Upload
dinhkhanh
View
223
Download
4
Embed Size (px)
Citation preview
(Bir (Bütün Ofara~Silre
rr'efsirde rtirminci Cfüzyı[ Çe[işmesi*
Yimunci yüzyıl Kur'an tcfsiri. fslaın'ın ilk yıll~mndaıı on dokuzuncu yüzyılın sonuna kadar devam etıiği
söylenebilecek olan geleneksel tefsir tanından belirli bir özellikle ayrılmaktadır.! Bu atılımın bir tezahürü surelelin bir bütün olduğu görüşüdür. Ben şimdilerde bu görüşün çağdaş Kur'an yorumunda iyi bir yer edindiğini gösteımeye çalışacağım. Bunu, bazı çağdaş tefsir çal ış
malanna bakaraklbaşvurarak yapacağım. Çalışına dört bölüme aynlmaktadır. İlk bölüm tarihsel bir arkaplan sunmaktadır. ikinci bölüm altı çağdaş müfcssirin çalışınalannın ilgili yönleri hakkında tasviri bir izahat vermektedir. Üçüncü bölüm ise; bunlann dcğerlendinnesini içennektedir. Birkaç genel mülahaza, dördüncü ve son bölümü oluşturmaktadır.
Gi riş
Surelerin bir bütün olduğu düşüncesi yeni değildir.
Zerkeşi (745-794/1344- ı 391 )B urhan'ındaı bu konuya tam bir bölüm ayınnakta. Suyutl (ö.911/1505) de Zerkeşi'nin eserinin telhisi ve gözden geçiTilmişi olan kitabı İtkan'ında3 aynı yolu i zlcınektedir.4 Zerkeşi ulemanın bu konuda ihtilaf ettiğini haber vennektedir.s
• '11ıe sura asa uııity. A twcııtieth century devclopnıcnt in Qur'an exe: gesis, Approaches to the Qur'an, Edited by G. R. Hawting nnd Abdul-Kader A. Shareef, firsı publislıed. 1993 London, ss. 210-224.
•• Professor, Department of Near Easıenı Studies, University of Michigan. Ann Arbor. USA.
••• Araş. Gör .• Dokuz Eylül Üniversitesi Ilahiyat Meslek Yüksekokulu 1. Mohamnıed Arkollll, 'Jusqu'au XIX e siecle. la pensee arabe s'inscrit
dans wı espnce meı)lal qu'on peuı qulılifıer, avec quelques corrcctifs, de ıııedicval.' In La peııscc aralıc. 3. bas., P:ıris 1985, (1. has. 1975), s. 3.
2. Bednıddiıı Ebu Abdullah Muhanunı:d b. Babadır ez-Zcrkeşi. eiBw·han {i Ulıimi'I-Kur'an, tah. Muhaıııed Ebu'l-Fadl İbrahim . ~!ısır
1391 ?11972'/ 3. Celaleddin AbduJTahmıııı b. Ebi Bckr. el-İlkan {i Ulıimı'I-Kur'an.
Lahor 1974 (Kahire baskısından ofscı baskı). 4. Zerkeşi'nin bölümünOn başlığı Ma'n(eni'l-Mıindsebcit be)me'l- ciydt.
Suyı'ıu~ııiııki ise: Fi Mıina.ıebtiti'l-ii)'tiı ve's-sii~>er'dır. 5. SuyCıti. ll , ı 08.
ISLAMİ ARAŞTIRMALAR DERG!St, CİLT: 14, SA YI: l. 2001
Muntasir MİR**
Çev: Mustafa ÖZEL***
İa.cddin b. Abdüsselam (577-66011181-1 262) Kur'an'ın tamamen farklı koşullarda ve yinni yıldan fazla bir zaman diliıninde vahy edildiği için Kur'an'ın süreklilik ve iTtibala sahip olamayacağııu iddia elmektedir. Zerkeşi'nin
hocalanndan biri. Suyuti bunun Veliyyüddin el-Mellevi olduğunu söylemektedir, tarihsel koşullann Kur'an vallylerinin tertibini (düzen ve usulünü) belirlerken ilahi Ilikınelin de bu vahylerin düzenlediği tertibi belirlediğiıü
söyleyerek söz konusu iddiayı çürütmektedir.6 Zerkeşi'nin ilmü'l-münôsebe aduu verdiği konuda tamamen lehte olan bir ifadey Ic konuşmakta, insruun Kur'ru1'da bulabiieceği münasebelin birkaç türüne işaret etmektedir.1 Ancak o, konunun tabiatırun zorluğundruı dolayı,
çok az alimin bu alanla ilgilendiğini kabul etınektedir.S O. bunlar arasında şu isimleri zikretınektedir: Ebu Hayyan'ın hocası olan ve konuda bir eser yazan9 Ebu Cafer b. ez-Zübeyr, insaniann ilnıü'l-münasebe'ye olan ilgisizliklerinden şikayet eden Ebu Bekr İbnü'l-Anıbl, Bağdad uleınasıru bu ilmi bilınemclerinden dolayı tenkit eden Ebu Bekr en-Nisabuô ve Kur'an'ın tertibi ni letaifi ile doldunm ve tefsirinde düzenli olarak ayetlerin iç bağlantılanru açıklayan Falueddin er-Razı.ıo Zerkeşi'nin ifadesi açıkça ortaya koymaktadır ki; ınünasebet ilmi sadece birkaç alim tarafından ele alınmış ve bu, kesinlikle tcfsir düşüncesinde köklü bir yer edineıneıniştir. İbn Teymiyye'nin Mukaddimc fi UsUli't-Tefsirtı gibi tcfsir
6. Zcrkeşi,, 1. 37. 7. A.g.e., I, 35. 36,40-43,45-51. 8. A.g.e., I, 36. 9. A.g.e., s. 35. Suyuti, (ll, 1 08), ki tabın adını ei-Burh6n {i
Mılniisebôti Tertfbi Sıtver/'1-Kur'an olarak verııı~ktcdir.
