22
The Journal of Academic Social Science Studies International Journal of Social Science Doi number:http://dx.doi.org/10.9761/JASSS3191 Number: 42 , p. 409-430, Winter III 2016 Yayın Süreci Yayın Geliş Tarihi Yayınlanma Tarihi 03.12.2015 29.02.2016 SİBER UZAMIN GÜVENLİKLEŞTİRİLMESİ SÖYLEMİ ARACILIĞIYLA GÖZETİM VE DENETİMİN MEŞRULAŞTIRILMASI: TÜRKİYE, ABD VE AVRUPA BİRLİĞİ ÖRNEKLERİ LEGITIMIZATION OF SURVEILLANCE AND CONTROL THROUGH SECURITIZATION DISCOURSE OF CYBERSPACE: USA, EU AND TURKEY EXAMPLES Dr. Sevda ÜNAL Öz İnternetin iletişimin güvenliği için değil de iletişimi kolaylaştırılması için tasar- lanması geleneksel anlamda güvenlik anlayışına sahip olan ulus devletler açısından yeni sorunlar doğurmuştur. Bu durum ayrıca hem genelde toplumsal örgütlenmenin artan karmaşıklığından hem de özelde ortaya çıkan ‚siber uzam‛ alanından kaynaklanan yeni güvenlik tehditlerini beraberinde getirmiştir. Enformasyon ve iletişim teknolojilerinin güvenliğine ilişkin sorunlar siber uzamın güvenliğine ilişkin yeni risk ve tehdit tanımlamalarını da beraberinde getirmiştir. Bu yeni risk ve tehdit tanımlamaları siber uzama yönelik güvenlikleştirme söyleminin inşasına yol açmıştır. Siber uzamı güven- likleştirme söylemi gözetim ve denetim pratiklerinin meşrulaştırılmasının aracı haline gelmiştir. Bu kapsamda çalışmada risk ve tehdit kavramsallaştırmaları aracılığıyla inşa edilen siber uzama yönelik güvenlikleştirme söyleminin gözetim ve denetim pratiklerini meşrulaştırmadaki rolünün ortaya çıkarılması amaçlanmaktadır. Araştırma ABD; AB ve Türkiye’nin siber güvenlik politika belgelerinin analizi aracılığıyla gerçekleştirilmiştir. Politika belgelerinin analizinde hem yazılı ve sözlü dilin sistematik analizinin yapıl- masının önemini vurgulayan hem de tarihsel toplumsal bağlamı kapsamlı bir şekilde ele almamıza olanak sağlayan Norman Fairclough’un eleştirel söylem analizi yöntemi kullanılmıştır. Çalışmada ABD örneği Başkan Obama döneminde yayımlanan politika belgeleriyle sınırlandırılmıştır. Bu kapsamda ABD’nin 2009 yılında yayımlanan Siber Güvenlik Politika Değerlendirmesi ve 2011 yılında yayımlanan Uluslararası Siber Uzam Stratejisi, Avrupa Birliği’nin (AB) 2013 yılında yayımlanan AB Siber Güvenlik Stratejisi:

SİBER UZAMIN GÜVENLİKLEŞTİRİLMESİ SÖYLEMİ …. Dr. Sevda ÜNAL.pdf · Cyber securitization discourse has become a tool at legitimizating sur-veillance and control practices

Embed Size (px)

Citation preview

The Journal of Academic Social Science Studies

International Journal of Social Science

Doi number:http://dx.doi.org/10.9761/JASSS3191

Number: 42 , p. 409-430, Winter III 2016

Yayın Süreci

Yayın Geliş Tarihi Yayınlanma Tarihi

03.12.2015 29.02.2016

SİBER UZAMIN GÜVENLİKLEŞTİRİLMESİ SÖYLEMİ

ARACILIĞIYLA GÖZETİM VE DENETİMİN

MEŞRULAŞTIRILMASI: TÜRKİYE, ABD VE AVRUPA

BİRLİĞİ ÖRNEKLERİ LEGITIMIZATION OF SURVEILLANCE AND CONTROL THROUGH

SECURITIZATION DISCOURSE OF CYBERSPACE: USA, EU AND TURKEY

EXAMPLES

Dr. Sevda ÜNAL

Öz

İnternetin iletişimin güvenliği için değil de iletişimi kolaylaştırılması için tasar-

lanması geleneksel anlamda güvenlik anlayışına sahip olan ulus devletler açısından yeni

sorunlar doğurmuştur. Bu durum ayrıca hem genelde toplumsal örgütlenmenin artan

karmaşıklığından hem de özelde ortaya çıkan ‚siber uzam‛ alanından kaynaklanan yeni

güvenlik tehditlerini beraberinde getirmiştir. Enformasyon ve iletişim teknolojilerinin

güvenliğine ilişkin sorunlar siber uzamın güvenliğine ilişkin yeni risk ve tehdit

tanımlamalarını da beraberinde getirmiştir. Bu yeni risk ve tehdit tanımlamaları siber

uzama yönelik güvenlikleştirme söyleminin inşasına yol açmıştır. Siber uzamı güven-

likleştirme söylemi gözetim ve denetim pratiklerinin meşrulaştırılmasının aracı haline

gelmiştir.

Bu kapsamda çalışmada risk ve tehdit kavramsallaştırmaları aracılığıyla inşa

edilen siber uzama yönelik güvenlikleştirme söyleminin gözetim ve denetim pratiklerini

meşrulaştırmadaki rolünün ortaya çıkarılması amaçlanmaktadır. Araştırma ABD; AB ve

Türkiye’nin siber güvenlik politika belgelerinin analizi aracılığıyla gerçekleştirilmiştir.

Politika belgelerinin analizinde hem yazılı ve sözlü dilin sistematik analizinin yapıl-

masının önemini vurgulayan hem de tarihsel toplumsal bağlamı kapsamlı bir şekilde ele

almamıza olanak sağlayan Norman Fairclough’un eleştirel söylem analizi yöntemi

kullanılmıştır. Çalışmada ABD örneği Başkan Obama döneminde yayımlanan politika

belgeleriyle sınırlandırılmıştır. Bu kapsamda ABD’nin 2009 yılında yayımlanan Siber

Güvenlik Politika Değerlendirmesi ve 2011 yılında yayımlanan Uluslararası Siber Uzam

Stratejisi, Avrupa Birliği’nin (AB) 2013 yılında yayımlanan AB Siber Güvenlik Stratejisi:

410

Sevda ÜNAL

Açık, Emniyetli ve Güvenli Bir Siber Uzam ve Türkiye’nin ise 2013 yılında yayımlanan

Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi ve 2013-2014 Eylem Planı analiz edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Siber Uzam, Güvenlikleştirme, Eleştirel Söylem Analizi,

Gözetim ve Denetim

Abstract

Internet is designed for facilitating communication rather than the security of

communication. This situation has brought new problems for the nation states which

approach security in the traditional sense. Moreover in general, the increasing complexi-

ty of social organization and in particular threats arising from cyberspace brings new

challenges for security. Issues related to the security of information and communication

technologies bring together new risk and threat definitions about the security of cyber-

space. These new risk and threat definitions has led to the construction of cyber securiti-

zation discourse. Cyber securitization discourse has become a tool at legitimizating sur-

veillance and control practices.

Within the scope of this study, legitimization of surveillance and control prac-

tices through securitization discourse are examined. In this context this study is carried

out by analysing US, EU and Turkey’s cyber security policy documents. Norman Fair-

clough’s critical discourse analysis is used as a research method. This method stresses

the importance of a systematic analysis of both written and spoken language. And also

allows us to adress historical and social context in a comprehensive manner. In this

study US example is limited to the published policy documents of US President Obama

era. In this regard US Cyberspace Policy Review (2009), US International Cyberspace

Strategy, Cybersecurity Strategy of the European Union: An Open, Safe and Secure Cy-

berspace (2013) and Turkey’s National Cyber Security Strategy and 2013-2014 Action

Plan (2013) was analyzed.

Keywords: Cyberspace, Securitization, Critical Discourse Analysis, Surveillance

and Control

GİRİŞ

İnternetin iletişimin güvenliği için

değil de iletişimi kolaylaştırılması için ta-

sarlanması (Eriksson ve Giacomello, 2007, s.

226) özellikle geleneksel anlamda güvenlik

anlayışına sahip olan ulus devletler açısın-

dan yeni sorunlar doğurmuş, hem genelde

toplumsal örgütlenmenin artan karmaşıklı-

ğından hem de özelde ortaya çıkan ‚siber

uzam‛ alanından kaynaklanan yeni güven-

lik tehditlerini beraberinde getirmiştir. Si-

ber uzam bireysel haklar, kamu özgürlükle-

ri, mülkiyet hakları, ekonomik rekabet,

pazar düzenlemesi, çatışma yönetimi, gü-

venlik ve devletlerin egemenliği gibi pek

çok konuda yeni fırsat ve zorluklar yarat-

mıştır.

Enformasyon ve iletişim teknoloji-

lerinin artan yöndeşmesi sonucunda enerji,

su, doğalgaz, santraller, askeri merkezler

gibi kritik altyapılar olarak adlandırılan

tesisler ağa bağlanmıştır. Bu altyapıların

ağa bağlanması altyapıları sadece ulusal

değil ağ üzerinden gerçekleştirilebilecek

uluslararası saldırılara da açık hale getir-

miştir. Bu durum ağın hava, kara ve deniz

gibi geleneksel bir uzam olarak ele alınma-

sının da önünü açmıştır. Uzam kaynaklı ve

uzama yönelik risk ve tehditlerin yanı sıra

İnternetin demokratik toplumsal hareketle-

rin gerçekleşmesindeki etkisi, yurttaşlık

bilincinin gelişmesine önemli katkılar sağ-

laması, toplumsal hareketlerin örgütlenme-

si ve harekete geçirilmesindeki rolünün

devlet egemenliğine tehdit olarak görülme-

si siber uzama yönelik güvenlik eksenli bir

söylemin hakimiyet kazanmasına yol aç-

mıştır. Pek çok ülke siber güvenlik stratejisi

oluşturmuş ya da mevcut stratejilerini yeni-

lemiştir. Bu stratejiler ya da politika belge-

leri halihazırda uzama yönelik güvenlikleş-

tirme söyleminin inşasında ve meşrulaştı-

Siber Uzamın Güvenlikleştirilmesi Söylemi Aracılığıyla Gözetim Ve Denetimin Meşrulaştırılması: Türkiye… 411

rılmasında önemli bir araç olarak işlev

görmektedir.

Bu çalışmada risk ve tehdit kav-

ramsallaştırmaları aracılığıyla inşa edilen

siber uzama yönelik güvenlikleştirme söy-

leminin gözetim ve denetim pratiklerini

meşrulaştırmadaki rolünün ortaya çıkarıl-

ması amaçlanmaktadır. Bu kapsamda araş-

tırma ABD; AB ve Türkiye’nin siber güven-

lik politika belgelerinin karşılaştırmalı ana-

lizi aracılığıyla gerçekleştirilmiştir. ABD’de

siber uzamın güvenliğine yönelik ilk politi-

ka belgesi George W. Bush’un Başkanlığı

döneminde 2003 yılında yayımlanmıştır.

Uzama yönelik belli aralıklarla politika

çalışmalarına devam edilmiştir. Ancak bu

çalışmada ABD örneği Başkan Obama dö-

neminde yayımlanan politika belgeleriyle

sınırlandırılmıştır. Bu kapsamda ABD’nin

2009 yılında yayımlanan Siber Güvenlik

Politika Değerlendirmesi (Cyber Security

Policy Reviews) ve 2011 yılında yayımlanan

Uluslararası Siber Uzam Stratejisi (Interna-

tional Stretagy for Cyberspace), Avrupa

Birliği’nin (AB) 2013 yılında yayımlanan

AB Siber Güvenlik Stratejisi: Açık, Emniyet-

li ve Güvenli Bir Siber Uzam (Cybersecurity

Strategy of the European Union:An Open,

Safe and Secure Cyberspace ) ve Türki-

ye’nin ise 2013 yılında yayımlanan Ulusal

Siber Güvenlik Stratejisi ve 2013-2014 Ey-

lem Planı analiz edilmiştir.

Politika belgelerinin analizinde

hem yazılı ve sözlü dilin sistematik analizi-

nin yapılmasının önemini vurgulayan hem

de tarihsel toplumsal bağlamı kapsamlı bir

şekilde ele almamıza olanak sağlayan

Norman Fairclough’un eleştirel söylem

analizi yöntemi kullanılmıştır.

Bu çerçevede çalışmanın birinci bö-

lümünde siber güvenlik söyleminin inşa-

sında etkili olan koşullar tarihsel olarak

betimlenmiştir. İkinci bölümünde siber

güvenlik söyleminin tarihsel ve dönemsel

olarak eklemlendiği söylemler ve güvenlik-

leştirme söyleminin inşasına meşruiyet

kazandıran kavramlar incelenerek siber

uzama yönelik güvenlik eksenli bir söyleme

giden sürecin çerçevesi çizilmiştir. Üçüncü

bölümde politika belgelerinin analizinde

öne çıkan ve çalışmada da kullanılan yön-

tem olan eleştirel söylem analizi yöntemi

hakkında bilgi verilmiştir. Dördüncü bö-

lümde ise politika metinlerinin analizine

geçilerek gözetim ve denetimi meşrulaştır-

mayla sonuçlanan pratiklerin izi sürülmüş-

tür.

