136
T.C. ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ PROJE SONUÇ RAPORU Tabiat Parkı – Mesire Yeri ( Orman İçi Dinlenme Yeri) Kavramları ve Tabiat Parkı Belirleme Kriterleri Üzerine Yeniden Yapılandırma Önerisi: Belgrat Ormanı Örneği PROJE NUMARASI: 10.8401/2013-2014 PROJE YÜRÜTÜCÜSÜ Hayati TEKİN PROJE ARAŞTIRMACILARI Doç. Dr. Cihan ERDÖNMEZ Yrd. Doç. Dr. İpek Müge ÖZGÜÇ ERDÖNMEZ Yrd. Doç. Dr. Nilüfer KART AKTAŞ Yrd. Doç. Dr. Alev Perihan BEKDEMİR Ömer ÖZTOPRAK Songül TEKŞEN PROJE DANIŞMANI Yrd. Doç. Dr. Metin DEMİR MARMARA ORMANCILIK ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜ ARALIK/2014 İSTANBUL/ TÜRKİYE

T.C.0 T.C. ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ PROJE SONUÇ RAPORU Tabiat Parkı – Mesire Yeri ( Orman İçi Dinlenme Yeri) Kavramları ve Tabiat Parkı Belirleme Kriterleri Üzerine Yeniden

  • Upload
    others

  • View
    4

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

0

T.C.

ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

PROJE SONUÇ RAPORU

Tabiat Parkı – Mesire Yeri ( Orman İçi Dinlenme Yeri) Kavramları ve Tabiat Parkı Belirleme

Kriterleri Üzerine Yeniden Yapılandırma Önerisi: Belgrat Ormanı Örneği

PROJE NUMARASI: 10.8401/2013-2014

PROJE YÜRÜTÜCÜSÜ

Hayati TEKİN

PROJE ARAŞTIRMACILARI

Doç. Dr. Cihan ERDÖNMEZ

Yrd. Doç. Dr. İpek Müge ÖZGÜÇ ERDÖNMEZ

Yrd. Doç. Dr. Nilüfer KART AKTAŞ

Yrd. Doç. Dr. Alev Perihan BEKDEMİR

Ömer ÖZTOPRAK

Songül TEKŞEN

PROJE DANIŞMANI

Yrd. Doç. Dr. Metin DEMİR

MARMARA ORMANCILIK ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜ

ARALIK/2014

İSTANBUL/ TÜRKİYE

1

ÖNSÖZ

“Tabiat Parkı – Mesire Yeri (Orman İçi Dinlenme Yeri) Kavramları ve Tabiat Parkı

Belirleme Kriterleri Üzerine Yeniden Yapılandırma Önerisi: Belgrat Ormanı Örneği” isimli

bu çalışma Orman Genel Müdürlüğü ve Orman ve Su İşleri Bakanlığı I. Bölge

Müdürlüğü’nün istekleri üzerine 2013 yılı çalışma programına alınmıştır. Proje, 2013 yılında

Marmara Ormancılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Orman Koruma, Yaban Hayatı ve

Korunan Alanlar Araştırmaları Başmühendisliği personelinden Orman Yüksek Mühendisi

Hayati TEKİN’in liderliğinde, Yrd. Doç. Dr. Metin DEMİR’in danışmanlığında ve Doç. Dr.

Cihan ERDÖNMEZ, Yrd. Doç. Dr. İ. ÖZGÜÇ ERDÖNMEZ, Yrd. Doç. Dr. Nilüfer KART

AKTAŞ, Yrd. Doç. Dr. Alev Perihan BEKDEMİR, Orman Endüstri Mühendisi Songül

TEKŞEN ile Peyzaj Mimarı Ömer ÖZTOPRAK’ın yürütücülüğünde başlamıştır.

Projeye verdikleri desteklerden dolayı Orman ve Su İşleri Bakanlığı I. Bölge Müdürleri;

Sayın Haluk ÖZDER ve Osman DEMİREL’e, İstanbul İl Şube Müdürü Nevzat ALĞAN’a,

Şile Birim Mühendisi Cemal ŞAHAN’a, İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü Bahçeköy Orman

İşletme Müdürü Mustafa ÖZTÜRK’e, Bakanlık IV. Bölge Müdürlüğü Bolu İl Şube Müdürü

Sezgin AKAY’a ve teknik personeline, Marmara Ormancılık Araştırma Müdürlüğü yetkilileri

ile araştırmanın temelini oluşturan “Tabiat Parkı Tespit Kriterleri Ve Değerlendirme Tablosu”

için anketimize destek olan konunun uzmanı olan tüm meslektaşlarımıza teşekkür ederiz.

Çalışmanın sadece projenin yürütüldüğü İstanbul Belgrad Ormanı bölgesi için değil,

ülkemizde ilan edilmesi düşünülen tüm tabiat parklarının, tabiat parkı olabilme potansiyelinin

ortaya konmasında meslektaşlarımıza ışık tutması dileğiyle…

Aralık 2014

2

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ…………………………………………………………………………............ 1

İÇİNDEKİLER ………………………………………………………………………. 2

KISALTMALAR …………………………………………………………………….. 5

ÇİZELGELER DİZİNİ………………………………………………………………. 6

ŞEKİLLER DİZİNİ…………………………………………………………............... 7

RESİMLER DİZİNİ………………………………………………………………….. 9

ÖZ………………………………………………………………………………............ 10

ABSTRACAT ………………………………………………………………………… 11

1. GİRİŞ……………………………………………………………………………. 12

1.1. Araştırma Alanının Genel Özellikleri………………………………………….. 13

1.2. Korunan Alan Kavramı ………………………………………………………... 19

1.2.1. Korunan Alan Tanımı …………………………………………………… 20

1.2.2. Dünyada Korunan Alanların Tarihsel Gelişimi………………………..... 20

1.2.3. Dünyada Korunan Alanların Bugünkü Durumu………………………… 22

1.2.4. Türkiye’de Korunan Alanların Tarihsel Gelişimi………………………. 24

1.2.5. Türkiye’de Korunan Alanların Bugünkü Durumu………………………. 25

1.3. Korunan Alanların Sınıflandırılması …………………………………………... 26

1.3.1. IUCN Korunan Alan Sınıflandırması……………………………............ 26

1.3.2. Türkiye’de Korunan Alanlar Sınıflandırması…………………………… 28

1.3.2.1. 2873 Sayılı Milli Parklar Kanunu’na Göre Korunan Alanlar..……….. 28

1.3.2.2.Diğer Korunan Alanlar………………………………………………… 29

1.4. Mesire Yeri Kavramı ve Ayırma Kriterleri ……………………………………. 32

1.4.1. Mesire Yerlerine Duyulan Gereksinim………………………………..... 32

1.4.2. Mesire Yerlerinin Yasal Dayanağı……………………………………… 33

1.4.3. Mesire Yeri Tanımı ve Sınıflandırması………………………………..... 33

1.4.4. Mesire Yerlerinin Durumu……………………………………………..... 35

1.4.5. Mesire Yeri Ayırma Kriterleri…………………………………………... 35

1.5. Korunan Alanların Özellikleri ve Ayırma Kriterleri…………………………... 36

1.5.1.Milli Park, Tabiat Parkı, Tabiatı Koruma Alanı ve Tabiat Anıtı Ayırma

Kriterleri………………………………………………………………… 36

1.5.2.Yaban Hayatı Geliştirme Sahaları Ayırma Kriterler…………………….. 42

3

1.5.3.Muhafaza Ormanları Ayırma Kriterleri………………………………...... 42

1.5.4. Sulak Alanlar Ayırma Kriterleri………………………………………… 43

1.5.5. Türkiye’de Tabiat Parkı Örnekleri………………………………………. 45

1.5.6. Dünyada Tabiat Parkı Örnekleri………………………………………… 51

1.5.6.1.Almanya’da Tabiat Parkları……………………………………………. 51

1.5.6.2 . Fransa’da Tabiat Parkları……………………………………………... 55

1.5.6.3 . Japonya’da Doğa Parkları Sistemi…………………………………...... 59

2. LİTARATÜR ÖZETİ……………………………………………………………. 61

3. METERYAL ve YÖNTEM…………………………………………………….. 65

3.1. Materyal……………………………………………………………………….. 65

3.1.1.Araştırma Alanı ve Çevresinin Sosyo-Ekonomik ve Kültürel

Özellikleri…………………………………………………………………….. 66

3.1.1.1.İdari Yapı………………………………………………………………. 66

3.1.1.2.Nüfus…………………………………………………………………… 66

3.1.2. Araştırma Alanının Ulaşım Ağı……………………………………………… 67

3.1.3. Araştırma Alanının Doğal Kaynak Değerleri……………………………....... 68

3.1.3.1. Topoğrafik Yapı……………………………………………………….. 68

3.1.3.2 . Jeomorfolojik /Jeolojik Yapı ve Toprak Özellikleri…………………... 73

3.1.3.3. Arazi Kullanım Yetenek Sınıfları……………………………………... 76

3.1.3.4 . Hidrolojik Yapı………………………………………………………... 78

3.1.3.5. İklim Yapısı…………………………………………………………… 80

3.1.3.6. Doğal Bitki Örtüsü……………………………………………………. 81

3.1.3.7 . Yaban Hayatı…………………………………………………………… 85

3.1.4. Araştırma Alanının Mevcut Alan Kullanımları……………………………… 85

3.2. Yöntem…………………………………………………………………………... 86

4. BULGULAR……………………………………………………………………… 94

4.1. Anket Çalışmalarına Yönelik Bulgular ……………………………………….. 94

4.2. Koruma Eşikleri Sentezi Yöntemine Ait Bulgular……………………………... 100

4.3. Rekreasyon Potansiyeli Sentezi Yöntemine Ait Bulgular ……………………... 103

4.4. Alanların Kullanım Öncelikleri ve Yoğunluklarına Ait Bulgular……………… 106

4.5. Belgrad Ormanındaki Mevcut Tabiat Parkları ve Mesire Alanlarının Tabiat

Parkı Potansiyellerinin Belirlenmesi…………………………………………... 111

4

5. TARTIŞMA SONUÇ VE ÖNERİLER……………………………………….. 115

6. ÖZET-SUMMARY……………………………………………………………... 121

7. KAYNAKLAR………………………………………………………………….. 126

EK1. Uzman Anket-1a………………………………………………………………… 132

EK2. Uzman Anket-1b………………………………………………………………… 133

EK3. Tabiat Parkları Tespit Kriterleri ve Değerlendirme Tablosu………………….. 134

EK4. -Korunan Alanların Tabiat Parkları Tespit Kriterleri ve Değerlendirme Tablosu 135

5

KISALTMALAR

AAOAP: Atatürk Arboretumu Orman Amenajman Planı

BSOAP: Bentler Serisi Orman Amenajman Planı

CBS: Coğrafi Bilgi Sistemleri

DKMP: Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü

FRNPF: Fransa Bölgesel Tabiat Parkları Federasyonu

OGM: Orman Genel Müdürlüğü

OSB: Orman Ve Su İşleri bakanlığı

ÖÇK: Özel Çevre Koruma Bölgeleri

PNR: Fransızca Tabiat Parkı

SAM: Sayısal Arazi Modeli

SPSS: Statistical Packageforthe Social Sciences

IUCN: Uluslararası Doğayı Koruma Birliği

IUCN-WCPA: IUCN Korunan Alanlar Dünya Komisyonu

UNEP: Birleşmiş Milletler Çevre Programı

UNESCO: Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü

6

ÇİZELGELER DİZİNİ

Çizelge 1. Çalışma Alanı İçerisinde Yer Alan Alanlar, Statüleri ve Alanları…….. 14

Çizelge 2. Dünyada Korunan Alanların Bölgelere Göre Dağılımı………………… 24

Çizelge 3. DKMP ve OGM Sorumluluğundaki Korunan Alanlar…………………. 26

Çizelge 4. IUCN Korunan Alan Kategorileri ve Temel Yönetim Amaçları……….. 27

Çizelge 5. Türkiye’nin Ramsar Alanları Listesi……………………………………. 31

Çizelge 6. Türkiye Mesire Yerleri Dağılımı………………………………………... 35

Çizelge 7. Korunan Alanların Tespit Kriterleri ve Değerlendirme Tablosu……….. 39

Çizelge 8. Korunan Alanları Sınıflandırma Tablosu……………………………… 41

Çizelge 9. Araştırma Alanı ve Çevresine Ait Nüfus Bilgileri……………………… 66

Çizelge 10 Eğim Sınıfları ve Kod Değerleri………………………………………… 70

Çizelge 11. Belirlenen Bakılar, Kod Numaraları ve Gördükleri Açılar……………. 72

Çizelge 12. Araştırma Alanının Bakılara Göre Alansal Dağılımı………………….. 73

Çizelge 13. Belgrad Ormanı Jeolojik Yapısı……………………………………….... 75

Çizelge 14. Araştırma Alanına Ait Arazi Kullanım Kabiliyet Sınıfları……………. 77

Çizelge 15. Bentler ve Özellikleri…………………………………………………… 79

Çizelge 16. Koruma Eşikleri Sentezi Değerlendirme Matrisi………………………. 91

Çizelge 17. Rekreasyonel Potansiyel Sentezi Değerlendirme Matrisi…………….. 92

Çizelge 18. Ortalama Rekreasyonel Kullanım Yoğunlukları………………………. 93

Çizelge 19. Tablodaki Ana Başlıkların Alabileceği En Yüksek Puanların ve

Yüzdelerinin Dağılımı…………………………………………………... 94

Çizelge 20. Tabiat Parkı Olabilme Potansiyeli……………………………………… 95

Çizelge 21. Koruma Eşik Değerlerine Ait Kod Değerleri…………………………… 101

Çizelge 22. Koruma Eşikleri Sentez Değerlerinin Araştırma Alanları Üzerindeki

Alansal Dağılımı………………………………………………………. 101

Çizelge 23. Koruma Eşik Değerlerinin Araştırma Alanı Üzerindeki Alansal Dağılım

Yüzdeleri………………………………………………………………… 102

Çizelge 24. Rekreasyonel Potansiyel Değerlerine Ait Kod Değerleri……………. 104

Çizelge 25. Rekreasyonel Potansiyel Sentez Değerlerinin Araştırma Alanları

Üzerindeki Alansal Dağılımı……………………………………………. 105

Çizelge 26. Rekreasyonel Potansiyel Sentez Değerlerinin Araştırma Alanı

Üzerindeki Alansal Dağılım Yüzdeleri…………………………………. 105

Çizelge 27. Koruma Eşikleri Üzerindeki Yüksek Rekreasyonel Potansiyele Sahip

Alanların Alansal Dağılımı……………………………………………. 108

Çizelge 28. Koruma Eşikleri Üzerindeki Kullanıma Açılabilecek, Orta

Rekreasyonel Potansiyele Sahip Alanların Alansal Dağılımı…………. 109

Çizelge 29. Koruma Eşikleri Üzerindeki Kullanıma Açılmayacak Olan Düşük

Rekreasyonel Potansiyele Sahip Alanların Alansal Dağılımı…………. 111

Çizelge 30. Belgrad Ormanı Korunan Alanları Sentez Tablosu……………………. 114

7

ŞEKİLLER DİZİNİ

Şekil 1. Belgrad Ormanı Konum Haritası……………………………………….. 18

Şekil 2. Kategorilerine Göre Korunan Alanların Avrupa’daki Dağılımı……….. 23

Şekil 3. Abant Gölü Tabiat Parkı Uzun Devreli Gelişme Planı…………………. 46

Sekil 4. Polonezköy Tabiat Parkı’nın Coğrafi Konumu………………………….. 48

Sekil 5. Kara Orman Tabiat Parkı’nda Arazi Kullanımı………………………….. 52

Sekil 6. Kara Orman Tabiat Parkı’nda Arazi Kullanımı…………………………. 53

Şekil 7. Fransa’da Tabiat Parkları……………………………………………….. 56

Şekil 8. Doğu Ormanı PNR Genel Haritası……………………………………….. 57

Sekil 9. Ulaşım Ağı Haritası……………………………………………………… 67

Şekil 10. Topoğrafik Yapı-Sayısal Arazi Modeli Haritası…………………………. 68

Şekil 11. Topoğrafik Yapı-Sayısal Rölyef Haritası………………………………… 69

Şekil 12. Topoğrafik Yükseklik Sınıfları Haritası…………………………………. 70

Şekil 13. Topoğrafik Yapı-Eğim Analizi Haritası…………………………………. 71

Şekil 14. Topoğrafik Yapı-Bakı Analizi…………………………………………… 72

Şekil 15. Jeolojik Yapı Haritası……………………………………………………. 75

Şekil 16. Araştırma Alanına Ait Büyük Toprak Grupları Dağılımı………………… 76

Şekil 17. Araştırma Alanına Ait Arazi Kullanım Kabiliyet Sınıfları……………….. 77

Şekil 18. Su Kaynakları Haritası…………………………………………………… 79

Şekil 19. Su Kaynakları Bentler Haritası………………………………………….. 80

Şekil 20. Vejetasyon-Ağaç Türleri Haritası……………………………………….. 84

Şekil 21. Vejetasyon-Meşcere Tipleri Dağılım Haritası…………………………… 84

Şekil 22. Alan Kullanım Durumu ve Dağılımı……………………………………... 86

Şekil 23. Alan Büyüklüğü Önem Sıralaması………………………………………. 95

Şekil 24. Doğal Kaynaklar Önem Sıralaması………………………………………. 96

Şekil 25. Kültürel Kaynaklar Önem Sıralaması…………………………………… 97

Şekil 26. Görsel Kalite Önem Sıralaması…………………………………………… 97

Şekil 27. Ulaşılabilirlik Önem Sıralaması…………………………………………... 98

Şekil 28. Rekreasyonel Kolaylıklar Sıralaması……………………………………. 99

Şekil 29. Olumsuz Etmenlerin Önem Sıralaması………………………………….. 99

Şekil 30. Koruma Eşikleri Sentezi Haritası…………………………………………. 100

Şekil 31. Koruma Eşik Değerlerinin Araştırma Alanı Üzerindeki Alansal Dağılım

Yüzdeleri………………………………………………………….………. 103

Şekil 32. Rekreasyon Potansiyeli Sentezi Haritası…………………………………. 104

Şekil 33. Rekreasyonel Potansiyel Sentez Değerlerinin Araştırma Alanı Üzerindeki

Alansal Dağılım Yüzdeleri Grafiği…………………………………….. 106

Şekil 34. Rekreasyonel Potansiyeli Yüksek Olan Alanların Koruma Eşikleri

Üzerindeki Dağılımları…………………………………………………… 107

Şekil 35. Orta Düzeyde Rekreasyonel Potansiyele Sahip Alanların Koruma

Eşikleri Üzerindeki Dağılımları………………………………………… 109

8

Şekil 36. Düşük Rekreasyonel Potansiyele Sahip Alanların Koruma Eşikleri

Üzerindeki Dağılım………………………………………………….……. 110

Şekil 37. Belgrad Ormanı Korunan Alanlara Yönelik Tabiat Parkı Olma

Potansiyeli Grafiği………………………………………………………... 112

Şekil 38. Belgrad Ormanı Korunan Alanları Sentez Grafiği………………………. 114

9

RESİMLER DİZİNİ

Resim 1. Abant Gölü Tabiat Parkı’ndan Genel Bir Görüntü……………………… 45

Resim 2. Abant Gölü Tabiat Parkı Ziyaretçi Tanıtım Merkezi…………………… 47

Resim 3. Polonezköy Tabiat Parkı’ndan Genel Bir Görüntü……………………… 47

Resim 4. Polonezköy Tabiat Parkı’nda Yürüyüş Yolları ve Ziyaretçi Merkezi…... 49

Resim 5. Geyik Üretme İstasyonunda Üretilen Geyikler…………………………. 49

Resim 6. Gölcük Tabiat Parkı’ndan Görüntüler…………………………………... 50

Resim 7. Kara Orman Tabiat Parkı’ndan Görütüler ……………………………… 54

Resim 8. Kuzey Disiplini Kayak Parkurları………………………………………. 55

Resim 9. Doğu Ormanı Bölgesel Tabiat Parkı’ndan Görüntüler…………………. 57

Resim 10. Dosches Yel değirmeni………………………………………………….. 58

Resim 11. Matsushima Bölgesel Tabiat Parkı’ndan Görüntüler…………………… 60

10

ÖZ

Türkiye’de tabiat parkı kavramı ile mesire yeri kavramı arasında uygulama açısından

büyük bir kargaşanın olduğu gözlenmektedir. Bu çalışma tabiat parkları ile mesire yerleri

arasındaki temel niteliksel ayrımları ortaya koymak ve bu yolla tabiat parkı ayırma

kriterlerine açıklık getirmek amacıyla gerçekleştirilmiştir.

