53
Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Selma Turan 1

Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Selma Turan · ve . dönüşüm sürecinin . belki de en önemli sonucu devlet-toplum, siyaset-toplum ve devlet-siyaset . alanlarında

  • Upload
    others

  • View
    13

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

  • Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkilerSelma Turan

    1

  • KÜRESELLEŞEN DÜNYADA TÜRKİYE VE DEMOKRATİKLEŞMESüreçler, Sorunlar, Aktörler

    Prof. Dr. E. Fuat Keyman

    2

  • İkinci olarak; Türkiye’nin 1980’lerden başlayan

    ‘’değişim ve dönüşüm süreci’’nin açılımı yapılacaktır.

    Sonuç olarak; demokrasinin yerleşikleşmesine yardımcı

    olabilecek ve bu sürece katkı sağlayacak önerilerde

    bulunulacaktır.

    İlk olarak çalışma; demokrasiyi nasıl tanımlamalıyız

    sorusuna yanıt arayacaktır.Bu çözümleme bize hem

    demokrasi tartışmasının ana parametrelerini verecek

    hem de yapacağımız Türkiye’de demokrasi

    çözümlemesinin altyapısını oluşturacaktır.

    3

  • Post-demokrasi

    Demokrasi eksiği

    Neoliberal yıkıcı küreselleşme ve demokrasi

    İlliberal demokrasi

    Güçlü demokrasi gerekliliği

    Demokrasinin derinleşmesi ve yerleşiklemesi

    ANAHTAR KAVRAMLAR

    4

  • Demokrasi kavramından ne anlamalıyız ve bir siyasal sistem

    ne zaman demokrasi nitelemesi kazanır?

    Charles Tilly’e göre, bugün yaşadığımız dünyada bir

    taraftan demokrasinin giderek daha fazla ülkede “bir

    söylem”, “bir retorik” hatta “siyasal sistemi tanımlayan bir

    niteleme sıfat” olarak kullanıldığını gözlemliyoruz.

    DEMOKRASİYİ NASIL DÜŞÜNMELİYİZ?

    5

  • Diğer taraftan da giderek daha fazla ülkede insan

    hakları ihlallerinin, haklar ve özgürlükler alanını

    kısıtlayıcı girişimlerin, yoksulluğun, yoksunluğun,

    dışlamanın, eşitsizliğin ve farklılıkları ötekileştirmenin

    yaygınlaştığını görüyoruz.

    6

  • Artık otoriter rejimlerde kendilerini demokrasi olarak

    tanımlıyorlar ve bu iddia altında antidemokratik ve

    insan hakları ihlallerinin yaygın olarak kullanıldığı

    yönetimlerini sürdürmeye çalışıyorlar.

    Tilly bu konuda Kazakistan ve Jamaika örneklerini

    veriyor.

    7

  • Bugünün dünyasında demokrasi, demokratik yönetim,

    demokratik kültür olgularını karşılaştırmalı olarak ele

    aldığımızda sonuç olarak; demokrasinin bir söylem-

    retorik olarak kullanıldığı, ama devlet-toplum/birey

    ilişkilerinin düzenlenmesinde uygulamaya sokulmadığı

    ülke örneklerinin sayısı giderek artmaktadır.

    8

  • Bu soruna ‘’demokrasinin yaşadığı ikilem’’ diyebiliriz.

    Yani demokrasinin retorik olarak yaygılınlaşırken ve

    küreselleşirken, bir siyasal sistem, bir toplum yönetimi

    tarzı, bir kültür olarak giderek içinin boşaltılması,

    araçsallaştırılması ve işlevsizleştirilmesidir.

