Upload
others
View
18
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
SENARYO MERAL BULUT
BU NASIL İŞ?
Meral BULUT
1978 yılında Zonguldak’ta doğdu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi
Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü’nü bitirdi. Satış uzmanlığı, radyo haber
spikerliği, Topshop markası için prova mankenliği, kongre organizasyon
asistanlığı gibi değişik işler denedikten sonra tekrar okumaya karar verdi
ve burslu olarak kazandığı Kültür Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk
Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne kaydoldu. İki yılı tamamladıktan sonra okulu
bıraktı. Bir reklam ajansında reklam metin yazarı olarak çalışmaya başladı.
Çeşitli reklam ajanslarında bu görevi başarıyla yürüttü. Altı yılın sonunda
reklam metin yazarlığından kreatif direktörlüğe terfi etti.
Reklam sektöründe yer almasına rağmen kendini hiçbir zaman reklamcı olarak
tanımlamadı. Hep özgürce, öz fikirleri doğrultusunda yazmanın, proje
üretmenin peşinde oldu. Şiirler, film öyküleri, televizyon programı
formatları kaleme aldı ve çekmecesine koydu. Popüler edebiyat dergisi K’da
ve bazı sektörel dergilerin kültür sanat sayfalarında biyografik yazıları
yayımlandı.
Kreatif direktörlük yaparken aynı zamanda ilk film senaryosunu yazmaya
başladı. Yoğun iş hayatı nedeniyle bu kulvardaki açılışı, kolay ilerleyecek
ve yazarken eğlendirebilecek romantik komedi türündeki bir hikâye ile
yaptı. Çalışırken hissetmek istediği mutluluğu senaristlikte bulunca yoluna
serbest yazar olarak devam etmeye karar verdi. Sinema sektörünü çok yönlü
incelemeye aldığı bu dönemde, aynı zamanda İslam Tasavvufu ile tanışma
fırsatı buldu. Manevi ilimlerde ilerledikçe, sinemaya bakışı tamamen
değişti ve senaryo projeleri spiritüel bir açılım kazandı. Bu yenilik
bilimkurgunun olanaklarına ihtiyaç duymasına ve bu film türüne yaklaşmasına
yol açtı.
Sinemanın, kitlesel bir sanat dalı olarak bilerek veya bilmeyerek hakkıyla
değerlendirilemeyen, potansiyeli çok yüksek bir güç kaynağı olduğuna inanan
yazar, bu kapsamda artık insanlığın hakîkate uyanışına ve o boyutta
yaşamasına hizmet edecek eserler üretmeyi hedeflemektedir.
"Bu Nasıl İş?" yazarın ilk uzun metrajlı film senaryosudur. 2012 yılında
projelendirilmiş olup, yazımı 2013 yılında tamamlanmıştır.
“İyi bir senaryo kitap olarak doğar, film olarak yaşar, mânâ olarak ölür.”
1.DIŞ/GÜN - KUMSAL
(MÜZİK ARKADA)Urla kumsalda yürümektedir. Saraylı kadın kostümleri
içinde, çıplak ayaklıdır. Uzun elbisesi kıyıya vuran dalgalarla
ıslanır. Yüzünü denize döner.
-URLA-
Yüzümü kara çıkarma benim.
2. İÇ/GÜN - URLA’NIN EVİ
Urla rüyasında sayıklar.
-URLA-
Beyaz tekneli prensim.
Vapur düdüğü sesiyle alarm çalar. Urla hemen uyanıp alarmı susturur
ve yataktan fırlar. Üzerinde şort ve atlet vardır. İlk iş makyaj
masasının üzerinde duran mini radyoyu açar.
-RADYOCU-
Madem hayat sürpriz yapmayı çok seviyor,
Banyoya yönelir.
-RADYOCU-
Eeee, siz neden duruyorsunuz? Haydiii, kaldırın
poponuzu! Bugün farklı bir şey yapın.
Urla musluğu açıp, suyu hızlı hızlı yüzüne çarpar.
