128
SINIF TEORİSİ DEVRİMCİ TEORİ OLMADAN, DEVRİMCİ PRATİK OLMAZ! 2004 n AĞUSTOS-EYLÜL n 2 AYLIK TEORİK DERGİ n FİYATI: 3 YTL- 3.000.000 TL 4 AVRUPA BİRLİĞİ (AB) İLERLEME RAPORU, KÜRT ULUSAL SORUNU VE 17 ARALIK BRÜKSEL ZİRVESİ ÜZERİNE 4 PROGRAMDAN (5) 4 ÇARPIK DEMOKRASİ BİLİNCİ VE GRUPÇULUK (1) 4 TEORİDE DOĞRULTU’NUN TROÇKİZMİ VE İDEOLOJİK SEFALETİ! (1) 4 BİR KEZ DAHA GENEL ELEŞTİRİ! (1) 4 KOMSOMOL VE GENÇLİK FAALİYETİ ÜZERİNE (2) 9

Sınıf Teorisi - Sayı 9

Embed Size (px)

DESCRIPTION

2002’den bu yana yayınlanan, Marksist-Leninist-Maoist teorik dergi.

Citation preview

Page 1: Sınıf Teorisi - Sayı 9

SSIINNIIFFTTEEOORRİİSSİİDDEEVVRRİİMMCCİİ TTEEOORRİİ OOLLMMAADDAANN,, DDEEVVRRİİMMCCİİ PPRRAATTİİKK OOLLMMAAZZ!!

22000044 n AAĞĞUUSSTTOOSS--EEYYLLÜÜLL n 22 AAYYLLIIKK TTEEOORRİİKK DDEERRGGİİ n FFİİYYAATTII :: 33 YYTTLL-- 33..000000..000000 TTLL

2200

0044

PHH

AAZZİİ

RRAA

NN--

TTEEMM

MMUU

ZZ P

22 AA

YYLLII

KK TT

EEOORR

İİKK DD

EERRGG

İİ

4 AVRUPA BİRLİĞİ (AB) İLERLEME RAPORU, KÜRT ULUSALSORUNU VE 17 ARALIK BRÜKSEL ZİRVESİ ÜZERİNE

4 PROGRAMDAN (5)

4 ÇARPIK DEMOKRASİ BİLİNCİ VE GRUPÇULUK (1)

4 TEORİDE DOĞRULTU’NUN TROÇKİZMİ VE İDEOLOJİKSEFALETİ! (1)

4 BİR KEZ DAHA GENEL ELEŞTİRİ! (1)

4 KOMSOMOL VE GENÇLİK FAALİYETİ ÜZERİNE (2)

9

8SI

NIF

TEOR

İSİ

Page 2: Sınıf Teorisi - Sayı 9

3

SINIF TEOR S2004 *8* Haziran-Temmuz

‹Ç‹NDEK‹LER

SINIFTEOR‹S‹

2 ayl›k teorik dergi

2004 .9. A¤ustos-Eylül

KARDELEN BASIM YAYIM REKLAM GÖSTER‹ORGAN‹ZASYON LTD. fiT‹.

Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Erdal GÜLER Yönetim yeri: Millet Cad. Nevbahar Mah.F›nd›kzade Saray Apt. No:57 D:11 K:5F›nd›kzade/‹ST.Tel: (0212) 584 18 04Fax: (0212) 584 18 05Dizgi: Kardelen Yay›mc›l›kBask›: KAYHAN MATBAASI

AVRUPA B‹RL‹⁄‹ (AB) ‹LERLEME RAPORU, KÜRT ULUSALSORUNU VE 17 ARALIK BRÜKSEL Z‹RVES‹ ÜZER‹NE......... 7

PROGRAMDAN (5)....................................................................39

ULUSAL SORUN...............................................................................................1071. Ulusal Toplluklar ‹çin Bölgesel Özerklik.......................................125

Bölgesel Özerklik Nedir?..........................................................109a) Az›nl›klar ‹çin Yerel Özyönetim!............................................112b) Anadilde E¤itim Ve Tüm Yerli Diller ‹çin Tam Özgürlük!....113

Tart›flmalar›n Bafllang›ç Dönemeci ve Kürt Ulusal Kurtulufl Mücadelesi...........8Uluslar›n Kendi Kaderini Tayin Hakk›, demokratik bir taleptir ve ça¤›m›z itibariy-le bu demokratik talebin gerçek anlamda savunulup-çözülmesi görevi proletar-yan›n omuzlar›ndad›r!......................................................................................12Ayr›lma Hakk› Olmadan Birli¤in Gönüllülü¤ünden Bahsedilemez!..................24“Türkiyelilik” Üst Kimli¤i Proletarya ve Halk›n Ç›kar›n› ve Gönüllü Bir Birli¤i ‹fade Etmiyor!..................................................................................................48PKK/Kongra-Gel yöneticileri tutars›z ve çeliflkili aç›klamalarda bulunarakAB’nden çözüm beklemekteler!.....................................................................52AB’nin Ortaya Att›¤› “Çözüm” Önerisi Türk Hakim S›n›flar›n›n Ç›kar›nad›r.....24Kürt Ulusuna “Az›nl›k” Denilerek Kendi Kaderini Tayin Hakk› Gasp Ediliyor ve“Bireysel ve Kültürel Haklar” ‹le S›n›rl› Bir “Çözüm” Ortaya Konuluyor...........57Kürt Reformizmi AB’ni Kurtulufl Kap›s› Olarak Görmekle, Ulusal Haklar›n› Ken-di Elleriyle AB’ye Teslim Etmekte....................................................................54Kürtler Az›nl›k De¤il, Türklere Oranla Say›ca (Nüfus Olarak) Ço¤unluk Olmasa-lar da Ulusal Bir Topluluktur. Bununla Beraber Türkiye-Kuzey Kürdistan’daAz›nl›k Statüsünde Bulunan 10’dan Fazla Milliyet Yaflamaktad›r...................25Alevilerin Az›nl›k Olarak Tan›nmas› Aleviler Üzerindeki Bask›lar›n Onaylanmas›d›r!..............................................................................................78Sonuç Olarak................................................................................................54

Page 3: Sınıf Teorisi - Sayı 9

4

SINIF TEOR S2004 *8* Haziran-Temmuz

‹ktidar ve Demokrasi Bilincinde Çarp›kl›k.............................................1071) Örgüt ‹çinde........................................................................1092) Dostlara Karfl› siyaset......................................................................1123) Halka Karfl› Nas›l Bir Demokrasi Anlay›fl› Savunuluyor?.................113

Partizan Dergisi Ve Marksizm-Leninizm-..............................109Leninizm Ve Partizan.......................................................................................112Bilim Ve Kaba Evrimci Çizgi.............................113Partizan Ve Mao......................................................................................Partizan Dergisi Ve Diyalektik Materyalist Bilgi Teorisi.......................................Dogma Torbas› De¤il, Eylem K›lavuzu.................................................

2. Federasyon Anlay›fllar›na Hay›r!.............................................................763. “Kültürde Ulusal Özerkli¤e” Hay›r, Yaflas›n Enternasyonalizm!....,...27Sonuç.........................................................................................................25

Aç›ktan “Burjuvaziyi Savunuyoruz” Diye Ortaya Ç›kan Herhangi bir Parti Ve ‹deo-logu Var M›?.......................................................................................................125Feodalizmin Tasfiyesi ‹ddias› Ve TD’nin Oportünizmi.....................................127Yar›-Feodal Kal›nt›lar Ya Da K›vranan Eklektizm!....... .....................................127TD, Oldukça Abart› Yap›yor Ve Alabildi¤ine Sübjektizme Düflüyor!..................130Oportünizme Bak›n!................................................131“Sahi Kimdir Bu ‘Toprak A¤as› S›n›f›’?”..............................................................133Demokratik Devrim Mi, Sosyalist Devrim Mi?..................................................145“Demokratik Devrimin Özü Politik Özgürlü¤ü Kazanmakt›r” Tezi Marksizm’iRevize Etmektir...........................................................................................125Sinanl› Köylülerinin ‹syan› Kime ve Neye Karfl›?.............................................S›n›flar Ve Tarihsel-Toplum Rolleri................................................................Bir Parti Neye Göre De¤erlendirilir?.........................................................TD, Çamur At›yor, Demagoji Yap›yor!.................................................................

ÇARPIK DEMOKRAS‹ B‹L‹NC‹ VE GRUPÇULUK (1)...........245

B‹R KEZ DAHA GENEL ELEfiT‹R‹! (1) ..................................

KOMSOMOL VE GENÇL‹K FAAL‹YET‹ ÜZER‹NE (2) ............

TEOR‹DE DO⁄RULTU’NUN TROÇK‹ZM‹ VE ‹DEOLOJ‹KSEFALET‹ (1) ........................................................................124

Page 4: Sınıf Teorisi - Sayı 9

5

SINIF TEOR S2004 *8* Haziran-Temmuz

Her s›n›f kendi bildi¤i gibi dövüflü-yor. Bu dövüflte de her s›n›fkendi araç ve yöntemlerini olufl-turarak ona göre konumlan›yor.Proletarya yüzy›llard›r zincirle-rinden baflka bir fley kaybetme-di. Fakat sömürücüler insanl›¤›-n› kaybettiler. ‹nsan› insana ya-banc›laflt›rd›lar. Katliamlarla, ifl-gallerle, soyk›r›mlarla insanl›¤›ncan› kan› pahas›na zenginlikleri-ne zenginlik katt›lar. Bununlabirlikte insanl›¤a empoze etmekistedikleri bilinç de kul-köle olmave biat etme bilinciydi. Bu kendiçarklar›n›n dönmesi için zorunlu-luktur. Bu bilinç Paris Komünübaflta olmak üzere Ekim, Çin vb.devrimlerle k›r›lm›fl, halklara ger-çek kurutulufl yolunu göstermifl-tir. Tarih denen kavramdan bah-sedeceksek bu s›n›f mücadele-sinden baflka bir fley de¤ildir. S›-n›f mücadelesi de düz bir yol de-¤il, engebeli, iniflli-ç›k›fll›d›r. Dev-rimci durumun nispeten geriledi-¤i durumlarda karamsarl›k ve y›l-g›nl›k bafl gösterecektir. Bu bizimgibi küçük burjuvazinin yo¤un-lukta oldu¤u ülkelerde daha be-lirgin bir biçimde ortaya ç›kmak-tad›r. Fakat bugün gerek devrim-ci harekette, gerekse devrimcidurumda bir ilerleme söz konu-sudur. Ve buna paralel olarakBaflta Maoistler olmak üzere tümdevrimci ve komünistler küçükburjuvazinin bu ruh halinin kitle-ler üzerinde yaratt›¤› olumsuz et-kileri k›rmak için düne k›yasla da-ha bir mücadeleyi yo¤unlaflt›r-mal› ve bu yo¤unlaflmay› teorikanlamda da daha bir üst seviye-ye ç›kararak, revizyonistlerin, re-formistlerin ve oportünistlerindegerçek yüzünü teflhir etmelidir.

Bugün aç›s›ndan bakacak olursakemperyalizmin “demokrasi”,“uygarl›k” ve “bar›fl” korosunadünyada oldu¤u gibi Türkiye-Kuzey Kürdistan’da da çeflitliton ve renklerde bu koroya efl-lik eden, kurtuluflu AB ve ABDgibi emperyalistlerin “demokra-si”lerinde gören revizyonist vereformistler vard›r. Bunlar›n bir-lefltikleri en temel noktada si-lahl› mücadele düflmanl›¤› ol-maktad›r. Bu düflmanl›k halkla-ra gerçek kurtuluflu de¤il, dev-rimci öfkenin ve isyan›n emper-yalistlerin ve uflaklar›n›n de¤ir-meninde nas›l ö¤ütülece¤ininaç›k bir ifadesidir.

Silahl› mücadele düflmanl›¤›n›nyükseldi¤i bu dönemlerde ko-münistler aras›nda birli¤in yan›s›ra kavgay› yükseltmek Maoist-lerin boynunun borcudur.

Kazanaca¤›m›z kocaman bir dün-ya var. Ve Bin k›l›ç darbesiyleparamparça olmaktan korkmu-yoruz ve imparatorlar› tahtlar›n-dan alafla¤› edece¤iz. Çünkü‹nsanl›¤a karfl› sorumluyuz. ‹n-san olabilmenin, insanca yafla-yabilmenin onuruyla, cüretimiz,isyan›m›z ve sevdam›z büyüsündiyor sözü yoldafl Kaypakka-ya’ya b›rak›yoruz; “Önümüzdeçetin ama flanl› mücadele gün-leri var. S›n›f mücadelesinin de-nizine bütün varl›¤›m›zla at›la-l›m!”

Yarat›lmak istenen yan›lsamalarakarfl› halklar›m›za gerçekleri an-latmaya devam edece¤iz. Yenibir say›da buluflmak dile¤iyle...

SU

NU

Page 5: Sınıf Teorisi - Sayı 9

7

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Avrupa Birli¤i (AB)‹lerleme Raporu,

Kürt Ulusal Sorunu ve17 Aral›k Brüksel

Zirvesi Üzerine

Ekim günü aç›klanan “AB ilerlemeraporu” AB’nin Türk devletine yöne-lik yay›nlad›¤› bir çok rapordan dahakapsaml› ve net belirlemeler içer-mektedir. Bu rapor, ayn› zamandaAB’nin Türk devletine yönelik net

yaklafl›m›n› ortaya koymas› aç›s›ndan da önemlibir siyasi belge niteli¤i tafl›maktad›r. Her ne ka-dar komprador medya, egemen s›n›f politikac›la-r› ve besleme ideologlar› taraf›ndan raporda birçok mu¤lak nokta oldu¤u söylense de aksine or-taya konulan ifadeler oldukça aç›kt›r. “Mu¤lak”olarak nitelenen ifadeler,Türk hakim s›n›flar› aç›-s›ndan be¤enilmeyen ve özellikle de Kürt ulusalsorununa yönelik ifadelerdir. Raporda Kürt ulu-sunun”az›nl›k” olarak tan›mlanmas› ve bu ba¤-lamda baz› ulusal k›r›nt›lara kavuflturulmas› iste-¤i, ›rkç›-flovenist Türk hakim s›n›flar›n›n kat› Ke-malist kesimlerini oldukça rahats›z etmifltir.

Kürt ulusunun “az›nl›k” olarak tan›mlanmas›bu yönüyle Türk hakim s›n›flar› aras›nda ciddi vetarihsel önemi olan tart›flmalar›n da yaflanmas›nayol açm›flt›r. Rapordaki az›nl›k vurgusuna bile ta-

6AB ilerleme

raporu, ayn› zaman-da AB’nin Türk dev-

letine yönelik netyaklafl›m›n› ortaya

koymas› aç›s›ndan daönemli bir siyasi bel-ge niteli¤i tafl›makta-

d›r. Her ne kadarKomprador medya,egemen s›n›f politi-kac›lar› ve beslemeideologlar› taraf›n-

dan raporda bir çokmu¤lak nokta oldu¤u

söylense de aksineortaya konulan ifa-

deler oldukça aç›kt›r

Page 6: Sınıf Teorisi - Sayı 9

hammül etmeyen kat› Kemalist kesimlerrapora karfl› muhalefete geçtiler. Ancakbu floven-›rkç› kesim Kürt ulusal müca-delesinin vard›¤› aflama ve yaratt›¤› poli-tik etki gücüyle “art›k Kürt yoktur” ar-güman›n› savunamaz duruma geldikle-rindendir ki “Kürtler az›nl›k de¤ildir, as-li unsurdur” sav›n› ileri sürdüler.

“Az›nl›k” söylemleri karfl›s›nda Kürtulusunun “asli unsur” olarak tan›mlan-m›fl olmas› ise, ayn› zamanda Türk hakims›n›flar›, hem de tüm klikleri taraf›ndanKürt ulusunun varl›¤›n›n kabulü anlam›-na gelmektedir. Hiç flüphe yok ki meseletam da burada dü¤ümlenmekte. Tart›fl-malar içerisinde az›nl›k statüsüne dahafazla pay biçerek Kürt ulusunu “asli un-sur” olarak tan›mlamalar›n›n gerçek se-bebi ise, Kürt ulusunun ulusal haklar›n›inkar etmektir, kabul etmemektir. Bunoktada savunduklar› tam› tam›na flu:“Kürtler asli unsurdur, her Türk vatan-dafl›n›n sahip oldu¤u haklara sahiptirler,bu nedenle ayr›ca bir hak tan›mlamas› yada statü tan›mlamas› yapmaya gerekyoktur. Bu flekilde ayr› bir tan›mlamayapmak Türk devletini ve milletini böl-mek anlam›na gelmektedir. Kürtler ana-yasal vatandafll›k ba¤lar› ile Türkiyecumhuriyetine ba¤l›d›rlar. Türk vatanda-fl› etnik köken de¤il anayasal vatandafll›ktan›m› içermektedir. Bu nedenle Kürt va-tandafllar›m›z için yeni bir tart›flmaya vsihtiyaç yoktur”

Görüldü¤ü üzere bu söylem ve argü-man, onlarca y›ld›r “Kürt yoktur, Kürt di-ye say›lanlar Türklerin bir koludur” te-zinden farkl› ve ileri bir söylemdir. Enaz›ndan söylemde de olsa Kürtler redde-dilmemektedir. Ayr›ca bu yeni söylemle-re günlük yaflamdaki Kürtçe konuflma,Kürtçe dil kurslar› vs üzerindeki yasakla-r›n gevflemesi, TRT’de güdümlü ve s›n›r-l› Kürtçe yay›n yap›lmas› vs eklendi¤in-de resmi devlet ideolojisinin Kürt ulusal

sorununda epeyce parçalan›p geriledi¤in-den bahsetmek mümkün. K›saca söyle-yecek olursak resmi (devlet hukuku veanayasas›)anlamda Kürt ulusunun ulusalvarl›¤› halen tan›nmak istenmese de an-cak bir realite olarak kabul edilmektedir.

Kürt ulusal varl›¤›n› bu reel kabuledifl, 1990’l› y›llar›n bafl›nda Demirel’inbaflbakanl›¤›nda bafllam›flt›. Demirel, oy›llarda PKK önderli¤inde geliflen ulusalmücadele karfl›s›nda Kürt ulusal sorunu-nu “reel” bir sorun olarak tan›mlayarakbir anlamda bugünkü tart›flmalar› bafllat-m›flt›. Ayn› y›llarda dönemin cumhurbafl-kan› Özal’›n “federasyon” tart›flmalar›n›gündemlefltirmesi ve anayasal vatandafl-l›k tart›flmalar›n› ortaya atmas› tesadüfide¤ildir. Bu süreçten itibaren AB’nin demeseleyle daha fazla ilgilenir olmas› bu-günkü tart›flmalar›n tarihi kökenini de or-taya koymaktad›r.

Tart›flmalar›n Bafllang›ç Dö-nemeci ve Kürt Ulusal Kurtulufl

Mücadelesi“AB ilerleme raporunun” yay›nlamas›

ile Kürt vb. sorunlar›n daha fazla ve yo-¤un olarak tart›fl›lmaya baflland›. Az ön-ce de vurgusunu yapt›¤›m›z gibi, bu tar-t›flman›n 1990’l› y›llara dayan›yor olma-s› do¤ald›r. Çünkü o y›llarda PKK önder-li¤inde sürdürülen Kürt ulusal mücadele-si oldukça boyutlanm›fl; gerek politik,gerekse askeri olarak ülke gündeminegirmiflti. Bu savafl boyutu sadece ülkegündemine de¤il, dünya gündemine deoturmufltu. Türkiye-Kuzey Kürdistan’›nemperyalistlerce her zaman dile getirilenjeo-politik önemimden dolay› PKK’ninbu yükselifli emperyalistlerin de dikkatiniçekmiflti. Kürt ulusal sorunu, hemIrak’taki (Birinci Körfez Savafl›) gelifl-melerden hem de PKK’nin güçlenmesin-den dolay› uluslararas› politik arenaya ta-

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

8

Page 7: Sınıf Teorisi - Sayı 9

fl›nm›fl oldu. Dolay›s›yla da bu tarihtensonra Türk devletinin emperyalistlerleolan iliflkilerinde Kürt ulusal sorunu sü-rekli gündeme gelir oldu. Emperyalistdevletler Kürt ulusal sorununu Türk ha-kim s›n›flar›n› uflaklaflt›rmada bir kozolarak kullanmaya ve buna koflut olarakda PKK ile çeflitli bi-çimde iliflkiler gelifltir-meye çal›flt›lar. Bura-ya kadar olanlar herzaman olabilecek fley-lerdir. Emperyalistlerher zaman için geliflipgüçlenen PKK gibiburjuva karakterli ulu-sal hareketleri ideolo-jik-politik denetimle-rine almak için hare-kete geçerler. Ki bu türiliflkiler gelifltirmekPKK gibi milliyetçiulusal hareketler aç›-s›ndan da yanl›fl ve an-lafl›lmaz de¤ildi. Yan-l›fl olan, PKK’nin builiflkiler a¤› ve süreciiçerisinde kendi ba-¤›ms›z politik çizgisini gitgide yitirmiflolmas›d›r. Daha aç›kças›, gerici devletleraras› çeliflkilerden ba¤›ms›z siyasi çizgi-sini koruyarak faydalanmak yerine builiflkilere kendi özgücünden daha fazlagüvenerek uzlaflmac›-ba¤›ml› bir ideolo-jik hatta girdi. Dolay›s›yla kuruluflu itiba-r›yla Marksizm d›fl› olan idealist burjuvaçizgisi politik duruflundaki k›r›lmalar› dah›zland›rm›fl oldu. PKK’deki politik k›-r›lmalar›n ana kayna¤›n› aramak isteyenher Marksist-Leninist-Maoist insan, bu-nun tarihini ve köklerini PKK’nin kuru-luflu itibar›yla savundu¤u milliyetçiprogram ve ideolojik hatta aramal›d›r.PKK hiç bir zaman Marksist-Leninist-Maoist bir hareket olmad›¤› gibi Sol ar-gümanl› bir halk hareketi (sol söylemli

küçük burjuva hareket vb.) de olmam›fl-t›r. Ulusal devrimci bir hareket olmaklas›n›rl›d›r onun içeri¤i ve bunda da önem-li k›r›lmalar yaflad›¤› bir gerçektir. Ki,ulusal devrimci hareket ile küçük burju-va devrimci hareketin ayn› fley olmad›-¤›n› ve birbirine kar›flt›r›lmamas› gerekti-

¤ini vurgulayarak, ko-numuza kald›¤›m›z yer-den devam edelim...

Bugün ortaya at›lanaz›nl›k statüsü ya daanayasal vatandafll›k gi-bi formüllerin ortayaç›kmas›nda PKK de et-kili olmufltur. Yani bukavramlar›n formüleediliflinde PKK’nin depay› vard›r. Dolay›s›ylaPKK/Kongra-Gel söz-cülerinin az›nl›k statüsüvb. geliflmelere karfl›ç›kmalar›, bu yönüyleçok da anlaml› ve de-¤erli bir tav›r de¤ildir.Çünkü flu veya bu flekil-de bu kavramlar›n ya daçözüm formüllerinin

üretilmesinde-ortaya at›lmas›nda kendile-rinin de pay› vard›r. Emperyalist devlet-lerle diplomasi ad›na kurduklar› iliflkiler-de ba¤›ms›z politik çizgilerini terk ederekonlar›n argümanlar›n› dillendirmelerinin,gelinen bugünkü süreçte ad› geçen for-müllerin gündemleflmifl olmas›nda veKürt ulusunun kaderinin olumsuz yöndebelirleyecek olan tart›flmalar›n yo¤unlafl-mas›nda önemli etkisinin oldu¤unu, kim-ler görmezlikten gelebilir ki?

PKK’nin etkili bir silahl› ve ayn› za-manda politik bir güç olmas› Kürt ulusalsorununu gündemlefltirmifltir. Fakat bugündemleflme milliyetçi önderlik çizgisi-nin sonucu, emperyalist çözüm formülle-ri tuza¤›na düflmeyi getirdi. Bir baflka

9

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Bugün ortaya at›lan az›nl›kstatüsü ya da anayasal vatan-dafll›k gibi formüllerin ortayaç›kmas›nda PKK de etkili ol-mufltur. Yani bu kavramlar›nformüle ediliflinde PKK’ninde pay› vard›r. Dolay›s›yla

PKK/Kongra-Gel sözcüleri-nin az›nl›k statüsü vb. gelifl-melere karfl› ç›kmalar›, buyönüyle çok da anlaml› vede¤erli bir tav›r de¤ildir.

Çünkü flu veya bu flekilde bukavramlar›n ya da çözüm

formüllerinin üretilmesinde-ortaya at›lmas›nda kendileri-

nin de pay› vard›r.

Page 8: Sınıf Teorisi - Sayı 9

ifadeyle “denize düflen y›lana sar›l›r”pragmatist politik hatt› sonucu, emperya-listler kendi çözüm formüllerini, ilk ön-celeri PKK a¤z›ndan gündemlefltirdiler.Daha sonra ise kendileri bu formülleri di-rekt olarak ortaya atarak Türk hakim s›-n›flar›na empoze etmifllerdir. Ancak bura-da gözden kaç›r›lmamas› gereken ana-te-mel halka flu; emperyalistlerin gündem-lefltirdikleri bu “çözüm” formüllerindeKürt ulusunun Kendi Kaderinin TayinHakk›’n›n hiç olmay›fl›d›r. Üstelik Kürtulusunun Kendi Kaderini Tayin Hakk› d›-fl›nda da olmas› gereken baz› haklar› dasürekli budanmaktad›r. Kongra-Gel isebir yandan az›nl›k statüsüne hakl› olarakkarfl› ç›karken di¤er yandan az›nl›k statü-sünden daha beter bir flekilde “anayasalvatandafll›k” ve “Türkiyelilik üst” kimli-¤ini kabul etmektedir. Bununla, mazlumKürt ulusunun hakl› ve demokratik talep-lerinin geri düzeye çekilmesine vesile ol-duklar›da su götürmez bir gerçekliktir.

PKK’nin yürüttü¤ü silahl› mücadelebu yönüyle Kürt ulusal sorununu devrim-ci bir flekilde politik gündeme sokmaklabirlikte ancak devrimci politikalarda ›s-rarc› çözüm aray›fllar›n› gündemlefltire-memifltir. Çünkü PKK, bir yandan Kürt-lerin UKKTH sorununu devrimci bir yol-la gündemlefltirirken ama öte yandan busorunun devrimci çözümünden genel ola-rak uzak durdu. Bu uzaklaflma 1990’l›y›llar›n bafl›nda h›z kazand›. Bu konuda,yani UKKTH konusunda devrimci çö-züm sunmak isteyen komünist ve dev-rimci harekete karfl› da pragmatist, hattazaman zaman düflmanca politik tav›rlargelifltirmekten de sak›nmam›flt›r- sak›n-mamaktad›r.

PKK/Kongra-Gel, sorunun devrimciçözümünde ›srar etmifl olsa idi söz konu-su burjuva çözümler yine gündeme geti-rilecekti. Bu tart›flmalar, baflka ezilenulus milliyetçisi hareketler üzerinden

yapt›r›lmaya çal›fl›lacakt›. Fakat sorun buyönüyle, yani bu burjuva politikalar›n›nkimin üzerinden gelip gelmedi¤i de¤ilbunlar›n yanl›fl olmas› ve Kürt ulusu/hal-k› içinde etkin olup olmamas›d›r. Bu ba¤-lamda söz konusu burjuva çözüm öneri-lerini deflifre etmeye, yanl›fl yönelimlerinteflhirine komünistler önem vermeli veideolojik-politik olarak teflhir edip gerçekproleter çözümün yolunu göstermelidir.

Uluslar›n Kendi Kaderini Ta-yin Hakk›, demokratik bir talep-tir ve ça¤›m›z itibariyle bu de-

mokratik talebin gerçek anlam-da savunulup-çözülmesi göreviproletaryan›n omuzlar›ndad›r!Günümüzde Kürt ulusal sorunun ger-

çek ve tam çözümü, ancak Uluslar›nKendi Kaderini Tayin Hakk› ve uluslar›ntam hak eflitli¤i ilkesi’nin savunulup ya-flama geçirilmesiyle mümkündür. Bir ulu-sun Kendi Kaderini Tayin Hakk›, ulusalsorunun kendi gerçek anlam›nda demok-ratik bir taleptir. Bu anlamda savunulma-s› da ilkesel bir politikad›r. Bununla bir-likte 20.yüzy›l›n bafl›nda burjuvazininkendi devrimci barutunu tüketerek gerici-leflmesi, dahas› emperyalizm ça¤›yla bir-likte gericileflen burjuvazinin köylülük veulusal sorunu çözme diye bir derdi kal-mam›flt›r. Ekim devrimiyle birlikte bu so-runlar›n gerçek anlamda çözümleyici birs›n›f› varsa o da proletaryad›r.

Yeri gelmiflken bir noktaya önemledikkatleri çekmek istiyoruz: Gelinen afla-mada ulusal sorun denilince bununla sa-dece “köylülük sorununu” anlaman›ndo¤ru bir anlay›fl olmad›¤›n›, hatta bu türanlay›fllar›n bizim ki gibi çok uluslu ülke-lerde sosyal flovenizmi güçlendirdi¤inibelirtelim. Ulusal sorunun özü, “Ulusla-r›n Kendi Kaderlerinin Tayin Hakk› bak›-

10

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 9: Sınıf Teorisi - Sayı 9

m›ndan” ele al›nd›¤›nda bunun, dün pa-zar sorunu oldu¤u gibi bugün de ayn› ol-du¤u görülecektir. Baz› teorik sefillerinStalin yoldafl›n “ulusal sorunun özü köy-lü sorunudur” genellemesinden hareketlemeseleyi götürüp UKKTH ba¤lam›ndakiulusal sorunla da bir ve ayn› olarak ele al-mas›, UKKTH konusunda ne denli ceha-let içerisinde oldu¤unu gösterir. Bu soru-nun uluslar aras› bir etkileflim a¤› içerisi-ne girmesi UKKTH bak›m›ndan ulusalsorunun özünün pazar sorunu oldu¤unuortadan kald›rmaz. Her fleyi bir kenara b›-rakal›m. Ulusal sorunun özünü kavramakisteyenler ulusal sorunun ne zaman vehangi tarihi-ekonomik koflullar sonucuortaya ç›kt›¤›n› bilirse, o durumda da ulu-sal sorunun özünün pazar oldu¤unu kav-ram›fl olurlar. Bu marksist teoriden yok-sun olufllar›ndand›r ki veya bu tarihi-ikti-sadi koflullar› gözden kaç›rd›klar› içindirki bir çok küçük burjuva hareket PKK gi-bi milliyetçi hareketleri “küçük burjuvasol hareket” veya “küçük burjuva hare-ket” olarak nitelendirmektedirler. Buoportünist teorilerinden dolay› da kahkuyrukçu kah sosyal floven bir pratik iz-lemekten kurtulamamaktad›rlar.

PKK/Kongra-Gel örne¤inde oldu¤ugibi ezilen ulusun burjuva önderlikli ha-reketleri bu hakk› sözde savunup-dillen-dirirler. Ancak bu, her zaman için ka¤›tüzerinde kalmakta ya da ulusal hareketingelifliminin belli bir dönemini kapsamak-tad›r. Ulusal hareket, belli bir güce ulafl-t›ktan sonra bu hakk›n savunulmas› vepratik politik duruflundan hemen vazgeçi-lerek mücadelenin seyri ve fliddeti neolursa olsun pazarl›k aray›fllar› gündemegetirilerek ulusun Kendi Kaderini TayinHakk›’n› tam ba¤›ms›z bir flekilde savun-ma-elde etme yerine tamam›yla ezilenulus burjuvazisinin ç›karlar› devreye gi-rer ve mücadele bu ç›karlara tabi k›l›na-rak güdüklefltirilir. Hatta ço¤u kez bu ka-rakterli burjuva hareketler önderli¤inde

ulusal devletler de kurulur. Ancak bu, odevlet ve ulusun tam ba¤›ms›zl›¤› ile so-nuçlanmaz. Çünkü bu hareketlerin önder-likleri politik olarak tam ba¤›ms›z siyasiçizgiye sahip de¤iller. Belirtmek gerekirki ulus tam ba¤›ms›zl›¤›na kavuflmam›flolsa da bu anlam›yla kendi kaderini tayinetmifl olur. T›pk› Türk ulusunun 1923 y›l-lar› sonras› gibi.

Baz› çok uluslu ülkelerde ve baz› ezi-len ulusun hareketleri kendi pazar› içinmücadelede belli bir söz hakk›na kavufl-tuktan ve çeflitli kültürel haklarla kendiifadesini bulur bulmaz ezen ulusun burju-vazisine yamanarak s›n›fsal kurtulufl ha-reketinin önünde engel teflkil ederek geri-cileflir. Çünkü o da nihayetinde t›pk› bur-juva bir s›n›f olarak efendileri gibi kendi-sinden baflkas›na demokrasi hakk› tan›-maz ve burjuva s›n›f karakterine uygundavran›r.

Ezilen ulusun burjuva önderlikli hare-ketleri, özellikle de devrimci niteliktekihareketler devrimimizin ilerletici güçleriiçerisinde yer alsalar da ancak uluslar›ntam ba¤›ms›zl›¤› temelinde bir mücadeleyürütmezler. fiüphesiz bu hareketler de“tam ba¤›ms›zl›k” vb. gibi talepler ilerisürer veya bu yönlü söylemde bulunurlar.Bunu daha çokta ilk ç›k›fllar› dönemindedillendirirler. Dahas› kimi hareketler bu-nu devlet kurmaya kadar da götürebilir.Fakat kurulacak bu devlet yar›-sömürgeolarak daha ilk baflta çak›l›p kal›r. Bu dabu hareketlerin burjuva ideolojik-politikçizgisinden kaynaklan›r. Çünkü bu karak-terli hareketler daha mücadele içerisindeiken “koparken ba¤lanan” ba¤›ml› bir si-yasi çizgi izlerler. Bu mücadele içerisindekendi ulusundan proletarya ve halk›n ge-nifl kesimini pefllerine takmak isterler.Dahas› bu gibi hareketler kimi zaman,özellikle de komünist partilerin sübjektifolarak güçsüz oldu¤u tarihi-politik dö-nemlerde milyonlarca emekçiyi “vatan”ve “hürriyet” 盤l›klar› atarak kendi pefl-

11

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 10: Sınıf Teorisi - Sayı 9

lerine takarlar. Bu tür durumlara al-danmamak gerek. Çünkü proletar-yan›n soruna yaklafl›m› net ve ber-rakt›r. Onun toplanaca¤› yer; burju-vazinin bayra¤› de¤il, proletarya-n›n denenmifl k›z›l bayra¤›n›n alt›-d›r. Dolay›s›yla emekçileri bu bay-rak alt›nda toplamak için mücadeleyürütür. Hiçbir burjuva karakterliulusal hareket proletarya ve emek-çi s›n›flar› iktidara tafl›mak içinmücadele yürütmez. Onlar›n amac›sömürü ve bask› üzerine kurulumevcut politik iktidarlar› de¤ifltiripbunun yerine halk›n demokratik vesosyalist iktidarlar›n› kurmak de-¤il, kendi ulusunun burjuvazisininkendi pazar›n› daha kolay sömür-mesi için ulusal devlet kurmakt›r.

Belli durumlarda emperyalizmde ezilen uluslar›n ayr›lma hakk›n›gündemlefltirmektedir. Ya da onla-r›n Kendi Kaderini Tayin Hakk› ol-du¤undan söz etmektedir. Birlefl-mifl Milletler Örgütü’nün (BMÖ)anayasas›nda bu haktan bahsedilir.Ama bu hakk› kendi ekonomik-po-litik ve askeri ç›karlar› için savun-duklar›na yüz y›ll›k s›n›f mücade-lesi ve ulusal mücadeleler canl› veyak›c› bir flekilde tan›kl›k etmekte-

dir. Lenin yoldafl›n dedi¤i gibi “birulusal hareket emperyalizmin eko-nomik ve siyasi ç›karlar›na ters de-¤ilse emperyalistler o hareketi des-tekler.” Öyle ki bu ç›karlar› gere¤iuluslar› Balkanlar, Kafkaslar, Hin-distan’da oldu¤u gibi birbirine dü-flürmek için k›flk›rt›r. Amaç, “böl,parçala ve yönet!” Fakat proletar-yan›n bu soruna yaklafl›m› nettir:Birden fazla ulusun ve ulusal soru-nun oldu¤u ülkelerde ezilen ulusunhangi temelde olursa olsun ayr›l›pkendi devletini kurma hakk› vard›r.Bu hakk› kullan›p kullanmamak ta-mam›yla o ulusun elindeki bir ol-gudur. Onun ulusal iradesine karfl›gelifltirilecek her türden d›fl müda-halenin amans›z düflman›d›r. An-cak bilinmelidir ki, ulusun kendikaderini tayin meselesinde prole-tarya emperyalist-milliyetçi k›fl-k›rtmalara ve yanl›fl propagandala-ra karfl› o tarihi flartlarda do¤ru ola-n› ulusa göstermek için propagan-da etmekten de sak›nmaz. Ayr›lmahakk›n› her koflul alt›nda kay›ts›z-flarts›z savundu¤u gibi ancak ulu-sun ayr›lmas›n› ise somut durumagöre destekler. Ulusun ayr›lmas›n›yanl›fl da bulsa, bu hakk›n› kullan-mas›n›n önünde fiili olarak dur-maz, zor kullanma gibi yöntemlerebafl vurmaz. Sadece do¤ru yoldakaderlerini tayin etmediklerininideolojik elefltirisini yürütür, kitle-lerin bilincini ayd›nlatmaya çal›fl›r.

Ayr›lma Hakk› OlmadanBirli¤in Gönüllülü¤ünden

Bahsedilemez!Komünistler, “tam hak eflitli¤i”

temelinde kurulmufl veya kurula-cak olan büyük merkezi devletler-

12

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Belli durumlarda emperyalizm deezilen uluslar›n ayr›lma hakk›n› gün-

demlefltirmektedir. Ya da onlar›n KendiKaderini Tayin Hakk› oldu¤undan söz

etmektedir. Birleflmifl Milletler Örgütü-’nün (BMÖ) anayasas›nda bu haktan

bahsedilir. Ama bu hakk› kendi ekono-mik-politik ve askeri ç›karlar› için sa-

vunduklar›na yüz y›ll›k s›n›f mücadelesive ulusal mücadeleler canl› ve yak›c› bir

flekilde tan›kl›k etmektedir.

Page 11: Sınıf Teorisi - Sayı 9

den yanad›r. Çünkü s›n›rlar›n ortadan kal-kaca¤› komünist topluma ulaflmak içinbugünden somut ad›mlar at›lmal›d›r. Bunedenle iki sosyalist devletli ulusal toplu-luklar aras›nda s›n›rlar›n olmas›ndansaolmamas› nihai hedef aç›s›ndan do¤ru birpolitik ad›m olacakt›r. Ki ancak bu flekil-de s›n›rlar›n ortadan kald›r›lmas›yla ulus-lar›n tam hak eflitli¤inin ve kardeflleflme-sinin pratik koflullar› oluflur.

Kuflkusuz bu pratik koflullar tek bafl›-na tam hak eflitli¤inin garantisi de¤ildir.Hatta tersi de mümkündür. Uluslar ara-s›ndaki eflitsizlikler demokratik halk ikti-dar› alt›nda ya da sosyalist toplumda dahidevam edebilir ya da geriye dönüfl örnek-lerinde oldu¤u gibi bir ulusun lehine du-rumlar yaflanabilir. Ancak s›n›flar›n ve s›-n›f mücadelelerinin varl›¤›n›n sürdü¤ü butoplumlarda da bu çeliflkiler do¤ru yön-temlerle ele al›narak çözülebilir. Çeliflki-nin çözümü iki taraf›n suni ve mekanikbir flekilde ayr›lmas›yla de¤il gerçektetam hak eflitli¤ini gerçeklefltirme müca-delesiyle; do¤ru ve yanl›fl fikirler ve poli-tikalar aras›nda do¤ru mücadele yönte-miyle çözülebilir.

Ayn› devlet s›n›rlar› içinde yaflayanfarkl› uluslardan proletarya ve halk›n tekkomünist partisi etraf›nda örgütlenerekproletarya ve halk›n iktidar› için ortakmücadelesi en do¤ru oland›r. Proletaryave halk›n kendi iktidar› alt›nda kimi eflit-sizlikler hemen çözülmeyebilir ancakbunlar›n çözüm koflullar› pratik olarakoluflturulmufl olacakt›r. En az›ndan tameflitlik ve Kendi Kaderini Tayin Hakk›garanti alt›na al›nm›fl olacakt›r. Bu yeniflartlarda çeliflki bir bütün olarak çözüle-memiflse bile ald›¤› yeni biçimlerle çelifl-kiyi “halk aras›ndaki çeliflkiler” için uy-gun olan yöntemlerle çözmenin flartlar›vard›r. ‹ktidar›n gericileflmesine izin ve-rilmedi¤i ve sürekli kültür devrimleriperspektifiyle halk iktidar› ya da sosyalistiktidar ve toplum devrimcilefltirildi¤i

müddetçe, de¤iflik uluslar ve halk›n pro-letaryan›n ortak iktidar› alt›nda bar›fl veeflitlik içerisinde bir arada yaflamamas›için hiçbir neden yoktur.

Bunu, demokratik ve eflitlikçi bir sis-temin ve kültürün hakim oldu¤u flartlardaya da ayn› emekçi s›n›flardan olan kad›n-lar ile erkekler aras›ndaki iliflkilere debenzefltirebiliriz. Kad›n ile erkek aras›n-daki eflitsizli¤in ve ezen-ezilen iliflkisininkayna¤›nda üretim araçlar› üzerindekiözel mülkiyet sistemi yatmaktad›r. Bunakarfl›l›k kad›nlar ile erkekler aras›ndakiiliflkiler ortadan kald›r›ld›¤›nda, yani ka-d›nlar ile erkekler birbirlerinden ayr›lma-s›yla hemen kad›n-erkek aras›ndaki çelifl-kinin çözüldü¤ünden ya da ortadan kalk-t›¤›ndan söz edilebilir mi? Gerici egemensistem alafla¤› edildikten sonra da bu çe-liflki hemen ortadan kalkmayacakt›r. Sü-rekli kültür devrimleriyle kad›n ve erke-¤in kültürel ve ideolojik dönüflümüyle or-tadan kalkacakt›r. En önemlisi de Engelsyoldafl›n dedi¤i gibi kad›n ile erkek ara-s›ndaki eflitsizli¤in bir bütün olarak orta-dan kalkmas› için “zorunlu sosyal ifl bö-lümünün ortadan kalkmas› flartt›r.” Ki ka-d›n erkek eflitsizli¤inin ilk temeli de do-¤al ifl bölümünün yerini zorunlu sosyal iflbölümünün almas›yla at›lm›fl oldu. Ayn›flekilde uluslar aras›ndaki çeliflkiler de,s›n›fl› toplumdan devral›nan di¤er çelifl-kiler gibi kad›n-erkek aras›ndaki çeliflki-ler de ancak ve ancak onlar›n, kad›n ileerke¤in bir aradal›¤›yla çözülebilir.

Proletaryan›n bak›fl aç›s›na göre ulus-lar aras›ndaki farkl›l›klar; çeliflkiler veeflitsizlikler bir anda ortadan kalkmaz an-cak bunlar›n çözümü uluslar›n tek merke-zi devlet çat›s› alt›nda ve tam hak eflitli¤iilkesi ›fl›¤›nda örgütlenmeleri ile müm-kündür. Hiç kuflku yok ki bu devlet birulusun ad›yla ya da di¤erlerine üstünlüksa¤layacak imtiyazl›l›klar içerisinde ör-gütlenmeyecektir. Gönüllü bir birlik al-t›nda çeliflkileri çözerek daha fazla birlik-

13

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 12: Sınıf Teorisi - Sayı 9

telik ve bütünleflme yakalayabilmek için,uluslar›n tam hak eflitli¤i ve kendi kader-lerini tayin hakk› yani istenildi¤inde ay-r›lma hakk› garanti alt›na al›nmal›d›r. Ko-münistler ancak böylesine birleflik, tekmerkezli devletler birli¤inin kurulmas›n-dan yanad›r. Çünkü komünistler son tah-lilde sömürünün, s›n›flar›n ve s›n›rlar›nolmad›¤› komünist toplumu hedeflemek-tedirler. Bu sorunu dergimizin bir baflkayaz›s›nda (Programdan 5, Ulusal Sorun)daha ayr›nt›l› ele ald›¤›m›zdan buradauzatm›yoruz.

“Türkiyelilik” Üst Kimli¤i Pro-letarya ve Halk›n Ç›kar›n› ve Gö-nüllü Bir Birli¤i ‹fade Etmiyor!

Kürt ulusal sorununun çözümü konu-sunda Türk devletinin AB üyeli¤i çerçe-vesinde çözüm beklentisinde olanlar,Türkiyelilik üst kimli¤i etraf›nda Kürt altkimli¤i ile ya da az›nl›k statüsünü yeterligörmektedirler. Abdullah Öcalan veKongra-Gel de bu çerçevede çözüm bek-lentisi içinde olanlardand›r.

Y›llard›r inkar edilen ve yok say›lanKürt ulusu bafl›ndan beri vurgulad›¤›m›zgibi bizzat egemen s›n›flar taraf›ndanaz›nl›k ya da ad› konmam›fl asli unsurolarak tan›mlanmalar› ve TRT’deki bir-kaç saatlik Kürtçe yay›n›, Kürtçe dilkurslar›n›n aç›lm›fl olmas› büyük gelifl-meler olarak de¤erlendirilip gösterilmek-tedir. Geçmiflle k›yasland›¤›nda bunlargerçekten de “büyük” geliflmeler olarakde¤erlendirilebilir. Ancak olmas› gere-kenle k›yasland›¤›nda yani Kürt ulusu-nun kendi devletini de kurma dahil di¤erhaklar› ile k›yasland›¤›nda bunlar›n basitbirer aldatmaca ve politik ayak oyunu ol-du¤u rahatl›kla görülecektir. “AB ilerle-me raporu” da bunlar› “ilerleme” ve “re-form” olarak göstermekte:

“Kültürel haklar›n korunmas› konu-

sunda 1999’dan bu yana önemli ilerlemekaydedilmifltir. Anayasa’da de¤ifliklik ya-p›larak Türkçe d›fl›ndaki lisanlar›n kulla-n›lmas›na uygulanan yasak kald›r›lm›flt›r.Kürtçe dahil olmak üzere Türkçe d›fl›nda-ki lisanlarda radyo/TV yay›nlar› yap›l-mas› ve bu dillerin ö¤retilmesine imkanveren mevzuat de¤ifliklikleri yap›lm›flt›r(ayr›ca yukar›da yay›nlarla ilgili bölümebak›n›z). Bu lisanlardaki yay›nlar ve ö¤-retim, 2004’te bafllam›flt›r. Daha genelolarak, resmi makamlar, Kürtçe’nin kul-lan›lmas›na karfl› daha fazla hoflgörügöstermifllerdir. Kaydedilen ilerlemeyekarfl›n kültürel haklar›n kullan›lmas› ko-nusunda hala önemli k›s›tlamalar bulun-maktad›r.

“Türk Vatandafllar›n›n Günlük Ya-flamlar›nda Geleneksel Olarak Kullan-d›klar› Farkl› Dil ve Lehçeler bafll›kl› biryönetmelik, Aral›k 2003’te yürürlü¤e gir-mifltir. Bu yönetmelik, ilk kez özel Kürtçedil kurslar›na izin vermifltir. Nisan2004’te Van, Batman ve fianl›urfa’da,A¤ustos 2004’te Diyarbak›r ve Adana’dave Ekim 2004’te ‹stanbul’da alt› özel li-san kursu, Kürtçe (K›rmançi lehçesi) e¤i-tim vermeye bafllam›flt›r. Bu dil kurslar›devletten mali yard›m almamaktad›rlarve özellikle müfredatlar›, ö¤retmenlerinatanmas›, kurslar›n süresi ve kat›lan ö¤-renciler konusunda k›s›tlamalar bulun-maktad›r.” (Türkiye’nin Kat›l›m Yönün-de ‹lerlemesi Hakk›nda 2004 Y›l› Dü-zenli Raporu, AVRUPA TOPLULUK-LARI KOM‹SYONU, Brüksel,6.10.2004, sayfa 39-40, gayri resmi ter-cüme, www.hurriyetim.com.tr ) (abç)

Evet AB ilerleme raporunda radyo/TVyay›nlar› ve Kürtçe dil kurslar›n›n aç›l-mas› “ilerleme” olarak tan›mlan›rken bukonularda hala önemli k›s›tlamalar bu-lunmaktad›r diyerek de durumu kurtar-maya çal›flmakta. Objektiflik kayg›s› ilebu olumsuz ifadeler kullan›lmakta.

14

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 13: Sınıf Teorisi - Sayı 9

AB’nin Kürt ulusal sorununu s›k›flt›r-mak istedi¤i platform budur. Bahsedilenk›s›tlamalar ortadan kald›r›ld›¤›nda Kürtulusal sorunu çözülmüfl olacak. Meseleyidaha iyi de¤erlendirmek için rapordanyukar›daki al›nt›da parantez içinde gön-derme yap›lan yay›nlarla ilgili bölümdende aktarma yapal›m:

“Görsel yay›n alan›nda önemli ilerle-me kaydedilmifl ve daha önce kabul edil-mifl olan önlemler uygulamaya konul-mufltur. Türkçe d›fl›ndaki dil ve lehçeler-deki ilk yay›nlar, devlet yay›n kurumuolan TRT radyo ve televizyonlar›nda Ha-ziran 2004’te bafllam›flt›r. Boflnakça,Arapça, Çerkezce ve Kürtçe lehçeleriolan Kirmançi ve Zazaca yay›nlar devametmektedir. Bu yay›nlar haber özetleri,belgeseller, müzik ve spor programlar›n-dan oluflmaktad›r.” (ad› geçen rapor,sayfa 31) (abç)

AB, bu düzenlemeleri yeterli görmek-te ama uygulamadaki k›s›tlamalardanbahsetmekte. Kürt ulusal sorunun çözü-münde az›nl›k olarak gördü¤ü Kürt ulu-sunun en önemli sorunu olarak ise yüzdeonluk seçim baraj›n› göstermektedir. Bubölümü de aktaral›m:

“Siyasi partilerin aflmas› gereken yüzde10’luk baraj nedeniyle az›nl›klar›n parla-mentoda temsil edilmesini güçlefltiren se-çim sisteminde hiç bir de¤ifliklik yap›lma-m›flt›r.” (ad› geçen rapor, sayfa 40) (abç)

Türkiye-Kuzey Kürdistan’da Kürtlerd›fl›nda, gerçekte az›nl›k olan uluslardanseçimlere kat›lma gibi bir giriflim bugünekadar olmad›¤›ndan al›nt›da bahsi geçenaz›nl›k kavram› do¤rudan Kürt ulusu,DEHAP ve önceli olan partiler kastedile-rek kullan›lm›flt›r.

Aktard›¤›m›z pasajdan da net bir fle-kilde görüldü¤ü gibi AB’nin Kürt ulusalsorununu ele al›fl› Kürtçe radyo/TV ya-y›nlar›, dil kurslar›, seçimlerdeki yüzdeonluk baraj ve seçimlerde Kürtçe propa-

ganda yap›labilmesi ile s›n›rland›r›lm›fl-t›r. Belirtilen bu maddelerde uygulamadada sorun kalmad›¤›nda AB aç›s›ndan or-tada sorun kalmam›fl olacak. Aç›kt›r kiAB’nin de¤erlendirmelerinde Kürt ulusu-nun Kendi Kaderini Tayin Hakk›’ndan vsbahsedilmemektedir. Bunu b›rak›n bir ke-nara Kürt ulusunun toplam nüfusunu ra-kamlarla raporuna alan ve Kuzey Kürdis-tan’daki durumu çok iyi bilen AB politi-kac›lar›, her nedense Kürtlerin ulus oldu-¤u gerçekli¤ini raporlar›na geçirmiyorlar.Neden bellidir. Kürtleri ulus kabul etme-mek ve Türk devletini incitmemek. Çün-kü AB’nin esas sorunu ulusal eflitsizlikle-ri ortadan kald›rmak de¤il “Avrupa k›ta-s›ndaki ekonomik ve siyasi hegemonya-m› daha fazla nas›l sa¤lar›m” hesaplard›r.Yani sömürge hesaplar›d›r. Bunun içinfazla örnek vermeye gerek yok. Fransadevletinin Fransa’n›n güneyinde yaflayanKatalanlara uygulad›¤› milli bask›y› göz-ler önüne getirin yeterli olur. Öyle ki ‹s-panya bu konuda Fransa’ya oranla Kata-lan (Bask diye telaffuz edilen) ulusunadaha fazla hak tan›m›fl durumdad›r. Amaifl AB’nin emperyalist efendilerine gelin-ce onlar›n dokunulmazl›¤› var. ‹flte bu ör-nek dahi tek bafl›na AB’nin ne denli geri-ci, esasta da emperyalistlerin ç›karlar›için kuruldu¤unu göstermektedir.

Avrupa Birli¤i Parlamentosu Baflkan›Joseph Borrell Aral›k ay›n›n bafllar›ndaAnkara’ya yapt›¤› ziyaret s›ras›nda An-kara hükümetiyle görüflmelerinden sonraDiyarbak›r’a gitmek için “flimdi Kürdis-tan’a gidiyorum” ifadesini kulland›. Av-rupa’ya döndükten sonra da “bar›flç›l ol-du¤u müddetçe uluslar›n nas›l yaflayaca-¤›na kendileri karar verebilirler” aç›kla-malar›n› yapt›. Görüldü¤ü gibi AB politi-kac›lar›n›n tüm bu yönlü aç›klamalar› sa-dece ve sadece söylem düzeyinde kalm›fl-t›r-kalmaktad›r. Bu söylemleri devletleri-nin, AB’nin resmi kararlar›na ya da ra-porlar›na yans›mamaktad›r. AB’li emper-

15

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 14: Sınıf Teorisi - Sayı 9

yalistler aç›s›ndan ana mesele, o çok bah-settikleri gibi demokratik ilkelerin savu-nulmas› ya da yaflama geçirilmesi de¤ilAB’nin emperyalist ç›karlar› do¤rultu-sunda ad›m at›lmas› ve demokrasi sorun-lar›n›n ancak buna ba¤l› olarak gündemegetirilmesidir. Yine çok demokrasidensöz eden AB ve onu kurtulufl kap›s› ola-rak gören flakflakç›lara sormak gerek;Fransa’n›n “6 Ekim ilerleme raporu”aç›kland›ktan k›sa bir süre sonra Fildi-fli’ne yönelik hava sald›r›s›na ne demeli?Demokrasi, havadan bombalar ya¤d›r-mak m› yoksa iflgale ve iflgalcili¤e karfl›ç›kmak m›? Eski Yugoslavya’n›n parça-lanmas›nda bafl rolü oynayan Fransa-Al-manya’d›r. Zaire(Kongo) ve Çad ülkesi-ni iflgal edip binlerce insan›n ölümüne ne-den olan Frans›z emperyalizmidir. KezaCezayir’de de öyle. Bu nas›l demokratik-lik? ‹flgal,istila ve sömürgeleflme üzerinekurulan demokrasiler kahrolsun! Millizulüm ve iflgallerin-ilhaklar›n oldu¤u veonayland›¤› yerde-raporda demokrasidensöz edenler ancak ve ancak emperyalist-ler ve onlar›n besleme ideologlar› ve em-peryalist flakflakç›lar olur. Emperyalistçözüm önerileri, ilhak ve iflgalleri onayla-yan emperyalist patentli raporlar-projele-ri flirin göstermek halka karfl› suç iflle-mektir. Gerçek demokratlar hiçbir ulusunve halk›n eflitsiz bir flekilde yaflamas›na,özellikle de milli zulüm alt›nda kalmas›n›onaylayan program ve raporlar›n alt›naimza atmaz, onu alk›fllamaz.

Hal böyleyken AB’nin emperyalistsözcülerini de¤erli ve önemli k›lan iseTürk flovenizmi olmaktad›r. Yine Bo-rell’in ziyaret güzergah›nda Diyarbak›rziyareti, Leyla Zana ve arkadafllar› ile gö-rüflmesi üzerine bir gazetecinin tepki gös-termesini örnek olarak verebiliriz. Bo-rell’e “sen hiç ‹spanya’da Bask bölgesinegittin mi” diye laf atan gazetecinin tepki-si, bir yandan flovenizmin tipik bir göster-

gesiyken di¤er yandan ve ayn› zamandacahilli¤inin de ac› bir itiraf› idi. ÇünküBorell ‹spanya’n›n sosyalist partisi üyesive fikirleri ne olursa olsun hem Bask’agitmifl hem de Bask sorununu iyi bilenpolitikac›lardan birisi.

Bu küçük örnek ve Türk flovenizminintahammülsüzlü¤ü ortada olunca AB söz-cülerinin de söz konusu politik flovlar›özellikle Kürt ulusu içinde övgülere mah-zar olmakta ve AB, “umut kap›s›” olarakhalk içinde iyice güçlenmektedir.

PKK/Kongra-Gel yöneticileritutars›z ve çeliflkili aç›klamalar-

da bulunarak AB’nden çözümbeklemekteler!

PKK/ Kongra-Gel yöneticilerinin “AB‹lerleme Raporu”nu bir yandan elefltirir-ken ama öte yandan onu desteklemelerikendi ba¤r›nda çok derin politik tutars›zl›kve çeliflkilerle doludur. Özellikle de çözü-mü AB’den beklemeleri hiçte makul karfl›-lanacak bir durufl de¤il. Konuya iliflkinPKK Yeniden ‹nfla Komitesi Üyesi AsyaDeniz’in Özgür Politika gazetesinde ya-y›nlanan aç›klamalar›na bakal›m:

“AB'nin Türkiye hakk›nda yay›mlad›-¤› raporda Kürtler’den çok Türkiye dev-letinin hassasiyetlerinin dikkate al›nd›¤›

16

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Kürt ulusal sorununun çözü-mü konusunda Türk devletininAB üyeli¤i çerçevesinde çözümbeklentisinde olanlar, Türkiyeli-lik üst kimli¤i etraf›nda Kürt altkimli¤i ile ya da az›nl›k statüsünüyeterli görmektedirler. Abdullah

Öcalan ve Kongra-Gel de buçerçevede çözüm beklentisi

içinde olanlardand›r.

Page 15: Sınıf Teorisi - Sayı 9

göze çarp›yor. Bu da AB'nin Kürt sorunu-nun çözümü konusunda kendi hukukunubir yana b›rakt›¤›n› ortaya koyuyor. Av-rupa'n›n yaklafl›m›nda, Kürt sorunununald›¤› biçim ve kapsam› gözard› eden, ge-nel geçer baz› ifadelerle s›n›rland›rmavar. Daha aç›k bir ifadeyle çözüm yerineçözümsüzlük, ince bir inkar ve imha siya-seti uygulan›yor. Bu da çat›flman›n geli-flip, t›rmanmas›ndan ç›kar uman kesimle-rin siyasetlerini besliyor. Kürt siyasaliradesinin dikkate al›nmamas›n›n kabuledilecek bir yan› yok.”

“Kürt sorununu, Kürt halk gerçe¤inintan›mlanmas›ndan çok bireysel hak veözgürlüklerle ya da az›nl›k sorunuyla s›-n›rl›yor Avrupa. Bu yaklafl›m inkar ve im-ha politikalar›n› da meflrulaflt›r›yor. Ha-reket olarak Türkiye'nin AB'ye giriflindenyana oldu¤umuzu her f›rsatta dile getir-dik. Fakat, en temel sorunu olan Kürt so-rununu demokratik birlik temelinde çöz-müfl bir Türkiye'nin AB'ye giriflinden ya-na oldu¤umuzu da vurgulamak gerek. Av-rupa'n›n kendisi iki yüz y›ldan bu yanaKürt sorununun çözümsüzlü¤ünde temelrol oynayan güçlerdendir. Ama Kürtler200 y›l önceki gibi de¤il.

“AB, önce küçük harflerle kimlik vurgu-su yapt›. Fakat sonras›nda gösterilen ref-leks ve özellikle K›br›s pazarl›¤› sonucun-da geri ad›m at›ld›. Yine geçti¤imiz günler-de Almanya, Fransa ve Türkiye zirvesi detank ve uçak ihaleleri yani tavizleriyle so-nuçland›. Kürtler hala bir pazarl›k konusuolarak ele al›n›yor. Yine ilerleme raporun-da Türkiye'nin Kürt sorununu çözmesinedönük bir vurgu yap›l›yor ancak bununyöntemi ve zamanlamas›na iliflkin bir be-lirleme yok. Rapor, Türkiye'den daha fazlataviz koparmak için çeliflki ve çat›flmalar›nsürmesini istiyor denilebilir.” (PKK Yeni-den ‹nfla Komitesi Üyesi Asya Deniz,”ABKendine Göre Kürt ‹stiyor”, 14 Kas›m2004, Özgür Politika) (abç)

Asya Deniz’in AB üyeli¤i politikas›d›fl›nda kalan noktalara iliflkin, yaniAB’nin Kürt ulusal sorununa nas›l yak-laflt›¤›na iliflkin de¤erlendirmeleri do¤rubelirlemeler içermektedir. Yaz›n›n bafll›-¤›nda dile getirildi¤i gibi AB kendine gö-re Kürt istemekte-Kürt yaratmaktad›r.Asya Deniz’in ilerleme raporunda Türki-ye'nin Kürt sorununu çözmesine dönükbir vurgu yap›l›yor ancak bunun yöntemive zamanlamas›na iliflkin bir belirlemeyok sözleri raporun do¤ru bir flekildeokundu¤unu ve de¤erlendirildi¤ini gös-termekte. Bu sözleri, ayn› zamanda rapo-run Kürt ulusal sorununa iliflkin güzel birözeti. Fakat gel gör ki Kongra-Gel sözcü-leri (ya da PKK yeniden infla komitesi)bir yandan böylesine do¤ru belirlemeler-de bulunurken ancak di¤er yandan afla¤›-ya aktaraca¤›m›z hatal› yaklafl›mlar› ser-gilemesinin tek bir izahat› olabilir. O daPKK’nin pragmatist siyasetinin sonucuKürt halk›na karfl› iki yüzlü bir siyaset iz-lemesidir. Bir baflka deyiflle PKK Kürthalk›na yönelik baflka bir söylemde bulu-nurken Türk hakim s›n›flar›na ve emper-yalistlere ise baflka mesajlar vermekte. ‹fl-te A. Öcalan’›n söylemleri:

“Bundan sonra önerim; üç kimliklihareket edilecek. Birincisi Avrupa ulusu,ikincisi Türkiye ulusu, üçüncüsü her etnikkimli¤in kendi kavimsel özelli¤idir. Örne-¤in Avrupa ulusundan›m, Türkiye ulusun-dan›m ayn› zamanda Kürdüm, Türküm,Çerkezim böyle devam eder. ‹spanya'dada böyle, ayn› zamanda Katalan'd›r, ‹s-panya ulusundand›r ve Avrupal›d›r. Ayn›formülü bütün Avrupa uyguluyor. Türki-ye'de de bu olabilir. Böyle bir slogan var-d›: farkl›l›klara evet, ayr›l›kç›l›¤a hay›r,bu benim de hofluma gitti. Türkiye'de bir-lefltirici kavram budur. Ben de farkl›l›kla-ra evet, ayr›l›kç›l›¤› gelifltirmeye hay›rdiyorum, her alt kimlik de kendi sembol-lerini kullan›r, dilini kullan›r, e¤itimini

17

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 16: Sınıf Teorisi - Sayı 9

yapar. Bu konu da sembol kimlikler ola-bilir.” (Abdullah Öcalan, 10 Kas›m 04tarihli avukat görüflmesinden; 13 Kas›m2004, Özgür Politika)

AB’nin Kürt ulusal sorununda çizdi¤içerçeve asl›nda yeni de¤il, daha önceaç›klanan raporlarda da mesele az›nl›kstatüsü çerçevesinde konmufltur. Ancakson raporda kavramlar net olarak kulla-n›lm›flt›r. Bununla birlikte Türk devletine17 Aral›k’ta müzakere tarihi verilmesi vebunun için önceden iç kamuoyunun veözellikle de flovenlefltirilmifl kesimlerinbu geliflmeye yönelik haz›rlanm›fl oluflu-dur. AB’nin Türk devletinden istedikleri-ne esasta Türk hakim s›n›flar›n›n bir itira-z› olmamakla birlikte, halka yönelik yap-t›klar› flovenist k›flk›rtman›n kendilerinedönmesini istemedi¤inden kamuoyunuhaz›rlamak gibi bir dertleri var. ÇünküAB, Türk devletinden gerçekte demokra-tikleflmesini istememekle beraber de-mokratik bir makyaj istedikleri de aç›k.Fakat her fleye karfl›n, yani kat› Kemalistideolojinin ve söylemin bu demokratikmakyaj› sa¤lamaktan uzak oluflu nedeniile bir çeliflki ortaya ç›kmakta. Bununiçin de AB kat›l›m meselesi için bu türciddi tart›flmalar›n önünü açmaktalar. Ya-ni tükürdüklerini yalamak zorundalar.

Mesele salt AB üyeli¤i ile de s›n›rl›de¤ildir. Irak’ta, Güney Kürdistan’daKürt devleti tart›flmalar› ve ABD emper-yalizminin bölgedeki Kürtlere yönelikpolitikalar› tüm bunlar tart›flmalar›n di¤erönemli nedenini oluflturmaktad›r. Çünkügerek iç politik geliflmeler, gerekse Gü-ney Kürdistan’daki geliflmeler Kürt ulu-sunu, uluslararas› politik gündeme getir-mektedir. Türk devleti Güney Kürdis-tan’da elinden belli ölçüde kaç›rd›¤› ini-siyatifi Kuzey Kürdistan Kürtleri’ne baz›k›r›nt› haklar› vererek yakalamak istiyorve kendince bir Kürt kart› oynamaya ça-l›fl›yor. Kuzey Kürdistan Kürtleri’ni bu

s›n›rl› haklara raz› ettikleri durumda, fe-derasyon temelinde yeniden flekillenecekolan yeni Irak’a karfl› ç›kabilecektir. Bukonuda AB ile de Türk devletinin ç›karla-r› uyufltu¤undan, AB’nin ortaya att›¤› çö-züme bir bayrak gibi sar›ld›lar. Dolay›-s›yla konunun enine boyuna tart›fl›lmas›-n› sa¤lamaktalar.

AB’nin Ortaya Att›¤› “Çözüm”Önerisi Türk Hakim S›n›flar›n›n

Ç›kar›nad›rBaflbakanl›k ve di¤er devlet kurumla-

r›, k›sacas› Türk hakim s›n›flar› Baflba-kanl›k ‹nsan Haklar› Dan›flma Kuru-lu’nun, Az›nl›k Raporu olarak kamuoyu-na aç›klanan raporunu, gelen tepkiler kar-fl›s›nda her ne kadar aç›ktan sahiplenme-seler de el alt›ndan bu raporun tart›fl›lma-s›n› gündemleflmesini de engellemediler.Yani söz konusu raporun yaz›lmas›n› vekamuoyuna tantanal› bir flekilde yans›-mas›n› devletten ayr› düflünmek imkan-s›zd›r.

Türk devleti gibi her türlü yasal ve ya-sad›fl› zor ve entrika uygulama konusun-da usta olan bir sistemin kendi oluflturdu-¤u bir kurumun raporunun kamuoyunayans›mas›n› engellemesi çok kolay olur-du. Hükümetin bas›na yans›d›ktan nere-deyse bir hafta sonra rapor hakk›nda gö-rüfl aç›klamas›n›n, baflka türlü izah›mümkün olamaz. B›rak›n baz› haklarakavuflmas›n›, özellikle doksanl› y›llardayükseltilen flovenizm sayesinde Kürt laf›-na bile tahammül edemeyen kesimleri ik-na etmeleri için bu raporu aç›ktan destek-lemeleri mümkün de de¤ildi. Raporu ya-zanlar hakk›nda çeflitli davalar aç›lmas›ya da sald›r›larda bulunulmas›, en koyubiçimde ›rkç›-floven olan kesimleri diz-ginlemek için basitçe düzenlenen ayakoyunlar›ndan baflka birfley de¤ildir.

Yine Genelkurmay, bu Az›nl›k Raporu

18

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 17: Sınıf Teorisi - Sayı 9

hakk›nda görüfllerini ortaya koyarkennet bir görüfl ortaya atmam›fl, Türklük veTürkiyelilik üzerine bir fark yaratarak,bir anlamda teorik bir tart›flma yapm›fl-lard›r. Ancak Genelkurmay Baflkan›’n›nbizzat ABD örne¤ini vermesi ile Genel-kurmay’›n yapt›¤› bas›n aç›klamas›ndaortaya koymaya çal›flt›¤› farkl› görüflaç›s› da bir anlamda silikleflmifl oldu.Abdullah Öcalan’›n da GenelkurmayBaflkan›’n›n görüfllerine kat›lmas› ilemesele asl›nda netlefltirilmifl oldu. Geri-ye politik olarak at›lacak ad›mlar kald›.

Yani PKK/Kongra-Gel ABD emper-yalizmi taraf›ndan da hedef olarak kabuledilip Güney Kürdistan’da tasfiye edilir-se, Türk devletinin Kuzey Kürtlerine fluana kadar çizdi¤i çerçeve daha geriyedüflecektir. Yok e¤er güneyde Kürtleriçin bir federatif yap› yeni Irak için olufl-turulursa, Türk devleti Kuzey Kürtleriniaz›nl›k olarak kabul edecektir. Bu çerçe-vede de Kürt ulusal sorunu çözülmüflolarak kabul edilmifl olacakt›r.

Kürt Ulusuna “Az›nl›k” Deni-lerek Kendi Kaderini Tayin Hak-k› Gasp Ediliyor ve “Bireysel veKültürel Haklar” ‹le S›n›rl› Bir

“Çözüm” Ortaya KonuluyorKürt ulusal sorunun çözümünü AB,

yukar›da Asya Deniz’in do¤ru olaraksöyledi¤i gibi “bireysel ve kültürel”haklarla s›n›rlamaktad›r. Ulusal sorundaemperyalizmin bu çözümü yeni de¤ildirve ulusal kültürel özerklik olarak bilinenbu politikan›n kapsaml› elefltirisi için busay›da “PROGRAMDAN (5), UlusalSorun” bafll›kl› yaz›ya bak›lmal›d›r. AB2004 ilerleme raporunda Kürt ulusal so-runu “insan haklar› ve az›nl›klar›n ko-runmas›” bafll›kl› bölümde ele al›nmak-tad›r. Bunun d›fl›nda 1999 Helsinki Zir-vesi’nden sonraki geliflmeler ve genelde¤erlendirme bafll›klar› alt›nda geç-mektedir. Bu üç bölümde de konu ayn›flekilde ele al›nmaktad›r ve de¤erlendir-me verileri de ayn›d›r ki, önemli bir k›s-m›n› yaz›m›za al›nt› olarak alm›fl bulun-maktay›z. Raporda Kürt ulusal sorununesas olarak insan haklar› ve az›nl›klar›nkorunmas› bafll›¤› alt›nda ele al›nmas›bile AB’nin konuya nas›l bakt›¤›n›n k›sabir özeti olmaktad›r. Bu bafll›ktan bilepolitikalar› anlafl›lmaktad›r. Kürt ulusu,ulus olarak görülmedi¤inden, az›nl›k

olarak ele al›nm›flt›r ve Kürt ulusuna yö-nelik bask›lar da az›nl›k hakk› ve insanhakk› ihlali olarak görülerek, mesele bi-reysel ve kültürel hak meselesine indir-genmifltir.