    9

  • Demokrasinin yaşadığı bu ikileminin beş kaynağı olduğunu söyleyebiliriz;

    Siyasetin güvenlikleştirilmesi

    Siyasetin pazarlaştırılması

    Temsili demokrasinin krizi

    Çok-kültürlülük

    Kamusal olanın ve kamusal tartışmanın gerilemesi

    10

  • Demokrasinin yaşadığı bu ikileminin beş kaynağı olduğunu söyleyebiliriz;

    Birincisi özellikle 11 Eylül sonrası ve terörizme karşı

    küresel mücadele üzerine şekillenen dünyada yaygınlaşan

    ve güç kazanan ‘’siyasetin güvenlikleştirilmesi’’ diye

    adlandırabileceğimiz olgu ya da sorun.

    11

  • Bu olgu, siyasi alanın güvenlik temelinde sınırlanmasını

    ve yeniden şekillendirilmesi çabasını ve güvenlik

    gereksiniminin haklar ve özgürlükler alanın önüne

    koyulmasını içeriyor ki bu temelde de, siyasetin giderek

    ‘’dost-düşman ilişkisi’’ olarak tanımlanmasını ve

    yaşama geçirilmesini ortaya çıkartıyor.

    12

  • Demokrasinin ikileminin ikinci kaynağı olarak

    görebileceğimiz ‘’siyasetin pazarlaştırılması’’ olgusudur.

    Bu olgu siyaset yapma zihniyet ve eyleminin serbest

    pazar olgusu ve normlarına, özellikle de bireycilik ve

    “girişimci ve zenginleştirici olmanın bireylere, statü-

    temelli konumsal ve siyasal güç sağlayacağı” düşüncesine

    indirgenmesi anlamına geliyor.

    13

  • Serbest pazarın güçlendirilmesinin her sorunun

    çözümü olduğu, bu bağlamda devletin küçültülmesi ve

    bireyciliğin güçlendirilmesinin siyasette verimlilik ve

    etkililik yaratacağı düşüncesinin siyasete hâkim olması,

    aynı zamanda sosyal adalet, dayanışma, özgürlük,

    katılım v.b. demokratik normların da serbest pazar

    mantığına indirgenmesi anlayışını da içeriyor.

    14

  • Demokrasinin ikileminin üçüncü kaynağı; siyasi temsil

    alanında yaşanan, ve toplum yönetiminin oy veren

    seçmenlerin iradesi ve tercihlerinden giderek koparak,

    küresel ve ulusal düzeylerde hareket eden teknokrat-

    bürokratik seçkinlerin ve ekonomik baskı/çıkar

    gruplarının ve lobilerin eline geçmiş olmasıdır.

    15

  • Dünya siyasetinin ve ülke siyasetlerinin seçilmeyen bu

    grupların vizyonu, zihniyetleri ve çıkarları tarafından

    yönlendirilmesi, “temsili demokrasinin temsiliyet ve

    meşruiyet krizi”ne yol açıyor.

    16

  • Ekonomik baskı/çıkar grupları ve lobiler, bir taraftan

    siyasetin pazarlaştrılması sürecinde önemli rol

    oynarken, diğer taraftan da demokratik normların içini

    boşaltarak, temsiliyet, meşruiyet ve adaletli toplum

    yönetiminde “demokrasi eksiği” sorununu ortaya

    çıkartıyorlar.

    17

  • Demokrasi ikileminin dördüncü kaynağı, toplumsal

    yaşamın ve ilişkilerin giderek daha çok ‘’çoğulcu ve

    çok-kültürlü’’ bir nitelik kazanmasıyla ilgilidir.

    18

  • Ötekilerin Hakları adlı çalışmasında Seyla Benhabib,

    demokrasi kuramları içinde egemen konumda olan hem

    liberal hem de toplulukçu düşünce akımlarının

    homojen bir “biz” kavramı üzerine kurulmuş

    demokrasi anlayışını eleştirerek,

    19

  • Bugünün çoğulcu ve çok-kültürlü toplumlarına uygun

    demokratik rejimin, çoğulculuğu ve farklılığı içeren bir

    demos anlayışı üzerine kurulması gerektiğini öneriyor.

