Upload
others
View
46
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
Su ve Atıksu Arıtımı
Prof. Dr. Halil Hasar
Fırat Üniversitesi, Çevre Mühendisliği Bölümü
1. Giriş
Kentsel alanlardan kaynaklanan atıksular iki sınıfa ayrılır: evsel ve endüstriyel
atıksular. Kentlerde, evsel atıksuları toplamak amacıyla inşa edilmiş kanalizasyon
şebekelerine çoğu durumda ön arıtmadan geçmiş endüstriyel atıksular da
verilmektedir. Endüstriyel atıksuların debi değeri küçük olsa da, içerdikleri kirleticiler
bakımından evsel atıksu karakteristiğini değiştirip hem kirletici çeşitliliğini hem de
konsantrasyonlarını arttırırlar. Genellikle bu istnmeyen bir durum olup merkezi kensel
atıksu arıtma tesisleri üzerinde negatif etkilere sahip olurlar. Evsel ve endüstriyel
kaynaklı atıksular, eğer hiç veya yeterli derecede arıtma yapılmadan alıcı ortama
verilirse çeşitli problemlere neden olurlar. Bu problemler;
Ötrofik olduğu belirlenen veya gerekli önlemler alınmazsa yakın gelecekte
ötrofik hale gelebilecek tatlı su kaynaklarının organik madde ve nütrientler ile
yüklenmesi,
haliçler ve kıyı sularını kirletmeleri,
içme suyu temini amaçlanan yüzeysel tatlı sularının kirlenmesi,
Sulama amaçlı yüzeysel suların kirlenmesi
Dolaylı olarak yer altı sularının kirlenmesi
Yukarda ifade edilen problemlerin etkileri hem canlı hem de cansız varlıklar üzerinde
olumsuz etkilere sahiptir. Örneğin, atıksularda bulunabilecek kanserojenik
mikrokirleticilerin besin zincirine müdahil olarak insalara ulaşması olası etkenlerden
biridir. Yüzeysel suların kirlenmesi ile bir göl veya nehirdeki çözünmüş oksijen
konsantrasyonunun azalması, o ortamda yaşayan canlıların ölümüne ve ekolojik
yapısının bozulmasına yol açacaktır. Bunun gibi birçok nedenden dolayı, atıksular
alıcı ortama verilmeden önce arıtma sistemleri ile arıtılmak zorundadır. Arıtma işlemi,
herhangi bir ortamda mevcut olan kirleticilerin uzaklaştırılması veya az
zararlı/zararsız ürünlere dönüştürülmesi işlemidir. Su arıtımı; içme suyu olarak
kullanılacak olan yer altı veya yüzeysel suların içilebilir hale getirilmesi işlemidir.
Atıksuların arıtımı ise, çeşitli aktiviler sonucunda farklı amaçlar için kullanılan suların
alıcı ortama verilmeden önce çeşitli mühendislik işlemleri uygulanarak bünyesinde
bulunan kirleticilerin giderilmesi veya zarasız ürünlere dönüştürülmesidir. Atıksu
arıtma yöntemleri, atıksu karakteristiğine göre çok değişken olabilmektedir.
Atıksuların, Su Kirlenmesi Kontrolü Yönetmeliğindeki ilgili deşarj standartlarını
sağlayacak şekilde, uygun bir arıtma sistemi ile arıtılmaları gerekmektedir.
Su kaynaklarının giderek azalması nedeniyle, arıtılan atıksuların yeniden kullanılma
alternatifleri değerlendirilmelidir. Kaynakta azaltma, endüstrilerde temiz üretim
teknolojilerinin kullanılması gibi atık azaltıcı tedbirler de göz önünde
bulundurulmalıdır.
2. Su arıtımı
İçme suyu arıtımındaki temel amaç, suyu içilebilir kaliteye getirmektir. İçme suyunda
aranan bazı özellikler bulunmaktadır. Bunlar;
Sularda fenoller, yağlar gibi suya kötü koku ve tat verecek maddeler olmamalı;
sular, renksiz, berrak ve içimi serinletici olmalıdır. Suda en düşük çözünmüş
oksijen konsantrasyonu 5 mg/l olmalıdır.
Su hastalık yapıcı mikroorganizma içermemelidir. Suda Shigella dysenterial
organizması Basili dizanteri hastalığına, Salmonella typhi Tifo hastalığına,
entamoeba histolytica Amibli dizanteri hastalığına, hepatitis virüsü sarılığa yol
açmaktadır. Bunlardan başka, çeşitli virüslerin su ortamında bulunması ile
birçok hastalık bulaşabilir. Sudaki zararlı organizmaları yok etmek için,
ülkemizde en yaygın kullanılan teknik klor dezenfeksiyonudur. Suyun bakiye
klor miktarı 0.1-0.2 mg/l olacak şekilde ve uygun temas süresi ile bağırsak
patojen bakterilerini ve 0.3-0.4 mg/l oranında klorla dezenfeksiyon halinde
virüslerin yok edildiği bilinmektedir.
Suda sağlığa zararlı olacak miktarda ve çeşitlilikte kimyasal maddeler
bulunmamalıdır. Bu kimyasallardan Arsenik, toz halinde iken zehirsiz iken, su
veya havadaki nem ile Arsenik trioksite (AS2O3) dönüşerek oldukça zehirli bir
forma dönüşür. Ayrıca, en fazla kanserojen olduğu düşünülen ağır metaldir.
Civa da suda bulunduğu taktirde, baş ağrısı, yorgunluk, kol ve bacaklarda ağrı
oluşturması yanı sıra diş etlerinde iltihaba neden olur, ruhi bozukluklar, duyu
bozukluklarına neden olur. Kadmiyum, ilk etapta baş ağrısı, boğazda kuruluk,
sinirlilik, boğazda kuvvetli tahriş öksürüğü gibi rahatsızlıklara neden olur.
Krom, ülser, bronşit, akciğer ve böbrek hastalıklarına yol açar. Kurşun ilk
etapta iştahsızlık, karın ağrısı, yorgunluk hissettirir, akabinde felç ve duyu
organlarının bozulmalarına yol açar. Baryum kas ve kalp adalelerine, damar
ve sinir sistemine direk zarar verir. Nitrat, özellikle bebeklerde ölümlere yol
açar. Florür diş çürümelerine karşı etkili olsa da fazla bulunduğu taktirde zehirli
olup kişide iştah azalmasına omurga ve bacak kemiklerinde sertleşmelere yol
açar.
Su kullanma maksatlarına uygun olmalıdır. Özellikle kuyulardan çekilen sular
demir (Fe+2) ve mangan (Mn+2) bakımından zengindirler. Demir (+2) oksijen
ile buluştuğunda Fe(+3)’e yükseltgendiğinden su sarımtırak bir renk alır. Su
dağıtım şebekelerinde Fe bakterilerinin oluşmasına ve tıkanmalara da yol
açar. Diğer taraftan Mangan da benzer şekilde oksijen ile buluştuğunda suda
siyah çökeleklere yol açar.
Sular agresif olmamalıdır. Suyun agresifliği serbest CO2 ile HCO3 - iyonunun
dengede olmamasından ileri gelir. Suların agresifliği, boruların korozyonuna
yol açar. Boru materyalinin bileşenleri bu şeklide suya geçerek besin zincirine
katılmış olur.
2.1. Su arıtımının Amaçları:
İçme suyu arıtımının genel amaçları şunlardır:
Su sıcaklığının düşürülmesi/yükseltilmesi
Renk bulanıklık, koku giderilmesi
Mikroorganizma giderilmesi
Demir ve Mangan giderilmesi
Amonyum giderilmesi
Oksijen konsantrasyonunun yükseltilmesi
Suya CO2 verilmesi/giderilmesi
Hidrojen sülfür/metan giderilmesi
Asitlerden temizleme
Su yumuşatma
Suyun korrozif özelliğinin kaldırılması
Tuzluluğun giderilmesi
Zararlı kimyasalların giderilmesi
Nitrat giderilmesi
Klorlu halojenlerin giderilmesi
2.3. Su Arıtımında Temel Üniteler
2.3.1. Gaz Transferi ve Havalandırma
Suya oksijen veya CO2 kazandırmak veya CO2, H2S, CH4, uçucu organikler gibi
gazları su ortamından uzaklaştırmak için kullanılırlar. Su ve kullanılmış su arıtımında
kullanılan havalandırıcıları dört sınıfta toplamak mümkündür. Bunlar;
Cazibe ile çalışanlar
o Kademeli kaskat havalandırıcılar
o Eğik düzlem şeklindeki havalandırıcılar
o Düşümlü havalandırıcılar
o Damlatmalı filtreler
Püskürtücüler: su püskürtücüden düşey eğimli şekilde yukarı doğru
püskürtülür. Bu sırada su damlalarla ayrılır, temas yüzeyi artar ve havadan
oksijeni alır.
Basınçlı hava ile (kabarcıklı) havalandırma: havuzun veya reaktörün tabanına
veya belli bir yüksekliğine yerleştirilen delikli borular veya gözenekli tüp veya
difüzörlerden basınçlı hava verilir. Hava blower ile verilir. Gerekli hava miktarı
ve basıncı boru ve difüzörlerdeki yük kayıplarına bağlı olarak hesaplanır. Kış
şartlarında don problemi yoktur.
Mekanik Havalandırıcılar: bir tahrik ve dişli tertibatına bağlı bir
havalandırıcıdan ibaret olup, su ile temas eden aksam koni, plaka veya fırça
şeklinde olur.
2.3.2. Izgaradan Geçirme
Yüzücü ve iri maddeleri tutmak için uygulanır.
2.3.3. Mikro-eleklerden Geçirme:
Süspansiyon halindeki maddeleri ve algleri tutmak için uygulanır.
2.3.4. Biriktirme:
Su kalitesini iyileştirmek, konsantrasyondaki salınımları dengelemek için kullanılır.
Faydaları şunlardır:
Suda bulunan iri daneler çökelir
Suyun bulanıklığı azalır
Su sertliğinde azalma olabilir, çünkü suda çözünmüş halde bulunan CO2
algler tarafından alındığında aşağıdaki reaksiyon sola doğru kayar.
Organik oksidasyon nedeniyle, koku ve tad bakımından iyileşme ve BOİ
azalması gerçekleşebilir.
Koliform sayısında veya hastalık yapan mikroorganizma sayısında azalma
görülebilir.
Su kalitesinde dengeleme olabilir
Ayrıca su kalitesinde bozulmalarda olabilir:
Alg büyümesi problem olabilir, koku ve tad problemlerine neden olur, kısa
sürede filtrelerin tıkanmasına yol açabilir, daha az verimli dezenfeksiyona yol
açabilir.
Bazı kirleticiler tekrar oluşabilir. Tabana biriken organik maddelerin, anaerobik
ayrışması sonucunda metan, H2S vb oluşabilir.
Sıcaklık tabakalaşması nedeniyle su kalitesi bozulabilir.
2.3.5. Nötralizasyon
Suya asit veya baz ilave edilerek suyun pH’sının istenilen değere getirilmesi için
uygulanır.
2.3.6. Hızlı Karıştırma ve Yumaklaştırma
Alimünyum ve demir tuzları gibi yumaklaştırıcı maddeleri ham suya ilave ederek
çökemeyen ve koloidal maddeleri çökebilen yumaklar haline getirerek sudan ayırmak
için uygulanır. İki tip yumaklaştırma vardır:
Perikinetik Yumaklaşma: Brownia hareketleri ile oluşan yumaklaşma çeşididir.
Ortokinetik yumaklaşma: Danecik sayısındaki azalma hızı, hız gradyantı,
danecik çapı ve danecik sayısına bağlıdır.
Yüzey suları 10-7 – 0.1 mm büyüklüğündeki danecikleri ihtiva eder. Bu danecikler,
çözünmüş maddeler, kolloidler ve askıdaki maddeler olarak sınıflandırılırlar.
Çözünmüş maddeler çapları 0.001 µm’den küçük olan maddelerdir. Kolloidlerin
çapları ise 0.001-1 µm arasındadır. Kil, SiO2, Fe(OH)3, virüsler (0.03-0.3 µm) kolloid
sınıflandırmasına dahildir. Askıdaki maddelerin çapları 1 µm’den büyüktür. Bir
daneciğin çökelme hızı danenin yoğunluğuna, dane çapına ve sıvı viskozitesine
bağlıdır. Dane çapı küçüldükçe çökelme hızı azalır. O halde daha hızlı bir çökelme
için bu danecikler yumak haline getirilmelidir. Yumaklar daha sonra yumkalaştırıcıdan
sonra gelen çökeltim havuzlarında veya filtrasyon ünitesinde giderilir.
Metal oksitler (Al+3, Fe+2) pozitif yüke sahiptirler. Metal olmayan oksitler, kil vb ise
genelde negatif yüke sahiptirler. İçme suyunda karşılaşılan kolloidler genellikle
negatif yüke sahip olduğundan alum ve demir tuzları kullanıldığında suda stabil halde
bulunan kolloidler destabilize olarak yumak oluşturmaya meyilli hale gelirler. Sudaki
kolloidlerin yüküne zıt yüke sahşp iyonlar, danecik çevresinde birikecek ve sabit bir
tabaka oluşturacaktır. Daha sonra suda bulunan kolloidler de zıt yüklü bu iyonlar
etrafında sabit bir tabaka oluşturacağından dolayı daha büyük bir yumak tanesi
oluşacaktır.
Atıksudaki kolloidler hidrofobik veya hidrofilik olabilirler.
Hirofobik kolloidler (çamur, vs.) sıvı ortama bir yakınlık göstermezler ve
elektrolit ortamda kararsızdırlar. Bunlar kolayca koagüle olabilirler.
Proteinler gibi hidrofilik kolloidler ise suya yakınlık gösterirler.
Absorbe olan su flokülasyonu geciktirir ve bu yüzden etkin bir koagülasyon için
özel işlem gerektirir.
Kolloid maddeler elektriksel özelliğe haizdirler. Bu özellikleri itici güç
oluşturarak bir araya toplanmayı ve çökmeyi engeller.
Kolloid maddelerin kararlılığı itici elektrostatik güçlere, hidrofilik kolloidler
durumunda ise koagülasyonu engelleyen su tabakasında çözünmeye bağlıdır.
Kolloid maddelerin kararlılığı önemli ölçüde elektrostatik yüke bağlı
olduğundan flokülasyon ve koagülasyon sağlamak için bu yükün
nötralizasyonu gerekir.
Zeta potansiyeli, elektrostatik yükün büyüklüğü dolayısı ile stabilizasyonun
derecesi ile ilgilidir. Kolloid bir çözeltide Stabilizasyonun bozulması dolayısı ile
çökmenin sağlanması için zeta potansiyelinin düşürülmesi gerekir. Endüstriyel
atıksuların çoğunda kolloid maddeler negatif yüklü olduğundan atıksuya
yüksek değerlikli katyon ilavesi ile zeta potansiyeli düşürülür.
Arsenik oksidin çöktürülmesinde katyon değerliğinin çöktürme gücüne etkisi
aşağıdaki durumda gerçekleşir.
Na+ :Mg+2 : Al+3 = 1 :63 :570
Optimum koagülasyon, zeta potansiyeli 0 olduğunda ortaya çıkar, Bu
izoelektrik noktası olarak adlandırılır. Etkin bir koagülasyon ±0.5 mV zeta
potansiyeli aralığının üstünde oluşur.
Koagülasyon Prosesi Mekanizması:
Koagülant Özellikleri:
Atık arıtma uygulamalarında en çok kullanılan koagülant alüminyum sülfattır
(Al2(SO4)3.18H2O). Alkalinite bulunan bir ortamda suya alum ilave edildiğinde
aşağıdaki reaksiyon olur:
Al2 (SO4)3.18H2O + 3Ca(OH)2 →3CaSO4 + 2Al(OH)3 +18H2O
Alüminyum hidroksit Al2O3.x H2O kimyasal formunda olup amfoterik yapıdadır. Yani
asit ya da baz gibi davranır. Asidik şartlarda:
[Al+3][OH- ]3 =1.9x10-33
pH 4 de çözeltide 51.3 mg/l Al+3 mevcuttur. Alkali şartlarda ise susuz
alüminyum oksit çözünür:
Al2O3 + 2OH-→2AlO2- + H2O
[AlO2-][H+] = 4x10-13
pH 9.0 da çözeltide 10.8 mg/l alüminyum vardır
Alum flokları pH 7.0 de çok az çözünür. pH 7.6 nın altında flok yükü pozitif, pH
8.2 nin üstünde ise negatiftir. Bu limitler arasında flok yükü karışıktır.
Demir tuzları da yaygın olarak kullanılan bir koagülanttır. pH 3.0-13.0
aralığında çözünmeyen sulu demir oksit oluşur:
Fe+3 +3OH- → Fe(OH)3
[Fe+3][OH-]3 =10-36
Asidik pH da flok yükü pozitif alkali pH da negatif, pH 6.5-8.0 aralığında ise karışık
yüklüdür. Ortamda anyonların bulunması flokülasyon derecesini etkiler. Sülfat iyonu
asit aralığında flokülasyon yükseltir, alkali aralığında ise düşürür. Klorür iyonu hem
asit hem bazik pH da biraz yükseltir. Kireç gerçek bir koagülant değildir ancak
bikarbonat alkalinitesiyle birleşerek kalsiyum karbonat, ortofosfat ile birleşerek
kalsiyum hidroksiapatit oluşturur. Magnezyum hidroksit yüksek pH seviyelerinde
çöker. İyi ayırma için ortamda bir miktar jelimsi Mg(OH)2 olması gerekir, ancak bu
durumda oluşan çamurun susuzlaştırılması zorlaşır. Kireç çamuru genellikle
sıkıştırılabilir, susuzlaştırılabilir ve tekrar kullanım için kalsiyum karbonatı kirece
dönüştürmek üzere kalsinleştirilir.
Koagülant Yardımcıları:
Bazı kimyasalların ilavesi ile daha büyük hızla çöken flok oluştuğundan koagülasyon
hızlanır.
Aktifleştirilmiş silika çok ince alüminyum hidrat parçacıklarını birbirine
bağlayan kısa zincirli bir polimerdir. Silika yüksek dozlarda, elektronegatif
özelliğinden dolayı flok oluşumunu engeller. En uygun doz 5-10 mg/l dir.
Polielektrolitler yüksek molekül ağırlıklı polimerlerdir. İçerdikleri
adsorplanabilen gruplardan dolayı partiküller veya yüklü floklar arasında köprü
oluştururlar. Alum veya demir klorür ile birlikte düşük dozlarda (1-5mg/l)
polielektrolit ilavesi ile büyük floklar (0.3-1mm) oluşur. Polielektrolitler pH dan
etkilenmeksizin koloidin etkin yükünü azaltarak koagülasyonu sağlarlar.
Koagülant Ekipmanları:
Endüstriyel atıkların flokülasyon ve koagülasyonu için iki temel ekipman kullanılır.
Konvansiyonel sistemde hızlı karıştırma tankı, bunu takiben yavaş
karıştırmanın yapıldığı pedallı flokülasyon tankı bulunur.
Floklaşmış karışım konvansiyonel çöktürme tankında çöktürülür. Çökebilen
flokların oluşma süresini ve koagülant dozunu azaltmak için çöken çamur geri
döndürülür. Böylece kimyasal madde miktarı azalır, ayrıca çamur yatağı filtre
görevi görerek çıkış suyunun berraklaşmasını sağlar.
2.3.7. Çöktürme
Çökebilen katıları uzaklaştırmak için uygulanır.