Elbette Kürtlere yönelik bask›lar ayn›zamanda insan haklar› ihlali de olmakta-d›r. Ancak burada bu insan hakk› ihlali-nin nedeni önemlidir. Kürtler ayr› birulus olduklar›ndan ve Kendi KaderiniTayin Hakk› gasp edildi¤inden bu ihlal-ler gündemdedir. K›sacas› özü pazar so-runu olan bir ulusal sorun ve çeliflki; ezi-

19

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Avrupa Birli¤i emperyalistlerininKürt ulusal sorununa iliflkin “az›n-l›k” tan›mlamas› ve politikalar›ndaesas sorun AB emperyalistlerininbu politikay› oluflturmalar› de¤il,

Kürt reformist parti ve örgütleri-nin (aralar›nda baflka konulardabelli farkl›l›klar olmakla birlikte)

AB konusunda fikir birli¤i içerisin-de AB’yi kurtulufl kap›s› olarak

görmeleridir. Onlar, Türk devleti-nin AB’ye üyeli¤ini destekleyerek

kendi elleriyle ulusal haklar›n›AB’ye teslim etme gayreti içerisin-deler. AB’nin emperyalist bayra¤›-n›n daha yükseklerde dalgalanma-

s›na hizmet etmekteler

Page 18: Sınıf Teorisi - Sayı 9

len Kürt ulusal burjuvazisi ile egemenulus burjuvazisi aras›ndaki çeliflki dolay›-s›yla Türk egemen s›n›flar› taraf›ndantüm Kürt ulusuna ulusal bask› uygulan-makta; bu, Kürt ulusundan insanlara dö-nük iflkenceler, hak ihlalleri, katliamlarvb. ile de somut biçimler almaktad›r.‹kincisi, insan hakk› ihlali olarak ifllenensuçlar iflkence, ifade özgürlü¤ünü k›s›tla-ma ile de s›n›rl› de¤ildir. Bir ulusun asi-milasyonu, göç politikalar›, kültürünü,varl›¤›n› yok sayman›n yan›s›ra örgütlen-me hakk›yla birlikte Kendi Kaderini Ta-yin Hakk› gasp edilmifltir ki, Türk devle-tinin Avrupa Birli¤ine üyeli¤i ile AB em-peryalistleri de Kürt ulusunun Kendi Ka-derini Tayin Hakk›n› bu projeyle do¤ru-dan inkar ve gasp etmifl olacaklard›r.

Kürt Reformizmi AB’ni Kurtu-lufl Kap›s› Olarak Görmekle,

Ulusal Haklar›n› Kendi ElleriyleAB’ye Teslim Etmekte

Avrupa Birli¤i emperyalistlerinin Kürtulusal sorununa iliflkin “az›nl›k” tan›mla-mas› ve politikalar›nda esas sorun AB em-peryalistlerinin bu politikay› oluflturmala-r› de¤il, Kürt reformist parti ve örgütleri-nin (aralar›nda baflka konularda belli fark-l›l›klar olmakla birlikte) AB konusundafikir birli¤i içerisinde AB’yi kurtulufl ka-p›s› olarak görmeleridir. Onlar, Türk dev-letinin AB’ye üyeli¤ini destekleyerekkendi elleriyle ulusal haklar›n› AB’ye tes-lim etme gayreti içerisindeler. AB’nin em-peryalist bayra¤›n›n daha yükseklerdedalgalanmas›na hizmet etmekteler.

fiu nokta aç›kça görülmelidir: Türkdevletinin 17 Aral›k’ta 3 Ekim 2005 içinbir müzakere tarihi almas› belirlenirken,bu konuda esas olarak Almanya ve Fran-sa’n›n söyledikleri belirleyici olmuflturve bu ikisinin aras›ndaki pazarl›klarlaTürk devletine bir müzakere tarihi veril-

mesi ve müzakerelerin nas›l gerçeklefle-ce¤i vs. belirlenebilmifltir. Bu iki devletinyan›nda ‹talya ve Hollanda gibi emperya-listlerin bile fazla bir etkisi olmam›flt›r.Yine ABD ile daha fazla ortak politikalarüreten ‹ngiliz emperyalizminin bile, ABpolitikalar›n›n ana hatt›n›n belirlenmesin-de fazla a¤›rl›¤› olmamaktad›r. Elbettead› geçen emperyalist devletler ve ABüyesi di¤er ülkelerin politikalar› de¤er-lendirilmekte ve göz önüne al›nmaktad›r,ama kendi ç›karlar› do¤rultusunda birli-¤in esas politikalar›n› belirleyen Alman-ya-Fransa olmaktad›r. Dolay›s›ylad›r ki,bu noktada Kürt parti ve örgütlerinin AByanl›s› reformist politikalar› Kürt ulusu-nun kaderini esasta bu iki emperyalistdevlete ve onlar›n a¤z›ndan ç›kan sözleremahkum etmekteler.

AB emperyalizmi öteden beri Kürtulusal sorununda bir yandan Türk devle-tinin Kürtlere yönelik bask›lar›n› dönemdönem çeflitli kurumlar› arac›l›¤›yla gün-deme getirirken ancak öte yandan bununçerçevesini her zaman için yukar›da be-lirtti¤imiz gibi hep kültürel ve insan hak-lar› çerçevesinde de¤erlendirmifl, dolay›-s›yla her zaman Türk devletinin “bölün-mez bütünlü¤ü”ne vurgu yapm›flt›r. Buhaydut güçler ABD emperyalizminin Irakiflgaline karfl› ç›karken ve Saddam’› des-tekleyen politikalar izlerken de amaçlar›yine Irak’›n bütünlü¤ü içinde kalmas› ol-mufl, ayn› flekilde güney Kürtlerinin deIrak içinde daha ileri bir statü kazanmas›-na karfl› ç›km›fllard›r. Kuflkusuz bu karfl›ç›k›fl›n arka palan›nda yatan ana neden deABD emperyalizminin bölgede Kürt ulu-suna daha fazla statü tan›yarak kendi ini-siyatifi-denetimi alt›na geçirmesini en-gellemekti.

Ki emperyalistlerin bu politik dalaflla-r›n› baflta PKK/Kongra-Gel olmak üzerebir çok Kürt parti ve örgütü analiz etmiflve teflhir etmifltir. Bunlar bilinmeyen ger-

20

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 19: Sınıf Teorisi - Sayı 9

çekler de de¤ildir. Fakat gelinen aflamadabu gerçekler üzerine reel politika izlemead›na, tutucu davranmama ad›na, asl›ndayap›lmak istenen Abdullah Öcalan’›naç›kça ifade etti¤i gibi klasik devrimci-lik-Marksistlik yapmama ad›na politikayap›lmak istenmekte, dahas› emperyalist-lere dayanarak sorunun çözümü için birad›m at›lmak istenmekte.

Belki s›k tekrar etmifl olaca¤›z ama,tüm bunlar Kürt ulusunu yeni boyundu-ruklar alt›na alman›n d›fl›nda baflka bir ifleyaramayacakt›r. Ya da Kürt ulusunun çokküçük k›r›nt›larla avutulmas›ndan baflkabir amaca hizmet etmeyecektir. Her fley-den önemlisi, özellikle Güney Kürdis-tan’daki geliflmeler sonucu, Kürtler ileAraplar aras›ndaki bir düflmanl›¤›n gelifl-mesine yol açmaktad›r. Çünkü GüneyKürdistan Kürt egemen s›n›flar› ABDemperyalizmine dayanarak haklar›n› ge-lifltirmeye çal›fl›rken, iflgalin payandas›olmakta, dolay›s›yla bu zeminde Irak ulu-sal direnifline karfl› bir durufl sergileyerek,Arap halklar›n›n nefretini kazanmaktad›r.

Kürtler Az›nl›k De¤il, TürklereOranla Say›ca (Nüfus Olarak) Ço-¤unluk Olmasalar da Ulusal BirTopluluktur. Bununla Beraber

Türkiye-Kuzey Kürdistan’da Az›n-l›k Statüsünde Bulunan 10’dan

Fazla Milliyet Yaflamaktad›r

AB ‹lerleme Raporu’nda Kürt ulusuLozan Antlaflmas› ile az›nl›k olarak kabuledilen Rumlar ve Ermenilerle birlikte ay-n› statü içerisinde kabul edilmekte. Rum-lar ve Ermenilerin Türkiye-Kuzey Kür-distan’daki statüleri az›nl›k durumunda-d›r. Rumlar ve Ermenilerin Türkiye-Ku-zey Kürdistan’da sahip olduklar› ulusalözellikler, ulusal topluluk olarak tan›m-lanmalar› için yeterli argümanlar de¤il.Daha önce ve bir çok yaz›m›zda Ermeni-lerin 1923 öncesi ulusal özellik tafl›d›¤›n-dan söz etmifltik. Fakat bu ulus gerek Os-manl›, gerekse TC taraf›ndan soyk›r›m’au¤rat›larak ortadan kald›r›lm›flt›r. Bu, bü-yük bir tarihi haks›zl›kt›r. Ve bu ba¤lam-da k›nanmas› ve protesto edilmesi gere-ken bir tarihi gerçekliktir. Fakat gelinenaflamada Ermeniler’i ulus olarak tan›mla-mak ise tamam›yla farkl› bir gerçeklikoluflturmaktad›r. Ve söz konusu durum s›-n›f mücadelesi önünde engel teflkil etme-di¤inden, bu durumu düzeltmeyi progra-m›m›za alma do¤ru bir anlay›fl olmaz. K›-sacas›, Ermeniler ulus de¤il, az›nl›kt›r.Bunun gibi Çerkezler, Araplar ve daha birçok ulusal az›nl›k Türkiye-Kuzey Kürdis-tan’da yaflamaktad›r. Türk devletininKürt ulusuna oldu¤u gibi, bu az›nl›klarayaklafl›m› da floven-›rkç› politikalar etra-f›nda flekillenmektedir.

Örne¤in Rumlar ve Ermeniler her nekadar Lozan Antlaflmas› nedeniyle baz›haklara sahip olsalar da, ancak bu hakla-r›n› hep bask› alt›nda kullanm›fllar veya

haklar›n› kullanmalar›bask› ve zor uygula-malar› ile engellenme-ye çal›fl›lm›flt›r. Rum,Ermeni, Arap ya daKürt kökenli kompra-dorlar ve büyük top-rak a¤alar› vard›r. An-cak bunlar ulusal kö-kenlerini reddeden tu-

21

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Raporda Alevilerin az›nl›k olarak tan›mlanmas› iseAlevilerin haklar› bak›m›ndan asl›nda yok say›larak veTürk devletinin yüzlerce y›ld›r Alevilere uygulad›klar›dini-mezhepsel bask›lar meflrulaflt›rmaktad›r. Do¤ru-dur toplam nüfus içerisinde Aleviler, Sünni nüfusaoranla az›nl›¤› oluflturmaktad›r. Ancak bu durum hak-lar bak›m›ndan eflitsizli¤i getirmez-getirmemelidir

Page 20: Sınıf Teorisi - Sayı 9

tumlar içerisindedir ve ancak o da kimi-si 1990’l› y›llardan itibaren ulusal dev-rimci mücadelenin geliflmesi ile kendistatülerini konuflabilir duruma gelmifller-dir. Egemen s›n›flar içerisinde bulunanlardahi hala kendi etnik kökenlerini sahip-lenmekten ziyade inkar etme durumunda-d›rlar ki, bu da onlar›n s›n›f karakterindenileri gelmektedir.

Az›nl›k uluslara mensup halk katman-lar› ise az›nl›k olmalar›ndan dolay› sürek-li olarak milli bask› alt›nda tutularak ezil-mifllerdir. Varl›k vergisi (2. EmperyalistPaylafl›m Savafl› y›llar›nda), 6-7 EylülOlaylar› (1955) ve buna benzer dönemler-de az›nl›klar sürekli bask› görmüfllerdir.

AB ‹lerleme Raporu’nda ulusal az›n-l›klar yok say›lmakta. Kürt ulusu ise birulusal az›nl›k olarak tan›mlan›rken, buaz›nl›k kavram› bir de dini inanç mezhe-bi olan Alevilik için kullan›larak, durumiyice kaotik hale getirilmifltir. Zaten bur-juva ideologlar›n›n bir amac› da halklar›nbilincini kar›flt›rmak de¤il mi?

Raporda Alevilerin az›nl›k olarak ta-n›mlanmas› ise Alevilerin haklar› bak›-m›ndan asl›nda yok say›larak ve Türkdevletinin yüzlerce y›ld›r Alevilere uygu-lad›klar› dini-mezhepsel bask›lar meflru-laflt›rmaktad›r. Do¤rudur toplam nüfusiçerisinde Aleviler, Sünni nüfusa oranlaaz›nl›¤› oluflturmaktad›r. Ancak bu durumhaklar bak›m›ndan eflitsizli¤i getirmez-getirmemelidir. Dahas› dini bir inanc›n“az›nl›k” olarak tan›nmas› veya tan›mlan-mas› onun kendisini özgür bir flekilde ifa-de etmesine engel olmaktad›r. Bir ulusunya da bir ulusal az›nl›¤›n örgütlenmesi iledini inanc›n örgütlenmesi farkl› fleylerdir.Bir toplumda bir kifli dahi olsa e¤er farkl›inanca sahipse, o kifli inançlar›n› özgürceifade edebilmelidir. Bu nedenle din olgu-sunda az›nl›k ço¤unluk kavramlar› belir-leyici kavramlar de¤ildir. Ulus olgusundaise belirleyicidir. Uluslar›n ve az›nl›k

uluslar›n ayr› ayr› haklar› vard›r. Az›nl›kuluslar›n kültürel geliflimleri içinde yafla-d›klar› devlet taraf›ndan garanti alt›naal›nmas› zorunlu iken, çok uluslu ülkeler-de her bir ulusun ayr›lma hakk› vard›r veister nüfus olarak az›nl›k olsun, ister ulus-lar birli¤i fleklinde olsun uluslar›n tam hakeflitli¤i ilkesi geçerlidir. Yani farkl› ulus-tan olmak ezilmenin, afla¤›lanman›n vesömürülmenin nedeni olamaz.

Alevilerin Az›nl›k Olarak Ta-n›nmas› Aleviler ÜzerindekiBask›lar›n Onaylanmas›d›r!Yukar›da da belirtti¤imiz gibi, Alevi-

lerin az›nl›k statüsünde kabul edilmesi ileOsmanl›’dan TC’ye ve oradan da yetmifly›ld›r Sünnili¤in resmi din olarak uygu-lanmas› (ço¤unluk olma gerekçesi ile)onaylanm›flt›r. Bu, ayn› zamanda AB’nindönem dönem Türk devletine yönelik“laik de¤il” gibi yapt›r›mlar›n›n tutars›z-l›¤›n› ortaya ç›karm›flt›r. Oysa laik birdevlet, nüfus olarak az›nl›k ya da ço¤un-luk olup olmamas›na bakmadan tüm din-lere karfl› ayn› mesafede durmak zorun-dad›r. Ve kesinlikle, ve net bir flekilde ya-sama, yarg› ve yürütme kurumlar› ile dinkurumlar›n› birbirinden ayr›flt›rmal›d›r.

AB’de baz› kesimlerin kendilerini H›-ristiyan kulübü olarak görmeleri ve bugerici-bölücü anlay›fl› ilerleme raporunada yans›m›flt›r. Bu tutum ve politikalar›burjuvazinin din olgusuna bak›fltaki prag-matist tutumundan ileri gelmektedir. Bur-juvazi bir yandan ifline geldikçe laik ol-may› savunurken, di¤er yandan halklar›uyutmak için dini afyon olarak kullan-maktan çekinmemifl; dolay›s›yla din ku-rumlar› üzerinden halk› yönetip uyutma-ya çal›flm›flt›r-çal›flmaktad›r. Günümüzde“s›n›f savafl›m› bitti yerini uygarl›klar-kültürler savafl› ald›” gibi gerici tezleriy-le halklar› s›n›f bilincinden uzaklaflt›rma-

22

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 21: Sınıf Teorisi - Sayı 9

ya çal›flan emperyalistler veideologlar›, özünde ve herf›rsatta dinler ve mezhepleraras›ndaki farkl›l›klar›-çat›fl-malar› körüklemekteler. K›-sacas› raporda Alevilerinaz›nl›k olarak tan›mlanmas›,bir yandan Alevilerin gör-dükleri bask›lar›n onaylan-mas›yken di¤er yandan ra-porda mahrum b›rak›ld›¤›haklardan söz edilmesi, vur-gusunu yapt›¤›m›z gibi tümgerici devletlerin “böl-parça-la ve yönet” politikas›n›n so-mut bir uygulamas›d›r.

Sonuç Olarak17 Aral›k 2004’te AB,

Türk devletine 3 Ekim2005’te üyelik görüflmelerinebafllanabilece¤i üzere bir ta-rih verdi. Hakim s›n›flar veonlar›n baz› klik ve ideolog-lar› bu geliflme karfl›s›nda zilçal›p oynad›. Adeta bayramhavas› estirmeye çal›flt›lar.Fakat bu kesim içerisinde se-vinmeyenler de vard›. Sevin-memelerinin bir nedeni mu-halefet partisi olmalar› iken,di¤er nedeni ise K›br›s soru-nu (AB’ye üye olmadan K›b-r›s Rum Cumhuriyeti’nin ta-n›nmas›), Kürtlerin “az›nl›k”olarak tan›nmas› sorunu, ucuaç›k müzakere (istendi¤i za-man görüflmeler kesilir) vb.sorunlar oluflturmaktad›r.Genel olarak söylemek gere-kirse; hakim s›n›flar›n tümkesimleri 17 Aral›k BrükselZirvesi sonuçlar›ndan mem-nun. Reformist partilerdenorta burjuvazinin belli bir ke-

simini temsil eden ÖDP gibipartiler de bu geliflmelerdenmemnun. Öyle ki, bu partininileri gelenlerinden baz› kim-seler 6 Ekim “ilerleme rapo-runu” Türkiye-Kuzey Kür-distan’da yap›lmayan burju-va demokratik devrimin ger-çekleflmesi olarak alk›flla-maktad›r.

Feodal burjuvazi ve ide-ologlar›, baz› orta burjuvapartiler ve ak›mlar AB’yihalka kurtuluflun umut kap›s›olarak empoze etmeye çal›fl-maktad›r. Ki bu konuda bü-yük bir baflar› elde ettikleride söylenebilir. Halk› yalanflatolar›yla kand›rmaya çal›fl-maktad›rlar.

En az on-onbefl y›l sürecekgörüflmelerden bahsedilmek-te. Bu görüflmeler içerisindeyukar›da ortaya koymaya ça-l›flt›¤›m›z politik geliflmelerdaha da netlik kazanacak veyasallaflt›r›lmaya çal›fl›lacak.Bu, on onbefl y›l içinde Türkdevleti gerçekten AB’ye üyeolur mu olmaz m› bunu flim-diden kestirmek mümkün de-¤ildir. Özellikle Türkiye-Ku-zey Kürdistan’›n DemokratikDevrime gebe olan sosyo-ekonomik yap›s› bu kadaruzun bir süre için öngörüdebulunmay› imkans›z k›lmak-tad›r. Çünkü mevcut devletinTürkiye-Kuzey Kürdistan’da-ki ekonomik-siyasi ve kültü-rel yap›s›n›, belirlenen süreçiçerisinde AB üyesi ülkeleraras›nda yer alan geri bir ka-pitalist ülke seviyesine getir-mesi dahi oldukça zor.

23

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Genel olaraksöylemek gere-kirse; hakim s›-n›flar›n tüm ke-simleri 17 Aral›kBrüksel Zirvesisonuçlar›ndanmemnun. Refor-mist partilerdenorta burjuvazi-nin belli bir kesi-mini temsil edenÖDP gibi parti-ler de bu gelifl-melerden mem-nun. Öyle ki, bupartinin ileri ge-lenlerinden baz›kimseler 6 Ekim“ilerleme rapo-runu” Türkiye-Kuzey Kürdis-tan’da yap›lma-yan burjuva de-mokratik devri-min gerçeklefl-mesi olarak al-k›fllamaktad›r

Page 22: Sınıf Teorisi - Sayı 9

‹kincisi; Ortado¤u’da h›zla geliflen vede¤iflen dengeler de Türkiye-Kuzey Kür-distan’daki geliflmelere etkide buluna-cakt›r.

Üçüncüsü; AB’nin çeliflkili ve çat›fl-mal› bir birlik oldu¤u gerçekli¤inden ha-reketle, bu birli¤in da¤›lmas›n› da günde-me getirmesi olas›l›¤› mevcuttur. Bu du-rumda, yani bölünecek olan kanatlardanbirinin bafl›n› ‹ngiltere çekti¤inden-çeke-ce¤inden ve Türk devletinin ABD’ye halagüçlü olan uflakl›¤›na koflut olarak,TC’nin de birli¤e üye olmas›n› engelleyenolas› faktörler aras›nda görmek gerek.

Ancak bununla birlikte belirtmemizgerekir ki, 17 Aral›k’la birlikte Türk dev-letinin AB’nin dümen suyuna daha fazlagirdi¤ini söylemek yanl›fl olmayacakt›r.

Avrupa Birli¤i (AB), Avrupa ve dün-yan›n en büyük emperyalist devletleriaras›nda yer alan Almanya-Fransa’n›nbaflta Avrupa k›tas› olmak üzere dünyan›ndi¤er ülkelerini ekonomik ve siyasi ba-k›mdan sömürgelefltirmenin stratejikprojesidir.

Yaklafl›k 50 y›ll›k bir tarihe sahiptir.‹ki büyük emperyalist devlet ve onun enbüyük tekelleri taraf›ndan at›lan “Avru-pa’y› Birlefltirme”, bir baflka ifadeyle sö-mürgelefltirme projesine, aradan geçen 50y›ll›k süreç içerisinde Avrupa k›tas›ndayer alan devletlerin neredeyse tümü dahiledilmifl durumdad›r.

Bu blok içerisinde Avrupa’n›n ve ayn›zamanda dünya emperyalist sistemi içeri-sinde yer alan iki (‹talya-‹ngiltere) büyükve bunun d›fl›nda Hollanda, Belçika veDanimarka gibi küçük emperyalist dev-letler de yer almaktad›r. Geri kalan üyeülkelerin tümü yar›-sömürge kapitalist ül-kelerdir.

Bu birlik, homojen bir birlik olmay›pheterojendir ve çat›flmal›d›r. Bir yandanFransa-Almanya’n›n bafl›n› çekti¤i, öteyandan ise “birlik” içerisinde ABD’nin

truva at› rolündeki ‹ngiltere ve ‹talya’n›nbafl›n› çekti¤i ABD’ci kanat.

Fransa-Almanya bu birli¤e hakim du-rumdad›r. Fakat bu hakimiyetleri her ko-nuda, özellikle de önemli politik-askerikararlarda (örne¤in bir ABD’nin Irak’› ifl-gal ve sömürgelefltirme savafl›nda oldu¤ugibi) geçerli de¤il. Daha aç›k bir söylem-le bu blok ve ona hakim olan kanat henüzgerek ekonomik, gerekse siyasi bak›m-dan ABD’ye kafa tutacak, onunla boy öl-çüflecek ve onun aleyhinde önemli poli-tik-ekonomik kararlar alacak ittifak gücü;blok ve birlik seviyesine ulaflm›fl de¤il.Bu seviyede olmad›¤› gibi, az önce deiflaret etti¤imiz gibi çat›flmal› birliktir.

AB, yar›-sömürgeler için daha fazlaba¤›ml›l›k ve sömürgeleflmenin ad›d›r.Belirtmek gerekir ki, birli¤e üye yar›-sö-mürge ülkelerin emperyalizme ba¤›ml›l›-¤› birlik öncesine oranla daha fazla art-m›flt›r. Öyle ki, bu devletler hiç bir önem-

li politik konuda ba¤›ms›z karar veremezduruma gelmifllerdir. Almanya-Fransa ve‹ngiltere’nin a¤z›nda ç›kan sözlere görehareket etmektedirler.

Ekonomik olarak ise tamam›yla ilhakedilmifl durumdad›rlar. Tar›m ve c›l›zolan milli sanayileri tamam›yla çökertile-rek, emperyalist teknoloji ve sermayeninbirer komprador pazarlamac›s›-tüccar›

haline dönüflmüfllerdir. Dolay›s›yla bu ül-kelerde milli ba¤›ms›zl›k sorunu birliköncesine göre daha artm›flt›r.

Bu ba¤›ml›l›¤›n artmas› kendi berabe-rinde yoksulluk ve yoksunlu¤u daha daartt›rm›flt›r-artacakt›r. Mazlum halklaraadeta deli gömle¤i giydirilmifltir ve dahada giydirilecektir.

Bu birlik, çok derin ve kapsaml› ulusaleflitsizlikleri art›ran, dolay›s›yla bir çokulusun (özellikle de yar›-sömürgeleri)asimilasyonu ve ulus devletlerin ortadankald›r›larak sömürgelefltirilmesinin pro-jesidir. Uluslar aras›ndaki eflitsizlik daha

24

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 23: Sınıf Teorisi - Sayı 9

da artm›flt›r ve artacakt›r. Özellikle deemperyalist ülkelerde iç faflistleflmeninart›fl›na yol açacakt›r. Ki bu ülkelerde fa-flizmin t›rmand›¤›n› kim görmezliktengelebilir ki. ‹ç faflistleflmenin art›fl›ndakibir neden, söz konusu ülkelerdeki ekono-mik yap›n›n git gide bozulmas› ve bunakoflut olarak iflsizlik oran›n›n artmas›y-ken, di¤er bir neden ise yar›-sömürgeler-deki göç ak›nlar›na karfl› gelifltirilen ›rk-ç›-floven politikalar ve ulusal düflmanl›k-lard›r.

Bizim savundu¤umuz birlik, eflitsiz-liklerin daha fazla artaca¤› birlikler de¤il,tam tersine “Uluslar›n ve halklar›n tamhak eflitli¤i ilkesi” zemininde büyük-bir-leflik devletlerin kurulmas›d›r. Bundand›rki yüz bin kere hayk›r›yoruz: Her türdeneflitsizli¤in daha fazla gelifltirilmesi de-mek olan AB gibi sömürge-sömürgecidevlet “birliklerinin” kurulmas›na hay›rdiyoruz-hay›r demeliyiz!

Bu bilinçten hareketledir ki, ülkemizinkomünist ve devrimci güçleri önümüzde-ki süreçte AB’ye hay›r kampanyalar› dü-zenlemekle karfl› karfl›yad›r.

Bu proje; ulusal, s›n›fsal ve devletselaç›dan zengini daha zengin, yoksulu isedaha yoksullu¤a mahkum eden bir pro-jedir.

Hiç kuflku yok ki söz konusu eflitsiz-liklerin her bir ad›m boyutlanmas› bera-berinde s›n›fsal ve ulusal mücadeleninkeskinleflmesini de getirmifl olacakt›r.Böyle olacak diye komünist ve devrimci-ler AB’ye evet diyemez.

AB’ye evet demek devrimden ve dev-rim mücadelesinden kaçmak demektir.Bu geliflmelere koflut olarak milli tesli-miyetçi ve s›n›f uzlaflmac› sa¤ oportünistteorilerin gelifltirilece¤ini görmek vebunlara karfl› uyan›k olmak zorunday›z.Önümüzdeki süreçte Marksizm-Leni-nizm-Maoizm’e yabanc› her türden, özel-likle de sa¤ oportünist ve reformist görüfl

ve ak›mlara karfl› her zamankinden dahaaktif ve canl› ideolojik mücadele yürüt-meliyiz!

Ama her fleye karfl›n komünistler bugeliflmelere göre de kendisini haz›rlama-l›d›r. Bu da orta ve uzun vadede bu ülke-lerin komünist ve devrimci partilerineöncülük ve önderlik aç›s›ndan çok önem-li-büyük, nesnel ve sübjektif avantajlarsa¤lanmas› demek olacakt›r. Üstelik bir-likte mücadelenin zemini de güçlü ola-cakt›r. Bu da bir avantaj olarak telakiedilmelidir. Görüldü¤ü gibi olumsuzluk-lar kendi içinde olumluluk da bar›nd›r›-yor. Dolay›s›yla bu ülke komünist partile-ri flimdiden kendilerini gelece¤in devrim-ci dalgalar›n› örgütlemek ve önderlik et-

mek için haz›rlamal›d›r. r

25

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 24: Sınıf Teorisi - Sayı 9

UUUULLLLUUUUSSSSAAAALLLL SSSSOOOORRRRUUUUNNNN

az›m›z›n konusu ulusal sorunun dü-nü, bugünü ve gelece¤ine dair te-orik aç›klamalarda bulunmak de¤il.Yeni Demokratik Cumhuriyet Prog-ram›nda yer alan ulusal sorunun aç›-l›m› olacakt›r. Yeni Demokratik

Cumhuriyet Program›nda uluslar ve milliyetlersorunu nas›l ele al›n›yor, hangi temel slogan venoktalara dikkatler çekilmifltir vb. önemli soru-lar› yan›tlamaya çal›flaca¤›z.

Hiç flüphe yok ki bizimki gibi çok uluslu ül-kelerde bir komünist partisinin ulusal sorunugerek teorik gerekse pratik olarak ele al›fl yön-temi o komünist partisi için ilkesel bir sorun-dur. Daha aç›k ifadeyle bir partinin program›n-da ulusal soruna iliflkin ortaya koydu¤u tezler opartinin genel niteli¤ini belirleyecek temel kri-

terlerden birisini oluflturur. Ulusal m› yoksa s›-n›fsal mücadele mi? Komünist partisi için el-bette ki s›n›fsal kurtulufl mücadelesi olacakt›r.Bir baflka söylemle çözümü, s›n›fsal kurtuluflmücadelesine tabi k›l›narak ele al›nmayan birulusal sorun gerçek anlamda çözülemez.

Hiç flüphesiz ki bizimki gibi çok uluslu ül-kelerde Maoist komünistlerin ana örgütlenmegörevi bütün ulus ve milliyetlerden proletaryave di¤er emekçi s›n›flar› tek bir parti çat›s› al-t›nda örgütlemektir. Maoist Komünistler örgüt-lenmesinde uluslar› ve milliyetleri de¤il, s›n›f-lar› baz al›r. Bu ba¤lamda Ulusal sorunun çözü-münü s›n›fsal kurtulufl mücadelesinin çözümü-ne ba¤l› ikincil sorun olarak ele al›r. S›n›fsalkurtulufl sa¤lanmadan gerçekte ulusal kurtuluflsa¤lanamaz. Unutulmamal›d›r ki bir ulusun

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

26

PROGRAMDAN (5)

Hiç flüphesiz ki bi-zimki gibi çok uluslu ül-kelerde Maoist komü-nistlerin ana örgütlen-me görevi bütün ulus

ve milliyetlerden prole-tarya ve di¤er emekçi

s›n›flar› tek bir parti ça-t›s› alt›nda örgütlemek-tir. Maoist Komünistlerörgütlenmesinde ulusla-

r› ve milliyetleri de¤il,s›n›flar› baz al›r. Bu ba¤-

lamda Ulusal sorununçözümünü s›n›fsal kur-

tulufl mücadelesinin çö-zümüne ba¤l› ikincil so-

run olarak ele al›r

Y

Page 25: Sınıf Teorisi - Sayı 9

tam ve gerçek ba¤›ms›zl›¤›n›n yolu an-cak ve ancak s›n›fsal kurtulufl devrimin-den geçer.

Evet bir ulus ayr›l›p ayr› devlet de ku-rabilir. Ama bilinmelidir ki, bu durum oulusun tam ba¤›ms›z oldu¤u anlam›nagelmez. Ulus, belli boyutlar›yla kendi ka-derini tayin etmifl olur, hepsi o kadar. Ta-rihte bunun örnekleri çoktur. Aç›kças›,bir ulusun, Uluslar›n Kaderlerini TayinHakk› (UKKTH) bak›m›ndan siyasi birdevlete kavuflmas› baflka fley, o ulusuntam ba¤›ms›z olmas› farkl› fleydir. Çün-kü bir ulus, UKKTH bak›m›ndan siyasibir devlete sahip olabilir (örne¤in Türk-ler), ama bu, o ulusun tam ba¤›ms›z ol-du¤u anlam›na gelmez. En özlü ifadeyleUKKTH demek, Lenin yoldafl›n söyle-miyle siyasi bir devlet kurma hakk› de-mektir.

UKKTH ile bir ulusun kendi kaderinikendisinin tayin etmesini de birbirine ka-r›flt›rmamal›y›z. ‹lki bir ulusun hakk› ikendi¤eri o ulusun bu hakk› istedi¤i flekildekullanmas›na kendisinin karar vermesidemektir. Yani bir ulus kendi kaderini,ayr›l›p ayr› bir siyasi devlet fleklinde kul-lanabilece¤i (Finlandiya) gibi, birlikte dekalabilir. Dahas› bu hakk›n› istedi¤i flekil-de kullanabilir. Bu hak ulusun iradesi d›-fl›nda baflkas›n›n elinde olamaz. Ulus, ya-r›-sömürge fleklinde de siyasi devletinikurabilir. Nitekim burjuva karakterli ulu-sal hareketlerin sonu hep böyle olmufltur.Tüm yar›-sömürge ve yar›-sömürge çokuluslu ülkelerde devlete siyasi olarak ha-kim olan bütün uluslar›n durumu böyle-dir. fiüphesiz ki çok uluslu ülkelerde ege-men-ezen uluslar kendi kaderini tayin et-mifltir, ama bu, tam ba¤›ms›zl›k fleklindede¤il. Çünkü bu ülkeler ve uluslar›n dev-letleri ekonomik ve siyasi olarak tam ba-¤›ms›z de¤il emperyalizmin ekonomik il-hak›, siyasi ve kültürel ba¤›ml›l›¤› alt›n-dad›r. Tam ba¤›ms›z de¤iller. Bu anla-m›yla bu uluslar›n da emperyalizme karfl›

milli mücadele diye bir sorunlar› vard›r.Bizimki gibi ülkelerde demokratik dev-rimle milli devrimin birbirinden ayr› ola-rak ele al›namamas› bundan kaynakl›d›r.Ulusal kurtulufl mücadelelerinin tarihseltecrübeleri göstermifltir ki ulusal burjuvakarakterli hiçbir hareket uluslar› tam ba-

¤›ms›zl›¤a götürememifltir-götüremez.Bunun as›l nedeni ideolojik-politiktir.Çünkü ulusal özneli kurtulufl hareketlerigerçekte ideolojik ve siyasi ba¤›ms›zl›kçizgisine sahip de¤iller. Onlar›n ideolojikgörüfl aç›lar› burjuva oldu¤u için politikolarak da tam ba¤›ms›zl›kç› de¤il, tesli-miyetçi-uzlaflmac›d›rlar. Bu hareketlerdaha mücadele içerisinde iken ba¤›ml›l›kiliflkisi gelifltirirler. Söz konusu ulusal ha-reketler, bir yandan gerek emperyalizmlegerekse egemen-ezen ulus burjuvazisiylekoparken di¤er yandan ise ba¤lanma flek-linde bir tarihi ak›fl izler. ‹deolojik olarakba¤›ms›z çizgileri yok. Kendi öz siyasigüçlerine güvenmek yerine esasta d›flar›-ya bel ba¤larlar.

‹flte bu tarihi tecrübelerden elde edi-len bilgi ve Leninist Ulusal sorun teori-sinden hareketle diyoruz ki her kim ki s›-n›fa (proletarya) göre de¤il uluslar vemilliyetlere göre örgütleniyor veya örgüt-lenmeyi savunuyorsa, onlar, dar burjuvamilliyetçisi veya ezilen ulus milliyetçili-¤inden etkilenmifl küçük burjuva oportü-nistlerdir. S›n›f bilinçli Proletarya, hertürden milliyetçili¤i reddeder ve onunideolojik düflman›d›r. Milliyetçili¤i güç-lendirecek tez ve politikalara asla desteksunmaz. Milli hareketlerin demokratik-devrimci muhtevas›n› desteklemekle ye-tinecek, onun ötesine geçmeyecektir. Ge-nel olarak bir milli hareketin demokratikmuhtevas›n› destekler, ama ezilen ulusuntoprak a¤alar› ve burjuvalar›n›n kendi s›-n›f imtiyazlar› için giriflece¤i mücadeleyidesteklemeyecektir. Bir baflka ifadeylebir milli hareketin demokratik muhteva-s›n› desteklemekle milliyetçili¤i destek-

27

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 26: Sınıf Teorisi - Sayı 9

lemek birbirinden tamamen farkl›d›r. Buayr›m saflar›m›zda geçmiflte do¤ru yap›l-m›yordu. fiöyle ki, bir anlay›fl milliyetçi-lik gelifliyor diye ulusal hareketlerin de-mokratik muhtevas›n› görmezden gelerekonu karfl›s›na al›rken, di¤eri ise demokra-tik muhteva tafl›yor diye milliyetçi hare-ketler hep desteklenmelidir, sapmas› içe-risindeydi. Birincisi sa¤ oportünist, ayn›zamanda sosyal floven bir teori ve politikaiken ikincisi ise inceltilmifl milliyetçilik-ten etkilenen kuyrukçu-liberal anlay›flt›r.

Emperyalizm ve Ekim devrimi sonra-s› ulusal hareketlerin geliflmesine koflutolarak s›n›f bilinçli proletaryan›n örgüt-lenmede baz alaca¤› nesnel politik s›n›f-sal zemin de¤iflmifl midir sorusuna hay›ryan›t›n› verece¤iz. Çünkü s›n›f bilinçliproletarya hangi durumda olursa olsunörgütlenmesini millet veya milliyetleribaz alarak de¤il s›n›fsal kurtulufl mücade-lesini esas alarak yapar. Oradan da mev-cut siyasi iktidar› de¤ifltirmeye göre hare-ket eder. Dahas› o, komünizme ulaflmastratejik hedefiyle örgütlenmesini yürü-tür. Bunun için de devleti ve devlet s›n›r-lar›n› esas alarak s›n›f örgütlerini yarat›r.Onun nihai hedefi ulusal pazar›na hakimolmak ve bu pazar› kendisinin sömürme-si için devleti kurmak de¤il devletin deolmayaca¤› komünizme varmakt›r. O,devleti, komünizme geçmek için biramaç de¤il, bir araç olarak kullan›r. Amaulusal önderlikli burjuva hareketler amaçolarak kullan›r. Onlar için devlet ebediye-te kadar vard›r-varolacakt›r. Proletarya,mevcut siyasi iktidar› korumak-ona biatetmek veya onunla baz› uçsal yönleri tör-pülemek için anlaflma yap›p düzeninçarklar› içerisinde kalmay› de¤il, bu sis-temi kökten y›kmak ve de¤ifltirmek içinmücadele yürütür. Oysa ulusal burjuva

karakterli hareketlerin ana e¤ilimi si-

yasi iktidar› y›kmaya yönelik de¤il,

ulusal devleti kurmak içindir. Kapita-lizmle, birlikte ortaya ç›kan ulusal hare-

ketlerin do¤al e¤ilimi ulusal devletlerikurmakt›r. Onlar›n derdi sömürü ve bask›yöntemine dayal› sistemi de¤ifltirmek de-¤ildir. Onlar›n ana amac› kendi pazar›-

n› kendisinin daha kolay sömürmesi

için bir devlet kurmakt›r. Ulusal sorununözünü pazar sorununun oluflturmas› ger-çekli¤i de budur zaten. Konuya iliflkinKaypakkaya’ya sald›ran küçük burjuvaoportünist ak›mlar›n kavramad›¤›-gör-mek istemedi¤i gerçeklik tam da buras›-d›r. Kendi ulusal pazarlar›n› daha kolaysömürmek için devlete gereksinim duyar-lar. Burada sömürülen-ezilen s›n›flar›nsömürüden ve bask›dan kurtuluflu diyebir amaç yok. Sadece ulusal haklar var. Oda s›n›rl›. Ulusal burjuva önderlikli hare-ketlerin amac› kendi egemen sömürücüs›n›flar›n› iktidara getirmek ve onlar›nbayra¤›n› dalgaland›rmakt›r. Ama prole-taryan›n öyle de¤il. Proletarya bu burjuvabayrak alt›nda birleflmeyece¤i gibi tarih-ten gelen denenmifl k›z›l bayra¤› alt›ndatoplanacakt›r. Dolay›s›yla bugün milyon-larca Kürt iflçi, köylü ve di¤er emekçi s›-n›flardan milyonlar›n Kürt ulusal burjuvahareketinin bayra¤› alt›nda birleflmesi, buhareketin halk hareketi oldu¤u anlam›nagelmez. Bu, bizleri yan›ltmamal›d›r. Birçok küçük burjuva oportünist ak›m bunoktada yan›ld›. Yan›lmakla birlikte bunakoflut olarak kitlelerin bilincini buland›r-d›lar. Halk hareketiyle milli hareketlerfarkl› nitelikte hareketlerdir. Konuyailiflkin Yoldafl Kaypakkaya’n›n do¤ru vebilimsel de¤erlendirmesini aktarmaktafayda var:

“Halk hareketi, her tarihi dönemde,ezilen kitlelerin, kendilerini ezen yukar›-daki s›n›flara karfl›, hem k›smi talepleru¤runa, hem de bizzat yönetici s›n›flar›devirmek için girifltikleri mücadeleninad›d›r. Halk Hareketi, ezilen kitlelerins›n›f hareketidir. Tarihin ilk dönemlerin-den beri halk hareketleri vard›r. Halk ha-reketleri, ... ça¤›m›zda proletaryan›n bi-

28

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 27: Sınıf Teorisi - Sayı 9

linçli önderli¤iyle birleflmekte, kit-lelerin sömürüden ve zulümden ke-sin kurtulufluna do¤ru ilerlemekte-dir. Oysa milli hareket, birinciolarak s›n›rlar› belli bir tarihi ala-na yerleflmifltir. Lenin yoldafl›niflaret etti¤i gibi Bat› Avrupa’damilli hareketler, afla¤› yukar› 1789ile 1871 aras›nda, oldukça belli birdönemi kapsar. ‘‹flte bu dönem,milli hareketler ve milli devletlerinkurulufl dönemidir.’ Do¤u Avru-pa’da ve Asya’da ise milli hareket-ler, ancak 1905 y›l›nda bafllam›flt›r.

“‹kinci olarak, milli hareketle-rin tabii e¤ilimi, milli devletlerinkurulmas› yönündedir. 1789-1871döneminin sonuna do¤ru Bat› Avru-pa, yerleflik bir burjuva devletlersistemine dönüflmüfltür; ve bu dev-letler (‹rlanda hariç) kural olarak,Milli bütünlü¤ü olan devletlerdir(Lenin). Do¤u Avrupa’da ve As-ya’da 1905’lerde bafllayan milli ha-reketlerin tabii e¤ilimi de, yine mil-li devletlerin kurulmas› yönündedir.

“... Niçin, milli hareketlerintabii e¤ilimi milli devletlerin ku-rulmas› yönündedir? Çünkü, mil-li hareketler kapitalizmin geliflme-siyle birlikte ortaya ç›km›flt›r. Vekapitalizmin ihtiyaçlar›n› karfl›la-maya yönelmifltir.” (abç)

Bir kez daha belirtmek isterizki yoldafl Kaypakkaya’n›n ulusalsoruna iliflkin ortaya koydu¤u tez-ler o gün oldu¤u gibi bugün de bi-limselli¤ini korumaktad›r. Dolay›-s›yla genelde milli hareketlere,özelde ise Kürt milli hareketineyönelik ortaya koydu¤u tezlere ek-leyece¤imiz bir söz yok. PKK’nindünü ve bugünü, yoldafl Kaypak-kaya’n›n milli hareketler için orta-

ya koydu¤u tezlerin ne denli bilim-sel oldu¤unu bir kez daha gözlerönüne serdi. Benzer durum küçükburjuva oportünist hareketler içinde geçerlidir. PKK güçlenince,karfl›s›nda el pençe duran kimi kü-çük burjuva oportünist ak›mlar, za-y›flay›nca tersinden sald›r›ya geç-tiler. ‹deolojik açmazlar› di¤er te-mel konularda oldu¤u gibi ulusalsorun ve hareketler noktas›nda daciddi ve tehlikeli boyutlarda politiksavrulmalara götürmektedir. Öyleki bir dönem PKK’yi “faflist” de-¤erlendirenler, bir baflka dönemkuyru¤undan ç›kmad›lar-ç›kma-maktad›rlar. Yine bir dönem kuy-

ru¤undan ç›kmayanlar bugün PKKve devamc›lar›na fütursuzca sald›r›yapmaktad›rlar.

Gerek Maoist hareket içerisin-de gerekse küçük burjuva oportü-nist ak›mlar (tümü) aras›nda Kürtulusal hareketine iliflkin teorik-pra-tik bütünlü¤ü içerisinde do¤ru bir

29

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Proletarya, mevcut siyasi iktidar›korumak-ona biat etmek veya onunla baz›uçsal yönleri törpülemek için anlaflma ya-p›p düzenin çarklar› içerisinde kalmay› de-¤il, bu sistemi kökten y›kmak ve de¤ifltir-mek için mücadele yürütür. Oysa ulusal

burjuva karakterli hareketlerin ana e¤ilimisiyasi iktidar› y›kmaya yönelik de¤il, ulusal

devleti kurmak içindir. Kapitalizmle, birlik-te ortaya ç›kan ulusal hareketlerin do¤al

e¤ilimi ulusal devletleri kurmakt›r. Onlar›nderdi sömürü ve bask› yöntemine dayal›sistemi de¤ifltirmek de¤ildir. Onlar›n ana

amac› kendi pazar›n› kendisinin daha kolaysömürmesi için bir devlet kurmakt›r

Page 28: Sınıf Teorisi - Sayı 9

görüfl aç›s›na sahip olamamalar›n›n anapolitik nedenlerinden birisi de; halk hare-ketleriyle, milli hareketleri bir ve ayn›y-m›fl gibi görme-gösterme teorik-politikmiyoplu¤udur. Öyle ki baz› küçük burju-va oportünist ak›mlar PKK baflta olmaküzere ulusal özneli burjuva hareketlerihalk hareketi olarak nitelendirmektedir.PKK’yi 1999 öncesi “küçük burjuva dev-rimci, hatta sosyalist hareket” olarak nite-lendirenler de oldu. Bu yanl›fl ideolojikbak›fl aç›s›ndan hareketle de “Kuzey Kür-distan devrimini PKK’ye havale eden,Türkiye devriminin önderli¤ini ise kendi-leri (MLKP gibi) yapacakm›fl”, gibisin-den oportünist kulvarda yürüyenler oldu.

Sözün özü ulusal özneli hareketlerle,halk hareketleri bir ve ayn› de¤il. bunlarfarkl› nitelikteki hareketlerdir. Bunlar›birbirine kar›flt›rmak ideolojik-teorik kör-lüktür. Sorunun bu boyutunu bir kenarab›rakarak ulusal sorun konusunu daha dasomuta indirgeyerek tart›flmay› sürdüre-ce¤iz.

Ülkemiz çok uluslu yar›-sömürge ya-r›-feodal bir ülke. Bu ülkede birden fazlaulus, on’un üzerinde milliyet yaflamakta-d›r. Kürt ve Türkler d›fl›nda baflkaca ulu-

sal özellik tafl›yan bir topluluk yoktur. Buiki ulus d›fl›nda mevcut siyasi co¤rafyaüzerinde birbirinden farkl› dil konuflanfakat ulus olma özelli¤ini tafl›mayan

10’un üzerinde milliyet yaflamaktad›r. Er-menilerin, 1920’li y›llar öncesinde ulusalözellik tafl›d›¤›n› fakat gerek Osmanl› ge-rekse onun devam› Türkiye Cumhuriyeti(TC) taraf›ndan ulus olarak soyk›r›mau¤rat›lmalar›ndan dolay› ulusal karakteri-ni kaybettiklerine dair özel olarak vurguyapmak istiyoruz:

Ermeniler soyk›r›m sonras›, yanimevcut haliyle az›nl›k (milliyet) ulus ol-ma özelli¤ini tafl›maktad›r. Ermenilerinulus olarak soyk›r›ma tabi tutuldu¤u tari-

hi-politik bir gerçeklik. Bu, ayn› zaman-da büyük bir tarihi haks›zl›k. Bu ulusalsoyk›r›m›n en büyük suçlusu ise hiç flüp-hesiz ki Osmanl› ve TC’dir. TC, her nekadar bu vahfli soyk›r›m› kabul etmese deancak tarihi gerçekleri de¤ifltiremez. Fa-kat bizler de bu tarihi haks›zl›¤› gidere-meyiz. Çünkü bunun nesnel koflullar›yok. Dolay›s›yla bu büyük tarihi haks›zl›-¤› büyük bir nefretle k›namak ve protestoetmekle yetinebiliriz.

Kald› ki bu sorun gelinen aflamada s›-

n›f mücadelesinin önünde engel teflkiledecek düzeyde bir sorun da de¤il. Mil-yonlarca Ermeni katledilmifl, bu say›n›nbirkaç kat› kadar› ise zorla göçertilmifl.Üzerinde yaflad›klar› topraklara ise baflkaulus ve milliyetlerden insanlar yerlefltiril-mifl. Aradan neredeyse yüz y›l geçti. Do-lay›s›yla bu topraklarda yaflayan insanla-r› yerinden ç›kar›p, yerlerine zorla göçer-tilen Ermenileri sa¤dan soldan toplayarakyerlefltirmek Osmanl› ve TC’nin yapt›¤›-n›n bir benzerini yapmak olur. Bu, do¤rubir s›n›f bak›fl aç›s› olamaz. Bu, olsa olsamilliyetçilik olur. fiüphesiz ki Komünist-ler, ezen ulus milliyetçili¤iyle (ki bu mil-liyetçilik her bak›mdan gerici karakter ta-fl›r) ezilen ulus milliyetçili¤ini bir ve ayn›fleyler olarak ele al›p de¤erlendiremez-de¤erlendirmemelidir. Birincisi, tama-

m›yla gerici-›rkç›, hatta faflist karakter

tafl›rken, ikincisi her halükarda de-

mokratik muhteva tafl›r. Birincisine

karfl› mücadelemiz hem ideolojik hem

de politiktir. ‹kincisine karfl› ise sadece

ideolojik mücadele geçerli olur.

K›sacas›, Ermeniler soyk›r›m sonucuda olsa ulus olma özelli¤ini yitirmifltir.Bu ba¤lamda, yani Uluslar›n Kendi Ka-derlerini Tayin Hakk› aç›s›ndan Ermenisorunu program›m›z›n milliyetler içinönerdi¤i çözüm kapsam›nda ele al›nmal›-d›r-al›nacakt›r.

30

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 29: Sınıf Teorisi - Sayı 9

Ulusal sorun konusunda küçük burju-va oportünist ak›mlar›n içine düfltü¤üönemli yanl›fl anlay›fllardan birisi de ulus

kavram›yla halk kavram›n› birbirine ka-r›flt›rm›fl olmalar›d›r. Halk ve ulus kav-ramlar› birbirinden tamamen farkl› nite-likte kavramlard›r. Halk, her tarihi dö-nemde varolan ve s›n›flar›n ortaya ç›k›-fl›yla birlikte s›n›fsal-toplumsal devrim-den ç›kar› olan, toplumu ileriye tafl›yanilerici üretim güçlerinden yana ve onunbiricik yarat›c›s› s›n›f ve tabakalar› kap-sarken, ancak Ulus olgusu kapitalizmin

flafa¤›yla birlikte tarihsel-ekonomik birolgu olarak ortaya ç›kan ayn› dil, toprak,iktisadi ve ortak ruhi flekillenme (kültür)birli¤i içerisinde olan tüm s›n›f ve taba-

kalar› kapsar. Ulus, tüm sömüren-sömü-rülen ve ezen- ezilen s›n›f ve tabakalar›ifade ederken, ancak halk, bulundu¤u ta-

rihsel koflullar içerisinde sömürülen,ezilen ve bask› alt›nda tutulan s›n›flar›kapsar.

Özcesi, bu iki kavram› birbirine ka-r›flt›rmak sadece s›radan bir ideolojik ka-osu yaratmaz. Bu kar›fl›kl›k bir yandanideolojik olarak sa¤ oportünist s›n›f iflbir-likçili¤ini gelifltirirken di¤er yandan bu-nunla koflut olarak sosyal flovenizmi degelifltirir.

Bunun gibi Halk›n Kendi Kaderinin

Tayin Hakk› (HKKTH) ile Uluslar›n

Kendi Kaderlerinin Tayin Hakk› for-mülasyonu da bir ve ayn› fleyler de¤il. Birçok küçük burjuva oportünist ak›m sözkonusu ifade tarzlar›n› ya bilmeden ya daideolojik kaos yaratmak için bilinçli birflekilde birbirine kar›flt›r›yor. Dahas›“Kürt Ulusunun Kendi Kaderinin TayinHakk›” ifadesini kullanmak yerine “KürtHalk›n›n Kendi Kaderinin Tayin Hakk›”ifadesini kullanarak derin bir sosyal flo-venizme düflmektedirler. Bu iki ifade tar-z› birbirinden tamam›yla farkl› nitelikteolgular› ifade ederler. Birincisi, bir ulu-

sun siyasal bir devlet kurma hakk› an-lam›na gelirken, di¤eri ise halk›n s›n›fsal

devrimini ifade eder. S›n›fsal aç›danKürt halk›n›n kaderi, Türk proletaryas› vehalk›ndan ayr› de¤ilken, ancak ulusal aç›-dan Kürt ulusunun kaderi Türk ulusuylaayn› de¤ildir. Çünkü Türk ulusu, yar›-sö-mürge ba¤lam›nda da olsa siyasi(UKKTH bak›m›ndan) olarak kendi ka-derini tayin etmifltir. Fakat ayn› durumKürt ulusu için söylenemez. Kürt ulusu-nun kaderinin tayin hakk› esasta Türkdevleti taraf›ndan ilhak edilmifltir. Kürtulusu milli bask› alt›ndad›r. Bundand›r kiKürt ulusunun kendi kaderini tayin etmediye önemli-temel bir sorunu var.

K›sacas›, HKKTH ile UKKTH ifadetarzlar› ve olgular› birbirine kar›flt›r›lma-mal›d›r. Bunlar› birbirine kar›flt›rmak sos-yal flovenizmdir. Bir baflka ifadeyle ege-men ulusun burjuvazisine hizmet eden s›-n›f iflbirlikçi sa¤ oportünist bir teori vepratiktir.

Kürtler ne dini bir topluluk, ne mez-hepsel bir topluluk ne de ulusal özelli¤initamamlamam›fl az›nl›k (milliyet) olarakde¤erlendirilemez. Avrupa Birli¤inin(AB) Türkiye-Kuzey Kürdistan’› geçmi-fle oranla daha fazla sömürgelefltirme vesömürgeleflmenin plan› olarak 6 Ekimgünü aç›klanan “ilerleme raporu”nda ifa-de edildi¤i gibi Kürtler “az›nl›k” de¤ildir.Kürtleri “az›nl›k” olarak nitelendirmek,Kürt ulusunun ulusal gerçekli¤ini inkaretmektir. Evet mevcut toplam nüfus içeri-sinde Kürt ulusunun nüfusu Türk ulusunaoranla az›nl›¤› oluflturur. Fakat bu, yanibir ulusun nüfusun fazlas›n› oluflturmas›baflka bir ulusu “az›nl›k” olarak de¤erlen-dirmeyi getirmez. Marksist literatürdeulus kavram›n›n tan›m› yap›lmaktad›r.Bizim için belirleyici olan Kürt ulusununvarl›¤› bu gerçe¤e uygun mu de¤il mi, so-rusudur. Baflka bir tan›m ve de¤erlendir-me bizim için geçerli olamaz. Bu ba¤-

31

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 30: Sınıf Teorisi - Sayı 9

lamda Kürt ulusu t›pk› Türk ulusu gibiulus olman›n dört bafll›ca özelli¤ini tafl›-maktad›r. Bundand›r ki bu sömürgeci vesömürgeleflme raporu, Kürt ulusuylaTürk ulusu aras›ndaki ulusal eflitsizli¤iesasta korumak ve ayn› zamanda Kürtulusu üzerindeki milli bask›n›n devam›n›onaylamak demektir.

Benzer haks›zl›k Aleviler için de ya-p›lmaktad›r. Aleviler ne bir ulus ne de biraz›nl›k milliyettir. Dini-mezhepsel aç›danTürk devleti taraf›ndan yüzlerce y›ld›rbask› alt›nda tutulan çeflitli millet ve mil-liyetlere mensup dini-mezhepsel bir top-luluktur. Bu mezhep ne s›n›fsal bir olgu

ne de ulusal-milliyetsel bir topluluktur.Bu mezhebin içerisinde Türk, Kürt, Arapgibi bir çok ulus ve milliyetten ezen veezilen s›n›flar mevcuttur. Alevi mezhebi-ne mensup bir insan flöyle etraf›na bakt›-¤›nda bu mezhepten insanlar›n sadece birulus veya milliyete sahip olmad›¤›n› gör-müfl olacakt›r. Bunlar aras›ndaki ortak bir-lik sadece kültürel ( o da ulusal anlamdade¤il dini-mezhepseldir) alanda söz konu-sudur. Dinleri de ‹slam’d›r. Bunlar›n te-mel sorunu dini inançlar› üzerindeki dev-letin bask›s›n›n kald›r›lmas›d›r. Devletinresmi mezhebi ve ayr›cal›kl› mezhebiSünnilik üzerine infla edilmifl dinsel görüflve inançlard›r. Diyanet iflleri tamam›yladevletin elinde bir sömürü ve bask› arac›olarak kullan›lmaktad›r. Alevilerin inançözgürlü¤ü yüzlerce y›ld›r bask› alt›naal›nm›fl ve sunni mezhebinin inançlar›do¤rultusunda zorla asimile edilmektedir.Bu anlamda, yani dini-mezhepsel anlam-da Alevi inanc›nda olanlar Sunnilereoranla bir az›nl›¤› oluflturur. Yoksa ulusalaz›nl›¤› de¤il. Toplam nüfusun ço¤unlu¤usunni mezhebindendir. Ama bu Alevileriçin inanç özgürlü¤ünü bask› alt›na alma-ya getirmez. Böyle bir ayr›cal›¤› ve bask›-y› kald›rmak biz komünistlerin önemligörevleri aras›ndad›r. Ki Yeni DemokratikCumhuriyet program›nda bu sorunun çö-zümüne iliflkin alternatif-do¤ru plan veprojeler ortaya konulmufltur. fiiar›m›z“her türden ayr›cal›¤a son verilecektir”!

Alevilik sorununu bu ba¤lamda elealmay›p “az›nl›k” sorunu olarak ele al-mak kitlelerin bilincini buland›rmaktanbaflka bir amaca hizmet etmez. Ayn› fle-kilde bu, Kürt ulusu ve di¤er az›nl›kuluslar› inkar etmek, görmezlikten gelenfloven-emperyalist bir siyasettir.

Bu ön vurgular› yapt›ktan sonra Tür-kiye-Kuzey Kürdistan topraklar›nda var-l›¤›n› sürdüren milliyetlerin ad›ndan sözedelim.

32

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Ulusal sorun konusundaküçük burjuva oportünist

ak›mlar›n içine düfltü¤üönemli yanl›fl anlay›fllardan

birisi de ulus kavram›yla halkkavram›n› birbirine kar›flt›r-

m›fl olmalar›d›r. Halk ve uluskavramlar› birbirinden tama-men farkl› nitelikte kavram-

lard›r. Halk, her tarihi dö-nemde varolan ve s›n›flar›n

ortaya ç›k›fl›yla birlikte s›n›f-sal-toplumsal devrimden ç›-

kar› olan, toplumu ileriye ta-fl›yan ilerici üretim güçlerin-den yana ve onun biricik ya-

rat›c›s› s›n›f ve tabakalar›kapsarken, ancak Ulus olgu-su kapitalizmin flafa¤›yla bir-likte tarihsel-ekonomik bir

olgu olarak ortaya ç›kan ayn›dil, toprak, iktisadi ve ortak

ruhi flekillenme (kültür) birli-¤i içerisinde olan tüm s›n›f ve

tabakalar› kapsar

Page 31: Sınıf Teorisi - Sayı 9

Türkiye-Kuzey Kürdistan toprakla-r›nda az›nl›k olarak yaflayan belli bafll›milliyetler flunlard›r: Araplar, Ermeniler,Rumlar, Azeriler, Lazlar, Çerkezler, Ab-hazalar, Suryaniler, Gürcüler, Romanlar,Rumlar ve daha baflkalar›.

Türk hakim s›n›flar› ve Kürt ulusuüzerindeki milli bask›n›n suç ortaklar›n-dan olan Türk milli burjuvazisi Kürt ulu-su ve di¤er milliyetler üzerindeki millibask›y› devam ettirmektedirler. Yer yerKürtçe dil kurslar›n›n serbestleflmesi vedevlet kanal›nda haftan›n belli saatlerin-de Kürtçe ve baz› dillerde yay›nlar›n ya-p›lmas›, Kürt ulusu ve di¤er az›nl›klarüzerindeki milli zulmün kalkt›¤› anlam›-na gelmez. Bunlar, yan›lt›c› ve göz boya-y›c› geliflmelerdir. Söz konusu geliflmelergöstermeliktir. Kürt ulusu ve di¤er az›n-l›klar› kand›rmak içindir. Onlar›n ulusaltaleplerini baz› k›r›nt›larla oyalama siya-setidir. Daha çokta Kongra-Gel önderli-¤inde yürütülen ulusal mücadeleyi bo¤-maya yöneliktir. Bu siyasetin bir yan›n›da kendilerini Avrupa Birli¤ine pazarla-ma oluflturmaktad›r. Bunlar, “bak›n bizdeulusal bask› yok, eflitlik var” gibisindenilerici dünya kamuoyunu kand›rmaya yö-nelik manevralard›r.

Oysa Kürt ulusu ve az›nl›k uluslarüzerindeki milli bask› ve ulusal eflitsizlikbu sistem devam etti¤i müddetçe kalk-maz. Çünkü milli bask› nesnel zemininiekonomik ve siyasi eflitsizlikten almakta-d›r. Bu nesnel zemin üzerinde yükselensiyasi eflitsizlik kalkmad›¤› müddetçemilli bask› da flu veya bu biçimde devamedecektir. Milli bask›n›n ortadan kalkaca-¤› siyasal bir sistem varsa o da MaoistKomünistler önderli¤inde, Yeni Demok-ratik Cumhuriyet Program› ›fl›¤› alt›ndaYeni Demokratik Devrim ve Halk ‹ktida-r› olacakt›r. Dolay›s›yla konumuzu dahafazla da¤›tmadan Ulusal Soruna iliflkinMaoist Komünist Partisi Program›n›n

93., Yeni Demokratik Cumhuriyet Prog-ram›n›n ise 15. maddesinde yer alan tez-leri aktarmam›z gerekir:

“93) Bütün milletlerin ve dillerintam hak eflitli¤i garanti edilecektir. Hiç-bir zorunlu resmi dil tan›nmayacakt›r.Halklara bütün yerli dillerin ö¤retildi¤iokullar sa¤lanacakt›r. Devletin anaya-sas› herhangi bir milletin herhangi birimtiyaza sahip olmas›n›, milli az›nl›kla-r›n haklar›na tecavüzü kesinlikle yasak-layacakt›r. Her ulusa kendi kaderini ta-yin etme hakk› tan›nacakt›r. Bütün bun-lar›n gerçekleflmesi için Kürt ve Türkuluslar›na bölgesel özerklik, az›nl›k mil-liyetler için ise özerklik ve tamamen de-mokratik yerel kendi kendini yönetimsistemi oluflturulacakt›r. Bu özerk vekendilerini yöneten bölgelerin s›n›rlar›ekonomik ve sosyal flartlar, nüfusunmilli bileflimi vb. temeli üzerinde bizzatyerel nüfus taraf›ndan tayin edilecektir.Ulusal sorundaki temel fliar; bütünuluslar için tam hak eflitli¤i, uluslar›nkendi kaderini tayin etme hakk›, ‘bütünülkelerin iflçileri ve ezilen halklar, birle-flin’ fliar›d›r.

“K›br›s’ta iflgale son verilecek, K›b-r›s K›br›sl›lar›nd›r, fliar›ndan hareketedilecektir.”

Programda alt› çizilen önemli konula-r›n bilincimizde daha bir yer edinmesiiçin önemli buldu¤umuz bafll›ca noktala-r› afla¤›daki gibi fl›klar halinde formüllefl-tirmekte fayda var:

a) Bütün milletlerin ve dillerin tam

hak eflitli¤i garanti edilecektir.

b) Hiçbir zorunlu resmi dil tan›n-

mayacakt›r.

c) Halklara bütün yerli dillerin ö¤-

retildi¤i okullar sa¤lanacakt›r.

d) Devletin anayasas› herhangi bir

milletin herhangi bir imtiyaza sahip ol-

33

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 32: Sınıf Teorisi - Sayı 9

mas›n›, milli az›nl›klar›n haklar›na te-

cavüzü kesinlikle yasaklayacakt›r.

e) Her ulusa kendi kaderini tayin

etme hakk› tan›nacakt›r.

f) Bütün bunlar›n gerçekleflmesi

için Kürt ve Türk uluslar›na bölgesel

özerklik, az›nl›k milliyetler için ise

özerklik ve tamamen demokratik yerel

kendi kendini yönetim sistemi olufltu-

rulacakt›r.

Bütün uluslar ve dillerin tam hak eflit-li¤inin gerçekli¤e dönüflece¤i ulusalprogram›n yolu her ulusal topluluk içingeniflletilmifl bölgesel özerklik plan›n›nuygulanmas›ndan geçer!

1. Ulusal Topluluklar‹çin Bölgesel ÖzerklikDaha önce ifade ettik ki fl›klar halinde

s›ralad›¤›m›z ulusal sorun kapsam›ndakisorunlar›n köklü ve kal›c› çözümü YeniDemokratik Cumhuriyet ve Sosyalist ik-tidar koflullar›nda sa¤lanacakt›r. Bununtemelini de bütün ulusal topululuklar içingeniflletilmifl bölgesel özerklik, az›nl›k-

lar (milliyet) için ise özerklik plan›n›nbaflar›yla uygulanmas› oluflturacakt›r.

Ulusal topluluklar aras›ndaki eflitsiz-lik ve bask›y› ne federasyon, ne otonomive ne de kültürel özerklik anlay›fllar› or-tadan kald›rmaz-kald›ramaz. Tam tersineeflitsizlikler flu veya bu flekilde devamedecektir. Ulus ve az›nl›k (milliyetlerin)haklar›n›n yo¤un bir flekilde tart›fl›ld›¤›günümüz koflullar›nda söz konusu planlarüzerinde ayr› ayr› duracak ve yanl›fl anla-y›fllar› deflifre edece¤iz.

Her devrimci flunu çok iyi bilmelidirki Proletarya önderli¤i alt›nda kurulacakolan Yeni Demokratik Cumhuriyet devle-ti ulusal de¤il s›n›fsald›r. Dolay›s›yla budevlet sadece bir ulus ve egemen s›n›fla-

r›n ad›na ifllemeyecek bütün ulus ve mil-liyetlerden iflçi, köylü ve tüm emekçi s›-n›flar›n devleti olacakt›r. Devletin merke-zinde herhangi bir ulus lehine herhangibir imtiyaza yer verilmeyecektir. Bu, Ye-ni Demokratik Cumhuriyet koflullar›ndahangi ulus ve milliyet olursa olsun hermillet ve milliyet haklar konusunda eflitolacak demektir. Birisi fazla di¤eri azhakka sahip olmayacakt›r. Türk-Kürt ulu-su eflit haklara sahip olacakt›r. fiüphesizki bu eflitli¤in sa¤lanmas› sadece ka¤›tüzerinde olmaz. Bunun gerçek yolu pra-tiktir. Kürt ulusu üzerinde milli bask›yave eflitsizli¤e denk düflecek her türdenbask› ve haks›zl›k ortadan kalkacak.

Ki mevcut toplumsal sistemin yaratt›-¤› her türlü ulusal eflitsizli¤in kökleri sa-dece siyasi olarak de¤il ekonomik olarakda ortadan kald›r›lacakt›r. Her iki ulusunyaflad›¤› bölgeler aras›ndaki ekonomikeflitsizlik-dengesizlik h›zl› bir flekilde or-tadan kald›r›lacak ve her iki ulusa men-sup halk›n sosyal refah›n›n ayn› seviyeyegetirilmesi hedeflenecektir. Unutulma-mal›d›r ki ulusal bak›mdan eflitsizli¤in

ana nedeni ekonomik eflitsizliktir. Bu

ba¤lamda her iki ulus aras›ndaki eflit-

sizli¤in giderilmesi sadece siyasi alan-

da olmayacak, ayn› zamanda, hatta

daha önemlisi ekonomik alanda bu

eflitsizli¤i kald›rmak olacakt›r. Çok

uluslu ülkelerdeki bir iktidar bunu ba-

flarmad›¤› zaman ka¤›t ve hukuksal

düzenlemelerdeki siyasi eflitsizli¤in

kald›r›lmas› tek bafl›na ulusal eflitsiz-

likleri ortadan kald›ramaz. O nedenle-

dir ki bir komünist ve/veya demokrat,

uluslar›n tam hak eflitli¤i derken bunu

çözmenin birinci aya¤› olarak ekono-

mik eflitsizli¤i ortadan kald›rmay› an-

lamal›d›r.

Bunun tarihte örnekleri çoktur. Ulus-lar ve milliyetler aras›ndaki eflitsizli¤inkald›r›lmas› noktas›nda dönemin Sovyet-

34

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 33: Sınıf Teorisi - Sayı 9

ler Birli¤i çok do¤ru ve büyük ad›mlaratarak baflar›lar elde etti. Siyasi baflar›la-r›n yan›nda Lenin-Stalin döneminde eko-nomik eflitsizliklerin ortadan kald›r›lmas›için de büyük ad›mlar at›ld›, baflar›lar el-de edildi. Ama bu süreç tamamlanama-dan Sovyet iktidar› modern revizyonistburjuvazinin eline geçti. 1950’lerin orta-lar›nda bafllayan Kruflçev iktidar›yla bir-likte Rus ulusuyla di¤er uluslar aras›nda-ki ekonomik eflitsizlikler her geçen günbiraz daha aç›ld›. Öyle ki bu ekonomikeflitsizlikler t›pk› Çarl›k döneminin di¤eruluslar üzerinde uygulad›¤› milli zulmü

beraberinde getirdi. Arkas›ndan 1990’l›y›llar›n bafl›na gelindi ve sonras› y›llardagörüldü¤ü gibi ulusal ayaklanmalar vebölge uluslar› aras›nda savafllar bafllad›.Sovyet Sosyalist iktidar 1950’ler sonras›ad›m ad›m çökerken, buna koflut olarak16 ulusun bölgesel özerkli¤inin merkezibileflimini ve ayn› zamanda merkezi dev-leti ifade eden Sovyet Sosyalist Cumhuri-yetler Birli¤i (SSCB) de da¤›ld›. Onlarcaulusal devlet gerici s›n›flar taraf›ndan in-fla edildi. K›sacas› bugün, geçmiflin Sov-yetler Birli¤ini bu duruma getiren ger-çekli¤in kendisi SBKP modern revizyo-nist çizgisinin Sovyet iktidar›na hakimolmas›d›r. Modern revizyonist bürokratikiktidarlar›n uluslar ve halk üzerinde uy-gulad›¤› yanl›fl ekonomik, siyasi, ve kül-türel politikalard›r.

Ayn› durum Balkan ülkeleri içerisin-de yer alan ve emperyalizm taraf›ndanparçalanma öncesi Yugoslavya ve Çekos-lovakya gibi ülkeler için de geçerlidir. Buülkelerde yaflayan her ulusun gelinen afla-mada ayr› bir devlet kurmas›n›n esas ne-deni, yine söz konusu eflitsizliklerdir.fiüphesiz ki bu da¤›lmada esas rolü ülkeyönetimlerinin gericileflmesi ve uluslararas›ndaki eflitsiz uygulamalar oynarken,bir di¤er faktör ise klasik emperyalist vegerici devletlerin “böl, parçala ve yönet”politikalar› oldu. Emperyalist haydutlarbu politikay› gerek dönemin Sovyetler

Birli¤ine, gerek Yugoslavya-Çekoslovak-ya için özel olarak uygulad›lar. Onlar içinçok uluslu birleflik-büyük devletleri yö-netmektense küçük devletleri yönetmekve denetim alt›na almak daha kolay. Bu-nun için de bu tür çok uluslu devletleri bö-lüp-parçalamak için çok özel politikalardevreye sokmaktalar. Yoksa milli bask›alt›nda tutulan uluslar›n ulusal haklar›n›savunduklar› için de¤il. Tam tersine bu türülkelerde milli bask›n›n suç orta¤›d›rlar.

Buna göre, yani karfl›m›zda Sovyetve di¤er çok uluslu demokratik-sosyalistülke tecrübeleri, Maoistlerin ulusal sorunkonusunda daha hassas olmas›n› zorunluk›lmaktad›r. Emperyalizm ve gerici dev-letlerin farkl› ulusal ve milliyetler aras›çeliflkileri kendi ç›karlar› do¤rultusundakullan›p, uluslar› ve milliyetleri birbiriyle

35

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Biz Maoist komünistler, Leninist “Uluslar›n Kendi Kaderlerini Ta-yin Hakk›” ilkesini her flart alt›nda savundu¤umuz gibi, bizim ki gibiçok uluslu ülkelerde tam hak eflitli¤inin somut ifadesi olan her ulusiçin “bölgesel özerklik” fliar›n› savunuruz. Bir ulusun burjuva hareke-ti geri talepler savunuyor diye Maoist Komünistler bunun karfl›s›ndasessiz kalamaz. Bir ulusun ço¤unlu¤u geri ve yanl›fl bir yönde iradesi-ni kulland›¤› zaman bile ona yanl›fl yolda yürüdü¤ünü anlatmaya çal›-fl›r›z. Ezilen ulus deyip yanl›fl yolda kaderini tayin etmesine sessiz kal-mak do¤ru bir proleter bak›fl aç›s› ve tav›r olamaz

Page 34: Sınıf Teorisi - Sayı 9

çat›flt›rmak için özel çaba içerisinde ol-duklar›na uzun uzad›ya de¤inmeye gerekyok. Bu sistem sahipleri emperyalist sis-temi sa¤lama almak için uluslar ve milli-yetler aras› çat›flmalar› sürekli olarakgündemde tutarlar. ‹lhak ettikleri uluslarakarfl› amans›z milli bask› uygularlarkenama baflka uluslar›n haklar›n› dil ucuyla,hatta bazan devlet kurmalar›n› dahi savu-narak kendi ç›karlar› için kullanmaya ça-l›fl›rlar.

