90
SINIF TEORİSİ DEVRİMCİ TEORİ OLMADAN, DEVRİMCİ PRATİK OLMAZ! 2006 n TEMMUZ-AĞUSTOS n 2 AYLIK TEORİK DERGİ n FİYATI: 3 YTL 4 ÖLÜMSÜZLÜKLERİNİN 1. YILDÖNÜMÜNDE 17’LERİN KAZANMA AZMİYLE PARTİ İLE BİRLEŞ, HALK SAVAŞI’NA HİZMET ET! 4 SOSYALİZM SORUNLARINDAN (1) 4 BİR KEZ DAHA GENEL ELEŞTİRİ (3) 4 YILMAZ GÜNEY OLAYI, SANATÇI SORUMLULUĞU VE DEVRİMCİ KÜLTÜR HAREKETİMİZ 11

Sınıf Teorisi - Sayı 11

Embed Size (px)

DESCRIPTION

2002’den bu yana yayınlanan, Marksist-Leninist-Maoist teorik dergi.

Citation preview

Page 1: Sınıf Teorisi - Sayı 11

SSIINNIIFFTTEEOORRİİSSİİDDEEVVRRİİMMCCİİ TTEEOORRİİ OOLLMMAADDAANN,, DDEEVVRRİİMMCCİİ PPRRAATTİİKK OOLLMMAAZZ!!

22000066 n TTEEMMMMUUZZ--AAĞĞUUSSTTOOSS n 22 AAYYLLIIKK TTEEOORRİİKK DDEERRGGİİ n FFİİYYAATTII :: 33 YYTTLL

2200

0066

�TTEE

MMMM

UUZZ--

AAĞĞ

UUSSTT

OOSS

�22

AAYY

LLIIKK

TTEEOO

RRİİKK

DDEERR

GGİİ

4 ÖLÜMSÜZLÜKLERİNİN 1. YILDÖNÜMÜNDE17’LERİN KAZANMA AZMİYLE PARTİ İLE BİRLEŞ, HALK SAVAŞI’NA HİZMET ET!

4 SOSYALİZM SORUNLARINDAN (1)

4 BİR KEZ DAHA GENEL ELEŞTİRİ (3)

4 YILMAZ GÜNEY OLAYI, SANATÇI SORUMLULUĞUVE DEVRİMCİ KÜLTÜR HAREKETİMİZ

11

11SI

NIF

TEOR

İSİ

Page 2: Sınıf Teorisi - Sayı 11

1

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

İ Ç İ N D E K İ L E R

SINIFTEOR İS İ

2 aylık teorik dergi 2006 *11* Temmuz-Ağustos

KARDELEN BASIM YAYIM REKLAM GÖSTERİORGANİZASYON LTD. ŞTİ.

Sahibi ve Yazıişleri Müdürü: Erdal GÜLER Yönetim yeri: Millet Cad. Nevbahar Mah.Fındıkzade Saray Apt. No:57 K:5 D:11Fındıkzade/İST.Tel: (0212) 584 18 04Fax: (0212) 584 18 05Dizgi: Kardelen YayımcılıkBaskı: KAYHAN MATBAASIDavutpaşa Cad. Güven Sanayi Sitesi D BlokNo:134 Topkapı/İstanbul

17’LERİN KAZANMA AZMİYLE PARTİ İLE BİRLEŞ, HALK SAVAŞI’NAHİZMET ET!....................................................................5

SOSYALİZM SORUNLARINDAN (1)..............................................20

BİR KEZ DAHA GENEL ELEŞTİRİ (3)..........................................44

Stratejik Karşı-Devrimci Saldırının Mahiyeti.................................................................6Suphi Yoldaştan Bazı Dersler..........................................................................................717’ler Doğru Çizgi Önderliğinde Parti veKitleleri Devrime Seferber Etme Çağrısıdırlar..............................................................11Kaypakkaya ve 17’ler Komünizmi Kazanma Yönelimiyle Temsil Edilebilinirler.....................................................................................................14Devrim Dümdüz Bir Yürüyüş Değildir.........................................................................16Önderlik Sorunu............................................................................................................17

Giriş...............................................................................................................................20“Yüz Çiçek Yanyana Açsın, Yüz Fikir Akımı Tartışsın”...............................................26

1-Tarihsel Kökü, Siyasi Anlamı ve Sosyalizm Koşullarında

Ortaya Çıkış Tarihi..........................................................................................28

2. Uzun Süreli Birarada Yaşama ve Karşılıklı Denetim..................................30

Mao-Stalin Felsefe ve Partizan......................................................................................46Partizan Dergisi, Maoist Parti ve İki Çizgi Mücadelesi.................................................48Üç Yap, Üç Yapma.........................................................................................................55Partizan Dergisi ve Eklektik-Oportünist Enternasyonal Çizgisi....................................62

Page 3: Sınıf Teorisi - Sayı 11

2

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

YILMAZ GÜNEY OLAYI, SANATÇI SORUMLULUĞU VE DEVRİMCİKÜLTÜR HAREKETİMİZ........................73

Yılmaz Güney Olayı......................................................................................................7512 Eylül Cuntası Sinsi Planlarını Alt Üst Ediyor...........................................................78Zorluklarla Kuşatılmış “İnsani Öz”ün Devrimci Yaratıcılığı........................................80Kendini, İnsanı, Toplumu ve Bir Bütün Olarak Dünyayı Tanımanın veDeğiştirmenin Bir Aracı Olarak Sanat...........................................................................84Kendini Tanımanın Bir Aracı Olarak Sanat...................................................................84Yılmaz’ın Ülkenin Kültür ve Sanat Hayatına Kattığı Zenginlik Medya Devlerinin Küçük Kuşlarını Aşağılık Kompleksine Düşürüyor........................86

Page 4: Sınıf Teorisi - Sayı 11

3

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Uzun bir aradan sonra tekrar okuyu-cular›m›zla buluflman›n mutlulu-¤unu yafl›yoruz...

Yay›n hayat›na bafllad›¤›m›z ilk gün-den beri teorik yay›n organ›n›nönemi üzerinde durmufl, ideolojikmücadelenin önemine vurgu yap-m›flt›k. Zira en özlü ifade ile ide-olojik mücadele denilirken bun-dan fikir mücadelesinin anl›fl›l-mas› gerekti¤ini belirtelim. S›n›fmücadelesinin üç önemli (siyasi-ekonomik-ideolojik) sac ayakla-r›ndan biride ideolojik mücadele-dir. Bu üç önemli sac ayaklar› içe-risinde siyasi mücadelenin (ikti-dar) esas oldu¤u ise tart›flma gö-türmezdir. Daha do¤rusu di¤ermücadele biçimleri siyasi (ikti-dar) mücadeleye tabi k›l›narakele al›nmazsa var›lacak yol eko-nomizm ve reformizmdir.

Keza ideolojik mücadele sadece res-mi ideolojiye karfl› yürütülmez.Bu mücadele hem Maoistler ola-rak bizleri hemde devrim cephe-sindeki yoldafllar›m›z ve siperyol-dafllar›m›z› da kapsar. Bu nedenles›n›f mücadelesinin keskinleflti¤ibu süreçte bilinçleri ve hedefi da-ha da berraklaflt›rmak çabas›ylayeniden MERHABA diyoruz...

***

“Terörizme karfl› mücadele” ad› al-t›nda emperyalistler ve iflbirlikçi-leri ezilen halklara yönelik sald›-

r›lar›n› dizginlerinden bofland›r-maya haz›rlan›yor. Irak iflgalininard›ndan ‹ran hedef tahtas›naoturtulumufl durumda. Gün geç-miyor ki, halk›n yükselen muha-lefeti zorla, kanla bast›r›lmas›n,gün geçmiyor ki, yüzlerce insanaçl›ktan ve yoksulluktan ölmesin.

Tarihin sayfalar›n› geriye çeviripbakt›¤›m›zda her gün, her saatbir savafl gerçekli¤iyle yafl›yoroldu¤umuzu rahatl›kla görebili-riz. Bu durum bugün “demokra-si”, “insan haklar›”, “uygarl›k”gibi kavramlarla üstü örtülmeyeçal›fl›lsada ortada duran gerçek-lik dünya gericili¤inin sömürü vevahfletinden baflka bir fley de¤il-dir. Evet günümüz dünyas› ezenile ezilen aras›ndaki çeliflkiningittikçe derinleflti¤i ve bu çelifl-kilerin ‘zor’la çözülmeye çal›fl›l-d›¤› bir dünyad›r.

Bu s›n›f mücadelesinin zorunlu yasa-lar›ndan biridir. Bu nedenle bizimsömürü ve zulüm üzerine kuruluhiç bir sistemi kurtarma veya dü-zeltme diye bir derdimiz olamazonu kurtarmak veya düzeltmek is-teyenler, bu sistemlerden besle-nen hakim s›n›flar ve onlardanideolojik g›das›n› al›p kendisinisisteme yedeklemeye çal›flan bili-mum uzlaflmac›, telimiyetçi, re-formistlerdir.

Hiç flüphesiz ki tüm bunlara ra¤menezilen dünya halklar› kendi gele-

Page 5: Sınıf Teorisi - Sayı 11

ceklerini er yada geç ellerine alacaklar-d›r. Çünkü tarihten gelen çok büyükmiras›m›z ve bizlere ›fl›k tutan ideoloji-miz var. Dünden bugüne bu kavgadaçok büyük bedeller, çok büyük de¤er-ler yaratt›ld›, yarat›lmaya devam edi-yor. ‹flte bunun en son örne¤ini 17 Ha-ziran 2005 tarihinde Dersim’in Mercanda¤lar›nda 17 komünistin meydanokuyuflunda gördük, yaflad›k.

17’ler, Mustafa Suphi ile bafllayan komü-nizm mücadelesinin devamc›lar› ola-rak, Kaypakkaya’n›n çizdi¤i güzer-gahta bilimsel bir ›srarla yürüyen, 15Eylül 2002’de de gerçeklefltirilen 1.Kongre ile bunu daha da ileri tafl›yanyenilmez savafl siperleridirler. Onlar›nmerkezi bir imha sald›r›s›n›n hedefiolmalar›n›n nedenleri, bu nedenlerinüzerinde yükseldi¤i tarihi zemin, busald›r›n›n uluslararas› komünist hare-ketin seyri ve dünya genelinde Maoistpartilerin devrimci mücadelenin kilitnoktas›nda durufllar› ile ilgilidir.

17’lerin katledilmesiyle düflman›n kazan-d›¤› taktik ‘baflar›’ geçicidir. Stratejikolarak düflman temsil etti¤i haks›z sö-mürü ve zulüm düzeni itibariyle vedayatt›¤› haks›z savafl sebebiyle yenil-meye mahkumdur. Düflman›n stratejikolarak ka¤›ttan kaplan ve yenilmeyemahküm oldu¤unu tarih defalarca te-yit etmifltir, edecektir.

Bu vesileyle bu say›m›zda katlediliflleri-nin 1. y›l›nda 17’lerin ve onlara yönveren idelojik çizgilerinin tayin edicirolünün alt›n› çizerek, yeni görev vesorumluluklar, bu görev ve sorumlu-luklar›n yerine getirilmesi için yap›l-

mas› gerekenlere dikkat çeken bir ya-z›m›za yer verdik.

Bir di¤er yaz›m›zda, tart›flmas› yeni ol-mayan fakat halen bu konuda bilinçbulan›kl›¤›n›n sürdü¤ü ‘SosyalizmSorunlard›ndan’ adl› yaz› dizisiyle sa-vundu¤umuz do¤rular›, içinden geçti-¤imiz süreç itibar›yla yeniden tart›fl-may› uygun bulduk.

Ayr›ca geçti¤imiz aylarda komprador-burjuva medyada, Y›lmaz Güney hak-k›nda ç›kan karalama ve dedikodularkarfl›s›nda, Y›lmaz Güney’in devrimcikiflili¤ini ve yaflam›n› tekrar tekrar an-latmay› bir görev olarak görüyoruz...

Öte yandan geçmifl say›lar›m›zda 2 bölü-münü yay›nlad›¤›m›z ‘Bir Kez DahaGenel Elefltiri’ yaz›m›z›n 3. bölümü-nüde bu say›m›zda yay›ml›yoruz.

Bir dahaki say›m›zda görüflmek dile-¤ i y l e . . . .

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

4

Page 6: Sınıf Teorisi - Sayı 11

Emperyalizm ve ufla¤› Türk ege-men s›n›flar›n›n proletarya, ezi-len ulus ve halklara yönelik top-

yekün stratejik sald›r›s›n›n bir parças› olaraksürdürülen karfl›-devrimci stratejik imha vekuflatma operasyonunda katledilen 17’lerinölümsüzlüklerinin 1. y›l dönümündeyiz.

Bu vesileyle Maoist Komünist Partisi-’nin 5. Genel Sekreteri Cafer Cangöz, Ge-nel Sekreter Yard›mc›s› Ayd›n Hanbayat,Siyasi Büro Üyesi Okan Ünsal, MK ÜyesiAli R›za Sabur, SB Merkezi Yaz› KuruluÜyesi Alaattin Atafl, Cemal Çakmak,MKP Yurtd›fl› Bürosu üyeleri Berna Say-g›l› Ünsal, Kenan Çak›c›, Marmara ve Ba-t› Bölgesi Parti üye ve kadrolar›ndan Ök-kefl Karao¤lu, Taylan Y›ld›z, ‹brahim Ak-deniz, Dursun Turgut, Binali Güler ile di-¤er üye ve Halk Kurtulufl Ordusu savaflç›-lar› olan Ahmet Perktafl, Gülnaz Y›ld›z,Ça¤dafl Can ve Ersin Kantar’› bir kez dahasayg›yla an›yor, komünizmi kazanmayacüret ruhuyla k›z›llaflm›fl bayraklar›n› ayn›coflkuyla yükseltiyoruz.

5

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Kaypakkaya ve devamcısı 17’lerdünya devriminin silahlarıydılar.

Türkiye-Kuzey Kürdistan coğrafya-sında dünya devriminin hizmetinde

Halk Savaşı’na önderlik etme ka-rarlılıkları MLM ideoloji-teori ve bi-limin rehberliğindeydi. Hangi partiorganının ve yoldaşın olursa olsun

hiç bir hata, kişisel faturalarla izahedilemez. Doğrular da, yanlışlar dabizimdir.Yanlışlarımızı da öğretmen

bilerek doğrularımızı ilerleteceğiz.Parti önderliğindeki Halk Savaşı

merkezi görevi yönelimiyle sefer-ber olan 17’ler bayrağını Canımız

Halk Savaşı’na Feda Olsun ruhuylayükselteceğiz

Ölümsüzlüklerinin 1.Yıldönümünde

’lerin Kazanma AzmiyleP a rti İle Birleş HalkS avaşı’na Hizmet Et!

Page 7: Sınıf Teorisi - Sayı 11

STRATEJ‹K KARfiI-DEVR‹MC‹ SALDIRININ

MAH‹YET‹

Bu elbette ölümsüz 17’lerin rehber al-d›klar› Marksizm-Leninizm-Maoizm ide-oloji-teori-bilimi ve onun Türkiye-KuzeyKürdistan koflullar›na yarat›c› uygulanma-s›n› ifade eden devrimimizin önder çizgisiKaypakkaya güzergah›nda komünizmi ka-zanma prati¤inden düflman›n duydu¤ustratejik korkuyu ifade eder. Maoist Ko-münist Partisi 1. Kongresi ile söz konusugüzergahta at›lm›fl nitel ad›mlar›n ba¤r›ndatafl›d›¤› düflman› yenme ve komünizmi ka-zanmada Halk Savafl› karfl›s›nda düflman›npani¤ini anlat›r. Bu; emperyalist sisteminOrtado¤u’daki uflak zaptiye karakollar›n-dan biri olan faflist diktatörlü¤ün bafltaABD olmak üzere emperyalist hegemonyaçerçevesinde mevzilendirilmifl olmas›naproletarya, emekçiler ve ezilen ulusun bafl-kald›r›s›n› bo¤ma amac›n› ifade eder. Ma-oist Komünist Partisi Büyük Proleter KültürDevrimi’nin ürünü olarak TKP(ML) ad›ylado¤uflundan itibaren düflman›n bir numaral›stratejik tehlike ve tehditi çerçevesinde nite-lendirilmiflti. Dönemin CIA kumandal› M‹Traporlar›nda söylenen fluydu; “flimdiki du-rumda Kaypakkaya’n›n temsil etti¤i fikirleren tehlikeli ve ihtilalci komünizmin tek ke-lime ile Türkiye’ye uygulanmas›d›r.” O dö-nem nicel olarak birkaç küçük “k›rma tü-fek”, birkaç savaflç› ve onlarca say› ile ifadeedilebilecek bir parti karfl›s›nda düflman›nduydu¤u bu korkunun ve düflman›n bu par-tiyi “bir numaral›” hedef ve stratejik tehlikeilan etmesinin nedeni neydi? Elbette temsiletti¤i komünizm davas› ve bunu kazanmakiçin rehber ald›¤› Marksizm-Leninizm-Ma-

oizm ideolojisi ve bunun uygulanmas›n›nad› olan Kaypakkaya çizgisindeki Halk Sa-vafl› ›srar›yla tutuflturdu¤u nicel olarak kü-çük, ama nitel olarak büyük ve yenilmezolan yürüyüflüydü. Emperyalizm ve ufla¤›Türk devletine sömürü sisteminin her biçi-mine köklü meydan okuyan, ufku sadece birtarihsel zorunluluk olarak geçece¤imiz Ye-ni Demokratik Devrim ve sosyalizm pers-pektifiyle s›n›rl› olmayan, devrimi komü-nizme kadar devam ettirme cüretine yön ve-ren Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin ev-rensel dersleriyle donanm›fl stratejik ko-numlanm›fl nitel örgütlenmesiyle dünyadevriminin bir savafl siperi olarak proleterenternasyonalist içerikte kald›rd›¤› bayrakt›.Düflman nicel olarak daha küçükken, nitelve tarihsel önemi kendisi aç›s›ndan büyüktehlikeler içeren bu partiyi yok etmek içinbafltan itibaren karfl›-devrimci stratejik se-ferberlik ilan etti. Vartinik kuflatmas›n›n ne-deni buydu. Bu kuflatmada baz› yoldafllar›-m›z› yitirdik, komünist önder ‹brahim Kay-pakkaya düflman›n bu imha ve kuflatmaoperasyonunda ele geçirilip aylarca süreniflkenceler sonucu katledildi. Evet proletar-ya ve halklar aç›s›ndan bu büyük bir kay›p-t›. Ancak flu da bir gerçektir ki Vartinik ko-münizmin stratejik kazan›m› do¤rultusundastratejik bir dirilifl kararl›l›¤›n›, düflman aç›-s›ndan da stratejik bir yenilgiyi ifade edi-yordu. Kaypakkaya karfl›s›nda kazanama-yanlar çareyi onu katletmekte arad›lar. Buda gösteriyor ki düflman Marksizm-Leni-nizm-Maoizm rehberli¤inde donanm›flKaypakkaya güzergah› karfl›s›nda stratejikolarak yenilmifltir. Böylece ölümsüz 17’le-rin düflman taraf›ndan katledilmelerinin ma-hiyeti de anlafl›lmak durumundad›r.‘TKP(ML)’den Maoist Komünist Partisi’neBu Tarih Bizim’ bilinciyle MKP Kongresi

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

6

Page 8: Sınıf Teorisi - Sayı 11

parti ve devrim tarihi aç›s›ndan ulaflt›¤› sevi-ye düflman› tedirgin etti, büyük korkularasürükledi. Elbette bu do¤uflunda oldu¤u gibiMKP Kongresi’nin temsil etti¤i komünistideoloji ve uygulamada kararl› ›srar›n›n birsonucuydu. Türkiye-Kuzey Kürdistan dev-rim tarihinde MKP önceli TKP(ML) komü-nist yeni-nitel bir 盤›rd›. Onun örgütsel-si-yasi-ideolojik bir devam› ve ilerletilmesio l a r ak 17’lerin ölümsüz katk›lar›yla yükse-len ve bugün de yükseltilen, yükseltilecekolan MKP’nin nitel s›çramalarla ilerleyiflidüflman taraf›ndan durdurulmak istendi.

Elbette MKP ve TKP(ML) öncesi ezi-

lenlerin mücadelesi her zaman var olagel-mifltir. fieh Bedrettin’lerin, Baba ‹shak’la-r›n, Pir Sultanlar›n kavgas› proletaryan›ntarih sahnesine ç›kmas›yla Ekim Devri-mi’nin ürünü Mustafa Suphi TKP’siyle ye-ni bir aflamaya ulaflm›flt›r. Emperyalizm veproleter devrimler ça¤›n› açan büyük EkimDevrimi’nin bir nesli olarak co¤rafyam›zdak›z›l bayra¤› göndere çeken Mustafa Suphive 14 yoldafl› da Kemalist karfl› devrimcilertaraf›ndan bin bir dolap ve hile ile Karade-niz’de bo¤durulmufllard›. Düflman ezilenle-rin mücadelesinin öncü-bilinçli bir kurmayile birleflmesinden korkuyordu, korkuyor.M. Suphi ve yoldafllar›n›n katledilmesi debu korkunun ifadesidir.

SUPH‹ YOLDAfiTAN

BAZI DERSLERÇarl›¤›n ve gericili¤in her türünün böl-

parçala-yönet politikalar›na, milliyetçi bur-juvazinin her türünün “ulusal bayrak, ulu-sal kültür” dedikleri emekçilerin mücadele-sini burjuva imtiyazlar›na alet etme giri-flimlerine karfl› Mustafa Suphi 3. Enternas-yonal’in saf›nda, proleter enternasyonalistsancak alt›nda “Müslüman” denilen savaflesirleri aras›nda k›z›l müfrezeler örgütle-mede tarihi bir rol oynam›flt›r. Ekim devri-min k›z›l bayra¤› alt›nda savafl siperlerininörgütlenmesinde, Ekim devriminin ›fl›¤›n›nkitlelere tafl›nmas›nda örnek bir komünistti.Ne ki katledilmelerinde sahip olduklar› ha-tal› çizgi de görmezden gelinemez. Elbettebu hatalar ayn› zamanda dönemin 3. Enter-nasyonal’in, Lenin’in, Stalin’in de hatala-r›yd›. Fakat her parti kendi hatalar›ndan bi-rinci derecede kendisi sorumludur. Dolay›-s›yla komünist ustalar dahi ayn› hatalar›yapm›fllarsa diyerek, TKP mazur görüle-mez. ‹ngiliz iflgaline karfl› Kemal’e ve ön-

7

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

‘TKP(ML)’den MaoistKomünist Partisi’ne Bu Ta-

rih Bizim’ bilinciyle MKPKongresi parti ve devrim

tarihi açısından ulaştığı se-viye düşmanı tedirgin etti,büyük korkulara sürükledi.Elbette bu doğuşunda ol-duğu gibi MKP Kongresi-

’nin temsil ettiği komünistideoloji ve uygulamada ka-rarlı ısrarının bir sonucuy-du. Türkiye-Kuzey Kürdis-tan devrim tarihinde MKPönceli TKP(ML) komünistyeni-nitel bir çığırdı. Onun

örgütsel-siyasi-ideolojik birdevamı ve ilerletilmesi ola-rak 17’lerin ölümsüz katkı-

larıyla yükselen ve bugünde yükseltilen, yükseltile-

Page 9: Sınıf Teorisi - Sayı 11

derli¤indeki komprador feodal a¤›rl›kl›Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)’nedestek için, TBMM daveti ile 1921’de Ke-mal’e karfl› iyimser bir ruhla, tedbirsiz,muhtemel hile ve komplolara karfl› uyan›k-s›z yola ç›k›fllar› Kemalist hareketin s›n›fniteli¤ine iliflkin yapt›klar› hatal› de¤erlen-dirmelerle iliflkilidir. Kendi de¤imleriyleKemal’in önderli¤indeki küçük Asya’dakihareketi “halkç›”, TBMM’yi “iflçi-köylüdevrimcili¤inin ve Sovyetlerin’in önünüaçacak bir bafllang›ç ›fl›¤›” olarak görüyor-lard›. fiöyle diyorlard›: “3. Enternasyo -nal’in proletarya teflkilat› zay›f olan Türki -ye’de ve Türkiye halindeki bütün flarkmemleketlerinde takip etti¤i nokta-i nazarbilinirse, bu vazifenin derece-i nezaket veemniyeti bir kat daha takdir olunur. (....)komünist f›rkas›na düflen vazife emperya -lizmin bütün tazikat›na ra¤men (....) ezilen -leri temsil eden Büyük Millet Meclisi hükü -metine samimiyetle müzaheret etmek veAnadolu’daki bu hareketi flark›n di¤ermazlum ve medeni millet ve hükümetlerine

(...) bir örnek olarak göstermek.” (1)

Ve yine Mustafa Suphi devam ediyordu ki;

“Türkiye gibi memleketlerde kurulacakyeni hükümet emperyalist zalimlere karfl›büyük bir mübareze, bir gürefltir; zulüm ile

zalimler ile bir gürefltir.” (2)

3. Enternasyonal 2. Kongresi’nde Mus-tafa Suphi TKP’sinin delegasyonlar› Ke-mal hareketini “emperyalist sömürüye eniyi cevap, kurtulufl hareketi, Kemal devrim-

ci hükümeti” (3) ilan etmifllerdi. TKP kuru-lufl kongresinden itibaren var olan bu hata-lar Kemal’in pratik içerisinde keskin bir fle-kilde ortaya ç›kan karfl› devrimci niteli¤inera¤men devam ettirildi. Mustafa Suphi biz-zat M. Kemal’e mektuplar›nda “3. Enter-

nasyonal’le birlikte yan›n›zday›z, komünistpartisini yasal yap›n, k›z›l müfrezeleri Ka-rabekir Pafla’n›n emrine gönderiyoruz, bu-rada Enver Pafla’ya yard›m ediyoruz, Er-meni hareketine karfl›y›z, Büyük Millet

Meclisi hükümetini destekliyoruz” (4) özet-ler fleklinde ifade edebilece¤imiz de¤erlen-dirmelerde bulunuyordu. Komünterin tel-kiniyle de olsa ezilen uluslar› inkar edenKemalist “misak-› milli” siyasetini objektifolarak kabul ediyor idiler.

Önce de vurgulad›¤›m›z gibi ideolojiksiyasi mücadeleyi yads›m›yoruz. ‹deolojik-siyasi konularda “bizim partimiz” anlay›-fl›yla kardefl partilere, enternasyonallere“durun durdu¤unuz yerde” fleklindeki darmilliyetçi yaklafl›m› savunmuyoruz. Ancakflu bir gerçektir ki; her komünist partisikendi kararlar›n› kendisi almal›d›r. Ko-münterin o günkü iflleyiflindeki baz› prob-lemlerle de ilgili olarak her tavr›n› emir ad-detmek, tart›flmas›z komuta sistemi çerçe-vesinde ba¤l› kalmak yanl›flt›. SovyetlerBirli¤i’ni savunmay› anl›yoruz. Proleterdünya devriminin karmafl›k dünya seyriniflu veya bu ülke devrimiyle Sovyetler Birli-¤i’ni savunma iliflkisini diyalektik ele almadurumunday›z. Her fleye ra¤men SovyetlerBirli¤i’ni savunma bazen proleter dünyadevrimini ilerletme anlam›na gelmeyebilir-di. 2. dünya savafl› s›ras›nda “taktik olarakanlaflsak ta, bir stratejik e¤ilime dönüfltürü-len burjuvaziyle ittifak meselesindeki Sov-yet hatalar› aç›kt›r. MKP kongresi bunlar›ciddiyetle ele ald›. 1928 Komünist Enter-nasyonal program› Kemalizm’i dünya dev-rimi zincirinin devrimci bir halkas› olarakgördü. Proletaryan›n büyük ustas› Lenin bi-le Kemalizm’i “en kabaday› emperyaliste”karfl› örnek bir direnifl olarak de¤erlendirdi.Keza Stalin Kemal’i sömürge ve yar›-sö-

8

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 10: Sınıf Teorisi - Sayı 11

mürge halklar› etraf›nda toplayan “devrim-

ci bir çekirdek” olarak tan›mlad›.(5)

Lenin ve Stalin’in ölümsüz ö¤retileriylezerrece alakas› olmayan Türk devletçisi Pe-rinçek’çiler bu hatalar› bayraklaflt›rd›lar.Komünist enternasyonalin hatalar›na dayaslanarak, Kürt hareketlerinin o dönemkibast›r›lmas›n› alk›fllad›lar. fiimdi de alk›fll›-yorlar. fiu da bir gerçektir ki, 1920 Komü-nist Enternasyonal önderli¤indeki Do¤uKurultay›’na Enver Pafla gibi ‹ttihat ve Te-rakkicileri delegasyon olarak tafl›yan EnverPafla’n›n kurultaya tebli¤ini “devrimci bay-rak” olarak selamlayan, fiark Milletleri Ku-rultay› Baflkanl›k Divan› Reisi Radeks’ler,TKP’ye Talat ve Cemal Paflalar’›n öldürül-melerini lanetleme, “Jön Türkler ve Kemalidestekleme” “devrimcileflen do¤unun öncü-

sü Kemal’in yan›nda yer almaya” ( 6 ) ça¤›r›-yorlard›. Öyle ki Mustafa Suphi ve yoldafl-lar›n›n katledilmelerinin Enternasyonal’cek›nanmas›n› isteyenlere karfl› radeskler,“Kemali destekledi¤imiz için piflman de¤i-liz, kesin savafl an› flimdi henüz gelmedi,

milli kurtulufl hükümetini destekleyin” (7)

diye karfl›l›yordu. ‹flte Türk egemenlik sis-teminin bu resmi ideolojisine hem dünya-da, hem Türkiye-Kuzey Kürdistan’da ilkkez köklü meydan okuyan TKP(ML) vedevamc›s› MKP’dir. Kaypakaya ve onungüzergah›nda 17’lerin öldürülmesinin birnumaral› stratejik sald›r› hedefleri seçilme-lerinin nedenini bu gerçekler ›fl›¤›nda dahakolay anlayabiliriz. Anlamal›, kavramal›,stratejik önemimizi bilmeli dolay›s›yla düfl-man›n sald›r›lar›na karfl› her an bilinçle te-tikte olmal›y›z. Kürt ulusal meselesini, Er-meni soyk›r›m›n›, az›nl›klar ve ezileninançlar problemini proleter devrimci halk-ç› çözüm program›yla dünyada ve Türkiye-Kuzey Kürdistan’da ilk kez do¤ru ve kap-

saml› olarak ortaya koyan Kürt ulusal hare-ketinin tarihsel meflrutiyetini, Türk ege-menlerinin milli bask› ve katliamlar›na kar-fl› mücadelesinin demokratik yönüne iflaretedipdestekleyen Kaypakkaya TKP(ML)’si-dir. 17’ler bu yolda yürüdükleri için katle-dildiler. Bak›n›z, Dersim ‹syan› ile ilgiliKomüntern belgelerinde yeni bir Kürtayaklanmas› ad›yla 1937 tarihinde yay›m-lanan yaz›larda özetle flöyle deniyor:

“‹ki ay› aflk›n bir zamandan beri Anka -ra hükümeti, Dersim bölgesindeki Kürt afli -retlerinin yeni bir gerici ayaklanmas›n›bast›rmakla u¤rafl›yor (.....), halk partisi buça¤ d›fl› duruma bir son vermeye karar ver -di. (...) amac› göçebeli¤e son verme ve afli -ret reisleriyle (fiehler, Beyler, A¤alar veSeyitler ) onlar›n kiral›k adamlar›n› Bat›Anadolu’nun modernleflmifl vilayetlerinesürme hedefi güden bir reform plan›n› zor -la uygulamakt›. Feodal unsurlar›n ümitsizbir direnifliyle karfl› karfl›yay›z. (...) feodalunsurlar (...) utanmazca flartlar ileri sürdü.Hükümeti, feodal yöneticilerin zorbal›¤adayanan keyfi rejimlerini tasfiye yolunda

ald›¤› bütün tedbirleri vazgeçmeye” ( 8 )

zorlad›lar. Komünist enternasyonal belge-lerine revizyonist Rasim Davaz imzas›ylagiren bu anlay›fllara Komüntern resmi or-ganlar›ndan bir elefltiri yoktur. Aksine Ko-müntern yay›n organ› belgeleri olarak ka-muoyuna ilan edilen dolay›s›yla onaylan-m›fl bulunan bu yaz›larda Kemalist katliamdestekleniyor, mazlum Kürt ulusunun bafl-kald›r›s› önderlikleri gerekçe edilerek irticaolarak itham ediliyor, Türk egemenlerinink›y›mlar› zoraki göçleri destekleniyor, Ke-malist askeri harekat onaylan›yor. BuradaKaypakkaya’n›n Kemalist hareket, Kürtsorunu, Kemalist devlet, Kemalist ordu vekomünist çizgi gibi di¤er tüm meselelerde

9

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 11: Sınıf Teorisi - Sayı 11

ç›k›fl›n›n komünist tarihsel önemi aç›k de-¤ilmidir. Bütün bunlar dikkate al›nd›¤›ndaKaypakkaya’lara, Cangöz’lere, Hanba-yat’lara, Atafl’lara, Okan’lara, Baba Erdo-¤an’lara, Süleyman Cihan’lara, HüseyinDemir’lere, Kaz›m Çelik’lere, Cüneyt Kah-raman’lara ve yoldafllar›na emperyalizm veufla¤› Türk devletinin neden sald›rd›¤›n›,neden katliamlarla cevap verdi¤ini anla-mak zor de¤ildir. Sistemden köklü kopu-flun bayra¤›n› yükseltenler onlard›r. Kema-list “s›n›fs›z imtiyazs›z, halkç› devlet” geri-cilik söylemini “ilericilik malipülasyonu ileörtenlere hay›r! Bu faflizmi aklamakt›r” di-yen onlard›r. Kemal’le uyuma ça¤›ran Gö-kalp gibi teorisyenlerin Türk flövenistibayra¤›n› y›rtanlar onlard›r. Conte, Durk-hain gibi gerici pozitif felsefelere dayana-rak Kemalist faflist iktidar› “ink›lapç›”, y›k-mak de¤ifltirmek de¤il, korunmas› gerekenhalk kalesi gösterenleri deflifre eden, YeniDemokratik Devrim, sosyalizm ve komü-nizm için proletarya önderli¤inde, iflçi köy-lü temel ittifak› ekseninde Halk Savafl›’naça¤›ran, bafllatan, sürdüren ve bugün de ›s-rar etmeye çal›flan onlard›r. Kaypakka-ya’d›r, 17’lerdir ve yoldafllar›d›r.

Kaypakkaya’lar, Düzgün da¤lar›ndaOn’lar, Yelda¤›’nda ölümsüzleflenler,Ölüm Oruçlar›’nda komünizm için bayrak-laflanlar, Vartinik’te hayk›r›p Mercan’da17’lerle ölümsüzleflenler, dün, bugün, yar›nbizimdir hayk›r›fl›yla komünizmi kazan-mak için gelece¤e yürüyenler. Proleterdünya devriminin hizmetinde, komünizmiçin Türkiye-Kuzey Kürdistan co¤rafyas›n-da yeni-nitel bir 盤›r›n Maoist nesli olarakyafl›yorlar. Kazanmak için savafl›yorlar. Butarihsel Miras bir eylem k›lavuzu olarak ni-tel s›çramalarla ileriye götürülecektir. Bili-yoruz ki do¤a, toplum evrensel çeliflki ka-

nununun sonucu olarak sürekli de¤iflim ha-lindedir. Dinamik kavranmak durumunda-d›r. Bir eksilme ve artma fleklindeki tekrarde¤il, karfl›tlar›n birli¤i olarak ve evreninani s›çramalarla geliflme kanununun bilin-ciyle ö¤renece¤iz, s›çramalarla ilerleyece-¤iz. Türkiye-Kuzey Kürdistan topra¤›ndayeni nitel bir 盤›r açmay› parti Büyük Pro-leter Kültür Devrimi’nin dersleriyle donan-d›¤› için baflarabildi. Ço¤u dostlar›m›z›n,siper yoldafllar›m›z›n da taktir etti¤i gibiKaypakkaya somut flartlar›n, somut tahli-lindeki yarat›c›l›¤›n› bu sayede gerçekleflti-rebildi. MLM ekonomi-politik-felsefe, bi-limsel sosyalizm ö¤retisiyle donanm›fl ol-masayd›; MLM bilimsel metoda sahip ol-masayd›; hangi somut flartlar› bilimsel an-lamda do¤ru tahlil edebilir, bilimsel sentez-lere ulaflabilirdi. Dolay›s›yla, Kaypakkayaele al›n›rken, 17’ler ve yoldafllar› ele al›n›r-ken rehber ald›klar› MLM ideolojiden ayr›düflünülemezler. Biz ne proletaryan›n bü-yük ustalar›na, ne de onlar›n ö¤rencisiölümsüz yoldafllar›m›za ve bilgilerine ta-mamlanm›fl ve dokunulmaz bir tabu olarakbakm›yoruz. Bu bilime ayk›r›d›r. Biz, ge-liflmelere ba¤l› olarak ilerleme ihtiyac›n›kendimizi elefltirmeye tabi tutmaktan çe-kinmemeyi Kongre Muhasebe ve ‹deolojibelgelerimizde de ortaya koydu¤umuz gibiönemsiyoruz. Ustalar›m›z da önemsedi.Lenin, Marksizm’e Marks gibi bakmasay-d›, onun bilimsel temellerine dayan›rkengeliflmelere ba¤l› olarak gözden geçirip or-taya ç›km›fl yeni sorunlar› çözme seviyesi-ne ulaflt›rmasayd›; Leninizm olabilir miy-di? Çeliflki evrensel kanundur. Her fleye uy-gulan›r. Bilimimize de uygulanmak duru-mundad›r. Bilgi sosyal prati¤e ba¤l› olarakgeliflmek durumundad›r. Onun donaca¤› sonbir durak yoktur. Dolay›s›yla hiçbir bilgi

10

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 12: Sınıf Teorisi - Sayı 11

mutlak, kesin ve art›k tam olarak düflünüle-mez. Ö¤retimizin eylem k›lavuzu oldu¤ugerçe¤ini derinden kavramak durumunda-y›z. Bu öze de¤il, lafza sar›lan sözdeMarks’ç› 2. Enternasyonalciler Leninizm’ekarfl› ç›k›p burjuvaziye yedeklendiler. Do¤a-da, toplumda her süreç kendi iç çeliflkisiyleilerler. Her bir do¤ru düflünce bile ortayaç›kt›¤› koflullarla, di¤er bir geliflme döne-miyle k›yasland›¤›nda s›n›rl›l›klar gösterirve geliflen gerçekli¤in gerisinde kal›r. Dola-y›s›yla toplumsal pratik ve insan bilincinde-ki geliflme-yok olma süreci sonsuzdur. Bilgimütemadiyen ilerler. Bunu ancak dincilerreddedebilir.

Diyalektik ve tarihi materyalistler ola-rak her bir dönemin gerçe¤ini bilirken, ogerçeklikte do¤ru bilginin mahiyetini bilir-ken, baflka geliflme aflamalar›yla iliflkisiniele almada göreceli¤ini de kabul ederiz.Maoist partinin ideolojisi-program›-genelsiyasal çizgisi do¤rudur, pratikte de ispat-lanm›flt›r. Yoldafllar›m›z›n ölümsüz an›s›do¤rudur, pratikte de ispatlanm›flt›r. Yafla-d›¤›m›z geliflmelere, dünyadaki bölgedekigeliflmelere ba¤l› olarak bu miras› döneminortaya koydu¤u sorunlar› çözecek sentezle-re ulaflt›rma görevimizin alt›n› da çizeriz.Uluslararas› komünist hareket ve onun birparças› olan Maoist parti bu görevin üste-sinden kolektif tart›flma ve iki çizgi müca-delesi yoluyla kolektif tecrübesini özetle-yerek gelecektir. ‹ki çizgi mücadelesi ol-masayd› Maoizm’e ulafl›lamazd›. ‹ki çizgimücadelesi olmasayd› Suphi TKP’sinin ha-talar› afl›lamazd›. ‹ki çizgi mücadelesi ol-masayd› Suphi sonras› TKP’yi gasp edens›n›f iflbirlikçisi revizyonist fiefik Hüsnüçizgisi deflifre edilemezdi. Sonra Rus sos-yal emperyalizminin bir mevzisine dönüfl-müfl söz konusu karargah afl›lamazd›. Da-

has› Deng Hua karfl› devrimci darbesininmahiyeti, UKH’da yaratt›¤› k›r›lmalar- krizanlafl›lamaz, afl›lamaz, Devrimci Enternas-yonalist Hareket yarat›lamazd›. UKH’n›n-da, onun bir parças› olan kendi tecrübeleri-mizin de ö¤retti¤i budur. ‹ki çizgi mücade-lesi parti ve UKH aç›s›ndan kaba bir cebel-leflme, kiflisel bir suç ve günah seceresi ç›-karma, damgalama, basit bir örgütsel alt et-me ya da kiflisellefltirilmifl curcuna içerisin-de bo¤ulma, bölünme, da¤›lma, yoldafllarve dostlar aras›nda düflmanlaflm›fl guruplafl-ma de¤il. Bu, burjuvazinin yöntemidir. Par-ti ve UKH’da, halk içerisinde sürmüfl vemütemadiyen sürecek do¤ru yanl›fl müca-delesi yanl›fllar› tarihsel, toplumsal sebep-leriyle gösterme, düzeltme, dönüfltürerekkazanma ve daha ileri birlik yakalama, düfl-mana karfl› mücadelede yoldafllar, siperyoldafllar› ve kitlelerin yüzde 95’i ile birlefl-meyi asla unutmadan komünizmin silah›olarak partiyi kuflanmay› gerektirir. Olum-lu ve olumsuzluklar›yla proletaryan›n,emekçilerin ve ezilenlerin komünist, dev-rimci ilerici miras›n› do¤ru ve yanl›fl› ayr›fl-t›rarak, yanl›fllar› aflma mücadelesini gev-fletmeden do¤rular› nitel ilerlemelerle ileri-ye tafl›ma bilinciyle sahiplenirken 17’ler-den ö¤renmesini bilmeliyiz.

17’LER DO⁄RU Ç‹ZG‹ ÖN-DERL‹⁄‹NDE PART‹ VEK‹TLELER‹ DEVR‹ME SE-FERBER ETME ÇA⁄RISI-D I R L A R

Temsil edip uygulad›klar› çizgininönemli ay›rt edici özelliklerinden biri buy-du. Onlar partinin, s›n›f›n, halk›n stratejikbirli¤i, sonuna kadar ilerletilmesi, siper

1 1

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 13: Sınıf Teorisi - Sayı 11

yoldafll›¤› ekseninde ideolojik-siyasi ve örgütsel ba-¤›ms›zl›¤›n› koruyarak halk›n birleflik devrimci muha-lefeti için eylem birli¤inin önemini anlatt›lar. Bu nok-tada k›saca siper yoldafll›¤› üzerinde durmak istiyo-ruz. Öncelikle bu dost devrimci örgütlerle ideolojikbar›fl ça¤r›s› de¤ildir. Hiç dostluk yok politik çizgiside, hep dostluk fleklindeki çizgi de yanl›flt›r. Düflmanakarfl› mücadelede politik hücüm ruhuyla devrimci te-melde ba¤›ms›z ideolojik siyasal çizgimizle eylembirli¤ine önem verirken faal ideolojik mücadeleyi deelden b›rakmamal›y›z. Komünist partisinin kitlelereve devrimci güçlere önderlik sorumlulu¤u unutula-maz. Bu önderlik olarak kendini dayatma meselesifleklinde ele al›namaz. Bu devrim mücadelesi içerisin-de ideolojik-politik-örgütsel duruflu ve bu duruflunpratikte do¤rulu¤unun ispatlanmas›, kitlelerin ve dostgüçlerin kendi tecrübeleri ve deneyleri üzerinde e¤iti-lerek komünist öncülükle birlefltirilmesi benimsenmiflbir önderlik olarak ortaya ç›kma meselesidir. Siperyoldafll›¤› kültürü yeni de¤ildir. Yak›n tarihimizde ko-münist önder Kaypakkaya ve anti emperyalist dev-rimci mücadele önderleri, Denizler ve Mahirler’inpratikleri muazzam derslerle doludur. Devrimci güç-ler biribirileriyle faal bir ideolojik mücadele içindeolurlarken, devlete karfl› dost güçler olduklar› bilin-ciyle eylem birli¤ini önemsemeli, varl›klar›n› hiçbirflekilde bir birilerine karfl› rekabet gerekçesi haline ge-tirmemelidirler. Rekabetçi, tahammülsüz ve her birikendi bafl›na kapal› devre siyasetleri devrime götür-mez, halk› böler.