    20

  • 1980’lerden bugüne giderek artan “kamusal olanın ve

    kamusal tartışmasının gerilemesi” diyebileceğimiz

    sorun da, demokrasinin ikilemini yaratan beşinci

    kaynak olarak ele alınabilinir

    21

  • Tüketimin ve eğlence kültürünün popüler kültür

    içindeki gücünü artıran pazar stratejilerine ve

    “girişimci bireycilik-para kazanmak-güç elde etmek

    denklemine” giderek mahkûm olan modern toplum

    içinde; kamusal tartışmanın, kamu yararının, kamusal

    alanın öneminin giderek aşındırıldığını görüyoruz.

    22

  • Bu da demokratik norm ve kuralların içinin tüketim,

    eğlence, pazar stratejileri ve bireycilik/cemaatçilik

    tarafından boşaltılması anlamına geliyor.

    23

  • Tüm bu tartışmanın ışığında demokrasiyi aşağıdaki ilkeler temelinde tanımlayabiliriz:

    Parlamenter temsili demokratik sistemi oluşturan

    kurumlarının,

    Özgür ve belli aralıklarla yapılan seçimler,

    Yasama-yürütme-yargı arasında güçler ayrımı,

    Yargının bağımsızlığı,

    Yürütmenin muhalefet partilerinin eleştiri yapma

    kapasitesini azaltacak girişimlerde bulunmaması,

    Siyasi aktörler-devlet seçkinleri arasında kurumsal iletişim

    v.b. ilkeler temelinde verimli ve etkin çalışması.24

  • Devlet-toplum/birey ilişkilerinin düzenlenmesinde

    “haklar-özgürlükler-sorumluluk dilinin anayasal güvence

    altına alınması” ve tüm siyasi aktörler ve devlet

    tarafından içselleştirilmesi.

    25

  • Toplum yönetiminin katılımcı demokrasiye açılması, ve

    bu demokrasinin taşıyıcı aktörleri olan sivil toplum

    kuruluşlarının, toplumsal hareketlerin, vatandaşlık

    inisiyatiflerinin kendi konuları içinde karar-alma sürecine

    dahil edilmesi.

    26

  • Toplumsal sorunlara ve taleplere yanıt verme sürecinde,

    her türlü şiddete karşı konum alırken demokratik

    müzakere anlayışını bu sürecin temel norm ve kıstası

    olarak kabul etmek.

    27

  • Bugünün toplumlarındaki toplumsal ve kültürel yaşamın çoğulcu ve çokkültürlü yapısını bir “tarihsel ve sosyolojik gerçeklik” olarak kabul ederek,

    Demokrasinin iki kurucu öğesi olan “etnos” ve “demos”u çoğulculuk ve çok-kültürlülük içinde yeniden tanımlamak,

    Bu bağlamda ortaya çıkan sorunları ve talepleri demokratik müzakere zemininde çözme ve yanıtlama girişiminin yaşama geçirilmesi;

    28

  • Siyasi partilerin toplum yönetimi anlayışlarında “toplumsal

    uzlaşmayı” bir norm olarak ele alması ve bu uzlaşmayı;

    (a) ya toplumsal sorunlara çözüm bulma çabalarını

    katılımcı demokrasinin kurumları ve aktörleri temelinde

    geliştirerek, böylece karar alma sürecini sivil toplum

    aktörlerine ve ekonomik aktörlere açarak,

    (b) ya da, toplum yönetiminde, sadece kendi seçmenlerinin

    çıkarlarını değil, kamusal yararı ve toplum için iyi olanı

    tercih ederek yaşama geçirmesi. 29

  • Tüm bu ilkeler temelinde tanımlanan demokrasi, sadece

    bir ‘’siyasal sistem’’ değil aynı zamanda ‘’devlet-

    toplum/birey ilişkilerinin’’ bir ‘’düzenlenme tarzı’’, bir

    ‘’siyasal kültür’’ ve bir ‘’toplum biçimi’’dir.