2.3.8. Flotasyon (Yüzdürme)
Yağ ve sudan hafif yüzücü maddeleri sudan ayırmak için uygulanır.
2.3.9. Filtrasyon
Suyu daneli malzeme ile teşkil edilmiş filtrelerden geçirerek sudaki koloidal ve
askıdaki katı maddeleri tutmak için uygulanır.
2.3.10. Dezenfeksiyon
Suda bulunan zararlı mikroorganizmaları bertaraf etmek için uygulanır. Sterilizasyon,
dezenfeksiyondan daha ileri bir kademe olup sporlar dahil bütün canlı organizmaların
öldürülmesi işlemidir. İçme sularının dezenfekte edilmesinin gayesi sudan geçen
hastalıkların önlenmesidir. Dezenfeksiyon birkaç şekilde yapılabilir.
Kaynatma ve benzeri fiziki işlemler
Ultraviyole ışınlarıyla dezenfeksiyon
Ozon ile dezenfeksiyon
Klor ile dezenfeksiyon
Dezenfektan seçiminde ve kullanımında aşağıdaki hususlara dikkat edilmelidir.
Dezenfektanın cinsi ve dozu
Gerekli temas süresi
Suyun sıcaklığı ve kimyevi özellikler
Giderilecek mikroorganizmaların cins ve özellikler
Amonyum ihtiva eden su klorlandığında, aşağıdaki reaksiyonlar oluşur.
Monokloramin
Dikloramin
Trikloramin
Suda bromin olduğu taktirde;
Bromat
2.3.11. Adsorpsiyon
Aktif karbon gibi maddelerle sudaki koku ve tat veren maddeleri tutmak için
uygulanır.
2.3.12. İyon değiştirme
Suyun iyon değiştiricilerden geçirilmesiyle istenmeyen iyonların başka iyonlarla yer
değiştirmesi işlemidir.
2.3.13. Membran Prosesler
Sudaki geniş zararlı kitlesi için mikrofiltrasyon, ultrafiltrasyon, nanofiltrasyon ve ters
osmoz sistemlerinin uygulanmasıdır. Membran proseslerin avantajları arasında
başlıca;
kesiksiz ve otomatik işletme sağlayan sürekli prosesler olmaları, ne faz ne de sıcaklık değişimlerinden etkilenmesi, az enerji kullanımı, belirli bir boyut sınırlandırılması olmaması, modüler olarak tasarımının yapılabilmesi, kirleticinin formu ve kimyası üzerinde etki yapmaması, kimyasal katkı ihtiyacının olmaması, çok az yer ihtiyacının olması, çok yüksek konsantrasyonlarda uygulanabilmesi, taşınabilir olması, herhangi bir inşaat gerektirmemesi ve maliyetinin gün geçtikçe daha da aşağılara çekilmesi
sayılabilir.
Aşağıdaki şekilde de bir membranın şematik gösterimi verilmiştir. Membran
proseslerde, üç faz vardır. Bunlar;
1. Beslenme (Feed)
2. Süzüntü (Permeate veya filtrate)
3. Konsantre (Retentate)
Faz IBeslenme(Sürücü
Kuvvetler)
Faz III Konsantre
Faz II - Süzüntü
Şekil Membran ile arıtmanın şematik gösterimi
Arıtma işlemi, I. Fazdaki (besleme fazı) bir bileşenin, membran tarafından belli bir
oranda tutulması esasına dayanır. Membranda akım iki kısma ayrılır. Membrandan
geçen akım süzüntü, geçemeyen akım ise konsantre akım olarak adlandırılır.
Membrandan süzüntü tarafına doğru bir geçişin olması için bir sürücü kuvvetin
uygulanması gerekmektedir. Membranlar sürücü kuvvetlerine göre,
1. Basınç (P)2. Konsantrasyon (C)3. Elektriksel potansiyel (E)4. Sıcaklık farklılığı (T)
olmak üzere dört ana grupta toplanır. Membranların sürücü kuvvetlerine göre
sınıflandırılması Tablo 1’de verilmiştir.
Membran proseslerin en çok kullanılanları basınç uygulamalı olanlarıdır. Bunlar, boşluk
büyüklüklerine bağlı olarak;
1. Ters Osmoz (RO)2. Nanofiltrasyon (NF)3. Ultrafiltrasyon (UF)4. Mikrofiltrasyon (MF)
Basınç kuvveti altında çalışan membran proseslerine ait ayırma mekanizması
Aşağıdaki şekil’de gösterilmiştir.
Tablo 1 Membran proseslerinin sürücü kuvvetlerine göre sınıflandırılması
Membran ProseslerFaz I
Faz II Sürücü Kuvvet
Mikrofiltrasyon (MF) Sıvı Sıvı PUltrafiltrasyon (UF) Sıvı Sıvı PNanofiltrasyon (NF) Sıvı Sıvı PTers osmoz (RO) Sıvı Sıvı P
Gaz Ayırma Gaz Gaz PDializ Sıvı Sıvı COsmoz Sıvı Sıvı CPervaporasyon Sıvı Gaz PElektrodializ Sıvı Sıvı ETermo-osmoz Sıvı Sıvı T/PMembran distilasyonu Sıvı Sıvı T/P
Şekil 2. Basınç sürücü kuvveti altında çalışan membran prosesle
Su Bazı tuzlar Su
Tuzlar Makromoleküller
SuTuzlar
Makromoleküller
Askıda Katılar ve Kolloidler Makro moleküller
Su Tuzlar
a) Mikrofiltrasyon b) Ultrafiltrasyon
Çözünmüş Tuzlar
c) Nanofiltrasyon d) Ters Osmoz
MF UF
NF RO
Figure 3. Farklı Membran Ayırma Proseslerinin Tutma Yetenekleri
Tablo 2. Basınç sürücülü membran proseslerin özellikleri (Scott, 1995)
Memb. Proses
Membran Tipi Uygulanan Basınç Türü
Uygulamalar Membran kalınlığı
MFSimetrik ve asimetrik mikroboşluklu
Hidrostatik basınç (<2 bar)
Partikül Ayrımı, Steril filtrasyonu
10-150 m
UFAsimetrik,mikroboşluklu
Hidrostatik basınç (1-8 bar)
Makromolekül ayrımı 0.1-1.0 m
NF AsimetrikHidrostatik basınç (10-30 bar)
Küçük organik bileşiklerin ve bazı tuzların ayırımı
0.1-1.0 m
ROAsimetrik, ince film kompozit
Hidrostatik basınç (10-100 bar)
Küçük moleküler ağırlıklı çözünmüş maddelerin ayırımı
0.1-1.0 m
2.4. Su Arıtımındaki Akım Şemaları
a) Çökebilen madde miktarı yüksek ve mevsimlere göre kil muhtevası ve rengi
değişen nehir suları
Metre10-10 10-9 10-8 10-7 10-6 10-5
Moleküller Ağırlık ( Dalton) 200 20.000 500.000
SerbestAtomlar
Küçükorganikmonomerler
Şeker
HerbisidPestisid
ÇözünmüşTuzlar
Endotoksin/Pirogenler
Koloidler:Albumen ProteinKolloidal Silica
Virüsler
Bakteri (40 m)
K ırmızıKanHücresi
Kriptosporid
Ters OsmozNanofiltrasyon
ULTRAF İLTRASYON
M İKROFİLTRASYON
DerinYataklıFiltrasyon
Biriktirme müddeti 10-20 gün alınır.
b) Ötrofik Göl ve Su Haznelerinin Suları
Bu sular bazı mevsimlerde yüksek alg, kil ve diatoma ihtiva ederler. İri Çakıl ve kum
daneleri yoktur, az miktarda mil bulunur.
c) Su Kalitesi iyi olan Göller
d) Rengi fazla fakat askıdaki madde muhtevası as sular
Cl2 K.M
pH kont
Hızlı Karıştırm
Yumaklaştırma
Çöktür-me
Filtre
Hazne
Cl2
BiriktirmeIzgara
Nehir
Cl2 K.M
pH kont
Hızlı Karıştırm
Yumaklaştırma
Çöktür-me
Filtre
Hazne
Cl2
Göl
Cl2 K.M
pH kont
Hızlı Karıştırm
Yumaklaştırma
Filtre Hazne
Cl2
Göl
K.M
pH ayarlama
Hızlı Karıştırm
Yumaklaştırma
Filtre Hazne
Cl2
Rengi fazla su
3-10 dakikaOpsiyonel
Hız: 5-10 m/st
e) Yer altı suları için akım şemaları
e) Sert Yer altı suları için akım şemaları
3. Atıksu Arıtımı
3.1 Mekanik ön arıtma birimleri (Birincil Arıtma)
3.1.1 Izgaralar
Atıksu içerisinde bulunan büyük parçaların pompa, boru ve teçhizata zarar
vermemesi, diğer arıtma kısımlarına gelen yükün hafifletilmesi ve yüzücü maddelerin
sudan ayrılması gibi amaçlarla ızgaralar kullanılır. Izgaralar, atıksu arıtma tesisi
girişlerine yerleştirilmektedirler. Izgaraların seçiminde su derinliği, çubuklar
arasındaki açıklık, tarama sıklığı, müsaade edilen yük kaybı, serbest akış alanı,
ızgaraların önünde veya arasında çökelme ihtimali, yaklaşım kanalının şekli, ızgara
kanalının göz sayısı, tutulacak çöp miktarı ve türü, kapaklar önünde oluşacak su
K.M
Havalandırma Bekletme Filtre Hazne
Cl2
Kuyu suyu
Soda
Havalandırma Karıştırma Filtre Hazne
Cl2
Kuyu suyu
Kireç
Çöktürme
GAC
yükü ve ızgaradan sonra uygulanacak proses rol oynamaktadır. Izgaraların serbest
açıklığı, maksimum debiyi geçirecek ve hatta biraz daha fazlasını geçirebilecek
büyüklüğe sahip olmalıdır. Izgaralar, kaba ızgara ve ince ızgara olmak üzere iki
çeşittir.
Kaba Izgaralar: arıtma tesisinin en başında ve 40 mm’den iri maddelerin mevcut
mekanik ekipmanlara zarar vermemesi ve boru hatlarında tıkanıklık yaratmaması
(çöp, naylon, ahşap malzeme v.b) için tutulması ve uzaklaştırılması için kullanılırlar.
Üç değişik tipte inşaa edilirler. Bunlar, sabit çubuk ızgaralar, hareketli bant ızgaralar
ve öğütücülerdir. Çubuk ızgaralar, pompaların ve terfi merkezlerinin önüne
yerleştirilirler. Elle temizlemeli veya mekanik temizlemeli olabilirler. Büyük arıtma
tesislerinde, mekanik, küçük arıtma tesislerinde elle temizlemeli olanlar kullanılır.
Hareketli bant ızgaralar (mikroelekler), çubuk ızgaraya göre daha küçük parçacıkların
uzaklaştırılmasında kullanılır. Düz, sepet, kafes ve disk tiplileri vardır. Izgaralar
kanaldan çıkartılarak temizlenip yerine takılırlar. Yeni tipleri hareketli eleklerdir.
Tasarımları ince ızgaralara benzer. Uzaklaştırılacak maddelerin boyutuna bağlı
olarak aralıkları, 3-20 mm arasında olabilir. Öğütücüler, kaba eleklerle birlikte
kullanılırlar. Izgaralarda tutulan katı maddeleri öğütürler. Dönen veya titreşen bir
merdane üzerinde kesme dişleri veya doğrama kısımları vardır. Öğütücüler tamamen
batmış konumdadırlar.
İnce ızgaralar: çubuk aralığı, 2.3–6 mm mertebesindedir. Bu tip ızgaralar mekanik
temizleme mekanizmalarına sahip olup, ızgarada tutulan katı maddeler zaman
zaman otomatik olarak temizlenerek katı madde konteynerlerinde depolanır ve daha
sonra uygun alanlara dökülür. Son yıllarda ikinci kademe arıtma çıkış suyunu
iyileştirmek amacıyla mikroelekler de üretilmiştir. İnce ızgaralar, hareketli ve
hareketsiz eleklerden oluşmuştur. Hareketsiz veya statik elekler dik, eğik veya yatay
olarak monte edilirler. Hareketli elekler, çalışma sırasında sürekli olarak temizlenirler.
Her iki tip ince elekte de, % 20-25 oranında askıda katı madde ve BOI 5 giderimi
sağlanır.
Elle temizlenenler 1.7 m boyundaki bir adamın boyuna göre, tırmığı rahat çekmesi
göz önünde tutularak, yatayla 35 ile 450 açı yapacak şekilde tertiplenmektedir.
Mekanik ızgaralar ise 60 ile 800 açı ile düzenlenmektedir. İnce ızgaralarda tırmık
sıyırma hızı, 0.10-0.15 m/sn alınabilir. Tırmığın bir tur yapması (çalışma devresi),
ızgara boyuna bağlı olarak 2 ile 5 dakika arasında değişmektedir.
Genel halde, ızgara çubuklar arasındaki ortalama su hızı 0.75 m/sn, maksimum su
hızı 1.25 m/sn olmalıdır. Daha büyük hızlar çöpleri sürükleyeceği için
istenmemektedir. Yaklaşım kanalındaki hız ise çökelmeye meydan vermeyecek
şekilde, maksimum debide, 1 m/sn değerini geçmemesi ve minimum debide 0.3 m/sn
değerinden küçük olmaması gerekir. Izgara kanalının minimum genişliği, 60 cm
olmalıdır.
Izgaralar giriş-çıkış su seviyeleri arasındaki fark belirli bir değere (mesela 15-25 cm)
ulaştığı zaman temizlenmelidir. Ancak seviye farkı bu değere ulaşıncaya kadar uzun
bir süre geçerse bu halde ızgara üzerindeki çöpler kuruyarak otomatik temizleme
aletine zorluk çıkarmaya başlar. Bu sebeple, ızgaraların temizleyicileri hem seviye
farkına hem de zaman saatine göre devreye girmelidir.
3.1.2 Dengeleme Havuzu
Arıtma sistemlerinde dengelemenin amacı atıksu karakteristiklerindeki değişiklikleri
minimize ederek arıtma kademelerinde optimum şartları sağlamaktır. Dengeleme
ünitesinin boyutu ve tipi, atıksuyun miktarı ve değişimi ile ilgilidir. Dengeleme tankı,
atıksu debisindeki farklılıkları ve üretimden dolayı zaman zaman atılan veya
istemeyerek dökülen bazı konsantre atıksu akımlarını biriktirebilecek boyutta dizayn
edilir. Dengeleme ünitesinde, konsantrasyonun dengelenmesi ve çökelmenin
önlenmesi amacıyla karıştırma uygulanır. Buna ilaveten karıştırma ve havalandırma
ile yükseltgenebilen maddelerin ve BOI’nin kısmi oksidasyonu gerçekleşir.
Dengeleme tanklarında karıştırma, giriş akımının dağıtımı ve perdeleme, türbinlerle
karıştırma, difüzörle havalandırma ve mekanik havalandırıcılarla havalandırma gibi
tekniklerle yapılmaktadır. Atıksu debisi gözönüne alındığında, dengeleme
havuzlarının hacimlerine günlük maksimum ve minimum atıksu debilerini
dengeleyecek şekilde karar verilir. Bunun dışında dengeleme havuzları özellikle
Ardışık Kesikli Reaktör (AKR) gibi kesikli çalışan sistemlerin uygun işletilmesinde de
kullanılabilir.
Debi dengelenmesinde gerekli hacim, toplam akış hacminin zamana karşı çizilmesi
ile hesaplanır. Aynı diyagrama ortalama günlük akış hızı (orijin ile son noktanın
birleştirildiği düz çizgi) da çizilir. Kütle akış eğrisine teğet, ortalama günlük akış hızı
eğrisine paralel bir doğru çizilir. Gerekli dengeleme hacmi, teğet çizilen noktanın
ortalama günlük akış hızı doğrusuna dik doğrultudaki uzaklığıdır. Eğer akış hızı
grafiği, ortalama akış hızı doğrusunun üstüne çıkıyorsa gerekli dengeleme hacmi, iki
teğet doğru arasındaki dik uzaklıktır. Uygulamada dengeleme tankı hacmi teorik
olarak hesaplanan değerden daha büyük tutulur. Genellikle, bekletme süresi 2 ile 8
saat arasında olacak şekilde bir bekletme süresi seçilir. Bazı durumlarda 12 saat,
hatta daha fazla olabilir.
Dengeleme tankının ön arıtmadan sonra, biyolojik arıtmadan önce bir yerde olması
uygundur. Ön arıtmadan hemen sonra dengeleme, çamur ve köpük problemlerini
azaltacaktır. İlk çöktürmeden ve biyolojik arıtmadan önce yapılacak dengeleme
ünitelerinde, katı maddelerin çökmesini ve konsantrasyon dalgalanmalarını önlemek
için yeterli karışım, koku problemine karşı da yeterli havalandırma sağlanmalıdır.
Karıştırma, tank içeriğinin karışmasını sağlamak ve tankta katıların çökmesini
önleyecek düzeyde olmalıdır. 220 mg/l askıda katı madde içeren orta kuvvette bir
evsel atıksu için karıştırma gereksinimi, 0.004-0.008 kW/m3 dür. Havalı şartları
korumak için de 0.01-0.015 m3/m3.dak debide hava verilmelidir. Ön çöktürme sonrası
ve kısa kalma süreli (iki saatten daha az) dengelemede havalandırma
gerekmeyebilir.
Dengeleme tankı inşasında dikkate alınacak hususlar, inşaatın yapıldığı malzeme,
tank şekli ve teçhizattır. Mevcut bir havuz kullanılacaksa gerekli değişiklikler yapılır.
Genellikle borulama ve yapısal değişiklikler gerekmektedir. Dengeleme havuzları
toprak, beton veya çelikten inşa edilebilir. Toprak havuzların maliyeti daha düşüktür.
Yerel şartlara bağlı olarak yanal eğim 3:1 ve 2:1 olmalıdır. Yeraltı suyu kirliliğini
önlemek için havuz geçirimsiz bir malzeme ile kaplanır. Havasız şartların oluşmasını
önlemek için difüzörler veya yüzer havalandırıcılar ile havalandırma yapılır.
3.1.3 Kum tutucu
Kum, çakıl gibi inorganik maddeleri atık sudan ayırmak, arıtma tesislerindeki pompa
ve benzeri teçhizatın aşınmasına ve çökeltim havuzlarında tıkanma tehlikesine engel
olabilmek, hareketli mekanik ekipmanın aşınmasını önlemek, boru ve kanallarda
birikintileri engellemek ve kum birikiminden dolayı çamur çürütücünün temizlenme
periyodunu azaltmak için kum tutucular kullanılır. Bu çeşit maddeler genellikle,
yağmur suları ile sürüklenerek kanalizasyon sistemlerine karışmaktadır. Kum
tutucularda sadece, inorganik malzemelerin çökelmesi istenir. Çökelmesi halinde
koku problemine sebep olabilecek organik maddelerin çökelmesi istenmez. Özellikle,
yoğunluğu 2650 kg/m3 ve tane çapları 0.1-0.2 mm’den daha büyük olan katı
maddelerin tam olarak tutulmasını sağlamak için kullanılır. Kum tutucular genellikle
kaba ızgaradan sonra ilk çöktürmeden önce kullanılırlar.