Ama komünist ve sosyalistler ulusalsorun noktas›nda asla emperyalizm vegerici iktidarlar gibi olamaz-olmamal›d›r.Onlar›n kendi program›nda uluslar vemilliyetler aras›nda eflitsizli¤e yer yoktur.E¤er bir imtiyazl›l›k olacaksa bu da geç-miflte milli bask› alt›nda tutulan ezilenuluslara karfl› uygulan›l›r ve savunulur.

Bugün dünyan›n bir çok yerinde ulu-sal burjuva hareketler söz konusudur.Bunlardan birisi de ülkemizde varl›¤›n›sürdürmektedir. Bu hareketlerin tümü dekendi ulusal burjuvazisinin ç›karlar› içinmücadele yürütmektedir. Kendi ulusalpazarlar› için mücadele yürütürler. Ulusaldevlet kurmay› bile program›na alan buhareketler tam ba¤›ms›zl›kç› de¤illerdir.Bu hareketlerin hepsi ya mücadele içeri-sindeyken emperyalizm veya ezen-ege-men ulus devletiyle iflbirli¤ine girmifltirya da ulusal devlet kurduktan sonra gir-mifltir. Bu hareketler koparken ba¤lan-maktad›rlar. Çünkü bu hareketlerin siyasi

çizgileri ve durufllar› tam ba¤›ms›z de-

¤ildir. Kendi güçlerine güvenmez. Da-

ha çok d›fl güçlere güvenirler. Bu hare-

ketlere yön veren çizgi burjuva ideolo-

jik hatt›r. Bu hareketler çeflitli ulusal ta-lepler do¤rultusunda yola ç›karlar. Amahepsinin de genel e¤ilimi ulusal devlet-

leri kurma yönündedir. Kimisi gümrük,kimisi dil, kimisi kültürel özerklik, kimi-si otonomi, kimisi federasyon, kimisi iseayr› bir devlet kurma fleklinde geliflir. Ne

flekilde geliflirse geliflsin hepsi de özündedemokratik içerik tafl›r. Ve hepsi de bur-juva karakterli hareketlerdir. Hiç birisi deemekçi s›n›flar›n kurtuluflu için mücadeleyürütmez. “Emekçi haklar›” vb. gibi lafetmeleri, kitlelerin bilincini buland›rmakve kendi ulusal burjuva bayraklar› alt›ndatoplamak içindir. Dolay›s›yla onlar›n “va-tan”, “hürriyet” vb. fliarlar› atmalar› biryandan ezilen ulusun proletarya ve halk›-n› kand›rmak içinken di¤er yandan ken-disinin de ulusal bask› alt›nda yaflamala-r›ndan ve genç burjuvazinin ç›karlar›n›savunmalar›ndan kaynakl›d›r. Kongra-Gel de dahil bütün ulusal hareketler önce-likli olarak kendi burjuvazisinin kendipazar›n› daha kolay sömürmesi için mü-cadele yürütüyor-yürütmektedir. ‹flte buuzlaflmac› ideolojik öz ve siyasi hattandolay› da emperyalizm ve gerici sistem-lerle iflbirli¤i yoluna girerler. Hatta devletkurduktan sonra direkt olarak emperya-lizmin dalgaland›rd›¤› beyaz bayrak al-t›nda saf tutarlar. Kald› ki Kongra-Gel‹mral› öncesinde bile “Ba¤›ms›z Kürdis-tan” talebinden vazgeçmiflti. Bunu, ‹mra-l› sonras› daha da pekifltirdi. Geldi¤imizaflamada Kürt ulusu için oldukça geri ta-lepler savunmakta. Öyle ki en geri diye-bilece¤imiz “kültürel özerklik” anlay›fl›n›savunarak mevcut “üniter devletin” (tekulus ad›na iflleyip di¤er uluslar› redde-den) milli eflitsizlik ve bask›s›na alk›fl tut-maktad›r. Hiçbir ulus, zorla bir devletins›n›rlar› içerisinde tutulamaz. Ayn› flekil-de herhangi bir ulus için imtiyazl›l›k ya-ratacak ve mevcut imtiyazl› durumu ça¤-r›flt›racak anlay›fllar da uluslar aras›ndaeflitsizli¤in kendisi demektir.

Oysa biz Maoist Komünistler, Leni-nist “Uluslar›n Kendi Kaderlerini TayinHakk›” ilkesini her flart alt›nda savundu-¤umuz gibi, bizim ki gibi çok uluslu ül-kelerde tam hak eflitli¤inin somut ifadesiolan her ulus için “bölgesel özerklik” fli-

36

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 35: Sınıf Teorisi - Sayı 9

ar›n› savunuruz. Bir ulusun burjuva hare-keti geri talepler savunuyor diye MaoistKomünistler bunun karfl›s›nda sessiz ka-lamaz. Bir ulusun ço¤unlu¤u geri veyanl›fl bir yönde iradesini kulland›¤› za-man bile ona yanl›fl yolda yürüdü¤ünüanlatmaya çal›fl›r›z. Ezilen ulus deyipyanl›fl yolda kaderini tayin etmesine ses-siz kalmak do¤ru bir proleter bak›fl aç›s›ve tav›r olamaz.

Bölgesel Özerklik nedir?Bölgesel Özerklik, Lenin yoldafl›n

tan›m›yla; “Belirleyici baflka esaslar›nyan› s›ra ulus esas›n› da dikkate alaraksaptanacak bölgeler için genifl tabanl›bir özyönetim ve özerklik” (abç) demek-tir. (Lenin. Ulusal Sorun ve Ulusal Kur-tulufl Savafllar›. Sf, 90)

Lenin yoldafl UKKTH’nin alt› ancakböyle doldurulabilir diyor. Bir baflka ifa-deyle Komünistlerin ulusal topluluklariçin kendi programlar›nda savunacaklar›bir tez varsa o da “Bölgesel Özerk-

lik”tir. Bunun d›fl›ndaki çözüm yöntem-leri ve planlar› çok uluslu ülkelerde ulu-sal topluluklar›n çözüm yöntemi olamaz.Onu güdük b›rak›r ve eflitsizlikleri za-manla büyütür.

Lenin yoldafl tutarl› bir demokratiksistem Bölgesel Özerkli¤i zorunlu k›larder. Bunun d›fl›ndaki, yani ulusal toplu-luklar ve az›nl›klar için tam hak eflitli¤inisavunmayan bir sistem demokratik sis-tem olamaz. Ulusal sorun üzerine sundu-¤u “Taslak Tezler”de bölgesel özerkli¤idemokratik sistemin genel ilkesi olarakbelirtip flöyle formüle eder:

“Bölgesel özerklik ve yerel özyöne-tim=demokratik sistemin genel ilkesi.S›n›rlar=Ulusal+ekonomik+geleneksel,vb.” (abç) (age. Sf, 149)

Ayn› makalesinde bu ilkenin tek gü-

vencesi olarak da “demokratik ve merke-zilefltirilmifl bir demokratik sistem” ola-bilir diyor.

Tan›m› yapt›ktan sonra BölgeselÖzerklik ve buna ba¤l› olarak Yeni De-mokratik Cumhuriyet koflullar›nda di¤ersorunlar üzerinde dural›m. Az›nl›klar vediller sorunu gibi.

Yeni s›n›rlar ülkenin parlemantosu ta-raf›ndan onaylanacakt›r, yoksa kaos olur.Yeni s›n›rlar›n belirlemesi yetkisini yerelözyönetimlerin elinde olmas› demek bir-leflik devlet yap›s›n› bozar. Kald› ki ulu-sal özellik gösteren topluluklar ve az›n-l›klar yaflad›klar› alanlarda özel bölge ol-ma ve bu bölgenin ulusal parlemantosunuseçme hakk›na sahiptir. Bu, bütün uluslarve az›nl›klar için geçerlidir. Bu konudahiçbir ayr›m yap›lmayacak. Yerel, bölge-sel özyönetimler kurulacakt›r. Bu kurulufltabii ki, tek tek kiflilerin yaflad›¤› yerlerfleklinde olmayacak. Yani nerede bir kifliyafl›yorsa orada özerk yönetim kurulacakdiye bir anlay›fl›n savunuldu¤u san›lma-s›n. Konumuzun daha bir anlafl›lmas› içinLenin yoldafl›n sözlerini aktaral›m:

“Rusya’n›n k›rsal ve kentsel yönetimbirimlerinin (...) s›n›rlar›, bugünkü eko-nomik koflullar ve nüfusun ulusal bilefli-mi hakk›ndaki kay›tlar temel al›narakgözden geçirilecektir.

“Bu kay›tlar, genel, do¤rudan, eflitve gizli oyla ve nispi temsil esas› çerçeve-sinde seçilecek kurullar taraf›ndan ku-rulacakt›r; (nispi temsil esas› çerçeve-sinde) bir kurul üyesi seçemeyecek ka-dar küçük olan ulusal az›nl›klar, istiflarigörev yapacak olan bir kurul üyesi seçe-ceklerdir.

“Hiçbir ayr›m yapmaks›z›n ülkeninher yöresinde, genel, do¤rudan, eflit vegizli oyla ve nispi temsil esas› çerçeve-sinde seçilmifl yerel özyönetim kurula-cakt›r; özel yer konumsal ya da iktisadi

37

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 36: Sınıf Teorisi - Sayı 9

koflullar ve yaflam koflullar› alt›nda bu-lunan ya da nüfus bileflimi özellik gös-teren bölgeler, özerk bölge olma ve özelbölge diyeti seçme hakk›na sahip ola-cakt›r.” (abç) (age,Sf, 179-180)

Unutmadan belirtelim ki “bölgeselözerkli¤i” savunmak bir ulusun ayr›lmahakk›n› yads›maz. Bu hak tamamen ulu-sun kendi elindedir. Buna kimse zorlamüdahale edemez. Bölgesel özerklik, birhak de¤il, komünistlerin ulusal topluluk-lar için savundu¤u çözüm plan›d›r. Ko-münistlerin ayr›lma hakk›n› savunmas›,ayr›lma diye de anlafl›lmamal›d›r. Ko-münistler hangi koflullarda ayr›l›¤› des-tekler, hangi koflullarda desteklemez vb.gibi noktalara daha önce de¤indik. Dola-y›s›yla ayn› fleyleri tekrarlamayaca¤›z.

fiüphesiz ki ulusal topululuklar veaz›nl›klar›n yaflad›¤› yerlerin yeni s›n›r-

lar›n›n belirlenmesi karar›n› flu veya

bu parti de¤il ülkenin merkezi parle-

mantosu karar verecektir. Ama bilin-

melidir ki Bölgesel Özerklik hakk› sa-

dece ulus özelli¤i tafl›yan topluluklariçin geçerlidir. Mevcut durumda bunauygunluk arzeden ulusal topluluklar isesadece Kürt ve Türklerdir.

Bölgesel Özerklik plan›n›n önemlibir aya¤›n› da “az›nl›klar için yerel öz-yönetim” uygulamas› oluflturmaktad›r.Uluslaflma olgusunu henüz tamamlama-yan milliyetlerin de mevcut gerici sis-temler taraf›ndan milli bask› alt›nda ol-du¤u politik bir gerçekliktir. On’a yak›naz›nl›k yaflamaktad›r. Bunlardan hiç biri-sinin anadilde e¤itimine müsaade edildi-¤ini söyleyebilir miyiz? Türkçe d›fl›ndahiçbir ulus ve az›nl›k diline müsaadeedilmemektedir. Kürt ulusu gibi az›nl›k-lar da dil, kültür vb. temel sorunlardamilli bask› alt›nda tutulmaktad›r. Buba¤lamda Komünistler için Az›nl›klarsorunu çözülmeksi gereken önemli-te-mel bir sorundur.

a- Az›nl›klar ‹çin YerelÖzyönetim!

Maoist Komünistler, ulusal-topluluközelli¤i tafl›mayan ama az›nl›k milliyetolan topluluklar için “yerel özyönetim”isavunmaktad›r. Az›nl›klar›n kendi bulun-du¤u alanlarda yerel özyönetim hakk›n›ngerçekli¤e dönüflmesinin yolu BölgeselÖzerklik siyaseti ve uygulanmas›ndangeçer. Bölgesel Özerkli¤i savunmayanlarçok uluslu ülkelerde ne gerçekteUKKTH’› savunup uygular ne de az›n-l›klar›n özyönetim dedi¤imiz yerel yöne-timlerini savunup uygular. fiunu bilmeli-yiz ki yerel özyönetimlerin (otonomi) ol-mas› hiçbir zaman Bölgesel Özerklik an-lay›fl› ve ülke genelinde geçerli olacakDemokratik Merkeziyetçi yönetim anla-y›fl›yla çeliflmez. Halk ‹ktidar organlar›-n›n nas›l ve kimler taraf›ndan yönetilece-¤ini daha önce ortaya koymufltuk. Bu du-rum programda net ve aç›k bir flekilde or-taya konmufltur. Tamam›yla Demokra-

tik Merkeziyetçilik ilkesi ›fl›¤›nda ve

Halk Meclisleri arac›l›¤›yla yönetilip

yönlendirilecektir. Ayn› fleyleri tekrarla-mak istemiyoruz. ‹ktidar›n yönetilip yön-lendirilmesiyle ulus ve ulusal haklar›nsavunulup uygulanmas› birbirine do¤ru-dan ba¤l› oldu¤u gibi birbiriyle ayn› fley-ler de¤ildir de. Bizim burada tart›flmas›n›yapt›¤›m›z Halk ‹ktidar›’n›n yönetilipyönlendirilmesi sorunu de¤il, ulusal hak-lar konusunda tam eflitlik ilkesinin nas›lve ne flekilde uygulanaca¤› sorunudur.“Az›nl›k ulus” kavram›yla burjuvazinin,günümüzde ise “Avrupa Birli¤i (AB)ilerleme raporunda” belirlenen “az›nl›khaklar›” ifadesi birbirinden tamam›ylafarkl›d›r. Evet nüfus bak›m›ndan ço¤un-luk ulusu veya az›nl›k ulusu teflkil ediyordiye ifade kullanmak farkl› fley, haklarbak›m›ndan hakk› ço¤unluk taraf›ndangasp edilen (dini, mezhepsel vb.) topulu-luklar demek ise farkl› fleylerdir.

38

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 37: Sınıf Teorisi - Sayı 9

Kürtler, Türkiye-Kuzey Kürdistantopraklar›nda yaflayan nüfusun genel bi-leflimi aç›s›ndan Türklere oranla az›nl›¤›oluflturur. Ama bu, Kürtlerin “az›nl›k ol-du¤u” fleklinde ifadelendirilmesini getir-mez-getirmemelidir. Tersi yaklafl›mAB’nin ve Türk hakim s›n›flar›n yapt›¤›gibi kitlelerin bilincini buland›rmakt›r.Dahas› floven-›rkç› politikalar ve ondanetkilenen sosyal floven görüfllerdir.

Lenin yoldafl karma nüfuslu bölgeler-de yaflayan az›nl›k ulus haklar› için flu-nu der;

“Demokratik bir devlet, çeflitli bölge-lerine, özellikle karma nüfuslu bölgele-rine özerklik vermelidir. Bu tür birözerklik, demokratik merkeziyetçiliklehiçbir biçimde çeliflmez; tam tersine,karma birn ü f u s uolan geniflbir devlettegerçek de-mokra t ikm e r k e z i -y e t ç i l i k ,ancak böl-g e s e lözerkliklem ü m k ü no l a b i l i r .Demokra-tik bir devlet, yerli dillere tam bir özgür-lük tan›mak ve herhangi bir dilin bütünayr›cal›klar›n› ortadan kald›rmak zo-rundad›r. Demokratik bir devlet, bir ulu-sun baflka bir ulusu, belli bir bölgede yada kamu ifllerinin herhangi bir dal›ndaezmesine ya da bask› alt›na almas›naizin vermeyecektir.” (abç) (age. Sf, 174)

Demokratik bir devletin özünü de-mokratik merkeziyetçilik oluflturur. De-mokratik Merkeziyetçili¤in yolu da tümulusal-topluluklar için bölgesel özerklikuygulamas›ndan geçer. Bunun di¤er bir

sac aya¤›n› ise yerli dillere, bir baflka ifa-deyle anadillere “tam bir özgürlük tan›-mak ve geçmiflte herhangi bir dile tan›nanayr›cal›¤› ortadan kald›rmak” oluflturur.Çünkü tutarl› demokratik bir devlet her-hangi bir ulusun baflka bir ulusu ve dille-ri bask› alt›na al›p ezmesine asla müsaadeetmez. Demokrasi denilen fley ço¤unlu-¤un haklar›n› savundu¤u kadar az›nl›¤›nhaklar›n› da savunmakt›r. Ço¤unluk nü-fusu teflkil ediyor diye bu, o ulusa ve dev-lete baflka bir ulus ve az›nl›¤› ezme hak-k›n› vermez. Bunu yapanlar ad› ne olursaolsun demokratik de¤ildir. Bilinmelidir kidemokratl›¤›n en belirgin ve temel ölçüt-lerinden birisi de Uluslar›n Kendi Kader-lerinin Tayin Hakk›n› savunmakt›r. Bunusavunmayan hiçbir ak›m ve devlet de-mokrat ve demokratik de¤ildir. Gerçek

d e m o k r a s i

bütün uluslariçin tam hak

eflitli¤i ilkesi-ni savunmak

ve uygula-

makla müm-

kün olur. Bafl-ka ulusu ezenbir ulus hiçbirzaman özgürolamaz!

T ü r d e fl

bileflimli ol-

mayan çok uluslu devletlerde gerçek

demokratik merkeziyetçilik ancak ulu-

sal topluluklar›n bölgesel özerkli¤iyle

gerçekleflebilir. Çok uluslu devletlerdedevletin sadece bir ulus ad›na, partinin vedillerin sadece egemen, baflka bir ifadey-le bir ulus ad›na an›lmas› veya ifllemesidemek, orada demokratik merkeziyetçili-¤in uyguland›¤›n› göstermez. Demokra-tik Merkeziyetçili¤in ruhu her ulus ve dil-ler için tam hak eflitli¤i ilkesinin uygulan-mas›ndan geçer. Bir ulus veya dil di¤erin-den ayr›cal›kl› olamaz. Ayr›cal›k tan›mak

39

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Maoist Komünistler, ulusal-topluluk özelli¤itafl›mayan ama az›nl›k milliyet olan topluluklariçin “yerel özyönetim”i savunmaktad›r. Az›n-l›klar›n kendi bulundu¤u alanlarda yerel özyö-netim hakk›n›n gerçekli¤e dönüflmesinin yoluBölgesel Özerklik siyaseti ve uygulanmas›ndangeçer. Bölgesel Özerkli¤i savunmayanlar çokuluslu ülkelerde ne gerçekte UKKTH’› savu-nup uygular ne de az›nl›klar›n özyönetim dedi-¤imiz yerel yönetimlerini savunup uygular.

Page 38: Sınıf Teorisi - Sayı 9

demek di¤er ulus ve dili bask› alt›na al-mak demektir. Bu, bir komünist Partisiiçin de geçerlidir. Bir Komünist Parti-si’nin ismini sadece üzerinde yaflan›lanve egemen ulusun ad›yla anmak, di¤erulusu görmezlikten gelmek olur. Ulusalhaklardaki eflitlik sorununda meseleninözünü Tam Hak Eflitli¤i ilkesini savun-mak temel ölçütse, öyleyse bunu her alaniçin savunmal› ve uygulamal›y›z. De-mokrasinin do¤ru ve eflit bir flekilde iflle-mesi merkeziyetçili¤i daha güçlü k›lar.Merkeziyetçilikle demokrasi bir madal-yonun iki yüzünü oluflturur. Demokrasi-nin do¤ru ve eflit ifllemedi¤i bir yerde omerkeziyetçilik baflka ulus ve az›nl›k, da-has› s›n›flar üzerinde bir zulüm ve bask›arac› olmaktan öte ifllemez. Bunun dageçmifl feodal burjuva devlet biçimlerin-den nitelik olarak fark› olmaz. Sadece s›-fatlar› farkl› olur. Nitekim sosyalist mas-keli iktidarlar hep böyle olmufltur. Hepegemen ulus ve egemen s›n›f› temsil et-mifllerdir.

Kuflkusuz ki demokrasinin ken-disi de bir iktidar biçimidir Ve bunun özü-nü de zor oluflturur. Yani s›n›flar üstü birdevlet ve demokrasi biçimi yoktur. Herdemokrasi bir s›n›fa aittir ve bir devlet bi-çimi olarak meydana gelir. S›n›flar üstüsaf demokrasi yoktur. Devletsiz de de-mokrasi yoktur. Her devlet özü itibar›ylabir bask› mekanizmas›n› oluflturur. Dev-let, s›n›flar›n ihtiyac› olarak ortaya ç›k-m›flt›r. S›n›flarla birlikte ortaya ç›kandevlet, s›n›flar›n ortadan kalk›fl›na paralelolarak ortadan kalkacakt›r. Bir s›n›f›n di-¤er s›n›flar üzerindeki bask› mekanizma-s› olan devlet, her halükarda bir diktatör-lük biçimini ifade eder. Burada kavran›l-mas› gereken halka devletin nas›l iflleyipifllemedi¤i ve devlete hakim olan rejiminniteli¤inin ne oldu¤udur. Gerici ve faflistmi, yoksa proleter mi? Ço¤unlu¤un veaz›nl›¤›n haklar› gerçekte eflit bir flekildesavunuluyor mu, yoksa tersi mi iflliyor?

Burjuvazinin elindeki bütün devlet bi-çimleri ad› ne konulursa konulsun hepside gericidir. Çünkü hepsi de ilerici güçle-rin geliflmesi önünde engel teflkil edengerici üretim iliflkilerini temsil etmekte-dir. Yasa ve kanunlar› bu geri üretim ilifl-kilerini korumak için vard›r. Onlar içindevlet ve mevcut gerici üretim iliflkilerinikorumak bir amaçt›r. Oysa Proletarya aç›-s›ndan devlet bir amaç de¤il komünizmevarmak için araçt›r. Proletarya devletsizdevlet kuracakt›r. Çünkü onun iktidaragelmesi demek ayn› zamanda devletin dead›m ad›m sönmesi demektir. Proletaryad›fl›ndaki tüm s›n›flar için devlet bir araçde¤il amaçt›r. Onlar için devlet ebediyetedek korunacakt›r. Marksizmden etkilen-mifl bir çok küçük burjuva ak›m demok-rasiyi savunuyor. Ama nas›l savunuyor?Bunun alt›n› nas›l dolduruyor? Hatta kimiküçük ve orta burjuva ak›mlar ve Kong-ra-Gel gibi ulusal burjuva hareketler dahada ileri giderek demokrasiyi s›n›flar üstübir olgu olarak göstermeye çal›fl›yor.Kendi içinde dahi demokrasiyi uygula-mayan bir parti baflka s›n›flara karfl› hiçmi hiç demokrasiyi uygulamaz. O halde“demokrasi” laflar› demokrasicilik oyunuoynamaktan ve kendi anti demokratik ge-rici diktatörlüklerini gizlemekten baflkabir anlam ifade etmiyor. Bu, kitlelerin

bilincini buland›rmak, dahas› proletar-

ya ve emekçi s›n›flarla mevcut egemen-

sömürücü s›n›flar› uzlaflt›rmak ve ege-

men-sömürücü s›n›flar›n vesayeti alt›-

na sokmak teorisidir. Emekçi s›n›flarla

burjuvaziyi ayn› torbaya koyarak

mevcut gerici sistemlerin ömrünü

uzatmaya çal›fl›yorlar. Bunun için uz-

laflmac› reformist ak›mlar›n a¤›zlar›na

dolad›¤› en flatafatl› sözcük de “demok-

rasi” oluyor. Bu amaca hizmet için ulu-sal topluluklar ve diller için en geri hak-lar› savunmaktad›rlar. Çünkü onlar mev-cut devlet sisteminin esas›n›n korunma-s›ndan yanalar. Dolay›s›yla uluslar›n ve

40

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 39: Sınıf Teorisi - Sayı 9

dillerin tam hak eflitli¤ini savunmak iflle-rine gelmiyor. ‹stedikleri ve savunduklar›sadece sistemin baz› sivri-uç noktalar›-n›n törpülenmesidir. Bunu da mevcutdurumda Kongra-Gel baflta olmak üzerekimi küçük ve orta burjuva Türk ayd›nla-r› ve ak›mlar› savunmaktad›r.

Kongra-Gel’in dillendirdi¤i M. Ke-malin 1920-24 aras› Kürtler için savun-du¤u muhtariyet (otonomi) gibi anlay›flve siyasetler ise mevcut ulusal bask› veeflitsizli¤i esasta savunmak ve KemalistMisak-i Millicili¤e biat etmektir. M. Ke-mal bu siyaseti iflgal koflullar›nda savun-mufltur. Amac› da Kürtleri kand›rmak vekazanmak içindir. Öyle olmasayd› Cmhu-riyet’in kuruluflundan sonra da savunur-du. Lozan antlaflmas› Kürtler konusundane kadar gerici ve art niyetli olduklar›n›ortaya koydu. Ankara hükümeti iktidarolunca gerçek yüzü tüm ç›plakl›¤›yla or-taya ç›kt›. K›sacas›, UKKTH’›n ve birlik-te yaflaman›n gerçek-do¤ru ifadesi olanbölgesel özerklik yerine Kürt ulusu için“Muhtariyet”i savunmak, Kürt ulusununiradesini reddetmektir. UKKTH’› savun-mamakt›r. Ezilen bir ulusun kaderini ege-men ulus hakim s›n›flar›n›n eline b›rak-mak demektir. Mevcut Kemalist milli-

yetçili¤e hizmet etmektir. Bu ülkede

MHP milliyetçili¤i ne kadar gerici ve

faflist ise Kemalist milliyetçilik de o ka-

dar gerici ve faflisttir. O nedenle Kema-

list projelere evet demek ulusal-toplu-

luklar›n eflitli¤ini sa¤lamak de¤il eflit-

sizlik ve bask›ya raz› olmakt›r. Kongra-Gel ve öncellerinin durumu çok net vesomut bir flekilde ortaya koymaktad›r kiKürt ulusunun gerçek kurtuluflunu ezilenulus milliyetçisi hareketler savunamaz.Ulusal haklar vb. söylemlerle yola ç›k-mas› demek ezilen ulusun gerçekte öz-gürlük ve ba¤›ms›zl›¤›n› savundu¤u anla-m›na gelmez. Bunu savunup uygulayacaktek bir s›n›f ve güç varsa o da proletarya

ve s›n›fsal kurtulufl için mücadele yürü-ten Maoist komünistler olabilir.

Gerçek demokrasi ve mücadelesi,Lenin yoldafl›n dedi¤i gibi “iflçi s›n›f›baflta olmak üzere, bütün uluslar›n tamhak eflitli¤i ve bütün uluslar›n iflçilerinins›n›f savafl›mlar›nda birleflmeleri bayra¤›-n› yükselt”mekten ve iflçi s›n›f› devletinekavuflmakla olabilir.

Ulusal topluluklar için “BölgeselÖzerklik” plan› nas›l ki “demokratikmerkeziyetçilik” ilkesiyle çeliflmezse,milliyetler için özerklik ve dillerin tam

özgürlü¤ünü tan›mak da, bu ilkeyle çe-liflmez. Tam tersine onu daha da güçlen-dirir. Aslolan do¤ru siyaset uygulamakt›r.Halk›n iktidar organlar›n› kelimenin ger-çek anlam›nda demokratik bir flekilde uy-gulamak ve uygulatmakt›r. Bu do¤ru vedemokratik bir flekilde yerine getirildi-¤inde ancak o zaman ulusal topululuklarve az›nl›klar için tam hak eflitli¤i ilkesi deyerine getirilmifl olur. Çünkü demokratikbir devletin özü demokratik yönetimdengeçer. Çok uluslu ülkelerde demokratikbir devletin en temel ölçütlerinden birisibütün ulusal topluluklar ve diller için tamhak eflitli¤ini savunmak-uygulamaktangeçer. Tersi durumda o devlet demokratikde¤il, ya faflist ya da gericidir. Kald› kiemperyalizmle birlikte, daha do¤rusu ka-pitalizmin serbest rekabet döneminin so-na ermesi ve dolay›s›yla burjuvazinin ge-ricileflmesinden sonra kapitalist ülkeler-deki iktidar biçimlerinin hepsi de gerici-leflmifltir. ‹ktidarlar bir avuç banka ve sa-nayi sermayedar›n›n bileflkesi olan MaliOligarflinin eline geçerek gericileflti. Birbaflka deyiflle buralardaki iktidarlar›nhepsi 1870’lerden bafllayarak gerici Oli-garflik iktidarlar haline dönüflmüfltür. De-mokrasi sadece bir avuç tekelci burjuvaziiçin ifllemifltir-iflletilmektedir. Özcesi,ezilen ulus burjuvazisinin “demokrasi”vb. söylemleri emekçi s›n›flar› egemen-

41

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 40: Sınıf Teorisi - Sayı 9

sömürücü s›n›flarla uzlaflt›rmak için orta-ya at›lm›fl s›n›f iflbirlikçi sa¤ oportünistteorilerdir.

Lenin yoldafl “kültürde ulusal özerk-lik” yanl›fl-gerici anlay›fl›n› reddederekbunun yerine ulusal topululuk, milliyetlerve farkl› dillerin tam hak eflitli¤ini ve fludevlet biçimini savunuyor:

“... gerçek demokrasi, iflçi s›n›f› bafl-ta olmak üzere, bütün uluslar›n tam hakeflitli¤i ve bütün uluslar›n iflçilerinin s›n›fsavafl›mlar›nda birleflmelerinin bayra¤›-n› yükseltiyor. ‹flte bu bak›mdand›r ki, biz,“ulusal-kültürel” diye nitelendirilenözerkli¤e, yani ayn› devlet içinde e¤itimkurumlar›n›n ulusal- topluluklara görebölünmesine ya da okulun devlet yöneti-minden al›narak, ayr› ayr› kurulacakolan ulusal ligalara devredilmesine kar-fl›y›z. Demokratik bir devlet. Ayr› ayr›bölgelerin ve özellikle ayr› ulusal bile-flimde olan bölgelerin ve ilçelerin özerk-li¤ini tan›mal›d›r. Bu özerklik, demokra-tik merkeziyetçilikle ba¤daflmayan birfley de¤ildir; tersine, türdefl olmayan ulu-sal bileflimli bir büyük devlet içinde, ger-çek demokratik merkeziyetçilik, ancakbölgelerin özerkli¤iyle gerçeklefltirilebi-lir. Demokratik bir devlet, ayr› ayr› dille-rin tam özgürlü¤ünü kay›ts›z flarts›z ta-n›mal› ve hangisi olursa olsun bu diller-den biri için ayr›cal›¤› reddetmelidir. De-mokratik bir devlet, hiçbir ulusal-toplulu-¤un bir baflka ulusal-topluluk taraf›ndanhiçbir alanda, hiçbir kamu eylemindeezilmesini, vesayet alt›na al›nmas›n› hoflgörüyle karfl›layamaz.

“Ama, okulu, ayr› ligalar içinde ör-gütlenmifl bulunan uluslar aras›nda bö-lüfltürmek üzere devletin elinden almak,demokrasi bak›m›ndan ve hele proletaryaaç›s›ndan zararl› bir önlemdir. Bu, ancakuluslar›n ayr› özelliklerinin sa¤lamlafl-mas› sonucunu do¤urur, oysa biz, ulusla-r› birbirine yak›nlaflt›rma yolunda çaba

harcamal›y›z. Böyle bir önlem, flovenli¤ingeliflmesi sonucunu verir, oysa biz, bütünuluslar›n iflçilerinin en s›k› birli¤ine do¤-ru, her türlü flovenizme karfl› her türlüulusal tekelcili¤e ve her türlü milliyetçili-¤e karfl› yürümek zorunday›z. Bütün ulu-sal-topluluklardan gelme iflçilerin e¤itimpolitikas› birdir; anadilin özgürlü¤ü, de-mokratik ve laik okul.” (Lenin, Uluslar›nKaderlerini Tayin Hakk›, Sf, 146-147)

Mevcut sistem böyle midir? Dünyan›nhiçbir ülkesinde, özellikle de birden fazlaulusal topululuk ve dillerin yafland›¤› ül-kelerdeki gerici siyasal rejimler böyle mi-dir? ‹stisnalar hariç hiç birisi Lenin yolda-fl›n iflaret etti¤i flekilde ifllememektedir. ‹s-viçre’de resmi devlet dili olarak üç dilinkullan›lmas› hariç. Ve Norveç’in ‹s-veç’ten ayr›lma örne¤inde görüldü¤ü gibitarihte baflkaca çok uluslu devlet sistemle-rinin hüküm sürdü¤ü ülkelerde mevcutgerici rejim içerisinde farkl› ulusal-toplu-luklar›n referandum yoluyla özgürlü¤ünekavufltu¤u söylenemez-gösterilemez.Ama proletarya bunu her koflul alt›nda sa-vunur. Çünkü bir ulusun kendi kaderi bafl-ka bir ulus ve hakim s›n›flar›n›n elindeolamaz. Tersini savunanlar komünist ola-maz! 1905 y›l›nda gerçekleflen bu durum,yani Norveç’in ‹sveç’ten referandum yo-luyla ayr›lmas› yolunu b›rakal›m bizimkigibi faflist diktatörlükle yönetilen devlet-lerin kabul etmesini bir kenara, di¤er geri-ci devletler dahi kabul etmemifltir-etmez.Ama bu bizim UKKTH’y› savunmama-m›z› getirmez-getirmemelidir. Her koflulalt›nda UKKTH’n› ve dillerin tam özgür-lü¤ünü savunaca¤›z. Bunun için mücade-le yürütece¤iz. Mücadele yürütülmedenhiçbir gerici sistem devrilemez ve ulusalhaklar elde edilemez. Lenin ve Stalin dö-neminin Sovyetler Birli¤i bu ilkeye uygunhareket etmifl ise devrim öncesi UKKTHkonusunda sa¤lam ve do¤ru bir görüfl aç›-s›na sahip olduklar›ndand›r.

42

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 41: Sınıf Teorisi - Sayı 9

Türk devleti UKKTH’›n› savunman›nyan›ndan bile geçmedi¤i gibi Kürtleriulus olarak dahi de¤erlendirmiyor, varl›-¤›n› reddediyordu. Onu inkar ediyor. Sa-dece farkl› flive konuflan bir az›nl›k olarakkabul ediyor. Ki onu da yak›n zamana ka-dar kabul etmiyordu. Kabul etmesiylebirlikte “dil kurslar› aç›lmas›na” izin ver-di ki bu da yayg›n de¤il henüz. Ciddi bas-k›lar alt›nda dil kurslar› aç›l›yor. Öyle kiaç›lmamas› için her türlü zorlay›c› yolave bask›ya bafl vuruyorlar.

“Kültürde ulusal özerklikle” “anadil-de e¤itim” ve dillerin tam özgürlü¤ü an-lay›fl› birbirine kar›flt›r›lmamal›d›r. ‹lkinekarfl› ç›karken, ikincisini her koflul alt›n-da savunur ve kendi iktidar›m›z döne-minde de bunun tam uygulay›c›s› oluruz.

b- Anadilde E¤itim VeTüm Yerli Diller ‹çin Tam

Özgürlük!Bizim diller konusunda savundu¤u-

muz bu slogand›r. Maoist komünistler herulusal topluluk ve az›nl›k-ulusun anadil-de e¤itimini kay›ts›z-flarts›z savunur. Ye-ni Demokratik Cumhuriyet Program›ndada bunun alt›n› önemle çizmifltir. Ulusaltopluluk ve az›nl›klar›n kendi anadilindee¤itimini savunmamak diller ve ulusaltopluluklar aras›ndaki eflitsizli¤i ve millibask›y› kabullenmek demektir. Hiçbir in-sana baflka bir ulus ve az›nl›¤›n dili zorlakabul ettirilemez. Ayn› devlet s›n›rlar›içinde yaflamay› kabul eden bir ulusaltoplulu¤un ve az›nl›k milliyetin gönüllübir flekilde ço¤unluk-egemen ulusun dili-ni kabul etmesi farkl› bir durum, ama birulusun dili ve kültürünün söz konusu ulusve az›nl›klara zorla kabul ettirilmeye ça-l›fl›lmas› farkl›d›r. Yine e¤itimin okullaragöre bölünmesiyle (kültürde ulusalözerklik) anadilde e¤itimi de birbirine

kar›flt›rmamal›y›z. Birincisi, egemen ulusayr›cal›klar›na raz› olmak ve bu ba¤lam-da milli bask›n›n devam›na tav olmakiken, ikincisi ise her komünistin mutlakbir flekilde savunaca¤› temel bir sorundur.Biz proletarya ve emekçileri bölen bay-rak alt›nda de¤il farkl› ulus ve milliyetler-den proletarya ve emekçi s›n›flar›n birli-¤ini pekifltirip-büyüten enternasyonalizmbayra¤›n› savunur ve bunun için mücade-le yürütürüz. Milliyetçi, baflta da Kongra-Gel gibi milliyetçi ak›mlar “kültürde ulu-sal özerkli¤i” reddetmemizden hareketle“anadilde e¤itimi” savunmad›¤›m›z iftira-s›n› atmaktad›rlar. Komünistler anadildee¤itimi savunur. Bunun için programlar›-na “bütün milletlerin ve dillerin tam hakeflitli¤i” ve “hiçbir zorunlu resmi dil ta-n›nmayacakt›r” ilkesini yerlefltirmifltir.Anadilde e¤itime hiçbir s›n›rlama konul-mayacakt›r. Buraya kadar belirtilenlerdende bu net bir flekilde anlafl›lmaktad›r. Bunoktada Kongra-Gel’in “anadilde e¤iti-mi” savunmad›¤›m›z› söylemesi tama-miyle dar burjuva ideolojik bak›fl aç›s›n›nbir ürünüdür ve kendisinden baflkas›na ta-hammül edememesinin bir göstergesidir.

Mevcut toplumsal sistemin ekonomikiliflkileri, dahas› ayn› devlet s›n›rlar› içe-risinde yaflamak isteyen ulusal-toplulukve az›nl›klar› süreç içerisinde ister iste-mez egemen-ço¤unluk ulusun dilini ö¤-renmeye zorlayacakt›r. Bu, nesnel birgerçekliktir. Bu durum farkl›, ama birulusu ve az›nl›¤› zoraki bir flekilde Türk-lefltirmek farkl›d›r. Birisi tamam›yla eko-nomik iliflkilerin yaratt›¤› gönüllü birözümseme iken di¤eri zorla Türklefltir-medir. Bunun ad› da zoraki asimilasyon-dur. Bizim karfl› oldu¤umuz ço¤unlukulus dilinin, zorla baflka ulus ve az›nl›kla-ra dayat›lmas›d›r. Her türden ulusal eflit-sizli¤e karfl›y›z. Yoksa gönüllü özümse-meye karfl› de¤iliz. Tersi, dar kafal› birtutumdur.

43

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 42: Sınıf Teorisi - Sayı 9

Devlet, bölge, çevre veya kamu iflleri-nin yürütülmesinde hangi dilin kullan›la-ca¤›na yerel öz yönetim kurumlar› veözerk ulusal parlamentolar karar verecek-tir. Lenin yoldafl “uluslar›n eflitli¤i ve ulu-sal az›nl›klar›n haklar›n›n korunmas›hakk›nda” haz›rlad›¤› tasar›da flunlar›nalt›n› çiziyor:

“... Devletteki bütün uluslar mutlakolarak eflittir; herhangi bir ulusa ya dasahip oldu¤u dile her türlü ayr›cal›k ana-yasaya ayk›r› say›l›r ve hiçbir biçimdekabul edilmez.(...)

“...Belli bir bölgede ya da çevrede,devlet ve kamu ifllerinin yürütülmesindehangi dilin kullan›laca¤›na yerel özyö-netim kurumlar› ve özerk diyetler kararverecektir; ancak bütün ulusal az›nl›k-lar, eflitlik ilkesi temeline dayal› olarakkendi dillerinin mutlak biçimde korun-mas›n› isteme hakk›na, örne¤in devlet-ten ve kamu kurulufllar›ndan, onlara hi-tap edilen dilde karfl›l›k alma hakk›na,vb. taraf›ndan parasal, yönetsel, yasalalanlarda ve öteki alanlarda al›nm›fl ka-rarlar ve önlemler geçerli say›lmayacakve nerede oturursa otursun, devletinherhangi bir yurttafl›na yap›lacak itirazüzerine iptal edilecektir.” (abç) ( Lenin.US ve UKS. Sf,180)

Bilindi¤i gibi Sovyetlerde “özerk di-yetlerin ve yerel özyönetimlerin yetkialanlar›” ulusal sorunlar› aflmamaktayd›.Bunlar›n yetki s›n›rlar›n› belirleyecekkurum ise ülkenin merkezi parlementosuolacakt›r. ‹ktidar›n, ekonomik, politik,kültürel, sosyal, askeri vb. alanlarda yö-netilip yönlendirilmesi Halk Meclisleri-nin denetiminde olacakt›r. Dolay›s›ylaulusal meclislerle Halk Meclisleriningörev ve yetkilerini birbirine kar›flt›rma-mal›y›z.

Unutmayal›m ki “Tam Hak Eflitli¤i”ilkesi, ulusal-topluluklar›n haklar›n›n gü-

vence alt›na al›nmas›na s›k› s›k›ya ba¤›l›oldu¤u kadar dillerin tam özgürlü¤ününgüvence alt›na al›nmas›na da ba¤l›d›r.

Mevcut gerici sistem koflullar›nda dil-lerin eflitli¤i, yani egemen-ço¤unluk ulu-sunun dili olan Türkçe ile Kürtçe de res-mi dil olarak kullan›lmal›d›r. Bizim sa-vundu¤umuz bütün dillerin tam hak eflit-li¤i ilkesi hiçbir dil, resmi zorunlu dil ol-mayacakt›r. fiüphesiz ki bunun mücadele-si verilmeden mevcut sistem Kürtçeyiresmi dil olarak kabul etmez. Ama bu, bi-zim dillerin tam hak eflitli¤i ilkesini sa-vunmayaca¤›m›z anlam›na gelmez. Kürt-çe-Türkçe resmi dil olmal›d›r. Elbette kibu durum da ulusal sorunu kelimenin ger-çek anlam›nda çözmez. Fakat bu sorundemokratik ulusal bir sorundur. Herkesinkendi anadilinde e¤itim verilmelidir.Bunlar Yeni Demokratik Cumhuriyetprogram›nda güvence alt›na al›nm›flt›r.Biz komünistler ulusal topululuk ve az›n-l›klar için “anadilde e¤itim” slogan›n› sa-vunuruz. Fakat bunun mücadelesini s›n›fmücadelesine tabi k›larak ele al›r›z. S›n›fmücadelesini bir kenara b›rak›p ulusal ta-lepler için mücadele yürütmeyi esas al-mak milliyetçilik olur. S›n›fsal kurtuluflmücadelesi beraberinde ulusal sorunu daçözer, ama milliyetlere göre örgütlenmes›n›flar›n kurtuluflunu getirmez.

Az önce mevcut sistem içerisindeTürkçe ile birlikte Kürtçenin de resmi dilolarak kullan›labilece¤i mümkündür de-dik. Bunun örnekleri sadece Sovyetler veonun gibi bir dönem Demokratik-Sosya-list ülke olan Çekoslovakya, Yugoslav-ya’da yaflanmad›. ‹sviçre gibi kapitalistburjuva demokratik bir devlet taraf›ndanda yaflanmaktad›r. Üç resmi dil kullan›l-maktad›r. Almanca, Frans›zca ve ‹talyan-ca. Üç devlet dili vard›r. “Ama referan-dumlar s›ras›nda yasa tasar›lar› befl dil-de bas›l›r, yani üç devlet dilinde ve ‘Latinkökenli’ iki lehçede,” (UKKTH. Sf, 43)

44

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 43: Sınıf Teorisi - Sayı 9

‹sviçre’de nüfusun ço¤unlu¤u Al-manca konufluyor. Fakat buna ra¤men,yani tek-ortak devlet dili yerine üç resmidil kullan›l›yor. Üstelik bu durum seçim(referandum vb) gibi durumlarda iki leh-çeyle birlikte befl dil oluyor. Bir problemyarat›yor mu? Hay›r! Yüz y›ldan fazlad›rbu durum uygulanmaktad›r. ‹sviçre örne-¤i gibi ileri bir örne¤i, bir baflka ifadeyle‹sviçre devletince birden fazla dilin resmidevlet dili olarak kullan›lmas›n› savun-mak yerine, “kültürde ulusal özerklik”,gibi geri bir hakk› savunmak, mevcutulusal eflitsizliklere ufak k›r›nt›lar› tercihetmek ve tav olmaktan baflka bir anlamifade etmez

Söz konusu tarihte ‹sviçre toplam nü-fusunun yüzde 70’ni Almanlar, yüzde23’nü Frans›zlar, geri kalan› ise ‹talyanlaroluflturmaktad›r. Ama Türkiye-KuzeyKürdistan’da Türkler, toplam nüfusun%50’sini bile oluflturmuyor. Kürt ulusuve az›nl›klar› ç›kar›rsak Türklerin toplamnüfustaki oran› % 50’lerin alt›na düfler.20 Milyonun üzerinde Kürt yaflamakta-d›r. Bu oran toplam nüfusun yüzde 35’nioluflturmaktad›r. Durum buyken, Kema-

list devlet ne Kürtçeyi resmi dil olarakkullanmakta, ne Kürtleri ulus olarak tan›-makta ne de anadilde e¤itime izin ver-mektedir.

Kuflkusuz ki Maoist komünistler ulu-sal sorunun çözümü için sadece dillerineflitli¤ini savunmakla yetinmez. Onlar,uluslar›n kendi kaderlerinin tayin hakk›n›savunmay› temel ilke olarak kabul eder-savunur. Daha özlü ifadeyle “tam hakeflitli¤i” ilkesi sadece herhangi bir dil içinher türden ayr›mc›l›k ve imtiyaz› reddet-mekle s›n›rland›r›lamaz. Uluslar›n kendikaderlerinin tayin hakk›n› savunmay› daiçerir. Proletaryan›n savundu¤u-savuna-ca¤› bütün uluslar aras›ndaki eflitsizli¤iortadan kald›rmak ve tam eflitli¤i uygula-makt›r. Dillerin eflitli¤i mevcut sistemleriçerisinde ileri ve olumlu bir ad›md›r.Yoksa ulusal-topluluk ve az›nl›klar›n ulu-sal bak›mdan sorununun çözümü için ye-terli olmaz.

Diller konusunda her türden ayr›cal›-¤a karfl›y›z. Çok uluslu-topluluklar›n ya-flad›¤› devletler, uluslar, az›nl›klar ve dil-ler aras›ndaki ayr›cal›kl› durumlara sonverilirse iflte o zaman hem ulusal toplu-luklar aras›ndaki birli¤i sa¤lay›p pekifltir-mifl olurlar hem de di¤er siyasi-ekonomikalanlarda daha ileri geliflmeyi sa¤laya-caklard›r. Bir dilin zorla kabul ettirilmesi,dahas› bir ulus üzerindeki ulusal zulümuluslar› birbirine yak›nlaflt›rmak yerineuzaklaflt›r›r. Ki ezilen-ba¤›ml› ve sömür-ge uluslar›n ulusal hareketlerinin bafl gös-termesinin ana nedeni egemen ulus bur-juvazisinin baflta ezilen ulus burjuvazi-

si olmak üzere tüm ulus üzerinde uygu-lad›¤› ulusal bask›dan baflkas› de¤il. Buba¤lamda ulusal sorunun özünü pazar so-runu oluflturmaktad›r. Uluslar›n Kendikaderlerinin tayin hakk›n›n ilhak edildi¤iyerlerde emekçi s›n›flar s›n›fsal bask›n›nyan›nda bir de ulusal bask› alt›nda yafla-maktad›rlar. Bu durum nesnel olarak (bu-

45

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Diller konusunda her türdenayr›cal›¤a karfl›y›z. Çok uluslu-

topluluklar›n yaflad›¤› devletler,uluslar, az›nl›klar ve diller aras›n-daki ayr›cal›kl› durumlara son ve-

rilirse iflte o zaman hem ulusaltopluluklar aras›ndaki birli¤i sa¤la-y›p pekifltirmifl olurlar hem de di-¤er siyasi-ekonomik alanlarda da-ha ileri geliflmeyi sa¤layacaklard›r.

Bir dilin zorla kabul ettirilmesi,dahas› bir ulus üzerindeki ulusalzulüm uluslar› birbirine yak›nlafl-

t›rmak yerine uzaklaflt›r›r

Page 44: Sınıf Teorisi - Sayı 9

na bir de komünist partilerinin sübjektif

zay›fl›¤› eklenirse) beraberinde ezilenulus emekçilerinin milliyetçi bayrak al-t›nda toplanmas›n› getirir-h›zland›r›r. ‹fltebu durum Maoist komünistlerin ulusalsoruna daha do¤ru ve gerçekçi yaklafl›m›zorunlu k›lmaktad›r. Kald› ki bizim esasamac›m›z uluslar› birbirine yak›nlaflt›r-maktan öte bütünlefltirmektir.

Her fleyi bir kenara b›rakal›m. fiove-nizmin bilincimizde yaratt›¤› kuflatmay›,özellikle de ezen ulus iflçileri ve devrim-cileri flöyle geçmifl günlük-kültürel ya-flamlar›nda Kürtlerin ve di¤er az›nl›klar›nas›l da küçümsendi¤ini-küçümsedi¤inian›msar. Bu küçümseme ve hor karfl›la-malar f›kralardan tutal›m da, günlük afla-¤›lay›c› benzetmelere kadar kendisinigöstermektedir-gösteriyor. Durum böyleolunca art›k o ezilen ulusun devrimcisiveya emekçisi ezen ulus devrimcisi veemekçi s›n›flar›na güvenir mi? Elbette kigüvenmez! O halde ulusal topululuklararas›ndaki güvensizli¤in ortadan kald›r›l-mas› biz komünistlerin boynunun borcu-dur. fiüphesiz ki bu floven flekillenifller,sadece Türkiye-Kuzey Kürdistan’da de-¤il çok uluslu ülkelerin tümünde yaflan-maktad›r. Bir kad›n›n bir erkek taraf›ndanhor karfl›lan›p-ezilmesi, dahas› kad›n›ezen bir erkek ne kadar özgür de¤ilse birulusu ezen ulus da o kadar özgür de¤il.Ne kadar eflitlik o kadar gönüllü birlik vebütünleflme sa¤lan›r. Tersi durumda isebirlik de¤il uzaklaflma ve bölünme olur.Konuya iliflkin Lenin’in dillerin hak eflit-li¤i ve ulusal özümseme üzerine sözleriniaktaral›m:

“E¤er bütün ayr›cal›klar yok edilir-se, e¤er dillerden birinin zorla kabul et-tirilmesine son verilirse, bütün Slavlar,aralar›nda anlaflmay› k›sa zamanda vekolayca ö¤renirler ve ortak parlamento-da ayr› ayr› dillerde konuflmalar yap›l-mas› gibi ‘korkunç’ bir fleyden korkmaz

hale gelirler. Ticari iliflkilerin gere¤i, ço-¤unlu¤un, ülkenin hangi dilini konufl-mas›nda yarar oldu¤unu belirleyecekolan, iktisadi zorunluluklar olacakt›r. Vebu ortak dil saptamas›, ayr› ayr› uluslar-dan meydana gelen ülkenin nüfusu tara-f›ndan serbestçe kabul edildi¤i ölçüdesa¤lam olacakt›r, demokratizmin yayg›noldu¤u ve bunun sonucu olarak da kapi-talizmin daha h›zl› bir geliflme tan›d›¤›ölçüde çabuk gerçekleflecektir.” (abç)(UKKTH. Sf, 19)

Yak›n zamana kadar mevcut Kemalistdiktatörlü¤ün Kürt olgusunu kabul etme-sini bir kenara b›rakal›m. Kuzey Kürdis-tan’da ilk okula yeni bafllayan Kürt ço-cuklar›n›n evlerde-günlük yaflamlar›ndaKürtçe konuflmalar› dahi yasaklanm›flt›.Gerekçe neymifl? Daha “iyi” ve “do¤ru”Türkçe konuflmak! Öyle ki evinde Kürtçekonuflanlar› ö¤retmenlere bildirmek içinö¤renciler özel olarak ispiyonculu¤a sü-rükleniyordu. Bu anlatt›¤›m›z tepeden t›r-na¤a kadar egemen-ço¤unluk ulusa aitbir dili zorla kabul ettirmenin somut veçarp›c› örne¤i. Bu, Kürdü zorla Türklefl-tirmenin en somut ve canl› örne¤ini olufl-turmaktad›r. Ayn› bask› ve yasaklaman›nsomut bir flekilde yafland›¤› yerlerin ba-fl›nda devlet daireleri ve hapishaneler gel-mekteydi. Kürtçe konuflman›z “bölücü”olarak polis taraf›ndan gözalt›na al›nma-n›z, dahas› iflkencelerden geçirilmeniziçin yeterli bir gerekçe oluyordu.

fiüphesiz ki bu kuflat›lm›fl ve zorakibask›lanmalar hareketimiz saflar›nda dakendisini sosyal floven anlay›fllarla göste-rebiliyordu. Kimi Türk kökenliler Kürtçesohbet eden veya müzik söyleyenleri kü-çümsedikleri gibi, baz› Kürt kökenlilerise “milliyetçilik yapmamak” ad› alt›ndaKürt oldu¤unu inkar ederek Türkten dahaçok Türkçü kesiliyordu. Her iki anlay›flve tav›r da yanl›flt›. Bunun saflar›m›zdaetkisi hala var m›d›r? Geçmiflteki gibi ol-

46

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 45: Sınıf Teorisi - Sayı 9

masa da vard›r. En belirgin flekilde kendi-sini Kürt ulusal haklar› için gündeme ge-len sorunlar karfl›s›nda göstermektedir.Örne¤in ulusal haklara iliflkin gündemegelen bir eyleme karfl› gerekli duyarl›l›kgösterilmeyerek ilgisiz kal›n›yor. Ulusalbask›ya iliflkin politik refleksleri ilk önceMaoist militanlar ve kurumlar göstermesigerekirken, ama en önde ezilen ulus milli-yetçisi hareketler veya kimi küçük burju-va oportünist ak›mlar gösteriyor. Oldukçayetersiz kal›n›yor. Bu yetersiz kal›fllar daKürt ulusu ve emekçi s›n›flar› üzerindeMaoist hareketin ideolojik-politik nüfuzu-nu gelifltirmek yerine zay›flat›r. Ezilenulus milliyetçili¤inin Kürt emekçi s›n›fla-r› üzerindeki nüfuzunun bu denli güçlü ol-mas›n›n bafll›ca faktörlerinden birisinin deKürt ulusal sorunu noktas›nda Maoist ko-münistlerin yerinde ve zaman›nda do¤ruve somut politikalar gelifltirememesi, da-has› bu sorun karfl›s›nda yetersiz kal›nd›-¤›n› kim görmezlikten gelebilir ki? Gör-mezlikten gelenler ya sosyal flovenizminetkisinde kalanlar ya da UKKTH’›n ne ol-du¤unu bilmeyenler olur. Son on y›l içeri-sinde bu konuda pratik politika olarak da-ha do¤ru bir yönelim içerisinde oldu¤u-muzu söyleyebiliriz. Ancak ne yaz›k ki buyönelimin de yeterli oldu¤u (özellikle degüncel politik geliflmeler karfl›s›nda) söy-lenemez. Baflka örnekler vermeye gerekyok. Kongre sonras› Partinin örgütlü çev-resinden kopanlar›n bir k›s›m insan›n sos-yal flovenizmin etkisinde kalmad›¤›n› kiminkardan gelebilir ki? Parti isminin de¤ifl-tirilmesini dahi ayr›l›k gerekçesi olarakgösteren bir devrimci, acaba ne kadar sos-yal flovenizmin etkisinden kurtulmufltur?

‹flin özü her alanda ulusal eflitli¤i, da-has› Türk-Kürt emekçi s›n›flar› ve ulusla-r› aras›nda daha büyük birlik ve bütünlefl-meyi yaratmada bafl görev Maoist Komü-nistlere düflmektedir. Bu da do¤ru teori-

miz ›fl›¤›nda politik görevleri günü ve za-man›nda yerine getirmekle olur.

Maoist Komünistler milliyetçili¤inher türüne karfl› amans›z ideolojik müca-dele yürütmeyi görev bilir. “ulusal kültü-rel özerklik” sav›n›n karfl›s›na uluslar›n vedillerin tam hak eflitli¤i tezini koyarlar. Vebuna koflut olarak da dillerden herhangibirisinin devletin resmi dili olmas›n›

reddederler.

E¤itimin anadilde verilmesiyle, e¤iti-min devlet elinden al›narak ayr› ayr› ulu-sal topluluklara verilmesi tamam›yla bir-birinden farkl› anlay›fl ve planlard›r. E¤iti-min anadilden ve devlet eliyle verilmesiMaoist Komünistlerin savundu¤u en do¤-ru ve enternasyonalist bir politika iken di-¤eri ise bütün-ulusal topluluklardan iflçive emekçilerin birleflik proleter örgütlerdebir araya gelmesini engelleyen, onun bö-lünüp-parçalanmas›na hizmet eden ortave küçük burjuva milliyetçili¤idir. Özcesi,derslerin yerli (anadil) dilde okutulma-

s›yla e¤itimin devlet elinden al›narak

uluslara göre bölünmesi, bir baflka ifa-

deyle e¤itimin devletin elinden al›narak

ulusal-topluluklar›n eline verme anla-

y›fl›n› ayn›laflt›rmak, Lenin’in deyimiy-

le “dangalakça bir bilisizlik” olur.

K›sacas›, Yeni Demokratik Cumhuri-yet koflullar›nda dillerin tam özgürlü¤ü vehak eflitli¤i garanti alt›na al›nacakt›r. Res-mi devlet dili olarak Türkçe ve Kürtçekullan›lacakt›r. Her ulusun ve az›nl›¤›nyaflad›¤› cumhuriyetlerde ulusal dillerinkullan›lmas› için çok net ve kesin kurallarkonulacak ve bu kurallara uyulup uyul-mad›¤› özel bir hassasiyetle denetlenecek-tir. Hiçbir ulusal haks›zl›¤a müsaade edil-meyecek, herkesin kendi ana dilinde e¤i-timin yap›lmas› için her türlü engel kald›-r›lacakt›r. Dillerin tam özgür bir flekildegeliflimi sa¤lanacakt›r.

47

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 46: Sınıf Teorisi - Sayı 9

2. Federasyon Anlay›fllar›naHay›r!

Maoist Komünistler olarak gerek ulu-sal sorunda gerekse parti içerisinde fede-rasyon anlay›fllar›na hay›r diyoruz! Geç-miflte Parti içerisinde savunulan seksiyonveya “Kürdistan Bölge Komitesi” gibianlay›fllar›n parti içi federasyonu ça¤r›fl-t›rmakta oldu¤unu bu arada hat›rlatmakisteriz. Gerçi bu gibi anlay›fllar art›k par-ti içerisinde söz konusu de¤il. Bu yanl›flanlay›fllar ideolojik olarak alt edildi. Buanlay›fl demokratik merkeziyetçilik ilke-sine ayk›r›d›r. Parti içerisinde yanl›fl olanbu anlay›fl› Uluslar›n Kendi KaderlerininTayin Hakk› yerine geçirerek savunmakda bir o kadar yanl›fl ve hatal› bir anlay›fl-t›r. Bizim üzerinde duraca¤›m›z as›l nok-ta buras›d›r.

Uluslar›n kaderlerinin tayin hakk›n›ntan›nmas›yla Federasyonun ilke olaraksavunulmas› veya kabul edilmesi tezleribir ve ayn› fleyler de¤il. Federasyon, ulu-sal eflitsizli¤i tam olarak ortadan kald›r-m›yor, yine egemen bir ulus olacak ve buulusal toplulu¤a ba¤l› olarak di¤er ulusaltopluluklar eflitsiz bir flekilde, hem de zo-raki olarak varl›¤›n› sürdürmüfl olacak.

Federasyon, kelimenin özlü anla-

m›yla ezilen ulusal topluluklar›n ege-

men-ço¤unluk ulusa ba¤l› bir flekilde

ulusal-bölgeler varl›¤› demektir. Kendiiçinde baz› serbestlikler, ama d›flta ise herbak›mdan egemen-ço¤unluk ulusa ba¤›m-l› bir flekilde varl›¤›n› sürdürmeye izinvermek. Kim taraf›ndan? Egemen-ezenulusun burjuvazisi taraf›ndan! Daha so-mut ve yal›n bir örnekle ifade edecekolursak, bu, Kürt ulusunun Türk ulusuylatam hak eflitli¤ine sahip olmas› de¤il, onazorla ba¤›ml› k›l›narak baz› dar ulusalhaklar›n› kullanmas›na izin verilmesidir.Bu, ulus kendi yaflad›¤› bölgede serbestolacak, ama di¤er alanlarda (devletin iç ve

d›fl temel konular›nda) egemen-ço¤unlukulusa ba¤›ml› bir flekilde hareket edecek.

Oysa UKKTH, bir ulusun baflka birulusal toplulu¤a zorla ba¤›ml›l›¤›n› red-deder. UKKTH, bir ulusun siyasi bir dev-let kurma hakk›d›r. Ve bu hak ulusun ken-di elindedir. Bu hakk› her koflul alt›ndasavunuruz. Fakat bu hakk›n savunulma-s›yla bu hakk›n ayr›lma fleklinde kullan›l-mas› ise tamam›yla farkl› durumlar› ifadeeder. Bu hakk›n ulusun kendi elinde ol-mas› farkl›, ama bu hakk› bir ulusun ay-r›lma yönünde kullanmas› farkl›d›r. ‹kisifarkl› durumdur. Dolay›s›yla iki farkl› tu-tum almay› zorunlu k›lar. Hak her koflulalt›nda savunulurken ayr›lmas› ise, dahaönce iflaret etti¤imiz gibi koflullara göresavunulur-desteklenir. Bu noktay› bir ke-nara b›rak›p geçiyoruz.

Federalizm planlar› uluslar› birbirineyak›nlaflt›r›p bütünlefltirmez. Çünkü bu-rada zoraki bir ba¤›ml›l›k ve bunun yarat-t›¤› ulusal eflitsizlik vard›r. Demokratikmerkeziyetçilik ilkesine ayk›r›l›kt›r. Ka-pitalist düzen içerisinde federalizm tut-mad›. Lenin yoldafl›n deyimiyle “fiyas-koyla” sonuçland›. Marks’›n ‹rlanda so-rununda ‹ngiltere ile federasyonu savun-mas› tamam›yla o günün özgün koflulla-r›yla ilgiliydi. Daha do¤rusu istisnai birörnektir. Dolay›s›yla bu anlay›fl genellefl-

tirilerek savunulamaz. Lenin yoldaflUKKTH’›n önemi ve bu hakk›n federas-yonla iliflkisini flöyle aç›kl›yor:

“Uluslar›n kendi kaderlerini tayinhakk›, ancak siyasal anlamda ba¤›ms›zl›khakk›n›, ezen ulustan siyasal bak›mdanserbestçe ayr›lma hakk›n› içerir. Özgülolarak, bu siyasal demokrasi istemi, ayr›-lacak olan ulusun ayr›lmas› lehinde ve bukonuda bir referandum lehinde ajitasyonyapmada tam özgürlü¤ünü içerir. Demekki, bu istem, ayr›lma isteminin eflde¤eride¤ildir. Bu, yaln›zca, her türlü ulusal

48

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 47: Sınıf Teorisi - Sayı 9

bask›ya karfl› devaml› bir savafl›m› ifadeetmektedir. Bir demokratik devlet sistemitam ayr›lma özgürlü¤üne ne kadar yak›n-sa, ayr›lma özlemi pratikte o ölçüde dahaaz yayg›n ve hararetli olur, çünkü büyükdevletler, hem iktisadi ilerleme bak›m›n-dan, hem y›¤›nlar›n ç›karlar› bak›m›ndantart›flma götürmez üstünlükler, kapitaliz-min geliflmesiyle artar. Uluslar›n kader-lerini tayin hakk›n›n tan›nmas›, federas-yonun ilke olarak kabul edilmesiyle ay-n› anlama gelmez. Bir kimse bu ilkeyekesin olarak karfl› olup, demokratikmerkeziyetçilik yanl›s› olabilir, ama tamdemokratik merkeziyetçili¤e varan biri-cik yol olarak, gene de, federasyonu,ulusal eflitsizli¤e ye¤ sayabilir. Bir mer-keziyetçi olan Marks’›n, ‹rlanda ile ‹ngil-tere’nin federasyonunu, ‹rlanda’n›n ‹ngi-lizler taraf›ndan zorla boyunduruk alt›n-da tutulmas›na ye¤ saymas›, bu düflün-ceyle idi.

“Sosyalizmin amac› yaln›zca insanl›-¤›n küçücük devletlere bölünmesine veuluslar›n herhangi bir flekilde tecrit edil-mesine son vermek de¤ildir. Amaç yaln›z-ca uluslar› birbirine yaklaflt›rmak de¤il-dir, onlar› bütünlefltirmektir. Ve iflte buamaca ulaflmak için biz, bir yandan Ren-ner ve Otto Baur’in bilinen ‘ulusal kül-tür özerkli¤i’ fikrinin gerici niteli¤ini y›-¤›nlara aç›klarken, öte yandan, ezenuluslar›n sosyalistlerinin ikiyüzlülü¤ü vekorkakl›¤› üzerinde özellikle duran aç›kve tam bir ifade ile kaleme al›nm›fl birprogramda, ezilen uluslar›n kurtuluflunuistemeliyiz, ve bu, havada, genel sözlerle,içi bofl lafebelikleriyle ve sorunu gelece-¤e, sosyalizmin gerçekleflti¤i zamana ‘er-teleyerek’ olmamal›d›r. Nas›l ki insanl›k,s›n›flar›n ortadan kalkt›¤› döneme ancakezilen s›n›f›n diktatörlü¤ünün sürdü¤ü birgeçifl dönemini aflarak ulaflabilirse, ulus-lar›n kaç›n›lmaz olan bütünleflmesine de,ancak bütün ezilen uluslar›n kurtuldu¤u,

yani ezen ulustan ayr›lma özgürlü¤ünekavufltu¤u bir geçifl dönemini aflarak va-rabilir.” (abç) (Lenin. UKKTH. Sf, 152-153)

Görüldü¤ü gibi Federasyon ulusaleflitsizli¤i bar›nd›rmaktad›r. Marks’›n buplan› savunmas› flüphesiz ki ‹rlanda’n›nulusal bak›m›ndan afl›r› derecede eflitsiz-li¤indense hiç yoktan federasyon oluflu-mu “iyidir” düflüncesinden hareket etmifl-tir. Örne¤in, mevcut durumda Kürtlerinstatüsü Türk ulusuna göre oldukça eflit-sizdir. Bu durumda “federasyon” oluflu-mu plan›n›n gündeme gelmesi Kürtlerinmevcut statüsünden daha iyi ve ileri birdurumu ifade eder. Ama bu, Kürt ulusuy-la Türk ulusu aras›ndaki tam hak eflitli¤i-nin sa¤land›¤› anlam›na gelmez. MaoistKomünistler böylesine geri ve dar ulusalkapsaml› anlay›fllar› ve planlar› savun-maz. Bu, Kürtleri zorla Türk ulusuna vemevcut Misak-i Milli s›n›rlar›na tabi tut-makt›r. Bu, UKKTH’› savunmak de¤il,bir ulusun ayr›lmas› veya birlik-bütünlefl-mesi iradesini ipotek alt›na almakt›r. Yineeflitsizlik devam edecek. Yine Kürt ulusuTürk ulusu ad›yla an›lacak, yine resmidevlet dili Türkçe olacak, dahas› bu dev-let tam demokratik olmayacak ve feodalburjuva devlet olarak, hem de milli bask›-c› bir flekilde ifllev görüp an›lacakt›r.

Bizim Güney Kürdistan için, dahado¤rusu Kürt egemen s›n›flar›n›n “fede-rasyon” taleplerini dillendirmesini ker-hen desteklememizdeki as›l neden debuydu. Yoksa Güney Kürdistan’da ulusalsorunun gerçek çözümü; bölgesel özerk-

lik ve tam demokratik bir devlet siste-

mine kavuflmaktan geçer. Baz› ulusaltaleplerin verilmesi, bu anlamda ulusalbask›n›n az da olsa törpülenmifl olmas›Kürt ulusunun ulusal sorununun çözüldü-¤ü anlam›na gelmez. Bu, her halükardaulusal ayr›cal›klar›n devam etmesi de-mektir. Her kim ki ulusal topluluklar ve

49

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 48: Sınıf Teorisi - Sayı 9

az›nl›klar için uluslar›n ve dillerin tam

hak eflitli¤i ilkesinin somut ifadesi olan

“bölgesel özerklik” anlay›fl› yerine “fe-

derasyon”, “otonomi” ve “kültürel

özerklik” gibi anlay›fllar› savunuyorsa,

onlar ya küçük burjuva sosyal floven

ya da dar ulusal taleplerle yetinen ezi-

len ulus milliyetçisidir.

Burjuva milliyetçili¤iyle proleter en-ternasyonalizmi iki farkl› dünya görüflü-nü ifade eder. Bu, kendisini ulusal sorunnoktas›nda daha net ve somut bir flekildea盤a vurur. Dolay›s›ylad›r ki her kim ki“ulusal kültürel özerklik” slogan›n› Pro-leter enternasyonalizminin yerine geçiri-yorsa, o kifli veya kurumlar›n s›fat› neolursa olsun onlar iflçi ve emekçi s›n›flariçerisinde burjuva milliyetçili¤inin yay›l-mas›na hizmet ediyor demektir. Kim kiproletaryaya hizmet etmek istiyorsa onunbafl görevi; bütün uluslar›n iflçilerini bir-lefltirmeyi ve her türden milliyetçili¤e(kendisinin veya baflka ulusun) karfl› mü-cadele etmektir.

Kongra-Gel’in ‹mral› sonras› progra-m›n›; mücadele ve örgütlenme biçimleri-ni “ayr›lma” üzerine de¤il de mevcutdevlet s›n›rlar›n› esas alma üzerine oturt-mas› olumlu bir yön tafl›rken, ancak mev-cut üniter (tek uluslu) devleti tan›ma yö-nelimi; dahas› 1923 y›l›ndaki kuruluflunu(TC) esas alarak “demokratik” gösterme-si, UKKTH yerine darlaflt›r›lm›fl ulusaltalepler ileri sürmesi (Kürtçe e¤itimle ye-tinmesi), “bölgesel özerklik” yerine esas-

ta “kültürel özerkli¤i” vb. gibi proje veplanlar› savunmas›, gibi anlay›fl ve pra-tikleri geri ve olumsuz yan›n› olufltur-maktad›r. Daha önce belirttik ki PKK vedevamc›lar› gelinen aflamada UKKTH’›ngerçek savunucular› olmad›¤› gibi, Kürtulusunun Türk ulusuyla eflit ulusal hak-

lara kavuflmas›n› bile savunmamaktad›r.fiüphesiz ki bu durum, yani geri, darlaflt›-r›lm›fl milliyetçi programdan hareketle

PKK ve devamc›lar›n›n art›k hiçbir za-

man devlet kurma talebinden vazgeçti¤ianlam›na gelmez. Bunu, ulusal hareketle-rin ideolojik-siyasi karakteri ve tarihi tec-rübelerinden hareketle söylüyoruz.

Bizler merkezi büyük-birleflik devlet-leri savunmal›y›z, federalizmi de¤il. Ulu-sal ve di¤er olanaklar bak›m›ndan eflitsiz-li¤e meydan vermeyen büyük devletlerinkurulmas›ndan yanay›z. Merkeziyetçili¤ireddeden federalizme karfl›y›z. Federa-lizm ortaça¤a özgü parçac›l›k-bölgecilik-tir. Sosyalizme giden yolu zay›flat›r. Oy-sa merkeziyetçilik, yani demokratik mer-keziyetçilik üzerinden yükselecek merke-zi-birleflik büyük devletler anlay›fl› gele-ce¤in sosyalist devletlerin birli¤ini, ora-dan da devletsiz-s›n›rs›z dünyan›n yolunudöfleyecektir.