10. Zerkeşi, ı, 36. Zerkeşi tarafından zikredilen isimlere ilaveten Suyiıti, Nazmıi'd-Dürer {i Tenclsıibı'l-A)'iit ve's-Sıiver'in nıü~llifi
Burhıineddiıı lbrahiın b. Uıııer el-Bikfii'yi_ (809-885/1406-1480) sayımıktadır (ll, 108). Bu ıefsir, Haydarııbfıd'da. 1389-140411969-1984 yılları arasında basılınışıır. Sııyuti ayrıca kendi kitaplarmdan birinin bu konuda ayrıntılı bilgi sunduğunu sOyleınektcdir.
li.Takıyyüddiıı Alımed b. Abdullıalinı b. Teyıııiyye (662-72811262-1327), Mukaddıme {i Usfilı't-Te{sir. Dıinı'l-1\:ur'fuıi'l-Kerinı, Beyrut 1392/ı972 .
69
usulü eserleri bu konuyu zikretmemektedirler. Razi'nin bu ilme tefsir geleneğinde saygın bir yer kazandınna gayreti başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Burada Razi hakkında birkaç söz söylenmelidir.
Razi'nin Kur'an ayetleri arasında ınünasebet kurma metodu doğrusal-atomik olarak tanımlanabilir: Herhaı1gi bir surenin 1. ayeti 2. ayeti ile, bu da 3. ayeti ile iliş
kilendirilmekte olup bu durum surenin sonuna kadar böylece devaın edip gitmektedir. Böyle yapınakla herlıangi bir noktada RaZı'nin dikkati iki ayet ya da iki bölüm üzerinde yoğunlaşınaktadır. Ayetler arasında sadece kısa süreli bir bağlantı kurmaya çalışan böyle bir metod. ayetleri göz önüne alırken sureleri gönnezlikten gelmektc olup surelere organik bir yaktaşınun gelişınesine İnıkan tanıması oldukça zordur. ı2 Nizamüddin en-Nisaburi, Ebu Hayyan ve ŞirbiıJ113 gibi aynı yolu takip eden diğerlerinin Riizi'ıün ulaştıklarından daha farklı sonuçlara ulaşmaınalanna şaşınlınaınalıdır. ı4 Razi ve diğerlerinin çalışmalanndan sonra bile geleneksel Kur'aıı tefsiriııin atoıncu özelliğini muhafaza etmesine de hayret edilmemelidir.
Yirminci Yüzyıl Tefsiri: Tavsifi Bir Yaklaşım
Bir çok yinninci yüzyıl müfessiri sureleri bir bütün
olarak kabul eder. Böylece surelerdeki ayetlerin hali
hazırdaki tertibinin doğruluğu ortaya çıkmış olmak
tadır. ıs Aşağıdaki isimler, muhtemelen, bıuıların en
öneınlileridirler: Hind-Pakistan altkıtasından Eşref Ali
Tanevl, Haınidüddin el-Feralıl ve Emin Ahsen Islahi,
Mısır'daıı İzzet Derveze ve Seyyid Kutub ve son olarak
12. Razi bazen, belli bir Kur'an yorumunu d~stekleınek ya da reddetmek için kendisinin ayetler arasındaki müııasebet anlayışuıı kullanır.
Böylece nazm (bağıntı) kunua lıennöııetik bir ilke olarak ortaya çıkar. İyi bir önıek için bkz. Anthony Jolıns, 'David arld Bathsheba: a ca se study in the exegesi s of quranic story-telling: MIDEO. XIX, (1989), 245. Bununla birlikte Razi, b ir ilke olarak. o ve omın iz inde yürüyen digerleri benim ad hoc adını verdiğim yönteme meyyaldirler. Razi nazm'ı devamlı kullaııılabilecek bir ilke olarak geliştirmeye çalışmaktadır. Razi'nin 75:16-19 ayetlerini tefsir edişiyle ilgili olarak Coherence in the Qur'an (s. 11.4-ll5) adlı eseri me bkz.
13.Nizamüddin b. Hasan el-Kummi en -Nisiiblıri (ö. 728fl327), Esinıddin Ebu Abdiilah Muhammed b. Yusuf, Ebu Hayyan (654· 745/ 1256-1344), Şeııısuddiıı Muhammed b. Muhammed eş-Şirbini (ö.977/ 1569).
14. Bkz. M ir, 17-18, 19. Bu listeye klenıııesi gereken diğer önemli bir i· sim de Nazmıl'd-Dürer'i yazmadaki merkezi ilgisi Kur'an'ın kayda deger bir oranda nazın'a sahip olduğtuıu ispat etmek .olan Bikıii'dir.
Bu tefsir aynca incelenmeye değerdir. Ben bununla ilgi li bir çalışnıayı yalan bir zamanda yazmayı planlaıııaktayıııı . Burada Bikıii'nin, Razi veya diğer ıııüfessirlerden nazııı'ı tefs irde makbul bir ilke olarak kullan m ada daha başarılı ohııadıguı ı söylemek yeterli olacaktır.
15. Bu aliıııleriıı çogu sureleriıı şu anki teıtibiıı iıı doğıu olduğunu göstenııeye gayret ederler. Ancak bu konu, her ne kadar önemli ve alakasız değilse de, bu makalenin dışında kalmaktadır.
70
MUNT ASİR MİR
İran'lı Muhaınmed Hüseyin et-Tabatab§1.16 Fecilll'nin
dışında. yazarların hepsi Kur'an'ın bütün bir tefsirini
yazınışlardır. Taııevi ve Isl§lıl'nin tefsirleri Urduca. diğer
üçününki ise Arapça'dır. Feraiıl bütün bir tefsir yazmayı
planlaınış . ancak ö lümü onun bunu yapmasını
engellemiştir. Onun ufuk açıcı çalışması. bütün bir tefsir yazan ve bunu hocasının başladığı projeyi taınanılaınak
için yaptığım söyleyen öğrencisinin tefsirinin ardında yatmaktadır.