-RADYOCU-
Şaşırtın hayatı. Bu sıcacık yaz gününde
sürpriiiiiizzz!, diye bağırın.
Aynada kendine bakar. Radyoda müzik çalmaya başlamıştır.
-URLA-
(moralsiz)
Sürpriiiiz! Bu sabah hortlak gibisin.
3. İÇ/GÜN – ARABA
Yener de arabasında aynı radyoyu dinlemektedir. Saatine bakar.
Trafik durmuştur, bunalır. Cep telefonuyla arama yapar.
-YENER-
Günaydın. Biraz geç kalacağım, Aydan Hanım’a bilgi
verin lütfen. Evraklar da masamda olsun.
-SEKRETER-
(telefondan ses)
Tamam Yener Bey.
4. DIŞ/GÜN – ANA CADDE
(MÜZİK ÖNDE) Trafik neredeyse durmuştur. Arabalardan biri kaldırıma
doğru, kenarda bulduğu boşluğa yanaşır. Dörtleri yakar. Aceleyle bu
arabadan inen kişi Urla’dır. Kalem etek, kısa kollu gömlek, yüksek
topuklu ayakkabı giymiştir. Arabayı kilitler.
5. DIŞ/GÜN – ANA CADDE/KALDIRIM
(MÜZİK ARKADA)Urla kalabalık kaldırımda hızlı adımlarla, kendinden
emin yürümektedir. Yanından geçerken onu beğeniyle süzen ve
arkasından da çapkın bakan bir iki yakışıklı adam görürüz. Urla
endişeli bir şekilde saatine bakar. (MÜZİK YÜKSELİR) Yaşlı bir
kadın, koşarak yaklaşan Urla’nın önüne fırlayıp selpak satmaya
çalışır. Urla istemez, kadını iter ve koşmaya devam eder.
-URLA-
(nefes nefese, çok hızlı)
Sürpriz sürpriz sürpriz.
Aniden aynı hızla geri dönüp çantasından çıkardığı 20 TL’yi kadına
uzatır. Kadın yüzünde kocaman bir gülümsemeyle, memnuniyetle bakar.
Urla da güler. Kadının elindeki selpağı kapar ve koşmaya devam eder.
6. İÇ/GÜN - İŞ MERKEZİ
Soner asansör beklemektedir. Bir yandan gazetesine göz gezdirir.
Onun gibi asansör bekleyen başkaları da vardır. Kapı açılınca
gazetesini katlar ve diğerleriyle asansöre biner.
7. İÇ/GÜN – OFİS
Nihal ofise gelen müşterileri karşılar. Tokalaşırlar.
-NİHAL-
Merhaba, hoş geldiniz.
-MÜŞTERİ-
Merhaba Nihal Hanım.
Nihal eliyle yönlendirir.
-NİHAL-
Buyurun lütfen, toplantı odasına geçelim.
Birlikte ofis koridorunda yürürler. Topuk sesleri duyulur.
8. İÇ/GÜN – KAFE ÇATKAPI
(MÜZİK ARKADA) Kafe henüz açılmamıştır. Masalar silinir, yerler
silinir, mutfak kısmında bardaklar, tabaklar, çatal kaşıklar
temizlenmektedir. Bu sırada Ayhan çalışanlarına direktif vererek
kafede dolaşmaktadır.
-AYHAN-
Masalar ayna gibi olsun!
Yerleri silenlerin yanından geçerken,
-AYHAN-
Yerler de!
Çalışanlar iyice bastırarak silmeye başlar yerleri.
Mutfağa geçer. Bardakları, çatalları, kaşıkları beyaz bezlerle
silenlerden biri henüz sabah mahmurluğunu atamamıştır üzerinden.
Diğerleri arı gibi çalışırken o ağır ağır, esneyerek yapmaktadır
işini. Ayhan ona yaklaşınca birden canlanır, hızlanır, gülümseyerek
bakar.
-AYHAN-
(kafasına hafifçe vurarak)
Hayatın numara len. Umut nerede?
