32
©Sultan-Eylül - Ekim 1

Sultan Kasım- Aralık-2014 Sayı 8

Embed Size (px)

DESCRIPTION

 

Citation preview

©Sultan-Eylül - Ekim 1

Obama Yasal Olmayan Milyonlarca Göçmen için Çözüm bulabilecek mi?

www.sultanmagazine.com Kasım - Aralık - Yıl 2- Sayı 8

1800’ lü YıllarınSonundan Bugüne

Sözde Ermeni Sorunu!

©2 Sultan-Eylül - Ekim

Shadi SaadenInternet sales manager

[email protected]

Hamad DeepSales and Leasing Consultant

[email protected]

Tel:201-368-0190/5 HatServis Saatleri

Pazartesi- Cuma7.00 AM- 9.00 PM

Cumartesi8.00 AM - 4.00 PM

Pazar Kapalı

Showroom Saatleri Pazartesi- Cuma

9.00 AM to 9.00 PMCumartesi

8.30 Am-7.30 PMPazar Kapalı

Kadir KaragozSatis Danismani

201-518-2021

Krediniz mi Yok?Sorun Değil

Bizi Hemen Arayın

2. El Araçlarda Fabrikadan 100.000 Mile Kadar Garantili

Teknoloji Harikası 2014 Modellerimizi Görmeden Araba Almaya Karar Vermeyin

Mutlaka Gelip Deneme Sürüşu Yapın.

State Higway 120 Rt. 4 westParamus, NJ 07652Main: 201-368-0180

888-735-6480Fax:201-843-3796

www.dchparamushonda.comGeorge George Washington Brictge den 10 dakika

Garden Satate Mall’un Yanı tarafında

Darwish [email protected] [email protected] DaliaMoe [email protected]

Umair Khan646-696-0502

[email protected] Shehu

[email protected]

Manny MManny M201-518-2031

[email protected]

Kadir KaragozSatıs Danışmanı

201-518-2021Email:[email protected]

En Son Teknoloji ile Donatılmış Çevre Dostu Estetik Honda’lar

©Sultan-Eylül - Ekim 3

Shadi SaadenInternet sales manager

[email protected]

Hamad DeepSales and Leasing Consultant

[email protected]

Tel:201-368-0190/5 HatServis Saatleri

Pazartesi- Cuma7.00 AM- 9.00 PM

Cumartesi8.00 AM - 4.00 PM

Pazar Kapalı

Showroom Saatleri Pazartesi- Cuma

9.00 AM to 9.00 PMCumartesi

8.30 Am-7.30 PMPazar Kapalı

Kadir KaragozSatis Danismani

201-518-2021

Krediniz mi Yok?Sorun Değil

Bizi Hemen Arayın

2. El Araçlarda Fabrikadan 100.000 Mile Kadar Garantili

Teknoloji Harikası 2014 Modellerimizi Görmeden Araba Almaya Karar Vermeyin

Mutlaka Gelip Deneme Sürüşu Yapın.

State Higway 120 Rt. 4 westParamus, NJ 07652Main: 201-368-0180

888-735-6480Fax:201-843-3796

www.dchparamushonda.comGeorge George Washington Brictge den 10 dakika

Garden Satate Mall’un Yanı tarafında

Darwish [email protected] [email protected] DaliaMoe [email protected]

Umair Khan646-696-0502

[email protected] Shehu

[email protected]

Manny MManny M201-518-2031

[email protected]

Kadir KaragozSatıs Danışmanı

201-518-2021Email:[email protected]

En Son Teknoloji ile Donatılmış Çevre Dostu Estetik Honda’lar

©4 Sultan-Eylül - Ekim

Kasım-Aralık - 2014

İçindekiler

08

16

13

21

18

23

25

15

Amerika’da Türk Olmak“İlter Şener”

Başarı İçin Tek Eksiğimiz Birlik Olmak“Avukat Emrah Artukmaç”

11

Türk Sanat Müziği Konseri

Obama Yasal Olmayan Milyonlarca Göçmenİçin Çözüm Bulabilecek mi?

Sözleşme İmzalamadan Önce Dikkat Edilecek on Esas“Avukat Ayhan Öğmen”

İlham Perilerim Falan Yok Yalnızca Büyük Bir Motivasyonum Var“Gülcan Çetin”

MODA- Erkekler Değişiyor“Tuba Edman”

19

Milli Davalar Amerika’da Daha Güçlü Temsil Edilecek“Halil Danışmaz”

32 Bir Şehir “DÜZCE“Fatma Marmara”

Çat Kapı“Smit & Smith”Buluşturdu

1800 lü Yılların Sonundan Günümüze Sözde Ermeni Sorunu“Fatih Özonur”

©Sultan-Eylül - Ekim 5

Sultan Magazine.

Publisher

Nevin Bakır

Begonia Marketing & Advertising Inc. 1717 North Ocean Ave. Suite C

Medford, NY 11763631 942 8853

www.begoniamarketing.com

EditörlerHüseyin Arıcı

Fatma Marmara

Moda Tuba Edman

RöportajlarNevin Bakır

Fatma MarmaraTuba Edman

YazarlarAv. Ayhan Öğmen

Fatma MarmaraBetül ŞengirayTimur Akpınar

Arzu Kulakİlter Şener

Çocuk SayfalarıBon Bon Kids Magazine

FotoğraflarSultan MagazineFatma Marmara

Tasarım / BaskıBegonia Marketing & Advertising Inc.

İletiş[email protected]

[email protected]@sultanmagazine.com

631-942-8853

Yayınlanan yazılarda yazarlarımız sorumludur.

Nevin Bakır/İmtiyaz SahibiPublisher

Bir Şehir “DÜZCE“Fatma Marmara”

Merhaba

Yaklaşık bir buçuk yıl önce SULTAN MAGAZİNE olarak çıktığımız bu yolda dergimizin her sa-yısında aynı heyecanı ve mutluluğu yaşadık.

Her geçen gün sizlere daha fazla nasıl faydamız ola-bilir düşüncesi ile farklı alanlarda sizlere hizmet ver-meye basladık..Dergimizin yanı sıra sosyal medya üzerinden sizlere daha da hızlı ulaşmayı başardık..Sizlerden gelen görüş ve öneriler doğrultusunda ilerleme kaydettik.Sultan Magazine & Ogmen Law olarak düzenlediği-miz Ücretsiz Halk Seminerlerinde değişik eyaletler-de sizlerle buluşup ,Türk Toplumunda merak edilen soruların cevaplarını sizlere vermeye çalıştık.Sizlerin daha fazla sorularına cevap verebilmek ve sizlere daha yakın olabilmek için Facebook üzerin-de GÖÇMENLİK BİLGİ BANKASI grubumuzu kur-duk..Avukatımız Ayhan Öğmen ile birlikte bu grup üzerinden sizlerin sorularına cevap vermeye ve yar-dımcı olmaya çalıştık.Türk toplumumuzun tamamına ulaşmayı hedefle-dik ve sizlerin bir başka ihtiyacı olan ve Türk top-lumunun her kesimine hitap etmeyi amaçladığımız gazetemiz TÜRKLERİN SESİ ile yeni bir sayfa açma-ya karar verdik. Gazetemizin ilk sayısında sizlere buradan “MERHA-BA ” demekten büyük bir mutluluk duyuyorum.Öncelikle şunu belirtmeliyim ki; coşkulu bir heye-canla yayınladığımız bu ilk sayı,büyüyen ekibimizin oluşturduğu ilk üründür. İlk sayımız olması sebebi ile hatamız olduysa hoşgörünüze sığınıyoruz. İnternet Gazetesi olarak başlayan yolculuğumu-zun ilerleyen dönemlerinde sizlerinde desteğiyle, basılı olarak da hizmet verebilmeyi temenni ediyo-rum. Amaç olarak Amerika’daki Türklerin Sesi olma-yı ve toplumumuza elimizden geldiğince yardımcı olmayı benimsedik. Amerika’daki Türklerin sesinin artık daha yüksek çıkacağını size buradan müjde-leyebilirim.

İlk sayımızda bize destek veren bütün dostlarıma ve çalışma arkadaşlarıma teşekkür eder, bir sonraki sa-yımızda görüşene kadar sevgiyle kalmanızı dilerim...Saygılarımla..

©6 Sultan-Eylül - Ekim

Türklerin Sesi Gazetesi ve Sultan Magazin Dergisi, Genel Yayın Yönetmeni Nevin Bakır yaklaşık 2 ay önce görevine başlayan New York Baş Konsolosu

Ertan Yalçın’ı makamında ziyaret etti. Yaklaşık bir saat sü-ren görüşmede Ertan Yalçın, Amerika’daki Türk Toplumu-na’da önemli mesajlar verdi.

Daha fazla birlik olmalıyız

Amerika’daki Türk Toplumundan övgüyle bahseden Ertan Yalçın, toplumumuzun refahı için daha fazla kenetlenmesi

gerektiğini belirtti. Türk Dernekleri ve Federasyonun özverili çalışmalarını da takdir ettiğini belirten Yalçın, “buradaki toplum çok bilinçli ve aktif, ancak her alanda başarılı olabilmemiz için daha fazla birlik olmaya ihtiyacımız var.” dedi.

Kapımız her vatandaşımıza açık İki hafta önce kutlanan Cumhuriyet Bayramı Balosunda bir çok vatandaşımızla tanışma imkanı bulduğunu belir-ten Ertan Yalçın, ihtiyacı olan her vatandaşımıza kapıları-

nın açık olduğunu söyledi. Diğer eyaletlere göre New York’da Türk nüfusunun fazla olmasının çok büyük bir avantaj olduğu-nuda sözlerine ekleyen Yalçın, Türk Toplu-mu için yaptığı çalışmalardan ötürü Genel Yayın Yönetmenimiz Nevin Bakır’ı tebrik ederek yayın hayatına yeni başlayan gaze-temize de başarılar diledi.

Türklerin Sesi ve Sultan Magazine Ertan Yalçın’ı makamında ziyaret etti

Türk-Amerikan Toplumunun Değerli Mensupları,Amerika Birleşik Devletleri çapında Türk Amerikan toplumuna hitap edecek yeni bir online gazetenin

kuruluş haberini mutlulukla aldım.

Türklerin Sesi Gazetesi’nin yayın hayatına başlama-sı vesilesiyle, New York, New Jersey, Pennsylvania ve Delaware eyaletlerini kapsayan bölgede faaliyet gösteren Başkonsolosluğumuzun öncelikli hedef-

lerinin vatandaşlarımıza kaliteli, süratli ve çözüm odaklı konsolosluk hizmetleri sunmak, ülkemizin ve

Amerika’daki Türk toplumunun görünürlük ve etkin-liğinin her alanda daha da güçlenmesini sağlamak

olduğunu bir kez daha vurgulamak isterim.

Bu hedeflerimizin gerçekleştirilmesinde, siyasal, ekonomik ve sosyal alanlarda sesini her geçen gün daha fazla duyuran Türk Amerikan toplumunun ve medya mensuplarımızın kıymetli desteği ve katkıları büyük önem taşımaktadır. Özellikle ülkemizin tanı-tılmasında Türk-Amerikan medyasına önemli bir görev düşmektedir.

Türklerin Sesi Gazetesi’nin yayın hayatına başlama-sından dolayı duyduğum memnuniyeti bir kez daha dile getiriyor, uzun bir yayın hayatı dilediğim Gazeteniz çalışanlarına tebriklerimi sunuyor ve çalışmalarınızda başarılar diliyorum.

Ertan YALÇIN

New York Başkonsolosu

Türk-Amerikan Toplumunun

Değerli Mensupları,

©Sultan-Eylül - Ekim 7

T ürk – Amerikan Giresunlular Derneği tarafından düzenlenen 7. GELENEKSEL MÜZİK VE KÜLTÜR ŞÖLE-Nİ New Jersey ‘de gerçekleşti. Katılımın çok yüksek

olduğu gecede adeta Karadeniz fırtınası esti.Her yıl olduğu gibi bu yıl da yapılan ödül töreninde başarılı isimler ödüllendirildi.

DERGİMİZE SÜPRİZ İKİ ÖDÜL!

Dergimiz SULTAN MAGAZİNE bu anlamlı gece de iki ödül birden aldı. Dergimizin Genel Yayın Yönetmeni Nevin Bakır ile yine kısa bir süre önce aramızdan ayrılan editörümüz

Dilek Eskibezirkan bu başarı ödülüne layık görüldü

Avukatımız Ayhan Öğmen ise ayrıca bu gece de ödüle layık görülenler arasındaydıBizlerde Türk Amerikan Giresunlular Derneği Başkanı Nurettin Oflu beyi ve tüm Yönetim Kurulunu tebrik ediy-or, ödüle layık gördükleri içinde ayrıca SULTAN MAGAZİNE ailesi olarak teşekkür ediyoruz.

Sultan Magazine’ye iki Ödül Birden

Turklerinsesi.comAmerika’da Yeni Haber Portalınız

Begonia Media Hizmetlerimiz

The Only Turkish-American Magazine

©8 Sultan-Eylül - Ekim

Sayın Zuhal Sibel Özdemir’in başkan-lığında kurulan ve 1999 yılından bu yana faaliyetlerini sürdüren New York

Türk Müziği Sanat Topluluğu, Türk toplu-mumun “ Zeki Babası “ Dr. Zeki Uygur anı-sına, düzenledikleri konser programı ile 28 Eylül pazar akşamı Kaufman Music Cen-ter’de New York’lu müzikseverleri ağırladı.

Türk sanat müziğinin gönüllerimize yer etmiş eşsiz bestelerinin seslendirildiği bu muhteşem gece de, Türkiye’den esen mü-zik rüzgarları, sımsıcak ezgileri, duygu yük-lü besteleri ile vatanından binlerce kilomet-re uzakta yaşayan biz New York’lu Türkleri kelimenin tek anlamı ile mest etti.

Dahi Levent Armağan yönetimindeki kon-serde; Türk Müziğine gönül vermiş amatör ve profesyonel birbirinden değerli sesler beraber ve solo söyledikleri par-çalarla unutulmaz bir geceye imza attılar. Seçkin saz üstatları eşliğinde Kürdilihicazkâr bestelerle başlayan konserin ilk bölümü, sololarda Er-dinç Dinçer’in içimize işleyen yu-muşacık sesi ile devam ederken, sırası ile Melodi Duygu Özdemir, Nurcihan Tiftikçi ve Volkan Gün-düz’ün seslendirdiği eserlerle son buldu. İkinci bölümde ise daha çok Hüzzam bestelerle bizlere eşsiz anlar yaşatan, New York Türk Mü-ziği Sanat Topluluğu Korosu, Zuhal Sibel Özdemir, Canan Temiz, Sev-gi Sidote ve Hayal Erdoğan’ın solo performansları ile konseri tamam-ladı. Gecenin sonunda istekleri kır-mayarak Sadettin Kaynak’ın segâh

bir eserini seslendiren şef Dahi Levent Ar-mağan ise bu unutulmaz geceye damga-sını vurdu.