Tancvi;7
Tanevl, kitab ı Beyanü'l-Kur'an'ın mukaddimesinde, lefsirini yazarken her surede her bir ayetin önceki ve sonraki ayetlerle nasıl bağlantılı olduğunu açıklamaya önem verdiğini söy leınektedir. Bu aınaçla, bu münasebetleri tartışmaya başlarken, düzenli bir şeki ldeboldolarak rabt sözcüğünü kullaıur. Onun konuya yaklaşınuyla ilgili olarak bir örnek zikredeliın. O, Lokman, 3 1 suresinin bütünlüğünü şöyle açıklaınaktadır: Sure Kur'an hakkında konuşmakta ve onun ana temalanndan birini ele almaktadır. Sure dört bölüme aynlabilir: 1.-9., 12.-19., 20.-32. ve 33.-34. ayetler. İlk bölüm Kur'aıı'ın medh ü sena edilmesi ile başlaınaktadır. Bu övgüyü, Kur'an'a inananIann övülmesi ile onu iııkar edenlerin eleştirilmesi izlemektedir. Daha sonra ınünkirlerin cezalaııdınlınası ve iman edenlerin ödüllendirilmesi açıklamasına yer verilir. İkinci bölüm tevlüd konusunu ele almaktadır. Üçüncü bölüm. oğluna tevltid konusunda sebatkar olmasııu emreden, sonra ona tevhid akidesiıtin tamamlayıcısı olan bazı amel'i tavsiyelerde bulunan Lokınan kıssasııun aniatılmasıyla devam etmektedir. Aynı bölümde tevhid ile kınanan ve yerilen putperestlik karşılaştı rı !ır. Son bölümde putperestler kıyamet günüyle uyan lmaktadır. ıs
16. el- Esas [i't·Te{.ifı'in (ll cilt, Kahire 1405/ 1985) yazarı Said Havva, Te(sir-i Kaşi/ın (3 ci lt, hala devam ediyor, Birinci cildin alt ba~lığı Tersim -i ez çihriih-yı mevzün·i sılver-i Kur'an ve revabit-i ayôt'tır. Tahran 1363- /1984-) yazarları Seyyid Muhammed Biilar Hucceti ve Abdulkerinı Bi-azar Şiriizi'niıı isimlerini zikredebil iriz. Bu son çalışma, ayetleri resim ve çizgilerle açıklamaktadır. Önıeğin Kabil'in Habil'i ölümle tehdidi, Musa'nın Sina'da Tevrat'ııı levhalannı kaldır· ması. İsa'nın beşiğiude. insanlarla konuşması, ıııiislüınanlarnı Ulıııd savaşmda kureyşle karşılaşması, uzayda insanlar.
17. Eşref Ali Tanevi ( 1280-1362/ 1863-1943), Hindistan-Pakistan alt kıtasının en meşhur diıli şahsiyetlerinden biridir ve bir çok taraftarı tarafındmı hakimıl'l-ılrmne olarak adlandırılmaktadır. İslami iliııı
!e:·in çeşitli abnlıırında SOO'den t:~zla eser yazdığı söylenmektedir. Beyami'I-Kur'an' ı. (12 cilL gözden geçirilmiş baslası Karaçi ve Lahor (1353/ 1953). ilk olarak 1326/ 1908'de basılın ıştır. en önemli çalışınalarından biridir. Tefsir ayn ı zaınmıda iki tür okuyucuya, aliıniere ve meslekten olmayanlara, hitap etmektedir. Ana metin, açıklamalı tercüme ve önemli konuların tartışmalarını ihtiva etmektedir. bu bölüm genel okuyucuya yönelikt ir, Urduca'dır. Teknik konularla ilgili notlar ise, aliıniere yöneliktir. Arapça'dır.
18. Tiinevi, IX. 16.
JOURNAL OF ISLAMJC RESEARCH, VOL: 14, NO: 1,.2001
BİR BÜTÜN OLARAK SURE
Seyyid Kutubı9
Seyyid Kutub her sureye yazdığı gınşte sık sık
surenin mihver'ini (ana konusu) ele alır. Onun göıiişüne göre, sözcüğün seçimi her surenin temel bir düşünce etrafında döndüğünü göstennekte ve sure bununla anlaşılınaktadır.w Kutub'a göre, Furkan, 25 suresi, kureyşle olan mücadelesinde. kendisine yönelttikleri ağır ve yaralayıcı suçlaınalara karşı. Hz. Peygamberi teselli eunektedir. O. tefsirin giriş bölümünde, bu tesellinin örneklerini zikrcttikten sonra şöyle demektedir: "İşte bu. surenin gölgesidir. Yine bu, surenin etrafmda döndüğü ana konu, ele aldığı husustur. Ve yine bu. birbirinden ayniması zor olan birleşik bütündür. "2 ı
Daha sonrn sureyi dört bölüme ayırınaktadır: 1.-20 .. 21.-44 .. 45.-62., 63.-77. Sure, kureyşi tenkid etmekle Peygamber'e teselli vennektedir. Birinci bölümde kureyşin inançlarııun savunulamaz olduğu gösterildİkten
hemen sonra, aynı bölümde. kureyşin Peygaınber'e
yönelttiği eleştiriler dile getirilmekte, ancak bunlar etkisini kaybetmiş olmaktadır. İkinci bölüm, kureyşin Allalı'tan istediği ınucizelerin kendilerine gönderilmeınesi, eleşti
rilmesi ve kureyş için hazırlanan cezamn haber verilmesi. yine O'nu teselli amacına yöneliktir. Kureyşin gurunı ,
gerçekte, onlarla nasıl uğraşacağını bilen, kureyşle olan savaşında Peygamber'in yanında olan Allalı'a meydan okumaktır. Üçüncü bölüm tabiatta bulunan bir çok karşı delil ışığında, kureyşin putperest alddelerinin ne kadar saçına olduğunu göstermektedir. Bunun anlaıru da. diğer şey lerin yanında kendisine meydan okuyanları
öııeınseınediğini söyleyen son bölümde olduğu gibi. Peygamberi teselli etmektir. Seyyid Kutub şu değer
lendinneyi yapmaktadır:"Bunlarda, Allah Rasülü'nün müşriklerden gördüklerini bir hafifletme vardır. Bu durum, surenin genel havası ve görüntüsüyle örtüşmekte,
Kur'an'ın edebi üslubuna uygun bir biçimde. onun konu ve anıaçlanyia bağdaşmaktadır."22
Derveze23
Derveze. Kur'an'daki sureve ayetleri n tertibinin ta ma-
19. Mısır llıviiıı·ı Müsliıııin'iıı meşhur lideri Scyyid Kutub (1324· 1386/1906-1966) Mısır hükümeti tarafından isyana kalkışıııakla suçlanarak idam edildi . Kendine özgü edebi özelliklere sahip olan Pi Zildli'I-Kw'fııı adlı tcfsiri (6 cilt, Bcyıtıı 1393-139411073-1974) Arap ve lsiaııı dllııyasında oldukça yaygındır.
