Upload
others
View
13
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
İSLAMI İLİMLERDE METODOLOJİIUSÜL- IW3
• TEFSIR
• • • • NASIL BIR ILIMDIR?
Tarhşmalı İ1mi İhtisas Toplantısı
15-16 Mayıs 2010
Çamlıca Sabahattin Zaim Kültür Merkezi
İstanbul2011
~
" en sar ISBN: 978-605-5309-0()..8
Sertifika No: 17576
İSLAMi İLOOER ARAŞTIRMA V AI<FI Tarbşmalı İlmi Toplantılar Dizisi: 60/3
Tarbşmalı ilmi ihtisas Toplanblar Dizisi: IIU3
KitabınAdı
İsliimf himlerde Metodoloji- III Tefsir Nasıl Bir İlimdir?
Yayın Hazırlığı
Dr. İsmail KURT- Seyit All TÜZ
Organizatör - Editör Doç. Dr. Murat SÜLÜN
Marmara Ü. İlahiyat Fakültesi
Kapak Tasarım AydaALACA
Baskı-Cilt
Vesta Ofset 0212 648 06 38
ı. Baskı:
Aralık2011
İletişim: Ensar Neşriyat Tic. A.Ş.
Kıztaşı Caddesi, 10 Fatih/İstanbul Tel: +90 (0212) 49119 03- 04 Faks: (0212) 49119 30
www.ensamesriyat.com.tr- [email protected]
TEFSİR NASIL BİR İLİMDİR?
Sadık KILIÇ•
Sayın Başkan, değerli bilim adamları dostlar, muhterem hacarn bahusus, hepinizi saygıyla selam lı yorum. Murat Bey' e bu çalışmasından ötürü öncelikle teşekkür ediyorum. Bundan sonra da başanlar diliyorum.
Tabi, tebliğlll bütününü burada tartişacağız. Şu ana kadar takdim edilen kısrmla alakalı olarak bendeniz de bazı fikirlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Sunumu esnasında da ifade ettiler, metinde de var; sosyal bilimleri disipline edebilme bağlamında pozitif bilimlerin nasıl ki birtakım kuralları, kaideleri, ilkeleri, bir muayyen çerçevesi var ise, olabildiği kadarıyla, -bunu söylemediniz ama ben söylemek istiyorum- olabildiği kadarıyla bizim de sosyal bilimleri, konumuz bağlamında da Tefsir bilimini birtakım kurallara, ilkelere, kaidelere bağlamak zorunluluğumuz bulunduğunu ifade ettiniz. Tabii bu sözün amacı ve içerdiği niyet yerinde, doğrudur. Şundan biliyoruz ki, Ulfunü'l-Kur'an ile ilgili eserlerde, alimler bu bahse değinirken, "şu'Çı.nu'l-mufessir" veya "adabu'l-mufessir" gibi başlıklar altında, sayıları değişen birtakım birinci!, olması gereken ilimlerden söz ettikleri gibi, ki bunlar dış şekil şartlarını ifade edebilir, bunların yanı sıra adabtan yani içsel, subjektif, bireyin ruhi, manevi dünyası, dokusu ile alakah koşullardan da söz etmişlerdir.
Bu manada bakıldığı zaman, genel olarak tefsire yönelen, ama daha hususi manada, ilim camiamızda olduğu gibi, Tefsirin, Kur'an'ın değişik alanlarında araştırma yapmak durumunda olan insanların pek tabii ki birtakım bilimleri, bilim alanlarını, bilim dallannı bilmeksizin, hatta bu konularda tabahhur etmeksizin, ta'ammukta bulunmaksızın tefsire .girişmeleri kuş
kusuz bir bayağılaşmayı, 'banalizasyon' dediğimiz şeyi ortaya çıkarır. Bu-
• Prof. Dr., Atatürk Ü. ilahiyat Fakültesi.
TEFSİR İLİM MİDİR? NASIL BİRİLİMDİR?, S. KILIÇ 59
nun bir neticesi olduğu içindir ki hepimizin gördüğü üzere, mikrofonu kendisine uzathğınuz herkes, Kur'an hakkında, Kur'an'ın bir ayeti hakkında konuşma cür'etini mi desem acaba gösterebilrnektedir!. Bunlar olmazsa olmaz koşullar. Bu manada kuşkusuz Tefsir ilminin belli, muayyen kaideler, kurallar içerisinde tutulması, bu kuralların gözetilmesi bir esastır. Çünkü bilim aydınlatan bir olgudur. Her ne kadar öznellikten, salt öznellikten söz edemesek bile, Tefsir bir bilimdir. Daha sonra tarhşacağız.
Fakat buradaki kıyaslamanızda şöyle bir yanlış görüyorum ben, pozitif bilimlerle karşılaşhrrnanız biraz fazla oldu. Çünkü pozitif bilimler, yani bunlar öngörüde de bulunabiliyorlar. Belirlenmiş .. birtakım kural ve killdelerden yola çıkarak, geleceğe dönük öngörüler, öndeyiler; Karl Popper'ın(v. 1994), özellikle bilim felsefesi alanında söz ettiği öndeyiler. Ne var ki sosyal bilimlerde öndeyilerden söz edemeyiz. Çünkü Kur'an'ın yorumu bağlamında, örneğin bir yirmi sene sonra" 5~1jllj Wl ':It ti.-!lı ~ t.Aj
~~ .j, "1 ayeti konusunda hangi görüş ve değerlendirmelerin, bilimsel
tekliflerin, gerekçelendirrnelerin sunulacağını biz tahmin edemeyiz. Ucu açıkhr. Kur'an tefsirinin, Tefsir ilminin ya da Kur'an'ı tefsir etme etkinliğinin ucu açıkhr.
Ali Özek Hocaının ifade ettiği hususun alhnı çizerek söyleyeceğim. Niye ucu açıkhr, çünkü Tefsirin konusu olan Kur'an-ı Kerim salt metafizik, soyut bir metin ya da söylem, soyut hitabi bir söylem değildir. İnsana hitab ettiği için, insanın bireysel-toplumsal çeşitli alanları itibariyle Tefsir edilmeye dönük olduğu için ucu açıkhr. Geleceği de ipotek altına almak anlamına gelen, birtakım öndeyilerde, ön görillerde bulunularnaz. Yani, hiçbir zaman bugün dile getiremediğimiz bir yorumdan söz edilemez, diyemeyiz. Kaldı ki, pozitif bilimlerde, deneysel tecrübi bilimlerde dahi arhk öndeyiler zayıflamaya başlarnışhr. Özellikle Popper'ın 'yanlışlanabilirlik ilkesi' son derece önemlidir. Yani bütün hususları gözden geçirdikten sonra aksi bir görüş, kanaat bulunmadığı sürece siz, bu doğrudur, kesin doğrudur, sarsılmaz doğrudur diyebilirsiniz. Dolayısıyla bu, sosyal bilimleri pozitif bilimlerle bu noktada karşılaşhrmak, Tefsire birtakım ilkeler, kaideler kazandırılrnalıdır, bunlar tespit edilmelidir, esasında vardır. Bunu ifade etmek lazım. Ulema bu konuda gerçekten üzerine düşeni yapmışhr. Bizim bunları geliştirmemiz elbette mümkün.
ı Aı-i imran 3/7.
\
\ .. ' . '
. ·
60 TEFSİR NASIL BİR İLİMDİR?
Bu konuda beşeri bilimlerle ilgili olarak Dilthey(v. 19ll)'in yapmış olduğu çalışmalar vardır. Beşeri bilimler hangi dereceye kadar tırnak içerisinde 'bilim' olabilir. Biz burada şunu söyledik. Beşeıi-şosyal bilimler içerisinde Tefsir salt objektif, nesnel, muayyen kuralları olan, fakat öznellik, sübjektiflik, normatiflik boyutu da her zaman için açık olan bir bilimdir. Dolayısıyla biz objektif bilimlerin disiplin mantığından yararlanarak, bilimi amacı doğrultusunda sağlıklı bir biçimde yürütebilmek için, bu öznellik-nesnellik mantığından, objektiflik gerekliliğinden yararlanarak, ama Tefsir ilminin de kendi iç gerekliliklerini gözden ırak tutmayarak yaklaşmak zorundayız.
inkarcı Tefsir olabilir mi? Zeki Duman Hocamız bu konuda güzel şeyler söylediler. Tabi, biz müfessir dediğimiz zaman, olayın iman boyutu olduğunu ön kabul olarak dile getiriyoruz. Ama Tefsiri sadece lafızların, kelimelerin birebir tekabüllerini ortaya koymak, tarihi arka planlarını araştırmak, tarihi bağlaını içerisinde ayetleri anlatmak, açımlamak, izah etmek anlamında alırsak, Tefsir herkese açık bir sofra gibidir. Ama böyle bile olsa, bendeniz, benim kanaatime göre, mutlaka duygusal, yani patetik, bilişsel bir boyt~t her halükarda var. Bizim, Müslüman olan kimselerin yapmış olduğu tefsirlerde bu patetik, duygusal, bilinçsel -boyut ne kadar yüksek, düzeyli, kalifiye ise, o Tefsir daha çok seçilip temayüz etmekte, etkili ve müessir olmaktadır.