Çalışma için İstanbul Belgrad Ormanı’ndaki dokuz adet tabiat parkı ile iki adet mesire

yeri örnek alan olarak seçilmiştir. Tabiat parkı ayırma kriterlerinin objektif biçimde

saptanabilmesi için bir uzman anketi tasarlanmış ve anket korunan alanlar konusunda uzman

140 kişiye uygulanmıştır. Ayrıca IUCN tarafından gerçekleştirilen çalışmalar ile dünyanın

çeşitli bölgelerinden tabiat parkı örnekleri mercek altına alınmıştır. Anket sonuçlarına

dayanılarak “Tabiat Parkı Tespit Kriterleri ve Değerlendirme Tablosu” oluşturulmuştur.

Örnek olarak seçilen alanlar bir yandan bu tablo yardımıyla diğer yandan da koruma eşikleri

ve rekreasyon potansiyel sentezi ile analiz edilmiştir. Elde edilen sonuçlar seçilen örnek

alanlarda tabiat parkı ve mesire yerleri arasında anlamlı farklılıkların olmadığını ortaya

koymuştur. Seçilen tabiat parklarında gözlenen en önemli sorun alanların tabiat parkı

özelliklerini barındıramayacak kadar küçük olmasıdır. Çalışmada her bir örnek alan için

detaylı açıklamalar yapılmıştır. Son olarak Türkiye şartlarında uygulanması mümkün olan bir

tabiat parkı tanımı geliştirilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Korunan Alanlar, Tabiat Parkı, Mesire Yeri, Koruma Eşikleri,

Rekreasyon Sentezi, Puantaj Matrisi

11

ABSTRACT

It is observed that there is a huge confusion about the terms “nature park” and “forest

recration area in Turkey”. This study aims to define main qualitative differences between

nature parks and forest recreation areas and by this way to enlight nature parks allocation

criteria.

For this study, nine nature parks and two forest recreation areas in Belgrad Forest in

Istanbul are selected as example areas. An expert interview was designed to determine nature

parks allocation criteria objectively and applied to 140 experts on protected areas.

Furthermore reports from IUCN and nature park examples from different parts of the world

were investigated. Based on the results of the interview “Definition Criteria of the Nature

Parks and Evaluation Chart” was created. Example areas were analyzed by using this chart

and by conservation thresholds method and recreational resources planning model. The results

show that there is no significant difference between example nature parks and forest

recreation areas. The most important issue about the selected nature parks that these areas are

too small to include nature parks specifications. Detailed explanations for each example areas

were written in the study. At last a nature park definition suitable to apply for Turkey’s

conditions was developed.

Keywords: Protect Areas, Nature Park, Recration Area, Conservation Threshold,

Recreational Potantial Analysis

12

1. GİRİŞ

Doğanın korunması, günümüzde insanoğlunun üzerinde durmak zorunda olduğu en

önemli kavramlardandır. Biyolojik çeşitliliği, doğal ve kültürel kaynakların sürekliliğini ve

korunmasını sağlamak amacıyla kurulan, yasalarla yönetilen kara ve deniz parçaları "Korunan

Alanlar" olarak tanımlanmaktadır. Korunan alanlar, biyolojik çeşitliliğinin korunmasında,

global iklim değişikliklerin izlenmesinde ve uzun süreli ekolojik çalışmalarda önemli bir role

sahiptir.

Doğa koruma bilincinin yerleşmesine bağlı olarak ülkemizde de doğal alanlar; Milli

Park, Tabiat Parkı, Tabiat Anıtı ve Tabiatı Koruma Alanı, Yaban Hayatı Geliştirme Sahaları,

Muhafaza Ormanları, Özel Çevre Koruma Bölgeleri, SİT alanları, Sulak Alanlar, Biyosfer

Rezervleri ve Dünya Miras Alanları gibi farklı koruma statüsü altında sınıflandırılmaya tabii

tutulmuştur.

Belirli karakteristik özelliklere sahip alanlar bu tür sınıflandırmaya tabii tutularak

koruma altına alınmaktadır. Ancak, koruma altına alma kavramı ise, çoğunlukla bu alanların

sınırlarını belirleme ve bunlarla ilgili temel bazı kuralları koymanın ilerisine gidememektedir.

Bir alanın koruma altına alınmasından önce bu alanın niteliklerinin belirlenerek doğa

koruma alanı olabilmesi için bazı temel kriterlere sahip olması gerekmektedir. Ülkemizde

korunan alanlar kategorisi içerisinde yer alan ve sayı itibari ile en yoğun halde buluna tabiat

parklarının ilanında esas alınacak bilimsel temele dayalı herhangi bir kriter bulunmamaktadır.

“Tabiat Parkı – Mesire Yeri ( Orman İçi Dinlenme Yeri) Kavramları ve Tabiat Parkı

Belirleme Kriterleri Üzerine Yeniden Yapılandırma Önerisi: Belgrat Ormanı Örneği” adlı bu

çalışmanın yapılış gerekçeleri aşağıda maddeler halinde sıralanmıştır:

Tabiat parklarının ilanı aşamasında esas alınacak bilimsel kriterlerin olmayışı,

Toplumda ve Ormancılık meslek camiasında tabiat parkı ve mesire yeri kavramlarının

meydana getirdiği çağrışımlar arasında bariz farklılıkların olmayışı yani kavram

kargaşası,

Gelişen koşullar ve günümüz ihtiyaçlarına cevap verebilecek Korunan Alanlara

yönelik mevzuat yetersizliği,

13

OGM ve DKMP Genel Müdürlükleri tarafından farklı yönetimsel yaklaşımlarla idare

edilen, isimsel farklılıklarından başkaca bariz farklılıkları olmayan benzer mahiyetteki

sahalarda (Tabiat parkları-mesire yerleri) verimsizlik, kısır çekişmeler ve yetki

karmaşasına neden olan çift başlı yönetim anlayışıdır.

Yapılan çalışmanın amaçları ise;

Tabiat parkı ilanı esnasında esas alınacak kriterleri;

Ulusal mevzuatımız,

Taraf olduğumuz uluslararası sözleşmeler,

Bilimsel esasları, göz önünde bulundurarak yeniden oluşturmak,

Tabiat parkı ve mesire yeri kavramlarına netlik kazandırmak,

Korunan alanlara yönelik gelecekte yapılması muhtemel yasal mevzuatlara altlık

oluşturmak

DKMP Genel Müdürlüğü ve OGM tarafından ayrı ayrı yönetilen fakat isimsel

farklılıklarından ziyade başkaca bir farklılıkları olmayan tabiat parkları ve mesire

yerlerinin yeniden adlandırılıp (örn: orman içi dinlenme yerleri gibi) tek elden sevk ve

yönetimlerin sağlanmasına ışık tutmak, şeklinde sıralanabilir.

1.1. Araştırma Alanının Genel Özellikleri

Çalışma alanı olarak İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü, Bahçeköy Orman İşletme

Müdürlüğü sorumluluk alanında yer alan Belgrad Ormanı/ Muhafaza Ormanı (5.524 ha)

seçilmiştir. Alan içerisinde 9 adet tabiat parkı ile 2 adet mesire yeri bulunmaktadır. Sahalara

ilişkin veriler aşağıda Çizelge 1’de gösterilmiştir.

14

Çizelge 1. Çalışma Alanı İçerisinde Yer Alan Alanlar, Statüleri ve Alanları

Saha Adı Statüsü Alan (ha)

Bentler Tabiat Parkı 16,30

M.Akif Ersoy Tabiat Parkı 23,10

Neşetsuyu Tabiat Parkı 67,32

Falih Rıfkı Atay Tabiat Parkı 16,33

Kömürcübent Tabiat Parkı 2,91

Irmak Tabiat Parkı 10,00

Kirazlıbent Tabiat Parkı 19,14

Fatih Çeşmesi Tabiat Parkı 29,50

Ayvatbendi Tabiat Parkı 50,00

Kurtkemeri Mesire Yeri 6,35

Binbaşı Çeşmesi Mesire Yeri 10,93

TOPLAM ALAN 251,88

Alanın Tarihi Gelişimi

Bizans döneminden bu yana kente su sağlayan, en önemli içme suyu kaynağı olan

Belgrad Ormanı'nın İstanbullular için önem kazanması 16. yüzyılın başlarına rastlamaktadır.

Osmanlı padişahı Kanuni Sultan Süleyman, Belgrad Seferi'nden (1521) dönerken

İstanbul'a beraberinde çok sayıda Sırp savaş tutsağı getirmiş; Bizans döneminden kalma

metruk köyleri yeniden yaşatma politikası uyarınca da bu tutsaklar orman içindeki eski Ayvat

Köyü'ne yerleştirilmiştir. Köye Belgrad kökenli tutsaklar yerleştirilince, köy Belgrad adıyla

anılmaya başlanmış; zamanla köyü çevreleyen geniş yeşil alan da Belgrad Ormanı olarak

tanınmıştır (Görcelioğlu, 1985).

Orman ve temiz su arasındaki bağ daha iyi anlaşıldıkça, orman dahilindeki su

kaynaklarını ve su yapılarını koruma altına almak için ilk kez önlemler alınmaya başlanmıştır.

1554 yılından itibaren, Kanuni dönemi saray mimarlarından olan Sinan'a, orman içindeki eski

su yapılarını onarma ve gerek orman içinde, gerekse orman dışında yeni su yapıları inşa etme

15

görevi verilmiştir (Görcelioğlu, 1985). İstanbul'da günümüze ulaşan su kemeri, bent ve

havuzların bir bölümü, bu dönemden kalmıştır.

16. yüzyılda su kaynaklarını gözeten koruma tedbirleri ile Belgrad Ormanı da kısmen

korunabilmiştir. Söz konusu tedbir kararları zaman zaman içeriği ve şiddeti ağırlaşarak 18.

yüzyıla değin sürmüştür. 18. yüzyılın sonlarına gelindiğinde İstanbul şehrinin artan nüfusuna

temiz içme suyu sağlayabilmek amacıyla Belgrad Ormanı içinde, Kırkçeşme Su Yolları'na

takviye amaçlı 3 yeni bent daha yaptırılmıştır. Tüm bentler gerekli görüldüğü hâllerde onarım

geçirmiş; 1839 yılı ise tüm bentler için genel bir bakım-onarım yılı olmuştur (Görcelioğlu,

1985).

Belgrad Ormanı, barındırdığı orman köylülerinin yanı sıra; İstanbullu gayrimüslimler

için de uğrak bir sayfiye yeri olmuştur. Avrupalı tüccar ve gezginlerin kişisel yazışmalarında

Belgrad Ormanından sıklıkla söz edildiği görülmektedir. Tarih boyunca ciddi bir yangın

geçirdiği bilinmemekle birlikte, ormanda bazı münferit yangın vakaları da vuku bulmuştur.

Bunlar içinde en kayda değer olaylardan biri de ormanın devlet eliyle yakılmasıdır. Kayıtlara

göre, 1826 yılında Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılmasına tepki olarak Etmeydanı'nda toplanarak

ayaklanma başlatan Yeniçerilerin bir bölümü kısa süre sonra Belgrad Ormanı içlerine

sürülmüş; köşeye sıkışan Yeniçeriler 3 ay boyunca etkisiz hâle getirilemeyince de orman ateş

çemberine alınmıştır. Böylece ateş çemberi içinde kalan Yeniçerilerle birlikte önemli

miktarda orman alanı da yanmıştır. 1888, 1916 ve 1920 yıllarında da Belgrad ormanında

yangınlar çıktığı kaydedilmiştir. Geçmişte yangınlara başta yıldırım düşmesi, yolcuların ateş

atması ve güvenlik görevlilerinin dikkatini dağıtmak isteyen çetecilerin neden olduğu

bilinmektedir (Anonim, 2014).

İçinde barındırdığı su kaynaklarıyla İstanbul için yaşamsal öneme sahip olan Belgrad

Ormanı, zaman zaman su kaynaklarındaki kirlilik nedeniyle de gündeme gelmiştir. İstanbul'da

tifo, dizanteri gibi salgın hastalıklar baş gösterince, bunun nedeni su kaynaklarında aranmıştır.

Kirliliğin nedeninin öncelikle suya devrilen ağaçlar olduğu sanılmış; bentler çevresindeki tüm

ağaçların kesilmesi gündeme gelmiştir. Salgınlar ciddi boyutlara ulaşınca, Paris'teki Osmanlı

elçisi aracılığıyla Pasteur Enstitüsünden uzmanlar İstanbul'a davet edilmiş; kuruldan kapsamlı

bir rapor hazırlaması istenmiştir. Yapılan araştırmalarda, Pera bölgesindeki otellerin kirli

nevresim ve çarşaflarının çamaşırcı kadınlarca Büyükbent kıyısında yıkandığı ve kirli suların

da bende döküldüğü saptanmıştır. İçmesuyunu köylülerin kirlettiği ortaya çıkınca; padişah II.

16

Abdülhamit’in yayımladığı buyruk ile köy boşaltılmış; köylüler başka yerlere yerleştirilmiştir

(Anonim, 1996).

1822 yılında hazırlanan İstanbul haritalarında Belgrad Ormanı'nın 13 bin hektarlık bir

alana yayıldığı görülmektedir. Denetimsiz ağaç kesimleri nedeniyle orman alanı 1840'larda 12

bin hektara, 1870'lerde ise 7 bin 500 hektara inmiştir. Giderek artan tehlike nedeniyle 1860

yılında ormanın idaresi Su Nezaretinden alınarak mütehassıs bir müfettişliğe verilmiştir. Bu

müfettişlik bünyesinde bir müfettiş muavini, 2 süvari, 10 da piyade er ormanın gözetimiyle

görevlendirilmiştir. Bu koruma hâli Birinci Dünya Savaşı'na dek sürmüştür (Görcelioğlu,

1985).

Türkiye'de cumhuriyetin ilanından sonra ilgili kamu kuruluşlarının ihdas edilmesiyle

Belgrad Ormanı yeniden koruma altına alınmıştır. Belgrad Ormanı'ndan daha işlevsel

yararlanmak amacıyla bentler çevresine piknik alanları oluşturulmuş ve orman bir eğlence-

dinlence alanı olarak, İstanbullulara hizmet vermeye başlamıştır (Görcelioğlu, 1985).

1920’li yıllarda hazırlanan raporlarda (Ata, 1922); ormanın kuzey sınırının Karadeniz’e,

doğu sınırının bugün Eyüp ilçesine bağlı olan Göktürk semtine, güney sınırının ise Ayazağa

üzerinden Kağıthane’ye doğru uzanan düzensiz bir yapıda olan Belgrad Ormanı, özellikle 19.

yüzyılın ikinci yarısından sonra ormanın bazı kısımları gemi, fıçı ve bina yapımında

kullanılacak kaliteli odun hammaddesi elde edilmesi, yangınlar, içinde bulunan yerleşimlerin

ormanda bir kirlilik unsuru haline gelmeleri, tarım ve hayvancılık için arazi açma, savaşlar

gibi nedenlerle yoğun olarak tahrip edilmiştir.

Bunların dışında Belgrad Ormanı için oldukça önemli olan bir diğer konu; ormanın

kuzeydoğusunda Karadeniz kıyısındaki Ağaçlı ve Çiftalan bölgelerinde Bizans Dönemi’nden

beri var olduğu bilinen ancak çıkartılmayan kömürün, I. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla

birlikte Kağıthane’deki Silahtar Elektrik Fabrikası’na Zonguldak’dan gelen kömürün

kesilmesi nedeniyle çıkartılmasına karar verilmesidir. Buradan çıkartılan kömürün taşınması

için, dar hat sistemine göre yapılan ve bir kısmı Belgrad Ormanı içinden geçen “Haliç-

Karadeniz Sahra Hattı” adı verilen demiryolunun inşaatı 1916 yılında tamamlanmıştır. Ağaçlı

ve Çiftalan’a giden iki koldan oluşan demiryolu, Kemerburgaz’da birleşerek Kağıthane’ye

devam etmektedir. 1950’li yıllarda sökülen demiryolunun izlerine orman içinde halen

17

rastlanmaktadır (Dölen ve Sandalcı, 1999). Tüm bu etkenler sonucunda Belgrad Ormanı’nın

sınırları zaman içerisinde daralarak bugünkü duruma gelmiştir.

Cumhuriyetin ilanından sonraki dönemde ise orman, bir yandan sıkı doğa koruma

önlemlerine konu olurken, öte yandan Türkiye’de ormancılığın bilimsel bir temele

oturtulması amacıyla 1860’lı yıllarda Fransız uzmanların davet edilmesiyle başlayan ve

günümüzde İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi tarafından sürdürülen eğitim-öğretim

faaliyetleri için de bir uygulama alanı olmuştur. Nitekim cumhuriyetin henüz yeni kurulmuş

olduğu 1924 yılında Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk tarafından imzalanan

kararnamede, bu ormanın “numune ormanı (örnek orman)” olarak Orman Mekteb-i Âlîsi’nin

hizmetine verildiği ve ormana her ne sebeple olursa olsun dışarıdan herhangi bir kimsenin

girmesinin yasaklandığı görülmektedir. Daha sonraki yıllarda rekreasyon ve kısmen de odun

hammaddesi üretimi, ormanın kullanım amaçları arasında olmuştur. Bunların yanı sıra, 1937

yılında çıkan bir emirle Belgrad Ormanı, Bahçeköy’de bulunan İstanbul Üniversitesi Orman

Fakültesi’nin “öğretme ve numune reviri” olarak ayrılmıştır (Vural, 1940). 1949 yılında Prof.