Bu müzikle dolup taştığımız, birlikte şarkılar söyleyerek, hem hüzünlenip hem coştuğu-muz güzel gecenin içimizi en burkan yanı ise yeterince dolmayan koltuklardı. Katılı-mın istenilen boyutta olmayışı, beklenen konukların gelmeyişi, hem bizleri hem de bunca emek vererek harikulade bir konser organize eden topluluğu üzdü. Asıl üzüntü ise, Soma faciasında hayatını kaybedenlerin çocuklarının eğitimine katkı sağlamak için gönderilecek konser gelirinin istenilen bo-yutta toplanamamasıydı.

Bilindiği gibi, toplumu millet haline geti-ren, kültür ve tarih birlikteliğidir. Ve kültürü oluşturan en önemli değer ise, o toplumun

yaşadıkları, hissettikleri ile oluşturduğu, şe-killendirdiği, oyunları, çalgıları, türküleri ve ezgileridir. Atatürk der ki; “Hayatta müzik lazım değildir. Çünkü hayat müziktir... Eğer söz konusu olan hayat, insan hayatı ise müzik mutlaka vardır. Müziksiz hayat za-ten mevcut olamaz. Müzik hayatın neşesi, ruhu, sevinci ve her şeyidir.” Bizler de böyle bir Ata’nın evlatları olarak, ülkesinden bin-lerce kilometre uzakta güzel şeyler çıkar-mak için var güçleri ile çalışan, üstelik bunu hiçbir menfaat gözetmeksizin yalnızca Türk müziğini, kültürünü yaşatmak, tanıtmak ve sevdirmek dahası New York’taki Atatürk Okulu’na, Soma’ya ve Mehmetçik Vakfı’na destek sağlamak için yapan, New York Türk Müziği Sanat Topluluğu siz güzel halkımız-dan biraz daha desteği hak etmiyor mu, ne dersiniz?

http://www.nytmac.org

Tuba Edman [email protected]

Türk Sanat Müziği Konseri, New York’lu Musikiseverleri Buluşturdu

“Türk sanat müziğinin gönüllerimize yer etmiş eşsiz bestelerinin seslendi-rildiği bu muhteşem gece de, Türkiye’den esen müzik rüzgarları, sımsıcak ezgileri, duygu yüklü besteleri ile vatanından binlerce kilometre uzakta yaşayan biz New York’lu Türkleri kelimenin tek anlamı ile mest etti.”

©Sultan-Eylül - Ekim 9

©10 Sultan-Eylül - Ekim

Günlük yaşamımızda yaptığız konuşmalarda, dost sohbetle-rinde Amerika kültürü kuralları

anlayışı ile Türkiye’deki alışkanlıkları-mızdan tezatlığı, en belirgin sohbet konularımızdandır. Özellikle Türki-ye’den yeni gelmiş bir arkadaşa yol göstermeye veya Amerika’daki farklı-lıkları aktarmaya bayılırız.

Genelinde, Türk toplumu veya gün-lük yaşamı hukukla, devletle, tüzel kişiliklere olan ilişkilerimiz Amerika’dakiyle farklılıklar göster-mektedir. Amerika’da Yaşayan Türkler, göçmen olarak geldiğimiz bu toplumda, verdiğimiz reaksiyon haliyle birbirimizden farklılık gös-termektedir. Her göçmenin bu yeni toplum yaşantısını aynı değerlendir-diğini varsaymayı biraz basit bir yak-laşım olarak öngerebiliriz. Bazılarımız bu toplumla girdiği ilişki düzeyinde kendi kültür birikimini unutmadan Amerikan kültürüne de ilgi duyabil-mekte. Bir çeşit ikili kültür iletişimin-de bulunmaktadır. Bazılarımız ise gel-diğimiz kültürü tamamen dışlayarak sadece yeni kültürü yüceltip, geldiği kültürü unutmaya çalışmakta yada nefret etmekdedir. Bir diğer grup da, Türkiye’de yaşadığı yaşam alışkan-lıklarını devam ettirmeye çalışmak-ta, mümkün olduğunca Amerikan toplumundan kendini soyutlamayı devam ettirmek istemektedir. Ortaya koymak istedigim tartışma bunlardan

hangisinin doğru olduğunu tartışmak yerine bir göçmen olarak hangi kültür iletişim seciminde bulunursak bulu-nalım yaşamaya karar verdiğimiz bu toplumda çocuk yetiştiriyorsak, yetiş-tireceğimiz çocukların kültürlenme, daha doğrusu eğitim kurumlarında aldığı Amerikalılar için hazırlanmış müfredatın bizim idrak edeceğimiz eğitim seviyesinden farklılıkları beni müthiş heycanlandırıyor.

Kendimce Türkiyede aldığım eğitim anlayışı ile çocuklarımın sosyal bi-limlerde ögrendiklerini kıyaslayınca temel farklılılklar, öncelikler ve iki top-lum arasındaki farklılıkları görebiliyo-rum. Amacım iki toplumu yarıştırmak ve eleştirmek kesinlikle değil, sadece farklılıklara ve kırılmalara karşı farkın-dalık yaratma arayışıdır.

Eğitim bir anlamıyla kalabalıklaşan toplumları disiplin edebilme arayı-şıdır. Eğitim ile toplumun ihtiyaçları, öncellikleri hedefleri ortaya konur. Anlaşılacağı üzere biz göçmenlerin Türkiyede aldığımız sosyal bilgiler ve Amerika’daki çocuklarımızın öğren-dikleri farklılıklar oluşturuyor.Beni çok şaşırtan konu ise Demokrasi ve Cumhuriyet kavramlarına yapılan vurgusunun farklındalığı ortaya çıktı. Dikkat edersek eğitim almış kuşak-ların en önemli vurguları Cumhuri-yet ve Laiklik ilkelerinedir. Tartışma buralardan kopuyor. Sağlık Bakan-

lığı’nın T.C. amblemini çıkartmaya calışmasıyla Facebook’ta birçok ar-kadaşımızın isimlerine tepkisel ola-rak T.C. ibaresi eklediğine şahit olduk. Cumhuriyet bizim için vazgeçilmez olan ilelebet devam etmesi gereken bir kavram. Teknik olarak parlamen-tonun oluşma biçimini, egemenlik unsurunun halkta ulaşmasını gerekti-ren bir yönetim şeklidir. Cumhuriyet tek başına toplumların mutluluklarını sağlayamaz ancak, demokrasinin ge-lişmesine olanak sağlaması gerekir.

Çocuklara, Voting ünitesinde aday-ların en önemli etik değerler olarak dürüstlük, saygı ve vaatlarini gerçek-leştirmede gerekli olan imkanları or-taya koymalarının gerekliliği öğretili-yor. Açıkcası bu kavramlar da benim için yabancı veya tam oturmamış kavramlar. Demokrasi ile bilgi kav-ramlarına baktığımızda içinde bulun-duğum tartışmalar tam bağımsızlık, laiklik ve Türkiye düşmanlığı ötesine geçemiyor. Demokrasinin günlük ha-yata geçebilmesinde doğrudan uy-gulanması gerekteren teoriden uzak pratik bilgilerle donatılan bir vatandaş yetiştirilmeye çalışması gerçekten çok ilginç. Buraya kadar cok güzel ama bu toplumda oy kullanma oranı yüzde ellilerde kalırken demokrasi se-viyesi malesef batı ülkelerinin gerisin-de olan ülkemizde oy kullanma oranı yüzde 90’ları buluyor.

İlter Şener

Günlük yaşamımızda yaptığınız konuşmalarda, dost sohbetlerinde Amerika kültürü kuralları anlayışı ile Türkiye’deki alışkanlıklarımızdan tezatlığı en belirgin sohbet konularıdır. Özellikle Türkiye’den yeni gelmiş bir arkadaşa yol göstermek, çelişkinin sebebini ya da mantık kaynağını aktarmaya bayılırız.

Amerika’da Türk Olmak

Sizden Gelenler

©Sultan-Eylül - Ekim 11

©12 Sultan-Eylül - Ekim

Growing up as a kid attending public school in the 1960s, I can remember that the dress codes of my day were fairly simple and straightforward. We

couldn’t wear sneakers outside of gym class. On Fridays, we had to wear a white shirt and tie for “assembly,” where we’d gather for a play or concert in the school audito-rium. Things were a lot different back then. I remember one principal who even performed a dental extraction on a student who had a severe toothache. Today, schools won’t dispense so much as an aspirin, due to legal con-cerns. And I know many people will be quick to remind me that lawyers are largely responsible for this!

Times sure have changed. Nowadays, we read about detentions for violations of school dress codes involving tank tops, shorts, skirts, tee-shirts, sunglasses, and more. Some parents are enraged when a child is sent home, while other parents actual-ly participate in the design of the dress codes. There are some parents who’ve gone so far as contemplat-ing legal action against the public schools for what they perceive as an overreaching abuse of power.It’s a legal debate that stirs strong passions on both sides. On one hand, civ-il liberties advocates argue that some of these cloth-ing bans violate basic con-stitutional rights under the First Amendment. They feel that students should have the freedom to make de-cisions about what to wear when they leave the house in the morning. However, school authorities contend that school is not a bar or dance club. They say clear and well defined rules are necessary to establish an environment suited for learning. Clothing which is too provocative or offensive, they argue, creates a distraction for students.

This debate about dress codes isn’t only confined to the public school system. In some parts of the nation, law-makers have passed ordinances banning the wearing of baggy pants that sag below the waistline. Those who vi-olate such laws are subject to fines and criminal charges. Lawmakers argue the laws are necessary in the interest of safety and public decency. But some judges feel these laws are unconstitutional. The First Amendment of the U.S. Constitution protects freedom of speech. And that means freedom of expression as well.

Some people say a decision to wear a certain type of pants should be seen as a personal freedom. There are also

those who say it’s their per-sonal freedom not to have to see someone’s underwear at the beach or amusement park. But opponents of these types of laws ask where it all ends. In other words, what’s next on the list of things that are banned… certain types of tattoos, body piercings, jewelry, or hairstyles? Some places ban going shirtless or barefoot on boardwalks. From what I remember as a kid, we were usually clad in nothing more than a bathing suit, shirtless and barefoot, when we left the beach and entered the boardwalk area. While the debate on these divisive laws will go on for a long time, it seems like-ly we’ll never see universal agreement by everyone.

Timur handles lawsuits for car accidents, slip & fall ac-cidents, work accidents, cruise ship accidents, serious personal injury, hospital errors, medical malpractice, dangerous product, pharmaceutical drugs, workplace discrimination, sexual harassment and other areas of law.

Dress Codes And The LawBy Timur Akpınar

www.benimavukatim.com [email protected]

718 224-9824

©Sultan-Eylül - Ekim 13

Uzun yıllardır buradasınız bize bi-raz kendinizden bahsedermisiniz?

Yıllar önce buraya ailem ile bir-likte yerleştik. Babam işadamıy-dı ve Long İsland’da yaşamaya

başladık. Burada eğitim kariyerimi ta-mamlayarak avukat oldum ve hayatı-mı Long Islan’da sürdürüyorum.

Neden avukatlık mesleğini seçtiniz?

Öncelikle avukat olmadan önce Long Island Suffolk County de savcıydım-Türk toplumundan hiç bir savcı ol-madığını gördüm ve bir ilk olarak savcılıği seçtim. Aynı zamanda benim branşımda Türk toplumunda avukat-

lık boşluğu olduğunu hissettim, be-nim hem türkçem hemde ingilizcem ana lisanım olduğu için, burada yaşa-yan Türk vatandaşlarımıza daha fazla yardımım dokunabileceğini düşüne-rek avukatlığa yöneldim.

3-Mesleğinizde yaşadığınız zorluk-lar nelerdir?

Ben Türklere yardımcı olmaya ça-lışıyorum onlara çoğu zaman ha-tırı sayılır indirimler yapıyorum. Ancak onlar bir türlü benim sesimi duymuyorlar. İstedikleri fiyata yar-dımcı olduğum arkadaşlarımızla sürekli ödemelerde problemler yaşıyoruz. Beni en çok üzen ve yoran kısımlar bunlar.

Vatandaşlarımız hakları hakkın-da yeteri kadar bilgi sahibimi?

Maalesef hayır. Türkler’de ilginç bir şey var, herşeyi kulakdan dol-ma bir şekilde biliyorum zannedi-yorlar. Ancak bilmedikleri o kadar fazla şey varki. Aslında bu çok teh-likeli bir durum, yani siz bu tavrı-nız yüzünden haklı olduğunuz bir davada kendinizi haksız duruma düşürebilir ve bu sebepten ceza

veya cezalar alabilirsiniz. Bu anlayış-dan biran önce kurtulmalıyız.

Burada yaşayan vatandaşlarımızın en çok yaşadığı sıkıntılar nelerdir?

Bence tek sıkıntıları kanunları bilme-meleri. Çünkü bütün problemler bu-radan kaynaklanıyor. Ben buradaki

Türk vatandaşlarımıza sesleniyorum, bir şey yapmadan veya herhangi bir evrağı imzalamadan gelip her zaman bana danışabilirler. Türkler burada ihmallerinden dolayı sürekli geri dö-nüşü olmayan hatalar yapmaktalar. İnsanlarımızın da faydası için hukuki konularda artık daha bilinçli olmalıyız.

Son olarak Amerika’daki Türk toplu-muna mesajınız nedir?

Türk toplumundan tek isteğim birlik ve beraberlik içerisinde olmalarıdır. Daha sıkı bir şekilde birbirlerine bağ-lanıp bir Türk lobisi oluşturmalıdırlar. Long Island’’da o kadar çok Türk var ki Long Island Türk Toplumu Yardımlaş-ma Lobisi bile kurulabilir. Kini, nefreti, dargınlıkları bir yana bırakıp birbirimi-ze daha sıkı bağlanmalıyız. Birbirimizi hataları ile Kabul edebilmeliyiz neti-cede hatasız kul olmaz. Birlik olma-lıyız birlikden güç doğar ve güçde ses getirir. Belki bu sayede Türklere açılmayan kapılar açılır diye düşünü-yorum. Benim Türk toplumundan tek isteğim birlik ve beraberliktir.

Av. Emrah Artukmac3239 Route 112Medford, NY [email protected]

Amerika’da yetişip burada avukatlık mesleğini icra eden Av. Emrah Artukmaç ile Amerika’daki Türkleri ve burada yaşayan halkın sorunlarını konuştuk. Türklerin en büyük sıkıntısının birlik olamamak olduğunu söyleyen Artumaç, hukuki konu-larda da kapısının vatandaşlarımıza her zaman açık olduğunu belirtti.