    30

  • TÜRKİYE:DEĞİŞİM VE DÖNÜŞÜM

    Küreselleşme, Türkiye ve Demokrasi

    Avrupalılaşma, Türkiye ve Demokrasi

    31

  • Küreselleşme, en genel düzeyde, “devletler, toplumlar ve

    kültürler arası karşlıklı bağımlılık ilişkilerinin

    zamansal/mekânsal genişlemesi, derinleşmesi ve

    hızlanması” sürecini simgeleyen bir kavramdır.

    Küreselleşme, Türkiye ve Demokrasi

    32

  • Ekonomik, siyasal

    ve kültürel boyutlar

    BM, IMF, ABDünya

    Bankası,ve

    Dünya Ticaret Örgütü

    Amerikan hegemonyasının‘’terörizme karşı savaş’’ adı altında

    savaş, işgal ve farklı olanı ötekileştirmeye indirgiyen hareket

    tarzı

    Tüm bu faktörlerin

    devlet/toplum-birey

    ilişkilerinden

    günlük yaşama,

    hayatın her

    alanında önemli

    etkiler yarattığını

    görüyoruz.

    Küreselleşmenin Süreçleri

    33

  • Sistem dönüştürücü nitelik taşıyan bir süreç

    İyi adaletli ve etkin toplum yönetimini gerekli kılıyor.

    Siyasi ve ideolojik tartışmalara,çatışmalara ve kutuplaşmalara yol açıyor.

    Hem bir süreç hemde tarihsel/toplumsal gerçeklik olaraktoplumsal ilişkiler, ulus devlet, ulusal kimlik ve değerler

    üzerinde etkileri ortaya çıkıyor.

    Bu süreçler karşısında geliştirilen siyasal stratejiler

    Küreselleşme

    34

  • Türkiye’de bu tartışmalara baktığımızda, egemen

    küreselleşme söylemleri olarak;

    Türkiye’nin küreselleşme sürecine adapte olması ve bu

    sürecin serbest pazar normlarını kabul etmesi

    gerektiğini söyleyen “neoliberal serbest pazar söylemi”

    Türkiye’nin ulusal devletin korunması temelinde

    küreselleşmeye kendisini kapatması gerektiğini öneren

    “ulusalcı şüpheciliği” görüyoruz.

    35

  • Bu yaklaşımlar Türkiye’de siyasetin pazarlaştırılması ve

    siyasetin güvenlikleştirilmesi temelinde;

    hem siyasal ve toplumsal kutuplaşmaların oluşmasına

    yol açıyorlar,

    hem de demokrasinin bu yolla araçsallaştırılmasına ve

    içinin boşaltılmasına neden oluyorlar.

    36

  • Türkiye’de küreselleşme süreçlerinin etkilerinin somut örneği

    olarak ‘’bölgesel bütünleşme’’ Avrupa Birliği tam üyelik süreci

    geliyor.

    2002 yılında tam üyelik müzakerelerinin başlamasına

    ‘’koşullu evet’’ kararı alındı

    2005 Ekim ayında ‘’tam üyelik müzakereleri’’

    Avrupalılaşma,Türkiye ve Demokrasi

    1999 Aralık ayında ‘’aday statüsü’’

    37

  • Türkiye-AB bütünleşme süreci, taşıdığı gerimlere ve

    belirsizliklere rağmen derinleşerek devam ediyor.

    Bu derinleşme süreci;

    Türkiye’nin Avrupalılaşma sürecini ortaya çıkardı,

    Bu süreci modernleşme, demokratikleşme ve

    küreselleşmeyle birlikte, siyasi alanın içine yerleştirdi.

    Bunun siyasal alanda temel tezahürü de ‘’kimlik

    siyaseti’’ olgusunun giderek merkezi konuma gelmesi

    oldu.

    38

  • Türkiye-AB bütünleşme süreciyle beraber ‘’etnik ve

    dinsel kimliğin siyasallaşma süreci’’ Türkiye’de yaşanan

    değişim ve dönüşümün temel noktalarından biri olmuştur.

