tekrar gözlerini kapadı ve rüyayı yakalamaya, bir kezdaha Buzyeli Vadisi'nin özgürlüğüne ulaşmaya çalıştı. Fakat bu mümkün değildi. İri adam gözlerini açıp koltuğundan

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 18: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

kalktı. Odanın öbür tarafındaki yatağa baktı. Son zamanlarda oradapek uyumuyordu, zira o ölmüş eşi Delly ile paylaştığı yataktı. Bir-kaç kere yatağa uzanmaya cesaret ettiğinde kendini kadına dokun-maya çalışırken ve onun olması gereken yerde dönüp dururken bul-muştu. Her seferinde gerçeğin boşluğu rüyasına giriyor ve Wulfgartamamen buz kesiyordu. Yatağın ayakucunda Colson'un beşiği duruyordu ve ona bakmakdaha da moral bozucuydu. Wulfgar yüzünü ellerine gömdü; yumuşak tüyleri hissettiğindeyeni bıraktığı sakalı hatırladı. Sakalını ve bıyığını elleriyle düzeltipgözlerindeki bulanıklığı ovuşturarak geçirdi. Kısa bir süreliğineolsa da pişmanlığından ve korkusundan kurtulma ihtiyacı hissede-rek Delly'yi, hatta Colson'u düşünmemeye çalıştı. Gençlik günle-rindeki Buzyeli Vadisi'ni hayal etmeye çalıştı. O zaman da kayıphissi duymuş ve savaşın baskısını keskin bir şekilde hissetmişti. Rü-yalarında veya anılarında o çetin diyarın daha yumuşak bir görün-tüsü yoktu. Buzyeli Vadisi hâlâ boyun eğmez bir yerdi ve kış rüzga-rı ferahlık verici değil, ölümcüldü. Ama Wulfgar o diyarda çok daha basit bir hava, daha saf birduygu olduğunu biliyordu. Ölüm tundrada sık rastlanan bir ziyaret-çiydi ve canavarlar başlarına buyruk geziyordu. Sürekli zorluklarladolu bir diyardı ve hataya yer yoktu. Üstelik hatasız yaşasanız bileher türlü kararın sonucu felaket doğurabilirdi. Wulfgar, bunun gibi boyun eğmez koşulların kendisine duygusalbir sığınak sunduğunun farkına vararak başını salladı; zira BuzyeliVadisi pişmanlığın olmadığı bir diyardı. Orada hayat böyleydi işte. Wulfgar koltuğundan kalktı ve gerinerek uzun kollarıyla bacak-larmdaki bitkinliği üzerinden attı. Kendini boğulmuş, kapana kıs-mış hissediyordu ve duvarlar sanki üstüne üstüne geliyordu.Delly'nin bu his konusundaki şikayetlerini hatırladı.33

»*"» R.A. SALVATORE"Belki de haklıydın," dedi Wulfgar boş odaya. Derken onu buraya geri getiren şartları düşününce kendi kendi-ne güldü. Onu bir fırtına engellemişti. Donmuş Buzyeli Vadisi'nin şiddetli kışlarında uzun boylu vegüçlü bir adama dönüşmüş olan Beornegar oğlu Wulfgar'ı cüce şeh-rine döndüren şey kış karlarının tehdidiydi! Derken kafasına dank etti. Hepsi... Abyss'den ve iblis Errtu'nunzulümlerinden döndüğünden beri, hayatının son sekiz yılında yürü-düğü yolun dolambaçlı ve bomboş olduğunu anladı. Auckney'dekiMeralda'dan Colson'u aldıktan, Aegis-fang.ile kişiliğine tekrar ka-vuştuktan ve Mithril Salonu'na olan yolculukta dostlarına katıldık-tan sonra bile Wulfgar'm adımlarında bir amaç yoktu. O adımları,gitmek istediği yeri net bir şekilde bilerek atmamıştı. Delly'yi eşiolarak seçmişti ama Catti-brie'ye °lan aşkı asla bitmemişti. 'Evet, bu doğru,' diye itiraf etti kendi kendine. Bu konuda baş-kalarına yalan söyleyebilirdi ama kendisine asla. O sabah, Mithril Salonu'ndaki odasında Wulfgar'm aklındakibirçok şey netleşti; en çok da bir yalanın içinde yaşamak için ken-dine izin vermiş olduğunu anladı. Catti-brie'ye sahip olmayacağınıbiliyordu. Onun kalbi Drizzt için atıyordu. Delly'ye ve Colson'a nekadar haksızlık etmişti! Kendisi de dahil herkesin hayrına olacakşekilde bir aile ve istikrar maskesi yaratmıştı. Wulfgar, Auckney'den beri kurtuluş yolunda çıkarcılık ve yalan-la yürüyordu. En sonunda bunu anlamıştı. Her şeyi düzenli ve ter-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 19: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

tipli bir kutunun içine yerleştirmeye ve tamamen kontrol altında tut-maya o kadar kararlıydı ki esasında olduğu kişiyi, yani Beornegaroğlu VVulfgar'ı meydana getiren o ateşi görmeyi reddetmişti. Duvara dayalı duran Aegis-fang'e baktı ve kudretli savaş çekici-ni eline alıp silahın işlemeli kafasını buz mavisi gözlerinin önünekaldırdı. Son zamanlarda girdiği savaşlar; Bekçi Vadisi'nin üzerin-deki uçurumda, batı salonlarında ve doğudaki Surbrin'e ilerleyiş sı-rasında dahil olduğu çatışmalar gerçekten özgür olduğu, duygusalaçıdan netliğe ve iç huzura ulaştığı anlardı. O fiziksel çatışmalarınonu mutlu ettiğini fark etti; çünkü içindeki duygusal karmaşayı din-diriyorlardı.34

ORK KRAL "HM Delly ile Colson'u bu yüzden ihmal etmiş ve gözünü bile kırp-madan kendini Mithril Salonu'nun güvenliğine adamıştı. Onun içinberbat bir koca ve Colson için berbat bir baba olmuştu.Sadece savaşta bir kaçış yolu buluyordu. Wulfgar, Aegis-fang'in işlemeli kafasına bakarken hâlâ kendinikandırmakta olduğunu fark etti. Yoksa neden Colson'un izinin so-ğumasına izin vermişti? Yoksa neden basit bir kış fırtınasıyla yolun-dan dönmüştü? Yoksa neden... Wulfgar'ın ağzı bir karış açık kaldı ve gerçekten ahmaklık ettiği-ni düşündü. Çekici yere bırakıp hızla kendisiyle özdeşleşmiş olan grikurt pelerinini kuşandı. Yatağın altından sırt çantasını çekip çıkarttı,içine battaniyeler tıkıştırıp onu omzuna attı ve diğer eliyle Aegis-faııg'i aldı. Boyun eğmez bir kararlılıkla odasından çıktı ve Bruenor'un gö-rüşme salonunun yanından geçip doğuya ilerledi. "Nereye gidiyorsun?" diyen bir ses duydu ve duraksadığındakoridordaki bir kapının önünde duran Regis'i gördü."Havayı ve tekneyi kontrol etmeye.""Drizzt döndü." VVulfgar başıyla onayladı ve yüzünde samimi bir gülümsemebelirdi. "Umarım yolculuğu iyi geçmiştir.""Kısa süre içinde Bruenor'la görüşecek.""Zamanım yok. Şimdi hiç yok.""Tekne henüz çalışmıyor," dedi Regis. Ama Wulfgar sanki bunun bir önemi yokmuş gibi sadece başıy-la onayladı ve koridor boyunca hızla ilerleyip onu GarumnGeçidi'ne götürecek olan ana caddeye çıktı. Başparmaklarını pantolon askılarına geçirmiş olan Regis iri dos-tunun gidişini izledi. Orada uzun süre boyunca durup bu karşılaş-mayı düşündükten sonra dönüp Bruenor'un görüşme salonunayöneldi. Fakat birkaç adım attıktan sonra duraksadı ve Wulfgar'ın büyükbir aceleyle geçip gittiği koridora dönüp bir kez daha baktı.Tekne çalışmıyordu.35

XGRUUMSH'UN İRADESİ Grguch mağaranın derinliklerinden şafak öncesi aydınlığınadoğru ilerlerken art arda gözlerini kırpıştırdı. İri omuzlu ve iki met-reden uzun boylu güçlü yarı-ork, yarı-ogre kaim bacaklarıyla karar-sız bir şekilde dışarı adımını atıp gözlerine siper etmek için bir elini

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 20: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

kaldırdı. Karuck Klam'nın reisi Grguch, birkaç öncü kaşif dışında,tüm halkı gibi yaklaşık on yıldır gün ışığı görmemişti. Tünellerde,Karanlıkaltı olarak bilinen, ışıksız mağaralardan oluşan engin bir la-birentte yaşıyorlardı ve Grguch yüzeye yaptığı yolculuğu pek iyikarşılamamıştı. Mağara duvarının önünde sıra halinde onlarca Karuck savaşçısıduruyordu. Hepsi de ork ırkının standartlarına göre iri yarıydı. İkibuçuk metreyi geçmeseler bile bu yüksekliğe yaklaşıyorlardı vehepsi yaklaşık iki yüz kiloluk gelişmiş kas ve sert kemik yığınlarıy-dı. Büyük savaş lordu Grguch yanlarından geçerken sarı gözlerinisaygıyla çeviriyorlardı. Grguch'un ardından acımasız savaş rahibiHakuun, onun ardındansa seçkin muhafızlar geliyordu; bunlar sava-şa hazır bir şekilde baştan ayağa silah ve zırh kuşanmış güçlü birogre beşlisiydi. Bu kafileyi takip eden ve dört buçuk metrelik KoktoGung Karuck'u, yani Karuck Borusu'nu taşıyan daha fazla ogrevardı. Bu, koni şeklinde bir ucu ve yukarıya doğru kıvrık bir ağzıolan büyük bir aletti. Mantar odunundan yapılmıştı; bu, orkların36

ORK KRAL *-*Karanlıkaltı'nın devasa bir mantar türünün sert derisine taktığıisimdi. Kafileye bakan orklar için bu boru, önden giden reis kadarsaygıyı hak ediyor ve onun kadar hürmet görüyordu. Grguch ve Hakuun, tıpkı kendilerinden önce gelenler gibi, aksi-ne müsaade etmezlerdi. Grguch mağaranın ağzına doğru ilerledi ve dağ yamacındaki çı-kıntıya adımını attı. Yanına sadece Hakuun geldi. Savaş rahibi ogre-lere geride beklemelerini işaret etti. Grguch, gözleri ışığa alıştığında gümbürtü dolu bir kahkaha attıve daha sıradan orkların dağ yamacının aşağısındaki kayalar arasın-da çil yavrusu gibi kaçıştığını fark etti. İki günden uzun süredirdiğer ork klanı çılgınlar gibi Karuck Klanı'nın ilerleyişinden öndekalmaya çalışıyordu. Karanlıkaltı'nın sınırlı alanından kurtuldukla-rı anda Karuck Klanı'ndan uzak, hem de çok uzak durma arzusudaha da belirginleşmişti."Çocuklar gibi kaçıyorlar," dedi Grguch savaş rahibine. "Karuck'un karşısında zaten çocuk sayılırlar," diye yanıtladıHakuun. "Büyük Grguch karşılarında dururken çocuklardan bile da-ha düşükler." Reis bu beklenen iltifatı kabul etti ve etraflarındaki manzarayıgözden geçirmek için gözlerini kaldırdı. Hava soğuktu, kış hâlâdiyarı pençesinde tutuyordu ama Grguch ile halkı hazırlıksız yaka-lanmamışlardı. Giydiği kat kat kürk iri yarı ork reisini daha da bü-yük ve heybetli gösteriyordu. "Karuck Klanı'nın geldiği haberi yayılacaktır," diye reisi teminetti Hakuun. Grguch, kaçan kabileye tekrar baktı ve ufka göz gezdirdi. "Kaçançocukların haberlerinden bile hızlı yayılacak," diye yanıtladı ve ar-kasını dönüp ogrelere işaret verdi. Muhafız beşlisi Kokto Gung Karuck'un geçmesine izin vermekiçin iki yana çekildi. Becerikli ekip birkaç saniye içinde boruyu ha-zırladı ve Hakuun boruyu gerektiği şekilde kutsarken Grguch yeri-ni aldı. Savaş rahibinin tören sözleri bittiğinde, boruyu çalma izninesahip tek Karuck olan Grguch, mantar odunundan ağızlığı sildi ve37

^m <$"">$% o R.A. SALVATORE

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 21: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

derin, çok derin bir nefes aldı. Sanki dünyadaki en büyük körükler ölümsüz titanlar tarafındankörüklenmiş gibi, borudan çok pes bir gümbürtü çıktı. Bu pes kük-reyiş, Dünyanın Omurgası'nın güney yamaçlarındaki taşlar ve tepe-ler arasında kilometrelerce yankılandı. Sesin gücüyle küçük taşlartitrerken bir kar tabakası kırılarak yakındaki bir dağın üzerinde kü-

çük bir çığa neden oldu. Grguch'un ardında Karuck Klanı'nın birçok üyesi dizlerinin üze-rine çöküp sanki ibadetle kendilerinden geçmiş gibi sağa sola sallan-maya başladı. Savaş-sever tanrıları olan Büyük Tek-Göz'e dua edi-yorlardı; zira Kokto Gung Karuck öttükten sonra Karuck Klanı'nındüşmanlarının kanının akacağına olan inançları sonsuzdu. Özellikle Grguch'un liderliği altındayken Karuck Klanı içinkendine düşman bulmak hiç de zor bir şey olmamıştı.

Birkaç kilometre güneydeki korunaklı bir vadide bulunan üç orkgözlerini kuzeye doğru kaldırdı."Karuck mu?" diye sordu yüksek mevkili bir şaman olan Ung-thol. "Başkası olabilir mi?" diye yanıtladı Kurt Çenesi Kabilesi'ninreisi Dnark. İkisi de dönüp kendini beğenmiş bir şekilde sırıtmaktaolan Şaman Toogvrik Tuk'a baktılar ve Dnark, "Çağrın işitildi vecevap buldu," dedi.Toogwik Tuk güldü. "O ogre soylarını isteğine uydurabileceğinden emin misin?" di-ye ekledi Dnark ve Toogvvik Tuk'un çirkin ork suratındaki gülüm-semeyi çaldı. Karuck Klanı'na 'ogre soyu' diye hitap etmesi şamana, dağın enderinlerinden çağırdığı bu grubun sıradan orklardan oluşmadığınınet bir şekilde hatırlatmıştı. Karuck, Dünyanın Omurgası'ndaki bir-çok kabile arasında saflarında damızlık ogreler bulundurmalanylaşöhrete -daha doğrusu kötü bir şöhrete- sahipti. Karuck hesabı bilin-meyen nesiller boyunca melez üremiş ve giderek daha da iri orksavaşçılar yaratmıştı. Diğer kabilelerin çekindiği Karuck Klanı,38

ORK KRAL "MAgiderek Karanlıkaltf nın daha derinlerine inmişti. Yakın zamanlardaonlardan pek az haber alınmıştı ve birçok ork kabilesi onları sadecebir efsane olarak görüyordu. Fakat Kurt Çenesi orkları ve Toogwik Tuk'un soyu olan mütte-fikleri Sarı Diş Kabilesi böyle olmadığını biliyorlardı."Sadece üç yüz kişiler," diye onlara hatırlattı Toogwik Tuk. Kokto Gung Karıtek'tan yükselen ikinci bir gümbürtü yeri yerin-den oynattı."Hakikaten öyleler," dedi Dnark ve kafasını sağa sola salladı. "Derhal gidip Reis Grguch'u bulmalıyız," dedi Toogwik Tuk."Karuck savaşçılarının hevesi düzgün bir şekilde başka yere yönel-tilmeli. Eğer başka kabilelerle karşılaşıp savaşa tutuşur ve yağmayaparlarsa..." "O zaman Obould bunu, kendi yönteminin daha iyi olduğunugösteren bir kanıt olarak kullanır," diye cümleyi tamamladı Dnark. "Haydi gidelim," dedi Toogwik Tuk ve ileri doğru bir adım attı.Dnark onu takip edecek oldu ama Ung-thol tereddüt etti. İkisiduraksayıp daha yaşlı olan şamana baktılar."Obould'un planını bilmiyoruz," diye onlara hatırlattı Ung-thol."Durdu," dedi Toogwik Tuk. "Güç toplamak için mi? En iyi yolu düşünmek için mi?" diyesordu Ung-thol.

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 22: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

"Güçlenmek ve yavan kazancını elinde tutmak için," diyerekkarşı çıktı diğer şaman. "Obould'un eşi bize bu kadarını söyledi," diye ekledi Dnark.Domuz dişli yüzünde bilgiç bir sırıtış belirdi. Farklı yönlere doğruuzamış dişleriyle çarpılmış dudakları olan biteni anladığı için kıv-rılmıştı. "Obould'u yıllardır tanıyorsun." "Babasını da tanıyordum," diyerek doğruladı Ung-thol, "onubaşarı kazanmak için takip ettim." Duraksadı ve sözlerinin etkietmesi için etrafına baktı. "Bunun gibi bir zafer görmemiştik..."Tekrar duraksayıp kollarını havaya kaldırdı, "...böyle bir şeyi hatır-layan yok. Bunu başaran kişi Obould.""Bu daha başlangıç, son değil," diye yanıtladı Dnark."Zafer yolunda birçok büyük savaşçı öldü," diye ekledi Toogwik39

^ -H^H" RA- SALVATORETuk. "Gruumsh'un iradesi bu. Gruumsh'un ihtişamı bu." Kokto Gung Karuck'un büyük pes notası bir kez daha taşlar ara-sında yankılandığında üçü de şaşkınlıkla irkildi. Toogwik Tuk ile Dnark bunun üzerine sessizleşip kararını duy-mak için Ung-thol'a baktılar. Yaşlı ork şamanı güneybatıya yani Obould'un o anda olduğunudüşündükleri yöreye hüzünle baktı, ondan sonra iki yoldaşına ba-şıyla onay verip başı çekmelerini işaret etti.

Genç rahibe Kna, erkeğine baştan çıkarıcı bir şekilde sokuluyor-du. Kıvrak vücuduyla güçlü orkun üzerinde yavaşça kayıyor, sıcak

nefesini boynunun iki yanına ve ensesine üflüyordu. Kna hareketederken büyük orka yoğun bir şekilde bakıyor olsa da bu gösteriyiObould'un zevki için sergilemiyordu Kral Obould elbette ki bunun farkındaydı, bu yüzden toplanmışşaman ve reislerin karşısında dururken gülümsemesinin iki sebebivardı. Genç, kendine aşık Kna'yı Tsinka Shinriil'in yerini alacakyeni eşi olarak seçmekle akıllılık etmişti. Kna hiçbir şeyden çekin-miyordu. Kral Obould'a sarılıp sokulurken etraftaki herkesin bakış-larını memnuniyetle karşılıyordu. Obould onun bu bakışları büyükbir memnuniyetle karşıladığını biliyordu. O bakışlar için can atıyor-du. Bu onun en görkemli anıydı ve tüm krallıktaki rakiplerinin kıs-kançlıkla yumruklarını sıktığının farkındaydı. Bu onun için en bü-yük zevkti. Genç ve kendi ırkının standartlarına göre son derece çekici olanKna, Gruumsh'un rahibesi olmuştu; ama Tsinka kadar kendini dini-ne adamış, bağnaz biri değildi. Kna'nın tanrısı -daha doğrusu tanrı-çası- Kna'nın ta kendisiydi. Bu, gençler arasında yaygın olan vetamamen benmerkezci bir dünya görüşüydü. Ayrıca Obould'un tam olarak ihtiyaç duyduğu da buydu. Tsinkagörev süresince ona hem yatakta hem de yönetimde iyi hizmetetmişti, zira her zaman Gruumsh'un amaçlarını dile getirmişti. Hemde büyük bir hırsla. Obould'a hem fiziksel hem de zihinsel olarak40

ORK KRAL *-*büyük bir güç veren büyülü töreni Tsinka düzenlemişti ama dininebağlılığı çok kesindi ve görüşü dardı. Uçurumun kenarından atlayıptaşların arasına düşerek ölmeden çok önce krala sağladığı faydaömrünü doldurmuştu. Obould, Tsinka'yı özlüyordu. Fiziksel güzelliğini, deneyimli ha-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 23: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

reketlerini ve mevkiye duyduğu hırsı özlüyordu. Kna, sevişme ko-nusunda Tsinka'nın eline su dökemezdi. Ayrıca Kna, Tsinka'nınzekasına ve kurnazlığına kesinlikle sahip değildi. Obould'un kula-ğına çiftleşmek dışında dinlemeye değer bulacağı hiçbir şey fısılda-yamazdı. İşte bu yüzden mükemmeldi. Kral Obould çizdiği yol konusunda netti. Bu yol konusunda sağ-lam bir şaman grubu onunla hemfikirdi. Bu samanların en dikkatedeğer olanı ise Nukkels adındaki küçük ve genç bir orktu. Bu gru-bun haricinde Obould'un kimseden tavsiye almaya ihtiyacı yoktuve kendisine karşı gelinmesini istemiyordu. Hepsinden önemlisigüvenebileceği bir eşe ihtiyaç duyuyordu. Kna politikayla, entrika-larla ve Gruumsh'un iradesinin farklılık gösteren yorumlarıyla ilgi-lenmeyecek kadar kendisine aşıktı. Dişi orkun gösterisine bir süre dahadevam etmesine izin verdik-ten sonra nazikçe ama güçlü bir şekilde onu üzerinden ayırıp kolhizasına itti. Kna'ya bir sandalyeye gitmesini işaret etti. Dişi orkbunun karşılığında abartılı bir şekilde surat astı. Obould onu tesellietmek için pes etmiş bir halde omuz silkti ve dişi orku küçümseme-sini bastırmak için büyük çaba sarf etti. Ork kralı tekrar sandalyeyiişaret etti ve dişi ork tereddüt edince Obould güç kullanarak onusandalyeye ittirdi. Kna itiraz edecek oldu ama Obould iri yumruğunu kaldırarakona hiç de üstü kapalı olmayan bir yolla sabrının sınırlarını zorladı-ğını hatırlattı. Kna sessizce somurtarak otururken ork kralı huzurun-daki kalabalığa döndü ve en önemli askeri yöreyi denetleyenGeneral Dukka'nın gönderdiği bir ulak olan Tornfang Brakk'a işa-ret etti. "Bekçi Vadisi olarak bilinen vadi güvence altında, Tann-kral,"diyerek haber verdi Tornfang. "Kolay geçişi engellemek için zeminyıkıldı ve vadinin kuzey duvarına yapılan binaların inşası tamam-41

«^Ş-* R.A. SALVATORElanmak üzere. Cüceler dışarı çıkamaz." "Şimdi de mi?" diye sordu Obould. "Baharda çıkamayacaklarama şimdi de mi çıkamıyorlar?" "Şimdi de, Yüce Kişi," diye kendinden emin bir şekilde yanıtla-dı Tornfang ve Obould halkının kendisine daha kaç farklı unvanvereceğini merak etti. "Eğer cüceler Mithril Salonu'nun batı kapılarından çıkarsa onla-rı vadide yüksekten vurarak katlederiz," diyerek kalabalığa teminatverdi Tornfang. "O çirkin cücelerin bazıları batıdaki araziye geçme-yi başarırsa bile oradan kaçışları olmayacak. Surlar inşa edildi veGeneral Dukka'nın ordusu sağlam bir şekilde yerini aldı." "Peki, içeri girebilir miyiz?" diye sordu kalabalık ve önemli birkabile olan Grimm Klanf nın Reisi Grimsmal. Obould sabırsız orka hiç de tasvip etmeyen bir bakış attı, zira busorutabilecek en patlayıcı ve tehlikeli soruydu. Tartışmanın özü,farklı hizipler arasındaki tüm söylentilerin ve çekişmelerin kaynağıbu konuydu. Obould'un izinde araziyi ezip çiğnemiş ve yıllardır,hatta belki asırlardır görmedikleri bir başarıya ulaşmışlardı; fakatbirçoğu açık açık, "Ne amaçla?" diye soruyordu. Daha fazla zaferve yağma için mi? Bir cüce klanının mağaraları veya büyük birinsan ya da elf şehrinin sokakları için mi? Fakat Obould meseleyi, özellikle de çeşitli şamanlar ve reislerarasındaki fısıltıları enine boyuna düşününce Grimsmal'ın az öncefarkında olmadan onun faydasına konuşmuş olabileceğini anladı.

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 24: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

"Hayır," diye kesin bir şekilde belirtti Obould, tartışmalar yük-selmeden önce. "Cüceler deliklerine sahipler. Deliklerine sahip ka-lacaklar.""Şimdilik," demeye cüret etti inatçı Grimsmal. Obould sırıtmaktan gayrı bir cevap vermedi... fakat bunu komikbulduğundan mı yoksa öbür orka katıldığından mı yaptığını kimsekestiremedi. "Cüceler doğuda deliklerinden çıktılar," diye hatırlattı kalabalık-tan bir diğeri. Bir şaman cübbesi giymiş cılız bir yaratıktı. "Kışsüresince dağ sırtı boyunca inşaat yaptılar. Şimdi de kapılarındanbüyük nehre kadar uzanan surları ve kuleleri birleştirip güçlendir-42

ORK KRAL >~~^r $ —-meyi amaçlıyorlar.""Nehir kıyısındaki tahkimatları da," diye ekledi bir diğeri."Bir köprü inşa edeceklerdir," dedi Obould. "Ahmak cüceler işi bizim için yapıyorlar!" diye kükrediGrimsmal. "Geniş arazilere daha kolay geçmemizi sağlayacaklar." Diğer herkes başıyla onaylayıp sırıttı, hatta birkaçı birbirinin sır-tını sıvazladı. Obould da sırıttı. Köprü gerçekten de Bol-Ok Krallığı'na hizmetedecekti. Nukkels'e baktı; o da hoşnut bir bakışla karşılık verip ha-fifçe başıyla onayladı. Obould köprünün onlara hizmet edeceğini biliyordu ama savaş-maya bu kadar hevesli olan Grimsmal ve diğer birçok orkun hayalettiği şekilde hizmet etmeyecekti. Etrafında konuşmalar devam ederken Kral Obould, cücelerindağ sırtında inşa ettiği tahkimatların hemen kuzeyine kurulmuş birork şehri hayal etti. Bu büyük bir yerleşim yeri olacaktı. Kervan-ların geçebileceği geniş sokakları ve birçok malın depolanabileceğigüçlü binaları olacaktı. Obould'un haydutlardan veya fazlasıylahevesli olan savaşçı orklardan korumak için şehri surlarla çevrele-mesi gerekecekti; böylece Kral Bruenor'un köprüsünden geçipgelen tüccarlar dönüş yolculuklarına başlamadan önce huzur vegüven içinde dinlenebileceklerdi. Kendi isminin anılması ork kralını düşüncelerinden ayırdı.Obould başını kaldırıp baktığında üzerinde birçok meraklı göz oldu-ğunu fark etti. Kendisine yöneltilmiş bir soruyu kaçırdığı barizdi.Bunun önemi yoktu. Cevap olarak sakince, huzur verecek şekilde gülümsedi ve etra-fındaki havayı kuşatan savaş arzusunu henüz böyle bir şehri inşa et-mekten çok ama çok uzakta olduklarını kendine hatırlatmak içinkullandı.

"Karuck'un sarı sancağı," diye iki yol arkadaşına bildirdi43Fakat bu ne muhteşem bir başarı olacaktı.

İr-» R.A. SALVATOREToogwik Tuk. Üç ork, Karanlıkaltı'ndan gelen orkların ana çıkışnoktası olan mağaranın üzerindeki dolambaçlı ve karlı vadide iler-liyordu. Dnark ile Ung-thol öğle vaktinin aydınlığı karşısında gözlerinikıstılar ve soğuk kış rüzgarıyla dalgalanan kırmızı işlemeli iki sarısancağı gördüklerinde başlarıyla onayladılar. Yaklaştıklarını bili-yorlardı, zira korunaklı vadide aceleyle terk edilmiş iki kamp yerin-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 25: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

den geçmişlerdi. Görünüşe bakılırsa Karuck Klanı'nın ilerleyişidiğer orkları hızla ve uzağa kaçırmıştı. Toogwik Tuk, iki sancağın arasından yükselen kayalıklı bayırdabaşı çekti. Ellerinde çeşitli ayrıntılı tasarımlara; yandan uzananağızlara ve kıvrımlı mızrak uçlarına sahip sırıklı baltalar tutan devgibi ork muhafızlar yolu kesmişti. Yarı balta, yarı mızrak olan silah-ların ağırlığı yeterince göz korkutucuydu; fakat yaklaşan üçlününKaruck muhafızlarının bu ağır silahları ne kadar da kolayca kaldır-dığını görmesiyle endişeleri daha da arttı. "Obould kadar iriler," diye sessizce belirtti Ung-thol, "ki bunlarsadece basit muhafızlar." "Bu boyutlara ve güce ulaşamayan Karuck orkları köle piyadeolurmuş, öyle söyleniyor," dedi Dnark. "Bu doğru," dedi Toogvvik Tuk ikiliye doğru dönerek. "Hiçbi-rinin üremesine izin verilmiyor. Eğer şansları varsa genç yaşlarındahadım ediliyorlar." "Hevesim giderek artıyor," dedi üçlü arasında en ufak tefek olanUng-thol. Gençlik yıllarında iyi bir savaşçıydı ama aldığı bir yaraonu oldukça güçsüzleştirmişti ve şaman, araya giren yirmi yıl için-de epey kilo ve kas kaybetmişti. "Rahat ol, hadım edilmeye değmeyecek kadar yaşlısın," diyeazarladı Dnark; ve Toogwik Tuk'a gidip onları muhafızlara tanıtma-sını işaret etti. Görünüşe bakılırsa genç rahip takdim etme işini iyi yapmıştı ziraüçlüyü buyur edip ana kamp yerine yönlendirdiler. Kısa süre sonraheybetli Grguch ile savaş rahibi danışmanı olan Hakuun'un karşı-sında duruyorlardı. Grguch kayalardan yapılmış bir koltukta oturu-yordu ve korkunç, çift başlı savaş baltası elindeydi. Dizginsiz adın-44

ORK KRAL *-«daki silahın epey ağır olduğu barizdi ama Grguch tek eliyle onu ko-layca kaldırdı. Konukları silaha iyice bakabilsinler ve Dizginsiz'inonları birçok yolla öldürebileceğini anlasınlar diye onu yavaşçadöndürdü. Baltanın birbirine ters duran kanat şeklindeki keskin ka-falarından yukarı yükselen kara metalden sapı, ileri uzanan ve kıv-rılan bir ejderha şeklinde tasarlanmıştı; küçük ön bacakları göğsüneçekilmişti ve iki tarafa doğru genişçe yayılan boynuzları heybetlibir mızrağın ucunu oluşturuyordu. Gövdenin en altında ejderhanınuzun kuyruğu kıvrılıp sap kısmının etrafından dönerek bir korumaparçası oluşturuyordu. Silahın üzerinde ejderhanın omurgası boyluboyunca dışarı uzanıyordu; Grguch'tan alınan bir yumruk birçokhançer darbesi yemeye eşdeğerdi. En etkileyici olanı ise hayvanınsimetrik kanatlarını oluşturan keskin balta kafalarıydı. Parlak mith-ril gümüşünden yapılmış kanatlar yelpaze gibi açıktı; kanatlarınüzerinde bir parmak mesafe arayla kara adamantitten yapılmış inceçubuklar uzanıyor, ikisinin de üstünde ve altında ejderhanın kemik-lerini oluşturuyordu. Baltanın dışbükey kenarları Dnark'ın dirseğin-den parmak ucuna kadar uzanacak boydaydı ve üç ziyaretçiden hiç-biri Dizginsiz'in tek bir darbesiyle temiz bir şekilde ikiye bölündü-ğünü hayal etmekte güçlük çekmedi. "Bol-Ok'a hoş geldin büyük Grguch," dedi Toogwik Tuk, say-gıyla eğilerek. "Karuck Klanı ve değerli liderlerinin varlığı bizidaha da büyük kılıyor." Grguch yavaşça üç ziyaretçiye göz gezdirdikten sonra dönüpHakuun'a baktı. "Umut dolu iddianızın aslını öğreneceksiniz," dedibakışlarını tekrar Toogwik Tuk'a çevirirken, "tabii cücelerin, elfle-rin ve çirkin insanların kemiklerini çizmelerimin altında ezdiğim

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 26: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

zaman." Dnark en az kendisi kadar memnun görünen Ung-thol'a bakar-ken sırıtmadan edemedi. Bu vahşi ve sağı solu belirsiz kabileninarasında sayıca bu kadar az olmaktan duydukları rahatsızlığa rağ-men her şey gayet yolunda gidiyordu.—-W—45

#«* R.A. SALVATORE Grguch ile Karuck Klanı'nın dışarı adım attıkları mağarada,yılan fobisi olanlar hariç hiç kimsenin gözüne o kadar da korkunçgözükmeyecek başka bir siluet belirdi. Daha çok iri bir kelebeğeuygun gibi görünen kanatlarını çırpan bu sürüngen yaratık mağara-nın içinde solmakta olan gün ışığına doğru zikzaklar çizerek uçu-yordu. Alacakaranlık, onun bir asırdır gördüğü her şeyden daha parlak-tı ve yaratık, gözlerinin ışığa uyum sağlaması için mağaranın için-de uzun, çok uzun bir süre oturmak zorunda kaldı. "Ah, Hakuun, bunu neden yaptın?" diye sordu büyücü. Aslındabir yılan, hele uçan bir yılan hiç değildi. Yakınlarda birileri olsaydıkanatlı bir yılanın iç çekmesini ilginç bulabilirdi. Daha karanlık bir köşeye süründü ve sadece gözleri alışsın diyearada bir dışarı doğru uzanıp baktı. Kendi sorusunun cevabını biliyordu. Karuck Klanı yabanilerininyüzeye çıkmasının tek sebebi yağma ve savaş olabilirdi. Savaşilginç bir hadise olsa da Büyücü Jack'in -veya bir zamanlar yaygınolarak bilindiği üzere Gnom Jack'in- bu ara savaşa ayıracak vaktiyoktu. Çalışmaları onu Dünyanın Omurgası'nın derinliklerine gö-türmüş ve Hakuun'un büyük büyük büyük büyük babasından beriKaruck Klanı'nı kolayca kendi çıkarına kullanması ona çalışmala-rını harika bir şekilde gizleme imkanı sunmuştu; tabii Hakuun'unsefil, küçük ailesinin üzerine yağdırdığı şan şöhretten söz etmeyegerek bile yoktu. Uzun bir süre sonra, havada sadece gündüz ışığının son kalıntı-ları mevcutken Jack mağara çıkışının dışına süründü ve engin ara-ziye baktı. Elbette birkaç büyü Hakuun ile diğerlerinin yerini tespitetmesini sağlardı ama algısı kuvvetli büyücünün bir şeylerin farklıolduğunu anlaması için büyüye ihtiyacı yoktu. Havada zar zor seçi-len bir şey -belki uzaktan gelen bir koku veya ses- Jack'in sinirleri-ne dokunuyordu. Bir zamanlar, hatırlayabildiğinden çok önce, sıra-dan büyücülerin alışıldık numaralarından çok daha güçlü ve şeyta-ni büyüler öğrenmek için illithidler ve iblislerle düşüp kalkmadanönce yüzeyde yaşamıştı. Gerçekten bir gnomken yüzeyde yaşamış-tı; artık bir gnom olduğunu pek iddia edemezdi. O kılığa pek nadi-46

ORK KRAL *-«ren bürünürdü ve fiziksel görünüşün o kadar önemli olmadığını, ki-şiyi tanımlamadığını anlamıştı. Şanslı biri olduğunu biliyordu vebunu büyük ölçüde illithidlere borçluydu, çünkü maddiyatın veölümlü olmanın sınırlarından kurtulmayı öğrenmişti. Düşük seviyeli yaratıkların, çoklu evrenin gerçeğini veya büyü-nün gerçek gücünü anlamayan yaratıkların yaşadığı engin diyarabakarken içinde bir acıma duygusu hasıl oldu. Araziye bakarken bu Jack'in koruyucu zırhı oldu, zira zihnindeve kalbinde dönüp duran kaçınılmaz hisleri bastırmak için böyle birkibire ihtiyacı vardı. Tüm üstünlüğüne rağmen Jack son asrını veya

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 27: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

daha fazlasını neredeyse tamamen yalnız geçirmişti. Simya malze-meleriyle, tomar tomar parşömenle, sonsuz mürekkeple ve gnomboyunun birkaç katı uzunluğuna kadar yükselen büyü kitaplarıyladolu harika atölyesinde öğrendiği muhteşem gerçekler ve yeni bü-yülere rağmen Jack, ölümsüzlüğün ona yaşattığı kaderin paradoks-larını sadece kendine yalan söyleyerek kabullenebiliyordu. Yakınzamanda doğal bir sebepten ölmeyecek olmasına rağmen -belki debu yüzden- Jack dünyanın ölümcül tehlikelerle dolu olduğunun far-kındaydı. Uzun bir yaşam, 'kaybedecek daha fazla şey olması' anla-mına geliyordu ve Jack'in güvenli laboratuvarma sıkışıp kalmasınınsebebi en az Karanlıkaltı'nm kalın taşları kadar duyduğu korkuydu. Karuck Klanı, Karanlıkaltı'ndan dışarı yolculuk etmiş olsa bilebüyüyle korunan gizli laboratuvan hâlâ güvendeydi. Yine de Jackonları takip etmişti. Sefil Hakuun takip edilmeye değer biri olmasada onu takip etmişti. Geri dönmek, Gnom Jack olduğu zamanlarıhatırlamak istediğini kalbinin derinliklerinde biliyordu ama bunukendine itiraf etmeye pek hazır değildi. Manzara karşısında hoş bir şaşkınlık yaşadı. Havada bir kıpırtı,heyecanla ve ihtimallerle dolu bir şeyler vardı. 'Belki de Hakuun'un Grguch'un yüzeye çıkmasına izin verme-sindeki esas sebepleri bilmiyorumdur," diye düşündü Jack ve bukonu aklını kurcaladı.47

GEÇEN ZAMANLARİN BASİT HUZURU Wulfgar'm uzun, güçlü bacakları diz boyu -sıklıkla bel hizasınagelen- karın içinde ileri geri hareket ediyor ve dağ yamacında kuze-ye doğru yolunu açıyordu. Wulfgar, karı bir engel olarak görmektençok özgürlük sunan bir deneyim olarak değerlendiriyordu. Dağdabu şekilde yol almak ona yuvasının soğuk havasını hatırlatıyordu vedaha somut açıdan bakacak olursa kar onu inatla takip eden iki cücenöbetçi askerini yavaşlatıp durdurmuştu. Daha fazla kar yağdı ve kuzeyden bir başka fırtına sözü verensoğuk rüzgarlar esti. Fakat Wulfgar korkmuyordu ve ilerlerkenyüzünde içten bir gülümseme vardı. Nehri sağ tarafında tutuyor veIvan Bouldershoulder'ın ona, Delly Curtie'nin cesedine giden yolkonusunda belirttiği tüm yer şekillerini aklından geçiriyordu.Wulfgar, cüce kardeşler Mithril Salonu'ndan ayrılmadan önce de-taylı bir şekilde anlatmaları için Ivan ve Pikel'in başının etiniyemişti. Soğuk rüzgar, ısıran kar, kışın derinliğinin bacaklarına uyguladı-ğı baskı... Bütün bunlar Wulfgar'a hoş geliyor, tanıdık ve rahatlatıcıbir his veriyordu. Seçtiği bu yolun doğru yol olduğunu kalbininderinliklerinde biliyordu. Daha da azimli bir şekilde, kararlı ve güçlüadımlarla yoluna devam etti. Onu hiçbir kar öbeği yavaşlatamazdı.Bruenor'un cücelerinin itiraz dolu haykırışları arkasında kaybo-48

ORK KRAL «-«lup gitmiş, rüzgar duvarı tarafından alt edilmişti. Kısa süre sonratahkimatlar, kuleler ve dağ sırtları arka planda, uzakta kalan kara vebelirsiz lekelere dönüşmüştü. Yalnızdı ve özgürdü. Sırtını dayayabileceği kimse yoktu amakimseden sorumlu da değildi. Beornegar Oğlu Wulfgar, derin kışkarlarının arasında, en yeni fırtınanın rüzgarlarına karşı tek başınailerliyordu. Kendi yolunu kendi seçen ve heyecan verecek şekilde

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 28: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

yürümeye değer bir yol bulmuş yalnız bir maceracıydı. Soğuğa rağmen, tehlikeye rağmen, Colson'un kayıp olmasınarağmen, Delly'nin ölümüne ve Catti-brie'nin Drizzt ile ilişkisinerağmen VVulfgar içinde sadece basit bir neşe hissediyordu. Donuk ışık yerini karanlığa bıraktıktan ve soğuk gece havasıdonmuş tundranın mağrur bir evladının dahi tahammül edemeyece-ği kadar kesinleştikten çok sonrasına kadar yoluna devam etti. Gürçam ağaçlarının en aşağıdaki dallarının altında, yalıtıcı buz duvar-larının ardında ve rüzgarın onu bulamayacağı bir yerde kamp kurdu.Geceyi alageyikler ve sürüyü takip eden göçebe kabilelerle ilgili rü-yalar görerek geçirdi. Tüm dostlarını Kelvin Anıtı'nın gölgesininaltında, yanında dururlarken hayal etti. İyi bir uyku çekti ve ertesi sabahın erken saatlerinde, gri gökyü-zünün altında tekrar yola koyuldu. Arazi, Mithril Salonu'nda yıllar geçirmiş olan Wulfgar'a yaban-cı gelmiyordu. Cüce yerleşiminin doğu kapısından çıkmış olsa daIvan ile Pikel'in, zavallı Delly'nin cesedini buldukları yere dair ga-yet iyi bir fikri vardı. Oraya o gün varacağını biliyordu ama sürekliolarak kendine ihtiyatlı olması gerektiğini hatırlatıyordu. Güvenlitoprakları terk etmişti ve dağ yamacındaki cüce tahkimatlarını geç-tiği andan beri medeniyet diyarının dışında olduğunu biliyordu.Wulfgar, kamp ateşlerinden çıkan kara dumanların tembelce hava-ya yükseldiği birkaç kamp yerini geçti. Kamp yapanların ork soyun-dan geldiğini ve niyetlerinin kötü olduğunu görmek için kamp yer-lerine yaklaşması gerekmiyordu.Gün ışığının donuk olmasından memnundu. Öğle vaktinden kısa süre sonra tekrar kar yağmaya başladı amabir gece öncesinin güçlü sağanağı gibi değildi. Şişkin kar taneleri49

$-~* R.A. SALVATOREhafifçe havada süzülüyor ve döne döne yere iniyordu, zira arada birfısıldayan küçük bir esinti dışında rüzgar yoktu. Sürekli olarak ork-ların ve diğer canavarların izlerine dikkat etmek zorunda olmasınarağmen Wulfgar büyük ilerleme kaydetti ve altında uzanan çanakşeklindeki vadiye bakmak üzere küçük, kayalıklı bir çıkıntıya var-dığında henüz ikindi vaktiydi. Wulfgar bölgeyi gözden geçirirken nefesini tuttu. Önünden, tamkarşıdaki yükseltinin ötesinden birkaç kamp ateşinin dumanı yükse-liyordu ve Wulfgar vadinin içinde daha eski, terk edilmiş bir kampyerinin kalıntılarını gördü. Vadi korunaklı olduğu halde, rüzgar birgün önce yolunu bulup içeri sızmış ve karları güneydoğu kısmınasürükleyerek çanağın büyük bir kısmını çıplak bırakmıştı. Wulfgarküçük taşlardan oluşan, üzeri yarı yarıya kapalı daireyi, yani biryemek çukurunun kalıntılarını net bir şekilde görebiliyordu.Tam da Ivan Bouldershoulder'ın tanımladığı gibiydi. Barbar derinden iç çekerek çıkıntıdan ayrıldı ve ağır ama eminadımlarla vadiye inmeye başladı. Ayaklarını kaldırmaktan çok ya-vaşça bayır aşağı kaydırıyordu, zira yarım metrelik kar örtüsününaltına gömülmüş bir cesede ayağının takılabileceğini biliyordu. Onudosdoğru yemek çukuruna ulaştıracak bir rotayı takip ettikten sonraIvan'in anlattığı yöne doğru yerini aldı ve yavaşça dışarı doğru açıl-maya başladı. Uzun zamanını aldı ama karların ucundan çıkan ma-vileşmiş bir eli net bir şekilde gördü. Wulfgar onun yanına diz çöküp saygıyla karları sildi. Bu kesinlik-le Delly'ydi; zira aylar önceki ölümünden sonra kışın derin donduru-cu etkisi yoğunlaşmıştı ve biraz çürüme başlamıştı. Yüzü şişmişti

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 29: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

ama şişkinlik aşırı değildi ve yüz hatları tamamen bozulmamıştı. Uykudaymış ve huzur içindeymiş gibi görünüyordu; Wulfgarzavallı kadının tüm hayatı boyunca böyle bir huzuru tatmamış oldu-ğunu fark etti. Bunu fark edince vicdan azabı hissetti, zira önünde sonunda bugerçekte onun payı hiç de küçük sayılmazdı. Son konuşmalarını,Delly'nin üstü kapalı ve sessiz bir şekilde onu Mithril Salonu'ndangötürmesi, cücelerin kazdığı tünellerin hapsinden kurtarması içinyalvardığını hatırladı.50

ORK KRAL —* "Ama ben aptalın tekiyim," diye kadına fısıldadı, yüzünü nazik-çe okşarken. "Bunu bana daha açık bir şekilde söyleseydin bile kor-karım ki seni duymazdım." Delly onunla birlikte Mithril Salonu'na gelmek için her şeyinigeride bırakmıştı. Tabii ki Luskan'daki yoksul hayatı kıskanılacakbir yaşam değildi ama yine de Luskan'da Delly Curtie'nin ailesigibi olan arkadaşları, sıcak bir yatağı ve karnını doyuracak yemeğivardı. En azından bu kadarını Wulfgar ve Colson için terk etmiş,Mithril Salonu'na gelene kadar ve ondan sonra da üzerine düşeniyerine getirmişti. Önünde sonunda başarısız olmuştu. Bunun sebebi kesinlikleCatti-brie'nin şeytani ve bilinçli kılıcıydı ama başarısızlığının birbaşka sebebi yanında olması için güvendiği adamın onun dile getir-mediği çaresizliğini duymayı başaramamasıydı. "Affet beni," dedi "VVulfgar ve eğilip kadının soğuk yanağınıöptü. Tekrar dizlerinin üzerine kalktı ve gözlerini kırpıştırdı ziraaniden donuk gün ışığı gözüne batmıştı.Wulfgar ayağa kalktı. "Ma la, bo gor du wanak, " dedi. Bu olanı biteni kabullenmekleilgili kadim bir barbar deyişiydi ve ortak lisana dosdoğru tercümesiyoktu. Dünyanın 'olması gerektiği gibi,' tanrıların istediği gibi olduğu-nu ve insanoğluna düşenin karşılarına çıkanı kabul edip ondan eniyi yolu kendilerine çizmek olduğunu belirten bir yas cümlesiydi.Buzyeli Vadisi barbarlarının karmaşık ve pek akıcı olmayan lisanı-nın dudaklarından bu kadar kolay bir şekilde döküldüğünü duyanWulfgar duraksadı. Artık o lisanı kullanmıyordu ama yine de o andaçok kolay bir şekilde hatırlayıvermişti. Etrafında buz gibi kış varken, soğuk ve keskin ayazda, ayakları-nın dibinde trajedi dururken bu sözler istemsiz ve karşı konulmazbir şekilde ağzından dökülmüştü. "Ma la, bo gor du wanak, " diye fısıldayarak tekrarladı başınıeğip Delly Curtie'ye bakarken. Bakışları çanağın öbür tarafından yükselen kamp ateşlerinindumanlarına kaydı. Şu anda çizeceği 'en iyi yol' zihninde kristalle-51

^- 4*^-^ R-A. SALVATOREsirken Aegis-Fang'i kaldırdı ve yüz ifadesi buruk bir bakıştanamansız bir gülümsemeye dönüştü. Vadinin kuzey ucunun ardında zemin dört metreden uzun dik birbayır halinde meyilleniyordu ama çıkıntının yakınlarında küçük birdüzlük vardı. Bu, dev, kadim bir ağacın gövdesi gibi üzeri düz birtaş çıkıntısıydı. Ana ork kampı o sütunun tabanının etrafına kurul-muştu ama vadinin kenarından hücum ederken Wulfgar'ın ilk gör-düğü, tek bir çadır ve orada bekleyen üç ork nöbetçisiydi. Aegis-fang, önden savrulup sıçrayan barbarın savaş tanrısı

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 30: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

Tempus'a attığı çığlığa öncülük etti. Dönerek ilerleyen savaş çekicien yakındaki nöbetçi orkun göğsünde patladı ve onu üç metre ça-pındaki sütunun öbür ucuna kadar fırlatıp kar örtüsünü bir gemininpruvası gibi yararak öbür taraftan yere düşürdü. Kat kat ağır giysilerle kısıtlanan ve ayağının altında sadece kay-gan bir zemin olan Wulfgar beş metrelik mesafeyi aşamadı ve bal-dırlarını sütunun kenarına çarptı; bu da karın, üzerine yığılmasınasebep oldu. Savaş çılgınlığıyla kükreyen, diğer iki orka açık hedefolmamak için debelenen barbar hızla ellerini altına yerleştirdi vekendini iterek ayağa kalktı. Baldırlarının ön kısmı kanıyordu amabarbar acı hissetmiyordu. En yakındaki orka çullandı ve ork onu en-gellemek için mızrağını kaldırdı. Wulfgar zayıf silaha vurarak onu kenara savurduktan sonra orkagirişerek yaratığın kalın kürklü atkısının ön kısmını kavradı.Wulfgar yaratığı basitçe ezerken öbür eliyle de kasıklarından kavra-dı ve düşmanını başının üzerine kaldırdı. Öbür orka doğru döndü veelindeki yaratığı fırlattı. Son ork canlı silahtan eğilerek kurtuldu.Havada uçan yaratık ise küçük çadıra çarparak kendisiyle birlikteçadırı da sütunun öbür kenarından aşağı düşürdü. Geri kalan ork, kılıcını iki eliyle kavradı ve ağır keskin kısmını başı-nın üzerine kaldırarak gözü dönmüş bir şekilde Wulfgar'a saldırdı. Düşmanlarında böyle bir hevesi daha evvel çok görmüştü çünküsıklıkla Wulfgar silahsızmış gibi görünürdü. Ama ork yaklaşırkenAegis-fang büyülü bir şekilde Wulfgar'ın ellerinde belirdi ve bar-bar, çekici tek eliyle ileri savurdu. Çekicin ağır kafası yaklaşanorkun göğsünde şiddetle patladı.52

ORK KRAL *-«Yaratık taştan bir duvara çarpmış gibi duruverdi. Wulfgar, Aegis-fang'i geri çekip tekrar saldırmak için onu ikieliyle birden kaldırdı ama ork hiç kıpırdamadan öylece durmuş boşboş bakıyordu. Kılıcın yaratığın ellerinden kayışını ve ardındanyere düşüşünü izledi. Bundan sonra Wulfgar saldıramadan ork yereyığılıverdi. Wulfgar yaratığın yanından koşarak geçip sütunun kenarınagitti. Aşağıda orklar dört dönüyor ve beklenmedik bir şekilde gelentehdidi tespit etmeye çalışıyorlardı. Orklardan biri Wulfgar'a doğruyayını kaldırdı ama çok yavaş kalmıştı, zira Aegis-fang döne döneüzerine doğru gelmekteydi. Savaş çekici orkun ellerine isabet etti veokçuyu yere devirdi. VVulfgar sütundan atlayıp ona doğru mızraklar kaldırmış olan enyakındaki ikilinin üzerinden geçti. Daha az hazırlıklı olan ikinci birgrubun üzerine uçtu; bir tanesini kıvırdığı dizinin altında ezdi vediğerlerini ağır vücuduyla yere devirdi. Bir şekilde dengesini sağla-mayı başardı ve öne doğru tökezleyerek mızrak tutanların menzilin-den çıktı. Bu devinimini kullanarak sıradaki orku ağır bir yumruklayere serdi. Ondan sonra gelen orku kavrayıp koşarken önünde canlıbir kalkan gibi tutarak bir çift kafası karışmış nöbetçinin kılıçlarınadoğru hücum etti. Aegis-fang ellerine geri döndü ve savurduğu güçlü bir darbe üçorkun uçarak yere serilmesine sebep oldu. Wulfgar sadece içgüdü-sel davranarak hareketini durdurup döndü ve Aegis-fang sırtınadoğru hamle yapan yaratıkların mızraklarıyla kollarını paramparçaetti. Yenilgiyi kabullenen orklar birbirlerine dolanıp geri tökezledi-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 31: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

ler ve duraksamaya cesaret edemeyen VVulfgar koşarak uzaklaştı. Bir çadırın yanma girişti, çekici geyik derisini ahşap desteklerin-den yırtarak koparttı. Ayağını çekip güçlü bir tekme atarak uykutulumlarını, erzakları ve cıyaklayarak çadırdan dışarı sürünmeyeçalışan iki orku darmadağın etti. VVulfgar bu ikilinin ona bir tehdit oluşturmadığını fark etti. Buyüzden hiç duraksamadan kendisine doğru silahını kaldıran bir son-raki orka doğru döndü. Kollarıyla başının üzerinde daireler çizereksaldırdı. Aegis-fang havayı yararken vızıldıyordu. Üç ork geri çekil-53

te-# R.A. SALVATOREdi ama bir tanesi ayağı takıldığı için yere düştü. Silahını bırakıpsürünerek kaçmaya çalıştı ama VVulfgar yaratığın kalçasına sert birtekme atıp onu yere serdi. Ork inatla karnının üzerine yuvarlandı veelleriyle dizlerinin üzerine doğrularak depara kalkmak için ayakla-rını yere sabitlemeye çalıştı. İri, kaslı kolları şişip gerilen Wulfgar, Aegis-Fang'in dönüşünüdurdurup elini silahın sapından yukarı kaydırdı ve orka vurdu. Sa-vaş çekici orkun omzunu parçaladı ve kafasının kenarını çatlattı.Yaratık yüzükoyun yere devrilip kıpırtısız yattı. VVulfgar, orkun iki yoldaşını takip etmek üzere koşmaya başlar-ken hıncını almak için yerdeki orkun üzerine basarak geçti. İki orkkaçmayı bırakıp hazır bir şekilde durdu. Wulfgar kükreyerek Aegis-fang'i başının üzerine kaldırdı ve bumeydan okumayı hevesle kabul etti. Barbar hücuma geçti... amagözünün ucuyla bir şey fark etti. Öndeki ayağını kara saplayıp ani-den durdu ve dönmeye çalıştı. Ondan sonra kendini yana savurdu vebir mızrak acı verecek şekilde böğrünü sıyırdı. Mızrak, uçuşan kurtkürküne saplanıp takılmıştı ve dengesiz bir şekilde asılı duruyor,sapı yerde sürükleniyor ye dönmeye devam eden Wulfgar'ın ayak-larına dolanıyordu. Fakat buna pek ilgi gösteremezdi çünkü üzerinedoğru ikinci bir mızrak uçmaktaydı. Wulfgar, Aegis-fang'i göğsüneçekti ve son anda aşağı doğru çevirerek mızrağın ucunu savuşturdu.Mızrak bu savuşturmayla birlikte sekerek dönüp Wulfgar'ın omzu-na çarptı. Dönerek geçerken silahın üçgen ucunun arka kısmı bar-barı çenesinden yanağına kadar kesti. Yalpalayarak uzaklaşırken bacağı, pelerinine asılı duran mızra-ğın sapına takıldı. Wulfgar takdir edilecek bir şekilde yere düşmemeyi başardı amadengesini yitirmişti. İki ork uluyarak üzerine atladığında duruşu vesilahının konumu yanlıştı. Aegis-fang'i vücudu boyunca soldan sağa savurarak bir kılıçhamlesini engelledi ama bunu savaş çekicinden çok koluyla yap-mıştı. Altta kalan elini çaresizce kaldırdı ve diğer orkun saplamayaçalıştığı mızrağı engellemek için savaş çekicini yatay bir şekildedöndürdü.54

ORK KRAL ?—£=*f — Fakat bu saplama bir hileydi ve Wulfgar hedefi net bir şekildekaçırmıştı. Ork geri çekilirken yüzünde beliren gülümseme,Wulfgar'm ikinci hamleyle mızrağın karnına derin bir şekilde sap-lanmasını engellemesinin hiçbir yolu olmadığını anlamasına yetti.Karların içinde donmuş bir halde yatan Delly'yi düşündü. Bruenor, Mithril Salonu'nun doğu kapısının dışında Catti-brieile birlikte duruyordu. Kuzeylerinde inşaat, yani sarp dağ yamacınınçıkıntısından nehre kadar uzanan surun tahkimatı tüm hızıyla de-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 32: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

vam ediyordu. Sur orkları geride tutabildiği sürece BattlehammerKlanı Gümüş Sınırlar'in geri kalan kısmıyla yeryüzü bağlantısınasahip olacaktı. Bruenor ile Catti-brie'nin durduğu yerden sadeceotuz metre uzakta bulunan Surbrin Nehri teknesi kısa süre içindefaaliyete geçecekti. Zaten tekneye çok kısa süreliğine ihtiyaç duyu-lacaktı. Nehrin iki kenarında birden güçlü bir köprünün payandala-rı daha şimdiden inşa edilmişti. Orklar, onlar birkaç gün önceden haber almadan güneyden sal-dıramazlardı ve o engebeli arazide böyle bir yolculuk yaparlarsaordu birçok dönemeçte savunmasız duruma düşerdi. Çoktan nehirkıyılarına mancınıklar, okçu kuleleri ve savunmaya yönelik diğersaldırı noktalarından oluşan bir hat çekilmişti. Özellikle savunmalarnehir boyunca arttırılmıştı; tıpkı en önemli bölgeyi güvence altınaalma çabasıyla Battlehammer cücelerinin yardımına koşan FelbarrKalesi cücelerinin başına geldiği gibi, nehirden geçerek saldırmayaçalışan her orkun sonu felaket olacaktı. Fakat o anda ne Bruenor ne de Catti-brie cücelerin marifetlerinebakıyordu. İkisinin de gözleri ve düşünceleri çok daha kuzeye,Wulfgar'ın beklenmedik bir şekilde başını alıp gittiği yere çevril-mişti. "Onunla Gümüşay'a gitmeye hazır mısın?" diye evlatlık kızınasordu Bruenor, uzun ve rahatsızlık verici bir sessizliğin ardından;zira cüce Catti-brie'nin de tıpkı kendisi gibi berbat bir his duyduğu-

nu biliyordu.55

P-# R.A. SALVATORE "Attığım her adımda bacağım acıyor," diye itiraf etti kadın."Kaya bana sıkı çarptı. Bir daha doğru düzgün yürüyebileceğimdenemin değilim." Bruenor yaşarmış gözleriyle ona doğru döndü. Kadının doğrusöylediğini biliyordu ve ruhbanlar da ona kesin bir şekilde böylesöylemişlerdi. Catti-brie'nin yaraları asla tamamen iyileşmeyecek-ti. Batı giriş salonundaki çatışma onu hayatının sonuna kadar topalbırakmıştı ve muhtemelen kadın daha da fazla hasar görmüştü. Ra-hip Cordio, Bruenor'a, özellikle doğurganlık çağının sonuna yak-laştığı için Catti-brie'nin asla çocuk doğuramayacağından korktu-ğunu söylemişti. "Ama bugünkü yürüyüşe hazırım," dedi Catti-brie kararlılıklave hiç tereddüt etmeden. "Eğer biz konuşurken Wulfgar o surlarıaşmış olsaydı yolumuza gidebilelim diye onu nehre döndürürdüm.Colson'un babasına kavuşma zamanı geldi de geçiyor." Bruenor'un yüzünde kocaman bir gülümseme belirdi. "Kızıbulup geri dönmekte acele et," diye buyurdu. "Sanırım karlar bu yılerken eriyecek ve Gauntlgrym bizi bekliyor!" "Oranın gerçekten Gauntlgrym olduğuna inanıyor musun?" diyesormaya cüret etti Catti-brie ve ilk defa biri en önemli soruyu hırs-lı cüce krala dosdoğru soruyordu. Mithril Salonu'na dönüş yolcu-luklarında, Obould gelmeden önce, kervandaki at arabalarından birigarip bir çukura düşmüştü ve bu çukur görünüşe bakılırsa yeraltın-daki bir labirente açılıyordu. Bruenor derhal bu yerin Gauntlgrymolduğunu ilan etmişti. Gauntlgyrm kadim ve uzun zamandır kayıpbir cüce şehriydi; Battlehammer, Mirabar, Felbar, Adbar, kısacasıKuzey'deki tüm cücelerin ortak atası olan Delzoun cücelerinin gü-cünün doruk noktasıydı. "Gauntlgrym," dedi Bruenor emin bir şekilde; ölümden döndü-ğünden beri bunu aynı tonlamayla iddia edip duruyordu.

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 33: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

"Moradin'in beni ölümden döndürmesinin bir sebebi vardı kızım.Bu sebep de ben Gauntlgrym'i bulunca ortaya çıkacak. Çirkin ork-ları deliklerine geri püskürtmek için gereken silahlan orada bulaca-ğımızdan şüphen olmasın."Catti-brie onunla tartışmayacaktı çünkü Bruenor'un tartışacak56

ORK KRAL *-*havada olmadığını biliyordu. Drizzt ile birlikte cücenin planı hak-kında uzun uzun konuşmuş, o çukurun gerçekten de Gauntlgrym'ingiriş noktası olabileceği ihtimalini kabul etmişlerdi. Catti-brie aynızamanda bu konuyu kadim haritalar ve yazmaların arasına gömül-müş olan Regis ile de enine boyuna tartışmıştı. İşin doğrusu, hiçbi-ri o yerin Bruenor'un iddia ettiği yer olup olmadığını bilmiyordu. Bruenor bu konuda tartışmaya açık değildi. Bu diyarın üzerineçöken karanlığa karşı çözümü basitti ve tek bir kelimeden ibaretti:Gauntlgrym. "Lanet olası, inatçı, ahmak oğlan," diye homurdandı Bruenor,tekrar kuzeye bakarak. Zihin gözü, görüşünü engelleyen surlarınçok ötesine bakıyordu. "Her şeyi yavaşlatacak." Catti-brie cevap verecek oldu ama boğazında beliren yumru se-bebiyle konuşamadığını fark etti. Bruenor elbette şikayet ediyordu;ama aslında Wulfgar'ın orkların elindeki topraklara doğru tek başı-na yola koyulmak konusundaki aceleci kararının cücenin planlarınıyavaşlatması, tüm düşünceler arasında en iyimser olanıydı. Kadın sadece bir anlığına korkusuna boyun eğdi ve dostunakarşı sorumluluğunun onu Colson'u aramak için tek başınaSurbrin'in ötesine götürüp götürmeyeceğini merak etti. Durum öyleolursa, bebek bulunduktan sonra ne olacaktı?57

BİR KRALLIK KURMAK Önce kalaslar gıcırdadı, sonra ağırlıklar mancınığın dev boynu-nu hızla savururken izleyenlerin üzerinden büyük bir rüzgar geçti.Mancınık sepeti içindekileri, yani üç uçlu demirleri serbest bırakıpkemerin en yüksek noktasından mümkün olduğunca yüksek bir de-vinimle uzak mesafeye yolladı. Kara metal sağanağı dalışa geçti ve Kral Obould onların BekçiVadisi'ne yağışını izlemek için aceleyle uçurum kenarına gitti. Nukkels, Kna ve diğer birkaç kişi, tanrı-krallarmın altmış metre-lik bir uçurumun kenarına bu kadar yakın durmasından hiç memnunolmayarak rahatsızlıkla kıpırdandı. General Dukka'nm askerlerin-den herhangi biri veya daha muhtemelen mağrur Reis Grimsmal ilemuhafızları ileri atılıp tek bir itişle Obould'un hakimiyetine son ve-rebilirlerdi. Fakat Grimsmal daha önce memnuniyetsizliğini belirtmiş olsa da,şimdi Mithril Salonu'nun kapalı batı kapısını tepeden gören çıkıntıyakurulmuş savunmalara bakıp onaylayarak başını sallıyordu. "Vadi zeminini demirlerle doldurduk," diye Obould'u temin ettiGeneral Dukka. Mancınıkların yanına sıra halinde dizilmiş sepetle-ri işaret etti. Sepetlerin hepsi iri bir yumruktan bir ork kellesinin ikikatına kadar farklılık gösteren boyutlarda taşlarla doluydu. "Eğerçirkin cüceler dışarı çıkacak olursa onlara ölüm yağdıracağız."58

ORK KRAL *-*

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 34: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

Obould güneybatıya baktı. Kırık dökük vadide, cüce yerleşkesi-ne olan yolun üçte ikilik bir mesafe ötesinde orklar kayaları deliyor,derin ve geniş bir hendek kazıyorlardı. Kralın tam solunda, hende-ğin sonundaki bir çıkıntının üzerinde üç tane mancınık duruyordu.Cücelerin orayı batıda konuşlanmış orklara karşı siper olarak kul-lanmayı denemesi karşısında tüm vadiye ateş açmaya hazır haldeduruyorlardı. Dukka'nın planını anlamak kolaydı; Bekçi Vadisi'ndeki her tür-lü cüce ilerleyişini mümkün olduğunca yavaşlatacak, böylece yük-seklerdeki mancınık birliği ve okçuları safları yarmak isteyen düş-man ordusu üzerinde büyük hasara yol açacaktı. "Doğu surlarından dışarı büyük bir hız ve kurnazlıkla çıktılar,"diyerek zevkten dört köşe olmuş generali uyardı Obould. "Metal atarabalarının içindeydiler. Çökmüş bir dağ duvarı bile onları yavaş-latmadı." "O kapıdan Surbrin'e olan mesafe uzak değildi, kralım," diyeyanıtlamaya cüret etti Dukka. "Bekçi Vadisi böyle bir koruma sağ-lamıyor." "Onları hafife alma," diye uyardı Obould. Konuşurken GeneralDukka'ya yaklaştı ve general, boy pos açısından onun yanında ufaktefek kalmış gibi göründü. Obould, herkes duyabilsin diye meşumve yüksek bir sesle kükredi; "Hiddetle dışarı çıkacaklar. Attığınızçivili demirleri süpürmek için önlerinde süpürgeleri, yukarıdan ya-ğan oklarınız ve taşlarınızdan korunmak için kalkanları olacak. Hiçşüphesiz açılıp kapanan köprüleri olacak ve hendekleriniz onları hiçyavaşlatmayacak. Kral Bruenor ahmak değildir ve savaşa hazırlık-sız girmez. Cüceler nereye gitmeleri gerektiğini kesin olarak bile-cekler ve oraya tüm hızlarıyla ulaşacaklar." Bunun ardından uzun ve rahatsızlık dolu bir sessizlik yaşandı.Birçok ork tedirginlikle birbirine baktı. "Dışarı çıkmalarını mı bekliyorsunuz kralım?" diye sorduGrimsmal. "Kral Bruenor'dan tek beklediğim şu; ne yapmayı seçerse seç-sin bunu çok iyi ve kurnazca yapacaktır," diye yanıtladı Obould. Birork kralının bir cüce hakkında böyle iltifat dolu sözler etmesi karşı-59

^ 4*^~* R-A- SALVATOREsında birçok orkun ağzı bir karış açık kaldı. Obould felaketle sonuçlanan Mithril Salonu'na girme girişimle-rinin ışığında bu bakışları dikkatle inceledi. Hiçbirinin zayıflıktanve kendi kötü kararlarının açtığı yaralardan dolayı böyle konuştuğu-na inanmasına izin veremezdi. "Şu anda mancınıklarınızı koyduğunuz çıkıntının yıkımına tanıkolun," dedi ve kolunu batıya doğru salladı. Eskiden bir çıkıntı cep-hesinin bulunduğu yerde -ki Obould oraya ayaz devleri ve büyüksavaş makineleri yerleştirmişti- şimdi paramparça olmuş taşlardanoluşan kırık dökük bir yarık vardı. "Cüceler kendi yuvalarındalar.Her taşı, her yükseltiyi ve her tüneli biliyorlar. Savaşmayı biliyor-lar. Ama biz..." diye kükredi. Mümkün olduğunca fazla etki yarat-mak için yürüdü ve pençeli ellerini gökyüzüne kaldırdı. Devam et-meden önce birçok kalp atışı boyunca bu sözlerin havada asılı kal-masına izin verdi. "Hak ettikleri saygıyı onlara teslim ediyoruz. Çe-tin ve saygıdeğer düşmanlar olduklarını kabul ediyor ve bunu bildi-ğimiz için hazırlık yapıyoruz." Birbirine yaklaşmış olan General Dukka ile Reis Grirnsmal'a doğ-ru döndü. "Onları tanıyoruz ama bu topraklan fethederek onlara gös-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 35: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

terdiğimiz şeye rağmen onlar bizi hâlâ tanımıyor. Bunu" -mancınık-ları, okçuları ve diğer tüm savunmaları gösterecek şekilde kolunusavurdu- "biliyor ve bekliyorlar. Hazırlıklarınız yarı yarıya tamam-landı, General Dukka ama yarı yarıya iyi tamamlandı. Şimdi KralBruenor'un yaptığın her şeyi nasıl alt etmeye çalışacağını düşün vehazırlıklarını bu karşı saldırıyı da alt etmek üzere tamamla.""Ama... Kralım..." diye kekeledi General Dukka. "Sana güvenim tam," dedi Obould. "Bekçi Vadisi'nin batı kıs-mındaki hendeklere tuzaklar kurarak işe başla. Böylece cüceler oamaçlarına ulaşırlarsa savaşçılarını hemen geri çekebilir ve kendiseçtiğin başka bir savaş meydanında cüceleri savunmasız bırakabi-lirsin." Dukka başıyla onayladı. Gözleri parlıyordu ve dudakları gaddarbir gülümseme halinde kıvrıldı."Söyle bakalım," diye emretti Obould."Onların ardından kapılara ulaşmaları için güneye başka bir bir-60

ORK KRAL *-*ıjk yollayabilirim," diye yanıtladı ork. "Vadide hücum eden her tür-lü cüce ordusunun yolunu kesmiş oluruz." "Ya da yollarını kesmiş gibi görünen başka bir birlik olur," dediObould ve etrafındaki herkesin bu garip cevabı hazmetmesi içinduraksadı. "Böylece arkalarını dönüp kaçacaklar," diye yanıtladı Dukka ensonunda, "ve istedikleri toprakları kazanmak için tekrar bizi geçme-leri gerekecek." "Sana olan güvenimi asla sarsmadın, General Dukka," dediObould. Başıyla onayladı ve hatta yanından geçerken zevkten dörtköşe olmuş orkun omzunu sıvazladı. Obould'un yüzünde daha büyük ve içten bir gülümseme belirdi.Önemli bir generalin sadakatini güçlendirmiş ve bunu yaparken so-run çıkarması muhtemel olan Grirnsmal'ı da etkilemişti. Obould ha-rekete geçen grubun arkasından gelen Grimsmarın aklından nelergeçtiğini biliyordu. Eğer Obould -ve görünüşe bakılırsa kumandan-ları- Kral Bruenor konusunda bu kadar ileri görüşlü olabiliyorlarsa,Bol-Ok Kralına karşı entrikalar çeviren bir ork reisinin başına kimbilir neler gelirdi? Ne de olsa Obould'un Bekçi Vadisi'ne gelmesinin esas sebebiGeneral Dukka'nın hazır olup olmadığından endişelenmesi değil,Grimsmal hakkındaki şüpheleriydi. Obould durumun çok belirsizolduğunu biliyordu. Kral Bruenor batı kapılarından asla dışarı çık-mayacaktı. Cücenin doğuda ork saflarını yarmaya ve Obould'unMithril Salonu'nu istila etmeye çalışırken öğrendiği üzere, bu çeşitbir ilerleme için çok fazla kan dökülmesi gerekiyordu. Wulfgar sanki sesi imkansızı başararak mızrağı durdurabilecek-miş gibi avazı çıktığı kadar bağırdı. Barbarın gözlerinin önünden mavi-beyaz bir şimşek geçti veWulfgar bir anlığına bunun kamına saplanan mızrağın acısı olduğu-nu sandı. Ne var ki gözlerini kırpıştırıp kendine geldiğinde mızraktutan orkun garip bir şekilde önünde sallandığını gördü. Çoktan61

R.A. SALVATOREölmüş olan yaratık yere yığıldı ve Wulfgar yoldaşıyla yüzleşmekiçin döndüğü sırada orkun kılıcını yere atıp göğsünü kavradığınıgördü. Wulfgar neler olduğunu anlamamıştı. Savaş çekicini yaralı orkadoğru savurdu ve hedefi kaçırdı; zira başka bir kuyruklu ok, başka

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 36: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

bir şimşek Wulfgar'ın yanından geçmiş ve orkun omzunda patlaya-rak yaratığı ölü yoldaşının yanına sermişti. Wulfgar bu okları tanı-yordu ve kükreyerek kendini kurtaran kişiyi görmek için döndü. Elinde Kalp Avcısı TaulmariPi tutarken Catti-brie'yi değilDrizzt'i gördüğünde şaşırdı. Drow, hafif adımlarıyla kar örtüsünü hiç bozmadan ona doğrukoşmaya başladı. Kirişe bir ok daha yerleştirecek oldu ama yayıkenara fırlatarak iki palasını çekti. Wulfgar'ı selamladıktan sonrayana doğru fırlayarak savaşa hazır duran birkaç orka doğru döndü. "Biggrin!" diye haykırdı Drizzt, Wulfgar da onun peşinden sal-dırırken."Tempus!" diye karşılık verdi barbar. Aegis-fang'i başının üzerine kaldırdı ve iki eliyle kavradığıçekici ileri savurdu. Savaş çekici Drizzt1 in ensesine doğru dönedöne uçmaya başladı. Drizzt son anda eğilip dizlerinin üzerine çöktü. Drovvun hareket-lerini takip eden beş ork dönerek gelen bu sürprize tepki verecekzaman bulamadı. Son anda orklar savunmacı bir şekilde kollarınıkaldırıp çaresizce kaçmaya çalışarak birbirilerine dolandılar. Aegis-fang bir tanesine çarptı ve uçmaya başlayan ork beraberinde bir baş-kasını daha götürerek yuvarlandı. Diğer üçü rakipleriyle yüzleşmek için kendilerine gelmeye baş-lamadan önce Drizzt'in hiddeti üzerlerine çöküverdi. Çekiç, üzerin-den uçarak geçerken dizlerinin üzerinde kaymış ama dosdoğru aya-ğa kalkıp ileri atılmıştı. Ölümcül palaları önünde savruldu, genişçeaçılıp hızla ters hamle yapmak üzere tekrar kapandı: Düşmanınınafallayacak olmasına güvenmişti ve güvendiği olmuştu. Üç ork bir-kaç saniye içinde kesilip biçilmiş halde yere serildi. Hâlâ takipte olan Wulfgar, Aegis-fang'i bekleyen ellerine çağır-dı ve drovvun dönüş yönüne doğru saptı. Böylece uzun bacakları62

ORK KRAL *HKonu Drizzt'in yanına getirdi ve ikisi kamp yerinde birçok orkun top-lanmış olduğu çadırlara doğru yan yana hücum ettiler. Ne var ki o orklar onların karşısında durmayacaktı. Domuz ben-zeri insansıların kaçmak konusunda yaşadığı her türlü kararsızlıkdev bir panter yan taraftan kükrediği zaman dağılıverdi. Silahlar yere atıldı ve orklar kış rüzgarında etrafa saçılıp kaçma-ya başladılar. Wulfgar, Aegis-fang'i en yakındaki orka doğru savurup onu öl-dürerek yere serdi. Başını öne eğip daha da hızlı koştu... daha doğ-rusu koşmaya başladı ama Drizzt kolunu kavrayıp barbarı kendinedoğru döndürdü. "Bırak gitsinler," dedi drow. "Etrafta çok ork var, takip edersekavantajımızı kaybederiz." VVulfgar kayarak durdu ve tekrar büyülü savaş çekicini ellerineçağırdı. Ölü, yaralı ve kaçan orklara göz gezdirmek için bir an du-raksadıktan sonra Drizzt'in bakışlarını yakaladı. Savaş tutkusu din-miş bir halde başıyla onayladı. Derken kahkaha attı. Kendini tutamamıştı. Bu kahkaha derinler-den yükselmişti; kendi hareketlerinin saçmalığına itiraz niteliğindeçaresiz bir patlamaydı. Yine çok geçmişte kalmış hatıralardan,Buzyeli Vadisi'nde özgürce dolaştığı zamanlardan geliyordu.Drowun Biggrin'e yaptığı göndermeyi çok kolay yakalamış,Drizzt'in çekicini onun arkasına doğru fırlatmasını istediğini tek birisimle anlayıvermişti.

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 37: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

Bu nasıl mümkün olabilirdi?"Wulfgar ölmek mi istiyor?" diye sordu Drizzt ve o da güldü."Yetişeceğini biliyordum. Bunu hep yapıyorsun."—M— Kna koluna dolanıp omzunu okşuyor ve her zaman olduğu gibimırıldanıp hırlıyordu. Çadırındaki masasının başında oturan KralObould onu fark etmiyor gibiydi; bu da dişi orkun daha da yoğunbir şekilde sokulup hırlamasına sebep oluyordu.Masanın öbür tarafında bulunan General Dukka ve Reis63

[*-* R.A. SALVATOREGrimsmal, Kna'nın, Obould'un onların asla ulaşamayacağı biryerde, onlardan çok daha üstün olduğunun bir göstergesi olduğunuanladılar. "Serbest beş blok var," dedi General Dukka. 'Blok' Obould tara-fından bulunmuş bir askeri ork terimiydi ve on kişi yan yana yüzkişi art arda sütunlar halinde ilerleyen bin ork savaşçısından oluşanbir tabur anlamına geliyordu. "Tarsakh dönemecinin gerisindeler." "Onları beş gün içinde Surbrin'e, yani Mithril Salonu'nun kuze-yine götürebilirsin," diye belirtti Reis Grimsmal. "Eğer zorlarsandört günde de giderler." "Kral Obould'un şanı için onlara kayaları deldiririm!" diye ya-nıtladı Dukka.Obould hiç etkilenmiş görünmüyordu. "Böyle aceleci olmaya gerek yok," dedi sonunda, diğer iki orkunbeklenti içinde dudaklarını kemirmesine sebep olan düşünceli birbakışla biraz bekledikten sonra. "Tarsakh'tan yürüyüş cüce tahkimatlarına kadar açık bir yol su-nacaktır," diye yanıtlamaya cüret etti Reis Grimsmal."Oraya gitmeyeceğiz." Bu açık cevap karşısında Grimsmal arkasına yaslandı ve Dukkaşaşırarak gözlerini kırpıştırdı."Belki altı blok ayarlayabilirim," dedi general. "Beş veya elli hiçbir şeyi değiştirmez," dedi Obould. "O bayıren zekice seçim değil." "Onlara saldırmanın başka bir yolunu biliyor musun?" diyesordu Dukka. "Hayır," dedi Grimsmal, bilmiş bilmiş Obould'a bakarken kafası-nı sağa sola salladı. "Demek söylentiler doğruymuş. Kral Obould'unsavaşı bitmiş." Reis akıllıca davranmış, düz ve yargısız bir ses tonu kullanmıştıama Dukka'nın genişleyen gözleri ne kadar kısa olsa da şaşkınlığı-nı açık etti. "Önümüzde kaç tane yolun açık olduğunu görmek için duraksı-yoruz," diye açıkladı Obould."Zafere giden yollar mı?" diye sordu General Dukka.64

ORK KRAL «—* "Henüz hayal bile edemeyeceğiniz bir zafere," dedi Obould vejri kafasını sallayıp özgüvenle dişlerini göstererek gülümsedi. Dahabüyük bir etki yaratmak için iri yumruklarından birini masanın üze-rinde kaldırıp sıktı ve diğer iki orka üstünlüğünü kesin bir şekildehatırlatmak üzere çıplak önkolundaki kasları şişirdi. Grimsmal orkstandartlarına göre iri sayılırdı ve kudretli bir savaşçıydı. Elbettesavaşçı kabilesinin liderliğini bu şekilde elde etmişti. Onun bileObould'un katıksız gücü ve heybeti karşısında beti benzi atıyordu.Ork kralı elinde bir granit blok tutuyor olsaydı onu kolayca toza

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 38: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

çevirebilecekmiş gibi görünüyordu. Obould'un üstün bir özgüven ve kudretle dolu yüz ifadesi de biro kadar eziciydi ve ona sokulup sırnaşan Kna'ya aldırış etmeyecekkadar disiplinli durması da tavrına güç katıyordu. Grimsmal ve General Dukka, Obould'un neler planladığına dairen ufak bir fikirleri olmadan ama Obould'un kendi planında kararlıolduğundan hiç şüpheleri kalmamış bir halde o toplantıyı terk etti-ler. Obould ikisinin kendisine karşı entrika çevirmeyeceğindenemin bir şekilde gülümseyerek onları izledi. Ork kralı, Kna'yı kav-radı ve kutlama yapma zamanının geldiğine karar vererek dişi orkukendine doğru çekti.

Ceset donup kaskatı kesilmişti ve VVulfgar ile Drizzt, Delly'ninkollarını göğsüne doğru kıvıramıyorlardı. Wulfgar nazikçe çanta-sındaki battaniyeleri çıkarıp kadını sarmaladı ve sanki yüzündekisamimi pişmanlığı ve hüznü görmesini istiyormuş gibi Delly'ninçehresini son ana kadar açıkta bıraktı. "Bunu hak etmedi," dedi Wulfgar, ayağa kalkıp zavallı kadınabakarak. Yanında Guenhwyvar ile birlikte duran, bir elini panterinensesine koymuş Drizzt'e baktı. "Luskan'da bir hayatı vardı amaben gelip bu hayatı ondan çaldım.""Seninle yola çıkmayı seçti." "Ahmakça bir seçim," dedi Wulfgar. Kendini küçümseyerekgüldü ve iç çekti.65

^——"H^Ş-* R.A. SALVATORE Drizzt sanki bu konu tartışmaya acıkmış gibi omuz silkti, ki |konu kesinlikle tartışmaya açıktı. "Hem yaban arazilerde hem de |Luskan'ın arka sokaklarında birçok yol aniden son bulabilir. Bir yo-lun nereye götüreceğini o yolda yürümeden asla bilemezsin.""Korkarım bana olan güveni bir hataydı." "Onu buraya çıkarıp ölmesine sebep olan sen değilsin," dediDrizzt. "Onu Mithril Salonu'nun güvenli sınırlarından çıkaran dasen değilsin." "Onun yardım çağrılarını duymadım. Cüce tünellerinde yaşama- Jya tahammül edemediğini söylemişti ama onu dinlemedim." "Gerçekten istediği şey bu olsaydı Surbrin'i aşıp istediği yeregitmek için yolu açıktı. O şeytani kılıcın nerelere uzanabileceğini Itahmin edemeyen Catti-brie ne kadar suçlu sayılırsa sen de o kadar Isuçlusun." Catti-brie'nin bahsi Wulfgar'ı biraz sarstı, zira Delly Curtie'nintrajik ölümünde Khazid'hea'mn oynadığı rol sebebiyle kadının vic-dan azabı çektiğini biliyordu. "Bazen olan biten sadece olan bitenden ibarettir," dedi Drizzt. I"Bir kaza, kaderin gaddarca bir oyunu, önceden tahmin edilememiş |bazı güçlerin birleşimi..." Wulfgar başıyla onayladı ve sanki geniş omuzlarından büyük bir 1yük kalkmış gibi göründü. "Bunu hak etmedi," dedi tekrar.

"Dagnabbit de hak etmedi, Dagna da hak etmedi, Tarathiel veColson'u Surbrin'in öbür tarafına götüren diğer birçok kişi de hak |etmedi," dedi Drizzt. "Bu savaşın trajedisi, birbiriyle çarpışan ordu- jların kaçınılmaz sonucu, orkların, cücelerin, elflerin ve insanların jortak mirası. Birçok yol aniden son bulur, bu hepimizin farkında :

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 39: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

olması gereken bir gerçektir ve Delly, Luskan'da gece karanlığındabir hırsız tarafından ya da Korsan Palası'nda bir arbedenin ortasında jkalarak da öldürülebilirdi. Kesin olarak tek bir şeyi biliyoruz dos-tum, o da hepimizin günün birinde Delly'le aynı kaderi paylaşacağı.Sadece böylesine kaçınılmaz bir şeyden kaçınmaya çalışarak yolu-muzda yürürsek, aşın ihtiyat ve endişeyle hafif adımlar atarsak..." "Karların içine kendimizi bırakıp soğuğun kemiklerimize işleme-sini beklesek de aynı kapıya çıkar," diye drowun sözünü bitirdi66

ORK KRAL *-*\Vulfgar- Söylediği her kelimeyle başını sallayarak belini büken katıgerçeğin ağırlığı konusunda endişelenmemesi için Drizzt'i temin etti."Colson'u bulmaya gidecek misin?" diye sordu Drizzt. "Nasıl olur da gitmem? Yollarımızı cesaretle ve kabullenerekseçmek konusunda kendimize karşı sorumlu olduğumuzdan bahse-diyorsun ama başkalarına karşı sorumluluklarımız da var. Benimsorumluluğum Colson. Onu Auckneyli Meralda'dan aldığımda ka-bul ettiğim anlaşma böyle. Surbrin'i geçen iyi yürekli mültecilerinyanında güvende olduğundan emin olsam bile ne Colson'a ne deannesine verdiğim sözden cayabilirim. "Senin sorumluluğun da Gauntlgrym mi?" diye sordu Wulfgar."Bruenor'un yanında.""Onun beklentisi ve ona karşı sorumluluğum bu, evet."Wulfgar başıyla onaylayıp ufku taradı. "Belki de Bruenor haklıdır ve Gauntlgrym bize bu savaşı bitir-me yolunu gösterecektir," dedi Drizzt. "Onun ardından gelen bir savaş daha olacaktır," dedi Wulfgarçaresizce omuz silkip gülerek. "Dünyanın düzeni böyle.""Biggrin," dedi Drizzt ve iri dostu ona gülümsedi. "Aynen," dedi Wulfgar. "Eğer dünyanın düzenini değiştiremi-yorsak o zaman yolculuğumuzun tadını çıkarmak akıllıca olur.""Eğileceğimi biliyordun değil mi?"Wulfgar omuz silkti. "Düşündüm ki, eğilmezsen bu...""...dünyanın düzenidir," diye onunla birlikte sözü bitirdi Drizzt. Kahkaha attılar ve Wulfgar ciddi bir yüzle bir kez daha Delly'yebaktı. "Onu özleyeceğim. Onda göründüğünden çok daha fazlasıvardı. İyi bir yoldaş ve iyi bir anneydi. Tüm hayatı boyunca yürü-düğü yol zordu ama sıklıkla içinde bir umut, hatta bir neşe bulabili-

yordu. Onun vefatıyla hayatım daha değersiz kaldı. İçimde kolaykolay doldurulamayacak bir boşluk var." "Hiç doldurulamayacak bir boşluk," diye düzeltti Drizzt. "Kay-betmenin özelliği budur. Sen yoluna devam edeceksin ve Delly ileolan hatıralarınla, paylaştığınız iyi şeylerle huzur bulacaksın. Herne kadar ondan doğmamış olsa bile Colson'a bakınca onu görecek-sin. Arada bir onu yanında hissedeceksin ve üzüntün hep içinde67

BM» R.A. SALVATOREkalacağı halde bir zaman sonra değer verdiğin anıların ardınagömülecek." Wulfgar eğilip nazikçe kollarını Delly'nin altına kaydırdı ve ka-dını kaldırdı. Hiç de bir ölüyü tutuyormuş gibi görünmüyordu, zirakadının donmuş vücudu hiç bükülmemişti. Ama ona sıkıca sarıldıve açık mavi gözleri yaşlarla doldu. "Artık Obould'dan benim ettiğim kadar nefret ediyor musun?"diye sordu Drizzt.

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 40: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

Wulfgar cevap vermedi ama hızla aklına gelen cevap onu şaşırt-tı. Obould onun için sadece bir isimdi, iç çatışmasını odaklayabile-ceği bir sembol bile değildi. Bir şekilde hiddeti aşmış ve kabullen-me aşamasına geçmişti. 'Bazen olan biten sadece olan bitenden ibarettir,' diye düşündüDrizzt'in az önce söylediği sözleri tekrar ederek. Obould mevcutolan birçok durumdan sadece biri haline geldi. Bir ork, bir hırsız, birejderha, bir iblis veya Calimport'tan gelmiş bir kiralık katil...Önemi yoktu. "Tekrar yanında savaşmak güzeldi," dedi Wulfgar. Bunu öyle birses tonuyla söylemişti ki Drizzt duraksadı, sanki her şeyden çok birvedayı andırıyordu. Drizzt, Guenhvvyvar'ı öncü yaptı ve Wulfgar ile yan yanaMithril Salonu'na dönüş yoluna koyuldular. Wulfgar tüm yolboyunca Delly'ye sımsıkı sarıldı.68

5XAVANTAJ SAĞLAMAK "Grimm Klanı kuzeye döndü," dedi Toogwik Tuk iki yol arka-

daşına. Yılın üçüncü ayı olan Ches ortasında berrak ve sakin bir sa-bahtı. "Kral Obould, Reis Grirnsmal'a güzel bir bölge, korunaklı vegeniş bir plato verdi.""Hazırlanmak için mi?" diye sordu Ung-thol. "İnşa etmek için," diye düzeltti Toogvvik Tuk. "Yeni köylerininüzerinde Bol-Ok bayrağının yanında Grimm Klanı'nın sancağını dadalgalandırmak için." "Köy mü?" diye sordu Dnark, kelimeyi şaşkınlıkla adeta tüküre-rek. "Kral Obould bunun tedarik hatlarını güçlendirmek için gereklibir duraksama olduğunu iddia edecektir," dedi Toogwik Tuk."Mantıklı bir iddia," dedi Dnark. "Ama bunun sadece yarı yarıya doğru olduğunu biliyoruz," dediToogwik Tuk. "Peki ya General Dukka?" diye sordu Ung-thol, rahatsızlığıbariz bir şekilde. "Bekçi Vadisi'ni güvence altına almış mı?""Evet," diye yanıtladı diğer şaman."Yani Surbrin'e doğru ilerliyor mu?" "Hayır," dedi Toogvvik Tuk. "General Dukka ve binlerce savaş-çısı hareket etmediler fakat birkaç blok toplayacağına dair söylenti-69

^——"H^H» R-A- SALVATOREler var... Yani önünde sonunda."Dnark ile Ung-thol endişeyle bakıştılar. "Kral Obould bir araya gelen bu kadar savaşçının kabilelerinekadar dönmesine izin vermeyecektir," dedi Dnark. "Buna cüret ede-mez." "Peki, onları Surbrin'de cücelere saldırmaya yollayacak mıdır?"diye sordu Ung-thol. "Her geçen gün cüce tahkimatları daha dayükseliyor." "Obould'un devam etmemesini bekliyorduk," diye hatırlattıToogwik Tuk. "Grguch'u yüzeye çekmemizin sebebi bu değil miydizaten?" İşbirlikçi yoldaşlarına bakan Toogwik Tuk kader anından önce

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 41: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

yaşanan tipik şüpheyi fark etti. Üçü, Obould'un fetih yolundan sap-makta olduğuna dair endişelerini uzun süredir paylaşıyordu ve buTek Göz Gruumsh'un takipçileri olarak onların tahammül edemeye-ceği bir şeydi. Ne var ki, hepsinin ortak beklentisi savaşın henüzbitmemiş olması, Obould'un durmadan önce daha avantajlı bir ko-num elde etmek için en azından bir kez daha ağır bir darbe indirme-siydi. Surbrin'i cücelere açık bırakmak son birkaç ay, hatta son birkaçon günlük süreç içinde çok daha belirgin bir ihtimal olmaya başla-mıştı. Hava yakında ısınacaktı ve gerekli birlikler saldırı noktaları-na taşınmıyordu. Buna rağmen diğer iki ork şaşırmadan edemedi. Aynı zamandaendişeliydiler çünkü çevirdikleri entrikanın ağırlığı omuzlarında da-ha da ağır yük olmuştu. "Onları doğudaki elf akıncılarına karşı kışkırtalım," dediToogwik Tuk aniden, iki yoldaşını düşüncelerinden ayırarak. İki orkda ona merakla, neredeyse dokunaklı bir şekilde baktılar. "Grguch'u Surbrin'e yapılacak akını zorlamak üzere kullanma-yı umuyorduk," diye açıkladı Toogwik Tuk, "ama Obould savaşçı-ları cepheye göndermek için bekliyorken bu şu anda bir seçenek de-ğil. Yine de Grguch'a kan dökme olanağı sunmalıyız.""Yoksa bizim kanımızı döker," diye mırıldandı Ung-thol."Surbrin kıyılarında, cücelerin kuzeyinde çatışmalar çıktığına70

ORK KRAL »-*dair raporlar aldık," dedi Dnark. Bu sözü büyük ölçüde Ung-thol'aydı. "İş, Kral Bruenor'un baş belası yaratıklarını haklamaya gelinceGrguch ve Karuck Klanı kendilerine ve bize faydalı olacak bir şe-kilde nam salacaktır," dedi Toogwik Tuk. "Haydi gidip Bol-OkKrallığı'rıa en yeni kahramanını armağan edelim."

Kara elf, kararmış taş ve çamurdan evin yan tarafına gece mel-teminde sessizce sallanan bir yaprak gibi sokuldu. Ork muhafızlarbu sessiz geçişi fark etmemişlerdi ve kara elf karda belirgin izlerbırakmıyordu. Eti kemiği olan başka hiçbir yaratık eğitimli bir drowdan dahasessiz hareket edemezdi ve Tos'un Amigo, kendi ırkının yüksekstandartlarına göre bile usta sayılırdı. Duvarın dibinde durup binalardan oluşan kümeye baktı. Birkaç'köylünün' sohbetine kulak misafiri olduğundan buranın TungrushKöyü olduğunu biliyordu. En sonunda mekanı kuşatacak olan suruntemellerini, hatta birkaç yerde yükselmiş yapısını görebiliyordu.'Çok geç,' diye düşündü drow, şeytanca sırıtarak. Evin arka duvarındaki bir açıklığa doğru ilerledi ama bunun birpencere mi yoksa henüz kapatılmamış bir açıklık mı olduğunu kes-tiremiyordu. Bunun bir önemi de yoktu, zira eksik taşlar zarif yara-tığa yeterli geçiş alanı sağlıyordu. Tos'un ellerini duvarın iç kısmı-na koyup yere değene kadar üzerinde ilerleterek bir yılan gibi içerisüzüldü. Yuvarlanışı da diğer tüm hareketleri gibi en ufak bir sesçıkarmadan tamamlanmıştı. Oda neredeyse zifiri karanlıktı; zayıf yıldız ışıkları taşların için-deki birçok delikten zar zor içeri girebiliyordu. Bir yüzey sakinin budarmadağın yerde sessizce yolunu bulma şansı çok düşük olurdu

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 42: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

ama hayatının neredeyse tamamını Karanlıkaltı'nın ışıksız koridor-larında geçirmiş olan Tos'un için bu yer son derece aydınlık sayılır-dı. Evin ön cephesinden arka cephesine bir metre kalana kadar uza-nan bir iç duvarla ayrılmış küçük bölmeden iki kat daha büyük olan71

.——4*^-^ R.A. SALVATOREana odadaydı. Öbür odadan horlama seslerinin geldiğini duyuyordu. Sessizce yaklaşırken iki kılıcı ellerinde beliriverdi; kılıçların biridrow yapımıydı, diğeri ise bilinçli ve muhteşem Khazid'hea'ydı.Duvarın dibine sokulup odanın içine göz attığında iri orkun evin dışcephesine dayanmış bir karyolanın üzerinde yüzüstü yatmış bir hal-de rahatça uyumakta olduğunu gördü. Kılıcını sessizce orkun akciğerlerine saplayıp bağırmasını en- jgellemeyi ve işini çabucak, güvenle bitirmeyi amaçlıyordu. Ne varki Khazid'hea'nın başka fikirleri vardı. Tos'un yaklaşıp hamle yap-maya hazırlanırken kılıç ani ve beklenmedik bir hiddet patlamasıy-

la ona üstün geldi. Kılıç, orkun ensesine inip kellesini uçurdu, karyolanın ahşapçerçevesini de kesip zemine çarptı ve kıvılcımlar saçarak sert ze-minde derin bir yarık oluşturdu. Kırılan karyola gürültüyle çöktü. Tos'un'un ardında hızla paçavralar yükseldi, zira altlarında baş-ka bir ork, bir dişi vardı. Drow sadece refleksle hareket ederek diğerkolunu savurdu; Menzoberranzan yapımı kaliteli kılıcı sertçe dişi-nin boynuna indi ve onu duvara mıhladı. O kılıç elbette ki kolaycaorkun boğazını yarabilirdi ama Tos'un darbeyi indirirken, anlaya-madığı bir sebepten dolayı kılıcın kör tarafını çevirmişti. Orkun se-sini kesmişti ve kılıcın üzerinden bir kan damlası süzülmüştü amayaratığın işi bitmemişti. Khazid'hea, kendisinden düşük olan kılıcın birini öldürmesineizin vermeyecekti. Tos'un, orka susmasını işaret etti. Yaratık titriyordu ama onakarşı koymadı, koyamadı. Khazid'hea orkun göğsüne saplanıp sırtından çıktı ve evin öncephesindeki taşları da yarıp geçti.Kendi hareketine şaşıran Tos'un hızla kılıcı geri çekti. Ork ona gözlerine inanamaz bir halde baktı. Yüzünde aynı ifa-deyle yere yığılıp öldü. Her zaman bu kadar aç mısın? diye düşünceleriyle bilinçli kı-lıca sordu drow.Khazid'hea'nın cevap olarak kahkaha attığını hissetti.Elbette bunun bir önemi yoktu. Bu sadece bir orktu ve daha72

ORK KRAL *-*üstün bir yaratık olsa bile Tos'un Armgo öldürmekten asla çekinme-yen biriydi. Tanık ortadan kaldırılmış ve alarm verilmemişti. Drowana odaya geri dönüp çiftin yiyecek deposunu buldu. Yiyip içti vesu tulumunu doldurdu. Acele etmeden, son derece rahat bir şekildeevin içinde işine yarayabilecek herhangi bir şey aradı. Hatta yatakodasına geri dönüp sadece eğlenmek için erkek orkun kesilmiş ka-

fasını kaba etlerine gömülecek şekilde bacaklarının arasına koydu. Omuz silkerek marifetine göz gezdirdi. Tıpkı yiyecek gibi, yal-nız drowun eğlencesini de bulabildiği imkanlardan çıkarması gere-kiyordu.

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 43: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

Kısa süre sonra içeri girmesine izin vermiş olan pencereden dı-şarı çıktı. Gece karanlıktı ve hâlâ drowun zamanıydı. Ork muhafız-ların tıpkı bıraktığı gibi ihtiyatsız olduklarını gördü ve disiplinsiz-likleri yüzünden onları öldürmeyi düşündü. Ne var ki uzaktaki ağaçların arasında bir hareket ilgisini çekti vehızla gölgelere karıştı. Biraz zamanını aldı ama en sonunda farketti...Etrafta elfler vardı. Tos'un buna pek şaşırmamıştı. Son zamanlarda birçok Aykorusuelfı çeşitli ork yerleşkelerinde ve kervan yollarında keşiflere çıkı-yordu. Birkaç on gün önce böyle bir grup tarafından yakalanmış veonları düşmanları olmadığına ikna ettikten sonra onlara katılmışgibi görünmüştü. Bu gerçekten bir aldatmaca mıydı? Tos'un bu konuda henüz ka-rar vermemişti. Elflerin arasında bir hayat kesinlikle şu anda sahipolduğundan daha iyi sayılırdı. O zaman da bunu düşünmüştü ve pisork yemekleri midesine oturmuş bir halde şimdi de bunu düşünü-yordu. 'Fakat bu bir seçenek değil,' diye kendine hatırlattı. DrizztDo'Urden elflerle birlikteydi ve Drizzt, Tos'un'un Kral Obould'unilerleyişine katkıda bulunduğunu biliyordu. Üstüne üstlük Drizzthiç şüphesiz Khazid'hea'yı onun elinden alırdı ve kılıç olmadanTos'un, rahiplerin büyülerine karşı savunmasız olur, söylemesigereken tüm yalanlar ortaya çıkabilirdi.Khazid'hea ona baskın gelmeden önce Tos'un bu boş tartışmayı73

.^- "H^H* R.A. SALVATOREdüşüncelerinden silkeleyip attı ve Tungrush'u kaç el fin izlemekteolabileceğini hesaplamaya çalıştı. Daha fazla hareket görmeye ça-lıştıysa da elle tutulur bir şey tespit edemedi. Fakat drow bununlarahatlamayacak kadar akıllıydı çünkü elflerin de kendisininkine ya-kın bir gizlilikle hareket ettiğini biliyordu. Ne de olsa bir kere o far-kına bile varmadan etrafını kuşatmışlardı. Dikkatle dışarı çıktı, hatta bir noktada, ağaç hattının yanındangeçerken doğal drow yeteneğini kullanıp etrafında bir karanlık kü-resi oluşturdu. Daha sonra araştırmasına devam etti, hatta köyünetrafında geniş bir tur attı. Ortalık elf kaynıyordu, bu yüzden Tos'un kış gecesine karışıportadan kayboldu.—HH4— Albondiel'in kılıcı havayı ve orkun gırtlağını yardı. Nefesi kesi-len ve pençeleriyle boğazını tutan yaratık dönüp tökezledi. Böğrünebir ok saplandı ve yaratığı kanla lekelenmiş karların üzerine devirdi.Bir evin içinden başka bir ork çıkıp muhafızlara seslendi. Ne var ki muhafızların hepsi ölmüştü. Hepsi köyün çevresindeüzerlerinde elf oklarıyla yatıyordu. Hiç alarm verilmemişti. Köy-deki orklar en ufak bir uyarı bile duymamışlardı. Deliye dönmüş bir halde bağıran dişi ork kaçmaya çalıştı amayediği bir okla dizlerinin üzerine çöktü ve bir elf savaşçısı hızla ya-nma gelip kılıcıyla sonsuza dek sesini kesti. İlk saldırının ardından hiçbir ork savunma oluşturacak şekilde dı-şarı çıkmadı. Geri kalan orkların neredeyse tamamı çıplak bir halde,karların içinde köyün sonuna ve ötesine doğru kaçmaktan başka bir

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 44: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

şey yapmıyordu. Kısa süre içinde çoğu, köy sahasının dahilinde ölüyatıyordu, zira elfler hazırdı, yaylarıysa hızlı ve ölümcül... "Yeter," diye savaşçılarına ve kaçan orkları ok sağanağına tut-mak için yerlerini alan okçularına seslendi Albondiel. "Bırakın kaç-sınlar. Dehşetleri bizim lehimize işliyor. Felaketin haberlerini yay-sınlar ki daha fazlası onlarla birlikte kaçsın.""Bu işten hiç zevk almıyorsun," diye gözlemledi başka bir elf.74

ORK KRAL e-^H* —Albondiel'in yanında duran genç bir savaşçıydı. "Orkları öldürmekten hiç çekinmiyorum," diye yanıtladıAlbondiel, zıpçıktı elfe sertçe bakarak, "ama bu yaptığımız, savaş-tan çok katliam.""Çünkü kurnazca yaklaştık." Albondiel yapmacık bir şekilde güldü ve sanki bunun bir önemiyokmuş gibi omuz silkti. Bilge elf bunun zaten bir önemi olmadığı-nı anladı. Orklar gelip karşılarına çıkan her şeyi ezip geçerek karabir veba gibi bu toprakları istila etmişlerdi. Onları püskürtmek içinne gerekiyorsa yapılmalıydı. Mesele bu kadar basitti. 'Acaba öyle mi?' diye düşündü elf, en son öldürdüğü, son nefe-si de akciğerlerinden çıkarken kendi kanıyla boğulan silahsız yara-tığa bakarak. Yaratığın üzerinde sadece gece elbisesi vardı.Savunmasızdı ve ölmüştü. Albondiel elfe cevap verirken doğruyu söylemişti. Savaştan ka-çınmazdı ve çatışmada düzinelerce ork öldürmüştü fakat köylerebaskın yapmak ağzında ekşi bir tat bırakıyordu. Öteden gelen birkaç çığlık ona orkların bazılarının hâlâ kaçma-mış veya evlerinden çıkmamış olduğunu söyledi. Açık bir kapıdanbir orkun kan revan içinde, tökezleyerek çıktığını gördü. Yaratıkyere düşüp öldü.Bu küçük bir çocuktu. Elf baskın grubu şiddetli bir başarıyla tüm cesetleri bir arayatoplayıp büyük bir yığın oluşturdu. Sonra evlerin içinde bulabildik-leri tüm yakılacak eşyaları çıkarmaya başladılar. Mobilyalar, yatak-lar, çarşaflar, battaniyeler, giysiler ve diğer birçok malzeme aynı yı-ğında yerini aldı. "Lord Albondiel," diye seslendi bir elf, eliyle köyün kuzey kıs-mındaki küçük bir eve doğru gelmesini işaret ederek. Albondiel seslenen elfe yaklaşırken evin ön cephesinde, kapınınsol tarafındaki duvardan aşağı süzülen kan lekesini fark etti. Elfinhareketlerini takip eden Albondiel taşların arasında içeriden dışarıkadar açılmış net yarığı gördü. "İçerideki iki ork biz gelmeden önce ölmüş," diye açıkladı elf."Bir tanesinin kafası kesilmiş ve diğeri duvara dayanıp mıhlanmış."75

gr-* R.A. SALVATORE"Duvarın içinden mıhlanmış," diye belirtti Albondiel."Evet, dosdoğru dışarı çıkan bir kılıç tarafından." "Tos'un," diye fısıldadı Albondiel, zira drowu yakaladığı sıradaSinnafain'in avcı grubundaydı. Bu, Catti-brie'nin silahı Khazid'hea'yı,yani sert taşı yanp geçebilecek olan kılıcı taşıyan drowdu."Ne zaman öldürülmüşler?" diye sordu Albondiel."Şafaktan hemen önce. Daha önce değil." Albondiel bakışlarını köy sınırlarının ötesinde gezdirdi. "Demekhâlâ orada. Hatta belki şu anda bizi izliyordur."

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 45: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

"İzciler gönderebilirim..." "Hayır," diye yanıtladı Albondiel. "Gerek yok ve insanlarımız-dan hiçbirinin o kaçakla karşılaşmasını istemiyorum. İşimizi bitiripburadan gidelim." Kısa süre sonra bezlerden, ahşaptan ve cesetlerden oluşan yığınateşe verildi. Elfler bu ateşle saman çatılı evleri tutuşturmak üzeremeşalelerini yaktılar. Yakınlardaki ormandan aldıkları devrilmişağaç gövdelerini kullanan elfler yanan binaların duvarlarını yıktılar.Dumanlar içindeki moloz yığınlarından çıkarabildikleri tüm taşlarıhızla köyün batı tarafına götürüp orada bulunan uzun ve dik bayır-dan aşağı yuvarladılar. Orkların rüzgarlı tepede kurduğu köyü elfler hızla yıkmış, yerlebir etmişlerdi. Sanki çirkin yaratıklar asla oraya gelmemiş gibiydi. Aynı sabahın ilerleyen saatlerinde oradan ayrılırlarken ve arka-larından hâlâ karanlık bir duman sütunu yükselirken Albondiel en-gebeli araziyi uzun ve genişçe tarayıp Tos'un'un o anda onu izleyipizlemediğini merak etti.İzliyordu. Tos'un Armgo, bakışlarını gökyüzüne doğru yükselen ve boğu-cu gri gökyüzüne karışıp dağılan en kaim duman bulutunun üzerin-de tuttu. Sahnedeki oyuncuları -Albondiel, Sinnafain, hatta tanıştı-ğı ve birlikte yolculuk ettiği diğer elflerin orada olup olmadığını-bilemese de bunların Aykorusu elfleri olduklarını biliyordu. Bu ko-76

ORK KRAL *~*jnUda hiç şüphesi yoktu. Giderek daha cesur ve daha saldırgan oluyorlardı ve Tos'un bu-nun sebebini biliyordu. Bulutlar yakında dağılacak ve rüzgar gü-neyden esmeye başlayıp baharın ılık esintilerini diyara taşıyacaktı.Elfler ork safları arasında karmaşaya yol açmayı hedefliyordu.Mevsim değişip ork ordusuna güneydeki cücelerin üzerine yürümefırsatı venneden önce Kral Obould'un attığı temelleri yıpratmakiçin ork saflarına dehşet, karmaşa ve korku salmak istiyorlardı. Orklar nehri geçip güneye doğru yola devam ederlerse kıymetliyuvaları Aykorusu'na bile ilerleyebilirlerdi. Yanan köye bakarken Tos'un'un düşüncelerini ve kalbini biryalnızlık acısı doldurdu. O savaşa katılmış olmayı isterdi. 'Dahası,zafer kazanan elflerle birlikte oradan ayrılmak isterdim,' diye kendikendine itiraf etti drow.71

XVEDA Dokuz metrekarelik odanın kuzey cephesinde belki bin tane mumparıldıyordu. Bu amaç]a duvarın içine oyulmuş basamaklara sıralarhalinde dizilmişlerdi. Kapalı ahşap kapının yanında, doğu duvannadayalı duran gri bir taş l,ı0k vardı. Zeminin merkezinden ustaca kesil-mişti ve üzerinde cücelenn Dethek runlanyla şunlar yazıyordu:Luskan'dan ve Mithril Salonu'ndan Delenia CurtieKral Bı ueIıor'un Oğlu Wulfgar'ın EşiColson'un AnnesiVadi Takvimj'ne göre 1371 Telsiz Arp SenesindeOboulti'un karanlığına kurban gitti.Bu insanaMoradin kupasından içiriyorVe Dumathoin kulağına Sırlarını fısıldıyor

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 46: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

Ruhu şad olsun Taş blok çıkarıldığıma ortaya çıkan deliğin üzerinde taştan birlahit, iki ağır ahşap kirlşıe desteklenmiş duruyordu. Lahitin iki ya-nından bir çift halat dışan uzanıyordu. Wulfgar son defa saygılarınısunduktan sonra kutu kapanıp mühürlenmişti.Wulfgar, Bruenor, ûrizzt, Catti-brie ve Regis lahitin önünde ve78

ORK KRAL «-*mumların karşısında bir sıra halinde vakur bir şekilde duruyorlardı.Bu sırada küçük törene katılmış diğer konuklar onların ardında ya-rlm daire oluşturacak şekilde dağılmışlardı. Karşılarında rahipCordio Muffınhead ölü için dua ediyordu. Wulfgar bu sözlere hiçaldırış etmedi ama Cordio'nun yankılanan sesinin ritmini derin dü-şüncelere dalmak için kullandı. Mithril Salonu için verilen savaştayochlolun pençelerinde can verişinden, Errtu'nun ellerinden ıstırapçektiği yıllara kadar onu buraya getiren uzun ve yorucu yolu düşün-dü. Catti-brie'ye sadece tek bir kez baktı ve olmuş olabilecek şey-lerin pişmanlığını duydu. Bu şeylerin asla geri kazanılamayacağını biliyordu. Eski bircüce deyimi vardı; K'niko burger braz-pex strame. 'Damarın üze-rinde çok fazla moloz.' Madenin artık çaba sarf etmeye değmediği-ni belirtmek için kullanılırdı. Catti-brie ile aralarındaki durum daböyleydi. İkisi de artık geri dönemezdi. Wulfgar, Delly'yi eşi olarakseçtiğinde bunu biliyordu ve ilişkileri konusunda samimi olmuştu.Bu ona huzur veriyor ama acı ve suçluluk duygusunu pek az hafif-letiyordu. Delly'ye karşı samimi davranmış olsa da ona iyi bir kocaolamamış, kadının sessiz yalvarışlarını duymamış ve onu her şeyinüstünde tutmamıştı. Bunu yapabilir miydi? Sorumluluğu Delly'ye mi yoksa MithrilSalonu'na mıydı? Başını sallayarak dallanıp budaklanamadan önce bu savunmayıaklından uzaklaştırdı. Sorumluluğu iki sorumluluğu da aynı potadaeritebilmekti. Bruenor ile Mithril Salonu'na karşı görevi ne olursaolsun Delly'ye karşı başarısız olmuştu. Bu gerçekten saklanmak biryalan olurdu ve kendine yalan söylemesi onu yok ederdi. Cordio'nun ettiği dua onu uyuşturdu. Tabuta bakıp DellyCurtie'yi, kendisine bir eş ve Colson'a çok iyi bir anne olmuş olaniyi yürekli kadını hatırladı. Başarısızlığını kabul etti ve aştı.Delly'nin anısına saygı duymak, Colson'un iyiliğini sağlamak vedaha iyi bir adam olmak demekti. Durum tam tersi olsaydı tıpkı onun kadını affedeceği gibiDelly'nin de onu affettiğini yüreğinde biliyordu. Eninde sonundayapabilecekleri tek şey buydu zaten. Ellerinden geleni yapmak, ha-79

1R.A. SALVATORE

talarmı kabul etmek ve daha iyi bir yol çizmek. Kadının ruhunu etrafında ve içinde hissediyordu. Zihninde kadı-nın görüntüleri dolaşıyordu. Delly'nin gülümsemesi, seviştiktensonra yüzünde beliren sevgi... Wulfgar bu bakışın sadece kendisineözel olduğunu sorgusuz sualsiz biliyordu. Delly'nin onun orada olduğunu bilmeden Colson'la dans ettiğibir anı hatırladı. Onu tanıdığı tüm zaman boyunca VVulfgar kadınıhiç o kadar canlı, özgür ve hayat dolu görmemişti. Sanki Colson'lasadece o an içinde kendi çocukluğuna dönmüş, daha doğrusu çevre-sindeki zorlu koşullar sebebiyle asla yaşayamadığı çocukluğa ka-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 47: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

vuşmuş gibiydi. Bu, Wulfgar'ın Delly Curtie'nin ruhuna en çıplakhaliyle bakışıydı... Sevişmelerinden bile daha çıplak bir haldi. Zihninde kalan ve bilincine kazman görüntü bu oldu. Bu andanitibaren ne zaman Delly Curtie'yi düşünse ilk başta onu Colson'ladans ederken aklında canlandırmaya karar verdi. Cordio duasını bitirdiği sırada adamın yüzünde hüzünlü bir gülüm-seme belirmişti. Herkesin kendine baktığını anlaması Wulfgar'ın bir-kaç saniyesini aldı. "Birkaç kelime etmek isteyip istemediğini sordu," diye sessizceVVulfgar'a açıkladı Drizzt. VVulfgar başıyla onaylayarak cücelere, Regis'e ve Catti-brie'yebaktı. "Delly Curtie'nin gömülmeyi isteyeceği yer burası değil," dediaçık açık. "Battlehammer Klanı'na duyduğu tüm sevgiye rağmentünellerden hoşlanmıyordu. Fakat bu kadar iyi bir halkın onun içinbu töreni düzenlemesinden şeref duyardı... Ve duyuyor da." Tekrar tabuta bakıp gülümsedi. "Hayatın sana sunduğundan çokdaha iyisini hak ediyordun. Seni tanıdığım için daha iyi bir adamımve seni sonsuza dek içimde taşıyacağım. Elveda eşim ve aşkım." Bir elin elini kavradığım hissetti ve dönüp baktığında Catti-brie'yi gördü. Drizzt de elini ikisinin elinin üzerine koydu ve Regisile Bruenor da onlara katıldılar. 'Delly daha iyisini hak ediyordu,' diye düşündü Wulfgar, 'benise bunlar kadar iyi dostları hak etmiyorum.'

