Upload
hasan-hfazlioglu
View
299
Download
10
Embed Size (px)
DESCRIPTION
Flotasyon Makinaları
Citation preview
İNCE BOYUTLU KÖMÜRLERİN FLOTASYONU İÇİN YENİ BİR FLOTASYON
MAKİNESİNİN (SİKLOJET HÜCRESİNİN) GELİŞTİRİLMESİ
Hasan HACIFAZLIOĞLU
Zonguldak Karaelmas Üniversitesi
Fen Bilimleri Enstitüsü
Maden Mühendisliği Anabilim Dalında
Doktora Tezi
Olarak Hazırlanmıştır
ZONGULDAK
Haziran 2009
iii
ÖZET
Doktora Tezi
İNCE BOYUTLU KÖMÜRLERİN FLOTASYONU İÇİN YENİ BİR FLOTASYON
MAKİNESİNİN (SİKLOJET HÜCRESİNİN) GELİŞTİRİLMESİ
Hasan HACIFAZLIOĞLU
Zonguldak Karaelmas Üniversitesi
Fen Bilimleri Enstitüsü
Maden Mühendisliği Anabilim Dalı
Tez Danışmanı: Prof. Dr. İhsan TOROĞLU
Haziran 2009, 229 sayfa.
Bu tez kapsamında, geleneksel flotasyon makinelerine alternatif oluşturabilecek kül ve
kükürt gidermede etkili yeni bir flotasyon makinesi (siklojet flotasyon hücresi) tasarlanmış,
tasarım ve çalışma parametreleri optimize edilmiştir. Optimize edilen parametreler, konik
jet yüksekliği, konik tüp daldırma derinliği, pülp besleme basıncı, kesitsel hava hızı,
kesitsel yıkama suyu hızı, toplayıcı ve köpürtücü tipi ve miktarı, pH değeri, bastırıcı
miktarı, pülpte katı oranı ve köpük kalınlığıdır.
Siklojet hücresinde yapılan flotasyon çalışmalarında 4 farklı özellikte kömür kullanılmıştır.
Bunlardan ikisi, düşük kükürtlü (<%1) ve yüksek küllü olan Zonguldak siklon üst akımı
çok ince boyutlu şlam kömür (-0.212 mm) ve Zonguldak siklon alt akımı iri boyutlu (-1
mm) kömürdür. Bu kömürlerin kül içerikleri sırasıyla %48.80 ve %44.50’dir. Siklojet
hücresinde basit bir süpürme kademesiyle (toplam flotasyon süresi 60 saniye), bu
iv
ÖZET (devam ediyor)
kömürlerden sırasıyla %11.32 ve %20.20 küllü kömürler %72.80 ve %74.30 yanabilir
verimle kazanılmıştır.
Siklojet hücresinde flotasyona tabi tutulan diğer iki kömür tipi ise yüksek kükürt içerikli
Dursunbey linyiti (boyutu: -212 µm) ve Azdavay bitümlü kömürü (boyutu: -212 µm)’dür.
Bu kömürlerin toplam kükürt içerikleri sırasıyla %2.40 ve %1.60’tır. Optimum koşulda,
Siklojet hücresinden elde edilen temiz kömürlerin toplam kükürt içerikleri; Dursunbey
linyiti için %1.20, Azdavay kömürü için %0.83’tür. Siklojet hücresinin piritik kükürt
uzaklaştırma oranları ise sırasıyla %57.14 ve %52.50’dir. Diğer taraftan, kül giderme
başarısı makul bir yanabilir verimle (>%50) sırasıyla %41.22 ve %62.59’dur.
Son aşamada şlam kömürün temizlenmesi için, siklojet hücresinin flotasyon performansı
Kolon ve Mekanik hücrenin flotasyon performansları ile karşılaştırılmıştır. Kolon
flotasyonu daha temiz (%8.45-%%10.50 küllü) ürünler vermesine karşın, göreceli olarak
siklojet ve mekanik hücreye göre daha düşük yanabilir verim değerleri (%40.05-%56.46)
sağlamıştır. Mekanik hücre ise yüksek yanabilir verimler (%58.46-%78.45) sağlarken,
yeterince temiz (%15.68-%21.40 küllü) ürün verememiştir. Siklojet hücresi ise hem
yüksek verim değerleri (%47.95-%72.95) hemde oldukça düşük küllü (%8.90-%11.32)
ürünler vermiştir.
Anahtar Sözcükler : Siklojet Hücresi, Mekanik Hücre, Kolon Hücresi, Flotasyon, Kömür
Bilim Kodu : 607.02.04
v
ABSTRACT
Ph.D. Thesis
DEVELOPMENT OF A NEW FLOTATION MACHINE (CYCLOJET CELL) FOR
FLOTATION OF FINE COALS
Hasan HACIFAZLIOĞLU
Zonguldak Karaelmas University
Graduate School of Natural and Applied Sciences
Department of Mining Engineering
Thesis Advisor: Prof. Dr. İhsan TOROĞLU
June 2009, 229 pages.
Within the scope of this thesis, a new flotation machine (cyclojet flotation cell) that can be
an alternative to the tradiational flotation machines has been designed to remove ash and
sulphur effectively. Design and operating parameters of the new flotation cell optimised
were conical jet height, conical tube immersion dept, pulp feeding pressure, superficial air
rate, superficial wash water rate, collector and frother type and amount, pH value,
depressant amount, solid ratio and froth thickness.
Four different types of coal having different qualities were used in flotation studies which
were carried out in the cyclojet cell. Two of these were low-sulphurous (<1%) and high
ash, cyclone overflow Zonguldak ultrafine slime (-0.212 mm) and cyclone underflow
Zonguldak coarse (-1 mm) coals. Ash contents of these coals are 48.80% and 44.50%,
respectively. By a simple scavenger stage (total flotation time 60 second) in the cyclojet
vi
ABSTRACT (continued)
cell, 11.30% and 20.20% ash coals were recovered with a 72.80% and %74.30%
combustible recovery values, respectively.
The other two coals being subject to flotation in the cyclojet cell are high sulphurous
Dursunbey lignite (size: -212 µm) and Azdavay bituminous coal (size: -212 µm). Total
content of sulfur of these coals are respectively 2.40% and 1.60%. In optimum conditions,
the total content of sulfur of the clean coals obtained in the cyclojet cell are for Dursunbey
lignite 1.20% and for Azdavay coal 0.83%. Removal rates of pyritic sulfur of the cyclojet
cell are 57.14% and 52.50%, respectively. On the other hand, ash removal successes are
41.22% and 62.59%, respectively with a reasonable combustible recovery values (>50%).
Finally, the flotation performance of cyclojet cell for cleaning Zonguldak coal slime
compared with that of column and mechanical cell. Although column cell produced cleaner
(%8.45-%10.50 ash) products, values of combustible recovery (%40.05-%56.46) were
found lower than those of other cells. While mechanical cell have yielded higher
combustible recoveries (%58.46-%78.45), it didnt produced enough low ash (%15.68-
%21.40 ash) coals. Cyclojet cell both produced cleaner (%8.90-%11.32) products and
yielded higher combustible recovery values (%47.95-%72.95).
Keywords : Cyclojet Cell, Mechanical Cell, Column Cell, Flotation, Coal
Science Code : 607.02.04
vii
TEŞEKKÜR
Öncelikle, Siklojet Flotasyon Hücresinin ZKÜ Cevher Hazırlama Laboratuarına
kazandırılmasından, tezin bitmesine kadar sağladığı tüm imkanlardan, kazandırdığı yeni
teorik ve pratik bilgilerden ve burada saymakla bitiremeyeceğim emeklerinden dolayı
Sayın Hocam Prof. Dr. İhsan TOROĞLU (ZKÜ)’na sonsuz teşekkürü bir borç bilirim.
Tez sınav jürisinde görev alarak tezin başından sonuna kadar titizlikle kontrolünü yapan ve
değerli öneri ve katkılarıyla tezin daha derin olmasını sağlayan Sayın Hocam Prof. Dr.
Ayhan Ali SİRKECİ’ye (İTÜ), Sayın Hocam Doç. Dr. Sait KIZGUT’a (ZKÜ), Sayın
Hocam Yrd. Doç. Dr. Dilek ÇUHADAROĞLU’na (ZKÜ) ve Sayın Hocam Yrd. Doç. Dr.
Hale SÜTCÜ’ye (ZKÜ) çok teşekkür ederim.
Doktora eğitimine teşvik ederek bu eserin ortaya çıkmasında maddi ve manevi
yardımlarıyla her daim yanımda olan Siyaset Bilimi Uzmanı ve Sağlık Bakanlığı Müfettişi
Sayın Erkan HACIFAZLIOGLU’na, Makine Mühendisi Sayın Zafer
HACIFAZLIOĞLU’na ve aileme sonsuz teşekkürü bir borç bilirim.
viii
ix
İÇİNDEKİLER
Sayfa
KABUL ......................................................................................................................... ii
ÖZET ............................................................................................................................ iii
ABSTRACT .................................................................................................................. v
TEŞEKKÜR .................................................................................................................. vii
İÇİNDEKİLER.............................................................................................................. ix
ŞEKİLLER DİZİNİ ...................................................................................................... xv
ÇİZELGELER DİZİNİ ............................................................................................... xix
EK AÇIKLAMALAR DİZİNİ .................................................................................... xxi
SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ ................................................................ xxiii
BÖLÜM 1 GİRİŞ .......................................................................................................... 1
BÖLÜM 2 KÖMÜR HAKKINDA GENEL BİLGİLER ................................................ 5
2.1 KÖMÜRÜN TANIMI ................................................................................. 5
2.2 KÖMÜRÜN FİZİKSEL VE KİMYASAL ÖZELLİKLERİ. ......................... 5
2.2.1 Yoğunluk .............................................................................................. 6
2.2.2 Nem ...................................................................................................... 6
2.2.3 Gözeneklilik ve Yüzey Alanı ................................................................ 6
2.2.4 Sertlik ................................................................................................... 7
2.2.5 Ufalanabilirlik ve Öğütülebilirlik .......................................................... 7
2.2.6 Özgül Isı ............................................................................................... 8
2.2.7 Isıl ve Elektriksel İletkenlik .................................................................. 8
2.2.8 Renk ve Çizgi Rengi ............................................................................. 8
2.2.9 Plastikleşme .......................................................................................... 9
2.2.10 Kül....................................................................................................... 9
2.2.11 Uçucu Madde ...................................................................................... 9
2.2.12 Karbon ve Hidrojen.............................................................................. 10
x
İÇİNDEKİLER (devam ediyor)
Sayfa
2.2.13 Azot ve Oksijen ................................................................................... 10
2.2.14 Kükürt ................................................................................................ 10
2.2.15 Isıl (Kalorifik) Değer .......................................................................... 10
2.3 KÖMÜRDE BULUNAN KÜKÜRT TÜRLERİ............................................ 11
2.3.1 Organik Kükürt .................................................................................... 11
2.3.2 İnorganik Kükürt ................................................................................. 12
2.3.2.1 Piritik Kükürt ............................................................................... 12
2.3.2.2 Sülfat Kükürdü ............................................................................. 13
2.3.2.3 Elementer Kükürt .......................................................................... 13
2.4 KÖMÜRLERİN SINIFLANDIRILMASI .................................................... 14
2.5 KÖMÜRÜN PETROGRAFİK İÇERİĞİ ...................................................... 15
2.6 KÖMÜRÜN İÇERDİĞİ SAFSIZLIKLAR .................................................. 15
2.7 KÖMÜRÜN KULLANIM ALANLARI ....................................................... 16
2.7.1 Kömürün Termik Santrallerde Elektrik Enerjisi Üretimi İçin Kullanımı. 17
2.7.2 Kömürün Yakıt Olarak Kullanımı ....................................................... 17
2.7.2.1 Çimento Sanayisinde .................................................................... 18
2.7.2.2 Şeker Sanayisinde ve Çay Sanayisinde ......................................... 18
2.7.2.3 Tuğla ve Seramik Sanayisinde ...................................................... 18
2.7.2.4 Metal Ergitme Fırınları ve Kalker Kalsinasyonunda ..................... 19
2.7.3 Kömürün Kimyasal Hammadde Olarak Kullanımı ............................... 19
2.7.4 Kömürün Gübre Olarak Kullanımı ....................................................... 19
BÖLÜM 3 KÖMÜR ZENGİNLEŞTİRME YÖNTEMLERİ .......................................... 21
3.1 YOĞUNLUK FARKINA GÖRE AYIRMA YAPAN YÖNTEMLER ............ 23
3.1.1 Jigler...................................................................................................... 24
3.1.2 Spiraller ................................................................................................. 24
3.1.3 Reichert Konisi ..................................................................................... 26
3.1.4 Sallantılı Masalar .................................................................................. 27
3.1.5 Su Siklonu (Water-Only Cyclone) ......................................................... 28
3.1.6 Multi Gravite Ayırıcısı (MGS) .............................................................. 30
3.1.7 Falcon Cihazı ........................................................................................ 32
xi
İÇİNDEKİLER (devam ediyor)
Sayfa
3.1.8 Knelson Cihazı ..................................................................................... 34
2.2.9 Kelsey Jigi ........................................................................................... 36
2.2.10 Ağır Ortamla Çalışan Cihazlar ............................................................. 37
2.2.11 Hidrolik Ayırıcılar (Hidroseparatörler) ................................................ 38
3.2 YÜZEY ÖZELLİKLERİNE GÖRE AYIRMA YAPAN YÖNTEMLER ........ 38
3.2.1 Flotasyon ............................................................................................... 38
3.2.2 Seçimli Aglomerasyon .......................................................................... 40
3.2.3 Seçimli Flokülasyon .............................................................................. 42
3.3 MANYETİK AYIRMA ................................................................................. 43
3.4 ELEKTROSTATİK AYIRMA ....................................................................... 46
3.5 KİMYASAL YÖNTEMLER.......................................................................... 47
3.6 BİYOLOJİK YÖNTEMLER .......................................................................... 49
BÖLÜM 4 KÖMÜRÜN FLOTASYONLA ZENGİNLEŞTİRİLMESİ........................... 51
4.1 FLOTASYONUN TANIMI............................................................................ 51
4.2 FLOTASYONUN TARİHİ GELİŞİMİ........................................................... 55
4.3 FLOTASYON REAKTİFLERİ ..................................................................... 58
4.3.1 Toplayıcılar ........................................................................................... 58
4.3.1.1 İyonlaşmayan (Non-Polar) Toplayıcılar ........................................ 59
4.3.1.2 İyonlaşan (Polar) Toplayıcılar ...................................................... 59
4.3.2 Köpürtücüler......................................................................................... 61
4.3.3 Bastırıcılar ............................................................................................ 62
4.3.4 Canlandırıcılar ...................................................................................... 62
4.3.5 pH Ayarlama Reaktifleri ...................................................................... 63
4.4 FLOTASYON MAKİNELERİ (HÜCRELERİ) .............................................. 63
4.4.1 Mekanik Karıştırmalı Flotasyon Hücreleri ............................................ 64
4.4.2 Kolon Flotasyonu Hücreleri ................................................................. 65
4.4.3 Jet Flotasyonu Hücreleri ....................................................................... 72
4.4.4 Pnömatik Flotasyon Hücreleri .............................................................. 75
4.4.5 Santrifuj Flotasyonu Hücreleri ............................................................... 77
4.4.6 Diğer Flotasyon Yöntemleri................................................................... 80
xii
İÇİNDEKİLER (devam ediyor)
Sayfa
4.5 KÖMÜR FLOTASYONUNDA VERİMİ ETKİLEYEN PARAMETRELER . 82
4.5.1 Kömür Özelliklerine Bağlı Parametreler ............................................... 82
4.5.1.1 Kömür Rankı ................................................................................ 82
4.5.1.2 Tane Boyutu ................................................................................. 82
4.5.1.3 Kömür Külü ................................................................................ 83
4.5.1.4 Kömür Nemi ................................................................................ 83
4.5.1.5 Temas Açısı ................................................................................ 83
4.5.1.6 Oksidasyon Derecesi ................................................................... 83
4.5.1.7 Zeta Potansiyeli ............................................................................ 84
4.5.1.8 Şlam Oranı .................................................................................. 84
4.5.2 Çalışma Koşullarına Bağlı Parametreler ............................................... 85
4.5.2.1 Pülpte Katı Oranı .......................................................................... 85
4.5.2.2 Köpürtücü ve Toplayıcı Miktarı .................................................. 86
4.5.2.3 Köpük Kalınlığı ........................................................................... 86
4.5.2.4 Yıkama Suyu Hızı ........................................................................ 87
4.5.2.5 Karıştırma Hızı ............................................................................ 87
4.5.2.6 Kesitsel Hava Hızı ....................................................................... 88
4.5.2.7 Hacimsel Hava Miktarı ................................................................ 88
4.5.1.8 Hava Kabarcığının Taşıma Kapasitesi ......................................... 89
4.6 KÖMÜR FLOTASYONU İLE İLGİLİ YAPILMIŞ OLAN ÇALIŞMALAR .. 89
BÖLÜM 5 SİKLOJET FLOTASYON HÜCRESİNİN TANITILMASI ...................... 99
5.1 GELENEKSEL YÖNTEMLER VE SİKLOJET HÜCRESİ......................... 99
5.2 SİKLOJET HÜCRESİNİN ÇALIŞMA PRENSİBİ...................................... 101
5.3 SİKLOJET HÜCRESİ DENEY DÜZENEĞİ............................................... 104
BÖLÜM 6 SİKLOJET HÜCRESİNDE MİNERAL MADDE
GİDERME ÇALIŞMALARI .................................................................... 107
6.1 KÖMÜR NUMUNELERİNİN ÖZELLİKLERİ........................................... 107
6.2 DENEYSEL YÖNTEM............................................................................... 114
xiii
İÇİNDEKİLER (devam ediyor)
Sayfa
6.3 SİKLOJET HÜCRESİNDE ŞLAM KÖMÜR NUMUNESİNİN FLOTASYONU
İÇİN TASARIM PARAMETRELERİNİN OPTİMİZASYONU................ 116
6.3.1 Optimum Hava Hızının Belirlenmesi .................................................. 116
6.3.2 Optimum Konik Jet Uzunluğunun Belirlenmesi ................................. 120
6.3.3 Optimum Konik Tüp Daldırma Derinliğinin Belirlenmesi ................... 124
6.3.4 Optimum Yıkama Suyu Tipi ve Miktarının Belirlenmesi .................... 126
6.4 SİKLOJET HÜCRESİNDE ŞLAM KÖMÜR NUMUNESİNİN FLOTASYONU
İÇİN ÇALIŞMA PARAMETRELERİNİN OPTİMİZASYONU ................. 132
6.4.1 Optimum Toplayıcı Tipi ve Miktarının Belirlenmesi........................... 132
6.4.2 Optimum Köpürtücü Tipi ve Miktarının Belirlenmesi ......................... 135
6.4.3 Optimum Bastırıcı Miktarının ve pH’ın Belirlenmesi .......................... 139
6.4.4 Optimum Pülpte Katı Oranının Belirlenmesi....................................... 142
6.4.5 Optimum Köpük Kalınlığının Belirlenmesi ......................................... 144
6.5 SİKLOJET HÜCRESİNDE İRİ KÖMÜR NUMUNESİNİN FLOTASYONU
İÇİN TASARIM PARAMETRELERİNİN OPTİMİZASYONU ................ 147
6.5.1 Optimum Konik Jet Uzunluğunun Belirlenmesi .................................. 147
6.5.2 Optimum Yıkama Suyu Hızının Belirlenemesi.................................... 150
6.6 SİKLOJET HÜCRESİNDE İRİ KÖMÜR NUMUNESİNİN FLOTASYONU
İÇİN ÇALIŞMA PARAMETRELERİNİN OPTİMİZASYONU ................ 151
6.6.1 Optimum Toplayıcı Miktarının Belirlenmesi....................................... 152
6.6.2 Optimum Köpürtücü Miktarının Belirlenemesi ................................... 153
6.6.1 Optimum Pülpte Katı Oranın Belirlenmesi.......................................... 155
6.6.2 Optimum Köpük Kalınlığının Belirlenemesi ....................................... 157
6.7 SİKLOJET HÜCRESİNDE ŞLAM KÖMÜR VE İRİ KÖMÜR
NUMUNELERİNİN OPTİMUM KOŞULLARDA FLOTASYONU......... 158
6.8 SİKLOJET HÜCRESİNDE KÜKÜRT GİDERME ÇALIŞMALARI ......... 162
6.8.1 Siklojet Hücresinde Dursunbey Kömür Numunesinin Flotasyonu İçin
Tasarım ve Çalışma Parametrelerinin Optimizasyonu ....................... 165
6.8.1.1 Optimum Konik Jet Uzunluğunun Belirlenmesi......................... 165
6.8.1.2 Optimum Yıkama Suyu Hızının Belirlenmesi............................ 169
6.8.1.3 Optimum Köpürtücü Tipinin Belirlenmesi................................. 173
6.8.1.4 Optimum pH Değerinin Belirlenmesi ........................................ 178
xiv
İÇİNDEKİLER (devam ediyor)
Sayfa
6.8.1.5 Optimum Köpük Kalınlığının Belirlenmesi ............................... 181
6.8.2 Siklojet Hücresinde Azdavay Kömür Numunesinin Flotasyonu İçin
Tasarım ve Çalışma Parametrelerinin Optimizasyonu ......................... 184
6.8.2.1 Optimum Konik Jet Uzunluğunun Belirlenmesi......................... 184
6.8.2.2 Optimum Yıkama Suyu Hızının Belirlenmesi............................ 185
6.8.2.3 Optimum Köpük Kalınlığının Belirlenmesi ............................... 186
6.8.3 Siklojet Hücresinde Dursunbey ve Azdavay Kömür Numunelerinin
Optimum Koşullarda Flotasyonu......................................................... 187
BÖLÜM 7 SİKLOJET HÜCRESİNİN FLOTASYON PERFORMANSININ
MEKANİK VE KOLON HÜCRESİ İLE KARŞILAŞTIRILMASI........... 193
7.1 DENEYLERDE KULLANILAN NUMUNENIN ÖZELLİKLERİ .............. 193
7.2 SİKLOJET HÜCRESİ DENEYLERİ .......................................................... 195
7.3 MEKANİK HÜCRE DENEYLERİ ............................................................. 196
7.4 KOLON HÜCRESİ DENEYLERİ .............................................................. 197
7.5 FLOTASYON PERFORMANSLARININ KARŞILAŞTIRILMASI ........... 198
BÖLÜM 8 SONUÇLAR VE ÖNERİLER................................................................... 203
8.1 SONUÇLAR ............................................................................................... 203
8.2 ÖNERİLER................................................................................................. 206
KAYNAKLAR........................................................................................................... 207
BİBLİYOGRAFYA.................................................................................................... 221
EK AÇIKLAMALAR A KÖMÜR ANALİZLERİNİN YAPILIŞ YÖNTEMLERİ ..... 223
ÖZGEÇMİŞ................................................................................................................ 229
xv
ŞEKİLLER DİZİNİ
No Sayfa
2.1 Pirit mineralinin kristal ve geometrik yapısının görüntüsü. ...................................... 12
3.1 Tane boyutuna göre kömür temizleme yöntemleri .................................................... 21
3.2 Krebs kömür spirali ve bir hatvesinin görüntüsü....................................................... 23
3.3 Endüstriyel ölçekli su siklonu/spiral ünitesi devresi.................................................. 24
3.4 Reichert konisinin çalışma prensibi .......................................................................... 25
3.5 Sallantılı bir masada kömürün temizlenmesi............................................................. 26
3.6 Su siklonun çalışma prensibi ve iki farklı hidrosiklon görüntüsü ............................. 28
3.7 MGS’nin çalışma prensibi ve endüstriyel uygulaması .............................................. 30
3.8 Falkon ciazının çalışma prensibi ve bir ticari örneği ................................................ 31
3.9 Falkon cihazının, spiral ve paket kolon ile karşılaştırılması ...................................... 32
3.10 Knelson cihazının çalışma prensibi ve endüstriyel uygulaması ............................... 33
3.11 Falkon ve Knelson’un farklı boyuttaki kömürler için kül giderme başarıları ........... 34
3.12 Kelsey jigi çalışma prensibi ve bir ticari örneği .................................................... 35
3.13 Ağır ortam siklonunun çalışma prensibi ve endüstriyel ölçekte uygulaması ............ 36
3.14 Kolon flotasyonunun konvansiyonel hücre ile karşılaştırılması .............................. 39
3.15 Permroll kuru manyetik ayırıcısının çalışma prensibi ve ticari örneği ..................... 43
3.16 Elektrostatik bir ayırıcının çalışma prensibi. ........................................................... 45
4.1 Flotasyonun oluşum mekanizması ve kabarcık-tanecik bağlarının oluşturulması ...... 51
4.2 Mineral flotasyonunda üç fazın teması ve denge durumu.......................................... 52
4.3 Değişik flotasyon hücrelerinde değişik kabarcık oluşturma mekanizmaları............... 54
4.4 Flotasyonun gelişiminde emeği geçen önemli bilim adamları ................................... 56
4.5 Flotasyonun uygulandığı ilk yıllardaki flotasyon yöntemleri .................................... 57
4.6 Outokumpu tipi klasik flotasyon hücresi ve pervanesinin görüntüsü ......................... 65
4.7 CPT kolonu ve Çayeli Bakır İşletmelerindeki kullanımı (köpük zonu). .................... 66
4.8 Alternatif kolon flotsayonu hücresi tasarımları ......................................................... 67
xvi
ŞEKİLLER DİZİNİ (devam ediyor)
No Sayfa
4.9 Alternatif kolon flotasyonu hücresi tasarımları ......................................................... 68
4.10 Alternatif Jet flotasyonu hücreleri........................................................................... 73
4.11 Alternatif pnömatik flotasyon hücreleri .................................................................. 76
4.12 Alternatif santrifuj flotasyonu hücreleri. ................................................................. 78
4.12 Çözünmüş hava flotasyonu ve köpük ayırıcı........................................................... 81
4.14 Jameson hücresi ile kolon flotasyonun karşılaştırılması .......................................... 84
4.15 İleri teknoloji flotasyon makinelerinin karşılaştırılması .......................................... 92
4.16 Zonguldak toz ve şlam kömürünün değişik flotasyon hücrelerinde flotasyonu ........ 95
5.1 Yeni nesil flotasyon makinelerinden kolon ve jet flotasyonu sistemleri ................. 100
5.2 ZKÜ’de geliştirilen pilot ölçekli siklojet hücresinin görünümü.............................. 102
5.3 Siklojet hücresindeki konik tüp ve etrafında oluşan hava kabarcıklar..................... 102
5.4 Siklojet hücresinde oluşturulan konik siklonik jet ve girdap akımının görüntüsü ... 102
5.5 Konik jete bağlı olarak oluşan kesme kuvvetleri ve jetin etkinliği.......................... 104
5.6 Siklojet ve mekanik hücrede oluşan hava kabarcıkların görüntüsü......................... 104
5.7 Pilot ölçekli Siklojet hücresinin şematik deney düzeneği ....................................... 105
5.8 Bazı önemli tasarım parametrelerinin hücre üzerinde gösterimleri ......................... 106
6.1 Numunelere uygulanan release flotasyon testi akım şeması ................................... 111
6.2 Şlam kömür ve iri kömür numunelerinin release eğrileri ....................................... 113
6.3 Dursunbey ve Azdavay kömür numunelerinin release eğrileri. .............................. 113
6.4 Optimizasyon deneylerinde uygulanan devre sistemi (kaba+ I.süpürme). .............. 114
6.5 Siklojet hücresinde by-pass ve artık alma sistemi .................................................. 115
6.6 Hava hızı ölçümlerinde kullanılan doğalgaz ölçer ve sistem üzerindeki görüntüsü. 117
6.7 Düşük ve yüksek hava hızlarının flotasyon köpüğünün görüntüsüne etkisi ............ 118
6.8 Kesitsel hava hızının ayırma verimine etkisi.......................................................... 120
6.9 Konik jet uzunluğunun ayırma verimine etkisi ...................................................... 122
6.10 Konik jet uzunluğuna bağlı olarak jet etkinliği ve emilen hava miktarları. ........... 123
6.11 Konik tüp daldırma derinliğinin ayırma verimine etkisi ....................................... 125
6.12 Konik tüp daldırma derinliğine bağlı olarak oluşan kabarcıkların görüntüsü ........ 126
6.13 Siklojet hücresinde tesis edilen duş ve jet tipi yıkama suyu sistemleri.................. 127
6.14 Yıkama suyu sistemlerinin ayırma verimine etkisi............................................... 128
xvii
ŞEKİLLER DİZİNİ (devam ediyor)
No Sayfa
6.15 Bias faktörünün ayırma verimine etkisi ............................................................... 131
6.16 Toplayıcı tipine bağlı olarak toplayıcı miktarının yanabilir verime etkisi ............. 134
6.17 Farklı tipteki köpürtücülerin oluşturduğu kabarcıkların görüntüleri ..................... 135
6.18 Köpürtücü tipinin ve miktarının yanabilir verime etkisi ....................................... 137
6.19 Sodyum silikat miktarının yanabilir verime etkisi................................................ 140
6.20 pH değerinin yanabilir verime etkisi.................................................................... 142
6.21 Katı oranın yanabilir verimine etkisi.................................................................... 143
6.22 Köpük kalınlığının yanabilir verimine etkisi........................................................ 146
6.23 Flotasyonda düşük ve yüksek köpük kalınlığının gang taşınımına etkisi .............. 146
6.24 Konik jet uzunluğunun yanabilir verime etkisi..................................................... 149
6.25 Konik jet uzunluğuna bağlı olarak yanabilir verimdeki azalma............................ 151
6.26 Yıkama suyu hızının ayırma verimlerine etkisi .................................................... 153
6.27 Gazyağı miktarının yanabilir verimlere etkisi ...................................................... 153
6.28 MIBC miktarının yanabilir verimlere etkisi ......................................................... 155
6.29 Katı oranının yanabilir verime etkisi.................................................................... 156
6.30 Şlam kömür ve iri kömürün flotasyonunda oluşan köpük tabakası görüntüsü....... 157
6.31 Şlam kömür ve iri kömür için flotasyon süresinin kül giderimine etkisi ............... 160
6.32 Siklojet hücresi sonuçlarının release eğrisi ile karşılaştırılması ............................ 161
6.33 Siklojet ve mekanik hücrede killerle kaplı tanenin hareketi.................................. 161
6.34 Dursunbey ve Azdavay kömürlerinin flotasyonunda köpük görüntüsü................. 162
6.35 Release test akım şeması ..................................................................................... 163
6.36 Temiz kömür külüne bağlı olarak toplamlı miktarın değişimi .............................. 164
6.37 Temiz kömür külüne bağlı olarak yanabilir verimin değişimi .............................. 164
6.38 Temiz kömür kükürt içeriğine bağlı olarak yanabilir verimin değişimi ................ 166
6.39 Jet yüksekliğine bağlı olarak köpük dönüş hızı ve emilen hava miktarları............. 166
6.40 Siklojet hücresindeki girdap akımının görüntüsü ................................................. 168
6.41 Konik jet uzunluğunun yanabilir verime etkisi..................................................... 168
6.42 Konik jet uzunluğunun piritik kükürtteki azalmaya etkisi .................................... 169
6.43 Konik jet uzunluğuna bağlı olarak temiz kömür piritik kükürt içeriği .................. 171
6.44 Yıkama suyu hızının yanabilir verime etkisi ........................................................ 171
xviii
ŞEKİLLER DİZİNİ (devam ediyor)
No Sayfa
6.45 Yıkama suyu hızının piritik kükürtteki azalmaya etkisi........................................ 172
6.46 Yıkama suyu hızının temiz kömür piritik kükürt içeriğine etkisi .......................... 172
6.47 Yıkama suyunun kül ve piritik kükürdü yıkama mekanizması ............................. 173
6.48 Dursunbey linyitinin Dowfroth- 250 ve 2EH ile flotasyonu. ................................ 175
6.49 Farklı köpürtücü tipinin ve miktarının yanabilir verime etkisi.............................. 176
6.50 Köpürtücü tipine bağlı olarak piritik kükürtteki azalmalar ................................... 177
6.51 Farklı köpürtücü tipinin ve miktarının piritik kükürtteki azalmaya etkisi ............. 178
6.52 Köpürtücü tipine bağlı olarak küldeki azalma oranları......................................... 179
6.53 pH değerinin yanabilir verime etkisi.................................................................... 179
6.54 pH değerinin piritik kükürtteki azalmaya etkisi .................................................... 180
6.55 Köpük kalınlığının yanabilir verime etkisi........................................................... 172
6.56 Köpük kalınlığının piritik kükürtteki azalmaya etkisi .......................................... 183
6.57 Köpük kalınlığının temiz kömür piritik kükürt içeriğine etkisi............................. 190
6.58 Flotasyon üresine bağlı olarak piritik kükürtteki azalma oranları. ........................ 191
6.59 Siklojet sonuçlarının kül bakımından release eğrisi ile karşılaştırılması ............... 192
6.60 Siklojet sonuçlarının piritik kükürt bakımından release eğrisi ile karşılaştırması.. 194
7.1 Release test yönteminin akım şeması..................................................................... 195
7.2 Sikojet hücresi deneylerinde kullanılan makine ve deneylerin yapılış yöntemleri … 196
7.3 Mekanik hücre deneylerinde kullanılan makine ve deneylerin yapılış yöntemleri .. 196
7.4 Kolon flotasyonu deney düzeneği ve deneylerin yapılış yöntemleri ....................... 197
7.5 Flotasyon makinelerinin performanslarının release eğrisi ile karşılaştırması .......... 200
7.6 Siklojet, mekanik ve kolon hücrelerinde artıktaki yanabilir madde kayıpları.......... 201
xix
ÇİZELGELER DİZİNİ
No Sayfa
3.1 Ülkelere göre kömür yıkama cihazlarının yüzde dağılımları ..................................... 21
3.2 Boyut grubuna göre MGS cihazının performansı...................................................... 31
3.3 Knelson cihazının İngiliz kömürü için test sonuçları................................................. 35
3.4 Kömürde bulunan bazı safsızlıklara ait manyetik çekilebilirlik değerleri .................. 44
3.5 Çeşitli kömürlerin manyetik ayırıcıda kükürt giderimleri.......................................... 45
3.6 Kimyasal kükürt giderme yöntemlerinden bazıları.................................................... 48
4.1 Kömür flotasyonunda kullanılan bazı önemli bastırıcı tipleri……............................... 62
6.1 Deneysel çalışmalarda kullanılan numunelerin kimyasal analizleri........................ 108
6.2 Şlam kömür numunesinin boyut dağılımı ve boyut gruplarında kül içerikleri......... 109
6.3 İri kömür numunesinin boyut dağılımı ve boyut gruplarında kül içerikleri............. 109
6.4 Azdavay kömür numunesinin boyut dağılımı ve boyut gruplarında kül içerikleri .... 109
6.5 Dursunbey kömür numunesi boyut dağılımı ve boyut gruplarında kül içerikleri ...... 110
6.6 Deneysel çalışmalarda kullanılan kömür numunelerinin release test sonuçları ....... 112
6.7 Besleme basıncına bağlı olarak kesitsel hava hızındaki değişimin etkileri.............. 119
6.8 Besleme basıncına bağlı olarak konik jet uzunluğundaki değişimin etkileri ........... 121
6.9 Konik jet uzunluğunun ayırma verimine etkisi ...................................................... 125
6.10 Yıkama suyu sistemine bağlı olarak yıkama suyu hızındaki değişimin etkileri..... 128
6.11 Deneysel çalışmalarda kullanılan toplayıcıların özellikleri .................................. 132
6.12 Toplayıcı tipine bağlı olarak toplayıcı miktarındaki değişim etkileri.................... 134
6.13 Köpürtücü tipine bağlı olarak köpürtücü miktarındaki değişimin etkileri ............. 137
6.14 Bastırıcı miktarındaki değişimin etkileri .............................................................. 140
6.15 pH değerindeki değişimin etkileri........................................................................ 141
6.16 Katı oranındaki değişimin etkileri........................................................................ 143
6.17 Köpük kalınlığındaki değişimin etkileri............................................................... 145
6.18 Besleme basıncına bağlı olarak konik jet uzunluğundaki değişimin etkileri ......... 148
6.19 Yıkama suyu hızındaki değişimin etkileri ............................................................ 150
6.20 Toplayıcı miktarındaki değişimin etkileri ............................................................ 152
xx
ÇİZELGELER DİZİNİ (devam ediyor)
No Sayfa
6.21 Köpürtücü miktarındaki değişimin etkileri .......................................................... 154
6.22 Pülpte katı oranındaki değişimin etkileri.............................................................. 156
6.23 Köpük kalınlığındaki değişimin etkileri............................................................... 157
6.24 Optimum tasarım ve çalışma parametreleri.......................................................... 158
6.25 Optimum koşullar altında yapılan flotasyon deneylerinin sonuçları. .................... 159
6.26 Konik jet uzunluğundaki değişimin etkileri. ........................................................ 167
6.27 Yıkama suyu hızındaki değişimin etkileri ............................................................ 170
6.28 Köpürtücü tipine bağlı olarak köpürtücü miktarındaki değişimin etkileri ............. 174
6.29 pH değerindeki değişimin etkileri........................................................................ 178
6.30 Köpük kalınlığındaki değişimin etkileri............................................................... 181
6.31 Konik jet uzunluğundaki değişimin etkileri ......................................................... 185
6.32 Yıkama suyu hızındaki değişimin etkileri ............................................................ 185
6.33 Köpük kalınlığındaki değişimin etkileri............................................................... 187
6.34 Dursunbey ve Azdavay kömürlerinin flotasyonu için optimum parametreler ....... 188
6.35 Dursunbey ve Azdavay kömürlerinin optimum koşulda flotasyon sonuçları ........ 189
7.1 Deneylerde kullanılan şlam kömür numunesinin kimyasal analizi ......................... 193
7.2 Şlam kömür numunesinin boyut dağılımı ve boyut gruplarında kül içerikleri......... 194
7.3 Zonguldak şlam kömürünün release flotasyon testi sonuçları................................. 195
7.4 Siklojet, mekanik ve kolon hücrelerinin deney sonuçları ....................................... 199
xxi
EK AÇIKLAMALAR DİZİNİ
Sayfa
A Kömür Analizlerinin Yapılış Yöntemleri................................................................. 223
xxii
xxiii
SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ
ε : hacimsel hava oranı
P1 : çıkış basıncı
P2 : giriş basıncı
ρ : pülp yoğunluğu
g : yerçekimi ivmesi
h : toplam yükseklik
Ca : taşıma kapasitesi
α : sabit sayı
d80 : toplam malzemenin %80’inin geçtiği elek boyutu
ρp : katı malzemenin yoğunluğu
Jg : kesitsel hava hızı
Av : hacimsel hava miktarı
Ww: yıkama suyu hızı
A : hücre kesit alanı
xxiv
1
BÖLÜM 1
GİRİŞ
Dünyada geniş rezervleri bulunan, emniyetli, üretimi kolay ve ucuz bir fosil yakıt olan
kömür, yakın gelecekte de bu özelliğini sürdürmeye devam edecektir. Bugün, dünya
elektrik üretiminin %39’u kömüre dayalı termik santrallerden yapılmaktadır. Bu oran
ülkemizde %23 düzeyinde olup, yakın ve orta vadede bu payını koruması beklenmektedir.
Ayrıca, Dünya çelik üretiminin %70’i kömür ve kok kullanılarak yapılmaktadır.
Ülkemizde, enerji çeşitliliği içerisinde diğer enerji kaynakları da muhakkak
kullanılmalıdır. Ancak kömür, özellikle ülkemiz için önemli bir özkaynak varlığı olması
nedeniyle, dışa bağımlılığı azaltmak ve enerji güvenliğini artırmak için muhakkak ön
planda tutulmalıdır.
Bugün itibariyle linyit rezervlerimizin 8.3 milyar ton, taşkömürü rezervlerimizin ise 1.3
milyar tonun üzerinde olduğu tahmin edilmektedir. Tüvenan olarak bakıldığında, kömür
kaynaklarımızın büyük çoğunluğunda çeşitli sorunlar vardır ve mevcut haliyle kullanımları
çevre anlamında önemli problemler yaratmaktadır. Linyit kömürlerimizin en önemli
sorunu kükürt içeriğinin oldukça yüksek ve ısıl değerinin düşük olmasıdır. Bu yüzden
linyitlerimiz genellikle termik santral yakıtı olarak değerlendirilmektedir.
Taşkömürlerimizde ise en önemli sorun kül içerikleri olup, kükürt bakımından önemli
sorunlar teşkil etmemektedir.
Ülkemiz kömürleri için yukarıda bahsedilen problemler nedeniyle, kömür hazırlama
işlemleri, kömürün kullanımı için muhakkak olması gereken bir uygulama haline
getirilmelidir. Ayrıca, dünyamızın içinde bulunduğu çevresel kirlenmenin getirdiği bazı
kısıtlamalar bakımından, kömürlerin işletilmesi sonucunda açığa çıkan her türlü atığın
zararlı etkilerinin giderilmesine yönelik çalışmalara da ağırlık verilmelidir. Çünkü
önümüzdeki yıllarda kömürlerimiz, getirilmesi çok olası bazı çevre kısıtlamalarıyla önemli
ölçüde kullanılamaz hale gelecek ve mevcut kömür kullanımı da yasaklanmaya
başlayacaktır.
2
Tüvenan kömürün yakılması sonucu, çevre ve insan sağlığı açısından zararlı olan en
önemli iki kirletici; kükürtdioksit (SO2) ve partiküler maddeler yani uçucu küldür.
Kükürtdioksit ve partiküler maddelerin çevreyi kirletme oranları, doğrudan, yakılan
kömürün kül ve kükürt içeriklerine bağlıdır. Yakılan kömürün kül ve kükürt içeriği artıkça,
çevre de o ölçüde kirlenmektedir. Ayrıca, yüksek kül ve kükürt yakma sistemlerinde
korozyona neden olmakta, cüruf oluşturmakta ve kazan borularının tıkanmasına neden
olmaktadır. Kükürt oksitlerin bulutlarda bulunan yağmur damlacıklarıyla birleşmesi
sonucu asit yağmurları meydana gelmektedir. Asit yağmurlarının, nehirlere ve göllere,
ormana ve bitki örtüsüne, binalara ve insan sağlığına olan zararlı etkileri önemsenmeyecek
derecede çoktur. Asit yağmurlarının, geçmişte, çok sayıdaki canlı ölümlerine ve
milyarlarca hektarlık ormanlık alanların yok olmasına neden olduğu bilinmektedir. Ayrıca,
havadaki kükürtdioksitin solunması, üst solunum yollarında boğucu, keskin ve tahriş edici
etkiler yaratmakta, solunum yolu ve akciğer hastalıklarına neden olmaktadır.
Kömürün yanması ile açığa çıkan kül ise, genellikle suyu ve toprağı kirletmektedir. Külün
atık olarak karada toplanması, yağmur suyuyla ekstraksiyona uğraması sonucu, suların ve
toprağın kirlenmesine neden olmaktadır. Ayrıca, külde bulunan eser miktardaki uranyum,
toryum ve radon gibi radyoaktif elementler çevre sağlığı açısından büyük tehlikeler arz
etmektedir. Örneğin, 2x150 MW kapasitey sahip Çatalağzı Termik Santralinde %50 küllü
kömürler yakılmakta ve her yıl ortalama 750 000 ton kül açığa çıkmaktadır. Bu küllerin
bertarafında ve nakliyesinde yaşanan sorunlar ve ayrıca çevrecilerin yoğun baskıları
Termik Santralleri daha temiz yakıtlar kullanmaya zorlamaktadırlar.
Kömürün yakılması sonucu oluşan yukarıdaki problemlerden ötürü, kömürlerden kül ve
kükürdün giderilmesi uzun yıllar kaçınılmaz bir çalışma alanı olmuştur. Önceleri herhangi
bir temizleme işlemine girmeden, doğrudan yakılan kömürler, günümüzde çeşitli
temizleme işlemlerinden geçirilerek kullanılmaktadır. Bu sayede, kömür yakılmadan önce
temiz bir yakıt haline getirilebilmektedir. Klasik kömür hazırlama yöntemleri (ağır ortam,
spiral, sallantılı masa, klasik flotasyon vb.) ile ortalama kül içeriği %40-50 olan şlamı
atılmış ince kömürlerden, %15-20’nin altında küllü ürünler elde etmek mümkündür.
Toz kömürlerin temizlenmesi için kullanılan en yaygın yöntemlerden biri de köpük
flotasyonudur. Dünya üzerinde yılda yaklaşık 142 milyon ton toz kömür flotasyon
yöntemi ile kül ve kükürdünden arındırılmakta ve bu rakam yeni flotasyon cihazları
3
geliştirildikçe günden güne artmaktadır. Ancak, flotasyon ile kükürdün uzaklaştırılma
oranı, inorganik kükürt içeriği ile sınırlı olmaktadır. Yani klasik kömür hazırlama
yöntemlerinde olduğu gibi, klasik flotasyon yöntemi de yalnızca kömürden inorganik
kükürdü uzaklaştırabilmektedir. Kömürdeki kükürdün büyük bir bölümünü oluşturan
organik kükürt ise, yalnızca kimyasal ve biyolojik yöntemlerle giderilebilmektedir. Ancak,
bu yöntemlerin uygulanabilirliğinin zor ve maliyetli oluşu, ayrıca kömürün yapısını
bozması, endüstriyel ölçekteki kullanımını kısıtlamaktadır. Bu yüzden, kükürt giderimi için
daha çok flotasyon yöntemi üzerinde durulmakta ve kükürtdü önemli ölçüde giderebilen
ASH ve CFC gibi alternatif flotasyon makineleri tasarlanmaktadır. Bilindiği gibi, klasik
(mekanik) hücrelerdeki bazı olumsuz koşullar (yüksek türbülans, iri boyutlu kabarcık
oluşumu, transmisyon kayıpları vb.) yüksek verim ile istenen kül ve kükürt oranlarında
temiz kömür üretimini zorlaştırmaktadır. Özellikle boyutun çok ince olduğu şlam
flotasyonunda, mekanik hücrede meydana gelen yoğun mekanik taşınma, düşük küllü
temiz kömür üretimini neredeyse imkansız hale getirmektedir.
Bu tez kapsamında, klasik flotasyon cihazlarına alternatif oluşturabilecek, özellikle çok
ince tanelerin flotasyonunda kül ve kükürt gidermede etkili olabilecek, yeni bir flotasyon
makinesi (Siklojet Hücresi) tasarlanmıştır. Klasik flotasyondaki olumsuz koşulları ortadan
kaldıran bu hücre ile kül ve kükürt giderme çalışmaları yapılmış ve yüksek kalitede
(örneğin Azdavay kömürü için ~%7 kül ve %0.81 kükürtlü) temiz kömürler üretilmiştir.
Ayrıca, şlam diye nitelendirilen çok ince boyutlu (d80~63 µm) ve yüksek küllü (%48.80)
bitümlü kömürlerden yüksek yanabilir verim değerleri (%70-80) ile oldukça düşük küllü
(%10-15) ürünler elde edilmiştir. Tesislerden derelere akıtılan veya termik santrallere ucuz
yakıt olarak verilen ve çevre kirliliğinde önemli etkiye sahip olan bu şlam (çamur)
yığınlarından ekonomik değeri olan kömürlerin üretilmesi, gerek ekonomik gerekse
çevresel sorunlara önemli ölçüde fayda sağlayacaktır.
4
5
BÖLÜM 2
KÖMÜR HAKKINDA GENEL BİLGİLER
2.1 KÖMÜRÜN TANIMI
Kömür, çoğunlukla bitki parçalarından oluşmuş, farklı organik ve inorganik maddeleri
bünyesinde barındıran, havanın oksijeni ile yanabilen, heterojen organoklastik bir tortul
kayaçtır. Kömür genel olarak, turba, linyit, taş kömürü ve antrasit olmak üzere başlıca dört
grup altında incelenmektedir. Kömürün ısıl değeri turbadan antrasite doğru artmakta olup,
her grup kömürün kullanım alanıda farklılık göstermektedir. Örneğin, linyitler termik
santrallerde elektrik üretimi için kullanılmakta iken, taş kömürleri daha çok demir çelik
sektöründe kullanılmaktadır.
Turba, kömür oluşumunun ilk evresini oluşturmaktadır. Turba oluştuktan sonra, artan
sıcaklık ve basıncın etkisiyle bir dizi fiziksel ve kimyasal değişiklik geçirir. Önce linyite,
sonra taşkömürüne ve en son aşamada antrasite dönüşür. Şartlar uygun olursa kömür son
aşamada grafite de dönüşebilmektedir. Turbanın, linyit, taşkömürü ve antrasite dönüşmesi
sürecine kömürleşme denir. Kömürleşme süreci, turbanın oluştuğu bataklıkta turbanın
üzerinin ince klastik veya diğer tortullarla örtülmesiyle başlamaktadır. Bu örtülme
sonucunda basınç ve sıcaklık artmakta, bitki kalıntıları sıkışmakta ve bakterilerin etkileri
sonucunda meydana gelen biyokimyasal olaylarla turbalar meydana gelmektedir. Bu
turbalar zamanla gazlarını (N, H) ve özellikle oksijeni kaybederek karbon yönünden zengin
kömürler oluştururlar (Keskin 1986, Karayiğit 1998).
Bir kömür örneği çıplak gözle incelendiğinde, rengi kahverengiden siyaha kadar değişiklik
gösterebilir. Orijinal durumdaki bitki kısımlarının ve kömürleşme sürecinin farklılığı,
kömürlerde fiziksel ve kimyasal yapıdaki oluşumları meydana getirir. Bu oluşumlar
genellikle bantlı yapıdadır ve gözle seçilebilir. Kömürün iyi bir şekilde değerlendirilmesi
ve kullanılması bunun içindeki oluşumların (litotiplerin) tanınmasına, bilinmesine ve
6
gerektiğinde birbirlerinden ayrılmasına bağlıdır. Kömürün ince kesit veya parlatma halinde
hazırlanması ile yapılacak mikroskop incelemeleri, bu oluşumlarında değişik yapıda ve
gözle seçilemeyen bitki parçalarından oluştuğunu ortaya koyar. Litotipleri meydana getiren
bu bitki parçacıklarına “maseral” adı verilir. Kömürün litotipleri ise; vitrain (parlak),
clarain (parlak ve donuk şeritli), durain (donuk bandlı) ve fusain (ipliksi yapılı)’dir.
Maseralleri ise vitrinit (parlak), eksinit (koyu gri) ve inertinit (açık gri)’tir (Ateşok 2004,
Karayiğit 1998).
2.2 KÖMÜRÜN FİZİKSEL VE KİMYASAL ÖZELLİKLERİ
2.2.1 Yoğunluk
Kömürün yoğunluğu kömürleşme derecesine bağlı olarak değişmektedir. Sabit karbon,
uçucu madde, nem ve içerdiği kül miktarı yoğunluğu etkileyen en önemli faktörlerdir.
Karbon miktarı; %60’tan %96’ya kadar artarken, yoğunluk da 1.20 gr/cm3’den 1.70
gr/cm3’e kadar yükselir. Linyitlerin yoğunluğu 0.5-1.30 gr/cm3, bitümlü kömürün 1.15-
1.70 gr/cm3, antrasitin ise 1.40-1.70 gr/cm3 arasındadır (Ateşok 2004).
2.2.2 Nem
Kömürler; kömürleşme derecelerine göre farklı nem içerirler. Herhangi bir nemlendirme
veya kurutma olmadığı taktirde ocak çıkışında; taşkömürü %1–3, sert linyitler %20-30,
yumuşak linyitler % 40-60, turbalar ise %60’in üzerinde nem içerirler. Görüldüğü gibi,
kömürün ocak çıkışında içerdiği nem miktarı, kömürleşme dercesi artıkça azalmaktadır.
Kömürde nem hem fiziksel hemde kimyasal olarak bulunabilmektedir.
Genel olarak kömürde nem; “bünye nemi”, “kaba nem” ve “molekül suyu” olmak üzere
başlıca üç şekilde bulunur. Bünye nemi; adsorpsiyonla ve kapiler kuvvetlerlerle fiziksel
olarak kömüre bağlı olan suyu ifade eder. Kaba nem ise kömür yüzeyinde tutulan suyu
ifade eder. Molekül suyu ise kömüre kimyasal olarak bağlı olan sudur ( Meriçboyu vd.
1998).
7
2.2.3 Gözeneklilik ve Yüzey Alanı
Kömür oldukça gözenekli bir maddedir. Boyutları; birkaç mikron ile birkaç milimetre
arasında değişen boşluklara sahiptir. Karbon içeriği %75’in altında olan kömürler makro
gözenekli, %85-91 arasında olan kömürler ise mikro gözeneklerden oluşmaktadır.
Gözenekler, kılcal damarlar şeklinde olabileceği gibi küresel veya düzensiz şekillerde de
olabilirler. Kömürün fazla gözenekleri olması; çabuk yanmasına ve okside olmasına neden
olur. Kömürün gözeneklilik derecesi doğrudan doğruya külsüz ve kuru halde iken içerdiği
karbon miktarına bağlıdır.
Yüzey alanı, kömürün adsopsiyon ve reaktivite gibi önemli özelliklerini etkilemektedir.
Kömürün yüzey alanı kömürleşme dercesine bağlı olarak değişmekte ve koklaşabilen taş
kömüründe en düşük seviyeye inmektedir. Linyitlere doğru artan yüzey alanı, antrasitlerde
de, koklaşabilen taşkömürüne oranla biraz daha yüksektir. Linyitin yaklaşık yüzey alanı
150 m2/g seviyesindedir ve bu alanın %90’ı gözeneklerden oluşur (Meriçboyu vd. 1998).
2.2.4 Sertlik
Kömürün sertliği, ekonomik yönden önem taşıyan ufalanma ve öğütülebilme özelliklerini
etkiler. Ayrıca, kömür-su karışımı yakıtlar ve sıvılaştırma prosesinde önemli rol oynar.
Kömürün sertliği, cinsine, karbon miktarına ve uçucu madde miktarına bağlıdır. Karbon
miktarı arttıkça sertlik azalır. Linyitlerin Mohs sertlik ölçeğinde aldıkları değer yaklaşık
olarak 1-3; Bitümlü kömürler için 2.5-3 ve antrasitler için 3-4 aralğındadır (Schobert 1987,
Boylu ve Ateşok 2000).
2.2.5 Ufalanabilirlik ve Öğütülebilirlik
Bir parçanın daha küçük parçalara ayrılması olayına “ufalanabilirlik” denir.
Ufalanabilirlik, kömürün önemli özelliklerinden biridir. Kolay ufalanabilen kömürler,
kolayca oksitlenebilirler. Bu oksitlenme; ani yanmalara, koklaşabilir kömürlerin
koklaşabilme özelliklerinin azalmasına ya da tamamen kaybolmasına neden olur. Kömürün
ufalanabilirliği, fiziksel, kimyasal ve içerdiği bileşiklerin özelliklerine bağlıdır.
8
Kömürün öğütülebilirliği, sertlik, mukavemet ve kırılganlık gibi fiziksel özelliklerine bağlı
olup, kömür tozu yakıt olarak kullanıldığında önem taşımaktadır. Kömürün sertliği arttıkça
öğütülebilirliği azalmaktadır. Kömürün öğütülebilirliğini saptamak için Hardgrove test
cihazı kullanılır. Bu cihaz öğütmenin sekiz tane çelik, yuvarlak bilye ile yapıldığı minyatür
bir değirmendir. Öğütülebilirliğin hesaplanmasında 0.074 mm delik açıklığına sahip eleğin
altına geçen kömürün ağırlığı kullanılmaktadır. Hardgrove index değeri kömürün
öğütülebilirliği ile ters orantılı olarak değişir. Yani yüksek bir hardgrove değeri kolay,
küçük bir değer ise zor öğütülebilirliği gösterir. Bitümlü kömürlerin Hardgrove indexsi
(HGI) 45-80 arasında iken, linyitlerde 25-40 arasındadır (Bilgin vd. 1998).
2.2.6 Özgül Isı
Özgül ısı, birim kütlenin ısıl kapasitesi olarak tanımlanır. Kömürün özgül ısısının en çok
kullanıldığı yer, koklaştırma prosesi için gereken ısının hesaplanmasıdır. Kömürün özgül
ısısı genellikle 0.2-0.4 kcal/kg 0C arasındadır. Suyun özgül ısısı, kömürünkinin yaklaşık 4
katı kadar olduğundan, kömürün nem içeriğinin artması, özgül ısısında büyük ölçüde artışa
neden olur (Meriçboyu vd. 1998).
2.2.7 Isıl ve Elektriksel İletkenlik
Kömürde uçucu maddenin, nem ve yoğunluğun artmasıyla ısıl iletkenlik artmaktadır.
%12.1 nem içeren linyitte, ısı iletim katsayısı 0.142 kcal/mh 0C iken, antrasitte 0.205
kcal/mh 0C’tir (Gumz 1962).
Kömürün rutubet oranı ve mineral madde içeriği arttıkça, dielektrik katsayısı
yükselmektedir. Bunun yanında, kömürleşme oranına da bağlıdır. Kömür, kömürleşme
derecesi arttıkça, özellikle %87 karbon oranından sonra, iletkenliğinin arttığı
görülmektedir (Meriçboyu vd. 1998).
2.2.8 Renk ve Çizgi Rengi
Kömürlerin rengi, açık kahverenginden koyu siyaha kadar değişir. Bitümlü kömürler ve
antrasitlerin renkleri, siyahın değişik tonlarında değişir. Linyitler ise kahverenginin
9
tonlarındandır. Çizgi rengi, bir kömür parçası ile pürüzlü bir porselen yüzey üzerine çizgi
çizilerek elde edilir (Ateşok 2004).
2.2.9 Plastikleşme
Metalürjik kok üretiminde kömürün kullanılabilmesi için 350-500 0C arasında
yumuşayarak belli bir akışkanlık kazanması gerekmektedir. Kömürün akışkanlık
kazanmasına “plastikleşme” denir. Plastikleşmenin ölçüsü Gieseler plastometresi ile
ölçülür. Akışkanlığı 70 ile 1000 ddpm arasıda olan kömürler iyi kalitede kok verir (Ateşok
vd. 1998, Kemal ve Arslan 1999).
2.2.10 Kül
Kömür yandığında kalan külün kaynağı, kömürün içerdiği mineral maddelerdir. Kömürün
içinde bulunan organik maddeler yanma esnasında oksitlenerek veya parçalanarak geride
kül bırakırlar. Külün rengi tam beyaz ile çikolata rengi arasında değişir. Kül temelde
silisyum, alüminyum, demir, kalsiyum ve az miktarda magnezyum, titan, sodyum ve
potasyum bileşiklerinden oluşur. Silikatların kaynağı, şist ve kil mineralleri iken; demir
oksitin en önemli kaynağı pirittir. Kalsiyum ve magnezyum oksitler ise karbonat
minerallerinin parçalanması sonucu oluşur. Kül, kömürde istenmeyen bir bileşendir ve
yakma işlemi sonunda atılır. Bazı bileşenleri çeşitli amaçlar (örneğin tuğla yapımı) için
kullanılabilsede ekonomik değeri oldukça düşüktür. Ayrıca, yüksek kül, kok üretimde
kokun sağlamlığını azaltmaktadır (Ateşok vd. 1998, Meriçboyu vd. 1998).
2.2.11 Uçucu Madde
Kömür, oksijensiz ortamda ısıtıldığında gaz ve sıvı ürünler halinde birtakım maddeler
çıkmakta ve geride kok kalmaktadır. Isıtmaya bağlı olarak çıkan bu gaz ve sıvı maddelere
kömürün “uçucu maddesi” denir. Kömürün uçucu maddeleri; hidrojen, karbonmonoksit,
metan, katran buharı, karbondioksit ve su buharıdır. Linyitlerin yaklaşık %40’ı uçucu
maddelerden oluşur. Kömürleşme derecesi arttıkça uçucu madde miktarı azalmaktadır.
Düşük uçucu içeren kömürler kısa alevle, yüksek uçucu içeren kömürler ise uzun alevle
yanmaktadır (Ateşok 2004, Yıldız 2007).
10
2.2.12 Karbon ve Hidrojen
Kömür yandığı zaman oluşan ısının hemen hemen tamamı içerdiği karbon ve hidrojenin
yanması sonucunda oluşmaktadır. Karbon ve hidrojen, kömürde hem organik hemde
inorganik yapıda bulunabilmektedir. Kömürleşme derecesi artıkça hidrojen/karbon oranı
küçülmekte, karbon miktarı artmaktadır. Turba, linyit, bitümlü kömür ve antrasit için kuru
ve külsüz bazda hidrojen yüzdeleri sırasıyla ~5.5, ~5 , ~4.5-5.5 ve ~3-4’tür. Karbon
yüzdesi ise sırasıyla ~60, ~65-75, ~90-92 ve ~92-94’tür (Ateşok 2004).
2.2.13 Azot ve Oksijen
Kömürün içerdiği azotun tamamı organik yapıdadır ve miktarı genellikle %15 ’in üzerine
çıkmamaktadır. Genellikle bitümlü kömürlerin azot içerikleri linyitlerinkinden fazladır.
Kömürün yanması ile oluşan azot oksitler, kükürt oksitlerden sonra kömürden kaynaklanan
ikinci önemli hava kirleticidir.
Kömürde oksijen içeren fonksiyonel gruplar; hidroksitler, karboksilik asitler, eterler,
furunlar ve piranlardır (Meriçboyu vd. 1998).
2.2.14 Kükürt
Kömürde kükürt; organik, piritik, sülfat ve elementer kükürt olmak üzere başlıca dört
şekilde bulunur. Kömürün kükürt türleri aşağıda ayrı bir başlık altında ayrıntılı olarak
incelenmiştir (Bkz. 2.3).
2.2.15 Isıl (Kalorifik) Değer
Kömürün ısıl değeri, kömürleşme derecesine ve organik yapısına karışmış olan yanmayan
maddelerin miktarına bağlıdır. Kömürün ısıl değeri, kömürün yaşına bağlı olarak değişir ve
yaş arttıkça ısıl değerde artar. Taş kömürlerinin ısıl değeri yaklaşık 5000-7000 kcal/kg
iken; linyitlerin 3000-5000 kcal/kg’dır (Özdoğan ve Ünver 1998). Kalorimetrede
hesaplanan ısıl değer “üst ısıl değer” olarak tanımlanır. Alt ısıl değer ise kolorimetrede
yanma ile oluşan tüm suyun yoğunlaşma ısısının, üst ısıl değerden çıkarılmasıyla bulunur.
11
2.3 KÖMÜRDE BULUNAN KÜKÜRT TÜRLERİ
Tüm kömürler değişik oranlarda kükürt içerir. Genel olarak linyitler 0.3-6 aralığında, taş
kömürleri ise 0.6-3 aralığında kükürt içermektedir. Ancak, kükürt içeriği %6’ın üzerinde
olan kömürlerde (linyitler) mevcuttur (Özdoğan ve Ünver 1998, Ateşok 2004). Kömürdeki
kükürt; organik ve inorganik olmak üzere başlıca iki formda bulunmaktadır. İnorganik
kükürt kömürde; “sülfat”, “piritik” ve “elementer kükürt” olarak bulunur. Ancak, bazı
araştırmacılar kömürdeki kükürdü organik, piritik ve sülfat kükürdü olmak üzere başlıca üç
grup altında toplamaktadırlar.
2.3.1 Organik Kükürt
Kömürde hidrokarbon yapıya bağlı olarak bulunan kükürde “organik kükürt” denir. Bu tür
kükürdün kökeni, kömürü oluşturan bitkisel maddelerin içerdiği aminoasitler
(proteinler)’dir. Kükürt yanabilir olduğundan kömürün ısıl değerini olumsuz yönde
etkilemez. Ancak, kömürün yanmasıyla kükürdün önemli bir bölümü oksitlenerek SO2
gazına dönüşür. Bu da hava kalitesini olumsuz yönde etkiler. Organik kükürt bileşiklerini
ayırmak ve analiz etmek için kömürün makromoleküler yapısını parçalamak gerekir. Başka
bir deyişle, organik kükürt, kömürün organik materyalinin bir parçasıdır. Bu nedenle,
kimyasal bağlar kırılmadan fiziksel yöntemlerle uzaklaştırılması mümkün değildir. Fiziksel
zenginleştirme yöntemleri ile kömürdeki kükürt miktarı yalnızca bünyedeki organik kükürt
seviyesine kadar inebilmektedir (Jorjani et al. 2004, Bilir 1993).
Kömürde bulunan organik kükürt bileşikleri, alifatik ve aromatik kükürt bileşikleri olmak
üzere ikiye ayrılır. Alifatik kükürt bileşikleri genelde termal olarak dayanıksızdırlar. Isıtma
veya piroliz sırasında H2S ve daha kararlı heterosiklik bileşikler oluştururlar. Organik
kükürt bileşikleri içinde en kararlı olanları tiyofenlerdir. Bu bileşiklerin giderimi oldukça
zor ve yavaştır. Kömürleşme derecesi yükseldikçe tiyofenik kükürt oranı da
yükselmektedir (Morrison 1981, Doğan 1988, Yaman vd. 1998, Sönmez 2000). Dünyadaki
kömürlerin büyük bir kısmında toplam kükürt oranı %0.4-9 arasındadır. Organik kükürt
genellikle %0.5-2 arasındadır ve toplam kükürdün %97’sine kadar çıkabilmektedir (Ateşok
1986).
12
2.3.2 İnorganik Kükürt
Kömürde inorganik kükürt; piritik, sülfat ve elementer kükürt olmak üzere başlıca üç
şekilde bulunur. Kömürleşme derecesi arttıkça inorganik kükürdün toplam kükürt içindeki
oranı artar.
2.3.2.1 Piritik Kükürt
Kömürde inorganik kükürdün büyük bir bölümü disülfür halinde demire bağlanmış olarak,
yani FeS2 şeklinde bulunmaktadır. Kömürde, FeS2 bileşiğinin iki farklı kristal yapısı
vardır. Kristal yapısı kübik olan tür “pirit”, rombik olan tür ise “markazit”tir. Bu iki
mineralin özgül ağırlıkları da birbirinden farklıdır. Piritin özgül ağırlığı 5, markasitin özgül
ağırlığı ise 4.87’dir. Pirit markazitten daha kararlı ve daha az reaktiftir. Markazit 450 oC
sıcaklığa ısıtıldığında pirite dönüşmektedir (Yaman 1998, Tsai 1982). Sonuç olarak, piritik
kükürt kömürde bulunan pirit ve markasitten meydana gelmekte ve pirit daha fazla
bulunduğu için “piritik kükürt” denilmektedir. Kömürdeki makroskobik pirit tanecikleri;
bantlar, damarlar, boğumcuklar, mercekler veya dissemine şekilde bulunabilmektedir.
Gözle görülebilir ya da mikroskobik olsun piritik kükürt, kömürden serbestleştirildiği
takdirde flotasyon veya diğer zenginleştirme yöntemleriyle kömürden ayrılabilir (Baruah
and Gogoi 1998, Ateşok 1986, İman 2006). Pirit bileşiğinin (FeS2 ) kristal ve geometrik
yapısı Şekil 2.1’de gösterilmiştir. Bu yapıda, her bir demir iyonu altı adet kükürt atomuna
koordine olmuş şekilde bulunmaktadır. Piritteki Fe+2 iyonu, disülfür iyonları (S2-2) ile
sarılmış halde; NaCl tuzundaki yapıya benzemektedir. S-S bağının merkezi, NaCl’deki
klora karşılık gelmektedir (Açışlı 2002).
Şekil 2.1 Pirit mineralinin kristal ve geometrik yapısının görüntüsü.
13
Piritik kükürdü, yoğunluk farkından faydalanarak kömürden fiziksel yöntemlerle
uzaklaştırmak mümkündür. Piritin yoğunluğu kömüre göre daha büyüktür. Eğer tane
boyutu çok küçükse (-0.5 mm) flotasyon yöntemi ile de kükürt uzaklaştırılabilmektedir.
