Upload
tranthuan
View
219
Download
2
Embed Size (px)
Citation preview
The Journal of Academic Social Science Studies
International Journal of Social Science
Doi number:http://dx.doi.org/10.9761/JASSS3191
Number: 42 , p. 409-430, Winter III 2016
Yayın Süreci
Yayın Geliş Tarihi Yayınlanma Tarihi
03.12.2015 29.02.2016
SİBER UZAMIN GÜVENLİKLEŞTİRİLMESİ SÖYLEMİ
ARACILIĞIYLA GÖZETİM VE DENETİMİN
MEŞRULAŞTIRILMASI: TÜRKİYE, ABD VE AVRUPA
BİRLİĞİ ÖRNEKLERİ LEGITIMIZATION OF SURVEILLANCE AND CONTROL THROUGH
SECURITIZATION DISCOURSE OF CYBERSPACE: USA, EU AND TURKEY
EXAMPLES
Dr. Sevda ÜNAL
Öz
İnternetin iletişimin güvenliği için değil de iletişimi kolaylaştırılması için tasar-
lanması geleneksel anlamda güvenlik anlayışına sahip olan ulus devletler açısından yeni
sorunlar doğurmuştur. Bu durum ayrıca hem genelde toplumsal örgütlenmenin artan
karmaşıklığından hem de özelde ortaya çıkan ‚siber uzam‛ alanından kaynaklanan yeni
güvenlik tehditlerini beraberinde getirmiştir. Enformasyon ve iletişim teknolojilerinin
güvenliğine ilişkin sorunlar siber uzamın güvenliğine ilişkin yeni risk ve tehdit
tanımlamalarını da beraberinde getirmiştir. Bu yeni risk ve tehdit tanımlamaları siber
uzama yönelik güvenlikleştirme söyleminin inşasına yol açmıştır. Siber uzamı güven-
likleştirme söylemi gözetim ve denetim pratiklerinin meşrulaştırılmasının aracı haline
gelmiştir.
Bu kapsamda çalışmada risk ve tehdit kavramsallaştırmaları aracılığıyla inşa
edilen siber uzama yönelik güvenlikleştirme söyleminin gözetim ve denetim pratiklerini
meşrulaştırmadaki rolünün ortaya çıkarılması amaçlanmaktadır. Araştırma ABD; AB ve
Türkiye’nin siber güvenlik politika belgelerinin analizi aracılığıyla gerçekleştirilmiştir.
Politika belgelerinin analizinde hem yazılı ve sözlü dilin sistematik analizinin yapıl-
masının önemini vurgulayan hem de tarihsel toplumsal bağlamı kapsamlı bir şekilde ele
almamıza olanak sağlayan Norman Fairclough’un eleştirel söylem analizi yöntemi
kullanılmıştır. Çalışmada ABD örneği Başkan Obama döneminde yayımlanan politika
belgeleriyle sınırlandırılmıştır. Bu kapsamda ABD’nin 2009 yılında yayımlanan Siber
Güvenlik Politika Değerlendirmesi ve 2011 yılında yayımlanan Uluslararası Siber Uzam
Stratejisi, Avrupa Birliği’nin (AB) 2013 yılında yayımlanan AB Siber Güvenlik Stratejisi:
410
Sevda ÜNAL
Açık, Emniyetli ve Güvenli Bir Siber Uzam ve Türkiye’nin ise 2013 yılında yayımlanan
Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi ve 2013-2014 Eylem Planı analiz edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Siber Uzam, Güvenlikleştirme, Eleştirel Söylem Analizi,
Gözetim ve Denetim
Abstract
Internet is designed for facilitating communication rather than the security of
communication. This situation has brought new problems for the nation states which
approach security in the traditional sense. Moreover in general, the increasing complexi-
ty of social organization and in particular threats arising from cyberspace brings new
challenges for security. Issues related to the security of information and communication
technologies bring together new risk and threat definitions about the security of cyber-
space. These new risk and threat definitions has led to the construction of cyber securiti-
zation discourse. Cyber securitization discourse has become a tool at legitimizating sur-
veillance and control practices.
Within the scope of this study, legitimization of surveillance and control prac-
tices through securitization discourse are examined. In this context this study is carried
out by analysing US, EU and Turkey’s cyber security policy documents. Norman Fair-
clough’s critical discourse analysis is used as a research method. This method stresses
the importance of a systematic analysis of both written and spoken language. And also
allows us to adress historical and social context in a comprehensive manner. In this
study US example is limited to the published policy documents of US President Obama
era. In this regard US Cyberspace Policy Review (2009), US International Cyberspace
Strategy, Cybersecurity Strategy of the European Union: An Open, Safe and Secure Cy-
berspace (2013) and Turkey’s National Cyber Security Strategy and 2013-2014 Action
Plan (2013) was analyzed.
Keywords: Cyberspace, Securitization, Critical Discourse Analysis, Surveillance
and Control
GİRİŞ
İnternetin iletişimin güvenliği için
değil de iletişimi kolaylaştırılması için ta-
sarlanması (Eriksson ve Giacomello, 2007, s.
226) özellikle geleneksel anlamda güvenlik
anlayışına sahip olan ulus devletler açısın-
dan yeni sorunlar doğurmuş, hem genelde
toplumsal örgütlenmenin artan karmaşıklı-
ğından hem de özelde ortaya çıkan ‚siber
uzam‛ alanından kaynaklanan yeni güven-
lik tehditlerini beraberinde getirmiştir. Si-
ber uzam bireysel haklar, kamu özgürlükle-
ri, mülkiyet hakları, ekonomik rekabet,
pazar düzenlemesi, çatışma yönetimi, gü-
venlik ve devletlerin egemenliği gibi pek
çok konuda yeni fırsat ve zorluklar yarat-
mıştır.
Enformasyon ve iletişim teknoloji-
lerinin artan yöndeşmesi sonucunda enerji,
su, doğalgaz, santraller, askeri merkezler
gibi kritik altyapılar olarak adlandırılan
tesisler ağa bağlanmıştır. Bu altyapıların
ağa bağlanması altyapıları sadece ulusal
değil ağ üzerinden gerçekleştirilebilecek
uluslararası saldırılara da açık hale getir-
miştir. Bu durum ağın hava, kara ve deniz
gibi geleneksel bir uzam olarak ele alınma-
sının da önünü açmıştır. Uzam kaynaklı ve
uzama yönelik risk ve tehditlerin yanı sıra
İnternetin demokratik toplumsal hareketle-
rin gerçekleşmesindeki etkisi, yurttaşlık
bilincinin gelişmesine önemli katkılar sağ-
laması, toplumsal hareketlerin örgütlenme-
si ve harekete geçirilmesindeki rolünün
devlet egemenliğine tehdit olarak görülme-
si siber uzama yönelik güvenlik eksenli bir
söylemin hakimiyet kazanmasına yol aç-
mıştır. Pek çok ülke siber güvenlik stratejisi
oluşturmuş ya da mevcut stratejilerini yeni-
lemiştir. Bu stratejiler ya da politika belge-
leri halihazırda uzama yönelik güvenlikleş-
tirme söyleminin inşasında ve meşrulaştı-
Siber Uzamın Güvenlikleştirilmesi Söylemi Aracılığıyla Gözetim Ve Denetimin Meşrulaştırılması: Türkiye… 411
rılmasında önemli bir araç olarak işlev
görmektedir.
Bu çalışmada risk ve tehdit kav-
ramsallaştırmaları aracılığıyla inşa edilen
siber uzama yönelik güvenlikleştirme söy-
leminin gözetim ve denetim pratiklerini
meşrulaştırmadaki rolünün ortaya çıkarıl-
ması amaçlanmaktadır. Bu kapsamda araş-
tırma ABD; AB ve Türkiye’nin siber güven-
lik politika belgelerinin karşılaştırmalı ana-
lizi aracılığıyla gerçekleştirilmiştir. ABD’de
siber uzamın güvenliğine yönelik ilk politi-
ka belgesi George W. Bush’un Başkanlığı
döneminde 2003 yılında yayımlanmıştır.
Uzama yönelik belli aralıklarla politika
çalışmalarına devam edilmiştir. Ancak bu
çalışmada ABD örneği Başkan Obama dö-
neminde yayımlanan politika belgeleriyle
sınırlandırılmıştır. Bu kapsamda ABD’nin
2009 yılında yayımlanan Siber Güvenlik
Politika Değerlendirmesi (Cyber Security
Policy Reviews) ve 2011 yılında yayımlanan
Uluslararası Siber Uzam Stratejisi (Interna-
tional Stretagy for Cyberspace), Avrupa
Birliği’nin (AB) 2013 yılında yayımlanan
AB Siber Güvenlik Stratejisi: Açık, Emniyet-
li ve Güvenli Bir Siber Uzam (Cybersecurity
Strategy of the European Union:An Open,
Safe and Secure Cyberspace ) ve Türki-
ye’nin ise 2013 yılında yayımlanan Ulusal
Siber Güvenlik Stratejisi ve 2013-2014 Ey-
lem Planı analiz edilmiştir.
Politika belgelerinin analizinde
hem yazılı ve sözlü dilin sistematik analizi-
nin yapılmasının önemini vurgulayan hem
de tarihsel toplumsal bağlamı kapsamlı bir
şekilde ele almamıza olanak sağlayan
Norman Fairclough’un eleştirel söylem
analizi yöntemi kullanılmıştır.
Bu çerçevede çalışmanın birinci bö-
lümünde siber güvenlik söyleminin inşa-
sında etkili olan koşullar tarihsel olarak
betimlenmiştir. İkinci bölümünde siber
güvenlik söyleminin tarihsel ve dönemsel
olarak eklemlendiği söylemler ve güvenlik-
leştirme söyleminin inşasına meşruiyet
kazandıran kavramlar incelenerek siber
uzama yönelik güvenlik eksenli bir söyleme
giden sürecin çerçevesi çizilmiştir. Üçüncü
bölümde politika belgelerinin analizinde
öne çıkan ve çalışmada da kullanılan yön-
tem olan eleştirel söylem analizi yöntemi
hakkında bilgi verilmiştir. Dördüncü bö-
lümde ise politika metinlerinin analizine
geçilerek gözetim ve denetimi meşrulaştır-
mayla sonuçlanan pratiklerin izi sürülmüş-
tür.
1. Siber Güvenlik Söyleminin İn-
şası: Makro Bir Çerçeve
Siber güvenlik söylemi adı altında
siber uzama yönelik güvenlikleştirme faali-
yetlerini meşrulaştırma anlatılarının başarı-
sı temel olarak güvenlik adına özgürlükler-
den vazgeçme politikasının günümüzde de
uygulanabilirliğini sürdürmesinde yatmak-
tadır. Tarihin ilk dönemlerinden itibaren
güvenlik-özgürlük ikilemi ve güvenlik adı-
na özgürlüklerden fedakarlık etme anlayı-
şının hakim olduğu görülmektedir. Tehdit-
ler ve tehlikeler zaman içinde şekil değiş-
tirmiş ancak güvenlik için özgürlüklerden
vazgeçme anlayışı günümüzde devletlerin
hegemonyasını sürdürmesinde bir araç
olmaya devam emiştir. Tarih boyunca in-
sanlar güvensizlik durumunu aşmak ve
güvende olmak adına özgürlüklerinden
feragat etme pahasına güvenliği sağlayacak
otoriteye gücü devretmeyi kabul etmişler-
dir. Bu durum doğa durumundan siyasal
bir topluma geçişin ele alındığı sözleşme
kökenli kuramlarla da açıklanabilir. Bu
kuramlarda, insanların, herkesin eşit oldu-
ğu, herkesin her şeyi istemeye ve yapmaya
gücü yettiği, bu nedenle çatışmanın kaçı-
nılmaz olduğu doğa durumundan, yurttaş
arasındaki ilişkileri düzenleyen, şiddet
tekelini elinde bulunduran, uzlaştırmacı bir
yapıya geçişle güvenliğin sağlanacağı dü-
şüncesi temel çıkış noktası olarak belirmek-
tedir (Bedir, 2012, s. 58). Amaç gücün dev-
redildiği üstün erkin/egemenin/devletin
düzen ve güvenliği sağlamasıdır.
412
Sevda ÜNAL
Modern toplumsal kurumların geli-
şimi modernlik öncesi sistemlerden çok
daha fazla fırsatlar yaratmıştır. Yarattığı
fırsatlarla birlikte modern toplumun bilin-
meyenleri yani belirsizlikleri de artırmıştır.
Bu bilinmeyen ve belirsizlikler ise güven,
güvende olma ve güvenlik sorunlarını kar-
şımıza çıkarmıştır. Modern toplumda gü-
ven ve güvenlik risk, düşünümsellik ve
küreselleşme ile ilişkilendirilmiştir. Başka
bir ifadeyle modern toplumlarda risk, dü-
şünümsellik ve küreselleşme ile ilişkilendi-
rilen ‚güven ve güvenlik‛ kavramları, 20.
yüzyılın son çeyreği ve içinde bulunduğu-
muz yüzyılda güvenlikleştirmenin meşru-
laştırıcı unsuru risk anlayışı belirsizliğin
yönetilmesinde ve piyasalaştırılmasında
temel örgütleyici unsur haline gelmiştir.