17’ler bu yanl›fl anlay›fllara karfl› mücadele bayra-¤›d›rlar. Bu ay›rt edici özelliklerinden dolay› bilindik-leri içindir ki; ölümsüzlefltiklerinde devrimci kitlelerve dost devrimci örgütler, Maoist parti ile kararl› birflekilde kenetlendiler. Proletarya, ezilen ulus ve halk-lar üzerinde emperyalist hegemonyan›n pekifltirilmesiamac›yla sürdürülen Irak’ta, Afganistan’da, Filis-tin’de ve daha nice yerlerde iflgal, sömürgelefltirme,katliam operasyonlarla devam ettirilen emperyalistsald›rganl›¤a karfl› proleterya önderli¤indeki Halk Sa-vafl› ayn› zamanda devrimci anti-emperyalist güçlerinbirleflik eylemini de önemsemek durumundad›r. Bu

12

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Kaypakkaya ele alınır-ken, 17’ler ve yoldaşlarıele alınırken rehber al-

dıkları MLM ideolojidenayrı düşünülemezler. Bizne proletaryanın büyük

ustalarına, ne de onlarınöğrencisi ölümsüz yol-

daşlarımıza ve bilgilerinetamamlanmış ve doku-nulmaz bir tabu olarakbakmıyoruz. Bu bilime

aykırıdır. Biz, gelişmele-re bağlı olarak ilerleme

ihtiyacını kendimizi eleş-tirmeye tabi tutmaktan

çekinmemeyi Kongre Mu-hasebe ve İdeoloji belge-lerimizde de ortaya koy-duğumuz gibi önemsiyo-

ruz.Ustalarımız da önem-sedi. Lenin, Marksizm’eMarks gibi bakmasaydı;

onun bilimsel temellerinedayanırken gelişmelere

bağlı olarak gözden geçi-rip ortaya çıkmış yeni

sorunları çözme seviyesi-ne ulaştırmasaydı; Leni-nizm olabilir miydi? Çe-lişki evrensel kanundur

Page 14: Sınıf Teorisi - Sayı 11

noktada 1971 ihtilalci devrimci ç›k›fl›önemli bir derstir. Bu ç›k›fl Türkiye–KuzeyKürdistan tarihinde Suphi sonras› hege-monya kurmufl legalist, parlamenterist, flo-venist, pasifist dalgaya da bir baflkald›r›d›r.Ayr› ideolojik, politik, genel siyasal çizgifarkl›l›klar›, örgütsel ba¤›ms›zl›k bir kena-ra b›rak›lmadan, devrimci eylem birli¤ininönemsendi¤i devrimci yeniden bir meydanokuyufltur. Mücadelemizin bu önemli tarih-sel dayana¤› daha ileri yeni politik sentez-lerle pratiklefltirilmelidir. Modern revizyo-nizme karfl› baflkan Mao Zedung önderli-¤indeki enternasyonal mücadelenin ulaflt›¤›Büyük Proleter Kültür Devrimi veABD’nin Vietnam’da yenildi¤i Kamboçya,Laus, Filistin ve di¤er yerlerde ezilen halk-lar›n mücadelesinin yükselen ivmeler ka-zand›¤› emperyalist metropollerde emekçi-lerin mücadelesinin geliflti¤i koflullardanetkilenen 71 hareketi gibi flimdi de dünyaezilenleri Nepal, Türkiye-Kuzey Kürdistan,Peru, Filipinler, Hindistan’daki Halk Sa-vafllar› cüretiyle Irak, Afganistan, Filistinve Latin Amerika gibi ezilenlerin emperya-lizme öfkesiyle fevkalade önemli f›rsatlarlayüz yüzedir. Mao’nun 1970’lerde dünyahalklar›na yapt›¤› Halk Savafl› ça¤r›s› bu-gün içinde oldukça elzemdir. Elbette birrastlant› sonucu de¤il, devrimin görevleri-ne cevap verememe olgusunun ürünü ola-rak dün gibi bugün de tasfiyeci bir tövbe-karl›k e¤ilimi mevcuttur. Ç›plak, ba¤›randevrim ihtiyac›na ra¤men gerçe¤i görme-meyi “avantaj” telakki edenler, tarihi yoz-laflt›rma çabas›na devam etmektedirler.Spekülasyon ve skandal simsarl›¤›ndanmedet uman bu kesimlere meydan bofl b›ra-k›lamaz. Bunlarla ideolojik mücadele sav-saklanamaz. Komünizm ve halk saflar›ndaburjuvazinin ihtiyaçlar›n› karfl›layan bu bö-

lücülere karfl› iki çizgi mücadelesiyle cevapolmak komünistleri s›n›f ve halk› birlefltir-mede ›sarar etmek esas halka olan Maoistçizgi meselesinde sa¤lam olmay› gerektirir.Sorunlar› kifliler sorunu olarak görmüyo-ruz. Sorunlar yanl›fl ideoloji ve politikalar-d›r. Bunlar›n iktisadi ve toplumsal nedenle-ri vard›r. Çözülmesi gerekenler bunlard›r.Bu aç›dan tasfiyeci, neo liberal yönelimler-le teorik programatik örgütsel ve taktikselalandaki farkl›l›klar›m›z› keskin bir flekildedevreye sokmak süren ideolojik savafl›nmahiyeti konusunda kitleleri ve devrimcigüçleri bilinçlendirmek hayati önemdedir.Küfür, damgalama, suçlama bizim iflimizde¤ildir. Böyle maskaral›klar içinde olma-yaca¤›z. ‹deolojik mücadele Halk Sava-fl›’n›n da yard›m›yla parti önderli¤inde ken-di bilimsel gücüne ve azmine dayanarakgerçe¤i göstermeye devam edecektir. Partiönderli¤inde devrimci savafl› örgütleme,yayg›nlaflt›rma, süreklilefltirmeyi ilerlet-mek cereyan› gö¤üslemede en önemli silaholacakt›r. Dün ‘71 devrimci hareketinin si-laha sar›lmas› karfl›s›nda “olmamal›yd›” di-yenler, silahlar›n elefltirel gücüyle y›k›ld›.Dün Kaypakkaya’n›n MLM rehberli¤indeHalk Savafl› ateflini yakmas›n› “tövbe” tu-tumuyla karfl›layanlar y›k›ld›. Bundan son-ra da tarihin gösterece¤i budur. Ölümsüz17’ler meselesini “Halk Savafl› olmaz”“devrime elveda” tutumuyla karfl›layacakyan›lg›l› yaklafl›mlar gö¤üslenmelidir, gö-¤üslenecektir. Aksi halde dünyay› de¤ifltir-mek mümkün olmaz. Bu aç›dan parti vedevrimci kitlelerin en baflta nitel inflas›naönem vermek, en baflta partinin ve devri-min sosyal taban›na yönelmek flartt›r. Geri,vasat olan›n›n ruhu ve fikirlerine kendiniuydurup profesyonel devrimciler örgütü-nün nitel inflas›ndan, devrimci savafl›n sür-

1 3

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 15: Sınıf Teorisi - Sayı 11

dürülmesinden vazgeçenler her zamanoportünistler olmufllard›r. Vasatç› sosyaltabana dayanan reformizmin de elbette birs›n›fsal mant›¤› vard›r. ‹natla devrime karfl›duran bu vasat çöküntü tarihte de görüldü-¤ü gibi pasifizm ve sosyal flovenizmin kay-na¤› olmufltur. Devrimimizin k›sa tarihineyeniden bakal›m. Bunlar›n dayanaklar›n›görürüz. 1960’l› y›llarda ad›na sol denilenhareket YÖN, T‹P ve sonrada MDD fleklin-de odaklaflm›flt›. Avrupac› reformizm T‹Pfleklinde boy verdi. Türk-‹fl sendikac›l›¤›zaten Amerikanc› bir modeldi. YÖN isedevrimin koflullar›n› olgunlaflt›rmak içinkapitalist olmayan yolda kalk›nmac› “çö-züm” projesine sahipti. Parlamenterist Tür-kiye ‹flçi Partisi (T‹P) konsepti de benzerdi.Mihrici, Millici sözde devrim stratejileri deKemalistlerle ortak konsept arama yöneli-mindeydi. Ayn› yönelimler bugünün refor-mist “solunda” “ulusalc›” Perinçek variilerletilerek devam ettirilmektedir. De-niz’lerin, Mahir’lerin anti-emperyalist ç›-k›fllar›n›n ve Kaypakkaya’n›n komünistdevrimci güzergah›n›n tecrübeleri bugün,dünün devam› olan oportünizmi ve reviz-yonizmi yenmek için çok büyük avantajlarsa¤lamaktad›r. Dün ‘radikal silahl› eylemolmas›n, yoksa provokasyon olur’ çizgisiniseslendiren TIP'ciler, orduyu karfl›ya alma-mal›y›z diyen ulusalc› sözde solculara kar-fl› Deniz’ler, Mahir’ler devrimci anti-em-peryalist bir hayk›r›flt›lar. THKO devrimcipratik bir meydan okuyufltu, elbette teorikzay›fl›klar› vard›. Örne¤in proletaryan›ndevrimdeki önderli¤i ‘zay›fl›¤›’ gerekçe-siyle kavranm›yor, s›n›f›n öncüsü olarakkomünist partisi önderli¤i görülemiyor,‘k›r yoksullar› ve küçük üreticileri öncü vetemel alma’ biçimiyle popülist bir siyaset-ten kopulam›yordu. Yanl›fl Kemalizm tah-

lillerinden ötürü Türk ordusuna ‘ilericiözellikler’ atfediliyor, devlet ve devrim ko-nular›nda Leninizm’e ters tutumlar sergile-niyordu.

Burada konumuz bunun özel olarak de-¤erlendirilmesi de¤ildir, k›sa bir vurguylayetiniyoruz. THKPC, THKO’ya nazaranteorik olarak daha iyi bir ç›k›flt›, tabi bununda sebepleri vard›. Çayan’ ›n bütün yaz›la-r›na bak›ld›¤›nda, bu sebepler anlafl›lacak-t›r. Çayan diyordu ki; Mao’nun Marksizm-Leninizm hazinesine Yeni DemokratikDevrim ve proleter kültür konular›nda,kendi deyimiyle ‘mükemmel’ seviyeye ç›-kan katk›lar› vard›r. Ve bu katk›lardan etki-lenmesinden ötürüdür ki o dönem köylüyüdevrimin temel gücü olarak al›yor, k›rlar›temel çal›flma alanlar› olarak görüyor, fle-hirlerin k›rlardan kuflat›lmas› stratejisini sa-vundu¤unu söylüyordu. Yeni DemokratikDevrim ve Halk Savafl›’n› derinlemesinekavramay› ifade etmese de; Çayan’›n po-zisyonlar› Mao’yu alg›lamada takdir edile-cek bir gayrettir. Yeni Demokratik Devrimö¤retisini do¤ru anlamad›¤› için devrimdeproletaryan›n önderli¤ini flart görmüyor,güçler dengesi aç›s›ndan demokratik dev-rimde önderlik konusunun pazarl›¤a sözkonusu yap›lam›yaca¤›n› da belirtiyordu.(Bütün Yaz›lar Mahir Çayan, Bknz 170-171) fiafak revizyonistlerine gelince, bun-lar zaten devrimden vazgeçiflin, devrimetövbe etmenin ad›yd›lar. Önder Kaypakka-ya bu revizyonizmi ve sosyal flovenizmi, buKemalizm ve Türk ordusu hayranl›¤›n› bü-tün yönleriyle deflifre etti. (Bak›n›z, Kay-pakkaya Bütün Yaz›lar) Gerek THKO, ge-rekse THKPC’nin de Kemalizm tahlilleriyanl›flt›. Bu yanl›fllar Türk ordusuna karfl›,iyimser tutumlara, sol maskeli ordu darbe-lerine karfl› objektif olarak hatal› tutumlaragötürüyordu. Çayan Kemalistleri küçükburjuvazinin en sol devrimci ve anti-em-peryalist baflkald›r›s› olarak gördü¤ü için-

14

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 16: Sınıf Teorisi - Sayı 11

dir ki 71’ler ortam›nda da müttefik olarakonlara yöneliyordu. Diyordu ki;‘THKPC’n›n müttefiki ancak Kemalistlerolab›l›r’ (Bütün Yaz›lar, sayfa 398) Diyor-du ki; ‘Kemal komprodor feodal mekaniz-may› parçalad›. Küçük burjuva devrimciekonomi yaratt›’ (sayfa 401-402) Tüm buyanl›fl yaklafl›mlar dadikkate al›nd›¤›ndaKaypakkaya’n›n ta-rihsel ç›k›s›n›n ide-olojik, politik nitelönemi ve onu takipeden 17’lerin, müca-delemiz aç›s›ndan an-lam› daha derindenkavranacakt›r.

KAYPAK-KAYA VE17’LER KO-MÜN‹ZM‹ KA-ZANMA YÖ-NEL‹M‹YLETEMS‹L ED‹-LEB‹L‹N‹R-LER

Gerek Vartinik gerekse Mercan tarihi-miz aç›s›ndan proletarya, emekçiler ve ezi-lenler aç›s›ndan büyük kay›pt›rlar.

Maoist parti 1. Kongre’de gerçeklestir-di¤i tarihi muhasebe ile Vartinik kayb›m›-z›n nedenlerini irdelemiflti. Önemli bir tec-rübe özetlemiflti. Elbette bunu da tart›flma-ya a盤›z, 17’ler meselesini ele al›rken butarihi muhasebenin tecrübeleri ve metodun-dan ö¤renmeliyiz. Parti 17’ler kayb›m›z›nnedenlerini bilimsel bir tahlil ve kolektiftart›flma tecrübesiyle özetleme gayreti için-

dedir. Bugüne kadar oldu¤u gibi, Maoistparti hatalar›m›z› es geçmeyecektir. Biliyo-ruz ki kayb›m›z›n temelinde ideolojik,programatik ve genel siyasal çizgimiz yat-mamaktad›r. Ama bu kayb›m›z önlenemez,kaç›n›lmaz b›r sonuçda de¤ildi. Dolay›s›y-

la Maoist parti bu kayb›-m›za vesile olan hatalar›-n› cesaretle ele alma tutu-mu içinde olacakt›r. Bi-limsel do¤ru ve kendinegüvenen bir partinin met-odu da böyle olmak du-rumundad›r. Parti ikincikongre planlamas›n› odönem ki koflullarda oflekilde uygulanmas›n›do¤ru olup olmad›¤›n›ele alcakt›r. Güvenlikçizgisini, çal›flma tarz›n›,1. Kongre ile ulafl›lm›flstratejik önderlik anlay›fl›ve onun korunmas›na da-ir özetledi¤i tecrübelerle17’lerin kayb›nda bunane kadar riayet edilipedilmedi¤i meselesini,hareket tarz›n› tart›flacak-t›r. Varolan hata ve za-y›fl›klar›n tümünü kitle-

lerle paylaflacakt›r. 17’ler sonras› partininidaresi harekete geçirilerek ulafl›lan merke-zileflme ve yeniden yap›lanma merkezi pla-n›n önemli görevlerinden biri budur. Elbet-te biz flimdiki merkezileflme seviyesini veplanlamay› yine kolektif tecrübe ile dahaileriye götürme görevi ile karfl› karfl›yay›z.Bu 17’ler sonras› düflman›n ‘bellerini birdaha do¤rultamazlar, çöktüler’ dedi¤i birortamda önemli bir ilerlemeyi temsil etsede, Maoistler daha ileri bir önderlik seviye-sini ve gerçekten stratejik önderli¤e ulafl-

1 5

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Devrim çözüm gücüdür. Bir ya-kınma ağlama duvarı değildir. Par-tili ve savaşcı devrime sarılandır.Anlamayana durumu kav r a t a r a k

i l e r l e t e n d i r. Yanlışa rüşvet ve r m e-den doğruyu yükseltendir. 17 ’ l e r

acısını devrim komünizm için gücedönüştürmenin bir yanı da budur.17’lerin de yaratılmasında tarihikatkılar yaptıkları 1. Kongr e ’ n i nideolojik ve siyasi çizgisi ile do-

nanma onu yeni nitel sıcramalarlai l e r i ye taşıma, tarihi inkarcılığa pi-rim vermeden, olumlu ve olumsuz-luklarıyla tüm tarihimizi sahiple-nerek doğru temelde ileriye taşı-

ma, yoldaş ve halk sevgisı ile doluolarak, kominizm için öne atılma

yönelimiyle anılabilirler

Page 17: Sınıf Teorisi - Sayı 11

may› hedeflemek durumundad›r.

17’lerle ikinci kongreyi gerçeklefltirmeprati¤i döneminde, düflman, bilinen düflükyo¤unluklu savafl konseptini t›pk› 1993-1994 y›llar›nda oldu¤u gibi devreye soktu.Bu plan ayn› zamanda emperyalistlerin ko-rumas› ve deste¤iyle gündemlefltirildi. Sözkonusu dönemde Türk egemenlerinin ABDve Avrupa’ya yapt›klar› ziyaretler, buralar-dan halklar›m›za verilen göz da¤lar› ve ay-n› flekilde özellikle gerilla bölgelerine ya-p›lan askeri y›¤›naklar, flehirlerde linç gös-terileri ile vahfli sald›r›larla birlikte sürdü-rülen operasyonlar stratejik sitemli bir sal-d›r›y›, topyekün bir savafl seferberli¤ini za-ten gösteriyordu. Öteden beri varolan buegemen s›n›flar›n konsepti söz konusu dö-nemde yo¤unlaflt›r›larak sürdürülmekteydi.Böyle bir ortamda partinin o dönem tespitetti¤i yerde kongre toplaman›n ve o yereayn› rotada belli bir çal›flma tarz› çerçeve-sinde güçleri sevk etmenin daha öncekiplanda yer meselesinde de¤ifliklik yapma-man›n nedenleri tart›fl›larak gerekli derslerç›kart›lacakt›r. Parti önderli¤inin kendisinive düflman› ne kadar ciddiye al›p almad›¤›konusunun üzerinde durulacakt›r.

Kongrede flunun alt› önemle çizilmek-teydi; ‘Stratejik önderlik tayin edicidir. (...)Startejik plan›n uygulanmas› stratejik ön-derli¤e ba¤l›d›r. (...) Bu misyonun hakk›n›veren bir önderli¤in Ay’da m›, Mars’ta m›,k›rda m›, kentte mi oldu¤unu kimse tart›fl-ma konusu yapmaz. As›l olan asli göreviniyerine getirmesidir. (....) Parti tarihimizdemerkezi önderliklerde hep küçük iflleri ba-flarmas› beklene geldi. (...) Beklentilerin ç›-tas› bir svaflç›dan beklenenler derekesinedahi düflürüldü. Tepeden t›rna¤a böyle fle-killenen bir partide, önderler de (...) bir sa-vaflç›n›n teorisi ve prati¤i ile yetinir. (...)

Ya da iyi bir halk savaflç›s›n›n devrimci fe-dakarl›¤›yla k›sa vadeli baflr›lar ve küçükmuharebelerin zaferiyle yetinirler. (...) Ta-rihimizde SB’nin nerede konumlanaca¤›hep tart›flma konusu olmufltur. (...) Soru-nun özü SB’ye yükledi¤imiz misyon ve bumisyona önderlik oluflturmas›d›r. (...) ‹flikorkakl›k ve cesaretle aç›klamak ciddiyet-siz bir yaklafl›md›r’ (Muhasebe sf 434 –437)

Bu tecrübe ›fl›¤›nda bakt›¤›m›zda 17’lerkayb› s›ras›nda meseleyi ne kadar ciddiyet-le ele al›p almad›¤›m›z sorunu tart›flma ko-nusudur. Çok aç›kt›r ki düflman›n gerçek-lefltirdi¤i katliam onun stratejik baflar›s› de-¤ildir. Bizim taktik ve benzeri hatalar›m›z-la ilgili yönlerin neler oldu¤u de¤erlendiri-lecektir.

Prolterya ve emekçilere aç›k davran-mak durumumuzu yoldafllar, devrimci kit-lelerle paylaflmak ve varsa hatalar›m›z, on-lardan ö¤renerek, devrimi ilerletmede birsilah haline getirmek Maoist partinin vaz-geçilmez anlay›fl›d›r. Do¤ru ve yanl›fllarpartinin de sürekli gerçe¤idir, ama bizimiçin yanl›fllar yada iki çizgi mücadelesiparti ortam›n›, halk saflar›n› dejenere etme,spekülasyonlarla baltalama, kopma, kaç-ma, dedikodularla ortam› kirletme gerek-çesi de¤il, ö¤renme birli¤imizi ilerletme,düzeltme meselesidir. Maoist KomünistPartisi’nin 1. Kongresi’nin bir kez daha ö¤-retti¤i budur. Parti ve kitlelerin %95’inegüvenen, do¤ru çizgi önderli¤inde onlarlabirleflmede ›srar eden, ucuz heyecan tahrik-çili¤ine, skandal simsarl›¤›na meydan› aç-mayan, sorunlar› kiflisellefltirmeye yol ver-meyen, tüm yoldafllar›ndan sorumluluk du-yan, düzelmelerinde doktor ihtimam› ileyaklaflan, Maoist parti bilincine, tüm tari-hinden sorumluluk duyan tarih bilincine

16

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 18: Sınıf Teorisi - Sayı 11

sahip olan Maoist partinin düflman›n hiçbirpsikolojik ve fiziki sald›r›s› ile y›k›lm›ya-ca¤›, Maoist partinin kazanaca¤› gerek17’ler dönemi, gerek sonra ki süreçte birkez daha görülmüfltür. Maoist parti bilincidün oldu¤u gibi bugün de tarihi kendisiylebafllatma anlay›fl›n› reddederek, olumsuz-luklar da-olumluluklar da bizimdir, hatalarda-baflar›lar da bizimdir diyerek kongreçizgisiyle kazanacakt›r.

Düflman kökleri toplumun derinliklerin-de olan ve elbette devrimci herekete yans›-mamazl›k etmeyen zay›fl›klara da seslen-mektedir. Dedikodulardan, spekülasyonlar-dan medet uman düflman sald›r›lar› karfl›-s›nda kenetlenen parti gerçekli¤i; düflman›ideolojik alanda yenilgiye u¤ratm›flt›r.

Maoist parti aç›s›ndan parti ve halk içe-risinde do¤ru ve yanl›fl mücadelesi parti vehalk›n birli¤ini ilerletme motorudur.

Bölünme, karalama, kiflisel curcunaMaoist partiye yabanc›d›r. 1. Kongre ger-çekli¤inin ö¤retti¤i budur. ‘Siyasi elefltiri-ler farkl›, sokaktaki lümpenlerin tarz›n›kullanarak elefltiri (!) yapmak farkl› fleyler-dir. (...) Komünistler bu yoz kültürün kendiba¤r›nda geliflmesine izin vermez, buna as-la müsaade etmezler, etmemelidirler. (...)Bu lümpence polemiklerin geliflmesine pa-ralel olarak parti yozlaflmakta (...) karfl›-devrimcilerin uzun süre kendilerini gizle-melerinde bu nesnel durumun önemli pay›-n›n oldu¤unu inkardan gelemeyiz.’ (Muha-sebe sf 345)

Böyle bir iki çizgi mücadelesi anlay›fl›-na, böyle bir halk içerisinde do¤ru-yanl›flmücadelesi anlay›fl›na sahip bir partiye veonun önderli¤indeki devrime dayat›lacakhiçbir psikolojik harp oyunu sonuç ala-maz. ‹deolojimizle donan›r, bilimimizinrehberlik etti¤i teori ve siyasetin gerekle-

rini yerine getirirsek; kazanan her zamanparti ve halk olacakt›r. Hile burjuvazininsiyset tarz›d›r, dedikodu onun siyasetininvazgeçilmez argüman›d›r, kifliselel ç›kar-lar ve imtiyazlar çerçevesinde cebelleflmeonun mülk dünyas›n›n özelli¤idir. Bizimbayra¤›m›z birlik, mücadele, daha yüksekbirlik bayra¤›d›r.

17’ler döneminde de, sonras›nda da ke-netlenmifl parti ve onun kitlelerle birleflme›srar›n›n yaratt›¤› pratik karfl›s›nda, düflma-n›n özel harp siyaseti flimdiki durumda püs-kürtülmüfltür. Düflman ayn› paketleri da-yatmaya devam edecektir. Düflman›n sald›-r›s› karfl›s›nda Uluslarars› Komünist Hare-ket de Maoist Komünist Partisi etraf›ndaayn› kenetlenmeyi göstermifltir. Nepal Ko-münist Partisi (Maoist) Baflkan› yoldaflPrachanda ve Hindistan Komünist Partisi(Maoist) Baflkan› ortak mesaj› oldukçaönemlidir. 17’ler ile ilgili diyorlard› ki,‘Böylesi bir ac› zamanda Türkiye’deki dev-rimci halk kitlelerine ve flehitlerimizin aile-lerine ac›lar›n› ve kederlerini s›n›f düflman-lar›m›z ve onlar›n efendileri ABD önderli-¤indeki emperyalizme karfl› güce dönüfltür-mek için MLM’yi derinden kavram›fl Ma-oist Komünist Partisi (Türkiye- Kuzey Kü-distan) etraf›nda s›ms›k› birleflme ça¤r›s›n-da bulunuyoruz’.

Maoist partide, Maoist parti önderli¤indekitlelelerle birlikte devrim için birleflerekilerlememizin önemi, bu sözlerle de aç›kt›r.Maoist ruh budur, Maoist bilinç budur.

Dükkan ruhlu küçük rekabet eksenligrup bilincine karfl›, konuflturulmas› gere-ken Maoist parti bilinci budur. Böyle bir bi-lince sahip olanlar, parti, s›n›f ve halk›nbirli¤iyle oynayanlara aç›kt›r ki müsamahagösterilmeyecektir.

Gerçek partililer, parti militanlar› ve

1 7

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 19: Sınıf Teorisi - Sayı 11

dostlar›n›n s›nanmalar› aç›s›ndan, a¤›r ka-y›p dönemleri, ciddi bir ay›rt etme ifllevigörür. Lenin do¤ru diyordu; insan gerçekdostlar›n› felaket an›nda anlar. Felaket dö-nemlerinde inflaya bir tafl koyma günün ens›radan görevlerinden biridir.

Devrim çözüm gücüdür. Bir yak›nma,a¤lama duvar› de¤ildir. Partili ve savaflc›devrime sar›land›r. Anlamayana durumukavratarak ilerletendir. Yanl›fla rüflvet ver-meden do¤ruyu yükseltendir. 17’ler ac›s›n›devrim, komünizm için güce dönüfltürme-nin bir yan› da budur. 17’lerin de yarat›l-mas›nda tarihi katk›lar yapt›klar› 1. Kong-re’nin ideolojik ve siyasi çizgisi ile donan-ma onu yeni-nitel s›çramalarla ileriye tafl›-ma, tarihi inkarc›l›¤a pirim vermeden,olumlu ve olumsuzluklar›yla tüm tarihimi-zi sahiplenerek do¤ru temelde ileriye tafl›-ma, yoldafl ve halk sevgis› ile dolu olarak,komünizm için öne at›lma yönelimiyle an›-labilirler.

DEVR‹M DÜMDÜZ B‹RYÜRÜYÜfi DE⁄‹LD‹R

Baflar› ve zafer z›tl›klar›n birli¤idir, buher devrimin do¤as›nda vard›r ve olacakt›r.Devrim bir defaya mahsus düflmana kafatutmak de¤ildir. Bir defaya mahsus kafa tu-tan dostlar›m›z›n, bir döneme kadar bizim-le yürümüfl, flimdi bizimle olmayan yoldafl-lar›m›z›n emeklerine de¤er veriririz, kü-çümsemeyiz, teflekkür etmesini bilmeliyiz.Ancak Maoist Komünist Partisi ideolojisi,rehberli¤i devrimi komünizme kadar sürek-li devam ettirmeyi ö¤retir. Bu yolda yürür-ken, dostlar›m›zla düflmana karfl› birleflebi-lece¤imiz her noktada birleflmeyi de biliriz-bilmeliyiz. Devrim bazen a¤›r kay›plar veyenilgiler alabilir. Tarih gösteriyor ki yine

de ileriye gitmesini hiçbir karfl› devrimcigüç engelleyememifltir, engelleyemeyecek-tir.

17’lerin katledilmesiyle düflman›n ka-zand›¤› taktik ‘baflar›’ geçicidir. Stratejikolarak düflman temsil etti¤i haks›z sömürüve zulüm düzeni itibariyle ve dayatt›¤› hak-s›z savafl sebebiyle yenilmeye mahkumdur.Düflman›n stratejik olarak ka¤›ttan kaplanve yenilmeye mahküm oldu¤unu tarih de-falarca teyit etmifltir, edecektir.

Kendimizi ve düflman› güçlü ve zay›fyanlar›yla iyi tan›mal›y›z. Düflman›n hemgenel, hem de bir parças› olarak stratejikimha ve kuflatma operasyonlar›n›n tehlike-lerini anlamal›, devrim güçlerini koruma-n›n, düflman› imha etmenin Halk Sava-fl›’nda bir ilke oldu¤unu asla ve asla unut-mamal›y›z.

Halk Savafl› düz bir yürüyüfl de¤ildir.Gerekti¤inde geri çekilmesini, güçlerini to-parlamas›n› bilmelidir. Biz düellocu de¤il,kazanmaya mahkum, komünizm davas›n›nsavaflç›lar›y›z. Dünyay› istiyoruz.

fiu veya bu mevziyle s›n›rl› kavga in-sanlar› flu veya bu muharebeyle flekillen-menin ötesine geçmemifl yi¤it ve kahra-manlar de¤il, komünizm savaflç›lar›y›z.

Hangi parti organ›n›n ve yoldafl›n olursaolsun hiçbir hata, kiflisel faturalarla izahedilemez. Do¤rular da, yanl›fllar da bizim-dir. Yanl›fllar›m›z› da ö¤retmen bilerekdo¤rular›m›z› ilerletece¤iz. Parti önderli-¤indeki Halk Savafl› merkezi görevi yöneli-miyle seferber olan 17’ler bayra¤›n› Can›-m›z Halk Savafl›’na Feda Olsun ruhuylayükseltece¤iz.

ÖNDERL‹K SORUNUÖnderlik MLM ideoloji-teori ve siyase-

18

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 20: Sınıf Teorisi - Sayı 11

ti bir kenara b›rakarak ileriye ad›m atmakad›na vasat geniflleme seviyesinin içine s›¤-mak olarak ele al›n›rsa, evet, bu da bir ön-derliktir ama ekonomist bir önderliktir.Marksizm-Leninizm-Maoizm’i ilerletende¤il de, revizyonistçe içeri¤ini boflalt›p bi-limsel ilkelerini reddeden iflçi aristokrasisi-nin, küçük mülk sahiplerinin dünyas›na veduygular›na hitap eden reformist önderlik-ler fazlas›yla mevcuttur. Uluslararas› ko-münist hareketin bir tavr› olmay› bir kena-ra b›rak›p ülke kitleleriyle birleflme ad›na,dar ulusal önyarg›lara seslenen milliyetçiönderlikler fazlas›yla mevcuttur. Kaypak-kaya ve devamc›s› 17’ler dünya devrimininsilahlar›yd›lar. Türkiye-Kuzey Kürdistanco¤rafyas›nda dünya devriminin hizmetin-de Halk Savafl›’na önderlik etme kararl›l›k-lar›, MLM ideoloji-teori ve bilimin rehber-li¤indeydi. Kendili¤indencilik önünde bo-yun e¤enler sistem d›fl›na ç›kamazlar. fiim-di sistem önünde dünyan›n birçok yerindebar›fl isteyen silahl› ekonomizmin prati¤i-nin gösterdi¤i de budur. Elbette biz hiçbirmücadele biçimini, örgütünü prensip ola-rak reddetmiyoruz. Ama bunlar› devrimplan›na onun görevlerinin yerine getirilme-sinin yolu olan Halk Savafl› plan›na göreele almay› savunuyoruz. Kendilerini sistemiçinde mümkün olan mücadeleye göreayarlayanlar›n kitlecilik ad›na kendili¤in-dencili¤e adapte olmay› teorilefltirenlerinanlayamad›¤› budur. Çizgileri sistemi afl-mak de¤il, sivriliklerini törpülemektir.Halk Savafl›’n›n karfl›s›na y›¤›nlarla birlefl-me argüman›yla ç›kan bu kuyrukçular›nkitlelere devrim için götürecekleri hiçbirfley yoktur. Hem bu tip kendili¤indenciekonomistler, hem de onlar›n baflka türev-leri olan öfkeci ayd›nlar›n parlay›p sönenFoko’cu sözde radikal eylemcileri ayn› ide-

olojinin iki türevidirler. Sadece ekonomistortak siyasetin iki farkl› biçimine sevdal›-d›rlar. Gerek kitlecilik ad›na kuyrukçular,gerekse de proletarya partisini kitlelerlebirlefltirme yetene¤inden çizgileri gere¤iyoksun olduklar›ndan ayd›n gayretiyle si-yaset yürütenler sistem d›fl›na ç›kamazlar.Çok aç›kt›r ki kuyrukçulu¤a karfl› ç›karkenbiz devrimi komplo derekesine indirgeyenBlankist’lere, burjuva jakoben devrimcili-¤ine de karfl›y›z. Bizim hedefledi¤imiz ikti-dar-devlet, tesis etmeye çal›flt›¤›m›z önder-lik komünizmin arac› olmayan bir avuç ay-r›cal›kl›n›n iktidar tutkusundan temeldenayr›l›r. Biz bir Robespier tutumunun savu-nucusu de¤iliz. Kitlelerin ç›kar› devrimde-dir. Bu durum basit burjuva seçim oylar›y-la formel istatistiklerle ölçülemez. Kitlele-rin ç›karlar› bilimsel olarak temsil edildi-¤inde, onu temsil eden parti önderli¤i haya-ta bilinçli müdahale ile s›n›f ve kitlelerlebirlefltirildi¤inde kitlelerin enerjisi zincirle-rinden boflalt›labilinir. Biz devrimi hiçbirflekilde bir komplo, kendi bafl›na partiyiamaç alan, s›n›fa ve halka dayanmayan bireylem olarak görmüyoruz. Blankist’lerinanlamad›¤› buydu. Bu çok aç›k, ama bili-yoruz ki iflçiler ve ezilenler kendili¤indenmücadele seyri içerisinde proleter s›n›f bi-linciyle bütünleflemezler. Bu onlara uyan-m›fl öncüleri taraf›ndan kitlelerin deney vetecrübeleri temelinde d›flar›dan götürülür.Parti önderli¤inde götürülür. Kitlelerin ha-reketine elbette ki seyirci kalmay›z, içindeyer al›rken komünist bayra¤›m›z› aç›kçakald›rmak, komünist fikirlerimizi aç›kçasöylemek durumunday›z. Halk Savafl› bi-lincini bayraklaflt›rmak durumunday›z. Bi-lindi¤i gibi her örgütün niteli¤ini eylemininiçeri¤i belirler. Ekonomizm çerçevesini afl-mayan amatör ilkelli¤in sistem d›fl›na ç›k-

1 9

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 21: Sınıf Teorisi - Sayı 11

ma flans› yoktur. Her an ekarte edilmeyemüsaittirler. Burada profesyonel devrimci-lerin kilit önem tafl›yan parti örgütününönemi ç›kar. Halk Savafl› görevine önderliketmesi gereken böyle bir partiyi kitlelerinkabulü gerekçesiyle afla¤›ya çekmeye çal›-flan her tür reformizme karfl› 17’ler yüksel-tilmesi gereken komünist parti bayra¤›d›r.Ancak böyle bir parti yüzlerce örgüt biçi-mini ve eylemini merkezi devrim plan›n›nbir parças› olarak koordine edip hedefe yö-neltebilir. Ancak bu yolla olmazsa olmazistikrarl› proleter devrimci öncü bir karar-gah sa¤lama al›nabilinir. Devrimin do¤ruçizgide devaml›l›¤› sürdürülebilinir. Kitletaban› edebiyat›yla devrimin süreklili¤indeistikrarl› bir parti ve önderler gurubununönemini yads›yanlar düzene yedeklenmedurumunun d›fl›na tarih boyunca ç›kama-m›fllard›r. Bu emekçilerin di¤er örgütlerinired mi etmektir? Kesinlikle de¤il. Bu kilitolan parti örgütü ile di¤erleri aras›ndakiiliflkiye do¤ru bir dikkat çekmektir. Bu bü-tün halk muhalefetini do¤ru bir rotada bir-lefltirecek denenmifl, benimsenmifl parti ön-derli¤inin olmazsa olmaz önemini anlat-makt›r. Hareketin kendili¤inden geniflli¤itek bafl›na bir fley de¤ildir. Nitel inflay› ka-ç›rmadan ama önderli¤i parti ile, partiyikitlelerle birlefltirmeye özen göstererekdevrimin gerçek yarat›c›s› kitleleri eserleri-nin yap›c›s› durumuna getirebiliriz. Bizdevrimin, komünizmin silah› de¤il de, kit-leleri bu do¤rultuda seferber edip komü-nizm do¤rultusunda de¤ifltirme eylemininarac› de¤il de, kendi bafl›na amaç, bir ön-derler gurubu ve partiyi kendi bafl›na amaçbir hiyerarfli ve yönetimi savunmuyoruz.Önderlik kitleleri komünizm do¤rultusundaseferber etmeye, onlar› öncülefltirmeye birhizmet mevzisidir. Böyle bir mevzi olma-dan kitleler gelece¤e yürüyemezler. Biz

devletçi, partici komünizm anlay›fl›n› red-dederiz. Önderlik silah›n› bizzat bu olgula-r› yaratan koflullar› dönüfltürmenin hizmet-çisi, bu koflullar›n de¤ifltirilmesinde kitlele-rin iktidar icra etmesine yard›mc› olunmas›yönünde ele al›r›z. Aksi halde hiçbir niyetkirlenmeyi, yozlaflmay›, bürokratik bir so-paya dönüflmeyi önleyemez. Parti, önder-ler, s›n›fl› toplumlar›n tarihsel olgusudur-lar. Bunu anlamak durumunday›z. Bu tarih-sel zorunluluklar nihai anlamda teorilefltiri-lemez. Partiyi, önderleri, s›n›flar› ortadankald›rmak için bunlar› bir silah olarak kul-lanmak Maoist rehberlik gerektirir. Bu reh-berlikle sistemden her yönlü kopmufl birönder, önderler ve parti öncülü¤ü gelece¤ikazanmada elzemdir. Böyle olmayan ön-derliklerde tabii ki mevcuttur. Bunlar kitle-lerin siyasetin öznesi haline getirmeyen on-lara seyircilik rolü biçen bürokrasiyi ifadeeder. Kaypakkaya partisinin mahiyeti mer-kezileflmifl komünist ideoloji-siyaset ve ör-gütü içerir. Komünizme seferber etmedekitlelerin bilinçlendirilmesi, harekete geç-melerine yard›mc› olunmas›n› anlat›r. Ön-cülü¤ün rolü bir yi¤itlik, savaflç›l›k dereke-sine düflürülemez. Böyle bir düflünüfl ben-cilliktir, komünizme gitmeyi reddet m e k t i r .Bu bilinçle önderli¤in rolü ve korunmas›n›nöneminin daha keskin ve derin a盤a ç›ka-r›lmas› görevdir. Parti önderli¤i olmadanHalk Savafl› olmaz. Halk Savafl› komünizmatlanarak düflmanla tutulan bir gürefl mese-lesi de¤ildir. Komünizme yürüyüflün bilinç-li yoludur. Kaypakkaya co¤rafyam›zda buyolu açm›fl devrimimizin önder kurmay›d›r.17’ler bu kurmay etraf›nda kenetlenmiflproletarya ve halklar›m›z›n önderler guru-budur. Proletarya bu önderlere bugünde sa-hiptir, yeni haleflerle onlar› güçlendirmeyede muktedirdir. Bu önderlik alt›nda HalkSavafl›’yla egemen s›n›f olarak örgütlenmifl

20

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 22: Sınıf Teorisi - Sayı 11

proletarya ve emekçileri iktidara ve bu ikti-dar alt›nda devlet olmayan devlet fikriyles›n›fs›z-sömürüsüz dünyaya tafl›yabilece-¤iz. Bu yolla parti önderli¤inde komüniz-min görevlerinin flu veya bu ayr›cal›kl› ke-simin tekeline alan özünde yeni burjuva an-lay›fllar› afl›p proletarya ve emekçilere dev-redebilece¤iz. Bu yolla bir müdür ve me-murlar sosyalizmine de¤il, devrimi komü-nizme dek sürdürme silah›na kavuflabilece-¤iz. Bu yolla parlamenter hokkabazl›k de-¤il, yürütme ve yasaman›n parti öncülü¤ün-de halka devrini sa¤layabilece¤iz. Hiçbirformel burjuva demokratik hak bu yolu ga-ranti edemez. Garanti edecek olan Mark-sizm-Leninizm-Maoizm’in rehberli¤idir.

Dipnotlar:

1. Mustafa Suphi ve Yoldafllar› (Güncel Ya-y›nlar sf. 89)

2. Age (92)

3. Sol Ak›mlar M. Tuncay Sf. 269

4. Sol Ak›mlar M. Tuncay sf. 339-340-355

5. Do¤u Perinçek Kemalist Devrim TeorikÇerçeve (sf. 31- 32-35-41)

6. Kurtulufl Savafl› ve Lozan (Kaynak Yay›n-lar› Sf 21-22-24-40-44-80)

7. Sol Ak›mlar Mete Tuncay (Sf 110)

8. Komünist Enternasyonal BelgelerindeTürkiye Dizisi 2, Kürt Milli Meselesi. (Ayd›nl›kyay›nlar› Sf. 82-86)

2 1

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 23: Sınıf Teorisi - Sayı 11

G‹R‹fi:

Hiç flüphesiz ki sosyalizm sorunlar›nailiflkin ilk tart›flmay› biz yapm›yoruz. Sonkez de olmayacak. Bu tart›flmalarMarks’tan günümüze kadar devam edegel-mektedir. Benzer polemikler farkl› boyutve nitelikte (ütopik) olsa da Marks önceside yap›lmaktayd›. Ancak yap›lan polemik-ler ütopik olmaktan öteye geçmiyordu.Sosyalizm ve nihai amaç komünizme ilifl-kin bak›flaç›s› henüz olgunlafl›p netleflme-mifl; dolay›s›yla komünizme gidiflte öncü-arac› rol oynayacak komünistler ve komü-

nist partilerin programatik görüfl ve ilkele-ri henüz formüllefltirilmemiflti. Komüniz-min programatik bak›mdan genel ilkeleriilk kez Marks ve Engels taraf›ndan 1848y›l›nda Komünist Manifesto ad›yla ortayakonuldu. Komünist Manifesto, komüniz-min alfebesi olarak dünyaya ilan edildi.Komünist Manifesto, komünizmin ve ko-münizme varman›n ekonomik, siyasi ve te-orik düzlemdeki genel ilkelerinin net vebillurlaflm›fl halini ifade eder. Dolay›s›ylaKomünist Manifesto’nun yaz›l›p dünyayailan edilmesi de sosyalizm ve komünizmüzerine yap›lan teorik tart›flmalar› durdur-maya yetmedi. Yetemezdi. Çünkü birinciolarak s›n›flar ve politik s›n›f mücadelesidevam ediyordu, ikinci olarak ise marksiz-

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

2 0

SOSYALİZM

ORUNLARINDAN

(1)

Page 24: Sınıf Teorisi - Sayı 11

min bir dogma de¤il bir eylem k›lavazu ol-du¤u gerçekli¤idir.

Komünizm ve sosyalizm sorunlar› üze-rine yap›lan polemikler daha sonras› y›llar-da da keskin bir flekilde sürdü. Bu ideolojive onun emretti¤i siyasi çizgi do¤rultusun-da yürüyenler kimi ülkelerde sadece teorikde¤il pratik bak›mdan da iktidara geldi.19.yüzy›l›n son çeyre¤iyle birlikte Fran-sa’da bafllayan bu siyasi iktidar ve sistemde¤iflikli¤i süreci 20.yüzy›l›n ilk çeyre¤in-de ise daha sa¤lam ve do¤ru bir flekildeRusya’da gerçekleflti. Ki bu ayn› zamandaproleter devrimler sürecinin bafllang›ç (dö-nüm) süreci oldu. Bu devrime karfl› ç›kan-lar sadece burjuvazi ve gericilik de¤il onunideolojik ipli¤inden dokunan marksist gö-rünümlü küçük burjuva oportünist ak›mlarda oldu. Polemikler yine durmad›. Çünküs›n›flar ve s›n›f mücadelesi varl›¤›n› devamettiriyordu. Dahas› sosyalizm sorunlar›üzerine yap›lan teorik polemikler, ‹flçi s›n›-f›n›n 1871 y›l›nda Paris Komüni ve akabin-de 20.yüzy›l›n ilk yar›s›nda baflta Rusya veÇin olmak üzere baz› ülkelerde siyasi ikti-dar› ele geçirmesiyle de durmad›-duramaz-d›. Kald› ki iflçi s›n›f›n›n iktidar olufluylabirlikte sözkonusu polemiklerin boyutu ki-mi dönem daha yo¤un ve f›rt›nal› geçerkenkimi dönem ise daha yavafl ve sakin geçti.Ancak bir gerçek vard›r ki o da her dönempolemiklerin oldu¤udur. Polemiklerin bo-yutu ne olursa olsun dünyada s›n›flar ve s›-n›f mücadelesi devam etti¤i müddetçe (bu-na demokratik-sosyalist ülkeler dönemi dedahildir) komünizmin ekonomik, politik veteorik sorunlar›na iliflkin de tart›flmalar de-vam edecektir. Bu, s›n›f mücadelesinin ka-ç›n›lmaz diyalekti¤inin sonucudur. Kimsebunu, iradi müdahalelerle ortadan kald›ra-maz.

S›n›f mücadelesinin tarihi tecrübelerigöstermifltir ki bu polemiklerin en fazla yo-¤unlafl›p-derinleflti¤i ve ayn› zamandamarkiszm ad›na “yeni” sa¤ revizyonist te-orilerin icat edildi¤i dönemeçler, daha çokMLM önderlikli devrimlerin politik ba-k›mdan yenilgiyle tan›flt›¤› veya darbe al-d›¤› politik süreçler olmufltur. Bu, gerekdünya geneli gerekse tek tek ülkeler içingeçerlidir. Bilimsel sosyalist ö¤retinin ge-liflim tarihine bak›n; marksizmi sa¤dan re-vize etmeye çal›flan tüm “tanr› aray›c›” re-vizyonistler, orta yolcu küçük burjuva dev-rimci ak›mlar›n ciddi boyutta ideolojik vepolitik k›r›lmalar› hep yenilgi dönemlerin-de yaflam›flt›r. Çünkü bu dönemler gericisistemlerin güçlü, devrimci güçlerin isegüçsüz oldu¤u dönemlerdir. Bu tür dönem-ler, iflçi s›n›f› ve di¤er emekçi s›n›flar geri-ci egemen s›n›flardan keskin kopuflu yafla-maz. Onunla daha çok uzlaflmay› yaflad›¤›süreçler, devrimci durumun geriledi¤i sü-reçlerdir. Bu dönemlerde komünist ve dev-rimci hareketler de güçsüz olur. Bilimselsosyalizmin kuramc›lar› sa¤ revizyonist te-orilerin daha çok boy verdi¤i nesnel ve ta-rihi kesitleri böyle aç›klar. Bu belirleme-mizi somutlamak için san›r›z uzak tarihtenfazla örnek sunmaya gerek yok. Bununiçin ülkemiz devrimci hareketinin 12 Martve 12 Eylül sonras› politik süreçlerine bak-mak dahi, yeterli olur.

Hiç flüphesiz bu ideolojik-siyasi k›r›l-malar›n uluslararas› aya¤› da var. Hem defazlas›yla. Hiç bir ideolojik ak›m uluslara-ras› aya¤›ndan ayr› düflünülemez. Bu, 1917Ekim Devrimi’nden sonra daha belirginhale gelmifltir. 1920 sonras› fiefik HüsnüTKP’sinin ve devamc›lar›n›n izledi¤i siya-si çizgiye bak›n. TKP ve devamc›lar› hiçbir zaman SBKP’den kopmam›flt›r. Bu du-

2 1

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 25: Sınıf Teorisi - Sayı 11

rum 1990’larda SBKP’nin kendisini feshe-dinceye kadar devam etmifltir. Hiç bir za-man kendi kafas›n› kendi omuzlar› üzerin-de tafl›mam›flt›r. Hep SBKP’nin a¤z›na gö-re hareket etmifltir.

Hiç flüphe yok ki bu tarihi politik kesit-ler kendi ba¤r›nda MLM teorinin daha netve berrakl›k kazanmas›na da yol açm›flt›r.Marks sonras› dönemeçler hep böyle ol-mufltur. Bir yanda devrim ve devrim güçle-ri politik yenilgi al›rken öte yanda ise pro-letaryan›n kurtulufl hareketinin teorisi olanMarksizm’deki netlik ve berrakl›k daha birsa¤lanm›flt›r. Hem de bu, ideoloji alan›ndayeni nitel aflamalara vesile olur bir flekilde.Yani ulusal ve uluslararas› düzlemde ide-olojik bunal›m›n en derin yafland›¤› dö-nemler ayn› zamanda MLM ideolojinin s›ç-ramal›-nitel aflamalara yükseldi¤i süreçlerolmufltur. Genel olarak ifade edecek olur-sak Marksist bilimdeki geliflmenin her birnitel aflamas› da (Marksizm-Leninizm-Ma-oizm) sa¤-s›n›f iflbirlikçi reformist-revi z-yonist düflüncelere karfl› amans›z ideolojikmücadele içerisinde flekillenmifltir. Herfley iki yön tafl›r. Çeliflkisiz, karfl›t›n› tafl›-mayan hiç bir fley yoktur. Dolay›s›yla ide-olojik kaos ve yenilgi dönemleri kendiba¤r›nda z›dd› olan yengi ve daha bilimselve yeni teorileri de tafl›r. Onlar›n daha ber-rak ve netli¤ine hizmet eder. Her zifiri ka-ranl›¤›n kendi ba¤r›nda ayd›nl›¤› tafl›y›pona gebe olmas› gibi öylede her tarihi dö-nemeçteki ideolojik kaosun kendisi de ye-ni nitel aflamal› teorik ayd›nlanmay› sa¤la-m › fl t › r .

Daha önce vurgulad›k: yenilgi dönemle-rinde en çok boy veren düflünce ak›mlar›reformist ve revizyonistler olmufltur. Bu,dünya geneli için oldu¤u kadar, tek tek ül-keler için de geçerlidir. MLM bilimin nitel

aflama sa¤lad›¤› tarihi dönemeçlere bak›n,bunu aç›kça görürsünüz. E¤er Lenin, 1912y›l›nda II.Enternasyonal’in en büyük teorikkuramc›lar› aras›nda yer alan ve ayn› za-manda bu enternasyonalin en büyük reviz-yonist döneklerinden biri olan Kautsky’insa¤ sosyal floven(sosyal emperyalist) tezle-rine karfl› Marksist ba¤lamda amans›z ide-olojik mücadele yürütmemifl olsayd›, bu-gün Leninizm diye bir olgudan sözetmemiflolacakt›k. Ki bu durumda Sovyet EkimDevrimi ve arkas›ndan III.Enternasyonalisthareket de gerçekleflmemifl olacakt›. Daha-s› bugün Marksist bilimin Leninizm diyebilinen nitel bir aflamas›ndan sözetmemiflolacakt›k.