2.3.2.2 Sülfat Kükürdü
Sülfat kükürdü çoğunlukla, kalsiyum ve demir sülfat kristalleri halinde ve gevşek yapılı
olarak kömürün yapısında bulunur. Başka bir deyişle, CaSO4 2H2O (Jibs) ve kömürün hava
ile uzun süre teması sonucunda oluşan FeSO4 bileşikleri halindedir. Kömürün ihtiva ettiği
sülfat kükürdünün miktarı oldukça azdır, ancak oksitlenme sonucu sülfat kükürt miktarı
artmaktadır. Sulfat kükürdü (özellikle FeSO4 ve CuSO4 gibi) suda kolay çözünebildiğinden
kömürden uzaklaştırılması oldukça kolaydır. Ancak, Alçıtaşı, Jips (CaSO4.2H2O), suda
çözünmeyen bir bileşiktir. Fakat, flotasyonda çeşitli bastırıcıların kullanılmasıyla
kolaylıkla bastırılabilir. Jibs yanma işleminde de kolay bozulmadığı için hava kirliliği
açısından da önemli bir problem teşkil etmemektedir (Kawatra and Eisele 1997, Yaman vd.
1998, Abdollahy et al. 2006). Kömürün yanması sırasında, sülfat kökenli kükürt yanmadığı
için külde kalmaktadır. Ayrıca, kömürün bünesindeki karbonatlı minerallerin miktarına
bağlı olarak bir miktar yanabilir kükürt (850 0C’de yanan ve SO2 gazı çıkaran kükürt)
sülfat oluşturmakta ve küle geçmektedir. Yanmayan orijinal sülfat ve sonradan oluşan
sülfatlar külde kükürt olarak isimlendirilir. Kömürdeki külde kükürt miktarı, toplam
kükürdün %20-50’si kadardır (Yıldız 2007).
2.3.2.3 Elementer Kükürt
Elementer kükürt, kömür gibi güçlü doğal hidrofobdur. Bu yüzden, flotasyonda önemli
ölçüde problem yaratabilir. Ancak kömür içerisindeki oranının oldukça düşük (<%0.2)
olması bu sorunu ortadan kaldırmaktadır (İman 2006, Yıldız 2007). Piritin hidrofob
olmasına neden olan, yapısında bulunan elementer kükürt atomlarıdır. Ayrıca, uygun
koşullar altında kömürdeki pirit, elementer kükürde dönüşebilmektedir. Elementer kükürt
oluşturabilecek iki reaksiyon aşağıda verilmiştir:
2 Fe+3 + FeS2------� 3 Fe+2 + 2 S (2.1)
FeS2 + 3 H2O-----� Fe(OH)3 + 2 S0 +3 H+ + 3e- (2.2)
14
Ortamın elverişli olması durumunda yukarıdaki kükürtler, kömürde elementer kükürt
olarak kalacak ve flotasyonda sorun yaratacaktır. Ancak bu kükürtlerin oksidasyona
uğramaları sonucunda, sülfat (SO42-) kükürdü meydana gelecek ve flotasyonda çözündüğü
için sorun olmayacaktır (Kawatra and Eisele 1997).
2.4 KÖMÜRLERİN SINIFLANDIRILMASI
Bir kömürün fiziksel ve kimyasal özellikleri, kömürlerin sınıflandırılmasında ve kömür
kalitesinin belirlenmesinde kullanılmaktadır. Bir kömürün kalitesi, kömürün maseral ve
mineral madde içeriği ile birlikte kömürleşme derecesine bağlıdır. Kömürlerin
sınıflandırılmasında genel olarak sabit karbon yüzdesi, kalorifik değer, uçucu madde, nem
ve hidrojen yüzdeleri temel olarak alınmıştır. Kömür kalitesinin belirlenmesi amacıyla, pek
çok uluslararası kuruluş, örneğin ASTM ve ISO ve başka ulusal kuruluşlar tarafından
analiz standartları (Frazer, Collier, Cambell, Şeyler, Grout, Pars, Toronto, Grüner, Doğal
ve Jenetik sınıflandırmaları gibi) geliştirilmiştir. Uluslararası geçerliliği olan ve en çok
kullanılan sınıflandırma türleri ASTM ve ISO sınıflandırmalarıdır.
ASTM sınıflandırması, yüksek kömürleşme derecesine uğramış kömürlerde kuru ve külsüz
esasa göre sabit karbon ve uçucu madde yüzdeleri; düşük kömürleşme derecesine uğramış
kömürlerde alt kalorifik değer, koklaşma ve havanın etkisi ile bozulma özellikleri
gözönünde tutularak ortaya çıkarılmıştır. Bu sınıflandırmada kömürler; antrasit, bitümlü
kömür, alt bitümlü kömür ve linyit olmak üzere dört ana sınıfa ve bunlarda kendi içlerinde
alt sınıflara ayrılmaktadırlar (Ateşok 2004).
Uluslararası Standartlar Örgütü (ISO) tarafından desteklenen sınıflamada; kalorifik değer,
uçucu madde içeriği, sabit karbon miktarı, koklaşma ve kekleşme özellikleri temel
alınarak, kömürler sert (taşkömürü) ve kahverengi (alt-bitümlü ve linyit) kömürler olarak
iki ayrı sınıfa ayrılmıştır: Sert Kömürler (Taşkömürü-Hard Coal); nemli ve külsüz bazda
24 MJ/kg (5700 kcal/kg) üzerinde kalorifik değere sahip olan kömürdür. Uçucu madde
içeriği, kalorifik değer ve koklaşma özelliklerine göre “koklaşabilir kömürler”, “diğer
bitümlü kömürler” ve “antrasit” olarak üç alt sınıflara ayrılır. Koklaşabilir kömür, yüksek
fırınlarda kullanılabilir kalitede koklaşma özelliğine sahip olup, metalurjik kömür olarakta
adlandırılır. Diğer bitümlü kömürler ve antrasit ise, koklaşabilir kömür olarak
sınıflandırılmayan taşkömürüdür. Bu kömürler buhar kömürü (steam coal) olarak da
15
adlandırılır. Kahverengi kömürler (Brown Coal); nemli ve külsüz bazda 24 MJ/kg (5700
Kcal/kg) altında kalorifik değere sahip olan kömürdür. Toplam nem içeriği ve kalorifik
değere göre “yarı bitümlü kömür” ve “linyit” olmak üzere başlıca iki alt sınıfa ayrılırlar.
Yarı bitümlü kömür, 17-24 MJ/kg (4165-5700 kcal/kg) arasında kalorifik değere, linyit ise
17 MJ/kg (4165 kcal/kg) altında kalorifik değere sahip olan kömürdür.
2.5 KÖMÜRÜN PETROGRAFİK İÇERİĞİ
Kömürün petrografik içeriği, koklaştırma, sıvılaştırma ve gazlaştırma alanlarında büyük
önem kazanır. Bir taşkömürü numunesine gözle bakıldığında parlak ve donuk bantlardan
oluştuğu gözlenir. Parlak bantlar vitren ve klaren iken, donuk bantlar durain ve füzendir.
Bunların hepsine kömür kayacı anlamına gelen litotip denir. Litotipler de maserallerden
oluşurlar. Maseraller, kömürleri oluşturan en küçük mikroskobik birimlerdir ve az veya
çok homojen yapıya sahiptirler. İnorganik kayaçların en küçük birimleri olan minerallere
benzetilebilirler. Maseraller bir araya gelip maseral gruplarını oluştururlar. Maseral
grupları da gözle değil, sadece mikroskop altında görülebilirler. Vitrinit, inertenit ve eksinit
terimleri bu maseral gruplarına verilen adlardır. Dört kömür kayacından sadece vitren ve
füzen bir maseral veya maseral grubundan oluşur. Örneğin, vitren tamamen vitrinit ve
füzen de tamamen inertenitdir. Düren ve klarende ise, bir maseral grubu hâkimken diğer
iki maseral grubu, bu kömür kayaçlarının az bir bölümünü oluştururlar.
2.6 KÖMÜRÜN İÇERDİĞİ SAFSIZLIKLAR
Kömürün içerdiği ve gerek kullanım gerekse kömür yıkamada önem taşıyan safsızlıklar
nem, kül ve kükürt olamak üzere başlıca üç grupta toplanmaktadır. Nem (su), kömür
yerindeyken, kuru ve yağlı gözükmesine karşın, su ile doygundur. Bu nem varlığı, yatak
nemi olarak adlandırılır. Nem, kömürün yüzeyinde olduğu gibi, kömür içindeki çatlak ve
gözeneklerde de bulunabilir. Taşkömürleri, orijinal bazda, genellikle % 10'un altında nem
içerirken, linyitler, kalitesine bağlı olarak % 55'lere kadar ulaşan oranlarda nem
içerebilirler. Bütün kömürler karbon haricinde organik olmayan maddeler içerirler.
Kömürün yanmasından sonra, yanmayan maddelerden oluşan bu artığa kül denir. Külün
büyük bir kısmı kimyasal bileşim olarak silisyum, alüminyum ve demir oksitlerinden
ibarettir. Kömürlerde bünye külü ve harici kül olmak üzere başlıca iki türlü kül bulunur.
16
Bünye külü, kömürü oluşturan bitkilerden gelen inorganik maddelerdir ve kömürdeki
toplam külün % 2-3' ünü oluştururlar. Harici kül ise, kömürü oluşturan bitkilerin dışında
kömüre karışan yabancı maddelerdir. Bu maddeler, kömüre, kömürleşme esnasında
karışabileceği gibi, kömürleşmeden sonra da kömür damarları içindeki çatlak ve kırıklar
boyunca girebilirler. Bu yabancı maddeler kil, şist, kumtaşı, kireçtaşı ve benzerleri olabilir.
Bunlar, kömür içinde mikroskobik parçalar halinde bulunabileceği gibi, damarlar ve/veya
tabakalar halinde de bulunabilir. Yabancı maddeler, tüvenan kömüre, üretim esnasında
tavan ve taban yantaşlarından da karışabilir. Bunların hepsi harici külü oluştururlar. Bünye
külü, kömürden, yıkama yöntemleriyle uzaklaştırılamazken, harici kül, kömür yıkama
yöntemleriyle belli bir oranda azaltılabilir.
Kükürt kömürde en istenmeyen safsızlıklardandır. Yüksek kükürtlü kömürlerin yakılması
sonucunda atmosferdeki kükürtdioksit (SO2) emisyonları artmakta ve asit yağmurlarına
neden olup bundan çevre ve insan sağlığını ciddi şekilde etkilemektedir. Kükürt,
metalurjide kullanılan kokun kalitesini de düşürmektedir. Ayrıca, kükürtlü kömürlerin
yakılmasıyla yakma sistemlerinde korozyon meydana gelmekte, curüf oluşmakta ve kazan
boruları tıkanmaktadır. Kükürt bazı kömürlerde az, bazılarında ise çok bulunur.
Kömürlerde bulunan kükürt organik, inorganik veya sülfat formda bulunabilir. Bunlara ek
olarak bazı kömürlerde elemanter kükürtle de karşılaşılmıştır. Organik kükürt, kömürün
organik materyalinin bir parçasıdır. Bu nedenle, kömürden fiziksel yöntemlerle
uzaklaştırılması mümkün değildir. Sülfat kükürdü, kömürde toplam kükürtün çok az bir
kısmını oluşturur. Jips (CaSO4) halinde bulunduğu gibi, kömürün hava ile uzun süre teması
sonucu FeSO4 olarak da bulunabilir. Piritik kükürt ise, pirit ve markasit minerallerine bağlı
olarak bulunur. Kömür içerisinde bantlar, damarlar, mercekler, küresel veya dissemine
tanecikler halinde türlü şekil ve biçimlerde dağılabilirler. İster gözle görülebilir
(makroskobik), ister mikroskobik olsun piritik kükürt, kömürden serbestleştiği takdirde
flotasyon veya diğer zenginleştirme yöntemleriyle kömürden temizlenebilir.
2.7 KÖMÜRÜN KULLANIM ALANLARI
Kömürün yanıcı maddeler içermesi, çağlar boyunca yakacak olarak kullanılmasına neden
olmuş, ancak buharla çalışan makinelerin üretilmesinden sonra, pek çok sanayi dalında da
kullanılmaya başlamıştır. Günümüzde daha çok bir enerji kaynağı olarak tüketilen kömür,
17
gelişmiş ülkelerde, özellikle kimya sanayiinde, boyadan ilaca, gübreden plastiğe kadar çok
geniş bir alanda, önemli bir hammadde olarak yer almaktadır.
2.7.1 Kömürün Termik Santrallerde Elekrik Enerjisi Üretimi İçin Kullanımı
Kömür elektrik üretiminde vazgeçilmez bir yakıttır. Dünya birincil enerji ihtiyacının
yaklaşık % 23.3’ü kömürden karşılanmakta ve dünya elektrik üretiminin yaklaşık % 39’u
kömürden üretilmektedir. Elektrik üretiminin yaklaşık %95’ini kömürden sağlayan
Polonya elektrik üretiminde kömür kullanan ülkeler arasında başı çekmekte, %93’lük
oranla Güney Afrika Cumhuriyeti ikinci sırada yer almaktadır. Bunları sırasıyla; Çin Halk
Cumhuriyeti (%79), Avustralya (%77) Hindistan (%68), Çek Cumhuriyeti (%62),
Yunanistan (%61), Almanya (%51) ve ABD (%51) izlemektedir (DPT 2006).
Türkiye’de, 1990 yılında %1 taşkömürü ve %34 linyit olmak üzere kömürün elektrik
üretimindeki payı %35 iken, 2003 yılında %3 taşkömürü ve %18 linyit olmak üzere %21
seviyesine gerilemiştir. Buna karşılık 1990 yılında doğal gazın elektrik üretimindeki payı
%18 iken 2005 yılında % 32 seviyesine yükselmiştir. 2005 yılında, toplam elektrik üretimi
içerisindeki taşkömürü payının yaklaşık %6 olacağı tahmin edilmektedir (DPT 2006).
Kömür, termik santrallerde, %60’ı 90 mikronun altında olacak şekilde öğütüldükten
sonrra, sıcak havayla sürüklenerek, 1100-12000C’taki yanma odalarına püskürtülmektedir.
Termik santrallerin karakteri gereği, kullanılan enerji kaynağının ancak %30’u net
elektriğe dönüşmekte, geri kalanı ise artık ısı olarak çıkmaktadır (Beker 1998).
Günümüzde bu artık ısıdan değişik şekillerde yararlanılmaktadır. Örneğin Almanyada
türbini terk eden buharın ısısı kent merkezlerinin ısıtılmasında kullanılmakta ve termik
sanrallerden elde edilen net enerjinin verimi %80’lere yükseltilmektedir (Önal et al. 1994).
2.7.2 Kömürün Yakıt Olarak Kullanımı
Kömürlerin kullanımında genel olarak tane boyutu önemli bir faktördür. Çeşitli boyut
guruplarındaki kömürler farklı amaçlar için kullanılırlar. Örneğin, direkt olarak üretim
boyutunda evlerde ve enerji santralarında kullanılabilen taş kömürlerinin 125 mm üstü
boyut grubu elle yakılan ocaklarda, 18-50 mm arası boyut grubu küçük sanayi ocakları ve
evlerde yakıt olarak, 18 mm altı boyut grubu ise sanayi ocaklarında ve pulverize yakıt
olarak kullanılır (Ateşok 1994).
18
2.7.2.1 Çimento Sanayisi
Çimento sanayisi büyük miktarda enerji tüketen bir sanayi dalıdır. Bir kilogram kilinker
üretimi için yaklaşık 800 kcal’lık enerji gereksinimi vardır. Bir ton çimento üretmek
amacıyla kullanılan yakıt payı, fuel oil kullanıldığı takdirde üretim maliyetinin yaklaşık
nyarısıdır. Bu pay fuel oil yerine kömür kullanıldığında %50 azalmaktadır. Çimento
sektöründe kullanılan kömürlerin, maksimum %10-15 kül, %2 kükürt, %10-12 nem
içermesi ve ısıl değerinin 6500-7000 kcal/kg arasında olması gerekir (Beker 1998).
2.7.2.2 Şeker ve Çay Sanayisi
Şeker fabrikalarında kullanılan linyitler, değerlendirilirken kullanım yerine bağlı olarak,
ısıl değeri 2500-3000 kcal/kg ve 4000 kcal/kg’dan büyük olanlar olmak üzere ikiye
ayrılmaktadır. Şeker üretiminde kullanılacak kömürün nem içeriğinin ve külünün de
mümkün olduğu kadar az olması istenmektedir. Şeker üretiminde her iki kalitede linyit
kullanılmakla birlikte, ispirto üretiminde, 4000 kcal/kg ısıl değerli linyit ile birlikte fuel oil
de kullanılmaktadır (Beker 1998). Çay işletmelerinin kullandığı katı yakıtlar konusunda
detaylı bilgi olmamakla birlikte 2003 yılı TTK sektörel kömür satışları içerisinde Çay-
Kur’a yapılan satış miktarı 62.000 ton, 2004 yılında ise 69.000 ton’dur (DPT 2006).
2.7.2.3 Tuğla ve Seramik Sanayisi
Tuğla sanyisinde pişirme fırınlarında kullanılan linyit, toz hale getirildikten sonra
değerlendirilmektedir. Bir ton ateş tuğlası üretmek için gerekli olan enerji miktarı, 250 ile
1 milyon kcal arasındadır. Tuğla ve seramik sanayisinde kullanılan kömürlerin uçucu
maddesinin ve kül ergime derecesinin yüksek olması istenir. Günümüzde, tuğla, seramik
ve cam endüstrisinde gerekli enerjinin %15’i kömürden elde edilmektedir (Beker 1998).
2.7.2.4 Metal Ergitme Fırınları ve Kalker Kalsinasyonu
Metal ergitme fırınlarında, uçucu kısmı %20’nin üstünde ve ısıl değeri 7500-8000 kcal/kg
olan yumuşak kömürler tercih edilir. Kül kükürt ve nem değerlerinin mümkün mertebe
düşük ve kül ergime derecesinin yüksek olması gerekir. Kalker kalsinasyonunda ise düşük
kül ve kükürt içeriği ve yüksek uçucu kısmı bulunan kömürler tercih edilmektedir.
19
2.7. 3 Kömürün Kimyasal Ham Madde Olarak Kullanımı
Kömürün kimyasal hammadde olarak kullanımı 4 başlık altında toplanabilir; Bunlar kok
üretimi, aktif karbon üretimi, gazlaştırma ve sıvılaştırmadır. Taşkömürü sınıfına giren
kömürlerin en önemli kullanım alanı kok üretimidir. Kok, kömürün havasız bir ortamda
ısıtılmasıyla elde edilir ve bilindiği gibi fırınların belli başlı indirgeme hammaddesidir.
Dünyada üretilen koklaşabilir taşkömürünün yaklaşık %90’ı ham çelik için pik demir
üretiminde kullanılmaktadır (Beker 1998).
Aktif karbon; kömür, asfalt, katran, kauçuk, odun, fındık, ceviz ve pirinç kabuğu, zeytin,
şeftali ve badem çekirdekleri gibi pek çok malzemeden üretilebilmektedir. Kömürden aktif
karbon üretimi aşamasında, aktivasyon ve karbonizasyon olmak üzere başlıca iki işlem
uygulanır. Aktivasyon işleminde numune kimyasal reaktifle (KOH, NaOH ve LiOH gibi)
kaynatılır ve daha sonra elde edilen ürüne karbonizasyon işlemi uygulanır (Dural 2005).
Gazlaştırma işlemi, kömürün; su buharı, hava, oksijen ve hidrojen ile tepkimeye
sokulmasıyla gaz ürünlerin (CH4, H2, N2, H2S vb gibi) elde edilmesidir. Kömürün
gazlaştırılmasıyla hem yarı kok hem de gaz üretimi mümkün olabilmektedir. Kömürün,
hava veya herhangi bir reaktanın olmadığı bir ortamda termal bozundurulması sonucu katı
sıvı ve gaz yakıtlar üretilebilir. Sıvı yakıtlara örnek olarak Fischer-Tropsch benzini,
Fischer-Tropsch dizel yakıtı ve alkoller verilebilir.
2.7. 4 Kömürün Gübre Olarak Kullanımı
Kömür; karbon, hidrojen, azot, kükürt, potasyum ve fosfor gibi elementleri bünyesinde
bulundurur. Kömür gübresi, toprağa hem azot vermekte hemde karbonu ile bitkiyi
beslemekte ve mikroelemanlarıyla zehirlenmesini önlemektedir. Ayrıca, toprağın nem
tutma ve baz değiştirme kapasitesini düzenlemekte, pH değişimini önlemektedir. Linyit,
toprağa ön işlem görmeden verilebileceği gibi, yükseltgenme, amonyaklaşma ve bunların
karışımı olan yöntemlerle zenginleştirildikten sonra da verilebilmektedir (Ateşok 2004).
20
21
BÖLÜM 3
KÖMÜR ZENGİNLEŞTİRME YÖNTEMLERİ
Tüvenan kömür, üretim yöntemine ve kömürün kırılganlığına bağlı olarak, farklı
boyutlarda olabilmektedir. Genellikle, üretimden gelen kömür, maksimum tane boyutu
400-500 mm civarında olan ve bellirli bir dağılıma göre sıfıra kadar değişen, farklı boyut
gruplarında olabilmektedir. Bu kömür, kömür yıkama tesisine girmeden önce, 180 veya
120 mm açıklıklı bir elekten elenmekte ve elek üstü genellikle elle ayıklama yöntemiyle
zenginleştirilmektedir. Elek altına geçen kömür ise bantlarla kömür yıkama tesisine
verilmektedir. Tesiste iri boyutlar (1-180 mm) genellikle ağır ortam tekneleriyle (Drewboy,
Teska vb.) veya jiglerle zenginleştirilmektedir. Daha ince taneler (-1 mm) ise genellikle
spiraller, sallantılı masalar veya flotasyon yöntemi ile zenginleştirilmektedir. Flotasyon
yönteminin besleme boyutu spiral ve sallantılı masaya göre daha küçük olup, günümüzde
şlam diye adlandırılan -0.1 mm boyut grubu kömür için de uygulanabilmektedir. Birkaç
mikronluk tanelerin kazanılmasında ise seçimli aglomerasyon veya flokülasyon uygulanır.
Çizelge 3.1’de ülkelere göre kömür yıkama tesislerinde kullanılan yıkama cihazlarının
kullanım oranları yüzde olarak gösterilmiştir.
Çizelge 3.1 Ülkelere göre kömür yıkama cihazlarının yüzde dağılımları (DTI 2001).
Kömür Üretici Ülkeler Yöntem ABD Çin İngiltere Rusya Avustralya Hindistan Almanya Jigleme (%) 13 60 30 48 22 47 79 Ağır Ortam (%) 52 23 30 24 60 35 15 Flotasyon (%) 18 14 15 10 10 2 6 Diğer (%) 17 3 25 18 8 16 0
Kömürden kükürtün giderilmesi; “baca gazlarında tutulmaları”, “yanma esnasında
tutulmaları” ve “ön işlemle (zenginleştirme)” yakıttan uzaklaştırılmaları şeklinde
olabilmektedir. Yapılan çalışmalar sonucunda; termik santrallerde yakılan kömürlerin
kükürt içeriğinin ön işlem ile belirli bir değerin altına indirilmesi, oluşacak olan kükürtlü
bileşiklerin yanma sonrasında tutulmasından daha ekonomik olduğu tespit edilmiştir
22
(Hucko et al. 1998, Karatepe vd. 1998, Doğan 1988). Kömürün içerdiği kükürtlü
bileşiklerin yanma öncesinde uzaklaştırılması; fiziksel (gravite veya yüzey özellikleri
farklılığından faydalanarak), kimyasal veya biyolojik yöntemlerle gerçekleştirilmektedir.
Kömür madenciliğinin yapıldığı ilk yıllarda ocaktan çıkarılan iri kömürler herhangi bir
zenginleştirme işlemine tabi tutulmaksızın doğrudan kullanılmıştır. 25 mm’den ince
kömürlere ise çok düşük değer biçildiğinden üretilen kömürler önce 25 mm’den elenmiş ve
inceler ya ocakta bırakılmış, ya da artıklara karıştırılmıştır. Zamanla toz kömür oranının ve
gereksiniminin artması, kömür fiyatlarının yükselmesi ve enerji krizi gibi nedenler yeni
yıkama yöntemlerinin geliştirilmesini sağlamıştır. Bu yöntemlerden bazıları yoğunluk
farkına göre, bazıları da yüzey özelliklerine göre kömür-kül ve kömür-kükürt ayrımını
gerçekleştirmektedir. Yöntemlerin bir kısmında ise her iki özellikten de
faydalanılmaktadır. Kömür endüstrisinde, yaygın olmasada yukarıdaki yöntemlerin
haricinde manyetik, elektrostatik ve kimyasal yönetemlerden de faydalanılmaktadır. Şekil
3.1’de 1950’den günümüze kadar kömür zenginleştirme için tercih edilen kömür
temizleme yöntemleri tane boyut guruplarına göre gösterilmiştir (Phillips 1998).
Şekil 3.1 Tane boyutuna göre kömür temizleme yöntemleri (Phillips 1998).
23
3.1 YOĞUNLUK FARKINA GÖRE AYIRMA YAPAN YÖNTEMLER
İnce kömür zenginleştirmede kullanılan ve yoğunluk farkına göre ayırma yapan cihazlar;
feldspatlı jigler, Reichert spirali, Reichert konisi, sallantılı masa, su siklonu, ağır ortamla
çalışan cihazlar ve hidrolik ayırıcılardır. Bunların yanında, daha çok metalik cevherlerin
zenginleştirilmesinde kullanılan multi gravite ayırıcısı, kelsey jigi, knelson ve falcon
konsantratörü gibi cihazlarda kömür zenginleştirme amacıyla kullanılabilmektedir. Ayrıca,
ağır ortam cihazlarında, değişik ağır ortam sıvıları (sıvı karbondioksit, freon vb.)
kullanılarak toz kömürler etkili bir şekilde zenginleştirilebilmektedir (Rubiera et al. 1997,
Özbayoğlu 1998, Kemal ve Arslan 2000).
Yoğunluk farkına göre ayırmada kükürt giderme yötemlerinin etkinliği, kimyasal ve
biyolojik kükürt giderme yöntemlerine göre daha azdır. Bu yöntemler ile kömürün organik
kükürt içeriği üzerinde bir değişim meydana getirmek mümkün değildir. Bu nedenle
gravite yöntemleri kömürden yalnızca piritik kükürdün uzaklaştırılmasını sağlar ki, bu da
yöntemin toplam kükürt giderme etkinliğini en ideal koşullarda bile, o kömürün piritik
kükürt yüzdesi ile sınırlandırır. Kükürt giderme başarısı; piritik kükürt/organik kükürt
oranının yüksek olmasına, piritin tane boyutunun çok küçük olmasına, piritin çoğunlukla
serbest halde veya kömürle çok az miktarda birleşik halde bulunmasına bağlıdır. Piritin,
kömür içerisinde mikroskobik tanecikler halinde dağılım oranı arttıkça, yöntemin başarısı
için kömürün daha küçük tane boyutlarına öğütülmesi gerekir (Ateşok 1986, Doğan 1988,
Uslu 2002).
Kömürün organik ve inorganik kısımları birbirinden farklı yoğunluklara sahiptir. Kömürün
inorganik kısmının özgül ağırlığı 2-5 arasında değişmektedir. Kömürün organik
bileşenlerinden exinit 1.00-1.28, mikrinit 1.35-1.45, vitrinit 1.27-1.43 arasında değişen
özgül ağırlıklara sahiptir. Fusinitin özgül ağırlığı ise 1.5’in üzerine çıkabilir (Tsai 1982,
Yaman vd. 1998). Yoğunluk farkına göre kükürdün giderilmesinde, kömürün organik ve
inorganik kısımları arasındaki bu özgül ağırlık farklılığından yararlanılır. Toz kömürler
için en yaygın kullanılan ve yoğunluk farklılığından faydalanarak zenginleştirme yapan
cihazlar; jigler, spiraller, sallantılı masalar ve su siklonlarıdır. Bunların yanında, yeni
geliştirilmiş olan multi gravite ayırıcısı, kelsey jigi, knelson ve falcon cihazlarda kömürden
kükürt giderme için kullanılabilmektedir.
24
3.1.1 Jigler
Akışkan ortam olarak genellikle suyun, bazen de havanın veya bir ağır sıvının kullanıldığı
jigler, akışkan ortama düşey doğrultuda hareket verirler. Jig kutusu içinde bulunan akışkan
ortam, bir hareket sistemi ile aşağıdan yukarıya doğru (basma) ve yukarıdan aşağıya doğru
(emme) hareket ettirilir. Ortamda bulunan farklı özgül ağırlıklı mineral taneleri, bu
hareketin etkisi altında değişik hızlarda çökerek belirli bir süre sonunda tabakalar meydana
getirirler. Şist gibi ağır mineraller, alt tabakada yer alırken, kömür gibi hafif taneler üst
tabakayı oluşturur. Jigler genellikle iri boyutlu kömürlerin zenginleştirilmesinde
kullanılmaktadır. Ancak bazı jiglerin ince boyutlara kadar (~75 micron) etkinlikleri
bulunmaktadır. İnce boyutlarda etkin olan jiglerden en önemlileri “Feldispatlı jig”, “Batac
jigi” ve “pnömatik jig”’dir.
3.1.2 Spiraller
Bir spiral ayırıcıda, yukarıdan su ile verilen ince kömür, aşağıya doğru inerken, yoğunluğa
göre spiral içinde sıralanmakta ve kömür ile şist birbirinden ayrılmaktadır. Şekil 3.2’de
kömür zenginleştirme için kullanılan krebs spirali ve bir hatvesi gösterilmiştir.
Şekil 3.2 Krebs kömür spirali ve bir hatvesinin görüntüsü.
Spirallerde etkili olan kuvvetler, sürtünme kuvvetleti (ağır taneciklerde daha büyük) ve
suyun ileri ve yana doğru akış hızlarıdır. Ağır tanecikler, sürtünmeden dolayı frenlenmekte
ve yavaş hareket etmektedir. Bunun sonucu olarak da ağır taneler spiralin iç kısımlarında
25
hafif taneler ise dış kısımlarında sıralanmaktadır. Pulp yoğunluğu genellikle %20-30
civarındadır. Çok ince boyutlu malzemelerde %50’lere kadar çıkabilmektedir. Ayrım
boyutu 1 mm ile 75 mikron arasında olan bu spiraller ile saatte 4 ton’a kadar kömür
zenginleştirilebilmektedir (Özbayoğlu 1994, Atasoy and Spottiswood 1995, Kemal ve
Arslan 1999).
Endüstriyel ölçekte ABD’de uygulanan ve oldukça düşük küllü ürünlerin eldesini sağlayan
bir spiral devresi Şekil 3.3’de gösterilmiştir. Bu devrede, spiral öncesinde +150 mikron
boyutlu ve %28.70 küllü kömür, önce bir su siklonundan geçirilmekte ve üst akımdan
%5.17 küllü bir temiz kömür ile alt akımdan %68.80 küllü bir artık alınmaktadır. Daha
sonra bu artık spirale beslenmekte ve spiral ünitesinden %7.80 küllü ürünler elde
edilmektedir. Her iki cihazın ürünleri birleştirilerek toplamda %5.60 küllü bir temiz kömür,
ağırlıkça %59.63’lük bir kazanımla elde edilebilmektedir (Bethell and Moorhead 2000).
Şekil 3.3 Endüstriyel ölçekli spiral ünitesi devresi (Bethell and Moorhead 2000).
26
Reichert-Wickers spiralleri son yıllarda ince kömürün zenginleştirilmesinde en fazla
kullanılan gelişmiş bir spiral türüdür. Kömür için özel olarak hazırlanmış ve poliüretandan
imal edilmiş, 10-12 dönümlü bu spiraller, 8-16 adetlik bataryalar halinde çalıştırılarak dar
bir alanda yüksek kapasitelere ulaşabilmektedir. Reichert-Wickers spiralleri için en uygun
besleme boyutu 0.1 ile 3 mm arasındadır (Önal ve Güney 1998).
3.1.3 Reichert Konisi
Reichert konisi, ilk olarak sahil kumları içerisindeki ağır metallerin kazanılması için
1960’lı yıllarda Avustralya’da geliştirilmiştir. Simetrik olarak yerleştirilmiş alt ve üst
konilerden oluşan bu sistemde, konilerin yatayla yaptıkları açı 170 civarındadır (Şekil 3.4).
Besleme koniye üstten dairesel olarak yapılmakta ve beslenen pülp engelli çökme
köşullarında koninin yüzeyinden aşağıya doğru akarken bir tabaka oluşturmaktadır. Bu
tabakanın altında ağır taneler, üstünde ise hafif taneler yer alarak bir ayrışma meydana
gelir. Daha sonra, ağır taneler koni üzerindeki delikten dışarıya alınırken, hafif taneler
koninin merkezine doğru hareket etmektedirler (Şekil 3.4). Koni çapları 2-3.5 m arasında
olup, kapasiteleri koni çapına bağlı olarak 50 ile 300 ton/saat arasında değişmektedir.
Beslenen pülp genellikle %35-60 katı içermektedir. Ayırma alt boyutu ise 30-40 mikrona
kadar inebilmektedir (Kemal ve Arslan 1999, Doğan 1994).
Şekil 3.4 Reichert konisinin çalışma prensibi.
27
3.1.4 Sallantılı Masalar
Sallantılı masada kömür yıkama, bazı batı Avrupa ülkelerinde, özellikle ABD’de önemli
ölçüde uygulanmaktadır (Şekil 3.5). Önceleri şlam halindeki kömür, sallantılı masada
yıkanırken, bugün ince kömür (0-10 mm) sallantılı masada yıkamaya tabi tutulmaktadır.
Hatta daha iri kömürlerin de sallantılı masada yıkandığı tesisler mevcuttur. Kömür
yıkamada en çok kullanılan sallantılı masa tipi, Deister tipi sallantılı masalarıdır. Bunların
uzunlukları, 4-5 m ve genişlikleri de 1.6-1.8 m arasındadır. Bu masalarda; eğim uzunluk ve
genişlik yönünde, titreşim sayısı (250-300 devir/dakika) ve titreşim boyu (18-30 mm)
ayarlanabilmektedir. Sallantı boyu tane iriliği büyüdükçe ve kapasite arttıkça
büyümektedir. Masa üzerindeki çıkıntılar ağaç veya kauçuktan yapılmaktadır. Bu
çıkıntıların (çıtaların) yüksekliği, yıkanacak kömür tane iriliğine göre seçilmekteyse de,
20-25 mm’den daha küçük olmamaktadır. İri kömürlerde çıta yüksekliği 70 mm ve daha
yüksek olabilmektedir. Çıtaların yüksekliği besleme tarafından artık çıkış tarafına doğru
azalmaktadır. Kömür sarsıntılı masaları, cevher zenginleştirmede kullanılanlarından daha
geniş yüzeyli ve daha yüksek çıtalıdır. Kapasiteleri beslenen kömürlerin yıkanabilirlik
özelliklerine bağlıdır. -9.5 mm boyutlu kömürler için, bir masanın yapabileceği en fazla
kapasite saatte 10 tondur. Tane boyutunun üst limiti 25 mm’ye yükseltildiğinde kapasite
saatte 15 tona çıkmaktadır. Çok katlı masaların kullanılmasıyla kapasitenin arttırılması
mümkündür (Palowitch et al. 1991, Kemal ve Arslan 1999).
Şekil 3.5 Sallantılı masada kömürün temizlenmesi.
Sallantılı masalar çeşitli firmalar tarafından imal edilmekte ve bu firmalara göre masanın
şekilleri ve hareket mekanizmaları değişik olabilmektedir. En çok kullanılan masalar
28
Wilfley ve Deister tipi sallantılı masalarıdır. Wilfley masası bir yamuk şeklinde olurken,
Deister masası paralelkenar şeklindedir. İki masanın hareket mekanizmalarında da farklılık
vardır. Sallantılı masalarda kontrol yıkama suyu, besleme malı miktarı, çıta düzeni ve çıta
yükseklikleri, masaların eğimi, sarsıntı hareketinin genliği ve bu hareketin frekansının
değişimleri vasıtası ile olmaktadır. Genel kural olarak, iri boyutlu taneler ile çalışılırken
uzun genlik, düşük hız, fazla eğim, yüksek çıta, ve az su kullanılmaktadır. İnce boyutlu
tanelerle çalışılırken de buna karşın kısa genlik, yüksek hız, az eğim, alçak çıta ve fazla su
kullanılmaktadır. Sallantılı masalar oldukça önemli miktarda su gerektirir. Su miktarı
ayırma tane boyutuna bağlı olarak ton başına 5-10 ton arasındadır. Suyun kıt olduğu
yörelerde bu bir problem olmaktadır. Bu problemi aşmak için su yerine basınçlı hava ile
çalışan pnömatik sallantılı masalar geliştirilmiş olup, bu tip masalarla asbest ve mika
mineralleri zenginleştirmelerinde ve kömür yıkamalarında çok iyi sonuçlar alınmaktadır
(Palowitch et al. 1992, Wills 1997, Yıldız 2007).
Kül içeriği %25.30 olan Kütahya Gediz kömürünün -2+0.5 mm fraksiyonu ile yapılan bir
sallantılı masa deneyi sonucunda, %11.46 küllü ürünler %76.74 yanabilir verimle elde
edilmiştir. Artığın kül içeriği ise yaklaşık %74 bulunmuştur (Önal ve Acarkan 1988).
Arslan (1999) tarafından Tunçbilek kömürleri ile yapılan bir diğer sallantılı masa
deneyinde ise, -3+0 mm’lik kömür örneğinin kül içeriği %31.48’den %16.99’a, kükürt
içeriği ise %3.09’dan %2.59’a düşürülmüştür. Bu boyuttaki ağırlıkça verim ise yaklaşık
%49’dur. Aynı çalışmada, yüksek bir verimle en yüksek kükürt giderimi 0.5x0.1 mm boyut
fraksiyonu ile elde edilmiştir. Bu fraksiyondan %54.88 ağırlıkça verim ile %2.38 kükürtlü
ürünler elde edilmiştir. Bu konsantrenin kül içeriği ise %18.80’dir.
3.1.5 Su Siklonu (Water Only Cyclone)
Şekil 3.6’da görülen su siklonuna su ve kömür %10-15 pülp yoğunluğunda belirli bir
basınçla (0.6-1.5 atm) beslenir. Hafif olan kömür tanecikleri siklonun orta kısmında
yoğunlaşarak vorteksten yukarıya doğru hareket eder. Bu arada ağır olan şist ve pirit gibi
diğer taneler de, siklon duvarından aşağıya doğru yönelerek apeksten dışarı çıkar. Su
siklonlarının en belirgin özellikleri, vortekslerinin daha uzun ve koniklik açıların daha
geniş olmasıdır (Özbayoğlu 1994, Kemal ve Arslan 1999, Yıldız 2007). Bu sayede, elde
edilen güçlü vakum (otojen ağır ortam etkisi) ile hafif tanelerin daha kolay yukarıya doğru
29
yükselmesini sağlamaktadır. Su siklonlarında yıkanacak kömür için ideal tane iriliği 0.1-6
mm arasındadır. Ancak, bu siklonlar ile -0.063 mm kömürlerden piritik kükürt rahatlıkla
uzaklaştırılabilmektedir. Çin’de yapılan bir çalışmada flotasyona göre daha kolay ve daha
etkin bir yol olduğu belirtilmiştir. Çok ince boyutlu kömürlerden piriti giderme için en hızlı
cihaz olarak tanımlanmaktadır. Bazı kaynaklarda su siklonları “hidrosiklon” olarak ta
adlandırılmaktadır (Schubert 1991).
Şekil 3.6 Su siklonun çalışma prensibi ve iki farklı hidrosiklon görüntüsü.
ABD’de Batı Virjinya Bandmill kömür hazırlama tesisinde yanlızca tek kademeli su
siklonu ile %3-5 kükürtlü +150 mikronluk toz kömürlerden, %1.08 kükürtlü ürünler elde
edilmektedir. Elde edilen artığın (siklon alt akımı) kükürt oranı ise %8.87’dir. Ağırlıkça
verim değerinin ise %69.55 olduğu belirtilmektedir (Bethell and Moorhead 2000). Aynı
tesiste, su siklonu ile kül içeriği de %28.70’den %5.17’ye düşürülmektedir.
Boyutu 10 mm’nin altında olan Aydın-Şahinali linyitinin 254 mm (10 inç)’lik su
siklonunda zenginleştirilmesi durumunda, %46.62 küllü kömürden %25.84 küllü temiz
kömürler, ağırlıkça %52.16 verimle kazanılmıştır (2 kademeli temizleme). Ancak, elde
edilen artığın kül içeriği %54 olup, yüksek oranda yanıcı madde içermektedir. Bu yüzden
elde edilen artığın ayırma hassasiyeti daha yüksek bir cihazda yıkanması tavsiye edilmiş ve
su siklonun yüksek kapasitesi nedeniyle ön konsantre üretiminde kullanılabileceği
belirtilmiştir (Semerkant ve Kemal 1988).
30
Ruberia ve arkadaşları (1997) tarafından su siklonu ile yapılan bir başka çalışmada, kül
giderme başarısı %20.90 iken, kükürt giderme başarısı %26.10 bulunmuştur. Bir tip ingiliz
kömürünün kül içeriği %18.90’dan %15’e, kükürt içeriği ise %4.21’den %3.11’e
düşmüştür (%80.10 ağırlıkça verim). Aynı çalışmada, su siklonunun kapasitesinin knelson
ve falkon cihazlarına göre kat kat daha yüksek olduğu, kül ve kükürt giderme başarısının
ise yaklaşık olarak aynı olduğu belirtilmiştir.
Oruç (2006) tarafından yapılan başka bir çalışmada ise, %80’i 20 mikronun altında olan
Tunçbilek lavvar artığından 44 mm’lik hidrosiklon ile kül içeriği %66.21’den %45.87’ye
düşürülmüştür. Aynı çalışmada kömür kazanımın %74.02 olduğu belirtilmiştir.
3.1.6 Multi Gravite Ayırıcısı (MGS)
Multi gravite ayırıcısı (MGS) ya da akan film ayırıcısı olarak bilinen bu cihaz, boyutu 100
µm’nin altında olan cevherleri zenginleştirmek üzere İngiltere’de geliştirilmiş olan yeni
teknoloji bir gravite ayırıcısıdır. Bu yöntem sarsıntılı masadan esinlenerek geliştirilmiştir.
Bilinen yatay sallantılı masa yüzeyinin, bir tambura doğru dönüşü şeklinde tasavvur
edilebilir. Multi gravite ayırıcısı’nda minerallerin birbirinden ayrılması, 150-300 dev/dak.
hızla dönen eğimli bir tamburun iç yüzeyinde gerçekleşmektedir. Tamburun ekseni
boyunca oluşturulan titreşim ile desteklenen tambur hareketinin etkisiyle, tanecikler gravite
kuvvetinin yanısıra merkezkaç kuvvetinin de etkisi altında kalırlar. Tambur paslanmaz
çeliktir ve poliüretan astarla kaplıdır. Oluşan merkezkaç kuvvetleri yerçekimi ivmesinin 6-
24 katı kadardır. Şekil 3.7’de şematik görünümü verilen MGS’nin, 0.9-1.2 metre çapındaki
tamburun ortasına %20-50 pülpte katı oranında beslenen cevherdeki nispeten daha ağır
taneler tamburun dönmesi sonucu tamburun tabanına yerleşirken, hafif mineraller
tabakanın üst kısmında ve daha sulu bir durumda bulunurlar. Hafif taneler suyun da
etkisiyle tamburun eğimi boyunca aşağıya doğru hareket eder. Ağır tane ise, küreyici kollar
vasıtasıyla yukarıya doğru taşınır ve tamburun arka ucundan dışarıya alınır (Önal vd.
1996).
Endüstriyel ölçekli MGS ünitesinin kapasitesi 2 t/h düzeyinde olup, genellikle çift tambur
halinde çalıştırılırlar. Tambur hacminin (kapasitesinin) büyütülmesi durumda, sistemin
verimi düşmekte ve ayrım gerçekleştirilememektedir. Bu yüzden endüstriyel ölçekte bu
cihazlar birbirine bağlı seri küçük tamburlar halinde kullanılırlar. Başta İngiltere olmak
31
üzere, kalay, demir, kromit ve barit minerallerinin zenginleştirilmesi için uygulamaları
mevcuttur. Kanada, Ingiltere ve Amerika’da ise çok ince kömürlerden piritin giderilmesi
için pilot ölçekte uygulamaları yapılmaktadır. Türkiye de ise çeşitli araştırmacılar
tarafından çok ince (-0.1 mm) kömürlerin kül ve kükürdünün giderilmesi ve süper temiz
kömür üretimi için denenmiş ve olumlu sonuçlar alınmıştır (Yıldırım vd. 1995, Aslan
1999).
Şekil 3.7 MGS’nin çalışma prensibi ve endüstriyel uygulaması (Jakabsky et al. 1998).
Ruberia ve arkadaşları (1997) tarafından yapılan bir çalışmada, MGS ile bir tip İngiliz
kömürünün boyut gruplarına göre ayırma performansları belirlenmiştir. Elde edilen
bulgular Çizelge 3.2’de özetlenmiştir. Buna göre en yüksek kükürt giderimi -0.045+0.020
mm boyut grubuyla elde edilmiştir. Kükürt içeriği MGS ile %2.16’dan %1.63’e
düşürülmüştür. Aynı çalışmada MGS’nin kapasitesinin oldukça düşük olduğu belirtilmiştir.
Çizelge 3.2 Boyut grubuna göre MGS cihazının performansı (Rubiera et al. 1997).
Besleme Temiz Kömür Artık Boyut (mm) Kül
(%) Kükürt
(%) Kül (%)
Kükürt (%)
Verim (%)
Kül (%)
Kükürt(%)
-0.5+0.25 5.10 2.53 4.50 2.47 87.40 9.3 2.95 -0.125+0.063 7.30 2.47 4.70 2.08 87.0 24.90 5.05 -0.045+0.020 7.80 2.16 5.80 1.63 89.20 24.90 6.56 -0.020 23.10 2.24 22.80 2.01 92.50 27.40 5.07 Toplam 11.50 2.37 10.50 2.13 89.30 19.40 4.46
32
3.1.7 Falkon Cihazı
Falcon cihazında ayrımın yapıldığı ünite kova şeklinde olup, besleme kovanın orta
kısmından su ve kömür karışımı halinde yapılmaktadır. Bu kovanın kenarı, alt kısımla
düşeyle belli bir açı yaparken, üst kısımda düşey duruma gelmektedir. Düşey konumdaki
kısımda, ağır malzemenin sürekli olarak dışarıya atılmasını sağlayan delikler vardır (Şekil
3.6). Bu deliklerin çapı, beslenen malzemedeki en iri tane iriliğinden birkaç katı daha
büyük tutulmaktadır. Kova, motor tarafından döndürülen bir tabla üzerinde oturmaktadır.
Bu sayede yerçekimi ivmesinin 300 katı kadar fazla santrifüj ivme uygulanabilmektedir
(Xiao 1998, Honaker and Das 2004). Yüksek ivmenin sağladığı gravite farklılığı daha
hassas bir ayrımın gerçekleşmesini sağlar. Özellikle, -1 mm ile 37 mikron arasında etkili
ayırma yapabilmesi spiral ve flotasyon devresine alternatif oluşturabilmektedir. Toz kömür
yıkayan diğer aygıtlarda genelde 1.7-1.8 gr/cm3 ayırma yoğunluklarında kalınırken, Falkon
cihazı ile 1.5 g/cm3 ayırma yoğunluğuna kadar inilebilmektedir. Çalışma devresine
manyetit ilavesi ise, Falkon cihazının Ep değerini 0.04’e kadar düşürmek mümkün
olmuştur (Kemal ve Arslan 2000).
Şekil 3.8 Falkon ciazının çalışma prensibi ve bir ticari örneği (Honaker et al. 1996).
Falkon cihazında temizlenecek olan kömür, genellikle 100 mikronun altına ya da
serbesleşme boyutuna kadar öğütülmektedir. Bu nedenle, yıkama sonucu elde edilecek
temiz kömürün kül oranı, kullanılan cihazın ayırma hassasiyetine bağlıdır. Falkon
cihazında ayırma hassasiyeti belirli bir tane iriliğine kadar (40 mikron), flotasyondan çok
daha iyidir. Bunun nedeni olarakta, birleşik tanelerin flotasyonda yüzmesi ve temiz kömüre
Besleme Temiz Kömür
Artık
Kalma Bölgesi
Tam Tabakalaşma
Kısmi Tabakalaşma
Tam Dağılma
33
geçmesidir. Falkon cihazında ise ayırmada etkili mekanizma, yüksek santrifuj ivmesinin
sağladığı gravite farklılıklarıdır ve daha hassas bir ayırma gerçekleştirmektedir. Bu cihaz,
flotasyonla zenginleştirilmeleri çok zor olan sert linyit ve oksitlenmiş taşkömürlerinin
yıkanmalarını da mümkün kılmaktadır (Honaker et al. 1996, Kemal ve Arslan 2000).
Honaker ve arkadaşları tarafından yapılan bir çalışmada (1996) Falkon cihazı ile %30-35
kül içeren toz kömürlerden, %80-90 yanabilir verimle %7-9 küllü ürünler elde edilmiştir.
Aynı çalışmada, Falkon cihazı spiral ve paket kolon flotasyonu ile karşılaştırılmıştır. Şekil
3.7’den de görülebileceği gibi 600 mikronun altındaki taneler için Falkon cihazı spiral
ayırıcısına göre daha iyi sonuçlar vermiştir. Paket kolon ise çok ince boyutlarda daha
verimli olsa bile, özellikle 100 mikronun üzerindeki taneler için verimi Falkon cihazına
göre daha düşüktür. Buna göre falkon cihazının -600+100 mikron aralığında diğer
yöntemlere göre daha iyi sonuç verdiği söylenebilir. Aynı çalışmada, piritik kükürdün de
Falkon cihazı ile %95-98 aralığında giderilebileceği belirtilmiştir.
Şekil 3.9 Falkon, spiral ve paket kolon flotasyonun ayırma verimliliklerinin karşılaştırılması (Honaker et al. 1996).
Honaker ve Patil (2002) trafından yapılan başka bir çalışmada ise Falkon ünitesine ağır
ortam (manyetit) eklenmiştir. Bu yolla %22 küllü kömürlerden %68.80 yanabilir verimle
%7.43 küllü ürünler elde edilmiştir. Kül değerindeki düşüş azalan gravite kuvveti
yardımıyla açıklanmıştır.
Tane Boyutu (mikron)
Ayı
rma
Ve
rim
lili
ği (
%)
34
Falkon cihazının, Türkiyedeki uygulaması Afyon Kocatepe Üniversitesinde yapılmıştır.
Hidrosiklon ürünü olan %45.87 küllü Tunçbilek lavvar artığı (d80<20 µm) kömürlerinden,
%87.19 kömür kazanımıyla %40.26 küllü ürünler elde edilmiştir. Buna göre artık
Tunçbilek kömürü için falkon cihazının kül giderme başarısının çok iyi olmadığı
söylenebilir (Oruç 2006).
3.1.8 Knelson Cihazı
Knelson cihazı, Lee Mar Şirketi tarafından 1980’li yıllarda Kanada’da geliştirilmiştir. Bu
cihazda ayrım, akışkan bir su tabakası içinde, pülp içindeki taneciklere santrifuj kuvvetleri
uygulanarak yapılır. Konik şekilli bir kova içinde, yukarıya doğru çapları daha da
genişeyen delikli halkalar bulunur. Konik kovanın dönmesi ile oluşan santrifuj
kuvvetlerinin etkisi ile ağır tanecikler halkaların üzerindeki deliklere girmekte ve
konsantrasyon işlemi başlamaktadır. Hafif taneler ise alttan verilen ve film şeklinde
yukarıya doğru akan suyun etkisi ile kovanın köşelerinden üst kısma doğru taşınmaktadır.
Halka içerisine giren bazı hafif taneler ise, kovanın belli bir süre dönmesi ile birlikte ağır
tanelerle yer değiştirmekte ve halka içerisi tamamen ağır tanelerle dolmaktadır. Konik
kovanın durdurulmasıyla bu ağır taneler alt kısımdaki bir kanaldan alınmaktadır (Knelson
1992, Honaker et al. 1996). Bu cihazda, kovanın dönüş hızı 400 dev./dak olup, yerçekimi
ivmesinin 60 katı büyüklüğünde santrifuj ivmeleri oluşturulabilmektedir. En önemli
avantajı diğer cihazlara göre daha az su harcaması ve işletim maliyetinin oldukça düşük
olmasıdır (Silva 1986).
Şekil 3.10 Knelson cihazının çalışma prensibi ve endüstriyel uygulaması (Silva 1986).
Honaker ve arkadaşları tarafından yapılan bir çalışmada (1996) knelson cihazı ile falkon
cihazı karşılaştırılmıştır. Boyutu -600+210 µm olan Illinois No.5 kömürü ile yapılan
Haf
ifle
r
Konsantrasyon bölgesi
Akışk
an S
u ta
baka
sı
H
afif
ler
(köm
ür)
Pülp Beslemesi Halkalar
Ağır taneler (Şist Pirit vb.)
35
çalışma sonucunda, knelson cihazı, falkon cihazına göre biraz daha iyi sonuçlar vermiştir.
Kül içeriği %21’den %8’e, yaklaşık %85 yanabilir verimle düşürülmüştür. Ancak, aynı
kömürün -210+37 µm boyutu için falkon cihazı daha iyi sonuç vermiştir (Şekil 3.9). Bunun
başlıca nedeni, Falkon cihazının, knelsona göre daha yüksek santrifuj kuvvetleri
oluşturmasıdır (300 kata karşılık 60 kat yerçekimi ivmesi). Sonuç olarak, knelson
cihazının, falkona göre biraz daha iri boyutlarda çalıştığı söylenebilir. Falkon ve Knelson
cihazlarının her ikisinin de kömürden piritik kükürdü uzaklaştırmada başarıları yaklaşık
olarak aynı olup, kömürden piritik kükürt giderme başarısı, yüksek bir yanabilir verim
değeriyle, yani %90-99 arasındadır (Honaker vd. 1996).
Şekil 3.11 Falkon ve Knelson cihazlarının farklı boyuttaki kömürler için (-600+210 µm ve -210+37 µm) kül giderme başarıları (Honaker vd. 1996).
Ruberia ve arkadaşları (1997) tarafından yapılan bir çalışmada Knelson cihazı için
optimum koşullar altında yapılan deneyeler sonucunda Çizelge 3.3’deki sonuçlara
ulaşılmıştır. Deneyler tane boyutu 0.2 mm’nin altında olan İngiliz kömürü ile yapılmıştır.
Buna göre kül ve kükürt içeriği sırasıyla %18.90’dan %15’e ve %4.21’den 3.19’a
düşürülebilmiştir.
Çizelge 3.3 Knelson cihazının İngiliz kömürü için test sonuçları (Ruberia vd. 1997).
Ürünler Kül (%) Kükürt (%) Verim (%) Temiz Kömür 15.00 3.19 83.40 Artık 38.40 9.32 16.60 Besleme 18.90 4.21 -
Y
anab
ilir
Ver
im (
%)
Yan
abil
ir V
erim
(%
)
Kül Giderme (%) Kül Giderme (%)
-600+210 µm -210+37 µm
İdeal ayırma eğrisi
İdeal ayırma eğrisi
36
Knelson ve Falkon cihazının kesikli çalışması, MGS’nin ise boyutunun büyütülmesi
durumunda veriminin düşmesi, bu cihazların kapasitelerini sınırlandırmıştır. Her ne kadar
literatürde bu cihazlarla ilgili kömür üzerine pek çok çalışma bulunsada, bu çalışmalar ya
deneysel ölçekte ya da pilot ölçekte kalmıştır. Düşük kapasiteleri nedeniyle kömür
endüstrisinde bu cihazların kullanımı henüz yaygın değildir. Bu cihazların kapasitesinin
arttırılması için çok sayıda cihazın seri olarak bağlanması gerekmektedir.
3.1.9 Kelsey Jigi
Kelsey jigi, Chris Kelsey tarafından 1990 yılında Avustralya’da geliştirilmiştir. Klasik
jiglerde kullanılan tüm parametrelerden yaralanan ve bunlara ilaveten santrifüj kuvvetini
de kullanan yeni bir jig tipidir. Bu jig, yerçekimi ivmesinin 40 katı bir santrifuj ivmesi
oluşturabilmektedir. 13 ülkede olmak üzere 60 bölgede bakır, çinko, altın, demir, nikel,
kromit ve platin grubu metallerin zenginleştirilmesi için endüstriyel ölçekte uygulamaları
mevcuttur. Kapasiteleri 5-60 kg/saat arasında değişen bu jigler ile 150 mikronun altındaki
taneler bile etkili bir şekilde zenginleştirilebilmektedir. Henüz kömür için araştırma
aşamasında olan Kelsey jigi, özellikle ince taneli piritin kömürden uzaklaştırılması için
ümit vericidir (Xiao 1998, DTI 2001).
Şekil 3.12 Kelsey jigi çalışma prensibi ve bir ticari örneği (Beniuk et al. 1994).
Besleme
Şist
Kömür
37
3.1.10 Ağır Ortamla Çalışan Cihazlar İnce kömürü temizlemek için kullanılan ağır ortam cihazları, siklon veya siklon tipi
(Dynawhirlpool, Tri-Flo ve Larcodem gibi) cihazlardır. Ağır ortam siklonları, şekil
yönünden normal tane sınıflaması yapan siklonlardan biraz farklı olup, daha geniş
yapıdadır ve düşey durumda çalışmayıp yatayla yaklaşık 20-30 derece açı yaparak
çalışmaktadırlar. Kömür temizlemede kullanılan böyle bir siklon Şekil 3.13’de
gösterilmiştir. Burada manyetit ve ferro-silikon karışımı ağır ortam, siklona teğetsel olarak
kömür ile beraber verilmektedir. Bu besleme için belli yükseklikte bir depo kullanılarak bir
su sütünu basıncından yararlanılmakta, pompa kullanılmamakta ve bu yolla pompalama
esnasında tanelerin sınıflanmasına engel olunmaktadır. Ağır mineraller siklonun alt
ucundan alınmakta, hafif mineraller (kömür) ise siklonun üst kısmından çıkarak siklonu
terk etmektedir (Güney vd. 1995, Wills 1998, Özbayoğlu 1998).
Şekil 3.13 Ağır ortam siklonunun çalışma prensibi ve endüstriyel ölçekte uygulaması.
Ağır ortam ayırmasında, yerçekimi ve hidrodinamik basıncın yanında merkezkaç
kuvvetinden de faydalanılır. Bu özelliği ile bu cihazlar 2 mm’nin altındaki kömürlerin
temizlenmesine olanak sağlamıştır. Kömür için ortalama besleme boyutu 0.5-0.4 mm’dir.
Ağır ortam siklonlarında performans, ayırma yoğunluğuna ve boyut dağılımına bağlı
olarak değişmektedir. Besleme kapasiteleri ortalama 60 ton/saat’tir (Ateşok 1986).
Konvansiyonel ağır ortam siklonları ile 150 mikronun üzerindeki taneler etkili bir şeklide
zenginleştirilebilmektedir. Ancak, tane boyutu düştükçe verimlilik düşmekte (<150 µm) ve
ayrım yoğunluğu yükselmektedir. Bu problemler; ağır yoğunluklu organik sıvılar (sıvı
karbondioksit ve Freon gibi) veya mikronize manyetit (d80~ 3-5 µm) kullanmak suretiyle
Temiz Kömür
Besleme
Üst Akım
Alt Akım
Artık
Kömür Artık
38
giderilebilmektedir. Bu sıvılarla 40 mikrona kadar etkili ayırma yapmak mümkündür
(Kemal ve Arslan 2000). 25 cm çaplı bir siklonda, 5 mikronluk manyetit kullanılarak, 0.07
hata faktörüyle -100+15 mikronluk kömür tozlarından çok yüksek ayırma verimi değeri
elde edilmiştir (Özbayoğlu 1998).
Yüzdürme- batırma testleri ile kömürün ağır ortam ayırıcılarda yıkanabilirliği tespit edilir.
Atak ve Güney (1988) tarafından, farklı ayırma yoğunluklarında Çayırhan, Gediz ve Çan
Linyitlerine yüzdürme-batırma testleri uygulayarak, kükürt giderme başarıları
araştırılmıştır. Ancak elde edilen temiz kömürlerle, beslenen kömürlerin kükürt içerikleri
yaklaşık olarak aynı bulunmuştur. Hatta bazı yoğunluklarda temiz kömürün kükürt içeriği,
beslenen kömürün kükürt içeriğine göre daha yüksek bulunmuştur. Ancak aynı çalışmada,
ağır yoğunluklar ile kül içeriği %40-70 oranında azaltılmıştır. Buna göre ağır ortam
ayırıcılarının kükürt gidermede yeterince başarılı olmadığını söylemek mümkündür.
3.1.11 Hidrolik Ayıcılar (Hidroseparatörler)
Hidrolik ayırıcıları diğer ayırıcılardan ayıran en önemli özellik, bir hücre içerisinde
tanelerin çökme yönüne zıt bir su akımının verilmesi ve engelli çökme koşullarının
yaratılmasıdır. Bu ayırıcılarda, aşağıdan yukarıya doğru hızlı bir su hareketi yaratıldığında,
su akışının hızına bağlı olarak, taneler yoğunluğa göre tabakalaşmaya uğramaktadırlar.
Ayırma hassasiyeti düşük olan bu cihazların, yıkanma özelliği iyi olan bazı kömürlerin
yıkanmasında kullanıldığı bilinmektedir. Alt su miktarının ve hızının iyi ayarlanması
sayesinde bu cihazlarla oldukça iyi ayırma yapılabilir. Yıkanacak kömürün tane iriliği ise
13 mm’ye kadar çıkabilmektedir (Bayraktar 1994, Kemal ve Arslan 1999).
3.2 YÜZEY ÖZELLİKLERİNE GÖRE AYIRMA YAPAN YÖNTEMLER
3.2.1 Flotasyon
Flotasyon günümüzde en önemli ve en çok kullanılan zenginleştirme yöntemlerinden
biridir. Bugün üretilen cevher konsantrelerinin yarısından fazlası flotasyon yöntemi ile
gerçekleştirilmekte ve bu metodla üretilen konsantre miktarı milyonlarca tonu bulmaktadır.
Flotasyonun ilk uygulamaları çinko, kurşun ve bakır gibi metallerin sülfürlü bileşikleri
39
üzerinde olmuştur. Kömür için ilk uygulaması ise 1920 yılında Hollanda’da olmuştur.
Flotasyon, kömür zenginleştirilmesinde başlıca üç amaç için uygulanmaktadır. Bunlar;
a) kömürün içerdiği kül ve kükürt (piritik) gibi safsızlıkları gidermek,
b) yıkama suyu içinde kalan toz kömürü kazanmak
c) lavvarlardan atılan ve siyah su olarak adlandırılan proses suyunu temizlemektir.
Kömürün kül ve kükürt içeriğinin düşürülmesinde, iri tanelerde gravite yöntemleri
uygulanmaktadır. 500 mikrondan ince tanelerde ise yaygın olarak flotasyon yöntemi
uygulanmaktadır. Bazen de ocak çıkışındaki tüvenan kömür 500 mikronun altına
öğütüldükten sonra flotasyon işlemine tabi tutularak kül ve kükürdünden arındırılmaktadır.
Yüzey özellikleri açısından kömürün organik kısmı hidrofobik, pirit dışında kalan
inorganik kısmı ise çok güçlü hidrofiliktir. Bu yöntemlerin etkinliği kömürün tane
boyutunun küçültülmesi ile artmaktadır. Yoğunluk farklılığından yararlanan yöntemlerde
olduğu gibi, bu yöntemlerle de yalnızca kömürde bulunan inorganik kükürt
giderilebilmektedir.
Kömür flotasyonunun diğer bir nedeni ise çevresel tutumlar ve çevrecilerin baskısıdır.
Çevrenin korunması gerektiği için kömürün zenginleştirilerek düşük küllü, yüksek kalorili
ve kükürtsüz yakıtlar haline getirilmesi zorunludur. Bu yüzden daha temiz yakıtların eldesi
için son 20 yıl içinde kömür temizleme ünitelerinde yeni teknolojiler geliştirilmiştir. En
büyük gelişmeler ise flotasyon yöntemi ve makineleri üzerinde olmuştur. Günümüzde en
çok kullanım alanı bulan bu yeni nesil flotasyon yöntemleri kolon, pnömatik ve jet
(Jameson) flotasyonudur. Ancak, bunların dışında 100’ün üzerinde alternatif flotasyon
yöntemi ve makinesi geliştirilmiştir. Bugünün flotasyon teknolojisi ile 38 mikronun
altındaki kömürlerden süper düşük küllü (<%3) kömürler üretmek mümkündür. Örneğin,
siklo-mikrokabarcık kolonu ile şlam kömürlerden yüksek yanabilir verim değerleri ile
%1.5 küllü ürünler elde edilmiştir (Li et al, 2003). Yine, Jameson ve pnömatik hücre tipleri
ile %5’in altında küllü temiz kömürler üretilebilmektedir (Heiser 1996, Mohanty and
Honaker 1999, Taşdemir 2006). Yeni nesil flotasyon makinelerinin yüksek köpük
kalınlıkları, köpüğünün yıkanabilme durumları ve mikro kabarcık üretebilme yetenekleri
sayesinde çok ince tanelerden oldukça düşük küllü ürünler elde edilebilmektedir.
40
Flotasyon yöntemi ile kömürde bulunan organik kükürt giderilememektedir. Ancak, çeşitli
flotasyon yöntemleri ile yalnızca inorganik (piritik) kükürt giderilebilmektedir. Kömür
flotasyonunda, gerek küçük boyutlu pirit tanelerinin köpüğe yapışması ya da kabarcıklar
arasında köpüğe taşınması, gerekse serbestleşmenin tam olmaması nedeniyle piritin büyük
bir bölümü kömürle birlikte yüzmektedir. Piritin yüzmesini önlemek için flotasyonda
çeşitli bastırıcılar kullanılmakta veya flotasyon iki kademeli yapılarak kömürden piritik
kükürt uzaklaştırılmaktadır. İki kademeli flotasyon genellikle, piritin çöktürülüp, kömürün
yüzdürülmesi veya kömürün çöktürülüp piritin yüzdürülmesi esasına dayanır (Önal 1978,
Demirel 1988). Ayrıca, santrifuj kuvvetlerinden faydalanan gelişmiş flotasyon aygıtlarıyla
piritik kükürt önemli ölçüde uzaklaştırılabilmektedir. Örneğin, Lai (2002) tarafından
yapılan bir çalışmada, CFC kolonu ile piritik kükürt içeriği %2.27’den %0.5’in altına
düşürülmüştür. Mikrocell kolon ile yapılan endüstriyel ölçekte bir çalışmanın sonuçları ise
kullanılan mikrocell kolonu ile birlikte Şekil 3.14’de gösterilmiştir.
Şekil 3.14 Laburatuar ve endüstriyel ölçekli bir flotasyon kolonun (mikrocell)
konvansiyonel hücre ile sonuçlarının karşılaştırılması (Yoon 2006).
3.2.2 Seçimli Aglomerasyon
Flotasyon, toz kömürlerden kükürt ve külün uzaklaştırılması için kullanılan en yaygın
yöntemidir. Ancak, flotasyonun verimi ve seçimliliği özellikle 38 µm’nin altındaki
kömürlerde düşmektedir. Ayrıca, kil oranı yüksek ve oksitlenmiş kömürlerin flotasyonu
oldukça zor olup, verim düşük olmaktadır. Bu durumda, flotasyonun yerini alabilecek
Yan
abil
ir V
erim
(%
)
Ürün Külü (%)
41
alternatif yöntem seçimli yağ aglomerasyonu veya seçimli flokülasyondur. Seçimli yağ
aglomerasyonu, yüksek killi ve çok ince boyutlu kömürlerin temizlenmesinde kullanılan
çok etkin bir yöntemdir (Hazra et al. 1986, Hoşten ve Uçbaş 1989).
Seçimli aglomerasyon yöntemi, tane boyutu birkaç mikron olan kömürlere başarıyla
uygulanabilmektedir Kömür doğal olarak beraberindeki inorganik maddelere göre daha
hidrofobiktir. Toz kömürün sudaki suspansiyonuna hidrokarbon tipi bir yağ konulup
karıştırıldığında, hidrofobik kömür tanecikleri ince bir yağ tabakası ile kaplanırlar. Yüksek
devirli karıştırma sonucunda, yağla kaplı kömür tanecikleri çarpışırlar ve yüzeylerindeki
yağın bağlayıcı etkisiyle birbirlerine tutunarak aglomeratları oluşturular. Hidrofilik
mineraller ise süspansiyonda dağınık bir halde bulunur. Daha sonra eleme veya flotasyon
gibi bir yöntemle bu aglomeratlar hidrofilik minerallerden kolaylıkla ayrılırlar.