1. Siber Güvenlik Söyleminin İn-

şası: Makro Bir Çerçeve

Siber güvenlik söylemi adı altında

siber uzama yönelik güvenlikleştirme faali-

yetlerini meşrulaştırma anlatılarının başarı-

sı temel olarak güvenlik adına özgürlükler-

den vazgeçme politikasının günümüzde de

uygulanabilirliğini sürdürmesinde yatmak-

tadır. Tarihin ilk dönemlerinden itibaren

güvenlik-özgürlük ikilemi ve güvenlik adı-

na özgürlüklerden fedakarlık etme anlayı-

şının hakim olduğu görülmektedir. Tehdit-

ler ve tehlikeler zaman içinde şekil değiş-

tirmiş ancak güvenlik için özgürlüklerden

vazgeçme anlayışı günümüzde devletlerin

hegemonyasını sürdürmesinde bir araç

olmaya devam emiştir. Tarih boyunca in-

sanlar güvensizlik durumunu aşmak ve

güvende olmak adına özgürlüklerinden

feragat etme pahasına güvenliği sağlayacak

otoriteye gücü devretmeyi kabul etmişler-

dir. Bu durum doğa durumundan siyasal

bir topluma geçişin ele alındığı sözleşme

kökenli kuramlarla da açıklanabilir. Bu

kuramlarda, insanların, herkesin eşit oldu-

ğu, herkesin her şeyi istemeye ve yapmaya

gücü yettiği, bu nedenle çatışmanın kaçı-

nılmaz olduğu doğa durumundan, yurttaş

arasındaki ilişkileri düzenleyen, şiddet

tekelini elinde bulunduran, uzlaştırmacı bir

yapıya geçişle güvenliğin sağlanacağı dü-

şüncesi temel çıkış noktası olarak belirmek-

tedir (Bedir, 2012, s. 58). Amaç gücün dev-

redildiği üstün erkin/egemenin/devletin

düzen ve güvenliği sağlamasıdır.

412

Sevda ÜNAL

Modern toplumsal kurumların geli-

şimi modernlik öncesi sistemlerden çok

daha fazla fırsatlar yaratmıştır. Yarattığı

fırsatlarla birlikte modern toplumun bilin-

meyenleri yani belirsizlikleri de artırmıştır.

Bu bilinmeyen ve belirsizlikler ise güven,

güvende olma ve güvenlik sorunlarını kar-

şımıza çıkarmıştır. Modern toplumda gü-

ven ve güvenlik risk, düşünümsellik ve

küreselleşme ile ilişkilendirilmiştir. Başka

bir ifadeyle modern toplumlarda risk, dü-

şünümsellik ve küreselleşme ile ilişkilendi-

rilen ‚güven ve güvenlik‛ kavramları, 20.

yüzyılın son çeyreği ve içinde bulunduğu-

muz yüzyılda güvenlikleştirmenin meşru-

laştırıcı unsuru risk anlayışı belirsizliğin

yönetilmesinde ve piyasalaştırılmasında

temel örgütleyici unsur haline gelmiştir.

Modern toplumun tarihsel gelişi-

minin izini sürdüğümüzde Peter Wagner

(2005)’e göre özgürlük ve disiplin altına

alma şeklinde birbirine paralel iki sürecin

gelişimini görürüz. Anthony Giddens

(2012)’a göre ise modernlik bir yandan re-

fah ve güvenli bir hayat vaat ederken diğer

yandan da beraberinde yeni küresel boyut-

ta riskler getiren iki yönlü bir olgudur. Mo-

dern toplumsal kurumların gelişimi ve

dünya çapına yayılması yeni fırsatlar yara-

tırken, üretim güçlerinin çevreye yönelik

yıkıcı bir tehdit oluşturması, siyasal iktida-

rın keyfiliği, askeri gücün gelişimi, savaşın

endüstrileşmesi ve teknolojik gelişim gibi

güvenliği tehdit eden unsurlar yıkıcı bir

etkiye neden olmaktadır. Bu nedenle mo-

dernliği değerlendirirken tek bir egemen

dönüşüm dinamiğine bakmak modernliği

anlamlandırmak açısından yetersizdir. Mo-

dern toplumsal kurumların şekillenmesin-

de kapitalist sistemin, endüstriyel düzenin

ve enformasyon üzerindeki rasyonel dene-

timin etkilerinin hep birlikte değerlendiril-

mesi gerekmektedir (Giddens, 2012).

Giddens’in modernliğin kurumsal

boyutlarına ilişkin kapitalizm (rekabetçi

emek ve ürün piyasaları bağlamında ser-

maye birikimi), endüstriyalizm (doğanın

dönüştürülmesi ‘yapay çevre’nin gelişimi ),

gözetleme(enformasyon ve toplumsal denet-

lemenin kontrolü) ve askeri iktidar (savaşın

endüstrileşmesi bağlamında şiddet araçla-

rının kontrolü) şeklindeki sınıflandırması

geç modern, modern sonrası, enformasyon

toplumu vb. kavramsallaştırmalarla açık-

lanmaya çalışılan içinde bulunduğumuz

dönemin güvenlikleştirme söyleminin de

temel parametreleridir. Günümüzde de

güvenlik gerekçesiyle uygulanan gözetim

ve denetim faaliyetleri kapitalizmle iç içe

geçmiş bulunan ulus devletlerin de temeli-

dir.

İçinde bulunduğumuz dönemde

belirsizliklerin aşılması amacıyla kullanılan

en önemli kavramlar risk ve risk toplumu-

dur. Risk yönetiminde asıl amaç sonuçlarını

bir şekilde denetleyebildiğimiz alanları

azamiye çıkarmak, sonuçları üzerinde hiç-

bir denetimimiz olmayan alanları da asgari-

leştirmektir. Modern toplumlarda olduğu

gibi günümüz toplumlarında da risk top-

lumların yönlendirilmesinde bir araç haline

gelmiştir. Özellikle enformasyon ve iletişim

teknolojilerindeki gelişmeler sonucunda

zaman ve mekana bağımlılığın ortaya

kalkmasıyla risk ve tehditler de şekil değiş-

tirmiş, modern dönemden farklı olarak

tehlike ve tehditlerin boyutları da gelenek-

sel devletlerin sınırları aşmıştır. Ulrich Beck

(2011), modernleşme sürecinde risk kavra-

mını ve modern Batı toplumlarının güven-

lik endişelerini askeri tehditlerin ötesinde

irdeleyerek güvenliği daha çok ‘emniyet’

düşüncesi ekseninde ele alır. ‚Eşitsiz‛ top-

lumun değer sisteminin yerini, ‚emniyette

olmayan‛ toplumun değer sistemi alır.

Eşitlik ütopyası toplumsal değişimin içerik

açısından çok sayıda pozitif amacını ihtiva

ederken, emniyet ütopyası kendine özgü

biçimde negatif ve savunmaya yöneliktir.

Beck’e göre sanayi toplumu düzenli ve

tahmin edilebilir bir toplumsal dünya ola-

rak kabul edilirken, günümüz modernliği

ise sürekli risklerle karşı karşıya kalınan,

tehlikeli ve tahmin edilemez bir yapı olarak

Siber Uzamın Güvenlikleştirilmesi Söylemi Aracılığıyla Gözetim Ve Denetimin Meşrulaştırılması: Türkiye… 413

algılanmaktadır. Günümüz toplum yapı-

sında neoliberal politikalarla paralel bir

şekilde bireycilik sınıf ayrımının yerini

almış, toplumsal ağlar zayıflamış, insanlar,

bu yeni dönem tehlikeleriyle bir kolektifin

parçası olarak değil, bireyler olarak başa

çıkma durumlarla karşı karşıya kalmışlar-

dır. Neoliberal toplumsal düzen tarafından

belirsizlik bir fırsatlar bütünü olarak yeni-

den kavramsallaştırılmış; risk kavramı be-

lirsizliğin yönetilmesinde ve piyasalaştırıl-

masında temel örgütleyici unsur haline

getirtilmiştir. Değişen risk tanımlamaları

sayesinde tamamen yeni türden ihtiyaçlar

ve pazarlar yaratılmıştır (Siber güvenlik ve

siber savaş endüstrisi gibi). Enformasyon

teknolojilerindeki gelişmelerle paralel ola-

rak değişerek ve gelişerek küresel nitelik

kazanan risklere günümüzde siber alana

ilişkin risk tanımlamaları da eklenmiştir.

Dünya çapında İnternet ağının kurulmasıy-

la enformasyon teknolojilerinin doğası ve

sistemler arasında yarattığı aynı anda her

yerde bulunma ve bağlantısallığı, enfor-

masyon teknolojilerinin artan yöndeşmesi

risklerin ‚basamaklı etkileri‛ olasılığını

artırmıştır.

Siber uzama yönelik güvenlik söy-

lemi genelde dünyadaki gelişmeler özelde

de İnternetin anavatanı olan ABD’deki ta-

rihsel ve toplumsal değişim ve dönüşüm-

lerle doğrudan ilişkilidir. Bu nedenle siber

uzama yönelik güvenlik söyleminin inşası-

nı tarihsel olarak ulusal güvenlik ve güven-

likleştirme, dönemsel olarak da neolibera-

lizm ve enformasyon toplumu söyleminden

bağımsız düşünemeyiz.

20. yüzyılda güvenlik alanında ulus

devlet güvenliği temel amaç olarak belirir-

ken, bu dönemin güvenlik anlayışının şekil-

lenmesinde ve değişmesinde İkinci Dünya

Savaşı’ndan sonra başlayan Soğuk Savaş,

1980’lerden itibaren ekonomik alanda neo-

liberal bir ideolojinin benimsenmesi, bu

ideolojinin toplumsal, siyasi ve kültürel

sonuçları, 1990’da Soğuk Savaş’ın sona

ermesi, enformasyon ve iletişim teknolojile-

rinde yaşanan gelişmeler önemli bir rol

oynamıştır.

Neoliberal ekonomik ve siyasi poli-

tikalar ile buna eşlik eden enformasyon ve

iletişim teknolojilerindeki gelişmeler gü-

venlik kavramsallaştırmasının yeni risk ve

tehditleri kapsayacak şekilde genişlemesine

neden olmuştur. İçinde bulunduğumuz

yüzyılın başında ABD’de ardından İngiltere

ve İspanya’da yaşanan terör saldırıları neo-

liberalizmin yeni bir aşamaya geçmesine,

risk ve tehditlerden beslenen güvenlik söy-

leminin de siber uzamı kapsayacak şekilde

genişlemesine neden olmuştur. Aslında risk

ve tehditlerin siber uzamı kapsayacak şe-

kilde genişlemesi ve uzama yönelik güven-

likleştirici söylem, yeni kapitalizmin küre-

sel düzeni olan neoliberalizme uyum sağla-

yacak bir yeniden yapılandırma olarak da

tanımlanmaktadır. Bu yeniden yapılandır-

ma dil ve dolayısıyla söylem aracılığıyla

meşrulaştırılmaktadır.

20. Yüzyılda enformasyon teknolo-

jilerindeki gelişmeler sonucunda zaman ve

mekana bağımlılığın ortadan kalkmasıyla

modern siyaseti biçimlendiren ve aynı za-

manda modern hayatın belirleyicisi olan

güvenlik sınırlarını genişletmiş, güvenliğe

yönelik tehditlerin tespit edilmesi, ölçülme-

si ve izlenmesi zorlaşmış, tehditler çeşit-

lenmiştir. Kısaca güvenlik bir ulusal sorun

olma niteliğini kaybetmiştir. Geleneksel

sınırlamalardan kurtulan güvenlik kitle-

imha silahlarının yaygınlaşması, yasadışı

göç, etnik çatışmalar, ırkçılık, yabancı düş-

manlığı, aşırı milliyetçilik, küresel ekono-

mik sorunlar ve teknolojik gelişmelerin

neden olabileceği sorunlar dikkate alınarak

tartışılmaya başlanmıştır. Bireysel güvenlik,

sağlık güvenliği, kolektif güvenlik, psikolo-

jik güvenlik, cinsel güvenlik, konut güven-

liği, çevre güvenliği, gıda güvenliği, ağ

güvenliği, iletişim güvenliği gibi pek çok

sözcük hayatımıza girmiştir. Sonuç olarak

güvenliğin modern hayattaki belirleyiciliği

414

Sevda ÜNAL

artırmıştır.

Bu dönemde, neoliberal toplumlar-

da riske tepki vermede tercih edilen yön-

tem olarak güvenlikleştirme söylemi öne

çıkmaktadır. Güvenlikleştirme neoliberal,

ileri kapitalist toplumların, kendi koşulları-

na uygun hareket ederek, ‚güvensizlikleri‛

azaltmak amacıyla risklere yanıt vermenin

stratejik bir biçimi olarak da ele alınabilir.

Güvenlikleştirme söylemiyle birlikte gü-

venliğin kapsamı genişleyerek ulusal gü-

venlik ve askeri güvenlik anlayışı dışına

çıkılmıştır. Aslında güvenlikleştirme yakla-

şımına göre sorunlar kendiliklerinden gü-

venliğe tehdit teşkil etmezler, aktörler onla-

rı güvenlikleştirmeyi seçerler. Kısaca sorun-

ların güvenlikleştirilmesi siyasi bir tercihtir.

Bu yaklaşım çerçevesinde ‚güvensizlik‛ ve

‚tehdit‛ gibi kavramlar siyasi amaçlar doğ-

rultusunda kullanılmaktadır. Gerçekte

amaç devlet ve hükümet sistemlerinin istik-

rarını korumak ve kendi statülerini tehdit

eden fikirleri kontrol etmektir. Siber uzama

yönelik güvenlikleştirme söyleminin inşa-

sında egemen konumunu sürdürmek iste-

yen devletler uzamın güvenlikleştirmesin-

de temel aktörler olarak belirmektedir.