Uluslararas› komünist hareket içerisin-de ikinci büyük ve derin ideolojik kaosunve ideolojik mücadelenin yafland›¤› tarihidönemeçlerden birisi de, hem de daha bo-yutlusu (üstelik Sovyetler gibi sosyalist birdevletin politik gücünü arkas›na alan re-vizyonizm) olan› 1957-60 y›l›nda Mao ilemodern revizyonizminin kurucusu Krufl-çev-Brejnev aras›nda geçmifltir. Mao’nunML tezleri Kruflçev-Brejnev modern reviz-yonistinin bafl›n› çekti¤i modern revizyo-nist ve her türden Marksizm d›fl› oportünisttezin panzehiri olmufltur.

Yine bilinmelidir ki Marks’tan Mao’yauzanan tarihi süreçte sosyalizm ve komü-nizm ad›na “yeni” diye ortaya at›lan teori-lerin hepsi de özünde Marksizm-Leninizm-Maoizm karfl›t› ve ayn› zamanda eskininbir versiyonu olarak ortaya ç›km›fl anarflist,reformist-revizyonist, Troçkist ve modernrevizyonist ideolojik ak›mlard›r. Ütopiksosyalist Feurbach; Anarflizmin kurucusuve ideologu Bakünin; iflçi s›n›f› hareketiiçerisindeki reformcu tezlerin bafl mimar›ve revizyonizmin sistematik teorik kurucu-

22

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 26: Sınıf Teorisi - Sayı 11

su Bernstein; II.Enternasyonal’in en büyüksa¤ oportünisti/sosyal floven ve döne¤i KarlKautsky; tek tek ülke devrimlerini ve köy-lülerin devrimci rolü gibi temel konulardaMarksizm’in ilkesel tezlerini reddedenTroçki; modern revizyonist teorinin mima-r› Kruflçev-Brejnev ikilisi; Partisiz devrimve öncü savafl gibi küçük burjuva fokocusol fikirlerin sahibi Kastro; Üç dünya teori-si gibi s›n›f iflbirlikçi sa¤ oportünist teori-nin bafl›n› çeken Deng Siao Ping; ve 70’le-rin ortala›rnda troçkist-revizyonist k›rmas›görüfllerin temsilcisi olarak ortaya ç›kanEnver Hoca’ya kadar sayd›¤›m›z isimler al-t›nda formüle edilen ideolojik ak›mlar›n tü-mü de iflçi s›n›f› hareketi içerisinde ortayaç›km›fl anti-MLM küçük burjuva görüfller-dir. Bunlar›n kimisi sa¤ kimisinin ise solsistematik çizgilere sahip olmas› ideolojikve s›n›fsal bak›mdan beslendikleri özü de-¤ifltirmez. Hepsinin de beslendikleri ide-olojik öz küçük burjuva ideolojisidir. Siya-si olarak ikiz kardefltirler. Tarihe bak›n.Sayd›klar›m›z›n hepsi de ideolojik-siyasibak›mdan MLM’den sistematik çizgi boyu-tuyla sapm›fl, onu revize etmifl ve ayn› za-manda birbirlerinin devam› ve versiyonuolarak tarih sahnesinde yerlerini alm›fllar-d›r. Çünkü s›n›flar ayn›, ideolojiler ayn›d›r.‹ki ana s›n›f ve ideoloji vard›r. Proletaryave burjuvazi. Dolay›s›yla bundan sonra da,bu s›n›flar varoldu¤u müddetçe ayn› ide-olojik özlü fakat farkl› isimler alt›nda araak›mlar varl›¤›n› devam ettirecektir, ortayaç›kacakt›r.

Bu tart›flmalar›n sadece Marksizm’denetkilenen ideolojik ak›mlar aras›nda geç-medi¤ini belirtelim. Burjuvazi de kendibesleme ideologlar› arac›l›¤›yla yapt›. Bur-juvazi sadece ideolojik tart›flmalarla yetin-medi. Kendi denetiminde özel siyasi olu-

flumlara da gitti-gitmektedir. MLM’i dahafazla ideolojik alanda buland›rmak ve si-yasi hedefinden uzaklaflt›rmak için kendidenetiminde “komünist” partileri kurmayoluna dahi gitti. Mustafa Kemal dönemin-de Türk Komünist Partisi(TKP) ad›yla ku-rulan parti bu amaçl› oldu¤u gibi bugünAvrupa’da tekelci kapitalizmin ç›karlar›n›savunan ve ayn› zamanda iktidar ve hükü-metler içerisinde yeralan (Euro komünistlerdiye nitelendirdi¤imiz) Komünist partileri-nin ço¤unlu¤u bu amaçla kurulup siyasifaaliyetlerini yürütmektedir. ‹ktidar ve hü-kümetteki ‹ngiliz ‹flçi Partisi’nden tutal›mda Avrupa’daki tüm “sosyal demokrat”partilerin tarihleri irdelendi¤inde hemenhepsinin de politik arka plan›nda Marksistönderlikli devrimleri önlemek için mevcutgerici sistemler taraf›ndan kuruldu¤u görü-lecektir. Ad› “komünist” veya “sosyal de-mokrat” olan bu partilerin kuruluflundan k›-sa bir süre sonra tamam›yla burjuvazininbirer partisi oldu¤unu görebiliriz.

Avrupa “sosyal demokrat” isimli parti-lerinin ço¤unlu¤u 19.yüz y›l sonlar› ve20.yüz y›l›n bafllar›nda devrim cephesindeyer al›rken, hatta bir ço¤u kendisini Mark-sist olarak tan›mlarken, ancak bu partilerinhemen hepsi 1910’lar sonras›, özellikle Ka-utsky’in Marksizme ihanetinin dönüm nok-tas› olan 1912 Basel bildirisi(emperyalistanavatan› savunma) sonras› gericileflerekmevcut sistemlerin “sol” görünümlü mer-kez gerici partileri olup ç›km›fllard›r. KiLenin yoldafl›n RSD‹P isminden vazgeç-mesinin ana nedeni de “sosyal demokrat”ad› alt›nda örgütlü partilerin Marksist dev-rimci niteliklerini yitirmifl olmalar›d›r. Bu-nu günümüz aç›s›ndan somutlayama gerekyok. Almanya’dan bir çok devlete kadarAvrupa’daki mevcut hükümetlerin sosyal

2 3

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 27: Sınıf Teorisi - Sayı 11

demokrat partilerin elinde oldu¤u bi-linmektedir. Sadece sosyal demokratpartiler de¤il, daha önce de¤indi¤i-miz gibi kendisine “komünist” ad›veren partilerin ço¤unlu¤u da tekelciburjuvazinin savunusuna soyunarakkarfl›-devrim cephesinde yer ald›. Kitekelci burjuvazi sözkonusu partilerarac›l›¤›yla iflçi s›n›f› hareketini hemsiyasi bak›mdan bölüp parçalamayahem de bu vesileyle ideolojik kaosuderinlefltirmeye çal›flt›-çal›fl›yor.Burjuvazinin bu çabalar› devrimcidalgan›n ve subjektif güçlerin zay›foldu¤u durumlarda oldukça etkilioluyor. Avrupa, ABD, Japonya gibiemperyalist ülkelerdeki durum bumerkezdedir. II. Emperyalist Payla-fl›m Savafl› sonras›, özellikle de Sov-yetler’de Kruflçev-Brejnev ikilisininmodern revizyonist çizgisinin Sov-yet iktidar›n› gaspetmesi ve arkas›n-dan kapitalizme dönüfl sürecinin ta-mamlamas›yla birlikte, sözkonusuülkelerdeki komünist partilerin he-

men hepsi birer reformist-revizyo-nist ve ayn› zamanda karfl›-devriminpartisi olup ç›kt›lar. Kruflçev sonras›bafllayan bu karfl›-devrim süreciSBKP’nin dümen suyunda yürüyen,daha do¤rusu beflinci kolu olarak gö-rev yapan komünist partilerin tümübaflta Maocu Komünistler olmaküzere devrimci radikal güçlerin kar-fl›s›nda tam bir karfl›-devrimci roloynad›lar. Ayn› beflinci kol partiler1990 Gorbaçov’un sosyalist maskeyiaç›ktan yüzünden atmas›yla bu kezt›pk› Gorbaçov gibi kapitalist ve bur-juva düzeni aç›ktan savunuya geçti-ler. Bununla koflut olarak Markisiz-m’e aç›ktan sald›rd›lar. Bu geliflmebir anlamda olumluydu. Çünkü o ta-rihe kadar modern revizyonist partive ak›mlar sosyalist maske ad› alt›n-da kendi gerçek yüzlerini gizleyebi-liyordu. Gizli düflman olarak duruflsergiliyorlard›. Ama Gorbaçov’labirlikte aç›k düflman haline geldiler.Böylelikle iflçi s›n›f› bu ak›mlar›ngerçek yüzlerini daha yak›ndan vekolay tan›r oldu.

Belirtmeliyiz ki Avrupa iflçi s›n›-f› içerisinde politik bak›mdan etkiliolan güç ve partilerin bafl›nda “sos-yal demokrat” ve az önce sözünü et-ti¤imiz parlementarist ve tekleci ka-pitalizmi savunan euro komünistpartiler gelmektedir. Bunlar içerisin-de etkili olan ise sosyal demokratpartilerdir. Bunlar “merkez sol” diyebilinen ve iktidara hakim olan ege-men s›n›f kliklerini temsil etmekte-dir. Tekelci kapitalizmin “sosyal de-mokrat” görünümlü kli¤ini temsil et-mektedirler. Bu partiler, özellikle

2 4

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Marksizm’in ortaya çıkışından sonra,özellikle de 19.yüzyılın sonlarıyla refo r-m i z m i n - r e v i z yonizm kurucusu Berneste-in’le başlayan Marksizmin revizyona uğ-ratılması çaba ve girişimleri, devrimcidalganın dünya çapında gerilediği ke s i t-l e r, Marksizm ve temel ilkeleri daha yo-ğun bir şekilde tartışılır olmuştur. Öyleki, bir dönemin politik-teorik bakımdanen etkili ve büyük komünistleri, ko m ü-nist partileri Marksizme cepheden saldı-rıya geçmiştir

Page 28: Sınıf Teorisi - Sayı 11

euro komünist partiler bir yanda ideolojikaç›dan Marksizmi iflçi s›n›f› ve di¤er emek-çi s›n›flara ‘nas›l unuttururuz’ siyasi hesap-lar› güderken di¤er yanda ise iflçi s›n›f›n›nsistemi/siyasi iktidar› aflmayan eylemleri-ne, esasta da dar sosyal ve ekonomik talep-lerine önderlik etmektedirler. Diyebiliriz kibugün Avrupa’da kazan›lm›fl tüm ileri sos-yal, ekonomik, siyasi ve demokratik hakla-r›n hemen hepsi iflçi s›n›f›, di¤er emekçilerve bir dönemin gerçek komünist partileri-nin önderli¤inde yürütülen politik mücade-leler sonucu kazan›lm›flt›r. Fransa’dan Al-manya ve ‹ngiltere’ye kadar süreç böylegeliflmifltir.

Bilinirki bu ülkelerin ço¤unlu¤unda,özellikle de bat› avrupa ülkelerinde I.dünyasavafl› ve onu takip eden y›llarda, özelliklede 1918-1925’ ler aras› ve II. EmperyalistPaylafl›m Savafl›’n›n öny›llar›nda, ad› ge-çen ülkelerin ço¤unlu¤unda komünist par-tileri önderli¤inde yürütülen mücadelelerneredeyse iktidar› ele geçirmek üzereydi.1930-1950’ler aras› Frans›z Komünist Par-tisi’nin durumu böyleydi. Esasta kendiyanl›fl ve hatalar› ve Komüntern’in hatal›siyaseti sonucu iktidar› ele geçirememifller-dir. 1923’ler öncesi Almanya, ‹ngiltere’dede ayn› durum yaflanmaktayd›. Lenin yol-dafl›n, 1921 Almanya yenilgisine kadar“önce Avrupa’da devrim olur” tezi, soyutsöylenmifl bir tez de¤ildi. Tam›myla so-muttu. Bilinmelidir ki o tarihe kadar Avru-pa ülkelerinde, özellikle de Bat› Avrupa’dadevrim mücadelesi ve dalgas› daha ileri se-viyede oldu¤u gibi komünist partileri dehem politik hem de örgütlülük bak›m›ndanoldukça etkili ve ileri seviyedeydi. Bu tari-hi dönemeç ayn› zamanda devrim rüzgar›-n›n bat›dan (Avrupa’dan ) do¤uya kay›fl›ndönemeci de oldu.

Marksizmin ortaya ç›k›fl›ndan sonra,özellikle de 19. yüzy›l›n sonlar›yla refor-mizmin-revizyonizm kurucusu Berneste-in’le bafllayan Marksizmin revizyona u¤ra-t›lmas› çaba ve giriflimleri, devrimci dalga-n›n dünya çap›nda geriledi¤i kesitler,Marksizm ve temel ilkeleri daha yo¤un birflekilde tart›fl›l›r olmufltur. Öyle ki, bir dö-nemin politik-teorik bak›mdan en etkili vebüyük komünistleri, komünist partileriMarksizme cepheden sald›r›ya geçmifltir.Sözkonusu tarihi dönemeçlerde ya do¤ru-dan karfl›-devrim cephesine iltihak ettilerya da onun ideolojik-siyasi de¤irmenine sutafl›yan birer reformist ve revizyonist olupç›kt›lar.

fiüphesiz ki devrimin bunal›ml› dönem-leri, yani gerek dünya çap›nda gerekse tektek ülkelerdeki demokratik ve sosyalist ik-tidarlar›n bir bir karfl›-devrim cephesine il-tihak edifli ve marksizme cepheden sald›r›-lar› gibi geliflmeler, MLM bilimin uluslara-ras› düzlemdeki politik nüfuz alanlar›n›n dazay›flamas›n› beraberinde getirdi. Bu du-rum tek tek ülkelerin komünist ve devrimcihareketlerini de sadece politik olarak de¤ilideolojik olarak da etkiledi. Subjektif ola-rak güçlü darbeler indirdi. Bir çok devrim-ci parti ve hareket Marksizme tövbe getiripkendisini tasfiye ederken, bir k›sm› ise ide-olojik k›r›lmalar›n› daha bir derinlefltirereksiyasi durufllar›nda da daha geri ve sa¤ uz-laflmac› kulvarlara savruldular.

Nas›l ki Sovyet Ekim Devrimi dünyaçap›nda bir çok ülkede yeni yeni komünistpartilerin do¤ufluna ve s›n›f mücadelesineivme katt›ysa, öyle de geriye dönüfllerin dedünya komünist hareketini etkilememesidüflünülemezdi. Dolay›s›ylad›r ki geriyedönüfllerin yaratt›¤› politik, ideolojik gelifl-meleri görmezlikten gelinemez-gelemeyiz.

2 5

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 29: Sınıf Teorisi - Sayı 11

Fakat flu da bilinmelidir ki her türden geri-ye dönüfl ve marksizme sald›r› devriminobjektif koflullar›n› ortadan kald›ramad›.Kald›rmaya da gücü yetmezdi. Bu dönüflle-ri f›rsat bilen emperyalist ideologlar›n “ta-rihin sonu”, “ideolojiler öldü” vb. yönlüMarksizme “yeni” ideolojik bombard›man-lar› da sökmedi-sökemezdi. Çünkü Mar-kiszm’in nesnel zeminini oluflturan üç kay-nak oldu¤u gibi yerinde duruyor.

Karfl›-devrim cephesine iltihak edifllerMLM’in politik nüfuz alanlar›n› daralt›,demifltik. Ama bu görelidir. Önemle belirt-meliyiz ki, Marksizm nüfuz alanlar› ba¤la-m›nda siyasi yenilgiler ald› ancak hiç birzaman ideolojik yenilgi almad›. Siyasi ye-nilgilerin al›nmas› farkl›, ideolojik yenilgiise daha farkl› bir durumu ifade eder. Bukavram ve olgular› gerek maoist hareketgerekse devrimci hareket saflar›nda biribi-rine kar›flt›ranlar oldukça fazla. Ki bu kar›fl-t›rma sonucudur ki gerek bireyler gerekseparti ve örgütlerdeki ideolojik bunal›mlardaha bir derinleflip politik savrulufllara yo-laç›yor. Sözünözü, bu iki farkl› kavram veolguyu birbirine kar›flt›rmamal›y›z.

‹deolojik yenilgi al›nmad›. Aksine bi-limsel ve tamam›yla nesnel gerçekli¤in te-orisi olan marksizm her bunal›ml› dönem-lerde ilerleyerek, hem de nitel aflamalarfleklinde s›çrama göstermifltir. fiöyle tarihek›sa bir göz gezdirdi¤imizde bu tezimizindo¤ru oldu¤u anlafl›l›r. Leninizm ve Ma-oizm hep bu uluslararas› ideolojik kaoitikdönemeçlerde teorik olarak olgunlaflm›flt›r.Prati¤ini ise onu takip eden yak›n devrimy›llar›nda kan›tlam›flt›r. Demek istedi¤i-miz; bu tür durumlar (gerek ideolojik ge-rekse siyasi) komünizm tüm dünyay› ide-olojik-siyasi kuflatmas› alt›na al›ncaya ka-dar da devam edecektir. Dolay›s›ylad›r ki,

s›n›flar ve s›n›f mücadelesi devam etti¤imüddetçe sosyalizm sorunlar› ve buna ko-flut olarak teorik mücadele de kaç›n›lmazbir flekilde varl›¤›n› sürdürecektir.

S›n›f mücadelesinin üç saç aya¤›n›nekonomik, siyasi ve ideolojik (teorik) mü-cadele oldu¤unu tekrarlamak istemiyoruz.Ayn› flekilde devrim mücadelesinin bu üçsac aya¤› içerisinde esas al›nmas› gerekenmücadelenin siyasi mücadele aya¤› oldu-¤unu di¤er ayaklar›n› ise buna tabi k›l›na-rak ele al›nmas› gerekti¤ini de her Maoistbilir.

fiüphesiz ki bu her üç mücadele alan›n-da do¤ru bir hatta yürümek için, dahas›ayaklar›n do¤ru gitmesi için tayin ediciolan ise her üç alana kumanda edecek olanunsur ise ideolojinin kendisi olacakt›r. Birbaflka ifadeyle, savunulan dünya görüflü veonun emrinde yürütülecek olan siyasi çizgi,her fleyin kaderini belirleyecek faktördür.Bu ölçüt, sadece devrim öncesi için de¤il,devrim sonras› da geçerlidir. Do¤ru siyasiçizgi sadece devrimi siyasi zafere ulaflt›r›n-caya kadar geçerli de¤ildir. Tersine, devrimsonras› daha da geçerlidir. Çünkü bir par-tinin, onun da ötesinde üst yap›n›n toplumve alt yap› üzerindeki tayin edici rolü esas-ta devrim sonras› için geçerlidir. Bu ba¤-lamda sosyalist iktidar›n yönetip yönlendi-rilmesinde do¤ru bir siyasi çizginin varl›¤›yoklu¤u daha bir önem ve öncelik kazan-maktad›r. Daha aç›k bir ifadeyle demokra-tik veya sosyalist iktidarlar›n do¤ru birmecrada yürüyüp yürümemesinin kaderido¤ru bir siyasi çizgiyle orant›l›d›r.

Çizgin do¤ruysa ileriye-komünizme,de¤ilse geriye burjuva iktidarlara do¤ru yü-rürsün. Bu, ne demektir? Bu, sosyalizmdenburjuva iktidarlara dönüflün esas nedenininyanl›fl siyasi çizgiler sonucu oldu¤unu gös-

26

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 30: Sınıf Teorisi - Sayı 11

terir demektir. Bununla iradecili¤i savun-du¤umuz san›lmas›n. Yaz›m›z›n ak›fl› içeri-sinde de daha net alg›lanaca¤› gibi, bizimüzerinde durmak istedi¤imiz, devrim son-ras› üst yap›n›n tayin edicili¤i ve bu yap›içerisinde de do¤ru politik çizginin gelifl-menin yönünü belirledi¤i bilimselli¤idir.Bu yaz›y› kaleme al›fl›m›z›n ana amac›“YÜZ Ç‹ÇEK YANYANA AÇSIN, YÜZF‹K‹R AKIMI TARTIfiSIN” tezi ve onun-la do¤rudan ba¤›nt›l› olan politik çizgi so-runudur. Hangi konuda olursa olsun politikçizgi sorunu belirleyicidir.

Bu konulardaki bak›flaç›s› devlet, dev-rim, parti ve sosyalizm dönemi sorunlar›n›çözmede anahtar rol oynar. Baflta da do¤rubir çizginin tayin edicili¤i. Kuflkusuz bun-lar›n önemi geriye dönüfllerle birlikte dahabir öne ç›km›flt›r. Hem bu önem hem debirbirleriyle do¤rudan ba¤›nt›s›, özelliklede sosyalizm süresi boyunca daha fazlaöne ç›km›flt›r. Bundand›r ki okur burada or-taya koydu¤umuz tezleri sadece göz ucuy-la okuyup geçmekle yetinmemeli, aksine,onu ayn› zaman da elefltirel bir gözle derinve kapsaml› bir flekilde içsellefltirmek içintart›flmal› ve tart›flt›rmal›d›r. Koflullar›m›-z›n oldu¤u ve tart›flabilece¤imiz her plat-formda bunun tart›flmas›n› yürütmeliyiz.Do¤rudan veya dolayl›, ama mutlak bir fle-kilde yürütülmelidir. Son zamanlarda D.Demokrasi gazetesinde “nas›l bir kültür vekültür merkezi” vesilesiyle de olsa yap›lantart›flmalar ve ileri sürülen tezler oldukçaolumludur. Biz bu tart›flmay› daha ileri ta-fl›mak için konuyu sosyalist iktidar ba¤›nt›-s› içerisinde ele al›p irdeleyece¤iz. Bilindi-¤i gibi bu söz ve slogan Çin’de sosyalizmegeçifl aflamas›ndan sonra güncelleflmifltir.

Bilmeliyiz ki teorimizin maddi güce dö-nüflmesinin biricik yolu siyasi prati¤imiz-

den baflka bir yer olamaz. Bunun için de ilkolarak do¤ru teoriye sahip olmak, ikinciolarak ise bu teori ›fl›¤›nda pratikte yürü-mek flartt›r. Yoksa “karanl›kta el yordam›y-la yürümekten” öteye geçilemez. Bir ad›mdahi ileri atamay›z. Kendi yerimizde say›pdururuz. Teori ile prati¤in diyalektik birli¤idenen fleyin kendisi de bilme ile yapman›nbirli¤idir. Kuflkusuz bunun nüfuz edece¤iyata¤›n kendisi de kitlelerden baflka bir yerde¤il. Ne kadar do¤ru bir öncülük ve ön-derlik o kadar verim ve ileriye do¤ru ad›matmak. Tersi geriye do¤ru gidifltir. Devrim,ileriye do¤ru gidifltir. Devrim, çeliflkileriçözmek demektir. Komünist ve devrimciise devrim ve iktidar dönemi çeliflkileriniçözmede öncülük ve önderlik rolü oynayankiflilerdir. Bu, devrim öncesi oldu¤u kadardevrim sonras› için de geçerlidir. Hatta da-ha fazla geçerlidir. Çünkü devrim yapmak,devrim sonras› kitlelerin bilincini siyasi veideolojik olarak de¤ifltirip-dönüfltürmektenhem daha k›sa ve kolayd›r. Bu bilinçten ha-reketle Mao’nun sözkonusu eski Çin atasö-zünü “uzun süreli birarada yaflama ve kar-fl›l›kl› denetleme” ilkesi olarak uyarlamas›-n›n detaylar› üzerinde durmak istiyoruz. Ohalde konumuza girifli öncelikle bu sloga-n›n tarihi kökleri, Mao ve ÇKP taraf›ndankullan›lmas›n›n neden ve amaçlar›n› akta-rarak bafllamak istiyoruz.

“YÜZ Ç‹ÇEK YANYANA AÇSIN,

YÜZ F‹K‹R AKIMI TARTIfiSIN”

Bu slogan ve onun özünde yatan dev-rimci teorinin, oportünist küçük burjuvaak›mlar taraf›ndan tümüyle reddedildi¤inibelirtelim. Monolitik parti ve sosyalizmeiliflkin oportünist teorileriniden dolay› buslogana karfl› ç›kanlar› bir bak›ma normalkarfl›l›yoruz. Sözkonusu anlay›fl sahipleri-

2 7

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 31: Sınıf Teorisi - Sayı 11

nin gündeminde bu slogan ve ilke ›fl›¤›ndasosyalizm sorunlar›n› tart›flmak olmaz. Do-lay›s›yla sözümüz ve tart›flmam›z ak›mlarade¤il. Fakat ayn› durum Maoist hareket içingeçerli de¤il. Bu slogan, bu ilke 1970’li y›l-lar›n ortalar›ndan günümüze dek flu veyabu boyutta tart›fl›ld›. Ancak belirtmek gere-kir ki bu slogan ve ilke Maoist hareket veak›mlar taraf›ndan hem utangaçca savunul-du hem de yeterince kavranmad›.

Utangaçl›kta ideolojik arkaplan›ndakibirinci faktör Maoizm’in yeterince bilinceç›kar›lmamas› yatarken, ikinci olarak iseHocac›l›¤›n ‘sol’ görünüm alt›nda fütursuz-ca Maoizm’e sald›r›ya geçmesi olufltur-maktayd›. Dönem itibar›yla ‘sol’ fikirlerdaha revaçtayd›. fiüphesiz ki bu sol fikirle-rin revaçta olmas›nda Deng Siao Ping’in üçdünyac› sa¤ oportünist teorisi ve ülkemizde1970’li y›llar›n ikinci yar›s›nda ortaya ç›-kan devrimci dalgan›n da büyük pay› vard›.Bu tarihi dönemeçte Maoizm’e, bir yanda1960’l› y›llar›n bafl›nda SBKP’nin bafl›n›çekti¤i modern revizyonist ak›mlar›n ide-olojik (buna siyasi sald›r›larda dahil) sald›-r›lar›n›n pervas›z bir flekilde devam etmesi,öte yanda ise 1970’li y›llar›n ikinci yar›s›n-da yine ayn› ideolojiden g›das›n› alan Ho-cac› troçkist-revizyonist ideolojik sald›r›la-r› devam ediyordu. Ülkemizde sözkonusutarihi süreç itibar›yla SBKP güdümlü sa¤revizyonist-reformist parti-örgütleri bir ke-nara b›rak›rsak, geriye kalan bütün Mark-sist görünümlü ak›m ve hareketler genelolarak ‘sol’dan esiyordu. Bu sol ideolojikkuflatma ve devrimci dalga Maoist hareketide etkiledi. Ayn› tarihi dönemeçte Maoisthareket, baflta da önderlik olmak üzere ‘ÜçDünyac›’ sa¤ oportünist teoriye karfl› esas-ta do¤ru bir hat tutturdu. Ancak ayn› do¤rututumunu hocac› sol troçkist-revizyonizmi-

ne karfl› gösteremedi. Aksine hocac› reviz-yonst-troçkist ideolojik sald›r›lar karfl›s›ndasendeledi. Nitekim 1981 y›l›nda parti içeri-sinde ortaya ç›kan Yurt D›fl› Hizbi (YDH)ideolojik olarak esasta Hocac› ideolojidenetkilendi. Proletarya Partisi, ‹brahim Kay-pakkaya sonras›, özellikle de 70’li y›llardaciddi boyutta diyebilece¤imiz ideolojik k›-r›lmalar yaflad›. Bu ideooljik sars›nt› te-orik-siyasi gerilikle birleflince sözkonususlogan ve ilkeyi cüretli bir flekilde de¤ilutangaçca savunmaya itmifltir. Soldan esenoportünist ideolojik sald›r›lar karfl›s›ndasendeleyerek sorun salt “bilim ve sanat”alan›yla s›n›rl› tutulmaya çal›fl›lm›flt›r. Ben-zer durum iki çizgiyi savunma noktas›ndada kendisini göstermifltir. Parti, Marksiz-min sa¤ cepheden revizyona u¤rat›lmas›nakarfl› ç›kma ad› alt›nda sol-sekter oportü-nist fikirlere karfl› ideolojik mücadeleyiadeta unutmufl veya küçümsemifltir. Durumböyle olunca elbetteki iki çizgiyle yüz fikir

28

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Bir kez daha altını çizerek vurg u-lamak isteriz ki, günümüz açısındanideolojik akımlar içerisinde okunsivri ucunu her zamankinden dahafazla revizyo n i z m - r e formizme yö-neltmeliyiz. Başkan Mao diyor ki;“doğmacılığı eleştirirken revizyo n i z-mi eleştirmeye de dikkat etmeliyiz.R e v i z yonizm ya da sağ oport ü n i z m ,doğmacılıktan da tehlikeli bir burju-va düşünce eğilimidir. Revizyo n i s t-ler ya da sağ oport ü n i s t l e r, hemmarksizme sözde hizmet ederler,hem de ‘doğmacılık’a çatarlar. Amaasıl hedefleri marksizmin en temelö ğ e l e r i d i r

Page 32: Sınıf Teorisi - Sayı 11

yasas› aras›ndaki diyalektik ba¤›n kurulma-s› da ne teorik ne de pratik olarak kavrana-mam›flt›r. Bu, sosyalizm sorunlar›, özellik-le de siyasi alan için çok önemlidir. Dolay›-s›yla bu sorun üzerinde derinlikli ve kap-saml› tart›flma yürütmek ihtiyaçt›r.

Özcesi parti aç›s›ndan konuya iliflkin te-orik tart›flmalar ve ayd›nlanman›n yo¤un-laflt›¤› dönem 1980’li y›llar›n sonu ve 90’l›y›llar olmas›na karfl›n, ancak bunun yete-rince doyuma uluflt›¤› da ne yaz›kki söyle-nemez. Örne¤in “yüz fikir ak›m› tart›fls›n”yasas›, yaz›m›z›n ak›fl› içerisinde de kap-saml› bir flekilde elefltirisini yapaca¤›m›zgibi “bilim ve sanat›n geliflimi” alan›na s›-k›flt›r›larak ele al›n›yordu. Ya da Mao’nunkonuya iliflkin vurgular› sadece “bilim vesanat alan› için geçerlidir” sonucuna gidili-yordu. “Yüz çiçek yanyana açs›n, yüz fikirak›m› tart›fls›n” ilkesini, sanat ve bilim ala-n›yla s›n›rlamak do¤ru bir anlay›fl-siyasetolur mu? Mao, neler söylüyor, biz neyi an-lad›k-anlamal›y›z veya bu yasay› siyasialanlara da yaymak do¤ru bir siyaset olurmu? Dahas› Mao, ad› geçen makalesindetart›flmaya yer b›rakmayacak flekilde çokpartilili¤i savunmas›na karfl›n ancak neden-niçin Çin’de komünist partisi d›fl›nda baflkapartiler kurulmam›fl-kurulmad›? Bu partilerbir yasa¤›n sonucu mu, yoksa ihtiyaç du-yulmad›¤› için mi kurulmad›? Sözkonusuyasay›-ilkeyi devrim öncesi günümüz ko-flullar›na nas›l uyarlayabiliriz, vb. gibiönemli-temel soru ve sorunlar›n yan›t›n›Maoistler olarak vermek zorunday›z. E¤erbu, vb. gibi sorular›n zaman›nda ve yerindedo¤ru yan›tlayamazsak, bugün geçmifltesol do¤matizmden esinlenerek içine düfltü-¤ümüz hatalar› bu kez sa¤’dan tekrarlam›floluruz. Çünkü genel olarak söyeleyecekolursak gerek ulusal gerekse küresel düz-

lemde sa¤-liberalizmin en billurlaflm›fl vesistematize hali olan revizyonist ve refor-mist ideolojik hegamonya hakim durumda-d›r. Günümüzde, özellikle de ‘90’l› y›llar›nbafl›ndan sonra emperyalizmin paral› me-muru besleme teorisiyenler neo-liberal kü-resel emperyalist dünya düzenini pekifltir-mek için “demokrasi”, “insan haklar›”, “si-vil toplum” “çok kültürlülük” vb. gibi söy-lemler ad› alt›nda dünya halklar›n›n bilinciüzerinde hegamonya kurmaya çal›fl›yor.Dönem dönem de bunda baflar›l› olabiliyor-lar. Ki bu söylemlerin daha önce de vurgu-lad›¤›m›z gibi, özellikle de devrimci dalgave hareketin geriledi¤i dönemlerde Maoisthareket ve taban›n› da etkilemedi¤i söyle-nemez. Bir kez daha alt›n› çizerek vurgula-mak isteriz ki, günümüz aç›s›ndan ideolo-jik ak›mlar içerisinde okun sivri ucunu herzamankinden daha fazla revizyonizm-re-formizme yöneltmeliyiz. Baflkan Mao di-yor ki; “do¤mac›l›¤› elefltirirken revizyo-nizmi elefltirmeye de dikkat etmeliyiz. Re-vizyonizm ya da sa¤ oportünizm, do¤mac›-l›ktan da tehlikeli bir burjuva düflünce e¤i-limidir. Revizyonistler ya da sa¤ oportü-nistler, hem marksizme sözde hizmet eder-ler, hem de ‘do¤mac›l›k’a çatarlar. Amaas›l hedefleri marksizmin en temel ö¤eleri-dir. Materyalizme ve diyalekti¤e karfl› ol-duklar› gibi, Demokratik Halk Diktatörlü-¤ü’nü ve partiyi zay›flatmaya, sosyalist dö-nüflümü ve kuruluflu geciktirmeye de çal›-fl›rlar.” Ayn› durum devrim öncesi dönemiçin de geçerlidir. Bu, dünyada ve ülkemiz-de reformist-revizyonist tasfiyeci dalga veak›mlar›n etkili oldu¤u günümüz aç›s›ndandaha bir geçerlidir. Dolay›s›yla sa¤ oportü-nist, özellikle de revizyonist-reformist gö-rüfl ve e¤ilimlere karfl› daha uyan›k ve te-tikte olmal›y›z.

2 9

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 33: Sınıf Teorisi - Sayı 11

Hehangi bir yanl›fl düflünce ve sapmayakarfl› mücadele yürütürken e¤er di¤eriniunutur veya küçümsersek, o zaman birin-den kurtulal›m diye di¤er sapmaya düflme-miz kaç›n›lmaz olur. Dönem itibar›yla biri-ne ilk yumru¤u do¤rultmam›z farkl›, amadi¤erini görmezlikten gelmemiz farkl›d›r.Bu bilinçten hareketledirki, yani sorunundo¤ru alg›lanmas› için bu slogan›n tarihselkökleri, politik anlam› ve Çin’in sosyalizmkoflullar›nda nas›l ortaya ç›kt›¤›na dair bil-gileri aktaral›m.

1-Tarihsel Kökü, Siyasi Anlam›

ve Sosyalizm Koflullar›nda

Ortaya Ç›k›fl Tarihi

Öncelikle “yüz çiçek yanyana açs›n”,“yüz fikir ak›m› tart›fls›n” sözünün Mao’yaait olmad›¤›n› belirtelim. “‹kisi de eski bi-rer Çin atasözüdür.”

Bu iki atasözüne yüklenen siyasi anlamflöyle förmüle edilmektedir:

“Uzun süreli birarada yaflama ve karfl›-l›kl› denetleme”.

Mao der ki bu sloganlar; “Çin’deki özelkoflullar›n ›fl›¤› alt›nda, sosyalist bir top -lumda, çeflitli çeliflkilerin hala var oluflu -nun kabülüne dayan›larak ve ülkenin eko -nomik ve kültürel kalk›nmas›n›n h›zland› -r›lmas› gere¤ine uyularak ortaya at›lm›fl -t›r.” (Teori ve Pratik. Sf,102)

Bu siyasetin saptanmas›n›n ana nedeniise ayn› adl› kitapta flöyle aç›klanmaktad›r:

“Yüz çiçek yanyana açs›n, yüz fikirak›m› tart›fls›n siyaseti, sanat›n geliflmesi -ni ve bilimin ilerlemesini sa¤lamak içins a p t a n d › . ”

Bu slogan›n ve siyasetin Çin devrimisonras› aç›ktan saptan›fl tarihi; makalenin

yaz›l›fl tarihi ve Mao’nun söyleminden ha-reket edilirse sosyalist sistemin “temelli”olarak kuruldu¤u ilk y›ld›r. Yani 1956 y›l›.

Bu slogan veya siyaset sadece “bilim vesanat›n ilerlemesi” için mi saptanm›fl? Ha-y›r! ‹lk ç›k›fl itibar›yla esasta bu alan içinbelirlenirken, ancak daha sonra yasaya ilifl-kin kaleme al›nan makalenin ak›fl› içerisin-de de anlafl›laca¤› üzere bu, siyasi alanlariçin de geçerlidir diye belirleme yap›lmak-tad›r. Ki çok partililik vb. anlay›fllar tama-m›yla bu yasa gere¤i savunulmaktad›r.

Demokratik Halk ‹ktidar› koflullar›ndaburjuva ve küçük burjuva demokratik par-tilerin kurulmas›na izin verilecek mi? Ta-bii ki evet! Bu, Maoist partinin progra-m›nda da net ve aç›k bir flekilde vurgulan-maktad›r. Dolay›s›yla bu konuda teorikolarak tart›fl›lacak fazla bir sorun yok. ‹flintart›fl›lacak boyutu sadece fludur: Mao ta-raf›ndan savunulan bu tezin pratikte uygu-lanmamas›n›n neden-niçinleri üzerindetart›flmak olacakt›r.

Mao, sosyalizm koflullar›nda komünistpartisi d›fl›nda di¤er partilerin de kurulma-s›n› savunuyor mu? Evet! Konuya iliflkinileri sürdü¤ü tezler flunlar:

“Uzun zaman birarada yaflama ve kar -fl›l›kl› denetim slogan› da ülkemizdeki be -lirli tarihsel koflullar›n bir sonucudur, bir -denbire ortaya at›lmam›flt›r, y›llar›n birürünüdür. Uzun zaman birarada yaflamafikri, uzun süredir vard›, ama sosyalist sis -temin temelli olarak kuruldu¤u geçen y›l,bu slogan aç›k bir biçimde ortaya konul -mufltur. Burjuva ve küçük-burjuva demok -ratik partilerin, iflçi s›n›f›n›n partisi ile yan -yana uzun bir süre bulunmas›na niçin izinverilmelidir? Sosyalizm davas›nda da, hal -k› birlefltirme görevine kendilerini gerçek -

3 0

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 34: Sınıf Teorisi - Sayı 11

ten adam›fl ve halk›n güvenini kazanm›fldi¤er bütün demokratik partilerle uzun sü -re birarada varolma siyasetini benimse -memek için hiç bir neden yoktur.” (abç)(age, sf,108)

Mao, demokratik ve sosyalist iktidarsüresince söz ve pratik duruflun do¤rulu¤uve yanl›fl›l›¤›n› ise afla¤›daki alt› ilkeyledo¤rudan ba¤›nt›l› olarak ele almaktad›r:

“(1) Çeflitli milliyetlere mensup halk› -m›z birbirine ba¤l›yor ve onlar› parçala -m›yorsa;

(2) Sosyalist dönüflüm ve kurulufla ya -rarl›ysa ve zararl› de¤ilse;

(3) Demokratik Halk Diktatörlü¤ü’nüzay›flatmaya de¤il, güçlendirmeye yard›mediyorsa;

(4) Demokratik merkeziyetçili¤i zay›f -lat›p çökertmeye de¤il, güçlendirmeye ya -

r›yorsa;

(5) Komünist partisinin önderli¤ini za -y›flatmaya, ortadan kald›rmaya de¤il degüçlendirmeye çal›fl›yorsa;

(6) Uluslararas› sosyalist dayan›flma -ya ve dünyan›n bar›flsever halklar›n›n da -yan›flmas›na zararl› de¤il, yararl› ise.

Bu alt› ölçütten en önemlileri, sosyalistyol ve partinin önderli¤i ile ilgili olanlar -d›r. Bu ölçütler, halk aras›ndaki çeflitli so -runlar›n serbest tart›flmas›n› engellemekiçin de¤il, özendirmek için ortaya at›lm›fl -t›r. Bu ölçütleri kabul etmeyenler, gene dekendi görüfllerini öne sürer ve savunabi -lirler.” ( Teori ve Pratik, sf.107)

Devrim sonras› çok partilili¤e iliflkinMaoist partinin program›nda flunlar geç-mektedir:

“92) ‹ktidar›n orta¤› durumundakidevrimci s›n›flar›n kendilerini ifade ede -cek parti ve örgütlenmelerine dokunulma -yacakt›r.” (Yeni Demokratik Cumhuri-yet Program›, madde: 92)

Bu belirlemenin tarihçesine ve anlam›-na iliflkin özet bilgileri aktard›ktan sonraart›k bu yasa-ilkeden devrim sonras› veöncesi alg›lamam›z gereken teorik-pratiksorunlar üzerine kavray›fl›m›z› derinleflti-rebiliriz. Önce bu slogana yüklenen siyasianlam üzerinde teorik tart›flmay› yürüte-lim:

2. Uzun Süreli Birarada Yaflamave Karfl›l›kl› Denetim

Yukar›ya aktard›k. Mao, “yüz çiçekyanyana açs›n,” “yüz fikir ak›m› tart›fls›n”,iki eski Çin atasözünü demokratik ve sos-yalist iktidar koflullar›na “uzun süreli bira-rada yaflama ve karfl›l›kl› denetleme” ola-rak uyarlamaktad›r. Bu nokta çok önemli-dir. Konunun birinci boyutunu bu yasay›,daha do¤rusu anlay›fl› temel-ilkesel bir an-

3 1

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Demokratik halk iktidarının sınıfbileşenleriyle sosyalizm dönemi ikit-darın sınıf bileşenlerinin bir ve aynıolmadığını Maoist parti programınınteorik bölümünü açımlarken ayrıntı-larıyla ortaya koymuştuk. Yine buiktidarın biçimde burjuva özde iseproleteryanın iktidarı olduğunu dateorik olarak temellendirmiştik. De-mokratik Halk Devrimi ve iktidarı-nın sınıf bileşenlerinin kendi sınıfpartilerini kurmaları önünde bir en-gel olmayacağına dair Yeni Demok-ratik Cumhuriyet programında doğ-ru ve gerekli vurgular yapılmıştır

Page 35: Sınıf Teorisi - Sayı 11

lay›fl ve siyaset olarak m› ele alaca¤›z, yok-sa sadece bir döneme iliflkin taktik bir poli-tika olarak m›? ‹kinci boyutu ise yine bu-nunla ba¤›t›l› olarak, bu yasan›n devrimsonras› demokratik-sosyalist iktidar koflul-lar›, devrim öncesi mücadele süreci ve par-ti içi mücadeleyle diyalektik ba¤›n› nas›lele almal›y›z-al›nmal›d›r?

Öncelikle belirtelim: Bu konu bizimiçin ilkesel bir sorundur. ‹lkesel fikir deni-lince, bununla ana fikir (stratejik) anlafl›l-mal›d›r. Mao’nun yorumuyla sözkonusuyasa, tamam›yla s›n›flar ve s›n›f mücadele-si alan›nda yans›mas›n› bulan z›tlar›n birli-¤i kanununun kendisidir. Bu sözler politikanlam›n› s›n›f mücadelesi ve Çin soyalizmkoflullar›nda ald›¤›na göre dolay›s›ylad›r kifarkl› politik fikirler s›n›flar, parti ve sosya-lizm varoldu¤u müddetçe de devam ede-cektir. Dikkat edilsin politik fikirler sözcü-¤ünü kullan›yoruz. Neden? Çünkü politikfikirle fikir kavram› birbirinden farkl› fley-lerdir. Fikir sözcü¤ü her türden (buna poli-tik de dahildir) fikri kapsarken, ancak poli-tik fikir, söylemi tamam›yla farkl› s›n›flarve bu s›n›flara mensup kiflilerin siyasi dün-ya görüfllerini kapsar. Her fikir bir s›n›fa veideolojiye denk düflmez, ama her politik fi-kir bir s›n›fa ve ideolojiye denk düfler. Ör-ne¤in bir tv’nin, bir bilgisayar›n, bir çama-fl›r makinesinin aç›l›p kapanmas›, bir elbisegiyimi, bir yeme¤in yap›lmas›, yemek zev-ki, yüzme, teknik, askeri teknik ve taktikbilgiler, vb.gibi konulara iliflkin bir bujru-va, bir proleter ve komünistte ayn› fikiresahip olabilir, ama politik bir konuda, bafl-ta da ilkesel konularda bir komünistle birburjuva ayn› ana fikri savunmaz-savuna-maz. Çünkü politik alandaki fikir farkl›l›¤›kayna¤›n› tamam›yla farkl› s›n›flardan al›r.Ve günümüzün s›n›fl› dünyas›nda küçükçocuklar (henüz neyin ne oldu¤unu ve üre-timin herhangi bir alan›nda üretim yapacakyaflta olmayan) hariç her insan belli bir s›-n›fa aittir. Onun gibi yaflar, onun gibi düflü-nür. Ama az önce örne¤ini sundu¤umuzsosyal alana iliflkin fikirler ve farkl›l›klar

s›n›fl› toplumda oldu¤u gibi komünist top-lumda da varolacakt›r. Bu bilgiler her insa-n›n üretim sonucu elde edece¤i ve paylafla-ca¤› sosyal yaflamla do¤rudan ba¤›nt›l› fi-kirlerdir. Dolay›s›yla her toplumsal kesittevarolacakt›r.

Bu noktaya de¤inmemizin nedeni, söz-konusu kavramlar›n yerli yerinde do¤rukullan›lmamas›d›r. Daha fazla ayr›nt›yagirmeden tekrar ana konumuza dönelim.

Bu konuyu üç ara bafll›k alt›nda ele al›pirdeleyece¤iz. Bunlar; devrim sonras› veöncesi toplumsal ve mücadele süreçleri veparti içi mücadele alanlar› olacakt›r.

A-Demokratik ve Sosyalist

‹ktidar Dönemi

Daha önce de vurgusunu yapt›¤›m›z gi-bi her politik fikrin mutlak bir flekilde s›n›f-sal dokusu vard›r. Dolay›s›yla herhangi birtoplumda farkl› bir politik fikirden ve fikir-lerden veya bir partinin varl›¤›ndan sözedi-yorsak, demekki orada farkl› s›n›flar da vardemektir. ‹fade tarz›m›z› tersten kural›m.S›n›flar varoldu¤u müddetçe veya s›n›flar›nvarl›¤›ndan sözetti¤imiz bir toplumda ora-da farkl› politik fikirler de var demektir.Devletin, s›n›rlar›n, eme¤in özel mülküye-ti, herkesten emegine ve yetene¤ine göre il-kesi ve sosyal iflbölümünün mecburi oldu-¤u, kolhozlar ve solhozlar›n devam etti¤i,kafa ile kol, köy ile kent, yönetenle yöneti-len aras›nda, emperyalizm ve gerici devlet-lerle olan çeliflki ve nesnelli¤inin devam et-ti¤i yerde, farkl› s›n›flar ve bunun fikir ala-n›nda yans›mas› olan farkl› politik fikirlerde mutlak bir flekilde varl›¤›n› sürdürecek-tir. Bu, ister farkl› bir parti fleklinde kendi-sini ifade etsin, ister bir parti içerisinde veisterse tek partili toplumlarda (yasak olsunveya olmas›n) mutlak bir flekilde olur.Farkl› politik fikirlerden sözediliyorsa bufarkl› s›n›flar›n varl›¤› gerçekli¤indendir.

3 2

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 36: Sınıf Teorisi - Sayı 11

Farkl› s›n›flar denilince, bununla hemenüretim araçlar› üzerindeki özel mülküyetanlafl›lmas›n. Evet köleci toplumdan kapi-talist topluma kadar bütün toplumlar›n üstyap›s›na, daha do¤rusu alt ve üst yap› ilifl-kilerine yön veren üretim araçlar› üzerinde-ki özel mülkiyettir.