9. İÇ/GÜN – HOLDİNG
Urla çok büyük, gösterişli bir ofise adım atar. Saçlarını düzelterek
danışmaya yanaşır. Burada pür makyaj, tek tip giyinmiş iki bayan
oturmaktadır. Biri bilgisayarla meşguldür. Diğeri Urla’yı izler.
-URLA-
(canlı bir sesle)
Günaydın. Ben Urla Aksoy, saat dokuz buçukta,
Görevli kız Urla’nın sözünü keser. Ukala bir hali vardır. Sakin ve
kısık sesle konuşur.
-GÖREVLİ-
Hoş geldiniz Urla Hanım.
Biraz ötedeki bekleme köşesini, koltukları işaret eder.
-GÖREVLİ-
Şöyle buyurun.
Urla gösterilen yere geçer, oturur. Etrafını inceler. Telefon
sesleri duyulur. Bir şeyler konuşarak önünden geçip gidenler olur.
Sekreter elinde bir form ve kalemle Urla’nın yanına gelir. Formu ve
kalemi sehpaya bırakır.
-GÖREVLİ-
Formu doldurduktan sonra görüşmeye alınacaksınız.
Urla kıpırdamaz. Forma ve kaleme bakar. Yüzü düşer. Üşendiğini belli
eden bir edayla konuşur.
-URLA-
Özgeçmişimde değişen bir şey yok! Bütün bilgiler
hâlâ! aynı. Bu formu doldurmasam da olabilir
herhalde (gülümseyerek). Görüşme için hazırım ben.
Görevli kız biraz şaşkın bakar. Danışma masasına geçer. Urla’yı
izleyerek bir telefon görüşmesi yapar. Urla yukarı kayan eteğini
çeker, düzeltir bu sırada. Görevli kız geri gelir.
-GÖREVLİ-
Urla Hanım, iş görüşmesinden önce her adayın
formumuzu doldurması gerekiyor. Holdingimizin
prensipleri gereği,
Urla kızın sözünü keser, çantasını kapar.
-URLA-
(sinirli)
Mantığın işlemediği bir yerde çalışmak zor olmalı.
Hızla ayağa kalkar.
-URLA-
Pardon. Saçma prensiplere ayıracak vaktim
yok artık!
Çantasını omzuna takar. Kapıya ilerler. Görevli kız arkasından
şaşkın bir halde bakmaktadır.
-URLA-
Bıktım!
Ofisten çıkar gider.
10. DIŞ/GÜN – ANA CADDE
Urla holding binasından fevri bir şekilde çıkar. Hemen yoldan bir
taksi çevirmeye çalışır ama taksi durmaz. Sokak çiçekçisinin
tezgâhının yanında beklemektedir. Çiçekçi Urla’ya dikkatlice,
ilgiyle bakar. Sonunda bir taksi durur ve Urla taksiye atlar.
-URLA-
(sıkıntılı)
Bu caddenin başına çıkabilir miyiz, arabam orada
kaldı.
11. İÇ/GECE – KAFE ÇATKAPI
Kafenin adı okunur: “ÇATKAPI”. Geniş bir mekândır ve saat itibariyle
tıklım tıklım doludur. Canlı müzik yapılmaktadır. Piyanist Semih’e
eşlik eden kadın solist yemek müziği tadında bir şarkı
söylemektedir. Urla arkadaşlarıyla oturmaktadır. (Nihal ve Soner
ofis çıkışı direkt kafeye uğradıklarından iş kıyafetleri
içindedirler) Ekip bir şeyler atıştırırken, Ayhan müşterilerle
ilgilenir. Soner cepten bir görüşme yapar.
-SONER-
Yok aşkım ya, neyse hallettim işte sonunda,
teslim ettim raporu.
-CEREN-
(telefondan ses - keyifli)
İyi, gözün aydın. Neredesin şimdi?
-SONER-
Çatkapı’da. Sen? Geçtin mi eve?
-CEREN-
(telefondan ses - soğuk)
Hı hı. Eve geçtim. Geçtim de, senin şu meşhur lise
tayfasıyla neden hâlâ! tanıştırılmadığımın
üzerinden geçemiyorum bir türlü.