Başarı İçin Tek Eksiğimiz Birlik Olmak

©14 Sultan-Eylül - Ekim

Bu sayımızda, geçtiğimiz günler-de New York’ta 5. şubelerinin açılışını yapan Simit & Smith’e

“çat kapı” uğradık. Türk simidi, New York’ta artan satış şubeleriyle bagel’ın yanı sıra ikinci bir kahvaltı alışkanlığı kazandıracağa benziyor.

16 Eylül’de Broadway’de Amerika’da Yaşayan Türkler ve Amerikalıların ka-tılımıyla yeni şubelerinin açılışını ger-çekleştiren Simit & Smith’e bir de sıra-dan bir günde çat kapı gittik. Çay ve simit ikilisini hangimiz özlememişizdir ki?

Türk yemeklerinin lezzeti New Yorklu-ların dillerinde ama bir de Türkiye’den gelip alıştığımız lezzetleri burada ya-kalayabilmek bizler için çok önem-li, aksi tam bir hayal kırıklığı oluyor. Simit & Smith’e giderken aklımda iki soru vardı, “simitler fırın simidi dediğimiz gibi çıtır ve sokaktan aldığımız gibi mi,” ve “ince belli bardakta çay var mı?,” Neyse ki hayallerim yıkılmadı ve alıştığım ve özlediğim o lezzeti Simit & Smith’te yakalayabildim.

Çayımı yudumlarken ve çıtır çı-tır simidimi yerken gelen müş-terilerin ağırlıklı olarak Amerikalı

olduğunu gözlemleme fırsatım oldu. Simitin yanı sıra gözleme, poğaça ve sandvich gibi hamur işleri, salata ve çorba gibi seçenekler de menüde müşterilere sunulan lezzetler arasın-da.

Hızlı yiyecek kültürünün başkenti Amerika’da Türkiye’den bir marka-nın New York’un birçok yerinde zin-cir şube açması ve çok bilinen kebap ve baklavadan sonra simiti de tanınır hale getirmesi her ne kadar gurur ve-rici olsa da sevindirici bir başka nokta.Memleket hasreti çekerken özlediği-miz simit ve çaya ulaşma imkanının giderek artması. Türkiye’de ekonominin iyi veya kötü gittiğinin göstergelerinden biri haline de gelen simidin burada böyle bir iş-levi olacağını düşünmesem de, fiyat aralığı hakkında ufak bir bilgi vermek iyi olur:

Simit fiyatı 1.85 dolardan başlayarak içine konacak malzemelerle artabi-lirken genel olarak yiyeceklerin fiyat

aralığı 2 ile 13 dolar arasında deği-şiyor. Çalışanların güler yüzlü ve ilgili olduğu mekanda simit fotoğraflarının kullanılmış ol-ması kültürel öğelere dokunu-larak sıcak bir etki uyandırıyor.

Afiyet olsun.

Cat Kapı

Simit & SmithBu sayımızda, geçtiğimiz günlerde New York’ta 5. şubelerinin açılışını yapan Simit & Smith’e “çat kapı” uğradık. Türk simidi, New York’ta artan satış şubeleriyle bagel’ın yanı sıra ikinci bir kahvaltı alışkanlığı kazandıracağa benziyor.

Arzu Kulak

©Sultan-Eylül - Ekim 15

Obama’nın Göçmenlikle İlgili İdari Kararlarına İlişkin Yeni Detaylar

Daha önceki makalemizde belirttiği-miz gibi, Başkan’ın göçmenlikle ilgili idari kararları hakkında sona doğru yaklaşılmakta olunduğuna dair birta-kım haberler ortaya çıkmaktadır. Bu-gün itibarı ile henüz ayrıntılara ilişkin verilmiş belirli bir detay bulunmamak-la birlikte konu ile ilgili olarak White House kaynaklarından alınan bilgilere göre Obama’nın geçen hafta Amerikan İç Güven-lik Bakanlığı yetkilileri ile yapmış olduğu görüşme sonrasında, içinde mil-yonlarca kişinin sınırdışı edilmesinin askıya alın-ması konusunun da bu-lunduğu 10 maddelik pla-nını önümüzdeki Cuma gününden sonra açıkla-yabileceği belirtilmiştir. Bu 10 maddelik plan için-

de erteleme uygulamasının (Deffered Action) kapsamının genişletilmesi ve bu uygulamaya anne ve babaların da dahil edilmesi bulunmaktadır. Ayrıca daha önce 15 Haziran 2007 ta-rihinden önce Amerika Birleşik Dev-letleri’ne gelmiş olma kriteri de uza-tılarak 1 Ocak 2010 tarihine alınması da sözkonusudur. Bu konuda ileri sü-rülen tahminler ise statü dışında bu-lunan 4,5 milyon yetişkinin Amerikan vatandaşı çocukları ile birlikte Ameri-

ka’da kalabileceği yönündedir. Ayrıca bu uygulamadan faydalanan kişilere çalışma müsaadesi, sosyal güvenlik numarası ve devlet tarafından verilmiş kimlik de verilecektir. Diğer bir konu ise Dışişleri Bakanlığı göçmen vize program ile yarım mil-yon civarında bulunan göçmene va-tandaş olabilmenin yolunu açmaktır ki bu eşleri de kapsayacaktır. Ofisimiz, yapılacak bu değişiklikleri yakından takip etmekte olduğundan bu bilgileri size aktarmak ve sizleri bil-gilendirmeye kararlıdır. Netice itibarı ile eğer bu plana uygun olduğunuzu düşünüyorsanız, bir araya getirilecek dökümanlarla ilgili daha önce yayın-ladığımız mekalemize bakınız.

Av. Ayhan Ogmen61 Broadway, Suite 3000, New York, NY 10006(212) 245-7070

Obama’nın Göçmenlikle İlgili İdari Kararlarına İlişkin Yeni Detaylar

©16 Sultan-Eylül - Ekim

1 Sözde Ermeni “soykırım” iftirası ile alakalı bu iddiayı çürütecek o kadar çok delil var ki, insan hangisini oku-yacağını şaşırıyor. Tabi ne amaçla

okuduğunu bilmek de önemli; sorgula-mak içinmiş olup olmadığına dair, yoksa bireysel bilgi darağacını geliştirmek için mi. Sözde Ermeni “soykırım” meselesi han-gi şartlar, istek doğrultusunda okunursa okunsun; Türk milleti, ecdadına yapılan bu haksız karalamayı ve iftirayı görüyor ve haklı olarak tepki göstermek istiyor. Bu arada, ben bizim kendi arşivlerimizden bahsetmiyorum, son yıllarda üzerinde araştırmalar yapıp Türkçe ‘ye çevirdiğim ve bazı arkadaşlarımın da Almanca ve Fransızca ’ya çevirerek bana gönderdiği sanalda yayınladım. Turkish American Security Foundation (TASFO) ile ABD ve yabancı basın merkezleri, Birleşmiş Millet-ler daimi temsilcileri ve dünyanın dört bir yerinden okurunun olduğu web ağından bu yabancı arşivlerin günümüze aktardığı gerçeklerden bahsediyorum. Neden mi yabancı arşivler! Çünkü biz ne dersek di-yelim, gerçekleri önlerine bıkmadan usan-madan ne kadar serersek serelim, değil mi ki ‘Türklerin arşivi’ diyecekler, önümüze hep yalan dolan sırf muhalefet olsun diye konuyu istedikleri düzeye getirmek için laf ebeliği ve politik senaryolar ile Bizans oyunları yapacaklar. Bu mesele, Ermeni meselesi de değil aslında; bu meselenin gerçek amacı-tabi bana göre- Türklerin bulunduğu coğrafyada ki geçmişte ya-yılmış olduğu topraklardan sürgün edilip, tekrar Anadolu da küçük bölgeye, yani Osmanlı İmparatorluğunun ilk kurulduğu yere yığmak bütün Türk’leri; bir bakıma ta-rihle hesaplaşarak içlerindeki hazımsızlığı bu yol ile gidermek. Tabi Ermeniler de bu işin en gönüllü maşası ve Hıristiyan olduk-ları için de emperyalist güçler tarafından kullanılmasında hiç sakınca olunmayacak bir millet. Ermeniler, yani Ermeni terörist

çeteciler, Osmanlı ordusundan kaçan-lar ve dünyanın dört bir yerinden gönül-lü Rus-Kafkas ordusuna katılan 150-200 bin arası üniformayı kendilerine gizleme yapmış bu teröristler: geçmişte terör na-mına, hainlik namına ve zalimlik namına yaptıkları her şeye 1915 sözde “soykırım” palavrasından sonra değil öncesinde baş-ladılar. Bu devrimci, milliyetçi ve dindar ki-lise görevlilerinin bile desteklediği harekât 1800li yıllarda emperyalist güçlerin teşvi-ki ve tahriki ile Osmanlı İmparatorluğunu cephe gerisinde zayıf düşürme planları üzerine başlatılmıştır. Osmanlı hüküme-tinin Ermeniler için reform, yani bugün açılım dediğimiz bazı hakların verilmesi için yaptığı gelişmelere rağmen, her türlü terörü başlatan ve sonrada sözde Ermeni “soykırım” ifadesi ile bu meseleyi dar bir çerçeve içine, dar, acımasız ve taraflı bir tutum ile sığdırmaya çalışan ve 1800 li yıllarda Osmanlı topraklarında Ermeni çe-telerin yani teröristlerin yaptıkları terör ey-lemlerini ve ayaklanmaları olan:1890 Ha-ziran’ında Erzurum’da,1890’da Kumkapı/İstanbul da,1892-93’te Merzifon/Amasya, Kayseri ve Yozgat’da,1894’te Samsun/ Bat-man’da,1895’te Zeytun/Adana’da,1896’da Van’daki bu terör dalgasını yok sayan: yazarlar için yüzkarası, politikacılar için sahtekar yalancı, ve devletler içinde oku-muş cahiller ve art niyetliler demek den başka ifadeleri kullanmaktan rahatsız ol-muyor insan; en azından şahsım. Çünkü, sözde Ermeni “soykırımı” diye gündemde tutulmaya çalışılan, aslında tam bir maddi kazanç kaynağı olan bu sözde “soykırım” ama gerçekte yalan olan Hikaye’nin ger-çek olan öncesi var. Biz de bugün burada Ecdadımıza yakışan şekilde bu olayların öncesini bazı yabancı arşivler ile paylaşa-cağız ve tabi 1915 olayları ve sonrasında.Yabancı Arşivlerde 1800li Yıllar - Van şeh-rimizde, Rusya Başkonsolosu Rus General Vladimir Mayewski,1916 yılında yazdığı

anıların da şöyle diyor,[1]”1895 ve 1896 yıl-larında Ermeni Devrimci Komiteleri, yerel nüfus ile Ermeniler arasında öyle bir şüphe yaydılar ki, bu ilçeler de reformun herhan-gi birini uygulamak imkânsız oldu. Ermeni rahipler, dini eğitim için çaba harcamadı-lar. Bunun yerine; manastırların duvarları-na milliyetçi fikirler yayan afişler yapıştır-makla ve dini görevlerini yerine getirdikleri yerde Hristiyan düşmanlığını Müslüman-lara karşı karıştırmakla yoğun oldular.1895 ve 1896 yılları boyunca Türkiye deki birçok ilçelerde gerçekleşen [Ermeni] isyanları, ne Ermeni köylerindeki sefaletten, ne de kendilerine karşı Müslüman saldırılarından oldu.”- Bu da,4 Mart 1896 da Van’da ki İngiliz Konsolos yardımcısının yazısı,[2]”Daşnak-lar ve Hıncaklar kendi halklarını dehşete düşürdüler, Müslüman halkı hırsızlıkları ve delilikleri ile tahrik ettiler ve reformların çıkması için yapılan tüm çabaları aksattı-lar; Anadolu da yer almış bütün olayların, suçların sorumluluğu Ermeni Devrimci Komiteleri tarafından işlenmiştir.- Bir başka olayda da, Ermeni patriğinin nüfus rakamlarında nasıl oynadığını ya-kalayan İngiliz Büyükelçiliğinde nüfus ko-nusunda uzman olan Binbaşı Sir Henry Trotter [3] patriğin ard arda raporlarındaki uyumsuz rakamlarını hemen fark etmiş ve 15 Şubat 1882 de kendi elçiliğine konu ile ilgili bir muhtıra bilgi yazmıştır. Binbaşı Sir Major Henry Trotter’sin 15 Şubat 1882 tarihli raporuna göre Bitlis, Hakkâri, Erzu-rum, Van bölgesinde toplam Ermeni nüfu-su 373,500 ve 85,000 Nesturî Halkı’dır.- Bu yıllarda, Osmanlı topraklarında ra-hat durmayan ve tam bir terör estiren Ermeni teröristler, Amerika Birleşik Dev-letlerinde de, kendilerine uygun ya-yın yapmayan veya Osmanlı Devleti lehine yazı yazan yazarlarımda ölüm ile tehdit ederek aynı tutumlarını de-vam ettiriyorlardı. [4] “New York,7 Kasım

Bu da,4 Mart 1896 da Van’da ki İngiliz Konsolos yardımcısının yazısı, ”Daşnaklar ve Hıncaklar kendi halklarını dehşete düşürdüler, Müs-lüman halkı hırsızlıkları ve delilikleri ile tahrik ettiler ve reformların

çıkması için yapılan tüm çabaları aksattılar; Anadolu da yer almış bütün olayların, suçların sorumluluğu Ermeni Devrimci Komiteleri tarafından işlenmiştir.