Üretim araçlar› üzerindeki özel mülki-yete demokratik iktidar koflullar›nda s›n›rl›ve geçici de olsa izin verilecektir. Ancak budemek de¤ildir ki, yani üretim araçlar› üze-rindeki özel mülkiyet kalk›nca veya yasak-lan›nca politik alandaki fikir farkl›l›klar› daortadan kalkacak. Bu, iflin bir boyutunuoluflturur. Daha do¤rusu üretim araçlar›üzerindeki özel mülkiyet iliflkilerine sonvermek, üretim araçlar›n› toplumun kollek-tif mal› yapmak demek, yukar›ya aktard›¤›-m›z çeliflki ve olgular›n da ortadan kalkaca-¤› anlam›na gelmez. Tüm bunlar ad›m ad›mdemokratik-sosyalist devrim süreci boyun-ca sönecektir. Birden bire ortadan kalkmaz.Uzun bir tarihi süreci kapsayacakt›r. Eflde-yiflle bir politik söylemin, dahas› en özlüifadeyle “herkesten yetene¤ine herkesineme¤ine göre ilkesinin” geçerli oldu¤u tümtoplumsal süreçlerde farkl› politik fikirlerolacakt›r. Komünist fikirlerden sözediyor-sak bunun karfl›t› da var demektir. Nas›l kiburjuva fikirlerden tek bafl›na sözedilemez-se öyle de komünist fikirlerden de sözedile-mez.

Kald› ki sosyalist toplum diye bafll› ba-fl›na bir toplum biçimi yotur. Bu, kapita-lizmden komünizme geçifl için bir ara-geçi-ci toplum biçimidir. Bu toplum biçimi hemkomünist toplumun hem de kapitalizminortak özelliklerini tafl›r. Do¤ru bir ideolo-jik-politik hatta yürürsen komünizme, de-¤ilse tekrar gerici-burjuva iktidarlara geridönüfl olur.

Buna göre devrim sonras› demokratikve sosyalist toplumun kaderini belirleyecekana gücün üst yap›, bu yap› içerisinde debelirleyici olan kurumun komünist partisioldu¤u kendili¤inden a盤a ç›k›yor.

Gerek demokratik gerekse sosyalist top-lum boyunca bir dizi çeliflkinin devam etti-¤ini-edece¤ini her marksist bilir. Fakat buçeliflkilerin bilimsel tespiti; niteli¤i ve çö-züm yöntemi konusunda her mlm ve mark-sist görünümlü hareket ayn› görüfllere sahipde¤il. Sosyalizm sorunlar› konusunda, hemde bütünlüklü sorunlar›nda MLM’lerle re-vizyonist, troçkist, dahas› bilumum sa¤ vesol oportünist ak›mlar temelde farkl› fikir-lere sahiptirler. Bilinir ki her marksist vekomünist görünümlü oportünist ak›m veflahsiyette sosyalizm ve komünizmi savun-maktad›r. ‹flte meselenin kilit noktas› daburas›d›r. Yani komünizmi ve sosyalizmihangi ideoloji ve devrim program› ›fl›¤›ndasavunuyor, devlet, devrim ve gelece¤in ik-tidarlar› noktas›nda savundu¤u temel ilke-ler neler, proletarya diktatörlü¤ünü kim vene için uygulayacak ve nas›l devam ettire-cek, bunun mücadele ve örgütlenme biçim-leri nas›l olacak, parti mi kitleler mi, iktidarm› kitleler mi, devlet mi devletsizli¤e gidiflmi, nas›l bir demokrasi ve diktatörlük, ulu-sal ve uluslararas› düzlemde enternasnoya-nilizmi yoksa milliyetçilik ve devlet flove-niz mi esas al›nacak vb. gibi temel sorunla-ra iliflkin fikir ve pratikler bugünden yar›nabir partinin gerçek niteli¤ini ortayla koyar.

O halde tart›flmam›z› demokratik halkiktidar› koflullar›nda çok partili sistemi ba-¤›nt›s›yla ele al›p derinlefltirelim.

1-Demokratik Halk ‹ktidar›

ve Çok Partililik

3 3

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 37: Sınıf Teorisi - Sayı 11

Bir kez daha belirtmek isterizki Demok-ratik Halk iktidar› dönemi, baflka bir deyifl-le Yeni Demokratik Cumhuriyet’in hükümsürece¤i siyasi sistem düzeni, yar›-sömürgeyar›-feodal sosyo ekonomik yap›ya sahipülkelerdeki anti-feodal, anti-emperyalistdevrim sonras› sosyalizme geçmek için ge-çici olarak kurulan ara bir toplumsal süreç-tir. Buradan kesintisiz bir flekilde sosyaliz-me geçmek için ekonomik, siyasi ve kültü-rel flartlar sa¤lanacakt›r. Bunlar sa¤lanma-dan sosyalizme geçilemez. Ki bu gibi ülke-lerde sosyalist devrimin demokratik devri-min mant›ksal sonucu olmas› da tamam›ylasözkonusu devrime komünist partisinin ön-derlik yapmas› ve bu iktidar›n özünde sos-yalist bir iktidar olmas› gerçekli¤indenkaynakl›d›r. Tabii ki bu geçifl öylesine ani-den ve bir günde gerçekleflmez. Belli bir sü-reyi kapsayacakt›r. Bunun ekonomik, poli-tik ve kültürel flartlar› ad›m ad›m haz›rlana-cakt›r. Önemle belirtmeliyiz ki bu geçifl zo-ra dayal› bir devrim yöntemiyle de¤il, bar›fl-ç›l ve tedricen olacakt›r. fiüphesiz ki bu dö-nem itibar›yla komünist partisinin genelçizgisi ya da genel görevi, Mao’nun iflaretetti¤i gibi “esas olarak, ülkenin sanayilefl -mesini ve tar›m›n, el sanatlar›n›n kapitalistsanayi ve ticaretin sosyalist dönüflümünüoldukça uzun bir süre içinde tamamlamak -t › r . ”

Demokratik Halk ‹ktidar›n›n s›n›f bile-flenleriyle sosyalizm dönemi ikitdar›n s›n›fbileflenlerinin bir ve ayn› olmad›¤›n› Ma-oist parti program›n›n teorik bölümünüaç›mlarken ayr›nt›lar›yla ortaya koymufl-tuk. Yine bu iktidar›n biçimde burjuva öz-de ise proleteryan›n iktidar› oldu¤unu dateorik olarak temellendirmifltik. Demokra-tik Halk Devrimi ve iktidar›n›n s›n›f bile-flenlerinin kendi s›n›f partilerini kurmalar›

önünde bir engel olmayaca¤›na dair YeniDemokratik Cumhuriyet program›nda do¤-ru ve gerekli vurgular yap›lm›flt›r. Dolay›-s›yla ayn› fleyleri buraya tekrar aktarmaya-ca¤›z. Bizim üzerinde durmak istedi¤imizfarkl› partilerin varl›¤›n›n demokratik ikti-dar ve sosyalizm dönemi için bir ihtiyaçolup olmamas›ndan öte bir gerçeklik olarakkabul edilmesidir. Sorunun merkezine ihti-yaç m› de¤il mi tart›flmas›n› koydun muorada ifl tamam›yla subjektif yorumlara ka-l›r. Ama sorunu bu toplumlar›n gerçekte birparças› olarak görmen durumunda t›pk› ko-münist partisi gibi di¤er partileri de bu sis-temler için birer zornunlu ihtiyaç olarakgörürsün. Ancak o zaman sözkonusu parti-lerin kurulup kurulmamas›n› bir hak olmatart›flmas›ndan ç›kartm›fl olursun. Aksi an-lay›fl ve siyasetlerin demokratik iktidar, de-mokrasi ile uzaktan yak›ndan iliflkisi ol-maz. Öyle ki t›pk› geçmiflin sosyal faflist ik-tidarlar› olup ç›kars›n.

Komünistler demokrasi ve demokratik-lik konusunda bugünün gerici, hatta faflistdiktatörlüklerinden geri bir iktidar biçiminisavunamaz. Böyle iktidarlara proleter de-mokratik iktidarlar da demez.

Farkl› s›n›flar var: Milli burjuvazi, kü-çük burjuvazi, proletarya ve köylülük s›n›-f› var. Bir yanda bu s›n›flar› devrimin dost-lar› ve ittifak gücü olarak de¤erlendirecek-sin, dahas› gelece¤in iktidar›n›n ortaklar›olarak saptayacaks›n, ama öte yanda ayn›s›n›flar için kendilerini siyasi alanda temsiledecek parti kurmas›na izin vermeyecek-sin. Böyle demokrasi ve demokratik dikta-törlük olmaz.

Hiç kuflku yok ki demokrasinin kendiside bir diktatörlük biçimidir. Her devlet bi-çimi bir diktatörlük ve ayn› zamanda özün-de zoru temsil eder. Fakat her diktatörlü¤e-

3 4

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 38: Sınıf Teorisi - Sayı 11

devlet biçimine karakterini ve-recek olan da bu iktidara yönveren ideoloji ve siyasi çizgiolacakt›r.

Kendisini marksist, hattademokrat olarak ifade edenherkes, dahas› burjuvazininkendisi bile demokrasiyi vedemokratik merkeziyetçilik il-kesini savunuyor. Ama nas›lsavunuyor ve savunuluyor?Meselenin püf noktas› da bu-ras›d›r. “Aynas› ifltir kiflinin,lafa bak›lmaz!” Bilinirki birinsan›n kendisini demokratilan etmesiyle demokrat veyakomünist olunmuyor. Bu, birdünya görüflüdür, politik ya-flam felsefesidir. En de¤me fa-flisti dahi lafa geldi¤nde kendi-sini demokrat ve demokrasiyanl›s› olarakk gösteriyor.Ama gerçekte politik çizgilerive dünya görüflleri böyle mi?En ›rkç›-en floven faflistler bilekendisini demokrat olarak sa-vunuyor. Hitlerin “nasyonalsosyalizm” tezlerini hat›rlat-maya gerek görmüyoruz. Hiçkimse ve parti “ben-biz faflis-tiz” diye bir tezi aç›ktan sa-vunmuyor-savunmaya cesaretetmiyor. Çünkü faflizm ve fa-flist ideoloji dünyada teflhir ol-mufl bir görüfl ve rejimdir. Bu-nu bir kenara b›rakal›m, burju-vaziyi siyasi alanda temsileden partilerden hiç birisi “bizburjuvazinin partisiyiz” diyeaç›ktan bir savunu yapmayacesaret edemiyor. Niye cesaret

etmiyorler? Üzerlerinde devletbas›k›s› m› var? Hay›r! Sömü-rüp ezdikleri kitlelere gerçekyüzünü göstermekten korktuk-lar› için cesaret edemiyorlar.Çünkü gerçekleri söylediklerizaman toplumun %95’inioluflturan iflçi ve di¤er emekçis›n›ftan insanlar› kendi ekono-mik-politik ç›karlar› için pefl-lerinde yürütemeyeceklerdir.Herhangi bir s›n›f›n damgas›n›tafl›mayan bir devlet ve onunrejimi yoktur. En demokratikiktidar bile esasta bir s›n›f›ndamgas›n› tafl›r. Yalan ve de-magoji üzerinden diktatörlük-lerini gizlemeye çal›fl›yorlar.Dolay›s›yla bu s›n›flar ve pa-ral› ideologlar›n›n sözünü etti-

¤i “demokrasi” ve demokra-

tikli¤in tümü burjuvazi içindir.Onun ç›karlar›n› korumakiçindir. ‹stedi¤i zaman faflizmebaflvurmas› da tamam›yla buekonomik-politik ç›karlar› ge-re¤idir. Ne diyoruz, neyi savu-nuyoruz? Savafl siyasetin bafl-ka araçlarla(silah) devam›ysa,siyasette ekonominin yo¤un-laflm›fl ifadesidir. Bu MLMkurama göre her siyasi sistembelli bir s›n›f›n ekonomik ç›-karlar› do¤rultusunda flekille-nir-yürür anlam›na gelir. Buda feodalizm ve kapitalizminhakim üretim biçimi oldu¤utoplum-sistemlerdeki demok-rasi ancak büyük toprak a¤ala-r› ve burjuvazi s›n›f› için de-mokrasi, emekçi s›n›flar için

3 5

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Mevcut tüm ge-rici iktidarlar ço-ğunluğun iradesi-

ni temsil etme-m e k t e d i r. Bir

avuç azınlığın ira-desi ve çıkarları-

nı temsil etmekte-d i r l e r. Dolayısıyla

mevcut devletle-rin iktidar ve hü-kümetlerinin hiç-birisi demokratikbir şekilde yöne-

t i l m e m e k t e d i r.Hepsi de anti de-

mokratik gericid i k t a t ö r l ü k l e r d i r

Page 39: Sınıf Teorisi - Sayı 11

diktatörlükten baflka bir anlama gelmez.Toplumun bir avuç az›nl›¤› için demokrasiezici ço¤unluk içinse zulüm ve bask› tümköleci, feodal ve burjuva s›n›flar ve devlet-lerin ortak politik karakteridir. Bu üç toplu-mun sömürü biçimi farkl› olsa da ancak herüç toplumsal sistemin özünü oluflturan eko-nomik sömürüdür. Dolay›s›ylad›r ki, birbaflka ifadeyle ‹sveç’ten ABD, Fransa-‹n-giltere gibi emperyalist devletlere oradan dayar›-sömürge ülkelerdeki yönetici s›n›fla-r›n ekonomik olarak beslendi¤i ana kaynakhalk› sömürmek oldu¤undan, buralardakipolitik rejimlerin hepsinin niteli¤i de geri-cidir. Dahas›, kimisi gerici burjuva ideolo-jisinin en gerici hali olan faflizmle yönetil-mektedir. Benzer durum proletarya önder-likli demokratik ve sosyalist iktidar dö-nemleri için de geçerlidir. fiimdi ona baka-l › m .

Demokratik iktidar koflullar›nda

nas›l bir demokrasi ve demokratik

m e r k e z i y e t ç i l i k ?Yukar›da vurgusunu yapt›k. ‹dealize

edilmifl saf bir demokrasi yoktur. S›n›flarüstü ve s›n›rs›z bir demokrasiden sözedile-mez. Demokrasi kavram›n›n içini boflalta-rak “saf” ve s›n›fs›z göstermek, burjuvazive onun ipli¤inde dokunmufl reformistlerinkitlelerin bilincini hegamonya alt›na almakiçin uygudurulmufl kocaman bir ideolojikdemagoji-yalan ve çarp›tmad›r. Bu, “ s a fd e m o k a r s i ” dedikleri fley uydurulmufl so-yut ve abart›l› sözlerdir. Lenin yoldafl›n de-di¤i gibi “her demokrasi, toplumun siyasidüzeninin bir biçimi olarak, nihai bak›m -dan üretime hizmet eder ve nihai bak›m -dan o toplumun üretim iliflkileri taraf›n -dan belirlenir.”

Oportünüst ve reformistlerin iddia etti¤igibi “saf demokrasi”yi s›n›fl› toplum dün-

yas›nda gerçeklefltirmenin imkan› yoktur.Bu, Proletarya ve di¤er emekçi s›n›flarlafeodal-burjuva s›n›flar› uzlaflt›rman›n sa¤oportünist teorisidir.

S›n›flar›n ekonomik ç›kar›n›n siyasialandaki bir organizasyonu olan devlet ol-du¤u yerde, yani “devlet bir s›n›f›n di¤er s›-n›flar üzerindeki bask› arac›” ise o haldedevletin oldu¤u yerde, hem de demokrasi-nin en çok geliflti¤i-geliflece¤i sosyalist ül-kelerde bile yasaklar olacakt›r. Siyasi ka-nunlar›n kendisi yasak demektir. Anayasa-n›n kendisi bile yasaklar kanunudur. Dahaaç›kças› üst yap› dedi¤imiz devletin oldu¤uyerde yasalar ve yasaklar da olacakt›r.Yoksa devlet diye bir olgudan sözedile-mez. Bu ba¤lamda tart›flt›¤›m›z sorun dev-letin varl›¤›n› nas›l ad›m ad›m söndürece-¤iz ve bununla do¤rudan ba¤›nt›l› olan “ya-sak” olgusunu nas›l ve ne flekilde ortadankald›r›r›z, soru ve sorunlar› üzerinde bilinçaç›kl›¤› yakalamakt›r. O halde özünde pro-leter ama biçimde burjuva olan DemokratikHalk ‹ktidar› süresince hangi s›n›flar vekim için ve nas›l bir demokrasi sorusunuyan›tlayarak tart›flmam›z› derinlefltirmeyeçal›flal›m.

Bu sorunun do¤ru yan›t› ise ancak do¤rubir demokratik merkeziyetçilik anlay›fl›nasahip olmakla verilebilir. Demokratik mer-keziyetçilik sadece bir partinin irade ve ey-lem birli¤i için geçerli de¤il, bir devletinyönetilmesi için de geçerlidir. Maoist parti-nin tüzü¤ünde ve gelece¤in devletinin ana-yasas›nda demokratik merkeziyetçilik ilke-si mevcut. S›n›fl› toplumlar›n; partinin vedevletin oldu¤u yerde demokratik merkezi-yetçilik de olur. Maoistler aç›s›ndan de-mokratik ve merkeziyetçi yan birbirindenayr›lmaz. Bu iki olgu bir madalyonun ikiyüzünü oluflturur. Birinin bir dönem dahafazla öne geçmesi, di¤erinin önemini orta-dan kald›rmaz. Her iki yan sürekli olarakdengede duramaz. Bu, z›tlar›n birli¤i yasa-s›na terstir. Dolay›s›yla biri bir dönem dahafazla öne geçer. Veya birisi bir dönem daha

3 6

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 40: Sınıf Teorisi - Sayı 11

fazla önemsenmek zorundad›r. Siyasi top-lum yaflam›nda, özellikle de demokratik vesosyalist toplumlarda devletin politik yöne-tim flekline ana ruhunu verecek olan temelilkenin “demokratik merkeziyetçilik” oldu-¤unu bir kez daha vurgulamak isteriz. Butoplumlarda savafl koflullar› hariç di¤er dö-nemlerde demokratik yan a¤›rl›kta olur-ol-mak zorundad›r. Sözümüzü daha fazla uzat-madan “demokratik merkeziyetçilik” ilkesidenilince ne anl›yoruz/anlamal›y›z sorusuüzerinde bir kez daha dural›m.

Demokratik

Merkeziyetçilik:

‹lk bak›flta demokrasi ve merkeziyetçiyanlar birbirine tezat bir flekilde görünebilir.Ama bu kavramlar› burjuva bilimiyle de¤ilde MLM bilimiyle ele al›p irdeledi¤inizdebirbirini tamamlayan ö¤eler oldu¤unu gö-rürsünüz. Dolay›s›yla biz konunun daha birnetlikle alg›lanmas› için bu kavramlar›n ay-r› ayr› aç›l›m›n› yapmaya çal›flaca¤›z.

Demokrasi nedir?

Demokrasi kavram› köken itibar›ylaYunanca’d›r. Özlü ifadeyle demokrasi,“az›nl›¤›n ço¤unluk iradesine ba¤›ml›l›¤› -n› resmi olarak beyan ve vatandafllar ara -s›nda eflitlik ve özgürlü¤ü kabul eden biriktidar biçimi” olarak tan›mlanmaktad›r.

Tabii ki biz bunu sadece bir siyasi ikti-dar biçimine de¤il, ayn› zamanda bir parti-yi yönetmeye de uyarlayabiliriz. MLM’leraç›s›ndan parti içinde de bir az›nl›k ve ço-¤unluk sorunu vard›r. Partide de irade veeylem birli¤i üzerinden yürüyen yönetimflekli sözkonusudur. Dolay›s›yla bu da keli-menin genifl anlam›nda bir iktidar biçimi-dir. Fakat MLM’ler parti içi mücadeledehiç bir zaman zor yöntemini savunmaz.Ancak politik devlet sistemleri öyle de¤il.

Kanl›-kans›z, bar›flç›l-fliddet içeren her tür-lü mücadele yöntemini içinde bar›nd›r›r.Dahas› devlet sistemleri özünde zoru içerir.Dolay›s›ylad›r ki parti içi iktidar biçimiylesiyasal sistemin iktidar biçimi birbirindenhem nitel hem de öz itibar›yla farkl›d›r.Birbiriyle ortak yanlar› ve ba¤› var m›d›r?Elbette ki vard›r. Fakat bu ortak yan ve ba¤özsel de¤il biçimseldir. Yeri geldi¤inde buiki olgu aras›ndaki farkl›l›klara daha kap-saml› ve derinlikli bir flekilde de¤inece¤iz.

Burjuvazi ve burjuva ideologlar›, de-mokrasi tan›m›n› ekonomik, siyasi ve kül-türel koflullar›ndan, bir baflka ifadeyle top-lumun sosyo-ekonomik koflullar›ndan ayr›ele alarak soyutlar. Onu, ifline geldi¤i gibive formalite bir flekilde savunup- uygulu-yor. Kendi s›n›f ç›karlar›na dokunuldu¤uyerde bask› ve zulüm var. Anti-demkoratikuygulamalar devreye girer. ‹stedi¤i zaman“demokrasi” götürüyorum ad› alt›nda bafl-ka uluslar›n kaderlerini, topraklar›n› iflgalyoluyla ilhak eder. Ona göre “demokrasi veözgürlük” bir avuç tekelci burjuvazininekonomik-siyasi ç›karlar›n›n garanti alt›naal›nmas›d›r. Dolay›s›yla tüm yasalar› bu s›-n›f›n ç›karlar› temel al›narak haz›rlan›r. ‹fl-gal ve istila savafllar›nda da görüldü¤ü gibio, “demokrasiyi”, amac›na ulaflmak içinhalka ve ezilen uluslara milli bask›, zulümve sömürü uygulaman›n bir maskesi olarakkullan›r. Onun devletinin politik iflleyifl sis-temi emekçi halk›n politik faaliyetini öz-gürlefltirmek için de¤il, tam tersine oldukças›n›rlama ve felce u¤ratacak flekilde organi-ze edilmifltir. Sözde demokratik haklar ilanedilmifl, ama bunlar formaliteyi geçme-mektedir. Emekçilerin politik-sosyal hakla-r›n›n hiç bir garantisi yoktur. Parlemantola-r› sözde vard›r. Bu, tamam›yla burjuvazininemekçi halk› kand›rmak için bir maske ola-

3 7

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 41: Sınıf Teorisi - Sayı 11

rak kullan›lmaktad›r. ‹stedikleri zaman bupeçeteyi ç›kar›p bir kenara atmaktad›rlar.K›sacas›, onlar›n demokrasisi bir avuç sö-mürücü için demokrasi iken ço¤uluk içinzor ve bask› yöntemidir.

Ama komünistlerin savundu¤u sosyalistdemokrasi burjuva demokrasinin tam tersi-ne ço¤unlu¤un gerçek demokrasisidir. O,ekonomik bak›mdan üretim araçlar›n›n sos-yalist(toplumsal) mülkiyetine dayan›r. Budemokraside ›rk, millet ve cinsiyet fark›gözetilmeden her insan “kendi eme¤i veyetene¤ine” göre ilkesinin geçerli oldu¤uekonomik, politik ve kültürel haklardanfaydalan›r. ‹leride sosyalist demokrasiyeiliflkin daha fazla detaylara girece¤imizdengeçiyoruz.

Demokrasiyle merkeziyetçili¤in do¤ruanlamda kavran›fl› ancak ikisinin de do¤rudiyalektik ba¤›n› kurmaktan geçer. Bunuher zaman için vurguluyoruz. Bu, parti içingeçerli oldu¤u gibi bir siyasal toplumdakiiktidar› yönetmek için de geçerlidir. Maoder ki “demokrasi olmadan do¤ru bir mer -keziyetçilik olamaz, çünkü insanlar›n dü -flünceleri farkl›d›r ve fleyleri kavray›fllar›n -da birlik yoksa, o zaman merkeziyetçilikgerçeklefltirilemez.” Öyleyse merkeziyetçi-lik sorusunu yan›tlayal›m.

Merkeziyetçilik nedir?

Bunun tan›m›n› Mao’dan aktaral›m:

“Merkeziyetçilik, kavray›fl, siyaset,planlama, kumanda ve hareket birli¤ininsa¤lanmas› temelinde do¤ru fikirlerin mer -kezilefltirilmesidir. Buna, merkezi birleflik -lik ad› verilir.” (Cilt 6. Sf,256)

Evet Mao, bu tan›m› parti içi yönetimiçin yap›yor. Ama bu tan›m›n kendisi birdevleti yönetmek için de geçerlidir. Çünkü

Maoistler ayn› ilkeyi, yani demokratik mer-keziyetçilik ilkesini sadece komünist birpartinin örgütlenmesinin temel ilkesi olarakde¤il, gelece¤in toplumun da örgütlenmesi-nin temel ilkesi olarak savunmaktad›r.

“Demokratik halk cumhuriyetinin ör -gütlenmesinin temel ilkesi demokratikmerkeziyetçiliktir. Bu, bütün yetkilerin çe -flitli düzeylerdeki halk kongrelerinde top -lanmas›yla demokrasiye tam anlam›n› ve -rebilen ve ayn› zamanda bu düzeylerdekihalk kongrelerince kendilerine verilmiflbütün ifllerin merkezi yönetimini sa¤layanve halk›n demokratik yaflam› için her fleyikoruyan her düzeyde hükümetler arac›l› -¤›yla merkezileflmifl yönetimi güvence alt› -na alabilen yönetimin halk meclislerininelinde olmas› demektir. Tüm iktidar HalkMeclislerine fliar›n›n en yal›n ve somutifadesi budur.” (Yeni Demokratik Cum-huriyet Program›, madde:80

Sözkonusu kavramlara iliflkin özet biraç›klama yapt›ktan sonra flimdi ise bu ikti-dar koflullar›nda bir demokrasi ve bununYüz Fikir Yasas›’yla ba¤›n› tart›flabiliriz.

Daha önce bir çok belgemiz ve yaz›m›z-da ifade etti¤imiz gibi demokratik iktidarkoflullar› için savundu¤umuz demokrasi,bu iktidar boyunca demokratik iktidar›n or-ta¤› tüm s›n›flar içindir. Bu s›n›flar (prole-tarya, köylülük, küçük burjuvazi ve milliburjuvazi) toplum nüfusunun %’95’ni olufl-turmaktad›r. Mevcut egemen s›n›flar(komprador bürokrat burjuvazi, büyük top-rak a¤alar›) ise toplumun ancak % 5’inioluflturmaktad›r. ‹flte bizim az›nl›k-ço¤un-luk olgusunda savundu¤umuz da bu az›nl›-¤›n ikitdar› yerine ço¤unluk dedi¤imiz halks›n›f ve tabakalar›n›n iktidar›n›n kurulmas›-d›r.

Mevcut tüm gerici iktidarlar ço¤unlu-

3 8

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 42: Sınıf Teorisi - Sayı 11

¤un iradesini temsil etmemektedir. Biravuç az›nl›¤›n iradesi ve ç›karlar›n› temsiletmektedirler. Dolay›s›yla mevcut devletle-rin iktidar ve hükümetlerinin hiçbirisi de-mokratik bir flekilde yönetilmemektedir.Hepsi de anti demokratik gerici diktatör-lüklerdir. Burjuva ideologlar› ve paral› ka-lemflörleri emperyalist ülkelerdeki, dahaçokta Bat› avrupa’daki iktidarlar› demokra-tik olarak halk›n bilincine zikretmeye çal›fl-maktad›r. Bunun teorik demagojisini yap-maktad›rlar. Ama gereçek fludur ki ve azönce de iflaret etti¤imiz gibi toplumun an-cak %5’lik nüfusunu oluflturan bir avuç

zenginler s›n›f›n›n yönetti¤i iktidar nas›ldemokratik olabilir. Nas›l az›nl›¤›n ço¤un-lu¤a ba¤›ml› oldu¤u bir iktidar biçimi ola-bilir? Bu ço¤unlu¤un zorla ve hileyle az›n-l›¤›n iradesine ba¤›ml›l›¤›n kendisidir. Buda aç›kça gösteriyorki burjuvazinin iktidar-da oldu¤u hiç bir devlet ve iktidar biçimidemokratik olamaz. Buralar demokrasiyleyönetiliyor denemez. Kendi gerici iktidar-lar›n› yalan ve demogoji üzerinde yönetme-ye çal›flan burjuvazi, elbetteki hangi s›n›fve s›n›flar›n çakar›n› savundu¤unu da aç›k-tan savunmaz. Ama biz Maoistler hangi s›-n›f ve nas›l ve kimler için demokrasi sa-vundu¤umuzu aç›ktan a盤a ortaya koyu-yoruz. Çünkü bizim yalan ve demagojiye

ihtiyac›m›z yoktur. Bilimsellik ve dürüst-lük yalan ve demagoji üzerine siyaset yap-maz. Onun siyaset tarz› bir avuç sömürücüaz›nl›¤›n de¤il kitlelerin ç›karlar›na uygunolmak zorundad›r. ‹flte bunun için de De-mokratik Halk ‹ktidar› halk s›n›f ve tabaka-lar› için demokrasi iken, bir avuç az›nl›kiçinse diktatörlüktür.

Diktatörlük derken bununla bir avuçaz›nl›¤›n söz hakk›n›n da elinden al›naca¤›-n› kastetmiyoruz elbette. Bu konuda savun-du¤umuz Yeni Demokratik Cumhuriyetprogram›n›n 90.maddesi ortada: “Vicdanve söz özgürlü¤ü önündeki tüm engeller

kald›r›lacakt›r!” Bu, hak ve yasa herkesiçin geçerlidir. Herkes kendi düflüncesi veinanc›n› özgürce söyleyebilecektir. Faflistideolojiyi savunan bir insan kalk›p ben fa-flizmi savunuyorum diyorsa savunsun. Bi-zim görevimiz bu ideolojiyi teflhir etmektir.Onun nesnel-s›n›fsal kaynaklar›n› kurut-makt›r. Yoksa onu iktidar sopas›yla orta-dan kald›ramazs›n. Ancak vurgulamam›zgerekir ki faflist ideolojiyi savunanlara par-ti ve dernek gibi örgütlenmelerine izin ve-rilmeyecektir. Çünkü faflizm sadece tek tekülkelerde de¤il dünya çap›nda teflhir olmuflbir ideoloji olmakla birlikte insanl›k alemi-ni “üstün ›rk” ideolojisi ›fl›¤›nda tamam›yla›rksal temelde bölüp parçalayan, insan› in-sana düflman eden en anti-demokratik, en

3 9

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Komünistler, aynı zamanda en büyük ve en ileri seviyede de-mokrattır da. Marks, Lenin ve Mao komünist oldukları kadar enileri ve büyük derecede demokrattırlar da. Çünkü onların insan-lığa armağan ettiği bilimsel dünya görüşünün en berrak ve net si-yasi hali tüm insanların eşit haklara sahip olacağı komünist top-lumdur

Page 43: Sınıf Teorisi - Sayı 11

y›k›c› en gerici siyasi anlay›fl ve iktidar bi-çimidir. Daha aç›kças› burjuva ideolojisi-nin en ›rkç›, en floven, en ba¤naz ve en ge-rici halidir.

Bu ideoloji d›fl›nda di¤er ideolojileri sa-vunanlara kendi düflüncelerini serbestçe sa-vunmalar› önündeki engeller karld›r›laca¤›gibi parti, dernek gibi örgütlenmeleri önün-de de engel olunmayacakt›r.

Burada flöyle bir tart›flma gündeme ge-lebilir: Komprador burjuva ve büyük top-rak a¤alar›da m› parti kuracak?

Önce flunu belirtelim: O koflullarda, ya-ni iktidar› devrilmifl bir s›n›f veya onu par-ti düzeyinde savunan kimseler kalk›p “bizkomprador ve büyük toprak a¤alar›n› savu-nuyoruz” demez. Bunu mu söylemek isti-yorlar, söylesinler. Bu tutumlar› kötü de¤il,iyi olur. Gizli düflman daha tehlikelidir. Bugerici s›n›flar›n özel mülkiyete dayal› hertürlü mal›na el konulmufl, iktidarlar› y›k›l-m›fl, halk› sömürüleri ise yasaklanm›flt›r.Dolay›s›yla burada mesele demokratik halkiktidar› koflullar› da olsa üç büyük da¤ahizmet edecek herhangi bir s›n›f›n maddi-ekonomik varl›¤›na devlet ad›na el koymakve onlar› siyasi iktidara ortak etmemektir.Sadece yasaklarla iktidar›n yürüdü¤ünüsöylemek faflist diktatörlüklerden baflka ka-p›ya ç›kmaz.

Siyasi devrimi yapmak kolayd›r, amamesele onu sürdürmektir. Bunun için debirinci görev olarak alt yap›-üst yap› iliflki-sini do¤ru kurmak, en önemlisi de s›n›f mü-cadelesini hiç bir zaman aksatmamakt›r.Burada temel mesele halk›n ekonomik, si-yasi, sosyal ve kültürel refah›n› sa¤laman›nyan› s›ra bilincini siyasi ve ideolojik aç›dande¤ifltirip dönüfltürmek olmal›d›r. Devrimyapmak bir kaç on y›l sürebilir. Ama kitle-lerin kafas›n› de¤ifltirmek için bir kaç on y›l

yetmez. Yüz y›llar gerekir. D›flta emperya-list gerici kuflatma, içte ise geçmiflin s›n›fkal›nt›lar› ve küçük burjuva al›flkanl›klar›,dahas› soyalist iktidar koflullar›nda halavarl›g›n› devam ettiren s›n›f farkl›l›klar› vebunun sonucu olarak varl›¤›n› devam etti-ren çeflitli politik çeliflkiler itibar›yla sosya-lizmden komünizme geçifl süreci çok uzunbir tarihi süreci kapsayacakt›r. Devrim ol-du, her fley bitti demekle ifl yürümez. Bu,geçmiflin burjuva ve feodal iktidar sahiple-rinin izledi¤i siyasi çizgiden farkl› olmaz.Ne olur? Bu, siyasi iktidara sahip olman›nz›rh›yla her fleyi bir avuç yeni bürokrat bur-juvan›n ç›karlar› için her türlü zora baflvur-may› emreder. Geçmifl iktidarlardan fark›kendi ad›na özel mülkü ve maddi varl›¤› ol-mamas›d›r.

Kald› ki Demokratik Halk ‹ktidar› ko-flullar›nda iktidar›n orta¤› milli burjuva s›-n›f›na da afl›r› kar ve sömürü yapmas›naizin verilmeyecektir. Demokratik Halk ‹k-tidar›’n›n bafll›ca görevlerinden, hem de bi-rincil görevi sosyalizm inflas›n› kesintisizbir flekilde gerçeklefltirmektir. Bunu yapar-ken iç siyasi görevin bafl›nda hiç kuflkusuz-ki milli burjuvaziyi ekonomik ve siyasi aç›-dan ad›m ad›m tasfiye etmek olacakt›r.Yoksa sosyalizme geçilemez. Tabii bunu,kontrol alt›nda tutarak ikna-egitim ve dö-nüfltürme yoluyla yapacakt›r. Do¤ru ve ba-r›flç›l bir siyasetle milli burjuvaziye yakla-fl›lmas› durumunda bu s›n›f süreç içerisindead›m ad›m tasfiye olacakt›r.

Herhangi bir parti, kurum veya kiflininpolitik düflünce ve duruflunun yanl›fll›¤›-do¤rulu¤una iliflkin karar› halk, Mao’nunvurgulad›¤› 6 ilke do¤rultusunda verecek-tir. Halk sözkonusu 6 ilke ›fl›¤›nda do¤ru veyanl›fl› ay›rt edecektir. Aslolan da halk› bu6 ilke ›fl›¤›nda donatmakt›r. Aksi durumda

4 0

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 44: Sınıf Teorisi - Sayı 11

hiç bir güç ne demokratik ne de sosyalistiktidar› geri döndüremez-zaafa u¤ratamaz.Demek ki her fleyin bafl› halk› kazanmaktangeçiyor.!

Kald› ki kendi gerici iktidarlar› döne-minde bile “biz flu burjuva veya a¤an›np a rt i s i y i z ” demeye cesaret edemeyenler de-mokratik halk iktidar› koflullar›nda m› cesa-ret edecekler! Faflist veya gerici diktatörlü-¤ü geri getirecek miyiz diyecekler? Veyaemperyalizmin askeri, ekonomik ve siyasiüslerini mi kurup tekrar ona uflakl›k m› ede-ce¤iz, diyecekler? Vars›n desinler! ‹steriz kibunu aç›ktan savunsunlar. Bundan korkma-mal›y›z. Mao’nun dedi¤i gibi “gizli otlardaha zehirlidir.” Aç›k düflman öyle de¤il.Bu, toplum için de parti için de böyledir.

Meselenin özü gerici s›n›flar›n, yani ik-tidardan alafla¤› edilen sömürücü s›n›flar›nmaddi varl›klar›na el koymak, onu, gelifli-minin temelini oluflturan üretim araçlar›üzerindeki özel mülkiyet edinmesine müsa-ade etmemektir. Farkl› bir politik düflünce-yi (faflistte olsa) yasalarla ve en önemlisi deyasaklarla ortadan kald›ramay›z! Aslolan odüflünceyi meydana getiren maddi varl›kla-r› ( üretim araçlar› üzerindeki özel mülki-yeti, s›n›flar›, devletleri, partileri ve ulusals›n›rlar›) ortadan kald›rmakt›r. Tüm bunla-r›n kelimenin gerçek anlam›nda sa¤lanma-s› için de bütün insanl›¤›n “herkesten yete -ne¤ine herkesten ihtiyac›na göre” ilkesi-nin geçerli oldu¤u komünist topluma ulafl-mas› flartt›r. Veya dünya çap›nda sosyalistkuflatman›n emperyalist ve gerici dünyay›kuflatmas› flartt›r. Daha aç›k bir deyiflle yerküremizdeki ülkelerin ezici ço¤unlu¤unun( en az 3/4’ü) soyalist iktidar alt›nda yafla-mal›d›r. Bu durumda ancak dünya ölçe¤in-de komünizme geçilebilir.

Farkl› politik düflünceleri yasaklarla al-

tetmeyi düflünmek ne demokrasi anlay›fl›nane de demokrat kiflili¤e s›¤ar. Bu, tama-m›yla anti-demokratik bir tutum ve iktidarolur. ‹ktidar›n ad›n›n demokratik veya sos-yalist olmas›, onun demokratik ve soyalistoldu¤u anlam›na gelmez. Geflmiflte görüpyaflad›k. Hatta b›rakal›m demokratik ve so-yalist iktidralar› yaflamay› bir kenara. fiudurumda bile kendi saflar›nda veya kendisid›fl›ndaki grup ve partilerin farkl› görüflleri-ni/faaliyetlerini zorla-fliddetle bast›rmaya,hatta öldürmeye kadar giden bir hareket nekadar demokrat olabilir? Tamam mevcutgerici-faflist diktatörlü¤e karfl› mücadeleyürütüyor. Bu politik duruflu bak›m›ndandevrimcidir. Ama bu, onun gerçekte komü-nist ve demokrat oldu¤unu göstermez.Kendi iç muhalefetini kanla bast›ran, dostgüçlere zor kullanmay› tercih eden bir ak›-m›n demokratikli¤i tart›fl›l›r. Ki bu çizgi sa-hiplerinin yar›n kuracaklar› iktidarda dahaanti-demokratik olaca¤›n› flimdiden söyle-yelim. Komünistler, demokratik ve sosya-list iktidarlar en burjuva demokratlar ve de-mokratik ülkelerden daha ileri düzeyde de-mokratik olmak zorundad›r. Komünistlerinamac› herfleyden önce kal›c› bir flekildesosyalist iktidar› korumak de¤il onu da or-tadan kald›rmak ve komünizme varmakmücadelesidir. Dolay›s›yla komünistim,soyalistim diyen her ak›m ve hareket “enileri burjuva demokratik” devlet yönetimle-rinden daha ileri ve yüksek düzeyde de-mokratik olmal›d›r. Yoksa ondan fark› sa-dece biçimde olur. T›pk› 1960’l› y›llar›nsonunda karfl›-devrim kamp›na iltihak edenbir dönemin demokratik-sosyalist devletle-ri gibi görünürde sosyalist ama özünde sos-yal faflist diktatörlük olmaktan kurtulamaz-s›n.

Di¤er ülkelerin tarihini bir kenara b›ra-

4 1

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 45: Sınıf Teorisi - Sayı 11

kal›m. Somut konuflal›m. Üzerinde yaflad›-¤›m›z siyasi co¤rafyada hüküm süren faflistrejime bakal›m. “Düflünceye özgürlük” ki-tab›n› dahi yasakl›yor. ‹nsanlar›n kendi ka-falar›ndaki düflüncelerini topluma açmas›-n›-konuflmas›n› yasakl›yor. O da yetmiyor-mufl gibi yüzlerce demokrat, ilerici ve ay-d›n insan hakk›nda sözkonusu kitaba imzaatm›fl diye dava aç›yor. Sistemin kötü, çir-kin yanlar›n› elefltirmeyeceksin diyor-daya-t›yor. Faflizmin geçmifl örneklerini bir ke-nara b›rakal›m. Yak›n tarihimizde somutbir flekilde yaflanan siyasi bir olay üzerin-den tart›flmay› sürdürelim: 28 Mart günü‹sparta’n›n Sütçülar Kaymakam› Yazar Or-han Pamuk’un kitaplar›n› tüm kaza ve köy-lerde toplan›p imha edilmesi için genelgeyay›ml›yor. Neden ne? Neden ve amaç bel-li; Orhan Pamuk’un Avrupa’da kat›ld›¤› birtoplant›da “Osmanl› ve Türk devletinin Er-menilere yönelik gerçeklefltirdi¤i soyk›r›m›ve 30 bin kürdün katledildi¤i” gerçekli¤inidile getirmifl olmas›d›r. O. Pamuk’un dilegetirdikleri tarihi gerçekler. Hiç bir yalanve demagoji ve bask›n›n gücü bu tarihi ger-çeklerin üstünü örtmeye yetmez.

Bir an O. Pamuk’un söylemlerinin ger-çekleri yans›tmad›¤›n› ve bu vb. elefltiri vede¤erlendirmeleri demokratik-sosyalist sis-tem koflullar› alt›nda dillendirdi¤ini düflü-nüp-tart›flmay› sürdürelim.

Önce do¤ru düflünceye-bak›flaç›s›na sa-hip olmal›y›z. Bu konuda o dönem bu dö-nem tart›flmas›n› yapmak do¤ru olmaz. Busistem alt›nda yanl›fl buldu¤umuz bir poli-tikay› demokratik-sosyalist sistem alt›ndado¤ru bulup uygulamak, çifte standartç›l›k-tan baflka bir fley ifade etmez! Komünistlerçifte standartç› bir politikay› savunmaz-uy-gulamaz. Burjuvazi yaparsa yanl›fl sosya-listler yaparsa do¤ru! ‹lkelere denk düflen

konularda kim yaparsa yaps›n ayn› fleyi ya-p›yorsa burada özde bir fark yoktur. Sadecebiçimde bir fark vard›r. O da kendilerinetakt›klar› s›fatlard›r. “Burjuvazi az›nl›k, bizise ço¤unluk ad›na yap›yoruz”, diye bir sos-yalist ve komünist düflünce-siyaset savunu-lamaz. Kald› ki burjuvazi de yapt›klar›n›“ço¤unluk ad›na yap›yorum” diyor. Aradane fark kald›? Amaç ne? Kendi iktidar›n›yalan ve demogojiyle ayakta tutmak! De-mokratik ve sosyalist iktidar sahipleri de“ço¤unluk ad›na yap›yoruz”, diyor. Onlarniye yap›yor? ‹ktidar› “y›pratt›klar›” için.Görüldü¤ü gibi her ikisinin de ideolojik-si-yasi özü ayn›? Benim-bizim iktidar›m›z›lafla da olsa elefltirmeyeceksin, ona dokun-mayacaks›n. Dokunursan can›n yanar! Ger-çekleri gizleyerek devlete ve iktidara liberaldavranacaks›n. ‹nsan›n kendi özdo¤as›naayk›r› düflen politik, ekonomik, sosyal vekültürel bask› ve sömürüye karfl› ç›kmayak-caks›n. Benim iktidar›ma karfl› muhalefetyürütmeyeceksin! Beni denetlemeyeceksin!

Bu politik rejimin ad› ne olur? Bu, dev-letin, partinin veya hükümetin resmi siyasiçizgisinden farkl› seslerin ç›kmas›n› redde-den (çeflitli yasaklama ve bask›larla) burju-va ideolojisi ›fl›¤›nda flekillenmifl en gericianti-demokratik yönetim flekli olur.

Kald› ki günümüzde gerici burjuva dev-letler, dahas› bunun en gerici hali olan fa-flist diktatör sahipleri dahi kendi iktidarlar›-n› daha iyi yönetmek ve uzun süre ayaktatutmak için bilinçli olarak muhalif (dikkatedilsin alternatif demiyoruz, muhalif diyo-ruz) partiler örgütlüyorlar. Tek partili par-lemanto ve hükümet yönetimlerini tercihetmiyorlar. Onu da bir kenara b›rakal›m.Patronlar daha fazla kar elde etmek için as-li yöneticilerinin karfl›s›nda bir de onlaramuhalif özel yönetici-denetleyici, rekabeti

4 2

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 46: Sınıf Teorisi - Sayı 11

k›z›flt›r›c› bir ekiple sermayelerini yönet-mektedirler.

“Herkes kendi fikirlerini özgürce ifadeetmelidir, buna kimse kar›flamaz”, vb.söylemlerle farkl› görüfl sahiplerinin özgür-ce görüfllerini ifade edebilece¤i tutumla ye-tinmek de do¤ru bir yaklafl›m olmaz. Bu,bir ön ad›md›r. Fakat meselenin özü pratik-te geçer. Hemen hemen bütün devletlerin(buna faflist diktatörlüklerin ço¤unlu¤u dadahil) anayasas›na bak›n: Anayasalar›nda“her vatandafl din, vicdan ve fikir özgürlü -¤ünde serbesttir”, diye bir madde yer al›r.Fakat pratikte öyle midir? Hay›r! Bunun ör-neklerini somutlayamaya gerek duymuyo-ruz. TC’nin faflist anayasas›na ve onun dev-letinin (kurucular› da dahil) uygulamalar›nabak›n, her fleyi görürsünüz. K›sacas›, söy-lemle pratik birbirini tutmak zorundad›r.

Nas›l ki bir insana özgürsün demekleözgür olmuyorsa, öyle de “biz kimsenindüflücesini serbestçe söylemesini yasakla -m›yoruz” demekle de “düflünce özgürlü¤üvard›r” anlam›na gelmez.

Komünistler, ayn› zamanda en büyük veen ileri seviyede demokratt›r da. Marks,Lenin ve Mao komünist olduklar› kadar enileri ve büyük derecede demokratt›rlar da.Çünkü onlar›n insanl›¤a arma¤an etti¤i bi-limsel dünya görüflünün en berrak ve net si-yasi hali tüm insanlar›n eflit haklara sahipolaca¤› komünist toplumdur. Her türdentoplumsal zenginlik ve sosyal eflitli¤insembolü komünist toplumu kendisine amaçedinmifl bir politik yap› bugünden kendiiçinde ne kadar demokratik olursa yar›n ku-rulacak ikitidar› da o kadar demokratik birflekilde yönetip-yönlendirmeye muktedirolur. Bunun ideolojik ruhu da parti içi ved›fl› kitlelere karfl› izlenecek örgütsel siya-setle do¤rudan orant›l›d›r. Parti içi kitlelere

karfl› kitle siyasetinin ne kadar bilimsel vedo¤ru olursa, parti d›fl› kitlelere karfl› siya-setin de o kadar do¤ru ve baflar›l› olur. fiüp-hesiz ki ayn› fley bir avuç az›nl›k kitlesinede yans›yacakt›r.

Demokratik iktidar koflullar›nda YüzÇiçek Yasas›’n› reddeden bütün küçük bur-juva ak›mlar parti içerisinde iki çizgi müca-delesini de reddediyor. Zaten bunlar birbi-rinden farkl› olgular de¤il. Parti içi iki çiz-gi mücadelesini reddeden tüm marksist gö-rünümlü küçük burjuva oportünist ak›mla-r›n kitle çizgisine bak›n! Ya sol sekterdir yada sa¤-libaral kuyrukçudur. Bazen birisibazen di¤eri öne geçer. Bu ak›mlar›n he-men hepsi b›rakal›m sosyalist iktidar koflul-lar›nda komünist partisi d›fl›nda baflka par-tilerin kurulmas›n› bir kenara, demokratikiktidar dönemi için bile savunmamaktad›r-lar. O halde bu ikitidar›n kendisi nas›l de-mokrat olacak?

Birlikte savafla kat›lacak, demokratikdevrimin ittifak güçlerinden olacak, fakatkurulacak iktidar koflullar›nda kendisiniifade edecek bir partisinin kurulmas›na izinverilmeyecek! Böyle proleter demokrasisive demokratik devrim anlay›fl› olur mu?