Kum tutucularda, istenen büyüklükteki katı maddeler tutulacak, arzu edilmediği halde
tabana çökelen daha küçük çaplı katı maddeler ve organik maddelerin tekrar suya
karışacak şekilde projelendirilmesi gerekmektedir. Bunun için yatay akış hızı belli bir
değerin altına düşürülmemelidir. Yatay akış hızı, 0.25-0.4 m/sn (ortalama 0.3 m/sn)
olacak şekilde projelendirilir ve kum tutucuların boyutlandırılmasında kullanılan en
önemli parametredir. Bu akış hızı organik maddelerin kum tutuculardan dışarıya
sürüklenmesini temin eder. Kum tutucuların boyutlandırılmasında kullanılan ikinci en
önemli parametre, yüzey yüküdür. 0.1 mm ve daha büyük çaptaki daneciklerin
çöktürülmesi için yüzey yükü, 24 m/st değerinin altında olmalıdır.
Kum tutucular, yatay akışlı dikdörtgen planlı, havalandırmalı, daire planlı ve düşey
akımlı kum tutucular olarak sınıflandırılmışlardır. Yatay akışlı kum tutucular uzun
havuzlardan ibarettir. Yatay akışlı kum tutucularda, bekletme süresi 1 dak, yatay akış
hızının 0.3 m/sn ve yüzey yükünün 24 m3/m2.st olması gerekmektedir. Küçük
tesislerde kum temizleme el ile mümkündür. Bu durumlarda temizlenecek olan havuz
devre dışı kalacağı için en az iki gözlü olarak boyutlandırılması gerekmektedir. Büyük
tesislerde mekanik temizleme ekipmanının teçhiz edilmesi gerekmektedir. Yatay
akışlı kum tutucularda atıksu, kum tutucuyu yatay doğrultuda geçer, çizgisel hız, kum
tutucunun boyutu, girişte dağıtım mekanizması ve çıkışta çeşitli savaklarla kontrol
edilir.
Havalandırmalı kum tutucularda, havalandırma basınçlı havalandırma ile
yapılmaktadır. Havalandırmalı kum tutucular, saatlik pik debilerde, 0,2 mm
boyutundaki partikülleri, 2-5 dakikalık kalma süresinde gidermek üzere
tasarlanmışlardır. Havalandırma difüzörleri, kum tutucu havuz tabanının 0.45-0.60 m
yukarısına yerleştirilir. Endüstriyel atıksuların da karıştırıldığı kentsel atıksuların
havalandırmalı kum tutucularda arıtımında, havalandırmadan dolayı UOK (Uçucu
Organik Karbon) oluşumu dikkate alınmalıdır. UOK oluşumu, arıtma tesisi
işletmecileri açısından sağlık riski teşkil eder. UOK oluşumu önemli miktarlarda ise
kum tutucu üzerine kapak yapılmalı veya havalandırmasız kum tutucular tercih
edilmelidir. Havalandırmalı kum tutucular spiral akışlı havalandırma tankından oluşur.
Spiral hız, tank boyutu ve verilen hava miktarı ile kontrol edilir. Havalandırmalı kum
tutucuların derinliği 2 m ve 5 m, boyu 7.5 m ve 40 m arasında, genişliği 2.5 m ve 7 m
arasında, hava debisi 3-10 m3/st.m arasında değişmektedir.
Daire planlı kum tutucular, giriş ve çıkışı ayarlamak sureti ile akıma dairesel bir
yörüngenin verildiği kum tutuculardır. Kumlar, merkezkaç kuvvetinin etkisi ile
merkezdeki kum bölmesinde birikirler. Atıksu girişi teğetsel olarak giriş yaparak
girdap oluşturur. Santrifüj ve yerçekimi kuvvetleri kumun çökmesine neden olur.
Dairesel kum tutucunun boyutlandırılması, yüzey yükünün seçilmesi sureti ile
gerçekleştirilir. Yüzey yükü olarak 24 m3/m2.st alınması tavsiye edilmektedir. Pik
debide hidrolik bekletme süresi 30 sn alınabilir. Çapı, 1.5 ile 7 m aralığında,
yüksekliği ise 3 m ile 4.5 m aralığında seçilebilir.
Tutulan kum miktarı, 0.004-0.21 m3/103m3 aralığında değişmektedir. Kişi başına ise
günlük, 5 ile 15 gr arasında kumun oluştuğu belirtilmektedir. Kum tutucularda
toplanan kum, kireçle stabilize edilip düzenli çöp depolama alanlarında bertaraf
edilebilir. Kum tutucu tabanında biriken maddeler az da olsa bir miktar organik
madde ve patojen mikroorganizma ihtiva ettiğinden bunların gelişigüzel atılmaları
sakıncalıdır. Bunlar da ızgara atıklarında olduğu gibi evsel katı atıklarla beraber
bertaraf edilirler.
3.1.4 Yağ ve gres tutucu
Atıksuda bulunan ve yoğunluğu sudan küçük olan yağ, gres, solvent ve benzeri
yüzen maddeleri sudan ayırmak için yağ tutucular kullanılır. Evsel atıksu arıtma
tesislerinde yağlar, ön çökeltme havuzu yüzeyindeki yağ sıyırıcıları ile
uzaklaştırılırlar. Bu nedenle ön çöktürme havuzlarında, köpük ve yağ toplama
tertibatı teşkil edilir. Ön çökeltim havuzunun olmaması veya bu gibi maddelerin
oranının çok yüksek olması halinde, gerek bu maddeleri geri kazanmak, gerekse
arıtma verimini yükseltmek amacıyla yağ tutucular yapılmalıdır.
Yağ tutucuda serbest yağ tankın yüzeyine toplanır ve daha sonra sıyırma ile
ortamdan uzaklaştırılır. Yağ tutucu tasarımı, yoğunlukları 0.80 gr/cm3 ve çapı 0.015
cm’den büyük serbest yağ taneciklerinin giderilmesi esasına dayanmaktadır.
Yağ tutucu verimini artırmak için içerisine plakalar da yerleştirilmektedir. Levhalı yağ
tutucu, paralel ve oluklu levhalardan oluşur ve 0.006 cm’den büyük yağ
damlacıklarını ayırmak için tasarlanmıştır. Burada problem, yüksek yağ
yüklemelerinde, yağ taneciğinin kesme kuvvetinden dolayı arıtma veriminin
düşmesidir. Bu durumda atıksu girişi levhanın zıttı yönünde yapılmalıdır. Böylece
ayrılan yağ tanecikleri akışın tersi yönünde hareket ederek yükselir (burada levhalar
45o açılı ve 10 cm aralıklı yerleştirilir). Hidrolik yük, sıcaklık ve yağın özgül ağırlığı ile
değişmektedir. Yağ, 20 oC sıcaklık ve 0.9 gr/cm3 özgül ağırlığında en düşük debiye
sahiptir. 0.5 m3/m2.st’lik hidrolik yüklemelerde, 0.006 cm boyutundaki yağ
damlacıkları tutulabilmektedir. Tasarımda belirlenen büyüklük, % 50 emniyet faktörü
ile büyütülmelidir.
Emülsifiye yağ, ortamda kolloidal halde bulunan yağdır. Emülsifiye yağın
uzaklaştırılması için serbest forma dönüştürülmesi gerekmektedir. Serbest forma
dönüşmesi için ise asit ilavesi yapılmakta veya emülsiyon kırıcı polimerler
kullanılmaktadır. Daha sonra serbest yağ, yüzdürme ile yüzeyden alınmaktadır.
Emülsiyon halindeki yağı ayırmak için ise, disperse hava flotasyonu ya da çözünmüş
hava flotasyonu gibi üniteler kullanılır.
3.1.5 Ön Çöktürme Havuzu
Ön çöktürme, organik ve inorganik yapıda çökelebilme özelliğine sahip askıda katı
maddelerin yerçekimi etkisiyle sudan ayrılması işlemidir. Ön çöktürme işlemi
uygulanan atıksu sonraki arıtma ünitelerine yönlendirilir. Ön çöktürme işlemini takip
eden diğer arıtma ünitelerinin organik madde ve katı madde yükleri azaltılmış
olmaktadır. Ham atıksuyun içindeki çökelebilen maddeler sudan yüksek yoğunlukta
ön çöktürme çamuru olarak uzaklaştırılır. Önçöktürme havuzunda askıda katı madde
giderimi bekletme süresinin bir fonksiyonudur.
Atıksuda organik madde, etkin biyolojik azot ve fosfor giderimi için istenmektedir.
Özellikle biyolojik nütrient giderimi için tasarlanan aktif çamur sistemlerinde ön
çöktürme tanklarının projelendirilmesi aşamasında organik madde gideriminin tesisin
çıkıştaki azot ve fosfor standardının sağlanmasında olumsuz bir durum yaratıp
yaratmayacağı da tahkik edilmelidir. Ön çöktürme havuzları dikdörtgen ve dairesel
planlı olarak projelendirilir. Ön çöktürme havuzları suyun üniform dağıtımını ve
akımını sağlayacak giriş-çıkış savak yapıları ile donatılması gereklidir. Yüzeydeki
köpük ve tabandaki çamur birikintilerinin uzaklaştırılması için uygun bir yüzey ve
taban sıyırma tertibatı bulunmalıdır. Çamur haznesinin büyüklüğü çamurun
özelliklerine ve çamur boşaltma aralıklarına uygun olmalıdır.
Ön çöktürme çamurları organik madde içeriği zengin olduğundan yoğunlaştırma
aşamasından sonra çamur stabilizasyon işlemine (anaerobik, aerobik vb.) tabi
tutulması gerekmektedir. Özellikle eşdeğer nüfusu büyük olan yerleşimler için ön
çöktürme çamurunun anaerobik stabilizasyonundan elde edilen biyogaz ile enerji geri
kazanımı ekonomik bir çözüm olabilmektedir.
Ön çöktürme havuzları, ızgaralar ve kum tutuculardan sonra inşaa edilir. Ön
çöktürme tanklarının üç ana fonksiyonu vardır. Bunlar, çöktürme ile sıvıdan katıları
(çamur) ayırma, yüzdürme ile sıvıdan katıları (köpük, yağ, yüzen birikintiler) ayırma
ve katıları yoğunlaştırmadır. Ham atıksu kalitesi ve debisi dengelenmektedir. Ön
çöktürme havuzunun yapılıp yapılmayacağı, KOİ/TKN oranına bağlıdır. KOİ/TKN
oranı 7’nin üzerinde ise genellikle ön çöktürme havuzu yapılmakta, 7’den düşük ise
yapılması gerekmemektedir. Bir diğer kriter debidir. Ön çöktürme tankları genellikle
büyük kapasiteli (>3800 m3/gün) atıksu arıtma tesislerinde kurulur. Daha küçük
tesislerde eğer ikinci kademe arıtma ünitesi tüm yükü kaldırabilecekse ve köpük, yağ
ve yüzen kalıntılar işletme problemi yaratmayacaksa (kum tutucuda
giderilebilecekse) ön çöktürme ünitesi kurulmaz. Damlatmalı filtre, döner biyolojik disk
ve batmış biyolojik reaktör gibi ikinci kademe arıtma üniteleri mevcutsa ekipmanın
zarar görmemesi için mutlaka sistemin önüne ön çöktürme tankı konulmalıdır.
Ön çöktürme havuzunda, AKM giderimi % 50-65’ler, BOİ giderimi ise % 25-40
seviyelerinde olmaktadır. Böylece biyolojik arıtma ünitesinde arıtılacak organik yük
azaltılmış olmakta, organik yükteki azalma biyolojik arıtma ünitesinde sisteme
verilmesi gerekli oksijen miktarının azalmasına, dolayısı ile enerji gereksiniminin ve
oluşan fazla aktif çamur miktarının azalmasına neden olmaktadır. Ham atıksudaki
köpüğün giderilmesi ile de havalandırma tankı ve çöktürme tanklarında köpük
oluşumu azalmaktadır. Endüstriyel atıksu durumunda ise atıksudaki çözünmüş BOI5
miktarı farklı olduğundan bu oranlar değişir. Ön çöktürme tankına kimyasal ilavesi
yapılırsa arıtım oranları yükselir. Çöktürme tankında hidrolik kısa devre, atıksu
debisindeki aşırı değişiklikler, çok yüksek ya da düşük atıksu sıcaklıkları, yüksek geri
devir oranları BOI5 ve askıda katı madde giderimlerinin tipik değerlerin altına
düşmesine neden olmaktadır.
Toplam katı maddelerin homojen özellikte olması sebebiyle ön çöktürme işlemi,
serbest çökelme ve yumaklı çökelme olmak üzere iki şekilde olmaktadır.
Ön çöktürme tanklarının tipleri, yatay akışlı, katı madde temaslı veya eğri yüzeyli
olabilmektedir. Yatay akışlı havuzların avantajı, daha az yer kaplaması, birden fazla
uniteler halinde olabilmesi, birden fazla unitelerde aynı duvar kullanılarak ekonomi
sağlanması, koku kontrolünün daha kolay olması, daha uzun çökelme zamanı, giriş-
çıkış yapılarındaki kayıpların az olması ve çamur toplama için daha az enerji
harcanmasıdır. Dezavantajlar ise ölü bölgelerin oluşabilmesi, debi değişimlerine
hassas olması, çamur toplama ekipmanı için genişliğin kısıtlayıcı faktör olması, savak
yükünü azaltmak için birden fazla savak yapılması ve yüksek bakım masraflardır.
Yatay akışlı havuzlar hem dairesel hemde dikdörtgen şeklinde yapılabilmektedir.
Hangi türün seçileceği, tesisin büyüklüğü, yerel arazi şartları, mevcut birincil arıtma
ekipmanı, ilgili mühendisin kararı, mal sahibinin tercihi, yatırım ve işletme maliyeti gibi
faktörlere bağlıdır.
Dairesel ön çöktürme tanklarında besleme merkezden yapılmaktadır. Atıksu
merkezden dış duvarlara doğru hareket etmekte ve dış çevre boyunca uzanan
savaktan çıkış yapmaktadır. Çöken çamur sıyırıcılarla merkeze doğru itilmektedir.
Üstte toplanan yüzer maddeler ise döner bir sıyırıcı ile toplanarak bir haznede
biriktirilmektedir.
Dikdörtgen ön çöktürme tanklarında atıksu beslemesi bir uçtan yapılmakta, atıksu
uzun kenar boyunca hareket ederek diğer uçtan tankı terk etmektedir. Çöken çamur,
dip kısımda atıksuyun ters yönünde hareket eden sıyırıcılar vasıtasıyla çamur
toplama bölümüne iletilmektedir. Su yüzeyinde dolaşan köpük toplayıcılar, yüzeydeki
köpüğü toplayarak atıksu çıkışı tarafındaki köpük toplayıcı hazneye ulaştırmaktadır.
Dikdötgen planlı ön çöktürme havuzlarının derinliği 3 ile 4.5 m arasında, uzunluğu, 15
ile 90 m, genişliği 3 ile 24 m ve sıyırıcı hızı ise 0.6 ile 1.2 m/dak arasında
değişmektedir.
Katı madde temaslı ön çöktürme havuzlarında, katı maddeler yükselerek çamur
battaniyesi oluştururlar. Gelen katı maddeler burada birleşerek tutunurlar. Sıvı faz ise
yükselerek savaklara doğru ilerler. Aynı giderme verimindeki yataş akışlı ön çöktürme
tanklarına göre daha iyi hidrolik performans gösterirler. Dairesel ya da dikdörtgen
planlı olarak tasarlanırlar. Septik koşullar oluşturduğu için biyolojik çamurlar için
kullanılması uygun değildir.
Eğri yüzeyli ön çöktürme havuzlarında, eğri yüzeyler çok daha kısa çökelme zamanı
sağladığı için verimlidir. Yaygın olarak aşırı yüklü ilk ve son çöktürme tanklarının
yenilenmesi/geliştirilmesi için kullanılır. Eğri yüzeyler (geniş yüzey alanı
sağlamaktadır.), tüp şeklindeki yapı veya plakalar ile sağlanabilmektedir. Böylelikle
tank hacmi küçülmektedir. Bu şekilde daha az rüzgar etkisi olmakta ve laminer akım
oluşmaktadır. Dezavantajı ise septik koşulların oluşabilmesi ve tüplerin ya da
kanalların tıkanmasıdır.
Ön çöktürme havuzlarının hesabı, yüzey yükü, bekletme süresi ve derinliğe bağlıdır.
Ön çöktürme tanklarının boyutlandırtılmasında kullanılan en önemli parametre yüzey
yüküdür. İyi bir performans elde etmek için bunun dışında tank derinliği, bekletme
süresi, çamur sıyırıcı taşıma kapasitesi gibi parametrelerin de dikkate alınması
gereklidir. Yüzey yükü ortalama debide, 33 ile 49 m3/m2.gün ve pik debide ise 81 ile
122 m3/m2.gün aralığında değişmektedir. Savak yük ise 124 ile 496 m3/m/gün
aralığında değişmektedir. Savak yükünün ön çöktürme tankı performansına etkisi çok
azdır. Aşırı su hızını önlemek üzere yeterli tank derinliği ve çıkış suyu olukları
arasında yeterli mesafe olması önerilmektedir. Böylece dipte toplanan çamurun
hareketlenip çıkış suyu ile sürüklenmesi önlenmiş olmaktadır.
Ortalama tasarım debisinde bekleme süresi 2.5 saati geçmemelidir. Uzun kalma
sürelerinde septik şartlar oluşmakta, bu da çöktürme tankı performansının düşmesine
(havasız çürüme şartlarında oluşan gazlar çamurun çökmesini engellemekte) ve
koku oluşmasına sebep olmaktadır (havasız çürüme sırasında çıkan gazlar). Uzun
çamur yaşı ise çöken organik katıların çözünmesine neden olmakta, bu da takip eden
arıtma üniteleri için daha yüksek organik yüklemeye sebep olmaktadır. Düzgün
tasarlanmış çamur toplama üniteleri, toplanan çamurun uygun sürede nakli ile tankın
dibinde çamur birikimini önleyecektir. Çamur kalınlığı, septik şartların oluşumunu ve
uzun çamur yaşını önlemek üzere minimize edilmelidir.
Çöktürme işlemlerinde çöken çamurun akışkan tarafından sürüklenmemesi için
akışkanın yatay hızı büyük önem taşımaktadır. Akışkanın yatay hızının belirli bir
değerden büyük olması durumunda akışkanın çöktürme tankı tabanında birikmiş
çamuru sürükleme riski vardır.
Dairesel çöktürme havuzlarında derinlik, 3 ile 4.5 m arasında (ortalama 3 m), çap, 3
ile 60 m arasında, taban eğimi, 62 ile 167 mm/m arasında ve sıyırıcı devir sayısı ise
0.02 ile 0.05 devir/dak arasında değişmektedir. Çöktürme havuzundaki ortalama yük
kaybı 0.4 m ile 0.6 m arasında değişmektedir.
Çökeltim havuzları suyun üniform dağıtımını ve akımını sağlayacak giriş-çıkış yapıları
ile teçhiz edilmiş olmalıdır. Çamur haznesinin büyüklüğü çamurun özelliklerine ve
çamur boşaltma aralıklarına uygun olmalıdır.
3.2 Biyoloijk Arıtma Birimleri (İkincil Arıtma)
Atıksuda bulunan organik kirleticilerin, mikroorganizmalar tarafından besin ve enerji
kaynağı olarak kullanılmak suretiyle atıksudan uzaklaştırılmaları esasına dayanan
arıtma yöntemleridir. Biyokimyasal süreçlerin sonunda, ayrışabilen organik madde
elektron verip yükseltgenerek (oksitlenme) kararlı son ürün olan CO2 ve H2O’ya
dönüşür. Dolayısı ile ayrışabilen organik maddelerin bir kısmı biyokütleye, diğer kısmı
da enerjiye dönüşür.