Bunu söylerken elbette ki savundu¤u-muz anlay›fl tek parti, tek ulus, tek milliflefin yönlendirdi¤i merkeziyetçi bir dev-let yap›s› de¤il. Tamam›yla DemokratikMerkeziyetçilik ilkesinden sapmayanmerkeziyetçiliktir. Uluslar›n tam hak eflit-li¤ini tan›yan, proletarya ve halklar›n ik-tidar›n› temsil eden demokratik devletyap›lanmas›d›r. Bugün Avrupa Birli¤i(AB) diye bilinen proje de Avrupa k›ta-s›nda yer alan farkl› ulusal devletlerinmerkezi “birli¤ini” gerçeklefltirmek içinortaya at›lm›flt›r. Ama bu nas›l proje? Buprojenin özü Avrupal› büyük emperyalistdevletlerin (Fransa-Almanya baflta olmaküzere) di¤er ulus devletlerini, özellikle deyar›-sömürge ülkelerin ulusal devletleriniekonomik ve siyasi olarak daha fazla sö-mürgelefltirmek, dahas› emperyalist ulus-larla ezilen uluslar aras›ndaki eflitsizli¤idaha fazla açman›n-sömürgelefltirmeninprojesidir. Devlet yap›lar›na bak›ld›¤›ndabu devletler aras›nda, halk›n ve ulusunhaklar› bak›m›ndan ne denli eflitsizliklerbulundu¤u aç›k bir flekilde görülür. Yar›-sömürgeler adeta bir sömürge pazar› gibi

50

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 49: Sınıf Teorisi - Sayı 9

kullan›lmakta, ora ülkeleri git gide yerin-de sömürgelefltirilmektedir. Yerinde sö-mürgelefltirme derken bununla emperya-list tekellerin bir fiil yöneticileriyle bir-likte bu ülkelerdeki ekonomik tekellerinikurup yönetmesi anlafl›lmal›d›r.

Emperyalist, kapitalist üretim iliflkile-ri üzerine kurulmufl devlet sistemleri eflit-li¤in de¤il, her türden ulusal ve s›n›fsaleflitsizli¤in kayna¤›d›r. Dolay›s›ylad›r kibizim savundu¤umuz büyük ve merkezidevletler birli¤i Avrupa Birli¤i gibi ulusalve s›n›fsal eflitsizlikleri daha fazla geliflti-ren sömürgeci birlik modeli de¤il, ulusalve di¤er olanaklar bak›m›ndan tam hak

eflitli¤i sa¤layan uluslar›n birli¤i üzerin-den gerçekleflecek büyük merkezi devlet-lerdir. Bundand›r ki Avrupa Birli¤i gibiemperyalist sömürgeci birliklere karfl› ç›-k›yoruz. Kald› ki bu birli¤in ileride mer-kezi büyük bir devlete dönüflece¤i de tar-t›flmal›d›r. Oldukça zor gibi görünüyor.Hatta bu birli¤in ileride parçalan›p y›k›la-ca¤› da olas›d›r. Bu birlik kendi içinde ça-t›flmal›d›r. Bunun bir kanad›n›n bafl›n› Al-manya-Fransa çekmekteyken, di¤er ka-nad›n ise ‹ngiltere çekmektedir. Bu çat›fl-mal› birli¤in en yak›n ve çarp›c› örne¤iniise Irak savafl›nda yaflad›k. Neresindenbak›l›rsa bak›ls›n Avrupa Birli¤i savunu-lamaz-savunulmamal›d›r. Baflta iflçi s›n›-f›m›z olmak üzere emekçi halk›m›z› ABkarfl›t› bilinçlendirmek zorunday›z. Çün-kü bizim savundu¤umuz merkeziyetçi

birlik her ulusal topluluk ve az›nl›klar

için tam hak eflitli¤i ilkesi üzerinde inflaedilecek birliktir. Demokratik merkezi-yetçili¤i esas alan birlik! Eflit haklar üze-rine kurulu merkeziyetçi demokratik birdevleti savunuyoruz. Dolay›s›yla bizimsavundu¤umuz merkeziyetçilik, Leninyoldafl›n iflaret etti¤i gibi; “Ekonomileri,yaflay›fl biçimleri, ulusal bileflimleri vb.bak›m›ndan özellikleri olan bölgelerinözerkli¤ini sa¤layan yerel yönetimdeözerkli¤i reddetmek flöyle dursun, de-mokratik merkeziyetçilik, tersine, bunugerektirir. Bizde s›k s›k merkeziyetçilikle,keyfi yönetim ve bürokratizm birbirinekar›flt›r›l›r. Rusya’n›n tarihi, do¤al ola-rak böyle bir kar›flt›rmaya neden olmak-tad›r, ama bunun böyle olmas›, bu ikisinibirbirine kar›flt›rma, bir Marksist için da-ha kolay ba¤›fllan›r bir yan›lg›y› gerektir-mez.” (age, Sf, 49)

Proletarya Partisinin ismini MaoistKomünist Partisi (MKP) olarak de¤ifltir-mesindeki esas ideolojik-teorik neden de“uluslar›n tam hak eflitli¤i” bilincidir. Buisim de¤iflikli¤i devrim sonras›na b›rak›-lamazd›. Bir fleyin eksikli¤i ve yetersizli-¤ini biliyorsan, bunu sosyalizm sonras›naertelemek do¤ru bir anlay›fl olmaz. Eflit-siz durumlar› flimdiden gidermek gerek.Nas›l ki yeni kurulacak devletimizin ad›tek bir ulusun ad›yla an›lmayacaksa, par-tinin isminde de herhangi bir ulusun ad›-n› ça¤r›flt›r›c› adland›rmalar do¤ru bir an-lay›fl olamaz.

Lenin yoldafl, federasyon plan›n›n

51

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

“Ulusal kültürel özerklik” anlay›fl›ndan hareket edenler ulusun tek tek üye-lerinin yerleflmifl oldu¤u yerlere bile bakmaz. Onlar için yerlefltikleri topra¤› gözönünde bulundurmak önemli de¤il. Önemli olan nerede olurlarsa olsunlar res-men tan›nm›fl ulusal topluluk ve az›nl›klar›n üyesi olarak ayr› ayr› e¤itime tabitutulmas›d›r. Bu, okullar›n milliyetlere ve uluslara göre bölünmesinden baflka biranlam ifade etmiyor. Bu, üretici güçler ve ulusal haklar bak›mdan geri olan ulus-lar›n lehine de¤il aleyhine bir programd›r.

Page 50: Sınıf Teorisi - Sayı 9

ulusal topluluklar için yanl›fl oldu¤unuvurgulad›¤› kadar bununla ayn› koflutlukiçerisinde Parti içerisinde de yanl›fl ve ha-tal› oldu¤una vurgulamaktad›r. Konumuzparti içerisindeki federasyon olmad›¤›n-dan fazla detaylara girmeyi uygun bul-mad›k. Konumuzla ba¤›nt›l› olarak Leninyoldafl›n sözlerini aktarmakla yetinelim:

“... Rusya’daki tüm iktisadi ve siyasalkoflullar, sosyal-demokrasinin, bütün ulu-sal-topluluklar›n iflçilerini, koflulsuz ola-rak, herhangi bir ayr›m yapmaks›z›n bü-tün proleter örgütlerinde (siyasal örgütler,iflçi birlikleri, kooperatifler, e¤itim örgüt-leri, vb.) birlefltirmesini gerektirir Parti,federatif bir yap›da olmamal›, ulusal sos-yal-demokratik guruplar kurmamal›d›r;belli bir bölgede her türlü ulusal-toplulu-¤un proleterlerini birlefltirmeli, propa-ganda ve uyarma çal›flmalar›n›, yerel pro-letaryan›n kulland›¤› tüm dillerde yürüt-melidir; tüm ulusal-topluluklar iflçilerininher türlü ulusal ayr›cal›¤a karfl› ortak sa-vafl›m›n› ileri götürmeli, yerel ve bölgeselparti örgütlerinin özerkli¤ini tan›mal›-d›r.” (abç, US ve UKS. Sf, 101)

K›sacas›, Maoist Komünistler ayr›

ayr› ulusal topluluklar tek bir devlet

çat›s› alt›nda birleflebildikleri sürece

“federatif ilkeyi”, “merkeziyetsizli¤i”hiçbir yerde ve hiçbir zaman savunmaya-cakt›r. Onun ilke olarak savundu¤u ve sa-vunaca¤› Demokratik Merkeziyetçilik il-kesinin yön verdi¤i merkezi büyük dev-letler olacakt›r. Avrupa Birli¤i gibi gerici-emperyalist devletlerin birli¤i hiçbir ulusve az›nl›k milliyetin sorununu çözemez.Onlar›n birli¤i bütün ülke ve uluslardaniflçi ve di¤er emekçi s›n›flara karfl› olufltu-rulan gerici birliktir. Dolay›s›yla bu birlikulusal topluluklar aras›ndaki çeliflkiyiçözmek yerine daha da derinlefltirir. Hiç-bir gerici sistem ulusal topluluk ve az›n-l›k milliyetler sorununu çözemez. Herdurumda toplam nüfusun ço¤unlu¤unu

oluflturan uluslar yine egemen-ezen ulus,di¤erleri ise ezilen ulus olarak varl›¤›n›sürdürecektir. Bu sorunu köklü ve tameflitlik temelinde ancak Yeni DemokratikCumhuriyet ve Sosyalizm çözebilir.

3. “Kültürde UlusalÖzerkli¤e” Hay›r, Yaflas›n

Enternasyonalizm!“Kültürde ulusal özerklik” program›,

özünde neyi ifade ediyor? Önce bunun ta-n›m›n› yapal›m:

Bu program›n özü, Lenin yoldafl›n ifa-desiyle “e¤itimin milliyetlere göre ayr›l-mas›”, baflka bir deyiflle “her ulusal top-luluk için ayr› ayr› okullar kurulmas›d›r.”

Gizli ya da aç›k bütün milliyetçi kiflive hareketler özünde bu gerici ve dar mil-liyetçi slogan› savunur. Burada meseleninözü, söz konusu yanl›fl anlay›fllara karfl›mücadele etmektir.

“Ulusal kültürel özerklik” anlay›fl›n-dan hareket edenler ulusun tek tek üyele-rinin yerleflmifl oldu¤u yerlere bile bak-maz. Onlar için yerlefltikleri topra¤› gözönünde bulundurmak önemli de¤il.Önemli olan nerede olurlarsa olsunlarresmen tan›nm›fl ulusal topluluk ve az›n-l›klar›n üyesi olarak ayr› ayr› e¤itime ta-bi tutulmas›d›r. Bu, okullar›n milliyetlereve uluslara göre bölünmesinden baflka biranlam ifade etmiyor. Bu, üretici güçler veulusal haklar bak›mdan geri olan ulusla-r›n lehine de¤il aleyhine bir programd›r.Bu, ne ad›na yap›l›rsa yap›ls›n uluslar›birbirinden uzaklaflt›r›p bölmektir. Ulusaldüflmanl›klar› körüklemektir. En tehlikeliulusalc›l›kt›r. Bu slogan burjuvaziden ötedar kafal› küçük burjuva ayd›nlar ve dartaleplerle yetinen milliyetçiler taraf›ndanortaya at›lm›flt›r. Bu teori, Lenin’in dedi-¤i gibi ilk olarak Avusturya’da Mark-

52

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 51: Sınıf Teorisi - Sayı 9

sizm’den etkilenmifl küçük burjuva ay-d›nlar› taraf›ndan savunulmufltur. Bu slo-gan egemen-ço¤unluk ulus burjuvazisiiçin en yararl› slogan ve projedir. Dahaçok uzlaflmac› reformistler bu tür slogan-lara sar›l›r. “Ulusal kültürel özerklik”mevcut ulusal topluluklar aras›ndaki eflit-sizliklerin baflka bir versiyonudur. Birulusun burjuvazisiyle proleterlerini birbi-rine ba¤larken baflka uluslar›n proleterle-rini birbirinden uzaklaflt›r›p böler. Burju-vaziyle s›n›f bilinçli proletaryaya karfl› it-tifak ve koalisyon kurmakt›r. S›n›f iflbir-likçi sa¤ oportünist bir teoridir. Baz› k›-

r›nt›lar›n elde edilmesine raz› olan

burjuva uzlaflmac›l›¤›d›r. Proletarya veuluslar›n tam hak eflitli¤i aç›s›ndan savu-nulacak hiçbir yan› yoktur. Her ulusta ege-men olan kültür, o ulusun egemenlerininkültürüdür. ‹nsanl›¤›n tarih boyunca yarat-t›¤› maddi ve manevi de¤erlerin toplam›olan kültüre her ne kadar mevcut durumdasömürücü s›n›flar hakim olsa da ancak yi-ne de bu kültür kendi içinde demokratik,proleter-sosyalist ö¤eler de tafl›r. Bir baflkadeyiflle mevcut kültüre egemen s›n›flar›nhakim olmas› demek saf kültürün oldu¤uanlam›na gelmez. Saf kültür diye bir fleyyoktur ve olamaz. Proletarya iktidara gel-di¤inde de burjuvazinin kültürü olacakt›r.Ama bu kez burjuvazinin de¤il proletarya-n›n kültürü egemen olacakt›r. S›n›flar ol-du¤u müddetçe z›tlar›n birli¤i gere¤i heriki kültürde varl›¤›n› koruyacakt›r. Amabiri egemen di¤eri ise egemen olmayankültür fleklinde varl›¤›n› sürdürmüfl ola-cakt›r. Biz kültürün proleter-sosyalist ya-n›n› savunuyoruz. Toprak a¤alar› ve burju-vazinin gerici-egemen kültürünü de¤il.Bundand›r ki farkl› ulusal topluluklar veaz›nl›k uluslar için “kültürde ulusal özerk-lik” gibi gerici-milliyetçi slogan›n yerine“bütün uluslar ve diller için tam hak eflitli-¤i” ilkesinin somut ifadesi olan “bölgeselözerklik” slogan›d›r.

Lenin yoldafl›n ezilen ulusal-toplu-luklar için, dahas› Rusya’da ulusal toplu-luk özelli¤i tafl›mayan Yahudiler için“kültürde ulusal özerklik” program›n› sa-vunan Bund’çulara yönelik ‘LetonyaBölgesi Sosyal Demokratlar›n›n Dördün-cü Kongresi ‹çin Program Tasla¤›’ndayapt›¤› önemli vurgu ve elefltirileri özet-leyerek aktaral›m:

“Kültürde Ulusal Özerklik” slogan›,iflçileri, uluslar›n kültürel birli¤i gibi boflbir hayalle aldat›r; iflin asl›nda bugünher ulusta egemen olan “kültür”, topraksahiplerinin, burjuvalar›n ya da küçük-burjuvalar›n kültürüdür”

“Biz, ulusal kültüre, burjuva ulusalc›-l›¤›n›n sloganlar›ndan biri oldu¤u içinkarfl›y›z. Biz tepeden t›rna¤a demokratikve sosyalist proletaryan›n enternasyona-list kültüründen yanay›z.

“Bütün ulusal-topluluklar iflçilerininbirli¤i, onun yan›s›ra ulusal topluluklar›ntam eflitli¤i ve bafl›ndan sonuna tutarl›demokratik devlet sistemi... Bizim sloga-n›m›z, enternasyonal devrimci sosyal-de-mokrasinin slogan› iflte budur.”

“Kültürde ulusal özerklik” slogan›n›hakl› gösterebilmek için s›k s›k Avustur-ya’dan örnek gösteriliyor. Avusturya sözkonusu oldu¤u sürece, flu noktalar›nan›msanmas› gerekir: birincisi, önde ge-len Avusturyal› teorisyen Otto Bauer’in(...) ulusal soruna iliflkin görüflünü KarlKautsky gibi ihtiyatl› bir yazar bile ulusalö¤enin abart›lmas› olarak kabul etmifltir(...); ikincisi Rusya’da “kültürde ulusalözerkli¤i” flimdiye de¤in bütün Yahudiburjuva partileriyle birlikte tek savunanBund üyeleri olmufltur, ne Bauer, ne Ka-utsky, Yahudiler için ulusal özerkli¤i ka-bul etmifl de¤ildir. ... Üçüncüsü, Avustur-ya Sosyal-Demokrat Partisi’nin Brünnulusal program› (1899) ülke-d›fl› (extra-territorial) (kiflisel) ulusal özerkli¤i tam

53

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 52: Sınıf Teorisi - Sayı 9

olarak tan›maz, yaln›zca devletin s›n›r-lar› içinde bir ulusal toplulu¤a ba¤l›ulusal bölgelerin birli¤ini ister. (abç)Dördüncüsü, apaç›k göründü¤ü gibi ortayolun yolcusu olan (ve enternasyonalizmaç›s›ndan tatmin edici bulunmayan) buuzlaflmac› program bile, Avusturya’n›niçinde tam bir fiyasko ile sonuçlanm›flt›r.Çünkü uzlaflma, bar›fl getirmemifl, onunyerine, Çek ayr›l›kç›lar›n›n kopmas›nayol açm›flt›r. Beflincisi, Kopenhag Kong-resinde tüm Enternasyonal taraf›ndanoybirli¤iyle k›nanan bu Çek ayr›l›kç›lar,Bund türü ayr›l›kç›l›¤›n kendilerine yak›noldu¤unu ilan etmekteler. (...) Alt›nc›s›,Bauer’in kendisi de her bölgede de¤iflikulusal-topluluklara ait sosyal-demokratsiyasal örgütlerin birli¤ini istemektedir.Avusturya partisinin tam bir bölünmeye,hizipleflmeye yolaçan “ulusal sistemi”niBauer”in kendisi de karars›z ve çeliflikbir sistem olarak kabul etmektedir.

“Tabandan birlik, her bölgede, tümulusal-topluluklardan gelme sosyal-de-mokrat iflçilerin, tüm iflçi s›n›f› örgütle-rinde tam birli¤i ve güçlenmesi... Bizimslogan›m›z budur. ‘kültürde ulusalÖzerklik’ gibi uzlaflmac›, aldat›c› burju-va slogan› yerin dibine bats›n!

Biz, Partimizin yap›s›nda da federas-yona karfl›y›z. Biz (yaln›zca merkezin de-¤il) ama bütün ulusal-topluluklar sosyal-demokratlar›n›n yerel örgütlerinin birli-¤inden yanay›z.” (abç) (age. Sf, 91-92-93)

Lenin yoldafl›n “kültürde ulusalözerklik” slogan› üzerine yapt›¤› elefltiri-lere ekleyece¤imiz daha fazla söz yok.Ayn› tezler bugün de geçerlidir. Ve biz det›pk› Lenin gibi bu uzlaflmac›-teslimiyet-çi slogan yerin dibine bats›n! diyoruz. Butür sloganlara karfl› mücadele etmek re-formist-tasfiyeci dalgan›n önemli etkisi-nin oldu¤u günümüzde daha bir önem arzetmektedir. Özellikle de Avrupa Birli¤iprojelerinin ülke halk›na dayat›ld›¤› gü-

nümüz koflullar›nda reformist-uzlaflmac›ak›m ve sloganlara karfl› okun sivri ucunuyöneltmeyi daha büyük ve önemli k›l-maktad›r. Çeflitli uluslardan iflçi ve emek-çilerin birli¤ini zay›flatacak her türdenmilliyetçi ve uzlaflmac› siyasetlere, plan-lara karfl› her zamankinden daha çok ide-olojik mücadele yürütmeliyiz. AvrupaBirli¤ini Kürt ulusu ve bütün uluslardanhalk›m›z için umut-kurtulufl kap›s› olarakgösterenlere karfl› daha aktif ve canl› ide-olojik mücadele yürütmeliyiz. AB’yi re-fah›n ve kurtuluflun adresi olarak göste-ren her türden s›n›f uzlaflmac› teori ve si-yasetlerin karfl›s›nda olmal›y›z. AB, umutve mutlulu¤un adresi de¤il, umutsuzlu-¤un, çöküflün, eflitsizli¤in, dahas› dahafazla modern kölecili¤in kap›s›d›r. Sö-mürgelefltirme ve sömürgeleflmeyi gelifl-tiren, dolay›s›yla ulus devletlerin emper-yalistler taraf›ndan emilmesi demektir.

Son zamanlarda dillendirilen “Türki-yelilik” vb. gibi söylemler de Kürt ulusu-nun ve az›nl›k milliyetlerin ulusal soru-nunu çözmez. Bu, aldatmacad›r. “Türki-yelilik” söylemi de Kürt ulusal sorununuçözmek de¤il, bu ulusu Türk ulusunaba¤l› olarak gösterme ve eflitsiz koflullar-la varl›¤›n› sürdürmesi demektir. Nas›l kiTürkiye Cumhuriyeti demekle Kürt ulu-sunun ve az›nl›klar›n sorunu çözülmüyorve bir aldatmacadan öte bir anlam ifadeetmiyorsa, “Türkiyelilik” gibi “üst kim-lik” kavramlar› da Kürt ulusal sorununçözümünde bir anlam ifade etmemekte-dir. Madem ki ulusal topluluklar aras›nda“alt kimlik,” “üst kimlik” uygulamalar›ile mevcut eflitsizlik giderilmek isteniyor-sa, burada gerçekte tutarl›l›k ve tam de-mokratik yaklafl›m; herhangi ulusu ça¤-r›flt›racak söylemlerden uzak durmak ol-mal›d›r. Bu konuda en demokratik vedo¤ru söylem Yeni Demokratik Cumhuri-yet olacakt›r. Tabii ki bu sadece adland›r-mayla s›n›rl› kalmamal›d›r. Meselenin

54

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 53: Sınıf Teorisi - Sayı 9

özü Yeni Demokratik Cumhuriyet prog-ram›n› savunmak ve uygulamaktan geçer.Aksi anlay›fl ve söylemlerin hiç birisi ulu-sal topluluklar aras›ndaki eflitsizlikleri or-tadan kald›rmak yerine onu daha da res-milefltirmektir. Bu ba¤lamda AB’yi veTürk devleti için haz›rlad›¤› “ilerleme ra-poru”nu kitlelere flirin göstermeye çal›-flan her türden uzlaflmac› ve teslimiyetçiak›ma karfl› her zamankinden daha aman-s›z bir flekilde ideolojik mücadele yürüt-mek flartt›r-zorunlu hale gelmifltir. ‹de-olojik mücadelenin siyasi iktidar müca-delesine olan katk›lar› asla küçümsenme-melidir. Küçümsenmesi demek, uzlaflma-c› reformist ve milliyetçi ak›mlar›n kitle-lerin bilincinde yaratt›¤› kuflat›lm›fll›¤amüsaade etmekle efl anlaml›d›r.

Uluslar›n Kendi Kaderini Tayin Hak-k› slogan›n› her zamankinden daha fazlaöne ç›karmal›y›z. Avrupa Birli¤i, Türkdevleti ve Kongra-Gel gibi devlet veak›mlar-kurumlar uluslar›n kendi kaderi-ni tayin hakk›n›, bu özgülde ise Kürt ulu-sunun kendi kaderini tayin hakk›n› sa-vunmuyor. Onu ulus olarak de¤il, dinsel-mezhepsel bask› alt›nda tutulan Alevilergibi sosyal bir “az›nl›k toplulu¤u” olarakgöstermektedirler. AB’nin “ilerleme ra-porunu” Özgür Politika gazetesi yazarla-r›ndan Cahit Mervan alk›fllamaktan geridurmad›. Daha da ileri giderek “2014’lerde Kürtler ulusal özgürlüklerine niye ka-vuflmas›n ki” demekle, neredeyse zil ta-k›p oynayacak. Kürt ulusu aç›s›ndanAB’ne üyeli¤in alk›fllanacak önemli biryan› yok. Baz› k›r›nt›lara (kültürel haklarvb.) tav olmak, mevcut üniter devlet veonun ulusal bak›mdan eflitsiz, s›n›fsal ba-k›mdan ise sömürü ve zulüm uygulama-lar›na hizmet etmek demektir. Sözlerimi-zi daha fazla uzatmadan Lenin yoldafl›nmevcut sisteme hizmet eden “kültürdeulusal özerklik” slogan›n›n ve program›-n›n bugünden yar›na ne tür zararlara yo-

laçaca¤› vurgusuyla ba¤lamak istiyoruz:

“E¤itimin devlet elinden al›nmas› veayr› ayr› örgütlenmifl ulusal-topluluklararas›nda uluslara göre bölünmesi, de-mokrasi aç›s›ndan zararl›d›r, Proletaryaaç›s›ndansa bir kat daha zararl›d›r. Bu,uluslar aras›nda ayr›mc›l›k güdülmesinibeslemekten baflka bir fleye yaramaz. Oy-sa biz, uluslar› birlefltirmeye çal›flmal›-y›z. Ayr›mc›l›k, flovenizmin artmas›na yo-laçar. Oysa biz bütün uluslar›n iflçileriniolabildi¤i ölçüde yak›n bir birli¤e getir-meye çal›flmal›y›z; her türlü flovenizmekarfl›, kendi ulusunu ayr› tutmaya dönükher türlü anlay›fla karfl›, ulusalc›l›¤›n hertürlüsüne karfl› ortak bir savafl›m vermeküzere birlefltirmeye çal›flmal›y›z. Bütünuluslar›n iflçileri için tek bir e¤itim siya-seti vard›r: Her dilin özgürlü¤ü ve de-mokratik ve laik e¤itim.” (abç) (age.Sf,174-175)

SonuçKürt Milleti ve az›nl›k milliyetler üze-

rinde Türk hakim s›n›flar›n›n uygulad›¤›milli bask› devam etmektedir. Kürtçe vebaz› az›nl›k dillerde serbest edilen dilkurslar› ve devlet kanallar›nda devlet eliy-le yap›lan s›n›rl› dil yay›nlar› Kürt ulusuve az›nl›klar üzerinde milli bask›n›n kalk-t›¤›n› göstermez. Milli bask› yoktur diyen-ler, ya hakim s›n›flar ve onlar›n ideologla-r›, ya da sosyal floven küçük ve orta burju-va parti, ak›m ve ayd›nlar olur.

Kongra-Gel’in Kürt ulusal sorunu ko-nusunda savunduklar› dar-ulusal taleplerles›n›rl›d›r. Uluslar›n Kendi Kaderini TayinHakk›n› savunmamaktad›r. Kemalist Mi-sak-i Milli s›n›rlar› içerisinde ve üniter(tek uluslu) devlet yap›s›na dokunmadanbaz› ufak haklara tav olmaktad›r. ‹leri sür-dü¤ü talepler “kültürel özerklik” s›n›rlar›-n› aflmamaktad›r.

55

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 54: Sınıf Teorisi - Sayı 9

Maoist komünistler “kültürde ulusalözerklik” palan›n› gerici-milliyetçi birplan olarak de¤erlendirip reddeder. O, sa-dece “kültürde ulusal özerklik” plan›nakarfl› de¤il, ayn› zamanda federasyon an-lay›fl›na da karfl›d›r. Onun için tek do¤ruyol ve plan “bütün ulusal-topluluklaragenifl bölgesel özerklik,” az›nl›k uluslariçinse yerel kendi kendini (özyönetim)yönetme serbestli¤i plan›d›r.

Avrupa Birli¤i, Uluslar›n Kendi Ka-derini Tayin Hakk›’n› tan›yan de¤il onuinkardan gelen, dahas› ulus devletleri or-tadan kald›ran emperyalist bir birliktir.Ulusal-topluluklar aras›ndaki eflitli¤ide¤il, eflitsizlikleri daha da art›ran, da-has› ezilen, yar›-sömürge ülke ve ulus-lar› sömürgelefltirmenin plan›d›r. K›r›n-t›lar boyutuyla baz› kültürel ve sosyalhaklar›n verilmesinin amac› genifl halky›¤›nlar›n›n bilincini kendi sistemi do¤-rultusunda kuflatmak içindir. Tam de-mokratik devletlerde oluflmufl büyükmerkezi devletlerin birli¤ine evet amaemperyalist sömürgecili¤i gelifltirecek;kimi uluslar› daha ayr›cal›kl› k›larkenkimilerini ise daha fazla bask› alt›ndatutacak emperyalist ve gerici devletlerinkuraca¤› birliklere hay›r! Dolay›s›ylad›rki Maoist Komünistler söz konusu em-peryalist sömürgelefltirme plan› üzerin-den geliflen Avrupa Birli¤i plan›na karfl›ç›kt›-ç›kacakt›r.

Ulusal sorun noktas›nda buraya ka-dar aktard›¤›m›z tüm görüfl ve çözümyöntemlerimiz K›br›s için de geçerlidir.Yeni Demokratik Cumhuriyet koflullar›n-da K›br›s’taki ordu ve iflgalci güçlerin tü-mü çekilecektir. K›br›s için tek ve do¤ruçözüm yöntemi K›br›s Türk ulusuylaRum ulusunun bölgesel özerklik plan››fl›¤›nda tam demokratik bir devlet çat›s›alt›nda birleflmesi olacakt›r. tüm iflgalcigüçler K›br›s’tan derhal çekilmelidir.

Bu sorun ulusal sorundan ba¤›ms›zolarak ele al›n›p de¤erlendirilemez.

Maoist komünistlerin milli meselekonusundaki görüflleri net ve aç›kt›r.Bu, yeni de¤il 1972 y›l›ndan bu yanaböyledir. Türkiye-Kuzey Kürdistan’da-ki milli meseleye iliflkin Maoist Komü-nistlerin esin kayna¤› ‹brahim Kaypak-kaya’d›r. Baflka bir deyiflle Maoist Ko-münistlerin milli mesele konusundakigörüflleri ‹brahim Kaypakkaya’n›n orta-ya koydu¤u gibidir. Yoldafl Kaypakka-ya’n›n Milli mesele konusundaki görüfl-leri dün oldu¤u gibi bugün de do¤ru vebilimseldir. Dolay›s›yla yoldafl Kaypak-kaya’n›n Milli Meseleyle ilgili ortayakoydu¤u görüfllerin özetini oldu¤u gibiburaya aktar›yoruz:

“Marksist-Leninist-Maoist (Maoisteklemesini biz yapt›k) hareket, Türk bur-juva ve toprak a¤alar› taraf›ndan ezilenKürt milletinin kendi kaderini tayin hak-k›n›, yani ayr›lma ve ba¤›ms›z bir devletmeydana getirme hakk›n› her dönemdeve kay›ts›z flarts›z tan›r ve savunur.Marksist-Leninist-Maoist hareket, devletkurma hakk› konusunda da imtiyaza kar-fl›d›r. Halk Demokrasisinin en temel ilke-leri bunu zorunlu k›lmaktad›r. Ayn› za-manda Türk burjuva ve toprak a¤alar›-n›n Türkiye’deki az›nl›k milliyetlere uy-gulad›¤› flimdiye dek görülmedik millibask›lar da bunu zorunlu k›l›yor. Bu, ay-n› zamanda bizzat Türk iflçilerin veemekçilerin özgürlük mücadelesi taraf›n-dan zorunlu k›l›nmaktad›r, çünkü onlar,Türk milliyetçili¤ini y›kmazlarsa onlariçin kurtulufl imkans›z olacakt›r.

“Uluslar›n Kendi Kaderini TayinHakk›, belli bir ulusun ayr›lmas›n›n ge-reklili¤i ile asla kar›flt›r›lmamal›d›r.Marksist-Leninist-Maoist hareket, ayr›l-ma sorununu her özel meselede somut

56

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 55: Sınıf Teorisi - Sayı 9

olarak ele al›r, ‘bir bütün olarak sosyalgeliflmenin ve sosyalizm için, proletarya-n›n s›n›f mücadelesinin menfaatleri aç›-s›ndan yarg›lar ve tayin eder.’ Marksist-Leninist-Maoist hareket, tasvip etmedi¤ibir ayr›lma karar›nda da zor kullanmay›,engel ve güçlük ç›karmay› kesinlikle red-deder. S›n›rlar, milletin kendi iradesiyletesbit edilmelidir. Bu, çeflitli milliyetleremensup iflçi ve emekçi y›¤›nlar›n karfl›-l›kl› güveni, sa¤lam dostlu¤u ve gönüllübirli¤i için zorunludur.

“Marksist-Leninist-Maoist hareket,genel olarak ezilen milliyetlerin ve özelolarak Kürt milletinin milli bask›lara,zulme ve imtiyazlara karfl› yönelmifl mü-cadelesini kesinlikle destekler; ezilenmilletin milli hareketindeki genel demok-ratik muhtevay› kesinlikle destekler.

“Marksist-Leninist-Maoist hareket,Kürt milli hareketinin bafl›n› çeken bur-juva ve küçük toprak a¤alar›na karfl› da,Kürt proletaryas›n›n ve emekçilerinin s›-n›f mücadelesini yürütür ve yönetir. Kürtburjuva ve toprak a¤alar›n›n milliyetçili-¤i güçlendirmeyi hedef alan eylemlerinekarfl›, Kürt iflçi ve emekçilerini uyar›r.Marksist-Leninist-Maoist hareket, çeflitlimilliyetlerin burjuva ve toprak a¤as› s›-n›flar›n›n kendi üstünlükleri için girifltik-leri mücadeleler karfl›s›nda kay›ts›zd›r.

“Marksist-Leninist-Maoist hareket,Milli bask›lara karfl› mücadeleyi topraka¤alar›n›n, fleyhlerin, molalar›n vb... du-rumunun güçlenmesiyle ba¤daflt›rma ça-bas›nda olanlara karfl› mücadele eder.

“Marksist-Leninist-Maoist hareket,Türk hakim s›n›flar›yla iflbirli¤i yapanKürt büyük feodal beylerinin, din adam-lar›n›n, büyük burjuvalar›n›n, iflçileri veemekçileri bölme çabalar›n›, el alt›ndanTürk burjuva ve toprak a¤alar›yla, bütünmilliyetlerin emekçi halklar›n›n aleyhine

dalavereler yürüterek iflçileri ve emekçi-leri uyutma çabalar›n›, ço¤u zaman mil-liyetçi sloganlarla örtbas etmeye çal›fl-t›klar›n› bilmektedir ve bunlara karfl›mücadele eder.

“Marksist-Leninist-Maoist hareket,Lenin yoldafl›n da iflaret etti¤i gibi, bütünülkelerin ve hele ezilen ülkelerin geniflemekçi y›¤›nlar› önünde b›kmadan,usanmadan siyasi bak›mdan ba¤›ms›zdevletler kurma maskesi alt›nda, gerçek-te iktisadi, mali ve askeri alanlarda ken-dilerine tamamen tabi devletler yaratanemperyalist devletlerin sistemli biçimdeuygulad›klar› aldatmacay› aç›klar vesuçlar.

“Marksist-Leninist-Maoist hareket,iflçi s›n›f›n›n ve di¤er emekçilerin bellibir devlette, birleflik örgütlerde siyasi,sendikal, kooperatif, e¤itsel vb. örgütler-de kaynaflt›r›lmas›n› savunur. ‹flçileri veemekçileri milliyetlerine göre ayr› örgüt-lerde toplama e¤ilimleriyle mücadeleeder. Çünkü de¤iflik milliyetlerin iflçilerive emekçileri, uluslararas› sermayeye vegericili¤e karfl› ancak bu flekilde baflar›-l› mücadele yürütme imkan›na kavuflur;bütün milliyetlerin toprak a¤alar›n›n,din adamlar›n›n ve burjuva milliyetçile-rinin propagandas›yla ve gerici özlemle-riyle ancak bu flekilde baflar›yla mücade-le etme imkan›na kavuflur.

“Marksist-Leninist-Maoist hareket,ülkemizde her milliyetten burjuva ve kü-çük-burjuva oportünist partiler ve ak›m-lar taraf›ndan genellikle benimsenen“kültürel milli özerklik” plan›n› kesinlik-le reddeder. Çünkü bu plan, bir tek dev-letin e¤itim ifllerinin milliyetlere göre bö-lünmesini önermektedir; böylece, hermilliyetin iflçi ve emekçilerini, o milliye-tin burjuva ve toprak a¤alar›n›n kültürü-ne ba¤lamay› ve onlar› manevi bak›m-

57

SINIF TEOR S2004 *5* Aralı k-Ocak

Page 56: Sınıf Teorisi - Sayı 9

dan kölelefltirmeyi hedef almaktad›r. Do-lay›s›yla, hem demokrasi aç›s›ndan, hemde proletaryan›n s›n›f mücadelesininmenfaatleri aç›s›ndan son derece zarar-l›d›r.”

Marksist-Leninist-Maoist hareketindemokratik halk diktatörlü¤ü (bir baflkadeyiflle Yeni Demokratik Cumhuriyetsistemi–bn) sisteminde milli meseleyegetirece¤i çözüm yukar›ya aktard›¤›m›zYeni Demokratik Cumhuriyet Progra-m›nda ifade edildi¤i gibidir. Bu programd›fl›nda hiçbir iktidar Türkiye-KuzeyKürdistan’da yaflayan ulusal topluluk vemilliyetler sorununu çözemez. Günü-müzde bu program› savunmak daha birelzem haline gelmifltir. Bunu savunmak,özellikle de Avrupa Birli¤i, “Türkiyeli-lik” gibisinden uzlaflmac›-teslimiyetçi s›-n›f iflbirlikçi sa¤c› teorilerin g›rla savu-nuldu¤u bir dönemeçte daha büyük birsorumlulu¤u emrediyor. r

-Bitti-

58

SINIF TEOR S2004 *5* Aralı k-Ocak

Page 57: Sınıf Teorisi - Sayı 9

Mevcut sistemin ideolo-jik-politik hegemonya-s› sonucu insanlar›n bi-lincini kuflatan bireyci-

lik, gurupçuluk gibi anlay›fllar, halk› sö-mürücü egemen s›n›flar karfl›s›nda bölükbölük parçalayan, daha da ötesi zamanzaman karfl› karfl›ya getiren zehirli virüs-lerdir. Bunlar›n yol açt›¤› sonuçlar üzeri-ne öteden beridir tart›fl›lmakta: çözümler

yarat›lmaya ve pratiklefltirilmeye çal›fl›l-maktad›r. Tam da burada, çözüm gücü ol-maya çal›flanlar›n da-ödedikleri onca be-del, yaratt›klar› y›¤›nca olumlu de¤er vegöz ard› edilmemesi gereken bir çok ka-zan›ma ra¤men-ne yaz›k ki bu hastal›k-tan kurtulamad›klar› her seferinde dönüpdolafl›p ortaya ç›kmaktad›r.

Devrim ve demokrasi cephesindekison geliflmeler, bafll›¤a ald›¤›m›z konuyubir kez daha ama etrafl› ve derinli¤ine elealmay› gerektiriyor. Çünkü; bu mesele nebugünle s›n›rl›d›r ne de devrim mücade-lesine verdi¤i zararlar hafifsenecek bo-yutta ve niteliktedir. Tersine, devrimcihareketin tarihine koflut bir tarihsel-poli-tik mazisi ve devrim mücadelesinde ya-ratt›¤› derin tahribatlar› var. Üstelik, buhastal›k sahiplerinin bu konularda öze-lefltirel bir tutumla meseleye yaklaflma-d›klar› da göz önüne al›nd›¤›nda, bundansonra mücadeleye verece¤i zararlar› ta-hayyül etmek çok zor olmayacakt›r. Do-lay›s›yla önemli bir konuyu ele ald›¤›-m›z, anlafl›lm›fl olmal›. Bunun, devrimgüçlerine yönelik, konuyu tart›flma ça¤r›-s› oldu¤unu da vurgulayal›m.

Devrim cephesinde olan örgüt,

parti ve çevrelerin bölünüp parçalan-

mas›nda, her birinin kendi içinde, bir-

birlerine ve halka karfl› uygulad›klar›

yanl›fl, kaba ve yer yer fliddete varan

pratiklerin yayg›n oluflundaki etkenler

nelerdir, neler belirleyici olmaktad›r?

Bunun neden oldu¤u tahribatlar›n her

seferinde mücadeleyi birkaç y›l geriye

götürdü¤ü görülemiyor mu? Görülü-

yor da üstesinden mi gelinemiyor? Ni-

yet mi iyi de¤il, yoksa üstesinden gel-

me ufku, beceri ve iradesinden yok-

sunluk mu var?

Elbette ki bu, niyet meselesi de¤ildir.Bütün iyi niyetli çabaya ra¤men böyle ol-mas›, meselenin, bak›fl aç›s›yla ilgili ol-du¤unu göstermektedir. Kilit sorun çizgi

59

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Çarp›kDemokrasiBilinci VeGrupçuluk

(1) Mevcut sistemin ideolo-

jik-politik hegemonyas› so-nucu insanlar›n bilincini

kuflatan bireycilik, gurup-çuluk gibi anlay›fllar, halk›sömürücü egemen s›n›flar

karfl›s›nda bölük bölük par-çalayan, daha da ötesi za-man zaman karfl› karfl›yagetiren zehirli virüslerdir

Page 58: Sınıf Teorisi - Sayı 9

sorunudur. Dü¤üm burada. Dü¤ümünnerede oldu¤u tespit edilmeden nas›l çö-zülece¤i de do¤ru tespit edilemez. Harca-nan-harcanacak emekler yaflamda karfl›-l›ks›z kalmaya mahkum olur. Dolay›s›ylakendini tekrardan, ayn› illetle karfl›lafl-maktan, onun yol açt›¤› tahribatlar›n mü-cadeleyi geriye çekmesinden kurtulana-maz. Oysa, devrim, çeliflkileri do¤ru tarz-da çözümleyerek ilerler. O halde, konu-muz ba¤lam›nda çeliflkinin ne(ler) oldu-¤u, nas›l cereyan etti¤i, ele al›nd›¤› ve deal›nmas› gerekti¤ine bakmak zorunday›z.

Zorunday›z, çünkü; parti ve örgütlerinkendi içlerinde veya devrimin dostlar›na,halka karfl› yaklafl›mda anti-demokratikuygulamalar›n yol açt›¤›, yer yer flu veyabu flekilde fliddete varan pratiklerin dev-rim mücadelesinde neden oldu¤u tahri-batlar hiçde küçümsenecek gibi de¤il.Hem bir çok insan›n aktif mücadeledenkopufluna, hem de halk›n devrimcilerekarfl› güvensizlik duymas›na neden olanönemli etkenler aras›ndad›r bu mesele.Dolay›s›yla, devrimci hareketin (Maoist-ler de dahil olmak üzere) bütün bileflenle-ri, bu meseleyi tart›flarak alt etmeliler.

‹ktidar ve Demokrasi

Bilincinde Çarp›kl›kDevrim mücadelesi, siyasi iktidar mü-

cadelesidir. Nitelik olarak, günümüzdemevcut olanlardan farkl› nitelikte bir ikti-dar ve ayn› zamanda farkl› bir demokrasi-yi infla etme iddias›d›r. Bilinir ki, bir fleyiistemekle onu elde etmek bire bir ayn› de-¤ildir. ‹steminiz olabilir. Hatta çok güçlüde olabilir. Ama onu gerçeklefltirmeyehizmet edecek araç ve yöntemleriniz vebunlara yön veren dünya görüflünüz do¤-ru olmazsa, isteminize ulaflmadan tersisonuçlar›n ortaya ç›kmas› kaç›n›lmazd›r.Veya istedi¤inizi ele geçirebilirsiniz fa-kat, z›dd›na dönüflmesi önlenemez.

‹ktidar ve demokrasi, birbirinden ay-r›lmaz kavramlard›r. Hangi s›n›f(lar) ikti-dardaysa onlara demokrasi, di¤er s›n›flaraise diktatörlük uygular. Bütün burjuva,gerici iktidarlar sömürücü hakim s›n›flarademokrasi, proletarya ve genifl halk y›¤›n-lar› üzerinde de¤iflik biçimlerde (burjuva,faflist vb.) diktatörlüktür. Proletarya veyademokratik halk iktidarlar› ise proletaryave halka demokrasi, iktidardan alafla¤›edilmifl sömürücü s›n›flar üzerinde dikta-törlüktür. K›sacas›, her iktidar hem dikta-törlük hem de demokrasidir. Burada me-sele, iktidar›n hangi s›n›flar›n elinde oldu-¤u meselesidir.

‹ktidar ve demokrasi diyalekti¤i vebunun hangi s›n›flar için ne anlam tafl›d›-¤›, tafl›mak zorunda oldu¤unu do¤ru kav-ramak, meselenin ilk ön flart›d›r. Nedenve nas›l bir iktidar olursa olsun de¤il, söz-de “halk” veya “proletarya” iktidarlar› de-¤il, gerçekten de s›n›f ve halk›n menfaat-lerinin bir arac› olarak iktidar› istemek.Ama tek bafl›na bu da yetmez. Çünkü,kavranan›n devrim ve halk›n ç›karlar› içindo¤ru olarak prati¤e dökülmesi gerekir:Bunlar›n amaç de¤il araç oldu¤u ve bizzatvarl›k koflullar›yla birlikte ortadan kald›-r›lmas›n› da sa¤layacak komünizm pers-pektifiyle gelifltirilip uygulanmas› mese-lenin olmazsa olmaz›d›r. Komünist Mani-festo’nun dünya proletaryas› ve ezilenhalklar›na gösterdi¤i de budur. Ç›k›fl pers-pektifi bu olmayan hiçbir anlay›fl ve pra-tik yönelim, devrim ve halk›n menfaatlerido¤rultusunda köklü baflar›lar sa¤laya-maz. Sa¤layaca¤› “baflar›lar” son tahlildes›n›fsal ve ulusal haks›zl›klar› köklü ola-rak ortadan kald›ramayaca¤› gibi, tersin-den devam›na hizmet eder bir konumadüflmekten de kurtulamaz.

Günümüzde, ister s›n›fsal bask› ve sö-mürüyü, ister ulusal bask› ve eflitsizli¤iolsun veya bu kategorilerin kapsad›¤› bü-tün (s›n›fsal, ulusal, cinsel, dinsel vs.)

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

60

Page 59: Sınıf Teorisi - Sayı 9

bask›, sömürü ve eflitsizlikleri ortadankald›rma çaba ve iste¤i iddias›n› tafl›yan-lar olsun, fark etmez, bir üst paragraftavurgulanan perspektife sahip olmaks›z›nbunu baflarmalar› gerçekten de olanaks›z-d›r. Ötesi, bütün iyi niyetlere ra¤men, mü-cadeleye zarar vermekten, halk›n sömürü-cü hakim s›n›flar karfl›s›nda örgütlenmiflkuvvetli bir yumruk olmas›n› engelleyenen önemli etkenlerden birisi olmaktankurtulunamaz. Bu salt teorik bir sav de¤il-dir. Pratikte döne döne ispatlanm›fl bir ol-gudur. Gerçekler olgularda aranmak zo-rundad›r.

Devrim mücadelesi, siyasi iktidar mü-cadelesidir dedik. Bunun da, bizzat s›n›fve devletleri var eden koflullar› da ortadankald›rma perspektifiyle ele al›nmas› ge-rekti¤ine iflaret ettik. Yani komünizm he-defli bir siyasi iktidar mücadelesindenbahsediyoruz. Burada bir birine ba¤l› ikinoktan›n alt›n› çizelim. Bir; siyasi iktidarhedefinde netlik, iki; demokrasi anlay›-fl›nda aç›kl›k.

‹flte, Türkiye-Kuzey Kürdistan dev-rimci hareketinde birbirini bütünleyen buçok önemli iki noktada da bir çarp›kl›kvar. Siyasi iktidar hedefinden giderek biruzaklaflmaya paralel olarak, örgüt içi ikti-dar olmaya ve onu korumaya, güçlü oldu-¤u alanlarda ise kendi d›fl›ndaki devrimcihalk güçleri üzerinde bir hegemonyaoluflturmaya yönelen çarp›k bir iktidar an-lay›fl›, neredeyse devrimci harekette birvirüs gibi yay›l›p esas hale geldi . Parti veörgütler amaç haline getirildi. Gurupçu-luk, çok tehlikeli boyutlara ulaflt›. Partininkitleleri örgütlemek, öncülük ve önderliketmek için bir araç de¤il de amaç halinegetirilmesiyle birlikte iddias›zlaflma, ira-desizleflme de g›rla gitti. Bu çarp›k anla-y›fl, ayn› zamanda, örgüt içinde ve devri-min dostlar›na karfl› devrimci, proleter de-mokrasi ölçüleri ile kesinlikle ba¤daflma-yacak olan yaklafl›m ve uygulamalara, bu-

nun da ötesine geçerek “sol içi fliddete”sapmay› beraberinde getirdi.

Elbette, mücadelenin görece kitlesel-leflti¤i k›sa dönemlerde de demokrasi an-lay›fl›nda bir çarp›kl›k yok de¤ildi, vard›.Ama zaten çarp›k kavranan siyasi iktidarperspektifi ve iddias›ndan uzaklaflt›kça,daha da yayg›n olarak geliflti. Bunun alt›-n› çiziyoruz. Dikkat edilmesi gerekennoktalardan biri, bu. Di¤eri; mücadeleningörece yükseldi¤i dönemler olmufltur vebu dönemlerde de örgüt içinde ve devri-min dostlar›na karfl› asla demokrasiyleba¤daflmayan yöntemlere baflvuran ve üs-telik böylesi pratiklerin hiçde az olmad›-¤›, dahas›, oldukça yayg›n oldu¤u kesitlerolmufltur. Ancak, bundan, mücadeleningörece kitleselleflme e¤ilimine girdi¤i dö-nemlerde siyasi iktidar hedef ve iddias›n-da bir netli¤in, perspektif aç›kl›¤›n›n ol-du¤u anlam›n› ç›karmamal›y›z.

K›sacas›, mücadelenin görece kitle-selleflmesi, eflittir siyasi iktidar perspekti-fi ve iddias› güçlüdür sonucunu ç›karmaz.

61

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Devrim mücadelesi, siyasi ikti-dar mücadelesidir. Nitelik olarak,

günümüzde mevcut olanlardanfarkl› nitelikte bir iktidar ve ayn›

zamanda farkl› bir demokrasiyi in-fla etme iddias›d›r. Bilinir ki, bir

fleyi istemekle onu elde etmek bi-re bir ayn› de¤ildir. ‹steminiz ola-bilir. Hatta çok güçlü de olabilir.Ama onu gerçeklefltirmeye hiz-

met edecek araç ve yöntemlerinizve bunlara yön veren dünya görü-

flünüz do¤ru olmazsa, isteminizeulaflmadan tersi sonuçlar›n ortayaç›kmas› kaç›n›lmazd›r. Veya istedi-¤inizi ele geçirebilirsiniz fakat, z›d-

d›na dönüflmesi önlenemez

Page 60: Sınıf Teorisi - Sayı 9

Çünkü, bunlar birbirine etkide bulunmak-la birlikte asla bir ve ayn› fleyler de¤ildir.Öyle olsayd›, ‘80 öncesinde DevrimciYol’da veya sonras› y›llarda bafllay›p 91-92’lerle birlikte iyice kitleselleflen ve bukitleselli¤i de A. Öcalan’›n tutsak düflme-sine kadar koruyan PKK’de siyasi iktidarhedef ve iddias› güçlüydü, netti denmesigerekirdi. Ki, bu hiçte nesnelli¤i ifade et-mez, etmedi¤i de ortadad›r. Ama henüzkitlesellikten uzak ve sübjektif güç bak›-m›nda da zay›fken hem siyasi iktidarperspektifi net, iddia güçlü ve demokrasianlay›fl› do¤ru ve aç›k olabilir. Bu, sizi ik-tidara yaklaflt›ran bir kitleselli¤e de, ikti-dara da götürür. Meselenin özü; do¤ru birideolojik-siyasi çizgiye sahip olup olma-mak temelinde ele al›nmal›d›r. Çizgi do¤-ruysa, amaçtan flaflmaz ve en zorlu engel-leri aflarak kal›c› baflar›lar elde edilir. Ak-si anlay›fllar ise ancak ve ancak geçici“baflar›lar” elde edebilir. Bu ayr›m aslaak›llardan ç›kar›lmamal›.

Bu vurgulardan sonra, konumuz ba¤la-m›nda demokrasi meselesindeki problem-ler ne(ler)dir, nas›l ortaya ç›kmaktad›r vene tür sonuçlara yol aç›yor, nas›l ele al›n›-yor ve al›nmas› gerekir sorular›na geçelim.

1) Örgüt ‹çindeAsl›nda, parti ve örgütlerin kendi içle-

rinde uygulad›klar› demokrasi, o parti veörgütlerin dostlar›na ve halka karfl› nas›lbir demokratik yaklafl›m sergileyecekleri-nin de aynas›d›r. Elbette burada “s›n›rs›z”bir demokrasiden bahsetmiyoruz. Hiçbirs›n›r ve kural olmaks›z›n sadece “demok-rasi”den söz etmek, demokrasi de¤il,anarflizmdir. Oysa, devrim iddias›na sahipparti ve örgütler, demokrasiyi, irade-ey-lem birli¤ini, devrimci komünist disiplinive dolay›s›yla mücadeleyi gelifltirmekiçin uygulamak durumundalar. Faflizmleyönetilen bizimki gibi ülkelerde ise dev-

rim öncesi süreçte merkeziyetçilik çokdaha fazla ön plana ç›kar, ç›kmak duru-mundad›r. Biz böyle istedi¤imiz için de-¤il, nesnel durum bunu zorunlu k›ld›¤›n-dan dolay›d›r.

Fakat bu, parti ve örgütlerin kendi iç-lerinde demokrasiyi uygulamamas›n›ngerekçesi yap›lmaz. Yap›lmas›, en hafifsöylemle nesnelli¤e teslim olmak d›fl›ndabir anlam ifade etmez. Bunun aksine, nes-nel olan› görüp kabul etmek ve ama ora-dan da devrimci tarzda dönüfltürmek gö-revi önümüzde duruyor. Yani çaresiz de-¤iliz. Bunun yolu var, o da demokratik-merkeziyetçiliktir.

Bu ilke bilince ç›kar›larak uyguland›m› irade-eylem birli¤i ve disiplin de, de-mokrasi de güvenceye al›nm›fl demektir.Tersi ise ya küçük burjuva flef tipi örgütiflleyifline ya da anarflizme götürür. Bunlarasl›nda bir de¤ne¤in iki ucu gibidirler. Bi-ri, önderlik ve örgüt ad›na faaliyetçilerin,üye ve kadrolar›n, halk›n yarat›c›l›¤›n›,kolektif üretkenli¤ini ortadan kald›rarakonlar› sadece direktiflere göre hareketeden, politika üretmek ve yönetmektenazade tutan, devrimci-komünist bir çizgi-yi de¤il de sadece önderi veya önderleriesas alan, çizgiyi esas alarak ba¤›ms›z dü-flünemeyen, “kul” tipi insanlar yetifltirir.Di¤eri de, tepeden t›rna¤a örgütlü bir zorolan zalim sömürücü s›n›flar›n devletleri-ne karfl›, kitlelerin yarat›c›l›¤›n›, kudretinibirlefltirerek kuvvetli bir yumruk halinegetirilmesi yerine, bu zalim s›n›flar›n zor-ba devletleri karfl›s›nda örgütsüz, da¤›n›kve dolay›s›yla güçsüz kalarak kolay yutu-lacak lokma haline getirilmesine nedenolur. K›sacas›, her ikisi de pek çok olum-suzlu¤u do¤urur ki bunlar›n en bafl›ndaise halk y›¤›nlar›n›n devrimcilere karfl›güvensizlik duymalar› fleklinde cereyaneder. Nitekim, böyle oldu¤u da aflikar birgerçekliktir.

62

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 61: Sınıf Teorisi - Sayı 9

fiunun alt›n› kal›n çizgilerle çizelim.‹llegal ama illa da silahl› mücadele yürü-ten devrimci örgüt ve partilerden dahafazla demokratik bir iflleyifle sahip olduk-lar›n›n demagojisini yapan revizyonist-re-formist partiler, kendi içlerinde demokra-siyi en az uygulayan partilerdir. Çünkü re-vizyonizm, ayn› zaman da, kat› bir bürok-ratizmdir. Kruflçev modern revizyoniz-minden tutal›m eski ve günümüzünTKP’si, EMEP, ÖDP vb.lerine kadar buböyledir. ÖDP’den ayr›lan Kurtulufl çev-resinin ÖDP yönetiminin anti-demokratikuygulamalar›n yayg›nl›¤›ndan, farkl› gö-rüfllere karfl› sekter ve tasfiyeci pratikle-rinden flikayetlerini anlatan yaz›lar›n mü-rekkebi daha kurumad›. Keza, çok yak›nzamanda EMEP içinde tasfiye edilen gu-rubun yaz›lar›nda da daha beter pratikleryafland›¤› dile getirilmektedir. Elbette buguruplar muhtemeldir ki baz› fleyleriabart›yor da olabilirler. Ama biz sadecebu gibi guruplar›n yazd›klar›ndan hare-ketle bunlar› söylemiyoruz. Bizatihi, ad›geçen revizyonist-reformist partilerinkendi yaz› ve pratikleri de bunu ortayakoyuyor.

Kürt ulusal hareketi ise bafll› bafl›naele al›nmas› gereken bir geçmifle sahip bunoktalarda. Önderlik kademesine muhalifolan, ciddi elefltiriler getiren veya alterna-tif olabilece¤i düflünülen ne kadar insanç›km›flsa, anti-demokratik yöntemlerle et-kisizlefltirilmifltir. Kimileri ise sert cezala-ra çarpt›r›lm›flt›r. fiiddet uygulanm›flt›r.Günümüzde, Osman Öcalan ve baz› kad-rolar›n ayr›l›p ayr› bir örgüt oluflturma gi-riflimleri üzerine ayn› tahammülsüzlükkendini bir kez daha göstermifltir. Üstelik,bu kesimin ulusal sorunda ABD’ci çizgi-ye kaym›fl olmas› A. Öcalan’›n ‹mral› çiz-gisinin kaç›n›lmaz bir sonucu oldu¤u ger-çekli¤i orta yerde duruyorken.

Küçük burjuva devrimci örgütler deörgüt içi demokrasi konusunda parlak bir

prati¤e sahip de¤iller. Önderliklere karfl›muhalefete tahammülsüzlük en yayg›nrefleks olageldi hep. Elefltiriyi bast›rma,muhalefet edenlerin konumlar›n› düflür-me, elefltirileri örgütten gizleme, demok-ratik tart›flma ortam›n› yaratmama, ayr›-lanlara karfl› yer yer fliddete baflvurma vekimilerini öldürme gibi pratikler hiçteaz›msanacak düzeyde de¤ildir. Birkaç is-tisna d›fl›nda neredeyse kendi içinde fluveya bu flekilde fliddette baflvurmam›fl ke-sim yok gibi.

fiunu da söylemeliyiz: Maalesef Ma-oist hareket de bu noktalar da küçümsen-meyecek zaaflara düflmüfltür. Gerçi bugü-ne kadar fiili olarak öldürme olay› yaflan-mam›flt›r ama bu sekter tutumlar›n olma-d›¤› anlam›na gelmez. Anti-demokratikuygulamalar, elefltirileri bast›rma, az›nl›-¤›n haklar›n› gerekti¤i gibi korumamak,muhalifleri yer yer örgütsel olarak tasfiyeetmeler, kendinden ayr›lanlara karfl› sek-ter pratiklere girmek vs. Ama flunu da tes-lim etmeliyiz ki, bütün zaaflar›na ra¤menyine de en olumlu pratik Maoistlere aittir.Bunu, olumsuzluklar› hofl göstermek,bundan sonra da oldu¤unda önemseme-mek için söylemiyoruz, ehven-i fleri kut-samaya niyetimiz yok, sadece var olan birgerçe¤e iflaret ediyoruz. Gelinen aflamadaise bu noktada da bir bilinç s›çramas› ya-flad›lar ve bu tür zaaflar›n› samimiyetlegiderme tutumuna girdiler ve bunda daçok önemli bir ilerleme kaydettiler. Fakatbu konudaki bilinç s›çramas›, Maoist ha-reketin tümü için geçerli de¤il. Bir kesimiiçin söz konusudur. Di¤er kesimi ise ma-alesef henüz ayn› hatal› tutum ve anlay›-fl›n› sürdürmektedir.

Bu sorun, örgüt ve partilerin izledikle-ri kadro politikas›, önderlik çizgisi, kolek-tivizm ve örgüt içi ideolojik mücadele an-lay›fl›yla da ilintilidir. Ancak bilinmelidirki, proleter demokrasiyi özümseyeme-yenler bu konularda da do¤ru bir örgütsel

63

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 62: Sınıf Teorisi - Sayı 9

politika ve prati¤e sahip olamazlar. De-mokratik bir iflleyiflin hakim olmad›¤› or-tamlarda, kadrolar›n ilerlemesi, yeni kad-rolar›n ç›kmas› ve bunlar›n politika üreti-mine aktif kat›l›m› olmas› gerekti¤i gibisa¤lanabilir mi? Sa¤lanamaz. Önderlikle-rin do¤ru dürüst elefltirilemedi¤i, elefltiril-di¤inde ise elefltiri sahiplerinin dolayl› ve-ya dolays›z çeflitli örgütsel yapt›r›mlaramaruz kald›¤›, örgüt içi ve çevresinde tefl-hir edildi¤i ve daha birçok biçimlerle afo-roz edildi¤i durumlarda, orada demokra-tik bir iflleyin oldu¤u iddia edilebilir mi?Edilemez. Önderlerin adeta her türlü elefl-tiriden muaf tutularak dokunulmaz bir

z›rha büründü¤ü yerlerde, önderli¤in ör-gütle, örgütün halkla birleflmesi mümkünolur mu? Ve tüm bunlar, o ortamda kolek-tivizmin ve demokrasinin olmad›¤›n›n ay-nas› de¤iller mi?

Devrimci saflarda yoldafllar›na karfl›demokrasiyi uygulamayan, yoldafllar›n›nörgüt politikas›n› belirlemede kat›l›m›n›sa¤lamayan, elefltirilerin rahatl›kla dilegetirilemedi¤i, muhalefet hakk› tan›ma-yan, az›nl›¤›n haklar›n› garantiye alma-yan, kolektivizmi d›fllay›p flef tipi örgütanlay›fl›yla (tek veya iki-üç kifli ile) yöne-ten-yönetmek isteyen, farkl› görüfllere veayr›lanlara karfl› tahammülsüz olan biranlay›fl ve yaklafl›m, dostlar›na ve halkakarfl› da demokrasiyi uygulayamaz.

Uygulayamaz, çünkü; böylesi anla-y›fllar örgüt içinde muhalefetteyken disip-lini unuturlar, iktidara geldiklerinde dedemokrasiyi. Muhalefetteyken anarflizmedenk düflen bir laçkal›¤›, iktidardayken dedemokrasiyi rafa kald›ran bürokratizmibayrak edinirler. O uçtan di¤er bir uca gi-dip gelirler. Her iki tutum da devrim saf-lar›nda bir çok aktif insan›n uzaklaflmas›-na, pratik, yaflayan birikimlerin t›rpanlan-mas›na ve mücadelenin kan kayb›na u¤ra-mas›na neden olur.

Örgüt içinde iktidara gelene kadar enyaman demokrasi savunuculu¤u yapanlar,iktidar olduktan sonra konumlar›n› kay-

betme kayg›s› ile hemen her elefltirininkarfl›s›nda “disiplin”, “tüzük” z›rh›ylakendilerini tahkim ederler. Muhalefettey-ken üye ve militanlar›n haklar›n› örgütünkarfl›s›na dikerler ama görev ve sorumlu-luklar› düzenleyen kurallar› tali durumadüflürürler. ‹ktidar olduklar›nda ise tersineyaparlar; sadece görev ve sorumluluklar›hat›rlat›p dururlar, görev ve sorumluluk-larla birlikte haklar›n da oldu¤unun unu-tulmas› için her yola baflvururlar.

Halbuki, görev ve sorumluluklar›

en fazla dile getiren, sahip ç›kanlar mu-

halefettekiler olmal›d›r. Üye ve militan-

lar›n elefltiri ve görüfllerini ortaya ko-

yabilece¤i canl› siyasal bir ortam› sa¤-

lamada da önderlik kademeleri görev

64

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Örgüt içinde iktidara gelene kadar en yaman demokra-si savunuculu¤u yapanlar, iktidar olduktan sonra konumlar›n›kaybetme kayg›s› ile hemen her elefltirinin karfl›s›nda “disiplin”,“tüzük” z›rh›yla kendilerini tahkim ederler. Muhalefetteyken üyeve militanlar›n haklar›n› örgütün karfl›s›na dikerler ama görev vesorumluluklar› düzenleyen kurallar› tali duruma düflürürler. ‹kti-dar olduklar›nda ise tersine yaparlar; sadece görev ve sorumlu-luklar› hat›rlat›p dururlar, görev ve sorumluluklarla birlikte hak-

lar›n da oldu¤unun unutulmas› için her yola baflvururlar.

Page 63: Sınıf Teorisi - Sayı 9

ve sorumluluk sahibi olmal›d›r. Ancak,ne yaz›k ki bunun tersi daha yayg›n ya-flanmaktad›r. Haklar ve görevler, birbi-

rinin karfl›s›na konacak fleyler de¤ildir.

Aksine, do¤ru ele al›nd›¤›nda birbirini

güçlendirecek ögelerdir. Kendi görev

ve sorumluluklar›na, baflkas›n›n da

hak ve özgürlüklerinin oldu¤u gerçek-

li¤ine yüksek seviyede bir bilinçle sahip

ç›kmayanlar ne devrimci görevlerin ne

de tutarl› devrimci ve proleter demok-

rasinin uygulay›c›s› olabilirler. Bu an-

lamda, halka ve dostlar›na karfl› da

özürlü bir politikaya sapmak giderek

kaç›n›lmaz hale gelir.

2) Dostlara Karfl› SiyasetYoldafllar›na karfl› demokrat olmay›

beceremeyen bir anlay›fl, elbette ki dostla-r›na karfl› demokratik olmay› baflarmas›düflünülemez. Dar gurupçu, güçlünün ar-d›nda kuyrukçu-liberal, zay›fa karfl› ben-merkezci, sekter tutumlar at bafl› gider.

Dost örgüt ve partiler aras›nda fliddetekadar varan pratiklerin yaln›zca istatisti¤idahi sayfalar tutar. Ve bu, sadece

PKK/Kongra-Gel ile s›n›rl› de¤il. Türki-

ye-Kuzey Kürdistan’daki devrim ve de-

mokrasi güçlerinin hemen hemen tama-

m›n›n muzdarip oldu¤u bir hastal›kt›r.

PKK Kuzey Kürdistan’da Kürt örgütlerekarfl› silahl› sald›r›lar›n›n yan› s›ra, PKK veHalk›n Kurtuluflu (sonradan TDKP, flimdiise EMEP olan kesim), PKK-TKP(ML)Hareketi (flimdiki MLKP’nin önceli), Dev-rimci Yol-Kurtulufl, TDKP-T‹KB ve Hal-k›n Yolu-Kawa gibi bir çok örgüt ve partibirbirlerine karfl› silahl› sald›r›larda bulun-du ve bu sald›r›lar pek çok ölüm ve yara-lanmalarla sonuçland›.

Keza PKK’nin ‘93 y›l›nda yine Ma-oist komünistlere, Devrimci-Sol veTDKP’ye yönelik “siz Kürdistan’da mi-safirsiniz, PKK otoritesine uymamazl›k

edemezsiniz” yönlü söylemlerle sald›rganbir tutum almas›, 5 TDKP’liyi katletmesi,Maoist komünistlerden üç savaflç›y› esiralmas›... daha sonraki y›llarda Kamer Öz-kan adl› devrimciyi katletmesi.., A. Öca-lan’›n ‹mral› çizgisinin PKK’de hakim ol-mas› üzerine PKK içinde muhaliflerin ç›-k›p ayr›lmas› üzerine Dersimde bu muhalifkesime yönelik sald›r›lar›.., ve nihayetinde2004 y›l›nda Maoist komünistlere karfl› ye-niden sald›rgan bir tutuma girmesi, HKOgerillalar›na pusu at›p bir savaflç›y› yarala-mas›, (bu sald›r›da EMEP’de k›flk›rt›c› birrol oynam›flt›r) vesaire, vesaire...

PKK’nin daha da uzat›labilecek pra-tikleri var ama iflaret ettiklerimiz bile du-rumun vahametini anlamak için yeterliörneklerdir. Ve bugüne kadar gerek kendiiçinde gerekse d›fl›nda dostlar›na karfl›baflvurdu¤u fliddet olaylar›n›n hiç birihakk›nda en küçük bir özelefltiri yapma-m›flt›r. Adeta bunu bir politika haline ge-tirmifltir.

Devrimin dostlar›na karfl› PKK’nin busald›rganl›¤› niye? Son y›llarda onca “de-mokrasi” söylemini ön plana ç›karan vehatta ne idü¤ü belirsiz “demokratik eko-lojik toplum” diye bir formül ortaya atanve tüm çabalar›n›n böyle bir “dönüflümüsa¤lamak” oldu¤unu ileri süren PKK’nin,kendi içinde demokrasiyi rafa kald›rm›flolmas›, dostlar›na karfl› fliddete baflvur-mas› pratikleri neden bu kadar yayg›n?Bunca yanl›fl ve yayg›n bir prati¤e sahipoldu¤u ve bu politikada en küçük bir dü-zeltme yapmad›¤› gerçe¤i orta yerde du-ruyorken “demokratik bir dönüflüm sa¤la-mak istedi¤i” söylemi inand›r›c› olabilirmi? Kuzey Kürdistan’da kendinden bafl-kas›na yaflam hakk› tan›mayan, kendisigibi düflünüp davranmayan, elefltiren, ay-r› ba¤›ms›z bir mücadele yürüten örgüt,parti ve bireylere karfl› bu denli bir gözüdönmüfllükle sald›ran, öldüren, yaralayanbir anlay›fl›n halka demokrasiyi uygulaya-

65

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 64: Sınıf Teorisi - Sayı 9

ca¤›n› düflünmek için bir sebep var m›?Ama, örnekledi¤imiz pratiklerden de gö-rülece¤i gibi, tersini düflünmek için yete-rinden fazla neden var.

EMEP reformistleri ise Kürt ulusalhareketi ve Maoist komünistler aras›ndabir çat›flma ç›kmas› için adeta provokatör-lük yap›p durdu. Daha düne kadar birbir-lerine silah çeken, öldüren bu iki kesimiMaoist komünistler karfl›s›nda birlefltirenneydi? PKK kendinden ba¤›ms›z bir gü-cün silahl› mücadele yürütmesi ve güç ol-mas›na gösterdi¤i tahammülsüzlük, ken-dini bölgenin tek otoritesi görme saplant›-s›n›n yan› s›ra düflmana vermek istedi¤imesaj ile EMEP’in silahl› mücadele düfl-manl›¤› ve bölgede devrimcilerin güçkaybetmesi ile güç kazanaca¤›n› düflünenreformist EMEP’in silahl› güçlerinin ol-mamas› ve baflka flekillerde de Maoist ko-münistlere fiili sald›r›da bulunmay› gözealamamas› onu daha sinsi bir taktik izle-meye sevk etmifltir; silahl› güçleri olanPKK’yi Maoist komünistlere karfl› k›fl-k›rtma siyaseti!

Bu toz duman içinde devrimci saflar-da bir kesim ise adeta üç maymunlar› oy-nad›: Görmedim, duymad›m, bilmiyo-rum! Bunun bafl›n› da MLKP çekti. Düflü-nün ki, bir parti baflka bir partinin gerilla-lar›na pusu at›p kurflun s›k›yor, yaral›yorama MLKP, bu olay karfl›s›nda sald›rantarafa karfl› dostça elefltirel bir tutum al-maktan bile fersah fersah uzak duruyor.Güçlüye karfl› liberal-kuyrukçu bir tutumal›yor; Kürt illerinde kurumsallaflma ama-c›yla PKK ile “iyi geçinme” takti¤i izli-yor. Yanl›fllar›na, haks›zl›klar›na göz yu-muyor. Bu pragmatist politikaya devri-min, genelin ç›karlar›n› kurban ediyor.Do¤ru-yanl›fl, hakl›-haks›z aras›nda birayr›m yap›p do¤ru ve hakl›n›n yan›ndayer alarak yanl›fl ve haks›z pratik sahibiolana karfl›da dostluk ölçüleri içinde elefl-tirel bir tutum tak›nm›yor. Ne yap›yor?

Görmezlikten geliyor. Peki, nereye ka-dar?

Bu tür geliflmeler karfl›s›nda devrimcibir tutum almak için illa da ayn› prati¤emaruz kalmak m› gerekiyor? fiundanemin olunmal› ki, yar›n öbür günPKK/Kongra-Gel’den ba¤›ms›z olarakbölgede faaliyet yürütmeye bafllad›¤›n›z-da, kendinizin ba¤›ms›z taktik politikala-r›n›za öncelik verdi¤inizde ve bu politika-lar›n›z›n PKK/Kongra-Gel’in ç›karlar›ylauyuflmad›¤› durumlarda, bölgede size deyönelecektir. Bugün izledi¤iniz pragma-tist tutumun o günler için hiçbir yarar› ol-mayaca¤›n› flimdiden görmelisiniz. Vepragmatizmden uzaklaflarak tutarl› dev-rimci politika ile hareket etmelisiniz.