Siber uzamın güvenliğine ilişkin ça-

lışmalara devletlerin de müdahil olmasıyla

konu siyasi düzleme taşınmış, uzama yöne-

lik alınacak güvenlik tedbirleri konusunda

iç ve dış kamuoyunun ikna edilmesi için

sorun varoluşsal bir tehdit gibi tasvir edil-

miştir. Güvenlikleştirme eyleminin başarılı

olması, eylemin kamusuna yönelik konuş-

ma özgürlüğünün kısıtlanması, sebepsiz

yere arama ya da el koyma, kontrol, göze-

tim gibi özgürlüklerin kısıtlanmasına yol

açan ihlallerin kamusu tarafından tolere

edilmesini sağlamakta yatmaktadır. Güven-

lik söyleminde bir konu öncelikli olarak

sunulmakta ve dramatize edilmektedir.

Böylece, konunun güvenlik olarak etiketle-

nerek, olağanüstü araçlar/yollar vasıtasıyla

ele alınması gerektiği iddia edilmektedir.

2.1. Siber Güvenlik Söyleminde

Risk Algısı: Gözetim ve Denetimin Meş-

rulaştırılması

Siber uzamın siyasi, ekonomik ve

sosyal aktiviteye gömülü küresel dijital

iletişim çevresini kapsaması, stratejik ve

politik amaçlar için bilgi ve iletişimin şekil-

lendirilmesi, manipüle edilmesi, bozulması

ve reddedilmesine (deny) çalışan eylemle-

rin gerçekleştirildiği alan olarak uzamın

öne çıkmasını sağlamıştır. Uzamın şekil-

lendirilmesine yönelik mücadeleler, bir

zamanlar dinamik yapısı ve dağınık mima-

risinden dolayı ‚kontrol edilemez bir alan

olma‛ algısının aksine, uzamın devletlerin

bilgiye erişimi, ifade özgürlüğünü ve kendi

yetki alanlarındaki diğer öğelerine erişimi

kısıtlama ve şekillendirme (Deibert ve Cre-

te-Nishihata, 2012, s. 339) yeteneklerini

gösterdikleri bir alan haline dönüşmesine

neden olmaya başlamıştır.

Gözetim faaliyetlerinin yoğunlaş-

masında güvenlikleştirme söylemini meş-

rulaştıran risk algısı etkili olmuştur. Devlet-

lerin idari ve güvenlik konusundaki kaygı-

larının küresel düzeye çıkması, aynı za-

manda bu kaygılara ekonomik kaygıların

da eşlik etmesiyle birlikte risk algılaması

değişmiştir. Risk temelli yaklaşımların

amacı, sadece geçmişte yaşanan olaylar ya

da içinde bulunulan dönemde ne olup bit-

tiğine bakmak değildir. Amaç gelecekte

vuku bulabilecek olayları önceden tahmin

etmektir (Lyon, 2012: 105) Toplumsal risk

ölçeğini küçültmek amacıyla gözetim ve

denetim artmıştır. Risk, gözetleme alanında

en azından iki şekilde çalışmaktadır: Bir

taraftan gözetleme riski minimuma indir-

menin ve mümkünse önlemenin yolu ola-

rak görülürken diğer taraftan gözetleme,

riskle alakalı olan nüfusun yönetilmesi

amacıyla üretilen bilginin sağlanma yolu-

dur (Lyon, 2012, s. 20)

Bu kapsamda uzama yönelik göze-

tim, denetim ve sansürü meşrulaştıracak

yaptırım mekanizmaları dijital ağlarda iki

şekilde çalışmaktadır:

Siber Uzamın Güvenlikleştirilmesi Söylemi Aracılığıyla Gözetim Ve Denetimin Meşrulaştırılması: Türkiye… 415

Birinci düzenleme şekli siber

uzamda kişinin davranışının kanunlara tabi

olmasını onaylayan bölgesel otorite aracılı-

ğıyla yapılmaktadır. Bu tip düzenleme ka-

yıt, izleme ve veri analizi yoluyla gerçekleş-

tirilmektedir. Yasadışı davranışın failini

bulmayı ve tespit etmeyi mümkün kılabilen

bu işlemler genellikle ulusal ölçekte veri

işlemeyle ilgilenenler tarafından uygulan-

maktadır. Hiçbir bölgesel otoritenin ağ

bağlantı sürecinin kendi vatandaşları tara-

fından üretilen ya da kullanılan dijital veri

üzerindeki kontrolden vazgeçme gibi bir

niyeti olmadığından vuku bulan kontrol

işlemleriyle ilgili olarak siyasi düzen ve

farklı ülkelerin uluslararası ilişkileri anlam-

sızlaşmaktadır (Santaniello, 2009, s. 176). Bu

tür kontrol faaliyetleri İnternet servis sağla-

yıcıları ve ulusal telekomünikasyon ağları

gibi siberuzamın belirli alanlarında ve özel-

likle ağ erişim bölgelerinde yoğunlaşmıştır.

Hemen hemen bütün ülkelerde bunlar dev-

let tarafından kontrol edilen tekelleri oluş-

turmasa da mahkemeler ya da hatta hükü-

metler bu konularda işlenen verilere erişi-

me sahiptir. Yasadışı siteler ve webblogla-

rın bulanıklaşması, ağlar aracılığıyla işlenen

suçların tespiti ve sorumluların belirlenme-

si, verinin ulusal güvenlik veya vergi adale-

ti amacıyla analiz edilmesi, birebir bağlantı-

larda telifli materyallerin izinsiz değişimiy-

le ilgili olarak verinin filtrelenmesi hem

demokratik ülkelerde hem de otoriter re-

jimler tarafından yönetilen ülkelerdeki

kontrol ve düzenleme örnekleridir (Santa-

niello, 2009, s. 177). Bugünün devletleri

kendi egemen sınırları içerisinde bilginin

akışı üzerindeki tüm kontrolü kaybetme

korkusuyla hızla bilginin bir ulustan diğe-

rine akışını sağlayacak altyapılar inşa etme,

güvenlik altına alma ve kontrol etmek için

hareket etmektedirler. Batıda bu tür uygu-

lamalar ifade özgürlüğü, fikri mülkiyet

haklarının korunması ve ulusal güvenlik

kapsamında çerçevelenmektedir. Ancak

Batılı olmayan devletlerde bilgi akışını da-

ha iyi izleme ve kontrol etmek için yürür-

lüğe giren politikalar genellikle devlet san-

sürü, anti demokratik ve uluslararası hu-

kukta yazılı hale getirilmiş temel haklara

aykırı çabalar olarak karakterize edilmek-

tedir (Jablonski ve Powers, 2015). Gerçekte,

tüm devletler egemenliklerini korumak için

politikalar uygulamaktadır. Bu durum bilgi

çağının ve bilgi temelli toplumların ortaya

çıkışının hükümetlerin meşruluğunu ve

güç aktarımını muhafaza edebilmesi için

daha fazla kontrol gerektirmesinden kay-

naklanmaktadır. Artık İnternet sadece mü-

cadelenin nesnesini değil ama ayrıca en-

formasyon çağında daha büyük jeopolitik

hedeflere ulaşmak için kritik altyapıyı tem-

sil etmektedir.

İkinci düzenleme şekli Amerikan

hukukçusu Lawrence Lessig’in ‚kodlama

yetkilileri‛ adlandırdığı, yazılım şirketleri

ve donanım üreticilerinin belirli davranışla-

rı dışlayan ya da önleyici kontrol prosedür-

lerini aktivite eden bilgi kodlarını ayrıntılı

bir şekilde hazırlama olasılığına sahip ol-

masıdır. Bu tür öncül düzenleme veriler

üzerinde gerçekleştirilecek olan işlemler

hakkında sistemleri bilgilendirecek/ sistem-

lere talimat verecek algoritmalar aracılığıy-

la gerçekleştirilmektedir. Algoritmalar, bu

işlemlerin ötesinde detaylandırma sürecin-

de tam anlamıyla (strictly) işlevsel olup,

filtreleme, çoğaltma, manipülasyon ve hatta

verinin yok edilmesi hakkında talimatlar

içerebilmektedir (Santaniello, 2009, s. 176).

2. Siber Güvenlik Söyleminin

Analizi

21. yüzyılın güvenlik söylemine

meşruluk kazandıran önemli risk ve tehdit

tanımlamaları arasında siber uzam kaynak-

lı ve siber uzama yönelik tehdit ve tehlike-

ler öne çıkmaktadır. Ekonomik, sosyal,

siyasi ve kültürel yaşamın siber alanla iliş-

kisi arttıkça siber uzamın güvenlikle ilişki-

lendirilme düzeyi de artmıştır. Siber uzama

yönelik ve siber uzam kaynaklı risk ve teh-

ditlerin toplumun fiziksel, kültürel ya da

416

Sevda ÜNAL

sosyal sağlığı açısından yakın bir varoluşsal

tehdit oluşturduğu algısı yaratılmış, ancak

bu tehditler keşfedilmesi gereken belirli

gerçeklikler olarak ele alınmamış, güvenlik-

leştirme olarak adlandırılan sosyo-politik

bir süreçte söylem aracılığıyla inşa edilmiş-

tir.

Siber uzama yönelik güvenlikleş-

tirme söyleminin inşasında, bu kapsamda

yapılacak uygulamalara ulusal ve uluslara-

rası kamuoyu nezdinde meşruiyet kazan-

dırmada politikacıların açıklamaları, medya

organları, resmi politika belgeleri ve rapor-

lar önemli rol oynamaktadır. Bir politika

alanındaki hakim söylem/söylemler, bu

politika alanıyla ilgili bilginin nasıl anlaşıl-

ması ve yorumlanması gerektiği konusun-

daki algımızı şekillendirmektedir. Böylece

hakim söylemler politika alanının çalışma-

sını ve altta yatan ideolojiyi yönetmeye,

şekillendirmeye ve güçlendirmeye hizmet

eden ‚gerçeklikler‛ üretmektedirler. Söy-

lemsel kurgular geniş toplumsal yapılara

nüfuz etmekte, toplumun belleğinde ger-

çeklikler somutlaşmakta ve toplumsal ko-

nuların nasıl algılanması gerektiği konu-

sundaki statüko tesis edilmektedir. Bu ne-

denle politika metinleri siber güvenlik söy-

leminin çerçevelenmesi ve şekillendirilme-

sinde önemli bir araçtır. Politika metinleri

aracılığıyla kendini söylemde açığa çıkaran

güvenlikleştirme sorunların varoluşsal

tehditler gibi tasvir edilmesi ve daha sonra

ilgili kitlenin ikna edilmesi yoluyla gerçek-

leşmektedir.

Eleştirel söylem analizinin kökleri

metin bilim, retorik, antropoloji, felsefe,

sosyo-psikoloji, bilişsel bilimler, edebi ça-

lışmalar, toplum bilim, uygulamalı dilibi-

lim ve edimbilim olmak üzere çok çeşitli

disiplinlere kadar uzanır (Wodak&Meyer,

2009, s. 2, 5). Sosyal bilimlerin farklı alanla-

rından beslenen eleştirel söylem, daha çok

‚söylenmeyenler‛in değerlendirildiği, sez-

dirilenlerin açıklanmaya çalışıldığı, toplum,

sosyo-kültürel yapı, ekonomi gibi farklı

unsurları içeren bir yaklaşım olarak tanım-

lanabilir. Bu yaklaşım ideoloji ve hegemo-

nik politikalara odaklanarak bir anlamda

değer yargısız öngörüler ve pozitivist sos-

yal bilimlerin altında yatan neden-sonuç

ilişkilerine meydan okur (Agger, 1991, s.

109). Aslında, söyleme eleştirel yaklaşım

dil, ideoloji ve toplumsal değişimi eleştirel

olarak bağlantılandırmayı amaçlamaktadır.

Eleştirel olmayan yaklaşım daha çok açık-

lama ve betimlemeyi ön plana çıkarırken,

eleştirel yaklaşım söylemin güç, iktidar ve

ideoloji tarafından nasıl biçimlendiğini ve

toplumsal kimlik, toplumsal ilişkiler, bilgi

ve inanç dizgelerinin nasıl etkili olduğunu

açığa çıkarır (Wodak, 2006, s. 181).

Eleştirel söylem analizinde söyleme

yaklaşımlarındaki farklılıkları açısından üç

yaklaşımın hakimiyeti görülmektedir.

Fairclough dil ve toplum arasındaki ilişkiyi

Michael Halliday’in çok fonksiyonlu dilsel

teorisi ve Michel Foucault’nun söylemin

düzeni kavramına uygun bir şekilde tanım-

larken tarihsel söylem analizi yaklaşımın

temsilcisi Ruth Wodak ve sosyal, bilişsel ve

söylemsel bir yaklaşım üçgeninde çalışan

Teun van Dijk sosyo-bilişsel bağlamın da

analiz sürecine dahil edilmesi gerektiğini

savunurlar. Irkçılık, ayrımcılık ve etnik ön

yargı gibi baskıcı sosyal konular Wodak ve

van Dijk’in çalışmalarında hakim temalar-

dır.

Fairclough Marksist gelenek içinde

toplumsal çatışma üzerine odaklanır, ça-

tışmanın özellikle egemenlik, fark ve direnç

unsurlarının söylemlerde dilsel tezahürle-

rini tespit etmeye çalışır. Her toplumsal

pratiğin dilsel bir öğesi/unsuru vardır.