Aglomeratların flotasyonla alınmasına kimi kaynaklarda “agloflotasyon prosesi” de
denilmektedir. Aglomerasyonda, maliyeti ve verimi etkileyen en önemli iki parametre
kullanılan yağ miktarı ve yüksek devirli karıştırma hızıdır. Kömürün ağırlıkça %20-50’si
oranında kullanılan yağlar (bağlayıcılar); heptan, pentan, toluen, gaz yağı gibi hafif yağlar
ve dizel (motorin), fuel oil gibi ağır yağlardır. Bunlar ayrı ayrı veya ekonomik olması
bakımından karışım halinde de kullanılabilmektedir. Yağ maliyeti aglomerasyonda en
önemli problem olup, son yıllarda yapılan çalışmaların pek çoğu yağı geri kazanma
üzerinedir (Capes et al. 1973, Hoşten ve Uçbaş 1989, Özbayoğlu 1998, Yaman vd. 1998).
Ayrıca günümüzde, daha ekonomik bitkisel kökenli yağlarla (ayçiçek ve soya yağı gibi)
yapılan çalışmalar da devam etmekte olup, olumlu sonuçlar alınmaktadır. Zira yapılan bir
çalışmada, bitümlü kömürler için heptan ile yapılan aglomerasyon ile rafine ayçiçeği yağı
veya soya yağı ile yapılan aglomerasyon çalışmalarının benzer verimler sağladığı
belirtilmektedir (Garcia et al. 1996). Aglomerasyon işleminde verimi etkileyen önemli
parametrelerden bazıları, bağlayıcı türü ve miktarı, karıştırma hızı, pülp yoğunluğu ve
aglomerasyon süresidir.
Yağ aglomerasyonu üzerine, Türkiye de deneysel ölçekli olarak pek çok araştırma
yapılmıştır. Hoşten ve Uçbaş (1989) Zonguldak kömürleri ile yaptıkları yağ
aglomerasyonu çalışmasında yüksek küllü (%45-50) kömürlerden, %8-10 küllü temiz
kömürler elde etmişlerdir. Aynı çalışmada, aglomerasyonun flotasyona göre daha avantajlı
ve ekonomik olduğu, ayrıca kullanılan yağın verim üzerinde herhangi bir etkisinin
olmadığını belirtmişlerdir. Yamık ve arakadaşları (1994) tarafından yapılan bir başka
42
çalışmada, Seyitömer linyitine ağırlıkça %20 gazyağıyla aglomerasyon uygulanmıştır.
Ancak, seyitömer kömürünün yeterince hidrobof olmaması nedeniyle olumlu sonuçlar
alınamamıştır. Ünal ve arkadaşları (2000) tarafından Zonguldak kömürünün
aglomerasyonu için farklı yağlar denenmiştir. Gazyağı, motorin ve Kerkük ham petrolu ile
yapılan çalışmalar sonucunda en uygun yağın gazyağı olduğu belirtilmiş ve ağırlıkça %15
gazyağı ilavesi ile %8.32 küllü kömürler üretilmiştir. Aktaş (2002) tarafından Zonguldak
kömürleriyle yapılan bir başka çalışmada ise aglomerasyona yüzey aktif madde Tritonx-
100 ilavesi yapılmış, ancak verimde bir artış sağlanamamıştır. Abakay ve arkadaşları
(2004) tarafından yapılan bir çalışmada, aglomerasyon için göl ve deniz suyu denenmiş,
ancak sonuçlar musluk suyuna göre daha başarısız bulunmuştur. Uslu ve arkadaşları (2006)
tarafından yapılan bir çalışmada, Yusufeli bitümlü kömürüne uygulanan aglomerasyon
sonucu, piritik kükürt içeriği %5.26’dan %1.33’e düşürülmüştür. Deneylerde aglomera
edici olarak kömürün ağırlığının %27’si kadar gazyağı kullanılmış ve aglomeratlar
(kömür) bir elekle, dağılmış pirit taneciklerinden ayrılmıştır. Abakay (2007) tarafından
Hazro kömürü ile yapılan bir agloflotasyon çalışmasında ise külün %43.98’i, kükürdün ise
%39.15’i, %86.59’luk bir yanabilir verimle giderilmiştir. Şırnak Asfaltitinden ise külün
%34.01’i, kükürdün ise %34.78’i, %74.74 ağırlıkça verim değeriyle giderilmiştir.
3.2.3 Seçimli Flokülasyon
Flokülasyon, süspansiyon içerisinde dağılmış çok küçük boyutu (< 20 mikron) kömür
taneciklerinin uygun flokülantla muamele edilip bir araya getirilmesi işlemidir.
Flokülasyonda başarının en önemli şartı birbirini iten elektrik yüklerinin zararsız hale
getirilmesidir. İnce taneli kömürlerden seçimli pirit flokülasyonu ile kömürün kükürt
içeriği önemli ölçüde düşürülebilmektedir. Araştırmaların ışığı altında; piritin ksantat
içeren bir flokülant ile çöktürülmesi ve kömürün süspansiyonda bırakılması, ya da piritin
yine ksantat içeren bir dağıtıcı ile dağıtılması ve kömürün bir flokülant ile çöktürülmesi
teorik olarak mümkündür. Burada sözü edilen ikinci olasılık, yani bir ksantatlı dağıtıcı ile
piritin süspansiyonda dağıtılması ve bir flokülant ile kömürün çöktürülmesi 1980’li
yıllarda denenmiş ve olumsuz sonuçlar alınmıştır. Söz konusu çalışmada, ksantatlı dağıtıcı
olarak poliakrilik asit ve flokülant olarak poliakril amid (poliacrylamid) kullanılmıştır.
Sonuçta piritik kükürdün yalnızca %7-17’si giderilebilmiştir. Bunun başlıca nedeni; piritin
yüksek olan yoğunluğundan dolayı hızla çökmüş olmasıdır (Lowe and Littlefair 1986,
Attia and Fuerstenau 1992, Koca 1987). Bu durumda, yukarıda sözü edilen birinci olasılık,
43
yani piritin çöktürülerek kömürün süspansiyonda dağıtılması işlemi flokülasyon veriminin
yükselmesi açısından daha avantajlıdır (Koca vd. 1988). Koca ve arkadaşları tarafından
(1988) yapılan bir çalışmada flokülant olarak PEGX (polietilen glikol ksantat) kullanılmış
ve piritik kükürdün %78.6’sı giderilmiştir. Ancak verimin düşük olduğu belirtilmiştir
(%57.6). Deneylerde süspansiyonda kalan kömür flotasyon ile alınmıştır.
Kömürdeki pirit genellikle 10-100 mikron boyutlarındadır. Bu piritin gravite, manyetik ve
gelişmiş flotasyon yöntemi ile giderilmesi mümkün iken, kömürde dissemine bir şekilde
bulunan jel piritin (melnikovit) giderilmesi oldukça zor bir işlemdir. Ancak, selektif
flokülasyon ile 3 mikronun altına öğütülen kömürden jel piriti uzaklaştırmak mümkündür.
Zira, 3 mikronun altına öğütülen ve %3.9 piritik kükürt içeren Çorak (Bolu) linyiti ile
yapılan bir flokülasyon çalışmasında, yalnızca bir kademe temizleme uygulanarak piritik
kükürt içeriği %1.35’e, %65.7 ağırlıkça verimle düşürülmüştür. Tek kademeli kaba
flokülasyon ile piritik kükürt %2.5’e, %76 ağırlıkça verimle düşürülmüştür. Sözkonusu
çalışmada, flokülant olarak 10 ppm düzeyinde selüloz ksantat (piriti floküle edici), kömür
bastırıcısı olarak 5 ppm nişasta ve kil minerallerinin dağıtılması için 200 ppm Tetra
Sodyum Piro Fosfat kullanılmıştır. Çalışma pH’sı 10.2’dir. Nişastanın varlığı, selüloz
ksantatın kömür üzerine absorbe olmasını engellemiş ve yanlızca seçimli olarak pirit
tanelerinin floküle olup çökmesini sağlamıştır (Tefek 1989).
3.3 MANYETİK AYIRMA
Manyetik ayırmada yararlanılan özellik minerallerin farklı manyetik duyarlılıklarıdır. Her
mineralin farklı manyetik duyarlılığı vardır. Genel olarak, katı cisimlerin manyetik
duyarlılığı, bu cisimleri oluşturan atomların dış yörüngelerindeki elektronların spin
hareketleri ile bu elektronların manyetik momentlerinden kaynaklanmaktadır. Tabiattaki
bütün katı cisimler bir manyetik alan içine girdiğinde az veya çok bu alandan etkilenir ve
manyetik kutuplar tarafından itilir veya çekilirler.
Manyetik kutuplar tarafından çekilen cisimlere “paramanyetik”, itilen cisimlere ise
“diamanyetik” cisimler denir. Çok kuvvetli manyetik duyarlılık gösteren cisimler ise
“ferromanyetik” cisimler olarak tanımlanır. Saf demirin çekilebilirliği 100 olarak
alındığında; bir mineral 10-100 arası çekilebilirliğe sahip ise bu mineral ferromanyetik, 5-
10 orta derecede manyetik, 1-5 zayıf manyetik, 0-1 çok zayıf manyetik ve sıfırdan küçük
44
olması durumunda ise diamanyetik mineral diye adlandırılır. Kömür içerisinde yer
alabilecek bazı safsızlıkların manyetik çekilebilirlikleri Çizelge 3.4’de verilmiştir
(Özbayoğlu ve Arol 1994).
Çizelge 3.4 Kömürde bulunan bazı safsızlıklara ait manyetik çekilebilirlik değerleri.
Mineral safsızlık Formül Çekilebilirlik Manyetit Fe3O4 15.00-50.00 Hematit Fe2O3 0.260-4.640 Limonit FeO(OH). nH2O 0.130-3.210
Pirit FeS2 0.002-0.230 Kuvars SiO2 -0.0005
Manyetik ayırıcılar genel olarak, düşük alan şiddetli ve yüksek alan şiddetli manyetik
ayırıcı tipleri olarak ikiye ayrılır. Şekil 3.15’de yüksek alan şiddetli, sabit mıknatıslı, rulo
tipi ve kuru işletilen ticari bir manyetik ayırıcı gösterilmiştir. Bu ayırıcı, biri manyetik
olmak üzere iki rulodan oluşmaktadır. Rulolar arasında cevherin manyetik alan içine
taşınmasını sağlayan bir bant bulunmaktadır. Bandın hareketi rulolardan birine bağlanmış
bir motor ile kontrol edilmektedir. Ruloların dönüş hızı işlenen malzeme özelliklerine bağlı
olarak ayarlanabilmektedir. Ayrılacak malzeme, bant üzerine titreşimli besleyici üniteden
istenilen hızda dökülmektedir. Besleyici titreşimi ayarlanarak besleme hızı kontrol
edilebilmektedir.
Şekil 3.15 Permroll kuru manyetik ayırıcısının çalışma prensibi ve ticari örneği.
Kömürün çerisinde bulunan inorganik safsızlıkların önemli bir bölümünü demir sülfürlü
(FeS2 gibi) mineraller oluşturmaktadır. Bu yüzden, kömürün inorganik kısmı piritin
saflığına bağlı olarak zayıf paramanyetik veya diyamanyetik, organik kısmı ise tamamen
Ayırıcı Bıçak
45
diyamanyetik özellik gösterir. Bu özellikler manyetik ayırmada yeterli olmayıp, pirit
taneciklerinin manyetik hassasiyetlerinin arttırılması gerekir. İlk yapılan çalışmalarda,
piritin manyetik hassasiyeti, aşırı ısıtılmış buhar ile karıştırılarak sağlanmıştır. Bu yolla,
pirit oksitlenmekte ve daha güçlü manyetik özelliği olan pirotine dönüşmektedir. Daha
sonraki çalışmalarda ise, mikrodalga enerjisinden faydalanarak pirit taneciklerinin
manyetik özellikleri arttırılmıştır. Bu yolla, manyetik duyarlılıkları yükseltilen piritler,
daha sonraki aşamada yüksek alan şiddetli manyetik ayırıcılarla ayrılabilmektedir (Önal
vd. 1998, Yaman vd. 1998, Kelland et al. 1988, Arslan 2006).
Manyetik işlemlerle kükürt giderme işlemi, kömürün %50’den fazla pirit ve mineral madde
içermesi durumunda ekonomik olmaktadır. Manyetik ayırma yöntemiyle, piritik kükürdün
%70-90’ı ile kül yapıcı bazı demirli safsızlıkların önemli bir kısmı uzaklaştırılabilmektedir.
Örneğin, Önal (1978) tarafından çeşitli kömürlerle, Carpco labaratuvar tipi yaş manyetik
ayırıcı ile yapılan deneyler sonucunda piritik kükürdün %80-90’ı giderilebilmiştir.
Deneylerde 150 mikronun altına öğütülmüş %10 pülp yoğunluğu ile 7 ayrı kömür
numunesi kullanılmıştır. Manyetik alan şiddeti ise 24000 Gaus’tur. Deneylere ait sonuçlar
Çizelge 3.5’de verilmiştir. Kül giderme çalışmaları ise Bozkurt ve arkadaşları tarafından
(1990) Tunçbilek kömürleriyle Permroll manyetik ayırıcısında yapılmıştır. Burada, külü
oluşturan marn’ın %20.31 oranında Fe2O3 içerdiği ve manyetik duyarlılığa sahip olduğu
belirtilmiştir. Sonuçta, -9.5+0 mm boyut fraksiyonu için, %37.12 kül içeren Tunçbilek
kömüründen %28.35 küllü ürünler elde edilmiştir (kül giderme başarısı %47.10). Diğer
taraftan kükürt giderme başarısıysa %40.33 olup, %2.61’den %2.25’e düşürülmüştür
(Bozkurt vd. 1990).
Çizelge 3.5 Çeşitli kömürlerin manyetik ayırıcıda kükürt giderimleri (Önal 1978).
Beslenen Kömür
Temiz Kömür
Kömür Çeşitleri
Σ S %
Piritik S (%)
ΣS (%)
Piritik S (%)
Ayırma
Verimi (%)
Muğla/Yatağan 3.91 1.30 2.35 0.26 80.0 Aydın/Söke 2.97 1.00 2.10 0.13 87.0 Ankara/Beypazarı 5.00 2.10 3.20 0.30 85.7 Çanakkale/Asmalı 3.78 1.90 2.15 0.27 85.7 İstanbul/Kilyos 6.66 3.80 3.30 0.44 85.8 Afşin/Elbistan 1.62 1.20 0.48 0.06 95.0 Şırnak (Asfaltit) 2.94 1.80 1.40 0.26 85.6
46
3.4 ELEKTROSTATİK AYIRMA
Elektrostatik ayırmada, kömür ve yantaşın farklı elektriksel iletkenlik özelliklerinden
yararlanılır. Manyetik ayırmada olduğu gibi, bu yöntem de, daha çok piritik kükürdü
uzaklaştırma için kullanılmaktadır. Ekonomik açıdan pahalı bir işlem olduğundan kullanım
alanları sınırlı ve kömür için endüstriyel uygulaması bulunmamaktadır.
Kullanılan elektrostatik ayırıcılar, dönen topraklanmış metalik yüzeyli bir tambur ve
karşısında elektron saçan bir elektroddan oluşmaktadır (Şekil 3.16). Ayırıcıya verilen
mineral taneleri tamburun dönmesi ile bir düşme yörüngesine girmektedir. Tambur
üzerinde bu taşınma esnasında mineral taneleri elektrod ile tamburun oluşturduğu elektrik
alanı içerisinden geçmektedirler. İletken olan mineral taneleri aldıkları elektronları
topraklanmış tambura vererek pozitif yüklü hale geçmekte ve tambur yüzeyinden itilerek
bir düşme yörüngesine girerek ayrılmaktadırlar. Yalıtkan mineraller ise aldıkları elektronu
muhafaza ederek negatif yüklü durumlarıyla tambur tarafından tutulmakta ve tamburun
dönüşü esnasında bir fırça ile uygun bir yerde tamburdan dışarıya alınmaktadır. Bu
yöntemin başarılı olabilmesi için, taneciğe etki eden elektrostatik güçlerin yerçekimi ve
taneler arası etkileşim kuvvetlerini yenmesi gerekir (Donelly 1999, Arslan 2006).
Şekil 3.16 Elektrostatik bir ayırıcının çalışma prensibi.
Kömürün iletkenliği mineral maddeden ve özellikle piritten oldukça düşüktür. Elektro
statik ayırmada, etkili bir ayırma için ayırma işleminden önce, kömür ve inorganik
kısımlarının elektrostatik olarak yüklenmeleri ya da yüklerinin arttırılması gerekir. Yükün
47
arttırılması için geliştirilen yöntemlerden bazıları; iyon bombardımanı, iletken yüklemesi
(kondüktif endüksiyon) ve sürtünme ile yüklenme (triboelektrostatik yöntem)’dir.
Özellikle son yıllarda geliştirilmiş olan triboelektrostatik yöntemde tanelerin yüklenmesi,
öğütülmüş kömürün bir boru içerisinde basınçlı hava ile taşınırken oluşturduğu türbülans
sonucunda, birbirlerine çarpması veya sürtmesi ile elde edilir. Bu yolla, kömür pozitif yük
kazanırken, piritle kül oluşturan diğer mineraller ise negatif yükle yüklenirler. Daha sonra
bu taneler elektrostatik bir ayırıcıdan geçirilerek ayrım gerçekleştirilir (Kemal ve Yılmaz
1994, Yaman vd. 1998, Jiang and Tao 2003, Arslan 2006).
3.5 KİMYASAL YÖNTEMLER
Kimyasal mineral giderme çalışmaları; a) kükürt içeriğinin düşürülmesi, b) kül yapıcı
minerallerin azaltılması, c) süper temiz kömür üretimi amaçlı yürütülmektedir. Bu
çalışmalarda, kömür külü gravite-flotasyon yöntemleriyle belli bir düzeye indirilmesinin
ardından kimyasal yöntemler kullanılarak kül içeriği %1 gibi bir değerin altına
indirilmektedir. İkinci Dünya savaşı yıllarında Almanya’da pilot ölçekte; fiziksel
yöntemler ve flotasyon uygulaması ile kül içeriği %0.8 civarına düşürülen kömüre kostik
soda-HCl ile mineral giderme işlemi uygulanmış ve elde edilen nihai ürünün kül içeriği
%0.3’ün altına düşürülmüştür. 1980’li yıllarda, erimiş kostik liç (MCL) prosesi
geliştirilmiştir. Pilot çapta uygulanan bu proseste, kömür yatay döner fırın içerisinde 350-
400 0C civarında ergimiş kostik soda (KOH+NaOH karışımı) ile muamele edilmektedir.
Bu yolla mineral madde ve kükürtler suda veya asitte çözünebilen bileşikler haline
dönüştürülmektedir. Fırından alınan kömür keki su ve seyreltik asitle yıkanmaktadır. Bu
yolla %4 kükürt, %11 kül içeren bir kömürden %0.4 kükürt ve %0.65 kül içeriğinde süper
temiz kömür elde edildiği belirtilmektedir (Ratanakandilok et al. 2001).
Günümüzde kömürün mineral içeriğinin azaltılmasında genellikle hidroflörik asit (HF) ve
sodyum hidroksit (NaOH) ile çözündürme (liç) tercih edilmektedir. HF/H2SiF6HF
karışımlarıyla yapılan çalışmalarda uygun sonuçlar alındığı bilinmektedir. HF ile yapılan
çalışmalarda, piritin çözünmediği, Ca ve Na gibi bazı elementlerin florürle yaptıkları
çözünmez bileşiklerin sorun yarattığı, yaygın olarak belirtilmiştir. Bu nedenle HF’le
muamele öncesinde veya sonrasında HCI ile çözündürme sonucu, kükürt ve mineral madde
içeriği daha da azaltılabilmektedir (Akyürek 1998).
48
Steel ve Patrick (2001) ultra temiz kömür üretimi için yaptıkları çalışmada HF ve bunu
takiben HNO3 kullanmışlardır. Yaklaşık %7.9 kül içeren yüksek uçuculu kömürlerden, HF
ile önce kül içeriği %2.6’ya, daha sonra HNO3 ile %0.6 seviyesine düşürmüşlerdir. Ayrıca,
kükürt içeriği de %2.6’dan %1.4’e düşmüştür. Zonguldak Karaelmas Üniverisitesi, Maden
Mühendisliği bölümünde ise aynı yöntem kullanılarak, yani önce HF daha sonra HNO3 ile
çözündürme yoluyla çeşitli kömürlerin kül içeriği %7-10’dan %0.45’nin altına altına kadar
düşürülmüştür (Özkul 2003, Yılmaz 2004).
Kimyasal yöntemlerle kömürden organik ve inorganik kükürdü gidermek mümkündür.
Kömürün kükürdünün kimyasal yöntemlerle uzaklaştırılmasında, liç (çözündürme)
yöntemi uygulanarak piritik ve organik kükürdün çözülebilir hale getirilmesine çalışılır.
Kimyasal kükürt giderme yöntemleri, kömürün kükürt içeriği ile seçimli olarak tepkimeye
girebilme özelliğine sahip olan kimyasal maddelerin kullanıldığı yöntemlerdir. Bu
yöntemlerin uygulanması sonucunda kömürdeki kükürt ya doğrudan kömürden ayrılmakta,
ya da kömürden kolayca uzaklaştırılabilen bir yapıya dönüşmektedir. En yaygın olarak
bilinen kimyasal kükürt giderme yöntemleri Çizelge 5.1’de verilmiştir (Doğan 1988,
Yaman vd. 1998, Çinpolat 1998). Kimyasal yöntemlerin pek çoğu, kömürden kül ve
kükürdün uzaklaştırılmasını sağlamakta, fakat pek azı ticari olarak geliştirilmiştir. Ayrıca,
kömürün kalitesinde meydana gelen bozulmalar kimyasal liçteki en önemli sakıncalardır.
Çizelge 3.6 Kimyasal kükürt giderme yöntemleri (Çinpolat 1998).
ÇALIŞMA KOŞULLARI YÖNTEM
REAKTİFLER
Ortam
Sıcaklık Basınç Zaman
(oC) (MPa) (dk) PETC-oksitleme CaCO3 O2 150-200 5.5-6.9 60
AMES-yaş oksitleme O2, Na2CO3 O2 150 1.5 60 LEDGEMONT-
oksitleme 02, Na2CO3,
NH4OH O2 150-200 1.5 60
TRW MEYERS O2, Fe2(SO4)3, aseton, CaCO3
O2 100-130 0.3-0.6 300-480
JPL-klorlama Cl2, 1,1,1-trikloretan
Cl2 60-130 0.1-0.5 4-5
KVB-oksitleme ve yerdeğiştirme
NO2, NaOH NO2 100 0.1 3-6
BATELLE- hidrotermal yerdeğiştirme
NaOH, Ca(OH)2,
CaCO3, CO2 CO2 250-350 0.4-1.7 10-30
IGT- hidrojenleme H2, Fe2O3 H2 800 0.1 60
49
3.7 BİYOLOJİK YÖNTEMLER
Bazı bakteriler yaşamları için gerekli olan enerjiyi kükürtlü bileşikleri oksitleyerek
sağlarlar. Böylece kükürtlü bileşikler oksitlenerek suda çözünen sülfatlara dönüşürler. Bu
amaçla kullanılan bazı bakteriler; Thiobacillus Ferrooxidans, Sulfolobus acidocaldarius ve
Sulfobacillus thermosulfidooksidans’dır (Yaman vd. 1998, Sönmez 2000).
Biyolojik yöntemler “bakteri liçi” ve “bakteri flotasyonu” olmak üzere başlıca iki yöntemle
uygulanmaktadır. Bakteri liçine göre, bakterilerin kıvamlandırılarak flotasyona tabi
tutulması, piritik kükürdün ve mineral maddenin gideriminde daha başarılıdır. Ayrıca, bu
yolla kıvamlandırma süresinin de birkaç dakikaya indiği belirtilmektedir. Bir Türk linyiti
ile yapılan çalışmada; bakteri liçi için 10 gün gerekli iken, bakterinin kıvamlandırılması ve
ardından flotasyonu yalnızca birkaç saat sürmüştür. Bakterilerle kıvamlandırmada,
Thiobacilli türü bakteriler kullanılmakta ve pirit yüzeyleri bir dereceye kadar oksitlenerek
hidrofil hale gelmektedir. Bundan sonra, flotasyon işleminin uygulanması halinde doğal
olarak hidrofob yapıya sahip olan kömür, flotasyon hücresinde yüzdürme suretiyle piritten
ayrılmaktadır (Doğan 1990). Thiobacillus türü bakteriler kullanılarak kömürde bulunan
piritik kükürdün %70-80 oranında giderilebildiği belirtilmektedir. Sulfolobus bakterileri
ise piritik kükürdün yanı sıra organik kükürdün de %60-65’ini giderebilmektedir (Doğan
1988, İbişoğu, 1995). Doğan ve arkadaşları (1984) tarafından yapılan bir çalışmada,
Erzurum-Aşkale linyitlerinden piritik kükürdün %56.6’sı giderilmiştir. Piritik kükürt
içeriği 10 günlük bakteriyel liç süresi sonuda %2.88’den %1.24’e düşmüştür. Bozdemir ve
arkadaşları (1996) Rodococcus Rhodochrous türü bakteri kullanarak Mengen Kömürü ile
yaptıkları bakteriyel kükürt giderme deneylerinde pH’ın 6.5 ve sıcaklığın 28 oC olduğu
ortamda organik kükürdün % 27.1’ini ve toplam kükürdün % 30.2’sini 75 saatte
gidermişlerdir.
Biyokimyasal yöntemlerin avantajları; çok az mineral ve oksijen kullanımı, düşük sıcaklık
ve düşük pH’dır. Fakat bu avantajlar yanında, uzun bekleme (fermantasyon) süresi, ürün
kararlılığı, proses kontrolu ve kömür örneklerinin oldukça iyi öğütülmüş olmaları gibi
dezavantajları da vardır. Bu bağlamda, biyolojik yöntemlerin endüstride kullanabilirliğinin
yaygınlaşması için uzun bir zaman alacağı tahmin edilmektedir (Yaman vd. 1998, Sönmez,
2000).
50
51
BÖLÜM 4
KÖMÜRÜN FLOTASYONLA ZENGİNLEŞTİRİLMESİ
4.1 FLOTASYONUN TANIMI
Flotasyon, gravimetrik yöntemlerle zenginleştirilmesi mümkün olmayan çok ince boyutlu
cevherlerin zenginleştirilmesinde kullanılan bir fizikokimyasal ayırma tekniğidir. En kısa
ifadeyle cevherleri yüzdürme yoluyla zenginleştirme yöntemidir. Bu yöntemde, tanelerin
farklı yüzey özelliklerinden ve pülp içerisinde oluşturulan hava kabarcıklarından
faydalanılır. Tanelerinin birbirinden ayrılması; hava kabarcığı ile temas kuran tanelerin
(hidrofoblar) yukarıya doğru, kuramayan tanelerin (hidrofiller) ise aşağıya doğru hareketi
ile sağlanır (Şekil 4.1).
Şekil 4.1 Flotasyonun oluşum mekanizması ve kabarcık-tanecik bağlarının oluşturulması.
Bir flotasyon işleminde mineral taneleri, pulpün içinde dağılmış durumda olan hava
kabarcıkları ile sürekli temas halindedir. Hidrofob, yani flotasyona elverişli olan her tane
hava kabarcığının yüzeyine yapışma eğilimindedir. Yapıştığı zaman bir kısmı hava ile geri
kalan kısmı da su ile temas halindedir, böylece su-hava, mineral-hava, mineral-su ara
yüzeylerinin birbirini kestiği bir hat meydana gelir. Üç faza sınır olan bu hat üzerinde bu
üç ara yüzeyin yüzey gerilimleri hem kendi aralarında hem de yerin çekim kuvveti ve
Hidrofob Tanecik
Hidrofil Tanecik
Hava Kabarcığı
Kömür Taneciği Hidrofob Mineral Taneciği
Hava Kabarcığı
52
suyun basıncı gibi diger kuvvetlerle denge halinde olurlar. Şekil 2’de üç fazın teması ve
denge durum basitçe gösterilmiştir. Bu üç faz dengede olduğu zaman, yüzey gerilimleri
toplamı sıfıra eşit olmalıdır. Üç faz dengede iken:
γ Mineral-Hava + γ Mineral-Su + γ Su-Hava = 0 (4.1)
γ Mineral-Hava = γ Mineral-Su + γ Su-Hava Cosθ (4.2)
Cosθ = (γ Mineral-Hava - γ Mineral-Su) / γ Su-Hava (4.3)
Yukarıdaki ilk iki eşitliğin birleştirilmesi ile young eşitliği (üçüncü eşitlik) elde edilir.
Young eşitliğindeki açıya temas açısı denir. Temas açısı sıfır olduğunda γ Hava-Su < γ
Mineral-Hava - γ Su-Mineral olur. Bu durumda su mineral yüzeyini tamamen ıslatır ve
mineralin yüzmesi gerçekleşmez. Buna bağlı olarak; temas açısı ne kadar büyük olursa,
göreceli olarak mineralin hidrofob özelliği o kadar fazla olacak ve mineralin flotasyon
yeteneği o derece güçlü olacaktır.
Şekil 4.2 Mineral flotasyonunda üç fazın teması ve yüzey gerilimleri.
Temas açısı ölçümlerinde goniometre olarak adlandırılan cihazlar kullanılır. İyi bir
flotasyon için temas açısının 40 dereceden büyük olması gerekir. Genellikle yüksek
kömürleşme derecesindeki kömürler için temas açısı 10-20 derece arasında değişirken,
düşük kömürleşme derecesindeki kömürlerde sıfır dereceye kadar düşmektedir. Kömürün
karbon içeriği %89 olduğunda temas açısı (yüzebilirliği) maksimum olur. Bu değere
ulaşıncaya kadar hidroksil ve asit gruplarının azalmasıyla polar karakter kaybolmaktadır.
Böylelikle yüzey hidrofobik ve yüzebilir konuma gelmektedir. Karbon içeriği bu değerden
fazla olursa yüzebilirliği azalmaktadır. Karbon atomlarının üç boyutta büyüyen yapı
oluşturması ile hidrofobluğu azalır. Kömür litotipleri arasında maksimum temas açısını
veren vitrain’dir (Özbayoğlu 1984, Ateşok 1986, Yaman vd, 1998).
53
Flotasyon; yağ, film ve köpük flotasyonu olmak üzere başlıca 3 yöntemle
uygulanmaktadır. Yağ ve film flotasyonun günümüzde endüstriyel ölçekte uygulamaları
bulunmamaktadır. Endüstriyel ölçekte uygulanan ve bizimde sözünü ettiğimiz en yaygın
kullanılan flotasyon yöntemi köpük flotasyonudur. Köpük flotasyonu fizikokimyasal bir
yöntem olup, teknik bakımdan 3 kısma ayrılır. Bunlar:
1. Minerallerin reaktiflerle (kimyasallarla) muamele edilmesi
2. Sulu bir ortamda hava kabarcığının oluşturulması
3. Kabarcık-tanecik çarpışmasının sağlanması
Reaktiflerle muamelenin esası, istenilen minerali yüzebilir hale sokmak ve diğer
minerallerin yüzmesini engelleyecek durumu sağlamaktır. Bir mineralin yüzebilmesi bu
mineralin su ile “ıslanmaması” (hidrofob olması) özelliğine bağlıdır. Islanmama özelliği
bir katının yüzey moleküllerinin özelliklerine göre değişir; yani bu moleküllerin polar olup
olmamasına bağlıdır. Polar moleküller iyonlardan oluşur ve su içerisinde iyonlaştıkları için
ıslanabilir özelliktedirler. Bu yüzden bu tip cevherler flotasyon işlemi için elverişli
değildir. Yüzeyleri polar olmayan doğal hidrofob kömür, grafit, talk, elmas ve kükürt gibi
mineraller ise flotasyon işlemi için daha elverişlidir. Ancak, günümüzde kullanılan çeşitli
reaktifler ile istenilen cevheri “ıslanabilir” ya da “ıslanamaz” hale getirmek mümkündür.
Örneğin, kömürün yüzebilirliği sodyum silikat (Na2SiO3) ve sodyum karbonat (NaCO3)
gibi bastırıcı reaktifler ile önlenebilir. Benzer şekilde doğal yüzebilir olan piriti (FeS2)
kireç veya sodyum siyanür (NaCN) ile bastırmak mümkündür. Çoğu flotasyon
uygulamalarında kömür yüzdürülmesine karşın, yoğun pirit içermesi durumunda kömür
bastırılır ve pirit yüzdürülür. Bu şekilde kömürden hidrofob piriti uzaklaştırmak
mümkündür (Atak 1982, Kawatra and Eisele 1997, Çilek 2006, Yamık 1994).
Kömürün yüzebilirliğini arttırmak ve daha güçlü kabarcık-tanecik bağları oluşturmak için
genellikle gazyağı, fuel oil, motorin (mazot) gibi hidrokarbon kökenli polar olmayan
yağlar kullanılmaktadır. Bu yağlar kömür yüzeyini bir film şeklinde kaplamakta ve hava
kabarcığı ile tanecik arasındaki adhezyon kuvveti arttırarak daha güçlü yapışmaların
oluşmasını sağlamaktadır. Bu yolla hem flotasyon hızı, hem de yanabilir kısım kazanımı
artmaktadır. Taşkömürü flotasyonunda yağların kullanım oranı genellikle 0.5-2 kg/t
mertebelerinde iken, kömürleşme derecesi düşük olan linyit flotasyonunda bu oran 6 kg/t
seviyelerine kadar çıkabilmektedir. Diğer taraftan, Pamak 1 gibi polar olan (iyonlaşan)
54
toplayıcılarla da kömür flotasyonu yapmak mümkündür. Ancak, bu toplayıcılar polar
olmayan yağlar kadar verimli olmayı, yalnızca kül giderme açısından daha avantajlı
olmaktadırlar (Cebeci 2002, Jia vd. 2002, Sis vd. 2003, Ceylan ve Küçük 2004, Sis vd.
2006, Sönmez ve Cebeci 2006).
Genellikle bir toplayıcı ilavesi ile bir tank içerisinde muamele görmüş kömürün
yüzdürülebilmesi için su içerisinde hava kabarcığının oluşturulması ve kömür-kabarcık
temasının sağlanması gerekir. Değişik flotasyon makinelerinde kabarcıklar değişik
şekillerde oluşturulabilmektedir. Örneğin, klasik flotasyon hücrelerinde (Denver ve Wedag
gibi) kabarcıklar mekanik karıştırma yolu ile, Jameson hücresinde ise suyun jet hareketiyle
oluşturulur. Kolon flotasyonunda ise gözenekli malzemeye ya da sparger denen özel hava
üreteçlerine kompresörden hava verilerek kabarcık oluşturulmaktadır (Şekil 4.3). Ayrıca,
elektrik akımıyla (elektroflotasyon) veya havanın bir ortamda çözündürülerek başka bir
ortamda serbest bırakılmasıyla da (DAF) kabarcık oluşturulabilmektedir.
Şekil 4.3 Değişik flotasyon hücrelerinde değişik kabarcık oluşturma mekanizmaları.
Flotasyon işlemi için flotasyon makinesinin oluşturduğu kabarcıklar genellikle yetersizdir.
Bu yüzden, kabarcık boyutunu küçültmek ve kabarcık sayısını arttırmak için köpürtücü
denen reaktifler kullanılır. Bu reaktifler hem daha sağlam köpük oluşumunu sağlamakta
hem de mikro kabarcık üreterek toplam kabarcık yüzey alanını arttırmakta ve bu yolla çok
ince boyutlu tanelerin (<0.075 mm) flotasyonuna olanak sağlamaktadır. Flotasyonda
köpüğün belli bir dayanıklılığın olması gerektiği gibi makineden alındıktan kısa bir süre
sonra da sönmesi gerekir. Uzun süre dayanan ve sönmeyen köpük, flotasyondan sonraki
çöktürme veya filtreleme gibi işlemlerde problemler yaratır. Birbirine sık olarak bağlanmış
Kolon flotasyonunda gözenekli malzemeye
hava verilmesiyle
Jameson hücresinde pülp jeti ile Mekanik hücrede
mekanik karıştırma yolu ile Pnömatik hücrede
Reaktör sistemi ile
55
küçük kabarcıklı köpük ile yüksek flotasyon verimi elde edilir. Böyle bir köpük yapısı
köpüğü saran minerali daha rahat taşır ve çökerek pülpe karışmasını önler. Diğer yandan,
gevşek yapılı ve büyük kabarcıklı köpük taşınan gang parçalarının kolayca çökmesine
sebep olarak büyük oranda verimin düşmesine neden olur. Ancak, iri boyutlu kabarcıklar
ile daha temiz ürünler elde edilir. En yaygın kullanılan köpürtücüler; Alkoller (MIBC,
octanol, hegzanol vb.), çamyağı, poliglikoller (DF 200-250-400…) ve kresilik asit (kömür
katranından elde edilir)’tir (Tan vd. 2005, Gupta 2007).
Flotasyonda son aşama olan “tanecik-kabarcık çarpışması”nın sağlanması için klasik
hücrelerde karıştırma işleminden faydalanılır. Ancak, bu hücrelerde çok ince tanelerin
flotasyonunda, tanelerin kabarcıklarla çarpışma olasılığı düşük olduğu için verim de düşük
olmaktadır. Bu durumda klasik hücrede karıştırma hızı arttırılır. Jameson hücresinde ise su
jetinin etkisiyle yoğun karışma sağlamak mümkündür. Bu yüzden çok ince tanelerin
flotasyonu için uygun olduğu söylenebilir. Kolon flotasyonunda ise taneler yukarıdan
aşağıya doğru inerken, aşağıdan yukarıya doğru yükselen hava kabarcıkları ile çarpışarak
tanecik-kabarcık bağları oluşturulur.
4.2 FLOTASYONUN TARİHİ GELİŞİMİ
Flotasyon ile ilgili ilk çalışmalar yağ-su ara yüzeyinde katıların toplanması doğrultusunda
olmuştur. Pülp içerisine gaz gönderilmesi ilk defa 1877’de Almanya’da Bessel kardeşler
tarafından yapılmıştır. Bessel kardeşler, grafit flotasyonunu, çeşitli yağlar kullanarak,
kaynar suyun meydana getirdiği su buharı ile ve karbonatlarla reaksiyona giren asidin
çıkardığı karbondioksit gazı kabarcıkları ile gerçekleştirdiler. Aynı usul İngiltere ve
Amerika’da yeniden bulunarak karbonat ve sülfürlerin flotasyonunda uygulandı.
Flotasyona ait ilk önemli buluş 1902 yılında Froment tarafından yapılmıştır. Bu keşif,
yağlanmış sülfür minerali tanelerinin, su içinde meydana getirilen gaz kabarcıklarına
yapışıp suyun yüzeyine çıkmasından bahsetmektedir. Bu olayı aynı yıl İngiltere’de tespit
eden Delprat pulpun içinde sülfirik asitin kireç taşına etkisiyle meydana gelen gaz
kabarcıklarından yararlanma fikrini ortaya attı. 1906’da Elmore aldığı İngiliz patentinde
yağlı mineral pulplarında kısmi vakum meydana getirerek hava kabarcıklarından
yararlanılabileceğini öne sürdü. Ama bu buluşlar endüstriyel açıdan önemli bir sonuç
vermemiştir. 1906’da Sulman, Picard ve Ballot hava kabarcıklarının pulpün kuvvetli
56
karıştırılmasıyla meydana getirilebileceği ve cevher miktarının %1’ini geçmeyecek kadar
az yağ kullanmakla flotasyon yapılabileceğini söyledi. Bu prensiplere dayanan ilk flo-
tasyon makinesi 1910 yılında T. J. Hoover tarafından yapıldı ve 1912-1925 yıllarında önce
Avustralya sonra Amerika’da flotasyon sanayisinde başarıyla uygulanmıştır. 1918’de
Welsh flotasyon pulplarına basınçlı hava vermek fikrini öne sürdü. Hunt ve Forrester ve
daha sonra Callow basınçlı hava kullanan flotasyon makinelerini yaptılar. 1924 yılına
kadar flotasyon yöntemi sadece yağ kullanarak, bütün sülfür minerallarini beraberce asit
ortamda yüzdürmekten ileri gidemedi. 1924’de Keller ilk defa olarak flotasyonda ksantat
kullandı. Bundan sonra bazik ortamda selektif flotasyon yapılmaya başlandı. Yağ
flotasyonundan kimyasal flotasyona geçilmiş oldu. Organik ve inorganik kimyasal reak-
tiflerin kullanılmasıyla, flotasyonda büyük gelişmeler elde edilmiş ve bu konsantrasyon
yöntemi sülfür cevherlerde olduğu gibi, oksit ve metal olmayan cevherlerinde önemli bir
kısmına uygulanabilecek hale getirilmiştir. Flotasyonun gelişmesinde emeği olan bilim
adamlarından Taggart, Gaudin, Petersen ve Wark’tur (Arbiter and Haris 1964, Atak 1982,
Atak ve Tolun 1994, Wills 1997). Şekil 4.4’de flotasyonun gelişiminde emeği geçen iki
önemli bilim adamı, Şekil 4.5’de ise flotasyonun uygulandığı ilk yıllardaki flotasyon
makineleri gösterilmiştir.
a. Arthur F. Taggart b. Antoine M. Gaudin
Şekil 4.4 Flotasyonun gelişiminde emeği geçen önemli bilim adamlarından ikisi.
Son yıllarda yeni nesil flotasyon makine tasarımları hızla devam etmekte olup, ayrıca
flotasyon çalışmalarına vibroakustik teknoloji (ultrasonik titreşim gibi) ve mikro dalga
enerjisi de yeni uygulamalarla birlikte girmektedir.
57
Şekil 4.5 Flotasyonun uygulandığı ilk yıllardaki flotasyon yöntemleri (makineleri).
58
4.3 FLOTASYON REAKTİFLERİ
Bir cevherin içerdiği minerallerin yüzey özelliklerinin flotasyon için uygun hale
getirilmesi, başka bir deyişle cevherin içerdiği bir mineralin tercihen hidrofob hale
getirilirken, geri kalan diğer minerallerin hidrofil halde kalmalarının sağlanması için,
cevherin su ile etkileşime başlamasından itibaren pülp içerisine farklı amaçlarla çeşitli
kimyasallar (reaktifler) ilave edilir. Bu kimyasallar önem sırasına göre; toplayıcılar,
köpürtücüler, bastırıcılar, canlandırıcılar ve pH ayarlayıcılar olmak üzere başlıca 5 grup
altında toplanmaktadır. Bu kimyasalların cinsi ve miktarı cevherin türüne göre değişiklik
göstermekte olup, flotasyonda tamamının kullanılma zorunluluğu bulunmamaktadır.
Örneğin kömür flotasyonunda çoğu zaman yanlızca toplayıcı ve köpürtücü yeterli
olmaktadır. Hatta, bazı uygulamalarda yanlızca köpürtücü yeterlidir.
4.3.1 Toplayıcılar
Yüzeyleri polar olmayan mineraller zayıf kovalent bağlarla bağlı moleküllerden oluşmuş
olup kırılma yüzeyleri Van der Waals kuvvetleriyle birbirine bağlıdır. Böyle mineral
yüzeyleri doğal olarak hidrofobdur, suda ıslanmaz ve hava kabarcıklarına yapışırlar. Bu tip
mineral örnekleri grafit, kükürt, molibdenit, elmas, kömürler ve talk’dır. Bunlarda θ temas
açıları 60 ila 90 derece arasında değişmektedir.
Yüzeyleri polar olan mineraller kuvvetli kovalent bağlarla bağlı moleküllerden oluşmuş
olup kırılma yüzeyleri iyonik bağlarla bağlıdırlar ve su molekülleri ile kolaylıkla
reaksiyona girip ıslanırlar yani hidrofil özellik gösterirler. Polar mineral yüzeylerini
hidrofob yüzeyler haline getirmek ve polar olmayan mineral yüzeylerini de daha fazla
hidrofob yapmak için bu yüzeylerce adsorbe edilen kimyasal reaktifler toplayıcı (kollektör)
olarak tanımlanırlar.
Toplayıcılar organik bileşikler olup mineral tanelerinin suspansiyon halinde bulunduğu
pülpe katılıp karıştırılırlar. Bu karıştırma işlemi esnasında toplayıcı molekülleri veya
iyonları yüzmesi istenen mineral yüzeyleri üzerinde adsorbe olarak bu yüzeyleri hidrofob
yüzeyler haline getirir ve sonuç olarak bu mineraller hava kabarcıklarına yapışıp su
yüzeyinde bir köpük tabakası oluştururlar. Toplayıcılar; iyonlaşmayan (non-polar) ve
iyonlaşan (polar) bileşikler olarak ikiye ayrılır:
59
4.3.1.1 İyonlaşmayan (Non-Polar) Toplayıcılar
Bu tip toplayıcılar elektriksel yük açısından nötr, polar grupları olmayan hidrokarbon
zincirinden oluşmuş organik (genellikle yağlar) bileşiklerdir. Bunlar suda çözünmediği için
pülpün kuvvetle karıştırılması esnasında emülsiyon halinde pülp içinde bulunarak mineral
yüzeyleri üzerinde ince bir tabaka halinde fiziksel olarak adsorbe olurlar. Başka bir deyişle,
hidrofob minerallerin yüzeylerini kaplarlar ve flotasyon verimliliğinin artmasına yardımcı
olurlar. Örneğin kömür flotasyonunda kullanılan gazyağı ve fuel oil gibi yağlar bu tip
toplayıcılardandır. İyonlaşmayan toplayıcılar genellikle seçici olmayıp, iyonlaşan seçici
reaktiflerin etkilerini kuvvetlendirmek için yardımcı toplayıcılar olarak kullanılmaktadır
(Atak ve Tolun 1994, Çilek 2006).
4.3.1.2 İyonlaşan (Polar) Toplayıcılar
Suda çözünen bu toplayıcılarda, toplayıcı molekülleri iki kısımdan oluşmaktadır. Bu
kısımlar hidrokarbon radikalini içeren polar olmayan kısımlar ve pozitif veya negatif yüklü
polar kısımlardır. Toplayıcılar polar kısımlarının katyon ve anyon olmasına göre katyonik
ve anyonik toplayıcılar olmak üzere ikiye ayrılırlar:
Katyonik Toplayıcılar
Bu tip toplayıcıların en önemlileri beş değerlikli azot bazlı aminlerdir (NHx). Bir
hidrojenin hidrokarbon radikali ile değişikliği birincil aminleri, iki hidrojenin değişikliği
ikincil aminleri, üç hidrojenin değişikliği üçüncül aminleri ve dört hidrojen değişikliği
dördüncül aminleri oluşturur.
Katyonik toplayıcılar yani aminler, genellikle metal oksitlerin flotasyonunda, örneğin
kuvars gibi silikatların, barit gibi sülfatların ve kromitin flotasyonunda kullanılırlar.
Mineral yüzeylerinde adsorbe olmalarında elektriksel çift tabaka etkili olup, elektrostatik
bağlanma (fiziksel bağlanma) söz konusudur. Bu çeşit bağlanma anyonik toplayıcıların
kimyasal bağlanmalarına karşın nisbeten zayıf bir bağlanmadır. Katyonik toplayıcıların en
çok kullanılanları n-dodesilamin, dodesilamin klorür, dodesilamin asetat, dimetilamin,
oktadesilamin, alkileterpropilenamin (Flotigam EDA), alkileterpropilendiamin (Flotigam
V), kokoalkilamintiyoasetat (Armac C) ve alkileteramil asetat’dır (Çilek 2006).
60
Anyonik Toplayıcılar
Bu tip toplayıcılarda, polar kısımlar negatif yüklü olup, genellikle metalik minerallerin
pozitif işaretli yüzeylerine kimyasal olarak kuvvetli şekilde adsorbe olurlar. Polar
kısımlarının tabiatına göre oksihidriller ve Sülfihidriller olarak iki gruba ayrılırlar.
Oksihidril toplayıcılar da kendi aralarında karboksilatlar, sülfatlar ve sülfanatlar olarak
ayrılırlar. Karboksilatlar, R.COOH formülü ile verilirler. Burada R hidrokarbon radikalini
göstermektedir. Bunlar organik asitler ve bunların tuzları olan sabunlardır. Bunlar pratikte
yağ asitleri olarak bilinmekte ve tabiatta bitkisel ve hayvani yağların esas bileşenlerini
oluşturmaktadırlar. Toplayıcı olarak kuvvetlilikleri hidrokarbon radikalindeki karbon
atomu sayısı arttıkça artmaktadır. Karboksilatlar kalsiyum, baryum, stronsiyum ve
magnezyum minerallerinin, demirdışı minerallerin karbonatlarının ve alkali ve toprak
alkali metallerin suda çözünen tuzlarının flotasyonunda kullanılırlar.
Toplayıcı üretici firmalardan en önemlileri Cytec, Clariant, Akzo Nobel ve SNF
Flomin’dir. Bu firmaların değişik ticari isimlerde (Aerofloat, Flotigam, Flotinor ve
Hostafloat gibi) pek çok ürünü bulunmaktadır.
Kömürün yüzebilirliğini arttırmak ve daha güçlü kabarcık-tanecik bağları oluşturmak için
genellikle gazyağı, fuel oil, motorin (mazot) gibi hidrokarbon kökenli polar olmayan
yağlar kullanılmaktadır. Bu yağlar kömür yüzeyini bir film şeklinde kaplamakta ve hava
kabarcığı ile tanecik arasındaki adhezyon kuvveti arttırarak daha güçlü yapışmaların
(temasların) oluşmasını sağlamaktadır. Bu yolla hem flotasyon hızı hem de yanabilir kısım
kazanımı artmaktadır. Taşkömürü flotasyonunda yağların kullanım oranı genellikle 0.5-2
kg/t mertebelerinde iken, kömürleşme derecesi düşük olan linyit flotasyonunda bu oran 6-8
kg/t seviyelerine kadar çıkabilmektedir.
Diğer taraftan, Pamak 1 gibi polar olan (iyonlaşan) toplayıcılarla da kömür flotasyonu
yapmak mümkündür. Ancak bu toplayıcılar polar olmayan yağlar kadar verimli olmayıp
yalnızca kül giderme açısından daha avantajlı olmaktadır (Cebeci 2002, Jia vd. 2002, Sis
vd. 2003, Ceylan ve Küçük 2004, Sis vd. 2006, Sönmez ve Cebeci 2006).
61
4.3.2 Köpürtücüler
Flotasyon başarısında anahtar rolü oynayan ve flotasyon sırasında tüm kimyasallar ilave
edildikten sonra, hücre içerisine hava verilmeden önce pülp içine ilave edilen son flotasyon
kimyasalı köpürtücülerdir. Köpürtücüler, su-hava arayüzeyine absorplanarak yüzey
gerilimini azaltırlar. Yüzey geriliminin azalışı ile pülp içine verilen hava küçük kabarcıklar
halinde dağılır ve hidrofob minerallere yapışırlar. Flotasyon sırasında köpürtücü
kullanımının temel amacı sadece küçük çaplı kabarcık oluşturmak değil, bir diğeriye çok
kısa bir süre içerisinde birleşmeyen küçük boyutlu ve kararlı kabarcıkların
oluşturulmasıdır. Kararlı kabarcıkların oluşumu ve köpüğün kararlılığı kullanılan
köpürtücü cinsi ve buna bağlı olarak su-hava arayüzey gerilimi, besleme içerisindeki ince
boyutlu tanelerin varlığı ile değişiklik gösterir (Çilek 2007).
Köpürtücüler de organik bileşikler olup, molekülleri toplayıcılar gibi polar ve polar
olmayan kısımlardan oluşurlar. Köpürtücülerin çoğunluğu suda az çözünürler ve genellikle
aşağıdaki organik bileşik gruplarından oluşurlar. Bunlar sırasıyla hidroksil R.OH, karboksil
R.COOH, karbonil R.CO, amino R.NH2, sulfo R.OSO2.OH ve R.SO2.OH gruplarıdır.
Kullanılan köpürtücüler içinde hidroksil grubuna giren alkoller hiç ilave toplayıcılık
özelliği taşımadıklarından en geniş ölçekde kullanılan köpürtücülerdendir. Bunlardan en
önemlileri amil alkol (C5H11OH), içinde aromatik alkoller içeren ve en önemli bileşeni
terpinol (Cl0H17OH) olan çam yağı ve kresilik asit (CH3C6HO4OH)’dır. Diğer çok
kullanılan sentetik bir alkol metilizobütilkarbinol (MIBC)’dir. Diğer suda kolayca çözünen
sentetik köpürtücüler, poliglikol eterleridir. Köpürtücüler çeşitli firmalar (Cytec, Dow
Chemicals, Clariant, Akzo Nobel ve SNF Flomin) tarafından üretilip Dowfroth (DF),
Aerofroth, Oreprep, Flomin ve Flotanol gibi ticari isimlerle satılmaktadırlar.
Kömür flotasyonunda en yaygın kullanılan köpürtücü tipleri, alkoller (MIBC, izo-octanol,
izo amil alkol, 2-etil hegzanol, Aerofroth 88 vb.), çamyağı, poliglikoller (DF 250) ve
kresilik asit (kömür katranından elde edilir)’tir. Kullanım oranları ise 50-500 g/t
oranlarındadır (Tan vd. 2005, Gupta 2007, Hacıfazlıoğlu and Sütcü 2007).
62
4.3.3 Bastırıcılar
Bastırma yüzebilen mineralleri yüzemez, diğer bir deyişle hidrofob yüzeyleri hidrofil
yüzeyler haline getirme olayıdır. Bastırıcı reaktiflerin çoğunluğu inorganik bileşikler olup
bunlara ilaveten bazı organik bileşikler de bastırıcı olarak kullanılmaktadır. Kömür
flotasyonunda en yaygın kullanılan bastırıcılar Çizelge 4.1’de verilmiştir.
Bastırıcılar, mineral yüzeyinde toplayıcının adsorbsiyon etkisini azaltılır veya bazı
mineralleri hidrofilleştirerek flotasyonunu engeller. Elektrolit özelliği olmayan ve
inorganik asitlerin tuzları kömür flotasyonunda bastırıcı olarak kullanılır. Elektrolit özelliği
olmayanlar kömür üzerinde, tuzlar gang minerali üzerinde etkilidir, kömür flotasyonunda
kullanılan organik bastırıcılar olarak tannik asit, nişasta, dekstrin (uzun zincirli nişasta)
verilebilir. Bunların molekül yapıları ve moleküler ağırlıkları büyüktür ve kömürü
bastırırlar. İnorganik türlere örnek olarak kireç (CaO) ve sodyum siyanür (NaCN)
belirtilebilir. Kireç pirit bastırmada, sodyum siyanür, arsenopirit, pirit, ve sfalarit için
etkilidir. Piritik kükürdü ayırmak amacıyla flotasyonda kullanılan bastırıcılar önemli
reaktif grubunu oluşturmaktadır. Bu bastırıcılar arasında nişasta ve polisakaridler,
poliksantat, oksitleyici ve indirgeyici maddeler sayılabilir. Ayrıca sodyum veya potasyum
bikromat (K2Cr2O7) pirit bastırıcı olarak kullanılabilir. Fakat nişasta ve bikromatların
kömürüde bastırdığı görülür (Kawatre and Eisele 1997, Kural 1998, Şapçı 2004).
Çizelge 4.1 Kömür flotasyonunda kullanılan bazı önemli bastırıcı tipleri.
Bastırıcının Adı
Kimyasal Formülü
Flotasyondaki Amacı
Sodyum Silikat Na2SiO3 Kil minerallerini bastırmak/dağıtmak Kostik Soda Na2CO3 Kil minerallerini bastırmak/dağıtmak
Sodyum Siyanür NaCN Piriti bastırmak Kireç CaO Piriti bastırmak
Nişasta (Dextrin) Dextroz polimeri Kömürü bastırmak Potasyumpermanganat KMnO4 Kömürü bastırmak
4.3.4 Canlandırıcılar
Hidrofob yapılmak istenen bir mineral, en uygun toplayıcı kullanılsa bile yeterince
hidrofob hale getirilemeyebilir. Bu durumda, canlandırıcı olarak isimlendirilen kimyasal
maddeler kullanılır. Tamamı organik olmayan ve suda çözünebilen tuz tipi kimyasal
63
bileşikler (eloktrolitler) olan canlandırıcılar, toplayıcı ilavesinden önce kullanılarak, hedef
mineral yüzeyi ile toplayıcı molekülleri arasında ya var olan etkileşimin artmasını yada
etkileşimin olmasını sağlar. Canlandırıcılar pülp içerisine ilave edildiklerinde ortaya çıkan
anyon ve katyonlardan birisi hedef mineral yüzeyine absorplanır ve mineralin yüzeyi
toplayıcının absorblanabileceği duruma getirilmiş olur. Daha sonra ilave edilen toplayıcı
iyonları bu yeni yüzeye absorplanarak minerali hidrofob yapar. Örneğin flotasyonda
potasyum permanganatla basırılmış kömürün yüzdürülmesi için %1’lik NaOH çözeltisi
canlandırıcı etkisi yapar (Ateşok 1986; Çilek 2006). Cevher hazırlamda en yaygın
kullanılan canlandırıcı reaktifler CuSO4, Pb(NO3)2, H2SO4 ve Na2S’dir.
4.3.5 pH Ayarlama Reaktifleri
Flotasyonda ortamın pH’ı çok önemli bir değişken olup, toplayıcıyla mineral yüzeylerinin
kaplanması, aktifleştirme ve bastırma işlemlerinde pH’ın önemi büyüktür. Diğer bir deyişle
bu işlemlerin belli pH değerlerinde yapılması zorunluluğu vardır. Örneğin, kömürün en iyi
yüzebildiği pH değeri 7 (nötr) elde edilmiştir. pH’ın alkali (bazik) ortamlarda
ayarlanmasında ucuz olması nedeni ile en çok kullanılan reaktif kireçtir (CaO). Özel
hallerde NaOH, Na2CO3 ve KOH’da yüksek pH değerlerine erişmek için kullanılabilir.
pH değerini asidik ortamlarda tutulmasında ise yine ucuz olması nedeni ile en çok
kullanılan asit sülfirik asittir (H2SO4). Bazı hallerde HCl sülfirik asitin yerine
kullanılabildiği gibi bazı oksitli minerallerin flotasyonunda kullanılan HF hem ortamın
pH’sını ayarlamakta hem de bastırıcı olarak kullanılmaktadır (Atak 1982, Crozier 1992).
4.4 FLOTASYON MAKİNELERİ (HÜCRELERİ)
Flotasyon işleminin içerisinde gerçekleştiridiği cihazlara flotasyon makinaları ya da
flotasyon hücreleri denir. Flotasyon makinalarının bir flotasyon işleminde
gerçekleştirilmesi beklenilen fonksiyonları aşağıda özetlenmiştir:
• Pülpte içerisindeki tüm tanelerinin flotasyon işlemi esnasında suspansiyon halinde
tutulması (pülpte askıda tutulması).
• Pülp içerisinde hava kabarcıkları elde etmek üzere pülpe hava verilmesi veya başka
bir yolla hava kabarcığı üretilmesi
• Mineral taneciklerinin hava kabarcıkları ile çarpışmasının sağlanması
64
• Kabarcığa yapışan tanelerle, yapışamayan tanelerin ayrımı için sakin bir zonun
(köpük tabakasının) oluşturulması
• Elde edilen konsantre ve artığın makineden alınması için ve aynı zamanda
beslemenin yapılabilmesi için gerekli donanımların oluşturulması
• Pülp seviyesi, köpük tabakası kalınlığı, reaktif miktarı gibi çalışma
parametrelerinin kontrolu için gerekli kontrol mekanizmalarının mevcut olması
Günümüzde, flotasyon makinaları yukardaki fonksiyonları yerine getirmek üzere imal
edilmektedir. Flotasyon işleminin uygulamaya konmasından günümüze kadar yüzlerce
değişik tip makine tasarlanmış ancak bunlardan 10 kadarı uygulama alanı bulabilmiştir.
Uygulamada kullanılan makinelerden en önemlileri, Denver, Wedag ve Outokumpu’nun
mekanik (klasik) karıştırmalı flotasyon hücreleri, CPT, Turbokolon ve Mikrocell gibi
kolon flotasyonu hücreleri, Jameson (Jet) flotasyon hücresi ve basınçlı hava ile çalışan bazı
Pnömatik tip (pneufloat gibi) flotasyon hücreleridir. Bu hücrelerin endüstriyel ölçekte
uygulamaları mevcut olup, ticari olarak taktim edilen hücre tipleridir.
Geçmişten günümüze kadar geliştirilmiş ve gerek endüstriyel gerekse deneysel ölçekte
kullanılan yüzlerce değişik tipteki flotasyon makinesini başlıca 6 grup altında toplamamız
mümkündür. Bunlar; mekanik karıştırmalı flotasyon hücreleri, kolon flotasyonu hücreleri,
jet flotasyonu hücreleri, pnömatik flotasyon hücreleri ve santrifüj flotasyonu hücreleridir.
4.4.1 Mekanik Karıştırmalı Flotasyon Hücreleri
Mekanik hücreler flotasyon işlemi için kullanılan en eski ve en yaygın makinelerdir. Bu
makinelerde, pülp içindeki mineral tanelerinin süspansiyonda tutulması, bir pervane ya da
rotor aracılığı ile mekanik karıştırma ile sağlanır (Şekil 4.6). Hava kabarcıklarının
oluşturulması için, gerekli olan hava, rotorun dönmesi esnasında meydana getirilen vakum
ile (kendiliğinden hava emmeli) ya da pülp içine üflenen basınçlı hava ile sağlanır.
Endüstride genellikle kendiliğinden hava emmeli seri halde çalışan mekanik hücreler tercih
edilmektedir. Bu hücrelerin en önemli sakıncası hücre içerisinde meydana gelen yoğun
türbülanstan dolayı tanecik-kabarcık bağlarının kopması ve aşırı konsantre kirlenmesidir.
Ayrıca, bu makinelerin hem kapasiteleri düşük hem de sistemde oluşturulan kabarcık
çapları (600- 2000 µm) oldukça büyüktür. Bu makineler genellikle seri halinde birbirini
takip eden hücrelerden (selül) oluşur. Her hücre bir önceki hücrenin atığını alarak
65
flotasyon işlemine tabi tutar. Her hücre arasında atığın geçebilmesi için bir bağlantı ve ara
yerlerinde de artık akış plakası bulunur. En bilinen ticari tipleri, Denver (ABD), Wemco
(ABD), Wedag (Almanya), Sala (İsveç) ve Outokumpu (Finlandiya)’nun ürettiği flotasyon
makineleridir (Atak ve Tolun 1994, Aksanı 1998, Wills 1998).
Şekil 4.6 Outokumpu tipi klasik flotasyon hücresi ve pervanesinin görüntüsü.
Son zamanlarda mekanik hücrelerin bazı sakıncalarını ortadan kaldırmak ve kapasitelerini
yükseltmek amacıyla Skim Air, High Grade, SmartCell ve TankCell gibi yüksek kapasiteli
ve yüksek tenörlü ürünler verebilen ileri teknoloji klasik flotasyon hücreleri geliştirilmiştir.
Amerika’da 2003 yılında dünyanın en büyük hücresi olan 250 m3’lük iç hacme sahip
Wemco SmartCell bakır flotasyonu için kurulmuştur. Diğer taraftan, 2006 yılında
Avustralya’da Outokumpu tarafından 300 m3’lük TankCell geliştirilmiş ve dünyanın en
büyük flotasyon hücresi unvanını almıştır.
4.4.2 Kolon Flotasyonu Hücreleri
Mekanik flotasyon hücrelerinde karıştırma sonucunda oluşan türbülans ince gang
tanelerinin konsantreye kaçmasına ve kabarcık-tanecik bağlarının kopmasına neden
olmaktadır. Bu sakıncaların ortadan kaldırılması için Bautin ve Tremblay tarafından 1960
yılında ince uzun bir hücre geliştirilmiştir. Kanada kolonu olarak bilinen bu ilk
konvansiyonel kolonda, herhangi bir karıştırma sistemine ihtiyaç duyulmadan küçük çaplı
kabarcıklar elde edilebilmektedir. Bu sistemde, kompresörden hava gözenekli bir
Temiz Kömür
Artık (Şist) Pervane
66
malzemeden geçirilerek hücrenin tabanına verilmektedir. Besleme ise köpük tabakasının
hemen altından yapılmaktadır. Kolon flotasyonunda başlıca iki bölge oluşmaktadır.
Yukarıdan aşağıya doğru inen tanelerin aşağıdan yukarıya doğru yükselen hava
kabarcıklarıyla çarpıştığı ya da temas kurduğu bölgeye “toplama bölgesi”, köpük ürününün
yıkandığı bölgeye ise “temizleme bölgesi” denilmektedir. Endüstriyel uygulamalarda
kolonların çapları 3 m’ye boyları ise 15 m’ye kadar çıkabilmektedir. Kolon
flotasyonundaki sakin akış koşulları, kalın köpük tabakası (1-1.5 m), yıkama suyunun
varlığı ve küçük çaplı kabarcıkların elde edilebilmesi çok ince cevherlerin yüksek verim ve
yüksek tenörle zenginleştirilebilmesine olanak sağlamıştır. Kolon flotasyonun en büyük
sakıncası ise kabarcık üreteci sistemlerinin (sparger) sık sık tıkanması ve tanelerin hücre
içerisinde kalma süresinin oldukça yüksek (düşük kapasite) olmasıdır. Bu sakıncaların
ortadan kaldırılması için pek çok kolon tasarlanmıştır. Ticarileştirilmiş olanlarından en
önemlileri CPT (Canadian Process Technology), Mikrocell, Turbo ve Temas (contact)
kolonudur. CPT kolonun çalışma prensibi ve Türkiye’den bir endüstriyel uygulaması Şekil
4.7’de gösterilmiştir. Diğer kolon tipleri ise Leeds, Packed (Dolgulu), Flotaire,
Hydrochem, Deister, CFC (Siklonik Flotasyon Kolonu), Siklo-mikro kabarcık kolonu,
VersafloTM, Monarch IGF, SelectaFlotTM, VOSCell ve HSBFC vb.’dir (Zipperian and
Svensson 1978, Schneider and Van Weert 1988, Yang 1988, Amelunxen 1993, Yoon
1993, Brake vd. 1996, Bayrak 1997, Aksanı 1998, Terblanche et al. 1999, Vera et al. 1999,
Garibay 2002, Lai 2000, Lai 2002, Li et al. 2003) (Şekil 4.8-4.9).
Şekil 4.7 CPT kolonu ve Çayeli Bakır İşletmelerindeki köpük görüntüsü.
Köpük Ürünü
Artık Çıkışı
Hava
Besleme
Yıkama Suyu
Yıkama Suyu
67
a. Deister kolonu b. Hydrochem kolonu
Artık
Yükselen Kabarcıkları
Hava ve Köpürtücü
Besleme
Yıkama Suyu
Konsantre
Siklon
Siklonik Akış
Elek
Kabarcık Üreteci
Sıvı Akış Yönü
Köpük Zonu
Köpüğün Hareket Yönü
Helisel delikler
Su Fazı
Kil Fazı
Pirit Fazı
c. Siklo-mikrokabarcık kolonu d. Siklonik flotasyon kolonu (CFC)
e. Dolgulu kolon f. Turbo flotasyon kolonu
Şekil 4.8 Alternatif kolon flotasyonu hücresi tasarımları.
68
AYIRMA KOLONU
Konsantre
KONTAKTÖR
Hav
a
Sparger
Artık
Valf
Besleme
Besleme
a.Microcell kolonu b. Temas kolonu
Hava/su
Kirli Su Besleme
Temiz Su
Yağ ve Diğer Katılar
Eduktör
c. HSBFC kolonu d.VersaFlo kolonu
Yağ Toplayıcı
Mikro Kabarcıklar
Gaz Toplayıcı
Gaz Borusu ve Sparger
Kirli Su Girişi (BESLEME)
Temiz Su Çıkışı
Hücre Tabanı
Toplanmış Yağ Tabakası
e. Monarch flotasyon kolonu f. VosCell kolonu
Şekil 4.9 Alternatif kolon flotasyonu hücresi tasarımları (devam ediyor).