Dolayısıyla Kur'an'ın da bir mucizesi saymak lazım. inanmayan kimselerin Kur'an'dan birtakım manalar çıkarıp, ama bir bilgi olmanın ötesine geçmeyen, Kur'an'ın nihai amacı olan insanı, toplumu etkileme nihai büyük hakikate yönlendirmeye fazla bir katkısının olacağını düşünmediğimiz, belki bilgilendirme bağlamında yararı olacak olan tefsirler olabilir, inanmayan kimselerin yapacağı yorumlar .
Tartıştığımız ya da üzerinde durmamız gereken bir şey şu; salt hakikat, mutlak, mahza İlahi hakikati, ya da mutlak İlaru yorumu, karşılığı, manayı, maksadı bulma gücüne sahip miyiz biz? Kur'an-ı Kerô:n İlahi bir kelam, söz İlahi bir söz, ancak bu lafız ve söz üzerinden ulaşınaya çalıştığımız salt hakikat kendisini bize açmış mı, daha doğrusu kendisini bize bildirmiş mi, yoksa lafız üzerinden bizim onu sezmemiz, keşfetmemiz, kavramamız mı isteniyor bizden. Burada insan faktörünü göz ardı etmemeliyiz. Bu değişik zamanlarda, değişik platformlarda dile getirildi. Yani biz öznellik dedik, yani İlahi, mutlak hakikat, mutlak mana, mutlak kasıttan söz edilebilir mi? Yoksa olabildiğince, İlaru bir niyet ya da İlahi maksat, gaye budur
TEFSİR İLİM MİDİR? NASIL BİR İLİMDİR?, S. KILIÇ 61
diye adlandırdığımız, ama hakikatte tarilUn bir öznesi, tarihin içinde bir olgu olan insana ait birtakım düşüncelerden mi söz ediyoruz biz? Değil mi ki mutlak hakikati, İlaru maksadı kendisi üzerinden araştırdığımız, aradığımız sözün kendisi de, tarihe, kültüre, bir çağa ait, öyle de bir gerçek varken. Burada, belki daha sonra da tartışılacaktır, İlahi hakikat, mahza hakikat terimi bizim için yüksek bir ideali, hedefi gösteriyor, fakat bu manada enstrümanları göz önüne aldığımız zaman, biz ulaştığımız sonuçlar için, ne kadar gerekçelendirsek, ne kadar temellendirsek bile, 'Allah'ın kastettiği
budur!' diyemeyiz; bunun için Tefsirci kimileri demişlerdir ki, herkes Tefsir yapmamalı. Çünkü bu ayetin Tefsiri budur dediğiniz zaman, Allah'ın bu ayetten kasdıkesin olarak budur demiş oluyorsunuz. Bu manada daha ihtiyatlı olmamız gerekir.
Bu manada, yani mutlak İlahi kasıt budur derken, kesinlikle yorumu insanın vermiş olduğu, müfessirin yapmış olduğu; diğer yandan yorumu etkileyen gerek içsel, sübjektif, gerek harici faktörleri asla gözden ırak tutamayız. İnsan vakıasıru, toplum vakıasıru, çağın bizim zihin dünyamızda oluşturduğu baskın kavramları, hatta kaygılan yok sayamayız. Bunlar kendimizi kendisinden tecrit edemeyeceğimiz, soyutlayamayacağımız, bizi derinden etkileyen hususlardır. Onun için lafzın ifade ettiği zahir manaların yanı sıra, bu tür yorumu, Tefsiri etkileyecek ve etkilerneyi hep sürdürecek olan bu tür faktörler, unsurlar, insan unsuru, toplum unsuru, yaşadığımız sübjektif gerçeklik, kendi ger>ekliğimiz, bunları kesinlikle gözden uzak tut
mamalıyız. Şimdi "Wl ~~~-!U ~ L.oj: O müteşiibihin te'vllini ancak Allah bi
lirJ"ı ayeti bağlamında biz hep müteşabih ayetlerin te'vilini sadece Allah bilir dedik, fakat "vemısihun"a gelince hep, onlara ilimden pay ayırmamak, ilim gücünü onlardan hep esirgemek noktasında kaldık.
Benim şahsi kanaatim, 'riisihı'in'a da Allah Te'ala'nın sonsuz lütfu, ihsaru bağlamında, ışık, nur mesabesinde olan ilim yetisini onlara da tanı
mamız, onların da bilebileceğini, -bildikten sonra, "vallahu a'lem bi hakikatihl ve kunhihf" deme olgunluğunu göstermiştir zaten onlar-, benimsernek zorundayız. Böyle olmazsa, hep biz edilgen, tekrara binen yorumcu, müfessir konumunda kalırız ki bu, Allah'ın verdiğini müfessirden esirgemek gibi geliyor bana. Yani oradaki bir Secavend harfinden yola çıkarak, "~-!h~ L.oj
Wl ~ı: O müteşiibiltin te'vflini ancak Allalt bilir!" diyoruz, ondan sonra, yeniden
ı AI-i imra.n 3/7.
\ , ..
.. . .
62 TEFSİR NASIL BİR İLİMDİR?
başlayarak, "30))! ~ı ..j. 0Nijllj: ilirnde rüsuh sahibi olanlara/ilirnde derin
lik/maharet/ihtisas kesb etmiş bulunan kimselere gelince, onlar 'inandık, hapsi Rabbimiz'in katındandır' derler ... " şeklinde o kumayı sürdürüyoruz; burayı biraz düşünmek gerekir diyorum.
Hazreti Peygamber Efendimiz' in, Abdullah İbn Abbas için yapmış olduğu duayı iyi niyetli, samimi, önyargısı olmayan, asla mezhepsel küçük hesaplar peşinde koşmayan bilim adamları için de, ulema için de yapmış olduğunu düşünüyorum. Biz de o duarun kapsamı içerisindeyiz. Yeter ki Allah Te'ala'nın muradına en yakın olan yorumu elde etme niyetini taşıyalım.
HalisAlbayrak Bey te'vile vurgu yapb, İbrahim Görener Bey de te'vil üzerinde durdu. Beş sene kadar önce yazdığım bir makaleden birkaç paragrafı .katkı sağlayacağı düşüncesiyle sunmak istiyorum. Burada Tefsir ile te'vil arasında bir karşılaşbrma yaplım ve ~'Tefsir ismi baki kalmak koşuluyla etkinliğin te'vü biçiminde olması gerekir" dedim ve bu öneriyi şunun için yap bm:
"Üstün bir entelektüel çaba gerektiren te'vil sürecinde yorumcu, çoğunlukla bir nakil konumunda kalan müfessirin aksine, . hükümler istinbat etme, kapalı olanı açıklama, genel olanı özelleştirme ve diğer yollarla insani ve olgusal talepler karşısında kelamın kıvrımlarını ve derinliklerini keşfeden etkin bir öznedir. Te' vii çabasında, tefsirin sınırlanmış olduğu metinsel nesnellik ile metinsel soyutluk çerçevesini aşan, kendine özgü bir canlılık söz konusudur. Bu canlılık te'vilde metnin dilsel yapısında örtük olarak, z11IUU olarak mevcut olan birtakım nesnel unsurların yanı sıra, aynı şekilde bu işlevi yerine getiren ferdi ve toplumsal kişilik yapısıyla irtibatlı öznel unsurların da mevcut ve etkin olması sebebiyledir bu. Tefsirin la&z karşısında yorumcuyu edilgen konuma indiren metinsel nesnellik ve harici, metin merkezli yöntemine mukabil, işte bu öznel, yani insanın dünyasına bitişik karakterinden ötürüdür ki, te'vil sürecine canlılık ve gerçekçilik hakimdir.