Sonuç; MLKP, bu mesele özelindebahsetti¤imiz devrimci sorumlulu¤u vegerçek dostluk yaklafl›m›n› kendi dar gu-rup ç›karlar›na kurban etmifltir.

EMEP, kendinden “güçlü” gördü¤üPKK karfl›s›nda liberal-kuyrukçu ve “ha-z›r ol” politikas› izlerken ama “güçsüzler”karfl›s›nda PKK’nin izledi¤i politikan›nayn›s›n› izlemifltir. Ayn› anlay›fl, 2002 y›-l›nda Topkap› ambar iflçilerinin TÜM-T‹S’ten istifa ederek Nakliyat-‹fl sendika-s›na üye olmalar›n› hazmedememifl, bir-çok olaya sebebiyet vererek ayn› y›l›nKas›m ay›nda üç iflçinin katledilmesiylesonuçlanan sald›rgan bir politika izlemifl-tir. Keza, geçti¤imiz Kas›m ay› içerisindeyine ayn› nedenlerle Nakliyat-‹fl’e men-sup iflçilere karfl› sald›rgan bir tutum al-m›fl ve 5 iflçinin silah ve b›çakl› sald›r›lar-da yaralanmas›yla sonuçlanan olaylar ç›-karm›flt›r.

Benzer bir örnekte, TKP revizyonist-lerinden: Geçti¤imiz Ekim ay›nda, Alkomfabrikas›nda bildiri da¤›tmaya çal›flan birkesimi önce sözlü sonra da fiziki olarakengellemeye çal›flm›fllar ve ard›ndan ifli

66

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 65: Sınıf Teorisi - Sayı 9

fiili sald›r›ya vard›rarak bir kifliyi hafifyaralam›fllard›r. Etkin olduklar› fabrikadabaflka güçlerin varl›¤›na ve çal›flmas›natahammül göstermeyen, ›srar edenleri fi-ziki sald›r›da dahil olmak üzere her yollatasfiye etmeye çal›flan bir yaklafl›m. Ve buanlay›fl sahiplerinin tabelas›nda “TürkiyeKomünist Partisi” yaz›yor! B›rak›n ko-münistli¤i, bu yaklafl›m›n s›radan demok-rat bir tutumla dahi bir ilgisi var m›?

Etkin oldu¤u bir sendikadan iflçilerinistifa ederek baflka bir sendikaya geçmesi-ni hazmedemeyen ve bu nedenle iflçileresald›ran bir anlay›fl, ne kadar iflçi dostuolabilir ki? Etkin oldu¤u alan veya kurum-da kendi d›fl›nda da var olan dost güçlere

yaflam hakk› tan›mayan bir anlay›fl, yar›nöbür gün iktidar› devrimin dost s›n›flar›y-la paylaflabilir mi? Elindeki iktidar ayg›t›-n›, devrimin dost s›n›flar› üzerinde de birhegemonya arac› olarak kullanmaz m›?

‹stanbul’da Devrimci-Yol (bir kesimi)ve Devrimci-Sol’un ‘90’l› y›llara do¤rubirbirine karfl› girdikleri sald›rgan pratik-lerde hala haf›zalardaki yerini koruyor.Yirmifler, otuzar kiflilik guruplar halindetoplanarak birbirlerine sopa ve zincirlerlesald›rd›klar›, kendileri d›fl›nda anlay›fl veçevrelerin de bulundu¤u kurumlar› basa-rak birbirlerinden dövecek insan arad›kla-r› o günlerin anlay›fl›, bu kesimlerde afl›l-d› m›? Kimsenin özelefltiri yapt›¤›n› flim-diye kadar ne duyduk ne de okuduk. Nite-kim, ayn› anlay›fl, ‘90’lar›n sonuna do¤ruyine ‹stanbul’da S‹P’lilerin gazete da¤›t›-

m›n› engellemeye, S‹P’lilerin de bunlar›netkinli¤ini k›rmaya yönelik guruplar ha-linde karfl›l›kl› sald›r›ya geçiflleri...

Keza, art›k kendileriyle bir alakas›kalmam›fl ve ayr› ba¤›ms›z bir örgüt ola-rak var olan KP-‹Ö’ye karfl› MLKP’nin,TKP(ML) Birlik’e karfl› TKP/ML’nin flid-dete varan tutumlar› da öyle de¤il mi?

Anlafl›laca¤› üzere, bu hatal› çizgilerve yaklafl›m, bir iki örgüte has bir durumde¤il, devrim ve demokrasi güçlerinin ne-redeyse tamam›nda flu veya bu biçimdeyaflam bulan ve pratikte karfl›l›¤› olan biryaklafl›md›r. Bu nedenledir ki, art›könemsemezlikten, görmezlikten geline-

mez. Çünkü;

Devrimin dost güçleriaras›nda fiiliyata dökülenher fliddet olay› sadecebir gurubun, kesiminaleyhine sonuçlar do¤ur-maz. fiu veya bu düzeydebütünün aleyhine sonuç-lara neden olur. Her fley-

den önce, halk içindeki çeliflkilerin eleal›nmas›nda yanl›fl bir yöntemin yayg›n-laflmas›na daha fazla yol açar. Her biri birdi¤erine karfl› fliddet kullanmay› meflrugören çarp›k bir siyaset güder. Bu da hal-k›n devrimcilere karfl› güvensizli¤ini de-rinlefltirmeye hizmet eder. Yaps›n yapma-s›n, her devrimci örgüt halk›n bu yönlütepki ve hoflnutsuzlu¤uyla karfl›laflmaktankurtulamaz. Halk›n genel ço¤unlu¤u, fluveya bu gurup yapm›fl diye de¤il devrim-ciler yap›yor mant›¤›yla hareket ediyor.Bütün bunlar bilinmesine ra¤men, bu tür-den pratikler yafland›¤›nda hepimizin so-runudur sorumlulu¤uyla meseleye e¤il-mek yerine kendini bu sorumluluktanazade tutanlar da benzer pratiklerin süre-gitmesinde pay sahibidirler. Sonunda za-rar gören, flu veya bu gurup de¤il, devrimmücadelesidir.

67

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Devrimin dost güçleri aras›nda fiiliyata dökülen herfliddet olay› sadece bir gurubun, kesimin aleyhine so-nuçlar do¤urmaz. fiu veya bu düzeyde bütünün aleyhi-ne sonuçlara neden olur. Her fleyden önce, halk içinde-ki çeliflkilerin ele al›nmas›nda yanl›fl bir yöntemin yay-g›nlaflmas›na daha fazla yol açar.

Page 66: Sınıf Teorisi - Sayı 9

3) Halka Karfl› Nas›l Bir De-mokrasi Anlay›fl› Savunuluyor?

Kimi anlay›fl sahipleri, bunun devrimsonras› bir mesele oldu¤unu, bugündentart›flman›n ihtiyaç olmad›¤›n› ileri süre-bilirler. Hay›r, hiçte öyle de¤il. Bu mese-lede do¤ru bir çizgi ve bilinç aç›kl›¤› ol-mazsa-yukar›da de¤indi¤imiz sorunlar›nalt›nda bu noktadaki ideolojik hat bula-n›kl›¤›n›n çok önemli bir pay› var-ayn› vehatta daha vahim pratiklerin yaflanmas›kaç›n›lmaz olur. Bundand›r ki, sorununbu boyutu üzerinde de durup bir bilinçs›çramas› sa¤lamak, devrimci hareketönünde ertelenemez görevlerden biri ola-rak duruyor.

Bu görevden kaç›fl, halk kitleleriylekaynaflma yerine kopuflu daha da derin-lefltirecektir. Bunu görmek için kahin ol-maya gerek yok. Geçmiflin örneklerinibelle¤imizde canland›r›rsak; devrim saf-lar›nda nas›l tahribatlara, devrimcilerlehalk aras›nda nas›l bir güven bunal›m›nayol açt›¤›n› ve bunlar› gidermek için herseferinde y›llar› kapsayan bir çaba, öden-mek zorunda kal›nan onca bedeli an›msa-mak, yeterli olacakt›r. Dolay›s›yla, bugü-nün sorunu de¤il fleklindeki her yaklafl›m,bu olumsuzluklar›n süregitmesine seyircikalmak ve bundaki sorumluluktan kaç›n-mak d›fl›nda hiçbir anlam ifade etmeye-cektir.

Önce, bu meselede durumun vahame-tinin anlafl›labilmesi için haf›zalar› tazele-mekte yarar var. Bunun için birkaç örnek:

Hat›rlanaca¤› üzere PKK’nin afliretleraras› “çeliflkilerden yararlanmak” ad›naizledi¤i pragmatist siyaset epey bir tahri-bata neden olmufltu. Ne yap›yordu? Birbi-riyle sorunu olan afliretlerin sorununadevrimci temelde çözüm üretme yerine,afliretlerden birini tutup di¤erini karfl›s›naal›p yöneliyordu. Bu metotla, taraf›n› tut-tu¤u aflireti örgütlemeye haz›r bir potansi-

yel olarak görüyordu. Karfl›s›na al›p yö-neldi¤i kesimin düfltü¤ü s›k›nt›l› durumufaflist diktatörlük iyi de¤erlendirdi; o daböylelerine yaklaflarak onlar› korucularhalinde örgütleme takti¤ini güdüyordu.Bir k›sm› buna karfl› da direndi ve koru-culu¤u kabul etmedi. Ama bir k›sm› da buk›skaca karfl› direnmeyerek güçlü olan›nyan›nda yer alarak Kürt ulusal hareketinekarfl› silahl› korucular haline geldi. Tabiiki korucular›n ortaya ç›kmas›nda sadecePKK’nin izledi¤i yanl›fl siyaset sorumlu-dur demiyoruz. fiu gerçe¤e vurgu yap›yo-ruz; bu yönlü izlenen yanl›fl siyaset devle-tin korucu örgütlenmesinde daha fazlaköylüyü örgütlemesine basamak olmufl-tur. Bir k›sm› böyle kaybedilmifltir, birk›sm› da göçü tercih ederek Kürt ulusalhareketinde uzaklaflm›flt›r. Ayr›ca, “vergi-lendirme” , “zorunlu askerlik” ve “ zorun-lu ifl yapma” fleklinde uygulad›¤› siyase-tin de Kürt emekçi kitlelerinden bir bölü-münü göç etmek durumunda b›rakm›flt›r.Bu politika da, devletin gerillaya karfl› üs-tünlük sa¤lamak üzere uygulad›¤› yak›p-y›kma ve topraklar› insans›zlaflt›rma siya-seti de¤irmenine su tafl›d›.

1993 y›l›nda Dersim’de de uygulama-ya soktu¤u; zorunlu askerlik, vergi, ve zo-runlu ifl yapt›rma siyaseti bölgede PKKile kitleleri karfl› karfl›ya getirdi. Devrimve demokrasi mücadelesi taraftar› binler-ce insan PKK’nin bu uygulamalar›na kar-fl› yürüyüfl dahi düzenledi. Devrimci partive örgütler dostça PKK’yi elefltirerek bupolitikadan vazgeçmeye ça¤›rd›. AmaPKK bildi¤ini okumaya devam etmeklekalmad›; kararlar›n› kitlelere yönelik zormetoduyla pratiklefltirmeye kadar vard›r-d› ifli. Evler köyler bas›larak insanlar zor-la kaç›r›l›p gerillaya dahil edildi, halk›nödeyemeyece¤i miktarlarda “vergi”lerbelirlenip ödeme zorunlulu¤u kondu.Ödeyemeyenler, dövüldü, kurflunland›.Sonuç; binlerce insan çareyi baflka yerle-

68

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 67: Sınıf Teorisi - Sayı 9

re gitmekte arad› ve gitti. Az bir k›sm› dadüflman›n a¤lar›na düfltü. Düflman, halkakarfl› uygulad›¤› bask› ve katliamlar ilebirlikte, devrimciler ile halk aras›nda ç›-kan böylesi çeliflkilerden de ustal›kla ya-rarlanmay› ihmal etmedi.

Mücadele, gönüllülük iflidir. Özgürlü-¤ünü, ba¤›ms›zl›¤›n› ve sömürülmemeyiisteyenlerin gönüllü temelde yürütebile-cekleri bir ifltir. Zorla olmaz. Kitlelerinbeyinleri ve kalpleri kazan›larak kitlelermücadeleye çekilir. E¤er zorla kitleler ka-zan›labilseydi, en vahfli zoru uygulayanve buna da gücü olan devlet bunu baflara-bilirdi. Ama mümkün de¤il. Zor uygula-yarak kitleler belki bir süreli¤ine sindiri-lebilir ve itaat eder hale getirilebilir fakatbu çok k›sa süreli ve geçicidir. Devrimci-yi düflmandan ay›ran en temel özellik hal-ka karfl› yaklafl›md›r. Halk›n menfaatleriiçin halk› mücadeleye seferber etme tutkuve bilinci, halka karfl› zor kullanmay› ke-sinkes ret ederek onun bilincini ve kalbi-ni kazanarak bunu yapar. Aksi halde, yü-rütülen mücadelenin karfl›t›na dönüflmesiiflten bile de¤il.

‹nsanlar› kendi istekleri olmaks›z›nzorla silah alt›na almak, keza insanlarazorla vergi ödetmek, gönüllü olmad›klar›halde ifl yapt›rmak, eninde sonunda geriteperek sahibini vuran bir silaha döndü¤ü,yaflanan pratiklerle sabittir.

Hemen hat›rlatal›m ki, halk›n gönüllüba¤›fllar›na dayanmak yerine “vergilendir-me” yanl›fl siyasetine bir dönem Maoistlerde sapt›. Bu yanl›fl siyaset, PKK ve baflka-lar›n›n uygulad›¤› yayg›nl›kta de¤ildiysede yine de yanl›flt›. Keza, halktan insanlarakarfl› yer yer dayak atmay› bir “ceza” ola-rak uygulad›klar› da oldu. Bunlar›n her iki-si de yanl›fl politikalard› ve yaratt›¤› tahri-batlar hiç de küçümsenecek gibi de¤ildi.Maoistler bu yanl›fllar›n› bilince ç›kararakkitlelere özelefltiri yapt›lar ve ondan sonrada bu gibi politikalara baflvurmad›lar.

Ayr›ca, devrimci hareket içinde küçükburjuvazinin sol kesimini oluflturan anla-y›fl sahiplerinin bir süre flehirlerde uygu-lad›klar› “Halk Meclisleri” siyaseti de de-¤iflik biçimlerde halka ve devrimin dost-lar›na karfl› yer yer dayatmac› bir muhte-vaya büründü¤ünü de görmeliyiz. On bin-lerce insan›n yaflad›¤› ve kendilerinin d›-fl›nda siyasetlerin de oldu¤u semtlerdebirkaç yüz kiflilik taban›n› “Halk Meclis-leri” ad› alt›nda bir araya getirerek karar-lar al›p bu kararlar› da “halk ald›” diyerekkitleye ve d›fl›ndaki siyasetlere dayatmahakk›n› kendinde bulan özürlü bir demok-rasi anlay›fl›na sahip bu kesimin de halkladevrimciler aras›nda yaratt›¤› güven bu-nal›m› öyle es geçilecek boyut ve nitelik-te de¤il.

Bir hareket kendi ba¤›ms›z siyasetido¤rultusunda kararlar alabilir. Bu karala-r›n yaflam bulmas› için ça¤r›larda yapabi-lir. Halk›n kat›l›m›n› sa¤lamaya da çal›fl›r.Bunlar›n tümü normaldir ve tart›flt›¤›m›zbu de¤ildir. Tart›flt›¤›m›z; binler, on bin-lerce insan›n yaflad›¤› semtlerde birkaçyüz kiflilik bir tabanla toplanarak al›nankararlara “halk›n karar›” fleklinde lanseedip binlerce, on binlerce insan›n ve bafl-ka siyasetlerin de o kararlara uymalar› ge-rekti¤ini düflünen ve uygulatmaya çal›-flan, dayatma hakk›n› kendinde gören çar-p›k demokrasi anlay›fl›d›r.

Ha keza, baz› örgüt ve partiler de dev-rimin dostu mu düflman› m› oldu¤u gerçe-¤ini dahi es geçerek nispeten durumu-ge-liri iyi olan halktan insanlara, “ba¤›fl” ad›alt›nda yüklü mebla¤l› makbuzlar kesereko insanlar›n bu miktar› ödeme zorunda b›-rakan bas›nçlar uygulad›klar› da art›k ör-nek vermeyi gereksizlefltiren bir yayg›n-l›kta oldu¤u apaç›k bir gerçektir.

Buraya kadar özetlediklerimizden deanlafl›laca¤› üzere devrim ve demokrasigüçlerindeki demokrasi anlay›fl›nda birideolojik oportünizm ve bu ba¤lamda

69

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 68: Sınıf Teorisi - Sayı 9

çarp›kl›k mevcut. Bunun da mücadeledekan kayb›na yol açt›¤› tart›flmas›z bir ger-çekliktir.

Nedenine gelince. Halk içindeki çelifl-kilerin çözümü sorununu yanl›fl kavra-makta yat›yor. Bu yanl›fl›n felsefi olarakidealizmden, siyasal boyutuyla oportü-nizmden, örgütsel boyutuyla sekterizm-den kaynakland›¤› ortadad›r. Giderilmesi,bu üç alandaki yanl›fl kavray›fl›n neden ol-du¤u sonuçlar› hiçbir kayg›ya düflmeksi-zin ortaya koyup üzerinde tart›flmaklamümkündür. Tart›flmadaki tek kayg›, s›n›fve halk›n mücadelesini daha da ileriye ta-fl›mak olmal›d›r.

Halk içindeki çeliflkilerin çözümündetepeden dayatmac›, olmad› m› zoraki yap-t›r›mlarla sonuç almaya yönelik her yak-lafl›m, özünde, s›n›f ve halk›n mücadelesi-ni geriye çeken bir duruma dönüflmekte-dir. Halk içindeki çeliflkilerin çözüm yön-temi, bar›flç›ld›r; elefltiri-özelefltiri, iknave dönüfltürmedir. Bu zahmetli bir metot-tur, uzun süreli ve do¤ru bir çabay› gerek-tirir ama devrim için do¤ru ve olmas› ge-reken de budur, baflka de¤il! Kestirmeci,acele sonuç alma, dayatmac› ve zorla çöz-me yöntemleri belki k›sa sürede sonuç ve-riyor gibi gözükebilir. Fakat özün de öylede¤ildir. Tersi sonuçlar do¤urmas› kaç›-n›lmazd›r. Ve asla devrimci bir yöntemde¤ildir.

Hiçbir gerekçeyle halka zor uygulana-maz. Devrimin dostlar›na hiçbir flekildezor ve dayatmalarda bulunulamaz. Müca-delede, gönüllülük d›fl›nda hiçbir insanahiçbir dayatma kabul edilemez. Zor sade-ce devrimin düflmanlar›na karfl› uygula-n›r. Dost düflman ayr›m› önemlidir. Devri-min dostlar› üzerinde çeflitli flekillerde ba-s›nç oluflturmak, kendinden zay›f olanlarüzerinde hegemonya oluflturmak devrimide¤il, karfl› devrimi besler.

Bu hatalar› tart›fl›p aflmak, devrimcihareket önünde duran önemli görevlerden

biridir. Dar gurupçu ç›karlar› esas alanyaklafl›mlara düflmeden, misillemeci kü-çük burjuva yar›fl›na girmeden s›n›f vehalk›n ç›karlar›n› ana merkeze koyarakyürütülecek olgun bir tart›flma, bizleri bu-günden daha da ileriye tafl›yacakt›r. Tersi,bu noktalarda geçmifl ve günümüzün ha-talar›n› tekrardan ve gerilemekten baflkabir ifle hizmet etmez.

Meseleyi do¤ru-yanl›fl, devrim ve halk›nç›karlar›na zarar verip vermedi¤i eksenindeele almak gerek. Do¤ru-yanl›fl meselesindebireyin, gurubun de¤il, s›n›f ve halk›n ç›kar-lar› merkeze al›narak hareket edilmelidir.Örgütler, partiler birer araçt›r. Amaca uygun-lu¤unu zedeleyen ve giderek amac›n önüneç›kar›lan bütün yanl›fllar-hatalar terk edile-rek amaca lak›yla hizmet edecek araçlar ha-line getirilebilir. Gurupçu reflekslerle yanl›fl-tan-hatadan ›srar edifl ise kaybettirir. Zaten,araçlar›n amaç önüne ç›kar›lmas› ve gurup-çuluk illeti burada de¤indi¤imiz hatalar›narka plan›nda yatan en önemli nedenlerolarak karfl›m›za ç›kmaktad›r. Onun için,önümüzdeki say›da, partinin-örgütün araçm› amaç m› oldu¤u noktas›nda hemenherkesçe paylafl›lan genel do¤ruya ra¤-men yaflanan kafa kar›fl›kl›¤›n›, ve gurup-

çulu¤u geniflçe tart›flaca¤›z... r

70

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 69: Sınıf Teorisi - Sayı 9

TEOR‹DE Do¤rultu (TD) dergi-si, 15. say›s›nda Haydar Özkan (HÖ) im-zas›yla dergimizin 5.say›s›nda yer alan“PROGRAMDAN, Türkiye-Kuzey Kür-distan Devriminin Gerçek Düflmanlar› veDostlar› Kimlerdir?” bafll›kl› yaz›m›z›“Maoculu¤un Yöntem Krizi” ve “teori-sizlik” olarak nitelendiren elefltiri yaz›s›yay›mlad›. TD, söz konusu yaz›m›za ilifl-kin bir çok konuda elefltiri yürütmekte,görüfllerini ortaya koymaktad›r. Elefltiri-lerini sayg›yla karfl›l›yoruz. Elefltirilerdeyer yer kabal›¤a (söylemedi¤imiz-yaz-mad›¤›m›z belirlemeleri bize mal etmekgibi) düflülse de ancak seviyeli bir fikirmücadelesi yürütmektedir. Bu türden fi-kir mücadelesine her zaman için var›z.Fikir mücadelesi iyidir. Fikir mücadele-sinin s›n›rlar›n› aflmayan polemikler za-rarl› de¤il, faydal›d›r. Yeter ki seviyeliyap›ls›n. fiüphesiz ki bu, yanl›fl fikirlerleuzlaflma anlam›na gelmez. Teoride Do¤-rultu yazar› Haydar Özkan ile genel siya-sal çizgi ve bu çizgiye yön veren ideolo-jik hat bak›m›ndan genelde farkl› fikirle-ri savundu¤umuz bilinmektedir. Aram›z-

71

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

TEOR‹DE DO⁄RULTU’nunTroçkizmi Ve ‹deolojik

Sefaleti! (1)

TD’nin elefltirilerini say-g›yla karfl›l›yoruz. Elefltiriler-

de yer yer kabal›¤a (söyle-medi¤imiz-yazmad›¤›m›z be-

lirlemeleri bize mal etmekgibi) düflülse de ancak sevi-yeli bir fikir mücadelesi yü-

rütmektedir. Bu türden fikirmücadelesine her zaman

için var›z. Fikir mücadelesiiyidir. Fikir mücadelesinin s›-n›rlar›n› aflmayan polemikler

zararl› de¤il, faydal›d›r. Ye-ter ki seviyeli yap›ls›n. fiüp-hesiz ki bu, yanl›fl fikirlerle

uzlaflma anlam›na gelmez

Page 70: Sınıf Teorisi - Sayı 9

da; önümüzdeki devrimin niteli¤i, dev-let, sosyalizm ve komünizmin genel so-runlar›na iliflkin ilkesel konularda görüflayr›l›klar›m›z söz konusu. Ancak bu, herkonuda ayr› düflündü¤ümüz anlam›ndada yorumlanamaz-yorumlanmamal›d›r.

Hemen belirtelim: Bu yaz›m›zdaelefltirisini yapaca¤›m›z konular sadeceHÖ’nün 5. say›daki ad› geçen yaz›ya yö-nelik elefltirilerini yan›tlamakla s›n›rl›kalmayacak. TD’nin ayn› say›s›nda yeralan baflka imzal› yaz›lar içerisinde baz›oportünist tezlerin de elefltirisini yapaca-¤›z. Dahas›, bu elefltirilerimizi savunusu-nu yapt›¤› siyasi ak›m›n program›na ka-dar da geniflletece¤iz. Geniflletmek zo-runday›z. Çünkü TD’nin savunduklar›söz konusu siyasi ak›m ve program›ndanayr› düflünülemez. Dolay›s›yla bu yaz›-m›z oldukça uzun ve kapsaml› olacakt›r.Bu ba¤lamda TD’ye yönelik elefltirileri-mizi bu say›yla s›n›rl› tutmay›p önümüz-deki say›da da sürdürece¤iz.

Bir kez daha vurgulamal›y›z ki e¤erdünya görüflün (ideolojin) bilimsel de¤il-se, bir baflka ifadeyle bir hareket, ak›mveya partinin ulusal ve uluslararas› siya-si çizgisi Marksist-Leninist-Maoist ide-olojiyle infla edilmemiflse, o hareketingenel siyasi çizgisi de Marksist-Leninist-Maoist olamaz. Bu, ayn› zamanda birpartinin s›n›f mücadelesinin çok yönlüsorun ve çeliflkilerini de do¤ru ve bilim-sel analiz etmemesi demektir. Bir parti-nin s›n›f mücadelesinin çok yönlü sorun-lar›ndan baz›lar›n› (k›smi, tali) do¤ruanaliz etmesi, o ak›m›n düflünce, do¤a vetoplumsal alana giren her konuda bilim-sel bir görüfl aç›s›na sahip oldu¤u anla-m›na gelmez. Ayn› durum tersi için degeçerlidir. Bir hareketin genel çizgisiniMarksist-Leninist-Maoist olarak nitelen-dirmek için illa da her konuda yan›lg›s›z-yanl›fls›z ve hatas›z olmas› mutlak flart›aranmaz. Bu idealizm olur. S›n›f müca-

delesi, yan›lg›s›z, hatas›z ve baflar›s›z hiçbir politik harekete daha tan›kl›k etmedi.Burada kavranmas› gereken ana halkabir hareketin program ve eylem çizgisineMarksizm-Leninizm-Maoizm’in damga-s›n› vurup vurmamas› gerçekli¤i olmal›-d›r. Bu, her politik sorunu ele al›p analizetmenin biricik anahtar› olmal›d›r. Çün-kü önce do¤ru bir ideolojik (dünya görü-flüne) çizgiye sahip olmal›s›n ki, uygula-d›¤›n politik hatta da do¤ru bir mecradayürümüfl olas›n. Sözün özü, Marksist-Leninist-Maoist bir dünya görüflüne sa-hip de¤ilsen; pratikte buna koflut olarakda do¤ru bir ekonomik, teorik, siyasal,örgütsel, askeri, kültürel vb. çizgiye sa-hip olamazs›n. Daha aç›k bir söylemle s›-n›f mücadelesinin her hangi bir cephe-sinde (ekonomik, politik, ideolojik) e¤erMarksist-Leninist-Maoist ilkeler savu-nulmaz ve pratikte bunun ›fl›¤›nda hare-ket edilmezse, ne do¤ru bir analiz gelifl-tirebilirsin, ne de pratikte çözüm gücüolabilirsin. Bunun günümüzdeki biricikanahtar› ise Marksizm-Leninizm-Ma-oizm, illa da Maoizm’dir. Bu bilinçtenhareketle de diyoruz ki HÖ’yü, dahado¤rusu TD’yi gerek ad› geçen yaz›m›zayönelik olsun, gerekse üzerinde duraca-¤›m›z di¤er konularda olsun yanl›fl ve biro kadar da teorik oportünizm ve elefltiri-lere sürükleyen ana faktör, Troçkist-re-vizyonist görüfllerle harmanlanm›fl anti-MLM ideolojik çizgi bütünlü¤üdür. Buideolojinin uluslararas› düzlemde ortayaç›k›fl› 1970'li y›llard›r ve bu anlamda öneç›kan flahsiyet-mucidi ise Enver Ho-ca’d›r. Troçkist-revizyonist görüfllerinsentezi olan Hocac› çizginin ülkemizdekisiyasi temsilcili¤ini yürüten oportünistara ak›mlardan birisi de TD’nin genelçizgisini savundu¤u siyasi partidir.

TD’nin genel elefltirisine geçmedenönce HÖ’nün “Türkiye Küzey-KürdistanDevriminin Gerçek Düflmanlar› Ve Dost-

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

72

Page 71: Sınıf Teorisi - Sayı 9

lar› Kimlerdir” yaz›m›zdan hareketle bi-zi “teorisizlik”le itham etmesi ise kendianti-bilimsel tezlerini gerekçelendirmekiçin yap›lm›fl kaba bir sald›r›dan baflka biranlam ifade etmemektedir. Dergimizi “te-orisizlikle” itham eden TD, oysa, bu kabave sekter belirlemeyle kendi teorik sefa-letini ortaya koydu¤unun fark›nda de¤il.TD’nin bizi “dogmatiklikle” suçlamas›n›ise normal karfl›l›yoruz. Baflka bir tav›rda beklenemez. TD’nin bu ideolojik sal-d›r›s›n›n beslendi¤i ideolojik doku dahaönce vurgusunu yapt›¤›m›z gibi Troç-kizm-revizyonizmle harmanlanan ideolo-jik-teorik görüfllerdir.

Bir kez daha vurgulayal›m ki “yeni-lik” ve “yeniye aç›k” olma ad› alt›ndaMarksizm-Leninizm-Maoizm’i revize et-mektense, onu dogmatik bir flekilde sa-vunmay› tercih ederiz. Bu, Marksizm-Le-

ninizm-Maoizm’e her cepheden yo¤unbir flekilde sald›r› yap›ld›¤› tarihi-siyasidönemeçlerde daha bir önem arz eder.Bundan gocunmuyoruz! Fazla söze gerekyok. Ç›k›fllar› itibar›yla ve 30 y›ld›r bizi“dogmatiklikle” suçlayan Hocac› ve di-¤er küçük burjuva oportünist ak›mlar›nulusal ve uluslararas› düzlemde ideolo-jik-politik bak›mdan nerelere kadar sav-rulduklar›na Uluslararas› Komünist Ha-reketin tarihi çok canl› ve yak›c› bir flekil-de tan›kl›k etmektedir. Dolay›s›ylaTD’nin içinde yer ald›¤› ak›m›n gerekyöntem, gerekse ideolojik alanda nas›l birkriz içerisinde oldu¤u da bilinmektedir.Bizim ideolojik krizimiz yok. Daha öncebelirttik. ‹deolojik hatt›m›z belli: Mark-sizm-Leninizm-Maoizm! Hocac› çizgininnas›l bir ideolojik kriz içinde oldu¤unugörmek için fazla uza¤a gitmelerine ge-rek yok, uluslararas› düzlemde ayn› çiz-ginin temsilcisi kardefl partilerinin var-d›klar› yere bir baksalar yeter. Geçmiflte,daha do¤rusu ilk ç›k›fllar›ndan bugüneMaoizm’e ne denli sald›rd›klar›n›, dahas›varl›klar›n› Mao’ya sald›rmakla koruma-ya çal›flt›klar› iyi bilinmektedir! Ne oldu?Nereye savrulduklar›n› hat›rlamalar›n› is-teriz! Kendileri de biliyor ki, bu ak›m›ntemsilcisi partilerden baz›lar› söz konusuideolojik krizleri sonucu ya tümden poli-tik varl›klar›na son verdi ya da sisteminbirer yedek lasti¤i durumuna dönüfltüler.Hocac› çizgi sahiplerinin nas›l bir refor-mist-tasfiyeci kulvarda kulaç att›¤›na da-ir fazlaca örnek sunmaya gerek yok san›-r›z. Bunu görmek için TDKP-EMEP’indurdu¤u yere bak›lmas› yeterli olur. Oysa“dogmatik” diye suçlanan Maoistler’indevrim cephesinde üzerinde yürüdükleriideolojik-politik hatt›n hangi yönde venas›l bir geliflme kaydetti¤ini dünya alemgörmektedir. TD’nin de tespit etti¤i gibiuluslararas› düzlemde geliflmekte olanideolojik ak›m Maoist ak›md›r. “Dogma-tik” olsayd›k, dünyada bu denli geliflip

73

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

TD’nin, teorimizi elefltir-mesine bir fley demiyoruz.Bunu yaps›n. Fakat bizi “te-orisiz” olarak suçlamas› yan-l›fl, kaba ve bir o kadar daküçümseyici bir tarzd›r. TD,bilmelidir ki bizim oldu¤u ka-dar her politik ak›m›n da birteorisi vard›r. Teorisiz her-hangi bir politik harekettensöz edilemez. Teori dedin mibununla sadece do¤ru ve bi-limsel olan teori anlafl›lmaz.Teorinin hem do¤ru hem deyanl›fl olan› vard›r. S›n›f müca-delesinin politik diyalekti¤in-de sadece do¤ru teori yok-tur. Yanl›fl teori olmasayd›,do¤ru teori de olmazd›

Page 72: Sınıf Teorisi - Sayı 9

kitlelere nüfuz edemezdik. Dolay›s›yladünya çap›ndaki geliflmemiz her fleye ay-na tutuyor. Teorimiz ortada. ‹deolojimizbelli: Marksizm-Leninizm-Maoizm! Te-orimiz, bu ideoloji ›fl›¤›nda ‹brahim Kay-pakkaya taraf›ndan ülkemizin somut ko-flullar›na uygun sentez haline getirilmiflba¤›ms›zl›k, halk demokrasisi, sosyalizmve komünizme varman›n devrim teorisi-dir. Savundu¤umuz ideoloji Nepal’denPeru-Filipinler ve Hindistan’a kadar hergeçen gün daha güçlü politik nüfuz alan-lar› yarat›yor ve mevcut gerici iktidarlarkarfl›s›nda politik olarak alternatif güçdurumuna gelmifllerdir. Bunu, dost da,düflman da görüyor. Dünyadaki politikgeliflmelerden haberi olan herkes iflitiyor.Ki TD’nin de bildi¤i üzere bu ideolojikak›m›n kimi ülkelerdeki (Nepal baflta ol-mak üzere) siyasi temsilcileri iktidar› elegeçirmek üzeredir.

Ya Hocac› ak›mlar nerede, ne yap›-yor? fiüphesiz ki onlar da bildi¤i yoldayürüyor. Bu ak›m›n politik ibresi ç›k›fl›n-dan beri devrim lehinde de¤il, reformist-tasfiyeci çizginin geliflmesi yönünde iflle-di. Bu anlamda radikal devrimci güçlerekan tafl›mak yerine, onun aleyhinde olançizgilere kan tafl›d›. Ve gelinen aflamadabu çizgi sahibi partiler, politik olarak kit-lelere parlamenterist yoldan devrim ha-yalini yayman›n birer yasalc› arac› olupç›kt›lar. Kitlelerin ihtilalci devrim bilinci-ni buland›rmaktan baflka bir pratik çizgigelifltirmiyorlar. Ve de her geçen gün da-ha fazla ideolojik k›r›lma yaflayarak,mevcut gerici düzenlere yedekleniyorlar.Kuflkusuz söz konusu çizgi sahipleri sa-dece ülkemizde de¤il, dünyada da ayn›mecrada yürüyorlar. Ayn› çizgi do¤rultu-sunda hareket eden partiler Arnavutluk-Hoca döneminin iktidar sahiplerinin1990 y›l›nda, aç›ktan karfl› devrim cephe-sine geçifli ve bunu savunmalar› ile birlik-te reformist-tasfiyeci çizgilerini daha daderinlefltirmifl oldular. Hemen hepsi birer

yasalc›-reformist parti durumuna dönüfltüveya dönüflmek üzeredir. Öyle ki gelinenaflamada, özellikle de son 20 y›ll›k süreçiçerisinde Hocac› ak›m› temsil eden par-tilerden neredeyse herhangi bir illegalparti veya örgütten söz etmek (ülkemiz-deki bir-iki örgüt hariç) neredeyse imkan-s›z hale geldi. K›sacas›, Enver Hoca’n›nmimarl›¤›n› yapt›¤› Troçkist-revizyonistçizgi do¤rultusunda flekillenen partilerinezici ço¤unlu¤u, gelinen aflamada politikolarak yasalc›-tasfiyeci hatta yürümekte-dirler.

TD'nin bizi "teorisizlikle" suçlamas›ise bafll› bafl›na elefltirilmesi gereken birkonudur. Ancak biz bu sorunu ciddiyeal›p detaylara girmeyece¤iz. Çünkü bi-zim mi, yoksa TD’nin mi teorisiz oldu¤u-nu tart›flmaya bile gerek görmüyoruz. Sa-dece baz› k›sa vurgular yapmakla yetine-ce¤iz. TD’nin, teorimizi elefltirmesine birfley demiyoruz. Bunu yaps›n. Fakat bizi“teorisiz” olarak suçlamas› yanl›fl, kabave bir o kadar da küçümseyici bir tarzd›r.TD, bilmelidir ki bizim oldu¤u kadar herpolitik ak›m›n da bir teorisi vard›r. Teori-siz herhangi bir politik hareketten sözedilemez. Teori dedin mi bununla sadecedo¤ru ve bilimsel olan teori anlafl›lmaz.Teorinin hem do¤ru hem de yanl›fl olan›vard›r. S›n›f mücadelesinin politik diya-lekti¤inde sadece do¤ru teori yoktur.Yanl›fl teori olmasayd›, do¤ru teori de ol-mazd›. Ayn› durum tersi için de geçerli-dir. Ama HÖ, diyalekti¤in biricik anahta-r› olarak z›tlar›n birli¤i yasas›n› savun-mad›¤› veya bu yasan›n bilimsel yorumu-nu yapamad›¤› içindir ki, “teori” laf›n›ngeçti¤i yerde sadece do¤ru teoriyi alg›la-maktad›r. Bu belirleme, kendi iç tutarl›-l›klar› aç›s›ndan düflünüldü¤ünde normalkarfl›lanabilinir. Parti içerisinde farkl› po-litik görüfllerin nesnel varl›¤›n› reddeden-ler, pekala buna koflut olarak kendi d›fl›n-daki siyasi ak›mlar› ya “teorisizlikle” ni-telendirirler ya da görmezden gelirler.

74

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 73: Sınıf Teorisi - Sayı 9

Ama politik hayat›n nesnel gerçekli¤iparti içinde iki çizginin varl›¤›, bir baflkadeyiflle parti içinde farkl› politik görüflle-rin olaca¤› gerçekli¤ini reddeden monoli-tik (tekçi) parti anlay›fllar›n› mahkumediyor.

Özcesi, söz konusu yaz›m›zda ortayakoydu¤umuz tezler bir teori oldu¤u gibi,ayn› flekilde HÖ’nün karfl›t görüflleri debir teoridir. Vurgulamak istedi¤imiz flu kibu teorilerin yanl›fll›¤›n›-do¤rulu¤unutart›flabiliriz. Bu farkl› bir durum, amakarfl› teoriyi “teorisizlikle” itham etmekise farkl› bir durumdur. Bunlar› birbirinekar›flt›rarak ele almak, do¤ru fikirlerin-te-orinin “tanr› taraf›ndan indirildi¤i” tezinisavunanlar kadar felsefi olarak idealizmesapmakt›r. Yazar, söz konusu ifade tarz›n›bizi küçümsemek için kullanm›flsa, butarz kaba ve kibirli bir tutumdur. De¤ilse,yani bizi “teorisiz” olarak de¤erlendiri-yorsa, o zaman yazar için tam bir teoriksefalet içindedir demek yerinde bir tespitolacakt›r. Bu vurguyu, sadece ön bir ha-t›rlatma olarak düfltük. fiüphesiz kiHÖ’nün teorik sefaleti sadece söz konusuyaz›(lar) ve ifade tarz›yla s›n›rl› de¤il.Bu, temsil etti¤i siyasi ak›m›n genel siya-si çizgisi ve bu çizgiye yön veren Hocac›ideolojiyle do¤rudan ilgilidir, ondan bes-lenmektedir. Her siyasi çizgi ve teorininbir ideolojik arka plan› vard›r. Bu, vb. ko-nulardaki elefltiri ve görüfllerimizi yerigeldi¤inde daha kapsaml› ve derinlikli birflekilde ortaya koyaca¤›z.

Aç›ktan “Burjuvaziyi Savu-nuyoruz” Diye Ortaya Ç›kan

Herhangi Bir Parti Ve ‹deologuVar M›?

Komünistler veya komünist oldu¤uiddias›n› tafl›yan sahte komünist parti-ör-güt ve gruplar d›fl›nda, özellikle de burju-

vazinin temsilcisi partiler hangi s›n›f›temsil ettiklerini, hangi s›n›f ad›na politi-ka yapt›klar›n› ve hangi s›n›f›n dünyagörüflünü tafl›d›klar›n› aç›kça belirtmez-ler. Yani demezler ki, “bir burjuva parti-siyiz ya da burjuvazinin s›n›f partisiyizve onun dünya görüflü olan burjuva ide-olojisini tafl›yoruz.” B›rak›n bunu söyle-meyi bir yana burjuva s›n›f partisi ol-duklar›n› gizlemek için halk, ulus, milletve kitle vurgusu yaparlar. Bu bir çokburjuva partisinin isminden bile kolay-l›kla anlafl›labilir.

Gerçek komünistler ve kendisine ko-münist diyen sahte komünist partileriprogramlar›nda “komünist olduklar›n›-komünist toplumu hedeflediklerini” giz-lemedikleri gibi, mevcut s›n›flar içerisin-de iflçi s›n›f›n›n partisi oldu¤unu da gizle-miyorlar. TD de bu tarihi gerçekli¤i bili-yor. TD’nin tarih bilincinin bu kadar kö-reldi¤ini sanm›yoruz! Tüm bu gerçeklerorta yerde duruyorken, ancak her ne hik-metse TD, bu gerçekli¤i “toprak a¤as› s›-n›f›n› parti düzeyinde kan›tlamaya gelin-ce, bir anda unutuveriyor. Bizi “topraka¤al›¤› s›n›f›n›” kan›tlamaya davet eder-ken egemen sömürücü s›n›flar ve ide-ologlar›n›n siyaset yap›fl tarzlar›nda ken-di gerçek yüzlerini gizlemeyi amaç hali-ne getirdiklerini göremiyor-görmek iste-miyor. Amaç üzüm yemek de¤il, ba¤c›y›dövmek olunca orada politik-teorik mi-yoplu¤un her türlüsünü bulabilir, onasaplanabilirsin.

Bugün gerek proletaryay›, gerek bur-juvaziyi temsil eden partiler kapitalizmindo¤uflu ile birlikte olufltular ve kapitaliz-min geliflmesine oranla parti kavram› dageliflti ve günümüzdeki parti anlay›fllar›-na ulafl›ld›. Proletarya kendi s›n›f bilinçlipartilerine kolay ulaflmad›. Ancak 19.yüzy›l›n ikinci yar›s›ndan sonra bugünküörneklerine benzer modern s›n›f partilerioluflabildi ki, bunun oluflmas›na Marksiz-

75

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 74: Sınıf Teorisi - Sayı 9

min katk›s› büyük oldu. Önceleri de pro-letaryay› temsil eden partiler vard›, amado¤ald›r ki proletaryan›n dünya görüflübilimsel sosyalizm ve proletaryan›n tarih-sel rolü ve misyonu, dolay›s›yla kendineait program› olmad›¤›ndan bu partiler sonnoktada burjuvazinin etkisi alt›nda idiler.Ne zamanki proletarya Marksizm saye-sinde burjuva idelojisinden köklü kopuflusa¤lad›, kendi modern s›n›f partilerine dekavufltu. Ancak burjuvazi daima bu ger-çekli¤i yok saymaya çal›flt›. Ve kendi s›-n›f amaçlar›n› gizleyebilmek için aç›ktankendisini savunmak yerine, proletaryay›ve halk› da temsil etti¤i iddias›nda olanpartiler kurdu. Sonuç olarak söyleyecekolursak; hiçbir zaman "ben art›-de¤er sö-mürüsünü sa¤lamaya ve bunun gerçek-lefltirildi¤i bir düzeni yaratmaya, devamettirmeye çal›fl›yorum" demezler.

B›rak›n günümüzün modern s›n›f par-tilerini, klasik feodalizm döneminde dahiiktidar klikleri feodal düzen ya da topraka¤al›¤› ad›na de¤il, krala ba¤l›l›k ya dadinin emri ile düzenlerini aç›klamaya ça-l›flt›lar. Yani onlar da aç›ktan s›n›f pozis-yonlar›n› ve amaçlar›n› aç›klar halde de-¤illerdi.

Feodal dönemi bir kenara b›rakal›m.TD, bize ülkemizde 1923 sonras› a¤ala-r› aç›ktan savunan bir parti ismi versin,yeter. Veremez! Çünkü hiç bir parti veideolog aç›ktan kalk›p “ben-biz a¤al›ks›n›f›n› savunuyoruz” demeye cesaretedemez. 1923-45 y›llar› aras› bu devletve Kemalist faflist diktatörlük parlamen-toda tek parti (CHP) taraf›ndan temsiledilmifltir. Kemalist iktidar›n iflbafl› yap-mas›ndan sonra 1945'e kadar olan dö-nemde bir-iki komprador burjuva partikurulmaya çal›fl›lm›flsa da, bunlar ara-dan k›sa süre geçmeden kapat›lm›flt›r.Tart›flmay› derinlefltirelim:

TD’ye göre “Kemalist hareket milliburjuva”, ulusal kurtulufl savafl›na önder-li¤i ise “esasta bu milli burjuvazi yapm›fl-t›r.” Ki CHP de bu hareketin partisi oldu-¤una göre dolay›s›yla TD, CHP’yi “milliburjuvazinin partisi” olarak de¤erlendir-melidir. O halde ulusal kurtulufl savafl›namilli burjuvazi, Kemalist hareket önder-lik etmifltir ve CHP milli burjuvazininpartisidir. Bu parti 1945’e kadar parla-mento ve hükümet partisi olarak tek bafl›-na iktidardad›r. Soral›m: Bu süreç boyun-ca toprak a¤alar› s›n›f› yok muydu? Veyavard›ysa hangi parti temsil ediyordu? Da-has› bu süreç boyunca bizim teorimizlekomprador burjuvaziyi, sizin söyleminiz-le “iflbirlikçi tekelci burjuvaziyi” temsileden hangi parti vard›? Ya da sözünü etti-¤imiz bu s›n›f› hangi parti savunuyor vetemsil ediyordu?

Feodalizmin Tasfiyesi ‹ddias›Ve TD'nin Oportünizmi

Ne oldu komprador burjuvazi ve top-rak a¤as› s›n›f›na? Milli burjuvazinin bus›n›flar üzerinde diktatörlü¤ü mü söz ko-nusuydu? Milli burjuvazi ne zaman ikti-dardan alafla¤› edildi? Milli burjuvazi ik-tidardan alafla¤› edilinceye kadar bu dev-let ba¤›ms›z m›yd›? Bu s›n›flar ne zamaniktidara geldi? Bu, vb. konu ve sorular,TD’nin yan›tlamas› gereken sorulard›r.Dahas› TD, faflizmin iktidara gelifl tarihi-ni “12 Mart askeri darbesiyle” bafllat›yor.Öncesi için gerici diyor. Çünkü ona göre12 Mart öncesi feodal iliflkiler hakim, do-lay›s›yla bu dönemde faflizm olmaz. Nezaman ki kapitalizm, hem de “iflbirlikçitekelci kapitalizm hakim olmufl” o zamanda ülkeye faflist diktatörlük gelmifltir. Bu-nun bafllang›ç tarihini de 12 Mart 1971askeri darbesi olarak belirliyor. Görüldü-¤ü gibi TD’nin hangi teorisine el atarsanat orada derin, köklü bir oportünizm kar-

76

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 75: Sınıf Teorisi - Sayı 9

fl›na ç›k›yor. fiimdilik okurun dikkatleriniçekmekle yetindik. Yoksa TD’nin bu, vb.oportünist teorilerinin elefltirisini ilerikisay›lar›m›zda kapsaml› ve derinlikli birflekilde yapaca¤›z.

Bu ülke tarihinde hangi kompradorveya “ifl birlikçi tekelci burjuva” partisitoprak a¤alar› s›n›f›n› karfl›s›na alarak si-yaset yapt›-yap›yor? Seçim meydanlar›n-da halk› kand›rmak için att›klar› yalanlar›saymazsak. Bunun d›fl›nda tek bir örnekgösterebilir misiniz?

Komprador burjuvazi ile toprak a¤a-lar› s›n›f›n›n ç›karlar› ortakt›r. Bu devletve iktidar her iki s›n›f›n da iktidar›d›r.Devlete hakim olan ideolojik-politik çiz-gi ise Kemalist çizgidir. Devlet, tüm ha-kim s›n›flar›n devletidir. Keza mevcut re-jim de bütün hakim s›n›flar›n faflist dikta-törlü¤üdür. fiu veya bu komprador burju-va partinin parlamentoda ço¤unlu¤u sa¤-lamas› tek bafl›na o partinin iktidara ha-kim oldu¤u anlam›na gelmez. Hükümetfarkl› fley, iktidar farkl› fleydir. Parlamen-tosuz da bu iktidar ve diktatörlük yürüdü-devam etti. Askeri cuntalar dönemi bunaçok somut örnektir. Tersi parlamentoyudevletin hakimiyet arac› olarak de¤erlen-dirmek gibi oportünist anlay›fl ve pratik-ten baflka bir anlama gelmez. Bu da Leni-nist devlet teorisine ayk›r› oportünist birteoridir. Parlamento, devletin hakimiyetarac› de¤il, onun gerçek yüzünü kitleler-den gizlemek için bir maskedir. Devletinhakimiyet araçlar› ordudur, mahkeme,karakol, hapishaneler vb.dir. E¤er parla-mento hakimiyet arac› olsayd›, o zamanhiç bir durumda hakim s›n›flar parlamen-toyu feshetmeye ihtiyaç duymazd›.TD’nin bu konuda da bilinci kar›fl›k veoportünisttir. Bu konudaki oportünist te-orilerin kapsaml› elefltirisini TD’nun ifl-bafl›nda olan faflizmin tarihine ve tahlilineiliflkin bölümde yapaca¤›z. Dolay›s›ylak›sa kesip geçiyoruz.

TD’ye göre, gelinen aflamada ülkedene komprador burjuva ne de toprak a¤ala-r› s›n›f› vard›r. Tek bir egemen s›n›f var-sa, o da “iflbirlikçi tekelci burjuvazidir.”‹lginçtir ki, TD bir yandan söz konusu s›-n›flar›n varl›¤›n› reddederken, ama di¤eryandan devleti yöneten s›n›f(lar) ifadesi-ni kullan›rken ço¤ul (hakim s›n›flar vb.gibi) kullanmaktan geri durmuyor. Dilsürçmesi olsa gerek!?

Her iki egemen s›n›f da s›rt›n› emper-yalizme dayayarak devleti yönetmekte-dir. Bu s›n›flar›n politik partileri ise birerüst yap› kurumu olarak görevlerini yerinegetirmektedirler. Hat›rlatal›m! Üstelik bupartilerden bir kaç›n›n (CHP ve DSP)uzun bir dönem genel baflkanl›¤›n› yapanB. Ecevit gibi parti liderlerinin ekonomikdurumlar› ne bir topraka¤as› ne de Koçve Sabanc›lar gibidir. Ekonomik bak›-mdan bir orta burjuvaziye denk düfleceksermayesi ya var, ya yoktur. Durum buiken, yani ekonomik durumu bir orta bur-juva kadar sermayeye sahip olan Ecevitve partisi için “milli burjuva ve parti-si”dir, diyebilir miyiz? Hay›r denilemez!Çünkü bir parti ve baflkan›n›n politik ni-teli¤i sadece ekonomik durumundan ha-reket edilerek de¤erlendirilemez. Bir par-ti, program ve güttü¤ü siyasete (eylemçizgisine) göre de¤erlendirilir. Buna göresormal›: Ecevit ve partisi milli burjuvazi-nin mi, yoksa kendi deyiflleriyle “iflbirlik-çi tekelci burjuvazinin” mi siyasi temsil-cisidir? TD’nin “a¤al›k s›n›f› yok” teori-sinden hareket edilirse, Ecevit ve partisi-ni orta burjuva olarak de¤erlendirmek ge-rekir. Bu da gösteriyor ki TD, teorikoportünizme sadece a¤al›k s›n›f›n›n varl›-¤›-yoklu¤u sorununda düflmüyor. Ayn›oportünizm kendisini PKK ve devamc›s›örgütleri de¤erlendirmede de göstermek-tedir. “Küçük burjuva devrimci hareket”,“ulusal demokratik mücadele”, “ulusaldevlet kurmak için de¤il, siyasi iktidar›

77

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 76: Sınıf Teorisi - Sayı 9

ele geçirme gibi gösterme” gibi nitelendirme ve be-lirlemeler TD'nin oportünist de¤erlendirmelerinintipik birer göstergesi. Yeri geldi¤inde bu anlay›flla-r›n detayl› elefltirisini de yapaca¤›z.

TD, ülke gerçekli¤ini Marksist-Leninist-Maoistteoriden oldukça yoksun bir flekilde de¤erlendiri-yor. TD, bize a¤al›k s›n›f›n›n varl›¤› yoklu¤uyla il-gili soruyu sormakla, Marksist-Leninist-Maoist te-oriden yoksunlu¤unu çok aç›k ve net bir flekilde d›-fla vuruyor. Yazar, isteklerini gerçeklerin yerine ko-yarak teori üretiyor. Bu yöntemi tercih edece¤ine,önce geriye dönüp kendi sübjektif tezlerini sorgula-s›n. TD, teorik oportünizmini o kadar ileri götürü-yor ki, Türkiye-Kuzey Kürdistan’da feodalizm ve-ya “toprak a¤alar› s›n›f› var” demek için, bir baflkaifadeyle bizden bu tespitimizin kan›t› için kapal›köy ekonomisinin hakim oldu¤u ortaça¤ feodaliz-mini göstermemizi istiyor. TD’ye, bu tür feodaliz-min ülkemizdeki örne¤ini kan›tlamam›z› bizden is-teyece¤ine, biz kendisinden dünyada kan›tlamas›n›isteyece¤iz.

Yar›-Feodal Kal›nt›lar Ya Da

K›vranan Eklektizm!Ayr›ca ileride ortaya koyaca¤›m›z gibi TD ve

ad› geçen yazar, oldukça eklektik oportünizm içeri-sinde k›vranmaktad›r. Tam bir paradoksluk sergile-mektedir. Onun dilinde “yar›-feodal üretim iliflkile-rinin hakim oldu¤u” veya “yar›-feodal yar›-sömür-ge ” diye bir ara geçifl toplumu olmaz. Ona kal›rsaKuzey Kürdistan’daki büyük toprak sahiplerindenhiç birisi toprak a¤as› s›n›f› kategorisine girmez.Toprak a¤as› s›n›f› hiç yoktur. Olanlar da kapitalistçiftlik beyli¤ine dönüflerek, birer “iflbirlikçi tekelciburjuva olmufltur.” Dahas› onun literatüründe Maoyoldafl›n dedi¤i gibi bir yandan büyük-genifl toprak-lar, di¤er yandan ise kapitalist iflletmeler (fabrikavb.) üzerinde sömürü yapan “feodal burjuva” ka-rakterli a¤al›k s›n›f› olmaz. Marksist-Leninist-Ma-oist literatürde “yar›-feodal iliflkiler” söyleminin al-t› “kapitalist iliflkilerle feodal iliflkilerin iç içe geç-mesi” olarak doldurulup-ifade edildi¤ini bilmeyenyoktur. Bu tan›m için kat› feodal iliflkiler aranmaz.

78

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

TD için bir ülkeyekapitalizm girmiflse ar-t›k orada feodalizmden

ve köylülükten sözedilmez. TD, bu sol

oportünist Troçkist te-orisiyle mevcut devletve onun kurulu rejimi-

ni, sadece “iflbirlikçitekelci burjuva s›n›f›n”

bir düzeni ve bask›arac› olarak görmekte-

dir. Yazar, mevcutdevletin ve onun siste-minin toprak a¤alar›n›nda ç›kar›n› korudu¤unu

ve bu s›n›f›n kompra-dor bürokrat burjuva-

ziyle (kendilerinin deyi-fliyle iflbirlikçi tekelci

burjuvazinin) üst yap›dedi¤imiz devleti birlik-

te yönetip-yönlendir-dikleri bilincinde de¤il

Page 77: Sınıf Teorisi - Sayı 9

Bunu arayanlar, olsa olsa ancak Troçkist-ler ve ondan etkilenen küçük burjuvaoportünistleri olur. TD için bir ülkeye ka-pitalizm girmiflse art›k orada feodalizm-den ve köylülükten söz edilmez. TD, busol oportünist Troçkist teorisiyle mevcutdevlet ve onun kurulu rejimini, sadece“iflbirlikçi tekelci burjuva s›n›f›n” bir dü-zeni ve bask› arac› olarak görmektedir.Yazar, mevcut devletin ve onun sistemi-nin toprak a¤alar›n›n da ç›kar›n› korudu-¤unu ve bu s›n›f›n komprador bürokratburjuvaziyle (kendilerinin deyifliyle iflbir-likçi tekelci burjuvazinin) üst yap› dedi-¤imiz devleti birlikte yönetip-yönlendir-dikleri bilincinde de¤il. Toprak a¤alar› s›-n›f› tasfiye olup gitmifl. Onun dilinde-te-orisinde toprak a¤as› s›n›f› uçup gitmifl.Ama nas›l gitmifl? Buna iliflkin bir yan›tyok. “Yar›-feodal kal›nt›lardan” ise ifl ol-sun diye söz ediyor. “Yar› feodal kal›nt›-lar” nelerdir, bunlar›n alt›n› açm›yor-aç-mak istemiyor. Üstelik de bu vurgu 10 y›löncesinde yay›mlanan “Birlik Kongresi”adl› belgede yap›lmaktad›r. Hem de sözkonusu belgenin 51. sayfas›n›n programbölümünde “yar›-feodal iliflkilerin ih-

mal edilemez (abç) varl›¤›”ndan söz edi-liyor. Ama nedir bu “ihmal edilemez” vevarl›¤› küçümsenmeyecek düzeydeki ya-r›-feodal iliflkiler? Aç›l›m› yok! Yoksaaradan geçen bu süreç içerisinde yar›-fe-odal iliflkiler de mi ortadan kalkt›?

TD, Oldukça Abart› Yap›yorVe Alabildi¤ine Sübjektivizme

Düflüyor!Her tarafta kapitalizm hakim diyor.

‹stanbul’dan ‹zmit’e kadar “yol boyu fab-rikalar dolu” diyor. Do¤rudur, ‹stanbul-‹zmir aras› yol boyu fabrika çoktur. Amabu fabrikalar a¤›r sanayi mi, yoksa kü-çük-orta derecede iflletmeler mi? Ne ka-

dar› çal›fl›yor? Kald› ki bu ülke ve insan-lar› sadece ‹stanbul-‹zmit yolu üzerindeyaflam›yor! Kapitalist iliflkilerin geliflti¤i-ni reddeden yok. Ama bunu, TD’nin yap-t›¤› gibi abartmak da do¤ru bir anlay›fl ol-maz. Bu nas›l fabrika dolulu¤u ki her ge-çen gün iflsizlik katlanarak art›yor, onlar-ca-yüzlerce küçük ve orta boy iflletmeci-lik iflas ederek kapan›yor? Bu nas›l “ortadüzeyde geliflmifl bir ülke” ve fabrikalardolulu¤udur ki ülke baflkentinin hemen60 kilometre berisindeki bir köyde (An-kara’n›n Gölbafl› ilçesine ba¤l› bir köy)ö¤renciler, ilk okul olmad›¤› için her güneflek s›rt›nda 6 kilometre kat ederek kom-flu köye okula gitmek zorunda kal›yor?Art›k Kars-Erzurum gibi illeri, Karade-niz, Orta Anadolu, Akdeniz ve KuzeyKürdistan’›n köylülük alan›nda yaflananyokluk ve yoksullu¤u bir kenar b›rak›yo-ruz. TD, anlamal›d›r ki her yer ‹stanbul-‹zmit yol boyu de¤il. Bu ülkenin sosyo-ekonomik yap›s› görsel bas›n›n reklamla-ra yans›tt›¤› gibi hiç de¤il. Zaman zamangörsel veya yaz›l› bas›n›n yans›tmak zo-runda kald›¤› açl›k ve sefaletin çöplükteekmek toplamaya kadar vard›¤›n› an›m-satmaya hiç gerek görmüyoruz! Hindis-tan’da da baflkent ve çevresinde çok bü-yük gökdelenler mevcut ve teknoloji ge-liflmifl durumda. Hem de bilgisayar tek-nolojisi. Ama Hindistan, Yeni Delhi vebir kaç ilden ibaret de¤il. Hindistan’dafeodal iliflkiler oldukça güçlü, hatta yeryer kabile ve komün ekonomisinin hü-küm sürdü¤ü bir ülke durumundad›r.

TD’nin “orta düzeyde geliflmifl bir ül-ke” dedi¤i ülkemiz ve bizimki gibi ülke-ler için bak›n›z IMF’nin (Uluslararas› Pa-ra Fonu) ‘Dünya Ekonomisine Bak›fl2004’ adl› raporunda neler geçiyor? Buraporu okuyan herkes bizimki gibi ülke-lerle emperyalist-kapitalist ülkeler ara-s›ndaki uçurumu-fark› çok iyi anlar. Eko-nomik-teknolojik bak›mdan fark gitgide

79

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 78: Sınıf Teorisi - Sayı 9

kapan›yor mu, yoksa aç›l›yor mu gerçek-li¤ini çok net bir flekilde görmüfl olacak?Dahas› TD’nin kendisi de sözünü etti¤i-miz program belgesinde bu ülke ekono-misi için “son 15 y›l›n en kötü durumunuyafl›yor” diye tespit yap›yor. Yoksa ara-dan geçen 10 y›l içerisinde ülke ekonomi-si düzelip, h›zl› bir geliflme rotas›na m›girdi? Sözümüzü fazla uzatmadan IMFraporuna yans›yan durumu aktaral›m. Burapor 175 ülke ekonomisi baz al›narakhaz›rlanm›fl. Bunlardan 29’u geliflmifl ka-pitalist ülke ekonomisi, 146’s› ise gerikalm›fl ülke ekonomisi olarak de¤erlendi-riliyor. Ve rapor 29 ülke ekonomisiyle146 ülke ekonomisinin k›yaslamas›n›yapmaktad›r. Aktaral›m:

“...ABD, Kanada, Japonya ve AB’ninde içinde yer ald›¤› 29 geliflmifl ekonomi-nin 175 ülke Gayri Safi Milli Has›lalar›(GSMH) içindeki pay› yüzde 55.5’e ulafl›-yor. Ancak bu ülkelerin dünya nüfusu içe-risindeki pay› ise sadece yüzde 15.4. Üs-telik bu 29 ülke dünya ihracat›n›n yüzde73.4’lük bir bölümünü elinde bulunduru-yor. Geliflmekte olan di¤er 146 ülke ise175 ülke nüfusu baz al›nd›¤›nda, toplamnüfusun yüzde 84.6’s›n› olufltururkenGSMH’n›n 44.5’ine sahip.

Bu rakamlar ›fl›¤›nda 175 ülkenin 50trilyon 431 milyar dolar olan GSMH’s›-n›n yüzde 21.1’lik k›sm› ABD hanesineyaz›l›yor. Toplam ihracat›n yüzde 11.1’iniABD gerçeklefltirirken Fransa, Almanya,‹ngiltere ve ‹talya’n›n bafl›n› çekti¤i 12AB ülkesi toplam GSMH’n›n yüzde15.9’una hükmediyor. Ancak bu ülkeleryüzde 5’lik nüfus oran›na ra¤men toplamihracat›n yüzde 32 gibi bir k›sm›n› ger-çeklefltiriyor. Bu ülkelerin d›fl›nda yineKanada, Japonya, Singapur, Güney Koreve di¤er baz› Avrupa ülkelerinin de için-de oldu¤u 15 ülke de, dünya ekonomisin-de önemli bir yer tutuyor. Geliflmekteolan ülkeler ise dünya nüfusunun büyük

bir ço¤unlu¤unu oluflturmas›na ra¤men,ekonomide pay sahibi olam›yor. SadeceÇin yüzde 12.6 ile ABD ve AB’den sonraüçüncü büyük GSMH’ya sahip. Ancak ra-porda geçen 175 ülke içindeki nüfus ora-n› yüzde 20.9 olan Çin, ihracat›n sadece5.3’lük bir k›sm›n› gerçeklefltiriyor. ...Hindistan 1 Milyar› aflan nüfusuna ra¤-men, yüzde 5.7’lik GSMH ile çok geriler-den gelirken, Brezilya, Meksika ve Rusyaise büyük nüfus oranlar›na ra¤men dün-ya ekonomisinde halen ciddi bir varl›kgösteremiyor. Türkiye’nin de aralar›ndabulundu¤u 14 Ortado¤u ülkesi sahip ol-duklar› do¤al zenginliklere ra¤men, 175ülke GSMH’s›n›n yüzde 2.8’lik, ihracat›-n›n da 3.6’l›k bir k›sm›n› elinde bulundu-ruyor. Raporda, Orta ve Do¤u Avrupa ül-keleri de geliflmekte olan ülkeler içerisin-de en iyi pozisyonda olanlar olarak de-¤erlendiriliyor.” (Enver Çiftçi. MHA.

Internet’ten aktar›lm›flt›r)

Bu nas›l “orta düzeyde geliflmifl” ka-pitalist bir ülke ki, ad› bile “Do¤u ve Or-ta Avrupa ülkeleri” aras›nda geçmiyor?Enver Çiftçi’nin aktar›p yorumlad›¤› gibiTürkiye-Kuzey Kürdistan ve onun gibiyar› sömürge ülkeler “teknolojinin sat›l-d›¤› bir pazar alan› olmaktan kurtulam›-yor.” ‹flte bizim dedi¤imiz kapitalizmin“balonlu¤u” da budur. Yerli-ba¤›ms›z,kendi iç dinami¤iyle geliflen milli sanayikapitalizmi, yani fabrika üreten fabrikavar m›? Raporda da belirtildi¤i gibi flu ve-ya bu emperyalist-kapitalist devletlerinteknolojisi buralarda pazarlan›yor. Du-rum bu merkezde iken, yani bu pazardansöz konusu teknoloji çekildi¤inde hangitür kapitalizm kal›yor? TD’nin dedi¤i“tekelci kapitalistlerin” baflka ülkelere ih-raç etti¤i teknoloji var m›? Turizm, inflaatve tekstil (T‹T) d›fl›nda do¤ru dürüst biriflletme, fabrika var m›? Burada kompra-dor kapitalistlerin emperyalist tekellerinteknolojisinin montajland›¤› ve pazarla-

80

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 79: Sınıf Teorisi - Sayı 9

mas›n›n yap›lmad›¤› baflka bir fabrika varm›? Bunlar› biz söyleyip yazm›yoruz.IMF raporunu haz›rlayan burjuva ide-ologlar› söylüyor-yaz›yor.

Oportünizme Bak›n! Bir yandan bu ülkede toprak a¤alar›

s›n›f›n›n varl›¤›ndan söz edenleri, sübjek-tif ve “teorisiz” deyip elefltireceksin, amaöte yandan hiç bir fley olmam›fl gibi 1994y›l›nda yay›mlad›¤›n “Birlik Kongresi”belgesinin 53. sayfas›nda sat›r aralar›nda“a¤alar” ifadesinikullanacaks›n. Pektabii ki bu teoriyekoflut olarak a¤alar›da “anti emperyalistdemokratik devri-min” hedef güçleriaras›nda gösterecek-sin. Bu ne yaman çe-liflki? Yazara sorma-l›; 10 y›l önce sözü-nü etti¤iniz (hem deprogramda) bu “a¤a-lar”a ne oldu? Ya dasizin bize yöneltti¤i-niz soruyla “sahi neoldu bu a¤al›k s›n›f›-na?”. Yoksa prog-ramda sözünü etti¤i-niz “a¤alar” ifadesi-ni, bir unutkanl›k ve-ya kavray›fls›zl›k sonucu mu kulland›n›z?Ya da programda yer verdi¤iniz “ihmaledilemez yar›-feodal iliflkiler”, “a¤alar”vb. gibi tespitleri yazar savunmuyor mu?Dahas› sözünü etti¤iniz bu “a¤alar” da m›10 y›l sonra “iflbirlikçi tekelci burjuva vekapitalist” s›n›fa dahil oldu? Bu denlioportünizme de pes do¤rusu! Tutarl›l›kfludur: Ya programda ifade etti¤iniz “ih-mal edilemez yar›-feodal iliflkiler”, “a¤a-lar” vb. gibi söylem ve belirlemelerinizin

yanl›fl oldu¤una dair özelefltiri yapacaks›-n›z ya da “a¤al›k s›n›f› yoktur” vb. teori-nizden vazgeçeceksiniz. Bunun ortas›yoktur.

TD’nin teorisine kal›rsa köylülük s›-n›f› da yok. Kapitalizmin ülkeye girme-siyle birlikte hepsi ya küçük burjuva, yayar›-proleter ya da orta burjuva olup ç›k-m›fl. Yoksul, orta ve zengin köylülük s›-n›flamas› ortadan kalkm›fl. ‹flte oportü-nizm budur. Di¤er konularda oldu¤u gibibu noktada da kendisini ele veriyor. Ne-reye ve nas›l kendisini gizlemeye çal›fl›r-

sa çal›fls›n, nas›l manevrayaparsa yaps›n, yine deoportünistli¤ini gizleme-yi baflaramaz. Oportünistteorilerini politik-teorikbak›mdan geri olan kesi-me karfl› gizleyebilirler(hatta bu teorilerindendolay› belli bir politik-te-orik etki de yapabilirler),fakat Marksist-Leninist-Maoistlerden gizlemeyibaflaramazlar! T›pk›“a¤alar” noktas›nda oldu-¤u gibi, bir yandan köylü-lük diye bir s›n›ftan sözetmezken, öte yandan iseayn› program›n, ayn› bö-lümünün 51. sayfas›nda“zengin” ve “orta köylü-lük” kavramlar›n› kullan-

maktalar. Bu elefltiri yaz›s›nda da yer yer“orta köylülük” ifade tarz› kullan›lmakta.Normal karfl›lanmal›. ‹fline ne gelirse onuteori haline getiriyor. Tutarl› olmak isti-yor, "a¤al›k s›n›f›˝ yok diyorsam" o halde"köylülük s›n›f›n› da dilimden-stratejim-den ç›karmal›y›m" diyor. Çünkü köylü-lük s›n›f› yoksa, iflçi-köylü temel ittifak›ve iktidar› diye bir tez de ileri sürülemez.Bu s›n›flar› yok sayan TD, demokratikdevrimin özünü de toprak devrimi olarak

81

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Bir yandan bu ülkedetoprak a¤alar› s›n›f›n›n varl›-¤›ndan söz edenleri, sübjek-tif ve “teorisiz” deyip eleflti-receksin, ama öte yandanhiç bir fley olmam›fl gibi1994 y›l›nda yay›mlad›¤›n

“Birlik Kongresi” belgesinin53. sayfas›nda sat›r aralar›n-da “a¤alar” ifadesini kullana-caks›n. Pek tabii ki bu teori-ye koflut olarak a¤alar› da

“anti emperyalist demokra-tik devrimin” hedef güçleriaras›nda göstereceksin. Bu

ne yaman çeliflki?