Modern toplumun tarihsel gelişi-
minin izini sürdüğümüzde Peter Wagner
(2005)’e göre özgürlük ve disiplin altına
alma şeklinde birbirine paralel iki sürecin
gelişimini görürüz. Anthony Giddens
(2012)’a göre ise modernlik bir yandan re-
fah ve güvenli bir hayat vaat ederken diğer
yandan da beraberinde yeni küresel boyut-
ta riskler getiren iki yönlü bir olgudur. Mo-
dern toplumsal kurumların gelişimi ve
dünya çapına yayılması yeni fırsatlar yara-
tırken, üretim güçlerinin çevreye yönelik
yıkıcı bir tehdit oluşturması, siyasal iktida-
rın keyfiliği, askeri gücün gelişimi, savaşın
endüstrileşmesi ve teknolojik gelişim gibi
güvenliği tehdit eden unsurlar yıkıcı bir
etkiye neden olmaktadır. Bu nedenle mo-
dernliği değerlendirirken tek bir egemen
dönüşüm dinamiğine bakmak modernliği
anlamlandırmak açısından yetersizdir. Mo-
dern toplumsal kurumların şekillenmesin-
de kapitalist sistemin, endüstriyel düzenin
ve enformasyon üzerindeki rasyonel dene-
timin etkilerinin hep birlikte değerlendiril-
mesi gerekmektedir (Giddens, 2012).
Giddens’in modernliğin kurumsal
boyutlarına ilişkin kapitalizm (rekabetçi
emek ve ürün piyasaları bağlamında ser-
maye birikimi), endüstriyalizm (doğanın
dönüştürülmesi ‘yapay çevre’nin gelişimi ),
gözetleme(enformasyon ve toplumsal denet-
lemenin kontrolü) ve askeri iktidar (savaşın
endüstrileşmesi bağlamında şiddet araçla-
rının kontrolü) şeklindeki sınıflandırması
geç modern, modern sonrası, enformasyon
toplumu vb. kavramsallaştırmalarla açık-
lanmaya çalışılan içinde bulunduğumuz
dönemin güvenlikleştirme söyleminin de
temel parametreleridir. Günümüzde de
güvenlik gerekçesiyle uygulanan gözetim
ve denetim faaliyetleri kapitalizmle iç içe
geçmiş bulunan ulus devletlerin de temeli-
dir.
İçinde bulunduğumuz dönemde
belirsizliklerin aşılması amacıyla kullanılan
en önemli kavramlar risk ve risk toplumu-
dur. Risk yönetiminde asıl amaç sonuçlarını
bir şekilde denetleyebildiğimiz alanları
azamiye çıkarmak, sonuçları üzerinde hiç-
bir denetimimiz olmayan alanları da asgari-
leştirmektir. Modern toplumlarda olduğu
gibi günümüz toplumlarında da risk top-
lumların yönlendirilmesinde bir araç haline
gelmiştir. Özellikle enformasyon ve iletişim
teknolojilerindeki gelişmeler sonucunda
zaman ve mekana bağımlılığın ortaya
kalkmasıyla risk ve tehditler de şekil değiş-
tirmiş, modern dönemden farklı olarak
tehlike ve tehditlerin boyutları da gelenek-
sel devletlerin sınırları aşmıştır. Ulrich Beck
(2011), modernleşme sürecinde risk kavra-
mını ve modern Batı toplumlarının güven-
lik endişelerini askeri tehditlerin ötesinde
irdeleyerek güvenliği daha çok ‘emniyet’
düşüncesi ekseninde ele alır. ‚Eşitsiz‛ top-
lumun değer sisteminin yerini, ‚emniyette
olmayan‛ toplumun değer sistemi alır.
Eşitlik ütopyası toplumsal değişimin içerik
açısından çok sayıda pozitif amacını ihtiva
ederken, emniyet ütopyası kendine özgü
biçimde negatif ve savunmaya yöneliktir.
Beck’e göre sanayi toplumu düzenli ve
tahmin edilebilir bir toplumsal dünya ola-
rak kabul edilirken, günümüz modernliği
ise sürekli risklerle karşı karşıya kalınan,
tehlikeli ve tahmin edilemez bir yapı olarak
Siber Uzamın Güvenlikleştirilmesi Söylemi Aracılığıyla Gözetim Ve Denetimin Meşrulaştırılması: Türkiye… 413
algılanmaktadır. Günümüz toplum yapı-
sında neoliberal politikalarla paralel bir
şekilde bireycilik sınıf ayrımının yerini
almış, toplumsal ağlar zayıflamış, insanlar,
bu yeni dönem tehlikeleriyle bir kolektifin
parçası olarak değil, bireyler olarak başa
çıkma durumlarla karşı karşıya kalmışlar-
dır. Neoliberal toplumsal düzen tarafından
belirsizlik bir fırsatlar bütünü olarak yeni-
den kavramsallaştırılmış; risk kavramı be-
lirsizliğin yönetilmesinde ve piyasalaştırıl-
masında temel örgütleyici unsur haline
getirtilmiştir. Değişen risk tanımlamaları
sayesinde tamamen yeni türden ihtiyaçlar
ve pazarlar yaratılmıştır (Siber güvenlik ve
siber savaş endüstrisi gibi). Enformasyon
teknolojilerindeki gelişmelerle paralel ola-
rak değişerek ve gelişerek küresel nitelik
kazanan risklere günümüzde siber alana
ilişkin risk tanımlamaları da eklenmiştir.
Dünya çapında İnternet ağının kurulmasıy-
la enformasyon teknolojilerinin doğası ve
sistemler arasında yarattığı aynı anda her
yerde bulunma ve bağlantısallığı, enfor-
masyon teknolojilerinin artan yöndeşmesi
risklerin ‚basamaklı etkileri‛ olasılığını
artırmıştır.
Siber uzama yönelik güvenlik söy-
lemi genelde dünyadaki gelişmeler özelde
de İnternetin anavatanı olan ABD’deki ta-
rihsel ve toplumsal değişim ve dönüşüm-
lerle doğrudan ilişkilidir. Bu nedenle siber
uzama yönelik güvenlik söyleminin inşası-
nı tarihsel olarak ulusal güvenlik ve güven-
likleştirme, dönemsel olarak da neolibera-
lizm ve enformasyon toplumu söyleminden
bağımsız düşünemeyiz.
20. yüzyılda güvenlik alanında ulus
devlet güvenliği temel amaç olarak belirir-
ken, bu dönemin güvenlik anlayışının şekil-
lenmesinde ve değişmesinde İkinci Dünya
Savaşı’ndan sonra başlayan Soğuk Savaş,
1980’lerden itibaren ekonomik alanda neo-
liberal bir ideolojinin benimsenmesi, bu
ideolojinin toplumsal, siyasi ve kültürel
sonuçları, 1990’da Soğuk Savaş’ın sona
ermesi, enformasyon ve iletişim teknolojile-
rinde yaşanan gelişmeler önemli bir rol
oynamıştır.
Neoliberal ekonomik ve siyasi poli-
tikalar ile buna eşlik eden enformasyon ve
iletişim teknolojilerindeki gelişmeler gü-
venlik kavramsallaştırmasının yeni risk ve
tehditleri kapsayacak şekilde genişlemesine
neden olmuştur. İçinde bulunduğumuz
yüzyılın başında ABD’de ardından İngiltere
ve İspanya’da yaşanan terör saldırıları neo-
liberalizmin yeni bir aşamaya geçmesine,
risk ve tehditlerden beslenen güvenlik söy-
leminin de siber uzamı kapsayacak şekilde
genişlemesine neden olmuştur. Aslında risk
ve tehditlerin siber uzamı kapsayacak şe-
kilde genişlemesi ve uzama yönelik güven-
likleştirici söylem, yeni kapitalizmin küre-
sel düzeni olan neoliberalizme uyum sağla-
yacak bir yeniden yapılandırma olarak da
tanımlanmaktadır. Bu yeniden yapılandır-
ma dil ve dolayısıyla söylem aracılığıyla
meşrulaştırılmaktadır.
20. Yüzyılda enformasyon teknolo-
jilerindeki gelişmeler sonucunda zaman ve
mekana bağımlılığın ortadan kalkmasıyla
modern siyaseti biçimlendiren ve aynı za-
manda modern hayatın belirleyicisi olan
güvenlik sınırlarını genişletmiş, güvenliğe
yönelik tehditlerin tespit edilmesi, ölçülme-
si ve izlenmesi zorlaşmış, tehditler çeşit-
lenmiştir. Kısaca güvenlik bir ulusal sorun
olma niteliğini kaybetmiştir. Geleneksel
sınırlamalardan kurtulan güvenlik kitle-
imha silahlarının yaygınlaşması, yasadışı
göç, etnik çatışmalar, ırkçılık, yabancı düş-
manlığı, aşırı milliyetçilik, küresel ekono-
mik sorunlar ve teknolojik gelişmelerin
neden olabileceği sorunlar dikkate alınarak
tartışılmaya başlanmıştır. Bireysel güvenlik,
sağlık güvenliği, kolektif güvenlik, psikolo-
jik güvenlik, cinsel güvenlik, konut güven-
liği, çevre güvenliği, gıda güvenliği, ağ
güvenliği, iletişim güvenliği gibi pek çok
sözcük hayatımıza girmiştir. Sonuç olarak
güvenliğin modern hayattaki belirleyiciliği
414
Sevda ÜNAL
artırmıştır.
Bu dönemde, neoliberal toplumlar-
da riske tepki vermede tercih edilen yön-
tem olarak güvenlikleştirme söylemi öne
çıkmaktadır. Güvenlikleştirme neoliberal,
ileri kapitalist toplumların, kendi koşulları-
na uygun hareket ederek, ‚güvensizlikleri‛
azaltmak amacıyla risklere yanıt vermenin
stratejik bir biçimi olarak da ele alınabilir.
Güvenlikleştirme söylemiyle birlikte gü-
venliğin kapsamı genişleyerek ulusal gü-
venlik ve askeri güvenlik anlayışı dışına
çıkılmıştır. Aslında güvenlikleştirme yakla-
şımına göre sorunlar kendiliklerinden gü-
venliğe tehdit teşkil etmezler, aktörler onla-
rı güvenlikleştirmeyi seçerler. Kısaca sorun-
ların güvenlikleştirilmesi siyasi bir tercihtir.
Bu yaklaşım çerçevesinde ‚güvensizlik‛ ve
‚tehdit‛ gibi kavramlar siyasi amaçlar doğ-
rultusunda kullanılmaktadır. Gerçekte
amaç devlet ve hükümet sistemlerinin istik-
rarını korumak ve kendi statülerini tehdit
eden fikirleri kontrol etmektir. Siber uzama
yönelik güvenlikleştirme söyleminin inşa-
sında egemen konumunu sürdürmek iste-
yen devletler uzamın güvenlikleştirmesin-
de temel aktörler olarak belirmektedir.
Siber uzamın güvenliğine ilişkin ça-
lışmalara devletlerin de müdahil olmasıyla
konu siyasi düzleme taşınmış, uzama yöne-
lik alınacak güvenlik tedbirleri konusunda
iç ve dış kamuoyunun ikna edilmesi için
sorun varoluşsal bir tehdit gibi tasvir edil-
miştir. Güvenlikleştirme eyleminin başarılı
olması, eylemin kamusuna yönelik konuş-
ma özgürlüğünün kısıtlanması, sebepsiz
yere arama ya da el koyma, kontrol, göze-
tim gibi özgürlüklerin kısıtlanmasına yol
açan ihlallerin kamusu tarafından tolere
edilmesini sağlamakta yatmaktadır. Güven-
lik söyleminde bir konu öncelikli olarak
sunulmakta ve dramatize edilmektedir.
Böylece, konunun güvenlik olarak etiketle-
nerek, olağanüstü araçlar/yollar vasıtasıyla
ele alınması gerektiği iddia edilmektedir.
2.1. Siber Güvenlik Söyleminde
Risk Algısı: Gözetim ve Denetimin Meş-
rulaştırılması
Siber uzamın siyasi, ekonomik ve
sosyal aktiviteye gömülü küresel dijital
iletişim çevresini kapsaması, stratejik ve
politik amaçlar için bilgi ve iletişimin şekil-
lendirilmesi, manipüle edilmesi, bozulması
ve reddedilmesine (deny) çalışan eylemle-
rin gerçekleştirildiği alan olarak uzamın
öne çıkmasını sağlamıştır. Uzamın şekil-
lendirilmesine yönelik mücadeleler, bir
zamanlar dinamik yapısı ve dağınık mima-
risinden dolayı ‚kontrol edilemez bir alan
olma‛ algısının aksine, uzamın devletlerin
bilgiye erişimi, ifade özgürlüğünü ve kendi
yetki alanlarındaki diğer öğelerine erişimi
kısıtlama ve şekillendirme (Deibert ve Cre-
te-Nishihata, 2012, s. 339) yeteneklerini
gösterdikleri bir alan haline dönüşmesine
neden olmaya başlamıştır.