Dr. Hayrettin Kayacık’ın girişimleriyle kurulması yönünde ilk adımların atıldığı “Atatürk

Arboretumu” da Orman Fakültesi ve Bahçeköy Devlet Orman İşletme Müdürlüğü işbirliğiyle

Belgrad Ormanı içinde ayrılan 38 hektarlık alanda kurulmuştur (AAOAP, 2012). Belgrad

Ormanı’nın korunmasına ilişkin olarak verilen en önemli karar ise 1953 yılında alınmıştır.

Buna göre; 5653 Sayılı Orman Kanunu’nun 43. Maddesi gereğince, 2 Kasım 1950 tarih ve

12073 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 3.776,7 hektar koru, 1.391,27 hektar baltalık ve

159.8 hektar açıklık olmak üzere ormanın toplam 5237.42 hektar alanı “Muhafaza Ormanı”

olarak ilan edilmiştir (BSOAP, 2012). Orman, günümüzde halen aynı yasal statüye sahiptir

(Kırca ve ark, 2013).

19. yy ın son çeyreğinde yaklaşık 13.000 ha’lık bir alan kapladığı tahmin edilen

ormanın büyüklüğü günümüzde 5.524 ha’dır (Çolak, 2013).

Günümüzde Belgrad Ormanı, İstanbul kenti için önemli bir rekreasyon alanı ve temiz su

kaynağı olarak kent halkına hizmet vermektedir.

18

Coğrafi Konum

Çalışma alanı olarak belirlenen Belgrad Ormanı Marmara Bölgesi, İstanbul İli Avrupa

yakasında, Greenwich’e göre 28°53′′25′-29°00′′55′ doğu boylamları ile 41°09′′44′-41°14′′40′

kuzey enlemleri arasında yer almaktadır (Anonim, 2014).

Alan, mülki olarak Sarıyer ve Eyüp İlçeleri arasında yayılım gösterirken, idari olarak da

İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü, Bahçeköy Orman İşletme Müdürlüğü görev alanı

içerisinde yer almaktadır (Anonim, 2014). Belgrad Ormanı konum haritası Şekil 1’de

gösterilmektedir.

Şekil 1. Belgrad Ormanı Konum Haritası (Asan ve Sağlam, 2012).

Orman sınırlarına bakıldığında arazi, kuzeyde Virankule ve Arapdere meşe baltalıkları;

doğuda yine Virankule serisinin bir bölümü ile Sarıyer ilçesine bağlı Bahçeköy yerleşimi ve

Bilezikçi Çiftliği; güneyde Fatih Ormanı ve Eyüp ilçesine bağlı Kemerburgaz yerleşimi;

19

batıdaysa Arapdere serisinin devamı ve Kemerburgaz-Ağaçlı sırt yolu ile sınırlandırılmış

durumdadır (Pehlivanoğlu, 1987).

Balkan Yarımadası'nın en doğu ucunda yer alan Belgrad Ormanı'nın doğal sınırları

kuzeyde Karadeniz; doğuda ise İstanbul Boğazı'dır. Orman dokusunun Karadeniz kıyılarına

4-5 km; Boğaziçi kıyılarına ise 3-4 km kadar yaklaştığı görülmektedir (Bıçak, 2007).

1.2. Korunan Alan Kavramı

İnsanlığın tarihi, tarih öncesi dönemi saymazsak, doğa ile kültürün mücadelesi şeklinde

geçmiştir. İnsan, sahip olduğu/donatıldığı yetenekler nedeniyle doğanın kendisine verdikleri

ile yetinememiş ve sürekli doğayı değiştirip dönüştürme eğiliminde olmuştur. Doğalın insan

eliyle değişip dönüşmüş olanına kültürel denilmektedir. Örneğin, barınma amacıyla kullanılan

mağara doğaldır; ancak ev, kültürel bir olgu/oluşumdur.

Kültürün doğa, kültürel olanın doğal olan üzerindeki etkisi ya da baskısı yüzyıllar

boyunca önemsenmemiştir. Aslında önemsenmesi için bir gerekçe de yoktur bu uzun süre

zarfında. Ne var ki, endüstri devrimiyle birlikte kültür-doğa çekişmesinin olumsuz sonuçları

belirgin bir şekilde hissedilmeye başlanmıştır. Kentlerde yoğunlaşan nüfus, kömür başta

olmak üzere artan fosil yakıt kullanımı ile ormanlar ve otlaklar gibi doğal arazi kullanım

tiplerinin kültür odaklı arazi kullanım tiplerine (tarım alanı, yerleşim vb.) dönüştürülmesi

doğal çevrenin her geçen gün artan bir hızla bozulmasına yol açmıştır. Söz konusu bozulma

zamanla kültürel çevreyi de etkilemiş ve tarihi yapılar, geleneksel kültürler, mimari doku vb.

kültürel unsurlar tehlike altına girmeye başlamıştır.

Ekonomik ve sosyal odaklı gelişme anlayışına dayalı kalkınma yaklaşımı doğal ve

kültürel değerlere zarar verdikçe bu değerlerin korunmasına dönük çabalar da artmış ve

zamanla meyvelerini vermeye başlamıştır. Korunan alan kavramı ve korunan alanların bugün

geldiği nokta bu çabaların bir sonucudur. Günümüzde bir yandan korunan alan ağının

genişletilmesine dönük çabalar gerçekleştirilirken diğer yandan da bu alanların daha etkili

yönetimine dönük arayışlar ön plana çıkmaktadır.

20

1.2.1. Korunan Alan Tanımı

Korunan alanlar konusundaki en üst düzey uluslararası organizasyon olan IUCN

(Uluslararası Doğayı Koruma Birliği) tarafından 1994 yılında yapılan korunan alan tanımı şu

şekildedir (Kuvan, 2012):

“Biyolojik çeşitliliğin, doğal ve kültürel kaynakların sürekliliğini ve korunmasını

sağlamak amacıyla kurulan, yasalarla ve diğer etkili araçlarla yönetilen kara ve deniz

parçalarıdır.”

Daha sonra konunun uzmanları bu tanımı revize etmek üzere çalışmalar yapmış ve yeni

tanımın ilk taslağı Mayıs 2007’de Almeria (İspanya)’da yapılan IUCN toplantısında ortaya

çıkmıştır. Ardından IUCN-WCPA (IUCN Korunan Alanlar Dünya Komisyonu) bünyesindeki

uzmanlarca bu taslak netleştirilerek şu hale getirilmiştir (IUCN, 2008; UNEP, 2014):

“Ekosistem hizmetleri ve kültürel değerlerle birlikte uzun dönemde doğanın

korunmasını sağlamak amacıyla yasal ya da diğer etkili araçlarla ayrılan, tanınan ve yönetilen

açıkça tanımlanmış coğrafi alanlardır.”

Tanımda belirgin bir şekilde vurgulandığı üzere korunan alan tanımında üç temel

unsurun ön plana çıktığı görülmektedir. Bunlar;

a) Korunan alanların amacı ekosistem hizmetleri ve kültürel değerlerle birlikte doğanın

uzun dönemli olarak korunmasıdır.

b) Korunan alanlar yasa ve benzeri etkili araçlarla ayrılmalı, tanınmalı ve yönetilmelidir.

c) Korunan alanları coğrafi olarak açıkça tanımlanmalı, yani sınırları belirgin olmalıdır.

1.2.2. Dünyada Korunan Alanların Tarihsel Gelişimi

Bugünkü anlamda korunan alan kavramının temelleri 19. yüzyılın ikinci yarısında

atılmıştır. Bununla birlikte tarihin değişik dönemlerinde bazı alanların değişik amaçlarla

koruma altına alındığı ve korumaya dönük felsefi görüşlerin ortaya atıldığı bilinmektedir.

Eski Yunan’da Hipocrates, Empodecles, Aristotales ve Theophrastus’un öğretileri örnek

olarak verilebilir. Ortaçağda bazı İslam bilginlerinin de ekolojik anlamda değer taşıyan

düşünceler geliştirmişlerdir.

21

Doğanın bir bütün olduğunu savunan El-Cahiz ile birlikte İbn-i Sina, Hacı Paşa, Ahi

Çelebi ve Larendeli Siyahizade Derviş bunlardan bazılarıdır (Erinç, 1984).

Kurdoğlu (2007)’na göre doğanın korunması yaygın düşüncenin aksine, çevre

kirliliğinin gündemi meşgul etmeye başlamasıyla ortaya çıkmış bir konu değildir. Doğa

koruma, şimdiki anlayıştan farklı olarak, kutsal alanların ve bazı hayvanların yaşam

alanlarının koruma altına alınmasıyla başlamıştır.

Endüstri devrimi öncesinde koruma amaçlı olarak gerçekleştirilen çabalara bir örnek

olarak 1580 yılında Kraliçe Elizabeth’in Londra’nın büyümesinden duyduğu kaygıyla kente 3

mil yakınlıktaki alanlarda inşaat yapılmasını yasaklamasını gösterebiliriz (İlkin ve Alkin,

1991). Fatih Sultan Mehmet’in Haliç’in çamurla dolmasını engellemek için otlatma ve

yapılaşma ile ilgili önlemlerini de bir diğer örnek olarak belirtmek yararlı olur (Kurdoğlu,

2007).

Ne var ki, endüstri devrimi koruma anlayışında oldukça köklü değişimlere yol açmış ve

bugünkü koruma anlayışı ve korunan alan kavramının temellerinin atılmasıyla sonuçlanmıştır.

Koruma hareketinin sonuçlar vermesi Avrupa’da Amerika’dan önce gerçekleşmiştir

(Erdönmez, 1997). Almanya’da önce Bonn kenti etrafındaki Drachenfels ormanı 1829

yılında, sonra da 1838 yılında Bohemya’daki Kubany bakir ormanının bir kısmı koruma altına

alınmıştır (İnal, 1949). Amerika’da ise bir alanın koruma altına alınmasının ilk örneği 1872

yılında Yellowstone Milli Parkı’nın Kongrede onaylanması ile gerçekleşmiştir (Akesen,

1978).

Günümüzün korunan alan ağının temel taşı sayılabilecek milli park kavramının

Avrupa’daki ilk örneği ise 1909 yılında İsveç’te ilan edilen Abisko Milli Parkı’dır.

Fransa’daki ilk örnek 1963 tarihli Vanoise Milli Parkı, İngiltere’de ise 1951 tarihli Park

District’tir. Afrika’da ilan edilen ilk milli park ise 1925 tarihli Albert (şimdiki adı Virunga)

Milli Parkı’dır (Kuvan, 2012).

22

1.2.3. Dünyada Korunan Alanların Bugünkü Durumu

Dünya çapında korunan alan istatistiklerini içeren en son çalışma IUCN desteğiyle

Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) tarafından yapılmış ve 2012 yılında “Protected

Planet Report 2012 (Korunan Gezegen Raporu 2012)” adıyla yayımlanmıştır. Aşağıda bu

rapordan alınmış bilgiler özet olarak aktarılmaktadır (UNEP, 2012):

Dünya çapında korunan karasal alanlar (iç sular dahil) 17 milyon km2 dir. Bu alan

Antarktika hariç toplam kara alanının %12,7’sine karşılık gelmektedir. Bu oran

gelişmekte olan ülkelerde (%13,3) gelişmiş ülkelerden (%11,6) daha yüksektir.

Latin Amerika %20,4’lük oranla bu açıdan önder konumdadır. Biyolojik çeşitliliğin

korunması açısından hedeflenen küresel çaptaki %17 oranına ulaşmak için 6 milyon

km2 alanın daha korunan alan sistemine alınması gerekmektedir.

Küresel okyanusların %1,6’sı (6 milyon km2) korunan alan kapsamındadır. Bu oran

yakın kıyı zonu (0-22 km) düşünüldüğünde %7,2’ye çıkmaktadır. Kıyıdan 370

km’ye kadar olan alanı kapsayan ekonomik zon düşünüldüğünde ise %4’e

düşmektedir. Her durumda bu oranlar %10’luk hedeften uzakta kalmaktadır.

1990-2012 döneminde korunan alan sayısı %58 ve korunan alan genişliği ise %48

oranında artmıştır.

Korunan alanların küresel karbon depolama kapasitesi içerisindeki payı %15’tir.

UNEP (2014) tarafından 2014 yılının sonlarında yayımlanan Korunan Gezegen

Raporuna göre korunan karasal ekosistemlerin toplam alanı 20,6 milyon km2ye ulaşmıştır.

Böylelikle korunan karasal ekosistemlerin toplam kara alanına oranı %15,4’e ulaşmıştır.

Korunan deniz-okyanusların miktarı ise 12 milyon km2ye ulaşmıştır ki, bu da toplam deniz-

okyanusların %3,4’üne karşılık gelmektedir.

Diğer yandan 100 binden fazla ilan edilmiş korunan alan ile Avrupa en fazla korunan

alan sayısına sahip kıta durumundadır. Buna karşın kapsadığı genişlik açısından aynı durum

söz konusu değildir (European Environment Agency, 2010). Şekil 2 korunan alanların

kategorilerine göre Avrupa kıtasındaki dağılımını göstermektedir.

23

Şekil 2. Kategorilerine Göre Korunan Alanların Avrupa’daki Dağılımı (European Environment

Agency, 2010).

Şekil 2’de görülebileceği gibi Avrupa ülkeleri içerisinde korunan alan sayısı

bakımından Almanya ve İngiltere ön plana çıkmaktadır. Bununla birlikte 1. kategori korunan

alanların İsveç ve Norveç gibi Kuzey Avrupa ülkelerinde daha yaygın olduğu görülmektedir.

Korunan alanların dağılımında Avrupa kıtası bazında görülen heterojenlik dünya

çapında da görülmektedir. Çizelge 2, küresel boyutta korunan alanların sayı ve genişlik olarak

bölgelere göre dağılımını 2005 yılı rakamlarıyla yansıtmaktadır ( UNEP-WCMC, 2008).

24

Çizelge 2. Dünyada Korunan Alanların Bölgelere Göre Dağılımı.

Kaynak: UNEP-WCMC, 2008.

Konuya ormanlar açısından yaklaştığımızda iki farklı durumla karşı karşıya

kalınmaktadır. Öncelikle bütün ormanlar, işletme amaçlı ormanlar da dahil olmak üzere, pek

çok koruyucu işlevi yerine getirmektedir. Diğer yandan bazı orman alanları da korunan alan

statüsüne kavuşturulmuş durumdadır. 2000 yılı rakamlarıyla Dünya ormanlarının %11,5’i

IUCN tarafından kabul edilmiş korunan alan statüsündedir ve bu miktarın yaklaşık %5’i

monokültür ağaçlandırmalardan meydana gelmektedir (IUCN, 2006). 2000 yılında dünyadaki

toplam orman alanı yaklaşık 3 milyon 870 bin ha olduğuna göre (FAO, 2000) yaklaşık 445

milyon ha (4,45 milyon km2) orman alanı korunan alan statüsündedir. Şu halde dünyadaki

toplam karasal korunan alanların yaklaşık %26’sı orman alanlarından meydana gelmektedir.

1.2.4. Türkiye’de Korunan Alanların Tarihsel Gelişimi

Koruma hareketinin Türkiye’deki gelişimine göz atıldığında ormancıların hem bilimsel

çalışmalarda hem de uygulamada önderliği ortaya çıkmaktadır (Berkes ve Kışlalıoğlu, 1990).

Tıpkı Avrupa’da olduğu gibi Türkiye’de de koruma hareketi bazı orman alanlarının koruyucu

işlevlerini ön plana çıkarmak ya da güvence altına almak amacıyla koruma (muhafaza)

ormanı olarak ilan edilmesiyle başlar (Erdönmez, 1997). Konuya ilişkin ilk düzenleme 1924

Bölge Sayı Alan (bin km kare) Kara Alanına Oranı (%)

Antarktika 122 70,32 0,50

Avustralya/Yeni Zelanda 9595 1537,85 19,19

Brezilya 1286 1611,55 18,85

Karayipler 967 68,20 29,05

Orta Amerika 783 157,93 30,28

Doğu Asya 3267 1764,64 15,00

Doğu ve Güney Afrika 4067 1688,88 14,70

Avrupa 53060 874,47 16,72

Kuzey Afrika ve Ortadoğu 1324 1285,75 10,02

Kuzey Amerika 13554 4108,82 17,31

Kuzey Avrasya 17697 1755,10 7,94

Pasifik 411 66,13 11,95

Güney Amerika (Brezilya hariç) 1450 2098,44 22,55

Güney Asya 1217 310,28 6,91

Güneydoğu Asya 2895 861,71 18,60

Batı ve Orta Afrika 2601 1120,94 8,75

Toplam 114296 19381,00 12,90

25

yılında yürürlüğe konulan 504 sayılı “Türkiye’de Mevcut Bilumum Ormanların Fenni Usulü

İdare ve İşletilmeleri Hakkında Kanun”un 8. maddesi ile yapılmış ve bu maddeye göre

devletçe koruma ormanı olarak ayrılmış ya da ayrılacak alanlarda kesim yapılması

yasaklanırken, bu tür ormanlardan devlete ait olmayanların da kamulaştırılması zorunluluğu

getirilmiştir (Eryılmaz, 1990).

Ancak bu kanun maddesi uzun süre uygulanamamış ve Türkiye’deki ilk koruma ormanı

1950 yılında İstanbul Belgrad Ormanı’nda ilan edilmiştir (Özdönmez ve Şad, 1983). Diğer

yandan milli park kavramı ise ilk kez 1956 tarihinde yürürlüğe giren 6831 sayılı “Orman

Kanunu”nun 25. maddesi ile Türk hukuk sistemine girmiş 1958 yılında Yozgat Çamlığı ilk

milli park olarak ilan edilmiştir (Özdönmez vd., 1996). 1983 yılında ise 2873 sayılı Milli

Parklar Kanunu yasalaşarak, Milli Park, Tabiat Parkı, Tabiatı Koruma Alanı ve Tabiat Anıtı

şeklindeki dört farklı korunan alan statüsü ile ilgili işlemler bu kanuna göre yürütülmeye

başlanmıştır.