Üretken etkinlik, üretim araçları, toplumsal

ilişkiler, toplumsal kimlikler, kültürel de-

ğerler, bilinç ve gösterme süreci toplumsal

pratiğin diyalektik olarak ilişkili öğeleridir.

Bundan dolayı eleştirel söylem analizi dili

de kapsayan gösterme süreci ve toplumsal

pratiğin diğer öğeleri arasındaki diyalektik

ilişkinin analizidir (Wodak&Meyer, 2009:

22). Fairclough, dil, güç ve ideoloji arasın-

daki bağlantıyı eleştirel söylem analizi ile

Siber Uzamın Güvenlikleştirilmesi Söylemi Aracılığıyla Gözetim Ve Denetimin Meşrulaştırılması: Türkiye… 417

açıklar. Eleştirel söylem analizini metin

analizi, metin üretim, tüketim ve dağıtım

sürecinin analizi ve söylemsel olayların

sosyo-kültürel analizinin birleşmesi olarak

görür (1995, s. 23). Yani Fairclough’un

(1992a, s. 4) yaklaşımının en temel ilke-

si/öğretisi, herhangi bir söylem örneği aynı

zamanda bir metin parçası (yazılı ya da

sözlü), bir söylemsel pratik ve sosyal pratik

örneğidir. Kısaca metin analizi, metnin

biçimi ve anlamı hakkındaki bilgiyle ilgile-

nir, söylem pratiği ise metnin söylemsel

üretimi ve yorumlanması üzerinde odakla-

nır, sosyo kültürel uygulama ise daha geniş

sosyal analiz düzeyinde çalışır.

Eleştirel söylem analizi, herhangi

bir iletişimsel olaydaki söylemin üç boyutlu

bir analizini önerir. Bunlar sırasıyla metin

(sözlü ya da yazılı), söylem pratiği (üretim

ve tüketim süreci) ve sosyo-kültürel pratik-

lerin analizidir (Fairclough, 1995, s. 97).

Metin boyutu metinlerin dil analizine da-

yanır, söylem pratiği boyutu söylem anlayı-

şındaki etkileşim gibi metin üretim ve yo-

rum süreçlerinin dayandığı söylem türleri

ve bu türlerin nasıl birleştiği, etkileşime

geçtiğini gösterir, sosyal pratik boyut ise

söylemsel olayların kurumsal ve organizas-

yonel yapıların etkileşimi ile nasıl şekil

aldığının analizi ile ilgilenilir (Fairclough,

1998, s. 5). İdeoloji, ilk olarak, metinlerin

üretimi ya da yorumlanmasında kullanılan

öğelerin ideolojik yatırımında ve bunların

söylemin düzeninde birbirine eklemlenme

yöntemlerinde, daha sonra bu öğelerin

birbirine eklemleniminde ve söylemsel

olaylardaki söylemin düzeninin yeniden

eklemleniminde devreye girer (Fairclough,

1998, s. 74).

Fairclough’un eleştirel söylem ana-

lizi modeli, dili, egemenlik ve toplumsal

güç aracı olarak görmesinden dolayı politi-

ka metinlerinin analiz edilmesinde güveni-

lir bir yöntem olarak görülebilir (Sikka,

2006, s. 104). Eleştirel söylem analizi top-

lumsal pratik ve dil arasındaki bağlantıları

ön plana çıkarır. Söylemin mikro analizi dil

politikası ve planlamasının analizini de

içeren makro analizin bütünleşmesini ko-

laylaştırır. Metinler, toplumsal süreçler,

ideoloji ve güç ilişkileri gibi ilişkiler arasın-

daki bağlantıları görünür kılar. Eleştirel

söylem analizinin odak noktası toplumun

kendisinin oluşturduğu ve sürdürdüğü güç

ilişkileri ve dildeki eşitsizliklerdir. Eleştirel

söylem analizindeki temel amaç egemenlik,

ayrımcılık, güç ve kontrol gibi dilde kendi-

ni gösteren şeffaf ve opak yapısal ilişkileri

analiz etmektir (Sikka, 2006, s. 103). Bu

nedenle eleştirel söylem analizinin açıkça

siyasi bir gündemi vardır (aktaran Sikka,

2006, s. 103).

3. Siber Güvenlik Politika Belge-

lerinin Analizi

Bu çalışmada siber güvenlik politi-

ka metinlerini analiz etmek için Fairclo-

ugh’un eleştirel söylem analiz yöntemi

kullanılmıştır. Politik söylem konusunda

uzmanlaşmış olan Fairclough dili bir sosyal

güç ve tahakküm aracı olarak görür. Siber

uzama yönelik güvenlik metinlerinde sanal

alanın inşa problemleri, siber alanın siyasi

ve teknolojik olarak güvenlik altına alınma-

sına yönelik çabalara yer verilir. Eleştirel

söylem analizi aracılığıyla yönetilemez,

bilinemez, güvenlik açığına neden olan,

kaçınılmaz olarak tehdit edici ve tehlikeli

kişilere ortam sağlayan bir alan olarak tas-

vir edilen siber uzama ilişkin inşa edilmeye

çalışılan güvenlik söyleminin (Barnard-

Wills ve Ashenden, 2012, s. 110-123) ve bu

söylemin gizlediği ilişkilerin modeli çıkarı-

lır. Güvenlikleştirme söyleminin başarıya

ulaşması devletlerin uzama yönelik güven-

lik ve dolayısıyla kontrolü, izlemeyi artırıcı

tedbirleri uygulaması sonucunda sağlanır.

Güvenlik politikalarına ilişkin belgeler gü-

venlik kavramının nasıl anlaşıldığına dair

ve güvenlik şemsiyesi altına alınan konula-

ra dair bilgi verir. Bu süreçte özellikle

önemli belgeler, analize dahil edilen ulusal

ve uluslararası güvenlik strateji belgeleri-

418

Sevda ÜNAL

dir. Güvenlik kavramı ülkeden ülkeye ve

aynı ülkede farklı aktörler tarafından farklı

şekilde ele alınabilen heterojen bir kavram-

dır. Ancak bu kavramların birçoğu ulusal

güvenlik kavramından daha yaygındır.

Güvenlik kavramı farklı şekillerde çerçeve-

lenebilir. Politika metinlerinde güvenliği

çerçevelemek bize gizlilik, veri koruma,

gözetim, bu konulara yönelik uygun poli-

tik, ekonomik ve sosyal karşılıkları güven-

lik sorunları olarak ele alma olanağı, bu

konuların nasıl temsil edildiğine yönelik

perspektif sağlar (Hart, 2012, s. 52-55).

Fairclough’a (1995) göre eleştirel

söylem analizi, söylemin toplumsal pratikte

ortaya çıkışıyla başlayan ve sosyal hayatta

faaliyete geçmesiyle sonuçlanan belirli bir

yol izler. Bu yol söylemin ortaya çıkışı,

hegemonya, yeniden bağlamsallaştırma ve

faaliyete geçme şeklinde sıralanır. Eleştirel

söylem analizi aracılığıyla anlam üzerinde-

ki mücadelenin ve anlamın nasıl doğallaştı-

rıldığı ve topluma uygun hale getirildiği

haritalandırılır (Philips ve Jørgensen, 2002,

s. 13).

4.1. Metinlerdeki Söylemsel Or-

taklıklar

Bir konuyu/sorunu güvenlikleştir-

me kapsamına alabilmek için ko-

nu/sorunun siyasi düzleme taşınması atıla-

cak ilk adımdır. Siyasi düzleme taşınan

konu/sorun kapsamında yapılacak uygu-

lamalar konusunda kamuoyunun ikna

edilmesi Gramsci’nin sözleriyle ortak du-

yunun oluşturulması güvenlikleştirme söy-

lemine meşruiyet kazandırma yönündeki

ikinci adımdır. Bu meşruiyet kazandırma

süreci konuyla ilgili söylemsel ortaklıkla-

rın/temaların politikacıların söylemlerinde,

medyada, politika belgeleri ve raporlarında

işlenmesiyle gerçekleştirilmektedir. Böylece

yapılacak uygulamalar konusunda hareket

geçilebilmektedir.

Siber uzama yönelik güvenlikleş-

tirme söyleminin inşasında kullanılan ar-

gümanlar ülkelerden ülkelere ve ülkelerin

özgün durumlarına göre farklılık göster-

mekle birlikte genel olarak bazı söylemsel

ortaklıklar üzerinden gerçekleştirilmekte-

dir.

Siber uzamın güvenlikleştirilmesi-

ne meşruiyet kazandırma amacı taşıyan

söylemsel ortaklıklar bu çalışmada teknolo-

jik determinizm, ulusal güvenlik tehdidi ve

siber savaş söylemi ile risk yönetimi şeklin-

de üç ana başlık altında toplanmaktadır. Bu

söylemsel ortaklıklar siber uzama yönelik

güvenlik uygulamalarının önünü açarak

gözetim ve denetim faaliyetlerine meşruluk

kazandırmaktadır.

Teknolojinin belirleyiciliğine daya-

nan teknolojik determinist yaklaşımın ABD,

AB ve Türkiye metinlerinde uzama yönelik

uygulamalar konusunda temel dayanak

noktası olduğu görülmektedir. Yani siber

uzama yönelik ve siber uzam kaynaklı risk

ve tehditlerin inşasında uzamın teknik ya-

pısı ön plana çıkarılmaktadır. Veri koruma-

ya ya da gizliliğe yönelik tehditler genellik-

le enformasyon teknolojisi ya da bilgi pay-

laşım uygulamalı kaynaklı olarak tasvir

edilmektedir.

Siber uzamın teknik yapısından

kaynaklı güvenlik tehlikeleri siber suçlar ve

kritik altyapılarla ilişkilendirilerek uzamın

ulusal güvenlikle bağlantısı kurulmaktadır.

Bu kapsamda uzama yönelik güvenlik söy-

leminin inşasında politikalar güvenlik dü-

zeyine indirgenerek kamuoyu nezdinde

yapılacak uygulamalara meşruiyet kazan-

dırılmaktadır. Böylece devletler arasındaki

güç çatışmalarının ve ideolojilerinin siber

uzama yönelik güvenlik söyleminin inşa-

sında asıl belirleyici aktörler olduğu gö-

rünmez kılınmaktadır. Aslında siber uzama

yönelik güvenlikleştirme söylemi Soğuk

Savaş sonrası dönemde yaşanan ulusal

güvenlik kavramındaki aşınmanın daha

güçlü bir şekilde siyasi arenaya geri dönüşü

olarak da yorumlanabilir. Siber uzama yö-

nelik güvenlikleştirme söylemi bir yandan

devletler arasındaki güç mücadelelerine

aracılık ederken diğer yandan da Soğuk

Savaş sonrası benimsenen silahsızlanma

Siber Uzamın Güvenlikleştirilmesi Söylemi Aracılığıyla Gözetim Ve Denetimin Meşrulaştırılması: Türkiye… 419

yaklaşımında bir geriye gidişi temsil eder.

Risk ve tehdit tanımlamaları ve risk

toplumu söylemi güvenlikleştirme söyle-

minin meşrulaştırılmasında temel araçlar-

dır. Siber uzamın güvenlikleştirmesini sa-

vunanlara göre enformasyon toplumu da

‚risk toplumunun‛ önemli belirtilerini gös-

termektedir. Beck’in ve Giddens’ın risk

kavramsallaştırmaları siber uzama yönelik

risk kavramsallaştırmalarıyla paralellik

taşımaktadır. Beck’e göre yeni riskler artık

daha fazla doğrudan algılanamayan, her

zaman siyasi yorumlara ve araçsallandır-

maya açıktır. Giddens’a göre ise günümüz-

deki riskler imal edilmiştir. Benzer şekilde

siber uzama yönelik güvenlikleştirme söy-

leminin inşasında risk söylemi temel araç-

tır. İnsan üretimi olan siber uzama yönelik

ve uzamdan kaynaklı riskler doğrudan

algılanamayan ve imal edilmiş risklerdir.

Söylem aracılığıyla dile getirilen felaketle-

rin belirtilerinin bir süre sonra uzamda

izlerinin görülmesi bu savı doğrular nitelik-

tedir.

Siber uzama yönelik güvenlikleş-

tirme söyleminin inşasında kritik altyapıla-

rın güvenliği ile terör tehdidi ve terörizmle

mücadele iki önemli saç ayağı olarak belir-

mektedir. Bu tehditlerin siyasi gündeme

taşınması, politikacıların söylemleri, politi-

ka raporları, belgeleri ve kitle iletişim araç-

ları aracılığıyla yayılmasıyla siber güvenlik

söylemi inşa edilmektedir. Bu kapsamda

yapılacak uygulamalar siber uzama yönelik

denetim, gözetim ve sansürü meşrulaştırma

işlevi görmektedir. Aslında ‚bilgi özgürlü-

ğü‛, ‚bilginin serbest dolaşımı‛, ‚egemen-

lik‛ ve ‚çok paydaşlılık‛ gibi fikirlerden

türetilen önemli siyasi varsayımlar siber

uzama yönelik düzenleyici programlar

içine gömülmüştür. Böylece kaynakları

kontrol etmek konusundaki çabaları giz-

lenmektedir.