Biyolojik arıtmada en yaygın kullanılan yöntem aktif çamur sistemleridir. Organik
kirliliğin, askıda tutulan mikroorganizmalar (heterotrofik bakteriler) yardımıyla
giderildiği bir arıtma metodudur.
Deşarj standartlarına bağlı olarak aktif çamur sistemleri organik madde giderimi ve
nitrifikasyon; denitrifikasyon; aşırı biyolojik fosfor giderimi için uygun reaktör
konfigürasyonları ile efektif olarak çalıştırılabilir. Proses şartlarına bağlı olarak aktif
çamur reaktörü aerobik (havalandırmalı), anoksik ve anaerobik şartlarda
çalıştırılabilir. Son çöktürme tankında çöken çamur aktif çamur havuzuna geri
devrettirilmek sureti ile uygun biyokütle miktarı sağlanmış olur. Öngörülen biyokütle
miktarından fazlası ise çamur işleme ünitelerine biyolojik fazla çamur olarak
gönderilir.
Aerobik prosesler oksijenli ortamda organik madde giderimi ve/veya nitrifikasyon
prosesleri için kullanılmaktadır. Nitrifikasyon prosesinde ototrof bakteriler amonyum
azotunu oksijenli ortamda nitrata kadar yükseltger. Bu prosesler,
mikroorganizmaların konumuna göre askıda çoğalma, yüzeyde çoğalma ve ikisinin
birlikte uygulandığı kombine sistemler olarak sınıflandırılır. Birden fazla prosesin
ardarda kullanıldığı ardışık sistemler de mevcuttur.
Biyolojik atıksu arıtımının temel amaçları:
Temel olarak çözünmüş ne partiküler biyolojik olarak parçalanabilen
bileşenleri (organik madde) kabul edilebilir son ürünlere dönüştürmek
veya okside etmek (H2O, H2S, CO2, CH4)
Askıda ve çökelemeyen kolloidal katıları biyolojik bir floga yada biofilm
tarafından yakalanmasını veya bir araya gelmesini sağlamak.
Azot ve fosfor gibi nütrientleri dönüştürmek ve uzaklaştırmak.
Bazı durumlarda spesifik iz (eser) organik bileşenleri ve bileşikleri
uzaklaştırmak.
Yukarıda söylediklerimiz evsel atıksular için geçerlidir. Endüstriyel atıksular için
amaç (biyolojik arıtım) organik ve inorganik bileşiklerin konsantrasyonunu azaltmak
veya uzaklaştırmaktır. Endüstriyel atıksularda bulunan bileşenlerin ve bileşiklerin bir
kısmı mikro organizmalara toksik olduğundan dolayı endüstriyel atıksular evsel
kanalizasyon sistemine deşarj edilmeden önce ön arıtımının yapılması gerekir.
Tarımsal sulama amaçlı geri kullanılan atıksular için amaç azot ve fosfor gibi
nütrientleri uzaklaştırmaktır (bunlar aquatik bitkilerin büyümesini teşvik eden
bileşiklerdir). Biyolojik atıksu arıtma sahasında kullanılan yaygın terimler Tablo 1’de
sunulmuştur.
Tablo 1. Biyolojik atıksu arıtma sahasında kullanılan yaygın terimler
Terim Tanımlar
Metabolik FonksiyonAerobik (oksik) Prosesler Oksijen mevcudiyetinde gerçekleşen biyolojik arıtım
prosesleri
Anaerobik Prosesler Oksijen yokluğunda gerçekleşen biyolojik arıtım prosesleri
Anoksik Prosesler Nitrat azotunun oksijen yokluğunda biyolojik olarak N2
gazına dönüştürüldüğü prosestir. Bu proses aynı zamanda
denitrifikasyon olarakta bilinir.
Fakültatif Prosesler Hem moleküler oksijen varlığında hem de oksijen
yokluğunda mikro organizmaların faaliyet gösterdiği
biyolojik proseslerdir.
Kombine Aerobik/ Anoksik/
Anaerobik Prosesler
Spesifik bir arıtma amacını gerçekleştirmek için aerobik,
anaerobik, anoksik proseslerinin birlikte kullanılmalarıdır.
Arıtım ProsesleriAskıda-Büyüme Prosesleri Atıksudaki organik madde veya diğer bileşenlerin gazlara
ve hücre dokusuna dönüşümü için sorumlu olan mikro
organizmaların sıvıdaki süspansiyonda olduğu biyolojik
arıtım prosesleridir.
Bağlı-Büyüme Prosesleri Atıksudaki organik maddelerin veya diğer bileşenlerin
gazlara ve hücre dokusuna dönüşümü için sorumlu mikro
organizmalar, taş, cüruf veya özellikle tasarlanmış seramik
maddeler bir kısım inert maddelere bağlandığı biyolojik
arıtım prosesleridir. Bağlı büyüme arıtma prosesleri sabit
filmli prosesler olarakta bilinir.
Kombine Prosesler Kombine prosesleri tanımlamak için kullanılan prosestir
(kombine askıda ve bağlı büyüme prosesleri).
Lagün Prosesleri Farklı uzunluk ve derinlikleri olan havuzlarda veya
lagünlerde meydana gelen arıtma prosesleri için kullanılan
genel bir terimdir.
Arıtma Fonksiyonları
Biyolojik Nütrient Uzaklaştırma Biyolojik arıtma proseslerinde azot ve fosforu
uzaklaştırılmasında uygulanan ifade veya terimdir.
Biyolojik Fosfor Uzaklaştırma Biomass birikimle ve biomasstan ayrılmasıyla fosforun
biyolojik gideriminde kullanılan terim.
Karbonlu BOİ5 Uzaklaştırma Atıksudaki karbonlu maddelerin hücre, doku ve çeşitli gaz
formundaki son ürünlere biyolojik dönüşümü
Nitrifikasyon Amonyağın önce nitrite sonra nitrata dönüştüğü iki
basamaklı biyolojik proses.
Denitrifikasyon Nitratın azota ve diğer gaz formunda olan son ürünlere
indirgendiği biyolojik proses
Stabilizasyon Atıksuların biyolojik arıtımında ön çökeltmeden üretilen
çamurdaki organik maddenin, çoğunlukla gazlara ve hücre
dokularına stabilize edildiği biyolojik prosesler. Bu
stabilizasyonun aerobik veya anaerobik şartlarda
gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği proses aerobik veya
anaerobik çürütme olarak bilinir.
Substrat Biyolojik arıtım esnasında dönüştürülen veya biyolojik
arıtımına sınırlayıcı olabilen organik maddeleri veya
nütrientleri göstermek için kullanılan terimdir. Örneğin
atıksudaki karbonlu organik maddeler, biyolojik arıtım
esnasında dönüştürülen substrat olarak adlandırılır.
Atıksu arıtımında mikroorganizmaların rolü:
Atıksuda bulunan organik maddelerin stabilizasyonu ve çözünmüş ile partiküler
karbonlu BOİ nin giderimi temel olarak bakteri ve çeşitli mikroorganizmalar
kullanılarak biyolojik olarak başarılır. Mikro organizmalar çözünmüş ve partiküler
karbonlu organik maddeleri basit son ürünlere ve yeni oluşan biomassa okside etmek
veya dönüştürmek için kullanılır. Organik maddelerin aerobik biyolojik oksidasyonu
için aşağıdaki denklem kullanılabilir.
V1 (organik madde) + V2O2 + V3NH3 + V4PO4 V5 (yeni hücreler) + V6CO2 +
V7H2O
V= stokiometrik katsayılar
Bu denklemle O2, NH3, PO4, organik maddenin basit son ürünlere (CO2, H2O)
dönüştürmek için gerekli nütrientleri göstermede kullanılır. Oksidasyon prosesinin
olması için mikro organizmlar gösterilir.
Yeni hücre terimi organik madde oksidasyonu sonucu olarak üretilen biomassı
göstermek için kullanılır. Mikro organizmalar aynı zamanda atıksu arıtma
proseslerinde azotun ve fosforun uzaklaştırılması içinde kullanılır. Spesifik bakteriler
amonyağı nitrit ve nitrata okside edebilir. Diğer bakterilerde okside olan azotu gaz
formundaki azota indirgeyebilir. Fosfor giderimi için büyük miktarda inorganik fosforu
alabilmek ve depolayabilmek kapasitesi olan bakterilerin büyümesini gerçekleştirmek
için biyolojik prosesler tasarlanır. Biomass sudan daha büyük yoğunluğa sahip
olduğundan dolayı biomass yerçekimi çökelmesiyle arıtılmış sudan uzaklaştırılabilir.
Organik maddeden üretilen biomassın sudan tamamen ayrılması önemlidir. Aksi
takdirde çıkış suyuyla birlikte sistemi terk edecektir. Çıkış suyunda boi olarak
ölçülecektir.
Atıksu Arıtımında Biyolojik Proses Tipleri:
Atıksu arıtmak için kullanılan temel biyolojik prosesler iki temel kategoriye
ayrılabilir. Bunlar askıda büyüme ve bağlı büyüme prosesleridir. Askıda ve bağlı
büyüme prosesleri için temel proses uygulamaları tablo 2’de verilmiştir. Tablo 2’de
listelenen proseslerin tam tasarımı ve işletimi, proseste yeralan mikro organizma
türlerinin ve gerçekleştirdiği spesifik reaksiyonların, performanslarını, nütrient
gereksinimlerini ve reaksiyon kinetiklerini etkileyen çevresel faktörlerin anlaşılmasını
gerektirir.
TİP ORTAK İSİM KULLANIM
Aerobik Prosesler
Askıda büyüme Aktif çamur prosesi C’lu BOI giderimi, Nitrifikasyon
Havalandırmalı lagünler C’lu BOI giderimi, Nitrifikasyon
Aerobik çürütme Stabilizasyon, C’lu BOI giderimi
Bağlı büyüme Damlatmalı filtreler C’lu BOI giderimi, Nitrifikasyon
Dönen biyodiskler C’lu BOI giderimi, Nitrifikasyon
Paket yataklı reaktörler C’lu BOI giderimi, Nitrifikasyon
Kombine Askıda ve Bağlı
Büyüme Prosesleri
Damlatmalı Filtreler / Aktif
Çamur prosesleri
C’lu BOI giderimi , Nitrifikasyon
Anoksik Prosesler
Askıda Büyüme Askıda Büyüme
Denitrifikasyon
Denitrifikasyon
Bağlı Büyüme Bağlı Büyüme
Denitrifikasyon
Denitrifikasyon
Anaerobik prosesler
Askıda Büyüme Anaerobik Kontak C’lu BOI giderimi
Prosesler
Anaerobik Çürüme Stabilizasyon,katı imhasında
patojen giderimi
Bağlı Büyüme Anaerobik Paketleme ve
akışkan yataklı Prosesler
C’lu BOI giderimi, atık
stabilizasyonu,denitrifikasyon
Çamur Yatağı Yukarı akışlı anaerobik
çamur yatağı
C’lu BOI giderimi
Özellikle yüksek gerilimli atıklar
Hibrit Yukarı akışlı yatak/bağlı
büyüme
C’lu BOI giderimi
Kombine Aerobik, Anaerobik ve Anoksik Prosesler
Askıda büyüme Tek veya çoklu prosesler,
çeşitli özellikli prosesler
C’lu BOI giderimi, Nitrifikasyon,
Denitrifikasyon ve P giderimi
Hibrit Tek veya çoklu prosesler,
bağlı büyüme için
paketleme ile
C’lu BOI giderimi, Nitrifikasyon,
Denitrifikasyon ve P giderimi
Lagün Prosesler
Aerobik lagünler Aerobik lagünler C’lu BOI giderimi
Maturation(tertiary)
lagünler
Maturation(tertiary)
lagünler
C’lu BOI giderimi, Nitrifikasyon,
Fakültatif lagünler Fakültatif lagünler C’lu BOI giderimi
Anaerobik lagünler Anaerobik lagünler C’lu BOI giderimi, atık
stabilizasyonu
3.2.1 Askıda Büyüyen Sistemler
Aktif çamur havuzu içindeki biyokütle havalandırma ya da mekanik karıştırma ile
askıda tutulması ve atıksu ile homojen karıştırılarak uygun koşullarda istenilen
reaksiyonların oluşturulması esasına dayanır. Bu amaçla, genellikle difüzörler veya
yüzeysel havalandırıcıların kullanımı oksijen transferi ve tam karışımın sağlanması
açısından yeterli olmaktadır. Havalandırma havuzuna oksijen transferi günlük ve
mevsimlik ihtiyacı karşılayacak şekilde tasarlanmalıdır.
Tam karışımlı veya piston akımlı reaktör olarak projelendirilebilen aktif çamur
havuzlarında atıksu biyolojik üniteyi takiben son çöktürme havuzuna yönlendirilir. Son
çöktürme tanklarında yerçekiminden faydalanılarak arıtılmış su biyokütleden ayrılarak
sonraki arıtma ünitelerine (dezenfeksiyon, filtrasyon vb.) iletilir veya deşarj edilir.
Burada dikkat edilmesi gereken bir husus, aerobik aktif çamur tanklarının kullanıldığı
sadece organik madde ve amonyum azotu gideriminin (nitrat azotuna çevrilmesi)
sağlanmasıdır. Dolayısı ile yalnızca aerobik sistemlerin kullanıldığı arıtma “Hassas
Bölgeler” için uygulanabilecek bir yöntem değildir.
Askıda çoğalan aktif çamur sistemleri organik madde giderimi ve nitrifikasyon prosesi
sistemin (aerobik) çamur yaşına bağlıdır. Organik madde giderimi yapan heterotrofik
bakteriler, nitrifikasyonu sağlayan ototrofik bakterilere göre daha az hassastır.
Dolayısı ile normal şartlarda, nitrifikasyonun sağlandığı koşullarda organik madde
giderimi de sağlanmaktadır. Öncelikle, nitrifikasyon prosesi için gerekli olan (aerobik)
çamur yaşı soğuk hava şartları gözönüne alınarak hesaplanmalı ve reaktör hacmi
buna göre hesaplanmalıdır. Pratikte nitrifikasyon organik karbonlu maddenin
giderilmesi için kullanılan reaktörde gerçekleştirilebileceği gibi, ayrı bir reaktörde de
sağlanabilmektedir.
Nitrifikasyon prosesinde 1 gram amonyum azotunun (NH4-N) oksitlenmesi sonucu
7.14 gram CaCO3 alkalinitesi tüketilmektedir. Dolayısı ile nitrifikasyon prosesi için
atıksudaki alkalinitenin kontrol edilmesi gerekmektedir.
Biyolojik çamurun stabilizasyonu, reaktörün içinde yani yüksek çamur yaşlarında
uzun havalandırma yöntemine göre işletilmesi ya da oluşan fazla çamurun reaktör
dışında seçilen bir çamur stabilizasyon prosesi ile sağlanmaktadır. Arıtma tesisi
tasarımı aşamasında tesisinin tümünün ele alınarak ilgili tasarım parametreleri
açısından kütle dengesinin oluşturulması gerekmektedir.
3.2.2 Yüzeyde Büyüyen sistemler
a) Damlatmalı Filtreler
Organik maddelerin bir yüzeye bağlı mikroorganizmalar tarafından giderildiği klasik
bir arıtma metodudur. Damlatmalı filtreler taş veya plastik dolgu malzemesinden
oluşurlar. Taş dolgu malzemelerde filtre malzemesi derinliği 1.8-2.4 m, plastik madde
için 3.0-12.2 m aralığında önerilmektedir. Atıksu bu filtre yatağından geçerken; dolgu
malzemesi üzerinde bakteriler bir biyofilm tabakası oluşturur. Kullanılan dolgu
malzemesinin arasında boşluklar bulunur. Böylece, mikroorganizmaların dolgu
malzemesi üzerinde bir tabaka halinde yaşamaları, organik maddelerle beslenmeleri
ve hava geçişi ile oksijen trasferi sağlanır. Mikroorganizmalar belirli bir kalınlığa
ulaştıktan sonra, dolgulardan koparlar, çıkış suyundaki bu biyofilm parçacıkları son
çöktürme havuzlarında çökeltilerek sudan ayrılırlar. Damlatmalı filtrelerin
boyutlandırılması yüzeysel hidrolik yük (m3/m2/gün), hacimsel organik yükleme (kg
BOİ5/m3/gün) ve geri dönüş oranı esas alınarak yapılır. Filtrenin yıkanmasını
sağlamak ve minimum debilerde akışı sağlayacak geri devir düzenekleri teşkil
edilmelidir. Damlatmalı filtreler ünitede sağlanan yüzeysel hidrolik yük; hacimsel ve
organik yükün büyüklüğüne göre düşük, orta ve yüksek hızlı olmak üzere üç tip
olabilmektedir. Hacimsel organik madde ve azot (TKN) yükleme hızı oranına bağlı
olarak organik madde giderimi; organik madde ile birlikte nitrifikasyon sağlanabilir.
Yaz ve kış koşullarında optimum oksijenlenmeyi sağlayacak havalandırma sistemi
(havalandırma delikleri ve kanalları) teşkil edilmelidir.
b) Biyodisk
Biyodisk sistemleri, bakterilerin üzerinde üremesi için uygun bir yüzeyi sağlayacak
şekilde yapılmış, gelen atıksuyun muhtemel korozif özelliğinden etkilenmeyecek,
mesela plastik (stropor gibi) malzemelerin diskler halinde, döner bir şaft üzerine
yerleştirildiği veya içi dolgu malzemesi ile dolu tambur şeklindeki silindirik bir yapıdan
oluşur. Bu silindirlerin genelde uygulanabilir çapları 1.5-3.0 metredir. Şaftın her 1
metresine 2 cm aralıklarla 20-30 adet disk yerleştirilebilir. Şaftın uzunluğu 6 m’ye
kadar olabilir. Dolgulu tambur tiplerinde ise istenen toplam yüzey sağlanacak şekilde
boyutlandırma yapılır. Bunların her biri ayrı bir silindir haznesine, % 45’i su içinde
batık olacak şekilde monte edilir.
c) Dolgu Yataklı Reaktörler
Dolgu yataklı reaktörler, mikroorganizmaların tutunması için bir dolgu maddesi içeren
biyofilm sistemleridir. Tipik bir dolgu yataklı reaktörde hava alt kısmından
havalandırıcılar yardımıyla verilir.
3.2.3 Biyolojik Azot ve Fosfor Giderimi Sistemleri
a) Anoksik Prosesler
Heterotrofik (fakültatif) bakteriler oksijensiz ortamda ayrışabilen organik maddeyi ve
bağlı oksijeni (nitrat, nitrit vb.) kullanarak organik madde oksidasyonunu
gerçekleştirmektedir. Denitrifikasyon prosesi yardımıyla anoksik koşullarda nitratın
azot gazına dönüştürülmesi sonucu azot giderimi gerçekleştirilmektedir. Anoksik
koşullar askıda ya da yüzeyde çoğalan sistemlerde sağlanabilir. Ancak,
denitrifikasyon veriminin yüksek olması, proses stabilitesi ve proses kontrolünün
kolaylığı açısından anoksik koşullar askıda çoğalan sistemlerde kolaylıkla
sağlanmaktadır. Denitrifikasyon prosesinin verimi anoksik reaktöre giren organik
madde miktarı, aerobik ünitelerden geri devrettirilen nitrat miktarı ve ortamdaki
oksijen konsantrasyonuna bağlıdır.