80

ORK KRAL *~-4

Güneş karşılarında Surbrin'in ötesinden parlak, masmavi gök-yüzüne yükseliyordu. Kuzeyde, tahkimatların arasında çekiçlerin veönemli işlerini yaparken şarkı söyleyip ıslık çalan cücelerin sesleriçınlıyordu- Surbrin boyunca da birçok cüce ve insan canla başla ça-lışıyor, köprünün payandalarıyla sütunlarını güçlendiriyor ve yazınköprüyü inşa etmek için ihtiyaç duyacakları malzemeleri taşıyordu.Zira Ches ayının beşinci gününde havada baharın kesin bir belirtisivardı ve beş dostun ardında, kayalıklı dağ yamacından aşağı küçüksu derecikleri raks ederek süzülüyordu. "Bana kısa bir süreç olacağı söylendi," dedi Drizzt diğerlerine."Nehir henüz bahar erimeleriyle yükselmedi, bu yüzden tekne kar-şıya geçebilir. Ne var ki erime tüm ljızıyla başladığında kaptanlarpek fazla sefer yapmayı beklemiyorlar. Eğer nehri geçerseniz, enazından Tarsakh'm başına kadar geri dönemeyebilirsiniz.""Bu konuda seçeneğimiz yok," dedi Wulfgar. "Zaten Gümüşay ve Sundabar'a gidip geri dönmeniz on günü-nüzü alacaktır," dedi Regis. "Özellikle de bacaklarım koşmaya hazır olmadıkları için," dediCatti-brie. Konuşurken bu sıradan yorumunda bir hüzün veya piş-manlık olmadığını onlara göstermek üzere gülümsedi. "Pekala, tüm Ches ayının geçmesini bekleyecek değiliz," diyehomurdandı Bruenor. "Eğer hava böyle devam ederse birkaç güniçinde Gauntlgyrm'e doğru yola koyulacağız. Bunun ne kadar süre-ceğini bilmiyorum ama tahminimce on gün olabilir. Hatta tüm lanet

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 48: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

yaz boyunca da olabilir." Drizzt özellikle Wulfgar'ı izledi ve adamın mavi gözlerindekimesafeyi fark etti. Bruenor, Menzoberranzan veya Calimport'tanbile söz ediyor olsaydı Wulfgar buna dikkat veya aldırış etmezdi.Uzağa, Colson'a bakıyordu. 'Ve daha da öteye,' diye düşündü Drizzt. 'Surbrin'in bir dahaaşılıp aşılamayacağı Wulfgar'ın umurunda değil.' Beş dost sabah güneşinde öylece dururken birkaç saniyelik birsessizlik yaşandı. Drizzt bu anın tadını çıkarması ve bu anı hafızası-81

W-* R.A. SALVATOREna kazıması gerektiğini biliyordu. Bruenor'un karşısında duranRegis rahatsızlıkla kıpırdandı ve Drizzt ona doğru baktığında buçuk-luğun da sanki ne diyeceğini bilemezmiş gibi kendisine baktığınıgördü. Drizzt başını sallayıp kabullenmiş bir halde gülümsedi. "Tekne yanaşıyor," dedi Catti-brie, grubun ilgisini tekneninhızla boşaltıldığı nehre çekerek. "Yol bizi bekliyor." Wulfgar kadına önden gidip hazırlıkları yapması için başıylaişaret verdi. Catti-brie ona meraklı bir bakış attıktan sonra hafifçetopallayarak ve TaulmariPi bir baston olarak kullanarak ilerledi.Catti-brie ilerlerken arkasına baktı ve bu garip sahneyi deşifre etme-ye çalıştı. Wulfgar yüzünde ciddi bir ifadeyle üçüyle konuştu, on-dan sonra hepsine tek tek sarıldı. En sonunda sıkıca Drizzt'in bile-ğini tuttu. Drow da onu tutuyordu. İkisi uzun süre boyunca saygıy-la birbirilerine baktılar. Bu, Catti-brie'ye sessiz bir anlaşma gibigeldi. Bunun ne manaya gelebileceğini tahmin edebiliyordu ama ilgi-sini nehre ve tekneye çevirerek şüphelerini aklından uzaklaştırdı. "Haydi gel, elf," dedi Bruenor, daha Wulfgar teknede Catti-brie'nin yanına bile varmadan önce. "Yolculuk için haritaları haleyola koymak istiyorum. Harcayacak zaman yok!" Kendi kendine mırıldanıp ellerini ovuşturan Bruenor cüce yerle-şimine geri döndü. Regis ile Drizzt biraz daha bekledikten sonra dö-nüp onu takip ettiler. Açık kapılara ve koridorların karanlığına yak-laştıklarında aynı anda yavaşlayıp döndüler; nehre ve ötesinde gök-yüzüne yükselen güneşe baktılar."Yazın gelmesi için sabırsızlanıyorum," dedi Regis. Drizzt yanıtlamadı ama yüz ifadesi buna katılmadığını göstermi-yordu. "Fakat neredeyse korkuyorum da," diye ekledi Regis daha ses-sizce."Orklar gelir diye mi?" diye sordu Drizzt."Başkaları gelemeyebilir diye," dedi Regis. Tekneye binmiş,

ORK KRAL «-*doğuya doğru bakan ve arkalarına dönmeyen çifte bir bakış attı. Drizzt buna da karşı çıkmadı. Bruenor'un aklı belki de bunugöremeyecek kadar meşguldü ama Regis'in korkulan Drizzt'inWulfgar konusundaki şüphelerini doğruluyordu.

O günün ilerleyen saatlerinde makam salonunda onu buldukla-rında Bruenor, Drizzt ile Regis'e, "Pwent de bizimle gelecek," diyeilan etti. Konuşurken bir eliyle taştan tahtının yanına uzanıp birçanta aldı ve Drizzt'e fırlattı. "Sadece üçünüz mü?" diye soracak oldu Regis fakat Bruenortekrar yere uzanıp ikinci bir çanta alarak üzerine fırlattığında

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 49: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

soru-sunu yarıda kesti. Regis hafifçe cıyakladı ve çantadan kaçmayı başardı. Ne var kiçanta yere düşmedi, zira Drizzt elini uzatıp onu havada yakalamış-tı. Drow kolunu olduğu şekilde tuttu ve çantayı şaşırmış buçukluğauzattı. "Sinsi birine ihtiyacım var ve sen sinsi birisin," diye açıkladıBruenor. "Ayrıca mekana girmiş tek kişi de sensin.""Mekana girmiş mi?""Deliğe düştün ya." "Sadece birkaç saniye orada kaldım!" diye itiraz etti Regis. "Pekfazla şey görmedim...""Bu da seni bu konuda uzman yapıyor," dedi Bruenor. Regis yardım bulmak için Drizzt'e baktı ama drow hâlâ çantayıuzatmış bir halde öylece duruyordu. Bruenor'a ve aman vermezgülümsemesine bakan buçukluk pes ederek iç geçirdi ve çantayıaldı. "Torgar da gelecek," dedi Bruenor. "Mirabarlı cücelerin en ba-şından beri bu işin içinde olmasını istiyordum. Gauntlgrym birDelzoun mekanı ve Delzoun, Torgar ile cücelerini de kapsıyor.""Beş kişiyiz demek?" diye sordu Drizzt."Cordio ile birlikte altı," diye yanıtladı Bruenor."Sabahleyin mi?" diye sordu Drizzt.83

. 4*5#~* R-A. SALVATORE "Baharda, Tarsakh'ın ilk gününde," diye karşı çıktı Regis. Sonderece çaresizdi; zira elinde dolu bir çanta tutuyordu ve konuşurkenPwent, Torgar ve Cordio'nun sırtlarında ağır çantalarıyla -tabiiPwent tırtıklı ve dikenli zırhını da kuşanmıştı- bir yan kapıdan oda-ya girdiklerini görmüştü. "Şimdiden iyi zaman yoktur," dedi Bruenor. Ayağa kalkıp ıslıkçaldığında az önce üç cücenin girdiği kapının karşısındaki kapı açıl-dı ve Banak Brawnanvil odaya girdi. Onun ardından Bruenor'unmithril zırhını, tek boynuzlu miğferini ve savaşla yıpranmış eskibaltasını taşıyan bir çift genç cüce geldi. "Görünüşe bakılırsa eski dostumuz biz olmadan planlar kur-muş," dedi Drizzt, Regis'e ama buçukluk bunu hiç komik bulma-mıştı. "Taht ve salon sana emanet," dedi Bruenor, Banak'a ve taht kai-desinden aşağı inip dostunun ona uzattığı elini sıkıca kavradı. "Faz-lasıyla iyi bir vekilharç olayım deme, halkım tahta dönmemi iste-mez sonra." "Mümkün değil, kralım," dedi Banak. "Sadece tahtıma bekçiliketmek için bile olsa sizi kabul etmelerini sağlarım." Buna cevap olarak Bruenor'un yüzünde kocaman bir gülümse-me belirdi ve beyaz dişleri çalı gibi kızıl sakallarının arasından par-ladı. Battlehammer Klanı'ndan veya başka bir yerden pek az cüceBruenor'la bu kadar saygısızca konuşabilirdi ama Banak bu hakkıfazlasıyla kazanmıştı. "Yerimde seni bıraktığım için gözüm arkada kalmadan gidiyo-rum," dedi Bruenor tüm ciddiyetiyle. Banak'ın yüzündeki gülümseme kayboldu ve kralına minnetdolu bir selam verdi. "Haydi gel öyleyse elf, sen de Gümbürgöbek," diye seslendiBruenor, mithril örgü zırhını üzerine geçirip yıpranmış, eski, tekboynuzlu miğferini başına takarken. "Garumn Geçidi'nden geçme-miz ve dağın etrafından dolaşmamız gerekmesin diye cücelerim

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 50: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

bize batıda bir delik açtılar. Harcanacak zaman yok!" "Evet ama bence o orklardan birkaçını kesip doğramak için azı-cık durmak zaman harcamak değildir," diye belirtti Thibbledorf84

ORK KRALpwent, Drizzt ve Regis'in yanından geçip Bruenor'un önüne gele-ne kadar diğer iki cücenin önünden yürüyerek. "Bakarsın Oboulddenen iti de bulur ve o hayvanattan kurtuluruz." "Kesinlikle harika," diye mırıldandı Regis, çantayı alıp sırtınatakarken. Küçük gürzünün çantanın kapağına yerleştirilmiş olduğu-nu görünce sinirle iç geçirdi. Görünüşe bakılırsa Bruenor tüm incedetaylarla ilgilenmişti."Yol maceraya gidiyor, dostum," dedi Drizzt. Regis ona zoraki bir şekilde gülümsedi ama Drizzt sadece kah-kaha attı. Yıllar içinde bu bakışı buçukluğun yüzünde kim bilir kaçkere görmüştü! Her zaman macera konusunda gönülsüz olurdu; fa-kat Drizzt de odadaki herkesin bildiği gibi Regis'in ona ne zamanihtiyaç duyulsa orada olduğunu biliyordu. Bu iç çekmeler sadece biroyun, Regis'in cesaretini ve kararlılığını toplamak için sergilediğibir tören gibiydi. "Bize bu delikte kılavuzluk edecek bir uzman olmasına memnu-num," diye sessizce yorum yaptı Drizzt, üç cücenin arkasında sıra-ya girerlerken.Regis iç çekti. Delly'nin defnedildiği odanın yanından geçerlerken Drizzt bazı-larının kalmak isteyenleri terk ettiğini, bazılarmınsa terk etmek iste-yenlerle kaldığını düşündü. Wulfgar aklına geldi ve bu durumunonun için geçerli olup olmayacağını merak etti.85

O HEYECAN DOLU HİS Basit bir ayı ini gibi görünüyordu. Üzeri karla örtülmüş dallarlakapanmış küçük bir delikti. Tos'un Armgo böyle olmadığını biliyor-du, zira deliğe bu süsü kendi vermişti. Ayı ini uzun ama dar bir tüne-lin sonundaydı. Tos'un'un burayı seçme sebebi çoğunlukla goblin-lerden oluşan bir grubun erime sırasında bir sulama kanalı olmasınıumdukları bir hendeğin üzerine bir köprü inşa edişini izlemesineolanak sunmasıydı. Onların kuzeydoğusunda, korunaklı bir koyağın içindeAykorusu elfleri planlar kurmaktaydı. Eğer saldırmaya karar verir-lerse bunu çok yakında, ya bu gece ya da ertesi gün yapmalılardı,zira erzaklarının azaldığı ve oklarının tükenmek üzere olduğu bariz-di. Onları güneyden kuzeye, sonra da güneydoğuya kadar takipeden Tos'un, elflerin Surbrin'i aşmak için tercih ettikleri geçideyöneldiklerini, ondan sonra Aykorusu'nun korunaklı ağaçlarınınarasına karışacaklarını fark etmişti. Drow son bir çatışma şansınıkaçırmayacaklarını düşünüyordu. Güneş arkasından gökyüzünde tırmanıyordu ve Tos'un'un ıslakkardan yansıyan acı verici parıltıya karşı gözlerini kısması gereki-yordu. Kuzeye doğru gökyüzünde bir hareket yakaladı ve kayalıklıbir dağ çıkıntısının arkasına geçip gözden kaybolmadan önce uçanbir at gördü.86

ORK KRAL *** Elfler genellikle geceleyin faaliyet halinde olan goblinlere gün

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 51: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

ortasında saldırmayı tercih ederlerdi. Yaklaşan gösteriyi izleyecek güzel bir nokta bulmak içinTos'un'un fazla uzaklaşması gerekmedi. Bir çift yüksek kayanınarasındaki kovuğa süzüldü ve arkasına yaslandığı anda elflerin ilkyaylım ateşinin goblin kampına yağdığını gördü. Yaratıklar uluma-ya, çığlık atmaya ve koşturmaya başladılar. Tos'un'un parmakları drow işaret dilinde, Tahmin edildiği üzere,diyecek şekilde hareket etti. Elbette Karanlıkaltı'nda, Menzoberranzan'da geçirdiği on yıllarboyunca birçok goblin görmüştü. Orada bu çirkin yaratıkların sayı-sı köleler arasında diğer tüm ırklardan fazlaydı... tabii Pençeyarığıolarak bilinen büyük yarığın kanallarının içinde yaşayan koboldlardışında. Goblinler eğitilerek vahşi savaş gruplarına dönüştürülebili-yorlardı ama bunu yapmak için gereken çabayı sarf etmeye pekdeğmiyordu. Doğalarında bulunan 'savaş ya da kaç' dengesi fazla-sıyla ikinci seçeneğe meylediyordu. Altında uzanan vadideki durum da böyleydi. Goblinler dört biryana koşturuyor, becerikli ve disiplinli elf savaşçıları kaliteli kılıç-ları güneşte parlarken saldırıyorlardı. Bu hızlı ve olaysız bir bozgungibi görünüyordu. Derken üzerinde bir orkun kan oturmuş gözlerine benzeyen kır-mızı işleme bulunan sarı bir sancak batıda belirdi. Bir çift küçük,yuvarlak zirveli tepenin arasından hızla geçmekteydi. Tos'un dik-katle, sancak taşıyıcısı ve refakatçileri görünür olduğunda daha dadikkatle baktı. Neredeyse durduğu yerden kokularını alabiliyordu.Bunlar orklardı ama ork standartlarına göre çok irilerdi. Obould'ungeniş omuzlu seçkin muhafızlarından daha iriydiler, hatta bazılarıObould'dan bile iriydi. Olayı izlemeye kendini kaptırmış olan Tos'un ayağa kalkıp ko-runaklı taşların arasından çıkarak öne doğru eğildi. Arkasını dönüpbozguna baktığında oradaki durumun da değiştiğini gördü, zira odev orklardan oluşan başka gruplar belirmişti. Bazıları savaşın mer-kezine yakın bir yerde karların arasından fırlıyordu."Elflere tuzak kurmuşlar," diye fısıldadı drow gördüklerine ina-87

te"-» R.A. SALVATOREnamayarak. Bunu fark edince zihnine bir sürü düşünce doluştu.Elflerin yok edilmesini istiyor muydu? Bu umurunda mıydı? Ne var ki kendine bu düşünceleri ölçüp tartmak için izin verme-di, zira drow bu,karmaşada kendisinin de gümbürtüye gidebileceği-ni fark etmişti... ki bu kesinlikle istemediği bir şeydi. Önce yaklaşan sancağa, sonra devam eden çatışmaya, sonra tek-rar sancağa bakarak zamanı ölçtü. Kendi güvenliğinden emin olmakiçin hızla etrafına bakındıktan sonra durduğu yerden aceleyle çıktıve gizli tünelin girişine döndü. Oraya ulaştığında savaşın tüm hızıy-la patlak vermiş ve elflerin aleyhine dönmüş olduğunu gördü. Sayıları feci şekilde az olan elfler kaçmaya başlamışlardı. Ancakonlar goblinler gibi kaçmıyor, yabani orkların baskınına karşı sa-vunmalarını koruyorlardı. Hatta birkaç kere orkların üzerine yaylımateşi açmalarına olanak sağlayan 'dur ve dön' manevrası yapmayıbaşardılar.Fakat o karanlık duvar peşlerinden geliyordu. Kanatlı at tekrar belirdi. Önce alçalıp savaş alanının üzerindensüzüldü ve elbette ki üzerine doğru birkaç mızrak savuran orklarınhizasına yaklaştıkça yavaş yavaş yükseldi. Binici ve pegasus elfle-rin üzerinden süzülürken daha da yükseğe çıktılar.

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 52: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

Binicinin elflerin geri çekilmesine kılavuzluk etmek istediği ba-rizdi ve şansına kanatlı at, Tos'un'un olduğu tarafa doğru gelmeyebaşladı. Pegasus yaklaşırken drowun gözleri genişledi, zira öğlevaktinde gökyüzüne bakmak hassas gözlerini acıtsa da elf biniciyitanımıştı. Bu Sinnafain'di. Drow geçitten aşağı inip gözden kaybolmak veya Sinnafain'inonu göreceği şekilde dışarı çıkmak arasında kalarak bir anlığınatünelin girişindeki yerini korudu. Hareketlerinin pek bilincinde olmadan delikten dışarı çıkıpSinnafain'e el salladı ve dişi elf bakmadığı için ona seslendi.Ne yapıyorsun? diye sordu Khazid'hea. Elfın dizginlere aniden asılmasıyla birlikte pegasus keskin birhareketle şaha kalktı ve Tos'un, Sinnafain'in kendisini gördüğünüanladı. Dişi elfın bir sonraki hareketinin yayını çekmek olmadığınıgörünce biraz rahatladı.88

ORK KRAL *-* Onlara geri mi döneceksin? diye sordu Khazid'hea ve bu tele-patik iletişimdeki hiddet tınısı hiç küçük değildi. Sinnafain gözlerini drowa kenetlemiş bir halde kanatlı atı yavaş-ça çevirdi. Tos'un'un onun yüzünü göremeyeceği ya da neler dü-şündüğünü tahmin edemeyeceği kadar uzaktaydı; ama hâlâ ne yayı-nı çekmiş ne de geri çekilen dostlarına yön değiştirmelerini işaretetmişti. Drizztseni öldürecek! diye uyardı Khazid'hea. Beni senden aldı-ğında ruhbanların gerçeği öğrenme büyülerine karşı savunmasızkalacaksın! Tos'un tünel deliğini örten çalı çırpıları kapadı ve girişi işaretetmeye başladı. Sinnafain, pegasusa ağır ağır daire çizdirmeye devam etti. Dişielf en sonunda dostlarının yanına döndüğünde Tos'un kenara doğrukoşmaya başladı ve ısrarcı kılıcını rahatlatacak şekilde dağ eteğin-deki tepelerin gölgelerine karıştı. Drow sadece bir kez arkasını dönüp baktı ve elflerin sırayla tü-nele girdiklerini gördü. Kafasını kaldırıp pegasusa baktı ama kanat-lı at tam o anda tepenin kenarından uçup giderek görüntüden çıktı.Sinnafain ona güvenmişti.İnanılmaz bir şekilde Sinnafain ona güvenmişti. Tos'un bununla gurur mu duymalı yoksa elflere olan saygısıtükenmeli mi kestiremedi.Belki ikisi de geçerliydi.- —ıH4—- Sinnafain dostlarının ilerleyişini izleyemiyor ve tabii kiGündoğumu'nun sırtındayken tünele girip onlara katılamıyordu.Yüksek tepenin üzerinden geri döndü ve küçük mağara girişininyakınından geçti. Yayını çekti ve yaklaşan orkların en ön saflarınaateş açtı. Elfler yer altına girip kaybolduktan sonra bile ok atmaya devametti fakat iri orklar bu saldırılara karşı korunmak için ağır kalkanlartaşıyorlardı ve Sinnafain sadece dostlarının kaçmasına olanak suna-\' 89

. ^^SjH1 R-A. SALVATOREcak kadar uzun süre onları yavaşlatmayı başardığını umabilirdi.Ondan sonra Gündoğumu'nu yükseğe çıkarttı ve tekrar diğer tarafayönelip yükseltinin öbür tarafına geçti. Dostlarına bakındığı kadar

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 53: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

Tos'un'u da görmeye çalışıyordu ama drovvdan hiçbir iz yoktu. Uzun bir süre sonra, Gündoğumu yorulmaya başladığında, elf ensonunda rahatlayarak nefes verdi; zira doğuda, belli bir mesafe öte-deki ağaçların arasından parlayan beyaz bir ışık Albondiel ile diğerelflerin tünelden geçtiklerini gösteriyordu. Sinnafain yükseklerden inişini izleyebilecek ork kaşiflere ipucuvermek istemediği için dostlarına ulaşmak için dolambaçlı bir rotaçizdi ve yere konduğunda çoktan büyük bir faaliyet başlamıştı.Ormanın derinliklerindeki küçük bir açık alanda yaralılar yan yanayatırılmışlardı ve rahipler onlarla ilgileniyordu. Başka bir grup, tü-nel çıkışını kapatmak için ağır kütükler ve taşlar taşıyordu. Diğer-leri ise açık alanın çevresindeki ağaçlara tırmanmış, yaklaşan düş-manları birçok açıdan vurmalarını sağlayacak bir savunma hattıoluşturmaktaydı. Gündoğumu'nu ağaçların arasındaki bir patikadan yürütenSinnafain art arda Kral Obould kelimelerinin fısıldandığını duydu.Elflerin birçoğu ork kralın geldiğinden emindi. Albondiel'i yaralıla-rın yanında, meydanın kenarında durmuş, fazladan çantaları vesilahları ayırırken buldu. "Birçok hayat kurtardın," diyerek onu selamladı Albondiel, dişielf yaklaşırken. "Bizi o tünele yönlendirmeseydin çok daha fazladostumuz ölecekti. Belki de tamamen bozguna uğrayacaktık." Sinnafain bunun kendi marifeti değil bir drowun marifeti oldu-ğunu söylemeyi aklından geçirdiyse de düşüncelerini kendine sak-ladı. "Kaç kişi yaralandı?" "Dört yaralı var," dedi Albondiel acı acı. Dört yaralının kar örtü-sü üzerinde yatmakta olduğu açık alanı işaret etti. "İkisinin yaralarıciddi, belki de ölümcül." "Tuzağı yukarıdan görmeliydik... Görmeliydim," dedi Sinnafain,düşüncelerinde savaş alanını görmesini engelleyen doğu çıkıntısınadönerek."Orklar çok iyi pusu kurmuşlar," diye yanıtladı Albondiel. "Bu90

ORKKRAL «-« avaş alanını hazırlayanlar taktiklerimizi iyi biliyordu. Bizi incele-miş ve karşı saldırı yöntemlerimizi öğrenmişler. Belki de Surbrin'inÖbür tarafına dönme zamanımız gelmiştir.""Erzaklarımız azaldı," diye ona hatırlattı Sinnafain. "Belki de Surbrin'in öbür tarafına dönüp orada kalma vaktimiz„elmiştir," diye sözlerine açıklık getirdi Albondiel. Sinnafain'in aklında yine o kara elfle ilgili düşünceler belirdi,fos'un onlara ihanet mi etmişti? Onların yanında kısa bir süreliğinesavaşmış ve taktiklerinin çoğunu öğrenmişti. Ayrıca o bir drowduve tüm dünyada hilebaz kara elfler kadar iyi pusu kurmayı bilenbaşka bir ırk yoktu. Tabii elbette elflere kaçış yolunu gösteren deoydu. Başka herhangi bir ırktan olsaydı sadece bu davranış bileSinnafain'in şüphelerini gidermeye yeterdi. Fakat SinnafainTos'un'un bir kara elf olduğunu ve kendini yıllar içinde defalarcakanıtlayan Drizzt Do'Urden olmadığım unutamazdı. Belki deTos'un kişisel kazancı veya sadece eğlenmek için elflerle orklarıbirbirine düşürüyordu. "Sinnafain?" diye seslendi Albondiel, kadını düşüncelerindenayırarak. "Surbrin? Aykorusu?" "Burada işimizin bittiğini mi düşünüyorsun?" diye sordu

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 54: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

Sinnafain. "Havalar ısınıyor ve orklar yaklaşan günlerde daha kolay hare-ket edebilecekler. Birbirlerinden daha az tecrit edilmiş olacaklar veburadaki işimiz daha zorlaşacak.""Ayrıca bizden haberdarlar.""Gitme zamanı geldi," dedi Albondiel. Sinnafain başıyla onayladı ve doğuya baktı. Uzakta, Surbrin gü-müşi bir çizgi halinde hayal meyal görünüyor, ufukta hafifçe ışıldı-yordu. "Dönüş yolunda Tos'un'u yakalayabilirsek iyi olur," dediSinnafain. "Ona soracak çok şeyim var. Albondiel birkaç saniyeliğine ona şaşkınlıkla baktıktan sonrabaşını sallayarak hemfikir oldu. Konuyla alakasız görünse bilekulağa mantıklı bir istek gibi geliyordu... elbette yaban arazide birdrowu kolay kolay yakalayamayacaklarını ikisi de biliyordu.91

^- =HİH R.A. SALVATORE—hi— J Onları tanıyorum, diyerek şüphe içindeki Khazid'hea'yı teminetti Tos'un. Dnark önemli bir kabilenin reisi. DünyanınOmurgası'ndan güneye yürüyüşe geçmeden önce onu Obould'unkoalisyonuna katılmaya ikna eden bendim. Tos 'un ile Obould 'un arasında çok şey geçti, diye ona hatırlattıKlıazid'hea. Eğer bu üçü ork kralla son karşılaşmanı biliyorlarsaseni hoş karşılamayacaklardır.Onlar orada değildi, diye kılıcı temin etti Tos'un. Kaer'lic Suun Wett'in ölümünden haberdar değiller mi? diyesordu Khazid'hea. Bundan emin olabilir misin? Haberdar olsalar bile Obould 'un çabuk sinirlenen biri olduğu-nu biliyorlar, dedi Tos'un. Kaer 'lic 'e hiddetlendiğini ve onu bu yüz-den öldürdüğünü düşüneceklerdir. O arklardan herhangi birininObould'un hiddeti yüzünden bir arkadaşlarını kaybetmediklerineinanıyor musun? Yine de ona sadık kalıyorlar.Çok risk alıyorsun. Hiçbir risk almıyorum, diye itiraz etti Tos'un. Eğer Dnark iledostları Obould'un beni aradığını biliyorlarsa veya elflerle birlikolduğum sonucuna varmışlarsa o zaman ben de... Biz de onlarıöldürmek zorunda kalırız. Böyle bir sonucun Khazid'hea'yı mem-nun etmeyeceğini düşünmezdim. İşte büyülü sözleri söylemişti. Tos'un bunu biliyordu çünkü kılı-cın zihnindeki sesi susmuştu, hatta kılıçtan bir heves hissinin yük-seldiğini sezebiliyordu. Alışılmadık derecede iri olan orkların top-landığı inşaat alanının kenarına çekilmiş duran ork üçlüsüne doğruinerken bu tartışmayı düşünüp tarttı. Khazid'hea'nın onun ellerin-den alınmak istememesinin kendisi için bir iltifat olduğu sonucunavardı. Üç orka doğru yolunu dikkatle çizdi ve eğer ihtiyaç duyarsa diyekendine hızlı bir kaçış yolu bıraktı... ki ihtiyaç duyacağından korku-yordu. Gözden kaçırmış olabileceği muhafızlar var mı yok mu diyebirkaç kez durarak etrafını inceledi.92

ORK KRAL *---* Üçüyle arasında hâlâ biraz mesafe varken reise beklendik vesaygı dolu bir şekilde seslendi. "Selam ola Dnark, Kurt Çenesi'nin

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 55: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

ısırığı güçlü olsun,'1 dedi en iyi orkçasıyla konuşarak amaKaranlıkaltı drow aksanını gizlemeye hiç uğraşmadan. Ondan sonrailk tepkilerini ölçüp tartmak için dikkatle izledi, zira ilk tepkiningerçek hisleri olacağını biliyordu. Üçü de yüz ifadelerinde şaşkınlık, hatta şokla ona doğru döndü-ler. Yine de bir tanesi bile silahına davranmadı. "Düşmanınızın gırtlağına," diyerek Kurt Çenesi Kabilesi'ninselamını bitirdi Tos'un. Yaklaşmaya devam ederken yaşlı şamanUng-thol'un bariz bir şekilde rahatladığını fakat daha genç olanToogwik Tuk'un hâlâ tedirgin olduğunu fark etti. "Tekrar selamlar," dedi Tos'un ve üçlünün toplandığı korunaklıdüz zemine ulaşmak için son küçük çıkıntıyı tırmandı. "Aylar öncesize söylediğim gibi Dünyanın Omurgası'ndaki deliklerden çokuzağa geldik.""Selamlar, Menzoberranzan'dan Tos'un," dedi Dnark.Drovv, reisin sesinin tedbirli, ne sıcak ne de soğuk olduğunu fark etti."Seni gördüğüme şaşırdım," diye sözünü bitirdi Dnark."Yoldaşlarının akıbetini duyduk," diye ekledi Ung-thol. Tos'un kaskatı kesildi ve kılıçlarının kabzasını kavramamayıkendisine hatırlatmak zorunda kaldı. "Evet, Donnia Soldou veAd'non Kareese," dedi. "Ben de acı akıbetlerini duydum. KatilDrizzt Do'Urden'e lanet olsun." Üç ork kendini beğenmiş bir şekilde sırıtarak birbirilerine baktı-lar. Tos'un öldürülen rahibeden haberdar olduklarını anladı. 'Kaer'lic'e de yazık oldu," dedi sanki bunun pek bir önemi yok-muş gibi sıradan bir sesle. "Kudretli Obould'u kızdırmakla ahmak-lık etti." Bu sözler karşısında Toogvvik Tuk'un tepkisine şaşırdı, ziragenç orkun gülümsemesi kaybolmuş ve dudakları sımsıkı kapan-mıştı. "Hem o hem sen ahmaklık etmişsiniz, öyle duyduk," diye yanıt-ladı Ung-thol."Değerimi tekrar kanıtlayacağım.""Obould'a mı?" diye sordu Dnark.93

R.A. SALVATORE

Bu soru drowu hazırl^ yakaıadı, zira reisin bu sözlerle koniyu nereye getireceğine dajf hiçbir fikri yoktu. "Değerimi kanıtlama^ isteyecek başka biri var mı?" diye soıdu, eğer Dnark isterse b,mu durüst bir soru 0ıarak algılayabilsiıdiye ses tonundaki ignek,neyi hafif tutarak. "Şu anda yer altında, çıkmış ve Bol-Ok Krallığı'na yayılmışbirçok kişi var," dedi Df,ark jnşaat sahasında dolaşıp duran devorklara baktı. "Karuck K!;lm,ndan Grguch geldi." "Lanet olası yüzey e|fjerine yaptlkıan baskının şiddetine yeniltanık oldum.""Güçlü müttefikler," ^ rjnark. "Obould için mi?" dı>e sordu jos'un hiç tereddüt etmeden, so-ruyu aynı ölçüde geri yör:jendirerek_ "Gruumsh için," dedi Dnark dışıerjni gösterecek şekilde sırıta-rak. "Battlehammer Klan^ tüm 0 sef,ı cücelerin ve çirkin elfle-rin yok edilmesi için.""Güçlü müttefikler," dçdi Tos'un Kral Obould'dan mehımn ^ğm^ dedi Khazid'hea drowunzihninde. Tos'un cevap v^fmedi ama buna karşı da çıkmadı. İlginçbir gelişme.

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 56: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

Drow buna da karşı Çil^di. İçini heyecan dolu bir his kapladı.Leydi Lolth'un takipçileri^ yakm zamanda nifak çıkarma fırsatınınbelireceğini anladıkları za^ hissettikleri o heyecan dolu histi bu. Sinnafain ile halkını ,iüşundu ama onlara pek kafa yormadı.Kaosun getirdiği neşe Ço^j^ja çok koıay olmasından ve fazla-sıyla derin düşünceler geı>ktirmemesjnden geliyordu. Yaklaşan kar-maşa belki elfierin, bejy de orkıanrij yani Dnark'ın ya daObould'un, veya ikisinin de işine yarayacaktı. Bunu belirlemekTos'un'a düşmüyordu. Oı,un gorev; karmaşa ne yöne doğru patlakverirse versin, kendisini ^ — biçimde hayatta kalıp kâr edecekkonuma getirmekti- Son zamanlarda elflerU geçirdiği tüm anlar boyunca, yüzey hal-kının yanında yaşama hayal,erine mgmen^ Tos'un Armgo öncelikleve daima bir drow olmuşt^Khazid'hea'nm onu son derece takdir eniğm net bir şekilde hissetti.

94

ORK KRAL *-fî—H-— Grguch memnun değildi. Tünel girişinin önündeki yamaçtaayaklarıyla yeri teperek ilerledi ve tüm Karuck Klanı önünden kaçtı.Elbette Hakuun dışında tümü kaçmıştı. Hakuun, Grguch'tan kaça-mazdı. Buna izin yoktu. Eğer Grguch, Hakuun'u öldürmek istediği-ne karar verirse Hakuun'un bunu kaderi olarak kabul etmesi gereki-yordu. Karuck Klanı'nın şamanı olmak böyle bir sorumluluk gerek-tiriyordu. Bu, Hakuun'un ailesinin nesiller boyunca kabul ettiği veailesinden birçok kişinin hayatına mal olmuş bir sorumluluktu. Fakat Grguch'un onu ikiye bölmeyeceğini biliyordu. Reis, elfle-rin kaçmasına hiddetlenmişti ama bu savaş Karuck Klanı için birzaferden başka bir şey sayılmazdı. Elflerden birkaçını yaralamaklakalmamış, onları kaçırmışlardı ve şu baş belası tünel olmasaydı bas-kıncı elf birliği kesin bir hezimetten asla kurtulamazdı. Ne var ki, Karuck Klanı'nın iri yabanileri tünele girip onları ta-kip edememişlerdi ve bu da Grguch'u çileden çıkartmıştı."Bu iş burada bitmeyecek," dedi Hakuun'un yüzüne doğru."Elbette bitmeyecek." "Bu çirkin peri halkıyla ilk karşılaşmamızda daha büyük bir me-saj vermeyi istiyordum." "Kaçan elflerin yüzlerinde dehşet ifadesi vardı," diye yanıtladıHakuun. "Bu dehşeti halklarına yayacaklardır.""Daha kesin bir şekilde tepelerine çökmeden önce."Hakuun emrin gelmesini bekleyerek duraksadı."Planla," dedi Grguch. "Yuvalarına saldıracağız." Hakuun başıyla onayladı ve bununla tatmin olmuş gibi görünenGrguch dönüp diğerlerine emirler yağdırmaya başladı. Elbette kielfler kaçıp sessizce katliam yapmak üzere saklandıkları için korkakyaratıklardı. Bu yüzden şef, savunmaları ve kaşifleri görevlendir-meye başlayarak Hakuun'u düşünceleriyle baş başa bıraktı.Daha doğrusu Hakuun öyle sanıyordu. Otuz santimetrelik yılan omzuna konduğunda Hakuun irkilipdonakaldı ve nefesini tuttu. Kendini Jaculi'yle -Jack'in özel atölye-95

^- =H3f-* R.A. SALVATOREsinden dışarı çıktığı zaman büründüğü yılan görüntüsündeki halineverdiği isim buydu- karşı karşıya bulduğu her zaman Hakuun'un

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 57: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

tepkisi bu oluyordu. Bu zamanların az olmasına minnettardı. "Gidişinizi bana haber vermeni isterdim," dedi Jack, Hakuun'unkulağına. "Seni rahatsız etmek istemedim," diye ürkekçe cevap verdiHakuun; zira Jack'in dili kulağının yanında hareket ederken ve oçatallı, büyülü şimşeklerden birini zavallı Hakuun'un kafasınıniçinden geçirebilecek kadar yakındayken ork sabit durmakta zorla-nıyordu. "Karuck Klanı beni sık sık rahatsız ediyor," diye ona hatırlattıJack. "Bazen diğerlerine benden bahsettiğini düşünüyorum.""Asla etmedim, Müthiş Kişi!" Jack'in kahkahası bir tıslama halinde çıktı. Yıllar önce orklarüzerinde hakimiyet kurmaya ve onları aldatmaya başladığında hare-ketlerine yön veren tek şey faydacılıktı ama yıllar içinde işin aslınıkabul etmeye başlamıştı; o çirkin yaratıkların korkudan ödünü pat-latmayı seviyordu! Bu Gnom Jack'in sahip olduğu pek az zevktenbiriydi, zira yaşadığı hayat çok basit ve... ve neydi? Sıkıcı olduğu-nu biliyordu ve bunu kendine itiraf etmek onu acıtıyordu. Kalbiningizli köşelerinde Jack mağaralardan çıkan Karuck Klanı'nı nedentakip ettiğini biliyordu; çünkü tehlikeye, hatta ölüme duyduğu kor-ku bile her şeyin aynı kalmasına izin vermeye duyduğu korkuyabaskın geliyordu."Neden Karanlıkaltı'ndan çıktınız?" diye sordu. Hakuun kafasını sağa sola salladı. "Eğer haberler doğruysaburada kazanılacak çok şey var.""Karuck Klanı için mi?""Evet.""Peki, Jaculi için?" Hakuun acı acı yutkundu ve Jack tekrar kulağına tıslayarakgüldü."Gruumsh için," diye fısıldamaya cüret etti Hakuun. Ne kadar zayıf bir şekilde söylenmiş olsalar bile bu sözler karşı-sında Jack duraksadı. Hakuun'un ailesi üzerindeki tüm hakimiyeti-96

ORKKRAL *-»ne rağmen Gruumsh'a duydukları bağnaz hizmet aşkı asla sorgula-namazdı. Hakuun'un atalarından birini -Jack büyük babası olduğu-nu düşünüyordu ama bunu tam olarak hatırlayamıyordu- Gruumshaleyhine tek bir kelime etmeye zorlamak için Jack'in koca bir ikin-di vakti boyunca ona işkence etmesi gerekmişti ve bundan kısa süresonra görevini oğluna devredip Gruumsh adına kendini öldürmüştü. Gnom büyücü tıpkı mağaradaki gibi iç geçirdi. Gruumsh sözkonusu olduğu için Karuck Klanı'nı yolundan saptıramayacaktı. "Göreceğiz bakalım," diye Hakuun'un kulağına fısıldadı. Bunuaynı zamanda kendine de söylemiş, inatçı orkların bazen kendiamaçlarına hizmet ettiklerini kabullenmişti. Belki de bu durumla biraz eğlenebilir ve kâr sağlayabilirdi. Ayrı-ca kaybedecek neyi vardı ki? Tekrar havayı kokladı ve bir şeylerinfarklı olduğunu yeniden hissetti."Etrafta bir sürü ork var," dedi. "On binlerce," diyerek doğruladı Hakuun. "Kral Obould Bol-

Ok'un çağrısına kulak verdiler." 'Bol-Ok,' diye düşündü Jack. Bu isim çok geçmişte kalan hatı-ralarında çınlıyordu. Aklına bir kale geldi; Fel... Felb... Fel-bir-şeyKalesi. Cücelerin bir mekanıydı. Jack cücelerden pek hoşlanmazdı.

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 58: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

Tüm o çekiç gürültüleri ve mantıksız bir şekilde şarkı olarak nite-lendirdikleri o tekerlemeleriyle cüceler sinirlerini en az orklar kadarbozuyordu. "Göreceğiz bakalım," dedi tekrar Hakuun'a. Çirkin Grguch'unhızla yaklaştığını gören Jack, Hakuun'un yakasından içeri süzülüpsırtında bir yerde durdu. Sadece şamanın yabani Grguch'la tartışır-ken kekelemesiyle eğlenmek için arada sırada çatallı diliniHakuun'un çıplak tenine değdirdi.97

GAUNTLGRYM

ORK KRAL *-* Karanlıkaltı 'ndan, canavarların diyarından geldim. Rüzgarın,. adamı kaskatı kesebileceği veya bir bataklığın bir yolcuyu neluv bittiğini anlamadan, -gevşek çamurun sarmaladığı boğuk birhavkırış olmadığı sürece- çığlık atmasına bile imkan vermeyecekbir hızla yutabileceği Buzyeli Vadisi 'nde yaşadım. Wulfgar 'da şey-tanların diyarı Abyss'in korkularını gözlemledim; bundan dahaberbat, nefret dolu ve işkence edici bir yer olabilir mi? Doğrusutehlikeli bir varlık. Etrafımı bu canavarlarla, rüzgarla ve bataklıkla, şeytanlarlahomurdanıp kükreyerek, çeneleri öne çıkık, silahları havaya kaldı-rılmış bir şekilde korkusuzca yüzleşecek arkadaşlarla kuşattım.Hiçbiri onlarla Bruenor kadar korkusuzca yüzleşemez, tabii ki. Ama onu bile, hatta hepimizi sanki ayağımızın altındaki topraktitreyip yarılıyormuş gibi kesin bir şekilde sarsacak bir şey var.Değişim. Dürüst bir değerlendirmeyle değişim korkunun kaynağıdır; yenibir şey düşüncesi, tanıdık olmayan bir paradigma deneyimlerimizinöylesine ötesindedir ki bizi nereye götüreceğini gerçekten kestire-meyiz bile. Değişim... Belirsizlik... En temel korkumuzun -ölüm korkusu- köküdür; karşısında de-taylı senaryolar ve gerçek olsun olmasın 'gerçeklik' inşa ettiğimizbir değişim, bir bilinmeyen. Bu inşalar, bence, hayatlarımızda olupbiten sıradanlıkların bir uzantısıdır. Gündelik yollarımızın aynılı-ğıyla oluklar kazarız ve aslında onlarda huzur bulurken bu günde-lik işlere sövüp sayarız. Uyanır ve günlerimizi alışkanlıklar üzerineinşa ederiz, hızla, katı bir şekilde kurallar koyar, anlık varlıkları-mızda sadece birazcık bükerek onlara uyarız. Değişim atılmayanzar, kullanılmayan sava parçasıdır. Yalnızca üzerinde biraz kontrolsağladığımızda, her ne kadar güç de olsa, ancak olası bir telafi sözkonusuysa heyecan verici ve korkutucudur. Gerçek seçime dayalı o güvenli çizgiden yoksunsa, o kontrol his-sini barındırmıyorsa değişim sadece korkutucudur. Hatta dehşetverici. Bir ork ordusu Bruenor'u korkutmaz. Obould Bol-Ok,Bruenor 'u korkutmaz. Ama Obould 'un temsil ettiği şey, özellikle de99

»-» R.A. SALVATOREOrk Kralı yürüyüşünü durdurup krallığını kurarsa ve bundan da öteGümüş Sınırlar'in diğer krallıkları bu yeni paradigmayı kabul

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 59: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

ederse, işte bu Bruenor Battlehammer 'ı, benliğinin derinliklerini veinancının ilkelerini sarsacak kadar korkutur. Obould, Bruenor un^soydaşlarından, krallığından ve hayatından çok daha fazlasını teh-dit ediyor. Orkun tasarıları Bruenor'un halkını sarmalayan inançsistemini, Mührü Salonu 'nun tek amacını, cüce olma anlayışını veorkların kararlı ve aralıksız bir şekilde içine girdikleri cüce kavra-mını sarsıyor. Bunu açıkça söylemeyecektir; ama Bruenor'un ork-ların saldırmasını, onların kazanmasını, sonunda, onun orklardanve goblin türünden beklediği davranışlarını yerine getirmesini dili-yor olduğundan şüpheleniyorum. Diğer olasılık fazlasıyla uygun-suz, üzücü, Bruenor 'un kimliğine fazlasıyla zıt duruyor, zira onuniçin makul, hatta mümkün olanı göz önünde bulundurmak herkesiçin çok daha az acıya sebep olacaktır. Önümde Bruenor Battlehammer 'in ve Gümüş Sınırlar 'daki tümcücelerin kalplerinde yatan bir savaş görüyorum. Ne de olsa ele bir silah almak ve bilinen bir düşmana, bir orkaölümüne saldırmak çok daha kolaydır. Bildiğim tüm kültürlerde, yanlarında yer aldığım tüm ırklardaçevreyi böylesi bir uyumsuzluk, kontrol edilemeyen ve atılan adım-ları zorla, isteksizce atmaya mecbur kılan olaylar sardığında, hayalkırıklığına uğramış izleyicilerin genellikle dünyayı doğru yola soka-caklarına inandıkları bir işaret, bir odak noktası -bir tanrı, birinsan, bir mekan, büyülü bir eşya- aradıklarını gözlemledim.Mührü Salonu 'nda Kral Bruenor 'un bunu, hepsini düzelteceğine veher şeyi Obould 'un acımasız saldırısından önceki haline sokacağı-na dair yığınla fısıltı yükseliyor. Bruenor daha önce defalarca say-gılarını kazandı ve kahramanlık pelerinini klan tarihindeki herhan-gi bir cüce kadar rahat ve hak edilmiş bir şekilde takıyor. O haldeburadaki cücelerin çoğu için umudun işareti, odak noktası KralBruenor 'un ta kendisidir. Ki bu da yalnızca Bruenor 'a daha fazla sorumluluk yüklüyor;çünkü korkan kişiler inançlarını başka bir bireye yüklediklerindeyetersizlik, huzursuzluk veya suistimal kat kat dallanıp budaklanı-100

ORK KRAL Dolayısıyla umudun merkezi olmak Bruenor 'a yalnızca ğergin-tık ekliyor Çünkü bunun doğru olmadığını ve beklentilerin yapabi-ı çeklerin çok ötesinde olabileceğini biliyor. Gümüşay'ın LeydiAlustriel'ini veya liderlerden başka hiçbirini, hatta Felbarrkalesi'nin Kralı Emerus Warcrown'u bile Obould'a karşı hareketeprmeye ikna edemez. Ve Mithril Salonu 'nun birlikleriyle tek başı-na harekete geçmek tüm Battlehammer Klanı 'nın katliamı anlamı-na gelir. Bruenor yalnızca kahraman pelerini değil, bir de kurtarı-cı kimliği kuşanması gerektiğini biliyor ve bu da onun için korkunçbir yük oluşturuyor. Ve böylece düşünceleri kontrolden çıkan ve vahşi beklentileregömülen Bruenor da kendisine umutlarını yerleştirebileceği birodak noktası buldu. Bu kış boyu dudaklarından en çok dökülen söz-cükler şunlardı; 'Gauntlgrym, elf.' Gauntlgrym. Bu, Battlehammer Klanı ve tüm Delzoun cüceleriarasında bir efsanedir. Ortak miraslarının, Delzoun kabilelerininşovundan gelen herkes için cüce uygarlığının doruk noktasını tem-sil eden ihtişam, zenginlik ve güç dolu muazzam şehrin adıdır. Belkide, tarih mitle kurulur, bir zamanlar sahip olunana kasıtsızca çeki-len dikkattir. Geçmiş zaman kahramanlarının her geçen nesille da-ha büyük paylar alışı gibi bu diğer umut ve gurur odak noktası dagenişliyor.

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 60: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

'Gauntlgrym, elf,' diyor Bruenor değişmez bir kararlılıkla. Tümcevaplarının orada yattığından emin. Gauntlgrym 'de Bruenor, KralObould 'un yaptıklarını çözecek bir yol bulacak. Gauntlgrym 'deorkları deliklerine nasıl geri tıkacağını ve daha da önemlisi, GümüşSınırlar 'in ırklarını nasıl yeniden birleştireceğini, düzgün yerlere,yaşlı, metin bir cüceye mantıklı gelen yerlere nasıl yerleştireceğinikeşfedecek. Buradan Kılıç Sahili'ne yaptığımız yolculukta o büyülü krallığıbulduğumuza inanıyor. Uzun zaman önce geride bırakılmış olan bumeziyetsiz lağım çukurunun aradığı cevapları bulacağı yerin girişiolduğuna inanmak zorunda. Aksi takdirde kaygılı halkının cevabı kendisi olacak. Ve Bruenoronların inançlarının yersizliğini biliyor, zira şu anda Obould bilme-101

. 4*^"* R-A- SALVATOREcesine verebileceği bir yanıt yok. Böylece dini bütün bir inananın kurtarıcı tanrısının adını mırıldanışındaki inançla 'Gauntlgrym, elf 'diyor. Oraya, doğudaki çorak geçitte yer alan o deliğe gideceğiz. Gi-dip -artık gerçekte her ne anlama geliyorsa- Gauntlgrym 'i bulaca-ğız. Belki de Bruenor 'un içgüdüleri doğrudur; ölüm döşeğindeykenMoradin 'in ona söyledikleri bunlar olabilir mi? Belki de büsbütünfarklı bir şey buluruz ama hu, yine de bize, Bruenor'a, MithrilSalonu için bulması gereken cevapları anlaşılır kılar. Böylesi saplantılı ve çaresizken ve halkı da öyleyken, Bruenorhenüz kurtarıcımıza verdiği adın bir önemi olmadığını anlamıyor.Asıl önemli olan, hedefimiz olarak belirlediği yer değil, çözüm vegerçek için yapılan arayışın kendisidir.'Gauntlgrym, elf.'Elbette...- Drizzt Do'Urden102

EVE İLK ADIMLAR Gümüşay'ın, asma yapraklarıyla süslü parıldayan gümüşi kapı-ları kapalıydı ve bu da Gümüş Sınırlar'da işlerin pek de yolunda git-mediğinin şüphe götürmez işaretiydi. Haşin yüzlü bekçiler, elfler veinsanlar, şehrin surları boyunca ve yaklaşan ziyaretçilerin kontrolnoktası olarak hizmet gören bir dizi küçük, taştan ev çevresindekonuşlandırılmıştı. Catti-brie -yolda geçen günlerinde git gide daha da topallarolmuştu- ve Wulfgar kendilerine yönelen gergin bakışları fark etti-ler. Yine de kadın, yaklaşık iki buçuk metre uzunluğunda, geniş vegüçlü omuzlu yoldaşının sıradan zamanlarda bile böylesi bir telaşaneden olacağını anlayarak sadece gülümsedi. Tahmin edileceği üze-re, çift yaklaştıkça o gergin muhafızlar rahatladılar ve hatta el salla-yarak ikiliyi selamladılar, zira barbarın sembolü olan gri kurt pele-rinini ve Mithril Salonu ile Gümüşay arasında çoğunlukla elçi gör-evi gören kadını tanımışlardı. Taş yapıları geçen ikiliye ne dur ne de yavaşla emri verildi vekapı onlar talep etmeden aralandı. Hatta kapının yanındaki, surlarınüstündeki pek çok nöbetçi Wulfgar ve Catti-brie'yi alkışlamaya baş-ladılar ve birden fazlası onlar geçerlerken "Hurra!" diye bağırdılar. Şehrin kapılarının ardında muhafız komutanı ikiliye "Resmi birdurum mu yoksa sadece zevk mi?" diye sordu. Catti-brie'ye belir-103

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 61: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

. "HaH* RA- SALVATOREgin bir endişeyle baktı. "Leydim, yaralı mısınız?" Catti-brie, sanki önemli değilmiş gibi, yarasını hafife alan birbakışla karşılık verdi ama muhafız sözlerini sürdürdü: "Derhal siziniçin bir araç temin edeceğim!" "Karda ve çamurda Mithril Salonu'ndan buraya kadar yürü-düm," diye yanıtladı kadın. "Kendimi Gümüşay'ın dolambaçlı yol-larından mahrum edemem.""Ama..." "Yürüyeceğim," dedi Catti-brie. "Beni bu zevkten yoksun bırak-mayın." Muhafız yumuşayıp kadını başıyla selamladı. "Leydi Alustrielziyaretinizden memnun olacaktır.""Biz de onu görmekten memnuniyet duyacağız," dedi Wulfgar. Muhafız, "Kral Bruenor'dan resmi bir haber mi var?" diyereksorusunu yineledi. "Daha çok kişisel bir haber ama aynı şekilde önemli," diye ya-nıtladı barbar. "Gelişimizi bildirir misin?""Haberci çoktan saraya doğru yola çıktı." Wulfgar minnetle başını salladı. "Doğrudan bir rota çizmeyerekGümüşay'ın yollarında ilerleyeceğiz ve Leydi Alustriel'in sarayınagüneş zirveye ulaşmadan varacağız," diye açıkladı. "Burada olmak-tan memnunuz; doğrusu Gümüşay yol yorgunu yolcular için hemhoş bir manzara sunuyor hem de o yolcuları oldukça iyi karşılıyor.Buradaki işimiz seni ve adamlarını da ilgilendirebilir, komuta-nım..." "Kenyon," dedi Catti-brie, zira, her ne kadar hepsi oldukça kısagörüşmeler de olsa, adamla daha önce birkaç kez karşılaşmıştı. "Beni hatırlamanızdan onur duydum Leydi Catti-brie," dediadam bir kez daha başıyla selam vererek. "Mithril Salonu'ndan gelen ve şehirlerinizden geçmiş olabilecekmülteciler için buradayız," dedi Wulfgar. "Pek çok kişi geldi," diye itiraf etti Kenyon. "Ve pek çok kişigitti. Ama tabii ki, Leydi Alustriel adına hizmetinizdeyiz Bruenor'unoğlu. Gidip bu sözün doğruluğunu denetleyin, sizi içeri davet ediyo-rum."104

ORK KRAL «-41 Wulfgar başıyla onayladı ve barbarla Catti-brie muhafızın ya-nından ayrıldı. Yolda yıpranmış giysileriyle, biri sihirli bir yayı koltuk değneğiolarak kullanan ve öbürü muazzam bir savaş çekicini sırtına asmışdevasa bir adamdan oluşan çift, filozofların ve şairlerin şehrindedurdu ve pek çok meraklı bakış, süslü şehrin görünürde amaçsızgeniş, dolambaçlı yollarında ilerleyen ikiliye döndü. ZiraGümüşay'a ne zaman bir ziyaretçi gelse, şehre kaç kez gelmiş olur-sa olsun, bakışları yukarı kayar, her yapının duvarını kaplayan anla-şılması güç desenleri, sanat eserlerini ve onların da yukarısında yeralan, her yapının tepesini örten konik kule uçlarını incelerdi. Pekçoğu faydacılığın dışa vurumuydu; yapılar çevreye ve bölgedekicanavar tehditlerine uygun inşa edilmişti. Ticaret yapılan şehirlerinyolları genişti, liman şehirlerinin güçlendirilmiş limanları ve dalga-kıranları vardı ve hudutlarda yer alan kasabalar kalın surlarla çevri-liydi. Gümüşay tüm bunların üstünde yer alıyordu, faydacılığın dışavurumuydu elbette ama bundan öte ruhun dışa vurumuydu. Güven-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 62: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

lik ve ticaret kolaylaştırılmıştı ama ruhun ihtiyaçlarının en önemliunsurları onlar değildi; kütüphane barakalardan daha büyüktü vegeniş yollar, pazar yerine, dizi dizi evlere ya da ticaret mekanlarınagiden işe yarar düz çizgiler olarak değil de ziyaretçilerle orada yaşa-

yan halkın en iyi manzaralarla karşılaşmalarını sağlayacak şekildetasarlanmıştı. Gümüşay'a acil bir iş için gelmek zordu, zira pek az kişi bu so-kaklarda hızla ilerleyebilirdi ve onlardan da kimileri kişinin içinedavetsizce sokulan güzelliği alt edebilecek kadar amaca odaklan-mayı başarabilirdi.

P~* R.A. SALVATORE Bu nükteli sözlerde açık bir fesatlık yoktu yine de, elbette, kadı-nın önünde yer alan çift, Kral Bruenor'un evlatlık oğlu ve kızı,Battlehammer Klanı'ndaki tek insanlardı. Wulfgar gülümseyip kı-kırdadı ama Catti-brie içinde böylesi bir neşe bulamadı. Muhteşem kadına, Yedi Kız Kardeş'ten birine, muazzamGümüşay'ın lideri Leydi Alustriel'e baktı. Ancak Wulfgar onu dürt-tüğünde eğilip kadını selamlamayı akıl edebildi ve Catti-brie o anbile bedenini eğerken başını eğmeyerek Alustriel'e dikkatle bakma-ya devam etti. Zira kendisine rağmen Catti-brie ürkmüştü. Alustriel neredeyseiki metre uzunluğunda ve insan standartlarına, elf standartlarına-tüm standartlara- göre inkar edilemeyecek kadar güzeldi. Catti-briedaha üstün ırkların, yaratıkların bile kadının varlığından memnuni-yet duyacağını kalbinin derinliklerinde hissediyordu, ziraAlustriel'de bir şekilde ölümlü varlığın ötesinde bir parlaklık vecazibe vardı. Omuzlarına gür bir şekilde dökülen saçları gümüşrengi ve parlaktı ve gözleri bir adamın kalbini eritebilir veya kadı-nın arzusuyla var olan tüm cesaretini silip atabilirdi. Cübbesi sadey-di, altın dikişli yeşil bir giysiydi ve üzerine yalnızca birkaç zümrütişlenmişti. Pek çok kral ve kraliçe çok daha süslü ve şık cübbelergiyerlerdi ama tabii ki Alustriel'in süse ihtiyacı yoktu. Adımını attı-ğı her oda emrine amade bir yere dönüşüyordu. Catti-brie daima nazik ve arkadaşça yaklaşmıştı ve ikilinin bir-birlerine karşı son derece sıcak olduğu zamanlar olmuştu. AmaCatti-brie, Alustriel'i uzun zamandır görmüyordu ve bir şekilde ka-dının varlığı karşısında ezilmekten kendini alamadı. Bir zamanlarAlustriel'in Drizzt'in sevgilisi olduğunu duyup GümüşayLeydisi'ni kıskanmıştı ve bunun doğru olup olmadığını hiçbirzaman öğrenmemişti. Catti-brie içten bir şekilde gülümseyip kendi haline güldü vetüm olumsuz düşünceleri bir kenara attı. Drizzt'e dair bir konudabundan böyle kıskançlık yapamazdı, ayrıca drowla olan ilişkisi gözönünde bulundurulunca hiç kimse karşısında kendini küçük de gö-remezdi.Tanrılar bile Leydi Alustriel karşısında başlarını eğip selam veri-106

ORK KRAL e-#vorlarsa ne fark ederdi ki? Zira Drizzt, Catti-brie'yi seçmişti.

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 63: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

Catti-brie'yi şaşkınlığa uğratarak Alustriel kadına doğru yürüdü,onu kucaklayıp yanağından öptü. "Birbirimizi son görüşümüzün üzerinden aylar geçti, leydim,"dedi Alustriel yeniden Catti-brie'yi kol uzunluğu kadar uzağına ala-rak. Uzandı ve Catti-brie'nin yüzüne düşen kumral saç telini arka-ya attı. "Sanki yolun kiri sana bulaşamazmış gibi böylesi güzel kal-mayı nasıl beceriyorsun, hiç anlamıyorum."Catti-brie ne cevap vereceğini bilemedi. "Binlerce orkla savaşabilirsin," diye devam etti Alustriel, "tabiiki onları katledersin, kılıcını, yumruğunu ve çizmelerini kana bular-sın. Ama bu leke bile ışıltını gölgeleyemez." Catti-brie fazla mütevazı bir kahkaha attı. "Leydim, fazla kibar-sınız," dedi. "Mantığa ters düşecek kadar kibar, korkarım." "Tabii ki böyle söylersin Bruenor'un kızı. Güzelliğini ve cazibe-ni pek de takdir etmemiş cüceler arasında büyümüş bir kadınsın.Kendi ırkının içinde olsaydın onları nasıl da geride bırakırdın, hayalbile edemezsin." Bunu nasıl yorumlayacağım bilemeyen Catti-brie'nin yüzü şaş-kınlıkla buruştu. "Ve işte bu da senin cazibenin bir parçası," dedi Alustriel. "Al-çak gönüllülüğün planlı değil, içten." Catti-brie daha az şaşkın değildi ve bu Wulfgar'ı güldürdü.Catti-brie onu susturmak üzere kaşlarını çattı."Rüzgar, Drizzt'i kocan olarak seçtiğini fısıldıyor," dedi Alustriel. Alustriel konuşurken hâlâ Wulfgar'a bakan Catti-brie, barbarınhafif suratını ekşittiğini fark etti... ya da belki de bu yalnızca onunhayal gücünün bir ürünüydü."Evli misin?" diye sordu Alustriel. "Evet," diye cevapladı Catti-brie. "Ama henüz resmi bir törenyapmadık. Obould'un karanlığının ortadan kalkmasını bekliyoruz." Alustriel'in yüz ifadesi ciddileşti. "Korkarım bu oldukça uzunbir süre.""Kral Bruenor sürenin uzamaması için son derece kararlı."

«~* R.A. SALVATOREomuz silkti. "Umarım Drizzt Do'Urden ile birleşmeni en kısa za-manda kutlarsın, hem Mithril Salonu'nda hem de burada;Gümüşay'da, benim onur konuğum olarak. Sarayımı sana memnu-niyetle açarım, zira halkımın çoğu sevgili Kral Bruenor'un kızıyla,var olan en sıra dışı kara elfın iyiliğini ister." "Ve sarayınızın pek çok üyesi de Drizzt'in Mithril Salonu'ndakalmasını tercih eder," dedi Catti-brie, niyet ettiğinden biraz dahasert bir şekilde. Ama Alustriel yalnızca gülüp başıyla onayladı, sonuçta bu, faz-lasıyla doğru ve inkar edilemezdi. "Pekala, Fret onu seviyor," dedi,en sevdiği danışmanı olan oldukça sıra dışı ve nadide bir düzenesahip olan bir cüceyi kast ederek. "Ve Fret seni seviyor, ben deöyle... ikinizi birden. Zamanımı saray lordlarıyla leydilerinin basit-liklerine ve kasılmalarına kafa yorarak geçirecek olsam sonsuz birteskin ve özür politikası uygulamam gerekir." "O halde şüpheye düştüğünüzde Fret'e güvenin," dedi Catti-brie. Göz kırptı ve Alustriel içten bir kahkaha atıp kadına yenidensarıldı. Bunu yaparken Catti-brie'nin kulağına, "Buraya daha sık gel,sana yalvarıyorum, beraberinde inatçı kara elfin olsun olmasın,"

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 64: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

diye fısıldadı. Sonra Wulfgar'a doğru yöneldi ve adamı sıcak bir kucaklamay-la sardı. Yeniden kol mesafesi kadar uzaklaştığında yüzü meraklı birifadeye büründü. "Beornegar'ın oğlu," dedi sessizce, saygıyla. Bunun üzerine Catti-brie'nin ağzı şaşkınlıktan bir karış açıkkaldı, zira VVulfgar yalnızca son zamanlarda böyle anılmaya başlan-mıştı ve Alustriel'in her nasılsa bunun farkında olduğunu düşündü. "Mavi gözlerinde ferahlık görüyorum," diye belirtti Alustriel."Daha önce hiç böylesi huzurlu olmamıştın; bundan yıllar önce seniilk gördüğüm an bile.""O zamanlar gençtim ve ruhum çok güçlüydü," dedi AVulfgar."Birinin böyle olması mümkün mü?"Wulfgar omuz silkti. "Fazla kaygılı o halde," diye düzeltti. "Şimdi gücünü daha derinlerde saklıyorsun çünkü onun içindeve onu kullanma şeklinle kendini daha güvende hissediyorsun."108

ORK KRAL *~m Wulfgar'ın onaylaması Alustriel'i memnun etmiş gibiydi amaCatti-t>rie bakışlarını iri adamdan uzun boylu kadına çevirip durma- devam etti. Sanki şifreli veya yarı yarıya dile getirilen sırlarlakonuşuyorlarmış gibi hissetti; diğer yarıyı yalnızca o ikisi biliyordu."Huzurlusun," dedi Alustriel. "Ve yine de değilim," diye cevapladı Wulfgar. "Zira kızım...kızı, Colson'u kaybettim.""Öldürüldü mü?" Wulfgar nazik kadını sakinleştirmek için derhal başını iki yanasalladı. "Delly Curtie, Obould'un sürülerine yenildi ama Colson ya-şıyor. Fethedilen kuzey topraklarının mültecileri eşliğinde nelırinkarşısına gönderildi.""Buraya, Gümüşay'a mı?" "Bilmek istediğim de bu," diye açıkladı Wulfgar.• Alustriel başıyla onaylayıp bir adım geriledi ve böylece ikisinide koruyucu bakışlarının altına aldı. "Mağara mağara dolaşabiliriz," dedi Catti-brie. "Ama neGümüşay ne de Sundabar küçük şehirler ve çevrede daha çok kasa-ba var." "Siz konuklarım olarak burada kalacaksınız," diye ısrar ettiAlustriel. "Gümüşay garnizonundaki tüm askerleri toplayacak veesnaf loncasıyla konuşacağım. Kısa süre içinde cevabınızı alacağı-nıza söz veriyorum.""Çok cömertsiniz," dedi Wulfgar başıyla selam vererek. "Benzer bir şekilde Mithril Salonu'na gelmiş olsaydık KralBruenor, Wulfgar ya da Catti-brie bana veya benim halkımdan biri-ne daha azını mı sunardı?"Bu yalın gerçek iki minnettar yolcunun itiraz etmesini engelledi. "Bazı ortak mağaralara gidip çevredekilere sorabileceğimizi dü-şündük," dedi Catti-brie. "Ve tüm dikkatleri üzerinize çekeceksiniz, öyle mi?" diye karşı-lık verdi Alustriel. "Colson'u alan bu insan, çocuğu size geri ver-mek isteyecek mi?" Wulfgar başını iki yana salladı ama Catti-brie, "Bilmiyoruzfakat istemeyebilir," dedi.109

\*-* R.A. SALVATORE "O halde konuklarım olarak burada kalmanız daha iyi. Hanlarasık giden kişilerle bağlantılarım var. Bir liderin halkın

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 65: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

endişelerinibilmesi önemli. Aradığınız cevaplar kolaylıkla bulunacaktır... enazından Gümüşay'da." Görevlilerini harekete geçirdi; "Onları götü-rüp rahat ettirin. Fret'in Catti-brie'yi görmek isteyeceğini düşünü-yorum." "Benim yüzümden yolun tozunu yutmamalı," diye tatsız birşekilde belirtti Catti-brie."Sadece sana değer verdiği için, tabii ki.""Ya da tozdan böylesi nefret ettiği için?""O da var," diyerek kabullendi Alustriel. Catti-brie, Wulfgar'a bakıp boyun eğen bir şekilde omuz silkti.Bu anlaşmayı onun da böylesi rahatça kabullenişine şaşırmış, mem-nun olmuştu. Görünüşe bakılırsa işi Alustriel'e bırakıp GümüşayLeydisi'nin lüks sarayında rahatlayıp dinlenmenin daha uygun ola-cağını gerçekten anlamış gibi duruyordu. "Ve bahse girerim ki düzgün giysiler bile giymiyor!" diyen,rahatsız olduğu açıkça belli olan, hem melodik hem elf gibi şarkısöylercesine tınlayan hem de bir cüce; -var olan en sıra dışı cüce-gibi böğürtüsü yankılanan bir ses duyuldu. Wulfgar ve Catti-brie dönüp parlak yeşil süslemeli, güzel beyazbir cübbe giyen arkadaşlarının odaya girişini izlediler. Catti-brie'yebaktı, onaylamaz bir şekilde iç geçirdi ve özenle manikür yapılmışkısa ve kalın elini salladı. Sonra durup yeniden iç geçirdi ve eliniçenesine götürüp Catti-brie'yi değiştirme işine kafa yorarken par-maklarıyla düzgünce kesilmiş gümüş sakalını okşadı. "Seni gördüğüme sevindim Fret," dedi Alustriel. "Görünüşe bakı-lırsa tam da sana göre bir iş var. Onun ruhunu incitmemeye çalış.""Ruhu kokuyla karıştırıyorsunuz leydim." Catti-brie kaşlarını çattı ama içten içe yayılan gülümsemesinibastırmak zordu. "Fret bir kaplana çanlar takıp parfüm sıkar, buna eminim," dediAlustriel ve kadının yakınında bulunan hizmetlileri cüceye güldüler. "Ve rengarenk kurdeleler takıp tırnaklarını boyarım," diye gu-rurla cevap verdi şık cüce. Catti-brie'nin yanına yürüyüp "tsk tsk"110

ORK KRAL "MMseSi çıkardı ve kadını dirseğinden yakalayıp çekti. "Güzelliği takdirettiğimize göre ortaya çıkmasını sağlamak da bizim en yüce görevi-mizdir. Ve ben de böyle yapacağım. Şimdi benimle gel çocuğum.Katlanmak zorunda olduğun uzun bir banyo var." Catti-brie, Wulfgar'a bakıp gülümsedi. Uzun ve güç yolculukla-rından sonra oldukça iyi bir şekilde 'katlanmayı' planlıyordu. Wulfgar'ın kadına sunduğu gülümseme de aynı şekilde içtendi.Alustriel'e dönüp selam verdi ve kadına teşekkür etti. "Gözcülerim Colson'un izini sürerlerken Wulfgar için ne yapa-biliriz?" diye sordu Alustriel. "Güzel şehrinize manzarası olan sessiz bir oda," diye yanıtladıve ardından fısıldarcasına ekledi: "Batıya bakanlardan biri."—W— Catti-brie, Wulfgar'ı o akşamın erken saatlerinde ana kulenin-sarayı süsleyen düzinelercesinden biri- yüksek balkonlarından bi-rinde buldu."Cüce yetenekli," dedi Wulfgar. Catti-brie'nin yeni yıkanmış saçı leylak ve bahar kokuyordu.Saçı neredeyse hep açık, omuzlarına dökülüyordu ama bu kez bir

yandan toplanmış ve öbür tarafı da kabartılıp kıvrılmış, diğerine

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 66: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

tut-turulmuştu. Göz rengini ortaya çıkarıp belirginleştiren açık mavi bircübbe giyiyordu, askıları narin omuzlarının pürüzsüzlüğünü gözlerönüne seriyordu. Beline, vücudunun düzgün hatlarını vurgulayanbeyaz ve altın rengi bir kuşak bağlanmıştı. Elbise yere değmiyorduve Wulfgar, kadının geyik derisi çizmelerini değil de dantelli ve süs-lemeli bir çift narin terlik giydiğini fark edince şaşkınlığını gülüm-seyerek gösterdi. "Ya bana istediğini yapmasına izin verecektim ya da burnununortasına bir yumruk atacaktım," diye belirtti Catti-brie, ses tonuylabariz bir şekilde kendini aşağılıyordu çünkü Cüce aksanını hafifçeortaya çıkarmıştı."Bir yanın bundan hoşlanmıyor mu?"Catti-brie kaşlarını çattı.111

R.A. SALVATORE

"Drizzt'in seni böyle görmesini istemez miydin?" diye bastırdıbarbar. "Surat ifadesinden zevk almaz miydin?""Zevkimi ork öldürerek alırım.""Kes şunu."Catti-brie adama sanki ondan tokat yemiş gibi baktı. "Kes şunu," diye tekrarladı Wulfgar. "Burada; Gümüşay'da nebotlarına, ne silahlarına, ne de cüce soyunun pragmatizmiyle o uzunsüre önce unutulan aksana ihtiyacın var. Fret büyülü çalışmasınıyaptıktan sonra hiç aynaya baktın mı?" Catti-brie homurdandı ve arkasını döndü veya dönmek üzereydiama Wulfgar, bakışları ve gülümsemesiyle olduğu yerde kalmasınısağladı."Bakmalısın," dedi. "Aptalca konuşuyorsun," diye karşılık verdi Catti-brie, artıkaksanlı konuşmuyordu. "Alakası bile yok. Gümüşay'ın manzarasının tadını çıkarmakaptallık mı?" Yan döndü ve kolunu batının derinleşen kasvetine, ba-ğımsız biçimli şehrin, pek çoğunun penceresinde mumlar yanan loşyapılarına doğru savurdu. Kulelerden bazılarının üzerindeki zarar-sız, hayali ateşin parıldayan alevleri cezbedici şekillerini daha daöne çıkarıyordu. "Bu saraya gelirken yürüdüğümüz yollarda zihninin dalıp gitme-sine izin vermedin mi?" diye sordu Wulfgar. "Çevrende bu denli gü-zellik varken kendini öyle hissetmekten alıkoyabilir misin? O haldekendi görünüşün söz konusuyken neden farklı olsun? Çamurun ve ba-sit giysilerin arkasına saklanmaya neden böylesi kararlısın?" Catti-brie başını iki yana salladı. Dudakları, sanki cevap vermekistiyormuş gibi birkaç defa kıpırdadı ama söyleyecek söz bulamadı. "Drizzt karşısındaki görüntüden memnun olurdu," diye belirttiWulfgar. "Ben memnunum, arkadaşın olarak. Kaba aksanın ve eski-miş giysilerin ardına saklanmaktan vazgeç. Kim olduğundan, derin-lerde kim olmaya cüret edebileceğinden korkmaktan vazgeç. Yo-rucu bir iş gününün ardından ter ve pislik içinde görülmek umurun-da değil. Vaktini süslenip püslenmek için harcamıyorsun ve tümbunlar sana itibar kazandırıyor. Ama böylesi zamanlarda, fırsat kar-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 67: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

112

ORK KRAL *~*£H* -—ma çıktığında, ondan kaçınmamalısın.""Ben... kendimi değersiz hissediyorum." "Yalnızca güzel hissetmeli ve bundan memnun olmalısın. Baş-kalarının ne düşündüğü ve söylediği gerçekten umurunda değilseneden hoş düşüncelerden saklanasın?" Catti-brie bir an ona merakla baktı ve yüzüne bir gülümsemeyayıldı- "Kimsin sen ve Wulfgar'a ne yaptın?" "Seni temin ederim ki kendisi uzun zaman önce öldü," diyecevapladı Wulfgar. "Errtu'nun ağırlığıyla fırlatılıp atıldı.""Seni daha önce hiç böyle görmemiştim." "Daha önce hiç böyle olmamıştım. Memnunum ve izleyeceğimyolu biliyorum. Artık yalnızca kendime cevap veriyorum ve özgür-lüğü hiç böylesi tatmamıştım.""Ve bunu benimle paylaşmak mı istiyorsun?""Herkesle," diye gülerek cevapladı Wulfgar. "Bir aynaya baktım... Ya da iki," dedi Catti-brie ve Wulfgar dahada güldü."Peki, gördüğün şeyden memnun kaldın mı?""Evet," diye itiraf etti kadın."Peki, Drizzt'in burada olmasını ister miydin?" "Yeter," diye emretti kadın ve bu tabii ki 'evet' anlamına geli-yordu. Wulfgar kadının koluna girdi ve onu balkon korkuluklarına doğ-ru götürdü. "Burayı pek çok insan ve elf nesli kurdu. Burası Fret vebenzerleri için bir sığmak ve aynı zamanda ara sıra hepimizin gelip,bakıp tadını çıkarabileceği bir yer. Bence şu an var olan en önemlian... Kendi içimize dürüstçe, pişmanlık veya korku duymadan bak-mak... Orklarla veya ejderhalarla savaşabilirim. En derin madenler-den mithril çıkarabilirim. Buzyeli Vadisi 'rideki ava öncülük edebi-lirim. Ama bunun, burada durup bakmanın ve tadını çıkarmanınhepsinden daha önemli olduğu anlar da var ve korkarım ki pekazlar." Catti-brie, kolunu Wulfgar'ın beline doladı ve başını adamıngüçlü omzuna yasladı; yan yana duran iki arkadaş hayatın, algının,yalın zevkin tadını çıkarıyordu.113

Wulfgar koluyla kadının omuzlarını örttü, aynı şekilde huzur-luydu, ki ikisi de o anın; hayatları boyunca hatırlayacakları, BuzyeliVadisi'ndeki o unutulmaz günden, genç savaşçı Wulfgar'ın ahmak-ça, Bruenor isimli yaşlı bir cücenin başına vurduğundan beri yaşa-dıkları her şeyi tanımlayan ve sağlamlaştıran bir imge olduğunu de-rinden hissetti. Bir süre öyle kaldılar ama Leydi Alustriel balkona geldiğinde oanı yitirdiler. Kadının sesini duyan ikili döndü ve kadının han işlet-mecisi önlüğü takan orta yaşlı bir adamla birlikte durduğunu gördü. Alustriel, Catti-brie'yi gördüğünde duraksadı, gözleri kadınınüzerinde dolaşıyordu. "Bana Fret'in büyülü bir iş çıkardığı söylendi," dedi Catti-brie,Wulfgar'a bakarak.Alustriel başını iki yana salladı. "Fret güzelliği bulur, onu yaratmaz." "Onu Drizzt'in katledecek ork ya da Bruenor'un işleyecek metal

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 68: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

buluşu gibi bulduğuna hiç şüphe yok," dedi Wulfgar.

"Aynısını Wulfgar'ın içinde de aramak istediğinden söz etmişti." Wulfgar kıkırdayıp başını iki yana sallayınca Catti-brie güldü."Zamanım yok.""Çok hayal kırıklığına uğrayacak," dedi Alustriel. "Bir dahaki karşılaşmamızda, belki," dedi Wulfgar ve sözleriCatti-brie'nin kendisine şüpheyle bakmasına neden oldu. Her hareketini, her ifadesini, sesinin her tonunu inceleyerek ada-ma uzun süre baktı. Fret konusunda söyledikleri samimiydi veyadeğildi ama ne olursa olsun bu tartışmalı bir durumdu çünküWulfgar, Gümüşay'a bir daha asla gelmemeye karar vermişti. Catti-brie bunu açıkça görmüştü ve daha Mithril Salonu'ndan ayrılmadanönce hissetmeye başlamıştı. İçine Wulfgar'la yaşadıkları son özel anla karışan bir korku dol-du. Fırtına yaklaşıyordu. Wulfgar bunu biliyordu ve her ne kadarhenüz açıkça paylaşmamış olsa da işaretler ortadaydı. "Bu, şehrin aşağı bölgesindeki güzel bir yer olan ŞahlananEjderha'dan Üstat Tapwell," diye açıkladı Alustriel. Kısa boylu,koca göbekli adam öne doğru, hafif süklüm püklüm bir adım attı."Gümüşay ziyaretçilerine dinlenme fırsatı."114

ORK KRAL «MM "jylerhaba," diye selamladı Catti-brie ve YVulfgar onaylayarakbaşım salladı. "Sizlere de, Mithril Salonu Prens ve Prensesi," diye karşılıkverdi Tapwell, birkaç kez garip, beceriksiz reveranslar yaparak. "Şahlanan Ejderha Mithril Salonu'ndan Surbrin'i geçen pek çokmülteciye sığmak oldu," diye açıkladı Alustriel. "Üstat Tapwell birçiftin ilginizi çekebileceğini düşünüyor." Wulfgar hevesle öne atılmıştı bile. Catti-brie dengesini sağla-mak için adamın kolunu tuttu. "Senin kız, Colson," dedi Tapwell, ellerini bira lekeli önlüğünegergince silerken. "Buraya kadar düz saçlı cılız bir şey mi?" Omzu-nun tam altını işaret etti; bu, Colson'un saç uzunluğuna fazlasıylayakındı."Devam et," dedi Wulfgar başıyla onaylayarak."Son grupla birlikte geldi ama yanında annesi vardı." "Annesi mi?" Wulfgar bir açıklama beklentisiyle Alustriel'ebaktı ama kadın sözü Tapwell'e bıraktı."Yani, annesi olduğunu söyledi," diye açıkladı adam."Adı neydi?" diye sordu Catti-brie. Tapwell sanki cevabın ne olduğunu bulmaya çalışıyormuş gibihuzursuzlandı. "Kıza Colson diye seslendiğini gayet net hatırlıyo-rum. Kendi adı da buna benzer bir şeydi. Aynı şekilde başlıyordu,ne demek istediğimi anlıyor musunuz?""Lütfen hatırla," diye istemde bulundu Wulfgar."Cottie?" diye sordu Catti-brie."Cottie, evet, Cottie," dedi Tapwell. "Cottie Cooperson," dedi Catti-brie, Wulfgar'a. "Delly'nin sa-londa takıldığı gruptandı. Obould ailesini öldürdü." "Ve Delly ona yeni bir tane verdi," dedi Wulfgar ama ses tonuhüzünlü değildi."Bu düşünceyi onaylıyor musunuz?" diye sordu Alustriel."Kulağa mantıklı geliyor," dedi Catti-brie. "Yalnızca Gümüşay'a gelen son grup değil, aynı zamanda teknekullanım dışı kalmadan önce Surbrin'i geçen son gruptu," dediAlustriel. "Winter Edge muhafızları da bunu onayladı. Surbrin mül-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 69: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

115

^- -H^H* R.A. SALVATOREtecilerine -hepsine- eşlik ettiler ve mültecilerin çoğuyla beraber kal-dılar." "Peki, Cottie ve Colson'u sormak üzere o mültecileri buldunuzmu?" diye sordu Catti-brie. "Cottie ve Colson da kalanlar arasındamı?" "Daha çok araştırma yapılıyor," diye cevapladı Alustriel. "Yal-nızca bizim zaten bildiklerimizi onaylayacaklarından neredeyseeminim. Zira Cottie ve çocuk gittiler."Wulfgar'ın omuzları çöktü. "Nesme'ye," diye açıkladı Alustriel. "O mülteciler geldikten kı-sa bir süre sonra Nesme'den bir çağrı alındı. Şehri yeniden inşa edi-yorlar ve gidip kendilerine katılanlara ev sunuyorlar. Bölge bir kezdaha güvende; Gümüş Şövalyeleri'nin çoğu trollerin yok edildiğin-den veya Trollmoors'a geri gönderildiğinden emin olmak içinNesme Süvarileri'nin yanında yer alıyor. Şehir önümüzdeki mev-simde iyice gelişecek, korunaklı ve sağlam bir yer olacak." "Cottie ve Colson'un orada olduğundan emin misin?" diyesordu Wulfgar. "Buraya, Gümüşay'a geldikten yalnızca günler sonra Nesme'yedoğru yola çıkan kervanda olduklarından eminim. O kervan gidece-ği yere vardı, yine de Cottie ve çocuğun tüm yolculuk boyunca ker-vanda kaldıklarına dair bir söz veremem. Yol boyu pek çok köy veistasyonda durdular. Kadın bunlardan herhangi birinde ayrılmış ola-bilir." Wulfgar başıyla onaylayıp Catti-brie'ye baktı; izleyecekleri yolaçıktı. "Arabamla sizi Nesme'ye uçurabilirim," diye önerdi Alustriel."Ama yarın gün ortasında yola çıkan, Cottie'nin katıldığı ile tama-men aynı rotayı izleyecek olan ve daha çok muhafıza ihtiyaç duyanbir kervan var. Sürücüler Wulfgar ve Catti-brie'nin yolculuklarındakendilerine eşlik etmelerinden memnuniyet duyarlar ve Nesme sa-dece on günlük bir mesafede." "Ve Cottie'nin Nesme'nin ötesinde gidebileceği bir yer yok,"dedi Wulfgar. "Bu işimizi fazlasıyla görür.""Harika," dedi Alustriel. "Sürücüyü bilgilendireceğim." Kadın116

ORK KRAL *' '^*f .Xapwell oradan ayrıldılar. "Yolumuz belli öyleyse," dedi Wulfgar, bundan hoşnut görünü-yordu.Ama Catti-brie başını iki yana salladı. "Güney yolu güvenli ve Nesme çok uzakta değil," diye karşılıkverdi Wulfgar kadının şüpheli ifadesine."Korkarım bu iyi bir haber değil.""Nedenmiş?" "Cottie," diye açıkladı Catti-brie. "Yaram yüzünden alt tüneller-de kaldığımda ona birkaç defa rastladım. Ruhsal ve zihinsel olarakkırgın biri." "Colson'a zarar vermesinden mi korkuyorsun?" diye sorduVVulfgar gözleri endişeyle açılarak. "Asla," dedi Catti-brie. "Ama kıza fazla sıkı yapışacağından veWulfgar'ın ona uzanan ellerini hoş karşılamayacağından korkuyo-rum."."Colson onun çocuğu değil."

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 70: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

"Ve bazıları için gerçek, sıkıntıdan başka bir şey değildir," diyekarşılık verdi Catti-brie. "Çocuğu alacağım," dedi Wulfgar tartışmaya yer bırakmayan birses tonuyla. Bu inkar edilemez kararlılık bir yana, Catti-brie'yi asıl çarpanWulfgar'm Colson'dan 'çocuğum' değil de 'çocuk' olarak söz edi-şiydi. Birkaç dakika boyunca, onu derinden anlama çabasıyla, arka-daşını dikkatle inceledi.Ama bir sonuç elde edemedi.117

KADERİN KAPISINDA"Burayı sevmiyorum." Rüzgarın hilesi, bir çift yükselen kar tabakası arasındaki kanal-dan aşağı eserek, Regis'in yumuşak bir tonda söylediği sözleri kuv-vetlendirmişti, böylece sözcükler dört cüce arkadaşının çevresinde-ki boşluğu kapladı. Cümle, soğuk esintinin inleyişine karıştı, FellPass isimli mekana fazlasıyla uygun bir korku ve ağıt birliği oluştu. En ön dışında başka bir yerde duramayacak kadar heyecanlı olanBruenor döndü ve buçukluğu azarlayacakmış gibi bir tavır takındı.Ama yapmadı. Yalnızca başını sallayıp konuyu kapamakla yetindi,zira inkar edilemez olanı nasıl inkar edebilirdi? Bölge tekin değildi, bu aşikardı. Bunu geçen baharda, MithrilSalonu boyunca batıdan doğuya yaptıkları yolculukta hissetmişler-di. Çevre mevsimle değişmiş olsa da o aynı ağır atmosfer Felt;Pass'te canlı kalmıştı. İlk geldiklerinde zemin düz ve pürüzsüzdü;bir çift uzak dağ arasında yer alan geniş ve kolay geçilen bir geçit-ti. Belki de o dağlardan esen rüzgarlar burada sürekli bir savaşatutuşmuş, zemini düzleştirmişti. O andan sonra rekabet eden rüzgar-ların içine yoğun kar karışmış, Calim Çölü'nün kumullarını andıranbir dizi akıntı oluşturmuştu. Dağ sınırlarını belirleyen doğu-battıhattına dik bir şekilde yerleştirilmiş devasa, parlak beyaz deniz ka-bukları gibiydiler. Erime ve geç gelen kışın yeniden dondumıasıyla118

ORK KRAL «HMkarın üst yüzeyi buz tutmuştu ama bir cücenin ağırlığını taşıyacakkadar sert değildi. Dolayısıyla zorlu yürüyüşlerini hâlâ derin olankarın alçak yerlerinde, kumullar arasındaki kanallarda yapmalarıgerekiyordu. Drizzt rehber görevi görüyordu. Hafif adımlarla koşuyor, arasıra palalarından biriyle kar tabakalarını yarıyordu. Drow bir ku-muldan diğerine yavaş akan nehirdeki somonun sıçrayışı gibi geçi-yordu. Hareketini sürdürebilmek için en yüksek noktalarda durarakbir yukarı bir aşağı gitti. Fell Pass'ın doğu girişine varmak altılının -Bruenor, Regis,Drizzt, Thibbledorf Pwent, Cordio ve Torgar Hammerstriker- dörtgününü almıştı. Kar göz önünde bulundurulduğunda ve KralObould'un muhafızlarıyla bir çift ork kervanını geçtikleri düşünü-lünce oldukça iyi ilerledikleri söylenebilirdi. Geçide vardıktan son-ra, deniz kabuğu şeklindeki akıntılarda bile, kumulları ölçen Drizztve basacakları yerin talimatlarını veren Pwent sayesinde oldukçasağlam bir ilerleme kaydetmişlerdi. Yedi gün geride kalmış ve adımlar emeklemeye dönüşmüştü.Bruenor'un efsanevi cüce şehri Gauntlgrym'in girişi olduğunainandığı deliğin yakınlarında olduklarından emindiler. Bruenor'un emrettiği gibi batıdan yaptıkları yolculukta bölgeninharitasını çıkarmışlar ve notlar almışlardı; tüm sınırları, kuzey vegüneydeki dağ zirvelerinin açılarını ve bu tarz şeyleri

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 71: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

belirlemişler-di. Ama buz gibi soğuk kar battaniyesiyle Fell Pass o kadar farklıduruyordu ki Drizzt bir türlü emin olamıyordu. Katarlarını yutmuşolan deliğin tam yanından geçip gitmiş olma ihtimalleri hepsinin,özellikle de Bruenor'un üzerine ağır bir yük gibi çöküyordu. Ve bir şey daha; enselerindeki kılların ürpermesini sağlayan ha-vada asılı bir his daha vardı. Rüzgarın dokunaklı iniltisi ölülerinağıtlarıyla doluydu. Buna hiç şüphe yoktu. Rahip, Cordio, keşif bü-yüleri yapmış ve mekanda doğaüstü bir şey, anlaşılmaz veya dışlan-mış bir varlık olduğunu öğrenmişti. Mithril Salonu'na yapılan yol-culukta Bruenor'un rahipleri Drizzt'i, Guenhvvyvar'ı çağırmaktanalıkoymuşlardı; çünkü yüzey ötesi kaynakların istenmeyen ilgisiniçekmekten korkmuşlardı ve işte şimdi de Cordio aynı konuya par-119

, =T^—* R-A. SALVATOREmak basmıştı. Fell Pass, diye temin etmişti cüce rahibi, sabit birdüzeyselliğe sahip değil... gerçi bunun tam olarak ne anlama geldi-ğini bilmediğini Cordio'nun kendisi de itiraf etmişti. Bruenor, "Bize sunacak bir şeylerin var mı elf?" diyerek Drizzt'eseslendi. Öfke dolu boğuk sesi donmuş karda yankılandı. Drizzt ekibin solunda, batıda yer alan bir kar birikintisinin tepe-sinde görüldü. Bruenor'a omuz silktikten sonra öne adım atıp parıl-dayan beyaz kumuldan aşağı dengeli bir şekilde kaymaya başladı.Ayağını kusursuzca yerleştirdi ve buçuklukla cücelerin tam yanın-dan kayarak öbür taraflarındaki birikintinin tabanına ulaşıp hareke-tini durdurmak için keskin eğimden yararlandı. "Kar var," diye cevapladı. "Batının görebildiğim en uzak yerinekadar yayılan istemediğiniz kadar çok kar." "Karlar eriyene kadar burada kalmak zorundayız, öyle değilmi?" diyerek homurdandı Bruenor. Elini kalçalarına koydu ve tüm-seklerden birinin buzlu duvarını ağır çizmeleriyle tekmeledi. "Onu bulacağız," diye cevapladı Drizzt ama sözleri ThibbledorfPwent'in ani homurtusunun altına gömüldü. "Pöh!" diye soludu, ellerini birbirine vurup ağır adımlarının al-tındaki buzlu karı çatırdatarak tepinmeye başladı. Diğerleri geneldekürk ve çeşitli kumaş tabakaları giyerken Pwent gelenekselKarındeşen savaş zırhına donanmıştı. Bu, boyundan ayak parmağı-na kadar inen, sivri metal tabakalarla dolu, saldırıya uygun tüm böl-geleri -yumruklar, dirsekler, omuzlar ve dizler- dikenli bir kostüm-dü. Miğferinde de uzun, pürüzlü, bir zamanlar pek çok orku şişle-miş olan sivri uçlu bir demir vardı. "Bana yardım edecek bir büyün yok mu?" diyerek Cordio'yaseslendi Bruenor. Rahip çaresizce omuz silkti. "Bu labirentin bilmeceleri fiziğinçok ötesinde, kralım," diyerek açıklamaya çalıştı. "Büyülerde soru-lan sorular bana daha çok sorudan başka bir şey kazandırmıyorlar.Yakm olduğumuzu biliyorum ama bunun sebebi daha çok her büyüyapışımda o gediği içimde hissetmem." "Pöh!" diye kükredi Pwent. Başını eğdi ve en yakın kar tabaka-sının içine daldı; diğer tarafa geçerken ardından düşen beyaz örtül120

ORK KRAL *•**nün arkasında kayboldu. "Öyleyse onu bulacağız," dedi Torgar Hammerstriker. "Sen gel-diğin zaman burada idiyse o zaman hâlâ buradadır. Ve kralım onunGauntlgrym olduğunu düşünüyorsa hiçbir şey beni o mekanı gör-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 72: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

mekten alıkoyamayacak.""Hay hay ve hurra!" diyerek onayladı Cordio. Tepelerinden püsküren karla hepsi birden sıçradı. Drizzt'in pala-ları birden, sanki başından beri oradalarmış gibi, elinde bitiverdi. Kumulun içindeki yarıktan hâlâ kükreyen, karla kaplıThibbledorf Pwent çıktı. Yavaşlamamış aksine kumulu yarıp geç-miş, buzlu duvarları kolaylıkla çatlatarak gözden kaybolmuştu. "Şunu kesecek misin seni lanet aptal?" diye yakındı Bruenorama Pwent çoktan gitmişti. Drizzt, "Girişin yakınında olduğumuzdan eminim," diyerekBruenor'u temin etti ve bıçaklarını kaldırdı. "Kuzeydeki ve güney-deki dağlardan doğru uzaklıktayız. Buna hiç şüphem yok." "Yakınız," diye onayladı Regis, hâlâ sanki her an bir hortlağınbelirip kendisini boğazlamasını bekliyormuş gibi dört bir yana bakı-narak. Bu konuda Regis diğerlerinden daha çok şey biliyordu, ziraaylar önce o katarın peşinden deliğe giden ve aşağıdaki karanlıktauzun zaman önce ölmüş bir cücenin hayaleti olduğuna inandığı şey-le karşılaşan o idi. "O halde aramaya devam ederiz," dedi Bruenor. "Ve karın altın-da saklanıyorsa, sırrını uzun süre koruyamayacak, zira erime yakın-da başlıyor." Pwent'in doğudaki kumulun arkasından, "Pöh!" diye homurda-nışını duydular ve ölümcül miğfer iğnesi kendilerine çevrili birşekilde tam ortalarında belirmesinden korkarak güç bela kaçıştılar. Onun çarpışıyla kumullar titredi ve yeniden vahşi bir kükremeduyuldu. Ama adımlan birden değişti ve çığlığı meydan okumadanşaşkınlığa dönüştü. Sonra, sanki cüce aşağı düşmüş gibi, hızla kesildi.Bruenor, Drizzt'e baktı. "Gauntlgrym!" diye açıkladı cüce. Torgar ve Cordio, Pwent'in çığlığını duydukları kar birikintisi-nin içine daldılar. Karları itip fırlatarak ilerlediler, kemik arayışındaolan bir çift köpek gibi çalışıyorlardı. Birikintinin o kısmını zayıf-121

Ş-» R.A. SALVATOREtattıklarında karlar, işlerini daha da karmaşıklaştırarak, önlerinedevrildi. Yine de, birkaç dakika içinde, zemindeki bir deliğin kena-rına vardılar ve kalan kar yığını, yarığı örterek içeri doldu. "Pwent?" diyerek kara seslendi Torgar, arkadaşının canlı canlıgömüldüğünü düşünerek. Kenara eğildi, Cordio ayağını sabitliyordu ve elini kar yığınınıniçine daldırdı. Gerçi bu tıkanıklık ne katı ne de kalındı, sadece aşa-ğıdaki kuyunun ağzını mühürlemişti. Torgar'ın eli buz örtüsünü kır-dığında toplanan karlar dağılıp saçıldılar ve cücenin bakışlarını so-ğuk ve boş bir kuyuyla baş başa bıraktılar. "Pwent?" diye seslendi bu kez daha da aceleyle, arkadaşınınoldukça uzağa düştüğünü fark ederek. "İşte bu!" diye haykırdı Bruenor, dizleri üzerindeki çifte hızlayaklaşarak. "Katar tam da buraya düştü!" Açıklamayı yapar yapmazdizlerinin üzerine çöktü, karın bir kısmını daha yana silkeledi veaylar önce katar tekerleklerinin bıraktığı izleri ortaya çıkardı."Gauntlgrym!""Ve Pwent aşağı düştü," diyerek hatırlattı Drizzt. Üç cüce dönüp drowa ve Drizzt'in çoktan beline geçirmiş oldu-ğu ipi çeken Regis'e baktı. "Yerlerinizi alın çocuklar!" diye haykırdı Bruenor ama Cordio

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 73: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

ve Torgar zaten çoktan harekete geçmişler, ağır botlarını dayayacakbir yer bulmak ve ipi sağlamlaştırmak üzere koşturuyorlardı. Drizzt çıkıntının yanına geldi ve uygun bir rota bulmaya çalıştıama uzaklardan daha önce hiçbirinin duymadığı çok tiz, cızırtılı, birkartal feryadıyla devasa bir kertenkelenin tıslamasının karışımınıandıran bir kükremenin eşlik ettiği bir çığlık yükseldi. Drizzt dönerek, ellerini uygun yerlere koyarak, ağza doğru yu-varlandı ve Bruenor ipe kendi gücünü de eklemek üzere hareketegeçti. "Çabuk!" diye talimat verdi Drizzt cüceler ipi bırakmaya başla-dığında. Onlara güvenerek drow kendini ağızdan içeri bırakıp göz-den kayboldu. "Beş metre aşağıda bir çıkıntı var," diye seslendi Regis cücelerideliğe doğru güçlükle ilerleterek. Dümdüz gidecekmiş gibi hareket122

ORK KRAL tti ama birden ağzın kenarında durdu. Saniyeler geçti ve kımıltısız-l ğını korudu; bedeni Bruenor'un Gauntlgrym olarak adlandırdığıvere yaptığı ilk yolculuğun anılarıyla donmuştu. "Çıkıntıdayım," diye seslenen Drizzt onu bu trans halindençıkardı. "Yolumu bulabilirim ama her an tetikte olun." Regis aşağı bakındı ve karanlığın içinde yalnızca drowun silue-tini görebildi. "Bize sen rehberlik edeceksin Gümbürgöbek," diye talimat ver-di Bruenor; ve Regis başıyla onaylayacak gücü bulabildi. Ama uzaktan gelen acı çığlığı ve başka dünyaya ait feryadın ta-kip ettiği gürültülü bir çarpma sesi yeniden irkilmesine neden oldu.Daha çok gürültü duyuldu; taşa sürtünen metal sesi, tıslayan yılan-lar, çığlık atan kartallar ve meydan okuyan cüce kükremeleri. Sonra tam bir dehşet çığlığı, Pwent'in çığlığı, hepsinin iliklerinidondurdu... zira Thibbledorf Pvvent'in korkuyla haykırdığı ne za-man görülmüştü ki?"Ne görüyorsun?" diyerek Regis'e seslendi Bruenor. Buçukluk gözlerini kısıp dikkatle içeri baktı. Çıkıntının aşağısın-daki duvarın orada duran Drizzt'i seçebiliyordu. Gözleri karanlığaalışınca Regis onun aslında ne bir çıkıntı ne de bir duvar; aşağıdakimağaranın kenarından yükselen bir dikit olduğunu anladı. YenidenDrizzt'e baktı ve drow gözden kayboldu. Arkasındaki cüceler ciyakciyak bağırdılar ve serbest kalan iple sırt üstü düştüler. "Sabit tutun!" diye bağırdı Bruenor, Torgar ve Cordio'ya vecüce kralı, "Ne görüyorsun Gümbürgöbek?" diye haykırarak deliğedoğru atıldı. Regis kendini geri çekip başını iki yana sallayarak döndü amaBruenor'un zaten bir açıklama beklediği yoktu. Cüce zemine daldı,ipe sımsıkı yapıştı ve hiç tereddütsüz kendisini ağza fırlatıp hızlakaranlığın içine indi. Torgar ve Cordio bu baskıyla homurdanıpayaklarını yere sağlam basmak için büyük bir çaba harcadılar. Regis yutkundu. Uzaktan gelen bir homurtu ve çığlık duydu.Cüce hayaletinin imgeleri üzerine çullandı ve ona hızla buradanuzaklaşmasını söyledi. Ama Drizzt aşağıdaydı, Bruenor aşağıdaydı,Pwent aşağıdaydı.123

*~* R.A. SALVATORE Buçukluk yeniden yutkundu ve hızla deliğe daldı. İpin ucundayere düştü ve Torgar'la Cordio'ya son bir bakış atarak gözden kay-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 74: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

boldu.

Çıkıntıya çarptığı an Drizzt onun ne olduğunu anladı. Uzun dikitbelli bir açıyla yükseliyor, arkasındaki duvarın daha dik taşına karı-şıyordu. Ağızdan yalnızca beş metre aşağıda da olsa Drizzt eskiden oldu-ğu kişinin, Karanlıkaltı yaratığının hislerine sahipti. Yavaş yavaşaşağı inmeye başladı, yalnızca birkaç adımlığına arkasındaki ipiçekti. Gözleri karanlığa odaklandı, dikitin dış hatlarını ve yaklaşık altımetre aşağısındaki zemini gördü. O zeminde aylar önce yapılan do-ğu yolculuğunda kaybettikleri katarın kalıntıları yatıyordu. Drizztyine o zeminde tanıdık bir çizme gördü; sert ve metal kaplıydı.Aşağıda, sola doğru soluk bir çığlık ve taşa sürtünen metal sesi duy-du; sanki zırhlı bir cüce sürükleniyor gibiydi. Hızlı bir bilek hareketiyle Drizzt kendini ipten kurtardı ve den-gesini öyle iyi sağladı ki dikitin yanına koştuğunda yalnızca eğilipellerini kullanmakla kalmadı, aynı zamanda yere inerken her iki pa-lasını da çıkardı. Yere, önünde ve sağında gördüğü dar tünele hızla

dalma düşüncesiyle koşmaya hazır bir şekilde indi. Ama sol elinde-ki palası Parıltı mavi bir ışık yayarak parıldadı; drowun keskin göz-leriyle kulakları bir hareketi gördü ve duvarın öbür tarafından gelensesin fısıltısını duydu. Ayakları kayarak duran Drizzt tehditle karşı karşıya gelmeküzere döndü ve yaratığı görünce gözleri fal taşı gibi açıldı. Şimdiyekadar gördüğü hiçbir şeye benzemeyen bir yaratık hızla üzerine ge-liyordu. Başından kuyruğuna kadar Drizzt'in uzunluğunun yarısı kadar-dı, iki ayaklı bir kertenkele gibi güçlü arka ayaklarından destek alı-yordu, sırtı aşağı doğru kamburdu ve iri kafasını -tabii buna kafadenebilirse- dengeleyerek arkasında kuyruğu uzanıyordu. Daha çok124

ORK KRAL *—*•• eşit mesafeli gergince açılmış çene kemikli bir ağızdı. Drizzt'inelleri kadar büyük olan siyah azı dişleri bu çene kemiklerinin ucun-da içe doğru kıvrılıyordu ve Drizzt yaratığın boğazına kadar gidenuzun, keskin dişleri görebiliyordu; üçlü bir mahya hattı. Her biri yaratığın görkemli çene kemiklerinin arasına genişçeyayılmış benekli derisinin sarkık kısımlarının ortasında yer alangözlerinden -üçünden birden- saçılan parlaklık tüm bunlardan da tu-haftı. Yaratık, kafasını, üçgen ağızlı bir yılan gibi avını yutmak

üzere çenesini oynatarak drowun üzerine uzattı. Drizzt sola doğru hamle yaptıktan sonra yaratık kendisini takipetmeye başlayınca hızla geri döndü. Ayaklarmdaki büyülü bilezik-lere rağmen drow, sağa, dönen yaratığı engelleyecek kadar gitmeyibaşaramadı. Çene kemikleri güçlü bir şekilde kapandı ama Drizzt sıçrayıp üstçene kemiğini geçerek ileri doğru atılınca mideye inen şey yalnızcahava oldu. Drow bu sırada her iki eliyle de sert darbeler indirdi vekendisini daha da tepeye itebilmek için kıvrılıp dönerken destek aldıve ayaklarını hızla altına getirdi. Yaratık tuhaf bir şekilde kükredi,bu, bir protesto tıslamasıydı. Drizzt başka dünyaya ait bu sesin

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 75: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

başkadünyaya ait bu canavara son derece uygun olduğunu düşündü. Drizzt kıvrılıp dönerek ayaklarını yaratığın omuzlarına doğrugetirdi ve tekme savurduysa da canavar düşündüğünden daha daya-nıklıydı. Hamlesi yana doğru hareket eden yaratığın omzunu eğme-sinden başka bir sonuç doğurmamıştı ve bu eğilme tabii ki o kor-kunç çenelerin yeniden drowa yönelmesine neden oldu. Ama Drizzt kusursuz bir denge ve bilinçle kendini geriye doğruitti. Yaratık dönerken palalarını çapraz tutup kalın kasla çeneleri bir-leştiren ete bir iki isabetli hamle savurdu. Yaratık yeniden inledi ve savrulan bıçakları kemirmeye uğraştı,üç çene kemiği ucu hizayı tutturamadı. Drizzt'e doğru dönerkenağzını bir kez daha genişçe açtı. Palalar hızla çalıştı, Buzölüm, karşısındaki deriyi kesti veParıltı'nın sert bir hamlesi kas ve deriden geçerek daha aşağıda yeralan iki çeneyi bağlı ete yöneldi. Drizzt tam o sırada palayı hafifçedöndürdü ve çeneleri aşağı kıvrılmaya zorlayarak sertçe öne doğru125

^ "H^H* RA- SALVATOREbastırdı. Yaratık hamleyi kabullenerek başını geriye attı ve sırtını aşağıdoğru çevirerek ileri sıçradı, böylece arka bacaklarını rakibini pen-çelemek üzere serbest bırakarak sere serpe uzanan kuyruğunun üze-rine indi. Doğrusu bu güçlü bacakların ucundaki üç pençe tüyler ür-perticiydi ve Drizzt korkunç tırmıktan kaçınmayı güç bela başardı. Bir şekilde yaratık, sadece kuyruğundan itici güç alarak onu ta-kip etmek üzere ileri sıçradı. Uzun, güçlü arka bacakları drowa vah-şice inerken küçük ön bacakları havada çılgıncasına sallandı. Drizzt kendini savunmak üzere palalarını belli belirsiz bir şekil-de kullandı, durmaksızın çalışıyordu; bir yandan da palayı elindenkaptırmaktan korkarak hiçbir zaman çok sert darbeler indirmiyordu.Palalardan birini geri çekti ve yaratığın arka ayağı serbest kalıp şid-detle sallandı, bunun üzerine yeniden saplayıp canavarın ayağınıdelip geçti. Yaratık başını arkaya atıp yeniden inledi -bir şekil çıkıntınınüzerine yuvarlanırken tepeden çarpma sesi geldi- ve Drizzt dikkatdağılmasının sunduğu fırsatı geri tepmedi. Şiddetle sallanan bacak-ların arasında yuvarlanıp Buzölüm'ü savurarak, sonra Parıltı'yla dadaha yakın takibe geçerek yaratığın ince boynuna iki isabetli hamleyaptı. Nefes çekme sesi duyuldu ve Drizzt palaları etten geçerkenfokurdayan kanı gördü.

Yaratık sessizleşip yere yığılırken bile hızını hiç kesmeyen drowtünele daldı. Arkasından yükselen bir kükreme onu dönüp geriyebakmaya zorladı ve baltası başının üzerinde dikitin yanındaki sonbirkaç metreyi uçarak inen Bruenor'u gördü. Cücenin, yukarıdanaşağı gelen darbesiyle inişi kusursuz bir zamanlamaya sahipti; bal-tasını zaten ağır yaralı olan yaratığın belkemiğine iğrenç bir ses çı-kararak sapladı."Orada bekle!" diye seslendi Drizzt ve gözden kayboldu.—ihHf— Yaratık ölmek üzere çırpınırken Bruenor orada öylece durdu.Dönüp ona vurmaya çalıştı ama Drizzt bir zamanlar oldukça güçlü126

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 76: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

ORK KRAL *-sBlan çenelerin ciddi bir hasar verme ihtimalini tamamen ortadankaldırmıştı- Çeneler garip ve koordinatsız bir şekilde düşüp duru-ordu; kasların çoğu parçalanmıştı. Yaratığın kuyruğu ve arkabacakları da benzer bir şekilde rastgele kasılıp seğiriyordu, ziraBruenor'un baltası omurgayı yarmıştı. Böylece cüce olası bir teması önlemek üzere baltasını bedenin-den uzakta tutarak yaratıktan kol mesafesi kadar uzakta durdu. Bruenor yana bakıp Thibbledorf'un taş zeminde yatan çizmesi-ni görünce "Acele et, elf!" diye Drizzt'in arkasından bağırdı. Ölmeküzere olan yaratığın yanında daha fazla beklemek istemeyenBruenor, canavarın sırtına sıçradı ve kuvvetle asılarak çekip çıkar-dığı baltasıyla tendon ve kemikleri parçaladı. Drizzt'in peşindengitmeyi düşündü ama silahını daha eline oturtamadan gözüne yan-daki bir hareketlenme takıldı. Cüce koyu karanlık bir gölgenin yandaki duvarla ve kırık katar-la birleşmesini merakla izledi; şekil yavaş yavaş biçimlendi... birbaşka tuhaf canavardı. Hızla ve sertçe Bruenor'un üzerine atıldı ve Bruenor zekice dav-ranarak ölü yaratığın ardına saklandı. İkinci yaratık ileri fırladı, çe-nesi öfkeyle açılıp kapanıyordu, taş zemindeki cüce, ölü yaratığı et-ten bir kalkan olarak kullandı. Cüce sonunda o tuhaf üçgen çenele-rin verebileceği hasarın farkına vardı, zira aç gözlü yeni ziyaretçisaniyeler içinde devasa et ve kemik yığınlarını dişleriyle parçaladı. Bruenor'un arkasındaki kıpırdanma cücenin hafif sağa dönmesi-ne neden oldu. "Yalnızca benim!" diye seslendi Regis, Bruenor daha onun yanı-na varmadan ve böylece cüce yeniden karşısındaki canavara odak-landı. Sonra Bruenor sola baktı ve palaları hızla, bağımsızca çalışan,her biri karşısındaki iki yaratığın açılıp kapanan ağızlarını engelle-mek için darbeler savuran, tünelde çılgıncasına geri geri adımlaratan Drizzt'i gördü. "Gümbürgöbek, sen elfe yardım et!" diye seslendi Bruenor amageriye dönüp baktığında Regis'in orada olmadığını gördü.Derken Bruenor'un rakibi yerdeki arkadaşının üzerinden geçti127

^> "fi"ff' » R.A. SALVATOREve cüce kralının buçukluğu arayacak vakti yoktu. Drizzt kendisini takip eden canavarlarla birlikte buçukluğunyanından geçip giderken Regis'in duvara yapışmış durduğunu farketti. Regis başıyla onayladı ve aynı şekilde karşılık bekledi. Drizztbu karşılığı verdiği an buçukluk hızla öne atıldı ve küçük gürzünüsoldaki yaratığın kuyruğuna savurdu. Tahmin edileceği gibi canavaryeni düşmanına karşılık vermek üzere döndü ama bunu öncedenkestiren Drizzt daha hızlıydı; sağ elindeki palasını öne çıkardı vedönen yaratığın boynunda bir kesik açtı. İtiraz eden bir kükremeyle yaratık geri döndü ve diğeri, bu açığıgörerek aniden atıldı. Ama Drizzt en hızlılarıydı ve palalarını yeniden düzenleyecekzamanı kazanmasını sağlayacak kadar çabuk bir geri adım atmayıbaşardı. Buçukluk tünelin içine kayarken Regis'i başıyla onayladı.—Hf— Her gölgeden bir canavar çıkmasını bekleyen Regis karanlığıniçinde temkinli ama gergince ilerledi. Kısa bir süre sonra sürtünen

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 77: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

metal sesi ve olağan bir cüce homurtusu duydu; bağırılıp çağırılaraksavrulan tehditlerin eksikliğinden Thibbledorf Pwent'in başınıngerçekten belada olduğunu anladı. Bunun üzerine Regis daha hızlı hareket etmeye başladı ve kor-kunç, gıcırdayan, metalik seslerin geldiği bölmenin ağzına vardı.Regis cesaretini toplayıp gizlice içeriye baktı. Odanın içinde, uzak-taki duvarın yosunlu parlaklığıyla gölgelenmiş, başka bir yaratıkdaha vardı; diğerlerinden daha büyüktü ve ağzıyla kuyruk ucununarası en az üç metre uzunluğundaydı. Başını ileri geri oynatmasıdışında kıpırtısız duruyordu. Ona arkadan ama hafif bir açıyla ba-kan Regis bu hareketi neden yaptığını görebiliyordu. Zira o ağzınkenarından kirli ayağı gevşekçe salınan zırhlı bir cüce bacağı sarkı-128

ORK KRAL >~~# ıdu. Arkadaşının bu üçgen ağızla parçalara ayrıldığını düşünenRegis acıyla irkildi. Siyah dişlerin Pwent'in zırhına saplanışını, azıHisleriyle derisini ve metalleri parçalayışını gözünün önüne getire-biliyordu. Ve cüce, yaratığın ağzından çıkan güçsüz bacakların sallanışı dı-şında, kıpırdamıyordu, üstelik başka bir inleme veya itiraz da du-yulmuyordu. Öfke ve korkuyla titreyen Regis kendinden geçerek saldırdı; önefırlayıp küçük gürzünü havaya kaldırdı. Ama katil canavarın canınıyakmak için neresine vuracaktı ki? Cevabını yaratık onu fark edip başını çevirdiği an aldı. Buçuk-luk, çene kemiklerini birbirine bağlayan deri parçaların ortalarındabirbirlerinden eşit uzaklıkta yer alan üç gözlü bu tuhaf başın o za-man farkına vardı. Tamamen içgüdüsel olarak buçukluk en yakında-ki gözü hedef aldı ve yaratığın kısa ön ayakları hamleyi bloke ede-cek kadar uzağa erişemedi. Gürz hedefi on ikiden vurdu ve tuzağa düşürülmüş cücenin di-ziyle üst bacağı arasında gerilmiş olan sarkan et parçası darbeyi al-maktan başka bir şansa sahip değildi. İğrenç bir şapırtı ile göz, deh-şete kapılmış buçukluğun üzerine sıvılar fışkırtarak, yerinden çıktı. Yaratık tıslayıp öfkeyle başını çevirdi... bu aynı zamanda cüceyiserbest bırakma girişimiydi. Ama Pwent ölmemişti. Kendini savunmak üzere kıvrılmıştı. Bu,muhteşem zırhının gerilmesine, gücünün artmasına, saldırıya açıkyerleri gizlemeye yarayan bir 'kaplumbağa' manevrasıydı. Yaratıkölümcül ısırığını gevşetince cüce meydan okuyan bir homurtuyladüzeldi. Yumruk atacak ya da başındaki çiviyi kullanmasını sağla-yacak kadar hareket imkanı yoktu, dolayısıyla, fırtınada sallanangeniş yapraklı bir çalı gibi çırpınmakla yetindi. Yaratık Regis'e olan ilgisini kaybetti ve cüceye kenetlenmeyeçalıştı. Ama iş işten geçmişti, zira Pwent çıldırmış, öfkeden deliyedönmüştü. Sonunda yaratık ağzını genişçe açıp cüceyi defetmeyi başardı.Pwent serbest kaldığında Regis'in yaratığa verdiği hasarın tespitiniyapabilmek için gözlerini dört açtı; parçalanmış deri, kırık dişler ve129

#-* R.A. SALVATOREkan... Ve Pvvent'in işi henüz kesinlikle bitmemişti. Ayaklarını altın»alarak zeminde döndü, küçük bacakları büküldü, sonra, başını -mis.