Gözetim faaliyetlerinin yoğunlaş-
masında güvenlikleştirme söylemini meş-
rulaştıran risk algısı etkili olmuştur. Devlet-
lerin idari ve güvenlik konusundaki kaygı-
larının küresel düzeye çıkması, aynı za-
manda bu kaygılara ekonomik kaygıların
da eşlik etmesiyle birlikte risk algılaması
değişmiştir. Risk temelli yaklaşımların
amacı, sadece geçmişte yaşanan olaylar ya
da içinde bulunulan dönemde ne olup bit-
tiğine bakmak değildir. Amaç gelecekte
vuku bulabilecek olayları önceden tahmin
etmektir (Lyon, 2012: 105) Toplumsal risk
ölçeğini küçültmek amacıyla gözetim ve
denetim artmıştır. Risk, gözetleme alanında
en azından iki şekilde çalışmaktadır: Bir
taraftan gözetleme riski minimuma indir-
menin ve mümkünse önlemenin yolu ola-
rak görülürken diğer taraftan gözetleme,
riskle alakalı olan nüfusun yönetilmesi
amacıyla üretilen bilginin sağlanma yolu-
dur (Lyon, 2012, s. 20)
Bu kapsamda uzama yönelik göze-
tim, denetim ve sansürü meşrulaştıracak
yaptırım mekanizmaları dijital ağlarda iki
şekilde çalışmaktadır:
Siber Uzamın Güvenlikleştirilmesi Söylemi Aracılığıyla Gözetim Ve Denetimin Meşrulaştırılması: Türkiye… 415
Birinci düzenleme şekli siber
uzamda kişinin davranışının kanunlara tabi
olmasını onaylayan bölgesel otorite aracılı-
ğıyla yapılmaktadır. Bu tip düzenleme ka-
yıt, izleme ve veri analizi yoluyla gerçekleş-
tirilmektedir. Yasadışı davranışın failini
bulmayı ve tespit etmeyi mümkün kılabilen
bu işlemler genellikle ulusal ölçekte veri
işlemeyle ilgilenenler tarafından uygulan-
maktadır. Hiçbir bölgesel otoritenin ağ
bağlantı sürecinin kendi vatandaşları tara-
fından üretilen ya da kullanılan dijital veri
üzerindeki kontrolden vazgeçme gibi bir
niyeti olmadığından vuku bulan kontrol
işlemleriyle ilgili olarak siyasi düzen ve
farklı ülkelerin uluslararası ilişkileri anlam-
sızlaşmaktadır (Santaniello, 2009, s. 176). Bu
tür kontrol faaliyetleri İnternet servis sağla-
yıcıları ve ulusal telekomünikasyon ağları
gibi siberuzamın belirli alanlarında ve özel-
likle ağ erişim bölgelerinde yoğunlaşmıştır.
Hemen hemen bütün ülkelerde bunlar dev-
let tarafından kontrol edilen tekelleri oluş-
turmasa da mahkemeler ya da hatta hükü-
metler bu konularda işlenen verilere erişi-
me sahiptir. Yasadışı siteler ve webblogla-
rın bulanıklaşması, ağlar aracılığıyla işlenen
suçların tespiti ve sorumluların belirlenme-
si, verinin ulusal güvenlik veya vergi adale-
ti amacıyla analiz edilmesi, birebir bağlantı-
larda telifli materyallerin izinsiz değişimiy-
le ilgili olarak verinin filtrelenmesi hem
demokratik ülkelerde hem de otoriter re-
jimler tarafından yönetilen ülkelerdeki
kontrol ve düzenleme örnekleridir (Santa-
niello, 2009, s. 177). Bugünün devletleri
kendi egemen sınırları içerisinde bilginin
akışı üzerindeki tüm kontrolü kaybetme
korkusuyla hızla bilginin bir ulustan diğe-
rine akışını sağlayacak altyapılar inşa etme,
güvenlik altına alma ve kontrol etmek için
hareket etmektedirler. Batıda bu tür uygu-
lamalar ifade özgürlüğü, fikri mülkiyet
haklarının korunması ve ulusal güvenlik
kapsamında çerçevelenmektedir. Ancak
Batılı olmayan devletlerde bilgi akışını da-
ha iyi izleme ve kontrol etmek için yürür-
lüğe giren politikalar genellikle devlet san-
sürü, anti demokratik ve uluslararası hu-
kukta yazılı hale getirilmiş temel haklara
aykırı çabalar olarak karakterize edilmek-
tedir (Jablonski ve Powers, 2015). Gerçekte,
tüm devletler egemenliklerini korumak için
politikalar uygulamaktadır. Bu durum bilgi
çağının ve bilgi temelli toplumların ortaya
çıkışının hükümetlerin meşruluğunu ve
güç aktarımını muhafaza edebilmesi için
daha fazla kontrol gerektirmesinden kay-
naklanmaktadır. Artık İnternet sadece mü-
cadelenin nesnesini değil ama ayrıca en-
formasyon çağında daha büyük jeopolitik
hedeflere ulaşmak için kritik altyapıyı tem-
sil etmektedir.
İkinci düzenleme şekli Amerikan
hukukçusu Lawrence Lessig’in ‚kodlama
yetkilileri‛ adlandırdığı, yazılım şirketleri
ve donanım üreticilerinin belirli davranışla-
rı dışlayan ya da önleyici kontrol prosedür-
lerini aktivite eden bilgi kodlarını ayrıntılı
bir şekilde hazırlama olasılığına sahip ol-
masıdır. Bu tür öncül düzenleme veriler
üzerinde gerçekleştirilecek olan işlemler
hakkında sistemleri bilgilendirecek/ sistem-
lere talimat verecek algoritmalar aracılığıy-
la gerçekleştirilmektedir. Algoritmalar, bu
işlemlerin ötesinde detaylandırma sürecin-
de tam anlamıyla (strictly) işlevsel olup,
filtreleme, çoğaltma, manipülasyon ve hatta
verinin yok edilmesi hakkında talimatlar
içerebilmektedir (Santaniello, 2009, s. 176).
2. Siber Güvenlik Söyleminin
Analizi
21. yüzyılın güvenlik söylemine
meşruluk kazandıran önemli risk ve tehdit
tanımlamaları arasında siber uzam kaynak-
lı ve siber uzama yönelik tehdit ve tehlike-
ler öne çıkmaktadır. Ekonomik, sosyal,
siyasi ve kültürel yaşamın siber alanla iliş-
kisi arttıkça siber uzamın güvenlikle ilişki-
lendirilme düzeyi de artmıştır. Siber uzama
yönelik ve siber uzam kaynaklı risk ve teh-
ditlerin toplumun fiziksel, kültürel ya da
416
Sevda ÜNAL
sosyal sağlığı açısından yakın bir varoluşsal
tehdit oluşturduğu algısı yaratılmış, ancak
bu tehditler keşfedilmesi gereken belirli
gerçeklikler olarak ele alınmamış, güvenlik-
leştirme olarak adlandırılan sosyo-politik
bir süreçte söylem aracılığıyla inşa edilmiş-
tir.
Siber uzama yönelik güvenlikleş-
tirme söyleminin inşasında, bu kapsamda
yapılacak uygulamalara ulusal ve uluslara-
rası kamuoyu nezdinde meşruiyet kazan-
dırmada politikacıların açıklamaları, medya
organları, resmi politika belgeleri ve rapor-
lar önemli rol oynamaktadır. Bir politika
alanındaki hakim söylem/söylemler, bu
politika alanıyla ilgili bilginin nasıl anlaşıl-
ması ve yorumlanması gerektiği konusun-
daki algımızı şekillendirmektedir. Böylece
hakim söylemler politika alanının çalışma-
sını ve altta yatan ideolojiyi yönetmeye,
şekillendirmeye ve güçlendirmeye hizmet
eden ‚gerçeklikler‛ üretmektedirler. Söy-
lemsel kurgular geniş toplumsal yapılara
nüfuz etmekte, toplumun belleğinde ger-
çeklikler somutlaşmakta ve toplumsal ko-
nuların nasıl algılanması gerektiği konu-
sundaki statüko tesis edilmektedir. Bu ne-
denle politika metinleri siber güvenlik söy-
leminin çerçevelenmesi ve şekillendirilme-
sinde önemli bir araçtır. Politika metinleri
aracılığıyla kendini söylemde açığa çıkaran
güvenlikleştirme sorunların varoluşsal
tehditler gibi tasvir edilmesi ve daha sonra
ilgili kitlenin ikna edilmesi yoluyla gerçek-
leşmektedir.
Eleştirel söylem analizinin kökleri
metin bilim, retorik, antropoloji, felsefe,
sosyo-psikoloji, bilişsel bilimler, edebi ça-
lışmalar, toplum bilim, uygulamalı dilibi-
lim ve edimbilim olmak üzere çok çeşitli
disiplinlere kadar uzanır (Wodak&Meyer,
2009, s. 2, 5). Sosyal bilimlerin farklı alanla-
rından beslenen eleştirel söylem, daha çok
‚söylenmeyenler‛in değerlendirildiği, sez-
dirilenlerin açıklanmaya çalışıldığı, toplum,
sosyo-kültürel yapı, ekonomi gibi farklı
unsurları içeren bir yaklaşım olarak tanım-
lanabilir. Bu yaklaşım ideoloji ve hegemo-
nik politikalara odaklanarak bir anlamda
değer yargısız öngörüler ve pozitivist sos-
yal bilimlerin altında yatan neden-sonuç
ilişkilerine meydan okur (Agger, 1991, s.
109). Aslında, söyleme eleştirel yaklaşım
dil, ideoloji ve toplumsal değişimi eleştirel
olarak bağlantılandırmayı amaçlamaktadır.
Eleştirel olmayan yaklaşım daha çok açık-
lama ve betimlemeyi ön plana çıkarırken,
eleştirel yaklaşım söylemin güç, iktidar ve
ideoloji tarafından nasıl biçimlendiğini ve
toplumsal kimlik, toplumsal ilişkiler, bilgi
ve inanç dizgelerinin nasıl etkili olduğunu
açığa çıkarır (Wodak, 2006, s. 181).
Eleştirel söylem analizinde söyleme
yaklaşımlarındaki farklılıkları açısından üç
yaklaşımın hakimiyeti görülmektedir.
Fairclough dil ve toplum arasındaki ilişkiyi
Michael Halliday’in çok fonksiyonlu dilsel
teorisi ve Michel Foucault’nun söylemin
düzeni kavramına uygun bir şekilde tanım-
larken tarihsel söylem analizi yaklaşımın
temsilcisi Ruth Wodak ve sosyal, bilişsel ve
söylemsel bir yaklaşım üçgeninde çalışan
Teun van Dijk sosyo-bilişsel bağlamın da
analiz sürecine dahil edilmesi gerektiğini
savunurlar. Irkçılık, ayrımcılık ve etnik ön
yargı gibi baskıcı sosyal konular Wodak ve
van Dijk’in çalışmalarında hakim temalar-
dır.
Fairclough Marksist gelenek içinde
toplumsal çatışma üzerine odaklanır, ça-
tışmanın özellikle egemenlik, fark ve direnç
unsurlarının söylemlerde dilsel tezahürle-
rini tespit etmeye çalışır. Her toplumsal
pratiğin dilsel bir öğesi/unsuru vardır.
Üretken etkinlik, üretim araçları, toplumsal
ilişkiler, toplumsal kimlikler, kültürel de-
ğerler, bilinç ve gösterme süreci toplumsal
pratiğin diyalektik olarak ilişkili öğeleridir.
Bundan dolayı eleştirel söylem analizi dili
de kapsayan gösterme süreci ve toplumsal
pratiğin diğer öğeleri arasındaki diyalektik
ilişkinin analizidir (Wodak&Meyer, 2009:
22). Fairclough, dil, güç ve ideoloji arasın-
daki bağlantıyı eleştirel söylem analizi ile
Siber Uzamın Güvenlikleştirilmesi Söylemi Aracılığıyla Gözetim Ve Denetimin Meşrulaştırılması: Türkiye… 417
açıklar. Eleştirel söylem analizini metin
analizi, metin üretim, tüketim ve dağıtım
sürecinin analizi ve söylemsel olayların
sosyo-kültürel analizinin birleşmesi olarak
görür (1995, s. 23). Yani Fairclough’un
(1992a, s. 4) yaklaşımının en temel ilke-
si/öğretisi, herhangi bir söylem örneği aynı
zamanda bir metin parçası (yazılı ya da
sözlü), bir söylemsel pratik ve sosyal pratik
örneğidir. Kısaca metin analizi, metnin
biçimi ve anlamı hakkındaki bilgiyle ilgile-
nir, söylem pratiği ise metnin söylemsel
üretimi ve yorumlanması üzerinde odakla-
nır, sosyo kültürel uygulama ise daha geniş
sosyal analiz düzeyinde çalışır.
Eleştirel söylem analizi, herhangi
bir iletişimsel olaydaki söylemin üç boyutlu
bir analizini önerir. Bunlar sırasıyla metin
(sözlü ya da yazılı), söylem pratiği (üretim
ve tüketim süreci) ve sosyo-kültürel pratik-
lerin analizidir (Fairclough, 1995, s. 97).