Diğer yandan Türkiye, 1982 yılında Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına

Dair Sözleşmeye taraf olmuş ve 1983 yılında da 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını

Koruma Kanunu yasalaşmıştır. Bu kanun, bazı taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının koruma

altına alınması yoluyla oluşturulan yeni bir takım korunma1 alanlarını ortaya çıkarmıştır.

Bunlar dışında, 1989 yılında yayımlanan 489 sayılı Özel Çevre Koruma Kurumu

Başkanlığı Kurulmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname kapsamında oluşturulan Özel

Çevre Koruma Bölgeleri; 1994 yılında taraf olunan Özellikle Su Kuşları Yaşama Ortamı

Olarak Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar Hakkında Sözleşme (Ramsar Sözleşmesi)

kapsamında oluşturulan Ramsar Alanları, Biyosfer Rezervleri, Dünya Miras Alanları ve gibi

farklı statüde değerlendirilen ve koruma altında olan alan örnekleri de bulunmaktadır.

1.2.5. Türkiye’de Korunan Alanların Bugünkü Durumu

Bir önceki bölümde açıklandığı üzere Türkiye’de farklı yasal düzenlemelere dayanan ve

farklı kurumlar tarafından yönetilen çeşitli statülerde korunan alanlar bulunmaktadır.

Bunlardan Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ile Orman Genel Müdürlüğünün

1 Yasa metninde koruma alanı yerine korunma alanı terimi tercih edilmiştir.

26

sorumluluğunda bulunan alanlara ilişkin olanların istatistiksel verileri Çizelge 3’de

özetlenmiştir.

Çizelge 3. DKMP ve OGM Sorumluluğundaki Korunan Alanlar

Alan Türü Sayı Alan (ha)

Milli Park 40 848.446

Tabiat Parkı 184 81.189

Tabiatı Koruma Alanı 31 64.244

Tabiat Anıtı 107 5.549

Yaban Hayatı Geliştirme Sahası 80 1.187.386

Sulak Alanlar 135 3.215.000

Muhafaza Ormanı 58 363.561

Toplam 514 5.765.375

Kaynak: DKMP, 2014a.

Çizelge 3’deki alanların dışında, birer korunan alan statüsü olmamalarına karşın Gen

Koruma Alanları (251 adet ve 47.978 ha) ve Tohum Meşcerelerini (351 adet ve 47.063 ha) de

ayrıca belirtmek gerekir. Belirtilen alanların yaklaşık %98’i karasal alan %2 ise denizdir

(Marmaris Milli Parkı). Diğer yandan, yukarıda belirtilen alanların yaklaşık 850 bin ha’lık

kısmı doğal sit alanları ile çakışmakta, diğer bir deyişle 850 bin ha alan hem doğal sit hem de

tablodaki korunan alan statülerinden biri olarak koruma altında bulunmaktadır. Tablodaki

korunan alanların ülke yüzölçümüne oranı %6’nın biraz altındadır. Bu alanlara doğal sitler de

eklendiğinde (çakışmalar tek yüzey haline getirilerek) oran %7,24’e yükselmektedir (DKMP,

2014a).

1.3. Korunan Alanların Sınıflandırılması

1.3.1. IUCN Korunan Alan Sınıflandırması

Korunan alanlar IUCN tarafından altı temel kategori altında sınıflandırılmıştır. Bu

kategoriler temel yönetim amaçları ile birlikte Çizelge 4’de gösterilmektedir.

27

Çizelge 4. IUCN Korunan Alan Kategorileri ve Temel Yönetim Amaçları.

Kategori Temel Yönetim Amacı

I- Mutlak Doğa

Rezervleri/Yabanı

l Alanlar

A. Mutlak Doğa Rezervleri

Bölgesel, ulusal ya da küresel ölçekte önde gelen

ekosistem, tür ve/veya jeoçeşitlilik karakteristiklerinin

korunması.

B. Yabanıl Alanlar

İnsan aktivitelerinden önemli ölçüde etkilenmemiş,

modern altyapıdan bağımsız, doğal güç ve süreçlerin

egemen olduğu doğal alanların ekolojik bütünlüğünü

korumak ve böylelikle şimdiki ve gelecek kuşakların

bu tür alanları deneyimlemesini sağlamak.

II- Milli Parklar Doğal biyoçeşitliliği içerdiği ekolojik yapı ve

destekleyici çevresel süreçlerle birlikte korumak,

eğitim ve rekreasyonu teşvik etmek.

III- Doğal Anıtlar ya da Karakteristikler Önde gelen doğal karakteristikleri içerdiği

biyoçeşitlilik ve habitatlarla birlikte korumak.

IV- Habitat/Tür Yönetim Alanları Türleri ve habitatları yönetmek, korumak ve onarmak.

V- Korunan Kara ve Deniz Peyzajları Önemli kara ve deniz peyzajlarını, geleneksel yönetim

uygulamaları yoluyla insan etkileşimlerinden

kaynaklanan diğer değerleri korumak ve sürdürmek.

VI- Sürdürülebilir Doğal Kaynak

Kullanımı İçeren Korunan Alanlar

Doğal ekosistemleri korumak ve koruma ve

sürdürülebilir kullanımın karşılıklı yarar taşıdığı

durumlarda doğal kaynakları sürdürülebilir şekilde

kullanmak.

Kaynak: IUCN, 2008

Çizelgeden de görülebileceği üzere birinci kategoriden altıncı kategoriye doğru

gidildikçe koruma amacına ek olarak kullanma amacı da ön plana çıkmaktadır. Diğer yandan

bir korunan alanın dahil olduğu kategoriyi saptamak ya da kategorileri alanlara uygulamak

için aşağıdaki noktalara dikkat etmek gerekmektedir (IUCN, 2008):

Bir korunan alanın kategorisi yönetim amacına dayanmalıdır. Alanın özellikleri

kategori temel yönetim amacının en az dörtte üçünü karşılıyor olmalıdır (%75 kuralı).

Alan büyüklüğü ile ilgili keskin bir kural bulunmamaktadır. Ancak bazı kategoriler

göreceli olarak daha büyük ya da daha küçük olabilir.

Mülkiyet ve idarenin kategori üzerinde bir etkisi bulunmamaktadır.

Tampon zonlar, biyolojik koridorlar vb. alanlar devletin tanım ve yönetim biçimine

göre korunan alan kapsamında olabilir ya da olmayabilir.

Pek çok diğer uluslararası koruma düzenlemesi, pratikte çoğu korunan alan olmasına

rağmen, IUCN tarafından tanınmış korunan alan olmak zorunda değildir.

Dünya miras alanları, Ramsar alanları ve Natura 2000 alanlarında IUCN kategorisi

kapsamında alanlar olabileceği gibi olmaması da söz konusu olabilir.

28

Biyosfer rezervleri, yüksek düzeyli bir koruma odağı (kategori I-IV) ve sürdürülebilir

yönetim zonuna (kategori V-VI) sahip olmalıdır.

1.3.2. Türkiye’de Korunan Alanlar Sınıflandırması

1.3.2.1. 2873 Sayılı Milli Parklar Kanunu’na Göre Korunan Alanlar

2873 sayılı Milli Parklar Kanunu dört temel korunan alan tanımlaması yapmıştır. Milli

Park, Tabiatı Koruma Alanları, Tabiat Parkları ve Tabiat Anıtları olarak sıralanan bu alanların

taşıması gereken özellikler ise Milli Parklar Yönetmeliği’nde açıklanmıştır.

Milli Parklar

2873 sayılı Milli Parklar Kanunu’na göre milli park; “Bilimsel ve estetik bakımdan,

milli ve milletlerarası ender bulunan tabii ve kültürel kaynak değerleri ile koruma, dinlenme

ve turizm alanlarına sahip tabiat parçaları” şeklinde tanımlanmıştır.

Tabiatı Koruma Alanları

2873 sayılı Milli Parklar Kanunu’na göre tabiatı koruma alanı: “Bilim ve eğitim

bakımından önem taşıyan nadir, tehlikeye maruz veya kaybolmaya yüz tutmuş ekosistemler,

türler ve tabii olayların meydana getirdiği seçkin örnekleri ihtiva eden ve mutlak korunması

gerekli olup sadece bilim ve eğitim amaçlarıyla kullanılmak üzere ayrılmış tabiat parçaları”

şeklinde tanımlanmıştır.

Tabiat Parkları

Tabiat parkları 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu’nda şu şekilde tanımlanmaktadır:

“Bitki örtüsü ve yaban hayatı özelliğine sahip, manzara bütünlüğü içinde halkın dinlenme ve

eğlenmesine uygun tabiat parçalarıdır.”

Tabiat Anıtları

2873 sayılı Milli Parklar Kanunu’na göre tabiat anıtları; “Tabiat ve tabiat olaylarının

meydana getirdiği özelliklere ve bilimsel değere sahip ve milli park esasları dahilinde korunan

tabiat parçalarıdır” şeklinde tanımlanmaktadır.

29

1.3.2.2. Diğer Korunan Alanlar

Yaban Hayatı Geliştirme Sahaları

4915 sayılı Kara Avcılığı Kanunu’na göre yaban hayatı geliştirme sahası; “Av ve yaban

hayvanlarının ve yaban hayatının korunduğu, geliştirildiği, av hayvanlarının yerleştirildiği,

yaşama ortamını iyileştirici tedbirlerin alındığı ve gerektiğinde özel avlanma planı

çerçevesinde avlanmanın yapılabildiği sahalardır” şeklinde tanımlanmaktadır.

Muhafaza Ormanları

6831 sayılı Orman Kanunu’nun muhafaza ormanları ile ilgili 23. maddesi şu şekildedir:

“Arazi kayması ve yağmurlarla yıkanma tehlikesine maruz olan yerlerdeki ormanlarla,

meskun mahallerin havasını, şose ve demiryollarını, toz, kum ve fırtınalara karşı muhafaza

eden ve nehir yataklarının dolmasının önüne geçen veya memleket müdafası için muhafazası

zaruri görülen devlet ormanları veya maki veya fundalarla örtülü yerler daimi olarak; tahrip

edilmiş veya yangın görmüş devlet ormanları da istihsal ormanı haline gelinceye kadar Ziraat

Vekaletince (günümüzde Orman ve Su İşleri Bakanlığınca) muhafaza ormanı olarak

ayrılabilirler.”

Bazı orman alanları sürekli olarak muhafaza ormanı statüsüne alınabileceği gibi bazı

orman alanlarının da geçici olarak muhafaza ormanı statüsüne ayrılması olanaklıdır.

SİT Alanları

2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nda SİT şu şekilde

tanımlanmaktadır: “Tarih öncesinden günümüze kadar gelen çeşitli medeniyetlerin ürünü

olup, yaşadıkları devirlerin sosyal, ekonomik, mimari ve benzeri özelliklerini yansıtan kent ve

kent kalıntıları, kültür varlıklarının yoğun olarak bulunduğu sosyal yaşama konu olmuş veya

önemli tarihi hadiselerin cereyan ettiği yerler ve tespiti yapılmış tabiat özellikleri ile

korunması gerekli alanlardır.”

Diğer yandan 13 Mart 2012 tarihli Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür ve Tabiat

Varlıklarının Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre SİT’ler Kentsel SİT,

Tarihi SİT, Arkeolojik SİT ve Tabii SİT olmak üzere dörde ayrılmaktadır. Bunlardan tabii

30

sitler “İlginç özellik ve güzelliklere sahip olan ve ender bulunan korunması gerekli alanlar ve

taşınmaz tabiat varlıkları” şeklinde tanımlanmıştır.

Ülkemizde 1.273 adet Doğal SİT alanı bulunmak olup bu alanların toplam yüzölçümü

1.323,000 ha dır (DKMP, 2014b).

Özel Çevre Koruma Bölgeleri (ÖÇK)

2872 sayılı Çevre Kanunu’nda “Ülke ve dünya ölçeğinde ekolojik önemi olan, çevre

kirlenmeleri ve bozulmalarına duyarlı toprak ve su alanlarını, biyolojik çeşitliliğin, doğal

kaynakların ve bunlarla ilgili kültürel kaynakların gelecek kuşaklara ulaşmasını emniyet altına

almak üzere gerekli düzenlemelerin yapılabilmesi amacıyla” Bakanlar Kurulunca özel çevre

koruma bölgelerinin tespit ve ilan edilebileceği vurgulanmaktadır (Madde 9/d).

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 2013 yılında yayımlanan Tabiat Varlıkları ve

Doğal Sit Alanları ile Özel Çevre Koruma Bölgelerinde Bulunan Devletin Hüküm ve

Tasarrufu Altında Bulunan Yerlerin İdaresi Hakkında Yönetmelik, Çevre Kanunu’ndaki

anlayışa paralel olarak özel çevre koruma bölgelerini şu şekilde tanımlamıştır: “Ülke ve

dünya ölçeğinde ekolojik önemi haiz, çevre kirlenmeleri ve bozulmalarına duyarlı, biyolojik

çeşitliliğin, doğal kaynakların ve bunlarla ilgili kültürel kaynak değerlerinin korunması ve

sürdürülebilirliğinin sağlanması gerekli olan ve Bakanlar Kurulu Kararı ile ilan edilen kara, su

ve deniz alanlarıdır.”

Ülkemizde 16 adet ÖÇK alanı bulunmakta olup bu alanların toplam yüzölçümü

2.459,000 ha’dır (DKMP, 2014b).

Sulak Alanlar

04.04.2014 tarih ve 28962 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak revize edilmiş Sulak

Alanların Korunması Yönetmeliği’ne göre sulak alanlar: “Tabii veya suni, devamlı veya

geçici, suları durgun veya akıntılı, tatlı, acı veya tuzlu, denizlerin gelgit hareketlerinin çekilme

devresinde altı metreyi geçmeyen derinlikleri kapsayan, başta su kuşları olmak üzere

canlıların yaşama ortamı olarak önem taşıyan bütün sular, bataklık, sazlık ve turbiyeler ile bu

alanların kıyı kenar çizgisinden itibaren kara tarafına doğru ekolojik açıdan sulak alan kalan

yerler” şeklinde tanımlanmaktadır. İlgili yönetmeliğe göre sulak alanlar; ulusal öneme haiz

31

sulak alan ve mahalli öneme haiz sulak alan olmak üzere iki kısımda sınıflandırılmıştır.

Ayrıca ülkemizin de taraf olduğu Ramsar Sözleşmesi (Özellikle Su Kuşları Yaşama Ortamı

Olarak Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar Hakkında Sözleşme) 2. maddesi gereği bazı

ulusal öneme haiz sulak alanlar Ramsar alanı olarak ilan edilmekte ve Ramsar listesine dahil

edilmektedir.

Ramsar Sözleşmesine 1994 yılında taraf olan ülkemiz, şimdiye kadar toplam yüzölçümü

yaklaşık 205.000 ha olan 14 alanını sözleşme listesine ekletmiştir. Ayrıca ülkemizde şimdiye

kadar tespit edilmiş, 135 Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alan bulunmakta olup bu alanların

yaklaşık yüzölçümü 3.215,000 ha’dır (DKMP, 2014b).

Çizelge 5. Türkiye’nin Ramsar Alanları Listesi

Türkiye’nin Ramsar Alanları Listesi

Alan No Alan adı İlan edildiği tarih Bulunduğu il Alanı (ha)

1 Kuş Gölü 1994 Balıkesir 16000

2 Göksu Deltası 1994 Mersin 14480

3 Burdur Gölü 1994 Burdur 25000

4 Sultansazlığı 1994 Kayseri 39000

5 Seyfe Gölü 1994 Kırşehir 19500

6 Uluabat Gölü 1998 Bursa 13500

7 Akyatan Gölü 1998 Adana 14000

8 Gediz Deltası 1998 İzmir 20400

9 Kızılırmak Deltası 1998 Samsun 21700

10 Meke Maarı 2005 Konya 314

11 Kızören Obruğu 2005 Konya 2

12 Yumurtalık Lagünü 2005 Adana 16430

13 Kuyucuk Gölü 2009 Kars 472

14 Nemrut Kalderası 2013 Bitlis 4589

Kaynak: DKMP, 2013

Biyosfer Rezervleri ve Dünya Miras Alanları

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından belirlenen

Biyosfer Rezervleri ve Dünya Miras Alanlarının iç hukuk sisteminde tam olarak bir karşılığı

bulunmamakla birlikte, bu alanlar mutlaka korunması gereken çok özel doğal ve kültürel

değerleri bünyesinde barındırmaktadır. Dünya Biyosfer Rezervleri Listesinde Türkiye’den bir

32

alan bulunmaktadır. Bu alan Artvin’in Borçka ilçesine bağlı altı köyü bünyesinde barındıran

Camili (Macahel) Vadisi’dir. Kaynağını Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunması

Sözleşmesi’nden alan Dünya Miras Listesinde ise Türkiye’den, aralarında İstanbul’un tarihi

alanları, Safranbolu kenti ve Hattuşaş (Boğazköy) Hitit Başkentinin bulunduğu 13 alan yer

almaktadır. Bu alanlardan 11’i kültürel miras listesinde yer almaktadır. Göreme Milli Parkı ve

Kapadokya ile Pamukkale-Hierapolis ise hem kültürel hem de doğal özellikleri bakımından

listede yer almaktadır.

1.4. Mesire Yeri Kavramı ve Ayırma Kriterleri

1.4.1. Mesire Yerlerine Duyulan Gereksinim

Son yıllarda hızlı nüfus artışı, sanayileşme, köyden kentlere yoğun göçlerle beraber hızlı

kentleşme süreci, şehir ortamında yaşayan insanların yaşam kalitesini olumsuz etkileyecek

çeşitli sıkıntılara (hava kirliliği, trafik, gürültü vb.) neden olmuştur. Ayrıca sosyo ekonomik

gelişmelere bağlı olarak toplumsal ihtiyaçlardaki farklılaşmalar ve çeşitlenmeler, dinlenme ve

eğlenme ihtiyacı yönündeki taleplerin giderek artmasına sebep olmuştur.

Doğal alanlar, kent yaşamından kaçan insanların en çok tercih ettikleri, dinlenip

eğlenebildikleri alanların başında gelmektedir. Her yaştaki insanın dinlenme, eğlenme, serbest

zamanlarında zevk aldığı bir aktivite ile günlük yaşamın yorgunluklarından arınarak, fiziksel

ve ruhsal yönden kendini yenileyip, enerjisini tazelemeye ve yaşama bağlanmasına yarayan

eylemelerin tümü rekreasyon kavramı içerisinde tanımlanmaktadır.

Doğal alanlarda gerçekleştirilecek rekreasyon etkinlikleri doğaya saygılı olmalıdır. Aksi

takdirde o alanda birtakım olumsuz çevresel etkilerin oluşması kaçınılmazdır. Bu etki sadece

o alanın bütünlüğünü etkilemekle kalmayacak aynı zamanda kullanıcıların o alandan

alacakları deneyimlerin kalitesini de etkileyecektir. Bu yüzden gerçekleştirilen rekreasyon

etkinliklerin o alanın ekolojisine uyum sağlaması gerekmektedir.