Metin te'vil ufkunda, olgular karşısında ibareci olmayan bir yöntemle, ama la&zdan asla vazgeçmeksizin ve istinbat tezgahında işlenirken, latızdaki anlam ufkundan, akli ve zihinsel bir süreçle lafızdaki gaye ufkuna doğru hareket edilir. Te'vil terimi de zaten morfolojisiyle bir harekete, dinamizme
3 Ayrn ayet .
TEFSİR İLİM MİDİR? NASIL BİR İLİMDİR?, S. KILIÇ 63
işaret etmekte, diyalektik bir oluş çizgisini göstermektedir. Çünkü te'vll sözcüğünün anlathğı; "asl"a döndürme ve amaca ve sonuca ulaşhrma anlamlarının çakışma noktası, tef'il: te'vll modalitesinin deialet ettiği 'hareket ruhudur'. Bu noktada te'vll, bir şeyi kaynak yönünde ya da gözetme ve yönetim (siyase) yoluyla nihai amaç ve sonuç istikametinde hareket ettirmenin anahtar terimi olmaktadır".
Daha başka açıklamalar da var. Ben burada şunu görmekten gerçekten mutlu oldum. Bu kelimeye vurgu yapıyor olmamız .. son derece önemli. Bir paragraf sonra da enteresan bir başlığım vardı. Te'vll kelimesini hep suçlayıcı, pejoratif manada kullanmışız bu zamana kadar. Büyük bir haksızlık yaptığımızı ifade bağlamında şöyle bir paragrafım var: "Te'vllin beraatı!.. Şu halde te'vll, bireyi ahiili uygunluk, yarar ve çözüm amacına yabancılaştıracak olan tutkuların ve fikri uçarılıkların bir tezkiye yolu olarak değil, Kur'an ile insan, aşkın amaçlarla somut insanlık görüngüsü arasında bir köprü kurmarun dinamik, diri bir aracı olarak son derece değerlidir. Hem de, Hz. Peygamber tarafından, Abdullah İbn Abbas için yapılan dufuun tuhfesi olacak kadar: "Ey Allahım!.. O Abdullah İbn Abbas' ı Din konusunda derinliğine kavrayıcı bir arılayışa sahip kıl ve ona 'te'vll'i öğret!..". Yine Hz. Peygamber'in onun hakkındaki, "Ne güzel Kur'an tercümanı
sın/dillendiricisisin (fercümanu'l-Kur'an) sen!.." medhi de, bu bağlamda, teşvik edici bir maksim olarak yerini almıştır" demişim. İnşaallah bu bir çıkış noktası teşkil edebilir bizim için. ·
Bazı insanların maymuna dönüşme mes'elesi bağlamında ibret alınacak ceza sadece fiziki türden değildir. Esasında fi.zl.ki türden ibret alınacak bir ceza, insarun özünü oluşturan ruhi, psişik ve davranışsal türden, aru bir mutasyon şeklindeki cezadan daha az etkilidir. Düşünebiliyor musunuz çok akıllı, makul, çok iyi davranan, çok dengeli davranan birisi, bir anda, görünmeyen bir faktör nedeniyle, af buyurun, mesela şempanze gibi dört ayak üzerinde yürümeye başlıyor, şempanze gibi cinsel bir hayat yaşamaya başlıyor. Domuz gibi ağzıyla pislikleriniçini dürtıneye başlıyor. Bunu, salt fiziksel bir nederıle açıklayamazsınız siz. Bu olsa olsa çok ani, yüksek yerden gelmiş bir cezalandırma olacaktır! Buradan alınacak ibret çok kalıcıdır, çünkü soyut ve manevidir bu. Ani bir dönüşümü ifade eder. Bu açıdan te'vllin getirmiş olduğu yorum, daha uzun süreli, daha kalıcı ve müessir gibi geliyor bana.
64 TEFSİR NASIL BİR İLİMDİR?
*** Biliyorsunuz, ulema elfaz bilgisinden söz ederken her kelimenin bir
asli, evvel, ilk ,manası olduğunu söyledikten sonra, izan ya da şer'i bir mana iktisap ettiğini de beyan ederler. Bu, çağdaş dilbilim terrninolojisinde de senkronik ve dia-kronik diye iki kategoride ele alınmıştır. Şimdi esasında güzel bir şey söylendi. Kur' an' ı Kerim'in elfazı, manası ile birlikte inzal buyruldu, dedi Murat Sülün Bey. Burada esasında Arap dilinin anlam potansiyelini, anlam dünyasuu iyi kavramak lazrm. Şunu kastediyorum bununla: Hakikaten kelimenin kök delaleti içerisinde bulunan pek çok sayıdaki manalar, anlarnlar var ise, bu anlam katrnanlaruun, benim acizane şahsi kanaatirn bu, asli manayı muhafaza etmek, sürdürmek kosuluyla, di&er anlama ve acıklarnayı da etkileyen faktörlerin ısığında, di&er manaların kat kat açılmasını, kendisini ifade etmesini, yorum ve Tefsir olarak inkisaf etmesini, Kur'an'ın i'cazı olarak görmek gerektiğini dfu;ünüyorurn.
Çoklu anlam potansiyeline sahip lafzı, bir manada dondurmak; bu, fayda ve i'caz açılarından ne getirir, bunu iyi değerlendirrnek gerekir. Ayrıca, kelimelerin taşımarnış olduğu manaları da kelimelere, elfaza tahmil etmekten şiddetle kaçınmak lazım. Bunu zaten hiç kimse tasvip edemez. Ama şu bir gerçek ki, dil beşeri bir olgudur, kültürel bir olgudur. Kur'an'ın dili böyledir. Yani "selasete kurit'"4 kelimesini ulema, kendi arasında konsensüs ya da ittifak yoluyla 1 gelin tek manada anlaşalırn' diyememişlerdir, demernişlerdir. Bu dilin doğasıdır ve bir naklsa değil, benim acizane görebildiğim kadarıyla bir zenginliktir. Ama yine ölçüler ve disiplin içerisinde buna yaklaşmak lazım diyorum.
Birkaç cümlenin albru çizeceğirn, vurgu yapılan şeyler: Kur'an'la irtibat, Tefsir geleneğini iyi değerlendirmek, varoluştan kopmarnak, ·Tefsir ve varoluşsallık, yaşanan hayat; Kur'an dilinin imkanlarını iyi tespit etmek, Kur'an'ın iruniş olduğu dil, nazım ve mana, bu birliktelikleri gözden geçirmek Nüzill ortarnuun iyi bilimnesinin alh çizildi, bu son derece önemli. Sebeb-i nüzill, tenciınü'l-Kur'an ve diğer nasih- mensUh bunların iyi bilinmesi, bunlar zikredildi.
Sevindirici bir şey, mevhibe ilminin de, açılım sağlama bakımından, altı çizildi. Yani ilmi sezgi, zihinsel, bilinçsel donanımın artırılması .. Bir de yine anakronizme düşmemek, yani bugünün bilimsel formabru, kavramını, düzeyini sahaberilit çağında aramamak uygwı olur düşünceleri ortaya çıktı,
4 Bakara 2/228.
TEFSİR İLİM MİDİR? NASIL BİR İLİMDİR?, S. KILIÇ 65
ben bu olumlu, verimli, hakikaten çok velCı.d görüş ve fikirlerinizden dolayı teşekkür ediyorum.
Kur'an'ın Tefsiri ve Yöntemi Hakkında Kendimize Acil Önerilerim.
Bilgi edinmeye yönelik (kognitif) ve tespit amacını güden çalışmalardan sonra şimdi, insanın taleplerine, dile getirilememiş beklentilerine cevap oluşturacak; iman coşkusunu bir dinamizm ve üretkenlik; tarihin kurucu gücü ve mayası olma serinkanlılığına dönüştürecek, o insaru dini metinle el ele olduğu halde yaşama bağlayacak; beclli, ilmi, ins~. boyutlar içinde aşkınlığın tinsel heyecanlarını biçimiendirecek çalışmalar ortaya konulmalı ...