Metin boyutu metinlerin dil analizine da-
yanır, söylem pratiği boyutu söylem anlayı-
şındaki etkileşim gibi metin üretim ve yo-
rum süreçlerinin dayandığı söylem türleri
ve bu türlerin nasıl birleştiği, etkileşime
geçtiğini gösterir, sosyal pratik boyut ise
söylemsel olayların kurumsal ve organizas-
yonel yapıların etkileşimi ile nasıl şekil
aldığının analizi ile ilgilenilir (Fairclough,
1998, s. 5). İdeoloji, ilk olarak, metinlerin
üretimi ya da yorumlanmasında kullanılan
öğelerin ideolojik yatırımında ve bunların
söylemin düzeninde birbirine eklemlenme
yöntemlerinde, daha sonra bu öğelerin
birbirine eklemleniminde ve söylemsel
olaylardaki söylemin düzeninin yeniden
eklemleniminde devreye girer (Fairclough,
1998, s. 74).
Fairclough’un eleştirel söylem ana-
lizi modeli, dili, egemenlik ve toplumsal
güç aracı olarak görmesinden dolayı politi-
ka metinlerinin analiz edilmesinde güveni-
lir bir yöntem olarak görülebilir (Sikka,
2006, s. 104). Eleştirel söylem analizi top-
lumsal pratik ve dil arasındaki bağlantıları
ön plana çıkarır. Söylemin mikro analizi dil
politikası ve planlamasının analizini de
içeren makro analizin bütünleşmesini ko-
laylaştırır. Metinler, toplumsal süreçler,
ideoloji ve güç ilişkileri gibi ilişkiler arasın-
daki bağlantıları görünür kılar. Eleştirel
söylem analizinin odak noktası toplumun
kendisinin oluşturduğu ve sürdürdüğü güç
ilişkileri ve dildeki eşitsizliklerdir. Eleştirel
söylem analizindeki temel amaç egemenlik,
ayrımcılık, güç ve kontrol gibi dilde kendi-
ni gösteren şeffaf ve opak yapısal ilişkileri
analiz etmektir (Sikka, 2006, s. 103). Bu
nedenle eleştirel söylem analizinin açıkça
siyasi bir gündemi vardır (aktaran Sikka,
2006, s. 103).
3. Siber Güvenlik Politika Belge-
lerinin Analizi
Bu çalışmada siber güvenlik politi-
ka metinlerini analiz etmek için Fairclo-
ugh’un eleştirel söylem analiz yöntemi
kullanılmıştır. Politik söylem konusunda
uzmanlaşmış olan Fairclough dili bir sosyal
güç ve tahakküm aracı olarak görür. Siber
uzama yönelik güvenlik metinlerinde sanal
alanın inşa problemleri, siber alanın siyasi
ve teknolojik olarak güvenlik altına alınma-
sına yönelik çabalara yer verilir. Eleştirel
söylem analizi aracılığıyla yönetilemez,
bilinemez, güvenlik açığına neden olan,
kaçınılmaz olarak tehdit edici ve tehlikeli
kişilere ortam sağlayan bir alan olarak tas-
vir edilen siber uzama ilişkin inşa edilmeye
çalışılan güvenlik söyleminin (Barnard-
Wills ve Ashenden, 2012, s. 110-123) ve bu
söylemin gizlediği ilişkilerin modeli çıkarı-
lır. Güvenlikleştirme söyleminin başarıya
ulaşması devletlerin uzama yönelik güven-
lik ve dolayısıyla kontrolü, izlemeyi artırıcı
tedbirleri uygulaması sonucunda sağlanır.
Güvenlik politikalarına ilişkin belgeler gü-
venlik kavramının nasıl anlaşıldığına dair
ve güvenlik şemsiyesi altına alınan konula-
ra dair bilgi verir. Bu süreçte özellikle
önemli belgeler, analize dahil edilen ulusal
ve uluslararası güvenlik strateji belgeleri-
418
Sevda ÜNAL
dir. Güvenlik kavramı ülkeden ülkeye ve
aynı ülkede farklı aktörler tarafından farklı
şekilde ele alınabilen heterojen bir kavram-
dır. Ancak bu kavramların birçoğu ulusal
güvenlik kavramından daha yaygındır.
Güvenlik kavramı farklı şekillerde çerçeve-
lenebilir. Politika metinlerinde güvenliği
çerçevelemek bize gizlilik, veri koruma,
gözetim, bu konulara yönelik uygun poli-
tik, ekonomik ve sosyal karşılıkları güven-
lik sorunları olarak ele alma olanağı, bu
konuların nasıl temsil edildiğine yönelik
perspektif sağlar (Hart, 2012, s. 52-55).
Fairclough’a (1995) göre eleştirel
söylem analizi, söylemin toplumsal pratikte
ortaya çıkışıyla başlayan ve sosyal hayatta
faaliyete geçmesiyle sonuçlanan belirli bir
yol izler. Bu yol söylemin ortaya çıkışı,
hegemonya, yeniden bağlamsallaştırma ve
faaliyete geçme şeklinde sıralanır. Eleştirel
söylem analizi aracılığıyla anlam üzerinde-
ki mücadelenin ve anlamın nasıl doğallaştı-
rıldığı ve topluma uygun hale getirildiği
haritalandırılır (Philips ve Jørgensen, 2002,
s. 13).
4.1. Metinlerdeki Söylemsel Or-
taklıklar
Bir konuyu/sorunu güvenlikleştir-
me kapsamına alabilmek için ko-
nu/sorunun siyasi düzleme taşınması atıla-
cak ilk adımdır. Siyasi düzleme taşınan
konu/sorun kapsamında yapılacak uygu-
lamalar konusunda kamuoyunun ikna
edilmesi Gramsci’nin sözleriyle ortak du-
yunun oluşturulması güvenlikleştirme söy-
lemine meşruiyet kazandırma yönündeki
ikinci adımdır. Bu meşruiyet kazandırma
süreci konuyla ilgili söylemsel ortaklıkla-
rın/temaların politikacıların söylemlerinde,
medyada, politika belgeleri ve raporlarında
işlenmesiyle gerçekleştirilmektedir. Böylece
yapılacak uygulamalar konusunda hareket
geçilebilmektedir.
Siber uzama yönelik güvenlikleş-
tirme söyleminin inşasında kullanılan ar-
gümanlar ülkelerden ülkelere ve ülkelerin
özgün durumlarına göre farklılık göster-
mekle birlikte genel olarak bazı söylemsel
ortaklıklar üzerinden gerçekleştirilmekte-
dir.
Siber uzamın güvenlikleştirilmesi-
ne meşruiyet kazandırma amacı taşıyan
söylemsel ortaklıklar bu çalışmada teknolo-
jik determinizm, ulusal güvenlik tehdidi ve
siber savaş söylemi ile risk yönetimi şeklin-
de üç ana başlık altında toplanmaktadır. Bu
söylemsel ortaklıklar siber uzama yönelik
güvenlik uygulamalarının önünü açarak
gözetim ve denetim faaliyetlerine meşruluk
kazandırmaktadır.
Teknolojinin belirleyiciliğine daya-
nan teknolojik determinist yaklaşımın ABD,
AB ve Türkiye metinlerinde uzama yönelik
uygulamalar konusunda temel dayanak
noktası olduğu görülmektedir. Yani siber
uzama yönelik ve siber uzam kaynaklı risk
ve tehditlerin inşasında uzamın teknik ya-
pısı ön plana çıkarılmaktadır. Veri koruma-
ya ya da gizliliğe yönelik tehditler genellik-
le enformasyon teknolojisi ya da bilgi pay-
laşım uygulamalı kaynaklı olarak tasvir
edilmektedir.
Siber uzamın teknik yapısından
kaynaklı güvenlik tehlikeleri siber suçlar ve
kritik altyapılarla ilişkilendirilerek uzamın
ulusal güvenlikle bağlantısı kurulmaktadır.
Bu kapsamda uzama yönelik güvenlik söy-
leminin inşasında politikalar güvenlik dü-
zeyine indirgenerek kamuoyu nezdinde
yapılacak uygulamalara meşruiyet kazan-
dırılmaktadır. Böylece devletler arasındaki
güç çatışmalarının ve ideolojilerinin siber
uzama yönelik güvenlik söyleminin inşa-
sında asıl belirleyici aktörler olduğu gö-
rünmez kılınmaktadır. Aslında siber uzama
yönelik güvenlikleştirme söylemi Soğuk
Savaş sonrası dönemde yaşanan ulusal
güvenlik kavramındaki aşınmanın daha
güçlü bir şekilde siyasi arenaya geri dönüşü
olarak da yorumlanabilir. Siber uzama yö-
nelik güvenlikleştirme söylemi bir yandan
devletler arasındaki güç mücadelelerine
aracılık ederken diğer yandan da Soğuk
Savaş sonrası benimsenen silahsızlanma
Siber Uzamın Güvenlikleştirilmesi Söylemi Aracılığıyla Gözetim Ve Denetimin Meşrulaştırılması: Türkiye… 419
yaklaşımında bir geriye gidişi temsil eder.
Risk ve tehdit tanımlamaları ve risk
toplumu söylemi güvenlikleştirme söyle-
minin meşrulaştırılmasında temel araçlar-
dır. Siber uzamın güvenlikleştirmesini sa-
vunanlara göre enformasyon toplumu da
‚risk toplumunun‛ önemli belirtilerini gös-
termektedir. Beck’in ve Giddens’ın risk
kavramsallaştırmaları siber uzama yönelik
risk kavramsallaştırmalarıyla paralellik
taşımaktadır. Beck’e göre yeni riskler artık
daha fazla doğrudan algılanamayan, her
zaman siyasi yorumlara ve araçsallandır-
maya açıktır. Giddens’a göre ise günümüz-
deki riskler imal edilmiştir. Benzer şekilde
siber uzama yönelik güvenlikleştirme söy-
leminin inşasında risk söylemi temel araç-
tır. İnsan üretimi olan siber uzama yönelik
ve uzamdan kaynaklı riskler doğrudan
algılanamayan ve imal edilmiş risklerdir.
Söylem aracılığıyla dile getirilen felaketle-
rin belirtilerinin bir süre sonra uzamda
izlerinin görülmesi bu savı doğrular nitelik-
tedir.
Siber uzama yönelik güvenlikleş-
tirme söyleminin inşasında kritik altyapıla-
rın güvenliği ile terör tehdidi ve terörizmle
mücadele iki önemli saç ayağı olarak belir-
mektedir. Bu tehditlerin siyasi gündeme
taşınması, politikacıların söylemleri, politi-
ka raporları, belgeleri ve kitle iletişim araç-
ları aracılığıyla yayılmasıyla siber güvenlik
söylemi inşa edilmektedir. Bu kapsamda
yapılacak uygulamalar siber uzama yönelik
denetim, gözetim ve sansürü meşrulaştırma
işlevi görmektedir. Aslında ‚bilgi özgürlü-
ğü‛, ‚bilginin serbest dolaşımı‛, ‚egemen-
lik‛ ve ‚çok paydaşlılık‛ gibi fikirlerden
türetilen önemli siyasi varsayımlar siber
uzama yönelik düzenleyici programlar
içine gömülmüştür. Böylece kaynakları
kontrol etmek konusundaki çabaları giz-
lenmektedir.
Güvenlikleştirme söyleminin bir
sonucu olarak siber uzamda sansür, dene-
tim ve gözetim son yıllarda büyük ölçüde
artmıştır. ABD’nin siber uzama yönelik
güvenlik metinlerinde denetim ve gözetim;
kritik altyapıların korunması, terörle mü-
cadele ve karşı istihbarat faaliyetleri kap-
samında çerçevelenmektedir. AB’de ise
güvenlik söylemi kritik altyapıların güven-
liği ve terörle mücadele çerçevesinde inşa
edilirken, AB metinlerinde gözetim, gizlilik
ve veri koruma konularıyla ilişkilendirile-
rek ele alınmaktadır. Gözetim tedbirlerinin
insan hakları, özgürlükler ve veri koruma
yasasıyla uyumlu olması gerektiği vurgu-
lanmaktadır. Aslında AB metinlerinde de
gözetim ve denetim faaliyetlerinin mevcu-
diyeti değil, bu faaliyetlerin uygulanma
şekli ve sınırlarının sorunsallaştırıldığı gö-
rülmektedir. Türkiye’nin siber güvenlik
metninde ise kritik altyapılar ve bilgi gü-
venliği ön plana çıkarılmakta, ABD’yle
benzer biçimde karşı istihbarat faaliyetleri
adı altında gözetim ve denetim meşrulaştı-
rılmaktadır.
4.2. Mikro Çözümleme: Metinler
Aracılığıyla Gözetim ve Denetimin Meş-
rulaştırılması
Bir siber olayı ‚siber suç‛ ya da
‚enformasyon savaşı saldırısı‛ olarak, farklı
çağrışımları ve sonuçları olacak şekilde
karakterize etmek aynı olayı ele almanın
farklı yollarıdır. Siber suç olarak değerlen-
dirmek olayı polisiye bir vakaya dönüştü-
rürken savaş metaforunu kullanmak ise
ordunun rolünü meşrulaştırır. Kısacası, bir
sorunu karakterize etmek için kullandığı-
mız kelimeler ve semboller konunun nasıl
anlaşıldığı, hangi eylemlerin gerekli ya da
uygun olduğunu belirlemede önemli bir
etkiye sahiptir. Tehditler, riskler, tehlikeler
ya da korktuğumuz her şey aslında top-
lumsal inşadır. Olaylar, koşullar/durumlar
ve aktörler farklı şekillerde ele alınır ve bu
durumun siyasi tercihler ve sonuçlarına
farklı etkileri olabilir (Rochefort ve Cobb,
1994, s. 26). Bu da güvenlikleştirme teori-
sinde tehditlerin nasıl anlaşıldığına karşılık
gelir.