20. O, bazen ıııilwer kelimesini kull:ııııııaz, ancak aynı düşünceyi ifade eden di~er taııııııları kullanır. Önıcgiıı, 26. sure ile ilgili olarak şöyle der: Mevdıiu h6zihi's-sfireti'r-reisi hüve (V. 2583).
21. A. g. e., V, 2546. 22. A. g. c., V. 2547. 23. Mubanııııcd lızet.Derv.eze, eı-Te{sim'J.Hadis ( 12 cilt, Mısır 1381-
1383/ 1962-1964). Bu çalışmada sureler, nüzul sırasına göre telsir edilmektedir.
İSLAM1 ARAŞTIRMALAR DERGİSİ. CİLT: 14, SA YI: l , 2001
men keyfi olduğunu düşünenierin bulunduğunu söylemektedir. Kur'an hakkında yaptığı çalışına onu, ters bir nokta ve yargıya götürınüştür: Surelerdeki birçok ayet ve bölüm, birbiriyle iç bağlantı ya sahiptir. Tefsirini yazarken. bundan dolayı Derveze, bu bağlantılan açıklamaya özel bir dikkat sarf eder. ı" O. Tekvir, 81 suresini iki bölüme ayınr: 1.- 14. ayetler ve 15.- 29. ayetler. İnsan ikinci bölüınün birinci bölüınle bağlanuh olmadığını
düşünebilir. Ancak durum böyle değildir. Ayetler, öncekilerden bağımsız bir konu o!uşt' .. :.:1naktadir. Yalmz bwılarla öncekiler arasında bir ınünasebet buluıunaktadır. Birinci bölüm yakında , ·uku bulacak kıyamet günü hakkında insanlanı bilgi verip o gün gerçekleşecek olaıı hesap venneyi hatırlaurken ikinci bölüm ise: kıyamet
günü ile ilgili haberleri tasdik edip münkirlerin inzar hakkındaki itirazım çürütınektedir.ıs
TahatabaJ26
Tabatabru, Seyyid Kutub gibi ilgili surenin merkezi konusunu -buna, ğaraz aduu vermektedir- belirlemeye çalışmaktadır. O, bunu surenin başlangıcına (bec!), sonucuna (hittim) ve tartışınanın genel seyrine (es- siydku'l
côri) bakarak yapmaktadır. Örneğin bu metodu kullanarak Ankebı1t, 29 suresinin garaz'ını şu şekilde tanımlamaktadır: Allalı tarafından istenen iman, insanın diliyle sahip olduğu değil, ancak herhangi bir zorluk ve iıntihaıı (/itne)27 ile sarsılmayan gerçek imandır. Tabatabill de, bir ilke olarak. sureyi bölümlere ayımıaktadır. 30. sureyi beş bölüme taksim etmektcdir.28 Birinci bölüm (1.- 13. ayetler) müminlerin bu dünyada imtihandan istisna edilınediğini. insaniann sınaıuııasırun Allah'ın bir Silnnet'i (kanun, uygulama) olduğunu söylemektedir. ikinci bölüm (14.- 40. ayetler) önceki yedi peygaınber ve kavimleriyle ilgili sünnet'ten örnekler serd etmektedir. Helak edilen milletierin inançlarırun temelsizliğini gösteren üçüncü bölüm ( 41 .- 55. ayetler), önceki bölümün bir tekınilesidir.
Buraya kadar sure, imtihan (/itne) korkıısuyla dönen ınüminleri tenkid etmektedir. Sonraki bölüm (56.- 60. ayetler) Mekke'de kureyş tarafından zulmedilen ınüıninlerin geri kalan kısauna Ilitap etmekte ve onlara sebat etmeyi, gerekirse, Mekke'den hicreı etmeyi eınretmektedir. Son bölüın (61.- 69. ayetler) Peygambere ve onun aracılığıyla bütün ıuüslüınaıı topluluğa seslenmekte, ilk
24. A.g.e .. 1, 7. 25. A.g.e .. I, 129. 26. Çağdaş lranlı s aygın alinı Muhammed H!lseyn ct-Tabatabüi (1312·
1402/1903·1 981) haciıııli bir ıef.~ir yazınıştır (ei-Mi:an li Te{siri'J. Kur'dn, 20 ci lt. Beyrııt ı393·1394/1973- 1974), 21. ci lt 1985'tc basılııııştır. tefsi riıı nııılıtcvasıyl a ilgili ayrıntılı bir indeksi içennektedir.
27. A.g.e .. XVI, 98. 28. A.g.e .. XVI, 98-152.
71
bölümde swmlan konuyu yeniden ele almaktadır.
Fenihi ve IsHihJ29
Ferahi'ye göre. lıer surenin kendisinin amud adını \·erdiği merkezi bir konusu buluıuuaktadır. Bir sı.ırenin bütün ayetleri içsel olarak amüd'una bağlanınışur ve bınltann önemi. amud keşfedildiğinde \·c suredeki merkeziyet raıumlanclığmda/belirlendiğinde ortaya çıkar. Örneğin. Zanyüt. 51 suresinin aınüd'u ilaili ınükafat/ cezadır. Fer.üu'nin sureyi ayırdığ1 yedi bölüınün (1.-1-L 15.-19., 20.-23., 2-ı.-37 .. 38.-46 .. -l-7.-51. ve 52.-60. ayetler) hepsi bu konuyu ele alır. İlk bölüm bunu açıklar. diğerleri ise: buna delil sağlar.30
Hocası tarafından belirlenen aınüd prensibinden yola çıkarak, Islalu, Kur'an'ın her bir suresinin aınlıd'umı belirlemeye çalışır ve her sureyi, ona uygun olan amfid doğrultusunda yorumlar. Onun bu alandaki gayreti. sureleri bir bütün olarak ele alınaya çalışan yazarlar arasmda en yoğun, en gayretli olandır. Onun suredeki bütünlük anlay ışını başka bir yerde, N isa, 4 suresinde, değer- ·
lendirip31 ele aldığımdan burada kendimi. kısaca onun Kur'an'ın ikinci suresi olan Bakara'ya bakışma temas etmekle sııurlayacağıın3:! Isialu'ye göre sure. giriş, dört ana bölüm ve sonuç olarak bölüınlenebilir: Giriş: l.-39 .. İsraillilere (Yahudilere) sesleniş: 40.- 121.. İbrahim'in mirası: 122.-162., şeriat veya kanun/hukuk: 163.-242 .. Ka'be'nin kurtarılması: 243.- 283., sonuç: 284.-286.