Bu da, Kur'an'ı, sadece önceki yüzyıllara inmiş bir metin şeklinde ele alarak onların gözüyle okumakla değil, aksine onu, cemal sıfatlarla dopdolu olan ilahi niyetle tutarlı, bu yüzyılın olduğu gibi müteakip yüzyılların insanlan için de gelmiş olan ve, arayış ve tahkikin sonsuz yollarına koyulmuş dimağ ve kalplere irşad ve hidayet ışımalarını sürdüren ( tenezziilat) diri bir kaynak olarak, yeni gözler ve yeni sesler ışığında aniayacak Tefsir çalışmaları ile gerçekleşebilecektir. Açık bir ifadeyle, artık, 'Tefsir' etkinliğiyle birlikte, güçlü bir duruşla 'te'vll' merhalesine geçerek; 'te'vll' sözcüğünü, altında ezilmeye bırakıldığı ölümcül anlam ve çağrışımların uğursuz yükünden kurtararak! ..
Bu da Kur'an metninin, muayyen bir tarihsellikle dondurulmuş ve artık dokunulmaz: tutuklu bir metin olarak görülmemesiyle irtibatlıdır. Bir başka deyişle, onu sadece 'okundu ... , okunmuş ... ' olarak değil, 'hep, ama hep okuııacak', 'insan ve evrenle olmı diri ve organik bağl hep siirdürülecek', 'her kategoriden insan: Müslüman, Yahudi, Hıristiyan, Budist, Aniınist, Totemist, Agnostik, Deist, Ateist, ... ilh ile varoluşsal derin münasebeti sürdürülecek, onlara hep 'el vemıeye' arnade Ufuk' da Bir Metin olarak kalbirnize yakın duracak bir yerde; daha doğrusu her yerde görmekle alakalıdır... İşte, varoluş süreciyle olan özsel bağı sebebiyle, Kitab-ı Mukaddes hakkındaki, "[o], dogmatik bir okuma kitabı gibi okımanıaz. Çünkü o, herproblemeve her duruma verilebilecek doğru bir cevabı içennektedir. ( .. .) Kutsal Kitap tarih içerisine giren Tanrı keliimım (Wort Gottes) canlı olarak tutuyorsa, o zaman bu keliim sürekli duyurıdmak ve dinleıJicinin somut yaşantısının içeı·isinde bulunmak ister" s açıklamalarını,
s Emst, Josef, "Yorumlama Tarihinin Değişim Sürecinde• Hermen@tik~ ffiol:ilem':, Sclıriftauslegımg Beitı·age zur Hermeneııtik des Ne11en Testamentess undi imı Neuen Testament, s. 36, 37.
66 TEFSİR NASIL BİR İLİMDİR?
kendi dini metnimiz ve kendi konumumuz için de anlaşılır bulmamız bundandır! .. Öte yandan, Allah'ın iradesi, 'afallatıcı' biı:: istila değil, 'tarih' e ünsiyet gösteren ve ontınla temas kurma şefkati üzerinde yükselen bir vahiy olarak gelmişt:!r ResOl'e ... Bu bize, Tanrısal özgürlük kavramuun, 'tanrısal bir etik' ile nasıl çerçevelenebileceğini hissettirir gibidir ... Özcan'ın sözcükleriyle vurgularsak, "... bu diyalog [vahiy], deıJim yerindeıjse, özgür iradeyle değil; tarim ve kültürel şartlarla sınırlanmışhr. Mesela, Kur'an'da pek çok açıklama Hz. Petjgamber'e sorulan sorulara cevap olarak yapılmıştır. Allah'ın fiilierinin anlatılması için ibretli kıssaların; kronolojik ve astrononıik kavramiann ve ölçülerin seçilmesi gibi pek çok Ş et} zonmsuz şartlan n ürünüdür''. 6
Yeni dönemde, 'Tefsir çağı'nı te'vil ve açılım çağına dönüştürmek; kendi öz girişimimiz üzerinden, 'metin' ile aramızdaki ilişkiyi kökleştirip içselleştirmek kaçınılmazdır!.. Zerkeşi'nin de naklettiği üzere, bir kere, Kur'an'ın tarh.şmasız bir yorumu ve kesin delaletinin ancak Hazret-i Res w' den işitmekle bilinebileceğini, bunun ise, ancak pek az sayıdaki ayet hakkında söz konusu olabileceğini hatırdan çıkarmamak gerekir. Bu zorunluluk sebebiyle de, İlahi Kelam' dan daıriıtılacak mana ve murat ise, ancak birtakım ipuçları ve deliller vasıtasıyla, istinbat yöntemiyle ortaya konulabilir ... Allah, kullarının Kitabı üzerinde düşünmelerini istemiş, bu nedenle de Peygamberine, sözünden neyin murat edildiğini açıkça söylemesini emretmemiştir. Cenab-ı Hakk'ın Kitabının yorumuna dair kullarına tanıdığı bu ruhsahn, hatta teşvikin bir neticesi olarak, Tefsir faaliyetleri çeşitli düzeylerde devam edegelmiş, böylece bundan sonra gerçekleştirilecek yorum ve açılım safhası için muazzam bir külliyat oluşmuştur ...
Tefsir'den Te'vile ...
1- Tefsir Ufku ...
İslami ilimler içinde ilk zuhfı.r eden bilim7 dalını gösteren 'Tefsir' teriminin etimolojik dünyası bizi, birbirine yakın ifadelerle yapılmış tanırnlara götürmektedir. 1) "Tefsir, Allah'ın kelfunırun açıkl~asıdır (beıJan); veya Tefsir, Kur'an'ın lab.zlarıru, lab.zların manalarını açıklayan bilimdir."S 2) Tefsir, "Allah Te'aJ.a'nın, sözünden (kelanı) muradının ne olduğunun beyan
6 Özcan, Zeki, Teolojik Hemıenötik, s. 153. 7 İbn Aşı1r, Tefsiru't-Tahnr, ed-DWt-Tunüsiyye li'n-Neşr, I/13, 14. s Ez-Zehebi, Muhammed, et-Tefsir ve'l-Mıifessirun, I/14.).
TEFSİR İLİM MİDİR? NASIL BİR İLİMDİR?, S. KILIÇ 67
edilmesidir."9 3)Tefsir, "Allah'ın, Resı1lü'ne indirilmiş Kitabı'nın, kendisi sayesinde anlaşıldığı, manalarının açıklarup hüküm ve hikmetlerinin ortaya çıkarıldığı bir ilimdir."1o 4) Tefsir, "Kur'an lafızlarının okunuş keyfiyetinden, onların delaıetlerinden, tek başlarına ya da bileşik haldeki hükümlerinden, terklb halinde onlara yüklenilebilecek manalarından ve bunun tamamlayıcı unsurlarından bahseden bir ilimdir";ıı ve yine S) "Tefsir, bir ayetin nüzı1l sebebini, durumunu, iniş kıssasını ve ayetle murat edilen toplumu vb. açıklamak olup, ancak aktarım yoluyla caiz olabilir ... "l2
Ömer Nasuhi Bilmen (1883-1971)'in tanımıysa bütün tarumları ihata ederken, 'Tefsirin erişmesi gereken dinamik ve eı;lemsel boyutu'na kısmen dikkat çeker gibidir: 6) Tefsir, "Kur'an-ı Azim'deki kelimelerin manalarını, ayetlerin mazmunlannı, hüküm/erini, kıssalannı, muhkem ve müteşabih olanlarını, nasih ve mensuh olanlarını ve nüzullerindeki sebepleri kendilerine açıkça delalet eden lafızlar i/e ta'birler ile izah etmektir".ı3
Yukarıda sunulan tariflerden de görüleceği gibi, 'Tefsir', genel anlayışta, 'lafiz' eksenli bir etkinlik olup, usUl ai.imlerinin de vurguladığı üzere, "lafzın, ziihirf olarak yüklenebileceği maııaları beı;an etmektedir".