420
Sevda ÜNAL
Genel bir değerlendirme yapıldı-
ğında ABD, AB ve Türkiye’nin siber güven-
lik politika metinlerinin güvenlik, gizlilik,
veri koruma, denetim, kontrol ve gözetle-
meye odaklandığı görülmektedir. ABD’nin
siber uzamın güvenliğine yönelik metinle-
rinin başlangıç tarihi 2003 yılı olmakla bir-
likte kritik altyapıların güvenliği adı altında
yapılan yasama çalışmaları 1990’lı yılların
ortasına kadar gitmektedir. 1996 yılından
itibaren kritik altyapıların güvenliğine yö-
nelik yasama çalışmaları başlamış ancak
tamamen siber uzamın güvenliğine yönelik
ilk belge 2003 yılında yayınlanmıştır. 2008
yılında Bush yönetimi döneminde Kapsam-
lı Ulusal Siber Güvenlik Girişimi (CNSS)
kabul edilmiştir. 2009 yılında Obama’nın
ABD Başkanı olmasıyla birlikte siber uzama
yönelik çalışmalara hız verilmiştir. Oba-
ma’nın direktifi sonucunda gerçekleştirilen
altmış günlük bir çalışma ile 2009 yılında
ilk Kapsamlı Siber Güvenlik Politika Değer-
lendirmesi hazırlanmıştır. 2011 yılında ise
Uluslararası Siber Güvenlik Strateji Belgesi
yayınlanmıştır.
ABD metinleri analiz edilirken
ABD siber güvenlik politikasını üç döneme
ayırabiliriz: 11 Eylül öncesi dönem, 11 Eylül
sonrası terörle mücadele söyleminin hakim
olduğu ve terörle mücadele kapsamında
çıkarılan, gözetleme, denetleme ve kontrolü
meşrulaştıran Vatanseverlik Yasası (Patriot
Act) dönemi ve 2007 Estonya’ya yönelik ilk
siber saldırının gerçekleştirildiği ve siber
güvenlik konusunda ulusal ve uluslararası
farkındalığın arttığı dönem.
AB’nin siber uzama yönelik ilk
resmi belgesi 2013 yılından yayımlanmıştır.
Daha çok veri koruma ve gizliliğin ön plana
çıktığı AB’de de ağa yönelik düzenlemele-
rin 1990’ların sonlarından itibaren başladığı
görülmektedir. AB’de direktifler olarak
adlandırılan, farklı bir düzenleyici melez
yapı uygulanmaktadır. Yine benzer şekilde
AB metinlerini incelerken AB’de ise siber
uzamın güvenliğine yönelik çalışmaları iki
döneme ayırabiliriz. Ağ güvenliğinin ön
plana çıktığı 1990’ların sonlarından 2007
Estonya’ya yönelik siber saldırıların gerçek-
leştiği birinci dönem ve 2007 sonrasından
günümüze kadar olan dönem. Bu sınıflan-
dırmalar bize farklı söylem sarmallarının
analizi için söylemsel bir zemin sağlamak-
tadır.
Türkiye’de ise 2013 yılında siber
uzamla ilgili ilk yasa çalışması yapılmakla
birlikte siber uzama yönelik çalışmalar
aslında 2007 Estonya saldırısından sonra
ivme kazanmıştır. NATO üye ülkesi olan
Türkiye Estonya’ya yönelik siber saldırı
sonrası NATO kapsamında 2008 yılında
Estonya’nın Talinn şehrinde kurulan Siber
Savunma Mükemmeliyet Merkezi’nin ilk
üyelerindendir. 2010 yılında siber güvenlik
ulusal güvenlik tehdidi olarak Milli Güven-
lik Siyaset Belgesi’nde yer almıştır. 2013
yılında ise ilk Siber Güvenlik belgesi yayın-
lanmıştır. Bu kapsamda Türkiye’de siber
uzama yönelik çalışmaları 2007 öncesi ve
sonrası olmak üzere iki döneme ayırmak
anlamlı görünmektedir.
AB gizlilik ve veri korumada önem-
li bir aktördür. AB metinlerinde gözetim,
gizlilik ve veri koruma konularıyla ilişki-
lendirilerek ele alınmaktadır. AB belgele-
rinde gözetim tedbirlerinin insan hakları,
özgürlükler ve veri koruma yasasıyla
uyumlu olması gerektiği belirtilmektedir.
ABD metinlerinde ‚gözetim‛ kavramı ya-
bancı istihbarat toplama ve 9/11 öncesi sı-
nırların yetersiz gözetildiği ile ilgili olarak
kullanılarak dışarıdan yönlendirilmektedir.
Güvenliği çerçevelemeye benzer bir
şekilde, bu dokümanlar veri koruma, gizli-
lik ve gözetimi ve uygun politika ve bu
konulara yasal cevapları problematize eder-
ler. AB’nin güvenlik ve gizlilik arasındaki
çatışmaya ilişkin mevcut pozisyonu gizlili-
ğin de dahil olduğu temel haklar ve güven-
liğin çelişki içinde olmadığı tamamlayıcı bir
yaklaşım izlenmesi şeklindedir. Temel hak-
lar ve özgürlükler ‚dengelenmekten‛ ziya-
de ‚saygı duyulmalıdır‛. Veri koruma,
gizlilik ve güvenlik temel haklar olarak
Siber Uzamın Güvenlikleştirilmesi Söylemi Aracılığıyla Gözetim Ve Denetimin Meşrulaştırılması: Türkiye… 421
gösterilmektedir ve vatandaşların özgür
olmak ve güvende olmak arasında seçim
yapmaması gerektiği vurgulanmaktadır.
AB belgelerinde, pek çok yerde gözetimden
doğrudan söz edilmektedir ancak bu söz
etme gizlilik ve veri koruma konularının bir
parçası olarak yer almaktadır. AB belgele-
rinde siber uzama yönelik uygulamaların
insan hakları, özgürlükler ve veri koruma
kanunuyla uyumlu olması gerektiği belir-
tilmektedir.
Siber uzama yönelik tehditlerin
toplumsal inşasında ve uzama yönelik uy-
gulamaların meşrulaştırılmasında ABD’de
politikacılar tarafından kullanılan metafor-
lar önemli bir role sahiptir. ABD siyasi söy-
leminde siber uzamın güvenlikleştirilmesi-
ni meşrulaştırmak adına çeşitli metaforlara
başvurulmaktadır. Politika metinlerinde
Soğuk Savaş dönenime dolaylı yoldan yapı-
lan atıflar dışında bu metaforlar görülme-
mekle birlikte yayınlanan politika metinle-
rinin uygulanabilirliği konusunda ulusal ve
uluslararası kamuoyunu ikna etmek adına
politikacılar ve medya aracılığıyla bu meta-
forlara sıklıkla yer verilmektedir. Özellikle
siber 9/11 ve 1941 yılında Japon Deniz
Kuvvetleri tarafından gerçekleştirilen ve
tarafsız kalmayı tercih eden ABD’nin II.
Dünya Savaşı’na girmesine neden olan
Pearl Harbour Saldırısına atıfla ‚dijital Pe-
arl Harbour‛ metaforları kullanılmaktadır.
Her iki metaforda ABD için yeni bir dönemi
başlatması açısından güçlü etkilere sahiptir.
‚Dijital Pearl Harbour‛ metaforu Amerikan
toplumunun tarihsel travmasını yeni risk-
lerle bağlantılandırır ve böylece siyasi elit-
leri risklere karşı tedbir almaya zorlar.
Medyada siber uzamla ilgili hemen hemen
her haberde bu metafora vurgu yapılmak-
tadır. ‚Dijital Pearl Harbour‛ metaforu
ABD söyleminde önemli bir etkiye sahiptir.
Çünkü bu metafor hem fail hem de yapı
olarak inşa edilmiştir. Faillik boyutunda
coğrafi ve manevi açıdan ABD’nin dışında
bulunan bir düşmandan gelen tehlikeyi
işaret eder. Bu tehlikeli ‚öteki‛ resmi kolek-
tif benlik olarak millet düşüncesini üretir.
‚Bizim bilgisayarlarımız‛, ‚bizim altyapı-
mız‛ gibi ortak ifadeler bu etkiyi artırır.
Böylece güvenliğin gönderge nesnesi tüm
Amerikan toplumu olur. Güvenlik politika-
sının mantıksal faili, tek bir bilgisayar kul-
lanıcısı ya da ağ sağlayıcısı değil adına
hareket ettiği devlettir. Siber saldırılara
karşı savunma, mantıksal ve siyasi anlam-
da, ulusal güvenlik politikası için bir gö-
revdir.(Bendrath, 2001, s. 85-86). Fairclough
çerçevesinden bakıldığında metin analizin-
de ‘metafor’ ve ‚kelime anlamı‛ kavramları
önemli unsurlar arasındadır. ‘Metafor’ ve
‘kelime anlamı’, politik meşruiyet ve kimlik
inşası teması ile doğrudan ilişkilidir.
Fairclough’un (1992a, s. 12)’da savunduğu
gibi: ‚Şeyleri belirtirken kullanacağımız
metaforu seçerken, gerçekliğimizi de inşa
ederiz. Metaforlar düşünme ve eylemde
bulunma şeklimizi, bilgi ve inanç sistemle-
rimizi yapılandırır.‛ Başka bir ifadeyle,
politik söylemdeki metafor seçimleri tar-
tışmanın koşullarını belirler ve belirli dün-
ya görüşleri inşa eder. Benzer şekilde, keli-
me anlamı kelimelerin seçimiyle ilgilidir.
Metafor ve kelime seçimi mikro analiz ka-
tegorisinin kullanılan kelimeler kategori-
sinde yer alır. Belirli etki alanlarındaki ke-
lime anlamları ve bu etki alanlarının sosyal
ve politik mücadelelerin bir parçası olarak
başka şekilde nasıl ifade edileceği ile ilgili-
dir (Fairclough, 1992a, s. 77). Dolayısıyla bu
kategori bize dil ve toplumsal değişim ara-
sında bağlantı yapma olanağı sağlar (Mars-
ton, 2003).
Genel olarak değerlendirildiğinde
ABD belgelerinde güvenlik ve gizliliğin
‚dengelenmesine‛ yönelik, kimi zamanda
güvenliğin öne çıktığı bir dilin hakim oldu-
ğu görülmektedir. Kontrol ve özgürlük
ikilemi ABD’nin siber uzamın düzenlenme-
sine ilişkin tartışmaların merkezinde yer
almaktadır.
2009 yılında yayımlanan Siber Gü-
422
Sevda ÜNAL
venlik Politika Değerlendirmesi (CPR) adlı
doküman kendisinden sonra oluşturulan
ABD’nin ulusal ve uluslararası siber güven-
lik politikaları için referans niteliği taşımak-
tadır. Önceki metinlerden farklı olarak
CPR’de kamuoyunda farkındalık oluştu-
rulmasına yönelik vurgu ağırlık kazanmış-
tır. Metinde iki alanda çalışmalara yoğun-
luk verilmesinin amaçlandığı görülmekte-
dir: siber uzamla ilgili uzman sayısını ar-
tırmak için eğitimi artırmak ve eğitimle
aracılığıyla Amerikan kamuoyunda siber
uzamla ilgili farkındalık yaratmak. CPR
hükümetin ‚kamuoyunu siber güvenliğin
önemi konusunda bilgilendirme ve ikna
etme‛si gerektiği yönünde keskin bir bakış
açısı benimsemiştir. İkna etme sözcüğü
aslında ABD’nin siber uzamın ulusal gü-
venlik ve yurttaş güvenliği adına risk ve
tehditler içerdiği algısı yerleştirilmekte,
böylece bu tür tehditlerin kamuoyu tara-
fından içselleştirilerek bir ‚ortak duyu‛
haline gelmesi amaçlanmaktadır.
Politika Değerlendirmesine göre,
ABD kendi ülkesi üzerindeki yargı yetkisi,
egemen sorumluluk ve güç kullanımına
ilişkin kabul edilebilir yasal kurallar ve
teknik standartlar konusunda kendisini
destekleyen ülkelerle işbirliği yapmaktadır.
Ulusal ve bölgesel kanunlar ve uygulama-
lar arasındaki farklılık -siber suçun araştı-
rılması ve soruşturulmasında, veri koru-
mada, gizlilikle ilgili kanunlar ve ağ sa-
vunmasına ve siber saldırılara tepkiler gibi
konularda farklılıklar- güvenli ve esnek bir
dijital ortam yaratılmasını zorlaştırmakta-
dır (2009, s. iv). Öyle ki ABD politikasına
göre bilgi sadece özgür bir biçimde akma-
malı aynı zamanda Amerikan idealiyle
uyumlu olmalıdır. ABD enformasyon poli-
tikası Amerika’nın çıkarlarına hizmet eden
bilgiyle özgürce yayılan bilgiyi birleştirme-
yi amaçlamaktadır.