1800’li Yılların Sonundan Günümüze Sözde Ermeni Sorunu

Fatih Özonur Turkish - American Security Foundation

©Sultan-Eylül - Ekim 17

1896,Yazar, sanatçı ve mühendis olan ve Ermeni sıkıntılarında Türklerin gidişatını savunmada dilini ve kalemini güçlü kulla-nan Amerikalı F.Hopkins, son zamanlarda yaptığı açıklamalara karşı çıkan olduğuna dair çok tatsız bir uyarı almıştı. Gerçekte kendisine korkunç sonuçları olan tehditte maruz bırakılarak, kendisi tarafından ya-yınlanan hikâyeyi bırakması emredilmişti. Fakat Mr.Smith bu gibi şeyi düşünmek is-temiyor, olayı önemsiz gibi kabul etmeği tercih ediyordu, fakat arkadaşları ona ka-tılmıyor ve ona bir şey olabilir diye kor-kuyordu. İki kişi evini arayarak uyarı verdi. İkincisinde, Ermeni Devrimci Komitesi Mr. Smith’e bir uyarı göndererek, Kendisinin Türk hükümetini savunmayı durdurması-nı, söyledi. Mr.Smith “Durmamı söylüyor-lar, değil mi?” dedi. “İyi, duracağım. Ben Sultanı; geniş fikirli biri, sevgi dolu büyük bir kalp ile dost olarak biliyorum. Erme-

nilerin, Avrupa’nın sempatisini uyandır-ma görüşü ile, Türkleri katliamların içine çekmek için kışkırttığını biliyorum. Bunları biliyorum ve onları tanıyorum. Sultanı ve halkını savunacağım.”- Anadolu topraklarına1880li yıllarda gelen ve Ermeni olaylarını bilerek veya bilmeye-rek başlatan Hıristiyan Misyonerler bile kısa zaman da Ermeni Devrimcilerinin gerçek yüzünü görmüştü.[5] Amerikalı Misyoner Cyrus Hamlin,”Ermeni bir “devrimci parti”, Türk İmparatorluğunun bazı bölgelerinde bütün Hristiyan nüfusunun ve misyonerlik çalışmalarının büyük acı çekmesine sebep oluyor. Gizli bir örgüt ve Doğu da bilinen yalan dolan becerisi ile yönetiliyor.” “Yay-gın olarak dağıtılan broşür de, aşağıdaki duyuru kapanışta yapılır.” HINCAK DEV-RİMCİ PARTİ Bu, Ermenistan da devrimci hareketin öncülüğünü yapan tek partidir. Merkezi Atina’dadır ve Ermenistan da her şehir ve köyde şubeleri vardır, ve sömür-gelerde de Nishan Garabedian partinin kurucularından biridir Amerika’da dar ve kendisi ile iletişim kurmayı ve daha fazla bilgi edinmeyi arzu edenler için adresi, Nishan Garabedian, No. 15 Fountain Stre-et, Worcester, Mass., or with the center, M. Beniard, Poste Restante, Athens, Greece.(Yunanistan)- Amerikalı Misyoner Cyrus Hamlin’nin bir başka raporun da,[6] “Christopher Ro-bert ile birlikte Robert Kolejinin kurucu-su Cyrus Hamlin,Ermeni halkı arasında devrimci harekatın sonun da bağımsız Ermenistanı kazanmak için Rusyanın gir-

mesine yol hazırladıklarını sadıkça savu-nan bir Ermeni ile çok rahatsız edici bir konuşmayı “The Congregationalist” rapor etti.Plana göre,Devrimci Hıncak çeteleri Kürtleri ve Türkleri öldürecek,kasabalarını yakacaklardı. Bu, Müslümanları kızdıracak ve sonra Ermeniler üzerinde misillemeye hazırlanacaklardı. Rusya gelecek ve kont-rolü alacaktı. Türkleri, Ruslara tercih eden yerli Ermeni nüfusu aptallıklarına katlana-caklardı.”- Ermeni yazar Kapriel Serope Papazian, 1934 yılında Amerika da yazdığı “Patrio-tism Perverted” başlıklı kitabın da, Osmanlı topraklarında özellikle doğu bölgemizde çoğunluk olarak değil; Türk, Kürt ve Ta-tarlar dan dan az olan Ermeni nüfusunun, yani kendi atalarının reformları uygulama-ya çalışan Osmanlı hükümetine karşı ter-cih ettikleri yolu şöyle dile getiriyor. [7] “Er-meni Devrimci Federasyon’unun (Daşnak) amacı, isyan yolu ile Türkiye Ermenistan’ın da siyasi ve ekonomik özgürlüğü elde et-mekti. Terörizm, Kafkas Daşnak Komitesi tarafından, başladığından itibaren, amacı-na ulaşabilmek için bir siyasi veya bir yön-tem olarak kabul edilmiştir.1892 yılın da, “Vesile” başlığı altındaki programlarında Yöntem No.8 şöyle: “mücadeleyi sürdür-mek için ve hükümet yetkilileri, hainleri terörizme maruz bırakmak için...” Yöntem No.11:”Hükümet Kurumlarını, yıkım ve yağmalamaya maruz bırakmak.”

[1] General Mayewski was the Russian Consul-General in Bitlis and Van; from Statistique des Provinces de Van et de Bitlis, pp. 11-13, Peters-burg, 1916 6 [2] Williams, The British vice-consul, writing from Van. (March 4, 1896, British Blue Book, Nr. 8 1896, p.108.) [3] http://www.ataatun.org/armenian-population-in-eastern-anatolia-between-years-1878-1915.html [4] The Cedar Rapids Evening Gazette, Dec. 7, 1896 [5] The Source: A Dangerous Movement Among the Armenians by Cyrus Hamlin The Congregationalist, December 28, 1893 [6] http://arme-nians-1915.blogspot.com/search/label/Holdwater?updated-max=2005-07-09T09:16:00-07:00&max-results=20&start=413&by-date=false [7] Papazian, K.S., Patriotism Perverted, Boston Baker Press, 1934]

Amerika’da Faliyet Gösteren Türk firmaları, siz de Kılavuz Amerika’da ücretsiz yer almak istiyorsanız bilgilerinizi bize gönderin ÜCRETSIZ ekleyelim

Toplam20.000 Baskı 10.000 Baskı Türk Adreslerine Gönderilecek

10.000 Baskı Türklerin Yoğun Faliyet Gösterdiği, Camiiler, Dernekler,Marketler ve Etkinliklerde Ücretsiz Dağıtılacaktır.

[email protected]

©18 Sultan-Eylül - Ekim

İşadamlarının geneli düzenli olarak sözleşme yapmaktadırlar. Bu sözleş-

melerin bazıları basit ve kolay anlaşı-labilen dökümanlarken bazıları da an-laşılması çok güçtür. Sözleşmenin çok dikkatli bir şekilde okunması önem arz etmektedir. Bu sayede sözleşmeyi imzalayacak kişiler anlaştıkları husus-ların hepsini doğru değerlendirmiş olurlar. 1. Tarafların Belirlenmesi Sözleşme hazırlarken tarafları doğru şekilde belirlemek çok önem arz et-mektedir. Şirketin yasal tam adını kul-lanmak ve şirket yetkililerini belirtmek sonra oluşacak karışıklıkları önler. Eğer kişinin eşi de sözleşmeyi imzala-mak zorunda ise, kişilerin evlilik duru-munu açıklamak gerekiyor.

2. Bütün Boşlukların Doldurulması Sözleşmelerde ki boşlukları doldurun yoksa daha sonra başkaları tarafından doldurulabilirler. Bütün değişikliklerin yada eklemelerin ad ve soyadınızın ilk harfleri ile işaretlendiğinden emin olun. 3. “Gizlenmiş Terimlere” Dikkatlice Bakılması Size sunulan sözleşmedeki terim-lere (ücret, miktar, süre, ölçüsü etc.) dikkatli bakın. Başlangıç ve/veya sureleri, ödemeler ve anlaşma maddelerinden sözleşmedeki yükümlülük-ler yerine getirilmediğinde ne olacağı hususlarını çok dikkatli inceleyin. Ayrıca sözleşmedeki bütün hakla-rınız ve sorumluluklarınızın neler olduğunu ve sözleş-menin iptal edilme neden-lerinin hepsini bilin.

4. Otomatik Yenileme DurumuSözleşmenin içinde otomatik yenile-me ile ilgili madde olup olmadığına dikkat edin. Yenilemek istemediğinize dair ihtarname vermeniz gerekip ge-rekmediğine bakın. Eğer zamanın da ihtarname vermezseniz, herhangi bir cezası var mı diye bakın. Yenilemenin orginal yapılan sözleşme ile aynı olup olmadığını da netleştirin. Birde ücret artışı olup olmadığı ve var ise ne ka-dar olacağına dikkat edin.

5. Riskin Paylaştırılması Riskin nasıl paylaşılacağını kararlaş-tır. Genelde riskin zarara yol açmasını engellemek için paylaştırma yapmak tercih edilir. 6. Zarardan Koruma ve Teminat Maddeleri Sözleşmeden doğacak yükümlülük-lerde bir tarafın sorumlu olmayacağı kabul edilirse, o kişinin yükümlülüğü kalkmış olur. Eğer sözleşme de bir ta-rafın zararı tazmin edilecekse, diğer taraf bu kişiyi doğabilecek zarar ve yükümlülüklerden korumayı kabul etmiş oluyor. Karşı tarafın zararını kar-şılamak zorunda kaldığınız takdirde o zarara karşılık bir sınırlama koymaya çalışın ve aynı şartları kendiniz içinde ekletin.

7. Ek Belgelerin BilinmesiEğer ana sözleşme ek belgelere re-ferans veriyorsa, onların da içeriğini detaylı okuyun. Sadece ne içerdiğini tahmin etmeye kalkmayın.

8. Garantiler ve GüvencelerSiz ve diğer taraf tarafından verilen garantileri ve güvenceleri inceleyin ve anlayın. Gerçek olmayan garanti ve güvenceleri vermekten uzak du-run. Eğer garanti vermeniz gerekiyor-sa da, onu limitleyin.

9. Sorunların ÇözümüSorunların çözümü ile ilgili nasıl il-gilenilmesi gerektiğini kararlaştırın. Tahkim ya da Arabulucu müessese-leri uyuşmazlık halinde size zaman ve para kaybetmemenizi sağlar. Buna rağmen bazen mahkemeye gidip so-runu çözmeniz gerekli olabilir. 10. Avukat ve Dava MasraflarıABD de sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklardan dolayı mahkeme-ye gidildiğinde her iki taraf da kendi Avukatlık masraflarını karşılamak zo-rundadır. Yani mahkemeyi kaybeden kişi diğer tarafın hukuki masraflarını karşılamak zorunda değildir. Bu yüz-den yapacağınız sözleşmelerde diğer tarafı ihlalden caydırmanın bir yolu

da sözleşmeye Avukat ve dava masraflarından sorumluluk maddesini eklemeniz olmalıdır.Son olarak yapılan sözleşmeler uyuşmazlık anında çok önemli bir belge haline gelmektedirler. Bu yüzden hazırlanırken huku-ki bir destek almanız önemlidir.

İşadamlarının geneli düzenli olarak sözleşme yapmaktadır-lar. Bu sözleşmelerin bazıları basit ve kolay anlaşılabilen

dökümanlarken bazıları da anlaşılması çok güçtür. Sözleşme-nin çok dikkatli bir şekilde okunması önem arz etmektedir. Bu sayede sözleşmeyi imzalayacak kişiler anlaştıkları husus-ların hepsini doğru değerlendirmiş olurlar.

Sözleşme İmzalamadan Önce Dikkat Edilecek 10 Esas

Av. Ayhan Ogmen - 61 Broadway, Suite 3000, New York, NY 10006 (212) 245-7070

©Sultan-Eylül - Ekim 19

©20 Sultan-Eylül - Ekim

Manhattan’daki ofisinde moda ve hayatı hakkında samimi bir soh-bet gerçekleştirdiğimiz Çetin, her

zaman üretkenlikten, kendiminkilerle be-raber başkalarının hayallerini de gerçeğe dönüştürmekten beslenen bir insanim diyerek sözlerine başlıyor. Ve ne mutlu ki artık tamda bu işi yapmayı hayal ettiğim yerde New York’tayım diyor. Aslında sıfır-dan bir şeyler var etmek, yaratmak benim yaşama sebebim ve en büyük enerji kay-nağım, ama öyle ” İlham perilerim falan yok yalnızca büyük bir motivasyonum var”, diyerek devam ediyor sözlerine.

Bu mesleği seçme nedeninizi öğrenebi-lir miyiz, tasarımcı olmanızda kim yada ne etkili oldu?Aslında belli bir neden gösteremem, san-ki hep içimdeydi ve benimle büyüdü bu his. Yani tasarım, benim için meslek değil aslında hayatımın anlamı gibi. Zaten ta-sarımcı olmasaydım ne olurdum açıkçası hiç düşünmedim. Benim hayatımda bir seçenek olmadı bu meslek, önümdeki tek yoldu ve ben de o yolda sadece yürüdüm ama okul yıllarımda Paul Poirettende çok etkilendiğimi söylemeliyim. Çünkü Paul Poiret’a modanın Picasso gibidir benim gözümde. Picasso sanat için ne yaptıysa o da moda için yapmıştır.

New York ne zaman hayallerinizin şehri oldu ve buraya gelme fikri nerden çıktı?Moda eğitimim sırasında New York’a gel-mek benim için adeta bir tutkuya dönüş-müştü. Çocukken bazen ufak bir çanta hazırlayıp ben uzaklara gidiyorum anne, belki dönmem diye evden çıkardım. Ol-duğum yere hiçbir zaman sığamadım, çok hayalperesttim hep bir gün uçabile-ceğime inanırdım, yüksek yerlerden şem-siyeyle uçma girişimlerim bile olmuştu.Bunun nedeni seyrettiğim bir film miydi

yoksa okuduğum bir kitap mıydı gerçekten şu an bile-miyorum. Ben kendi hayatını yaşamaya, kendini keşfetmeye ve kendi hayatının yıldızı olmaya odaklı bir insanim. Ve New York’ta bunu başarabileceğim yegane şehirdi. Her zaman New York eşittir öz-gürlükler şehriydi kafamda, ama aklınıza öyle baskılı geçen bir gençlik ve çocukluk gelmesin gayet mutlu ve özgür bir gençlik dönemi yaşadım benim kastettiğim fark-lı bir özgürlük. Nasıl anlatılır bilmiyorum yani yazar değilim. Ama tasarımlarıma New York’un özgürlüğünü yansıttığım ke-sin.

New York’ta yaşamak mesleğinize neler katıyor?New York’un caddelerinde çok değişik bir hava vardır. Bazen kahvemi elime alıp bir sandalyeye oturup insanları izliyorum. Burada öğle vakti kırmızı tuvalet giyip sokakta yürüseniz bile garip karşılanmaz. Burası bir show sahnesi gibi, her şeyi kal-dırıyor. Ayrıca New York’un dünya kül-türlerini modern bir çatı altında ağırlayan metropol bir şehir oluşu .Herkesin sizden farklı olduğunu görmek çok heyecan ve-rici. Aslında hangi ülkeden olursa olsun burada herkes ülkesindeki toplumsal ge-lenek ve göreneklerin getirdiği baskıdan kurtulup daha yaratıcı ve özgür hissediyor kendini. Bu yüzden belki de adı özgürlük-ler şehri.Tabi bu renklilik, hareketlilikte size çok ilham veriyor, motivasyonunuzu yüksek tutuyor ve koleksiyonlarınızı hazırlarken sizi özgür kılıyor.