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 78: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

ferindeki çiviyi- öne çıkararak kendini yeniden yaratığa doğru attıÇenelerin ucuna ilerledi ve yaratığın geriye kıvrılmasını sağlayanbir delik açtı. Cüce, her iki elini de aynı anda kullanarak, yumruk-lar savurdu; etkili ikiz kroşeler yaratığın boynuna iniyor, çivilersaplanıyordu. Bu hareketi defalarca tekrarladı. Sonra cüce geri çe.kildi ve iki elini de aynı anda kullanarak yeniden yumruk savuraraketi ezdi. Ve cücenin zemindeki bacakları yaratığı geriye, bölmenin duva-rına doğru itiyordu. Oraya geldikleri zaman yaratık artık direnmezoldu, geri gitmiyordu ve arkasındaki engel olmasaydı kesinlikle dü-şerdi.Ama Pwent küfürler savurarak ona vurmaya devam etti.—H— Bruenor, ilk hamleyi savurarak baltasını yatay bir şekilde önünegetirdi. Baltayı çevirip yandan saldıran yaratığa karşı kullandı; ar-kasından hızla gelen yaratıkla o da katarın kalıntılarına doğru koştu.Küfe ve çuvalların hepsi ya düşme etkisiyle ya da sonrasında parça-lanmıştı ama Bruenor aradığı şeyi katarın yanında sapasağlam birşekilde buldu. Yaratığın takipte olduğunu bilen cüce tam üzerinedoğru dalışa geçti, zemine doğru düşüp baltasını başının üstüne kal-dırarak yuvarlandı. Yaratık, cücenin baltası sert bir darbe indirip küçük, titrek önbacağında uzun bir yarık açıncaya kadar Bruenor'un o kadar yakın-da olduğunu fark etmeyerek kalasların üzerinden atladı. Bruenor sırt üstü yattı ve sağa doğru yuvarlanıp yeniden ayağakalkmak üzere hareketini sürdürdü. Dönüp de eserine bakmadı, bu-nun yerine baltasını omzunun üzerine kaldırarak kendini hızla öneattı. Fakat yaratık hazırda bekliyordu ve cüce hamlesini yaptığı anağzını ona doğru açtı ve tehlikeli baltanın darbesinden kurtulmak130

ORK KRAL *—¥.cin ger' çekilmek zorunda kalınca diğerinin de yaptığı gibi kuyru-ğunun üzerine düştü ve güçlü arka bacaklarıyla yükseldi. gir tanesi saldırıp cücenin zırhında derin çizikler oluştururkendiğeri başının üzerindeki baltayı teperek Bruenor'un bir sonrakidarbesini bloke etti. Bunun akabinde yaratık bedenini öne çıkardı,üçgen çene menzilden son anda çıkmayı başaran cüceye doğru sert-çe indi. Ve Bruenor haykırarak, burnundan soluyarak, aşağı doğru birdarbe indirerek yeniden harekete geçti. Yaratık geriye salındı ve balta kusursuz bir şekilde savruldu. Ya-ratık döndü; arkadan geliyordu. Bruenor baltanın hareketini durdurmadı ve darbeyi bertaraf et-mek üzere çevirdi. Böylece keskin taraf aşağı geldiğinde yanlama-sına döndürerek akıp gitmesine izin verdi, sonra biraz daha döndür-dü ve hızlı hareket edebileceğine güvenerek yaratığın önünde sırtüstü yuvarlandı.Ve hızlıydı da. Bruenor baltayı iki eliyle birden tutarak muazzam bir yan darbeindirdi. Yaratık darbeyi bertaraf etmeye uğraştı. Bruenor kol mesa-fesini kısaltıp baltayı daha yakma getirdi. Yaratık kendini korumaküzere bir tekme savunanca balta üç ayak parmağından birini yerin-den söküp ayağı ikiye ayırdı. Öfke ve acıyla bağıran yaratık kendini öne atıp kör bir hışımlaBruenor'a doğru ilerledi. Ve Cüce Kral çılgıncasına geri çekildi;baltası kendisine yönelik saldırıyı savuşturmak üzere bir aşağı bir

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 79: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

yukarı hareket ediyordu."Elf! Sana ihtiyacım var!" diye haykırdı çaresiz cüce.

Drizzt cevap verebilecek durumda değildi. Görünüşe bakılırsacanavarlardan birinin üzerinde açtığı yara umduğu kadar ciddi de-ğildi, zira yaratık gücünden bir şey yitirmiş değildi. Drizzt için dahada kötü olanı geniş alana itilmesiydi; bu, yaratıklara daha çok hare-ket imkanı veriyordu.131

»-» R.A. SALVATORE Sağa ve sola doğru yayıldılar, düşünmeyen yaratıklar için inanıl,mayacak kadar koordineli bir şekilde hareket ediyorlardı; tabii dü-şünmeyen yaratıklarsa... Drizzt palalarını her iki tarafta da savura-bileceği en uzak noktaya doğru savurdu; bu hareket artık işe yara-maz ve idaresi güç bir hal alınca, drow aniden ileri, yeniden tüneledoğru atıldı. Her iki yaratık da onu takip ediyordu ama Drizzt, takipçilerinidarbeleriyle engellemek üzere daha da hızlı bir şekilde döndü. Birtanesinin ağzının kenarında derin bir kesik oluşturdu ve diğerininalttaki gözünü çıkardı. Tepesinde bir çatırtı ve yan tarafında Bruenor'un kendisine ses-lenişini duydu. Tek yapabileceği seçenekleri değerlendirmekti. Bakışları düşen taşların izini takip etti ve dikitin bir kenarındanaşağı çılgıncasına, dengesizce koşan Torgar Hammerstriker'ı gördü.Cüce, önünde ağır bir arbalet tutuyordu ve sendeleyişi tepetaklakkaymasına neden olmadan hemen önce bir ok gönderip her nasılsaDrizzt'in sağındaki yaratığı vurmayı başardı. Hem arbalet hem deTorgar uçuşa geçti, yolun kalanını çarparak, sekerek tamamladılar. Vurduğu yaratık sendeledi, sonra da cücenin saldırısına karşılıkvermek üzere döndü. Ama çeneleri hoplayıp zıplayan ve savrulanTorgar'ı yakalayamadı, böylece cüce yaratığın sırtına ve yanına sertbir darbe indirip onu alaşağı etti. Mantıklı davranamayacak kadarsersemleyen Torgar, yaratık saldırmak üzere hareket edince o keş-mekeş içinde kendini savunmaya geçemedi. Ama Drizzt geriye kalan yaratığın çevresinde dolandı ve yerde-ki canavara sert bir darbe indirdi; palaları hızlı bir başarıyla deriyikesiyor, derin yarıklar açıyordu. Drizzt diğerini savuşturmak üzeredurmak zorunda kaldı ama saldırı geri püskürtüldüğü an yeniden ilkyaratığın başına gidip öldüğünden emin oldu. Bunun üzerine işlerin onların lehine ilerlediğini, miğferdeki çi-vinin yaratığın arka tarafına saplanmak üzere olduğunu gören drowgülümsedi. Pwent yaratığı arkadan şişlediğinde Drizzt hızla katara doğrukoştu. Oraya vardığında Bruenor'u rakibiyle çılgıncasına köşe kap-maca oynarken buldu.132

ORK KRAL *-~H Drizzt bir fırsat arayışıyla katarın kenarına doğru sıçradı. Onufark eden Bruenor çabucak öbür tarafa ilerledi ve yaratık da cücey-le birlikte döndü. Drizzt bacaklarını iki yana açıp yaratığın sırtına zıpladı; palala-rı hızlı ve ölümcül darbeler savuruyordu. "Dokuz Cehennem adına nedir bu yaratıklar?" diye sordu

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 80: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

Bruenor korkunç şey sonunda kımıldamaz olduğunda. "Veya Dokuz Cehennem'den gelen bu yaratıklar nedir?" dediDrizzt omuz silkerek. İkili yeniden, Pvvent'in çoktan ölmüş olan canavarı hâlâ yum-rukladığı ve Regis'in şaşkın, savaş yorgunu Torgar'a göz kulak ol-duğu odanın ortasına döndü. "Aşağı inemiyorum," diye bir ses geldi yukarıdan ve tüm gözlertepeden kendilerine bakan Cordio'ya döndü. "İpi kurabileceğim biryer yok.""Ben onu alırım," diye teminat verdi Drizzt, Bruenor'a. Huşu içinde bırakacak bir beceriyle drow palalarını kaldırıp diki-tin yanından yukarı koştu. Tepedeyken tutunabileceği yerler arayıpbuldu ve bunlarla Cordio'un yeniden gerdiği ip arasında Drizzt kısasüre içinde yeniden deliğin dışına çıkıp gözden kayboldu. Birkaç dakika sonra Cordio tepenin ağzında iple birlikte belirdive Drizzt'in yardımıyla yavaşça ve dikkatle aşağı indi. Kısa süreiçinde parmak uçlarında kendini havada tutan Drizzt mağaraya dön-dü. Bilinçli bir şekilde kendini aşağı bırakıp dikite yumuşak bir inişyaptı. Sonra arkadaşlarına katılmak üzere hızla harekete geçti. "Aptal, kokuşmuş kertenkeleler," diye homurdandı Pwent çiz-mesini giymeye çalışırken. Ama metal şeritler bükülmüştü ve ayak-kabıdaki açıklığı sıkıştırıyorlardı, dolayısıyla bu pek de kolay bir işdeğildi."Neydi onlar?" diye sordu Bruenor hepsine ve herhangi birine. "Dış boyut yaratıkları," dedi cesetlerden -gözlerinin önünde tü-ten ve dağılan cesetlerden- birini incelemekte olan Cordio. "Kediniolduğu yerde tutacağım elf" Drizzt'in eli, refleks olarak Guenlıvvyvar'ı Fiziki Boyut'a çağır-mak üzere kullandığı oniks figürün olduğu kesesine gitti. Cordio'yu133

R.A. SALVATOREbaşıyla onayladı. Panteri çağıracak olsaydı bunu son dövüşte yapar-dı ama o an bile buna cüret etmemişti. Garip bir başka dünyaya aitatmosferi o da hissedebiliyordu. Mekan ya gerçekten hortlaklarladoluydu ya da bir şekilde boyutsal olarak güvenilmezdi. Elini kesesine attı ve panter kopyasının dış hatlarına dokundu.Durumun onu Guenhvvyvar'ı çağırmaya mecbur bırakmamasınıumdu ama çevreye ve savaştan dolayı çoktan yorgun düşmüş olanarkadaşlarına göz atınca bunu pek de uzun süre ertelemeyeceğinianladı.134

XORKUN YOLU Sarı Diş Kabilesi orkları ormana kuzeyden daldılar, sanki cansızağaçların kendilerine karşı işlediği korkunç bir suçun intikamını alı-yormuş gibi ağaçlara saldırıyorlardı. Baltalar kesip doğradı, alevlerhayat buldu ve grup, emredildiği üzere, çıkartabilecekleri en yüksekgürültüyü çıkarttı. Karuck Klanı altlarındaki alçak zeminde güneye doğru ilerler-ken doğudaki bayırda Dnark, Toogwik Tuk ve Ung-thol çömelipgergince beklediler. "Bu çok küstahça," diye uyardı Ung-thol. "Elfler bütün güçle-riyle geleceklerdir." Dnark, samanının sözlerinin değersiz olmadığını biliyordu, zira

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 81: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

ölümcül elf klanının evi olan Aykorusu'na sokulmuşlardı. "Ana gruplar gelmeden nehrin karşısına geçmiş olacağız," diyecevapladı Toogvrik Tuk. "Grguch ve Hakuun bunu özenle planladı-lar." "Korunmasız kaldık!" diye itiraz etti Ung-thol. "Burada açıkalanda görülürsek..." "Gözleri kuzeye dönük, sevgili ağaç tanrılarını yutan alevlere,"dedi Toogwik Tuk. "Bu bir kumar," diyerek araya girdi Dnark, her iki şamanı dasakinleştirerek.135

R.A. SALVATORE "Bu savaşçı olmanın yolu," dedi Toogwik Tuk. "Ork y0luObould Bol-Ok'un bir zamanlar yapmış olacağı bir şey ama artık

değil." Bu sözlerdeki gerçeklik payı hem Dnark'ın hem de Ung-thol'Uniçinde yankılandı. Reis, bakışlarını Karuck Klanf nm sürünen sa-vaşçılarına çevirdi; çoğunluğu kara zırhlarına ve giysilerine iliştir,dikleri dallarla kuşanmışlardı. İleride, küçük bir koruluğun çevre-sinde kımıltısız ve sessiz duran mızrak fırlatıcısı bir ogre çetesi var-dı, mızrakları ellerindeydi. Dnark günün felaket getirebileceğini, tüm planlarının tamamenyıkılıp Obould'u daha da ileri taşıyabileceğini biliyordu. Veya zafergetirirdi ve bu da yeni planlar kurulacağı anlamına gelirdi. Her ko-şulda gerçekleşecek olan isabetli bir patlama antlaşmayı un ufakederdi ve Reis bunun yalnızca hayırlı bir şey olacağını düşündü. Çimlerin üzerine çömeldi ve gözünün önündeki sahneyi izledi.Kurnaz elflerin gelişini göremeyebilirdi ama Sarı Diş Kabilesi'ninkurban edilen savaşçılarının çığlıklarından bunu elbette anlardı. Bir dakika sonra, kuzeyden çok da uzak olmayan bir yerden,böylesi bir ork ızdırabı çığlığı havayı kapladı. Dnark, aşağısmdaki Karuck Klanı'na baktı; muntazam kuşatma-larını sürdürüyorlardı. Innovindil, Aykorusu'nun kuzey ucundan yükselen kara dumanhattını görünce yalnızca umutsuzlukla başını sallayabildi. Orklar nekadar da inatçıydı.

Yayı eyere asılı olan elf, Günbatımı'nı ağaç tepelerinin üzerinesürdü ama pegasusu çok da yükseltmedi. Şüphesiz önde yer alangözcüler daha o varmadan orkları bilgilendirebilirlerdi ama kadınyine de lehine çalışan sürprizin de varlığıyla birkaç isabetli atış yap-mayı umuyordu. Ork çetesinin arkasında yer alma düşüncesiyle pegasusu sola,nehre sürdü; böylece zemindeki arkadaşlarını savaş konusunda da-ha iyi yönlendirebilirdi. Hatta kalın ağaç hattından çıktığında daha136

ORK KRAL "da alçaldı ve Günbatımı'nın dizginlerini serbest bırakıp pegasusunuçmasına izin verdi. Rüzgar, elfîn sarı buklelerini kırbaçladı, saçı venelerini arkasında uçuşuyor, gözleri canlandırıcı serin esintiden ya-kıyordu. Ritmi kusursuzdu, atının güçlü omuzlarının yükselip al-çalışında duruşunu sorunsuzca koruyordu, dengesi öyle iyi ortala-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 82: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

nıp ayarlanmıştı ki ayrı bir varlıktan çok pegasusun bir uzantısı gibigözüküyordu. Bir eli eyerinin yanındaki kılıfın içinde yer alan okla-rın tüylerine kayarken diğerinin parmaklarının yayının mükemmeltasarımını hissetmesine izin verdi. Çapulcu orklardan birine ne za-man gönderebileceğini düşünerek oklardan birini parmaklarınınarasında döndürdü. Innovindil nehri solunda ve ağaçları sağında tutarak yol aldı. Birtümseğin üzerine geldi ve orada yer alan özenle saklanmış sürünenşekilleri fark ettiğinde neredeyse tümseği geçip gitmişti. Orklar... Alevlerin ve gürültünün güneyinde. Gözcülerin güne-yinde. Tecrübeli elf savaşçısı bir tuzak gördüğünde onu mutlaka tanır-dı. İkinci bir ork grubu, Aykorusu elflerine yan taaruz yapmak üzerehareket ediyordu ve bu da kuzeydeki yangının ve gürültünün birşaşırtmacadan başka bir şey olmadığı anlamına geliyordu. Innovindil aşağısındaki ormana ve önündeki hareketlenmeyeçabuk bir bakış attı ve tehlikenin boyutunu anladı. Dizginlere yapı-şıp Günbatımı'm daha kuvvetli bir şekilde sağa çekti; küçük birçalılığın üzerinden uçuyordu. Uçuşu, orklarm ve kendi halkının me-safesini ayarlamaya çalışarak ilerideki muazzam ormana odaklandı. Yine de zeki elf, aşağısındaki ağaçların çevresindeki hareketlerigördü; zira yapraksız çalıların arasında güç bela ilerleyen devasayaratıkları gözden kaçırması pek de mümkün değildi. Boyları onun-kinin iki katıydı, omuzları bel ölçüsünü üçe katlıyordu. Onları gördü ve onlar da elfı gördüler; ağır mızraklarını çentik-lere yerleştirerek aşağısında aceleyle koşturmaya başladılar. Tehlikeyi daha mızraklardan biri önüne fırlamadan sezenInnovindil, "Uç Günbatımı!" diye haykırdı. Atını daha yükseğeyönlendirerek dizginleri sertçe çekti ve karşı karşıya oldukları teh-diti anlayan Günbatımı kanatlarını tüm gücüyle ve hızıyla çırptı.137

»~<* R.A. SALVATORE Bir mızrak havayı yarıp geçti, darbeden kıl payı kurtulanInnovindil bu atıştaki güç karşısında şaşkına düştü. Atı sağa sola yönlendiriyor, kolay bir hedef olmak ve rotasınıntahmin edilmesini sağlamak istemiyordu. O ve Günbatımı bundansonraki dakikalarda ellerinden gelenin en iyisini yapmalıydı.Innovindil, meydan okumaya hazır bir şekilde bakışlarını sabitleş-tirdi. Beklendiğini bilemezdi ve üzerine yağan devasa mızraklarlakendisine paralel bir şekilde ağaç tepelerinde uçan küçük yılanı farkedemeyecek kadar meşguldü.—ih4—- I Reis Grguch hızlanan, yoldan çıkan pegasusu zevkle ve gönül-süz bir saygıyla izledi. En sevdiği danışmanın da tahmin ettiği gibiogrelerin uçan çifti aşağı indirmeyi başaramayacaklarını kısa süre-de anlamıştı. Bunun üzerine ileri görüşlü Hakuun'a döndü ve gü-lümsemesi tüm yüzüne yayıldı. Her ne kadar kendini tam da bu an için hazırladığı büyüyü yap-maya fazlasıyla kaptırmış olan şamanın sözlerini duyduğundanemin olmasa da, "İşte seni bu yüzden yanımda tutuyorum," dedi. Elflerle daha önce yapılan savaşta üzerine binilen bir pegasusugörmek Grguch'u gerçekten çok kızdırmıştı, zira kurduğu tuzağınistilacı grubu kandırdığını zannetmişti. Grguch uçan kişinin elflerikaçmaya teşvik ettiğine inanıyordu ve bunun tekrarlanmasından-hatta daha da kötüsü, yükseklerdeki bir elfin korunmasız KaruckKlanı'nın varlığını keşfetmesinden- korkmuştu.

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 83: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

Çözümü ona Hakuun sunmuştu ve bu çözüm şaman kollarınıgöğe doğru kaldırıp büyüsünün son sözcüklerini haykırdığında tamolarak ortaya konmuştu. Hakuun'un dudaklarından süzülen hava ür-perticiydi, şok edici bir enerji dalgası büyük bir gürültüyle etrafayayılıyor, yuvarlanan bir su topu veya sıcak bir kayadan yükselenaşırı ısı gibi imgeleri bulanıklaştırıyordu. Hakuun'un büyüsü, darbeleri bertaraf eden elf ve pegasusunçevresinde patlak verdi, hava titredi ve hem sürücüyü hem de atı138

ORK KRAL *—*TUP hırpalayan sarsıcı şok dalgalarına dönüştü.Hakuun, sanki yalnızca 'Sorun çözüldü,' demek istercesine sev-Reis'ine üstünlük taslayan bir ifadeyle baktı.

Innovindil kendisine, ve belki bundan da önemlisi, Günbatımı'naneyin çarptığını bilmiyordu. Bir kalp atışı süresince haraketsiz kaldı-lar; ani, hışırtılı rüzgarlar dört bir yandan üzerlerine çullanıyordu.Sonra şaşkınlık içinde düşmeye başladılar ama sadece kısa bir süresonra Günbatımı kanatlarını açtı ve gökyüzünde kaldılar. Fakat tekrar alçalmışlardı; yere fazla yakındılar ve tüm dengele-rini yitirmişlerdi. Ne sürücü ne de at bu ani değişikliğe karşı koya-bilirdi. Birazcık şans bile onların üstesinden gelmeye yeterdi. Günbatımı acı içinde kişnedi ve Innovindil bacağının arkasındabir sarsıntı hissetti. Dönüp baktığında pegasusun böğrüne bir mız-rak saplanmış olduğunu, muhteşem atın beyaz bedenine parlak ka-

nın damladığını gördü. "Uç!" diye yalvardı Innovindil, zira başka bir seçenekleri varmıydı? Üzerlerine başka bir mızrak daha uçtu ve tam önlerine gelen birbaşkası Günbatımı'nı ani bir dönüşe mecbur kıldı. Innovindil ata tüm gücüyle asıldı, beyaza kesmiş eklemleri vebacaklarıyla uçan atın gövdesine kenetlendi. Uzanıp pegasusu en-gellediği aşikar olan mızrağı çekip çıkarmak istedi ama bu çılgınkıvrılıp dönme anında riske giremedi. Karşısında Aykorusu gözüküyordu, karanlık ve davetkardı. Bu-rası yüzyıllardır evi olarak gördüğü yerdi. Oraya ulaşabilirse rahip-ler Günbatımı ile ilgilenirdi. Yandan ağır bir darbe aldı ve neredeyse aşağı düşüyordu; darbebeklenmedik bir şekilde Günbatımı'nın sağ kanadından gelmişti.Kıza bir kez daha vurdu ve at aniden alçaldı. Bir mızrak zavallı pe-gasusun kanadına, tam da birleşme yerine saplanmıştı. Innovindil öne eğildi; her ikisinin iyiliği adına ata acıyla savaş-ması için yalvarıyordu.139

«$Ş~« R.A. SALVATOREBir kez daha vuruldu, bu kez daha da sert. Günbatımı, çırpınmasını engellemeyi başardı ve kanatlarını yük-selip yollarına devam etmelerini sağlayacak kadar açtı. Korululuğu arkalarında bıraktıklarında Innovindil başarabile-ceklerine, görkemli pegasusunun yeterince kararlı ve güçlü olduğu-na inandı. Bir kez daha Günbatımı'nın böğründeki mızrağa bakmaküzere döndü... ya da denedi. Zira Innovindil eyerin üzerinde dönerken neredeyse bilincini yi-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 84: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

tirmesine neden olan korkunç bir acı hissetti. Elf her nasılsa pozis-yonunu korumayı ve yalnızca başını döndürmeyi başardı. Sonraaldığı son darbenin Günbatımı'nın kanadından gelmediğini farketti. Zira kalçasında kaynağı belirsiz bir ok vardı ve kadın sihirli birenerjiyle dolu olduğunu, bir kalp gibi attığını, bedenine acı dolu birasit pompaladığını hissedebiliyordu. Günbatımı'nın böğrüne yayı-lan bu kan pegasusa değil kendisine aitti. Sağ bacağı tamamen hissizleşmişti ve oradan oraya uçuşan siyahlekeler görüşünü engelliyordu. Her kanat çırpışın sevgili at arkadaşına keder getireceğini bilsede, "Uç," diye mırıldandı pegasusa. Bir sonraki elf hattına ulaşma-lıydılar. Başka hiçbir şeyin önemi yoktu. Cesur Günbatımı, Aykorusu'nun en yakın ağaçlarının tepesinedoğru yükseldi ve yürekli Innovindil ağaçların arasında ilerledikle-rini bildiği halkına seslendi. "Güneye ve batıya doğru kaçın," diyeyalvardı gitgide daha güçsüzleşen bir sesle. "Pusu! Tuzak!" Günbatımı kanatlarını yeniden çırptı, sonra acıyla kişnedi ve so-la doğru hamle yaptı. Dayanamıyorlardı. Zihninin derinliklerindebir yerde, bilinç ve karanlık arası bir alanda Innovindil, pegasusundaha fazla devam edemeyeceğini biliyordu. Önlerindeki yolun açık olduğunu düşündü ama birden daha öncekoca bir boşluk olan yerde devasa bir ağaç yükseldi. Elf buna hiç-bir anlam veremedi. Yakınlarda bir büyücü olabileceğini, kendisinikandırmak üzere yanılsamalar yaratıyor olduğunu düşünemedi bile.Yalnızca Günbatımı ile birlikte devasa bir ağaca ilerlediklerinin ha-yal meyal farkındaydı ve atla beraber önce dallara, ardından zemi-ne doğru kemikleri ezen bir çarpmaya ve düşüşe geçtiklerinde ciddi140

ORK KRAL <-~~4, • acl hissetmedi. Yine de, her ne kadar tam idrak edemese de, bir gözüne garip bir şey takıldı: Büyük kulaklarının üzerinde bir tu-tam beyaz saç olan, mor ve kırmızı renklerinde güzel, parlak bircübbe giyen küçük, yaşlı bir gnom bir ağaç dalma oturmuş, bacak-larını birbirine dolamış, çocuk gibi ileri geri sallanıyor, kadına neşe-li bir surat ifadesiyle bakıyordu.Bilinç kaybı, ölüme alamet diye düşündü elf. Öyle olmalıydı. Yere ilk çarpan Günbatımı idi; yamuk yumuk bir şekilde yığıldıve Innovindil atın üzerine düştü, yüzü onun yüzüne yakındı.Atın son nefesini duydu.Atın üzerinde öldü.

Yamacın üzerindeki üç ork, elfi ve kanatlı atım çarpmadan çokönce gözden kaybettiler ama mızrakların saldırılarına tanık olmuş-lar ve her birinde neşelenmişlerdi. "Karuck Klanı!" dedi Dnark yumruğunu havaya kaldırıp o coş-ku ve zafer anında yarı-ogrelerle devasa soydaşlarının gelişinin as-lında iyimser Toogwik Tuk'un tüm vaatlerini yerine getireceğineinanmaya cüret ederek. Elfler ve kanatlı atları güneye geldiklerin-den beri orkların başına bela olmuşlardı ama bundan sonra Bol-OkKrallığı üzerinde daha fazla süzülmeye cesaret edebilirler miydi? "Karuck," diye onayladı Toogwik Tuk, Reis'in omzunu sıvazla-yıp aşağıyı göstererek. Orada Grguch kollarını havaya kaldırmış, dimdik duruyordu."Alın onları!" diye haykırdı yarı-ogre, halkına. "Ormana!"

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 85: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

Reisin ve samanların tüylerini diken diken eden bir bağırış çağı-rışla Karuck Klanı savaşçıları gizlendikleri yerlerden çıkıp feryat fi-gan ormana doğru koşmaya başladılar. Güneydeki küçük koruluk-tan hantal ogreler çıktı, her birinin omzunda mızraklar vardı, fırla-tılmaya hazır bir şekilde ileri ve yukarı açılandırılmış Y'lerin içleri-ne yerleştirilmişlerdi. Hücumlarıyla zemin titredi ve korkunç böğürtüleri karşısındarüzgar kendini geri çekti.141

»-• R.A. SALVATORE "Karuck Klanı!" diyerek iki arkadaşını onayladı Ung-thol. "y„tüm dünya titresin." Innovindil'in uyarı çığlığı duyulmuştu ve halkı ona bu emri sor-gulamayacak kadar güvendi. Bu cümle ağaçlar arasında yayıldığın.da Aykorusu elfleri son bir ok gönderip tüm hızlarıyla güneybatıyayöneldiler. Ne kadar öfkeli olurlarsa olsunlar, kuzeydeki orklara sal-dırmaya ne kadar can atarlarsa atsınlar Innovindil'in sözlerini kulakardı etmeyeceklerdi. Ve birkaç dakika içinde, inançlarım haklı çıkararak, doğudan ge-len kükremeleri duydular ve yoldaşlarının ortaya çıkardığı tuzağınfarkına vardılar. Uzman bir koordinasyonla birliklerini sıkılaştırıpbulabildikleri en korunaklı alana yöneldiler. Doğuya en uzak olanlar, bir düzine orman ahalisi, KaruckKlanı'nın saldırısını ilk görenlerdi. Devasa yarı-hayvanlar ağaçlarınarasından vahşi bir coşku ve ürkütücü bir hızla geçiyorlardı."Onları engelleyin," dedi grup lideri elf, diğerlerine. Birkaç elf, kadına inanmazca baktı ama çoğunluk bu emri onay-ladı. Hücum fazlasıyla şiddetliydi. Ağaçtan ağaca ilerleyen elflerçiğnenip geçilebilirdi. Grup eski, kırık dökük, yıpranmış bir yığılı taş duvarının ardınayerleşti. Birbirlerini acımasız surat ifadeleriyle onaylayarak okları-nı hazırlayıp yere çömeldiler. İlk devasa orklar görüş açılarına girdi ama elfler atışlarını bek-lettiler. İlk gelenlerin arkasında çok daha fazlası belirdi ama elfleroklarını göndermediler. Savaşın onlarla değil, arkalarından kaçanhalklarıyla ilgili olduğunu anladılar. Elfler hep beraber yaylarım gerip ölümcül atışlarını birlik içindeyaptıklarında en yakındaki Karuck Klanı savaşçıları taş duvardanyalnızca beş adım uzaktaydılar. Orklar haykırarak yere düştüler ve duvarın önündeki kar kırmı-zıya boyandı. Daha çok ok atıldı ama çok daha fazla ork geldi. Vebu orkların önünde küçük, alevli bir küre sekti; elfler bunun neye142

ORK KRAL *-#i met olduğunu biliyorlardı. Tek beden halinde çömelip kendileri-. [eV topuna karşı korumaya aldılar; ki doğrusunu söylemek gere-• e bu alev topu, savunmalarım zayıflatmak dışında, korunan elf-1 rden Ç°k saldıran orkların öncü birliklerine zarar verdi. Karuck Klanı ölen üyelerinin çığlıklarıyla beslendi. Korku, yal-nızca Gruumsh ve Grguch'a hizmet ederken ölmek isteyen savaşçı-lar arasında bilinen bir duygu değildi. Üzerlerine yağan oklara vetepede devam eden yangından düşen alevli dallara delirmişçesine

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 86: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

karşı koydular. Hatta bazıları katledilmiş yoldaşlarını alıp birer kal-kan olarak kullandı. Duvarın arkasında elfler yaylarını bırakıp uzun, ince kılıçlarınıkuşandılar. Parıldayan zırhlar ve rüzgarda uçuşan cübbeleriyle, ço-ğunun üzerinde duman tütüyor ve bazıları hâlâ yanıyordu, saldırıyaihtişam, güç ve cesaretle karşılık verdiler. Ama Grguch ve yardakçıları onları ezip geçtiler, katlettiler; si-lahları gümüş rengiyle değil kırmızıyla parıldadı ve kanla ağırlaşancübbeleri rüzgarda salınamadı. Grguch, ormanın içinde savaşçılarına kısa bir süreliğine öncülüketti ama elf diyarında olduğunu biliyordu; burada ağaçaların ve ya-maçların tepesindeki savunmacı okçu birlikleri savaşçılarını şişler-di ve hiçbir uyarı yapılmadan çevrelerinde güçlü büyüler patlakverirdi. Durdu ve elini açıp havaya kaldırdı -bu, hücumu durdurmaküzere yapılan bir işaretti- sonra onları güneye gitmeye teşvik ederekbir ogre üçlüsünü öncü olarak gönderdi. "Kafalarını kesin," diye emretti orklarına ve taş duvara dönüpbaşıyla onayladı. "Peri halkına hatalarını hatırlatmak için onlarınehrin batı yakasında şişleyeceğiz." Tepede, uzaklarda, bir ogre acıyla bağırdı. Grguch anladığını,elflerin çabucak yeniden bir araya geleceğini bildiğini belirtircesinebaşını salladı; hatta büyük olasıkla şimdiden birleşmişlerdi. Çevre-sine bakıp sırıttı. "Nehre," diye emretti; Karuck Klam'nın ve onları DünyanınOmurgası'nın altındaki tünellerinden çıkarıp dışarı getiren üç elçi-nin sözlerini anladığını düşünüyordu.Tüm bunlarda payı olan dördüncü Karuck dışı izleyiciden biha-143

»-• R.A. SALVATOREberdi tabii ki... Jack yeniden Jaculi şekline bürünmüş, bir ağacın da-lına sarılmış, artan merakıyla her şeyin gözleri önünde çözülüşünüizliyordu. Kısa bir süre sonra Hakuun ile uzun bir konuşma yapma.sı gerekebileceğini fark etti ve Karuck Klanı'nı, Karanlıkaltı'nındışına kadar takip etmiş oluşundan haz aldı. Dünyanın büyüklüğünü ve fesatlığın ne kadar eğlenceli olduğu-nu uzun zaman önce unutmuştu.Ayrıca elfleri hiçbir zaman sevmemişti.

Toogwik Tuk, Ung-thol ve Dnark orkların kazandığı diyarlarageri döndüklerinde ağızları kulaklarına vararak sırıttılar. "Gruumsh'un gazabını öne çıkardık," dedi Dnark, üçlüSurbrin'in batı yakasında durup doğuya; Aykorusu'na baktığında.Güneş altlarında batıyor, akşam karanlığı çöküyor ve orman ağaçhattı muazzam bir kalenin koruyucu suruymuş gibi gözüküyordu. "Bu, Kral Obould'a gerçek amacımızı hatırlatacak," diye belirt-ti Ung-thol."Ya da onun yerine başkası gelecek," dedi Toogwik Tuk. Diğer ikisi yeterince açık olan bu sözler karşısında ifadelerinibile bozmadılar. Grguch ve Karuck Klanı'nm becerisini, vahşetini,gücünü gördükten sonra özellikle. Bulundukları yerin yalnızca altımetre uzağında bir elf kafası rüzgarda salınan uzun bir kargıya geçi-rildi.

Ormandaki beyazlığı gören Albondiel'in kalbi dağlandı. Baş-langıçta bunun kar olduğunu düşündü ama kalın bir ağacın yanına

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 87: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

gelip daha iyi bir görüş açısı elde ettiğinde gerçeği anladı.Kar tüylü değildi. "Hralien," diye seslendi her harfle daha da titreyen bir sesle. Şokolmuş elf için zaman donmuş gibiydi, sanki günün yarısı yitip git-mişti, ama birkaç dakika içinde Hralien, Albondiel'in yanı başın-144

ORK KRAL *~*"Günbatımı," diye fısıldadı Hralien ve ileri doğru adım attı.Albondiel cesaretini toplayıp onu takip etti. Ne ile karşılaşacak-tı biliyordu. Innovindil hâlâ pegasusun üzerinde yatıyordu, kollarıf ünbatımı'nın boynuna dolanmıştı, yüzü atın yüzüne değiyordu.Albondiel'in ilk durduğu yerden, Innovindil ve Günbatımı'nın uçu-şunu aniden kesen ağacın yanından, sahne huzurlu ve sakindi; sankiarkadaşı sevgili atın üzerinde uyuyakalmış gibiydi. Fakat çevreyegöz atınca gerçek ortaya çıkmıştı; kanlar ve devasa mızraklar, kırıl-mış kanatlar ve Innovindil'in kalçasındaki sihirli yara gözler önüneserilmişti. Hralien ölü elfın üzerine eğildi, gür saçlarını nazikçe okşadı vediğer elini Günbatımı'nın yumuşak, kaslı boynunda gezdirdi."Bizim için hazırdılar," dedi. "Hazır mı?" diye sordu Albondiel, başını sallayıp yanaklarınasüzülen gözyaşlarını silerek. "Çok daha fazlası. Bizim için yem ol-dular. Karşı saldırıyı öngördüler." "Onlar ork!" diye itiraz etti Hralien, hızla doğrulup arkasını dö-nerek. Kollarını önünde birleştirdi, sonra yavaşça, sırtını gerip yüzünügökyüzüne kaldırarak ikisini de arkasında yanlara doğru açtı. Bu,genellikle büyük bir stres ve keder anında başvurulan bir ayin hare-ketiydi. Hralien hareketi gökyüzüne dönük bir ağıt yakarak tamam-ladı; bu, o kasvetli günde halkı üzerine çöken acıya karşı tanrılarayapılan bir protestoydu. Kendini çabuk toparladı, kederi bir kenara bıraktı ve hâlâ dizçökmüş, Innovindil'in başını okşamakta olan Albondiel'e döndü. "Orklar," dedi Hralien yeniden. "Yöntemlerini bu kadar geliştir-diler mi?""Her zaman kurnazdılar," diye cevapladı Albondiel."Bizim hakkımızda çok şey biliyorlar," diye itiraz etti Hralien."O zaman taktik değiştirmeliyiz." Ama Hralien başını sallıyordu. "Korkarım çok daha fazlası var.Nasıl dövüştüğümüzü bilen bir kara elf tarafından yönlendiriliyor145

R.A. SALVATOREolabilirler mi?""Bunu bilemeyiz," dedi Albondiel. "Belki de bu basit bir tuzaktı.""Innovindil ve Günbatımı için tasarlanmış bir tane!""Tasarı mı tesadüf mü? Çok fazla varsayımda bulunuyorsun."Hralien yaşayan ve ölü arkadaşlarının yanına diz çöktü. "Bulun.mamayı göze alabilir miyiz?"Albondiel birkaç dakika düşündü. "Tos'un'u bulmalıyız.""Haberi Mithril Salonu'na ulaştırmalıyız," dedi Hralien."Innovindil ve Günbatımı için yas tutacak olan Drizzt Do'Urden'e.Tos'un'un yöntemlerini çok daha iyi anlayacaktır ve zaten drowubulacağına ant içmişti."Üzerlerine dikkatlerini gökyüzüne yönelten bir gölge düştü.Gündoğumu başını arkaya atıp ölen pegasus için yürek yakıcı

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 88: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

bir şekilde ağlayarak tepelerinde daireler çizdi. Albondiel, Hralien'e baktı ve arkadaşının yüzüne dökülen göz-yaşlarını gördü. Bakışlarını yeniden pegasusa çevirdi ama sabah gü-neşinin ışıklarıyla parlayan gözyaşları nedeniyle uçan atı güç belaseçebildi.Kendini, "Drizzt'i getirin," diye fısıldarken buldu.

146

11XYANILTICI İŞARETLER Bruenor çantasını omzuna asarak, "Toplayıp dışarı çıkartın,"diye homurdandı. Baltasını kaptı ve elini fazlasıyla yıpranmış ucuntam altındaki sapa doladı. Grupla birlikte yola koyulurken sanki birbastonmuş gibi onunla sert zemini dürttü. Öğle yemeğinin çoğu sakalında ve zırhında olan ThibbledorfPwent, yola koyulmaya can atarak onun tam arkasına sıçradı veCordio ile Torgar, daha az coşkulu olsalar da birbirlerine temkinlibakışlar atsalar da benzer bir şekilde harekete geçtiler. Regis yalnızca derin bir iç geçirdi ve yemeğinden artakalanlarabaktı; dümdüz olmuş ekmeğin arasında kalın, soğuk bir sığır etidilimi, bir kase et suyu ve bir bisküvi. "Hep bir koşturmaca," dedi buçukluk yemeğinin kalanlarını top-lamasına yardım eden Drizzt'e."Bruenor tedirgin," dedi Drizzt, "ve merak içinde.""Çünkü daha fazla canavar olmasından mı korkuyor?" "Çünkü bu tüneller ne beklediği ne de sevdiği yerler," diye açık-ladı drow ve Regis bu açıklamayı başıyla onayladı. Deliğe cüce şehri Gauntlgrym'e açılan bir tünel bulma umuduy-la girmişlerdi ve başlangıçta, tuhaf yaratıklarla olan karşılaşmala-rından sonra olaylar beklentilerinin çok daha ötesinde gelişmişti,hatta karşılarına işlenmiş duvarlı, eğimli bir tünel bile çıkmıştı. Toz-147

R.A. SALVATORElu ve taşlı olan diğer taraf, tıpkı tavan ve taban gibi, daha normal gö-züküyordu ama o tek duvar bunun doğal bir mağara olmadığınaşüphe bırakmıyordu ve yerleştirilmiş taşlardaki aşikar zanaatkarlıkBruenor ve diğer cücelerin bunun aslında atalarının işi olduğunainanmasını sağladı. Ama o tünel ne vaadini ne de rotasını yerine getirdi; yer altınınderinliklerinde olmalarına ve hâlâ eski yapının parçalarına bulmala-rına rağmen iz soğuyor gibi gözüküyordu. Drizzt ve Regis diğerleriyle aralarındaki mesafeyi kapamak içinhızlı hareket ettiler. Çevredeki, sanki birden bitivermiş gibi anidengölgelerin arasından çıkan canavarlar yüzünden grup birbirindenayrılmaya cesaret etmedi. Bu, otuz metre uzunluğunda bir ikilemsundu; Bruenor onları küçük bir bölmeye götürdüğünde buranınmerkez olduğunu çabucak anladılar; farklı yerlere açılan en az altıtüneli vardı. "Pekala, işte bu!" diye haykırdı Bruenor baltasını kaldırıp zafernidasıyla havaya savurarak. "Burayı ne nehir ne de tünel kazan bircanavar yaptı." Çevreye bakınca Drizzt'in ona katılmaması mümkün değildi,zira pisliğin mekana çöktüğü bir kenarın dışında, bölme kusursuzbir daireselliğe sahipti ve tüneller gelişigüzel tasarlanmış olamaya-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 89: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

cak kadar eşit uzaklıktaydı. Torgar dizlerinin üzerine çöküp sertleşmiş pisliği kazımaya baş-ladı ve Pwent de aynı şekilde yanına çöküp çivili eldivenleriyle işekoyulunca kat kat ilerleme kaydettiler. Birkaç dakika içinde savaş-delisi taşı kazıdı ve çalışmasını kenarlara doğru sürdürünce taşındüz olduğu ortaya çıktı."Bir kaldırım!" diye duyurdu Torgar. "Gauntlgrym," dedi Bruenor, Drizzt ve Regis'e abartılı bir şekil-de göz kırparak. "Yaşlı bir cüceden asla şüphe etmeyin.""Bir tane daha!" diye bildirdi Pwent. "Tüm bölgenin onlarla dolu olduğuna şüphe yok," dedi Bruenor."Burası kervanlar için bir ticaret merkezi ya da ben sakallı bir gno-mum. Bunu sen de biliyorsun," dedi Torgar'a ve Mirabarlı cücebaşıyla onayladı.148

ORK KRAL *prizzt üç cüceye bakıp bakışlarını dördüncüye, bir çift tünel ara-daki duvar dibine gidip onu kazımaya başlamış olan Cordio'yaS1 irdi Bıçağı taştaki pislik ve çamur birikintisinin arkasındaki bir• 2inin derinlerine gömülüp dikey bir hattı açığa çıkarınca cücebaşım onaylarcasına salladı. "Ne buldun?" diye sordu Bruenor, Torgar ve Thibbledorf'u rahi-bin yanına yönlendirerek. Bir dakika sonra Cordio üstteki kir tabakasından daha büyük birnarçayı kırınca hepsi rahibin bir kapı bulduğunu anladı. Birkaç da-kika sonra onu tamamen temizlemeyi başardılar ve memnuniyet ve-rici bir şekilde kapıyı aralayarak arkasındaki tek odalı yapıyı açığaçıkardılar. Sol arka köşenin bir kısmı çökmüş ve bir dizi rafı da be-raberinde aşağı indirmişti ama bunun dışında mekan zamanın için-de donmuş gibiydi. Drizzt eşiğe doğru hareket ederken, "Cücelere ait," diyorduBruenor. Cüce birkaç eski metal artifekti tutan rafı inceleyerek küçük ka-pının kenarında durdu. Bunların alet edevat veya silah olduğu açık-tı ve Bruenor ucunu inceleyebilmek üzere bir tanesini dikine çevir-di; bir mızrağın, kargının ya da çapanın kalıntıları olabilirdi. "Cücelere ait olabilir," diye onayladı Torgar, Bruenor'un kaldır-dığının yanındaki daha kısa saplı alete bakarak. Bu, kesinlikle birbel kalmtısıydı. "Emin olmak için fazla eskiler." "Cücelere ait," diye ısrar etti Bruenor. Döndü ve bakışlarıyla kü-çük evin tamamını taradı. "Tüm mekan cücelere ait." Diğerleri başlarıyla onayladılar; bunun sebebi aynı sonuca ulaş-malarından çok, bu teorinin aksini ispatlayamamalarıydı. Şimdi en-kaza dönüşmüş bir masa ve bir çift sandalye de cüceler tarafındanyapılmış olabilirdi, zira tam da sakallı halka uygun boyutlardaydı-lar. Cordio bu eşyaların yanından geçip bir ocağa doğru ilerledi vemolozları temizlemeye, taşı kazımaya başlayınca, ortaya çıkansonuç da Bruenor'un iddiasını destekler gibiydi. Zira eski uçaklar-daki zanaatkarlığı başka bir şeyle karıştırmak mümkün değildi.Tuğlalar o kadar sıkı yerleştirilmişti ki geçen onca zaman yapınınbütünlüğünü bozamamıştı ve aslında, azıcık temizlikle orada gü-149

-— "H^*-» R-A. SALVATOREvenle ateş bile yakabilirlerdi. Ocağı Drizzt de fark etti ve sığlığı, odanın içine doğru muazzambir şekilde genişleyen yan duvarların baca biçimi özellikle dikkati-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 90: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

ni çekti. Dışarı çıkmak üzere harekete geçtiklerinde, "Meydan şehrin öndevriyesi," diye bildirdi Bruenor. "Dolayısıyla şehrin geldiğimiztünelin tam aksi yönünde olduğunu düşünüyorum.""Önde!" dedi Pwent, anında oraya doğru başı çekerek. "Kapı başarılı bir tahmindi," dedi Bruenor, Cordio'ya veTorgar'la beraber savaşdelisinin peşine düşmeden önce rahibin om-zunu sıvazladı. "Tahmin değildi," diye mırıldandı Drizzt soluğunun altından;böylece sözlerini sadece Regis duydu. Ve Cordio, zira cüce dönüpDrizzt'e bakmış -Regis ifadesinin buruk olduğunu düşünmüştü-sonra da, "Bu kadar uzakta kaldırım gerekmez," diye mırıldanarakkralının ardına düşmüştü. Regis bakışlarını ondan Drizzt'e çevirdi; ifadesi cevap için yal-varıyordu. "Müstakil bir evdi, sağlamlaştırılmış bir mağara evi değil," diyeaçıkladı Drizzt. Regis çevreye bakındı. "Çıkış tünellerini ayıran başka evler ol-duğunu mu düşünüyorsun?""Muhtemelen." "Peki, bu ne anlama geliyor? Mirabar'm iç kısımlarında pek çokmüstakil ev vardı. Yeraltı şehirleri için pek de sıra dışı bir şey sayıl-maz." "Oldukça doğru," diye onayladı Drizzt. "Menzoberranzan pekçok benzer yapıdan oluşuyor." "Cordio'nun edası bir anlam ifade ediyordu," diye belirtti bu-çukluk. "Böylesi yapılar bekleniyordu ise neden kaşlarını çattı?""Ocağa dikkat ettin mi?" diye sordu Drizzt."Cücelere aitti," diye cevapladı Regis."Belki.""Sorun ne?""Öncelikle toprak fırm değildi," diye açıkladı Drizzt. "Odayı150

ORKKRAL fr-^»fr'sltmak için tasarlanmıştı."' Regis ne demek istediğini anlamayarak omuz silkti."Yeraltının derinliklerindeyiz, dolayısıyla sıcaklık pek değişmi-" diye bilgilendirdi Drizzt ve diğerlerinin peşine düştü.Regis bir an durup düşündü ve dönüp açığa çıkardıkları yapıyabaktı-"Bölgeyi doğru düzgün aramalı mıyız?" diye sordu buçukluk. "Bruenor'u takip et," diye cevapladı Drizzt. "Cevaplarımızı ya-kında alacağız." Diğer dört cüceye yetişmeye çalışırlarken sorularını dile getir-mediler; ki bu biraz zaman aldı, zira heyecanlı Bruenor tüneldenaşağı tüm hızıyla ilerliyordu. Bir süre sonra tünel dikkate değer şekilde genişledi, genel olarakaynı yönde devam eden, çeşitli genişliklerde bir dizi paralel hattaaçılıyordu. Bruenor hiç tereddütsüz ortaya en yakın olana ilerlediama bunu tartışılabilir bir seçenek olarak gördüler, zira tüneller pekçok yerde birbirlerine bağlanıyorlardı. Kısa bir süre sonra bunun sü-tunlar, kolonlar ve diğer yapılarla kırılan tek bir patikanın tünel seri-si olmadığını anladılar. Böylesi bir açıklıkta yetenekli duvar ustaları tarafından yapıldı-ğı aşikar olan bir yapının çaprazlama örttüğü alçak bir girişe

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 91: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

rastla-dılar, zira tuğlalar hâlâ görülüyor ve aradan yüzyıllar geçmiş, yapı-nın gözle görülür bir şekilde çökmüş, bir başka duvara doğru yıkıl-mış olmasına rağmen sabit duruyorlardı."Hızlı düşüşe eğimli bir baca olabilir," diye belirtti Bruenor. "Tepesi olan bir yapı," diye itiraz etti Cordio ve Bruenor homur-damp reddedercesine elini salladı. Ama yakma gelen Torgar, "Evet, öyle," dedi. Durup yukarı bak-tı. "Uzun bir düşüş sunan bir tane. Ya da kayma." "Peki, sen bunu nereden biliyorsun?" diye sordu Bruenor; sesin-de belli bir meydan okuma vardı. Belli ki işlerin umduğu gibi git-mediğini anlıyordu. Torgar onları çoktan harekete geçirmiş ve yapının en yakın kö-şesini işaret etmeye başlamıştı. Oradaki tuğlaların kenarları yuvar-latılmıştı ama bu, aletler tarafından yapılmamıştı.151

R.A. SALVATORE

"Bunu Mirabar'da hep görüyoruz," diye açıkladı Torgar, tombulbaşparmağını köşede dolaştırarak. "Rüzgar onu yuvarlatıyor. Burasıgökyüzünün altındaydı, kayanın değil." "Bazı tünellerde rüzgar var," dedi Bruenor. "Yukarıdan gelenakım ve benzeri esintiler." Torgar ikna olmadı. "Bu yapı tepedeydi," dedi başını iki yanasallayarak. "Yıllar yıllar önce aşağı düştü.""Pöh!" diye homurdandı Bruenor. "Sadece bir tahmin." "Belki de Gauntlgrym'in yer üstü pazarı vardı," diyerek arayagirdi Cordio. Drizzt, Regis'e bakıp gözlerini yuvarladı ve cüceler harekete ge-çince buçukluk, Drizzt'in koluna yapışıp onu geri çekti.

"Gauntlgrym'in yer üstü pazarı olduğuna inanmıyorsun, değilmi?" diye sordu."Gauntlgrym?" diye alayla tekrarladı Drizzt."İnanmıyor musun?" "Korkarım bu mekanın pazarından çok daha fazlası yer üstün-deydi," dedi Drizzt. "Çok daha fazlası. Ve bunu Cordio ile Torgarda görüyor.""Ama Bruenor görmüyor," dedi Regis. " Bu onun için tam bir yıkım olacak. Henüz kabullenmeye hazırolmadığı bir yıkım." "Tüm bu mekanın bir yer üstü şehri olduğunu mu düşünüyor-sun?" diye sordu Regis. "Tundranın içine batmış bir şehir?""Gel cüceleri izleyelim. Ne öğreneceksek öğreneceğiz." Tüneller birkaç yüz adım daha devam etti ama grup çevredeki tümkoridorları mühürleyen sağlam bir blokajla karşılaştı. Torgar küçükbir çekiçle bu duvara defalarca vurup sesleri dinledi ve tünellerdekipek çok noktayı aynı şekilde inceledikten soma birliğe, "Arkasındabüyük bir açık alan var. Bunu biliyorum," açıklamasını yaptı."Demirci ocakları mı?" diye sordu Bruenor umutla. Torgar yalnızca omuz sükebildi. "Bunu sadece tek bir şekildeöğrenebiliriz, kralım." Böylece tam oraya, duvar dibindeki ana tünele kamp kurdular veDrizzt'le Regis çevreyi kolaçan edebilmek için tünelden biraz uzak-152

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 92: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

ORK KRALlasınca dört cüce güvenli bir kazı planı tasarladı. Bir sonraki yemek-ı rini paylaştıktan kısa bir süre sonra taşa inen çekiç sesleri yankı-landı; hiçbiri Bruenor'unki kadar ısrarcı değildi.153

NESME'NIN GURURU

"Kadını, Nesme'ye varan son meydanı geçmeden önce bulmayıumuyordum," diye belirtti Wulfgar, Catti-brie'ye. Kervanları bütün-leme ikmali için sıradan, adı anılmayan bir dizi evin orada durmuş-tu; varış yerlerine hâlâ birkaç günlük mesafe vardı ve bu, yolcukla-rı sırasında böylesi bir amaç doğrultusunda planlanan son duraktı. "Hâlâ birkaç köy var," diye hatırlattı Catti-brie, zira sürücülerönlerindeki iki gün boyunca birkaç izbe bölgeden daha geçecekleri-ni söylemişlerdi. "Avcıların ve yalnızların evleri," diye karşılık verdi Wulfgar."Cottie ve Colson'a uygun yerler değil." "Tabii tüm mülteciler bir arada kalıp kendi toplumlarını oluştur-maya karar vermediyse." Wulfgar bilgiç bir gülümsemeyle karşılık verdi, hiç şüphesiz bu,Catti-brie'nin konuyla ilgili hislerinin bir yansımasıydı. O da, tıpkıWulfgar'ın bildiği gibi, Cottie Cooperson ve Colson'u Nesme'debulacaklarını biliyordu. "İki gün," dedi Catti-brie. "İki gün içinde Colson yeniden kolla-rında olacak. Ait olduğu yerde."Wulfgar'ın hafif ürkek, ümitsiz ifadesi kadını şaşırttı. "Yol boyu hiçbir trajedi haberi almadık," diye ekledi Catti-brie."Cottie ve diğerlerini taşıyan kervan saldırıya uğramış olsaydı ileri154

ORKKRAL *H»karakol mevkilerinden haber yayılırdı. Çok yakın olduğumuzdanCottie ve Colson'un Nesme'ye sağ salim ulaştığını rahatlıkla söyle-yebiliriz." "Yine de oraya hiçbir sevgi beslemiyorum," dedi barbar, "veGalen Firth gibileri veya onun gururlu arkadaşlarını bir daha aslagörmek istemiyorum." Catti-brie adama yaklaşıp elini Wulfgar'ın omzuna koydu. "Ço-cuğu alıp gideceğiz," dedi. "Çabucak ve çok konuşmadan. MithrilSalonu'nun desteğiyle geliyoruz ve Mithril Salonu'na çocuğunladöneceğiz." Wulfgar'ın yüz ifadesi anlaşılmazdı, yine de bu, tabii ki Catti-brie'nin bir şeylerin ters gittiğine dair şüphelerini pekiştirdi. Kervan bir sonraki şafaktan önce köyden ayrıldı; tekerlekler dai-ma çamurlu olan engebeli yüzeyde gıcırdayarak dönüyordu. Batıya,Trollmoors'a doğru ilerlerlerken nahoş canavarların kokuşmuş ba-taklığı güneyden üzerlerine doğru geliyor gibiydi. Ama sürücüler vebölgeyi daha iyi tanıyanlar endişeli gözükmüyorlardı ve bu cana-varların, Alustriel'in Gümüş Şövalyeleri ve cesur Nesme Süvarileritarafından bozguna uğratıldığından beri sessizliklerini korudukları-nı mutlulukla anlattılar. "Yol son on yıldır olduğundan çok daha güvenli," diye ısrar ettiasıl sürücü. "Ne yazık," diye karşılık verdi ikinci vagondaki devamlı yolcu-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 93: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

lardan biri yüksek sesle. "Birkaç trolün ya da bataklık canavarınıno çirkin yüzlerini göstermelerini bekliyordum; böylece KralBruenor'un çocuklarının çalışmalarını izleyecektim." Bu her yerde neşe yarattı ve Catti-brie'nin yüzüne daha da bü-yük bir gülümseme yayıldı. Wulfgar'a baktı. Konuşulanları duy-duysa bile bu, belli olmuyordu. Wulfgar ve Catti-brie; Nesme, sonunda kervanlarının görüş açı-sına girdiğinde ne bulacaklarından pek emin değillerdi ama oranınuzun zaman önce Mithril Salonu'nu yeniden keşfetmek üzere yap-tıkları yolculukta geçtikleriyle aynı kasaba olmadığını hemen anla-dılar. Görmeyi bekledikleri harap olmuş, yakılıp yıkılmış evler,yıkık dökük geçici sığınaklar mekanın gerçekliğiyle örtüşmedi. Zira155

1+M» R.A. SALVATORENesme, kışın soğuk rüzgarları arasında bile yeniden yükselmişti Trol saldırısının yarattığı süprüntülerin çoğu temizlenmiş, esk(yapıların yerini yeni, daha güçlü, daha uzun, daha kalın surlu yapj.lar almıştı. Tüm mekanı çevreleyen çift sur neredeyse tamamlanmış,ti ve Trollmoors'u gören güney bölümü özellikle güçlendirilmişti. Silahlı ve zırhlı sürücü birlikleri kasabada devriye geziyor, ker-vanı daha yeni ve büyük kapılarda karşılıyordu. Nesme yeniden hayattaydı; bu bir direnç ve kararlılık, Faerûnboyunca insan ilerlemesinin sınırlarını belirginleştiren saf inatçılık-tı. Zira mekana kaj-şı olan, yıllar önce yaşadıklarına dayanan tümhaklı olumsuzluklarına rağmen ne Wulfgar ne de Catti-brie saygıla-rını gizleyebildiler. "Tıpkı On Kasaba gibi," diye sessizce belirtti Catti-brie kapıyayaklaştıklarında. "Boyun eğmeyecekler." Wulfgar hafifçe başını sallayarak kadını onayladı ama kasabayabakmaya devam ederken aklının başka yerde olduğu aşikardı. "Trollerden öncekinden çok daha fazla insan var," dedi Catti-brie, kervan sürücülerinin yolun başında kendilerine söylediği söz-leri tekrarlayarak. "Bazıları iki katı olduğunu söylüyor." Wulfgar ne yüz ifadesini değiştirdi ne de kadına baktı. Kadm,onun içsel karmaşasını hissetti ve bunun Colson'la ilgili olmadığınıanladı. En azından yalnızca onunla ilgili değildi. "Nesme, Gümüşay yolundaki diğer kasabaları da büyümeye teş-vik edebilir ve bu katil trollere yaraşır bir cevap olur, öyle değil mi?Hatta kuzey sınır bataklığa saldırıp bu yaratıklardan sonsuza dekkurtulmamızı sağlayacak bir ordu kuracak kadar bile güçlenebilir,"diyerek son bir kez daha onun ilgisini çekmeye çalıştı. "Olabilir," dedi Wulfgar; ses tonu onayladığı şeyin ne olduğunubile bilmediğini gösteriyordu. Kasaba kapıları, uzun boylu bir adamın üç katı uzunluğundayükselen duvarlar ve ağır metal şeritlerle birleştirilmiş kalın karakabuklu ağaç gövdeleri, nöbetçiler kervanın kasabanın avlusuna ge-çişine yol vermek üzere açıldığında itiraz edercesine gıcırdadı. Okorunaklı surun ötesinde Wulfgar ve Catti-brie, Nesme hakkındaedindikleri ilk izlenimin bir yanılsama olmadığını anladılar, zira156

ORK KRAL *-*, s[ında kasaba yıllar önce olduğundan daha büyük ve etkileyiciydi.A rtık daha büyük olan halk ordusunu destekleyecek resmi bir kışla-sı vardı. Bu, sollarında, koruyucu güney suru boyunca yayılan uzun,iki katlı bir yapıydı. Önlerinde, kuzeybatıdaki kadranın bir

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 94: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

yerlerin-deki inşaat halindeki fevkalade burç hariç, kasabanın en uzun yapı-sı beliriyordu. Kervanların durduğu ana meydan iki düzine basa-makta doğrudan doğuya bakan kapıların batısına çıkıyordu. Bu ba-samakların tepesinden bir çift paralel, dar köprü geçiyordu; yeniNesme Kasabası Salonu'nun etkileyici önüne açılan kısa ve savunu-labilir bir alan. Kasabanın geri kalanı gibi o yapı da inşaat halindey-di ama yine geri kalanlarının çoğu gibi güneydeki Trollmoors hü-cumlarına veya kuzeydeki Kral Obould baskınına direnmeye hazır-dı. Wulfgar zıplayıp yük arabasından aşağı indikten sonra yaralıkalçasına yüklenmek zorunda kalmaması için Catti-brie'nin inmesi-ne yardım etti. Kadın incinmiş bacağını rahatlatırken barbarın des-tek olarak sunduğu koluna dayanarak bir dakika orada öylecedurdu. "Aradığınız kişi kasabanın herhangi bir yerinde olabilir," dedisürücü çevrede dolanıp kısık sesli konuşarak. Wulfgar ve Catti-brie'nin Nesme'ye yaptıkları yolculuğun ger-çek sebebini bilen tek kişi o idi, zira dedikodu yapılıp Cottie'yehaber ulaştırılmasından ve kadının kaçmasından korkmuşlardı."Gümüşay'da gördüğünüz gibi bilinen odalardan birinde olmaya-caklardır; ne de olsa Nesme yeni gelenlerin çevresinde kuruluyor.Burada bulacağınız halkın yarısından çoğu başka yerlerden geldi;büyük kısmı Obould'un sürüleriyle kararttığı topraklardan. Onlarve Leydi'nin kutsadığı Gümüş Şövalyelerin bir kısmı; böylecemücadeleye yakın olacaklardı..." "Kimlerin geldiğini ve nerelere yerleştiklerini not alan yazman-lar vardır elbet," dedi Catti-brie. "Eğer varsa onları orada bulursunuz," dedi sürücü etkileyici sa-lonu işaret ederek. "Aksi takdirde iş bitiminde hanları dolaşmak ya-pabileceğiniz en iyi şey olur. İşçilerin çoğu kendilerini oralara atar-lar; ki bu tarz birkaç yer var, hepsi de güneybatı köşesinin yakınla-157

W* R.A. SALVATORErındaki tek bir yolda yer alıyor. Cottie hakkında herhangi bir bilgjye sahip biri varsa onu bulacağınız yer orasıdır." Gelen kervanda iki sıra dışı yolcunun bulunduğu haberiNesme'ye çabuk yayıldı. Catti-brie ve Wulfgar'ın varlıklarının fısıl-tıları Cottie Cooperson'un sevgili mülteci arkadaşlarının kulakları-na ulaştığında dostlarının tehlikede olduğunu hemen anladılar. Dolayısıyla Wulfgar ve Catti-brie hanların olduğu yola geldiğin-de bir çift endişeli arkadaş Cottie ve Colson'u hızla kışla bölgesin-

den çıkarıp kasaba lideri Galen Firth'ün müstakil evine götürdü. Arkadaşı Romduul, Cottie ve Colson'u antrede tutarken TeegorrReth, Galen'e, "Çocuğu almaya geldi," diye açıkladı. Galen Firth söylenenleri hazmederek sırtını masasının arkasın-daki koltuğa iyice yasladı. Bu onun için büyük bir sürpriz olmuştuve Mithril Salonu'nun insan prensiyle prensesinin kasabasına gel-miş olması hoş bir sürpriz değildi. Bunun diplomatik bir görev ol-duğunu varsaydı ve belli başlı unsurlar hesaba katılınca çok da dos-tane olmadığını düşündü. Yakın zamanda meydana gelen savaşlar-da Mithril Salonu, Nesme hatırına pek çok kayıp vermişti. KralBruenor bir çeşit misilleme peşinde olabilir miydi? Galen, Mithril Salonu cüceleri veya bu ikisiyle hiçbir zaman

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 95: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

arkadaş olmamıştı. "Onu almalarına izin veremezsin," diye yalvardı Teegor, Nesmeliderine."Talebi ne?" diye sordu Galen. "Affınıza sığınıyorum efendim ama Cottie, Mithril Salonu'ndanayrıldığından beri kızla ilgileniyor. Colson'u kendi çocuğu gibigörüyor ve o çok yaralı biri.""Çocuk mu?" "Hayır, Cottie, bayım," diye açıkladı Teegor. "Kendininkini kay-betti... her şeyini.""Ve çocuk Wulfgar'ın mı?""Hayır, tam sayılmaz. Kızı Mithril Salonu'na Delly ile beraber158

ORKKRAL HÜetirdi ama sonra Delly onu Cottie'ye verdi.""\Vulfgar'ın rızası olsun ya da olmasın?""Bunu kim bilebilir?" ,"W*ulfgar, sanırım.""Ama..." "Wulfgar'ın buraya çocuğu almaya geldiğini varsayıyorsun amasadece kontrol etmeye gelmiş olamaz mı?" diye sordu Galen. "Yada başka bir nedenle gelmiş... Arkadaşın Cottie'nin Nesme'ye yer-leşmeye karar verdiğini bildiği ne malum?""Ben... Ben... Ben... Kesin bir şey söyleyemem, efendim." "Dolayısıyla yalnızca tahminde bulunuyorsun. Pekala o zaman.

Wulfgar'ın geliş sebebini öğreninceye kadar bırakalım da Cottieburada kalsın.""Ah, bunun için minnettarım!" "Ama hata yapma sevgili Teegor, Wufgar'ın talebi haklı neden-lere dayanıyorsa ve çocuğu geri istiyorsa onun talebini onurlandır-makla yükümlüyüm." "Affınıza sığınırım efendim ama Cottie'nin yanında halkındanyirmi kişi daha var. Güçlü elleri olan, sınırları ve nasıl dövüşülece-ğim bilen kişiler.""Beni tehdit mi ediyorsun?" "Hayır, efendim!" diye cevapladı Teegorr çabucak. "AmaNesme kendine ait olanı korumayacaksa o zaman Nesme'ye aitolanlar burada nasıl kalacaklar?" "Ne demek istiyorsun?" diye karşılık verdi Galen, etkili bir şe-kilde doğrularak. "Çocuk kaçırmaya göz mü yumacağım? Nesmesuçluların mekanına mı dönüşecek?" "Durum bu kadar basit değil, hepsi bu," dedi Teegorr. "DellyCurtie, kızı Cottie'ye verdi, dolayısıyla o bir çocuk hırsızı değil vehakkından mahrum da bırakılamaz." Bu sözler Galen Firth'ü biraz olsun geri püskürttü. Yüzündekiküçümseme ifadesini koruyamadı, zira eğlenmek için ihtiyaç duy-duğu şey bir kavga değildi. Battlehammer Klanı ve Nesme, cücele-rin Nesmeliler'e yardım göndermiş olduğu gerçeğine rağmen dostsayılmazlardı. Bunu takip eden olaylarda Nesme'nin yeniden inşa-159

^m—"H$*~* R-A. SALVATOREsı Kral Bruenor'un Obould'a karşı savaşma arzusunun önüne geç.misti, ki bu da öfkeli cücenin kızgın gözlerini fazlasıyla

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 96: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

alevlendir-mişti. Kaldı ki Wulfgar'la drow elf Drizzt'i de içeren, Bruenor ve arka-daşlarının davranışları yıllar önce Nesme'den ilk geçişleriyle örtü.şüyordu; bu, Galen Firth ile cücelerin arasını bozan nahoş bir yüz-leşmeydi. Olasılıkları düşünüp tartınca Galen Firth iğneleyici sırıtışınınvakur ifadesinin önüne geçmesini de engelleyemedi. Böyle bir fır-sat doğduğu takdirde VVulfgar'ın canını yakmaktan bir çeşit zevkalacağını inkar edemezdi."Buraya geldiğini kim biliyor?" diye sordu Galen.Teegorr ona merakla baktı. "Nesme'ye mi?" "Senin ve arkadaşının, Cottie ve çocuğu bana getirdiğinizi kimbiliyor?""Surbrin'i bizim ardımızdan geçenlerin bir kısmı.""Ve konuşmazlar, öyle mi?" "Hayır," dedi Teegorr. "Hiçbirimiz çocuğun Cottie Cooperson'danalındığını görmek istemiyoruz. Korkunç acı çekti ve şimdi huzurubuldu... ve bu da kız için VVulfgar'ın verebileceği herhangi bir şeydençok daha iyi." "VVulfgar, Mithril Salonu'nun prensi," diye hatırlattı Galen."Muazzam bir varlığa sahip biri, hiç kuşkusuz." "Ve Mithril Salonu bir adama ya da kıza -hele ki bir kıza- uygunbir yer değil!" diye karşı çıktı Teegorr. "O, cüceler için yeterince iyive bu onlar adına sevindirici. Ama bir kız çocuğunun büyümesi içinuygun bir yer değil." Galen Firth doğruldu. "Kızı burada tutun," diye talimat verdi."Gidip eski dostum VVulfgar'ı göreceğim. Belki gelme nedeni kızdeğildir.""Peki ya onun için geldiyse?""O zaman sen ve ben bunları hiç konuşmadık," dedi Galen. İçeri kimsenin alınmayacağını emrederek antrenin dışına bir çiftmuhafız gönderdi ve sonra yanına başka bir çiftini alıp karanlığagömülmeye başlayan kasabanın han ve dinlenme odalarının yolunu160

ORK KRAL *HKTahmin ettiği gibi Wulfgar ve Catti-brie ile çabucak karşılaştı;tU büyük hanlardan birinde barın yanındaki masalardan birinin başı-oturrnuş dile gelenlerden çok daha fazlasını dinliyorlardı.«Garnizonumuza katılmaya mı geldiniz?" dedi Galen onlaraaklaşırken, muazzam bir abartıyla. "Güçlü kollara ve ölüm saçanbir yaya asla hayır demem" Wulfgar ve Catii-brie onu selamlamak üzere döndüler; yüzleri-özellikle de devasa barbarınki- adamın kim olduğunu anlayıncasertleşti. "Asıl Mithril Salonu'nda bir garnizona ihtiyacımız var," dediCatti-brie kibarca. "Orklar geri püskürtülmedi," diye ekledi Wulfgar; sert ses tonuGalen Firth'e kendisinin ve Nesme'nin öncelikli olmasında ısraredişinin Kral Obould'u püskürtmeme konusunda pek de az rol oy-namadığını hatırlattı. Kasabadaki diğer halk da bunu biliyordu ve bu gönderme dikkat-lerinden kaçmadı. Handaki herkes, Kral Bruenor Battlehammer'ıniki evlatlık çocuğunun önünde duran Galen'in varlığı karşısında ses-sizliğe gömüldü. "Her şeyin bir zamanı var," diye cevap verdi Galen, arkasındaki

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 97: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

destekten emin olmak üzere çevreye bir göz attıktan sonra. "Nesmeküllerinden yeniden doğduğu için Gümüş Sınırlar artık daha güçlü."Çevresinde bir neşe koptu ve adam açıklamasını yaparken sesiniyükseltti; "Troller, Gümüşay'm batısındaki toprakları ya da sizinMithril Salonunuz'un güney kıyılarını tehdit etmek üzere bir dahaasla çamurlarından çıkıp gelemeyecekler." Nesme' nin, Mithril Salonu'na öncü kuvvet olarak hizmet ettiğidüşüncesi Wulfgar'm çene kemiklerini birbirine kenetledi; özellik-le de Mithril Salonu'nun çabaları Nesme'den geriye kalan azıcıknüfusu koruduktan sonra.

Bu tam olarak Galen Firth'ün görmeyi beklediği etkiydi veCatti-brie onu sakinleştirmek üzere elini barbarın muazzam kolunakoyunca bilmiş bilmiş sırıttı. "Minnettarlığımızı belirtecek sözcük yok," dedi Galen."Battlehammer Klanı elçilerinin haber vermeden gelmesi adetten mi?"161

W~# R.A. SALVATORE "Buraya Bruenor'un işleri için gelmedik," dedi Catti-brie vGalen Firth'ü yanına, Wulfgar'ın karşısına oturmaya teşvik etti. Adam sandalyeyi çekti ama yalnızca onu çevirip üzerine ayağını koymakla yetindi; bu, ikiliye daha da tepeden bakmasına nedenoldu. Bu durum Wulfgar ayağa kalkıp, yaklaşık iki buçuk metrelikboyu ile dev omuzlarını dikleştirip adamın üstünlüğünü alt edince-ye kadar sürdü. Ama Galen geri çekilmedi. Wulfgar'a, barbarın bakışlarını ken-dininkilere kitleyerek, sertçe baktı. "O halde neden?" diye sordu-sesi daha kısık ve ısrarcıydı."Kervan muhafızları olarak geldik," dedi Catti-brie. Galen kadına baktı. "Bruenor'un çocukları paralı askerler olarakmı kiralanıyor?" "Kolektif harekette kendi payımıza düşeni gönüllü olarak yapı-yoruz," diye cevapladı Catti-brie. "Kendi ihtiyaçlarımıza hizmet ederken başkalarına da hizmetetmenin bir yoluydu," dedi Wulfgar."Nesme'ye gelmek mi?" diye sordu Galen."Evet.""Bruenor için değilse ne..." "Mithril Salonu'ndan alınan bir kızı; Colson'u bulmaya gel-dim," diye bildirdi Wulfgar."Alınan mı? Zorla mı?""Evet." Wulfgar'ın arkasında bir hareketlenme oldu. Galen onlarınTeegorr ve Cottie'nin arkadaşları olduğunu fark etti ve yakında birbela çıkabileceğini düşündü; üstelik bunun pek de kötü olmayaca-ğına kanaat getirdi. Doğrusunu söylemek gerekirse bu efsaneviWulfgar karşısında gücünü test etmek adamın ilgisini çekiyordu veayrıca çevresinde ciddi bir zarar görmesini engelleyecek kadar mu-hafız vardı. "Bir çocuk Mithril Salonu'ndan nasıl kaçırılmış olabilir ki?"diye sordu. "Ve Bruenor'un kendi teknesiyle karşıya geçirilir? Nasıladice bir dalavere böylesi bir sonuç yaratır?"Wulfgar ve Galen Firth birbirlerine yaklaşırken, "Kızın adı162

ORK KRALC Ison," diyerek araya girdi Catti-brie. "Nesme'ye geldiğini düşün- mizi sağlayan sebepler var. Aslında bu her şeyden daha kesin

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 98: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

gözüküyor." "Burada çocuklar var," diye itiraf etti Galen Fırth. "Yerindendilmiş, bir toplum ve sığınak bulmak üzere gelmiş insanlar tarafın-dan getirildiler." "Nesme'nin muhtaçlara kapılarını açtığını kimse inkar edemez,"diye cevapladı Catti-brie ve Wulfgar bakışlarını kadına çevirdi."Her geçen gün daha da büyüyen bir kasaba için karşılıklı faydasağlayacak bir anlaşma." "Ama burada ne Nesme'ye ne de onu buraya getiren kadına aitolan bir çocuk var," diye ısrar etti Wulfgar. "Kızı geri almaya gel-dim." Birisi Wulfgar'm arkasında hızla hareket etti ve adam bir elfkadar çabuk döndü. Sağ kolunu kaldırdı ve Cottie'nin arkadaşların-dan birinin iki eliyle kavranarak itildi, sonra ahmağın kolunu daberaberinde getirerek kolunu aşağı indirdi. Wulfgar'ın sol eli hızlahareket edip adamı giysisinden kavradı. Şaşkın bir göz açılıp kapa-nıncaya kadar Wulfgar adamı havaya kaldırdı, iki ayağı da yerdenyukarıdaydı ve tek eliyle onu salladı. Barbar yeniden Galen Firth'e döndü ve ani bir hareketle salınıpduran ahmağı yere savurdu.

"Colson benimle geliyor. Alınması bir hataydı ve ben kötü birniyet beslemiyorum..." Durdu ve insanın içine işleyen bakışlarıylaodayı taradı, "...ne onu emanet alan kadınla birlikte olanlara ne dekadının kendisine... tabii ki beslemiyorum! Adil bir şekilde kızlabirlikte döneceğim." "Cücelerin kalesi olan Mithril Salonu'ndan dışarı nasıl çıktı?"diye sordu rahatsızlığı gitgide artan Galen Firth."Delly Curtie," dedi Wulfgar."Wulfgar'ın karısı," diye açıkladı Catti-brie."O, bu kızın annesi değil miydi?""Kızı evlat edinmişti, tıpkı Wulfgar gibi," dedi Catti-brie. Galen Firth burnundan soludu ve odadakilerin çoğu sessizcebela okudu.163

£-* R.A. SALVATORE "Delly Curtie güçlü ve şeytani bir silahın büyüsü altınday(j1»diye açıkladı Catti-brie. "Çocuğu kendi iradesiyle teslim etmedi""O halde bunun üzerine yemin etmek için burada olmalı.""Öldü," dedi Wulfgar. "Obould'un orkları tarafından öldürüldü," diye ekledi Catti-brie"Zira çocuğu Cottie Cooperson'a teslim ettikten sonra kuzeye, orkhattına koştu ve orada ölü, karların içinde donmuş bir şekilde bulun-du." Bunun üzerine Galen Firth biraz yüzünü buruşturdu veWulfgar'a attığı bakış içinde neredeyse sempati barındırıyordu. Ne-redeyse... "Silah onu kontrolü altına aldı," dedi Catti-brie. "Hem çocuğuteslim etmesini sağladı hem de onun bu korkunç sonra sürükledi.Hata tamamen kılıçta. Bunu iyi biliyorum, zira onu yıllardır taşıyo-rum." Bu, odadan daha fazla homurtu yükselmesine ve Galen'in şaş-kınlık dolu bir bakış atmasına neden oldu. "Peki, Catti-brie böylesişeytan bilinçli bir şeyin etkisiyle ne felaketler yaşadı?""Hiç, zira beni kontrol eden o değil, onu kontrol eden bendim.""Ama Delly Curtie dirençsiz bir varlıktı," dedi Galen Firth."O bir savaşçı değildi. Cüceler tarafından yetiştirilmemişti." Galen Firth hatırlatılan iki gerçeği de kulakardı edemedi; bu iki-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 99: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

linin ne oldukları ve iddiaları ortadaydı. Başıyla onaylayıp bir süre söylenenleri düşündükten sonra,"İlginç bir hikaye," diye cevap verdi. "Düzgün bir şekilde karşılanacak olan bir talep," dedi VVulfgar,mavi gözlerini kısıp Nesme liderinin üzerine daha da heybetli birşekilde eğilerek. "Senden hakemlik etmeni istemiyoruz. Sana duru-mu anlatıyor ve kızı geri vermeni bekliyoruz." "Mithril Salonu'nda değilsin Bruenor'un oğlu," diye cevapverdi Galen Firth, dişlerini gıcırdatarak. "Beni yadsıyor musun?" diye sordu VVulfgar ve herkes barbarınkorkunç bir patlamanın eşiğinde olduğunu anladı. Mavi gözleribüyüyüp vahşileşmişti.Galen kesinlikle kendisine saldırılmasın! bekliyor olsa da geri164

ORK KRAL «-Mekilmedi. Ve yine Catti-brie araya girdi. "Nesme'ye Gümüşay'dan, LeydiAlustriel'e lütufta bulunan muhafızlar olarak geliyoruz," diye açık-

ladı dönüp Wulfgar'ı engellemek üzere kolunu masanın üzerinekoyarak. Yine de herhangi bir saldırı olduğu takdirde adamı yavaş-latma umudu yoktu. "Zira bize Colson'un Nesme'de olduğunu söy-leyen Kral Bruenor Battlehammer'ın, Drizzt Do'Urden'in,Wulfgar'nı ve Catti-brie'nin arkadaşı Leydi Alustriel'di." Galen Firth istikrarını korumaya çalıştı ama yeniliyor olduğu-nun farkındaydı. "Zira Colson'u ve Colson'un gerçek babası Wulfgar'ı iyi tanı-yor," diyerek sözlerine devam etti Catti-brie. "Gümüşay'a gidiş ne-denimizi öğrenince tüm varlığını hizmetimize sundu ve CottieCooperson ile Colson'un Nesme'ye geldiğini söyleyen de kendisiy-di. Bize iyi bir yolculuk diledi, hatta alevler saçan arabasıyla biziburaya getirmeyi teklif etti ama kendimizi borçlu hissettik ve böy-lece kervanla gelip muhafız olarak hizmet vermeyi kabul ettik." "Çaresiz bir baba kısa yolu seçmez mi?" diye sordu Galen Firthve çevresindeki başlar onaylarcasına sallandı. "Colson'u taşıyan kervanın Nesme'ye ulaşıp ulaşmadığını bil-miyorduk. Belki de çocuğa eşlik eden candan ve iyi yürekli halkyarı yolda inmeyi tercih etmişti. Her koşulda buna karar verecekkişi sen değilsin, Galen Firth. Wulfgar'ın haklı talebini geri mi çevi-riyorsun? Leydi Alustriel'in yanma geri dönüp ona Nesme'nin gu-rurlu halkının Colson'u kendi babasına teslim etmediğini mi söyle-memizi istiyorsun? Hemen şimdi Gümüşay'a ve Mithril Salonu'nadönmemizi ve onlara Galen Firtlı'ün Wulfgar'a kendi çocuğunuvermediğini mi söylememizi istiyorsun?" "Evlat edinilmiş çocuğu," diye belirtti öte tarafta duran biradam. Galen Firth bu sözlerin üzerinde durmadı. Adam ona destekgöndermişti ama bunun tek nedeni o an buna gerçekten ihtiyaç du-yuşuydu. Etkili hatırlatıcı başını omuzlarının arasına gömmüştüama Catti-brie'nin bu inatçılığına ölümcül bir bakış attığını biliyor-du. Zira kadının doğru söylediğinin ve Gümüşay Leydisi'nin kor-165

»** R.A. SALVATOREkunç gazabını üzerine çekebileceğinin farkındaydı. Kral Bruertor vGalen arasında her ne yaşanırsa bu Nesme'ye zarar vermek zorun

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 100: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

da değildi. Cüceler savaşmak için güneye gelmezdi ama LeydiAlustriel'in Kral Bruenor'un tarafını tutacak olması tamamen aynbir meseleydi. Nesme'nin Gümüşay'ın desteğine ihtiyacı vardıHiçbir kervan, Nesme'ye Leydi Alustriel şehrinden yola çıkmadanya da en azından oradan geçmeden gelemezdi. Galen Firth aptal değildi. Catti-brie ve Wulfgar'ın hikayesinedair en ufak bir şüphesi yoktu ve Cottie Cooperson'un yüzündekiçaresizliği açıkça görmüştü. Böylesi bir çaresizlik ancak haksız du-rumda olmaktan, çocuğun onun olmamasından kaynaklanırdı.Zira tabii ki Colson zaten o'nun çocuğu değildi. Galen Firth omzunun üzerinden muhafızlarına baktı. "Gidin veCottie Cooperson ile kızı getirin," dedi. Odanın içine yumruklarını havaya sallayan erkeklerin itirazlarıyayıldı. Wulfgar öfkeyle dönerek, "Çocuk benim!" diye bağırdı onlarave öndekilerin hepsi birer adım geriledi. "Sizin kızınız olsaydı içi-nizden herhangi biri daha azını talep eder miydi?" "Cottie bizim arkadaşımız," diye cevapladı bir adam, daha çokuysalca. "Kıza zarar verme niyetinde değil." "O zaman git de kendi çocuğunu getir," dedi Wulfgar. "Benim-kinin karşılığında kendi kızından ya da oğlundan vazgeç!""Bunlar nasıl da aptalca sözler?" "Sana kendi aptallığını gösterecek sözler," dedi iri adam. "CottieCooperson'un kalbi ne kadar temiz olursa olsun, ki senin onu hemanne hem de arkadaş olarak değerli buluşunu yadsımıyorum, kendikızımı ona teslim edemem. Colson için geldim ve Colson'la gide-ceğim; karşıma çıkan herhangi biri son duasını etse iyi olur." Elini havaya kaldırdı ve Aegis-fang'a seslendi. Kudretli savaşçekici sihirli bir şekilde avucunda beliriverdi. Ani bir hareketleWulfgar, çekiçle yakındaki bir masanın üzerine vurdu; dört bacağıparçalayarak odunları yere serdi. Galen Firth itiraz edercesine soludu ve arkasında yer alan birbekçi kılıcına uzandı... ama Catti-brie'nin Taulmaril'ine yerleştiril-166

ORK KRAL *-HMiş okun uzunluğuna bakakaldı. "Hanginiz öne çıkıp Colson üzerindeki hakkımı reddedecek?"diye sordu Wulfgar gruba ve hiç de şaşırtıcı olmayan bir şekilde bumeydan okuma sessizlikle karşılandı."Kasabamdan ayrılacaksınız," dedi Galen Firth. "Ayrılacağız; bizi getiren kervanla döneceğiz," diye cevap verdiCatti-brie, muhafız kılıcını bırakıp ellerini önüne getirdiğinde yayı-nı yerine koyarak. "Colson'u alır almaz." "Bunu Leydi Alustriel'e bildirme niyetindeyim," diye uyardıGalen Firth. "Yaptığın zaman," dedi Catti-brie, "Leydi Alustriel'e kasabanayalnızca sığmak ve yeni bir ev bulma umuduyla gelen kolay öfke-lenebilen erkeklerle kadınların önünde şov yapıp neredeyse birarbede çıkarıp trajedi yarattığını söylemeyi de unutma. Gümüşay'ınLeydi Alustriel'ine, aklı-selimliğinden muhakkak bahset GalenFirth, Kral Bruenor'un karşısında biz de aynısını yapacağız." "Tehditlerinizden bıktım," dedi Galen Firth kadına ama Catti-brie bunun karşılığında yalnızca gülümsedi. "Ben senden bıkalı çok daha uzun bir süre oluyor," dedi Wulfgaradama. Galen Firth'ün arkasındaki han kapısı açıldı ve içeri bir muhafı-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 101: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

zın eşlik ettiği, kollarında Colson'u taşıyan Cottie Cooperson girdi.Kapının dışında iki adam, içeri girmelerine izin vermeyen bir çiftmuhafızı itip kaktı. Wulfgar'ın iddiası Colson içeri girdiği an cevap buldu. "Baba!"diye haykırdı ufaklık, tüm hayatı boyunca babası olarak bildiğiadama gitmek üzere Cottie'nin kollarından kurtulmaya çalışırken.Ciyakladı, kıvranıp kıpırdandı ve tekrar tekrar, "Baba" diye sesle-nirken iki eliyle Wulfgar'a uzandı. Barbar, Aegis-fang'i yere bırakıp kıza koştu ve onu nazikçe amaCottie'nin kavrayışından kurtannak üzere güç kullanarak kollarınınarasına aldı. Colson kadına dönmek üzere en ufak bir hamlede bulun-madı, aksine çaresiz bir kucaklamayla babasının kollarına gömüldü. Cottie titremeye, ağlamaya başladı ve çaresizliği saniye saniyearttı. Birkaç dakika içinde feryat figan dizlerinin üzerine çöktü.167

\*~* R.A. SALVATORE Ve Wulfgar'da bir dizinin üzerine çöküp kadına karşılık verd'Boştaki eliyle kadının çenesini kaldırdı ve saçını geriye attı, som-tatlı sözlerle onu susturdu. "Colson'u kendi çocuklarını sevdiğ;nkadar seven bir annesin, sevgili bayan," dedi. Barbarın arkasındaki Catti-brie'nin gözleri şaşkınlıktan faltasıgibi açıldı."Onunla ilgilenebilirim," diye ağladı Cottie. Wulfgar kadına gülümsedi, yeniden saçını okşadıktan sonraayağa kalktı. Boştaki eline Aegis-fang'i çağırdı, Galen Firth'ünyanından, adamın bakışlarına kıs kıs gülerek, ağır adımlarla geçti.Kapıya doğru ilerlerken Cottie'nin iki arkadaşı, tüm sözlü itirazla-rına rağmen, kenara çekildi, zira yeryüzünde Wulgar'm,Beornegar'ın oğlunun, hakkıyla efsaneleşmiş bir savaşçının karşı-sında durmaya cesaret edecek çok az insan vardı. "Sürücülerimizle konuşacağım," diye bildirdi Catti-brie;VVulfgar'la birlikte, arkalarından yankılanan itiraz çığlıklarıyladışarı çıktıklarında. "Mümkün olan ilk fırsatta yola koyulmalıyız." "Kabul edildi," dedi Wulfgar. "Kervanın yola çıkmasını bekliyorolacağım." Catti-brie başıyla onayladı ve içeride sürücülerin olduğu başkabir hana doğru ilerledi. Ama alacağı cevaba duyduğu merakla kısabir süre sonra durup Wulfgar'a döndü."Gümüşay'a dönmüyorum," diye onayladı Wulfgar. "Çocukla beraber doğrudan Mithril Salonu'na gitmeyi düşünü-yor olamazsın. Arazi fazla zorlu ve yolun çoğu orkların elinde.Mithril Salonu'na gitmenin en güvenli yolu Gümüşay'dan geçiyor.""Doğru, dolayısıyla sen Gümüşay'a gitmek zorundasın." Catti-brie ona sertçe baktı. "Burada kalmayı ve Colson konusun-da Cottie Cooperson'dan yardım almayı mı planlıyorsun?" dedi aşi-kar bir alayla. Yaşadığı son hayal kırıklığı Wulfgar'ın yüz ifadesi-nin ne anlama geldiğini çözememekti. "Salon'da ailen var. Senin dekızm da daima yanında olacağım. Delly'siz zor olacağını biliyorumama yola yakın bir zamanda koyulmuyorum ve kızın bana asla yükolmayacağını bilmeni isterim.""Mithril Salonu'na dönmeyeceğim," diye bildirdi Wulfgar açık168

ORK KRAL «HM• şekilde ve ani bir rüzgar Catti-brie'yi neredeyse yere serdi. "Onuneri annesinin yanı," diye devam etti Wulfgar. "Gerçek annesinin.''Onu hiçbir zaman almamalıydım ama şimdi onu ait olduğu yeregötürerek bu hatayı düzelteceğim."

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 102: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

"Auckney?"Wulfgar başıyla onayladı."Kuzey'in karşısına giden yolun yarısı uzaklığında.""Sık sık yaptığım ve tehlike barındırmayan bir yolculuk." "Colson'un Mithril Salonü'nda bir evi var," diye itiraz etti Catti-brie ve Wulfgar tahmin edilebilir sözcükler kadının ağzından çıktı-ğı andan itibaren başını iki yana sallamaya başladı."Ona uygun bir ev değil." Catti-brie dudaklarını yaladı, bakışlarını kızdan Wulfgar'a çe-virdi ve o an adamın aslında kendi adına konuşuyor olabileceğinifark etti."Bizden ne kadar ayrı kalacaksın?" diye sormaya cüret etti kadın.Wulfgar'ın sessizliği çok şey anlatıyordu. "Yapamazsın," diye fısıldadı Catti-brie; yeniden cüce aksanıylakonuşan küçük bir kız çocuğuna benzemişti. "Başka seçeneğim yok," diye cevapladı Wulfgar. "Benim yerimburası değil. Şimdi değil. Bak bana!" Durdu ve boştaki elini drama-tik bir şekilde, devasa cüssesini göstererek, başından ayağına savur-du. "Cüce tünellerinde emeklemek için doğmadım. Benim yerimtundra. Halkımın dolaştığı Buzyeli Vadisi." Catti-brie adamın ağzından çıkan her sözcükle, biçare bir inkar-la başını salladı. "Bruenor senin baban," diye fısıldadı. "Onu hayatımın sonuna kadar seveceğim," diye itiraf etti

Wulfgar. "Onun yeri orası ama benimki değil.""Drizzt senin arkadaşın." Wulfgar başıyla onayladı. "Tıpkı Catti-brie gibi," dedi dalgın birgülümsemeyle. "Sonunda aşkı bulmuş olan sevgili iki arkadaş." Catti-brie ağzını açıp, 'Üzgünüm,' diyecek oldu ama sözleriyüksek sesle dile getirmeyi başaramadı. "İkiniz adına seviniyorum," dedi Wulfgar. "Gerçekten. Birbiri-nizin her hareketini tamamlıyorsunuz ve ne senin kahkahanı ne de169

^_ -HS^-* RA- SALVATOREDrizzt'inkini hiç böylesi neşe dolu duymamıştım ama istediğim şeybu değildi. İkiniz adına da gerçekten çok seviniyorum ama oradadurup bunu izleyemem."Bu itiraf kadının nefesini kesti. "Böyle olmak zorunda değil," dedi. "Üzülme!" diye kükredi Wulfgar. "Benim için üzülme! Artıkevimin neresi olduğunu ve kaderimin nerede yattığını biliyorum.Buzyeli Vadisi'nin serin rüzgarının şarkısına ve önceki hayatımınözgürlüğüne hasret duyuyorum. Hareketli Buz Denizi kıyılarındakaribu avlayacağım. Orklar ve goblinlerle politik sağduyunun diz-ginleri olmadan savaşacağım. Eve gidiyorum; halkımın yanında ol-maya, atalarımın mezarlarında dua etmeye, bir eş bulmaya veBeornegar'ın soyunu sürdürmeye.""Çok ani oldu." Wulfgar bir kez daha başını iki yana salladı. "Hiç düşünmediğimkadar çok düşünüldü." Wulfgar elini giysisinin altına götürdü, bir kıvrım oluşturdu vekadına uzattı. "Ona benim adıma sen söylersin. Buradan batıya uza-nan yolum Mithril Salonu'na gitmekten daha kolay.""Çok öfkelenecek!" "Mithril Salonu'nda olmayacak bile," diye hatırlattı Wulfgar."Drizzt'le beraber Gauntlgrym arayışıyla batıda." "Çünkü cevaplara çok ihtiyacı var," diyerek karşı çıktı Catti-brie.

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 103: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

"Bu çaresiz günlerinde Bruenor'u tek başına mı bırakacaksın?" Wulfgar kıkırdayıp başını iki yana salladı. "O, ork diyarlarında-ki bir Cüce Kralı. Her günü senin tanımladığın niteliğe sahip ola-cak. Bunun bir sonu yok, eğer Obould'a bir son verilebilirse salo-nun derinliklerinden başka bir tehdit yükselecektir muhtemelen yada Obould'un varislerinden. İşler hep bu şekilde gelişmiştir ve hepde böyle devam edecektir. Ya şimdi ayrılırım ya da durum çözülün-ceye kadar beklerim; ve ben ancak Savaşçı'nın Yeri'ne geçtiğimdeçözülür. Bunun doğru olduğunu biliyorsun," dedi Catti-brie'ningörmezden gelemeyeceği yatıştırıcı bir sırıtışla. "Bugün Obould,dün drow ve yarın başka bir şey... kesinlikle. İşler böyle yürüyor.""Wulfgar...""Bruenor beni bağışlayacaktır," dedi barbar. "Çevresinde iyi sa-170

ORK KRAL *—?<-acçjlar ve arkadaşlar var ve orklar Salon'u yeniden ele geçirmeyeaUşmayacaklardır. Ayrılmam için bundan daha iyi bir zaman ola-maz ve kalamayacağımı zaten biliyorum. Ve Colson'un annesindenayrı kaldığı her gün trajik bir gündür. Bunu şimdi anlıyorum." "Meralda kızı sana verdi," diye hatırlattı Catti-brie. "Başka seçe-neği yoktu.""Hata etti. Bunu biliyorum.""Delly öldüğü için mi?""Bana hayatın kırılgan ve genellikle kısa olduğu hatırlatıldı." "Zannettiğin kadar karanlık değil. Burada seni destekleyen çokkişi var..." Wulfgar kadını susturarak ısrarlı bir şekilde başını salladı. "Seni«evdim," dedi. "Seni sevdim ve bir aptal olduğum için seni kaybet-tim. Bu, evlenmeden önce sana davranış şeklim her zaman hayatı-mın en büyük pişmanlığı olacak. Sen bunu istesen ve yapabilecekolsan bile geçmişe dönemeyeceğimizi kabul ediyorum, zira aynıadam olmadığımı biliyorum. Errtu ile geçirdiğim zaman ruhumdaderin izler, kabilemin, Alageyik Kabilesi'nin yanma koşarakBuzyeli Vadisi'nin rüzgarında silmeye niyetlendiğim yaralar bırak-tı. Memnunum... Huzurluyum... Ve izleyeceğim yoldan hiç bu kadaremin olmamıştım." Catti-brie, çaresiz ve yararsız bir inkarla, her sözcükle başını sal-ladı ve mavi gözleri yaslarla doldu. Olması gereken bu değildi.Salon'un Beş Yoldaşı yeniden beraberdi ve hayatlarının geri kala-nında da beraber kalmaları gerekiyordu. "Beni desteklediğini söyledin ve şimdi ben de senden bunu isti-yorum," dedi Wulfgar. "Yargıma güven, izlemem gerekenin ne ol-duğunu biliyorum. Sana, Drizzt'e, Bruenor'a ve Regis'e duyduğumsevgiyi de beraberimde götürüyorum. Bu Wulfgar'ın kalbinde dai-ma kalacak. Ne senin ne de diğerlerinin imgelerinizin zihnimden si-linmesine izin vereceğim. Ve ne de sizlerden öğrendiğim derslerinyürüdüğüm yolda aklımdan uçup gitmesine fırsat tanıyacağım.""Yolun çok uzaklarda."Wulfgar başıyla onayladı. "Buzyeli Vadisi'nin rüzgarlarında."171

CÜCELERE AİT OLMAYAN BİR ŞEHİR Altı yoldaş taşta oydukları aralığın tam içinde durdu; hepsininağzı açık kalmıştı. Muazzam ve çok eski bir şehre açılan devasa ma-ğara duvarına sırtlarını dayamışlardı. Tüm çevrelerinde kocaman

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 104: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

yapılar yükseliyordu; sağ taraflarında basamaklı bir piramit üçlüsü,sol taraflarında ise güzelce işlenmiş bir dizi kule vardı. Hepsi yük-selen geçitlerle birleşiyordu ve her köşe daha küçük sarmallar, yara-tık şeklinde heykelcikler ve minarelerle süslenmişti. Karşılarında,içinde hâlâ tuzlu su olan eski bir göletin ve tüm çevreyi kaplayansurun taşlarına tırmanan bitkilerin çevresinde, daha ufak bir yapıderlemesi duruyordu. Göletin yanında yer alan ve tüm mağaraya da-ğılmış olan bitkiler, Karanlıkaltı'mn tipik bitkisi parlak mantar,Torgar ve Thibbledorf'un ve tabii ki fırsatı kaçırmayacak olanRegis'in tuttuğu meşalelerin altında çevreye minimum ışık yayıyor-du. Yine de o an gölet ve çevresindeki mimari neredeyse hiç ilgile-rini çekmedi, zira bunların ötesinde en büyük yapı, kubbeli bir bina-bir kale, katedral ya da saray- beliriyordu. Mekanın önüne -kiorada ağır, taş bir verandayı destekleyen dev kolonlar sıra oluşturu-yordu- çıkan pek çok taş basamak vardı. Altı yoldaş gölgeli girinti-lerin arasında devasa kapılar gördü. "Gauntlgrym," dedi Bruenor tekrar tekrar ve gözleri yaşlarladoldu.172

ORK KRAL Böylesi bir beyanda bulunmaya daha az istekli olan Drizzt çev-evi araştırmaya devam etti. Zemin çok kırıklı olsa da tüm bölge-nin pek çok yapıya doğru uzanan belli başlı yolları belirlemeküzere şekillendirilip yerleştirilmiş düz taşlarla döşendiğini görebili-yordu. "Cücelerin o zamanlar farklı bir anlayışları vardı," diye belirttiRegis ve Drizzt bu açıklamayı son derece uygun buldu. Aslında mekan şimdiye kadar gördüğü cüce şehirlerinin hiçbiri-ne benzemiyordu. Buzyeli Vadisi'ndeki Kelvin Anıtı'nın altındakiveya Mirabar'daki, Felbarr'daki yahut Mithril Salonu'ndaki hiçbiryapı çevrelerindeki devasa binaların en küçüğünün boyuna bileyaklaşmıyordu ve önlerinde beliren ana bina Menzoberranzan'mdikite benzer muazzam evlerinden bile daha büyüktü. Bu binaDerinsu ya da Calimport'a ve paşaların nefes kesici saraylarınadaha uygun, diye düşündü. Karşı konulamaz şok ve huşu biraz dağıldıktan sonra cüceler ha-rekete geçip duvardan uzaklaştılar. Drizzt, bir dizinin üzerine çök-müş iki kaldırım taşının kenarlarının aralarım kazımaya başlamışolan Torgar'a odaklandı. Cüce eline biraz pislik aldı, tadına baktı vesonra başını iki yana sallayarak, endişeli bir ifade takınarak tükür-dü. Drizzt, arkadaşlarının varlığını unutmuş gözüken, sanki görül-meyen güçler tarafından çekiliyormuş gibi dev yapıya doğru zombigibi yürüyen Bruenor'a baktı. Ve Drizzt, Cüce Kralı'nın gerçekten de çekiliyor olduğunu anla-dı. Buranın tahmininden de ihtişamlı Gauntlgrym, atalarının muhte-şem şehri olduğu ve Obould'u alt etmesine yarayacak cevaplar bu-lacağı düşüncesiyle, gurur ve umutla sürükleniyordu. Cordio, Torgar'ın yanma giderken Thibbledorf Pvvent, Bruenor'unarkasından ilerledi. Cordio ve Torgar aralarında sessizce konuşmayabaşladı.Biri tereddüt içinde, diye düşündü Drizzt."Burası Gauntlgrym mi?" diye sordu Regis drowa. "Yakında öğreneceğiz," diye cevapladı Drizzt ve Bruenor'unpeşine düştü.173

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 105: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

İŞ**» K.A. SALVATOREAma Regis onu geri dönmeye zorlayarak kolundan tuttu. "Öyle olduğuna inanıyormuş gibi durmuyorsun," dedi buçukluksessizce. Drizzt, Regis'i de aynısını yapmaya teşvik ederek bakışlarıyiamağarayı taradı. "Hiç böylesi yapılar gördün mü?""Tabii ki hayır." "Hayır mı?" diye sordu Drizzt. "Yoksa böylesi yapıları böylesibir ortamda mı hiç görmedin?" "Ne demek istiyorsun?" diye sordu Regis ama cümlesini tamam-larken sesi gitgide alçaldı ve gözleri faltaşı gibi açıldı. Drizzt bu-çukluğun sözlerini kavradığını anladı. İkili en öndeki çifte hızla ilerleyen Torgar ve Cordio'ya yetiş-mek üzere harekete geçti. "Yanlarından geçerken binaları kontrol edin," diye talimat verdiBruenor, Pwent ve Torgar'a. "Elf, sen yanda kal, Gümbürgöbek,bana ve Cordio'ya yaklaş." Kapı aralarından geçerlerken Pwent ve Torgar ya tekmeler savu-ruyor ya da zaten açık olanlara hızla dalıyorlardı. Bruenor, kendisi-ne yapışık gibi duran Regis'le, büyük yapıya doğru ilerliyordu amabu kez daha yavaş yürüyordu. Cordio geride kaldı, yine de aceleettiği an diğer üç cüceye yetişebileceği bir mesafedeydi. Drizzt sağ kanatta gölgelerin içine dalıyor, öncelikli olarak deringölgelere odaklanırken arada bir arkadaşlarına çabuk bakışlar atı-yordu. Tabii ki mekanın sırrını çözmek istiyordu ama asıl derdi tu-haf şehrin canavar sakinlerinin ani ve beklenmedik bir şekilde orta-ya çıkmayacağından emin olmaktı. Drizzt, Karanhkaltı'nda böylesikorunaklı pek az yerin boş kalacağını bilecek kadar uzun kalmıştı. "Bir demirci ocağı!" diye haykırdı Thibbledorf Pwent bir bina-1dan. Drizzt, daha çok yüzey toplumlarının demirhanesine benzer birşekilde arkasının açık olduğunu fark etti. "Kendime bir demirci oca-ğı buldum!" Bruenor yeniden büyük yapıya doğru yola koyulmadan önce birdakikalığına durdu; gülümsemesi yüzüne yayılmış, adımları hızlan-mıştı. Diğer cüceler ve Regis, aptalca sırıtan Pwent bile, ona yetiş-mek üzere hareketlendiler ve Bruenor ayağını en alt basamağa koy-174

ORK KRAL *-»juğunda beşi de bir araya geldi. Basamaklar uzun olduklarından da genişlerdi ve on metre yük-selirlerken Bruenor'un sağına ve soluna neredeyse iki kat fazla ya-yıldılar. Sağ köşenin en ucunda Drizzt diğerlerinin önüne geçmeküzere hızla hareket etti. Bir gölge kadar sessiz ve loş ışıkta neredey-se görünmez olan Drizzt aceleciydi ve kubbe sütunlarının karanlıkgölgelerinden geçip zirveye ulaştığında Bruenor yalnızca onuncuadımını atmıştı. Ve drow oradan yalnız olmadıklarını ve arkadaşlarını büyük birtehlikenin beklediğini gördü, zira ortadaki sütunlardan birinin arka-sında Drizzt'in daha önce gördüğü hiçbir şeye benzemeyen bir devhayvan belirdi. Uzun ve güçlü, saçsız insansı bir drovvdan bile dahakaraydı... tabii bu ne kadar mümkünse. Boyu rahatlıkla Drizzt'in üçkatıydı, belki de dört... ve fidan gibi olmasına rağmen korkunç,devasa ve zalim bir güç, bir dağ devinin gücünü yayıyordu.Ve şaşırtıcı bir hızla hareket etti.

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 106: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

Drizzt'in arka üstündeki kubbenin kirişlerine tünemiş olan birbaşka karanlık canavarı, yaklaşan gruba baktı. Yarasa görünüşlüydüama devasaydı ve simsiyahtı. Gecekanat hareketleri izledi; özellik-le de drow elf ve Gölge Düzlemi'nin sevgili yerlisi, geceyürüyenolarak bilinen korkutucu yaratığınkileri.

"Bruenor!" diye haykırdı Drizzt, dev hareket etmeye başlayıncave uyarısıyla cüceler bir anda harekete geçtiler; özellikle de savun-macı bir şekilde kralının önüne sıçrayan Thibbledorf Pwent. Ve dev, kara derili gecceyürüyen, altı metrelik kas ve dehşetyığını belirdiğinde Thibbledorf Pwent onun hipnotize edici bakışınısavaşdelisinin haz dolu çığlığı ile karşılayıp saldırıya geçti. Geceyürüyen eğilip insandan çok büyük bir maymununkileriandıran uzun kollarıyla öne uzandığında merdivenlerin üç basamak175

_- "f-sffi-g R-A. SALVATOREyukarısındaydı. Dev siyah eller öfkeli cüceye kenetlendi, uzun par-maklar onu tamamen içine çekti. Babasının kollarındaki bir çocukgibi itişip kakışan Pvvent'in ayakları yerden kesildi. Arkasındaki Bruenor bu yukarı kaldırılmayı durduracak kadarhızlı hareket edemedi, Cordio büyü yapma işine gömüldü ve Regisile Torgar yerlerinden bile kımıldamadı; ikisi de güçlü devin büyü-lü bakışlarıyla esir alınmıştı, ikisi de öylece duruyor, titriyor ve güç-lükle nefes alıyordu. Bu kesinlikle Thibbledorf Pwent'in ani ve beklenmedik sonuolurdu, zira geceyürüyen muazzam kavrayışıyla taşı toza çevirebi-lirdi ama tepedeki merdivenlerin sağından palaları çekili bir şekildehavaya sıçrayan Drizzt Do'Urden geldi. Geceyürüyenin sol üstkoluna doğru sert bir ikili hamle yaptı; palaları eti ve kasları parça-ladı. Yalpalayan geceyürüyenin sol eli düştü ve dolayısıyla deli gibiçırpınan cüceyi ezecek kıskacının yarısını yitirdi. Böylece yaratıken iyi ikinci seçeneği değerlendirdi ve Thibbledorf Pwent'i ezmekyerine onu yukarı ve uzağa fırlatıp attı. Pwent'in çığlığı, dalışa geçen bir şahinin sesi gibi perde değiş-tirdi ve cüce, yerden yaklaşık on metre yukarıda, veranda kubbesi-ne sertçe çarptı. Bir şekilde çivili eldivenlerinin varlığını aklındatutmayı başarmıştı ve şans da ondan yanaydı; eldiveni taştaki çat-laklardan birine takmış çaresizce havada asılı kalmıştı ama bu saye-de hayattaydı. Öte tarafta Drizzt basamaklara indi; atladığı yerin en az üç metreaşağısındaydı. Bir yandan Torgar'a palasının arkasıyla vurmayı akıledip merdivenlerden hızla inerken çevikliği ve kıvraklığı ağır yara-lanması önledi. Torgar göz kırptı ve biraz olsun kendine geldi. Sonra koşandrowa döndü. Drizzt sonunda durdu ve dönüp geceyürüyenin bacakları arasın-da cirit atan, bir bacağa baltasını indiren Bruenor'a baktı. Canavarkükredi; bu, tuhaf ve başka dünyaya ait bir feryattı, ses, sanki biryığın farklı yaratık aynı boruya üflüyormuş gibi defalarca perdedeğiştirdi. Geceyürüyen bir kez daha aldatıcı bir hızla hareket etti; ORK KRAL *~â vrıhyor, dönüyor, bir ayağını cüceyi ezmek üzere havaya kaldırı-yordu- Ama Bruenor bunu fark edip kendisini öbür tarafa attı ve hatta

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 107: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

hu sırada diğer bacağa vurmayı bile başardı. Geceyürüyenin ayağıy-la ezdiği tek şey taştı ve bu taş tuzla buz oldu. Drizzt arkadaşına katılmak üzere hücuma geçti ama sağında gör-mezden gelemeyeceği bir hareketlenme sezdi. Çırpınan, lanet oku-yan, havada asılı duran Thibbledorf'un ardında dev, yarasa görü-nüşlü yaratığın saldırıya geçmek üzere siyah kanatlarım açıp kubbe-den indiğini gördü. Gerçi saldırı başlamadan önce önündeki havaparıldadı. Drowa korkunç bir güçle çarpan yıkıcı bir büyülü enerjidalgası yaydı. Drizzt, sanki dev bir el tarafından kavranmış gibi kalbinin dur-duğunu hissetti. Gözlerinden kanlar süzüldü ve karanlık, görüşünükapladı. Sendeleyip tökezledi ve gecekanat kendisine doğru geldi-ğinde çaresiz olduğunu biliyordu. Thibbledorf Pvvent'in kubbeyedoğru kıvrıldığını, ayağını taşa doğru kıvırdığını gördü ama bilinci-ne varamadı. Mirabar'm gururlu savaşçısı, ailesi nesiller boyu çeşitli MirabarMarkileri'ne hizmet etmiş ve o şehirden cesurca Mithril Salonu'nagelip Kral Bruenor'a bağlanmaya ant içmiş olan TorgarHammerstriker korkusuna inanamadı. Bir ork ordusu karşısındabaşı çekmiş, devlerle ve dev benekli solucanlarla savaşmış, birdefasında bir ejderha ile dövüşmüş olan Torgar Hammerstriker karaderili dev yaratık karşısında korkudan donup kaldığı için kendisinelanet etti. Sendeleyip tökezleyen Drizzt'i gördü ve yarasa görünüşlü devyaratığın ani saldırısını fark etti ama Bruenor için harekete geçti,yalnızca Bruenor, kralı için muhteşem baltası havaya kalktı. Hızla yanından geçtiği Cordio Muffınhead ilk büyüsünü yaptı;Bruenor'a ekstra güç veren bir sihir dalgası fırlattı, böylece bir son-raki hamlesinde çentikli baltası biraz daha derine saplanacaktı.177

„—? 4*^~* R.A. SALVATORECordio da hızlı saldırısına karşılık vermek üzere döndü ve onun birşekilde Drizzt'i çaresiz bırakmış olduğunu hemen anladı. Cüce baş-ka bir büyü yapmaya koyuldu ama zamanında başarıp başaramaya-cağından emin olamadı. Ama Thibbledorf Pwent de kendi büyüsünü yaptı; savaşdelisibir dweomer. Meydan okuyan bir kükremeyle zaten hırpalanmışolan cüce tüm gücünü topladı; güçlü bacakları, korkunç bir gıcırtıy-la gömülü olan eldiven çivilerini serbest bıraktı. Pwent kubbedenfırladı ve havada uçarken yarı dönüp yarı perende attı. Altında süzülen gecekanatm yanına vardı ve metal çivileri dekullanarak birbiri ardına yumruklar savurdu. Gecekanat, sırtına binen cücenin ağırlığıyla alçaldı ve itirazedercesine haykırdı. Derin bir nefes çekişle can verdi ve Pwent,altındaki yaratığın gitgide soğuduğunu hissetti; ölümle gelen soğu-ma değildi bu, büyülüydü, sanki canlı, dev bir yarasanın üzerinedeğil de Büyük Buzul'un üzerine binmiş gibiydi. Gecekanat başını sallamaya başladı ama Pwent ondan daha hızlıhareket etti, başını öne eğdi ve kendisini ileri, aşağı itebilmek içinbedenindeki tüm kaslardan yararlandı, başındaki çiviyi gecekanatmkafatasma yöneltti. Cücenin hareketinin saf gücü yaratığın kafasınıdoğrultmasına neden oldu ve gecekanat büyüsünü yaptığında; don-durucu bir hava püskürttüğünde yüzü ileriye bakıyordu. Bu insansı dev için talihsizlik oldu; harap edici soğuğun püskür-tüldüğü yerde duruyordu. Dev, isyan ederek kükredi ve kör edici, acı dolu nefesi bloke

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 108: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

etmek üzere kollarını sağa sola savurdu. Buz başının, kollarının,göğsünün kara derisini kaplarken dev, daha çok içgüdüsel bir şekil-de, karşısındaki çıldırmış gecekanata bir darbe savurdu; kanadainen ağır tokat hem yarasanın hem de cücenin hızla, döne döne düş-mesine neden oldu. Merdivenlerden kulelere doğru uçtular, bir bi-nanın tepesinden geçip başka bir tanesine doğru hızla yol aldılar vetopak olmuş bir şekilde çarptılar. Thibbledorf Pwent haykırmayı, bela okumayı ve çırpınıp dur-mayı bir an olsun bırakmadı.178

ORK KRAL "MB—Hh— Drizzt acıya karşı savaştı ve kanlanmış gözlerindeki bulanıklığısildi- Pwent'in ve dev gölgeli yarasanın arkasından gidecek vaktivoktu. Hiçbiri gitmedi, zira kara derili dev yenilginin çok uzağın-daydı. Bruenor ve Torgar şaheser silahlarıyla çırpı gibi bacaklara vura-rak merdivenlerde yarıştı ve aslında o bacaklarda pek çok yara oluş-tu' ki bu yaralardan yere damladığında duman çıkaran grimsi bal-çıklar aktı. Ama Drizzt devi düşürmek için ona en az yüz kez dahavurmaları gerektiğinin farkına vardı ve dev ikisinden birine sımsıkıyapışırsa... Drizzt, geceyürüyen tekme attığında ürktü, kaçıp duran Torgar'ısıyırmıştı; ama yine de onu taş basamaklardan aşağı yuvarlayacak,baltasının elinden fırlayıp gitmesini sağlayacak kadar sert darbelersavuruyordu. Bunu bilen Bruenor yaratığın karşısında tek başınaduramazdı, Drizzt ona doğru harekete geçtiyse de sendeledi, hâlâgüçsüz ve yaralıydı, uçan yaratığın sihirli saldırısı nedeniyle zihnibulanıktı. Derken drow başka bir büyü hissetti; yatıştırıcı, iyileştirici birenerji dalgasıydı ve yeniden Bruenor'un olduğu tarafa doğru hücu-ma geçtiğinde Cordio'ya hızlı bir bakış atıp minnetini başını salla-yarak göstermeyi başardı. Bu sırada Regis'in kendi kendine mırıldanarak öylece yürüyüpgittiğini fark etti; sanki çevresinde olup bitenlerden bihaberdi. Fakat drowun buna kafa yoracak zamanı yoktu ve devasa hede-fine yeniden odaklandığında korkuyla irkildi, zira dev canavar irielini yere vurmuş, havada karanlık bir iz bırakmıştı; ve karanlıktanda öte bu karanlığın hacmi vardı. Sihirli bir kapı. Ve davetkar anaforunun içinde şekiller hareketetmeye başlamıştı bile. Bruenor, kendisini ezmek üzere ayağını kaldıran devi neredeysesendeleten sağlam bir darbe indirince Drizzt cesaretlendi. Geceyü-rüyen inledi ve yaralı ayağını kavradı, böylece Bruenor'a güvenlibir şekilde yana çekilecek zaman verdi ve daha da önemlisi topallı-179

&-* R.A. SALVATOREyor olsa da Torgar'a merdivenlerdeki hücumunu başlatacak fırsatyarattı. Fakat Drizzt kendi ilerlemesini durdurdu. Rahibin uyarıları zihnjnde yankılanırken drow, oniks fıgürine uzandı. Tehlikeleri, bölgenintekinsizliğini, Gölge Düzlemi'ne açılan kapının belirişini net bir şekil,de görebiliyordu. Ama ilk hayaletimsi şekil o dumanlı kapıdan süzül-düğünde Drizzt yardım olmadan kazanamayacaklarını biliyordu. "Bana gel, Guenhwyvar!" diye haykırdı ve heykeli taşa bıraktı"Sana ihtiyacım var."