Koruma ve kullanım arasındaki bu dengenin kurulabilmesi ancak doğru bir rekreasyon

planlaması ile mümkündür. Rekreasyon planları, kentlerin farklı doğal ve sosyal-kültürel

yapısı nedeniyle kentten kente farklılıklar gösterebilmektedir. Bu bağlamda yapılacak

rekreasyon planlama çalışmalarında kentin genel özellikleri, rekreasyon talep ve

gereksinimleri ile rekreasyon kaynak potansiyellerinin ortaya konması gerekmektedir.

33

Bu genel açıklamaların ışığı altında mesire yerlerine duyulan gereksinmeyi iki temel

nedene dayandırmak olanaklıdır. Bunlar;

Piknik ve kamp kullanımı ülkemiz insanının gelenekselleşmiş rekreasyonel

etkinliklerindendir. Ormanlık alanlarda uzun yıllardır süregelen düzensiz piknik ve

kamp kullanım alışkanlıkları ülkemizde olduğu gibi tüm dünyada bir sorun olup, bu

sorunun aşılması için planlı ve kontrollü alan kullanımının öngörüldüğü mesire

yerlerinin kurulması zorunlu olmuştur.

Geçmişten beri düzensiz piknik ve kamp kullanımları sonucunda; başta orman

yangınları olmak üzere, çeşitli ekolojik tahribatlar meydana gelmektedir. Gerek bu

sorunun en aza indirgenmesi ve gerekse insanlarımızın gittikçe artan açık hava

rekreasyon taleplerinin karşılanması ve orman-halk ilişkilerinin olumlu yönde

geliştirilmesi amacıyla tüm yurt sathında orman ve orman rejimindeki rekreasyonel

kaynak değeri arz eden, piknik ve kamp kullanımı imkânlarına sahip olan sahalar

Mesire Yeri olarak ayrılmakta ve gerekli tesislerle donatılmaktadır.

1.4.2. Mesire Yerlerinin Yasal Dayanağı

Mesire yerleri tesis çalışmaları ülkemizde 1956 yılında çıkartılan 6831 Sayılı Orman

Kanunu ile başlamıştır. Bu Kanun’la Mesire Yerlerinin ayrılmasına yönelik yasal dayanak

oluşturulmuştur. Adı geçen kanunun 25. maddesinde, “Orman Genel Müdürlüğü; mevkii ve

özelliği dolayısıyla lüzum göreceği ormanları ve orman rejimine giren sahaları; bilim ve

fennin istifadesine tahsis etmek, tabiatı muhafaza etmek, yurdun güzelliğini sağlamak,

toplumun çeşitli spor ve dinlenme ihtiyaçlarını karşılamak, turistik hareketlere imkan vermek

maksadıyla, milli parklar, tabiat anıtları, tabiat parkları, tabiatı koruma sahaları ve orman

mesire yerleri olarak ayırır, düzenler, yönetir ve gerektiğinde işletir veya işlettirir” hükmü

yer almaktadır.

1.4.3. Mesire Yeri Tanımı ve Sınıflandırması

1986 yılında yayınlanan Milli Parklar Yönetmeliği Orman İçi Dinlenme Yeri (Orman

Mesire Yeri) başlığıyla şu tanıma yer vermiştir: “Rekreasyonel ve estetik kaynak değerlerine

sahip ormanlık alan.”

34

Diğer yandan Orman Genel Müdürlüğü tarafından 2013 yılında yayınlanan Mesire

Yerleri Yönetmeliğine göre mesire yerleri tanımı ise:“Toplumun çeşitli dinlenme, eğlenme ve

spor ihtiyaçlarını karşılamak, yurdun güzelliğine katkı sağlamak ve turistik hareketlere imkân

vermek maksadıyla, gerekli yapı, tesis ve donatılarla kullanıma ayrılan, halkın günübirlik

veya geceleme ihtiyaçlarını karşılayan, rekreasyonel ve estetik kaynak değerlerine sahip

orman rejimine tabi sahalar” şeklindedir. Ayrıca bu yönetmelik A, B ve C tipi olmak üzere üç

farklı mesire yeri türünü ve D tipi olarak da kent ormanlarını tanımlamıştır. Yöntemlikteki

tanımlar aşağıya aktarılmıştır:

A Tipi Mesire Yeri: Toplumun çeşitli dinlenme, eğlenme ve spor ihtiyaçlarını

karşılamak, yurdun güzelliğine katkı sağlamak ve turistik hareketlere imkân vermek

maksadıyla yüksek ziyaretçi potansiyeline sahip, günübirlik kullanım imkânı yanında

gecelemeye de imkân sağlayan, çadır, karavan, motor-karavan ve kır evi, kır lokantası, kır

kahvesi gibi çok katlı olmayan, doğa ile uyumlu yapı ve tesisler ile yöresel ürünler sergi ve

satış yeri, piknik üniteleri, kameriye ile diğer rekreasyonel yapı ve tesisleri ihtiva eden mesire

yerleridir.

B Tipi Mesire Yeri: Toplumun çeşitli dinlenme, eğlenme ve spor ihtiyaçlarını

karşılamak, yurdun güzelliğine katkı sağlamak ve turistik hareketlere imkân vermek

maksadıyla yerleşim merkezlerinin çevresinde veya rekreasyonel kaynak değerlerine ve

yüksek ziyaretçi potansiyeline sahip, sadece günübirlik kullanım imkânı sağlayan kır

lokantası, kır kahvesi, yöresel ürünler sergi ve satış yeri, piknik üniteleri, kameriye gibi diğer

rekreasyonel yapı ve tesisleri ihtiva eden mesire yerleridir.

C Tipi Mesire Yeri: Toplumun çeşitli dinlenme, eğlenme ve spor ihtiyaçlarını

karşılamak, yurdun güzelliğine katkı sağlamak ve turistik hareketlere imkân vermek

maksadıyla kaynak değeri ve ziyaretçi potansiyeli orta ve düşük yoğunlukta olan, günübirlik

mahalli ihtiyaçları karşılamak maksadıyla, piknik üniteleri, yöresel ürünler sergi ve satış yeri,

kameriye, ve diğer rekreasyonel yapı ve tesisleri ihtiva eden mesire yerleridir.

D Tipi Kent (Şehir) Ormanı: Ormanların öncelikle sağlık, spor, estetik, kültürel ve

sosyal fonksiyonlarını halkın hizmetine sunmak, aynı zamanda yurdun güzelliğine katkı

sağlamak, toplumun çeşitli spor ve dinlenme ihtiyaçlarını karşılamak, turistik hareketlere

imkân vermek ve teknik ormancılık faaliyetleri ile flora ve faunanın da tanıtılarak, özellikle

35

çocuklar ve gençlere orman sevgisi ve bilincinin aşılanması maksadıyla izcilik, doğa

yürüyüşü, bisiklet, binicilik ve benzeri etkinlikler ile kır lokantası, kır kahvesi, kültür evleri,

yöresel ürün sergi ve satış yeri, amfi tiyatro, çeşitli mini spor alanları ve diğer rekreasyonel

yapı ve tesisleri ihtiva eden, il ve ilçelerde ayrılan yerleridir.

1.4.4. Mesire Yerlerinin Durumu

Orman Genel Müdürlüğü ve Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü sorumluk

alanlarında yer alan tüm mesire yerleri; 04.07.2011 tarih ve 27984 (mükerrer) sayılı resmi

gazetede yayımlanan 645 karar Sayılı Orman Ve Su İşleri Bakanlığının Teşkilat Ve Görevleri

Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Orman Genel Müdürlüğü bünyesinde yeni

kurulan Odun Dışı Ürün ve Hizmetler Dairesi Başkanlığına devredilmiştir. Orman Genel

Müdürlüğü kayıtlarında yer alan ve tescil tarihi en eski olan mesire yeri Bursa İnegöl’de

bulunan Oylat Mesire Yeri’dir. A tipi olan bu mesire yeri günümüzde kullanımda değildir.

Söz konusu kayıtlara göre 2013 yılı sonu itibariyle toplam 1.729 adet mesire yeri tescil

edilmiş olup, bunlardan 457 tanesi kullanımda bulunmamaktadır. Bu mesire yerlerinin 54

tanesi A tipi, 111 tanesi B tipi, 1.424 tanesi C tipi ve 140 tanesi de D tipi kent ormanı

niteliğindedir ve kapladıkları toplam alan 29 bin 378 ha’dır (OGM, 2014). Mesire yerlerine

ilişkin istatistiksel veriler Çizelge 6’da sunulmaktadır.

Çizelge 6. Türkiye Mesire Yerleri Dağılımı

TİPİ ADET TOPLAM

ALAN

ORT.ALAN

(HA)

KULLANIM DURUMU

(Adet)

İŞLETME

DURUMU

(Adet)

KULLANIMDA KULLANIMDA

DEĞİL OGM DİĞER

A 54 1.657,86 30.7 41 13 17 37

B 111 3.180,68 28,65 90 21 22 89

C 1424 11.162,00 8 1037 387 346 1078

D 140 13.377,130 95,551 104 36 59 81

TOPLAM 1729 29.377,67 17 1272 457 444 1285

Kaynak: OGM, 2014

1.4.5. Mesire Yeri Ayırma Kriterleri

Mesire Yerleri Yönetmeliğine göre A, B, C ve D tipi mesire yerlerinin ayrımında; saha

özellikleri, alan kullanım durumu ve sahanın ilan ediliş gerekçesi kriterlerinin dikkate alındığı

36

görülmektedir (Bkz. Bölüm 1.4.3.). OGM tarafından 2013 yılında yayınlanan Mesire Yerleri

Yönetmeliğine göre mesire yerlerine ayrılacak alanlarda;

Orman rejimi içerisinde olması veya bu amaçla tahsis edilmesi,

Rekreasyon ve ekosistem yönünden farklı ve zengin özelliklere sahip olması,

Rekreasyonel kullanım talebi ve/veya ihtiyacı olması,

Rekreasyonel kaynak bütünlüğünü sağlayacak nitelik ve büyüklükte olması,

kriterleri aranmaktadır.

1.5. Korunan Alanların Özellikleri ve Ayırma Kriterleri

1.5.1. Milli Park, Tabiat Parkı, Tabiatı Koruma Alanı ve Tabiat Anıtı Ayırma

Kriterleri

2873 sayılı Milli Parklar Kanununa göre korunan alan statüsüne sahip alanlar; milli

parklar, tabiat parkları, tabiatı koruma alanları ve tabiat anıtlarıdır. Bu alanların

saptanmasında baz alınan kriterler ise Milli Parklar Yönetmeliği’nde açıklanmıştır.

Milli Parklar

Milli parkların taşıması gereken özellikler şu şekilde sıralanmaktadır:

Tabii ve kültürel kaynak değeri ile rekreasyonel potansiyeli, milli ve milletlerarası

seviyede özellik ve önem taşımalıdır.

Kaynak değerleri, gelecek nesillerin miras olarak devralacakları ve sahip olmaktan

gurur duyacakları seviyede önemli olmalıdır.

Kaynak değerleri tahrip olmamış veya teknik ve idari müdahalelerle ıslah edilebilir

durumda olmalıdır.

Saha büyüklüğü, kaynak değerleri kesafeti yönünden, özel haller ve adalar dışında, en

az 1000 hektar olmalı ve bu alan bütünüyle koruma ağırlıklı zonlardan meydana

gelmelidir. İdari ve turistik amaçlı geliştirme alanları bu asgari saha büyüklüğünün

dışındadır.

Tabiat Parkları

Tabiat parklarının taşıması gereken nitelikler ise şöyledir:

37

Milli veya bölge seviyesinde üstün tabii fizyocoğrafik yapıya, bitki örtüsü ve yaban

hayatı özelliklerine ve manzara güzellikleri ile rekreasyon potansiyeline sahip

olmalıdır.

Kaynak ve manzara bütünlüğünü sağlayacak yeterli büyüklükte olmalıdır.

Bilhassa açık hava rekreasyonu yönünden farklı ve zengin bir potansiyele sahip

olmalıdır.

Mahalli örf ve adetlerin, geleneksel arazi kullanma düzeninin ve kültürel manzaraların

ilgi çeken örneklerini de ihtiva edebilmelidir.

Devletin mülkiyetinde olmalıdır.

Tabiatı Koruma Alanları

Tabiatı koruma alanlarının taşıması gereken nitelikler şu şekildedir:

Milli veya milletlerarası seviyede tipik, emsalsiz, nadir, tehlikeye maruz veya

kaybolmaya yüz tutmuş ekosistemler, türler ve tabii olayların meydana getirdiği veya

gizlediği tabii ve geleneksel arazi kullanım şekillerine ait örnekleri barındırmalıdır.

Genellikle hassas ekosistemlere, habitatlara veya hayat şekillerine, biyolojik veya

jeolojik önemli çeşitliliklere, zengin genetik kaynaklara sahip olmalıdır.

Bu özellikleri ve farklılıkları; bilim, eğitim, araştırma kurumları veya ilgili kuruluşlar

tarafından tesbit edilmiş olmalıdır.

Saha büyüklüğü, korunması gerekli değerlerin hayatlarını uzun süreli olarak devam

ettirmelerine yeterli olmalıdır.

Devletin mülkiyetinde olmalıdır.

Tabiat Anıtları

Tabiat anıtlarının sahip olması gereken özellikle aşağıdaki şekilde sıralanmıştır:

Tabiat ve tabiat olaylarının meydana getirdiği tek veya nadir olmaları sebebiyle ilmi

ve estetik yönden milli öneme sahip, bir veya bir kaç jeolojik ve jeomorfolojik

formasyon ve bitki türleri gibi müstesna değerleri barındırmalıdır.

Özellikle insan faaliyetlerinden çok az zarar görmüş veya hiç zarar görmemiş

olmalıdır.

38

Saha büyüklüğü milli parklardan küçük, fakat koruma yönünden bütünlüğü sağlayacak

yeterlikte olmalıdır.

Devletin mülkiyetinde olmalıdır.

Diğer yandan, DKMP Hassas Alanlar Dairesi Başkanlığı tarafından bir korunan alanın

tespit ve sınıflandırmasında şu yöntem izlenmektedir:

Öncelikle söz konusu alanın sahip olduğu özelliklere göre aşağıda verilen Çizelge 7’ye

göre puanlaması yapılmaktadır

39

Çizelge 7. Korunan Alanların Tespit Kriterleri ve Değerlendirme Tablosu.

KRİTERLER

Çeş

itli

lik

Nad

irli

k

(En

der

lik

)

Sır

ad

ışı

Dağıl

ım

Tem

sili

yet

En

dem

ikli

k

Doğall

ık

Teh

lik

eye

Maru

zlu

k

Boll

uk

Koru

na

bil

irli

k

Alt

ern

ati

f

Koru

ma

Ek

osi

stem

Hiz

met

leri

lkiy

et

GE

NE

L

TO

PL

AM

DERECESİ

kse

k

Ort

a

şük

ny

a

Ülk

e

lge

Ma

hall

i

Ço

k

Ort

a

Az

Ço

k

Ort

a

Az

Lo

ka

l

lgey

e

Ülk

eye

Ba

kir

On

ara

bil

ir

On

arı

lab

ilir

On

arı

lam

az

Yo

k O

lab

ilir

Teh

lik

ede

Ha

ssa

s

No

rma

l

Yo

ğu

n

Yet

erli

Az

Ko

lay

Ort

a

Zo

r

Yo

k

Az

Yet

erli

ny

a

Ülk

e

lge

Ma

hall

i

Orm

an

Ha

zin

e

Şa

hıs

PUANLAMA 3 2 1 4 3 2 1 3 2 1 3 2 1 3 2 1 4 3 2 1 4 3 2 1 3 2 1 3 2 1 3 2 1 4 3 2 1 3 2 1

DO

ĞA

L K

AY

NA

K D

ER

LE

FİZ

İKİ

TA

Bİİ

KA

YN

AK

DE

ĞE

RL

ER

İ

Jeo

loji

k –

Hid

roje

olo

jik

Kay

nak

lar

Hid

rolo

jik -

Kli

mat

olo

jik

Kay

nak

lar

F.T

.K.D

.

TO

PL

AM

I

BİY

OL

OJİK

TA

Bİİ

KA

YN

AK

DE

ĞE

RL

ER

İ Flora

Fauna

Habitat

Ekosistem

40

B.T.K.D.

TOPLAMI

T.K.D.

TOPLAMI

LT

ÜR

EL

KA

YN

AK

DE

ĞE

RL

ER

İ

Arkeolojik

Yapı

Tarih ve

Harp Tarihi

Etnografik

Özellikler

Mitoloji

Mimari

K. K.D.

TOPLAMI

PEYZAJ KAYNAK

DEĞERLERİ

REKREASYONEL

KAYNAK DEĞ.

GENEL TOPLAM

Daha sonra da elde edilen puanlamaya ve aşağıda gösterilen çizelge 8’e göre bu alanın değerlendirmesi ve sınıflandırması yapılmaktadır.

41

Çizelge 8. Korunan Alanları Sınıflandırma Tablosu.

KORUNAN ALANIN

SIN

IFL

AN

DI

RM

A

KR

İTE

RL

ER

İ

Büyüklük

(Hektar)

Ziyaretçi

Potansiyeli

Ekonomik

Fayda Erişebilirlik

Tehlikeye

Maruzluk Mülkiyet

10

00

<

KA

1

00

<K

A<

10

00

10

<K

A<

1

00

KA

< 1

0

kse

k

Yet

erli

Az

Ço

k

Ort

a

Az

Ko

lay

Ort

a

Zo

r

Yo

k

Ola

bil

ir

Teh

lik

ede

Ha

ssa

s

No

rma

l

Orm

an

Ha

zin

e

Şa

hıs

KAYNAK DEĞERLERİ

PUANI

Korunan Alan, fiziki Tabii Kaynakları ile ön plana çıkarak Korunan Alanları Belirleme Tablosu’na göre yeterli puanı almış ise,

1. 1000 ha dan daha geniş bir alanı kaplıyorsa ve yeterli ziyaretçi potansiyeline sahip ise Milli Park,

2. 100-1000 ha arası bir alanı kaplıyorsa ve yeterli ziyaretçi potansiyeline sahip ise Tabiat Anıtı,

3. 100-1000 Ha arası bir alanı kapsıyorsa; nadir, yok olabilir, tehlikeye maruz ve hassas kaynaklara sahip ise Tabiatı Koruma Alanı,

4. 100-1000 Ha arası bir alanı kapsıyorsa; milli ve milletlerarası öneme sahip nadir, yok olabilir, tehlikeye maruz ve hassas kaynaklara

sahip olup aynı zamanda bölge insanı tarafından ekonomik fayda elde etme gayesiyle yoğun bir şekilde kullanılıyorsa çevresiyle birlikte

Milli Park (zorunlu hal),

5. 10-100 Ha arası bir alanı kaplıyorsa ve ziyaretçi potansiyeli yüksekse Tabiat Anıtı,

6. 10-100 Ha arası bir alanı kaplıyorsa ve kaynaklar tehlikede ve yok olabilir ise Tabiatı Koruma Alanı,

7. 10-100 Ha arası bir alanı kaplıyorsa ve ziyaretçi potansiyeli düşük ise ve yakınlarında herhangi bir korunan alan varsa o Korunan Alan

içinde bir kaynak değeri,

8. 10 ha dan daha küçük bir alanı kaplıyor ve ziyaretçi potansiyeli yüksek ise çevresindeki alanlar ile birlikte 10 Ha ve üzerine çıkarılarak

Tabiat Anıtı olarak değerlendirilir.