Buna mukabil, yeni Tefsir çabalarımızın inerkezinde yer alması gereken te'vil ise, "lafzın, içsel ve örtük olarak yüklenebileceği manaları beyan etmektir;14 ama lafzın öncesi ve sonrasıyla bir bütünlük içinde kalarak, bir de, Kitab ve sünnetin kesinliklerine aykırı düşmeksizin.ıs
Kısaca diyebiliriz ki, 'Tefsir' daha çok latızlara bağlı kalan, lafızların iç ve terkibi imkanlarından yararlanan, bu yönüyle de 'nakil'e ve 'işitme'ye öncelik veren bir disiplin olarak belirginleşir. Ne var ki, Kur'an'ın sözleri, lafza bağlı olarak elde edilen manaların ötesinde, değişik ilgilerle bağlantılı olarak başka gösterge ve amaçlara da tekabül etmektedir; bu potansiyel durum da, geleceğe doğru akıp giden kesintisiz bir süreç ve tarihsellikler içinde, onlara özgü yeni 'a11lam kodlan'nın ortaya çıkarılmasını gerekli kılmaktadır. Bu da, te'vili tefsirden ayırt eden ve bir adım daha ileri götüren, 'çok
9 İbn .Aşur, Tefsiru't-Tahnr, 1/13. lO Ez-Zerkeşt, el-Burhiin, I/13; e.z-Zehebi, et-Tefsir, I/15. ıı ez-Zehebt,l/14-15. 12 Fenari, Şemseddin, 'Aynu'l-A'yiin, s. 5. 13 Bilmen, Ömer Nasuhi, Büyük Tefsir Tarihi, I/97. u Fenan, a.e., s. 7. 1s Fenari, a.e., s. 5.
\ l·.
68 TEFSİR NASIL BİR İLİMDİR?
hususi' bir özelliktir. Zira "Tefsir, liljzı, ibaresinin delillet ettiği milnilnın dışma çıkamıaz ve ftkhf düşüneeye dayanır. Te'vfl ise, laftzlar,ı, başka bir delil sebebiyle zilhiri milnilsmın dışına çıkarır".ı6
Bununsa birincil yolu, Tefsirin, kendisini salt 'nakil ve rivayet' ile sırurlamayıp 'te'vil'in dünyasına yaslanmasıd.ır!.. Gazzali'nin dikkat çektiği gereklilik de işte budur. Der ki Gazzan: "Öyleı;se, yorumda (te'vll) nakil ve rivayeti şart koşmak geçersizdir ve herkesin, anlayışı miktarınca ve aklı ölçüsünde Kur'an'dan hükümler çıkannası (istinbiit) caizdir ... "P Daha cesaret verici olanı ise, Kur'an'ın anlam dünyasının genişliğine dair dile getirdiği şu açıklamadır: "Kur'an'ın maniilannı anlama konusu, geniş bir saha ve uçsuz bucaksız engin bir alandır!.. Kuşkusuz, zilhirin Tefsiriyle ilgili olarak nakledilmiş olansa, idrak
yetisinin ulaşacağı son nokta değildir!.."ıs Hatta bundan ötürü denilebilir ki,
"Kur'an'dan anladığımız mana, nakledilen bir çeviriden başka bir şeı; değilse, bu, bir 'anlamafelım' sayılnıaz!".ı9
Bu nedenle diyebiliriz ki, kendine has bir yöntemi olan İlahi Söylem, ti.iİn ilmi, kemali, kudreti ve hikmetine ra.ğınen, 'tenzu' yoluyla insan dilinde bir iletişim gerçek.leştirmişse; tüm cehaleti, kusuru, acziyeti ve önyargılarına rağmen beşeri söylem de 'te'vfl' yoluyla bu söylemle bir iletişimde bulunabilecektirııo
2- Te'vil Ufku ...
Dinamik ve ileri bir yorum çabası olarak nitelenebilecek olan 'te'v'il' terimi etimolojik olarak, 'dönmek, vannnk, "asl"a dönüş' anlamlarını içeren 'elevlıı' kökünün21 , manada çok.luk, aynı zamanda hareketlilik ve dinginlik ifade eden 'teJ'fl' formuna aktarımı ile biçimlenmiştir. Yaraha bir anlayışın odak terimi olması itibariyle, kök anlamıyla irtibatlı biçimde, bir hadisenin iç-yüzüne ve hakikatine vakıf olmak; netice ve ceza; anlayış ve amel
16 Ebu Zehra, Muhammed, İslam Hukuku Metodolojisi, s. 127. [tarafımızdan vurgulanmıştır S.K.]. 17 İhynu Ulilnıi'd-Diıı, 1(2.92; yine bkz. ez-Zehebi, et-Tefsir ve'l-Mufessirfn, I(2.63. 1s İhyn, I/291; yine bkz. ez-Zehebi, et-Tefsir, I/263. t9 Gazzaü, İJıya, I/290. 2o Ebu Zeyd, Nasr Hamid, Dinsel Söylemin Eleştirisi, s. 73. 21 İbn Fans, Ahmed, Mucnıelu'l-Lüğa, I/107; el-Isfeharu, Rağıb , el-Mufrednt fi Garibi'lKur'an, s. 31;
TEFSİR İLİM MİDİR? NASIL BİR İLİMDİR?, S. KILIÇ 69
manalarında da gelmiş22 olan terim, ıstılah olarak, "liifzı, ona bitişik bir delilden ötürü, birincil (racih) miiniidan, ikincil, [üçüncü!, ilh.] (mercuh) miiniiya döndürmek veı;a liifzın açık miiniisını (ziihir), olası ve ikincil anlama yorumlamak "23; daha kısa bir tümceyle, "lafzı, [ondan] kastedilen manaya döndürmek"tir."24 Nitekim te'vil-lafı.z arasındaki sıkı ilişkiye de temel bir şart olarak işarette bulunduğu tanımda Ebu Zehra, bir bakıma Tefsir UsUlü'nün de tanımı olabilecek şöyle bir tarif sunmaktadır: "Te'vll, nass'ı, ziihirf miiniisından çıkarıp muhtemel bulunduğu başka bir miiniiya hamletmektir"ıs. Muhterem Cerrahoğlu Hocamızın veciz ifadesiyle de, "zahiri, mutabık olan iki ihtimalden birine reddetmek"26 olup, sürecin merkezindeki 'müevvil' ise, lafzı, taşımakta olduğu muhtemel manalardan en anlamlı ve yararlı olana yönlendirendir.27
Bu demektir ki, her olgunun, eylemin ya da sözün bir açık (ziihir), bir de örtük anlamı vardır ve bu örtük boyut da ancak, onu gerçek ilkelerine ve nedenlerine döndüren te'vil ile ortaya çıkabilir.2s Üstün biı· entelektüel çaba (ictihiid) gerektiren te'vfl sürecinde yorumcu (müevvil), çoğunlukla bir n/ikil konumunda kalan 'müfessir'in aksine, 'hükümler istinbfit29 etme, kapalı olanı (ınücmel) açıklama (beı;iin), genel olanı ('iimın) özelleştirme (tahsfs)30 vd. yollarla, insanı ve olgusal talepler karşısında 'keliimın J..:-ıvrınılannı ve derinliklerini' keşfeden etkin öznedir. Te'vll çabasında, tefsirin sınırlanmış olduğu 'nıetiıısel nesnellik' ile 'metinsel soyutluk' çerçevesini aşan, kendine özgü bir canlılık söz konusudur. Bu canlılık, te'vflde, metnin dilsel yapısında örtük olarak mevcut olan birtakım nesnel ımsurla-11n yanı sıra, aynı şekilde, bu işlevi yerine getiren ferdf ve toplumsal kişilik yapısıyla irtibatlı öznel unsurların da mevcut ve etkin olması sebebiyledir.31 Tefsiı·in, liiftz karşısında yorumcuyu edilgen konuma indiren nesnel ve haridimetin merkezli yöntemine mukabil, işte bu öznel, yani insanın dünyasına bitişik karakterinden ötürüdür ki, te'vfl sürecine canlılık ve gerçekçilik lıiikimdir ... Te'vllde, yorumcuya bı ra-
22 Şahinoğlu, Nazif, "Te'vil", M. E. B. İslfim Ansiklopedisi, 12/1, 215. 23 Ez-Zehebi, et-Tefsir, I/18. 24 İbn A.ştır, Tefsiru't-Tahnr, I/16. 25 Ebfı Zehra, Muhammed, İslam Hukuku Metodo/ojisi s. 138. 26 Tefsir UsUlü, s. 210. 27 ez-Zehebi, et-Tefsir, I/16. 28 Ebfı Zeyd, Nasr Hamid, Mefhumu'n-Nass (Dirilse fi Ulılmi'l-Kur'an), s. 259. 29 Ahmed Asım [Efendi] (ö. 1819) Kfimus Tercemesi [el-Okyanfisıı'l-Baslt fi Tercenıeti'lKfimusi'l-Muhit ve'l-Kfibfisi'l-Vasit), III/139. JO ez-Zerkeşt el-Burlıan, Il/166. 3ı Abdurrahman, Abdu'l-Hadi, Sultatu'n-Nass, s. 196.