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 109: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

"Drizzt, hayır!" diye bağırdı Cordio ama çok geçti, pantere dö-nüşecek olan gri sis çoktan şekillenmeye başlamıştı. Torgar basamakları ikişer ikişer geçerek drowun yanından hızlageçti. Yönünü devden, kapıdan süzülen koyu gri eski püskü giysileriçinde bir deri bir kemik bir insana benzeyen ilk gölgeli yaratığaçevirdi. Torgar iki eliyle kavradığı baltasını ona doğru savurdu veyaratık, dehşet verici hayalet, hamleyi kolunu savurarak karşıladı;ardında duman sülüklerinin izi kaldı. Balta hedefe yöneldi ve yaratığın eli cücenin omzuna indi; içeişleyen, hissiz bırakan dokunuşu Torgar'a nüfuz edip yaşam enerji-sini emdi. Beti benzi atan, güçsüzleşen Torgar ani bitkinlikle ho-murdandı ve baltasını geri çekti, ters yöne doğru tam bir tur attı vedehşet verici hayaleti doğruca dumanlı kapıya geri gönderen ikincibir ağır darbe indirdi. Ama onun yerini başkası alıyordu ve Torgar'ın bacakları titredi.Saldıracak gücü yoktu, dolayısıyla yeni hayaletin yaklaşmasını bek-lemek üzere sabit durmaya çalıştı. Bu da hiç şüphesiz Drizzt'i ikilemde bıraktı. Zira Torgar'ın onunyardımına muhtaç olduğu açıktı ama devin kaçma şansını elindenaldığı tepedeki Bruenor'un da öyle. Fakat seçim hayata geçirilmedi; karanlık bir şimşek çaktı veuzun kalp atışları boyunca sanki zaman dondu. Işık karanlığa dönüştü ve karanlık ışığa, böylece dev, tıpkıDrizzt gibi açık gri rengine büründü ve cücelerin yüzleri karardı.Her şey tersine döndü; meşaleler siyah yanıyordu ve gölge yaratık-larıyla altı arkadaş bir şaşkınlık sükunetine gömüldü.180

ORK KRAL e~«Gueııhvvyvar'ın kükreyişi büyüyü bozdu. Drizzt sevgili yoldaşına bakmak üzere döndüğünde umutlanA hset içinde söndü, zira devden ya da Drizzt'ten daha da saydamlan Guenhwyvar yalnızca yarı oluşmuş gözüküyordu ve ikinci ha-alete yönelirken uzadı; sanki bir şekilde kendi sihirli geçidini debedeninin beraberinde taşıyormuş gibiydi. Hayalete vurdu ve sonraonunla beraber gölge geçidine girdi ve bu iki geçit tuhaf bir çatışanenerji örgüsüyle iç içe geçtiğinde bir başka kör edici kara enerji pat-laması yaşandı. Hayalet isyanla tısladı ve Guenhwyvar'ın kükreme-si acıyla donandı. Dev canavar da inledi; kederi aşikardı. Geçit gerildi, kıvrıldı vegölgenin dev yaratığını kavramak üzere uzandı; sanki onu eve götü-recekti. Hayır, diye düşündü Drizzt havada yüzen sayısız şekle bir anlamvermeye çalışırcasına gözlerini kısarak, eve götürmek değil deviiçine çekip yutmak istiyor gibiydi ve devin inlemesi kıvrılan geçit-lerin hamlesinin hoş bir kucaklama olmadığını doğruluyordu. Fakat dev gücünü ispatladı ve geçitler açılıp kapandı; ışık nor-male döndü; meşaleler ve yosunlar kendi renklerini aldılar ve herşey dev, geçidi harekete geçirmeden ve Drizzt ona aynı şekildecevap vermeden önceki halini aldı. Devin ciddi bir şekilde yaralanmış, dengesini tamamen kaybet-miş ve sendeliyor oluşu dışında. Ve birleşen geçit kapılarının şaşkı-na çevirici sonuçları, ışıkla karanlığın baş döndürücü değişimi kar-şısında herkes donup kalmamıştı. Merdivenlerin tepesindeki Kral Bruenor Battlehammer fırsatıdeğerlendirdi. Aşağı yuvarlanan bir kaya gibi indi, basamağın uçun-dayken atladı ve kısa bacaklarının onu gönderebileceği en uzak, enyüksek noktaya sıçradı.

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 110: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

Drizzt deve saldırdı, palalarını vahşice savurup bir savaş çığlığıatarak yaratığı ilgisini kendisine yöneltmeye mecbur kıldı ve böyle-ce Bruenor'un iki eliyle sımsıkı kavradığı baltası omurgasına indi-ğinde dev tamamen drowa odaklanmıştı. Dev acı ve şaşkınlık içinde omuzlarını geriye attı, dirseklerikaburgalarını sıkıştırdı, kolları ve uzun parmakları sağa sola savru-181

İH» R.A. SALVATORElup boş havayı tutmaya çalıştı. Drizzt bu kez gerçek bir hücuma geçti, tamamen odaklanmış birşekilde, doğrudan devin yaralı olduğu açıkça görülen bacağına yö.neldi; drow hızlı adımlar atarken palaları pek çok kesik oluşturdu. Dev, drowun hareketlerini takip etmek üzere dönüp durdu veBruenor daha fazla dayanamadı. Kendisi merdivenlerden aşağı yu.varlanırken baltası devin sırtına gömülü kaldı. Yere sert bir şekildeçarptı ama Cordio hemen yanına gidip ona iyileştirici büyü yaptı. Dev, yüzünü buruşturup sendeledi ve Drizzt kolaylıkla oradanuzaklaştı. Yeniden saldırma düşüncesiyle hızla geri döndü. Ama basamaklardaki küçük heykelden tanıdık bir sisin yenidenbelirdiğini görünce durdu. Dev tekrar toparlandı. Uzanıp cücenin baltasını çıkarmaya çalış-tı ama baltanın durduğu yer ona ulaşılmasını engelliyordu. Aşağıda-ki Torgar da toparlanıp onlara katılmak istedi fakat bacakları bunakarşı çıktı ve böylece taşa çöktü. Drizzt, Bruenor'dan veya onunlailgilenen Cordio'dan yakın zamanda yardım alamayacağını anladıve Regis ortalıkta gözükmüyordu. Baltadan umudu kesen dev canavar nefret dolu bakışlarınıDrızzt'e çevirdi. Drovv bir enerji dalgasının yayıldığını hissetti vebir an için nerede ve ne yapıyor olduğunu unuttu. O saniye dilimin-de, bir şekilde onları ölümcül düşmanları olarak görerek, cüceleresaldırmayı bile düşündü. Ama büyü, baş döndürücü şaşkınlık hilesi, tecrübeli bir kara elfıRegis'in takatini kestiği gibi etkileyemezdi. Böylece Drizzt yanasıçradı; yeniden devle aynı hizaya gelip ona saldırı imkanı bırakma-yacak şekilde en yüksek noktayı çevreledi. Onu kendisine uzanma-ya zorlamanın daha iyi olacağını düşünüyordu; hatta devin onu ez-meye ya da tepmeye çalışması daha da iyi olurdu. Dev de aynen bunu yaptı; bacağını kaldırdı ve Guenhwyvar tamda Drizzt'in isteğini yerine getirerek kalkan bacağa atılıp devin di-zinin arkasını tırmaladı. Drizzt, hızını korumak için devi dönmeye -ya da dönmeye çalış-maya- zorlayarak hücuma geçti. Drovvun sihirli bileklileri kendisiniezmek üzere kalkan ayağın yanından hızla geçmesini sağladı. Sonra182

ORKKRAL *-§birden döndü ve bacağın arkasına saldırdı. Dev de dönüp tekme at-maya çalıştı ama Guenhvvyvar güçlü çenesini dizin arkasına geçir-di- kedi dişleri kara kasları parçaladı. Bacak büküldü. Kollar sağa sola savruldu, dev, merdivenlerdenaşağı sırtüstü yuvarlandı; taşları parçalayarak ve zavallı, bilinçsizTorgar'ı ezmesine ramak kalarak muazzam bir şekilde yere çakıldı. Drizzt döndü ve dev, kendisini savunmak için kollarını kaldıra-madan yaratığın boynuna erişmek üzere onun üstüne sıçradı. Drizztbeklediğinden de az bir dirençle karşılaştı; zira devin düşüşüBruenor'un baltasının daha da derine gömülmesine ve omurgasınınharap olmasına neden olmuştu. Dev canavar çaresizdi ve Drizzt merhamet göstermedi. Büyük

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 111: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

göğsünü yardı. Basamakların açısından dolayı başı arkaya atılmışboynu tamamen ortaya çıkmış bir şekilde duruyordu. Kan çağlayanından sıçradı, ölen dev bir dakika sonra basamak-lardan zarif bir şekilde yuvarlanmaya başladı; yarasaya benzer yara-tıkla Pwent'in düştüğü yere doğru gidiyordu. Orası sessizdi; görü-nüşe bakılırsa savaş sona ermişti ve Drizzt kayışımsı kanadın debe-lenişini görünce canavarın hâlâ hayatta olduğunu düşünerek ürktü. Ama sonra bu hareketin kaynağının kendini, ölü bedenin altın-dan homurdanarak çıkaran Pvvent olduğunu anladı. Drizzt, Regis'in peşinden gitmeye karar vererek geldikleri yönedöndü ama daha hareket bile edemeden Regis yapıların arasında be-lirdi; elinde gürzüyle, utançtan kıpkırmızı olmuş dolgun yanaklarıy-la hızla gruba doğru geliyordu. "Gücümü aldı, kralım," diyordu Torgar Hammerstriker, Drizztyanındaki Guenhvvyvar ile birlikte üç cücenin yanma döndüğünde."Sanki omurgamı dışarı çıkardı." "Hayalet," diye açıkladı hâlâ yaralı Bruenor ile ilgilenmekteolan Cordio, cüce kralının başını sararak. "Dondurucu dokunuşlarıiçindeki gücü emer... ki bu gücü yeterince emdiği takdirde kesinlik-le öldürücü olur! Cesaretini topla, zira kısa bir süre içinde hiçbirşeyin kalmayacak.""Kralım da öyle mi?" diye sordu Torgar."Pöh!" diye homurdandı Bruenor. "Moradin'e has kutsamadan183

«-* R.A. SALVATOREsonra tahtımdan düşmek daha fenaydı. Kutsal bal likörü içilen birgece beni bu şeyin incitebileceğinden çok daha fazla incitir!" Torgar ölü devin yanına gitti ve omzunu kaldırmaya çalıştıSonra başını iki yana sallayarak diğerlerine döndü. "Baltanı geri al-mak oldukça zahmetli bir iş olacak," dedi. "O halde kendi baltanı al ve o lanet şeyi yar," diye emrettiBruenor. Torgar bir deve bir baltasına baktı. "Hmmm" deyip omuz silktiavuç içlerine tükürdü ve baltayı yukarı kaldırdı. "Uzun sürmez,"diye söz verdi. "Ama senin için onu çıkardığımda baltana sahip çık,zira sapının kaygan olacağına şüphem yok." "Pöh, kuruduğu zaman kabuk bağlıyor," diyen bir ses duyulduve grup ne dediğini kesinlikle bilen Thibbledorf Pwent'e döndü.Zira Pwent yarasayı andıran yaratıkla yaşadığı mücadele nedeniylekan ter içindeydi. Yaratığın kafatasının bir parçası hâlâ miğferinde-ki çivide duruyordu ve zırhın gövdesine kanlı beyin parçaları akı-yordu. Pwent onun sözlerini vurgulamak için elini kaldırdı, yumru-ğunu açıp kapadı; cıvık cıvık, kütür kütür sesler çıkardı. "Peki, sana ne oldu?" diye sordu Pwent yaklaşan buçukluğa."Arka tarafta saldıracak bir şey buldun, öyle değil mi?""Bilmiyorum," diye dürüstçe cevapladı Regis. "Pöh, ufaklığı rahat bırak," dedi Bruenor, Pvvent'e ve bakışları-nı çevrede dolaştırarak sözlerinin herkese yönelik olduğunu göster-di. "Hiç kimse Gümbürgöbek'e takılmayacak." "Ne olduğunu bilmiyorum," dedi Regis, Bruenor'a. Ölü devebakıp omuz silkti. "Hiçbirine dair hiçbir fikrim yok." "Büyü," dedi Drizzt. "Yaratıklar fiziksel hünerden çok daha faz-lasına sahiptiler, ki bu dış boyutsal varlıkların tipik özelliğidir. Obüyülerden biri zihne saldırdı. Kafa karıştırıcı bir dweomer." "Fazlasıyla doğru, elf," diye onayladı Cordio. "Benim büyü yap-mamı geciktirdi.""Pöh... ama ben hiçbir şey hissetmedim," dedi Pwent.

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 112: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

"Zihne saldırdı," diye hatırlattı Bruenor. "Sen fazlasıyla himayealtındaydın."Pwent kahkaha patlatmadan önce durup düşündü.184

ORK KRAL »HM "Burası neresi?" dîye sordu Torgar doğrulup yürüyecek gücübulup çevreye, heykellere ve tuhaf tasarılara bakarak."Gauntlgrym," diye bildirdi Bruenor, kara gözleri parlıyordu. "O halde senin Gauntlgrym yerin üstündeki bir şehirdi," dediTorgar ve Bruenor bakışlarını ona yöneltti. "Burası yer üstündeydi, kralım," diyerek bakışlara cevap verdiTorgar- "Tamamı... Bu yapı ve onlar da... Baharda oluşacak erime-nin getireceği çamurdan korunmak üzere surlarla örülü bu meydanda..." Cordio'ya ardından da başıyla kendisini onaylayan Drizzt'ebaktı. "Bir şey buranın altındaki tundrayı eritmiş olmalı. Hepsiniçamura çevirmiş ve burayı gözden ırak hale getirmiş." "Ve erime beraberinde su getirir; her yıl," diye ekledi Cordiokuzeyi göstererek. "Kova kova çamuru yıkar ve ardında taşları bıra-kır." "Cevap tavanda," diye açıkladı Torgar, yukarıyı göstererek."Oraya ışık tutabilir misin rahip?" Cordio başıyla onaylayıp Bruenor'un yanından ayrıldı. Kollarınınazikçe sallayarak yeniden büyü yapmaya başladı; mağaranın tava-nında, karşılarındaki muazzam yapının tepesiyle birleştiği yerde birışık küresi yarattı. Bu ışıkla Torgar'm şüphelerini doğrulayan bazıemareler ortaya çıktı. "Kökler," diye açıkladı Mirabarlı cüce. "O çatıyla zeminin arasıbirkaç on metreden fazla olamaz. Ve bu daha uzun yapılar tavanı te-pede tutmaya yarayan destekler gibiler. Geriye kalanı ise karmaka-rışık kökler ve donmuş zemin çözüyor. Diyorum ki tüm bölge bat-mış, zira bu binalar Karanlıkaltı için yapılmamışlar." Bruenor önce tavana sonra Drizzt'e baktı ama drow yalnızcabaşını sallayıp onayladı. "Pöh!" diye homurdandı Bruenor. "Gauntlgrym, Mirabar'a ya-kın o halde ve sen bunu biliyorsun. Dolayısıyla burası oranın tepe-si olmalı, gerisi ise aşağıda. Tek ihtiyacımız olan, Mirabar'daki ipeve beraberindeki servis asansörüne benzer, bizi alt bölümlere götü-recek bir sığınak bacası bulmak. Şimdi şu büyük mekanın ne oldu-ğunu anlayalım... önemli bir yapı olduğunu düşünüyorum. Birhükümdar odası olabilir."185

W~» R.A. SALVATORE Torgar başıyla onayladı ve Pwent, hemen arkasındaki Cordio lbirlikte, merdivenlerde öncü olmak üzere Bruenor'un önüne gec/Fakat Torgar arkada kaldı ve bu Drizzt'in gözünden kaçmadı. 1"Mirabar'a benzemiyor," diye fısıldadı cüce, Drizzt ve Regis'"Yüzeyde yer alan bir cüce şehri?" diye sordu Regis. Torgar omuz silkti. "Bilmiyorum." Yana çekilip kemerinden birşey çıkardı; bu, meydanın arkasındaki demirci ocağında bulduğu birşeydi. "Bunlardan bir yığın var ve başka da pek bir şey yok," dedi Regis nefesini tuttu ve Drizzt, cücenin mekanı vuran çamurlufelaketi bildirişini başını sallayarak onayladı. Zira Torgar elindeyüzeyde yaygın ve Karanlıkaltı'nda nadir görülen bir şey tutuyor-du; bir at nalı... Drizzt'in ayak diremesiyle o, yaygaracı Thibbledorf değil,Guenhwyvar ile birlikte binaya doğru yöneldi. Drow ve panter hey-betli, işlemeli -daha çok güneşin altındaki bir inşaya uygunluğu

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 113: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

gösteren rengarenk ve parlak metallerle dolu- kapıların iki yanındansüzüldüler. Tecrübeli bir koordinasyonla hareket eden drow ve kedi-si kendilerini bekleyen muhteşem salonun gölgeleri arasına daldılar.Tehlike sezmediler. Mekan sakin ve uzun zamandır dokunulmamışgibi duruyordu. Fakat burası bir kabul salonu, cüce kralına uygun bir saray değil-di. Diğerleri içeri girdiğinde odayı meşalelerle aydınlatınca meka-nın bir kütüphane ve galeri; sanat ve öğrenme yeri olduğu ortayaçıktı. Tüm odayı ve duvarları kaplayan eski ahşap rafları çürümüş par-şömen tomarları doldumyordu, aralara üzerlerindeki imgeler uzunzaman önce solmuş olan goblenler, irili ufaklı heykeller serpiştiril-mişti. Altı yoldaş, özellikle de Bruenor için ilk alarm dalgalarını yayanbu heykeller oldu. Zira bazıları tipik kahraman pozlarını takınmışgösterişli kıyafetli cücelerdi ye diğerleri gururla duran ork savaşçı-larıydı. Birkaç tane de farklı giysili; uçuşan cübbeli, ellerinde kalemolan ork vardı. En seçkini odanın uzak ucundaki, kapıların tam karşısındakikürsünün üzerinde duruyordu. Tıknaz ve güçlü Moradin imgesi cü-186

ORK KRAL *HWeler için oldukça tanıdıktı. Onun karşısında yer alan ork tanrısı Gruumsh Tek-Göz de öyle.ye bu ikisi birbirlerine şüpheli denebilecek bir ifadeyle bakar birşekilde gösterilirken Moradin'in bozguna uğratılmış Gruumsh'ungöğsünde durmuyor oluşu dört cücenin yüzünde de kuşku dolu birhal yarattı. Hatta Thibbledorf P\vent anlaşılmayan bir şeyler geve-ledi."Burası ne idi?" diye sordu Cordio, hepsinin aklındaki soruyudile getirerek. "Ne salonuydu? Ne şehriydi?""Delzoun," diye mırıldandı Bruenor, "Gauntlgrym." "O halde anlatılan hikayelerdekilere benzer bir yer değil," dediCordio ve Bruenor ona bir bakış attı."Daha büyükmüş demek istiyorum," diye ekledi rahip çabucak. "Her ne idiyse gerçekten büyükmüş," dedi Drizzt. "Ve MithrilSalonu'ndan yola çıkarken sahip olduğum beklentilerin de ötesinde.Yerin altında bir delik bulacağımızı sanıyordum Bruenor veya kü-çük, eski bir yerleşim birimi." "Gauntlgrym olduğunu size söyledim," diyerek karşılık verdiBruenor. "Öyleyse o zaman burası senin Delzoun kalıtımını gururlandıra-cak bir yer," dedi drow. "Değilse o zaman bırak da aynı şekilde gu-rur duyabileceğin başka marifetler keşfedelim." Bruenor'un inatçı ifadesi bu sözlerle biraz olsun yumuşadı,Drizzt'i başıyla onayladı ve arkasından gelen Thibbledorf ile birlik-te odanın derinliklerine daldı. Drizzt, Cordio ve Torgar'a baktı; ikiside havai krallarını sakinleştirmesinden dolayı duydukları minnettar-lığı başlarını sallayarak gösterdi. Burası Gauntlgrym değildi, bunu üçü de biliyordu; en azındancüce efsanelerindeki Gauntlgrym değildi. Peki o zaman neresiydi? Kütüphanede tasfiye edilecek pek bir şey yoktu ama geçen za-mana tamamen yenilmemiş birkaç parşömen buldular. Eski kağıdınüzerinde yazanları hiçbiri okuyamadı; yine de önceki sakinlerin za-naatçılığı hakkında ipucu verebilecek birkaç şey ve hatta Regis'in

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 114: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

temizlendiği takdirde ilk halini açığa çıkarabileceklerine inandığıbir goblen vardı. Definelerini büyük bir özenle bir araya getirdiler,187

SALVATOREgobleni rulo yapıp diğer eşyalarla birlikte nazik bir şekilde artakalan yiyeceklerini barındıran çantalarına yerleştirdiler. Salonu taramaları bir öğleden sonradan kısa sürdü ve mağaranıgeri kalanının sadece bir bu kadar vakit alan üstün körü bir şekildgözden geçirilmesiyle tamamlandı. Ansızın, Bruenor'un ısrarıy^keşifleri sona erdi. Kısa bir süre sonra yer altına indikleri deliktenyukarı tırmandılar ve gecikmeli kışın sessiz gecesiyle karşılandılarBir sonraki şafakta sorularına cevaplar bulmayı umdukları evlerinedönüş yoluna koyuldular.188

14XOLASILIKLAR Kral Obould normalde geçici sarayını, daha büyük bir çadırıniçine yerleştirilmiş iki çadırı, çevreleyen ork kalabalığını neşelen-dirmekten hoşlanırdı. Her üç çadır da metal ve tahtayla desteklen-mişti ve güvenliği arttırma amacıyla üçünün girişi de farklı yerler-deydi. Obould'un ağır zırhlarla ve ışıldayan muhteşem silahlarladonatılmış en güvenilir muhafızları iki dış koridoru kolluyordu. Güvenlik önlemleri kısmen yeniydi; ork kralı dikkatini toplayıpstratejisini belirlemeye başlayınca arttırılmıştı; bu, krala neşelendir-menin krala bazı adamlarının savaş içgüdüleriyle örtüşmeyebilece-ğini hatırlatan bir plandı. Bekçi Vadisi'nin taşları arasında yapaca-ğı uzun mücadelenin ilk raundunu çoktan başlatmıştı. MithrilSalonu'na yapılan saldırıyı geri çekme kararı bir yığın hoşnutsuzmırıltıya neden olmuştu.Ve bu sadece bir başlangıçtı tabii ki... Çadır sarayının açık eteğine doğru yürüdü ve göçebe ork kasa-basının meydanında toplanan kalabalığa baktı. Yardakçılarının enaz iki yüzü oradaydı; vahşice bağırıp çağırıyor, silahlarını göğe kal-dırıyor, birbirlerinin sırtlarını sıvazlıyorlardı. Aykorusu'ndaki muh-teşem ork zaferinin, nehir kıyısında mızraklara geçirilen elf kafala-rının haberi gelmişti."Oraya gidip bu kafaları görmeliyiz," dedi Kna yanına sokuldu-189

W~* R.A. SALVATOREğu Obould'a. "Bu beni şehvetle dolduracak bir görüntü olur." Obould başını döndürüp kadına baktı ve aptal Kna'nın ne kadarzavallı biri olduğunu asla anlamayacağını bilerek ona gülümsedi. Meydandaki bağırış çağırış temel bir ilahiye dönüştü; "Karuck!Karuck! Karuck!" Bu beklenmedik değildi. Bir gece önce, henüz ulak gelmedendoğudaki savaşın haberini alan Obould sadık kullarını harekete ge-çirmişti ve başıyla verdiği onayla kalabalığın arasına karışmalarınısağlamıştı. İlkinin ardından ikinci bir ilahi başladı; "Bol-Ok! Bol-Ok! Bol-Ok!" Ve krallığa yapılan çağrı yavaş yavaş tüm klana yayıldı.

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 115: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

"Beni oraya götür ve seni seveyim," diye fısıldadı orku daha dasıkı tutan Kna, Ork Kralı'nın kulağına. Yeniden kadına dönen Obould'un kan çanağı gözleri kısıldı. Ka-dının saçına yapışmak ve başını arkaya eğebilmek üzere elini kal-dırdı; böylece kadın yüzündeki yoğunluğu görebilirdi. Lafını duy-duğu, uzun mızraklara geçirilmiş o elf kafalarım gözünün önüne ge-tirdi. Kna'nm başını da onlardan birine geçirme düşüncesiyle gü-lümsemesi tüm yüzüne yayıldı. Bu yoğunluğu yanlış anlayıp ilgiye yoran kadın sırıtıp ona doğrukıvrıldı. Obould neredeyse tanrısal bir güçle kadını belinden kavrayıp ye-re serdi. Yeniden meydana döndü ve kaç yardakçısının -o an oradaolmayanların- zafer haberi krallığa yayıldığında Karuck Klanıövgülerine Bol-Ok nağmesini ekleyeceğini merak etti.

Gece karanlıktı ama bu, Karanhkaltı'nın siyahlığını iyi bilenTos'un Armgo'nun hassas gözleri için geçerli değildi. Kayalık birçıkıntıya çömeldi ve Surbrin nehri olarak bilinen gümüşi yılana,özellikle de önündeki sivri kazıklara baktı. Failler, kışkırtıcı Dnark, Ung-thol ve genç zıpçıktı Toogvvik Tukile birlikte güneye hareket etmişlerdi. Surbrin'de Battlehammercücelerine saldırmaktan bahsetmişlerdi.190

ORK KRAL *--^Hr — Obould böylesi bir bağımsızlıktan hoşlanmazdı. Ve gariptir ki,.roWUn kendisi de bu manzara karşısında pek heyecanlı değildi. O, gigedeki cücelere yapılan ilk ork saldırısına yol gösteren bizzatkendisiydi; ork akını Battlehammer Klanı'nı deliğine tıkmadan ön-ce ana gözcü kulesine gizlice sokulmuştu.İyi bir gün olmuştu. 'Peki, ne değişti?' diye düşündü Tos'un. Savaş, özellikle de varolduklarını bilmekten büyük bir hoşnutsuzluk duyduğu en çirkin veen kokuşmuş iki ırk; orklar ve cüceler arasındaki bir savaş, patlakverdiğinde onu melankoliye sürükleyen ne olmuştu? Cevabı nehre baktığı zaman anladı. Tos'un bir drowdu,Menzoberranzan'da yetişmişti ve kuzenleri yüzey elflerine karşı hiçsevgi beslemiyordu. Yüzey ve Karanlıkaltı elfleri arasındaki savaşyeryüzündeki en sert çekişmelerden biriydi; sürekli mücadele edenAbyss ve Dokuz Cehennem şeytanlarının arasındakine eş değeruzun bir alçakça davranış ve kanlı baskın hikayesiydi. Bir yüzeyelfmin boğazını kesmek Tos'un'u hiçbir zaman etik bir ikilemdebırakmamıştı tabii ki ama şu anki durumda, mızraklara geçirilmiş okafalarda onu rahatsız edip dehşete düşüren bir şey vardı. Yüzey elflerinden ne kadar nefret ediyorsa orklardan da en az okadar nefret ediyordu. Orkların herhangi bir elf türüne karşı böyle-si bir zafer kazanmış olması fikri drowun iliklerini donduruyordu.Yirmi bin kara elfın ve muhtemelen bu sayının üç katı orkun, gob-linin ve köle koboldların yaşadığı bir şehirde büyümüştü. Oradaacaba Barrison Del'Armgo ve hatta Baenre Evi'nin soylu sakinleri-nin kafalarını mızrağa geçirmeye hazır bir Karuck Klanı var mıydı?

Bu saçma düşünceye dudak büküp kendine yüzey elflerinindrowlardan daha güçsüz olduğunu hatırlattı. Bu grup KaruckKlanı'na yenik düşmüştü çünkü bunu hak etmişti; çünkü güçsüzveya aptaldı ya da her ikisi birden... Yahut en azından Tos'un'un, tekrarın mantığın sağlayamadığıhuzuru sağlayacağını umarak, kendisine defalarca söylediği şey buidi. Güneye, engebeli arazide ve karanlığın içinde kaybolan Karuck

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 116: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

Klanı sancaklarına baktı. Aykorusu'ndaki katliamla ilgili kendisinene söylerse söylesin, kalbinin ve ruhunun doğrucu yankılarının de-191

^- 4*^-^ R.A. SALVATORErinliklerinde, Tos'un, Grguch ve yardakçılarının korkunç bir şekıde ölmelerini diledi.—ıH-f Sıcak günün kışın buzlu pençesini kemirmesiyle damlayan susesi Nesme'nin doğusundan yola çıkan kervana eşlik ediyordu. Sü-rücü pek çok kez çamurlu tekerlekler konusunda homurdandı, hattagecenin soğuk olması dileğini dile getirdi."Gece sıcak olursa yürüyeceğiz!" diye uyardı tekrar tekrar. Catti-brie ne bu sözleri duydu ne de çevresindeki erimenin tatlısenfonisini fark etti. Sırtı sürücü koltuğuna dayalı bir şekilde vagon-daki yatağa oturmuş arkalarında bıraktıkları batıya bakıyordu. Wulfgar oradaydı; kendisinden uzaklara doğru hareket ediyordu.Sonsuza kadar gitmesinden korkuyordu. Öfke doluydu, fazlasıyla kırgındı. Mithril Salonu'nun etrafınakamp kurmuş bir ork ordusu varken nasıl gidebilirdi? SalonYoldaşlan'nı nasıl terk ederdi? Bruenor'a, Drizzt'e ve Regis'e vedabile etmeden nasıl yola koyulurdu? Aklında bunlar ve çok daha fazla soru dolanıyordu; hepsine biranlam vermeye, kontrolü dışında gelişen bir şeyle uzlaşma sağla-maya çalışıyordu. Olaylar böyle gelişmemeliydi! Bunu Wulfgar'asöylemeye çalışmıştı ama barbarın gülümsemesi, öylesi emin ve sa-kin, tartışmayı daha başlamadan sonlandırmıştı. Wulfgar'la beraber Gümüşay'a gitmek üzere MithrilSalonu'ndan ayrıldıkları günü düşündü. Bruenor ve Drizzt'in tepki-lerini anımsadı; ilkinin fazla duygusal ikincisinin fazla soğukkanlıolduğunu fark etti. Wulfgar onlara söylemişti. Yola çıkmadan önce veda etmişti; yaaçık bir şekilde ya da görmezden gelemeyecekleri ipuçlarıyla. Herşeyin sırrım yolda çözmüş ve bu kararı almış değildi. Catti-brie, Bruenor'a ve özellikle de Drizzt'e karşı ani bir öfkeduyarak yüzünü buruşturdu. Bunu bildikleri halde kendisine nasılsöylemezlerdi?Bu öfkeyi çabuk bastırdı ve bunun, Wulfgar'ın tercihi olduğunu192

ORK KRALk etti- Kendisine söylemek için Colson'u geri almayı beklemişti.t tti-brie bu düşünceyi başıyla onayladı. Beklemişti çünkü kızı,nesinden alınan ve ona geri verilmesi gereken kızı görmenin,r tti-brie için her şeyi daha net bir hale getireceğini biliyordu."Öfkem ne VVulfgar'a ne de diğerlerine," diye fısıldadı kadın. "Ha?" diye sordu sürücü ve Catti-brie başını çevirip adamagülümsedi, böylece adam yeniden kendi işiyle ilgilenmeye koyuldu. Bakışlarını yeniden ıssız batıya çevirdiğinde bu gülümsemeyikorudu ve içine akan gözyaşlarını gizlemesini sağlayacak bir maskeniyetine gözlerini kıstı. VVulfgar gitmişti, arkasına yaslanıp bununsebeplerini düşününce adamı suçlayamacağını biliyordu. Artık gençbir adam değildi. Vasiyeti yerine getirilmeliydi ve zaman azalıyor-du. Bunun yapılacağı yer Mithril Salonu veya cüce kalesini çevre-leyen şehirler değildi; halk, insanlar Wulfgar'a ne görünüş ne dehassasiyet bakımından benziyordu. Onun evi Buzyeli Vadisi'ydi.Halkı Buzyeli Vadisi'ndeydi. Sadece Buzyeli Vadisi'nde gerçektenbir eş bulmayı umabilirdi.

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 117: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

Çünkü Catti-brie onun için yitirilmişti. Ve kadına karşı hiçbirkötü niyet beslemese de Drizzt ve kendisine baktığında yaşadığıacıyı anlıyordu. VVulfgar'la bir geçmişleri vardı ama o anlar artık geride kalmış-tı, şeytanlar, hem VVulfgar'ın içindekiler hem de Abyss sakinleri,tarafından çalınmışlardı. O anlar geçmişti ve görünüşe bakılırsa bircüce kralının sarayında VVulfgar'ın başka benzer bir an yakalamafırsatı yoktu. "Elveda," diye fısıldadı Catti-brie sessizce ıssız batıya ve bubasit sözcüğü hiç böylesi anlamlı bir şekilde söylememişti.-W— Colson'u açan kardelenlere yaklaştırmak için eğildi; küçük be-yaz gövdeleri karı inkar ediyordu. İlk çiçekler; yaklaşan baharın işa-reti. "Anne Dell-y için," diye şakıdı Colson neşeyle; uzun bir kalpatışı boyunca ilk kez Delly'nin adını ağzına alıyordu ve bu yalnız-193

*M R.A. SALVATOREca Wulfgar'ın kalbini daha da dağladı. "Çiççekler," diye kıkırdanve bir tanesini burnuna götürdü. Wulfgar onun yanlış telaffuzunu düzeltmedi, zira kız, bir 'çiççeğin' olamayacağı kadar parlaktı. "Çiççekler için anne," diye abuk sabuk konuştu Colson ve her nekadar kız düzgün cümleler kurduğunu düşünüyor olsa daWulfgar'ın anlayamadığı bir düzine sözcük daha mırıldandıWulfgar, Colson'un en azından Colson'a son derece mantıklı geldi-ğinden emindi! Orada küçük bir insan vardı; Wulfgar bunu yalnızca o masumanda gerçekten kavramıştı. Düşünen, rasyonel bir birey. Artık birbebek değildi; çaresiz ve bihaber değildi artık. Wulfgar'a yayılan neşe ve gurur geçiciydi şüphesiz; zira yakın-da Colson'u annesine, hiçbir zaman evi olarak görmediği bir yerdebulunan hiç tanımadığı bir kadına teslim edeceğini fark etti. "Öyle olsun," dedi adam ve Colson ona bakıp kıkırdadı.Wulfgar'ın duyduğu haz yavaş yavaş yaklaşan dehşete baskın geldi.Sanki sonunda içini kaplayan kasvetli buz örtüsü kalkmış gibi kal-bindeki çiçeklenmeyi hissetti. Hiçbir şey bu ağır basan duyguyu de-ğiştiremezdi. Özgürdü... Memnundu... Yaptığının iyi ve doğru oldu-ğunu kalbinin derinliklerinde hissediyordu. Çiçeğe doğru eğildiğinde başka bir şey daha fark etti; çamurda,sertleşmiş karın tam köşesinde taze bir iz vardı. Kumaş kaplı birayak tarafından bırakılmıştı ve herhangi bir kasabaya fazlasıylauzak olduklarından Wulfgar bunun bir goblin ırkına ait olduğunuhemen anladı. Doğrulup çevreye göz attı. Bakışlarını yeniden Colson'a çevirip huzur verici bir şekilde gü-lümsedi, sonra da engebeli patikaya doğru hızla yola koyuldu;yönü, neyse ki, o yaratığın yönünün tam tersiydi. Ne o gün ne dekollarında Colson'u taşıdığı başka bir gün savaşmak istiyordu.Bunun asıl sebebi çocuğu ait olduğu yere geri götürme arzusuydu. Wulfgar kızı geniş omzuna yerleştirdi ve uzun bacakları onlarıyolun aşağısına, batıya doğru taşırken kıza sessizce ıslık çaldı.Eve...194

ORK KRAL *-^R=*4-H— VVulfgar'm bulunduğu yerin kuzeyinde dört cüce, bir buçukluk

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 118: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

e bir drow, karlı bir vadide küçük bir ateşin etrafında konuşlandı.Yürüyüşlerine daha önce ara ventıişlerdi; soğuk geceyi daha kolayçirmelerini sağlamak üzere belki bazı taşlan ısıtabilecek bir ateşyakmalarının iyi olacağını düşünmüşlerdi. Dans eden turuncu alev-lerin üzerinde ellerini hızla ovuşturduktan sonra Torgar, Cordio veThibbledorf taş bulmak üzere harekete geçti. Bruenor onların ayrılışını neredeyse fark etmedi bile; zira bakış-ları parşömenlere, artifektlere ve yanda duran goblene kilitlenmişti. Regis yiyeceklerini hazırlarken Drizzt öylece oturup cüce arka-daşını izledi; Bruenor'un içten içe çalkalandığını ve yakında aklın-dakileri söze dökeceğini biliyordu. Bruenor sanki ipucu almış gibi drowa döndü. "Gauntlgrym'i vekendime cevaplar bulacağımı düşünmüştüm," dedi. "Onları bulup bulmadığını henüz bilemezsin," diye hatırlattıDrizzt. Bruenor homurdandı. "Gauntlgrym değildi, elf. Mekan hakkın-da anlatılan efsanelere bakacak olursak, değildi. Duyduğum hikaye-lere göre, değildi.""Muhtemelen değildi," diye onayladı drow."Duyduğum hiçbir yere benzemiyordu.""Ki bu da orayı çok daha önemli kılabilir," dedi Drizzt. "Pöh!" diye homurdandı Bruenor isteksizce. "Cevaplandırılmasınıistemediğim bilmecelerle dolu bir yer.""Her ne ise o işte.""Ve o?""Umarım aldığımız yazılarla ortaya çıkacak." "Pöh!" diye daha yüksek sesle homurdandı Bruenor ve eliniDrizzt'le parşömenlere doğru savurdu. "Kendime yatağımı ısıtacakbir taş bulacağım," diye mırıldanıp harekete geçti. "Ve başımı vura-bileceğim bir tane." Bu son cümle Drizzt'in, Bruenor'un ipuçlarını sonuna kadartakip edeceğini hatırlayıp sırıtmasına neden oldu. Arkadaşına inan-195

R.A. SALVATOREcı sonsuzdu."Korkuyor," dedi Regis, cüce gözden kaybolur kaybolmaz. "Korkmalı," diye cevapladı Drizzt. "Dünyasının temelleri tehli-kede." "Parşömenlerde ne olduğunu düşünüyorsun?" diye sordu Regisve Drizzt omuz silkti. "Ve o heykeller!" diye devam etti buçukluk, kararlı bir şekilde."Orklar ve cüceler; üstelik savaşmıyorlar. Bu ne anlama geliyor?Bize sunulan bir çözüm mü? Yoksa daha fazla soru mu?" Drizzt bunu bir anlığına düşündü ve şu cevabı verirken buçuklu-ğu başıyla onayladı; "Olasılıklar."196

SAVAŞ İÇİNDE SAVAŞ

R.A. SALVATORE Azar azar, on gün on gün, yıl be yıl günlerimizi inşa ediyoruzHayatlarımız bir rutine giriyor ve sonra o sıradanlıktan sızlanıvoruz. Görünüşe bakılırsa, tahmin edilebilirlik iki ucu keskin bir 6,_çak; hem huzuru hem de usancı barındırıyor. Ona özlem duyuyoruzonu yaratıyoruz ve bunu başardığımızda onu reddediyoruz. Çünkü değişim her zaman büyüme demek değilken büyüme hepdeğişimin altında yatıyor Tamamlanmış bir insan, tamamlanmış bir

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 119: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

ev gibi sabit bir şeydir. Hoş belki veya güzel ya da hayranlık uyan-dırıcı ama uzun süreli bir heyecan veremez. Kral Bruenor bunun somut örneğine, doruk noktasına, bir cüce-nin düşleyebileceği her hayale ulaştı. Ve hâlâ, bu şekilde dile getir-meyi reddedip sadece maceraperest olduğunu kabullense de değişi-mi arzuluyor. Mahalini buldu ve şimdi her fırsatta o mahali terketme yolları arıyor. Arıyor çünkü içten içe büyümeyi araması gerek-tiğini biliyor. O eski devimle söylendiği gibi, kral olmak Bruenor 'uerken yaşlandıracak. Böylesi bir ruha herkes sahip değildir. Bazıları rutinin huzuru-nu arzulayıp ona, hayatın detaylarının inşasının tamamlanmasıylagelen eminliğe sımsıkı tutunurlar. Daha küçük bir ölçekten bakar-sak; gündelik hayatlarıyla evlenirler. Tahmin edilebilirliğe aşıkolurlar. Huzursuz ruhlarını çoklu evrende kendi yerlerine buldukla-rına duydukları güvenle, her şeyin olması gerektiği gibi olduğu,keşfedilecek başka bir yol kalmadığından gezinmenin de anlamsızolacağı düşünceleriyle yılıştırırlar. Daha büyük bir ölçekten baktığımızda ise bu insanlar o yapıyamüdahele eden bir kişiye veya nesneye karşı korku ve kızgınlık bes-lerler... bazen mantığa aykırı olacak kadar uç örnekler görülür.Toplumsal bir değişim, bir kralın fermanı, komşu topraklardakidavranış değişikliği, kişisel olarak onlarla hiçbir ilgisi olmayanolaylar bile dehşet dolu, uyumsuz bir tepki vermelerine neden ola-bilir. Leydi Alustriel, Gümüşay sokaklarında alenen dolaşmama ilkkez izin verdiğinde büyük bir direnişle karşılaştı. Tüm bölgedeki eniyi ordulardan biri ve sihirli yetenekleri tüm dünyada kutsanan birlider tarafından korunan halkı Drizzt Do 'Urden 'den korkmadı.Hayır, onlar benim temsil ettiğim değişimden korktular. Benim198

ORK KRAL f—*]ffiimüşay 'daki varlığım onların hayatlarının yapısını bozdu, olay-ları yorumlama şekillerini, olayların olması gerektiği hali tehditetti- Üstelik benim onlara karşı böylesi bir tutumda bulunmamafağmen, tabii ki... Bu huzurla macera arasında gidip geldiğimiz çizgidir işte.İlkinde tatmin, hatta memnuniyet bulanlar var ve bir de sonsuzakadar arayış içinde olanlar. İlkinin korkusunun en büyük gizeme; ölüme duyulan korkuyadayandığını tahmin ediyorum ve sadece tahmin edebilirim. En kalınsurları inşa edenlerin inançlarına sımsıkı, yerinden oynatılamazca-sına bağlanmaları bir tesadüf değildir. Şimdi ve şu an her nasılsaövledir ve daha iyi bir yaşam ölümden sonra bulunacaktır. Bu savinananların inançlarının temelini oluşturur; zira pek çoğu içinölümden sonrası ancak şimdi ve şu an seçilen tanrının temellerineuygun bir şekilde yaşandığı takdirde vaatlerini yerine getirecektir. Ben diğer gruba; arayanlara ait olduğumu düşünüyorum.Bruenor'un da öyle olduğu aşikar, zira her zaman hoşnutsuz birkral olacak. Catti-brie bir yere kök salamaz. Yeni bir yola koyuldu-ğunda gözlerinde oluşan ışıltıdan daha parlak bir şey yok. Ve Regisbile; zira tüm yakınmaları yolla alakalı oluyor. Geziniyor, arıyor vemücadele ediyor. IVulfğar da sınırlandırılamaz. Mithril Salonu 'ndakihayatını gördü ve hem haklı hem de üzücü bir şekilde, kendisi içindaha iyi bir yol, daha iyi bir mekan olduğu sonucuna vardı. Gidişinigörmek beni üzüyor. Zira sayılamayacak kadar uzun yıllardır obenim hem arkadaşım hem deyoldaşımdı; hayatta ve savaşta güve-nilecek bir destekti. Onu çok özlüyorum, her gün... ve yine de onudüşündüğüm zaman gülümsüyorum. Wulfgar, Mithril Salonu 'ndan

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 120: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

ayrıldı çünkü bu mekanın ona sunabilecekleri kendisine yetmemeyebaşladı, çünkü Buzyeli Vadisi 'nde daha faydalı -hem kendisine hemde çevresindekilere- olacağı bir ev bulacağını biliyor. Ben de günlerimi Bruenor'un krallığında geçireceğime pekinanmıyorum. Adımlarımı bilinmeyen patikalara iten sadece sıkıntıdeğil, aynı zamanda hayatın temel ilkesinin olan değil olabilecekşeyin arayışı olduğuna duyduğum sabit inançtır. Haksızlığa veyaeziyete, fakirliğe yahut köleliğe bakıp çaresizce omuz silkmek ya da199

Ş R.A. SALVATOREdaha da kötüsü, bu durumları haklı çıkarmak için tanrının 'sözün •sığınmak mükemmeli lanet/emektir ve benim için mükemmel anc ,arayışla bulunur. Mükemmel, tanrıların bir hediyesi değil, vaadidi Bize mantık verilmiş. Cömertlik verilmiş. Sempati ve empati ildonatılmışız, içimizde daha iyi bir yaradılış var ve bu, cennetin sur-ları hariç başka surlarla sınırlandırılamaz. O daha iyi yaradılışmantığına göre kusursuz bir hayat kusurlu bir dünyada bulunamaz Dolayısıyla aramaya cüret ediyoruz. Değişme cesaretini göste-riyoruz. Bu hayatta 'cennet 'e ulaşamayacağımızı bilmek bile ruti-nin huzuruna saklanmak için mazaret olamaz. Zira ancak o arayı-şın içinde, kendimizi ve çevremizdeki dünyayı geliştirmeye duydu-ğumuz sürekli arzuda aydınlanma yolunu yürüyor, sonunda başlarıalçakgönüllükle eğilmiş tanrılara yaklaşabiliyoruz ve işlerini yeri-ne getirdiğimizi, kendimizi ve dünyamızı onların ulvi standartları-na, ideal fikrine yükseltmeye çalıştığımızı biliyoruz.- Drizzt Do'Urden200

KRİZLERİN ÇAKIŞMASI Sihirli atlar dörtnala giderken alevler saçan araba şafak öncesigökyüzünde turuncu bir hat oluşturdu. Alevler canlı rüzgarda kam-çılandı ama sürücüler için yanmıyorlardı. Leydi Alustriel'in yanın-da yer alan Catti-brie de hissetti bu rüzgarı; koyu kestane saçlarıvahşice dalgalanıyordu -ma esintinin sertliği Alustriel'in hayat doluarabasının sıcaklığıyla yumuşadı. Rüzgarın uğultusunun düşüncele-rini de sağırlaştırmasına izin vererek kendini bu duyguya teslim etti.Kısa bir süreliğine, parıldayan son yıldızların altında, tüm duyulanyolculuğun sıra dışı doğasıyla tüketilmiş bir halde sadece var oldu-ğunu hissedecek kadar özgürdü.

Surbrin'in yaklaşan gümüş hattını görmedi ve Alustriel büyülüarabayı suya doğru alçaltıp Mithril Salonu'nun doğu kapısının dı-şındaki zemine yönelttiğinde bulundukları yüksekliğin hayal meyalfarkındaydı. O erken saatlerde dışarıda pek az cüce vardı, çoğu da kuzey suruboyunca nöbet tutuyordu fakat hepsi birden Gümüşay Leydisi içinkoşuşturmaya ve neşe içinde bağırıp çağırmaya başladı. Zira gele-nin o olduğunu tabii ki biliyorlardı; bu araç son aylarda kendilerinesayısız lütufta bulunmuştu. Alustriel'in yolcusunu; Mithril Salonu Prensesi'ni fark ettikle-rinde neşeleri daha da arttı.201

#-* R.A. SALVATORE •"Hoş geldiniz," dedi sakallı halktan birkaç kişi. "Kral Bruenor henüz dönmedi," dedi kır saçlı, kör gözü yamalı

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 121: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

muhteşem kara sakalının yarısı yolunmuş bir tanesi. Catti-brie'Mitlıril Salonu'na Torgar Hammerstriker ile beraber gelmiş olan'dehşet verecek kadar sadık, hiddetli Shingles McRuff ı tanıyıncagülümsedi. "Kaç günlük mesafede kim bilir." "Her zaman memnuniyetle karşılandığınızı, Mitlıril Salonu'nda varolan en iyi misafirperverliği bulacağınızı bilin," dedi başka bir cüce. "Çok cömertsiniz," diye karşılık verdi Alustriel. Sözlerinedevam ederken dönüp doğuya baktı. "Halkımın daha fazlası-Gümüşay Büyücüleri- sabah burada olacak, hepsi havadan gele-cek; bazıları kendi kendilerine uçuyor, diğerleri ise kara sineklerebiniyor olacak, iki tanesi süpürgeli ve biri uçan halıya sahip. Ok-çularınızın onları aşağı indirmemesini rica ediyorum." "Kara sinek mi?" diye sordu Shingles. "Böceklerin üzerindegelecekler mi demek istiyorsun?""Büyük böcekler," dedi Catti-brie."Öyle olmalı." "Yaratılış büyülerini donanmış bir şekilde geliyoruz, zira müm-kün olan ilk fırsatta Surbrin'deki köprünün açılmasını ve güvenliği-nin sağlanmasını istiyoruz," diye açıkladı Alustriel. "Mitlıril Salonuve Gümüş Sınırlar'daki tüm iyi krallıklar hatırına." "O zaman daha da hoş geldiniz," dedi Shingles ve başka bir neşedolu haykırışa öncülük etti. Catti-brie arabanın arka ucuna doğru yöneldi ama Alustriel onuomzundan tuttu. "Batıya uçup Kral Bruenor'u arayabiliriz," diyeönerdi. Catti-brie durup o yöne baktı ama başını iki yana sallayarak"Eminim yakında dönecektir," dedi. Catti-brie, Shingles'ın kendisine uzattığı eli tutmayı kabul edipcücenin yere inişini kolaylaştırmasına izin verdi. Shingles hızlıydı,Alustriel'e de aynı şekilde yardım eli uzattı ve Leydi, Catti-brie gibiyaralı olmasa da, teklifi cana yakın bir şekilde kabul etti. Diğerlerinide kendisini takip etmeye teşvik etti.Alustriel alevler saçan arabayı ve efsunlu ateşten yapılma atları202

ORK KRAL «-«kolaylıkla geri yollayabilirdi. Kendi sihirini ortadan kaldırmak ko-lay bir işti tabii ki, ateşli tayfa ve araba karanlığın içinde sönüp git-meden önce bir anlığına parlar, havaya son bir duman yayardı. Ama Leydi Alustriel bu büyüyü yıllardır kullanıyordu ve içine,hem arabayla tayfaya hem de büyü bozumuna kendi çeşnisini kat-mıştı. Cücelerin ruhlarını şenlendirmenin hoş olacağım düşünen bü-yücü en etkili büyü bozma numaralarından birini yaptı. Atlar kişneyip şaha kalktı, burun deliklerinden yayılan alevlerçevrede döndü. Hep beraber, arabayı da arkalarında sürükleyerekhavaya sıçradılar. Yerden yaklaşık altı metre mesafede onlara şekil-lerini veren sayısız alev dağıldı; her yere turuncu çizgiler yayıldı vesınıra ulaştıklarında etrafa kıvılcımlar saçan sağır edici bir patlamagerçekleşti. Cüceler keyifle inledi ve Catti-brie, tüm kederine rağmen, ken-dini kıkırdamaktan alıkoyamadı. Birkaç kalp atışının ardından sona erdiğinde kulakları çınlıyor,

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 122: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

gözleri parlak alevlerin yakıcılığı ile kırpışıp duruyordu. Catti-briearkadaşına ve sürücüye minnettar bir gülümseme sundu. "Tam da ihtiyaçları olan büyüydü," diye fısıldadı ve Alustrielgöz kırparak karşılık verdi.Mithril Salonu'na yan yana girdiler.—-M— Ertesi sabahın erken saatlerinde Shingles bir kez daha kendiniMithril Salonu'nun doğu kapısının doğu bölgesinde resmi karşılayı-cı olarak görev yaparken buldu, zira Bruenor'un Gauntlgrym olarakadlandırdığı yerden dönen altı maceraperesti ilk gören o idi. YaşlıMirabar cücesi gece nöbetini yönetmişti ve hem kuzey dağ yama-cındaki hem de köprüdeki istihkam için görev belirliyordu. Bü-yücülerin işlerine yabancı olmayan Shingles, Alustriel'in çetesi gel-diğinde dikkatli olmaları konusunda ekibini defalarca uyardı. KralBruenor ve diğerlerinin döndüğü haberi gelince Shingles onları kar-şılamak üzere hızla güneye doğru harekete geçti."O halde orayı buldun mu, kralım?" diye sordu heyecanla, çev-203

^ ?4*'^'?* R.A. SALVATOREresindeki herkesin aklından geçenleri dile getirerek. "Evet," diye cevapladı Bruenor ama ses tonu şaşkınlık yaratacakkadar donuktu. "Bir şey bulduk ama henüz oranın Gauntlgrym olunolmadığını bilmiyoruz." Torgar'ın taşıdığı büyük çuvalı ve Cordio'nunomzundaki rulo yapılmış gobleni gösterdi. "Nanfoodle'ın ve alimlerinüzerinde çalışacağı bir şeyler getirdik. Cevaplarımızı alacağız." "Kızın eve döndü," diye açıkladı Shingles. "Leydi Alustriel onuşu alevli arabasıyla getirdi. Ve Leydi'nin kendisi de, on Gümüşaybüyücüsü ile birlikte burada; hepsi de köprü üzerinde çalışmak içingeldi." Shingles sözlerini tamamladığında Bruenor, Drizzt ve Regis bir-birlerine baktılar."Kızım yalnız mı?" diye sordu Bruenor."Leydi ile beraber."Bruenor, Shingles'a baktı. "Wulfgar onlarla dönmedi," dedi yaşlı Mirabar cücesi. "Catti-brie konu hakkında hiçbir şey söylemedi ve sormanın bana düşme-yeceğini düşündüm."Bruenor, Drizzt'e baktı. "Batıda," dedi drow sessizce ve Bruenor bilinçsiz bir şekildebakışlarını batıya çevirip başıyla onayladı. Bruenor, Mithril Salonu'nun doğu kapısına doğru hızla yola ko-yulduğunda "Beni kızıma götürün," diye talimat verdi. Catti-brie, Leydi Alustriel ve Gümüşay büyücüleri içeridekikoridorun pek de uzağında değillerdi, çoğunluğu geceyi Salon'unen doğudaki odalarında geçirmişti. Hızlı ve kibar bir karşılamadansonra Bruenor, Leydi'den izin istedi ve Alustriel ile büyücüleriSurbrin köprüsüne doğru yola çıkmak üzere Salon'dan çabucakayrıldı. "O nerede?" diye sordu Bruenor, Catti-brie'ye, Regis, Drizzt veikisi yalnız kaldığında."Sen gayet iyi biliyorsun.""O halde Colson'u buldunuz?"Catti-brie başıyla onayladı."Ve onu eve götürüyor," diye belirtti Bruenor.204

ORK KRAL *~4rH=

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 123: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

Başka bir baş onayı daha. "Beraber gitmeyi teklif ettim," diyerkladı Catti-brie ve Drizzt'e baktı; sözleri karşısında gülümsedi-ğini görünce rahatladı. "Ama beni yanında istemedi." "Çünkü o ahmak geri dönmeyecek," dedi Bruenor ve yere tükü-rÜp uzun adımlarla yürümeye başladı. "İri ork boyutlu lanet aptaloğul" Drizzt, Regis'i Bruenor ile gitmeye teşvik etti ve buçukluk ba-sıla onaylayıp kralın peşine düştü. "Bence Bruenor haklı," dedi Catti-brie ve faydasız bir inkarlabaşını iki yana salladı, sonra Drizzt'e sımsıkı sarılıp onu uzun uzunöptü. Kucaklamasına ara vermeden başını omzuna koydu. Gözyaş-larıyla burnunu çekti. "Wulfgar'ın büyük olasılıkla dönmeyeceğini biliyordu," diyefısıldadı Drizzt. Catti-brie onu kol mesafesine itti. "Senin gibi... ve sen de bunubana söylemedin," dedi. "Wulfgar'ın arzusunu şereflendirdim. Yolunun neresi olacağın-dan emin değildi ama bunu Gümüşay'a ve sonrasına yapılan yolcu-luk boyu tartışmak istemedi." "Yoldayken biliyor olsaydım belki fikrini değiştirebilirdim,"diye itiraz etti Catti-brie. Drizzt ona çaresiz bir bakış attı. "Sana söylenmemesinin er. bü-yük nedeni işte bu.""Wulfgar'ın seçimini onaylıyor musun?" "Onaylamanın ya da karşı çıkmanın bana düşmediğini düşünü-yorum," dedi Drizzt omuz silkerek. "Bruenor'u böylesi bir zamanda terk etmesinin uygun olduğunumu düşünüyorsun?""Böylesi ya da öylesi... Herhangi bir zaman.""Bunu nasıl söylersin? Wulfgar bizim ailemiz ve çekip gitti..." "Yıllar önce Wulfgar, yochlol'a düştüğünde çıkan drow savaşın-dan sonra seninle benim yaptığımız gibi," diye hatırlattı Dnzzt."Yola özlem duyduk ve dolayısıyla, Bruenor'u salonunda bırakarakyola koyulduk. Altı yıl boyunca."Bu hatırlatma Catti-brie'nin öfkesini biraz olsun hafifletmiş gi-205

RA. SALVATOREresindeki herkesin aklından geçenleri dile getirerek. "Evet," diye cevapladı Bruenor ama ses tonu şaşkınlık yaratacakkadar donuktu. "Bir Şey bulduk ama henüz oranın Gauntlgrym olUr)olmadığını bilmiyoruz." Torgar'm taşıdığı büyük çuvalı ve Cordio'nunomzundakı rulo yapılmlş gobleni gösterdi. "Nanfoodle'ın ve alimlerinüzerinde çalışacağı bir şeyler getirdik. Cevaplarımızı alacağız " "Kızın eve döndü," diye açıkladı Shingles. "Leydi Alustriel onuşu alevli arabasıyla getirdi. Ve Leydi'nin kendisi de, on Gümüşaybüyücüsü ile birlikte burada; hepsi de köprü üzerinde çalışmak içlngeldi." Shingles sözlerini tamamladığında Bruenor, Drizzt ve Regis bir-birlerine baktılar."Kızım yalnız mı?" diye sordu Bruenor."Leydi ile beraber."Bruenor, Shingles'a baktı. "Wulfgar onlarla dönmedi," dedi yaşlı Mirabar cücesi. "Catti-brıe konu hakkında hiçbir şey söylemedi ve sormanın bana düşme-yeceğini düşündüm."Bruenor, Drizzt'e baktı. "Batıda," dedi drow sessizce ve Bruenor bilinçsiz bir şekildebakışlarını batıya çevirip başıyla onayladı.

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 124: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

Bruenor, Mıthril Salonu'nun doğu kapısına doğru hızla yola ko-yulduğunda "Beni kızıma götürün," diye talimat verdi. Catti-brie, Leydi Alustriel ve Gümüşay büyücüleri içeridekikoridorun pek de uzağında değillerdi, çoğunluğu geceyi Salon'unen doğudaki odalarında geçirmişti. Hızlı ve kibar bir karşılamadansonra Bruenor, Leydi'den izin istedi ve Alustriel ile büyücüleriSurbnn köprüsüne doğru yola çıkmak üzere Salon'dan çabucakayrıldı. "O nerede?" diye sordu Bruenor, Catti-brie'ye, Regis, Drizzt veikisi yalnız kaldığında."Sen gayet iyi biliyorsun.""O halde Colson'u buldunuz?"Catti-brie başıyla onayladı."Ve onu eve götürüyor," diye belirtti Bruenor.204

ORK KRAL «HH Başka bir baş onayı daha. "Beraber gitmeyi teklif ettim," diyeaçıkladı Catti-brie ve Drizzt'e baktı; sözleri karşısında gülümsedi-ğini görünce rahatladı. "Ama beni yanında istemedi." "Çünkü o ahmak geri dönmeyecek," dedi Bruenor ve yere tükü-rÜp uzun adımlarla yürümeye başladı. "İri ork boyutlu lanet aptaloğul." Drizzt, Regis'i Bruenor ile gitmeye teşvik etti ve buçukluk ba-şıyla onaylayıp kralın peşine düştü. "Bence Bruenor haklı," dedi Catti-brie ve faydasız bir inkarlabaşını iki yana salladı, sonra Drizzt'e sımsıkı sarılıp onu uzun uzunöptü. Kucaklamasına ara vermeden başını omzuna koydu. Gözyaş-larıyla burnunu çekti. "Wulfgar'ın büyük olasılıkla dönmeyeceğini biliyordu," diyefısıldadı Drizzt. Catti-brie onu kol mesafesine itti. "Senin gibi... ve sen de bunubana söylemedin," dedi. "Wulfgar'ın arzusunu şereflendirdim. Yolunun neresi olacağın-dan emin değildi ama bunu Gümüşay'a ve sonrasına yapılan yolcu-luk boyu tartışmak istemedi." "Yoldayken biliyor olsaydım belki fikrini değiştirebilirdim,"diye itiraz etti Catti-brie. Drizzt ona çaresiz bir bakış attı. "Sana söylenmemesinin en bü-yük nedeni işte bu.""Wulfgar'm seçimini onaylıyor musun?" "Onaylamanın ya da karşı çıkmanın bana düşmediğini düşünü-yorum," dedi Drizzt omuz silkerek. "Bruenor'u böylesi bir zamanda terk etmesinin uygun olduğunumu düşünüyorsun?""Böylesi ya da öylesi... Herhangi bir zaman.""Bunu nasıl söylersin? Wulfgar bizim ailemiz ve çekip gitti..." "Yıllar önce Wulfgar, yochlol'a düştüğünde çıkan drow savaşın-dan sonra seninle benim yaptığımız gibi," diye hatırlattı Drizzt."Yola özlem duyduk ve dolayısıyla, Bruenor'u salonunda bırakarakyola koyulduk. Altı yıl boyunca."Bu hatırlatma Catti-brie'nin öfkesini biraz olsun hafifletmiş gi-205

^ =H^-* R-A. SALVATOREbiydi. "Ama şimdi Bruenor'un kapısının önünde bir ork ordnSüvar," diyerek karşı çıktı kadın fakat bu kez daha az coşkuluydu. "Muhtemelen yıllarca orada kalacak bir ordu. Wulfgar bana bu-rada kendisine bir gelecek göremediğini söyledi. Ve doğrusu bura-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 125: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

da ona uygun ne var ki? Ne bir eş, ne bir çocuk.""Ve bizi görmek canını yaktı."Drizzt başıyla onayladı. "Mümkün.""Bunu bana söyledi.""Ve sen de kendini suçlu mu hissediyorsun?"Catti-brie omuz silkti. "Sana yakışmıyor," dedi Drizzt. Onu yeniden kendine çekip ba-şını nazikçe omzuna koydu. "Wulfgar'ın yolu Wulfgar'm seçiminebağlı. Buzyeli Vadisi'nde ailesi var, tabii gitmeye karar vereceği yerorasıysa. Halkı orada. Aşkı bulma şansını elinden mi alacaksın?Buzyeli Vadisi kabileleri arasında onun liderlik efsanesini sürdüre-cek çocuklara sahip olmasın mı?" Catti-brie uzun bir süre cevap vermedi, sonra yalnızca, "Onuşimdiden özledim," dedi kederle güçsüzleşen bir sesle. "Ben de öyle. Bruenor ve Regis ve onu tanıyan herkes de öyle.Ama o ölmedi. Yıllar önce olmasından korktuğumuz gibi savaştaölmedi... Uygun bulduğu yolu izleyip Colson'u eve götürecek vesonra belki Buzyeli Vadisi'ne gidecek. Belki de bunları yapmaya-cak. Uzaktayken Wulfgar belki de asıl evinin Mithril Salonu oldu-ğunu anlayacak ve yeniden Bruenor'un salonlarına dönecek. Ya dabelki de kendine bir eş bulacak ve bize onunla beraber dönecek; aşkdolu, acıdan arınmış bir şekilde." Catti-brie'yi yeniden kendinden uzaklaştırdı, lavanta rengi göz-leri parlak mavi gözlere kilitlendi. "Wulfgar'a güvenmek zorunda-sın. Bunu hepimizden kat kat fazla hak ediyor. Seçtiği yol her neolursa bırak da orada ilerlesin ve seninle benim, Bruenor ileRegis'in onun kalbinde olduğumuza inan, tıpkı onun bizim kalple-rimizde oluşu gibi. Kendine hak etmediğin bir suçluluk yüklüyor-sun. Wulfgar'ın senin melankolini onarmak uğruna seçtiği yoldanvazgeçmesini gerçekten ister misin?"Catti-brie birkaç kalp atışı boyunca bu sözleri düşündükten son-206

ORK KRAL *Hflra gülümsemeyi başardı. "Kalbim boş değil," dedi, öne yaklaştı veprizzt'i yeniden öptü; aceleci bir tavır ve tutkuyla.—~hi— Gnom parşömenlerden birini nazikçe çekip çıkarırken, "Neyeihtiyacın varsa hepsini alacaksın," diye teminat verdi Bruenor,Nanfoodle'a. "Gümbürgöbek senin kölendir ve; ben ve ekibimNanfoodle'in emriyle hareket edeceğiz." Gnom parşömeni açmaya başladı ama kırılgan parşömenin çatır-dadığını duyunca kaşlarını çatıp durdu. "Koruma yağları hazırlamalıyım," diye açıkladı Bruenor'a."Düzgün bir hale getirilmeden bunu parlak ışığın altına koymayacüret edemem." "Ne istersen," diye teminat verdi Bruenor. "Sen sadece yap veelini çabuk tut." "Ne kadar çabuk?" Gnomun bu talep karşısında biraz cesaretikırılmış gibiydi. "Alustriel burada," dedi Bruenor. "Önümüzdeki birkaç gün köp-rü üzerinde çalışıyor olacak ve ben de bu parşömenler düşündüğümşeyi açıklıyorlarsa Alustriel'in Gümüşay'a bunun haberiyle gitme-sinin iyi olacağını düşünüyorum." Ama Nanfoodle başını iki yana salladı. "İksirleri hazırlamak birgünden uzun zamanımı alır; ki bunu da senin ihtiyaç duyduğummalzemeleri sağlayacağını varsayarak söylüyorum." Regis'e baktı."Temeli yarasa guanosu oluşturuyor."

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 126: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

"Harika," diye mırıldandı buçukluk."Onu ya buluruz ya da buluruz," diye söz verdi Bruenor. "Her koşulda hazırlaması zaten bir günden uzun sürer," dediNanfoodle. "Sonra da onu parşömene yaymak için üç; en az üç günlazım. Beş olmasını tercih ederim." "O halde toplam dört gün," dedi Bruenor ve gnom başıyla onay-ladı. "Bu yalnızca parşömenleri incelemeye hazırlamak için," diyeçabucak ekledi Nanfoodle. "Eski yazıyı deşifre etmem on günümü207

^t—> R.A. SALVATOREalabilir... büyü yardımı kullansam bile.""Pöh! Çok daha çabuk yaparsın.""Söz veremem." "Çok daha çabuk yaparsın," dedi Bruenor yeniden, bu kez dahaaz cesaret verici ama daha talepkar bir ses tonuyla. "Guano," dediRegis'e ve dönüp odadan çıktı."Guano," diye tekrarladı Regis, Nanfoodle'a çaresizce bakarak. "Ve demirci ocakları yağı," dedi gnom. Bir parşömen daha çı-kardı ve diğerinin yanma yerleştirdi, sonra ellerini kalçalarına ko-yup derin bir iç çekti. "İşin inceliğini anlasalardı bu kadar sabırsızolmazlardı," dedi; bunları buçukluktan çok kendi kendine söylüyorgibiydi. "Bruenor inceliğin çok ötesinde sanırım," dedi Regis. "İncelikgösterilemeyecek kadar çok ork var." "Ork ve cüce," diye geveledi gnom. "Orklar ve cüceler. Bir sa-natçı işini nasıl yapsın?" Sanki 'zorundaymışım gibi' dercesine birkez daha iç geçirdi ve odanın ucuna, havan ve tokmağını, kaşıkları-nı ve şişelerini sakladığı dolaba doğru yürüdü. "Hep bir koşturmaca, hep bir homurdanma," diye mızmmlandı."Orklar ve cüceler, elbette!" Doğu kapısında bir başka beklenmedik ziyaretçinin belirdiğihaberi geldiğinde yoldaşlar Garumn Geçidi nin batısındaki cücesalonundaki odalarına yeni yerleşmişlerdi. Elfler, Kral Bruenor'unkapısına sık gelmezdi ama bu kapılar Aykorusu'nun Hralien'i içinardına kadar açıldı. Drizzt, Catti-brie ve Bruenor, Bruenor'un kabul odasına sabır-sızlıkla elfı beklediler. "Alustriel ve şimdi Hralien," dedi Bruenor, her kelimeyle başınısallayarak. "Hepsi bir araya geliyor. O parşömenleri bir çözelim işteo zaman ikisini de kokuşmuş orklara saldırma vaktinin geldiğineikna ederiz."Drizzt şüphelerini kendine sakladı ve Catti-brie yalnızca gülüm-208

ORK KRAL e-İ jp başıyla onaylamakla yetindi. Bruenor'un iyimserliğini yalınerçeklik iğnesiyle yoldan çıkarmanın hiçbir anlamı yoktu. "Adbar ve Felbarr tayfasının bizimle savaşacağını biliyoruz,"diyerek devam etti Bruenor; dinleyicilerinin dalgınlığından bihaber-JJ "Aykorusu ile Gümüşay'ın katılmasını sağlarsak o orkları kısasürede deliklerine tıkacağımızdan şüpheniz olmasın!" Sonraki birkaç dakika boyunca ara ara abuk sabuk konuştu... taki sonunda Hralien odaya alınıp resmi bir şekilde tanıtılıncayakadar. "Memnun oldum, Kral Bruenor," dedi elf hünerler ve unvanlarsıralandıktan sonra. "Aykorusu'ndan haberler getirdim."

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 127: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

"Sadece bir yemeğe gelmek için uzun bir yol," dedi Bruenor. "Orkların baskınına uğradık," diye açıkladı Hralien, Bruenor'unküçük jestinin hemen ardından söze girerek. "Koordineli ve kurnaz-ca bir saldırıydı." "Acınızı anlıyoruz," diye karşılık verdi Bruenor ve Hralien min-netarhkla onu eğilerek selamladı. "Halkımdan ölenler oldu," diye devam etti Hralien. "Gelecekyüzyılların doğumunu ve ölümünü görmesi gereken elfler." Söz-lerine devam ederken Drizzt'e baktı. "Innovindil de onlardan biri." Drizzt'in gözleri yuvalarından fırladı, güçlükle nefes aldı ve ge-riye doğru sendeledi, Catti-brie kollarını onun sırtına dolayıp düş-mesini engelledi. "Ve Günbatımı da altında öldü," dedi Hralien, sesi daha titrekti."Anlaşılan orklar onun gelişini bekliyorlardı ve iyi hazırlanmışlardı." Drizzt'in göğsü güçlü, soluk soluk alman nefeslerle inip kalktı.Bir şey söyleyecekmiş gibi gözüküyordu ama sözcükler ağzındandökülmedi ve kendinde sadece duruma karşı çıkarak başını iki yanasallayacak gücü buldu. İçine büyük bir boşluk doldu, soğuk bir ka-yıp, değişimin sevimsiz yakınlığının duyarsız anımsatıcısı, ölümlülü-ğün ani ve geri dönüşü olmayan hatırlatıcısı dört bir yanını kapladı. "Acını paylaşıyorum," dedi Hralien. "Innovindil benim de arka-daşımdı, onu tanıyan herkes tarafından çok sevilirdi. Ve Gündoğumuda yakınını kaybetti, bundan şüphen olmasın; zira Innovindil veGünbatımı tüm bu yıllar boyunca onun yoldaşlarıydı."209

^- "İ*^""0. R.A. SALVATORE "Lanet domuz orklar," diye gürledi Bruenor. "Hâlâ kazançlarnın yanlarına kâr kalmasına izin vermemiz gerektiğini mi düşünüyorsunuz? Hâlâ Obould'un krallığının olduğu gibi bırakılması ge"rektiğine mi inanıyorsunuz?" "Orklar Aykorusu'na sayısız yıldır saldırıyorlar," diye cevapverdi Hralien. "Ağaç ve fesatlık için geliyorlar, onları öldürüyor vegeri püskürtüyoruz. Ama bu kez saldırıları daha başarılıydı; basitırkları için fazla iyi olduğunu düşünüyoruz." Sözlerini tamamladı-ğında yine doğrudan Drizzt'e bakıyordu, öyle ki sonunda Bruenorve Catti-brie'nin meraklı bakışlarını kendi üzerine topladı."Tos'un Armgo," dedi Drizzt. "Bölgede olduğunu biliyoruz ve Albondiel ile Sinnafain'le bera-berken yöntemlerimizi fazlasıyla öğrendi," diye açıkladı Hralien. Drizzt başıyla onayladı; yaralı ifadesi yerini kararlılığa bıraktı.Ellifain'in bedenini Innovindil ile beraber Aykorusu'na götürdükle-rinde Tos'un'u öldüreceğine yemin etmişti. Birden bu yemin çokdaha ciddi bir hal aldı. "Kederle dolu bir yolculuk on kişi yapıldığında daha da uzunsürer, böyle der atasözü," dedi Bruenor. "Sen kendini rahat ettirAykorusu'nun Hralien'i. Oğlanlarım her ihtiyacını karşılar ve bura-da istediğin kadar kal. Yakında sana anlatabileceğim bir hikaye ola-bilir; hepimizi Obould belasından kurtarıp daha iyi bir konuma so-kabilecek bir şey. En fazla birkaç gün içinde arkadaşlarım banadurumu bildirecek." "Ben bir haberciyim ve bir ricayla geldim Kral Bruenor," diyeaçıkladı elf ve tekrar saygı ve minnet dolu bir selam verdi. "Diğerle-ri buradan Aykorusu'na yolculuk edecekler, sizin çağrınızla tabii ki;ama benim yolum en geç yarın şafakta sizin doğu kapınızdan geçi-yor." Yeniden Drizzt'e baktı. "Umarım yalnız olmam."

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 128: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

Drizzt, bakışlarını Catti-brie'ye bile çevirmeden bu av teklifinibaşıyla onayladı. Kadının ondan bunu esirgemeyeceğini biliyordu.-H—Kısa bir süre sonra çift, odalarında yalnızdı ve Drizzt çantasınıI210

ORK KRAL *-İtoplamaya başladı. "Tos'un'un peşinden gidiyorsun," diye bildirdi Catti-brie; bu birsoru değildi."Başka seçeneğim var mı?""Hayır. Sadece seninle gelebilecek kadar iyi olmayı dilerdim." Drizzt çanta toplama işine ara verip kadına döndü."Menzoberranzan'da Aspis tu drow bed n 'tuth drow; Yalnızca birdrovv başka bir drowu avlayabilir, derler," dedi. "O halde iyi avlar," dedi Catti-brie ve Drizzt'in hazırlanmasınayardım etmek üzere dolabın yanına gitti. En azından drowa kırgın-mış gibi durmuyordu, zira çabucak sorduğu şu sorunun Drizzt'i ta-mamen hazırlıksız yakalamış olmasının sebebi de bu idi; "Ben orta-larda yokken Innovindil ile evlenir miydin?" Drizzt dona kaldı ve dönüp Catti-brie'ye bakacak cesareti topla-dı. Kadının yüzünde hafif bir gülümseme vardı ve huzurlu, sakingözüküyordu. Yataklarına gidip uca oturdu ve Drizzt'i de yanınaoturmaya teşvik etti. "Yapar miydin?" diye sordu drow yaklaşırken. "Innovindil çokgüzeldi; hem fiziksel hem de ruhsal olarak.""Bunu düşünmüyorum," dedi Drizzt. Catti-brie'nin gülümsemesi tüm yüzüne yayıldı. "Biliyorum,"diye teminat verdi. "Ama şimdi düşünmeni istiyorum. Onu sevebi-lir miydin?" Drizzt birkaç dakika düşündükten sonra "Bilmiyorum," diye iti-raf etti."Ve bunu hiç merak etmedin mi?" Drizzt'in aklına Innovindil ile, ikisi ork hattında yalnızken, pay-laştığı bir an geldi. Innovindil her ne kadar bunu ona öldüğünü zan-nettiği Catti-brie'ye karşı hissettiklerini göstermek için yapmış olsada, onu neredeyse baştan çıkarmıştı."Bence onu sevebilirdin," dedi Catti-brie."Haklı olabilirsin," dedi drow."Sence son anlarında seni düşünmüş müdür?" Bu dobra soru karşısında Drizzt'in gözleri faltaşı gibi açıldı amaCatti-brie geri adım atmadı.211

jM» R.A. SALVATORE "Muhtemelen Tarathiel'i ve yaşananları düşünmüştür," diye cvapladı."Ya da Drizzt'i ve yaşanabilecek olanları." Drizzt başını iki yana salladı. "Oralara gitmiş olamaz. O an de-ğil. Muhtemelen aklındaki tek şey Günbatımı'ydı. Elf olmak anıbulmaktır; şimdiyi ve şu anı. Şu andan bir sonraki an, umutlar veplanlar farklıysa bile, ne olacaksa olacağını bilip kabullenerek zevkalmaktır." "Innovindil, Drizzt ve kaybedilen aşk olasılığı için anlık bir piş-manlık duymuştur," dedi Catti-brie.

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 129: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

Drizzt, kadının cömert tavrını göz önünde bulundurunca onakarşı çıkmadı ve çıkamadı. Catti-brie onu yargılamıyordu, ondanşüphe etmeye çalışmıyordu. Bunu bir dakika sonra kahkaha atıp eli-ni drowun yanağına götürüp okşadığında iyice kanıtladı. "Her koşulda benden yüzyıllarca fazla yaşayacaksın," diye açık-ladı kadın. "Bunun getirimlerini anlıyorum, aşkım ve bir hatırayasadık kalmanı istersem nasıl da bencil bir aptallık etmiş olurum.Senden bunu ne isteyebilirim ne de istiyorum." "Bu, konu hakkında konuşmamız gerektiği anlamına da gelmi-yor," diyerek cevabı yapıştırdı Drizzt. "Ne yollarımızın bizi nereyeçıkaracağını ne de hangimizin daha uzun yaşayacağını biliyoruz.Tehlikeli bir dünyada tehlikeli anlar yaşıyoruz.""Biliyorum.""O halde bunu tartışmaya gerek var mı?" Catti-brie omuz silkti ama yavaş yavaş solan gülümsemesi yeri-ni yüz hatlarına yayılan bir bulutlanmaya bıraktı. "Ne oldu?" diye sordu Drizzt ve kadının yüzünü kendine çevir-mek üzere elini kaldırdı. "Kapımızdaki tehlikeler zamanımıza beraber son vermezseDrizzt yirmi yıl içinde nasıl hisseder acaba? Ya da otuz?"Drow kafası karışmış bir ifade takındı. "Hâlâ genç ve yakışıklı olacaksın ve sunulacak bir hayat veaşkla dolu," diye açıkladı Catti-brie. "Ama ben yaşlı ve çirkin ola-cağım. Benim yanımda kalacağına şüphem yok ama bu nasıl birhayat olur? Nasıl bir arzu?"212

ORK KRAL *~İGülme sırası Drizzt'teydi. "Yetmiş yaşındaki bir insan kadına bakıp çekici olduğunu düşü-nebilir misin?" "Onca yılı birlikte geçirdikten sonra hâlâ birbirlerini seven in-sanlar yok mu?" diye sordu Drizzt. "İnsanlar arasında yetmiş yaşı-nı doldurmuş olan karılarını seven kocalar yok mu?""Ama o kocalar da genelde hayatlarının baharında olmuyorlar." "Yanılıyorsun çünkü bunun bir gecede, bir parmak şıklatmasıy-la olacağını zannediyorsun," dedi Drizzt. "Bu, insan ömrüne tepe-den bakan bir elf için bile söz konusu değil. Her kırışıklık kazanıl-mıştır, aşkım. Gün be gün vaktimizi birlikte geçiriyoruz ve gelecekolan değişimler gerçekten birer kazanım olacaktır. Seni sevdiğimikalpten hissediyorsun ve benim de bu sevginin geçecek yıllarla da-ha da büyüyeceğine hiç şüphem yok. Kalbini tanıyorum, Catti-brie.Bazı yönlerden bana keyif veren bir şekilde öngörülebilir birisin,bazı yönlerden ise tam tersi. Seçimlerinin neler olacağını biliyorumve hepsi de her zaman adalet ve doğruluktan yana olacak." Catti-brie gülümseyip onu öptü ama Drizzt öpücüğü kısa kesipkadını kendinden uzaklaştırdı. "Bir ejderhanın alevli nefesi beni yakar ve derimi korkunç birşekilde yaralar, kör olmama neden olur ve beni yanık et kokulu birleşe çevirirse Catti-brie beni yine de sever mi?""Muhteşem bir düşünce," dedi kadın tatsız bir şekilde."Sever ve o zaman da yanımda yer alır mısın?""Tabii ki."

"Aksini bir kez bile düşünseydim asla kocan olmayı istemişolmazdım. Bana aynı şekilde güvenmiyor musun?" Catti-brie muzipçe gülümseyip onu tekrar öptükten sonra drowusırtüstü yatağa itti.Eşya toplama işi bekleyebilirdi.

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 130: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

—H— Ertesi sabahın erken saatlerinde Drizzt uyuyan Catti-brie'ninüzerine eğilip kadının dudaklarını nazik bir şekilde kendi dudakla-213

—h#

R.A. SALVATORE

rıyla birleştirdi. Uzun bir süre ona baktı ve bu, yataktan kapıya doğ.ru yürürken bile devam etti. Sonunda arkasını döndü ve şaşkınlıklasıçradı, zira kapının önünde Taulmaril, Kalp Avcısı, Catti-brie'ninyayı bekliyordu ve onun altında okları asla tükenmeyen sihirli okkılıfı yatıyordu. Bir an için, ok kılıfının yanındaki notu fark edince-ye kadar Drizzt şaşkınlıktan kıpırtısız kaldı. Kenarındaki deliktenbaşta onun yayın tepesine iliştirilmiş olduğunu ama sonra yere düş-tüğünü zannetti.Ne yazdığım daha notu okumadan önce biliyordu. Bir kez daha dönüp Catti-brie'ye baktı. Bedenen yanında ola-

mazdı belki ama elinde tutacağı Taulmaril sayesinde ruhen onunlabirlikte olabilirdi. Drizzt yayı omzuna astıktan sonra ok kılıfını alıp onu da aynışekilde yerleştirdi. Aşkına bir kez daha bakıp.odayı hiç ses çıkarma-dan terk etti.214

TOOGYVIKTUK'UN RESMİ GEÇİDİ Karuck Klanı savaşçıları yağmurlu bir sabah, küçük bir ork ka-sabasının merkezindeki çamurlu meydanda resmi geçit yaptılar;kasvetli hava ve yağan yağmur gök gürültüsünü andıran yürüyüşle-rinin görkemini engellemiyordu. "Direnin ve ezin!" diye haykırdı savaşçılar muazzam yarı-ogregöğüslerinin derinliklerinden yankılan bir sesle. "Dağıtıp parçala-yın! Hepsi Tek-Göz Gruumsh'un zaferi adına!" Sarı sancaklar rüzgarda salınır, her koordineli adımda etrafa ça-mur dalgaları çarparken klan bir araya gelip sabit bir şekil aldı; iki-şerli duran altı sancak da aynı kusursuz senkronizasyonla harekethalindeydi. Meraklı izleyiciler devasa yarı-ogre, yarı-ork ve ReisGrguch'un geçtiği ilk kasabadan beri aralarına katılan başka kabile-lere ait sayısız ork arasındaki bariz zıtlığı görmezden gelemedi. Sadece tek bir safkan ork, Grguch ile birlikte yürüdü; genç veateşli bir şaman. Kasabalılar toplandığında Toogwik Tuk hiç vakitkaybetmedi. Grguch yürüyüşünü durdurduğunda öne çıktı. "Aykorusu'nda yeni bir zafer kazandık!" dedi Toogwik Tuk veObould'un tecrübesiz krallığının doğu kısmındaki her ork o lanetyeri oldukça iyi biliyordu. Böylece, tahmin edileceği gibi, haber bü-yük bir neşeyle karşılandı."Selam olsun sana Karuck Klanı Reisi Grguch!" dedi Toogwik215

P~* R.A. SALVATORETuk ve bu, o şu sözleri ekleyinceye kadar huzursuz edici bir sessilige neden oldu; "Kral Obould'un şanı adına!" Toogwik Tuk kendisini başıyla onaylayan Grguch'a baktıgenç şaman ilahiyi başlattı; "Grguch! Obould! Grguch! Obouldı

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 131: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

Grguch! Grguch! Grguch!" Tüm Karuck Klanı tempoya çabucak ayak uydurdu, yürüyüşeçoktan katılmış olan orklar da aynını yaptılar ve kasabalıların şüp-heleri hızla dağıldı. "Önündeki Obould ile Reis Grguch düşmanlarımızaGruumsh'un adaletini getirecek!" diye haykırdı Toogwik Tuk güru-hun arasına koşup onları coşkuya sürükleyerek. "Kar geri çekilecekve biz ilerleyeceğiz!" Her ihtişamlı beyannamenin ardından şu söz-leri eklemeye özen gösterdi; "Obould'un şanı adına! Grguch'ungücüyle!" Toogwik Tuk, omuzlarına binen yükün fazlasıyla farkındaydı.Dnark ve Ung-thol yeni gelişmeler doğrultusunda Obould ile görüş-mek üzere batıya gitmişti ve Grguch'un güneye yaptığı kararlı yürü-yüşünü kolaylaştırma görevi Toogwik Tuk'a düşmüştü. KaruckKlanı, Obould ve onun binlerce taraftarı karşısında tek başına dura-mazdı, bu aşikardı; ama Karuck Klanı, Surbrin'i çevreleyen düzine-lerce kasabadaki ork savaşçısını da yanına çekerse Kral Bruenor'untahkimatlarının kuzeyine varışları büyük bir önem taşırdı; komplo-cular bunun Obould'un çoktan oraya toplamış olduğu orduları bir-leşmeye mecbur kılacağını umuyorlardı. Toogwik Tuk böylesi faal bir ayak takımına yıllardır çobanlıkediyordu. Kendi kabilesinin baş şamanı oluşu -ki bu kabiledekihemen hemen herkes ölmüştü; Bekçi Vadisi'nin kuzeyindeki dağda-ki yıkıcı, gizemli patlamayla yok olmuştu- tamamen bu yeteneğinürünüydü. Andaval orkların duygularını nasıl yönlendireceğini;sadakatlerini sadık olmalarını istediği şeye nasıl çekeceğini iyi bili-yordu. Obould'un adını her anısında hemen ardındanGrguch'unkini ekliyordu. İkisini birleştiriyor, yeteri kadar bir aradakullanıyordu; böylece dinleyicileri diğer ikisinin adını ne zaman

duysa bilinçsizce 'Grguch' ismini ekleyeceklerdi.Enerjisi bulaşıcılığını bir kez daha kanıtladı ve kısa bir süre son-216

ORK KRAL *~İra onunla beraber hoplayıp zıplamaya, ağzından çıkanları tekrarla-maya başladı; Obould'un şanı adına, Grguch'un gücüyle. Dnark ve Ung-thol ayrılmadan önce üç komplocu bu iki isminderhal birbirleriyle ilişkilendirilmesi gerektiğine karar vermişti.Böylesi dramatik ve kapsamlı zaferlerden sonra Obould'a karşıolumsuz bir tavır almak darbeyi hızla sonlandırabilirdi. MithrilSalonu'nun batı kapısına yapılan talihsiz girme denemesi veyaCüce Salonu ile Surbrin arasındaki doğu topraklarının kaybı yahutkış boyu duraksama -ki dedikodular daha da uzayabileceğini söylü-yordu- düşünülünce bile orkların büyük çoğunluğu Obould hakkın-da genellikle Gruumsh'a mahsus bir huşuyla konuşuyorlardı. AmaToogwik Tuk ve iki yoldaşı kabileleri krallarına karşı yönlendirme-yi planladı; küçük adımlarla ilerleyeceklerdi. "Grguch'un gücüyle!" diye haykırdı Toogwik Tuk yeniden vedaha asıl coşku patlak vermeden, "Cüce suru Aykorusu'nu yakanbir savaşçıya direnebilir mi?" diye ekledi. Sözlerinin sevinçle karşılanmasını beklese de aldığı tek cevapşüpheli ve şaşkın bakışlar oldu. "Cüceler bizden kaçacak," diye vaatte bulundu şaman. "Delik-lerine girecekler ve biz de Kral Obould adına Surbrin'in kontrolünüele geçireceğiz! Kral Obould'un şanı adına!" diyerek tamamladısözlerini, tüm gücüyle çığlık atarak.

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 132: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

Çevresindeki orklar vahşice, delice haykırdılar. "Grguch'un gücüyle!" diye zekice ekledi pek-de-kontrolden-çıkmamış-olan Toogwik Tuk ve artık sözlere fazlasıyla alışmış olankasabalıların çoğu onun hemen ardından bu cümleyi tekrarladı. Toogvvik Tuk daha da hoşnut bir şekilde sırıtan Reis Grguch'abaktı.Toogvvik Tuk bir adım daha atılmış olduğunu biliyordu. Sunulanların çoğunu kabul eden Karuck Klanı kısa bir süre son-ra yürüyüşüne kaldığı yerden devam etti ve arkalarındaki güruhunsayısız sancağı arasında yeni bir sancak daha dalgalandı, Grguch'uizleyen birliklere hevesli kırk savaşçı daha katıldı. Önlerinde uza-nan pek çok büyük kasabayla hem Reis hem de onun baş sözcülü-ğünü yapan şamanı cüce suruna geldiklerinde sayılarının binlere217

W-* R.A. SALVATOREulaşmış olacağını düşünüyordu. Toogwik Tuk o suru yıktıkları zaman Grguch haykırışlarınınObould'a yapılanlardan daha kuvvetli olacağına inanıyordu. Bun-dan sonra yaratacağı neşe dolu bağırışlarda Obould'un şanındandaha az ve Gruumsh'unkinden daha çok söz edecekti. Ama tümbunların Grguch'un gücüyle kazanıldığı iddiasını geri çekmesimümkün değildi.

Jack, ana mekandan çıkıp kara çamların ve yerle bir edilmiş kök-narların arasında yürüyen Hakuun'un şekilsiz, siğillerle dolu burnu-nun kenarındaki kılların gerginlikten ürperdiğini görebiliyordu. "Dişliler ve temel cevherler adına, bu heyecan vericiydi, öyledeğil mi?" Bu fazla tanıdık ses karşısında ork şamanı olduğu yerde donupkaldı, burun deliklerini fazlasıyla yakan derin bir nefes aldı ve ya-vaşça dönüp alçak bir ağaç dalında oturmuş umarsız bir çocuk gibibacaklarını ileri geri sallayan parlak mor cübbeli tuhaf küçük insan-sıya baktı. Bu, Hakuun için yeni bir şekildi. Ah, aslında bir gnomunnasıl bir şey olduğunu biliyordu ama Jaculi'yi daha önce böyle birhalde görmemişti. "O genç rahip nasıl da hayat dolu," dedi Jack. "Neredeyse benbile gidip Grguch'a katılıyordum! Ah, nasıl da muazzam bir yürü-yüş planladılar!""Senden buraya gelmeni istemedim," diye belirtti Hakuun. "Öyle mi?" dedi Jack, sıçrayıp ağaçtan indi ve görkemli cübbe-sindeki dallan silkeledi. "Söyle bana Karuck Klanı şamanı, başımıişimden kaldırıp muhteşem hediyeler bahşettiğim birinin kaçıp git-tiğini görünce ne düşünmeliyim?" "Kaçıp gitmedim," diye diretti Hakuun, her ne kadar panik ha-linde olduğu görülse de sesinin düzgün çıkması için çaba harcaya-rak. "Karuck Klanı sık ava çıkıyor." Gnom ona doğru yürürken Hakuun geri çekildi. Jack geri çeki-len Hakuun üzerinde avantaj sağladı.218

ORKKRAL *~§|»4. -^"Ama bu sıradan bir gezinti değildi." Hakuun, Jack'e alık bir merakla baktı; ne demek istediğini anla-madığı aşikardı."Sıradan bir av değildi," diye açıkladı Jack."Sana söyledim." "Obould'u ve binlerce takipçisini, evet," dedi Jack. "Biraz fesat-la ve elde edilecek biraz ganimet, bunu söyledin. Ama bu, daha öte

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 133: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

bir şey, öyle değil mi?"Hakuun bir kez daha şaşkın bir ifadeyle baktı. Jack güdük parmaklarını şaklattı ve hızla döndü. "Hissetmiyormusun, şaman?" diye sordu; sesi heyecan doluydu. "Bunun sıradanbir av olmadığının farkında mısın?" Jack, tepkisini görmek üzere Hakuun'a döndü ve şamanın hâlâpek bir şey anlamamış olduğunu gördü. Zira Jack, fazlasıyla uyanıkve açıkgözdü, Toogwik Tuk'un konuşmasının altında yatanın neolduğunu ve neleri içerdiğini anlamıştı. "Belki de yalnızca benim kuruntumdur," dedi gnom, "ama bildi-ğin her şeyi bana anlatmalısın. Sonra da gidip o hayat dolu rahiplekonuşmalıyız." "Sana söyledim..." diyerek karşı çıktı Hakuun. Sesi gitgide azal-dı ve o korkunç şeyin başına musallat olacağını bilerek bir adım gerigitti. "Hayır, demek istediğim bana her şeyi anlatman gerektiği," dediJack, şamana doğru bir adım ataraken sesindeki tüm neşe dağılmışve ifadesi değişmişti. Hakuun geri çekildi ama bu sadece Jack'indaha da kararlı bir şekilde ilerlemesine neden oldu. "Ah, unutuyorsun," dedi gnom aradaki boşluğu kapatırken. "Se-nin için yaptığım her şeyi ve karşılığında ne kadar az şey beklediği-mi. Büyük bir güçle... Hakuun, büyük umutlar doğar." "Başka bir şey yok," diyerek mazaret göstermeye başladı şamanve ellerini kaldırdı. Gnom Jack şeytan maskesi taktı. Tek bir söz söylemeden yeriişaret etti. Hakuun güçsüz bir şekilde başım iki yana salladı ve elle-rini sağa sola savurdu ve Jack zemini işaret etmeye devam etti.Ama bu bir yarışma değildi; sonuç her zaman belliydi. Hafif bir219

i*-* R.A. SALVATOREinlemeyle Hakuun, Karuck Klanı'nın güçlü şamanı, Grguch veGruumsh arasındaki iletişim hattı, yüzükoyun yere yattı. Jack doğrudan ileriye baktı ve büyüyü dile getirirken ellerini ikiyana indirdi. Kendisine özellikle bir büyü hakkında çok şey öğretengizemli illithidleri, muhteşem zihin yüzücüleri düşündü. Büzülürken cübbesi hafifçe titredi, sonra o ve diğer tüm eşyala-rı değişen şekline karıştı. Bir dakika içinde Gnom Jack gitmiş vezeminde dört küçük ayağı üzerinde dolanan kör bir kemirgen belir-mişti. Hakuun'un kulağına yöneldi ve birkaç dakika boyunca kok-ladı, tereddütünün tek nedeni korkudan sinen bu yaratığı yaratma-nın ne kadar rahatsız edici olduğunu ammsamasıydı. Sonra Gnom Jack -yıldız burunlu, köstebek olarak- Hakuun'unkulağının içine kıvrılıp gözden kayboldu. Yaratık derinlere indikçe, iç kulak zarını geçip onun bilincineyerleştikçe Hakuun ızdırap verici spazmlarla titreyip ürperdi. Şa-man ağzı tıkandığında kendini dört ayak üzerinde durmaya zorladı.Her ne kadar fiziksel bedeninin güçsüz savunması hoş karşılanma-yan misafiri tabii ki yerinden edemese de kustu ve tükürdü.Birkaç dakika sonra Hakuun ayağa kalktı. işte, dedi beynindeki Jack'in sesi. Bu maceranın amacını şimdidaha iyi anlıyorum ve o hayat dolu genç şamanın planlarını bera-ber çözeceğiz. Hakuun itiraz etmedi; tabii ki bunu yapmasının bir yolu zatenyoktu. Ve tüm nefretine ve acısına rağmen Hakuun Jack onun için-deyken daha akıllı ve kat kat güçlü olduğunu biliyordu. Toogwik Tuk ile özel bir görüşme, diye talimat verdi Jack veHakuun karşı gelemedi.

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 134: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

Hassas elf kulaklarıyla bile Drizzt ve Hralien'in duyabildikleritek şey toplanan orklarm gürültülü ilahileriydi. Yine de yürüyüşünamacı acı verecek kadar açıktı. "Bunlar onlar," dedi Hralien. "Sarı sancak Aykorusu'nda görül-dü. Görünüşe bakılırsa sayıları..."

220

ORK KRAL «~4kendisini dinlemiyor gibi duran yoldaşına bakarken sustu. Drizzt yere çöktü, kımıltsızdı, yüzü güneye, Mithril Salonu'nadönüktü. "Şimdiden birkaç ork yerleşim birimini geride bıraktık," dedidrow birkaç kalp atışı sonra. "Bu yürüyüşün her birinden geçece-ğinden şüphe yok." "Sayılarını attırarak," diye onayladı Hralien ve Drizzt sonundaona baktı."Ve güneye doğru devam edecekler," dedi drow. Hralien, "Bu yeni bir saldırı olabilir ve bir kışkırtıcı olmasındankorkuyorum," dedi. "Tos'un?" diye sordu Drizzt. "Kalabalığın arasında bir kara elfgöremiyorum.""Muhtemelen çok uzaklarda değildir." "Onlara bak," dedi Drizzt, çenesiyle bağırıp çağrışan neşe doluorkları işaret ederek. "Bu çılgınlığı Tos'un kışkırtmadıysa kontrolhâlâ onun elinde olabilir mi?" Omuz silkme sırası Hralien'deydi. "Bu kurnazlığı küçümseme,"diye uyardı elf. "Aykorusu'na yapılan saldırı son derece koordinelive zalimce etkiliydi.""Obould'un orkları bizi her zaman şaşırttı."

"Ve drow danışmanlarından yoksun değillerdi."Bunun üzerine ikili birbirine baktı; Drizzt'in yüzü bulutlandı. "Aykorusu'na yapılan saldırıyı Tos'un'un organize ettiğine yü-rekten inanıyorum," dedi Hralien. "Ve artık her nereye gidiyorsa buyürüyüşün ardında onun olduğuna."Drizzt yeniden güneye, Bruenor'un krallığına baktı. "Varış yerleri Mithril Salonu da olabilir," diye kabullendiHralien. "Ama Bruenor'un derinliklerinden çıkmanı sağlayan yoladevam etmen için sana yalvarıyorum. Hepimizin iyiliği için Tos'unArmgo'yu bul. O orkları gözetleyecek ve gerektiği takdirde KralBruenor'a uyarıda bulunacağım; tedbiri elden bırakmayacağım.Yalvarırım güven bana ve bu çok önemli görev için kendini özgürbırak."Drizzt, ork güruhuna ve ardından Mithril Salonu'na baktı.221

»"*• R.A. SALVATORESurbrin boyunca patlak verecek zalim ve korkunç bir savaşı g02y.nün önüne getirdi ve Bruenor ile Regis'in, hatta belki Catti-brie VeBattlehammer Klanı'nın geri kalan tüm üyelerinin bir kez daha 0yanlarında değilken hayatta kalma mücadelesi vereceğini düşüne-rek vicdan azabı duydu. Shallovvs'taki kulenin Bruenor olduğu zan-nedilerek ölüme yuvarlanan Dagnabbit ile birlikte düşüşünü yeni-den görünce yüzünü buruşturdu. Derin bir nefes alıp yeniden ork çılgınlığına, şiddeti azalmayancoşku dolu haykırışlara ve danslara baktı. Menzoberranzan'daki en

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 135: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

heybetli Ev'lerden biri olan Barrison Del' Armgo'lu bir kara elf suç-lanacak kişiyse o zaman orklar şüphesiz göründüklerinden çok dahadişli olduklarını kanıtlayacaklardı. Drizzt zalimce başım salladı;sorumluluğu ve dolayısıyla ilerleyeceği yol gayet netti."Her hareketlerini izle," diye rica etti Hralien'e. "Şerefim üzerine," diye cevap verdi elf. "Arkadaşların hazırlık-sız yakalanmayacak." Kısa bir süre sonra orklar harekete geçti ve Hralien, Drizzt'i dağyamacında tek başına bırakarak, onların güneybatıya yapılan yürü-yüşlerini takibe koyuldu. Ork kasabasına gidip çevreyi gizlice ara-mayı düşündü ama Tos'un'un, eğer ortalıktaysa, muhtemelen mu-hitte, Drizzt gibi kayaların arasında olacağına karar verdi. "Bana gel, Guenhwyvar," diye emretti drow, oniks figürü öneçıkararak. Gri sis panter şeklini aldığında Drizzt onu ava gönderdi.Guenhwyvar kısacık bir zaman diliminde devasa bir alanı tarayabi-lirdi ve yalnız bir drow onun hassas duyularından kaçamazdı. Drizzt de harekete geçti; incelikli bir şekilde ve büyük bir dik-katle ayrılan orduya doğru kestirmeden giden panterin tam ters yö-nüne doğru ilerliyordu. Hralien'in tahminleri doğruysa ve Tos'unArmgo orkları yakınlarda bir yerden yönlendiriyorsa Drizzt yakın-da o düzenbazla karşılacağını düşündü. Aklına Khazid'hea, Catti-brie'nin Tos'un'un ellerine düşen kılı-cı gelince elleri palalarına gitti. Her drow savaşçısı dişliydi. Soylubir Ev'in savaşçısı da aynı şekilde. Bu fark yaratıcı özellikleri düşü-nürken bile Drizzt kendisine sürekli drowun çok daha güçlü oldu-ğunu hatırlattı, zira Khazid'hea'yı küçümseyen herkes kendini yer-222

ORKKRAL *~*de buluyordu.İki parçaya ayrılmış bir şekilde...—f4— İlginç, dedi Jack, Hakuun'un zihnine, Toogvvik Tuk ile yaptıkla-rı küçük görüşmeden çıkarlarken; ki bu görüşmede Jack,Hakuun'un yalan tespiti büyüsünü güçlendirmek için sihirli güçle-rini kullanmış ve Toogwik Tuk'un genç şamanın isteğinden çok da-ha dürüst cevaplar vermesini sağlamıştı. Yani komplocular seniburaya Obould'un güçlerini arttırmaya getirmediler."Grguch'a söylemeliyiz," diye fısıldadı Hakuun.Neyi söylemeliyiz? Savaşmaya geldiğimizi mi? "Aykorusu'ndaki girişimizin ve şimdi de cücelere yapacakları-mızın Obould'u kızdıracağını." Hakuun, Jack'in kahkahasını zihninde hissediyordu. Orklar akomplo kuran orklar, dedi Jack sessizce. Orklara karşı komplo kur-maları için orkları kışkırtan orklar. Tüm bunlar yaşlı Reis Grguchiçin şaşırtıcı haberler olacak, eminim. Hakuun'un kararlı adımları yavaşladı, ardındaki rüzgar Jack'inalaycılığıyla sonlandı; ki bu alayın etkili olmasının tek nedeni için-de gerçeği barındınşıydı. Bırak oyun sürsün, dedi Jack. Bu komploları istediğimiz ankendi lehimize çekebiliriz. Şimdilik tüm risk onlara ait, zira KaruckKlıını durumdan bihaber. Böyle bir şeyi düşünemeyecek aptal rolü-nü oynadılarsa düşüşlerine tanıklık etmek eğlenceli olacaktır. Aptaldeğillerse tüm kazanç bizimdir. "Kazanç bizim midir?" diye sordu Hakuun, Jack'in durumadahil oluşunu özellikle vurgulayarak.

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 136: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

"İlgilendiğim sürece," diye cevap verdi Hakuun'un sesi, her nekadar sesi kontrol eden Jack de olsa. Kimin kimi yönettiğini hatırlatmanın pek de incelikli olmayanbir yolu, diye düşündü Hakuun.223

XGRUUMSH'U TANIMLAMA Reis Dnark, Kral Obould'un sarı gözlerindeki ateşi kaçırmadı; buateş, Ork Kralı ne zaman onun ve Ung-thol'un olduğu yöne baksabeliriyordu. Obould sürekli birliklerini yeniden konuşlandırıyordu;tüm reisler bunun kralın onları yabancı topraklarda tutma ve böyle-ce daha büyük bir krallıkta gerçek bir güvenlik anlayışına karşıbağımsız bırakma yöntemi olduğunu anladılar. Dnark ve Ung-tholyeniden kabilelerine, Kurt Çenesi'ne katılmışlardı ve Obould'unonlara Bekçi Vadisi'nin kuzeyindeki, Ork Kralı'nın kısa süreli kışıkazasız belasız atlatmak üzere yerleştiği yerin çok da uzağında ol-mayan bir yerdeki, bir savunma hattı üzerinde çalışma çağrısı yaptı-ğını öğrenmişlerdi. Obould, Kurt Çenesi'ni bu yeni alanda karşıladığında zeki veferasetli Dnark bu hareketin sadece taktiksel bir yeniden konuşlan-madan ibaret olmadığını anladı ve Ork Kralı'nın bakışlarıyla karşı-laştığında kendisinin ve Ung-thol'un, Obould'un kararının odaknoktası olduğuna dair en ufak bir şüphe duymadı. Rahatsız edici Kna, her zamanki gibi ona sırnaştı ve şamanNukkels saygılı bir şekilde geriye ve Tanrı-fıgürü'nün soluna doğruhızlı iki adım attı. Bu, Nukkels'in pek çok samanının krala eşlikeden savaşçıların arasına yayıldığı anlamına geliyordu. Dnark,Obould'un üç katlı çadırını kuran tüm orkların Nukkels'in hizme-224

ORK KRAL *-*tindeki fanatikler olduğunu düşündü. Obould, çadırın kurulduğu dağ yamacının önemi ve tüm krallı-5in kaderinin Kurt Çenesi Klanı'nın bölgenin güvenliğini sağlamave zemini, tünelleri ve surları güçlendirme çabalarına bağlı olabile-ceği hakkındaki beklenen demecine başladı. Tüm bunları dalia öncede duymuşlardı tabii ki; ama Dnark, inkar edilemez bir karizmayasahip kralın büyülü sözcüklerini yeniden dile getirişiyle yardakçıla-rının yüzlerindeki kendinden geçme halini görünce şaşırmadan ede-medi. Öngörülebilirlik etkiyi azaltmadı ve Reis bunun hiç de küçükbir adım olmadığını biliyordu. Dnark kendisini, gerçekten direnmeyi güç kılacak kadar etkilikonuşan Obould'u çok dikkatli dinlemekten alıkoymak için bilinçlibir şekilde diğer orkların tepkilerine odaklandı; bazen öyle bir ko-nuşuyordu ki, Dnark, Nukkels'in ve diğer rahiplerin Obould'unyankılanan sesiyle söylediği sözlere bir parça büyü katıp katmadık-larını merak etti. Ung-thol düşüncelere dalmış olan Dnark'ın, Obould'un doğru-dan onu hedef aldığını anlamasını sağlamak için onu dürtmek zo-runda kaldı. Reis, panik içinde, yüzünü krala döndü ve ihmalkarlı-ğını ele vermeyi engellemesini sağlamak üzere söyleyebileceği söz-cükleri düşündü. Obould'un bilmiş gülümsemesi hiçbir sözcüğün kafi gelmeye-ceğini anlamasını sağladı. "Özel görüşmeye hazır olduğum zaman flamam çadırımın kapı-sına asılacak," dedi Ork Kralı; belli ki cümleyi tekrarlıyordu. "Onugördüğün zaman özel bir görüşme için içeri geleceksin." "Özel mi?" diye sormaya cüret etti Dnark. "Yoksa yardımcımı

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 137: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

da getirecek miyim?" Obould, doğrusu kibirle gülümsüyordu, bakışlarını Dnark'tanUng-thol'a çevirdi. "Lütfen getir," dedi ve Dnark bu tavrı pençele-rini çıkarmadan önce cezbedici bir şekilde mırıldanan kedininkinebenzetti.