Soner ses çıkarmadan uflar.
-SONER-
Büyütüyorsun Cereeen (bunalmış ses tonuyla), bir
akşam ayarlayacağız, tamam!
-CEREN-
(telefondan ses - yüksek)
Hep aynı şeyi söylediğinin farkında mısın Soner?
Şu anda neden orada olmadığım konusunda bana
mantıklı tek bir sebep söyleyebilir misin acaba?
Soner telefonu kulağından uzaklaştırır.
-SONER-
(düşünür biraz)
Söyleyemem.
-CEREN-
(kızgın)
Mantıksız bir sebep söyle o zaman!
-SONER-
(bıkmış)
Of ki of, olmayacak böyle. Eve gidince arayayım mı
ben seni?
(İKİLİ EKRANLA DEVAM)Ceren mutfaktadır. Telefonla konuşurken bir
yandan kendine çay doldurmaktadır.
-CEREN-
Olmayan ne?
Dikkati dağılmış, dalmıştır. Fincan dolduğu halde demlikten su
dökmeye devam eder ve taşırır.
-SONER-
Yok bir şey. Görüşürüz aşkım.
Telefonu kapatan Soner kızlara sinirlenir.
-SONER-
Söyler misiniz, ne zaman inecek sizin şu popolar?
Tanışmak istiyor artık kız! Yerden göğe kadar da
haklı, ondan çok sizinle görüşüyorum.
Urla kendi kendine konuşur.
-URLA-
Sabah kaldırın popoları diyorlar, akşam indirin.
-NİHAL-
İlişkin üç ayı devirmeden kimseyi görmek, tanımak
istemiyorum ben. Yeni kız tanımaktan sıkıldım,
yettin artık Allah Allah!
Urla’ya döner.
-NİHAL-
Bunun yüzünden şehirde tanışmadığımız kız
kalmayacak.
Urla güler.
-SONER-
Çevren genişliyor sayemde, fena mı?
-NİHAL-
Ben küçültmeye çalışıyorum canım. İstemez!
Urla’ya bakıp güler. Bu sırada Ayhan masaya gelir. Yerine oturur.
-AYHAN-
Neye gülüyoruz bakalım?
-URLA-
Soner’in aşk haline.
-AYHAN-
Haaa, yine yeni kız.
Soner önce çok net konuşur, sonra tereddüt eder.
-SONER-
Bu defa farklı. Yani, öyle gibi.
-URLA-
Gibi? Sen önce şu ‘gibi’den kurtul Soner.
Kendine de bize de zaman tanı.
-SONER-
Tamam beee, nazendeler. Tanışınca ne
oluyor, incileriniz mi dökülüyor, ne?
Diğerleri gülüşürken içeceğinden birkaç yudum alır.
-SONER-
Yeter eğlendiğiniz.
Urla’ya sorar.
-SONER-
Sen ne yaptın bugün? Nasıl geçti iş görüşmen?
-NİHAL-
Aaa, evet.
Urla can sıkıntısıyla konuşur.
-URLA-
Geçmedi. Prensip koridoruna girmediğim için
görüşemedim kimseyle.
-AYHAN-
Nasıl yani?
-SONER-
Prensip koridoru mu? Doğru dürüst anlatsana şu işi.
12. İÇ/GECE - YENER’İN EVİ
Zevkli dekore edilmiş, geniş bir apartman dairesidir. Yener
koltuğunda oturmuş, ayaklarını orta sehpaya uzatmıştır. Laptop’u da
yanında durmaktadır. Etrafında bazı evraklar görülür. Kısık sesle
enstrümental müzik çalmaktadır. Yener dikkatli bir şekilde elinde
tuttuğu kağıtlara bakmaktadır. Bunlar Cv’lerdir ve Urla’nın Cv’sini
incelemektedir. Üzerine el yazısı bir not düşülmüştür.
-YENER-
(iç ses)
“Form doldurmayı reddettiği için görüşmeye
alınmadı. Saçma prensiplere ayıracak vakti yokmuş.”