. ·· - ...
70 TEFSİR NASIL BİR İLİMDİR?
kılmış olan bu metni işleme ve biçimlendirme çabası, 'yorumcunun öznel ve miiessir rolü'32 olarak kodlanabilir.
Metin, te'vil ufkunda, olgular karşısında ibareci olmayan bir yöntemle ve istinbat tezgahmda işlenirken, lafızdaki 'anlam' ufkundan, akli ve zihinsel bir süreçle, lafızdaki 'gfiye' ufkuna doğru hareket edilir!.. Te'vil terimi de zaten, morfolojisiyle 'bir hareket' e, dinamizm e işaret etmekte, diyalektik bir oluş çizgisini göstermektedir. Çünkü te'vil sözcüğünün anlathğı 'asla döndürme' ve 'amaca ve sonuca ulaştırma' anlamlarının çakışma noktası, 'tefil: te'vil' modalitesinin delalet ettiği '~areket ruhu' dur ... Bu noktada 'te'vil', bir şeyi, 'kaynak (asıl) yönünde' ya da gözetme (ri'aye) ve yönetim (siyase) yoluyla nihai amaç ve sonuç istikametinde hareket ettirmenin (ircfi') anahtar terimi olmaktadır ... Ama buradaki hareket, maddi manada bir hareket olmayıp, aksine olgulan kavrama yolunda akli ve zihni bir hareketfu.33
Te'vil hareketinde var olan bu dinginlik, yorumcuya, Kur'an lafızlarındaki anlam ve bilgi yansımalarıhı bulma; sınırsız amaçlar göğünde, olgu-. lara denk olabilecek yeni ölçütler, kavr~lar, olgu ile metin arasında yeni mutabakatlar oluşturma gücü; İbn Mes'ud (ö. 32/652)'un betimlemesiyle, Kur'an'ı harf-harf, kelime-kelime ve cümle-cümle ... oluş alemine katma, onu adeta, sonsuz başaklara gebe bir tarla gibi sürme (Tesvzru'l-Kur'fin) ("İlmi talep eden, Kur'On'ı kıırıp kııtsın; çünkü, ondadır öncekilerin ve sonrakilerin ilmif"34; "bu ise, O'nun sırf zahi.r yorumuyla gerçekleşı;nez!.."35; "Kur'fin'da, öncekilerin ve sonrakilerin ilmi vardır; hiçbir şeı; yoktur ki, Yüce Allah'm onu kııvrattığz kimse için, onu Kur'an'dan çıkıırması (istihrOc) mümkün olmasın!"36 misyonu; Ebu'd-Derda (ö. 32/652)'nın ifadesiyle de, Kur'an'da sonsuz anlam mertebeleri (vucuh) ("Kişi, Kur'an için çeşitli anlam yönleri (vııculı) ortaya koymadıkça, derin bir anlayışa (jıkh) eremez!"37 ile şavkıyan ilahi tecellileri sezme atılırnı sunacaktır ... Vurgulu bir ifadeyle söylenirse, 'metin' ile 'yorumlayan ya da kendisi için yorumlanan' insan/toplum arasında 'yaşanılan hayat dina-
32 Ebfı Zeyd, MefhUnı, s. 264. 33 Ebfı Zeyd, Mefhfun, s. 260; "Emir, halkım idare edip yönettiğinde, "aJ.e'l-emiru ra'ıyyetehfı" denilir'' (İbn Fans, Mucnıelu'l-Luğa, l/107); yine bkz. "el-evlu: es-siyasetu elieti tura'i mealeha: Sonucunu görüp gözeten yönetim işi, idare".el-İsfehanl, elMufredat, s. 31 .. 34 ez-Zerkeşi, el-Burhan, I/8; II/154. 35 ihya, I/290. 36 ez-Zerkeşl, el-Burhan, II/189. 37 GazzaıJ, İhya, 1/290; ez-Zerkeşi, el-Burhan, II/154 .
TEFSİR İLİM MİDİR? NASIL BİR İLİMDİR?, S. KILIÇ 71
mizmi', bir istinat noktası ve özsel bir münasebet olarak yer almalıdır. Bultmann' cı söyleyişle, yorumda bizzat yorumcuyla, metinde dile getirilmiş olan yorumlanan şey arasında bir hayat bağlanhsı bulunmalıdır.3s
Öyleyse, te'vil etkinliğinin en temel amacı, Kur'an Iafzını, 'tikel anlam'ın 'yaşanılmış tarihselliğinin cenderesinden kurtararclk, onu bütün tarihsellikler için bir değer ve öneriler kaynağı haline dönüştürmek olacakbr. Zira metin bizi hep, [derin özsel ve amaçsal boyutlarının cezbesiyle, adeta] bir akışkanlıkla, hususi (tikel) olandan umfuni (tümel) olana doğru çekip götürmektedir. Biliyoruz ki, metnin hususi delalet yönü, "kültürel-tarihsel olguya doğrudan işarette bulunan anlamsal yön; am m [ delalet yön W ise, dinamik, sürekli ve her okumayla birlikte yeni anlamlara açık olabilecek yöndür .. . "39. Öyleyse, te'vilin sistem haline getirildiği anlama ve uygulama çabasında, 'muayyen m0m1' kesitlerinden, bütün tarihselliklere açık bir seyir haritası konumundaki 'maksat ve gaye vadileri'ne doğru yol alınacakbr. Bu da, değişik müellifler tarafından farklı sözcüklerle dile getirilmiş ise de40, kısaca 'hakiki mananın gen işletilmesi' olarak tanımlanabilen, mecaz yoluyla gerçekleşebilecektir .. .
Te'vilin Beraah!..
Şu halde 'te'vll', bireyi, 'ahlaki uygunluk, yarar ve çözüm' amacına yabancılaştıracak olan tutkuların ve fikri uçarılıkların bir tezkiye yolu olarak değil, Kur'an ile insan, aşkın amaçlarla somut insanlık görüngüsü arasında bir köprü kurmanın dinamik, diri bir aracı olarak son derece değerlidir. Hem de, Hz. Peygamber tarafından, Abdullah İbn Abbas (ö. 68/687) için yapılan duanın tuhfesi olacak kadar: "Ey Allahım! .. O [Abdullah ibn Abbas]'ı Din konusunda derinliğine kavrayıcı bir anlayışa sahip kıl ve ona 'te'vfli: [Kur'an manalarliU anlamayı (fehm)] öğret!.."4ı Yine Hz. Peygamber'in onun hakkındaki, "Ne güzel Kur'an yorıımlayıcısısın (Tercumanu'l-Kur'an) sen! .. ".u Methi de, bu bağlamda, teşvik edici bir maksim olarak yerini almıştır ...
Öyleyse diyoruz ki, Haydin, anlamın genişlemesi veı;a mecaz coşkusıma! ..
38 Emst, a.g.mak., s. 23. 39 Ebu Zeyd, Dinsel Söylem, s. 190 . .ıo "el-Mecaz, et-Tecavüz, et-Tecevvüz (Ebu Ubeyde); el-İttisa' (el-Ferra); el-Mecaz, el
Mesel, et-Teşblh, el-Kinaye, el-İştika.k (Caruz) ilh. • 1 el-Isbeha.ni, Ebu Nu' aym (ö. 430/1039), Hılyetü'l-Evliyô ve Tabakfitü'l-Esfıyô, I/316; Gazzali, İlıyô, 1/292; İbn Aşar, Tefsir, I/16 . .u el-Isbeha.ni, Hılye, 1/316.