Biz. münasebet ve insicaın açısından açıklanınası en zor olcuı dört ana bölümün üçüncüsü üzerinde yoğunlaşacağız. Girişten (1.-39.) sonra, ilk böliiln (40.-121.) ilk Arabistan yahudilerinin eleştirisini oluştunnaktadır. Bu bölilinde müslümanlar yahudi toplmnuna karşı olarak sunu lmuşlardır. İkinci bölümde (122.- 162. ayetler), müslüman topluluğun İbnıhiın1 geleneğin bir devaınıru temsil
29. Hindistan ve Pakistan dışuıda az bilinen Haıııidliddin el-Fenihi (1280-134911863-1930) tefsire öneıııli katkıda bulııııımıştur. Bir çok risaled<!, kendisine ait olan Kur'an'daki orgaıtik blitlinlük görüşünü suıunakta ve bunu savunmaktadır. Kıır'im' ı ıefsir etmek için ıeorik bir çatı oluşturan Feriihl. buna göre bir t.:fsir yazınaya koyulınuş ııncıık ölümünden önce sadece az sayıda sureyi taıııaın
layabilıniştir. On dört kısa sure ile ilgili tef.~irleri, biri dışmda lı<!psi Arapça'dır, ayn cil ller halinde basılııııştır, öğrencis i Eıııiıı Alısen
Islahi tarafından derl.ınen Mecmuiiyi Te(asir-i Perahi'nin (Lahor 1973) içinde Urduca tercümeleri de ınevcutıur. Is lahi (doğumu D24 1 190G), hocasııım koyduğu ilke ve usulu i?.l<!yerek Kuran'ın biltün bir tefsirini. Tedebbiir-1 Kuran (8 ci lt, Lahor 1967- ı 98CD yazmıştır. Ferahi ve lsliilıi'nin ya~anı öyküleri ve görfişleri hakkın· da detaylı bilgi için kitabım Cohorence In The Qur'an'a bakınız.
30. Ayrıntılı bilgi için bkz., M ir, 39-41. 3 ı. A. g. e., 46-49. 32. Aşağıdaki açıklama. genel olarak lslruıi'nin sure.yi ayırdığı böHim
!erin arasıııdaki münasebetleri açıklamasından özetlenmiştir.
Islahi'nin sıırc:yi kendi özetleıııesi hakkında bkz. Islahi, c. I. 32-36.
72
MUNT AS!R MİR
ettiği iddiasında bulunulmuştur. Örneğin. müslümanlar İbrahinu geleneğin en bariz sembolü olan Kabe üzerinde bir iddiada bulunmuşlardır. Bundan dolayı Kabe. onların kıblesi olarak ilan edilmekte ve müslümanların onu. kendisine layık olınaya.n mulıafız1arın. kureyşin ellerinden kurtarmaya hazırlanması iınasıııda buiunulmaktaclır.
Ancak önce. yeni topluluğun şeriaı'a. bir kanunlar · ınanzuınesine ihtiyacı vardtn'e bu da bizi üçüncü bölüme getinnektedir.
Bu bölüm oldukçn uygun bir biçimde yeni şe;-la'mn temel ilkesinin (tevhid=monoteizın) açıklanmasıyla
başlar (163.- 164.). Daha sonra tevhid. tenkid edilen şirk ile karşılaştınlır (165.-166.). Kur'an'ın başka yerleıinde olduğu gibi şirk konusu, haram ve helal yiyeceklerin konusuna eklemlenınektedir (168. -17 6.) .33
Amelin takva ile birlikte vurgulaıunasından sonra (177. ayet), toplumda barış ve adaletin devam etmesi için önemli olan pratik yasamalar ortaya konmuş. buna da can emniyeti (insan hayatına saygı) ( 178.- I 79.) ve mal enuı.iyeti (diğer insanların mailarına saygı) (180.-182.) ile ilgili yasal düzenlemelerle başlaıuıuştır. Başkaları ımı can ve mailanna saygı, insarun kendisini zaptetınesini gerektirir. Omç, bu disiplinin telkin edilme/ öğretilıue aracı olarcık önerilmiştir (183. -187. ayetler). Açgözlülüğün
kökünü kazıyan oruç, Ii.işvet gibi araçları kullanarak başkalanıını mallanıu gasbetmekten insanı alı koyar (188. ayet). Oruç konusu, lıacc ve cilıad konularına
götürür. ınünasebet açıktı r: Bun.lann üçü de ruhu disipline etmenin aracıdır. AJlcaık burada, lıacc ile cihad başka bir münasebete salıiptirler.
Kabe. yukanda ifade edildiği gibi, kureyşin elinden söküp alınmalıdır. Başka bir ifadeyle bu, cibadla gerçekleştiıilmelidir. Ancak Kabe için cihad, çeşitli sorulan gündeme getirmektedir: Haram aylarda ci11ad yapılırsa ne olacak? (189.-194. ayetler)34 Soma infak. Allah yolunda harcama, cilıaclı finanse eunek için harcama (195 . ayet). 196.-200. ayetler lıacc ve mnrenin gerçek bir ruh ve salih amelle yapılınasını açıklıyor. 200. Ayet lıacc hadisesini sadece dünyevi amaçlar için kullanabilecek insanlardan söz etmektedir. ıo4.- 214. Ayetler bu iosanlann, ınünafıklann. karakterini gerçek ınüıninlerinkilerle
karşılaştırınaktadır. Ancak bu pasaj, ara bir bölümdür. 215 Ayetle konıı, tekrar cihad ve infc-ık bahşine dönmek-
33. Putlara ibadet etnı~, onlara kurban sunınayı içerir ki. bunlar haram yiyecekJerdir. 2: 1 66- ı73"ün ifade ettiği gibi. şeytan insanlara böyle kurbanlar sunıııayı eınreder. Böyle kurban sunanlar hareketlerinde, atalarının geleneğinden daha fazla destcğ<! sahip değildirler. Aynı bağlamda Ehl-i Kitap da eleşıiri lmektedir ( 175· ı 76 ).