Kibirle, kendini üstün görür bir şekilde gülümseyen Obould,Kna'yı taşıyarak yanından geçip getti; Nukkels aceleyle arkasındankoşturdu. Dnark, kral ve arkadaşı çadıra doğru yola koyulduğunda225

_— ^-SİH9 R.A. SALVATOREçevreye iyice bir baktı; kralın savaşçılarının gözleri klanı üzerin,deydi, muhtemelen rahip olarak hizmet verecekleri belirtiyorlardıEğer işler çığırından çıkarsa Dnark, her şeyden önce kendi savaşçalarını bu büyü kullanan fanatiklere karşı yönlendirmek zorunda ka-lacaktı. Bu düşüncenin faydasızlığını fark ederek yüzünü buruşturdu. İş-ler çığırından çıkarsa Dnark'in klanı dağılıp canlarını kurtarmakiçin kaçardı ve onun söyleyeceği hiçbir şey bunu değiştiremezdi. Gözünü bile kırpmadan Obould'u, kralın her adımını izleyenUng-thol'a baktı. Dnark, Ung-thol'un da gerçeği bildiğini fark etti ve ToogwikTuk'un onları bir aptallığa sürükleyip sürüklemediğini merak etti;bunu ilk düşünüşü değildi... Kısa bir süre sonra Ung-thol, reisine, "Obould'un sancağı kapı-da," dedi."Gidelim o halde," dedi Dnark. "Kral bekletilmeye gelmez." Dnark harekete geçti ama Ung-thol onu kolundan tuttu. "KralObould'un casus ağını küçümsememeliyiz," dedi şaman. "Bölge-deki çeşitli kabileleri dikkatle ayıkladı; ona daha sadık olanlar şüp-helendiklerini gözlüyorlar. Seninle benim batıda olduğumuzu bili-yor olabilir. Ve Aykorusu'ndaki saldırıdan haberi var, ziraGrguch'un adı vadilerde yankılanıyor; Bol-Ok Krallığı'nda yeni birkahraman..."Dı.rark durup bu sözleri düşündükten sonra başıyla onayladı. "Obould, Grguch'u bir kahraman olarak mı görüyor?" diyesordu Ung-thol. "Yoksa bir rakip olarak mı?" diye karşılık verdi Dnark ve Ung-thol aynı düşünceyi paylaşmalarına ve Dnark'm kendilerini bekle-yen tehlikeyi anlamasına memnun oldu. "Kral Obould şanslı; zirasadık bir reisi var," -Dnark eliyle göğsüne vurdu- "ve Reis Grguchile Karuck Kabilesi'nin değerli müttefikler olduğuna tanıklık edebi-lecek zeki bir şamanı." Ung-thol'un hemfikir sırıtışını başıyla onayladıktan sonra Dnarkdönüp çadıra doğru yola koyuldu. Dnark uzaklara baktığı anda şa-manın gülümsemesi solup gitti. Ung-thol bunların hiçbirinin hafife226

ORK KRAL *-~§=* f ? „alınmaması gerektiğini düşünüyordu. Kral Obould'un, Gruumsh'unhediyeleriyle kutsandığı törene katılmıştı. Ork Krah'nın çıplak elle-riyle bir boğanın boynunu kırışını izlemişti. Güçlü bir drow rahibe-sinden artakalanları görmüştü; rahibenin deprem büyüsünün ardın-dan açılan dar geçitte kadının boğazını parçalamıştı. Grguch'un do-ğudaki çalışmasını izlemek kurnazca, canlandırıcı ve hiç şüphesizilham vericiydi. Karuck Klanı en iyi ork savaşçılarının azmini vedavranışlarını sergiledi ve Gruumsh hızlı ve harap edici başarıları-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 138: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

nın karşısında kalbinin gururla şişmesine engel olamadı. Ama Ung-thol, Kral Obould Bol-Ok gerçeğinin karşısında coş-kusunu ve artan umutlarını azaltacak kadar yaşlı ve akıllıydı. Dnark ile birlikte çadırın üçüncü ve son girişini de geçipObould'un en iç odasına girerlerken bu korkunç gerçeklik Ung-thol'a bir kez daha hatırlatıldı. Kral Obould, görüldüğü kadarıyla,bir platformun üstündeki tahtında oturuyordu, böylece oturma po-zisyonundayken bile karşısında duracak herhangi birine tepedenbakmış olacaktı. Sembolü olan siyah zırhını giyiyordu; zırh drowDrizzt Do'Urden'le yaptıkları korkunç savaştan sonra yeniden bir-leştirilmişti. Obould'un isteğiyle sihirli alev alabilen muheteşemkılıcı, tahtın koluna dayalı duruyordu; istenildiği an ele alınabilirdi. Onların yaklaşmasıyla Obould öne eğildi; dirseğini dizine yer-leştirip elini çenesinin altına götürdü. Çiftin adımlarını izlerken gö-zünü bile kırpmadı; asıl odaklandığı kişi Dnark'tı. Ung-thol gazabı-nın da aynı şekilde seçici olmasını umdu. "Kurt Çenesi muhteşem bir performans gösteriyor," dediObould, bir şekilde gerilimi dağıtarak. Dnark bu övgüye eğilerek selam verdi. "Eski ve disiplinli birklanız." "Bunu gayet iyi biliyorum," dedi kral. "Saygı duyulan ve korku-lan bir kabilesiniz. Bu yüzden sizi Bol-Ok'a yakın tutuyorum, böy-lece hattımın merkezi hiç sallanmayacak." Dnark bu övgü karşısında, özellikle de Kurt Çenesi'nin korku-lan bir kabile olduğu sözüne yeniden eğilerek selam verdi; bu, birorka yapılabilecek en büyük iltifattı. Ung-thol doğrulan reisinin yüzifadesine baktı. Kendini beğenmiş Dnark gözlerini ona çevirdiğin-227

R.A. SALVATOREde Ung-thol, Obould'un düşüncelerinin gerçekliğini hatırlatar wacımasız ama sessiz bir karşılık verdi. Kurt Çenesi'ni gerçekten v 'kınında tutuyordu ama Dnark, Obould'un amacının onu merkealmaktan çok kabileyi yakından izlemek olduğunu anlamalıydı Nde olsa ortada bir savaş yoktu, dolayısıyla güçlendirilmesi gerekebir merkez de yoktu. "Kış hepimizin lehine oldu," dedi Dnark. "Pek çok kule dikildimillerce sur örüldü." "Her tepeye, Reis Dnark," dedi Obould. "Cüceler veya müttefik-leri bize karşı gelirlerse her tepede yer alan surların ve kulelerin ar-dından savaşmak zorunda kalacaklar." Dnark yeniden Ung-thol'a baktı ve rahip başıyla onaylayarak busözleri burada bırakmasını istedi. Obould'u savunmaya karşı saldı-rı hazırlıkları konusunda bir tartışmaya sürüklemenin kesinlikle ma-nası yoktu. Doğuda çevirdikleri entrikalarla hele hiç yoktu. "Kabilenden ayrılmıştın," diye bildirdi Obould; Ung-thol, anla-yışlı Obould'un az önce zihnini okuyup okumadığını merak ederekirkilip göz kırptı."Kralım?" dedi Dnark."Doğudaydın," dedi Obould, "samanınla beraber." Ung-thol, Dnark'ın sakinliğini koruyarak iyi bir iş yaptığını dü-şündü ama sonra Dnark güçlükle yutkununca şaman yüzünü buruş-turdu. "Cücelerle yapılan hararetli savaşlardan sonra ortalıkta pek çokavare ork var," dedi Dnark. "Bazı güçlü ve deneyimli savaşçılar,hatta şamanlar bile, soydaşlarını ve klanlarını kaybettiler.

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 139: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

Sancakla-rı yok." Bu sözleri söyler söylemez Dnark bir adim geri gitti, ziraObould'un güçlü yüz hatlarında tehlikeli bir kaş çatılma belirdi.Çadır odasının iki yanındaki muhafızlar öfkelendi, hatta bir çift ho-murdandı."Sancakları mı yok?" diye sordu Obould sakince; fazla sakince... "Bol-Ok bayrakları var tabii ki," diyerek araya girme cüretinigösterdi Ung-thol ve şamana bakan Obould'un gözleri açılıp yeni-den kısıldı. "Ama sizin krallığınız kabilelere göre düzenleniyor,228

ORKKRAL —^?»fr -^.kralım- Kabileleri çalışmaları için tepelere ve vadilere gönderiyor-sunuz ve kabilelerini yitirinler nereye gideceklerini bilemiyorlar,nnark ve diğer reisler sizin krallığınızı daha iyi organize etmek içinbu avareleri toplamaya çalışıyorlar, böylece Gruumsh ilhamlı görü-şünüzün önünde uzanan muhteşem planlarınız küçük ayrıntılarladarmadağın olmuyor." Obould, sırtını tahtına yasladı; o stresli an bir felaket yaratmanınayısından dönmüş gibiydi. Tabii ki söz konusu öfkesinin ardındasayısız ölü bırakmış olan Obould ise hiçbir zaman emin olunamazdı. "Doğudaydın," dedi Obould pek çok kalp atışı sonrasında."Aykorusu yakınlarında.""Çok da yakınında değil ama evet, kralım," dedi Dnark."Bana Grguch'tan bahset." Bu dobra talep Dnark'm topuklarının üzerine basıp topallması-na neden oldu ve şüpheyle, "Grguch?" derken inkar eden bir tavırtakındı. "Adı tüm krallıkta yankılanıyor," dedi Obould. "Onu sen deduydun." "Ah, Reis Grguch'tan bahsediyorsunuz," dedi Dnark, "Gr..."sözcüklerini daha bir vurgulamak için tonlamayı değiştirip sankiObould'un konuşmaya devam etmesi üzerine adı tanımış gibi yapa-rak. "Evet, adını duydum." "Onu gördün," dedi Obould, ses tonu ve yüz ifadesi bunun birvarsayım değil, bilinen bir gerçek olduğunu gösteriyordu. Dnark, Ung-thol'a baktı ve bir an için şaman, reisinin arkasınadönüp kaçacağım zannetti. Ve aslında Ung-thol da tam olarak bunuyapmak istiyordu. Ne ilk ne de son kez nasıl Kral Obould Bol-Ok'akomplo kunnaya kalkışacak kadar aptal olabildiklerini düşündü. Dnark'ın hafifçe kıkırdaması Ung-thol'u sakinleştirdi ve onaDnark'm etkili bir kabilenin -o an bile Obould'un çadırını çevrele-yen bir kabilenin- reisi olabilmek için oldukça zorlu sınavlardangeçtiğini hatırlattı. "Karuck Klanı'nın Reisi Grguch, evet," dedi Dnark, Obould'unbakışına karşılık vererek. "Hareketine Surbrin yakınındakiTeg'n'gun Vadisi'nden şahit oldum. Bunu o zaman bilmiyor olsak229

Hr-* R.A. SALVATOREda Aykorusu'na gidiyordu. Bilsem onu takip ederdim, zira aptal elf-leri katletmesini izlemek hoşuma giderdi.""Saldırısını onaylıyor musun?" "Elfler doğuda her gün sizin birliklerinize saldırıyorlardı," dediDnark. "Savaş acısının ormanlarına taşınmasının ve bazı yaratıkla-rın kafalarının nehir kenarındaki mızraklara geçirilmesinin iyi bir

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 140: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

şey olduğunu düşünüyorum. Reis Grguch size büyük bir hizmettebulundu. Aykorusu'na yaptığı saldırıyı sizin emrettiğinizi sanıyor-dum." Sözlerini şaşkınlık, hatta şüpheyle, kurnazca olayı yeniden OrkKralı'na yönlendirerek tamamladı. "Düşmanlarımız hak ettikleri cezadan kaçamazlar," dedi Obouldhiç tereddütsüz. Dnark'ın yanında di "-in Ung-thol, yoldaşının hızlı düşünmesi-nin ikisinin de hayatım kurtardığını fark etti. Zira Kral Obould onla-rı öldürmez ve aleni bir şekilde Grguch'un tahttan bağımsız hareketettiğini kabul etmezdi. "Reis Grguch ve Karuck Klanı krallığa iyi hizmet edecek," diyebastırdı Dnark. "Gördüğüm herhangi bir kabile kadar vahşiler.""Bana ogre soyundan oldukları söylendi." "Ve hatlarını demirlemek için o vahşilerin pek çoğunu yanların-da tutuyorlar.""Şimdi neredeler?""Doğuda, sanırım," dedi Dnark."Hâlâ Aykorusu yakınlarında mı?" "Muhtemelen," dedi Dnark. "Muhtemelen düşmanlarımızın ce-vabını bekliyorlar. Çirkin elfler Surbrin'i geçmeye cüret ederlerseReis Grguch nehir kenarına daha çok kafa diker." Ung-thol, Dnark'ın yalanı esnasında Obould'a dikkatle baktı vekralın gösterdiğinden çok daha fazlasını biliyor olduğunu kolaycaanladı. Grguch'un güneye yürüyüş haberi Obould'un kulağına gel-mişti. Obould, Karuck Klanı reisinin güçlü bir rakip olduğunu bili-yordu. Ung-thol, Obould'u dikkatle inceledi ama kurnaz savaşçı kralpek bir şey belli etmiyordu. Bölgedeki savunmayı desteklemek için230

ORK KRAL *H«jr)aZ1 talimatlar verdi, cezalandırıcı bir zaman sınırı koydu ve ilgisi-ni rahatsız edeci Kna'ya yöneltirken çifti bir el hareketiyle kovdu. "Onu uyaran senin Grguch hakkında bilgi sahibi olduğunu kabuledişindeki tereddüttü," diye fısıldadı Ung-thol, Dnark'a çadırdançıkıp yeniden klanlarına katılmak üzere çamurlu zeminden geçer-lerken."Yanlış telaffuz etti.""Sen yanlış telaffuz ettin."Dnark durup şamana döndü. "Fark eder mi?"231

SURBRIN KÖPRÜSÜ Büyücü elini uzattı, parmakları yırtıcı bir kuşun pençeleri gibibirbirine kenetlenmişti. Soğuk rüzgara rağmen alnında ter damlala-rı vardı ve yüzünü bir yoğunluk maskesi altına kilitledi. Kaya çok ağırdı ama telekinetik saldırısını sürdürdü; onu hava-ya kaldırmayı içten bir şekilde istiyordu. Aşağıda, nehir kıyısında,diğerleri iri kayanın etrafına koşup gereken yerlere ekstra kayış ve-ya zincir fırlatırken uzak kıyıdaki cüce masonları çekicilerini hid-detli bir şekilde döndürdüler. Yine de cüce zanaatçıların kas ve hü-nerine, Gümüşay büyücüsünden gelen sihirli yardıma rağmen hava-da süzülen kaya bir felaket yaratmanın eşiğindeydi."Joquim!" diye seslendi başka bir Gümüşay sakini. "Tu... ta... mı... yo... rum..." diye homurdandı Joquim, her harfgıcırdayan dişlerin arasından zorla çıkmıştı.

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 141: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

İkinci büyülü yardım çağrısı yaptı ve hızla Joquim'in yanınakoştu. Telekinetik hünerine pek de sahip değildi ama tam da bu anauygun bir dweomer ezberlemişti. Büyüye başlayıp sihirli enerjisinisallanan kayaya yolladı. Kaya sabitleşti ve üçüncü bir Gümüşayüyesi de yanlarına koşunca denge inşaatçıların lehine çevrildi. Cüceve büyücü birleşimi kayayı Surbrin Nehri'nin çağlayan sularınınüzerinden geçirirken bu sanki gayet kolay bir işmiş gibi gözüktü.Kirişin bir ucunda rehberlik eden bir cüceyle çekicili takım,232

ORK KRAL *-4bloğu önceden yerleştirilmiş olan daha da büyük kayaların üzerinekusursuzca koydu. Rehber cüce durma çağrısı yaptı, hizayı yenidenkontrol etti ve sonra kırmızı bayrak kaldırdı. Büyücüler yavaş yavaş büyülerini durdurup bloğu ağır ağııindirdiler. "Gidip diğerini getirin!" diye bağırdı cüce, nehir kenarındakiyoldaşlarına ve büyücülere. "Görünüşe bakılırsa Leydi bu köprüoluşumu için neredeyse hazır!" Tüm gözler nehir kıyısındaki çalışmaya, Mithril Salonu'na enyakın noktaya, Leydi Alustriel'in nehrin üzerindeki ilk parçanınüzerinde durduğu yere çevrildi; güçlü bir yaratım büyüsü sözcükle-ri fısıldarken yüzü sakindi. Çağlayan suların üzerinde soğuk ve güç-lü, neredeyse bir tanrı gibi gözüküyordu. Açık yeşille ışıklandırıl-mış beyaz cübbesi ince uzun bedeninde uçuşuyordu. Önünde, birsonraki destek dizisine uzanan ikinci bir kaya belirdiğinde neredey-se şaşkınlıktan nefesler kesildi. Alustriel kollarını yana indirdi ve derin bir nefes verdi, sankibüyüden çok fiziksel güç harcamış gibi omzuları çöktü. "Muhteşem," dedi Catti-brie kadının yanına gelip büyüyle oluş-turulan taş levhaya bakarak. "Sanat, Catti-brie..." diye cevapladı Alustriel. "Mystra'nm lütuf-ları gerçekten fevkalade." Alustriel kadına muzip bir bakış attı."Belki senin eğitmenin olabilirim." Catti-brie bu fikre dudak büktü ama tesadüfen, başını arkaya at-tığında bacağını yaralı kalçasına korkunç bir acı verecek şekildeburktu ve bir savaşçı olduğu günlerin artık -öyle ya da böyle- geri-de kalmak üzere olduğunu hatırladı."Belki," dedi. Alustriel'in gülümsemesi içten ve sıcaktı. Gümüşay Leydisidönüp cüce taş işçilerini harekete teşvik etti; yeni kayayı sıvamakve düzleştirmek üzere harç tüpleriyle beraber ileri atıldılar. "Büyülü kaya kalıcı mı?" diye sordu Catti-brie, Alustriel ile be-raber nehir kenarına doğru geri dönerlerken. Alustriel kadına soru fazlasıyla absürdmüş gibi baktı. "Bir ker-vanın tekerleri altında yok olsun ister misin?"233

...—-HŞ^-* R-A. SALVATORECiddiyetsiz cevaba ikisi birden güldü."Yani, gerçek taş," dedi genç kadın."Bir illüzyon olmadığı kesin.""Ama yine de büyü işi?" Alustriel kadının sözlerini değerlendirirken kaşlarını çattı. "Ka-ya cücelerin taş ocağından çıkarabileceği herhangi bir şey kadargerçek ve onu yaratan dweomer kalıcı." "Tabii bozma büyüsü yapılmadığı sürece," diye cevapladı Catti-brie ve Alustriel, "Ah," dedi kadının düşüncelerini anlayarak. "Ancak Elminster, Leydi Alustriel in işini defetmeyi umabilir,"

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 142: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

diye araya girdi yakındaki bir başka büyücü.Catti-brie bakışlarını büyücüden Alustriel'e çevirdi. "Tabii ki biraz abartıyor," diye itiraf etti Alustriel. "Ama gerçek-ten benim yaptığım bir büyüyü bozacak kadar güçlü herhangi birbüyücü bir silah deposunun da büyüsüz inşa edilmiş bir köprayükolaylıkla yıkabileceğini aklına getirecektir." "Ama basmakalıp bir köprü çakan şimşeklere ve başka yıkıcıfelaketlere karşı korunaklıdır," dedi Catti-brie."Bunun da olacağı gibi," diye söz verdi Alustriel. "Yani en az cücelerin yaptığı kadar güvenli..." diye söze başladıCatti-brie ve Alustriel düşünceyi tamamladı; "Taş ocağından çıka-rılmış kayalarla yapılmış kadar güvenli." Catti-brie şu sözleri ekleyinceye kadar bir kez daha gülüştüler,"Alustriel hariç." Gümüşay'ın Leydisi buz kesti ve gözlerini doğruca Catti-brie'yedikti. "Bana bir büyücünün kendi büyüsünü bozmasının kolay bir işolduğu söylendi," dedi Catti-brie. "Bölgedeki hiçbir şey senin elle-rini sallayıp köprüyü parça parça yok etmeni engelleyemez." Alustriel'in güzel yüzünde çarpık bir gülümseme belirdi ve tekkaşını havaya kaldırdı; bu, kadının zekasına yönelik bir tebrik ifa-desiydi. "Bir diğer faydası da orklar burayı ele geçirdikleri takdirde köp-rüyü karanlıklarını diğer bölgelere yaymak üzere kullanacaklarındadokunacaktır," diye söze devam etti Catti-brie.234

ORK KRAL *-*"Gümüşay gibi diğer bölgelere," diye kabullendi Alustriel. "Köprünün Mithril Salonu ile olan bağlantısını kesmek için ace-le etme Leydi," dedi Catti-brie. "Mithril Salonu her koşulda doğu kıyısına tünellerle bağlı," diyecevapladı Alustriel. "Babanı terk etmeyeceğiz Catti-brie'. KralBruenor'u ve Battlehammer Klam'nın cesur cücelerini hiçbir za-man terk etmeyeceğiz." Catti-brie'nin cevaben yüzüne yayılan gülümseme hiçbir şekil-de zorlama değildi, zira bu yeminin tek bir sözcüğünden bile şüpheduymuyordu. Büyülü beton parçalarına tekrar baktı ve minnettar birşekilde başıyla onayladı; hem onları yaratma gücüne hem deAlustriel'in onları kolaylıkla yok edebilecek olmasına şükran duyu-yordu.

Geç öğleden sonra güneşi Toogwik Tuk'un fesat kahverengigözlerini nemlendirdi, zira bir ork olmanın ne anlama geldiğini za-limce hatırlamasını sağlayan şey yüzünden akmak üzere olan neşegözyaşlarını zor tutuyordu. Grguch'un kalan üç köye yaptığı yürü-yüş tahmin edildiği gibi başarılı olmuştu ve Toogwik Tuk'un kusur-suzlaştırılmış vaazından sonra bu köylerdeki tüm güçlü kuvvetli orksavaşçıları Grguch'un yürüyüşüne büyük bir hevesle katılmıştı. Tekbaşına bu bile Karuck Klam'nın acımasız reisine iki yüz asker ka-zandırmıştır. Ama kısa bir süre sonra asıl etkileyici olanın geçmedikleri kasa-balardan gelen takviyeler olduğunu keşfettiler. Grguch'un yürüyüşühaberi doğrudan Mithril Salonu'nun kuzeyine ulaşmıştı ve pek çokkabilenin savaşa susamış, kış molası yüzünden hayal kırıklığınauğramış orkları çağrıya aceleyle kulak vermişlerdi. Hazırlıksız kampı geçen Toogvvik Tuk düzinelerce -hayır, yüz-lerce- yeni üyeye baktı. Şamanın tahminine göre Grguch, cüce bir-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 143: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

liklerini binden çok iki bine yakın orkla vuracaktı. Surbrin'deki za-fer kesindi. Kral Obould bundan sonra savaşın akışını değiştirebile-cek miydi?235

9f* R.A. SALVATORE Toogwik Tuk bir zamanların muhteşem liderini düşününce içtenbir hayal kırıklığıyla başını iki yana salladı. Obould'a bir şeyolmuştu. Şaman bunun Mithril Salonu'nun batı kapısını talihsizcekırma çabası sırasında Bruenor'un cücelerinin onları bozguna uğ-ratmasından kaynaklanıp kaynaklanmadığını merak etti. Yoksa se-bep komplocu kara elfleri, Gerti Orelsdottr ve onun ayaz devlerinikaybetmesi miydi? Ya da belki de Bekçi Vadisi'nin kuzey tepelerin-deki savaşta oğlu Urlgen'i yitirmesi yüzündendi. Sebep her ne ise Obould, Adbar Kalesi'ne saldıran veya birkaçay önce Dünyanın Omurgası'nın güneyinden başlayıp her yeri ezipgeçen o vahşi savaşçı değildi artık. Obould, ork olmanın temeliniyitirmişti. Gruumsh'un sesi kalbinden silinmişti. "Beklememizi talep ediyor," dedi şaman yüksek sesle, toplanansürüye bakarak, "ve yine de onlar, lanet cücelerle yeniden savaşmaumuduyla geliyorlar." Şaman, komplosunun doğruluğundan hiç olmadığı kadar emin,hızlıca Grguch'un çadırına yöneldi. Obould artık Gruumsh'un çağ-rısını duymuyordu ama Grguch'un duyduğuna şüphe yoktu ve cü-celer dağıtılıp deliklerine geri tıkıldıktan sonra Kral Obould,Karuck Klanı Reisi üzerinde nasıl hakimiyet iddia edebilirdi ki? Vebundan sonra Kral Obould, deliklerinden fetih vaadiyle çıkardığı onbinlerce orkun sadakatini nasıl sağlardı? Obould oturup beklemelerini, köylü insan çiftçiler gibi toprağıişlemelerini talep etti. Grguch ise cücelerin derisini daha iyi kese-bilmeleri için mızraklarının ve kılıçlarının uçlarını bilemelerini...Grguch, Gruumsh'un çağrısını duydu. Şaman, Reisi küçük bir masanın uzak köşesinde ayakta durur-ken buldu; çevresinde iki Karuck savaş lordu ve karşılarında dahaufak bir ork vardı; masanın üzerine yerleştirilmiş olan toz toprağı vetaşları işliyordu. Toogwik Tuk yaklaşınca küçük orkun zemini ta-nımlıyor olduğunu fark etti, zira Mithril Salonu'nun doğu ucundanSurbrin'e inen dağ yamacını görmüştü. "Hoş geldin Gruumsh konuşmacısı," diye selamladı onuGrguch. "Aramıza katıl."Toogvvik Tuk masanın boş köşesine geçti ve gözcünün çalışma-236

ORK KRAL *-~4sına baktı; Surbrin'de neredeyse tamamlanmış bir sur ve onu çevre-leyen bir dizi kule tasvir ediliyordu. "Cüceler kış boyu gayet hamaratlardı," dedi Grguch. "Korktu-ğunuz gibi... Kral Obould'un duruşu onlara güç verdi.""Bizimki gibi bir saldırıyı sezecekler," diye belirtti şaman. "Bunu belirleyecek büyük hareketlere tanık olmadılar," dediGrguch."Bizimki dışında," diye hatırlatmak zorunda kaldı Toogvvik Tuk. Ama Grguch buna gülüp geçti. "Muhtemelen bulundukları yereyaklaşan bir yığın orku fark etmişlerdir," diye onayladı. "Önümüz-deki on gün içinde bir saldırı bekleyebilirler."Zalim Reisin yanında duran iki savaş lordu kıkırdadı."Bu gece yapılmasını ise hiçbir zaman beklemeyeceklerdir." Toogwik Tuk'un birden kaşları çatıldı, önündeki savaş alanına

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 144: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

panik içinde baktı. "Daha güçlerimizi düzene bile sokmadık..."diyerek güçsüz bir itiraza başladı. "Düzene sokulacak hiçbir şey yok," dedi Grguch. "Bizim takti-ğimiz sürü beslemek, daha ötesi değil.""Sürü beslemek mi?" diye sordu şaman. "Sura ve surun ötesine basit bir üşüşme," dedi Grguch. "Karan-lık bizim müttefığimiz. Hız ve şaşırtmaca bizim müttefiklerimiz.Onları dalganın kumsaldaki çizme izini dümdüz edişi gibi ezece-ğiz.""Bize katılan pek çok kabilenin tekniğini bilmiyorsunuz." "Bilmeme gerek yok," diye açıkladı Grguch. "Savaşçılarımısaymam gerekmiyor. Koruma sağlamak ve yan taarruzumuzun düş-man tarafından geri püskürtülmeyeceğim garanti altına almak içinonları çizgiler ya da kareler halinde yerleştirmem gerekmiyor. Bucücelerin yoludur." Durdu ve aptal aptal sırıtan savaş lordlanylaheyecanlı gözcüye baktı. "Ben bu odada cüce görmüyorum," dedive diğerleri güldü. Grguch yeniden Toogwik Tuk'a baktı. Sanki tetikte gibi, gözleribüyüdü ve havayı birkaç kez burnuna çekti. "Hayır," diye bildirditekrar savaş lordlarma bakarak. "Bu odada cüce kokusu almıyorum"Bu sözleri takip eden kahkaha çok daha belirgindi ve Toogwik237

.——=H8EH* RA- SALVATORETuk şüphelerine rağmen bu kahkahaya eşlik edecek kadar akıllıya "Taktikler cüceler içindir," diye açıkladı Reis. "Disiplin elfleriçindir. Orklar içinse yalnız..." Doğrudan Toogwik Tuk'a baktı. "Sürü besleme mi?" diye sordu şaman ve Grguch'un çirkin yü-züne çarpık bir gülümseme yayıldı. "Kaos," dedi. "Vahşet... Kana susama ve kendinden geçme. Gü-neş batar batmaz akına başlıyoruz. Sura doğru, Surbrin'e doğru...Mithril Salonu'nun doğu kapılarına doğru. Savaşçılarımızın yarısı,belki yarısından da fazlası, bu gece şanlı ölüm ödülüne sahip ola-caklar." Toogvvik Tuk bunun üzerine yüzünü buruşturdu ve kendini ses-sizce azarladı. Obould gibi mi düşünmeye başlıyordu? Grguch ona Gruumsh Tek-Göz'ün sözlerini hatırlattı. "Neşeiçinde ölecekler," diye söz verdi Reis. "Son çığlıklarını kederle de-ğil hazla atacaklar. Ve başka türlü, pişmanlık, hüzün veya korkuyla,ölecek olan herhangi biri daha saldırımız başlamadan Gruumsh içinkurban edilmeli!" Son sözlerindeki vahşet ve aniden yükselen ses tonu ToogwikTuk'u yeniden topuklarının üzerinde durmaya itti ve hem KaruckKlanı savaş lordları hem de odadaki muhafızlar inleyip dişlerini gı-cırdattılar. Kısa bir an için Toogwik Tuk, neredeyse Reis Grguch'uyuvasından çıkarmak için derin deliklere yaptığı çağrıyı gözdengeçirdi.Neredeyse... "Cücelerin yürüyüşümüzü bildiklerine dair bir işaret yok," dediGrguch o günün ilerleyen saatlerinde, gün ışığı gitgide azalmayabaşladığında, muazzam bir kalabalığa. Toogvvik Tuk tehlikeli rahipHakuun'un onun yanında durduğunu fark etti ve bu genç şamanıduraksattı. Hakuun'un kendisini izlediğini düşünüyordu. "Kaçınılmaz sonun farkında değiller," dedi Grguch. "Avazınızçıktığı kadar bağırmayın, yalnızca koşun. Sura doğru, gecikmeden,hızla koşun ve her adımınızda Gruumsh'a övgüler fısıldayın." Ne bir hat oluşturulmuştu ne de koordineli hareketler; yalnızcahedefin kilometrelerce uzağında vahşi bir hücum vardı. Yolu aydın-latacak meşaleler, Toogwik Tuk veya Gruumsh'un diğer rahipleri

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 145: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

238

ORK KRAL *-*tarafından sağlanan sihirli ışıklar yoktu. Onlar orklardı ne de olsa,ışıksız Karanlıkaltı'mn üst tünellerinde yetişmişlerdi.Gece müttefikleri, karanlık huzurlarıydı...—Hh— Bir zamanlar küçük bir çocukken, Hralien, Aykorusu'nun ikigölünden birinin kenarında koca bir kum yığını bulmuştu. Bu açıkrenkli kum tepesi uzaktan soluk kırmızı çizgileri varmış gibi gözü-küyordu. Genç Hralien tümseğe yaklaştıkça çizgilerin, rengi solmuşkum değil de yüzeyde hareket eden bir şey olduğunu fark etti.Gençliği ve tecrübesizliği nedeniyle belki de ilk küçük yanardağınıgördüğünde korkmuştu. Yine de daha yakından inceleyince gerçek gözler önüne seril-mişti; zira kum yığını bir karınca yuvasısıydı ve kırmızı çizgiler sü-rekli hareket eden altı bacaklı yaratıklardı. Hralien ork saldırısını, onların Kral Bruenor'un doğu savunma-larının kuzeyindeki küçük, kayalık tepelere akın edişlerini gördü-ğünde uzun yıllar önce yaşadığı bu anıyı anımsadı. Doğrusunu söy-lemek gerekirse ne hareketleri daha az coşkulu ne de yürüyüşleridaha az kararlıydı. Hızlarına, şiddetlerine ve onları yalnızca bir kaçkilometre güneyde bekleyen engele bakınca Hralien niyetlerinianladı. Elf, Drizzt Do'Urden'e verdiği sözü hatırlayınca dudaklarınıısırdı. Bölgeyi tarayıp Mithril Salonu'na en hızlı şekilde gitmesinisağlayacak izleri gözden geçirerek güneye baktı. Sonra drow arkadaşına, verdiği sözü tutamayacağından korkarakkoşmaya başladı; zira ork hattı önünde yayılmıştı ve yaratıklarınçok yolu kalmamıştı. Hralien büyük bir zarafet ve çeviklikle taştantaşa sıçradı. Zıplayıp alçak bir ağaç dalına tutundu ve dar bir oyu-ğun ötesine salınıp karşı yakaya yumuşak bir iniş yaptıktan sonrayeniden tüm hızıyla koştu. Ağır adımlarının gürültüsü keskin elf ku-laklarında yankılanan orkların aksine o sadece bir ses fısıltısı çıka-rarak ilerledi.Dikkatli olması gerektiğini biliyordu, sonuçta bir kavgaya rast239

-— "t"^'""11 R-A- SAl VATOREgelip gecikmeyi göze alamazdı. Öte yandan ne hızını kesebilir ne deyolunu dikkatli seçebilirdi; bazı orklar onun önündeydi ve cüceleronlara sunabileceği her uyarıya muhtaçtı. Böylece koştu, kayalıkla-rın ve eriyen karın pırıl pırıl, soğuk oyuklar oluşturduğu alçak vadi-lerin üzerinden atlayıp sıçradı. Hralien, bu havuzlardan mümkünolduğu kadar kaçınmaya çalıştı, zira genelde kaygan buzla kaplıoluyorlardı. Fakat muazzam becerisine ve keskin görüşüne rağmenara ara bu havuzlara gömüldü ve önlenemez şekilde çıkan sesle kor-kup sindi. Bir an bir ork çığlığı duydu ve görülmüş olmaktan korktu. Pekçok uzun ve hızlı adım sonra yaratığın sadece arkadaşına sesleniyorolduğunu fark etti; bu, öncü koşucuların ve zalim birliğin gözcüle-rinin çevresinde olduğunu büsbütün hatırlamasına neden oldu. Sonunda ork seslerini geride bıraktı; zalimler inanılmaz bir hızlailerleseler de böylesi engebeli bir arazide bile becerikli bir elfin hı-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 146: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

zına erişemezlerdi. Kısa bir süre sonra kayalık bir yamaca gelen Hralien güneydeki,uzun dağlardan gümüşi, mehtaplı yılana; Subrin Nehri'ne kadaruzanan bodur taş kuleleri gördü. "Çok erken," diye fısıldadı elf keder içinde ve Obould'un tümordusunun kendisini ezip geçmesini bekler gibi geriye baktı. Başınıiki yana salladı, yüzünü buruşturdu ve sonra güneye doğru hızlayola koyuldu.—Hh— "On gün içinde tamamlayacağız," dedi Alustriel, Catti-brie'ye;ikili, başka Gümüşay büyücüleriyle beraber küçük bir kamp ateşi-nin başında oturuyordu. Büyücülerden biri, gürbüz, ak saçlı, düz-günce kırpılmış keçi sakallı bir adam, ateşi yakan kişiydi ve şimdide alevlerle oynuyordu; renklerini turuncudan beyaza, beyazdanmaviye, maviden kırmızıya çevirmek üzere büyü yapıyordu. İkincibir büyücü, aralarında büyüyle yapılmış parlak kırmızı gölgelerolan parlak siyah saçlı, hafif tuhaf bir yan-elf, ona katıldı ve büyüyaparak kırmızı alevlerden küçük ejderha şekilleri oluşturdu. Mey-240

ORK KRALdan okumaya karşılık vermek isteyen ilk büyücü aynı şekilde mavialevler yarattı ve iki sihirbaz alevli hayvanlarını savaşa tutuşturdu.Neredeyse anında başka pek çok büyücü gelip bahis oynadı. Catti-brie onları neşe ve ilgiyle izledi; tahmininden de çok ilgi-sini çekmişlerdi ve Alustriel'in kara sanatlarla uğraşması hakkındasöyledikleri davetsiz bir şekilde aklında uçuşmaya başladı. Bü-yücülerle yaşadığı deneyim son derece sınırlıydı ve genellikleUzunsemerli öngörülemez ve tehlikeli denecek kadar aptal olanHarpell ailesi kaynaklıydı. "Asa Havel kazanacak," diye fısıldadı Alustriel, öne eğilip kır-mızı alevi yöneten yarı-elf büyücüyü işaret ederek. "Duzberyl ateşiyönetmekte çok daha beceriklidir ama bugün taş mühürlemek üzereparlak sıcak alevler oluşturarak gücünün sınırına geldi ve Asa Havelde bunu biliyor." "Dolayısıyla meydan okudu," diye aynı şekilde fısıldayarakcevap verdi Catti-brie. "Ve arkadaşları da biliyor, bahsi de bununiçin oynuyorlar." "Her şekilde bahis oynarlardı," diye açıkladı Alustriel. "Bu birgurur meselesi. Burada kaybedilenin yakında, başka bir meydanokumada iadesi istenecektir." Catti-brie başıyla onayladı ve çevreyi izledi; pek çok yüz -elf veinsan yüzü- değişken ışığın gölgeleri ve renkleri içinde parıldıyor,mavi ejderha kırmızının tepesine bindiğinde maviye çalıyor amasonra Asa Havel'in hayvanı Duzberyl'inkine yönelip yavaş yavaşüstünlük elde etmeye başladığında yeşile ve sarıya, ardından da par-lak kırmızıya dönüyordu. Hepsi iyi niyetliydi tabii ki ama Catti-briesavaşçıların ve izleyenlerin yüzlerinde oluşan gerilimi gözden ka-çırmadı. Tamamen farklı bir dünyaya tanık olduğunu hissetti. BunuMithril Salonu hanlarında sık görülen içme oyunları, bilek güreşi veboks maçlarıyla ilişkilendirebilirdi, sonuçta mekan farklı olsa daduygular aynıydı. Yine de merakını uyandırmaya yetecek kadar farkvardı. Bu bir güç savaşıydı ama kas ve organ gücüne değil akıl vekonsantrasyon gücüne dayanıyordu. "Bir ay içinde sen de alevleri böylesi şekillere sokabilirsin," di-yerek sataştı Alustriel.241

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 147: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

K-» R.A. SALVATORE Catti-brie kadına bakıp umarsızca güldü ama ilgisini pek sakla-yamadı. Ateşe tam zamanında bakıp Alustriel'in tahminin aksineDuzberyl'nin mavisinin Asa Havel'in kırmızısını tüketişini gördüİki büyücünün destekçileri de şaşkınlığa gömüldüler ve Duzberyl birzafer narasından çok şok etkisiyle haykırdı. Catti-brie bakışlarınıAsa Havel'e çevirdi ve şaşkınlığı yerini kafa karışıklığına bıraktı. Yarı-elf kavgaya bakmıyordu ve ejderhasının insanın mavisiyletüketildiğinden bihaber gözüküyordu. Kuzeye bakıyordu, denizmavisi gözleri alevlerin üzerini tarıyordu. Catti-brie yanındakiAlustriel'in de döndüğünü ve sonra ayağa kalktığını hissetti. Kadınomzunun üzerinden kara surun tepesine baktı ama sıra dışı bir şeygöremeyerek kafası karışık bir halde başını iki yana salladı. Ya-nın-daki Alustriel hafif bir büyü yaptı.Diğer büyücüler de kalkıp kuzeye doğru baktılar. "Bir elf geldi," dedi Alustriel, Catti-brie'ye. "Ve cüceler itişipkakışıyorlar." "Bu bir saldırı," diye bildirdi Asa Havel ayağa kalkıp iki kadınınyanından geçerek. Alustriel'e ve Mithril Salonu prensesine bakıp"Orklar mı?" diye sordu. "Savaşa hazırlanın," dedi Alustriel askerlerine. "Herhangi birsaldırıyı engellemek için bölge büyüleri yapın.""Bugün elimizde pek kalmadı," diye hatırlattı Duzberyl. Alustriel cevaben elini cübbesindeki katlardan birine soktu vebir çift ince uzun asa çıkardı. Yan dönerek birini Duzberyl'e verdi."Kolyen de, gerektirdiği takdirde," diye talimat verdi ve adam ba-şıyla onaylayıp elini boynundaki şatafatlı kolyeye götürdü; altınzincirlerin arasında çeşitli boyutlarda yakuta benzer taşlar vardı, butaşlardan biri öylesine büyüktü ki Catti-brie'nin avucuna sığmazdı. "Talindra, cüce salonunun kapılarına," dedi Alustriel genç birdişi elfe. "Cüceleri uyar ve savaşı atlatmalarına yardım et." Elf, başıyla onayladı ve batıya doğru birkaç hızlı adım atıpmavi-beyaz bir ışık patlamasıyla gözden kayboldu. Hemen ardın-dan, Salon'un doğu kapılarının yakınlarında Talindra'yı hedefeulaştıran ikinci bir ışık patlaması oldu. Bu, şaşkın Catti-brie'nin bir242

ORK KRAL *-*varsayımıydı, zira aslında genç elfı göremiyordu. Dönüp baktığında AlustriePin, Asa Havel'e ve başka bir çiftedaha talimat veriyor olduğunu gördü. "Gerekme ihtimaline karşıuzak kıyıya olan geçidin güvenliğini sağlayın. Surdan gelecek tümcüceleri taşıyabilecek şekilde hazırlanın." Catti-brie surdan gelen ilk haykırışları duydu; bunları kuzeydengelen tiz boru sesleri takip etti. Sonra diğerlerini bastıran bir başkaboru sesi duyuldu; Catti-brie'nin ayaklarının altındaki zemini titre-ten, yankılanan, pes sesli bir gürlemeydi. "Lanet Obould, Dokuz Cehennem'i boylasın," diye fısıldadıCatti-brie ve Taulmaril'i Drizzt'e verdiğini anımsayınca yüzünü bu-ruşturdu. Alustriel'e baktı. "Yayım yanımda değil, kılıcım da... Birsilah, lütfen? Ya büyüyle yarat ya da derin cepten çıkar." Catti-brie'yi şaşkınlığa sürükleyen bir şekilde Gümüşay Leydisitam da bunu yaptı; cübbesinin içinden başka bir asa daha çıkardı.Catti-brie onunla ne yapacağını bilemeyerek asayı aldı ve bakışları-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 148: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

nı yeniden Alustriel'e çevirdiğinde uzun boylu kadın parmağındanbir yüzük çıkarıyordu. "Ve bu," dedi, üç parlak elması olan ince altın halkayı ona vere-rek. "İki sihirli yüzüğe çoktandır sahip olmayışına güveniyorum." Catti-brie yüzüğü aldı ve onu başparmağıyla işaret parmağınınarasında sıkıştırdı; hayretler içindeydi. "Asaya söyleyeceğin sözcükler şunlardır; "Twell-in-sey," diyeaçıkladı Alustriel. "Ya da ikili kullanmak istersen, 'twell-in-sey-sey.""Bilmiyorum..." "Herkes kullanabilir," diye güvence verdi Alustriel. "Hedefinedoğrult ve sözcükleri söyle. Daha iri orklar için ikiliyi tercih et.""Ama..." "Yüzüğü parmağına tak ve zihnini ona aç, zira seni dweomerle-rine götürecektir. Ve onların gerçekten güçlü olduğunun bilincindeol." Bu sözlerin ardından Alustriel döndü ve Catti-brie dersin sonaerdiğini anladı. Gümüşay Leydisi ve büyücüleri, uzak kıyıya sihirli bir kaçışyolu hazırlamak üzere nehir kenarında çalışanlar hariç, sura doğruyola koyuldular; hemen hemen hepsi asa ya da değnek taşıyor veya243

P-*» R.A. SALVATOREyüzükler yahut başka mücevherler takıyordu. Catti-brie tüm bunları inkar edilemez bir heyecanla izledi, o kadar ki delicesine titrediğinden yüzüğü parmağına geçirmesine imkan verecek şekilde dura.mıyordu. Sonunda başardı ve gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Cen-nete bakıyormuş gibi hissetti; karanlık gece göğünde kayan yıldız-lar, tanrıların birbirlerine yıldırımlar gönderiyor olduğunu düşün-mesini sağlayacak kadar büyüleyici bir parlaklığa sahip ışıklar gör-dü. İlk savaş çığlıkları onu dalıp gittiği düşüncelerden uzaklaştırdı.Gözlerini açtı ve ani değişikliğin yarattığı baş dönmesiyle neredey-se yere yığıldı; sanki Astral Düzlem'den katı zemine yeni dönmüşgibiydi. Asayı denetleyerek Alustriel'in peşine düştü ve bir sap gibiduran çaprazlama bir şekilde sarılmış deri kayışı hangi ucundantutacağını anlamaya çabaladı. Sonunda doğru şekilde tuttuğunuumdu ve kendi yüzüne sihirli yıldırımlar gönderme düşüncesiyleyüzünü buruşturdu. Alustriel'e pek yardımı dokunmadığım ve asıl,surdaki cücelerin çoktan sendeleyip yardım çığlıkları attığını farkederek endişeyi bir kenara bıraktı. Kollarını yana indirdi ve yaralıkalçasının el verdiği kadar hızlı koştu."Twell-in-sey," diye fısıldadı, tonlamayı doğru yapmaya çalışarak.Başardı. Asa harekete geçti ve kırmızı bir enerji oku ileri fırladı; koşanayaklarının tam önündeki zeminde tıslayarak cazırdadı. Catti-brieciyaklayıp sendeledi, neredeyse yere düşüyordu. Dengesini kurduve bunu hiç kimsenin fark etmemiş oluşundan memnunluk duydu. İleri koştu ya da koşmayı denedi ama bacağına sıcak bir ateş dal-gası yayıldı; neredeyse yeniden devriliyordu. Çizmesine baktı;küçük parmağının hemen arkası kömür olmuş, dumanlar çıkarıyor-du. Yeniden durdu ve kendini toparladı; yaranın çok ağır olmayışıy-la cesaret buldu ve Leydi Alustriel'in ona yıldırımlar saçan bir asavermemiş oluşu nedeniyle Moradin'e teşekkür etti.

244

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 149: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

ORK KRAL *—?M Ork sura vahşi bir hızla ulaştı, mızrağını başka bir orku surdanağİ5 karanlığa göndermekle meşgul olduğundan kolay bir av olanen yakındaki cüceye güçlü bir şekilde sapladı. Ama o cüce, İyi Aile SanSakal'dan olan Charmorffe Dredgewelder.bu adı almışlardı çünkü Dredgewelderlar'ın hiçbiri san sakallı değil-di- bu saldırgan hareket karşısında ne şaşkınlığa düştü ne de ondan etki-lendi. Thibbledorf Pwent tarafından eğitilen cüce KarındeşenTaburu'nda yirmi yıldan fazla hizmet vermiş, o zavallı yaratıktan çokdaha dişli düşmanlarla karşılaşmıştı. Charmorffe daha önce hiç düzgün bir kalkana sahip olmadığın-dan metal plaka kaplı kolu mızrağı engellemek üzere salındı, onusertçe durdurdu ve dönen orkun arkasına yöneltti. Bu hareket sopa-sının da dönmesine neden oldu ve ileriye doğru atılan üç hızlı adımdengesi bozulan orku rahat bir şekilde yakalamasını sağladı. Sopaomzunun tam arkasına inip onu ileri doğru, siperden aşağı bir dalışave dönüşe geçirdiğinde yaratık homurdandı, cüce de aynı şekilde. Önü temizlendiğinde Charmorffe kısa bir yaya yerleştirilmişolan okun ucuna baktı. Haykırıp iki dizini de bükerek öne doğrudüştü ve o aradan çekildiği anda Hralien atışa geçti. Ok cücenin tamüzerinden geçti ve ona arkadan sinsice yaklaşan bir orkun göğsünesaplandı. Sırtı taşa çarptığı anda Charmorffe tüm kaslarını ileri doğru ha-rekete geçirdi, kollarını havaya kaldırıp yeniden ayaklarının üzerin-de durdu. "Sana ikinci defa borçlandım, seni lanet elf!" diye itiraz etticüce. "İlki hepimizi kurtardığın için ve şimdi de beni kurtardığıniçin!" "İkisini de yapmadım sevgili cüce," diye cevapladı Hralien,siperden, okunu derhal kullanmak üzere yerleştirdiği bel hizasında-ki sura doğru koşarak. "Battlehammer Klanı'mn kendisini kurtara-cağına ve bunun çok daha ötesini de yapacağına inancım sonsuz." Konuşurken bir ok gönderdi ama sözlerini tamamladığı andatam önünde iri bir ork belirdi; kılıcı öldürücü bir darbe indirmeyehazırdı. Ork, surun üzerine yumuşak bir iniş yapıp saldırıya geçti245

#-« R.A. SALVATOREama dönen bir sopa hem orka hem de kılıca isabet edip hamleyi zararsız hale getirdi. Ve ork dengesini kurup kendini Hralien'e doğruatmayı başardığında bu hamle de, uçan bir CharmorffeDredgewelder tarafından bertaraf edildi. Cüce bir omuz darbesiyleorku sura doğru gönderdi. Ork etkisiz hamleler savurdu, ziraCharmorffe'nin güçlü bacakları ezmeye devam ediyor, hatta dahada sıkı bir şekilde bastırıyordu.Hralien orku gözünden vurdu. Ardından elf hızla geri sıçradı, oku yerleştirip gönderdi; doğru-dan surun üzerinden gelen başka bir orku hedef almıştı. Hralien onuvurdu ve ayaklan dar korkuluğa yerleşmiş olmasına rağmen darbe-nin etkisi orku sırtüstü yere savurdu. Charmorffe sıçrayıp ani ve temiz bir hareketle orku başının üze-rinden gönderdi. Cüce kendini göğsünün ortalarına gelen sura doğ-ru attı ve ileri harekete geçip orku yere serdi. Charmorffe ileri doğrugiderken bilmeceyi çözdü; zira onun tam aşağısında ve her iki yan-da da ogreler duruyordu, sırtlarını sura dayamışlardı. Her biri eğilip

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 150: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

ellerini yere yakın bir yerde birleştiriyor, orklar da bu destekten fay-dalanıyor ve ogrelerin hafif bir fırlatma hareketi onları surun üzeri-ne gönderiyordu. "Domuz suratlı goblin öpücüler," diye homurdandı Charmorffe.Dönüp bağırdı; "Surun üzerinden kayalar, çocuklar! Merdiven gö-revi gören ogreler var!" Hralien hızla Charmorffe'nin yanına koştu ve en yakındaki öğ-renin kafasına bir ok gönderdi. Eserini şaşkınlıkla karşıladı, sonrabulunduğu yerin doğusunda, surun bitmekten çok uzak olduğuSurbrin yakınlarında bir ateş topu geceyi aydınlattığında her şeyiçok daha net bir şekilde gördü. Hralien o tarafa baktığında kesinlikle kaybettiklerini düşündü,zira Alustriel ve büyücüleri mücadeleye katılmış olsa da, çok dahabüyük bir ork ve düşman sürüsü geliyordu."Mithril Salonu'na koş, sevgili cüce," dedi elf."Ben de bunu düşünüyordum," dedi Charmorffe.246

ORK KRAL *H« Duzberyl sura doğru salına salına yürüdü, durmadan homurda-myordu. Sihirli kolyesinden bir başka parlak kırmızı mücevheri çe-kerken, "Sadece bunun için iki yüz parça altın," diye mırıldandı.Hafif gerileyip onu en yakındaki orklara fırlattı ama kör ışıkta me-safeyi hesaplayamadı ve mücevher hedefe ulaşmadı. Ateşli patla-ması yine de bir çift yaratığı yutup harap etmeyi başardı ve diğerle-ri her adımda haykırarak geriye doğru uçuşa geçti. Ama Duzberyl daha da mızmızlandı. "Bir ork yüz altın," diyehomurdandı uzaktaki Alustriel'e bakarak. "Onda biri fiyatına onkatını öldürecek bir ordu kiralayabilirim!" dedi, kadının kendisiniduyamayacak kadar uzakta olduğunu bilse de. Ve kadın zaten onu dinlemiyordu. Kıpırtısız duruyor, rüzgarcübbesini kırbaçlıyordu. Bir kolunu önüne kaktırdı, sıkılı yumru-ğunda çok renkli bir taşlı yüzük parıldıyordu. Duzberyl daha önce bunun etkisini görmüştü ama yine deAlustriel'in yüzüğünden geceyi bölen parlak beyaz bir yıldırımyayıldığında irkildi. Güçlü büyücü, her zamanki gibi, hedefi tam onikiden vurdu; yıldırımı sura tırmanan bir öğrenin yüzünde patladı.Saçı vahşice dans eden, başından dumanlar çıkan yaratık,Alustriel'in yıldırımı başka birine yöneldiğinde karanlığın içine yu-varlandı; yeni hedefse sanki taşa karışıp eriyip gitti. Alustriel'in zin-cirleme yıldırımı ilerledi; bir orka, ogreye ya da yarı-ogreye saldırı-yor, düşmanları köpürdeyen derinden yükselen dumanla uçuşa yada dönüşe geçiriyordu. Ama boşalan her yer hızla dolduruluyordu, her ölüye karşılıksanki on düşman beliriyordu. Aşikar faydasızlık Duzberyl'nin dolgun yüzüne yeni bir sızlan-ma ifadesi getirdi ve daha avantajlı bir konum bulmak üzere ağırağır yürüdü. Ayağındaki ve kalçasızdaki yaralarla topallayan Catti-brietümünü, daha büyük değilse de eşit bir hayal kırıklığıyla izledi, zira247

^r "H^""» R-A. SALVATOREen azından Alustriel ve büyücüleri canavarlarla savaşacak donanı-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 151: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

ma sahiptiler. Kadın, yayı olmadan kendini çıplak hissetti veAlustriel'in kendisine sunduğu hediyelere rağmen destekten ç0kköstek olacağını düşündü. Ön hattan geri, köprüye çekilmeyi aklından geçirdi; işler o nok-taya gelirse orada hiç değilse Asa Havel'e geri çekilmeleri için tali-mat verebilirdi. Aklında bu düşünce ile geriye doğru baktı ve küçükbir ork grubunun nehir kenarından dikkatleri dağınık büyücüleredoğru hızla ilerlediğini fark etti. Catti-brie asayı öne çıkardı ama geri çekip bunun yerine diğerelini kullandı. Yüzüğün sihirli enerjisi kadına seslendi ve kadın onudinledi. Çağrısının etkilerini tam olarak bilmese de depolanan ener-jinin en güçlü duygularına doğru o sihirli patikayı takip etti. Yüzük bir kez, iki kez, üç kez sarsıldı; her seferinde Catti-brie'nin hedeflerine ateş topları gönderiyordu. Küçük parlak yıldız-lara benziyorlardı; sanki yüzük göğe uzanıyor ve düşmanlarınakarşı kullanmak üzere göksel cisimleri aşağı indiriyordu. Büyük birhızla gecenin içinde ateş alıyorlar, ardlarında alevli izler bırakıyor-lar ve ork grubuna vardıklarında tüketici alevler yayarak devasa birşekilde patlıyorlardı. Orklar delicesine bağırıp çağırıyor ve birden fazlası soğuk, öldü-rücü akımlardan kurtulmak üzere nehre atlıyordu. Kimileri yere yu-varlanıyor, yakıcı alevleri söndürmeye çalışıyor ve başarısız olduk-larında karanlık gecenin içindeki canlı meşalelermişcesine koşma-ya başlıyor, yalnızca birkaç adım sonra yere düşüyor, debeleniyorve donmuş zeminde yanıyorlardı. Sadece bir kalp atışı kadar sürdü ama donakalan, güçlükle nefesalan, gözleri şaşkınlıkla açılan Catti-brie'ye bu süre çok daha uzun-muş gibi geldi. Tek bir düşünceyle neredeyse yirmi orku havayauçurmuştu. Sanki birer hiçlermiş gibi. Sanki kendisi anlamsız yara-tıkları yargılayan bir tannçaymış gibi. Daha önce hiç böylesi bir güçhissetmemişti! O an birisi Catti-brie'ye değerli yayının Elfçe'deki adını sorsacevap veremezdi.248

ORK KRAL --^H"

"Dayanmayacak!" diye haykırdı Charmorffe, Hralien'e ve cüce-nin ağır sopasının başka bir savruluşu bir orku daha yere serdi. Hralien cesaret verici sözcükler haykırmak istedi ama onu dahageniş bir perspektif bulmaya mecbur kılan bir silah kullandığındansavaş alanının bütününü görüyordu ve durumun Charmorffe'nin dü-şündüğünden bile kötü olduğunu anladı. Mithril Salonu'ndan pek az cüce geldi ve bir ork sürüsü koruyucusurun daha alçak, henüz tamamlanmamış bölümüne yöneldi. Orklardevasaydı, cücelerden yetmiş santimetre daha uzun, elli kilo dahaağırlardı. Aralarında saf kan ogreler de vardı, gerçi Hralien orklarınnerede bittiğini ve ogrelerin nerede başladığını pek ayırt edemiyordu. Surun tepesine ogre basamaklarım kullanan daha çok ork geldi;cücelere baskı uyguluyor, doğudan gelen kalabalık sürüye karşıkoordineli bir savunmaya geçmelerini engelliyorlardı. "Dayanmayacak!" diye yeniden haykırdı Charmorffe ve sözleridoğrulandı. Hralien sonun hızla yaklaştığını biliyordu. Büyücülermüdahele ettiler; bir ateş topunu bir diğeri izledi, ardından pek çokyaratığı yerde dumanı tüter bir şekilde bırakan zincirleme yıldırım-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 152: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

lar çaktı. Ama bu yeterli değildi ve Hralien büyücülerin tüm gün ça-lıştıklarından şimdi az güçleri kaldığını anladı. "Geri çekilmeyi başlat," dedi elf, Charmorffe'ye. "MithrilSalonu'na!"

O konuşurken bile ork sürüsü ileri akın etti ve Hralien geç kal-mış olmalarından korktu. "Tanrılar ve değerli taş satıcıları adına!" diye kükredi Duzberyl,cüce hattındaki ani kırılmayı izlerken; sakallı halk sur boyunca batı-ya doğru koşuyor, siperlerden fırlıyor ve doğruca MithrilSalonu'nun doğu kapısına yöneliyordu. Savunmaya benzer tüm ha-reket yerini tam gaz ve çılgın bir geri çekilmeye bırakmıştı.Ve büyücü bunun yeterli olmayacağını anladı, zira cüce kanına249

P"* R.A. SALVATOREsusamış orklar her adımda daha da yaklaşıyorlardı. Bir cüce, ork s"rüsünün kara bulutu içinde kaybolunca Duzberyl acıyla yüzünü bu"ruşturdu. Heybetli büyücü koştu, kolyesine erişti ve en büyük taşı kavra-dı. Onu kolyeden kopardı, değerli taş tacirine boyutu için lanet oku-du ve taşı bütün gücüyle kaldırdı. Sihirli bomba duvarın tabanına, öncü orkların tam arkasına çarp-tı ve tüm bölgeyi, korkulukları bile kaplayarak, yakıcı, öldürücüalevler saçarak patladı. Tepedeki ve yakındaki canavarlar anındayanıp öldüler, diğerleri koşarlarken alevler tarafından yutularak acıve dehşet içinde haykırdılar. Ork hattını bir panik dalgası sardı vecüceler özgürce kaçtı.

"Büyücü," diye mırıldandı Grguch, devasa ateş topunun birazuzağında surda aydınlanınca. "Hatırı sayılır bir güce sahip," dedi onun yanında duran, kendi-sini ve Grguch'u akla gelecek her türlü sihirle kutsamış olanHakuun. Reis dönüp arkasına, eğimli korkuluktan aşağı baktı. "Uzatonu," dedi, kendisini yukarı kaldıran ogreye, silahı göstererek. Birdakika sonra Grguch yeniden surum üzerindeydi; omzunda bir at-latla bağlı devasa bir mızrak vardı."Büyücü," diye yeniden homurdandı Grguch aşikar bir tiksintiyle. Hakuun elini uzatıp reisi durmaya teşvik etti. Sonra, ork rahibi-nin içinden, Gnom Jack ok başına en hileli büyüsünü savurdu. Grguch sırıttı ve omzunu dikleştirip üç metre uzunluğundakiokun açısını ayarladı. Hakuun ikinci bir büyü yaparken, niyet edi-len kurbana kompliman olarak yapıyordu, Grguch mızrağı bütüngücüyle savurdu.

İnatçı ork kadına doğru sendeledi, bacaklarından birinde hâlâ250

ORK KRAL "—^»f --.alevler vardı. Catti-brie korkmadı, ork tuhaf bir şekilde kendisine mızrak attı-ğında irkilmedi bile. Gözlerini yaratıktan ayırmadı, bakışları ve nef-retiyle buluştu ve yavaşça asasını kaldırdı. O an Khazid'hea'nm yanında olmasını diledi, böylece değersizyaratıkla bire bir savaşabilirdi. Ork bir başka sendeleyen adım dahaattı ve Catti-brie gerekli sözcükleri mırıldandı.

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 153: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

Yayılan kırmızılık orkun göğsüne isabet edip onu geriye savur-du. Yaratık bir şekilde dengede kalmayı ve hatta bir adım daha at-mayı başardı. Catti-brie, kendisine öğretildiği gibi, ikili atışın sonsözcüğünü söyledi ve ilk kırmızı ok orku yeniden geriye savururkenikincisi onu yere serdi; ork kımıltısız kalmadan önce bir kalp atışısüresince acıyla kıvrandı. Catti-brie birkaç dakika boyunca sakin, hareketsiz, kendini ya-tıştırarak olduğu yerde durdu. Sura döndü; ateşli patlamalar, keskinyıldırımlar nedeniyle gözünü kırpıştırdı. Bu aşırı heyecan gerçektennefesini kesti. Geçici körlüğünde neredeyse savaşın sona ermiş ol-masını, kendisinin nehir kenarındaki küçük grubu alt ettiği gibi, bü-yücülerin de diğer saldırganları bozguna uğratmış olduğunu umdu. Ama sonra en büyük patlama meydana geldi; bunun kaynağı su-run, batıya, Mithril Salonu'na doğru uzanan kısmında görülen deva-sa bir ateş topuydu. Catti-brie işin aslını, cüceleri ve elfı gördü; ça-resizce geri çekiliyorlardı, savunma surdan mahrumdu, hücum edenork sürüsünün ayakları altında çiğneniyorlardı. Sur kaybedilmişti. Mithril Salonu'ndan Surbrin'e kadar olan herşey kaybedilmişti. Leydi Alustriel bile, tamamen olmasa da kararlıbir şekilde, geri çekiliyordu. Alustriel'in ötesine bakan Catti-brie, Duzberyl'i fark etti. Bir aniçin neden onun da geri çekilmediğini merak etti ama sonra adamıntuhaf bir şekilde durduğunu, bacaklarının kendisini taşıyamayacağıkadar eğildiğini, kollarının hissiz bir şekilde yanlara sallandığınıgördü. Diğer büyücülerden biri bir yıldırım gönderdi -öncekilere oran-la daha güçsüzdü- ve o an Catti-brie üç metrelik uzunluğunun yarı-sı adamın göğsüne gömülen, ucu yere saplanan, büyücüyü tuhaf bir251

*-* R.A. SALVATOREaçıyla tutan devasa mızrağı gördü. "Onları bozguna uğrattık! Şimdi zafer zamanı!" dedi hücumeden sürünün arkasında tek başına duran hayal kırıklığlna uğramışHakuun. Onlarla gitmek veya sık sık olduğu gibi, bir dizi harap edi-ci büyü yapmak üzere Jaculi'nin elçisi olarak hizmet vermek isti-yordu. Ama Jaculi bu diziye başlamayacaktı, daha da kötüsü, ne zamangeleneksel şaman büyüsünü yapmaya kalksa bu davetsiz asalak onurahatsız ediyordu.Geçici bir an, hiç şüphesiz, dedi düşüncelerindeki Jack."Nasıl da aptallık..." O Leydi Alustriel, diye açıkladı Jack. Yedi Kız Kardeş'inAlustriel'i. Onun dikkatini çekme!"Kaçıyor!" diyerek karşı çıktı Hakuun. Beni tanıyacaktır. Kim olduğumu bilecektir. Tüm ordusunu, tümbüyücülerini ve tüm büyüsünü beni yok etmek üzere kullanacaktırdiye açıkladı Jack. Bu eski bir kin ama ne o unuttu ne de ben unut-tum! Onun dikkatini çekecek hiçbir şey yapma."Kaçıyor! Onu öldürebiliriz," dedi Hakuun. Jack'in kuşkucu kahkahası zihninin baş döndürücü bir sesle dol-durdu, öyle ki şaman Grguch'un ve diğerlerinin peşinden bile gide-medi. Çevresinde savaş sona ererken, o, hüküm altında, orada öyle-ce durdu. Hakuun'un zihnindeki yıldız burunlu köstebek Jack çok daharahat nefes alıp verdi. Doğrusunu söylemek gerekirse kadına bun-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 154: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

dan yüz yıldan uzun zaman önce yaşattığı şeyi Alustriel'in hatırla-yıp hatırlamadığına dair en ufak bir fikri yoktu. Ama o, kadının otehlikeli günde oluşan gazabını hatırlıyordu ve bu, Gnom Jack'inkesinlikle yeniden görmek istediği bir şey değildi.ıH—252

ORK KRAL *-3H O an Leydi Alustriel'in büyücülerinden biri Catti-brie'ninyanından koşarak geçip, "Çabuk, köprüye!" diye bağırdı. Catti-brie başını iki yana salladı ama bunun boş bir inkar oldu-ğunu biliyordu. Mithril Salonu bu kadar kısa zamanda böylesi şid-detli bir sal(l,rı beklemiyordu. Kışın hareketsizliğiyle kandırılmış-lardı, bildiri|enıere göre ork ordusu batıda, Bekçi Vadisi'nin yakın-larındaydı ve Kral Obould'un kazançlarından memnun bir şekildeoraya yerleştiği dedikoduları dört bir yana yayılmıştı. "Seninle Dokuz Cehennem'e, Obould," diye lanet etti kadın."Drizzt'in seni öldürmemesi için yalvarıyorum, böylece o zevki bentadacağım." Döndü ve elinden gelen en hızlı şekilde köprüye doğru yola ko-yuldu; adımlan tuhaftı, sağ ayağını öne her atışında yaralı kalçasıacıyordu ve 0 ayağı yere her indirişinde bu kez de sihirli asayla yap-tığı ahmaklığ! yakıcı bir şekilde anımsıyordu. Başka bjr büyücü yanma gelip ona omzunu önerdiğinde Catti-brie, gururuna ve yük olmama kararlılığına rağmen teklifi minnetlekabul etti. Yardım elini reddetseydi hattın arkasında kalır ve muhte-melen köpriiye ulaşamazdı bile. Asa Havel geri dönenleri karşılayıp onları havada uçuşan, ışıltı-lar saçan büyülü levhalara yöneltti. Koltuklar dolduğunda onları ya-ratan büyücü de araca bindi ama birkaç dakika boyunca kimse neh-rin karşısın^ doğru yola koyulmadı, zira hiçbiri kaçan cüceleri terketmek isteniyordu. "Gidin!" diye emretti hattın sonundan gelen ve çok da uzakta ol-mayan orklar tarafından takip edilen Alustriel. "Duzberyl'nin feda-karlığı sayesinde geri çekilen cüceler salona güven içinde ulaşacak-lar. Ayrıca rüzgara Talindra'ya ulaştıracağı bir mesaj fısıldadım;Talindra kılarını sıkı tutmaları ve sabahı beklemeleri talimatınıverecek. Bi7jm jçin yolun karşısına, doğu kıyısının güvenliğine gi-din. Bırakın da düşmanlarımızı nehir ve Kral Bruenor'un Salonuarasında eriteCek sabah misillemesi için büyülerimizi hazırlayalım." Pek çok baş onaylayarak sallandı ve Alustriel'in gözleri katışık-sız bir eneqiyie parıldadığında Catti-brie, Gümüşay Leydisi'ninşafak onlar, ortaya çıkardığında aptal orklara nasıl dweomerlar ya-253

==£*-* R.A. SALVATOREpacağını merak etmekten kendini alamadı. Levhanın ucuna oturan, ayakları Surbrin'in gürül gürül akan s0ğuk sularının yalnızca birkaç ir.ç üzerinde salınan Catti-brie karma-karışık duygularla Mithril Salonu'na baktı; bir suçluluk duygusu"sevgili evi ve sevgili kocası için duyduğu korku pek de az bir yerkaplamıyordu. Drizzt kuzeye gitmişti ve ordu da oradan gelmiştiYine de orduyu arkasında bırakıp bir uyarıyla dönmemişti, kadlnbunu biliyordu, zira Taulmaril'in gece göğünü yaran parlak okları-nı görmemişti.Catti-brie suya baktı, düşüncelerini ve kalbini çelikle kapladı. Yanında oturan Asa Havel elini kadının omzuna koydu. Kadlnyarı-elfe baktığında adam ona içtenlikle, huzur verici bir şekilde

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 155: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

gülümsedi. Bu gülümseme biraz muzip bir hal aldı ve yarı-elf başıy-la kadının parçalanmış çizmesini işaret etti. Catt-brie adamın bakış-larını takip etti, sonra yeniden onun yüzüne baktı; yüzü utançtankıpkırmızı kesildi. Ama elf başını sallayıp omuz silkti ve kırmızı siyah saçını solkulağının ardına atıp yüzünü ay ışığına döndü; böylece kadın ada-mın başının yanındaki beyaz yara izini gördü. Kadının asasını aldı,düşünceli bir poz takınıp asay, yüzüne, yara izine doğru hafifçevurdu. "Bir daha böyle bir hata yapmayacaksın," diye temin etti kadını,şakacı bir şekilde göz kırpıp asayı ona geri vererek. "Ve cesaretinitopla, zira senin etkileyici meteor yağmurun bize bu uçan levhalarıtamamlayacak vakti kazandırdı." "Benim değildi. Leydi Alustriel'in bana ödünç verdiği yüzük sa-yesinde oldu." "Yine de onu yapan sendin; zamanlaman ve sakin tavrın çaba-mızı heba olmaktan kurtardı. Sabah sana da iş düşecek." "Duzberyl'nin intikamını alacağımız zaman," dedi Catti-brieacıyla. Asa Havel başıyla onayladı ve, "Bir de hiç şüphesiz bu karanlıkgeceye gömülen cücelerin," diye ekledi. Nehrin karşısındaki bağrışma kısa bir süre sonra sona erdi;Mithril Salonu doğu kapısını kapadığından yankılanan bir güm ile254

ORK KRAL ıMRsusturuldu. Ama Catti-brie ve büyücüler akşam için kamp kurduk-larında karanlık suların karşısından gelen hareketi duydular. OrklarŞulelerin ve büyücülerin bir önceki kamp yerinin çevresine doluştu-lar, her yeri dağıtıp yıkıyor, talan ediyorlardı, saldırıları ve inleme-leri köprü ayağına inen ve oradan suya sıçrayan bir iri kayanınçıkardığı gümbürtülü çat sesiyle eş zamanlıydı. Diğerleri uyumak üzere yerleşti ama Catti-brie oturmaya devametti; gerideki karanlığa, ara sıra beliren, bir çadırı ya da benzeri birbaşka şeyi yutan ateşe bakıyordu. "Orada yedek bir büyü kitabım vardı," diye homurdandı bir bü-yücü."Evet ve benim yazıyor olduğum yirmi sayfa," dedi bir diğeri. "Ve benim en güzel cübbem," dedi bir üçüncü. "Ah, ama orklarbunun için yanacaklar!" Kısa bir süre sonra öbür taraftan, doğudan, gelen bir hışırtı Catti-brie'yi ve gece için henüz yerleşmemiş olan birkaç başka kişiyi oyöne yöneltti. Kadın ayağa kalktı ve Alustriel'in yanında gitmeküzere harekete geçti. Alustriel gecenin kargaşasını araştırmaya ge-len Felbarrlılar'ı karşılıyordu. "Ocaktan daha çok taş çıkarmak üzere Kış Sınırı'na gideceğiz,"diye açıkladı lider; beyaz sakallı, gözlerini saklayacak denli kalınkaşlı bodur ve kuvvetli bir yaşlıydı. "Bir ejderhanın karnının gürül-tüsü aşkına, sizi vuran da neydi?""Obould," dedi Catti-brie, Alustriel'den önce. "İyi niyet buraya kadarmış o halde," dedi Felbarr cücesi. "Zateno köpeklerin aldıkları topraklarda sessiz sakin oturacaklarını hiç dü-şünmemiştim. Mithril Salonu yıkıldı mı?""Asla," dedi Catti-brie. "Yeterince iyi o halde," dedi cüce. "Kısa bir süre içinde onları

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 156: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

surun kuzeyine geri püskürteceğiz." "Sabah," dedi Alustriel. "Adamlarım büyülerini hazırlıyorlar.Karşı saldırıyı koordine etmek üzere gözüm ve kulağım MithrilSalonu'nda." "O halde hepsini öldürebilir ve tek birinin bile kaçmasına olanaktanımayız," dedi cüce. "Bu eğlenceli olur!"255

R.A. SALVATORE

"Kampınızı nehir kenarına kurun ve birliklerinizi küçük, hızhgruplar olarak ayarlayın," diye açıkladı Alustriel. "Diğer kıyıya ula.şımı sağlayan sihirli kapılar açacağız; savaştaki hızınız ve koordi-nasyonunuz kati olmalı." "Orklar merhamet dilensin o halde," dedi cüce, başıyla onayla-yıp saygıyla eğildikten sonra hızla uzaklaşıp zalim bakışlı birlikle-rine emirler yağdırdı. Fakat öbür taraftan orklarm neşeli çığlıkları tarafından takip edi-len başka bir korkunç gürültü duyulduğunda ancak birkaç adımatmıştı. "Bir kule," diye açıkladı Alustriel, çevresindeki tüm meraklı ba-kışlara.Catti-brie sessizce lanet okudu. "Mithril Salonu'ndaki vaktimizi uzatacağız," diye söz verdiGümüşay Leydisi. "Düşmanlarımız ellerinde tutmalarına izin vere-meyeceğimiz bir yararlanma olanağı elde etti. Orkları kuzeye geripüskürtecek ve onları kapılardan uzak tutacağız." "O halde köprüyü bitir," diye önerdi yakındaki bir büyücü amaAlustriel başını iki yana sallıyordu. "İlk önce sur," diye açıkladı. "Düşmanlarımız zayıf noktamızıaçığa çıkararak bize bir iyilik yaptı. Orklar burayı köprü tamamlan-dıktan sonra alsaydı bu herkes için tam bir felaket olurdu. Dolayı-sıyla onları defettikten sonraki ilk işimiz o suru güçlendirmektir.Mithril Salonu'nun doğu kapısına herhangi bir ork gezintisi onlarapahalıya patlatılacak ve bize köprüyü sökme zamanı verecektir.Önce suru ardından köprüyü bitireceğiz." "Ya sonra?" diye sordu Catti-brie; Alustriel ve diğer büyücülerkadına merakla baktılar."Gümüşay'a mı döneceksin?" diye sordu Catti-brie."Görevim orada. Başka ne yapmamı önerirsin?" "Obould elini gösterdi," diye karşılık verdi Catti-brie. "MithrilSalonu'nun kuzeyinde kamp kurduğu sürece hiçbir şekilde barışyaşanmayacak." "Benden bir ordu toparlamamı mı istiyorsun?" diye sorduAlustriel.256

ORKKRAL «-«"Başka seçeneğimiz var mı?" Alustriel durup kadının sözlerini düşündü. "Bilmiyorum," diyeitiraf etti. "Ama bırak da önce şu anki savaşa odaklanalım." Yanın-daki büyücülere döndü. "İyi uyuyun ve uyandığınız zaman en yıkı-cı büyülerinizi hazırlayın. Büyü kitaplarınızı açtığınızda bir arayagelin, koordineli çalışıp büyülerinizi tamamlayın. Bu orkların tama-men yok edilmesini istiyorum. Ahmaksızlıklarının biz savunmamı-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 157: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

zı güçlendirinceye kadar soydaşlarını körfezde bırakacak bir uyarıolmasını sağlayın." Ani ve beklenmedik bir haykırışla birlikte pek çok kişi kadınınsözlerini başıyla onayladı; "Duzberyl için!" "Duzberyl!" diye haykırdı bir diğeri ve bir diğeri. Uyumak üzereyerleşmiş olan Gümüşay büyücüleri bile kalkıp bu haykırışa katıl-dılar. Kısa bir süre sonra 'Duzberyl'in ne olduğuna dair hiçbir fikir-leri olmasa da Felbarr cüceleri de onlara eşlik etti.Önemi yoktu... O gece pek çok defa Catti-brie nehrin karşısından gelen korkunççarpma sesleriyle uyandı. Yine de bu sadece kararlılığını güçlendir-di ve her seferinde Leydi Austriel'in verdiği sözü düşünerek geriuyudu. Orklara bunu ödeteceklerdi. Hazırlıklar şafaktan önce başladı; büyücüler büyü kitaplarınınsayfalarını karıştırıyor, cüceler silahlarının uçlarını keskinleştiriyor-du. Bir başka asa hareketiyle Alustriel kendini bir baykuşa çevirdive savaş alanını gözlemek üzere sessizce uçtu. Birkaç dakika sonra geri döndü ve şafağın ilk ışıkları Surbrin'edüşüp herkesin gözü önüne Alustriel'in anlatacaklarını sererkenyeniden insan şeklini aldı. Büyü kitapları kapatıldı ve cüceler alet edevatlarıyla silahlarınıindirdi; hepsi nehir kıyısına hareket ediyor, kuşkuyla çevreye bakı-yordu.Ortalıkta tek bir ork bile yoktu. Alustriel onları harekete geçirdi, yandaşları boyutlu kapılar ya-rattılar ve kısa bir süre sonra hepsi, cüce, büyücü, Catti-brie, herkes,Mithril Salonu'nun doğu kapısı açılıp Kral Bruenor kaleden dışarıçıkan hücumu yönetmek üzere en önde yer alırken Surbrin'in öte257

——?H£

R.A. SALVATORE

yakasına geçti. Ama tek buldukları bir düzine ölü cüce ve azılı bir mızrak nede-niyle hâlâ ayakta duran ölü bir büyücüydü. Büyücülerin kamp yeri ve cücelerin kullandıkları küçük baraka-lar yağmalanıp yerle bir edilmişti. Hasar gönnüş köprü ayağının ta-banında iri kayalar vardı, tüm kuleler ve kuzey surunun önemli birkısmı devrilmişti.Ve ortalıkta, ölü ya da diri, tek bir ork bile yoktu...258

19XBİR ORK KRALI'NIN TAHMİNİ Surbrin'deki zafer haberi Kral Obould'un muhitine bir alev ka-dar hızlı yayıldığında Kna, "Gruumsh şerefine!" diyerek neşeylehaykırdı. "Cüceleri öldürdük!" "Onları vurduk ve savunmasız bıraktık," dedi savaştan gelenhaberci, Oktule isimli, Reis Grguch'un yürüyüşü sırasında süpürü-len pek çok küçük ork kabilesinden olan bir ork; Obould acı bir şe-kilde Oktule'nin yaygın bir isim olduğunu fark etti. "Surları indiril-di ve kış hızla çekiliyor. Surbrin'deki savunmayı yeniden elde et-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 158: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

mek için yaz boyu çalışmak zorunda kalacaklar."Çevredeki orklar vahşi bir neşeyle haykırdılar."Mithril Salonu'nu müttefiklerinden kopardık!"Neşeli haykırış daha da arttı. Obould söylenenleri sindirmeye çalışarak olduğu yerde öyleceoturdu. Grguch'un böylesi bir şey yapmadığını biliyordu; zira kur-naz cücelerin Surbrin'in altında ve güneye uzanan başka pek çok tü-nelleri vardı. Yine de zaferi, hem pratik hem de sembolik anlamda,görmezden gelmek zordu. Köprü tamamlanmış olsaydı, MithrilSalonu'na Gümüşay'dan, Kış Sınırı'ndan, Aykomsu'ndan ve çevre-deki diğer yerlerden ulaşımın ve Kral Bruenor'un kârlı işini yapma-ya devam etmesinin kolay ve kullanışlı bir yolu olurdu.Bir orkun zaferi tabii ki diğerinin yenilgisiydi. Obould da259

*-• R.A. SALVATORESurbrin köprüsünde hak iddia etmek istemişti ama bu şekilde, birdüşman olarak değil. Ve gizemli Grguch'un tüm zaferi elde etmesi-ne olanak sağlayacak şekilde hiç değil. Kaşlarının çatılmasını en-gellemek için çok uğraştı. Neşeye karşı durmak şüpheye davetiyeçıkarır, hatta bir başkaldırıya neden olurdu. "Reis Grguch ve Karuck Klanı topraklan ellerinde tutmadı mı?"diye sordu pek de masum olmayan bir şekilde; zira cevabı çok iyibiliyordu. "Leydi Alustriel ve bir dizi büyücü cücelerle birlikteydi," diyeaçıkladı Oktule. "Reis Grguch sabah ışığıyla tüm cüce salonununortaya çıkacağım düşündü." "Şüphesiz Kral Bruenor, Drizzt Do'Urden ve geriye kalan tuhafyandaşlarının başı çekmesiyle," diye mırıldandı Obould."Buna direnecek sayıda değildik," diye itiraf etti Oktule. Obould bakışlarını haberciden kalabalığa çevirdi. Yüzlerindeher şeyden çok dehşet ifadesi vardı; başka bir ifadenin izleri altın-da... Neyin? Şüphenin mi? Ork Kralı ayağa kalkıp dimdik durdu; Oktule'e tepeden bakıyor-du. Zalim bir gülümsemeyle "Her koşulda harika bir zafer!" derkenbakışlarını güruhun üzerinde dolaştırdı. Neşe daha da farklı boyutlara ulaştı ve öfkesi içinde kaynamayabaşlayan Obould bunu çadırına kaçma fırsatı olarak değerlendirdi;sürekli takipçisi Kna ve rahip Nukkels onu yakından takip etti.İç bölmede Obould tüm muhafızlarını kovdu. "Sen de," dedi Kna, Nukkels'e, yanlış yorumluyor, haberlerin enaz kendisini heyecanlandırdığı kadar partnerini de heyecanlandırdı-ğını düşünüyordu.Nukkels ona sırıtıp şüphelerini doğrulayan Obould'a baktı. "Sen de," diye tekrarladı Obould ama sözlerin hedefi rahip değilKna idi. "Seni yanıma geri çağırıncaya kadar kaybol." Kna'nın sarı gözleri şaşkınlıkla açıldı ve içgüdüsel olarakObould'un yanma gidip şehvetli bir şekilde sokulmaya başladı.Ama tek eliyle, bir devin gücüyle Obould onu hızla çekti. "Tekrar istememi sağlama," dedi yavaşça, nazikçe sanki çocuğuy-la konuşan bir baba edasıyla. Bir bilek haraketiyle Kna'yı savurup260

ORK KRAL *-§!sırtüstü yere düşmesine neden oldu ve kadın güçlükle ilerledi;Obould'un korkutucu ifadesine kilitlenen gözleri şaşkınlık içindeydi. "Bir sonraki zaferi belirlemek üzere Gruumsh ile konuşmamızgerek," dedi Obould kadına, yüz ifadesini bilinçli bir şekilde yumu-şatarak. "Obould ile sonra oynayacaksın."

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 159: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

Bu, aptal Kna'yı biraz olsun yatıştırmış gibiydi, hatta odadançıkarken gülümsemeyi bile başardı. Bunun üzerine Nukkels konuşmaya başladı ama Obould elinihavaya kaldırarak onu susturdu. "Kna'ya tamamen uzaklaşacak za-man tanı," dedi kral yüksek sesle. "Zira sevgili arkadaşım yanlışlık-la Gruumsh'un bahsinin geçtiğine kulak misafiri olursa Tek-Gözonun ölümünü talep edecektir." Sözlerini tamamladığı anda çıkışın yanından gelen bir hışırtıonun aptal Kna'sınm konuşulanları gizlice dinlemeye niyetlendiği-ne dair şüphelerini doğruladı. Obould, Nukkels'e bakıp iç geçirdi. "Hiç değilse öğretici bir aptal," dedi rahip ve Obould ancakomuz silkebildi. Nukkels kollarını sallayıp büyü yapmaya başladıve Obould ile çevresindeki bölgeyi sessizleştirdi. İşini tamamladığı zaman Obould başıyla onaylayıp, "Son za-manlarda Reis Grguch'un adını çok duydum. Karuck Klanı hakkın-da ne biliyorsun?" dedi. Omuz silkme sırası Nukkels'daydı. "Dedikodulara bakılırsayarı-ogreler ama bunu doğrulayamam. Onları tanımıyorum.""Ve yine de çağrımı duydular." "Dünyanın Omurgası'nın derin deliklerinden Kral Obould'unzaferine katılma arzusuyla pek çok kabile geldi. Tabii ki KaruckKlanı rahipleri de Gruumsh ile ortak birliklerimizden yürüyüşümü-zü duymuş olabilirler.""Veya ölümlü seslerden." Nukkels bunu derin derin düşündü. "Şüphesiz bir dizi fısıltı vehaykırış oldu," diye dikkatle cevap verdi, zira Obould'un ses tonudaha hain bir şeye işaret ediyordu. "İleri çıkıyor ve Aykorusu'na saldırıyor, sonra güneyi silip süpü-rüyor ve cüce surunu ezip geçiyor. Uzak dağların derin deliklerindeyaşamış olan bir Reis için Grguch, Bol-Ok'un sınırlarında pusuya261

P~* R.A. SALVATOREyatan düşmanları fazla iyi biliyor." Nukkels başıyla onayladı ve, "Karuck Klanı'nın buraya belli biramaç uğruna çağrıldığım düşünüyorsun," dedi. "Durum buysa onu çözmememin aptallık olacağını düşünüyo-rum," diye cevapladı Obould. "Pek çok kişinin harekatımızı durdur-ma kararımı onaylamadığı bir sır değil.""Durdurma?""Bildikleri kadarıyla.""Yani Obould'u ileri götürmek için araya bir tahrikçi mi soktular?""Bir tahrikçi mi yoksa bir rakip mi?" "Kimse o kadar aptal olamaz!" dedi rahip uygun ve tedbirli birşaşkınlıkla. "Kitlelerin zekasını küçümseme,""dedi Obould. "İster tahrikçiister rakip, Grguch tasarılarım için sorun yarattı. Belki de telafisiolmayan bir hasar. Kral Bruenor karşı saldırıya geçebilir, buna emi-nim ve şanssızsak müıtenkleri de öyle..." "Grguch onları yaraladı ama gitti," diye hatırlattı Nukkels. "Busaldırıyı bir yem olarak görürlerse Bruenor korunaklı salonundançıkacak kadar aptallık etmeyecektir." "Öyle umalım ve bu hevesli Reisi bir an önce frenleyebileceği-miz! umalım. Oktule'u, onunla konuşacağım haberi ile birlikteGrguch'a geri gönder. Karuck Klanı'nı zaferlerinin şerefine düzen-lenecek olan büyük bir şölene davet et."Nukkels başıyla onayladı. "Ve yolculuğa hazırlan, güvenilir arkadaşım," diyerek sözlerinedevam etti Obould ve bu atıf Nukkels'ı hazırlıksız yakaladı; çünkü

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 160: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

Obould'u yalnızca kısa bir süredir tanıyordu ve Ork Kralı ile doğ-rudan konuşma şansını ancak Obould kendisini ve kara elfı nere-deyse öldüren heyelanı atlattıktan sonra elde etmişti. "Kral Obould Bol-Ok için Mithril Salonu'na da giderim," diyecevapladı Nukkels, dimdik ve kararlı bir şekilde durarak. Obould sırıttı ve başıyla onayladı; Nukkels tahmininin doğru ol-duğunu anladı. Verdiği cevap dürüst ve uygundu... ve tabii bekleni-liyordu, ne de olsa kralın 'güvenilir arkadaşı'nm cevabıydı."Kna'yı ve özel muhafızınızı çağırayım mı Yüce Olan?" diye262

ORKKRAL *~*sordu Nukkels saygıyla eğilip selam vererek. Obould bir an düşündükten sonra başını iki yana salladı. "İhti-yaç duyuldukları an onları çağırırım," dedi rahibe. Git ve Oktule ilekonuş. Onu gönderdikten sonra gece, uzun ve yorucu bir yolculuğahazırlanmış bir şekilde, yanıma geri dön."Nukkels yeniden eğilip selam verdi, döndü ve hızla ayrıldı.—Hh-- "Ah! ama burada olmanız iyi bir şey, Leydi," dedi Bruenor,Alustriel'e surun orada buluştuklarında. Catti-brie, GümüşayLeydisi'nin yanında duruyordu; Regis ve Thibbledorf Pwent ise ka-dının yanında, Bruenor'un hemen arkasındaydı. Biraz uzaklarında Cordio Muffinhead ve bir başka cüce rahibi der-hal zavallı, kazığa saplanmış Duzberyl'nin yanına koştular; ölü büyü-cüyü mümkün olan en nazik şekilde kazıktan kurtarmaya çalıştılar. "Keşke daha fazlasını yapabilseydik," dedi Alustriel ciddi birses tonuyla. "Sizin gibi biz de geçen ayları durgunluk içinde geçir-dik, dolayısıyla ork saldırısı bizi hazırlıksız yakaladı. Uygun büyü-ler hazır değildi; zira çalışmalarımızın tek odak noktası SurbrinKöprüsü idi." "Domuzlara biraz zarar verdiniz ve cücelerimin çoğunun salonageri dönmesini sağladınız," dedi Bruenor. "Bize iyilik ettiniz vebunu unutmayacağız." Alustriel eğilip selamlayarak karşılık verdi. "Ve bundan sonrabir daha hazırlıksız yakalanmayacağız," diye söz verdi kadın."Tabii ki köprüye harcayacağımız çaba azaltılacak; büyü stokları-mızın yarısı bölgeyi savunma ve istilacıları defetme odaklı büyüle-re ayrılacak. Hatta sur ve kuleler onarılıp tamamlanıncaya kadarköprüde yalnızca küçük bir ekip çalışıyor olacak. Köprü pek de fay-dalı olmayacak ta ki..." "Pöh!" diye homurdandı Bruenor. "Her şey tartışmalı. Obould ileilgili gerçeği gördük. Tüm büyülerinizi ork öldürmeye harcayın;Surbrin'in karşı kıyısında ihtiyaç duyacağınız Gümüş Şövalyelerhariç. Lanet orklarla işimiz bittiğinde köprü ve sur konularını dert263

»»• R.A. SALVATOREedebiliriz. Gerçi ben sura pek de ihtiyaç duyacağımızı sanmıyorum!" Onun arkasındaki Thibbledorf Pwent ve başka birkaç kişi ho-murdandı ama Alustriel yalnızca ona merakla baktı; sanki sözlerinianlamamış gibiydi. Bruenor kadının ifadesini fark edince kendi yü-zü de sefil inançsızlıkla asıldı. Bu ifade Alustriel'in yanındaki Catti-brie'nin buruşan yüzünü fark etmesiyle daha da kuvvetlendi;Gümüşay Leydisi'nin düşüncelerini yanlış yorumlamadığı doğru-lanmıştı. "Siper kazıp Obould'un istediği şekilde oynamasına izin verme-miz gerektiğini mi düşünüyorsun?" diye sordu cüce.

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 161: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

"Tedbir öneriyorum, sevgili kral," dedi Alustriel."Tedbir?" "Orklar bölgeyi ellerinde tutmadı," diye belirtti Alustriel. "Sal-dırıp kaçtılar; muhtemelen tam da senden böyle bir karşılık almakiçin. Seni Mithril Salonu'ndan çıkarabilirlerdi; tüm öfkeyle savaşasokabilirlerdi. Ve orada," -vahşi kuleyi gösterdi- "kendi seçtikleritopraklarda seninle savaşırlardı." "Sözleri mantıklı," diye ekledi Catti-brie ama Bruenor yenidenhormurdandı. "Ve Battlehammer Klanı'nın tek başlarına olacağını düşünüyor-larsa o zaman planlarının iyi olduğuna kanaat getireceğim," dediBruenor. "Ama yaklaştıkları tuzak Gümüş Sınırlar'ın tüm birlikle-rini karşılarında bulacakları bir tuzak olacaksa... Alustriel'in büyü-cüleri, Gümüş Süvariler, Felbarr'ın binleri ve Adbar'ın onları!Sundabar ordusu, Obould'un yan taarruz yaptığı Aykorusu elfleri;ki homurdanmaları duymadıysanız diye söylüyorum o lanet orklarıpek sevmezler." Alustriel, verebileceği en net cevap olarak, dudaklarını sımsıkıbirbirine kenetledi. "Ne?" diye kükredi Bruenor. "Onları çağırmıyor musun? Şimdideğil mi? Obould'un neyin peşinde olduğunu gördüğümüz şu an de-ğil mi? Ateşkes umdunuz ve şimdi o ateşkesin ardında yatan gerçe-ği görüyorsunuz! Başka neye ihtiyacınız var?" Sesi her zamankinden daha ince çıksa da, "Bu bir kanıt mesele-si değil, sevgili cüce," diye cevaplad" Alustriel sakince ve tarafsız-264

ORK KRAL *-*ca. "Bu bir uygulanabilirlik meselesi.""Uygulanabilirlik mi yoksa korkaklık mı?" diye sordu Bruenor. Alustriel bu iğneleyici sözleri hafif, uysal bir omuz silkmeylekabullendi. "Size ihtiyacımız olduğu zaman bizim yanımızda yer alacağını-zı söylemiştiniz," diye hatırlattı Bruenor. "Alacaklar..." diye söze girdi Catti-brie ama Bruenor kaşlarınıçatıp ona baktığında hemen sustu. "Konuşmaya ve inşaata geldiğinde arkadaşlığınız çok güzel amasöz konusu kansa..." diye suçladı Bruenor ve Alustriel kolunuCordio'nun üzerine eğilmiş dua ettiği yerde yatan Duzberyl'e doğruçevirdi. "Pöh! Bir savaşa girdiniz ama ben tek bir taneden bahsetmiyo-rum!" diyerek konuşmaya devam etti Bruenor. "Dün gece bir düzi-ne iyi cüceyi kaybettim." "Tüm Gümüş Sınırlar ölüleriniz için gözyaşı dökecek KralBruenor." "Sizden gözyaşı dökmenizi istemiyorum!" diye bağırdı Bruenorve çevredeki herkes; cüce, insan, elf -hatta Hralien- işlerini bırakıpMithril Salonu'nun öfkeli kralıyla Gümüşay'm muhteşemLeydisi'ne baktı; ikisini de böylesi bir şekilde bağırılabileceğinikimse hayal bile edemezdi. "Sizden dövüşmenizi istiyorum!" diyeöfkeyle devam etti, amansız Bruenor. "Doğru olanı yapıp orduları-nızı... tüm lanet ordularınızı göndermenizi istiyorum! Obould'un aitolduğu yer deliktir ve bunu sen de biliyorsun! Dolayısıyla git ordu-ları getir, tüm orduları getir ve onu ait olduğu yere gönderelim veGümüş Sınırları, Gümüş Smırları'n ait olduğu yere geri yerleştire-lim!"

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 162: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

"Mithril Salonu ve Dünyanın Omurgası arasındaki tüm toprak-ları cüce, insan ve elf kanına bularız," diye uyardı Alustriel."Obould'un binleri oldukça..." "Obould'un binleri durduruluncaya kadar saldırmaya devamedecektir!" diye bağırarak kadının sözünü kesti Bruenor."Aykorusu'nu ve oradaki ölüleri duydun ve şimdi de bu saldırıyıkendi gözlerinle gördün. O hain orkun aklından geçenlerden şüphe265

^- 4*^-* R-A. SALVATOREedebiliriz. Gerçi ben sura pek de ihtiyaç duyacağımızı sanmıyorum " Onun arkasındaki Thibbledorf Pwent ve başka birkaç kişi no_murdandı ama Alustriel yalnızca ona merakla baktı; sanki sözlerinianlamamış gibiydi. Bruenor kadının ifadesini fark edince kendi yy.zü de sefil inançsızlıkla asıldı. Bu ifade Alustriel'in yanındaki Catti-brie'nin buruşan yüzünü fark etmesiyle daha da kuvvetlendi-Gümüşay Leydisi'nin düşüncelerini yanlış yorumlamadığı doğru-lanmıştı. "Siper kazıp Obould'un istediği şekilde oynamasına izin verme-miz gerektiğini mi düşünüyorsun?" diye sordu cüce."Tedbir öneriyorum, sevgili kral," dedi Alustriel."Tedbir?" "Orklar bölgeyi ellerinde tutmadı," diye belirtti Alustriel. "Sal-dırıp kaçtılar; muhtemelen tam da senden böyle bir karşılık almakiçin. Seni Mithril Salonu'ndan çıkarabilirlerdi; tüm öfkeyle savaşasokabilirlerdi. Ve orada," -vahşi kuleyi gösterdi- "kendi seçtikleritopraklarda seninle savaşırlardı." "Sözleri mantıklı," diye ekledi Catti-brie ama Bruenor yenidenhormurdandı. "Ve Battlehammer Klanı'nın tek başlarına olacağını düşünüyor-larsa o zaman planlarının iyi olduğuna kanaat getireceğim," dediBruenor. "Ama yaklaştıkları tuzak Gümüş Sınırlar'ın tüm birlikle-rini karşılarında bulacakları bir tuzak olacaksa... Alustriel'in büyü-cüleri, Gümüş Süvariler, Felbarr'ın binleri ve Adbar'ın onları!Sundabar ordusu, Obould'un yan taarruz yaptığı Aykorusu elfleri;ki homurdanmaları duymadıysanız diye söylüyorum o lanet orklarıpek sevmezler." Alustriel, verebileceği en net cevap olarak, dudaklarını sımsıkıbirbirine kenetledi. "Ne?" diye kükredi Bruenor. "Onları çağırmıyor musun? Şimdideğil mi? Obould'un neyin peşinde olduğunu gördüğümüz şu an de-ğil mi? Ateşkes umdunuz ve şimdi o ateşkesin ardında yatan gerçe-ği görüyorsunuz! Başka neye ihtiyacınız var?" Sesi her zamankinden daha ince çıksa da, "Bu bir kanıt mesele-si değil, sevgili cüce," diye cevaplad" Alustriel sakince ve tarafsız-264

ORKKRAL *~mca. "Bu bir uygulanabilirlik meselesi.""Uygulanabilirlik mi yoksa korkaklık mı?" diye sordu Bruenor. Alustriel bu iğneleyici sözleri hafif, uysal bir omuz silkmeylekabullendi. "Size ihtiyacımız olduğu zaman bizim yanımızda yer alacağını-zı söylemiştiniz," diye hatırlattı Bruenor. "Alacaklar..." diye söze girdi Catti-brie ama Bruenor kaşlarınıçatıp ona baktığında hemen sustu.

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 163: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

"Konuşmaya ve inşaata geldiğinde arkadaşlığınız çok güzel amasöz konusu kansa..." diye suçladı Bruenor ve Alustriel kolunuCordio'nun üzerine eğilmiş dua ettiği yerde yatan Duzberyl'e doğruçevirdi. "Pöh! Bir savaşa girdiniz ama ben tek bir taneden bahsetmiyo-rum!" diyerek konuşmaya devam etti Bruenor. "Dün gece bir düzi-ne iyi cüceyi kaybettim." "Tüm Gümüş Sınırlar ölüleriniz için gözyaşı dökecek KralBruenor." "Sizden gözyaşı dökmenizi istemiyorum!" diye bağırdı Bruenorve çevredeki herkes; cüce, insan, elf -hatta Hralien- işlerini bırakıpMithril Salonu'nun öfkeli kralıyla Gümüşay'ın muhteşemLeydisi'ne baktı; ikisini de böylesi bir şekilde bağırılabileceğinikimse hayal bile edemezdi. "Sizden dövüşmenizi istiyorum!" diyeöfkeyle devam etti, amansız Bruenor. "Doğru olanı yapıp orduları-nızı... tüm lanet ordularınızı göndermenizi istiyorum! Obould'un aitolduğu yer deliktir ve bunu sen de biliyorsun! Dolayısıyla git ordu-ları getir, tüm orduları getir ve onu ait olduğu yere gönderelim veGümüş Sınırları, Gümüş Sınırları'n ait olduğu yere geri yerleştire-lim!" "Mithril Salonu ve Dünyanın Omurgası arasındaki tüm toprak-ları cüce, insan ve elf kanına bularız," diye uyardı Alustriel."Obould'un binleri oldukça..." "Obould'un binleri durduruluncaya kadar saldırmaya devamedecektir!" diye bağırarak kadının sözünü kesti Bruenor."Aykorusu'nu ve oradaki ölüleri duydun ve şimdi de bu saldırıyıkendi gözlerinle gördün. O hain orkun aklından geçenlerden şüphe265

——=HŞ~* R.A. SALVATOREedemezsin.""Ama o birliklere karşı savunma pozisyonunu bırakmak...""Bizim tek seçeneğimiz, şimdi ya da yarın, ben veya benim cü-celerim her zaman sizin yanınızda yer alıp Obould'a aynı zamandaaynı şekilde saldıracağız," dedi Bruenor. "Onların hücumlarına da-yanabileceğimizi mi düşünüyorsun? Hem kapılarımızı hem de o la-net domuzlar tünellere dalıp bir anda yanı başımızda bitivermesindiye tünellerimizi güven içinde kapayabileceğimizi mi düşünüyor-sun?" Bruenor gözlerini kıstı; ifadesi şüphe doluydu. "Yoksa buAlustrieri ve diğerlerini memnun mu eder? Battlehammer cüceleriölür ve bu hepimizin işine gelir, öyle değil mi?" "Tabii ki hayır," diye itiraz etti Alustriel ama sözleri KralBruenor'un çatık kaşlarını yumuşatamadı. "Yanındaki kızım Nesme'den yeni geldi ve senin şövalyelerin otrolleri bataklıklarına geri göndererek ne kadar da harika bir iş çı-kardı," diyerek devam etti Bruenor. "Görünüşe bakılırsa Nesme sal-dırılardan öncekinden bile daha büyük ve bu sizin sayenizde oldu.Leydi Alustriel bundan gurur duymuyor mu?" 'Baba," diye uyardı Catti-brie, cücenin alayıyla şaşkınlığa düşe-rek. "Ama o halk size hem görünüş hem de düşünce bakımından da-ha yakın, değil mi?" "Bu tartışmaya baş başa devam etmeliyiz Kral Bruenor," dediAlustriel. Bruenor homurdanıp elini salladı, topukları üzerinde dönüp aya-ğını yere vura vura uzaklaştı. Thibbledorf Pwent peşinden gitti. Regis orada kaldı ve önce Alustriel'e ardında da Catti-brie'ye

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 164: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

kaygılı bir bakış attı. "Sakinleşecektir," dedi Regis pek de ikna edici olmayan birşekilde. "Sakinleşmesini istediğimden pek de emin değilim," diye itirafetti Catti-brie ve Alustriel'e baktı. Gümüşay Leydisi çaresizce ellerini havaya kaldırmaktan başkabir şey yapmadı ve böylece Catti-brie sevgili babasının ardından266

ORK KRAL -Htgitti. "Bu, karanlık bir gün, dostum Regis," dedi Alustriel, kadın git-tikten sonra. Regis'in gözleri yuvalarından fırladı; Alustriel kadar önemli bi-rinin doğrudan kendisine hitap etmesine şaşırmıştı. "Büyük savaşlar böyle başlar," diye açıkladı Alustriel. "Ve so-nuç her ne olursa olsun kazanan olmayacağından şüphe duyma."

Rahip gittikten hemen sonra Obould arkadaşım yanına çağırma-ma kararından memnuniyet duydu. Yalnız kalmaya, nefes almaya,atıp tutmaya, her şeyi düşünmeye ihtiyacı vardı. Kalbinin derinlik-lerinde Grguch'un bir müttefik olmadığını ve ortaya şans eseri çık-madığını biliyordu. Mithril Salonu'nun batı girişindeki felakettenve Proffıt'in trol ordusunun geri püskürtülmesinden beri orklar vecüceler berabereydiler... ve Obould bu durumdan hoşnuttu. Amabundan sadece kendi içinde memnundu, zira geleneklere, içgüdüle-re ve savaşçı ırkının şartlarına karşı durduğunu biliyordu. Tabii kihiç kimse ona doğrudan itiraz etmedi -böylesi bir küstahlıkta bulu-nulamayacak kadar çok korkuluyordu- ama kendisine yönelik öv-gülerde bile bir hoşnutsuzluk mırıldanmaları duydu. Huzursuz ork-lar ilerlemeye devam etmek, Mithril Salonu'na, Surbrin'in karşısına,Gümüşay ve Sundabar'a ve özellikle de uzun zaman önce kendileri-ne ait olduğunu iddia ettikleri Felbarr Kalesi'ne gitmek istediler."Bedel..." diye mırıldandı Obould, başım iki yana sallayarak. Böylesi bir uğraşla binler kaybederdi; yalnızca hiddetli KralBruenor'u yerinden etmeye çalışsa bile. Daha da ileri giderse onbinler kaybederdi ve Gümüşay tahtının kendisine ait olmasını herşeyden çok istese bile Obould dünyadaki tüm deliklerdeki bütünorkları toplasa da böylesi bir şeyi başaramayacağını biliyordu. Tabii ki müttefik bulurdu; daha çok dev ve kara elf belki ya dayalnızca savaşma ve yok etme zevki için yaşayan bir yığın ırk ve ca-navar. Fakat böylesi müttefiklerle ne o hükümdar olabilir ne de yar-dakçıları gerçek bir özgürlük ve hür irade kazanırdı.267

^ *H3EH* R-A. SALVATORE Ve kendi ekibiyle gerçekten muhteşem fetihler yapsa, Bol-OkKrallığı'nın topraklarını genişletse bile tarih dersleri ona böylesi birkrallık odağının hiçbir zaman dayanmayacağını öğretmişti. Ulaştığ,şey büyük, kavrayışı demir gibi güçlüydü. Bol-Ok Krallığı'nın mu-hitini elinde tutacak kadar büyük ve güçlü müydü? Grguch'u veyahiddetli reisi yüzeye çıkaran başka potensiyel komplocuları defede-cek kadar büyük ve güçlü müydü? Bu son soru aklından geçerken Obould yumruğunu sıktı, alçaksesle uzun uzun inledi ve sonra sanki düşmanlarının kanını tadıyor-muş gibi dudaklarını yaladı.Karuck Klanı onun düşmanı mıydı ki? Bu soru aklını başına getirdi. Gerçekleri görüyordu. Bol-Ok'a

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 165: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

vahşi ve agresif bir ork klanı gelmişti ve savaşı, ork klanlarının ge-

nelde yaptığı gibi, bağımsız bir şekilde yorumlamışlardı; bir demuhteşem ve şanlı bir sonuçla. Obould bu gerçeği düşünürken başıyla onayladı ve varsayımla-rının sınırlarının farkına vardı. Yine de içten içe karşısına bir rakip,hem de çok güçlü bir rakip, çıktığını biliyordu. Ork Kralı refleks olarak güneybatıya; General Dukka ve engüvenilir savaş birliklerinin olduğu yere baktı. Birden başka bir ha-berciye daha ihtiyacı olduğunu anladı. Oktule, Grguch'u çağırmaya,Nukkels ise ateşkes önermek üzere Kral Bruenor'un S arayı'na yolakoyulmuştu, dolayısıyla bir üçüncüye ihtiyacı vardı; içlerinde enhızlısı o olmalıydı, gidip Dukka ve savaşçılarını getirmeliydi. Ziracüceler yakında bir karşı saldırıya geçebilirdi ve büyükolasılıklatehlikeli ve öfkeli Aykorusu elfleri ile birleşmiş olurlardı. Ya da daha büyük bir olasılıkla Karuck Klanı'na bir ders veril-mesi gerekiyordu.268

. paralıüne-fi /ERKARGACIK BURGACIK YAZİLAR W , ke- Reis önemsiz bir savaşçı olmadığından Dnark,'1, ^ar* mnara itti ve onu Kral Obould'un kamp yerini göreif\S vubir uçuruma sürükledi. Bir grup süvari kampı terk e''Ogaı*ye doğru yol alıyordu ve ortalarında Bol-Ok'un sar''1^Jyordu. «4*^ hızla"Savaş domuzları ve silahlı," dedi şaman Ung'" _vaşçılar. Obould'a aitler." \fKA^Dnark ortadaki süvariyi işaret etti ve uzakta1 bede-üerlemelerine rağmen başlığı görülebiliyordu. jk >A ule'un"Rahip Nukkels," dedi Ung-thol başıyla onaylfî! vVllP^, jresin- "Bu ne anlama geliyor?" diye sordu Oktule; s# ı kepildi,linin duruşu gibi huzursuzluğunu belli ediyordı»"j ç ^İ^irli ol-d°ğu habercisi seçilmesinin nedeni hızı ve gücûfİ fj,," dedide olup bitenleri anlayacak zekaya ya da deneyip) .y Reis ve şamanı aynı anda orka döndü. "Bu, (W j/y0*^ası gerektiğini söylemek zorunda olduğun anla1'1 jıayabi-°nark."Anlamıyorum." I#lar yabilir,",. "KralObould onu davette vaat edilen sıcakl»'* J?»'^diye açıkladı Dnark. uf ObouldYa da vaat edilenden daha büyük bir sıcak!'1 ,lye alayh bir cevap yapıştırdı Ung-thol. ,t|,°ktule onlara baktı, ağzı bir karış açık ka# 269

^. =lKİH* R-A- SALVATORE Ve kendi ekibiyle gerçekten muhteşem fetihler yapsa, Bol-o^Krallığı'nın topraklarını genişletse bile tarih dersleri ona böylesi birkrallık odağının hiçbir zaman dayanmayacağını öğretmişti. Ulaşt^şey büyük, kavrayışı demir gibi güçlüydü. Bol-Ok Krallığı'nın mu-hitini elinde tutacak kadar büyük ve güçlü müydü? Grguch'u veya

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 166: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

hiddetli reisi yüzeye çıkaran başka potensiyel komplocuları defede-cek kadar büyük ve güçlü müydü? Bu son soru aklından geçerken Obould yumruğunu sıktı, alçaksesle uzun uzun inledi ve sonra sanki düşmanlarının kanını tadıyor-muş gibi dudaklarını yaladı.Karuck Klanı onun düşmanı mıydı ki? Bu soru aklını başına getirdi. Gerçekleri görüyordu. Bol-Ok'avahşi ve agresif bir ork klanı gelmişti ve savaşı, ork klanlarının ge-nelde yaptığı gibi, bağımsız bir şekilde yorumlamışlardı; bir demuhteşem ve şanlı bir sonuçla. Obould bu gerçeği düşünürken başıyla onayladı ve varsayımla-rının sınırlarının farkına vardı. Yine de içten içe karşısına bir rakip,hem de çok güçlü bir rakip, çıktığını biliyordu. Ork Kralı refleks olarak güneybatıya; General Dukka ve engüvenilir savaş birliklerinin olduğu yere baktı. Birden başka bir ha-berciye daha ihtiyacı olduğunu anladı. Oktule, Grguch'u çağırmaya,Nukkels ise ateşkes önermek üzere Kral Bruenor'un Sarayı'na yolakoyulmuştu, dolayısıyla bir üçüncüye ihtiyacı vardı; içlerinde enhızlısı o olmalıydı, gidip Dukka ve savaşçılarını getirmeliydi. Ziracüceler yakında bir karşı saldırıya geçebilirdi ve büyük olasılıklatehlikeli ve öfkeli Aykorusu elfleri ile birleşmiş olurlardı. Ya da daha büyük bir olasılıkla Karuck Klanı'na bir ders veril-mesi gerekiyordu.268

KARGACIK BURGACIK YAZILAR VE ELÇİLER Reis önemsiz bir savaşçı olmadığından Dnark, Oktule'i bir ke-nara itti ve onu Kral Obould'un kamp yerini gören dağ manzaralıbir uçuruma sürükledi. Bir grup süvari kampı terk etmiş, hızla güne-ye doğru yol alıyordu ve ortalarında Bol-Ok'un sancağı dalgalanmı-yordu. "Savaş domuzları ve silahlı," dedi şaman Ung-thol. "Seçkin sa-vaşçılar. Obould'a aitler." Dnark ortadaki süvariyi işaret etti ve uzakta olmalarına, hızlailerlemelerine rağmen başlığı görülebiliyordu."Rahip Nukkels," dedi Ung-thol başıyla onaylayarak. "Bu ne anlama geliyor?" diye sordu Oktule; ses tonu, tıpkı bede-ninin duruşu gibi huzursuzluğunu belli ediyordu. Genç Oktule'undoğu habercisi seçilmesinin nedeni hızı ve gücüydü ama çevresin-de olup bitenleri anlayacak zekaya ya da deneyime sahip değildi. Reis ve şamanı aynı anda orka döndü. "Bu, Grguch'a tedbirli ol-ması gerektiğini söylemek zorunda olduğun anlamına geliyor," dediDnark."Anlamıyorum." "Kral Obould onu davette vaat edilen sıcaklıkla karşılamayabi-lir," diye açıkladı Dnark. "Ya da vaat edilenden daha büyük bir sıcaklıkla karşılayabilir,"diye alaylı bir cevap yapıştırdı Ung-thol.Oktule onlara baktı, ağzı bir karış açık kalmıştı. "Kral Obould269

P-** R.A. SALVATOREkızgın mı?" Bu soru iki daha yaşlı ve daha pişkin orkun gülmesine nedenoldu."Toogwik Tuk'u tanıyor musun?" diye sordu Ung-thol. Oktule başıyla onayladı. "Vaiz ork. Sözleri bana Grguch'un za-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 167: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

ferini gösterdi. Reis Grguch ve Gruumsh'un çağrısını cücelere sa-vaş açmak üzere duyurdu." Dnark kıkırdayıp aptalı sakinleştirmeye çalışarak eliyle havayavurdu. "Kralının talep ettiği gibi söyleyeceklerini Reis Grguch'ailet," dedi. "Ama ilk önce Toogwik Tuk'u ara ve ona Obould'unikinci bir habercisinin yola çıktığını bildir," sonra çabucak kendikendini düzeltti, "Kral Obould'un kampından güneye doğru gidenbir haberci.""Bu ne anlama geliyor?" diye yeniden sordu Oktule. "Kral Obould'un bela beklediği anlamına geliyor," diyerek ara-ya girdi Ung-thol, Dnark'ı daha söze başlamadan susturarak."Toogvvik Tuk ne yapılacağını bilir.""Bela?" diye sordu Oktule. "Cüceler muhtemelen karşı saldırıda bulunacaklardır ve KralObould ile Reis Grguch'un bir arada olduğunu öğrenince daha daöfkeleneceklerdir." Oktule söylenenleri anlamaya başlayarak aptal aptal başıylaonayladı. "Bir an önce git," dedi Dnark ve genç ork topuklarının üzerindedönüp hızla uzaklaştı. Dnark'ın işaretiyle bir çift muhafız da, onabu önemli yolculuğunda eşlik etmek üzere, orkun peşinden gitti. Oradan ayrıldıkları zaman, reis ve şaman bakışlarını yenidenuzaktaki süvarilere çevirdi. "Obould'un gerçekten Battlehammer cücelerine bir elçi gönder-diğini mi düşünüyorsun?" diye sordu Ung-thol. "Böylesi korkaklaş-tı mı?" Dnark her sözcüğü başıyla onayladı ve Ung-thol yüzünü onadöndüğü zaman, "Bunu öğrenmemiz lazım," diye cevapladı.270

ORK KRAL *-« "Emerus'a getireceği her şeye ihtiyacımız olduğunu söyleyin,"dedi Bruenor, Felbarr Kalesi elçileri Jackonray Genişkemer'e veNikwillig'e. "Bana köprünün yakında hazır olacağı söylendi," dediJackonray. "Lanet köprüyü unut!" diye cevabı yapıştırdı Bruenor, ani çıkı-şıyla odadaki herkesin irkilmesine sebep olarak. "AlustriePin büyü-cüleri önümüzdeki birkaç gün boyunca daha çok sur üzerinde çalı-şıyor olacak. Köprüdeki çalışma daha başlamadan buraya ordularıngelmesini istiyorum. Alustriel'in Felbarr'in Mithril Salonu ile yanyana olduğunu görmesini istiyorum; kapıdan beraber çıkarken ko-nuşma zamanının sona erdiğini ve savaşma vaktinin geldiğini anla-yacaktır." "Ah," diye cevapladı Jackonray başıyla onaylayarak; kıllı vedişlek yüzüne bir gülümseme yayıldı. "Böylece kralın nedenBruenor olduğunu anlıyorum. Size saygı duyuyorum, sevgili KralBruenor ve size söz veriyorum gerekirse o lanet tünel kapısını KralEmerus'a kendim göstereceğim!""Sen iyi bir cücesin. Soydaşlarını gururlandırıyorsun." Jackonray selam vermek üzere öylesine eğildi ki sakalı yeri sü-pürdü. O ve Nikwillig hızla odadan ayrıldı; ya da ayrılmak üzereharekete geçti, ta ki Bruenor'un çağrısı aceleyle geri dönmelerineneden oluncaya kadar. "Doğu kapısından, tepenizde gökyüzü ile çıkın," diye talimatverdi Bruenor çarpık bir gülümsemeyle. "Tünellerden gitmek daha hızlı olur," diye karşı çıkma cüretin-de bulundu Nikwillig. "Gidin ve Alustriel'e sizi bir göz kırpma anında Felbarr'a gön-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 168: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

dermesini istediğimi söyleyin," diye açıkladı Bruenor ve ne demekistediğini vurgulamak için güdük parmaklarım havaya savurdu.Bruenor'un çevresindeki cücelerin hepsi kıkırdamaya başladı. "Bir Battlehammer'ın ortadaki iyi bir şakayı fark etmediğiniasla söyletmeyin," dedi Bruenor ve kıkırdamalar kahkahalara dö-nüştü.271

»-* R.A. SALVATOREJackonray ve Nikwillig, kıkırdayarak, aceleyle ayrıldı. "Bırakalım da Alustriel kendi tuzağına düşsün," dedi BruenorCordio'ya, Thibbledorf a ve ork saldırısı sonrasında sakat kalankahraman lideri onurlandırmak üzere Bruenor'unkinin yanında özelolarak tasarlanmış kendine ait bir tahtı olan Banak Brawnanvil'e."Eminim o güzel yüzü buruşacak," dedi Banak. "Mithril Salonu ve Adbar Kalesi onun iş başındaki büyücüleri-nin yanından geçerken şüphesiz böyle olacak," diye onayladıBruenor. "Ama aynı zamanda Obould'un köpeklerinden saklanmasüresinin sona erdiğini de görecek. O savaş istiyor ve biz de ona busavaşı veriyoruz; onu geldiği yere, hatta çok daha gerisine götüre-cek bir savaş." Oda neşeli haykırışlarla doldu ve Banak, Bruenor'un kendisineuzattığı eli tuttu; karşılıklı saygı ve kararlılıkla el sıkıştılar. "Sen burada kal ve diğer dinleyicilerle ilgilen," diye talimat ver-di Bruenor, Banak'a. "Ben gidip Gümbürgöbek ile küçük olanı gö-receğim. Getirdiğimiz parşömenlerde ipuçları var veya ben sakallıbir gnomum. Obould'a saldırmadan önce tüm hilelerle tüm gerçek-leri öğrenmek istiyorum." Tahtından ve kürsüden indi; Cordio'ya kendisini takip etmesinive Thibbledorf'a Banak'ın yanında kalmasını işaret etti. Toplantı salonundan çıktıklarında Cordio, Bruenor'a "Nanfoodlebana o parşömenlerdeki runlerin daha önce gördüğü hiçbir şeye ben-zemediğini söyledi," dedi. "Kargacık burgacık yazıların, anlamsızçizgilerin olmaması gereken yerlerde kargacık burgacık yazılar veanlamsız çizgiler var." "Küçük olanın onları çözeceğinden şüphen olmasın. O, gördü-ğüm herhangi biri kadar zeki ve klanm yakın arkadaşı. Torgar veekibi bizim yanımıza geldiğinde Mirabar çok şey yitirdi, Nanfoodleve Shoudra, Torgar ve ekibini aramaya geldiğinde de bir o kadarını." Cordio başıyla onayladı ve konuyu burada kapattı. Bruenor'ukoridorlardan ve merdiven boşluklarından aşağı, Nanfoodle'ınkütüphanesi ve simya laboratuvarını kurduğu bir dizi gözden uzak,küçük odaya kadar takip etti.272

ORK KRAL *--*"HH4— Kabiledeki hiç kimse adını geleneksel savaş taktiklerinden mi al-dığını yoksa reisin adına uyması için mi o taktikleri uydurduğunu bil-miyordu. Sebep-sonuç ilişkisi her nasılsa özel savaş duruşları nesillerboyu kusursuzlaşmıştı. Aslında, Kurt Çenesi liderleri orkları boyutla-rına ve hızlarına dayanarak genç yaşlarında seçiyorlardı; böylece herbirine en uygun pozisyonun ne olacağını keşfediyorlardı. Tehlikeli manevra devreye girecekse düşmanı ve savaş alanınıseçmek bundan da önemliydi. Ve kabile tarihinde hiçbir ork bu ko-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 169: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

nuda şu anki reis Sivri Dişli Dnark kadar başarılı değildi. İyi savaş-çıların soyundan, düşmanlarına kapanan kurt çenelerinin sivri dişle-rinin ucundan geliyordu. Başka bir ork, genellikle Dnark'm bir ku-zeni, çenenin sağ ya da alt kısmına öncülük ederken Genç Dnarkyıllarca, V dizilişinin, belirlenen hedefe sol yandan taarruz yapmaküzere, uç hattının başını çekmişti. Hatlar gerilme sınırına ulaştıkla-rında Dnark saldırı grubunu keskin bir şekilde, bir azı dişi oluştura-rak sağa döndürür, o ve akranları birliklerini birleştirir, geridekidüşman oluşumunun kaçışını olanaksız kılardı. Gerçi reis olarak Dnark zirveyi yönetiyordu. Çenedeki savaşçı-ları küçük kampın kuzeyine ve güneyine gittiler ve reise işaret gel-diğinde ana savaş grubunu ileri hareket ettirerek ilk saldırıya öncü-lük etti.