69
Deister kolonunda, hava ve su kolonun dışında bulunan bir hücre içerisinde karıştırılır
(Şekil 4.8a). Daha sonra bu karışım gözenekli (poröz) malzemeden geçirilerek kolon
içerisine verilir. Besleme ise köpük tabakasının hemen altından yapılır. Kabarcıklarla
temas kuramayan tanelerin temas olasılığının arttırılması için hava-su karışım hücresinden
bir tane daha kolonun altına ilave edilmiştir (Bayrak 1997, Yoon 1993).
Hydrochem kolonu, merkez ekseni boyunca uzanan bir şaft ve üzerindeki karıştırıcı
plakalardan oluşmaktadır (Şekil 4.8b). Plakaların kendi ekseni etrafında dönmesiyle
pülpün kolon içerisinde daha iyi dağılması sağlanmakta ve bu yolla taneciklerle
kabarcıklarının çarpışma olasılığı arttırılmaktadır. Mekanik karıştırmanın yarattığı
türbülans ve motor maliyetinin olması en büyük dezavantajlarıdır. Herhangi bir endüstriyel
uygulaması bulunmamaktadır (Schneider and Van Weert 1988, Aksanı 1998).
Siklo-mikrokabarcık sistemi, bir kolon ve bu kolonun altına monte edilmiş bir siklondan
oluşmaktadır. Şekil 4.8c’de görüldüğü gibi pülp, hava ve köpürtücü ilavesiyle kolonun
dışında yer alan bir sistemde karıştırılmakta ve siklon içerisine teğetsel olarak
beslenmektedir. Hava özel bir nozul sistemiyle Jameson hücresinde olduğu gibi
atmosferden emilmektedir. Ayrıca, sakin bir flotasyon ortamı yaratmak için kolon içerisine
belirli aralıklarla paralel elekler yerleştirilmiştir. Sistemde oluşan ortalama kabarcık çapı
0.2 mm olup, mekanik hücre flotasyonuna göre beş kat daha küçüktür Özellikle, şlam
boyutundaki ( ~45 µm) tanelerin zenginleştirilmesinde başarılı sonuçlar elde edilmiştir.
Kapasiteleri 50 m3/saat ile 1000 m3/saat arasında değişmektedir. Çin başta olmak üzere
30’dan fazla kömür yıkama tesisinde kullanılmaktadır. Tesis bazında %47.11 kül içerikli
kömür şlamlarından %79.26 yanabilir verimle %10.55 küllü temiz kömürler elde
edilmiştir. Yine aynı tesiste %9.8 kül içerikli kömürlerden %1.5 küllü süper temiz
kömürler üretilmiştir (Li vd. 2003).
Siklonik flotasyon kolonunda, hem köpük flotasyonundan hem de tanelerin yoğunluk
farkından faydalanılarak ayırma gerçekleştirilir. Şekil 4.8d’den de görülebileceği gibi
kolonun merkezinde Hydrochem kolonunda olduğu gibi üzerinde karıştırıcı çubuklar
bulunan bir şaft bulunmaktadır. Bu şaftın kendi ekseni etrafında 1500 dev./dak.’lık bir
hızla dönmesi ile şaft ekseni boyunca yoğunluğu daha az olan bir ortam yaratılır. Şaftın
yarattığı girdabın etkisiyle köpük ve ona yapışan kömür taneleri şaft ekseninde, pirit ve kil
70
gibi yoğunluğu daha büyük olan taneler ise merkezkaç kuvvetinin etkisiyle kolonun
çeperlerine doğru sürüklenirler. En büyük avantajı; ağır tanelerin kolon çeperi boyunca
hareket etmesi ile kolon merkezindeki karışıklığın önlenmesi ve sistemde yıkama suyuna
ihtiyaç duyulmamasıdır. Lai (2002) tarafından yapılan bir çalışmada, %11.7 küllü ve
%2.27 kükürt içerikli kömür tozlarından siklonik kolon flotasyonu ile %0.5’in altında
kükürt içeren temiz kömür elde edilmiştir. Aynı çalışmada, benzer verim eldesi ile
mekanik flotasyon hücresinden %1’in üstünde kükürt içeren konsantreler elde edilmiştir.
Özellikle, kömürden piritik kükürdün uzaklaştırılması ve demir oksitlerin
zenginleştirilmesi için etkili bir yöntem olarak görülmektedir (Lai 2000, Lai 2002).
Dolgulu kolonda, kolon içerisine birkaç santim aralıklarla paralel plakalar yerleştirilmiştir
(Şekil 4.8e). Bu plakalar akış rejimlerini düzenlemekte ve kolon ekseninde meydana gelen
karışmayı önlemektedir. Ayrıca, plakalar üzerinde bulunan küçük delikler hava
kabarcıklarını daha küçük çaplı ve eş boyutlu kabarcıklara bölmektedir. En büyük
dezavantajı kapasitesinin düşük, plaka montajının zor ve pahalı olmasıdır (Yang 1988,
Mankosa vd. 1992, Yoon 1993, Kemal ve Arslan 2000). Mohanty ve Honaker (1999a)
dolgulu kolon, microcell ve Jameson hücreleri ile yaptıkları karşılaştırmalı bir kömür
flotasyonu deneyinde dolgulu kolonun diğer hücrelere göre daha yüksek metalurjik
performans (düşük kül-yüksek verim) gösterdiğini bulmuşlardır. Ancak, kapasitesinin
diğer hücrelere göre oldukça düşük olduğunu belirtmişlerdir.
Turbo kolon sisteminde, hem klasik kolonda olduğu gibi kolonun altından hava verilmekte
hem de pülpün jet hareketi ile atmosferden hava emilerek mikro kabarcık üretilmektedir.
Başka bir deyişle Jameson hücresi ile klasik kolonun kombine edilmiş bir halidir (Şekil
4.8f). En büyük avantajı kolonun boyunun kısa olması ve basınçlı havadan %60 kadar bir
tasarruf sağlamasıdır (Terblanche vd. 1999). Özellikle Güney Afrika’da kömür ve baz
metal flotasyonunda yaygın olarak kullanılmakta olup, Multotec firması tarafından
ticarileştirilmiştir.
Mikrocell sistemde, kolonun alt kısmında bulunan pülpün bir kısmı pompa ile çekilmekte
ve hava ile köpürtücü ilavesinden sonra statik bir karıştırıcıdan geçirilmektedir. Yüksek
kesme gerilimi uygulayan statik karıştırıcı ile tane iriliği 0.1-0.6 mm olan mikro
kabarcıklar elde edilmektedir (Şekil 4.9a). Hava üreten bu statik karıştırıcıların hem hücre
71
dışında olması, hem de tıkanma probleminin olmaması klasik kolondaki sparger
tıkanmalarına en büyük avantajdır. Ayrıca, pülpün çevriminden dolayı reaktif tüketiminde
de azalama sağlanmıştır (Yoon 1993, Brake et al. 1996, Özbayoğlu 2002).
Temas hücresi, Kanada’da 1992 yılında Roger Amelunxsen tarafından geliştirilmiştir.
Yüksek tanecik taşıma kapasitesine sahip bu hücrede tanecik kabarcık teması özel bir
temas ettirici (kontaktör) sistemi ile sağlanmaktadır (Şekil 4.9b). Pülp kontaktör içerisinde
hava enjeksiyonu ile yoğun bir şekilde karıştırılır. Kontaktöre hava kompresörden özel bir
mikro kabarcık üreteci sistemi ile verilmektedir. Oluşan yoğun karışma ile hidrofob ve
hidrofil taneciklerin hepsi kontaktör içerisinde hava kabarcıkları ile temas kurma olasılığı
bulur. Daha sonra, valfın açılması ile birlikte pülp/hava karışımı daha sakin bir bölge olan
ayırma kolonuna geçer. Bu bölgede, kabarcığa tutunmuş olan taneler kolonda yükselerek
üst kısımdan alınırken, tutunamayan taneler dibe düşerek alt kısımdan alınmaktadır. Dünya
üzerinde, altın, gümüş, bakır, çinko, kurşun, demir ve grafit zenginleştirme için kurulmuş
olan 11 adet Temas hücresi bulunmaktadır. Endüstriyel ölçekte kömür için henüz herhangi
bir uygulaması bulunmamasına rağmen, pilot ölçekte yapılan çalışmalarda olumlu sonuçlar
alınmıştır (Amelunxen 1993).
HSBFC kolonu, 1990’lı yılların sonlarına doğru JKMRC teknoloji tarafından geliştirilmiş
olan bir karma hücre tipidir (Şekil 4.9c). Temelde bir mekanik hücre olan bu sistemde pülp
ve hava Davcra hücresinde olduğu gibi bir enjektörlü jet sistemiyle hücreye verilmektedir.
Ayrıca, Leeds kolonunda kullanılan karıştırıcı (impeller) ile, havayı çok küçük çaplı
kabarcıklara bölmeye yarayan statik bir mikserden oluşmaktadır. Bu sistemle ortalama çapı
0.5 mm olan kabarcıklar elde edilebilmektedir. Mekanik hücrelerde kabarcık yüzey alanı
akısı (Sb) 30’un altında iken, bu hücrede 50 ile 90 arasındadır. Sb, yüzeysel besleme hızı
(Jg) ile, kabarcık boyutunun (Db) bir fonksiyonu olup Sb= 6 Jg / Db formülü ile hesaplanır.
HSBFC’nin endüsriyel ölçekte herhangi bir uygulaması bulunmamaktadır (Vera vd. 1999).
VersafloTM kolonu, yağ, petrol ve gres gibi kolloidal katıların ve kirletici askıda katıların
sudan temizlenmesi için NATCO Grup tarafından geliştirilmiş olan yeni teknoloji bir
flotasyon hücresidir. Bu sistemde, kirli su hücrenin üst kısmından beslenmekte ve temiz su
kolonun dibinden alınmaktadır (Şekil 4.9d). Hücre içerisinde kabarcık üretimi “eduktör”
denen özel bir kabarcık üreteci sistemi ile sağlanmaktadır. Şekil 4.9d’de görüldüğü gibi
hava (atmosferden) ve su karışımı yüksek basınçla eduktörden geçirilmekte ve
72
püskürtülerek hücreye verilmektedir. Endüstride kullanılan eduktörler genellikle hücrenin
dışında yer almakta ve üretilen kabarcıkların hücreye girmesi durumunda çaplarının
büyümesine neden olmaktadırlar. VersafloTM teknolojisinde ise eductor bir sparger gibi
hücrenin içerisinde kullanılmaktadır. Bu sayede daha küçük çaplı kabarcıklar elde
edilebilmektedir. Bu hücrelerin boyları 3-7 m, çapları ise 2-5 m arasında değişmektedir.
Endüstriyel ölçekte mineral zenginleştirme için uygulaması bulunmamaktadır
(www.natcogroup.com).
Monarch flotasyon kolonu, VersafloTM hücresi gibi su arıtımında kullanılmaktadır.
Alternatif bir eduktör sistemine ve yatay bir kolon yapısına sahiptir. Şekil 4.9e’de
görüldüğü gibi hücre odacıklara bölünmüştür. Her bir odacığa ayrı ayrı eduktör sistemi ile
hava verilmektedir. Kirli su beslemesi 1 nolu bölgeden, temiz su ise 4 nolu bölgeden
alınmaktadır. 3 nolu çubuk köpük sıyırıcı, 5 nolu bölge ise artığın bir bölümünün alınıp
hücreye tekrar beslenmesini sağlamaktadır. Mineral zenginleştirme için herhangi bir
uygulaması mevcut değildir.
VosCell, CPT (Canadian Process Technologies) tarafından suların kirleticilerden
temizlenmesi için geliştirilmiştir. Sistemde kabarcık üretimi klasik kolonda olduğu gibi
kompresörden verilen havanın gözenekli borulardan çıkışıyla sağlanmaktadır. Diğer su
arıtım sistemlerinde olduğu gibi yağlar hücrenin yüzeyinden, temiz su ise hücrenin
tabanından alınmaktadır (Şekil 4.9f).
4.4.3 Jet Flotasyonu Hücreleri
Suyun jet hareketinden faydalanarak kabarcık oluşturan makinelerden bazıları; klasik jet
hücresi, Jameson hücresi, hidrojet ve LM flotasyon hücresidir. LM hücresinde her ne kadar
düşey borunun üzerinden kompresörle hava verilse de, kabarcık oluşumu pülpün jet
hareketi ile sağlandığı için bu bölüme dahil edilmiştir.
Berlin Teknik Üniversitesi tarafından 1980’li yıllarda geliştirilen klasik jet hücresi ile ile
çok ince (<45 µm) boyutlarda dahi etkili bir ayırma yapmak mümkündür. Bu sistem kıvam
tankı ve flotasyon hücresi olmak üzere başlıca iki bölümden oluşmaktadır. Kıvam tankı
içerisinde reaktif ilavesiyle kıvamlandırılan pülp, bir pompa vasıtasıyla bir numaralı
borudan nozula pompalanır (Şekil 4.10a). Nozuldan büyük bir hızla fışkıran pülp, dış
73
ortamdan havanın emilmesini ve bu havanın hücre içerisinde mikro kabarcıklar halinde
dağılmasını sağlar. Ayrıca, pülpün yarattığı jet ile tanelerin hücre içerisinde askıda kalması
ve pülpün karışması sağlanır. Diğer sistemlere oranla kabarcık çapı küçük ve miktarca
fazladır. Bu da flotasyon süresinin çok kısa ve kapasitesinin çok yüksek olmasını
sağlamaktadır. Örneğin, 0.8 m3’lük bir jet flotasyonu hücresi ile saatte 7 ton kömür
zenginleştirilebilmektedir. Endüstriyel ölçekte uygulamaları mevcuttur (Önal vd. 1996,
Güney vd. 2002).
a. Klasik jet flotasyonu b. Jameson flotasyon hücresi
Be
sle
me
Köpürtücü
Su jeti Oluşturan Nozullar
Su Jeti Mızrağı
Konsantre
Artık Hava
Basınçlı Su
c. LM flotasyon hücresi d. Hidrojet hücresi
Şekil 4.10 Alternatif Jet flotasyonu hücreleri.
74
Jameson Flotasyon hücresi, 1989 yılında Avustralya Newcastle Üniversitesinden kimya
profesörü Greame Jameson tarafından geliştirilmiştir. Genel olarak, bir pompa ile basılan
pülpün düşey bir borunun (downcomer) üst kısmındaki bir nozul’dan fışkırarak
beslenmesi ve bu esnada atmosferden vakumlanan havanın pülp ile karışarak flotasyon
hücresine kadar bu boru içerisinde inmesi esasına dayanır. Jameson hücresinin kalbi olan
downcomer, pülp ve havanın karıştığı, kabarcıkla taneciğin ilk olarak temas kurduğu
bölgedir (Şekil 4.10b). Downcomer içerisinde nozuldan hızla fışkıran pülp, hücre
içerisindeki pülpe çarptığı anda yüksek kesme kuvvetleri oluşturmakta ve içeriye çekilen
havanın da etkisiyle çok sayıda mikro kabarcık (∼0.3 mm) oluşturmaktadır. Bu
kabarcıklar, mekanik hücrelerde oluşturulan kabarcıklarla (∼1 mm) karşılaştırıldığında
hem sayıca daha fazla, hem de çap olarak daha küçüktürler. Bilindiği üzere, küçük boyutlu
kabarcıklarının oluşturulması toplam köpük yüzey alanının artmasına ve böylelikle
flotasyon veriminin yükselmesine katkıda bulunmaktadır (Jameson, 1988; Mohanty,
1999b; Mohanty, 2001). Xstrata Technology tarafından 4.5, 5, 6.5 ve 7.2 m çaplarında
Jameson hücreleri ticari olarak üretilmektedir. Üretilen J7200/10 (7.2 m çapında 10
downcomer’lı hücre) modeli ile saatte 3000 m3’lük pülp beslemesi yapılabilmektedir.
Jameson hücresinin dünya üzerindeki toplam satış rakamı 250’nin üzerinde olup, başta
kömür flotasyonu olmak üzere, metal (bakır, çinko, kurşun, gümüş vb.) ve endüstriyel
hammaddelerin (fosfat, feldspat vb.) zenginleştirilmesinde yaygın olarak kullanılmaktadır.
Ayrıca, günümüzde bu teknoloji su arıtımında da tercih edilen bir yöntem olarak karşımıza
çıkmaktadır.
LM hücresi, Cheng Xinghua tarafından 1990’lı yıllarda geliştirilmiştir. Şekil 4.10c’de
görüldüğü gibi, kıvamlandırılmış pülp, kolon üzerinde bulunan bir delikten kolon içerisine
pompalanmakta ve bu esnada kolonun tepesinden kompresör ile hava verilmektedir.
Sistemde poröz malzemenin (sparger) kullanılmaması kolon flotasyonu ile
karşılaştırıldığında önemli bir avantajdır. Hava kabarcıkları, yüksek basınçla kolon
içerisine giren pulpün hava akışını küçük kabarcıklara kesmesiyle oluşturulur. Daha sonra
kolon içerisindeki pülp/kabarcık karışımı hücreye jet oluşturacak şekilde iner ve ayrışma
mekanizması devreye girer. Hücrenin dibinden artık, üst kısmından ise konsantre alınır.
Şekil 4.10d’de Cagliari Üniversitesinde geliştirilmiş olan 20 cm çapında ve 40 cm
yüksekliğindeki hidrojet hücresi gösterilmektedir. Artıklar silindirik gövdenin altından
konsantre ise hücrenin üst kısmından alınmaktadır. Sistemde karıştırma ve kabarcık
75
oluşturma yüksek hızlı su jeti ile sağlanmaktadır. Su jeti mızrağının ucunda farklı yönlere
bakan dört adet nozul bulunmaktadır. Bu nozullar hücre içerisinde gırdap ve yoğun
karışma sağlayacak şekilde yerleştirilmiştir. Sisteme hücre merkezinde yer alan küçük bir
delikten kompresörle hava verilmektedir. Barit flotasyonu deneylerinde mekanik hücre
flotasyonuna göre daha başarılı sonuçlar elde edilmiştir. Geliştirilmeye açık bir teknoloji
olup, endüstriyel ölçekte uygulaması bulunmamaktadır (Carbini vd. 1998).
4.4.4 Pnömatik Flotasyon Hücreleri
Bu makinelerde pervane yoktur, basınçlı hava pülpü karıştırır ve havalandırır. Gelişmiş
tiplerinde yüksek pülp hızları sayesinde vakum meydana getirilir ve hava atmosferden
venturi etkisi ile içeri çekilerek kabarcık oluşturulur. En bilinen tipleri Bahr hücresi,
Pnoufloat, Imhofloat, G-Cell ve Ekof hücresidir.
Bahr Hücresi, KHD Humbold Wedag tarafından 1974’de geliştirilmiş olan ilkel bir
pnömatik flotasyon hücresidir (Şekil 4.11a). Bu sistemde, pülp ve hava enjektörlü bir
mikserde karıştırılmakta ve hücrenin üzerinde bulunan ayrı bir dağıtıcı hücreye
beslenmektedir. Dağıtıcı hücreden ana hücreye besleme, ana hücrenin sağında ve solunda
yer alan borular vasıtasıyla yapılır. Bu borular üzerinde 10 µm açıklıklı “aeratör” denen
özel kabarcık üreteci sistemleri bulunur. Pülpün aeratörden geçişi esnasında bu açıklıklara
kompresörden hava verilir. Bu sayede, dar hacimde yoğun karışma sağlanır ve çok sayıda
mikro kabarcık pülp içerisine dağılır. Daha sonra kabarcıklarla temas kuran taneler
hücrenin üst kısmından, kuramayan taneler ise alt kısımdan alınarak ayrım
gerçekleştirilmiş olur. 1.5 metre çapındaki bir pnömatik hücrede 3 aeratör, 6 metre
çapındaki bir hücrede ise 9 aeratör kullanılmaktadır. Klasik flotasyon hücreleri ile
karşılaştırıldığında makine ekipman maliyeti %30-60 oranında, enerji tüketimi ise %70
daha azdır (Önal vd. 1996).
Pneuflot Hücresi, KHD Humbold Wedag tarafından 1990’lı yıllarda geliştirilmiş olan ileri
teknoloji bir pnömatik flotasyon hücresidir. Bu hücrede özel bir tip aeratör kullanılmakta
ve hava atmosferden venturi etkisi ile kendiliğinden emilmektedir. Endüstriyel ölçekte
yapılan çalışmalarda %20 kül içeren kömürlerden, %7 küllü temiz kömürler elde
edilmiştir. Aynı çalışmada artığın külü %75 bulunmuştur. Özellikle son 10 yıl içerisinde
Avrupa’da kullanımı yaygınlaşmıştır (Şekil 4.11b).
76
a. Bahr hücresi b. Pneufloat hücresi
c. G-Cell d. Ekof hücresi
Şekil 4.11 Alternatif pnömatik flotasyon hücreleri.
G-Cell, pnömatik hücrelerin en gelişmiş olanı olup, 2000 yılında geliştirilmiştir (Şekil
4.11c). Kendiliğinden havalandırmalı bu hücrede, pülp önce bir dağıtıcı hücrede
toplanmakta ve daha sonra çok sayıdaki boru ile hücreye beslenmektedir. Borular hücre
içerisinde bir santrifüj alan yaratacak şekilde yerleştirilmiştir. Sistemde ortalama çapı 308
77
µm olan hava kabarcıkları elde edilebilmektedir. Kapasiteleri çok yüksek olup, 2.2 metre
çapındaki bir hücreye saatte 300 m3’lük pülp beslemesi yapılabilmektedir. Tanelerin hücre
içerisinde kalma süresi (retention time) pnömatik flotasyon hücrelerinde 2-3 dakika iken
G-Cell’de yaklaşık 30 saniyedir. Güney Afrika’da ve Rusya’da endüstriyel ölçekte
uygulamaları mevcut olup, genellikle platin grubu metallerin ve endüstriyel minerallerin
(kaolin ve potasyum) zenginleştirilmesinde başarı ile uygulanmaktadır. Mohanty ve
Wiltowski (2003) tarafından yapılan bir çalışmada, G-Cell ile %50 kül ve %1.5 kükürt
içeren kömür şlamlarından %7.5 küllü temiz kömürler ağırlıkça %35 verimle kazanılmıştır.
Aynı çalışmada, kükürt giderme başarısı %70 seviyelerinde bulunmuştur.
Ekof hücresi, Şekil 4.11d’de görüldüğü gibi pompa ile düşey bir boruya basılan pülp, halka
şeklindeki gözenekli bir plakadan hücreye dağılmaktadır. Sistemdeki aeratör kendiliğinden
havalandırmalı olup, kompresöre ihtiyaç duyulmamaktadır. Ayrıca, hücrenin hemen
üzerinde “froth crowder” denilen bir ters koni yer almaktadır. Ters koninin aşağı-yukarı
doğru hareketi ile hücrenin hacmi, köpüğün hacmi, pülp seviyesi ve kalma zamanı
(retention time) gibi parametreler kolaylıkla değiştirilebilmektedir.
Ekof flotasyon hücresine, 0.7 mm tane boyutuna kadar besleme yapılabilmektedir.
Almanya’da kurulan bir tesiste %45 kül içeren artık kömür tozlarından %12’nin altında kül
içeren temiz kömürler elde etmişlerdir. Diğer bir çalışmada ise %78 kül içeren
kömürlerden %12-19 küllü ürünler elde edilmiştir. Her iki çalışmada da verim %50
civarında bulunmuştur (Heiser 1996).
4.4.5 Santrifuj Flotasyonu Hücreleri
Bu yöntemde yoğunluğu farklı olan tanelerin merkezkaç kuvvetlerinden ve yüzey
özelliklerinden faydalanılır. Endüstriyel ölçekte kullanımı pek yaygın olmasa da 1980’li
yıllardan günümüze kadar pek çok santrifüj flotasyonu hücresi geliştirilmiştir. Bunlardan
bazıları; ASH (Air Sparged Hydrocyclone-Hava Püskürtmeli Hidrosiklon), Centrifloat,
CFC (Centrifugal Flotation Cell-Santrifüj Flotasyonu Hücresi) ve MRC (Motorless
Rotorless Cell - Motorsuz Rotorsuz Hücre)’dir.
78
Köpük Fazı Dış Duvar Gözenekli Duvar Hava Kabarcığı
Flotasyon yönü Tanecikler
Hidrofoblar
Hidrofiller
Genişletilmiş Diagram Aşağıda
Köpük Zonu Artık Zonu
Dış Duvar Gözenekli Duvar
Siklonik Akış BESLEME
a. Hava Püskürtmeli Hidrosiklon (ASH) b. Centrifloat hücresi
c. CFC Q-2 Hücresi d. Motorsuz Rotorsuz Hücre (MRC)
. e. BAF (Bubble Accelerated Flotation) f. LTM hücresi
Şekil 4.12 Alternatif santrifuj flotasyonu hücreleri.
79
Hava püskürtmeli hidrosiklon, profesör Miller tarafından 1980’li yılların başında Utah
Üniversitesinde geliştirilmiştir. Şekil 4.12a’da görüldüğü gibi gözenekli hücre duvarına
kompresör ile hava enjekte edilir. Teğetsel olarak beslenen yüksek basınçlı pülpün de
etkisiyle hücre içerisinde oluşan makaslama (shear) kuvvetleri hava akımının mikro
kabarcıklara bölünmesini sağlar. Ayrıca, dönen pülpün etkisiyle hücre merkezinde bir
girdap akımı oluşur ve köpük bu bölümden yükselerek üst kısımdan alınır. Yoğunluğu
büyük olan ve/veya kabarcıklarla temas kuramayan taneler ise hücre çeperlerine doğru
sürüklenerek alt akımdan artık olarak alınırlar. Tanelerin hücre içerisinde kalma süresi
saniye mertebesinde olup, oldukça hızlı bir flotasyon yeteneğine sahiptir (Das and Miller,
1996, Guo 2001).
Centrifloat sistemde, kıvamlandırılmış pülp hücrenin alt kısmından gözenekli duvarları
olan hücreye beslenir (Şekil 4.12b). Hücrenin dışından verilen basınçlı havanın gözenekli
duvarlardan geçmesiyle ve pülpün havayı yüksek hızla kesmesiyle çok sayıda mikro
kabarcık oluşur. Bu kabarcıklar ve ona tutunan taneler (hidrofoblar) merkezdeki girdap
akımıyla hücrenin yüzeyine doğru hareket eder. Kabarcığa tutunamayan taneler ise köpük
tabakasının hemen altından hücre yüzeyine ulaşır. Hücre yüzeyinden yıkama havuzuna
geçen artık ve konsantre batma ve yüzme prensibine göre birbirinden ayrılır. Köpüğe
yapışmış olan taneler havuzun uç noktalarından, yüzemeyen taneler ise havuzun dibinden
alınarak ayrım gerçekleştirilir. Centrifloat ile pilot ölçekte yapılan çalışmalar sonucunda;
%30-40 kül içeren kömür tozlarından %7.5 ve %8.5 küllü temiz kömürler %80-90
yanabilir verimle kazanılmıştır (Drummond 1994). Ballag Liquid Technology tarafından su
arıtımı için endüstriyel ölçekte ticari üretimi bulunmaktadır.
CFC Q-2 santrifüj hücresinde, gözenekli bir malzemeye verilen hava ile havalandırılan
pülp, hücre içerisine dik inen bir boru içine beslenmekte ve daha sonra bu borunun alt
çıkışında bulunan 2 adet nozuldan jet yaratacak şekilde fışkırarak ayırma hücresine
geçmektedir (Şekil 4.12c). Aynı zamanda, bu boru bir motorla kendi ekseni etrafında
döndürülmekte ve pülpün santrifüj alan yaratacak şekilde beslenmesi sağlanmaktadır. Bu
tip makineler endüstriyel ölçekte uygulama alanı bulamamışlardır.
Motorsuz rotorsuz hücre (MRC), Illinois Clean Coal Enstitüsü tarafından 2002 yılında
geliştirilmiştir. Bu hücre; kolon, jet ve santrifüj flotasyonu hücrelerinin çalışma
prensiplerini aynı anda kullanabilen bir flotasyon hücresidir (Şekil 4.12d). Microcell
80
kolonda olduğu gibi hava ve pülp önce statik bir mikserde karıştırılmakta daha sonra bir
eduktörden geçirilerek hücreye yüksek basınçla teğetsel olarak beslenmektedir. Eduktör dış
ortamdan havanın emilmesini, pülpün karıştırılmasını ve hücre içerisinde bir santrifüj
alanın oluşturulmasını sağlamaktadır. Yoğunluğu büyük olan taneler merkezkaç
kuvvetlerinin etkisi ile hücrenin çeperlerine doğru hareket ederek hücrenin tabanından
alınır. Yoğunluğu daha küçük olan hidrofob taneler ise kabarcıklarla birlikte hücrenin
merkezinde oluşan girdap akımına kapılmakta ve yukarıya doğru hareket ederek ayrım
gerçekleştirilmektedir. MRC ile kömür flotasyonunda olumlu sonuçlar alınmış olup, ticari
olarak hücre üretimine başlanmıştır (Khan and Roy 2003, Manrique et al. 2005).
BAF (Bubble Accelerated Flotation) ve LTM hücreleri gelişmiş bir hava püskürtmeli
hidrosiklondur (Şekil 4.12e,f). Özellikle yağ ve gresin sudan uzaklaştırılması için
endüstriyel ölçekte uygulamaları muvcuttur. İnce tanelerin zenginleştirilmesi için
kullanılabilecek bir alternatif olan bu sistemlerde kabarcık üretecine bağlı olarak Induced-
BAF, Vakum-BAF ve Elektro-BAF gibi isimlerle adlandırılabilmektedir. Elektro-BAF
sisteminde kabarcıklar elektrik akımı ile suyun elektrolizi yoluyla üretilmektedir. Bu
sistemde diğer tiplerine göre çok daha küçük çaplı kabarcıklar üretmek mümkündür (Colic
et al. 2001, Rubio et al. 2002).
4.4.6 Diğer Flotasyon Yöntemleri
Yukarıdaki flotasyon yöntemlerinin dışında kimya, gıda ve çevre mühendisliği gibi
alanlarda yaygın olarak kullanılan diğer flotasyon yöntemlerinden bazıları; DAF
(Çözünmüş Hava Flotasyonu), Köpük Ayırıcı (Froth Separator), Elektro Flotasyon, CAF
(Cavitation Air Flotation) ve APF ya da Taşıyıcılı (Carrier) flotasyondur. DAF
flotasyonunda, yüksek basınçlı hava (1-2 atm) su içerisinde ayrı bir kapta çözündürülür ve
yüksek basınçla kıvamlandırılmış pülpün bulunduğu düşük basınçlı kap içerisine
püskürtülür. Bu sayede çapları 10-100 µm arasında olan hava kabarcıkları elde edilir
(Şekil 4.13a). Genellikle artık suların arıtılmasında ve petrol rafinerilerinde su/petrol
ayırımı için kullanılmaktadır (Rubio 2002, Rodrigues and Rubio 2003).
Köpük Ayırıcı, kıvamlandırılmış pülpün bir tank içerisinde, önceden oluşturulmuş köpük
yatağının içinden geçerken, hidrofob tanelerin kabarcıklara yapışması ve taşan köpükle
birlikte alınması esasına dayanır (Şekil 4.13b). Bu yöntem özellikle iri tanelerin (-2+0.075
81
mm) flotasyonu için uygundur (Çilek 2006). CAF flotasyonunda, hava kabarcıkları yüksek
hızla dönen bir diskin atmosferden havayı emmesiyle sağlanır. Oluşan hava kabarcıklarının
ortalama çapı 40 µm’dir. Genellikle süt ve boya endüstrisinde askıdaki katıların ve
yağların giderilmesi için tercih edilen bir yöntemdir (Rodrigues and Rubio 2003).
Taşıyıcılı flotasyon; yüzebilirliği yüksek olan tanelerin, yüzmesi zor olan çok ince boyutlu
taneleri taşıması prensibine dayanır. Çok ince tanelerin yüzme hızları çok düşük olduğu
için pülp içerisine reaktifle muamele görmüş iri taneler ilave edilir Bu iri tanelere yapışan
ince taneler iri tanelerle birlikte yüzerek ayrım gerçekleştirilir. Reaktif olarak genellikle
polimerik reçineler, aktif karbon yada bakteriler kullanılır. Taşıyıcılı flotasyonun deneysel
ölçekte wolframit ve kömür şlamının zenginleştirilmesine yönelik uygulamaları mevcuttur
(Hu vd. 1988, Misra et al. 1990). Abd-Elrahiem (2003) taşıyıcılı flotasyon ile %10.13 kül
ve %3.3 kükürt içeren çok ince boyutlu kömürlerden %5.15 küllü ve %1.94 kükürt içerikli
temiz kömürleri %75.94 verimle kazanmıştır. Söz konusu çalışmada en uygun taşıyıcı
olarak –0.3+0.1 mm’lik kömür taneleri kullanılmıştır.
Elektroflotasyon yönteminde, suyun elektrolizinden faydalanılır. Suya akım verilerek
çapları 20-40 µm arasında değişen hidrojen kabarcıklar elde edilir. Hidrojen gaz
kabarcıklarının boyutu ortamın asidik, bazik yada nötr olma durumuna göre değişiklik
gösterir. Asidik ortamda en büyük çaplı, nötr ortamda ise en küçük çaplı kabarcıklar elde
edilir. Ayrıca, akım şiddeti arttırıldıkça gaz kabarcıklarının boyutu küçülür. Bu yöntem
özellikle süspansiyon içindeki sulu endüstriyel atıkların arıtılması ve küçük miktardaki
organik malzemelerin içerdiği kolloidler için geliştirilmiştir (Murugananthan et al. 2004).
Şekil 4.13 Çözünmüş hava flotasyonu (DAF) ve köpük ayırıcı ile flotasyon işlemi.
a b
82
4.5 KÖMÜR FLOTASYONDA VERİMİ ETKİLEYEN PARAMETRELER
Flotasyonda verimi etkileyen parametreler, yüzdürülecek kömürün özelliklerine ve
flotasyon makinesinin çalışma koşullarına bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Kömür
flotasyonunda etkili olan bu parametreler aşağıda verilmiştir.
4.5.1 Kömür Özelliklerine Bağlı Parametreler
Flotasyon verimini etkileyen kömür özelliklerine bağlı flotasyon parametreleri; kömürün
rankı, boyutu, külü, nemi, temas açısı, oksidasyon derecesi, şlam içeriği ve zeta potansiyeli
değeridir.
4.5.1.1 Kömür Rankı
Kömür doğal olarak yüzebilir bir malzemedir. Orta uçucu maddeli bitümlü kömürler en iyi
yüzebilen kömürlerdir. Düşük dereceli linyitler ile yüksek dereceli antrasitler, taş
kömürlerine oranla daha zor yüzmektedirler. Linyitler ise en zor flote edilen
kömürlerdendir.
4.5.1.2 Tane Boyutu
Kömür flotasyon için en uygun tane boyutu ~0.5 mm’nin altı kabul edilmektedir. Genel
kural olarak, tane boyutu küçüldükçe, flotasyon zorlaşmakta ve elde edilen temiz
kömürdeki kül miktarı artmaktadır. Çok ince boyutlardaki (<38 µm) kömür taneleri,
yüksek oranda kil ve ince silikat mineralleri içerdiklerinden, bu ince boyutta meydana
gelen selektivitedeki azalma, kül ve kükürt ayrımını olumsuz yönde etkileyebilmektedir.
Çok ince tane boyutlarında verim yüksek, tenör ise düşüktür. Tane boyutu arttıkça
flotasyon seçimliliği de artmaktadır (Brown 1976, Ateşok 1986).
4.5.1.3 Kömür Külü
Kömürün kül miktarı arttıkça flotasyon yeteneği düşmekte ve temas açısı da azalmaktadır.
Bu durum külü oluşturan mineral maddelerin suda kolaylıkla ıslanmasından
83
kaynaklanmaktadır. Kömür flotasyonunda kül miktarını arttıran gang mineralleri hidrofilik
özellikte olup, kömürle beraber yüzememektedir (Ateşok 1986).
4.5.1.4 Kömür Nemi
Kömürün nem miktarı flotasyonu ters yönde etkiler. Linyitten antrasite doğru gidildikçe
nem miktarı azalır. Buna bağlı olarak da kömürün yüzme yeteneği artar. Linyitlerin
kömürleşme derecesi düşük ve nem içerikleri yüksek olduğu için antrasit ve taş
kömürlerine göre daha zor yüzmektedirler.
4.5.1.5 Temas Açısı
Temas açısı kömür rankına, yani kömürleşme derecesine bağlıdır. %69 C içeren kömür en
yüksek doğal yüzme özelliğine sahiptir. Karbon içeriği bu değerden daha fazla olursa,
kömürün doğal yüzebilirliği azalır. Genellikle yüksek kömürleşme derecesindeki
kömürlerde temas açısı 10-20 derece arasında değişirken, düşük kömürleşme
derecesindekilerde 0 dereceye düşmektedir. Saf su içinde çeşitli kömür yüzeylerinde 20-65
derece arasında değişen temas açılarının ölçüldüğü çeşitli çalışmalar da bulunmaktadır.
Temas açısı ölçümleri sonunda, kömür litotipleri arasında yüzebilirliğin fusain, durain,
vitrain doğrultusunda arttığı bulunmuştur (Ateşok 1986).
4.5.1.6 Oksidasyon Derecesi
Kömürler, havanın oksijeni etkisinde oldukça yavaş gelişen bir oksitlenmeye uğrarlar.
Gözenekliliği fazla olan ve büyük oranlarda kükürt ihtiva eden kömürler kolayca
oksitlenirler. Kömürleşme derecesi arttıkça, kömürlerin oksitlenmeye karşı dirençleri de
artar. Genellikle yeni üretilen kömürün bir süre açıkta kalan okside olmuş kömürden daha
iyi yüzdüğü bilinmektedir. Kömür, yüzeyinde meydana gelen oksidasyonla hidrofob
özelliğini kaybeder ve oksidasyon derecesi arttıkça yüzme yeteneği de o derece azalır. Bu
durumda, oksidasyon tabakasının kırılması için % 1’lik NaOH çözeltisi kömür pülpü ile
karıştırılır. Kömür litotiplerinden oksitlenme özelliği en yüksek olan sırasıyla; vitrain,
clarain, durain ve fusain’dir (Ateşok 1986, Sarıkaya ve Özbayoğlu 1995).
84
4.5.1.7 Zeta Potansiyeli
Zeta potansiyeli, su içerisinde hareket eden bir mineralin yüzeyinde ve etrafında meydana
getirdiği iyon dağılımlarının oluşturduğu elektrokinetik potansiyel değeridir. Bu
elektrokinetik potansiyel değer, saf su içindeki kömür için pH 7 iken, çok düşük ve negatif
yüklüdür. Bu durumda, ortamın H+ ve OH- iyon konsantrasyonunu değiştirmek kömürün
zeta potansiyelinin büyüklüğünü ve işaretini değiştirmek anlamına gelir. Her iki durumda
da kömür flotasyonu olumsuz yönde etkilenir (Ateşok 1986, Çilek 2006).
4.5.1.8 Şlam Oranı
Genel olarak 20 mikrondan daha küçük taneler şlam olarak adlandırılmaktadır. Şlam,
flotasyonda istenmeyen tane boyutu olup, flotasyona etkileri şunlardır:
a. Çok büyük özgül yüzey alanına sahip olmaları nedeniyle kimyasallar öncelikli
olarak şlamlar tarafından absorbe edilirler ve kimyasalların gereğinden fazla
kullanılmasına yol açarlar
b. Yüzen tanelerin yüzeylerine fiziksel olarak çökerler ve tanenin yüzeyini kaplayarak
yüzmelerine engel olurlar
c. Kabarcıkları kaplayarak yüzebilecek tanelerin kabarcığa yapışmasını engellerler
d. Kabarcıklar veya tanecikler arasına sıkışarak kolaylıkla köpüğe taşınırlar ve
tenörün düşmesine neden olurlar
e. Yüksek yüzey enerjileri ve alanları nedeni ile taneciklerin çözünürlüğü, hidrasyonu
ve oksidasyonu artar. Yüksek çözünürlük, çözeltide istenmeyen safsızlıkların
oluşmasına ve flotasyon veriminin düşmesine neden olur.
Kömür taneciklerinin şlamla kaplanması, farklı ince tanelerin zıt zeta potansiyelinden
kaynaklanmaktadır. Genellikle, pozitif yüklü şlam taneleri negatif yüklü kömür tanelerine
yapışmaktadır. Kömür, şlamla aynı elektriksel yükü taşımadığı zaman bu sorunlar
oluşmaktadır. Şlam oluşmasını engellemek için kömür veya şlamın elektriksel yükününün
bazı elektrolitlerle (kalgon ve sodyum silikat gibi) değiştirilmesi veya pH ayarlamasının
yapılması gerekir (Tefek 1984, Arbiter 1985, Joseph 1991, Çilek 2006).
85
4.5.2 Çalışma Koşullarına Bağlı Parametreler
Flotasyonda verimini etkileyen çalışma koşullarına bağlı flotasyon parametreleri katı oranı,
köpürtücü ve toplayıcı miktarı, köpük kalınlığı ve yıkama suyu hızıdır. Özellikle kolon
flotasyonu sistemi için geliştirilmiş olan diğer parametreler ise kesitsel hava hızı ve
hacimsel hava miktarıdır.
4.5.2.1 Pülpte Katı Oranı
Tomlinson and Flegmin (1963), flotasyon işleminin serbest ve engelli olmak üzere iki
farklı şekilde oluşabileceğini göstermişlerdir. Serbest flotasyon, flotasyonun en hızlı
olduğu başlangıç anında bile, hava kabarcıklarının mineral taneleri ile seyrek bir şekilde
kaplanmalarını belirtir. Genellikle düşük pülp yoğunluğunda flotasyon işlemi bu şekilde
meydana gelmektedir. Engelli flotasyon, flotasyon hızının hava kabarcıklarının taşıma
kapasitesi ile sınırlandığı durumu tanımlamaktadır. Böyle bir durum, genellikle pülp
yoğunluğunun yüksek olduğu flotasyon işlemlerinde ortaya çıkmaktadır. Ülkemizdeki
flotasyon tesislerinde bu durum sıkı köpük veya köpük sıkması olarak adlandırılmaktadır.
Bu durumda seçimlilik düşük, verim ise yüksektir. Düşük pülp yoğunluklarında flotasyon
hızının arttığı, yüksek pülp yoğunluklarında ise flotasyon hızının azaldığı, kesikli
laboratuar çalışmalarından bilinmektedir (Saklar vd. 1998). Frew (1982) çinko temizleme
devresinde farklı pülp yoğunlukları için flotasyon hızının değişimini araştırmıştır. Pülp
yoğunluğunun hız üzerindeki etkisinin mineralin türünden daha çok tane boyu üzerinde
etkili olduğunu ve bunun iri boyutlarda ince boyutlara göre daha belirgin bir şekilde
gerçekleştiğini belirtmiştir.
Endüstriyel uygulamalarda, kömür flotasyonu için pülpte katı oranı genellikle %10-25
aralığında değişmektedir. Bu oran, daha çok yüzdürülen tanelerin boyutuna bağlı olarak
seçilmektedir. İri boyutlar için katı oranı arttırılmakta, çok ince boyutlarda ise
azaltılmaktadır. Örneğin, Jet flotasyonu (Jameson Hücresi) sistemlerinde çok ince boyutlu
(-106 µm) şlam kömür flotasyonu için katı oranı %2-6 aralığında iken, mekanik hücrelerde
%10-15’e kadar çıkabilmektedir. Boyutun daha iri (-1000+150 µm) olması durumunda ise
Jet flotasyonunda bu oran % 10’a, mekanik hücrede ise %25’e kadar çıkabilmektedir (Atak
1982, Aksanı 1997, Hacıfazlıoğlu and Toroğlu 2007).
86
Herhangi bir cevher için en elverişli pülp yoğunluğu, cevherin maliyetine, kullanılan
makinelerin tipine ve bunun gibi daha birçok etkene bağlıdır ve ancak o cevherin üzerinde
yapılacak tecrübelerle tayin edilebilmektedir. Fakat, şunu da daima göz önünde tutmak
gerekir ki, flotasyon makinelerinin hacmini, reaktif sarfiyatını ve su sarfiyatını hesaba
katınca, pülp yoğunluğunu imkan dahilinde yüksek tutmak gerekir.
4.5.2.2 Köpürtücü ve Toplayıcı Miktarı
Flotasyonda köpürtücünün fonksiyonu, sıvı gaz ara yüzeyine yerleşerek yüzey gerilimini
düşürmesi sayesinde sürekli ve duraylı bir köpük tabakası oluşturmaktır. Düşük köpürtücü
dozajlarında, köpük tabakası kolay bir şekilde bozulur, köpükteki minerallerin konsantreye
alınmaları zorlaşır ve pülpe geri düşmeye başlarlar. Köpürtücü dozajının flotasyon hızı
üzerindeki etkisi, toplayıcıda olduğu gibi artan dozajla birlikte, flotasyon hızının artışı ve
optimum bir dozajdan sonra düşmesi şeklindedir. Kullanılan köpürtücünün türü de
flotasyon hızını ve verimini etkilemektedir (Saklar vd. 1998, Ceylan and Küçük 2004).
Jet flotasyonu ile yapılan çalışmalarda en yüksek kazanım oranı metilizobutilkcarbinol
(MIBC) olarak adlandırılan köpürtücü ile elde edilmiştir. Besleme tankına katılan optimum
köpürtücü miktarı 5 ile 25 ppm arasındadır ( Finch and Dobby 1990, Evans et al. 1995, Ata
ve Önder’den 1997, Mohanty and Honaker 1999a). Uzun zincirli alkoller, poliglikol
propilenler ve poliglikol eterler kullanılan diğer köpürtücülerdir.
Flotasyonda toplayıcının görevi, hidrofob taneciğin yüzebilirliğini arttırmak ve daha güçlü
kabarcık-tanecik bağları oluşturmaktır. Kömürde en bilinen toplayıcılar gazyağı ve fuel
oil’dir. Taşkömürü flotasyonunda yağların kullanım oranı genellikle 0.5-2 kg/t
mertebelerinde iken, kömürleşme derecesi düşük olan linyit flotasyonunda bu oran 6-8 kg/t
seviyelerine kadar çıkabilmektedir. Köpürtücü miktarında olduğu gibi, toplayıcı miktarının
artması da verimi arttırmakta selektiviteyi ise düşürmektedir (Cebeci 2002, Jia et al. 2002;
Sönmez and Cebeci 2006, Hacıfazlıoglu and Sütcü 2007, Laskowski and Ding 2009).
4.5.2.3 Köpük Kalınlığı
Eğer köpük derinliği gereğinden az olursa kazanım oranı yüksek ama tenörü düşük bir
konsantre elde edilir. Eğer köpük derinliği fazla olursa yüksek tenörlü konsantre elde
87
edilir. Ama kazanım oranı göreceli olarak düşük olacaktır. Ayrıca sığ köpük fazlarında 10
µm’den daha küçük artık mineral tanelerinin konsantre içerisine girmesi de söz konusudur.
Kalın köpük tabakası içinde yukarıya doğru kabarcıkların büyümesi nedeniyle kabarcık
yüzeylerindeki tanelerin kopma/tekrar bağlanma ile konumları değişebilmektedir. Bu
durum flotasyonda köpük seçimliliğinin olumlu yönde artmasına neden olmaktadır. Bu
sayede daha düşük tenörlü ürünler elde edilebilmektedir. Ancak, gereğinden fazla köpük
kalınlığı verimin düşmesine neden olmaktadır (Ata ve Önder 1997, Aksanı 1998).
4.5.2.4 Yıkama Suyu Hızı
Yıkama suyu hızı, spreyden saniyede akan su miktarının (cm3) hücre kesit alanına (cm2)
bölünmesi ile bulunur. Bu hız genellikle 0-1.5 cm/s aralığındadır. Diğer bir genel yöntem
ise bütün sistemdeki net su akış hızının (bias hızı) hesaplanmasıdır (Evans et al. 1995; Ata
ve Önder’den 1997). Bias hızı, artık ve besleme akışları arasındaki net su akış farkı olarak
da tanımlanmaktadır (Bias hızı (cm/s)= Artık Hızı-Besleme Hızı). Flotasyon kolonlarında
bias hızı genellikle pozitif olmaktadır. Mekanik flotasyon hücrelerinde ise negatif bias,
yani yukarı yönde akış söz konusudur. Başka bir ifade ile köpük-pülp ara yüzeyi sabitlenen
seviye değerinin altında ise pozitif bias, eğer bu seviye istenilenin üstüne çıkar ve köpük
taşarsa negatif bias oluşmuş olur. Artık su içeriği akış hızının, besleme su içeriğinin akış
hızından daha büyük olması sonucunda doğan fark, köpük bölgesinden verilen yıkama
suyu ile fazlasıyla karşılanmaktadır. Böylece yıkama suyunun bir kısmı pozitif biası
karşılayarak hücre içinden aşağı doğru akarken, diğer kısmı konsantre çıkışından
alınmaktadır. Yıkama suyunun biası karşılayarak aşağı yönde akan kısmı köpüğü
yıkayarak beleme suyu ile gang minerallerinin konsantreye kaçmasına (entrainment) engel
olur. Doğal olarak yıkama suyu hızı arttıkça bias miktarı da artacaktır. Yapılan çalışmalar
göstermiştir ki bias miktarının artışı konsantre tenörünü arttırmakta, diğer taraftan ise
verim azalmaktadır. Kolon flotasyonunda bias hızı, yıkama suyu hızı gibi 0-1.5 cm/s
aralığında değişmektedir (Ata ve Önder 1997, Aksanı 1998, Abakay 2007).
4.5.2.5 Karıştırma Hızı
Karıştırma hızı klasik mekanik hücreler için geçerli olan bir flotasyon parametresidir.
Karıştırma hızı arttıkça daha fazla tanenin yüzmesi sağlanmakta ve verim artmaktadır.
Ayrıca hızlı karıştırma selektiviteyi azaltmaktadır. Zor yüzen kömürler için karıştırma hızı
88
yüksek, kolay yüzenler için daha düşüktür. Benzer şekilde, çok ince tanelerin
flotasyonunda da yeterli kabarcık tanecik çarpışmalarının sağlanabilmesi için yüksek
karıştırma hızları uygulanır (Çilek 2006, Hacıfazlıoğlu 2006).
4.5.2.6 Kesitsel Hava Hızı
Kesitsel hava hızı havanın flotasyon hücresi içerisinde aşağıdan yukarıya doğru olan net
hızıdır. Kolon flotasyonu sistemlerinde kesitsel hava hızı besleme borusundaki havanın
hacimsel hızının (cm³/saniye) hücre kesit alanına (cm²) bölünmesiyle bulunur. Yapılan
çalışmalar sonucu elde edilen veriler konsantre üretim hızı ile kesitsel hava hızı arasında
çok yakın bir ilişki olduğunu ortaya koymuştur. Kolonlarda hava hızı, genellikle 1-3 cm/s
aralığında değişmektedir (Aksanı 1998, Tao et al. 2000, Tao et al. 2002).
4.5.2.7 Hacimsel Hava Oranı (Air-Hold Up)
Genellikle flotasyon kolonları için, kolonun herhangi bir noktasında hacimsel olarak
havanın kapladığı miktar olarak tanımlanmakta ve hava hızı, pülp akış hızı, kabarcık çapı,
tane kabarcık agregalarının yoğunluğu ile pülp yoğunluğuna bağlı olarak değişmektedir.
Jameson flotasyon hücresinde, besleme borusu içindeki hacimsel hava miktarı flotasyon
sürecinde önemli bir değişken olarak görülmektedir. Buradaki hacimsel hava miktarı
toplam hacmin %50’si ile %60’ı arasında değişmektedir. Tipik bir flotasyon kolonunda ise
toplama bölgesindeki hacimsel hava miktarı % 5-30, köpük bölgesinde ise % 80’e kadar
çıkabilmektedir. Hacimsel hava miktarını aşağıdaki eşitlikle hesaplanır. (Evans et. al.
1995, Ata ve Önder’den 1998).
ε = (P2-P1) / ρ* g * h (4.4)
ε : hacimsel hava miktarı
P1 : çıkış basıncı (kPa)
P2 : giriş basıncı (kPa)
ρ : pülp yoğunluğu (kg/m3)
g : yerçekimi ivmesi (= 9.81 m/s2)
h : toplam yükseklik (m)
89
4.5.2.8 Hava Kabarcığının Taşıma Kapasitesi
Taşıma kapasitesi; birim zamanda birim kesit alanında yüzen mineral ağırlığı olarak
tanımlanmaktadır. Birimi g/cm²/s veya ton/m2/saat olarak verilmektedir (Espinoza-Gomez
et al. 1988a; Ata ve Önder’den 1997). Bu parametre bir anlamda kolon hücresinde,
kazanılabilecek maksimum katı miktarını, diğer bir ifade ile kabarcık yüzeylerinin
maksimum miktarda tane ile kaplanmasını ve tane toplama sürecinin üst limitini ifade eder.
Yapılan çalışmalar yıkama suyu hızı ile taşıma kapasitesi arasında kuvvetli bir ilişki
olduğunu ortaya koymuştur. Diğer önemli bir etken ise tane boyutudur. Yıkama suyu hızı
arttıkça kabarcıkların taşıma kapasitesi azalmaktadır. Bilindiği üzere kabarcıklar tarafından
taşınan hidrofobik tanecik miktarı kabarcıkların toplam yüzey alanları ile doğrudan
ilgilidir. Aşağıdaki eşitlik kabarcığın taşıma kapasitesini doğrudan vermektedir (Espinoza-
Gomez et al. 1988a, Ata ve Önder’den 1997).
Ca = α* d80 * ρp (4.5)
Ca : taşıma kapasitesi (g/d-cm²)
α : sabit sayı
d80 : toplam katı malzemenin % 80’inin geçtiği elek boyutu
ρp : katı malzemenin yoğunluğu (kg/cm²)
4.6 KÖMÜR FLOTASYONU İLE İLGİLİ YAPILMIŞ OLAN ÇALIŞMALAR
Leja (1982) kömürden kükürt giderimi üzerine çalışmalar yapmıştır. Çalışma sonucunda,
flotasyon yolu ile köpüğe taşınan pirit taneciğinin, piritin hidrofobluğundan
kaynaklanmadığını, piritin mekanik taşınma ve köpük aralarına sıkışma yoluyla köpüğe
geldiğini belirtmiştir. Yine aynı çalışmada, pirit bastırıcıların aslında bir dağıtıcı olduğunu
ve bu bastırıcıların kömür-pirit floklarını bozduğunu ve bu yolla köpüğe taşınan pirit
miktarının azaldığını belirtmiştir.
Arnold ve Aplan (1986) kömür flotasyonu üzerine çeşitli killerin etkisini araştırmışlardır.
Çalışmada kullanılan farklı kimyasal yapıdaki killer, kömür flotasyonunu farklı şekillerde
etkilemiştir. Kaolin ve illit killeri kömürün bastırılmasında çok az etki yapmıştır.
90
Demirel (1988) Çayırhan linyitinde piritin bulunuşu ve piritin serbestleşme imkanını
araştırmıştır. Flotasyon yöntemi ile piritik kükürt içeriği tavan kömür damarı için
%3.81’den %1.03’e ve taban kömür damarı için %3.21’den %0.96’ya düşürmüştür. Bu
çalışmada kömür kazanma verimi ise yaklaşık %60 civarındadır.
Çelik ve arkadaşları (1990) kömürden kükürdün selektif olarak ayrılması için NB adında
yeni bir flotasyon bastırıcısı geliştirmişlerdir. Bu yeni bastırıcının yapısında sülfur
olmayıp, bu bastırıcı kömüre göre piritle daha iyi reaksiyona girmektedir. Mevcut sülfür
bazlı bastırıcılar (ORFOM D8 ve PRC gibi) ile karşılaştırıldığında, NB düşük
konsantrasyonlarda dahi mükemmel performans sağlamıştır.
Hussain (1990) klasik flotasyon yöntemi ile Pakistan Lakhra kömüründen kül ve kükürdü
önemli ölçüde uzaklaştırmıştır. Deneylerde, toplayıcı olarak gazyağı (7.5 kg/) ve köpürtücü
olarak çamyağı kullanılmıştır. Sonuçta, kül içeriği %27’den %13.76’ya kükürt içeriği ise
%4.96’dan %1.29’a düşürülmüştür.
Özbayoğlu ve Mamurekli (1991) Zonguldak kömürlerinden süper temiz kömür
üretmişlerdir. Ağır ortam ve flotasyon yöntemleri ile kül içeriği %12.11’den %2.16’ya
düşürülmüştür. Ancak bu çalışmada yanabilir verim çok düşük olup, %30’un altındadır.
Öney (1993) Zonguldak toz kömürü ile yaptığı çalışmasında optimum flotasyon
parametrelerini araştırmıştır. Octanol köpürtücüsü ile %22.67 kül içerikli kömürleri
%90.21 verim ile kazanmıştır. Aynı koşullarda etil alkolun kullanılmasıyla kül içeriği
%9.61’e düşürülmüştür. Verim değeri ise %48.94’tür.
Harbort ve arkadaşları (1994) Jameson (Jet) ve kolon flotasyonu için en uygun besleme
boyutlarını araştırmışlardır. Ayrıca kolon ve Jameson hücresinin boyuta göre flotasyon
performanslarını karşılaştırmışlardır. Şekil 4.14’den de görülebileceği gibi kömürün her
tane boyutunda (özellikle çok ince boyutlarda) Jameson hücresi kolona göre daha iyi
sonuçlar vermiştir.
91
0
20
40
60
80
100
+500 -500+230
-230+123
-123+55
-55+43
-43
Tane Boyu Aralığı (mikron)
Yan
abili
r V
erim
(%
)
0
5
10
15
20
25
+500 -500+230
-230+123
-123+55
-55+43
-43
Tane Boyu Aralığı (mikron)
Kül
(%
)
Kolon Jameson
Şekil 4.14 Jameson hücresi ile kolon flotasyonun karşılaştırılması (Harbort et al. 1994).
Sarıkaya ve Özbayoğlu (1995) oksitlenmiş kömürün yüzebilirliğini elektrokinetik
çalışmalar, temas açısı ölçümleri ve flotasyon deneyleri ile araştırmışlardır. Elektrokinetik
ölçümler, oksitlenmiş ve oksitlenmemiş kömürün zeta potansiyelinin pH’a bağlı olduğunu
göstermiştir. Oksidasyon süresinin artışı, ölçülen zpc noktalarını azaltmıştır ve negatif zeta
potansiyeli artmıştır. Katyonik toplayıcıların kullanılması durumunda kullanılan
toplayıcının konsantrasyonu ve türüne bağlı olarak pH 9.5-10.9 altında oksitlenmiş
kömürün negatif değeli zeta potansiyeli, pozitif değere değişmiştir. Temas açısı ölçümleri,
oksitlenmiş kömürün doğal yüzdürülebilirliğinin oksidasyon ile bozulduğunu göstermiştir.
Katyonik toplayıcıların ilavesi, oksitlenmiş kömürün temas açısı değerini arttırmıştır.
Deniz ve arkadaşları (1996) Çivril (Denizli) linyit kömürlerinden kükürt giderme için
flotasyon çalışması yapmışlardır. Çalışma sonucunda klasik flotasyon ile toplam kükürt
içeriği %4’den %1.51’e düşürülmüştür. Deneylerde klasik toplayıcı ve köpürtücüye ilave
olarak bir tür bastırıcı kullanılmıştır.
Kawatra ve Eisele (1997) kömür flotasyonunda piritin davranışını ayrıntılı olarak
incelemişlerdir. Kömürden piritin giderilebilmesi için, kömürün serbetleşme boyutuna
kadar öğütülmesi gerektiğini ve flotasyonda yüksek köpük kalınlıklarında çalışılması
gerektiğini vurgulamışlardır. Piritin, kömürle karşılaştırıldığında çok daha az hidrofob
olduğunu ve kömürle birlikte yüzen piritin daha çok mekanik taşınma ve kabarcıklar
arasına sıkışma yolu ile meydana geldiğini kolon ve mekanik hücrede yaptıkları deneylerle
ıspatlamışlardır. Deneyler, piritin az yüzdüğü pH 7.5-8.5 arasında, köpürtücü olarak
Dowfroth 250 ve toplayıcı olarak fuel oil kullanılarak yapmışlardır. Ayrıca, mekanik
92
hücrede sürekli temizleme uygulayarak piritik kükürt içeriği azaltılabilmiştir. Diğer
taraftan, pek çok pirit bastırıcı olmasına rağmen bunların endüstriyel ölçekte
kullanılmadığını ve gerçekte flotasyonda piriti bastırmada çok fazla etkili olmadığı
belirtilmiştir.
Bolat ve arkadaşları (1998) Amasra kömürünün flotasyonu üzerine oksidasyonun etkisini
araştırmışlardır. Elde edilen zeta potansiyeli ve flotasyon verilerine dayanarak, Amasra
kömürünün yüzebilirliğinin, flotasyon ortamında düşük konsantrasyonlarda elektrolit
kullanımı ile arttığı ve oksidasyon ile yüzdürülebilirliğinin azaldığı bulunmuştur. BaCL2,
CrCl3 ve FeCL3 çözeltileride yapılan flotasyon deneyleri sonucunda sırasıyla %20.20,
%13.92 ve %15.20 kül içeren temiz kömürler elde edilmiştir.
Mohanty ve Honaker (1998) ileri teknoloji flotasyon makineleri (Packed, Jameson, ve
Mikrocell Hücresi) ile kül ve kükürt giderme çalışmaları yapmışlardır. Coalberg (ABD)
damarından alınan kömür örneğinin d70 boyutu 37 mikron, kül ve kükürt içeriği sırasıyla
%42.6 ve %0.86’dır. Ortalama köpürtücü (poliglikol eter) ilavesi 20 ppm (~400 g/t),
toplayıcı (gazyağı) ilavesi ise 1 kg/ton’dur. Elde edilen sonuçlar Şekil 4.15’de verilmiştir.
Buna göre makul bir yanabilir verim değeri (~%75) için temiz kömür kül içeriği Packed,
Jameson ve Mikrocell hücresinde sırasıyla %9.5, %11 ve %12 olmaktadır. Temiz kömür
kükürt içerikleri ise Packed, Jameson ve Mikrocell için yaklaşık olarak aynı olup, sırasıyla
%1, %1.05 ve %1.1 bulunmuştur. Başka bir deyişle, kükürt içeriği %0.86’dan, %1
seviyelerine yükselmiştir. Ancak çok düşük yanabilir verim değerlerinde (<%30) kükürt
içeriği %0.86’nın altına düşmektedir.
Şekil 4.15 İleri teknoloji flotasyon makinelerinin kül ve kükürt giderme bakımından karşılaştırılması (Mohanty and Honaker 1998).
93
Mohanty ve Honaker (1999b) Jameson hücresi ile yaptıkları çalışma sonucunda, %28.9 kül
içeren çok ince boyutlu kömür şlamlarından %7 kül içerikli temiz kömürleri %81 yanabilir
verimle kazanmışlardır.
Osasere (2000) flokülant ve koagülant ilavesinin bitümlü kömür flotasyonuna etkisini
araştırmıştır. Flokülat olarak nişasta ve Superfloc 16, koagülant olarak Al(NO39H2O) ve
MgCl26H2O kullanmıştır. Deneyler sonucunda flokülant konsantrasyonunun artışı ile
temas açısı ve verim artmış iken, koagülant konsantrasyonunun arması ile temas açısı ve
verim azalmıştır.
Deniz ve arkadaşları (2000) kül içeriği %40.14 olan Eskişehir Koyunağlı köyü kömürünü
flotasyonla temizlemişlerdir. Zor yüzen bu kömüre klasik flotasyonda kaba, süpürme ve
temizleme kademelerinin uygulanması ile %18.22 küllü kömürler %54.64 yanabilir
verimle kazanılmıştır.
Jia ve arkadaşları (2000) Illinois kömürleri üzerinde iyonlaşmayan reaktiflerin (THF serisi)
etkisini incelemişlerdir. Bu reaktiflerin performansı, iki yağ tipi toplayıcının (dodecane ve
nonylbenzene) sonuçları ile karşılaştırılmıştır. Sonuçta THF ester reaktiflerinin hem
oksitlenmiş hemde oksitlenmemiş kömür için dodecane’den daha iyi sonuç verdiği
görülmüştür. THF serisi reaktifleri, oksitlenmiş kömür yüzeyi üzerinde oksijen fonksiyonel
gruplarına hidrojen bağlanması yolu ile oksitlenmiş kömürün yüzebilirliğini arttırmıştır.
Ateşok ve Çelik (2000) çok düşük yüzme kabiliyetine sahip Soma (Manisa) kömürünü
bitümlü kömür zifti ile kuru olarak öğütmüşler ve bir toplayıcı ile flotasyona tabi
tutmuşlardır. Sonuçta ziftsiz öğütmeye göre temiz kömür kül içeriği (~%10-11) çok fazla
değişmezken, verim değeri %22.1’den %89.90’a yükselmiştir. Ayrıca, Soma kömürünün
yüzebilirliğinin 300-6000C arasında ısıtılması ile arttığını saptamışlardır.
Ateşok ve arkadaşları (2001) yüksek derecede hidrofobik iri boyutta taşıyıcı kömür
taneciklerini kullanarak, aşırı derecede hidrofilik ince boyutlu tanecikleri taşıyıcılı
flotasyon ile zenginleştirmişlerdir. Sonuçta, %16.3 kül ve %2 toplam kükürt içeren
kömürlerden %8.3 kül ve %0.72 toplam kükürt içeren ince boyutlu kömürleri %81
yanabilir verimle kazanmışlardır.
94
Vamvuka ve Agridiotis (2001) linyit flotasyonu için optimum koşulları belirlemişlerdir.
Optimum koşullarda tane boyutu -300+75 mikron, pülp yoğunluğu %15, köpürtücü miktarı
ise 400 g/t bulunmuştur. Gazyağının yalnız başına toplayıcı olarak kullanımı toplam verimi
ve selektiviteyi arttırmamıştır. Gazyağı kullanmadan reaktif ilavesi daha düşük küllü
ürünler vermiştir. Katyonik, iyonik olmayan ve anyonik reaktiflerin kül/verim performansı
sırasıyla, asidik, nötr ve alkali çözeltilerde daha yüksek bulunmuştur.
Lai (2002) tarafından yapılan bir çalışmada, geliştirdiği santrifüj alanlı CFC kolonu ile
piritik kükürt içeriği %2.27’den %0.5’in altına düşürülmüştür.
Sis ve arkadaşları (2002) kömür flotasyonu için iyonik toplayıcıları (tall oil, Pamak 1,
Pamak 4) test etmişlerdir. Sonuçta gazyağı toplayıcısı ile beslenen kömürün kül içeriği
%21’e kadar düşürülebilmiş iken, iyonik toplayıcılarla %14’e kadar düşürülmüştür. Ancak
yanabilir verim bakımından gazyağı daha iyi sonuç vermiştir.
Denby ve arkadaşları (2002) kısa zincirli uçucu yağ asitleri ile kömür flotasyonu
yapmışlardır. Bu yağların kömürü rahatlıkla yüzdürdüğü ve bu yağ asitleri için optimum
zincir uzunluğunun C10 (Capric asit) olduğunu belirtmişlerdir. Caprik asitin optimum
kullanım oranı 100 g/t iken, bu oran konvansiyonel dodecane/MIBC ikilisi için 400 g/t’un
üzerindedir.