34. ls l :ilıi. 189. ayetteki ehille kelimesini , "ayın evreleri" deği l de, "aylar" olarak yonıııılar. Bkz. Islahi c. 1. s. 427-428.
JOURNAL OF ISLAMIC RESEARCH, VOL: 14, NO: l, 2001
l
BlR BÜTÜN OLARAK SURE
tedir. Bu bölüınün geri kalan kısmı. kısaca Şö) lediJ: Sa,·aş beraberinde bir çok problem getirir. bunlaı-dan biri yetiın ve dullar sonınudur. Bunu çözmenin bir yolu. erkeklerin bu dul kadınlarla e\"lerunesine müsaade etmektir. Bu. evlerune ve boşaruna gibi genel sonıniarn nasıl yaklaşılacağı konusuna yol açar. Bu 237. ayete kadar devam eder. 238.-2~2. ayetler. bu bölümü. bazı ila,·e malzeme ile sona erdirir. Surenin geri kalan bölümünde muhtemelen. ınünasebet ve irısicam açısından açıklan
ınası en zor olan bölüm. israillilerin FilistinJilere karşı yaptıklan savaşı anlatan kıssadır (243. -251. ayetler). Islahi'ye göre: İsrailliler kıblelerini. sru1dıklanıu almak için o savaşı yaptılaJ. Onlann bu mücadelesi. müslümanIann kıbleleri Kabe'yi kurtanna mücadelesini temsil etmekte ve bunu oıılann gözleri önünde cruıland.ınnaktad.ır.
Yirminci Yüzyıl Tefsiri: Tahlil
!.İslam dünyasırun çeşitli bölgelerinde, eğer birçok ıuüfessir. surelerin bir bütün olduğu görüşünü savunuyor \'e bu anlayışı Krn'an'a uyguluyorsa. söz konusu görüşfuı kendine sağlrun bir yer edindiği sonucuna vannak makul olacaktır. Bu göıiişün savunulımısında. bazı ınüfessirlerin diğerlerinden etkilendiği şeklinde herhru1gi bir delilin bulunması zorluğu da aynca önemlidir. Tersine bunJann hepsinin bu göıiişe birbirinden bağımsız ve habersiz olarak ulaştığı neredeyse kesindir. Bununla birlikte bunda ilginç bir dunıııı yoktur. Aşağıda ifade edeceğim gibi. modernizmin ortaya çıkardığı bazı entellektüel baskılar İslrun dünyasıoda geneldir ve farklı çevrelerde benzer bir tepkiye yol açıruştır.
Altı yazannuz yalruzca surcnin bir bütün olduğunu kabul etmez, ayıuzamanda onlanıı, genel olarak, konuya benzer bir yaklaşımı paylaştıklan görülür. Örneğin. bunlmn hepsi analitik-sentetik yöntemi uygulaı-lar. önce sureyi bölümlere ayınr. daha so ımı da bu bölümler arasında münasebet kurarlar. Bir yazann sureyi bölüınlemesi diğerinden ayn olabilir. ancak temel tavır her zaman bölüınlerin ilgili yerlerle birleştirilmesidir. Bunm1 yaıunda bazı yöntem farklılıkl3Jl da vardır. Tefsirlerine yakından bir bakış. örneğin. bazı yazarl;ınn i7lediği yönteıniı1. diğerlerinin izlediği yöntemden daha organik ve daha bütüncül olduf,ttınu gösterecekt.iJ. Birisi. bu ölçüyü kullanarak bunlan sıralamak isterse. Ferc'Hı1-Islahi listenin başını oluştunır. Seyyid Kutub. Tabatabai, Tanevi ve Derve7,.e buruan izler.
Surenin bir olduf,ttı düşüncesi tutnıuşsa ve mevzi kazanmaya devam da ediyorsa, bunun anlamı. çağdaş ınüfessirler arasında konuya geleneksel yaklaşıma memnuniyetsizliğin olduğudur. "hginçtir ki; bu memnuniyet-
İSLAMİ ARAŞTIRMALAR DERG1St, CİLT : 14, SA Yl: 1. 2001
siz lik serıçe dile getirilınekte ,.e bu yapıldığında. ciddi olumsuz bir eleştiri biçimine kesinlikle dönüşınemektedir. Edinilen izleniın. bazılanıun Kur'an'ın birbirinden ayn olduğu (birbiriyle bağlruıtısı olmadığı) şeklinde
düşündükleridir. Yukanda gördüğümüz gibi. daha doğru ifade. bazı insanıann Kur'an'ın birbirinden ayn olmadığı (birbiriyle bağlantılı olduğu) şeklinde düşüudükleridir Asırlar boyu süren eski tefsir geleneğine saygı veya yetersiz bir vakitte o geleneğe bir geminin çarpma korku:.u böyle bir davraruşın nedeıu oıabıhr.