Peki hayallerinize ulaşmak, New York’a gelmek ve bu özgürlüğün bir parçası ol-mak kolay oldu mu?Doğrusu ya kolay olmadı. Ama bugün an-lıyorum ki bir şeyi gerçekten isterseniz ve hedefe kilitlenirseniz, mutlaka başarıyor-sunuz. Uzun yıllar New York’a herhangi bir iş teklifi ile gelmeyi çabalamama rağ-men, burada çalışma izni almayı başara-madım tabi. Öyle büyük bir talep var ki,

siz sanki koskoca denizde bir kum tanesi gibisiniz. Bir gün madem çalışmak için gidemiyorum en azından bu muhteşem şehirde bir süre yaşayım diyerek soluğu burada aldım. Tabi o an bu tatilin beni ha-yallerime ulaştıracağını bilemezdim.Öyle enteresan bir şey ki; bu tam “hayat tesadüfleri sever” durumu yani. Metroda Angelica ile ilginç bir şekilde tanıştık. Her ikimizde metroya yetişmek için koşuyor-duk, kapı kapandı kapanacak attık kendi-mizi içeri. Angelika’nin elindeki çizimleri tabi ki dikkatimden kaçmadı. İki tasarım-cı sohbete başladık, öyle ki otelimin is-tasyonunu çoktan geçmiştim. Angelica İtalyan’dı ve çalıştığı şirketten bu hafta ayrılacak ülkesine dönecekti. Benim ne denli hevesi olduğumu görünce dilersen seni patronum ile tanıştırayım dedi. İşte o an hayatimin dönüm noktasıydı . Siz-ce bu kader değil de neydi? Siz isteyin ve elinizden geleni yapın, zamanını Tanrı ya bırakın.“Tek valiz ile geldiğim New York, o gün-den sonra benim evim oldu.”

Gerçekten çok farklı bir hikaye sizinkisi, anlıyorum ki hemen işe kabul edilmişsi-niz, peki kolay oldu mu burada mesleği-

Türkiye ile sınırlı kalmayıp tasarımlarını New York’a taşıyan bir mo-dacı Gülcan Çetin. Onu belki şimdilik çok fazla kişi tanımıyor ama, o emin adımlarla çıkıyor kariyer basamaklarını, onunla tatil için geldiği New York’un hayatını nasıl değiştirişini, kendi gibi Türkiye dışına taş-mak isteyen genç modacılara tavsiyelerini, ileriye dönük projelerini, New York’tan Türkiye’ye bakışı ve çok daha fazlasını bu röportajda bulabilirsiniz!

“İlham perilerim falan yok yalnızca büyük bir motivasyonum var ”

Roportaj Tuba Edman

©Sultan-Eylül - Ekim 21

nizi yapmak?Gülcan Çetin: Ertesi gün Angelica’nın patronları ile tanıştım. Hemen onlara in-ternet sitemdeki çizimlerle küçük bir su-num yaptım. Beni çok donanımlı buldur-lar, ama yine de bir portföyle hazırlamamı istediler, her şey rüya gibiydi. Ve çalışma teklifi hemen o hafta yapıldı. Normalde işe alım süreci gerçekten çok uzun ve aşa-malıdır burada. Birikimimin ve şansımın neticesinde oldu her şey. Dört yılı aşkın süredir aynı firmada Burlington, Macys, Gordmans, Sears ve Boscov’s gibi ünlü mağazalara tasarım ve üretim yapıyorum.

İstanbul ile New York moda sektörü ve çalışma hayati arasındaki farklar neler?Bir tasarımcı için New York’ta olmanın çok avantajı var. Bir kere siz modanın merkezi olan bir şehirdesiniz. Türkiye’de-ki tasarımcılar gelecek sezon koleksiyona numune alışverişini buradan yaparken, siz o modelleri tasarlayansınız. Yani takip

edilensiniz. Çalışma ha-yati ve insan ilişkilerinde de bir çok farklılık var. İnsan ilişki-leri çok daha rahat ve sa-mimi. Pat-ronla çalı-şan arasında Türkiye’deki gibi abartılı bir resmiyet, mesafe yok. İnsanlar bir-birine daha saygılı ve eşit davra-nıyor. Bura-daki moda sektörünün Türkiye’den en büyük

farkı Amerikalıların tamamen satış odak-lı çalışmaları. İnanılmaz satış stratejileri var. Türkiye bence satış ve pazarlama ko-nusunda oldukça zayıf. Tasarladığınız bir ürünü satamayacaksanız ne kadar güzel olsa da başarısızsınız demektir.Bu anlamda bende bir tasarımcı olarak satış odaklı nasıl çalışıldığını, kendi kolek-siyonumu satmayı öğrendim.

Günümüzün en popüler mesleklerin-den biri tasarımcılık ve sürekli yeni ta-sarımcı adayları mezun oluyor üniver-sitelerden, genç tasarımcı adaylarına neler tavsiye edersiniz?Sektöre ilk atıldığım yıllar bende adap-tasyon zorluğu çektim. Okul ve çalışma hayati çok farklı geldi. Bu yüzden tasarım okuyan arkadaşlarıma stajı beklemeden okuldayken bir firmaya part time girip kendilerini sektöre alıştırmalarını öneri-rim. Doğrusu sektöre yeni atılmış tasa-rımcıları bizden daha şanslı görüyorum. Artık teknoloji ve haberleşme çok gelişti, dünyanın diğer ucundaki bilgiye hemen ulaşabiliyorlar. Böylece hedeflerini daha yüksek tutup uluslararası alanda kendile-rini daha rahat gösterebiliyorlar.Onlara büyük düşünüp, kendilerine gü-venmelerini tavsiye edebilirim. Değişime açık olup, korkmasınlar. Çünkü eğer de-ğişmezseniz modanız geçer. Günümüz iş hayati hızla değişmekte, ayakta kalmak için bu değişime adapte olmaları gerekir. Sadece çok iyi bir tasarımcı olmak onla-ra istediği kariyeri getirmeyebilir. Okuldan sonra mümkünse büyük bir firmada alt kademeden başlasınlar, büyük firmalar okul gibidir. İlk etapta yüksek ücretler ara-masınlar, öğrenmeye kendilerini geliştir-meye odaklansınlar.

New York’ ta kariyer düşünen Türk tasa-rımcılara tavsiyeleriniz var mi?Ben Türkiye’den belli bir sektör tecrübe-siyle New York’a geldiğim için yeniden okumayı düşünmedim. Yalnız hem çalış-tım hem de kendimi geliştirmek için FIT (Fashion Institute of Technology ) den ek seminer ve kurslar aldım. Ama mümkün-se New York’ u düşünenler eğitim döne-mini de burada geçirsinler. FIT yada Par-sons ta okuyup, sonra sektöre atılsınlar. Çünkü çalışma hayatında karşılaşacakları en büyük handikap dil problemi, en azın-dan eğitim sürecinde bunu halletsinler aksi taktirde eğer yeterli İngilizceleri yoksa üzgünüm ki hiç şansları olmayacak.Burada yeni mezunlar önemli projeler-de deneyim edinmek adına ilk zamanlar ücretsiz çalışırlar. Ama FIT’e okuyup Tür-kiye’ye de geri dönmesinler hemen, biraz mücadele edip iş deneyimi kazanmaya baksınlar, ücretsiz projelerde yer alsınlar.Tabi ümit kırmak istemem ama işe alım süreci Amerika’nın her yerinde biraz uzun sürüyor, hele de ekonomi iyi değilse. Amerikalı gençlerin bile işe yerleşmeleri altı ay ile bir yıl arası sürebiliyor.Aktif olup kendilerine faydalı olacak kon-taklar kurmaya çalışırlarsa işleri kolaylaşır diye düşünüyorum.İşte size, hemen hemen tüm tasarımcılara sorulan klasik bir soru“ Moda “ Gülcan Çetin için ne anlama ge-liyor.Moda değişimdir ve hayatin ta kendisidir. Moda deyince herkes önce kıyafet olarak algılar fakat moda aslında bir toplumun sosyolojik ekonomik siyasal, sanat, mi-mari, edebiyat her türlü alanda gelişimi ve değişiminin kıyafete yansımasıdır. Birinci Dünya Savaşı sırasında yoksulluktan ço-rap alamayan kadınların kömür karasını ince çorap niyetine bacaklarına sürmeleri de bundan ötürüdür. Moda bir dayatma değil aslında önüne geçilemez bir deği-şim isteğidir bence.

Son olarak Gülcan Çetin’in geleceğe dair projelerinden bize biraz bahsede-bilir misiniz?Gülcan Çetin: Ne kadar yol alsam hala yo-lun başındaymış gibi hissediyorum kendi-mi. Öyle çok yapmak istediğim şey var ki, anlatsam deli olduğumu düşünebilirsiniz onun için kendime saklayım. Sadece şu an bir dostumla yeni bir oluşum aşama-sındayız. Ve tüm enerjimizi bu konuya yö-neltmiş durumdayız. Tanrının bana bah-settiği bu yeteneği çok daha yükseklere taşımak en büyük dileğim tabi yine onun açacağı yepyeni kapılarla .

©22 Sultan-Eylül - Ekim

-Bu platform nasıl oluştu ve bu fikir nasıl ortaya çıktı? Herşey Türkiye için (Everything is for Turkey) platformunun ana gövdesi-ni oluşturan arkadaşların birbirleri ile uzun yıllara dayanan fiili arkadaşlıkları vardı zaten. Kendi aramızda devam-lı olarak Amerika’daki mevcut yapı-lanmaların çok homojenleştiğini ve Amerika’daki Türk toplumunun genel hissiyatını yeterince, doğru temsil edemediklerini konuşuyorduk. Mayıs 2013 tarihinde gerçekleşen Gezi hadi-seleri sonrasında Amerika’da Türk top-lumu adına Zuccotti Park’ta ortaya çı-kan grup, Ermeni ve Yunan Bayrakları ile Türkiye aleyhine mitingler organize edip gazete ve dergilere Türkiye’yi şi-kayet eden ilanlar vermeye başlayınca, bizlerde artık biraraya gelerek, birlikte-ligimizi resmiyete dökme ve Ameri-ka’daki Türk toplumunun tamamının “Gezi Parkı zihniyetine sahip insanlar” olarak resmedilmesine karşı fiili olarak birşeyler yapma gereği hissettik. Bu anlamda Gezi Parkı ve Zucotti Park

mitingleri, farklı düşünen top-lum bireyleri olarak bizi organi-ze olma noktasında motive etti diyebiliriz. Fakat anlayış olarak biz herhangi bir kişi ve kuruma reaksiyon olarak kendimizi ta-nımlamıyoruz. Platformumuz-da görev alan, bize gönül veren insanların ortak paydası; ülke-sine, milli-manevi değerlerine bağlı olmaları, demokrasi, insan haklari ve hukukun üstünlüğü-

ne inanmaları ve Türkiyemizin, özel-likle son 12 yıldır bu alanlardaki kaza-nımlarını desteklemeleridir.-Platformun amaç ve hedefleri ne-lerdir? Herşey Türkiye İçin Platformunun gayesi Amerika’da yaşayan Türk top-lumunun sosyal ve kültürel ihtiyaçla-rına katkıda bulunmaktır. Daha önce belirttiğim gibi, bunları yaparken ana ilkelerimiz; demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğüdür. Bu evren-

sel değerler çerçevesinde Türk-Ame-rikan toplumuna yapacağımız her türlü yatırımın burada yaşayan top-lumumuzun demokrasi kültürünün gelişmesine olumlu etkisi olacağına inanıyoruz. Bizi biz yapan değerleri-miz ile içinde yaşadığımız toplumun evrensel değerlerini başarılı bir şekilde birleştirmeyi başardığımız ölçüdede Amerika’da etkili bir toplum oluştura-bileceğimiz inancında ve hedefinde-yiz.

-Politik bir oluşum mu? Platformumuz kesinlikle bir siyasi oluşumun parçası değildir. Her dernek yapılanmasında olduğu ve olabilece-ği gibi Herşey Türkiye İçin Platformu altında biraraya gelen kişi ve kuruluş-ların ortak dünya görüşüne sahip ol-ması zaten sivil toplum yapılanması-nın temelinde olan şeylerdir. İnsanlar bir asgari müşterekte birleşecek ki o zemin üzerinde faaliyette bulunabil-

Milli Davalar Amerika’da Daha Güçlü Temsil Edilecek

“Bu sayımızda Sosyal medyada bir araya gelerek, Amerika’da Türkiye için yaptığı gösteriler ile dik-kat çeken Herşey Türkiye İçin Platformu’nu yakın-dan tanıyacağız. Platform hakkında görüşlerine başvurduğumuz başkan Halil İbrahim Danışmaz, platformun oluşumu ve faaliyetleri hakkında me-rak edilenleri yanıtladı”

©Sultan-Eylül - Ekim 23

sinler. Arkadaşlarımızın geneli kendisini muha-fazakar-demokrat olarak ifade ederken, yapılan faaliyetin içeriğine göre çok farklı dünya görüşle-rine sahip insanlarımızda programlarımıza katılı-yor. -Amerika’daki diger STK’ların calişmalarini nasıl değerlendiriyor-sunuz? Kurulan her bir dernek ve sivil toplum örgütü mutlaka bir ihtiyaçtan dolayı kurulmuştur ve bu yapılanmalar toplumun belli bir kesiminin maddi ve manevi ihtiyacı-na cevap veriyorlar ki halen aktifler. Toplumlar dinamik unsurlardan oluş-tuğu için, zamanla içerisinde insan ihtiyaçları değişkenlik göstermektedir. Mesela 2000 öncesi yıllarda Ameri-ka’ya gelen Türk toplumu genel itibarı ile, maddi olarak daha rahat bir hayat için bu topraklara göç eden gurbetçi-lerimizdi. AK Parti iktidarindan sonraki dönemde Amerika’ya göçen Türk top-lumunun ise agirlikli olarak burada is kurmak, ev alıp yerlesik düzene geç-mek isteyen insanlardan oluştuğunu görmekteyiz. Bu nedenle, İlk dönem-de gelen Türkler Amerika’da uzun süreli bir ge-lecek tasavvur etmediklerinden, kur-muş oldukları derneklerde genellikle günlük ihtiyaclara pratik cözümler üreten Cami Dernekleri tarzı yapılan-malar olmuş ve bu kuruluşlarımızda ellerinden geldiğince topluma faydalı

olmaya çalışmışlar. Yalnız, Türkiye’deki AK Parti iktidarinin değiştirici ve dö-nüştürücü etkisi hem Türkiye’de hem-de buradaki Türk toplumunda ciddi olarak hissedilmektedir. Artık herşe-yiyle “Yeni Bir Türkiye’’ var. Dolayisi ile Amerika daki Türk Toplumununda bu yeni Turkiye ile ahenkli çalışacaktır.

-Bu STK’lar Türkiye’nin milli dava ve çıkarlarını koruma konusun da ba-şarılı mı? Görebildiğimiz kadarı ile Amerika’da-ki Türk toplumunun oluşturduğu STK’larda milli davalar noktasında is-tenilen seviyede bir ahenk maalesef yakalanamamış. Tabi bunun ceşitli se-bepleri var. Bu tür milli davalarin savu-nulması çok ciddi bir insan kaynağı ve maddi imkan gerektiriyor milli dava ve çıkarlarımızı koruyacak olan toplumu-muzun madden refaha ermiş, manen-de özgüvene sahip olması meseleleri-mizin çözümünde bize inanilmaz bir güç verecektir. Şuanki toplumumuzun

bu seviyede olmadığının bilincinde-yiz. İnsallah gayretimiz çıtayı daha yükseğe çekmek yönünde olacak.