Hücum etmediler, bağırıp çağırmadılar. Bunun yerine, sanki tersbir şey yokmuş gibi, sakince yaklaştılar; ve doğrusu KralObould'un şaman danışmanı neden farklı bir durumdan şüpheleni-yordu ki? Kamp böylesi büyük bir grubun, Nukkels'e çadırından dışarıçıkması çağrılarıyla, yaklaşmasıyla karıştı. Ung-thol elini Dnark'm koluna koyup onu kendini tutmaya zor-ladı. "Amacım bilmiyoruz," diye hatırlattı şaman. Birkaç dakika sonra onun ve askerlerinin molalarında yararlandı-ğı küçük platonun doğu ucuna doğru hareket eden Nukkels belirdi.Yanındaki Obould'un güçlü muhafızları ağır mızraklarını kaldırdılar.Dnark hücum emri vermeyi nasıl da istiyordu! Bu aptalları ez-273

WHi R.A. SALVATOREmek için o kayalık eğime giden yola öncülük etmeyi nasıl da isti.yordu! Ama Ung-thol oradaydı; ona durumu hatırlatıyor, onu sabırlı ol-maya ikna ediyordu. "Kral Obould'a şükürler olsun!" diye haykırdı Dnark ve kabile-sinin sancağını yanındaki bir orktan alıp salladı. "Reis Grguch'tan

haber getirdik," diye yalan söyledi. Nukkels elini kaldırdı, avucunu Dnark'a çevirdi; onu geri dur-ması için uyarıyordu."Seninle işimiz olmaz," diye haykırdı. "Kral Obould bu görüşü paylaşmıyor," diye cevap verdi Dnarkve yavaşça yürüyüşüne başladı. "Bizi sana eşlik etmemiz için gön-derdi; Karuck Klanı'nın karışmayacağını garanti altına almak için.""Neye karışmayacağını?" diye bağırdı Nukkels. Dnark önce Ung-thol'a ardından da yukarıya baktı. "Nereye git-tiğini biliyoruz," diyerek blöf yaptı. Muhitlerine bakma sırası Nukkels'deydi. "Yalnız gel, ReisDnark," diye seslendi. "Bir sonraki hamlemizi belirleyebiliriz." Dnark yamaca doğru yürümeye devam etti, sakindi, gözdağıvermiyordu ve birliklerini arkada bırakmadı."Yalnız!" diye yeniden seslendi Nukkels, bu kez daha ısrarcı. Dnark gülümsedi ama başka hiçbir şey değişmedi. Nukkels'inarkasındaki orklar mızraklarını kaldırdılar. Önemli değildi. Blöf işe yaramıştı; Dnark'ın çekirdek birliğininNukkels'e neredeyse yarı yarıya yaklaşmasına olanak tanımıştı.Dnark ellerini Nukkels'e doğru kaldırdı ve bunun üzerine muhafız-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 170: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

lar onun grubuna yönelmek üzere döndüler; görünüşe bakılırsa on-lara oldukları yerde kalmalarını söyleyeceklerdi. Bunun yerine, "Hepsini öldürün; Nukkels ve en yakındaki mu-hafızlar hariç," diye talimat verdi ve geri döndüğünde elinde kılıcıvardı; havaya kaldırılmıştı. Kurt Çenesi savaşçıları onun iki yanından geçtiler; en yakında-kiler sevgili reislerinin düşman olarak gördüğü kişileri engellemeküzere hareket ettiler. Sonraki dakikalarda, mızraklar üzerlerine indi-ğinde, koruyucu orkların birden fazlası öldü.274

ORK KRAL *—4Ama kurdun çenesi kapandı. Dnark platoya vardığında çevresindeki savaş büyümüştü vejvjukkels ortalıkta değildi. Buna sinirlenen Dnark kendini en yakınarbedenin içine attı; bir çift orku tek bir muhafıza vahşice ve etki-sizce saldırıyordu.Obould iç dairedeki savaşçılarını iyi seçmişti. Kurt Çenesi orklarından biri mızrağını beceriksizce savurdu amamuhafızın kılıcı belirdi ve saldırganın yoldaşını şaşkınlığa uğrata-rak darbeyi bertaraf etti. Önü açılan muhafız geri çekildi ve kolaybir av için ileri doğru adım attı. Fakat Dnark yandan hızla geldi ve aptalın kılıç tutan kolunu dir-sekten kesti. Muhafız inleyip yarı döndü, dizlerinin üzerine çöküp ufalan be-denini tuttu. Dnark yaklaştı ve onu saçından tuttu, başını arkaya ya-tırıp öldürücü hamle için boynunu açığa çıkardı. Daha önce olsa Kurt Çenesi Klanı reisi bu hamleyi yapar, onuöldürürdü. Ama bunun yerine kılıcını geri çekip boğaza bir tekmesavurdu, yaratık düşerken iki savaşçısına düşmanın ölmediğindenemin olmaları talimatım verdi.Sonra uzun savaş hattındaki bir sonraki arbedeye doğru ilerledi. Fakat platodaki çatışma sona erdiğinde Nukkels ortalıkta yoktu;ne yedi tutsağın ne de yirmi ölünün arasındaydı. İlk tehlike işaretiy-le kaçtı diyordu tanıklar. Yine de Dnark bu haberlere lanet etmeden önce oluşumun dişle-ri olarak görev yapanların mirasını gururlandırdığını düşündü, ziraileri atıldıklarında karşılarında mızraklı Nukkels ve hırpalanmış birmuhafız buldular. "Obould bunun için seni öldürecek," dedi Nukkels, Dnark'inkarşısına geçtiğinde.Dnark'ın sol kroşesi şamanın yerde kıvranmasına neden oldu.—Jhi-— "Sembol doğru," diye gururla bildirdi Nanfoodle. "Motif yanlışanlaşılamaz."275

R.A. SALVATORE Regis parşömenin büyük kopyasına baktı; runleri ayrılmış vbüyütülmüştü. Nanfoodle'm talimatıyla buçukluk günün büyük kısmini her şeyi büyük versiyona uyarlayarak geçirmişti. Sonra çift herbiri için ahşap şablonlar oymak üzere günler harcamıştı; bu işlemigünümüz cüce yazısıyla aşikar bir bağlantısı olanlar için bile yan.mışlardı. Bu baştan çıkarıcı cazibeyi yanlış anlamak, aşikar runleri olduk-larını sandıkları şey olarak kabul etmek -Hulgorkyn adlı kadim orkdilinin Dethek runleri- daha önceki çeviri çabalarında onları yıkıma

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 171: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

götüren şeylerdi ve Nanfoodle kayıp şehirden gelen yazıya tama-men anlaşılmaz bir şey muamelesi yapmalalarında ısrar edinceyekadar ikili hiçbir ilerleme katedememişti.Tabii bir ilerleme söz konusuysa... Başka pek çok şablon çıkarıldı; bunlar cücelere ait her sembolüntemsilleriydi. Sonra dert ve hata geldi; ve hata ve hata ve hata...Zahmet veren bir yeniucn ayarlama ve yeniden değerlendirme birgünden uzun sürdü. Küçümsenmeyecek bir illüzyonist olanNanfoodle pek çok büyü yaptı ve çeşitli kehanetlerde ve öngörüler-de bulunmaları için rahipler çağırıldı. Parşömenin üzerinde otuz iki farklı sembol belirdi ve derinleme-sine bir istatiksel analiz, Dethek'in geleneksel yirmi altı runü ileolası bir bağlantı olabileceğinin ipuçlarını verse de bu umutlandırı-cı ipuçları yapılan analizi tahminden öteye taşıyacak sağlam birkanıtla birleşmedi. Yine de zamanla kalıplar şekillendi ve büyüler en iyi tahminleridoğrular gibiydi. On günden uzun-zamandır bu işle uğraşan Nanfoodle'm içgörü-sünün -Regis'in tuhaf şehirle ilgili hikayesinin tümünü dinlediktensonra- her şeyin püf noktası olduğu kanıtlandı. Analizin temelindecücelere ait olanı kullanmak yerine çift temelde karar kıldı ve -tabiiki iyi bildiği- Ork dilini de işin içine sokmaya başladı. Daha çokşablon kesildi, daha çok kombinasyon keşfedildi. Bir sabah erken saatte Nanfoodle, Regis'i çevrilmek üzere çıka-rılmış sonuçla, parşömendeki her sembolü tanımlayan bir karşılaş-tırma ile karşıladı; bir kısmı şu anki Cüce veya Ork yazılarının yan-27b

ORK KRAL «'Sff»f «^sımalarıydı. Buçukluk, uyarlanmış, büyük harfli parşömenin üzerinde çalış-mak üzere harekete geçti; her sembolün üzerine Nanfoodle'ın ala-kalı olduğuna inandığı şablonu nazikçe yerleştiriyordu. Regis ben-zer kalıpları değerlendirmeye çalışmadı, yalnızca hepsini mümkünolduğu kadar hızlı yerleştirdi. Sonra geri çekilip Nanfoodle'ın masanın yanına yerleştirdiğiyüksek kürsüye çıktı. Gnom zaten oradaydı; inanmazca bakıyordu,ağzı açık kalmıştı ve Regis, Nanfoodle'ın yanındaki yerini alıncadurumu anladı. Zira belli ki gnomun tahminleri doğruydu ve metnin tercümesigayet açık ve anlaşılırdı. Orkların Dethek runlerini çalıp anonimleş-tirdikleri bilinmeyen bir şey değildi tabii, ki bunların en belirginörneği Hulgorkyn'di. Fakat bunun da ötesinde bir şey vardı; ilgiliama tamamen farklı diller dengeli bir şekilde kasten harmanlanmış-tı; cüce ve ork dil uzmanlarının uzlaşması ve uyum içinde çalışma-sı söz konusuydu. Tercüme gözleri önüne serilmişti. Fakat sözcükleri hazmetmekdaha zordu. "Bruenor bundan hoşlanmayacak," diye belirtti Regis ve CüceKralı'mn her an odaya girmesini bekliyormuş gibi çevresine bir gözattı. "Neyse o işte," diye cevapladı Nanfoodle. "Hoşlanmayacak amakabul etmek zorunda." Regis yeniden tercüme edilmiş paragrafa baktı ve ork filozofuDuugee'nin sözcüklerini tekrar okudu. "Mantığa gereğinden fazla değer veriyorsun," diye mırıldandıbuçukluk.277

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 172: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

BÖLÜM4• •ÖFKEYİ GERİDE BIRAKMAK

ORK KRAL *-* Sorular henüz aklımdan çıkmıyor. Bir uygarlığın doğumunu muizliyoruz? Orklar ölmemizi istemek yerine, yolumuz, umutlarımız vearzularımızla, daha çok bizim gibi olmayı mı diliyorlar? Yoksa budilek ilkel, acımasız ırkın kalbinde hep vardı da yalnızca ona nasılulaşılacağını mı bilemediler? Ve durum gerçekten böyleyse, orklarkurtarılabilir, evcilleştirilebilirse uygarlaştırılmış kültürlerinin yük-selişini en iyi şekilde nasıl kolaylaştırabiliriz? Zira bu, MithrilSalonu ve tüm Gümüş Sınırlar için muazzam bir meşru müdafa olur. Mantıklı varlıklar arasındaki evrensel arzunun öncüllüğünü, di-leklerin ortaklığını kabullenerek bir krallık zirveye ulaştığında, birşehir öyle ya da böyle diğerleri üzerinde sorgulanamaz bir üstünlükelde ettiğinde ne olacağını merak ediyorum. Böylesi bir hakimiyetne gibi sorumluluklar gerektirir? Bruenor 'un kendine has bir yoluvarsa ve Gümüş Sınırlar yükselip Obould'un orklarını bölgedenkendi bireysel kabilelerinin arasına geri gönderirse o zaman eldeedeceğimiz mutlak egemenlikteki rolümüz ne olacaktır? Ahlaki yol, orkların kabile kabile ortadan kaldırılışı mı olacak?Obould'la ilgili şüphelerim doğruysa buna razı olamam. Cücelerkomşu mu olacak yoksa birer zalim mi? Her şey bir ihtarla önceden belirtiliyor tabii ki, bir önseziyle...yoksa bu sadece Drizzt Do 'Urden 'in hain ruhunda derin kök salmışbir dua mı? Obould konusunda haklı olmayı ölesiye istiyorum-kişisel arzularımın beni onu öldürmeye mecbur kılışı kadar çokl-çünkü haklıysam, içinde bir rasyonellik kıvılcımı ve kabul edilebilirbir emel varsa o zaman kesinlikle dünya bundan faydalanacaktır. Kralların ve kraliçelerin soruları bunlardır; bunlar, diğerleriüzerinde güç kazananların yol gösterici felsefelerinin temel inşaengelleridir. Bu krallıkların en iyilerinde -ve bunlar arasındaBruenor 'unkini sık anıyorum- toplum sürekli kendini daha iyi kıl-mak üzere hareket eder, bütünün parçaları bütünü iyileştirmek adı-na uyum içinde ilerler. Özgürlük ve toplum yan yana yer alır; bireyve büyük goblen birbiri ardındadır Bu toplumlar gelişip benzer dü-şüncelere sahip krallıklarla müttefik oluşturduğunda, yolların ve ti-caret rotalarının güvenliği sağlanıp kültür alışverişi yapıldığındageriye eksik ne kalıyor? Bunun zorunlu olduğuna inanıyorum; zira279

P~* R.A. SALVATOREgüçlü, eğilip zayıfın elini tutmalı, onu yukarı çekmeli, onunla zen-ginliğini paylaşmalı, onu bütüne katmalı. Çünkü bu, toplumun te-melidir. Umuda ve ilhama dayanmalıdır; korkuya ve zulüme değil Ama öte yandan bir orka ayakta durması için yardım ettiğinizdeyoluna çıkan kalbinizi bıçaklayabileceği gerçeği ortada duruyor. Ah! ama bu çok fazla; kalbimin derinliklerinde Tarathiel 'in ölümü-nü hissediyor ve o korkunç orkuparçalara ayırmak istiyorum! Bu çokfazla; çünkü Innovindil'in ölümünü biliyorum! Ah, Innovindil, derindüşüncelerim nedeniyle beni küçük görmemen için yakarıyorum! Paradoksun yakıcılığını, çözümü olmayanın acısını, gizlice ku-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 173: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

sursuzluk talep ettiğim dünyanın kati ve can yakıcı kusurlarını his-sediyorum. Yine de tüm hatalarla birlikte iyimserin tekiyim; sonun-da ideal olanın galip geleceğine inanıyorum. Ve şunu da biliyorumki silahlarım bu yüzden ellerimde huzurla duruyor. Gerçek değişimsadece sorgulanamaz bir güç söz konusu olduğunda gerçekleşebilir.Zira bu değişimi etkilemek rakibin elinde değildir. Güçlüye huzur veumut vermek zayıfın elinde değildir. Bruenor'un yarattığı ortak fikirler krallığına ve benzer şekildeAlustriel 'in Gümüşay 'da oluşturduğu krallığa güveniyorum. Bununişleri düzgün yapma yolu olduğunu düşünüyorum -gerçi muhtemelenhâlâ bir takım şeyler belirginleştirilmeli- çünkü onlarınkiler bireyselemellerin cesaretlendirilip toplum menfaatinin, hem kâr hem de so-rumluluk bakımından, herkes tarafından paylaşıldığı özgürlük kral-lıklarıdır. Bu iki mekan Ev'in gücünün toplumun menfaatine reislikettiği ve bireysel emellerin özgürlüğü, hatta başkalarının hayatlarınıalt ettiği Menzoberranzan 'in karanlığından ne kadar da farklı! Yine de Mithril Salonu 'na olan inancım ideal olanın Mithril

Salonu 'nun sorumluluk anlayışına yaklaşmasıyla bağlantılı. Düş-manları engellemek için ordular kurmak, hasımları fazlasıyla çokyol tepmiş cüce botlarıyla ezmek yeterli değil. Güç ve etkiyi yaymaamacıyla -bahsi geçen bu güç ve etki yalnızca güçlü ve etkili olanınyararınaysa- Mithril Salonu 'na zenginlik kazandırmak yeterli değil. Üstünlüğün sorumluluklarını gerçekten yerine getirmek içinMithril Salonu yalnızca Battlehammer Klanı için parıldamanın yanısıra bakışlarını ona çeviren herkese bir umut ışığı sunmalı. Yolumu-280

ORK KRAL *-4zM« en iyi yol olduğuna gerçekten inanıyorsak o zaman diğerlerinin-hatta belki orkların bile!- bizim bakış açımıza ve âdetlerimize yö-neleceği, tepede parıldayan şehir olarak hizmet vereceğimiz, onlarıorduların gücü yerine cömertlikle, iyi bir örnek oluşumuzla etkile-yip huzura kavuşturacağımız inancını taşımalıyız. Zira söz konusu olan diğeriyse hakimiyete ulaşılır ve yalnızcasilah zoruyla elde tutulursa o zaman bu bir zafer değildir ve daimibir düzen oluştur ulamaz. İmparatorluklar ayakta kalamazlar çünkügerçek sadakati sağlayacak gerekli alçakgönüllük ve cömertliktenyoksun olurlar. Köleler kelepçelerinden kurtulma alışkanlığına sa-hiptirler. Ele geçirilenin en büyük emeli kendisine baskı uygulayanıyenmektir. Bu istisnasız böyledir. Kazananları en ufak bir şüpheduymadan uyarıyorum; ele geçirdikleriniz hiçbir zaman hakimiyeti-nizi kabul etmeyecektir. En iyi yola öykünme arzusu, ele geçirilenönermede hemfikir olsa bile, garez, aşağılama ve kendi toplumları-nın anlayışıyla alt edilecektir. Bu, belki de kökleri kabileciliğe, gele-neğin gururuna ve huzuruna, kişinin akranlarının aynılığına daya-nan evrensel bir gerçekliktir. Ve kusursuz bir dünyada hiçbir toplum, o hakimiyet ideallerinhakimiyeti olmadığı sürece, hakimiyet arzulayamaz. Yolumuzundoğru yol olduğuna inanıyoruz ve bu yüzden diğerlerinin benzer birşekilde hareket edeceği, bizim yolumuzun onların yoluna dönüşece-ği, benzeşmenin keder kılıçlarını kınına koyacağı inancını koruma-lıyız. Bu kısa bir süreç değil ve içinde başlangıçlarla duraksamalar,çeliğin çelik üzerinde çınlamasıyla yapılacak ve bozulacak olanantlaşmalar barındıracak. Kalbimin derinliklerinde Kral Obould Bol-Ok'u öldürme şansı

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 174: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

elde etmeyi umuyorum. Daha derinlerde ise Kral Obould Bol-Ok'un, cücelerin gerçekuygarlık peşinde basamakların en tepesinde yer aldıklarını, MithrilSalonu 'nu tepede parıldayan şehir olarak görmesini, aynı basa-makları çıkabilmeleri için orkları eğitecek yeterli güce sahip olma-sını diliyorum.- Drizzt Do'Urden281

DÜNYASINI BİRLEŞTİRİRKEN Katar, kuzeye doğru kayalık patikada ilerlerken bazen rahatlatı-cı, bazen sarsıcı bir şekilde sallandı. Açık yatakta oturan ve geldik-leri yöne bakan Wulfgar, Luskan'm ufuk çizgisini izledi. BüyününSahipkulesi'nin pek çok yeri tek bir leke olarak gözüküyordu ve ka-pılar, muhafızların şehir surunu adımladığını göremeyeceği kadaruzağındaydı. Wulfgar bu muhafızları düşününce gülümsedi. O ve ortağıMorik, Luskan'dan bir daha dönmemek üzere, ölüm cezasıyla atıl-mışlardı; yine de şehrin tam ortasına gelmişti ve muhafızlardan enaz bir tanesi onu kesinlikle tanımış, hatta ona bilgiç bir şekilde gözkırpmıştı. Şüphesiz Morik de oradaydı. Luskan'daki adalet bir düzmeceydi; insanların kendilerini gü-vende hissetmesi, korkması, ölümün hayali karşısında yetkilendiril-diklerini düşünmeleri için yazılmış bir oyundu; yetkililerin kararla-rı her halükarda uygundu. Wulfgar, Luskan'a geri dönmek ve dönmemek üzerine çok dü-şünmüştü. Kuzeye giden bir kervana katılmak istedi, bu şekildekendini gizleyebilirdi ama Colson'u yasak bölgenin olası tehlikele-rine maruz bırakmaktan korktu. Yine de sonunda pek de bir seçene-ği olmadığını anladı. Arumn Gardpeck ve Josi Puddles, DellyCurtie'nin hazin sonunu öğrenmeyi hak ediyordu. Yıllarca kadının282

ORK KRAL «"ij|*»|* -^arkadaşı olmuşlardı ve Wulfgar onlardan bu bilgiyi esirgeyemezdi. Üçü -Arumn, Josi ve Wulfgar- tarafından dökülen gözyaşlarıbarbara makul geldi. Delly Curtie hakkında Luskan'daki pek çokkişinin onunla takıldığına ve Wulfgar'ın da onun bir müşterisi oldu-ğuna dair o basit, klişe düşünceden çok daha fazlası vardı. DellyCurtie'yi pişiren durumların kabuğu altında bir dürüstlük ve onurvardı. Üçüne de iyi bir arkadaş, Wulfgar'a iyi bir eş ve Colson'aharika bir anne olmuştu. Wulfgar, haberi Josi'ye ilettiğinde oluşan ilk tepkiyi düşününceaklına gelen kıkırdamayı bir çırpıda düşüncelerinden uzaklaştırdı;ufak tefek adam öfkeyle kendini Wulfgar'ın üzerine atmış,Delly'nin ölümünden barbarı sorumlu tutmuştu. Azıcık bir çabaylaWulfgar onu yerine geri oturtmuş, adam kollarını göğsünde birleş-tirip koltuğa gömülmüş, omuzlan hıçkırıklarla sallanmıştı; muhte-

melen aşırı içkinin de etkisi vardı ama bir o kadar samimiydi, ziraWulfgar, Josi'nin içten içe Delly'i sevdiğinden hiçbir zaman şüpheduymamıştı. Dünya dönüyor, olaylarını tarih kitaplarına mühürlüyordu.Olanlar oldu, diye düşündü Wulfgar ve pişmanlığa uzun süre yerverilmemeli; bu süre gelecek durumlarla ilişkilendirilebilecek ders-lerden uzun sürmemeli. Her ne kadar durum, perişan olmuş adamınbelirttiği gibi olmasa da Josi'nin suçlamaları karşısında masum

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 175: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

değildi.Ama ne olduysa olmuştu. Katarın şiddetli bir şekilde sekişinin ardından Wulfgar kolunuColson'un omzuna attı ve Wulfgar'ın bebeğe benzer bir şekil yarat-mak üzere birbirine bağladığı çubuklarla oynayan kıza baktı. Ha-linden memnun gözüküyordu, ya da en azından umursamazdı; ki buda onun normal haliydi. Sessiz ve mütevazı, az isteyen ve daha daazını kabul eden Colson, karşısına her ne çıkarsa ona uyum sağlar-mış gibi gözüküyordu. Kısa hayatında şimdiye kadar karşısına çıkanların çok da adil ol-madığını Wulfgar biliyordu. Delly'i kaybetmişti; her koşulda kızınannesi sayılırdı ve Wulfgar neredeyse bunun kadar kötü bir diğerşeyin de kızın vekil babasının kendisi olması talihsizliğini yaşadığı-283

i«-* R.A. SALVATOREnı fark etti. Onun yumuşak, buğday rengi saçını okşadı. "Bebek, ba," dedi, Wulfgar'a verdiği takma adı kullanarak; Wulftbu sözcüğü son on gün içinde yalnızca birkaç defa duymuştu."Bebek, evet," dedi kıza ve saçlarını darmadağın etti. Kız kıkırdadı ve Wulfgar'ın kalbine dokunabilecek tek sesbuydu... Ve onu bırakacaktı. Anlık bir zayıflık dalgasının altında kaldı.Böyle bir şeyi nasıl düşünebilirdi? "Anneni hatırlamıyorsun," dedi sessizce, Colson yeniden oyundöndüğünden ondan bir cevap beklemeyerek. Ama kız kocama"parıldayan bir gülümsemeyle ona baktı."Delly, Anne..." dedi. Wulfgar kızın küçük eli kalbine vurmuş gibi hissetti. Ne kadakötü bir baba olduğunu fark etti. Görünen o ki her gününü acil işler-le geçirmişti ve Colson her zaman görevlerin ardında ikinci planaitilmişti. Aylardır beraberlerdi ama kızı neredeyse hiç tanımıyordu.Önce doğuya, ardından batıya doğru yüzlerce mil yol tepmişlerdi vesadece bu dönüş yolculuğunda Colson'a gerçekten vakit ayırmış,çocuğu dinlemeye, onun ihtiyaçlarını anlamaya, ona sarılmayaçalışmıştı. Çaresiz ve kendi kendini küçümseyen bir şekilde kıkırdadı veyeniden kızın başını okşadı. Kız bitmek bilmeyen gülümsemesiyleona bakıp derhal oyununa geri döndü. Wulfgar kız konusunda doğru olanı yapmadığını biliyordu.Delly'nin karşısında bir koca olarak başarısız olduğu gibi Colsonkarşısında da bir baba olarak başarısızdı. Çocuğun hayatındaki yeritanımlamak için 'Koruyucu' daha iyi bir sözcük olurdu. İşte böylece gerçekten canını yakacak yolda ilerliyordu ama buyol, sonunda Colson'a hak ettiği her şeyi ve çok daha fazlasınısunacaktı. "Sen bir prensessin," dedi kıza ve kız bu sözcüğün ne anlamageldiğini bilmese de yeniden adama baktı. Wulfgar gülümseyerek ve kızın başını yeniden okşayarak karşı-lık verdi, sonra gözlerini tekrar Luskan'a çevirdi; güneyin böylesiuzak noktalarına bir daha gidip gitmeyeceğini merak ediyordu.284

ORK KRAL <~M—-h4— Auckney kasabası, Wulfgar onu son gördüğünden bu yana, sonüç yıl içinde, neredeyse hiç değişmemiş gibiydi. Son ziyaretinin ço-ğunluğu tabii ki Lord'un zindanında geçmişti; bu tekrarlamamayı

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 176: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

umduğu bir konaklama şekliydi. Morik ile geçirdiği vaktin ona, herayrılışında 'ölüm cezası' cümlesinin kendisine eşlik ettiği, bu böl-genin kasabalarını nasıl da sevdirdiğini düşünmek eğlenceliydi. Fakat Luskan'daki muhafızların aksine Wulfgar kendisinin kimolduğunu öğrendikleri takdirde Auckney halkının bir tehdit unsuruoluşturacağından şüpheleniyordu. Dolayısıyla Colson'un hatırına,ticaret kervanı Dünyanın Omurgası'nın engebeli batı yollarındanAuckney kapısına doğru ilerlerken kimliğini gizlemek için ölesiyeçaba harcadı. Sakalını kesmedi ama cüssesi, yaklaşık iki buçuk met-relik boyu, geniş ve güçlü omuzları, onu halkın çoğundan ayırıyor,kimliğini ortaya çıkarıyordu. Pelerinine sıkıca sarındı ve kapüşonunu başına geçirdi; soğukrüzgarların yüksek tepelerden hâlâ estiği dünyanın bu kısmında, er-ken baharda bu pek de sıra dışı bir davranış değildi. Otururken, -kiçoğunlukla oturuyordu- bacak boyunun ortaya çıkmaması için ba-caklarını sımsıkı kapıyordu ve yürürken çömeliyor, omuzlarını öneçıkarıp bedenini kamburlaştırıyor, bir şekilde gerçek boyunu saklı-yordu ama aynı zamanda daha yaşlı ve daha da önemlisi, daha azkorkutucu gözüküyordu. Zekası sayesinde midir, yalnızca şans mıdır, yoksa kış sonrasıgelen ilk kervanda bir düzine tacirle beraber oluşundan mıdır bilin-mez ama Wulfgar kasabaya kolaylıkla girmeyi başardı ve denetle-me noktasını bir kez geçtikten sonra, kış yorgunu kasaba halkınasunulan mal mülkün olduğu alelacele inşa edilmiş barakaların çev-resinde dönüp dolaşan katardaki gruba karışmak için elinden gele-nin en iyisini yaptı. Her zamanki gibi huysuz gözüken Lord Feringal Auck, kervanpanayırını tam gün ziyaret etti. Kullanışsız denecek kadar süslü giy-siler, hatta mor-beyaz kabarık pantolon giyen züppe adam ince, düz285

^- "HÜ^-* R.A. SALVATOREburnunu havaya kaldırıp daimi bir hor görme edasıyla kasıla kasılayürüyordu. Sergilenen mal mülke baktı ama hiçbir zaman -her nekadar hizmetlileri Lord için olduğu aşikar olan-bir takım özel par-çalar alsalar da- yeterince ilgilenme lütfunda bulunmadı. Vekilharç Temigast ve gnom sürücü -aynı zamanda iyi bir savaş-çıydı- Liam Woodgate, o hizmetlilerin arasındaydı. Wulfgar,Temigast'a güveniyordu ama Liam onu gördüğü an oyun kesinliklesona ererdi. Arkadan, "Etkileyici bir gölge yayıyor, öyle değil mi?" diyenalaycı bir ses geldi ve Wulfgar dönüp gözleri Lord'un ve muhitininüzerinde olan kervan sürücülerinden birine baktı. "Feringal Auck..."diye ekledi adam kıkırdayarak. "Bana fazlasıyla sıra dışı bir karısı olduğu söylendi," diye ce-vapladı Wulfgar. "Leydi Meralda," dedi adam hafif uçan bir şekilde. "Ay kadargüzel ve geceden daha tehlikelidir; saçları en karanlık geceden biledaha karadır ve gözleri öylesine yeşildir ki ne zaman sana baksakendini yaz çimenlerinin içinde zannedersin. Evet amaAuckney'deki her erkek onunla yatağa girmek ister.""Çocukları var mı?" "Bir oğlan," diye cevapladı adam. "Güçlü ve gürbüz bir erkek,Tanrı'ya şükür yüz hatları Lord'a değil de annesine benziyor. Kü-çük Lord Ferin. Bundan yalnızca bir ay önce tüm kasaba birinci yaşgününü kutladı ve duyduğum kadarıyla ziyafette yenilenleri yenile-mek için ekstra ambar satın alacaklamıış. Bazılarına göre kışlık er-zakları bitmiş ve sabahtan beri etrafa saçılan paraları göz önündebulundurursak bu sözler yalandan çok gerçeğe yakın."

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 177: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

Wulfgar ticari kervanın uzak köşesine doğru ilerleyen Feringalve muhitine tekrar baktı. "Ve bizler de pisboğaz Leydi Priscilla'nın aramızdan ayrılışınınardından buradaki pazarın daha zayıf olacağından korkmuştuk." Bu cümle Wulfgar'ın kulaklarını tırmaladı ve hızla adama dön-dü. "Feringal'in?..""Kız kardeşi," diye onayladı adam."Öldü mü?"286

ORK KRAL *HK Adam homurdandı; bu olasılık karşısında en ufak bir rahatsızlıkduymamış gibiydi. Wulfgar, Priscilla Auck ile tanışma talihsizliği-ne sahip herkesin bundan şüphesiz memnun olacağını düşündü. "Luskan'da; bir yıldır orada. Geçen seneki pazarın ardından bukervanla geri döndü," diye açıkladı adam. "Leydi Meralda'yi hiçbirzaman çok sevmedi; zira Feringal evleninceye kadar adamın başı-nın etini yediği söyleniyor. Ne olduğunu bilmiyorum ama evliliktenkısa bir süre sonra Priscilla'nın Auck Kalesi'ndeki vakti sona erdive Meralda, Feringal'in varisiyle şişmanlayınca, buradaki etkisinindaha da azalacağının farkına vardı. Dolayısıyla Luskan'a gitti veşimdi, ona ömrünün sonuna kadar yetecek -Tanrı merhamet etse veo ömür kısa olsa- kadar parayla orada yaşıyor." "Kadının çevresindeki herkese merhamet etse demek istiyorsunherhalde?""Aynen böyle söylüyorlar, evet." Wulfgar başıyla onaylayıp gülümsedi; bu içten sırıtmanın nede-ni Priscilla idi. Yeniden Lord Feringal'e baktı ve en büyük engeller-den birinin, uyumsuz Leydi Priscilla'nın yolundan kalktığını düşü-nerek kristal mavisi gözlerini kıstı. "Priscilla, Auck Kalesi'ndeyse, canı ne kadar gitmek isterse iste-sin, Lord Feringal yanında karısı olmadan kaleden ayrılmaya cüretedemezdi. O ikisini birarada bırakamazdı!" dedi adam. "Leydi Meralda'mn kervanı lorddan daha çok ziyaret etmekisteyeceğini sanıyordum," diye belirtti Wulfgar."Ah! ama çiçekleri açmadan olmaz."Wulfgar adama merakla baktı. "Nadide lalelerin olduğu bir yatağa yatırıldı ve çiçekler yakındaaçacak diye tahmin ediyorum," dedi adam. "Geçen sene böyle oldu;ikinci on günlük sürece kadar, beyaz taç yaprakları açmadan paza-ra gelmedi. Daha iyi, alışveriş meraklısı ve dolayısıyla daha da iyibir ruh hali ile Leydi Priscilla'nın yakında bizimle beraberAuckney'den ayrılacağını biliyorduk." Adam gülmeye başladı ama Wulfgar espriyi yakalayamadı. Yer-leşim planını ve bahçelerin nerede olduğunu hatırlamaya çalışarakküçük taş köprüden Auck Kalesi'ni çevreleyen ufak adaya doğru287

p-* R.A. SALVATOREbaktı. Kalenin kare şeklindeki en küçük iç kalelerinden birinin tepe-sine inşa edilmiş küpeşteyi fark etti. Wulfgar bakışlarını yenidenFeringal'a çevirdi; adam pazarın uzak ucunda ayrılmak üzere hare-kete geçmişti ve tehlike ortadan kalkınca Wulfgar da taciri minnet-le selamlayarak kaleyi gözleyecek daha iyi bir yer bulmak üzereharekete geçti. Aradan çok geçmeden aradığı cevabı buldu; düz kule çatısındaküpeştelerin arkasında hareket eden bir kadın silueti gördü.

Auckney hiçbir tehdit altında değildi. Kasabada uzun zamandır

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 178: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

barış hakimdi. Bu atmosferle Wulfgar'm muhafızların genellikle te-tikte durmanın çok ötesinde olduklarını öğrenmesi şaşırtıcı değildi.Bu durumda bile iri adamın o küçük taş köprüyü fark edilmeden na-sıl geçeceğine dair en ufak bir fikri bile yoktu; yapının altında güm-bürdeyen sular yüzmeyi deneyemeyeceği kadar soğuktu; ayrıca hemyakın kıyı hem de tepesinde kalenin durduğu küçük ada kıyıya vuranköpüklü dalgaların tepesinde yükselen sarp kayalıklara sahipti. İkilemine bir cevap arayarak uzun süre köprüyle oyalandı vesonunda belki de yalnızca o çiçeklerin açmasını beklemesi gerekti-ğini, böylece Leydi Meralda ile pazarda karşılaşabileceğini kabul-lenmek zorunda kaldığı sonucuna ulaştı. Bu düşünceyi pek de uy-gun bulmadı, zira o esnada neredeyse hiç şüphesiz Lord Feringal veberaberindekilerle de karşılaşmak zorunda kalacaktı. Bir öğleden sonra yakındaki bir meyhanenin duvarına yaslandı;köprüye bakıyor, muhafızların hareketlerini dikkatle gözlemliyor-du. Çok disiplinli değillerdi ama köprü o kadar dardı ki disiplinli ol-malarını gerektirecek bir durum zaten yoktu. Bir at arabası kaleyedoğru ilerlerken Wulfgar doğruldu.Sürücü Liam Woodgate değil; Vekilharç Temigast idi. Wulfgar sakalını ovaladı, düşüncelerini tarttı ve tamamen içgü-düsel olarak -hareketlerini yeniden düşünecek olsa cesaretini yitire-ceğini biliyordu- Colson'u kapıp aracı köprüdeki muhafızların vekasaba halkının gözlerinden uzakta durdurabileceği bir noktaya288

ORK KRAL *-*cioğru yola koyuldu. "Sevgili tacir, yana çekil," diye emretti Vekilharç Temigastnazik bir şekilde. "Satılacak tablolarım var ve pazara karanlık çök-meden ulaşmak istiyorum. Benim yaşımda bir adama karanlık er-ken çöküyor, biliyor musun?" Wulfgar'm pelerininin kapüşonunu indirip kimliğini açığa çıka-rınca yaşlı adamın gülümsemesi yerini hiçliğe bıraktı."Wulfgar her zaman sürprizlerle dolu," dedi Temigast. "İyi görünüyorsun," dedi Wulfgar ve sözlerinde ciddiydi. BelkiTemigast'ın beyaz saçı biraz dökülmüştü ama son yıllar adamdapek de ağır izler bırakmamıştı."Bu..." diye sordu Temigast, başıyla Colson'u işaret ederek."Meralda'nın kızı.""Sen aklını mı oynattın?"Wulfgar yalnızca omuz silkti ve, "Kız annesiyle olmalı," dedi."Bunun kararı yaklaşık üç yıl önce verildi.""O an öyle gerekiyordu," dedi Wulfgar.Temigast koltuğunda geriye yaslandı ve sözleri başıyla onayladı. "Bana Leydi Priscilla'nın buradan gittiği söylendi," dediWulfgar ve Temigast gülümsemeden edemedi; bu tavır Wulfgar'ınvekilharç konusunda yanılmadığını, adamın Priscilla'dan nefret et-tiğini doğruluyordu. "Auckney'i sevinçle doldurdu," diye itiraf etti Temigast. Dizgin-leri koltuğa bıraktı ve şaşırtıcı bir çeviklikle aşağı inip kollarınıColson'a doğru uzatarak Wulfgar'a yaklaştı. Kız elini ağzına götürüp hızla geri çekildi, yüzünü Wulfgar'momzuna gömdü. "Çekingen," dedi Temigast. Colson gizlice ona baktı ve adamıngülümsemesi bütün yüzüne yayıldı. "Ve annesinin gözlerini almış." "Harika bir kız ve şüphesiz çok güzel bir kadın olacak," dediWulfgar. "Ama annesine ihtiyacı var. Onu kendi yanımda tutamam.

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 179: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

Bir çocuğa; hiçbir çocuğa uygun olmayan topraklara gidiyorum." Temigast uzun süre adama baktı; ne yapması gerektiğinden eminolmadığı açıktı."Endişeni paylaşıyorum," dedi Wulfgar ona. "Leydi Meralda'yı289

„— 4"^" •'•> R.A. SALVATOREhiçbir zaman üzmedim ve hiçbir zaman üzmek de istemiyorum.'"Benim sadakatim aynı zamanda kocasına da.""Bu çocuğu reddederse nasıl da büyük bir aptallık eder."Temigast yeniden duraksadı. "Durum karmaşık." "Çünkü Meralda ondan önce başkasını sevdi," dedi Wulfgar"Ve Colson da bunun bir anısı." "Colson," dedi Temigast ve kız yeniden gizlice adama bakıp gü-lümsedi; bunun karşılığında vekilharcın yüzü aydınlandı. "Güzelbir kız için güzel bir isim." Wulfgar'a döndüğünde ciddileşti vedoğrudan, "Benden ne istiyorsun?" diye sordu. "Bizi Meralda'ya götür. Kızının ne kadar güzel bir çocuk oldu-ğunu bırak da ona göstereyim. Kızdan bir daha ayrılmayacaktır.""Peki ya Lord Feringal?""Senin sadakatine ve sevgine layık biri mi?"Temigast durup düşündü. "Peki ya Wulfgar?" Wulfgar sanki bu önemli değilmiş gibi omuz silkti ve aslındaColson'la ilgili mecburiyetleriyle kıyaslanınca gerçekten önemli dedeğildi. "Beni asmak istiyorsa önce..." "Ondan bahsetmiyorum," diye araya girdi Temigast ve Colson'abaktı. Wulfgar'ın omuzları çöktü ve derin bir iç geçirdi. "Neyin doğruolduğunu biliyorum. Şüphesiz kalbimi kıracak olsa da ne yapmamgerektiğini biliyorum. Fakat bunun geçici bir kırılma olacağınıumuyorum; zira aylar ve yıllar geçtikçe Colson için doğru olanıyaptığımdan, ona hak ettiği ve benim hiçbir zaman sunamayacağımevi ve şansı verdiğiminden emin olacağım." Colson, Temigast'a baktı ve adamın her hareketine keyifli birgülümsemeyle karşılık verdi."Emin misin?" diye sordu vekilharç.Wulfgar dimdik, kıpırtısız durdu. Temigast Auck Kalesi'ne, Leydi Meralda'nın çiçeklerini tuttuğuiç kaleye baktı. "Gece çökmeden yine bu tarafa geleceğim," dedi."Boş bir araçla. Seni ona götürebilirim belki ama o andan sonra senitanımamazlıktan geleceğim. Sadakatim Wulfgar'a değil, Colson'abile değil."290

ORK KRAL *-^Hr -^ "Bir gün öyle olacak," dedi Wulfgar. "Colson'a olacak demekistiyorum." Kız, Temigast'ı adamın karşı çıkamayacağı kadar fazla büyüle-mişti-

Bir el, ağaç gövdesinin altındaki yumuşak toprağa hafifçe vurur-ken Meralda'nm diğer elinin parmaklan pürüzsüz taç yapraklarınanazikçe dokundu. Lalelerin yakında açacağını biliyordu; hatta belkide bu akşam. Meralda çiçeklere hafifçe şarkı söyledi; bu denizcilere ve dalga-larda kaybolan kaşiflere ait eski bir şiirdi, zira ilk aşkını deniz al-mıştı. Kelimelerin tamamım bilmiyordu fakat dörtlüklerdeki boş-lukları mırıldanarak doldurduğundan ve bu da kulağa aynı şekilde

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 180: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

güzel geldiğinden bunun pek de önemi yoktu. Fakat taşa hızla inen bir el şarkısını böldü ve kadın, bir merdive-nin ucunu görünce aniden doğrulup çabucak geri çekildi. Derkenbüyük bir el bahçe duvarına erişti; kadının üç metre uzağında biledeğildi. Kadın gür siyah saçlarını savurdu ve davetsiz misafir başınıduvarın arkasından çıkarınca gözleri fal taşı gibi açıldı. "Kimsin sen?" diye sordu kadın yeniden geri adım atıp adamınsusma talebini görmezden gelerek. "Muhafızlar!" diye seslendi Meralda ve davetsiz misafir yer de-ğiştirince kaçmak üzere döndü. Fakat karşısında adamın diğer elinibuldu, olduğu yerde donakaldı; sanki özenle işlenmiş bahçesindekibir çiçekmiş gibi oraya kök saldı. Adamın öteki eli küçük bir kızın-kini tutuyordu. Meralda, "Wulfgar?" diyecek oldu ama yüksek sesle söyleyecekgücü bulamadı. Adam kızı içeriye bıraktı ve Colson utangaç bir şekildeMeralda "ya arkasını döndü. Wulfgar duvara iki eliyle tutunarakkendini yukarı çekti. Kız adamın bacağına doğru gidip kolunu baca-ğa doladı, utangaç bir şekilde saklanmaya devam ederken diğer eli-291

-—' 'iHdr-* RA- SALVATOREnin başparmağı ağzındaydı."Wulfgar?" diye yeniden sordu Meralda. "Ba!" diye yakardı Colson, iki eliyle Wulfgar'a uzanarak. Adamkızı kaldırıp kalçasına oturttuktan sonra başlığını çıkarıp kimliğimtamamen ortaya çıkardı."Leydi Meralda," diye cevapladı. "Burada olmaman gerek!" dedi Meralda ama gözleri sözcükleri-ne ihanet etti, zira gözünü bile kırpmadan kıza; çocuğuna bakıyordu.Wulfgar başını iki yana salladı. "Çok uzun zamandır uzaktaydım.""Kocam bunu kabul etmez." "Bu, ne onunla ne de benimle ilgili," dedi Wulfgar; sakin vekendinden emin ses tonu kadının bakışlarını yeniden ona yöneltme-sine neden oldu. "Bu kızla, senin kızınla ilgili bir durum." Meralda sarsıldı ve Wulfgar hafif bir rüzgarın kadını yere serme-ye yeteceğini düşündü. "Ona iyi bir baba olmaya çalıştım," diye açıkladı Wulfgar. "Hat-ta annelik edecek bir kadın bile buldum, gerçi kadın öldü, hain ork-lar tarafından öldürüldü. Ama tüm bunların bir üçkağıt olduğunubiliyorum.""Hiçbir zaman..." "Kocanın davranışları bunu gerektirdi," diye hatırlattı Wulfgarve kadın sustu; bakışları bir kez daha yüzünü, 'ba'sının güçlü omzu-na gömen utangaç çocuğa kilitlendi. "Benim yolum çok zahmetli," diye açıkladı Wulfgar. "Colsongibiler için fazla tehlikeli.""Colson?" diye tekrarladı Meralda.Wulfgar yalnızca omuz silkti. "Colson..." dedi kadın yumuşak bir ses tonuyla ve kız bir an içinona bakıp mahcup bir şekilde gülümsedi."Onun yeri annesinin yanı," dedi Wulfgar. "Gerçek annesinin." "Ben babasının onu Buzyeli Vadisi'nde prenses olarak yetiştir-meyi talep ettiğini sanmıştım," diye sert bir cevap geldi ve üçü dedönüp içeri giren Lord Feringal'a baktı. Adam karısının yanına gi-derken yüzü gergindi, Wulfgar'a nefretle bakıyordu.Wulfgar bir ipucu edinmek amacıyla Meralda'ya baktı ama şaş-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 181: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

292

ORK KRAL «—Nkına dönmüş yüzünde hiçbir şey bulamadı. Konuşmayı nereye çe-keceğini anlamak için uğraşırken Meralda beklenmedik bir şekildeöncülük etti. "Colson onun çocuğu değil," dedi Auckney Leydisi. Feringal'iellerinden tuttu ve onu kendisine bakmaya zorladı. "Wulfgar hiçbirzaman gasp..." Sözcüklerini tamamlayamadan Feringal bir elini kadından kur-tardı ve anladığını göstermek üzere başını sallarken parmağını kadı-nı susturmak üzere onun dudaklarına götürdü. Meralda onun ve Wulfgar'ın bunu bildiklerini fark etti. Feringal,çocuğun Wulfgar'ın olmadığını, bir tecavüzün ürünü olarak doğma-dığını biliyordu. "Kızı, karını ve seni korumak için aldım," dedi Wulfgar,Feringal ve Meralda'nın birkaç kalp atışı boyunca birbirlerinin göz-lerinin içine bakmasına izin verdikten sonra. Feringal kaşlarını çatıpona baktı ve Wulfgar buna yalnızca omuz silkerek karşılık verdi."Çocuğu korumak zorundaydım," diye açıkladı. "Ben..." diye cevap vermeye başladı Feringal ama durup başınısalladıktan sözlerini Meralda'ya yönelik devam ettirdi; "Ben onuincitmezdim," dedi ve Meralda başıyla onayladı. "Başka türlü düşünüyor olsaydım evliliğimize devam etmezdim,sana bir mirasçı doğurmazdım," diye sessizce cevapladı Meralda. Feringal yeniden Wulfgar'a baktığında kaşları tekrar çatıldı."Ne istiyorsun Buzyeli Vadisi oğlu?" diye sordu. Yandan gelen bir takım sesler Wulfgar'ın Auckney Lordu'nunbahçeye yalnız gelmediğini anlamasını sağladı. Hızla gelipFeringal'i korumak üzere gölgelerin içinde bekleyen muhafızlarvardı. "Sadece doğru olanı yapmak istiyorum Lord Feringal," diyecevap verdi. "Tıpkı yıllar önce doğru olduğunu düşündüğüm şeyiyaptığım gibi." Omuz silkip Colson'a baktı, ondan ayrılacak olmadüşüncesi aniden kalbini delip geçti.Feringal bakışlarını adamdan ayırmadı. "Çocuk... Colson, Meralda'nın," diye açıkladı Wulfgar. "ÖnceMeralda'nın niyetini öğrenmeden onu başka bir üvey anneye teslim293

H*-« R.A. SALVATOREetmeyeceğim." "Meralda'nın niyeti mi?" diye tekrarladı Feringal. "Benim sözhakkım yok mu?" Auckney Lordu sözlerini tamamladığında Meralda elini onunyanağına götürüp yüzünü kendisine çevirdi. "Yapamam," diye fısıl-dadı. Feringal bir kez daha parmaklarını dudaklarına götürerek kadınısusturdu ve Wulfgar'a döndü. "Şu an sana doğrultulmuş bir düzineyay var," diye temin etti. "Ve hızla koşup seni alaşağı edecek bir dü-zine muhafız. Liam Woodgate de aralarında bulunuyor; BuzyeliVadisi'nden Wulfgar'a hiç de sevgi beslemediğini bilirsin. SeniAuckney'e dönersen ölüm cezasına çarptırılacağın konusunda uyar-mıştım." Meralda'nın yüzüne dehşet ifadesi yayıldı ve Wulfgar omuzları-nı dikleştirdi. İçgüdüleri * -îıdite karşılık vermesini, büyülü bir şekil-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 182: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

de Aegis-fang'i çağırmasını ve kibirli Feringal'e bir kavga çıktığıtakdirde ilk onun öleceğinin kesinliğini göstermesini söylüyordu. Ama Wulfgar kendini tuttu ve gururunu denetim altına aldı.Meralda'nın ifadesi ona rehberlik etti ve omzuna asılan Colson orta-lığı kızıştırmamasını, bir tehdit unsuru oluşturmamasını talep etti. "Kızın hatırına dosdoğru kaçmana izin veriyorum," dediFeringal ve hem Wulfgar'ın hem de Meralda'nın gözleri şaşkınlık-tan fal taşı gibi açıldı. Lord, Wulfgar'ı kovarcasına ellerini salladı. "Çek git hain ah-mak. Duvarı aş ve uzaklaş. Sabrım taşıyor ve tamamen sona erdi-ğinde tüm Auckney senin üzerine çöker." Wulfgar bir süreliğine adam baktıktan sonra yeniden Colson'adöndü. "Kızı bırak," diye talep etti Feringal, Wulfgar onun uzaktakiseyircilerin hatrına sesini yükselttiğini fark etti. "Kız bir bedel veartık Buzyeli Vadisi prensesi değil. Leydi Meralda'nın kanındangelişiyle onu Auckney adma talep ediyor ve Wulfgar'ın BuzyeliVadisi kabilelerinin topraklarıma çökmeyeceğine dair verdiği sözün |fidyesini alıyorum."Wulfgar bu sözleri hazmetmek için bir da' ka harcadı, inanmaz I294

ORK KRAL >~-*bir şekilde başını iki yana sallıyordu. Her şeyi çözümlediğinde LordFeringal'i hızlı ve saygılı bir şekilde eğilip selamladı. Meralda'ya, "Kocana olan inancın ve ona duyduğun sevgi yan-lış değilmiş," dedi sessizce; yüksek sesle kahkaha atmak ve aynızamanda ağlamak istedi, zira bu izbe kasabanın züppe lordununböylesi bir büyüklük göstereceğini hiç düşünmemişti. Fakat Wulfgar'ın oraya dönmekle doğru bir iş yaptığına dairduyduğu neşe bir yana, kendisinin ve Feringal'in cömertliğininbedeli asla yadsınamazdı. VVulfgar, Colson'u kol mesafesine aldı, sonra onu tekrar kendi-ne çekip kucakladı, yüzünü kızın yumuşak saçlarına gömdü. "Busenin annen," diye fısıldadı; çocuğun onu anlamayacağını biliyor-du. Yine de kendisine bunu yapması gerektiğini hatırlatıyordu. "An-nen seni her zaman sevecek. Seni her zaman seveceğim." Onu daha da sıkı kucakladı, yanağından öptü, sonra hızla doğru-lup Feringal'e hızlı bir baş işareti yaptı. Fikir değiştiremeden önce, kalbinin parçalanışına teslim olama-dan önce VVulfgar, Colson'u Meralda'ya uzattı. Kadın kızı kendisi-ne çekti. Kız, hüzün dolu ve iç parçalayıcı bir şekilde ona uzanıp"Ba! Ba!" diye ağlamaya başladığında adam daha kızı tam olarakbırakmamıştı bile. VVulfgar gözyaşlarını savuşturdu, arkasını döndü ve duvarın öte-sine geçti; beş metre aşağı, çimenlerin üzerine indi ve Auckney'inön kapılarından çıkıncaya kadar hiç durmadan koştu.Her adımında çılgına dönmüş, "Ba! Ba!" çığlıklarını taşıyordu. "Sen doğru olanı yaptın," dedi kendi kendine ama buna pek deinanmadı. Dönüp Auck Kalesi'ne baktı ve bu dünyada kendisine ençok güvenip en çok ihtiyaç duyan tek insana ihanet etmiş gibi his-setti.295

XNESNEL AHLAK Eğlence sesleri uzak tepenin ardından geldiğinden çevrede hiç-bir ork olmadığından emin olan Tos'un Armgo doğal bir koltuk olan

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 183: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

taşların üzerine oturdu. Ya da belki de doğal değildir, diye düşündü;küçük bir meranın ortasında yer alıyordu, kaba taslak bir daire şek-lindeydi ve eskiden kalma, her dem taze ağaçlarla korunuyordu.Belki de bu granit tahtı daha önceki bir işgalci inşa etmişti, zira çev-reye saçılmış başka taşlar olsa da, bu iki tanesinin yerleştirilme şekli-oturak ve arkalık- sanki kullanılmaya fazla müsaitti. Her ne şekilde ve ne amaçla yapıldıysa Tos'un koltuktan ve ken-disine sunduğu manzaradan hoşnuttu. O hiçbir yıldızın parıldama-dığı, hiçbir tavanın fazla yukarıda olmadığı, fazla geniş ve uzak,başka dünyaya ait veya dış boyut olarak bile adlandırılabilecek ışık-sız Karanlıkaltı yaratığıydı. Her gece tepesinde süzülen gök kubbeonun deneyimlerinin çok ötesindeydi ve sahip olduğunu bile bilme-diği yerlere erişiyordu. Tos'un bir drowdu; erkek bir drow ve haya-tını bu rolle sürdürürken şimdi, şu anın ihtiyaçlarına, gündelik ha-yatta kalma becerisine katı bir şekilde bağlı olarak yaşıyordu. He-defleri hep belliydi; temel ihtiyaçlara dayanıyordu, dolayısıylasınırları da kristal kadar belirgindi... Ev duvarının veMenzoberranzan olan mağaranın sınırları. Tüm hayatı boyuncaTos'un'un arzularının sınırları Menzoberranzan'ın taş mağarasının296

ORK KRAL *-§tavanı kadar somut bir şekilde tepesinde asılı kalmıştı. Ama bu sınırlar Battlehammer Klanı ve Mithril Salonu'nun elleriy-le müthiş bir şekilde yenilgiye uğratıldıktan sonra Menzoberranzan'ayaptıkları yolculuk sırasında Ev'ini terk etmesinin sebeplerinden biriy-di. O felaketin ardından gelen kaosun yanı sıra, Kadın YöneticiYvonnel Baenre alaşağı edildikten sonra Tos'un, kaosun sonucundaher ne olursa olsun kendi yerinin belirlendiğini anlamıştı. Ev'dekisavaşta ölebilirdi... soylu olarak, düşman savaşçılar için iyi bir ganimetolurdu ve annesi onu pek az düşündüğünden, şüphesiz her kavganın enön saflarında olurdu. Ama kurtulsa dahi, Barrison Del'Armgo EviMenzoberranzan hiyerarşisinde en üst sıraya yükselmek için birdenyöneticisiz kalan Baenre Evi'nin savunmasızlığından yararlansa bileTos'un'un hayatı her zaman olduğu gibi olurdu; başka türlüsünüummaya cesaret bile edemezdi. Dolayısıyla fırsattan yararlanmış ve kaçmıştı; özel bir imkan pe-şinde değildi, herhangi bir hırsın ya da uçup giden hayalin peşinedüşmemişti. Orada, yıldızların altında otururken 'o halde nedenkaçtım?' diye düşündü. Sen kral olacaksın, diye söz verdi beynindeki bir ses veTos'un'u daldığı düşüncelerden uzaklaştırdı. Tek bir söz söylemeden ve neredeyse hiçbir şey düşünmedendrow koltuktan kalktı ve meranın karşısına doğru birkaç adım attı.Bundan çok da uzun olmayan bir süre önce o noktaya kar iyice yer-leşmişse de ardında yumuşak, çamurlu bir zemin bırakarak erimiş-ti. Tahttan birkaç adım ileride Tos'un belindeki kılıcı çözüp yere bı-raktı, sonra tekrar önceki noktasına dönüp arkasına yaslandı, düşün-celerinin ışığın tuhaf noktacıkları arasında süzülmesine izin verdi."Neden kaçtım?" diye sordu kendisine sessizce. "Ne arzuladım?" Kaer'lic, Donnia ve Ad'non'u; on günler boyu amaçsızca dolaş-tıktan sonra aralarına katıldığı drow üçlüsünü düşündü. Onlarla ha-yat güzeldi. Heyecan bulmuştu ve bir savaş başlatmıştı; temsili birsavaştı ve ne de olsa var olan en iyi savaş bu idi. Hayvani Obould

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 184: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

Kaer'lic, Suun Wett'in boğazını ısırıp Tos'un'u hayatını kurtarmakiçin kaçmak zorunda bırakıncaya kadar çarpıcı, zekice ve oldukçaeğlenceliydi.297

j#* *H$"'"» R-A. SALVATORE Ama o heyecan da, bir ork ordusunun, bir avuç insan iskanınınve bir cüce krallığının kaderini kontrol etmek de Tos'un'un hiçbirzaman arzuladığı ya da düşündüğü bir şey olmamıştı; ta ki koşullarbunu onun ve üç komplocu arkadaşının karşısına çıkarıncayakadar... O berraklık anında Karanlıkaltı duyarlılığına tamamen yabancıbir gök kubbenin altında otururken 'Hayır,' diye düşündü. OnuBarrison Del'Armgo Evi menzilinden çıkaran şey elle tutulur birarzu değildi. Aslında sınırları ortadan kaldırma arzusuydu, o hayalher ne olursa, hayal kurmaya cüret etme ihtiyacıydı. Tos'un'un vediğer üç drowun -Leydi Lolth'a hizmet eden Kaerİic'in bile- öz-gürlüklerinin peşine düşmelerinin sebebi drow kültürünün değiş-mez yapısından kaçmaktan başka bir şey değildi. Bunun ironisi Tos'un orada oturduğu süre boyunca aklını kurca-lamıştı. "Drow kültürünün değişmez yapısı," dedi yüksek sesle, yal-nızca ironinin tadını çıkarmak için. Zira drow kültürü LeydiLolth'un, Örümcek Kraliçe'nin, kaosun şeytan kraliçesinin ilkeleri-nin öncülüydü. "Kontrollü kaos o halde," diye karar verdi Tos'un keskin birkahkaha ile.Ağaçlardaki hareketi fark ettiği an kısa kesilen bir kahkaha ile. Tos'un gözünü o noktadan hiç ayırmadan taş koltuktan geriyeyuvarlandı, çömelerek ayağını ağaç kütüklerinin koyu renkli hatla-rında belirip yok olan gölgeli şekil -büyük, kedigil şekli- ile kendi-si arasındaki bir taşa doğru çevirdi. Drow darbeye hazırlanarak yere bıraktığı kılıç kemerine en ya-kın taşın ucuna doğru kolayca hareket etti. Fakat varlığını yaratığabelli etmek istemeyerek olduğu yerde kaldı. Ama sonra doğruldu, zira görkemli kedi ortadan kaybolmuştu,sonunda hiçliğe dönüşen karanlık bir sisin içinde manevileşmişti.Tos'un sadece bir an için bu tuhaf çevrede, hâlâ alışamadığı veyakendini huzurlu hissetmediği bu gökyüzünün altında, hayal gücü-nün kendisine oyunlar oynayıp oynamadığını merak etti. Canavarın gerçekliğini kavradığında, kaynağını anımsadığındataşın oradan sıçradı, ileri doğru dalışa geçerek kemerini aldı ve öy-298

ORK KRAL *—*leşine kusursuz hareket etti ki tekrar doğrulmadan önce kemerini

çoktan yerine takmıştı bile.Drizzt'in kedisi! diye haykırdı düşünceleri. Davetsiz kılıcından Dua et de öyle olsun! diyen beklenmedik,istenmeyen cevap geldi. Önünde muhteşem bir zafer yatıyor! Tos'un bu düşünceyle yüzünü buruşturdu. Kaer'lic'in DrizztDo'Urden hakkındaki korkularını anımsayarak Lolth 'un taraftarı...diye bildirdi kılıca. Rahibe, Menzoberranzanlı haydutla savaşma ihtimali karşısındadehşete kapılmıştı, somut bir muhakeme ile Drizzt'in drow şehrinegetirdiği belanın tam da Leydi Lolth'u memnun edecek türden birkaos oluşundan korkmuştu. Buna Drizzt'in esrarengiz şansı ve bı-çak kullanmadaki neredeyse doğaüstü becerisi eklenince içten içte

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 185: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

Leydi Lolth taraftarı olma düşüncesi hiç de abartılı gelmiyordu. Ve Tos'un, tüm sayıgısızlığını da göz önünde bulundurarak,Lolth'un isteklerine karşı gelen herkesi nahoş bir son beklediğinioldukça iyi anladı. Tüm bu düşünceleri Khazid'hea'ya kasti olarak gönderdiği tele-patik bir mesaj takip etti ve kılıç birkaç dakikalığına tuhaf bir ses-sizliğe gömüldü. Aslında Tos'un'a göre her şey son derece tuhaf birşekilde sessizleşmişti. Gözlerini kediyi en son gördüğü yer olançam ağaçlarına doğru dikti, elleriyle Khazid'hea'yı ve diğer, drowyapımı, kılıcını ovuşturuyordu. Geçen her an onu gölgelere daha dayaklaştırıyordu. Çaresizce hayvanın nereye gittiğini anlamaya çalı-şırken gözleri, kulakları, koku alma duyusu, sahip olduğu tüm içgü-düler kedinin yok olduğu noktada sabitleşmişti. Ve böylece arkasında bir ses, kusursuz Menzoberran tonlamasıy-la drow dilinde konuşup, "Guenhwyvar yorgundu, dolayısıyla onudinlenmesi için eve gönderdim," dediğinde neredeyse alçak, yumu-şak botlarının ayağından çıkmasına sebep olacak kadar sıçradı. Tos'un sanki şeytan Drizzt'in tam arkasında olduğunu düşünü-yormuş gibi dönüp boş havayı bıçaklarıyla kesti. Oysa tehlikeli drow oldukça uzaktaydı, rahat bir şekilde duru-yordu, palaları kılıfındaydı, kolları pala saplarının üzerinde huzuriçinde dinleniyordu.299

P-* R.A. SALVATORE "Güzel bir kılıç taşıyorsun, Barrison Del'Armgo oğlu," dediDrizzt, başıyla Khazid'hea'yı işaret'ederek. "Drow yapımı değilama güzel." Tos'un elini çevirdi ve yeniden Drizzt'e dönmeden önce bir anlı-ğına bilinçli kılıçla ilgilendi. "Vadide buldum, aşağıda..." "Kral Obould'la dövüştüğüm yerin aşağısında," diye tamamladıDrizzt ve Tos'un başıyla onayladı. "Onu almaya mı geldin?" diye sordu Tos'un ve Khazid'hea zih-ninde savaş düşüncesinin kaynamasına neden oldu. Üzerine atla ve onu alaşağı et! Drizzt Do 'Urden 'in kanını içe-ceğim! Drizzt, Tos'un'un huzursuzca irkildiğini fark etti ve bu surat as-manın kaynağının Khazid'hea olduğundan şüphelendi. Drizzt, ra-hatsız edici bilinçli kılıcı, egosunun hiçbir konuşmada sessiz kala-mayacağını anlayacak kadar uzun süre taşımıştı. Tos'un'un, sankitaş surdan yankılanıp geri dönen sözcüklerinin sesini dinliyormuşgibi, kendi ses uyumunu ölçme şekli daima var olan Khazid'hea'nmsürekli istilasını açığa çıkardı. "Karşımda bulduğum bu tuhaflığı görmeye geldim," diye cevap-ladı Drizzt. "Barrison Del'Armgo oğlu yüzeydeki dünyada tek başı-na yaşıyor.""Sana benzer bir şekilde." "Neredeyse hiç," dedi Drizzt kendi kendine gülerek. "Benim so-yadını tek başınalığımdan geliyor ve Matron Malice Evi'yle hiçbirakrabalığım ya da ilişkim yok." "Tıpkı benim kendi Evi'mi terk edişim gibi," diye ısrar ettiTos'un, yine o yapmacık ses uyumuyla. Drizzt onunla bu iddiayı tartışacak değildi, zira aslında yeterin-ce mantıklıydı; ama tabii ki Tos'un'u heybetli Evi'nin menzilinindışına çıkaran olaylar suçsuzluktan başka her şeyi barındırıyor ola-bilirdi. "Bir kadın yönetici anneye hizmet krala hizmetle takas edil-di," diye bildirdi Drizzt. "İkimiz için de böyle gözüküyor." Tos'un her ne cevap verecektiyse kendini tuttu ve başını yana

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 186: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

çevirdi; şüphesiz içten içe açıklamayı düşünüyordu.Drizzt küçümseyici tavrını ve bilgiç gülümsemesini gizlemedi.300

ORK KRAL *~m "Ben hiçbir krala hizmet etmiyorum," diye ısrar etti Tos'un vebunu davetsiz kılıcın araya girmesine izin vermeyecek bir hız vegüçle yaptı."Obould kendini kral olarak adlandırıyor."Tos'un başını iki yana salladı, yüz ifadesi karmakarışıktı. "Obould'u güneye gelmeye teşvik eden entrikada yer aldığınıinkar mı ediyorsun?" diye sordu Drizzt. "Bu konuşmayı iki ölü ar-kadaşınla da yapmıştım, tabii ki... Yoksa öldürdüğüm çiftle olanilişkini de mi yadsıyorsun? Obould'la savaşmaya geldiğimde senirahibenin yanında gördüğümü unutma." "Ben, Ev'siz bir avare, kime gidebilirdim ki?" diye karşılık verdiTos'un. "Başıboş dolanırken bahsettiğin kişilere rastladım. Tek ba-şıma ve umutsuzken bana sığınak sundular ve bunu reddedemez-dim. Ne senin cüce arkadaşlarına ne de insanların yerleşim birimle-rine baskın yaptık.""Obould'u kışkırttınız ve bölgeye felaket getirdiniz." "Obould bizim tarafımızdan -yani arkadaşlarım tarafından, zirabenim bu işte hiçbir rolüm yok- kışkırtılmadan zaten binleriyle yolakoyulmuştu.""Böyle olduğunu söylemek zorundasın." "Böyle olduğunu söylüyorum. Hiçbir ork kralına hizmet etmiyo-rum. Fırsatım olsa onu öldürürdüm.""Böyle olduğunu söylemek zorundasın." "Onun Kaer'lic Suun Wett'in boğazını parçalayışını izledim!"diye kükredi Tos'un. "Ve ben diğer iki arkadaşını öldürdüm," diye hızla cevabı yapış-tırdı Drizzt. "Senin mantığına göre fırsatın olsa beni de öldürür-dün." Bu Tos'un'un sadece bir anlığına susmasına neden oldu. "Tamolarak öyle değil," dedi. Fakat Khazid'hea düşüncelerinin arasına ısrarlı bir şekilde,Önce onun saldırmasına izin vermel cümlesini aşıladığında yenidenyüzünü buruşturdu. Drow, "Obould'da şerefli bir yan bulmuyorum, kokuşmuş ork-larda da öyle. Onlar birer dışkı, " diyerek sözlerine devam ederken301

*-* R.A. SALVATOREkılıç kışkırtmaya devam etti, Tos'un'u ileri atılıp Drizzt'i öldürme-ye teşvik ediyordu. Lafları yeniden kesildi, ses tonu düzensizleşti ve DrizztKhazid'hea'nın ona yakardığını anladı. Drizzt hafif bir adım atıpTos'un'un sağına geçti, zira Khazid'hea'yı sağ eliyle tutuyordu. "Değerlendirmelerin doğru olabilir," diye karşılık verdi Drizzt."Ama ben de onları öldürmeden önce arkadaşlarında şerefli bir yanbulmadım." Biraz olsun sözlerinin bir saldırıya yol açabileceğinidüşündüğünden ellerini uygun şekilde kılıçlarının kabzalarına doğ-ru kaydırdı ama Tos'un olduğu yerde durdu. Orada öylece kalakaldı, titriyordu, Drizzt onun kılıcın öldürücüniyetine karşı içsel bir savaş verdiğine kanaat getirdi. "Orklar bir kez daha saldırdı," diye belirtti Drizzt ve kendisineInnovindü'in kaderini hatırlatınca ses tonu değişti, düşünceleri ka-rardı. "Aykorusu'na ve cücelere." "Onlar eski düşmanlar," diye cevapladı Tos'un, sanki verilen

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 187: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

haber tamamen gerçekçi ve hiç de beklenmedik değilmiş gibi. "Kaostan zevk alan kışkırtıcılar -aslında mutlak kafa karışıklığı ilebaşarı bulan şeytan kraliçeye tapanlar- tarafından dürtükleniyorlar.""Hayır," diye cevapladı Tos'un açıkça. "Söz ettiğin bensem...""Çevrede başka drow var mı?""Hayır, hayır," dedi Tos'un."Böyle söylemen icap ediyor.""Aykomsu elflerinin yanında savaştım." "Kaosa hizmet ediyorsa neden yapmayasın ki? Tos'un kendikârını elde ettiği sürece savaşı hangi tarafın kazanacağını önemse-diğinden şüphe ederim."Drow, ikna olmamış bir şekilde, başını iki yana salladı. "Ve Aykorusu'nda," diye devam etti Drizzt, "orklarm saldırısıkurnazca ve koordineliydi... hem de kişinin aptal goblin ırkı sürü-sünden bekleyebileceğinden çok daha fazla." Sözlerini tamamladı-ğında Drizzt'in palaları, sanki birden peydahlanmışlar gibi ellerin-deydi, hareketi öylesi hızlı ve akıcıydı. Kendisine Tos'un'un,Melee-Maghthere'de, muhtemelen efsanevi Uthegental'ın gözeti-minde eğitilmiş bir drow savaşçısı olduğunu anımsatarak bir kez302

ORKKRAL *-4daha sola sokuldu. Barrison Del'Amigo Evi savaşçıları vahşi vedoğrudan saldırılarıyla bilinirdi. Onun dişli bir rakip olduğuna şüp-he yoktu, Drizzt bunun farkındaydı ve Tos'un'un taşıdığı kılıcı biran olsun aklından çıkaramıyordu. Drizzt, Tos'un'un, yeterince ağırlık verilerek savrulduğu takdir-de muhtemelen kendisinin büyülü bıçaklarını ikiye ayıracak kadargüçlü bir silah olan, Khazid'hea ile yalnızca kısa hamleler yapabil-mesini sağlamaya çalışarak sağa yöneldi. "Aralarında yeni bir general var; yaşayan olan en kurnaz ve sinsiork," diye cevapladı Tos'un, her sözcükle yüzü çarpılıyordu; Drizztonun Khazid'hea'nın davetsiz müdahelerine engel olmaya çalıştığı-nı net bir şekilde anladı. Tos'un'un içsel mücadelesinin aşikar gerçekliği bir şekildeDrizzt'i kararsız kıldı, zira Drizzt'in varsaydığı her şey doğruysa budrow katil kılıca neden karşı geliyordu? Fakat düşünceleri daha o yola saparnadan Drizzt bir kez dahaInnovindil'i düşündü ve yüzü karardı. Kaybettiği arkadaşının inti-kamını almaya can atarak kıklıçlarını döndürdü. "Melee-Magthere'de eğitilmiş bir savaşçıdan daha mı kurnaz?"diye sordu. "Menzoberranzan'da yetişmiş olandan daha mı sinsi?Elflerden drovvların nefret ettiğinden daha çok mu nefret ediyor?" Tos'un tüm bu sorular boyunca başını iki yana salladı. "Elflerlebirlikteydim," diye karşı çıktı."Ve onları kandırıp kaçtın; yöntemlerini bilerek kaçtın." "Her ne kadar bunu yapabilecek olsam da giderken hiçbirini öl-dürmedim..." "Çünkü bunu yapmayacak kadar kurnazsın," diyerek araya girdiDrizzt. "Barrison Del'Armgo Evi oğlundan daha azını beklemez-dim zaten. Kaçışın sırasında saldırıp birkaçını öldürdüğün takdirdeAykorusu elflerinin senin ahlaksızlığını ve kendilerini büyük birsaldırının bekliyor olduklarını anlayacaklarını biliyordun." "Yapmadım," dedi Tos'un, çaresizce başını iki yana sallayarak."Hiçbir..." durdu ve Khazid'hea düşüncelerine hücum edince yüzü-nü buruşturdu.Arkadaşının kılıcını senden alacak! Ben olmadan yalanların elf

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 188: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

303

f~« R.A. SALVATORErahiplerinin sorgusuna direnemeyecek. Kalbinin derinliklerini öğ-renecekler. Tos'un güçlükle nefes aldı. Hiç istemediği bir şekilde tuzağa dü-şürülmüştü, yenemeyeceğine inandığı bir düşmanla karşı karşıyay-dı. Drizzt'ten Obould'dan kaçtığı gibi kaçamazdı. Öldür onu! diye talep etti Khazid'hea. Avucunda benimle DrizztDo 'Urden ölecektir. Kellesini Obould 'a götür! "Hayır!" diye bağırdı Tos'un duyulur bir şekilde -ve Drizztdurumu anlayarak gülümsedi- ork kral içgüdüsel olarak geri çekil-mesine neden oluyordu, bu, Khazid'hea'nın şüphesiz anladığı birduyguydu. O halde kellesini Menzoberranzan'a götür, diye önerdi kılıç veTos'un'un mantığı bir kez daha karşı çıktı; çünkü Karanlıkaltı'nınmerhametsiz koridorlarından geçerek drow şehrine yalnız dönecekgücü yoktu. Ama kılıcın cevabı da yine hazır bekliyordu. Dnark'aMenzoberranzan'ın arkadaşlığını vaat et. Sana şehre dönüşündeeşlik edecek savaşçılar verecektir, orada onlara ihanet edecek vebir Menzoberranzan kahramanı olarak mekanına hükmedeceksin. Tos'un iki kılıcını da sımsıkı kavradı ve Kaer'lic'in Drizzt hak-kındaki uyarılarını düşündü. Fakat daha Khazid'hea karşı bile çıka-madan drow bunu kendi kendine yaptı, zira Kaer'lic'in, Drizzt'inLolth hatrına hareket ediyor oluşu şüpheden başka bir şey değildi vebu şüphe de oldukça tuhaftı doğrusu ama karşısında duran ölümcüldurum son derece gerçek görünüyordu. Ve Drizzt tüm bunlara tanıkık etti; Tos'un'un düşüncelerindekikorku ve duyguların pek çoğunu fark etti; dolayısıyla BarrisonDel'Armgo oğlu kendisine doğru atıldığında palalarını aniden, ne-redeyse hiç çaba harcamadan önünde çapraz birleştirdi. Tos'un ikili hücuma geçti, Khazid'hea ve diğer kılıcı Drizzt'inbıçaklarının eksenini geçen bir hamle savurdu. Drizzt kollarını ge-nişçe iki yana açtı, savunma duruşu ile her bir palası Tos'un'un kı-lıçlarına karşı koydu. Avantaj elde eden Drizzt kıvrık bıçaklarının olanak sağladığımuazzam duruşa geçti. Daha geleneksel bir savaşçı hücumu rakibi-304

ORK KRAL *-mne geri çevirirdi ama bu hamleyi bekleyen Tos'un gerçek bir avan-taj sağlamayı engelleyecek kadar hızlı geri çekilmiş olurdu. Dolayı-sıyla Drizzt palalarını Tos'un'un kılıçlarına çevirdi, kılıçları daha dasıkıştırmak için palaların eğiminden yararlandı, böylece onları dahaetkili bir şekilde bertaraf edebilir ve hatta rakibinin, onu çabucak öl-dürmesini sağlayacak kadar, dengesini kaybetmesine bile nedenolabilirdi.Anlık bir bilek hareketiyle palalarını çevirdi.Ama Khazid'hea... Tos'un, Drizzt'in palasının kabzasına güçlü kılıçla sertçe vura-rak karşı hamlede bulundu; inanılmayacak kadar keskin olan kılıçsaplanıp Drizzt'in hareketini durdurdu. Tos'un sağ ayağıyla ileri,sol ayağıyla geri adım attı, Drizzt'in savrulan palalarından kurtulur-ken kusursuz bir denge sağladı. Felaketi gören Drizzt aniden döndü, sağ elindeki palası

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 189: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

Buzölüm'ü kendisini dengesiz bırakıp hamle yapmasını sağlayacakşekilde ileri çıkarmak yerine sert biçimde çapraz tuttu. Parıltı'yıdoğrudan korkunç Khazid'hea'nm aşağısına doğru indirdi, zira güç-lü kılıcın Parıltı'yı ikiye ayırmasını engellemesi için tek şansı buidi. Tos'un kurtulma anma kadar onu takip etti, sonra Drizzt'e doğruatıldı tabii ki ve Buzölüm son anda karşısına çıkıp Khazid'hea'nmbıçağını sıyırarak havaya kıvılcımlar saçtı. Drizzt yarı döndü ve Tos'un sol kılıcını rakibinin açıkta kalankısmına doğru savurdu. Ama Drizzt'in öbür kolunun altından Parıltı belirdi, hamleyi te-miz bir şekilde bertaraf etti ve Drizzt birden kollarını açarkenBuzölüm, Tos'un'un kılıcını yana devirmek üzere harekete geçti.Parıltı, Khazid'hea'ya eş değer bir öfkeyle karşılık verdi. Tos'ungeri sıçradı, Drizzt de aynısını yaptı; ikili yeniden daireler çiziyor,birbirlerinin hareketlerini ölçüp biçiyordu. Drizzt rakibinin iyi olduğunu fark etti. Düşündüğünden çokdaha iyiydi. Parıltı'ya bir bakış atmayı başardı ve Khazid'hea'nmhamlesiyle yarılan yerin yanı sıra bir de Buzölüm'ün önceden pü-rüzsüz olan yüzeyindeki çentiği gördü.Tos'un gevşek bir hamle yaptı, sahte ve ani bir saldırıyla önce305

P-« R.A. SALVATOREsol kılıcını ileri savurup ardından Khazid'hea ile birkaç hızlı darbe-de bulundu. Her saldırıyla ileri doğru hareket ediyor, Drizzt'i onuengellemeye ve savunmaya mecbur kılıyordu. Khazid'hea'nın pala-larına her dokunuşuyla Drizzt yüzünü buruşturdu; korkunç kılıcınpalalarını kırmasından korkuyordu. Oyunu Tos'un'un kurallarına göre oynayamayacağını fark etti.Khazid'hea araya karışırken olmazdı. Uthegental'in altında eğitil-miş bir savaşçı karşısında normalde yapacağı gibi bir savunma po-zisyonu alıp aşırı agresif davranışlarla birleşen öfkesinin sonundaTos'un'u bitkin düşürmesini sağlayamıyordu. Khazid'hea'nın saldırıları durur durmaz Drizzt ileri atıldı, pala-larını yukarı kaldırıp ellerini ani bir senlikle yuvarladı. Ellerini sağasola hareket ettirdikçe palaları Tos'un'a tekrar tekrar çeşitli açılar-dan hızlı hamleler savuruyordu. Tos'un'un savunması Drizzt'in hareketlerinin aynasıydı, ellerçevriliyor, kılıçlar ileri geri dönüyor, eşit bir uyumla birbirlerininüzerlerine yuvarlanıyordu. Drizzt sıkı durdu ve darbelerini kısa tuttu; Tos'un'unKhazid'hea'ya yüklenmesine izin vermeye hevesli değildi. Bunun,kılıcın halis kötücüllüğünün ve gücünün Tos'un'un tek olası avan-tajı olduğunu düşündü ve kılıç olmadan, Menzoberranzan'daki enbüyük silah üstadını yenen Drizzt zafere ulaşırdı. Ama Tos'un onun sallanan öfkesine denkti, her hareketini öngö-rüyor ve hatta Drizzt'in ritmini aksatan birkaç kısa karşı saldırıdabulunmayı da beceriyordu ve bunlardan bir tanesi Drizzt'in anidönüşü ve savunması olmasıydı onu kesinlikle tüketirdi. Şaşkınauğrayan Drizzt saldırıyı daha da baskın kıldı, kollarını daha genişaçıyor, saldırı açısını daha çarpıcı biçimde değiştiriyordu. Tos'un'un sol omzuna doğru bir-iki-üç hamle savurdu, son sa-vuşturma ile aniden döndü ve bu sırada kendini daha da aşağı itti;böylece her iki palası da Tos'un'un sağ tarafına yöneldi.

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 190: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

Khazid'hea'nın onu aşağıdan bertaraf etmesini bekledi ama Tos'unhamlenin yapıldığı tarafa doğru dönerek bloke etmek için drow kılı-cını kullandı. Dönerken Khazid'hea'yı sağ omzuna doğru sapladı.Drizzt darbenin en şiddetli kısmından kurtuldu ama kılıcın om-306

ORK KRAL *-*zundaki palayı geçip uzun, acı dolu bir yara açışını hissetti. Drizzthızla öne doğru atılıp ileri yuvarlandı, sonra da kendisini takip edenTos'un'la yüzleşmek üzere döndü. Sıra Tos'un'daydı, öfkeyle hareket ediyor, kusursuz bir denge veölçülü bir hızla dönüyor, hamleler savuruyordu. Acıyı ve sağ tarafından akan sıcak kanı görmezden gelen Drizzto yoğunluğa aynı şekilde karşılık verdi; sağdan soldan, yukarıdanaşağıdan saldırıları bertaraf ediyor, kılıçlar çınlayıp çarpışırkenuzun tek bir nota çıkarıyorlardı. Khazid'hea'nın her savuşturmasıy-la Drizzt, sanki kendisine fırlatılan bir yumurtanın kırılmasını önle-mek üzere yakalamaya çalışırcasına kılıcı daha yumuşak tutuyor,temas haline kendi palasını geri çekiyordu. Gerçi bu daha külfetliy-di, daha kati ve zaman alıcıydı ve böylesi yoğun konsantrasyonlubir savunma gereksinimi devinirliğini ve saldırı imkanını yenidenelde etmesini engelliyordu. Korunaklı meranın çevresinde dönüp durdular, Tos'un bastırı-yor, yorulmuyor, her hamleyle kendine güveni daha da artıyordu. Drizzt, Tos'un'un buna hakkı olduğunu kabul etmek zorunday-dı, zira muhteşem, akıcı bir şekilde dövüşüyordu ve Drizzt ancak ozaman Tos'un'un Khazid'hea ile kendisinin izin vermeyi reddettiğişeyi yaptığını fark etti. Tos'un kılıcın düşüncelerine sızmasına izinveriyordu, Khazid'hea'nın içgüdülerini kendine aitmiş gibi izliyor-du. Bütünleyici bir ilişki yaratmışlardı; bu, kılıcın ve kullanıcısınıntam olarak birleşmesiydi. Drizzt durumun daha da kötü olduğunu fark etti; Khazid'heaonu tanıyordu, hareketlerini bir sevgili kadar iyi biliyordu, ne deolsa Drizzt, kılıcı, Kral Obould'a karşı yaptığı çaresiz bir savaştakullanmıştı. Böylece kendisini dehşete düşürecek bir şekilde Tos'un'un yu-varlanışını, temel çapraz ve bertaraftan sonra ikinci atılma hareketi-ni nasıl böylesi kolaylıkla öngördüğünü anladı. Böylece kendisiniikileme düşürecek bir şekilde öldürücü bir hamle yapamama nede-nini anladı. Khazid'hea onu tanıyordu ve kılıç düşüncelerini okuya-mıyor olsa bile Drizzt Do'Urden'in savaş tekniklerini gayet iyi bili-yordu. Ve Tos'un, Khazid'hea'nın her hücumuna kendini adadığın-307

^~-« R.A. SALVATOREdan kılıç ve eğitimli drow savaşçısı bir ortak yaşam, bilgi ve içpudü, yetenek ve anlayış birleşimi bulmuşlardı; bu da aynı şekildehasar vericiydi. Bir anlığına Drizzt, sonunda kendisini Tos'un Armgo'ya ulaştır-dıktan sonra bitap düşen Guenhvvyvar'ı geri göndermemiş olmayıdiledi. Aslında bunu sadece bir anlığına diledi, zira Tos'un veKhazid'hea tekrar, aç bir şekilde, saldırıya geçtiler; drow kılıçlarınıeş zamanlı bir şekilde yukarı ve aşağı savurdu, sonra çapraz tuttu ve

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 191: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

birkaç ters el hareketinin ardından geri çekti. Tos'un onu takip ettikçe Drizzt geri çekildi. Hamlelerin yarısınıbertaraf etti -çoğunlukla daha tehlikesiz olan drow kılıcıyla yapılan-ları- ve diğer yarısını da kaçarak atlattı. Drow savaşçısı ve güçlü kı-lıcının sırrını çözmeye ^Mısırken Tos'un'un baskı yapmasına izinvererek karşı saldırıda bulunmadı. Bir hamleyi bertaraf ederek geri adım attı. Yeniden geri adım attıve gidecek fazla yerinin kalmadığını, granit tahta yaklaştığını anla-dı. Daha çok bertaraf etmeye, daha az geri çekilmeye başladı, tah-tın kalın granitinin topuğuna değişini hissedinceye kadar adımlarıdaha yavaş ve daha ölçülüydü. Drizzt'in gidecek yeri kalmadığını anladığı belli olan Tos'undaha agresif bir şekilde yüklendi, aşağıdan bir ikili hamle yaptı. Buharekete şaşıran Drizzt çapraz bir ikili hamleyle karşılık verdi. Butam da uygun olan bertaraf hareketiydi; palalarını kendisine yöne-len iki kılıca çapraz tutmuştu. Drizzt bu hareketin sırrını uzun za-man önce çözmüştü. Savunmacının berabere kalmanın ötesinde biravantaj umudu olmadığını anlayışından önce. Tos'un'un bunu tahmin edeceğini, hamlesinin ikinci kısmınageçtiği an; aşağıda tutulan bıçaklarının üst kısmına ayağını savurur-ken fark etmişti ve böylece Tos'un karşılık verdiğinde Drizzt geçi-ci önlemini çoktan almıştı. Tos'un'un yüzünü tekmeledi. Tos'un geriledi ve kılıçlarım hava-ya kaldırdı, niyeti tekmeleyen, zaten tuhaf bir hareket yapanDrizzt'in dengesini yitirmesini sağlayarak onu yere sermekti.Ama Drizzt tekmesini kısa tuttu, gerçi bu tekme zaten Tos'un'un308

ORK KRAL *~~iğ=*f -^yüzü dışında bir yere ulaşamazdı ve devinirlik açısını yukarı doğruyönelterek Tos'un'un itişini bu yön değişimini destekleyecek şekil-de kullandı. Drizzt doğrudan yukarı sıçradı ve havada perende atıpgranit tahta inmesini sağlayacak bir sıkı dönüşe geçti; böylece karşıağırlık ortadan kalktığında dengesini yitirip sendeleyen Tos'unoldu. Bir Armgo'nun tipik hareketi olarak Tos'un kükreyip yenidenona doğru atıldı, Drizzt'in kolaylıkla kendini kurtardığı hamlelersavurdu. Koltuğun tepesindeyken avantaj Drizzt'teydi ama Tos'unonu koltuktan indirmek için saf agresiflikten faydalanmayı denedi,kendinden geçmiş bir şekilde kılıçlarını sallayıp durdu. Bir kuvvet-li darbe kalçalarını geriye çekmesiyle Drizzt'e erişemeyipKhazid'hea'yı tahtın arkasına sertçe gönderdi. Bir çatırtı ve kıvıl-cımla kılıç granitte bir oyuk açtı. "Ne kazanmana ne de kaçmana izin vereceğim!" diye haykırdıDrizzt o an; granit, her ne kadar kılıcı durdurmamış olsa da,Tos'un'un ritmini kesinlikle bozduğunda. Drizzt hücum konumuna geçti, her harekete ağırlığını vermeküzere avantajlı konumundan yararlanarak güçlü ve doğrudan ham-lelerle Tos'un'a saldırıyordu. Tos'un yukarı kaldırdığı kılıçlarına artarda inen, kollarına uyuşma dalgaları yayan kılıçlarla geri çekilme-meye çalıştıysa da Drizzt, onu ayaklarını doğru düzgün tutmasınıbile engelleyecek denli çeşitli açılardan savunma yapmaya zorlu-yordu. Kısa bir süre sonra sendeleyerek düşmekten başka çaresi kal-mamıştı ve Drizzt oradaydı, tahttan sıçramış neredeyse Tos'un'unkılıçlarını elinden alan etkili bir ikili pala hamlesiyle üzerine geli-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 192: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

yordu. Drizzt, "Kazanmana izin vermeyeceğim!" diye bir kez dahahaykırdı, BuzölümTe Tos'un'un drovv yapımı kılıcını yana savuştu-rurken sözcükleri, iç gücünün serbest kalışıyla dile getiriyordu. Ve o an Drizzt'in her şeyi bitirebileceği andı, zira Parıltı'nınhamlesi, dönüşü, ters yuvarlanışı Khazid'hea'nm Buzölüm'ün ikin-ci hareketini engelleyemeyecek kadar uzağa yönelmesini sağlamış-tı; bir dönüş ve hamle bıçağı Tos'un'un göğsüne saplardı.Drizzt öldürmek istemedi; içindeki tüm öfke Innovindil içindi.309

R.A. SALVATOREKozunu oynadı. "Yeniden muhteşem Khazid'hea'yı kullanacağım!" diye bağırribaskı uygulamak yerine muharebeyi keserek. Yalnızca birkaç kalatışı boyunca birkaç adım geriledi; Tos'un'un yüzüne aniden yayı-lan şaşkınlık dalgasını görecek kadar uzundu."Bana kılıcı ver," diye talep etti Drizzt. Tos'un iki büklüm oldu ve Drizzt anladı. Zira Khazid'hea'yauzun zamandır arzuladığı şeyi vermişti; Khazid'hea'nın duymazdangelemeyceği sözcükleri dile getirmişti. Khazid'hea'nın sadakatiyalnızca Khazid'hea'yaydı ve Khazid'hea her şeyden çok DrizztDo'Urden tarafından kullanılmak istemişti. Tos'un sendeledi, Drizzt saldırdığında kılıçlarını savunma po-zisyonuna güçlükle getirebildi. Parıltı belirdi, Buzölüm belirdi amakeskin yüzleri değil... Kabzalar birbiri ardına Tos'un'un yüzüneindi. Tos'un'un iki kılıcı da savruldu ve Tos'un da onlarla birlikteyeniden yere yapıştı. Çabucak toparladı ama yeterince çabuk değil-di. Drizzt'in çizmeleri göğsüne bastırdı ve Buzölüm boynuna da-yandı; keskin ucu direndiği takdirde ona hızlı ölüm sözü veriyordu."Cevaplayacağın çok şey var," dedi Drizzt. Tos'un geriye yaslandı ve derin bir iç çekti, tüm bedeni mutlakboyun eğmeyle rahatlamıştı, zira gerçekten ölüme mahkum olduğu-nu yadsıyamazdı.310

23XSİYAH VE BEYAZ Nanfoodle bir ayağını kaldırdı ve ayak başparmakları ile zemin-de küçük daireler çizdi. Elleri arkasında birbirine kenetlenmiş durangnom bir belirsizlik ve telaş imgesiydi. Nanfoodle ve Regis cüceninözel odasına girdiklerinde, oturup bir sonraki hamlelerini tartışıyorolan Bruenor ve Hralien şaşkınlık içinde birbirlerine baktılar. Bruenor gnomun dehşetinin kaynağını tahmin ederek "Pekalaeğer çevrilemiyorsa, öyle olsun," dedi. "Ama üzerinde çalışmayadevam edeceksin; buna şüphen olmasın!" Nanfoodle bakışlarını yukarı kaldırıp Regis'e baktı, sonraRegis'in başıyla yaptığı onaylama hareketinden destek bulup yeni-den cüce kralına döndü ve omuzlarını dikleştirdi. "Cüce lisanına da-yanan eski bir dil," diye açıkladı. "Muhtemelen kökenleriHulgorkyn'e ve şüphesiz Dethek runlerine dayanıyor." "Kargacık burgacık yazıların bir kısmını tanıdığımı düşünmüş-tüm," diye cevapladı Bruenor. "Bununla beraber Orkça'ya daha yakın," diye açıkladıNanfoodle ve Bruenor güçlükle nefes aldı. "Cücorkça?" dedi Regis sırıtarak ama bunu komik bulan tek kişikendisiydi. "Lanet orklarm benim Delzoun atalarımın sözcüklerinin bir kıs-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 193: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

mını kullandığını mı söylüyorsun?" diye sordu Bruenor.

311

»-* R.A. SALVATORE Nanfoodle başını iki yana salladı. "Bu dilin nasıl oluştuğu banagetirdiğiniz parşömenlerle açıklanamayacak bir gizem. Dilbilimseletki oranına bakarak kaynağın yan yana yer alıp eklendiğini söyle-yebilirim." "Dokuz Cehennem adına neler geveliyorsun sen?" diye sorduBruenor; sesi sabırsız bir akıntıya kapılmaya başlıyordu. "Daha çok eski Orkça parçaları eklenmiş eski Cücece gibi," diyeaçıkladı Regis; Bruenor'un çatık kaşlarını mutsuz cüce kralının kar-şısında henüz dile getirilmemiş olan en önemli haberlerle susup kal-mış gibi gözüken Nanfoodle'dan kendisine yöneltmesine nedenoldu. "Pekala, neyin ne olduğunu söylemek için köpeklerle konuşma-ları gerekti," dedi Bruenor ama hem Regis hem de Nanfoodle dilegetirdiği her sözcükle başlarını iki yana salladılar. "Bundan daha derin," dedi Regis, gnomun yanına gelerek."Cüceler ork deyişlerini almadılar, dili kendininkilere kaynaştırdılar." "Yıllar, hatta on yıllar alacak bir şey," dedi Nanfoodle. "Böylesibir dil karışımı tarihte tüm ırklar arasında görünen bir şeydir fakather meydana gelişinde sebep aşinalık ve kültürel bağlardır." Çift yeniden sessizliğe gömüldü ve Bruenor ile Hralien durmak-sızın birbirlerine baktılar. Sonunda Bruenor doğrudan, "Ne demekistiyorsun?" diye soracak cesareti buldu. "Cüceler ve orklar, sizin bulduğunuz şehirde birlikte, yan yanayaşadılar," dedi Nanfoodle. Bruenor'un gözleri yuvalarından fırladı, güçlü elleri koltuğununkollarına sertçe indi ve sanki yerinden sıçrayıp hem gnomu hem debuçukluğu boğazlayacakmış gibi öne atıldı. "Yıllar boyu..." diye ekledi Regis, Bruenor koltuğa yeniden yer-leşir yerleşmez.Cüce neredeyse paniğe kapılmış gibi duran Hralien'e baktı. "Anauroch'un diğer tarafında Vaasa'nm boş arazilerindePalischuk isimli bir kasaba var," dedi elf omuz silkerek; sanki ha-berler görüldüğü kadar beklenmedik veya imkansız değilmiş gibi."Yarı-orklar, istisnasız hepsi, bölgedeki iyi kalpli halkla müttefik-ler."312

ORK KRAL e-~* "Yarı-orklar mı?" diye kükredi Bruenor. "Yarı orklar yarı insan-lardır ve lanet dikenler yeterince can yakmazsa yazgı kirpiyle boyölçüşmektir. Ama burada benim halkımdan bahsediyoruz. Atalarım-dan!" Hralien sanki bu o kadar da şok edici bir şey değilmiş gibi yeni-den omuz silkti ve hızla konuşmaya, elfın bu ifşadan belki de eğle-niyor olduğunu anlayacak kadar uzun süre, ara verdi."Onların ataların olduğunu bilmiyoruz," diye belirtti Regis."Gauntlgrym, Delzoun'un evi," diye cevabı yapıştırdı Bruenor. "Orası Gauntlgrym değildi," dedi Nanfoodle, boğazını temizle-dikten sonra, "Değildi," diye yineledi, Bruenor kaşlarını çatıp onabaktığında."Peki ne idi o zaman?""Baffenburg isimli bir şehir," dedi Nanfoodle."Hiç duymadım."

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 194: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

"Ben de öyle," diye cevapladı gnom. "Muhtemelen Gauntlgrymzamanlarından kalma ama senin tarihinde anlatılan şehir olmadığı-na şüphe yok. Ne o boyuta ne de o etkiye sahip." "Bizim gördüğümüz muhtemelen ana şehrin bir uzantısıydı,"diye ekledi Regis. "Gauntlgrym değildi." Bruenor koltuğu iyice gömüldü, başını iki yana sallıyor, nefesi-nin altından bir şeyler geveliyordu. Karşı çıkmak istedi ama ortadabunu yapmasını sağlayacak olgular yoktu. Her şeyi tekrar düşünün-ce aslında zemindeki deliğin Gauntlgrym'e çıktığına dair hiçbir ka-nıta sahip olmadığını, hiçbir haritanın bölge yakınlarında eskiDelzoun anavatanının bulunduğuna dair bir işaret göstermediğinifark etti. Oranın Gauntlgrym olduğunu düşünmesini sağlayan aslın-da kendi coşkulu arzusuydu, Mithril Salonu'na Moradin'in erde-miyle sadece bu amaç için dönmüş olduğuna duyduğu inançtı. Nanfoodle söze girdi ama Bruenor onu susturup hem onu hemde Regis'i bir el hareketiyle odadan uzaklaştırdı. "Bu, değersiz bir şey olduğu anlamına gelmiyor..." diye sözebaşladı Regis ama Bruenor yine elini sallayıp her ikisini de kovdu;ardından bir işaretle Hralien'i de kovdu... Bu korkunç ifşa anında;orklar saldırır ve Alustriel nihai eyleme katılmazken kederli cüce313

R.A. SALVATOREKozunu oynadı. "Yeniden muhteşem Khazid'hea'yı kullanacağım!" diye bağırd,baskı uygulamak yerine muharebeyi keserek. Yalnızca birkaç kalrîatışı boyunca birkaç adım geriledi; Tos'un'un yüzüne aniden yayı.lan şaşkınlık dalgasını görecek kadar uzundu."Bana kılıcı ver," diye talep etti Drizzt. Tos'un iki büklüm oldu ve Drizzt anladı. Zira Khazid'hea'yauzun zamandır arzuladığı şeyi vermişti; Khazid'hea'nın duymazdangelemeyceği sözcükleri dile getirmişti. Khazid'hea'nın sadakatiyalnızca Khazid'hea'yaydı ve Khazid'hea her şeyden çok DrizztDo'Urden tarafından kullanılmak istemişti. Tos'un sendeledi, Drizzt saldırdığında kılıçlarını savunma po-zisyonuna güçlükle getirebildi. Parıltı belirdi, Buzölüm belirdi amakeskin yüzleri değil... Kabzalar birbiri ardına Tos'un'un yüzüneindi. Tos'un'un iki kılıcı da savruldu ve Tos'un da onlarla birlikteyeniden yere yapıştı. Çabucak toparladı ama yeterince çabuk değil-di. Drizzt'in çizmeleri göğsüne bastırdı ve Buzölüm boynuna da-yandı; keskin ucu direndiği takdirde ona hızlı ölüm sözü veriyordu."Cevaplayacağın çok şey var," dedi Drizzt. Tos'un geriye yaslandı ve derin bir iç çekti, tüm bedeni mutlakboyun eğmeyle rahatlamıştı, zira gerçekten ölüme mahkum olduğu-nu yadsıyamazdı.310

SİYAH VE BEYAZ Nanfoodle bir ayağını kaldırdı ve ayak başparmakları ile zemin-de küçük daireler çizdi. Elleri arkasında birbirine kenetlenmiş durangnom bir belirsizlik ve telaş imgesiydi. Nanfoodle ve Regis cüceninözel odasına girdiklerinde, oturup bir sonraki hamlelerini tartışıyorolan Bruenor ve Hralien şaşkınlık içinde birbirlerine baktılar. Bruenor gnomun dehşetinin kaynağını tahmin ederek "Pekalaeğer çevrilemiyorsa, öyle olsun," dedi. "Ama üzerinde çalışmayadevam edeceksin; buna şüphen olmasın!" Nanfoodle bakışlarını yukarı kaldırıp Regis'e baktı, sonraRegis'in başıyla yaptığı onaylama hareketinden destek bulup yeni-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 195: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

den cüce kralına döndü ve omuzlarını dikleştirdi. "Cüce lisanına da-yanan eski bir dil," diye açıkladı. "Muhtemelen kökenleriHulgorkyn'e ve şüphesiz Dethek runlerine dayanıyor." "Kargacık burgacık yazıların bir kısmını tanıdığımı düşünmüş-tüm," diye cevapladı Bruenor. "Bununla beraber Orkça'ya daha yakın," diye açıkladıNanfoodle ve Bruenor güçlükle nefes aldı. "Cücofkça?" dedi Regis sırıtarak ama bunu komik bulan tek kişikendisiydi. "Lanet orkların benim Delzoun atalarımın sözcüklerinin bir kıs-mını kullandığını mı söylüyorsun?" diye sordu Bruenor.311

P~* R.A. SALVATORE Nanfoodle başını iki yana salladı. "Bu dilin nasıl oluştuğu banagetirdiğiniz parşömenlerle açıklanamayacak bir gizem. Dilbilimseletki oranına bakarak kaynağın yan yana yer alıp eklendiğini söyle-yebilirim." "Dokuz Cehennem adına neler geveliyorsun sen?" diye sorduBruenor; sesi sabırsız bir akıntıya kapılmaya başlıyordu. "Daha çok eski Orkça parçaları eklenmiş eski Cücece gibi," diyeaçıkladı Regis; Bruenor'un çatık kaşlarını mutsuz cüce kralının kar-şısında henüz dile getirilmemiş olan en önemli haberlerle susup kal-mış gibi gözüken Nanfoodle'dan kendisine yöneltmesine nedenoldu. "Pekala, neyin ne olduğunu söylemek için köpeklerle konuşma-ları gerekti," dedi Bruenor ama hem Regis hem de Nanfoodle dilegetirdiği her sözcükle başlarını iki yana salladılar. "Bundan daha derin," dedi Regis, gnomun yanına gelerek."Cüceler ork deyişlerini almadılar, dili kendininkilere kaynaştırdılar." "Yıllar, hatta on yıllar alacak bir şey," dedi Nanfoodle. "Böylesibir dil karışımı tarihte tüm ırklar arasında görünen bir şeydir fakather meydana gelişinde sebep aşinalık ve kültürel bağlardır." Çift yeniden sessizliğe gömüldü ve Bruenor ile Hralien durmak-sızın birbirlerine baktılar. Sonunda Bruenor doğrudan, "Ne demekistiyorsun?" diye soracak cesareti buldu. "Cüceler ve orklar, sizin bulduğunuz şehirde birlikte, yan yanayaşadılar," dedi Nanfoodle. Bruenor'un gözleri yuvalarından fırladı, güçlü elleri koltuğununkollarına sertçe indi ve sanki yerinden sıçrayıp hem gnomu hem debuçukluğu boğazlayacakmış gibi öne atıldı. "Yıllar boyu..." diye ekledi Regis, Bruenor koltuğa yeniden yer-leşir yerleşmez.Cüce neredeyse paniğe kapılmış gibi duran Hralien'e baktı. "Anauroch'un diğer tarafında Vaasa'nın boş arazilerindePalischuk isimli bir kasaba var," dedi elf omuz silkerek; sanki ha-berler görüldüğü kadar beklenmedik veya imkansız değilmiş gibi."Yarı-orklar, istisnasız hepsi, bölgedeki iyi kalpli halkla müttefik-ler."312

ORK KRAL *-^£H" -— "Yarı-orklar mı?" diye kükredi Bruenor. "Yarı orklar yarı insan-lardır ve lanet dikenler yeterince can yakmazsa yazgı kirpiyle boyölçüşmektir. Ama burada benim halkımdan bahsediyoruz. Atalarım-dan!" Hralien sanki bu o kadar da şok edici bir şey değilmiş gibi yeni-den omuz silkti ve hızla konuşmaya, elfın bu ifşadan belki de eğle-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 196: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

niyor olduğunu anlayacak kadar uzun süre, ara verdi."Onların ataların olduğunu bilmiyoruz," diye belirtti Regis."Gauntlgrym, Delzoun'un evi," diye cevabı yapıştırdı Bruenor. "Orası Gauntlgrym değildi," dedi Nanfoodle, boğazını temizle-dikten sonra, "Değildi," diye yineledi, Bruenor kaşlarını çatıp onabaktığında."Peki ne idi o zaman?""Baffenburg isimli bir şehir," dedi Nanfoodle."Hiç duymadım." "Ben de öyle," diye cevapladı gnom. "Muhtemelen Gauntlgrymzamanlarından kalma ama senin tarihinde anlatılan şehir olmadığı-na şüphe yok. Ne o boyuta ne de o etkiye sahip." "Bizim gördüğümüz muhtemelen ana şehrin bir uzantısıydı,"diye ekledi Regis. "Gauntlgrym değildi." Bruenor koltuğu iyice gömüldü, başını iki yana sallıyor, nefesi-nin altından bir şeyler geveliyordu. Karşı çıkmak istedi ama ortadabunu yapmasını sağlayacak olgular yoktu. Her şeyi tekrar düşünün-ce aslında zemindeki deliğin Gauntlgrym'e çıktığına dair hiçbir ka-nıta sahip olmadığını, hiçbir haritanın bölge yakınlarında eskiDelzoun anavatanının bulunduğuna dair bir işaret göstermediğinifark etti. Oranın Gauntlgrym olduğunu düşünmesini sağlayan aslın-da kendi coşkulu arzusuydu, Mithril Salonu'na Moradin'in erde-miyle sadece bu amaç için dönmüş olduğuna duyduğu inançtı. Nanfoodle söze girdi ama Bruenor onu susturup hem onu hemde Regis'i bir el hareketiyle odadan uzaklaştırdı. "Bu, değersiz bir şey olduğu anlamına gelmiyor..." diye sözebaşladı Regis ama Bruenor yine elini sallayıp her ikisini de kovdu;ardından bir işaretle Hralien'i de kovdu... Bu korkunç ifşa anında;orklar saldırır ve Alustriel nihai eyleme katılmazken kederli cüce313

*-* R.A. SALVATOREkralı sadece yalnız kalmak istiyordu... Bruenor ertesi sabah Hralien'i Mithril Salonu'nda görünce"Hâlâ burada mısın elf?" diye sordu. "Cüce yöntemlerinin güzelli-ğini görüyorsun o halde?" Hralien cüce kralının kaderine boyun eğmiş kahkahasını paylaş-tı. "Metinlerin gerçek yüzünü görmek ilgimi çekiyor. Ve ben..."durdu ve bir an için Bruenor'a dikkatle bakıp ekledi; "Bugün böy-lesi iyi bir ruh halinde olduğunu görmek güzel. Gnomun dünkü keş-finin seni suratsız yapacağından korkmuştum." Bruenor onu defedercesine elini salladı. "Yalnızca yazıları eşe-ledi. Bazı cüceler lanet orklara güvenecek kadar aptal olabilirler.Bunun bedelini şehirleri ve canları ile ödemiş olabilirler... ve bu se-nin halkın, Leydi Alustriel ve Obould'u deliğine tıkmakta tereddüteden herkes için bir ders olabilir. İstiyorsan benimle gel, zira şuanda gnomun yanına gidiyorum. O ve Gümbürgöbek benim emrimiyerine getirip gece boyu çalıştılar. Haberleri Alustriel ve surda çalı-şan arkadaşlarına ileteceğim. Bu tartışmada Aykorusu adına konuşelf ve gel planlarımızı birlikte yapalım." Hralien başıyla onayladı ve kavisli tüneller boyu Bruenor'utakip etti; alt katlardan geçip Regis ve Nanfoodle'ın sıkı çalıştığıküçük, mum ışığıyla aydınlatılan bir odaya geldi. Parşömenler pekçok masaya yayılmış, kağıt ağırlıkları ile sabitlenmişti. Lavanta ko-kusu odanın içine işlemişti; bu, Nanfoodle'ın her bir eski yazıya vebir duvara asılmış olan goblene dikkatle uyguladığı koruyucu iksir-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 197: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

lerin yan etkisiydi. İmgenin çoğunluğu hâlâ karanlıktı "ama bazı kı-sımları açığa çıkarılmıştı. Bu görüntü Bruenor'un korkudan sinme-sine neden oldu; çizimdeki cüceler ve orklar savaş halinde veya biryarış halinde bile değillerdi. Birliktelerdi, iç içe geçmiş gündelikişlerini yapıyorlardı. Bir metni çözümlemekle uğraşan Regis içeri giren çifti karşıladıfakat bir parşömen üzerine eğilip kamburunu çıkarmış, yüzünü sol-gun ve çatlak kağıda gömmüş olan Nanfoodle onlara dönmedi bile.314

ORK KRAL *-« "Çok da yorgun gözükmüyorsun Gümbürgöbek," diye suçlaya-rak selamladı Bruenor. "Gözlerimin önünde açılan bir kayıp dünyayı gözlüyorum," diyecevap verdi. "Yakında yere yığılacağımdan eminim ama şimdideğil." Bruenor başıyla onayladı. "Öyleyse gecenin sana eski şehir hak-kında daha çok şey anlattığını söylüyorsun," dedi. "Dilin kodunu çözdüğümüz için adımlarımız hızla büyüyor,"dedi Nanfoodle, başını incelediği parşömenden bir an için bile kal-dırmadan. "Yolculuğunuz sırasında bazı ilginç metinler bulup getir-diniz." Bruenor birkaç kalp atışı boyunca, ayrıntılı bilgi almayı bekle-yerek ona baktıysa da kısa süre sonra gnomun, işine tamamen gö-mülmüş olduğunu fark etti. Cüce, Regis'e döndü. "Şehir başlangıçta daha çok cücelerindi," diye açıkladı Regis.Koltuğundan sıçradı ve masanın pek çok kenarından bir tanesinegeçip oraya yayılmış olan parşömene baktı, sonra sıradakine doğruilerledi. "Bu," diye açıkladı, "ork sayısının nasıl arttığını gösteriyor.Tüm çevreden geliyorlardı ama cüceler daha çok Gauntlgrym gibiyerlere bağlı kaldılar; ki burası tabii ki yer altındaydı ve cüce duyar-lılığını daha çok cezbediyordu.""Yani sıra dışı bir topluluktu?" diye sordu Hralien.Regis, emin olamadığından, omuz silkti. Bruenor, Hralien'e bakıp aşikar ve kibirli bir doğrulama ile başı-nı salladı; elf ve buçukluk Bruenor'un tarihinin iğrenç orklarla içiçe geçmesini istemediğini gayet açık bir şekilde anladılar. Nanfoodle, sonunda başını parşömenden kaldırıp, "Fakat uzunsüreli bir düzendi," diyerek araya girdi. "En az iki yüz yıl.""Orklar atalarıma ihanet edinceye kadar," diye diretti Bruenor. "Bir şey şehri yok edip, donmuş toprakları eriterek tüm mekanıani ve tek bir felaketle yer altına gömünceye kadar," diye düzelttiNanfoodle. "Ve bu orkların yaptığı bir şey değildi. Duvardaki gob-lene bak; Baffenburg'un çöküşünden sonra olduğu yerde kaldı vebu çöküş iki taraftan biri tarafından yapılmış olsaydı şüphesiz yerin-den kaldırılırdı. 'Taraf olduklarını düşünmüyorum, kralım."315

P~» R.A. SALVATORE "Peki, bunu nereden biliyorsun?" diye ısrarla sordu Bruenor. "oparşömen sana bunu açıklıyor mu?" "Orklar tarafında bir ihanet belirtisi yok; en azından düzenin ol-duğu yerlere yakın kısımlarda," diye açıkladı gnom, oturduğu yer-den inip Regis'in bulunduğu taraftaki masanın karşısındaki başkabir parşömene doğru ilerleyerek. "Ve goblen... Önceleri sorunlarvardı. Tek bir ork reisi orkların cücelerin yanında yer almasını sağ-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 198: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

lıyordu. Sonra öldürüldü.""Cüceler tarafından mı?" diye sordu Hralien. "Kendisi tarafından," dedi Nanfoodle, başka bir parşömene doğ-ru ilerleyerek. "Ve ardından çalkantılı bir süreç başladı." "Bana öyle geliyor ki tüm bu süreç zaten çalkantılıymış," dediBruenor homurdanarak. "Lanet orklarla beraber yaşanamaz!" "Anlayabildiğim kadarıyla ara sıra çalkantılar oluyormuş," diyeonayladı Nanfoodle. "Ve yıllar geçtikçe düzelmiş; kötüleşmemiş." "Orklar buna bir son verinceye kadar," diye homurdandıBruenor. "Aniden, ork hainliğiyle.""Zannetmiyorum..." diye söze başladı Nanfoodle. "Ama sadece tahminde bulunuyorsun, bundan öte bir şey yap-mıyorsun," dedi Bruenor. "Sonu neyin getirdiğini bilmediğini azönce kabul ettin.""Her bulgu...""Pöh! Tahmin yürütüyorsun." Nanfoodle bu sözleri kabul etmek zorunda kalarak eğilip selamverdi. "Bu şehre gidip orada, kütüphanede bir atölye kurmayı ger-çekten çok isterim. Büyüleyici bir şey ortaya çıkardın Kral Bru..." "Zamanı geldiğinde," diyerek araya girdi Bruenor. "Şu an busözlerin çağrısına kulak veriyorum. Obould'dan kurtulalım ve ork-lar, en başından beri beklediğimiz gibi, dağılıp gitsin. Bu bizim sa-vaş çağrımız gnom. Moradin beni bu yüzden buraya geri gönderdive bana, orası Gauntlgrym olsun olmasın, o deliğe gitmemi söyle-di!" "Ama o..." diye itiraz etmeye başladı Nanfoodle fakat sesi silik-leşti; zira Bruenor'un ona kulak asmadığı aşikardı.Başı heyecan ve enerji ile sallanan Bruenor çoktan Hralien'e316

ORK KRAL *-~Mdönmüştü. Eliyle elfın omzuna vurdu ve hızla odadan çıkarkenHralien'i uykusundan uyandırıp peşinden sürekledi; yalnızcaNanfoodle'ı azarlamak üzere durdu; "Ve ben hâlâ oranınGauntlgrym olduğunu düşünüyorum!" Nanfoodle çaresizce Regis'e baktı. "Olasılıklar..." diye belirttignom. "Görünüşe bakılırsa hepimiz dünyayı farklı algılıyoruz," diyecevapladı Regis neredeyse Bruenor yüzünden utanç duyduğunugösteren bir omuz silkmeyle."Bu buluş bir örnek değil mi?" "Neyin örneği?" diye sordu Regis. "Nasıl bittiğini bile bilmiyo-ruz veya neden bittiğini." "Drizzt, Obould'un krallığının kaçınılmazlığından bahsetmişti,"diye hatırlattı Nanfoodle. "Ve Bruenor bunun aksini yapmaya kararlı. Son gördüğümdeBruenor, Drizzt değil Bruenor, Mithril Salonu'nun ordusunu yöne-tiyordu ve çevredeki krallıkların saygısını kazanmıştı.""Korkunç bir savaş tepemize çökmek üzere," dedi gnom. "Kral Obould-Bol Ok ile başlamış olan bir savaş," diye cevapla-dı buçukluk. Nanfoodle iç çekti ve odanın dört bir yanına yayılmış olan par-şömenlere baktı. Masadan masaya koşup hepsini toz duman etmearzusuna direnmek için bütün iradesini kullanmak zorunda kaldı.