Dijital devrimden tam anlamıyla
fayda sağlayabilmek için kullanıcıların
hassas bilgilerinin güvende olduğu, ticare-
tin tehlikeye atılmadığı, altyapıya gizlice
girilmediği konusunda güvenli olmaları
gerekmektedir. Bu kapsamda aslında daha
önceki teknolojik gelişmeler karşısında
çıkarılan yasalar örnek gösterilerek yeni
yasa çıkarılması gerektiği vurgulanmış,
güvenliği sağlama adına denetim ve kont-
rol meşrulaştırılmaya çalışılmıştır. Örnek
verdikleri yasada ABD Başkanına verilen
yetkiler ABD’nin güvenlik adı altında göze-
tim ve denetimi tek elden gerçekleştirmeyi
amaçladığını göstermektedir (2009, s. 3).
CPR genel olarak güvenlik sorunla-
rı üzerine odaklanmakta, enformasyon ve
iletişim politikalarıyla yeterince ilgilenme-
mektedir. Siber uzam kavramının tanımı
Ulusal Güvenlik 54/ Anavatan Güvenliği
Başkanlık Direktifi 23 (NSPD-54/HSDP-
23)’ten alınmıştır. Bu durum CPR’de gü-
venliğin gizlilik ve kişi haklarından önce
geldiğinin göstergesidir (2009, s. i).
Politika Değerlendirmesi bilgisayar
ağ savunma, yasa uygulama/kolluk araş-
tırmaları (investigations), askeri ve istihbari
faaliyetler ve bunların enformasyon güven-
liğiyle kesişmesi, karşı istihbarat, terörle
mücadele, telekomünikasyon politikaları ve
genel kritik altyapıların korunmasının da
dahil olduğu enformasyon ve iletişim alt-
yapılarını işaret etmektedir. Karşı istihbarat
faaliyetleriyle ile ABD, ulusal ve uluslarara-
sı gözetim, izleme ve dinleme faaliyetlerine
meşruluk kazandırmayı amaçlamaktadır.
Güvenlik kurumları ve yasa koyucuları
güvenlikleştirme söylemini yeni teknoloji-
lere uyarlanacak şekilde giderek geliştir-
mektedirler. Ağa bağlı bilgisayar gelişimini
kontrol etme amaçlı girişimler, bilme ve
güvenli hale getirme arzusunu yansıtmak-
tadır. Bu arzu hem devletin güvenliğinde
hem de toplumun normalleşmesi ve üret-
kenliğinde merkezi bir konumdadır. Gü-
vensizliğe karşı gözetim, nüfusu bilmenin,
hesaplanabilir hale getirmenin ve böylece
yönetebilmenin bir yoludur. Bu sadece
devlet eylemini haber vermez aynı zaman-
da öznelerin kendi haklarındaki düşünme
yöntemini de etkiler. Bu durum Fouca-
Siber Uzamın Güvenlikleştirilmesi Söylemi Aracılığıyla Gözetim Ve Denetimin Meşrulaştırılması: Türkiye… 423
ult’nun Panaptikon örneğinde de açıktır:
Gözetim ya da gözetim varsayımı bireyde
‚gücün otomatik işleyişini sağlayan bilinç
durumu ve daimi görünürlüğe‛ neden olur
(1995, s. 201). Teorik olarak, bu durum,
zorlamayı, cezalandırmayı ya da ilk önce
zorunlu olarak gözetim yapmayı gerektir-
meyen disiplinli, düzenli ve üretken bir
toplum meydana getirir. Bugünün enfor-
masyon toplumunda ise gözetim sadece
‚panoptik‛ bir etki elde etmek için değil
aynı zamanda bu kavramın tersi, bazen
‚nonoptikon‛ olarak adlandırılan, etkin
gözetimin insanların habersiz ve savunma-
sız olması şartına bağlı olduğu bir ortamda
gerçekleştirilmesi gerektiği savından yola
çıkılarak gerçekleştirilmektedir (Vaidhya-
nathan, 2008). Bu durum kendini, daha
fazla gözetlenme ve denetlenmeye tabii
olurken daha anonimmiş gibi hissetmekle
gösterir. Gözetim güvenliğin ve yasa uygu-
layıcının idari işleyişi açısından merkezi bir
konumdadır.
ABD hükümeti sadece ABD milleti
için değil aynı zamanda tüm dünya ve
onun problemleri içinde tek taraflı öncü bir
rol üstlenmektedir. Bilgi özgürlüğü ve çev-
rimiçi iletişim hakkı ideolojisi ABD’nin tek
taraflı politikasıyla küresel faydalar söyle-
miyle değiştirilmektedir (2009, s. 8).
2011 yılında yayımlanan ‚Uluslara-
rası Siber Uzam Stratejisi: Ağa Bağlı Dün-
yada Zenginlik, Güvenlik ve Açıklık‛ adlı
politika belgesinde 2009 yılındaki değer-
lendirmeden farklı olarak, siber uzama
yönelik güvenlik tedbirleri alınırken ifade
özgürlüğü ve işbirliği, gizlilik ve özgür
bilgi akışının korunmasına dikkat edilece-
ğine vurgu yapılmaktadır. Bu durum ABD
açısından uluslararası kamuoyu ve sivil
toplum kuruluşlarından gelecek tepkiler
için bir önalım olarak değerlendirilmekte-
dir. Ayrıca metinde ‚ulusal filtreler ve gü-
venlik duvarları‛ koyma yaklaşımı eleştiri-
lerek Çin’in İnternet konusundaki ve ABD
ticaretini sekteye uğratan kısıtlamalarına
göndermede bulunulmuştur. Uluslararası
arenada, ABD, ilgili tartışmanın şartlarını
ve koşullarını yönetme yoluyla ‚evrensel
bilgi‛ oluşturma stratejisini uygulayarak
siber yönetişimin gelişimini etkilemede
büyük ölçüde başarılı olmuştur. Stratejik
olarak küresel bağlanırlığı ve internet öz-
gürlüğünü daha geniş bir insan hakları ve
kalkınma söyleminin bir parçası olarak
konumlandırmıştır. Böylece küresel liderli-
ği sürdürme ideolojisini gizlemektedir.
AB’nin küresel İnternete yönelik
yaklaşımı herkes tarafından kullanılabilir
ve erişilebilir bir kamu ya da kolektif değer
olması yönündedir. İnternet kullanımının
hiçbir vatandaş için kısıtlanmaması, başka-
larına zarar vermesini önlemek amacıyla
kullanılan araçlar ve tedbirlerin istisnai
durumu oluşturması gerektiğine dair nor-
matif bir yaklaşım mevcuttur. Siber güven-
lik konusunda ise AB’nin temel değerleri,
kanunları ve kuralları hem çevrimiçi hem
de çevrim dışı faaliyetlerde merkezidir
(2013, s. 4).
Ulusal güvenlik kavramı Avrupa
da enformasyon güvenliğini de içine alacak
şekilde siber güvenlik, siber suç ve kritik
altyapıların korunması adı altında çerçeve-
lenmektedir. Siber güvenlik, güvenlik ve
gizliliğin birleşimi ilgili kavramlar arasın-
daki ilişki ve uygulamaları yansıtmaktadır.
AB belgelerinde güvenlik ve gizliliğin de
dahil olduğu temel haklar, birbirinin karşıtı
olarak değil birbirinin tamamlayıcısı olarak
sunulmuştur. Yani temel haklar ve özgür-
lüklere ‚dengelenmekten‛ ziyade ‚saygı
duyulması‛ gerekmektedir.Stratejide
AB’nin siber uzamı ‚özgürlükler ve temel
haklar alanı‛ olarak teşvik ettiği görülmek-
tedir. Bu mesaj aynı zamanda sansür veya
kitlesel gözetlemede bir artış olmadan dün-
ya çapında demokratik reformun ilerletil-
mesinin bir aracı olarak İnternet’e erişimin
genişletilmesini de kapsamaktadır (Cavelty,
2013, s. 7).
Türkiye’nin Siber Güvenlik Strateji
424
Sevda ÜNAL
Belgesi’nde risk ve tehdit değerlendirmele-
rine dayalı bir yaklaşım benimsemiştir.
Stratejinin ana teması kritik altyapıların
korunması ve kriz yönetimidir. Türkiye’nin
bilgi toplumu olma yönündeki söylemi
stratejinin çıkış noktasıdır. Stratejide bilgi
ve iletişim sistemleri ulusal güvenlik ve
rekabet gücünün önemli bir boyutu olarak
ele alınmıştır.
Fairclough’a (1992a) göre mikro
düzeyde metin analizi iki amaçla ilgilidir:
toplumsal kimliklerin inşası ve toplumsal
gerçekliğin inşası. Söylemde kendiliğin ya
toplumsal/sosyal kimliğin inşası metinlerin
toplumsal değişime katkıda bulunan önem-
li bir özelliğidir. Fairclough’a göre metin
yapısının bir yönü olan (konu kontrolü
dahil) etkileşimsel kontrol ve gramer, ince-
lik ve değerler sistemiyle ilgili kiplikleri
içeren analitik kategoriler toplumsal kimli-
ğin metinde nasıl inşa edildiğini anlamamı-
za yardım eder. Bu kategoriler çeşitli söy-
lem türleri arasında önemli farklılık göste-
rir. Bunlardan konu kontrolü ve kiplik ge-
nellikle politika metinlerinde belirgin-
dir/önemlidir. Politika dokümanlarında
konu kontrolü politika çözümleri için gün-
demi belirlemeye yardımcı olur. Kiplik
politika metinlerinde önemlidir çünkü poli-
tika metinleri için gündemi belirlemeye
yardımcı olur. Filler (-meli, -malı (must), -e
bilmek (can), -e bilmek (olasılık, tahmin
anlamında –may), -meli, malı (should)
(kurallara uyma, tavsiye anlamında), za-
manlar (şimdiki zaman (is) , geçmiş zaman
(was), gelecek zaman (will) vb.); zarflar
(muhtemelen (possibly), büyük olasıkla
(porbably), kesinlikle (definitely) vb.) ve
sıfatlar kipliklerle ilgili önemli gramer un-
surlarıdır. Türkiye’nin siber güvenlik met-
ni, ABD ve AB metinlerinde olduğu gibi
yüksek düzeyde bildirimsel bir dile sahip-
tir. Bunun önemi politika metinlerinin siya-
si öneriler ya da ‚emir‛ olarak işlev görme-
sinden kaynaklanmaktadır. Bu tür kiplikle-
rin kullanımı politika metinlerindeki gü-
venlikleştirme rolü açısından birinci önceli-
ğe sahiptir (Halvordsson, 2012, s. 21).
Eleştirel söylem analizinde metnin
mikro yapısı kapsamında değerlendirilen
kelime seçimleri hegemonik söylemin inşası
ve sürdürülmesiyle ilgili kamunun ikna
edilebilmesi açısından önem taşımaktadır.
Van Dijk tarafından ‚sözcüksel tarz‛ olarak
adlandırılan kelime seçimi, olumlu ya da
olumsuz değerlendirmeleri göstermektedir
(Dijk, 1993, s. 264). Politika metinlerinde
dilin analizi politik sorunların ve çözümle-
rin inşasını anlamada kritik bir öneme sa-
hiptir. Belirli şekilde düzenlenen ve yapı-
landırılan her kelime belirli konularda dü-
şünmenin yönlendirilmesi amacıyla siyasi
olarak dahil edilmiş olabilir. Yani bazı ke-
limelerin belirli anlam ve amaç doğrultu-
sunda kullanılma eğilimi var. Kelimelerin
iyi bir etki yapma ya da kötü bir resim çiz-
mek konsunda iletişimsel amaçlara sahip
olması bireylerin seçtikleri ve kullandıkları
kelimelerde dikkatli olmasını gerektirir.
Örneğin söylemde terörizm ve terörle mü-
cadeleyi farklı türde kelimeler bulunabilir.
Bu kelimeler sadece sözcüksel/leksikal
olup, isimler, fiiller, sıfatlar ve zarflar ol-
mak üzere dört büyük kelime sınıfına da-
hildirler. Örneğin terörizmi düşündürmek
için saldırı, öldürme, düşman, tehlike ve
trajedi kelimeleri kullanılır. Terörle müca-
deleyi düşündürmek için de mahkeme,
istihbarat kurumları, askeri birlik ve askeri
komisyon vb. kelimeler kullanılır (Sarfo ve
Krampa, 2013). Siber uzama yönelik metin-
lerde güvenlikleştirme söylemini meşrulaş-
tırmaya yönelik başlıca kelimelerden savaş
ve terörün kullanımına baktığımızda AB ve
Türkiye belgelerinde ‚savaş‛ kelimesinin
kullanılmadığı görülür. ABD belgelerinden
2009 Siber Uzam Politika Değerlendirme-
sinde ‚savaş‛ kelimesi; iletişim araçlarının
savaştaki stratejik önemine gönderme
yapmak amacıyla ABD İç Savaşında, 1. ve
2. Dünya Savaşlarında kullanımının örnek
gösterilmesinde, Haberleşme Kanununda
ABD Başkanına savaş durumunda iletişim
araçları üzerindeki yetkisini göstermede
Siber Uzamın Güvenlikleştirilmesi Söylemi Aracılığıyla Gözetim Ve Denetimin Meşrulaştırılması: Türkiye… 425
kullanılmaktadır. Türkiye ve AB’nin siber
güvenlik belgelerinde ‚savaş‛ kelimesi
kullanılmamaktadır.