-Bundan sonraki süreçte platformu nereye taşımayı arzu ediyorsunuz? Herşey Türkiye İçin Platformu olarak yaptığımız bütün çalısmalar daima “insan eksenli” olacak. İmkanlarımız ölçüsünde toplumumuzun demokra-tik şuur ve farkındalık kazanması için eğitim faaliyetlerimiz olacak. Kadınla-ra, gençlere, çocuklara yönelik sosyal projelerimizi hayata geçirecegiz. Ar-zumuz, Amerika’daki Türk toplumu-nun kendi değerleri, tarihi, inançları ile barışık olarak yeni kıtaya intibak sağ-lamasıdır. Tarihimiz itibarı ile soydaş, kardeş, komşu olduğumuz coğrafya-lara yönelik ortak programlar düzen-leyerek Amerika’daki varlığımızın daha etkin olması yönünde gayretimiz ola-cak.

Sultan Dergisi ve Türklerin Sesi GazetesiGiresun Spor USA’ya Başarılar Diler...

©24 Sultan-Eylül - Ekim

savaştan sonra da popülerliğini hiç kaybetmeden günümüze kadar gelmişlerdir. Yani Bomber montlar için kamuflaj deseninden sonra modaya ordudan kalan en büyük miras diyebiliriz.

Trençkotlar: Yaz mevsiminden sonbahara geçerken yaşanan hava değişimleri, giyeceklerimiz konusunda bizi en çok zorlayan zamanlardır. Yılın bu zamanlarında kalın montlar fazlasıyla bunaltıcı olabiliyorken, ince ve kısa montlar da yetersiz kalabilir. İşte geçiş dönemlerinde hem erkeklerin hem de kadınların en büyük kurtarıcısı olan trençkotların yıldızı, 2014-15 Sonbaharında da iyice parlıyor.

Oversized: Artık kıyafetlerin üzerinize tam oturma kuralı nerede ise kalktı. Bu sezon hemen hemen her koleksiyonda geniş kesimleri ile karşımıza çıkan oversized kabanlar kış aylarında erkeklerin gözdesi olacağa benziyor. Bu dev kabanlar sayesinde, beyler istediği kalınlıkta kazaklarını giyebilecek ve kış mevsimini nereye giderse gitsin sıcacık geçirecek. Oversized paltolara ek olarak, Sonbaharla birlikte Oversized kazaklar da erkek koleksiyonlarında hatırı sayılır bir yer işgal edecek.

Skinny Pantolonlar: 60'ların ve 80'lerin Rock-Punk müzik grupları önümüzdeki kışın da erkek modasını etkilemekte. Beatles üyelerinin giydiği gibi kısa paçalı dar pantolonlar slim-fit ceketlerle tamamlanıyor. Özellikle parlak renklerdeki Jean ve kanvas tarzı kumaşların skinny kesimli kalıplarına sıklıkla rastlayacağımız bir kış daha kapıda.

Bol Kesim Pantolon: Son birkaç sezondur nereye kafamızı çevirsek karşımıza çıkan Skinny ve Skim-fit kalıplardan nefret edenler için bol kesim pantolonların da sezonda yer aldığını söyleyerek içinizi rahatlatalım. Sezonun “oversized” trendine paralel, pantolonlarda da kesimler bollaşıyor. Diyebilirim ki; bu pantolonların bazıları eşofman altlarından bile bol olacak. Ama paçalara baktığımızda durum pek değişmiyor, sevin ya da sevmeyin, kısa paçaların hakimiyeti önümüzdeki sezonda da devam ediyor.

Şallar & Atkılar: Erkeklerin en favori aksesuarı olan atkılar ve şallar önümüzdeki kış modasında farklı kullanımlarıyla ön plana çıkıyor. Her zaman boyuna sarılarak kullanımına alışık olduğumuz bu aksesuarlar, 2014-15 Kış sezonunda kabanların altından çıkıp, yere kadar uzanan bir görüntüye sahip olacak. Buna ek olarak, denizci yakası formunu veren şekilde bağlamalar da sık sık göze çarpacak.

Büyük Çantalar: Çanta, son zamanlarda tüm dünyada stil sahibi erkeklerin en önemli aksesuarı haline geldi. Ayrıca değişen yaşam şartları ve gelişen teknoloji sebebiyle erkeklerin günlük hayatta yanlarında taşımaları gerekenlerin sayısının artması ile çantaya olan ilgileri de arttı. Hal böyle olunca, erkeklerin imdadına tabi modacılar yetişti. Her sezon farklı havası ile trend olan erkek çantaları, önümüzdeki sezonda spor salonundan çıkmış havası verecek kadar büyük ve geniş. Bu çantaların deri olanları ise favori...

Nakış: Erkek modasında nakış olur mu demeyin! Sonbahar Kış 2014-15 koleksiyonlarında göz alıcı işlemeler erkek giyimini de etkiliyor. Özellikle lazer aplikelerle işlenmiş Bomber montlar çok moda. Zincirler, örgü aplikeler ve kristallerle işli kıyafetlerde yine sezonun lüks koleksiyonlarını süslüyor.

Slogan ve Logolar: Kullanılan marka isimleri, markaların iletmek istediği çevre eğitimine yönelik bazı mesajları yada okunaklı metin baskıları içinde farklı kelime oyunları ve felsefeleri barındıran havası ile slogan ve logo trendinin ön plana çıktığı bir kış sezonu siz beyleri bekliyor. Belli ki; modacılar kelime oyunlarını t-shirt ve penyelerden çıkarıp tüm giysi formlarıyla eşlemek niyetindeler.

2014-15 SONBAHAR KIS

2014-15 Kış Erkeği: Modern, Trendy ve Cesur. MODA

2014-15 SONBAHAR KIS ERKEK MODASI,

ERKEKLER

DEGISIYORZaman Değişiyor, Moda Değişiyor Tabi Erkekler De Değişiyor ‘

TUBA EDMANtubaedman.blogspot.com

‘Günümüzde erkek modası yükselişte ve hiç olmadığı kadar gündemde. Artık eşinin seçtiği kıyafetten başka bir şey giymeyi aklından bile geçirmeyen, kendine bir tarz oluşturmak için hiçbir çaba sarf etmeyen erkek profili çoktan tarihe karıştı.

Erkek modasında, pantolondan kalkan pilelerin bile çok büyük bir değişim sayıldığı yıllardan günümüze gelindiğinde erkeklerinin görünüşüne, yarattıkları stile ve detaylara en az kadınlar kadar önem verdiği aşikâr. Modayı hiç umursamaz sandığınız bir erkeğin gardırobunda bile sezonun en popüler parçalarından birkaçı çoktan yerini almış, giyilmeyi bekliyor. Yani günümüzde erkekler de en az kadınlar kadar nerede ne var, hangi tip ceketler, pantolonlar trend, en gösterişli takımlar nerede, en şık kravatları nerden alabilirim, çantam ayakkabım kıyafetimle uyumlumu gibi konulara ciddi şekilde kafa yoruyor. Giyimden aksesuara, cilt ve vücut bakım ürünlerinden parfümlere kadar birçok şey için ciddi para ve zaman ayırıyor.

Erkek modasının geçtiğimiz beş yılda yüzde 14 büyüdüğünü ve 2014 itibariyle 402 milyar dolarlık bir endüstri haline gelmesi beklendiğini de hesaba katarsak, görünen o ki, erkeklerin içlerinde senelerce bastırdıkları alışveriş canavarı yavaş yavaş uyanıyor.

İşte bu uyanışı ve ilgiyi gören tasarımcılar da tabi boş durmuyor. Daha önce denenmemiş kesimlerle ve trendlerle erkeklere, renkli bir o kadar da dikkat çekici Moda Dünyasının kapılarını açmak için var güçleri ile çalıyorlar. Bu renkli dünyanın içinde yerini her gün biraz daha sağlamlaştıran günümüz erkeği geçtiğimiz yıllara göre daha farklı daha özgür. Artık belirli renkler ve kalıplar için sıkışıp kalmıyor. Kendi stilini oluşturabiliyor ve o stil içinde daha büyük bir özgüvene sahip oluyor. Her geçen sezon kısıtlamaları yıkarak, erkek giyimindeki sınırları zorluyor.

İş ortamlarında ki yoğun rekabet, görünüşleri ile etkili olmak çabası, karşı cinse hoş görünme arzusu da işin içine girince, en ilgisiz görünen erkekler bile kulak dolgunluğu yada göz aşinalığı ile de olsa renkli Moda Dünyasını ve trendlerini ucundan bucağından takip etmeye çalışıyor

Şimdi dilerseniz, bu renkli dünyanın kapılarını siz beyler için hafifçe aralayalım, ince ayrıntılarla, yüksek teknolojili kumaşlarla, yenilikçi ürünlerle, daha fit kalıplarla, ekoseler, metalik ve parlak renkli tasarımlarla, kürkler, kadifeler ve sanatsal baskılarla tüm tabularını yıkmaya hazır 2014-15 Sonbahar Kış erkek trendlerinin en iddialılarını gözden geçirelim.

Metalik Parlaklık: Bir zamanlar sadece filmlerde, şovlarda damatlıklarda görmeye alıştığımız parlak, ışıltılı ve metalik kumaşlar sahnelerden, salonlardan sokaklara inmeye başladı. Bir kaç sezondur bayan giyimini istila eden metalik parlaklık, erkek koleksiyonlarında da gelişinin ayak seslerini geçtiğimiz sezonlarda hissettirmişti zaten. Yine de kimse erkekler için fazlasıyla ideali olan ışıltılı metalik trendinin bu derece kabul görmesini beklemezken, ortalığı çoktan bir metalik fırtınası ele geçirdi bile.

Desen: Erkekte desen modası, bir kaç sezondur tavan yapmış durumda, soyut sanat eserlerinden uyarlamalar, çiçek desenleri, cesur baskılar, tuhaf motifler, kamuflaj, hayvan derisi, kâğıt, kartpostal ve grafik baskılar, puantiyeler, enerjik fırça darbeleri dahil her türlü baskıya yer verilmiş erkekler için tasarlamış sonbahar kış koleksiyonlarında. Diyebiliriz ki, erkek modası son yılların en renkli ve eğlenceli dönemini yaşıyor.

[email protected]

Kadife : Moda Dünyasının en kaliteli ve zengin görünen kumaşları arasında ilk sırada yer alan kadife 2014-15 Kışında erkek modasının olmazsa olmazlarından. Özellikle gece kıyafetleri ve resmi kıyafetlerle büyük uyum yakalayan kadife kumaş, önümüzdeki kış sezonunda erkek modasına damgasını vururken, canlı ve klasik renkleri ile beyleri hem şık gösterecek hem de sıcacık tutacak.

Kürk: Kürkü sadece kadınlar giyer, kadınlar sever diyorsanız çok yanılıyorsunuz! Hollywood yıldızlarından, ülkemizdeki ünlü isimlere kadar birçok erkek kış şıklığını artık kürkle tamamlıyor. Fendi, Burberry, Dior, Gucci, Marc Jacobs, Prada ve Kenzo gibi dünyaca ünlü modacıların kış koleksiyonlarında kürkün ve kürkle kombin edilmiş deri ceketlerin özel bir yeri bulunuyor. Durum böyle olunca da tabi birçok erkek kendini kürk giymekten alıkoyamıyor. Tamamen kürk paltolar, kürk detaylı dış giyim parçaları ve kürk yakalar 2014-15 Kışının en dikkat çekici trendlerinden. Ama siz siz olun hayvan severlerin tepkisini çekmemek için imitasyon kürkleri tercih edin....

Ekose & Cizgi: Erkek modasında senelerdir aşina olduğumuz çizgi ve ekoselere yeni yüzleri ve havaları ile sonbaharla birlikte gardırobunuzda daha geniş yer açmanın tam zamanı! Ekose ve dama desenlerin maskülen etkisi sezonda stilinize farklı bir yorum katarken, çizgili takımlarınız ile İtalyan şıklığını yakalayabileceksiniz.

Bomber montlar: Trendler gelir ve gider, ama klasik bombardıman montları yani “Bomber montlar“ her dönem tüm asiliği ve rahatlığı ile zamansızdır. I.ve II. Dünya Savaşı sırasında soğuk havalarda uçan Amerikan pilotlar için dizayn edilen bu montlar

©Sultan-Eylül - Ekim 25

savaştan sonra da popülerliğini hiç kaybetmeden günümüze kadar gelmişlerdir. Yani Bomber montlar için kamuflaj deseninden sonra modaya ordudan kalan en büyük miras diyebiliriz.

Trençkotlar: Yaz mevsiminden sonbahara geçerken yaşanan hava değişimleri, giyeceklerimiz konusunda bizi en çok zorlayan zamanlardır. Yılın bu zamanlarında kalın montlar fazlasıyla bunaltıcı olabiliyorken, ince ve kısa montlar da yetersiz kalabilir. İşte geçiş dönemlerinde hem erkeklerin hem de kadınların en büyük kurtarıcısı olan trençkotların yıldızı, 2014-15 Sonbaharında da iyice parlıyor.

Oversized: Artık kıyafetlerin üzerinize tam oturma kuralı nerede ise kalktı. Bu sezon hemen hemen her koleksiyonda geniş kesimleri ile karşımıza çıkan oversized kabanlar kış aylarında erkeklerin gözdesi olacağa benziyor. Bu dev kabanlar sayesinde, beyler istediği kalınlıkta kazaklarını giyebilecek ve kış mevsimini nereye giderse gitsin sıcacık geçirecek. Oversized paltolara ek olarak, Sonbaharla birlikte Oversized kazaklar da erkek koleksiyonlarında hatırı sayılır bir yer işgal edecek.

Skinny Pantolonlar: 60'ların ve 80'lerin Rock-Punk müzik grupları önümüzdeki kışın da erkek modasını etkilemekte. Beatles üyelerinin giydiği gibi kısa paçalı dar pantolonlar slim-fit ceketlerle tamamlanıyor. Özellikle parlak renklerdeki Jean ve kanvas tarzı kumaşların skinny kesimli kalıplarına sıklıkla rastlayacağımız bir kış daha kapıda.