Komik bulup güler.
-YENER-
İK’mız süper çalışıyor(!)
Cv’yi kenara koyar. Elindeki özgeçmiş formlarına bakmaya devam
ederken dikkati dağılır. Kenara koyduğu CV’yi tekrar eline alır.
Dikkatli bir şekilde Urla’nın fotoğrafına bakar ve CV’yi ciddi ciddi
inceler.
13. İÇ/GECE – BİR RESTORAN
Pervin şık bir restoranda akşam yemeğindedir. Bulunduğu masa
kalabalıktır. Pervin’in yanındaki sandalye boş durmaktadır. Genç bir
kadın (Handan) masada dikkat çekmektedir. Yemeği organize eden
kişidir. Şık bir elbise giymiştir. Güleç, canlı ve neşelidir. Bir
anısını anlatmaktadır.
-HANDAN-
Adam yılışığın teki, yiyecek gibi bakıyor. Ben
sırtımı döndüm artık dayanamadım. Suzi bir görmedi,
iki görmedi üçüncüde çantasını karıştırmaya
başladı. İçine attığı o kocaman elmayı çıkarıp hart
hurt, gürültüyle yemeye başladı. Metroda uyuyanlar
uyandı yani, o derece. Bir yandan da pis pis adama
bakıyor.
Gülüşmeler.
-HANDAN-
“Kendine gel ne yapıyorsun” diye kıvranıyorum ben,
Suzi’nin umurunda değil.“Big apple haa!” diye adama
bir de laf attı. Elmayı sildi süpürdü.
Masadan kahkahalar yükselir. Pervin anlatılanı dinleyip gülüşmelere
eşlik etse de gözleri giriştedir sürekli. Birini beklediğini belli
eder. İzin isteyerek masadan ayrılır.
-PERVİN-
İzninizle.
Elinde küçük çantasıyla lobiye doğru yürür.
DEVAM: SAHNE 12
Yener çalan cep telefonunu sıkılarak açar.
-YENER-
Efendim anne.
14. İÇ/GECE - RESTORAN-LOBİ
Pervin hesap sorar gibidir.
-PERVİN-
Yener neredesin?
Yener’in sesini telefondan duyarız.
-YENER-
(telefondan ses)
Sana gelmeyeceğimi söylemiştim.
Pervin kızgınlığını gizlemeye çalışır. Kontrollü bir ses tonuyla
konuşur.
-PERVİN-
Hemen hazırlan ve buraya gel. Handan seni sorup
duruyor. Ayrıca cemiyet hayatından bu kadar
uzaklaşman hiç hoş değil. Mahcup etme beni, lütfen!
DEVAM: SAHNE 12
Yener kanepeden kalkar ve odada yürümeye başlar. Sinirlidir.
-YENER-
Anne artık vazgeç! Hayatımı kontrol etmeye
çalışmandan bıktım. Handan umurumda değil, neden
anlamıyorsun? İstanbul’a dönmüş olması beni hiç
ilgilendirmiyor!
-PERVİN-
(telefondan ses)
Yenerciğim,
Yener annesinin konuşmasına fırsat vermez.
-YENER-
O yemeğe katılmayacağım anne! Daha fazla ısrar
etme. İlgilenmem gereken işler var. Handan’ın o
gereksiz New York maceralarını bilmesem de olur.
Şimdi kapatmak zorundayım.
Sessizlik olur.
-YENER-
Görüşürüz.
DEVAM: SAHNE 14
Pervin bozulmuştur.
-PERVİN-
Peki.
Telefonu hemen kapatır. Yüzüne sahte bir tebessüm yerleştirir.
Lobiden ayrılır.
15. İÇ/GECE - URLA’NIN EVİ
Urla dış kapıyı açıp eve girer. Işığı yakar. Çantasını yere
bırakır. Ayakkabılarını, ceketini çıkarır. Mutfağa geçip, dolaptan
soğuk bir içecek alır. Salona ilerler. Televizyonu açar. Kanepeye
oturur ve bacaklarını sehpaya uzatır. Televizyonda zap yapar. Sonra
sıkılıp kapatır. Bir süre sessizce bekler. Kanepenin hemen yanındaki
sehpanın üzerinde bir resim çerçevesi vardır, resme bakar uzun uzun.