Güvenlikleştirme söyleminin bir

sonucu olarak siber uzamda sansür, dene-

tim ve gözetim son yıllarda büyük ölçüde

artmıştır. ABD’nin siber uzama yönelik

güvenlik metinlerinde denetim ve gözetim;

kritik altyapıların korunması, terörle mü-

cadele ve karşı istihbarat faaliyetleri kap-

samında çerçevelenmektedir. AB’de ise

güvenlik söylemi kritik altyapıların güven-

liği ve terörle mücadele çerçevesinde inşa

edilirken, AB metinlerinde gözetim, gizlilik

ve veri koruma konularıyla ilişkilendirile-

rek ele alınmaktadır. Gözetim tedbirlerinin

insan hakları, özgürlükler ve veri koruma

yasasıyla uyumlu olması gerektiği vurgu-

lanmaktadır. Aslında AB metinlerinde de

gözetim ve denetim faaliyetlerinin mevcu-

diyeti değil, bu faaliyetlerin uygulanma

şekli ve sınırlarının sorunsallaştırıldığı gö-

rülmektedir. Türkiye’nin siber güvenlik

metninde ise kritik altyapılar ve bilgi gü-

venliği ön plana çıkarılmakta, ABD’yle

benzer biçimde karşı istihbarat faaliyetleri

adı altında gözetim ve denetim meşrulaştı-

rılmaktadır.

4.2. Mikro Çözümleme: Metinler

Aracılığıyla Gözetim ve Denetimin Meş-

rulaştırılması

Bir siber olayı ‚siber suç‛ ya da

‚enformasyon savaşı saldırısı‛ olarak, farklı

çağrışımları ve sonuçları olacak şekilde

karakterize etmek aynı olayı ele almanın

farklı yollarıdır. Siber suç olarak değerlen-

dirmek olayı polisiye bir vakaya dönüştü-

rürken savaş metaforunu kullanmak ise

ordunun rolünü meşrulaştırır. Kısacası, bir

sorunu karakterize etmek için kullandığı-

mız kelimeler ve semboller konunun nasıl

anlaşıldığı, hangi eylemlerin gerekli ya da

uygun olduğunu belirlemede önemli bir

etkiye sahiptir. Tehditler, riskler, tehlikeler

ya da korktuğumuz her şey aslında top-

lumsal inşadır. Olaylar, koşullar/durumlar

ve aktörler farklı şekillerde ele alınır ve bu

durumun siyasi tercihler ve sonuçlarına

farklı etkileri olabilir (Rochefort ve Cobb,

1994, s. 26). Bu da güvenlikleştirme teori-

sinde tehditlerin nasıl anlaşıldığına karşılık

gelir.

420

Sevda ÜNAL

Genel bir değerlendirme yapıldı-

ğında ABD, AB ve Türkiye’nin siber güven-

lik politika metinlerinin güvenlik, gizlilik,

veri koruma, denetim, kontrol ve gözetle-

meye odaklandığı görülmektedir. ABD’nin

siber uzamın güvenliğine yönelik metinle-

rinin başlangıç tarihi 2003 yılı olmakla bir-

likte kritik altyapıların güvenliği adı altında

yapılan yasama çalışmaları 1990’lı yılların

ortasına kadar gitmektedir. 1996 yılından

itibaren kritik altyapıların güvenliğine yö-

nelik yasama çalışmaları başlamış ancak

tamamen siber uzamın güvenliğine yönelik

ilk belge 2003 yılında yayınlanmıştır. 2008

yılında Bush yönetimi döneminde Kapsam-

lı Ulusal Siber Güvenlik Girişimi (CNSS)

kabul edilmiştir. 2009 yılında Obama’nın

ABD Başkanı olmasıyla birlikte siber uzama

yönelik çalışmalara hız verilmiştir. Oba-

ma’nın direktifi sonucunda gerçekleştirilen

altmış günlük bir çalışma ile 2009 yılında

ilk Kapsamlı Siber Güvenlik Politika Değer-

lendirmesi hazırlanmıştır. 2011 yılında ise

Uluslararası Siber Güvenlik Strateji Belgesi

yayınlanmıştır.

ABD metinleri analiz edilirken

ABD siber güvenlik politikasını üç döneme

ayırabiliriz: 11 Eylül öncesi dönem, 11 Eylül

sonrası terörle mücadele söyleminin hakim

olduğu ve terörle mücadele kapsamında

çıkarılan, gözetleme, denetleme ve kontrolü

meşrulaştıran Vatanseverlik Yasası (Patriot

Act) dönemi ve 2007 Estonya’ya yönelik ilk

siber saldırının gerçekleştirildiği ve siber

güvenlik konusunda ulusal ve uluslararası

farkındalığın arttığı dönem.

AB’nin siber uzama yönelik ilk

resmi belgesi 2013 yılından yayımlanmıştır.

Daha çok veri koruma ve gizliliğin ön plana

çıktığı AB’de de ağa yönelik düzenlemele-

rin 1990’ların sonlarından itibaren başladığı

görülmektedir. AB’de direktifler olarak

adlandırılan, farklı bir düzenleyici melez

yapı uygulanmaktadır. Yine benzer şekilde

AB metinlerini incelerken AB’de ise siber

uzamın güvenliğine yönelik çalışmaları iki

döneme ayırabiliriz. Ağ güvenliğinin ön

plana çıktığı 1990’ların sonlarından 2007

Estonya’ya yönelik siber saldırıların gerçek-

leştiği birinci dönem ve 2007 sonrasından

günümüze kadar olan dönem. Bu sınıflan-

dırmalar bize farklı söylem sarmallarının

analizi için söylemsel bir zemin sağlamak-

tadır.

Türkiye’de ise 2013 yılında siber

uzamla ilgili ilk yasa çalışması yapılmakla

birlikte siber uzama yönelik çalışmalar

aslında 2007 Estonya saldırısından sonra

ivme kazanmıştır. NATO üye ülkesi olan

Türkiye Estonya’ya yönelik siber saldırı

sonrası NATO kapsamında 2008 yılında

Estonya’nın Talinn şehrinde kurulan Siber

Savunma Mükemmeliyet Merkezi’nin ilk

üyelerindendir. 2010 yılında siber güvenlik

ulusal güvenlik tehdidi olarak Milli Güven-

lik Siyaset Belgesi’nde yer almıştır. 2013

yılında ise ilk Siber Güvenlik belgesi yayın-

lanmıştır. Bu kapsamda Türkiye’de siber

uzama yönelik çalışmaları 2007 öncesi ve

sonrası olmak üzere iki döneme ayırmak

anlamlı görünmektedir.

AB gizlilik ve veri korumada önem-

li bir aktördür. AB metinlerinde gözetim,

gizlilik ve veri koruma konularıyla ilişki-

lendirilerek ele alınmaktadır. AB belgele-

rinde gözetim tedbirlerinin insan hakları,

özgürlükler ve veri koruma yasasıyla

uyumlu olması gerektiği belirtilmektedir.

ABD metinlerinde ‚gözetim‛ kavramı ya-

bancı istihbarat toplama ve 9/11 öncesi sı-

nırların yetersiz gözetildiği ile ilgili olarak

kullanılarak dışarıdan yönlendirilmektedir.

Güvenliği çerçevelemeye benzer bir

şekilde, bu dokümanlar veri koruma, gizli-

lik ve gözetimi ve uygun politika ve bu

konulara yasal cevapları problematize eder-

ler. AB’nin güvenlik ve gizlilik arasındaki

çatışmaya ilişkin mevcut pozisyonu gizlili-

ğin de dahil olduğu temel haklar ve güven-

liğin çelişki içinde olmadığı tamamlayıcı bir

yaklaşım izlenmesi şeklindedir. Temel hak-

lar ve özgürlükler ‚dengelenmekten‛ ziya-

de ‚saygı duyulmalıdır‛. Veri koruma,

gizlilik ve güvenlik temel haklar olarak

Siber Uzamın Güvenlikleştirilmesi Söylemi Aracılığıyla Gözetim Ve Denetimin Meşrulaştırılması: Türkiye… 421

gösterilmektedir ve vatandaşların özgür

olmak ve güvende olmak arasında seçim

yapmaması gerektiği vurgulanmaktadır.

AB belgelerinde, pek çok yerde gözetimden

doğrudan söz edilmektedir ancak bu söz

etme gizlilik ve veri koruma konularının bir

parçası olarak yer almaktadır. AB belgele-

rinde siber uzama yönelik uygulamaların

insan hakları, özgürlükler ve veri koruma

kanunuyla uyumlu olması gerektiği belir-

tilmektedir.

Siber uzama yönelik tehditlerin

toplumsal inşasında ve uzama yönelik uy-

gulamaların meşrulaştırılmasında ABD’de

politikacılar tarafından kullanılan metafor-

lar önemli bir role sahiptir. ABD siyasi söy-

leminde siber uzamın güvenlikleştirilmesi-

ni meşrulaştırmak adına çeşitli metaforlara

başvurulmaktadır. Politika metinlerinde

Soğuk Savaş dönenime dolaylı yoldan yapı-

lan atıflar dışında bu metaforlar görülme-

mekle birlikte yayınlanan politika metinle-

rinin uygulanabilirliği konusunda ulusal ve

uluslararası kamuoyunu ikna etmek adına

politikacılar ve medya aracılığıyla bu meta-

forlara sıklıkla yer verilmektedir. Özellikle

siber 9/11 ve 1941 yılında Japon Deniz

Kuvvetleri tarafından gerçekleştirilen ve

tarafsız kalmayı tercih eden ABD’nin II.

Dünya Savaşı’na girmesine neden olan

Pearl Harbour Saldırısına atıfla ‚dijital Pe-

arl Harbour‛ metaforları kullanılmaktadır.

Her iki metaforda ABD için yeni bir dönemi

başlatması açısından güçlü etkilere sahiptir.

‚Dijital Pearl Harbour‛ metaforu Amerikan

toplumunun tarihsel travmasını yeni risk-

lerle bağlantılandırır ve böylece siyasi elit-

leri risklere karşı tedbir almaya zorlar.

Medyada siber uzamla ilgili hemen hemen

her haberde bu metafora vurgu yapılmak-

tadır. ‚Dijital Pearl Harbour‛ metaforu

ABD söyleminde önemli bir etkiye sahiptir.

Çünkü bu metafor hem fail hem de yapı

olarak inşa edilmiştir. Faillik boyutunda

coğrafi ve manevi açıdan ABD’nin dışında

bulunan bir düşmandan gelen tehlikeyi

işaret eder. Bu tehlikeli ‚öteki‛ resmi kolek-

tif benlik olarak millet düşüncesini üretir.

‚Bizim bilgisayarlarımız‛, ‚bizim altyapı-

mız‛ gibi ortak ifadeler bu etkiyi artırır.

Böylece güvenliğin gönderge nesnesi tüm

Amerikan toplumu olur. Güvenlik politika-

sının mantıksal faili, tek bir bilgisayar kul-

lanıcısı ya da ağ sağlayıcısı değil adına

hareket ettiği devlettir. Siber saldırılara

karşı savunma, mantıksal ve siyasi anlam-

da, ulusal güvenlik politikası için bir gö-

revdir.(Bendrath, 2001, s. 85-86). Fairclough

çerçevesinden bakıldığında metin analizin-

de ‘metafor’ ve ‚kelime anlamı‛ kavramları

önemli unsurlar arasındadır. ‘Metafor’ ve

‘kelime anlamı’, politik meşruiyet ve kimlik

inşası teması ile doğrudan ilişkilidir.

Fairclough’un (1992a, s. 12)’da savunduğu

gibi: ‚Şeyleri belirtirken kullanacağımız

metaforu seçerken, gerçekliğimizi de inşa

ederiz. Metaforlar düşünme ve eylemde

bulunma şeklimizi, bilgi ve inanç sistemle-

rimizi yapılandırır.‛ Başka bir ifadeyle,

politik söylemdeki metafor seçimleri tar-

tışmanın koşullarını belirler ve belirli dün-

ya görüşleri inşa eder. Benzer şekilde, keli-

me anlamı kelimelerin seçimiyle ilgilidir.

Metafor ve kelime seçimi mikro analiz ka-

tegorisinin kullanılan kelimeler kategori-

sinde yer alır. Belirli etki alanlarındaki ke-

lime anlamları ve bu etki alanlarının sosyal

ve politik mücadelelerin bir parçası olarak

başka şekilde nasıl ifade edileceği ile ilgili-

dir (Fairclough, 1992a, s. 77). Dolayısıyla bu

kategori bize dil ve toplumsal değişim ara-

sında bağlantı yapma olanağı sağlar (Mars-

ton, 2003).

Genel olarak değerlendirildiğinde

ABD belgelerinde güvenlik ve gizliliğin

‚dengelenmesine‛ yönelik, kimi zamanda

güvenliğin öne çıktığı bir dilin hakim oldu-

ğu görülmektedir. Kontrol ve özgürlük

ikilemi ABD’nin siber uzamın düzenlenme-

sine ilişkin tartışmaların merkezinde yer

almaktadır.

2009 yılında yayımlanan Siber Gü-

422

Sevda ÜNAL

venlik Politika Değerlendirmesi (CPR) adlı

doküman kendisinden sonra oluşturulan

ABD’nin ulusal ve uluslararası siber güven-

lik politikaları için referans niteliği taşımak-

tadır. Önceki metinlerden farklı olarak

CPR’de kamuoyunda farkındalık oluştu-

rulmasına yönelik vurgu ağırlık kazanmış-

tır. Metinde iki alanda çalışmalara yoğun-

luk verilmesinin amaçlandığı görülmekte-

dir: siber uzamla ilgili uzman sayısını ar-

tırmak için eğitimi artırmak ve eğitimle

aracılığıyla Amerikan kamuoyunda siber

uzamla ilgili farkındalık yaratmak. CPR

hükümetin ‚kamuoyunu siber güvenliğin

önemi konusunda bilgilendirme ve ikna

etme‛si gerektiği yönünde keskin bir bakış

açısı benimsemiştir. İkna etme sözcüğü

aslında ABD’nin siber uzamın ulusal gü-

venlik ve yurttaş güvenliği adına risk ve

tehditler içerdiği algısı yerleştirilmekte,

böylece bu tür tehditlerin kamuoyu tara-

fından içselleştirilerek bir ‚ortak duyu‛

haline gelmesi amaçlanmaktadır.