Güney ve arkadaşları (2002) ortalama kül içeriği %45 olan Zonguldak toz kömürlerini Jet,
kolon ve mekanik hücrede ayrı ayrı zenginleştirmişlerdir. Deneylerde 40 g/t iso-octanol ve
360 g/t gazyağı kullanılmıştır. Deneyler sonucunda en yüksek verim Jet flotasyonu sistemi
ile sağlanmış ve %18.73 küllü temiz kömür, %72.4 yanabilir verimle kazanılmıştır. En
düşük verim eldesi ise kolon flotasyunundan elde edilmiş olup, %16.21 küllü temiz kömür
%40.2 yanabilir verimle kazanılmıştır (Şekil 4.16a). Ayrıca, aynı çalışmada jet flotasyonun
basit yapısı ve yüksek kapasitesinin önemine vurgu yapılmıştır. Benzer kömürlerin siklon
üst akımı şlamları ile Jameson (Jet), kolon ve mekanik hücredeki bir başka karşılaştırma
çalışması ise Hacıfazlıoğlu (2006) tarafından yapılmıştır. Sözkonusu çalışmada, kolon
flotasyonundaki yüksek köpük derinliği ve yıkama suyu ilavesi mekanik ve Jameson
hücresine göre daha temiz kömürlerin elde edilmesini sağlamıştır. Ancak, yanabilir verim
içeriği diğer hücre verilerine göre daha düşük bulunmuştur. Jameson ve mekanik hücre
flotasyonunda süpürme kademesinin uygulanması ile benzer yanabilir verimler elde
95
edilmiş ancak kül giderme başarısının Jameson hücresinde daha yüksek olduğu
saptanmıştır (Şekil 4.16b).
a.Karşılaştırma (Güney et al. 2002) b.Karşılaştırma (Hacıfazlıoğlu 2006)
Şekil 4.16 Zonguldak toz ve şlam kömürünün değişik flotasyon hücrelerinde flotasyonu.
Sis ve arakadaşları (2003) iyonik toplayıcılarla iyonik olmayan toplayıcıların flotasyon
performanslarını karşılaştırmışlardır. İyonik olmayan toplayıcı olarak gazyağı, iyonik
toplayıcı olarak ticari yağ asitlerini kullanmışlardır. Sonuçta iyonik toplayıcıların,
gazyağına göre daha düşük küllü ürünler verdiğini ancak verimlerinin düşük olduğunu
belirtmişlerdir.
Xu ve arkadaşları (2003) kaolinit ve montmorillonitin kömür flotasyonu üzerine etkisini
araştırmışlardır. Montmorillonit ilavesi kömür flotasyonunu bastırırken, kaolinit kili benzer
etkiyi göstermemiştir. Kömür üzerinde montmorillonit kilinin şlam kaplaması, daha
yüksek pülp pH’sında daha az etkili olduğunu, yüksek pH’da kömür flotasyonunun
üzerinde ince boyuttaki montmorillonit killerinin olumsuz etkisinin kısmen azaldığı
saptanmıştır.
Lai ve arkadaşları (2003) geliştirdikleri siklo-mikrokabarcık kolonu ile çok ince boyutlu
kömürlerden laburatuar ölçeğinde süper temiz (%1.5) kömür üretmişlerdir. Endüstriyel
ölçekte ise %21.24 kül içeren kömürlerden %7.98 küllü kömürleri %68.66 verimle
96
kazanmışlardır. Benzer çalışmada, %47.11 küllü artık kömürlerden %9 küllü temiz
kömürler %47 ağırlıkça verimle kazanılmıştır.
Erol ve arkadaşları (2003) çeşitli köpürtücülerle bitümlü kömür flotasyonu yapmışlardır.
Kullanılan köpürtücüler Triton x-100, Brij 35, MIBC, SDS (sodium dodecyl sulfate) ve
bunların belirli oranlarda karışımıdır. Sonuçta en yüksek verim değeri MIBC ve SDS ile
elde edilmiştir. Ancak, en yüksek kül giderimi köpürtücülerin karışım halinde kullanılması
ile elde edilmiştir.
Sütcü ve arkadaşları (2003) külü %53.35 olan Zonguldak artık kömürlerinden kolon
flotasyonu ile %11.15 küllü kömürleri %59.96 yanabilir verimle kazanmışlardır.
Deneylerde toplayıcı olarak Montanol 350 (300 g/t), köpürtücü olarak Dowfroth 250 (320
g/t) ve bastırıcı olarak Sodyum silikat (500 g/t) kullanmışlardır. Deneylerde köpük kalınlığı
25 cm, hava hızı ise 2 cm/s optimum değer olarak belirtilmiştir.
Penha ve arkadaşları (2004) katyonik reaktifin (C12TAB) ve anyonik reaktifin (SDS) kil,
kömür ve kömür/kil karışımlarının flotasyonu üzerindeki etkilerini araştırmışlardır. Hafif
asidik ortamda C12TAB reaktifi kil flotasyonu için SDS’den daha iyi sonuç vermiştir. Bu
sonuç, adsorpsiyon prosesinde kil yüzeyi ile reaktif etkileşiminin etkili olduğunu
göstermiştir.
Naik ve arkadaşları (2004) koklaşma özelliği olmayan %37.7 küllü artık kömürün
flotasyonu için optimum koşulları belirlemişlerdir. En iyi sonuç pH 7.5’de, 420 g/t fuel oil,
90 g/t MIBC ve 20 g/t sodyum silikat ilavesi ile elde edilmiştir. Sonuçta, %25.38 küllü
temiz kömür, %88 yanabilir verimle kazanılmıştır.
Şapçı (2004) Çan (Çanakkale) linyitlerinden flotasyon ile kül ve kükürt giderme için
optimizasyon çalışmaları yapmıştır. Toplayıcı olarak, fuel oil, gazyağı, mazot, gliserin ve
pirinç yağını denemiş ve en uygun toplayıcının gazyağı, fuel oil ve mazot karışımı
olduğunu belirtmiştir. Deneylerde köpürtücü olarak Dowfroth 1012 ve gang bastırıcısı
olarak Na2SiO3 ve CMC kullanmıştır. Optimum koşullar altında kömürün kül içeriğini
%32.08’den %23.97’ye %65.72 verimle indirmiştir. Aynı çalışmada, yanar kükürt içeriği
ise %1.10’dan, %1.03’e düşürülmüştür.
97
Ayhan ve Arkadaşları (2005) Hazro kömüründen kül ve kükürdü uzaklaştırmak için
değişik tipteki köpürtücülerle flotasyon çalışmaları yapmışlardır. Buna göre, piritin
bastırılmasında en başarılı sonuçlar sırasıyla MIBC, Çamyağı, AF 76 ve DF 250 ile elde
edilmiştir. Piritin yüzdürülmesinde ise en iyi sonuçlar sırasıyla DF 250, Çamyağı, AF 76
ve MIBC ile elde edilmiştir. Optimum koşullarda kül içeriği %24.77’den %13.02’ye,
piritik kükürt içeriği ise %4.95’den %1.12’ye düşürülmüştür. Piritik kükürt giderme oranı
ise %66.86’dır.
İman (2006) kül ve kükürt içeriği sırasıyla %8.97 ve %2.07 olan Artvin Yusufeli yarı
bitümlü kömürlerinden kül ve kükürdü uzaklaştırmak için mikroflotasyon ve mekanik
flotasyon hücresinde deneyler yapmıştır. Deneylerde ters ve düz flotasyon uygulanmıştır.
Ters flotasyonda piriti yüzdürmek için asidik bir ortamda (pH~5) toplayıcı olarak AF 407
(Cytec), NaAX ve KEX, köpürtücü olarak DF 250, bastırıcı olarak dextrin, dağıtıcı olarak
sodyum silikat kullanmıştır. Düz flotasyonda ise toplayıcı olarak Philflo, Accoal, Gazyağı
fuel oil ve mazot, köpürtücü olarak çamyağı, dağıtıcı olarak Sodyum silikat kullanılmıştır.
Ancak elde ettiği temiz kömürlerin hiçbirinde kayda değer kükürt giderimi olmamış,
aksine çoğu deney sonucunda kükürt içeriği yükselmiştir. Ayrıca, sodyum silikat ve
dextrin gibi bastırıcıların kükürt uzaklaştırmada etkin olmadığı belirtilmiştir.
Abdollahy ve arkadaşları (2006) klasik flotasyon yöntemi ile Mezino (İran) kömüründen
kül ve kükürt giderme çalışmaları yapmışlardır. Alkali pH’da, bakır sülfat (CuSO4 5H2O)
ilavesiyle yapılan flotasyon deneyleri sonucunda kül içeriği %83, inorganik kükürt içeriği
ise %72 oranında giderilmiştir. Deneylerde toplayıcı olarak gazyağı, köpürtücü olarak
çamyağı kullanılmıştır.
Ding ve Laskowski (2006) kömürün ters flotasyonu üzerine çeşitli faktörlerin etkisini
araştırmışlardır. Sonuçta gangdan, kömür ayrımının ters flotasyon ile mümkün olduğunu
göstermişlerdir. Ancak, gangı yüzdürmek için 6 kg/t’dan daha fazla DTAC reaktifine
ihtiyaç duyulduğunu belirtmişlerdir. Kömürü bastırmak için dextrin kullanılmıştır. Ayrıca,
alkali bir pH ve bir dağıtıcının (tannik asit) kullanılması konsantrenin kalitesini arttırmıştır.
Sonuçta %34.6 kül içeren kömürlerden, ters flotasyon ile %16.7 küllü temiz kömür %64
yanabilir verim ile kazanılmıştır.
98
99
BÖLÜM 5
SİKLOJET FLOTASYON HÜCRESİNİN TANITILMASI
5.1. GELENEKSEL YÖNTEMLER VE SİKLOJET HÜCRESİ
Bilindiği gibi klasik hücreler ile çok ince boyutlu şlam kömürden yüksek yanabilir verim
değerleri ile düşük küllü ürünler elde etmek neredeyse imkansızdır. Bu makinelerde
oluşturulan hava kabarcığı sayısının az ve boyutunun da oldukça büyük olması nedeniyle
çok ince boyutlu kömür taneciklerinin kabarcıklarla çarpışma ve kabarcığa yapışma
olasılığı düşük olmaktadır. Ayrıca, çok ince tanelerin artan yüzey alanları nedeniyle
flotasyonda hem reaktif tüketimi hem de hidrolik olarak temiz kömüre gang taşınımı
artmaktadır. Bu yüzden, toz kömürler mekanik hücrelere beslenmeden önce bir tasnif
siklonuna verilmekte ve şlamından ayrıldıktan sonra klasik flotasyon hücrelerine
gönderilmektedir. Bu yolla hem reaktif tüketimi azaltılmakta hem de daha yüksek verimle
daha temiz kömürler elde edilebilmektedir.
Madencilikte mekanizasyonun artması ile birlikte toz kömür miktarının yoğun olarak artışı
siklon üst akımını oluşturan şlam boyutlu kısmın da artmasına neden olmuştur. Toz kömür
içerisindeki oranı yaklaşık %10-15’e çıkan bu şlam kömürlerin gerek çevresel (şlam
yığınları), gerekse ekonomik (kömür kaybı) anlamda pek çok sakıncası bulunmaktadır. Bu
şlamların klasik hücrelerde verimli zenginleştirilememesi yeni nesil flotasyon
makinelerinin geliştirilmesine ön ayak olmuştur. Son 30 yıl içerisinde farklı prensiplerle
çalışan 100’ün üzerinde flotasyon makinesi tasarlanmış, ancak bunlardan yanlızca 10-15’i
kullanım alanı bulabilmiştir. Yeni geliştirilen bu flotasyon makinelerinin en önemli ortak
özelliği; çok ince boyutlarda ve çok sayıda kabarcık oluşturabilme yetenekleridir. Başka
bir deyişle, oluşturulan yüksek kabarcık yüzey alanı sayesinde çok ince boyutlu tanelerin
kazanılabilmesine olanak sağlamış olmalarıdır. Ayrıca, bu makinelerde sisteme yıkama
suyunun verilmesi ve çok yüksek köpük kalınlıklarının elde edilebilmesi, köpüğe taşınan
mikron boyutlu gang tanelerinin pülp içerisine geri düşmesine imkan sağlamış ve bu yolla
daha temiz kömürler elde edilmiştir.
100
Yeni nesil flotasyon makinelerinden, 1960’lı yıllarda geliştirilen kolon flotasyonunun
temel çıkış noktası, klasik hücrelerde mekanik karıştırma ile meydana gelen yoğun
türbülansın ve bunun sonucunda oluşan mekanik taşınmanın önlenmesidir. Kolon hücresi
daha ince ve uzun olarak tasarlanmış olup, daha yüksek köpük kalınlıklarının oluşmasına
imkan sağlamıştır. Ayrıca, sisteme üst kısımdan verilen yıkama suyu, yüksek köpük
kalınlığında gang taneciklerinin pülpe geri düşmesine olanak sağlamıştır. Kolonda hava
kabarcıkları, mekanik karıştırma yerine, gözenekli bir malzemeye kompresörden hava
verilmesiyle ya da sparger denen özel kabarcık üreteçleri ile elde edilir. Şekil 5.1a’dan
görülebileceği gibi, klasik bir kolon flotasyonunda besleme kolonun üst kısmından
yapılmakta ve bu sayede taneler mekanik hücredeki gibi karıştırılmadan hücre içerisinde
askıda kalabilmektedirler. Hücrenin altından verilen hava ile oluşan kabarcıklar yukarıya
doğru yükselmekte ve taneciklerle orta kısımda çarpışmaktadırlar. Çarpışma sonucunda
hidrofob taneler kabarcığa yapışmakta ve yükselerek köpük ürünüyle birlikte alınmaktadır.
Kabarcığa yapışamayan tanecikler ise aşağıya doğru inmektedir. Alternatif kolon hücresi
tasarımlarında ilave ekipmanlarla santrifüj kuvvetlerinden de faydalanılmaktadır. Bunalara
örnek olarak; hydrochem, siklonik flotasyon kolonu, siklo-mikrokabarcık kalonu ve CFC
gibi alternatif kolon tasarımları verilebilir (Guo 2001 Lai 2002, Li et al. 2003).
a. Kolon flotasyonu b. Jameson (Jet) flotasyonu
Şekil 5.1 Yeni nesil flotasyon makinelerinden kolon ve jet flotasyonu sistemleri.
Jameson flotasyon hücresi, 1989 yılında G.Jameson tarafından kolon flotasyona alternatif
olarak geliştirilmiş olan yüksek yoğunluklu bir flotasyon tekniğidir. Bu hücrede, kolonda
101
olduğu gibi ne yükseklik problemi ne de kapasite sorunu bulunmaktadır. Ayrıca, hava
atmosferden kendiliğinden emildiği için herhangi bir hava üretecine ya da kompresöre
ihtiyaç duyulmamaktadır. Jameson hücresinde; pülp yüksek basınçla bir nozuldan
geçirilmekte ve enerji ile yüklenmiş olan bu pülp, yoğun kesme kuvvetleri ile hücre
içerisindeki pülpe dalma hareketi yapmaktadır. Kabarcık oluşumu, jet hareketinin dış
ortamdan havayı emmesi ve sıvı içerisine kesme kuvvetleri ile gömmesi prensibiyle
sağlanır (Şekil 5.1b). Mekanik hücrelerde oluşturulan ortalama kabarcık çapı 1 mm iken,
Jameson hücresinde ~0.3 mm’dir. Kolon flotasyonunda ise çeşitli kolon tasarımlarına göre
bu değer 0.1 ile 0.6 mm arasında değişmektedir (Tuteja vd. 1995, Mohanty and Honaker
1999a). Jameson hücresinde çok küçük çaplı kabarcıkların oluşturabilmesi özellikle çok
ince boyutlu cevherlerin zenginleştirilmesi için olanak sağlamıştır. Bu hücre, basit yapısı,
yüksek kapasitesi ve çok ince boyutlarda yüksek seçimliliği ile günümüzün en gözde
flotasyon aygıtlarından biri olarak tanımlanmaktadır. Avustralyada hemen hemen her
kömür hazırlama tesisinde şlamların zenginleştirilmesi için kurulu bir Jameson hücresi
bulunmaktadır. Dünya üzerindeki resmi sayısı 250, diğerleri ile birlikte 2000’in üzerinde
olduğu tahmin edilmektedir (Cowburn vd. 2006).
Siklojet hücresi, temelde Jameson flotasyon hücresine alternatif olarak geliştirilmiş olan
yüksek yoğunluklu bir flotasyon makinesidir. Bu hücre, Jameson hücresindeki çalışma
prensibine ilave olarak, hidrosiklon içerisinde meydana gelen santrifüj kuvvetlerini de
flotasyona dahil etmekte ve bu yolla daha etkili bir flotasyon tekniği sağlamaktadır.
Siklojet hücresinden konik şekilli olarak fışkıran pülp, Köpük Ayırıcıda olduğu gibi köpük
içerisinden geçmekte ve oluşturulan çok sayıdaki kesme kuvveti ile çok ince boyutlu
kabarcıklar meydana getirebilmektedir.
5.2. SİKLOJET HÜCRESİNİN ÇALIŞMA PRENSİBİ
Pilot ölçekli siklojet hücresi, 2006 yılında Zonguldak Karaelmas Üniversitesi, Maden
Mühendisliği bölümünde geliştirilmiş olan yüksek yoğunluklu bir flotasyon makinesidir
(Şekil 5.2). Bu sistemde pülpün hem jet hareketinden, hem de hidrosiklon içerisinde
oluşturulan santrifuj kuvvetlerinden faydalanılmaktadır. Jameson hücresinde, jet hareketi
bir nozul ile doğrusal olarak oluşturulmakta iken, Siklojet hücresinde bir hidrosiklon ile
konik şekilli olarak oluşturulmaktadır. Başka bir deyişle, siklojet hücresinde oluşturulan
pülp jeti, siklonik bir hareket ile hücre içerisine dalmaktadır. Bu yolla, pülp içerisindeki
102
kesme kuvvetleri arttırılmakta ve daha ince kabarcıkların oluşumu sağlanabilmektedir.
Yoğun kabarcıklanmanın gözlemlendiği bu hücre de, Jameson hücresindeki düşey boru
(dowcomer) yerine daha geniş ve aşağıya doğru daha da genişleyen 32 cm’lik bir “ konik
tüp” kullanılmaktadır (Şekil 5.3). Bu tüp sayesinde, daha sıkışık ve daha sağlam bir köpük
tabakası elde edilmiştir. Ayrıca, elde edilen köpük tabakasının alt kısıma doğru daralması,
gang tanelerinin kolayca köpüğe geçmesini önlemiş ve ayrıca yıkama suyunun etkinliğini
de arttırmıştır. Siklojet hücresinde oluşturulan jetin, “köpük ayırıcı” cihazında olduğu gibi
köpük tabakası içerisinden geçmesi, köpüğün titreştirilmesini sağlamakta ve daha temiz
ürünlerin eldesine yardımcı olmaktadır.
Şekil 5.2 ZKÜ’de geliştirilen pilot ölçekli siklojet flotasyon hücresinin görünümü.
Siklojet hücresinin hava ihtiyacı, konik tüp üzerinde belirli aralıklarla açılmış olan
deliklerden sağlanmaktadır. Bu sistemde hava, konik jetin vakumu etkisiyle atmosferden
kendi kendine emilmekte ve herhangi bir havalandırma tertibatına ihtiyaç
duyulmamaktadır. Sistem için açılan deliklerin toplam yüzey alanı 9 cm2 olup, bu alandan
emilen havanın miktarı yaklaşık olarak saniyede 450 cm3’dür. Siklojet hücresinde
oluşturulan siklonik jet, hücre içerisine siklonik bir hareket ile dalmakta ve etkin satrifuj
kuvvetleri ile hücre içerisindeki pülpü çok kere kesmektedir (Şekil 5.4). Santrifuj
kuvvetlerinin şiddeti, konik jetin uzunluğu ile ilişkili olup en güçlü santrifuj kuvvetleri 5
cm’in altındaki konik jet yüksekliklerinde elde edilmektedir. Daha yüksek konik jet
uzunluklarında, siklonik dalış hareketi bozulmakta ve jet hareketi Jameson hücresinde
103
olduğu gibi doğrusal şekilli veya saçaklı olarak meydana gelmektedir. Bu durum Şekil
5.5’den görülebileceği gibi, 0 - 5 cm aralığındaki jet yüksekliğinde en derin dalma hareketi
ve en şiddetli kesme kuvvetleri meydana gelmektedir. Ayrıca bu aralıkta, jetin pülpe dalma
hareketi siklonik şekilli olup, oluşan çok sayıdaki santrifuj kuvvetleri ile flotasyonun
etkinliği de artmaktadır. 5 cm’den küçük konik jet uzunluklarında hücre yüzeyinde bir
gırdap akımı oluşmakta ve köpük belli bir hızla hücre yüzeyinde dönme hareketi
yapmaktadır. 5 cm’nin üstündeki jet yüksekliklerinde ise doğrusal veya saçaklanarak bir
akış sözkonu olup, böyle bir durumda girdap akımı meydana gelmemektedir. Benzer
durum, apeksin pülp içerisine daldırılması durumunda da geçerlidir. Ancak, apeksin pülpe
daldırılması durumunda, dış ortamdan hava emilemediği için kabarcık oluşumu ve
dolayısıyla flotasyon işlemi durma noktasına gelmektedir.
Şekil 5.3 Siklojet hücresindeki konik tüp ve etrafında oluşan hava kabarcıkları.
Şekil 5.4 Siklojet hücresinde oluşturulan konik siklonik jet ve girdap akımının görüntüsü.
104
Şekil 5.5 Konik jete bağlı olarak oluşan kesme kuvvetleri, have emilimi ve jetin etkinliği.
Siklojet hücresindeki, siklonik dalışlı (Jet yüksekliği <5 cm iken) konik jet sayesinde çok
ince boyutlu kabarcıklar meydana gelmektedir. Şekil 5.6’da siklojet ve mekanik flotasyon
hücrelerinde meydana gelen kabarcıklar gösterilmiştir. Deneyler benzer miktarlardaki
köpürtücü (200 g/t iso-octanol) ve toplayıcı (500 g/t gazyağı) ilavesi ile %1’lik bir katı
oranında gerçekleştirilmiştir. Bu şekilden de görüleceği üzere, siklojet hücresinde mekanik
hücreye göre daha ince boyutlu kabarcıklar meydana gelmektedir. Bunun altında yatan
temel neden, siklojet hücresinde meydana gelen kesme kuvvetlerinin mekanik hücreye
göre fazla olmasıdır.
Şekil 5.6 Siklojet ve mekanik flotasyon hücresinde oluşan kabarcıkların görüntüsü.
5.3 SİKLOJET HÜCRESİ DENEY DÜZENEĞİ
Karaelmas Üniversitesi, Maden Mühendisliği Bölümü Cevher Hazırlama Laboratuarında
kurulan pilot ölçekli siklojet hücresi deney düzeneğinin şematik görüntüsü Şekil 5.7’de
verilmiştir. Buna göre, 150 litrelik bir kıvam tankında toplayıcı ve köpürtücü ilavesiyle
105
kıvamlandırılan pülp, 3 kW’lik bir motora bağlı 2/1’lik bir santrifuj pompa ile 150 cm
yüksekliğinde ve 25 cm çapındaki bir hidrosiklona teğetsel olarak 50-70 kPa’lik bir
basınçla beslenmektedir. Hidrosiklonun hemen altında 52 cm çapında ve 90 cm
yüksekliğinde bir ayırma hücresi bulunmaktadır. Yapılan ön çalışmalar sonucunda, bu
hücrenin tabanın konik şekilli olmasına karar verilmiştir. Aksi takdirde pülpün (ya da
artığın) by-pass kanalına geçemediği ve hücre dibinde toplandığı görülmüştür.
Artık
Konik Tüp Daldırma Derinliği
Konik Jet Yüksekliği
Besleme
Ayrışma Bölgesi
Yıkama Suyu
Pompa
Köpük Ürünü
Kıvam Tankı
Vorteks Bulucu
Girdap Akımı
Manometre
Yan geçiş (By-pass) Manuel Valf
Hücre Boyutları
Yükselik: 90 cm Genişlik: 52 cm Hacim : 100 lt
Hidrosiklon Boyutları
Yükselik: 150 cm Çap : 25 cm
Pompa Tankı
Şekil 5.7 Pilot ölçekli Siklojet flotasyon hücresinin şematik deney düzeneği.
Hidrosiklonun üst akım çıkış borusu pülpün yukarıya doğru hareketini önlemek amacıyla
tamamen kapatılmıştır. Bu durumda, yüksek basınçlı pülp, önce siklon içerisinde girdap
yaparak yoğun bir şekilde karışmakta (bu arada şlam kaplı taneleri de yıkamakta) ve daha
sonra hızla siklonik bir jet oluşturarak ayırma hücresi içerisine girmektedir. Bu esnada,
jetin etkisi ile konik tüp içerisinde meydana gelen hava boşluğu, venturi etkisi ile havanın
dış ortamdan emilmesini sağlamaktadır. Hava ile karışan pülp jeti, hızla ayırma
hücresindeki pülp içerisine girmekte ve çok sayıda kesme kuvveti oluşturarak çok ince
boyutlu hava kabarcıklarının oluşmasını sağlamaktadır. Ayırma hücresinde kabarcıklara
tutunan hidrofob tanecikler hücrenin üst kısmından (köpük ürünü olarak), tutunamayan
tancikler ise alt kısmından (artık olarak) alınarak ayırma gerçekleştirilmektedir. Sistemde
artığın tekrar tekrar temizlenebilmesi için süpürme kademelerinin kolaylıkla
Ayırma Hücresi
A.H. Boyutları
Çap : 54 cm Boy : 90 cm Hacim:100lt
Pompa
Hücresi
Kapalı Üst Akım
Motor
106
uygulanabilmesi için sisteme bir yan-geçiş (by-pass) ilave edilmiştir. Ayırma hücresinin
toplam hacmi 100 lt, çapı 54 cm, yüksekliği ise 90 cm’dir. Bu sistem, satandart Jameson
hücresi (Harbort vd. 2003, Cowburn vd. 2006) ile karşılaştırıldığında daha geniş ve
yükseklik bakımından da daha kısadır. Jameson hücresinde jet oluşumunu sağlayan nozul
yerine kullanılan hidrosiklon apeksi 3 cm çapındadır.
Sistemde hidrosiklonun üst çıkış borusunun kapatılmaması durumunda, hem “şlam atma”
hemde “flotasyon” aynı anda gerçekleştirilebilir. Ancak, bu durumda reaktifin önemli bir
bölümü üst akımdan şlamla birlikte kaçmakta ve ayrıca jetin etkinliğide azalmaktadır.
Sistemde önerilebilecek bir diğer seçenek ise, hidrosiklon içerisine üst kısımdan bir
kompresörle havanın verilmesidir. Bu durumda, apex pülp içerisine daldırılmalı ve konik
tüp üzerindeki delikler hava kaçağını önlemek amacıyla kapatılmalıdır. Yukarıdaki her iki
durum da denenmiş ve en uygun tasarımın, üst akımın kapatılması ve havanın kendi
kendine emilebildiği, kompresörün olmadığı durum tercih edilmiştir. Siklojet hücresi basit
yapıda olmasına rağmen, bazı tasarım parametrelerinin doğru seçilememesi durumunda
flotasyon verimi önemli ölçüde düşmektedir. Bu tasarım parametreleri, pülpün besleme
basıncı, hava miktarı, konik jet uzunluğu ve konik tüp daldırma derinliğidir (Şekil 5.8).
Şekil 5.8 Bazı önemli tasarım parametrelerinin hücre üzerinde gösterimleri.
Çapı 54 cm yüksekliği 90 cm olan bir siklojet hücresinde, 25 cm çaplı ve 150 cm
yüksekliğe sahip bir hidrosiklonun kullanılması ve bu hidrosiklonun 3 cm’lik bir apeks
açıklığına sahip olması durumunda, en yüksek verim eldesi için çalışma basıncı 50-70 kPa,
hava miktarı 450-500 cm3/s, konik jet uzunluğu 10-15 cm ve konik tüp daldırma derinliği
15-25 cm aralığında olmalıdır. Aksi takdirde, hücredeki akış koşulları bozulmakta,
türbülans artmakta ve çoğu zaman kabarcık üretimi durma noktasına gelmektedir.
107
BÖLÜM 6
SİKLOJET HÜCRESİNDE MİNERAL MADDE GİDERME ÇALIŞMALARI
Bu tez kapsamındaki deneysel çalışmalarda, 4 farklı kömür numunesi siklojet hücresinde
ayrı ayrı flotasyon işlemine tabi tutulmuştur. Bu kömür numuneleri; Zonguldak merkeze
bağlı özel bir işletmeye ait kömür yıkama tesisi siklon ünitesinin alt ve üst akımlarından
alınmıştır. Alt akımdan alınan numune “iri kömür” üst akımdan alınan numune “şlam
kömür” olarak kodlanmıştır. Ayrıca, Dursunbey ve Azdavay kömür numuneleri de özel
sektöre ait olan bir kömür ocağından damar numunesi olarak alınmıştır. Bu kömürlerde
“Dursunbey” ve “Azdavay” kömürleri olarak isimlendirilmiştir. Öncelikli olarak
Zonguldak kömürleri ile Siklojet hücresindeki önemli tasarım ve çalışma parametreleri
optimize edilmiş, daha sonra Dursunbey ve Azdavay kömürleri ile deneysel çalışmalara
devam edilmiştir.
6.1 KÖMÜR NUMUNELERİNİN ÖZELLİKLERİ
Şlam kömür ve iri kömür numunelerinin alındığı tesiste, toz diye tabir edilen ve %90’ı 1
mm’nin altında olan kömür önce 350 mm’lik bir hidrosiklona beslenmekte ve siklon alt
akımı kömür (iri kömür) alınarak klasik flotasyon bataryasına gönderilmektedir. Siklon üst
akımı kömür (şlam kömür) ise 8 g/t flokülant ilavesi ile tikinerde çöktürülerek
susuzlandırma amacıyla belt filtreye verilmektedir. Filtreden kek olarak alınan yüksek kil
içerikli ve çok ince şlam kömür genellikle artık barajına veya piyasa koşullarına göre
harman yapılarak satışa sunulmaktadır. Siklojet hücresi deneylerinde, yukarıda bahsedilen
“şlam kömür” ve “iri kömür” ile ayrı ayrı optimizasyon çalışmaları yapılmıştır. Daha sonra
elde edilen optimum tasarım koşullarda Azdavay ve Dursunbey kömürleri ile deneylere
devam edilmiştir.
Kömür numunelerinin kimyasal analiz sonuçları Çizelge 6.1’de, boyut dağılımları ve
boyuta göre kül içerikleri Çizelge 6.2, 6.3, 6.4 ve 6.5’de verilmektedir.
108
Çizelge 6.1 Deneysel çalışmalarda kullanılan numunelerin kimyasal analizleri.
Kömür Numunesi
Analiz
Orijinal
Kömürde
Kuru
Kömürde
Şlam Kömür
Toplam Nem (%) Kül (%) Uçucu Madde (%) Sabit Karbon (%) Toplam Kükürt (%) Üst Isıl Değer (kcal/kg) Alt Isıl Değer (kcal/kg)
33.00 32.70 14.40 19.90 0.50 2901 2600
- 48.80 21.40 29.80 0.70 4330 4178
İri Kömür
Toplam Nem (%) Kül (%) Uçucu Madde (%) Sabit Karbon (%) Toplam Kükürt (%) Üst Isıl Değer (kcal/kg) Alt Isıl Değer (kcal/kg)
29.40 31.40 15.60 23.60 0.50 3177 2883
- 44.50 22.00 33.50 0.70 4500 4335
Azdavay
Kömürü
Toplam Nem (%) Kül (%) Uçucu Madde (%) Sabit Karbon (%) Toplam Kükürt (%) Piritik Kükürt (%) Organik Kükürt (%) Sülfat Kükürdü (%) Üst Isıl Değer (kcal/kg) Alt Isıl Değer (kcal/kg)
4.50 28.08 25.21 42.21 1.53 0.76 0.59 0.17 5272 5039
- 29.40 26.40 44.20 1.60 0.80 0.62 0.18 5520 5307
Dursunbey
Kömürü
Toplam Nem (%) Kül (%) Uçucu Madde (%) Sabit Karbon (%) Toplam Kükürt (%) Piritik Kükürt (%) Organik Kükürt (%) Sülfat Kükürdü (%) Üst Isıl Değer (kcal/kg) Alt Isıl Değer (kcal/kg)
12.00 29.57 31.86 26.57 2.11 1.60 0.44 0.07 3995 3764
- 33.60 36.20 30.20 2.40 1.82 0.50 0.08 4540 4361
Çizelge 6.1’e göre, şlam kömürün kül içeriği %48.80 kükürt içeriği ise %0.7 olup, kömür
örneği yüksek küllü ve düşük kükürtlü bir kömür olarak karakterize edilebilir. Benzer
biçimde iri kömürün kül içeri %44.50, kükürt içeriği ise 0.70 olup, yüksek küllü ve düşük
kükürtlü bir kömür olarak nitelendirilebilir. Azdavay ve Dursunbey kömürleri ise yüksek
kükürtlü olup sırasıyla %1.60 ve %2.40 kükürt içeriklerine sahiptir. Dursunbey kömüründe
(linyitinde) toplam kükürdün %1.82’si gibi yüksek bir oranı piritik kükürtten, %0.08’i ise
109
sülfat kükürdünden oluşmaktadır. Azdavay kömürünün kükürt içeriği ise %1.60 olup,
toplam kükürdün %0.8’i piritik kükürtten, %0.18’i ise sülfat kükürdünden oluşmaktadır.
Çizelge 6.2 Şlam kömür numunesinin boyut dağılımı ve boyut gruplarında kül içerikleri.
Elek Açıklığı
(µm)
Miktar
(%)
Kül
(%)
Yanabilir Verim
Dağılımı (%)
Toplamlı Miktar
(%)
Toplamlı Kül
(%)
Toplamlı Yanabilir
Verim (%)
-300+212 -212+150 -150+75 -75+53 -53+38
-38
2.50 2.30 9.70 5.10 5.10
75.20
9.00 9.10
13.50 23.50 27.90 59.10
4.40 4.10 16.40 7.60 7.20 60.20
2.50 4.80 14.60 19.70 24.80 100.0
9.00 9.00
12.00 15.00 17.60 48.80
4.40 8.60
25.00 32.70 39.80 100.0
Toplam 100.0 48.80 100.0 - - -
Çizelge 6.3 İri kömür numunesinin boyut dağılımı ve boyut gruplarında kül içerikleri.
Elek Açıklığı
(µm)
Miktar
(%)
Kül
(%)
Yanabilir Verim
Dağılımı (%)
Toplamlı Miktar
(%)
Toplamlı Kül
(%)
Toplamlı Yanabilir
Verim (%)
-1000+600 -600+425 -425+212 -212+106 -106+75
-75
5.40 21.60 18.80 25.20 22.20 6.80
34.40 33.00 37.20 44.70 56.10 70.10
6.40 26.10 21.30 25.10 17.60 3.70
5.40 27.00 45.80 71.00 93.20 100.0
34.40 33.30 34.90 38.40 42.60 44.50
6.40 32.50 53.70 78.80 96.40 100.0
Toplam 100.0 44.5 100.0 - - -
Çizelge 6.4 Azdavay kömür numunesinin boyut dağılımı ve boyut gruplarında kül içerikleri
Elek Açıklığı
(µm)
Miktar
(%)
Kül (%)
Kükürt
(%)
Toplamlı Miktar
(%)
Toplamlı Kül (%)
Toplamlı Kükürt
(%)
Yanb. Verim
(%) -212+150 -150+106 -106+75 -75+53 -53+38
-38
16.20 22.35 19.90 17.80 17.00 6.75
30.78 26.80 29.90 28.38 30.43 33.30
1.54 1.55 1.60 1.60 1.68 1.71
16.20 38.55 58.45 76.25 93.25
100.00
30.78 28.47 29.96 28.82 29.12 29.40
1.54 1.55 1.60 1.60 1.68 1.71
15.88 39.06 58.82 76.87 93.62 100.00
Toplam 100.0 29.40 1.60 - - - -
110
Çizelge 6.5 Dursunbey kömür numunesi boyut dağılımı ve boyut gruplarında kül içerikleri.
Elek Açıklığı
(µm)
Miktar
(%)
Kül (%)
Kükürt
(%)
Toplamlı Miktar
(%)
Toplamlı Kül (%)
Toplamlı Kükürt
(%)
Yanb. Verim
(%) -212+150 -150+106 -106+75 -75+53 53+38
-38
18.10 24.10 21.40 13.60 12.00 10.80
29.93 31.50 33.30 32.20 37.60 42.10
2.60 2.46 2.34 2.40 2.22 2.28
18.10 42.20 63.60 77.20 89.20 100.00
29.93 30.83 31.66 31.75 32.54 33.57
2.60 2.52 2.46 2.45 2.42 2.40
19.10 43.96 65.46 79.35 90.62
100.00 Toplam 100.0 33.60 2.40 - - - -
Çizelgelerin incelenmesi ile görüleceği üzere, şlam kömürünün %75’i 38 mikronun altında,
iri kömürün ise %95’i 600 µm’nin altındadır. Diğer taraftan merdaneli öğütücü ile tamamı
212 µm’nin altına öğütülmüş olan Azdavay ve Dursunbey kömürlerinin %60’ı 106 µm’nin
altındadır. Şlam oluşmasını önlemek ve flotasyon verimliliğini arttırmak amacıyla
Azdavay ve Dursunbey kömürleri daha ince boyuta öğütülmemiştir.
Deneylerde kullanılan kömür numunelerinin yıkanabilirlik özelliklerinin ya da flotasyon
yeteneklerinin tespiti için Dell (1964) tarafından geliştirilmiş olan “release test”
uygulanmıştır. Release test akım şeması Şekil 6.1’de gösterilmiştir. Tüm testler 3 litrelik
Humbold-Wedag tipi laboratuar ölçekli klasik flotasyon teknesinde yapılmıştır. Bu
testlerdeki amaç, öncelikli olarak en yüksek miktarda kömürü (yüzebilenlerin tamamını)
konsantreye almak ve daha sonra elde edilen konsantreyi sürekli temizleyerek
yıkanabilirliğin sınırlarını belirlemektir. Testin ilk kademelerinde toplayıcı ve köpürtücü
kullanılmış ve böylelikle yüzebilen tüm yanabilir kısımlar yüzdürülerek sistemden temiz
bir artık alınmıştır. Daha sonra elde edilen konsantrelere 20 g/t köpürtücü (ve bazen de
toplayıcı) ilavesi ile temizleme işlemi uygulanmış ve çok temiz bir kömür (Konsantre 1)
elde edilmiştir.
Zonguldak kömürlerine (şlam ve iri kömür için) uygulanan release testlerinde, pülpte katı
oranı %8-10, karıştırma hızı ise 900-1200 dev/dak’dır. Toplayıcı (gazyağı) miktarı 1000-
1500 g/t, köpürtücü (MIBC) miktarı ise 100-200 g/t arasındadır. Bu testlerde 7 dakikalık
bir kıvam süresi yeterli bulunmuştur. Düşük yüzme yeteneği olan Dursunbey kömüründe
ise daha yüksek miktarlarda toplayıcı (6000 g/t) ve köpürtücüye (300 g/t) ihtiyaç
duyulmuş, daha yüksek karıştırma hızlarında (1500-1900 dev/dak) deneyler yürütülmüştür.
Ayrıca, kıvam süresi 14 dakika alınmıştır. Azdavay kömürünün çok kolay yüzmesi
111
nedeniyle 600 g/t Gazyağı ve 80 g/t MIBC ile testler yapılmıştır. Kıvam süresi 7 dakika,
karıştırma hızı 900-1100 dev/dk alınmıştır. Tüm numunelere ait release test sonuçları
Çizelge 6.6’da verilmiştir. Şekil 6.2 ve 6.3’de ise release eğrileri gösterilmiştir.
Şekil 6.1 Numunelere uygulanan release flotasyon testi akım şeması (Lai vd. 2002).
Release test sonuçlarının yer aldığı Çizelge 6.6’dan görülebileceği gibi, ideal koşullarda
(yıkanabilirlik sınırlarında) %48.80 küllü şlam kömürlerden %6.80 küllü temiz kömür
%52.30’luk bir yanabilir verimle kazanılabilmektedir. Benzer şekilde, %8.40 küllü bir
temiz kömür %68.70’lik bir yanabilir verimle, %12.10 küllü bir temiz kömür ise
%77.10’luk bir yanabilir verimle kazanılabilmektedir.
Kül içeriği %44.50 olan iri kömür numunesinden, ideal koşullarda sırasıyla %10.80,
%18.70 ve %22.50 küllü temiz kömürler sırasıyla %48.50, %78.20 ve %83.50’lik bir
yanabilir verimle kazanılabilmektedir. Burada temiz kömür külünün oldukça yüksek
olması, bu kömür numunesinin tane boyutunun oldukça iri boyutlu (%25’den fazlası 425
µm’nin üzerinde) olması ve kullanılan klasik flotasyon teknesinin boyutlarının küçük
olması ile açıklanabilir.
112
Çizelge 6.6 Deneysel çalışmalarda kullanılan kömür numunelerinin release test sonuçları.
Kömür
Numunesi
Test No
Miktar (%)
Kül
(%)
Toplamlı Miktar
(%)
Toplamlı Kül (%)
Yanabilir Verim
(%) 1 28.70 6.80 28.70 6.80 52.30 2 9.70 13.20 38.40 8.40 68.70 3 6.50 34.10 44.90 12.10 77.10 4 4.50 54.90 49.50 16.10 81.10 5 11.70 69.90 61.20 26.40 88.00
Şlam Kömür
6 38.80 84.20 100.0 48.80 100.0 Toplam - 100.0 48.80 - - 100.0
1 30.20 10.80 30.20 10.80 48.50 2 23.20 29.00 53.40 18.70 78.20 3 6.40 54.40 59.80 22.50 83.50 4 9.60 64.30 69.40 28.30 89.70 5 10.50 75.40 79.90 34.50 94.30
İri
Kömür
6 20.10 84.40 100.0 44.50 100.0 Toplam - 100.0 44.50 - - 100.0
1 16.33 5.71 16.33 5.71 21.81 2 18.40 9.00 34.73 7.45 45.53 3 32.60 17.60 67.33 12.37 83.58 4 10.00 35.57 77.33 15.37 92.70 5 10.00 66.91 87.33 21.27 97.39
Azdavay
Kömürü
6 12.67 85.56 100.00 29.41 100.00 Toplam - 29.40 - - 100.0
1 15.27 8.01 15.27 8.01 21.16 2 9.18 10.10 24.45 8.79 33.58 3 7.64 18.97 32.09 11.22 42.90 4 9.65 26.00 41.74 14.63 53.66 5 13.64 37.83 55.38 20.35 66.43
Dursunbey
Kömürü
6 44.63 50.00 100.00 33.58 100.00 Toplam - 100.0 33.60 - - 100.0
Toplam kül içeriği %33.60 olan Dursunbey kömüründen, ideal koşullarda %14.63 küllü
temiz kömür %53.66 yanabilir verimle, ya da %20.35 küllü kömürler %66.43’lük bir
yanabilir verimle kazanılabilmektedir. Diğer taraftan, %29.40 küllü Azdavay kömüründen
ideal koşullarda %12.37 küllü temiz kömür %83.58 veya %15.37 küllü temiz kömür
%92.70’lik bir yanabilir verimle kazanılmıştır. Bu sonuçlardan da görülebileceği gibi
Azdavay kömürünün yüzebilme ve temiz kömür verebilme yeteneği Dursunbey kömürüne
(linyitine) göre daha iyidir. Ayrıca, Dursunbey kömüründe 6000 g/t mertebesinde gazyağı
kullanılmış iken, Azdavay kömüründe bu oran yalnızca 600 g/t mertebesindedir.
113
Şlam
Kömür
İri Kömür
40
50
60
70
80
90
100
5 10 15 20 25 30 35 40 45 50
Temiz Kömür Külü (%)
Ya
na
bilir
Ve
rim
(%
)
Şekil 6.2 Şlam kömür ve iri kömür numunelerinin release eğrileri.
Dursunbey
Kömürü
Azdavay
Kömürü
10
20
30
40
50
60
70
80
90
100
5 10 15 20 25 30 35
Temiz Kömür Külü (%)
Ya
na
bilir
Ve
rim
(%
)
Şekil 6.3 Dursunbey ve Azdavay kömür numunelerinin release eğrileri.
114
6.2 DENEYSEL YÖNTEM
Siklojet hücresi ile ilgili ayrıntılı bilgiler ve deney düzeneği BÖLÜM 5’de açıklandığı için
burada tekrar anlatılmayacaktır. Siklojet hücresi deneylerinde öncelikle şlam kömür ve iri
kömür numuneleri ile çalışılmıştır. Deneylerde siklojet hücresinin tasarım ve çalışma
parametreleri optimize edilmiştir. Optimum değeri bulunan her bir tasarım ve çalışma
parametresi bir sonraki deneyde kullanılmış ve siklojet hücresi nihai optimizasyona
ulaştırılmıştır.
Optimizasyon deneylerinde uygulanan devre sistemi “kaba flotasyon+süpürme flotasyonu”
şeklindedir (Şekil 6.4). Böyle bir uygulama, diğer jet flotasyonu sistemlerinde (Carretta vd.
1997, Kızgut 2001, Taşdemir 2006, Hacifazlioglu and Toroğlu 2007) olduğu gibi siklojet
hücresinde de tek kademede yeterli verimin elde edilememesi nedeniyle tercih edilmiştir.
Başka bir deyişle, pülpün tek kademe sistemden geçişi ile yüksek miktarlarda yanabilir
madde kazanımı oldukça zor olmaktadır. Bu yüzden artık en az bir kez daha sistemden
geçirilmiştir. Süpürme kademesi diye tabir edilen bu devridaim işlemi; artığın alt kanaldan
bir boru (by-pass) ile alınarak, tekrar sisteme beslenmesi şeklindedir. Bu durumda, kaba
flotasyon için toplam flotasyon süresi 30 saniye iken, böyle bir uygulama ile (kaba+I.
süpürme) toplam flotasyon süresi 60 saniye olmaktadır (Şekil 6.2 ve Şekil 6.3). İkinci
süpürmenin uygulanması durumunda ise toplam flotasyon süresi 90 saniye olmaktadır.
Devridaim işlemi arttıkça kazanılan kömür miktarı ve yanabilir verim de artmaktadır.
Şekil 6.4 Optimizasyon deneylerinde uygulanan devre sistemi (kaba+ I.süpürme).
115
Siklojet hücresinde, ayırma hücresinin toplam pülp kapasitesi 100 litre, belenen pülp
miktarı ise 160 lt/dk’dır. Siklojet hücresinin kömür yıkama kapasitesi; %6, %8, %10 ve
%12 katı içeren pülp yoğunluklarında çalışılması durumunda sırasıyla 570, 760, 960 ve
1150 kg/saat olmaktadır. Ancak, bu kapasiteler yalnızca kaba flotasyon (30 saniyelik
flotasyon) için geçerli olup, süpürme kademesinin uygulanması durumunda yarıya
düşmektedir. Bu durumda, siklojet hücresinin kapasitesi sırasıyla; 285, 380, 480 ve 575
kg/saat olmaktadır.
Şekil 6.5 Siklojet hücresinde by-pass ve artık alma sistemi.
Her bir tasarım parametresinin optimizasyonu için, pülp basıncı 30, 60 ve 90 kPa olmak
üzere 3 farklı pülp basınç değerinde deneyler yürütülmüştür. Deneylerde sonuçların
değerlendirilmesi amacıyla sırasıyla temiz kömür miktarı ve külü, yanabilir verim ve
ayırma veriminin eğrileri çizilmiştir. Yanabilir verim, ayırma verimi, kül ve kükürtteki
azalma değerleri aşağıdaki formüllerle hesaplanmıştır:
Yanabilir Verim (%) = 100)100(
)100(x
AxW
AxW
ff
cc
−
− (6.1)
Ayırma Verimi (%) = ]100)100(
)100([ x
AxW
AxW
ff
cc
−
− – ][ c
f
c xWA
A (6.2)
116
Piritik Kükürt Azalması (%) = 100)(
)(x
PS
PSPS
f
cf − (6.3)
Toplam Kül Azalması (%) = 100)(
)(x
A
AA
f
cf − (6.4)
Yukarıdaki formüllerde; Wc: Temiz kömürün ağırlığı (%), Wf: Beslenen kömürün ağırlığı
(%), Ac: Temiz kömürün kül içeriği (%), Af: Beslenen kömürün kül içeriği (%), PSc:
Temiz kömürün piritik kükürt içeriği (%), PSf: Beslenen kömürün piritik kükürt içeriği (%)
olarak tanımlanmıştır.
Deneysel çalışmalardan elde edilen ürünlerin kimyasal analizleri EK AÇIKLAMALAR
A’da verilen standartlara göre yapılmıştır.
6.3 SİKLOJET HÜCRESİNDE ŞLAM KÖMÜR NUMUNESİNİN FLOTASYONU
İÇİN TASARIM PARAMETRELERİNİN OPTİMİZASYONU
Sistemde optimize edilen tasarım parametreleri hava hızı, konik jet uzunluğu, konik tüp
daldırma derinliği ve yıkama suyu sistemidir.
6.3.1 Optimum Hava Hızının Belirlenmesi
Siklojet hücresi mekanizmasının çalıştırılabilmesi için, işletimi sırasında hücrenin
atmosferden hava emmesi gerekmektedir. Bu bakımdan hava ihtiyacının karşılanması için
en uygun yer olan konik tüpün üzerine belirli aralıklarla kontrollü olarak havalandırma
delikleri açılmıştır. Deliklerin toplam yüzey alanlarının kolay hesaplanması açısından 3x1
cm’lik boyutlarda ve dikdörtgen kesitli olacak şekilde açılmıştır.
Tek delikle yapılan çalışmalarda (3 cm2’ lik bir havalandırma açıklığında), konik tüp
içerisindeki pülp, hidrosiklonun apeksine kadar yükselmiş ve apeksi su içerisinde bırakarak
dışarıdan hava emilimini tamamen kesmiştir. Böyle bir durumda sistem bozulmuş,
kabarcık üretimi durmuş ve flotasyon işlemi başarısız olmuştur. Ayrıca, pompadan gelen
pülp akışı neredeyse durma noktasına gelmiş ve yeterli köpük kalınlığına ulaşılamamıştır.
Bu yüzden, birinci deliğin tam karşısına 3x1 cm büyüklüğünde başka bir delik daha
açılmıştır. İlk duruma göre, flotasyon daha başarılı olmasına rağmen, zaman zaman pülpün
117
yükselerek apeksi pülp içerisinde bırakması yine sistemin kararlılığını bozmuştur. Daha
sonra üçüncü bir delik açılarak sistem kararlı hale getirilmiştir.
Üçüncü deliğin açılması durumunda, pülpün serbestçe aktığı ve oldukça ince boyutlu
kabarcıkların oluştuğu gözlemlenmiştir. Fazla havanın etkisini araştırmak amacıyla 3x1
cm’lik 4’üncü delik açılmıştır. Ancak, bu durumda pülp seviyesi düşmüş, konik jet
uzunluğu artmış ve kabarcıkların birleşerek iri boyutlu kabarcıklar oluşturduğu
gözlemlenmiştir.
Konik tüp üzerinde belli aralıklarla açılan deliklerden emilen hava miktarının belirlenmesi
için TS 5910 standardına uygun Krom Schroder marka bir doğal gaz debi ölçme cihazı
kullanılmıştır (Şekil 6.6). Bu cihaz binde bir hassasiyetli olup, hazne hacmi 1.2 dm3,
maksimum ve minimum hava ölçme debileri sırasıyla 6 ve 0.04 m3/saattir. Siklojet hücresi
çalışır durumda iken 1 dakika süresince emilen hava miktarı kaydedilerek sistem için
optimum hava hızı belirlenmiştir. Hava hızı, aşağıdaki formülle hesaplanmıştır:
Jg = A
Av (6.5)
Burada, Jg; kesitsel hava hızı (cm/s), Av; hacimsel hava miktarı (cm3/s), A ise hücrenin kesit
alanını (cm2) göstermektedir.
Şekil 6.6 Hava hızı ölçümlerinde kullanılan doğalgaz ölçer ve sistem üzerindeki görüntüsü.
118
Sistem için sabit hücre kesit alanı πr2’den 2290 cm2’dir. 3x1 cm’lik 1, 2, 3 ve 4 delik için 1
saniyede emilen hava miktarları sırasıyla 110, 230, 475, ve 692 cm3’tür. Bu değerlerin
hücre kesit alanına bölünmesiyle elde edilen kesitsel hava hızları sırasıyla 0.05, 0.1, 0.2 ve
0.3 cm/s olmaktadır. Yukarıda hesaplanan hava hızlarında yapılan flotasyon deneylerinin
sonuçları Çizelge 6.7 ve Şekil 6.8’de gösterilmiştir. Deneyler aşağıdaki koşullar altında
yapılmıştır:
Kömür Numunesi : Şlam Kömür
Kesitsel Hava Hızı : 0.05, 0.1, 0.2, 0.3 cm/s
Konik Jet Uzunluğu : 10 cm
Konik Tüp Daldırma Derinliği : 15 cm
Topayıcı (Gazyağı) Miktarı : 1000 g/t
Köpürtücü (MIBC) Miktarı : 250 g/t
Köpük Kalınlığı : 20 cm
Pülpte Katı Oranı : %6
Kıvamlandırma Süresi : 7 dk
Siklojet hücresinde, düşük (0.05 cm/s) ve yüksek (0.30 cm/s) hava hızlarında yapılan
deneylerin flotasyon anındaki görüntüleri Şekil 6.7’de gösterilmiştir. Her iki deney eşit
koşullar altında yapılmış ve fotoğraf deneyin 1’inci dakikasında çekilmiştir. Resimlerden
görülebileceği gibi, düşük hava hızında ince boyutlu kabarcıklar, yüksek hava hızında ise
kabarcıkların birleşmesi nedeniyle iri boyutlu kabarcıklar oluşmaktadır. Başka bir deyişle,
yüksek hava hızlarında pülp kaynaması meydana gelmekte ve Evans’ın (1990) belirttiği
kabarcıklı (slug) akış koşulları oluşmaktadır.
Şekil 6.7 Düşük ve yüksek hava hızlarının flotasyon köpüğünün görüntüsüne etkisi.
119
Çizelge 6.7’de görülebileceği üzere, hava hızının arttırılması ile yanabilir verim belli bir
değere kadar artmış, daha fazla havanın verilmesi durumunda ise yanabilir verim azalmaya
başlamıştır. Örneğin, hava hızının, 60 kpa’lık bir çalışma basıncında 0.05 cm/s’den 0.2
cm/s’ye çıkarılmasıyla yanabilir verim %45’den %68.2’ye yükselmiştir. Ancak, daha fazla
hava verilmesi durumunda yanabilir verim azalmıştır. Temiz kömür kül içeriği ise hava
miktarına çok fazla bağlı olmamakla birlikte %10.50 ile %12.10 arasında değişmiştir.
Şekil 6.8’den ayırma verimine baktığımız zaman, en yüksek ayırma verimi değerinin 30 ve
90 kpa’lık çalışma basınçlarına göre 60 kPa’lık bir çalışma basıncında ve 0.2 cm/s’lik bir
hava hızında en yüksek değerde olduğunu görmekteyiz. Bu durum, Evans’ın (1990)
belirttiği fazla havanın iri boyutlu kabarcıklar meydana getirmesi ve dolayısıyla kabarcık
yüzey alanını azaltmış olması ve bunun sonucu olarak da kabarcıkların tanecik taşıma
kapasitesininin düşmesi ile açıklanabilir.
Çizelge 6.7 Besleme basıncına bağlı olarak kesitsel hava hızındaki değişimin etkileri.
Besleme Basıncı
(kPa)
Kesitsel Hava Hızı
(cm/s)
Temiz Kömür Miktarı
(%)
Temiz Kömür Külü
(%)
Yanabilir Verim
(%)
Ayırma Verimi
(%) 0.05 25.80 10.50 44.40 38.80 0.10 37.80 11.80 64.00 54.90 0.20 39.30 12.00 66.40 56.70
30 0.30 38.30 12.10 64.60 55.10 0.05 26.30 11.00 45.00 39.10 0.10 39.10 12.00 66.00 56.40 0.20 40.50 12.30 68.20 58.00
60 0.30 39.50 12.20 66.60 56.70 0.05 27.40 14.40 45.00 36.90 0.10 41.10 15.80 66.50 53.20 0.20 44.70 16.00 72.10 57.40
90 0.30 44.30 16.50 71.00 56.00
Toplam - 100.00 48.80 100.00 100.00
120
30 kPa
60 kPa 90 kPa
35
40
45
50
55
60
0,05 0,1 0,15 0,2 0,25 0,3 0,35
Kesitsel Hava Hızı (cm/s)
Ayır
ma
Ve
rim
i (%
)
Şekil 6.8 Kesitsel hava hızının ayırma verimine etkisi.
Deneyler sonucunda elde edilen 0.2 cm/s’lik optimum kesitsel hava hızı, benzer hava
emme sistemi ile çalışan Jameson hücresindeki optimum hava oranı (0.8-1.5 cm/s) ile
karşılaştırıldığında oldukça düşük bulunmuştur (Mohanty and Honaker 1999a, Harbort et
al. 2003, Taşdemir 2006, Çınar et al. 2007). Bunun altında yatan temel neden, Siklojet
hücresinin, hücre kesit alanın standart Jameson hücresine göre %40-50 daha büyük
olmasıdır. Bu yüzden, siklojet hücresindeki büyük kesit alanı kesitsel hava hızı değerinin
küçülmesine neden olmuştur.
3.2 Optimum Konik Jet Uzunluğunun Belirlenmesi
Diğer jet flotasyonu sistemlerinde olduğu gibi (Evans 1990, Güney vd. 2002, Taşdemir
2006). Siklojet hücresinde de oluşturulan konik jetin belirli bir yükseklikte olması
gerekmektedir. Bu tip hücrelerde, havanın emilmesi pülpün jet hareketi ile sağlanmaktadır.
Hava emiliminde, apeksten hızla fışkıran pülp, hücre içerisindeki pülpe dalma hareketi
uygulayarak pülp yüzeyinde bir çöküntü meydana getirmekte ve oluşan bu çöküntü
(boşluk) sayesinde dış ortamdan hava emilmektedir.
121
Uzunlukları 0, 10, 20 ve 30 cm olmak üzere, farklı konik jet uzunluklarında yapılan
deneylerin sonuçları Çizelge 6.8 ve Şekil 6.9’dea gösterilmiştir. Deneyler 3 farklı pülp
basıncında (30, 60 ve 90 kPa) yapılmıştır. 60 kPa’lik bir çalışma basıncında Jet
uzunluğunun 0, 10, 20 ve 30 cm’e çıkarılması ile dakikada emilen hava miktarları da
saniyede sırasıyla 86, 460, 520 ve 542 cm3’e yükselmiştir. Burada dikkat edilmesi gereken
bir diğer husus, jet yüksekliğinin arttırılması ile emilen hava miktarlarının da artmış
olmasıdır. Deneylere air diğer sabit koşullar aşağıda verilmiştir:
Kömür Numunesi : Şlam Kömür
Konik Jet Uzunluğu : 0, 10, 20, 30 cm
Konik Tüp Daldırma Derinliği : 15 cm
Kesitsel Hava Hızı : 0.2 cm/s
Topayıcı (Gazyağı) Miktarı : 1000 g/t
Köpürtücü (MIBC) Miktarı : 250 g/t
Köpük Kalınlığı : 20 cm
Pülpte Katı Oranı : %6
Kıvamlandırma Süresi : 7 dk
Çizelge 6.8 Besleme basıncına bağlı olarak konik jet uzunluğundaki değişimin etkileri.
Besleme Basıncı
(kPa)
Konik Jet Uzunluğu
(cm)
Temiz Kömür Miktarı
(%)
Temiz Kömür Külü
(%)
Yanabilir Verim
(%)
Ayırma Verimi
(%) 0 22.90 11.90 38.80 33.20
10 39.90 12.50 67.00 56.80 20 37.50 12.10 63.30 54.00
30 30 35.50 12.00 60.00 51.30 0 26.30 12.90 44.00 37.00
10 42.20 12.60 70.80 59.90 20 40.50 12.30 68.10 57.90
60 30 38.40 12.60 64.40 54.50 0 32.10 15.10 52.30 42.40
10 45.70 15.60 74.00 59.40 20 45.30 15.50 73.40 59.00
90 30 44.00 15.90 71.10 56.70
Toplam - 100.00 48.80 100.00 100.00
122
Deney sonuçlarından görüldüğü üzere, jet uzunluğunun arttırılması veya azaltılması temiz
kömür kül içeriğini çok fazla değiştirmemiştir. Örneğin 30 kPa’lik bir besleme basıncında,
0 cm’ lik konik jet uzunluğunda temiz kömür külü %11.90; 10 cm’ lik bir konik jet
uzunluğunda %12.50, 20 cm’ lik bir konik jet uzunluğunda %12.10 ve 30 cm’ lik bir konik
jet uzunluğunda ise %12.00 bulunmuştur. Bu durum diğer pülp besleme basınçları için de
geçerli olup, 60 kPa’lik bir çalışma basıncıncında, 0, 10, 20 ve 30 cm’lik jet yükseklikleri
için temiz kömür külleri sırasıyla %12.90, %12.60, %12.30 ve %12.60; 90 kPa’lik besleme
basıncında ise sırasıyla %15.10, 15.60, 15.50 ve 15.90 bulunmuştur.
Diğer taraftan yanabilir verim ve ayırma verimine baktığımız zaman jet yüksekliğinin
azalışı ile önemli ölçüde düşüşlerin meydana geldiğini görmekteyiz. 30, 60 ve 90 kPa’lık
her bir besleme basıncında, gereğinden kısa jet uzunluklarında (örneğin 0 cm) hava
emilimi azalmış (86 cm3/dak) ve hücre içerisinde yeterince kabarcık oluşamadığı için
temiz kömür kazanımı düşmüştür. Öyle ki; 0 cm lik bir konik jet uzunluğunda yanabilir
verim 30, 60 ve 90 kPa’lık besleme basınçları için sırasıyla %38, %44 ve %52
bulunmuştur.
30 kPa
60 kPa
90 kPa
30
40
50
60
-5 0 5 10 15 20 25 30 35
Konik Jet Uzunluğu (cm)
Ay
ırm
a V
eri
mi (%
)
Şekil 6.9 Konik jet uzunluğunun ayırma verimine etkisi.
123
Hidrosiklon apeksin tamamen su altına daldırılması durumunda pülp jeti hava ile temas
kuramamakta ve pülp seviyesinde yeterli çöküntü meydana getiremediği için sistemde hiç
kabarcık oluşmamaktadır. Bu durumda çok sığ bir köpük tabakası meydana gelmektedir.
Çok uzun jet uzunluklarında (Örneğin, 60 kPa için =30 cm) ise jet hareketinin hem
etkinliği (=çarpma şiddeti) azalmakta hem de hücre içinde meydana gelen çalkantı
artmaktadır. Hücrede meydana gelen çalkalanma, daha çok temiz kömür külünü
etkileyerek yükselmesine neden olmaktadır. Jetin etkinliğinin azalması ise kabarcık
oluşumunu olumsuz yönde etkilemektedir. Bu durum Şekil 6.10’da şematik olarak
gösterilmiştir. Buna göre, 10 cm’lik bir jet yüksekliğinde, pülp jeti daha derinlere inmekte
ve pülp seviyesinde daha derin çöküntüler meydana getirerek daha fazla miktarda hava
emilimi sağlamakta iken, 30 cm lik bir jet yüksekliğinde jetin pülpü kesme şiddeti
azalmakta ve derin bir çöküntü meydana getirememektedir. 0 cm’lik bir jet yüksekliğinde
ise konik tüpten yeterince hava emilemediği için, hücre içerisinde kabarcık oluşumu durma
noktasına gelmektedir. Öyle ki; 10 cm’lik bir jet yüksekliğinde ölçülen hava miktarı 460
cm3/dak. iken, 0 cm’lik bir jet uzunluğunda 86 cm3/dak.’ya düşmektedir. Bu durumda
Şekil 6.7 den görüldüğü gibi temiz kömür kazanım miktarı 30 kPa’lik bir besleme
basıncında %39.90’dan %22.90’a, 60 kPa’lik besleme basıncında %42.20’den %26.30’a ve
90 kPa’lik bir besleme basıncında %45.70’den %32.10’a düşmektedir.
Şekil 6.10 Konik jet uzunluğuna bağlı olarak jet etkinliği ve emilen hava miktarları.
124
6.3.3 Optimum Konik Tüp Daldırma Derinliğinin Belirlenmesi
Jet flotasyonu sistemlerinde, daldırma borusu derinliğinin arttırılması ile borunun çıkış
noktasındaki birim yüzeye uygulanan hidrolik basınç artar. Böylece boşalma noktasından
çıkan pülpün hızı ve hava kabarcıklarının oluşum hızı yavaşlar. Ayrıca yüksek basınç
nedeni ile kabarcıkların boyutları da küçülür (Evans 1990, Güney et al. 2002, Cowburn et
al. 2006, Taşdemir 2006, Çınar et al. 2007).
Siklojet hücresinde farklı konik tüp daldırma derinliklerinde yapılan deneylerin sonuçları
Çizelge 6.9 ve Şekil 6.11’de gösterilmektedir. Diğer deney koşulları aşağıda verilmiştir:
Kömür Numunesi : Şlam Kömür
Konik Tüp Daldırma Derinliği : 0, 10, 20, 30 cm
Konik Jet Uzunluğu : 13 cm
Kesitsel Hava Hızı : 0.2 cm/s
Topayıcı (Gazyağı) Miktarı : 1000 g/t
Köpürtücü (MIBC) Miktarı : 250 g/t
Köpük Kalınlığı : 20 cm
Pülpte Katı Oranı : %6
Kıvamlandırma Süresi : 7 dk
Çizelge 6.9’dan görülebileceği gibi, konik tüp daldırma derinliğinin arttırılması en çok 30
kPa pülp besleme basıncında yanabilir verimi etkilenmiştir. Daldırma derinliğinin 10
cm’den 30 cm’e çıkarılmasıyla, 30 kPa’lık besleme basıncında ayırma verimi %57.8’den
%53.8’e düşmüş iken, 60 kPa’lik bir besleme basıncında %59.50 %58’e, 90 kPa besleme
basıncında ise çok fazla değişmeyerek %58.90’dan %58.60’a düşmüştür. Bunun arkasında
yatan temel neden, düşük pülp basıncının etki alanının ya da hücredeki pülpe işleyebilme
yeteneğinin, yüksek basınçlı pülpe göre daha az olmasıdır.
Başka bir deyişle, verimde azalma yaşanmaması için pülp basıncı konik tüpü aşabilecek
şekilde etkin (güçlü) olmalıdır. Aksi takdirde, pülp yeterince hücrenin diplerine doğru
inemeyecek ve konik tüpün çeperlerini aşamayacaktır. Bu durumda da yanabilir verim
önemli ölçüde azalacaktır.
125
Çizelge 6.9 Besleme basıncına bağlı olarak daldırma derinliğindeki değişimin etkileri.
Besleme Basıncı
(kPa)
Konik Tüp Daldırma Derinliği
(cm)
Temiz Kömür Miktarı
(%)
Temiz Kömür Külü
(%)
Yanabilir Verim
(%)
Ayırma Verimi
(%) 0 38.10 12.20 64.20 54.70 10 40.10 12.10 67.70 57.80 20 39.10 11.90 66.10 56.60
30 30 37.80 11.90 64.00 53.80 0 39.60 12.90 66.10 55.70 10 41.60 12.30 70.00 59.50 20 42.30 12.80 70.80 59.70
60 30 40.40 12.20 68.20 58.00 0 42.10 15.60 68.20 54.70 10 45.40 15.70 73.5 58.90 20 45.60 15.50 74.00 59.50
90 30 44.30 15.00 72.20 58.60
Toplam - 100.00 48.80 100.00 100.00
30 kPa
60 kPa 90 kPa
52
53
54
55
56
57
58
59
60
0 5 10 15 20 25 30 35
Konik Tüp Daldırma Derinliği (cm)
Ayır
ma
Ve
rim
i (%
)
Şekil 6.11 Konik tüp daldırma derinliğinin ayırma verimine etkisi.
126
Pülp besleme basıncının 60 kPa olduğu durumda, konik tüp daldırma derinliğinin 20
cm’den ve 30 cm’e çıkarılmasıyla yanabilir verim %70.80’den %68.20’ye düşmektedir.
Daldırma derinliğinin gereğinden küçük olması durumunda ise, oluşan kabarcıklar çok
derinlere inmediği için kolaylıkla hücre yüzeyine doğru yönelmektedirler. Hücre yüzeyine
yakın bölgelerde oluşan kabarcıklar daha derinlerde oluşan kabarcıklara göre daha iri
boyutlu olmaktadır. Konik tüpün 15 cm ve 5 cm daldırılması durumunda elde edilen
kabarcık görüntüleri bu durumu kanıtlamaktadır. Şekil 6.12’den de görülebileceği gibi,
daha derin daldırma mesafesinde daha küçük çaplı kabarcıklar meydana gelmektedir.