' o
'
72 TEFSİR NASIL BİR İLİMDİR?
Çeşitli ilgiler ve durumlar sebebiyle, lafzın üzerinden yeni anlamlar ürebnenin yolu olarak karşımıza çıkan 'medi~ nedir öyleyse? Meciiz'ı,
ı
manada hakikatin karşıtı ve mukabili olarak kabul edip, bu terimi ilk kez netleştiren kimse caıuz (ö. 255/868) olmuştur.43 Ona göre mecaz, dili kullananlarca bir gerl.işlik olmak üzere, lafzı, hakiki mananın dışında olan bir manada kullanmaktır.'" Öyleyse sözcük, delalet ebnesi için konulduğu (vaz') manada kullanılırsa hakikat olur. Bir münasebetle asıl manasından başka bir manaya aktarılırsa ve kendi manasında kullarulmasına engel bir durum (karfne-i mani'a) bulunursa, bu kullanım da mecaz olur.4s Kur'an'da mecaz ile ilgili en tanınmış eserin sahibi olan Ebu Ubeyde (ö. 210/825) ise, mecaz'ı, belağat alimlerinin tanımlarından çok farklı olarak, 'Kur' an 'm, ifadelendirme
lerinde takip ebniş olduğu yollar ve yöntemler (turuk)' şeklinde ifadelendirmektedir.46
Metinden kaynağını alacak bir mecaz uygulamasında, yorumcunun, kendisiyle literal anlamın ötesine ulaşacağı bu diğer manarun, mutlaka lafızla kö~ü bir münasebetinin (ta'alluk) bulunması gerekmektedir.47 Aksi halde, mecaz yoluyla yeni bir yorum elde etme,4kurgulanmış bir metin yoluyla, orijininden kopmuş, böylece de uçan anlamlar ürebne girişimine dönüşür!.. Oysa ki, ilahi metin üzerinden otorite sahibi ve geçerli yorumlar elde edebilmek için, dilin kendi doğal ve zorunlu alakalan içinde kalınması; te'vil sürecinde elde edilecek anlamın, derecesi ne olursa olsun, lafız ile bir münasebetinin kesinlikle bulunması gereklidir ... Bu noktada GazzaJi'nin şu tespitini aktarmak yerinde olacaktır, sanırım: "Kim, zahir yorumu itibiira almadan, Kur'an'm sırlarını anladığını iddia ederse, o kişi, kapıdan geçmeden evin içine ulaşmış olduğunu iddia eden kimse gibidir! .. ( .. .) Kuşkusuz Tefsirin ziihir boyutu,
anl.anianm olabilmesi için zorunlu olan dil konumurıdadır!.."48 Kısaca, lafzın kendisine yorumlandığı diğer mana, kesinlikle lafzın kendi bünyesinde açık ya da gizil olarak yer almalıdır.
43 Mefhum, s. 93. 44 Halefullah, Muhammed Ahmed, Sellisu Resliil, s. 162. Yine bkz. el-Cürcaru, Seyyid Şerif (816/1413}, Kitlibu't-Ta'riflit, ts. S. 202, 203 45 Mevlevi, Tahir-iii, Edebiyat Lügatı, s. 96; Bilgegil, Kaya, Edebiyat Bilgi ve Teorileri, s. 130; el-Haşimi, Cevfilıiru'l-Belliğa, s. 179, 180. Yine bkz. Sabbagh, T., La Metaplıore dans Le Coran, s. 10 46 İbnü'l-Müsenna, Ebu Ubeyde Ma'mer, Mecôzu'l-Kur'lin, I/19. 47 Ebu Zeyd, Mefhum, s. 94 . .., Gazzili, İhyli, 1/2.92.
TEFSİR İLİM MİDİR? NASIL BİR İLİMDİR?, S. KILIÇ 73
Bazı alimler, "konuşan kimse ancak hakikati dile getirmek ona zor geldiğinde mecaza sapar, o zaman da iğreti ifade kullarur; bu ise Allah hakkında imkansız bir şeydir" gerekçesiyle, Kur'an'da mecazi iladelerin bulunmasını kabul etmemişler ise de, çoğunluk, onun Kur'an'da mevcut olduğu görüşünden yanadır. Zira, demektedir bu a!imler, şayet Kur' an' da mecaz bulunmamış olsaydı, onda vurgu (te'kld), kimi iladelerin zikredilmemiş olması (hazj), kıssaları tekrarlama, vb. hususların da bulunmaması gerekirdi. Ayrıca, Kur' an' da mecaz bulunmamış olsaydı, ondaki edebi güzelliğin yarısı gitmiş olurdu".49 Öyleyse denilebilir ki, mecaz, estetik yönden olduğu kadar, yorum yöntemi açısından da, Kur'an'daki önemli i..ml<an ve anlatım şekillerinden birisidir.
Böylece, sözdeki tikel ve özel ufku işaretleyen bir anlam, mecazı kullanan bir yorum yöntemi aracılığıyla tümel ve genel bir anlam platformunun enginliğine ulaşır. Bu arada belirtilmeli ki, " ... tarihsel-toplumsal olgunun gelişimi bazı tikel anlamlan -özellikle hükümler ve yasama ayetleri söz konusu olduğunda- işlevsel olmaktan çıkartır ve ardından bu anlamlar, anlam
sal ve tarihsel tamklıklara dönüşür. Bu, dinsel metinlerin delilletlerinde üç düzeyle karşı karşıya bulunduğumuz anlamına gelmektedir: Mecaz! te'vlle veya başka bir yoruma açık olmayan tarihsel tanıklık mesabesindeki anlamlar düzeyi; mecaZı yontma açık olaıı anlamlar diizeıJi ve nihayet, metinlerin· içersinde hareket ettiği sosyokültürel bağlamdan elde edilmesi mümkün olan 'mak
sat' doğrultusunda genişleme imkanma sahip olan anlamlar düzeyi.so İşte 'yorum' da bir sıçrama eşiği olarak yer alan 'mecaz', bizi bu ikinci ve üçüncü anlam mertebelerine ileten önemli bir köprü işlevi görmektedir.
Te'vll sürecinin zihin dünyasında ve olgular sahnesinde açacağı başlıca çığır, 'İlahz Nass'ın belli bir tarihseilikle karakterize olan, bu sebeple de 'o ana ve o tarihi kesitlere hitap' olma hususiyeti taşıyan 'mana boyutıı'nu, şim
diye ve geleceğe doğru yayarak, maksat ve amaç' mertebesine yükselrnek olacaktır, yani ikinci ve üçüncü anlam düzeyleri ... Böylece metni hep muayyen bir koşulun yansıması olarak kısıtlayan 'varoluş çerçevesi' anlamsal ve
tarihsel tanıklıklar olarak geride bırakılacak, motifler aracılığıyla tecelli etmek gayesini taşıyan 'Taıınsal nza ve ölçütler', 'müteakip şimdiki zamanlar' boyutunun derinliğini bürünecektir... Aksi halde ise, "Sadece [lafzi/tarihl] anlam
49 ez-Zerkeşi, el-Burhan, II/255; yine bkz. İbn Kuteybe, Te'vllu Muşlcili'l-Kur'lin, s. 132-134. 50 Ebfı Zeyd, Diıısel Söylem, s. 190-191.
74 TEFSİR NASIL BİR İLİMDİR?
üzerinde durmak, metni belirli bir dönem içersinde dondurmak ve onu tarihi bir hadise veya örneğe dönüştürmek"51 olacaktır;. daha somut olarak belirtmek gerekirse, zaman dışılık, ya da 'dini metnin ölilmü' ...
V e, Acil Çağrı!..
İlahi irade, iki kere kırılmaya uğrar: Önce, insaci bir öğe ve araç olan bir dil aracılığıyla dönüşür ... Burada, dünyada ve içkinlik alanında, bir aşkınlık forı:ıah ve özü taşımaktadır ... Sonra, 'dil aracılığıyla zaten dönüşmüş bir irade olan metin', dünya koşulları ve gereklilikleri karşısında yorumlanarak ikinci bir kırılmaya uğrar ... Bu gerçeğe rağmen, 'Tefsir' olarak isimlendirilen bu salt insaci etkinliğin 'ilahi dilernenin ta kendisi' olarak yansıtılması ise, aşkınlığın çarpıtılması ve, -paradoksal bir durum- tüketilmesi [!?]olacaktır! .. O halde, Tefsir, 1 tarihl tetkikler' ve malzeme temini, Kur'an'ın lafzıyla alakah dilsel, anlamsal ve tatbiki araştırmalar, sözdeki latzl mananın ilk hitap çevresi bakımından boyutlarını ortaya koyma vb. bakımlardan misyonunu büyük ölçüde tamamlamıştır. Devinim halindeki zaman içinde bambaşka ufuklar ve kavramlar çağını k.arşıladığımız, bu sebeple, 'lahuti olan bir theoria'nın değil, insana dönük bir praxis'in amaçlanması; ilke olarak, 'Tefsir'i olmazsa olmaz si non qua bir referans dünyası olarak yakınında tutan bir' te'vfl' sürecinin acilen başlatılması kaçırulmazdır.