Bu, tek parti diktatörlü¤ünü savunmak-tan baflka bir fley olmaz. Monolotik partianlay›fl›n› savunan ve demokratik iktidarkoflullar›nda komünist partisi d›fl›nda di¤erpartilerin, özellikle de halk s›n›f ve tabaka-lar›na mensup partilerin örgütlenmelerineizin vermemenin, demokratik devrim siya-seti ve proleter demokrasi anlay›fl›yla uzak-tan yak›ndan iliflkisi yoktur.

Az önce mevcut faflist ve gerici dikta-törlüklerden örnekler sunduk. Ki bu gibigerici diktatörlük koflullar›nda ister sahteisterse gerçek komünist partilerine izin ve-rildi¤i bir gerçeklik orta yerde duruyorken,

4 3

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 47: Sınıf Teorisi - Sayı 11

kendisine komünist diyen bir hareketindemokratik iktidar koflullar›nda millive küçük burjuva partilerin kurulmas›-na izin vermemesini demokratik bir tu-tum olarak nitelendirilemez.

Her fleyi bir kenara b›rakal›m. Yanikomünist parti d›fl›nda di¤er partilerinkurulmas›n›. Kimi küçük burjuvaoportünist ak›mlar var ki insanlar›nfarkl› dünya görüflünü savunmas›n›;demokratik veya sosyalist iktidar› yada komünist partisini dahi elefltirmehakk›n› yasakl›yor.

Parti içinde iki çizgiyi reddet, de-mokratik halk iktidar› koflullar›nda de-mokratik partilerin kurulmas›na ve on-lar›n söz özgürlü¤üne izin verme, ohalde bu tek parti-tek düflünce dikta-törlü¤ü olmaz m›?

Bu, gerek parti gerekse halk kitlele-rinin komünist partisi ve onun önderliketti¤i iktidar› denetlemesini-elefltirme-sini kabul etmeyen tek partili bürokra-tik diktatörlükten baflka bir rejim ol-maz. Sosyalist maskeli faflist diktatör-lük olur.

Sorunu daha bir anlafl›l›r k›lmakiçin örnek olarak mevcut durumdadevrimimizin en yak›n, en dinamik veen devrimci parti güçlerini ele alal›m.Kendisine komünist diyen bir çokoportünist küçük burjuva radikal dev-rimci parti var. Örne¤in MLKP,DHKP/C, T‹KB, TK‹P, TKEP/L gibiparti ve örgütler üzerinden tart›flmay›derinlefltirelim. Bu parti ve örgütlerinhepsi de demokratik devrim ve sosya-lizmin s›n›f güçlerini temsil etmekte-dirler. ‹smini sayd›klar›m›z d›fl›ndasosyalizmin güçleri aras›nda baflkacaparti ve örgütlerin oldu¤unu da söyle-

yelim. fiimdi burada durup Demokra-tik iktidar koflullar›nda farkl› partilerinvarl›¤›n› savunmayan küçük burjuvaoportünistlerine soral›m:

Demokratik devrim ve sosyalizmkoflullar›nda komünist partisi d›fl›ndabaflka partilerin kurulmas›na, hattafarkl› politik fikirlerin özgürce ifadeedilmesine karfl› olanlara soral›m: ‹s-mini sayd›¤›m›z parti ve örgütlerle bir-likte önümüzdeki politik devrimi ger-çeklefltirmenin (bu devrimi ister de-mokratik, isterse sosyalist olarak ad-land›rs›nlar) politik koflullar› var m›?Hepsi de evet var, diye yan›tlar. O hal-de bu parti ve örgütlerin varl›¤›na de-mokratik halk iktidar› koflullar›ndamüsaade edilmeyecek mi? Dahas› üre-tim araçlar› üzerindeki özel mülkiyetekarfl› ç›kan ve sosyalizmi savunan bugüçlerle birlikte sosyalizmi infla etme-yecek miyiz?

Bu parti ve örgütler herhangi bir s›-n›f›n ideolojisini aç›ktan veya dolayl›savunmuyor mu? Bunlar gökten zem-bille mi indi? Daha aç›kças› sosyaliz-min güçleri aras›nda sayd›¤›m›z küçükburjuvazi parti kurmak isterse bunaizin verilmeyecek mi? Veya baflka iflçi,komünist ad›yla partiler kurulamazm›? ‹zin verilecekse hangi tür partilereizin verilmelidir? Bu, vb. sorular›n ya-n›t›n› sosyalizm dönemi sorunlar›n› eleald›¤›m›zda daha kapsaml› bir flekildeyan›tlamaya çal›flaca¤›z.

Demokratik ve sosyalist iktidar vetoplum aflamas› s›n›fs›z toplum de¤il.Dolay›s›yla bu toplumlarda tek bir pro-leter s›n›f yoktur. Bu s›n›f tek bafl›naolmayaca¤›na göre komünist partisi detek bafl›na olamaz. Tamam iradi olarak

3 2

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 48: Sınıf Teorisi - Sayı 11

di¤er partileri yasaklayabilirsin. Ama bu,nesnel gerçekli¤i, dahas› farkl› politik gö-rüflleri ve onun temsil etti¤i s›n›flar› orta-dan kald›rd›¤›n anlam›na gelir mi? O za-man proleter s›n›f, proletarya diktatörlü¤üveya komünist partisi diye bir varl›ktan ni-ye söz ediyorsun ki? Bu güçler sadece d›flgüç dedi¤imiz eperyalist ve di¤er gericidevletlere karfl› m› görev yap›yor veya ya-pacak? Bir baflka deyiflle proletarya dikta-törlü¤ü sadece emperyalizm ve gerici ku-flatma devam etti¤i için mi varl›¤›n› sürdü-recek? Tek tek ülkelerde politik devrimle-rin gerçekleflmesi ve arkas›ndan k›sa süre-de s›n›flar› ortadan kald›rmak kolay de¤il.Kalkt› demekle kalkmaz. Ya da yasak ko-yucu yasalarla farkl› s›n›flar ve ara tabaka-lar öyle k›sa sürede ortadan kalkmaz. Bun-lar›n ortadan kalkmas› çok uzun bir tarihisüreci kapsar. Ve bu s›n›f ve tabakalar›n or-tadan kalk›fl› ancak proletarya s›n›f›n›n s›-n›f olarak ortadan kalk›fl›na koflut olarakgerçekleflebilir. Proletaryadan s›n›f olaraksözetti¤imiz veya genifl anlam›yla emekçis›n›flar›n varl›¤›ndan sözetti¤imiz (alt veüst yap› bak›m›ndan) müddetçe bunun ide-olojik ve s›n›fsal karfl›t› olan s›n›f ve tabak-larda varolacakt›r. her s›n›f ancak kendikarfl›t›yla varolur-sözedilir. Z›tlar›n birli¤iyasas› bunu emrediyor. Aksi anlay›fl ve yo-rumlar idealizmdir.

Hem s›n›f farklar› kalkt› demekle s›n›f-lar ortadan kalkmaz. S›n›f ve s›n›flar günü-müz dünyas›nda sadece üretim araçlar›n›nözel mülkiyetine göre ele al›n›p de¤erlendi-rilemez. Daha önceleri de dikkat çekti¤imizgibi bu sorunun yan›t›n› sosyalizm dönemisorunlar›n› irdeledi¤imizde verece¤iz.

Partinin oldu¤u yerde parti içi farkl› gö-rüfllerin varl›¤›n› kabul etmeyen veya onla-r› idari tedbirlerle gödermeye çal›flanlar

kendilerinin elefltirilmesini-denetlenmesiniistemeyen monolitik parti anlay›fl› sahipleriolur ancak. Ayn› durum s›n›flar oldu¤u yer-de farkl› partilerin kurulufluna müsaade et-memek için de geçerlidir.

Çünkü bir yanda farkl› s›n›flar var diye-ceksin ama öte yanda bu s›n›flar› temsileden veya edecek olan partilerin kurulma-s›na-örgütlenmesine, hatta insanlar›n farkl›politik görüfllerine izin vermeyeceksin! Bu,paradoksluktur. Bu, tek parti diktatörlü¤ü-nü savunmakt›r. Dahas› da var: bu, komü-nist partisini yan›lmaz bir otorite olarak sa-vunmakt›r.

Kendi iktidar›n›n elefltirilmesini, denet-lenmesini istemeyen-savunmayan, hattaelefltiri ve denetlenmeyi teflvik etmeyen birparti, bir iktidar anlay›fl› proleterya demok-rasisi olamaz.

Hiç bir parti, hiç bir iktidar, hiç bir kim-se yan›lmaz otorite de¤il. Buna imkan yok-tur. Do¤a, düflünce ve toplum yaflam›nda,dahas› her fley kendi z›dd›yla birlikte vard›r.Do¤runun oldu¤u yer de yanl›flta vard›r.

Kald› ki özde proleter biçimde ise bur-juva diye nitelendirdi¤imiz demokratikhalk iktidar› koflullar› birden fazla s›n›f vetabakay› içinde bar›nd›rmaktad›r. Dolay›-s›yla bu gibi geçifl toplumlar›nda “Yüz Çi-çek Açs›n Yüz Fikir Ak›m› Tart›fls›n” ilke-sinin uygulanmas› daha bir geçerlilik kaza-n›r. Sosyalist toplum aflamas›na oranla ka-pitalizme ve eski s›n›flara daha yak›n veonun izlerini hem nesnel hem de subjektifbak›mdan daha fazla kendi ba¤r›nda bar›n-d›rmaktad›r. Bu bilinçten hareketledir kiDemokratik iktidar koflullar›nda demokara-tik partilerin kurulmas›n› yasalarda serbestetmekten öte bunlar›n kurulmas›n› teflviketmeliyiz. Yasalarda var deyip iflin içerisin-de ç›kmak yeterli bir siyaset olamaz. Prole-

3 3

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 49: Sınıf Teorisi - Sayı 11

taryan›n, özellikle de komünist partisinindemokratik partilerin denetim ve elefltirisi-ne oldukça ihtiyac› vard›r. Halk elefltirisiniyaps›n demekle, denetlenmek olmuyor.Komünist partisi proletarya s›n›f›n›n di¤ers›n›flara siyasi önderlik yapmas› için biraraçt›r. Amaç de¤ildir. Bu parti de proletar-yan›n ideolojik, siyasi ve örgütsel ihtiyac›olarak do¤mufl bir araçt›r. Bu ihtiyaç orta-dan kalk›nca parti de ortadan kalkacakt›r.Dolay›s›yla komünist partisi de di¤er parti-ler gibi s›n›flar üstü bir olgu de¤il, tama-m›yla s›n›flarla ba¤›nt›l›d›r. Bu nesnel du-rumdan dolay› da komünsit partisinin ken-di içinde iki çizgi, bir baflka deyiflle farkl›politik görüfllerin olmas› da kaç›n›lmazd›r.Bunsuz parti düflünülemez. O halde, yanikomünist partisinin kendi içindeki kitlesi-ninin denetimine ne kadar ihtiyac› varsa okadar da kitleler ve demokratik partilerindenetim ve elefltirisine ihtiyac› vard›r. Buihtiyaç, demokratik halk ikitdar› koflulla-r›nda daha bir elzemdir. Savafltan ç›km›fldevrim kadrolar›, tecrübesiz komünist par-tisi geçmifl gerici sistem ve iktidarlar›n(Sistem ve iktidar kavramlar›n› ayr› kullan-d›k. Bunu, bilinçli kulland›k. ‹kisinin dehem ayn› hem de ayr› oldu¤unu vurgulay-rak geçelim) ekonomik, politik, ideolojikve kültürel, özellikle de ideolojik ve siyasikal›nt›lar› öylesine k›sa sürede alt edilecekolgular de¤ildir. Bu, uzun bir tarihi sürecikapsayacakt›r. Bu s›n›flar›n kal›nt›lar›,özellikle de ideolojik-siyasi ve kültürelalandaki kal›nt›lar› sosyalizm süreci bo-yunca flu veya bu boyutta varl›¤›n› hemparti hem de toplum-iktidar içerisinde sür-dürecektir.

K›sacas›, yüz fikir yasas› yeni demokra-tik iktidar boyunca sadece bilim ve sanatalan› için de¤il yeni demokratik merkezi-

yetçi toplum ve iktidar ruhunun temel tafl›olarak her alan için savunulup uygulanacak-t›r. Öyleki sosyalizme geçiflle birlikte herinsan daha yüksek demokrasi ve sosyalizmbilinciyle donanm›fl bir flekilde geçmifl ola-cakt›r. Bunun her bir ad›m sa¤lanmas› ayn›zamanda devletten devletsizli¤e geçifl ola-rak alg›lanmal›d›r. Çünkü komünistlerin ni-hai amac› bir bask› mekanizmas› olan dev-let ve hakimiyet araçlar›n› daha fazla pekifl-tirmek de¤il onlar›n reddi olan komünisttopluma geçifltir. Tabii ki bu devlet-bu sis-temler ve kal›nt›lar›, anarflist ve nihilistlerinsavundu¤u gibi birden bire ortadan kalkmazya da devlet ve iktidar› ele geçirmeden sa¤-lanamaz. Her insan›n kendi kendisinin efen-disi olmas› demek olan komünist toplumaad›m ad›m geçmek için bizimki gibi ülke-lerde demokratik ve sosyalist devlet ve top-lumsal süreçleri yaflamak flartt›r.

Gelecek say›da devam edecek. (Sosya-list toplum, parti ve bugünün devrim müca-delesinin yüz fikir yasas›yla aras›ndakiba¤›nt›y› ele al›p irdeleyece¤iz.)

34

SINIF TEORİSİ2006 *11* Haziran-Temmuz

Page 50: Sınıf Teorisi - Sayı 11

Bulunduklar› koflullardan Deniz veMahirler de ö¤reniyorlard›. E¤er objektifkoflullar ve girdikleri pratik kendili¤in-den Maoizm’e götürüyor olsayd›, Denizve Mahirler de Maoist programa ç›km›flolurlard›. Bu flekilde Maoizm’e ç›k›lmaz,ç›k›lamaz.

Kaypakkaya’n›n görüflleri-nin oluflum seyrinin izaha-t›nda, “Partizan” dergisi,as›l faktörü, MLM de¤il,

Bat› Anadolu iflçi ve köylülerinin müca-delesi, 15–16 Haziran iflçi direnifli, ‹bra-him’in Bat› ve DABK içindeki pratik fa-aliyeti olarak göstermektedir. Bu ekono-mist bir yaklafl›md›r. Küfretmekle ekono-mizmden kurtulmak mümkün de¤ildir.Yemin ve gösterilerle Maoist olunmaz.Tüm yoldafllara, devrimcilere ve özellik-le de “Partizan” dergisi aktivisti yoldaflla-

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

4 4

BİR KEZ DAHAGENEL ELEŞTİRİ!

(3)Kaypakkaya’nın görüşleri-

nin oluşum seyrinin izahatın-da, “Partizan” dergisi, asıl fak-törü, MLM değil, Batı Anadoluişçi ve köylülerinin mücadele-

si, 15–16 Haziran işçi direnişi,İbrahim’in Batı ve DABK için-

deki pratik faaliyeti olarakgöstermektedir. Bu ekonomistbir yaklaşımdır. Küfretmekle

ekonomizmden kurtulmakmümkün değildir. Yemin ve

gösterilerle Maoist olunmaz.Tüm yoldaşlara, devrimcilere

ve özellikle de “Partizan” der-gisi aktivisti yoldaşlara, Le-

nin’in Ne Yapmalı eserini uy-gulamak için öğrenme perspek-tifiyle tekrar tekrar inceleme-

yi öneririz

Page 51: Sınıf Teorisi - Sayı 11

ra, Lenin’in Ne Yapmal› eserini uygula-mak için ö¤renme perspektifiyle tekrartekrar incelemeyi öneririz. Ne Yapmal›eseri, ekonomizme karfl› proletarya bili-minin stratejik mücadele silah›d›r. Rus-ya’da da ekonomistler, y›¤›nlar›n kendili-¤inden mücadele seyri içinde proleterdevrimci bilince ulaflabileceklerini savu-nuyorlard›. Proleter devrimci s›n›f bilin-cinin onlar›n mücadeleleri içinde yer al›-narak d›flar›dan götürülebilinece¤i gerçe-¤ini reddediyorlard›. Partinin kurulufluaç›klamalar›nda, Kültür Devrimi’nin ta-yin edici rolünü görmezden gelen çizgi-siyle “Partizan” dergisi, ekonomizmdenköklü kopamama durumundad›r. Kay-pakkaya diyordu ki;

“Kahraman iflçi s›n›f›m›z›n, fedakarköylülerimizin ve yi¤it gençli¤imizin 盤gibi yükselen mücadelesi, h›zla yay›lanML eserler, Çin’de Baflkan Mao’nun ön -derli¤inde yer alan Büyük Proleter Kül -tür Devrimi’nin dünyay› sarsan etkileri;bütün bunlar ülkemizin topra¤›nda y›¤›n -lar›n mücadelesine önderlik edecek gençbir komünist hareketin f›flk›rmas›na elve -riflli ortam› haz›rl›yordu.” (‹. K. BütünYaz›lar sf. 105)

Partinin kuruluflunun genel çerçevesi-ni yoldafl Kaypakkaya bu faktörlerle izahetmekteydi. Tüm bu faktörlerin “elverifl -li ortam” yaratt›¤›ndan bahsetmekteydi.“Partizan” dergisinde ise, ‹brahim yolda-fl›n aksine, partinin kuruluflunda, BüyükProleter Kültür Devrimi, Kaypakka-ya’n›n deyimiyle “h›zla yay›lan ML eser -ler”in rolü hiç mi hiç yok. 15-16 Hazirangibi direnifller, partinin kuruluflunun te-mel nedeni olarak gösterilmektedir. Hiç-

bir gerçek komünist partisi, MLM d›fl›n-da kurulamaz. Hiçbir kendili¤inden flanl›direnifl, otomatikman komünist partisiniyaratmaz. Elveriflli ortam haz›rlayabilir,ama kendili¤inden öncü bilinç kurmay›yaratmaz. Parti di¤er faktörlerin yan› s›-ra, öncelikle MLM’nin ve özellikle deBüyük Proleter Kültür Devrimi ile ulafl›-lan Maoizm’in eseriydi. Bu bilinç keskin-li¤ine sahip olamayanlar›n Mao vitriniderde deva olmaz, olmad›.

Kaypakkaya ve partisini yaratan esasö¤e, iflçi-köylü-ö¤renci ve özelliklede“Partizan” dergisinin vurgulad›¤› gibi 15-16 Haziran direnifli de¤il, MLM ve özel-likle de bilimimizi Maoizm’e götürenBüyük Proleter Kültür Devrimi’dir. Kül-tür Devrimi d›fl›nda ne Maoizm, ne Ma-oizm’in eseri olan Kaypakkaya çizgisi vepartisi olamazd›. Devrimci bir Kaypakka-ya olabilirdi. Maoizm d›fl›nda, Maoist birKaypakkaya olamazd›. “Partizan”a göreise oluyor. 15-16 Haziranlar Maoizm’iyaratabiliyor. ‹flçi-köylü-ö¤renci gençlikeylemleri; kendili¤inden Maoist bir prog-rama götürebiliyor. Maoist nesli hiçbirco¤rafyan›n kendili¤indenci mücadelele-ri de¤il, enternasyonal proletaryan›n ev-rensel ideolojisi MLM yaratt›. “Partizan”dergisine göre ise, durum bunun tersidir.“Partizan” dergisi diyor ki;

“T‹‹KP de reformist, sosyal floven veKemalist’tir. Ne iflçi ve köylünün sorun -lar›n›, ne de ihtilali kavramam›flt›r. Orduiçindeki darbeye (Kemalist subaylar›n)bel ba¤layan, parlamentarist ve reformistbir partidir. Bütün bunlar ‹brahim Kay -pakkaya’y› tam anlam›yla netlefltirir.Tahlilleri, devrimin niteli¤ini tan›mlar ve

4 5

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 52: Sınıf Teorisi - Sayı 11

bu geliflme ona, devrimi gerçeklefltirebi -lecek nitelikte bir partiyi dayat›r. ‹flte bunitelik s›çramalar (…) proletarya partisi -ni Türkiye devriminin tarih sahnesine ç› -kar›r.” (age sf. 3. abç.)

Evet, T‹‹KP reformist, sosyal floven,Kemalist’ti. T‹‹KP’in bu niteli¤i, Kay-pakkaya’y› devrim için bir aray›fl ve arafl-t›rmaya itmifltir. Bu aray›fl ve araflt›rma,Kaypakkaya’n›n Maoizm ile daha derin-den buluflmas›na hizmet etmifltir. Çünküo, proletarya-halk ve ezilen ulusun sorun-lar›na çözüm gelifltirme amac›ndad›r. Çö-zümü, MLM ile bulmufltur. T‹‹KP’ninsosyal floven-reformist niteli¤ini de, Ma-oizm sayesinde ortaya koyabilmifltir. Bi-lincinde nitel s›çramalar›n motoru KültürDevrimi olmufltur.

“Partizan” dergisine göre ise, T‹-‹KP’nin floven-reformist niteli¤i kendili-¤inden Kaypakkaya’y› do¤ruya ulaflt›r-m›flt›r. Oysa bu niteli¤i Kaypakkaya,içinde yer ald›¤› prati¤inin yard›m›yla,MLM sayesinde kavrayabilmiflti. ‹bra-him’i “Partizan” dergisinin dedi¤i gibi“tam anlam›yla netlefltiren, tahlilleri dev-rimin niteli¤ini tan›mlar” hale getirenpratik içinde alg›lad›¤› T‹‹KP’nin niteli¤ide¤il, T‹‹KP’nin niteli¤ini derinden kav-ramas›na götüren Maoizm’dir. Objektifkoflullar› olmadan hiçbir fley keyfi olmaz,yarat›lamaz. Proletarya ve onun s›n›f mü-cadelesi, proletarya partilerinin objektifzeminidir. Ancak parti objektif koflullar›nkendili¤inden bir sonucu de¤ildir. Objek-tif temel gerekli, ama parti bilinçli bir or-ganizmad›r.

MAO-STAL‹N-FELSEFE VE

PART‹ZAN

Komüntern ve yoldafl Stalin’i elefltir-di¤imiz için “Partizan” dergisine göre biz“Troçkizm k›rmas›”, “Yar› Troçkizm’ee v r i m l e ” durumundaym›fl›z. Üstüne üst-lük hiç de “al›nt› vermeden” h a t a l a r ›nedenleriyle a盤a ç›kart›p ispatlama-dan, rastgele sald›r›yormufluz. Kongre-nin ‹deoloji ve Muhasebe dokümanlar›n-da elefltirilerimizi al›nt›lar da yaparakortaya koyduk. (Bkz.) K›saca bir kez da-ha ele alal›m. Dogmato revizyonizmzincirinin “Partizan” dergisinde eklek-tizme ve Mao karfl›t› anti MLM yöne na-s›l götürdü¤ünü bir kez daha k›saca gös-termeye çal›flal›m…

“Kömüntern ve Stalin’e sald›rmaktangeri durmuyorlar” diye topa tutulmam›z (!)asl›nda Maoizm’e sald›r›d›r. “Partizan”dergisi Mao’nun ad›n› vitrin yapsa daMLM’ye sald›rmaktad›r. Bunu aç›kça yap-mak yerine kaçak dövüflmektedir. Evet,biz Maoizm’i savunuyoruz. Mao’nun Sta-lin ve Komüntern’e elefltirilerine kat›l›yo-ruz, kavramaya ve uygulamaya çal›fl›yo-ruz. Bilimimizin hem do¤rular›n nitel ola-rak gelifltirilmesi, pratik geliflmelere ba¤l›olarak eskiyen yönlerinin afl›lmas› ve hemde her fley gibi onun da ikiye bölünen ger-çekli¤inde içeri¤inin hatalardan köklü ko-pularak nas›l yeni aflamalar t›rmand›¤›n›görüyoruz. Dogmato revizyonizm, meka-nik materyalist metafizik yönelimi yüzün-den bunu görememektedir.

“Do¤ru yanl›fl›n karfl›t› olarak vard›r.Do¤ada oldu¤u gibi toplumda da istisnas›zher bütün farkl› parçalara bölünür, ancakiçerik ve biçim somut koflullara göre de¤i -flir. Yanl›fl fleyler, çirkin olgular her zaman

46

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 53: Sınıf Teorisi - Sayı 11

olacakt›r. Do¤ru ve yanl›fl, iyi ve kötü, gü -zel ve çirkin gibi karfl›tlar her zaman ola -c a k t › r .

(…) Bunlar›n aras›ndaki iliflki karfl›tla -r›n birli¤i ve mücadelesidir. Ancak ay›r›myap›ld›¤› ve mücadele edildi¤i zaman ge -liflme olabilir. Do¤ru yanl›fla karfl› müca -dele içinde geliflir. Marksizm’in geliflmesiböyledir.” (Mao Seçme Eserler Cilt 5 sf.4 9 6 - 4 9 7 . )

Demek ki, Stalin ve Komüntern’in niyehatalar› var deyip hayrete düflmenin gere¤iyok. MLM’de “hata olmaz” demenin diya-lektikte yeri yoktur. MLM bafll›ca üç bile-fleninde hem kendi içindeki yanl›fllara,hem de d›fl›ndaki yanl›fl ak›mlara karfl› mü-cadele ve toplumsal pratik içinde geliflti.MLM felsefenin geliflmesi de bu temeldeoldu. “Partizan” dergisi, do¤ruyu yanl›fltanay›rt etme çabam›za karfl› ç›kaca¤›na ken-disi de buna kafa yormal›d›r. Geliflmesi,hatalardan kopmas› için bu flartt›r.

Mao, hangi yanl›fllara karfl› diyalektikmateryalizmi gelifltirip nitel olarak iler-letmifltir? Bilip-bilmemesi, fark›nda olupolmamas› noktas› üzerinde durmayaca¤›zama “Partizan” dergisi t›pk› Hegel gibis o n s u z , “mutlak gerçe¤e” v a r › l d › ¤ › n ›zannediyor. Aksi halde yeni-nitel gelifl-me aflamalar›na karfl› ç›kmazd›. Bu meta-fizik felsefi yaklafl›m›n yapt›¤› felsefeninsonunu getirmektir. T›pk› Hegel gibi.“Partizan” dergisi daha da geridedir. He-gel’deki diyalekti¤e de ulaflamamaktad›r.

Mao’nun Stalin’e elefltirilerinden ö¤-renmemize veryans›n eden “Partizan”dergisi ›srarla al›nt› istedi¤i için, söyle-diklerimizi peflinen “yanl›fl” de¤erlendi-rip, hani al›nt›lar dedi¤i için baz› al›nt›lar

aktarma durumunday›z. Bunlar “Parti-zan” dergisinin deyimiyle “Yar› Troç-kist”, “mülteci” sald›r›lar de¤il, bizzatMao’nun elefltirileridirler…

Bu elefltirilerden ötürü bize “dönek”,“Troçkist” diyenler acaba Mao’ya ne di-yecekler? ‹smine sald›rmasalar da ö¤reti-sine zaten sald›rm›fl durumdad›rlar. Diya-lektik materyalist felsefeyi ele al›flta Sta-lin’in hatalar› vard› ve Mao flöyle elefltiri-yordu:

“Stalin’de büyük ölçüde metafizikvard› ve birçok kifliye metafizi¤i izlemeyiö¤retti…

Stalin birinci özellik olarak fleylerinbirbirleriyle olan iliflkisini ele al›rken,bundan, sanki fleyler sebepsiz yere birbir -leriyle iliflkiliymifl gibi söz ediyor. Amasonra da, karfl›tlar›n birli¤inden hiç sözetmeksizin sadece karfl›tlar›n mücadele -sini ele al›yor. Diyalekti¤in temel yasa -s› olan karfl›tlar›n birli¤ine göre, hembirbirlerini karfl›l›kl› olarak d›flar›dab›rak›rken, hem de birbirleriyle iliflkiliolan ve belli koflullarda birbirlerine dö -nüflen karfl›tlar aras›nda hem mücadele,hem birlik vard›r. Stalin’in bak›fl aç›s›,Sovyetler Birli¤i’nde derlenen K›saFelsefe Sözlü¤ü’nün dördüncü bask›s›n -daki ‘özdefllik’ maddesine yans›m›flt›r.Bu yorum tamamen yanl›flt›r.” ( M a oS.E. Cilt 5 sf. 422.)

“Stalin karfl›tlar›n mücadelesi ile kar -fl›tlar›n birli¤i aras›ndaki ba¤› göreme -di.” (age sf. 423.)

Hani nerede “al›nt›” diye hayk›ranyoldafllar›m›za al›nt› yetifltirme yar›fl›içinde de¤iliz. Onlara al›nt›lar›n özüyle

4 7

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 54: Sınıf Teorisi - Sayı 11

ilgilenmelerini öneririz. Evet Stalin’de“büyük ölçüde metafizik vard›”… fiey-lerin birbirleriyle iliflkisi sebepsiz de¤il,diyalekti¤in özü olan karfl›tlar›n birli¤i-nin sonucuydu. Karfl›tlar›n mücadelesi-nin temeli de karfl›tlar›n birli¤idir.

Yani karfl›tlar›n birbirlerini karfl›l›kl›d›flar›da b›rakmas›, iliflkileri, mücadele-leri ve belli koflullarda birbirlerine dö-nüflmeleri diyalekti¤in özü olan karfl›tla-r›n birli¤inin sonucudur.

Do¤ada, toplumda her fley farkl› par-çalara bölünür. Birin ikiye bölünmedi¤ibir fley yoktur. “Karfl›tlar›n birli¤i vemücadelesi” diye ayr› bir yasa da ya daStalin’in de yapt›¤› gibi diyalektik mater-yalizmin “dört temel yasas›” diye bir fleyyoktur. Bu, formel-metafizik bir yakla-fl›md›r. Diyalektik materyalizmin özü çe-liflkidir. Di¤er tüm geliflmeler bu temelüzerinde anlafl›labilinir. Bu temeli yads›-yarak fleyler aras›ndaki iliflki, mücadele,dönüflüm izah edilemez. Evet Mao’nunda dedi¤i gibi Stalin:

“Diyalekti¤in dört ana özelli¤inin ol -du¤unu söylüyor. Stalin birinci özellikolarak fleylerin birbirleriyle olan iliflkisi -ni ele al›rken, bundan sanki fleyler sebep -siz yere birbirleriyle iliflkiliymifl gibi sözediyor. Peki o zaman birbiriyle iliflkiliolan nedir? Birbiriyle iliflkili olan, herfleyin birbiriyle çeliflen iki yönüdür… Herfleyin birbiriyle çeliflen iki yönü vard›r.diyalekti¤in dördüncü özelli¤iyle ilgiliolarak da bütün fleylerde var olan iç çe -liflmeden söz ediyor. Ama sonra da kar -fl›tlar›n birli¤inden hiç söz etmeksizin,sadece karfl›tlar›n mücadelesini ele al› -yor. Diyalekti¤in temel yasas› olan kar -

fl›tlar›n birli¤ine göre …” (age sf. 421)

Yani, diyalektik materyalizmin özü,tek temel yasas› çeliflkidir. Dört ayr› özve dört ayr› temel yasas› yoktur. Böylede¤il de “4 ayr› temel yasa” biçimindeizah etme, fleyleri gerçek anlamda elealamaz. Metafizik, formel yaklafl›m içe-risinde anlafl›lmaz k›lar.

Acaba “Partizan” dergisi bunlara nediyecek? Mao’mu, Stalin’in söz konusuhatas› m› do¤rudur? Konuflan Mao’nunsöylediklerine ra¤men, ünlü “nitel farkyok”, “ayn›d›rlar” m› diyeceksiniz? ‹ki-yi bir yapma maharetinden vazgeçin. Sa-f›n›z› aç›k ortaya koyun. “Maoizm” lafz›edip, hatal› çizgiyi gizlemek mümkünde¤ildir. Karfl›tlar›n mücadelesi ile birli-¤i aras›ndaki ba¤› göremeyen felsefi yak-lafl›m›yla Stalin’de metafizik vard› diyen,sadece ö¤rencileri olan bizler de¤il, ö¤-retmenimiz olan Mao idi!

Diyalektik materyalizmin özü tek te-mel yasas› olan karfl›tlar›n birli¤idir. Bu-nun yerine “temel yasa” olarak karfl›tla-r›n birli¤i ve mücadelesini geçirmek ek-lektizmdir. Esasta de¤il, tali metafizik veeklektik hatas›yla yoldafl Stalin, sadecetemel yasay› anlamamakla kalm›yor,fleyler aras›ndaki iliflkiyi, çeliflkiden ay-r›ym›fl gibi göstererek, kendi bafl›na ba-¤›ms›zm›fl gibi kategorize ediyor.

Mao sadece Stalin’i de¤il, Engels’i deelefltiriyor. Nicel-nitel de¤iflim bafll› bafl›-na bir yasa de¤ildir. Engels ayr› bir yasaolarak ele al›yordu. Ayr›ca hiç de olma-yan “yads›man›n yads›mas›” gibi özel-bafll›ca bir özellikten bahsediyordu. Oysanicel-nitel de¤iflim z›tlar›n birli¤i d›fl›ndadüflünülemez. Z›tlar›n birli¤inden ba¤›m-

4 8

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 55: Sınıf Teorisi - Sayı 11

s›z kendi bafl›na böyle bir ayr› kate-gori yoktur. Olmayan “yads›man›ny a d s › m a s › ” ise; idealizmdir. BirHegel kategorisidir. Bafll› bafl›nabir yasa de¤il, ama varl›¤›ndan bah-sedilmesi gereken “olumlama-yad-s›ma”d›r. Bu da z›tlar›n birli¤i d›-fl›nda de¤ildir.

Diyalektik materyalist felsefeyiproleter dünya devrim mücadelesi-nin hizmetinde ele alan Mao, felse-fede de prati¤e ba¤l› olarak teoridede “Partizan” dergisi haz almasa dabilimimizi yeni-nitel bir evreye

ulaflt›rd›. Diyalekti¤in özü olan çe-liflki yasas›ndaki nitel katk›s› ayn›zamanda nitel olarak Marksist bilgiteorisi-prati¤in rolü-bilinç madde,izafi-mutlak gerçek iliflkisi, analiz-sentez gibi bir çok meselede nitelilerlemelere götürdü.

PART‹ZAN DERG‹S‹, MA-O‹ST PART‹ VE ‹K‹ Ç‹ZG‹

M Ü C A D E L E S ‹

Di¤er konular gibi parti anlay›-fl›nda da Maoizm, daha önceki usta-

lar›n kaba bir tekrar› de¤il, pratiktecrübelerin de yard›m›yla ve esas-ta iki çizgi mücadelesi yoluyla di-yalektik tarihsel materyalizmin dörtde¤il, tek temel yasas›-özü olankarfl›tlar›n birli¤i gerçe¤iyle felse-fede kat edilen nitel ilerlemeyeba¤l› olarak ve bunu her fley gibiparti-sosyalizm ve komünizme us-taca uyarlayarak-uygulayarak yeni-nitel bir ilerlemeyi temsil eder. Par-tinin yekpare, homojen, monolotikde¤il, karfl›tlar›n birli¤i ve toplum-daki nesnel çeliflmelerin bir sonucuolarak iki çizgi mücadelesinin onun

sürekli bir gerçek-li¤i oldu¤u ortayakondu. ‹ki çizgimücadelesinin sü-reklili¤i Maoistparti anlay›fl›ndatemel bir mesele-dir.

Partinin çeliflkive dolay›s›yla ikiçizgi mücadelesi

d›fl›nda tek bafl›na “kaya gibi bir-lik”, demokratik merkeziyetçilikde¤il, tek bafl›na “demirden disip-lin” do¤ru-yanl›fl ayr›fl›m› d›fl›ndatek yanl› “y›k›lmaz bütünlük” gös-terilmesi metafizik yaklafl›m›,özellikle Stalin yoldafl›n tali hata-lar›n›n bir bilefleni olarak mevcut-t u .

Yoldafl Mao’nun da belirtti¤i gi-bi: Do¤ru, yanl›fl›n karfl›t› olarakvard›r. Do¤ada ve toplumda her fleyikiye bölünür, her fley karfl›tlar›n

4 9

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Parti içindeki ideolojik mücadeleyi, toplumdaki nesnelçelişmeler ve sınıf mücadelesinden soyut ne idüğü belir-siz bir mesele zannedenler, iki çizgi mücadelesinden ra-hatsız olup, partinin yaşamı ile oynayanlar, bürokratikönlemler, yasaklarla tartışmayı örgütlemeyi değil bastı-ranlar, parti içerisinde objektif bir olgu olan iki çizgi mü-cadelesinin sürekliliğini reddedip gereklerini yerine getir-meyenler rahat yüzü göreceklerini sanıyorlarsa yanılıyor-lar

Page 56: Sınıf Teorisi - Sayı 11

birli¤idir diyorsak ve geliflme çeliflmeninbir sonucu olarak, mücadele yoluyla sözkonusu oluyorsa; bunu partiye de uygula-mak durumunday›z. Do¤ru çizgiden bah-sedip, partide karfl›t›ndan bahsetmemek(ya da iki çizgi sürekli de¤il, bazen olurdemek) metafizik yaklafl›md›r. fieyler se-bepsiz yere de¤il, karfl›tlar›n birli¤i ola-rak birbirleriyle iliflkilidirler. Karfl›tlar›n-dan söz etmeden, mücadelesinden-dönü-flümünden bahsedemeyiz. Bizim de tari-himizin bir parças› olan, ancak aflt›¤›m›z,“Partizan” dergisinin ise; bugün halapaylaflt›¤› 1993’te yay›mlanm›fl “Dogma-to Revizyonizmin Sefaleti” adl› ve “Par-tizan” dergisinde de dizi olarak sunulmuflkitapç›k, Enver Hocac›-Kruflçevci bürok-ratik modern revizyonist monolotik partive sosyalizm anlay›fl›ndan köklü kopa-mama belgesidir. Diyor ki:

“Sapma ile ak›m, sapma ile çizgi ayn›fleyler de¤ildir”

“E¤ilim ayr›, çizgi ayr› fleylerdir”

“Her sapma, her görüfl ayr›l›¤›, here¤ilim, her fikir ayr›l›¤› çizgi olamaz.”(Bkz. age. sf. 93-94)

Modern revizyonist Enver HocaAEP’inin görüflleri de böyleydi ve bu gö-rüfllerden yola ç›karak Maoist parti veonun sürekli bir gerçe¤i iki çizgi mücade-lesi anlay›fl›na “Partinin tek çizgisi olur”söylemiyle sald›r›yor, Mao’nun partiyi“kaos” ve “hizipler federasyonu” fleklin-de ele ald›¤›n› söylüyordu.

Görüfl ayr›l›klar›, sapmalar› “çizgi”olarak de¤erlendirmeyen, “partide ikiçizgi mücadelesi sürekli olmaz” diyen“Partizan” dergisinin bu anlay›fl› dogma-

to revizyonist Enver Hocac› çizginin birversiyonu bile de¤il, tekrar ediyoruz yu-kar›daki sözlerinde ifade ettikleri yakla-fl›mla onun bizzat tam› tam›na kendisidir.Arkadafllar› dinlemeye devam edelim…

“Parti içinde güncel siyasal konularailiflkin flu ya da bu konudaki uygulamayailiflkin ayr›l›klar olacakt›r. Ama s›kça gö -rülen bu tür ayr›l›klar çizgi olarak adlan -d›r›lamaz. Ayr›ca bu tür güncel siyasalçatlaklar, burjuva dünya görüflüne teka -bül etmez.” (Bkz. age sf 94)

Sapma, platform, görüfl ayr›l›¤› gibiseviyeleri de¤ifliklik gösterse de (ki sevi-ye olarak ay›r›m yapmamam›z gereklidir)do¤ru ve yanl›fl aras›ndaki iki çizgi müca-delesi partinin herhangi bir dönemi ile s›-n›rl› olmayan, sürekli bir olgudur. ‹ki çiz-gi mücadelesinin biçim ve boyutta her so-mutta de¤ifliklikler göstermesi, iki çizgimücadelesinin partinin sürekli (ve keyfide¤il) objektif bir gerçe¤i oldu¤unu red-detmeyi gerektirmez. “Görüfl ayr›l›klar›”ve “güncel siyasal çatlaklar” konusun-daki yanl›fllar› “burjuva dünya görüflünetekabül etmez” anlay›fl›yla karfl›layan“Partizan” dergisinin monolotik yaklafl›-m› ve bundan kaynaklanan yöntemdekisekterli¤i burada yanl›fl “burjuva” diyeadland›rmay›p tölere eden bir liberalizmile karfl›m›za ç›k›yor. Aç›kt›r ki, partide-ki her görüfl ayr›l›¤› toplumsal nesnelçeliflmelerin sonucudurlar. S›n›fl› top-lumlar›n bir ürünü olan partide köklerinitoplumun derinliklerinden ve onun nes-nel çeliflmelerinin bir yans›mas› olarakiki çizgi mücadelesi sürekli vard›r. fikirya da “Partizan” dergisinin deyimiyle“görüfl ayr›l›klar› çizgi olarak adland›r›-

50

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 57: Sınıf Teorisi - Sayı 11

lamaz” diyenler ad›n› zikretme savunmagösterilerinde bulunmak yerine Ma-oizm’den ö¤renmeye-onu uygulamayaçal›flmal›d›rlar. Mao ne diyor:

“S›n›fl› toplumda herkes, belli bir s› -n›f›n üyesi olarak yaflar ve istisnas›z herdüflünce biçimi, bir s›n›f›n damgas›n› ta -fl›r.” (Mao, Teori Pratik sf 8)

Demek ki; “burjuva dünya görüflünetekabül etmez”, “çizgi olarak adland›r› -lamaz” dedi¤iniz “güncel siyasal konu -lara iliflkin ayr›l›klar” da her düflünce bi-çimi gibi istisnas›z bir s›n›f›n damgas›n›tafl›r. Sadece “sistemleflmifl platform”de¤il, Mao’nun dedi¤i gibi istisnas›z herdüflünce biçimi, istisnas›z bir s›n›f›n dam-gas›n› tafl›r. Görüfl ayr›l›¤›, uygulama,güncel siyasal ayr›l›klar çizgi d›fl› istisna-lar olamazlar. Partide “her zaman iki çiz-gi yok” çünkü “her sapma, her görüfl ay -r›l›¤›, her e¤ilim, her fikir ayr›l›¤› çizgiolamaz” diyen “Partizan” çizgisine Ma-oizm’i savunarak biz Mao’dan ö¤renme-ye çal›flarak nas›l karfl› ç›k›yorsak, anla-mayanlara Mao da karfl› ç›karak ö¤retme-ye çal›fl›yordu.

Arnavutluk Delegasyonu ile konufl-mas›nda;

“‹ki s›n›f aras›ndaki ve komünist partiiçerisindeki iki çizgi aras›ndaki mücade -le daima var olmufltur. Bunu hiç kimsereddedemez ve materyalistler olarak el -bette bizler de reddedemeyiz.” (Akta-ran; Kazan›lacak Dünya Say› 1 sf 45)

“Daima” derken vurgulanan partideiki çizgi mücadelesinin süreklili¤idir.Materyalizmden koptu¤u, diyalektik dü-flünmedi¤i için bu gerçe¤i reddeden “Par-

tizan” çizgisi di¤er meselelerde de gös-termeye çal›flt›¤›m›z gibi, Mao vitrininikullansa da bu konuda da anti-Maoist ze-mindedir. Metafizik-idealist felsefi temelve uluslararas› komünist harekette de gö-rebilece¤imiz baz› hatalar›n dogmatomuhafazakar bekçili¤i örenilip-savunu-lup-uygulanmas› hiç de zor olmayan Ma-oist çizgiye Mao maskesi alt›nda karfl›gelmeyi Mao’nun flu yal›n-aç›k sözlerinera¤men b›rakmamaktad›r. Mao:

“Parti içinde, durmadan, çeflitli fikir -ler aras›nda karfl›tl›k ve çat›flma olur.Bunlar parti içindeki s›n›f çeliflkilerini,toplumdaki yeni ve eski fleyler aras›ndakiçeliflkileri yans›t›r. Partide çeliflki ya daçözülecek ideolojik savafl›m yoksa, parti -nin yaflam› sona erer.” (Teori Pratik sf35)

Parti içindeki ideolojik mücadeleyi,toplumdaki nesnel çeliflmeler ve s›n›fmücadelesinden soyut ne idü¤ü belirsizbir mesele zannedenler, iki çizgi mücade-lesinden rahats›z olup, partinin yaflam› ileoynayanlar, bürokratik önlemler, yasak-larla tart›flmay› örgütlemeyi de¤il bast›-ranlar, parti içerisinde objektif bir olguolan iki çizgi mücadelesinin süreklili¤inireddedip gereklerini yerine getirmeyenlerrahat yüzü göreceklerini san›yorlarsa ya-n›l›yorlar. Parti çeliflkidir. Birin ikileflme-si partinin de gerçe¤idir. Bundan kimsekaçamaz. Yönetim kademelerini çizgimücadelesini yasaklamak, zorla bast›r-mak için u¤raflanlar›n ak›betleri görüldü.Maoizm bu bürokratik parti anlay›fllar›nada meydan okuyufltur.

Do¤an›n, toplumun, düflman›n her fle-yin özü-temel yasas› olan çeliflme-karfl›t-

5 1

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 58: Sınıf Teorisi - Sayı 11

lar›n birli¤i yasas›n› tali metafizik hatas›yüzünden sosyalizm ve partiye baflar›l›uygulayamad›¤› için yoldafl Stalin partive halk içi çeliflkilerin ele al›nmas›ndaönemli hatalara düfltü.

Stalin yoldafl›n Lenin’in deyimiyle“kaba” hatalar›n› Lenin yoldafl da eleflti-riyordu. ‹flçi-köylü ittifak›na önem ver-meyi bunun yerine hiçbir idari önleminmeselelerini tek bafl›na çözemeyece¤inisöylüyordu. Troçki’nin çizgisi yanl›flt›.Ancak Stalin yoldafl›n flu yöntemine dedikkat çekmek gerekiyordu:

“Yoldafl Stalin’in elinde s›n›rs›z yetkivar ve ben onun bu yetkiyi her zaman ye -terince ihtiyatl› kullanabilece¤ine inan -m›yorum. (…) kabad›r ve bu husus ara -m›zda ve biz komünistlerle çal›fl›l›rkentümüyle hofl görülebilirse de, bir GenelSekreter’de hofl görülmez.” (Lenin SonMektuplar, Baflak Yay›nlar› sf 6-8)

1922 Aral›k ay› mektubunda, özerk-lefltirme ve SSCB plan›nda Lenin hastal›-¤› dolay›s›yla ifle kar›flamad›¤› için “a¤›rdavrand›¤›n›” söyler. Oreonikidze’ninfiziksel zor kullanmada afl›r›l›¤a vard›¤›-n› elefltirip “özerklefltirme” plan›n›n kök-lü olarak yanl›fl ve zamanlamas›n›n kötüoldu¤unu belirtti. Sovyet ya¤› ile eskiya¤lanmaz dedi. Ayg›t›n “yabanc›laflma”yönüne dikkat çekti. Rus flovenizminielefltirdi. Evet Kafkasya’da (Gürcistan gi-bi) milliyetçi reaksiyonlar objektif bir ol-gu idi. Stalin komünist önderdi. Yine deLenin flöyle diyordu:

“Düflünüyorum da, Stalin’in ivecenli -¤i ve salt›k yönetim tutkunlu¤u, o ünlü‘ulusalc› sosyalizme’ karfl› h›nc›yla bir -likte burada öldürücü bir rol oynad›. Po -

litikada h›nç, genelikle en baya¤› rolü oy -nar.