    Etnik kimlik bağlamında ‘’Kürt sorunu’’

    Dinsel kimlik bağlamında ‘’İslami kimliğin yeniden

    canlanma süreci’’ni örnek verebiliriz.

    39

  • Türkiye’nin son yıllardaki değişim ve dönüşüm sürecine;

    Kadın kimliği-temelli talepler

    Dinsel kimlik-temelli talepler Aleviler

    Dinsel azınlıklar-temelli talepler Gayri-müslim azınlıklar

    Gençlik de damgasını vurmuştur

    40

  • 1980’lerden, özellikle 1990’lardan bugüne Türkiye’de

    yaşadığımız değişim ve dönüşüm sürecinin belki de en

    önemli sonucu devlet-toplum, siyaset-toplum ve devlet-

    siyaset alanlarında yaşanan “siyasal alanın krizi” oldu.

    Bu kriz kendisini yönetim, meşruiyet ve temsil boyutları

    içinde gösterdi ve bazı sorunları üretti:

    TÜRKİYE’DE SİYASAL ALANIN KRİZİ

    41

  • Siyasal alan krizinin ürettiği bazı sorunlar;

    Birincisi, siyasal alanın temel aktörleri olan ‘’merkez

    sağ’’ ve ‘’merkez sol’’ partilerinin toplumsal

    desteklerini kaybetmeleri ve siyasal alanlardaki güçlü

    konumlarını ‘’merkez-dışı ya da çevre’’ olarak

    algılanan parti ve ideolojilere bırakmaları.

    42

  • İkincisi, 1980’den bugüne siyasi partilerin demokrasi ve

    toplum yönetimi anlayışı yönetebilme kapasitesi düşük

    bir demokrasi yaratmıştır.

    43

  • Üçüncüsü, bu dönem içinde, siyasi partilerin toplum

    içinde ciddi bir güven sorunu yaşamaları ve güven

    sıralamasında son sıraya düşmüş kurumlara

    dönüşmeleridir.

    Toplumun büyük bir çoğunluğu siyaseti, “siyasi rant ve

    ekonomik nema kazanmak” şeklinde algılamaktadır.

    44

  • Siyasal alanın son yıllarda yaşadığı önemli bir dönüşümün

    dördüncüsü; İslami kimliğin yeniden canlanma sürecinin

    seçim başarıları, ve merkez sağı’ın yeni, tek ve en güçlü

    aktörü konumuna gelmesi.

    Özellikle bu başarının ürettiği ‘’kimlik-temelli bir

    hareketin merkeze yerleşerek siyasal alanı dönüştürme

    kapasitesi’’ nin altını çizmeliyiz.

    45

  • Beşincisi; AK Parti’nin bu konumu, son yıllarda;

    derinleşen siyasal ve toplumsal kutuplaşma, kurumlar-

    arası çatışma vb. sorunları da beraberinde getirdi.

    Türkiye’de ciddi bir siyasi çıkmaz yaşanmaya başlandı.

    46

  • Bir ülkenin demokrasi olarak nitelemesinin yeterli kıstası,

    demokrasinin hem devlet-toplum, siyaset-toplum ve devlet-

    siyaset ilişkileri içinde, hem de toplum-içi farklı kimlikler

    arası ilişkilerde ve güncel hayatın örgütlenmesinde

    “yerleşikleşmesi” ve “derinleşmesi”dir.

    DEMOKRASİNİN İKİLEMİ VE KATILIMCI-MÜZAKERECİ DEMOKRASİ GEREKLİLİĞİ

    47

  • Demokrasi için yeterli kıstas, ülke içinde tüm aktörler

    tarafından “demokrasinin oyunun belirleyici ve tek kuralı”

    olduğu anlayışının içselleştirilmesidir.

    48

  • Türkiye bugün, ciddi bir demokrasi eksiği yaşayan bir

    ülkedir. Bu çalışmada açıklamaya çalıştığımız gibi,

    Türkiye’nin demokrasi olarak nitelenmesi bu eksiğin

    çözümüne bağlıdır.