Askıda çoğalan sistemlerde denitrifikasyon: Askıda çoğalan sistemlerde
denitrifikasyon, aktif çamur sistemlerinde oksijenin olmadığı aerobik tanklardan geri
devredilen nitrat yardımıyla anoksik havuzlarda gerçekleştirilir. Nitratın yanında
bakteriler için gerekli olan organik karbon kaynağı sağlanmalıdır. Gerekli olan organik
madde ham atıksudaki organik maddeden ya da dışsal karbon kaynağından sağlanır.
Biyolojik azot giderimi için tasarlanan aktif çamur sistemlerinde ön çöktürme
tanklarının verimi organik maddenin denitrifikasyon prosesinin yeterliliği açısından
kontrol edilmelidir. Denitrifikasyon hacminden önce nitrifikasyonun sağlandığı aerobik
reaktör hacmi belirlenmeli daha sonra arıtılmış suda deşarj edilen toplam azot
konsantrasyonunu sağlayacak anoksik hacim oranına göre denitrifikasyon hacmi (VD)
seçilmelidir. Anoksik reaktörlerin boyutlandırılmasında anoksik hacim oranının, VD/V
(anoksik reaktör hacminin toplam reaktör hacmine oranı) %50 değerini aşması
istenmemektedir. Denitrifikasyon prosesinde 1.0 gram nitrat azotunun (NO3-N) azot
gazına çevrilmesinde 3.56 gram CaCO3 alkalinitesi kazanılmaktadır. Nitrifikasyon
prosesinde kaybedilen alkalinite denitrifikasyon ile geri kazanılmaktadır.
Yüzeyde çoğalan sistemlerde denitrifikasyon: Yüzeyde çoğalan sistemlerde
denitrifikasyonu, içerisinde taş veya plastik dolgu malzemesi bulunan bir ortamda
gerçekleştirilir. Dolgu maddesinin boyutlarına bağlı olarak, bu işlem bir çöktürme
havuzu tarafından izlenebilir. Dolgu yatakta tıkanmaların engellenebilmesi için
periyodik olarak geri yıkama gerekebilir. Bu işlemde de, askıda büyüme
denitrifikasyonunda olduğu gibi, dışsal karbon kaynağı genellikle gereklidir.
Günümüzde özellikle büyük sistemler için yüzeyde çoğalan sistemlerde etkin
denitrifikasyon sağlamak oldukça zordur.
3.2.4 Fosfor Giderme Yöntemleri
Atıksularda bulunan fosforu (orto-fosfat, PO4-P) arıtmak için kimyasal ve biyolojik
yöntemler birlikte veya ayrı ayrı kullanılmaktadır. Genellikle aşırı biyolojik fosfor
giderimi yapan tesislerde kimyasal fosfor arıtma ünitesi emniyet açısından teşkil
edilmektedir.
a) Kimyasal Yöntemler
Fosforun kimyasal olarak arıtılmasında alüminyum tuzları, demir tuzları ya da kireç
kullanılabilir. Kimyasal çöktürmede, fosfat metal-fosfat tuzları halinde çöktürülerek
uzaklaştırılmaktadır. Fosfor giderimi için eklenen kimyasal maddeler arıtma tesisi ön
ve son çöktürme tankları öncesinde kullanılabileceği gibi arıtılmış suda da
uygulanabilmektedir. Ancak kimyasal madde eklenmesinden sonra bir çöktürme
işlemine tabi tutulması gerekmektedir. Kimyasal madde eklenmesi durumunda arıtma
tesisinin alkalinite dengesinin kontrol edilmesi gerekmektedir.
b) Biyolojik Yöntemler
Heterotrofik bakteriler çoğalma sırasında nütrient ihtiyacı olarak fosforu bünyelerine
almaktadır. Bu durumda fosfor giderimi %10-30 mertebesinde olmaktadır. Ancak,
biyolojik aşırı fosfor gideriminde, fosfor depolayan mikroorganizmalar fosfatı nütrient
ihtiyacından daha fazlasını depolamakta olup sistemin fosfor giderimi %85-95
mertebesine kadar ulaşmaktadır. Fosfor depolayan heterotrofik mikroorganizmalar
nitrat ve çözünmüş oksijenin bulunmadığı anaerobik koşullarda atıksudaki uçucu yağ
asitlerini depolayarak bünyesinde tuttuğu fosforu hücre dışına salmaktadır. Bunu
takibeden anoksik ve/veya aerobik koşullarda ise depolama ürünlerini hücre
sentezinde kullanarak saldığı fosfordan daha fazlasını bünyesinde depolamaktadır.
Biyolojik aşırı fosfor giderimi için biyolojik denitrifikasyonun yapıldığı anoksik
reaktörlerin yanında anaerobik reaktörlerde reaktör konfigürasyonuna eklenmelidir.
Diğer aktif çamur ünitelerinden geri devir akımları (içsel geri devir ve çamur geri
devri) ile anaerobik reaktörlere dönen nitrat ve oksijen konsantrasyonları minimum
seviyede tutulmalıdır.
Biyolojik aşırı fosfor giderimi için giriş suyundaki kolay ayrışabilen organik madde
miktarı (fermente olabilen maddeler, uçucu yağ asitleri vb.) büyük önem taşımaktadır.
Özellikle düşük konsantrasyonda kolay ayrışabilen organik madde miktarı içeren
atıksular için uygun proses konfigürasyonu seçilmesi gereklidir. Biyolojik çamur
stabilizasyonunun biyoreaktör içinde gerçekleştirildiği uzun havalandırmalı aktif
çamur sistemleri yalnız biyolojik aşırı fosfor giderimi (BAFG) için uygulanmamalıdır.
Fosfor içeriği yüksek biyolojik çamura stabilizasyon (aerobik, anaerobik) işlemi
uygulandığında çamur yoğunlaştırma ve susuzlaştırma ünitelerinden arıtma tesisine
geri dönen tüm geri devir akımlarındaki nütrient yükleri açısından kütle dengesi
hesaplanması gereklidir. Gerekli görüldüğünde arıtma tesisine dönen çamur geri
devir akımlarında uygun arıtma işlemleri (kimyasal madde dozlaması vb.) de
uygulanmalıdır.
Biyolojik nütrient (azot ve fosfor) giderimi için tasarlanan atıksu arıtma tesisleri
“Kentsel Atıksuların Arıtılması Yönetmeliği’ nde yeralan “Hassas Bölgeler”
kapsamındaki yerleşimler için mutlaka uygulanmalıdır. Ancak, gerekli görüldüğü
takdirde biyolojik azot ve/veya fosfor giderimi “Hassas Olmayan Bölgeler” için de
uygulanabilir.
Atıksu arıtma tesisleri tasarımında prosese uygun online ölçüm cihazları, proses
kontrol ekipmanları ve bilgisayar kontrol sistemleri de teşkil edilmelidir.
c) Askıda ve Yüzeyde Çoğalan Aktif Çamur Ardışık Sistemleri
Yukarıda bahsedilen arıtma metotlarının kombinasyonlarını yapmak suretiyle çok
sayıda arıtma akım şeması oluşturmak mümkündür. Özellikle mevcut arıtma
tesislerinin genişletilmesi (geliştirilmesi) ile biyolojik azot ve fosfor giderimi sağlayan
tesisler haline dönüştürülmesi mümkündür. Böylece tek başına yeterli arıtmayı
sağlayamayan aktif çamur ya da damlatmalı filtre sistemleri yeni konfigürasyonlarla
bir arada kullanılarak uygun arıtılmış su kalitesini sağlamak mümkün olabilmektedir.
Tablo 3.1’de, karbon giderimi yapan aktif çamur prosesleri için tasarım parametreleri,
Tablo 3.2’de ise biyolojik azot ve fosfor giderimi için önerilen temel tasarım
parametreleri vrilmiştir.
Tablo 3.1 Aktif çamur prosesleri için tasarım parametreleri
Proses çeşitleri
Θc, gün
F/M,kgBOI/kgTAKM.g
kgBOI/ m3.g
TAKM,mg/l
V/Q,saat
Qr/Q
Konvansiyonel
Tam karışımlı
Kademeli besleme
Değiştirilmiş havalandırmalı
Temas stabilizasyonu
Uzun havalandırmalı
Yüksek-hızlı havalandırma
Kraus prosesi
Saf oksijenli
Oksidasyon hendeği
AKR
Derin shaft reaktörü
5-15
5-15
5-15
0,2-0,5
5-15
20-30
5-10
5-15
3-10
10-30
1
2
8-20
15-100
0,2-0,4
0,2-0,6
0,2-0,4
1,5-5.0
0,2-0,6
0,05-0,15
0,4-1,5
0,3-0,8
0,25-1,0
0,05-0,3
0,05-0,3
0,5-5
0,1-0,25(0,02-0,15)3
0,05-0,2(0,04-0,15)4
0,32-0,64
0,8-1,92
0,64-0,96
1,2-2,4
0,96-1,2
0,16-0,4
1,6-16
0,64-1,6
1,6-3,2
0,08-0,48
0,08-0,24
2
0,08-
1500-3000
2500-4000
2000-3500
200-1000
(1000-3000)a
(4000-10000)b
3000-6000
4000-10000
2000-3000
2000-5000
3000-6000
(1500-5000)d
2
2000-3500
2000-3500
4-8
3-5
3-5
1,5-3
(0,5-1)a
(3-6)b
18-36
2-4
4-8
1-3
8-36
12-50
0,5-5
6-15
3-6
0,25-0,75
0,25-1
0,25-0,75
0,05-0,25
0,5-1,5
0,5-1,5
1-5
0,5-1
0,25-0,5
0,75-1,5
1
2
0,5-1,5
Tek kademeli nitrifikasyon
İki kademeli nitrifikasyon
0,32
0,05-0,144
0,5-2,0
1 uygulanamaz, 2 bilgi yok a kontakt birimde , b katı stabilizasyon birimi
Tablo 3.2 Biyolojik azot ve fosfor giderimi için önerilen temel tasarım parametreleri
Aktif Çamur Sistemi
X* MLSS
**H
*** (saat) Çamur Geri Devri
İçsel Geri Devir
Proses gün g/L Toplam
Anaerobik
Reaktör
Anoksik
Reaktör
Aerobik
Reaktör
% QGiriş % QGiriş
Azot GiderimiÖn
denitrifikasyon7-20 3-4 5-15 1-3 4-12 50-100 100-
200Ardışık Kesikli
Reaktör10-30
3-5 20-30 Değişken
Değişken
- -
Bardenpho (4-kademeli)
10-20
3-4 8-20 1-3 4-12 50-100 200-400
(1. tank)
(2. tank)
2-4 0.5-1(3.
tank)(4.
tank)Oksidasyon
Havuzu20-30
2-4 18-30 Değişken
Değişken
50-100
BiodenitroTM 20-40
3-4 20-30 Değişken
Değişken
50-100
Orbal 10-30
2-4 10-20 6-10 3-6 50-100 Opsiyonel
(1. tank)2-3(2.
tank)
Biyolojik Fosfor GiderimiA/O 2-5 3-4 0.5-1.5 - 1-3 25-100A2/O 5-25 3-4 0.5-1.5 0.5-1 4-8 25-100 100-
400UCT 10-
253-4 1-2 2-4 4-12 80-100 200-
400(anoksi
k)100-300
(aerobik)
VIP 5-10 2-4 1-2 1-2 4-6 80-100 100-200
(anoksik)
100-300
(aerobik)
Bardenpho (5-kademeli)
10-20
3-4 0.5-1.5 1-3 4-12 50-100 200-400
(1. tank)
(1. tank)
2-4 0.5-1(2.
tank)(2.
tank)AKR 20-
403-4 1.5-3.0 1-3 2-4
* Çamur yaşı; ** Reaktördeki askıda katı madde konsantrasyonu; *** Hidrolik
bekletme süresi
3.2.5 Son Çöktürme Havuzları
Son çöktürme havuzları biyolojik arıtmadan sonra arıtılmış atıksuyu biyokütleden
yerçekimi etkisi ile fiziksel olarak ayıran dairesel ya da dikdörtgen plana sahip
havuzlardır. Dairesel havuzlarda biyokütle atıksu karışımı besleme şekli olarak
merkezden ya da çevreden yapılmakta; arıtılan su radyal doğrultuda hareket
etmektedir. Dikdörtgensel havuzlarda ise karışım yatay hareket ederek çöktürme
tankından çıkmaktadır. Giriş yapısı ve çamur toplama sisteminin tasarımı çöktürme
tankındaki laminer akım koşullarına ve çamurun çökelme özelliğini bozmayacak
şekilde yapılmalıdır. Ayrıca, giriş yapısı ve köprünün hızı, karışımın enerjisini
(momentum) kırıcı düzenekler ile donatılmalı ve gerekli hız tahkikleri yapılmalıdır.
Çökeltilmiş su, son çöktürme havuzlarından savaklar yardımı ile toplanır. Birim savak
yükleri hesaplanarak gerekli olan toplam savak uzunluğu ve savak sayısına karar
verilir. Gerekli görüldüğü takdirde tek taraflı ve çift taraflı savaklar teşkil edilir. Kanal
ile suyu toplayan savaklar genellikle dikdörtgensel, V-tipi olarak seçilmektedir. Savak
yapıları minimum ve maksimum yükü kaldıracak şekilde planlanmalıdır.
Yüzeydeki köpük ve tabandaki biyolojik çamur birikintilerinin uzaklaştırılması için
uygun bir yüzey ve taban sıyırma tertibatı bulunmalıdır. Tabandan çamur toplama
işlemi köprüye bağlı sıyırıcı ya da emme tipli olarak projelendirilir. Çamur haznesinin
büyüklüğü çamurun özelliklerine ve çamur boşaltma aralıklarına uygun olmalıdır.
köprüye bağlı sıyırıcı olan sistemlerde uygun havuz tabanı teşkil edilmelidir. Emme
tipi sıyırma tertibatında son çöktürme tankının tabanı düz olmalıdır. Son çöktürme
tankındaki yan duvar su yüksekliğinin en az 3.2 m olması öngörülmektedir.
Özellikle biyolojik nütrient (azot ve fosfor) giderimi yapan sistemlerde son çöktürme
tankının tasarımı, sistemin verimi açısından büyük önem taşımaktadır. Son çöktürme
tankında bekletme süresi ve besleme şekli, denitrifikasyondan dolayı serbest azot
gazının ortaya çıkmasına izin vermeyecek şekilde seçilmelidir. Bunun sebebi serbest
azot gazı biyolojik çamurun yüzmesine neden olmasıdır. Ayrıca çamurun son
çöktürme tankında çok beklemesi sonucu anaerobik koşulların oluşması fosfor
depolayan bakterilerin bünyesine aldığı fosforu tekrar salmasına neden olmakta ve
çıkış kalitesini bozmaktadır. Dolayısı ile projelendirmede bu hususlar gözönüne
alınmalıdır.
Son çöktürme havuzları için ana tasarım parametreleri katı madde yükü (qM),
yüzeysel hidrolik yük (qH) ve kenar net su yüksekliğidir (HS). Bu parametrelerden katı
madde yükü havalandırma havuzundan son çöktürme tankına gelen (atıksu ve çamur
geri devir debileri ile birlikte) toplam katı madde yükünün havuzun etkin yüzey
alanına bölünmesi ile bulunmaktadır. Yüzeysel hidrolik yük ise havuzun yüzeyinden
savaklanan arıtılmış su debisinin havuzun yüzey alanına bölünmesi ile
bulunmaktadır. Son çöktürme tankının tasarım kriterleri maksimum debi koşullarında
da kontrol edilmesi gereklidir. Biyolojik fazla çamur, geri devir akımından (ya da
biyolojik reaktörden) düzenli olarak atılmalı ve çamur işleme ünitelerine hemen
ulaştırılmalıdır.
3.2.6 Havalandırmalı Lagünler
Havalandırmalı lagünler, 2.5-5 metre derinliğinde toprak yapılardır. Havalandırma,
dubalar veya sabit kolonlar üzerine yerleştirilen mekanik havalandırıcılar vasıtasıyla
yapılır. Bu havuzlar, stabilizasyon havuzlarına göre daha kısa bekletme sürelerine
sahip ve daha derindirler. Bundan dolayı, stabilizasyon havuzları ile kıyaslandığında
%10-20 daha küçük hacimlere sahiptirler. Mekanik ekipman olarak, yüzeysel
havalandırıcılara ihtiyaç vardır.
İnşaatları, stabilizason havuzlarınınkine benzemektedir. Bu havuzların tasarımında
büyük esneklikler vardır. Bu tip lagünler bir taraftan basit fakültatif tipte, diğer taraftan
da çamur geri devrinin yapıldığı daha verimli ve kompleks üniteler olarak
projelendirilebilirler. Her durumda da bunların inşaatları ve işletilmeleri çok kolaydır.
Bu nedenle hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde yaygın kullanım alanına
sahiptirler. Havalandırmalı lagünlerin tasarımında gözönüne alınan faktörler, BOİ
giderimi, çıkış suyu özellikleri, oksijen ihtiyacı, sıcaklık etkisi, karıştırma için gerekli
enerji ve katı ayırma sistemidir. Lagün çıkış atıksuyunda önemli parametreler BOİ ve
AKM konsantrasyonudur. Çıkış suyundaki BOI ve AKM konsantrasyonları bazen
küçük miktarda alg’i de kapsamaktadır. Oksijen ihtiyacı aktif çamur tasarımında
kullanılan yöntemlere göre belirlenir. İhtiyaç duyulan oksijen miktarı giderilen BOI’nin
0.7 ile 1.4 katı olarak hesaplanır. Havalandırmalı lagünler geniş iklim şartları ve
sıcaklık değişimlerinde kurulup ve işletileceği düşünülerek tasarlanırlar. Burada
sıcaklığın iki önemli etkisi, biyolojik aktiviteyi azaltması ve arıtım verimini düşürmesi
ile buz oluşturmasıdır.
Havalandırmalı lagünler evsel ve endüstriyel atıksuların arıtımında başarı ile
kullanılmaktadırlar. Lagünler başlıca üç tipe ayrılabilirler: Fakültatif, havalı, sürekli
beslemeli ve havalı, çamur geri devirli. Her üç tip havalandırmalı lagünde de biyolojik
arıtma prensipleri aynıdır. Her üç havuz için tasarım kriterleri Tablo 3.3’de verilmiştir.
Fakültatif havalandırmalı lagünlerde birim hacme düşen enerji yoğunluğu, gerekli
oksijen miktarının sıvıya verilmesi için yeterlidir. Fakat bu enerji girdisi, bütün katıları
askıda tutmak için yeterli değildir. Bunun sonucunda, lagüne giren askıda katı
maddelerin bir kısmı ve substrat giderimi sonucunda oluşan katı maddeler, tabana
çökmeye çalışırlar ve tabanda havasız bozunma meydana getirirler. Lagündeki
aktivite kısmen havalı, kısmen de havasız olduğundan bu tip lagünlere “fakültatif”
denir.
Havalı Lagünlerde enerji yoğunluğu, sadece istenilen miktarlardaki oksijeni sıvı
içerisine verecek seviyede değil, aynı zamanda aktif çamur havalandırma tanklarında
olduğu gibi bütün katı maddeleri askıda tutacak seviyede de olmalıdır. Bu nedenle,
bu tip lagünlerde askıda katı çökelmesi olmaz. Arıtım verimi fazla yüksek değildir.
Çıkış suyunda çok miktarda askıda katı madde bulunduğundan verim yaklaşık % 50-
60 seviyesindedir. Daha iyi BOI ve katı madde giderim istenirse ilave arıtma gerekir.