(…) hiçbir k›flk›rtma (…) Rusça kabakuvvet kullanmay› hakl› gösteremez.”(age sf 17)

Lenin yoldafl Orconikidze’nin kabakuvvetini, Dzerzhinski’nin kayg›s›z tutu-munu “ba¤›fllanmaz” ve “suç” olarak gö-rüyordu. Yoldafl Stalin bu hatalardan mu-af de¤ildi. Ezilen ulus milliyetçili¤inegösterdi¤i kaba tutum ve ezen ulus milli-yetçili¤i ile ay›r›m yapmayan yöneliminielefltiriyordu. Ve gayet sert diyordu ki:

“… ‘Ulusalc› sosyalizm’ konusundaulu orta suçlamalarda bulunan Gürcü(oysa kendisi gerçek ve içten bir ‘ulusal -c› sosyalist’ ve hatta kaba bir Büyük Ruszorbad›r) özde proleter s›n›f sa¤laml›¤› -n›n ç›karlar›na zarar verir.” (age sf 21)Ve evet hatalar›n yani “bütün bu gerçek -ten büyük Rus kampanyan›n politik so -rumlulu¤u do¤al olarak Stalin’le Dzers -hinski’ye yüklenmifltir.” (age sf 21)

Devrim-karfl› devrim aras›nda ayr›myapma, do¤ru kitle çizgisi uygulamada,yanl›fl olsalar da devrim saflar›nda olan-lara yanl›fllar›n› göstererek e¤itme ve bir-lefltirmede Stalin yoldafl hiç de hatas›zde¤ildir. Yönetimsel ve kitle çizgisindehatalara düfltü. Stalin’in haz›rlad›¤›“Özerklefltirme” plan›yla da hemfikir de-¤ildi Lenin! Sovyetlerin tam hak eflitli¤i-ne dayanan gönüllü birli¤ini savundu.

Ulusal sorun ve di¤er meselelerde MLö¤retmen olarak önemli katk›lar da sun-mas›na karfl›n acelecilik-idari tedbirdeyo¤unlaflma-sosyal milliyetçili¤e kin gibitutumlar›n, Stalin’de sa¤lam politikay›

52

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 59: Sınıf Teorisi - Sayı 11

k›rd›klar›na da de¤inmeden geçemeyiz.Tar›m ve endüstride sosyalist dönüflüm-lerin gerçeklefltirilmifl olmas›ndan hare-ketle sosyalizmi antagonist çeliflkilerdenuzak bir uyum toplumu olarak gösterenStalin yoldafl›n hatas›n›n felsefi temelimetafiziktir. Her fley gibi sosyalist toplu-mun da bölünece¤i ve onun da kaç›n›l-maz gerçe¤i çeliflkiyi ve toplumun bu çe-liflkiler temelinde cereyan eden mücade-lelerle ilerleyece¤ini göremedi.

Mao’nun da belirtti¤i Stalin’de “Sos -yalizmin ‘birli¤in dayan›flmas›’n› sa¤la -d›¤› ve ‘kaya gibi sert’ oldu¤u söyleniyor.Birlik ‘toplumsal geliflmenin itici gücü -dür’ deniyor.

Bu ifade, sosyalist toplumdaki çeliflki -leri ve çeliflkinin toplumsal geliflmenin iti -ci gücü oldu¤unu de¤il, sadece dayan›fl -man›n birli¤ini görmektedir. Bir kere böy -le denildi mi, çeliflkin evrenselli¤i yasas›inkar edilmifl, diyalekti¤in yasalar› ask›yaal›nm›fl olur.” (Mao, SE Cilt 6, Sf 177)

Do¤rudur, hareket-geliflme çeliflkininsonucudur ve sosyalizmde-partideMao’nun dedi¤i gibi “toplumsal gelifl -menin itici gücüdür”.

Sosyalizmde de partide de tek bafl›na“birlik olmad›¤›ndand›r ki, birlik için so -rumluluk, bunun için mücadele etmeningereklili¤i vard›r. E¤er her zaman yüzdeyüz birlik olsayd›, birlik için çal›flmay›sürdürmenin gereklili¤i nas›l anlafl›labi -lir.” (age sf 177-178)

Montaigne do¤ru diyordu. “Gidece¤iliman› bilmeyene, hiçbir rüzgardan ha -y›r gelmez.”

Komünizm de bölünür. S›n›flar aras›

mücadele ve bir s›n›f devrimi de¤il, ko-münizmde de bir toplumsal devrim olur.Bunu yaz›m›z›n önceki bölümlerinde an-latmaya çal›flt›k…

fiimdi anlayal›m. Parti z›tlar›n birli¤i-dir, yüzde yüz birlik partide, sosyalizm-de, komünizmde, her fleyde karfl›tlar›nbirli¤i de¤il de bir yekpare birlik olarakdüflünüfl metafiziktir. Çeliflkisiz hiçbirfley yoktur.

‹kiye bölünmeyen hiçbir fley yoktur.‹ki çizgi mücadelesi d›fl›nda parti yoktur.Mao hatta:

“Biz, ‘parti d›fl›nda parti yok ve partiiçinde hizip yok’ diyen Guomindang’›elefltirdik. Baz› kimseler meseleyi ‘partid›fl›nda parti yoktur demek despotluktur.Parti içinde hizip yok demek saçmal›kt›r’diye koyuyorlard›. Ayn› fley bizim için degeçerlidir. Partimizde hizip olmad›¤›n›söyleyebilirsiniz, ama vard›r. Örne¤inkitle hareketlerine karfl› tav›r konusundaiki hizip vard›r.” (Mao SE Cilt 6 sf 376)

“Partizan”c› yoldafllar bunlar ve yafla-nan pratik tecrübeler de ortadayken anla-mak zor mu? Parti karfl›tlar›n birli¤idir.‹ki çizgi onun gerçe¤idir. Mao, meflrulafl-t›rma, izin verip vermeme meselesi de¤il,objektif bir gerçeklik olarak çeliflkinin birsonucu itibariyle, parti içinde partiden-hi-ziplerden bahsediyordu. Bu ne demokra-tik merkeziyetçili¤in, ne parti tüzü¤ü ve otemeldeki disiplininin reddi de¤il, bir ob-jektif gerçekli¤in tan›mlanmas›d›r.

Birlik ruhuyla hareket etmeli, müca-dele yoluyla daha ileri birlikteliklereulaflmay› ilke edinmeli ve uygulamal›y›z.

Maoizm’i uygulamak, bölünmek de¤il

5 3

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 60: Sınıf Teorisi - Sayı 11

birleflmek, dedikoduyla u¤raflmamak aç›kolmak, çizgi mücadelesini ciddiye almakbir ilke sorunudur. Partinin flu veya butoplant›, konferans ve kongre ile birlefl-mesini birlik sorununun mutlak çözüm-lendi¤i, ayr›l›klar›n art›k olmamacas›nakesin bir flekilde ortadan kalkt›¤› anlam›-na gelmez. Çeliflkiler vard›r… Yeni mü-cadelelere yol açmaya devam ederler.

Mao:

“Her geçen gün (…) birleflmeye de -vam edemeyiz. Birlikten söz etti¤imiz an -da ayr›l›k da mevcuttur, ayr›l›k mutlakt›r.(…) Durmadan bölünmez birlikten söz et -mek ve mücadeleyi a¤z›m›za almamakML bir tutum de¤ildir. Birlik, mücadele -den geçer ve sadece bu yolla sa¤lanabi -lir. (…) Birlik mücadeleye dönüflür ve ye -niden birlik sa¤lan›r.

(…) Sovyetler Birli¤i yönetenler veyönetilenler aras›ndaki çeliflmeden sözetmiyor. Çeliflmeler ve mücadele olma -sayd›, dünya olmazd›, ilerleme olmazd›,hayat olmazd›, hiçbir fley olmazd›.

(…) Birli¤in eski temelini y›kmal›, birmücadeleden geçmeli ve yeni temel üze -rinde birleflmeliyiz.

(…) Parti için de ayn› fley geçerlidir;s›n›flar ve halk içinde birlik-mücadele-birlik.” (Mao SE Cilt 6 sf 68)

Bundan kaç›n›lamaz. Z›tlar›n birli¤iolarak parti ve halk için de do¤ru-yanl›flmücadelesinin kaç›n›lmazl›¤›n› görme-mek ilerlemenin temelini bunun olufltur-du¤unu, do¤runun hatal› çizgiyle muka-yese içinde oluflturulup ilerletilece¤inikavramamak “Partizan” çizgisinin meta-fizik anaforundaki bir özelli¤idir. Bu me-

tafizik yaklafl›m, Stalin yoldafl› da devri-mi sürdürme yerine “uygunluk” ve “tamuygunluk”, “tam birlik” teorileriyle par-ti ve toplumda asl›nda olmayan çeliflkisiz“uyumlu birli¤i pekifltirme” hatas›na gö-türmüfltü.

Sanayi ile tar›m, a¤›r sanayi ile hafifsanayi aras›ndaki iliflkideki çeliflkiler ye-terince diyalektik ele al›nmad›¤› için tekyanl› a¤›r sanayide yo¤unlaflan, di¤erleri-ni ihmal eden, halk›n ihtiyaçlar›na gerek-li itinay› göstermeyen, özellikle köylülerizora sokup, iflçi-köylü ittifak›na objektifolarak zarar veren ve böylece gerçektenkilit sektör olan a¤›r sanayiyi de hantal-laflt›ran hatalar vard›.

Devlet ile kitleler, devlet üretim bir-likleri ile tek tek üreticiler, merkezlerlebölgeler, parti ile kitleler aras›ndaki ilifl-kilerde komünizm amac›n› niyet de¤il,tali hatalar itibariyle zafiyete u¤ratanaraç-amaç iliflkisine zarar veren hatalaradüflülmüfltür.

Karfl› devrimi bast›rma gereklili¤i tekbafl›na askeri ve idari önlemlerle yerinegetirilemez. Do¤ru çizgiyi kumandayageçirip, kitleleri devrimi sürdürmede se-ferber ederek, düzelebilecekleri hesabakatma ve kal›ba dökmeyi de gerektirir.Suçlar›n karfl›l›¤› cezalar olacakt›r. Bucezalar bafll› bafl›na bir amaç de¤il, çal›fl-ma yoluyla düzelmelerine imkan sa¤la-mak, kitle denetimi alt›nda tutarak e¤it-mek, olumlu ad›m atanlar› teflvik etmekde asla unutulamaz. Ölüm cezas› amaçde¤ildir, olamaz. Karfl› devrimcileri cid-diye al›p bast›r›rken fliddet ve idari ön-lemleri tek yanl› abartma hatas›na Stalinyoldafl da düfltü. Mao’nun dedi¤i gibi far-

54

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 61: Sınıf Teorisi - Sayı 11

kl› çeliflkileri ay›rt etmekteki zay›fl›k,halk›n da bast›rma kampanyas›ndan zarargörmesine yol açt›. fiiddet yöntemleriparti içi mücadeleye de bulaflt›. Do¤ruyuyanl›fltan ay›rt etmeleri için parti ve halkaönderlik, yanl›fl› gösterirken insanlar›ndevrime kat›lmas›na izin vermeyi yads›-yamaz. Düflünmelerini zorla engellemeve fliddetle bast›rmaya götürmemelidir.

Düzeltme yanl›fllarla uzlaflma de¤il-dir. Ya da iflah olmazlara alicenapl›k dade¤ildir. Do¤ru-yanl›fltan mutlaka ay›rtedilmelidir. Kitleler do¤ru çizgi önderli-¤inde seferber edilmelidir. fiiddet uygula-mak ise, (parti ve halk içinde) kolay veyanl›fl olan yoldur. Hatalara itaat etmeye-ce¤iz. Körü körüne inanç bilimsel bir tu-tum de¤ildir. Yanl›fl da olsa biz yapm›fl-sak do¤ru mu diyece¤iz? Proletaryan›nç›kar› yaftas› as›ld›¤›nda yanl›fl do¤ru ol-maz. Bilimsel tutum gerçe¤i reddetmez.“Partizan” çizgisi de, Mao’nun Çin’dekidogmatikleri elefltirdi¤inde vurgulad›¤›gibi:

“Yoldafllar›m›z, eski atalar›n›n hata -lar› oldu¤unu anlamalar› için onu tahliletmeli, körü körüne inanmamal›”d›rlar.

Enginleri fethetme ruhuna talip isek,körü körüne inanç-kutsanm›fl lider veparti kuflatmas›na görüfllerimizi hapsede-meyiz. Bilimi savunma de¤il, köle zihni-yetidir. Amire yaltaklanan memur, padi-flaha taife görevlisi de¤il, devrim savaflç›-lar›ysak, düflünmeye ve davranmaya ce-saret edece¤iz. Devrim, Mao’nun dedi¤igibi “Majestelere minnet tutumu içindeolmaz.” Kötü olan elefltiri de¤il, flahsisald›r›-kin-dedikodudur. Do¤ruyu bildi¤ihalde partiden at›lmaktan-kellesinin git-

mesinden korkup söylemeyen tutum, bili-min tutumu olamaz.

Sosyalist dönüflümlerin gerçeklefltiril-mifl olmas›ndan sonraki “uyumlu”, “bur-juvas›z” hatal› sosyalizm anlay›fl›yla, par-ti-devlet ve halk içindeki çeliflkilerin,sosyalizm topra¤›ndaki antagonist s›n›fçeliflkileriyle iliflkisini göremeyen Stalintümünü tek yanl› emperyalizmin ajan fa-aliyetleriyle aç›klama yönelimi içinde ol-du. Düflman ve halkla, halk›n kendi için-deki ve partide do¤ru ile yanl›fl aras›nda-ki çeliflkiler kar›flt›r›ld›.

Bunlar, monolotik parti ve sosyalizmve onlar› sadece birlik olarak telakki edenhatal› yaklafl›m›n sonuçlar›yd›. Ve halkta,meselenin bu metafizik kavran›fl›, halk içiçeliflmelerin di¤erleriyle kar›flt›r›lmas›vesilesiyle büyük zararlar gördü.

“Partizan” çizgisi de, parti içerisinde-ki cereyan eden çizgi mücadelelerininiçeri¤iyle u¤rafl›p hatalardan kopup, Ma-oist yolda ilerleyece¤ine meselelerin ne-denlerini d›flta aramaktad›r. Darbelere vehiziplere ba¤lamaktad›r.

1994 için:

“O güne kadarki en büyük darbe vebozgun niteli¤indeydi” diyor. 1994 gelifl-melerinin temelinde yatan ideolojik-siya-si-örgütsel hatalar›n toplumsal nedenleri-ni ve çözümü üzerinde yo¤unlaflmak ye-rine, taraf oldu¤u pragmatizmi ve prag-matizmin sebep oldu¤u amaç için heraraç mübah misali ekonomist kötü ünlüicraat ve grup sevdas›yla, onu objektifolarak mazur gösteren çizgisiyle mi (ger-çekten de derdi ona karfl› ç›kmak de¤il,kullanmak olan) NT gibi çizgilere karfl›ç›kacak. “Partizan” çizgisi:

5 5

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 62: Sınıf Teorisi - Sayı 11

“Otuz y›ll›k proletarya partisi tarihiincelendi¤inde görülecektir ki, parti düfl -mana yönelmekten çok kendi içinde ç›kanhizip, darbe ve kaçk›nl›kla mücadele et -mifl, kendi yöneliminde yürümesi, bir bi -çimiyle ‘tali’ bir düzeyde kalm›flt›r” di-

yor. (Partizan say› 49, sf 36)

Parti, z›tlar›n birli¤i ise iki çizgi müca-delesi sürekli bir bilefleni ise, partinin ge-liflmesinin itici gücü bu ise, parti içindemücadele onu düflmana yönelmekten,kendi devrim stratejisi yöneliminden yü-rümesinden zay›f düflürmez, güçlü k›lar.Geriletmez, ilerletir. Olmam›flsa, sorunuele al›flta kendi problemleri var demektir.Hiziplerin, örgütsel ayr›l›klara baflvurma-s›n›n bir yan› yanl›fl çizgisiyle ilgiliyken,di¤eri yine uygulanan yanl›fl “Partizan”çizgisi sonucudur. Yanl›fl çizgilerine ra¤-men ÇKP’de hizipler örgütsel ayr›l›¤aher seferinde baflvurmam›fllarsa da, buMaoist çizgi önderli¤inin, onun yaratt›¤›canl› ideolojik-politik atmosferin, kitlele-rin e¤itilerek seferber edilmesinin, Ma-oist proleter demokrasi ve hukukun vbsonucudur.

“Partizan” dergisi niye bu ayr›l›klardabizim de iki çizgiyi ele al›fl metodu, yan-l›fl çizgimiz-yasaklamalar›m›z gibi hata-lar›m›z›n da pay› oldu¤unu düflünmüyor.

“Partizan” çizgisi hem enternasyonalve hem de onun bir parças› olarak kökle-ri parti tarihimizde de mevcut olan yanl›flçizgilerden beslenmektedir. Kükremek,tarihimizin bir parças› olan önderlik çiz-gilerini “kaçk›n-güruh-y›lg›n-hain” misa-li hiç de öyle olmad›klar› halde basitçedamgalamak, ama yanl›fl çizgilerini dedevralmak iyi de¤ildir. 1. MK’n›n parti

ve parti içi iki çizgi mücadelesi anlay›fl›,“Partizan”›n da yönelimidir. 1. MK:

“ÇKP iki çizgi, yani proleter çizgi ileburjuva çizgi aras›ndaki mücadeleyimeflru gördü. Bu do¤ru bir anlay›fl de¤il -dir. Meflru olan partide ideolojik müca -deledir. Bunun iki çizgi mücadelesine dö -nüflüp dönüflmeyece¤i bir dizi objektif vesübjektif faktöre ba¤l›d›r” diyordu. Yani“Partizan” gibi iki çizgi mücadelesi herzaman olmaz, “var” diyenler onu “meflru-laflt›r›yor”lar, izin veriyorlar diyorlard›.Oysa böyle de¤il iki çizgi mücadelesimeflru görüp görmemenin ötesinde parti-nin objektif olgusudur. 1. MK’n›n bu ha-tal› Enver Hocac› yaklafl›m›na “Partizan”çizgisi ‹flçi-Köylü Kurtuluflu (‹KK)’ndaflöyle savunuyor:

“Özellikle s›n›f mücadelesinin dönümnoktalar›, (…) her büyük at›l›m burjuvaçizginin do¤mas› tehlikesini artt›r›r.”(‹KK say› 82)

Yani iki çizgi mücadelesi partide herzaman yok. “Dönüm noktalar›” “her bü-yük at›l›m”da da olmayabilir. “Do¤matehlikesi” olur.

Her zaman olmayaca¤›na göre, iki çiz-gi mücadelesini yürütmek yerine ML’le-re flu öneriliyor:

“Do¤abilecek olan burjuva çizgisininkokusunu almak için daha dikkatli olma -l›d›rlar.” (‹KK say› 82)

Maoist felsefenin her fley ikiye bölü-nür gerçe¤inin her fley gibi partiye de uy-gulanarak iki çizgi mücadelesinin sürek-lili¤ini kavratmak, onu Maoist temeldeyürütmeye haz›r olmak yerine sal›k veri-len “koku alma” görevinin hiçbir bilimsel

56

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 63: Sınıf Teorisi - Sayı 11

Yaflad›¤›m›z ülke, dünya uygar-l›k tarihinin pekçok "ilk"lerinesahip bir co¤rafya'da yer al›r.

Bu her zaman halklar›m›z için kendine gü-ven ve moral kayna¤› olmufltur. Bu co¤raf-yada tarih boyunca büyük bilginler, filo-zoflar ve büyük gülmece ustalar›, mimar-lar, heykeltrafllar, flairler, yazarlar yetiflti.Bunlar›n baz›lar› dünyay› sarsan etkileryapt›lar. Her kar›fl topra¤› bu kültürel zen-ginli¤e tan›kl›k eden Anadolu bugünküBat› uygarl›¤›n›n da büyük ölçüde temelinioluflturur. O yüzden halklar›m›z kültürelgücün önemini belirten çok say›da deyimve atasözü ile bunu yayg›n bir bilinç olaraktafl›rlar. Pir Sultan Abdal, fieyh Bedrettinve ötekilerin aradan yüzlerce y›l geçmesi-ne karfl›n halklar›m›z›n moral ve tinsel ya-flam› üzerindeki yaflayan etkisi, tarihsel mi-ras›n gücünü ve önemini tan›tlamaktad›r.Bu ayn› zamanda halk olarak, bilginlerin,

7 3

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Bugün ülkemizin bilim ve sa-nat insanlarının çok büyük bir

bölümü utanç verici biçimde hal-kın acılarına, ülkenin sorunları-

na karşı ilgisiz hale gelmiş vehalka yabancılaşmış durumda-dır. Bu durum son yıllarda yo-

ğunlaşan dünya mali sermayesi-nin saldırılarıyla iyice pekişiyor.Ülkenin geniş entelektüel kitlesi,

tahkim ve özelleştirme yasala-rıyla dünyanın büyük mali güçle-rinin şubesi haline gelen her bü-

yük holidingin kurduğu medyagruplarında istihdam ediliyor ve

onlar tarafından yönetiliyorlar

Yılmaz Güney Olayı

Sanatçı Sorumluluğu ve

Devrimci KültürH a r e ke t i m i z

Page 64: Sınıf Teorisi - Sayı 11

düflünürlerin ve sanatç›lar›n belli tarihseldönemeçlerinde oynad›klar› role dair zen-gin tarih tecrübelerine sahip oldu¤umuzanlam›na da gelir. Biz kendi topra¤›m›zdayaflanm›fl çok say›da tecrübe ile biliriz ki,bir toplumun sanatç›lar›, bilginleri, filozof-lar› ç›kar pefline düflüp da¤›ld›klar›nda,halk› terk edip halk düflman› iktidarlar›nsofralar›nda onur ve erdemlerini tükettikle-rinde, o toplum da¤›lm›fl, moral ve dina-mizmini yitirmifl ve çökmüfltür. Ama tersi-ne onlar, iktidarlar›n tehdit ve y›ld›rmalar›-na, her türlü rüflvet ve bafltan ç›kar›c› tek-liflerine karfl›n halk için onurlu ve erdemlibiçimde kendini ortaya koyduklar›nda ise,halk birleflmifl, büyük bir moralle aya¤akalkm›fl, toplum dirilmifl ve kendini yeni-den devrimci biçimde üretmeye bafllam›fl-t›r. Günümüzde ülkenin ayd›nlar› kifliselkayg›lar, özel veya grupsal (buna etnik vedinsel aidiyet de eklenebilir) ç›karlar pe-flinde da¤›lm›fl ve parçalanm›fllard›r. Ayn›flekilde halk›n demokratik siyasal hareketide büyük ölçüde parçalanm›fl ve halk›n bir-li¤i malesef ruhunu önemli ölçüde yitir-mifltir.

12 Eylül ve onu izleyen faflist sald›r›dalgas› ayd›nlanma hareketini büyük ölçü-de k›rd›, binlerce ayd›n hapishanelerde, ifl-kencelerde veya etkinliklerinin bask› alt›naal›nmas› yoluyla sindirildi, iflsiz b›rak›ld›,binlercesi ülkeden sürüldü, baz›lar› öldü-rüldü. Bu durumdan etkilenen büyük birgrup ise, ayd›n olmaktan adeta vazgeçti,"teknik" ve "entelektüel" yetenek olarakgericili¤in hizmetine girdi. Art›k yüzlerceeski "demokrat ayd›n" pek çok gerici partive kuruluflta yeral›yor, onlar ad›na toplu-mu "modern"ce etkiliyor ve gericili¤e iti-bar kazand›r›p güçlendiriyorlar. "Ayd›nlarDilekçesi", "temiz toplum" vb. hareketler-

le dirilmeye çal›flan ayd›nlar, özellikle 19Aral›k hapishaneler katliam›ndan sonra il-ginç biçimde susukunlu¤a büründüler. Or-han Pamuk olay›nda oldu¤u gibi art›k ens›radan ayd›nca tav›rlar bile kara gürültü-nün k›nama ve yuh sesleri aras›nda mum›fl›¤› gibi titreyip sönüyor. Demokratik kül-tür hareketinin direnifl ve sald›r› ruhununbu zay›f durumu, gerici kültür dalgas›n›nrahatça yay›lmas›na olanak veriyor. Haya-t›n s›n›rs›z zorluklar›, bitmez tükenmezac›lar›, yoksulluklar›, haks›zl›klar›, dehfletve endifle ortamlar› halk› devrimcilefltire-ce¤ine, oldukça örgütlü gerici kültür cep-hesinin etkisiyle teslimiyete ve kadercili¤eyöneltiyor. Toplumda yayg›nlaflan ortaça¤görüntüleri, kitleselleflen uyuflturucu kulla-n›m› ve yozlaflma, dehflet verici ac›mas›z-l›k ve vandalizm, milyonlar›n niteliksiz veon para etmez sözde sanat eserlerine hay-ranl›k duymas› ve horra çekmesi, ruhsalçöküntüyü ve gerilemeyi gösteren çarp›c›belirtilerdir.

Bu, emperyalistlerin ve ülkedeki iflbir-likçilerinin bafl›ndan beri öngördü¤ü, sis-temli ve planl› biçimde, karfl›-devrimcifliddet eflli¤inde yukardan bilinçli olarakyarat›lan bir durumdur.

Bugün ülkemizin bilim ve sanat insan-lar›n›n çok büyük bir bölümü utanç vericibiçimde halk›n ac›lar›na, ülkenin sorunla-r›na karfl› ilgisiz hale gelmifl ve halka ya-banc›laflm›fl durumdad›r. Bu durum sony›llarda yo¤unlaflan dünya mali sermayesi-nin sald›r›lar›yla iyice pekifliyor. Ülkeningenifl entelektüel kitlesi, tahkim ve özellefl-tirme yasalar›yla dünyan›n büyük maligüçlerinin flubesi haline gelen her büyükholidingin kurdu¤u medya gruplar›nda is-tihdam ediliyor ve onlar taraf›ndan yöneti-liyorlar. Bunlar polis copu, hapis ve say›s›z

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

7 4

Page 65: Sınıf Teorisi - Sayı 11

ac›larla bafl›n› derde sokmaktansa buralar-da ücretlerini hak etmek için bütün yete-neklerini kullanarak halk› uyutmay› kabul-lenmifl durumdad›rlar. Nerdeyse bütün ka-nallar, milyonlar› ekranlara çivileyen, bir-birini izleyen Brezilya türü televizyon dizi-leri, sosyete ve magazin programlar›, man-ken defileleri, fliddet ve büyü-kurgu filim-leri, arabesk ve dinsel propaganda prog-ramlar›, ›rkç› floven tart›flma arenalar› veflovlarla doludur. Bütün haberler manipü-lasyondan geçirilerek veriliyor, yada hiçverilmiyor. fiiirde, romanda, filimde halkasunulan fley tamamen kendi gerçek yafla-m›ndan farkl› bir fleydir. Sanat eserleri hal-k›n, ac›lar ve zorluklar içinde kendisini ye-nilemesini, yeniden yaratmas›n› özendir-mek yerine, yarat›lan sahte modellerle ha-yallere dald›r›yorlar. Irak iflgali s›ras›nda,belki de ülke tarihinde ilk kez emperyalistsald›r› politikas›na korkusuzca onay verengenifl bir "ayd›n" grubunun ortaya ç›kmas›,durumu bütün vahametiyle ortaya koydu.Gerçek düflmanlar› gizleyen, dostlar› düfl-man gösteren bu gerici kültür hareketi gi-derek linççi bir toplum, insanl›k d›fl› birortaça¤ azg›nl›¤› yarat›yor. Anadolu'nunkardefl halklar›n› ç›karlar› ve varl›klar›birbirlerine z›t, birbirlerine düflman unsur-lar olarak gösterilip halk›n birlik ruhu vedostlu¤u paramparça edilirken, emperya-listler ve emperyalist tekeller "dost" ve"kardefl" gösteriliyorlar. Gerici sisteminbir parças› haline gelmifl ve köflebafllar›naoturtulmufl sahte "ayd›nlar", yaln›z halk›aldatmakla yetinmiyorlar, yaln›zca yafla-yan gerçek ayd›nlar› sindirme çabas›ylayetinmiyorlar, ayr›ca ülkenin ilerici tarih-sel miras›na ve büyük sanat dehalar›na dasald›r›yorlar, böylece devrimci kültür ha-reketimizin geçmiflini de yok etmek isti-yorlar. Geçen y›llardaki Y›lmaz Güney

karfl›t› kampanya böyleydi ve flimdi Or-ham Pamuk için yap›lan fley budur.

Kuflkusuz bu olumsuz manzaraya kar-fl›n, hala inad›na direnen, halk›n ve ülkeninyarar›na u¤rafl veren epey genifl bir demok-rat ayd›n kitlesi vard›r, onlara yeni yenigenç insanlar kat›l›yor ve hareket büyüyor.Bunlar kendi etkinliklerini ortaya koymakiçin yol, yöntem ve kanallar ar›yorlar. Hal-k›n hayat›n›, isteklerini, sorunlar›n› ve ac›-lar›n› konu edinen sanat eserleri üretmeyeçal›fl›yorlar. Ne var ki, oldukça da¤›n›k veedilgen durumdad›rlar, çünkü militan birbirlikten ve örgütlülükten yoksunlar. Onla-r›n bu da¤›n›kl›¤›, halk›n da da¤›n›k, mo-ralsiz ve ülke sorunlar› karfl›s›nda pasif kal-mas›na büyük ölçüde etki ediyor. Bu duru-ma son vermek bilinçli, sab›rl› ve kararl›bir mücadele gerektiriyor. Yani Y›lmaz'cakültür insan› modeline yak›fl›r bir u¤raflvermek ve o eksen üzerinde güçlü bir kül-tür hareketi gelifltirmek, yeni gerici kültürdalgas›n› karfl›lamak ve k›rmak için önem-lidir. O yüzden, "Y›lmaz Güney Olay›"n›kültür-sanat insanlar›m›z›n tekrar tekrardikkatine sunmaya de¤er buluyoruz. Ülke-mizin kültür ve sanat insanlar› gerici kültürcephesinden daha güçlü üretici/yarat›c›l›k,militanca istikrarl› hareket birli¤i yarata-mazlarsa, karfl›-devrimci sald›r› dalgas›n›k›ramay›z.

Kültür hareketimizin yeniden yekindi¤iflu dönemde Y›lmaz Güney örne¤inin e¤iti-ci özelliklerine dikkati çekmek isabetli ola-cakt›r.

YILMAZ GÜNEY OLAYIY›lmaz Güney sürgünde öldü, hem de

üç y›l zarf›nda. Sürgün'de veya sürgün yo-lar›nda yaflam›n› yitiren tek kültür insan›-

7 5

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 66: Sınıf Teorisi - Sayı 11

m›z Y›lmaz de¤il. Naz›m Hikmet, Sabahat-tin Ali, Fakir Baykurt, Abuzer Karakoç,Ahmet Kaya ve daha pek ço¤u.. Hala yüz-lercesi de "sürgün" durumundad›r. Fakathalk›ndan zorla uzaklaflt›r›lm›fl sürgün sa-nat ve kültür insanlar›n›n görevlerini Y›l-maz'dan daha iyi özetleyen olmad›. Yurtd›fl›na ç›k›fl›ndan bir y›l sonra yapt›¤› birkonuflmada flöyle demiflti:

"Benim için sürgün, ülkemin tafl›na top -ra¤›na, havas›na suyuna, a¤ac›na kufluna,insan›na afl›na özlem demektir...

Benim için sürgün, ülkeme yeniden dö -nebilmek için, kararl› bir mücadele de -m e k t i r . . .

Benim için sürgün, dünyan›n çeflitlihalklar›yla iliflki kurmak demektir.

Benim için sürgün, bir anlamda sansür -süz film yapabilmek ve özgürce düflünebil -mek demektir...

Benim için sürgün, sürgün demek de¤il -dir!.."

Bunlar kürsülerde yank›y›p, orada kalankuru ajitasyon de¤il, her de¤iflik kofluldadevrimci görevler belirleyip üstlenme bi-linci ve yaflay›fl tarz›n›n bir özetidir. Yoksulköylü ve yar› proleter yaflam›n hayallereimkan vermeyen ac›mas›z gerçekli¤indensuyunu alan her devrimci sanatç› afla¤› yu-kar› böyle davran›r. Emekçi yaflam›n kat›zorluklar›n›n belirledi¤i bu öz, devrimci bi-linçle donand›kça kendisini daha da kavga-n›n öngörülerine uyar özellikte tan›mla-maktad›r. fiöyle diyor:

"Bir sanatç› olarak Y›lmaz Güney diyebilinirim. As›l ad›m Y›lmaz Pütün’dür.Ad›m, zorluklar karfl›s›nda e¤ilmez, umut -suzlu¤a kap›lmaz, y›lg›nl›¤a düflmez ve bafle¤mez anlam›na gelir. Soyad›m Pütün ise,bir da¤ meyvesinin k›r›lmaz çekirde¤i de -

mektir."

Y›lmaz, asl›nda her devrimcinin tafl›ma-s› gereken niteli¤i özetlerken, gerçektenkendisi de aynen böyle yafl›yordu.

Y›lmaz, Siverekli Zaza bir baba ile Kürtbir annenin o¤ludur. Bu aile, kan davas› ne-deniyle Siverek'ten göç ederek Adana'ya 27kilometre uzakl›kta bulunan Yenice Köyü-’ne yerleflir. Yoksul, topraks›z ve ayn› za-manda kan davas› nedeniyle endifle içindebir ailedir. Y›lmaz 1 Nisan 1937'de buköyde do¤du. Do¤du¤u ev, üç defa ifllevde¤ifltiren bir ›rgat evidir; önce ah›r, sonraokul, daha sonra da Pütün’lerin evi olur.Leyla ile birlikte iki kardefller. Baba Ha-mit Pütün, Y›lmaz Kayseri hapishanesin-de tutsak iken 1976'da ölür. Anne Güllü,okuma yazma bilmez dindar bir Kürt kad›-n›d›r; 9 Ocak 1996'da ‹zmir'in Hatay sem-tinde k›z› Leyla'n›n yan›nda yaflama vedaetti¤inde tam 103 yafl›ndayd› ve hala o¤luY›lmaz'›n öldü¤ünden habersizdi. Y›lmaz,biri yine sinema sanatç›s› ve ayn› zaman-da 1960 Türkiye Güzeli Nebahat Çehre ol-mak üzere üç evlilik yapt›. Sürgünde bir-likte oldu¤u son efli Jale Fatma (Fatofl Gü-ney)'dan Güney adl› bir k›z› ve Y›lmazadl› bir de o¤lu var. Önceki evlili¤indende Elif adl› bir k›z› var. "Umut" filmini,Fatofl'la evlendikten sonra baba Hamit Pü-tün'ün Oymakl› Köyü’nde çekimi yap›lanhayat›n› hikaye ediyordu asl›nda.

Y›lmaz dokuz yafl›nda ailenin hayatkavgas›na ortak oldu¤unda karfl›s›nda ikibüyük bela bulunuyordu; kan davas› veyoksulluk.. Bu yüzden ölümü kan›ksayanve her an tetikte duran bir insan olarak bü-yüdü. Daha o y›llarda bütün "›rgatl›k" mes-leklerini birer birer yaflad›. Dana gütmek,suculuk, çapa çekiminde atç›l›k, pamuktoplama, ba¤ bekçili¤i, simitçilik, gazoz sa-

7 6

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 67: Sınıf Teorisi - Sayı 11

t›c›l›¤›, akl›n›za ne gelirse..

Bir kolonya dükkan›nda çal›fl›rken, köy-lüsü, flair Yakup'tan Naz›m Hikmet'in fliir-lerini dinlemiflti. Ruhuna sanat büyüsününiksirinin düflmesinde bunun büyük etkisioldu¤u anlafl›l›yor. 1953'te, sonra-dan ünlü Sürü filminde rol alacakolan Melike Demira¤'›n baba-s›n›n film flirketinde purflan-taj memurlu¤una bafllad›-¤›nda henüz 16 yafl›nday-d›. Böylece sonradan dün-ya çap›nda ün salaca¤›sanat alan›na ilk ad›m›n›atm›fl oluyordu. "AndFilm", "Kemal Film","Dar Film" flirketlerindeçal›fl›rken ufkunun dahada genifllemesini sa¤la-yan ülkenin de¤ifl›k yerle-rini gezme ve tan›ma ola-na¤› buldu. Ayn› dönemdebas›n alan›na da ad›m att›, ar-kadafllar›yla birlikte "Püret" ve"Doruk" adl› iki sanat dergisi ç›-kard›lar. 17 yafl›ndayken kitapl›¤›n-da tam 400 kitap vard›. 1955'te "On Üç"adl› bir dergide yay›mlanan "Üç Bilinmi-yenli Eflitsizlik Sistemleri" adl› öyküsü ileilk "rejim suçu" da ifllemifl oldu. Lise'densonra Ankara Hukuk Fakültesi'ne girdi, fa-kat vazgeçti ve tekrar Adana'daki iflinedöndü. Sonra ‹stanbul ‹ktisat Fakültesi'negirdi.

Art›k ‹stanbul'dayd›. Pek çok yönüyleÇukurova'ya benzeyen, pek çok yönüyle dehiç benzemeyen, insan manzaralar› ve çe-liflkileri ile farkl›l›klar› da çok ‹stanbul'da...Az ötesinde baflka dünyalar›n uzand›¤›, ül-kenin yaflam koflullar›ndan soyut, eli-aya¤›düzgün artist ve aktiristlerin sükseyle do-

laflt›¤› "Yeflilçam"da... Yine "menderesçi","milliyetçi-vatanperver" film flirketinde ça-l›flmaktad›r. Fakat 1955'te yazd›¤› öykü-sünde "komünizm propagandas› yapmak-

tan" hüküm giyince, hemen iflin-den at›ld›. ‹ki saat sonra bafl-

ka bir ifl buldu, hem de ül-kenin en önemli sinema

y ö n e t m e n l e r i n d e nAt›f Y›lmaz'›n "se-naryo yard›mc›s›"olarak! Bu ilkiflinde, ülkeninbüyük roman us-tas›, ayn› zaman-da hemflehrisiYaflar Kemal demoral destek ola-rak 500 lira ver-miflti. ‹lk senaryo-

sunu da yine bu ikiseçkin sanat usta-

s›yla birlikte yazd›ve bafl rol oyuncusu

olarak oynad›. "Alage-yik"le bafllayan ve "Bu Va-

tan›n Çocuklar›" ile birden Ye-flilçam'›n nadide bahçelerini dalgaland›ranbu da¤ rüzgar›, hemen tüm dikkatleri üstü-ne çekti. Tabii en çok ta düzenbazlar›n dik-katini!.. Necati Cumal›’n›n "Tütün zaman›"roman›ndan yine ayn› adla uyarlanan üçün-cü filmi tamamlanmak üzereyken, öykü-sünden dolay› ald›¤› mahkümiyet kesinlefl-ti ve film setinde kollar›na kelepçe vurula-rak Nevflehir hapishanesine götürüldü. Y›l1961, yani 27 May›s "Milli Egemenlik veAnayasa ‹nkilab›" y›llar›.

Nevflehir hapishanesinde 1,5 y›ll›k ce-zas›n› yatarken, sinemaya haz›rl›kl› veplanl› olarak dönmeye kararl›yd›. Hapisha-

7 7

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Y ı l -maz dokuz ya-

şında ailenin hayatk avgasına ortak oldu-ğunda karşısında iki büyük

bela bulunuyordu; kan dav a s ıve yoksulluk.. Bu yüzden ölü-mü kanıksayan ve her an tetik-te duran bir insan olarak büyü-dü. Daha o yıllarda bütün "ırg a t-lık" mesleklerini birer birer ya-şadı. Dana gütmek, suculuk, ça-pa çekiminde atçılık, pamuktoplama, bağ bekçiliği, simit-çilik, gazoz satıcılığı, aklı-

nıza ne gelirse..

Page 68: Sınıf Teorisi - Sayı 11

nede ayr›ca, 1972'de Orhan Kemal romanödülü alacak olan "Boynu Bükük Öldüler"roman›n› da yazd›. Alt› ayl›k sürgün cezas›için Konya'ya verdiler. Anti-komünist, tu-tucu bir ilde "komünist" damgas› yemifl bi-rine ne yak›nl›k gösterilebilir, ne de ifl veri-lebilirdi. Ama birkaç kabaday› onu yanlar›-na al›p 6 ay boyunca bar›nma ve bak›m›n›üstlendiler. Tabii bu kabaday›lar, 28 Aral›k1968'de Kad›köy'de kan ak›tan, bir neviBat› ihracat› uyuflturucu mafya kabaday›s›,Amerikal› gangaster Ralp Gary çizgisindebiçimlenen ve günümüzde her türlü i¤rençifllere bulaflan "Babalar"dan de¤illerdi,mert, namuslu, cesur, kallefllik ve tetikçili-¤i flerefsizlik sayan bile¤ine sa¤lam Anado-lu çocuklar›. Y›lmaz onlarla tan›fl›p dost ol-du ve çok deste¤ini gördü. Ayn› zamandabu f›rsat› sinema gözüyle de¤erlendirmeyide unutmad›. Zaten aflina oldu¤u kabaday›yaflam› ve jargonu hakk›ndaki gözleminizenginlefltirdi ve O'na popülarite kazand›-ran hapishane ç›k›fl›nda yapt›¤› "‹kisi deCesurdu" adl› ilk filminin de konusu oldu-lar.

Cezaevinden ç›kt›ktan sonra Y›lmaz'akimse ifl ve rol vermek istemiyordu. Bu k›s-kac› aflmak için, kapkaçç› firmalarla çal›fl-may› denedi ve baflard› da. 1964'te 10 film,1965'te ülkede yap›lan 280 küsür filmin21'ini, 1966'da 13 film, 1964'te 14 film çe-virdi. Bu filmlerin yaklafl›k yar›s›n›n senar-yosunu ya tek bafl›na yada birlikte yazd›,baz›lar›nda ise yönetmenlik de yapt›. At›fY›lmaz'›n yan›nda bafllayan "komple sanat-ç›" niteli¤ini bu süreçte iyice pekifltirdi."Çirkin Kral" filmiyle yeni bir popüler isimkazand›¤›nda art›k ünlüydü ve kendi film-lerini yapabilirdi.

1968'de büyük ço¤unlu¤u destans›, sos-yal içerikli olan 9 film yapt›. Bunlardan

"Seyit Han", benzerlerinden farkl› zenginimaj ve görüntü ustal›¤›n›n yan›s›ra, Y›l-maz'›n sinema çizgisinde eski tarz ‹talyanwestern film uslubuyla yeni, nitelikli sine-ma çizgisi aras›nda bir geçifli de ifade et-mektedir.

Seyit Han filminden sonra askere al›nd›.Askerlik süresi içinde sanat ve politika üze-rine, özellikle marksist teori üzerine araflt›r-malar yapt›, çok say›da kitap okudu. Ayr›-ca bu süreyi senaryo ve öykü yazma vefilm çekimi için de f›rsat buldukça de¤er-lendirdi. Örne¤in "Aç Kurtlar" ve "Bir Çir-kin Adam"› bu sürede çevirdi. Bu dönem-deki 8 filminden 4'ünün senaryosunu, ikisi-nin de yönetmenli¤ini yapt›. Ama askerlikdönemi birikimi as›l "Umut"ta ortaya ç›ka-cakt›. Askerlik dönüflü bunu de¤erlendirdive pek çok ödül alan Umut'u gerçeklefltirdi.

Y›lmaz Umut'tan sonra Ac›, A¤›t, Babagibi ünlü filmlerini yapabilmek için bu dö-nemde de bir dizi vurdulu-k›rd›l› filmleryapt›. Fakat sistemli olarak sosyal gerçek-çili¤e ve sanat› devrim mücadelesinin hiz-metine sunmaya yönelen Y›lmaz, yenidenhapishaneye t›k›ld›. 12 Mart faflist cuntas›,May›s 1972'de on binlerce ayd›n gibi O'nuda gözalt›na ald› ve bir hafta sonra serbestb›rakt›. Fakat 16 Mart 1972'de "teröristlereyard›m yapt›¤›" iddias›yla yeniden tutuk-land› ve 9 y›l a¤›r hapis cezas›na çarpt›r›l-d›. Gerçekten de cuntan›n "Balyoz Hareka-t›" s›ras›nda Mahir Çayan ve arkadafllar›n›evinde saklayarak kurtarm›flt›. Hapishane-deyken öykü, roman ve senaryo yazmayadevam etti. 20 May›s 1974'te ç›kan afla öz-gürlü¤üne kavuflunca, 26 ayl›k tutsakl›¤›boyunca tasarlad›¤› planlar› bir bir uygula-maya giriflti. ‹lkin "Zavall›lar" ve "Arka-dafl" filmlerini ard› ard›na yapt›ktan sonraEndifle'nin haz›rl›klar›na geçti. Endifle'nin

7 8

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 69: Sınıf Teorisi - Sayı 11

çekimini Adana'n›n Ceyhan ilçesinde biz-zat pamuk iflçilerinin içinde ve onlar›n daoyuncu olarak rol ald›¤› Egenler Çiftli-¤i'nde bafllad›. Bu kez karfl›-devrimcilerindaha ac›mas›z ve do¤rudan provokatif mü-dahaleleriyle karfl›laflt›. Devletin hakimiprovokasyonda bizzat rol alm›flt›. 13 Eylül1974'te, yani hapishaneden ç›t›ktan sadece3 ay sonra çekimin yap›ld›¤› Yumurtal›k il-çesinin bir sahil gazinosunda sanatç›laryorgunluk giderirken, oraya olay ç›kartmaküzere gelen ve zil zurna içerek küfür savu-ran, tutuklama tehdidinde bulunan ve ço-cuklar›n›n yan›nda y›lmaza fiili sald›r›yakalk›flan Sefa Mutlu ç›kan kavgada silahlaöldürüldü. Y›lmaz'a 19 y›l ceza verilerekyeniden hapishaneye konuldu. Olay› üstle-nen ye¤eni Abdullah Pütün ise "adaleti ya-n›ltmaktan" 2 y›l cezaya çarpt›r›ld›, fakathapishaneden ç›kar ç›kmaz da faflistler ta-raf›ndan öldürdü.

Y›lmaz Adana, Ankara, Kayseri, ‹zmit,Bursa, Toptafl›, Bayrampafla, sonra ‹mranl›Yar›-aç›k, oradan ‹sparta Yar›-aç›k hapis-hanesi derken tam 15 hapishaneyi dolaflt›r-d›lar. Hapishanelerden, "isyan" yapmaktandolay› sürülüyordu. Gerçekten de hapisha-nelerdeki bütün direnifllere kat›lmaktan hiçbir zaman çekinmedi. Böylesine hareketlive gerilimli ortamda O, durmadan okuyor,yaz›yor, dergi ç›kar›yor, senaryolar yaz›-yor, içerden film çekimlerini yönlendiriyorve sinema dünyas›nda flok etkisi yapan Sü-rü gibi filmler yap›yordu.

12 EYLÜL CUNTASI S‹NS‹PLANLARINI ALT ÜST

ED‹YORHapishanede O'nu bir biçimde yok et-

mek istiyorlard›. 12 Eylül faflist cuntas› ül-

kenin yönetimine el koyduktan bir süresonra 350 jandarmayla bulundu¤u ‹mranl›Yar›-aç›k hapishanesi bas›ld›, bütün kitap-lar›na elkonuldu ve O'nu faflistlerin yo¤un-lukta bulundu¤u Toptafl› hapishanesinekoydular. Baz› hapishane yöneticileri, üst-ten gelme kötü senaryoyu farkettikleri içinO'nu kabul etmek istemediler, bir süre has-tahanede tuttuktan sonra Isparta Yar›-aç›khapishanesine koymak zorunda kald›lar.Fakat bu geçici bir durumdu, ilk f›rsatta ka-pal› bir hapishaneye koymak ve dünyaylabütün iliflkilerini kesmek için senaryolarhaz›rl›yorlard›. Cuntan›n emriyle hakk›ndayeni iddianameler haz›rlan›yor, politik ya-z›lar›ndan ve fimlerinden dolay› yüzlercey›la varan "bölücülük", "düzeni y›kmaamac›yla örgüt kurmak", "komünizm pro-pagandas›" ve daha y›¤›nla suçlamaylamahküm etmek istiyorlard›. Halbuki zatenaz kalm›fl “cezas›n›” tamamlay›p hapisha-neden ç›kmak ve ülkesinde yeni eserler ya-ratmak, haz›rlad›¤› yeni projeleri uygula-maya koymak, d›flardan yönetti¤i film ça-l›flmalar›n›n bizzat bafl›na geçerek tamam-lamak istiyordu. Çünkü tam da halk›n yü-rekli sanatç›lara ihtiyaç duydu¤u bir dö-nemden geçiliyordu. Bu yüzden yoldafllar›-n›n uyar› ve firar tekliflerini sürekli red edi-yordu. Nevar ki cunta O'nun için son dere-ce sinsi bir haz›rl›k yapmaktayd›. Avukat-lar›ndan yeni davalar aç›laca¤›n› ö¤renincedurumun ciddiyetini hemen fark etti ve fi-rar etmeye karar verdi. Yoldafllar›na "bu ifliben kendim yapar›m, siz kendi iflinize ba-k›n" dedikten k›sa bir süre sonra, 9 Ekim1981'de firar etti. Kurban Bayram›'ndaMufl'ta bulunan annesini "ziyaret" gerekçe-siyle yasal izin hakk›n› kullanarak ç›kt›.Kendisine ait otomobiliyle Antalya'n›n Kaflilçesine, oradan da tekneyle 4 mil uzakl›k-taki Yunan adas› Meis'e geçti. Atina'da,

7 9

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 70: Sınıf Teorisi - Sayı 11

"Yunanistan makamlar›ndan iltica talebinin olmad›¤›-n›" belirtti ve ‹sviçre'nin Zürih kentine gitti. Buradahemen Yol filmini 35. Uluslararas› Cannes Film Fes-tivali'ne yetifltirmek için çal›flmaya giriflti. Yorucu vearal›ks›z bir çal›flmayla bunu baflard›.