Şekil 6.12 Konik tüp daldırma derinliğine bağlı olarak oluşan kabarcıkların görüntüsü. Siklojet hücresinde dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli husus konik tüpün gereğinden
fazla daldırılmamasıdır. Örneğin; konik tüp daldırma derinliğinin özellikle 40 cm’den daha
büyük olması durumunda, pülpün bir bölümü hücre içerisine tam olarak dağılamadan (veya
konik tüpü aşamadan) artık kanalına geçmektedir. Bu durumda kömürün yüzme şansı
olmadığı için hücrenin verimi de önemli ölçüde düşmektedir.
6.3.4 Optimum Yıkama Suyu Sisteminin Belirlenmesi
Birçok araştırmacı, flotasyonda yıkama suyunun miktarı kadar, yıkama suyu sisteminin de
önemli olduğunu vurgulamışlardır (Neethling and Cilliers 2002, Ireland vd. 2006,
Stevenson 2007). Başlıca, yıkama suyu sistemleri “duş” ve “jet” tipi yıkama sistemleridir.
Yıkama suyu, genellikle kolon flotasyonunda tercih edilen ve daha temiz ürünlerin elde
edilmesine olanak sağlayan önemli bir parametredir. Köpükle birlikte taşınan gang
tanelerinin pülp içine geri yıkanmasına olanak sağlamaktadır. Kimi uygulamalarda
127
köpüğün üzerinden, kimilerinde ise köpüğün içinden verilerek tatbik edilmektedir.
Köpüğün içerisinden verilmesi genellikle kolon hücresi gibi çok yüksek ve türbülanssız
köpük tabakalarında tercih edilmektedir (Aksanı 1998, Ireland vd. 2006).
Siklojet hücresi deneylerinde tesis edilmiş olan duş ve jet tipi yıkama suyu sistemleri Şekil
6.13’de gösterilmiştir. Bunlardan ilki 800 µm açıklıklı duş tipi bir yıkama suyu sistemi,
ikincisi 19 µm açıklığa sahip jet tipi bir yıkama suyu sistemidir. Suyun çıkış deliklerinden
de anlaşılabileceği gibi, duş tipi yıkama suyu sisteminden daha iri boyutlu su damlacıkları
elde edilmektedir.
Deneyler süresince damlacıkların köpüğe hızla çarpıp kabarcığın sönmesine neden
olmasını önlemek için, su mümkün olduğunca yavaş bir hızla ve köpüğün 5 cm
yukarısından verilmiştir. Yıkama suyu hızının hesaplanmasında aşağıdaki formülden
faydalanılmıştır. Burada, Ww; yıkama suyu hızı (cm/s), Qy ; yıkama suyu debisi (cm3/s), A
ise hücrenin kesit alanını (cm2) göstermektedir.
Ww = A
Qy (6.4)
Şekil 6.13 Siklojet hücresinde tesis edilen duş ve jet tipi yıkama suyu sistemleri.
Yıkama suyu hızları 0, 0.05, 0.1, 0.2 ve 0.3 cm/s olmak üzere jet ve duş tipi yıkama suyu
sistemleri ile yapılan deneylerin sonuçları Çizelge 6.10’da verilmektedir. Diğer deney
koşulları ise aşağıda verilmiştir:
128
Kömür Numunesi : Şlam Kömür
Yıkama Suyu Hızı : 0.00, 0.05, 0.10, 0.20, 0.30 cm/s
Konik Jet Uzunluğu : 13 cm
Konik Tüp Daldırma Derinliği : 18 cm
Kesitsel Hava Hızı : 0.2 cm/s
Topayıcı (Gazyağı) Miktarı : 1000 g/t
Köpürtücü (MIBC) Miktarı : 250 g/t
Köpük Kalınlığı : 20 cm
Pülpte Katı Oranı : % 6
Kıvamlandırma Süresi : 7 dk
Çizelge 6.10’daki deney sonuçlarından görülebileceği gibi, genel olarak her iki yıkama
suyu sisteminde, suyun miktarının artışına bağlı olarak elde edilen temiz kömürün kül
içeriği azalmaktadır. Başka bir deyişle, her iki sistemde yıkama suyunun artışı ile elde
edilen temiz kömürün kalitesi de artmıştır. Örneğin duş tipi yıkama suyu sisteminde
yıkama suyu hızının 0.05 cm/s’den 0.30 cm/s’ye çıkarılması ile temiz kömür kül içeriği
%11.20’den %8’e düşmüştür. Yıkama suyu, Tao ve arkadaşlarının (2000) belirttiği
hidrolik olarak taşınan gang taneciklerinin köpük ürününden pülpe geri düşmesini
sağlamıştır.
Çizelge 6.10 Yıkama suyu sistemine bağlı olarak yıkama suyu hızındaki değişimin etkileri. Yıkama Suyu
Sistemi Yıkama
Suyu Hızı
(cm/s)
Temiz Kömür Miktarı
(%)
Temiz Kömür Külü
(%)
Yanabilir Verim
(%)
Ayırma Verimi
(%) 0.00 41.80 12.60 70.10 59.30 0.05 40.30 11.20 68.70 59.40 0.10 38.80 10.00 67.00 59.10 0.20 37.20 8.80 65.20 58.50
Duş Tipi
0.30 34.50 8.00 61.00 55.30 0.00 41.80 12.60 70.10 59.30 0.05 40.90 11.70 69.40 59.60 0.10 39.80 10.70 68.30 59.60 0.20 38.10 9.50 66.10 58.70
Jet Tipi
0.30 36.20 8.60 63.50 57.10 Toplam - 100.00 48.80 100.00 100.00
129
Yıkama suyu hızı arttıkça, her ne kadar temiz kömür külü düşse de, temiz kömür
miktarında bir azalma meydana gelmektedir. Bu azalma, yanabilir ve ayırma veriminin
düşmesine neden olmaktadır (Şekil 6.14). Özellikle, 0.2 cm/s ve daha büyük yıkama suyu
hızlarında verim daha keskin bir şekilde azalmaya başlamıştır. Örneğin, 0.05 cm/s’lik duş
tipi yıkama suyu hızında, yanabilir verim %68.70 iken, 0.3 cm/s’lik bir yıkama suyu
hızında %61’dir. Benzer durum jet tipi yıkama suyu içinde geçerli olup, yanabilir verim
%69.40’dan %63.50’ye düşmektedir.
Duş Tipi
Sistem
Jet Tipi
Sistem
55
56
56
57
57
58
58
59
59
60
60
0 0,05 0,1 0,15 0,2 0,25 0,3
Yıkama Suyu Hızı (cm/s)
Ay
ırm
a V
eri
mi (%
)
Şekil 6.14 Yıkama suyu sistemlerinin ayırma verimine etkisi.
Yıkama suyu tiplerinin karşılaştırılması durumunda (Çizelge 6.10), ayırma verimliliklerine
baktığımız zaman, verim değerinin 0.00-0.30 cm/s yıkama suyu aralığında %55.30 ile
%59.60 aralığında değiştiğini görmekteyiz. En düşük ayırma verimi duş sistemli yıkama
suyu ile elde edilmiştir. Bunun nedeni, duş tipi yıkama suyunun iri boyutlu su damlacıkları
oluşturması ve bu damlacıkların köpük tabakasına daha şiddetli darbe uygulayarak köpük
tabakasının daha çok bozulmasına neden olmasıdır. Başka bir deyişle, istenmeyen kabarcık
sönmelerine neden olmasıdır.
130
Jet tipi yıkama suyu sisteminde, köpüğe verilen su damlacıkları mikron boyutlu olduğu
için köpük tabakasının bozulmasına (deforme olmasına) neden olmamıştır. Mikron boyutlu
jet tipi damlalar, köpük tabakasına duş tipine göre daha yumuşak dalmıştır. Bu yüzden,
benzer hızlarda yapılan deneylerde kömür kazanımı bakımıdan jet tipi yıkama suyu daha
yüksek kazanım sağlamıştır. Örneğin, 0.30 cm/s’lik duş tipi yıkama suyu sisteminde,
kömür kazanımı %34.50 iken, jet tipi yıkama suyu sisteminde kazanım %36.20 olmaktadır.
Yanabilir verim ise sırasıyla %61 ve %63.50’dir. Bu durum özellikle, yüksek miktardaki
yıkama suyu hızlarında daha da belirginleşmektedir. Başka bir deyişle, yüksek miktardaki
(>0.2 cm/s) yıkama suyu hızlarında jet tipi yıkama suyu daha yüksek verim sağlamaktadır.
Düşük miktardaki (<0.2 cm/s), yıkama suyu hızlarında jet ve duş tipi yıkama suları için
belirgin bir fark yoktur. Örneğin, yıkama suyu hızının 0.05 cm/s olduğu bir durumda; duş
tipinin ayırma verimi %59.40 iken, jet tipinin ayırma verimi yaklaşık olarak benzer olup
%59.60 olmaktadır.
Yıkama suyunun belirlenmesinde kullanılan bir diğer yöntem, bias faktörünün
hesaplanmasıdır.
Bias faktörü, daha çok kolon flotasyonu sistemleri için geçerli olan ve köpük zonu için
tanımlanan bir kavramdır. Genellikle uygulamalarda bias’ın pozitif olması istenir. Böyle
bir durumda, hacimsel artık akış hızı hacimsel besleme hızından daha büyüktür. Köpük
bölgesi ile pülp bölgesi arasındaki “köpük-pülp” ara yüzey seviyesinin çalışma esnasında
sabit tutulması zorunlu olup, bu şart ilave edilen yıkama suyu ile sağlanır. Pozitif bias’ın
artmasıyla göreceli olarak köpük kalınlığı da artmış olmaktadır. Bias faktörünün değeri,
artık ve besleme debisi arasındaki farkın yıkama suyu debisine oranı ile hesaplanır. Buna
göre:
Bias Faktörü = YS
BA
Q
QQ − (6.5)
Burada, QA ; Artık çıkış debisi (lt/dak.), QB : Besleme debisi (lt/dak.); QYS : Yıkama suyu
debisi (lt/dak)’dir.
131
20
30
40
50
60
70
0,20 0,40 0,60 0,80 1,00 1,20 1,40
Bias Faktörü
Ay
ırm
a V
eri
mi (%
)
Şekil 6.15 Bias faktörünün ayırma verimine etkisi.
Siklojet hücresinde, bias faktörünün flotasyon verimi üzerine etkisinin belirlenebilmesi
için, 161, 162, 163 ve 164 lt/dk artık çıkış debilerinde deneyler yapılmıştır. Diğer taraftan,
sistemin sabit besleme debisi 160 lt/dk’dır. Yıkama suyu debisi ise 3 lt/dk (0.1 cm/s) olup,
bu değer daha önceden belirlenmiş olan optimum yıkama suyu oranıdır. Buna göre, 161,
162, 163 ve 164 lt/dk’lık artık çıkış debileri için hesaplanan bias faktörleri sırasıyla, 0.3,
0.7, 1.0 ve 1.3’dür.
Şekil 6.15’den görülebileceği gibi, bias miktarının artması temiz kömür kül içeriğinin
düşürülmesinde önemli etkiye sahiptir. Ancak, bu artışa bağlı olarak yanabilir verim
değerinde de kayda değer düşüşler meydana gelmiştir.
Sonuç olarak, en uygun bias faktörünün 0.4 ve 0.6 aralığında olduğu görülmektedir. Böyle
bir durumda pozitif bias söz konusu olup, pülp aşağıya doğru akmakta ve köpük
tabakasının sağlanması için gerekli olan su yıkama suyu ile temin edilmektedir.
132
6.4 SİKLOJET HÜCRESİNDE ŞLAM KÖMÜR NUMUNESİNİN FLOTASYONU
İÇİN ÇALIŞMA PARAMETRELERİNİN OPTİMİZASYONU
Sistemde optimize edilen çalışma parametreleri toplayıcı tipi ve miktarı, köpürtücü tipi ve
miktarı, bastırıcı miktarı, pH’ın etkisi, pülpte katı oranı ve köpük kalınlığıdır.
6.4.1 Optimum Toplayıcı Tipi ve Miktarının Belirlenmesi
Siklojet hücresinde, şlam kömürün flotasyonunda en uygun olan toplayıcının saptanması
için gazyağı, motorin, fuel oil ve benzin olmak üzere 4 farklı hidrokarbon kökenli yağ ile
flotasyon deneyleri yürütülmüştür. Bu yağlar TÜPRAŞ rafinerisinde üretilen ticari yakıtlar
olup, bunlara ait özellikler Çizelge 6.11’de verilmiştir. Maliyet yönünden
karşılaştırıldığında, en ekonomik olan sırasıyla; fuel oil, motorin, gazyağı ve benzindir. Sis
ve araştırma grubunun araştırmasında, iyonlaşmayan bu yağların iyonlaşan toplayıcılara
göre daha yüksek verimler sağladığı belirtilmektedir (Sis vd. 2003). Ayrıca, kolay
bulunabilir ve ekonomik olması nedeniyle tercih edilmektedir.
Toplayıcı olarak gazyağı, motorin ve fuel oil ile ilgili literatürde çeşitli çalışmalar
bulunmasına rağmen benzin ile ilgili herhangi bir çalışmaya rastlanmamıştır. Bunun
nedenlerinden biri maliyetinin oldukça yüksek ve uçucu olması nedeniyle patlama
tehlikesinin olmasıdır. Yapılan çalışmaların çoğunda kömür için en iyi toplayıcının fuel oil
ve gazyağı olduğu belirtilmektedir (Özbayoğlu 1977, Cebeci 1996, Cebeci 2002, Sönmez
ve Cebeci 2006).
Çizelge 6.11 Deneysel çalışmalarda kullanılan toplayıcıların özellikleri (Tupraş 2007).
Toplayıcı Tipi
Renk Yoğunluk (150C)(gr/cm3)
Vizkozite (380C)(cSt)
Kükürt (max.) (%)
Gazyağı Şeffaf 0.78 1.50 0.90 Fuel Oil (No.4) Amber/Siyah 0.96 2.78 0.50 Motorin Kızıl 0.86 2.30 0.72 Norm. Benzin Açık Sarı 0.72 1.12 0.15
Değişik tipteki toplayıcılarla, değişik miktarlarda (600, 1200, 1800, 2400 ve 3000 g/t)
yapılan flotasyon deneylerinin sonuçları Çizelge 6.12 ve Şekil 6.16’da verilmektedir.
Deney koşulları ise aşağıda verilmiştir:
133
Kömür Numunesi : Şlam Kömür
Toplayıcı Tipi : Gazyağı, Fuel oil, Motorin, Benzin
Topayıcı Miktarı : 600, 1200, 1800, 2400, 3000 g/t
Konik Jet Uzunluğu : 13 cm
Konik Tüp Daldırma Derinliği : 18 cm
Kesitsel Hava Hızı : 0.2 cm/s
Köpürtücü (MIBC) Miktarı : 250 g/t
Köpük Kalınlığı : 20 cm
Pülpte Katı Oranı : %6
Yıkama Suyu Hızı (jet) :0.1 cm/s
Kıvamlandırma Süresi : 7 dk
Çizelge 6.12’den görülebileceği gibi, en iyi sonuçlar sırasıyla gazyağı, motorin, fuel oil ve
benzin ile elde edilmiştir. Ancak, motorin ve fuel oil’in flotasyon başarıları yaklaşık olarak
aynı bulunmuştur. En iyi sonucu veren gazyağının 1800 g/t optimum ilavesinde, temiz
kömür kül içeriği %11.3, yanabilir verim değeri ise %72.80’dir. 1800 g/t motorin, fuel oil
ve benzin ilavesinde sırasıyla yanabilir verim değerleri; %71.80, %71.50, %66.10, temiz
kömür kül içerikleri ise %11.80, %11.70 ve %10.70 bulunmuştur. Diğer taraftan en düşük
küllü ürünler toplayıcı olarak benzinin kullanıldığı deneylerde elde edilmiştir. Toplayıcı
olarak Benzin’in 600, 1200, 1800 ve 2400 g/t kullanılması durumunda, sırasıyla %8.90,
%9.90, %10.70, %11.30 ve %12.30 küllü ürünler elde edilmiştir.
Toplayıcı tiplerinin etkileri yanabilir verim yönünden karşılaştırıldığı zaman, gazyağının
en yüksek yanabilir verim değerini sağladığı görülmektedir. Bunun arkasında yatan temel
neden, Cebeci (1996)’nın araştırmasında belirtildiği üzere, gazyağının yüzey kaplama
hızının diğer toplayıcılara göre daha yüksek olması ve pülp içerisinde çok iyi dağılarak
homojen bir emülsiyon oluşturmasına dayandırılabilir.
Fuel oil’in motorin ve gazyağına göre daha düşük verimler vermesinin başlıca nedeni ise
yoğunluğunun ve vizkozitesinin diğerlerine göre daha yüksek olmasıdır. 7 dakikalık
kıvamlandırma süresi sonunda yüksek yoğunluğu ve vizkozitesi nedeniyle pülp içerisine
homojen dağılamayan fuel oil, kömür yüzeyini yeterince kaplayamamış ve düşük oranlarda
yanabilir verim değerlerine neden olmuştur.
134
Çizelge 6.12 Toplayıcı tipine bağlı olarak toplayıcı miktarındaki değişim etkileri.
Toplayıcı Tipi
Toplayıcı Miktarı
(g/t)
Temiz Kömür Miktarı
(%)
Temiz Kömür Külü (%)
Yanabilir Verim
(%) 600 34.00 9.40 60.10 1200 38.90 10.50 68.00 1800 42.00 11.30 72.80 2400 43.30 12.40 74.00
Gazyağı
3000 44.20 13.20 75.00 600 32.20 9.50 57.00 1200 38.00 10.40 66.50 1800 41.50 11.70 71.50 2400 43.00 12.80 73.20
Fuel Oil
3000 44.10 13.60 74.50 600 33.30 9.60 58.80 1200 38.10 10.60 66.60 1800 41.70 12.00 71.80 2400 43.10 13.00 73.30
Motorin
3000 44.10 13.90 74.20 600 29.40 8.90 52.40 1200 34.80 9.90 61.20 1800 37.90 10.70 66.10 2400 39.40 11.30 68.30
Benzin
3000 41.20 12.30 70.50 Toplam - 100.00 48.80 100.00
Gazyağı
Fuel Oil
Motorin
Benzin
50
55
60
65
70
75
0 600 1200 1800 2400 3000 3600
Toplayıcı Miktarı (g/t)
Ya
nab
ilir
Ve
rim
(%
)
Şekil 6.16 Toplayıcı tipine bağlı olarak toplayıcı miktarının yanabilir verime etkisi.
135
6.4.2 Optimum Köpürtücü Tipi ve Miktarının Belirlenmesi
Siklojet hücresinde şlam kömürünün flotasyonu için en uygun olan köpürtücü tipinin
saptanması için 4 farklı tipte köpürtücü denenmiştir. Bunlar; kömür flotasyonunda en
yaygın kullanılan MIBC (metil izobutil karbinol-(CH3)2CHCH2CHOHCH3), Dowfroth-250
(CH3 – (O-C3H6)n-OH), Çamyağı (CH10 H17OH) ve 2EH (2-etil hegzanol-CH3 (CH2)4
CH2OH)’dur. %10’luk çözeltilerinde; MIBC ve 2EH nötr (pH ~7), Dowfroth-250 bazik
(pH ~7.5) ve Çamyağı ise asidik (pH ~6.5) özellik göstermiştir. Yukarıda anılan
köpürtücülerle yapılan flotasyon çalışmalarına ait köpük görüntüleri Şekil 6.17’de
gösterilmiştir. Bazı çalışmalarda, köpük görüntüsüne ve köpüğün yoğunluğuna (veya
çapına) göre o kömürün flotasyon performansı hakkında yorumlar yapılabileceği
belirtilmektedir (Polat et al. 2003, Ekmekçi ve Şahin 2006).
Şekil 6.17 Farklı tipteki köpürtücülerin oluşturduğu kabarcıkların görüntüleri.
136
Yukarıdaki şekilden görülebileceği gibi, hücre yüzeyinde oluşan en iri kabarcıklar 2EH ile
en ince kabarcıklar ise Dowfroth-250 köpürtücüsü ile elde edilmiştir. Ayrıca, Dowfroth-
250 köpürtücüsünün oluşturduğu kabarcıklar diğer köpürtücülerin oluşturduğu
kabarcıklara göre daha yüksek akıcılığa sahiptir. Diğer taraftan 2EH ve çamyağının
oluşturduğu kabarcıklar çok çabuk sönerken, Dowfroth-250’nin oluşturduğu kabacıklar
kolay sönmeyen kabarcıklar oluşturmuştur.
Farklı tipteki köpürtücülerle yapılan deneysel çalışmalar sonucunda elde edilen temiz
kömür miktarı, külü ve yanabilir verim değerleri Çizelge 6.13’de, yanabilir verime etkileri
Şekil 6.18’de gösterilmiştir. Deney koşulları ise aşağıda verilmiştir:
Kömür Numunesi : Şlam Kömür
Köpürtücü Tipi : MIBC, Dowfroth-250, 2EH, Çamyağı
Köpürtücü Miktarı : 100, 150, 200, 250, 300 g/t
Konik Jet Uzunluğu : 13 cm
Konik Tüp Daldırma Derinliği : 18 cm
Kesitsel Hava Hızı : 0.2 cm/s
Topayıcı (Gazyağı) Miktarı : 1800 g/t
Köpük Kalınlığı : 20 cm
Pülpte Katı Oranı : %6
Yıkama Suyu Hızı (jet) :0.1 cm/s
Kıvamlandırma Süresi : 7 dk
Deney sonuçlarına göre köpürtücü miktarının artırılmasıyla hem temiz kömür miktarı hem
de temiz kömür kül içeriği artmıştır. MIBC, Dowfroth-250, çamyağı ve 2EH’un 100
g/t’dan 300 g/t’a arttırılmasıyla, temiz kömür miktarları sırasıyla; %28.2’den %44.1’e,
%30.0’dan %44.9’e, %27.6’dan %43.6’ye ve %23.0’den %41.2’ye artmıştır. Temiz
kömürün kül içeriği ise sırasıyla; %9’dan %12.9’a, %9.50’den %13.5’ye, %9.1’dan
%12.8’e ve %8.7’den %11.7’e yükselmiştir.
Çizelge 6.13’e göre, en yüksek kömür kazanım miktarları sırasıyla Dowfroth-250, MIBC
Çamyağı ve 2-etil hegzanol köpürtücüsünün kullanılması durumunda elde edilmiştir.
Dowfroth-250, MIBC, Çamyağı ve 2EH köpürtücüleri ile elde edilen en yüksek kömür
kazanımları 300 g/t dozajında sırasıyla %44.90, %44.10, %43.60 ve %41.20’dir.
137
Çizelge 6.13 Köpürtücü tipine bağlı olarak köpürtücü miktarındaki değişimin etkileri.
Köpürtücü Tipi
Köpürtücü Miktarı
(g/t)
Temiz Kömür Miktarı
(%)
Temiz Kömür Külü (%)
Yanabilir Verim
(%) 100 28.20 9.00 50.20 150 34.60 9.50 61.20 200 38.60 10.30 67.70 250 42.00 11.30 72.80
MIBC
300 44.10 12.90 75.00 100 30.00 9.50 53.00 150 35.80 10.30 62.70 200 39.50 11.30 68.50 250 43.30 12.50 74.00
Dowfroth-250
300 44.90 13.50 75.90 100 27.60 9.10 49.00 150 34.00 9.60 60.00 200 37.70 10.30 66.00 250 41.10 11.40 71.10
Çamyağı
300 43.60 12.80 74.20 100 23.00 8.70 41.10 150 29.90 9.10 53.00 200 35.50 9.90 62.40 250 38.90 10.60 68.00
2-Etil Hegzanol
300 41.20 11.70 71.10 Toplam - 100.00 48.80 100.00
Köpürtücü tiplerinin performanslarının yanabilir verim yönünden karşılaştırılması
durumunda; en yüksek yanabilir verimler sırasıyla Dowfroth-250, MIBC, çamyağı ve 2EH
ile elde edildiği görülmektedir (Şekil 6.18). Ancak, MIBC, Dowfroth-250’ye göre daha
temiz ürünler vermiştir. Başka bir deyişle, şlam kömürün flotasyonu için MIBC
köpürtücüsünün seçimliliği Dowfroth-250 köpürtücüsüne göre daha yüksektir.
Diğer taraftan, çamyağı, 2EH’a göre daha yüksek yanabilir verim sağlamıştır. Bunun
başlıca nedeni 2EH köpürtücüsünün gevşek yapılı, kolay sönen ve büyük kabarcıklı
köpükler üretmiş olmasıdır. Bu sayede köpüğü saran mineral (gang) daha rahat bir şekilde
köpükten pülp içerisine geri düşmüş ve bu yolla hem yanabilir verim hem de temiz kömür
kül içeriği azalmıştır.
138
MIBC
Dowfroth-250
Çamyağı
2-Etil Hegzanol
40
45
50
55
60
65
70
75
80
50 100 150 200 250 300 350
Köpürtücü Miktarı (g/t)
Ya
nab
ilir
Ve
rim
(%
)
Şekil 6.18 Köpürtücü tipinin ve miktarının yanabilir verime etkisi.
Dowfroth-250’nin oluşturduğu sık ve birbiri ile birleşmeyen ve kolay sönmeyen küresel
mikro kabarcıklar yüksek yanabilir verim eldesinin başlıca nedenidir. Ayrıca en güçlü ve
akıcı köpük tabakası Dowfroth-250 ile elde edilmiştir. Ancak, yüksek köpük akıcılığı
yoğun miktarda mineral maddenin (killerin) köpük ürününe taşınmasına neden olmuş ve
Dowfroth-250 ile en yüksek küllü ürünler elde edilmiştir. Örneğin 250 g/t MIBC ilavesi
edilerek yapılan deneyde temiz kömür kül içeriği %11.3 iken, aynı miktarda Dowfroth-250
kullanımı ile %12.5 kül içerikli temiz kömür elde edilmektedir.
Sonuç olarak, şlam kömürün flotasyonu için MIBC, diğer köpürtücülere göre hem daha
seçimli hem de oldukça yüksek kazanımlar sağlamıştır. Bunun başlıca nedeni Gupta vd.,
(2006) tarafından da yapılan çalışmada da belirtildiği üzere, MIBC’nin hem toplayıcı hem
de köpürtücü özelliğinin bulunmasıdır (Gupta vd. 2006).
Bu deneylerde dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli husus, MIBC’nin toplayıcı olarak
gazyağı ile birlikte kullanılarak test edilmiş olmasıdır.
139
6.4.3 Optimum Bastırıcı Miktarının ve pH’ın Belirlenmesi
Kömür flotasyonunda, kil minerallerini bastırmak için genellikle sodyum silikat (Na2SiO3)
kullanılmaktadır. Sodyum silikat, flotasyonda killerin dağıtılmasını sağlamakta ve hidrofob
kömür tanesi üzerine kilin bağlanmasını önlemektedir. Bu yolla, köpüğe taşınan kömürdeki
kil miktarı azaltılmaktadır (Kawatra and Eisele 1997).
Siklojet hücresinde, şlam kömürün flotasyonu deneylerinde 0, 500, 1000, 1500 ve 2000 g/t
mertebelerinde sodyum silikat kullanılmıştır. Bastırıcı miktarı ve pH değeri değiştirilerek
elde edilen deney sonuçları Çizelge 6.14 ve grafiksel olarak Şekil 6.19’da gösterilmektedir.
Deney koşulları ise aşağıda verilmiştir:
Kömür Numunesi : Şlam Kömür
Sodyum Silikat Miktarı : 0, 500, 1000, 1500, 2000 g/t
Konik Jet Uzunluğu : 13 cm
Konik Tüp Daldırma Derinliği : 18 cm
Kesitsel Hava Hızı : 0.2 cm/s
Topayıcı (Gazyağı) Miktarı : 1800 g/t
Köpürtücü (MIBC) Miktarı : 250 g/t
Köpük Kalınlığı : 20 cm
Pülpte Katı Oranı : %6
Yıkama Suyu Hızı :0.1 cm/s
Kıvamlandırma Süresi : 7 dk
Çizelge 6.14’de verilen deney sonuçlarına göre, bastırıcı miktarının arttırılmasıyla hem
temiz kömür kül içeriği hem de temiz kömür miktarı çok az bir oranda azalmıştır. Bastırıcı
miktarının 0 g/t’dan 2000 g/t’a çıkarılmasıyla temiz kömür kül içeriği %11.3’den %10.4’e
düşerken, temiz kömür miktarı da %42’den %40.2’ye düşmüştür. Yani bastırıcının şlam
kömürün flotasyonunda çok önemli bir etkisi olmamıştır. Keza, siklojet flotasyonunda
kömür taneciklerinin üzerindeki killer hem hidrosiklon içerisindeki yoğun karışma ile
hemde pülpün fışkırma anındaki kuvvetleri ile kolaylıkla kömür taneciklerinden
ayrılabilmektedir (yıkanabilmektedir). Ayrıca sistemdeki yıkama suyunun varlığı,
bastırıcının çok fazla kullanılmasını gerektirmemiştir.
140
Çizelge 6.14 Bastırıcı miktarındaki değişimin etkileri.
Bastırıcı (Na2SiO3)
Miktarı (g/t)
Temiz Kömür Miktarı
(%)
Temiz Kömür Külü (%)
Yanabilir Verim
(%) 0 42.00 11.30 72.80
500 41.50 11.00 72.10 1000 41.10 10.80 71.60 1500 40.60 10.50 71.00 2000 40.20 10.40 70.30
Toplam 100.00 48.80 100.00
60
65
70
75
80
0 500 1000 1500 2000 2500
Sodyum Silikat Miktarı (g/t)
Yan
ab
ilir
Veri
m (
%)
Şekil 6.19 Sodyum silikat miktarının yanabilir verime etkisi.
Kömürden flotasyon yolu ile pirit giderimi yapılmayacaksa genellikle doğal pülp pH’sı
tercih edilmektedir. Diğer durumlarda pH ayarı, asidik ortamlar için H2SO4 (sülfürik asit)
veya HCl (hidroklorik asit) ile elde edilirken, bazik ortamalar için NaOH (sodyum
hidroksit) veya Na2CO3 (soda) ile elde edilmektedir.
Siklojet hücresi deneylerinde, pH ayarı için Merck firmasının NaOH ve HCl kimyasalları
0-4000 g/t mertebelerinde kullanılmıştır.
141
Siklojet hücresinde pH değerlerinin 3, 5, 7, 9 ve 11 olması durumunda, elde edilen
sonuçlar Çizelge 6.15 ve Şekil 6.20’de verilmektedir. Buna göre, pH değerinin arttırılması
ile temiz kömür kül içeriği artmaktadır. pH 5 iken temiz kömür külü %10.70 iken, pH
11’de kül %12.10’a yükselmektedir.
Başka bir deyişle, şlam kömürün flotasyonunda pH değerinin arttırılması killerin ve bağlı
tanelerin köpük ürününe geçmesine neden olarak elde edilen temiz kömürün kül içeriğini
arttırmıştır. Diğer taraftan, çok düşük pH’da çalışılması durumunda da, yüksek pH’larda
olduğu gibi benzer durum sözkonusu olmuştur (Şekil 6.20). pH’ın 5’den 3’e düşürülmesi
durumunda temiz kömür külü %10.60’dan %11.10’a yükselmiştir.
Çizelge 6.15 pH değerindeki değişimin etkileri.
pH Değeri
Temiz Kömür Miktarı
(%)
Temiz Kömür Külü (%)
Yanabilir Verim (%)
3 39.00 11.10 67.80 5 40.70 10.60 71.00 7 42.00 11.30 72.80 9 41.80 11.90 72.00 11 39.70 12.10 68.20
Toplam 100.00 48.80 100.00
50
55
60
65
70
75
80
3,0 5,0 7,0 9,0 11,0 13,0
pH Değeri
Ya
na
bilir
Ve
rim
(%
)
Şekil 6.20 pH değerinin yanabilir verime etkisi.
142
6.4.4 Optimum Pülpte Katı Oranın Belirlenmesi
Kabarcıkların pülp jeti ile oluşturulduğu sistemlerde genellikle düşük pülp yoğunluklarında
çalışılmaktadır. Çünkü bu sistemlerde, suyun kesme kuvveti ile kabarcık
oluşturulmaktadır. Suyun kesme kuvvetinin etkinliği katı oranı arttıkça azalmaktadır.
Ayrıca, her sistemin belli bir tanecik taşıma kapasitesi vardır. Çok ince boyutlu tanelerin
zenginleştirilmesinde katı oranı genellikle %2-6 arasında iken, daha iri boyutlu kömürlerde
%15’e kadar çıkabilmektedir. Jet sistemleri, diğer mekanik karıştırmalı ve pnömatik
sistemlere göre daha düşük pülp yoğunluklarında çalıştırılmaktadırlar (Mohanty and
Honaker 1999a-b, Cowburn vd. 2006, Hacıfazlıoğlu 2006, Çınar et al. 2007).
Siklojet flotasyon hücresinde, %4, %6, %8 ve %10 katı oranlarında yapılan deneyler
sonucunda elde edilen veriler Çizelge 6.16 ve Şekil 6.21’de gösterilmektedir. Deney
koşulları ise aşağıda verilmiştir.
Kömür Numunesi : Şlam Kömür
Pülpte Katı Oranı : %4, 6, 8, 10
Konik Jet Uzunluğu : 13 cm
Konik Tüp Daldırma Derinliği : 18 cm
Kesitsel Hava Hızı : 0.2 cm/s
Topayıcı (Gazyağı) Miktarı : 1800 g/t
Köpürtücü (MIBC) Miktarı : 250 g/t
Köpük Kalınlığı : 20 cm
Yıkama Suyu Hızı (jet) :0.1 cm/s
Kıvamlandırma Süresi : 7 dk
Deney sonuçlarına göre, katı oranını %6’dan %10’a çıkarılmasıyla temiz kömür kazanımı
%41.4’den %33.3’e düşmüştür. Bunun arkasında yatan temel neden, kabarcık taşıma
kapasitesinin özelikle %6’lık bir katı oranından sonra yetersiz kalmasıdır. Yüksek katı
oranının etkisi ile kabarcık taşıma kapasitesi yetersiz olmakta ve kabarcıkla taşınabilecek
katıdan fazlası hücre içerisinden artığa geçmektedir. Bu durumunda fazla katının
taşınabilmesi/köpüğe alınabilmesi için yeni kabarcıkların üretilmesi, yani flotasyon
süresinin arttırılması (yada daha fazla süpürme kademesinin uygulanması) gerekmektedir.
143
Ancak, deneylerde flotasyon süresi her bir katı oranı için sabit tutulmuştur. Bu yüzden belli
bir değerden sonra katı oranı arttıkça temiz kömür miktarı azalmıştır.
Çizelge 6.16 Katı oranındaki değişimin etkileri.
Pülpte Katı Oranı (%)
Temiz Kömür Miktarı
(%)
Temiz Kömür Külü (%)
Yanabilir Verim
(%) 4 41.40 11.00 72.00 6 42.00 11.30 72.80 8 40.00 12.00 68.80 10 33.30 13.10 56.60
Toplam 100.00 48.80 100.00
Yüksek katı oranın bir diğer sakıncası ise “köpük sıkması” nedeniyle temiz kömür kül
içeriğinin artmış olmasıdır. %4, 6, 8 ve 10 katı oranları için temiz kömür kül içeriği
sırasıyla %11.0, 11.3, 12.0 ve 13.1 bulunmuştur. Yoğun katı oranı, meydana getirdiği
düzensiz karışmalarla, kabarcıklar arasına sıkışıp taşınan gang minerallerinin miktarını
arttırmıştır. Sonuç olarak, siklojet hücresinde katı oranının flotasyon performansı
açısından önemi büyük olup, şlam kömürün flotasyonu için katı oranı %4-6 aralığında
tutulmalıdır.
40
50
60
70
80
4 6 8 10 12
Pülpte Katı Oranı (%)
Ya
nab
ilir
Ve
rim
(%
)
Şekil 6.21 Katı oranın yanabilir verimine etkisi.
144
6.4.5 Optimum Köpük Kalınlığının Belirlenmesi
Bir flotasyon işleminde, köpük kalınlığı arttırıldıkça, köpükle taşınan tanelerin pülpe geri
düşme olasılıkları da artmaktadır. Bu taneler kömür veya gang olabileceği gibi genellikle
köpüğe daha gevşek bağlanan taneler için söz konusudur. Ayrıca, tanelerin geri düşme
olasılıklarının artması flotasyon süresinin de uzamasına neden olmaktadır.
Endüstride yüksek köpük kalınlıkları daha temiz kömürlerin elde edilmesi için tercih
edilmektedir. Ancak, her flotasyon makinesinde köpük kalınlığının belli bir sınırı vardır ve
o sınırın üzerine çıkılması kazanımın önemli ölçüde düşmesine neden olur. Kolon
flotasyonu sistemlerinde, klasik hücrelere göre birkaç kat daha yüksek köpük kalınlıkları
elde edilebilmektedir (Aksanı 1997, Harbort vd. 2003, Ireland vd. 2006).
Siklojet hücresinde, şlam kömürün flotasyonu ile ulaşılabilen en yüksek köpük kalınlığı 30
cm’dir. Ancak, bu yüksekliğe nadiren ulaşılabilmekte ve yanabilir verim çok düşük
(~%20) olmaktadır. Bu yüzden deneyler 10, 15, 20 ve 25 cm köpük kalınlıklarında
yapılmıştır. Deneylerden alınan sonuçlar Çizelge 6.17 ve Şekil 6.22’de gösterilmektedir.
Deney koşulları ise aşağıda verilmiştir:
Kömür Örneği : Şlam Kömür
Köpük Kalınlığı : 10, 15, 20, 25 cm
Konik Jet Uzunluğu : 13 cm
Konik Tüp Daldırma Derinliği : 18 cm
Kesitsel Hava Hızı : 0.2 cm/s
Topayıcı (Gazyağı) Miktarı : 1800 g/t
Köpürtücü (MIBC) Miktarı : 250 g/t
Pülpte Katı Oranı : %6
Yıkama Suyu Hızı :0.1 cm/s
Kıvamlandırma Süresi : 7 dk
145
Çizelge 6.17 Köpük kalınlığındaki değişimin etkileri.
Köpük Kalınlığı
(cm)
Temiz Kömür Miktarı
(%)
Temiz Kömür Külü (%)
Yanabilir Verim
(%) 10 46.30 17.20 74.80 15 44.20 14.40 73.90 20 42.00 11.30 72.80 25 30.30 9.80 53.30
Toplam 100.00 48.80 100.00
Şekil 6.22’den görüldüğü gibi, köpük kalınlığının arttırılmasıyla temiz kömür kazanım
miktarı azalmıştır. Köpük kalınlığının 10, 15, 20 ve 25 cm’lik değerleri için temiz kömür
miktarları sırasıyla %46.3, %44.2, %42 ve %30.3 bulunmuştur. Benzer şekilde yanabilir
verim değerlerinin de sırasıyla %74.8, %73.9, %72.8 ve %53.3 şeklinde azaldığı
görülmektedir.
Diğer taraftan, köpük kalınlığının arttırılmasıyla daha temiz ürünler elde edilmiştir. Öyle
ki; 10 cm köpük kalınlığında temiz kömür külü %17.2 iken, 25 cm köpük kalınlığında
%9.8’e düşmüştür. Bu durumun nedeni şematik olarak Şekil 6.27’de gösterilmiştir. Bu
şekle göre, düşük köpük kalınlığında (A), kömür tanecikleri ile gang tanecikleri ayrı ayrı
tabakalar oluşturamadan, yıkama suyunun etkisi ile sürüklenerek, karışık olarak kısa
yoldan hücre yüzeyine doğru yönelmektedirler. Başka bir deyişle, düşük köpük
kalınlığında yıkama suyunun verilmesi ile yıkama suyu köpük içerisine tamamen
işleyemeden, üst kısımdan köpükle birlikte taşarak konsantreye geçmektedir. Bu durumda,
karışık olarak gang ve kömür taneleri konsantreye geçmektedir.
Yüksek köpük kalınlığında ise (B), yıkama suyu daha uzun bir yol alarak, köpük
tabakasının alt kısımlarına kadar taneleri pülp içerisine geri yıkamaktadır. Gang taneleri
köpüğün alt kısımlarında sıralanırken, daha yüksek hidrofobluğa sahip kömür tanecikleri
üst kısımlarda yoğunlaşmaktadır. Bu yolla, gang tanelerinin köpük ürününe ulaşması
engellenmekte ve daha temiz kömürlerin kazanılması sağlanmaktadır. Ancak, köpük
kalınlığının gereğinden yüksek olması (>25 cm) durumunda, köpüğün taşması zorlaşmakta
ve tanelerin de sürekli geri yıkanmaları nedeniyle kazanımında ciddi düşüşler meydana
gelmektedir. Ayrıca, toplam flotasyon süresi de artmaktadır. Sonuç olarak, siklojet
hücresinin optimum köpük kalınlığı 18-22 cm aralığı olarak belirlenmiştir.
146
30
40
50
60
70
80
90
10 15 20 25 30
Köpük Kalınlığı (cm)
Yan
ab
ilir
Veri
m (
%)
Şekil 6.22 Köpük kalınlığının yanabilir verimine etkisi.
Şekil 6.23 Flotasyonda düşük ve yüksek köpük kalınlığının gang taşınımına etkisi.
147
6.5 SİKLOJET HÜCRESİNDE İRİ KÖMÜR NUMUNESİNİN FLOTASYONU İÇİN
TASARIM PARAMETRELERİNİN OPTİMİZASYONU
Siklojet hücresinde, şlam kömür (-212 µm) ile yapılan flotasyon deneyleri sonucunda elde
edilen optimum tasarım parametreleri bazı farklılıklar ile iri kömürün (-100+212 µm)
flotasyonu için de geçerlidir. Şlam kömür kullanılarak yapılan flotasyon çalışmalarında
tasarım parametrelerinin değişimleri, iri kömürle yapılan deneylerde de benzer değişimler
göstermiştir. Ancak, iri boyutlu kömürün flotasyonunda tasarım parametreleri daha
hassastır ve hücre içindeki çalkantılı ortamın şiddeti arttıkça iri boyutlarda flotasyonun
verimi daha çok düşme eğilimindedir.
6.5.1 Optimum Konik Jet Uzunluğunun Belirlenmesi
İri kömür ile farklı konik jet uzunluklarında yapılan deneylerden elde edilen sonuçlar
Çizelge 6.18 ve Şekil 6.24’de verilmektedir. Deneyler aşağıdaki koşullar altında
yapılmıştır:
Kömür Numunesi : İri Kömür
Konik Jet Uzunluğu : 0, 10, 20, 30 cm
Konik Tüp Daldırma Derinliği : 18 cm
Kesitsel Hava Hızı : 0.2 cm/s
Topayıcı (Gazyağı) Miktarı : 1000 g/t
Köpürtücü (MIBC) Miktarı : 200 g/t
Köpük Kalınlığı : 15 cm
Pülpte Katı Oranı : %8
Yıkama Suyu Hızı : 0.05 cm/s
Kıvamlandırma Süresi : 7 dk
Deney sonuçlarından da görüldüğü gibi, çok düşük ve çok yüksek konik jet uzunluklarında
hem yanabilir verim hemde ayırma verimi düşmektedir. Örneğin, 60 kPa lik bir pülp
besleme basıncında, 0 cm’lik bir konik jet yüksekliğinde, yanabilir verim %44.10 iken, 30
cm’lik konik jet yüksekliğinde yanabilir verim %64’dür. 60 kPa pülp basıncında konik jet
uzunluğun 10 cm olması durumunda, elde edilen temiz kömürün külü %20.30 ve yanabilir
verimi %74.40’dır. Bu konik jet yüksekliği optimum değer olarak seçilmiştir.
148
Yukarıdaki durumun nedenleri, şlam kömürle yapılan deneylerde açıklandığı için tekrar
anlatılmayacaktır. Bu bölümde, siklojet hücresi iri kömür ve şlam kömür flotasyonu için
karşılaştırılacak ve farklılıkları ortaya konulacaktır.
Şekil 6.25’de optimum konik jet uzunluğunun değiştirilmesi durumunda, yanabilir verimin
iri kömür ve şlam kömürde nasıl değiştiği gösterilmiştir. Buna göre; konik jet
yüksekliğinin optimum değerinin (10 cm) değiştirilmesi ile yanabilir verimdeki azalma, iri
boyutlu tanelerin flotasyonunda daha yüksek olmaktadır. Örneğin, iri boyutlu kömürün
flotasyonunda jet yüksekliğinin 10 cm’den 30 cm’e yükseltilmesi durumunda yanabilir
verimdeki azalma %14 iken, şlam kömürün flotasyonunda %9.1’dir.
Benzer şekilde, konik jet yüksekliğinin 0 cm’e düşürülmesi durumunda, yanabilir
verimdeki azalma iri kömürün flotasyonunda %40.7 iken, şlam kömürün flotasyonunda
%37.9’dur. Bu durum, siklojet hücresinin tasarım parametrelerinin iri kömürün
flotasyonunda daha hassas ayarlanması gerektiğinin bir kanıtıdır.
Çizelge 6.18 Besleme basıncına bağlı olarak konik jet uzunluğundaki değişimin etkileri.
Besleme Basıncı
(kPa)
Konik Jet Uzunluğu
(cm)
Temiz Kömür Miktarı
(%)
Temiz Kömür Külü
(%)
Yanabilir Verim
(%)
Ayırma Verimi
(%) 0 27.70 19.10 40.40 28.50
10 48.00 19.10 70.00 49.40 20 47.00 19.70 68.00 47.20
30 30 45.10 20.00 65.00 44.70 0 30.60 20.00 44.10 30.40
10 51.80 20.30 74.40 50.80 20 49.60 21.00 70.60 47.20
60 30 44.90 20.90 64.00 42.90 0 35.90 21.10 51.00 34.00
10 53.30 21.40 75.50 49.90 20 51.90 22.00 73.00 47.30
90 30 47.30 22.60 66.00 42.00
Toplam - 100.00 44.50 100.00 100.00
149
30 kPa
60 kPa
90 kPa
40
50
60
70
80
0 5 10 15 20 25 30 35
Konik Jet Uzunluğu (cm)
Ya
na
bilir
Veri
m (
%)
Şekil 6.24 Konik jet uzunluğunun yanabilir verime etkisi.
5.1
14.0
40.7
3.8
9.1
37.9
0
5
10
15
20
25
30
35
40
45
0 10 20 30
Konik Jet Uzunluğu (cm)
Ya
na
bilir
Ve
rim
de
ki A
za
lma (
%)
İri Kömür
Şlam Kömür
Şekil 6.25 Konik jet uzunluğuna bağlı olarak yanabilir verimdeki azalma.
150
6.5.2 Optimum Yıkama Suyu Hızının Belirlenmesi
İri kömür ile farklı yıkama suyu hızlarında yapılan deneylerden elde edilen sonuçlar
Çizelge 6.19’da verilmektedir. Deneyler aşağıdaki koşullar altında yapılmıştır:
Kömür Numunesi : İri Kömür
Yıkama Suyu Hızı : 0, 0.05, 0.1, 0.2, 0.3 cm/s
Konik Jet Uzunluğu : 10 cm
Kesitsel Hava Hızı : 0.2 cm/s
Topayıcı (Gazyağı) Miktarı : 1000 g/t
Köpürtücü (MIBC) Miktarı : 200 g/t
Köpük Kalınlığı : 15 cm
Pülpte Katı Oranı : %8
Kıvamlandırma Süresi : 7 dk
Siklojet hücresinde, iri boyutlu kömürün flotasyonunda optimum yıkama suyu miktarı,
şlam kömürünün flotasyonuna göre daha düşüktür (0.05 cm/s’ye 0.1 cm/s). Bu durum,
şlam kömürünün daha yoğun kil içermesi nedeniyle, yıkanma ihtiyacının daha fazla
olmasından kaynaklanmaktadır. Keza, az kil içeren ve şlam kömüre göre nispeten iri
boyutlu olan iri boyutlu kömürün flotasyonunda yıkama suyu, şlam kömür flotasyonunda
olduğu gibi, elde edilen temiz kömürün külünü çok fazla düşürmemekle birlikte ayırma
verimde ya da temiz kömür miktarında ciddi düşüşlere neden olmaktadır (Çizelge 6.19 ve
Şekil 6.26). Örneğin, yıkama suyunun 0.1 cm/s’den 0.3 cm/s’ye arttırılmasıyla temiz
kömür miktarı %48.80’den %39.6’ya düşmüştür. Temiz kömür kül içeriği ise %19.20’den
%15.90’a düşmektedir.
Çizelge 6.19 Yıkama suyu hızındaki değişimin etkileri.
Yıkama Suyu Hızı
(cm/s)
Temiz Kömür Miktarı
(%)
Temiz Kömür Külü (%)
Yanabilir Verim
(%)
Ayırma Verimi
(%) 0 53.20 22.00 74.80 48.50
0.05 51.70 20.20 74.30 50.90 0.1 48.80 19.20 71.10 50.00 0.2 43.60 17.00 65.30 48.60 0.3 39.60 15.90 60.10 45.90
Toplam 100.00 44.50 100.00 100.00
151
Şekil 6.26’den görülebileceği gibi, yıkama suyuna bağlı olarak ayırma verimi, iri boyutlu
kömürlerin flotasyonunda daha dramatik düşmektedir. İri boyutlu kömürün flotasyonu için,
yıkama suyunun 0.05 cm/s olduğu durumda, ayırma verimi %48.5, 0.3 cm/s olduğu
durumda %45.9’dur. İnce boyut flotasyonunda ise, 0.05 ve 0.3 cm/s’lik yıkama suyu
hızları için ayırma verimleri sırasıyla %59.9 ve %57.1 bulunmuştur. Buna göre, iri boyutta
yaşanan ayırma verimi düşüşü %9.0, ince boyuttaki düşüş ise %4.1’dir. Bu da şlam kömür
flotasyonunda yıkama suyunun, iri boyut flotasyonuna göre daha faydalı olduğunun bir
göstergesidir.
Şlam
Kömür
İri Kömür
40
44
48
52
56
60
64
0,0 0,1 0,2 0,3 0,4
Yıkama Suyu Hızı (cm/s)
Ay
ırm
a V
eri
mi (%
)
Şekil 6.26 Yıkama suyu hızının ayırma verimine etkisi.
6.6 SİKLOJET HÜCRESİNDE İRİ KÖMÜR NUMUNESİNİN FLOTASYONU İÇİN
ÇALIŞMA PARAMETRELERİNİN OPTİMİZASYONU
Siklojet hücresinde iri kömür ile yapılan flotasyon çalışmlarında, çalışma parametrelerinin
değişimi, şlam kömürün flotasyonunda olduğu gibi değişimler meydana getirmiştir. En
uygun çalışma parametrelerini belirlemek için toplayıcı miktarı, köpürtücü miktarı, pülpte
katı oranı ve köpük kalınlığının etkileri ayrıntılı olarak incelenmiştir.
152
6.6.1 Optimum Toplayıcı Miktarının Belirlenmesi
İri kömür ile farklı miktarlarlardaki toplayıcılarla yapılan deneylerden elde edilen sonuçlar
Çizelge 6.20 ve Şekil 6.27’de verilmektedir. Deneyler aşağıdaki koşullar altında
yapılmıştır:
Kömür Numunesi : İri Kömür
Topayıcı (Gazyağı) Miktarı : 600, 1200, 1800, 2400, 3000 g/t
Konik Jet Uzunluğu : 10 cm
Konik Tüp Daldırma Derinliği : 18 cm
Kesitsel Hava Hızı : 0.2 cm/s
Köpürtücü (MIBC) Miktarı : 200 g/t
Köpük Kalınlığı : 15 cm
Pülpte Katı Oranı : %8
Yıkama Suyu Hızı : 0.05 cm/s
Kıvamlandırma Süresi : 7 dk
Çizelge 6.20’den görülebileceği gibi, gazyağı miktarının 600 g/t’dan 3000 g/t’a
arttırılmasıyla yanabilir verim %65.70’den %77.70’e yükselmiştir. Temiz kömür kül
içeriği ise sırasıyla %17.20 ve %26 bulunmuştur. Toplayıcı miktarının çok yüksek olması
durumunda, yanabilir verim artmış ve ürün külü aşırı artmıştır. Bu yüzden optimum
toplayıcı miktarı 1200 g/t seçilmiştir.
Çizelge 6.20 Toplayıcı miktarındaki değişimin etkileri.
Toplayıcı (Gazyağı) Miktarı (g/t)
Temiz Kömür Miktarı (%)
Temiz Kömür Külü (%)
Yanabilir Verim (%)
600 44.00 17.20 65.70 1200 51.70 20.20 74.30 1800 54.10 22.00 76.00 2400 56.10 24.00 76.90 3000 58.30 26.00 77.70
Toplam 100.00 44.50 100.00
Şekil 6.27’den görülebileceği gibi, iri boyutlu kömürün flotasyonunda, çalışma
parametrelerinin optimum değerleri, şlam kömürün flotasyonuna göre rakamsal olarak
farklılık göstermektedir. Örneğin optimum toplayıcı (gazyağı) miktarı, şlam kömürün
153
flotasyonu için 1800 g/t iken, iri kömürün flotasyonu için 1200 g/t’dur. Toplayıcı
sarfiyatının şlam kömür flotasyonuna göre daha düşük olmasının nedeni, flotasyonda iri
boyutlu tanelerin toplam yüzey alanın ince boyutlu tanelere göre daha düşük olmasından
kaynaklanmıştır. Başka bir deyişle, ince boyutlu taneler büyük özgül yüzey alanları nedeni
ile daha fazla toplayıcının emilmesine neden olmuştur. Bir diğer neden ise, şlam kömürün
yoğun miktarda kil içermesi ve toplayıcının killer tarafından emilmiş olmasıdır. Sonuç
olarak, siklojet hücresinde iri kömürün flotasyonunda toplayıcı tüketimi şlam kömür
flotasyonuna göre %25-%30 arasında daha düşük olmaktadır.
İri Kömür
Şlam Kömür
40
50
60
70
80
90
600 1200 1800 2400 3000 3600
Gazyağı Miktarı (g/t)
Ya
na
bilir
Ve
rim
(%
)
Şekil 6.27 Gazyağı miktarının yanabilir verimlere etkisi.
6.6.2 Optimum Köpürtücü Miktarının Belirlenmesi
İri kömür ile farklı miktarlardaki köpürtücülerle yapılan deneylerden elde edilen sonuçlar
Çizelge 6.21 ve Şekil 6.28’de verilmektedir. Deneyler aşağıdaki koşullar altında
yapılmıştır:
Kömür Numunesi : İri Kömür
Köpürtücü (MIBC) Miktarı : 100, 150, 200, 250, 300 g/t
Konik Jet Uzunluğu : 10 cm
Konik Tüp Daldırma Derinliği : 18 cm
154
Kesitsel Hava Hızı : 0.2 cm/s
Toplayıcı (Gazyağı) Miktarı : 1200 g/t
Köpük Kalınlığı : 15 cm
Pülpte Katı Oranı : %8
Yıkama Suyu Hızı : 0.05 cm/s
Kıvamlandırma Süresi : 7 dk
Çizelge 6.21’den görülebileceği gibi, MIBC miktarının 100 g/t’dan 300 g/t’a arttırılmasıyla
yanabilir verim %52’den %76.60’a yükselmiştir. Temiz kömür kül içeriği ise sırasıyla
%15.10 ve %24 bulunmuştur. MIBC miktarının çok yüksek olması durumunda yanabilir
verim ve ürün külü artmaktadır. Bu yüzden optimum toplayıcı miktarı 200 g/t seçilmiştir.
Bu köpürtücü miktarında yanabilir verim %74.30; temiz kömür kül içeriği ise %20.20
bulunmuştur.
Çizelge 6.21 Köpürtücü miktarındaki değişimin etkileri.
Köpürtücü (MIBC) Miktarı (g/t)
Temiz Kömür Miktarı (%)
Temiz Kömür Külü (%)
Yanabilir Verim (%)
100 34.00 15.10 52.00 150 43.30 16.70 65.00 200 51.70 20.20 74.30 250 53.90 22.00 75.80 300 55.90 24.00 76.60
Toplam 100.00 44.50 100.00
Şekil 6.28’den görülebileceği gibi, iri boyutlu kömürün flotasyonunda, çalışma
parametrelerinin optimum değerleri, şlam kömürün flotasyonuna göre rakamsal olarak
farklılık göstermektedir. Örneğin optimum köpürtücü (MIBC) miktarı, şlam kömürün
flotasyonu için 250 g/t iken, iri kömürün flotasyonu için 200 g/t’dur. Köpürütücü
sarfiyatının şlam kömür flotasyonuna göre daha düşük olmasının nedeni, flotasyonda iri
boyutlu tanelerin toplam yüzey alanın ince boyutlu tanelere göre daha düşük olmasından
kaynaklanmıştır. Başka bir deyişle, ince boyutlu taneler büyük özgül yüzey alanları nedeni
ile daha fazla köpürtücünün emilmesine neden olmuştur. Bir diğer neden ise, şlam
kömürün yoğun miktarda kil içermesi ve köpürtücünün killer tarafından emilmiş olmasıdır.
Sonuç olarak, siklojet hücresinde iri kömürün flotasyonunda köpürtücü tüketimi şlam
kömür flotasyonuna göre %25-%30 arasında daha düşük olmaktadır.
155
İri Kömür
Şlam Kömür
40
50
60
70
80
90
100 150 200 250 300 350
MIBC Miktarı (g/t)
Ya
nab
ilir
Ve
rim
(%
)
Şekil 6.28 MIBC miktarının yanabilir verime etkisi.
6.6.3 Optimum Pülpte Katı Oranın Belirlenmesi
İri kömür ile farklı pülpte katı oranlarında yapılan deneylerden elde edilen sonuçlar
Çizelge 6.22 ve Şekil 6.29’de verilmektedir. Deneyler aşağıdaki koşullar altında
yapılmıştır:
Kömür Numunesi : İri Kömür
Pülpte Katı Oranı : %4, 6, 8, 10
Konik Jet Uzunluğu : 10 cm
Konik Tüp Daldırma Derinliği : 18 cm
Kesitsel Hava Hızı : 0.2 cm/s
Toplayıcı (Gazyağı) Miktarı : 1200 g/t
Köpürtücü (MIBC) Miktarı : 200 g/t
Köpük Kalınlığı : 15 cm
Pülpte Katı Oranı : %8
Yıkama Suyu Hızı : 0.05 cm/s
Kıvamlandırma Süresi : 7 dk
156
Çizelge 6.22’den görülebileceği üzere, pülpte katı oranın %4’den %10 çıkarılmasıyla
birlikte, yanabilir verimde önemli bir değişiklik olmamıştır. %4 katı oranında yanabilir
verim %70.50, %10 katı oranında yanabilir verim %70.60 bulunmuştur. Ancak temiz
kömür kül içeriği %18.80’den %21.90’a yükselmiştir. Temiz kömür kül içeriği ve yanabilir
verim gözönüne alınarak optimum pülpte katı oranı %8 seçilmiştir.
Çizelge 6.22 Pülpte katı oranındaki değişimin etkileri.
Pülpte Katı Oranı (%)
Temiz Kömür Miktarı (%)
Temiz Kömür Külü (%)
Yanabilir Verim (%)
4 48.17 18.80 70.50 6 49.90 19.50 72.40 8 51.66 20.20 74.30 10 50.15 21.90 70.60
Toplam 100.00 44.50 100.00
Şekil 6.29’dan görülebileceği üzere, iri boyutlu kömürün flotasyonunda pülpte katı oranı,
şlam boyutlu kömürün flotasyonundaki pülpte katı oranına göre daha yüksektir. Başka bir
deyişle, siklojet hücresinde iri kömürün flotasyonu için daha büyük katı oranlarında
çalışılabilmektedir. Bunun nedeni iri tanelerin yüzey alanlarının ince tanelere göre daha
küçük olması ve flotasyonda köpük yüzeyini daha az sarması ile açıklanabilir.
İri Kömür
Şlam Kömür
50
55
60
65
70
75
80
4 6 8 10
Pülpte Katı Oranı (%)
Ya
na
bilir
Ve
rim
(%
)
Şekil 6.29 Katı oranının yanabilir verime etkisi.
157
6.6.4 Optimum Köpük Kalınlığının Belirlenmesi
İri kömür ile farklı köpük kalınlıklarında yapılan deneylerden elde edilen sonuçlar Çizelge
6.23’de verilmektedir. Deneyler aşağıdaki koşullar altında yapılmıştır:
Kömür Numunesi : İri Kömür
Köpük Kalınlığı : 5,10, 15, 20 cm
Konik Jet Uzunluğu : 10 cm
Konik Tüp Daldırma Derinliği : 18 cm
Kesitsel Hava Hızı : 0.2 cm/s
Toplayıcı (Gazyağı) Miktarı : 1200 g/t
Köpürtücü (MIBC) Miktarı : 200 g/t
Pülpte Katı Oranı : %8
Yıkama Suyu Hızı : 0.05 cm/s
Kıvamlandırma Süresi : 7 dk
Çizelge 6.23 Köpük kalınlığındaki değişimin etkileri.
Köpük Kalınlığı (cm)
Temiz Kömür Miktarı (%)
Temiz Kömür Külü (%)
Yanabilir Verim (%)
5 60.60 26.90 79.90 10 55.60 22.50 77.70 15 51.70 20.20 74.30 20 37.20 16.40 56.00
Toplam 100.00 44.50 100.00
Şekil 6.30 Şlam kömür ve iri kömürün flotasyonunda oluşan köpük tabakası görüntüsü.
158
Siklojet hücresinde, iri kömürünün flotasyonunda; ulaşılabilen en yüksek köpük kalınlığı
25 cm’dir. Ancak bu kalınlığa nadiren ulaşılabilmekte ve temiz kömür miktarı çok düşük
(%18.40) olmaktadır. Şlam kömür flotasyonunda ise köpük kalınlığı 30 cm’e kadar
çıkabilmektedir. Bunun nedeni, Şekil 6.30’da şematize edildiği gibi, ince boyutlu tanelerin
güçlü kabarcık-tanecik bağları oluşturması ve ince tane boyutları nedeniyle birbirlerine
kenetli köpükler meydana getirebilmesidir. Oysa iri boyut flotasyonunda hem taneler
köpüğe daha zayıf bağlarla bağlanmakta hem de iri boyutlarıyla (ağırlıklarıyla) köpük
stabilitesini ve köpük formunu kolaylıkla bozabilmektedir.
6.7 SİKLOJET HÜCRESİNDE ŞLAM KÖMÜR VE İRİ KÖMÜR
NUMUNELERİNİN OPTİMUM KOŞULLARDA FLOTASYONU
Şlam ve iri kömürünün siklojet hücresinde flotasyonu için optimum tasarım ve çalışma
parametreleri Çizelge 6.24’de verilmiştir. Bu koşullar altında, farklı sürelerde (30, 60 ve 90
saniye) yapılan deney sonuçları Çizelge 6.25’de verilmiştir. Buna göre; şlam kömür için
30, 60 ve 90 saniyelik flotasyon süreleri sonunda sırasıyla %8.90, %11.32 ve %16.72 küllü
temiz kömürler %47.95, %72.95 ve %79.47 yanabilir verimle kazanılabilmektedir. Diğer
taraftan, iri boyutlu kömürün 30, 60 ve 90 saniyelik flotasyonunu sonucunda sırasıyla
%15.00, %20.21 ve %28.11 küllü kömürler %48.80, %74.30 ve %86.10 yanabilir verimle
kazanılabilmektedir.
Çizelge 6.24 Optimum tasarım ve çalışma parametreleri.
Siklojet Hücresi Tasarım ve Çalışma Parametreleri
Şlam Kömür İri Kömür
Hücre Çapı/Hücre Boyu (cm) 54/90 54/90 Konik Tüp Çapı (cm) 32 32 Besleme Basıncı (kPa) 60 60 Hava Hızı (cm/s) 0.2 0.2 Konik Jet Uzunluğu (cm) 10 10 Konik Tüp Daldırma Derinliği (cm) 15-20 15-20 Yıkama Suyu Hızı (cm/s) 0.1 0.05 Toplayıcı (Gazyağı) Miktarı (g/t) 1800 1200 Köpürtücü (MIBC) Miktarı (g/t) 250 200 Bastırıcı (g/t) / pH 0 / 6.5-7.5 0 / 6.5-7.5 Pülpte Katı Oranı (%) 6 8 Köpük Kalınlığı (cm) 20 15
159
Şlam ve iri boyutlu kömürün siklojet hücresinde değişik sürelerdeki flotasyonunda, ayırma
verimleri sırasıyla 43.04 ile 63.18 ve 39.80 ile 54.60 arasında değişmektedir. Buna göre,
siklojet hücresinde şlam boyutlardaki flotasyonun daha verimli olduğu söylenebilir. Her iki
kömür numunesi için ayırma veriminin en yüksek değerleri 60 saniyelik flotasyon süresi
sonunda elde edilmiş olup, bu sürenin altındaki veya üstündeki flotasyon sürelerinde ya
ürün külü aşırı artmakta ya da ayırma veriminde ciddi düşüşler meydana gelmektedir.
Tek kademeli zenginleştirmede (flotasyon süresi 30 saniye iken) artığın içerisindeki
yanabilir kayıp oldukça (%52.05 veya %51.22) fazladır. Bu yüzden, siklojet hücresinden
elde edilen ilk artık en az 1 sefer daha sistemden geçirilmelidir.
Çizelge 6.25 Optimum koşullar altında yapılan flotasyon deneylerinin sonuçları.
Kömür Numunesi
Flotasyon Süresi
(s)
Ürünler
Miktar
(%)
Kül
(%)
Yanabilir Verim
(%)
Ayırma Verimi
(%)
Temiz Kömür 26.95 8.90 47.95 43.04
30 (Kaba Flt.)
Artık 73.05 63.52 52.05 -
Temiz Kömür 42.12 11.32 72.95 63.18
60
(I.Süpürme) Artık 58.88 76.07 27.05
-
Temiz Kömür 48.86 16.72 79.47 62.73
Şlam
Kömür
(-212 µm) 90
(II.Süpürme) Artık 51.14 79.45 20.53
-
Toplam -
- 100.0 48.80 -
-
Temiz Kömür 29.40 15.00 48.80 39.80
30
(Kaba Flt.) Artık 70.60 56.41 51.22
-
Temiz Kömür 47.70 20.20 74.30 54.60
60
(I.Süpürme) Artık 52.30 66.70 25.70
-
Temiz Kömür 61.30 28.11 86.10 50.80
İri Kömür
(-1000 µm)
90
(II.Süpürme) Artık 38.70 70.50 13.90
-
Toplam
-
- 100.0 44.50 -
-
Şekil 6.31’de siklojet hücresinin iri ve ince boyutlardaki Zonguldak kömürünün tek
süpürmeli flotasyonunda kül giderme başarıları gösterilmiştir. Açıkça görüleceği üzere,
ince boyutlu kömürlerden kül uzaklaştırma başarısı iri kömürlere göre daha yüksek
160
olmaktadır. Örneğin; 60 saniyelik flotasyon süresi sonucunda şlam kömürden kül giderme
başarısı %76.80 iken, iri kömürden %54.60’dır. Bu durumun bir nedeni, iri boyutlu
kömürlerin yeterince serbest tanelerden oluşmamış olması (ara ürün bulundurması) ve
bağlı tanelerle birlikte köpük ürününe geçmiş olmasıdır. Zira, aynı kömürün ince taneli
olması durumunda kül giderme başarısı %76.80’lere yükselebilmektedir.
81.176.8
65.866.3
54.6
36.9
0
20
40
60
80
100
30 60 90
Flotasyon Süresi (s)
Kü
l G
ide
rme
(%
)
Şlam Kömür
İri Kömür
Şekil 6.31 Şlam kömür ve iri kömür için flotasyon süresinin kül giderimine etkisi.