9. Şayet çevresinde yeterince saha yoksa ve mutlaka korunması gereken kaynak değeri varsa zorunlu olarak Tabiat Anıtı veya Tabiatı

Koruma Alanı olarak ilan edilir.

Tabiatı koruma alanları ile bölgelemeleri yapılan koruma alanlarının mutlak koruma bölgeleri içerisinde kalan kısımları mutlaka orman veya hazine

arazisi olmalıdır. Şayet bu kısımlarda şahıs arazisi varsa mutlaka kamulaştırılmalıdır.

Ziyaretçi potansiyelinin yüksek olduğu ve bölgelemenin yapıldığı koruma alanlarının kontrollü kullanım bölgelerinde erişebilirlik kolay olmalıdır

Milli Park

Yaban Hayatı Geliştirme Sahası

Milli Park(Zorunlu Halde)

Tabiatı Koruma Alanı

Tabiat Anıtı

Tabiat Parkı

Tabiatı Koruma Alanı

Tabiat Anıtı

Tabiat Parkı

Anıt Ağaç

Mesire Yeri

Zorunlu Hallerde

TP, TKA, TA

1 000 Hektar 100 Hektar 10 Hektar

TA

Bİİ

KA

YN

AK

DE

ĞE

RL

ER

İ

Fiz

iki

Ta

bii

Ka

yn

ak

Değ

erle

ri

Jeolojik – Hidrojeolojik

Kaynaklar

Hidrolojik - Klimatolojik

Kaynaklar

F.T.K.D. TOPLAMI

Biy

olo

jik

Ta

bii

Ka

yn

ak

Değ

erle

ri

Flora

Fauna

Habitat

Ekosistem

B.T.K.D. TOPLAMI

T. K.D. TOPLAMI

KÜLTÜREL

KAYNAK

DEĞERLERİ

Arkeolojik Yapı

Tarih ve Harp Tarihi

Etnografik Özellikler

Mitoloji

Mimari

K. K.D. TOPLAMI

PEYZAJ KAYNAK DEĞERLERİ

REKREASYONEL KAYNAK D.

GENEL TOPLAM

42

Çizelge 8’de görülebileceği üzere, bir alanın korunan alan olup olamayacağı Korunan Alan

Tespit Kriterleri ve Değerlendirme Tablosuna göre aldığı puanın yeterliği ile ilişkilidir. Ancak

yeterli puanın ne olduğuna ilişkin bir belirginlik bulunmamaktadır.

Öte yandan korunan alan yeterliğine sahip alanların sınıflandırmasında aşağıdaki kriterler

ön plana çıkmaktadır:

Büyüklük,

Yeterli ziyaretçi potansiyelinin bulunup bulunmadığı,

Nadir, yok olabilir, tehlikeye maruz, hassas kaynakların bulunup bulunmadığı,

Ekonomik amaçlı kullanımların yoğunluğu,

Çevresinde başka korunan alanların bulunup bulunmadığı.

Yine Korunan Alanları Sınıflandırma Tablosunun incelenmesinden anlaşılabileceği gibi,

tabiat parklarının tanımlanması açısından söz konusu tablonun uygulanabilirliği bulunmamakta;

daha doğru bir ifadeyle tablo tabiat parklarının sahip olması gereken özelliklere ilişkin herhangi

bir tanımlama yapmamaktadır.

1.5.2. Yaban Hayatı Geliştirme Sahaları Ayırma Kriterleri

Yaban Hayatı Koruma ve Yaban Hayatı Geliştirme Sahaları ile İlgili Yönetmeliğin 5.

maddesinde yaban hayatı geliştirme sahalarını seçim kriterleri şu şekilde belirtilmektedir: “Av ve

yaban hayvanlarının veya biyolojik çeşitliliğin korunması gereken alanların muhafazası veya

göçmen türlerin göç yollarını güvence altına almak için, yaşama ortamlarının korunduğu,

geliştirildiği, av hayvanlarının yerleştirildiği, yaşama ortamlarını iyileştirici tedbirlerin alındığı

ve gerektiğinde özel avlanma planı çerçevesinde avlanmanın yapılması amacı ile içerisinde hedef

tür veya türlerin doğal olarak bulunduğu veya yeniden yerleştirildiği, av ve yaban hayvanlarının

barınma, beslenme ve uygun yaşama koşulları ile doğal peyzaja sahip alanlardan seçilir.”

1.5.3. Muhafaza Ormanları Ayırma Kriterleri

Muhafaza Ormanlarının Ayrılması ve İdaresi Hakkında Yönetmeliğe göre bir ormanın

sürekli olarak muhafaza ormanı statüsüne alınabilmesi için gerekli koşullar şunlardır:

Çığ, arazi kayması ve erozyon nedeni ile bir afetin oluşması muhtemel yerlerde

bulunması,

43

Yerleşim merkezlerinin çevre sağlığını olumlu yönde etkilemesi,

Kara ve demiryolları ile yerleşim yerlerini toz ve kum fırtınalarına karşı koruması,

Baraj, göl ve nehir yataklarının dolmasını engellemesi,

Yurt savunması için korunmasının zorunlu görülmesi,

Muhafaza ormanlarının tamamlanması için bunlara eklenmesi lazım gelen sahipli

yerlerden olması.

Muhafaza ormanı olarak ayrılmada yukarıdaki koşullardan birinin mevcudiyeti yeterli

bulunmaktadır. Birden fazla koşulun ya da bütün koşulların taşınıyor olması muhafaza ormanı

olarak ayrılmada öncelik taşımak anlamına gelmektedir.

Diğer yandan, aynı yönetmeliğe göre bir orman alanının geçici olarak muhafaza ormanı

statüsüne alınma koşulları ise şu şekildedir:

a) Herhangi bir şekilde tahrip edilmiş olması,

b) Yangın görmüş olması,

c) Belli bir sürede üretim ormanı haline gelmesinin planlanmış bulunması.

1.5.4. Sulak Alanlar Ayırma Kriterleri

Sulak alanlar kendi içerisinde üç alt sınıfta incelenebilir. Bunlar; Ramsar Alanları, Ulusal

Öneme Haiz Sulak Alan ve Mahalli Öneme Haiz Sulak Alanlar.

Ramsar Alanları: Ramsar Sözleşmesinin 9 kriterinden en az birini karşılayan ve

sözleşme listesine ekletilen sulak alanlardır.

Ulusal Öneme Haiz Sulak Alanlar: Ramsar Sözleşmesinin 9 kriterinden en az birini

karşılayan sulak alandır.

Mahalli Öneme Haiz Sulak Alanlar: Ramsar Sözleşmesinin 9 kriterinden hiç birini

taşımayan alanlar ile ulusal öneme haiz sulak alan listesinde bulunmayan tüm sulak alanlar

(yapay göller ve akarsular da dahil olmak üzere) Mahalli Öneme Haiz Sulak Alan olarak

değerlendirilmektedir.

44

Ramsar Sözleşmesinde yer alan kriterler ise şunlardır (DKMP, 2013):

1.Kriter: Bir sulak alan eşine az rastlanır veya sıra dışı biyo-coğrafi bölgedeki sulak

alanlara dair özgül bir örnek oluşturuyorsa; (nadirlik, tipiklik)

2.Kriter: Bir sulak alan kayda değer miktarda nadir, tehlikeye düşebilir veya tehlike

altındaki bitki ve hayvan türlerini destekliyorsa veya bu türlerin bir veya daha fazla bireylerini

(kayda değer sayıda) içeriyorsa;

3.Kriter: Bir sulak alan flora ve faunanın özellikleri ile kalitesinde dolaylı bir bölgenin

ekolojik ve genetik çeşitliliğini sürdürebilmek için özel bir değere sahipse veya; Bir sulak alan,

endemik bitki veya hayvan türleri veya toplulukları açısından özel bir değere sahipse veya; Bir

sulak alanın değerlerini, verimliliğini veya çeşitliliğini gösterecek özellikteki su kuşu

gruplarından önemli sayıda su kuşunu düzenli olarak destekliyorsa uluslararası sulak alan olarak

nitelendirilebilir.

4.Kriter: Bir sulak alan, bitki veya hayvanların biyolojik döngülerinin kritik safhalarında

bu bitki ve hayvan türlerine habitat olması açısından özel bir öneme sahipse uluslar arası sulak

alan olarak nitelendirilebilir.

5.Kriter: 20.000 su kuşunu düzenli olarak destekliyorsa uluslararası sulak alan olarak

nitelendirilebilir.

6.Kriter: Popülasyonlar hakkında veri edinmenin mümkün olduğu yerde bir sulak alan, su

kuşlarının bir tür ya da alt türlerinin popülasyonundaki bireylerin %1’ini düzenli olarak

destekliyorsa uluslararası sulak alan olarak nitelendirilebilir.

7.Kriter: Önemli bir oranda doğal balık alt türlerini veya ailelerini, yaşam evrelerini, sulak

alanın yararları ve/veya değeri, dolayısıyla küresel biyolojik çeşitliliğine işaret eden türler arası

ilişkileri ve/veya popülasyonları barındırıyorsa uluslararası sulak alan olarak nitelendirilebilir.

8.Kriter: Sulak alanın içinde veya buna bağlı başka bir yerde, balıklar için önemli bir

besin kaynağına sahipse, yumurtlama ortamı ise veya yavru balıkların beslenme ve barınma

ortamı ve/veya balıkların göç yolu üzerinde bulunuyorsa uluslararası öneme sahip sulak alan

olarak nitelendirilebilir.

9.Kriter: Sulak alan, su kuşları dışında sulak alana bağlı tür veya alttürlerin dünya

popülasyonunun %1 ‘ini düzenli olarak bulunduruyorsa uluslararası sulak alan olarak

nitelendirilebilir.

45

1.5.5. Türkiye’de Tabiat Parkı Örnekleri

Bu bölümde proje ekibi tarafından ziyaret edilerek incelenen Abant Gölü, Polonezköy ve

Gölcük Gölü Tabiat Parklarına ilişkin kısa bilgiler verilmiştir.

Abant Gölü Tabiat Parkı

Bolu ile Mudurnu ilçesi sınırlarında bulunan Abant Gölü ve çevresindeki ormanlar 1998

yılında, ihtiva etmiş olduğu ağaç, ağaççık ve bitki örtüsüyle Yaban Hayatı bakımından kendine

has manzara bütünlüğü içinde halkın dinlenme ve eğlenmesine uygun bir tabiat parçası olması

sebebiyle tabiat parkı olarak ilan edilmiştir. 127 ha büyüklüğündeki gölle birlikte tabiat parkının

toplam yüzölçümü ilan tarihinde 1.150 ha’dır. Ancak 1990 yılında yapılan amenajman planı

sonuçlarına göre 46,5 ha’lık ilave yapılarak tabiat parkının toplam yüzölçümü 1.196,5 ha’a

çıkarılmıştır (OSB 9. Bölge Müdürlüğü, 2014a).

Resim 1. Abant Gölü Tabiat Parkı’ndan Genel Bir Görüntü (Proje ekibi).

Tabiat parkının uzun devreli gelişme planı ilk kez 2003 yılında yapılmış ve plan 2007 ve

2009 yıllarında revize edilmiştir. Uzun devreli gelişme planı tabiat parkını mutlak koruma alanı,

sınırlı kullanım alanı ve kontrollü kullanım alanı şeklinde üç bölgeye ayırmış ve park yönetimi

açısından aşağıdaki amaçları tanımlamıştır (OSB 9. Bölge Müdürlüğü, 2014a):

Kaynak değerlerinin devamlılığının sağlanması,

Yöre halkının sosyo-ekonomik kalkınmasına ivme kazandırılması,

Koruma-kullanma dengesi sağlanarak kaynakların devamlılığını sağlayacak arazi

kullanım kararlarının geliştirilmesi,

46

Uygulanabilir plan için hukuksal zeminin ortaya konulması.

Uzun devreli gelişme planından alınan aşağıdaki harita, parkın bölgelerini (zonlarını) ve

düzenlemelerini göstermektedir (Şekil 3).

Şekil 3. Abant Gölü Tabiat Parkı Uzun Devreli Gelişme Planı.(Anonim, 2009)

Abant Gölü Tabiat Parkı göl çevresinde çam, göknar, kayın, meşe, kestane, gürgen, kavak,

yabanıl meyve ağaçlarından oluşan zengin bir bitki örtüsüne sahiptir. Tabiat Parkı florasına dahil

84 familyaya ait 332 cins, 660 tür, 147 alt tür ve 69 varyete, toplam 672 takson ile 150 liken

türünün kaydı yapılmış olup bunlardan 51 tanesi endemiktir. Diğer yandan bölgede iki alt tür ve

bir de tür seviyesinde Üç Kuyruklu Kurbağa (semender) bilinmektedir. Bunlardan ilk toplanma

yeri (tip yeri) Abant olan Küçük Taraklı Semender ile memelilerden Abant Fındıkfaresi de

endemiktir (DKMP, 2013). Abant Gölü Tabiat Parkı sınırlı kullanım alanında tur güzergahı ve

doğa yürüyüşü parkurları, manzara seyir noktaları ve açık spor alanları ile kontrollü kullanım

alanında ise ziyaretçi tanıtım merkezi, günübirlik kullanım alanları, çadırlı kamp alanları,

geleneksel ürün satış noktaları, konaklama tesisleri ve festival alanı gibi rekreasyonel olanaklar

yer almaktadır (OSB 9. Bölge Müdürlüğü, 2014a).

47

Resim 2. Abant Gölü Tabiat Parkı Ziyaretçi Tanıtım Merkezi (Proje ekibi).

Polonezköy Tabiat Park

1994 yılında ilan edilen ve yaklaşık 3.000 ha alanı kapsayan Polonezköy Tabiat Parkı

Türkiye’nin dokuzuncu tabiat parkıdır. Tabiat parkı içerisinde yer alan ormanlar, flora ve fauna

gibi doğal özelliklerinin yanı sıra parka adını veren Polonezköy (Adampol)’ün kültürel

karakteristikleri açısından da ön plana çıkmaktadır.

Resim 3. Polonezköy Tabiat Parkı’ndan Genel Bir Görüntü (Proje ekibi).

Aslen İstanbul’daki Lazaryen rahiplerinin çiftlik toprakları olan bugünkü Polonezköy alanı

Rus istilası sonucu ülkelerinde ayrılmak zorunda kalan Leh direnişçiler için bir yerleşme alnına

48

1842 yılında Prens Adam Czartoryski’nin çabalarıyla dönüştürülmüş ve köye yerleşen

direnişçilerin bir kısmı uzun yıllar Osmanlı ordusunda çeşitli kademelerde komutan olarak

savaşmıştır. 1842 yılındaki ilk kayıtlarda 12 kişinin yaşadığı saptanan köyde zamanla nüfus

artmış, 1900’lü yıllarla birlikte çiftlik turizmi yaygınlaşarak İstanbul’un gözde av ve rekreasyon

alanlarından birine dönüşmüştür. 1960 yılında Polonezköy-Beykoz yolunun açılması, 1968

yılında da köylülerin mülkiyet haklarını elde etmeleri sonucu arazi alım satımının olanaklı hale

gelmesi köydeki sosyo-ekonomik değişimi hızlandırmış, çalışmak için köye gelen ve köyde arazi

alan Türklerle birlikte çok kültürlü bir yapı oluşmaya başlamıştır (Erdönmez ve Yurdakul, 2010).

Bir yandan doğal güzellikleri diğer yandan da özgün kültürel yapısı nedeniyle Polonezköy

günümüzde İstanbul ve yakın çevresinin en gözde günübirlik ve hafta sonu rekreasyon

alanlarından birini oluşturmakta ve bu da köyün ekonomisinde en önemli yeri işgal etmektedir.

2005 yılında yapılan bir çalışmaya göre köyde 260 yatak kapasiteli 3 otel ve 600 yatak kapasiteli

23 pansiyon bulunmakta ve özellikle ilk ve sonbahar aylarında günlük ziyaretçi sayısının

5.000’in üzerine çıktığı saptanmıştır (Erdönmez, 2005).

Şekil 4. Polonezköy Tabiat Parkı’nın Coğrafi Konumu.

Gerek bitki örtüsü gerekse yaban hayatı açısından oldukça zengin olan Polonezköy

Tabiat Parkının hakim ağaç türleri Kestane, Kayın, Gürgen, Ihlamur, Karaçam, Sahil Çamı,

KARADENİZ Polonezköy

Tabiat Parkı

MARMARA DENİZİ

İSTANBUL

49

Meşe olup, alt bitki örtüsü ise Katır Tırnağı, Koca Yemişi, Böğürtlen, Laden, Orman Sarmaşığı

ve Defnedir. Floranın çok zengin olması nedeni ile tabiat parkı ziyaretçilere üstün peyzaj

güzellikleri sunmaktadır. Yaban Domuzu, Karaca, Çakal, Tilki, Tavşan, Sülün, Şahin ve Keklik

Yaban Hayatı unsurlarının başlıcalarıdır. Ayrıca yöre, ilkbahar ve sonbaharda leylek ve yırtıcı

kuş göçlerinde binlerce kuşun konaklama ve beslenme yeridir. Diğer yandan, alanda Doğa

Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü Taşra Birimi ve Polonezköy Köy Tüzel Kişiliği

arasında gerçekleştirilen bir protokolle sülün üretme çiftliği kurularak tekrar doğaya kazandırma

amaçlı sülün üretimine başlanmıştır (Erdönmez, 2005).

Resim 4. Polonezköy Tabiat Parkı’nda Yürüyüş Yolları ve Ziyaretçi Merkezi (Proje Ekibi).

Tabiat Parkı sınırları içerisinde park yönetimi tarafından bir geyik üretme çiftliği de

kurulmuştur. Burada üretilen geyikler ülkenin değişik bölgelerinde doğal yaşam ortamlarına

salınmaktadır.

Resim 5. Geyik Üretme İstasyonunda Üretilen Geyikler (Proje ekibi).