Çamur geri devirli havalı lagünler, uzun havalandırmalı sistemlere benzerler. Enerji
girdisi hem oksijen ihtiyacını karşılayacak, hem de bütün katıları askıda tutacak
şekilde olmalıdır. Bu lagünlerdeki çamur geri devrinden dolayı katı madde
konsantrasyonu da oldukça yüksektir. İşletmeyi kolaylaştırmak için, lagün içerisinde
bir çöktürme bölgesi oluşturulabilir veya alternatif kullanım amacıyla iki paralel bölüm
yapılabilir. BOI giderimi yüksek olup %95-98 aralığındadır. Sistemde aynı zamanda
nitrifikasyon da gerçekleşmektedir.
Bu havuzların boyutlandırılmasında, uygun bekletme süresi seçilerek hacim
hesaplanır. Seçilen mekanik havalandırıcı için uygun su derinliği seçilerek boyutlar
bulunur. Bu boyutlara göre dispersiyon katsayısı belirlenir. Dispersiyon sayısı için
dispersiyon katsayısı bilinmelidir. Havuz şekline ve akıma göre dikdörtgen havuzlar
için D=(16.7-33).B arasında alınabilir. Havuz sıcaklığı hesaplanır ve bu sıcaklıktaki KL
değeri hesaplanarak, Wehner-Wilhelm denkleminden veya bu denklemin
kullanılmasıyla elde edilen tablo veya diyagramdan çıkış konsantrasyonu belirlenir.
Mekanik havalandırmalı havuzlarda havalandırıcı gücü, fakültatif olanlarda havuz
hacmi başına 1.0-1.2 Watt/m3 ve havalı olanlarda 2.75 Watt/m3 den büyük alınarak
hesaplanır.
Tablo 3.3 Evsel atıksuları arıtan faklı tipteki lagünlerin tasarım kriterleri
Özellik Fakültatif Havalı sürekli akışlı
Havalı geri devirli
Katı madde kontrolü
Lagündeki AKM
konsantrasyonu, mg/l
UAKM/AKM (%)
Çamur yaşı Өc, gün
BOI giderim hızı(20oC’de günlük, filtrelenmiş), kg/m3/gün
Sıcaklık katsayısı, Ө
Hidrolik kalış süresi, gün
BOI giderim verimi (%)
Nitrifikasyon
Yoktur (bir kısmı çöker, diğer kısmı arıtılmış su ile çıkar).
50-150
50-80
Yüksek
0.6-0.8
1.035
3-12
70-90
Yok
Kısmen (katılar çökmez, arıtılmış su ile çıkar).
100-350
70-80
Genellikle 5
1-1.5
1.035
Genellikle 5
50-60
Uygunsuz
Tam kontrol (fazla çamur kontrollü olarak sistemden çekilir).
3000-5000
50-80
Sıcak iklim:10-20Ilık iklim:20-30
Soğuk iklim:30
20-30
1.01-1.05
0.5-2
95-98
Az
Koliform giderimi (%)
Lagün derinliği, m
Arazi ihtiyacı,(m2/kişi) Sıcak iklim Ilık iklim
Güç ihtiyacı, kW/kişi-yıl hp/1000
Min.güç(kW/103 m3lagün hacmi)
Çamur
Çıkış yapısı
60-993
2.5-5
0.3-0.40.45-0.9
12-156
2-2.56
0.75-1(eşit O2
yaymak)
Birikir ve birkaç yıl sonra
uzaklaştırılır.
Arıtılmış su savakla dışarı
verilir.
şartlar
60-90
2.5-5
0.3-0.40.35-0.7
12-142-2.5
2.75-5(bütün katıları askıda tutmak)
Birikim olmaz. Katı maddeler arıtılmış su ile
çıkar.
Kısmi veya tam boru kullanılır.
60-90
2.5-5
0.15-0.250.25-0.55
18-243-5
15-18(bütün katıları askıda tutmak
için)
Fazla çamur günlük
uzaklaştırılır.
Savak veya boru.
3.2.7 Stabilizasyon Havuzları
Stabilizasyon havuzları, en basit ve işletilmesi kolay arıtma sistemleridir. Bu
havuzlarda, enerji ve mekanik teçhizata ihtiyaç yoktur. Ayrıca yetişmiş işletme
elemanına da ihtiyaç yoktur. Bu sistemde atıksular sığ havuzlarda uzun süre bekletilir
ve organik maddelerin ayrışması sağlanır. Ancak yukarda belirtilen çok büyük
üstünlüklerinin yanında, geniş araziye ihtiyaç göstermeleri bir mahzur olarak
alınabilir. Dolayısıyla, stabilizasyon havuzları ancak arazinin ucuz ve iklim şartlarının
müsait olduğu bölgeler için uygun arıtma sistemi olarak düşünülebilir. Stabilizasyon
havuzları, reaksiyon kinetikleri ve akım şekilleri yönünden reaktörlere benzemektedir.
Arıtım verimi, BOI giderimi ile birlikte mikroorganizma ve besi maddeleri (N ve P)
arıtımında da istenilen şartları sağlayacak şekilde tasarlanabilir. Stabilizasyon
havuzlarını üç sınıfta toplamak mümkündür. Bunlar, aerobik stabilizasyon havuzları,
anaerobik stabilizasyon havuzları ve fakültatif stabilizasyon havuzlarıdır. Bunlara ait
boyutlandırma kriterleri Tablo 3.4’de verilmiştir.
Tablo 3.4 Havalı, havasız ve fakültatif stabilizasyon havuzları için tasarım parametreleri
Parametre Havalı Fakültatif HavasızHidrolik Kalış süresi, günSu derinliği, mBOI5 yükü, kg/ha.günÇözünmüş BOI5 giderimi,%Toplam BOI5 giderimi,%Alg konsantrasyonu, mg/lÇıkış AKM, mg/l
5-200.3-1
40-12090-97
40-801
100-120100-250
10-301-2
15-12085-95
70-9020-80
40-100
20-502,5-5
200-50080-95
60-900-5
70-120
Aerobik stabilizasyon havuzlarında derinlik, ışık geçirimi ve fotosentezle alg
oluşumunu en yüksek seviyede tutmak için oldukça sığdır. Derinlikleri, 0.5 m
civarındadır. Anaerobik stabilizasyon havuzlan ise daha derin inşaa edilirler.
Anaerobik ve fakültatif mikroorganizmalar, nitratlar ve sülfatlardaki oksijeni kullanırlar.
Bu tip havuzlar yüksek organik yükleri kabul edebilirler ve alg fotosentezi olmadan
çalışabilirler. Işığın geçirimi bu havuzlarda önemli olmadığından, 3-5 m derinlikler
kullanılır. Ancak günümüzde bu havuzlar yerine daha verimli oldukları için havasız
çamur yataklı reaktörler (HÇYR) ve havasız çamur battaniyesi (AAÇB) sistemleri
kullanılabilir.
Fakültatif stabilizasyon havuzları ise ne tam aerobik ne de tam anaerobiktir. Bu
havuzların derinlikleri 1 ile 2 m arasındadır. Fakültatif stabilizasyon havuzlarında iki
tabaka mevcut olup, yüzeye yakın kısımlarda alglerin faaliyeti sonucu oksijen
mevcuttur. Üst tabaka aerobiktir. Organik maddeler çökeldiği için alt tabaka
anaerobiktir. Bu tip havuzlar kısmen havalı, kısmen de havasız olarak
çalışmaktadırlar. Bu nedenle hem alg hem de fakültatif mikroorganizma gelişimi olur.
Gündüz güneş ışığında havuz ağırlıklı olarak havalı karakterde iken, gece havuz
tabanındaki su havasız karakterli olur. Dünyadaki mevcut havuzların çoğu fakültatif
tiptedir. Bekletme süreleri iklim durumuna göre 20 - 40 gün, hatta daha fazla
alınabilir. BOİ giderme verimi, iklime, bekletme süresi ve karışım şekline bağlı olarak
% 70 ile 90 arasında ve koliform giderme verimi % 60 ile % 99.9 arasında
değişmektedir.
Stabilizasyon havuzlarının boyutlandırılması şu kademelerden oluşmaktadır: Oksijen
üretimi hesaplanır. 20 °C için Kp tahmin edilir ve havuz sıcaklığı seçilir ve sıcaklık
düzeltmesi yapılır. d seçilir. Gerekli verim veya S/So değerlerinden Kp.t hesaplanır ve
t, bekletme süresi bulunur. En sonunda, havuz hacmi bulunur ve boyutlar seçilir.
Fakültatif stabilizasyon havuzları için BOİ yüklemeleri, Akdeniz Bölgesinde 150 kg
BOİ/ha.gün, Ege, Marmara ve Karadeniz Bölgelerinde 100 kg BOİ/ha.gün, İç
Anadolu Bölgesinde, 80 kg BOİ/ha.gün ve Doğu Anadolu Bölgesinde 50 kg
BOİ/ha.gün alınabilir. Fakültatif stabilizasyon havuzlarının boyutlandırılmasında iklim
(sıcaklık, güneş ışığı, bulutluluk, rüzgar vb) ve tasfiye edilecek atıksuyun özelliklerinin
tesiri olduğu dikkate alınmalıdır.
Çamur birikimi 0.03-0.05 m3/çamur/kişi.yıl’dır. Bu durum gözönünde tutularak çamur
birikimi için fazladan bir hacim dikkate alınmalıdır. Hacim hesabında, çamurlann 5-10
yılda bir defa temizleneceği kabul edilmelidir.
Stabilizasyon havuzları, tabii zeminde inşa edilirler. Havuz tabanının su
sızdırmaması, dolayısıyla yeraltı sularını kirletmemesi için havuz tabanı geçirimsiz
yapılmalıdır. Zemin sıkıştırılıp, killi toprak serilmesi gerekebilir. Havuz yan yüzleri,
2-2.5 yatay ve 1 düşey olacak şekilde şevli inşa edilir. Yan yüzler, beton veya taş
ile kaplanacaksa eğim, 1-1.5 yatay ve 1 düşey alınabilir.
Hiçbir arıtmadan geçmemiş atıksuları kabul eden havuzlara ham veya birinci kademe
stabilizasyon havuzları denir. Ön çöktürmeden geçmiş veya biyolojik olarak arıtılmış
atıksuların geldiği havuzlara ise ikinci-kademe stabilizasyon havuzları adı verilir.
İkinci kademe stabilizasyon havuzlarına örnek olarak olgunlaştırma havuzları
sayılabilir. Stabilizasyon havuzlarında veya diğer konvansiyonel arıtma tesislerinde
arıtılan atıksular, daha iyi hale getirilmek üzere (özellikle, bakteri sayısı azaltılmak
üzere) belli bir süre (yaklaşık 5-7 gün) olgunlaştırma havuzlarında ilave arıtmaya tabi
tutulurlar. Olgunlaştırma havuzları, organik yük yönünden oldukça hafif yüklenirler.
Sıcak iklimlerde olgunlaştırma havuzları, klorla dezenfeksiyona ekonomik yönden
fizibil bir alternatif olmaktadır.
3.2.8 Havasız Arıtma Sistemleri
Havasız (anaerobik) arıtma, organik atıkların oksijensiz ortamda biyolojik süreçlerle
ayrıştırılarak metan (CH4) ve karbondioksite (CO2) dönüştürülmesi olarak
tanımlanmaktadır. Çoğunlukla arıtma çamurları ve yüksek konsantrasyonda organik
madde içeren endüstriyel atıksular için uygulanan bu arıtma sistemi son yıllarda
kentsel atıksuların arıtılmasında da yaygın olarak kullanılmaktadır. Oluşan biyolojik
çamur miktarının düşük olması, havalı sistemlere göre daha az alan kaplaması,
biyoenerji eldesi, mekanik-ekipman maliyetinin düşük olması, reaktörlerin
beslemeksizin aktivitelerini uzun süre koruyabilmeleri havasız arıtma sistemlerinin
üstün taraflarıdır. Ancak bu arıtma sistemleri ile alıcı ortama deşarj kriterlerinin
sağlanması mümkün değildir. Bu nedenle havasız ve havalı arıtmanın birlikte
uygulanması daha uygun olabilir.
Havasız arıtmayı gerçekleştiren gerçekleştiren mikroorganizma toluluğunun
kapasitesinden yüksek oranda yararlanabilmek için reaktörde uygun çevre şartlarının
sağlanması gereklidir. Bunlardan en önemlisi sıcaklıktır. Evsel atıksuların arıtımı
sırasında sıcaklık dışındaki parametreler çok önem taşımazlar. Üç farklı sıcaklık
sınıfına göre havasız sistemler işletilebilir. Bunlar sakrofilik (<20°C), mezofilik (25-
40°C) ve termofilik (>45°C)’tir. Evsel atıksuların KOİ konsantrasyonu nisbeten düşük
olduğu için bu sistemlerden elde edilen gaz miktarları küçük tesislerde ekonomik
olarak değerlendirilemeyecek miktardadır. Bu nedenle reaktör işletme sıcaklığı
seçilirken ısıtma için dışarıdan enerji kaynağına ihtiyaç duyulacağı göz önünde
bulundurulmalıdır. Enerji gereksinimini azaltmak için havasız arıtma hava sıcaklığının
yüksek ve gece ile gündüz arasındaki sıcaklık değişiminin düşük olduğu yerleşim
yerlerinde tercih edilmelidir. Havasız arıtma özellikle mevsimlik arıtmanın söz konusu
olduğu turistik tesislerde büyük bir potansiyele sahiptir.
Reaktörler genellikle silindirik veya yumurta kesitli olarak yapılırlar. Reaktör tipi
havasız sistemlerde atıksu reaktör tabanından beslenerek yukarı doğru akış sağlanır.
Mikroorganizmalar reaktör tipine bağlı olarak askıda veya yüzeyde çoğalırlar. Kentsel
atıksu arıtımında yaygın olarak kullanılan havasız arıtma tipleri Havasız Fıltre,
Havasız Çamur Yatağı ve Havasız Lagün’dür.
a) Havasız Filtre
Dolgu malzemesi boşluklarında ve yüzeyindeki mikroorganizma ile atıksuyun etkin
temasının sağlandığı bir arıtma sistemidir. Dolgu malzemesi biyokütleyi sistemde
tutan en iyi sistemdir. Reaktördeki biyokütle belli oranda filtre dolgu malzemesi
üzerinde ince bir biyofilm tabakası halinde tutunur, ancak sistemdeki toplam
biyokütlenin çok büyük kısmı malzeme içinde ve arasındaki boşluklarda biriken
granüler ve floküler çamur halindedir. Damlatmalı filtrelere benzerler, ancak havasız
filtrelerde giriş suyu tabandan verilir. Mahzuru ise sistemin oluşan biyokatılar, giriş
akımındaki askıda katı madde ve çökelen mineraller tarafından tıkanma ihtimalidir.
Bu nedenle çözünmüş organik maddelerin arıtılması için uygun bir sistemdir. Diğer
konvansiyonel arıtma tesislerinde olduğu gibi, bu sistemde de ham atıksu önce
ızgaralardan ve kum tutucudan geçirilir. Anaerobik filtreler diğer anaerobik işlemlere
göre daha düşük sıcaklıklarda çalışırlar.
Hidrolik bekletme süresi 4-36 st arasında değişir. Evsel atıksuların yüksek verimlerde
havasız olarak arıtılabilmeleri ve reaktör içersinde iyi bir karışımın sağlanabilmesi için
sistemin yüksek hidrolik yüklerle beslenmesi gerekmektedir. Bu sebeple, düşük kirlilik
yüklerine sahip atıksuların havasız arıtımları sırasında gerekli reaktör hacimleri
genellikle hidrolik bekleme süresi ile belirlenmelidir. Bu tesislerde kentsel atıksu için
hacimsel yük 0.1 ila 1.2 kg KOİ/m3.gün’dür ve KOİ giderme verimi %50-70’tir.
Havasız filtreler daire veya dikdörtgen enkesitli, çapı veya genişliği 6-26 m, yüksekliği
ise 3-13 m arasında değişen reaktörlerdir. Dolgu malzemesi özgül yüzeyi, sentetik
malzeme tipinden bağımsız olarak ortalama 100 m2/m3 alınabilir.
Aynı zamanda alt kısmında dolgu malzemesi bulunmayan hibrid filtrelerin kullanımı
da yaygındır. Bu tip reaktörlerde alt kısım granüler çamurlu havasız çamur yatağı,
dolgu malzemeli üst kısım ise yüzeyde çoğalan biyokütlenin hakim olduğu ve daha
ziyade lamelli çökeltici gibi havasız filtre yer alır. Havasız filtre reaktör yüksekliğinin
üst 2/3 lük kesimini kaplamalı ve dolgu yüksekliği asgari 2 m olmalıdır.
b) Havasız Çamur Yatağı
İyi çökelen floklardan oluşan çamur yatağının kendine has özellikleri dolayısıyla
sistemde kolaylıkla tutulan yukarı akışlı bir sistemdir. Sistemin akışkanlık özelliği
atıksu ile biyokütlenin temas yüzeyini artırdığından yüksek KOİ giderim verimleri elde
edilmektedir. Diğer konvansiyonel arıtma tesislerinde olduğu gibi, ızgara ve kum
tutucudan geçirilen atıksu dağıtım yapısı ile çok sayıda düşey borularla taşınarak
havasız çamur yatağı reaktörüne alınır (Şekil 3.1). Bu reaktör tipinde çapı 1-5 mm
olan granüler biyokütle ile birlikte flok yapıdaki biyokütle de gözlenmektedir. Granüller
yüksek yoğunluğa sahip olup yüksek çökelme hızına ve yüksek metanojenik
aktiviteye sahiptirler. Biyokütlenin granüler ya da flok yapıda olması sistemin verimini
etkilememektedir. Reaktördeki biyokütleyi muhafaza etmek için ortalama debide
yukarı akış hızı 0.5 m/st ve pik debide ise 1.2 m/st’i geçmemelidir.
Bu tip arıtma sistemleri genellikle 20°C ve üstü olduğu iklim koşullarında tercih edilir.
Reaktördeki ortalama biyokütle konsantrasyonu 70 kg/m3 olarak alınabilir.
HÇYR’lerin önemli diğer bir tasarım parametresi olan hidrolik bekleme süresi de
ortalama debide h 810 gün alınır. Kentsel atıksuların arıtıldığı HÇYR’lerde
toplam derinlik 4.5-5.0 m olup çamur örtüsü kalınlığı 2.0 / 2.5 m’dir. Üst kısımdaki
çökelme bölmesi yüksekliği 2.0 / 2.5 m alınır. Yeterli seviyede çamur çökelmesi için
maksimum yüzeysel hidrolik yük 11.2 m/st sınırlarını aşmamalıdır. Organik yük 0.3-
1.0 kg KOİ/kg UKM.gün, hacimsel yük ise 1-3 kg KOİ/m3.gün olarak alınmalıdır.
Floklu tip çamur ihtiva eden sistemin enkesit tayininde de yüzeysel hidrolik yükün 1-
1.5 m/st’i aşmaması tavsiye edilmektedir.