Nitekim bu gerçeğe dikkat çekerken Gazzalz, yukarıda da alıntıladığımız üzere, zahir Tefsirin, anlam için gerekli olan ve de çokça dinlemekle alakaZı
olan lügat öğrenme yerini tuttuğunu, diğer yandan dilin tamamının ya da hiç olmazsa büyük bir kısmının bilinmesi gerektiğini, ayrıca Kur'an'ın özü ve dışıyla alakah pek çok mana.Iarın da bilinmesinin zorunlu olduğunu belirttikten sonra,sı bütün bunların nihai amacının şu gerçeği vurgulamak olduğunu söylemiştir: Kur'an'ı konuşan Allah'ın bir sının olmadığı gibi, keZarnının anlaşılmasının da bir sının yokturJ..s3 Ya da, "Kimde ilim, anlayış, takva ve eni konu düşünme yetisi (tedebbür) yoksa o kimse Kur'an'dan hiçbir lezzet alamaz. Öyleı;se, bir kimsenin, dildeki lafiziarın manasını bilmek demek olan zahir Tefsiri bilmesi, manıliann hakikatlerini anlamasında yeterli değildir!..".54
sı Aynı eser, s. 204. 52 İhyti, I/292; yine bkz. ez-Zerkeş1, el-Burhtin, II/155. s3 İhyii, II/290 54 Ez-Zerkeş1, el-Burhtin, II/155.
TEFSİR İLİM MİDİR? NASIL BİR İLİMDİR?, S. KILIÇ 75
Bunun için de, Kur' an metn.ini, çağların oluşturduğu, geçici ve göreli yöntemsel, zihni ve sosyal kavramlarm ağırlığından kurtararak, başka bakış açılarıyla yorumlamak gerekmektedir .. Bir kere, 'Yorum, sadece kendisidir, daha fazlası: nass değidirl',55 ayrıca, İbn Mes'ud'un da belirttiği üzere, "Hiç bir iiyet yoktur ki, onunla şimdi bir topluluk amel etmiş ise, daha sonra da onunla amel edecek başka bir toplum bulunacak olmasın! ... "56 Bir başka ifadeyle, 'yorumun yorumu'na dönüşmüş olan 'Tefsir' etkinliği, esas olarak metnin yorumunu amaçlayan 'te'vil'e intikal etmeli; böylece de, "geleneğin verdiği emniyet ve güven duygusu"nun57 sığmdırıcı, yavaşlatıo, özgüveni törpüleyici ve tembelliği çağrıştırıcı çekim alanı karşısında bağımsız kalabilmeli ..
55 Bkz. Kılıç, Sadık, "Yorum sadece kendisidir, daha fazlası: nass değil", Seferler Arefesindeyim Hep, ss. 13-27. · S6 Ez-Zerkeşl, el-Burhan, ll/169. s1 Bkz. Özcan, Teolojik Hennenötik, s. 181.
76 TEFSİR NASIL BİR iıLİMDİR?
KAYNAKLAR
Abdurrahman, Abdu'l-Hadi, Sultatu'n-Nass, el-Merkezu's-Sekafi el-Arabi, Beyrut-1993, Asım [Efendi] (ö. 1819) Kiimus Tercemesi [el-Okı;iinusu'l-Basft fi Tercenıeti'l-Kılmusi'l-Mulılt ve'l-Kılbusi'l-Vasit], Cemau Efeneti Matbaası, İstanbul- H. 1325, ill/139;
Bilgegil, Kaya, Edebiyat Bilgi ve Teorileri, Sevinç Matbaası, Ankara, 1980; Ömer Nasuhi Bilmen, , Biiyük Tefsir Tarihi, Bilmen Yayınevi, İstanbul 1973, 1/97; Binşık, Abdülhamit, "Mecazu'l-Kur'an", T.D. V İsliinı Ansiklopedisi, Ankara, 2003, XVITI/223-225;
Cerrahoğlu, İsmail, Tefsir Usillü, Ank. Üniv. İlahiyat Fakültesi Yayınları, Ankara-1971; el-Cürcani, Seyyid Şerif (816/1413), Kitiibıı't-Ta'rifat, ts.;
Durmuş, İsmail, "Mecaz", T.D. V İsliinı Ansiklopedisi, Ankara, 2003, :x:xvm/217-220; Ebu Zehra, Muhammed, İsliim Hukuku Metodolojisi (Fıkıh Usulü), çev. Abdülkadir Şener, Ank. Üniv. İlahiyat Fakültesi Yaymlan, Ankara, 1973;
· Ebu Zeyd, Nasr Hamid, Dinsel Söyleı!ıin Eleştiıisi, çev. Fethi Ahmet Polat, Kitiibiyiit Yayınları, Ankara, 2002; Ebu Zeyd, Nasr Hamid, Meflıumu'n-Nass (Diriise fi ULunıi'l-Kur'iin), Kahire, 1990; Ebfı Zeyd, Nasr Hamid, el-İtticiihu'l-Akll fi't-TejsirDirfise fi Kadıyyeti'l-Meciiz fi'l-Kur'iin 'ınde'l-Mu'tezile, Daru't-Tenvir, Beyrıit, 1983; Ernst, Josef, "Yorumlama Tarihinin Değişim Sürecinde Hermenötik Problem", Sclıriftausleguııg Beitrage zur Hemıeneutik des Neuen Testanıentes und im Neueıı Testament (Münih), 1972, çev. M. Faik Yılmaz, (Yayınlanmamış çalışma);
Fenan, Şemseddin, 'Aynu'l-A'yiin, Rif at Bey Matba'ası, Asit.ane, H.1325; elGazzau, Ebu Hamid, İhyiiu Ulumi'd-Din, Daru ihyai'l-Kutubi'l-'Arabiyye, Isa el-Bab! el-Halebi ve Şurekahu, Mısır, ts.; Gündüzöz, Soner, Arapçada Kelime Türetimi/Kavramlar-Kuranılar-Kurumlar, Din ve Bilim Kitapları, Samsun, 2005; Halefullah, Muhammed Ahmed, Seliisu Resiiil; el-Haşimi, Ceviilıiru'l-Belt2ğa, Daru İhyai't-türasi'l-Arabi, Beyrut, ts.;
İbn Aşıir, Tefsiru't-Tahrlr, ed-Daru't-Tunfısiyye li'n-Neşr; İbn Faris, Ahmed, Mucıııelu'l-Lüğa, thk. Zubeyr Abdülmuhsin Sultan, Müessesetu'r-Risale, Beyrut; İbn Kuteybe, Te'v!lu Muşkili'l-Kur'iin, şerh ve neşir: Ahmed Sakr, 2. bsk., Daru't-Türas, Kahire, 1393/1973; İbnü'l-Müsenna, Ebu Ubeyde Ma'mer, Mect2zu'l-Kur'iiıı, thk. M. Fuad Sezgin, Muessesetu'r-Risale, ill. Bsk., Beyrut, 1401/1981; el-lsbehani, Ebu Nu'aym, Hılyetü'l-Evliyii ve Tabakiitü'l-Esftyii, Darul-Kuttabi'l-Arabi, Beyrıit, 2. bsk., 1387/1967; el-İsfehfuıl, Rağıb el-Mufredat ft Garlbi'l-Kur'iin, thk. Muhammed Seyyid Geylani, Beyrut, ts.; Kılıç, Sadık, "Yorum sadece kendisidir, daha fazlası: nass değil", Seferler ArefesindeıJİm Hep, Gelenek Yayıncılık, İstanb·ul, 2004;
TEFSİR iLiM MİDİR? NASIL BİR İLİMDİR?, S. KILIÇ 77
Mevlev1, Tahir-ili, Edebiyat Lügatı, Enderun Kitabevi, İstanbul, 1973;
Özcan, Zeki, Teolojik Hemıenötik,Alfa Yayınları, İstanbul, 1998; Sabbagh, T., La Metaphore dans Le Coran, Adrien-Maisonneuve, Paris, 1943; Şahinoğlu, Nazif, "Te'vil", M.E.B. İslfinıAnsiklopedisi, M. E. Basımevi, İstanbul, 1979;
Şensoy, Sedat, "Belagat Geleneğinde Akli Mecaz Tartışması", İslam Araştımıalan Dergisi, sayı:8, yıl: 2002; Ez-Zeheb1, Muhammed, et-Tefsir ve'l-Mufessirı~n, Daru'lKutubi'l-Hadise, 2. bsk.; Ez-Zerkeş1, el-Burhan, Daru'l-Ma'rife, Beyrut.