50

Gölcük Tabiat Parkı

Göl ve çevresindeki toplam 20 ha alan 1958 yılında orman içi dinlenme yeri olarak

ayrılmış ve 2002 yılında alan 37,9 ha’a çıkarılarak A tipi mesire yerine dönüştürülmüştür. Alanın

statüsü 2011 yılında ise tabiat parkı olarak değiştirilmiştir.

Resim 6. Gölcük Tabiat Parkı’ndan Görüntüler (Proje ekibi).

Gölcük Tabiat Parkı’nın uzun devreli gelişme planı yapılmış değildir. Bununla birlikte

saf göknar ve göknar-kayın-gürgen karışık ormanlarının oluşturduğu doğal orman ve göl

peyzajının en önemli kaynak değeri olduğu bilinmektedir.

Alanda yürüyüş parkurları, manzara seyir terasları, bungalovlar ve piknik alanları gibi

rekreasyonel tesisler bulunmaktadır (OSB 9. Bölge Müdürlüğü, 2014b).

Bunun yanında 2004 yılında ihaleye verilen kır gazinosu ve kafeterya işletmeciliği,

işletmeci ile milli parklar idaresi arasında çıkan anlaşmazlıklar nedeniyle uzun süre (2005-2010

yılları arasında) çeşitli aşamalarda mahkeme sürecinde kalmış ve bu nedenle verilen hizmette

aksamalar yaşanmıştır. 2010 yılında sonuçlanan bu sürecin ardından yeni ihale süreci henüz

tamamlanmış durumda değildir. 2010 yılında alana gelen yıllık ziyaretçi sayısı yaklaşık 180 bin

kişidir (OSB 9. Bölge Müdürlüğü, 2014b).

51

1.5.6. Dünyada Tabiat Parkı Örnekleri

1.5.6.1. Almanya’da Tabiat Parkları

Almanya Federal Doğa Koruma Yasası’nın 27. madde 1. fıkrasına göre bir alanın tabiat

parkı olabilmesi için taşıması gereken nitelikler şunlardır (Federal Agency for Nature

Conservation, 2014):

Geniş bir alanı kapsamalıdır (net bir miktar tanımlanmamış),

Doğa ve peyzaj koruma alanlarını içermelidir,

Peyzaj özellikleri bakımından rekreasyon amaçlarına uygun olmalı ve sürdürülebilir

turizmi destekleyici çalışmalar gerçekleştirilmelidir,

Bölgesel planlama gereksinmeleriyle uyumlu olarak rekreasyon amaçları içermelidir,

Çeşitli kullanımlar, peyzaj türleri ve biyotop çeşitliliği ile karakterize edilmiş peyzajların

korunması, geliştirilmesi ve restorasyonuna hizmet etmeli ve bu amaçla çevreyle uyumlu

sürdürülebilir arazi kullanımları hedeflenmelidir,

Sürdürülebilir bölgesel kalkınmanın desteklenmesi ile tam uyum içinde olmalıdır.

Almanya’da tabiat parklarının oluşturulmasında ön plana çıkan temel amaçlar şu şekilde

özetlenebilir (Federal Agency of Nature Conservation, 2014):

Çeşitli habitat ve türleriyle bir bütün olarak kültürel peyzajların korunması,

Rekreasyon olanakları yaratılması,

Doğa dostu ve çevreyle uyumlu turizm,

Sürdürülebilir arazi kullanımı.

Almanya’da güncel olarak 104 adet tabiat parkı bulunmaktadır. Saksonya eyaletinde

kurulma aşamasında olan Muldenland Tabiat Parkı ile birlikte bu sayı 105’e çıkacaktır. Tabiat

parkları yaklaşık 9,5 milyon ha alanı kaplamakta ve bu alan ülke toplam alanının %27’sine

karşılık gelmektedir.

Almanya’da bütün korunan alanların kapladığı alanın ülke toplam alanına oranının %56

olduğu düşünüldüğünde tabiat parklarının korunan alanlar içerisindeki payı yaklaşık %50

düzeyindedir (Diğer korunan alanlar: Doğa koruma alanları, milli parklar, ulusal doğa anıtları,

biyosfer rezervleri, peyzaj koruma alanları, korunan habitatlar).

52

Diğer yandan Almanya’da son yıllarda tabiat parklarının kapladığı alanda önemli bir artış

görünmektedir. 1998-2011 yılları arasında tabiat parklarının kapladığı alan 2,4 milyon ha, yani

yaklaşık %33 oranında artmıştır. Tabiat parklarının ülke yüzeyine yayılışı Şekil 5’de

gösterilmektedir (Federal Agency of Nature Conservation, 2014).

Şekil 5. Kara Orman Tabiat Parkı’nda Arazi Kullanımı (Naturpark Schwarzwald, 2014).

53

Kara Orman Tabiat Parkı (Orta-Kuzey)

Jeolojik olarak oluşumunu yaklaşık olarak 250 milyon yıl önce tamamlamış, granit ve

gnays (granitsi taş yapı) kayaçlarından oluşan bir bölgedir. İlk insan yerleşimlerinin MÖ 2500

civarında Neuenbürg yakınlarında Keltler (Roma dönemi öncesine rastlayan Britanya ve Galler

halkı) tarafından gerçekleştirildiği bilinmektedir. Strasbourg’dan başlayıp Offenburg ve Kinzing

vadisi üzerinden Tuttlingen’e ulaşan ve Kara Orman’dan geçen ilk Roma taş yolunun MS 74

yılında yapıldığı saptanmıştır (Naturpark Schwarzwald, 2014).

Kara Orman Tabiat Parkı’nda temel arazi kullanım tipleri orman ve tarım olarak

şekillenmektedir. Toplam alanın üçte ikisi orman üçte biri de tarımsal kullanımlara tahsis edilmiş

durumdadır. Şekil 6 tabiat parkındaki arazi kullanım tiplerini göstermektedir (Naturpark

Schwarzwald, 2014).

Şekil 6. Kara Orman Tabiat Parkı’nda Arazi Kullanımı (Naturpark Schwarzwald, 2014).

54

Şekilde koyu yeşil alanlar ormanları, açık yeşil alanlar otlakları, sarı alanlar tarım

alanlarını, turuncu alanlar üzüm ve meyve bahçelerini ve mor alanlar da yerleşim ve endüstriyel

alanları göstermektedir (Naturpark Schwarzwald, 2014). Tabiat parkı sınırlarında tarım alanları

azalmakta ve ormanlaşma süreci yaşanmaktadır. Ormanlar genellikle karışık ibrelilerden

oluşmakta kısmen de yapraklı türlerden oluşan ormanlar yer almaktadır (Naturpark

Schwarzwald, 2014).

Resim 7. Kara Orman Tabiat Parkı’ndan Görütüler (Naturpark Schwarzwald, 2014).

Tabiat parkında ziyaretçiler için oluşturulan belli başlı rekreasyonel olanaklar şunlardır

(Naturpark Schwarzwald, 2014) :

Yürüyüş rotaları,

Dağ bisikleti parkurları,

Çeşitli kayak rotaları (iniş, cross-country vb.),

Golf alanları,

Yamaç paraşütü alanları,

Açık ve kapalı yüzme havuzları, yüzmek için nehir ve göller,

Su sporları,

Dağ tırmanma olanakları.

55

Resim 8. Kuzey Disiplini Kayak Parkurları (Cross-Country).

1.5.6.2. Fransa’da Tabiat Parkları

Fransa’da tabiat parkları ulusal hükümet ile yerel yönetimler tarafından ortaklaşa

oluşturulan Bölgesel Tabiat Parkları Federasyonu (Federation of the Regional Nature Parks of

France; FRNPF) tarafından yönetilmektedir. Fransızca parc natürel régional teriminden yola

çıkılarak tabiat parklarına kısaca PNR denilmektedir.

PNR sistemi 1967 tarihinde, kırsal alanlardaki doğal güzellikleri, kültürel mirası korumak

ve bununla birlikte sürdürülebilir ekonomik gelişmeye katkı sağlamak amacıyla oluşturulmuştur.

Her bir PNR Çevre Bakanlığı tarafından önerilmekte ve 10 yıllığına kanunla oluşturulmaktadır.

10 yıl sonunda PNR’nin yenilenmesi yolu açıktır (FRNPF, 2014).

Günümüzde Fransa’da 50 adet PNR bulunmaktadır. Toplam 7 milyon ha alanı kaplayan

PNR’lerin ülke genel yüzölçümüne oranı %15’ler civarındadır. PNR sistemi içerisinde yaklaşık

4200 topluluk ve üç milyon kişi yaşamaktadır (FRNPF, 2014).

56

Şekil 7. Fransa’da Tabiat Parkları (PNR’ler).

Şekil 7’de tabiat parklarının (PNR’lerin) ülke yüzeyine yayılışı gösterilmektedir. Yeşil ile

gösterilen alanlar tabiat parklarını, mor ile gösterilen alanlar milli parkları, mavi ile gösterilen

alanlar ise deniz parklarını sembolize etmektedir. Rahatlıkla görülebileceği üzere Fransa korunan

alan sistemi büyük ölçüde PNR’lerden meydana gelmektedir.

Doğu Ormanı Bölgesel Tabiat Parkı (PNR)

Aube eyaleti Champagne-Ardenne bölgesinde bulunan alan 1970 yılında PNR ilan

edilmiştir. Orman ve göllerden meydana gelen PNR IUCN korunan alan sınıflandırmasında V.

kategoriye denk gelmektedir. PNR’nin yüzölçümü 70 bin ha’dır (Tourist Portal of Parc de la

Forét d’Orient, 2014).

57

Resim 9. Doğu Ormanı Bölgesel Tabiat Parkı’ndan Görüntüler (Tourist Portal of Parc de la Forét

d’Orient, 2014).

Park içerisinde Ramsar Sözleşmesi ile tanımlanmış su kuşları açısından önem taşıyan 17

farklı sulak alanla birlikte yabani bitki ve hayvan türleriyle habitatlar açısından önem taşıyan

alanlar yer almaktadır. Öte yandan, Doğu Ormanı PNR sınırları içerisinde 2002 yılında

tanımlanmış ve yaklaşık 1.560 ha büyüklüğünde bir Ulusal Doğa Rezervi de bulunmaktadır.

Şekil 8. Doğu Ormanı PNR Genel Haritası (Office de Tourisme, 2010).

58

Doğu Ormanı PNR sınırlarında yapılabilecek bazı rekreasyonel etkinlikler şu şekilde

sıralanabilir (Tourist Portal of Parc de la Forét d’Orient, 2014):

Doğa yürüyüşleri,

Orman içi yürüyüşler,

Bisiklet,

Binicilik,

Motorize su sporları,

Golf,

Dalış sporu.

Diğer yandan park sınırlarında yer alan belli başlı tesisler ise (Tourist Portal of Parc de la

Forét d’Orient, 2014);

Dosches Yeldeğirmeni: 2007 yılında 18. yüzyıldaki aslına uygun olarak restore edilmiştir.

Her ay bir gün açık gün etkinliği düzenlenmekte ve geçmişte ekmek yapımına ilişkin sunumlar

yapılmaktadır.

Resim 10. Dosches Yel değirmeni.

Napoleon Müzesi: Geçmişte askeri okul olarak kullanılan ve Napoleon’un da öğrenci

olarak bulunduğu Brienne-le-Château PNR’nin kuzey doğusunda kalmaktadır. Müze olarak

düzenlenen şatoda ayrıca Kilise Hazineleri bölümü de yer almaktadır. Bu bölümde çeşitli

kiliselerden toplanan kutsal eşyalar, gümüş takımlar ve kültürel objeler sergilenmektedir.

59

Park Evi: Park yönetimi ve ziyaretçi ofisi olarak kullanılan 16. yüzyıldan kalma ev

PNR’nin ortasında yer almaktadır. Bütün yıl açık olan evde çeşitli sergiler ve etkinlikler

düzenlenmektedir. Bunlar dışında PNR’de fauna izleme alanı ve Eko Müze gibi farklı tesisler de

bulunmaktadır.

1.5.6.3. Japonya’da Doğa Parkları Sistemi

Japonya’da Doğa Parkları Kanunu (Natural Parks Law) ilk olarak 1931 yılında yürürlüğe

girmiş ve daha sonra 1957 yılında yenilenerek doğa parklarının amacını doğayı korumakla

birlikte halkın eğlenme ve dinlenme gereksinmelerine yanıt vermek olarak tanımlamıştır. Doğa

koruma alanlarıyla (nature conservation areas) doğa parkları arasındaki en önemli fark bu

noktada kendini göstermektedir (Ministry of Environment of Japan, 2014) .

Japonya’da doğa parkları sistemine ilişkin bazı bilgiler aşağıda özetlenmiştir (Ministry of

Environment of Japan, 2014):

Japonya’da 1934 yılında, ilk kez olmak üzere, üç milli park ilan edilmiştir. Bunlar;

Setonaikai, Unzen ve Kirishima Milli Parklarıdır. 1957 yılında yürürlüğe giren yeni yasa ise

doğal parklar sistemini oluşturan üç farklı park grubu tanımlamıştır: Milli parklar, yarı milli

parklar (quasi-national parks) ve bölgesel tabiat parkları (prefectural natural parks) (Ministry of

Environment of Japan, 2014).

Milli parklar, Çevre Bakanlığı Doğal Çevre Bürosu tarafından yönetilmekteyken yarı milli

parklar yerel idari birimlerin ihtiyaç ve taleplerine istinaden Çevre Bakanlığı tarafından

yönetilmektedir. Bölgesel tabiat parkları ise doğrudan doğruya yerel idari birimlerin yönetimi

altındadır. Mart 2006 itibariyle Japonya doğal park sistemi 28 adet milli park (2 milyon 65 bin

ha), 55 adet yarı milli park (1 milyon 344 bin ha) ve 309 bölgesel tabiat parkı (1 milyon 961 bin

ha)’ndan oluşmaktadır. Japonya’nın toplam yüzölçümünün yaklaşık 38 milyon ha olduğu

düşünülürse doğal park sisteminin toplam kara alanına oranının %14 ve bölgesel tabiat

parklarının oranının ise yaklaşık %5 olduğu anlaşılacaktır (Ministry of Environment of Japan,

2014).

60

Matsushima Bölgesel Tabiat Parkı

Japonya’nın doğu kıyısında kalan park ilk kez 1902 yılında koruma altına alınmıştır. Park

alanının Japonya’nın en güzel üç manzarasından birine sahip olduğu belirtilmektedir (diğerleri;

Amanohashidate ve Miyajima). Bir körfez şeklinde yapılanan park alanında 230 adet ada

bulunmaktadır (Miyagi Prefectural Government, 2014).

Resim 11. Matsushima Bölgesel Tabiat Parkı’ndan Görüntüler (Miyagi Prefectural Government, 2014).

61

2. LİTERATÜR ÖZETİ

Konu ile ilgili olarak şimdiye kadar yapılmış olan araştırmalardan bazıları aşağıda

sunulmuştur.

Lyle (1985), doğal alanlardaki ekosistemlerin tasarımı üzerine yaptığı çalışmada,

çakıştırma yöntemini; kullanarak uygunluk değerlerini renkler, semboller, harfler ya da rakamlar

kullanarak belirlemiştir.

Smith and Theberge (1986), doğa koruma alanlarının planlanması, çevresel etki

değerlendirilmesi, toprak kullanım amaçları ve doğal alanların değerlendirme metotlarını

irdeleyerek, ekolojik, kültürel, yönetim ve planlama başlıklarında kriterler oluşturmuşlardır.

Pehlivanoğlu (1987), “Belgrad Ormanı’nın Rekreasyon Potansiyeli ve Planlama İlkelerinin

Saptanması” isimli çalışmasında Belgrad Ormanı rekreasyon potansiyeli ve genel planlama

ilkelerinin saptanması amacıyla ORUKUD (Orman Rekreasyonu Uygunluk ve Kullanılabilirlik

Değeri) yöntemi kullanılmıştır.

Mc Harg (1992) doğal alanların değerlendirme yöntemleri çalışmasında, doğal alanları

dört kriter açısından değerlendirerek, alan kullanımlarında planların gerçekleştirilmesi için

gerekli olan kriterleri tespit etmiştir.

Belgrad Ormanlarının Milli Park statüsüne dönüştürülmesinin tartışıldığı bir dönemde, İ.Ü

Orman Fakültesi öğretim üyeleri tarafından 1994 yılında oluşturulan komisyon raporunda özetle

“Milli parklarda temelde kaynak özelliklerinin önem taşıdığı, işlevlerin daha sonra geldiğini

vurgulanmış; Belgrad Ormanı’nda ise yapısal kaynak değerleri değil hidrolojik, antierozyonal,

toplum sağlığı, koruma ve bilimsel-eğitsel vb. işlevlerin ön planda olduğunun altı çizilerek

mufahaza ormanı statüsünün devamının daha uygun olacağı önerilmiştir (Anonim, 1994).

Gülez (1996) çalışmasında, bir sahanın milli park alanı olabilirliliğini belirlemede milli

park değerlendirme formuna göre inceleme yapılması gerekliliğini ortaya koyarak, 1.Doğal

Kaynaklar 40P, 2. Kültürel Kaynaklar 20P, 3. Rekreasyonel Kaynaklar 20P, 4. Kaynak

Değerlerinin Ulusal veya Uluslararası Niteliği 20P olarak belirlenmiştir. Bu puanlama sonucunda

milli park olabilirlik aralıklarını;

62

80 puan ve üzerini çok yüksek

65-80 puan arasını yüksek

0-64 puan arasını orta

35-49 puan arasını düşük

35 puan ve altı çok düşük olarak tespit etmiştir.

Yücel ve Babuş (2005) çalışmalarında, doğa korumanın tarihçesini irdelemiş, aynı

çalışmada, Türkiye’deki doğa koruma ile ilgili gelişmeler ele alınmıştır.

Türkyılmaz vd. (2005)’nin yaptıkları çalışmada, İzmir’in güneyindeki Kaynaklar İlçesinin

doğa koruma alanlarını GIS programı kullanılarak değerlendirilmiştir. İlçenin mevcut kültürel

yapısı, toprak yapısı ve kullanım tipleri, hidrolojik yapısı, jeolojik ve jeomorfolojik yapısı ile

ilgili veri katmanları, Landsat ve IKONOS uydularından alınan fotoğraflar kullanarak GIS

tabanında aynı katmanda toplanmıştır. Çalışma sonunda bölgenin doğa koruma haritası

üretilmiştir.

Caner (2007) araştırmasında, Türkiye’nin, AB doğa koruma politikasına uyumlu hale

getirmesi gereken ulusal doğa koruma kriterlerine ilişkin mevcut durumun ve sorunların ortaya

konması amaçlanmış, Türkiye’deki doğa koruma ölçütlerine ilişkin mevcut durumu ortaya

koymuştur. AB’ye üyelik surecinde doğa koruma konusunda yapılması gerekenlerin daha iyi

anlaşılması için Natura 2000’e ilişkin bilgilere değinilmiş, ulusal doğa koruma kriterlerinde

saptanan sorunlara ilişkin bir sonuç tablosu üretilmiş ve bu sorunların giderilmesi için öneriler

getirilmiştir.