Cüce kralına daha çok deşifre edilmiş metin göstererek "AdıBowug Kr'kri idi," diye açıkladı Regis, Bruenor'a."Bir ork mu?" "Bir ork filozof ve büyücü," diye cevapladı buçukluk. "Kütüp-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 199: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

hanede gördüğümüz heykellerin ona ait olduğunu düşünüyoruz vebelki onun öğrencilerine.""Yani orkları cüce şehrine getiren o muydu?""Öyle düşünüyoruz.""Siz ikiniz çok fazla düşünüyor, pek az cevap veriyorsunuz,"317

W-* R.A. SALVATOREdiye kükredi Bruenor. "Elimizde yalnızca birkaç eski metin var," diye cevapladı Regis."Hâlâ hepsi tam bir muamma.""Tahminler." "Spekülasyon," dedi Regis. "Ama orada orkların cücelerle yaşa-dığını ve bu Bowug Kr'kri'nin toplumun liderlerinden biri olduğu-nu biliyoruz." "O şehrin ne kadar uzun süre ayakta kaldığına dair daha iyi birtahmininiz var mı? Yüzyıllar dediniz ama size inanmıyorum." Regis omuz silkip başını iki yana salladı. "Nesiller boyu olmalı.Yapıları ve dili gördün." "Ve bu yapıların kaç tanesi orklar gelmeden önce cüceler tara-fında inşa edildi?" diye sordu Bruenor aptal bir gülümsemeyle.Regis'in verilecek cevabı yoktu. "Lanet orklara duyulan güvenle alaşağı edilmiş bir cüce krallığıolabilir," dedi Bruenor. "Aptal cüceler hain köpeklere daha iyi kom-şuluk edebilmek için ork dilinden çok şey aldılar.""Öyle düşünmüyoruz..." "Siz çok şey düşünüyorsunuz," diyerek araya girdi Bruenor."Sen ve gnom gerçek olduğunu bildiklerimizden böylesi farklı şey-ler bulmaya o kadar heveslisiniz ki. Yalnızca aynılarını bulmaya de-vam ederseniz sadece daha fazla aynısı olur. Fakat gözlerinizi o de-liğe girmeye yetecek kadar yuvalarından fırlatan bir şey bulacakolursanız işte o zaman bu uğruna dans edilecek bir şey olur." "Ne o kütüphaneyi ne de içindeki heykelleri biz inşa ettik," diye-rek karşı çıktı Regis. Şimdiye kadar hiç görülmeyen bir kibir ve ke-sinlikle konuşuyordu. Ve Bruenor'un açıklamlarının yanlış oldu-ğundan tabii ki emin değildi, zira aslında o ve Nanfoodle gerçektenfazlasıyla tahminde bulunuyordu. Asıl bulmaca parçaları yerineoturmaktan çok uzaktı. İçini doldurmak bir yana henüz labirentinsınırlarını bile birleştirememişlerdi. O sırada, Bruenor'un kendisine daha önce yaptığı davete karşı-lık olarak içeri Hralien girdi. "Her şey aydınlanıyor elf," diyerek selamladı Bruenor. "O şehirbir uyarı. Alustriel'in planına uyacak olursak karşımızda ölümü bu-318

ORK KRAL *-*lacak ve bir cüce kralının gelecekte keşfedeceği toza bulanmış birartifekt olacağız." "Sabit bir pay isteyen halkım da Alustriel kadar suçlu, KralBruenor," diye itiraf etti Hralien. "Obould'un binleri ile savaşmaküzere Surbrin'i geçme düşüncesi göz korkutucu; karşılığında büyükbir keder ve kayıp yaşanmadan gerçekleşemez." "Peki, arkamıza yaslanıp oturarak ne bulacağız?" diye sorduBruenor. Aykorusu'ndaki ork saldırısında bir düzine arkadaşını daha yenikaybetmiş ve cüce suruna yapılan saldırıya birebir tanıklık etmişolan Hralien'in, bu sorunun cevabını tahmin edebilmesi için hayalgücünü kullanmasına gerek yoktu. "Onlarla doğrudan savaşamayız," dedi Bruenor. "İşte kör talih

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 200: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

bu. O kokuşmuş şeylerden çok fazla var." Durdu ve kıllı başınıonaylarcasına sallayarak sırıttı. "Tabii onlar bize ara ara, parça par-ça saldırmadığı sürece. Aykorusuna giden ve benim surlarıma gelengrup gibi. Buna hazırlıklı olsaydık etrafta çok fazla ölü ork olurdu."Hralien onayını hafif eğilip selam vererek belirtti. "Dolayısıyla Drizzt haklıydı," dedi Bruenor. "Her şey en üsttekiile ilgili. Obould'dan kurtulmaya çalıştı ve neredeyse başardı. Ce-vap buydu ve hâlâ da öyle... Sadec o lanet Obould'dan kurtulabilir-sek tümünü alaşağı ederiz.""Zor bir görev," dedi Hralien. "Moradin işte bu yüzden beni oğlanlarıma bağışladı," dediBruenor. "Onu öldüreceğiz elf." "Öldürecek miyiz?" diye sordu Hralien. "Obould'un krallığınınmerkezine saldıracak bir ordunun başını mı çekeceksin?" "Pöh, bu sadece o köpeklerin istediği şey. Bunu Drizzt'in dene-diği yolla yapacağız. Küçük bir grup... kesinlikle daha iyi..." Durduve yüzü gölgelendi."Kızım gitmeyecek," diye açıkladı Bruenor. "Fazla yaralı."

"Ve Wulfgar batıya gitti," dedi Hralien, Bruenor'un büyüyenkederinin kaynağını anlayarak."Yardım edeceklerinden şüphen olmasın.""Buna hiç şüphem yok," diye temin etti Hralien. "O halde kim?"319

«— ^.-"^l"1"31 R.A. SALVATORE"Ben ve sen, şayet savaşa hazırsan." Elf yan eğilip selam verdi; kabul etmiş fakat tamamen razı gel.memiş gibi görünüyordu ve Bruenor bununla yetinmesi gerektiğin}biliyordu. Cüce, artan bir kararlılıkla başıyla onaylayan, yüzü melek gibihatları el verdiğince amansız olan Regis'e baktı."Ve Gümbürgöbek," dedi cüce. Regis bir adım geriledi, Hralien o tarafa şüpheyle bakınca hu-zursuzca yer değiştirdi. "Onun yerini bulmayı biliyor," diye elfe teminat verdi Bruenor."Ve benim savaş yöntemlerimi ve Drizzt'inkileri de biliyor.""Drizzt'i yoldan mı alacağız?" "Yanında olmasını drowdan daha çok isteyecebileceğin biri aklı-na geliyor mu?""Aslında hayır, tabii Leydi Alustriel olmadığı sürece." "Pöh!" diye homurdandı Bruenor. "Onun onayını alamazsın.Ben ve birkaç cüce, sen ve Drizzt ve Gümbürgöbek.""Obould'u öldürmek için." "Kaim kafatasım ezmek için," dedi Bruenor. "Ben ve en iyi sa-vaşçılarımın bazıları. Sessiz bir yol izleyip doğrudan çirkin yaratı-ğın kafasına erişeceğiz ve artık nereye olursa düşmesine izin vere-ceğiz.""Zorlu biri," diye uyardı Hralien. "Menzoberranzan'm Matron Baenre'si için de aynısını duy-dum," diye cevapladı Bruenor, drow şehrinin kellesini uçuran veMithril Salonu'na yapılan hücumu durduran can alıcı saldırısınaatıfta bulunarak. "Ve Moradin de bizimle, bundan şüphen olmasın.Beni bu yüzden geri gönderdi." Hralien'in duruşu ve yüz ifadesi bunların hiçbirine tamamenikna olmuşa benzemiyordu ama yine de başıyla onayladı. "Sen drow arkadaşımı bulmama yardım et," dedi Bruenor ona,

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 201: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

dile getirilmeyen şüpheyi görerek. "O zaman kararını verirsin.""Tabii ki," diye onayladı Hralien. Kenarda Regis gergince kıpırdandı. Bruenor ve Drizzt'in yanın-da, ork hattının arkasında bile olsa, maceraya atılmaktan korkmu- 320

ORK KRAL *—*£=»f -—yordu; ama Bruenor'un her şeyi yanlış anlıyor olmasından, görev-lerinin belki de hem kendileri hem de dünya için kötü sonuç verme-sinden korkuyordu. Banak Brananvil, Bruenor'un gözlerinin içine bakıp, "Sen deli-sin!" dediğinde kalabalık sessizliğe gömüldü. Bununla beraber Bruenor gözünü bile kırpmadı. "AslolanObould," dedi kayıtsız bir şekilde. "Buna şüphe yok," diye cevapladı ork savaşında aldığı yara ne-deniyle oturmaya mahkum olduğu gerçeğine rağmen o an Bruenor'atepeden bakıyor gibi gözüken, durdurulamaz Banak. "O halde Pwentve oğlanları gönderip onu al, aynen istediğin gibi.""Bu benim kendi görevim.""Yalnızca kaim kafalı bir Battlehammer olduğun için!" Bu açıklama üzerine odayı güçlükle alman soluklar doldurduama bir çift kıkırdama ile dağıldılar; en fark edileni ise rahipCordio'dan geldi. Bruenor kaşlarını çatarak Cordio'ya döndü amaBanak'ın sözlerinin gerçekliği ile yüz ifadesi hızla yumuşadı.Cordio, -ve Bruenor- Bruenor'un kafatasının yoğunluğuyla ilgilişimdiye kadar daha doğru bir laf edilmediğini biliyordu. "Gauntlgrym'e giden bendim," dedi Bruenor. Sanki buçukluğunoranın Gauntlgrym olmadığını söylemesini bekliyormuş gibi başınıRegis'in olduğu tarafa çevirdi. Fakat Regis, akıllıca davranıp sessizkaldı. "Bekçi Vadisi'nden geri çekilmeye demir atan bendim. Ku-zeyde Obould'un ilk saldırısıyla savaşan bendim." Cüce deyişidevam ettikçe 'bendim' üzerine odaklanmak için değil de göreveöncülük edecek olduğu kararını haklı çıkarmak için hız ve devinir-lilik kazanıyordu. "Gümbürgöbek'i geri getirmek için Calimport'agiden bendim. Lanet Baenre'yi iki parçaya bölen bendim!" "Çabanı takdir etmek için şerefine yeterince kadeh kaldırdım,"dedi Banak."Ve şimdi önümde bir görev daha olduğunu görüyorum.""Mithril Salonu Kralı bir ork ordusunun peşine düşüp ork kralı-321

*~* R.A. SALVATOREnı öldürmeyi planlıyor," diye belirtti Banak. "Peki ya yolda yakala-nırsan? Halkının Obould ile pazarlık etmeye çalışmak yerine bura-da kalması daha iyi olmaz mı?" "Canlı olarak yakalanacağımı düşünüyorsan Battlehammer ol-manın ne demek olduğunu bilmiyorsun demektir," diyerek cevabıyapıştırdı Bruenor. "Ayrıca şimdiye kadar Drizzt veya içimizdenherhangi biri yakalanırsa durum pek de farklı olmayacaktır. Orklarakarşı yöntemlerinizi benim için herhangi birimiz için yapacağınız-dan daha çok değiştirmeyeceksiniz." Banak cevap verecek oldu ama işin aslı bunun için verebileceğihiçbir cevap yoktu. "Ayrıca, ayrıca," diye ekledi Bruenor, "kapıdan çıktığım andanitibaren artık Mithril Salonu kralı değilim... ki bu da burada bulunu-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 202: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

şumuzdaki tek anlam, öyle değil mi?" "Vekilharcın olurum ama Banak Kral değil," diye itiraz ettisakat Bravvnanvil. "Vekilharcım olacaksın ama geri dönmeyecek olursam MithrilSalonu'nun Dokuzuncu Kralı'nın sen olacağından sakın şüpheetme. Ve sen kral olursan buradaki tek bir cüce bile buna karşı çık-mayacak." Bruenor döndü ve Banak'in bakışlarını kendi bakışlarıyla bera-ber odada dolaştırdı, Pvvent'den Karmdeşen taburuna, Cordio'dandiğer rahiplere, Torgar'dan diğer Mirabar cücelerine kadar tüm ka-labalığın görkemli bir şekilde başlarıyla onayını aldı. "Moradin beni bu yüzden geri gönderdi," diye diretti Bruenor."Bana karşı Obould ve eğer Obould üzerine bahis oynuyorsanız ozaman aptal bahisçilersiniz demektir!"Bu odada bir neşe dalgasının yükselmesine neden oldu."Sen ve drow mu?" diye sordu Banak. "Ben ve Drizzt„" diye onayladı Bruenor. "Ve Gümbürgöbek debuna hazır fakat k$Ün bunun içinde yer alamaz." "Bunu ona söyledin, öyle değil mi?" diye odanın içinde yankıla-nan bir kıkırdama ile sordu Banak. "Pöh! Ama o koşamaz ki....tabii koşmamız gerekirse ve şimdiyekadar hiçbir zaman arkadaşMrını kendisini korumak üzere geride322

ORK KRAL ıs" 'S$g»ft -^bırakmamıştır," dedi Bruenor. "O halde ona söylemedin," dedi Banak ve yeniden homurtularyükseldi."Pöh!" dedi Bruenor ellerini havaya kaldırarak. "O halde sen, Drizzt ve Regis," dedi Banak. "Ve Thibbledorfpwent?" "Kolaysa beni durdurmaya kalkış," diye cevapladı Pwent veKarındeşen taburu neşelendi."Ve Pwent," dedi Bruenor ve Karındeşenler yeniden neşelendi. Hiçbir şey bu sessiz grubu bir intihar görevine atılma beklenti-sinden daha çok heyecanlandıramaz gibi duruyordu. "Affınıza sığınarak, Kral Bruenor," dedi odanın öbür ucundakiTorgar Hammerstriker. "Fakat bana kalırsa Mirabarlılar da sizin ta-kımınızda yer almalı ve bana kalırsa ben ve buradaki Shingles"-kenara uzandı ve yaralı yaşlı cüce Shingles McRuff'ı öne çekti-"Mirabar'ı gururlandıracak iki kişiyiz." Sözlerini tamamladığında odadaki diğer beş Mirabar cücesi güç-lü liderleri ve efsanevi Shingles için tezahürat yaptı. "Şunu yedi yapalım o halde," diye ekledi Cordio Muffınhead."Zira Moradin adına Moradin rahibi olmadan yürüyüşe geçemezsi-niz ve ben o rahibim." "Sekiz öyleyse," diye düzeltti Bruenor, "zira Aykorusu'ndanHralien'in Drizzt'i bulduktan sonra bizi bırakmayacağını düşünü-yorum." "Sekiz yola ve sekiz Obould'a!" tezahüratı koptu ve ikinci, ar-dından üçüncü kez yinelendikten sonra coşku daha da arttı. Derken, çatık kaşlı Catti-brie kapıdan içeri girip cüce kralınasempatiyle bakan Banak Brawnanvil'i bile şüpheye düşüren bir ba-kışla Bruenor'a sertçe bakınca ansızın kesildi. "Gidin ve ne gerekiyorsa onu yapın," diye talimat verdi Bruenorherkese; sesi aniden güçsüzleşmişti ve diğerleri odadaki tüm kapı-lara doğru itişip kakışırken Catti-brie topallayarak babasına doğruilerledi. "Demek Obould'un kellesinin peşine düşülüyor ve sen de buna

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 203: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

°ncülük ediyorsun?" diye sordu kız.323

\\

—-—4*^

R.A. SALVATORE

?ti\o

nı öldürmeyi planlıyor," diynırsan? Halkının Obould $*da kalması daha iyi ohr"Canlı olarak yak&manın ne demek oK %yapıştırdı Bruenrherhangi biri y^karşı yönterr'dan daha c^% Banag %hiÇbir % \itiJ? £?

m, evlat. Moradin\ '\diretti Bruenor.\ şimdi dışarı

^a götürecek-\\lometreden\ursak seni-a ihtimali-Ama bunu yapamayacağını

^cKİeyin."„xoi başını iki yana salladı. Catti-brie'nin dudakları kaskatıoidu ve kız mavi gözlerini sanki hayal kırıklığı gözyaşlarını bastır-maya çalışıyormuş gibi kırpıştırdı."Hepinizi kaybedebilirim," diye fısıldadı kız. Bunun üzerine Bruenor kızın yaşadığı bu zorluğun bir bakımaWulfgar'la ilgili olduğunu anladı. "Geri dönecek," dedi cüce. "Yü-rünmesi gereken yolu yürüyecek ama Wulfgar'ın bize döneceğin-den şüphen olmasın." Catti-brie, barbarın adının anılmasıyla yüzünü buruşturdu ve ifa-desinden buna babası kadar inanmadığı anlaşılıyordu."Ya sen?" diye sordu kadın. "Pöh!" diye homurdandı Bruenor, sanki soru aptalcaymış gibielini havaya savurdu.

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 204: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

"Peki Regis geri gelecek mi? Ya Drizzt?" "Drizzt zaten dışarılarda bir yerlerde," diye itiraz etti Bruenor."Ondan şüphe mi ediyorsun?""Hayır." "O zaman benden neden şüphe ediyorsun?" diye sordu Bruenor."Drjzzt'in kıştan önce yapmak üzere harekete geçtiği şeyin aynısı-324

ORK KRAL «~«nı yapacağım. Üstelik o yalnızdı! Ben yalnız olmayacağım kızım,dolayısıyla lanet orklar için üzülmen daha akıllıca olur."Catti-brie ona bakmaya devam etti; verilecek bir cevabı yoktu.

Bruenor kollarını iki yana doğru açıp Catti-brie'yi reddemeyece-ği bir kucaklaşmaya davet etti. "Yalnız olmayacaksın kızım. Hiçbirzaman yalnız olmayacaksın," diye kulağına fısıldadı. Kızın hayal kırıklığını gerçekten anlıyordu, zira tüm arkadaşla-rının katıdığı böylesi bir görevden mahrum bırakılıyor olsa kendisi-nin yaşayacağı hayal kırıklığı kızınkinden daha az olmazdı. Catti-brie onu gözlerinin içine bakabileceği bir mesafeye itip,"Bundan emin misin?" diye sordu. "Obould ölmek zorunda ve ben de onu öldürecek cüce kralı-yım," dedi Bruenor."Drizzt denedi ve başarısız oldu." "Drizzt tekrar deneyecek ama bu kez yanında onunla beraber de-neyen arkadaşları da olacak. Senin yanma geri döndüğümüzde orkhattı kırılıyor olacak. O zaman yığınla kavga imkanı bulacağındanşüphen olmasın ve bunların çoğunluğu da tam kapılarımızın önün-de yaşanacak. Ama orklar dağıtılacak ve kolayca öldürülecek. Şim-di senden daha çok yaratık öldüreceğime dair bahse giriyorum kı-zım, bahse var mısın?" "Şimdi dışarı çıkıyor ve avantaj elde ediyorsun," diye cevapladıyüzü biraz olsun aydınlanan Catti-brie. "Pöh! Yolda öldürdüğüm orklar sayılmaz," dedi Bruenor. "Bu-raya geri döndüğüm zaman, orklar Obould'un öldüğünü anlayıpileri atıldığında Catti-brie'nin yere sereceğinden çok daha fazla orköldüreceğim." Catti-brie aptalca sırıttı. "O zaman Drizzt'ten yayımı geri alaca-ğım," dedi tehditi savururken cüce aksanı takınarak. "Her ok içle-rinden birini aşağı indirecek. Bazıları iki hatta belki de üç tanesiniyere serecek." "Ve benim baltamın her savruluşu üçünü birden iki parçaya ayı-racak," diye karşılık verdi Bruenor. "Ve söz konusu olan kesilecekorklarsa ben yorulmam."İkili bahis için el sıkışırken gözlerini bile kırpmadan birbirlerine325

^ 4~5#-* R-A. SALVATORE Bruenor başıyla onayladı. "Bu benim kaderim, evlat. Moradinbeni bu yüzden buraya geri getirdi.""Seni Regis geri getirdi; kolyesiyle..." "Moradin, salonundan gitmeme izin verdi," diye diretti Bruenor."Ve bunun bir sebebi vardı!" Catti-brie ona uzun uzun, sertçe baktı. "Demek şimdi dışarıçıkacak ve beraberinde arkadaşım Regis'i ve kocamı da götürecek-sin. Ama ben aranızda istenmiyorum?" "Koşamazsın!" diye itiraz etti Bruenor. "Birkaç kilometredenfazlasını zar zor yürüyebiliyorsun. Orklardan kaçıyor olursak seni

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 205: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

beklemek zorunda mı kalacağız?" "Ben orada olursam orklardan kaçmak zorunda olma ihtimali-miz azalacak." "Buna şüphem yok," dedi Bruenor. "Ama bunu yapamayacağınıbiliyorsun. Şimdi değil.""O halde beni bekleyin." Bruenor başını iki yana salladı. Catti-brie'nin dudakları kaskatıoldu ve kız mavi gözlerini sanki hayal kırıklığı gözyaşlarını bastır-maya çalışıyormuş gibi kırpıştırdı."Hepinizi kaybedebilirim," diye fısıldadı kız. Bunun üzerine Bruenor kızın yaşadığı bu zorluğun bir bakımaWulfgar'la ilgili olduğunu anladı. "Geri dönecek," dedi cüce. "Yü-rünmesi gereken yolu yürüyecek ama Wulfgar'ın bize döneceğin-den şüphen olmasın." Catti-brie, barbarın adının anılmasıyla yüzünü buruşturdu ve ifa-desinden buna babası kadar inanmadığı anlaşılıyordu."Ya sen?" diye sordu kadın. "Pöh!" diye homurdandı Bruenor, sanki soru aptalcaymış gibielini havaya savurdu."Peki Regis geri gelecek mi? Ya Drizzt?" "Drizzt zaten dışarılarda bir yerlerde," diye itiraz etti Bruenor."Ondan şüphe mi ediyorsun?""Hayır." "O zaman benden neden şüphe ediyorsun?" diye sordu Bruenor."Drizzt'in kıştan önce yapmak üzere harekete geçtiği şeyin aynısı-324

ORK KRAL «-*nı yapacağım. Üstelik o yalnızdı! Ben yalnız olmayacağım kızım,dolayısıyla lanet orklar için üzülmen daha akıllıca olur."Catti-brie ona bakmaya devam etti; verilecek bir cevabı yoktu. Bruenor kollarını iki yana doğru açıp Catti-brie'yi reddemeyece-ği bir kucaklaşmaya davet etti. "Yalnız olmayacaksın kızım. Hiçbirzaman yalnız olmayacaksın," diye kulağına fısıldadı. Kızın hayal kırıklığını gerçekten anlıyordu, zira tüm arkadaşla-rının katıdığı böylesi bir görevden mahrum bırakılıyor olsa kendisi-nin yaşayacağı hayal kırıklığı kızınkinden daha az olmazdı. Catti-brie onu gözlerinin içine bakabileceği bir mesafeye itip,"Bundan emin misin?" diye sordu. "Obould ölmek zorunda ve ben de onu öldürecek cüce kralı-yım," dedi Bruenor."Drizzt denedi ve başarısız oldu." "Drizzt tekrar deneyecek ama bu kez yanında onunla beraber de-neyen arkadaşları da olacak. Senin yanına geri döndüğümüzde orkhattı kırılıyor olacak. O zaman yığınla kavga imkanı bulacağındanşüphen olmasın ve bunların çoğunluğu da tam kapılarımızın önün-de yaşanacak. Ama orklar dağıtılacak ve kolayca öldürülecek. Şim-di senden daha çok yaratık öldüreceğime dair bahse giriyorum kı-zım, bahse var mısın?" "Şimdi dışarı çıkıyor ve avantaj elde ediyorsun," diye cevapladıyüzü biraz olsun aydınlanan Catti-brie. "Pöh! Yolda öldürdüğüm orklar sayılmaz," dedi Bruenor. "Bu-raya geri döndüğüm zaman, orklar Obould'un öldüğünü anlayıpileri atıldığında Catti-brie'nin yere sereceğinden çok daha fazla orköldüreceğim." Catti-brie aptalca sırıttı. "O zaman Drizzt'ten yayımı geri alaca-ğım," dedi tehditi savururken cüce aksanı takınarak. "Her ok içle-rinden birini aşağı indirecek. Bazıları iki hatta belki de üç tanesini

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 206: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

yere serecek." "Ve benim baltamın her savruluşu üçünü birden iki parçaya ayı-racak," diye karşılık verdi Bruenor. "Ve söz konusu olan kesilecekorklarsa ben yorulmam."İkili bahis için el sıkışırken gözlerini bile kırpmadan birbirlerine325

,__ -HİH R.A. SALVATOREbaktı. "Kaybeden bir sonraki Nesme töreninde Mithril Salonu'nu tem-sil eder," dedi Catti-brie ve Bruenor sanki bahse konanın bu denliyüksek olmasını beklemiyormuş gibi yapmacık bir şekilde yüzünüburuşturdu. "Yolculuk hoşuna gidecek," dedi cüce. Gülümsedi ve geri çekil-meye çalıştı ama Catti-brie elini sımsıkı tutup gözlerinin içine baktı;ifadesi ciddiydi. "Yalnızca sapasağlam bir şekilde bana geri dön; sapasağlam birDrizzt, Regis ve diğerleriyle beraber," dedi kadın. Bruenor, her ne kadar buna Catti-brie'den daha fazla inanmıyorolsa da, "Plan bu," dedi. "Ve Obould'un çirkin kellesiyle."Catti-brie onayladı; "Obould'un kellesiyle."326

ARZULANANLAR İÇİN ÇABA HARCAMAK Kurt Çenesi Klanı patikanın iki kenarına dizildi; zorlu savaşçınizamları, dönemeci ve Reis Grguch'un görüş açısındaki hattı aşa-rak yüzlerce metreye yayılıyordu. Hiçbiri ne Karuck Klam'nın atı-lımını engellemek üzere kımıldadı ne de hantal orkları herhangi birşekilde tehdit etti ve Grguch ortada yer alan çifti tanıdı. "Yeniden merhaba Dnark," dedi Grguch. "Çirkin cücelere yaptı-ğımız saldırının haberini aldın mı?" "Bol-Ok'un tüm kabileleri Grguch'un yürüyüşünün şanından ha-berdar," diye cevapladı Dnark ve yanlarında, acımasız Reis'in tamarkasında duran Toogvvik Tuk ile beraber Grguch da gülümsedi. "Batı'ya yürüyorsunuz," diye belirtti Dnark dönüp omzunun üs-tünden arkaya bakarak. "Kral Obould'un çağrısı mı?" Grguch birkaç dakikayı Dnark'a ve arkadaşı şaman Ung-thol'abakarak geçirdi. Sonra iri ork savaşçısı yeniden Toogwik Tuk'a veonun ötesine baktı ve bir işaretle üç askeri harekete geçirdi; genişomuzlu, şişkin kaslı iki tanesi şüphesiz Karuck Klanı'ndandı veüçüncü ile Dnark ve Ung-thol bundan yalnızca birkaç gün önceayrılmışlardı. "Obould değerlendirme yapma talebiyle bir elçi gönderdi," diyeaçıkladı Grguch. Arkasında yer alan Oktule çifti selamlayıp saygıy-la eğildi.327

^— "H^H1 R.A. SALVATORE "Oktule gönderildiği zaman orada, Kral Obould'un muhitindey-dik," diye cevapladı Dnark. "Gerçi onun o gün gönderilen tek elçiolmadığını biliyorsundur." Sözlerini tamamladı ve birkaç kalp atışıboyunca Grguch'un sert bakışlarıyla karşılaştı, sonra Kurt Çenesigrubunun arka tarafına bir işaret yaptı. Pek çok savaşçı dövülüp hır-palanmış bir orku sürükleyerek öne çıktı. Onu Dnark'm yanına gö-türdüler ve işaretiyle canlı yükü kaba bir şekilde kirli zemine bırak-madan önce Grguch'a yaklaştılar. Rahip Nukkels yere çarpınca inleyip hafifçe kıvrandı ama Ung-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 207: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

thol ve Dnark işlerini son derece iyi yapmışlardı; Nukkels yerdenkalkacak durumda değildi. "Sana gönderilen bir elçi mi?" diye sordu Grguch. "Ama Obouldile birlikte olduğunu söylemiştin." "Hayır," dedi Toogwik Tuk, komplocunun kendini beğenmiş ifa-desini doğru yorumlayarak. İleri adım attı ve hırpalanmış rahibedoğru yürürken Grguch'un yanından geçme cüretini gösterdi. "Ha-yır, bu Nukkels," diye açıkladı dönüp Grguch'a bakarak.Bu isim ona hiçbir şey ifade etmediğinden Grguch omuz silkti. "Kral Obould'un danışmanı," diye açıkladı Toogwik Tuk. "ReisDnark'a mesaj göndermek üzere gönderilmez. Hayır, hatta ReisGrguch'a mesaj göndermek için bile gönderilmez." "Ne?" diye sordu Grguch ve her ne kadar sesi sakin ve dengeliise de, hakaretin eşiğinde olduğundan Toogwik Tuk'un alttan alma-sı gereken bir parça tehdit barındırıyordu. "Bu elçi orklara gönderilmedi," diye açıkladı Toogwik Tuk.Dnark ve Ung-thol'a baktı. "Kuzeye, Gerti Orelsdottr'a da gitmi-yordu, öyle değil mi?""Güneye," diye cevapladı Dnark."Tam olarak güneydoğuya," diye ekledi Ung-thol. Toogwik Tuk neşesini zor bastırıyordu... ve Kral Obould'unplanlarına olan kusursuz katkısının verdiği coşkuyu. Tahminindenemin olarak Grguch'a döndü. "Rahip Nukkels, Kral Obould tarafın-dan pazarlık yapmak üzere Kral Battlehammer'a gönderildi."Grguch'un yüzü buz kesti."Biz de böyle olduğuna inanıyoruz," dedi Dnark ve Toogvrik328

ORK KRAL *-§$Tuk'un yanında yer almak -ve Toogvvik Tuk'un bu açıklama içinkredisini aşacak bir talepte bulunmamasını garantilemek- üzere ileriçıktı. "Nukkels yöntemlerimize... direndi," diye açıkladı ve sözleri-ni vurgulamak için bir adım atıp inleyen Nukkels'in kaburgalarınasert bir tekme indirerek rahibin cenin pozisyonu almasına nedenoldu. "Yolculuğu için pek çok açıklama yaptı, Kral Bruenor'un ya-nına gidiyor oluşu da bunlardan biriydi." "Pisliğin içinde yatan bu zavallı cüce yalakası Obould tarafındanBruenor ile konuşmak üzere mi gönderildi?" diye şüpheyle sorduGrguch; kulaklarına inanamıyor gibi bir hali vardı."Öyle olduğunu düşünüyoruz," diye cevapladı Dnark. Arkalardan, Karuck Klanı hattından "Bunu anlamak kolay," di-yen bir ses duyuldu. Herkes kocaman, bilmiş bir gülümseme ile sırı-tan Grguch dahil, dönüp reisinin yanında yer almak üzere ileri çıkanHakuun'a baktı. "Elçiyi sorgulamamı ister misin?" diye sorduHakuun. Grguch güldü ve çevreye baktıktan sonra yol kenarındaki birdizi karanlık ağaç öbeğini işaret etti. Dnark esiri oraya sürükleme-leri için ekibine işaret verdi ama Hakuun büyüye başlarken Grguch,Dnark'ın hareketini yarıda kesti. Nukkels acı içindeymiş gibi ikibüklüm oldu ve yerde kıvrılıp durdu... ta ki artık yerde değil de ha-vada süzülünceye kadar. Hakuun ağaçlara doğru yürüyor veNukkels arkasından sürükleniyordu. Diğerlerinden uzaktaki Hakuun kulağını uysalca Nukkels'inkineyaklaştırdı. Yıldız burunlu köstebek Jack'in Hakuun'un kulağındanNukkels'inkine kaymasıyla transferin gerçekleşmesi yalnızca birdakika sürdü. Kendisine ne olduğunu fark edince Nukkels havada çılgınca kıv-ranmaya başladı ama onu yönlendiren hiçbir şey yoktu, onu havadaveya olduğu yerde tutacak bir yerçekimi bulunmuyordu, böylece

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 208: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

dönmeye başladı; ki bu, tabii ki başını da döndürdü ve Jack'indavetsiz baskınını daha da kolay kıldı.329

»-* R.A. SALVATORE Jack, Nukkels'in beynindeki her detayı sömürerek yeniden dışa-rı çıktı ve kısa bir süre sonra alışıldık barınağına geri döndü. O daHakuun da Obould'un gerçek planlarını biliyordu; bu, DünyanınOmurgası'nın derinliklerinden Karuck Klanı'nı çağıran üçlününkorkularını doğruluyordu. "Obould cücelerle barış istiyor," diye belirtti Hakuun şüpheyle."Savaşın bitmesini istiyor."Fazlasıyla ork-dışı bir hareket, dedi beynindeki ses."Gruumsh'un arzusunu bozuyor!"Dediğim gibi. Hakuun ağaç öbeğinden çıktı, Jack'in büyüsü Nukkels'i arkasın-dan hızla çekiyor, titretiyor, rahibin salyalarını akıtıyor, havada sü-zülmesine neden oluyordu. Hakuun diğerlerinin yanına vardığındaelini sallayark Nukkels'in yere düşmesine izin verdi. "Kral Bruenor'a gidiyormuş," diye söze başladı Karuck Klanışamanı. "Reis Grguch ve Karuck Klanı tarafından verilen hasarıortadan kaldırmak için.""Hasar?" diye sordu Grguch kalın kaşlarını çatarak. "Hasar!""Geldiğiniz zaman size açıkladığımız gibi," dedi Ung-thol. "Arkadaşlarımızın bize söylediği gibi," diye onayladı Hakuun."Kral Obould savaş arzusunu kaybetmiş. Battlehammer Klanı iledaha fazla savaş istemiyor.""Korkaklık," dedi Toogwik Tuk. "Evine dönmesine yetecek kadar ganimet kazandı mı?" diye sor-du Grguch; sesi alaycı ve aşağılayıcıydı. "Boş kayaları fethetti," dedi Dnark. "Değerli olan her şeyBattlehammer cücelerinin salonlarında veya Gümüşay diyarınınkarşısındaki nehirde yatıyor. Ama Obould..." durdu, döndü veNukkels'a sert bir tekme savurdu. "...Obould, Bruenor ile pazarlıkedecek. Anlaşma yolu arayacak!""Cücelerle mi?" diye bağırdı Grguch. "Aynen öyle," dedi Hakuun ve Grguch başıyla onayladı;Hakuun çalışmalarına sözlerinden şüphe etmeyecek kadar uzun za-mandır tanıklık etmişti.Ung-thol ve Toogwik Tuk bilgiç bir ifadeyle karşılıklı sırıttılar.330

ORK KRAL *-#Bunların hepsi gösterinin bir parçasıydı; iki reis arasındaki ayaktakımını tahrik etmek, tüm öfkeyi Obould'un aşikar planlarının açı-ğa çıkan gülünçlüğüne yöneltmek için yapılıyordu. "Ve Grguch ile de pazarlık edecek," diye hatırlattı Dnark, vahşiork reisine. "Onayını almak için seni yanına çağıracak. Ya da belkide elflere ve cücelere saldırdığın için seni azarlayacak." Grguch'un kan çanağı gözleri yuvalarından fırladı ve titreyendudaklarından muazzam bir hırıltı yükseldi. Sanki ileri atıpDnark'm kafasını kopracak gibi duruyordu ama Kurt Çenesi Reisi

yumuşamadı. "Obould, Grguch'a Bol-Ok Krallığı'nı kimin yönetti-ğini göstermek istiyor. Ona katılman için dil dökecek çünküGruumsh'un gerçek görüşünü izlediğinden böylesi emin.""Cücelerle pazarlık etmek mi?" diye kükredi Grguch."Korkaklık!" diye haykırdı Dnark.

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 209: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

Grguch olduğu yerde durdu, yumruklarını sıkıyordu, boynunda-ki kaslar iyice belirgenleşmiş, göğsü ve omuzları adaleli güçleri orkderisi altında kalamıyormuşçasına şişmişti. Kral Obould'un davetiyle gelen orku görmek üzere dönerek,"Oktule!" diye bağırdı.Elçi, çevresindeki diğer tüm orklar gibi, büzülüp kaldı."Buraya gel," diye emretti Grguch. Titreyip terleyen Oktule çabucak başını salladı ve geriye doğrudaha bir sendeledi... ya da bir çift güçlü Karuck Klanı savaşçısı onukollarından kavrayıp ileri doğru yürütmeselerdi sendeleyecekti.Ayaklarını zemine gömmek istedi ama savaşçılar onu sürükleyipReis Grguch'un vahşi bakışlarının karşısına bıraktılar."Kral Obould beni azarlayacak mı?" diye sordu Grguch. Zavallı Oktule'un bacaklarından ıslak bir hat süzüldü ve ork ye-niden başını salladı; gerçi çevredeki hiç kimse bunun sorunun ceva-bı mı yoksa basit, çaresiz bir inkar mı olduğunu anlayamadı. Ro-lünün kasıtsız olduğunu bilen Dnark'a odaklanıp bakışlarıyla reiseyalvardı.Dnark ona güldü. "Beni azarlayacak mı?" diye yeniden sordu Grguch, bu kez dahayüksek sesle. İleri atılıp titreyen Oktule'e tepeden baktı. "Bana331

j*1-» R-A. SALVATOREbunu söylemedin." "O... yapmaz... o... o... sizi ona götürmemi söyledi," diye keke-ledi Oktule. "Beni azarlayabilir mi?" diye sordu Grguch; Oktule bayılacakgibiydi."Bilmiyorum," diye itiraz etti zavallı ulak, zayıf bir ses tonuyla. Grguch, Dnark ve diğerlerine döndü; sanki her şeyi çözmüş gibiyüz ifadesi aydınlanmıştı. "Bruenor'un desteğini kazanmak içinObould bir şey önermek zorunda," dedi Grguch. Yeniden Oktule'adöndü ve elinin tersiyle yüzüne bir tokat indirdi, ulak yana doğrusendeleyip yere yığıldı. Grguch tekrar Dnark'a döndü; küçümseyici bir şekilde gülüyor,bilgiç bir şekilde başını sallıyordu. "Belki de Bruenor'a MithrilSalonu'na saldıran savaşçının kellesini önerecektir."Arkasındaki Oktule yutkundu. Dnark, Nukkels'a, "Bu doğru mu?" diye sordu ve yüzükoyunyerde yatan orka sert bir tekme daha attı. Nukkels homurdanıp inledi ama anlaşılabilir tek bir şey söyle-medi. "Mantıklı," dedi Ung-thol ve Dnark çabucak başıyla onayladı;Grguch'un gönüllü çılgınlığının yatışmasını ikisi de istemiyordu."Obould saldırıyı kendisinin yapmadığına Bruenor'u ikna etmek is-tiyorsa bu iddiasını kanıtlamak zorunda." "Grguch'un kellesiyle mi?" diye sordu Karuck Klanı Reisi, ba-kışlarını Hakuun'a çevirirken ve Grguch sanki tüm bunlar birer saç-malıkmış gibi güldü. "Aptal rahip bana böyle bir şey göstermedi," diye itiraf ettiHakuun. "Ama Obould, Bruenor ile gerçekten barış yapmak istiyor-sa ve bunu yaparsa işte o zaman Reis Grguch kısa zamanda bir...sıkıntıya dönüşecektir." "Bu aptal Obould ile görüşmemin zamanı çoktan geldi; onaKaruck Klanı gerçeğini gösterebilirim," dedi Grguch ve o andanzevk aldığını açıkça ortaya koyan hafif bir kahkaha attı. "Toz top-rak içinde yatanın yolculuğunu yarıda kesmeniz talihsizlik olabilir,"dedi, başıyla hâlâ kıvranan Nukkels'ı işaret ederek. "O sepetin içine

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 210: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

332

ORK KRAL *-Mbaktığı zaman Kral Bruenor'un şaşkınlığı ve korkusu muazzam ola-caktır! Obould'un kellesini sepetten dışarı çıkaran cücenin yüz ifa-desini görmek için yığınla kadın ve altın veririm!" Bunun üzerine Karuck Klanı orkları uğuldamaya başladı amaDnark, Ung-thol ve Toogwik Tuk yalnızca birbirlerine bakıp başla-rını salladılar. Zira her şey ortadaydı; komplo açıkça dile getirilmiş,alenen duyurulmuştu ve bunun geri dönüşü yoktu. Kayıtsız duranHakuun'a müteşekkir bir şekilde başlarıyla selam verdiler;Hakuun'un Gnom Jack olan kısmı, bir şekilde akran olma hayalinikurmalarına izin vermek şöyle dursun varlıklarının gerçekliğini ka-bul etmek bile istemiyordu. Grguch iki uçlu baltasını çekti fakat sonra durdu. Balta yerinebelinden uzun, korkunç bir kılıç çıkardı ve Oktule'un çevresindekiKaruck orklarma baktı. Gülümsemesi bu orkların zavallı ulağı ilerisürüklemesi için gereken tek itici güçtü. Oktule'un ayakları nemli bahar zemininde küçük çukurlar oluş-turdu. İtiraz ederek başını sallıyor, "Hayır, hayır, lütfen, hayır!" diyehaykırıyordu. Bu yakarışlar Grguch'u yalnızca daha fazla tahrik etmişe benzi-yordu. Uzun adımlarla Oktule'un arkasına yürüdü ve aptalın saçınıkavradı, başını sertçe arkaya çekiyor, boğazını ortaya çıkarıyordu. Oktule'un kendi kabilesindeki orklar bile tezahürata ve nağme-lere eşlik ettiler; dolayısıyla ork ölüme mahkûmdu. Saf korkuyla olağandışı tonlarda bağırıp çağırdı. Bıçak boğazı-nın yumuşak derisine dayandığında dövündü, tekmeler savurdu vedirendi. Sonra çığlıkları güçsüzleşti ve Grguch onu yüzükoyun yere ser-di, reisin kolu öfkeyle hareket ederken dizleri orkun sırtındaydı; onuzemine mühürlüyordu. Grguch, Oktule'un kellesini çılgına dönmüş kalabalığa sunarakyeniden doğrulduğunda üç komplocu bir kez daha karşılıklı bakış-tılar ve derin, dengeli bir nefes aldılar. Dnark, Toogwik Tuk ve Ung-thol hiçbirinin de şimdiye kadargörmediği zalimlikte bir anlaşma yapmışlardı. Ve üçü de bir günGrguch'un kitlelerin onayını almak üzere onların kellelerini sunabi-333

«-* R.A. SALVATORElecek olmasının basit bir olasılıktan çok daha öte bir şey olduğunubiliyordu. Fakat olasılıklarla yetinmek zorundaydılar çünkü karşılarındakidiğer seçenek Obould'a; yalnızca Oboüld'a itaat etmekti. Ve butabii ki kabul edemeyecekleri bir korkaklıktı.—Hh— O gecenin ilerleyen saatlerinde yalnız kaldıklarında Ung-tholyoldaşlarını, "Grguch'un Obould'a,meydan okuyuşunda inceliklihiçbir yan yok," diyerek uyardı. "Diplomasi onun tarzı değil." "Diplomasiye ne zaman var ne de ihtiyaç," dedi üçü arasınd~şüphesiz en sakin ve kendinden emin kişi olan Toogwik Tuk. "Önü-müzdeki seçenekleri biliyoruz ve yolumuzu çok önce seçtik.Grguch ve Karuck Klanı seni şaşkınlığa mı uğrattı? Aynen sana anlattığım gibiler." "Beni şaşkınlığa uğratan onların... ustalıkları," dedi Dnark.

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 211: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

"Grguch dosdoğru bir şekilde ilerliyor." "Obould'a doğru dosdoğru," diye belirtti Toogwik Tuk gülmesi-ni tutamayarak. "Kral Obould'u küçümseme," diye uyardı Dnark. "Nukkels'Mithril Salonu'na gönderişi Grguch'un oluşturduğu gerçek tehditifarkında olduğunu gösteriyor. Hazırlıksız yakalanmayacaktır." "Bu savaşın yayılmasına izin veremeyiz," dedi Ung-thol."Grguch adı doğudaki, Surbrin'deki orklar arasında son derece mü-him ama savaşçı sayısı Obould'un batıdaki ve kuzeydeki birlikle-riyle karşılaştırıldığında pek az kalıyor. Savaş kapsamı genişlersekesinlikle alt ediliriz." "O halde genişlemeyecek," dedi Toogvvik Tuk. "Obould'la çev-resindeki küçük grubun yanında yüzleşeceğiz, böylece KaruckKlanı onu alt edecek ve her şey bitecek. Gruumsh'un lütfuna sahipdeğil; bundan şüphemiz var mı?" "Hareketleri Gruumsh'un sözcüklerinin yankısı değil," diye gö-nülsüzce onayladı Ung-thol."Tabii hareketlerinden eminsek," dedi Dnark.334

ORK KRAL *-*{ "Mithril Salonu'na karşı eyleme geçmeyecek!" diye hırladıToogwik Tuk. "Nukkels'ın iniltilerini duydunuz! Grguch'un rahibibunu doğruladı.""Gerçekten öyle mi?" diye sordu Dnark."Obould harekete geçmeyecek!" diye itiraz etti Toogvvik Tuk. "Ve Grguch kontrol edilmeyecek," dedi Dnark. "KaruckKlanı'nı işte bu yüzden öne çıkardık. Her şey tam da beklediğimizgibi çözülüyor ve Grguch her beklentiyi karşılayıp beklentilerinötesine bile geçiyor. Şimdi, bulmayı arzulamaya karar verdiğimizşeyi bulduğumuza göre başlangıçtaki düşüncelerimize sımsıkı tu-tunmalıyız. Yüce bir zafer ve şan söz konusuyken halkının olduğuyerde durması Gruumsh'un arzusu değil. Halkının, cücelerin KralBruenor gibilerle pazarlık etmesi Gruumsh'un arzusu değil. Hiçbirzaman da olmadı! Obould kendini ahlak ve sağduyu sınırlarının çokötesine itti. Bunu Karcuk Klanı'nı çağırdığımızda biliyorduk veşimdi de biliyoruz." Başını çevirip çamurun içinde bilinçsiz bir hal-de ölüm döşeğinde yatan Nukkels'in yüzüne tükürdü. "Şimdi bunuçok daha net bir şekilde biliyoruz." "Dolayısıyla bırakın da Obould'un çağrısına cevap verenGrğuch'a tanıklık edelim," dedi Toogwik Tuk. "Bırakın da tüm te-zahüratı ordularımızı Kral Bruenor'un üzerine yönelten KralGrğuch'a yöneltelim." Ung-thol'un yaşlı ve kırışıklıklarla dolu yüzünde hâlâ şüphe izle-ri vardı ama Dnark'a bakıp reisinin onay veren ifadesini paylaştı. Çok da uzakta olmayan bir ağaçta tuhaf bir hızlı yılan tüm bukonuşulanları zevkle dinledi.335

ENTRİKA VE İTTİFAK Menzoberranzan'da yetişen, anaerkil Menzoberranzan şehrindebir erkek drow olan Tos'un Armgo, Drizzt, kollarını arkasında sıkı-ca birleştirip ipi iri bir ağaçla daha da sağlamlaştırdığında pek de su-rat asmadı. Yakalanmıştı; kaçacak veya saklanacak hiçbir yeri yok-tu. Yana, Khazid'hea'nın Drizzt tarafından bir taşa saplanmış din-lendiği yere baktı... veya bakmaya çalıştı; zira Drizzt onu kütüğesabitlemek için ilmiği büyük bir ustalıkla çenesinin altından geçir-mişti. Kılıcın çağrısını hissedebiliyordu ama ona erişemiyordu.

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 212: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

Drizzt, sanki drow ve sezgili kılıç arasında karşılıklı yapılan ses-siz yakarışları anlıyormuş gibi Tos'un'u dikkatle inceledi... veTos'un onun gerçekten de anladığını fark etti. "Ne kazanacak ne de kaybedecek bir şeyin kaldı," dedi Drizzt."Obould'a hizmet süren doldu." "On günlerdir zaten ona hizmet etmiyordum," diye inatla karşıçıktı Tos'un. "Kıştan öncesinden beri. Onunla savaştığın günden,hatta doğrusunu söylemek gerekirse, daha da öncesinden beri." "Barrison Del'Armgo Evi oğlu tarafından dile getirilen bir ger-çek mi?" diye sordu Drizzt alayla. "Az önce dediğin gibi ne kazanacak ne de kaybedecek bir şeyimvar.""Bir arkadaşım, Bili isimli bir cüce seninle bu konuda konuşa-336

ORK KRAL *-*|cak," dedi Drizzt. "Veya sana bir şeyler fısıldayacak demeliyim, bo-ğazı sesini ondan çalmak üzere ustaca kesildi." Tos'un bu kaçınılmaz gerçeklik karşısında yüzünü buruşturdu,zira Obould'un Mithril Salonu'mın doğu kapısına yaptığı ilk saldırı-nın hazırlıklarında bir cücenin boğazını aynen bu şekilde kesmişti. "Seninle konuşmayı isteyebilecek başka arkadaşlarım da var,"dedi Drizzt. "Ama öldüler ve bunda senin hareketlerinin payı yad-sınamaz." "Bir savaşın içindeydim," diye düşünmeden konuştu Tos'un."Anlamadım..." "Katkıda bulunduğun katliamı nasıl anlayamayabilirsin? Savun-man bu mu gerçekten?"Tos'un başını salladı; gerçi başı iki tarafa da pek dönmüyordu. "Öğrendim," diye ekledi esir drow. "Telafi etmeye çalıştım.Elflere yardım ettim." Kendisine ve tutsağına zarar vermeme niyetine rağmen Drizzt,Tos'un'a tokat attı. Drowu, "Onları elflere götürdün," diye suçladı."Hayır," dedi Tos'un. "Hayır.""Baskının ayrıntılarını biliyorum." "Karuck Klanı Reisi Grguch ve Obould'u fetih yoluna döndür-meye mecbur kılmanın yollarını arayan komplocu bir üçlü tarafın-dan yapıldı," dedi Tos'un. "Düşündüğünden çok daha fazlası var.Aykorusu'na saldıranlarla ve eminim ki Mithril Salonu'na saldır-mak üzere güneye gidenlerle hiçbir zaman taraf olmadım." "Yine de Obould'un müttefiği olmadığını az önce kendin söyle-din," dedi Drizzt. "Ne Obould'un ne de başka bir orkun," dedi Tos'un. "Her nekadar pasif bir rol idiyse de, başlangıçta Donnia Soldou, Ad'nonKareese ve Kaer'lic Suun Wett, Obould ve orkları, Gerti Orelsdottr,devleri ve Proffıt adlı iki başlı trol arasında ittifak oluşturmaya kararverdiğinde oynadığım rolü kabul ediyorum. Onlarla gitme nedenimumursamamamdı; cüceleri, insanları ya da elfleri neden umursaya-caktım ki? Ben drowum!" "Seni temin ederim ki hiçbir zaman aklımdan çıkarmadığım birnoktaya parmak bastın."337

.— +*^F-* R.A. SALVATORE Bu tehdit Tos'un'un kabadayılığını epey söndürdü ama yine debastırmaya devam etti. "Çevremdeki olaylar beni ilgilendirmiyordu.""Ta ki Obould seni öldürmeye çalışıncaya kadar."

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 213: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

"Ta ki katil Obould tarafından kovalanıncaya kadar, evet," dediTos'un. "Ve Aykorusu'ndan Albondiel ve Sinnafain'in kampına gi-dinceye kadar.""Ki onlara ihanet ettin\" diye bağırdı Drizzt. Tos'un, "Tutsakları olmasam da onlardan kaçtım," d-ve aynı şe-kilde bağırarak karşılık verdi."O halde neden kaçtın?" "Senin yüzünden!" diye haykırdı Tos'un. "Drizzt Do'Urden'inonun bende kalmasına asla izin vermeyeceğini, Drizzt Do'Urden'inbeni elfler arasında bulacağını ve bir vadinin derinliklerinde terkedilmiş bir halde bulduğum bu kılıca sahip olmak için bana saldıra-cağını bilen taşıdığım bu kılıç yüzünden." Drizzt bir adım gerileyerek, "Nedeni bu değil ve bunu sen debiliyorsun," dedi. "Kılıcı kaybeden bendim, unuttun mu?" Konuşurken Khazid'hea'ya baktı ve aklına bir fikir geldi. Tıpkıaylar önce yakaladığı dişi drow Donnia'ya inanmak istediği gibiTos'un'a inanmak istiyordu. Yeniden Tos'un'a baktı, çarpık bir şekilde gülümsedi ve, "Hepsibirer fırsat, öyle değil mi?" dedi."Ne demek istiyorsun?" "Obould galipken onunla müttefik oluyorsun. Fakat şimdi zordurumda ve sen onun gazabına uğruyorsun. Dolayısıyla Sinnafain,Albondiel ve diğerlerini kandırmanın, eskilerinin sona erdiği yerdeyeni fırsatlar yaratmanın yolunu buluyorsun. Ya da 'yeni' arkadaş-larının pahasına eskileri yeniden yaratıyorsun. Güvenlerini kazanıpyöntemlerini öğrendikten sonra orklara sunacak yeni bir şey, belkide Obould'u yeniden senin tarafına çekecek bir şey elde ediyorsun.""Grguch'a yardım ederek mi? Anlamıyorsun..." "Ama anlayacağım," diye söz verdi Drizzt, yana, Khazid'hea'yadoğru hareket ederek. Hiç tereddüt etmeden kılıcı kabzasından kav-radı. Kılıcı taştan çıkarırken metal gıcırdayıp tiz bir ses çıkardı amaDrizzt bunu duymadı, zira Khazid'hea çoktan düşüncelerini istila338

ORKKRAL *-f}etmişti.Beni kaybettiğini sanmıştım. Ama Drizzt bunların hiçbirini dinlemiyordu; buna vakti yoktu.Düşüncelerini kılıca odaklayıp Khazid'hea'dan Tos'un Armgo'nunelinde olduğu zamanların bir özetini talep etti. Kılıcı birlikte zafereulaşacakları vaadi ile şımartmadı. Kılıca hiçbir şey sunmadı. Yal-nızca Aykorusu'nda miydin? Elf kanının tadına baktın mı? diyesordu. Tatlı kan... diye itiraf etti Khazid'hea ama bu düşünceyle Drizzt,uzun zaman önce geride kalmış bir zamanı hissetti. Ve kılıçAykorusu'nda bulunmamıştı. Drow bu kadarından emindi. Khazid'hea'nın elf kanına olan düşkünlüğünü açıkça itiraf edi-şiyle Drizzt, Tos'un'un bu baskının bütününü oluşturan bir parçasıolup da yine de Surbrin'in batı yakasında kalışının pek olası birsenaryo olmadığını düşündü. Khazid'hea o kanın döküleceğini bilebile uzaktan katılıma izin verir miydi? Özellikle de Khazid'headrow, elflerin yanındayken, Tos'un'un hakimiyeti altındayken... Drizzt yeniden esir drowa baktı ve Tos'un'la kılıç arasındakiilişkiyi düşündü. Tos'un, Khazid'hea'ya böylesi hakim miydi? Bu soru Drizzt'in düşüncelerinde dolanırken ve bu sayede tele-patik kılıca sunulunca Khazid'hea'nın alaycı cevabı devreye girdi.

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 214: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

Drizzt her şeyin tamamen nüfuz edebilmesi için kılıcı birkaç da-kikalığına yere indirdi. Kılıcı geri aldığında sorularını yeni geleneyöneltti.Grguch, diye bildirdi.İyi bir savaşçı. Acımasız ve güçlü.Khazid'hea için değerli bir yönetici mi? diye sordu Drizzt.Kılıç yadsımadı.Obould'dan daha mı değerli? diye sessizce sordu Drizzt. Tekrar içine dolan his pek de olumlu bir etkiye sahip değildi. Vebuna rağmen Drizzt, Kral Obould'un herhangi bir orkun çarpışabi-leceği en iyi savaşçılardan biri, kılıcın uzun zamandır yöneticisi ola-rak göz diktiği Drizzt'in kendisi kadar iyi olduğunu biliyordu. Fakatelit sınıftan değildi; Catti-brie de iyi bir savaşçıydı ve yine de Drizztkılıçla yaşadığı son deneyimden, Catti-brie yayını kullanmayı339

«h* R.A. SALVATOREKhazid'hea'nın egosunun kaldıramayacağı kadar çok tercih ettiğin-de kadınla Khazid'hea'nın arasının açıldığını biliyordu. Drizzt kılıcı tekrar yere indirmeden önce uzun bir süre geçti veher daim kana susamış Khazid'hea'nın tam da Tos'un'un söylediğisebeplerden Grguch'u Obould'a açıkça tercih ettiği izlenimini edin-di. Obould ne fetih ne de savaş peşindeydi. Drizzt, ağaca bağlı olmasının yarattığı tuhaf pozisyonun el ver-diğince rahat bir şekilde dinlenen Tos'un'a baktı. Drizzt, Tos'un'uniddialarının, tümünün, akla yatkınlığını yadsıyamazdı ve belki de,ister candan bir duygu, ister basit bir fırsat nedeniyle olsun, Tos'unşu anda onun ya da müttefiklerinin düşmanı değildi. Ama Donnia Soldou ile yaşadığı deneyimden sonra; işin aslıbilinçli bir hayat sürmeye başladığı ilk anlardan itibaren kendiırkıyla yaşadığı tüm deneyimlerden sonra, Drizzt Do'Urden bu işişansa bırakmayacaktı.

Güneş uzun zaman önce batmıştı, karanlık gece yumuşayan kar-dan kıvrılıp gelen bir sisle daha da kasvetli bir hal almıştı.Bruennor, Hralien, Regis, Thibbledorf Pwent, Mirabarlı TorgarHammerstriker, Shingles McRuff ve rahip Cordio bu sisin içindekayboldular. Sırtın öbür tarafında, Bruenor'un cüceleriyle Alustriel'in büyü-cülerinin tedbirli bir şekilde çalıştıkları surun arkasında Catti-brieortadan kaybolan grubu kırık bir kalple izledi."Onlarla gitmeliyim," dedi. "Gidemezsin," dedi arkadaşı; Gümüşay'ın Leydi Alustriel'i.Uzun boylu kadın, Catti-brie'ye yanaştı ve kolunu kadının omzunakoydu. "Bacağın iyileşecek." Catti-brie bakışlarını kaldırıp kadına baktı, zira Alustriel ondanneredeyse on beş santim daha uzundu. "Belki de bu teklifimi değerlendirmen için bir işarettir," dediAlustriel."Büyücülük eğitimi mi? Böylesi bir uğraş için fazla yaşlı değil340

ORK KRAL «MKmiyim?" Alustriel bu saçma soruyu hafife alırcasına güldü. "Her ne kadar

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 215: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

büyü özürlü cüceler tarafından yetiştirilmiş olsan da bundan kendikendine hoşlanmaya başlayacaksın." Catti-brie bir an için kadının sözlerini düşündü ama kısa bir süresonra ilgisini surun öbür tarafına, sisin babasını ve arkadaşlarınıyuttuğu yere yöneltti. "Teklif ettiği gibi babamın yanında yer alaca-ğını düşünmüştüm," dedi ve Gümüşay Leydisi'ne baktı. "Tıpkı senin gibi ben de yapamazdım," diye cevapladı Alustriel."Benim pozisyonum aynen senin yaralı bacağın gibi buna tamamenengel oldu." "Bruenor'un amaçlarını paylaşmıyor musun? Obould'un yanın-da mı yer alacaksın?" "Tabii ki hayır," dedi Alustriel. "Ama Gümüşay'ı savaşın içineatmak bana göre değil." "Sen ve Gümüş Süvarilerin avare Nesmeliler'i kurtardığınız za-man tam olarak bunu yaptın." "Nesme ile olan anlaşmamız bunu gerektiriyordu," diye açıkla-dı Alustriel. "Saldırıya uğramışlar ve canlarını kurtarmaya çalışı-yorlardı. İhtiyaç duydukları anda yanlarına gitmeseydik önemsiz birarkadaş olurduk." "Bruenor da şu anda kendi durumunu aynen böyle görüyor,"dedi Catti-brie."Gerçekten de öyle," diye kabul etti Alustriel. "Böylece tehditin kökünü kazımayı planlıyor. Ork ordusununkellesini uçurup onları dağıtmayı planlıyor." "Başarılı olmasını umar ve bunun için yakarının. Orkların git-mesi Gümüş Smırlar'daki tüm halkların ortak arzusu tabii ki. Amabenim görevim Gümüşay'ı bu kışkırtıcı saldırının içine atmak değil.Konseyim tutumumuzun savunma olacağına karar verdi ve ben deonların buyruklarına bağlı kalmakla yükümlüyüm." Catti-brie başını salladı ve iğrenmiş ifadesini saklamadı. "Sankihuzur içindeymişiz de Bruenor da bu huzuru bozmaya çalışıyormuşgibi davranıyorsun," dedi. "Kış karı nedeniyle savaşa verilen mec-buri ara daha önce yapılanların iptalini mi gerektiriyor?"341

^- 4*5§: ' RA. SALVATORE Alustriel kızgın kadını daha da sıkı kucakladı. "Bu hiçbirimizinolmasını istediği bir şey değil," dedi. "Ama Gümüşay konseyiObould'un yürüyüşünü durdurduğu ve bizim bunu kabul etmemizgerektiğinde kararlı." "Mithril Salonu'na daha yeni saldırıldı," diye hatırlattı Catti-brie. "Arkamıza yaslanıp bize tekrar tekrar saldırmalarına izin mivereceğiz?" Alustriel'in sessizliği buna bir cevabı olmadığını gösteriyordu."Şu anda Obould'un peşinden gidemem," dedi. "Gümüşay lideriolarak konseyin kararına bağlı kalmakla yükümlüyüm. Bruenor'abaşarılar diliyorum. Tüm kalbim ve ruhumla başarılı olmasını veorkların deliklerine geri tıkılmasını diliyorum." Catti-brie sakinleşti; bunun sebebi Alustriel'in sözlerinden çokses tonundaki dürüstlük ve pişmanlıktı. Birlikte ilerlemeyi reddetsebile Alustriel yardım etmişti; Bruenor'a cüceyi Drizzt'e götüreceksihirli bir madalyon vermişti. Bu, yıllar önce başıboş dolananDrizzt'in peşinden giderken Catti-brie'ye verdiği madalyonun aynı-sıydı. Alustriel, "Bruenor'un tahminlerinde haklı olduğunu umuyo-rum," diyerek sözlerine devam etti; sesi endişe doluydu. "UmarımObould'u öldürmek, istediği sonuçları elde etmesini sağlar." Catti-brie cevap vermedi, yalnızca orada öylece durup söylenen-leri özümsedi. Savaşı başlatan Obould'un istikrar sağlayıcı bir güce

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 216: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

dönüşmüş olduğuna kendini inandıramıyor, bununla birlikte şüphe-lerini de inkar edemiyordu.—M— İki ork alabildiğine açılmış akçaağacm altında durdu, dallarınınkeskin, çıplak hatları henüz filiz hücumu ile yumuşamamıştı.Konuşup kendi aptallıklarına gülüştüler; zira tamamen kaybolmuş-lardı ve küçük kasabadaki halklarından oldukça uzaktalardı. Gecekaranlığında yanlış patikaya sapmak onları uzak kırlara çıkarmıştıve toplamak üzere geldikleri çıralardan uzun süre önce vazgeçmiş-lerdi.342

ORK KRAL »HM Bir tanesi karısının ısınmak için kendisini heyecanlandıracağınaböylece gecenin yarısını bile çıkaramayacak ateşi düzenleyebilece-ğine sızlandı. Diğeri güldü ve gülümsemesi, neşesi bir elf oku tarafından ça-lındıktan sonra bile devam etti; ok temiz bir şekilde arkadaşının şa-kağına saplandı. Şaşkınlık içinde dikilen, yalnızca gülümsemektenvazgeçmesi gerektiğini düşünemediğinden gülümsemeye devameden ork arkasından hızla yaklaşan ağır botların ani gümbürtüsünübile kavrayamadı. Bir miğferin keskin ucu omurgasına saplanıpkasları ve kemikleri parçalayarak göğsünü yarıp kan ve parçalanmışkalbinin kalıntılarıya dışarı çıktığında tamamen hazırlıksız yakalan-mıştı. Thibbledorf Pwent doğrulup orkun çırpınan bedenini başınınüzerine kaldırdığında çoktan ölmüştü. Cüce daha çok düşman ara-yışıyla çevrede dolandı. Akçaağacm güney tarafındaki gölgeleriniçinde güçlükle ilerleyen Bruenor ve Cordio'yıı gördü; doğudakiTorgar ve Shingles'ı fark etti. Kuzeybatıdaki Hralien ve Pwent'inarkasından gölgelerin içinde onu takip eden Regis ile grup kısa birsüre sonra bu iki orkun yalnız olduğu fikrine kapıldı. "Oldukça iyi öyleyse," dedi Bruenor, başıyla onaylayarak.Alustriel'in kendisine verdiği madalyonu tuttu. "Daha sıcak," diyeaçıkladı. "Drizzt yakınlarda." "Hâlâ kuzey mi?" diye sordu akçaağacm altından Bruenor'unyanında durmak üzere çıkan Hralien. "Tam da senin geldiğin yerin öbür tarafı," diye onayladıBruenor, madalyonu kavrayan yumruğunu ileri doğru uzatarak. "Veher adımla daha da ısınıyor." Bruenor'un yüzünde tuhaf bir ifade belirdi. Kendisine yönelenmeraklı bakışlara, "Biz burada dururken de ısınıyor," diye açıkladı.Bir dakika sonra Regis "Drizzt!" diye haykırdı. Buçukluğun parmağının işaret ettiği yöne dönen diğerleri bir çiftkara elfm kendilerine doğru geldiğini gördüler; bağlı Tos'un arka-daşlarının önünde yürüyordu. "Onu bulman oldukça uzun sürdü, ha?" dedi Thibbledorf Pwenthomurdanarak. Etkili olması için eğilip bacağına vurdu; bu hareket343II

K-t R.A. SALVATOREölü orkun tuhaf bir şekilde çırpınmasına neden oldu. Drizzt kanlar içindeki cüceye, miğferinin tepesinde taşıdığı yükebaktı. Bu görüntünün abesliği karşısında söyleyebileceği hiçbir şeyolmadığını fark ederek yalnızca Tos'un'u dürtüp ana gruba doğruyürüdü. "Mithril Salonu'nun doğusundaki sura saldırdılar," diye açıkla-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 217: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

dı Hralien. "Tıpkı korktuğun gibi." "Evet ama onları geri püskürttüğümüzü de bil," diye eklediBruenor.Drizzt'in şaşkın ifadesi bakışlarıyla grubu tararken de değişmedi. "Ve şimdi Obould'un peşindeyiz," diye açıkladı Bruenor. "Şim-di senin haklı olduğunu biliyorum elf. Obould'u öldürmeli ve herşeye son vermeliyiz; tıpkı senin kızımın kılıcıyla onun peşinden git-meden önce düşündüğün gibi." Drizzt, küçük gruba bakarak "Obould'un peşinde miyiz?" diyeşüpheyle sordu. "Ordu getirmemişsin dostum." "Pöh! Ordu yalnızca her şeyi çorba eder," dedi Bruenor elini sal-layarak. Meselenin özünü anlamak Drizzt için pek de zor değildi; söyle-nenleri bir an düşününüp, Bruenor'un liderlik yöntemini göz önün-de bulundurunca hiç de şaşırmaması gerektiğini fark etti. "Obould'a ulaşmayı umuyoruz ve görünüşe bakılırsa tam da bukonuda bize yardımı dokunabilecek bir esirimiz var," dedi Hralien,Tos'un'a doğru bir adım atarak. "Nerede olduğuna dair hiçbir fikrim yok," dedi Tos'un, elf dili-ne olan kısıtlı hakimiyetiyle."Tabii ki böyle söyleyeceksin," dedi Hralien. "Size yardım ettim... halkına," diye karşı çıktı Tos'un. "Grgucbaşarısız baskında onları yakaladı ve ben onlara emniyette olmala-rını sağlayan tüneli gösterdim." "Doğru," diye cevapladı Hralien. "Ama bu tam da bir drowunyapacağı şey değil mi zaten? Güvenimizi kazanmak için yani?" Tos'un'un omuzlan çöktü ve drow bakışlarını indirdi; zira aynısavaşı Drizzt'e karşı da yapmıştı ve bundan kaçmasının hiçbir yoluyok gibi gözüküyordu. Şu ana kadar yaptığı her şey kendine hizmet344

ORK KRAL «-«etmek ve daha geniş, daha alçak bir plana fayda sağlamak olarakyorumlanabilirdi. Bruenor, Drizzt'e, "Onu öldürüp bu meseleyi halledebilirdin,"dedi. "Bize yardım etmiyorsa bizi yavaşlatıyor demektir." Pwent yan taraftan, "Bir kalp atışı içinde göreve katılmaya geli-yorum kralım!" diye bağırdı ve tüm gözler cüceye döndü; Pwentbaşını öne çıkararak eğilmiş, bir çift ağacın arasındaki dar geçitteduruyordu. Ölü orkun baldırını bir ağaç kütüğüne dayadı, zavallıyaratığın omuzlan başka bir kütükle desteklenmişti ve ani bir ham-leyle cüce geriye doğru asıldı. Dikenli miğfer geriye doğru çekilipcüceyi ölü ağırlığındaki yükünden kurtarırken kemikler ve kıkır-daklar hareketlendi, zemin kaydı. Pwent geriye doğru sendeleyip kalçasının üzerine düştü amaanında ayağa fırlayıp, başını dudaklarını titretecek kadar güçlü birşekilde sallayarak diğerlerine doğru sıçradı. Sonra gülümseyerekellerini önüne götürdü; avuç içlerini açtı, başparmakları birbirlerinedeğdirerek hamlesini hizaladı."Kara derili köpeği birazcık döndürün," diye talimat verdi. "Henüz değil, sevgili cüce," dedi Drizzt ve Pwent açıkça seçilenbir hayal kırıklığıyla doğruldu. "Onu yanında götürmeyi mi düşünüyorsun?" diye sorduBruenor ve Drizzt başıyla onayladı. "Rotamızı Aykorusu'na ya da Mithril Salonu'na çevirebiliriz,"diye önerdi Hralien. "Bir günden fazla kaybımız olmaz ve yükü-müzden de kurtuluruz."Ama Drizzt başını iki yana salladı.

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 218: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

"Onu öldürmek daha kolay," dedi Bruenor ve yan tarafta Pwentsaldırıya hazırlanan bir boğa gibi ayağını yere sürümeye başladı. "Ama daha akıllıca değil," dedi Drizzt. "Tos'un'un iddialarıdoğruysa varlığı bizim için kıymetli olabilir. Değilse hiçbir şey kay-betmeyiz çünkü hiçbir şeyi riske atmamış oluruz." Drowa baktı."Bizi kandırmıyorsan seninle işimiz bittiğinde serbest kalacağınadair söz veriyorum." "Bunu yapamazsın," dedi Hralien, tüm bakışları kendi üzerinetoplayarak. "Aykorusu'na karşı suç işlediyse kaderine tek başına345

P-* R.A. SALVATOREkarar veremezsin." Drizzt "İşlemedi," diyerek elfı temin etti. "Orada değildi; ziraKhazid'hea orada değildi." Bruenor, Drizzt'i diğerlerinden uzaklaştırarak hızla yana doğruçekti. "Kendine benzer bir drow için bunun ne kadarını yalnızcaumut ediyorsun?" diye açıkça sordu. Drizzt içtenlik ve katiyetle başını iki yana salladı. "Seni teminederim ki Bruenor bunu yapıyorum çünkü bunun bizim ve davamız-o dava her ne ise- en iyisi olduğunu düşünüyorum." "Ne anlamı var?" diye sordu cüce. "Obould'u öldürmeye gittiği-mizden şüphen olmasın!" Bu açıklama ile sesini yükseltti ve herkesona döndü. . Drizzt karşı çıkmadı. "Böyle bir şansı olursa Obould, Tos'un'uöldürür; tıpkı Tos'un'un arkadaşlarını öldürdüğü gibi. Seni teminederim ki dostum Tos'un'un varlığıyla hiçbir şeyi riske atmıyoruzve kazanç olasığılımız yadsınamaz." Bruenor, Drizzt'e uzun uzun, sertçe baktı, sonra bakışlarınısanki kaderine -o kader her ne ise- razıymış gibi sakince duranTos'un'a çevirdi."Söz veriyorum," dedi Drizzt. "Senin sözlerin her zaman yeterince iyiydi, elf," dedi Bruenor.Döndü ve yürürken Torgar'la Shingles'a seslenerek diğerlerinedoğru harekete geçti. "Bir drowu gözlemeye uygun olduğunuzu dü-şünüyor musunuz?" diye sordu; ya da sormak üzereydi zira niyetitamamen anlaşıldığı an Drizzt onun sözünü kesti."Bırak da Tos'un benim sorumluluğumda kalsın," dedi.Bruenor bir kez daha Drizzt'in arzusuna razı geldi.346

DONUM NOKTASI Wulfgar birkaç gün boyunca Auckney şehrinin eteklerindedolandı. Auck Kalesi'ne gelişinin Lord Feringal üzerinde yarataca-ğı ve Colson için tehlikeli sonuçlar doğuracağı korkusuyla kasaba-da yüzünü göstermeye cesaret edemedi. Ama Wulfgar tenhalıklardahuzur bulan, soğuk geceler boyunca nasıl hayatta kalacağını ve ken-disini nasıl gizleyeceğini bilen biriydi. Lord ve Leydi'nin yeni çocuğuyla ilgili duyduğu her şey onuumutlandırdı. En etkili dedikoduları heyecanlı kasaba halkı yapıyorve kızın Feringal 'le Meralda'nın olduğunu ve hiçbir zaman uyan-masının beklenmediği bir uyku halinde doğduğunu söylüyorlardı.Ve çocuğun iyileşmiş olması hem çift hem de kasaba için nasıl dabüyük bir mutluluktu! Başka bir dedikodu Colson'u barbar soyluluğuyla birleştiriyorve Lord Feringal'in yanındaki varlığının Auckney halkının güvenli-ğini garanti altına aldığını anlatıyordu; donmuş Kuzeyin sert top-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 219: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

raklarında görülmesi muhteşem bir şeydi! Wulfgar, tüm bunları Colson, kendisi ve Delly için iyi bir şeyyaptığına dair gitgide büyüyen bir duyguyla özümsedi. Doğrusukalbinde dolmasını hiçbir zaman beklemediği bir boşluk vardı veileriki yıllarda Auckney'e gelip Colson'u ziyaret edeceğine gerçek-ten ant içmişti. Neticede Feringal'in zaman geçtikçe onu kovması ya347

R.A. SALVATOREda tutuklatması için bir sebebi olmayacaktı ve işin aslı Wulfgar ile.ride bir uzlaşmaya varacak güç seviyesine erişebilirdi; ne de olsa kı-zın anne babası hakkındaki gerçeği biliyordu. Lord Feringal, ne fi.ziksel ne de politik olarak onun düşmanlığını kazanmak istemezdi. Barbarın umudu buydu; onu kendini tamamen kaybetmekten veColson'u 'kurtarmak' üzere kasabaya koşmaktan alıkoyan tek şeydi bu. Oralarda oyalanmaya, dinleyip izlemeye devam etti; birden çokkez Colson'u yeni ailesiyle görme şansına erişti. Küçük kızın yeniçevresine ve yeni ailesine -en azından uzaktan görüldüğü kadarıyla-ne denli kolay bir şekilde uyum sağladığım görmek onu gerçektenhayrete düşürüp yüreklendirdi. Colson, Mithril Salonu'ndaki kadarsık gülüyor ve Meralda'nın elini tutup kadının gölgesinde yürürkenhuzurlu gözüküyordu. Aynı şekilde Meralda'nın kıza beslediği sevgi yadsınamazdı.Kadının yüzündeki dinginlik Wulfgar'ın tam da hayalini kurduğuşeydi. Bütünlenmiş ve memnun görünüyordu ve bu vaatkar dış gö-rünüşe ek olarak Wulfgar'ı daha çok umutlandıran Lord Feringal'inkızın yanındaki duruşuydu. Feringal'in karakterinin yıllar içindegeliştiğine hiç şüphe yoktu. Belki Wulfgar'ın olağanüstü bir dürüst-lüğe sahip bir kadın olduğunu bildiği Meralda'nın desteği veyaFeringal'in rahatsız edici kız kardeşinin yokluğu sayesinde böyleolmuştu. Sebep her ne ise sonuç ortaydı ve barbar, Auckney çevresindedolandığı her gün çocuğu gerçek annesine geri getirme kararınındoğruluğundan daha da emin oluyordu. Kalbindeki tüm acı hâlâ ye-rinde durduğundan bu; Colson'u Meralda'nın sevgi dolu kollarındadüşünmek Wulfgar'a iyi geliyordu. Pek çok kez Auckney'e koşup Colson'a ona sevdiğini söylemek,kızı kollarına alıp onu her zaman seveceğini, her zaman koruyaca-ğını söylemek istedi. Pek çok kez içeri girip yalnızca veda etmek is-tedi. Kızın "Ba!" çığlıkları hâlâ beyninde yankılanıyordu veWulfgar bu sesin kendisini yıllar boyu rahat bırakmayacağını bili-yordu. Ama içeri giremezdi ve böylece günler on günlere dönüştüğün-de Wulfgar geldiği yer olan dağ yolundan doğuya doğru kayboldu.348

ORK KRAL «—#Ertesi gün, yolun Luskan'ın bayırlarından güneye doğru devam etti-ği ve kuzeyde Dünyanın Omurgası'mn bir yanından öbürüne geçipBuzyeli Vadisi'ne açılan doğu geçidinin sonuna vardı. Wulfgar başlangıçta iki yöne de sapmadı. Bunun yerine patika-yı aştı ve kendisine doğunun uzaklarında kıvrılan bölgelerin muaz-zam bir görüntüsünü sunan bir kaya çıkıntısını gözüne kestirdi. Ka-yanın üzerine oturdu ve zihninin gözlerinin görüşünün fiziksel sı-nırlarının ötesinde gezinmesine izin verdi; Mithril Salonu'na vesevgili arkadaşlarına yaklaşan arazinin hayalini kurdu. Ev dediğiyerin hayali... Birden, kızını düşünerek ve onu nasıl da özlediğini fark ederek,

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 220: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

batıya doğru döndü; onu tahmininden çok daha fazla özlemişti. Sonra düşünceleri ve gözleri yeniden doğuya; soğuk bedeniMithril Salonu'nda yatan Delly'nin mezarına yöneldi. "Yalnızca her zaman elimden gelenin en iyisini yapmaya çalış-tım," diye fısıldadı, sanki ölü karısıyla konuşuyormuş gibi. Bu doğruydu. Abyss'ten döndüğünden beri tüm başarısızlıkları-na rağmen Wulfgar elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışmıştı.Arkadaşlarına yeniden katıldığı ilk anda da başarısız olup evhamverici bir rüyanın ardından Catti-brie'ye hakaret ettiğinde de buböyleydi. Morik ile Luskan'a ve Auckney'e seyahati boyunca da buböyleydi. Bu karanlık günler boyunca o kadar çok başarısız olmuş-tu ki... Önce batıya sonra doğuya bakan Wulfgar tüm bu hataların so-rumluluğunu kabul etti. Başarısızlığı kabullenişinin Errtu'nun pen-çelerinde çektiği çileleri sızlanmalara dönüştürmesine izin vermedi.Hiçbiri için bir mazaret bulmadı; zira davranışının gerçekliğini de-ğiştirebilecek hiçbir mazaret yoktu. Yapabileceği tek şey karşısına çıkan her durumda elinden geleninen iyisini yapmaktı. Onu Delly'nin bedenini bulup getirmeye iten debu idi. Doğru olan davranış buydu. Onu, Colson'u yalnızcaCottie'den ve mültecilerden almaya değil aynı zaman da Meralda'yave eve getirmeye iten de bu idi. Doğru olan davranış buydu.Peki... ya şimdi?Wulfgar her şeyi çözümleyeceğini sanmıştı; planlarını yapmış349

g~* R-A. SALVATOREyolunu belirlemişti. Ama o planların önünde uzanışının yalın ger-çekliğinde artık emin değildi. Kayanın üzerine diz çöküp Delly'ninrehberliği için dua etti. Ona yol göstermesi için kadının hayaletineseslendi. Obould, Mithril Salonu'nun kapılarına bir kez daha mı dayanı-yordu? Bruenor'un kendisine ihtiyacı olabileceğini biliyordu. Tüm buyıllar boyunca kendisine sevgiden başka hiçbir şey sunmamış olanüvey babası yaklaşan savaşta onun gücüne ihtiyaç duyabilirdi.Wulfgar'ın yokluğu Bruenor'un ölümüne neden olabilirdi! Aynısı Drizzt, Regis veya Catti-brie için de geçerli olabilirdi.İleriki günlerde kendilerini onları yalnızca Wulfgar'm kurtarabile-ceği durumlar içinde bulabilirlerdi. "Olabilir," dedi Wulfgar ve sözcüğü duyduğu anda durumunsonsuza kadar böyle olacağını fark etti. Kendisine tıpkı onun onlar-dan birine veya hepsine ihtiyaç duyabileceği gibi ihtiyaç duyabilir-lerdi. Ya da belki de günün birinde tümü birden Obould'unki gibibir kara akıntının altında kalabilirlerdi."Olabilir," dedi yeniden. "Daima olabilir." Yine de Wulfgar neredeyse ebedi savaş durumunun sunduğukorkunç olasılıkları bir yana bırakarak kendisine önemli sorular sor-mak zorundaydı. Peki, ya kendi ihtiyaçları? Peki, ya kendi arzulan?Ya kendi mirası?Orta yaşa yaklaşıyordu. Dönüşümlü olarak Wulfgar yüzünü doğudan kuzeye çevirdi;onu Buzyeli Vadisi'ne, atalarının, halkının topraklarına götürecekpatikaya baktı. Bununla beraber yüzünü tamamen oraya dönemeden önce tekrardoğuya, Mithril Salonu'na doğru baktı ve Korkunç Obould'un,Bruenor'un üzerinde yükselişini zihninde canlandırdı.350

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 221: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

GÜVEN VE TEYİT "Bu Toogvvik Tuk kavgacının biri," dedi Grguch, Hakuun'a vetabii Jack'e ama Grguch bunu tabii ki bilmiyordu. Batıya yapılacakbir yürüyüş için yeniden sıraya koyulmak üzere toplanan birliğinyanında duruyorlardı. "Obould'a savaş açmamıza neden olacak." "Obould'un bize savaş açacağını iddia ediyor," dedi şaman, Jackile yapılan hızlı bir içsel diyalogun ardından. Grguch sanki dünyadaki hiçbir şey kendisini daha fazla memnunedemezmiş gibi sırıttı. "Bu Toogvvik Tuk'u seviyorum," dedi."Gruumsh ile konuşuyor." Her ne kadar sorunun kaynağı Jack idiyse de, "Obould'un yürü-yüşünü neden durdurduğunu merak etmiyor musun?" diye sorduHakuun. "Namı vahşetten geliyor ama onları alaşağı edeceği yerdesurlar örüyor." "Rakiplerinden korkuyor," diye varsayımda bulundu Grguch."Ya da rahatına bakıyor. Gruumsh'dan uzaklaşıyor.""Onu aksine ikna etmek niyetinde değilsin." Grguch daha da zalim bir şekilde sırıttı. "Onu öldürmek ve ordu-larını ele geçirmek niyetindeyim. Gruumsh'la konuşuyorum veGruumsh'u memnun edeceğim.""Mesajın açık mı yoksa hileli mi olacak?"Grguch merakla şamana baktıktan sonra çenesiyle kenarda du-351

. =H§*~* RA- SALVATOREran bir çuvalı işaret etti; bu, içinde Oktule'un kellesinin olduğuçuvaldı. Hakuun'un yüzüne çarpık bir gülümseme yayıldı. "Mesajı güç-lendirebilirim," diye söz verdi ve Grguch durumdan hoşnut oldu. Hakuun omzunun üzerinden geriye baktı ve ses tonunu etkili birşekilde yükseltip alçaltarak birkaç gizemli söz söyledi. Jack bütünbunları tahmin etmiş ve bu iş için gerekli başlıca büyüyü çoktan ça-lışmıştı. Gölgelerin arasından Oktule çıkıp geldi; başsız ve acayip.Canlandırılmış zombi gergin bacaklarıyla çuvala doğru adımlar attıve sarkık et parçaları sağa sola sallandı. Bir dakika sonra dimdikdurdu, ardından çifte doğru yavaşça ilerledi; kayıp başını iki eliyletutuyordu. Hakuun, Grguch'a bakıp mahcup bir şekilde omuz silkti. Reisgüldü. "Dobra," dedi. "Yalnızca mesaj teslim edildiğinde Obould'unyüzünün alacağı şekli görmeyi isterdim." Hakuun'un zihnindeki Jack fısıldadı ve Hakuun yankısınıGrguch'a iletti; "Bu ayarlanabilir."Grguch daha da yüksek sesle güldü. "Kokto Gung Karuck, " feryadıyla Grguch'un ordusu -güçlü vesayısı gitgide .artan bin kişi- batıya doğru yürüyüşe başladı; KurtÇenesi güney tarafını almıştı, Karuck Klanı ana kitlenin başını çeki-yordu.En önde zombi Oktule yürüyor; Obould'a bir mesaj götürüyordu. Yankılanan 'Kokto Gung Karuck' böğürtülerini duydular veMithril Salonu'nun kuzeydoğusundan çok da uzak olmayan yüksekbir dağ sırtında Drizzt, Bruenor ve diğerleri bu sesin kaynağını;Karuck Klanı ve müttefiklerinin yürüyüşünü gördüler. "Bu Grguch," dedi Tos'un gruba. "Komplocular onu Obould'agötürüyorlar.""Savaşmak için mi?" diye sordu Bruenor."Veya ikna etmek için," dedi Tos'un.352

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 222: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

ORK KRAL »HK Bruenor homurdandı ama Tos'un, Drizzt ve Hralien'e bakıpbaşını iki yana salladı; ana fikri kabul etmeye hevesli değildi. "Obould yürüyüşünü durdurmak istediğini gösteren şeyler yap-tı," dedi Drizzt. "Bunu birkaç gece önce surda ölen oğlanlarımın ailelerine söyle,elf," diye kükredi Bruenor. "Belki de o Grguch'tu," diye önerdi Drizzt kelime oyunu yap-maya özen göstererek. "Onlar orklardı," diye karşılık verdi Bruenor. "Ork orktur ve'orklann iyi oldukları tek şey tarlaları gübrelemektir. Çürüyen be-denleri senin Aykorusu'ndaki yaraları saracak ağaçların hızlı büyü-mesini sağlayabilir," diye ekledi; konuşması beti benzi atan vetopuklarının üzerinde duran Hralien'e yönelikti. "Innovindil'in kanını örtecek ağaçların," diye devam ettiBruenor, bu kez Drizzt'e bakarak. Ama Drizzt bu can yakıcı yorum karşısında pes etmedi. "Bilgihem silahımız hem de avantajımız," dedi. "Bu yürüyüş hakkındadaha çok bilgi edinmek, amacını öğrenmek ve sonra nereye yönele-ceğini bilmekle iyi ederiz." Grguch'un ordusunun kayalık tepelerdeaçıkça görüldüğü yere, kuzeye baktı. "Ayrıca bizim yolumuz da za-ten onlarınkine paralel." Bruenor hoşnutsuz bir şekilde elini sallayıp döndü; Pvvent anakampta dağıtılan yemeğe doğru onun ardından gitti. Drizzt geriye kalan yarım düzine kişiye "Onlara yaklaşmamız gere-kiyor," dedi. "Yürüyüşlerinin ardında yatan gerçeği öğrenmeliyiz." Drizzt sözlerini tamamladığında Regis derin bir nefes aldı; gör-evin ağırlığını omuzlarında hissediyordu. "Küçük olan öldürülecek," dedi Tos'un, Drizzt'e, drow dilini, yal-nızca Drizzt'in ve kendisinin anladığı basit Drow dilini kullanarak.Drizzt ona sertçe baktı."Onlar vahşi ve uyanık savaşçılar," diye açıkladı Tos'un. Drizzt, "Regis görünenden çok daha fazlasına sahiptir," diyeaynı şekilde Karanlıkaltı dilini kullanarak cevap verdi. "Grguch da öyle." Tos'un sözlerini tamamladığında sanki onayalmak için Drizzt'i elfle konuşmaya davet ediyormuş gibi Hralien'e3^

.. -HİM RA. SALVATOREbaktı."O halde ben gideceğim," dedi Drizzt. "Daha iyi bir yol var" diye cevapladı Tos'un. "Öylece aralanna karışıp komplocularla konuşabilecek birini biliyorum." Bu Drizzt'in susmasına neden oldu; yüzüne yakınındaki herke-sin dikkatini çeken bir şüphe ifadesi yayıldı. "Neden bahsettiğinizi bize söyleyecek misiniz?" diye sabırsızcasordu Torgar. Drizzt önce ona ardından Tos'un'a baktı. Her ikisini de başıylaonayladı. Cordio ile yaptığı kısa bir özel görüşmeden sonra Drizzt, rahibekatılması için Tos'un'u kenara çekti. "Emin misin?" diye sordu Cordio, Drizzt'le yalnız kaldıkları za-man. "Sadece onu öldürmek zorunda kalacaksın," Tos'un bu sözlerle gerildi ve Drizzt gülümsememek için kendi-ni zor tuttu. "Onu söylemeye ikna edebileceğimiz bir dolu bilgiye sahip ola-bilir," diyerek sözlerine devam etti Cordio; rolünü kusursuzca oy-nuyordu. "On günlük bir işkence bize Obould hakkında cevaplar

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 223: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

kazandırabilir." "Veya işkenceyi durduracak yalanlar," diye cevapladı Drizztama elini kaldırarak kendisine yönelecek olan itirazı engelledi; zirasöylenecek olanların bir önemi yoktu. "Eminim," dedi yalnızca veCordio, "Ah, eğer yapmak zorundaysam..." diyerek iç geçirdi; tav-rında iğrenme ve boyun eğmenin kusursuz karışımı vardı. Cordio ilahiler söyleyip irkilen Tos'un'un çevresinde yavaşçadans etmeye başladı. Cüce, bir büyü yaptı; Tos'un'un sahip olabile-ceği herhangi hastalığı iyileştirecek zararsız bir dvveomerdi amatabii ki Tos'un bunu bilmiyordu ve yalnızca cücenin bedenine büyü-lü enerji gönderdiğini fark etti. Bunun ardından başka bir zararsızbüyü ve onu takip eden bir üçüncü geldi; Cordio her seferinde göz-lerini daha bir kısıyor ve tonlamasını daha bir keskinleştiriyordu,böylece tüm eylemin kötü niyetli gözükmesini sağlıyordu. "Ok," dedi cüce yoğun bakışlarını Tos'un'dan bir an için bileayırmadan bir elini Drizzt'e doğru uzatarak.354

ORK KRAL *-m "Ne?" diye sordu Drizzt ve Cordio sabırsızca parmaklarını şık-lattı. Drizzt çabucak toparlandı ve sihirli ok kılıfından bir ok çıka-rıp talep edildiği üzere rahibe uzattı. Cordio oku yüzüne götürüp ilahiler mırıldandı. Boşta kalan eli-nin parmaklarım okun kötücül ucuna doğru oynattı. Sonra oku ür-ken ama geri adım atmayan Tos'un'a doğru hareket ettirdi. Cüce,oku Tos'un'un başının üzerine kaldırıp indirdi.Drizzt'e dönerek, "Baş mı yoksa kalp mi?" diye sordu.Drizzt ona merakla baktı. "Sana iyi bir büyü olduğunu söylemiştim," diyerek yalan söyle-di Cordio. "Senin lanet okların yüzünden çok da fark edecek değil.Başını omuzlarından ayırmak mı yoksa göğsünün yarısını dışarı çı-karmak mı? Seçim senin.""Baş," dedi neşelenen drow. "Hayır, göğüs. Tam ortadan vur...""İki şekilde de ıskalanamaz," diye temin etti cüce.Tos'un sertçe Drizzt'e baktı. Cordio dönüp de ilahi söylemeye devam ederek oku Tos'un'unnarin göğsünün önünde sallarken, "Cordio sana bir büyü yaptı,"diye açıkladı Drizzt. Cüce, bu hareketini ok ucuyla drowun tam kal-bine vurarak tamamladı. "Bu ok artık sana güdümlendi," dedi Drizzt oku cüceden alarak."Atıldığı takdirde yanlışa mahal vermeden senin kalbini bulacak.Ondan kaçamazsın. Yönünü saptıramazsın. Onu bloke edemezsin."Tos'un'un bakışı şüpheciydi."Göster ona, elf," dedi Cordio. Drizzt etkili olup olmayacağı konusunda bir anlık tereddütekapıldı. "Lanet orklara karşı korunaklıyız," diye diretti rahip. "Gösterona." Yeniden Tos'un'a bakan Drizzt onun hâlâ şüphe içinde olduğu-nu gördü ve buna izin veremezdi. Taulmaril'i omzundan indirdi,'büyülü' oku kılıfa yerleştirip farklı bir ok çıkardı. Oku, yaya yer-leştirirken dönüp nişan aldıktan sonra, uzaktaki büyük bir kaya par-çasına doğru gönderdi.Büyülü ok havayı, sanki minyatür bir yıldırım gibi hızla parılda-355

^— =-H3f~* RA- SALVATOREyarak yardı. Kayaya çarpıp Regis'i ve diğer cüceleri şaşkınlıktan

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 224: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

havaya sıçratan keskin bir ses yayarak patladı. Çarptığı yerde, kaya-nın üzerinde yalnızca dumanı tüten bir delik bıraktı. Drizzt, "Yüzeyde yaşayanların büyülerinin tuhaf ve güçlü oldu-ğundan şüphen olmasın," diyerek drowu uyardı. "Yeterince kalın bir göğsün yok," diye ekledi Cordio veTos'un'a abartılı bir şekilde göz kırpdıktan sonra kahkaha atarakdönüp salına salma yürüdü."Tüm bunlar da neyin nesi?" diye drow dilinde sordu Tos'un. "Gözcü rolünü oynamak istiyorsun, dolayısıyla ben de sana izinveriyorum""Yanı başımda yürüyen bir ölüm hayaletiyle mi?""Tabii ki," dedi Drizzt. "Bana kalsa sana güvenebilirdim."Tos'un, Drizzt'i anlamaya çalışarak merakla başını eğdi. "Aptalın biriyim, " diye ekledi Drizzt. "Ama tek başıma değilimve bu şekilde sana güveneceksem bu kararım nedeniyle arkadaşla-rımın zarar görmeyeceğinden emin olmalıyım. Doğruca kampları-na gidebileceğinden bahsettin.""Komplocular, Obould'un arkadaşı olmadığımı biliyorlar. " "O zaman değerini kanıtlamana izin veriyorum. Git ve ne öğre-nebiliyorsun öğren. Ben yakınlarda olacağım; elimde bir yayla. ""Seni kandırırsam beni öldürmek için. ""Arkadaşlarımın güvenliğini sağlamak için. "Tos'un yavaşça başını sallamaya başladı."Gitmeyecek misin? " diye sordu Drizzt. "Bunların hiçbirini yapmak zorunda değilsin ama seni anlıyo-rum, " diye karşılık verdi Tos'un. "Teklif ettiğim gibi gideceğim. Se-ni kandırmadığımı göreceksin." İki kara elf, grubun geri kalanına katıldığında Cordio diğerleri-ne meydana gelenleri ve yaptıkları planı çoktan anlatmıştı. Bruenorellerini kalçalarına dayamış durdu, ikna olmadığı belliydi ama yal-nızca burnundan soluyarak homurdandı ve Drizzt'in oyununu oyna-masına izin vererek arkasını döndü.

356

ORKKRAL *-# Gece çökdükten sonra iki drow diğerlerinden ayrıldı; sessiz birrahatlıkla gölgelerin içinde ilerliyorlardı. Muhafızları ve daha kü-çük kampları atlatarak ana ork kampına doğru yol aldılar; Tos'undaima birkaç adım önden gidiyordu. Drizzt elindeki Taulmaril iletakip etti; ölümcül 'büyülü' ok yaya yerleştirilmişti; en azındanDrizzt, Cordio'nun oynadığı oku aldığını, almadıysa da Tos'un'unbunu fark etmemiş olmasını umuyordu. Ortasında büyük bir ağacın yer aldığı açık alanı geçip ana grubayaklaştıklarında Drizzt, Tos'un'a durmasını fısıldadı. Drizzt, gece-nin ritmine kulak kabartarak, birkaç kalp atışı boyunca durdu.Tos'un'a kendisini ağaca doğru izlemesini işaret etti. Drizzt yukarıo kadar zarif bir şekilde tırmandı ki sanki dikey bir kütüğe çıkıyor-muş gibi değil de yere devrilmiş bir ağacın üzerinde yürüyormuşgibi gözüktü. En alt dalda durdu, etrafa baktı ve sonra dikkatini aşa-ğıdaki Tos'un'a yöneltti. Drizzt üzerinde Tos'un'un iki silahının da takılı olduğu bir kılıçkemerini yere bıraktı. Bana güvenecek misin? diye anlaşılması güç, sessiz drow dilinikullanarak el işaretiyle sordu Barrison Del'Armgo Evi oğlu. Drizzt'in cevabı basitti ve kayıtsız ifadesinin bir yansımasıydı.Kaybedecek hiçbir şeyim yok. Bu kılıç hiç umrumda değil; yarardan

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 225: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

çok zararı dokunuyor. Ağaca geri döndüğün zaman onu ve diğerkılıcım yere bırakacaksın, aksi takdirde kılıcı ben senin kalbine birok sapladıktan sonra onu senden alan ve ölmek üzere olan orkunpençelerinden alırım. Tos'un ona uzun uzun ve sertçe baktı ama bu basit ve düz man-tığa karşılık vermedi. Bakışlarını kılıç kemerine, Khazid'hea'mnkabzasına çevirdi ve açıkçası kılıcı yeniden ellerine aldığı içinmemnundu. Bir dakika sonra karanlığın içinde kayboldu ve Drizzt,Tos'un'un dürüstlüğü ile ilgili tahmininin doğru çıkmasını yalnızcaumut edebildi. Zira tabii ki ortada bir büyü yoktu, Cordio'nunbüyük gösterisi özenle hazırlanmış bir dalavereden başka bir şeydeğildi.357

HM> R.A. SALVATORE Tos'un ana kampa doğru var olan ork hattını geçtiğinden gerçek-ten hırpalanmıştı. Karuck Klanı nöbetçilerinin arasına saçılmış KurtÇenesi orkları taralından tanındığından hareket problemi yaşamadıve Dnark ile Ung-thoPu kolaylıkla buldu."Haberlerim var," dedi çifte. Dnark ve Ung-thol birbirlerine şüpheli bakışlar attılar. "Söyle ohalde," diye teklif etti Ung-thol. "Burada olmaz." Tos'un, sanki her ağacın ya da kayanın ardın-dan bir ajan çıkmasını bekliyormuş gibi çevreye bir göz attı. "Çokönemli." Dnark birkaç dakika onu iyice süzdü. Ung-thol'a dönüp"Toogvvik'i getir..." diye söze başladı ama Tos'un onun lafını kesti."Hayır. Yalnızca Dnark ve Ung-thol'a söyleceklerim var.""Obould ile ilgili." "Belki de," sözcüğü drovvun verdiği tek cevaptı. Sonra dönüpyola koyuldu. Birbirlerine tekrar bakan iki ork gecenin içinde,Drizzt Do'Urden'iıı ağaçta beklediği alanın ucuna doğru onu takipettiler. "Arkadaşlarım izliyor," dedi Tos'un; Drizzt'in keskin drow ku-laklarının duyabileceği kadar yüksek sesle. Drizzt gerildi ve ifşa edilip edilmeyeceğini merak ederekTaulmaril'i geri çekti.İlk, Tos'un'u öldürmeye karar verdi."Arkadaşların öldü," diye cevapladı Dnark."Üçü," dedi Tos'un."Demek başka arkadaşlar edindin. Seni saygıyla selamlıyorum. Tos'un bu zavallı alay çabası karşısında iğrenerek başını i"yana salladı; böylesi yaratıkların hayatta kalmasına neden izin verdiğini merak etti. "Arkamızda hatırı sayılır bir drow birliği var," diye açıkladı viki orkun, tahmin edilebileceği gibi, beti benzi attı. "Bizi izliyorlasizi izliyorlar."358

ORK KRAL HH İkilinin huzursuzca kıpırdanmasını izleyerek birkaç kalp atışıboyunca bu sözlerin özümsenmesini bekledi. "Ölmeden önce Kaer'lic onlara, Menzoberranzan'a; evime ha-ber gönderdi. Onlara şan ve zenginlik vadetti ve bu çağrının gör-mezden gelinmeyecek Leydi Lolth tarafından yapıldığını söyledi.Böylece hepsi, öncelikle gözlemeye geldi. Obould'un üzerine doğruilerliyorsunuz."

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 226: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

"Ob... Kral Obould," diye istifini bozmadan düzeltti Dnark,"Reis Grguch'u yanına çağırdı." Tos'un'un yüzüne bilgiç bir gülümseme yayıldı. "DrowlarObould'a sevgi beslemiyorlar," diye açıkladı ve doğrusunu söyle-mek gerekirse Drizzt'e ork reisi biraz olsun rahatlamış gibi geldi. "Sadakatinizden dolayı mı gidiyorsunuz? Yoksa savaş açmakiçin mi?"İki ork birbirlerine baktılar. "Kral Obould, Karuck Klanı'm çağırdı, biz de gidiyoruz," dediUng-thol net bir kararlılıkla. "Grguch, Aykorusu'na saldırdı," diye cevap verdi Tos'un."Grguch, Mithril Salonu'na saldırdı. Obould'un izni olmadan.Bundan memnun olmayacaktır.""Belki de..." diye söze başladı Dnark. "Hem de hiç memnun olmayacak," diyerek araya girdi Tos'un."Bunu biliyorsunuz. Karuck Klanı'm derin deliklerinden bu yüzdençıkardınız." "Obould savaşmak istemiyor," dedi Dnark ani bir küçümsemey-le. "Artık Grııumsh'un sözlerini söylemiyor. Takas edip..." Durduve derin bir nefes aldı; Ung-thol onun ne düşündüğünü anladı. "Belki de Grguch'un varlığı Obould'a ilham verir ve onaGruumsh ile ilgili görevini hatırlatır," dedi şaman. "Öyle olmayacak," dedi Tos'un. "Ve bu yüzden halkım izleyipbekliyor. Obould kazanırsa Karanlıkaltı'na geri gideceğiz. Grguchgalip gelirse belki de ileri atılmamız için bir sebep olur." "Peki ya Obould ve Grguch tüm kuzey topraklarını silip süpür-mek için birleşirse?" diye sordu Dnark.Tos'un, bu absürd fikre güldü.359

»-* R.A. SALVATOREBir süre sonra Dnark da güldü. "Obould, Gruumsh'un arzusunu unuttu," dedi Dnark açık açık."Cücelerle anlaşma yapmak; Grguch'un saldırısı nedeniyle af dilen-mek için bir elçi gönderdi."Tos'un şaşkınlığını gizleyemedi. "Tabii ki gideceği yere hiçbir zaman ulaşamamış olan bir elçi,"diye açıkladı ork reisi. "Tabii ki... Ve böylece Grguch ile Dnark, Obould'a her şeyi ha-tırlatacak mı?"Ork cevap vermedi. "Gruumsh'un arzusu için Obould'u öldürecek ve yerineGrguch'u mu geçireceksiniz?" Yine cevap yoktu ama iki orkun duruşundan ve yüz ifadesindenbu son beyanın gerçeğe oldukça yakın olduğu anlaşılıyordu. Tos'un onlara gülümseyip başıyla onayladı. "Gözleyeceğiz ReisDnark. Ve bekleyeceğiz. Obould Bol-Ok'un ölümüne tanıklık et-mekten büyük bir haz duyacağım. Kral Bruenor'un kellesini alıpdaha çok bölgeyi ele geçirmek üzere Surbrin Nehri'ni geçmektenise çok daha büyük bir mutluluk duyacağım." Drow eğilerek kısa bir selam verdi ve döndü. "Gözlüyoruz,"diye uyardı harekete geçerken. "Hepsini..." "Karuck Borusu'na kulak kabart," dedi Dnark. "Öttüğünü duy-duğun zaman Kral Obould saltanatının sonunun geldiğini bil." Tos'un açık alanın öbür tarafına giderken Drizzt'e bakmadı amaorklar kamplarına doğru yola koyulur koyulmaz düzenbaz drowağacın yanına geri döndü. "Kemerin," diye fısıldadı Drizzt ama Tos'un çoktan onu çözme-ye başlamıştı bile. Kemeri yere bırakıp geri çekildi.

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 227: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

Drizzt aşağı inip kemeri aldı."Bunları onlara sen söyletmiş olabilirsin," diye bildirdi Drizzt."Kılıca sor."Drizzt, Khazid'hea'ya şüpheyle baktı. "Ona güvenilemez.""O halde talep et," dedi Tos'un. Ama Drizzt yalnızca kemeri omzuna asıp Tos'un'u kendilerinibekleyen cücelerin yanına doğru yola koyulmaları için harekete teş-360

ORK KRAL *~$H- —vik etti. Tos'un'un pozisyonu her ne olursa olsun, ister basit bir fikir de-ğişiminden, ister pragmatizmden kaynaklansın, Drizzt'in duydukla-rından şüphe etmesi için hiçbir neden yoktu ve içlerinden biri;Obould'un, 'cücelerle anlaşma yapmak, Grguch'un saldırısı nede-niyle af dilenmek için bir elçi göndermiş' olması özellikle zihninikurcalıyordu. Obould ileri atılmayacaktı. Ork kralı için savaş bitmişti. Amagörünüşe bakılırsa bu pek çok bağımlısı için hiç de hoş bir fikirdeğildi.361

HERKESİN İYİLİĞİ İÇİN Gözcü üçlüye birkaç kilometre ilerilerinde, kuzeybatıda yer alankayalık tepeleri gösterdi. "Obould'un sancakları merkezin tepesindedalgalanıyor," diye açıkladı Grguch, Hakuun ve diğerlerine. "Kla-nını güçlü bir savunma oluşturacak şekilde çevresinde topladı." Grguch başıyla onayladı ve uzaktaki düşmanına doğru yolakoyuldu. "Kaç kişi?""Yüzlerce.""Binlerce değil mi?" diye sordu reis. "Bulunduğu yerin güneyinde ve kuzeyinde binlercesi var," diyeaçıkladı gözcü. "Önümüzü kesip Obould'a kalkan olabilirler." "Veya etrafa dağılıp bizi tuzağa düşürebilirler," dedi Hakuunama bunu çok da endişeli olmadığını gösteren bir ses tonuyla söy-lemişti; zira Hakuun'un ağzından bu soruyu cevaplayan Jack, ork-lar tarafından tuzağa düşürülmekten pek de korkmuyordu. Toogwik Tuk, "Kral Obould'a sadık kalırlarsa," diyerek araya gir-meye cüret etti ve tüm gözler ona döndü. "Pek çoğu yürüyüşünü dur-durduğu için ona kızgın. Grguch'u bir kahraman olarak görüyorlar." Dnark bir şey söyleyecek oldu ama sonra fikrini değiştirdi. Yinede Grguch'un ilgisini üzerine toplamıştı ve vahşi yarı-ork, yarı-ogrebakışlarını Dnark'a çevirince, Dnark, "Obould'un savaşmaya niye-ti var mı ki? Yoksa sadece kasım kasım kasılıp güzel sözler mi söy-362

ORK KRAL *-*leyecek? Obould zeka ve kas gücüyle yönetiyor. İkna edici Grguch'unbilgeliğini görecektir." "Surlar örmek için mi?" diye sordu Karcuk Klanı Reisi kibirlibir kıkırdamayla."Harekete geçmeyecek!" diye ısrar etti Toogwik Tuk. "Şüphe yaratmaya yetecek kadar savaştan bahsedecektir," dediDnark. "Korkak Obould'dan duymak istediğim tek sözcük 'merha-met'tir," diye bildirdi Grguch. "Bir kurbanın baltamı yemeden önceyalvardığını duymak beni memnun ediyor." Dnark cevap verecek oldu ama Grguch elini kaldırıp daha fazlatartışmaya mahal bırakmadı. Sadece savaş vadeden bir somurtma

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 228: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

ile Grguch, elinde hâlâ kellesini taşıyan acayip zombi Oktule'e ileriatılmasını emreden Hakuun'u başıyla onayladı. "Bu bizim görüşmemiz," dedi Grguch. Bakışlarını yana, bir çiftöğrenin geniş omuzları arasındaki sırığa ayak bileklerinden bağlıyaralı Nukkels'e çevirdi. "Ve gelişmiş elçimizin," diye eklediGrguch kötücül bir sırıtmayla. Ejderha şeklindeki baltasını aldı ve Nukkels'e doğru savurdu;fazlasıyla dayak yemiş olan Nukkels'in baltanın yaklaşmasıyla başıdöndü. Bununla beraber Nukkels baltayı son anda gördü ve Grguchonu savururken keskin ve acı bir sesle bağırdı; balta ipi keserekNukkels'i baş üstü yere indirdi. Grguch uzanıp şamanı ayaklarının üzerine kaldırdı. "Obould'agit," diye emretti, Nukkels'i çevirip ona şiddetli bir şekilde kuzey-batıyı işaret ederek; hamlesi öyle güçlüydü ki zavallı ork balıklamayere çakıldı. "Git ve korkak Obould'a Kokto Gung Karuck sesinekulak kabartmasını söyle." Nukkels sallana sallana ayağa kalktı ve sendeledi; zalim Karuckorklarından uzaklaşmaya can atıyordu. "Korkak Obould'a Grguch'un geldiğini ve Gruumsh'un hoşnutolmadığını söyle," diye arkasından bağırdı Grguch ve tüm izleyici-lerden bir tezahürat koptu. "Teslim olmasıhı kabullenirim... belki." Bu sözler Karuck orklarını ve ogrelerini kendinden geçirdi veToogwik Tuk'un gözleri bile peşinen parladı. Bununla beraber363

P-» R-A. SALVATOREDnark bakışlarını Ung-thol'a çevirdi. Entrika açıkça ortadaydı; amacına ulaşmıştı. Artık bu gerçektive bu savaş demekti.