Politika Değerlendirmesine göre,

ABD kendi ülkesi üzerindeki yargı yetkisi,

egemen sorumluluk ve güç kullanımına

ilişkin kabul edilebilir yasal kurallar ve

teknik standartlar konusunda kendisini

destekleyen ülkelerle işbirliği yapmaktadır.

Ulusal ve bölgesel kanunlar ve uygulama-

lar arasındaki farklılık -siber suçun araştı-

rılması ve soruşturulmasında, veri koru-

mada, gizlilikle ilgili kanunlar ve ağ sa-

vunmasına ve siber saldırılara tepkiler gibi

konularda farklılıklar- güvenli ve esnek bir

dijital ortam yaratılmasını zorlaştırmakta-

dır (2009, s. iv). Öyle ki ABD politikasına

göre bilgi sadece özgür bir biçimde akma-

malı aynı zamanda Amerikan idealiyle

uyumlu olmalıdır. ABD enformasyon poli-

tikası Amerika’nın çıkarlarına hizmet eden

bilgiyle özgürce yayılan bilgiyi birleştirme-

yi amaçlamaktadır.

Dijital devrimden tam anlamıyla

fayda sağlayabilmek için kullanıcıların

hassas bilgilerinin güvende olduğu, ticare-

tin tehlikeye atılmadığı, altyapıya gizlice

girilmediği konusunda güvenli olmaları

gerekmektedir. Bu kapsamda aslında daha

önceki teknolojik gelişmeler karşısında

çıkarılan yasalar örnek gösterilerek yeni

yasa çıkarılması gerektiği vurgulanmış,

güvenliği sağlama adına denetim ve kont-

rol meşrulaştırılmaya çalışılmıştır. Örnek

verdikleri yasada ABD Başkanına verilen

yetkiler ABD’nin güvenlik adı altında göze-

tim ve denetimi tek elden gerçekleştirmeyi

amaçladığını göstermektedir (2009, s. 3).

CPR genel olarak güvenlik sorunla-

rı üzerine odaklanmakta, enformasyon ve

iletişim politikalarıyla yeterince ilgilenme-

mektedir. Siber uzam kavramının tanımı

Ulusal Güvenlik 54/ Anavatan Güvenliği

Başkanlık Direktifi 23 (NSPD-54/HSDP-

23)’ten alınmıştır. Bu durum CPR’de gü-

venliğin gizlilik ve kişi haklarından önce

geldiğinin göstergesidir (2009, s. i).

Politika Değerlendirmesi bilgisayar

ağ savunma, yasa uygulama/kolluk araş-

tırmaları (investigations), askeri ve istihbari

faaliyetler ve bunların enformasyon güven-

liğiyle kesişmesi, karşı istihbarat, terörle

mücadele, telekomünikasyon politikaları ve

genel kritik altyapıların korunmasının da

dahil olduğu enformasyon ve iletişim alt-

yapılarını işaret etmektedir. Karşı istihbarat

faaliyetleriyle ile ABD, ulusal ve uluslarara-

sı gözetim, izleme ve dinleme faaliyetlerine

meşruluk kazandırmayı amaçlamaktadır.

Güvenlik kurumları ve yasa koyucuları

güvenlikleştirme söylemini yeni teknoloji-

lere uyarlanacak şekilde giderek geliştir-

mektedirler. Ağa bağlı bilgisayar gelişimini

kontrol etme amaçlı girişimler, bilme ve

güvenli hale getirme arzusunu yansıtmak-

tadır. Bu arzu hem devletin güvenliğinde

hem de toplumun normalleşmesi ve üret-

kenliğinde merkezi bir konumdadır. Gü-

vensizliğe karşı gözetim, nüfusu bilmenin,

hesaplanabilir hale getirmenin ve böylece

yönetebilmenin bir yoludur. Bu sadece

devlet eylemini haber vermez aynı zaman-

da öznelerin kendi haklarındaki düşünme

yöntemini de etkiler. Bu durum Fouca-

Siber Uzamın Güvenlikleştirilmesi Söylemi Aracılığıyla Gözetim Ve Denetimin Meşrulaştırılması: Türkiye… 423

ult’nun Panaptikon örneğinde de açıktır:

Gözetim ya da gözetim varsayımı bireyde

‚gücün otomatik işleyişini sağlayan bilinç

durumu ve daimi görünürlüğe‛ neden olur

(1995, s. 201). Teorik olarak, bu durum,

zorlamayı, cezalandırmayı ya da ilk önce

zorunlu olarak gözetim yapmayı gerektir-

meyen disiplinli, düzenli ve üretken bir

toplum meydana getirir. Bugünün enfor-

masyon toplumunda ise gözetim sadece

‚panoptik‛ bir etki elde etmek için değil

aynı zamanda bu kavramın tersi, bazen

‚nonoptikon‛ olarak adlandırılan, etkin

gözetimin insanların habersiz ve savunma-

sız olması şartına bağlı olduğu bir ortamda

gerçekleştirilmesi gerektiği savından yola

çıkılarak gerçekleştirilmektedir (Vaidhya-

nathan, 2008). Bu durum kendini, daha

fazla gözetlenme ve denetlenmeye tabii

olurken daha anonimmiş gibi hissetmekle

gösterir. Gözetim güvenliğin ve yasa uygu-

layıcının idari işleyişi açısından merkezi bir

konumdadır.

ABD hükümeti sadece ABD milleti

için değil aynı zamanda tüm dünya ve

onun problemleri içinde tek taraflı öncü bir

rol üstlenmektedir. Bilgi özgürlüğü ve çev-

rimiçi iletişim hakkı ideolojisi ABD’nin tek

taraflı politikasıyla küresel faydalar söyle-

miyle değiştirilmektedir (2009, s. 8).

2011 yılında yayımlanan ‚Uluslara-

rası Siber Uzam Stratejisi: Ağa Bağlı Dün-

yada Zenginlik, Güvenlik ve Açıklık‛ adlı

politika belgesinde 2009 yılındaki değer-

lendirmeden farklı olarak, siber uzama

yönelik güvenlik tedbirleri alınırken ifade

özgürlüğü ve işbirliği, gizlilik ve özgür

bilgi akışının korunmasına dikkat edilece-

ğine vurgu yapılmaktadır. Bu durum ABD

açısından uluslararası kamuoyu ve sivil

toplum kuruluşlarından gelecek tepkiler

için bir önalım olarak değerlendirilmekte-

dir. Ayrıca metinde ‚ulusal filtreler ve gü-

venlik duvarları‛ koyma yaklaşımı eleştiri-

lerek Çin’in İnternet konusundaki ve ABD

ticaretini sekteye uğratan kısıtlamalarına

göndermede bulunulmuştur. Uluslararası

arenada, ABD, ilgili tartışmanın şartlarını

ve koşullarını yönetme yoluyla ‚evrensel

bilgi‛ oluşturma stratejisini uygulayarak

siber yönetişimin gelişimini etkilemede

büyük ölçüde başarılı olmuştur. Stratejik

olarak küresel bağlanırlığı ve internet öz-

gürlüğünü daha geniş bir insan hakları ve

kalkınma söyleminin bir parçası olarak

konumlandırmıştır. Böylece küresel liderli-

ği sürdürme ideolojisini gizlemektedir.

AB’nin küresel İnternete yönelik

yaklaşımı herkes tarafından kullanılabilir

ve erişilebilir bir kamu ya da kolektif değer

olması yönündedir. İnternet kullanımının

hiçbir vatandaş için kısıtlanmaması, başka-

larına zarar vermesini önlemek amacıyla

kullanılan araçlar ve tedbirlerin istisnai

durumu oluşturması gerektiğine dair nor-

matif bir yaklaşım mevcuttur. Siber güven-

lik konusunda ise AB’nin temel değerleri,

kanunları ve kuralları hem çevrimiçi hem

de çevrim dışı faaliyetlerde merkezidir

(2013, s. 4).

Ulusal güvenlik kavramı Avrupa

da enformasyon güvenliğini de içine alacak

şekilde siber güvenlik, siber suç ve kritik

altyapıların korunması adı altında çerçeve-

lenmektedir. Siber güvenlik, güvenlik ve

gizliliğin birleşimi ilgili kavramlar arasın-

daki ilişki ve uygulamaları yansıtmaktadır.

AB belgelerinde güvenlik ve gizliliğin de

dahil olduğu temel haklar, birbirinin karşıtı

olarak değil birbirinin tamamlayıcısı olarak

sunulmuştur. Yani temel haklar ve özgür-

lüklere ‚dengelenmekten‛ ziyade ‚saygı

duyulması‛ gerekmektedir.Stratejide

AB’nin siber uzamı ‚özgürlükler ve temel

haklar alanı‛ olarak teşvik ettiği görülmek-

tedir. Bu mesaj aynı zamanda sansür veya

kitlesel gözetlemede bir artış olmadan dün-

ya çapında demokratik reformun ilerletil-

mesinin bir aracı olarak İnternet’e erişimin

genişletilmesini de kapsamaktadır (Cavelty,

2013, s. 7).

Türkiye’nin Siber Güvenlik Strateji

424

Sevda ÜNAL

Belgesi’nde risk ve tehdit değerlendirmele-

rine dayalı bir yaklaşım benimsemiştir.

Stratejinin ana teması kritik altyapıların

korunması ve kriz yönetimidir. Türkiye’nin

bilgi toplumu olma yönündeki söylemi

stratejinin çıkış noktasıdır. Stratejide bilgi

ve iletişim sistemleri ulusal güvenlik ve

rekabet gücünün önemli bir boyutu olarak

ele alınmıştır.

Fairclough’a (1992a) göre mikro

düzeyde metin analizi iki amaçla ilgilidir:

toplumsal kimliklerin inşası ve toplumsal

gerçekliğin inşası. Söylemde kendiliğin ya

toplumsal/sosyal kimliğin inşası metinlerin

toplumsal değişime katkıda bulunan önem-

li bir özelliğidir. Fairclough’a göre metin

yapısının bir yönü olan (konu kontrolü

dahil) etkileşimsel kontrol ve gramer, ince-

lik ve değerler sistemiyle ilgili kiplikleri

içeren analitik kategoriler toplumsal kimli-

ğin metinde nasıl inşa edildiğini anlamamı-

za yardım eder. Bu kategoriler çeşitli söy-

lem türleri arasında önemli farklılık göste-

rir. Bunlardan konu kontrolü ve kiplik ge-

nellikle politika metinlerinde belirgin-

dir/önemlidir. Politika dokümanlarında

konu kontrolü politika çözümleri için gün-

demi belirlemeye yardımcı olur. Kiplik

politika metinlerinde önemlidir çünkü poli-

tika metinleri için gündemi belirlemeye

yardımcı olur. Filler (-meli, -malı (must), -e

bilmek (can), -e bilmek (olasılık, tahmin

anlamında –may), -meli, malı (should)

(kurallara uyma, tavsiye anlamında), za-

manlar (şimdiki zaman (is) , geçmiş zaman

(was), gelecek zaman (will) vb.); zarflar

(muhtemelen (possibly), büyük olasıkla

(porbably), kesinlikle (definitely) vb.) ve

sıfatlar kipliklerle ilgili önemli gramer un-

surlarıdır. Türkiye’nin siber güvenlik met-

ni, ABD ve AB metinlerinde olduğu gibi

yüksek düzeyde bildirimsel bir dile sahip-

tir. Bunun önemi politika metinlerinin siya-

si öneriler ya da ‚emir‛ olarak işlev görme-

sinden kaynaklanmaktadır. Bu tür kiplikle-

rin kullanımı politika metinlerindeki gü-

venlikleştirme rolü açısından birinci önceli-

ğe sahiptir (Halvordsson, 2012, s. 21).

Eleştirel söylem analizinde metnin

mikro yapısı kapsamında değerlendirilen

kelime seçimleri hegemonik söylemin inşası

ve sürdürülmesiyle ilgili kamunun ikna

edilebilmesi açısından önem taşımaktadır.

Van Dijk tarafından ‚sözcüksel tarz‛ olarak

adlandırılan kelime seçimi, olumlu ya da

olumsuz değerlendirmeleri göstermektedir

(Dijk, 1993, s. 264). Politika metinlerinde

dilin analizi politik sorunların ve çözümle-

rin inşasını anlamada kritik bir öneme sa-

hiptir. Belirli şekilde düzenlenen ve yapı-

landırılan her kelime belirli konularda dü-

şünmenin yönlendirilmesi amacıyla siyasi

olarak dahil edilmiş olabilir. Yani bazı ke-

limelerin belirli anlam ve amaç doğrultu-

sunda kullanılma eğilimi var. Kelimelerin

iyi bir etki yapma ya da kötü bir resim çiz-

mek konsunda iletişimsel amaçlara sahip

olması bireylerin seçtikleri ve kullandıkları

kelimelerde dikkatli olmasını gerektirir.

Örneğin söylemde terörizm ve terörle mü-

cadeleyi farklı türde kelimeler bulunabilir.