Page 80: Sınıf Teorisi - Sayı 9

de¤il “politik özgürlükleri kazanma”fleklinde kitab›na uydurmaya çal›fl›yor.Ve böylelikle t›pk› di¤er Hocac› ak›mlargibi ne oldu¤u belirsiz bir “anti-emperya-list demokratik devrim” stratejisi tezi or-taya at›yor. Bu da, aç›ktan kabul etmese-ler de, ama özde “burjuva demokratikdevrim tamamlanm›fl, bunun yerine sos-yalist devrim stratejisi geçerli” tezini sa-vunmak demektir. Sosyalist devrim stra-tejisi utangaçça savunuluyor. Çünkü “an-ti-emperyalist demokratik devrim” stra-tejilerine iliflkin ortaya sürdükleri (devri-min çeliflkileri, s›n›flar›n mevzilenmesi,örgüt ve mücadele taktikleri vb.) tezlerinsentezi sosyalist devrim stratejisine uy-gun tezlerdir. Ama ad›n› aç›ktan koymu-yorlar. Di¤er konularda içine düfltüklerioportünizmi bu noktada da sergilemektensak›nm›yorlar. Küçük burjuva Hocac›ak›mlar içerisinde bu noktada kendi için-de tutarl› olan TK‹P’tir. O, sa¤a sola ma-nevra yapmadan “ülkeye kapitalizm ha-kimdir” deyip “sosyalist devrim stratejisigündemdedir” tezini savunuyor. Görüflle-ri yanl›flt›r. Fakat az önce de parmak bas-t›¤›m›z gibi kendi içinde tutarl›d›rlar. Oy-sa görüldü¤ü gibi TD’nin ad› geçen ko-nudaki tezlerinin neresine el atsan opor-tünizm kokuyor. Hem de köylülük s›n›f›-n›n düflmanl›¤›n› yapan belli bafll› ide-olojik ak›mlar›ndan olan Troçkizm koku-yor. ‹flçi-köylü temel ittifak›n› savunma-yan Troçki, bunun do¤al sonucu olarakiflçi-köylü iktidar›n› da savunmuyordu.Oysa Lenin yoldafl, bir yandan Rusya’dakapitalist iliflkiler “hakimdir” derken, di-¤er yandan ise “iflçi-köylü temel ittifak›-n›” savunuyordu. Ya TD? Ülkeyi Lenindöneminin Rusya’s›ndan daha ileri dü-zeyde geliflmifl kapitalist ülke olarak de-¤erlendirmifl olacak ki “iflçi-köylü temelittifak›” fleklindeki Leninist tezi ve söyle-mi hiç mi hiç a¤z›na alm›yor. “‹flçi-emekçi s›n›f›” diyor. Üstelik bu tespiti“ihmal edilemez yar›-feodal iliflkilerden”

söz etmesine karfl›n yap›yor. Köylülü¤ündevrimdeki rolü ve önemini hiç görmü-yor-görmek istemiyor. Tam bir Troç-kizm! Köylü düflmanl›¤› teorisi ve çizgi-si buna derler. Bu gibi konular›n tart›fl-mas›n› yeri geldi¤ince daha da derinleflti-rece¤iz. Bunlar› sadece hat›rlatma bab›n-da yapt›k.

“Sahi Kimdir Bu ‘ToprakA¤as› S›n›f›’?”

Hep birlikte okuyaca¤›m›z gibi TD,oldukça ayaklar› havada, oportünist tez-ler ileri sürüyor. “Toprak a¤as› s›n›f›n›”kan›tlaman›n ölçütü olarak toprak a¤al›¤›s›n›f›n› aç›ktan savunan parti ve ideolog-lar›n›n isminin verilmesi flart›n› koflmak-la yetinmiyor. Teorik oportünizmini dahada ileri götürerek bizim de kendisi gibis›n›f farklar›yla ulusal farklar› veya s›n›file ulus kavramlar›n› birbirine kar›flt›r-mam›z› emrediyor. Oportünist tezlerinigüçlendirmek için savunmad›¤›m›z fikir-leri bile abart›l› bir flekilde bize mal ede-rek iftira atmaktan sak›nm›yor. Konumu-zu daha fazla da¤›tmadan TD’nin topraka¤al›¤› s›n›f› ve feodalizm için söyledik-lerini aktaral›m:

“Nerede yafl›yor bu toprak a¤alar›?”

“Sahi kimdir bu ‘toprak a¤as› s›n›-f›’?”

“Örne¤in hangi belli bafll› tan›nm›fltoprak a¤alar›ndan söz edebilirsiniz?”

“Bu s›n›f›n ideologlar›, siyasi parti-leri var m›d›r?”

“Feodalizmde ise tersine, köylüler s›-n›flara ayr›flmam›fl bir bütündür ve hepside a¤aya ba¤l›d›r.”

“...Dedi¤inizi do¤ru kabul etsek dahi,TC devlet s›n›rlar› içindeki en geri eko-nomik bölgeye s›k›flm›fl bir s›n›f›n, tüm

82

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 81: Sınıf Teorisi - Sayı 9

sistemi yönetmesi mümkün müdür? Da-has›, siz de Kuzey Kürdistan’›n boyun-duruk alt›nda oldu¤unu biliyorsunuz.Teziniz, Türkiye-Kuzey Kürdistan ara-s›ndaki gerçek iliflkiyi bafl afla¤› etmiflolmuyor mu?”

“Ancak Maocu teoriye göre yar›-sö-mürge olan bir ülke ayn› zamanda ve ku-ral olarak yar›-feodal de olmak zorundaoldu¤u için, tar›mdaki kapitalizm gerçe¤iST taraf›ndan aç›k biçimde formüle edile-miyor. Bu gerçekli¤in ad›n›n konulmas›,adeta ‘ihanet’e eflde¤er (abç) bir durumolarak görülüyor. Dolay›s›yla ST’nin bul-du¤u çözüm, kapitalizm gerçekli¤ini ‘fe-odalizm’ kabu¤unun içine s›k›flt›rmayaçal›flmaktan ibaret kal›yor.” (Teoride

Do¤rultu dergisi. Say› 15, Sf; 57-58-59)

TD’yi bu denli öznelci teoriler üret-meye iten arka plan ne? Hiç kuflkusuz bu-nun ana kayna¤›n› ideolojik bak›mdanfelsefi idealizm oluflturmaktad›r. Bu fel-sefi idealizm sonucu olarak ülkeyi “ortadüzeyde geliflmifl kapitalist ülke” olarakkan›tlama çabas›d›r. Gündemdeki MilliDemokratik Devrim stratejisini atlayarakaç›ktan olmasa da, sosyalist devrim tezi-ni savunmas›d›r. Ülkeyi yar›-sömürge de-¤il, “ba¤›ml› ve geliflmifl kapitalist bir ül-ke” olarak gösterme çabas› ve teorisidir.Evet TD aç›ktan ülkenin “yar›-sömürge”oldu¤u tezini reddetmiyor. Sosyalist dev-rimi de aç›ktan savunmuyor.

Fakat bunu “demokratik devrim” vb.tezleri, do¤rulu¤una inanarak de¤il, gö-rüntüde ve zorlama bir flekilde savunu-yor. Bu elefltirilerimiz soyut de¤il, tamtersine somuttur. Bu sol-Troçkist tezlerisomutlamak için fazla uza¤a gitmeye ge-rek yok. Bunlar, gerek TD’nin savunusu-nu yapt›¤› program (1994’te yay›mlananBirlik Kongresi belgesi) gerek bize yöne-lik ileri sürdü¤ü görüfllerde somuttur. Butezlerin alt› bilimsel bir görüfl aç›s›yla

eflelendi¤inde görülür. Milli DemokratikDevrim (MDD) yerine Sosyalist devrimtezinin teorilefltirilmeye çal›fl›ld›¤› a盤aç›kar. ‹leride de¤inece¤iz. Bunu, demok-ratik ve sosyalist devrim nedir ne de¤il-dir, devrimin s›n›f bileflimi ve hedeflerinoktas›nda az›c›k bilgisi olan her birMarksist-Leninist-Maoist insan görebilir.TD ise di¤er teorik sorunlarda oldu¤u gi-bi bu konuda da aç›k ve dürüst davranm›-yor. Marksizm’e yeni bir katk› yapm›fl gi-bi Demokratik Devrim’in özünü toprakdevrimi olarak de¤il, “politik özgürlükle-ri kazanma” sorunu olarak ele al›p ortayakoymaktad›r. Bunu, yani “politik özgür-lükleri kazanma” mücadelesini Demok-ratik Devrim ifadesiyle kamufle edecek-lerine “faflizme karfl› mücadele, siyasi üstyap›y› demokratiklefltirme mücadelesi”olarak savunsalar, kendi içinde daha tu-tarl› olurlard›.

Demokratik Devrim Mi,

Sosyalist Devrim Mi?“Emek-sermaye çeliflkisinin hakim

oldu¤u”, “orta düzeyde geliflmifl kapita-list bir ülke”, “milli burjuvazinin karfl›devrimci s›n›f” olarak de¤erlendirildi¤i,köylülük ve a¤al›k s›n›f›n›n olmad›¤›, bi-zim ki gibi ülkelerde faflizmi “iflbirlikçitekelci kapitalizme” indirgenmesi ve ifl-bafl›na geliflini ise askeri cuntalara ba¤-lanmas› gibi tezlerin savunuldu¤u yerdebilimsel tutarl›l›k ve dürüstlük olmaz. Ya-p›lan›n özeti sosyalist devrim stratejisinisavunmakt›r. Ancak görüldü¤ü gibi TD,bu bilimsel dürüstlü¤ü göstermiyor. Di-¤er önemli politik, teorik-ideolojik konu-larda oldu¤u gibi bu konuda da her za-manki eklektik, oportünist çizgisine uy-gun hareket ediyor.

TD, ne oldu¤u belirsiz “anti emperya-list demokratik devrim” tezini savunuyor.

83

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 82: Sınıf Teorisi - Sayı 9

Bunu do¤rulamak için bin bir oportünistteori üretiyor. Demokratik Devrim’in özüolan toprak devrimine ne oldu? Bu dev-rim, kim veya hangi s›n›flar taraf›ndan vene zaman yap›ld›? Gelece¤in demokratikiktidar›n›n özü proleter mi, yoksa burjuvam›? “Politik özgürlükleri kazanma” mü-cadelesi üst yap›daki faflist rejim yerineburjuva demokratik bir iktidar biçiminingeçirilmesi mi? Yani yak›n devrim müca-delemizin özü burjuva demokrasisini ya-flama ve yaflatma sorunu mu? Öyleyse,neden demokratik devrim olarak koyup,bilinç bulan›kl›¤› yarat›yorsunuz? Aç›k-net ve sade söylemler varken, neden-ni-çin kitlelerin bilincini buland›ran kav-ramlar kullan›yorsunuz? Gelece¤in ikti-dar›nda hangi s›n›flar yer alacak? “‹flçi-emekçi sovyetleri” hangi s›n›f ve tabaka-lar› kaps›yor? “Emekçi s›n›f” diye bafll›bafl›na bir s›n›f var m›? Yoksa, neden-ni-çin iflçi s›n›f›n›n yan›na bir de “emekçi-ler” diye bir ekleme yap›yorsunuz? ‹flçi-ler de genel olarak bu emekçi s›n›flar ka-tegorisi içerisinde de¤il mi? Neden kav-ram kargaflal›¤› yaratma ihtiyac› duyu-yorsunuz? Dahas› da var:

Bir yandan “anti emperyalist devrim-den” söz ediyor, ama öte yandan bu dev-rimin demokratik yan›n› görmüyor. Biryandan anti-emperyalist demokratik dev-rim diyeceksin, ama öte yandan milli bur-juvazi için “karfl›-devrimci” tespiti yapa-caks›n. Bu milli burjuvazi TD’nin söyle-miyle emperyalizm ve “iflbirlikçi tekelciburjuvazi” taraf›ndan bask› görmüyormu? Bu milli burjuvazinin ilerici devrim-ci-kanad› yok mu? De¤ilse, bu burjuvazi-nin ismi niye milli konuluyor? Dahas›,milli burjuvazi denilen s›n›f, büyük top-rak a¤alar›, emperyalizm, komprador ka-pitalizmin bask›s› alt›nda bir s›n›f de¤il-se, neden-niçin bir milli burjuva s›n›f tes-pitine gidiliyor? Günümüzde Milli Dev-rim’le Demokratik Devrim iç içe geçmifl

de¤il mi? Emperyalizm demokratik (top-rak) devrimin karfl›s›nda de¤il mi? Biryandan Demokratik Devrim diyeceksinama öte yandan bu devrimin milli yan›n›görmeyeceksin. “Anti-emperyalist”, “an-ti iflbirlikçi tekelci burjuvazi” güçler içe-risine hangi s›n›flar giriyor? Bu, vb. soruve sorunlar›n yan›t› TD’de yok. K›sacas›,TD’nin söz konusu tezleri ve yaklafl›mla-r›n› neresinden tutarsan tut oportünizmdökülüyor.

"Demokratik Devrimin ÖzüPolitik Özgürlü¤ü Kazanmad›r"

Tezi Marksizm’i Revize Etmektir Bu devrimin ad›n›-“özünü politik öz-

gürlükleri kazanma” sorunu olarak koy-man›n, özünde toprak devrimi olan De-mokratik Devrim formülasyonuyla uzak-tan yak›ndan ne iliflkisi olabilir? Bu söy-lemin “kesintisiz bir flekilde sosyalizmegeçilecek” teorisinin arifesi ve özündetoprak devrimi (köylülü¤ün toprak soru-nun çözümü) olan Demokratik Devrim-iktidar stratejisiyle ne alakas› var? “Sos-yalizme kesintisiz bir flekilde geçifl” te-orisi anti-feodal anti-emperyalist devrim,Milli Demokratik Devrim sürecinin ta-mamlanmas› ve arkas›ndan demokratikiktidara geçiflle do¤rudan iliflkilidir. Birbaflka ifadeyle sosyalizm, bizimki gibi ül-kelerde yeni tipte burjuva demokratikdevrimin mant›ksal sonucu olarak ortayaç›kar. Yoksa zorlama oportünist teorilerüreterek ne sosyalist devrim stratejisiniyerli yerine oturtabilirsiniz, ne de demok-ratik devrim tezini. Ayn› flekilde millidevrimi de öyle. Sahi “Demokratik Dev-rim” ifadesinin özü olan toprak devrimiteorisini “politik özgürlü¤ü kazanma” so-rununa indirgemeyi nas›l becerdiniz?Bravo do¤rusu, oportünist teoriler üret-mekte çokça baflar›l› oldu¤unuzu biliyo-

84

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 83: Sınıf Teorisi - Sayı 9

ruz. Ama bu kadar›n› becerdi¤inizi bilmi-yorduk. 30 y›ld›r hep yap›yorsunuz.Marksist-Leninist-Maoistler bu Troçkistdokulu tezler ve çizginize karfl› dün oldu-¤u gibi bugün de amans›z ideolojik mü-cadelesini yürütecektir.

Bir soru; “anti emperyalist demokra-tik devrim” formülasyonunu Mao’dan“etkilenme devam ediyor” demesinler di-ye mi kullan›yorsunuz? “Anti-emperya-

list anti-feodal” veya “Milli DemokratikDevrim ifadesini kullanmak istemiyorsu-nuz-kullanm›yorsunuz. Ayn› genel siyasiçizgide yürüdü¤ünüz baz› oportünistak›mlar Maocu ifade tarz›n› reddetmele-rinin gerekçesini, bu tezin Mao'ya ait ol-mas› gerçekli¤ine dayand›r›yorlar. Baflkaifadeyle “anti-emperyalist anti-feodaldevrim” söylemi, Mao taraf›ndan formü-le edilip dillendirildi¤i için kullanmak is-temediklerini belirtiyorlar. Olur ya! Ma-oist ideolojik virüs, teorilerine hükmet-sin! Aman ha! Mao’ya ait ne varsa, litera-türünüzden ç›kar›p at›n. Gecikmeyin!TD, bunu, sa¤a sola oportünist manevrayapaca¤›na aç›ktan söylemelidir. Bunu,aç›ktan kabul etseniz dahi yine de De-mokratik Devrim’in özünü “politik öz-gürlü¤ün kazan›lmas›” fleklinde ifadelen-dirmeniz, do¤ru ve bilimsel bir tespit ol-maz. Çünkü Demokratik Devrim’in özü

kelimenin gerçek anlam›yla toprak devri-midir. Bu devrim, kendi özünü üst yap›-n›n demokratikleflmesinde de¤il, feoda-lizme karfl›, yani özünde yoksul köylülü-¤ün toprak sorununun çözümünde al›r.Elbette bu devrim beraberinde demokrasisorununu da çözecektir. Ama bu iflin esa-s›n› oluflturmuyor. Esas olan feodalizmekarfl› mücadeledir. Köylülerin, baflta dayoksul köylülü¤ün toprak sorununu “top-

rak iflleyenindir” fliar› eflli¤inde çözmemücadelesidir. Dolay›s›yla, DemokratikDevrim tezi hiç bir yerde TD ve onun gi-bi yar›-Troçkist ak›mlar›n savundu¤u gi-bi “politik özgürlü¤ü kazanma” stratejisive sorunlar›na indirgenmemifltir. Mark-sist-Leninist-Maoist literatürde mevcuts›n›fsal devrim yöntemleri olarak De-mokratik ve Sosyalist Devrim’den sözedilir. Bunlardan birincisi özünde toprakdevrimini ifade ederken, di¤eri ise prole-tarya ile burjuvazi aras›ndaki bafl çeliflki-nin çözümü olarak Sosyalist Devrimi ifa-de eder. TD’nin “Demokratik Devrim’inözü politik özgürlü¤ü kazanmad›r,” tezi,ancak Marksizm’e yeni (!) bir katk› ola-rak de¤erlendirilebilir. ‹flte kendi küçükburjuva çizgisini meflrulaflt›rmak içinMarksist-Leninist-Maoist teoriyi revizeetmek buna derler.

Bu ba¤lamda HÖ ve TD’yi oportünist

85

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Biz bu ülkede onlarca toprak a¤as›n›n varl›¤›ndan söz etti¤imiz gi-bi, onlarca “büyük toprak sahibi”nden de söz ediyoruz. Hem de bubüyük toprak sahiplerinin önemli bir kesimini komprador bürokratburjuvalar oluflturmaktad›r diyoruz. Ancak biz TD gibi “büyük top-rak sahipleri” diye ayr› bir s›n›ftan söz etmedik-etmiyoruz. Biz top-rak a¤alar› s›n›f›ndan söz ediyoruz. Bu büyük topraklara sahip olanla-r›n önemli, hem de esas yan›n› toprak a¤alar› oluflturmaktad›r diyo-ruz. Bu toprak a¤alar›n›n bir yandan topra¤a, di¤er yandan fabrikayasahip olmas›; yani iflçi çal›flt›rmas›, tefecilik gibi iflleri yapmas› onuntoprak a¤as› s›n›f›na ait olmad›¤›n› göstermez

Page 84: Sınıf Teorisi - Sayı 9

manevralara sürükleyen ana neden deDemokratik Devrim’in özünde toprakdevrimi oldu¤u bilimsel teorisi ve bu te-orinin de Mao’ya ait olmas› gerçekli¤idir.“Toprak a¤as› s›n›f› alt yap›da güçlü ol-du¤u gibi, üst yap›da da güçlüdür” tezi-mize yönelik sald›r›ya geçmeleri de buideolojik tutumdan kaynakl›d›r. Biz top-rak a¤as› s›n›f› “alt yap› ve üst yap›dagüçlüdür” derken bununla, devleti tüm-den toprak a¤as› s›n›f› yönetiyor diye birdüflünceye ne dün, ne de bugün sahip ol-duk. Bu iddia, TD’nin bir demagojisin-den ibarettir. Çamur at, izi kals›n mant›-¤›yla yap›lm›flt›r. Biz her iki s›n›f›n(komprador bürokrat burjuvazi ve topraka¤alar› s›n›f›) iç içe geçmifl bir flekildedevleti yönetti¤inden söz ediyoruz. Bunuyeni de¤il, geçmiflte de savunuyorduk.Ama TD, hakim s›n›f olarak sadece “ifl-birlikçi tekelci burjuvazi”den söz ediyor.Toprak a¤alar› diye bir s›n›f yoktur diyor.Dolay›s›yla bu devletin tek hakim s›n›f›olarak da sadece “iflbirlikçi tekelci burju-vazi” yi görüyor.

Biz Demokratik Devrim gündemde-dir derken, TD aç›ktan olmasa da Sosya-list Devrim gündemdedir diyor. Dolay›-s›yla TD ile ayr›l›k noktalar›m›z sadecegenel ideolojik hatla s›n›rl› de¤il, yak›ndevrim program›m›z ve bu devrim çelifl-kilerini çözüm yöntemleri (devrimindostlar› ve düflmanlar›, devrimin çeliflki-ler sorunu, devrimin niteli¤i ve gelece¤iniktidar›n›n s›n›f bileflimi, mücadele ve ör-gütlenme biçimleri vb. gibi) gibi temelkonularda da ayr› düflünmekteyiz.

TD, Demokratik Devrim diye bir so-runun gündemde olmad›¤›n›, gündemdeolan›n ise Sosyalist Devrim oldu¤u tezinikan›tlamak için ne denli oportünist teorivarsa ona sar›lmaktan geri durmuyor. Te-orilerinin ayaklar› ülke gerçekli¤inden odenli uzak ki burjuva medyan›n dahimanfletten verdi¤i Adana-Diyarbak›r a¤a-

lar›ndan dahi habersizdirler. Gerçi sözkonusu manflet haberler, TD’nin bize yö-nelik ad› geçen elefltiri yaz›s› yay›mlan-d›ktan bir kaç ay sonra ç›kt›. Ama olsunkendisine Marksist diyen bir ak›m, birdergi ülke gerçekli¤ine bu denli gözlerinikapayarak teori üretmez, tez ileri sürmez-sürmemelidir. Onlarca büyük toprak a¤a-s›n›n oldu¤u ve feodal sömürü biçiminingüçlü bir flekilde varl›¤›n› sürdürdü¤ü birülkede “toprak a¤as›” diye bir s›n›ftansöz etmemizi garipsiyorlar. Her fleyi birkenara b›rak›rsak, TD ve ad› geçen yazar,galiba savundu¤u siyasi ak›m›n partiprogram›nda; “iflbirlikçi holdinglerin vebüyük toprak sahiplerinin (abç) egemenoldu¤u Türkiye.” (...Birlik Kongresi Bel-geleri. Sf, 50) yer alan tespiti ya unut-mufltur ya da “büyük toprak sahipleri”kategorisinde a¤alar›n da olaca¤›n› sa-vunmuyor. Soruyoruz: “büyük toprak sa-hipleri” hangi s›n›fa giriyor? Bu büyüktoprak sahiplerinin hepsi TD’nin iddia et-ti¤i gibi kapitalist ise, o halde neden-ni-çin ayr›ca “büyük toprak sahipleri” diyeegemen bir s›n›ftan söz ediliyor? Dahaaç›kças› e¤er büyük toprak a¤alar› s›n›f›yoksa, “egemen s›n›f(lar)” kavram›n› ço-¤ul kullanman›z›n ne anlam› ve de¤eriolabilir ki?

Biz bu ülkede onlarca toprak a¤as›n›nvarl›¤›ndan söz etti¤imiz gibi, onlarca“büyük toprak sahibi”nden de söz ediyo-ruz. Hem de bu büyük toprak sahiplerininönemli bir kesimini komprador bürokratburjuvalar oluflturmaktad›r diyoruz. An-cak biz TD gibi “büyük toprak sahipleri”diye ayr› bir s›n›ftan söz etmedik-etmiyo-ruz. Biz toprak a¤alar› s›n›f›ndan söz edi-yoruz. Bu büyük topraklara sahip olanla-r›n önemli, hem de esas yan›n› topraka¤alar› oluflturmaktad›r diyoruz. Bu top-rak a¤alar›n›n bir yandan topra¤a, di¤eryandan fabrikaya sahip olmas›; yani iflçiçal›flt›rmas›, tefecilik gibi iflleri yapmas›

86

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 85: Sınıf Teorisi - Sayı 9

onun toprak a¤as› s›n›f›na ait olmad›¤›n›göstermez. Bunlar her iki sömürü biçimi-ni de yapmakta olan feodal burjuvalard›r.Tabii ki toprak a¤as›n›n dayand›¤› esassömürü biçimi toprak rant› ve köylülerisömürmesidir. Fakat günümüzde a¤alar›nfabrika-iflçi eme¤i üzerinden sömürüyapmas› da mümkündür. Böyle topraka¤alar› ülkemizde oldukça fazlad›r.

Oysa TD, daha önce de vurgusunuyapt›¤›m›z gibi Türkiye-Kuzey Kürdis-tan’da böyle bir s›n›f›n varl›¤›ndan sözetmiyor. Böyle bir s›n›ftan söz etmemizeise flafl›r›yorlar. Hepsi kapitalist temeldesömürü yap›yor diyorlar. “Sahi kimdir butoprak a¤as› s›n›f›” diye bir soru sormala-r› flaflk›nl›k ve teorik sefilliklerinden öte,tam bir politik miyoplu¤u gösteriyor. Ya-zar, bu yönlü bir soru yöneltmekle ya top-rak a¤as› s›n›f›n›n ne oldu¤unu-ne anla-ma geldi¤ini, ya s›n›f ve s›n›flar terimininanlam›n› bilmiyor, ya t›pk› s›rça köflkteyaflayan burjuva ideologlar gibi konuflu-yor, ya da oportünist teorilerine meflrulukkazand›rmak için zorlama bir çaba içeri-sine giriyor. Feodal sömürünün di¤er bi-çimlerini (tefeci, tüccar, fleyhlik, tarikat-ç›l›k vb. üzerine kurulu) bir kenara b›ra-kal›m, onlarca büyük toprak a¤as›n›n ya-flad›¤›, hem de esas olarak köylüleri sö-mürerek varl›¤›n› sürdürdü¤ü bir ülkedeinsan›n toprak a¤alar› s›n›f›ndan söz et-memesi politik körlükten öte yorumlana-maz. Bir dönem parlamentoda milletve-kili olan ve daha sonra kavgada ölen F.fiehanl›o¤lu (Urfa-Viranflehir büyük top-rak a¤alar›ndan ve ayn› zamanda fleyh-tir.), N. Cevheriler, Zeydanlar, Sedat Bu-caklar, A. Gürp›narlar (hem fleyh hema¤a), A. Septio¤ullar›, Erzincan Çarekanaflireti a¤as› Hüseyin fiahin ve devamc›-lar›, Kamuran ‹nanlar, Sazaklar, Ensari-o¤ullar›, Adana-Kozan Arslanl› köyününA¤alar›, Diyarbak›r-Bismil’in Sinanl› kö-yü a¤as›, Ege'de, Karadeniz'de üzüm ve

f›nd›k üreticilerini sömüren büyük tefecitüccarlar, molla ve tarikat fleyhleri kadarhepsi de feodalizmin ekonomik ve siyasitemsilcileridirler. Ve hepsi de bu siyasico¤rafyada yaflamaktad›rlar. ‹smini say-mad›¤›m›z daha onlarca büyük topraka¤as›, tefeci-tüccar, fleyh mevcuttur. 17Eylül 2004 günü Adana-Kozan Arslanl›köyünün a¤alar›n›n “zincirli köle ticare-ti” uygulamas›, haberini komprador med-ya manfletten verdi. Yine bunu takip edengün ve aylarda Diyarbak›r’›n Bismil ‹lçe-sine ba¤l› Sinanl› Köyü’nde yoksul köy-lülerin bu köyün a¤as›na (Sinanl›) isyanettiklerini ve bunun devam›nda 9 Kas›mgünü Diyarbak›r il merkezinde yürüyüflyapt›klar›na dair bas›nda haberler ç›kt›.

Sinanl› Köylülerinin ‹syan›Kime Ve Neye Karfl›?

Daha 4 Aral›k günü “kahrolsun top-rak a¤alar›” diye slogan at›p jandarma ileçat›flan köylüleri hep birlikte yaz›l› vegörsel medya da görmedik mi? Bu köylü-lerin yürüyüfl ve isyan›n›n toprak taleplioldu¤unu yazmaya ihtiyaç duymuyoruz.Günlerce bu haberlere yer verildi. Uma-r›z bu haberleri TD ve yazarlar› da izle-mifltir-okumufltur. Bu haberlere ne diyor-lar? Yoksa yaz›lanlar yalan-yanl›fl haber-ler mi? Bu haberleri biz yazmad›k!TD’ye kal›rsa Sinanl› Köyü’nün yoksulköylüleri “kahrolsun a¤al›k”, “toprak bi-zimdir-iflleyenindir” fliar›yla isyana kalk-mad›lar. Onlara göre kapitalist çiftlik be-yinden ücretlerini art›rmak için yürümüfl-lerdir. Onlar için toprak a¤alar› diye birs›n›f yoktur ki, yoksul köylülük de topraksorunu için aya¤a kalkm›fl olsun! Bu du-rumda TD, Bismil’in yoksul köylülerine;“a¤aya karfl› toprak talepli direnifl de¤il,kapitalist çiftlik beyinden ücretlerini ar-t›rmak için” direnifl yap›n ça¤r›s› yapma-

87

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 86: Sınıf Teorisi - Sayı 9

l›d›r. “Toprak için de¤il, ücret için müca-dele yürütün” tavsiyesinde bulunmal›d›r.Nereden ç›kt› Sinanl›’n›n yoksul köylüle-rinin a¤aya karfl› isyan›? Toprak a¤al›¤›n›kan›tlamak için fazlaca örnek sunmayaihtiyaç yok! Bu isyan ve “kahrolsun a¤a-l›k” fliar› eflli¤inde jandarmayla çat›flma-lar› haberi dahi ülkemizde a¤al›k s›n›f›-n›n varl›¤›n› reddeden TD gibi sol süb-jektif teorileri alt etmek için somut bir ay-na görevi görmektedir. Teorik yan›lg›lar›-n› alt etmek için çok önemli ve somut birörnek teflkil etmektedir. Devam edelim.

TD, toprak a¤alar› s›n›f› konusundaikna edilmek için illa da a¤al›¤› aç›ktansavunan bir partinin ismini vermemiziflart kofluyor. Program›nda (aç›ktan) top-rak a¤al›¤› s›n›f›n› savunan bir parti ismiveremeyiz. Ama parlamentoda topraka¤as› kökenli veya toprak a¤alar›n›n, afli-ret reislerinin, fleyh ve mollalar›n destek-ledi¤i onlarca “milletvekili” ve aday›n›nismini sayabiliriz. Ama onlarca Koç, Sa-banc›, fiahenk, Eczac›bafl›, Zorlu gibikomprador burjuvalar›n çocuklar›ndanmilletvekili ismini sayamay›z. Bu demekmidir ki komprador burjuva s›n›f veyakomprador partiler yok? Hangi partilerinkomprador burjuva ve büyük toprak a¤a-lar›n›n partisi ve kimler taraf›ndan des-teklendi¤ini ortaya koyabilir-sayabiliriz.S›n›flar›, TD’nin görüfl aç›s›yla tart›flmakoldukça basit ve geri bir tart›flma olur.Biz isimleri saymaktan öte TD’nin dev-let, s›n›f, parlamento, hükümet, iktidar veparti, alt yap›-üst yap› iliflkisi ve kavram-lar›n› nas›l kavrad›¤›n›, iktidar ve devle-tin parlamentoya indirgenip-indirgenme-yece¤i soru ve sorunlar› üzerinde duraca-¤›z. Bunlar, kilit derecede önemli sorun-lard›r. Bu konular›n birbiriyle ba¤›nt›s› veayr›l›¤› konusunda do¤ru bir teorik bak›flaç›s›na sahip olmad›¤›n zaman devlet,

devrim ve parti konusunda MLM teori-den de sapm›fls›n demektir. Bu sorunu,yani devlet, iktidar, hükümet, parlamen-to, alt yap›-üst yap› ve iliflkisi gibi kav-ramlar› birbirine sadece TD ve yazarlar›kar›flt›rm›yor. Hemen hemen bütün küçükburjuva ak›mlar kar›flt›r›yor. Kavramlar›birbirine kar›flt›rmakla kalm›yorlar.TD’de görüldü¤ü gibi derin bir ideolojik,hem de sa¤ oportünizme düflüyorlar. Ora-dan da süreç içerisinde t›pk› geçmiflinTDKP, Dev-Yol, Kurtulufl, TKEP vb. ha-reketler gibi birer yasalc›, tasfiyeci olupç›k›yorlar.

fiüphesiz bu ideolojik sapmalar, ken-disini baz› konularda sa¤, baz› konulardaise sol oportünizm fleklinde gösterir. Herikisi de ikiz kardefltir. Biri di¤erine tercihedilemez. Belirtmek gerekirse; ülkemiz-deki ideolojik-siyasi savrulmalarda ibre-nin yönü daha çok sa¤ tasfiyecili¤e yöne-lik olmufltur. Elbette bu, esas olarak ülke-mizin sosyo-ekonomik yap›s›, özellikle

88

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

TD’ye kal›rsa Sinanl› Köyü’nünyoksul köylüleri “kahrolsun a¤a-l›k”, “toprak bizimdir-iflleyenindir”fliar›yla isyana kalkmad›lar. Onlaragöre kapitalist çiftlik beyinden üc-retlerini art›rmak için yürümüfller-dir. Onlar için toprak a¤alar› diyebir s›n›f yoktur ki, yoksul köylülükde toprak sorunu için aya¤a kalk-m›fl olsun! Bu durumda TD, Bis-mil’in yoksul köylülerine; “a¤ayakarfl› toprak talepli direnifl de¤il,kapitalist çiftlik beyinden ücretleri-ni art›rmak için” direnifl yap›n ça¤-r›s› yapmal›d›r. “Toprak için de¤il,ücret için mücadele yürütün” tav-siyesinde bulunmal›d›r

Page 87: Sınıf Teorisi - Sayı 9

de devrimci hareketin içinde bulundu¤uzay›fl›k ve uluslararas› ideolojik ak›mlariçerisinde hakim olan reformist tasfiyeciçizgilerle do¤rudan beslenmelerindenkaynaklan›yor. Türkiye-Kuzey Kürdistandevrimci hareketi ise, özellikle de dev-rimci hareketin yenildi¤i ve devrimci du-rumun ise geriledi¤i tarihi-politik süreç-lerde iflaret etti¤imiz noktalarda daha çoksa¤ oportünist teorilere sar›lmaktad›rlar.Bu sa¤ oportünist teoriler ise kendisinidaha çok Kemalizm ve Kemalist hareke-tin niteli¤i ve sonras› süreç, ulusal sorunve devlet biçimine iliflkin alanlarda d›flavuruyor. Öyle ki bu teorik oportünizm,ileride ortaya koyaca¤›m›z gibi bir çokhareketi ve grubu ülkemizdeki faflizmtahlili ve onun bafla gelifl tarihi gibiönemli noktalarda Kemalizm’le köklü birideolojik-siyasi kopuflu sa¤layam›yorlar.Bu ideolojik dokudand›r ki, bu tür hare-ket ve ak›mlar›n ço¤unlu¤u bir süre son-ra, özellikle de tasfiyecili¤in siyasi olarakönü aç›ld›¤› dönemlerde sistemin yede¤idurumuna dönüflebiliyorlar.

S›n›flar Ve Tarihsel-ToplumsalRolleri

Bunun için bir kez daha öncelikle s›-n›f ve partiler neye göre belirlenir-nite-lendirilir sorusuna aç›kl›k getirmeye çal›-flal›m. Bu kavramlar› do¤ru ve yerli yeri-ne oturtuktan sonra TD’nin teorik tespitve elefltirilerinin ne denli subjektif veoportünist tezler oldu¤u kendili¤inden vekolayca anlafl›lm›fl olacakt›r.

S›n›f:

S›n›f tan›m› özlü olarak flöyle yap›l-maktad›r: “tarihsel olarak belirlenmifl birüretim düzeninde, üretim araçlar›yla ilifl-kileri bak›m›ndan ç›kar ortakl›¤›yla bir-leflmifl insan kümesi”dir.

Bir Parti Neye Göre

De¤erlendirilir?Bir partinin niteli¤i, o partinin prog-

ram› (ulusal ve uluslararas› düzlemdeekonomik, siyasi ve ideolojik alanda sa-vundu¤u temel fikirlerin toplam›) ve gün-cel siyasi geliflmelere karfl› izledi¤i eylemçizgisiyle do¤ru orant›l›d›r. Bu, ayn› za-manda Lenin yoldafl›n deyifliyle “prog-ram ve taktikler bir partinin içeri¤idir”,demektir.

Bir kez daha belirtmek gerekirse s›n›fve s›n›flar, üretim araçlar› üzerindeki özelmülkiyetin do¤ufluna koflut olarak ortayaç›km›flt›r. Bu, ayn› zamanda karfl›t s›n›f-lar›n ortaya ç›k›fl› da demektir. ‹flte bura-da bafll› bafl›na bir s›n›ftan söz edecekolursak, bu, üretimde ayn› sosyal karak-teri oynayan insan toplulu¤una denir.Üretimde ayn› sosyal karakteri oynama-yan insan topluluklar› da vard›r. Bunlar,ara tabaka, ara s›n›f, ara gruplard›r. Örne-¤in, günümüzde-toplumumuzda üretimdeayn› rolü oynamayan küçük burjuvazi(flehir ve k›r) böyle bir s›n›f-ara tabakad›r.Ö¤renci, ayd›n vb. gibi topluluklar dabafll› bafl›na bir s›n›f oluflturmayarak grupve ara tabakalara denk düflmektedir. Yar›-feodal üretim iliflkileri sürecindeki köylü-lü¤ün çeflitli tabakalar› da böyledir. Zen-gin, orta ve yoksul köylülük. Her üçü deüretimde ayn› karakteri oynamamaktad›r.Her birinin ekonomik durumlar› ayr› ay-r›d›r. Üretim araçlar›yla iliflkileri ve ç›karortakl›¤› bir ve ayn› de¤il. Dolay›s›yladevrim karfl›s›ndaki durufllar› da ayn› de-¤il. Fakat bu üçünün de ama az ama çokdevrimde ç›karlar› vard›r. Çünkü hepsibüyük toprak a¤al›¤› s›n›f›, kompradorkapitalizm ve emperyalizmin ekonomikve siyasi bask›s› alt›nda sömürülmekte-dir. Ama bir kat› feodalizm dönemindeböyle de¤il. Özellikle de bafllang›ç süre-cinde. Köylülük esasta homojen bir yap›-

89

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 88: Sınıf Teorisi - Sayı 9

dayd›. Fakat ilerleyen süreçlerde bu ho-mojen yap› az önce de vurgusunu yapt›¤›-m›z gibi kendi içinde baflkalafl›ma u¤ra-m›flt›r-u¤ramaktad›r. T›pk› köleci dönem-deki köle-efendi s›n›flar› gibi feodaliz-min ilk dönemlerinde de köylülerin elin-de topra¤› yoktur. Hepsi de a¤aya çal›fl›r.Fakat bu, bütün köylülerin yar›c› veyaserf oldu¤u anlam›na gelmez. ‹lk dönem-lerde de farkl›l›klar mevcuttu. Özelliklede Asya Tipi Üretim Tarz›n›n (ATÜT) hü-küm sürdü¤ü ülkelerde köylülük bir bat›Avrupa’daki gibi serf-senyör iliflkisi için-de de¤ildi. A¤a d›fl›nda baz› köylülerin deçok ufak çapl› da olsa topraklar› ve mülk-leri mevcuttu. Ama bu de¤iflim süreç içe-risinde, özellikle de kapitalizmin girme-siyle birlikte daha da h›zland›. Kapitaliz-min bir ülkeye girmesi a¤al›k-köylü ilifl-kisini hemen rafa kald›r›r, anlay›fl› yanl›fl-t›r. Böyle bir kapitalizmin geliflim seyridünyan›n hiç bir yerinde meydana gelmiflde¤il. Bu ülkeye kapitalizmin girifli yak-lafl›k 200 y›ll›k bir süreci kapsar ama buülkede hala da güçlü bir flekilde a¤al›ksömürüsü ve köylülük s›n›f› mevcuttur.Dünyan›n di¤er ülkelerinin ezici ço¤un-lu¤u da böyledir. Latin-Amerika’dan tu-tal›m da Afrika ve Asya’ya kadar dünya-n›n bir çok ülkesinin dünyan›n k›rlar›n›oluflturmas› gerçekli¤i de bu yar›-sömür-ge ve yar›-feodal ülke olma gerçekli¤in-den kaynakl›d›r.

K›sacas›, tüm bu de¤iflimler sonucu,özellikle de bizim ki gibi yar›-sömürge veyar›-feodal iliflkilerin hakim oldu¤u ülke-lerde köylülü¤ün bir s›n›f olarak ortadankalkt›¤›n› söyleyebilir miyiz? Veya TDgibi art›k “köylülük” diye bir s›n›ftan sözetmemek! Söyleyemeyiz. Köylülük s›n›-f›n›, bu üçlü durumdan dolay› reddetmekve görmezlikten gelmek Troçkist devrimanlay›fl›d›r. Troçki, 1917 Ekim Devrimiöncesi Rusya’s›nda Lenin’e karfl› köylü-lü¤ün devrimde oynayaca¤› rolü redde-

derek “saf proleter devrimi” savunuyor-du. TD de “iflçi-köylü temel ittifak›” diyebilinen Leninist devrim ve ittifaklar anla-y›fl›n› reddediyor.

Ayn› fley kapitalist toplumlar için degeçerlidir. ‹ki bafll›ca modern s›n›f vard›r.Bunlar burjuvazi ve proletaryad›r. Amabu, burjuvazinin sadece tekelci veya pro-letaryan›n da sadece sanayi iflçilerindenibaret oldu¤u anlam›na gelir mi? Dahaaç›kças›, kapitalizm veya proletarya de-nildi¤inde, bununla, sadece tekelci kapi-talizm veya sanayi proletaryas›n› m› an-lamal›y›z-anlafl›lmal›d›r? Demek ki pro-letarya ve burjuvazi de homojen (tek, saf)bir s›n›f de¤il. Kendi içinde farkl› ara s›-n›f ve tabakalara ayr›l›r. Burjuvazi cephe-sinde ülkelerin sosyo-ekonomik yap›lar›-na uygun olarak tekelci veya komprador,orta ve küçük burjuvazi, iflçi s›n›f› ise sa-nayi proletaryas›, tar›m proletaryas›, yar›-proleter ve lümpen proletarya gibi kendiiçinde ayr›lmaktad›r. Ki bu kategoridekiiflçilerin devrim karfl›s›ndaki durufllar› dabirbirine oranla de¤iflmektedir. Örne¤inLenin yoldafl iflçi s›n›f› içerisinde en gü-venilir tabaka “sanayi proletaryas›d›r”der. Hepsinin ortak yan› eme¤ini satmas›-d›r. Fakat hepsi üretimde birebir ayn› sos-yal karakteri oynamaz.

Burjuvazi cephesinde de benzer du-rum yaflanmaktad›r. Tekelci (emperyalist-kapitalist), komprador, milli ve küçükburjuvazi. Bu s›n›f ve tabakalar› tek tektahlil etmek konumuzun kapsam› d›fl›ndaoldu¤undan geçiyoruz. Yaln›z flunu söy-lemekle yetinece¤iz: Küçük ve milli (or-ta) burjuvazi bizimki gibi ülkelerde dev-rimci s›n›f iken tekelci ve komprador bur-juvazi karfl›-devrimci s›n›ft›r. ‹lerideTD’nin milli burjuvaziyi “karfl› devrim-ci” s›n›f olarak nitelendirmesi anlay›fl›üzerinde de duraca¤›m›z› belirtelim.

Özcesi, s›n›f, üretimde oynad›¤› role;

90

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 89: Sınıf Teorisi - Sayı 9

üretim araçlar›yla olan iliflkisi ve ortak ç›-kar birli¤ini oluflturan insan toplulu¤udur.

Bir s›n›f›n devrim karfl›s›ndaki tutu-mu ise baflkan Mao’nun dedi¤i gibi “ta-mamen, toplumdaki ekonomik durumlar›taraf›ndan belirlenir” (Seçme Eserler

Cilt:2-Sf,324)

Devrimin hedef ve görevlerini oldu¤ugibi, itici güçlerini de ülkenin sosyo-eko-nomik (ekonomik-siyasal ve kültürel) ya-p›s›n›n niteli¤i belirler.

Buradan hareketle ülkemizde topraka¤al›¤› s›n›f› ve yine Mao'nun dedi¤i gibibuna denk düflen tefeci-tüccar sömürüsüdiye bir sömürü biçimi veya s›n›f›n olma-d›¤›n› söylemek için insan›n, ya devrimciteoriden yoksun ya da ülke gerçekli¤in-den uzak teori üreten bir revizyonist-Troçkist olmas› gerek. Bu sömürü biçimi-ni reddedenler köylülü¤ün tümden çözül-dü¤ünden, dahas› köylülük diye bir s›n›-f›n olmad›¤›ndan söz ediyor etmektedir.

A¤al›k sistemine dahil bir çok a¤a, te-feci, fleyh ve molladan söz ettik. Örneklerverdik. Dolay›s›yla ayn› örnekleri tekrar-lamayaca¤›z. A¤al›k ve tefeci-tüccar s›n›-f›yla köylülük s›n›f›n›n çok yak›n ba¤lar›mevcuttur. Biri olmadan di¤eri olmaz.Dolay›s›ylad›r ki, toprak a¤al›¤› sistemi-nin yok oldu¤unu ve köylülü¤ün tümdençözüldü¤ünü iddia edenler köylülük diyebir s›n›ftan da söz etmemelidir. Oysa ger-çek durum böyle midir? TD’nin aç›ktanteorisin yapmasa da, ama özü itibar›ylateorisini yapt›¤›, köylülük s›n›f› gerçekteortadan kalkm›fl m›d›r? Bu s›n›f, nas›l or-tadan kalkt›? Esasta yoksul köylülü¤ün so-runu olan toprak sorunu ve bu anlamdaDemokratik Devrim gündemden kalkt›m›? Bu, vb. anlay›fllar›n elefltirisini ilerikisay›lar›m›zda yapaca¤›z. Biz TD’nin“köylülük tümden çözülmüfltür” veya“köylülük” diye bir s›n›ftan söz etmemesi-nin Troçkist anlay›fl› üzerinde duraca¤›z.

Kald› ki feodal sömürü biçimini sade-ce a¤al›¤›n varl›¤›-yoklu¤una indirgemekanlay›fl› ve teorisi de do¤ru bir teori de¤il.Tefeci-ticaret sermayesi de esas olarakfeodal sömürü biçimine denk düfler. Vebu ba¤lamda köylülü¤ün çözülmesini ön-leyen faktörlerdir. Dahas› Lenin yoldafl›ndedi¤i gibi “Ticaret sermayesinin ba¤›m-s›z geliflimi, kapitalist üretimin geliflmederecesiyle ters orant›l›d›r (...); ticaret vetefeci sermayesi ne kadar güçlü geliflmifl-se, sanayi sermayesinin (kapitalist üreti-min) geliflimi o kadar zay›ft›r.” (Seçme

Eserler Cilt 1, s.232)

Tefeci ve ticaret sermayesinin köylü-lü¤ün sömürülmesinde önemli rol oyna-d›¤›n› kimler görmezlikten gelebilir?Kars’tan Edirne’ye kadar yaflayan köylü-lerin tefeci-tüccarlar taraf›ndan sömürül-mesine göz yumanlar olabilir ancak.

Hat›rlatmak isteriz: Bundan bir-iki ayöncesinde Ege (‹zmir) yöresinde üzümüreticisi köylülerin milyarlarca paralar›-n›n büyük tüccarlar taraf›ndan y›llarca(2001 y›l›ndan bu yana) doland›r›larakverilmedi¤ine dair haberler burjuva med-yaya yans›d›. Yine yak›n zamanda Ur-fa’n›n köylerinden birinde okul yapt›r-mak isteyen köylüler paralar› olmad›¤›için “tefeciden borç para”, hem de faizlealarak okul yapt›rd›klar›na dair haberinde bas›na yans›d›¤›n› hat›rlatmak isteriz.

Karadeniz’in f›nd›k üreticisi köylüle-rinin büyük tefeci-tüccarlar taraf›ndana¤›r bir flekilde sömürüsüne hiç mi hiçde¤inmeye gerek görmüyoruz. Bunu söy-lerken köylüler üzerinde köy burjuvazisi-nin sömürüsünün olmad›¤›n› iddia etmi-yoruz elbette. Köy burjuvazisinin de sö-mürüsü var. Fakat etkin olan a¤al›k, tefe-ci ve tüccar sömürüsüdür. Feodalizmehas sömürü biçimi sadece angarya ve ya-r›c›l›k tarz› sömürü sistemiyle s›n›rland›-r›lamaz. Borçlanma, tefecilik, çal›flarak

91

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 90: Sınıf Teorisi - Sayı 9

ödeme sistemleri de feodalizme has sö-mürü ve çal›flma sistemleridir. Ayr›ca gö-türü usulü, emek hizmeti; kaç kilo pamukve kaç kilo f›nd›k toplam›fl ve kaç dönümarazi biçmiflsen onun toplam›na göre pa-ra gibi çal›flma tarzlar›n›n da kapitalizmöncesi sömürü biçimi oldu¤unu hat›rlat-maya gerek görmüyoruz.

Mao yoldafl, toprak a¤al›¤› sömürüsüiçin tek sömürü biçimi olarak “toprakrant›n›” ele almaz. Bu, “a¤al›k için bafll›-ca sömürü biçimidir, fakat tek sömürü bi-çimi de¤il” der. Bir baflka ifadeyle topraka¤as› s›n›f›, sömürüsünü sadece toprakrant› üzerinden yapar tezini savunmak,yanl›flt›r. Tersi hareket edilirse o zamandünyan›n hiç bir ülkesinde feodalizmdenve toprak a¤alar› s›n›f›ndan söz etmemekgerekir. Toprak a¤as›, kapitalizmin gir-mesiyle birlikte Mao’nun iflaret etti¤i gi-bi sanayi ile de u¤rafl›r. Hem feodal, hemde burjuva karakteri iç içe tafl›r. Ama ha-kim olan yan› feodaldir-toprak a¤as› ol-mas›d›r. Bu gerçeklikten hareketle detoprak a¤alar› için feodal burjuva tan›m-lamas›n› yap›yoruz. Bu tan›mlama TDgibi yar›-Troçkist ak›mlar taraf›ndan ga-ripsenebilir. fiüphesiz biz teorimiziTroçki ve ondan etkilenmifl ara ak›mlaragöre de¤il, Marks, Lenin ve Mao’ya gö-re infla edece¤iz. Mao’nun konuya ilifl-kin söyledikleri fludur: “Toprak a¤as›,topra¤a sahip olan, çal›flmayan ya daçok az çal›flan ve köylüleri sömürerekyaflayan kimsedir. Toprak rant› onunbafll›ca sömürü biçimidir; ayr›ca tefeci-lik yapabilir, iflçi çal›flt›rabilir, sanayi yada ticaretle u¤raflabilir.” (abç) (Seçme

Eserler. Cilt.1, Sf. 201)

Mao, tefecilik sömürüsünü feodaliz-me has sömürü biçimi olarak de¤erlen-dirmenin yan›nda tefecileri toprak a¤ala-r› s›n›f›yla ayn› s›n›flamaya dahil eder.fiunu der:

“Tefeciler, bafll›ca gelir kaynaklar›

tefecilik yoluyla sömürü olan ve s›radanorta köylüden daha iyi durumda bulunankimselerdir ve toprak a¤alar›yla ayn› s›-n›flamaya girerler.” (age. Sf. 202)

Bu ülkede savafl a¤alar›n›n oldu¤un-dan ise hiç söz etmeye gerek görmüyo-ruz. Bunu söylemekle TD, yine t›pk› top-rak a¤as› s›n›f› gibi “sahi savafl a¤alar›nerede var” sorusunu soracak ve flafl›rm›flolacak. Kan›tlamak için fazla örnek ver-meye gerek yok. Bunun için Urfa-Sive-rek a¤alar›ndan ve ayn› zamanda Bucakafliretinin reisi Sedat Bucak ve Hakka-ri’de J›rki aflireti reisi T. Ad›yamanlar’›ndenetiminde binlerce silahl› korucununoldu¤unu söylemek yeterli olur.

fieyhler ve mollalar›n ismini ise say-maya gerek yok san›r›z. Bunlar, neredey-se ülkenin her yan›nda var. Köylük alan-lardaki fleyhlerin ço¤unlu¤u ayn› zaman-da toprak a¤as›d›r da. Bu tarikat fleyhleri-ni temsilen, daha do¤rusu bir çok tarikatve “meflhur” fleyhlerin ö¤rencileri olarakparlamentoda, hem de hükümette 10’danfazla bakan olarak görev yapan milletve-kili oldu¤unu bilmeyen yoktur. Bunlar›nisimleri burjuva bas›na da yans›d›.

Umar›z tüm bu örnekler TD’yi topraka¤alar› s›n›f›n›n varl›¤› konusunda iknaetmifltir?

TD, Çamur At›yor, DemagojiYap›yor!

Nerede ve hangi yaz›m›zda yar›-sö-mürge bir ülkede kapitalizmin geliflmedi-¤ini-geliflmeyece¤ini söyledik? VeyaMao nerede ve hangi makalesinde yar›-sömürge ülkelerde “kapitalizmin gelifle-ce¤i” tezini savunanlar›, “ihanetle efl de-¤er” olarak nitelendiriyor? Biz de Mao dayar›-sömürge ülkelerde kapitalizmin ge-liflti¤ini-geliflece¤ini dün de bugün de sa-vunduk-savunuyoruz. Ama bu “geliflme-

92

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 91: Sınıf Teorisi - Sayı 9

yi” TD gibi abartm›yoruz. TD’ye soruyo-ruz? Bu ülkedeki köylülük s›n›f› ne ol-du? TD, diyor ki kapitalizm girdi köylü-lük s›n›f› ve a¤al›k ortadan kalkt›. Fe-odalizmi kim tasfiye etti? Köylülü¤üntoprak sorunu ve toprak devrimi ne ol-du? TD’ye göre tasfiye oldu. Kim tasfi-ye etti? Nas›l tasfiye oldu? Ya da bu top-rak devrimini hangi s›n›f ve güçler yapt›da arkas›ndan gündemde olan devrimi“politik özgürlükleri kazanma” olarakilan ediyorsunuz?

Bu anlay›fl› derinli¤ine az›c›k irdele-di¤imizde feodalizmi tasfiye eden gücünemperyalizm oldu¤u oraya ç›kar. Yaniemperyalizm feodalizmi tasfiye etmifl vekapitalizmi gelifltirmifltir. Soruyoruz? Buülkeye kapitalizm nas›l ve hangi tür ge-çiflle hakim oldu? Köylü hal tarz›yla m›(uzun bir tarihi süreç boyunca alttan yu-

kar›ya do¤ru kendi iç dinami¤iyle kapita-lizmin geliflerek, emek hizmetini ad›mad›m çökertmesi ve onun yerine hakimhale gelen milli kapitalizm ve arkas›ndanüst yap›da burjuva demokratik devrimi-nin tamamlanmas› yolu. Fransa’da oldu-¤u gibi)? Yoksa Junker tarzda (Prusya ti-pi geçifl, bir baflka ifadeyle devlet eliyleyukar›dan afla¤›ya do¤ru toprak reformuvb. yollarla feodalizmin tasfiye edilip ka-pitalizmin gelifltirilerek, hakim hale geti-

rilen Prusya, Almanya, Japonya vb. ülke-lerdeki gibi) bir geçiflle mi? TD, bu, vb.sorular› yan›tlam›yor-yan›tlamaktan uzakkaç›yor. O halde geriye ne kal›yor? Em-peryalizm kal›yor. Yani “emperyalizm ül-keye girdikten bu yana feodalizmi tasfiyeederken, kapitalizmi gelifltirerek hakimhale getirmifl, teorisi yap›l›yor” Üstelikbu “gelifltirme teorisi” de TD’ye kal›rsa“orta düzeyde” bir kapitalist geliflmedir.

Biz konuyu daha fazla uzatmadanTD’nin Mao’ya att›¤› iftiray› Mao’nuna¤z›ndan aktararak yan›tlayal›m. Yar›-sö-mürge ve yar›-feodal ülkeler ve “kapita-lizmin geliflmesine” iliflkin ortaya koydu-¤u tezleri, uzun olacak ama özetleyerekaktaral›m. Çünkü oportünizm yaz›lan veortada olan belgeleri bu denli inkardangelip-demagoji yap›yorsa, art›k yaz›lma-yanlar noktas›nda nas›l demagoji yapt›¤›-

n›-yapaca¤›n›var›n siz he-s a p l a y › n !Troçkizm veher türdenMarksizm d›fl›oportünist te-orileri deflifree t m e kM L M ’ l e r i nvazgeçilmezideolojik-poli-tik görevleriaras›ndad›r.

“3. Bugünkü sömürge, yar›-sömürgeve yar›-feodal toplum”

(...)

“Çin'in feodal toplumu meta ekono-misine do¤ru geliflti¤i ve böylece içindekapitalizmin tohumlar›n› tafl›d›¤› için,Çin, yabanc› kapitalizmin zorlamas› ol-masa bile, giderek kendi kendine kapita-list bir toplum haline gelecekti. Yabanc›kapitalizmin nüfuz etmesi bu süreci h›z-

93

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Teorimizi yanl›fl bulabilirsiniz. Buna sayg›m›z var. Amasöylemedi¤imiz-savunmad›¤›m›z ve yazmad›¤›m›z fleylerüzerine demagoji yapman›z›n da hofl karfl›lanmayaca¤›n›bilmek zorundas›n›z! Karfl›t bir teori-tez abart› ve dema-goji yap›larak alt edilemez. Bilimsellik, belgeler ve söyle-nenler üzerinde tart›flmak yürütmektir. Aksi tart›flmalardürüst ve bilimsel olmaz. Olmayan-söylenmeyen bir fleyüzerine abart›l› polemik yapmakla, do¤ru bir teori ve si-yaset infla edemezsiniz.

Page 92: Sınıf Teorisi - Sayı 9

land›rd›. Çin'in toplumsal ekonomisininçözülmesinde yabanc› kapitalizm önemlibir rol oynad›; bir yandan Çin'in kendineyeterli do¤al ekonomisini baltalad› vehem flehirlerdeki hem de köy evlerindekiel sanatlar› sanayisini y›kt›; öte yandan,il ve ilçelerdeki meta ekonomisinin gelifl-mesini h›zland›rd›. (abç)

“Olaylar›n bu flekilde geliflmesi,Çin'in feodal ekonomisinin temellerineyapt›¤› bu çözücü etkilerin d›fl›nda,Çin'de kapitalist üretimin geliflmesi içinbelirli nesnel koflullar›n ve olanaklar›ndo¤mas›na yol açt›. Çünkü do¤al ekono-minin y›k›lmas›, kapitalizm için bir metapazar› yaratt›, ayn› zamanda çok say›daköylünün ve zanaatkar›n iflas›, kapitaliz-me, eme¤in bir meta olarak al›n›p sat›l-mas› olana¤›n› sa¤lad›.

“Asl›nda, 60 y›l kadar önce, 19. yüz-y›l›n ikinci yans›nda yabanc› kapitaliz-min etkisi ile ve feodal ekonomik yap›da-ki baz› çatlaklardan dolay› baz› tüccarlar,toprak a¤alar› ve bürokratlar modern sa-nayiye yat›r›m yapmaya bafllad›lar. Bun-dan 40 y›l kadar önce, yüzy›l›n bafllar›n-da, Çin'in milli kapitalizmi ileriye do¤ruilk ad›mlar›n› att›. Sonra, 20 y›l kadarönce, Birinci Emperyalist Paylafl›m Sa-vafl› s›ras›nda Çin milli sanayisi özellikledokuma ve un de¤irmencili¤i alanlar›ndage-liflti; çünkü Avrupa ve Amerika'dakiemperyalist ülkeler savafl ile u¤rafl›yor-lard› ve Çin üzerindeki bask›lan›n bir sü-re için azaltm›fllard›.

“Milli kapitalizmin ortaya ç›k›fl›n›nve geliflmesinin tarihi ayn› zamanda Çinburjuvazisinin ve proletaryas›n›n do¤u-flunun ve geliflmesinin tarihidir. Nas›l ki,tüccarlar›n, toprak a¤alar›n›n ve bürok-ratlar›n bir kesimi Çin burjuvazisininmüjdecisiydiyse, ayn› flekilde köylülerinve zanaat iflçilerinin bir kesimi de Çinproletaryas›n›n müjdecisiydi. Çin burju-

vazisi ve proletaryas›, ayn› birer toplum-sal s›n›f olarak, yeni do¤mufl ve daha ön-ce Çin tarihinde görülmemifl s›n›flard›r.Bunlar feodal toplumun ba¤r›nda gelifle-rek yeni toplumsal s›n›flar olarak ortayaç›kt›lar. Bunlar Çin'in eski (feodal) toplu-munun do¤urdu¤u ikiz kardefllerdir; hembirbirlerine ba¤l›d›rlar, hem de birbirle-riyle uzlaflmazlar. Bununla beraber, Çinproletaryas› sadece Çin milli burjuvazisiile birlikte de¤il, fakat Çin'de do¤rudando¤ruya emperyalistler taraf›ndan yöne-tilen iflletmelerle birlikte ortaya ç›kt› vegeliflti. Bundan dolay› Çin proletaryas›-n›n çok büyük bir kesimi, Çin burjuvazi-sinden daha yafll› ve daha tecrübelidir,dolay›s›yla daha büyük ve daha genifl ta-bana sahip olan bir toplumsal güçtür.

“Bununla beraber kapitalizmin orta-ya ç›kmas› ve geliflmesi, Çin'deki emper-yalist müdahaleden bu yana meydana ge-len de¤iflikli¤in sadece bir yönüdür. Bude¤iflikli¤in, kapitalizmle birlikte geliflenve onu engelleyen bir yönü daha vard›r:Emperyalizmin, Çin kapitalizminin gelifl-mesini durdurmak için, Çin'in feodal güç-leri ile iflbirli¤i etmesi.

Çin'i istila etmekte olan emperyalistdevletin amac› hiç de feodal Çin'i kapita-list bir Çin haline getirmek de¤ildir. Tamtersine amaçlar›, Çin'i kendi yar›-sömür-geleri ya da sömürgeleri haline getirmek-tir. (abç)

Bu konuda, Çin'in giderek bir yar›-sömürge ve sömürge haline gelebilmesiiçin emperyalist devletler, askeri, siyasi,ekonomik ve kültürel bask› yollar›na bafl-vurmufllard›r ve baflvurmaktad›rlar. Bubask› yollar› flunlard›r:”

Bunlar maddeler halinde s›ralanm›fl-t›r. Ancak biz hepsini de¤il, konumuzlado¤rudan ba¤›nt›l› olan noktalar› özetle-yerek aktaraca¤›z.

94

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 93: Sınıf Teorisi - Sayı 9

“3. Bu eflit olmayan antlaflmalarla,emperyalist devletler, Çin'deki bütünönemli ticaret limanlar›n› denetimleri al-t›na ald›lar ve bu limanlar›n ço¤unda,baz› yerleri kendi do¤rudan yönetimlerialt›ndaki ayr›cal›kl› bölgeler haline ge-tirdiler. Ayr›ca Çin'in gümrü¤ünü, d›fl ti-caretini ve ulafl›m›n› (deniz, kara, ›rmak,göl ve hava) denetimleri alt›na ald›lar.Böylece, mallar›n› Çin'e y›¤ma, onu ken-di sanayi ürünleri için bir pazar halinegetirme ve ayn› zamanda Çin tar›m›n›kendi emperyalist ihtiyaçlar›na göre yön-lendirme olana¤›n› ellerine geçirdiler.”

“4. Emperyalist devletler, Çin'inhammaddelerinden ve ucuz eme¤indenyerinde yararlanmak amac›yla Çin'depek çok a¤›r ve hafif sanayi giriflimini ifl-letmekte ve böylelikle, Çin'in milli sana-yisi üzerinde ekonomik bask› yaparaküretici güçlerin geliflmesini önlemekte-dirler.”

“5. Emperyalist devletler, Çin hükü-metini borçland›rarak ve Çin'de banka-lar kurarak, Çin'in bankac›l›¤›n› ve mali-yesini tekelleri alt›na ald›lar. Böyleliklesadece meta rekabeti alan›nda, Çin'inmilli kapitalizmini ezmekle kalmad›lar,ayn› zamanda bankac›l›¤›n› ve maliyesinide denetimlerine ald›lar.”

“6. Emperyalist devletler, ticaret li-manlar›ndan en ücra iç bölgelere var›n-caya kadar, Çin'in bir ucundan öbür ucu-na, bir komprador ve tefeci-tüccar sömü-rü a¤› kurdular. Çin köylü kitleleri ve hal-k›n öbür kesimleri üzerindeki sömürüleri-ni kolaylaflt›rmak için kendilerine hizmeteden bir komprador ve tefeci-tüccar s›n›-f› yaratt›lar.”

“7. Emperyalist devletler, kompradors›n›f› kadar feodal toprak a¤as› s›n›f›n›da Çin'deki hâkimiyetlerinin temel dire¤ihaline getirdiler. Emperyalizm «ilkönce,kendinden önceki toplumsal yap›n›n hâ-

kim tabakas›yla, yani feodal a¤alar, tica-ret burjuvazisi ve tefeci burjuvazisi ilehalk›n ço¤unlu¤una karfl› ittifak yapar.Emperyalizmin her yerde, kendi gericimüttefiklerinin varl›¤›n›n temeli olan bü-tün kapitalizm öncesi sömürü biçimlerini(özellikle köylerde) korumaya ve devamettirmeye çal›fl›r». «... bütün malî ve as-keri gücü ile emperyalizm, Çin'de feodalkal›nt›lar› ve bunlar›n bütün bürokratik-militarist üstyap›s›n› destekleyen, teflvikeden, gelifltiren ve koruyan güçtür.» (abç)

Bu konuda Mao’nun söylediklerinefazla bir fley eklemek do¤ru olmaz. Em-peryalizmin iflgal etti¤i sömürge ve yar›-sömürge ülkelerde ne yapmak istedi¤iniö¤renmek isteyenler, ABD ve iflgalci güç-lerin Irak’ta hangi s›n›flara dayand›¤›n›,dahas› kukla hükümeti arac›l›¤›yla haz›r-latt›¤› Irak anayasas›n›n Saddam döne-minden daha gerici bir nitelik tafl›d›¤›n›(fleriat yasalar› bak›m›ndan) görmek iste-yen görür. Kuveyt, S. Arabistan, Katar vebir dönemin Taliban yönetimine bak›nhat›rlars›n›z: Emperyalizmin ne yapmakistedi¤ini ve hangi gerici feodal s›n›flaradayand›¤›n› görürsünüz.

“8. Emperyalist devletler, savafl a¤a-lar›n›n kendi aralar›nda çarp›flmaya de-vam etmelerini sa¤lamak ve Çin halk›n›bast›rmak için gerici hükümeti genifl çap-ta silah ve bir sürü askeri dan›flmanla do-natmaktad›r.”

“9. Bundan baflka emperyalist devlet-ler, Çin halk›n›n zihnini zehirleme çaba-lar›n› bir an bile b›rakmam›fllard›r. Bu,onlar›n kültürel sald›r› siyasetidir. Ve bu,misyonerlerin çal›flmalar›yla hastane veokullar infla etmekle, gazeteler yay›mla-makla ve Çinli ö¤rencileri d›fl ülkelerdeokumaya ikna etmekle yap›l›r. Hedefleri,kendilerine hizmet edecek ve halk› alda-tacak ayd›nlar yetifltirmektir.” (abç)

“Bu gerçekler, emperyalistlerin Çin'e

95

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 94: Sınıf Teorisi - Sayı 9

girmesinden sonra meydana gelen de¤i-flikli¤in baflka yönünü, yar›-feodal, yar›-sömürge ve sömürge haline getirilen fe-odal Çin'in kanla lekelenmifl görünümü-nü ortaya koyar.

fiu nokta aç›kt›r ki, emperyalist dev-letler Çin'e sald›r›lar ile, bir yandan fe-odal toplumun çözülmesini ve kapitalistunsurlar›n geliflmesini h›zland›rm›fl, böy-lelikle feodal bir toplumu yar›-feodal birtoplum haline getirmifllerdir; öbür yan-dan da, ba¤›ms›z bir ülkeyi yar›-sömürgeve sömürge bir ülke haline getirerekÇin'de kendi vahfli hâkimiyetlerini kur-mufllard›r.

Bu iki yönü bir arada inceledi¤imiz-de, Çin'in sömürge, yar›-sömürge ve yar›-feodal toplumun flu özelliklere sahip ol-du¤unu görürüz:

1) Feodal zamanlar›n kendine yeterlido¤al ekonomisinin temelleri y›k›lm›fl-t›r; ancak feodal sömürü sisteminin te-meli olan, köylülerin toprak a¤as› s›n›f›taraf›ndan sömürülmesi, hem oldu¤u gi-bi ko-runmufl, hem de bu sömürü, komp-rador ve tefeci sermayesinin sömürüsü-ne de s›k› s›k›ya ba¤l› oldu¤undan,Çin'in toplumsal ve ekonomik hayat›n›aç›kça hâkimiyet alt›nda tutmaya devametmifltir. (abç)

2) Milli kapitalizm belli ölçülerde ge-liflmifl ve Çin'in siyasi ve kültürel haya-t›nda kayda de¤er bir rol oynam›flt›r, an-cak Çin'in toplumsal ekonomisinin hâkimbiçimi haline gelmemifltir; çok zay›ft›r veço¤unlukla, de¤iflen ölçülerde yabanc›emperyalizmle ve yerli feodalizmle ilifl-kileri vard›r.

(...)

4) Emperyalizm sadece Çin'in can al›-c› önem tafl›yan malî ve ekonomik candamarlar›n› de¤il, ayn› zamanda siyasi veaskeri gücünü de denetimi alt›nda bulun-

durmaktad›r,...

5) Çin'de ekonomik, siyasi ve kültürelgeliflme çok eflitsizdir, çünkü Çin, birçokemperyalist devletin tamamen ya da k›s-men hâkimiyeti alt›nda kalm›flt›r, ...

6) Emperyalizmin ve feodalizmin ge-nifl çaptaki istilas›n›n bir sonucu olarak,Çin halk›, özellikle de köylüler, açl›k veso¤uk içinde ve siyasi haklardan yoksunolarak yaflam›fl, günden güne daha fazlayoksullaflt›r›lm›fl ve hatta çok büyük birk›sm› sadakaya muhtaç bir durumda b›ra-k›lm›flt›r. Çin halk› baflka hiçbir yerde ko-lay rastlanmayacak ölçüde sefalet içindeve özgürlükten yoksun bir durumdad›r.

Çin'in sömürge, yar›-sömürge ve ya-r›-feodal toplumunun özellikleri ifltebunlard›r.

Bu durum esas olarak, Japon emper-yalistleri ve öbür emperyalist güçler tara-f›ndan belirlenmifltir; yabanc› emperya-lizm ve yerli feodalizmin iflbirli¤inin birsonucudur.” (abç) (Seçme Eserler,

Cilt:2, Sf, 312-3-4-5-6-7-8)

Bir ara yorum ve altlar› biz çizdik.Mao’nun yar›-sömürge ve yar›-feodal ül-kelerin tafl›d›¤› ekonomik, siyasi ve kül-türel özelliklere iliflkin söyledikleri çoknet ve aç›k bir flekilde ortadad›r. Kapita-lizmin nas›l ve flekilde geliflece¤ine ilifl-kin söylediklerini de net ve aç›k bir flekil-de ortaya koymufltur. O halde TD’ye sor-mal›; bu sözlerin neresinde, yar›-sömürgeve yar› feodal ülkelerde “kapitalizmin ha-kim olabilece¤i” tezini “ihanetle eflde¤ertutma”? Aktard›¤›m›z sözleri biz yazma-d›k. Yaz›lanlar Türkçe’ye çevrilmifltir.Türkçe’ye çevrili kaynak elimizde olma-sayd›, o zaman çarp›tmalar›n›zda hakl›l›kpay›n›z olabilirdi. Böylesine somut birbelge orta yerde duruyorken, neden-niçinböylesine bir demagoji yapmaya ihtiyaçduydunuz?

96

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 95: Sınıf Teorisi - Sayı 9

Teorimizi yanl›fl bulabilirsiniz. Bunasayg›m›z var. Ama söylemedi¤imiz-sa-vunmad›¤›m›z ve yazmad›¤›m›z fleylerüzerine demagoji yapman›z›n da hofl kar-fl›lanmayaca¤›n› bilmek zorundas›n›z!Karfl›t bir teori-tez abart› ve demagoji ya-p›larak alt edilemez. Bilimsellik, belgelerve söylenenler üzerinde tart›flmak yürüt-mektir. Aksi tart›flmalar dürüst ve bilim-sel olmaz. Olmayan-söylenmeyen bir fleyüzerine abart›l› polemik yapmakla, do¤rubir teori ve siyaset infla edemezsiniz. Evettart›flaca¤›z, ama bunu demagoji yapma-dan, çamur atmadan yapmal›y›z!

Buraya kadar tart›flmay› ülkemizdetoprak a¤al›¤› s›n›f› ve feodalizm var m›-yok mu noktas›nda yürüttük. Gelecek sa-y›da; TD’nin Faflizm, Demokratik Devri-min özü, Milli burjuvazi, PKK-KongraGel, Uluslararas› Komünist Hareket’eiliflkin tahlilleri ve “... Birlik KongresiBelgeleri”nde yer alan baz› teorik konu-lar›n elefltirisini sürdürece¤iz.

97

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 96: Sınıf Teorisi - Sayı 9

51. Say›l› Partizan dergisinde “MKPTeorisyenlerinin ideolojik ErozyonununS›n›rs›zl›¤›” bafll›kl› yay›mlanan yaz›yaöncelikle teflekkür etmek isteriz. Yaz›n›nideolojik-politik yönelimiyle z›tl›¤›m›zara¤men böyle bir teflekkür diplomatik de-

¤il, tamam›yla bir gerekliliktir. Do¤ruyuyanl›fltan ay›rt etmek, Maoist temeldebirli¤i ilerletmek için iki çizgi mücadele-si temeldir. Faal ideolojik mücadele ilke-dir. Önemli olan bu mücadelenin kiflisel-lefltirilerek dejenere edilmemesi, spekü-lasyonlarla yürütülmemesidir. Yaz› baz›flahsilefltirilmifl sald›r›lar “dönek” vb. ta-n›mlamalarla kaba suçlama ve damgala-ma yöntemlerine baflvurman›n yan›s›ra,teflekkürü hak eden ideolojik-politik me-seleler üzerinde de durmaktad›r.