Siklojet hücresinde, optimum koşullar altında şlam ve iri boyutlu kömürlerle yapılan deney
sonuçları release eğrisi ile karşılaştırmalı olarak Şekil 6.32’de verilmiştir. Siklojetten elde
edilen sonuçların eğrilere yakınlık derecelerinden de görülebileceği gibi, her iki kömür için
de oldukça iyi sonuçlar alınmıştır. Ancak, şlam boyutlu kömürün flotasyonunda sonuçlar
release eğrisine daha yakındır. Buna göre, siklojet hücresi, şlam kömürlerinin
zenginleştirilmesi için ideal bir flotasyon makinasıdır. Bunun altında yatan temel neden,
siklojet hücresinin çalışma mekanizması gereği “şlamla kaplanmayı” büyük ölçüde
önlemiş olmasıdır. Siklojet hücresinde, gerek hidrosiklon içerisindeki santrifuj kuvvetleri,
gerekse jetin çıkışı esnasında meydana gelen kesme kuvvetleri killerle kaplı kömür
tanelerini “ön yıkama işlemine” tabi tutmaktadır (Şekil 6.33). Bu yolla killerinden
serbestleşen kömür tanecikleri siklojet hücresinde oluşturulan kabarcıklarla daha verimli
bir şekilde yüzdürülebilmektedir. Ayrıca, konik jetin köpük tabakası içerisinde fışkırması
161
ve köpüğü yoğun bir şekilde keserek titreştirmesi de kül düşüşünde önemli etkiye sahiptir.
Ancak, bu titreşim iri boyutlu kömürün flotasyonunda “zayıf tanecik-kabarcık” bağlarını
bozmakta ve az da olsa verimin düşmesine neden olmaktadır.
Şlam Kömür
Release
İri Kömür
Release
30
40
50
60
70
80
90
100
5 10 15 20 25 30 35 40 45 50
Temiz Kömür Külü (%)
Ya
na
bilir
Ve
rim
(%
)
İri Kömür
Siklojet
Şlam
Kömür
Şekil 6.32 Siklojet hücresi sonuçlarının release eğrisi ile karşılaştırılması.
Şekil 6.33 Siklojet ve mekanik hücrede killerle kaplı tanenin hareketi.
162
6.8 SİKLOJET HÜCRESİNDE KÜKÜRT GİDERME ÇALIŞMALARI
Bu başlık altında Dursunbey (Balıkesir) ve Azdavay (Kastamonu) kömürlerinden piritik
kükürdün ve külün uzaklaştırılması için siklojet hücresinde değişik tasarım ve çalışma
parametreleri ile optimizasyon deneyleri yapılmıştır.
Dursunbey ve Azdavay kömür numuneleri, tesiste herhangi bir işleme tabi tutulmamış
olup, ocaktan çıkarılan kömürden alınmıştır. Laboratuara getirildikten sonra maksimum
tane boyutu 10 cm olan bu kömürler önce çeneli kırıcıdan, daha sonra konik kırıcıdan
geçirilmiştir. Flotasyon beslemesi için kömürün tamamı kademeli olarak merdaneli
öğütücü ile 212 µm’nin altına indirilmiştir. Öğütülen kömür örneklerinin yaklaşık %60’ı
150 µm’nin altındadır. Çok ince boyutun flotasyonda sorun yaratması nedeniyle öğütme
yeterli görülmüş ve daha ince öğütme yapılmamıştır.
Azdavay kömürü, bundan önceki çalışmalarda kullanılan Zonguldak kömürü gibi bitümlü
bir kömürdür. Bu bakımdan, Zonguldak kömürü için geçerli olan parametrelerin tamamı
Azdavay kömürü için de geçerlidir. Dursunbey kömürü ise linyit kömürü olup, gerek
reaktif tüketimi gerekse köpük kalınlığı bakımından bitümlü kömürlere göre farklılık
göstermektedir. Bu durum Şekil 6.34’de verilen resimlerde de açıkça görülmektedir.
Şekil 6.34 Dursunbey ve Azdavay kömürlerinin flotasyonunda köpük görüntüsü.
Azdavay kömürünün flotasyonunda yoğun ve sağlam bir köpük tabakası elde edilmekte
iken, Dursunbey kömürünün düşük hidrofobluğu nedeniyle daha güçsüz bir köpük tabakası
elde edilmiştir. Deneyler sırasında, Azdavay kömürünün flotasyonunda en yüksek köpük
163
tabakası yüksekliği 30 cm, Dursunbey kömüründe ise en yüksek köpük kalınlığı 12 cm
olarak ölçülmüştür.
Dursunbey kömürünün kuru bazda kül içeriği %33.6, kükürt içeriği ise %2.4’tür. Toplam
kükürdün %1.82 gibi yüksek bir oranı piritik kükürtten, %0.08’i ise sülfat kükürdündün
oluşmaktadır. Azdavay kömürünün ise kül içeriği %29.4, kükürt içeriği %1.6’dır. Toplam
kükürdün %0.8’i piritik kükürtten, %0.18’i ise sülfat kükürdünden oluşmaktadır.
Dursunbey ve Azdavay kömürlerinin yıkanabilirliğinin saptanması amacıyla Şekil 6.35’de
verilen akım şeması ile numunelere release test uygulanmıştır. Testler 3 litrelik Humbold
Wedag tipi klasik flotasyon teknesinde %10 katı içeren pülp ile (300 gr kömür ile)
yapılmıştır.
Şekil 6.35 Release test akım şeması.
Dursunbey kömürünün çok zor yüzmesi (düşük hidrofobitesi) nedeniyle yüksek
miktarlarda toplayıcı (Gazyağı) ve köpürtücü (MIBC) ilave edilmiştir. Ayrıca,
kıvamlandırma süresi diğer kömürlere göre daha yüksek (12 dakika) tutulmuştur.
Dursunbey kömürü için toplam gazyağı ilavesi 6 kg/t, MIBC miktarı ise 300 g/t’dur. Diğer
taraftan, bitümlü bir kömür olan Azdavay kömürünün çok kolay yüzebilmesi nedeniyle
oldukça düşük oranlarda gazyağı ve MIBC ilave edilmiştir. İlave edilen Gazyağı ve MIBC
miktarı sırasıyla 600 g/t ve 80 g/t’dur. Azdavay kömürünün flotasyonunda; karıştırma hızı
(900-1000 dev/dak) nispeten Dursunbey kömürünün karıştırma hızına (1400-1500
164
dev/dak) göre daha düşük tutulmuştur. Deneylerde bastırıcı kullanılmamıştır. Release test
deneyleri sonuçlarından çizilen eğriler sırasıyla Şekil 6.36 ve Şekil 6.37’de gösterilmiştir.
Dursunbey
Kömürü
Azdavay
Kömürü
0
20
40
60
80
100
5 10 15 20 25 30 35
Temiz Kömür Külü (%)
Ya
na
bilir
Ve
rim
(%
)
Şekil 6.36 Temiz kömür külüne bağlı olarak yanabilir verimin değişimi.
Dursunbey
Kömürü
Azdavay
Kömürü
0
20
40
60
80
100
1,2 1,4 1,6 1,8 2,0 2,2 2,4 2,6 2,8
Temiz Kömür Kükürt İçeriği (%)
Ya
na
bilir
Ve
rim
(%
)
Şekil 6.37 Temiz kömür kükürt içeriğine bağlı olarak yanabilir verimin değişimi.
165
Release eğrilerinden de görülebileceği gibi, kömür kazanımı arttıkça (yani flotasyon süresi
uzadıkça), hem temiz kömürün kül içeriği hemde kükürt içeriği artmaktadır. Örneğin,
Dursunbey kömüründe ağırlıkça kazanımı %15.17 iken temiz kömür külü %8.01, toplam
kükürt içeriği ise %1.82’dir. Ağırlıkça kazanım %55.38’e çıktığı zaman temiz kömür kül
ve kükürt içeriği sırasıyla %20.35 ve %2.47’ye çıkmaktadır. Benzer durum Azdavay
kömürü için de geçerli olup, ağırlıkça kazanımın %16.33’den %87.33’e çıkması ile temiz
kömür külü %5.71’den %21.27’ye çıkmaktadır. Kükürt ise %1.51’den %1.72’ye
yükselmektedir. Bu durum, Dursunbey ve Azdavay kömürlerindeki kükürdün de belirli
ölçüde kül gibi davrandığının bir göstergesidir.
6.8.1 Siklojet Hücresinde Dursunbey Kömür Numunesinin Flotasyonu İçin Tasarım
ve Çalışma Parametrelerinin Optimizasyonu
Yapılan ön çalışmalarla, piritik kükürt giderimi üzerinde önemli etkiye sahip olan 5 farklı
tasarım ve çalışma parametresi optimize edilmiştir. Bu parametreler sırasıyla, konik jet
yüksekliği, yıkama suyu hızı, köpürtücü tipi, pH ve köpük kalınlığıdır. Diğer
parametrelerin kükürt giderimi üzerine önemli bir etkisinin olmamaması nedeni ile burada
ayrıntılı olarak ele alınmamıştır.
6.8.1.1 Optimum Konik Jet Uzunluğunun Belirlenmesi
Siklojet hücresinde oluşturulan konik jetin uzunluğu kükürt gideriminde önemli bir etkiye
sahiptir. Çünkü hücrede meydana gelen merkezi girdap akımı, konik jetin oluşturduğu
santrifuj kuvvetlerinin etkisiyle oluşturulur. Girdap akımının hızı veya şiddeti, doğrudan
konik jetin uzunluğuyla ilişkilidir. Genel olarak konik jet uzunluğu azaltıldıkça, girdap
akımının hızı veya şiddeti artmaktadır. Siklojet hücresinde gırdap akımının hızının tespiti
için içi hava ile dolu mika bir baloncuk kullanılmıştır. Gırdap akımının varlığında bu
baloncuğun hücrenin çeperleri boyuca hareket süresi ölçülmüştür. Jet yüksekliğinin
azalmasıyla bu baloncuğun hücre yüzeyinde daha hızlı hareket ettiği, jet yüksekliğinin
arttırılmasıyla hızının yavaşladığı tespit edilmiştir. Ayrıca pülpte katı oranın arttırılması da,
az da olsa girdap akımının hızını yavaşlatmaktadır. Bir tam dönüş süresi baz alınarak, %2
katı oranında baloncuğun ölçülen hızları; 0, 5 ve 10 cm’lik konik jet uzunlukları için
sırasıyla 30, 12 ve 3 cm/s bulunmuştur. 10 cm’in üzerindeki jet uzunluklarında girdap
akımı tamamen durmakta ve doğrusal bir jet akışı meydana gelmektedir. Bu durum, diğer
166
durumlarla karşılaştırmalı olarak Şekil 6.38’de gösterilmiştir. Hidrosiklon apeksinin
hücreye 3 cm daldırılması durumunda ise, 7 cm/s’lik bir hız elde edilmiştir. Daha derin
apeks daldırma derinliğinde hız daha da azalmaktadır. Şekil 6.39’da %0 (yalnız su) ve %2
katı oranı için girdap akımının görüntüleri gösterilmiştir.
Şekil 6.38 Jet yüksekliğine bağlı olarak köpük dönüş hızı ve emilen hava miktarları.
Şekil 6.39 Siklojet hücresindeki girdap akımının görüntüsü.
Farklı konik jet uzunluklarında yapılan flotasyon deneylerinin sonuçları Çizelge 6.26’da ve
Şekil 6.40, Şekil 6.41 ve Şekil 6.42’de gösterilmiştir. Deney koşulları aşağıda verilmiştir:
Kömür Numunesi : Dursunbey Kömürü
Konik Jet Uzunluğu : 0, 4, 8, 12, 16 cm
Pülp Besleme Basıncı : 60 kPa
167
Konik Tüp Daldırma Derinliği : 18 cm
Kesitsel Hava Hızı : 0.2 cm/s
Topayıcı (Gazyağı) Miktarı : 7 kg/t
Köpürtücü (MIBC) Miktarı : 0.4 kg/t
Köpük Kalınlığı : 8 cm
Pülpte Katı Oranı : % 8
Yıkama Suyu Hızı : 0.05 cm/s
Kıvamlandırma Süresi : 10 dk
Deney sonuçlarına göre; konik jet uzunluğunun 0, 4, 8, 12 ve 16 cm olması durumunda,
temiz kömürün piritik kükürt içerikleri sırasıyla %0.76, 0.88, 0.97, 1.14 ve 1.62
olmaktadır. Piritik kükürt giderme oranları ise 0, 4, 8 12 ve 16 cm’lik jet uzunlukları için
sırasıyla %58.24, 51.65, 46.70, 37.36 ve 10.99 bulunmuştur. Benzer jet uzunlukları için,
temiz kömür külündeki azalma oranları ise sırasıyla %40.77, %41.61, %42.75, %40.86 ve
%33.18’dir.
Sonuç olarak, jet yüksekliğinin azaltılması ile hem piritik kükürt hemde kül giderimi
artmıştır. Ancak, buna bağlı olarak yanabilir verim de azalmıştır.
Çizelge 6.26 Konik jet uzunluğundaki değişimin etkileri.
Konik Jet Uzunluğu
(cm)
Temiz Kömür Miktarı
(%)
Temiz Kömür Külü
(%)
Temiz Kömür Piritik Kükürt
(%)
Yanabilir Verim
(%)
Küldeki Azalma
(%)
Piritik Kükürtteki
Azalma
(%) 0 32.83 19.90 0.76 39.60 41.77 58.24 4 42.79 19.62 0.88 51.80 41.61 51.65 8 43.66 18.90 0.97 53.32 42.75 46.70 12 45.29 19.87 1.14 54.65 40.86 37.36 16 45.64 22.45 1.62 53.30 33.18 10.99
Toplam 100.00 33.60 1.82 100.00 100.00 100.00
Konik jet yüksekliğinin azaltılması ile her ne kadar piritik kükürt ve kül giderimi artmış
olsa da, aynı durum kömür kazanımı için geçerli değildir. Çizelge 6.26’dan görülebileceği
gibi konik jet uzunluğunun azaltılmasıyla ağırlıkça kazanım da azalmıştır. Konik jet
uzunluğunun 0, 4, 8, 12 ve 16 cm olması durumunda, sırasıyla ağırlıkça kazanımlar
168
%32.88, %42.86, %43.72, %45.35, %45.71 bulunmuştur. Jet yüksekliğinin 0 cm olması
durumunda ise yanabilir verim %39.60’a kadar düşmüştür.
20
30
40
50
60
0 4 8 12 16 20
Konik Jet Uzunluğu (cm)
Ya
na
bilir
Ve
rim
(%
)
Şekil 6.40 Konik jet uzunluğunun yanabilir verime etkisi.
10
20
30
40
50
60
0 4 8 12 16 20
Konik Jet Uzunluğu (cm)
Pir
itik
Kü
kü
rtte
ki A
za
lma (
%)
Şekil 6.41 Konik jet uzunluğunun piritik kükürtteki azalmaya etkisi.
169
0,3
0,6
0,9
1,2
1,5
1,8
2,1
0 4 8 12 16 20
Konik Jet Uzunluğu (cm)
T. K
. P
iritik
Kü
kü
rt İç
eriğ
i (%
)
Şekil 6.42 Konik jet uzunluğuna bağlı olarak temiz kömür piritik kükürt içeriği.
Şekil 6.40 ve Şekil 6.41’de görülebileceği üzere, makul bir yanabilir verimle en yüksek
piritik kükürt giderimini sağlayan 8 cm’lik bir konik jet yüksekliği optimum değer olarak
kabul edilmiştir. Söz konusu yükseklikte, yanabilir verim %53.32, piritik kükürtteki
azalma %46.70’dir. Temiz kömür külündeki azalma ise %42.75 bulunmuştur. Şekil
6.42’den görüleceği üzere, 8 cm’lik konik jet yüksekliğinde temiz kömürün piritik kükürt
içeriği %0.97’dir.
6.8.1.2 Optimum Yıkama Suyu Hızının Belirlenmesi
Siklojet hücresinde kül ve piritik kükürt giderme deneylerinde jet tipi yıkama suyu sistemi
kullanılmıştır. Yıkama suyu, oluşan girdap akımının etkinliğini arttıracak şekilde hücre
yüzeyine 4-5 cm yükseklikten ve yatayla 10-200 açı yapacak şekilde verilmiştir. Bu yolla
hücre yüzeyinde meydana gelen girdap akımının şiddeti belli ölçüde arttırılmıştır. Yapılan
ön çalışmalarda, dik verilen yıkama suyunun az da olsa girdap akımının etkinliğini (yada
hızını) azalttığı görülmüştür.
170
Siklojet hücresinde, farklı yıkama suyu hızlarında yapılan deneylerin sonuçları Çizelge
6.27’de ve Şekil 6.43, Şekil 6.44 ve Şekil 6.45’de gösterilmiştir. Deney koşulları ise
aşağıda verilmiştir.
Kömür Numunesi : Dursunbey Kömürü
Yıkama Suyu Hızı : 0.05, 0.10, 0.20, 0.30 cm/s
Pülp Besleme Basıncı : 60 kPa
Konik Jet Uzunluğu : 8 cm
Konik Tüp Daldırma Derinliği : 15 cm
Kesitsel Hava Hızı : 0.2 cm/s
Topayıcı (Gazyağı) Miktarı : 7 kg/t
Köpürtücü (MIBC) Miktarı : 0.4 kg/t
Köpük Kalınlığı : 8 cm
Pülpte Katı Oranı : % 8
Kıvamlandırma Süresi : 10 dk
Çizelge 6.27 Yıkama suyu hızındaki değişimin etkileri.
Yıkama Suyu Hızı
(cm/s)
Temiz Kömür Miktarı
(%)
Temiz Kömür Külü
(%)
Temiz Kömür Piritik Kükürt
(%)
Yanabilir Verim
(%)
Küldeki Azalma
(%)
Piritik Kükürtteki
Azalma (%)
0.00 44.91 21.20 1.10 53.30 36.90 39.56 0.05 43.61 20.21 0.90 52.40 39.85 50.55 0.10 42.53 19.76 0.83 51.40 41.19 54.40 0.20 39.15 19.10 0.74 47.70 43.15 59.34 0.30 33.63 18.70 0.65 41.18 44.35 64.29
Toplam 100.00 33.60 1.82 100.00 100.00 100.00
Çizelge 6.27’den görüleceği üzere, yıkama suyunun 0 ile 0.3 cm/s hızları arasında
değiştirilmesi durumunda yanabilir verim %53.30 ile %41.18 arasında değişmekte iken,
piritik kükürtteki azalma %39.56 ile %64.29 arasında değişmektedir. Küldeki azalma ise
%36.90 ile 44.35 arasında değişmiştir. Yüksek yıkama suyu hızlarında hem piritik kükürt
hemde kül giderimi daha yüksek olmaktadır (Şekil 6.45). Bu durum, Dursunbey
kömürünün piritik kükürdünün yıkama suyu ile yıkanabildiğinin bir göstergesidir. Başka
bir deyişle, köpüğe taşınan piritik kükürt, gangı oluşturan hidrofil kül gibi yıkanabilmekte
171
ve pülpe geri düşerek köpük ürünün piritik kükürt içeriğini azaltmaktadır. Bu mekanizma
Şekil 6.46’de şematik olarak gösterilmiştir. Şekil 6.46’ye göre, kül ve pirit taneleri kömüre
göre daha az hidrofob olduklarından yıkama suyuyla birlikte yıkanabilmektedir.
35
40
45
50
55
60
0,0 0,1 0,2 0,3 0,4
Yıkama Suyu Hızı (cm/s)
Ya
na
bilir
Ve
rim
(%
)
Şekil 6.43 Yıkama suyu hızının yanabilir verime etkisi.
30
40
50
60
70
80
0,00 0,10 0,20 0,30 0,40
Yıkama Suyu Hızı (cm/s)
Pir
itik
Kü
kü
rtte
ki A
za
lma
(%
)
Şekil 6.44 Yıkama suyu hızının piritik kükürtteki azalmaya etkisi.
172
30
40
50
60
70
80
0,00 0,10 0,20 0,30 0,40
Yıkama Suyu Hızı (cm/s)
Pir
itik
Kü
kü
rtte
ki A
za
lma
(%
)
Şekil 6.45 Yıkama suyu hızının temiz kömür piritik kükürt içeriğine etkisi.
Şekil 6.46 Yıkama suyunun kül ve piritik kükürdü yıkama mekanizması.
0.20 ve 0.30 cm/s gibi yüksek yıkma suyu hızlarında yüksek piritik kükürt ve kül
giderimleri sağlanmasına rağmen, yanabilir verimde (veya kömür kazanımında) ciddi
düşüşler meydana gelmiştir. Örneğin; yıkama suyu hızının sırası ile 0.00, 0.05, 0.10, 0.20
ve 0.30 cm/s’ye yükseltilmesi ile yanabilir verim %53.30, %52.40, %51.40, %47.70 ve
173
%41.18 olacak şekilde azalmıştır. Yanabilir verim, kül ve piritik kükürt giderimi gözönüne
alınarak optimum yıkama suyu hızı 0.1 cm/s olarak belirlenmiştir.
6.8.1.3 Optimum Köpürtücü Tipinin Belirlenmesi
Siklojet hücresinde kullanılan toplayıcının cinsi, konsantrenin piritik kükürt ve kül
içeriğini çok fazla etkilemezken, özellikle köpürtücü cinsi konsantrenin piritik kükürt
içeriğini önemli ölçüde etkilemektedir.
Genellikle gevşek ve iri boyutlu kabarcık oluşturan köpürtücüler (2EH gibi), ince, sağlam
ve sık kabarcık oluşturan köpürtücülere (Dowfroth-250) göre daha düşük küllü ve piritik
kükürtlü ürünler vermektedir. Buradaki temel neden, sık ve ince boyutlu kabarcıklar
arasından pirit taneciklerinin daha kolay köpük ürününe taşınmasıdır. Şekil 6.47’de
Dursunbey linyiti için yoğun mekanik taşınamaya neden olan Dowfroth-250 ve iri boyutlu
ve gevşek kabarcık oluşturan 2EH’un köpük görüntüleri gösterilmiştir.
Şekil 6.47 Dursunbey linyitinin Dowfroth-250 ve 2EH ile flotasyonu.
Dursunbey kömürünün siklojet hücresinde flotasyonunda MIBC, Dowfroth-250, Çamyağı
ve 2-Etil Hegzanol olmak üzere 4 farklı tipte köpürtücü denemiştir. Köpürtücülerin
%50’lik solüsyonları ile pH değerleri ölçülmüştür. Buna göre, MIBC ve 2EH yaklaşık
olarak 7 pH değerinde (nötr) iken, Çamyağı pH 6’da (asidik), Dowfroth-250 ise pH 8
(bazik) olarak bulunmuştur. Deneylerin sonuçları Çizelge 6.28’de sayısal olarak ve Şekil
6.48, Şekil 6.49, Şekil 6.50 ve Şekil 6.51’de grafikler halinde gösterilmiştir. Deney
koşulları ise aşağıda verilmiştir:
174
Kömür Numunesi : Dursunbey Kömürü,
Köpürtücü Tipi : MIBC, 2EH, Çamyağı, Dowfroth-250
Köpürtücü Miktarı : 0.1, 0.2, 0.3, 0.4, 0.5 kg/t
Pülp Besleme Basıncı : 60 kPa
Konik Jet Uzunluğu : 13 cm
Topayıcı (Gazyağı) Miktarı : 7 kg/t
Köpük Kalınlığı : 8 cm
Pülpte Katı Oranı : % 8
Yıkama Suyu Hızı : 0.05 cm/s
Kıvamlandırma Süresi : 10 dk
Çizelge 6.28 Köpürtücü tipine bağlı olarak köpürtücü miktarındaki değişimin etkileri.
Köpürtücü Tipi
İlave Miktarı
(g/t)
Temiz Kömür Miktarı
(%)
Temiz Kömür Külü
(%)
Temiz Kömür Piritik Kükürt
(%)
Yanabilir Verim
(%)
Küldeki Azalma
(%)
Piritik Kükürtteki
Azalma
(%) 100 28.82 18.20 0.80 35.50 45.83 56.04 200 35.41 18.80 0.82 43.30 44.05 54.95 300 39.59 19.00 0.81 48.30 43.45 55.49 400 42.73 19.70 0.84 51.68 41.37 53.85
MIBC
500 44.46 20.87 0.90 52.98 37.89 50.55 100 31.81 19.00 0.97 38.80 43.45 46.70 200 37.57 19.40 1.00 45.60 42.26 45.05 300 41.42 20.00 1.07 49.90 40.48 41.21 400 44.85 21.23 1.12 53.20 36.82 38.46
Dowfroth-250
500 46.90 23.55 1.24 54.00 29.91 31.87 100 27.55 17.70 0.97 34.15 47.32 46.70 200 34.01 18.00 0.99 42.00 46.43 45.60 300 38.56 18.90 1.00 47.10 43.75 45.05 400 40.99 19.00 1.08 50.00 43.45 40.66
Çamyağı
500 42.50 20.00 1.20 51.20 40.48 34.07 100 25.70 16.80 0.70 32.20 50.00 61.54 200 32.31 17.60 0.73 40.10 47.62 59.89 300 37.06 18.30 0.80 45.60 45.54 56.04 400 39.82 19.00 0.81 48.58 43.45 55.49
2-Etil
Hegzanol
500 42.50 19.70 0.84 51.40 41.37 53.85 Toplam - 100.00 33.60 1.82 100.00 100.00 100.00
Şekil 6.48’den görülebileceği üzere, en düşük piritik kükürtlü kömürler sırasıyla 2EH,
MIBC, Çamyağı ve Dowfroth-250 ile elde edilmiştir. Belirli bir köpürtücü
konsantrasyonunda ise en yüksek yanabilir verim değerleri sırasıyla Dowfroth-250, MIBC,
Çamyağı ve 2EH ile elde edilmiştir.
175
Optimum miktar olarak belirlenen 400 g/t Dowfroth-250, MIBC, Çamyağı ve 2EH
ilavelerinde yanabilir verimler sırasıyla %53.20, %51.60, %50.00 ve %48.58 iken, temiz
kömürün piritik kükürt içeriği sırasıyla %1.12, %0.84, %1.08 ve %0.81 bulunmuştur. Buna
göre, flotasyonda Dowfroth-250, MIBC, Çamyağı ve 2-etil hegzonal’un kullanılması
durumunda, piritik kükürtteki azalma oranları sırasıyla %38.46, %53.85, %40.66 ve
%55.49’dur (Şekil 6.49). Sonuçlardan görülebileceği gibi, piritik kükürt giderimi
bakımından alkol tipi ve nötr pH değeri veren MIBC ve 2EH yaklaşık olarak benzer
sonuçlar vermişlerdir.
Her iki köpürtücü tipinin sağladığı yanabilir verim değerlerine baktığımız zaman,
MIBC’nin 2EH’a göre oldukça yüksek yanabilir verim değerleri sağladığını görmekteyiz.
Bu yanabilir verim değerleri de sırasıyla %51.68 ve %48.58 bulunmuştur.
MIBCDowfroth-250Çamyağı
2EH
30
35
40
45
50
55
60
100 200 300 400 500 600
Köpürtücü Miktarı (g/t)
Ya
na
bilir
Ve
rim
(%
)
Şekil 6.48 Farklı köpürtücü tipinin ve miktarının yanabilir verime etkisi.
176
40.6638.46
53.85 55.49
0
10
20
30
40
50
60
MIBC Dowfroth-250 Çamyağı 2-Etil Hegzanol
Pir
itik
Kü
kü
rtte
ki A
za
lma
(%
)
Şekil 6.49 Köpürtücü tipine bağlı olarak piritik kükürtteki azalmalar.
MIBC
Dowfroth-250
Çamyağı
2EH
30
35
40
45
50
55
60
65
100 200 300 400 500 600
Köpürtücü Miktarı (g/t)
Pir
itik
Kü
kü
rtte
ki A
za
lma
(%
)
Şekil 6.50 Farklı köpürtücü tipinin ve miktarının piritik kükürtteki azalmaya etkisi.
MIBC ile Dowfroth-250’nin kullanıldığı flotasyon çalışmalarında, performansın yanabilir
verim yönünden karşılaştırılması durumunda, her iki köpürtücü tipinin yaklaşık olarak
benzer sonuçlar verdiği görülmektedir. Örneğin, 400 g/t’luk bir köpürtücü dozajında MIBC
177
ile yanabilir verim değeri %51.68 iken, Dowfroth-250 ile %53.20’dir. Diğer taraftan hem
kül hem de piritik kükürt giderimi bakımından MIBC köpürtücüsü oldukça iyi sonuçlar
vermiştir. MIBC ile temiz kömür kül içeriği %19.70, piritik kükürt içeriği ise %0.84 iken,
Dowfroth-250 köpürtücüsü ile temiz kömür kül ve piritik kükürdü sırasıyla %21.23 ve
%1.12’dir. MIBC köpürtücüsünün kül ve piritik kükürtte meydana getirdiği azalmalar
sırasıyla %41.37 ve %53.85 iken, Dowfroth 250’nin kül ve piritik kükürtte meydana
getirdiği azalma sırasıyla %36.82 ve %38.46’dır.
43.45
36.82
41.37 43.45
0
10
20
30
40
50
MIBC Dowfroth-250 Çamyağı 2-Etil Hegzanol
Kü
lde
ki A
za
lma
(%
)
Şekil 6.51 Köpürtücü tipine bağlı olarak küldeki azalmalar.
Çamyağı’nın diğer köpürtücülerle karşılaştırılması durumunda, ne yanabilir verim
yönünden ne de kükürt ve kül giderimi yönünden diğerlerine göre daha iyi olduğunu
söylemek mümkündür. Çamyağı, diğer köpürtücülere göre orta derecede iyi olan bir
köpürtücüdür. MIBC ile karşılaştırılması durumunda ise hem verim hem de kül ve kükürt
giderimi yönünden daha başarısızdır. Dowfroth-250 ile karşılaştırılması durumunda ise
verim yönünden daha zayıftır.
Sonuç olarak sistem için değişik köpürtücülerin kullanılması mümkün olmakla birlikte,
bundan sonraki çalışmalar için 400 g/t MIBC kullanımı en uygun köpürtücü miktarı ve
cinsi olarak belirlenmiştir.
178
6.8.1.4 Optimum pH Değerinin Belirlenmesi
Yapılan pek çok çalışmada, piritik kükürdü bastırmak için kolay bulunur ve zararsız olması
nedeniyle kireç (CaO) tercih edilmektedir. Kireç ilavesinin amacı, ortamı bazik yaparak
piritin bastırılmasını sağlamasıdır. Piritin asidik ortamda daha kolay yüzmesi nedeniyle
böyle bir yol izlenmektedir (Leja 1982, Chander and Aplan 1989, Kawatra and Eisele
1997, Demirbaş 2002, Bentli ve Kaya 2004).
Farklı pH’larda yapılan deneylerin sonuçları Çizelge 6.29’da ve Şekil 6.52, Şekil 6.53 ve
6.54’de gösterilmiştir. Tüm deneyler aşağıdaki koşullar altında yapılmıştır:
Kömür Numunesi : Dursunbey Kömürü
pH Değeri : 3, 5, 7, 9, 11
Pülp Besleme Basıncı : 60 kPa
Konik Jet Uzunluğu : 6 cm
Konik Tüp Daldırma Derinliği : 15 cm
Topayıcı (Gazyağı) Miktarı : 7 kg/t
Köpürtücü (MIBC) Miktarı : 0.4 kg/t
Köpük Kalınlığı : 8 cm
Pülpte Katı Oranı : % 8
Yıkama Suyu Hızı : 0.05 cm/s
Çizelge 6.29 pH değerindeki değişimin etkileri.
pH
Değeri
Temiz Kömür Miktarı
(%)
Temiz Kömür Külü
(%)
Temiz Kömür Piritik Kükürt
(%)
Yanabilir Verim
(%)
Küldeki Azalma
(%)
Piritik Kükürtteki
Azalma
(%) 3 40.45 20.10 0.98 48.60 40.18 46.15 5 42.00 19.68 0.87 50.80 41.43 52.20 7 42.77 19.69 0.85 51.73 41.41 53.30 9 41.47 19.75 0.89 50.12 41.22 56.59
11 40.95 21.60 0.81 48.28 35.71 55.49 Toplam 100.00 33.60 1.82 100.00 100.00 100.00
179
30
35
40
45
50
55
60
3 5 7 9 11 13
pH Değeri
Ya
na
bilir
Ve
rim
(%
)
Şekil 6.52 pH değerinin yanabilir verime etkisi.
30
35
40
45
50
55
60
3 5 7 9 11 13
pH Değeri
P. K
ük
ürt
tek
i A
za
lma
(%
)
Şekil 6.53 pH değerinin piritik kükürtteki azalmaya etkisi.
Çizelge 6.29’daki deney sonuçlarına göre, genel olarak pH değeri artıkça temiz kömürün
piritik kükürt içeriği azalmıştır. Ancak, belli bir pH değerinden sonra piritik kükürt
giderimi değişmemiştir. Asidik bir ortamda (pH 3 iken) temiz kömürün piritik kükürt
180
içeriği %0.98 iken, bazik bir ortamda (pH 9 iken) piritik kükürt içeriği %0.89 olmaktadır.
Temiz kömürün kül içeriğinin pH değeri ile değişimi incelendiğinde, 5-9 aralığında külün
çok fazla değişmediği, çok düşük ve çok yüksek pH’larda ortam koşullarının bozulması
nedeniyle temiz kömür kül içeriğinin arttığı görülmüştür. Örneğin, pH 7’de temiz kömür
külü %19.69 iken, pH 11’de %21.60’a yükselmiştir.
0,6
0,8
1,0
1,2
1,4
3 5 7 9 11 13
pH Değeri
Pir
itik
Kü
kü
rt İç
eriğ
i (%
)
Şekil 6.54 pH değerlerinin temiz kömür piritik kükürt içeriğine etkisi.
Şekil 6.52’den, pH değerinin değişimine bağlı olarak yanabilir verimdeki değişime
bakıldığı zaman, çok yüksek ve çok düşük pH değerlerinde yanabilir verimin düştüğü
görülmüştür. Başka bir deyişle, ortamın çok asidik veya bazik olması kömür kazanımını
olumsuz yönde etkilemiştir. En yüksek yanabilir verim ise pH 6-7 civarında elde edilmiştir.
Bu aralıkta yanabilir verim değeri yaklaşık %51’dir. pH’nın 3 ve 11 olması durumunda ise
yanabilir verimler sırasıyla %49.60 ve %49.28 bulunmuştur.
Sonuç olarak, siklojet flotasyonu için en uygun pH değeri yanabilir verim, kül ve kükürt
giderimi açısından farklılık göstermektedir. Dursunbey kömürünün temizlenmesinde
özellikle piritik kükürdün giderimi hedeflendiği için optimum pH değeri 9 olarak
seçilmiştir. Ancak, piritik kükürt giderimi göz ardı edildiğinde, yanabilir verim daha
yüksek olduğu için doğal pülp pH’sında çalışılması daha uygundur.
181
6.8.1.5 Optimum Köpük Kalınlığının Belirlenmesi
Bundan önce yapılan deneylerde (şlam ve iri kömürde) olduğu gibi, köpük kalınlığının
arttırılması ile temiz kömürün külü önemli ölçüde azalmaktadır. Ancak, Dursunbey
kömürünün düşük hidrofobluğu nedeniyle çok yüksek köpük tabakaları elde edilememiştir.
Bu yüzden, siklojet hücresinde elde edilen en yüksek köpük kalınlığı yaklaşık 12-13 cm
kadardır. Bu da özellikle kül ve piritik kükürt giderimini önemli ölçüde etkilemiştir.
Siklojet hücresinde, değişik köpük kalınlıklarında yapılan deney sonuçları Çizelge 6.30’da
ve Şekil 6.54, Şekil 6.55 ve Şekil 6.56’de gösterilmiştir. Deney koşulları ise aşağıda
verilmiştir:
Kömür Numunesi : Dursunbey Kömürü
Köpük Kalınlığı : 4, 6, 8, 10, 12 cm
Pülp Besleme Basıncı : 60 kPa
Konik Jet Uzunluğu : 6 cm
Konik Tüp Daldırma Derinliği : 15 cm
Topayıcı (Gazyağı) Miktarı : 7 kg/t
Köpürtücü (MIBC) Miktarı : 0.4 kg/t
Pülpte Katı Oranı : % 8
pH Değeri : 9
Yıkama Suyu Hızı : 0.05 cm/s
Çizelge 6.30 Köpük kalınlığındaki değişimin etkileri.
Köpük Kalınlığı
(cm)
Temiz Kömür Miktarı
(%)
Temiz Kömür Külü (%)
Temiz Kömür P.
Kükürt (%)
Yanabilir Verim
(%)
Küldeki Azalma
(%)
Piritik Kükürtteki
Azalma (%)
4 49.28 27.10 1.02 54.10 19.35 43.96 6 45.87 24.00 0.88 52.50 28.57 51.65 8 42.30 19.75 0.79 51.12 41.22 56.59 10 35.33 19.00 0.72 43.10 43.45 60.44 12 16.70 18.10 0.69 20.60 46.13 62.09
Toplam 100.00 33.60 1.82 100.00 100.00 100.00
Çizelge 6.30’dan görülebileceği üzere, köpük kalınlığının 2 cm’den 12 cm’e çıkarılmasıyla
hem piritik kükürt hem de kül giderimi önemli ölçüde artmıştır. Köpük kalınlığının 4 cm
182
olması durumunda, temiz kömür kül ve kükürt içeriği sırasıyla %27.10 ve %1.02
bulunmuştur. Köpük kalınlığının 12 cm’e çıkarılması durumunda ise temiz kömür külü
%18.10’a, piritik kükürt içeriği ise %0.69’a düşmüştür.
20
25
30
35
40
45
50
55
60
4 6 8 10 12 14
Köpük Kalınlığı (cm)
Ya
nab
ilir
Ve
rim
(%
)
Şekil 6.55 Köpük kalınlığının yanabilir verime etkisi.
30
35
40
45
50
55
60
65
70
4 6 8 10 12 14
Köpük Kalınlığı (cm)
Pir
itik
Kü
kü
rtte
ki A
za
lma (%
)
Şekil 6.56 Köpük kalınlığının piritik kükürtteki azalmaya etkisi.
183
Köpük kalınlığına bağlı olarak temiz kömür külündeki azalmanın en büyük ve en küçük
değerleri sırasıyla %46.13 ve %19.35 iken, piritik kükürtteki azalma değerleri sırasıyla
%62.09 ve %43.96’dır. O halde, flotasyonda mekanik yada hidrolik olarak taşınan kül ve
piritik kükürdü önemli ölçüde yüksek köpük kalınlıklarıyla gidermek mümkün olmaktadır.
0,0
0,4
0,8
1,2
1,6
2,0
4 6 8 10 12 14
Köpük Kalınlığı (cm)
Pir
itik
Kü
kü
rt İç
eriğ
i (%
)
Şekil 6.57 Köpük kalınlığının temiz kömür piritik kükürt içeriğine etkisi.
Yanabilir verim değerlerine baktığımız zaman en yüksek kül ve piritik kükürt gideriminin
olduğu durumda (12 cm köpük kalınlığında), yanabilir verim en düşük değerini almış ve
%20.60 bulunmuştur. Köpük kalınlığının sırasıyla 10, 8, 6 ve 4 cm’e düşürülmesiyle
yanabilir verimler sırasıyla %43.10, %51.12, % 52.50 ve %54.10 bulunmuştur.
Deney sonuçlarından da görülebileceği gibi, köpük kalınlığının arttırılması ile hem kül
hem de piritik kükürt önemli ölçüde giderilmiştir. Ancak, linyit kömürünün flotasyonunda
çok yüksek köpük kalınlıklarının elde edilememesi önemli bir dezavantaj oluşturmuştur.
Öyle ki, yüksek kül ve kükürt giderimine rağmen, çok yüksek olmayan bir köpük
tabakasında bile (örneğin 12 cm gibi), yanabilir verimi önemli ölçüde azaltmıştır. Sonuç
olarak, sistem için en uygun köpük kalınlığı 8 cm olarak belirlenmiştir.
184
6.8.2 Siklojet Hücresinde Azdavay Kömür Numunesinin Flotasyonu İçin Tasarım ve
Çalışma Parametrelerinin Optimizasyonu
Azdavay bitümlü kömürü, Dursunbey linyit kömürüne göre oldukça kolay yüzebilen ve
siklojet hücresinde oldukça yüksek köpük kalınlıkları verebilen bir kömürdür. Bu kömürün
piritik kükürt %0.80, sülfatik kükürt içeriği ise %0.18’dir. Kül içeriği %29.40’dır.
Azdavay kömür numunesinin siklojet hücresinde flotasyonunda çeşitli paramerelerin
değişimi ile elde edilen kül değişimi şlam kömürün flotasyonunda olduğu gibi sonuçlar
vermiştir. Bunun temel nedeni, Azdavay kömürü ve şlam kömürün kolay yüzebilen
bitümlü kömür olmasıdır. Deneylerde kullanılan Azdavay kömürünün ve şlam kömürün
tane boyutu da benzer olup, -212 µm’dir. Bu yüzden, flotasyon işleminde tasarım ve
çalışma parametrelerin değişimi, her iki kömür numunesinin flotasyonunda da benzer
değişimler meydana getirmiştir.
6.8.2.1 Optimum Konik Jet Uzunluğunun Belirlenmesi
Siklojet hücresinde farklı konik jet uzunluklarında yapılan flotasyon deneylerinin sonuçları
Çizelge 6.31’de verilmiştir. Deneyler aşağıdaki koşullar altında yapılmıştır.
Kömür Numunesi : Azdavay Kömürü
Konik Jet Uzunluğu : 0, 4, 8, 12, 16 cm
Pülp Besleme Basıncı : 60 kPa
Konik Tüp Daldırma Derinliği : 15 cm
Kesitsel Hava Hızı : 0.2 cm/s
Topayıcı (Gazyağı) Miktarı : 1000 g/t
Köpürtücü (MIBC) Miktarı : 150 g/t
Köpük Kalınlığı : 20 cm
Pülpte Katı Oranı : % 6
Yıkama Suyu Hızı : 0.05 cm/s
Kıvamlandırma Süresi : 5 dk
Çizelge 6.31’deki sonuçlardan görüleceği üzere; konik jet uzunluğunun 0, 4, 8, 12 ve 16
cm olması durumunda, temiz kömürün piritik kükürt içerikleri sırasıyla %0.38, 0.40, 0.42,
0.49 ve 0.55 olmaktadır. Piritik kükürtteki azalma oranları ise 0, 4, 8 12 ve 16 cm’lik jet
185
uzunlukları için sırasıyla %52.50, 50.00, 47.50, 38.75 ve 31.25 bulunmuştur. Benzer jet
uzunlukları için, temiz kömür külündeki azalma oranları ise sırasıyla %461.90, %62.21,
%62.59, %61.73 ve %59.86 olmaktadır.
Deney sonuçlarına göre, konik jet yüksekliği azaldıkça, piritik kükürt giderimi artmıştır.
Ancak jet yüksekliğine bağlı olarak yanabilir verim de düşme eğilimindedir. Bu bakımdan,
yanabilir verim de göz önüne alınarak, 8 cm’lik bir konik jet yüksekliği optimum değer
olarak seçilmiştir.
Çizelge 6.31 Konik jet uzunluğundaki değişimin etkileri.
Konik Jet Uzunluğu
(cm)
Temiz Kömür Miktarı
(%)
Temiz Kömür Külü
(%)
Temiz Kömür P.
Kükürt (%)
Yanabilir Verim
(%)
Küldeki Azalma
(%)
Piritik Kükürtteki
Azalma (%)
0 34.43 11.20 0.38 43.30 61.90 52.50 4 55.60 11.11 0.40 70.00 62.21 50.00 8 56.40 11.00 0.42 71.10 62.59 47.50 12 57.38 11.25 0.49 72.13 61.73 38.75 16 54.59 11.80 0.55 68.20 59.86 31.25
Toplam 100.00 29.40 0.80 100.00 100.00 100.00
6.8.2.2 Optimum Yıkama Suyu Hızının Belirlenmesi
Siklojet hücresinde farklı yıkama suyu hızlarında yapılan flotasyon deneylerinin sonuçları
Çizelge 6.32’de verilmiştir. Deneyler aşağıdaki koşullar altında yapılmıştır.
Kömür Numunesi : Azdavay Kömürü
Yıkama Suyu Hızı : 0, 0.05, 0.1, 0.2, 0.3 cm/s
Konik Jet Uzunluğu : 8, 12, 16 cm
Pülp Besleme Basıncı : 60 kPa
Konik Tüp Daldırma Derinliği : 15 cm
Kesitsel Hava Hızı : 0.2 cm/s
Topayıcı (Gazyağı) Miktarı : 1000 g/t
Köpürtücü (MIBC) Miktarı : 150 g/t
Köpük Kalınlığı : 20 cm
Pülpte Katı Oranı : % 6
Yıkama Suyu Hızı : 0.05 cm/s
Kıvamlandırma Süresi : 5 dk
186
Çizelge 6.31’deki sonuçlardan görüleceği üzere; yıkama suyu hızının 0’dan 0.30 cm/s’ye
çıkarılmasıyla, piritik kükürt içeriği %0.54’den 0.31’e düşmüştür. Temiz kömür kül içeriği
ise %13.20’den %7.65’e düşmüştür. Ancak benzer düşüş yanabilir verim değeri için de
geçerli olup, yanabilir verim % 73’den %58.80’e düşmüştür. Bu bakımdan, yanabilir verim
de göz önüne alınarak, 0.10 cm/s’lik yıkama suyu hızı optimum yıkama suyu hızı olarak
kabul edilmiştir.
Çizelge 6.32 Yıkama suyu hızındaki değişimin etkileri.
Yıkama Suyu Hızı
(cm/s)
Temiz Kömür Miktarı
(%)
Temiz Kömür Külü
(%)
Temiz Kömür P.
Kükürt (%)
Yanabilir Verim
(%)
Küldeki Azalma
(%)
Piritik Kükürtteki
Azalma (%)
0.00 59.38 13.20 0.54 73.00 55.10 32.50 0.05 57.76 11.97 0.48 72.02 59.29 40.00 0.10 56.40 11.00 0.42 71.10 62.59 47.50 0.20 50.68 9.45 0.37 65.00 67.86 53.75 0.30 44.95 7.65 0.31 58.80 73.98 61.25
Toplam 100.00 29.40 0.80 100.00 100.00 100.00
6.8.2.3 Optimum Köpük Kalınlığının Belirlenmesi
Siklojet hücresinde farklı yıkama suyu hızlarında yapılan flotasyon deneylerinin sonuçları
Çizelge 6.33’de verilmiştir. Deneyler aşağıdaki koşullar altında yapılmıştır.
Kömür Numunesi : Azdavay Kömürü
Köpük Kalınlığı : 10, 15, 20, 25, 30 cm
Yıkama Suyu Hızı : 0.1 cm/s
Konik Jet Uzunluğu : 8, 12, 16 cm
Pülp Besleme Basıncı : 60 kPa
Konik Tüp Daldırma Derinliği : 15 cm
Kesitsel Hava Hızı : 0.2 cm/s
Topayıcı (Gazyağı) Miktarı : 1000 g/t
Köpürtücü (MIBC) Miktarı : 150 g/t
Pülpte Katı Oranı : % 6
Yıkama Suyu Hızı : 0.05 cm/s
Kıvamlandırma Süresi : 5 dk
187
Çizelge 6.33’den görülebileceği üzere, köpük kalınlığının 10, 15, 20, 25 ve 30 cm olacak
şekilde arttırılmasıyla; temiz kömür piritik kükürt içeriği sırasıyla %0.54, 0.50, 0.41, 0.38
ve 0.34 şeklinde azalmakta iken, temiz kömür kül içeriği %15.50, 13.30, 11, 9.96 ve 8.80
şeklinde azalmıştır. Yanabilir verim değerleri ise sırasıyla %71.75, 72, 71.10, 67.70 ve
42.70 bulunmuştur. Piritik kükürt, kül ve yanabilir verim dikkate alınarak optimum köpük
kalınlığı 20 cm seçilmiştir.
Çizelge 6.33 Köpük kalınlığındaki değişimin etkileri.
Köpük Kalınlığı
(cm)
Temiz Kömür Miktarı
(%)
Temiz Kömür Külü (%)
Temiz Kömür P.
Kükürt (%)
Yanabilir Verim
(%)
Küldeki Azalma
(%)
Piritik Kükürtteki
Azalma (%)
10 59.95 15.50 0.54 71.75 47.28 32.50 15 58.63 13.30 0.50 72.00 54.76 37.50 20 56.40 11.00 0.41 71.10 62.59 48.75 25 53.08 9.96 0.38 67.70 66.12 52.50 30 33.06 8.80 0.34 42.70 70.07 57.50
Toplam 100.00 29.40 0.80 100.00 100.00 100.00 6.8.3 Siklojet Hücresinde Dursunbey ve Azdavay Kömürlerinin Optimum Koşullarda
Flotasyonu
Dursunbey ve Azdavay kömürlerinin siklojet hücresinde flotasyonu için optimum tasarım
ve çalışma koşulları Çizelge 6.34’de verilmiştir. Bu değerlerden, Dursunbey kömürünün
Azdavay kömürüne göre çok zor yüzdüğü ve çok yüksek miktarlarda toplayıcı ve
köpürtücü sarfiyatına neden olduğu görülmektedir. Dursunbey kömüründe optimum
toplayıcı miktarı 7000 g/t iken, Azdavay kömüründe 1000 g/t’dur. Tüketilen MIBC miktarı
ise sırasıyla 400 g/t ve 150 g/t’dur.
Dursunbey kömürünün köpük kalınlığı Azdavay kömürüne göre yaklaşık 2 kat daha düşük
bulunmuştur. Bunun nedeni Dursunbey kömürünün daha az hidrofob olmasıdır. Bu durum
çalışılan pülpte katı oranlarını da etkilemiş ve optimum katı oranları Dursunbey kömürü
için %8, Azdavay kömürü için %6 olarak tespit edilmiştir.
Optimum koşullar altında farklı sürelerde, by-pass açık bir şekilde 30 (kaba flotasyon), 60
(I.süpürme) ve 90 (II.süpürme) saniyelik fotasyon süreleri sonucunda elde edilen ürünlere
ait sonuçlar Çizelge 6.27’de verilmiştir. Çizelge 6.27’den; Dursunbey kömürü için 30, 60
188
ve 90 saniyelik flotasyon süreleri sonunda sırasıyla %13.78, %19.75 ve %24.10 küllü
temiz kömürler %28.80, %51.12 ve %62.80 yanabilir verimle kazanılmıştır. 30, 60 ve 90
saniyelik flotasyon sürelerinde elde edilen temiz kömür toplam kükürt içerikleri ise
sırasıyla %1.16, %1.20 ve %1.48 bulunmuştur.
Çizelge 6.34 Dursunbey ve Azdavay kömürlerinin flotasyonu için optimum koşullar.
Siklojet Hücresi Tasarım ve Çalışma Parametreleri
Dursunbey Kömürü (Linyit)
Azdavay Kömürü (Bitümlü Kömür)
Hücre Çapı/Hücre Boyu (cm) 54/90 54/90 Konik Tüp Çapı (cm) 32 32 Besleme Basıncı (kPa) 60 60 Hava Hızı (cm/s) 0.2 0.2 Konik Jet Uzunluğu (cm) 8 8 Konik Tüp Daldırma Derinliği (cm) 20 20 Yıkama Suyu Hızı (cm/s) 0.1 0.1 Toplayıcı (Gazyağı) Miktarı (g/t) 7000 1000 Köpürtücü (MIBC) Miktarı (g/t) 400 150 Çalışma PH’sı 9 8.5 Pülpte Katı Oranı (%) 8 6 Köpük Kalınlığı (cm) 8 20
Optimum koşullar altında 30, 60 ve 90 saniyelik flotasyon sürelerinde yapılan deney
sonuçları Çizelge 6.35’de verilmiştir. Çizelge 6.35’den görülebileceği gibi; Dursunbey
kömürü için 30, 60 ve 90 saniyelik flotasyon süreleri sonunda sırasıyla %13.78, %19.75 ve
%24.10 küllü temiz kömürler %28.80, %51.12 ve %62.80 yanabilir verimle
kazanılabilmektedir.
30, 60 ve 90 saniyelik flotasyon süreleri için piritik kükürtteki azalma değerleri sırasıyla
%59.34, %57.14, %41.76; toplam kükürtteki azalma değerleri ise sırasıyla %51.67,
%50.00 ve %38.33 bulunmuştur.
189
Çizelge 6.35 Dursunbey ve Azdavay kömürlerinin optimum koşulda flotasyon sonuçları.
Kömür
Numunesi
Flotasyon Süresi
(Saniye)
Ürünler Miktar
(%)
Kül
(%)
Toplam Kükürt
(%)
Yanb. Verim
(%)
Temiz Kömür 22.18
13.78 1.16 28.80
30
(Kaba Flot.) Artık 77.82
39.25 2.75 71.20
Temiz Kömür 42.30
19.75 1.20 51.12
60
(I.Süpürme) Artık 57.70
43.75 3.28 48.88
Temiz Kömür 54.94
24.10 1.48 62.80
Dursunbey kömürü
90
(II. Süpürme) Artık 45.06
45.18 3.52 37.20
Toplam -
- 100.0
33.60 2.40 -
Temiz Kömür 33.33
7.65 0.81 43.60
30
(Kaba Flot.) Artık 66.67
40.27 1.99 56.40
Temiz Kömür 56.40
11.00 0.83 71.10
60
(I.Süpürme) Artık 43.60
53.20 2.60 2.90
Temiz Kömür 73.74
14.88 0.95 88.90
Azdavay Kömürü
90
(II.Süpürme) Artık 26.26
70.16 3.42 11.10
Toplam -
- 100.0
29.40 1.60 -
Çizelge 6.35’den görülebileceği üzere, siklojet hücresinde Dursunbey kömürünün
flotasyonunda, 60 saniyelik optimum bir flotasyon süresi sonunda; makul bir yanabilir
verimle, kül %33.60’dan %19.75’e, toplam kükürt ise %2.40’tan %1.20’ye
düşürülebilmektedir.
Azdavay kömürü için 30 (Kaba), 60 (I.Süpürme) ve 90 (II.Süpürme) saniyelik flotasyon
süreleri sonunda sırasıyla %7.65, %11.00 ve %14.88 küllü temiz kömürler %43.60,
%71.10 ve %88.90 yanabilir verimle kazanılmıştır. Toplam kükürt içerikleri ise sırasıyla
%0.81, 0.83 ve 0.95 bulunmuştur. Her iki kömür numunesinin flotasyonundan da
görüldüğü gibi, flotasyon kademesinin arttırılması ile elde edilen temiz kömürün hem külü
hemde piritik kükürt içeriği artmaktadır. Başka bir deyişle, kül arttıkça piritik kükürt
içeriği de artma eğilimindedir.
190
59.34
41.76
57.14
37.50
52.5055.00
0
10
20
30
40
50
60
70
80
30 60 90
Flotasyon Süresi (s)
Pir
itik
Kü
kü
rtte
ki A
za
lma
(%
)
Dursunbey Kömürü
Azdavay Kömürü
Şekil 6.58 Flotasyon süresine bağlı olarak piritik kükürtteki azalma oranları.
Şekil 6.58’de siklojet hücresinde flotasyon süresine bağlı olarak, Dursunbey ve Azdavay
kömürlerinden piritik kükürtteki azalma oranları gösterilmiştir. Şekil 6.58’de
görülebileceği gibi, flotasyon süresi arttıkça piritik kükürt giderimi azalmaktadır.
Dursunbey kömürü için 30 saniyelik bir flotasyon süresinde piritik kükürtteki azalma
%59.34 iken; 60 saniye sonunda %57.14 ve 90 saniye sonunda %41.76 değerine
düşmektedir. 30, 60 ve 90 saniyelik flotasyon sürelerinde Azdavay kömüründeki pirirtik
kükürt azalma oranları ise sırasıyla %55, %52.50 ve %37.50 olarak bulunmuştur.
Siklojet hücresinde optimum koşullarda, Dursunbey ve Azdavay kömürlerinin
flotasyonundan elde edilen sonuçlar release eğrisi ile karşılaştırmalı olarak Şekil 6.59 ve
6.60’da gösterilmiştir.
Şekil 6.59’dan görülebileceği gibi, siklojet hücresi özellikle bitümlü bir kömür olan
Azdavay kömürünün flotasyonunda oldukça iyi sonuçlar vermiştir. Siklojet hücresinde
Dursunbey kömürünün flotasyon sonuçları, release eğrisi ile karşılaştırıldığında Azdavay
kömürünün flotasyon sonuçları kadar iyi sonuç vermemiştir. Başka bir deyişle, kömür
tiplerinin realease eğrisine yakınlık derecelerine bakılırsa, Dursunbey kömürünün siklojet
hücresinde flotasyonu çok başarılı değildir. Bunun temel nedeni, Siklojet hücresinin köpük
zonunda meydana gelen titreşimin ve yıkama suyunun “zayıf tanecik-kabarcık” bağlarını
bozmuş olmasıdır. Başka bir deyişle, konik jetin köpük zonu içerisinden geçişi esnasında
191
oluşan “titreşim” ve “yoğun karışma” kabarcığa zayıf bağlarla bağlı olan hidrofobluğu
düşük linyit taneciklerinin de kolayca kopmasına neden olmuş ve pülpe geri düşürmüştür.
Dursunbey kömürünün flotasyonunda elde edilen düşük köpük kalınlığı, konik jetin köpük
zonunda daha yoğun bir karışma sağlamasına neden olmuş ve daha yüksek tanecik-
kabarcık kopmaları meydana getirerek kömür kazanımını düşürmüştür.
Dursunbey
Kömürü
Release
Azdavay
Kömürü
Release
Dursunbey
Kömürü
Siklojet
Azdavay
Kömürü
Siklojet
0
20
40
60
80
100
5 10 15 20 25 30
Temiz Kömür Külü (%)
Ya
nab
ilir
Ve
rim
(%
)
Şekil 6.59 Siklojet sonuçlarının kül bakımından release eğrisi ile karşılaştırılması.
Şekil 6.60’dan her iki kömür numunesi için kükürt giderimine baktığımız zaman, klasik
flotasyona göre daha iyi sonuçların elde edildiğini görmekteyiz. Bunun altında yatan temel
neden, düşük jet yüksekliğinde (< 5 cm) oluşturulan siklonik jet hareketi, sistemde bulunan
yıkama suyunun varlığı ve yüksek köpük kalınlıklarının (özellikle Azdavay kömürünün
flotasyonunda) elde edilebilmesidir. Ayrıca, siklojet hücresinde fışkıran pülpün köpük
zonu içerisinden geçmesi ve köpüğü titreştirmesi de kül gibi davranan piritik kükürdün
pülpe geri düşmesine olanak sağlamıştır. Diğer taraftan, uygun pH aralığında (8-9)
çalışılması da piritik kükürdün belli ölçüde giderilmesinde avantaj sağlamaktadır.
192
Azdavay
Kömürü
Release
Azdavay
Kömürü
Siklojet
Dursunbey
Linyiti
Release
Dursunbey
Kömürü
Siklojet
0
20
40
60
80
100
0,5 0,8 1,0 1,3 1,5 1,8 2,0 2,3 2,5 2,8 3,0
Temiz Kömür Kükürt İçeriği (%)
Ya
na
bilir
Ve
rim
(%
)
Şekil 6.60 Siklojet sonuçlarının piritik kükürt bakımından release eğrisi ile karşılaştırması.
193
BÖLÜM 7
SİKLOJET HÜCRESİ FLOTASYON PERFORMANSININ MEKANİK VE
KOLON FLOTASYONU HÜCRELERİ İLE KARŞILAŞTIRILMASI
Bundan önceki çalışmalarda siklojet flotasyon hücresinin şlam boyutlu kömürlerin
temizlenmesinde yüksek verim ve düşük kül içerikli temiz kömürler vermesi nedeni ile
özellikle bu boyutta karşılaştırma yapılması uygun görülmüştür. Buradaki amaç, şlam
kömürlerinin temizlenmesi için en uygun olabilecek flotasyon makinesinin tespitidir.
7.1 DENEYLERDE KULLANILAN NUMUNENIN ÖZELLİKLERİ
Deneylerde, Zonguldak merkeze bağlı özel bir maden işletmesinin kömür hazırlama
tesisinde hidrosiklon ünitesinden çıkan çok ince boyutlu şlam kömürler kullanılmıştır.
Sözkonusu tesiste, toz diye tabir edilen ve %90’ı 1 mm’nin altında olan kömürler önce 350
mm’lik bir hidrosiklona beslenmekte ve siklon üst akımı ürün “şlam kömür” olarak
nitelendirilmektedir. Bu şlamlar piyasa koşullarına göre zaman zaman düşük fiyatlarla
Çatalağzı Termik Santralına satılmakta veya daha sonra değerlendirmek üzere
stoklanmaktadır. Zonguldak ilindeki diğer bazı tesislerde ise bu şlamlar artık olarak
derelere akıtılmaktadır. Şlam kömürünün kısa kimyasal analizi ve tane boyut dağılımına
göre kül içerikleri Çizelge 7.1 ve Çizelge 7.2’de verilmiştir.
Çizelge 7.1 Deneylerde kullanılan şlam kömür numunesinin kimyasal analizi.
Analizler Orijinal Kömürde Kuru Kömürde
Toplam Nem (%) Kül (%) Uçucu Madde (%) Sabit Karbon (%) Toplam Kükürt (%) Üst Isıl Değer (kcal/kg) Alt Isıl Değer (kcal/kg)
33.00 32.70 14.40 19.90 0.50 2901 2600
- 48.80 21.40 29.80 0.70 4330 4178
194
Çizelge 7.2 Şlam kömür numunesinin boyut dağılımı ve boyut gruplarında kül içerikleri.
Elek Açıklığı
(µm)
Miktar
(%)
Kül
(%)
Yanabilir Verim
Dağılımı (%)
Toplamlı Miktar
(%)
Toplamlı Kül
(%)
Toplamlı Yanabilir
Verim (%)
-300+212 -212+150 -150+75 -75+53 -53+38 -38
2.50 2.30 9.70 5.10 5.10
75.20
9.00 9.10
13.50 23.50 27.90 59.10
4.40 4.10 16.40 7.60 7.20 60.20
2.50 4.80 14.60 19.70 24.80 100.0
9.00 9.00
12.00 15.00 17.60 48.80
4.40 8.60
25.00 32.70 39.80 100.0
Toplam 100.0 48.80 100.0 - - -
Şlam kömürünün nihai yıkanabilirlik sınırlarının tespiti için Dell (1964) tarafından
geliştirilmiş olan “release test” uygulanmıştır. Release testin yapılış yöntemi Şekil 7.1’de
gösterilmiştir. Release test Humbold-Wedag tipi laboratuar ölçekli klasik bir flotasyon
teknesinde yapılmıştır. Pülpte katı oranı %8, karıştırma hızı 900-1200 dev/dak’dır.
Kullanılan gazyağı miktarı 1500 g/t, MIBC miktarı ise 200 g/t’dur. Release testten elde
edilen sonuçlar Çizelge 7.3’de verilmiştir.
Şekil 7.1 Release test yönteminin akım şeması.
195
Çizelge 7.3 Zonguldak şlam kömürünün release flotasyon testi sonuçları.
Test No
Miktar (%)
Kül (%)
Toplamlı Miktar (%)
Toplamlı Kül (%)
Yanabilir Verim (%)
1 28.70 6.80 28.70 6.80 52.30 2 9.70 13.20 38.40 8.40 68.70 3 6.50 34.10 44.90 12.10 77.10 4 4.50 54.90 49.50 16.10 81.10 5 11.70 69.90 61.20 26.40 88.00 6 38.80 84.20 100.0 48.80 100.0
Toplam 100.0 48.80 - - 100.0
7.2 SİKLOJET HÜCRESİ DENEYLERİ
Deneyler bundan önceki çalışmalarda kullanılan, 54 cm çapında ve 90 cm yüksekliğindeki
Siklojet hücresinde yapılmıştır. Şlam kömür numunesi konileme dörtleme yapılarak
azaltılmış ve 3 eşit parçaya bölünmüştür. Sözkonusu 3 numune ile farklı sürelerde siklojet
hücresinde ayrı ayrı flotasyon çalışması yapılmıştır. Şekil 7.2’de deneylerde kullanılan
siklojet hücresi ve bazı önemli çalışma koşulları özetlenmiştir.
.
Şekil 7.2 Sikojet hücresi deneylerinde kullanılan makine ve deneylerin yapılış yöntemleri.
Birinci numune (I.Deney), yalnızca kaba flotasyona tabi tutulmuş ve elde edilen “artık” ve
“temiz kömür” iyice yıkandıktan sonra kurutularak analize gönderilmiştir. Kaba
flotasyonun toplam flotasyon süresi 0.5 dakikadır. İkinci numune (II.Deney); önce kaba
flotasyona tabi tutulmuş daha sonra by-pass açılarak, artığın tekrar sisteme beslenmesi ile
I.süpürme kademesi de gerçekleştirilmiştir. Konsantreler birleştirilmiş ve sistemden bir
196
“artık” ve bir “temiz kömür” alınmış ve kurutulduktan sonra analize gönderilmiştir. Bu
işlemde toplam flotasyon süresi 1 dakikadır. Üçüncü numune ise önce kaba flotasyona,
daha sonra I.süpürme flotasyonuna ve en son aşamada II.süpürme flotasyonuna tabi
tutulmuştur. Tüm konsantreler birleştirilerek bir konsantre olarak toplanmış ve sistemden
bir “artık” ve bir “temiz kömür” elde edilmiştir. Bu işlemde toplam flotasyon süresi 1.5
dakika olarak kaydedilmiştir.
Siklojet hücresinde, yaklaşık olarak 1800 g/t gazyağı ve 250 g/t MIBC kullanılmıştır.
Pülpte katı oranı %6, kıvamlandırma süresi 7 dakikadır. Tasarım parametrelerinden konik
jetin yüksekliği 13 cm, daldırma derinliği 10 cm, jet tipi yıkama suyu hızı 0.1 cm/s ve hava
hızı 0.2 cm/s’dir. Hidrosiklon içerisine pülpün pompa ile beslenme basıncı 60 kPa’dir.
7.3 MEKANİK HÜCRE DENEYLERİ
Mekanik hücre deneyleri, 3 lt hacme sahip Humbold Wedag tipi deneysel ölçekli klasik bir
flotasyon makinesinde yapılmıştır. Şekil 7.2’den görülebileceği gibi, konileme dörtleme
yöntemi ile şlam kömür numunesi 3 ayrı numuneye bölünmüş ve farklı flotasyon
sürelerinde 3 farklı deney yapılmıştır.
Şekil 7.3 Mekanik hücre deneylerinde kullanılan makine ve deneylerin yapılış yöntemleri.
Birinci numune (I.Deney) ile mekanik hücreden yanlızca en çok (en kolay) yüzen taneler,
0.5 dakika gibi kısa bir sürede toplanmıştır. Buradaki amaç düşük küllü bir ürünün elde
edilmesidir. İkinci deneyde (ikinci numune ile), 2 dakika süresince köpük alınmış ve daha
197
yüksek miktarda kömür kazanımı sağlanmıştır. Üçüncü deneyde (üçüncü numune ile) ise 6
dakika süresince köpük alınmış ve hemen hemen yüzebilen tüm taneler konsantreye
taşınmıştır. Sistemden her defasında bir “artık” ve bir “temiz kömür” elde edilmiştir. Tüm
deneylerde gazyağı (1500 g/t) ve MIBC (200 g/t) miktarı sabit tutulmuştur. Pülpte katı
oranı %10, kıvamlandırma süresi 7 dakikadır. Kaba flotasyonda karıştırma hızı 900
dev/dak, süpürme kademelerinin uygulanması durumunda ise 1000 dev/dakikadır.
Karıştırma devrinin arttırılmasının nedeni, süpürme kademelerinde alt kısımda kalan
hidrofob tanecikleri de yukarıya taşıyabilmektir.
7.4 KOLON HÜCRESİ DENEYLERİ
Deneysel çalışmalarda kullanılan kolon hücresi, dairesel kesitli olup, 7 cm çapında ve 150
cm yüksekliğindedir. Yıkama suyu sistemi duş tipi olup, kolonun 5 cm yukarısından
verilmiştir. Hava, bir kompresör ile kolon içine dipten 10 cm yukarıda monte edilmiş 5 cm
çapındaki bir disk filtreden geçirilmek suretiyle verilmiştir. Hava hızının kontrolü bir akış
ölçer ile besleme ve artık çıkışları ise peristaltik pompalarla sağlanmıştır. Her bir deneyde
besleme tankına reaktif ilavesi (1800 g/t gazyağı ve 250 g/t MIBC) yapıldıktan sonra pülp
7 dakika süresince kıvamlandırılmış ve daha sonra kolona sabit bir hızla beslenmiştir.