Resimde 40’lı yaşların sonlarında bir çift görürüz. Elindeki içecek
şişesini sehpaya bırakır ve çerçeveyi eline alır. Gözleri buğulanır.
Çerçeveye sarılarak kanepeye uzanır. Gözlerini kapatır.
16. İÇ/GÜN - HOLDİNG
Danışmadaki (daha önce ukalalık yapan kız) görevli sempatik bir
şekilde Yener’in odasına kadar Urla’ya eşlik eder.
-GÖREVLİ-
İyi görüşmeler.
Urla tebessümle karşılık verir. Görevli kız uzaklaşır.
-SEKRETER-
Hoş geldiniz Urla Hanım. Buyurun (kapıyı işaret
ederek), Yener Bey sizi bekliyor.
Urla kapıyı tıklatıp içeri girer. Kapının önünde durur.
-URLA-
Merhaba.
Yener meraklı gözlerle bakar ona. Urla masaya doğru yürür. Yener
ayağa kalkar.
-YENER-
Merhaba. Hoş geldiniz.
Tokalaşırlar. Yener koltuğu işaret eder.
-YENER-
Oturun lütfen.
Urla oturduktan sonra Yener de oturur. Urla’nın heyecanlı olduğu
yüzünden, gerginliğinden bellidir. Yener kendinden aşırı emin,
mesafeli halini tebessümle yumuşatarak izler Urla’yı. Onun hakkında
bir fikre varmaya çalışır gibidir.
-YENER-
Ben de, saçma prensipleri pek sevmem. Şahsen.
Urla tatlı bir gülümseyişle karşılık verir.
-URLA-
Şey, o gün biraz formumdaydım.
Yener güler. Urla’dan ayırmaz gözlerini.
-YENER-
Ne içersiniz?
-URLA-
Hiçbir şey. Teşekkürler.
Urla, meraklı bakışlarla Yener’i izler.
-YENER-
Hemen konuya geçelim istiyorsunuz sanırım.
Urla başını sallayarak onaylar.
-YENER-
Pekâla… Benim bir yaşam koçuna ihtiyacım var Urla
Hanım. Acilen.
Yener pür dikkat Urla’ya bakmaktadır. Urla şaşkın ve sessizce
bekler.
-URLA-
Yaşam koçu?
Urla konunun nereye varacağını kestirememiştir.
-YENER-
Evet. Sizinle bu nedenle görüşmek istedim.
-URLA-
(aklının karıştığını belli eden bakışlar)
Benimle, nasıl bir ilgisi var konunun,
anlayamadım?
-YENER-
Sizinle ilgili, çünkü; bu iş için sizi düşünüyorum.
Urla hayretle bakar.
-URLA-
Yaşam koçu! Ben! Sizin!
Şaşkınlıkla güler ve hatırlatma yapar.
-URLA-
Yener Bey, ben stratejik planlama uzmanıyım.
Yener güvenli ve kararlı konuşur.
-YENER-
Biliyorum. Benim için de stratejik planlama
yapacaksınız zaten.
Bir sessizlik olur. Bakışırlar.
-YENER-
İsterseniz, özel stratejik planlama uzmanı da
diyebiliriz. Sonuçta işe alınmış olacaksınız.
-URLA-
Hııççk!
Eliyle ağzını kapatır aceleyle. Paniklemiş gibidir. Açıklama yapar.
-URLA-
Şaşkınlıktan. Hııççk!
Yener tebessümlü ve ilgiyle onu izlerken sekreterini arar.
-YENER-
Seher Hanım, iki su gönderir misiniz.
-URLA-
Hııççk. Üüüf!
Yener telefonu kapatır. Konuya devam eder. Cv’yi çıkarır
çekmecesinden, tekrar bakar.
-YENER-
CV’nizde bu konuda uzmanlık sertifikanız olduğu
yazıyor.