Birlik-Elefltiri-Birlik perspektifiyleiki çizgi mücadelesini do¤ru temelde veelefltirme-dönüfltürme kazanma yönte-miyle ele almaya her zaman evet.

Partizan dergisinin Kongre ‹deolojive Muhasebe dokümanlar›na itirazlar›ndabelirttikleri gibi temel mesele olan Ma-oizm’i kavray›fl ve uygulay›flta çizgi fark-lar›m›z nettir. Lenin’in dedi¤i gibi böylebir durumda “iki ahbap çavufl gibi anlafl-mak” Maoist yoldafll›k de¤il, diplomatikoportünizmdir. Birin ikiye bölünmedi¤ihiçbirfley yoktur. Bu komünist saflar içinde böyledir. Komünist hareket de herfleygibi, karfl›tlar›n mücadelesi yoluyla iler-lemifltir ve yine öyle olacakt›r.

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

98

B‹R KEZ DAHAGENEL ELEfiT‹R‹!

(1)Partizan dergisinin

Kongre ‹deoloji ve Muhase-be dokümanlar›na itirazla-

r›nda belirttikleri gibi temelmesele olan Maoizm’i kav-ray›fl ve uygulay›flta çizgi

farklar›m›z nettir. Lenin’indedi¤i gibi böyle bir durum-da “iki ahbap çavufl gibi an-

laflmak” Maoist yoldafll›kde¤il, diplomatik oportü-nizmdir. Birin ikiye bölün-

medi¤i hiçbirfley yoktur. Bukomünist saflar için de böy-ledir. Komünist hareket deherfley gibi, karfl›tlar›n mü-cadelesi yoluyla ilerlemifltir

ve yine öyle olacakt›r

Page 97: Sınıf Teorisi - Sayı 9

Komünist Liga, I. ve II. Enternasyo-nalde, Komünternide de böyle olmad›m›? Uluslararas› Komünist Hareketin(UKH) politik hatt› için polemiklerdeÇKP’nin de belirtti¤i gibi, “Birlik, mü-cadale veya hatta bölünme ve yeni te-melde yeni bir birlik- Enternasyonal iflçis›n›f› hareketine geliflme diyalekti¤i iflteböyledir.” Maoist Komünist Birlik enter-nasyonal ve tek tek ülkelerde Maoist ide-olojik temel, Maoist genel siyasal ve as-keri çizgi, Maoist program-örgüt ve stra-tejik-taktik plan çerçevesinde gerçeklefl-tirilebilinir. Bölücülük, Marksizm-Leni-nizm-Maoizm’den (MLM) ayr›lmakt›r.Bir ço¤unluk-az›nl›k ya da dar örgütselbir tan›mlamaya s›¤d›r›lamaz. Öncelikleideolojik alanda MLM’den ayr›lma me-selesidir. Zira örgütsel ço¤unluk durum-lar›na ra¤men Bernstein ve Kautskyler,1904’lerde Rusya’da Menflevikler bölü-cü, az›nl›ktaki Lenin ve karargah› (Bolfle-vikler) Marksist birlik bayra¤›yd›lar.

Partizan dergisi diyor ki “bu görüfllerkendini ‘Maoist’ k›l›f› alt›nda gizleyerekTroçkist ak›m›n temsilcisi ve ABD iflçi s›-n›f›yla hiçbir organik ba¤› olmayanRCP(ABD Devrimci KP)’nin görüflleri”(agd)

Lenin 1903’te Marksizm’in temeliüzerinden ortaya ç›kan Bolflevizmin sa-dece 19. yüzy›l deneyimlerini de¤il, Rus-ya’s›ndaki geliflmeleri de iyi anlayarak vebüyük ac›lar çekerek Marksizm’e ulaflt›-¤›na iflaret ediyordu. Gericili¤in nedenoldu¤u göçmenlik olgusunun devrimcihareket saflar›ndaki olumsuz etkisi elbet-te bafll› bafl›na analiz edilebilir. Ancakkendileri sanki bu dalga (göçmenlik) ah-laks›zlaflm›fl gibi baflkalar›n› mülteciliklesuçlayanlara yine Lenin’in sözlerini ha-t›rlatmak isteriz.

“Çarl›¤›n zorunlu olarak neden oldu-¤u göçmenlik sayesinde 19.yüzy›l›n ikinci

yar›s›nda devrimci Rusya hiçbir ülkeninsahip olmad›¤› kadar uluslar aras› iliflkizenginli¤ine, tüm dünyadaki devrimci ha-reketin bütün biçimleri ve teorileri üzeri-ne mükemmel bilgiye sahiptir.” (Lenin,Sol Komünizm Bir Çocukluk Hastal›¤›)

Kald› ki Amerikan proletaryas› vedevrimci hareketi, objektif koflullar› gere-¤i bizim kadar göçe zorlanmam›flt›r. Gö-çen bir ilticac›lar dalgas› problemini bi-zimki gibi yaflam›yor. ABD DKP’ye ge-lince, biz onun baflka ülkelerde iltica et-mifl, mülteci durumda üyelerini bilmiyo-ruz. Olsayd› dahi çizgi elefltirisi yerinebunu bir suç olarak göstermek yine deyanl›flt›r. ABD DKP, karfl› devrimin mer-kezinde, Maoizmin bayra¤›n› yüksekler-de tutma prati¤i ile basit suçlanmay› de-¤il, Maoist takdiri hak eder.

Çizgi de¤il de, “Ucuz heyecan”lardanpragmatist karlar biriktirmeye ç›km›fl,co¤rafya eksenli tart›flmalar›n hali de bi-linmiyor de¤il. Türkiye-Kuzey Kürdista-n’› bir yana b›rakal›m, yurtd›fl›nda da mü-cadele etmeyi, böyle yoldafllar›n ço¤unlu-¤u, flimdi hiçbir yerde devrim mücadelesi-nin sadece öncü de¤il, militan kat›l›mc›la-r› bile de¤illerdir. Umutsuzluk içinde sey-re dalm›fllard›r. Gelelim Partizan dergisi-nin di¤er konulardaki elefltirilerine!

PART‹ZAN DERG‹S‹ VE

MARKS‹ZM-LEN‹N‹ZM-MAO‹ZMPartizan dergisi MKP için diyor ki;

“Bunlar›n s›k s›k Mao’ya ‘yeni ni-tel’ yak›flt›rmas›nda bulunmas› sonra-dan dönmelerin marifetleri oldu¤unubelirtmifltik.”

“Nedense, Lenin Marksizm’e ‘katk›’yap›yor ya da ‘ilerletiyor’ ama Mao ‘ni-tel’ olarak ileri götürüyor. Sonradandönmelerin marifetleridir bunlar. Mars-

99

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 98: Sınıf Teorisi - Sayı 9

zim’in bilimsel ustalar›n› karfl› karfl›yagetirme, birini di¤erinden daha üstüngösterme cabalar› bunlar›n söz konusu‘belgeleri’nde Lenin ‘katk›’ yapm›flt›r.Mao ise onu ‘nitel olarak ileriye’ götür-müfltür. Mao, hep ‘nitel’ katk› yap›yor,di¤erleri ise sadece katk› yap›yor. (...)Bu, sonradan görme ve dönme “teoiris-yenler’ böyle yapmakla Mao’yu yücelt-tiklerini san›yorlar. Tersine onu küçült-meye çal›fl›yorlar. Ayn› Lin Biao’nunMao’ya yapt›klar› gibi.”

“‹flçi s›n›f› hareketiyle ilgili Lenin’inMarksizm’e katk›lar› bilinen gerçek. ‹fl-çi s›n›f› aristokrasisi ile ilgili Mao, Le-nin’i tekrarlam›flt›r. Bu konuda Mark-sizm’e çok özel ve yeni bir katk›s› olma-m›flt›r.”

“MKP’nin çok ‘bilgili’ teorisyenleri‘nitel aflama’ sözünü çok sevmifl gözü-küyorlar. Lenin ve Stalin’de ise bu ko-nularla ilgili ‘nitel’ yok, katk› ve dahaileriye tafl›ma var.”

“Mao, 1926’lardan itibaren Mark-sizm’le ilgili yaz›lar yazmaya bafllam›fl-t›r. Ya da bu tarihten sonra yazd›klar›Mao’nun eserlerinde yer alacak nitelik-tedir. Lenin’in ulusal sorun ve sömürge-ler sorununa yaklafl›m› aç›k oldu¤u gibi,Mao’da ondan esinlenmesi aç›kt›r. Yinebu ‘büyük’ teorisiyenlerden bir inci da-ha: ‘Marks, Engels, görece refah›n ‹n-giliz ‹flçi Hareketi’ndeki etkisini ‘prole-taryay› sat›n almak’ sözleriyle tahlil et-mifllerdi. Lenin, bu fikri derinlefltirdi.Mao, nitel olarak daha ileriye gitti.”(abç) (agd.Sf.49) dememizi elefltirmekte-dirler.

Bu elefltirileri ele almadan proletarya-n›n evrensel ideolojisi, bilimi Marksizm-Leninizm-Maoizmi 1. Kongre döküman-lar›nda nas›l ele al›nd›¤›na bak›lmas›n›istiyoruz. (Bkz. ‹deoloji: MLM)

Partizan dergisini de spekülasyon ya-

paca¤›na bunu somut elefltirmeye davetediyoruz. Somut bak›ld›¤›nda spekülas-yonlar görülecektir.

Marksizme Nas›l Ulafl›ld›?Dönemin ileri, üç bafll›ca fikir ak›m-

lar› olan, Klasik Alman Felsefesi, Klasik‹ngliz Ekonomi Politi¤i ve Frans›z Sos-yalizmi’ne dayanmas›na ra¤men ayn› za-manda onlar›n yanl›fllar›n›n elefltirilerek,iki çizgi mücadelesi yoluyla yeni-nitel biraflamaya ulafl›larak, komünizm ö¤retisi(‹deoloji-teori-program ve taktik) yarat›l-d›. Proletarya biliminin geliflmesinde bubirinci kilometre tafl›, bu birinci yeni nitelaflamayd›. Yani proletaryan›n bilimindeyeni-nitel geliflme aflamalar›n› Partizandergisinin iddia etti¤i gibi Maoizm’le s›-n›rl›yor de¤iliz. Yeni-nitel aflamalar sen-tezlerimizi öfkeyle karfl›lay›p, hiddetlereddeden sevgili yoldafllar›m›z›n, diya-lektik materyalist bilgi teorisini, diyalek-tik materyalist felsefenin özü olan z›tlar›nbirli¤ini kavramayan proletarya biliminingeliflmesini bunun d›fl›nda telakki ederekgeliflmeyi sadece nicel kaba bir azalma veço¤alma olarak gören idealist yaklafl›m-lar›n› ayr›ca ele alaca¤›z. Yeni-nitel afla-ma sözlerimize k›zanlar objektif olarakMarksizm’i de daha önceki fikir ak›mla-r›n›n sadece tekrar›-devam› gösterme du-rumundad›rlar. Oysa durum kesinlikle bude¤ildir. Marks ve Engels s›n›f mücadele-sinin bizzat prati¤i içinde, küçük burjuvasosyalizminin her türü ile amans›z bir he-saplaflma içinde, bilimimizin diyalektikmateryalist felsefe, Marksist ekonomi po-litik ve bilimsel sosyalizm gibi üç bafll›cabileflenindeki yeni nitel ilerlemelerle pro-letarya ideolojisini yaratt›lar. Kongre bel-gelerinde de ifade etti¤i gibi;

“Marksizm, Marks’›n ö¤reti ve dü-flüncelerinin metodunun bütünlü¤üdür.Proletarya ideolojisinin geliflim tarihinin

100

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 99: Sınıf Teorisi - Sayı 9

ilk büyük kilometre tafl›, birinci nitel afla-mas›d›r.” (‹deoloji: MLM. Sf, 23)

Demek ki “sonradan dönme”, “sonra-dan görme” diye suçlad›¤›n›z Maoist Ko-münistler hiçte iddia etti¤iniz gibi,“Marksizmin bilimsel ustalar›n› karfl›karfl›ya getirme, birini di¤erinden üstüngösterme” fleklindeki duygulara hitapeden, popülistçe yaklafl›mlar›n›zla anla-yamayaca¤›n›z, toplumsal pratikle ba¤›içerisinde proletarya biliminin de¤iflik ni-tel geliflme aflamalar›n› bilimsel kavrama,tart›flma ve uygulama durumundad›rlar.Marksizm’i, “proletarya ideolojisinin ge-liflim tarihinin ilk büyük kilometre tafl›,birinci nitel aflamas›” senteziyle ele alanKongre döküman›, anlamamay› bir avan-taj telaki edip, duygulara seslenifli de¤il,gerçekleri yerli yerine oturtmaktad›r.Kongrenin ilgili döküman› da özetle de-miflti ki, Marksizm gökten zembille in-medi. Ne hünerli beyinlerin marifeti, nede belleklerde vahiy misali kendili¤indencereyan eden do¤a ve toplum d›fl› bir kut-sall›k veya tanr›sal bir flahlan›fl de¤ildi.Üretim, s›n›f mücadelesi, bilimsel deneygibi üç bafll›ca sosyal pratikten kaynak-land›.

Proletarya biliminin geliflmesinde,Maoizm’in yeni-nitel-üçüncü aflama ol-du¤u gerçe¤ine itiraz ederken Partizandergisi, Dühringvari bir rotaya düflmekte-dir. Çünkü o da sosyal prati¤e ba¤l› ola-rak bilginin nas›l geliflti¤i, geliflece¤inigöremiyordu. Düflünce ile nesnel gerçek-lik aras›ndaki diyalektik iliflkiyi, idealiz-mi gere¤i anlayam›yordu. Ya da gösteril-di¤i halde burjuva ideolojisi gere¤i anla-mak istemiyordu. T›pk› Duhring gibi, ak-l› sosyal pratikten kopard›¤› içindir kikendi dönemindeki toplumsal koflullar›nprati¤in ve derslerinin yard›m›yla, iki çiz-gi mücadelesiyle bilimimizde yeni-nitelbir ilerlemeyi temsil eden Mao kavran-mamaktad›r. Kavrayanlara veryans›n

edilmektedir. Duhring, akl›, kendi bafl›navar biçiminde tan›ml›yordu. Kavramlaranesnel gerçeklerden gitmiyordu. Partizandergisinin de yapt›¤› “Marksizm Mark-sizmdir. Yeni-nitel baflka bir geliflme afla-mas› olmaz” anlay›fl›d›r. Marksizm’i top-lumsal pratikten kopararak, geliflmez-de-¤iflmez. Adeta Duhringvari “evrenseladil” kutsal ilkelere indirgeme yaklafl›m›söz konusudur. Yine t›pk›, mekanik ma-teryalistler-ütopik sosyalistler gibi, Bü-yük Proleter Kültür Devrimi gerçekli¤ineve evrensel derslerine ra¤men, Marksiz-mi savunma ad›na toplumsal pratikle ge-liflen-yaflayan canl› karakterini katlede-rek, maddi gerçeklikten kopararak tümidealist ak›lc›lar gibi onu kendi bafl›na so-yut kutsanm›fl ilkeler cenderesine hapse-diyorlar.

Sosyalizm hünerli beyinlerin bir tesa-düf sonucu bulduklar› bir fley de¤ildir.Tarihi bir olgudur. Proletarya-burjuvaziaras›ndaki mücadelenin tarihsel bir sonu-cudur.

Sonsuzluk anlam›nda say›s›z göreceligerçe¤in toplam› olan gerçe¤in ve bilgi-nin tarihsel koflullar d›fl›nda hiçbir zamansonsuza kadar mutlak-kesin ve tam olma-d›¤›n› anlat›r. ‹dealist Duhring, kendi de-¤iflmez sözde sonsuz dehas›n› sonsuzakadar tam ve kesin betimliyordu. Mark-sizmin pratik içinde geliflti¤i, yeni-nitelaflamalara ulaflt›¤› ve ulaflaca¤›na itirazla-r›yla Partizan dergisinin pozisyonu daböyledir. Revizyonist üretici güçler teori-sinin Avrupa merkezci görüfl aç›s›na Ma-oist komünistlerin gerçeklefltirdi¤i 1.Kongrenin yöneltti¤i hayati önemdekielefltirileri anlamay›p, sanki Marksizm’iAvrupa merkezcilikle damgalam›fl gibigöstermek basit bir suçlamad›r. Avrupamerkezcilik ve Partizan dergisinin yakla-fl›mlar› üzerinde ayr›ca duraca¤›z. fiimdi-lik k›saca konuya iliflkin Kongre dökü-man›n›n ne söyledi¤ine bakal›m:

101

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 100: Sınıf Teorisi - Sayı 9

“Marksizm Mao’nun da ifade etti¤igibi, kapitalist toplumda ortaya ç›kabi-lirdi.” (‹deoloji: MLM.Sf,25)

“Marks ve Engels Sosyalist devrimi ogünkü koflullarda do¤ru olarak bir dünyadevrimi fleklinde bekliyorlard›. Kapita-lizm, bir dünya sistemi olmas›yla da bafl›çekecekti. Çünkü onlara göre kapitaliz-min çeliflkileri, ç›kmaz› buralarda uçlan-m›flt›.” (age. Sf,29)

“Gerçekten de Marks döneminin Av-rupas› kapitalizmin çeliflkilerinin derin-leflti¤i, Avrupa devrimi için muazzam ko-flullar›n oldu¤u dünya devriminin f›rt›namerkeziydi. Marksist proletarya devrimi-nin stratejisi ve takti¤i bu gerçeklere gö-re flekkillenmiflti. Bunlar› hesaba katma-dan, koflullarla iliflkisine bakmadan fark-l› koflullarda Marks’›n söylediklerini tek-rar etmek, devrimci özüne de¤il, lafz›naba¤l› kalmakt›r. Emperyalizm aflamas›-n›n farkl› koflullar›na ra¤men, Mark-sizm’in lafz›n› tekrar tekrar edenler re-vizyonistlerdir. Marksizm’in gelifltirilme-sini Lenin temsil etti. Kapitalizmin em-peryalizm aflamas›nda gündeme gelengeliflmeler, derinleflen eflitsiz gelifliminyol açt›¤› sonuçlar›, proletarya devrimi-nin nas›l ele al›nmas› gerekti¤ini, Lenin,Markrsizm’i gelifltirip, yeni nitel ikinciaflamaya yükselterek temsil edip uygula-d›.” (age. Sf.29-30)

Söylediklerimiz bunlar ve son dereceaç›k! Yukar›da aktard›¤›m›z pasajlardakinet vurgulara ra¤men Partizan dergisisöylediklerimizi flöyle sunuyor.

“Marksizm’in ç›kt›¤› kayna¤a baka-rak, Marksizm’i de ‘Avrupa merkezci birdüflünce ak›m›’ (...) ‹flçi s›n›f›n›n bilimseldünya görüflüne olan düflmanl›¤› d›flavurmakt›r. Marksizm’i ‘Avrupa Merkez-ci’ bir düflünce tarz› olarak göstermeyeçal›flanlar, Troçkistler ve Marksizm’i re-vize etmeye çal›flan MKP gibi küçük bur-

juva oportünist ak›mlard›r.”(Pzn.51.Sf.46-47)

Maoist Komünist Partisi (MKP),Marksizm’in “ç›kt›¤› kayna¤a bakarak”onu nerede, nas›l “Avrupa merkezci”göstermifl, nerede-nas›l “revize etmeyeçal›flm›fl”, ispatlasan›za! ‹ftiraya, yalana,Maoist bilimsel ideoloji kesinkes karfl›-d›r. O, her tür burjuva zay›f ideolojininözellikle pragmatizmin metodudur. Çün-kü, çürük olduklar› için ondan medetumarlar.

Sevgili yoldafllar›m›za da MLM ilebütünleflerek, bunlara tenezzül etmeme-lerini öneririz. Bir kez daha vurgulayal›mki, Marksizm o günkü koflullarda Avru-pa’da ortaya ç›kabilirdi. Sebeplerini, ta-rihsel dayanaklar›n› yukar›da aktard›¤›-m›z pasajlar›m›zda net ortaya koymakta-d›r. Dönemin uykudaki Asya’s› o gündevrimin ne f›rt›na merkezi, ne de en ile-ri fikir ak›mlar›na sahne olan bir yer de-¤ildi. Avrupa, devrimin f›rt›na merkeziy-di. 1831 Fransa ‹flçi Ayaklanmas›, Char-tist hareket ve dönemin muazzam yükse-lifl içindeki ‹ngiliz ‹flçi Hareketi, Alman-ya’daki ilerleyifl bunu anlat›yordu. S›n›fmücadelesinin bu muazzam prati¤i veoralardaki ileri fikir ak›mlar› d›fl›nda “Al-lah›n” herhangi bir da¤›nda(!) kendili-¤inden ya da “Allah›n” sevgili kullar›içinde tercih etti¤i bir peygamber de¤ildiMarks.

Marksizm s›n›f mücadelesi d›fl›nda,kendili¤inden ya da deyim yerindeysehavadan oluflmad›. Bunu, dönemin ko-flullar› ve üç bafll›ca fikir ak›m›na daya-narak ayn› zamanda yanl›fllara karfl› mü-cadele içerisinde nas›l oluflturduklar›n›anlatt›k. 1848 Komünist Partisi Manifes-tosu böyle do¤du. Kapitalizm olmasayd›Bilimsel Sosyalizm’in teorisi nas›l yara-t›labilecekti? ‹lkel, köleci ya da feodaltoplumda bilimsel sosyalizmin teorisine

102

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 101: Sınıf Teorisi - Sayı 9

koflullar gere¤i ulafl›lamazd›.Marks’›n yapt›¤› ne keyfi bir icat,ne de toplumsal pratikten kopuktanr›sall›k misali bir deha ifli de¤il-di. Toplumlar›n keyfi yap›lamaya-cak objektif yasalar› vard›r. Mark-sizm, bu yasalar›n aç›klanmas›, na-s›l de¤ifltirilece¤inin teori ve prati-¤iydi. Kapitalizm olmasayd› onunçeliflmeleri ve yap›sal anarflisi nas›lortaya konulabilirdi? Bizzat onunkaynakl›k etti¤i proletaryan›n dev-rimci rolü, sosyalizmin kaç›n›lmaz-l›¤›, siyasi iktidar›n devrimci zor ileele geçirilmesi gereklili¤i nas›l izahedilebilirdi? O olmasayd› proletar-

ya diktatörlü¤ü teorisi ve bunun ko-münizme yürüme perspektifinintoplumsal-sosyal koflullar› dönüfl-türme silah› olarak ele al›nmas› na-s›l izah edilebilir di? Sosyal pratikd›fl›nda gökten zembille inmediderken dikkat çekti¤imiz hususlarbunlard›.

Demek ki Marksizm’in Avru-pa’da ortaya ç›kmas›n› Partizan’›nbize mal etmeye çal›flt›¤› gibi “Av-rupa merkezcilik” diye damgalamave elefltirme durumumuz yok. Bizonun devrimci özüne sahip ç›kmayerine lafz›n› yap›p Avrupa mer-

kezci görüfl aç›s›yla çarp›tan II. En-ternasyonal oportünistleri gibileri-nin revizyonist cereyan›na Leningibi karfl› durmaya çal›fl›yoruz.Marksizm’de yeni-nitel geliflmelerireddetme pozisyonuyla Partizan gi-bilerine Lenin fiöyle diyordu:

“Biz Marks’›n teorisini tamam-lam›fl ve dokunulmaz bir fley olarakgörmüyoruz, tersine biz onun e¤eryaflama ayak uydurmak istiyorlar-sa, Sosyalistlerin her do¤rultudagelifltirmek zorunda olduklar› bili-min, sadece bir temel tafl›n› koydu-¤una inan›yoruz.” (Marks-EngelsMarksizm, Sf.134)

Marks i zm’ i ,Avrupa merkezciçarp›tmac›lar›n re-vizyonu buydu.Onu, koflullardansoyutlayarak kabaformüllere dönüfl-türdüler. Devrimciiçeri¤ini boflaltt›-lar. Kaba bir laf y›-¤›n› haline getirdi-ler. Geliflmelerinikatlederek bir ey-

lem k›lavuzu de¤il, bir dogma hali-ne getirdiler. II. Enternasyonalcile-rin Leninizm’e düflmanl›¤›n›n birnedeni de buydu. Gerçekten de Par-tizan dergisinin dedi¤i gibi, Leni-nizm’i proletarya biliminin gelifl-mesinde basit bir “katk›” ve “ilerle-tiyor”dan ibaret, yeni-nitel bir afla-ma olarak görmüyor muyuz? “son-radan dönmeler marifeti” ile sadeceMao mu “hep nitel katk›” yap›yorgösteriyoruz?

Partizan dergisinin yaz›m›z›nbafllang›c›nda yapt›¤›m›z al›nt›lar›-n›n söyledi¤i bunlard›. Yorum yeri-

103

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Partizan’›n savruluflunda temel mesele, onun Maoiz-m’e yabanc›laflmas›ndan kaynaklanmaktad›r. BüyükProleter Kültür Devrimi ile bütünleflememesiyle ilgili-dir. ‹çeri¤i ile donanma uygulama yerine bir elinizin deMaoizm’i savunuyormufl ifli içinde olmas›, ya da tam de-¤il biraz savunma, laz›m oldu¤u ölçüde alma gayreti ek-lektizmdir. Kaypakkaya’n›n TKP(ML)’nin do¤uflunu ni-tel bir ç›k›fl görmeyen savrulufllar›ndaki temel hata Ma-oizm’i kavray›fls›zl›kt›r

Page 102: Sınıf Teorisi - Sayı 9

ne ve önce yeniden izah etmeye girmedenKongre belgelerinin ne dedi¤i ile bunlar›cevaplayal›m.

Daha önceki aktarmam›zda da yer al-d›¤› gibi demifltik ki,

“Lenin Marksizmi gelifltirip yeni ni-tel ikinci aflamaya yükselterek temsiledip uygulad›.” (‹deoloji: Sf, 30)

LEN‹N‹ZM VE PART‹ZANDemek ki basit bir devam, öyle ya da

flöyle bir nicel katk›, nicel geliflme de¤il,Partizan’›n söyleminin tersine Leniniz-min, proletarya biliminde yeni nitel ikin-

ci aflama. Partizan inkar etse de söyleme,savunma, uygulama durumunday›z. Bun-lar› Lenin için basit övgüler, soyut boflkuru ve geleneksel ahlaki sözde yücelt-meler için söylemedik. Bilimsel bir kav-ray›fl ve sentezdi söylediklerimiz.

fiöyle ki, kapitalizmin emperyalizmaflamas› önemli de¤ifliklikler, Marks’›nyaflamad›¤› için köklü çözemeyece¤i de-¤ifliklikler içeriyordu. Bu, yeni geliflme-lerde lafz› de¤il Marksizm’in devrimciözü temsil edilip, uygulanabilirdi. Lenin,bunu yapt› ve Marksizm’e dayanarak,onu topyekun ve nitel olarak, yeni gelifl-melere cevap temelinde yeni bir aflamayaulaflt›rd›. Emperyalizm öncesi dönemdeyaflam›fl Marks ve Engels’ten tabii ki ya-flamad›klar› böyle bir dönemin nesnel ka-nunlar›n› tümden çözen, denetim alt›naalan Leninizm düzeyinde bir geliflmebeklenemezdi. Öyle de¤illerdi diye de in-karc› temelde suçlanamazlard›. Leniniz-m’in yeni toplumsal geliflmelere Mark-sizm’e dayanarak, yeni-nitel cevaplarvermesi Partizan’›n deyimiyle birilerinidi¤erinden “küçük gösterme” de¤il, do-¤an›n-toplumun temel kanunu olan ev-rensel s›çrama yönelimiyle, bilimimizde-ki nitel geliflmeyi anlama-kavrama-uygu-

lama yaklafl›m› ve prati¤idir. Marks veEngels do¤al olarak yaflad›klar› rekabetçikapitalizm, toplumun kanunlar›n› izahederek bu temelde proletaryan›n stratejive taktiklerini ortaya koymufllard›. Bilgiprati¤e ba¤l› ise bunun anlafl›lmayacakbir yönü yoktur. Marks ve Engels tümüy-le yaflayamad›klar› emperyalizm aflama-s›n›n özelliklerini ve bu duruma ba¤l›olarak proletarya devriminin strateji vetaktiklerini neden Lenin gibi izah etmedi-ler diye suçlanamazlar. Emperyalizm dö-neminde cereyan eden geliflmeler onlar›ndöneminde yoktu. Lenin’in, zay›f halka-lar teorisini, dünya devriminin bu halka-lar›n kopar›lmas› temelindeki geliflmeseyrini yaflad›klar› koflullar›n farkl› ob-jektif koflullar› gere¤i ifade etmezlerdi.‹fadeleri koflullara göre do¤ruydu! Kendizamanlar›nda tek ülkede proletarya dev-riminin, sosyalizmin mümkün olmad›¤›görüflü do¤ruydu.

Bu sanayi kapitalizmi için diyorlard›ki: “ Büyük çapl› sanayii bütün uygar ül-kelerdeki toplumsal geliflmeyi o dereceeflit bir düzeye getirmifltir ki bütün bu ül-kelerde burjuvazi ile proletarya toplumunbelirleyici iki s›n›f› olmufllar, bu iki s›n›faras›ndaki mücadelede ça¤›m›z›n bafll›camücadelesi haline gelmifltir. ‹flte bu yüz-den komünist devrim basit bir ulusal dev-rim olmayacak bütün uygar ülkelerde, hiçde¤ilse ‹ngiltere, Amerika, Fransa ve Al-manya’da ayn› anda gerçekleflecektir.”

Kongre belgesinde de bu al›nt›ya ifla-ret edilerek, mahiyeti bilimsel olarakaç›kland›. Fakat geliflmelere statik de¤il,objektif ve dinamik bak›yorlard›. Belge-nin de iflaret etti¤i gibi, “ Almanya devri-mi geliflince dikkatlerini buraya yöneltti-ler. Almanya burjuva devrimini proletar-ya devriminin bafllang›c› olarak de¤er-lendirdiler.” 1860’lara gelindi¤inde du-rum de¤iflmiflti. Reçeteci de¤il, tahlilciobjektif geliflmeler üzerinden yükseliyor-

104

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 103: Sınıf Teorisi - Sayı 9

du. 1860’larda Rusya’y› “Avrupa dev-rimci eyleminin öncüsü, Bat›’da bir pro-letarya devriminin iflareti” olarak gördü-ler. Yani proletarya devrimini, revizyonistüretici güçler teorisyeni Avrupa merkez-cilerin yapt›¤› gibi, üretici güçlerin yük-sek geliflme seviyesine mutlak endeksle-mediler. ‹lgili olduklar› de¤iflmez halegetirilmifl Avrupa merkezci kaba formül-ler, her derde deva keyfilefltirilmifl reçete-ler de¤il, Marksizm’in özü olan somutkoflullar›n somut tahliliydi. Paris Komü-nü tecrübesini yaflam›fllard›. Benzer dev-rimler olmadan bunu korumak sürdür-mek imkans›z görüflündeydiler. ÖnceleriLenin de bu görüflteydi. Rus devriminiAvrupa devriminin bir ad›m› olarak görü-yor, bunu Avrupa devrimi izlemezse zaferolanaks›zd›r, diyordu. Lenin’in o dönemAvrupa devrimi beklentisi yanl›fl de¤ildi.Sanki yanl›fl demifliz gibi bofl bir sald›r›var. Partizan dergisi diyor ki “O gününkoflullar›nda Lenin’in ve di¤er Bolflevik-lerin Avrupa’dan devrim beklemesininyanl›fl taraf› nerde? Bilinirki Almanya’dadevrim kap›n›n efli¤indeydi.” (Pzn.51,Sf.47)

Peki söyler misiniz Lenin’in o dönemiçin Avrupa’da devrim beklentisinin yan-l›fll›¤›n› nerede nas›l ifade etmifliz?Kongre belgesi de diyor ki, “Lenin de ön-celeri ayn› görüflteydi. Avrupa devrimibekliyordu. Rus devrimini Avrupa devri-minin ilk ad›m› olarak de¤erlendiriyor-du.” (‹deoloji: MLM)

Önceki koflullarda hiç de yanl›fl olma-yan bu görüfl, toplumsal geliflmelere ba¤-l› olarak ilerletildi. Partizan dergisi, II.Enternasyonal ihanetinin hiç de kifliselsuç ve günah de¤il, tarihsel sürecin birürünü olan oportünizminin dayand›¤› ar-gümanlar› incelerse, öyle veya böyle de-¤il MLM silah›na sar›l›rsa kendi ç›kmaz-lar›n› da aflacakt›r. Marksizm’in özünüde¤il lafz›n› savunan, II. Enternasyonal,

sosyalizmi mutlak bir flekilde üretici güç-lerin yüksek geliflme seviyesine kilitle-mifl ve objektif koflullar› hiçe sayan key-fice kanunlaflt›r›lm›fl genel Avrupa devri-mi projesiyle Marksizm’i savunma ad›na,Marksizm’i nitel ilerleten Leninizm’edüflmand›. Proletarya devrimine ihanetçizgisiydi. Ne diyordu Lenin? “Eflit ol-mayan iktisadi-siyasi geliflme kapitaliz-min mutlak bir yasas›d›r.” Dolay›s›yla“sosyalizm birkaç ve hatta tek bir kapita-list ülkede bile zafere ulaflabilir.” Bunlardo¤ru de¤il miydi, bunlar Marksizminsomut koflullara uygulanmas› ya da reddimiydi? Avrupa merkezci II. Enternasyo-nal ihanetini elefltiren Lenin ve Lenin’isavunan Maoist Komünistleri anlamakyerine, “Marksizm’i revize ediyorlar”suçlamas›yla sald›rmak hem anti-Mark-sizm hem de anti-Leninizm’dir! II. Enter-nasyonal revizyonizminden köklü kop-mamad›r. Avrupa merkezci tahribatt›r.

B‹L‹M VE KABA EVR‹MC‹ Ç‹ZG‹Partizan dergisi sadece Maoizm’i de-

¤il, Marksizm-Leninizm’i de do¤ru kav-ramamaktad›r. Yoldafl Stalin’in de belirt-ti¤i gibi “Lenin bir Marksist’tir dünyagörüflünün temeli Marksizm’dir. Amabundan kesinlikle, Leninizm’in aç›mla-mas›na Marksizm’in temellerinin aç›mla-mas› ile bafllanmas› gerekti¤i sonucu ç›k-maz. Leninizm’i aç›mlamak, Lenin’inMarksizm’in genel hazinesine yapm›fl ol-du¤u ve do¤al olarak onun ad›yla ba¤l›olan, yap›tlar›ndaki özgün ve yeni olanfleyi aç›mlamakt›r” (1)

Maoizm’i aç›mlarken Stalin’in deyi-miyle “özgün ve yeni” nitel katk›lar› or-taya koymam›z›, Büyük Proleter KültürDevrimi’nin ürünü olan TKP(ML) ve ön-deri Kaypakkaya’y› nitel bir 盤›r olarakele almam›z› Partizan flöyle karfl›l›yor:

105

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 104: Sınıf Teorisi - Sayı 9

“MKP teorisiyenleri o denli sübjektifve abart›l› ki nerede duracaklar›n› ve kul-land›klar› kavramalar›n ne anlama geldi-¤ini dahi bilmiyorlar. Bir fleyin ‘nitel’olarak bir baflka fleyden farkl› olmas› oiki fleyin ayn› anlam› tafl›d›¤›n› ve ayn›içerikte oldu¤unu göstermeyece¤i gibi,ortada nitel olarak da öz olarak da ikifarkl› fleyin oldu¤unu gösterir. (...) Kay-pakkaya’n›n kurdu¤u TKP/ML ile M.Suphi TKP’si aras›nda nitel bir fark yok.Her fleyden önce komünizmi savunmaaç›s›ndan, iflçi s›n›f› önderli¤indeki dev-rimi, s›n›flar› ve s›n›f mücadelelerini, as-gari ve azami program› savunma aç›s›n-dan olsun fark yoktur.” (2)

Öyleyse ne Leninizm ne de Maoizmproletarya biliminin geliflmesinde yeni-nitel bir aflama de¤illerdir(!) Aralar›nda“fark” yoktur. Öyle ya(!) “Komünizmisavunma, asgari azami program› savun-ma aç›s›ndan fark yoktur.” Stalin’in Leni-nizm’de “özgün ve yeni” diye vurgulad›-¤› katk›larda ne oluyor? (!)

Böylelerine göre, Mao en fazla biryar›-sömürge yar›-feodal ülkeler devrim-leri için önem tafl›yan lokal bir isimdir.Maoizm, proletaryan›n ortak evrensel bi-limi de¤ildir. Böyle demediklerini biliyo-ruz. Ancak anlay›fllar›n›n vard›¤› noktabudur. Bunlar›n Maoizm’i olsa olsaMarksizm’in Çin somutuna uyarlanma-s›ndan, Leninizm’i Marksizm’in Rusyakoflullar›na uyarlanmas›ndan ibarettir.Bu, son derece eksik, hatal› bir yaklafl›m-d›r. Böyle mekanik ve tek yanl› bak›fl aç›-lar› Leninin Marksizme dayanarak onuStalin’in deyimiyle “kapitalizmin ve pro-letaryan›n yeni koflullar› alt›nda gelifltir-di¤ini” Leninizmin lafz›n› etseler deaç›klayamazlar. Komünizm ve komü-nizm ö¤retisi nitel aflamalara bölünmezyaklafl›m› idealisttir. Komünizm ö¤retisi,farkl› koflullara ve onlar›n kendisine hasözel niteli¤ine ba¤l› olarak nitel olarak

geliflti, geliflecektir. Marksizm de her fleygibi çeliflkiden muaf de¤ildir. Do¤a-top-lum-düflünce çeliflki d›fl›nda izah edile-mez. Çeliflkinin kaynakl›k etti¤i fleylersürekli hareket ve de¤iflim içindedirler.Her madde bir çeliflkidir. Ve bu geliflmeve de¤iflimin, hareketin temelidir. Hare-ket maddenin varolufl biçimidir, Mark-sizm’de bunun d›fl›nda de¤ildir.

Konumuza dönersek, Marks ve En-gels geliflmifl emperyalizm dönemi de¤il,öncesinde yaflam›fllard›. Emperyalizm veproleter devrimler ça¤›nda yaflamam›fl-lard›. Lenin ise proleter devrimin zaferkazand›¤›, emperyalizm ve proletaryadevrimler ça¤›n› açt›¤› bir dönemde yafla-m›flt›. Yaflad›¤› koflullar›n bilimsel tahli-liyle, kabaca bir tekrar de¤il, devrimcipratik yoluyla ve sadece kaba bir uygula-y›c› de¤il, somut koflullara ba¤l› olarakgelifltirerek Marksizm’i yeni-nitel bir se-viyeye ulaflt›rd›. Partizan dergisi bize“Troçkist”lik çamuru at›yor. Troçki ve II.Enternasyonal’ciler devrimci özüne de-¤il, Marks’›n lafz›na tak›ld›lar. Avrupamerkezciydiler. “Sosyalizm için yeterin-ce geliflmifl düzeyde üretici güçler yok vetek ülkede sosyalizm olmaz” gerekçele-riyle, Leninizm’e ve onunla zafere ulaflanEkim Devrimi’ne karfl› durdular.

Partizan dergisi elbette ne Troçkist nede II. Enternasyonalcidir. Onlara karfl›d›r.Ancak onlar› yeterince kavray›p, Leni-nizm’le meydan okuyufl konusunda za-y›ft›r. Öyle olmasayd›, bizi Troçkizm’lesuçlamaz, söylediklerimizi kavramayaçal›fl›rd›.

“Troçkistler ve Marksizm’i revize et-meye çal›flan MKP gibi küçük burjuvaoportünist ak›mlar”(3) tan›mlamas›ylaMaoistleri Troçkistlerle ayn› cephedegösterenlere tekrar söylemek isteriz.Troçki’nin hangi tezini savunuyoruz, is-patlar m›s›n›z?

106

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 105: Sınıf Teorisi - Sayı 9

Marksizm-Leninizm-Maoizm, prole-taryan›n ortak evrensel ideolojisi olarakbir bütündür. Birbirlerinden kopar›lmaya-caklar› ne kadar do¤ruysa bu bütünün üçbafll›ca nitel aflamay› oluflturduklar› da okadar do¤rudur. Mesela Leninizm, em-peryalizm ve proleter devrimler ça¤›n›nMarksizm’idir. Marksizm’i nitel olarakilerletti. Stalin yoldafl›n dedi¤i gibi;

“Marks’›n yaratt›¤› herfleyden zorun-lu olarak ç›kan yeniyi (proletarya dikta-törlü¤ü ö¤retisi, köylü sorunu, ulusal so-run, parti, reformizmin sosyal kökleri so-runu, Komünizmde belli bafll› sapmalarsorunu vb.) kapsar.” (4)

Leninizm4in evrensel ö¤retisini,uluslararas› karakterini reddedenlerin ya-n›s›ra, Leninizm’i Marksizm’in gelifltiril-mesi de¤il, “yaln›zca Marksizm’in yeni-den tesis edilmesi” olarak görenler devard›r. Nitel geliflme ya da “nitel farkyok” anlay›fl›yla Partizan dergisi de, Le-ninizmi yaln›zca Marksizm’in tesisi flek-linde ele almaktad›r. Pratik yoluylaMarksizm gelifltirilerek savunulmasayd›Marksizm temsil edilemezdi. Lenin,Marksizm’i savundu, uygulayarak gelifl-tirdi. Yeni sorunlara cevap verir seviyeyeç›kararak zenginlefltirdi. Proletarya bilimiustalar› aras›ndaki organik ba¤› reddet-mek ne kadar yanl›flsa, onlar› birbirleri-nin kaba tekrar› göstermek de o kadaryanl›flt›r. “Emperyalizm ve proleter dev-rimler ça¤›n›n Marksizm’i” ya da “genelolarak proletarya devriminin teorisi veprati¤i özel olarak proletarya diktatörlü-¤ünün teorisi ve takti¤i” Maoistlercedo¤ru kavranmak durumundad›r.

Birincisi, tarihsel köklerinin do¤ru ta-n›mlanmas›d›r. Yani tarihsel olarak em-peryalizm ça¤›yla iliflkisidir. Baz›lar› em-peryalist savafllarla (Leninizm’in tarihselköklerini) s›n›rlad›lar. Bu, yanl›flt›r.

‹kincisi, yaln›zca Rusya koflullar›yla

s›n›rl› de¤il, uluslararas› karakterli evren-sel bir ö¤reti oldu¤udur.

Üçüncüsü, Marksizm’in yeni katk›-larla zenginlefltirildi¤idir.

Yoldafl Stalin’in de anlatt›¤› bunlard›.Maoizm’i ele al›fl›m›zda, Marksizm-Le-ninizm’de yeni nitel geliflme tesbitlerimi-ze “Marksizm’i revize ediyorlar” diyereksald›ran Partizan dergisi bilimimizde Le-ninizm’deki nitel geliflmeyi de anlamak-tan uzakt›r. Kapitalizmin emperyalizmaflamas›nda derinleflen eflitsiz geliflme,sosyalizmin geliflmifl ileri kapitalist ülke-lerde de¤ilde, emperyalizmin çeliflkileri-nin derinleflti¤i Rusya gibi zay›f halkalar-da ve bu temelde tek ülkede sosyalizminzaferinin mümkün oldu¤u görüflü baflkakoflullarda yaflam›fl Marks’ta do¤al olarakolamazd›. Proletarya devletinde Sovyet-ler biçimi, sosyalizmin inflaas›n›n yollar›Marks’›n yaflad›¤› koflullar itibar›yla do-¤al olarak Lenin gibi çözümlenemezdi.Proletarya iktidar›n›n ele geçirilmesindemüttefik bir güç olarak köylülü¤ün rolü,Lenin gibi böyle bir ivedi pratik sorunlakarfl› karfl›ya olmayan Marks taraf›ndando¤al olarak ayn› flekilde ele al›namazd›.Köylü sorunu kendi bafl›na de¤il, prole-tarya diktatörlü¤ünün bir bilefleni olarakele al›nm›flt›. Bizi Troçkistlikle suçlayande¤erli yoldafllar›m›z›n Troçki’nin Avru-pa Merkezci köylü düflman› tezlerini debizim ona köklü karfl› olma yönelimimizide bilme durumunda olmal›d›rlar. Troç-kizm, hem Maoizm hem de Leninizm’edüflman bir çizgiydi. Leninizm’i, Maoiz-m’i savunan bizleri Troçkizm’le ba¤dafl-t›rma giriflimleri bofl ve beyhude bir çaba-d›r. Leninizm, Zinovyev gibilerinin çar-p›tmalar›n›n aksine, sadece köylü sorunuolan ülkeler için de¤il tüm yerlerde ge-çerli evrensel bir ö¤retiydi. Leninizm’inoca¤›n›n Rusya olmas› kadar sadece lo-kal bir Rusya ifli ya da çizgisi olmad›¤› daanlafl›l›rd›r. T›pk› Marksizm’in özel bir

107

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 106: Sınıf Teorisi - Sayı 9

Alman ifli olmad›¤› gibi. Leninizm kapi-talizmin çeliflkilerinin uçlaflt›¤›, proletar-ya devriminin acil pratik bir görev olarakgündemleflti¤i, eskisi gibi Stalin’in deyi-miyle “Proletaryan›n haz›rlanma dönemi-ne” b›rakt›¤› “emperyalizm koflullar› al-t›nda geliflti ve biçimlendi.” Can çekiflenkapitalizm olan emperyalizmin bafll›caçal›flmalar›n›, emperyalizmi bilimsel tah-lil ederek izah etti. Kautsky’nin “ultraemperyalizm” safsatalar› de¤il, Lenin’inemperyalizm tahlili yaflanm›fl emperya-list savafllar ve zafere ulaflm›fl proletaryadevrimleriyle de kan›tland›. Rusya’n›nLeninizm’in oca¤› olmas›n› anlamaktazor de¤ildir. Rusya, emperyalizminin çe-liflkilerinin keskinleflti¤i, proletarya dev-riminin çözüm bekleyen acil bir görevolarak pratikte gündemleflti¤i, emperya-lizmin en zay›f halkas›yd›. Toplumsalpratikle iliflkisi içinde kavrayacaksak,Rusya’n›n Leninizm’e neden yurt oldu-¤unu kavramak anlafl›labilecektir. Marks,kendi zaman›nda esas dikkati neden Al-manya’ya yönelttiyse, Lenin de ayn› se-beplerle Rusya’ya yöneltti.

Troçkizm, Marksizm’in özünü anla-ma ve savunma de¤il, koflullardan kopa-rarak “Avrupa devrimi” lafz›na dayan›p,Avrupa Merkezci revizyonizmle emper-yalizmin zay›f halkalarda kopar›lmas›stratejisinin reddidir. Tarih Avrupa Mer-kezci Troçki’yi de¤il, Lenin ve Stalin’iispatlad›. Troçkizm’in, mutlak yükseküretici güçlerin geliflmesi seviyesine ba¤-lad›¤› ve olmazsa-olmaz Avrupa çap›ndadüflledi¤i Avrupa Merkezci sözde sosya-lizm teorisi de¤il, Leninizm ispatland›.Troçki’nin “Sosyalizmin zaferi Avru-pa’da birden veya efl zamanl› olanakl›d›r”teorisi de¤il, zafer kazanan flanl› EkimDevrimi ispatlad›.

Troçkizm’in, Avrupa devrimi gelmedigerekçesiyle geri bir ülke oldu¤u için,devrimi devam ettirmeye, sosyalizmi in-

flaaya karfl› ç›kt›¤› Sovyetler Birli¤i ger-çe¤i onun teslimiyetçi görüfllerini ›skarta-ya ç›kard›. Troçki II. Enternasyonalcilergibi Avrupa Merkezciydi. Bu revizyonistçizgiye Maoizmle meydan okuyarak kop-tuklar› için Maoizm’in rehberli¤inde yü-rüyen komünistler mi, yoksa AvrupaMerkezci görüfllerden kopmay›p Maoist-leri suçlayan Partizan dergisi mi Troç-kizmden sakatlanmaktad›r?

Eklektik Partizan dergisi çizgisi Ma-oizm’e ulaflamayan yönelimiyle Troçkiz-m’e objektif arka ç›karken di¤er yöndende Stalin yoldafl›n Troçki’ye karfl› müca-delesinin esasta do¤ru olan özü yerine,Mao’nun da elefltirdi¤i Stalin yoldafl›n ta-li hatalar›n› teorilefltirerek savunmaktad›r.

TKP(ML)’nin MKP olarak isimlendi-rilmesi bilimsel gerçekleri mi,TKP(ML)’nin hakl› prestijinin yaratt›¤›duygulara s›¤›narak kabaca istismar etmedemagojisi de bir kez daha cevapland›r›-lacakt›r.

Avrupa Merkezci Troçkizm’e aç›kmeydan okuyuflumuzun “Troçkist reviz-yon” fleklinde gösterilmesini ve Mark-sizm-Leninizm’i “Avrupa Merkezci”gösteriyormufluz gibi suçlanm›fl olmam›-z› belgelerimizi okuyan devrimci kitlelertakdir etmesini bileceklerdir.

Bu konu da ayr›ca ele al›nacakt›r.

Marks, Komünist Manifesto’da ne di-yordu?

“Komünistler esas dikkatlerini Al-manya’ya çeviriyorlar, çünkü Almanyabir burjuva devriminin arifesinde bulu-nuyor. Ve çünkü o, bu devrimi genel ola-rak Avrupa uygarl›¤›n›n daha ileri koflul-lar›nda (...) çok daha geliflmifl bir prole-tarya ile yapt›¤›ndan Alman burjuva dev-rimi bir proleter devrimin bafllang›c›n-dan baflka bir fley olamaz.”

Lenin zaman›nda da,

108

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 107: Sınıf Teorisi - Sayı 9

Rusya, proletarya devriminin arife-sindeydi. Devrimin f›rt›na merkeziydi.Lenin’in dikkatleri, Kautksy-Bernstein-Troçkilere ra¤men Rusya’ya çekmesi bunedenlerden ötürüydü. Dar ulusal bir Rusdevrimcili¤i de¤ildi. Nitekim dikkatleriniRusya’da merkezilefltirirlerken onu dün-ya devriminin hizmet temelinde ele ald›-lar. Kautsky vb.lerinin enternasyonal re-vizyonizmini deflifre ederek, dünya pro-leter devriminin yolunu gösterdiler. Bi-limsel sosyalizmin do¤mas›nda o dönemdevrimin f›rt›na merkezi olmas› itibar›ylaAlmanya koflullar› nas›l anlafl›labilirse,Lenin dönemi merkezin Rusya’ya kay-mas›, Rusya’da proleter devrimin pratikolarak gündemleflmesi aç›s›ndan Rus-ya’n›n Leninizm’in oca¤› olmas› da anla-fl›l›rd›r. Lenin dünya devriminin önderi,Leninizm dünya devriminin rehber ide-olojisiydi. Rusya’da dikkatlerini merke-zilefltirirken daha 1902’lerde “Ne Yapma-l›?” eserinde flöyle diyordu:

“Tarih bizi flimdi, herhangi bir baflkaülkenin proletaryas›n›n önündeki bütünivedi görevlerin en devrimcisi olan gö-revle karfl› karfl›ya getirmifltir.

Bu görevin gerçeklefltirilmesi, yaln›z-ca Avrupa gericili¤inin de¤il, bilakis(flimdi diyebiliriz ki) Asya gericili¤inin deen güçlü kalesinin y›k›lmas›, Rus prole-taryas›n› uluslararas› devrimci proletar-yan›n öncüsü yapacakt›r.”

Revizyonist Avrupa Merkezciler, Le-ninist dünya devrimi perspektifini, Rusyaproletaryas›n›n o koflullardaki enternas-yonal öncü rolünü hiçbir zaman anlama-d›lar. “Geri bir köylü ülkesinde sosyalizmolmaz. Ve devrim ancak Avrupa çap›ndaefl zamanl› yap›labilir” konusuyla hareketettiler.

Marksizm’in lafz›n› al›p devrimciözünü yads›yarak, Marks’› sözüm onaLenin’e karfl› gösterdiler. Avrupa Mer-

kezcili¤ine yönelik elefltirilerimizi“Marksizm’in revizyonu” gösteren Parti-zan dergisi bu ideolojik durufluyla m› re-vizyonizme meydan okuyabilir? Bu du-rufluyla m› Leninizm ve Maoizm’i savu-nup uygulayacakt›r?

Emperyalizm derinleflen kapitalizmineflitsiz geliflimi, enternasyonal proletaryahareketinin tek düze bir geliflme göster-memesinde önemli bir faktördür. Kapita-lizmin yeni bir aflamas› olan emperya-lizm tekelci kapitalizmin egemenli¤iniiçerir.

Marks’›n Kapital üzerine tezlerini te-mel alan Lenin, emperyalizm aflamas›n›nözgün mahiyetini tahlil etti. Stalin:

“(...) Lenin’in büyüklü¤ü tam daonun aç›kça ve dürüstçe, hiç yalpalanma-dan, bütün ülkelerdeki oportünistlerin es-ki formüle sar›larak, oportünist eylemle-rini Marks ve Engels’in ad›n› kullanarakgizleyebileceklerinden hiç korkmadan,proleter devriminin zaferinin tek tek ülke-lerde mümkün oldu¤u biçimindeki yeniformülün zorunlulu¤unu ortaya koymas›-d›r”(5) diyordu. Stalin yoldafl›n Mao’nunelefltirdi¤i hatalar›na sar›lanlar, onunesasta do¤ru olan ö¤retisinden ise ö¤re-nemiyorlar. Demek ki, kendi koflullar›ndaMarks ve Engels’in yanl›fl olmayan, ge-nel Avrupa devrimi stratejisi ve bunu ifa-de eden formülleri yeni koflullarda aynenele al›namazd›. Revizyonistler yeni ko-flullarda eskimifl bu formülleri aynen tek-rarl›yorlard›. Bir eylem k›lavuzu de¤ilMarksizm’i bir dogma olarak ele al›yor-lard›. Kongre belgelerinin elefltirdikleribunlard›. Bu elefltirilerden Partizan dergi-sinin de rahats›z olmas› nedendir? Tabiiki Leniniz’mi tam olarak anlamamas›n-dand›r. K›ta Avrupas›’nda sosyalizm so-rununu ele al›fllar›nda burjuva devlet ay-g›t›n›n zorla parçalanmas›na Marks veEngels iflaret etmifllerdi. Ancak, ‹ngiltere

109

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 108: Sınıf Teorisi - Sayı 9

ve Amerika aç›s›ndan “militarizmin çokgeliflmemesi” gerekçesiyle bir istisna ön-görülüyordu. Bu istisna “bar›flç›l ge-çifl”ti.. Önceleri bu fikirde olan Leninsonra yeni koflullarda (emperyalizmle) buistisna geçersizdir dedi. ‹stisnay› teorilefl-tiren revizyonizmle hesaplaflt›. Marksiz-m’in lafz›na kölece ba¤l› kalsayd› II. En-ternasyonal’e köklü meydan okuyamaz,Leninizme ç›kamaz, Ekim devrimini za-fere ulaflt›ramazd›. Bunlar› etrafl›ca elealmak, Leninizm’i savunmak, Maoizm’eulaflmak de¤il, bunu yapmamak ideolojikk›r›lmad›r. Partizan’›n deyimiyle bir “ide-olojik erezyon” den bahsedilecekse tamda bu k›r›lmada aranmal›d›r. Partizan der-gisi bir formülasyon olarak kullansa daMaoizm’le bütünleflememektedir.Marks’›, Lenin’i ele al›fltaki sakatlanma-da, bu seviyeye ç›kamaman›n önemli birfaktör oldu¤unu belirtelim. Peki Mao,tart›flt›¤›m›z konular ba¤›nt›s›nda Mark-sizmi nas›l ele al›yordu?

PART‹ZAN ve MAO!“Marksizm ancak kapitalist toplu-

mun ürünü olabilirdi. (...) Marks emper-yalizm ça¤›na özgü belirli yasalar› önce-den somut olarak bilemezdi. Çünkü kapi-talizmin son aflamas› olan emperyalizmhenüz do¤mam›flt› ve bununla ilgili pra-tik henüz yoktu. Bu görevi ancak Leninve Stalin yerine getirebilirdi. Dehalar›bir yana, Mark, Engels, Lenin, Stalin’inteorilerini yapabilmelerinin temel nede-ni, kendi zamanlar›n›n s›n›f mücadelesive bilimsel deney prati¤ine bizzat kat›l-m›fl olmalar›yd›. Bu prati¤e kat›lmayanhiçbir dahi baflar›ya ulaflamaz. ‘bilimadam›, kap›s›ndan d›flar› ad›m›n› atma-dan bütün dünyada olup biteni bilir’ sö-zü (...) eski ça¤larda söylenmifl bofl laf-lardan biriydi.”(6)

Yal›n, son derece kolay anlafl›l›r birözettir. Marks yaflamad›¤› emperyalizminyasalar›n›, devrimin bu koflullarda nas›lele al›nmas› gerekti¤ini, bu objektif ko-flullar›n özgün niteli¤ine göre flekillenmiflstrateji ve takti¤i g›yaptan m› bilecekti?Leninizm yeni-nitel aflamas›n› atlayanustalar› “hepsi ayn›d›r, nitel fark yoktur”diye tan›mlayan Partizan dergisine göre;Marksizm, evet prati¤i içinde olmasa dakoflullar› g›yaptan bilmifl ve çözmüfltür.Böyle olmaz, böyle gidilmez yoldafllar!Bilgisiz diye bizi bilgiçce afla¤›l›yorsu-nuz. Buna laf yetifltirme yar›fl› içinde de-¤iliz. Küfür ve afla¤›lamalarla u¤raflacakzaman›m›z da yoktur. Sadece bunlar yan-l›flt›r diyoruz. Bizim önemsedi¤imiz çiz-gidir. ‹lkeseldir. Bu konuda Maoist çizgi-yi savunmaya gayret ediyoruz. Hiçbir za-man akademik havalar atma içinde olma-maya çal›flaca¤›z. Bilimimizi bir silaholarak kuflanmak gere¤ini yapmak içinö¤renmeye, ö¤retenleri takdir etmeyea盤›z. Maoizm diyen Partizan dergisin-deki yoldafllar›m›z en az bizim kadarMao’nun Teori-Pratik makalesini inan›-yoruz ki okumufllard›r. Temel meselekavramak ve uygulamakt›r. Bilmek yap-makt›r. Üzülerek söyleyelim ki Partizanyapmamaktad›r.

Marksizim’le ilgili yukar›daMao’nun bir al›nt›s›n› aktard›k. Bu kav-ransa, Leninizm ve Maoizm’in yeni nitelaflamalar oldu¤u anlafl›l›rd›. Partizan der-gisi, bilgi ile pratik, bilme ile yapmakaras›ndaki diyalektik iliflkiyi ne yaz›k kikavrayamamaktad›r.

Leninizm’i, o günün toplumsal ve ta-rihsel koflullar› içerisinde ele alamamak-tad›r. Dolay›s›yla o günün toplumsal pra-ti¤ine ba¤l› olarak nitel olarak geliflmiflve Marks döneminin toplumsal koflullar›-n›n s›n›rl›l›¤› itibar›yla ortaya konulmas›imkans›z olan geliflmesini de, Maoizm’ide Partizan dergisi anlayamamaktad›r.

110

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 109: Sınıf Teorisi - Sayı 9

“Nitelikleri ayn›d›r”, “fark yoktur”fleklindeki Partizan dergisinin tan›mlar›-n›n nedeni budur. Partizan dergisinin di-yalektik materyalist bilgi teorisini kavra-y›fl› problemlidir. Bilgiyi pratikten kopar-maktad›r. Öyle olmasayd›, Marksizm’idönemin koflullar› ve prati¤i içinde eleal›r, Leninizm’i baflka toplumsal ve pratikkoflullar itibar›yla yeni-nitel bir seviyeolarak kavrayabilir, Maoizm’e de ayn›anlay›flla ulaflabilirdi. Teori ve teorik ge-liflme prati¤e ba¤l›d›r. Prati¤e ba¤l› ola-rak geliflir, ona hizmet eder ve yönlendi-rir. Maddeyi, do¤ay›, vb. daha tam ve da-ha eksiksiz soyutlama olan teori prati¤era¤men kendili¤inden bir dahi usulü ileyarat›lamaz. “Kapitalizm olmasayd›,Marksizm ortaya ç›kamazd›” gerçe¤ininde anlatt›¤› buydu. Bilginin kayna¤› pra-tiktir. Bilginin hem alg›sal, hem pratiktenç›karak dünyay› do¤ru yorumlay›p özel-likle de de¤ifltirmeye rehberlik edecek te-ori seviyesinin, temelinde yine pratik var-d›r. Teoriye ulaflan bilginin hareketi buseviye ile bitmez. Yeniden prati¤e döne-rek ilerler. Partizan dergisinin yapt›¤›Marksizm’in teorisini dondurmakt›r. Pra-ti¤e dönerek yeniden dünyay› de¤ifltirmeiçinde nas›l ilerledi¤ini görememektir.Partizan dergisi, dünyay› de¤ifltirme pra-ti¤ine yönelerek, yine pratik taraf›ndans›nan›p geliflen bilgi sürecinin (Marksiz-mi savunma ad›na) s›n›rlay›c› bir gardi-yan› durumundad›r.

PART‹ZAN DERG‹S‹ ve D‹YALEK-T‹K MATERYAL‹ST B‹LG‹ TEOR‹S‹

Diyalektik materyalist bilgi, hareketMao’nun deyimiyle “ak›lsal bilgide” te-oride donarak kalmaz. Dünyay› de¤ifltir-mek üzere prati¤e yönlendirir, prati¤e gi-der. Teori pratikte s›nan›r, geliflir. Top-lumsal pratik içinde s›nanm›fl ve bilimseldo¤rulu¤u ispatlanm›fl olan MLM, diya-

lektik materyalist bilgi hareketinin d›fl›n-da de¤ildir. Do¤rulu¤un k›stas› pratiktir.Dünyay› de¤ifltirme prati¤inde Mao’nunda vurgulad›¤› insanlar›n “genellikle bir-çok s›n›rlamayla karfl›laflt›klar›”d›r. “yal-n›zca mevcut bilimsel ve teknolojik flart-lar taraf›ndan de¤il, ayn› zamanda bizzatobjektif sürecin geliflmesi ve bu sürecinbelirginlik derecesi (objektif sürecin yön-leri ve özü henüz tam olarak a盤a ç›kma-m›flt›r) taraf›ndan da k›s›tlan›rlar(...) pra-ti¤in seyri içinde önceden düflünülmemiflflartlar ç›kar” (7) fiüphesiz belli bir objek-tif sürecin belli bir aflamas›nda o belli sü-reç aç›s›ndan insan bilgisinin hareketi ta-mamlanm›fl olabilir. Fakat süreçler bit-mez. Yeni süreçler ortaya ç›kar. Bu aç›-dan yani genelde sürecin geliflmesi aç›-s›nda ele al›nd›¤›nda bilginin hareketi yi-nede tamamlanm›fl olmaz.

Mao: “Do¤ada olsun, toplumda ol-sun, her süreç kendi iç çeliflmesi ve müca-delesi sayesinde ilerler ve insan bilgisi-nin hareketi de onunla birlikte ilerleyipgeliflmelidir.

(...) Ço¤u zaman düflünce gerçekli¤ingerisinde kal›r, çünkü insan bilgisi çeflitlitoplumsal flartlar taraf›ndan k›s›tlan›r” (8)

Subjektif olan›n objektif olanla iliflki-sini yads›yan, bilgiyi pratikten kopuk elealan ya da donduran yaklafl›m, idealizm-dir. Mekanik materyalizmde bu ba¤› do¤-ru ele almaz. Kaba maddecilik, bilinç ilemadde aras›ndaki diyalektik iliflkiyi,özellikle maddeden gelse de bilincinmadde üzerindeki etkisinde baz› durum-larda tayin edici rolünü anlamaz. Mao di-yordu ki “Evrenin mutlak ve genel gelifl-me sürecinde her özel sürecin geliflmesiizafidir.”

“Mutlak gerçe¤in sonsuz ak›fl›nda” fluveya bu belirgin özel bir sürece iliflkin in-san bilgisi “göreceli olarak do¤ru” olabi-lir. Ancak mutlak do¤ru say›s›z göreceli

111

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 110: Sınıf Teorisi - Sayı 9

do¤runun toplam›d›r. Nitel geliflmeleri,nitel ilerlemeleri Partizan dergisi reddetsede, diyalektik materyalizmin hükmü ter-sine çevrilemez. ‹dealizm ne derse desinMao’nun dedi¤i bilimsel do¤rudur.

“Gerek toplumsal pratikteki, gerekseinsan bilgisindeki oluflma, geliflme ve yokolma süreci sonsuzdur.” diyen Mao’yaPartizan dergisi ne diyor acaba? MLM,bunun d›fl›nda tutulabilir mi? Dünyay›de¤ifltirme prati¤ine rehberlik eden MLMteori yine bu pratik içinde nitel ilerleme-ler göstermez mi?

Bilmenin sonu yoktur. Lafz› ve sade-ce ad› de¤il, Maoizm savunulmal›d›r.Mao: “Objektif gerçeklik dünyas›ndakide¤iflme hareketinin nas›l sonu yoksa, ay-n› flekilde insan›n pratik arac›l›¤›yla ger-çe¤i ö¤renmesinin de sonu yoktur. Mark-sizm-Leninizm gerçe¤i bilmenin sonunaulaflm›fl de¤ildir, tam tersine, prati¤inak›fl› içinde durmadan gerçe¤in ö¤renil-mesine giden yeni yollar açar” (9)

Pratik, bilgi, yine pratik ve yine bilgi,bir defal›k de¤il bu sonsuz devrevi olaraktekrarlan›r. Dolay›s›yla insan bilgisininmuhtevas› da “bir üst düzeye yükselir.”Diyalektik Materyalist bilgi teorisi ve bil-me ile yapma aras›ndaki diyalektik birlikbunu anlat›r. Bilginin hareketi demek kine Marks-Lenin-Mao ne de ‹brahim’dedonup kalmaz. ‹lerleme durumundad›r.Proletarya biliminin her bir seviyesi, herbir sürecin toplumsal-tarihsel koflullar›y-la do¤rudan iliflkilidir. Tam da bu anlay›fl-tan ötürüdür ki, Marks vard›klar› teoriksonuçlar›n “yaln›zca gözlerimizin önün-de cereyan eden tarihsel bir hareketin,mevcut s›n›f savafl›m› içindeki gerçek ilifl-kinin genel terimlerle anlat›m›d›r.” di-yordu. Cereyan eden geliflmeler, kendili-¤inden teoriye götürmez. Diyalektik ma-teryalist felsefe, tarihsel materyalist yak-lafl›mla gerçekler tahlil edilerek, bilimsel

sentezlere ulafl›ld›. (Tabii pratik içindebizzat yer almak) MLM’i donduran, de-¤iflmez kutsal ayetlere indirgeyen, niteli-¤i de¤iflmeksizin hep ayn› kal›r anlay›fl›y-la Partizan dergisi bilimsel sosyalizm te-orisini bir hareket de¤il doktrin, kan›tlaradayanan de¤il Duhringvari ilkeler, ç›k›flnoktalar›, tüm tarih ve özellikle onunça¤sal ürünleri de¤il diyalektik materya-lizm öncesi flu veya bu felsefe olarak eleal›yor. Muhafazakar dogmatik bir rota iz-liyor. Dincili¤e karfl› oldu¤unu, sosyalistniteliklerini biliyoruz ama ideolojik-fel-sefi alandaki bu sapmas›yla üretilen yine“tanr› bilimidir”. Öyle de¤ilse, do¤a vetoplum sürekli de¤iflme halindeyse, bilimniye buna ba¤l› olarak ilerleyip de¤iflme-sin? Toplumu dinamik ele alamama has-tal›¤›, teoriye statik yaklafl›ma götürüyor,zihin dünyas›nda ise diyalekti¤i tama-m›yla kap›d›flar› ediyor.

Tarihsel toplumsal geliflme bir hare-kettir. Evet biz bilginin her tarihsel top-lumsal andaki varl›¤›n› ama ayn› zaman-da mutlak sonsuz geliflme süreci aç›s›n-dan da geçici mahiyeti bilmek durumun-day›z. Hareketin sonsuzlu¤u aç›s›ndandiyalektik materyalizm görecelili¤i kap-sar. Görecelili¤e indirgenemez ama bah-setti¤imiz noktada onu kapsar. Ampriok-ritizm’de Lenin flöyle der.

“Diyalektik materyalizm, bütün bilgi-lerimizin görecelili¤ini nesnel gerçekli-¤in yads›nmas› anlam›nda de¤il, bilgile-rimizin bu gerçe¤e yaklaflmas›n›n s›n›rla-r›n›n tarihsel göreceli¤i anlam›nda kabuleder.”

fiu veya bu sürecin, flu veya bu nesnelgerçe¤in ifadesi olarak bilgi nas›l yads›-namazsa, ama genel içerisinde o anki ta-rihsel s›n›rl›l›kta aç›kt›r. Partizan dergisibu tarihsel s›n›rl›l›¤› görmüyor. “Nitelilerleme olmaz” anlay›fl›n›n nedeni bu-dur. Ve bu yaklafl›m dogmatizmdir. Bu,

112

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 111: Sınıf Teorisi - Sayı 9

her fleyin özü olan çeliflkiyi anlamamaya da z›tlar›n birli¤ini her fleyde ele ala-mamad›r.

Yaz›m›z›n konusu Partizan dergisininelefltirisi oldu¤u için genelde esas görevolarak düflündü¤ümüz-uygulamaya çal›fl-t›¤›m›z revizyonizmin elefltirisinde özel-de bu yaz›m›zda konumuz gere¤i yo¤un-laflmad›k. Zira Partizan dergisinde reviz-yonist sapmalara ra¤men (bunlar›n eleflti-risi de bu yaz›n›n baflka bölümlerinde eleal›nacakt›r.) “nitelik-nicelik” vb. konula-r›n ele al›n›fl›nda, bilgi teorisine yakla-fl›mda dogmatizm esas durumdad›r.

Partizan dergisine göre, Mustafa Sup-hi Türkiye-Kuzey Kürdistan’da, Marksise dünyada kesin-son ve tamamlanm›fl-t›r. Öyle demedik diyebilir. Peki öyleyseMao 3. yeni-nitel aflamad›r, Kaypakkayaonun ürünü olarak Türkiye- Kuzey Kür-distan devrim tarihinde yeni-nitel bir ç›-¤›rd›r sentezimize neden karfl› ç›k›yor?Neden Marks’la Mao aras›nda Suphi ileKaypakkaya aras›nda nitel “fark yoktur”diyor?

Klasik Alman Felsefesinin Sonu’ndaEngels özetle diyordu ki Hegel’in muaz-zam devrimci diyalektik yan›na ra¤men,dogmatik içeri¤i mutlak gerçek ilan edili-yor. O, sözde mutlak gerçe¤e ulaflt›¤›n›söylüyordu. Daha öteye gidilemez diyor-du. Bilgiyi donduruyordu. Engels “bilgikadar tarihte, insanl›¤›n ülküsel olarakeksiksiz bir durumu içinde son ve kesintamamlan›fla varamaz” diyordu. ‹nsantoplumunun sonsuz geliflimi içinde tarih-sel zorunlu her bir aflaman›n geçici mahi-yetini vurguluyordu. De¤iflmez, sonsuzmutlak, kesin, kutsal hiçbir fley diyalektikfelsefe karfl›s›nda tutunamaz diyordu. Yi-ne do¤rudur ki biz bilinemezciler de de-¤iliz. Toplumun geliflmesinin koflullar›nave belli aflamalar›na ba¤l› olarak bilginino gerçekteki meflrulu¤unu kabul ederiz.Bu anlamda “tutucu” olmak do¤rudur.

Ama sadece bu anlamda! Mutlak olan çe-liflkidir ve bu temelde sürekli hareket vede¤iflimdir.