Bol Kesim Pantolon: Son birkaç sezondur nereye kafamızı çevirsek karşımıza çıkan Skinny ve Skim-fit kalıplardan nefret edenler için bol kesim pantolonların da sezonda yer aldığını söyleyerek içinizi rahatlatalım. Sezonun “oversized” trendine paralel, pantolonlarda da kesimler bollaşıyor. Diyebilirim ki; bu pantolonların bazıları eşofman altlarından bile bol olacak. Ama paçalara baktığımızda durum pek değişmiyor, sevin ya da sevmeyin, kısa paçaların hakimiyeti önümüzdeki sezonda da devam ediyor.

Şallar & Atkılar: Erkeklerin en favori aksesuarı olan atkılar ve şallar önümüzdeki kış modasında farklı kullanımlarıyla ön plana çıkıyor. Her zaman boyuna sarılarak kullanımına alışık olduğumuz bu aksesuarlar, 2014-15 Kış sezonunda kabanların altından çıkıp, yere kadar uzanan bir görüntüye sahip olacak. Buna ek olarak, denizci yakası formunu veren şekilde bağlamalar da sık sık göze çarpacak.

Büyük Çantalar: Çanta, son zamanlarda tüm dünyada stil sahibi erkeklerin en önemli aksesuarı haline geldi. Ayrıca değişen yaşam şartları ve gelişen teknoloji sebebiyle erkeklerin günlük hayatta yanlarında taşımaları gerekenlerin sayısının artması ile çantaya olan ilgileri de arttı. Hal böyle olunca, erkeklerin imdadına tabi modacılar yetişti. Her sezon farklı havası ile trend olan erkek çantaları, önümüzdeki sezonda spor salonundan çıkmış havası verecek kadar büyük ve geniş. Bu çantaların deri olanları ise favori...

Nakış: Erkek modasında nakış olur mu demeyin! Sonbahar Kış 2014-15 koleksiyonlarında göz alıcı işlemeler erkek giyimini de etkiliyor. Özellikle lazer aplikelerle işlenmiş Bomber montlar çok moda. Zincirler, örgü aplikeler ve kristallerle işli kıyafetlerde yine sezonun lüks koleksiyonlarını süslüyor.

Slogan ve Logolar: Kullanılan marka isimleri, markaların iletmek istediği çevre eğitimine yönelik bazı mesajları yada okunaklı metin baskıları içinde farklı kelime oyunları ve felsefeleri barındıran havası ile slogan ve logo trendinin ön plana çıktığı bir kış sezonu siz beyleri bekliyor. Belli ki; modacılar kelime oyunlarını t-shirt ve penyelerden çıkarıp tüm giysi formlarıyla eşlemek niyetindeler.

2014-15 SONBAHAR KIS

2014-15 Kış Erkeği: Modern, Trendy ve Cesur. MODA

2014-15 SONBAHAR KIS ERKEK MODASI,

ERKEKLER

DEGISIYORZaman Değişiyor, Moda Değişiyor Tabi Erkekler De Değişiyor ‘

TUBA EDMANtubaedman.blogspot.com

‘Günümüzde erkek modası yükselişte ve hiç olmadığı kadar gündemde. Artık eşinin seçtiği kıyafetten başka bir şey giymeyi aklından bile geçirmeyen, kendine bir tarz oluşturmak için hiçbir çaba sarf etmeyen erkek profili çoktan tarihe karıştı.

Erkek modasında, pantolondan kalkan pilelerin bile çok büyük bir değişim sayıldığı yıllardan günümüze gelindiğinde erkeklerinin görünüşüne, yarattıkları stile ve detaylara en az kadınlar kadar önem verdiği aşikâr. Modayı hiç umursamaz sandığınız bir erkeğin gardırobunda bile sezonun en popüler parçalarından birkaçı çoktan yerini almış, giyilmeyi bekliyor. Yani günümüzde erkekler de en az kadınlar kadar nerede ne var, hangi tip ceketler, pantolonlar trend, en gösterişli takımlar nerede, en şık kravatları nerden alabilirim, çantam ayakkabım kıyafetimle uyumlumu gibi konulara ciddi şekilde kafa yoruyor. Giyimden aksesuara, cilt ve vücut bakım ürünlerinden parfümlere kadar birçok şey için ciddi para ve zaman ayırıyor.

Erkek modasının geçtiğimiz beş yılda yüzde 14 büyüdüğünü ve 2014 itibariyle 402 milyar dolarlık bir endüstri haline gelmesi beklendiğini de hesaba katarsak, görünen o ki, erkeklerin içlerinde senelerce bastırdıkları alışveriş canavarı yavaş yavaş uyanıyor.

İşte bu uyanışı ve ilgiyi gören tasarımcılar da tabi boş durmuyor. Daha önce denenmemiş kesimlerle ve trendlerle erkeklere, renkli bir o kadar da dikkat çekici Moda Dünyasının kapılarını açmak için var güçleri ile çalıyorlar. Bu renkli dünyanın içinde yerini her gün biraz daha sağlamlaştıran günümüz erkeği geçtiğimiz yıllara göre daha farklı daha özgür. Artık belirli renkler ve kalıplar için sıkışıp kalmıyor. Kendi stilini oluşturabiliyor ve o stil içinde daha büyük bir özgüvene sahip oluyor. Her geçen sezon kısıtlamaları yıkarak, erkek giyimindeki sınırları zorluyor.

İş ortamlarında ki yoğun rekabet, görünüşleri ile etkili olmak çabası, karşı cinse hoş görünme arzusu da işin içine girince, en ilgisiz görünen erkekler bile kulak dolgunluğu yada göz aşinalığı ile de olsa renkli Moda Dünyasını ve trendlerini ucundan bucağından takip etmeye çalışıyor

Şimdi dilerseniz, bu renkli dünyanın kapılarını siz beyler için hafifçe aralayalım, ince ayrıntılarla, yüksek teknolojili kumaşlarla, yenilikçi ürünlerle, daha fit kalıplarla, ekoseler, metalik ve parlak renkli tasarımlarla, kürkler, kadifeler ve sanatsal baskılarla tüm tabularını yıkmaya hazır 2014-15 Sonbahar Kış erkek trendlerinin en iddialılarını gözden geçirelim.

Metalik Parlaklık: Bir zamanlar sadece filmlerde, şovlarda damatlıklarda görmeye alıştığımız parlak, ışıltılı ve metalik kumaşlar sahnelerden, salonlardan sokaklara inmeye başladı. Bir kaç sezondur bayan giyimini istila eden metalik parlaklık, erkek koleksiyonlarında da gelişinin ayak seslerini geçtiğimiz sezonlarda hissettirmişti zaten. Yine de kimse erkekler için fazlasıyla ideali olan ışıltılı metalik trendinin bu derece kabul görmesini beklemezken, ortalığı çoktan bir metalik fırtınası ele geçirdi bile.

Desen: Erkekte desen modası, bir kaç sezondur tavan yapmış durumda, soyut sanat eserlerinden uyarlamalar, çiçek desenleri, cesur baskılar, tuhaf motifler, kamuflaj, hayvan derisi, kâğıt, kartpostal ve grafik baskılar, puantiyeler, enerjik fırça darbeleri dahil her türlü baskıya yer verilmiş erkekler için tasarlamış sonbahar kış koleksiyonlarında. Diyebiliriz ki, erkek modası son yılların en renkli ve eğlenceli dönemini yaşıyor.

[email protected]

Kadife : Moda Dünyasının en kaliteli ve zengin görünen kumaşları arasında ilk sırada yer alan kadife 2014-15 Kışında erkek modasının olmazsa olmazlarından. Özellikle gece kıyafetleri ve resmi kıyafetlerle büyük uyum yakalayan kadife kumaş, önümüzdeki kış sezonunda erkek modasına damgasını vururken, canlı ve klasik renkleri ile beyleri hem şık gösterecek hem de sıcacık tutacak.

Kürk: Kürkü sadece kadınlar giyer, kadınlar sever diyorsanız çok yanılıyorsunuz! Hollywood yıldızlarından, ülkemizdeki ünlü isimlere kadar birçok erkek kış şıklığını artık kürkle tamamlıyor. Fendi, Burberry, Dior, Gucci, Marc Jacobs, Prada ve Kenzo gibi dünyaca ünlü modacıların kış koleksiyonlarında kürkün ve kürkle kombin edilmiş deri ceketlerin özel bir yeri bulunuyor. Durum böyle olunca da tabi birçok erkek kendini kürk giymekten alıkoyamıyor. Tamamen kürk paltolar, kürk detaylı dış giyim parçaları ve kürk yakalar 2014-15 Kışının en dikkat çekici trendlerinden. Ama siz siz olun hayvan severlerin tepkisini çekmemek için imitasyon kürkleri tercih edin....

Ekose & Cizgi: Erkek modasında senelerdir aşina olduğumuz çizgi ve ekoselere yeni yüzleri ve havaları ile sonbaharla birlikte gardırobunuzda daha geniş yer açmanın tam zamanı! Ekose ve dama desenlerin maskülen etkisi sezonda stilinize farklı bir yorum katarken, çizgili takımlarınız ile İtalyan şıklığını yakalayabileceksiniz.

Bomber montlar: Trendler gelir ve gider, ama klasik bombardıman montları yani “Bomber montlar“ her dönem tüm asiliği ve rahatlığı ile zamansızdır. I.ve II. Dünya Savaşı sırasında soğuk havalarda uçan Amerikan pilotlar için dizayn edilen bu montlar

©26 Sultan-Eylül - Ekim

Bir makyajın kusursuz olması için, hangi makyaj mal-zemesinin nasıl bir cilde uygulanacağı çok önemlidir. Çünkü her cildin ihtiyaçları farklıdır ve dolayısıyla ona

uygulanacak bakımda farklı olmalıdır. Örneğin nemli bir cildi-niz varsa, makyajın yüzünüzden akmaması için makyaj sabit-leyici sprey kullanmanız gerekir. Eğer kuru bir cildiniz varsa, nemlendirmek için alkolsüz tonikleri tercih etmelisiniz. Şimdi sırasıyla kusursuz bir makyaj için gereken makyaj tekniklerini inceleyelim.

Cilt Temizliği Çok Önemli

Profesyonel makyözlerin de hem fikir olduğu ilk adım, cildin temizlenmesi ve makyaja hazırlanmasıdır. Kalıcı makyaj için, cildi temizlemek ve canlandırmak ilk koşuldur. Cildinizi te-mizlemek için uygun bir makyaj temizleyicisi kullanınız. Son-rasında ise toniklerle yüzünüzü canlandırmanız gerekecek. Kusursuz bir makyajın sırrı, makyaja hazır bir ciltte yatmakta-dır. Cildinize en uygun cilt bakım kremi ve gözaltı kremini de dikkatlice uyguladıktan sonra ideal bir makyaj için hazırsınız.

Malzemeler sırasıyla kullanılmalı

İkinci adım profesyonel makyajın en önemli adımıdır; yüz makyajı! Yüz makyajı için gerekenler; fondöten, kapatıcı, pud-ra ve allıktır. Bu makyaj ürünlerini, ideal bir biçimde kullana-bilirseniz kusursuz makyaj için harika zemin oluşturacaklardır. Makyaj tekniğinin sırrı, iyi bir zemin hazırlamakta yatar. Bu makyaj malzemelerinden ilk önce fondöten kullanılmalı ve delikli bir makyaj süngeri ile cilde uygulanmalıdır. Geceleri gündüzlere göre daha kalın bir fondöten tabaka oluşturmalısı-nız. Başarılı bir fondöten ile cildiniz pürüzsüz bir hal alacaktır. Ufak bir makyaj tüyosu; kullandığınız fondötenin rengi ve ya-pısı cildiniz ile uyum içerisinde olmalıdır. Cildinizde sivilceler, siyah lekeler ve siyah noktalar varsa kapatıcı kullanmalısınız. Fındık büyüklüğünde kapatıcıyı parmağınızın ucuna alıp ge-reken bölgelere yavaşça uygulayınız. Şimdi ise sıra pudraya geldi. Pudra cildinizin aşırı parlamasını ve makyajın dağılma-sını engelleyecektir. Tercihen gevşek toz pudraları kullanınız ve kapatıcı sürdüğünüz yerlere fazla bulaştırmayınız. Çünkü pudra ile kapatıcı birleşirse cildinizde kırışıklığa neden olacak-tır. Allık ile de cildinize ışıltı ve canlılık kazandırdıktan sonra da göz makyajına geçebiliriz.

Mükemmel Bakışlara Sahip Olmalısınız Mükemmel bakışlar için gerekli olan göz makyajı malzemeleri sırasıyla; far, eyeliner ve maskaradır. Göz makyajında birden

fazla renk kullanmak, bakışlarınıza derinlik katacak ve bakış-larınız etkileyici olacaktır. Farı, kaşınızın altına ve göz kapak-larınıza farklı renklerde iyice uygulayınız. Fazlalıkları pudra fır-çası ile temizlemeyi ve dağıtmayı ihmal etmeyiniz. Ardından eyeliner kullanmaya geçebilirsiniz. Farklı renkte göz kalemleri mükemmel bakışların sırrıdır. Bir yüzü çekici, sakin, ateşli veya ciddi gösteren makyaj malzemesi “eyeliner” dır. Son olarak maskara kullanmak gerekir. Yüze bir çeşit anlam, yoğunluk ve güç yükler. Uzun ve canlı kirpikler için maskara kullanımı şarttır. Bir sonraki adım ise dudak makyajıdır. Dudak makyajının ens-trümanları; rujlar, dudak kalemleri ve dudak parlatıcılarıdır. Uyguladığınız makyajın ve dudağın rengine, ahengine uygun bir ruj rengi seçilmelidir. Rujdan sonra, rujun renginin daha koyu renkli bir dudak kalemi ile dudağınızı çevrelemelisiniz. Ardından E vitamini dudak parlatıcısı ile dudağınız karşı ko-nulmaz kılabilirsiniz. Son olarak arzu ederseniz, makyaj sabit-leyici sprey ile makyajınızın ömrünü uzatabilirsiniz.

Doğru Makyajın Püf Noktaları

BETÜL ŞANGİRAY

©Sultan-Eylül - Ekim 27

©28 Sultan-Eylül - Ekim

İşte bir yaz daha bitmişti. Kaan ile Ozan mükemmel bir tatil geçirmişlerdi. Bu yaz an-neleri ve babaları da uzunca izin almışlardı işlerinden ve deniz kenarında çok güzel bir ev kiralamışlardı. Evin arkasında, zirvesi ta bulutlara değen ko-caman bir dağ bile vardı. Etrafta bir sürü ağaç, çiçek ve daha neler neler vardı.