Şekil 3.1 Havasız çamur yatağı sistemi akış şeması
c) Havasız Lagün
Havasız ortamı sağlayacak çözünmüş oksijenin olmadığı derin havuzlardan oluşan
sistemdir. Geçirimsiz kil tabakasından oluşturulmuş bu havuzlar genellikle kentsel
atıksuların ön arıtımında kullanılmaktadır. Endüstriyel atıksulardan dolayı artacak
organik yüke de cevap vermesi açısından ideal bir ön arıtma sistemi olarak
düşünülebilir. Bu ön arıtmada, çökelebilen katı maddelerin tabanda birikmesi,
çürümesi ve sıvı fazdaki organik maddelerin ayrışması sağlanmaktadır. Havasız
lagün çıkış suyu alıcı ortama deşarj için uygun değildir. Deşarj standartlarını
yakalamak için gerekli arıtma genellikle aerobik veya fakültatif lagünler kullanılarak
yapılır. Arazinin çok ve maliyetinin düşük olduğu küçük ve kırsal yerleşim yerlerinde
uygulanan bir sistemdir. Düşük ilk yatırım ve işletme maliyetlerinden dolayı havasız
lagünler diğer arıtma sistemlerine göre daha caziptir. Havasız arıtma sistemlerinde
sıralanan üstünlüklerin dışında en önemlisi değişken organik yüklemelere hızlı ve
HÇYR
Gaz
Fazla Çamur
Aerobik Arıtma Sulamaya Ham Atıksu
Oksidasyon havuzu Fakültatif lagün
Stabilizasyon havuzu
Kum tutucu
etkili bir şekilde cevap verebilmesidir. Havasız lagünlerde herhangi bir havalandırma,
ısıtma veya karıştırma yapılmaz. Bu nedenle enerji gereksinimi de yoktur. Buna
karşın geniş arazi ihtiyacı, istenmeyen kokuların oluşması ve uzun bekletme süreleri
ise mahzurlarıdır.
Havasız lagünlerin girişine çubuk ızgara ve sonrasında debi ölçümü için Parshall
savağı yerleştirilir. Lagünlerin üzeri, üretilen metan gazının toplanması ve kullanımı
için kapatılabilir. Ancak bu uygulama pratik değildir. Havasız ortamın oluşturulması ve
yüzeyden oluşacak oksijen difüzyonunu azaltmak için lagün derinliğinin en az 2.4 m
olması gereklidir. Uygulamada genellikle 6 m seçilmektedir. Derinliğin artması ile
lagünün yüzey alanı azaltılır ve lagündeki ısı korunmuş olur. Tipik kabul edilebilir
organik yükleme hızı sıcaklığa bağlı olarak 0.04 ila 0.3 kg BOİ5 /m3.gün arasında
değişmektedir. Hidrolik bekletme süresi 1- 50 gün’dür. Yüzey alanı 0.2-0.8 ha
seçilmelidir. Tabanda birken katı maddelerin yılık ölçümler yapılarak miktarı
belirlenmelidir. Genellikle 5-10 yılda bir biriken katı maddelerin lagünden çekilmesi
gerekir.
3.2.9 Membran Biyoreaktörler
Membran biyoreaktörler (MBR), klasik aktif çamur sistemlerinin geliştirilmiş şeklidir.
Biyolojik reaktörler ile membran teknolojisinin birleştirilmiş halidir. Biyolojik arıtmadan
sonra, çöktürme havuzu yerine ultrafiltrasyon (UF) veya mikrofiltrasyon (MF)
membranları kullanılarak, ayırma işlemi gerçekleştirilmektedir.
Membran biyoreaktörlerde elde edilen süzüntü suyu, askıdaki maddeler, bakteri ve
virüslerden arındırılmış, geri kullanılabilecek mertebede temiz sulardır. Membran
biyoreaktörlerin iki değişik tertip tarzı vardır. Bunlardan birincisinde, ayrışma ve
ayırma işlemi aynı tankda, ikincisinde ise, ayrı tanklarda gerçekleşmektedir (Şekil
3.2). Şekil 3.2a’da görüldüğü üzere, iki işlemin aynı tankda gerçekleştiği birleşik
sistemde, plaka ve çerçeve ile tubular membranlar kullanılmaktadır. Bu sistemlerde,
süzüntü akımı vakum ile çekilmektedir. Ayrık sistemde, sipiral sargılı ve boşluklu elyaf
membranlar kullanılmaktadır. Biyolojik sistemden çıkan atıksu bir pompa ile
membranlara gönderilmektedir. Membranda akım ikiye ayrılmakta, süzüntü kısım
uzaklaştırılmakta, konsantre akımı ise biyolojik reaktöre geri devir ettirilmektedir
(Şekil 3.2b). Evsel atıksuların arıtımında son yıllarda, birleşik sistem MBR sistemleri
yaygın hale gelmiştir. Ayrık sistem ise daha çok endüstriyel atıksuların arıtımında
kullanılabilmektedir.
Özellikle debisi az olan, otel ve tatil köyü gibi yerleşim yerleri için çok uygun bir
sistemdir. Evsel atıksuların geri kazanılmasında yaygın bir kullanımı söz konusu
olduğu gibi endüstriyel atıksuların arıtılmasında da bir çok alanda kullanılmaktadır.
Şekil 3.2. Membran biyoreaktörlerde uygulanan değişik tertip tarzları
Giriş
Fazla Çamur
Çıkış(Süzüntü)
Giriş
Çıkış(Süzüntü)
Fazla Çamur
a) Ayrık sistem b) Birleşik sistem
Biyoreaktör
Biyoreaktör
Membran biyoreaktörlerin en önemli özelliği, yüksek organik yükleme oranlarını
karşılayabilmesidir (10 kg COD / m3. gün’e kadar). Membranın tipine bağlı olarak,
havalandırma havuzunda biyokütle miktarı, 40000 mg/l mertebesine çıkabilmektedir.
Bundan dolayı, havalandırma havuzunun hacmi çok azalmaktadır. Bunun yanında
oluşan çamur miktarı da çok az olmaktadır. Dönüşüm oranı, klasik aktif çamur
sistemlerinde, 0.5 kg SS/kg CODgiderilen mertebesinde iken, membran biyoreaktörlerde,
0.05-0.2 kg SS/kg CODgiderilen civarındadır.
MBR prosesinin optimum tasarımı oldukça komplekstir. Çünkü membran performansı
ve maliyeti, enerji tüketimi ve çamur arıtımı gibi birçok bağımlı faktör göz önünde
tutulmalıdır. Ayrıca, bunların çoğunluğu birbiri ile alakalı olup yatırım ve işletme
masraflarını olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Bu faktörlerin birbirlerini nasıl
etkileyebildiklerine ve nasıl birbirlerine bağımlı olduklarına bir örnek verecek olursak,
biyokütle konsantrasyonunun MBR tasarımında sahip olduğu etki göz ardı edilemez.
Önceden belirtildiği gibi, oldukça sık gündeme gelen MBR'nin avantajı yüksek
biyokütle konsantrasyonunda sistemi kullanabilme imkanıdır. Bu nedenle, hacimsel
yükü arttırmak da mümkündür. Yüksek biyokütle konsantrasyonu ise, oksijen transferi
ve çamur viskozitesini dolayısıyla da enerji masraflarını etkilemektedir.
Membran seçimini etkileyen en önemli faktör, membranın akısıdır. Diğer önemli bir
faktör de, membranın maliyetidir. Atıksuyun türüne bağlı olarak da, membran seçimi
değişebilir. Arıtılacak atıksu geri kazanılacaksa, daha iyi kalitede su üreten
membranlar seçilebilir. Büyük ölçekli tesislerde, maliyeti azaltmak için, maliyeti ucuz
yeni membranlar geliştirilebilir. Ayrıca, membranların tıkanma eğilimi az olmalıdır
(Hidrofilik olmalıdırlar) ve kolay temizlenebilmelidirler.
Membran biyoreaktörlerde, içi boş ince fiber membranlar (hollow fiber) ve levha
halindeki membranlar kullanılabilmektedir. MBR sistemlerinin boyutlandırılmasında
kullanılan en önemli parametre akıdır. Boyutlandırmada, ince boşluklu membranlar
için akı değeri olarak 10-25 l/m2.st (ortalama 13 l/m2.st), levha halindeki membranlar
için ise 10-30 l/m2.st (ortalama 17 l/m2.st) değerleri alınabilmektedir. Oksijen transfer
katsayısı, biyokütle konsantrasyonu arttıkça azalmakta, enerji ihtiyacı ise artmaktadır.
Enerji ihtiyacı olarak ince boşluklu membranlar için 0.7-1.0 kWst/m3, levha halindeki
membranlar için ise 0.7-0.8 kWst/m3 değerleri alınabilmektedir. Enerji ihtiyacı, 15000
mg/l biyokütle konsantrasyonuna kadar sabit kalmakta, 15000 mg/l’nin üzerindeki
biyokütle konsantrasyonlarında ise artmaktadır. MBR sistemlerinde gerekli membran
alanını bulmak için akı değeri seçilmekte ve debi, seçilen bu akı değerine
bölünmektedir.
MBR sistemlerinde, azot giderimi de yapılabilmektedir. Havalı reaktör öncesinde,
anoksik bölme ilave edilebilmektedir. Anoksik bölme olmadan bile, havalı reaktördeki
yüksek biyokütle konsantrasyonlarından dolayı, havalı reaktör içerisinde yer yer
anoksik bölmeler oluşabilmekte ve konvansiyonel aktif çamur sistemlerine göre daha
yüksek azot giderimleri meydana gelebilmektedir.
3.2.10 Olgunlaştırma Havuzları
Olgunlaştırma havuzları, fakültatif havuz çıkış suyu kalitesinin özellikle patojenler
açısından iyileştirilmesi amacıyla kullanılan havuzlardır. Olgunlaştırma havuzlarının
BOİ giderim verimi çok az olsa da azot ve fosfor giderimine katkıları büyüktür.
Olgunlaştırma havuzlarında dikey biyolojik ve fizikokimyasal tabakalaşma
gözlenmemektedir. Olgunlaştırma havuzunun yer aldığı tipik bir akım şeması Şekil
3.3’de verilmektedir.
Şekil 3.3. Olgunlaştırma Havuzunun Yer Aldığı Tipik Bir Akım Şeması
Olgunlaşma havuzlarındaki alg popülasyonu fakültatif havuzlardakine oranla
çeşitlidir. Fakültatif havuzlarda kısmen fekal bakteri giderimi gerçekleşirken
olgunlaştırma havuzlarının sayısı ve boyutları çıkış suyundaki fekal bakteri miktarını
belirler. Fakültatif ve olgunlaştırma havuzlarında fekal bakteri giderimi için başlıca
faktörler:
- Süre ve sıcaklık
- Yüksek pH (>9) ve
- Çözünmüş oksijen konsantrasyonu ile birlikte yüksek ışık yoğunluğu.
Zaman ve sıcaklık, olgunlaştırma havuzlarının tasarımında kullanılan iki ana
parametredir. Alglerin hızlı fotosentezi nedeniyle karbondioksit tükenmesi ve bakterial
solunumun gerçekleşmesi sonucu karbonat ve bikarbonat iyonlarının ayrılması ile
olgunlaştırma havuzunda yüksek pH değerleri oluşur. 425-700 nm arasındaki ışık
dalga boylarında fekal bakteri giderilebilmektedir.
Anaerobik
(Seçime bağlı)
Fakültatif Havuz
Olgunlaştırma Havuzu
Dezenfeksiyon
Temas tankı
(Seçime bağlı)
DezenfeksiyonHam Atıksu Çıkış Suyu
Olgunlaştırma havuzunun da yer aldığı bir stabilizasyon havuzu sisteminde
(anaerobik havuz + fakültatif havuz + olgunlaştırma havuzu) olgunlaştırma havuzu
sayısına bağlı olarak, azot giderimi %80’e ulaşırken, amonyak giderimi % 90’ın
üzerinde olmaktadır. Ayrıca, bu tür bir sistemde %50 oranında fosfor giderimi elde
edilebilir.
Olgunlaştırma havuzları fakültatif havuzlardan sığ olup, 1-1.5 m derinlikte dizay
edilebilirler. Olgunlaştırma havuzlarına düşük organik yüklemeler uygulanması
nedeniyle derinlik boyunca iyi oksijenlenme sağlanır. Olgunlaştırma havuzlarının
bekletme süresi 18-20 gün arasında değişmekte olup, organik kirlilik yükü 15 kg
BOİ5/ha.gün’den küçük olmalıdır.
Olgunlaştırma havuz veya lagünlerinde çeşitli su bitkilerinin yetiştirilmesi ve/veya
balık üretimi bu sistemlerdeki arıtma verimlerini arttırabileceği gibi, üretilen bitkisel
veya hayvansal protein de ekonomik olarak değerlendirilebilir.
3.2.11 Yapay Sulak Alan Sistemleri
Doğal sulakalanların kullanılması sırasında, atıksuda bulunan zehirli maddeler ile
patojenlerin olası zararlı etkileri ve atıksu deşarjlarından kaynaklanacak ek besi
maddelerinin yanı sıra hidrolik yüklemeler nedeniyle ortamın uzun süreli bozunmaya
maruz kalması sonucunda yapay sulak alanları uygulamaları önem kazanmıştır.
Yapay sulakalanlar, doğal sulakalanda gerçekleşen sürecin kontrollü bir sistem
içerisinde gerçekleştirilmesi nedeniyle bir üstünlük taşımaktadır. Atıksuyun doğal
koşullarda fiziksel, kimyasal ve biyolojik prosesler ile genellikle derinliği 1 m’den az
olan havuz veya kanallarda, suda yetişen bitkilerin büyütülmesi ile arıtılması esasına
dayanmaktadır. Geçirimsiz kil tabakası veya sentetik tabakalar ile izole edilen
ortamların içine taş, çakıl ve kum gibi gözenekli maddelerin yerleştirilmesi ile
oluşturulan, atıksu akışının, bekletme süresinin ve atıksu seviyesinin kontrol edildiği
yapılardır.
Uygulanabilecek nüfuslara büyüklüğü; mevcut arazi durumu, hidroloji, iklim ve zemin
şartları, toprak geçirgenliği, taşkın riski, çevresel ve düzenleyici şartlar gibi faktörlere
bağlıdır. Buna rağmen kuzey avrupa ülkelerinden Danimarka gibi soğuk ikilme sahip
ülkelerde de kullanılmaktadır. Bu tesisler, nüfus yoğunluğunun düşük olduğu ve
düşük debilerin ileri arıtmaya ihtiyaç duyduğu yerlerde kullanılmaktadır. Genellikle
yatak akımlı tiptedir.
Yapay sulak alanlar, arazi ekonomik değerinin düşük olduğu ve tecrübeli personelin
mevcut olmadığı yerleşimler için uygun bir teknolojidir. Hedeflenen arıtma ihtiyacı
doğrultusunda çeşitli arıtma alternatifleri ile beraber uygulanabilir. Yapay
sulakalanlarının ham atıksu için kullanılması tavsiye edilmemektedir. Arıtma veriminin
iyileştirilmesi için uygun bir ön arıtmanın ardından ikincil arıtma alternatifi olarak
kullanılması yapay sulak alanın verimini arttıracaktır. Yapay sulakalan arıtma
alternatifinin yer aldığı tipik bir akım şeması Şekil 3.4’de görülmektedir.
Şekil 3.4 Yapay sulakalanlar için tipik akım şeması
Ön Arıtma
Yapay Sulak Alan İkincil
Arıtma
Dezenfeksiyon veya üçüncül
arıtma
İkincil Arıtma Çıkışı
Ham Atıksu Ön ArıtmaÇıkışı
Çıkış Suyu
Ön arıtma seçenekleri olarak, kaba partiküllerin giderilmesi için ızgara ünitesinin
ardından ağır katı atıkların giderilmesi ve organik yüklemenin azaltılması için imhoff
tankı, foseptik tanklar, stabilizasyon havuzları, veya ön çöktürme havuzu
uygulanabilir. Atıksu arıtıldıktan sonra uygulanacak nihai işleme bağlı olarak yapay
sulak alan sistemlerinden önce veya sonra diğer arıtma sistemleri eklenerek başarılı
bir arıtma sağlanabilir. Yapay sulak alanları özellikle evsel yerleşimlerde yer alan
foseptik tanklardan gelen atıksular ile havalandırmalı lagünler veya aktif çamur
sistemlerinden çıkan atıksuların 3. kademe arıtılması için kullanılır.
Yüzey akışlı ve yüzey altı akışlı olmak üzere iki tip yapay sulakalan sistemi
mevcuttur. Yüzey akışlı yapay sulak alanında atıksu akışı, toprak tabakasının altına
doğru kök salmış su bitkilerinin gövdesi ve yaprakları arasından geçerek sağlanır.
Yüzeyaltı yapay sulak alanlarda ise taş, çakıl ve kum gibi malzemelerin içerisinde
yetiştirilmiş bitkilerin yeraltı gövdesi ve kökleri ile atıksu temas ettirilerek akış
sağlanır.
Sulakalanlarının başlıca bileşenleri; arıtma hücresine yakın setler, en uygun arıtma
için giriş atıksuyunu dağıtan ve düzenleyen giriş yapısı, açık su alanları ve bütünüyle
bitki büyümesinin gözlendiği alanların kombinasyonu, giriş yapısı tarafından sağlanan
dağılımı tamamlayıcı ve arıtma hücresindeki su seviyesini düzenleyici çıkış yapısıdır.
Elverişli bir ön arıtma ve yapay sulakalan uygulaması ile yüzey akışlı sulakalan ile
aylık ortalama bazında 10 mg/L’den daha az BOİ, TAKM ve TA konsantrasyonlarda
çıkış standartları elde edilebilir. Yüzey altı akışlı sulakalanların çıkışında ise BOİ ve
TAKM konsantrasyonları 30 mg/L altındaki değerlere ulaşabilmektedir.
Yüzey akışlı sulakalanlar için tasarım kriterleri:
Su derinliği, yüzey akışlı sulakalanın dizaynı için önemli bir fiziksel parametre
olmasının yanısıra, sulakalanın performansının değiştirilmesi için kullanılan bir
işletme parametresidir. Yüzey akışlı sulakalanlar için su derinliği için genellikle 0.15-
0.6 arasında değişen tipik değerler kullanılmakla beraber yetişen bitkilerin
yoğunluğuna bağlı olarak yaklaşık 0.1 m’den 2 m’ye kadar seçilebilir. Yüzey akışlı
sulakalanlar için yüzey alanı, tasarım bekletme süresi ve derinliğe bağlıdır. Sistemin
yüzey alanı, iyi bir hidrolik kontrol ve işletme kolaylığı sağlamak amacıyla banketler
ile ayrılan en az iki paralel havuza bölünmelidir.
Yüzey akışlı sulakalanlarda bitkiler, çökelmiş katılar, diğer katı maddeler, su
kolonunun uzunluğu kullanılabilir su alanı azaltabilir. Sulakalanın gözenekliliği veya
boşluk oranı, su akışı için kullanılabilir toplam alanın fonksiyonudur. Bitkilerin yoğun
bulunduğu bölgeler için sulakalanın gözenekliliği 0,65-0,75 arasında kabul
edilebilirken, bitki yoğunluğunun artması ile orantılı olarak daha düşük değerler
kullanılmalıdır. Açık su alanına sahip sulakalanlar için sulakalanın gözenekliliği 1,0
kabul edilebilir.
Yüzey akışlı sulakalanlarda su kolonuna oksijen sağlanması bitki yoğunluğuna bağlı
olarak azalmakta olup organik yükleme oranı 18-116 kg BOİ/ha.gün arasında
değişmekte ve %70-95 arasında giderme verimi elde edilmektedir.
Yüzey altı akışlı sulakalanlar için tasarım kriterleri:
Yüzey altı akışlı sulakalanlarda bitkiler suya gövde/kök sistemi ile oksijen sağladığı
için tasarım derinliği bitki gövdelerine ve köklerine nüfuz etme derinliği ile kontrol
edilmektedir. Su derinliğinin maksimum 0,4 m kabul edilmeli ve girişteki atıksu
seviyesi ile tanımlanan ortam derinliği ise su derinliğinden en az 0.1 m fazla olmalıdır.