"Grguch pek çok kabileyle birlikte geliyor," dedi Obould,General Dukka'ya. "Görüşmek için mi?" O ve Obould'un diğer komutanları üç kayalık tepenin ortasmda-kinde duruyorlardı. Küçük bir iç kalenin temelleri ork liderinin al-tındaki zemin boyunca uzanıyor ve taş yığınlarından oluşan üç yük-sek sur tepeyi çevreliyordu. Diğer iki tepe de benzer şekilde dona-tılmıştı; gerçi savunmaları neredeyse hiç tamamlanmamıştı. Obouldomzunun üzerinden bakıp kendisine eşlik edenlere bir işaret yaptı;yaralı, neredeyse ölü Nukkels'i getirdiler."Görünüşe bakılırsa çoktan konuşmuş," diye belirtti ork kralı. "O halde krallığınız içinde bir savaş olacak," diye cevapladıgeneral ve şüphelerini herkes paylaştı. Obould bu şüphelerin kendi yararına olduğunu fark etti.Dukka'ya bakarken gözünü bile kırpmadı ama çevresindeki diğer-leri homurdanıp fısıldaştılar. "Merkezlerinde oldukça destekleniyorlar," diye açıkladı Dukka."Savaş acımasız ve uzun süreli olacak." Doğrusu oldukça destekleniyorlar, diye düşündü Obould amadile getirmedi. Hafifçe başını sallayarak Dukka'ya durumu anladığını bildirdi,zira Dukka'nın sözcüklerinin ardında yatanları kolayca anlamıştı.General az önce onu Grguch'un ününün kendisinden önce geldiğive Obould'un askerlerinin pek çoğunun huzursuzlandığı konusundauyarmıştı. Obould'un daha üst birliklere komuta ettiğine şüphe yok-tu. Karuck Klanı ve müttefikleri üzerine bire karşı on ork gönderebilirdi. Ama önlerinde yatan çıplak gerçeklikle bu orkların kaç tanesi Obould'un sancağını taşır ve kaç tanesi Grguch'un daha iyi seçenek olduğuna karar verirdi?Fakat Obould bu üç tepe üzerindekiler arasında böylesi bir sor

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 229: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

364

ORK KRAL «-*gulama olmadığını fark etti; zira orada emrettiği takdirde kendisiniLeydi Alustriel'in yatak odasına kadar bile izleyecek olan Bol-OkKlanı, kendi halkı, kendi köle taraftarları duruyordu."Kaç bin kişi ölür?" diye sessizce sordu Dukka'ya. "Peki, böylesi bir durumda cüceler fırsattan yararlanmak üzeregelmezler mi?" diye dobra bir şekilde yanıtladı Dukka ve Obouldbir kez daha başıyla onayladı; karşı çıkması mümkün değildi. Obould'un bir yanı uzanıp bu sözleri, itaatsizliği ve sadakat ek-sikliği nedeniyle Dukka'yı boğazlamak istiyordu ama öte yandanDukka'nm haklı olduğunu biliyordu. Dukka'nın birlikleri, iki bin-den fazla kuvvetli kişi, savaşa Karuck Klanı ye onun müttefikleri-nin yanında yer alarak katılırsa daha ilk kan bile dökülmeden sava-şın gidişatı tamamen değişebilirdi.Obould ve klanı kısa sürede alt edilirdi. "Kanadımı Karuck olmayan orklardan uzak tut," dedi Obould,generale. "Bırakalım da Gruumsh hangimizin, Obould'un mu yoksaGrguch'un mu krallığı ileri taşıyacak değere sahip olduğuna kararversin." "Grguch'un Gruumsh ile güçlendiği söyleniyor," diye uyardıDukka ve Obould'un yüzü bulutlandı. Ama bu ifade tam bir somurt-maya dönüşemeden önce Dukka gülümsedi. "Akıllıca ve Bol-OkKrallığı'mn yararına bir seçim yaptınız. Grguch'un Gruumslı'lagüçlendiği söyleniyor ama Obould Tek-Göz'ün buyruğu altmdaki-leri koruyor." "Grguch güçlü," dedi ork kral ve muhteşem kılıcını sırtına çap-raz bir şekilde asılı kınından çekip çıkardı. "Ama Obould daha güç-lü. Bunu göreceksin." General Dukka, yıkıcı kullanımına defalarca tanıklık ettiği anla-rı anımsayarak uzun süre kılıca baktı. Yavaş yavaş başıyla onayla-maya ve ardından sırıtmaya başladı. "Kanatların güvende olacak," diye söz verdi kralına. "VeGrguch'un klanı tarafından kışkırtılan her yaratığın daha tepeyeulaşamadan kökü kazınacak. Karuck Klanı merkeze tek başınabaskı yapacak."365

&-* R.A. SALVATORE "Aklını oynattın seni lanet ork beyinli uzun kulaklı elf!" diyebağırdı Bruenor ve hayal kırıklığıyla ayağını yere sürüdü. "Burayao canavarı öldürmeye geldim!""Tos'un doğruyu söylüyor.""Senin dışındaki hiçbir drow elfe güvenmiyorum!" "O halde bana güven, çünkü komplocu orklarla yaptığı konuş-manın çoğuna kulak misafiri oldum. Obould saldırıyı men etmeküzere Mithril Salonu'na bir elçi göndermiş." "Tos'un'un senin yanına gelmeden önce o orklara neler dediği-ni bilmiyorsun." "Doğru," dedi Drizzt. "Ama Tos'un'un bildirdiklerini daha onuyakalamadan önce düşünmeye başlamıştım. Obould duralı çokuzun zaman oluyor." "Suruma saldırdı! Ve Aykorusu'na... Innovindil'i bu kadar çabukmu unuttun?" Bu suçlama Drizzt'i ayaklarını yere basmaya zorladı ve derin-den yaralanarak yüzünü buruşturdu. Innovindil'i unutmamıştı; hemde hiç. Kendisine en derinlerindeki düşünceleri ve hisleri açığa çı-karmak üzere dil döken, ona elf olmanın ne demek olduğunu öğre-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 230: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

ten o tatlı sesini hâlâ duyabiliyordu. Innovindil kendisine fevkaladebir hediye vermişti ve bu hediyenin içinde Drizzt Do'Urden kendi-sini, kalbini ve izleyeceği yolu bulmuştu. Arkadaşlığın en saf haliy-le sunduğu dersleriyle Innovindil, Drizzt Do'Urden'in ayakları al-tındaki yıllardır sarsak bir şekilde hareket edip duran kumu sertleş-tirmişti. Innovindil'i unutmamıştı. Onu görebiliyordu... Kokusunu alabi-liyordu... Sesini ve ruhunun şarkısını duyabiliyordu.... Ama onun vefatı Obould'un işi değildi, buna emindi. Bu kor-kunç kayıp Obould'un bulunmayışının sonucuydu; bu yeni tehdit,canavar Grguch, Obould'un engin ve vahşi ordularının komutasınıele geçirdiği takdirde doğacak kaosun başlangıcıydı. "Benden ne istiyorsun, elf?" dedi Bruenor uzun ve huzursuzedici bir sessizliğin ardından.366

ORK KRAL *"*"Gauntlgrym değildi."Bruenor bakışlarını ona dikti; gözünü bile kırpmadı. "Ama güzeldi, öyle değil mi?" diye sordu Drizzt. "Bulunan şueski parşömenlerdeki anlatı...""İğrenç bir şey," diye araya girdi Bruenor. "Öyle miydi? Dagna ve Dagnabbit de böyle mi düşünürdü? YaShoudra?""Benden onların adına leke sürmemi istiyorsun!" "Senden onları en sıra dışı cesaret, arzu ve bakışla onurlandır-manı istiyorum. Tüm ırkların kayıtlı ve vahşi tarihlerinde böylesinepek az kişi sahip olabilir."Bruenor çentik dolu baltasını sımsıkı kavrayıp havaya kaldırdı. Drizzt, "Hiç kimse Kral Bruenor Battlehammer'ın cesaretindenşüphe etmiyor" diyerek cüceyi temin etti. "Mithril Salonu'na geriçekilişte ork akını karşısında duruşuna tanıklık eden herkes seni,-haklı olarak- efsanevi cüce savaşçıları arasına yerleştiriyor. Amasende savaşmayacak cesareti arıyorum." "Sen delisin elf ve Kelvin Amtı'nın kenarındayken gözlerimisana ilk diktiğimde senin sorundan başka bir şey olmadığını biliyor-dum." Drizzt, Parıltı ve Buzölüm'ü çıkarıp Bruenor'un baltasının ikiyanma hafifçe vurdu. "Önümüzdeki savaşı izliyor olacağım," diye söz verdi Bruenor."Ve onun içinde yer aldığımda her nereye hedef alırsa sakın balta-mı bloke edeyim deme." Drizzt palalarını çekti ve Bruenor'un önünde saygıyla eğildi."Sen benim kralımsın. Düşüncelerim belirlenmiştir. Kılıçlarım ha-zır." Bruenor başıyla onayladı ve uzaklaşmak üzere harekete geçtiama aniden durdu ve başını Drizzt'e çevirdi; bakışlarında aptal birifade vardı; "Ve beni olduğum yere çivilemek için lanet kedini gön-derirsen elf, yemekte kedi pişireceğimden şüphen olmasın." Bruenor ağır ağır uzaklaştı ve Drizzt uzaktaki ork hattının birleş-meye başladığı muhtemel savaş alanına yeniden baktı. Belindekikesedeki oniks figürü çıkarıp Guenhwyvar'ı çağırdı; savaşın, pan-367

p-« R.A. SALVATOREter madde düzleminde yorulmaya başlamadan çok önce patlak vere-ceğinden emindi. Ayrıca Guenhvvyvar'ın kefaletine, yargılamayan arkadaşlığına

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 231: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

ihtiyacı vardı. Zira Drizzt, Bruenor'dan cesaret talep ederken aynı-sını kendisinden de istiyordu. Tarathiel'i, Shoudra'yı ve Obould'unyürüyüşü nedeniyle, Obould'un ellerinde ölen diğerlerini düşündü.Innovindil'i düşündü, -Innovindü'i her zaman düşünüyordu-Günbatımı'nı; bu acıyı hayatının sonuna kadar taşıyacağını biliyor-du. Ve mantık çerçevesinde son gaddarlığı Obould'un kanlı ellerin-den uzaklaştırabiliyor olsa da Aykorusu'nda, Mithril Salonu'nda,Shallows ve Nesme'de ve tüm Gümüş Sınırlar'da olanlar Obould,fetih arzusuyla ileri atılmasa yaşanır mıydı? Ve yine de orada durmuş Tos'un üzerine bahse girerek ve tümdünyayı riske atarak Bruenor'dan olağandışı bir cesaret talep edi-yordu. Ellerini Guenhwyvar'm ipeksi kara postunu okşamak üzere aşa-ğı indirdi ve panter yere oturdu, sonra karnının üzerine yattı; diligüçlü azı dişlerinin arasından sarkıyordu. "Eğer yanılıyorsam dostum Guenhvvyvar, son yitirdiklerimadına senden bir ricada bulunacağım; pençelerini orklann KralObould'unun derisine iyice sapla. Onu yerde keder içinde, ölümü-ne kanarken bırak. Guenhvvyvar tembel bir şekilde hırıldadı ve kaburga kemikleri-nin kaşınmasını isteyerek yana doğru yattı. Ama Drizzt onun her sözü anladığını ve diğerlerinin ötesinde,kendisini hiçbir zaman hayal kırıklığına uğratmayacağını biliyordu.368

CÜCE KRALI, CÜCE OKU Shingles ve Torgar, hevesli Pwent çevrelerinde sıçrayıp durur-ken Bruenor'a bakarak, onun öncülük etmesine sorgusuz sualsizizin vererek sessizce dikildiler. Cordio'nun gözleri kapalıydı;Moradin'e dua ediyordu -ve Clangeddin'e- zira yolun savaşa çıka-cağını anlamıştı. Hralien yalnızca amansız bir kararlılık gösterdi veyanında bağlı duran Tos'un bu yoğunluğa uyumluydu. Regis ger-gince ayak değiştirip durdu. Ve savaşın yakında başlayacağı düşün-cesinde olan ve kendileri için ya ayrılma ya da iç içe geçme anınıngeldiğine kanaat getiren Drizzt sabırla bekledi. Tek odak noktası Bruenor'du ve bu sorumluluğun ağırlığı tedir-gin cücenin yüzünde açıkça görülüyordu. Onları oraya o getirmiştive onun tek bir sözüne bağlı olarak ya güven içinde olacaklar ya damuazzam bir savaşın pençeleri arasına atılacaklardı; bu, kazanma-yı, hatta hayatta kalmayı bile umamayacakları bir savaştı ama tan-rıları onları yeterince kutsarsa başarabilirlerdi.

Güneyde, Obould, Dukka'nın ordusunun kara bir bulut gibi yu-varlandığını gördü; tepelere yan taarruz yapmak üzere batıya doğruilerleyen bir ork hattına doğru sel olmuş akıyorlardı. Bunun Kurt369

»-* R.A. SALVATOREÇenesi kabilesi olduğunu biliyordu, Grguch ile işi bittiği zamanDnark'a yaşatabileceği tüm dehşeti hayal ederek başıyla onaylayıphafifçe inledi. General Dukka'nın Kurt Çenesi'nin yaklaşmasına izin vermeye-ceğine güveni tam olan Obould bakışlarını doğrudan yükselen to-zun, güçlü bir ordunun geldiğini gösteren ve kırmızıyla delinmişsarı sancakların Karuck Klanı'nın varlığını duyurduğu doğuyaodakladı. Ork kralı gözlerini kapatıp düşüncelerine gömüldü; yeni-den surlar ve kalelerle dolu krallığım ve dünyanın cömertliğinitamamen paylaşan, aynı güneşin altında yaşayan orklarm bereketlişehirlerini hayal etti.

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 232: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

Kna'nın çığlığı onu bu sessiz meditasyonundan uyandırdı vegözlerini açtığı anda Obould kadının derdini anladı. Başını hüzün dolu bir şekilde ellerinde tutan bir ork, zombi ork,yaklaştı, Savaşçı ya da muhafızlarından herhangi biri tepki vereme-den önce Obould önündeki alçak surdan atladı ve muhteşem kılıcı-nı çekerek ileri atıldı. Tek bir hamle zombiyi ikiye ayırıp kelleninuçmasına neden oldu. Hamleyi yapan ork kralı işlerin artık böyle olduğunu biliyordu.Grguch niyetini belli etmiş ve Obould da cevabını vennişti. Söyle-necek başka bir şey yoktu.Doğunun çok da uzak olmayan kısmında muazzam bir boru öttü.

fyo$ Hemen yandaki bayırın tepesinden bir çatışma sesi geldi; orkakarşı ork."Obould ve Grguch," diye belirtti Tos'un. Kuzeydoğunun uzaklarında muazzam bir boru, Kokto GungKaruck, öttü."Grguch," diye onayladı Drizzt. Bruenor homurdandı. "Hiçbirinizden benimle gelmenizi isteye-mem," diyerek söze başladı. "Pöh! Ama sadece bizi durdurmaya çalışıyorsun," dedi Torgar,yanındaki Shingles başıyla onayladı.370

ORK KRAL *-~f "Obould'u yere sermeyi denemek uğruna Abyss'e giderim,"diye ekledi Hralien.Yanındaki Tos'un başını iki yana salladı. "Obould o tepelerin üzerinde," dedi Bruenor, baltasınıObould'un ana kampı olduğuna karar verdikleri üçlü kaya öbeğinedoğru sallayarak. "Ve niyetim oraya gitmek. Doğrudan, tek bir ham-lede; tıpkı kızımın yayından fırlamış bir ok gibi. Ardımda kaç kişibırakacağımı bilmiyorum. O köpeği öldürdükten sonra nasıl geridöneceğimi bilmiyorum. Ve umursamıyorum." Torgar muhteşem baltasının uzun sapıyla açık avucuna vurdu veShingles çekicini kalkanına indirdi."Seni oraya götüreceğiz," diye söz verdi Torgar. Savaş sesleri gitgide arttı; bazıları yakından, bazıları uzaktan ge-liyordu. Muazzam boru yeniden öttü; yankısı ayaklarının altındakitaşları titretti. Bruenor başıyla onayladı ve bir sonraki yamaca doğru döndüama tereddüt edip Tos'un'a odaklanarak arkaya baktı. "Benim elfdost seni öldürmeye değecek hiçbir şey yapmadığını söyledi," dedi."Ve Hralien onunla hemfikir. Haydi git ve sakın seçimimden piş-man olmam için bir sebep yaratma."Tos'un ellerini iki yana açtı. "Silahım yok." "Yol boyu karşına yeterincesi çıkacaktır ama çok yaklaşayımdeme," diye cevapladı Bruenor. Önce Drizzt'e sonra diğerlerine çaresiz bir bakış atan Tos'uneğlip selam verdi ve geldikleri yoldan geri gitmeye başladı. "Seninkabusun artık Grguch, " dedi Drizzt'e, drow dilinde. "Bu da neydi?" diye sordu Bruenor ama Drizzt yalnızca gülüm-seyip Hralien'e doğru yürüdü. "Bruenor'un yanında yer alacağım," diye açıkladı drow,Tps'un'un kılıç kemerini uzatarak. "Benden kurtulan olursa iş sanadeşecek. Bu kılıca dikkat et. Onu güvende tut." Gerginliği aşikarolan Regis'e bir bakış attı. "Bu, amacımızı çözüme ulaştırmayacak.Hareketimiz çılgınca ve öfkeli olacak ve ork birlikleriyle arazi

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 233: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

yapı-sını kavradığımız anda Bruenor ve ben ortaya çıkacağız..."Yalnız, tabii ki..." diye tamamladı elf.371

=HŞ—* R.A. SALVATORE "Kılıcı güvende tut," dedi Drizzt yeniden, gerçi konuşurkenKhazid'hea'ya değil Regis'e bakıyordu; bu, Hralien için fazlasıylanet bir mesajdı. "Ve hikayemizi anlatmak için hayatta kal," diyerek sözlerini ta-mamladı drow. O ve Hralien el sıkıştılar."Haydi, o halde!" diye seslendi Bruenor. Botlarındaki çamurlardan kurtulmak için ayaklarını toprağasürttü, tek boynuzlu miğferini ve köpüklü kupa kalkanını düzeltti.Çevik bir yürüyüşe koyuldu ama Thibbledorf Pwent onun yanmakoştu, hatta onu geçti ve heveslilik konusunda Bruenor'u geridebıraktı.Yamacın tepesine varmadan tamamen hücuma geçmişlerdi. Batılarında, Obould'un hattının olduğu yerde savaşı gördülerama tam altlarında canla başla savaşa koşan bolca ork vardı; öylehevesliydiler ki en yakındaki ork davetsiz misafirleri karşılamaküzere harekete geçemeden Pwent çoktan başını öne eğmiş, miğferçivisini hazırlamıştı. Çivi göğsünü deldiğinde orkun çığlığı ani bir nefes kesilmesinedönüştü ve Pwent'in dudaklarını titreten baş sallamasıyla ağır yara-lı yaratık yana uçtu. Sonraki iki kişi, yana dalmaya hazırlanarak,hücumu destekledi ama Pwent başını kaldırdı ve üzerlerine atıldı;çivili zırh eldivenleri dört bir yana yumruklar savurdu.—f4— Drizzt ve Bruenor, ork takviyelerinin ağaçlara ve kayalara yö-neldiği sağa saptılar. Torgar ve Shingles, bu zayıf yan taarruzu altetmek için ve hâlâ fazlasıyla kuzeyde kalan ana kampa yönelmeyeçalışan Pwent'i takip ederek dosdoğru ileri atıldılar. Uzun adımlar atan Drizzt, Bruenor'un önünde ilerledi. Yayı göğ-sünün önünde yatay tutarak Taulmaril'i kaldırdı; zira orklar yeterin-ce yakındaydı ve sayıları nişan almasını bile gerektirmeyecek kadarçoktu. İlk atışı bir tanesini göğsünden vurdu ve onu sırtüstü yereserdi. İkinci ok öylesi temiz bir biçimde ilerdi ki yaratık neredeyseyerinden hiç kıpınnadı ve bir an için Drizzt ıskaladığını düşündü;372

ORKKRAL Mhatta hücum etmek üzere hazırlandı. Ama göğüsten ve sırttan kanlar süzüldü ve yaratık öldüğünde;her şey yere düşmesi gerektiğini bile kavrayamayacağı kadar hızlıgerçekleşmişti. "Sağa eğil!" diye kükredi Bruenor ve Drizzt aynen öyle yaptı;cüce, kalkanını kaldırmış, baltasını sağa, sola, ortaya savurarak ya-nından geçip bir sonraki ork grubuna doğru hızla giderken drowyana adım attı. Tek bir akıcı hareketle Drizzt yayı omzuna atıp palalarını çektive Bruenor'un tam arkasından hücuma geçti. Kısa bir süre sonracüce ve drow, kendilerini üçe karşı bir sayı üstünlüğü kazanmış birhalde buldular.Orkların hiç şansı olmamıştı.—H— Hralien onu yana çekerken Regis itiraz etmedi; hâlâ diğer altıkişinin tam arkasındaydı ve koruna koruna ilerliyordu. Elf, uzun yayını çıkarıp ork sürüsüne ok atarken, "Koru beni,"

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 234: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

dedi. Küçük gürzü elinde olan Regis tartışacak durumda değildi, gerçiDrizzt'in onun korunmasını sağlamalarım ayarladığından şüphelen-di. Regis, Drizzt'in bu delilikten kaçmasını en çok beklediği kişininHralien olduğunu biliyordu. Kendisini kenara ittiği için Regis'in drowa duyduğu kızgınlıkçarpışmanın şiddetini görmesiyle son buldu. Sağındaki Pwent dön-dü, yumruklar savurdu, tosladı, tekmeler attı, büyük bir hiddetle dizve dirseğiyle hamleler yaptı; her hareketiyle orkları yana savurdu. Ama onlar Kurt Çenesi orklarıydı; hepsi birer savaşçıydı ve sa-vaşta akan kanların tek kaynağı orklar değildi. Arkasında peşpeşe yer alan Torgar ve Shingles yılların verdiğideneyimle süslü bir incelikle çalıştı; bu, çiftin Mirabar'ın göklereçıkarılan bekçileri olarak yüzyıllar boyu birlikte savaşarak kusur-suzlaştırdıkları yıkıcı balta kullanımının uyumuydu. Arkadaki hercüce savunmayı korumak üzere kusursuz bir bütünlükle hareket373

#-* R.A. SALVATOREederken yapılan her hamle -sağa ya da sola- atılan bir adımla biti-yordu."Mızrak, aşağı!" diye bağırdı Torgar. Mızrağı başka yöne çeviremeyerek eğildi. Silah başının üzerin-den geçti; doğrudan Shingles'ın kafatasına ilerliyordu ama uyarıyıduyan yaşlı Shingles son anda kalkanını başının arkasına kaldırarakzalim mızrağın yana savrulmasını sağladı. Önündeki ork bu açığı yakalayınca Shingles gerilemek zorundakaldı. Ama tabii ki ortada bir açık yoktu, Shingles yana yuvarlanırkenarkasından Torgar belirdi ve çift elle yaptığı hamleyle şaşkına düşenyaratığın karnını deşti. Yerini iki ork aldı ve Torgar, kolunun üst kısmından bıçaklandı;bu onu sadece daha da öfkelendirdi tabii ki. Regis güç bela yutkunup başını iki yana salladı, hücuma katıl-saydı şimdiye çoktan ölmüş olacaktı; buna şüphesi yoktu. Taş bal-tasını öldürücü bir hamle yapmak üzere havaya kaldırıp cüceninhiçbir şekilde bloke edemeyeceği bir açıyla Shingles'a yaklaşmışbir orku görünce neredeyse bayılıyordu.Ama ork, boğazına saplı bir okla, yere yığıldı. Bu, Regis'i girdiği şoktan çıkardı ve yayma çoktan başka bir okyeleştirmiş, öbür tarafa atmaya hazırlanan Hralien'e baktı. İleride Bruenor ve Drizzt büyülü bir şekilde çalışıyordu.Drizzt'in palaları seçilemez bir şekilde dönüp duruyordu, Regis'in,hareketlerini takip edemeyeceği kadar hızlıydılar, dolayısıyla neolup bittiğini öfkeli drowun yere serdiği ork açılarına göre anlıyor-du. Bruenor incelik açığını saf vahşetle kapatıyordu ve Regis,Thibbledorf Pwent ile Drizzt Do'Urden'in güçlerinin birleştiriliptek bir savaşçı yaratıldığı takdirde sonucun Bruenor Battlehammerolacağına kanaat getirdi. Bruenor kesip biçtikçe, tekme savurup kuvvetli darbeler indir-dikçe şakıyordu. Bir ork batağının içine saplanmış gibi gözüken di-ğer üçlünün aksine Drizzt ve Bruenor doğrayarak ve dans ederekkuzeye doğru ilerlemeye devam etti. Bir noktada karşılarına birgrup ork çıktı ve sanki durdurulacakmış gibi gözüktüler.374

ORK KRAL *—^*§ , Ama Hralien'in okları ork hattının bütünlüğünü bozdu ve hızlagelen bir kara panter şaşkına dönen yaratıkların tam ortasına inip

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 235: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

onları sağa sola savurdu.Drizzt ve Bruenor çatışmadan sıyrılarak koştular. Başlangıçta bu düşünce Regis'in paniğe kapılmasına neden ol-du. Bu ikisinin dönüp Pwent ve diğerlerine yardım etmesi gerekmezmiydi? Onun ve Hralien'in yetişmek için acele etmeleri gerekmiyormuydu? Elfe baktı ve meselenin kendileriyle, içlerinden hiçbiri ile birilgisi olmadığını anladı. Mesele Bruenor'un Obould'a ulaşması,Bruenor'un Obould'u öldürmesiydi.Her ne pahasına olursa olsun. Cordio, Bruenor'a yetişmek, ne olursa olsun sevgili kralını ko-rumak istedi ama rahip kızgın cücenin ve onun drow arkadaşınınhızına yetişemezdi ve onların hareketlerindeki, hamlelerindeki vehücumlarmdaki uyumu fark ettikten sonra onlara yalnızca ayakbağıolacağını anladı. Onun yerine cüce üçlüsüne döndü, kendisini sağ kolu ağır birbıçak yarası nedeniyle iyice aşağı düşmüş olan Torgar'm yanındakikavgaya girmek üzere ayarladı. Mirabar cücesi hâlâ şiddetle mücadele etse de Cordio kendisine

doğru yaklaşıp büyülü şifa enerjisi dalgaları gönderdiğinde onayınıbelirtti. Torgar minnettarlığını daha açık bir şekilde belirtmek üzeredöndüğünde Cordio'nun yardımının bir bedeli olduğunu gördü; zirarahip Torgar'a yardım etmek uğruna devasa ve korkunç bir orklakarşı karşıya kalmıştı. Cordio ince kalkanına sağanak şeklinde inendarbelerin ağırlığıyla ezildi. "Pwent!" diye kükredi Torgar, savaş düşkünü kendisine döndü-ğünde rahibi göstererek. Pwent'in, "Moradin aşkına!" kükremesi duyuldu ve savaşıyorolduğu çiftten ayrılıp doğrudan Cordio'ya doğru harekete geçti.İki ork onu yakından takip etti ama Torgar ve Shingles onları375

«-» R.A. SALVATOREengelleyerek yana püskürttüler. Pwent, Cordio'nun yanma ulaştığında rahip orkun karşısında sa-bit duruyordu. Savaş konusunda acemi olmayan rahip kendisine sa-vunma büyüleri yapmış, tanrılarının gücünü kollarına toplamış sağlısollu güçlü hamleler savuruyordu. Bu tabii ki Pwent'i yavaşlatmadı; irkilen rahibi hızla geçip or-kun üzerine atıldı. Orkun kılıcı Pvvent'in harikulade zırhına sürtündü ama Pwent,orka çarpıp onu dövmeye başlamadan önce pek de bir etki yaratma-dı; çivilerle kapı zırhıyla orkun deri yeleğini yırtarak alttaki eti par-çaladı. Acıdan inleyen ork kurtulmaya çalıştı ama Pwent'in çivilieldivenleriyle yapılan ani bir sağlı sollu hamleler onun tarladakimısır gibi olduğu yerde kalmasına neden oldu. Cordio bu fırsatı, her ne kadar onun farkı hissetmeyecek olduğu-nu bilse de, Pwent'e şifa büyüsü yapmak için değerlendirdi. Pwentgerçekten acının varlığını hissediyor gibi gözükmüyordu.

Küçük açık alanın sırtı, daha da aşağı, iri kayalar ve birkaç çar-pık çurpuk ağaç iskeletiyle dolu bir vadiye iniyordu. Drizzt veBruenor, savaşan arkadaşlarını geride bırakarak, hızla ilerlediler;daha uzun adımlar atan Drizzt yola öncülük ediyordu. Amaçları üçlü kayalık yamaca ve Kral Obould'a yaklaşırken sa-vaştan kaçınmaktı. Vadinin uzak tarafına vardıklarında büyülü kılı-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 236: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

cından yayılan alevlerin arasında Ork Kralı'nı gördüler. Bir ogre onun uzağına devrildi sonra ork döndü ve kılıcı omzu-nun üzerine kaldırarak başka bir üç metrelik yaratığı şişledi. Mantıkötesi bir güçle Obould kılıcını bu ogreyi omzuna doğru çekmek vetümseğin aşağısına savurmak için kullandı. Çevresindeki savaş kızışmıştı; Karuck Klanı ve Bol-Ok Klanıegemenlik mücadelesi veriyordu. Ve doğrusunu söylemek gerekirse yüksek zemini tutan Obouldve yardakçılarıyla çok da büyük bir mücadele olacak gibi gözükmü-yordu.376

ORK KRAL *-~» Ama sonra Obould'un solundaki tepenin; üçünün en kuzeyindeyer alanının, en yüksek surunun tam arkasında yoğun ve güçlü birateş topu patladı ve orada bulunan tüm Bol-Ok okçuları büyülüalevlerle kurban edilerek sağa sola savruldular. Çığlıklar attılar veöldüler; kapkara, dumanı tüten cesetlere dönerek zemine yığıldılar.Karuck Klanı savaşçıları kayalara doluştular. Bruenor, Drizzt'e, "Dokuz Cehennem adına, bu da neydi?" diyesordu. "Orklar ne zamandan beri ateş topları atıyorlar?" Drizzt'in, tüm durum hakkındaki düşüncelerini destekleyerek yal-nızca, "Grguch," diye bildirmek dışında verilecek bir cevabı yoktu. "Pöh!" diye homurdandı Bruenor, tahmin edildiği üzere ve ikilikoşmaya devam etti.—hi— Hralien buçukluğa doğuya doğru öncülük ederken, "Yüksek ze-mine doğru tut," diye talimat verdi. Tek bir akçaağacm yanındayuvarlanan bir kayayı yukarı kaldırdılar; Hralien nişan alıp yayınıkaldırıyordu. "Gidip onlara katılmalıyız!" diye bağırdı Pwent, zira dört cücevadinin ucunda gözden kaybolmuşlardı."Vakit yok!" Regis itiraz etmek istedi ama Hralien'in yay kirişinin zıvanadançıkmış vızıltısı -elf birbiri ardına ok atıp duruyordu- konuşmasınaengel oldu. Doğudan daha çok ork akın etti ve batıda, büyük bir or-du yaklaşmaya başladığında karanlık bir bulut oluştu. Regis, Drizzt ve Bruenor'un gittiği, Cordio, Pwent ve diğerleri-nin koştuğu kuzeye doğru hüzünlü bir bakış attı. Arkadaşlarını birdaha asla göremeyeceğini düşündü. Bunu yapanın Drizzt olduğunubiliyordu. Onu Hralien'in yanında bırakan, elfın, Drizzt ve Bruenoriçin geri adım atmış olmadığını bilerek bir yolunu bulacağının far-kında olan Drizzt'ti. Regis'in boğazını acı bir his kapladı. İhanete uğramış ve terkedilmiş hissetti. Sonuçta, durum gitgide kötüleştiğinde, bir kenarakoyulmuştu. Mantıklı düşündüğü zaman bunu anlayabiliyordu; ne377

.— ?JH$*—' R-A- SALVATOREde olsa bir kahraman değildi. Ne Bruenor, ne Drizzt ne de Pwent gi-bi dövüşebilirdi. Ve çevresinde bu kadar çok orkla saklanıp gizlen-diği yerlerden saldırma şansı da yoktu.Ama bu acısını pek de azaltmadı. Arkasında bir şekil, gizlendiği yerden fırlayan bir ork belirdiğin-de neredeyse botlarının ayaklarından çıkmasına neden olacak şekil-de sıçradı. Regis tamamen içgüdüsel olarak bağırarak yaratığa biromuz attı; orkun Hralien'e yönelttiği hamlesinin, dikkatini başka ta-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 237: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

rafa çevirmiş olan okçuyu yalnızca sıyırıp geçmesini sağladı. Hralien hızla dönüp yayını orkun suratına indirdi. Ork devrilir-ken yay savrulup gitti ve Hralien kılıcını kullanmak üzere hareketegeçti. Regis orkun işini bitirmek üzere gürzünü kaldırdı fakat hamleyapmak üzere kolunu geri çektiği anda bir şey onu kavrayıp kolunuaniden, acımasızca çekiştirdi. Omzunun yerinden çıktığını hissetti.Gürzü yere düşerken eli uyuştu. Taş bir çekicin üzerine iniyor oldu-ğunu fark ettiği an diğer kolunu kendini savunmak üzere başınınüzerine kaldırarak yarım bir dönüşle eğilmeyi başardı. Başının arkasına kör edici bir parlama yayıldı, taşlı toprağa yü-zükoyun düşerken bacakları mı büküldü yoksa doğrudan yere miitildi hiçbir fikri yoktu. Yumuşak bir botun kulağına yaklaştığınıhissetti ve tepesinde savaşan Hralien'in sesini duydu. Ellerini altına koymaya çalıştı ama bir eli hareket arzusuna kar-şılık vermiyordu ve bu çaba bedenine mide bulandırıcı bir acı dal-gasının yayılmasına neden oldu. Başını biraz olsun kaldmnayı ba-şardı ve doğrulmak üzere hafifçe döndüğünde başının arkasındansüzülen kanın tadını hissetti. Nasıl olduğunu bilmese de yeniden yerdeydi. Sanki zemininkendisine ait soğuk parmaklar bedenine uzandı. Gözleri açıktı amadört bir yandan karanlık süzüldü.Son duyduğu şey kendi düzensiz soluğuydu.

Hralien bıçağı Regis'in kanıyla ıslanmış taş bir çekiç taşıyan378

ORK KRAL *HWyeni saldırganın göğsünün derinliklerine kaydırdığında ork zırhı,keskin elf kılıcından korunmak için yetersizdi. Elf inatla ayağa kalkmaya çalışan ilkinin işini bitirmek için yanadoğru bir kılıç hamlesi yaptı, sonra ağacın yanından gelen üçüncübir yaratığın hücumuna karşılık vermek üzere döndü. Kılıcını ileridoğru savurdu, orkun mızrağını bertaraf ederek yaratığın dengesinibozdu. Ağaç, yaratığın yana devrilmesini engelledi ama bu, orkunbaşına talihsiz bir iş açtı; Hralien kenara sıçradı ve yaratığı koltukaltından yakalayarak kılıcını yeniden sapladı. Yaratık acı içinde çığlık atıp korkunç yarayı tutarak çılgıncasınadönmeye ve sendelemeye başladı. Hralien soğuk zeminde kımıltısız yatan Regis'e dönerek yaratı-ğın gitmesine izin verdi. Daha pek çok orkun kendisini gördüğünübiliyordu. Vakti yoktu. Buçukluğu mümkün olan en nazik şekildekavrayıp akçaağacm tabanında, iki büyük kök arasında yer alan çu-kura yavaşça bıraktı. Toprağı, ince dalları, yaprakları; zavallı bu-çukluğu gizlemek için bulabildiği her şeyi topladı. Sonra düşmüşRegis'in hatırına Hralien, yayım kapıp hızla yola koyuldu; yenidendoğuya koşuyordu. Arkadan ve aşağı taraftan orklar yaklaştı. Önünde onun güney-deki çıkıntıya gitmesini engellemek üzere belli bir açıyla koşandaha fazlası belirdi. Hralien ikinci kılıç kemerini, Drizzt'in kendisine vermiş olduğu-nu bıraktı ve yayını bir kenara attı; çevik olması gerekiyordu. Orkların yaralı buçukluğu bulmayacağına dair küçük bir umutbesleyerek Regis ile arasına mesafe koymaya can atarak doğrucaileri atıldı. Fakat Hralien kayarak durup kendisine gelen bir mızra-ğı kılıcıyla bertaraf etmek üzere çılgıncasına dönünce koşu sadecebirkaç adım sürdü. Dört bir yanını kılıçlar kapladı; orklar onu öldür-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 238: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

mek üzere yaklaşıyorlardı. Hralien atalarının, damarlarında dolanansıcak kanını hissetti. İki yüzyıllık hayatı boyunca öğrendiği tümdersler üzerine akın edip onu ilerletti. Hiçbir şey düşünmüyordu,yalnızca içgüdüyle hareket ederek tepki veriyordu; parıldayan kılı-cı bloke etmek üzere ani hamleler yapıyor, bir mızrağı ters döndü-rerek saldırganı hafif bir geri çekilmeye mecbur kılıyordu.379

^ "fr'ffi""1* R.A. SALVATORE Dansı güzeldi, dönüşleri büyüleyiciydi, hamleleri ve karşı saldı-rıları şimşek hızmdaydı. Ama çok fazlalardı; bu savaş çıkmazına bir cevap bulmaya ça-balarken hepsini tek tek ele alabilmesi için bile çok fazlalardı. Aklında yakın zamanda kaybettiği diğerleriyle beraberInnovindifin görüntüleri uçuştu. Onların kendisinden önce ölmüşolmasını umut verici buldu; böylece tek bir ıskalanan bertaraf birkılıcın ya da mızrağın onu delip geçmesine izin verdiğindeArvandor'da kendisini karşılayabileceklerdi. Arkasında, geldiği yerde, Regis soğuk karanlığın derinliklerineiyice gömüldü. Ve çok da uzak olmayan bir yerde, belki de ağacınyarı yolunda, Khazid'hea'nın kabzasına kara bir el uzandı.

Bruenor ve Drizzt'i takip etmeye niyetlenmişlerdi ama dört cüce,yolu bir ork suru tarafından kapatılmış bir halde buldu. Bunun yeri-ne vadiden doğuya doğru çıktılar ve orada da dirençle karşılaştılar. "Mirabar ve Mithril Salonu için!" diye haykırdı TorgarHammerstriker ve Mirabar lideri sevgili arkadaşı, uzun süreli canyoldaşı Shingles ile omuz omuza orklarla çarpıştı. Yanlarında dolanıp duran Thibbledorf Pwent kendini başka birçılgınlığın içinde buldu. Kollarını ve bacaklarını sallayan, başıylasürekli çevredekilere toslayan, öyle ki öne doğru yaptığı hamleler,uzun boyunlu bir deniz kuşunun hantal adımlarına benzeyen Pwent,kendi tarafındaki orkları tamamen darmadağın etti. Ona mızraklarfırlattılar ama yolundan çekilmeye öylesine hevesliydiler ki mızrak-ları sadece dönerken atıyorlardı ve bu nedenle de hamleleri ya çokaz etkili oluyor ya da hiç olmuyordu. Yine de bu böyle süremezdi. Önlerinde çok fazla ork vardı vebaşka bir yol bulmayı umut edinceye kadar ork bedenlerini, bir cüceiç kalesinin surları kadar kalın bir sur oluşturacak şekilde yığmakzorundaydılar. Tıpkı onları yeniden güneye ve güvenli Mithril Salonu'na çıka-racak tüm yolları yitirdikleri gibi Bruenor ve Drizzt'i de yitirmişler-380

ORK KRAL *HKdi. Böylece cücelerin en iyi yaptıkları şeyi yaptılar; avantaj eldeedebilmek için savaştılar. Cordio saldırı büyüsü yapmak, orkları belki de bir şok edici ha-vayla dağıtmak veya Torgar ve Shingles'ın daha etkin olabilmesiiçin bir grup orku oldukları yerde tutmak istedi. Ama kısa süre için-de tüm cücelerden kanlar süzüldü ve rahip, yaptığı her büyü şifadağıtsa da, yaraların hızına yetişemedi. Cordio, Moradin'in bereke-tiyle kutsanmış, sıradışı bir güce ve dirayete sahip bir rahipti. FakatMoradin'in kendisinin bile bu savaşı kazanmaya yetecek kadar şifabüyüsüne sahip olmadığını düşündü. En nefret ettikleri düşmanlarıorklarm tam ortasında duruyordu ve mevcut savaş bir yana, tüm çev-relerinde çirkin yaratıklar dolanıyor, onları ezmeye hazırlanıyordu.

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 239: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

Bununla beraber tek bir cüce bile korkmuyordu. Moradin'e,Clandeggin'e ve Dumathoin'e şarkılar söylediler. Bar fahişeleri,bira dolu kadehler, ork ve dev öldürmek, cüce kadınlarını kovala-mak üzerine şarkılar söylediler. Ve Cordio... Kral Bruenor, Shimmergloom'un düşüşü ve MithrilSalonu'nun ıslahı üzerine bir şarkı başlattı. Şarkı söylediler ve dövüştüler. Öldürdüler ve kanadılar ve sürek-li kuzeye; kralları Bruenor'un gittiği yere baktılar. Zira tek önemli olan o gün ona iyi hizmet etmeleriydi, ona yete-rince zaman kazandırmaları, orkların dikkatini kralın, ilk ve sonkez, tepelere ve nihayetinde Obould tehdidine ulaşmasını sağlaya-cak kadar dağıtmalarıydı.

Hralien kolunda kılıcın yarattığı acıyı hissetti ve yara çok derinolmasa da yeterince etkiliydi. Yavaşlıyordu ve orklar, dansının rit-mini yakalamışlardı.Kaçacak hiçbir yeri yoktu." Sağında aniden bir orkun belirdiğini düşündü ve hücuma karşı-lık vermek üzere döndü; sonra ortada bir hücum olmadığını, bir kı-lıç ucunun ölen yaratığın göğsünden dışarı fırladığını gördü.Orkun arkasındaki Tos'un Armgo, Khazid'hea'yı geri aldı ve381

^ 4rÜ$i % R.A. SALVATOREdiğer tarafa sıçradı. Bir ork hamleyi bloke etmek üzere kalkanınıkaldırdı ama kılıç kalkanı, yaratığın kolunu delip geçti ve orkungöğsüne saplandı. Bu ork daha yere düşemeden başka bir tanesi Tos'un'un ikincisilahıyla; ork yapımı bir kılıçla yere serildi. Hralien'in gösteriyi izleyecek veya bu deliliği düşünecek vaktiyoktu. Döndü ve drowun gelişiyle aptallaşmış gibi gözüken en ya-kındaki orku alaşağı etti. Beyaz ve kara elf bastırdı ve orklar yerle-re yığıldı veya silahlarını bırakıp kaçtı; kısa bir süre sonra ikili yüzyüze geldi, Hralien çok ihtiyaç duyduğu birkaç derin nefes aldı. "Kurt Çenesi Klanı," diye açıkladı Tos'un, Hralien'e. "Bendenkorkuyor.""Haklılar," diye cevapladı Hralien.

ESKİ VE YENİYLE KARŞI KARŞIYA Her şey ikisine indirgenmeliydi, zira ork kabileleri içindeki vearasındaki mücadele önünde sonunda tamamen kişiseldi. Kral Obould taş duvarın tepesine sıçradı ve kılıcını bir Karuckogresinin karnına sapladı. Büyülü kılıcına alev alma çağrısı yapar-ken zalimce sırıtırarak yaratığın yüzüne baktı.Ogre çığlık atmaya çalıştı. Ağzı sessiz bir dehşetle gerildi. Obould'un gülümsemesi daha da büyüdü ve kılıcını kusursuz birşekilde sabit tuttu; öğrenin ölümünü geciktirmek istiyordu. Ahmakyaratık yavaş yavaş geriye yaslandı, sonra kılıçtan kurtularak tepedenaşağı yuvarlandı; çoktan dağlanan yarasından dumanlar yükseldi. Ona bakan Obould, muhafızlarından birinin, elit bir Bol-Oksavaşçısının hırpalanmış bir şekilde yana uçtuğunu gördü. Uçuşunizini kaynağına kadar sürdükten sonra başka bir savaşçısının,

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 240: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

Battlehammer cüceleriyle yapılan savaşlarda gelecek için oldukçaumut vaat etmiş olan genç bir orkun geriye fırlayışına tanık oldu.Savaşçı, merak uyandıracak denli uzun bir süre kolları iki yana açıksabit durdu. Obould başını sallayarak, ne olduğunu anlayamayarak onun ar-kasına baktı; ta ki devasa bir balta savaşçının önünde belirip muaz-zam, sarsıcı bir güçle çapraz bir şekilde savaşçıyı sol omzundan sağkalçasına doğru ikiye ayırıncaya kadar. Orkun yarısı yere devrildi383

p-* R.A. SALVATOREfakat diğer yarısı yere yığılmadan önce birkaç uzun kalp atışı bo-yunca olduğu yerde kaldı.Grguch orada durmuş tek eliyle korkunç baltasını sallıyordu. Bakışları birleşti ve çevredeki tüm diğer ork ve ogreler -Karuckve Bol-Ok Klanı üyeleri- savaşlarını yana taşıdılar. Obould kollarını genişçe açtı, yukarı kaldırdığı sağ eliyle tuttu-ğu muhteşem kılıcından alevler çıktı. Başını geriye atıp bağırdı. Grguch da aynısını yaptı; havaya kaldırdığı baltası ve kayalarınarasında yankılanan kükremesiyle meydan okumayı kabul etti. Bal-tasını iki eliyle kavrayıp sol omzuna götürerek tepeye koştu. Obould önce sahte bir savunma pozisyonuna geçip ardındankendisine doğru yaklaşan reisin önüne sıçrayıp dosdoğru bir hamleyaparak onu çabucak öldürmeyi denedi. Grguch'un baltası zalim veani bir etkiyle birden karşısında belirdi; yarı-ogre, Obould'un kılı-cını bertaraf etmek üzere ejderha şeklindeki baltasıyla kısa hamle-ler yaptı. Baltayı savururken yana döndü, kanattaki kılıçlar zeminedikey duruyordu ama canavar o kadar güçlüydü ki baltayı kaldırır-

ken gösterdiği direnç, hareketi hiçbir şekilde yavaşlatmadı. Bu sa-yede kılıcı neredeyse baştan aşağı bir metreyi kaplayan Grguch,Obould'un muhteşem kılıcını döndürmesine engel oldu. Obould kılıcının sola doğru devrilmesine yalnızca izin verdi ve

beklendiği üzere sağ elini serbest bırakmak yerine kurnaz ork, solelini kullanarak Grguch'un baltasından dönerek kurtuldu. Çevrededolanırken ileri doğru hareket etti, Grguch ile çarpışırken ön plandaolan sol omzunu aşağı çekti. İkili kayalık tepeden aşağı kaydı ve Obould'u şaşkına çevirenbir şekilde Grguch düşmedi. Grguch bu güçlü hücuma aynı şekildekarşılık verdi. Obould'dan birkaç santim daha uzundu ama Obould, Gruumshtarafından kutsanmış, ona bir boğanın gücü ve ayaz devlerinin GertiOrelsdottr'unu vurup devirecek bir kol kudreti verilmişti.Fakat Grguch bunlardan yoksundu. Silahları ellerinde, Obould'unki sağda ve Grguch'unki solda,birbirlerine kilitlenmiş olan ikili mücadele etti. Obould, başını ani-den geriye atarak Grguch'un yüzüne kuvvetli bir darbe indirdi fakat384

ORK KRAL *-İKbu can yakıcı hamleyi yapıp ilk hareket noktasına geri döndüğündeGrguch başını bir anda öne uzattı ve alnını Obould'un burnunaindirdi. Birbirlerini tutmaya çalıştılar, döndüler, dimdik durdular ve aynıanda, bedenlerini birbirlerinden uzağa kaydırarak, geri gitmeye ça-baladılar. Birbiriyle tıpatıp eş hamleler yaptılar; balta ve kılıç muazzam

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 241: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

birgüçle buluştu. Ortada öylesine büyük bir güç vardı ki Obould'unkılıcından alevler saçılıp havaya karıştı. Savaşların arasından geçip karşılarında büyük mücadeleyi bul-duklarında Drizzt, Bruenor'a, "Tos'un'un söylediği gibi," dedi. "Birbirlerini unutup bize saldıracaklarını düşünüyor musun,elf?" diye umutla sordu Bruenor. "Muhtemelen hayır; en azından Obould yapmayacaktır," diyeyavan bir şekilde, Bruenor'un neşesini bozarak, cevapladı Drizzt vecüceyi henüz sura yerleştirilmemiş bir kaya yığınına doğru hareke-te teşvik etti."Pöh! Sen delisin!" "Önümüzde açıkça beliren iki gelecek," dedi Drizzt. "Moradin,Bruenor'a ne söylüyor?" Bruenor cevap veremeden önce, Drizzt kaya yığma gelirken kar-şısına bir çift ork çıktı. İki palasını da kavrayarak kendisini geriyeattı; hızla Bruenor'un görüş alanına girdi ve kana susamış orkları daberaberinde sürükledi.Cücenin baltası indi ve geriye bir ork kaldı. Drizzt'in böylesi bir hızla dönecek kadar çevik olduğunu hayalbile edemeyen ve Bruenor'dan ürken bu ork hafifçe döndü. Drizzt'in palaları tarafından dört kez yaralandı ve Bruenor kuv-vetli bir darbeyle kafatasını dağıttı. Çift yola devam etti. Önlerinde, bu kez daha yakınlarında, Obould ve Grguch tekrarçarpıştılar ve her iki yüzden de kanlar saçılmasına neden olan kar-şılıklı bir dizi sert yumruklar indirdiler.385

p-* R.A. SALVATORE"Önümüzde iki yol var," dedi Drizzt ve ısrarla Bruenor'a baktı. Cüce omuz silkdikten sonra baltasıyla Drizzt'in palalarına hafif-çe vurdu. "Dünyanın iyiliği için, elf," dedi. "Halkımın çocukları ve

arkadaşlarımın güveni için. Ve sen hâlâ delisin."—M— Her salınış bir ölüme sebebiyet verecek güçteydi, her hamle ha-vada kırıldı. Onlar orktu -biri yarı-ogre- fakat devler, titanlar gibi,hatta kendi klanları arasındaki tanrılar olarak savaşıyorlardı. Savaşla beslenmiş, savaşla eğitilmiş, derisi kalınlaşırken sertleş-miş, Hakuun'un ve Gnom Jack'in gizli büyüleriyle donatılmışGrguch, ağır baltasını bir Calimport suikastçisinin hançer kullanmahızı ve hassasiyetiyle hareket ettirdi. Karuck Klanı'ndaki kimse, eniri ve en güçlü olan bile, Grguch'un liderliğini sorgulamadı, zira buklandaki hiç kimse ona başkaldırmaya cüret edemezdi. Reis, gaddarbir baskı uygularken Obould bunun haklı nedenlere dayandığınıçabucak anladı. Gruumsh tarafından kutsanmış, seçilmiş birinin gücüyle aşılan-mış ve pek çok savaş geçirmiş olan Obould rakibine denkti. Ve raki-binin savunmasını silahıyla dağıtabilecek pek çok güçlü savaşçınınaksine Obould'da bu yalın güç beceri ve hızla birleşiyordu. Drizzt

Do'Urden'le kılıç kapıştırmış ve kas gücünde Wulfgar'ı yenmişti.Dolayısıyla Grguch'un ağır darbelerini kuvvetli bir şekilde bertarafetti, dolayısıyla Grguch'a, ölümcül kılıcı geri püskürtmek üzere re-isin kolunu zorlayan, benzer karşı saldırılarla baskı uyguladı. Grguch, Obould'un soluna, tepedeki geniş alana koştu. O yük-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 242: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

sek zeminden döndü ve ork kralına muazzam bir yukarıdan aşağhamle indirdi ve Obould bu darbenin ağırlığı altında neredeyse ibüklüm oldu; ayakları tehlikeli bir şekilde kaydı. Grguch yeniden ve ardından üçüncü kez saldırdı ama Oboulaniden yana çekildi ve o üçüncü hamle yalnızca havayı parçalaya-rak Grguch'u birkaç hızlı adımla tepeden inmeye zorladı. Yeniden düz duruyorlardı ve ıskalanan o hamleden sonraObould saldırgan bir duruma geçti. Kılıcını iki eliyle kavrayarak386

ORK KRAL *—Iönce sağa sonra sola, ardından yeniden sağa savurdu. Grguch yal-nızca savunma pozisyonu alabildi; baltası, hamleleri bertaraf etmeküzere sağa sola yöneldi. Obould adımlarını hızlandırdı, kendinden geçmiş bir halde sal-dırıyor, Grguch'un karşı atak yapmasına izin venniyordu. Kılıcınıalevlendirdikten sonra düşünceleriyle yeniden söndürdü ve yalnız-ca rakibinin dikkatini buyruğu altına alabilmek, Grguch'u işgal al-tında tutabilmek için tekrar öne doğru hamle yaptı. Muhteşem kılıç sola ve sağa ilerledi, ardından Grguch'un blokeeden kılıcına inen, reisin kaslı kollarını titreten yukarıdan aşağı üçhamle yaptı. Obould yorulmadı, rakibi geri çekilirken daha da hid-detlendi. Obould, Grguch'un artık karşı saldırı yapmasını sağlayacak biraçıklık arayışında olmadığını biliyordu. Grguch yalnızca kendinikurtarmanın, durumu eşitlemenin bir yolunu arıyordu. Obould ona bunu vermeyecekti. Doğrusu reis değerliydi amaönünde sonunda o, Obould değildi. Kör edici bir ani ışık ve sağır edici bir karşılık ork kralının devi-nimini ve ritmini bozdu ve bu durumdan, bu dudak uçuklatan şok-tan sıyrıldığında elde ettiği avantajın çoğunu kaybettiğini fark etti.Bacakları seğirdi; güçlükle ayakta duruyordu. Muhteşem kılıcı vah-şice titredi ve dişleri öylesine kontrolsüz bir şekilde birbirne vurduki ağzının içinden deri parçaları yoldu. Karışmış aklının gizli derinliklerinden bunun bir büyücünün yıl-dırımı -güçlü bir tanesi- olduğunu anladı. Grguch'un bir sonraki hamlesini bloke etmesi tamamen tesadü-fiydi; muhteşem kılıcı şans eseri darbenin geldiği yerde bulunuyor-du. Ya da belki de kılıca nişan alan Grguch'tu, diye düşündü darbe-nin ağırlığıyla geri çekilen, her titrek, yolunu şaşırmış adımda den-gesini sağlamak üzere mücadele veren Obould. Yandan gelen bir sonraki hamleyi bloke etmekte daha başarılıy-dı; sola döndü ve kılıcını kusursuz bir açıyla kaldırarak üzerine uça-rak gelen baltayı durdurdu. Obould'un titreyen darbenin etkisiyle tükenmesi dışında kusur-suz bir savunma hareketiydi. Yarı geriye, yarı yana savruldu ve tek387

^ »f'sffi B R-A. SALVATOREdizinin üzerine çöktü. Grguch kılıcına yeniden vurup onu yana savurdu ve reis, balta-sını öne çıkarıp ileri adım atarken Obould pek de kendisini savun-ma şansı olmadığını fark etti. Bot giymiş olan bir ayak Obould'un ensesinin arkasına sertçe

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 243: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

basıp onu yere serdi ve ork dönüp yeni bir saldırgan olduğunu dü-şündüğü kişiye hücum etmeye çalıştı. Ama Bruenor Battlehammer'in hedefi Obould değildi ve hırpa-lanmış, şaşkına dönmüş ork kralını yalnızca kendisini gerçek avınafırlatacak bir tramplen olarak kullanmıştı. Grguch, baltasını cücenin silahının doğrultusuna çevirebilmekiçin çılgıncasına döndü ama ileri doğru uçarken Bruenor da döndüve Battlehammer Klanı'nın köpüklü kadehiyle süslenmiş olanküçük kalkanı Grguch'un yüzüne sertçe çarpıp onu geriye devirdi. Grguch ayağa sıçradı ve güçlü bir darbeyle doğrudan Bruenor'ayöneldi ama Bruenor hızla öne doğru atılıp tek boynuzlu miğferiniGrguch'un karnına sokarak baltasını ork reisinin bacaklarına savur-du. Grguch sıçradı ve Bruenor ona sımsıkı yapışıp önce geriye ar-dından da ileriye onunla beraber sıçradı; çift savrulup tepeden aşağıyuvarlandı. Birbirlerinden ayrıldıklarında cüceye sırtından yakalan-mış olan Grguch aceleyle hareket etti ve omzu tepenin en alçak su-runa doğru kaydı. Bruenor onu hiddetle takip etti, önce surun tepesine sıçradı,sonra yüksekten yapılan ve kendisini korumaya alan Grguch'u geri-ye doğru sendeleten bir kuvvetli hamleyle aşağı atladı. Cüce, baltası ve kalkanıyla bastırdı; Grguch'un yeni düşmanınaerişmek üzere ayağım basacak bir yer bulması için bile pek çokadım atması gerekti. Tepede Obould inatla ayağa kalktı ve onları takip etmeye çalıştıama başka bir yıldırım onu dümdüz etti.—Hf— Çift, dar kanaldan geçince Hralien ileri fırladı. Sağdaki bir taşınüzerine sıçradı, ardından sola; ölü bir ağaç kütüğünün üzerine geçip388

ORK KRAL ı™*hücuma karşılık vermek üzere kılıcını kaldınnış, hâlâ öbür tarafadönük bekleyen talihsiz bir orkla karşılaştı. Elf sert bir şekilde sal-dırdı ve ork ölümcül bir yara alarak yere yığıldı. Hralien düşen yaratığın yanından geçerken kılıcını geri çekti vebu hareket kılıç tutan diğer elinin arkada kalmasına neden oldu. Kılıcı serbest kaldığında ani bir acı elfin kılıcı kavrayışına engeloldu ve şaşkınlıkla dönüp iki kılıcının arasına bıçağı atan Tos'un'ugördü. İnanılmaz bir el çabukluğuyla drow kendi kılıcını kınına yer-leştirdi ve Hralien'in havada salman bıçağını kabzasından yakaladı. Kara elf arkasına gelip onu dürtünce Hralien, "Kalleş köpek!"diye itiraz etti."Sadece çeneni kapa ve koş," diye azarladı Tos'un. Fakat Hralien durdu ve Khazid'hea'nm ucu ona yöneldi. Ardın-dan Tos'un'un eli sırtına yapışıp onu sertçe ileri itti."Koş!" diye emretti. Hralien öne doğru tökezledi ve Tos'un ona ayak uydurarak, heradımda onu iterek elfin olduğu yerde kalmasına izin vermedi.

Drizzt, iki ork lideri de bu kadar yakındayken Bruenor'danayrılmaktan hiç hoşlanmadı ama Obould'un savunmasının batısın-da yer alan daima yeşil ve yaprak döken ağaçların iç içe yer aldığıbir koruluğa gizlenmiş büyü yapan orkla ilgilenmesi gerekiyordu.Drow okulu Sorcere'nin kılıç kullanımıyla büyü taktiklerini birleş-tirme yeteneğine sahip büyücülerin yanında yaşamış ve dövüşmüşolan Drizzt, bu sağır ve kör edici yıldırımların ne kadar tehlikeli

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 244: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

ol-duğunu biliyordu. Ve Drizzt'in aklında bir şey daha; huzursuz edici bir şüphe vardı.Orklar, Innovindil ve Günbatımı'nı gökyüzünden nasıl indirmişler-di? Bu bilmece, Hralien onların düştüğü haberini getirdiğinden beriDrizzt'in aklını kurcalıyordu. Verilecek bir cevabı var mıydı? Büyücü yalnız değildi; zira diğer orkları, devasa Karuck yarı-ogre orklarını ağaçlığın çevresine yerleştirmişti. Bir tanesi, ağaçhattına yanaştığında gürleyerek öne sıçrayıp mızrağını savurarak389

HM» R.A. SALVATOREDrizzt'in karşısında belirdi. Ama Drizzt'in böylesi bir saçmalığa ayıracak vakti yoktu vekendisini sola atarak yana çekilip palalarını sağ aşağı götürdü, mız-rağa ikili hamle yapıp zararsız bir şekilde yana savurdu. Drizzt,Parıltı'yı orkun boğazını kesmek üzere ustalıkla kaldırıp dengesiniyitiren mızrak kullanıcısının yanından geçerek yoluna devam etti. Gerçi o ork yere serildiğinde drowa sağdan ve soldan gelen ikiork daha saldırdı ve bu karmaşa hâlâ on metre uzakta olan büyücü-nün de dikkatini çekti. Drizzt, büyücünün menfaatine, yüzüne bir korku ifadesi yapış-tırdı sonra hücum eden orku durdurmak üzere hızlı adımlar ataraksağa doğru fırladı. Orklar bir arada geldiklerinde döndü, önce sağaardından sola salındı, dönerken omuzlarını yatay bir şekilde yanayatırdı ve böylece savurduğu palaları orkun kılıcını yukarı kaldırdı. Drizzt hızla yakındaki bir ağaç kütüğüne doğru koştu; iki ork dakendisine yaklaşıyordu. Ağaca çıktı, başını ve omuzlarını geriyeattı, gergin bir taklayla aşağı atladı. Fırıl fırıl dönen bir kılıç setinedönüşerek yere yumuşak bir iniş yaptı; böylece bir ork yere yığıldıve diğeri yana kaçtı. Drizzt onu takip ederken ağacın arkasından çıktı ve ork büyücü-sünün kendisine doğru dönmüş, parmaklarını oynatarak büyü yapı-yor olduğunu gördü. Her şey tam olarak Drizzt'in planladığı gibiydi; ziraGuenhwyvar yandan gelip yaratığı yere serdiğinde büyücü orkunyüzündeki şaşkınlık hem gerçekti hem de hoş.

"Cüce arkadaşlarının hayatları için," diye açıkladı Tos'un inatçıelfı ileri iterek. Bu şaşırtıcı sözler Hralien'in direncini azalttı veTos'un'un bıçağının düz kısmı onu döndürüp doğrudan doğuya yö-nelttiğinde karşı çıkmadı. "Kurt Çenesi klasiği," diye açıkladı Tos'un, elfe. "Reis Dnark verahibi...""Ama cücelerin başı dertte!" diye itiraz etti Hralien; zira az öte-390

ORK KRAL *~-§lerinde Pwent, Torgar ve diğerleri sayı olarak kendilerinin üç katıbir ork ordusuyla savaşıyorlardı."Yılanın başına!" diye diretti Tos'un ve Hralien karşı çıkamadı. Kara elfe saygıyla bakan ve yollarını kesmeye kalkmayan orkla-rın yanından geçtiklerinde durumu anlamaya başladı. Bazı iri kayaların ve parçalanmış toprağın çevresinden geçtiler,bir dizi çam ağacını aşıp karşılarında Dnark'ın ordusunun merkezi-ni buldular. Tos'un hemen reisi işaret etti; beklendiği üzere ToogwikTuk ve Ung-thol da onun yanındaydı.

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 245: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

"Dnark'a hediye," diye seslendi drow şaşkın yüzlere ve Hralien'idaha da sert bir şekilde itti; elfı neredeyse yere düşürüyordu. Dnark, elfı Tos'undan almaları için Hralien'in çevresindeki mu-hafızlara bir el işareti yaptı. Dnark, drowa, "General Dukka ve binleri yaklaşıyor," dedi. "Amareisler arasındaki durum çözülünceye kadar savaşmayacağız." "Obould ve Grguch," diye onayladı Tos'un ve ork muhafızlarıyaklaşırken Hralien'in yanından geçti. Geçerken, "Sol kalça," diye fısıldadı kara elf ve ona yüzey elfi-nin kendi kılıç kemerindeki kabzayı hissedebileceği kadar yaklaştı. Tos'un durdu ve iki orku da başıyla onayladı; dikkatlerini başkayöne çekerek Hralien'e kılıcı çekmesi için fazlasıyla zaman verdi.Ve Hralien de aynen böyle yaptı ve orklar bunu fark edip karşı çık-tıkları anda elf çeliğinin parıltısı onları birer ölüye çevirdi. Tos'un, Hralien'den uzaklaşıp Dnark'ın grubuna doğru yöneldi;sanki katil elften kaçıyormuş gibi dönüp geriye bakıyor ve çırpınıpduruyordu. Ayaklarını altına alıp tamamen döndüğünde ToogwikTuk'un büyü yapmaya başlamış olduğunu gördü; Dnark başka ork-ları Hralien'in olduğu tarafa yöneltiyordu. "Elfe saldırın ve onun işini bitirin!" diye emretti Dnark, Tos'unona doğru gelmeye devam ederken. "Dukka geliyor ve hazırlanma-lıyız..." Ama Dnark'ın sesi, sözlerini tamamlarken gitgide azaldı;Tos'un'un, o !-ain drowun, aslında elften kaçıyor olmadığını, kendi-sine saldırıyor olduğunu fark etti.Dnark'ın solunda yer alan Toogwik Tuk, Khazid'hea, göğsünün391

0M» R.A. SALVATOREderinliklerine saplanarak aniden büyüsünü kestiğinde güçlükle ne-fes aldı. Reis Dnark'in şansına tam ona yöneldiği sırada kalkanınıkaldırıp Tos'un'un diğer kılıcını engellemeyi başardı. Khazid'hea'nıngücünü tahmin edemedi gerçi; zira kılıcı Toogvvik Tuk'un göğsün-den çekmek yerine Tos'un onu öteki yana geçirdi; Kesici olarakbilinen, inanılmayacak denli keskin kılıç ucu sanki suyun içindengeçiyormuş gibi bir rahatlıkla kemikleri ve kasları parçaladı. Kılıçtam Dnark'in omzunun altına geldi ve reis saldırıyı fark edip dön-mesi gerektiğini anlayamadan sol kolu kesilip yere düştü. Dnark inledi ve silahlarını bırakarak parçalanan omzundan fışkı-ran kanları engellemek üzere harekete geçti. Boş tehditler yağdıra-rak yere düştü. Ama en yakındaki orklara saldırmak üzere dönen Tos'un onudinlemiyordu bile. Fakat bu orklann arasında Ung-thol yoktu; ziraşaman, Dnark'in elit grubunun büyük bir çoğunluğunu da berabe-rinde götürerek kaçmıştı. Hralien, drowa, "Cüceler!" diye haykırdı ve Tos'un, Aykorusuelfıni takip etti. En yakındaki saldırganları kör edici kılıç hareketle-riyle geri çekilmeye zorladıktan sonra çoktan batıdaki vadiye doğrutam gaz yola koyulmuş olan Hralien'e dönüp ileri atıldı.

Bruenor dönerek kalkanını öne yuvarladı, sonra omuzlarını çe-virip baltasını kaçan Grguch'a doğru savurarak ilerledi. Bir sonrakihamleyi bertaraf etmek üzere kalkan taşıyan elini salladı ve baltası-nı altına getirerek Grguch'u karnını içeri çekip kalçalarını geriyeitmeye mecbur kıldı. Cüce kalkamyla korunup baltasını vahşice sallayarak ilerledi. İriyarı-ogrenin dengesini yitirmesine neden olmuştu ve Grguch'unbaltasının zanaatkarlığıyla boyutundan dolayı bu durumu korumak-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 246: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

la iyi edeceğini biliyordu. Dudaklarından Moradin şarkısı süzüldü. Öne doğru sallanıp ne-redeyse isabetli bir hamle gerçekleştirerek kuvvetli bir ters darbeyaptı. Sonra kalkanını önde tutarak ileri atıldı. Bruenor, halkına bu392

ORK KRAL «HMyüzden geri döndürüldüğünü kalbinin derinliklerinde hissediyordu.Bu, Moradin'in ona ihtiyaç duyduğu; bu, Battlehammer Klanı'nınona ihtiyaç duyduğu andı... Aklından kayıp şehrin karmaşasını ve bilmecelerini, Drizzt'inşaşırtıcı tahminlerini uzaklaştırdı. Bunların hiçbirinin önemi yoktu;tek gerçeklik kendisi ve en yeni, en amansız düşmanıyla ölümünesavaşması, eski düşmanların ölümcül bir mücadeleye tıkılı olmasıy-dı. Bu Moradin'in yoluydu, bu, Gruumsh'un yoluydu ya da en azın-dan şimdiye kadar süregelen yol hep bu idi. Hafif adımlar cüceyi ileri doğru taşıdı; dönüyor, ilerliyor ve herhamleden, her bloke edilen darbeden kusursuz bir dengeyle geri çe-kiliyor, kendisinden daha iri ve güçlü olan düşmanının dengesinigeri kazanmasına engel olmak için hızını kullanıyordu. Grguch'un o muhteşem baltasıyla yaptığı her bir güçlü hamledeBruenor menzil dışına çıktı ya da fazla yakma geldi veya geri çeki-len silahla aynı hizada fazla uzağa hareket ederek Grguch'un ham-lesini etkisizleştirip gücünün çoğunu emdi. Ve Bruenor'un baltası orka hep isabet etti. Cüce, Grguch'u hepeğilip bükülmeye, kaçmaya, lanet yağdırmaya mecbur kıldı.Bu ork lanetleri Bruenor'un kulaklarına tatlı bir müzik gibi geldi. Tam bir hayal kırıkhğıyla Grguch geri sıçradı ve baltasını yuka-rı kaldırarak itiraz edercesine kükredi. Bruenor onu takip etmektençok daha fazlasını yapabileceğini biliyordu, böylece bir ayağını geriattıktan sonra arkaya ve ardından yana, yapraksız bir akçaağacınaltına koştu. Hayal kırıklığı yaratan cücenin kendini geri çekmesiyle deliyedönen Grguch, bütün gücüyle ileri atıldı ve ejderha balta doğruca okalın dala isabet etti, tabanını sallayarak cüceye doğru savurdu.Bruenor son saniyede kalkanını kaldırdı ama dalın ağırlığı geri gerisendelemesine neden oldu. Kendine geldiği zaman Grguch orada duruyor, hâlâ kükrüyor,baltasını Bruenor'un kafatasım kesmek üzere harekete geçiriyordu. Bruenor eğildi ve kalkanını havaya kaldırdı; balta sert bir şekil-de kalkana indi... fazlasıyla sert bir şekilde! Mithril Salonu sanateserlerinin en bilineni olan köpüklü kadeh kalkanı ikiye ayrıldı ve393

Eh* R.A. SALVATOREBruenor'un onun altında yer alan kolunun kemiği çatırdadı; darbe-nin ağırlığı cüceyi dizlerinin üzerine düşürdü. Şiddetli acı Bruenor'un bedenini yakıp kavurdu ve gözlerininönünde beyaz ışıklar belirdi. Ama dudaklarında Moradin vardı, kalbinde Moradin yer alıyor-du ve baltasını tüm gücüyle savurup karşısındaki Grguch'u çılgınlı-ğına sürükleyerek öne atıldı.—W— Pwent, Torgar ve Shingles, Cordio'nun etrafında bir üçgen oluş-turdular. Rahip hareketlerini yönetti; daha çok Shingles veTorgar'ın vahşi sıçrayışlarını ve Thibbledorf Pvvent'in dizginlene-mez öfke dalgalanmalarını denetledi. Pwent savaşı hiçbir zamansavunma düzeniyle görmemişti. Yine de, şanına yaraşır bir şekilde,vahşi bakışlı savaş düşkünü savunma duruşlarıyla tamamen uzlaş-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 247: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

madı ve çevrelerine ölü ork bedenleri yığıldı. Ama ölenlerin yerini yenileri -çok daha fazlası, sonsuz bir orkseli- aldı. Silah taşıyan kollar yalnızca halsizlikle düştüğünde önde-ki üç cüce daha çok darbe yedi ve Cordio'nun şifa büyüleri dudak-larından hiç düşmeyerek büyü enerjisini tüketti. Üçü de buna daha fazla dayanamayacaklarını biliyordu vePwent bile bunun son, görkemli direnişleri olduğunu düşündü. Torgar'ın tam önündeki ork aniden ileri atıldı. Mirabar cücesi,baltasının uzun sapını son anda çevirerek yaratığı yana savurdu veancak yaratık devrildiği zaman Torgar onun çoktan ölümcül bir şe-kilde yaralanmış olduğunu, sırtındaki derin yarıktan kanlar aktığınıfark etti. Cüce çevredeki diğer orklarla yüzleşmek üzere döndüğündeçevresinin düşmandan temizlenmiş olduğunu ve Hralien ileTos'un'un yan yana savaştığını gördü. Torgar sağa kayıpShingles'm yanına geçtiğinde gerilediler ve savunma üçgeni ikiliyeulaştı ve doğuya doğru uzanan bir kaçma hattı belirdi. Hralien veTos'un derhal yola koyuldu, Cordio arkadan diğerlerini getiriyordu.Ama tam anlamıyla yola koyulamadan açmaza sürüklendiler394

ORK KRAL <—*,zira arbedeye yığınla ork daha katıldı; ölen reislerinin intikamınasusamış orklar... yalnızca cüce ve elf kanına susamış orklar... Panterin pençeleri düşen orkun bedenini tırmıkladı ama Jack'inkoruması etkiliydi ve Guenhwyvar pek de ciddi bir hasar veremedi.Guenhvvyvar onu ezerken bile Jack kontrolü ele geçirince Hakuunbüyü sözcükleri mırıldanmaya başladı. Fakat Guenhwyvar büyücülerin ve rahiplerin gücünü iyi biliyor-du ve panter, pençelerini orkun yüzüne bastırdı. Büyücünün savun-ma kalkanı hâlâ etkindi ve zararın etkisini azaltıyordu. Ama Hakuunacı duymaya başladı ve büyülü kalkanların parçalara ayrıldığını an-layan ork paniğe kapıldı. Bu, Hakuun'un zihninde güvende olan Jack'in pek de umurun-da değildi. Yaşlı bilge Jack, Guenhwyvar'ın ne olduğunu anlayacakkadar dünyeviydi. Hakuun'un kaim kafatasının sığınağında Jacksakince işe koyuldu. Büyülü enerjinin örgüsüne uzandı, büyününzayıf uçlarını buldu ve onları birbirlerine bağlayarak bölgeyi büyügücüyle doldurdu. Panterin pençeleri deri tuniğini parçalayıp omzundan kanlaraktığında Hakuun çığlık attı. Kedi devasa pençesini geri çekti, iyiceaçtı ve yeniden orkun yüzüne indirdi; kalkanların yok olduğunu vepanterin kafatasım bir toz yığınına dönüştürebileceğini bilenHakuun daha da yüksek sesle çığlık attı. Ama panter ısırmak üzereyken çenesi kayboldu ve yok olanGuenhvvyvar'm yerini gri bir sis aldı. Hakuun orada öylece titreyek yattı. Perişan olmuş bedenindekibazı büyü kalkanlarının yenilendiğini hissetti.Ayağa kalk, seni ahmak! diye haykırdı Jack. Ork şamanı yana kıvrılıp bir dizinin üzerine kalktı. Ayakta dur-mak için mücadele etti, sonra, yanında bir kıvılcım seli patlak veripüzerine ağır bir yumruk inince sendeleyip yeniden yere düştü. Aklını başına toplayıp şaşkınlıkla geriye baktığında kendisineyay doğrultmuş olan drowu gördü.395

_——4*^-* R-A. SALVATORE

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 248: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

İkinci bir ateşli ok hızla ona doğru gelip patladı ve orku sırtüstüfırlattı. Ama Hakuun'un içindeki Jack çoktan işe koyulmuştu veşaman mücadele ederken ellerinden biri uzanıp dromın üçüncüokuna yakıcı beyaz bir yıldırımla karşılık verdi. Körlükten sıyrıldığı zaman Hakuun düşmanının gitmiş olduğu-nu gördü. Bir duman yığınına dönüşmüş olmasını umdu ama farklıbir yerden başka bir ok atıldığında bu umudu kısa sürdü. Jack yine aynı şekilde karşılık verdi ve bunu drowa saldırmaküzere ağaçlara doğru gönderilen bir dizi yakıcı büyü oku izledi. Jack başka bir çağırma büyüsü hazırlar, Hakuun da kendisineşifa büyüsü yaparken Hakuun'un zihnini iki ses istila etti. İnatçıdrow ona başka bir ok fırlattığında panterin deriyi de kapsayan yır-tığını yeni onarmıştı.Büyülü korumaların tehlikeli bir şekilde titrediğini hissetti. Hakuun, Jack'e, "Öldür onu!" diye yalvardı; zira bu ölümcüloklardan birinin, belki de bir sonrakinin, hedefi bulacağını anlamıştı. Grguch ve Obould'un savaşa tutuştuğu haberi geldiğinde öngö-rüldüğü üzere küçük çatışmalara girdiler, daha fazlasına değil.Hiçbir zaman elindeki tüm kozları oynayan biri olmayan GeneralDukka, birliklerini incelikli bir şekilde, minimum risk alarak hare-ket ettirdi. İşler ne şekilde sonuçlanırsa sonuçlansın iktidarda kal-maya niyetliydi. Kurt Çenesi orkları, Obould'un güney kanadındaki kanaldan selsuyu gibi akarak Dukka'mn binlerine zemin hazırladılar. Savaşa daima hazır olan Dukka ön taraflarda yer aldı, dolayısıy-la güneyden, en yüksek tepeden gelen çığlığı ve kuzeydoğu ileObould'un yer aldığını bildiği kuzeyden gelen savaş seslerini duy-duğunda pek de uzaklarda değildi. Orada gökyüzünü yıldırımlarkapladı ve Dukka katliamın boyutunu yalnızca hayal edebildi.—-f4—396

ORK KRAL *-$, Kolu ağrıdı ve pratikte kullanılamaz bir şekilde öylece asılıkaldı; Bruenor devinirliğini kaybettiği anda hızlı ve sevimsiz birsonla karşılaşacağını anladı. Dolayısıyla merhamet göstermedi.Çentik dolu baltasını sallayıp karşısındaki devasa orku defedereksürekli ilerledi. Ork güç bela ayak uydurabiliyordu ve Bruenor dönerken tekelini kullanıp kalçasında kesikler oluşturarak hafif darbeler indir-meyi başardı.Cüce kazanabilirdi. Kazanabileceğini biliyordu. Ama ork bağırıp çağırmaya başladı ve Bruenor orkçayı onunyardım çağırdığım bilecek kadar iyi anlıyordu. Üstelik cüce, onunbu yardımı sadece orklardan istemediğini gördü; zira ağır silahları-nı kaldıran bir çift ogre görüş alanına girdi. Bruenor üçüne karşı kazanmayı umamazdı. Ork liderini peşin-den sürüklemeyi, ardından da kaçıp diğer tarafa yönelmeyi düşün-dü; belki Drizzt'in baş belası büyücü ile işi bitmiş olurdu. Ama cüce inatla başım iki yana salladı. Kara derili arkadaşı ken-disine başka bir yol gösterinceye kadar Obould'a karşı zafer kazan-maya gelmişti elbette. Mithril Salonu'na geri dönebileceğini hiç dü-şünmemiş, başından beri Moradin'in salonlarına gidişinin erteleni-şinin geçici ve tek bir amaca yönelik olduğunu hissetmişti. Bu amaç gözlerinin önünde beliren en nahoş görüntülerden biriolan, en iri ve en çirkin orklardan birinin şeklini almış karşısındaduruyordu.

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 249: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

Dolayısıyla Bruenor, ogreleri görmezden gelip daha da büyükbir öfkeyle saldırdı. Ölecekse ölürdü ama hayvani ork kendisindenönce ölecekti. Baltası, rakibinin bloke eden silahına vahşi bir öfkeyle çarptı.Grguch'un baltasındaki başlardan birinde derin bir yarık oluşturdu,sonra, ork hamleyi önlemek üzere baltayı yatay tuttuğunda neredey-se silahın sapını parçaladı. Fakat Bruenor bu kesiğin ölüm acısına son veren darbe olması-nı ummuştu, dolayısıyla orkun hamleyi bloke edişiyle vaktinin dol-duğunu, ogrelerin işini her an bitirebileceklerini düşünerek yüzünüburuşturdu. Yandan gelen seslerini duydu; adımlarını, kükremeleri-397

>-- =H^~-* R.A. SALVATOREni, haykırışlarını... Önündeki ork itiraz ederek kükredi ve Bruenor başka bir saldı-rıya hazırlanırken geriye bakmayı başardı. Ogrelerden biri yere serilmişti; bacağı kalçadan bölünmüştü. Di-ğeri Bruenor'a arkasını dönmüş, karşısındaki Obould' la savaşmayahazırlanıyordu. "Pöh! Ha ha ha!" diye homurdandı Bruenor tüm bunların saçma-lığına; ve baltasını aynı şekilde aşağı doğru tuttu ama bu kez dahasağa, rakibinin daha soluna yöneldi. Ork uygun bir şekilde yana ka-yarak hamleyi engelledi ve Bruenor, daha da sağa yönelerek darbe-yi tekrarladı. Ork devinim değiştirmeye karar verdi ve baltasını yalnızca ham-leyi bertaraf edecek şekilde yatay tutmak yerine açısını sol aşağıayarladı. Bruenor çoktan o tarafa yöneldiğinden sağa doğru kayışıengellemesinin hiçbir yolu yoktu.Devasa ork uludu; avantaj kazanılmıştı.

Ork, Guenhwyvar'ı kovmuştu! Ork pençeleri ve azı dişleriylekendisini tırtıklayan Drizzt'in kedi arkadaşını Astral Boyut'a gerigöndermişti. En azından sersemleyen drow böyle olduğunu sanmıştı; ziraağaçtaki bir çift orkla işi bittiğinde arkadaşının dumanlı bir hiçliğedönüşmesine tanık olmuştu. Ve zalim ırk için fazla şaşırtıcı, fazla sıra dışı olan bu orkDrizzt'in oklarına hedef olmuş ve karşılığında Drizzt'i aptallaştırıpyaralayan yıldırımlar göndermişti. Drizzt daireler çizmeye, ağaçların arasından fırsat buldukça ok-lar atmaya devam etti. Her atış hedefi buldu ama her ok durduruluprengarenk kıvılcımlar saçarak patladı. Ve her oka Drizzt'in kaçamadığı büyülü karşılıklar verildi; yakı-cı ve sinsi büyü okları gönderildi. Her dem taze ağaçların gür dalları arasına girdi ve karşısındayalnızca başka orklar buldu. Elinde palaları yerine yay olan ve hâlâ398

ORKKRAL HjŞHh **~büyülü saldırıların şaşkınlığını yaşayan Drizzt, bu zorlu anda başkabir savaşa katılma niyetinde değildi ve böylece büyü kullanan ork-tan geri kaçarak sağa dönüp korudan çıktı. Ve tam zamanında, ork arkadaşlarını dikkate almadan, büyücübu ağaçların üzerine bir ateş topu gönderdi; muazzam bir patlamakoruyu ve içindeki herkesi yok etti. Drizzt yeniden orka dönmeden önce ileri koşmaya devam etti.Taulmaril'i bırakıp palalarını çekti ve Guenhwyvar'ı düşünüp hü-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 250: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

zün dolu bir şekilde zihninden kedisine seslendi. Tekrar büyücünün görüş alanında olan Drizzt bir ağacın arkası-na daldı.

Bir yıldırım ağacı ikiye ayırıp Drizzt'in koruyucu duvarını çala-rak zemini yeniden ork büyücüsünün görebileceği bir şekilde açtıve böylece Drizzt tekrar yana koştu. Büyüm tükenmeyecek aptal drow! diye bağırdı ork... ve Drowdilinde hem de kusursuz bir tonlamayla! Bu, Drizzt'in cesaretini neredeyse büyülü kalkan kadar kırdı;ama Drizzt rolünü kabullendi ve Bruenor'un da en az kendisi kadarzor durumda olduğunu düşündü. Ork büyücüsünün aksi yönüne dönüp sonra yeniden döndü, ken-disini geniş bir akçaağacın altına ve başka bir her daim yeşil koru-luğun tam yanına çıkaracak bir yol buldu. Kükreyip saldırıya geçti. Tam yanında her şeyi açığa çıkaran birhareketlenme olduğunu gördü ve durumu anlayınca sırıttı. Büyücü büyü yapmaya başladığında Drizzt kendi içine erişti vetam önüne, kendisiyle büyücü arasına mutlak karanlık küresi çağırdı. Drizzt karanlığın içine girdi. Sağında, sanki Drizzt hızla orayadalmış gibi her daim yeşiller hışırdadı.

Regis'in beyni kasvetli bir acı ve soğuk bir karanlıkla doldu.Bilinci yerinde değildi ve her kalp atışıyla daha da uzaklara kayı-yordu. Ne nerede olduğunu, ne de kendisini bu derin ve karanlıkdeliğe gönderenin ne olduğunu biliyordu.399

«-* R.A. SALVATORE Uzaklarda bir yerlerde sırtına doğru ağır bir gümbürtü hissetti vebu sarsıntı buçukluğa yakıcı acı dalgaları yaydı.İnledi ve ardından öylece kendini bıraktı. İçi bir uçma hissiyle doldu. Sanki fani hislerinden kurtulmuş dauçuyordu... Uçuyordu...

Her ikisi de her daim yeşillerdeki hareketi fark ettiklerinde,"Çok da akıllıca değil, drow," dedi Jack, Hakuun'un ağzıyla.Jack'in büyüsünden o tarafa doğru atılan ateşli bir bezelye tanesi,bir dakika sonra Jack ve Hakuun'un baş belası drowun da içindeolduğunu varsaydıkları yeşillikleri ateşe verdi. Ama Drizzt sağ tarafa gitmemişti. Bunu yapan onun çağrısı üze-rine Astral Boyut'tan geri gelen, oyalayıcı rol oynamak üzere onunsessiz emirlerine kulak veren Guenhwyvar'dı. Guenhvvyvar yeşil-liklerin içine dalmak üzere Drizzt'in tam arkasından giderkenDrizzt de çabucak karanlığın içine dalmıştı. Orada akçaağacın en alçak dalını bularak dosdoğru yukarı sıçra-mıştı. Alevlerin sıcaklığını yanında hissederek, "Git, Guen," diye fısıl-dadı. Hâlâ yeşilliklere bakan, belli ki hâlâ Drizzt'ten bihaber olanbüyücüyü alt etmek üzere karanlığın içinden çıkarken, "Lütfen git,"diye yalvardı. Drow öne doğru bir takla atarak daldan orkun tam önüne hafif-çe yuvarlanarak indi; ork öyle bir sıçradı ki neredeyse botları aya-ğından çıkıyordu ve kendini savunmak üzere ellerini kaldırdı.Drizzt taklasını tamamladığında sıçrayıp tam orka doğru yenidenyuvarlandı, yeniden doğrulduğunda orkun tam omzuna bindi. Onu yöneten öfkeydi; Innovindil'in hatıralarıydı. Kendisine bil-meceyi çözdüğünü, her şeyin nedeninin bu yaratık olduğunu söyledi. Gazabın hareket ettirdiği kollarıyla Buzölüm'ü çekti ve kılıcın,

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 251: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

orkun deri tuniğini kesip derinlerine saplandığını hissetti. Drizzt anibir duruşla kaydı ve tek ayağının üzerinde döndü; Parıltı'yı sertçesavurarak arkaya doğru yatmış olan orku omzundan yaraladı. Drizzt400

ORK KRAL *—*ona doğru bir adım attı, diğer tarafa yönelip çevresinde dolandı vePanltı'yı yaratığın açığa çıkan boğazına sertçe indirerek onu sırtüstü yere yatırdı. Son hamleyi yapmak üzere hareket etti ama sonra zahmete değ-meyeceğini fark ederek durdu. Yanan çam ağaçlarından gelen birinleme Guenhwyvar'ın ona yaptığı gitme çağrısına uymadığını an-lamasını sağladı ama son derece atik ve zeki olan panter de patla-maya maruz kalmamıştı. Drizzt'e bir rahatlık yayıldı ama dikkati dağınık olduğundan ölüorkun kulağından çıkıp sürünerek ilerleyen küçük yılanı fark etmedi.

Bruenor'un baltası yana doğru sertçe kaydı ve Bruenor da aynıyöne doğru tökezledi. Devasa orkun yüzünün, zafer kazandığı inan-cıyla neşeyle dolduğunu gördü.Ama bu tam da görmek istediği ifadeydi. Zira Bruenor tökezlemiyordu ve açı verilmiş engellemeyi tam dabu yüzden, baltasını hızla yana, hedefinin sağma almak için mecburkılmıştı. O sendeleme anında aslında Bruenor duruşunu yenidenayarlıyordu ve kısa bir süreliğine ona sırtım dönme cesaretini gös-tererek bedenini orkun aksi yönüne çevirdi. O dönüşte Bruenor, baltasını dolambaçlı bir şekilde savurdu veson darbeyi yapmaya hazırlanan ork, iki bıçaklı ağır baltasını zama-nında yeniden yönlendiremedi. Bruenor büyük bir hızla döndü, baltası onun alabildiğine açıl-mış, her türlü saldırıyı karşılayacak bir duruş biçimi almasını sağla-yarak sağa doğru savruldu. Hiçbir saldırı yapılmadı, zira baltası orkun karnını yarmıştı veyaratık geriye doğru çöktü; ağır baltasını sağ elinde tutuyor ama soleliyle dağılan iç organlarını kavrıyordu. Bruenor ileri atılıp bir hamle daha yaptı. Ork ilk darbeyi ve ar-dından bir ikincisini bertaraf etmeyi başardı ama üçüncü hamlekoluna isabet ederek elini gövdesinden ayırdı.Çevreye bağırsaklar saçıldı. Ork inledi ve geri çekilmeye çalıştı.401

_-——H^H4 R.A. SALVATORE Ama alevli bir kılıç Bruenor'un tek boynuzlu miğferinin üzerin-den geçerek Ggurch'un biçimsiz kellesini uçurdu.

Guenhwyvar'ın kükremesi onu kurtardı, zira Drizzt son andaarkaya baktı ve yılanın katil yıldırım hamlesinden kurtulmak üzeretam zamanında yana yattı. Yine de yıldırım drowa çarpıp onu hava-ya savurdu. Havada tam bir turdan fazlasını attı ve böylece belininüzerine sert bir şekilde düştü.Yine de anında ayağa kalktı ve yılan ağaçlara doğru yola koyuldu. Ama palanın kavisli ucu onun altına girerek hayvanı havaya sa-vurdu ve Drizzt, yaratık havadayken diğer kılıcını ona doğru savur-du. Ona doğru savurdu ama ona vuramadı; zira büyülü kalkan kesi-ği önlediyse de bıçağın gücü şüphesiz yılanı iki büklüm etmişti. Yılmayan, bu gizem içindeki gizemle bir şekilde Innovindil'in

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 252: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

düşüşü hakkındaki şüpheleri doğrulanan Drizzt hırlayıp yenidenatağa geçti. Tahmininin doğru olup olmamasının pek bir önemiyoktu, Drizzt bu öfkeyi kör edici, hiddetli bir eyleme dönüştürdü.Yılana tekrar hafifçe vurduktan sonra kendinden geçti, birbiri ardı-na sol, sağ, sol, sağ darbeler indirdi; tekrarlanan hamlelerin hızı veinceliğiyle yılanın havada kalmasına neden oldu. Yavaşlamadı,nefes almadı, yalnızca coşkuyla saldırdı. Yaratık, kanatlarını çırptı ve Drizzt, yılanın bedenine neredeyseonu paramparça eden bir darbe indirdi. Drizzt yeniden büyük bir öfkeye kapıldı, ileri geri hamleler sa-vurdu ve sonuncuyu bir kılıcını hırpalanmış yılana çevirerek ta-mamladı. Hafifçe koştu ve o hamlenin ardından dönüp palasını yıla-nı uzağa fırlatmak üzere kullandı. Yılan havada şekil değiştirdi ve yuvarlanarak yere inerkengnoma dönüştü; bu yuvarlanma esnasında sırtını bir ağaca sertçeçarptı. Ağacın şaşkına dönmüş yaratığı ayakta tutan tek şey olduğunuanlayan Drizzt rahatladı.402

ORK KRAL *-İ "Panteri geri çağırdın..." dedi gnom; sesi her kelimeyle daha dagüçsüzleşmişti.Drizzt cevap vermedi."Muhteşem bir dikkat dağıtma," diyerek tebrik etti gnom. Küçük yaratığın yüzüne tuhaf bir ifade yayıldı ve titreyen eliniileri uzattı. Cübbesinin geniş kolundan kanlar süzüldü fakat cübbe-yi lekelemedi; cübbede drowun saldırısını gösteren tek bir yırtıkbile yoktu. "Hımm," dedi gnom ve aşağı baktı; Drizzt de aynısını yaptı vecübbe eteğinden daha fazla kan süzüldüğünü gördü; ufaklığın bot-larının çevresi bir kan havuzuna dönüştü. "Kaliteli bir giysi," diye belirtti gnom. "Sence de bir büyücüyelayık değil mi?"Drizzt ona merakla baktı. Gnom Jack omuz silkti. Sonra elbisesi kaydı ve sol kolu düştü; onuomuza bağlayan derinin küçük parçası ölü ağırlığıyla koptu.Jack kola baktı. Drizzt kola baktı ve sonra birbirlerine baktılar. Ve Jack omuz silkti... Ve Jack yüzüstü düştü... Ve Gnom Jacköldü...403

GARUMN GEÇİDİ Bruenor düz durmaya çalıştı ama kırık kolunun verdiği acı solkolunun sürekli aşağı seyirmesine neden oluyordu. Tam karşısında-ki Kral Obould sert bakışlar attı; elinin parmakları devasa kılıcınınkabzasını ovuşturuyordu. Bu kılıç yavaş yavaş yere doğru indirildive Obould büyülü alevleri kovdu. "Pekala, ne olmuş yani?" diye sordu Bruenor, dört bir yandankendisine yöneltilen ork bakışlarını hissederek. Obould bakışlarının kalabalığın üzerinde dolanmasına izin verdive herkesi oldukları yerde kalmaya itti. "Sen bana geldin," diyehatırlattı cüceye."Konuşmak istediğini duydum ve ben de konuşmaya geldim." Obould'un yüz ifadesinden hiç de ikna olmadığı anlaşılıyordu.Rahip Nukkels'i, Bruenor'un sarayına ulaşamamış olan elçiyi işaretederek tepeye baktı. Bruenor da harap olmuş şamana baktı ve Nukkels'e asker kıya-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 253: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

feti giyen ve fazlasıyla ilgisini çeken başka bir orkun eşlik ettiğinigörünce cücenin gözleri faltaşı gibi açıldı. İki ork krallarının yanın-da yer almak üzere yürüdüler ve ikincisi, General Dukka, yükünü,kanlar içindeki elden ayaktan kesilmiş buçukluğu Obould'un ayak-larının dibine bıraktı.Çevrelerindeki orklar savaşın yeniden patlak vereceği umuduy-404

ORKKRAL *-4la canlanıp hareketlendiler. Ama Obould, Bruenor'un gözlerinin içine bakarken havaya kal-dırdığı eliyle onları susturdu. Önündeki Regis kıpırdandı ve Oboulduzanıp şaşırtıcı bir nezaketle buçukluğu ayağa kaldırdı. Fakat Regis ayakta duramıyordu; dizleri bükülüyordu. AmaObould onu ayakta tuttu ve Nukkels'e bir el işareti yaptı. Şaman,buçukluğa anında bir şifa büyüsü yaptı ve büyü her ne kadar az etki-li olursa olsun hiç değilse Regis'i ayakta tutmaya yetti. Obould onuBruenor'a doğru ittiyse de, bu hareketinde kötü bir niyet yoktu. "Grguch öldü," diye duyurdu Obould çevredeki herkese ve söz-lerini bakışlarını Bruenor'unkilere kilitleyerek bitirdi. "Doğru olanyol Grguch'unki değildi." Obould'un yanındaki General Dukka dimdik durdu ve başıylaonayladı; Bruenor ve Obould, Ork Kralı'nm ihtiyacı olan tüm des-teğe ve çok daha fazlasına sahip olduğunu anladılar. "Ne istiyorsun ork?" diye sordu Bruenor ve sözlerini tamamlar-ken ellerini havaya kaldırıp Obould'un ilerisine baktı. Pek çok ork, Obould, Dukka ve Nukkels de dahil olmak üzere,dönüp baktıklarında yaya takılı bir okun huzur içinde beklediğielindeki Taulmaril ve yanındaki Guenhvvyvar ile DrizztDo'Urden'in sakince durduğunu gördüler. Obould geri dönerken, "Ne istiyorsun?" diye yeniden sorduBruenor. Cüce cevabı zaten biliyordu elbette ve bu onu hem umut hem dedehşet içinde bırakan bir cevaptı.Cüce pazarlık edebileceği bir durumda değildi. Drizzt, Gnom Jack'in harika elbisesini katlayıp cesetten aldığıbirkaç yüzük ve incik boncukla birlikte sararken, "Bu onun için bircübbeden daha fazlası olmayacaktır, elf," dedi Bruenor. "Onu Gümbüfgöbek'e ver," dedi Bruenor ve Regis'e biraz dahadestek oldu; zira buçukluk tüm ağırlığıyla ona yaslanmıştı."Bir büyücünün... cübbesi..." diye geveledi hâlâ fazlasıyla bitkin405

pr* R.A. SALVATOREolan Regis. "Bana göre değil.""Kızıma göre de değil," diye açıkladı Bruenor. Ama Drizzt yalnızca gülümsedi ve adilce kazanılmış ganimetle-ri çantasına tıkıştırdı. Doğuda bir yerlerde savaş tekrar patlak verdi; bu, onlara henüzher şeyin çözüme ulaşmadığını, hâlâ kökü kazınması gerekenKaruck Klanı kalıntıları olduğunu anımsattı. Uzaktan gelen savaşsesleri aynı zamanda arkadaşlarının hâlâ oralarda olduğunu da ha-tırlamalarına neden oldu ve her ne kadar Obould, General Dukka'yadanıştıktan sonra onlara dört cücenin, bir elfın ve bir drowunDukka'mn ordusunun Kurt Çenesi'ni geri püsküllüsünün ardındangüneydeki bayıra gittiklerinin teminatını vermiş olsa da; arkadaşla-rının yüzüne ancak onlar hırpalanmış, kir, pas ve kan içinde kalmış

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 254: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

bir şekilde belirdiklerinde bir rahatlama ifadesi yayıldı. Pwent tamamen kendinden geçip Bruenor'un etrafında dizginle-nemez bir neşeyle hoplayıp zıplarken Cordio ve Shingles, Regis'iBruenor'un ellerinden almak üzere koştular. "Öleceğinizden emindim," dedi Torgar. "Üstüne üstlük öleceği-mizden emindim. Ama o orklar geri çekildiler ve güneye koşmamı-za izin verdiler. Neden bilmem." Bruenor önce Drizzt'e, ardından da Torgar ve diğerlerine baktı."Nedenini bildiğiminden ben de emin değilim," dedi ve sanki bun-ların hiçbiri ona bir anlam ifade etmiyormuş gibi çaresizce başınıiki yana salladı. "Sadece beni eve götürün. Hepimizi eve götürün vetüm bunları çözümleyelim." Bu kulağa hoş geldi tabii ki; gruptakilerden bir tanesinin gidile-cek, en azından bu çevrede gidilecek bir evi olmaması hariç...Drizzt, Bruenor'un ve diğerlerinin önüne geçti ve Tos'un ileHralien'i kendine eşlik etmeye davet etti. Torgar ve Shingles iki parça halinde bırakılamayacak bir eserolan kralın kırılan kalkanını onarmanın en iyi yolunu ararken diğer-leriyle beraber arkada yer alan Cordio, Bruenor'un kırık kolunutedavi etti ve bu tabii ki Bruenor'un bol bol küfür etmesine nedenoldu.Üçü diğerlerinden yeterince uzaklaştıklarında Drizzt, drow406

ORK KRAL <H£H* **-ahbabına, "Kalbinde mi yoksa zihninde mi?" diye sordu. Tos'un anında cevap vermeyince, "Değişimin yani," diye açık-ladı Drizzt. "Aldığın bu yeni hal, karşında gördüğün bu yeni olası-lıklar... Kalbinde mi yoksa zihninde mi? Hislerden mi doğdular?Yoksa hareketlerine rehberlik eden pragmatizm mi?" "Azledilmişti ve serbestti," dedi Hralien. "Yine de beni kurtar-mak için geri geldi, belki de hepimizi kurtarmak için." Drizzt bu gerçeği onaylayarak başını salladı ama yine deTos'un'a bakmaya devam ederken duruşunda en ufak bir değişiklikolmadı. "Bilmiyorum," diye itiraf etti Tos'un. "Aykorusu elfleriniObould'un orklarına tercih ediyorum. Bu kadarını söyleyebilirim.Ve söz veriyorum Aykorusu elflerine karşı bir davranışta bulunma-yacağım." "Bir drovvun sözü," diye belirtti Drizzt ve Hralien, konuşmacı-nın kim olduğunu da göz önünde bulundurarak bu durumun saçma-lığı karşısında homurdandı. Drizzt elini açıp Tos'un'un kalçasındaki sezgili kılıcı işaret etti.Sadece bir dakikalık bir tereddütten sonra Tos'un kılıcı çekip onauzattı. "Onda kalmasına izin veremem," diye açıkladı Drizzt,Hralien'e. "O, Catti-brie'nin kılıcı," diye onayladı elf ama Drizzt başını ikiyana salladı. "Ayartıcı, şeytani, sezgili bir varlık," dedi Drizzt. "Onu kan dök-meye kışkırtma umuduyla Tos'un'un şüphelerini besleyip korkula-rıyla oynayacaktır." Drizzt, Hralien'i şaşırtarak kılıcı ona teslim etti."Catti-brie de onun Mithril Salonu'na dönmesini istemiyor. OnuAykorusu'na götür, yalvarırım, zira büyücülerin ve rahiplerin böy-lesi silahların üstesinden gelme konusunda daha başarılıdır."

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 255: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

"Tos'un orada olacak," diye uyardı Hralien ve ortalıkta dolanandrowa bakıp başıyla onayladı; Tos'un'un yüzüne bir rahatlık yayıl-dı. "Belki büyücülerin ve rahiplerin kara elfin kalbini ve zihnini dedaha iyi kavrayabilirler," dedi Drizzt. "Güven kazandırsa kılıcı ona407

HM» R.A. SALVATOREgeri ver. Bu benim yargımın ötesinde bir seçim olacaktır." "Elf! Gevelemen bitti mi?" diye seslendi Bruenor. "Kızımı gör-meye gitmek istiyorum." Drizzt önce Hralien ve ardından Tos'un'a baktı. "Aslında," dedi,"haydi hep beraber eve gidelim."—H— Rüzgar garip, hazin dolu bir notayla, Wulfgar'a evi anımsatansabit bir esintiyle uğuldadı. Kelvin Anıtı'nm kuzeydoğu yamaçlarında, bir zamanlarBruenor Yokuşu olarak bilinen yüksek çıkıntının kalıntılarından çokda uzak olmayan bir yerde duruyor, karın bir kez daha düştüğüengin tundraya bakıyordu. Düz zemine eğimli bir ışık vuruyor; günün son ışıkları bölgeyidamgalayan sayısız gölette parıldıyordu. Işıklar solarken, yıldızlar başının üzerinde parıldamaya başlar-ken Wulfgar orada öylece kıpırtısız durdu ve kuzeyde uzak birkamp ateşi belirdiğinde kalbi yeniden attı.Halkı... Kalbi dolup taşıyordu. Burası onun mekanı, onun evi, mirasınıoluşturacağı yerdi. Alageyik Kabilesi arasında hak ettiği yeri bula-bilir, kendine bir eş seçebilir, babası, büyükbabası ve tüm atalarıgibi yaşayabilirdi. Bunun basitliği, uygarlığın aldatıcı tuzaklarınınyoksunluğu onu, kalbini ve ruhunu içtenlikle karşıladı.Kalbi dolup taşıyordu.Beornegar'ın oğlu eve gelmişti.—Hh—

Hafifçe kıvrılan taş köprüsü ve kahraman Kral Bruenor tarafın-dan geçidin sonuna kadar kovalanıp öldürülmüş olan gölge ejderhaShimmergloom'un yeni heykeliyle, Garumn Geçidi olarak bilinenmuazzam bölmedeki cüce salonu hiç böylesi mükemmel gözükme -mişti. Salon boyunca meşaleler yandı; geçidi ve köprüyü kaplayan408

ORK KRAL *-^=»f -^alevler Leydi Alustriel'in büyücülerinin yaptığı büyüler sayesinderenkten renge giriyordu. Geçidin öte tarafındaki batı yakasında hepsi parlak zırhlarınıgiymiş, ellerinde dalgalanan bayrakları, mızrak uçları büyülü ışıklaparıldayan yüzlerce Battlehammer cücesi yer alıyordu. Onların kar-şısında bir ork savaşçı birliği vardı; cüceler kadar şık olmasalar daaynı disiplin ve gururla duruyorlardı. Cüce taş ustaları uzun köprünün ortasına bir platform ve onunüzerine de üçlü bir çeşme inşa etmişlerdi. Nanfoodle'ın simyası veAlustriel'in büyücüleri de görevlerini yerine getirmişti; zira su,akıldan çıkmayan müzikle dans ediyor, yanlardan akan sular parıl-dıyor ve renk değiştiriyordu. Çeşmenin karşısında tam da o günü müjdelemek üzere şekillen-dirilmiş karmaşık çinilerle dolu bir mozaikte bir mithril kürsüsü yeralıyordu ve onun üzerinde cüce, elf, insan ve ork şekillerindeki hey-kellerle tutturulmuş bir dizi parşömen duruyordu. Bu parşömen yı-

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 256: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

ğınının en altında yer alan kağıt, gelecek on yıllar boyunca oradayer almak üzere kürsünün tepesine mühürlenmişti. Bruenor öne çıktı ve kürsüye doğru on adım attı. Dönüp arka-daşlarına ve halkına, sandalyesinde kayıtsız ve ikna olmamış bir şe-kilde oturan fakat Bruenor'un kararına itiraz etme niyetinde olma-yan Banak'a baktı. Yalnızca başıyla onaylayan Drizzt ve aynısınıyapan Cordio ile göz göze geldi. Rahibin yanındaki ThibbledorfPwent'in dikkati Bruenor'un bakışma karşılık veremeyecek kadardağınıktı. Şimdiye kadar hiç görülmediği kadar temiz olan savaşdüşkünü bu tuhaf kalabalıktan doğabilecek herhangi bir tehlike olupolmadığını anlamak üzere çevreye bakındı. Bruenor sırıtarak, bubakışların nedeninin Pwent'i banyo yapmaya zorlayan Alustriel'incüce arkadaşı Fret'i bulmak olabileceğini düşündü. Kenarda görkemli ve ölümsüz Guenhwyvar uzanıyordu ve onunyanında sakin ve gülümseyen Drizzt duruyordu; mithril gömleği,belindeki silahlar, omzundaki Taulmaril, Bruenor'a hiçbir cüceninondan daha iyi bir şampiyon tanımamış olduğunu düşündürttü. Onabakan Bruenor bu kara elfı ne kadar sevdiğini ve ona ne kadargüvendiğini bir kez daha fark edip hayrete düştü.409

*~» R.A. SALVATORE Bakışları Drizzt'in yanındaki Catti-brie'ye, sevgili kızına,Drizzt'in karısına kaydığında, 'Tam da bu kadar,' diye düşündüBruenor. Catti-brie, Bruenor'a şimdiye kadar hiç o an olduğu kadargüzel gelmemişti; kız kendinden daha önce hiç bu kadar emin olma-mış, olduğu yerde hiç bu kadar huzur bulmamıştı. Kumral saçlarıtepeden toplanmış, gevşek bir şekilde öbür tarafa dökülüyor, bluzu;gnom büyücünün elbisesinin zengin, ipeksi renklerinin çeşme suyu-na yansımasının ışığıyla parıldıyordu. Gnom giydiği zaman bu tambir cübbeydi tabii ki; ama Catti-brie'nin ancak kalçasının ortalarınakadar geliyordu ve cübbenin kollan gnomun neredeyse ellerini ka-patırken Catti-brie'nin narin kollarının yarısını açıkta bırakıyordu.Kadın, bu bluzun altına, Nanfoodle aracılığıyla yeni öğretmeniLeydi Alustriel'in hediyesi olan, dizlerine kadar gelen, bluzununmavi süslemeleriyle birebir uyumlu koyu mavi bir elbise giymişti.Kostümünü tam da Catti-brie'ye uygun gibi gözüken uzun siyahbotlar tamamlıyordu; zira onlar da hem narin hem de dayanıklı du-ruyorlardı. Catti-brie'nin toz, toprak ve düşman kanıyla kaplı, saçı at kuy-ruklu ve üzerinde yalnızca tunikle çamur içinde savaşan görüntüle-rini anımsayan Bruenor kıkırdadı. O zamanların geride kaldığını bi-liyordu ve Wulfgar'ı düşündü.Çok şey değişmişti. Bruenor yeniden platforma baktı ve anlaşma, değişimin büyük-lüğü dizlerini titretti. Ortadaki platformun güney kenarında diğer ileri gelenler yer alı-yordu; Gümüşay'ın Leydi Alustriel'i, Nesme'nin Galen Firth'i,Felbarr Kalesi'nin Kral Emerus Warcrown'u -hiçbiri memnungözükmüyordu ama hepsi Kral Bruenor'un teklifini kabul etmişti-ve Aykorusu'nun Hralien'i... Söylenene göre, muazzam insan şehriSundabar ve bölgedeki en büyük cüce şehirlerinden biri olan AdbarKalesi liderlerinin de aralarında olduğu, çok daha fazlası katılacaktı.Tabii dayanırsa... Bu düşünce Bruenor'un platform karşısında yer alan diğerlerinebakmasına neden oldu ve Kral Obould Bol-Ok'un Mithril Salonu'nagirmesine izin vermiş olduğuna inanamadı. İşte ork, tüm korkunç410

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 257: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

ORK KRAL *—4görkemiyle, dikenli ve çivili siyah zırhıyla, muhteşem kılıcı omzunaçapraz bir şekilde asılı olarak orada duruyordu. Podyumun zıt yönlerine birlikte yürüdüler. Kişisel tüylerini aynıanda kaldırdılar. Obould öne eğildi ama elli santim daha uzun olsa bile duruşuKral Bruenor Battlehammer'm görkemini ve gücünün azaltmadı. "Aldatmaya kalkacak olursan..." diye fısıldamaya başladıBruenor ama başını iki yana sallayıp düşünceyi aklından uzaklaştırdı. "Benim için de daha az can yakıcı değil," diyerek onu temin ettiObould. Ve yine de imzaladılar. Kişisel halklarının iyiliği için, Bol-OkKrallığı'nın ve Gümüş Smırlar'ın çehresinin sonsuza dek değiştiği-nin bilincinde olarak adlarını Garumn Geçidi Anlaşması'na yazdılar. Geçitten haykırışlar yükseldi ve Mithril Salonu tünellerinde bo-razanlar öttü. Ve bir zamanlar Kokto Gung Karuck olarak bilinen,Obould'un Bruenor'a hediyesi muhteşem boru yeni yeri olanMithril Salonu'nun doğu kapısının tepesindeki yüksek gözcü maha-linden öttürüldüğünde salonun içinin ve dışının tüm taşlarını titre-ten devasa bir cümbüş, haykırış ve uğultu yükseldi.Dünya değişmişti; Bruenor bunu biliyordu.411

SON SOZX "Kral Bruenor, Obould Bol-Ok ile böylesi bir yola girmeyi seç-memiş olsaydı dünya nasıl bir farklılığa sahip olurdu," dedi Hralien,Drizzt'e; "daha iyi mi yoksa daha kötü mü?" "Kimbilir," diye cevapladı drow. "Ama o an, Obould'un binlerive Gümüş Sınırlar'ın bir araya toplanan orduları arasındaki birsavaş her şeyi tamamen değiştirirdi. Bruenor'un halkından kaç kişiölürdü? Şu anda Işıltıkorusu'nda göreceli bir huzur içinde gelişenhalkından kaç kişi ölürdü? Ve sonunda dostum, kim galip gelirdi bi-lemeyiz." "Ve yine de o törenden yüzyıl sonra burada duruyoruz ve ikimizde Bruenor'un doğru olanı yaptığını tamamen emin olarak söyleye-miyoruz." Hayal kırıklığının doruğunda olan Drizzt, onun doğru olanı yap-tığını biliyordu. Kendisine son on yıllar boyunca yürüdüğü yolları,gördüğü harabeleri, Büyüvebası perişanlığını anımsattı. Fakat ku-zeyde, tüm bunların yerine, herkes için iyi olacağına inandığı şeyle-rin ışığında temel hislerini, nefretini ve intikama duyduğu açlığı birkenara bırakan Bruenor Battlehammer isimli cesur bir cüce nede-niyle bölge göreceli bir huzura sahip bir şekilde bir yüzyıl dahaayakta kalmıştı. Şimdiye kadar hiç sahip olmadığı bir huzur için-deydi. Ve bu süre zarfında çevredeki dünya karanlığa ve çaresizliğegömülmüştü.Hralien yola koyuldu ama Drizzt arkasından seslendi. "O gün Garumn Geçidi Anlaşması'nı imzaladığında Bruenor'uikimiz de destekledik," diye hatırlattı. Hralien yüzünü ona dönerkenbaşıyla onayladı.412

ORK KRAL *-* "Tıpkı o gün Grguch'a ve Gruumsh'un eski yöntemlerine karşısavaşan Obould'un yanında savaşan Bruenor'la birlikte mücadeleettiğimiz gibi," diye ekledi Drizzt. "O günü yanlış hatırlamıyorsam

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)

Page 258: R. A. Salvatore - Değişimler Serisi 1

bundan çok daha genç bir Hralien olanlardan o kadar etkilenmiştiki, her ne kadar o drow bundan sadece birkaç ay önce Hralien'inhalkına savaş açmış olsa da, bir kara elfe güvenmeyi seçmişti."Hralien güldü ve teslim olurcasma ellerini kaldırdı. "Ve bu güvenin sonucu ne oldu?" diye sordu Drizzt."Sinnafain'in kocası, Teirflin ve Doum'wielle'nin babası Tos'unArmgo ne durumda?" "Aykorusu'na döndüğüm zaman ona sorarım," diye cevapladıyenilen Hralien ama Drizzt'in bakışlarını o gün yakaladıkları mah-kumlara yönelterek son hamlesini yapmayı başardı. Drizzt, onun imasını kibar bir şekilde başını sallayarak anladığı-nı belirtti. Bitmemişti. Karar verilmemişti. Dünya etrafında döndü,ayaklarının altındaki kum kaydı. Guenhwyvar'ı sevmek üzere aşağı uzandı; sürprizlerle doluhayatındaki tek sabit varlık, daima dolambaçlı yolundaki tek büyükumut olan panter arkadaşının verdiği huzuru hissetmeye ihtiyacıvardı.413

Create PDF files without this message by purchasing novaPDF printer (http://www.novapdf.com)