    Bu çözümün kaynağı da; Türkiye’de demokrasinin

    yerleşikleştirilmesi ve derinleştirilmesinde yatıyor.

    49

  • Bugünün Türkiye’sini anlamak ve yönetmek için yeni bir

    paradigmaya gereksinimiz var. Katılımcı ve müzakereci

    demokrasi bu paradigmanın bugünkü tanımıdır.

    Bu anlayış bugünün çoğulcu, çok kültürlü ve kürselleşme

    süreçleriyle karmaşıklaşan toplumsal yaşamına uygun

    demokrasi anlayışıdır.

    50

  • Katılımcı ve müzakereci demokrasi; temsili demokrasinin

    siyasi partiler ve yasama-yürütme-yargı arasında güçler

    ayrılığına dayalı işleyiş tarzını kendine başlangıç alan, ama

    bu yapıyı karar alma süreçlerini katılıma açarak ve

    toplumsal taleplere ve sorunlara demokratik müzakere

    yoluyla çözüm arayarak genişleten bir toplum yönetimi

    anlayışıdır.

    51

  • Yapılması gereken, demokrasinin, bir “siyasal sistem”, bir

    “siyasal kültür”,ve bir “toplumsal sorunlara çözüm bulma

    yöntemi ve pratiği” olarak toplumsal yaşamda

    yerleşikleşmesi ve derinleşmesi için demokrasiye katılımcı

    ve müzakereci bir nitelik kazandırmaktır.

    52

  • Katılımcı ve müzakereci demokrasi, Türkiye’de, “halk

    tarafından yönetim” ve “halk egemenliği” kavramlarının,

    bir norm, bir pratik olarak yaşama geçme olasılığıdır.

    53

    Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler�Selma TuranKÜRESELLEŞEN DÜNYADA TÜRKİYE VE DEMOKRATİKLEŞME�Süreçler, Sorunlar, AktörlerSlayt Numarası 3ANAHTAR KAVRAMLARDEMOKRASİYİ NASIL DÜŞÜNMELİYİZ?Slayt Numarası 6Slayt Numarası 7Slayt Numarası 8Slayt Numarası 9Demokrasinin yaşadığı bu ikileminin beş kaynağı �olduğunu söyleyebiliriz;Demokrasinin yaşadığı bu ikileminin beş kaynağı �olduğunu söyleyebiliriz;Slayt Numarası 12Slayt Numarası 13Slayt Numarası 14Slayt Numarası 15Slayt Numarası 16Slayt Numarası 17Slayt Numarası 18Slayt Numarası 19Slayt Numarası 20Slayt Numarası 21Slayt Numarası 22Slayt Numarası 23Tüm bu tartışmanın ışığında demokrasiyi aşağıdaki ilkeler temelinde tanımlayabiliriz:Slayt Numarası 25Slayt Numarası 26Slayt Numarası 27Slayt Numarası 28Slayt Numarası 29Slayt Numarası 30TÜRKİYE:�DEĞİŞİM VE DÖNÜŞÜMKüreselleşme, Türkiye ve DemokrasiKüreselleşmenin SüreçleriKüreselleşmeSlayt Numarası 35Slayt Numarası 36Avrupalılaşma,Türkiye ve DemokrasiSlayt Numarası 38Slayt Numarası 39Slayt Numarası 40TÜRKİYE’DE SİYASAL ALANIN KRİZİSiyasal alan krizinin ürettiği bazı sorunlar;�Slayt Numarası 43Slayt Numarası 44Slayt Numarası 45Slayt Numarası 46DEMOKRASİNİN İKİLEMİ VE �KATILIMCI-MÜZAKERECİ DEMOKRASİ GEREKLİLİĞİSlayt Numarası 48Slayt Numarası 49Slayt Numarası 50Slayt Numarası 51Slayt Numarası 52Slayt Numarası 53