Kolon flotasyonu deney düzeneği ve bazı çalışma koşulları Şekil 7.4’de gösterilmiştir.
Şekil 7.4 Kolon flotasyonu deney düzeneği ve deneylerin yapılış yöntemleri.
198
Kolon deneylerinde, birinci numune (I.Deney) yalnızca kaba flotasyona tabi tutulmuş ve
elde edilen “artık” ve “temiz kömür” analize gönderilmiştir. Kaba flotasyonun toplam
süresi 2 dakikadır. İkinci numune (II.Deney); önce kaba flotasyona tabi tutulmuş daha
sonra artık alınarak tekrar sisteme beslenmiş ve I.süpürme kademesi de gerçekleştirilmiştir.
Konsantreler birleştirilerek sistemden bir “artık” ve bir “temiz kömür” alınmış ve
kurutulduktan sonra analize gönderilmiştir. Bu işlemde toplam flotasyon süresi 4 dakika
sürmüştür. Üçüncü numune (III.Deney) ise önce kaba flotasyona, daha sonra I.süpürme
flotasyonuna ve en son aşamada II.süpürme flotasyonuna tabi tutulmuştur. Tüm
konsantreler birleştirilerek bir konsantre olarak toplanmış ve sistemden bir “artık” ve bir
“temiz kömür” elde edilmiştir. Bu işlemde toplam flotasyon süresi 6 dakikadır.
7.5 FLOTASYON PERFORMANSLARININ KARŞILAŞTIRILMASI
Yukarıdaki koşullar altında yapılan deneyler sonucunda siklojet, mekanik ve kolon
hücrelerinden Çizelge 7.4’de verilen sonuçlar elde edilmiştir. Bu sonuçlardan da
görülebileceği gibi en düşük küllü ürünler (%8.45; %10.50 ve %14.90) kolon hücresi ile
elde edilmiştir. Ancak, temiz kömür miktarı ve yanabilir verim yönünden bakılacak olursa,
en düşük temiz kömür miktarları (%22.40; %32.30 ve %43.60) ve yanabilir verim
değerleri (%40.05; %56.46 ve %2.47) kolon hücresi ile elde edilmiştir. Bunun altında
yatan temel neden, kolon hücresinde göreceli olarak köpük tabakasının siklojet ve mekanik
hücreye göre daha yüksek olması ve gang tanelerini yıkama suyu ile kolaylıkla pülpe geri
yıkayabilmesidir. Keza, çalışma esnasında mekanik hücrede köpük tabakası birkaç
santimetre iken, siklojet hücresinde 20 cm, kolon flotasyonunda ise 25 cm’dir. Kolon
hücresinde, hücre (=köpük) kesit alanının dar olması nedeni ile köpüğün stabilitesi
artmakta ve köpük tabakasının yüksekliği 35 cm’e kadar ulaşabilmektedir.
Çizelge 7.4’de görülebileceği gibi en yüksek temiz kömür miktarları (%35.50; %51.10 ve
%56.60) ve en yüksek kül içerikli ( %15.68; %21.40 ve %24.40) temiz kömürler mekanik
hücre flotasyonu ile elde edilmiştir. Mekanik hücredeki yoğun türbülans, düşük köpük
kalınlığı ve yıkama suyunun olmayışı seçimliliği düşürmüş ve killerin de yüzmesine neden
olarak hem ürün külünü hemde ürün miktarını arttırmıştır. Ayrıca, şlamla kaplı taneler
hücre içerisinde yeterince serbest hale gelememiş ve köpükle birlikte yüzmüştür.
199
Çizelge 7.4 Siklojet, mekanik ve kolon hücrelerinin deney sonuçları.
Hücre Tipi
Flotasyon Kademesi
Ürünler Miktar (%)
Kül (%)
Yanabilir Verim (%)
Ayırma Verimi
Temiz Kömür 26.95 8.90 47.95 43.04
Kaba Flotasyon
(0.5 dak) Artık 73.05 63.52 52.05
-
Temiz Kömür 42.12 11.32 72.95 63.18
Kaba+
I.Süpürme (1 dak.)
Artık 57.88 76.07 27.05
-
Temiz Kömür 48.86 16.72 79.47 62.73
SİKLOJET HÜCRESİ
Kaba+
II.Süpürme (2 dak.)
Artık 51.14 79.45 20.53
-
Toplam -
- 100.0 48.80 -
-
Temiz Kömür 35.50 15.68 58.46 47.06
Kaba Flotasyon
(0.5 dak) Artık 64.50 67.03 41.54
-
Temiz Kömür 51.10 21.40 78.45 56.04
Kaba+
I.Süpürme (2 dak)
Artık 48.90 77.43 21.55
-
Temiz Kömür 56.60 24.40 83.57 55.27
MEKANİK HÜCRE
Kaba+
II.Süpürme (6 dak.)
Artık 43.40 80.62 16.43
-
Toplam
-
- 100.0 48.80 -
-
Temiz Kömür
22.40
8.45
40.05
36.17
Kaba Flotasyon
(2 dak) Artık
77.60
60.45
59.95
-
Temiz Kömür
32.30
10.50
56.46
49.51
Kaba+
I.Süpürme (4 dak.)
Artık
67.70
67.07
43.54
-
Temiz Kömür
43.60
14.90
72.47
59.16
KOLON
HÜCRESİ
Kaba+
II.Süpürme (6 dak.)
Artık
56.40
75.01
27.53
-
Toplam
-
-
100.0
48.80
-
-
Çizelge 7.4’de siklojet hücresinin flotasyon sonuçlarına baktığımız zaman, temiz kömür
miktarı bakımından mekanik hücrenin siklojet hücresine göre biraz daha iyi (%26.95’e
%35.50; %42.12’ye %51.10 ve %48.86’ya %56.60) sonuçlar verdiğini görmekteyiz.
Ancak temiz kömür kül içeriğine baktığımız zaman, Siklojet hücresi mekanik hücreye göre
oldukça düşük küllü ürünler vermiştir. Örneğin, kaba flotasyon için siklojet hücresinin
ürün külü %8.90 iken, mekanik hücrenin ürün külü %15.68 bulunmuştur. I.Süpürme ve
200
II.süpürme için siklojet ve mekanik hücrenin ürün kül değerleri sırasıyla %11.32’ye
%21.40 ve %16.72’ye %24.40 bulunmuştur.
Şekil 7.5’de siklojet, mekanik ve kolon hücrelerinin flotasyon sonuçlarının release eğrisi
ile karşılaştırması gösterilmiştir. Buradan da görülebileceği gibi release eğrisine en yakın
sonuçlar siklojet hücresi ile elde edilmiştir.
Release
Eğrisi
Mekanik
Hücre
Kolon
Hücresi
Siklojet
Hücresi
30
40
50
60
70
80
90
100
5 10 15 20 25 30 35 40 45
Temiz Kömür Külü (%)
Ya
na
bilir
V
eri
m (
%)
Şekil 7.5 Flotasyon makinelerinin performanslarının release eğrisi ile karşılaştırması. Şekil 7.6’da kaba, I.süpürme ve II.süpürme flotasyonlarının uygulanması durumunda her 3
hücre tipi için artıktaki yanabilir kayıplar şematize edilmiştir. Buna göre, kaba flotasyonun
kolon hücresi artığında %59.95’lik bir yanabilir madde kaybı bulunmaktadır. Siklojet
hücresindeki kayıp %55.05, mekanik hücre artığındaki kayıp ise %41.54’tür. Bir kademe
süpürme uygulanması durumunda kayıp, kolon flotasyonu artığında %43.54’e, Siklojet
hücresi artığında %27.05’e, mekanik hücre artığında ise %21.55’e düşmektedir. II. kademe
süpürme uygulanması durumunda ise yanabilir kayıplar sırasıyla %27.53, %20.53 ve
%16.43 olmaktadır. Kül giderme oranları ise kolonda en yüksek (%82.68), mekanik hücre
flotasyonunda en düşüktür (%67.87).
Sonuç olarak siklojet hücresi, diğer flotasyon hücreleri ile karşılaştırıldığında, yüksek
kazanımları ile oldukça düşük küllü ürünler verebilmektedir. Yüksek kömür kazanımı,
201
hücre içerisinde oluşturulan çok ince boyutlu ve çok sayıdaki kabarcıklarla elde edilmekte
iken, düşük küllü ürün vermesi yüksek köpük kalınlığı, yıkama suyunun varlığı ve
siklonik jetin köpüğü titreştirmesi ile açıklanabilir. Ayrıca, hidrosiklon içerisindeki
santrifuj kuvvetleri ve pülpün fışkırdığı andaki kuvvetler de şlamla kaplı taneleri
serbestleştirmekte ve bir anlamda “ön yıkama” yaparak kül içeriğinin düşürülmesinde
fayda sağlamaktadır.
Kaba Flotasyonda
Yanabilir Madde Kaybı (%)
Mekanik
Hücre;
41.54Siklojet
Hücresi;
52.05
Kolon
Hücresi;
59.95
I.Süpürme Sonunda
Yanabilir Madde Kaybı (%)
Kolon
Hücresi;
43.54
Mekanik
Hücre;
21.55Siklojet
Hücresi;
27.05
II.Süpürme Sonunda
Yanabilir Madde Kaybı (%)
Mekanik Hücre;
16.43
Kolon Hücresi;
27.53
Siklojet Hücresi;
20.53
Şekil 7.6 Siklojet, mekanik ve kolon hücrelerinde artıktaki yanabilir madde kayıpları.
202
203
BÖLÜM 8
SONUÇLAR VE ÖNERİLER
8.1 SONUÇLAR
Siklojet hücresine ait tasarım ve çalışma parametreleri optimize edilmiş ve bu
parametrelerin ve verim üzerine olan etkileri aşağıda özetlenmiştir:
Siklojet hücresinin kalbi, bir hidrosiklon ile oluşturulan konik pülp jetidir. Konik jetin belli
bir yükseklikte olması, emilen hava miktarı ve girdap akımının şiddeti bakımından
önemlidir. Konik jet yüksekliği azaltıldıkça hava emilimi azalmaktadır. Jet yüksekliğinin
11, 0 ve -3 cm’lik uzunluklarında emilen hava miktarları sırasıyla 450, 210 ve 74 cm3/dak
bulunmuştur. Ayrıca, jet yüksekliği hücre yüzeyinde oluşturulan girdap akımı ile de ilişkili
olup, jet yüksekliği arttıkça girdap akımının hızı da artmaktadır. 11, 0 ve -3 cm’lik konik
jet uzunluklar için girdap akımı hızları sırasıyla 0, 30 ve 7 cm/s bulunmuştur. Tamamı 212
µm’nin altına öğütülmüş olan Dursunbey kömürü için, Jet yüksekliğinin 12 cm olması
durumunda; yanabilir verim %54.65, kül uzaklaştırma %40.68, piritik kükürt uzaklaştırma
ise %58.24’tür. Jet yüksekliğinin 0 cm’e düşürülmesi durumunda ise; yanabilir verim
%39.60, kül uzaklaştırma %41.77, piritik kükürt uzaklaştırma ise %58.24’tür. Benzer
durum, Azdavay kömürü içinde geçerli olup, jet yüksekliğinin 16, 8 ve 0 cm şeklinde
azaltılması ile piritik kükürt %31.25, %47.50 ve %52.50 oranlarında azalmıştır. Burada kül
ve kükürtteki azalmanın nedenleri; hava emiliminin azalması ve santrifuj kuvvetlerinin
köpüğü titreştirerek gang tanelerini pülpe geri yıkamasıyla açıklanabilir.
Siklojet hücresinde, hidrosiklon içerisine teğetsel pülp beslemesi bir santrifuj pompa
yardımı ile yapılmaktadır. Besleme basıncı, oluşturulan konik jetin pülpü kesme kuvvetini,
dolayısıyla kabarcık oluşumunu -ya da yanabilir verimi- önemli ölçüde etkilemektedir.
Zonguldak şlam kömürünün flotasyonunda besleme basıncının 90, 60 ve 30 kPa olacak
şekilde azaltılması ile yanabilir verim %71.00, %66.60 ve % 64.60 şeklinde azalmıştır. Kül
204
ise besleme basıncının düşürülmesiyle sırasıyla %16.60, %12.20 ve %12.10 şeklinde
azalmıştır. Ayrıca, pülpün besleme basıncı arttıkça hücrede meydana gelen çalkalanmalar
da artmakta ve köpük tabakası bozulmakadır.
Zonguldak şlam kömürünün flotasyonunda konik tüp daldırma derinliğinin 10 cm’den 30
cm’e çıkarılmasıyla yanabilir verim %70.00’den %68.20’ye düşmüştür. Daldırma derinliği
arttıkça, tüpün altından çıkan kabarcık üzerine etkiyen basınç da artmış ve kabarcık
oluşumu yavaş meydana gelmiştir. Ayrıca kabarcıkların boyutu da küçülmüştür. Konik
tüpün gereğinden düşük daldırma derinliklerinde (<10 cm) ise, pülp hücrenin ortalarına
kadar dalamamış ve kısa devre yaparak direkt yüzeye doğru yönelmiştir. Ayrıca,
kabarcıklar üzerindeki basıncın az olması nedeniyle daha iri boyutlu kabarcıklar
oluşmuştur. Zonguldak şlam kömürü için 0 cm’lik daldırma derinliğinde ürün külü
%12.90, yanabilir verim %66.10 bulunmuştur. Optimum koşulda (10 cm’de) kül %12.30,
yanabilir madde verimi ise %70.00 bulunmuştur.
Jet ve duş tipi yıkama sularının test edilmesi durumunda, duş tipi yıkama suyu daha temiz
ürünler vermiştir. Ancak, duş tipi sistemde kömür kazanımı daha düşük bulunmuştur. 0.03
cm/s’lik duş tipi yıkama suyu hızında temiz kömür külü %8 iken, aynı miktardaki jet tipi
yıkama suyunda kül %8.60’dır. Ağırlıkça kömür kazanım miktarları ise sırasıyla %34.50
ve %36.20’dir. Bunun nedeni, duş tipi yıkama suyunun su damlacıklarının daha iri olması
ve kabarcığa darbesi ile büyük ölçüde köpüğün sönmesine neden olmasıdır.
Siklojet flotasyonu için en uygun köpürtücü ve toplayıcı tipleri sırası ile MIBC ve gazyağı
ikilisidir. Dowfroth-250 en yüksek küllü ürünü ve en yüksek yanabilir verimi sağlarken,
benzin en düşük küllü ve en düşük yanabilir verimli ürünü sağlamıştır.
Zonguldak şlam kömürünün flotasyonunda bastırıcı (Na2SiO3) miktarının çok büyük
etkisinin olmadığı ancak ilave miktarının artmasıyla hem ürün külü hem de kömür
kazanımı az miktarda düşmüştür. 0 g/t bastırıcı ilavesinde %11.30 küllü kömür %72.80
yanabilir verimle kazanılmakta iken, 2000 g/t bastırıcı ilavesinde %10.40 küllü kömür
%70.30’luk bir yanabilir verimle kazanılmıştır. pH’a değeri ise kayda değer bir etki
yaratmamıştır. Ancak, Dursunbey kömüründe pH’nın 3’den 9’a çıkarılmasıyla piritik
kükürt giderimi %46.15’den %56.59’a çıkmıştır. Başka bir deyişle, pH’nın arttırılması
piriti bastırmıştır.
205
Siklojet hücresinde, Zonguldak şlam kömürünün flotasyonunda 25 cm’lik bir köpük
kalınlığında %9.80 küllü ürün elde edilmiştir. Kalınlığın 10 cm’e düşürülmesi durumunda
kül %17.20’ye yükselmiştir. Ancak yanabilir verim %53.30’dan %74.80’e çıkmıştır. En
hacimli ve yüksek köpük kalınlıkları, benzer boyut grubu için, sırasıyla Azdavay (30 cm),
Zonguldak (25 cm) ve Dursunbey (12 cm) kömürleri ile elde edilmiştir. Tüm kömür
numuneleri için katı oranı %10’dan daha düşük tutulmuştur. Zonguldak şlam kömürünün
flotasyonunda katı oranın %4’den %10 çıkarılmasıyla kül %11.00’dan %13.10’a
yükselmiştir. Yanabilir verim ise %72.00’dan %56.60’a düşmüştür. Siklojet hücresinde,
kabarcık oluşumunun olumsuz etkilenmemesi için düşük katı oranlarında çalışılması
gerekir.
Siklojet hücresi ile %48.80 küllü Zonguldak şlam (d80~ 60 µm) kömürden %8.90, %11.32
ve %16.72 küllü temiz kömürler sırasıyla %47.95, %72.95 ve %79.47’lık yanabilir verim
değerleriyle kazanılabilmektedir. %44.50 küllü Zonguldak iri (d80~ 600 µm) kömürden ise
%15.00, %20.20 ve %28.10 küllü kömürler sırasıyla %48.80, 74.30 ve 86.10’luk yanabilir
verim değerleri ile elde edilebilmektedir.
Kül ve kükürt içeriği sırasıyla %29.40 ve %1.60 olan Azdavay toz kömüründen (d80~ 150
µm) %7.65 küllü ve %0.81 kükürtlü temiz kömür %43.60’lık bir yanabilir verimle
kazanılabildiği gibi; %11.00 küllü ve %0.83 kükürtlü temiz kömür %71.10’luk bir
yanabilir verimle kazanılabilmektedir. Diğer taraftan II. kademe süpürme uygulanarak (90
saniyelik flotasyon) %14.88 küllü ve %0.95 toplam kükürtlü ürün %88.90’lık bir yanabilir
verim değeri ile kazanılabilmektedir. Diğer taraftan, Sırasıyla %33.60 kül ve %2.40 toplam
kükürt içeriğine sahip olan Dursunbey kömüründen (d80~ 150 µm) tek geçiş ile % 13.78
küllü ve %1.16 toplam kükürtlü temiz kömür %28.80’lik bir yanabilir verimle
kaanılabilmektedir. Tek kademe süpürme uygulanarak % 19.75 küllü ve %1.20 toplam
kükürtlü temiz kömür %51.12’lik bir yanabilir verimle kazanılmıştır. İkinci süpürmenin
uygulanması durumunda ise % 24.10 küllü ve %1.48 toplam kükürtlü temiz kömür
%62.80’lik bir yanabilir verimle kazanılmıştır.
Siklojet hücresinin en büyük dezavantajı; linyitlerin (düşük hidrofobluğa sahip kömürlerin)
ve iri boyutlu bitümlü kömürlerin flotasyonunda çok iyi sonuç vermemesidir. Linyitten
piritik kükürt gideriminde etkili olmasına karşın, kükürt giderimi arttıkça verimde önemli
düşüşler meydana gelmektedir.
206
8.2 ÖNERİLER
Siklojet hücresi, özellikle çok ince boyutlu bitümlü kömür şlamlarının temizlenmesi için
kullanılabilecek ideal bir flotasyon makinesidir. Makinenin yapısı gereği şlamla (veya
killerle) kaplı taneler santrifuj ve kesme kuvvetlerinin etkisi ile serbestleştirilmekte
(yıkanmakta) ve daha temiz ürünler yüksek verimlerle elde edilebilmektedir. Siklojet
hücresi, Zonguldak Havzasında kurulu bulunan mevcut kömür yıkama tesislerinden ortaya
çıkan çok ince boyutlu bitümlü kömür şlamlarının ekonomiye kazandırılmasında önemli
bir seçenek olarak görülmektedir. Yüksek kapasitesi, basit yapısı, kontrolunun ve bakım-
onarım maliyetinin düşük olması ve yüksek selektivitesi sayesinde siklojet hücresi, diğer
flotasyon makinelerine göre önemli avantajlar sunmaktadır.
Siklojet hücresi, linyitlerin (Dursunbey linyiti) ve iri boyutlu bitümlü kömürlerin (-1 mm)
flotasyonunda çok iyi sonuç vermemiştir. Ancak tasarım parametrelerinin linyit ve iri
boyutlu bitümlü kömürin flotasyonu için daha hassas ayarlanması gerektiği deneyler
süresince de gözlemlenmiştir.
Siklojet hücresi, piritik kükürdü belirli ölçüde giderebilmektedir. Ancak, piritik kükürdün
gideriminde jet uzunluğu, hava miktarı, girdap ve türbülans gibi pek çok parametrenin
etkili olduğu görülmüştür. Daha sonraki çalışmalarda bu parametrelerin etkileri ayrı ayrı
araştırılabilir. Ayrıca, piritik kükürt giderimi arttıkça (jet yüksekliği azaldıkça) verim
düşmektedir. Verim artışının sağlanması için çeşitli yöntemler izlenebilir. Örneğin, jet
yüksekliği azaldıkça hava emilimi azaldığı için sisteme üst kısımdan kompresörle hava
takviyesi yapılabilir.
207
KAYNAKLAR
Abakay H (2007) Adıyaman-Gölbaşı Linyitinin Değerlendirilme Olanaklarının
Araştırılması, Doktora Tezi (yayımlanmamış), Osmangazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Maden Mühendisliği ABD, Eskişehir, 178 s.
Abakay H, Ayhan F D and Kahraman F (2004) Selective oil agglomeration in Sirnak
asphaltite benefication, Fuel, Vol.83, 2081-2086.
Abdollahy M, Moghaddam A Z and Rami K (2006) Desulfurization of mezino coal using combination of flotation and leaching with potassium hydroxide/metanol, Fuel, Vol.85, pp.1117-1124.
Açışlı Ö (2002) Değişik Gaz Atmosferinde Baklaya Linyitinin Desülfürizasyonu, Yüksek
Lisans Tezi (yayımlanmamış), Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi, Erzurum, s.50.
Akdemir Ü and Sönmez İ (2003) Investigation of coal and ash recovery and
entrainment in flotation, Fuel Processing Technology, Vol.82, pp.1-9. Aksani B (1998) Flotasyon kolonları karşılaştırmalı çalışmalar, uygulamada karşılaşılan
sorunlar ve alternatif kolon tasarımları, Madencilik, Cilt:37, Sayı:2, s.41-54. Aksanı B (1998) Flotasyon kolonları temel çalışma prensipleri ve ayırma işlemine etki
eden parametreler, Madencilik, Cilt: 37, Sayı: 2, s.21-40. Aktaş Z (2002) Some factors affecting spherical oil agglomeration performance of coal
fines, International Journal of Mineral Processing, Vol. 65, pp.177-190. Akyürek M (1998) Aşkale Linyitinden Nitrik Asit Çözeltileri ile Piritik Kükürt Giderimi,
Yüksek Lisans Tezi (yayımlanmamış), Atatürk Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Erzurum, 42 s.
Aminpro (2005) Contactcell, http://www.aminpro.com/pages_spanish/Contact %20Cell% 20Info%20-%20Gen.pdf. (20.12.2005). Anonimous (2000) Investigations into the sulfur reduction potential of selected chineese
coals, Cleaner Coal Technology Programme, Department of Trade and Industry, Project Summary 238.
Aplan F F (1993) Coal properties dictate coal flotation strategies, Mining Engineering,
pp.83-96, Jenuary. Arbiter N (1985) Mining Processing Handbook, Flotation, SME NewYork, pp.5-43.
208
KAYNAKLAR (devam ediyor)
Arslan V (1999) Tunçbilek kömürü kükürt içeriğinin yıkama yoluyla azaltılabilme
imkanlarının araştırılması, Cevher ve Kömür Hazırlamadaki Yenilikler, G.Önal, Arslan, F., Perek, T. (ed.), s.315-320.
Arslan V (2006) Kuru kömür hazırlama yöntemleri, Madencilik Dergisi, Vol.45, No.3,
pp.9-18. Aslan N, Canbazoğlu M ve Ulusoy U (1999) Yeniçubuk-Gemerek linyit kömürlerinin
MGS ile yıkanabilirliğini araştırılması, Türkiye 16. Madencilik Kongresi ve Sergisi, ed. Atalay et al., Ankara, pp.321-326.
Atkinson B W, Griffin P T, Jameson G J and Espinoza-Gomez R (1993) Jameson cell
test work on copper streams in the copper concentrator of MIM Ltd., 18th.Int.Mineral Processing Congress, Australia, February, pp.44-47.
Ata S ve Önder Ü Y (1997) Yeni bir flotasyon teknolojisi: Jameson flotasyon hücresi,
Madencilik, Cilt: 36, Sayı: 4, s.21-29. Atak S (1982) Flotasyon İlkeleri ve Uygulaması, İTÜ Maden Fakültesi Yayınları, Sayı
101, İstanbul. Atak S ve Güney A (1988) Bazı linyitlerin yapısal özellikler ve kükürt bakımından
incelnmesi, Türkiye 6. Kömür Kongresi, Zonguldak, s.205-217. Atak S ve Tolun R (1994) Cevher Hazırlama El Kitabı, Flotasyon, ed. G.Önal&G.Ateşok,
Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı Yayını, s.207-295.
Atasoy Y and Spottiswood D J (1995) A Study of particle speration in a spiral concentrator, Minerals Engineering, Vol.8, No.10, pp.1197-1208.
Ateşok G (1986) Kömür Hazırlama, Kömürlerin tüketime hazırlanması: flotasyon
yöntemi, Kurtiş matbaası, İstanbul, s.97-146. Ateşok G (2004) Kömür Hazırlama ve Teknolojisi, Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı,
Beril matbaası, İstanbul, s.375. Ateşok G (1994) Kömürün Özellikleri, Cevher Hazırlama El Kitabı, ed.
G.Önal&G.Ateşok, Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı Yayını, s.317-347. Ateşok G, Sağlam M ve Şirin Y (1998) Kömürün koklaştırması, Kömür, ed. O. Kural,
Özgün Ofset Matbacılık A.Ş., İstanbul, s.269-295. Ateşok G, Boylu F and Çelik M S (1998) Carrier flotation for desulfurization and
deashing of difficult to float coals, Minerals Engineering, Vol.14, No.6, pp.661-670. Ballag Liquid Tegnologies Inc. (2005) Centrifloat, http://www.bliquidtech.com/
Centrifloat.htm.( 22.10.2005).
209
KAYNAKLAR (devam ediyor) Baruah M K and Gogoi P C (1998) A new form of sulfur in coal, Fuel, Vol.77, No.9110,
pp.979-985. Bayraktar İ (1994) Cevher Hazırlama El Kitabı, Sınıflandırma, ed. G.Önal&G.Ateşok,
Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı Yayını, s.110-130. Beniuk V G, Vadeikis C A and Enraght-Moony J N (1994) Centrifugal jigging of
gravity concentrate and tailing at Renison limited, Mineral Engineering, Vol. 7, No. 516, pp. 577-589.
Bentli İ ve Kaya M (2004) Kütahya-Değirmisaz -0.5 mm Linyit Kömürünün Modifiye
Flotasyon Hücresinde Zenginleştirilmesi, Türkiye 14. Kömür Kongres, s. 229-237. Beker Ü G (1998) Kömür, Kömürün Kullanım Alanları, ed. O. Kural, Özgün Ofset
Matbacılık A.Ş., İstanbul, s.325-335. Bethell P and Moorhead R G (2000) Operating characteristics of water-only
cyclone/spiral circuits cleaning fine coal, Technical Report, Massey Energy Company, Chapmanville, WV 25508.
Bilgin N, Yazıcı S ve Hanna K (1998) Kömür, Kömürün Mekanik Özellikleri, ed. O.
Kural, Özgün Ofset Matbacılık A.Ş., İstanbul, s.127-138. Bilir K (1993) Kömürden Piritik Kükürdün Uzaklaştırlması, Eskişehir Osmangazi
Üniversitesi, Doktora Tezi (yayımlanmamış), Eskişehir. Bolat E, Sağlam S and Pişkin S. (1998) The effect of oxidation on the flotation properties
of a Turkish bituminous coal, Fuel Processing Technology, Vol.55, pp.101-105. Boylu, F. ve Ateşok, G. (2000) Kömür-Sıvı Karışımları ve Kömür Su Karışımları
Teknolojisi, Kömür Teknolojisi ve Kullanımı Semineri V Kitabı, ed. G. Önal ve H. Dinçer, Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı Yayınları, İstanbul, s.189-205.
Boylu F, Ateşok G ve Doğan M Z (2000) Effect of dispersant addition on separation of
sulfur from coal by magnetic separation, Minral Processing on the Verge of the 21st
Century, Özbayoğlu et al., (ed), Balkema, Rotterdam, ISNB: 90 58091724, pp.379-383.
Bozdemir T, Bayram Z, Durusoy T and Yürüm Y (2002) Biodesulfurization of Mengen
Lignite with Rhodoccocus rhodochrous : Effects of Lignite Concentration and Retreatment, Energy-Sources, Vol.24, pp. 625-631.
Bozkurt V, Bilir V ve Bozkurt R (1990) Tunçbilek 0-30 mm kriblaj ürününün kalite
arttırımı, III. Uluslararası Cevher Hazırlama Sempozyumu, ed. G.Önal, 11-13 Eylül, İstanbul, s.294-301.
210
KAYNAKLAR (devam ediyor) Brown D J (1962) Froth flotation, Coal Flotation, 50th Anniversary Vol. Fuerstenau,
D.W.,ed., AİME, New York, pp.518-538. Carretta M F, Graham J N and Dawson W J (1997) Jameson cell scale up experiences
at BHP coal’s Goonyella coal preparation plant, Coal Preparation 97, Lexington, Kentucky.
Cebeci Y (1996). Endüstriyel ölçekte kullanılan yağlarla linyit kömürlerin flotasyonu ile
ilgili bir çalışma, C.Ü. Mühendislik Fakültesi, Madencilik Bilim ve Teknolojisi
Dergisi, C.1, S.2. s. 55-62. Cebeci Y (2002) The investigation of the floatability improvement of Yozgat Ayrıdam
lignite using various collectors, Fuel, 81, 281-289. Ceylan K and Küçük M Z (2004) Effectiveness of the dense medium and the froth
flotation methods in cleaning some Turkish lignites, Energy Conversion&Management 45, 1407-1418.
Chander S and Aplan F F (1989) Surface and electrochemical studies in coal cleaning,
Final Report to the U.S. Department of Energy, DOEPC/80523-T.11.
Colic M, Morse D E, Morse W O, Matherly T G, Carty S and Miller J D (2001) From air-sparged hydrocyclone to bubbleaccelerated flotation: Proceedings of the Froth
Flotation/Dissolved Air Flotation: Bridging TheGap, UEF Conference, Tahoe.
Cowburn J, Harbort G, Manlapig E, and Pokrajcic Z (2006) Improving the recovery of coarse coal particles in a Jameson cell, Minerals Engineering, 19, 6-8, 609-618.
Crozier R D (1992) Flotation, ISNB:008-041864-3, Pregmon Pres, Oxford.
Çelik M S, Stallard M L and Yoon R H (1990) Kömürden Kükürdün Flotasyonla arındırılmasında yeni bir pirit bastırıcısının geliştirilmesi, III. Uluslararası Cevher
Hazırlama Sempozyumu, ed. G.Önal, 11-13 Eylül, İstanbul, s.256-266. Çınar F, Şahbaz O, Çınar M, Ötekaya B and Kelebek Ş (2007) A parametric study on
Jameson cell flotation of quartz, XII Balkan Mineral Processing Congress, 10-14 June, Delphi, Greece, pp.251-256.
Çilek C E (2006) Mineral Flotasyonu, Süleyman Demirel Üniversitesi Yayın No:59,
Mühendislik Mimarlık Fakültesi, Isparta, s.158
Çinpolat E (1998) Oksitleyici Kükürt Giderme Yöntemlerinin Bazı Türk Linyitlerinin Fiziksel ve Kimyasal Özelliklerine Etkilerinin Araştırılması, Yüksek Mühendislik
Tezi (yayımlanmamış), İTÜ Mühendislik Fak. , Kimya Müh. Böl., İstanbul, 71 s.
211
KAYNAKLAR (devam ediyor) Dell C C (1964) An Improved Release Analysis Procedure for Determining Coal
Washability, Journal of the Institute of Fuel, Vol. 37, 149-160.
Demirbaş A (2002) Demineralization and Desulfurization of coals via column froth flotation and differents methods, Energy Conversion and Manegement, Vol.43, pp.885-895.
Demirel H (1988) Linyitlerde Piritik Kükürdün İki Aşamalı Flotasyonla Temizlenmesi,
Türkiye 6. Kömür Kongresi, TMMOB Maden Mühendisleri Odası, Zonguldak Şubesi, s.191-204.
Denby B, Elverson C and Hal S (2002) The use of short chain volatile fatty acids in fine
coal preparation, Fuel, Vol.81, 595-603. Deniz V, Kibirci Y, Yamık A ve Çilek C A (1996) Çivril (Denizli) Linyitlerinden
flotasyon ile kükürüdün uzaklaştırlması, Türkiye 10. Kömür Kongresi, TMMOB Maden Mühendisleri Odası, Zonguldak Şubesi, s.93-102.
Deniz V, Dinler E ve Güneş A N (2000) Mihalıççık (Eskişehir) kömürlerinin
zenginleştirme olanaklarının araştırılması, Türkiye 12. Kömür Kongresi, TMMOB Maden Mühendisleri Odası, Zonguldak Şubesi, s.193-201.
Ding K and Lawskowski J S (2006) Coal reverse flotation. Part I: seperation of a mixture
of subbituminous coal and gangue minerals, Minerals Engineering, Vol.19, pp.72-78. Drummond R, Graham J, Schneider J and Duczmal T (1994) Evaluation of plant scale
Centrifloat flotation cell at BHP Australia Coal Limited, Goonyella Coal Preparation Plant. Coal Preparation, Vol.94, pp.27-38.
Doğan Z (1988) Kömürün kükürtten arındırılması. Kömür Kimyası ve Teknolojisi, O.
Kural (ed.), İstanbul, s.169-177. Doğan Z (1990) Coal desulfurization by microbial benefication, Proceeding of
International Seminar on Biohydrometallurgy, ed. Karavaiko, G.I., Rossi, G., Avakyan, Z.A., Moskow.
Doğan Z M, Özbayoğlu G, Hiçyılmaz C, Sarıkaya M ve Özcengiz G (1984) Bakterilerle
şartlandırma ve flotasyon yöntemiyle Aşkale linyitlerindeki piritik kükürdün arıtılması. Türkiye 4. Kömür Kongresi Bildirileri Kitabı, TMMOB MMO Zonguldak Şubesi, Zonguldak, s.275-282.
Drummond R, Graham J, Schneider J and Duczmal T (1994) Evaluation of plant scale
centrifloat flotation cell at BHP Australia Coal Limited, Goonyella Coal preparation Plant, Coal Preparation, 94, Lexington, USA.
212
KAYNAKLAR (devam ediyor)
Donelly J (1999) Potential revival of dry cleaning of coal, The Australian Coal Review, October.
Dural A (2005) Kömürden Aktif Karbon Üretimi ve Ağır Metal Adsorpsiyonu, Yüksek
Lisans Tezi (yayımlanmamış), Zonguldak Karaelmas Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü Kimya Anabilim Dalı, 91 s.
DPT (2006) Dokuzuncu Kalkınma Planı (2007-2013),Taşkömürü Çalışma Grubu Raporu,
Ankara, http://www.dpt.gov.tr (22.01.2006). DTI (2005) Department of Trade and Industry, Coal Preparation, http://www.dti.gov.tr.uk/
energy/coal/cfft/cct/pab/tsr015.pdf.(22.01.2008). Elsamak G, Öztaş A N and Yürüm Y (2003) Chemical Desulphurisation of Turkish
Cayırhan Lignite with HI using microwave and thermal energy, Fuel, Vol.82, pp.531–537.
Ekmekçi Z ve Şahin A N (2006) Köpük görüntüsü ve flotasyon performansı arasındaki
ilişkinin görüntü analiz sistemi ile incelenmesi, Madencilik Dergisi, 45, 2, s.27-38. Erol M, Colduroğlu C and Aktas Z (2003) The effect of reagents and reagent mixtures
on froth flotation of coal fines, International Jounal of Mineral Processing, Vol.71, pp.131-145.
Evans G M (1990) A study of plunging jet jet bubble column, Ph.D. Thesis, Newcastle
University, Australia. Falcon Concentrators (2005) http://www.concentrators.net/C.html. (21.03.2005) Feris L A, Leon A T, Santander M and Rubio J (2004) Advances in the adsorptive
particulate flotation process. International Journal of Mineral Processing, Vol.74, pp.101-106.
Garcia A B, Martinez T M R, Vega J M G and Nava A (1996) Cleaning of Spanish
high-rank coals by agglomeration with vegetable oils, Fuel, Vol.75, No.7, pp.885-890.
Garibay R P, Gallegos P M, Uribe A S and Nava A (2002) Effect of collection height
and operating variables on recovery of overload flotation columns, Minerals Engineering, Vol.15, pp.325-331.
Goodal C M and O’Connor C T (1992) Residence time distribution studies in a flotation
column. Part 2-The relationship between solids residence time distribution and metallurgical performance, Internationel Journal of Mineral Processing, Vol.36, pp.219-228.
213
KAYNAKLAR (devam ediyor)
Gupta A K, Benerjee P K, Mishra A ve Satish P (2007) Effect of alchol and poliglycol
eter frothers on foam stability bubble size and coal flotation, Int. Jour. of Mineral
Processing, 82, pp.126-137. Guo J X (2001) Development and Theory of Centrifugal Flotation Cell, Queen’s
University, Ph.D.Thesis, Ontorino, Kanada. Güney A, Ateşok G, Önal G ve Atlaş A (1995) Kömür zenginleştirme teknolojisindeki
yenilikler, Kömür Teknolojisi ve Kullanımı Semineri, ed. G. Önal vd., Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı Yayınları, İstanbul, s.59-75.
Güney A, Önal G ve Ergut Ö (2002). Benefication of fine coal by using the free jet
flotation system, Fuel Processing Technology, Vol.15, pp.141-150. Hacıfazlıoğlu H (2006) Bitümlü kömür şlamının mekanik, kolon ve Jameson hücresinde
Flotasyonu, Madencilik Dergisi, Vol.45, No.4, s.3-9. Hacıfazlıoğlu H (2007) Alternatif flotasyon yöntemlerinin tanıtılması, Madencilik Dergisi,
Vol.46, No.3, s.23-41. Hacıfazlıoğlu H and Toroğlu İ (2007) Optimisation of design and operating parameters
in a pilot scale Jameson cell for slime coal cleaning, Fuel Processing Technology, Vol.88, pp.731-736.
Hacıfazlıoğlu H and Sütcü H (2007) Optimization of some parameters in column
flotation a comparison of conventional cell and column cell in terms of flotation performance, Jour. of The Chinese Inst. of Chemical Engineers, Vol.38, pp.287-293.
Hacıfazlıoğlu H and Toroğlu İ (2008) Siklojet Hücresinde Bitümlü Şlam Kömürün
Flotasyonu ve Jameson Hücresi ile Flotasyon Performanslarının Karşılaştırılması, Madencilik Dergisi, Vol.47, No.1, s.3-12.
Harbort G, De Bono S, Carr D and Lavson V (2003) Jameson cell fundamentals- a
revised perspective, Minerals Engineering, Vol.16, pp.1091-1101. Hoşten Ç. ve Uçbaş Y (1989) Zonguldak Toz Kömürleri Üzerinde Yağ aglomerasyonu
çalışmaları, Türkiye 11.Madencilik Kongresi, TMMOB Maden Mühendisleri Odası, Ankara, s.355-365.
Heiser N (1996) Coal flotation technical review, The Australian Coal Review, pp.34-36. Honaker R Q and Das A (2004) Ultra-fine coal cleaning using a centrifugal fluidized-bed
separator, Coal Preparation, Vol.24, pp.1-18. Honaker R Q, Wang D and Ho K (1996) Application of the falcon concentrator for fne
coal cleaning, Minerals Engineering, Vol.9, No.11, pp.1143-1156.
214
KAYNAKLAR (devam ediyor)
Honaker R Q and Patil D P (2002) Parametric evaluation of a dense-medium process
using an enhanced gravity separator, Coal Preparation, Vol.22, No.1, pp.1-17. Hucko R E, Gala H B ve Jakobsen P S (1988) Status of DOE-Sponsored Advanced Coal
Cleaning Projects, Industrial Practice of Fine Coal Cleaning, ed.R.R.Klimpel, P.T. Luckie, SME Publication, pp.159-210.
Hussain S A (1990) Laghra linyitinin kerosenle flotasyonu, III. Uluslararası Cevher
Hazırlama Sempozyumu, ed. G.Önal, 11-13 Eylül, İstanbul, s.284-294. Ireland P, Cunnigham R and Jameson G J (2006) The behaviour of wash water injected
into a froth, International Journal of Mineral Processing, Vol.84, No.1-4, pp.99-107. İbişoğlu M (1995) Akışkan Yatakta Kömürün Biyodesülfürizasyonu, Yüksek Mühendislik
Tezi (yayımlanmamış), Hacettepe Üniversitesi, Ankara, 89 s. İman M E (2006) Yarı Bitümlü Kömürlerin Flotasyon Yolu ile Temizlenebikirliğinin
Araştırılması, Yüksek Lisans Tezi (yayımlanmamış), Dokuz Eylül Üniversitesi Maden Mühendisliği Bölümü, 54 s.
Jakabsky S, Heredzag S, Lovas M and Turcaniova L (1998) Aplikacia
Multigravitacneho Separatora Mozley pri uprave energetickeho Uhlia Z Bane Cigel, Acta Montanistica Slovaca, Rocnik 3, pp.425-428.
Jia R, Haris G H ve Fuerstenau D W (2002) Chemical reagents for enhanced coal
flotation, Coal Preparation, 22, pp.123-149. Jiang X and Tao D (2003) Enhancement of dry triboelectric separation of fly ash using
seed particles, Coal Preparation, Vol.23, pp.47-55.
Jorjani E, Rezai B and Vossoughi M (2004) Oxidation Pretreatment for Enhancing Desulphurization of Coal with Sodium Butoxide, Minerals Engineering, Vol.17, pp. 545-552.
Kangal O and Güney A (2002) Benefication of low grade feldspars using free jet
flotation, Mineral Processing and Extractive Metallurgy, Vol.23, pp.129-140. Kemal M ve Arslan V (1999) Kömür Teknolojisi, D.E.Ü. Mühendislik Fakültesi Basım
Ünitesi, No.33, İzmir, ISBN: 975-441-142-5.
Karaca H and Ceylan K (1997) Chemical Cleaninig of Turkish Lignites by Leaching with Aqueous Hydrogen Peroxide, Fuel Processing Technology, Vol. 50, pp.19-33.
Karatepe N, Meriçboyu A E ve Küçükbayrak S (1998) Kömür, Baca Gazlarındaki
Kükürt Dioksidin Giderilmesi, ed. O. Kural, Özgün Ofset Matbacılık A.Ş., İstanbul, s.423-434.
215
KAYNAKLAR (devam ediyor)
Kawatra S K and Eisele T C (1996) Pyrite recovery mechanisms in coal flotation,
International Journal of Mineral Processing, Vo.50, pp.187-201. Kelland D R, Lai-Fook M, Maxwell K and Takayasu M (1988) HGMS coal
desulfurization with microwave magnetization enhancement, IEEE Transactions on
Magnetics, 24-26. Kemal M ve Arslan V (1999) Kömür Teknolojisi, D.E.Ü. Mühendislik Fakültesi Basım
Ünitesi, No.33, İzmir, ISBN: 975-441-142-5.
Kemal M ve Yılmaz H (1994) Cevher Hazırlama El Kitabı, Elektostatik Ayırma ile
Zenginleştirme, ed. G.Önal&G.Ateşok, Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı Yayını, s.197-205.
Keskin Y (1986) Kömür Hazırlama Yöntemleri, İnsangücü Eğitim Şube Müdürlüğü
Yayınları, No:50, Zonguldak, 232s. Kural O (1991) Kömürden kükürdün giderilmesi, Kömür, İTÜ, İstanbul, s.230-248.
KHD Humboldt Wedag (2005) http://www.humboldt-wedag.de/cc (22.06.2005). Khan L A ve Roy W R (2003) Design, Fabrication and Testing of an Automated
Motorless/Rotorless (M-R) Cell for Use with the ISGS Washer, Final Technical
Report for the Illinois Clean Coal Institute, ICCI Project No. 02-1/4.1B-1. Klimpel R R (1993) Froth flotation-An old process with a new Outlook, Mining
Magazine, May, pp.268-276. Knelson B (1992) The knelson concentrator metamorphosis h m cmde beginning to
sophistticated world wide acceptance, Minerals Engineering, Vol. 5. No.10, pp.1091-1097.
Kızgut S (2001) A case study on the selective separation of coal macerals by flotation on
pilot scale, Ore Dressing, No.6, pp.9-17. Laskowski J and Ding K (2009) Effect of fotation on preparation of coal-water slurries,
International Journal of Coal Preparation and Utilization,Vol.29, No.2, pp.84-98. Lai R 2002. Cyclonic flotation column for minerals benefication, Mining Engineering, 54,
No.3, March. Leja J (1982) Surface Chemistry of Froth Flotation, Plenium Press, New York.
216
KAYNAKLAR (devam ediyor)
Li B, Tao D, Ou Z and Liu J (2003) Cyclo-microbuble column flotation of fine coal,
Seperation Science and Technology, Vol.38, No.5, pp.1124-1140. Manrique C, Kaineg J ve Chambers J (2005). Full Scale Performance Testing of the
Motorless-Rotorless Froth Flotation Cell, Report by the Subcontractor, Dynamic Separations, to the Illinois State Geological Survey.
Melo F and Laskowski J S (2005) Fundemental properties of flotation frothers and their
effect on flotation, Minerals Engineering, Vol.46, pp.126-140. Metso Minerals (2005) Flotation columns, http://www.svedala-cisa.com (04.05.2005). Mohanty M K (2001) In plant optimization of a full scale Jameson flotation cell, Minerals
Engineering, Vol.14, No.11, pp.1531-1536. Mohanty M K and Honaker R Q (1999a) A comparative evaluation of the leading
advanced flotation Technologies, Mineral Engineering, Vol.12, No.1, pp.1-13. Mohanty M K and Honaker R Q (1999b) Performance optimisation of Jameson flotation
technology for fine coal cleaning. Minerals Engineering, Vol.12, No.4, pp.367-381. MIM Process Technologies (2005) Jameson cell, http://www.kapital.com.au/test/mimpt. Naik P K, Reddy P S R and Misra V N (2004) Optimization of coal flotation using
statistic technique, Fuel Processing Technology, Vol.85, pp.1473-1485. Nasaco Solutions (2007) www.nasaco.ch (04.05.2005). Neethling S J and Chilliers J J (2002) The entrainment of gangue into a flotation froth,
International Jpurnal of Mineral Procesing, Vol.64, pp.123-134. Oruç F (2006) Kil İçerikli Kömür Hazırlama Tesisi Artıklarından Temiz Kömür Üretimi
ve Atık Kilin Tuğla Üretiminde Kullanımı, Yüksek Lisans Tezi (yayımlanmamış), AKÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, Maden Mühendisliği ABD, 107 s.
Önal G Sirkeci A ve Çelik M S (1994) 21 Yüzyılın Enerji Kaynağı Kömür, Energy With
All Aspects in XXI. Century Symposium, İstanbul. Önal G ve Acarkan N (1988) Gediz kömürlerinin zenginleştirlmesi, Türkiye 6. Kömür
Kongresi, Zonguldak, s. 229-244. Önal G ve Güney A (1998) Kömür, Kömür hazırlama yöntemleri ve tesisleri ed. O. Kural,
Özgün Ofset Matbacılık A.Ş., İstanbul, s.269-295. Öney Ö (1993) The enrichment of Zonguldak fine coal by flotation, Yüksek Lisans Tezi
(yayımlanmamış), D.E.Ü., İzmir, 130 s.
217
KAYNAKLAR (devam ediyor)
Özbayoğlu G (1977) Determination of the flotation characteristics of several Turkish
bituminous coal seams in Zonguldak, Ph.D. Thesis (yayımlanmamış), METU, Ankara, 78 s.
Özbayoğlu G (1986) Desulfurization of lignites by high gradient magnetic seperation, 1st
International Mineral Processing Symposium, Konak, İzmir, pp.635-645. Özbayoğlu G (1994) Cevher Hazırlama El Kitabı, Kömür Zenginleştirme yöntemleri ed.
G.Önal&G.Ateşok, Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı Yayını, s.349-367. Özbayoğlu G (1998) Advanced coal cleaning techniques for fines, Ore Dresssing, Vol.1,
pp.1-11. Özbayoğlu G ve Arol A İ (1994) Cevher Hazırlama El Kitabı, ed. G.Önal&G.Ateşok,
Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı Yayını, s.173-205. Özdoğan S ve Ünver Ö (1998) Kömür, Türkiyenin Taşkömürü ve Linyit Envanteri ile
İlgili Ekonomik Değerlendirme ed. O. Kural, Özgün Ofset Matbacılık A.Ş., İstanbul, s.7-16.
Özkul S (2003) Alt bitümlü kömürlerde kimyasal mineral giderme, Yüksek Lisan Tezi
(yayımlanmamış), ZKÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, Zonguldak, 86 s. Phillips D I (1998) Optimum processing of 1 mm by zero coal, Department of Mining and
Minerals Engineering, Faculty of the Virginia Polytechnic Institute and State University, Ph.D.Thesis, Blackburg, Virginia, pp.177.
Palowitch E R, Deurbrouck A W and Parson T H (1991) Coal Preparation, Part 2: Wet
Fine Particle Cocentration, (ed). Joseph Leonard & Byron Hardince, Society For Mining, Metallurgy and Exploration INC, Port City Pres, US, pp.414-449.
Penha F G, Oliveire M P and Debacher N A (2004) Coal and clay flotation using
C12TAB and SDS, Applied Mineralogy, pp.1025-1028. Pradyumma K, Reddy Sita R and Vibhuti M (2004) Interpretation of interaction effect
and optimization of reagent dosages for fine coal flotation, International Journal of
Mineral Processing, Vol.75. pp.83-90. Pratten S J, Bensley C N and Nicol S K (1989) An evaluation of the flotation response of
coals, International Journal of Mineral Processing, Vol.27, pp.243-262. Polat M, Polat H ve Chander S (2003) Physical and chemical interactions in coal
flotation, International Journal of Mineral Processing, Vol.72, pp.199-213. Rastogi R C and Aplan F F (1985) Coal flotation as a rate process. Minerals and
Metallurgical Processing Vol. 2, pp. 137–146.
218
KAYNAKLAR (devam ediyor)
Ratanakandilok S, Ngamprasertsith S and Prasassarakich P (2001) Coal
desulfurization with methanol/water and methanol/KOH, Fuel, Vol.80, pp.1937-1942.
Reddy P R S, Kumar S G, Bhattacharyya K K, Sastri S R S and Narasimhan K S
(1988) Flotation column for fine coal benefication, International Journal of Mineral
Processing, Vol.24, pp.161-172. Rubiera F, Hall T S and Shah C L (1997) Sulfur removal by fine coal cleaning
processes, Fuel, Vol.76, No.13, pp.1187-1194. Şapçı K (2006) Çan Linyit Kömürünün Flotasyonla Zenginleştirilebilirliği ve Fizibilitesi,
Yüksek Lisans Tezi (yayımlanmamış), D.E.Ü Maden Mühendisliği Bölümü, s.328. Saklar S, Ersayın S ve Bayraktar İ (1998) Flotasyon modelleri, Madencilik, Cilt: 37,
No:2, s.3-20. Savona Equipment Ltd (2005) Flotation cells, http://www.savonaequip.com/
floatcells.asp (04.05.2005). Semerkant O ve Kemal M (1988) Sert Linyit tozlarının su siklonuyla yıkanabilirliğinin
incelenmesi, Türkiye 6.Kömür Kongresi, Zonguldak, s.287-301. Silva M (1986) Pacer Gold Recovery Methods, Special Pubblication 87, Department of
Conservation Devision of Mines and Geology, California, 95814. Schobert H H (1987) Coal-The Energy Source of the Past and Future, American Chemical
Society, Washington. Sirkeci A (2000) Rusya’da enerji ve Kimya alanlarında kömür kullanımındaki problemler,
Kömür Teknolojisi ve Kullanımı Semineri V Kitabı, ed. G. Önal ve H. Dinçer, Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı Yayınları, İstanbul, s.113-136.
Sis H, Özbayoğlu G ve Sarıkaya M (2003a). Comparison of non-ionic and ionic
collectors in the flotation of coal fines, Minerals Engineering, 16, pp.399-401.
Sis H, Özbayoğlu G ve Sarıkaya M (2003b). Utilisation of fine coal tailings by flotation using ionic reagents, Energy Source, 26, pp.941-949.
Sönmez Ö (2000) Seçici Oksidasyon Yöntemiyle Yüksek Kükürt İçerikli Linyitlerin
Kimyasal Olarak Temizlenmesi, Yüksek Lisans Tezi (yayımlanmamış), Mersin Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Mersin, 45 s.
SNF Flomin Inc. (2009) www.flomin-mining.com (04.05.2009).
219
KAYNAKLAR (devam ediyor)
Sönmez İ ve Cebeci Y (2006). Performance of classic oils and lubricating oils in froth
flotation of Ukraine coal, Fuel, 85, pp.1866-1870. Stevenson P (2007) Hydrodynamic theory of rising foam, Minerals Engineering, Vol.20,
pp.282-289. Sütcü H, Toroğlu İ and Dalahmetoğlu O (2003) Recovery of coal from waste fines by
column flotation, Journal of Solid Waste Technology and Management, Vol.29, No.3, pp.168-178.
Tan S N, Pugh R J, Farnasiero D, Sedev R ve Raltson J (2005).Foaming of
polypropylene glycols and glycol/MIBC mixtures, Minerals Engineering,18, pp.179-188.
Tan S N, Pugh R J, Farnasiero D, Sedev R ve Raltson J (2005).Foaming of
polypropylene glycols and glycol/MIBC mixtures, Minerals Engineering,18, pp.179-188.
Taşdemir T (2006). Jameson hücresinde hold-up’ın modellenmesi ve bazı çalışma
parametrelerinin flotasyon verimine etkisi, Doktora Tezi (yayımlanmamış), Osmangazi Üniversitesi, Eskişehir, 143 s.
Tavera F J, Escudero R and Finch J A (2001) Gas Holdup in flotations columns:
laboratuary measurements, Int. Journal of Mineral Processing, Vol.61, pp.23-40. Tao D, Luttrell G H and Yoon R H (2000) A parametric study of froth stability and its
effect on column flotation of fine particles. International Journal of Mineral
Processing, Vol.59, pp.25-43. Tao D, Li B, Johnson B K and Parekh B K (2000) A flotation study of refuse pond coal
slurry, Fuel Processing Technology, Vol.76, pp.201-210. Tefek M (1989) Selektif flokülasyon ile linyitlerin piritik kükürtten temizlenmesi, Türkiye
11. Madencilik Kongresi, TMMOB Maden Mühendisleri Odası, Ankara. s.367-377. Tüpraş (2007) Ürünler, www.tupras.com.tr/urunler (04.05.2007). Tuteja R K, Spottiswood D J and Misra V N (1995) Recent Progress in the
understanding of column flotation-a review. The AusIMM Proceedings, No.2, pp.25-31.
Xiao J (1998) Testing a New Gold Centrifugal Concentrator, Department of Mining and
Metallurgical Engineering, Master Thesis, McGill University, Montreal, Canada. Xstrata Technology (2005) Jameson cell, http://xstratatech.com/doc/jc_brochure_2004/
001.pdf (04.05.2005).
220
KAYNAKLAR (devam ediyor)
Uslu T (2002) Microwave Heating Characteristcs of Pyrite and Microwave Asisted Coal
Desulphurization, Yüksek Mühendislik Tezi (yayımlanmamış), Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Maden Mühendisliği Bölümü, Ankara, 153 s.
Ünal İ, Aktaş Z ve Olcay A (2000) Bitümlü kömür ve linyitin yağ aglomerasyonu,
Türkiye 12.Kömür Kongresi, Zonguldak, Ereğli, 251-260. Vamvuka D and Agridiotis V (2001) The effect of chemical reagents on lignite flotation,
International Journal of Mineral Processing, Vol. 61, pp.209-224. Wills B A (1997) Mineral Processing Technology, Sixth Edition, Pregmon International
Library, England, Chapter 7; s.440. Yaman S, Çelik M S ve Küçükbayrak S (1998) Kömürün kükürdünün giderilmesi.
Kömür, ed. O.Kural, Kurtiş Matbaası, İstanbul, s.337-351. Yamık A, Tosun Y İ ve Güneş N (1994) Kömürden Külün ve Kükürdün Arındırılması,
Türkiye 9. Kömür Kongresi, TMMOB Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şubesi, s.201-210.
Yıldırım İ, Ateşok G ve Çelik M (1995) Laboratuar pilot tip Multi Gravite cihazı ile
kömür-su karışımları için süper düşük küllü kömür üretimi, Türkiye 14. Madencilik
Kongresi, pp.444-448. Yıldız N (2007) Cevher Hazırlama, Ertem Basım Yayın Dağıtım Sanayi ve Ticaret Ltd.Şti.
Ankara, s.504, ISBN: 978-975-96779-1-6. Yılmaz S (2004) Katı fosil yakıtlarda mineral gidermenin yanma üzerine etkisi, Yüksek
Lisan Tezi (yayımlanmamış), ZKÜ Fen Bilimleri Enstitüsü, Zonguldak, 105 s. Yoon R H (1993) Microbubble flotation, Minerals Engineering, 6, 4, pp. 619-630.
Yoon R H (2006) Advanced Coal Cleaning and Coal Recovery, US-India Coal Working
Group Meeting, April, 4-5, Virginia. Zheng X, Johnson N W and Franzidis J P (2006) Modelling of entrainment in industrial
flotation cells; water recovery and degree of entrainment, Minerals Engineering, 19, pp.1191-1203.
221
BİBLİYOGRAFYA
Arbiter N and Haris C C (1962) Flotation Machines, Froth Flotation 50th anniversary
volume, (ed: D.W. Fuerstenau), AIMME, New York, pp.347-364.
Chartiar R (1992) Report on the test work on the operating parameters of the Jameson
cell, Internal Report, Dept.of Chemical Eng., The University of Newcastle, Australia. Espinoza-Gomez R and Johnson N W (1991) Technical experience with conventional
columns at Mount Isa Mines, Column’91, pp.511-524. Espinoza-Gomez R, Yianatos J A and Dobby G S (1988a) Flotation column carrying
capacity, particle size and density effects, Mineral Engineering, Vol.1, No:1, pp.77-79.
Evans G, Atkinson B W and Jameson G J (1995) The Jamson cell, Flotation Science
and Engineering, ed. Matis, Marcel Dekker Inc. Pres. pp.558. Finch J A and Dobby G S (1990) Column flotation, Pergamon Pres, Oxford. Falutsu M and Dobby G S (1992) Froth performance in commercial sized flotation
columns, Minerals Engineering, Vol.5, No:12, pp.1207-1223. Gumz W (1962) Kurzes Handbuch der Brennstoff und Feuerungstechnik, Springer Verlag,
Berlin. Harbort G J, Jackson B R and Manlaig E V (1994) Recent advances in Jameson cell
technology. Mineral Engineering, Vol.7, No.2, pp.319-332. Morrison G F (1981) Chemical desulfurization of coal, Report Number ICTIS/TR15, IEA
Coal Research, London Miller K J and Deurbrouck A W (1978) New Pysical methods for cleaning coals,
Y.A.Liu (ed)., Marcel Dekker, Inc., New York, pp.255-291. Tsai S C (1982) Coal science and technology 2, Fundamentals of coal benefication and
utilization, Elsevier Science Publishers, Amsterdam. Tefek M (1984) İnce Kömür Flotasyonunda Parçacıkların Davranışları, Türkiye 4.Kömür
Kongresi, Maden Mühendisleri Odası Yayını, Zonguldak, s. 261-267. Tomlinson H S and Fleming M G (1963) Flotation rate studies, in a. Roberts, Proc. 6
th
Int. Miner. Process. Congr., Cannes, Pregmon, pp.563-579.
222
223
EK AÇIKLAMALAR A
KÖMÜR ANALİZLERİNİN YAPILIŞ YÖNTEMLERİ
224
225
1. Nem Analizi (ASTM D3173)
Havada kuru olarak tartılmış 1 g kömür numunesi sabit tartıma getirilmiş bir kroze
içerisine konulmuştur ve 104-110 oC’ye kadar ısıtılmış etüvde H2SO4 ile kurutulmuş hava
atmosferinde 1 saat bekletilmiştir. Kömürdeki nem oranı aşağıdaki eşitlikten
hesaplanmıştır.
Nem (%) = (A-B)×100/A
Burada; A, nem tayininde kullanılan kömür ağırlığı (g), B, nemi uzaklaştırılan kömür
numunesinin ağırlığı (g)’dır.
2. Kül Analizi ( ASTM D3175)
Havada kuru olarak tartılmış 1 g kömür numunesi sabit tartıma getirilmiş olan kroze içine
ince bir tabaka olacak şekilde yerleştirilmiştir. Kül fırınında 1 saat içerisinde 500 oC
sıcaklığa ve 2 saat içinde 750 oC sıcaklığa erişecek bir hızda ısıtılmıştır. Örnek, bu
sıcaklıkta sabit tartıma gelinceye kadar bekledikten sonra, çıkarılıp bir desikatörde
soğutulmuş ve tartılmıştır. Örnekteki külün yüzde olarak miktarı aşağıdaki eşitlikten
hesaplanmıştır.
Kül (%) = (G2×100)/ G1
Burada, G1, alınan örneğin ağırlığı, G2 ise külün ağırlığı (g)’dır.
3. Uçucu Madde Analizi (ASTM D3173)
Kuru kömür numunesinden 0.5 gr alınarak kuvars kroze içinde 950oC±20 oC’deki fırında
7 dakika tutulmuştur. Daha sonra, kömür numunesindeki uçucu madde yüzdesi, aşağıdaki
eşitlikten hesaplanmıştır:
Uçucu Madde (%) = [(m2×100)/m1]
Burada, m1, ısısal işlem öncesi ağırlığı (g), m2 ise ısısal işlem sonrası ağırlığı (g)’dır.
226
4. Sabit Karbon Analizi (Ateşok, 1986)
Kömürün sabit karbon içeriği, uçucu madde ve kül yüzdeleri toplamını 100’den
çıkarılmasıyla bulunur. Buna göre kömürdeki sabit karbon yüzdesi;
Sabit Karbon (%) = [100 - (Kül (%) + Uçucu Madde (%))]
5. Toplam Kükürt Analizi (ASTM D3177)
Kömür örneklerindeki toplam kükürt analizi için ESCHKA yöntemi kullanılmıştır. Bunun
için porselen bir kroze içerisine 2 g Eschka reaktifi (iki kısım kalsine edilmiş MgO+ bir
kısım susuz Na2CO3) konulmuştur. 1 g kömür örneği ve 2 g ESCHKA reaktifi iyice
karıştırılmıştır ve karışım porselen krozeye yerleştirilmiştir. Karışımın üzeri 2 g ESCHKA
ile kapatılmıştır. Soğuk fırına konulup fırının sıcaklığı kademeli olarak 800±25 oC’ a
çıkarılmıştır. Bu sıcaklıkta 90 dakika bekletildikten sonra çıkartılıp soğumaya bırakılmıştır.
Yanmış olan karışım, içinde 30–40 mL su bulunan behere alınmıştır. Isıtıcı üzerinde
kaynama sıcaklığına yakın bir sıcaklığa kadar ısıtılmıştır ve bu sıcaklıkta içine 17 mL HCl
ilave edilmiştir. İçinde bulunan CO2’ nin uçması için 5 dakika kaynatılmıştır ve karışım
süzülmüştür. Süzgeç kâğıdı birkaç kez sıcak su ile yıkanmıştır. Ortamın asidik olması
sağlanmıştır. Bunun sonunda % 10’luk BaCl2 ilave edilerek mevcut sülfat, baryum sülfat
halinde çöktürülmüştür. Çöken BaSO4 mavi bant süzgeç kağıdından süzülmüştür. Daha
önce sabit tartıma getirilip tartımı alınmış kroze içerisine yerleştirilmiştir. Analizin
güvenilirliği için kör deneme yapılmıştır. Böylece örnekteki toplam kükürdün yüzde olarak
miktarı aşağıdaki eşitlikten hesaplanmıştır.
ST (%)= [13.73 (a-a0)/g]
Burada; a , esas tayinde bulunan baryum sülfatın miktarı (g), a0 kör denemede bulunan
baryum sülfatın miktarı (g), g ise alınan kömür örneğinin miktarı (g)’dır.
227
6. Sülfat Kükürt Analizi (ASTM D2492)
Havada kuru ve tartılmış olan 5 g kömür örneği, rodajlı bir erlen içerisinde 50 mL HCl ( 2
hacim HCl + 3 hacim su) ile geri soğutucu altında 30 dakika kaynatılmıştır. Karışım
süzgeç Whatman 41 süzgeç kâğıdından süzülmüştür. Seyreltik HCl çözeltisi ve saf su ile 5
kere yıkanmıştır. Süzüntüye bromlu su ilave edilmiştir ve brom tamamen uzaklaşıncaya
kadar kaynatılmıştır. Bu işlemden sonra sülfatik kükürt, toplam kükürt analizindeki gibi
gravimetrik olarak analiz edilmiştir.
7. Piritik Kükürt Analizi ( ASTM D2492)
Havada kuru ve tartılmış olan 1 g kömür örneği (1:3 oranında) 100 mL HNO3 ile
karıştırılarak 30 dakika kaynatılmıştır. Karışım beyaz banttan süzülüp, katı artık HNO3 ile
iyice yıkandıktan sonra atılmıştır. Süzüntüye 2 mL %30’luk H2O2. ilave edilerek
karıştırılmıştır. Süzüntüye 5 N NaOH ilave edilerek Fe+3’ ün Fe(OH)3 şeklinde çökmesi
sağlanmıştır. Çökme işlemi gerçekleştirildikten sonra %20’lik HCl ile çökmüş olan
Fe(OH)3’ün çözünmesi sağlanmıştır. Çözelti kaynama sıcaklığa yakın bir sıcaklığa kadar
ısıtılarak Bölüm 5.2.1’de anlatıldığı şekilde gravimetrik olarak analiz edilmiştir.
8. Organik Kükürt Analizi (ASTM D2492)
Kömür numunelerinin organik kükürt içerikleri, toplam kükürt miktarı ile sülfat ve piritik
kükürt miktarları toplamı arasındaki farktan hesaplanmıştır. Buna göre, organik kükürt
yüzdesi:
Organik Kükürt (%) = [ST - ( SS + SP)]
Burada, ST, kömür numunesindeki toplam kükürt (%), SS, kömür numunesindeki sülfat
kükürdü (%), SP ise kömür numunesindeki piritik kükürt (%)’tür.
228
229
ÖZGEÇMİŞ
Hasan HACIFAZLIOĞLU, 1980 yılında Rize’nin Pazar ilçesinde doğdu; ilk ve orta
öğrenimini aynı şehirde tamamladı; Pazar Lisesi’nden mezun olduktan sonra 1997 yılında
İTÜ Maden Fakültesi, Maden Mühendisliği bölümüne girdi; 2002’de bölüm üçüncüsü
olarak mezun oldu; bu arada, 2000-2001 yılları arasında PRnet’te Part-Time Headmarker
olarak çalıştı; 2004 yılında vatani görevini tamamladı ve aynı yıl ZKÜ Fen Bilimleri
Enstitüsü Maden Mühendisliği Anabilim Dalı’nda yüksek lisans eğitimine başladı; 2006
yılında aynı bölümden Maden Yüksek Mühendisi olarak mezun oldu; yine 2006’da ZKÜ
Fen Bilimleri Enstitüsü Maden Mühendisliği Anabilim Dalı’nda doktora programına
katıldı. Bu arada kısa bir süre Metek Madencilik ve Enerji Teknolojileri San. Tic. Ltd.
Şti’de Proje Müdürü olarak çalıştı ve ardından Karbomet Madencilik Tic. Ltd. Şti’ye
geçerek çalışmalarına kömür zenginleştirme alanında devam etti. 20’nin üzerinde bilimsel
makale, patent ve ödülleri bulunan Hacıfazlıoğlu, iyi derecede ingilizce bilmektedir. İTÜ
Mezunlar Derneği ve Maden Mühendisleri Odasında üyelikleri bulunmaktadır.
ADRES BİLGİLERİ
Adres : Şehit Muhtar Mah.
Kapanca Sok. No.10
Taksim/İSTANBUL
Tel : 0 534 947 30 58
E-posta : [email protected]
Hasan HACIFAZLIOĞLU