ABD uluslararası kamuoyuna yö-
nelik söylemlerinde insan hakları, demok-
rasi ve özgürlük gibi evrensel değerlere
vurgu yaparak kontrol ve denetimini ‚ba-
rışçıl bir söylemle‛ meşrulaştırmaktadır.
Ulusal kamusuna yönelik söylemde iletişim
araçlarının ülke güvenliği açısından strate-
jik önemi örnekler üzerinden açıklanmakta,
bu araçlar üzerinde kontrol ve denetim
meşrulaştırılmaya çalışılmaktadır. Aslında
bu kelimelerin barındırdığı anlamlar van
Dijk’in (1998) ‚kontrol olarak güç‛ kavra-
mını destekler. Van Dijk’e göre en kritik
işlerde merkezi kavram güçtür ve özellikle
grupların ya da kurumların toplumsal gü-
cüdür. Dijk gücü kontrol/denetim açısından
tanımlar. Böylece diğer grupların eylemle-
rini ve zihinlerini kontrol etme gücüne sa-
hip olmak sahip olunan gücün derecesini
belirler. Benzer şekilde Fairclough’a göre de
askeri birlik, askeri komisyonlar, istihbarat
örgütleri, yargı ve adalet bakanlığı gibi
kelimeler meşruiyet, güç ve egemenliği
simgeler (Fairclough, 2001).
‚Terör‛ kelimesinin Türkiye belge-
sinde kullanılmadığı, AB belgesinde siber
uzama yönelik saldırı çeşitleri sıralanırken
‚terörist saldırı‛ ve yine siber uzamda mü-
cadele edilecek faaliyetler arasında ‚terörist
faaliyetler‛den söz edildiği görülmektedir.
ABD metinlerinde ise ‚terör, terörizm, terö-
rizmle mücadele‛ gibi kelimelerin sıklıkla
kullanılarak siber uzama yönelik güvenlik-
leştirme söyleminin meşrulaştırılmaya çalı-
şıldığı tespit edilmiştir.
Türkiye’de siber güvenlik daha çok
siber suç kapsamında ele alınmış, suçlara
müdahale edebilmek için Siber Olaylara
Müdahale Merkezi (SOME) ve Ulusal Siber
Müdahale Merkezi (USOM) oluşturulmuş-
tur. Bu kapsamda olaylara müdahale konu-
su ABD ve AB’de olduğu gibi Türkiye’nin
güvenlik belgesinde yaygın bir şekilde kul-
lanılmaktadır. USOM’un kuruluşunun ar-
dından İnternet medyasında yer alan ha-
berlerde USOM’un ‚sosyal ağlar aracılığıy-
la halkı provokasyon, nefret ve tehdide
karşı kolluk güçlerine bilgi akışı sağlama
görevi üstleneceği‛ 1 ve ‚Gezi Parkı eylem-
leri gibi olaylarda twit analizi programla-
rıyla emniyete anlık bilgi vereceği, sanal
yolla ayaklanmayı teşviki siber tehdit kap-
samında değerlendirebileceği‛2 ileri sürül-
müştür. Sosyal medya 2011 yılından itiba-
ren aracılık ettiği toplumsal hareketler so-
nucunda devletler açısından düzenleme ve
denetleme yapılması gereken yeni bir alan
olarak algılanmaya başlanmıştır. Sosyal
medyaya ilişkin çalışmalarda uzama yöne-
lik sınırlamaların uzamın aracılık ettiği
toplumsal hareketlerin mevcut hegemonik
söylem ve gücün sorgulanması ve bu gü-
cün sarsılmasındaki rolüne dikkat çekilerek
(Binark&Bayraktutan, 2014; Gerbaudo,
2013) kontrol ve gözetimi artıran düzenle-
melerin bu kapsamda değerlendirildiği
görülmektedir.
3.2.1. Metinlerarasılık Yönün-
den Türkiye Siber Güvenlik Strateji Ey-
lem Planını, ABD ve AB Metinleri
Metinlerarasılık kavramı metinlerin
hem yazılmasında hem okunmasında me-
tinlerin daha önceki metinler, yazarlar,
okurlar ve uzlaşımlarla ilişkisine bir bakış
açısı sunar. Thibault (1994, 1751) bu bakış
açısını ‚bütün metinler, yazılı ya da sözlü,
inşa edilir ve metin kullanıcıları diğer me-
tinlerle ilişkisinden yola çıkarak anlamlan-
dırmaları‛ olarak belirtir. Fairclough’a göre
metinlerarasılık, yeni metinler oluşturmak
için önceki metinlerin nasıl dönüştürüldü-
ğü ve mevcut uzlaşımların (türler, söylem-
ler) nasıl yeniden yapılandırıldığını işaret
eder (1992b, s. 270).
1 http://www.teknolojioku.com/haber/siber-olaylara-
mudahale-merkezi-nedir-12301.html, 2
http://www.haberturk.com/ekonomi/teknoloji/haber/8
53971-tomadan-once-some-mudahale-edecek
426
Sevda ÜNAL
Metinlerarasılık metinlerin hetero-
jenliği ve tarihselliğine vurguyu gerektirir
(Fairclough, 1992a: 102). Her metinde me-
tinlerarasılığın her özelliğinin ABD ve AB
metinlerinde geçmiş (tarihi) kaynakların
varlığı görülmektedir. Politik söylem ala-
nında metinlerarasılık aynı ülkenin politika
metinlerinden ya da dış kaynaklı olarak
akademik metinlerden, çok uluslu, ulusla-
rarası dökümanlardan ya da diğer ülkelerin
politika metinlerinden anlam üretimiyle
ilgili de olabilir (Grewal, 2008). Ancak ABD
ve AB’den farklı olarak Türkiye’nin siber
güvenlik stratejisinde siber uzama ilişkin,
veri korumaya ya da İnternet düzenlemesi-
ne ilişkin mevcut yasalara, kanunlara ya da
yönetmeliklere atıf yer almamaktadır.
Metinde Türkiye’nin ‚bilgi toplu-
mu‛ olma yönündeki hedefine gönderme
de bulunularak siber uzamda güvenliğin
sağlanması bilgi toplumunun olmazsa ol-
mazı olarak sunulmaktadır. Aslında Türki-
ye’nin bilgi toplumu olma yönünde çalış-
maları AB persepektifinin bir sonucu olarak
2000’li yılların başında başlamıştır. Bu kap-
samda 2003 yılında ‚e-dönüşüm Türkiye
Projesi‛ hayata geçirilmiş TÜBİTAK tara-
fından 2004 yılında yayımlanan ‚Ulusal
Bilim ve Teknoloji Politikaları 2003-2023
Strateji Belgesi‛, 2006 yılında Devlet Plan-
lama Teşkilatı (DPT) tarafından ‚Bilgi Top-
lumu Stratejisi 2006-2010‛ adlı belge yayım-
lanmıştır. DPT 2011 yılında Kalkınma Ba-
kanlığı olarak şekillendirilmiş ve bilgi top-
lumuna dönüşüm çabalarının planlanması
ve koordinasyonu görevi Kalkınma Bakan-
lığı bünyesinde bulunan Bilgi Toplumu
Dairesi Başkanlığı’na verilmiştir. Bilgi top-
lumuna dönüşüm çalışmaları arasında yine
2000’li yılların başından itibaren e-devlet
projesine yönelik çalışma yer almaktadır.
2011 yılında e-devlet koordinasyonu Kal-
kınma Bakanlığı bünyesinde bulunan Bilgi
Toplumu Dairesi Başkanlığı’ndan Ulaştır-
ma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’na
devredilmiştir. AB Siber Güvenlik Strateji
metninde daha güvenli bir siber uzam so-
rumluluğunun yurttaşlardan hükümetlere
küresel bilgi toplumunun tüm aktörlerinde
olduğu belirtilmektedir (2013, 15). Avrupa
Komisyonu tarafından kamu ve özel ağları,
kaynakları korumak ve siber güvenlik olay-
larıyla başa çıkmak için geliştirilen Ağ ve
Bilgi Güvenliği (NIS) politikası AB Bilgi
Toplumu düzenlemelerinin bir devamıdır.
Bu durum geçmiş düzenlemelere atıfla
gösterilmektedir (2013, 5). Türkiye metnin-
de ise bilgi toplumu hedefinden bahsedil-
mekle birlikte bu hedefe ilişkin Türkiye’de
yapılan düzenlemelere yer verilmemiştir.
ABD metinlerinde ise bilgi toplumu hede-
finden söz edilmemektedir. Metinlerde
güvenlikçi bir söylem kullanılarak altyapı
güvenliği ve ekonomik güvenliğe odakla-
nılmaktadır.
AB metinlerinde kişisel verilerin ve
gizliliğin korunması temel bir insan hakkı
olarak değerlendirilmekte ve sürekli bu hak
vurgulanmaktadır. Türkiye metninde ilke-
ler bölümünde; hukukun üstünlüğü, temel
insan hak ve hürriyetleri ile mahremiyetin
korunması ilkelerinin temel esas kabul edi-
leceği, siber ortamda şeffaflık, hesap verile-
bilirlik, etik değerler ve ifade özgürlüğünün
destekleneceği ifade edilmekle birlikte ka-
muda duran kişisel verilerin nasıl ve ne
şekilde korunacağına yönelik bir eylem
planının olmaması eleştirilmektedir.
SONUÇ
Günümüzde devletler arasında ye-
ni bir mücadele olarak önemi artan siber
uzam ve siber uzam kaynaklı güvenlik
sorunlarına ilişkin çalışmalar İnternetin
toplumsal kullanıma açıldığı, daha çok
teknik bir sorun olarak ele alındığı ve özel
sektörün belirleyici olduğu dönemden fark-
lı olarak devletlerin de devreye girmesiyle
yeni bir boyut kazanmıştır. İnternetin top-
lumsal kullanıma açıldığı ilk dönemde İn-
ternetin hem toplumsal hem de ekonomik
alanda sağladığı faydalar ön plana çıkarıla-
rak İnternet demokratik ve özgür bir uzam
olarak değerlendirilmiştir. Ancak teknik
Siber Uzamın Güvenlikleştirilmesi Söylemi Aracılığıyla Gözetim Ve Denetimin Meşrulaştırılması: Türkiye… 427
boyut olarak adlandırabileceğimiz, devlet-
lerin can damarları olarak görülen ve kritik
altyapılar olarak adlandırılan enerji, su,
doğalgaz vb. sistemlerin İnternetle artan
yöndeşmesi ve ağ üzerinden bu kaynaklara
erişimin mümkün hale gelmesi, İnternet
kaynaklı suçların artması; siyasi boyut ola-
rak adlandırabileceğimiz İnternet’in top-
lumsal hareketlerin örgütlenmesinde bir
araç işlevi görmesi devletlerin egemenlikle-
rine yönelik bir tehdit olarak görülmeye
başlanmıştır.
11 Eylül 2001 yılında ABD’de ger-
çekleştirilen terör saldırısı, 2007 yılında
Estonya devletine gerçekleştirilen siber
saldırı ve 2011 yılında İran’ın nükleer tesis-
lerine yönelik siber saldırı devletlerin siber
uzam kaynaklı ve siber uzama yönelik risk
ve tehdit tanımlamaları, uzamın ulusal
güvenlik kapsamında değerlendirilmesinin
ve bu kapsamda alınabilecek askeri tedbir-
lerin önünü açmıştır. Uzama yönelik gü-
venlik tedbirleri teknik alandan siyasi alana
taşınmıştır. Böylece risk ve tehdit algısının
temel alındığı siber uzamı güvenlikleştirme
söylemi politika yapıcıların öncelikli gün-
demleri arasına girmiştir. Siber uzama yö-
nelik güvenlikleştirme söylemi politika
yapıcılar, medya ve bu kapsamda hazırla-
nan politika metinleri aracılığıyla kamuo-
yunun rızasını kazanarak meşrulaştırılma-
ya çalışılmıştır. Bu meşrulaştırma sürecinde
sadece kritik altyapılara yönelik tehditler
değil siber suçlar olarak adlandırılan ve
kimlik avı, çevrimiçi dolandırıcılık ve sah-
tecilik, terör faaliyetlerini teşvik, yabancı
düşmanlığı, ırkçı nefreti körükleme, çocuk-
ların cinsel olarak taciz edilmesine yönelik
materyaller gibi suçlara yönelik alınacak
önlemler de güvenlikleştirme söyleminin
inşası ve meşrulaştırılmasında önemli bir
argüman olmuştur. Siber uzamın ulusal
güvenlik kapsamında değerlendirilmesi
ülkeler açısından sadece egemenlik sağla-
mak istedikleri yeni bir mücadele alanı ve
yeni bir savunma sektörünün doğmasına
neden olmamış ayrıca uzama yönelik dü-
zenlemelerle denetim ve gözetim meşru bir
zemine kavuşturulmuştur.