1982'de Cannes Festivali, tarihinde görülmemifl ikiflokla çalkaland›: Biri, Yunan sanatç› Costa-Gavras'›n"Missing" (Kay›p) filmiyle Alt›n Palmiye'yi paylaflanYol filminin ola¤anüstü etkisi, di¤eri ise, firar›ndanberi alt› ay geçmesine karfl›n hala izine rastlanmayanY›lmaz Güney'in birden Cannes'te ortaya ç›kmas› ol-du!..

Bütün bas›n yay›n kurulufllar› Y›lmaz Güney'denve Cannes'de bomba etkisi yapan Yol filminden sözediyorlard›.

Cunta hemen harekete geçti ve O'nun iadesi içindiplomatik bask› yapmaya bafllad›. Tam bir diploma-tik kriz baflgöstermiflti. Frans›z hükümeti "s›n›r d›fl›"karar›n› bildiriyor, ‹ngiliz hükümeti "Firar bir kaatiliülkesine sokmayaca¤›n›" aç›kl›yor, baz› ülkeler iseO'nu konuk etmekten onur duyacaklar›n› ç›tlat›yorlar-d›. Öte yanda Yol filminin yaratt›¤› heyecanla filmüzerinde görüflmek, konuflmak ve randevu almak içinbirbirini çi¤neyen gazeteciler, ilgililer ve merakl›lar...Sonunda Frans›z hükümeti, s›n›r d›fl› karar›n› geri al›p"Y›lmaz Güney gibi bir insan› ülkesine kabul etmek-ten onur duyaca¤›n›" aç›klad› ve gerilimin bu yan›flimdilik dinmifl oldu.

Y›lmaz, çok sevdi¤i ülkesinden ayr›lmak zorundakald›¤› için derin bir üzüntü içindedir. Geride faflistcuntan›n zulmü alt›nda inleyen halk› için yüre¤i bur-kuluyor, sürekli onlar için neler yapabilece¤ini düflü-nüyordu. Yüre¤i hücrede, hapishane avlusunda, sor-gularda, iflkencelerde, açl›k grevlerinde, mahkeme sa-lonlar›nda, da¤da, sokakta, fabrikada, tarlada kalm›fl-t›... Duvar filminde halk›na karfl› sanatç› sorumlulu¤u-nu yerine getirirken, bir yandan da cunta karfl›t› yürü-yüfllere, toplant›lara kat›l›yor, yürütülen kampanyalar-da görevler al›yordu.

Ocak 1983'te TC. vatandafll›¤›ndan ç›kart›ld› ve160 film kopyas› da yok edildi. Bu arada dünya sine-

8 0

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Yılmaz, Um u t ' t a nsonra Acı, Ağıt, Baba

gibi ünlü filmlerini ya-pabilmek için bu dö-

nemde de bir dizi vur-dulu-kırdılı filmler yap-

tı. Fakat sistemli ola-rak sosyal gerçekçiliğe

ve sanatı devrim mü-cadelesinin hizmetinesunmaya yönelen Yıl-

maz, yeniden hapis-h a n e ye tıkıldı. 12 Mart

faşist cuntası, Mayıs1972'de on binlerce

aydın gibi O'nu da gö-zaltına aldı ve bir haf-

ta sonra serbest bırak-tı. Fakat 16 Mart

1972'de "teröristlereyardım yaptığı" iddi-

asıyla yeniden tutuk-landı ve 9 yıl ağır ha-pis cezasına çarptırıl-

dı. Gerçekten de cunta-nın "Balyoz Harekatı"

sırasında Mahir Çayanve arkadaşlarını evin-de saklayarak kurt a r-

m ı ş t ı .H a p i s h a n e d e y ken öy-

kü, roman ve senaryoyazmaya devam etti

Page 71: Sınıf Teorisi - Sayı 11

ma sanatç›lar›yla görüflüyor, yeni film pro-jeleri üzerinde planlar yap›yordu. Fakat ta-lih düzgün gitmedi. Hapishanede bafllayanmide a¤r›s› dayan›lmaz bir hal ald›. ParisUluslararas› Üniversite Hastanesi'nde ame-liyat›n› yapan ünlü Frans›z operatörü efliFatofl'a, O'nun kansere yakaland›¤›n› ve an-cak bir y›l daha yaflayabilece¤ini söyledi-¤inde herkes flok olmufltu. Ama O, "biz de-mir parmakl›klar› delip ç›karak hayatauzand›k, bunu da yeneriz ci¤erim" diyerekçevresine moral vermekten geri durmad› vesahiden bunu da yenece¤ine inan›yordu.

Fakat 21 Nisan 1984'te Paris BastilleMeydan›'ndan bafllamak üzere Strasburgakadar devam eden 20 günlük Uzun Yürü-yüfl, O'nun son eylemi oldu. Hapishaneler-deki ölüm orucunu desteklemek için yol-dafllar›yla kolkola ilk befl kilometresini yü-rüdü¤ünde ölümüne sadece dört ay kalm›fl-t›. 9 Eylül 1984'te tedavi gördü¤ü hastane-de, "Çok üflüyorum beni komünarlar›n bat-taniyesine sar›n" dedikten k›sa bir süre son-ra hayata veda etti. 13 Eylül'de naafl› ko-müncülerin battaniyesine sar›larak kendivasiyeti üzerine Paris Komün Mezarl›¤›'na,yani Pere Lachaise mezarl›¤›na gömüldüve flimdi orada yat›yor.

1987'den bafllamak üzere "Y›lmaz Gü-ney'e Özgürlük" ve "An›t Kampanyas›" so-nucunda "ölümsüzlük" anlam›na gelen an›tmezar› yap›ld›. 1871'de katledilen Frans›zkomünarlar›n›n toplu olarak gömüldü¤üalan, Y›lmaz'›n an›t mezar›n›n az ilerisinde.Buran›n az yukar›s›nda 95'nci paftada En-ternasyonal Marfl›'n›n flairi Eugen Pottiergösteriflsiz, zor farkedilir mezar›nda O'nakomfluluk ediyor.

ZORLUKLARLA KUfiATI-

LMIfi

"‹NSAN‹ ÖZ"ÜN DEVR‹M-C‹

YARATICILI⁄IBugünkü dünya, insani özün bütün de-

vinimlerinde oldu¤u gibi, sanatsal yarat›miçin de zorluklarla doludur. Bu zorluklar bi-zimki gibi ülkelerde büsbütün a¤›rlafl›r vedolays›z bir biçim al›r. Böyle koflullarda in-sani özün ancak çok dinamik ve dövüflkenbiçimleri ileri at›l›p yaflayabiliyor ve büyüksanat eserleri yaratabiliyorlar. Kuflkusuzülkenin zorluklarla dolu flartlar› bütün sa-natç›lar için geçerlidir. Fakat baz›lar› içindaha özgün, daha ac›mas›z, daha y›k›c› olu-yorlar. Pekçok sanatç›y› y›ld›ran, kendiniyenilemesini önleyen ve sonunda pes etti-ren bu koflullard›r. Fakat "y›k›c› koflullar"herkes için y›k›c› olamayabilirler, tersineyarat›c› kabiliyeti büsbütün körükleyen birrol da oynayabiliyorlar. Sa¤lam insaniözün çelikleflmesi, devrimcileflmesi diyebi-liriz buna... Yukar›daki k›sa otobiyografiközetlemde Y›lmaz'›n bu kategoriye girdi¤itart›flma götürmez. Y›lmaz her fleyden önceyoksul köylü, yar›-proleter bir aileden gelirve üstelik Zaza'd›r. Yoksul köylü, yar›-pro-leter koflullar›n, proleter koflullardan dahaa¤›r oldu¤u bilinir. Bu koflullar, bugünküarabesk kültürü yaratan koflullard›r. Sanat-ç›y› ideolojik, siyasi ve ekonomik olarakkuflatan bu koflullardan s›yr›l›p ç›kabilmekve devrimci eserler yaratabilmek her baba-yi¤idin harc› de¤il. Çünkü paran›z yok, sizidestekleyen kimse yok, geleneksel kültürve dinsel al›flkanl›klar›n bask›s› alt›ndas›-n›z, e¤itimsiz bir aileden geliyorsunuz vekendinizi e¤itme flans›n›z yok denecek ka-dar s›n›rl›d›r. Üstelik sanatsal eylemine ke-sinlikle hemen "komünist/y›k›c›/bölücü"

8 1

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 72: Sınıf Teorisi - Sayı 11

damgas› vurulaca¤› belli emekçi bir s›n›fave ezilen bir ulusa mensupsunuz. Tabii,kendi kimli¤inizi inkar etmezseniz, kendi-nize, kendi s›n›f›n›za, kendi etnik kökenini-ze, yani içinde yaflad›¤›n›z toplumsal ger-çe¤e yabanc›laflmaz ve verili koflullar›n in-sani özünü silip bir baflka insana, düzeninkendine uydurdu¤u bir insana dönüflme-miflseniz, dönüflmek istemiyorsan›z, bütünbunlar sizi kuflatacak ve yarat›c› kabiliyeti-nizi engelleyecektir.

Engellemifltir de... Bütün bunlar›n hepi-si Y›lmaz için fazlas›yla geçerlidir. Y›lmaz,henüz çok toy bir genç iken bunlarla karfl›-laflt›. Bu erken karfl›laflma biraz da kendiözgün kiflili¤iyle ilgilidir. Bu kiflilik, ru-hunda devrimci f›rt›nalar bar›nd›ran, yü-rekli, isyankar, direniflçi, istikrarl›-disiplin-li ve ayn› zamanda zeki kifliliktir. Y›lmaz'›nbu kiflili¤ini yaflam›n›n bütün evrelerindetesbit etmek mümkün. 15-16 yafllar›ndaYenice köyündeki yar›-proleter k›s›rdöngü-lü yaflama isyan (veda) ederken, Adana'n›nlümpenlefltirici ortam›na kendini kapt›rma-dan zorluklara karfl› direnifl içinde kendi ki-flili¤ini yeniden üretti ve her defas›nda bü-yük bir disiplinle yeniledi. 18 yafl›nda yaz-d›¤› ve kendisinin ilk mahkümiyetine ne-den olan "Üç Bilinmiyenli Eflitsizlik Sis-temleri" öyküsü, asl›nda yaflam›ndaki budönüm noktas›n› ifade eder. Sanatsal etkin-li¤in bu ilk mahsumane k›sac›k deneme-sinde sistemin gerici gerçekli¤inin ac›ma-s›zl›¤›yla karfl›laflan Y›lmaz, gerçekten ay-n› eserde sahip bulundu¤u, mücadeledekendisine büyük olanak ve esneklik sa¤la-yan sanatç› kiflili¤inin yarat›c› ve çok bo-yutlu özelli¤i ve sinemaya olan e¤ilimi ilede dikkati çeker. Film da¤›t›mc›l›¤› (pur-santajc›l›k) iflinde çal›flmas› belki tesadüf-tür, ama sanatsal etkinlik türü olarak sine-

may› seçmesi pek tesadüfe benzemiyor.Say›s›z dramatik Anadolu gerçe¤i kare ka-re, resim resim onun kafas›ndad›r. Yüre-¤inde ve kafas›nda büyük f›rt›nalar estirenbu görüntülerden memnun de¤il, elefltir-mek ve onlardan insanca bir hayat yarat-mak istemektedir. fiiir, roman ve öykülerlebunu tam ve istedi¤i gibi yapamayaca¤›n›düflünür. Ayr›ca pursantajc›l›k dönemindesineman›n toplumsal etkisini çok iyi kavra-d›¤› da bellidir. Söz ve yaz› sanki ona biraz"soyut" gelmektedir, o gerçek sesler, hare-ketler ve görüntülerle konuflmak ister. Butercihte Y›lmaz'›n son derece özgün ger-çekçi tutumunun da rolü var. Böylece fliirve edebiyat yetene¤ini sinema içinde yeni-den konumland›r›rken, koflullara baflkald›r-ma ve direniflte onlar› da en iyi biçimdekulland›¤›n› ve gelifltirdi¤ini gösteriyor.Yaz› yazma, dergi yay›mlama engelleriylekarfl›lafl›nca sinemaya yöneldi, sinemadankopar›l›p hapishaneye konulunca direnifliniromanlar, öyküler, senaryolar yazarak sür-dürdü. Tabii bu süreçte yeni yeni olanaklardenedi¤ini ve kulland›¤›n› da görüyoruz.Örne¤in içerden sinema yönetmenli¤i her-halde sanat tarihinin kaydedece¤i ilginç birdenemedir. Y›lmaz bunu yeterince baflara-mad›¤›n› düflünmektedir. Bize kal›rsa hiçtebaflar›s›z say›lmaz. Setten, kameradan,›fl›ktan, oyunculardan ve çekim mekanla-r›ndan uzak, ayr›nt›l› senaryo yaz›lar›yla,çok say›da ses band› ve foto¤raf görüntüle-riyle yönetmen, kameraman ve oyuncular›tasarlad›¤› havaya sokmas›yla en az›ndanSürü'de bunu da baflard›¤› söylenebilir. Yi-ne koflullar›n zorlamas› sonucu gelifltirdi¤ive adeta filmi yeniden yaratan montaj usta-l›¤› da kaydedilmeye de¤erdir. Montajdafilmi korkmadan kesip biçen ve sa¤l›¤a ka-vuflturan bir cerraha benzemektedir. Elinemakas› ald›¤› zaman hayat›n basit kopyac›-

82

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 73: Sınıf Teorisi - Sayı 11

l›¤›yla gerçekçi sanat eserinin fark›n›, orta-ya ç›kan sonuçtan görmek insana büyük birhaz ve heyecan verir.

Her halükârda bir sanatç›n›n en etkili si-lah› olan sanat silah›yla direniflin bir yolu-nu bulan ve silah›n› en iyi biçimde kullananY›lmaz, temasa geldi¤i her durumu sinemakonusu yapmaktaki yarat›c›l›¤› da ilginçtir.O, konu bulmakta s›k›nt› çekmez, yaflayantoplumun zengin, renkli, hareketli ak›fl›n›izlerken, birden elveriflli bir yerde ifle kar›-fl›r ve hayat›n ak›fl› içinde eserini yarat›r.Bu, onun geçmiflteki bir yaflam› de¤il flim-diki yaflam›, geçmiflteki düflmanlarla de¤ilflimdiki düflmanlarla dövüflmeyi önemsedi-¤ini, spekülatif, hayali, tasarlanm›fl gerçek-lerle de¤il yaflad›¤› gerçeklerle, "bizzatburnumuzun dibindeki" gerçeklerle ilgilen-me tercihinden geliyor. Kuflkusuz her sa-natç› azçok insanl›k tarihini, sanat tarihini,insanl›¤›n genel ideolojik, politik, ekono-mik yönelimlerini bilmelidir. Kendi ülkesi-nin tarihini, önemli olaylar›n›, sanat tarihi-ni, ideolojik, politik, ekonomik yönelimle-rini ise daha çok bilmelidir. Yerine göreonlar› sanat eserlerinde de kullanmal›d›r.Fakat bir sanatç›n›n as›l ilgisi tarihi olaylar-la de¤il, aktuel yaflamla, onun tan›kl›¤›,elefltirisi ve yeniden yarat›m›yla ilgili ol-mal›d›r. Esasen sanatç›n›n yarat›c›l¤›n› ger-çeklefltirece¤i sahne aktar›lan hayat (tarih)de¤il, toplumlar›n dolays›z hayat›, bizzatyaflad›¤›m›z hayatd›r. Y›lmaz bunu esasal›rken sanat›n toplumsal dönüflümdeki ro-lünü ne denli sa¤lam kavrad›¤›n› da göste-riyor. Kuflkusuz o "Kozano¤lu" gibi tarihihalk kahramanlar›n› da oynad›, ama kendiiradesiyle yapt›¤› daha sonraki eserlerindekendi tercihini özgürce uygulad› ve as›l ba-flar›s› da onlarda ortaya ç›kt›. Onun olayla-r› yaflad›¤›m›z olaylar, kahramanlar› da bil-

di¤imiz bugünkü insanlar. Geçmifli elefltir-mek çok fazla yürekli olmay› gerektirmez,ama yaflanan gerçekleri elefltirmek, yafla-yan düflmanlarla u¤raflmak, yaflayan emek-çileri, ezilenleri uyarmak hem zordur vehem de son derece tehlikelidir. Yani tamY›lmaz'a göre bir ifl, gerçek militan dev-rimci sanatç›ya göre bir ifl, sanat› devrim vehalk için kavrayanlara göre bir ifl!.. "‹kisiDe Cesurdu" filmini Konya'da sürgündey-ken, tutucu ortamda kendisine sahip ç›kaniki kabaday›n›n yaflam›ndan hareket ederekyapt›. "Soba, Pencere Cam› ve ‹ki Ekmek‹stiyoruz" roman›n›, Ankara Kapal› Ceza-evi'ndeyken yaflad›¤› ve içinde yerald›¤› birdireniflten hareketle yazd›. "Umut" filmin-de esin kayna¤› asl›nda kendi babas›d›r.Arkadafl, Duvar, Yol, Endifle ve daha birdizisi böyledir. O daima "en iyi bildi¤i fley-ler" üzerine sanat eserlerini yapt›. En iyibild¤i fleyler, Adana tar›m iflçilerinin yafla-m›d›r, Kürt köylüsünün yaflam›d›r, Türki-ye-Kuzey Kürdistan hapishanelerinin yafla-m›d›r, ülkenin devrimci siyas› kadrolar›n›n,ayd›n ve sanatç› insanlar›n›n, gençlerinin,kad›nlar›n›n yaflam›d›r.

Y›lmaz Güney'in zorluklara karfl› müca-delede uygulad›¤› taktikler de an›lmaya de-¤erdir. Her mücadeleye azçok bir haz›rl›k-la giriflir ve kesinlikle kuflatmaya boyun e¤-mez. "Komünist" bir "sab›kal›" olarak Nev-flehir hapishanesinden ç›k›nca kimse fil-minde ona ifl vermedi. Tahmin etti¤i bu du-ruma karfl›l›k cezaevi ve sürgündeyken ta-sarlad›¤› plan› yürürlü¤e soktu. Maddi vemanevi olarak sömürülme pahas›na kapt›kaçt›c› film flirketleriyle ifl yapmaya kararverdi. Bu filmlerle popülarite kazanmak is-tedi¤i için içeri¤ine çok fazla önem verme-di. Çünkü önemli olan kuflatmay› yarmak,as›l kendi filmlerini yapabilmenin koflulla-

8 3

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 74: Sınıf Teorisi - Sayı 11

r›n› yaratmakt›. Bu yüzden At›f Y›lmaz'labafllad›¤› filmlerin içeri¤inde bir gerilemegöze çarpar. Ço¤u ‹talyan Western veAmerikan Texsas film örneklerinin "Mar-mara Hasan" gibi yerli biçimleri veya "OnKorkusuz Adam", "Da¤lar›n O¤lu", "BinDefa Ölürüm" gibi tamamen yabanc› film-lerin yerli uyarlamas› olan filmlerde oyna-d›. Sonunda amac›na ulaflt› ve kendi sine-ma anlay›fl›n› uygulamaya koyuldu.

Fakat yine de bir problem vard›, istedi-¤i baflar›y› yakalayam›yordu. 12 Mart süre-cinde bunun ideolojik, politik yetersizli¤edayand›¤›n› farketti ve kendisini bu yöndee¤itmeye a¤›rl›k verdi. Burada onun sanat-ç› sorumlulu¤unun bir baflka önemli yönü-nü yakal›yoruz. Y›lmaz sürekli kendisiniyenileyen, kendi kendisiyle yar›flan, hereserinde kendisini yeniden yaratan bir in-sand›r. 1974'te hapishaneden ikinci kezç›kt›¤›nda hayli bilinçlenmiflti, fakat ger-çek proleter partiyle iliflkisi daha sonra ger-çekleflti. Bu sürecin ayn› zamanda Y›l-maz'›n sinema hayat›n›n doruk noktas› ol-mas› da raslant› de¤il. Devrimci sanatç›,proletaryan›n ideolojik ve politik eksenin-de etkinlik göstermeye bafllad›¤› zaman,karfl› konulmaz bir güç haline geliyor.Çünkü daha dolays›z evrensel bir nitelikkazan›yor ve gerçek anlamda bir dünya sa-natç›s› oluyor. Y›lmaz'›n, talihsiz ölümlekesintiye u¤rayan hayat›n›n gerçek çizgisive niteli¤i buydu. Ve onun yapmak istedi-¤i as›l sinema, genç sinemac›lar›m›za birvasiyet ve ayn› zamanda bir görev olarakkald›. Umuyoruz ki, sanatç›lar›m›z onuneserlerini dikatle inceleyecek ve ülke sine-mas›n›n bu doruk noktas›n› kald›¤› yerdendevam ettireceklerdir.

O'nun Nanterre Tiyatro Okulu'nda "Sa-nat Üzerine Gelifligüzel Düflünceler" ad›

alt›nda, gerçekten de "gelifligüzel" yapt›¤›konuflmay›, genç sinemac›lar›m›z için ak-tarmak istiyoruz:

"Sanat, Sinema, Oyunculuk ve Yönet-menlik Üzerine Gelifligüzel Düflünceler"diyece¤im konuflmalar›ma. Çünkü hiç birkonuda tam anlam›yla sistemleflmifl sonuç-lara varm›fl de¤ilim. Çünkü hayat ve onunçeflitli ürünleri, hiçbir teorik kal›p ve flema-n›n içine s›¤mayacak kadar genifl, hareket-li ve de¤iflkendir. Ancak genel olarak sa-nat, özel olarak sinemaya nas›l yaklaflt›-¤›m, oyuncu-yönetmen, yönetmen-çevre,çevre-oyuncu iliflkilerini nas›l ele ald›¤›m,yöntem anlay›fl›m tart›fl›labilir. Bugüne ka-dar yapt›klar›m, esas olarak kendi dene-yimlerime, kiflisel teorik-pratik tespitleri-me dayan›yor. Deneylerin ve bilgilerinbaflkalar›na aktar›m›, çal›flma ve kavray›flufkumuzu geniflletir. Bu anlamda, umar›mki, konuflmalar›m sizlere yararl› olur.

Sanat, bir çeflit yabanc›laflt›rma eylemi-dir. Kökünü hayattan, gücünü ve etkinli¤i-ni ise hayattan hesap sormaktan, meydanokumaktan al›r..

Bana göre sanat, insan›n, kendi d›fl›nda-ki nesnel ve öznel fleylerle, kavrayabildi¤ioranda baflkalar›nca yarat›lm›fl, duygular,düflünceler, tutkular ve de¤iflik iliflkiler bü-tünüyle aras›ndaki iliflkinin özel bir biçimi-dir. Ayr›ca sanat ve sanatç›l›k toplumsal ifl-bölümünün bir biçimidir. Bir doktor, birmühendis, bir iflçi gibi.

‹nsan, do¤ayla iliflkisinde, onu de¤ifltir-meye çal›flarak ifle bafllam›flt›r. ‹nsan›n do-¤aya egemen olma gizi burada sakl›d›r:

De¤ifltirmek için bilinçli müdahale. Sa-nat için de ayn› fleyi söyleyebiliriz. De¤iflti-rilmeden kullan›lan, yani insan eme¤ininkat›lmad›¤› hiçbir fley nas›l meta de¤ilse,hayattan aktar›lan ve fakat de¤ifltirilmeden

84

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 75: Sınıf Teorisi - Sayı 11

sunulan hiçbir "sanatsal" eylem de sanat vesanat eseri de¤ildir. Sanat, baflkalar›nca ya-flanm›fl, yarat›lm›fl duygular›n, tutkular›n,ac› ve sevinçlerin, bir baflkas›nca, yani sa-natç› arac›l›¤› ile yeniden yarat›larak, kendiöz gerçe¤inden ve kimli¤inden kopart›lmas›ve yeni bir kimli¤e, yeni bir gerçekli¤e ka-vuflturulmas›, yani yabanc›laflt›r›lmas› eyle-m i d i r .

Örne¤in do¤al yaflam içinde ya¤mur,rüzgar, toprak kaymas›, erime vb. etkenler-le biçim de¤ifltirmifl do¤a harikalar› vard›r.Heykele benzeyen kayalar, yataklar›n› de-¤ifltiren ve hayranl›k yaratan görünümlerçizen ›rmaklar, ça¤layanlar, y›llarca u¤ra-d›¤› de¤iflikliklerle çarp›c› özelliklere sahipa¤aç kökleri vard›r. Bunlar›n hiçbiri sanateseri de¤ildir...

Tesadüflerin yaratt›¤› sanat olamaz; sa-nat, bilinçli müdahalenin, yeniden yaratma-n›n, heyecan›n, tutkunun sonucu vard›r. Enetkin toplumsal ya da bireysel olaylar› ken-di gerçekli¤i ve kendi bütünlü¤ü içinde ak-tarmak da, onun sanat eseri olmas› için ye-terli de¤ildir. Belgesel çal›flma ile sanatsalçal›flma ayr› iki fleydir. Sanatç›ya, "sanatç›"s›fat›n› kazand›ran fley, onun bilinçli sanat-sal eylemi ve yaratt›¤› fleye katt›¤› büyüdür.Bir anlamda, hayat›n sihirini, gizini, haya-t›n içinde sakl› olup da herkesin göremedi-¤i fleyi yakalamadan ve onu yeni bir biçim-de yaratmadan sanatç› olunamaz. Çünküsanatç›l›k bir teknik sorun de¤ildir.

Sanatç›l›k bir tutku, delice heyecan, bi-linçli eylem, kararl› çal›flma ve toplumunresmi anlay›fl›na, ideolojik kal›plar›na, ge-leneksel tan›mlar›na meydan okuma iflidir.Her sanat›n ve her sanatç›n›n kendine özgüteknik ve çal›flma yöntemi, onun yarat›c›l›-¤›n›n sadece araçlar›d›rlar.

Sanatç› bir yarat›c›d›r ve ürünlerini ya-

rat›rken, bir yan›yla tükenir, bir yan›yla dakendini yeniden yarat›r. Kendini yenidenyaratmak, kendini aflmak, kendini boyut-land›rmak demektir. Kendisiyle, toplumlaözdeflleflen bir sanatç› kendisini yenidenyaratamaz, tükenir. Sanatç›, ayn› zamanda,toplumdaki çeflitli sorunlar›n, aray›fllar›n dasözcüsüdür. Bu anlamda cesaret ve kararl›-l›k, sanatç›n›n kiflili¤ini belirleyen bellibafll› ö¤elerden ikisidir.

Baz› sanatç›lar, kendilerini yeniden veyeniden yaratamazlar. Kendilerini belli s›-n›rlar içinde tekrarlarlar. Kendini aflama-yan sanatç›y› bekleyen tehlike esnafl›kt›r.

KEND‹N‹, ‹NSANI, TOPLU-MU VE B‹R BÜTÜN OLA-RAK DÜNYAYI TANIMANINVE DE⁄‹fiT‹RMEN‹N B‹RARACI OLARAK SANAT

Sanat›n ve sanatç›n›n kayna¤› yaflad›¤›-m›z hayatt›r. Ancak sanatç› yaln›zca kendiyaflam› ile yarat›c›l›¤›n› s›n›rlayamaz. O,hayat› gözlemeli, ona tan›kl›k etmelidir.Kitap, sinema, gezi, insan iliflkileri ile do-layl› bilgiler edinmelidir. Toplumsal, siya-sal hayat›n çalkant›lar›, ahlaki sars›nt›lar,umutsuzluk, hayal k›r›kl›¤›, özlem vb.onun için hammaddelerdir. Bu hammadde-lerin sanatsal bir de¤ere kavuflmas› için, sa-natsal eylemin ateflinden geçmesi, özüneuygun biçim bulmas› gerekir.

Sanatç›, kendi içindeki ve kendi d›fl›n-daki iliflkiler, duygular bütününü yenidenüreten insand›r dedik. ‹flte bu noktada, bi-linçli seçim, bilinçli eylem, siyasal-ideolo-jik do¤ruluk, sanatç›n›n hem kiflili¤ini be-lirler, hem de onun kiflili¤ine ve sanat›nadamgas›n› vurur. Sanatç›lar›n ilgi alanlar›

8 5

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 76: Sınıf Teorisi - Sayı 11

ile, onlar›n özel sosyal-siyasal konumlar›,yetiflme koflullar› aras›nda kopmaz bir ba¤vard›r. Bu anlamda, her bireysel eylem, ay-n› zamanda siyasal ve iedolojik bir tav›rd›r.Her sanatsal eylem de siyasal-ideolojik birtav›rd›r. Bu anlamda sanat, içeri¤i ne olur-sa olsun, siyasal bir eylem arac›d›r. Sanateserine niteli¤ini veren öz, yarat›c›s›n›n ta-fl›d›¤› ve eserine yans›tt›¤› dünya görüflü-dür. Burada, sanat›n siyasal ifllevini tart›fl-mayaca¤›m›z için, bu konuyu geçiyorum.

KEND‹N‹ TANIMANIN B‹RARACI OLARAK SANAT

Sanat genifl bir kavramd›r ve birçok sa-nat dal›n› kapsam›na al›r. Soruna genifl aç›-dan de¤il, sadece sinema sanat› aç›s›ndanyaklaflaca¤›m. Ve giderek konuflmalar›m›oyunculuk, oyuncu-yönetmen iliflkileriüzerinde yo¤unlaflt›raca¤›m. Oyunun veoyuncunun yararlanaca¤› kaynaklar vemalzemeler üzerinde duraca¤›m.

Sinema sanat›, ça¤›m›z›n en etkin ve engüçlü sanat›d›r... Kitlelerle iliflkisinin gücü,onun üzerinde sermaye ve devlet denetimiola¤anüstü boyutlara ulaflm›flt›r. Di¤er sa-nat dallar›yla k›yasland›¤›nda, özgürlü¤üen çok k›s›tlanan, sermayeye en çok ba¤›m-l› olan›d›r. Yine de, onunla çok etkili fleyleryap›labilir. Çünkü sermaye, kendisine ka-zanç sa¤layan her fleye kap›lar›n› açar. Biranlamda, sermayenin belirli kurallar› yok-tur. Onun tek kural›, daha çok kazanmakt›r.

Yönetmen, hem tek bafl›na yarat›c›, hemde, yarat›c›lar›n yöneticisidir. O, bir çeflitorkestra flefidir ayn› zamanda. Bu anlamdatasar›lar›n› en ince noktas›na kadar bilmek,yarat›c›lar›n› iyi tan›mak, onlarla kullana-ca¤› malzemeler aras›ndanki iliflkiyi ayr›n-t›lar›yla bilmek zorundad›r. Kendini tan›ma

ve derinlefltirme ifllemi, yönetmenin kendid›fl›ndakilerle iliflkilerinde önemli bir roloynar. Kendini tan›mayan yönetmen, çev-resini tan›makta da zorluk çeker. Kendinitan›mak, kendi yetene¤ini, s›n›rlar›n›, bilgi-lerini, deneyimlerini tan›mak demektir.Kendini tan›ma olgusunu oyuncu üzerindeaç›klamaya çal›fl›rsak, belki düflüncelerimve neyi anlatmak istedi¤im daha da aç›kl›kkazanacakt›r.

Bir oyuncu kendisini nas›l tan›mal› vekendi s›n›rlar›n› nas›l aflmal›d›r?

a) Oyuncunun fizi¤i, onun kaba biçi-midir.

Bir oyuncu, herfleyden önce fizi¤i ile s›-n›rl›d›r. Bu nedenle bir oyuncu, herfleydenönce fizi¤ini iyi tan›mal› ve fizi¤ine egemenolmal›, onu denetim alt›nda tutabilmelidir.Oyuncunun bedeni, yüzü, kollar› oyuncununsilahlar›d›r. Bu silahlar›, hem fiziki sa¤l›¤a,hem bilinçsel sa¤l›¤a kavuflturmal›d›r. Buanlamda, oyuncu genel olarak kendini e¤itir-ken, organ ve duyumlar›n› da e¤itmelidir.

Birkaç basit örnek verelim:

‹nsanlar, hangi iflte çal›fl›yorlarsa, beden-leri, durufllar›, tav›rlar›, bilinçleri esas olarako ifl taraf›ndan belirlenir. Sürekli ayn› ifli yap-mak, insan›n yüzünü de biçimler. Bir gardi-yan ile bir tezgahtar birbirlerinden farkl› bi-çimlere sahiptirler. Bir gangaster ile bir pa-paz, hiçbir fleyleri ile birbirlerine benzemez-ler. Özel bir ifl bölümünün bir unsuru olanoyuncu da, kendi ifli taraf›ndan biçimlenir. O,kendisini hem gardiyan, hem tezgahtar, hemgangaster, hem papaz olabilecek yumuflakl›kve seneklikte tutmal›d›r. Kendi fizi¤ini tan›-yan oyuncu, karfl›laflt›¤› rolleri canland›r›r-ken, ona yönetmeni rol gösterecektir. Ancakyönetmen ne denli baflar›l› olursa olsun, onayard›mc› olman›n temel koflulu, canland›ra-

86

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 77: Sınıf Teorisi - Sayı 11

ca¤› tipleri tan›mak, incelemek olacakt›r...

Tipi incelemek, onu belirleyen, di¤erle-rinden ay›ran ana noktalar› bulmak ve bu te-melde ayr›nt›lara inmek demektir. Durufl,oturufl, el ve kollar›n hareket biçimi, gözlerindurumu ve yüzün ald›¤› biçimler, konuflmaile di¤er organlar aras›ndaki iliflki, sesin vesessizli¤in kullan›l›fl› vb. bütün bunlar d›flgörünümlerdir. Ancak, oyunda bütünlük sa¤-lamak için, bu biçime can veren özü bulmakve yaflamak gerekir. Bir oyuncunun, oyunuaflabilmesi, ancak oyunu yaflama düzeyineyükseltmesi ile mümkündür. Yaflayabilmekzordur ve fakat baflar› için zorunludur. Oyu-nun süreklili¤ini sa¤lamak için oyuncu, özelhayat›n› silmeli ve rolünü hayat›nda yaflama-l›d›r. Oyuncunun fiziki davran›fllar›yla psi-kolojik konumu uyum içinde olmal›d›r.

b) Oyuncunun organlar›na egemen ol-mas› ve diledi¤i gibi kullanmas›.

Oyuncu, organlar›na egemen olmal›d›rki, onu de¤iflen durumlara göre yönlendire-bilsin. De¤iflik duygular› tan›madan, onlar›norganlara nas›l yans›d›¤›n› bilmeden, organ-lar›m›z› kullanamay›z. Örne¤in, korku, se-vinç, endifle, heyecan çeflitli dozlar› olan kav-ramlard›r. Ölüm korkusu ile polise yakalan-ma korkusu, ikisi de korkudur. Ama aralar›n-da farklar vard›r. Bu ikisi aras›ndaki fark› bil-mek, fizi¤imizi farkl› biçimde yönlendirme-yi emreder. Duygular› tan›mak, o ruh halinegirmeyi ve fizi¤imizi etkilemeyi kolaylaflt›-r›r. Tan›mad›¤›m›z duygular› teorik aray›fl-larla bulmaya çal›fl›r›z. Teorik aray›fl, bilim-sel araflt›rmay› gerekli k›lar.

Hayat›nda hiç genelev kad›n› görmemiflbir kad›n oyuncu, hayat›nda hiç psikopatgörmemifl bir erkek oyuncu, bu tipleri nas›loynar? ‹flte burada yönetmen devreye girerve duygular›, davran›fllar›, somut davran›fl-

larla almas›n›n yolunu bulur. Ki, o gerçekli-¤i tan›yorsa.

Bir yarat›c› olarak yönetmen:

Her fleyin bir biçimi oldu¤u gibi, duygu-lar›n, heyecanlar›n da insan bedenine, organ-lar›na yans›y›fl›n›n biçimleri vard›r. Yönet-men, hayata tan›kl›¤› sürecinde, de¤iflik ac›-lar, sevinçler, kayg›lar, korkular görmüflse,gördü¤ü de¤iflik duygular›n yüze, ele, bede-ne nas›l yans›d›¤›n› ve biçimlendi¤ini kavra-m›flsa, günün birinde bu duygular› yenidenüretebilir ve biçimlenmelerini sa¤lar. Oyun-cunun en önemli bölgesi yüzüdür ve özellik-le gözleriyle a¤z›d›r. Duygular› ifadede ikitemel araç... A¤›z ile göz aras›nda mant›kl›bir iliflki vard›r.

Yönetmen oyuncu ile iliflkisinde, oyuncu-nun niteli¤i, yetene¤i, deneyimi, önemli birrol oynar. E¤er oyuncu, profesyonel bir oyun-cu ise, yönetmenin onunla iliflkileri, profes-yonel olmayan, ya da deneyimli olmayanoyuncu iliflkilerinden farkl›d›r. Yönetmeninoyuncusundan baflar›l› bir sonuç alabilmesiiçin, onu çok iyi ayr›nt›lar›yla tan›mas› gere-kir. Oyuncusunu derinli¤ine tan›mayan biryönetmen, ondan iyi sonuçlar alamaz. Oyun-cuyu tan›ma, onun zay›f, aksayan yanlar›n› datan›makt›r. Oyuncuyu iyi tan›mak, onu nas›lyönetece¤ini bilmesine yard›m eder.

Yönetmen oyuncusunu yönlendirirken,ikili bir yol izlemelidir.

Birincisi, onu sürekli rolüne yatk›n bir at-mosfer içinde tutmal›. ‹kincisi, sette ayr›nt›l›yönetim.

E¤er yönetmen, oyuncusunu, hayat›n ger-çekli¤inden koparmazsa, onu, rolüne yarafl›rhale sokmazsa, baflar›l› sonuç alamaz. Oyun-cu kendi hayat›n›, kiflili¤ini unutmal›, rolü-nün kiflili¤ini yaflamal›d›r.

8 7

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 78: Sınıf Teorisi - Sayı 11

Burada belirleyici rol yönetmene, onunoluflturaca¤› iliflkilere, yarataca¤› atmosferedüfler. Bu anlamda otoritesi olmayan, bürok-rat karakterli, kiflili¤i silik bir yönetmen buiflleri baflaramaz. Gerçek bir yönetmen, oto-riter, güçlü ve deli olmal›d›r... O bir ç›lg›nd›r,o bir tutku simgesidir, o bir güven ve inançanahtar›d›r. O, kendine sonsuz bir güven du-yan ve gerekti¤inde, hayat›n, oyuncular›n,yeni iliflkilerin getirdi¤i geliflmeleri hesabakatarak, her fleyi yeniden ele alabilen ve bi-çimleyen biri olmal›d›r. Yönetmen bir yara-t›c› olarak, eserinin tanr›s›d›r.

***

YILMAZ'IN ÜLKEN‹NKÜLTÜR VE SANAT HAYATI-NA KATTI⁄I ZENG‹NL‹KMEDYA DEVLER‹N‹N KÜÇÜKKUfiLARINI AfiA⁄ILIK KOMP-LEKS‹NE DÜfiÜRÜYOR!

Y›lmaz Güney 1958'den öldü¤ü 9 Eylül1984’e kadar 26 y›lda 111 film yapt›. Bun-lar›n ço¤unun senaryosunu yazd› ve baz›la-r›n›n da rejisörlü¤ünü yapt›. Filmleri ulusalve uluslararas› 32 ödül ald›. Bunlar›n baz›-lar›, örne¤in Alt›n Palmiye, Alt›n Leopar,Alt›n Portakal, Alt›n Koza gibi ödüllerdirve sinema dal›nda eriflilmesi kolay olma-yan büyük bir baflar›y› ifade ediyorlar. Üs-telik bu 26 y›l›n en verimli dönemine rasla-yan 12 y›l› hapishanelerde geçti Y›lmaz'›n.Ayn› süre içinde yaz›n alan›nda da önemlibaflar›lara imza att›. O¤luma Hikayeler,Salpa, San›k, Hücrem adl› öykü kitaplar›,"Soba, Pencere ve ‹ki Ekmek ‹stiyoruz" ile"Boynu Bükük Öldüler" adl› iki de roman

yazd›. Boynu Bükük Öldüler adl› roman›1972'de Orhan Kemal Roman Ödülü ald›.Bunlar›n tümü "fildifli kulelerinde" veyadüzenin sundu¤u bol olanaklar içinde de-¤il, her yandan kuflat›lm›fl hapishane koflul-lar›nda yazd›!

Günümüzde bile pek çok sanat olay› vetart›flma O'nun ismi etraf›nda ortaya ç›k-maktad›r. Ankara'da yap›lan DokuzuncuUlusal Belgesel Film Yar›flmas›'›nda "Çir-kin Kral" yap›t›yla Musa Çözen birincili¤elay›k görüldü. Can Dündar ve daha baflka-lar› taraf›ndan yap›lan Güney belgeselleribüyük yank› uyand›rd›. 1985'te Hindis-tan'›n "Pencap Sanat Festivali"nde, bu ül-kenin "Y›lmaz Güneyi" diye tan›nan ünlütiyatro sanatç›s› Gursharan Sing, Y›lmaziçin özel bir bölüm haz›rlam›flt› ve büyükbir övgüyle söz ediliyordu. 1987'de yönet-men Claude Weisz'in "Ona Çirkin KralDerlerdi" belgeseli büyük seyirci kitlesi ilebuluflmufltu. Sinema alan›nda dünyaca ünkazanm›fl Elia Kazan, Marlon Brando vb.Türkiye'den söz ederken Y›lmaz'› anmadangeçemezlerdi. 2003 Cannes Film Festiva-li'nde en iyi erkek oyuncu ödülü kazanan"Uzak" filminin yönetmeni Nuri BilgeCeylan, ödül törenin'de flöyle konuflmufltu:

"Ödülü, 21 y›l önce burada Alt›n Pal-miye ödülü alan, Fransa'da yaflam›n› yitirenY›lmaz Güney'e ithaf ediyorum."

Tabii kendi ülkesinde egemenlerinutanç verici ilgisini de unutmamal›. Halk›nY›lmaz'› sevdi¤i kadar, onlar da nefret edi-yorlar. Bu Y›lmaz'›n bilerek, isteyerek, sa-nat yoluyla ve yaflam tarz› arac›l›¤›yla sa¤-lad›¤› bir durumdu ve onun s›n›fsal durufl-taki sa¤laml›¤›n› kan›tl›yor. Çünkü Y›lmazhalk›n› sevdi¤i ölçüde, onlar› ezen, sömü-ren, emperyalizme onursuzca yaltaklanan-lardan da nefret ederdi. ‹mranl› Yar›-aç›k

88

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 79: Sınıf Teorisi - Sayı 11

hapishanesindeyken, Maoist partininKonferans tart›flmalar›n› izlemek iste-miflti. Onunla ilgilenmeyi SüleymanCihan üstlenmiflti. Her görüflmede"Ne istersiniz?" sorusuna hep, "‹flçikalabal›klar›n› özlüyorum, buradahalk›n kokusuna hasret kald›m" derdi.Otosan'dan, Porfilo'dan, Man'dan,Prezis'ten, Mensucat Santral'dan, Pfe-izer'den, Roch'tan, Tersaneler'den,Tekel'den, Deri ‹fl'ten, Demiryollar›n-dan ve baflka yerlerden gruplar halin-

de iflçiler O'nu ziyaret etmeye bafllad›-lar. ‹lk ziyarette börek, çörek gibi he-diyeler götürülmüfltü. Müthifl üzül-müfltü. "Abiler, ellerinizi öperim, birdaha böyle fleyler getirmeyin, beni se-viyorsan›z bunlar› götürüp çocuklar›-n›za yedirin, ya da bir daha görüflü-meyelim" demiflti! Sonraki ziyaretler-de O'nun dedi¤i gibi yapt›lar. "‹flteflimdi birbirimizi anlamaya bafllad›kyoldafllar" demiflti. ‹flçiler, O'ndaki

emekçi sevgisini anlat›rken gözleriparl›yordu. Bu görüflmeleri, kendi ya-flamlar›n› konu edinen "Yeni bir filmçal›flmas›na" yorduklar› için, fabrika-larda olan bitenleri bütün yönleriyleO'na anlatmakta yar›fl›rlar, O da hazladinler ve sonraki görüflmelerde yenisorularla iflçileri konuflmaya k›flk›rt›r,durumlar›n› bütün yönleriyle ö¤ren-meye çal›fl›rd›. ‹flçilere karfl› böylesi-ne ilgili, sevecen, alçakgönüllü, dost,kadife gibi yumuflak olan Y›lmaz,

egemen çevrelerinunsurlar›na karfl› bir-den sert, haflin birkartal görünüflünebürünürdü. Yani ha-yattaki rolü, filmle-rindekinden çok da-ha etkili ve ö¤reti-ciydi. fiimdi O'nunard›ndan kinle öc al-maya çal›flanlar, buülkede Y›lmaz'›n onmilyonlarca emekçisevgilsinin bulundu-¤unu unutuyorlar!

2000 y›l›nda çe-kimi Costa Gavras

taraf›ndan yap›lmak üzere Güney'inyaflam›n› konu edinen ‹nci Aral'›n se-naryosu bas›na yans›y›nca aylarca sü-ren tart›flmalar patlak verdi. Gericilergiderek yeniden alevlenen Y›lmazGüney sevgisini manipüle etmek içinkudurganca sald›rd›lar.

Hürriyet Gazetesi’nden her salata-ya yeflillik olmaktan baflka bir niteli¤iolmayan, sahibinin paças›na sürtüne-rek m›r›ldayan Fatih Altayl›, köflesin-de büyük bir afla¤›l›k kompleksiyle

8 9

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Yılmaz Güney 1958'den öldüğü 9 Eylül 1984’e kadar 26yılda 111 film yaptı. Bunların çoğunun senaryosunu yazdıve bazılarının da rejisörlüğünü yaptı. Filmleri ulusal veuluslararası 32 ödül aldı. Bunların bazıları, örneğin AltınP a l m i ye, Altın Leopar, Altın Portakal, Altın Koza gibi ödül-lerdir ve sinema dalında erişilmesi kolay olmayan büyük birbaşarıyı ifade ediyo r l a r. Üstelik bu 26 yılın en verimli döne-mine raslayan 12 yılı hapishanelerde geçti Yılmaz'ın. Ay n ısüre içinde yazın alanında da önemli başarılara imza attı.O ğluma Hikaye l e r, Salpa, Sanık, Hücrem adlı öykü kitapları,"Soba, Pencere ve İki Ekmek İstiyo ruz" ile "Boynu Bükük Öl-düler" adlı iki de roman yazdı

Page 80: Sınıf Teorisi - Sayı 11

flöyle m›r›ldan›yordu:

"Güney'in hayat› film olacakm›fl (...) Y›l -maz Güney kad›n döven, entelektüel yönüzay›f, maço bir adamd› asl›nda. ‹lk efli Ne -bahat Çehre'yi dayaktan geçiren, Çehre'ninkaç›p kurtuldu¤u adam. Hapisten kaç›pyurtd›fl›na gitmesinin ise fikir mikirle alaka -s› yok. Adam katil. Baya¤› katil. ‹çki masa -s›nda Yumurtal›k Hakimini vurmufl. Siyasiyön falan yok olayda. Adi bir katil. Sonrahapisten kaç›p yurtd›fl›nda tutunmak içinkendine siyasi bir hava yaratm›fl. Senaryoyuyazan ‹nci Aral, roportajda bu cinayettensöz etmiyor. Üzerinden "Yumurtal›k Olay›"diye geçiyor. Yumurtal›k olay› denen mese -le, Y›lmaz Güney'in basit bir katil oldu¤unuortaya ç›karaca¤› için atlan›yor."