Bu kelimeler sadece sözcüksel/leksikal

olup, isimler, fiiller, sıfatlar ve zarflar ol-

mak üzere dört büyük kelime sınıfına da-

hildirler. Örneğin terörizmi düşündürmek

için saldırı, öldürme, düşman, tehlike ve

trajedi kelimeleri kullanılır. Terörle müca-

deleyi düşündürmek için de mahkeme,

istihbarat kurumları, askeri birlik ve askeri

komisyon vb. kelimeler kullanılır (Sarfo ve

Krampa, 2013). Siber uzama yönelik metin-

lerde güvenlikleştirme söylemini meşrulaş-

tırmaya yönelik başlıca kelimelerden savaş

ve terörün kullanımına baktığımızda AB ve

Türkiye belgelerinde ‚savaş‛ kelimesinin

kullanılmadığı görülür. ABD belgelerinden

2009 Siber Uzam Politika Değerlendirme-

sinde ‚savaş‛ kelimesi; iletişim araçlarının

savaştaki stratejik önemine gönderme

yapmak amacıyla ABD İç Savaşında, 1. ve

2. Dünya Savaşlarında kullanımının örnek

gösterilmesinde, Haberleşme Kanununda

ABD Başkanına savaş durumunda iletişim

araçları üzerindeki yetkisini göstermede

Siber Uzamın Güvenlikleştirilmesi Söylemi Aracılığıyla Gözetim Ve Denetimin Meşrulaştırılması: Türkiye… 425

kullanılmaktadır. Türkiye ve AB’nin siber

güvenlik belgelerinde ‚savaş‛ kelimesi

kullanılmamaktadır.

ABD uluslararası kamuoyuna yö-

nelik söylemlerinde insan hakları, demok-

rasi ve özgürlük gibi evrensel değerlere

vurgu yaparak kontrol ve denetimini ‚ba-

rışçıl bir söylemle‛ meşrulaştırmaktadır.

Ulusal kamusuna yönelik söylemde iletişim

araçlarının ülke güvenliği açısından strate-

jik önemi örnekler üzerinden açıklanmakta,

bu araçlar üzerinde kontrol ve denetim

meşrulaştırılmaya çalışılmaktadır. Aslında

bu kelimelerin barındırdığı anlamlar van

Dijk’in (1998) ‚kontrol olarak güç‛ kavra-

mını destekler. Van Dijk’e göre en kritik

işlerde merkezi kavram güçtür ve özellikle

grupların ya da kurumların toplumsal gü-

cüdür. Dijk gücü kontrol/denetim açısından

tanımlar. Böylece diğer grupların eylemle-

rini ve zihinlerini kontrol etme gücüne sa-

hip olmak sahip olunan gücün derecesini

belirler. Benzer şekilde Fairclough’a göre de

askeri birlik, askeri komisyonlar, istihbarat

örgütleri, yargı ve adalet bakanlığı gibi

kelimeler meşruiyet, güç ve egemenliği

simgeler (Fairclough, 2001).

‚Terör‛ kelimesinin Türkiye belge-

sinde kullanılmadığı, AB belgesinde siber

uzama yönelik saldırı çeşitleri sıralanırken

‚terörist saldırı‛ ve yine siber uzamda mü-

cadele edilecek faaliyetler arasında ‚terörist

faaliyetler‛den söz edildiği görülmektedir.

ABD metinlerinde ise ‚terör, terörizm, terö-

rizmle mücadele‛ gibi kelimelerin sıklıkla

kullanılarak siber uzama yönelik güvenlik-

leştirme söyleminin meşrulaştırılmaya çalı-

şıldığı tespit edilmiştir.

Türkiye’de siber güvenlik daha çok

siber suç kapsamında ele alınmış, suçlara

müdahale edebilmek için Siber Olaylara

Müdahale Merkezi (SOME) ve Ulusal Siber

Müdahale Merkezi (USOM) oluşturulmuş-

tur. Bu kapsamda olaylara müdahale konu-

su ABD ve AB’de olduğu gibi Türkiye’nin

güvenlik belgesinde yaygın bir şekilde kul-

lanılmaktadır. USOM’un kuruluşunun ar-

dından İnternet medyasında yer alan ha-

berlerde USOM’un ‚sosyal ağlar aracılığıy-

la halkı provokasyon, nefret ve tehdide

karşı kolluk güçlerine bilgi akışı sağlama

görevi üstleneceği‛ 1 ve ‚Gezi Parkı eylem-

leri gibi olaylarda twit analizi programla-

rıyla emniyete anlık bilgi vereceği, sanal

yolla ayaklanmayı teşviki siber tehdit kap-

samında değerlendirebileceği‛2 ileri sürül-

müştür. Sosyal medya 2011 yılından itiba-

ren aracılık ettiği toplumsal hareketler so-

nucunda devletler açısından düzenleme ve

denetleme yapılması gereken yeni bir alan

olarak algılanmaya başlanmıştır. Sosyal

medyaya ilişkin çalışmalarda uzama yöne-

lik sınırlamaların uzamın aracılık ettiği

toplumsal hareketlerin mevcut hegemonik

söylem ve gücün sorgulanması ve bu gü-

cün sarsılmasındaki rolüne dikkat çekilerek

(Binark&Bayraktutan, 2014; Gerbaudo,

2013) kontrol ve gözetimi artıran düzenle-

melerin bu kapsamda değerlendirildiği

görülmektedir.

3.2.1. Metinlerarasılık Yönün-

den Türkiye Siber Güvenlik Strateji Ey-

lem Planını, ABD ve AB Metinleri

Metinlerarasılık kavramı metinlerin

hem yazılmasında hem okunmasında me-

tinlerin daha önceki metinler, yazarlar,

okurlar ve uzlaşımlarla ilişkisine bir bakış

açısı sunar. Thibault (1994, 1751) bu bakış

açısını ‚bütün metinler, yazılı ya da sözlü,

inşa edilir ve metin kullanıcıları diğer me-

tinlerle ilişkisinden yola çıkarak anlamlan-

dırmaları‛ olarak belirtir. Fairclough’a göre

metinlerarasılık, yeni metinler oluşturmak

için önceki metinlerin nasıl dönüştürüldü-

ğü ve mevcut uzlaşımların (türler, söylem-

ler) nasıl yeniden yapılandırıldığını işaret

eder (1992b, s. 270).

1 http://www.teknolojioku.com/haber/siber-olaylara-

mudahale-merkezi-nedir-12301.html, 2

http://www.haberturk.com/ekonomi/teknoloji/haber/8

53971-tomadan-once-some-mudahale-edecek

426

Sevda ÜNAL

Metinlerarasılık metinlerin hetero-

jenliği ve tarihselliğine vurguyu gerektirir

(Fairclough, 1992a: 102). Her metinde me-

tinlerarasılığın her özelliğinin ABD ve AB

metinlerinde geçmiş (tarihi) kaynakların

varlığı görülmektedir. Politik söylem ala-

nında metinlerarasılık aynı ülkenin politika

metinlerinden ya da dış kaynaklı olarak

akademik metinlerden, çok uluslu, ulusla-

rarası dökümanlardan ya da diğer ülkelerin

politika metinlerinden anlam üretimiyle

ilgili de olabilir (Grewal, 2008). Ancak ABD

ve AB’den farklı olarak Türkiye’nin siber

güvenlik stratejisinde siber uzama ilişkin,

veri korumaya ya da İnternet düzenlemesi-

ne ilişkin mevcut yasalara, kanunlara ya da

yönetmeliklere atıf yer almamaktadır.

Metinde Türkiye’nin ‚bilgi toplu-

mu‛ olma yönündeki hedefine gönderme

de bulunularak siber uzamda güvenliğin

sağlanması bilgi toplumunun olmazsa ol-

mazı olarak sunulmaktadır. Aslında Türki-

ye’nin bilgi toplumu olma yönünde çalış-

maları AB persepektifinin bir sonucu olarak

2000’li yılların başında başlamıştır. Bu kap-

samda 2003 yılında ‚e-dönüşüm Türkiye

Projesi‛ hayata geçirilmiş TÜBİTAK tara-

fından 2004 yılında yayımlanan ‚Ulusal

Bilim ve Teknoloji Politikaları 2003-2023

Strateji Belgesi‛, 2006 yılında Devlet Plan-

lama Teşkilatı (DPT) tarafından ‚Bilgi Top-

lumu Stratejisi 2006-2010‛ adlı belge yayım-

lanmıştır. DPT 2011 yılında Kalkınma Ba-

kanlığı olarak şekillendirilmiş ve bilgi top-

lumuna dönüşüm çabalarının planlanması

ve koordinasyonu görevi Kalkınma Bakan-

lığı bünyesinde bulunan Bilgi Toplumu

Dairesi Başkanlığı’na verilmiştir. Bilgi top-

lumuna dönüşüm çalışmaları arasında yine

2000’li yılların başından itibaren e-devlet

projesine yönelik çalışma yer almaktadır.

2011 yılında e-devlet koordinasyonu Kal-

kınma Bakanlığı bünyesinde bulunan Bilgi

Toplumu Dairesi Başkanlığı’ndan Ulaştır-

ma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’na

devredilmiştir. AB Siber Güvenlik Strateji

metninde daha güvenli bir siber uzam so-

rumluluğunun yurttaşlardan hükümetlere

küresel bilgi toplumunun tüm aktörlerinde

olduğu belirtilmektedir (2013, 15). Avrupa

Komisyonu tarafından kamu ve özel ağları,

kaynakları korumak ve siber güvenlik olay-

larıyla başa çıkmak için geliştirilen Ağ ve

Bilgi Güvenliği (NIS) politikası AB Bilgi

Toplumu düzenlemelerinin bir devamıdır.

Bu durum geçmiş düzenlemelere atıfla

gösterilmektedir (2013, 5). Türkiye metnin-

de ise bilgi toplumu hedefinden bahsedil-

mekle birlikte bu hedefe ilişkin Türkiye’de

yapılan düzenlemelere yer verilmemiştir.

ABD metinlerinde ise bilgi toplumu hede-

finden söz edilmemektedir. Metinlerde

güvenlikçi bir söylem kullanılarak altyapı

güvenliği ve ekonomik güvenliğe odakla-

nılmaktadır.

AB metinlerinde kişisel verilerin ve

gizliliğin korunması temel bir insan hakkı

olarak değerlendirilmekte ve sürekli bu hak

vurgulanmaktadır. Türkiye metninde ilke-

ler bölümünde; hukukun üstünlüğü, temel

insan hak ve hürriyetleri ile mahremiyetin

korunması ilkelerinin temel esas kabul edi-

leceği, siber ortamda şeffaflık, hesap verile-

bilirlik, etik değerler ve ifade özgürlüğünün

destekleneceği ifade edilmekle birlikte ka-

muda duran kişisel verilerin nasıl ve ne

şekilde korunacağına yönelik bir eylem

planının olmaması eleştirilmektedir.

SONUÇ

Günümüzde devletler arasında ye-

ni bir mücadele olarak önemi artan siber

uzam ve siber uzam kaynaklı güvenlik

sorunlarına ilişkin çalışmalar İnternetin

toplumsal kullanıma açıldığı, daha çok

teknik bir sorun olarak ele alındığı ve özel

sektörün belirleyici olduğu dönemden fark-

lı olarak devletlerin de devreye girmesiyle

yeni bir boyut kazanmıştır. İnternetin top-

lumsal kullanıma açıldığı ilk dönemde İn-

ternetin hem toplumsal hem de ekonomik

alanda sağladığı faydalar ön plana çıkarıla-

rak İnternet demokratik ve özgür bir uzam

olarak değerlendirilmiştir. Ancak teknik

Siber Uzamın Güvenlikleştirilmesi Söylemi Aracılığıyla Gözetim Ve Denetimin Meşrulaştırılması: Türkiye… 427

boyut olarak adlandırabileceğimiz, devlet-

lerin can damarları olarak görülen ve kritik

altyapılar olarak adlandırılan enerji, su,

doğalgaz vb. sistemlerin İnternetle artan

yöndeşmesi ve ağ üzerinden bu kaynaklara

erişimin mümkün hale gelmesi, İnternet

kaynaklı suçların artması; siyasi boyut ola-

rak adlandırabileceğimiz İnternet’in top-

lumsal hareketlerin örgütlenmesinde bir

araç işlevi görmesi devletlerin egemenlikle-

rine yönelik bir tehdit olarak görülmeye

başlanmıştır.

11 Eylül 2001 yılında ABD’de ger-

çekleştirilen terör saldırısı, 2007 yılında

Estonya devletine gerçekleştirilen siber

saldırı ve 2011 yılında İran’ın nükleer tesis-

lerine yönelik siber saldırı devletlerin siber

uzam kaynaklı ve siber uzama yönelik risk

ve tehdit tanımlamaları, uzamın ulusal

güvenlik kapsamında değerlendirilmesinin

ve bu kapsamda alınabilecek askeri tedbir-

lerin önünü açmıştır. Uzama yönelik gü-

venlik tedbirleri teknik alandan siyasi alana

taşınmıştır. Böylece risk ve tehdit algısının

temel alındığı siber uzamı güvenlikleştirme

söylemi politika yapıcıların öncelikli gün-

demleri arasına girmiştir. Siber uzama yö-

nelik güvenlikleştirme söylemi politika

yapıcılar, medya ve bu kapsamda hazırla-

nan politika metinleri aracılığıyla kamuo-

yunun rızasını kazanarak meşrulaştırılma-

ya çalışılmıştır. Bu meşrulaştırma sürecinde

sadece kritik altyapılara yönelik tehditler

değil siber suçlar olarak adlandırılan ve

kimlik avı, çevrimiçi dolandırıcılık ve sah-

tecilik, terör faaliyetlerini teşvik, yabancı

düşmanlığı, ırkçı nefreti körükleme, çocuk-

ların cinsel olarak taciz edilmesine yönelik

materyaller gibi suçlara yönelik alınacak

önlemler de güvenlikleştirme söyleminin

inşası ve meşrulaştırılmasında önemli bir

argüman olmuştur. Siber uzamın ulusal

güvenlik kapsamında değerlendirilmesi

ülkeler açısından sadece egemenlik sağla-

mak istedikleri yeni bir mücadele alanı ve

yeni bir savunma sektörünün doğmasına

neden olmamış ayrıca uzama yönelik dü-

zenlemelerle denetim ve gözetim meşru bir

zemine kavuşturulmuştur.