Kardeşler görür görmez çok beğenmişlerdi bu yeri. Burada çok iyi zaman geçireceklerinden emindiler. Keşke bir de bera-ber oynayabilecekleri birkaç arkadaşları olsaydı. Birtek buna üzülmüşlerdi. Ama anneleri onlara etrafta hem yapılacak çok şey olduğunu, hem de dikkat-lice bakarlarsa aslında beraber oynayacakları bir sürü arkadaş da bulabileceklerini söyledi. Ni-tekim öyle de oldu. Daha ilk gel-dikleri gün, balkonda oynarken, papağanları Mıstık’ın kafesinin yanına başka bir papağan kondu. Çok güzel renkleri olan ve Mıstık’tan biraz daha irice olan bu papağanın bir kanadı biraz yaralanmıştı. Kaan ile Ozan hemen papağana yardım ettiler ve anne ve babalarının da yardımıyla yaralı kanat çok kısa sürede iyileşti. Bu yeni ark-adaşlarına da Fıstık adını takdılar ve Mıstık ile Fıstık çok iyi arkadaş olup, onları çok eğlendirmeye başladılar. Fıstığı iyileştirebil-diklerini görünce Kaan ile Ozan hayvan kurtarıcısı olamaya karar verdiler. Bundan böyle nerede zor durumda olan bir hayvan görseler, hemen yardıma koş-maya karar verdiler.

Sonra bir gün sahilde oy-narken kumların ve taşların arasına sıkışmış bir yengeç

gördüler. Zavallı yengeçin bir kıskacı büyük bir taşın altında kaldığından hareket edemiy-ordu. Hemen o taşı kaldırdılar ve yengeci oradan kurtardılar. Yengeç çok sevindi ve kıskacını sallayarak teşekkür etti onlara.

Başka bir gün de ağaçların arasında yürürken kabuğunun üstünde ters dönmöş, yardım için ağlayan bir kaplumbağa gördüler. Hemen onu ayak-larının üzerine geri çevirdiler ve ne olduğunu sordular. Zavallı kaplumbağa, ondan daha hızlı giden arkadaşlarına yetişmeye çalışırken dengesini kaybedip ters döndüğünü söyleyince çok üzüldüler. Ama Ozan’ın aklına bir fikir geldi. Hemen koşup evden kaykayını getirdi. Minik kaplumbağaya kaykaya binmeyi öğrettiler böylece o da çok hızla gidebildi, ve diğerlerine yetişebildi.

Bir keresinde de ağaçtan düşmekte olan bir sincabı kurtarmışlardı. Başka bir gün de minik bir kurbağaya yardım etmiş, onunla beraber heryeri arayarak sonunda yaşadığı şu birikintisini bulmuş ve ailesine kavuşmasını sağlamışlardı.

Gerçekten çok dolu ve güzel bir yaz geçirmişlerdi. Şimdi ise eve geri dönmeye ve yeniden okula başlamaya hazırdılar. Bütün yaz yardım ettikleri tüm arkadaşları onları uğurlamaya gelmişlerdi. Hepsi onlara el sallıyor, bir daha ki yaz yine gelmelerini istiyorlardı. Babaları da bir dahaki yaz yine gelece-klerine söz verdi. Ve hepbirlikte şarkılar söyleyerek, gülerek ve ne kadar güzel bir yaz geçir-diklerini konuşarak evlerine döndüler.

masal by Gamze Çakmak | Art by Öznur Kalender

- Kaan, Ozan! Hadi çocuklar, çabuk olun biraz lütfen.- Geliyoruz anneciğim.

HAYVAN KURTARICILARI

sultanminik

©Sultan-Eylül - Ekim 29

İşte bir yaz daha bitmişti. Kaan ile Ozan mükemmel bir tatil geçirmişlerdi. Bu yaz an-neleri ve babaları da uzunca izin almışlardı işlerinden ve deniz kenarında çok güzel bir ev kiralamışlardı. Evin arkasında, zirvesi ta bulutlara değen ko-caman bir dağ bile vardı. Etrafta bir sürü ağaç, çiçek ve daha neler neler vardı.

Kardeşler görür görmez çok beğenmişlerdi bu yeri. Burada çok iyi zaman geçireceklerinden emindiler. Keşke bir de bera-ber oynayabilecekleri birkaç arkadaşları olsaydı. Birtek buna üzülmüşlerdi. Ama anneleri onlara etrafta hem yapılacak çok şey olduğunu, hem de dikkat-lice bakarlarsa aslında beraber oynayacakları bir sürü arkadaş da bulabileceklerini söyledi. Ni-tekim öyle de oldu. Daha ilk gel-dikleri gün, balkonda oynarken, papağanları Mıstık’ın kafesinin yanına başka bir papağan kondu. Çok güzel renkleri olan ve Mıstık’tan biraz daha irice olan bu papağanın bir kanadı biraz yaralanmıştı. Kaan ile Ozan hemen papağana yardım ettiler ve anne ve babalarının da yardımıyla yaralı kanat çok kısa sürede iyileşti. Bu yeni ark-adaşlarına da Fıstık adını takdılar ve Mıstık ile Fıstık çok iyi arkadaş olup, onları çok eğlendirmeye başladılar. Fıstığı iyileştirebil-diklerini görünce Kaan ile Ozan hayvan kurtarıcısı olamaya karar verdiler. Bundan böyle nerede zor durumda olan bir hayvan görseler, hemen yardıma koş-maya karar verdiler.

Sonra bir gün sahilde oy-narken kumların ve taşların arasına sıkışmış bir yengeç

gördüler. Zavallı yengeçin bir kıskacı büyük bir taşın altında kaldığından hareket edemiy-ordu. Hemen o taşı kaldırdılar ve yengeci oradan kurtardılar. Yengeç çok sevindi ve kıskacını sallayarak teşekkür etti onlara.

Başka bir gün de ağaçların arasında yürürken kabuğunun üstünde ters dönmöş, yardım için ağlayan bir kaplumbağa gördüler. Hemen onu ayak-larının üzerine geri çevirdiler ve ne olduğunu sordular. Zavallı kaplumbağa, ondan daha hızlı giden arkadaşlarına yetişmeye çalışırken dengesini kaybedip ters döndüğünü söyleyince çok üzüldüler. Ama Ozan’ın aklına bir fikir geldi. Hemen koşup evden kaykayını getirdi. Minik kaplumbağaya kaykaya binmeyi öğrettiler böylece o da çok hızla gidebildi, ve diğerlerine yetişebildi.

Bir keresinde de ağaçtan düşmekte olan bir sincabı kurtarmışlardı. Başka bir gün de minik bir kurbağaya yardım etmiş, onunla beraber heryeri arayarak sonunda yaşadığı şu birikintisini bulmuş ve ailesine kavuşmasını sağlamışlardı.

Gerçekten çok dolu ve güzel bir yaz geçirmişlerdi. Şimdi ise eve geri dönmeye ve yeniden okula başlamaya hazırdılar. Bütün yaz yardım ettikleri tüm arkadaşları onları uğurlamaya gelmişlerdi. Hepsi onlara el sallıyor, bir daha ki yaz yine gelmelerini istiyorlardı. Babaları da bir dahaki yaz yine gelece-klerine söz verdi. Ve hepbirlikte şarkılar söyleyerek, gülerek ve ne kadar güzel bir yaz geçir-diklerini konuşarak evlerine döndüler.

masal by Gamze Çakmak | Art by Öznur Kalender

- Kaan, Ozan! Hadi çocuklar, çabuk olun biraz lütfen.- Geliyoruz anneciğim.

HAYVAN KURTARICILARI

sultanminik

©30 Sultan-Eylül - Ekim

Türkiye’ye paragönderin.Para dakikalar içinde ulaşır.*

Gönderdiğiniz para Türkiye’de aşağıdaki noktalardan alınabilir.

*Acentelerin çalışma saatlerine ve yerel sınırlamalara bağlıdır. New York Eyaleti Bankacılık İdaresi tarafından Para Transferi Kuruluşu olarak ruhsat verilmiştir. MoneyGram, the Globe ve MoneyGram Bringing You Closer, MoneyGram’a ait markalardır. Diğer tüm markalar ilgili sahiplerinin mülkiyetindedir. © 2014 MoneyGram. 0414-22B

800-926-9400 moneygram.com@moneygramMe/moneygram

Bolu Dağından aşağıya doğru sü-zülürken, muhteşem bir man-zara uzanıyor sağ yanınızda.

Bulutlar almış başını inmiş vadide ki ağaçların üzerine. Sanki kara yolculu-ğu değil de hava yolculuğu yapıyorsu-nuz, o pamuk gibi bulutların üzerinde. Yol boyunca yeşilin tüm tonlarında ki çeşitli orman ağaçları bulutlara inat gökyüzüne tırmanmakta ve bir uçtan bir uca tüm vadiyi boşluk bırakmadan kaplamakta. Her mevsim de başka bir güzel olur buranın görüntüsü. Bunu bilenler Bolu dağında ki tünelden geç-mek yerine, Bolu Dağının bu eşsiz, do-yumsuz güzelliğini seyrederek inerler çoğu kez Düzce iline. M.Ö 1390 lı yıllara dayanan tarihi bo-yunca Hititleri, Bitinyalıları, Roma ve Bizanslıları ağırlamış bu topraklar. Ardından Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi ile buluşmuş olan bu güzel il. Osmanlı Dönem’in de 1869 yılına kadar Göynük Kazasına bağlı bucak, 1870 yılından sonra da Bolu Sanca-ğı’na bağlı kaza olmuştur. 1999 Ağus-tos Gölcük Depremine kadar Bolu ilçesi olan Düzce, 1999 Ekim Düzce

Depreminde de ikinci kez darbe alıp; can ve mal kaybı yaşadı. Birkaç ay ara ile yaşadığı bu depremlerin ardından 57. Türkiye Hükümeti tarafından il sta-tüsüne getirilip kalkınmada da önce-likli il olarak belirlendi.Bu kadar çok medeniyetleri üzerinde barındıran Düzce de o dönemlere ait arkeolojik ve etnografik eserler Ko-nuralp Müzesi’nde sergilenmektedir. Yine aynı bölge de Prusias Krallığı dö-neminden kalma antik tiyatro da festi-val ve konserler düzenlenmektedir.Önemli tarihi kalıntılar arasında Bizans Dönemine ait surlarının 200 metrelik bir kısmı ve Atlı Kapı ile Tabak Deresi üzerinde ki mermer köprü 3 kemeri hala ayaktadır. Eski Roma Yolu oldu-ğu tahmin edilen mozaikler de yine Konuralp’te bulunmuştur. İstanbul Ar-keoloji müzesinde sergilenen Bereket Tanrıçası Tyche ile Konuralp Müze-si’nde sergilen Antonıus Pius’un büs-tü, bu bölgeden çıkan eserler arasın-dadır. Şehrin en eski Türk yapısı olma özelliğinde ki hamamı da Konuralp Beldesindedir. Mesleğimde 2. Tayin yerim olarak Düzce’ye gelmiş, 4 yıl kadar çalışmış ve başka ile geçmiştim. Aradan geçen yıllar, burada yaşanan depremler ve ardından yeniden yapılanması sonu-cu, yıllar sonra ili gördüğümde tanı-yamadım. Bildiğim sokaklar, caddeler, binalar tamamen değişmiş, büyümüş bambaşka, çok güzel bir şehir olmuştu. Zaten yabani hayatı bağrında saklayan ağaç türünün çeşitliliği, ormanlarında içine gizlediği gölleri ve şelaleleri de güzelliğine özellik katmakta. Bu göllerden bazıları Efteni gölü, Ha-sanlar Baraj Gölü, Dipsizgöl, Karagöl, Kurugöl, Islakgöl, Topuk Yaylası Göleti, Torkul Yaylası Göleti, Hasanlar Baraj Gölleridir. Efteni Gölü bitki çeşitliliği ile 150 çeşit su kuşu türüne ev sahip-liği yapması ile 1992 yılından Orman

Bakanlığı Milli Parlak Av-Yaban Hayatı Koruma Genel Müdürlüğü tarafından “koruma” statüsüne alınmış. Kurugöl ise Orman Bakanlığınca, Sülün yetiş-tirme ve yerleştirme alanı olarak be-lirlenmiştir.Adını duyardım ama gidip de görünce hayran kaldığım Samandere Şelalesi, Milli Parkar Kanunu gereğince, Orman Bakanlığınca “Tabiat Anıtı” olarak tes-cil edilmiştir. İçin için kaynayan dibi görülemeyecek kadar derin Cadı Ka-zanı ve 3 adet şelaleden oluşan muh-teşem doğa harikası bir yer. Ayrıca 135 m. Yükseklikte ki Güzeldere Şelalesi, Aktaş ve Sarıyayla şelaleri, Aydınpınar Şelalesi, Bakacak Şelalesi, Derinoba Şelaleleri, Sarıkaya Şelalesi, Kurugöl Şelalesi ile Kanyonu, Saklıkent Şelale-si, Konaş Şelalesi, Yoğunpelit Şelalesi, Gölormanı şelaleleri de bu şehri, şela-leler şehri yapmaktadır.Bununla da bitmez ki doğal güzel-likleri. Yeşil ve mavinin sarmaş dolaş olduğu Akçakoca ilçesinin koyu ton-larında incecik kumu, sahilinde elmas gibi parlar. Melen çayları, Uğur suyu, Sığırlık, Samandere ve Torkul önemli akarsularıdır. Efteni Kaplıcası, Derdin Kaplıcaları ise 42-43 derecelik şifalı sıcak sularıyla sağlık için aranan yer olma özelliğinde dir.Kardüz Yaylası, Topuk Yaylası, Sakar-ca Yaylası. Doruk(Sinekli) Yaylası, Ko-cayayla, Şehirliyayla, Odayeri Yaylası, Torkul Göleti Yaylası, Pürenli, Balıklı Yaylaları başlıca yaylalardır.

ŞELALELER ŞEHRİ DÜZCE

Fatma Marmara

©Sultan-Eylül - Ekim 31

Türkiye’ye paragönderin.Para dakikalar içinde ulaşır.*

Gönderdiğiniz para Türkiye’de aşağıdaki noktalardan alınabilir.

*Acentelerin çalışma saatlerine ve yerel sınırlamalara bağlıdır. New York Eyaleti Bankacılık İdaresi tarafından Para Transferi Kuruluşu olarak ruhsat verilmiştir. MoneyGram, the Globe ve MoneyGram Bringing You Closer, MoneyGram’a ait markalardır. Diğer tüm markalar ilgili sahiplerinin mülkiyetindedir. © 2014 MoneyGram. 0414-22B

800-926-9400 moneygram.com@moneygramMe/moneygram

©32 Sultan-Eylül - Ekim

Firmamiz Sultan Dergisinin Ana Sponsorudur

*Dizayn*Baskı*Web Tasarım*Adres Tespiti*Adreslere Reklam Gönderimi*Billboard*Billboard

1717 North Ocean Ave. Suite C Medford, NY 11763

631-942-8853

Gelin Birlikte Büyüyelim!!!

Özel İndirim İçin Bu Kodu Okutun

[email protected]

1717 North Ocean Ave. Suite C. Medford, New York 11763

631-942-8853www.begoniamarketing.com