Türkiye’nin siber güvenlik politika-
sı hem AB hem de ABD söylemlerinin izini
taşıyan melez bir yaklaşım olarak değer-
lendirilmektedir. Türkiye’de, AB politikala-
rına uyum hedefi doğrultusunda siber gü-
venlik bilgi toplumunun gelişiminin ön
koşulu olarak belirlenmesine rağmen me-
tinde siber suçlardan ziyade güvenlikleş-
tirme söyleminin meşrulaştırma aracı ola-
rak kritik altyapı güvenliğine odaklanıl-
maktadır. Türkiye’nin siber güvenliği ulu-
sal güvenlik sorunu olarak benimsemesi de
güvenlikçi yaklaşımın izlerini barındırmak-
tadır. Temel hak ve özgürlüklerin korun-
ması metinde vurgulanmakla birlikte tehli-
keyi doğmadan önleme yaklaşımı çerçeve-
sinde oluşturulan yapıların kişi hak ve öz-
gürlükler açısından oluşturacağı tehlikele-
rin tartışmaya açılması gereken konuların
başında olduğu değerlendirmektedir. Tür-
kiye’nin siber güvenlik stratejisi çerçeve-
sinde oluşturulan önlemeye dayalı yapı-
lanmalar ABD’nin karşı istihbarat olarak
adlandırdığı izleme ve denetlemeye olanak
sağlayan yaklaşımla benzerlikler taşımak-
tadır. Genel olarak Türkiye’nin siber gü-
venlik stratejisinin asıl soruna odaklanma-
dan, daha çok uluslararası örgütlerin baskı-
sı sonucunda oluşturulmuş bir metin oldu-
ğu değerlendirilmektedir.
ABD ve AB’den farklı olarak olan
Türkiye’nin siber güvenlik stratejisinde
güvenlikleştirme söylemi açısından anahtar
kelimeler olan savaş ve terörle mücadele
kelimeleri kullanılmamaktadır. Ancak bu
durum Türkiye belgesinde güvenlikleştir-
me söyleminin sonuçlarından olan gözet-
leme ve denetleme faaliyetlerini meşrulaş-
tırmaya yönelik bir yaklaşımın olmadığı
anlamına gelmemektedir. Türkiye’de siber
güvenlik daha çok siber suç kapsamında ele
alınmıştır. Bu kapsamda suçlara müdahale
edebilmek için Siber Olaylara Müdahale
428
Sevda ÜNAL
Merkezi (SOME) ve Ulusal Siber Müdahale
Merkezi (USOM) oluşturulmuştur. Olaylara
müdahale konusu ABD ve AB’de olduğu
gibi Türkiye’nin güvenlik belgesinde yay-
gın bir şekilde kullanılmaktadır. Bu tür
oluşumlar ABD gibi Türkiye belgesinde de
karşı istihbarat faaliyetleri kapsamında
değerlendirilmektedir.
ABD ve AB metinleriyle ortaklıklar
taşıyan ve özgün bir metin olarak değer-
lendiremeyeceğimiz Türkiye siber güvenlik
stratejisi, ABD ve AB politika metinlerini
örnek alarak hazırlanmıştır. Bu nedenle
Türkiye siber güvenlik stratejisi uluslararası
bir çevrenin parçası olarak bilgi toplumu
stratejisi hedefinde oluşturulmuş hibrid bir
metindir.
Genel bir değerlendirme yaparsak
siber uzama yönelik güvenlik metinlerinde
insanı merkeze alan bir söylemden ziyade
devletin merkeze alındığı bir söylem
hâkimdir. Bu nedenle kişi hak ve özgürlük-
lerin ve mahremiyetin korunması güvenlik
söyleminin inşasında amaç olmaktan ziya-
de bir araç olarak işlev görmektedir. Dev-
letlerin hâkimiyetlerini sürdürme temel
amaç olarak belirmektedir.
KAYNAKÇA
Agger, B. (1991). ‚Critical Theory, Postruc-
turalism, Postmodernism, TheirSo-
ciological Relevance‛, Annual Re-
view of Sociology, S.17: 105–31,
http://www.jstor.org/stable/2083337
(Erişim Tarihi: 15 Eylül 2014).
Barnard-Wills, D. ve AsShenden, D. (2012).
‚Securing Virtual Space: Cyber
War, Cyber Terror and Risk‛, Space
and Culture, C/S. 15(2): 110 –123.
BECK, U. (2011). Risk Toplumu - Başka Bir
Modernliğe Doğru. İstanbul: İthaki
Yayınları.
Bedir, U. (2012). Siber Alanda Güvenliğin
‚Technophobia‛ Üzerinden İnşası:
Türkiye’de Güvenli İnternet, Yayın-
lanmamış Yüksek Lisans Tezi,
Marmara Üniversitesi Sosyal Bilim-
ler Enstitüsü, İstanbul.
Bendrath, R. (2001). ‚The Cyberwar Debate
Perception and Politics in U.S. Cri-
tical Infrastructure Protection‛, In-
formation & Security: An Internati-
onal Journal, S.7: 80-103,
http://userpage.fu-berlin.de/ (Eri-
şim Tarihi: 15 Ocak 2013).
Bİnark, F.M. ve Bayraktutan, G. (2014).
‚Twitter as a new battlefield: AKP
and its #yedirmeyecegiz vs #Oc-
cupyGezi‛, Information, Commu-
nication and Society (Special Issue
Paper), s.1-22.
http:/mc.manuscriptcentral.com/ric
s. (Erişim Tarihi: 15 Ocak 2015).
Cavelty, M.D. (2013). ‚A Resilient Europe
For An Open, Safe And Secure Cy-
berspace‛, Towards A European
Global Strategy, UI Occasional Pa-
pers, Sweedish Institute of Interna-
tional Affairs.
www.euglobalstrategy.eu/
upl/files/99631.pdf. (Erişim Tari-
hi:15 Mayıs 2013).
Dant, T. (1991). Knowledge, Ideology and
Discourse: A Sociological Perspec-
tive, London: Routledge.
Eriksson, J. ve Giacomello, G. (2007). ‚Clo-
sing the Gap Between International
Relations Theory and Studies Of
Digital-Age Security‛, International
Relationsand Security in the Digital
Age, London ve New York: Rout-
ledge, s. 1-28.
Fairclough, N. (1992a). Discourse and Social
Change. Cambridge: Polity.
Fairclough, N. (1992b). ‚Discourse and
Text: Linguistic and Intertextual
Analysis within Discourse Analy-
sis‛, Discourse and Society, C/S
3(2): 193-217, doi:
10.1177/0957926592003002004. (Eri-
şim Tarihi: 14 Temmuz 2015)
Fairclough, N. (1995). Critical Discourse
Analysis: The Critical Study of
Language. London: Longman.
Siber Uzamın Güvenlikleştirilmesi Söylemi Aracılığıyla Gözetim Ve Denetimin Meşrulaştırılması: Türkiye… 429
Fairclough, N. (1998). Democracy And The
Public Sphere In Critical Research
On Discourse, Paper given at confe-
rence on Discourse, Politics and
Identity in Europe, Vienna.
Fairclough, N. (2001). Language and Power,
Harlow: Pearson Education.
Foucault, M.(2005). ‚Bireylerin Siyasi Tek-
nolojisi‛, Özne ve İktidar. İstanbul:
Ayrıntı Yayınları.
Gerbaudo, P. (2014). Twitler ve Sokaklar.
İstanbul: Agora Kitaplığı.
Greval, S.B. (2008). Neoliberalism and Dis-
course: Case Studies of Knowledge
Policies in the Asia-Pacific, Yayım-
lanmamış Doktora Tezi, Auckland
University of Technology, Auck-
land.
Gürpınar, B. (2010). Türkiye’de Milli Gü-
venlik Söyleminin Dış Politikada İş-
levselleşmesi: Hükümet Programla-
rı, TBMM Tutanakları ve MGK Ba-
sın Bildirileri’nde ‚Söylem‛in Ana-
lizi (1982-2003), Yayınlanmamış
Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
Hart, C.E. (2012). Securing Freedom: A
Media Framing Analysis Of Cyber-
securitization. Bimingham: Univer-
sity of Birmingham.
Jørgensen, M. ve Phillips, J. L. (2002). Dis-
course Analysis as Theory and
Method. London: Sage.
Lyon, D. (2012). Vesikalı Yurttaş: Gözetim
Aracı Olarak Kimlik Kartı. İstanbul:
Kalkedon.
Mattelart, A. (2012). Gözetimin Küreselleş-
mesi: Güvenlileştirme Düzeninin
Kökeni. İstanbul: Kalkedon.
Marston, G.(2000). ‚Metaphor, Morality
And Myth: A Critical Discourse
Analysis Of Public Housing Policy
in Queensland‛, Critical Social Po-
licy, C/S 20(3): 349-373. doi:
10.1177/026101830002000305. (Eri-
şim Tarihi: 13 Mart 2013).
rochefort, A.D. ve Cobb, W.R. (1994).
‚Problem Definition: An Emerging
Perspective‛, The Politics Of Prob-
lem Definition: Shaping The Policy
Agenda. Kansas: University Press
of Kansas.
Santaniello, M. (2009). ‚Who Governs Cy-
berspace? Internet Governance and
Power Structures in Digital
Networks‛, Electronic Constitution:
Social, Cultural, and Political Impli-
cations, New York: Information
Science Reference.
Sarfo, E. ve Krampa, E.A., (2013). Language
at War: A Critical Discourse Analy-
sis of Speeches of Bush and Obama
on Terrorism, International J. Soc.
Sci. & Education, C/S 3 (2):378-390,
ijs-
se.com/sites/default/files/.../Paper-
12.pdf. (Erişim Tarihi: 14 Temmuz
2015)
Sikka, T. (2006), The new imperialism:
Using Critical Discourse Analysis
And Articulation Theory To Study
George W. Bush's Freedom Doctri-
ne, Global Change, Peace & Secu-
rity.
http://dx.doi.org/10.1080/147811506
00687809 (Erişim Tarihi: 13 Nisan
2013).
Thıbault, P.J. (1994). Intertextuality., The
Encyclopedia of Language and
Linguistics, Oxford: Pergamum
Press, C.4: 1751-1754.
Torfing, J. (2005). ‚Discourse Theory: Achi-
evements, Arguments, and Chal-
lenges‛, Discourse Theory in Euro-
pean Politics Identity, Policy and
Governance. New York: Palgrave
Macmillan
Vaidhyanathan, S. (2008). ‚Naked In The
Nonopticon: Surveillance And
Marketing Combine To Strip Away
Our Privacy‛, The Chronicle Re-
view. C/S 54(23) chronic-
430
Sevda ÜNAL
le.com/free/v54/i23/23b00701.htm.
(Erişim Tarihi: 14 Temmuz 2015)
van dijk, T.(1993). ‚Principles of Critical
Discourse Analysis‛, Discourse and
Society, C/S 4(2): 249-283.
doi:10.1177/0957926593004002006.
(Erişim Tarihi: 17 Ekim 2014)
van dijk, A. T. (1998). Ideology,. London:
Sage.
Wodak, R. (2006). ‚Critical Linguistics and
Critical Discourse Analysis‛,
Handbook of Pragmatics, Amster-
dam/Philadelphia: John Benjamins.
Wodak, R. ve Meyer, M. (2009). ‚Critical
Discourse Analysis: History, Agen-
da, Theory, and Methodology‛,
Methods of Critical Discourse
Analysis, London: Sage, s.1-33.
Wagner, P. (2005). Modernliğin Sosyolojisi
Özgürlük ve Cezalandırma, İstan-
bul: Ayrıntı.
www.haberturk.com/ekonomi/teknoloji/ha
ber/853971-tomadan-once-some-
mudahale-edecek (Erişim Tarihi: 17
Ekim 2015)
www.teknolojioku.com/haber/siber-
olaylara-mudahale-merkezi-nedir-
12301.html. (Erişim Tarihi: 17 Ekim
2015)
Cyberspace Policy Review: Assuring a
Trusted and Resilient Information
and Communications Infrastructu-
re, 2009,
https://www.whitehouse.gov/assets
/documents/ Cyberspa-
ce_Policy_Review_final.pdf. (Eri-
şim Tarihi: 15 Ocak 2014)
Cybersecurity Strategy of the European
Union:An Open, Safe and Secure
Cyberspace, 2013, European Com-
mision,
http://eeas.europa.eu/policies/eu-
cyber-
security/cybsec_comm_en.pdf. (Eri-
şim Tarihi: 15 Ocak 2014)
Internatıonal Strategy For Cyberspace:
Prosperity, Security, and Openness
in a Networked World, 2011,
https://www.whitehouse.gov/sites/
defa-
ult/files/rss_viewer/international_st
rategy_for_cyberspace.pdf. (Erişim
Tarihi: 15 Ocak 2014).
Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi ve 2013-
2014 Eylem Planı, 2013,
www.resmigazete.gov.tr/eskiler/20
13/06/20130620-1-1.pdf. (Erişim
Tarihi: 15 Ocak 2014).