Duhring’in “kesin ve ölümsüz do¤ru-lar” sav›n› cevaplarken Engels, iki kereikinin dört etmesi, Paris’in Fransa’da bu-lunmas› gibi örnekleri kesin do¤rular gös-terirken bile Duhring’i yine de yerden ye-re vurur. “Cans›z do¤a” gibi alanlarda av-lamaya ç›kanlar baz› kesin do¤rular av›y-la dönebilirler. Canl› organizmalarla ilgi-lenen bilimler ve di¤er üçüncü (insanlar›nyaflam koflullar›, toplumsal iliflkiler vb.)toplum bilimi alanlar›nda “Napolyon’un 5May›s 1821’de öldü¤ü gibi (...) yavanl›kve beylik düflünceler d›fl›nda” ölümsüz-kesin do¤ruluklar avc›lar›n›n “çok az avladönecek”lerini söylemektedir.(10)

DOGMA TORBASI DE⁄‹L

EYLEM KILAVUZUMarksizm-Leninizm-Maoizm, kuru

s›k› bir dogma torbas› de¤ildir. Canl›-di-namik geliflen bir eylem k›lavuzudur. Bi-limimizdeki nitel ilerlemeleri kavray›fltanuzakl›¤›yla Partizan dergisi bilimde gelifl-meyi ele al›flta kaba evrimci ve tedrici bi-rikimcili¤i, köklü aflam›yor. Konumuzba¤›nt›s›nda da Lenin’in flu sözleri ö¤re-ticidir:

“‹ki temel geliflim anlay›fl› vard›r. Ek-silme ve artma olarak, tekrar olarak geli-flim ve karfl›tlar›n birli¤i olarak geliflim.‹lk anlay›fl, özdevinimi ve bu devinimindevingen gücünü kayna¤›n›, sebebini ka-ranl›kta b›rakmaktad›r. ‹kinci görüfl isedikkati özellikle özdevinimin kayna¤›n›nbilgisine yöneltmektedir. Ölüdür birincigörüfl, karanl›kt›r-çorakt›r. ‹kincisi isehayat doludur.” (11)

Partizan dergisinde bu konudaki fel-sefi idealizm, siyasetle ekonomizme gö-

113

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 112: Sınıf Teorisi - Sayı 9

türmektedir. Maoist Komünist Partisi’nindo¤uflunu yorumlay›flta, Kültür Devrimi-nin tayin edici rolünü görmeyen, esasta15-16 Haziran kendili¤inden ‹flçi Hareke-ti ile izah eden yaklafl›m tam da budur.

Kaypakkaya’y› nitel bir 盤›r de¤il,artma yoluyla fazlal›klar› olan bir devam,M. Suphi yoldafl›n güçlenmifl art›lar biçi-mi fleklinde sunuluflu da budur. Bunu daayr› bir bölümde ele alaca¤›z. Bilimimi-zin geliflme diyalekti¤ini bu artma ve tek-rarlarla izah etme yönelimi, kaba evrim-cili¤in ve onunla beslenen ekonomizmintezahürüdür. Düz bir trend de¤il, “bütünhareketler dalgalardan oluflur” diyorduMao. Bilim de bunun d›fl›nda de¤ildir.Her daim yükselen bir çizgi fleklinde gi-dilmese de ani s›çramalar temel kanun-dur. Partizan dergisinde bu temel kanu-nun bilimimize yaklafl›mda yeri yoktur.Partizan dergisinde bilim dura¤an ve tekyanl› ele al›nmaktad›r. De¤ifliklik sadecenicel artma-azalma fleklinde sunulmakta-d›r. fieyler hep ayn› kal›r düflüncesidir bu.Bahsedilen de¤ifliklikler ise onlara göresadece niceldir. Bu metafizik düflünce,fleyler hep kendini tekrarlar baflka bir fle-ye dönüflemez çizgisini savunur.Mao’nun iflaret etti¤i gibi bu çizgi, “ken-dili¤inden çelimsizdir.” Çelimsiz kendili-¤indencilik, z›tlar›n hareketini aç›klaya-mamaktad›r. Çeliflme evrenseldir. Her-fleyde vard›r. Ve bu herfleyde z›tlar›n ha-reketine yol açar. Bundan ötürüdür ki En-gels; “bir varl›k ayn› anda hem kendisihem de baflka birfleydir.” diyordu. Debo-rin okulu fleylerdeki çeliflkiyi bafltan iti-baren de¤ilde ancak fleylerin belli bir afla-mas›nda mümkün görüyordu. Hareket,de¤iflim böyle izah edilemez. fieylerinbafltan itibaren çeliflme gerçe¤inin reddi-nin nitel geliflmeyi görmemesi hastal›¤›Partizan dergisinde de nüksetmektedir.

Sömürücü toplumlar “sömürücüdür”yaklafl›m›yla bu toplumlar›n her birinin

özel çeliflkisi ve özel niteli¤i görmezdengelinemez. Her bir çeliflme ve bu temeldehareketin her biçimi di¤erinden nitel aç›-dan özel çeliflmesi itibar›yla ayr›l›r. Parti-zan, çeliflkinin evrenselle¤iyle özgüllü¤üaras›ndaki iliflkiyi de diyalektik ele ala-mamaktad›r. Bilimimizin her bir aflamas›-n›n koflullarla iliflkili özgül temelini ay›rtedememesinin nedeni budur. Her bir so-mutun özel niteli¤i kavranmamaktad›r.Bilginin özelden genele, genelden özeleiki süreci vard›r. Mao, “bilgi her zamanhelezonlar halinde ilerler” diyordu. Parti-zan, dogmatizmi, çeliflkinin evrenselli¤iile özgüllü¤ü aras›ndaki iliflkiyi do¤ru elealm›yor. fieylerin her birinin özel niteli¤i-ni görmüyor. Do¤ru fikirler gökten zem-bille iner zannediyorlar. Mao “her hare-ket biçiminde gerçek olan (hayali olma-yan) her geliflme süreci farkl›d›r,” derkenbilimimizin her geliflme sürecindeki du-rumu bundan muaf tutmad›. Süreçler veonunla ilgili bilgi de¤iflir, yerini yenilereb›rak›r. Eskinin yerini yeninin almas›n›nve bunun süreklili¤inin temeli olan çelifl-menin her özgüldeki niteli¤i farkl›d›r.MLM’de “durum ayn›”, “fark yok” ana-lay›fl›, her bir sürecin özgül niteli¤ini hiçhesaba katmamaktad›r. Evrensel olan çe-liflkinin her özgüldeki niteli¤ini kafa yo-rulmamakta dolay›s›yla bilgide bu nite-liklerin d›fl›nda, bir “artma-azalma” seyrifleklinde tarif edilmektedir. Komünizminniteli¤i ayn›d›r. Hiç mi hiç bölünmez di-yemeyiz. MLM bölünemez diyemeyiz.Hiçbir fley z›tlar›n birli¤inin üstünde ola-maz, ona tabidir. Nicelik ve nitelik z›tla-r›n birli¤idir, birbirlerine dönüflürler. fiey-leri hareketsiz-statik ele alanlaraMao’nun söyledikleri tam da Partizan’latart›flt›¤›m›z bu konuda e¤er anlafl›lacak,gerçe¤e hürmet edilip afl›lacaksa, hastal›-¤a vurulmufl bir neflterdir. Bu bilimselneflter, Partizan dergisini e¤er kabul ede-cekse tedavi etmeye muktedirdir. Parti-zan’a hastal›¤›n ac›lar›n› çekmemelerini,

114

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 113: Sınıf Teorisi - Sayı 9

Mao’dan ö¤renmelerini öneririz.

“Sosyalizm’de tasfiye olacakt›r; tasfi-ye olmazsa, olmaz. Çünkü o zaman Ko-münizm olmaz. (...) Komünizm alt›ndanitelik de¤ifliklikleri olmayac¤›na (...)farkl› aflamalara bölünmeyece¤ine inan-m›yorum! Asla inanm›yorum. Nicelik ni-teli¤e, nitelik niceli¤e dönüflür.” (12)

MLM, Komünizm diyalektik ele al›n-d›¤›nda Mao’nun söyledikleri kolay anla-fl›lacakt›r. Partizan dergisinin kavramas›-n› engelleyen kopamad›¤› idealizmdir.

MLM’deki de¤iflik nitel geliflme afla-malar›n› “öz ayn›d›r, bölünmez” fleklin-deki gerekçelerle reddedenler Mao’nunflu sözlerine ne diyecekler?

“Komünizmin aflamalara bölünmeye-ce¤ine ve hiç nitelik de¤ifliklikler olmaya-ca¤›na inanm›yorum. Lenin herfleyin bö-lünebilece¤ini söyledi. Atomu örnek ola-rak verdi. Ve yaln›z atomun de¤il elekt-ronlar›n da bölünece¤ini söyledi.

(...) Son 20-30 y›l içinde bilim adam-lar› atom çekirde¤ini protonlar-anti pro-tonlar, nötronlar-anti nötronlar, mesonlarve anti mesonlar gibi unsurlar›na ay›rd›-lar.

(...) E¤er s›f›ra indirgenseydi bilimdiye bir fley olmazd›. Onbinlerce fley sü-rekli ve s›n›rs›z geliflmektedir ve sonsuz-durlar. Zaman ve mekan sonsuzdur. (...)sonsuz olarak bölünebilir.” (13)

MLM biliminde bölünece¤i, z›tlar›nbirli¤inin herfley gibi onun da gerçe¤i ol-du¤unu objektif olarak reddeden yaklafl›-m›nda Partizan dergisi, ikiyi bir etme du-rumundad›r. Herfleyde birin ikiye bölün-dü¤ü diyalektik felsefesinden sapmakta-d›r. Savurulunmufl idealist felsefe sonu-cu, partiyi ele al›fla da yans›maktad›r. Par-ti’nin de ikiye bölündü¤ü anlafl›lsa, onungerçe¤i olan sürekli iki çizgi mücadelesiolgusu reddedilmezdi. Bu konuya da ay-

r›ca de¤inece¤iz. Sorun fludur; Partizandergisi fleylerdeki çeliflme yasas›n›n do-¤an›n-toplumun-düflüncenin tek temelyasas›, diyalekti¤in özü oldu¤unu anla-m›yor. Anlasayd›, MLM’de z›tlar›n birli-¤ini geçersiz ilan etmez, dolay›s›ylaMLM’de de karfl›tlar›n birli¤i gere¤i mü-cadele ve dönüflümü anlamaya çal›fl›rd›.Nicel ve nitel birbirine dönüflümler, kar-fl›tlar›n birli¤inin temeli üzerinde anlafl›l›rve reddedilmezdi. Proletaryan›n befl bü-yük ö¤retmeni, Maoist komünistlerinrehber ald›klar› bayraklard›r. Anlatmayaçal›flt›¤›m›z Partizan dergisinin söyledi¤ibaz›lar›n› “önemsiz” göstermek, kuru-s›-k› “Mao yücelticili¤i” de¤il, bilimimizinMao ile katetti¤i 3. yeni nitel aflamad›r.Partizan dergisinin anlay›fl›na göre iseesasta böyle nitel yeni aflamalar yok. Sa-dece tekrar ve düz bir devam var. Öyley-se niye Maoizm diyorsunuz? Böyle anla-y›fllarla Maoizm demenin bilimsel bir de-¤eri olmaz. Prestijinden yararlanmak yada parti saflar›nda Maoizm’e hakl› olarakduyulan güveni karfl›ya alamama ile sa-vunularak sözde Maoculu¤a devrimciproletaryan›n ihtiyac› yoktur. Devrimciproletarya Büyük Proleter Kültür Devri-mi ile (esasta) ideolojisinin ulaflt›¤› teori-si Marksizm-Leninizm-Maoizm’le ku-flanmaktad›r. Baflka de¤il! Hiçbir zamaneski seviyede çul serilip yat›lamaz.

“Lenin’in iki taktik ve di¤er yap›tlar›okunmadan, sadece Marks ve Engelsokunarak 1905 ve sonras›nda do¤an yenisorunlar çözülemezdi. Sadece 1907’ninMateryalizm ve Ampirio Kritizmine sahipolmak, Ekim devrimi öncesi ve sonras›ortaya ç›kan yeni meseleleri çözmeye yet-mezdi.

(...) Sosyalizm dönemine girdi¤imizflu anda yeni bir sorunlar dizisi ortayaç›km›flt›r. Yeni ihtiyaçlar› karfl›layamaz(...) Yeni teoriye biçim vermezsek” (14)

olmayacak diyordu Mao!

115

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 114: Sınıf Teorisi - Sayı 9

Bilimdeki geliflme fasit daireler flek-linde tekrar de¤ildir. Mao Zedung, Mark-sizm-Leninizm’i Çin Devrimi’nin somutkoflullar›na uygularken ayn› zamanda busomut pratikte onu gelifltiriyordu. YeniDemokratik Devrim, Yeni DemokratikHalk ‹ktidar›, Halk Savafl› ve çeliflki me-selesini ele al›fltaki felsefi nitel ilerleme-ler Büyük Proleter Kültür Devrimi önce-si katedilmifl nitel katk›lard›. Ancak bili-mimiz, yeni bir aflama olana Marksizm-Leninizm-Maoizme, Büyük Proleter Kül-tür Devrimi ile ulaflt›. Yoldafl Mao, Sov-yetler Birli¤i ve Çin’deki sosyalist inflaatecrübesini bizzat yafl›yordu. Sosyalizminçeliflmelerini bunlara yol açan topra¤›tahlil ederek, komünizme kadar proletar-ya devriminin bir defal›k de¤il, neden sü-rekli devam ettirilmesinin gereklili¤inigösteriyordu. Büyük Proleter KültürDevrimi ile proletaryan›n ortak evrenselideolojisi, nitel-yeni bir seviyeye üçüncüaflamaya ulaflt›. Kaypakkaya bunun ürü-nüydü. Böyle bir dönemde yaflayan Mus-tafa Suphi yoldafl de¤ildi. Dolay›s›ylaMaoizm seviyesini niye yakalamad› diyebir elefltiri de söz konusu de¤ildir. Talihatalar›na ra¤men Mustafa Suphi, Türki-ye-Kuzey Kürdistan’da Marsizm-Leni-nizmin bayra¤›yd›.

Bu bayrak hatalar afl›larak ve Kültürdevrimiyle yeni-nitel merhale ile yüksel-di. Bu koflullarda Maoizm’i savunmayan,komünist olamazd›. Komünizm yürüyü-flünü temsil edemez, proletarya devriminisürdüremezdi. Büyük Proleter KültürDevrimi’miz dünya çap›ndaki evrenselderslerini Mustafa Suphi tabii ki kendidöneminde yakalayamazd›. Leninizm’debu seviyeye ulaflm›fl de¤ildi. Pratik koflul-lar› hesaba katmayarak kimse de bu ko-nuda onlar› suçlama durumu içinde ola-maz, olmamal›d›r. Kaypakkaya’y› MLMyaratt›. Payeler da¤›tma, flöhretleri dere-celendirme meselesi de¤ildi yapt›¤›m›z.

Yanl›fl çizgisiyle Partizan dergisi, mesele-yi sanki böyle ele al›yormufluz çerçevesi-ne çekmektedir. Bilimimizin bu yeni-ni-tel üçüncü aflamas›n›n ürünü olmas› itiba-r›yla do¤al olarak Kaypakkaya, MustafaSuphi seviyesinden ibaret olamazd›. Zirao seviye ile komünist bile olamazd›. So-rar›z, Maoizm’i savunmayan komünistolabilir miydi? Kriter art›k Maoizmi sa-vunma meselesiydi. Onu savunmayan,Marksizm-Leninizm’i de temsil edemez,savunamaz ve uygulayamazd›.

Dolay›s›yla Marksizm-Leninizm-Ma-oizm’in somut koflullara uyarlanmas›,devrimimizin önder çizgisi olan Kaypak-kaya güzergah› nitel bir ilerlemeydi.M.Suphi seviyesinin kaba bir tekrar› de¤ildi.Zaten tekrar ile Maoizm temsil edilemez,savunulamazd›. Tekrarla (Maoizm’e ra¤-men) komünist de olunamazd›. Kaypak-kaya, Mustafa Suphi miras›n›n savunucu-suydu. Onun yeni nitel bir aflamaya ulafl-t›r›larak yeniden yarat›lmas›yd› sözleri-mize Partizan dergisi, “MKP teorisyenle-ri o denli subjektif ve abart›l› ki (...) nere-de duracaklar›n› bilmiyorlar.” (Pzn.51.sf,46) demektedirler.

Ve muhteflem tahlillerinin sentezinide flöyle aç›klamaktad›rlar:

“Kaypakkaya’n›n kurdu¤u TKP/MLile M. Suphi TKP’si aras›nda nitel farkyok. Bu her iki parti aras›na ‘nitel farkkoymak’, bir öncekinin komünist olmad›-¤› anlam›na gelir.” (15)

Maoizm, yeni nitel bir aflama görül-medi¤i için Kaypakkaya ç›k›fl› da anlafl›l-mamaktad›r. Söylenenler net. Maoizm,bilimimizde yeni nitel bir aflama de¤il.Kültür Devrimi proletarya devrimi tecrü-besinin günümüzdeki en yüksek seviyeside¤il. Öyleyse, Maoizm lafz› dahi siziniçin bir fazlal›k, gereksiz bir lüks de¤ilmi? Nitel bir fark yoksa TKP’den Kay-pakkaya demeniz bofl bir övgüden öteye

116

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 115: Sınıf Teorisi - Sayı 9

ne anlam tafl›maktad›r? Ba¤›rt› ve güm-bürtü ya da kaba flakflakç›l›k de¤il, Kay-pakkaya’y› bilerek savunma uygulama-gelifltirme u¤rafl› içinde olmal›y›z. LinBiao’nun “MZD” demesinin Maoizm’lehiçbir alakas› yoktu. Önceleri devrimcidemokratizme, sonra revizyonizmine ge-çirmek istedi¤i bir vitrindi bu laf›z.

Vitrinlik bir süs de¤il, Maoizm prole-taryan›n dünyay› de¤ifltirme mücadele-sinde (Komünizm için) eyleminde enter-nasyonal evrensel ortak ideolojisidir. Pe-rinçek’te “MZD” diyordu, diyor. Böyleolmaz. MLM, herkesin mal› de¤il, enter-nasyonal proletaryan›n ö¤retisidir.

Partizan’›n savruluflunda temel mese-le, onun Maoizm’e yabanc›laflmas›ndankaynaklanmaktad›r. Büyük Proleter KültürDevrimi ile bütünleflememesiyle ilgilidir.‹çeri¤i ile donanma uygulama yerine birelinizin de Maoizm’i savunuyormufl ifliiçinde olmas›, ya da tam de¤il biraz savun-ma, laz›m oldu¤u ölçüde alma gayreti ek-lektizmdir.Kaypakkaya’n›n TKP(ML)’nindo¤uflunu nitel bir ç›k›fl görmeyen savru-lufllar›ndaki temel hata Maoizm’i kavra-y›fls›zl›kt›r. Eklektik-merkezci enternasyo-nal oportünist çizgilerinin nedeni de bu-dur. Avrupa Merkezcili¤i’ne yöneltti¤imizelefltiriler karfl›s›na hiddetlenmenizin ne-deni de budur. Düfltü¤ünüz ekonomist si-yasetin, pragmatist felsefe savunuculu¤u-nun, grupçu rekabetizmin, iki çizgi müca-delesini kavrama-uygulama de¤il yekpa-reci parti anlay›fl›n›z›n temeli de Maoizm’ikavramamakt›r. Maoist saflardaki halkiçerisindeki ideolojik mücadeleyi ucuz he-yecanlara seslenerek Lenin’in deyimiyleskandal simsarl›¤›yla dejenere etme” çiz-gisinin nedeni de Maoizm’den uzaklaflma-d›r. Maoist Komünist Partisi’nin do¤rula-r›n› de¤il, hatalar›n› temsil edip, uçlaflt›r-ma durumundas›n›z. Tüm bunlar› veTKP(ML)’nin do¤ufluna tövbe coflkusuylatarihi kimin yozlaflt›rma giriflimi içinde ol-

du¤unu, Maoist Komünist rotaya öfkeylesald›rma eyleminin içeri¤ini tart›flmayadevam edece¤iz.

Tart›flmaya vesile oldu¤unuz için son-suz teflekkürler! r

Kaynakça

1. Leninizm Nedir? Sf, 15

2. PZN dergisi.sf 46

3. Pzn dergisi sf,47

4. Leninizm nedir? Sf, 18

5. Age.sf.50

6. Mao. Seçme Eserler. Cilt.1. sf,354

7. Age.sf. 361

8. Age.sf,362

9. Age. Sf, 363

10. Anti Duhring Engels. Sf,69-70

11. Lenin. Proleter devrim ve DönekKautsky.Sf, 198

12. Mao. Seçme eserler. Cilt:6. Sf,329

13. Age. Sf,331

14. Age.sf, 236

15. PZN dergisi 51.say›. sf, 46

117

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 116: Sınıf Teorisi - Sayı 9

KOMSOMOL NASIL

ÖRGÜTLEN‹R?‹‹lllleeggaall vvee YYuukkaarr››ddaann AAflflaa¤¤››yyaa

DDoo¤¤rruu HHiiyyeerraarrflfliikk ÖÖrrggüüttlleennmmee

Komsomol’un örgütlenme tarz› ko-münist partisinin örgütlenme tarz›ndançok farkl› de¤ildir.

Komsomol’da da örgütlenmedekiesas kriter parti örgütlenmesinde oldu¤ugibi niteliktir. Ancak bu niteli¤in birparti üyesinden beklenen düzeyde olma-yaca¤› aç›k. Bununla beraber, bir Komso-mol üyesi, parti üye adayl›¤›na aday birparti ileri sempatizan›; bir genç komünistolarak gerekli profesyonel devrimcilikniteliklerine sahip olmak durumundad›r.

Üyelerinin yan›s›ra Komsomol sem-patizanlar›ndan oluflan Komsomol örgüt-lülü¤ü, yukar›dan afla¤›ya üzüm salk›m›fleklinde hücre hücre örgütlenir. ‹llegalite-yi esas alan bir örgütleme yapar. En tepe-de Merkez Komitesi, alt›nda örgütün nite-lik ve nicelik durumuna göre; bölge komi-teleri, il komiteleri, semt komiteleri, iflçigençlik, üniversiteler, liseler, köylü komi-

telerinden oluflur. Bu komitelerin belirlen-mesi ve kurulmas› tamamen o anki ihtiyaçve dönemsel hedeflerle ilintilidir.

Her örgütlenme bir ihtiyaçtan kay-naklanmaktad›r. Komsomol’un devrimiçin stratejik (olmazsa olmaz) bir örgüt-lenme olmad›¤›n› belirtmifltik. Bununlabirlikte, Komsomol örgütü kurulduktansonra, hangi alanlarda örgütlenece¤ine,daha önce de vurgu yapt›¤›m›z gibi partikarar verecektir ve bunu ihtiyaçlar do¤-rultusunda belirleyecektir.

Komsomol’un her il komitesi kendiiçinde mutlaka çal›flma alanlar›na göre ifl-bölümü yapmal›d›r. Bir il komitesi, kendialt›nda iflçi, semt, üniversiteler ve lise ko-mitelerini (o ilde köylülük içinde çal›flmavarsa köylü komitesi de bunlara dahildir)örgütlemeli; bu alanlara göre kendi içindegörev bölümü yapmal›d›r.

‹flçi komitesi yada üniversite komite-si de alt komitelerini oluflturmal› ve faali-yet yürütülen her semtte, üniversitede yada iflyerlerinde birer yönetici komiteoluflturulmas› hedeflenmelidir.

Komsomol’un il komiteleri, birim yö-netici komiteleridir. Bölge komiteleri ta-

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

118

KOMSOMOL VEGENÇL‹K FAAL‹YET‹

ÜZER‹NE (2)

Page 117: Sınıf Teorisi - Sayı 9

raf›ndan örgütlenirler. Bölge düzeyindeyönetici örgütün olmad›¤› bölgelerde her-hangi bir ilde, il komitesi oluflturma ko-flullar› ve gere¤i varsa, bu il komiteleri yado¤rudan Merkez Komitesi taraf›ndan yada Merkez Komitesi’nin görevlendirdi¤i(yak›n ve uygun) bir bölge komitesi üze-rinden örgütlenmelidir. Kuflkusuz hedef,güçler ve olanaklar elverdi¤i ölçüde tümbölgelerde bölge örgütlülüklerini olufltur-makt›r. Bölge yönetici örgütü niteli¤indebir geliflme henüz yoksa dahi, o bölgede-ki il örgütlenmelerinde sa¤lanacak gelifl-menin durumuna göre, ileride bu düzeydebir örgütlenmeye gidilmelidir ve bu, flim-diden hedeflenmelidir.

Güce ve ‹htiyaca Göre

ÖrgütlenmeBu noktada gerek il örgütlenmeleri-

nin yap›s›, gerek bölge düzeyinde örgüt-lerin kurulmas›nda flematik, kuru bir ör-gütlenme politikas› yürütmek yerine, ihti-yaçlar› do¤ru tespit etmifl, kendi içindeuygun iflbölümü yapm›fl bir örgütlenmepolitikas› benimsenmelidir. Örgütün,hem nitelik ve hem de nicelik olarak da-ha iyi geliflebilece¤i bölgeler ve illere ön-celik vermek önemli olmal›d›r. Ve bu ko-nuda tutucu davranmak yerine daha cesa-retli ad›mlar atmak ve politikalar belirle-mek yerinde olacakt›r. Bu örne¤i flununiçin veriyoruz: Belli illerde y›llar içindene artan, ne azalan ne de kendi içinde birgeliflim sa¤lamayan kitle iliflkileri mev-cut. Bu durumda bu iliflkileri derleme- to-parlama yerine, bunlar› da göz ard› etme-den, ama fazla da yo¤unlaflmadan mev-cutta iliflkimiz olmayan, ama potansiyelolarak k›sa sürede geliflebilecek illereyada alanlara gitmek örgütlenme aç›s›n-dan daha yerinde bir politika olacakt›r.Yo¤unlaflarak yayg›nlaflma prensibinden

hareket edilmelidir. Bu prensibin özünüs›n›f çeliflkilerinin yo¤un olmas› olufltu-rur. Nerede daha güçlü ve de kal›c› s›n›fmevzileri yaratacaksak, önce bu noktalarüzerinde yo¤unlaflmal›, sonra buralardandi¤er alanlara do¤ru aç›lmal›y›z. Dört ta-rafa yumruk sallayarak nitelikli; kal›c› vestratejik örgütlülükler yaratamay›z-yara-t›lamaz.

Uzmanlaflma ve

ProfesyonelleflmeBölge, il ve semt örgütlenmelerinin

alt›nda iflçi, ö¤renci, üniversite ayr›m› ya-p›larak gerçeklefltirilecek bir örgütlenme;kendi içinde uzmanlaflmay› ve profesyo-nelleflmeyi de beraberinde getirir. Hangialanda çal›fl›l›yorsa, o alan›n özellikleri oalana bakan komite ve yönetici kadrolar›taraf›ndan bilinecek ve alana iliflkin poli-tika üretmede zorlan›lmayacakt›r. ‹l vebölge düzeyinde ise, bu uzmanlaflma ge-nel bir örgüt yöneticili¤i flekline dönüfle-

119

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 118: Sınıf Teorisi - Sayı 9

cek; il ve bölge yöneticileri genel örgüt-lenme ve politikadan sorumlu olacaklarve genel olarak alana hakim kadro ve ko-miteler olarak deneyim kazanacaklard›r.Yani alta do¤ru kendi alan›nda uzmanlafl-ma ve örgütlenme gerçeklefltirilirken, üs-te do¤ru daha genel bir deneyim sahibikadrolar ve komiteler oluflmufl olacakt›r.

Politik-‹deolojik Canl›l›k veÜniversiteler

‹l komiteleri içerisinde gündem yarat-ma ve politik kampanyalar düzenlemeaç›s›ndan en belirleyici komite, üniversi-teler komitesi olacakt›r. ‹flçi komiteleri-nin genel politik çal›flmalar›n yan›s›ra,özgün gündemi çoklukla sendikalar vegünlük ekonomik mücadele üzerinde po-litik çal›flma ve örgütlenmeyle koflullu-dur. Buna karfl›l›k ö¤rencilerin sürekli birarada oluflu ve politika üretme ve uygula-maya daha yatk›n olufllar› hem örgütlen-me, hem de politik gündem yaratma aç›-s›ndan di¤erlerine göre daha avantajl› ol-malar› objektif olarak böyle olmas›n›sa¤lamakta. Yani merkezi politikalar›nüretiminde ve bunlar›n tart›fl›lmas›-tart›fl-t›r›lmas› ve uygulanmas›nda daha çok il-lerdeki üniversite komitelerine daha çokifl düflecektir. Bu nedenle üniversite ko-mitelerinin politik dinamizmi ve kendiiçerisindeki koordinasyon sorununu çöz-mek önemlidir. Ani ortaya ç›kan politikgeliflmelere tav›r tak›nmak, üniversitelerisadece politik geliflmelerin de¤il, ayn› za-manda ideolojik tart›flmalar›n da yap›ld›-¤› merkezler haline getirmek bu anlamdaönemlidir. ‹deolojik çal›flma gruplar›n›noluflturulmas›, müzik, edebiyat, tiyatro vesinema gibi sanatsal-kültürel etkinliklerindüzenlenmesi ve bu alanlar içinden kad-rolar›n ç›kar›lmas› için üniversiteler özelve önemli bir yer tutmaktad›r. Yine sa¤-l›kç›lar›n, doktorlar›n ve teknik kadrola-

r›n yetifltirilmesi için de üniversiteler uy-gun birer kadro kayna¤› olacakt›r.

Kavran›lmas› gereken en önemli nok-ta; buralarda yarat›lacak örgütlenmelerdeyer alan kadrolar›n ideolojik olarak sa¤-laml›klar›n›n sürekli denetlenmesi ve ge-lifltirilmesidir. Çünkü dayand›klar› s›n›f-sal zemin kaypak oldu¤undan, dolay›s›y-la her türlü ideolojik etkilenmelere aç›koldu¤undan, ideolojik sapmalar›n ve ge-rilemelerin de en çok oldu¤u alan yine bualand›r. Ancak do¤ru-proleter bir denetimve seçimle birlikte bu alandan ç›kacakolan kadrolar Komsomol’un ve partininkadro ihtiyac›n› önemli oranda karfl›laya-cakt›r ki, bugüne kadar da esasta böyleolmufltur.

‹llegaliteKomsomol illegal bir örgütlenmedir.

Bütün iliflkileri ve komite faaliyetleri ille-gal temelde düzenlenmelidir. Legal alan-da çal›flan Komsomol kadrolar› da örgüt-sel iliflkilerini illegalite esaslar›na göredüzenlemek ve kurmak zorundad›r. Bunoktada her Komsomol hücresi illegalitekurallar›na uymak ve bu konuda e¤itil-mek zorundad›r. Türkiye-Kuzey Kürdis-tan’daki faflist diktatörlük koflullar›nda il-legaliteye azami önem vermek dahaönem ve zorunluluk arz etmektedir. Legalalanda faaliyet yürütülse dahi, örgütseliliflkiler uygun araçlarla ve düzenlemeler-le gizli tutulmak zorundad›r. Bunun ille-galiteyle diyalektik ba¤›n› do¤ru kurma-l›y›z. Hücrelerde kimin örgütlü oldu¤usorumlu komite d›fl›nda kimse taraf›ndanbilinmemelidir. Bir alanda birden fazlahücre dahi olsa bunlar birbirleri hakk›n-da, özellikle de örgütlülük durumlar› hak-k›nda, birbirleri ile iliflki içinde olmama-l›d›rlar. Her türlü yatay iliflki bu anlamda

120

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 119: Sınıf Teorisi - Sayı 9

engellenmelidir. Birbirlerini tahmin edenhücre elemanlar› dahi bu tahminlerinisöyleme dökmemeli veya flaka yollu vs.“bir fley olmaz” mant›¤› ile dile getirme-melidir.

‹llegal olunacak demekle illegal olun-mamakta. ‹llegalitenin esas›; hareket tar-z›nda düflman›n bir ad›m ötesinde dav-ranmakt›r. Yani at›lacak ad›mlar›n düfl-man taraf›ndan bilinmemesi veya yanl›flbilgilendirilmesidir. Örgütlenmede kim-ler oldu¤unu, özellikle de legal alanlariçin, düflman tahmin edebilir. Bu durum-da da bu bilgiyi somut olarak ispatlayabi-lecekleri davran›fl tarz›na girmemek yada geride her hangi bir iz veya belge b›-rakmamak önemlidir. ‹llegalite ve düfl-man karfl›s›ndaki tav›r konusunda herhücre e¤itilmeye çal›fl›lmal›d›r. Düflman

karfl›s›nda al›nacak tav›r ne olmal›d›r:

Her örgütlü hücre öncellikle bunu bilme-lidir. Bu e¤itim kafalardaki düflman kor-kusunu da y›kacakt›r. Düflman›n uygula-malar› ve amac›n› ve buna koflut olarakda kendisinin nas›l davranaca¤›n› bilenher militan, düflman karfl›s›nda bir ad›mönde demektir. Bu noktada inisiyatifi yi-tirmedikçe düflman›n elinde ölümüne da-hi olsa yenilen o olmayacakt›r. Ancak s›-n›f düflmanlar›m›z konusunda bilgisi ol-mayan, s›n›f kini ve bilinci geliflmeyenlerdo¤al olarak devletin gücü karfl›s›ndabafltan geriden bafllayacaklar ve direnifl-leri sadece ve sadece kendi iradelerinekalacakt›r. Elbette irade önemlidir, amaburada konufltu¤umuz devrimci, dahas›komünist irade ise; bu iradenin bilgi iledonanmas› flartt›r. Bunun için illegalite veiflkence konusunda somut e¤itimlerin ve-rilmesi flartt›r.

‹llegalite konusunda somut e¤itim birreçetenin sunulmas› ve ezberlenmesi de-¤ildir. Dahas›, bafllay›p bitebilecek bire¤itim de de¤ildir. Geçmifl tecrübelerinözetlenmesi, düflman›n hangi yollarla is-

tihbarat alabildi¤inin bilince ç›kar›lmas›;ve bu bilgilerin sürekli güncelleflmesi ge-rekir. Hangi tav›r ve davran›fllardan kaç›-n›lmas› gerekti¤i net olmal›d›r. Ancakbunlar içerisinde en önemli husus, düfl-man karfl›s›ndaki politik bilinçle yo¤rul-mufl ideolojik durufltaki berrakl›kt›r. Düfl-man hiçbir flekilde küçümsenmemeli;gizlilik ilkeleri esnetilmemelidir. Neyinne için gizli tutulmas› gerekti¤i net bir fle-kilde kavran›ld›¤› oranda, illegalite konu-sundaki acemilikler de afl›lacakt›r. Bu, biryaflam tarz› haline getirilecek, harekettarz› ve örgütsel iliflkiler yarat›c› bir fle-kilde gizlenebilecektir. Daha net ifadeedecek olursak: bir macera filmi havas›nagirilmemeli; “illegal yaflam›n bilmem kaçbiçimi” gibi düflman taraf›ndan çoktanafl›lm›fl ilkel güvenlik tedbirleri vb. kal›p-ç› davran›fl formatlar›yla avunulmamal›;sade ve keskin bir bilinç berrakl›¤›yla(güvenlik ve gizlilik) ak›ll›ca (bilgiyledonanarak) davran›lmal›d›r. Nas›l olsa bukadar›n› biliyorlar, aç›ktay›m fleklindemacerac› tutumlar da, bireyi pasifizeeden flüpheci pimpirikli durufllar da an-cak böyle afl›labilir.

Komsomol’un Örgütsel ‹flleyifliKomsomol’un örgütsel düzenleniflin-

de yukar›da açmaya çal›flt›¤›m›z örgüt-lenme modeli belirleyici iken örgütseliliflkilerde dikkate al›nmas› gerekenKomsomol’un tüzü¤ü olacakt›r. Parti tü-zü¤ünde oldu¤u gibi Komsomol tüzü-¤ünde de belirleyici olan demokratikmerkeziyetçilik ilkesidir. Az›nl›k ço¤un-lu¤a, alt organlar üst organlara, birey ör-güte ve tüm Komsomol örgütü ise Kom-somol Merkez Komitesi’ne ba¤l›d›r. Builkeler komünist bir örgütlenme için de-¤iflmez temel iflleyifl ilkeleridir. Komso-mol kendi kongrelerini yapacakt›r, amabir önceki bölümde bahsetti¤imiz gibi

121

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 120: Sınıf Teorisi - Sayı 9

Komsomol kongreleri, partinin ona-y›ndan ve denetiminden geçecektir.Bu özgül durumuna ra¤men Kom-somol kongre ve/veya konferanslar›da Komsomol’un en üst organlar›olarak ifllev görecektir.

Tüzük ve DisiplinKomsomol’un tüzü¤ü oluflturu-

lurken ve örgütsel faaliyet yürütü-lürken bu tüzük ilkelerine uyma herKomsomol üyesinin azami önemvermesi gereken olmazsa olmazlar-d›r. Çünkü her örgütlenme insanla-

r›n emeklerinin ortaklafla üretildi¤ive tüketildi¤i bir yap›d›r. Kiflilerinemeklerinin çarçur edilmemesi içinveya emek kay›plar›n› en aza indir-mek için uygun olan en iyi örgütlen-me ve iflleyifl ilkesi demokratik mer-keziyetçilik ilkeleridir. Faflist dikta-törlük flartlar›nda ve illegal zemindeörgütü baflka türlü çal›flt›rmak veverim almak mümkün de¤ildir. Di-siplin olmadan, yani tart›flma ve uy-gulama kriterleri belirlenmeden birörgütlenmeden kolektif üretim sa¤-lamak ve bunu toplu bir flekilde uy-gulamak mümkün olmayacakt›r.Her demokrasi bir s›n›f içindir ve s›-n›rlar› vard›r. Saf demokrasi olma-d›¤› için Komsomol içerisindeki

farkl› düflüncelerin savunulaca¤› yerve zamanlar da demokratik merke-ziyetçilik esaslar›na göre belirlen-mifltir. Komsomol üyeleri tart›flmave farkl› fikirlere sahip olmada öz-gürdürler. Ancak her farkl› fikir sa-hibi bunu her yerde ve her zamanuygulama imkan›na da sahip olursaorada b›rakal›m komünist-devrimcibir örgütü her hangi bir örgütten da-hi bahsedemeyiz. Herkes için ayn›fley geçerlidir.

Demokratik merkeziyetçilik il-kesi bir çok liberal reformistin sal-d›rmaktan hoflland›¤› gibi bir lider-

ler sultas› ya-ratmak ya dabireylerin ge-liflimini en-gellemek, kö-reltmek içinde¤ildir. Aksi-ne demokra-tik merkezi-y e t ç i l i közümsendi¤ive prati¤e ge-

çirildi¤i oranda bireyleri ve örgütünkolektif bilincini gelifltirip ilerletenbir özelli¤e sahiptir. Ancak her olgu-da oldu¤u gibi, kendi karfl›t›n› daiçinde bar›nd›rmaktad›r. Yani de-mokratik-merkeziyetçilik ilkesido¤ru uygulanmad›¤›nda ve i¤difledildi¤inde kendi içinde liderler sul-tas› yaratabilir. Bu tehlike vard›r. Butehlike nas›l önlenecektir? Bununyolu da Parti-Komsomol içi iki çiz-gi mücadelesini do¤ru bir flekildeyürütmekten geçer.

‹ki Çizgi Mücadelesi‹ki çizgi mücadelesinin benim-

senmesi demek; fikir mücadelesinin

122

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 121: Sınıf Teorisi - Sayı 9

garanti alt›na al›nmas› demektir. Bir an-lamda az›nl›k haklar›n›n garanti alt›naal›n›p korunmas› demektir.

Esas olarak soruna do¤ru bak›ld›¤›n-da bir liderler sultas›n›n yarat›lmas›n›nönüne geçen en uygun örgütsel iflleyifl de-mokratik merkeziyetçiliktir. Demokratik-merkeziyetçili¤in uygulanmad›¤› parti yada örgütlerde liderlik olgusunun abart›l-d›¤›n› ve örgütü bir ya da birkaç liderin,önderin kaderine b›rak›ld›¤›n› görmekte-yiz. Bu nedenle demokratik-merkeziyet-çilik, ad› üstünde, demokrasiyi d›fltalayanbir iflleyifl de¤il, demokrasiyi mevcut ko-flullara uygun olarak s›n›rlayan ve bununçerçevesini çizen bir iflleyifltir. Örgüt içe-risinde ayn› zamanda eflitli¤in temelidir.Bu ba¤lamda eflit haklar›n olmas› eflitsiz-ler aras›nda eflitsizlik ve haks›zl›k da de-mektir. Ancak bizler Lenin yoldafl›n deyi-miyle “komünist toplumda yetiflmifl ko-münistler olmad›¤›m›zdan” ve s›n›fl› top-lum gerçekli¤iyle kuflat›lm›fl oldu¤umuz-dan, demokratik-merkeziyetçilik ilkesi-nin yaratm›fl oldu¤u eflitsizli¤i yaflamakve bunu ideolojik mücadele ve e¤itim yo-lu ile en aza indirmeye mecburuz. S›n›fl›toplum gerçekli¤i içinde bunun baflka biryolu mümkün de¤ildir.

Komünist partisi Eylül 2002 tarihindegerçeklefltirdi¤i birinci kongresindeönemli bir tüzük de¤iflikli¤i yapt›. Önce-ki tüzükte yer alan “parti üyeleri fikirleri-ni ba¤l› bulunduklar› en üst organda aça-bilir” hükmünü, “ba¤l› bulundu¤u tümorganlarda açabilir” fleklinde de¤ifltirdi.Böylelikle parti içi demokrasi ve iki çizgimücadelesinin s›n›rlar›n› daha da genifl-letmifl oldu. Böylelikle iki çizgi mücade-lesi anlay›fl›, tüzüksel olarak da daha do¤-ru bir hükme kavuflmufl oldu. Bu anlay›flKomsomol iflleyiflinde de geçerlidir. Yanibirden fazla organda bir fiil görevli olanKomsomol üyeleri de, tart›flma dönemle-rinde ve üyesi olduklar› tüm organlarda

fikirlerini ve elefltirilerini açabilirler.

Yanl›fl bir politikan›n elefltirisi ya dafarkl› bir fikir sahibi yoldafl›n görüflleriböylelikle afla¤›ya do¤ru da iletilmifl ola-cakt›r ki bu da örgüt içi demokrasinin ge-nifllemesine ve daha verimli tart›flmalar›ngerçekleflmesine yol açacakt›r. Bu yönüy-le gerçeklefltirilen basit bir tüzük de¤iflik-li¤i de¤ildir. Parti-örgüt içi demokrasi an-lay›fl›n›n gelifltirilmesi ve tüzük maddesiolarak ifadelendirilmesidir. Bu de¤iflikli-¤in özü ve niteli¤i iyi kavrand›¤›nda Ma-oist komünistlerin parti içi demokrasiyene kadar önem verdikleri anlafl›l›r olacak-t›r. Komsomol üyeleri de eylem ve iradebirli¤ini bozmayan ve örgütü tart›flma ku-lübüne dönüfltürmeyen her fikri, belirti-len disiplin hükümleri çerçevesinde tar-t›flt›rmal› ve bu tart›flmalar› ya da kararla-r›n elefltirisini teflvik etmelidir. Elefltiri yada farkl› fikirlerin önü kapanmamal›d›r.Tüzük hükümlerine ve demokratik mer-keziyetçilik anlay›fl›na uygun olarak dilegetirilen her fikir, uygun bir flekilde örgütiçerisine aç›lmal› ve tart›fl›lmas›, de¤er-lendirilmesi sa¤lanmal›d›r. Bu disiplinizay›flatmaz aksine gelifltirir.

Komsomol Marksist-Leninist-Maoistideolojik-politik hatta sahiptir. Mark-sizm-Leninizm-Maoizm’in bilimsel sos-yalizm üzerine yapt›¤› yukar›daki örnek-teki gibi, tart›flmalara aktif bir flekilde ka-t›lmal› ve örgütün kitle çizgisinin gelifl-mesine ve örgüt içindeki yozlaflmaya kar-fl› aktif bir flekilde mücadele etmelidir.

Bugüne kadar yaflanan sosyalizm de-neyimleri göstermifltir ki, sosyalizmdengeriye dönüfllerdeki en önemli sorun par-ti yönetiminin bürokratlaflarak, kitleler-den kopmas› ve devlet ayg›t›n› kendi ç›-karlar› için kullanarak, kapitalist yolunönünü açmas›d›r. Bu tehlike salt sosya-lizm deneyimlerinde de¤il, devrim önce-si partilerde de gündeme gelebilmekte.

123

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 122: Sınıf Teorisi - Sayı 9

Tabii ki farkl› düzlemlerde. Maoizm’inBüyük Proleter Kültür Devrimi anlay›fl›ve parti içi iki çizgi mücadelesi anlay›fl›-n›n kavranmas› bu yönüyle önemlidir.Tüzük hükümleri ne kadar demokratikolursa olsun, iki çizgi anlay›fl› ile birliktekavranmad›¤› ve uygulanmad›¤› durum-da içi bofl, kuru birer ibareye dönecekler-dir ve en kat› merkeziyetçili¤in dayanak-lar› olacakt›r. Bu nedenle kendi tarihimiz-den de ö¤renerek, parti-örgüt içi tart›flmaanlay›fl›n›n ne flekilde olmas› gerekti¤ibir komsomol kadrosunun kafas›nda netolmal›d›r.

Yani iki çizgi mücadelesi ve BüyükProleter Kültür Devrimi anlay›fl›n› iyikavramal› ve Maoizm’in proletaryan›nbilimine yapt›¤› katk›lardan olan bu ko-nular› bilince ç›karmal›d›r. Çünkü nas›lbir örgüt oluflturuldu¤u ve örgüt yaflam›do¤rudan ideolojik yönelimle belirli ola-cakt›r. Maoist yönelimin hakim olmad›¤›bir örgüt ise; komünist vasf›n› yitirecekve son noktada burjuva ideolojisinin ha-kimiyeti alt›na girecektir. Genç komü-nistler, parti ve uluslararas› komünist ha-reketin tarihini ve tecrübelerini iyi ö¤ren-melidir. Unutulmamal›d›r ki, genç komü-nistler yani komsomol kadro ve üyeleriparti kadro ve üye adaylar›d›rlar. Kendi-lerini bu flekilde yetifltirmeli ve tecrübeedinmeye çal›flmal›d›rlar.

Komsomol Hangi AlanlardaÇal›flmaya Öncelik Vermeli?Komsomol’un öncelikle nerelerde ve

hangi politika tarz›yla örgütlenece¤inigüç ve ihtiyaçlar do¤rultusunda parti be-lirler demifltik. Genel durum ve Komso-mol’un somut durumu de¤erlendirildi-¤inde bugün aç›s›ndan öncelik verilmesigereken yerler üniversiteler olmal›d›r.Komsomol’un kadro yap›s› ve örgütün

bileflimi göz önüne al›nd›¤›nda üniversitekökenlilerin a¤›rl›kta oldu¤u görülmekte.Öncelikle buralarda sa¤lam, dinamik vekal›c› bir örgütlenme ve kitleselleflmesa¤lay›p di¤er çal›flma alanlar›na aç›lmakdo¤ru olacakt›r.

Mevcut Güç Toparlanmal›,Nitelik Yükseltilmeli

Üniversite gençli¤i içinde yo¤unlafl-mak di¤er alanlarda örgütlenme faaliye-tinde bulunulmayacak anlam›na gelmez.‹flçi gençlik, semt gençli¤i içinde de çal›-fl›lmal›d›r. Buralardaki iliflkiler de örgüt-lenmeli ve toparlanmal›d›r. Ancak örgüt-lenmenin bugün için objektif olarak a¤›r-l›¤›n› oluflturan üniversite gençli¤i ala-n›nda sa¤lam ve dinamik bir örgütlenmeoluflturulmad›¤›nda, di¤er alanlara da bualan›n zaafiyetleri tafl›nacak ve dolay›s›y-la istenen örgütlülük oluflturulamayaca¤›gibi, k›s›r bir döngü içerisine girilecektir.Çünkü bugün için gençlik kadrolar›, azönce de belirtti¤imiz gibi, esas olaraküniversite gençli¤i içinde yo¤unlaflm›fldurumdad›r.

Bununla beraber Komsomol’un tekbafl›na bir iflçi ve köylü gençlik çal›flmas›yapmas›ndan ziyade, özelikle de günü-müz aç›s›ndan, ö¤renci gençlik içerisin-deki iflçi ve köylü kökenli ö¤rencilere yö-nelmesi do¤ru bir örgütlenme politikas›olacakt›r. Bunun çeflitli nedenleri var: Bi-rincisi; mevcut durumda kadro yap›s›n›naz önce de belirtti¤imiz gibi ö¤rencigençlik içerisinde yo¤unlaflm›fl olmas›.‹kincisi; henüz bafll› bafl›na bir iflçi-köylügençlik çal›flmas› yapacak örgütsel güçve deneyimin mevcut olmay›fl›. Üçüncü-sü; ö¤renci gençlik içerisindeki çal›flma-larda niteli¤i yükseltmek ve devrimin te-mel s›n›f dinamiklerine yönelimin önünüaçabilmek.

124

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 123: Sınıf Teorisi - Sayı 9

Ayn› perspektifle, ö¤renci gençlikiçerisinde ‹stanbul gibi merkezi kentlerdeyo¤unlaflmak yerine, çal›flmalar›m›z›özellikle gerilla bölgelerine yak›n taflraillerine ve üniversitelerine yayd›¤›m›zdave buralarda yo¤unlaflt›¤›m›zda, iflçi veköylü gençli¤e de ulaflmak kolay olacakve kadro bilefliminin niteli¤i de¤iflecektir.Çünkü taflra üniversitelerinde okuyan ö¤-renci gençlik, aile ekonomisinden bütü-nüyle kopmad›¤›ndan ailelerinin s›n›fsalözelliklerini daha yo¤un koruyor olacak-lard›r. Ayr›ca çal›flan gençlik ile ba¤lar›büyük kentlerdeki kadar kopuk olmad›-¤›ndan buralarda kurulacak ya da kurul-mufl olan iliflkiler bizleri çal›flan gençli-¤in örgütlenmesine daha kolay ulaflt›ra-cakt›r. Ve üstelik, gerilla bölgeleri ya dayak›n bölgelerdeki çal›flmalar çeflitli bi-çimlerde Halk Savafl›’na hizmet nokta-s›nda daha genifl olanaklar ve perspektif-ler anlam›na gelir.

Çal›flma Tarz› De¤iflmeliÜniversite gençli¤i içindeki çal›flma

ise bugüne kadar kendisini tekrar edençal›flma tarz›ndan kurtulmak zorundad›rher fleyden önce. Bu örgütlenme iliflkile-rinden nerelerde örgütlenildi¤ine kadarher yönüyle bir de¤iflim içermelidir. Bi-rincisi politika yap›fl tarz› de¤iflmelidir.Belli gündemlere s›k›fl›p kalm›fl bir poli-tika tarz› yerine, üniversite gençli¤ininiçinde bulundu¤u ideolojik-politik duru-ma uygun bir politika tarz› üretmek veuygulamak zorunludur. Bu, mevcut çal›fl-ma tarz›n›n temel yönlerinin de¤ifltiril-mesi ile mümkün olacakt›r. Bu da sab›rl›ve uzun vadeli bir çal›flma tarz›n› zorunluk›lmaktad›r. Bu noktada kavran›lmas› ge-reken öncelikli önemli halka; Komsomolfaaliyet tarz› ile Halk Savafl›’n›n diyalek-tik iliflkisinin do¤ru kurulmas›d›r.

Halk Savafl›na Hizmet EtmekHalk Savafl› kentlerde belli dönemler-

de kitle hareketlerinin yükselmesi ile ge-liflmez. E¤er bu kitle hareketleri ile HalkSavafl›’n›n bugünkü aflamas› olan KöylüGerilla Savafl› aras›ndaki do¤ru iliflki ku-rulamazsa, o durumda bu kitle hareketle-rinin akaca¤› ve örgütlenece¤i alan olma-yacakt›r. Yani bu kitle hareketleri bulun-duklar› alanlarda örgütlenmifl olsalar da-hi, son noktada kentlerde düflman›n dene-timinden ve a¤›r bask›s›ndan kurtulama-yacakt›r.

Halk Savafl›’n›n kent-k›r diyalekti¤i-nin do¤ru kavranmas›yla ‹brahim yolda-fl›n da ifade etti¤i “zaman zaman ayaklan-malar düzenlemek ve k›ra çekilmek”do¤ru oland›r. Yani gerek inisiyatifimizalt›ndaki bu kent ayaklanmalar›, gerekseinisiyatifimiz d›fl›nda kendili¤indenci birflekilde geliflen kitlesel hareketler içindeörgütlenip, bu örgütlemenin önemli birbölümünü k›rlara çekemezsek, bu alan-lardaki faaliyet sürekli bir flekilde yenilgiile karfl› karfl›ya kalmak durumunda ola-cakt›r. Bugüne kadar esasta olan da bu-dur. Devrevi olarak kentlerde mücadeleyükselmifl, ancak buralarda elde edilenörgütsel birikim k›rdaki gerilla mücadele-sine aktar›lamad›¤›ndan; buralarda yinedüflman›n devrevi bask› politikalar› ilemücadele bast›r›lm›fl-yenilgiler al›nm›fl-t›r.

Bu k›s›r döngüden yüksek ö¤renimgençli¤i de nasibini alm›flt›r. Hatta yük-sek ö¤renim gençli¤i bu k›s›r döngüyüö¤renci gençli¤in genel özelliklerindendolay› daha k›sa dönemler olarak yafla-makta ve birkaç y›lda bir yükselme, on-dan sonra gerileme yaflamaktad›r. Bu ne-denle bu alanlarda kal›c› örgütlenmelerkurmak ve bu alanlardan sürekli k›rsalalana güç aktarmak önemli olacakt›r. Bu-nun için komsomol her dönem kendi için-

125

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 124: Sınıf Teorisi - Sayı 9

de kadro planlamas› yapmal› ve geliflmifloldu¤u alanlardaki iliflkilerin bir bölümü-nü k›ra aktarmal›d›r. Bu basit bir savaflç›aktar›m› olarak düflünülmemelidir. Mese-lenin siyasi boyutu ‹brahim yoldafl›n koy-du¤u gibi kavranmad›¤›nda, sorun sadecesavaflç› aktar›m› olarak alg›lanacak ve buflekilde darlaflt›r›laca¤›ndan gençli¤inHalk Savafl› içerisindeki sorumlulu¤u ye-terince anlafl›lmayacakt›r. Bugün yaflananda budur. Bu yanl›fl bir yaklafl›md›r veaç›kt›r ki, sorunlu bir yaklafl›md›r. Buyanl›fl çizgiden kurtulmak için meseleninenine boyuna tart›fl›lmas› ve özümsenme-si gerekir.

K›sacas›, ö¤renci gençlik bugün ön-ceki y›llara (baz›) göre bir durgunluk ya-flamaktad›r. Ancak bu durgunluk yukar›-da da bahsetti¤imiz gibi dönemsel hare-ketliliklerle afl›lmakta, ama yeniden birdurgunlu¤a girilmektedir.

Teori- Pratik ‹liflkisiDurgunluk dönemlerinde ö¤renci

gençlik içerisinde teorinin önemli oldu-¤una ve genel kitlelerin ancak doyurucuteorik tart›flmalarla ya da yay›nlarla mü-cadele içerisine çekilebilece¤i gibi teori-nin önemini abartan bir yanl›fl anlay›flhakim olmaktad›r. Mücadele yükseldi-¤inde ise bu anlay›fl hemen bir kenara b›-rak›lmakta ve neredeyse tüm teorik çal›fl-malar bir yana b›rak›larak, eylem üstüneeylem yapan bildiri üstüne bildiri ç›karanbir çal›flma tarz› izlenmekte. Oysa ki heriki dönem için de yap›lan yanl›flt›r. Hare-ketin durgun oldu¤u dönemlerde elbettebelli teorik çal›flmalara yo¤unlaflmakdo¤ruyken, yay›nlar›n teorik yaz›lara bo-¤ulmas› ve kitlelerin buna yönelece¤ibeklentisi yanl›flt›r. Çünkü kitlelerin ara-d›¤› veya istedi¤i, bir kadronun bo¤ufltu-¤u teorik sorunlarla u¤raflmak de¤ildir.

Aksine onlar›n beklentisi, zor dönemler-de bile kendisine yol gösterebilecek, için-de bulunulan dönemi aç›klayabilecek vebu dönemden kendisini ç›karabilecekpratik-politik bir önderliktir.

Hareketin yükseldi¤i dönemde ise,kitleler yükselen mücadelenin sorunlar›çözümleyebilen ve yine gelece¤i göstere-bilen ve tüm bunlar için doyurucu tart›fl-malar yapabilen bir önderlik istemekte-dirler.

Teori-pratik iliflkisinde kitlelerin ihti-yaçlar› ile kadrolar›n ihtiyaçlar› birbirinekar›flt›r›ld›¤› durumda ise, istesek de, is-temesek de oportünist bir çal›flma tarz›ortaya ç›kar. Kimileri bu yaklafl›m› kitle-leri küçümseme olarak niteleyebilir. Kü-çük burjuvazinin her sorun için “halk›ne¤itimi flart” yaklafl›m›ndan baflka bir fleyde¤ildir bu. Halk› e¤itmek ya da kitlelerie¤itmek; onlara her konuda bilgi vermekde¤ildir. Mesele do¤ru düflünce ve eylemtarz›n› kavratmakt›r. Bu da diyalektik vetarihsel materyalizmdir.

Devrimciler için teorik tart›flmalardevrimin sorunlar› üzerine olur. Gen tek-nolojisindeki geliflmeler ya da petrol fi-yatlar›ndaki dalgalanmalar s›n›f mücade-lesini ya da devrimci felsefenin ufkunuart›r›yorsa elbette bunlar üzerine de tar-t›flma yap›lmal›d›r ve yap›lmaktad›r. An-cak bu, pratik-politik görevlerin bir kena-ra b›rakarak, her dönem yap›l›rsa, dev-rimci felsefe ve politika de¤il, akademikve dar deneyci bir düflünce ve çal›flmatarz› ortaya ç›kar. MLM felsefe politik

mücadelenin hizmetine sunuldu¤u za-

man bir de¤er kazan›r. Yoksa “kürsü

sosyalisti” laf ebelerinin ifline yarar.

Üniversite gençli¤inin akademik

e¤itim al›yor olmas› ve ayd›n özellikle-

rinin olmas› onlar›n “teorik” beklenti-

ler içerisinde oldu¤unu ortaya koymaz.

Bu noktada Komsomol’un görevi yeni

126

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 125: Sınıf Teorisi - Sayı 9

ders konular› yaratmak de¤il, kitlele-

rin devrimci eylemini a盤a ç›karmak

ve ona yön vermektir. Aksi tutum belirt-ti¤imiz gibi en basitinden bir oportünizmolacakt›r ki, bugün di¤er politik gençlikörgütlerinin izledi¤i çizgi de budur.

Tüm bu yanl›fl çizgi ve ak›mlara

karfl› izlenmesi gereken politika belirt-

ti¤imiz gibi Komsomol’un Halk Sava-

fl›’n› kendi alan›nda örgütleyen ve ge-

rilla savafl› ile do¤ru iliflki kuran poli-

tik çizgisidir.

Üniversite gençli¤i içinde gerçeklefl-tirilen çal›flmalarda kendisini gösteren te-mel hastal›klardan birisi de tutuculuktur.Varolan› korumakt›r. Bu hastal›k y›llard›rfaaliyet yürüttü¤ümüz alanlar›n ya da il-lerin d›fl›na ç›kamama, ç›kmama hastal›-¤›d›r. Mevcut iliflkileri derleme toparlamaad›na -ki bu do¤rudur- mevcut iliflkilerdeçak›l›p, tak›l›yoruz. Evet mevcut iliflkile-ri öncelikle derlemek ve toparlamak do¤-rudur. Ancak buralarda toparlanmak, be-raberinde bir aç›lmay› getirmiyorsa, busonuçta darlaflmaya yol açmaktad›r.

Örgütlenmede Tutuculuk veStatükoculuk Afl›lmal›

Y›llard›r al›fl›lagelmifl illerde, semt-lerde, üniversitelerde yo¤unlaflmak yeri-ne gerçekten bir tarama ve de¤erlendirmeyaparak, canl› dinamiklerin oldu¤u ve k›-sa ve orta vadede daha fazla potansiyeltafl›yan alanlara yönelmek ve buralardapropaganda ve örgütlenme çal›flmas› yap-mak devrimci çal›flma aç›s›ndan tercihedilmelidir. Bu tutucu örgütlenme hasta-l›¤› salt gençlik örgütlenmelerinin sorunude¤ildir. Devrimci hareketin genelinde demevcuttur. Klasik kal›c›laflm›fl taban› boflb›rakmamak ad›na, enerjiyi buralarda yo-¤unlaflt›r›p yeni alanlara aç›lma konusun-da tereddütlü ya da tutucu davran›lmakta.

Buna bir örnek verecek olursak, ‹s-tanbul’da Bo¤aziçi üniversitesinde herdaim iliflkiler ve belli bir potansiyel ola-cakt›r. Ancak Bo¤aziçi Üniversitesi’ninö¤rencilerinin s›n›fsal kökenleri itibariyles›n›rl› bir potansiyele sahip oldu¤u daaç›kt›r. Bu yönüyle oradaki iliflkileri red-detmeden ama belirtti¤imiz gibi de fazlada yo¤unlaflmadan potansiyel olarak da-ha iyi olan mesela bir Marmara Üniversi-tesi’ne ya da ‹stanbul Üniversitesi’ne yo-¤unlaflmak daha do¤ru örgütsel politikaolacakt›r. Ya da çeflitli taflra üniversitele-rinde yo¤unlaflmak: Van’da, Malatya’daya da bir Diyarbak›r’da çal›flma yürüt-mek, buralarda yo¤unlaflmak Komso-mol’un geliflmesi aç›s›ndan daha üretkenve kal›c›l›k yaratacakt›r. Bu illerde saltüniversitelerle de s›n›rl› kalmaz, k›sa sü-rede genç iflçilere hatta k›rsal köylü iliflki-lerine ulaflabilmek mümkündür. Bu ne-denle mevcut iliflkilerin bulundu¤u alan-lar› terk etmeden, ama belirtti¤imiz yeniçal›flma alanlar› yaratma konusunda ce-sur-atak olunmal› ve örgütlenme politika-s› belirlenmelidir.

Buraya kadar bahsettiklerimiz güncelolarak de¤erlendirilebilece¤i gibi, esasolarak genel perspektif olarak ele al›nma-l›d›r. Sonuçta mesele hedef kitlenin

127

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 126: Sınıf Teorisi - Sayı 9

do¤ru tespit edilmesi ve Komsomol’un

esas olarak hangi s›n›f ve katmanlara

dayand›¤› ile do¤rudan alakal› konular-d›r. Dayanaca¤›m›z s›n›f ve katmanlar›nkimler oldu¤u parti program›nda aç›kolarak belirtildi¤i gibi yaz›m›z›n birincibölümünde de detaylar›yla üzerinde du-rulmufltu. Bu belirlemeler salt iyi bir teoriolsun diye yap›lm›fl belirlemeler de de¤il-dir. Bizzat politikalar›m›za yans›maya-caksa, bu belirlemelerin hiçbir pratik de-¤eri yoktur. Bu nedenle Komsomol da-

ima örgütlemesi gereken s›n›f ve taba-

kalara yo¤unlaflmal›, örgütlenme plan

ve politikalar›n› bu bilinç berrakl›¤› ile

gerçeklefltirmelidir ..

Legal çal›flmalarKomsomol’un parti faaliyeti yürüttü-

¤ünü belirtmifltik. Faaliyetinin merkezin-de komünist partisinin program› ve halksavafl›n›n propagandas› ve örgütlenmesivard›r. Komünist partisinin program› veHalk Savafl›’n›n örgütlenmesi çizgisi he-definden flafl›lmamal›d›r; bu, tüm örgütlüiliflkilerde ve örgütlenmede esas olmal›-d›r. Komsomol’un legal olarak sürdürdü-¤ü faaliyetlerde de legal olanaklardanfaydalanarak ve legalitenin kurallar›nauyarak bu faaliyet kendi özgülünde sür-dürülmelidir. Legal alanda Komsomol’unveya partinin örgütsel propagandas› an-cak s›n›rl› bir flekilde yap›labilir. Bunakarfl›l›k program›n esas› ve Halk Sava-fl›’n›n propagandas› aç›k olarak gerçek-lefltirilir. Örgütlenme yukar›da da belirtti-¤imiz gibi illegal iliflkiler temelinde sür-dürülür ve propagandan›n bütünlü¤ü ille-gal iliflkiler zemininde tamamlan›r.

Legal-‹llegal Çal›flma ve Ör-gütlenmeler Aras›ndaki ‹liflki

Do¤ru Kurulmal›Legal alan ile illegal alan aras›ndaki

iliflkiler b›çak gibi kesilemez. Her illegalfaaliyetin mutlaka legal bir çal›flma alan›vard›r. Kendi içine kapal› bir illegal faali-yet ve örgütlenme mümkün de¤ildir. Buyönlü bir örgütlenme tarz› ancak kitlesel-leflme kayg›s› olmayan dar kadro örgütle-rinde olur. Bu örgütlenme ve mücadeletarz› ise Halk Savafl› stratejisinin temelözelliklerine terstir.

Bu ba¤lamda Komsomol faaliyeti dü-zenlenirken, faaliyetin illegal iliflkilerüzerinde, ama legal alanda kitleselleflme-si hedeflenmelidir. Unutulmamal›d›r ki,en iyi illegalite kitleler içerisinde kök sal-ma ve yay›lma ile olur. E¤er illegaliteninkurallar› s›k› s›k›ya yerine getirilirse, kit-leselleflme illegal iliflkilere zarar vermez,aksine onu gizler ve korur.

Komsomol’un legal alandaki faaliye-ti elbette örgütsel kimli¤i ve iliflkileri aç›keden bir tarzda olmayacakt›r. ÇünküKomsomol illegal bir örgütlenmedir veKomsomol’un propagandas› da illegalyollarla olur. Bundan kas›t fludur, Kom-somol imzal› bir bildiri, pankart ya dakorsan gösteri, eylemi gerçeklefltirenlerinkimli¤ini gizleyecek flekilde olmal›d›r.Ancak bir yandan korsan gösteri düzenle-yip, di¤er yandan kitle faaliyeti sürdür-mek mümkündür. Bu iki faaliyet kendibütünlü¤ü içerisinde birbirinden ayr›l›rsagizlilik mümkün olur. Ancak korsan gös-teriye kat›lanlar, kitle faaliyetinden so-yutlan›rsa bu flekilde a盤a ç›kma riskidaha fazlad›r. Çünkü takip edilme alan›dard›r. Bu darl›k içinde polisin ulaflmaimkan› daha fazlad›r.

Üniversite ö¤renci dernekleri ya daoluflumlar›, kültürel topluluklar içerisin-deki çal›flmalar bu anlamda önem kazan-maktad›r. Semtlerde çeflitli semt ya da

128

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 127: Sınıf Teorisi - Sayı 9

yöre derneklerinde faaliyet yürütülmeli-dir. Derne¤in olmad›¤› alanlarda dernekkurulmas› için çal›fl›lmal›d›r. Bununlabirlikte bir dernek içinde ya da dernekkurma giriflimi içinde çal›fl›rken dikkatedilmesi gereken en önemli fley; bu der-neklerin gerçekten kitle derne¤i oldukla-r›d›r. Kitle derneklerinin Komsomol’unya da di¤er politik devrimci gruplar›n ön-derli¤inde olsa da bunlarla s›n›rl› bir kit-le bileflimine sahip olmamas›d›r. Bu ne-denle dernek içindeki çal›flmalarla ya daderne¤in etkinliklerine yön verilirken da-yatmac› bir siyaset izlemekten ziyade,gerçekten iknaya dayal› siyaset yap›lma-l›d›r. Politik gücümüzü kitleye dayatt›¤›-m›zda, k›sa vadede belki sonuç al›r›z, an-cak uzun vadede emin olunsun ki bu tarzkaybettirici olacakt›r.

Profesyonel askeri komitelerKomsomol örgütlenmeleri içinde ta-

mam›yla profesyonel komiteler de olufl-turulmal›d›r. Kitle iliflkileri ve kitle çal›fl-malar› noktas›nda, Komsomol’un tüm le-gal ve aç›k çal›flmalar›n›n d›fl›nda tutul-mas› gereken tek kolu bu profesyonel ko-mitelerdir. Bu komiteler birinci bölümdebahsetti¤imiz Askeri Komiteler olmal›d›r.

Askeri Komiteler, kamulaflt›rma, ce-zaland›rma ve çeflitli sansasyonel eylem-lerden sabotajlar, vs. gerçeklefltirebileceknitelik ve donan›mda olmal›d›r. Yukar›dada belirtti¤imiz gibi Askeri Komiteler ta-

mamiyle illegal olmal›d›rlar.

Sadece kitleyle iliflkilerinde de¤il; ör-gütle olan iliflkileri bile s›n›rl› ve müm-künse kuryeler üzerinden olmal›d›r. Kur-yelerle iliflkileri de s›n›rl› olmal›, direk te-mas olmamal›d›r. Kuryeler arac›l›¤›ylaörgütten gelen istihbarat ve talimatlar› al-mal› veya kendi toplad›klar› istihbaratlar›de¤erlendirmeli ve örgüte sunmal›d›rlar.

Gerçeklefltirilmesi düflünülen eylemlerigerçeklefltirmeli ve sonuçlar›n› örgüteiletmelidirler. Bu komitelerin denetlen-mesi de tamamiyle gizlilik flartlar›nda ol-mal› ve komiteyi tehlikeden uzak tutma-l›d›r.

Bu tür komitelerde yer alanlar aç›s›n-dan en büyük tehlike kitle iliflkisindenkopuk olmas›, genelde birey olarak ya das›n›rl› bir grup olarak yaflamlar›n› sürdür-meleri itibariyle çeflitli küçük burjuvaideolojik zaaflar›n bafl göstermesidir. Bunedenle s›n›rl› da olsa bu komitelerde yeralan faaliyetçilerin denetlenmesi özel birönem kazanmaktad›r. Çetecilik e¤ilimleriya da kendi bafl›na hareket etme gibi has-tal›klar, en tehlikeli hastal›klard›r. Bunla-r›n önüne geçmek için belirtti¤imiz gibis›n›rl› da olsa etkili-do¤ru bir denetimflartt›r. Bu komitelerde yer alan militanla-r›n kitle çal›flmas› yapmamakla birlikte,kitlelerden tamamiyle kopuk bir yaflamiçerisine girmelerini engellemek içinmümkünse bir nebze rahat hareket edebi-lecekleri, emekçilerle iç içe olacaklar› ifl-lerde çal›flmalar› uygun olur. Ancak butür ifllerin bulunmas› tabii ki zordur. An-cak yine de hedeflenmelidir.

Sonuç olarak:Sa¤lam, amaçlar›na uygun bir illegal

Komsomol örgütlenmesi, örgütlenme vekitle çal›flmalar›nda aç›k, yasal platform-larda gizlili¤ini ve illegalitesini koruya-rak alabildi¤ine esnek ve yarat›c› bir ça-l›flma yürütebilir; gençlik kitleleriyle bin-bir araç vas›tas›yla s›k› ba¤lar kurabilirve bu iliflkileri örgütleyerek ileri tafl›yabi-lir.

‹lkeler, stratejik ve dönemsel pers-pektifler do¤ru kavrand›¤› oranda her dö-nem kitleselleflme ve örgütlenme araçla-r›n› yarat›c›l›kla tespit etmek, gerçeklefl-

129

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül

Page 128: Sınıf Teorisi - Sayı 9

tirmek ve Halk Savafl›’na do¤rudan vedolayl› hizmet etmek mümkündür.

Partinin bir kadro okulu, kadro kay-na¤› da olan Komsomol’un ideolojik vepolitik donan›m›n› sürekli yükseltmek,giderek uzmanlaflma ve profesyonellefl-me perspektifiyle hareket etmek; sadecehalk gençli¤i içerisinde parti faaliyeti vebu alandaki devrimci ve komünist çal›fl-malar aç›s›ndan de¤il; partinin niceli¤inive niteli¤ini yükselterek partiye taze kantafl›mak aç›s›ndan da son derece önemli-dir.

Bu aç›dan Komsomol, devrimin üçtemel silah› olan parti, ordu ve cephe gi-bi stratejik bir araç, yani olmazsa olmaz

bir örgütlenme arac› olmasa da, bu üçstratejik silahtan biri olan Parti örgütlen-mesinin, halk gençli¤ine özgün örgütüyleöncülük etme, halk gençli¤i içerisindekiparti faaliyetlerini özgün örgütüyle yürüt-me ihtiyac›n›n bir ürünüdür ve tüm Kom-somol üye ve sempatizanlar›, bunun bi-lincinde olmal›d›rlar. Gelece¤in partikadro ve üyeleri olmak üzere kendileriniKomsomol faaliyeti prati¤i içerisinde do-natmal›, parti program›, politika ve pers-pektifleri do¤rultusunda halk gençli¤iiçerisinde partinin gözü, kula¤›, sesi ve

eylemi olabilmelidirler. r

–Bitti-

130

SINIF TEOR S2004 *9* A ustos-Eylül