Türkiye’nin siber güvenlik politika-

sı hem AB hem de ABD söylemlerinin izini

taşıyan melez bir yaklaşım olarak değer-

lendirilmektedir. Türkiye’de, AB politikala-

rına uyum hedefi doğrultusunda siber gü-

venlik bilgi toplumunun gelişiminin ön

koşulu olarak belirlenmesine rağmen me-

tinde siber suçlardan ziyade güvenlikleş-

tirme söyleminin meşrulaştırma aracı ola-

rak kritik altyapı güvenliğine odaklanıl-

maktadır. Türkiye’nin siber güvenliği ulu-

sal güvenlik sorunu olarak benimsemesi de

güvenlikçi yaklaşımın izlerini barındırmak-

tadır. Temel hak ve özgürlüklerin korun-

ması metinde vurgulanmakla birlikte tehli-

keyi doğmadan önleme yaklaşımı çerçeve-

sinde oluşturulan yapıların kişi hak ve öz-

gürlükler açısından oluşturacağı tehlikele-

rin tartışmaya açılması gereken konuların

başında olduğu değerlendirmektedir. Tür-

kiye’nin siber güvenlik stratejisi çerçeve-

sinde oluşturulan önlemeye dayalı yapı-

lanmalar ABD’nin karşı istihbarat olarak

adlandırdığı izleme ve denetlemeye olanak

sağlayan yaklaşımla benzerlikler taşımak-

tadır. Genel olarak Türkiye’nin siber gü-

venlik stratejisinin asıl soruna odaklanma-

dan, daha çok uluslararası örgütlerin baskı-

sı sonucunda oluşturulmuş bir metin oldu-

ğu değerlendirilmektedir.

ABD ve AB’den farklı olarak olan

Türkiye’nin siber güvenlik stratejisinde

güvenlikleştirme söylemi açısından anahtar

kelimeler olan savaş ve terörle mücadele

kelimeleri kullanılmamaktadır. Ancak bu

durum Türkiye belgesinde güvenlikleştir-

me söyleminin sonuçlarından olan gözet-

leme ve denetleme faaliyetlerini meşrulaş-

tırmaya yönelik bir yaklaşımın olmadığı

anlamına gelmemektedir. Türkiye’de siber

güvenlik daha çok siber suç kapsamında ele

alınmıştır. Bu kapsamda suçlara müdahale

edebilmek için Siber Olaylara Müdahale

428

Sevda ÜNAL

Merkezi (SOME) ve Ulusal Siber Müdahale

Merkezi (USOM) oluşturulmuştur. Olaylara

müdahale konusu ABD ve AB’de olduğu

gibi Türkiye’nin güvenlik belgesinde yay-

gın bir şekilde kullanılmaktadır. Bu tür

oluşumlar ABD gibi Türkiye belgesinde de

karşı istihbarat faaliyetleri kapsamında

değerlendirilmektedir.

ABD ve AB metinleriyle ortaklıklar

taşıyan ve özgün bir metin olarak değer-

lendiremeyeceğimiz Türkiye siber güvenlik

stratejisi, ABD ve AB politika metinlerini

örnek alarak hazırlanmıştır. Bu nedenle

Türkiye siber güvenlik stratejisi uluslararası

bir çevrenin parçası olarak bilgi toplumu

stratejisi hedefinde oluşturulmuş hibrid bir

metindir.

Genel bir değerlendirme yaparsak

siber uzama yönelik güvenlik metinlerinde

insanı merkeze alan bir söylemden ziyade

devletin merkeze alındığı bir söylem

hâkimdir. Bu nedenle kişi hak ve özgürlük-

lerin ve mahremiyetin korunması güvenlik

söyleminin inşasında amaç olmaktan ziya-

de bir araç olarak işlev görmektedir. Dev-

letlerin hâkimiyetlerini sürdürme temel

amaç olarak belirmektedir.

KAYNAKÇA

Agger, B. (1991). ‚Critical Theory, Postruc-

turalism, Postmodernism, TheirSo-

ciological Relevance‛, Annual Re-

view of Sociology, S.17: 105–31,

http://www.jstor.org/stable/2083337

(Erişim Tarihi: 15 Eylül 2014).

Barnard-Wills, D. ve AsShenden, D. (2012).

‚Securing Virtual Space: Cyber

War, Cyber Terror and Risk‛, Space

and Culture, C/S. 15(2): 110 –123.

BECK, U. (2011). Risk Toplumu - Başka Bir

Modernliğe Doğru. İstanbul: İthaki

Yayınları.

Bedir, U. (2012). Siber Alanda Güvenliğin

‚Technophobia‛ Üzerinden İnşası:

Türkiye’de Güvenli İnternet, Yayın-

lanmamış Yüksek Lisans Tezi,

Marmara Üniversitesi Sosyal Bilim-

ler Enstitüsü, İstanbul.

Bendrath, R. (2001). ‚The Cyberwar Debate

Perception and Politics in U.S. Cri-

tical Infrastructure Protection‛, In-

formation & Security: An Internati-

onal Journal, S.7: 80-103,

http://userpage.fu-berlin.de/ (Eri-

şim Tarihi: 15 Ocak 2013).

Bİnark, F.M. ve Bayraktutan, G. (2014).

‚Twitter as a new battlefield: AKP

and its #yedirmeyecegiz vs #Oc-

cupyGezi‛, Information, Commu-

nication and Society (Special Issue

Paper), s.1-22.

http:/mc.manuscriptcentral.com/ric

s. (Erişim Tarihi: 15 Ocak 2015).

Cavelty, M.D. (2013). ‚A Resilient Europe

For An Open, Safe And Secure Cy-

berspace‛, Towards A European

Global Strategy, UI Occasional Pa-

pers, Sweedish Institute of Interna-

tional Affairs.

www.euglobalstrategy.eu/

upl/files/99631.pdf. (Erişim Tari-

hi:15 Mayıs 2013).

Dant, T. (1991). Knowledge, Ideology and

Discourse: A Sociological Perspec-

tive, London: Routledge.

Eriksson, J. ve Giacomello, G. (2007). ‚Clo-

sing the Gap Between International

Relations Theory and Studies Of

Digital-Age Security‛, International

Relationsand Security in the Digital

Age, London ve New York: Rout-

ledge, s. 1-28.

Fairclough, N. (1992a). Discourse and Social

Change. Cambridge: Polity.

Fairclough, N. (1992b). ‚Discourse and

Text: Linguistic and Intertextual

Analysis within Discourse Analy-

sis‛, Discourse and Society, C/S

3(2): 193-217, doi:

10.1177/0957926592003002004. (Eri-

şim Tarihi: 14 Temmuz 2015)

Fairclough, N. (1995). Critical Discourse

Analysis: The Critical Study of

Language. London: Longman.

Siber Uzamın Güvenlikleştirilmesi Söylemi Aracılığıyla Gözetim Ve Denetimin Meşrulaştırılması: Türkiye… 429

Fairclough, N. (1998). Democracy And The

Public Sphere In Critical Research

On Discourse, Paper given at confe-

rence on Discourse, Politics and

Identity in Europe, Vienna.

Fairclough, N. (2001). Language and Power,

Harlow: Pearson Education.

Foucault, M.(2005). ‚Bireylerin Siyasi Tek-

nolojisi‛, Özne ve İktidar. İstanbul:

Ayrıntı Yayınları.

Gerbaudo, P. (2014). Twitler ve Sokaklar.

İstanbul: Agora Kitaplığı.

Greval, S.B. (2008). Neoliberalism and Dis-

course: Case Studies of Knowledge

Policies in the Asia-Pacific, Yayım-

lanmamış Doktora Tezi, Auckland

University of Technology, Auck-

land.

Gürpınar, B. (2010). Türkiye’de Milli Gü-

venlik Söyleminin Dış Politikada İş-

levselleşmesi: Hükümet Programla-

rı, TBMM Tutanakları ve MGK Ba-

sın Bildirileri’nde ‚Söylem‛in Ana-

lizi (1982-2003), Yayınlanmamış

Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi

Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.

Hart, C.E. (2012). Securing Freedom: A

Media Framing Analysis Of Cyber-

securitization. Bimingham: Univer-

sity of Birmingham.

Jørgensen, M. ve Phillips, J. L. (2002). Dis-

course Analysis as Theory and

Method. London: Sage.

Lyon, D. (2012). Vesikalı Yurttaş: Gözetim

Aracı Olarak Kimlik Kartı. İstanbul:

Kalkedon.

Mattelart, A. (2012). Gözetimin Küreselleş-

mesi: Güvenlileştirme Düzeninin

Kökeni. İstanbul: Kalkedon.

Marston, G.(2000). ‚Metaphor, Morality

And Myth: A Critical Discourse

Analysis Of Public Housing Policy

in Queensland‛, Critical Social Po-

licy, C/S 20(3): 349-373. doi:

10.1177/026101830002000305. (Eri-

şim Tarihi: 13 Mart 2013).

rochefort, A.D. ve Cobb, W.R. (1994).

‚Problem Definition: An Emerging

Perspective‛, The Politics Of Prob-

lem Definition: Shaping The Policy

Agenda. Kansas: University Press

of Kansas.

Santaniello, M. (2009). ‚Who Governs Cy-

berspace? Internet Governance and

Power Structures in Digital

Networks‛, Electronic Constitution:

Social, Cultural, and Political Impli-

cations, New York: Information

Science Reference.

Sarfo, E. ve Krampa, E.A., (2013). Language

at War: A Critical Discourse Analy-

sis of Speeches of Bush and Obama

on Terrorism, International J. Soc.

Sci. & Education, C/S 3 (2):378-390,

ijs-

se.com/sites/default/files/.../Paper-

12.pdf. (Erişim Tarihi: 14 Temmuz

2015)

Sikka, T. (2006), The new imperialism:

Using Critical Discourse Analysis

And Articulation Theory To Study

George W. Bush's Freedom Doctri-

ne, Global Change, Peace & Secu-

rity.

http://dx.doi.org/10.1080/147811506

00687809 (Erişim Tarihi: 13 Nisan

2013).

Thıbault, P.J. (1994). Intertextuality., The

Encyclopedia of Language and

Linguistics, Oxford: Pergamum

Press, C.4: 1751-1754.

Torfing, J. (2005). ‚Discourse Theory: Achi-

evements, Arguments, and Chal-

lenges‛, Discourse Theory in Euro-

pean Politics Identity, Policy and

Governance. New York: Palgrave

Macmillan

Vaidhyanathan, S. (2008). ‚Naked In The

Nonopticon: Surveillance And

Marketing Combine To Strip Away

Our Privacy‛, The Chronicle Re-

view. C/S 54(23) chronic-

430

Sevda ÜNAL

le.com/free/v54/i23/23b00701.htm.

(Erişim Tarihi: 14 Temmuz 2015)

van dijk, T.(1993). ‚Principles of Critical

Discourse Analysis‛, Discourse and

Society, C/S 4(2): 249-283.

doi:10.1177/0957926593004002006.

(Erişim Tarihi: 17 Ekim 2014)

van dijk, A. T. (1998). Ideology,. London:

Sage.

Wodak, R. (2006). ‚Critical Linguistics and

Critical Discourse Analysis‛,

Handbook of Pragmatics, Amster-

dam/Philadelphia: John Benjamins.

Wodak, R. ve Meyer, M. (2009). ‚Critical

Discourse Analysis: History, Agen-

da, Theory, and Methodology‛,

Methods of Critical Discourse

Analysis, London: Sage, s.1-33.

Wagner, P. (2005). Modernliğin Sosyolojisi

Özgürlük ve Cezalandırma, İstan-

bul: Ayrıntı.

www.haberturk.com/ekonomi/teknoloji/ha

ber/853971-tomadan-once-some-

mudahale-edecek (Erişim Tarihi: 17

Ekim 2015)

www.teknolojioku.com/haber/siber-

olaylara-mudahale-merkezi-nedir-

12301.html. (Erişim Tarihi: 17 Ekim

2015)

Cyberspace Policy Review: Assuring a

Trusted and Resilient Information

and Communications Infrastructu-

re, 2009,

https://www.whitehouse.gov/assets

/documents/ Cyberspa-

ce_Policy_Review_final.pdf. (Eri-

şim Tarihi: 15 Ocak 2014)

Cybersecurity Strategy of the European

Union:An Open, Safe and Secure

Cyberspace, 2013, European Com-

mision,

http://eeas.europa.eu/policies/eu-

cyber-

security/cybsec_comm_en.pdf. (Eri-

şim Tarihi: 15 Ocak 2014)

Internatıonal Strategy For Cyberspace:

Prosperity, Security, and Openness

in a Networked World, 2011,

https://www.whitehouse.gov/sites/

defa-

ult/files/rss_viewer/international_st

rategy_for_cyberspace.pdf. (Erişim

Tarihi: 15 Ocak 2014).

Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi ve 2013-

2014 Eylem Planı, 2013,

www.resmigazete.gov.tr/eskiler/20

13/06/20130620-1-1.pdf. (Erişim

Tarihi: 15 Ocak 2014).