2. Sureııin bir büt·ün olduğu görüşü müslüman entellektüel dünyaya aiUir. Sadece altı yazannuz. ki oııların arkaplanları büyük ölçüde böyle bir ihtimale meydan vermez. üzerinde batılı Kur'an çalışmalanrun herhangi bir etkisini gösteren kaıutın yokluğu bir yana, söz konusu çalışmalaJda bu olayı açıklayan herhangi bir şey de yoktur. Nöldeke. Beli-Watt tarafından surelen bir bütün olarak kabul ettiği için tenkid edilmiştir. Ancak burada tamamen rarklı bir dunım vaı-dır: Ne Nöldeke surelen müslüman alimlerin anladığı anlamda bir bütün olarak anlamış. ne de Beli-Watı'ın tenkidi böyle bir anlayışa yönelmiştir.35 Bununla birlikte. olay dolaylı
olarak ball elkisine yol açmış olabilir. En azıdan bazı müslüman yazarlar. Kur'an'ın bütünlükten yoksını olduğu iddiasını reddetmeye çalışırken. zihinlerinde kendilerine İslam dünyasındaki lurisliyan misyonerler gibi ikinci el kaynaklardan ulaşan batılılann Kur'an hakkındaki eleştirileri vardı. Bu eleştirilere sözüm ona batılılaşınış müslümruılar tarafından Kur'an'ın yapısı hakkında dile getirilen şüphe ve ihtiraz'i kayıtlar da ilave edilebilir. Ancak, muhtemelen, dalıa önemli bir faktör etkilidir: Yirminci yüzyılda ınüslümaıılaı- arasında İslam'ı yonınılama işiııin Kur'an'la başlrunasııun gerektiği düşüncesi büyüyerek gelişmekteydi. Kur'an daima İslam'ın ilk ve temel kaynağı olarak kabul ediJnıiştir. Ancak bir insan bu ilk ve temel oluş ile ilgili çeşitli çalışınalara baktığı zaman görülmesi zor olmayan mesajın şu olduğunu fark eder: Kur'an tefsirinde edinilmesi önen}le şaJt koşulan ilave Kur'an kaynaklan eleştirel bir incelemeye tabi tutnlınalıdJ r. Başka bir deyişle, Kur'an metni, Kur'an'ın
anlanunın yegllile kaynağı olmalıdır. Ancak, ilave Kur'ani hennönetik zorlaınaların sertliği giderilir veya yumuşatılırsa diğer hennönetik zorlamalar Kur'an'ın kendisinden sağlanabilir. Bu. ınanlıksal olarak. Kur'an metnine daha fazla bağlarunayla sonuçlanacaktır. Fakat Kur'an'ın bağlaını (konteksti), Kur'an'ın atomik bir yapıya salıip olduğu ve Kur'llil'ın ayet ayet ıefsirinin en iyi yön-
35. Bel/'s lntrodııcıion ıo the Qur'Cin, W. Moııtgonıeıy W atı tarafından gözden geçirilmiş \"e genişleıilmiştir. (Edinburgh 1970). s. lll
73
teın olduğu görüşüyle bu öneme saltip olamaz. Bu önem yalnızca, Kur'an'ın önemli bir derecede, ınünasebet ve insicama sahip olduğu kabul edilirse ortaya çıkabilir. Bundan dolayı modernizmin, surenin göz önüne alıımıası gereken bir bütün olduğu görüşünün muhtemel. hatta zorunlu, olduğunu ortaya çıkaran şartları yarattığı söylenebilir.
3. Soru şudur: Surelerin bir bütün olduğu söylenince ne gibi bir farklılık meydana gelmekte. bununla ne kastedilınektedir? Bu görüş. yalıuzca Kur'an'ı estetik olarak dalıa hoş ve güzel hale getinnekte ve böylece dalıa önce ilişkilendirilmeyen mümsebet ve insicam ile ilgili özellikler görülüp ortaya mı koıuııaktadır yoksa ayrıca, bunun belirli hennönetik önenlİ de var mıdır? Bu aşamada bu soruya bütüncül/kapsayıcı bir cevap verilemez. Kur'an'ı tefsir ederken, geleneğin bütün repertuanna titiz bir şekilde bel bağlayan ve onun yardumm isteyen Eşref Ali Tanevi gibi bir yazarda, bu görüşün lıenııönetik değeri olan bir ilkeye dönüşme inıkan ve şansı azdır. Ancak tanıanıen radikal olan Ferah1, IsUilu ve Seyyid Kutııb gibi yazarlarda bu görüşün böyle bir ilkeye dönüşlüğü görülmektedir. Örneğin üç yazar sık sık bağlama dayalı Kur'an yorumu lehine nüzul sebeplerini reddetmektedirler. Şu somut örneğe bakalım: Islalu, genellikle Alak, 96 suresinin l.-5. ayetlerinin ilk vahy edilen oldu~'l.ı
görüşünü tartışnıaktadır. O, sureılİn on dokuz ayetinin tümünün ayıu zamanda mzil olmasından yola çıkarak devamlı bir bütünlülük oldu~'Unu iddia etmektedir. Ancak 6.-19. ayetlerin mulıtevasına luzlı bir bakış, bunların ilk valıy edilen ayetler olmadığım gösterecektir. Bunun anlamı da l.-5. ayetlerin ilk vahy edilen ayetler olmadığıdır.36
Surenin bir bütün olduğu tezinin gerçek testi , bunun ·Kur'an çalışmalan için yeni bir metoda yol açıp
açına.dığıdır. Bir yanda. bu tez Kur'an ayetleri ve sureleri
arasında makul bağlantılan kunnaya yardım edecek teknikleri yaratabilecek özellikte nlİdir? sorusu, diğer
yanda yoksa başka türlü ortaya çıkanlması mümkün olmayan anlaııu çıkannaya elverişli midir? sorusu sorulınalıdır.37 Biz burada, yöntemlerinde farklılık bulunmasım rağmen, bir grup oluştııran çağdaş yaza.rlarm,
Raii gibi geleneksel yazarlardan çok farklı olarak konuya
baktıkla.rına işaret edebiliriz. Genel bir ifadeyle, birisi
36. Sahih haberlere göre de 96. surenin ilk nazil olan sure olmadığı dognıdur. Ancak Islahi sonuca, rivaye!lere dayanarak değil, nazm ilkes ini uygulayarak ııla~ıııaktadır.
37. Ferahi ve Isliihi'ııin çalışınası bu baglanıda bazı iyi sezgiler sunmakta ve bazı meraklandıncı ihtimaliere işaret etmektedir. Şu an hazırlık aşamasında olan başka bir çalışınada bunu ayrıntılı olarak değedendireoegim.
74
MUNTASİR MİR
yukarıda ifade edilenleri tekrar ederek. modem yazarların yaklaşıınımn organik-bütüncül iken. geleneksel yazarların yaklaşınunın doğrusal-atoıncu olduğunu
söyleyebilir. Şüphe yok ki bu, umut verici bir durumdur. Bu noktada birkaç kuramsal ınülahaza yersiz olmayacaktır.