Yüzey altı akışlı sulaklalanların kesit alanı hedeflenen hidrolik kapasiteye ve akış
hızına bağlı olarak hesaplanır Akış hızı en fazla 6.8 m/gün olmalıdır.
Başlangıçta sualanının gözenekliliği için tipik değerler olarak 0.18-0.35 arasında
kabul edilirken, sistemin bitki gövdelerinin büyümesi ile olgunlaşması sonucu
gözeneklilik değeri değişmektedir.
Yüzey altı akışlı sulakalanların organik yükleme miktarı en fazla 110 kg/ha.gün
olabilir. Sistemin giriş yapısında BOİ yoğun halde bulunacağı için, tasarım organik
yükleme oranının oksijen transfer hızının bir buçuk katından fazla olmaması tavsiye
edilir.
3.3 Üçüncül Arıtma Birimleri
3.3.1. Dezenfeksiyon Sistemleri
Arıtılan atıksuyun, alıcı ortama verilmeden önce dezenfeksiyonu yapılmalıdır. Su
kirliliği kontrol yönetmeliğinde değişik su kalitesi sınıfları için, rekreasyon amacıyla
kullanılan kıyı ve deniz sularının sağlaması gereken standart değerleri için, derin
deniz deşarjları için uygulanacak kriterler için değişik koliform standartları verilmiştir.
Benzer şekilde, yüzme suyu yönetmeliğinde de koliform standartları için kriterler
belirtilmiştir.
Dezenfeksiyon kimyasal, (Klor ve bileşikleri, brom, iyot, ozon, hidrojen peroksit vb),
fiziksel (Isı, ışık (UV), ses dalgaları), mekanik ve radyasyon (Elektromanyetik, akustik
ve partiküler radyasyon) yöntemleri ile atıksu dezenfeksiyonu yapılabilmektedir.
Dezenfeksiyonun mekanizması, hücre duvarının parçalanması, hücre geçirgenliğinin
bozulması, hücre protoplazmasının kolloid yapısının bozulması ve enzim aktivitesinin
inhibisyonu şeklindedir. Dezenfeksiyona etki eden faktörler, temas süresi,
dezenfektan konsantrasyonu, su içerisinde bulunan diğer bileşiklerin miktarı ve tipi,
sıcaklık, mikroorganizma tipi ve sıvının özellikleridir. Sıcaklık arttıkça dezenfeksiyon
hızı da artmaktadır. Aynı dezenfeksiyon verimini almak için gerekli temas süresi
azalmaktadır.
Atıksu dezenfeksiyonunda en çok, ucuz olduğu için klor kullanılmaktadır. Klorun
dezavantajı, taşınması ve uygulanması sırasında kaza durumunda toksik etkisi,
organik maddelerle teması sonucu koku ve dezenfeksiyon yan ürünü oluşturması,
oluşan bu yan ürünlerin alıcı ortamdaki toksik etkisidir. Gerekli klor dozu, başlangıç
klor gereksinimi (inorganik bileşiklerin indirgenmesi için gerekli klor gereksinimi),
mikroorganizmaların dezenfeksiyonu için gerekli klor dozu ve bakiye klordur. 1 saatlik
temas süresi sonunda suda kalması gereken bakiye klor miktarı 2 – 4 mg/l arasında
olmalıdır. Su ve atıksulardaki organik maddeler klorla reaksiyona girerek klorlu
organik maddeleri oluştururlar. Bu maddelerin alıcı ortam üzerindeki uzun süreli
etkilerinin engellenebilmesi için atıksudaki bakiye klor giderilmelidir. Bu amaçla
kükürtdioksit (SO2), sodyum bisülfit (NaHSO3), sodyum metabisülfit (Na2S2O5),
sodyum tiosülfat (Na2S2O3) ve aktif karbon kullanılabilir. Deklorinasyon amacıyla en
cok kullanılan kimyasal, sıvılaştırılmış SO2’dir. Bu kimyasal 45, 68 ve 908 kg’lık tüpler
halinde satılmaktadır.
Klorlama ve deklorinasyon tesislerinin dizaynında, klor dozajının belirlenmesi, akım
diyagramının belirlenmesi, doz kontrolü, injeksiyon ve ilk karışım üniteleri, klor temas
tankı dizaynı, minumum su hızının kontrolü, çıkış kontrolü ve bakiye klor ölçümü,
nötralizasyon üniteleri ve deklorinasyon ünitelerinin boyutlandırılması gelmektedir.
Klorlamada temas süresi olarak, 30 – 120 dak (Pik debide: 15 – 90 dak)
alınmaktadır. Kısa devreler ve hidrolik olarak ölü bölgelerin oluşmaması için uzun
piston akımlı reaktörler kullanılır. Reaktörün boy/en oranı, 20/1 (tercihen 40/1)
olmaktadır. En az 2 adet klor tankı yapılmalıdır. Klor temas tankında katı maddelerin
çökelmesinin önlenebilmesi için yatay akış hızı 2 – 4.5 m/dakika olmalıdır. Reaktör
içerisinde şaşırtma duvarları ve perdeler kullanılır. Perdeler üzerindeki açıklıkların
toplam alanı, akımın geçtiği kesit alanının % 6-10’u arasında değişmektedir.
Diğer kimyasal dezenfektan yöntemi ozondur. Ozon, arıtma tesisinde ozon
jeneratörleri ile üretilir ve temas tankları vasıtasıyla atıksuya karıştırılır. Ozon temas
tanklarına beslenen gaz içerisindeki ozon konsantrasyonu oldukça düşüktür. Bu
nedenle gaz – sıvı transfer verimi sistemin ekonomisi açısından oldukça önemlidir.
Bu nedenle derin ve kapalı temas tankları yapılır. 3 odalı reaktörler kullanılır. İlk oda
da hızlı ozon reaksiyonları gerçekleşir. 2. odada daha yavaş gerçekleşen
dezenfeksiyon reaksiyonları gerçekleşir. 3. odada reaksiyonlar tamamlanır ve ozonun
bozunması sağlanır. Ozon reaktöre boru hattı üzerine döşenen statik karıştırıcılarla
transfer edilir. Doğru tasarlanmış bir difüzörde ozon transfer verimi % 90’dır. Atıksu
dezenfeksiyonu için pek yaygın değildir.
Son zamanlarda özellikle atıksuların sulama amaçlı olarak geri kazanılmasının
planlandığı durumlarda, UV sistemi kullanılabilmektedir. Fiziksel bir prosestir. Yeni
geliştirilmiştir. Bu konudaki çalışmalar devam etmektedir. Elektromanyetik enerji,
kaynağından (UV lambası) hücrelerin protein ve nükleik asitlerine (RNA-DNA)
transfer edilir. UV ışını, organizma tarafından adsorbe edilmelidir. Ancak bu şekilde
organizmaya zarar verebilir. Organizmaya adsorbe olan UV ışını, yansıma ile ölçülür.
UV ışınının en önemli hedefi, DNA molekülüdür. Organizmaların temel yapısını
bozduğu için, zarar vermesini önler. DNA tarafından emilen ışığın zarar verme
derecesi, UV ışınının dalga boyu ile ilgilidir. Yapılan çalışmalarda en çok zarar, 250-
265 nm dalga boylarında olduğu belirtilmiştir. Bunun optimum değeri olarak, 254 nm
dalga boyu belirtilmektedir. UV lambalarının kaynağı düşük basınçlı civa lambalarıdır.
Bütün dünya tarafından kabul edilmiş en etkili lamba türüdür. Lambaların tüpleri,
0.75-1.5 m uzunluğunda ve 1.5-2 cm çapında olabilir. Enerjinin % 35-40’ı ışığa
dönüşmektedir. Toplam ışığın % 85’inde 254 nm dalga boyu vardır. Bu şekilde
toplam verim, % 35 civarındadır. UV lambaları, atıksu ile temas eden ve etmeyen
şeklinde iki türdedir. UV dezenfeksiyonuna etki eden en önemli husus, atıksu
içerisindeki katı madde konsantrasyonudur.
Yukarıda belirtilen dezenfektantların yanında, deniz deşarjları, stabilizasyon havuzları
da dezenfeksiyon maksadı ile kullanılabilmekte ve iyi bir mikroorganizma giderimi
elde edilebilmektedir.
4. Evsel atıksuların biyolojik arıtımı uygulanabilecek arıtma sistemleri ve akım
şemaları
Atıksu arıtma tesisleri arıtılmış su deşarj kriterleri ve çamur prosesleri dikkate
alınarak teknoloji seçimi gerçekleştirilir. Tasarımdan önce tesis geneli üzerinde KOİ,
AKM, TKN, TP parametrelerine ait kütle dengeleri kurulmalıdır. Özellikle nütrient
(azot, fosfor) gideren sistemler için çamur akımlarından sisteme dönen nütrient
yükleri tesisin verimi açısından büyük önem taşımaktadır.
4.1 Biyolojik Karbon, Azot ve Fosfor Giderimi Sistemleri
Akım diyagramları, 1) organik karbon giderimi ve nitrifikasyon yapan sistemler, 2)
biyolojik azot gideren ve 3) biyolojik azot ve fosfor (nütrient) gideren sistemler olarak
sınıflara ayrılmıştır. Biyolojik arıtma ünitesinden önce ve fiziksel arıtmadan sonra
planlanan ön çökeltme ünitesi de proses akım şemasına eklenebilir. Ön çökeltme
ünitesi aktif çamur tesisi yükünü azaltmak, çamura anaerobik çürütme işlemi
uygulanarak enerji elde edebilmek, çamurdan fermentasyon ürünleri (Uçucu Yağ
Asidi) elde etmek vb. amaçlar doğrultusunda planlanabilir. Ancak ön çökeltme işlemi
sonrasında biyolojik azot ve fosfor giderimi için gerekli olan ayrışabilen organik
maddenin yeterli olup olmadığı tahkik edilmeli, buna yönelik önlemler alınmalıdır.
Aşağıda atıksu arıtma tesislerinin biyolojik karbon, azot ve nütrient (N,P) giderimi için
önerilen akım diyagramları verilmektedir.
4.1.1 Organik Karbon Giderimi ve Nitrifikasyon
Aşağıda, aktif çamur sisteminin konfigürasyonları verilmiştir (Şekil 4.1-4.6). Ayrıca,
yüzeyde tutunan, damlatmalı filtreler ve biyodisk sistemleri (Şekil 4.7-4.8) için de
akım şemaları verilmiştir. Evsel atıksulardan organik karbon ile birlikte nitrifikasyonu
(amonyum azotu oksidasyonu) aerobik (oksijenli) ortamda eş zamanlı olarak
sağlanabilir. Öncelikle tasarım aşamasında nitrifikasyon için emniyetli aerobik çamur
yaşı seçimi ile amonyum azotu oksitlenmiş azot formlarına dönüştürülür.
Nitrifikasyonun prosesi ile birlikte aynı koşullarda organik karbon giderimi de
sağlanmaktadır. Çamur yaşının belirli seviyede seçilmesi ile sadece organik karbon
giderimi de sağlanabilir.
(a)
Şekil 4.1 Klasik bir Aktif çamur sisteminin akım diyagramı.
Şekil 4.2 Piston akımlı aktif çamur sistemi
Şekil 4.3 Kademeli beslemeli aktif çamur sistemi
Şekil 4.4 Temas stabilizasyonlu aktif çamur sistemi
Şekil 4.5 Uzun havalandırmalı aktif çamur sistemi
Şekil 4.6 Oksidasyon Hendeği
Şekil 4.7 Damlatmalı filtre
Şekil 4.8 Biyodisk sistemi
4.1.2 Biyolojik Azot Giderimi (Nitrifikasyon-Denitrifikasyon)
Evsel atıksulardan biyolojik azot giderimi aerobik ve anoksik koşulların mevcut
olduğu aktif çamur sistemi konfigürasyonları ile sağlanmaktadır. Öncelikle aerobik
şartlarda amonyum azotu nitrata dönüştürülmektedir. Oluşan nitratı denitrifiye etmek
için anoksik reaktöre geri devrettirilmeli (Nitrat geri devri) ve atıksudaki organik
madde ile tam karışması sağlanmalıdır. Benzer olarak Şekil 4.9’da verilen sistem ön
denitrifikasyon prosesidir. Denitrifikasyon aerobik tankın öncesine yerleştirilen
anoksik reaktörde sağlanmaktadır. Geri devir akımı ile birlikte çözünmüş oksijenin
anoksik reaktöre geri devrinin minimize edilmesi gerekmektedir. Şekil 4.10’da ise iki
anoksik reaktörün kullanıldığı Bardenpho tipi aktif çamur sistemi gösterilmektedir.
Aerobik tankı takibeden ikinci anoksik reaktör daha çok bakteriyel içsel solunum
prosesini kullanarak azot giderimini sağlamaktadır.
Şekil 4.9 Önde denitrifilasyonlu aktif çamur sistemi
Şekil 4.10 Bardenpho tipi aktif çamur sistemi
Biyolojik azot giderimi simültane nitrifikasyon ve denitrifikasyon (SNdN) prosesi ile de
sağlanabilmektedir. Uygun çamur yaşı seçilmesi ile hem nitrifikasyon hem de
denitrifikasyon prosesleri birlikte gerçekleştirilebilmektedir. Bunun için çözünmüş
oksijen konsantrasyonu seviyesinin reaktör içinde etkin olarak kontrol edilmesi
gerekmektedir. Biyolojik azot giderimi aynı reaktör içinde sağlanmaktadır. Simültane
nitrifikasyon-denitrifikasyon prosesi aynı reaktör içindeki farklı bölgelerde anoksik ve
aerobik koşulların yaratılması (oksidasyon havuzları vb.) ve/veya aynı reaktör içinde
oksijenin düşük seviyelerde kontrol edilmesi ile de sağlanabilir (Şekil 4.11).
Şekil 4.11 Simültane Nitrifikasyon Denitrifikasyon tipi aktif çamur sistemi
4.1.3. Biyolojik Azot ve Fosfor Giderimi
Atıksulardan biyolojik azot ve fosfor giderimi için anaerobik, anoksik ve aerobik
koşulların sağlandığı aktif çamur sistemi konfigürasyonları gerekmektedir. Yukarıda
bahsedilen biyolojik azot giderimi prosesine ek olarak fosfor depolayan bakteriler için
anaerobik şartların da sağlanması gerekmektedir. Şekil 4.12’da verilen A2O
prosesinde (Anaerobik-Anoksik-Oksik) ön denitrifikasyon proses önüne bir anaerobik
reaktörünün eklenmesi ile elde edilmiştir. Burada nitrat geri devri anoksik reaktöre,
çamur geri devri ise son çökeltme tankından anaerobik reaktöre yapılmaktadır.
Anaerobik koşulların sağlanması için geri devir akımlarındaki nitrat ve oksijenin
minimize edilmesi gerekmektedir.
Şekil 4.12 A2O tipi aktif çamur sistemi
Biyolojik fosfor giderimi için Şekil 4.13’de anaerobik reaktöre nitrat geri devrinin
azaltılabilmesi için anaerobik tank geri devri anoksik reaktörden yapılmaktadır. Nitrat
geri devri ise aerobik tanktan anoksik tanka, çamur geri devri ise son çökeltme
tankından anoksik tanka yapılmaktadır. Şekil 4.14’de verilen VIP prosesinde ise
anaerobik reaktöre nitrat geri devrini en az seviyede tutabilmek için anoksik reaktör
bölümlere ayrılmaktadır. Aynı şekilde anaerobik tank geri devri anoksik reaktörün
sonundan yapılmaktadır. Nitrat geri devri ise aerobik tanktan anoksik tankın başına
yapılmaktadır. Çamur geri devri ise son çökeltme tankından anoksik tanka
yapılmaktadır. Anaerobik tanka yapılan nitrat geri devri seyreltik olduğundan
anaerobik reaktörün bekletme sürelerinin uzun seçilmesi daha uygundur.
Şekil 4.13 UCT (University of Capetown) tipi aktif çamur sistemi
Şekil 4.14 VIP (Virginia Initiative plant) tipi aktif çamur sistemi
Şekil 4.15’da ise biyolojik azot ve fosfor gideren 5 Kademeli Bardenpho prosesi
gösterilmektedir. Biyolojik azot giderimi yapan 4 Kademeli Bardenpho prosesinin
başına anaerobik reaktörün eklenmesi ve çökeltilmiş çamurun bu reaktöre geri
devrettirilmesi ile biyolojik fosfor giderimi de sağlanmaktadır.
Şekil 4.15 Modifiye Bardenpho tipi aktif çamur sistemi
Simültane (Birlikte) nitrifikasyon denitrifikasyon prosesine anaerobik reaktörün
eklenmesi ile azot giderimine ek olarak biyolojik fosfor giderimi de sağlanabilir. Buna
ait aktif çamur sistemi konfigürasyonu Şekil 4.16’ da verilmektedir.
Şekil 4.16 Biyolojik Fosfor gideren Simültane Nitrifikasyon Denitrifikasyon tipi
aktif çamur sistemi
4.1.4 Ardışık Kesikli Reaktörler (AKR)
Ardışık kesikli reaktörler, özellikle küçük ve orta ölçekli yerleşim yerlerinde yaygın
olarak kullanılan aktif çamur sistemleridir. Atıksu miktarına bağlı olarak ardışık kesikli
sistem tek ya da birden çok reaktörü paralel olarak kullanabilir. Atıksu debisinin
sürekli geldiği ve tek reaktörlü konfigürasyonlarda, dengeleme tankının kullanılması
gerekmektedir. Ardışık kesikli reaktörler (1) doldurma TD, (2) havalandırma/karıştırma
TR, (3) çökeltme, TÇ (4) boşaltma, TB ve (5) dinlendirme, TI fazlarından oluşmaktadır
(Şekil 4.17). Bu fazların sürelerinin toplamı çevrim süresini (TC) vermektedir. Fazların
süreleri ayarlanarak organik karbon, biyolojik azot ve fosfor giderimi sağlanabilir.
Doldurma/Karıştırma ve Havalandırma fazlarının (sürelerinin) farklı şekillerde
uygulanması ile etkin organik karbon ve biyolojik nütrient giderimi sağlanabilmektedir.
Örneğin organik karbon kaynağı sağlamak için doldurma süresi
havalandırma/karıştırma fazı boyunca sürdürelebilir. Fazlardan boş faz, paralel
çalıştırılan AKR sistemlerinin faz sürelerinin ayarlanmasında ve fazla çamur atılması
işlemleri için kullanılmaktadır.
AKR sistemlerinde reaktörün başlangıç (V0) ve doldurma (VF) hacmi arasındaki oran
ayarlanarak nitrat geri devri yapılmıştır. Reaktördeki anaerobik koşulların
oluşabilmesi için nitratın olmaması gerekmektedir. Biyolojik fosfor giderimine yönelik
olarak anaerobik koşulları sağlayacak işletme düzenine (nitrat geridevrinin
azaltılması, atıksudaki VFA potansiyelinin kullanılması, uygun karıştırma süreleri vb)
ihtiyaç duyulmaktadır.
Şekil 4.17 Ardışık Kesikli Reaktörün Fazları
Biyolojik azot ve fosfor giderimi yapan aktif çamur sistemleri kısa ve/veya uzun süreli
değişken çevresel koşullara ve kirlilik yüklerine maruz kaldığından dolayı optimum
giderim veriminin sürdürülebilirliğinin sağlanması için uygun online ölçüm cihazları,
proses kontrol ekipmanları ve otomasyon sistemleri ile donatılması gerekmektedir.