Halk›n sefaleti üzerinde yükselen zen-ginlerin çana¤›ndan yalanan fl›mar›k zibidi-lerin "tabular› y›kma" ad›na halkç› devrim-ci de¤erlere sald›rma adili¤i günümüzüngeçer akçesi oldu. B›rakal›m tarih bütünüy-le onlar› kayda geçsin, yoksa halk› için çi-leli yaflam içinde eflsiz eserler yaratanlar›nbüyüklü¤ü yeterince iyi anlafl›lmaz!

Hemen Altayl›'n›n a¤z›ndan laf›, yineayn› gazetenin dönekli¤inden mutlu yazar›Serdar Turgut al›yor ve köflesinde o da m›-r›ldanmaya bafll›yor. Do¤an H›zlan'›n"Kardefllere ö¤ütler" yaz›s›nda, ünlü edebi-yat elefltirmeni Fethi Naci'nin Y›lmaz'›n ro-man› hakk›ndaki "baflar›" de¤erlendirmesi-ni hat›rlatarak yapt›¤› uyar›ya "ilerici komi -serlerle de u¤raflmak zorunda oldu¤unu"aç›kl›yor ve Y›lmaz'a karfl› az çok dürüstolmaya çal›flan yazarlar› bile sindirmeyideniyordu. Daha da ileri giderek Y›lmaz'›"entelektüel düzeyi düflük bir "lümpen" ol-du¤unu kan›tlamaya kalk›fl›yordu.

Bu sald›r›dan 2-3 gün sonra Uzan'lar›n

Star flarlatan› Engin Ard›ç devreye giriyor:"Y›lmaz Güney belki yetenekli ama e¤itim -siz, tipik bir lümpen sinemac›yd›. (...) Y›l -maz Güney de kad›n döven, adam öldüren,kumarhane iflleten tipik bir maçoydu, Be -yo¤lu'nun yan sokaklar›n›n bir unsuru... 'Si -yasi bask›lardan' falan de¤il hapishanedenkaç›p Fransa'ya gitmiflti, suçu da politik fa -lan de¤il, düpedüz adam öldürmekti, cina -yet ifllemekti yani." Ve Engin Ard›ç kendineözgü bir atmasyon ciddiyetiyle (!) devamediyor: "Y›lmaz PKK yanl›s›yd›. Apo ne ka -dar devrimciyse, Y›lmaz da o kadar devrim -c i d i r " diyor. Y›lmaz'›n düflünceleri ve yafla-m›yla ilgili hiç bir fley bilmedi¤i anlafl›lanbu Uzan uzant›s› zavall›n›n saçmal›klar›nagülmekten baflka ne denir ki!

Cüneyt Ülsever arkadafllar›n›n "tabular›y›kma mücadelesinde" fazla ileri gitti¤inianlam›fl olacak ki Fatih Altayl›'n›n baz› gö-rüfllerine kat›lmad›¤›n› aç›klad›ktan sonra"Arkadafl" filmindeki sosyal elefltiriye hakveriyor ve Y›lmaz'›n yapt›klar›n› "heptenyok saymamak" gerekti¤i konusunda onlar›uyar›yor.

Proleter enternasyonalizmin büyük us-talar›ndan Mao Zedung ne de güzel demifl"Ayn› türler ayn› yerde toplan›r" diye...

Bu korodan tabii ki Hadi Uluengin deeksik olmayacakt›, o da sözde Naz›m Hik-met'i savunma ad›na anti-liberal rampadan,"Ben Güney tart›flmas›nda taraf davrand›mve sinemac›n›n lumpen karakterini, ente -lektüel zaafiyetini ve siyasi sloganc›l›¤›n›bir vak›a olarak saptad›m" dedikten sonra,"Evrensel s›fat›na hak kazanmam›fl, vasatüstü kalm›flt›r. Hepisi o kadar!" diye c›v›l-dad›ktan sonra ayn› dala tüneyiveriyor.

Manipülasyon kampanyas›na Do¤anHeper de bir "an›s›yla" katk›da bulunaca¤›-

90

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 81: Sınıf Teorisi - Sayı 11

n› düflünüyor ve üfürüyor: Gece yar›s› birvakitte birkaç arabayla "grup halinde Ni-flantafl› kavfla¤›nda yo¤un "trafik içinde"yol almaya çal›fl›rken, "fark›nda olmadan,otomobiliyle onun yolunu kesti¤ini" ve buyüzden yumruklu sald›r›s›na u¤rad›¤›n›,ama grubundaki "iri yap›l›" arkadafllar›n›nY›lmaz'› h›rpalad›klar›n›, biriken kalabal›-¤›n da "vurun, vurun fl›mar›k adama" diyeteflvik etti¤ini söylüyor. Y›lmaz da "çabukarabamdan tabancam› getirin" diye sesleni-yormufl, falan filan.. Ay›p say›n yazar, in-san biraz inand›r›c› atar. Gecenin saat24'ünde o yo¤un trafik nerden türedi, o ka-dar kalabal›k nas›l topland› da Y›lmaz'a da-yak atman›za teflvik tezahürat› yapt›? Üste-lik birkaç arabadan oluflan bir burjuva zibi-di grubu Y›lmaz gibi halk›n yüre¤ine tahtkurmufl bir kifliyi h›rpalayacak da, ‹stanbulkalabal›¤› h›rpalayanlar› destekleyecek!Buna kim inan›r. Sonra bir burjuva zibidi,fl›mar›k grubunu dövmeye kalk›flan Y›lmazgibi bir adam silah›n› niye arabas›na b›rak-s›n? San›r›z bunun "yorumunu" halka b›-rakmak daha uygun düfler say›n Heper. Buan›n›z iyi bir senaryo de¤il ve kimse on pa-ra de¤er vermez. Acele etmeyin, daha iyiyazmaya çal›fl›n, inand›r›c› olsun, gece deolsa görmüfl olanlar olabilir! Bu olay y›llarönce bas›n manfletlerinden hat›rlad›¤›m›zbir olay olsa gerek. O olay bas›nda flöyleyer alm›flt›: "Y›lmaz T›pk› Filmlerdeki GibiDövdü" Alt bafll›¤›nda da, "Bir gezinti es -nas›nda efline laf atan grubu, Y›lmaz t›pk›filmlerdeki gibi evire çevire dövdü" diyeyaz›yordu ve lumpence sataflmalara iyi birders verdi¤ini övüyordu. Umar›z bu lum-penler sizler de¤ildiniz say›n Do¤an Heper!

Kuflkusuz bu malûm "entelektüellerin"(!) Y›lmaz Güney'e böyle bir senaryo dahi-linde sald›rmalar› anlafl›l›r bir durumdur.

Onlar, patronlar›ndan ald›klar› emirle korohalinde devrimin bütün de¤erlerini gözdendüflürmek, h›rpalamak, ülkenin namuslugerçek entelektüellerini, yazarlar›n›, sanat-ç›lar›n› y›ld›rmak ve manipüle etmek isti-yorlar. Bunlar büyük ço¤unlu¤u patronla-r›yla birlikte ABD emperyalizminin BüyükOrta Do¤u Projesi dahilinde Ortado¤u ül-kelerinin iflgalini bile alk›fllayacak kadar al-çalmad›lar m›? Faflist 12 Eylül Cuntas›nakarfl› en etkili ayd›nca tavr› sergileyen Y›l-maz'a sald›rmakla, asl›nda cuntan›n yüzler-ce film yakmas›n›, onbinlerce kitab› imhaetmesini, tiyatro ve müzik eserleri yasa¤›n›,binlerce bilim insan›n›n kürsülerinden ko-vulmas›n› destekliyorlar. Zengin medya te-kellerinin dallar›na tüneyen bu kufllar›n c›-v›lt›s› o yüzden yad›rganamaz. Ancak baz›gerçek entelektüellerin ve Y›lmaz'›n dostla-r›n›n bu sald›r›lara karfl› düfltükleri yalpala-may› görmek de insan› üzüyor. Örne¤inAtilla Dorsay'›n bu lumpenlerin sald›r›s›naonay vermesi kendisine hiç yak›flmad› vegerçekten tutars›zl›¤a düfltü. Dorsay, "Gü-ney lümpen miydi? San›r›m evet" dediktensonra, “Bu cinayet onun lümpenli¤inin vekamudaki imaj›n›n kaç›n›lmaz bir sonucuy -d u " diyor. Serdar Turgut da hakl› olarak bututars›zl›¤› yakal›yor ve bu tart›flmadaki tekdo¤ru laf›n› söylüyor: Atilla Dorsay " N eyazd›¤›ndan öylesine habersiz ki!"

Benzer tutars›zl›¤a bir baflka yönden AliSirmen de düflüyor. Sirmen bir dizi do¤rufleyler söyledikten ve "Y›lmaz Güney gibikarizmatik bir sanatç›n›n toplumun belle¤i -ne kaz›nm›fl imaj›, patronuna göre kiflneyenenginar›n dejeneresini ça¤r›flt›ran 'kariz -matik' bir köfle kalemflörü taraf›ndan m› ze -delenecekti ki?" "Rüktay Aziz'in hakl› ola -rak belirtti¤i gibi yar›n esamesi okunmaya -cak kiflilerin, Y›lmaz Güney'i flu veya bu bi -

9 1

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 82: Sınıf Teorisi - Sayı 11

çimde nitelemeleri dava konusu olmamal›"dedikten sonra, diyor ki: "Hemen belirte -yim Y›lmaz Güney'in siyasi fikirlerinin,davran›fllar›n›n hepisini benimsedi¤imisöyleyemem. Hatta, böylesine büyük bir sa -natç›n›n böylesine basit, çocuksu siyasi gö -rüflleri olmas›na hep flafl›rm›fl›md›r."

Say›n Sirmen gibilerinin önemli kültürve fikir insanlar›n›n zaten bütün hatalar› daburdan kaynaklanm›yor mu? Bilinmesi ge-rekir ki, pekçok entelektüelin "çocuksu" ve"flafl›rt›c›" buldu¤u bu siyasi düflünceler,devrimci düflüncelerdir ve Y›lmaz gibi bü-yük sanatç›lar›n ortaya ç›kmas›na yol açanfleyler, onlar›n bu kural d›fl›, "flafl›rt›c›" ve"çocukça" düflünceleridir ve hiç kuflkusuzbürokratik rejim ve al›flkanl›klara ve al›fl›l-m›fl düflünce ve kurallara itaatten bin katdaha iyi ve ciddidirler. Bu son 20-30 y›ldaçok iyi anlafl›lm›fl olmal›. Dünyay› sarsanMaoist düflünceleri "çocuksu" diye afla¤›la-mak yerine, art›k onlar› anlamaya çal›fl-mak, halkç›, yurtsever entelektüellere dahaçok yak›fl›r.

Bu tutars›z dostluklar›n en iç s›zlatan›ise, y›llarca Güney'le arkadafll›k ve yoldafl-l›k yapan flair Nihat Behram'›nkisi oldu.Ülkeye dönme u¤runa veya birkaç kurufltelif ücreti için, bu zengin medya gazetele-rinde Y›lmaz'la an›lar›n›n aras›na bir dizikompleksini olgu diye t›k›flt›r›verdi ve kufl-kusuz bu gerici kampanyan›n önek parças›oldu.

10 fiubat 1999'da Y›lmaz Güney'in Yolfilminin galas›n›n yap›ld›¤› gece, Y›lmazErdo¤an'›n "Sen Hiç Atefl Böce¤i Gördünmü?" tiyatro oyununun galas›n› yapmas› dahiç kimse taraf›ndan tesadüf gibi alg›lan-mad›. Bunlar, herbiri kendi yönünden geri-ci sald›r›lara kolayl›k sa¤layan "dostlar"d›rve üzücüdür.

Buna karfl›l›k, Do¤an H›zlan, Özdemir‹nce, ‹lhan Selçuk ve tabii ‹nci Aral gibiyazarlar›n, kendini "entelektüel" sanan ka-lem lümpenlerine nas›l ders verdi¤ini degördük.

Do¤an H›zlan, "Tabular› y›kmak, idol -leri yok etmek isterken, ormanlar kral› eda -s›yla davrananlar›n, sonradan evcil ars -lanlara dönmelerine üzülürüm do¤rusu"diyerek bu "kardeflleri" alçakgönüllülü¤edavet ediyor. Fethi Naci'nin "Yüzy›l›n 100Roman›" kitab›ndan Y›lmaz Güney'in Or-han Kemal Roman Arma¤an› alan "BoynuBükük Öldüler"i için yapt›¤› flu de¤erlen-dirmeyi aktar›yor:

"Boynu Bükük Öldüler'de (1971) köylü -lere Yaflar Kemal bak›fl› var. Y›lmaz Güneyde, çok iyi tan›d›¤› köy gerçekli¤ini ve köy -lüleri oldu¤u gibi anlat›yor, ama elbette birroman yap›s› içinde, elbette yak›ndan tan› -d›¤›, yaflad›¤› insan ve toplum gerçekleriniseçerek, düzenleyerek.

‹lk romanlar ço¤u zaman, yaflanm›fll›kladoludur. Y›lmaz Güney, gereksiz ay›klama -y› bildi¤i için, yaflanm›fll›¤a dayanan ro -man› baflar› çizgisini tutturmufl."

Do¤an H›zlan flöyle devam ediyor:

"Y›lmaz Güney'in roman› da, filmleri debugün yafl›yor. Sanatsal gücünü, okunurlu -¤unu, seyredilirli¤ini koruyor.

Genç kardefllerim bunlar› be¤enmeye -bilirler ama bir sanatç›n›n bütün çabas›n›,trajedesini de, lumpen ve katil parantezinealma haks›zl›¤› da, yazarl›k sorumlulu¤uile ba¤daflmaz."

‹lhan Selçuk, her zamanki gibi ironikbir yolla kendini "bilgin" sanan bu "burju-va lümpenleri"nin ne kadar cahil olduklar›-n› ustaca ortaya koydu¤u için yaz›s›n› oldu-¤u gibi aktar›yoruz:

92

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 83: Sınıf Teorisi - Sayı 11

“Kimileri 'lumpen'e Türkçede 'ayaktak› -m›' karfl›l›¤›n› yak›flt›r›yorlar; ama yerli ye -rine pek oturmuyor. Lumpen Almanca 'pa -çavra' sözcü¤ünden kaynaklanm›fl, Mark -sist ö¤retide kullan›lm›fl bir kavram. S›n›fd›fl› edilmifl emekçilerin serseri katmanlar›,iflsiz güçsüz tak›m›, bafl› bozuk tayfas›, tamdeyiflle 'lumpen proletarya..."

Toplumun çöp tenekesine at›lm›fl, benli -¤ini yitirmifl iflçi kitleleri...

20'nci yüzy›l›n ilk çeyre¤inde AlmanNazizmi ve ‹talyan faflizmi lumpenlerdenvurucu güç olarak yararlanm›fl, halk› bask›alt›na al›p sindirmiflti.

***

Ancak Frans›z Marksistleri ö¤retiye birdeyim eklediler.:

'Lumpen burjuvazi!..'

Belçikal› ünlü Marksist Ernest Mandel'egöre h›rs›zlar, lotaryac›lar, üçka¤›tç›lar,vurguncular, f›rsatç›lar, kumarhaneciler,mafioziler, tefeciler, 'rantiyeci'ler, burjuvas›n›f›n›n lumpen katmanlar›n› oluflturur,bizim 'kay›t d›fl› ekonomi'nin bafl›n› çekensözüm ona burjuvalar›n tümünü lümpensaymak bilmem yanl›fl olur mu?..

Paradan para kazanarak vergi de ver -meyen para babas›na yak›flan sözcük neolabilir?..

***

Lumpen burjuvazi, Türkiye'de son yirmiy›l süresince ald› bafl›n› gidiyor.

Emekçinin lumpeni, kiflili¤ini yitirmifl,irtican›n pefline düflmüfl, lumpenin burjuva -s›, parababas› olmufl, görgüsüz yaflam›nkahyas›na dönüflmüfl...

Ülke allak bullak, çallak mallak...

Toplumsal bozulman›n s›n›flar› bileyozlaflt›r›p kokuflturdu¤u flu dönemde Tür -kiye'nin burjuvas› da proletaryas› da lum -penli¤in bata¤›nda ç›rp›n›rken bizim med -yada Y›lmaz Güney tart›fl›lmaz m›?..

Kimi meslektafl diyor ki:

Y›lmaz Güney lumpendir.

Ne dersiniz?

Bilgimi tazelemek için 'Büyük Larous -se'u aç›p bakt›m.

Ne yaz›yor:

'Y›lmaz Güney, Türk sinemas›n›n oyun -cusu, yönetmen ve yazar.'

'Soyad›: Pütün, (Adana 1937-Paris1984)'

Demek ki bu yetmiyor.

***

Almanlar›n Heinrich Heine'si ya daFrans›zlar›n Jean Genet'si veya s›ra s›rabenzerlerinin yaflamlar› s›radan bir insa -n›n ölçütlerinden oluflan teraziye vuruldu -¤u zaman iflin içinden ç›k›lmaz, çünkü bugibi kifliliklerin arfl›n› endezesi sanatt›r.

Y›lmaz'›n de¤erini sinema sanat›n›ngerçe¤inde aramay› biz becermezsek bu iflbiraz gecikir.

Gelecek kuflaklara kal›r.

‹flte, o kadar."

Say›n Selçuk kayg›lanmas›n, Y›lmaz'›ndürüstlü¤e dayanan siyasal cüreti nedeniy-le "gelecek kuflaklara" ertelenmeksizin tak-tir eden ve mücadele içinde yaflatan yoldafl-lar› ve çok genifl bir emekçi kitle var, onlar,"toplumsal bozulma"y› temsil eden "lum-pen burjuvazi"nin sald›r›lar›n› gö¤üsleye-cek güçtedirler!

Lümpen tart›flmas›na Özdemir ‹nce mü-

9 3

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 84: Sınıf Teorisi - Sayı 11

dahale ederek flöyle diyor:

"Lümpen proletaryay› iflsiz, mesleksizbir insan güruhu oluflturur. Bu güruh öyle -sine umutsuzdur ki, önüne at›lan her kemikiçin ruhunu ve bedenini satar. Faflistle fa -flist, devrimciyle devrimcidir.

Y›lmaz Pütün (Güney), iflçi-köylü s›n› -f›ndan geldi¤i ve bu güruhun belirleyiciözelli¤i olan sadakatsizlikle tan›fl›k olmad› -¤› için "Lümpen" olamaz. Y›lmaz Güneyyaln›z Orhan Kemal ödülü alan "BoynuBükük Öldüler" adl› roman›yla edebiyat ta -rihimizin modern klasikleri aras›na girmifl -tir.

Y›lmaz Güney'e büyük sinemac› demekbana düflmez. Sinema tarihi böyle tan›ml› -yor onu" dedikten sonra uyar›yor:

"Yazarlar› ve sanatç›lar› rahat b›raka -l›m, ifllerini yaps›nlar. Y›lmaz Güney hak -k›nda karar›, tarih ve sanat tarihi vermifl -tir, verecektir."

Y›lmaz'›n "lümpenli¤i"ne kan›t zanet-tikleri Nebahat Çehre iftirac›lar› 2 Ocak2005'te bir bas›n söyleflisinde yalanlayarak,umutlar›n› bofla ç›kard›. Y›lmaz Güney'ikaralama kampanyas› s›ras›nda, Fatih Al-tayl›, Ahmet Kahraman, Do¤an Heper vb.kimselerin Y›lmaz'›n "kabal›l›¤›n› ve lüm-penli¤i"ne kan›t olarak Nebahat'› kastede-rek "kar›s›n› döverdi" iddialar›n› NebahatÇehre yalanlad›. Tersine son derece nazik,duygulu, set disiplininin d›fl›nda kimseninifline kar›flmayan büyük bir entelektüel ol-du¤unu, ondan çok fley ö¤rendi¤ini ve onaher zaman sayg› duydu¤unu söyledi. Çeh-re, arkadafllar› Abdurrahman Keskiner'inço¤u yalan olan iddialar›ndan sadece "çarp-ma olay›"n› do¤rulayarak flöyle diyor: "Bo -flanmak üzereydik, ben mahkeme açm›flt›m.Y›lmaz beni ikna edemedi¤i için yafland› bu

tats›zl›klar. Y›lmaz'›n da köprücük kemi¤ik›r›ld›, o da hastanede yatm›flt› bir süre.Elinde olmayarak yapt›¤› fleylerdi."

Fatih Altayl›, Serdar Turgut, Engin Ar-d›ç, Do¤an Heper ve di¤er sözde yazarlar›nsald›r› ve yak›flt›rmalar›na, yoldafllar›n›nyan›tlar›yla de¤il, Y›lmaz'in siyasi görüflle-rini paylaflmayan baz› sayg›n yazarlar›n ta-v›rlar›yla yan›t verdik. Y›lmaz Güney'in sa-nat tavr›ndan, halkç› tavr›ndan etkilenen ensa¤c›s›ndan en solcusuna kadar milyonlar-ca sempatizan› oldu¤u bilinir. Onlar›n gö-rüfllerine de yer vermedik.

Bu zevata, lumpenli¤ine kan›t sayd›kla-r› "Yumurtal›k Hakimi Sefa Mutlu" olay›-n›n hangi koflullarda ne flekilde geliflti¤inimahkeme tutanaklar›ndan ve fiubat 2000'deTuncay Da¤l› imzas›yla Hürriyet'te yay›m-lanan "Y›lmaz Güney tart›flmas›" yaz›s›n›yeniden okumalar›n› tavsiye ederiz.

Görgü tan›klar›ndan Mehmet Uyulhas,Hakim'in göreviyle ba¤daflmayan tutumu-nu ve olaydaki rolünü objektif olarak anla-t›yor:

"Gazinoda kalabal›k bir grup vard›. Y›l -maz Güney, filmde rol alanlarla yak›n dost -lar›na yemek veriyordu. Yan›nda AdanaBelediye Baflkan› Ege Ba¤atur, efli Fatofl,o¤lu Y›lmaz da vard›. Ben gazino iflletmeci -sinin yan›nda oturuyordum. Bir ara Güney,masada oturanlara 'film setinde tabanca -n›n sesi iyi kaydedilmemifl. Burada atefl et -sem iyi ç›kar m› acaba?' diye sordu. Yan›n -da oturan Ege Ba¤atur 'Gözünü seveyimY›lmaz, yapma. Adana'ya gel roket at. Amabeni burada zor duruma düflürme' diyerekengel olmaya çal›flt›. Bu s›rada ayn› gazi -noda baflka masada oturan hakim SefaMutlu'nun kardefli Kaya Mutlu, a¤abeyinebu durumu iletince Sefa Mutlu, 'Adamsa

94

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 85: Sınıf Teorisi - Sayı 11

atefl etsin. O sineman›n Çirkin Kral› ise,ben de buran›n kral›y›m. Hemen tutukla -r›m' dedi. Hakimin çok alkol ald›¤› davra -n›fllar›ndan belli oluyordu. Ayn› anda Y›l -maz Güney ardarda üç el havaya atefl etti.Hakim bu duruma çok sinirlendi ve Gü -ney'in yan›na gelip küfür etti. Bu arada ge -zino iflletmecisi ve çal›flanlar› araya giriphakim Mutlu’yu gazinodan ç›kar›p sahileindirdiler. Y›lmaz Güney ise çok sinirlen -mifl tirtir titriyordu. Ortal›k tam yat›flt› der -ken Sefa Mutlu koflarak geldi ve sandalyeyikapt›¤› gibi Y›lmaz Güney'e do¤ru savurdu.Ayn› anda da Y›lmaz Güney elindeki taban -cas›n› Sefa Mutlu'ya do¤rultup, teti¤e bas -t›. Hakim aln›ndan vurulup yere y›¤›lm›flt›.Keflke Sefa Mutlu bu kadar alkol almam›flolsayd›. ‹kisine de yaz›k oldu."

Bu olay› soruflturan dönemin Yumurta-l›k Savc›s› ve daha sonra DYP'den millet-vekili seçilen Yalç›n Ö¤ütcan fiubat2000'de Tuncay Da¤l›'ya flöyle diyor:

"Asl›nda Sefa Mutlu'nun bir hakim ola -rak tutuklama yetkisi yok. Yaln›zca atefledildi¤ini emniyet görevlilerine bildirip so -ruflturma aç›lmas›n› sa¤layabilirdi. Ancakalkolün etkisiyle birbirine girmifller ve Y›l -maz Güney, bu arkadafl›m›z› vurmufl. Benolay yerine gitti¤imde herkes tan›k olma -mak için gitmiflti. Daha sonra orada oldu -¤u tesbit edilen kime sorulduysa, tuvaletteoldu¤unu söyledi. Hatta zaman›n AdanaBelediye Baflkan› Ege Ba¤atur bile olayan›nda tuvalette oldu¤u fleklinde ifade ver -di. Gazinonun yaln›z iki tuvaleti vard› veayn› anda onlarca kiflinin buraya s›¤m›fl ol -mas› espiri konusu bile olmufltu. Y›lmazGüney ise kaçmam›flt›. Kendisini jandarmakarakoluna davet ettik. Hiç itiraz etmedengeldi. Bana, 'Ben hümanist bir insan›m.

Kimseyi öldürmedim' dedi. Davran›fllar›çok kibar, beyefendiydi.

Soruflturma için gözalt›na al›nd›. Ancaksuç aleti tabanca ortada yoktu. Sabaha ka -dar nezarethanede kald›. Bu arada ertesigün ye¤eni Abdullah Pütün tabancayla ge -lip, Sefa Mutlu'yu kendisinin vurdu¤unusöyledi. Ancak olay›n tatbikat› s›ras›ndayalan söyledi¤i ortaya ç›kt› ve Y›lmaz Gü -ney adam öldürmek suçundan Ceyhan A¤›rCeza Mahkemesi'ne ç›kar›l›p tutukland› vecezaevine kondu."

Y›lmaz Güney'in önemli bir çal›flma s›-ras›nda, kendi dostlar›n›n, eflinin ve o¤lu-nun bulundu¤u bir toplulukta böyle bir ola-y›n olmas›n› arzu etti¤i düflünülebilir mi?Ama bir provokasyon tezgahlanm›fl ve Ha-kim buna isteyerek veya istemeyerek aletolmufltur. hakim can›ndan olmufl, Y›l-maz'›n da sanat çal›flmas› ve özgürlü¤ümahfolmufltu. Bu arada tezgahç›lar amac›-na eriflmifl oldular. Gazetecilere yak›flanfley, o dönemde ardarda geliflen karanl›khareketlenmelerin, faflist tertip ve oyunlar›-n›n bu olayla ba¤lant›s›n› araflt›rmak iken,Y›lmaz Güney'in olay›n gerçek ma¤duruolmas›na karfl›n üstelik 19 y›la mahkümedilmesi de yetmemifl gibi, kampanya ha-linde "katil", "lumpen" damgas› vurman›nadaletle ve objektivite ile tabii ki alakas›olamaz.

Y›lmaz'›n kiflili¤i ile ilgili iyi bir tan›koldu¤unu düflündü¤ümüz Isparta Yar›-aç›khapishanesinde gardiyan olan Döndü Deri-ga'n›n (Döndü Ana) anlat›m›yla yaz›m›z›nbu bölümünü noktalayal›m. Hürriyet Gaze-tesi’nde Recep Tan›tkan'la Döndü Ana ara-s›nda 27 Eylül 2001'de geçen söyleflininY›lmaz Güney'le ilgili bölümü flöyle:

R. Tan›tkan: Y›lmaz Güney nas›ld›?

9 5

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 86: Sınıf Teorisi - Sayı 11

Döndü: Çok efendi idi. Y›lmaz GüneyIsparta Cezaevi'ne geldi, kapal›da durdu.

R. Tan›tkan: Nas›l tan›flt›n?

Döndü: Han›m› var ya. Ziyarete geli-yordu. Han›m›n›, çocuklar›n› ben ar›yor-dum. Bana Döndü Ana derdi. ‹yi halindendolay› Y›lmaz Güney'i a盤a ald›lar. Oradaodun yarar, briket döker, domates diker,hal› dokurdu. Dikti¤i domatesleri toplar,ikiye böler yerdi. Bizlere de verirdi. Amaçok briket döktü, iyi odun yar›yordu. Odu-na vurdu mu ikiye biçiyordu. Güzel güzelhal›lar dokudu. Dokudu¤u bu küçük hal›-lardan baz›lar›n› kendisini ziyarete gelen-lerden Belçikal›lara, Almanlara hediyeederdi.

R. Tan›tkan: Ziyarete gelenler çok muy-du?

Döndü: Çok yabanc› gelirdi. Onu gör-mek için ufac›k çocuklar bile gelirdi. Onapolisler gelirdi, albaylar gelirdi. Herkesi se-verdi. Çocuk ile çocuk, büyük ile büyükolurdu. Bir gün mahpushaneye türkücüBelk›s Akkale geldi. Mahkûmlara moralgecesi yap›lacakt›. O da türkü 盤›racakt›.O zaman Y›lmaz Güney ko¤uflundan ç›k-mad›.

R. Tan›tkan: Efliyle görüflürken yan›ndakim olurdu?

Döndü: Fatofl ile Y›lmaz görüflürlerkenyanlar›nda ben olurdum. Adam görüflme s›-ras›nda kar›s›n› öperdi, s›kard›, m›nc›klar-d›. Ben de onlar› seyrederdim. Bunlar ola-¤anüstü fleylerdi. Çok güzeldi. Kad›n› çokgüzeldi, dalyan gibiydi. Fatofl çok iyiydi,köylü kad›n olurdu, flalvar giyerdi. fiehirlikad›n olurdu, pantolon etek giyerdi. Y›l-maz Güney için Isparta'da ev tuttu. Valinin,paflan›n yan›nda.

R. Tan›tkan: Sizden istekte bulunur

muydu?

Döndü: Benden yufka isterdi. Yufka ek-me¤i getirirdim. ‹darenin yeme¤ini yerdi.Kendisi yemek yapmazd›. Önüne ne konsayerdi. Efli Fatofl da cezaevi ziyaretlerindekaravanadan çok yedi. Isparta'da Kirazl›de-re diye bir mesire yeri vard›. Buray› iyi hal-li mahkûmlar çal›flt›r›rd›. Y›lmaz Güney deburada iki üç gün çal›flt›. "Ben oray› sev-medim Döndü Ana" dedi. Biz Y›lmaz Gü-ney'in han›m› Fatofl ile beraber oturur, soh-bet ederdik. Bir gün han›m›n›n yan›ndarahmetlik bana, "Evin yok mu Döndü Ana"dedi. "Evim yok, ben tuvalette yatmaya,yolda yatmaya raz›y›m, ev almaya raz› de-¤ilim" dedim. Bana yard›m etmek istemifl-ti. Belki de bana ev bile alacakt›. Ben hiçe¤ilmedim. "Allah bana emekli olunca birev verir" dedim. Ço¤u zamanda Y›lmazGüney ile havadan sudan konuflurduk. Çokiyi adamd›. 36 tane yamal›k vard› pantolo-nunda.

R. Tan›tkan: Düzgün bir pantolon al›pgiyemiyor muydu?

Döndü: Cezaevinde adama iyi pantolongiydirirler miydi? O pantolonu giymek zo-rundayd›. Y›rtt›kça yama yap›yordu. Kim-seye de yamatmazd›. Kendisi yamard›. K›-ç›ndaki 36 yamal› donu bana gösterir, bende ona, "Bunlar da geçer Y›lmaz'›m" der-dim. Y›lmaz, "Ee Döndü Ana, nereden ne-reye geldik" derdi. Hiç kavga etmezdi. Çokkonuflmazd›. Az konuflur, öz konuflurdu.K›z›m bir gün benden ç›ra istedi. Ben deY›lmaz Güney'in odun yard›¤›n› biliyorumya, ona "Bana ç›ra laz›m" dedim. O da ba-na, "Yar›n yaray›m, getireyim" dedi. Ertesigün bir sürü ç›ra getirdi. Ben de Elaz›¤'dak›z›ma gönderdim. Y›lmaz Güney yaramazbir adam de¤ildi. Temiz kalpli bir çocuktu.

R. Tan›tkan: Fatofl Güney'le d›flarda gö-

9 6

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 87: Sınıf Teorisi - Sayı 11

rüflüyor muydunuz?

Döndü: Tabii ki görüflüyordum. ‹ki se-fer evimi ziyarete geldi. Sonra bana, "Seninevine s›k s›k gelirsem laf olur, sana zarargelir" dedi.

R. Tan›tkan: Y›lmaz Güney ile çektirdi-¤iniz foto¤raf var m›?

Döndü: Vard›. Almanlar, Belçikal›largeldi¤inde foto¤raf çekerlerdi. bana da ver-mifllerdi. Y›lmaz Güney kaçt›¤› zaman bafl-savc› Cevat Bey vard›. "Onunla çekilmiflfoto¤raf›n var m›?" diye sordu. "Var" de-dim. "Onlar› hemen yak" dedi. Foto¤raflar›yakt›rtt›. Ben kofla kofla eve geldim, foto¤-raflar› banyoda yakt›m. Küllerini de bahçe-ye att›m. Savc› yakmazsan bafl›n belaya gi-rer demiflti. Öyle sak›ncal› bir adam de¤ildiama anlayamad›m, yine de yakt›m iflte.

R. Tan›tkan: Hiç d›flar›ya ç›kar m›yd›?

Döndü: Yedi gün d›flar› ç›kt›. Ç›k›fl o ç›-k›fl. P›rr kaçt›. Bir daha da dönmedi.

***

Burada bir parantez açarak, Y›lmaz Gü-ney’in sanat-sanatç›, sanat-halk ve sanatç›-mücadele ileflkilerine nas›l bakt›¤›n› daonun sözlerinden aktaral›m.

“Soru: Bir sanatç›n›n niteli¤ini belirle -yen ölçü sizce nedir?

Cevap; Genel anlam›yla sanatç›n›n ni -teli¤i-ni belirlerken, toplumsal prati¤inin,yani siyasal ve kültürel çal›flmalar›n›n, top -lum-sal tutum ve iliflkilerinin ve eserlerininhangi s›n›flar›n hizmetinde oldu¤una bak -mal›y›z. ‹flçi s›n›f›n›n, yoksul köylülü¤ünsorunlar›na, toplumsal kurtulufl mücadele -si do¤rultusunda hizmet ediyorsa, emekçikitlelerin eylemleriyle yak›ndan ilgileniyor -sa, bu eylemlere maddi ve manevi destek

oluyorsa, onlar›n devrimci s›n›f bilinciniyükseltiyorsa, devrimci ruh ve kararl›l›¤›n›kabart›yorsa, onlara bütün dünya emekçi -lerinin kardefllik duygular›n› götürüyorsa,bilimsel sosyalizmin ideolojisi ve teorisinikendisine klavuz ediyorsa, bu sanatç› pro -leter devrimci bir sanatç›d›r. Eksikleri, za -aflar›, yetmezlikleri olsa bile halk›n sanat -ç›s›d›r.

Güzellikleri, bilgileri, yetenekleri, sa -natlar› ve eserleriyle ve en önemlisi top -lumsal iliflkileri ile büyük burjuvazi, büyüktoprak a¤alar› ve büyük toprak kapitalistle -rine, soyguncu ve vurguncular›n her türdens›n›f ç›karlar›na, gizli ya da aç›k, dolayl› yada dolays›z toplumsal dayanaklar olufltura -rak hizmet ediyorlarsa, kitlelerin s›n›f mü -cadelesine yönelmelerini engelleyen, hafif -leten, onlar› söz, yaz›, müzik, demeç, flakla -banl›k, gösteri, toplant› vb. çal›flmalar›yla,s›n›f ç›karlar›n› savunmaya de¤il de kölelikuzlaflmalar›na ça¤›r›yorsa, ya da uzlaflma -lar›n› kolaylaflt›r›yorsa, sanat çal›flmalar› -n› ve ünlü olman›n avantajlar›n› sömürü -nün niteli¤ini gözlerden saklamaya yaraya -cak biçimde sunuyorlarsa, bu sanatç›lar özitibariyle karfl›-devrim yanl›s›d›rlar, özün -de halk düflman›d›rlar. Bunlar kendi arala -r›nda da, gerici, faflist, tutucu gibi s›n›fla -malara ayr›labilirler. Fakat devrime karfl›birle-flirler.

Demokrat, yurtsever sanatç›lar›n yan›s›ra, bir de, karfl›-devrimle devrim aras›n-da bocalayan sanatç›lar vard›r. Bilinç yet -mezliklerinden ötürü, ne yapt›klar›n›, yap -t›klar›n›n kime hizmet etti¤ini bilmeyen sa -natç›lar vard›r.

Ülkede ne kadar s›n›f ve tabaka varsa, odenli de¤iflik siyaset ve ideolojilere sahipsanatç›lar da olacakt›r. Bunlar›n rengi, da -

6 5

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 88: Sınıf Teorisi - Sayı 11

ha çok toplumsal iliflkileri, siyasal iliflkile -riyle a盤a ç›kmaktad›r. Örne¤in bir tak›msinema oyuncular›n›, yapt›klar› iflle pekaç›k olarak kavrayamay›z.

Tarihi olarak, dünya çap›nda geliflentoplumsal ve siyasal hareketler, kapitaliz -min güçleriyle sosyalizmin güçlerini haya -t›n her alan›nda karfl› karfl›ya getirmekte -dir. Ülkemizde de böyledir. Toplumsal saf -laflmalar›n, yani s›n›f saflaflmalar›n›n net -leflmeye do¤ru gitti¤i günümüzde, saflar›n›belirlememifl sanatç›lar›n da yerlerini be -lirlemeleri gerekir.

Kimden yana olacaklard›r?

...

Kendilerini üne, paraya kavuflturanemekçi kitlelerin yan› m›?

Yoksa halk›n s›rt›ndan geçinen burjuva-zinin, toprak a¤alar›n›n yan› m›?

Emekçi kitlelerin saf›na geçen sanatç›için yeni soru fludur:

Revizyonist, reformist bir ideoloji ve si -yaset mi?

...

Herhangi bir ülkede, devrimci bir sa -natç›n›n görevlerini ve sorumluluklar›n›saptarken, o ülkenin tarihi, toplumsal, eko -nomik ve siyasi yap›s›n›, o ülkedeki toplum -sal kurtulufl mücadelesinin düzeyini, kitle -lerin sanat ve kültür iliflkilerinin düzeyinido¤ru kavramak gerekir.

Devrimci sanatç›, devrimci tabiat› gere -¤i militand›r, yenilefltirici ve de¤ifltiricidir.Toplumsal kurtulufl mücadelesinden ayr›düflünülemez...devrimci mücadeleye orga -nik bir biçimde ba¤› olmal›d›r. Bu nedenle,devrimci bir sanatç›, o ülkenin devrimcimücadelesinin hedefleri ve görevleri do¤ -rultusunda görevlerle yüklüdür. O herfley -

den önce bir devrimcidir, militand›r, sana -t› devrimin bir arac›d›r, bir silah›d›r.

Genel olarak ifade etmek gerekirse,devrimci sanat, halk›n yaflam›n›, halk› ezens›n›f bask›lar›n›, bu bask›lara karfl› halk›nmücadelesini, yeni bir topluma duydu¤uözlemleri, ezen s›n›flara duyulan kini, nef -reti temel almal›, onlar›n devrimci müca -dele ruhunu gelifltirmeli, halk kahramanl› -¤›n›, halk için fedakarl›k ruhunu derinlefl -tirmeli, olumlu ve olumsuz insan örnek -lerini karakterize ederek, mücadeleyi bü -tün boyutlar›yla konu edinmelidir.

Sanat›n ana konusu, iflçiler, köylüler,halk ayd›nlar›, devrimci militanlar, k›sacasosyalist mücadele süreci olmal›d›r. Bu sü -reç içerisinde, olumlu olumsuz, s›n›f daya -naklar›yla birlikte ifllenmelidir. ‹flçiyi anla -t›rken patronu, köylüyü anlat›r-ken topraka¤as›n›... toprak kapitalistini, devrimci mi -litan› anlat›rken kaypak küçük burjuva un -surlar›...polisi...bürokrasiyi ve devlet me -kanizmas›n›n iflleyiflini de birlikte, s›n›fgerçeklerine ba¤l› olarak anlatmal›d›r.

Sadece toplumun objektif tan›mlanmas›,sadece elefltirel gerçeklik yeterli de¤il-dir.Devrimci sanat, toplumun geliflen güçleri -nin sanat›d›r, bu güçlerin geliflmesini vemücadelesini sergilerken, ayn› zamandayol gösterici olmal›, fakat kuru sloganc›l› -¤a düflülmemelidir, ifli basite indirgememe -lidir.

Toplumun geliflen güçleri önündeki en -gelleri, engellerin ideolojik, siyasi, kültü -rel, toplumsal niteliklerini kavratmadadevrimci sanata büyük görevler düflmekte-dir. Devrimci sanat, sosyalist ve ilerici ola -n› ele al›rken, gerici ve olumsuz güçlerigerçe¤e ters düflecek biçimde ele al›rsa, kü -çümserse, ya da oldu¤undan çok önemser -se hayalci olur, oportünizme kayar, dev -

66

SINIF TEORİSİ2006 *11* Temmuz-Ağustos

Page 89: Sınıf Teorisi - Sayı 11

rimci görevleri yerine getiremez. Ayn› za -manda, devrimin zaaflar›n› vurgularken,bu zaaflar› da ne abartmal›, ne de küçüm -semelidir. Devrimci sanat, devrim güçleri -nin yar›na "duyduklar› inanc› pekifltirir -ken, devrimin önündeki zorluklar› da ob -jektif olarak belirtmelidir.

Sanat ve kültürde, yarat›c› çal›flmam›-z›n kayna¤› halkt›r, halk›n devrimci müca -delesidir. Devrimci sanat kayna¤›n› halk -tan al›r, ürünlerini halka götürür. Karfl›l›k -l› etkileme ve etkilenme süreci içersindehalk sanat›n, sanat da halk›n geliflmesineyard›mc› olur. Önemli noktalardan biri defludur:

Devrimci sanat, halk›n ve özelliklegençli¤in bilincini yozlaflt›ran, halka za -rarl› düflüncelere karfl› verilen mücadeledeetkin ve güçlü bir temizleme silah›d›r. Ken -dinden olan fleyleri küçümseyen, kendindenolan her fleye güvensizlik duyan, yabanc›fleyler karfl›s›nda kölece e¤ilen, yabanc›olan fleylere hayranl›k duyan bir anlay›fl›ny›k›lmas›nda, bu anlay›fl›n y›k›lmas›nda, buanlay›fl›n maddi temellerinin kavranmas›n -da, kendine ve kendinden olanlara güvenduygusunun gelifltirilmesinde devrimci sa -nata büyük görevler düflmektedir. Yabanc›sigaraya, yabanc› damgal› giysiye, yabanc›müzi¤e ... sanata...edebiyata, körü körüneba¤lanan, kendi sigaras›n›, giysisini, kendisanat ve fikir adamlar›n› hor gören bir an -lay›fl, emperyalizmin bilincimize yerlefltir -di¤i organik ajanlard›r.

Bu anlay›fl, kayna¤› ayn› olmakla birlik -te, farkl› biçimlerde siyaset ve devrimcimücadele alan›nda da belirgin biçimdekendini göstermektedir. Biçimsel olaraktaklit etmek, benzemeye çal›flmak. Hattadevrim yapm›fl ülkelerin halk deyimlerinikullanmak, onlardan örnekler vermek. Herülkenin tarihi ve toplumsal koflullar› kendidevrimini ve devrimcisini biçimler. Bu ne -denle, flu ya da bu ülkenin devrimcilerinebiçimsel olarak özenmek, taklit etmek, ez -

bercilik, kopyac›l›k gibi fleyler yanl›flt›r. Bira¤ac›n gölgesinde a¤aç yetiflmez. Yetiflsebile o a¤ac›n gölgesinde kal›r, kendini bu -lamaz. Kendini küçük gören, kendi öz gü -cüne, kendi iflçisine köylüsüne, kendi siya -setine ve siyasal önderlerine, kendi sanat -ç›s›na, kendi kültürüne dayanmayan, umu -dunu d›fltan gelecek yard›mlara ba¤layanbir halk, kesinlikle ekonomik, toplumsal,kültürel ve siyasal boyunduruktan kurtula -maz. Sözün k›sas› devrim yapamaz...yapsabile devrimini yaflatamaz.

Köylümüz darda kald›¤›nda elini hava -ya açar, havaya bakar, havaya konuflur.Ama ürünü topraktan, topra¤› iflleyerek,topra¤›n kahr›n› çekerek al›r. Bitkilerin,a¤açlar›n kökü topraktad›r, havada de¤il.Din kitaplar›nda, kökü havada olan a¤açresimleri vard›r. Oysa as›l dayana¤›m›zkendi topra¤›m›zdad›r. Hava havad›r.Umut d›flta de¤il, içtedir. Umut kendi top -ra¤›m›zda ve kendi halk›m›zdad›r.

Her türlü olumsuz e¤ilimlere karfl› yürü -tülecek ideolojik mücadelenin bir unsuruolarak devrimci sanat, do¤ru bir ideolojikve teorik temellere dayanmal›d›r. Sanatç›,sanatsal kayg› ve titizli¤inin yan›s›ra, birdevrimci oldu¤unu ak›ldan ç›kartmamal›d›r

...Sanat›n›n ustas› olmal›d›r. Seçti¤i sanat

dal›nda sanat›n›n inceliklerini, pratik zo -runluluklar›n› ö¤renmeden, disiplinli ve il -keli bir biçimde çal›flmadan, fedakarl›klarakatlanmadan, toplumun insanlar›n› ta-n› -madan sanatç› olunamaz. Sanatç› yetenek-leri, duyarl›¤›, ustal›¤›, sab›rl› bir çal›flmaiçerisinde kazan›labilir fleylerdir. O, kitle -lerin içinde erimek, halk›n›n organik birparças› olmak zorundad›r. Sadece do¤rufikirleri ve toplumsal yaflam›, hikaye, fliir,roman, film vb. kal›plar içinde kabaca yan -s›tan, sanat› kuru slogan düzeyine indirentutum, niyeti ne olursa olsun, devrimci sa -nat ad›na lay›k olamaz. Böylesi ucuzluklar -la çok karfl›laflaca¤›z. Ve böylesi ucuzluk -

6 7

SINIF TEORİSİ2006 *11* Haziran-Temmuz

Page 90: Sınıf Teorisi - Sayı 11

larla mücadele etmek devrimci görevdir.”

Y›lmaz Güney, sanat-sanatç›, sanatç›-halk, sanatç›-mücadele aras›ndaki iliflkiyive görevleri, kendi dünya görüflüne göreyukar›da özetle ondan aktard›¤›m›z çerçe-vede ortaya koyduktan sonra, hemen ard›n-dan kendisine “Siz bu görevleri eserleriniz-de yerine getirdiniz mi?” diye sorulur.Y›lmaz’›n bu soruya verdi¤i cevapla flimdi-lik yaz›m›z› noktalayal›m:

“Tam anlam›yla de¤il... k›smen...özel -likle Salpa, Hücre, Soba, Pencere Cam› ve‹ki Ekmek istiyoruz, Umut, Arkadafl, Endi -fle bu kayg›lar›m›n ürünüdürler... Eksiktir -ler tek tek... ama birbirlerini tamamlarlar.Yönleri gelece¤e dönüktür... Hayat o denliçok boyutludur ki, bir sanatç›n›n ömrü tekbafl›na hayat› aktarmaya yetmez ... Yüzler -ce, binlerce sanatç›n›n ortak çabas› gerek -lidir...” (Y›lmaz Güney Siyasal Yaz›lar 1May›s Yay›nlar›)

68

SINIF TEORİSİ2006 *11* Haziran-Temmuz