4. Goldzilıer, ilk tefsirlerin bir standartırun ve belli bir biçintinin olmaması sebebiyle bu tefsirler hakkında hiç kimsenin konuşamayacağı , ayıu Kur'an bölümlerinde sadece farklı değil, aynı zamanda zıt yorumların var olduğu ınülalıazasında buluıunaktadır.3s Bu durum, önceki tefsirlerin azıınsaıunayacak bir oranda yeni bir hali olan son dönem müfessirleri için de geçerlidir. Bu farklı ve değişik tefsirlerin ana nedeni, öyle görüıunektedir ki, müfessirlerin atoıncu yaklaşımıdır. Genellikle bu durum, bir ayeti tek başına açıklayıp, bağlam olarak uygun ve sağlam bir yonıma ulaşmak için siyak sibaka önem verilıneınesinden dolayıdır. Goldzilıer, Kur'an'ın bir ayetiyle ilgili birçok yoJ.1ıın yapma ihtimalinin, müslüman alimler tarafından Kur'an'm zenginliğinin delili olarak kabul edildiği ne de dikkat çekınektedir. 39 Ancak gerçek şudur ki ; atomcu ilkenin uygulaıunası , Km'an'ı zenginleştinnek bir yana, onu daha da zayı:flatnuştır. Kur'an'ın
bir bütün olduğu görüşü, uygun bir biçimde geliştiri
lebilirse, dış merkezli ve değişken yorumlara bir nokta koyulmasına yardımcı olabilir, daha sağlaın ve verimli Kur'an yorumlanrun ortaya çıkmasına imkan sağlayabilir. Bunun olabileceği iki alan, farklı şekillerde de olsa, hukuk ve edebiyattır.
Surenin bir bütün olduğu görüşü, hukukta, yorum amaçlanndan dolayı , bağlama daha fazla önem verilmesi
mantık! bir gerekirliliktir. Modemizıne karşı koınpleksli
olarak yorumlanamayacak Mısırl1 iki ·alim, Malunud Şeltııt ve Ebu Zelıra, Kur'an'ın savaş ve banşla ilgili ayetlerinin bağ lamsal bir· incelemesini yapmışlar, birbir
lerinden bağımsız olarak, Kur'an açısından, uluslar arası hukukta hareket noktasıımı savaş değil banş olduh'll ve
Kur'an'ın savaşa yalnızca saldınyı savuştıınnak ve zulmü so11a erdiruıek için izin verdiği sonucuna varnuşlardır.4o
Kur'an'ın bazı edebi özellikleri. örneğin dramatik
unsur, netice verebilecek şekilde ancak, Kur'an'ın kom
pozisyonunun sürekli olduğu yaklaşumyla incelenebil~r.
38. Ignaz Goldzilıer, Die Richtımgen der 1.~/amischen Koranauslgımg, Leideıı 1970, (ilk baskı 1920), s. 83
39. A. g. e., s. 84-85. 40. Bkz. Mustaıısir Mir, "Jihad in Islam", yakıııda çıkacak olan eser,
Aııdrew Elıreııkreutz Fesısclıri11, Center for Middle Easıenı and Nortlı Africaıı Studies, University of Michigan, Ann Arbor.
JOURNAL OF ISLAMIC RESEARCH, VOL: 14, NO: I, 2001
BiR BüTüN OLARAK SURE
Toshihiko Izutsu, Kur'an'ın 'yoğun manevi drama' olarak nitelendirildiğine işaret etmektedir.-~ 1 Söz konusu faraziye. Kur'an'ın edebi anlamda da yoğun bir dmma ile nitelendirildiğini gösteren çalışmalarla sonuçlanabilir. Kur'an'ı edebi bir metin olarak inceleyen yeni çalışınalara başlanabilir.42
Sonuç
Sarumn. önemli sayıda müslüman alimin sureleri bir bütün olarak değerlendiklerini göstenneyi başardım. Onlann metodolojileri hakkında kapsamlı bir çalışma suıunaya çabşmadım. Bunu, yalıuıca bu makalede yapmanm imkansız olacağından dolayı değil, aynı zamanda bu, kendime seçtiğim işin, tefsirde yeni bir olaya ışık tutınanuı buna ihtiyaç göstermediğindendir. Bununla birlikte böyle bir çalışma yapmak ikinCi adım olacaktır. Surelerin bir bütün olduğu görüşü yerleşmiş ve onu
41. Toshihiko Izııısu, God and Man in the Koran, New York 1980, (ilk baskı 1964), s. 74.
42. Alımed Mulıtar el-Bizra Fi İ'ciizi'l-KwJiin (Diriise tahliliyye li süreti'l-Enfiil, el-Muhteva ve'l-binô, Dınıaşk/Beynıı 1408/1988) adlı eserinde surenin bir bütün olduğu öncülünden yola çıkarak 9. sureni n edebi özelliklerini irdeleınektedir (s. 532).
İSLAMI ARAŞTIRMALAR DERGiSi, CİLT: 14, SA YI: 1, 2001
çıkanpatmak zor iken, bunun hangi şekil ve yolda gelişeceği net değildir. Surelerin bir bütün olduğu yöntemini uygulayaniann çoğu. onunla önerilen/ima edilen ihtimalIerin belli bir noktadan sonra, araştınlınasına razı olmayacak geleneksel alimlerdir. Söz konusu görüşün güçlü bir akım değil de. gizli bir akıntı , çok önemli bir tefsir ilkesi değil de, bir tefsir alaıu olarak kalıp kalınayacağı ileride görülecektir. İsianı tefsir düşüncesindeki bu yeni gelişmenin batılı akademik çevrelerde nasıl
karşılanacağııu gönııek ilginç olacaktır. Bir yanda batılı bilginler gelişmeyi görmezlikten geleınezken. diğer
yanda müslüman alimler. bu gelişmenin bütünlüğünü sağlama gayretlerinde batılllann Kur'an'ın koınpozis
yonuyla ilgili teorilerini aldınnamaya güçleri yetınemektedir. Eğer bu makale müslüman ve batılı bilginlere, modern bir gelişmeyi tartışma ihtiyacını gösterebilirse, gayesini gerçekleştinniş olacaktır.43
43. Profesör Vedad el-Kiidi'ye bu makale hakkında yaptığı değerli
yorumlanndan dolayı teşekkür ederim.
75