Özbay (2008) çalışmasında, doğa koruma alanı sınıflandırmasında önemli bir yeri olan

tabiat parklarında yönetim planı sürecinin incelenmesi ve örnek alan olarak seçilen Ayvalık

Adaları Tabiat Parkı için etkin bir yönetim planı önerisi geliştirmek amaçlanmıştır.

Özer ve Yılmaz (2008) çalışmalarında, Kars ili Sarıkamış ilçesi ormanlarının doğal ve

kültürel değerler bakımından büyük bir potansiyele sahip olduğunu, çalışma alanını oluşturan

yaklaşık 58.400 ha’lık sarıçam (Pinus sylvestris L.) ormanlarının bölge için önemli bir kaynak

oluşturduğunu, ormanların doğal ve kültürel değerlerinin kaybedilmesinden önce koruma altına

alınması gerekliliğini tespit ederek bu amaçla, Sarıkamış ormanlarının koruma yönünden taşıdığı

değerler saptanmıştır. Sarıkamış ormanlarının milli park statüsünde korunmasının gerektiğini

belirlemişlerdir.

63

Akten vd. (2009), “Alan kullanım planlamasında rekreasyonel alan kullanım ölçütlerinin

belirlenmesi: Isparta ovası örneği” çalışmalarında, en iyi karar alternatifinin seçilmesinde, hem

niceliksel ve hem de niteliksel faktörlerin dikkate alınmasına olanak sağlayan Analitik Hiyerarşi

Süreci (AHS) yöntemiyle, rekreasyonel alan kullanım kriterleri için uygunluk katsayılarının elde

edilmesini amaçlamışlar, elde edilen katsayılara göre Isparta ovasının doğal ve kültürel

kaynakları Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) araçları kullanılarak sorgulanmış ve ovanın potansiyel

rekreasyon alanlarının belirlenmesi hedeflenmiş bu alanların planlanması ve yönetilmesi

konusunda öneriler geliştirilmiştir.

Bekdemir (2009), “İstanbul-Azizpaşa Ormanı İçerisinde Bir Rekreasyon Planlama Modeli

Oluşturulması” isimli çalışmasında özellikle İstanbul gibi metropoller içinde bulunan, orman

karakterine sahip alanlarda, kaynağa dayalı planlama çalışmaları yapılması gerektiğine dikkat

çekmek ve konuya ilişkin alternatif örnek alan için bir model geliştirmiştir. Çalışmada örnek

alanın doğal kaynak değerlerini koruyarak kullanma yaklaşımı ile analiz etme, rekreasyon

potansiyeli üzerindeki olumlu - olumsuz etkenleri belirleme ve elde edilen sentez verileri

doğrultusunda planlanacak alanların kullanım önceliklerini ve kullanım kapasitelerini saptamak

hedeflenmiştir. Bekdemir, üç yöntem aşamasından oluşan bir planlama modeli kurmuştur.

Modelin ilk yöntem aşamasında alanın korunması açısından önemli kaynak değerleri irdelenmiş

ve koruma sınıflandırılması yapılmıştır. İkinci yöntem aşamasında, rekreasyon potansiyelini

etkileyen etkenler belirlenmiş, bu etkenlerin alan üzerindeki dağılımları incelenmiş ve

rekreasyon potansiyel sınıflandırması yapılmıştır. Son aşamada ise ilk iki sentez sonuçları

karşılaştırılmış ve kullanıma açılacak alanların öncelik sıralamaları belirlenmiştir. Kullanım ve

koruma önceliklerine bağlı olarak kullanım yoğunlukları seçilmiş ve alanların kullanım

kapasiteleri hesaplanmıştır. Sentez çalışmaları için Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS)’nden, kapasite

hesaplamaları için ise Çok Amaçlı Programlama Yöntemlerinden olan Hedef Programlamadan

yararlanmıştır.

Kırca (2009), “Belgrad Ormanı (İstanbul) Çevresinde Peyzaj Devamlılık Değerlerinin

Belirlenmesi Üzerine Araştırmalar” isimli çalışmasında İstanbul için önemli bir doğal ve

rekreasyonel kaynak özelliği gösteren Belgrad Ormanı çevresi ve içindeki farklı alan kullanım

tiplerinin peyzaj devamlılığına yaptıkları etkinin “Peyzaj Devamlılık Analizi” ile belirlenmesi

amaçlanmıştır.

64

Demir (2010), çalışmada İspir Yedigöller ve çevresinin korunan alan kriterleri yönünden

araştırmasını doğa koruma kriterleri açısından yapmıştır.

Literatür kapsamında yararlanılan kaynaklar ve içerikleri kısaca yukarıda açıklanmaya

çalışılmıştır. Yapılan bu çalışmalar incelendiğinde öne çıkan konular;

Doğa koruma kavramı ve ayrıma kriterleri,

Korunan alanlarda planlama ilkeleri,

Korunan alanlar ve diğer rekreasyon potansiyeli bulunan alanlarda rekreasyon

potansiyelinin saptanması,

Türkiye ve AB doğa koruma politika ve uygulamalarının karşılaştırılması,

Doğal kaynak değerlerin korunarak kullanım ilkelerinin ortaya konması,

Tabiat parkları yönetim süreçlerinin irdelenmesi şeklindedir.

Ülkemizde korunan alanlar sınıflandırma sistemi içerisinde sayı itibari ile en yoğun

bulunan ve gün geçtikçe sayıları artan tabiat parklarının ilanında esas alınacak kriterlerin neler

olması gerektiği ile uygulamada kolaylık ve birliktelik sağlayacak bir yöntem hususunda bugüne

kadar herhangi bir çalışma yapılmamıştır. Yapılan bu çalışma literatürdeki bu boşluğu

doldurabilecek mahiyettedir.

65

3. MATERYAL VE YÖNTEM

3.1. Materyal

Çalışmanın ana materyalini, İstanbul Belgrad Ormanları(Muhafaza Ormanı) sınırları

içerisinde bulunan 9 adet tabiat parkı ile 2 adet mesire yeri oluşturmaktadır. Çalışma kapsamında

yararlanılan verileri iki ana başlıkta toplamak mümkündür. Bunlar;

A. Doğrudan yararlanılan veriler,

B. Belirli altlık veriler kullanılarak proje ekibi tarafından yorumlanılan, araştırma alanının

genel ve doğal kaynak değerlerine ilişkin veriler,

A. Doğrudan yararlanılan veriler;

Çalışma kapsamında doğrudan yararlanılan veriler aşağıda verilmiştir;

İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü ve DKMP tarafından tefrik ve tescil edilen 9 adet

Tabiat Parkı ile 2 adet Mesire Yerlerine ait bölgesel kamu kurum ve kuruluşlarından elde

edilen veriler,

Mülga Çevre ve Orman Bakanlığı, Neşetsuyu Mesire Yeri Gelişme Planı (2002),

Mülga Çevre ve Orman Bakanlığı, Binbaşı Çeşmesi Mesire Yeri Gelişme Planı (1997),

Mülga Çevre ve Orman Bakanlığı, Irmak Mesire Yeri Gelişme Planı (1997),

Mülga Çevre ve Orman Bakanlığı, M. Akif Ersoy Mesire Yeri Gelişme Planı (2005),

Mülga Çevre ve Orman Bakanlığı, Kurtkemeri Mesire Yeri Gelişme Planı (2009),

Mülga Çevre ve Orman Bakanlığı, Fatih Çeşmesi Mesire Yeri Gelişme Planı (2010),

Mülga Çevre ve Orman Bakanlığı, F.Rıfkı Atay Mesire Yeri Gelişme Planı (2007),

Mülga Çevre ve Orman Bakanlığı, Kömürcübent Mesire Yeri Gelişme Planı (2007),

Mülga Çevre ve Orman Bakanlığı, Ayvad Bendi Mesire Yeri Gelişme Planı (2005),

Mülga Çevre ve Orman Bakanlığı, Bentler Mesire Yeri Gelişme Planı (2009),

Ülkemizde yer alan ve uluslararası standartlara yakın olduğu düşünülen tabiat parkları

(Abant, Polenezköy ve Gölcük Tabiat Parkları) uzun devreli gelişme planları,

Dünyadan Tabiat Parkı Örnekleri (Almanya, Fransa ve Japonya örnekleri) planları ve

ülke mevzuatları

Kadastro Haritaları

2008 Landsad Uydu Görüntüleri

66

Milli Savunma Bakanlığı Harita Genel Komutanlığı 1/25000 ölçekli haritalar,

Orman Amenajman Planları,

İ.B.B. Şehircilik ve İmar Müdürlüğü Etüt Haritaları

B. Belirli altlık veriler kullanılarak proje ekibi tarafından yorumlanılan, araştırma

alanının genel ve doğal kaynak değerlerine ilişkin veriler;

Araştırma alanı ve çevresinin sosyo-ekonomik ve kültürel özellikleri, alanının doğal

kaynak değerleri, ulaşım ağı ve mevcut alan kullanımları aşağıda ayrı alt başlıklar halinde ele

alınmıştır.

3.1.1. Araştırma Alanı ve Çevresinin Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Özellikleri

3.1.1.1. İdari Yapı

Çalışma alanı olan Belgrad Ormanı, mülki olarak Sarıyer ve Eyüp İlçeleri arasında yayılım

gösterirken, idari olarak da İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü, Bahçeköy Orman İşletme

Müdürlüğü'nün görev alanı içerisinde yer almaktadır (Anonim, 2014).

3.1.1.2. Nüfus

Sarıyer ve Eyüp İlçeleri arasında yayılım gösteren araştırma alanı ve çevresine ait nüfus

değerlerine ait güncel nüfus bilgileri aşağıdaki çizelgede verilmiştir (Çizelge 9).

Çizelge 9. Araştırma Alanı ve Çevresine Ait Nüfus Bilgileri.

Sarıyer Eyüp

2000 Yılı Genel Nüfus Sayımı Sonuçları 219.032 235.116

2011 Yılı Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Sonuçları 255.692 338.988

2012 Yılı Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Sonuçları 258.035 349.470

2013Yılı Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Sonuçları 335.598 361.531

67

3.1.2. Araştırma Alanının Ulaşım Ağı

Çalışma alanının şehir merkezine uzaklığı göz önüne alındığında Çayırbaşı'na 5 km,

Büyükdere'ye 6 km, Taksim'e ise yaklaşık 20 km mesafededir. Ormana ulaşım iki önemli aks

üzerinden gerçekleştirilmektedir. Bunlardan birincisi olan Taksim-Sarıyer-Kilyos hattı, ormana

çeşitli yönlerden yan yollarla bağlanmıştır. Bahçeköy-Kilyos ve Gümüşdere-Ayazma yolları da

birinci aksın ormanın kuzeyine ulaşımı sağlayan önemli bağlantılarıdır. Şehir merkezinden en

hızlı ulaşım da Çayırbaşı-Bahçeköy ve Fatih Ormanı-Bahçeköy yollarından sağlanır. İkinci

önemli ulaşım aksı ise Alibeyköy-Kemerburgaz-Terkos hattıdır. Bu aksın ise Kemerburgaz-

Bahçeköy ve Kemerburgaz-Kurtkemeri olmak üzere iki önemli bağlantısı vardır (Anonim,

1996). Ayrıca 2013 yılında yapımına başlanan 3. Köprü, Kuzey Marmara Otoyolu Projesi,

Belgrad Ormanı’nın içinden geçmektedir. Projenin bağlantı yolları, batıda Silivri-Kınalı’dan

başlayıp Çatalca’dan geçmekte, Durusu Gölü’nün güneyinden, Arnavutköy’ün kuzeyinden geçip

ve Odayeri köyünü kat edip Zekeriyaköy’ün kuzeyinden geçerek Garipçe’ye ulaşmaktadır.

Üçüncü köprü Sarıyer Garipçe ile Beykoz Poyrazköy’ü birbirine bağlanmaktadır. Araştırma

alanı kendi içerisindeki ulaşım ağı açısından incelenerek aşağıdaki haritada detaylı olarak

gösterilmiştir (Şekil 9).

Şekil 9. Ulaşım Ağı Haritası.

68

3.1.3. Araştırma Alanının Doğal Kaynak Değerleri

3.1.3.1. Topoğrafik Yapı

Çalışma kapsamında eğim bilgilerini elde edebilmek için öncelikle alanın sayısal arazi

modeli oluşturulmuştur. Topoğrafik analizler kapsamında raster formatta 10 m X 10 m piksel

boyutuyla (100 m²) araştırma alanının Sayısal Arazi Modeli (SAM) ve Sayısal Rölyef Haritası

üretilmiştir (Şekil 10 ve Şekil 11).

Şekil 10. Topoğrafik Yapı-Sayısal Arazi Modeli Haritası.

69

Şekil 11. Topoğrafik Yapı-Sayısal Rölyef Haritası.

Sayısal arazi modeli üzerinden araştırma alanının ortalama yüksekliği 118 m olarak

hesaplanmıştır. Elde edilen raster formattaki sayısal arazi modelinden faydalanılarak araştırma

alanının Eğim Sınıfları Haritası ve Bakı Haritası oluşturulmuştur. Ayrıca, raster formattaki

sayısal arazi modeli belirlenmiş Yükseklik Sınıflarına ayrılmış ve raster-vektör format dönüşümü

yapılarak araştırma alanının Yükseklik Sınıfları Haritası oluşturulmuştur (Şekil 12).

70

Şekil 12. Topoğrafik Yükseklik Sınıfları Haritası.

Araştırma alanının tamamı için oluşturulan yükseklik sınıfları haritası incelendiğinde,

arazinin %66’ya yakın kısmında yüksekliğin 160-180 m arasında dağılım gösterdiği

saptanmıştır. Araştırma alanına ait eğim sınıfları katmanının oluşturulması aşamasında öncelikle

eğim sınıfları ve bunlara ait kod değerleri belirlenmiş ve arazi beş adet eğim sınıfına ayrılmıştır

(Çizelge 10).

Çizelge 10. Eğim Sınıfları ve Kod Değerleri

Eğim Sınıfı (%) Toplam Alan (%)

0-5 (Düz ve düze yakın) 23

6-10 (Az eğimli) 18

11-20 (Orta eğimli) 31

21-40 (Çok eğimli) 16

> 41% (Çok dik eğimli) 12

Genel Toplam 100

71

Yapılan eğim analizi sonuçlarına göre, araştırma alanındaki düz ve düze yakın yerlerin

oranı %23, hafif eğimli yerlerin %18, orta eğimli yerlerin %31, çok eğimli yerlerin %16 ve çok

dik eğimli yerlerin oranı da %12 olarak saptanmıştır (Şekil 13) .

Şekil 13. Topoğrafik Yapı-Eğim Analizi Haritası

Mevcut topoğrafik yapıyı daha değişik açıdan tanımlayan bir başka husus da, bakı analizi

sonucu ortaya çıkan bulgulardır. Aynı bakılara sahip alanların bulunmasından önce belirlenecek

bakı sınıfları ve bunlara verilecek kod değerleri tespit edilmiştir. Bu işlemde dört ana ve dört ara

yönde olmak üzere sekiz yönde bakı bulunmuş ve bakılara kuzeyden başlayarak saat yönünde

1’den 8’e kadar kod numarası verilmiştir. Ayrıca her yönün gördüğü başlangıç ve bitiş

açılarından oluşan sınırlar belirlenmiştir (Çizelge 11).

72

Çizelge 11. Belirlenen Bakılar, Kod Numaraları ve Gördükleri Açılar

Bakılar Kod Numaraları Bakıların Gördüğü Açı Değerleri

Kuzey 1 0º-22.5º ve 337.5º-360º

Kuzeydoğu 2 22.5º-67.5º

Doğu 3 67.5º-112.5

Güneydoğu 4 112.5º-157.5º

Güney 5 157.5º-202.5º

Güneybatı 6 202.5º-247.5º

Batı 7 247.5º-292.5º

Kuzeybatı 8 292.5º-337.5º

Düzlük 9 --

Bakı analizi sonrasında araştırma alanının bakı yönleri Şekil 14’deki gibidir. Alanın

bakılara göre alansal dağılımları ise Çizelge 12’de gösterilmiştir.

Şekil 14. Topoğrafik Yapı-Bakı Analizi

73

Çizelge 12. Araştırma Alanının Bakılara Göre Alansal Dağılımı

Bakılar Kod Numaraları Toplam Alan (%)

Kuzey 1 7,5

Kuzeydoğu 2 8

Doğu 3 11

Güneydoğu 4 9,6

Güney 5 10

Güneybatı 6 14

Batı 7 12,7

Kuzeybatı 8 9,8

Düzlük 9 17,4

Genel Toplam 100

3.1.3.2. Jeomorfolojik /Jeolojik Yapı ve Toprak Özellikleri

Belgrad Ormanında Karbonifer dönemine ait grovak-toztaşı şistleri ile neojen dönemine ait

henüz taşlaşmamış pliosen I tortulları bulunmaktadır. Pliosen tortulları karbonifere ait grovak-

toztaşı şistlerinin üzerinde yer almaktadır. Pliosen tortullarının aşındığı yerlerde grovak-toztaşı

şistleri ortaya çıkmaktadır. Bunların görüldüğü yerlerde genellikle yeryüzü şekli dik yamaçlar,

bazen sağrılar şeklinde olup, bazen de vadiler de ortaya çıkmaktadırlar. Belgrad Ormanında

bentlerin karbonifer şistlerinin üzerine oturtulduğu belirtilmektedir. Ormanda ayrıca dere

kenarlarında ve vadi tabanlarında pliosen tortullarının taşınması ile oluşmuş, ancak pliosen

tortullarının özelliklerini taşıyan alüvyonlar da bulunmaktadır (Kantarcı, 1980’e atfen Tolunay

vd., 2012).

Neojen zamanlı pliosen I tortulları akarsuların istiflenmesi sonucunda oluştukları için

genellikle çapraz tabakalar halindedir. Akarsuların taşıdıkları materyaller akarsuyun akış hızına

bağlı olarak kumlu, balçık ya da ağır balçık tekstüründe olabilmektedir. Belgrad ormanında

kumlu materyaller nadiren 1- 1,5 m derinlikte görülmektedir. Mika mineralleri içeren ve ince

çaplı olan bu kumların üzerinde çoğunlukla balçık ya da ağır balçık tekstüründe topraklar

bulunmaktadır. Bu nedenle ormanda pliosen I tortullarından oluşan toprakların balçık ya da ağır

balçık tekstüründe olduğu söylenebilir. Bazen ağır balçık üzerinde balçık tekstüründe tabakalı

toprak oluşumları da gözlenebilmektedir. Pliosen I tortullarının ağır balçık tekstüründe olması

toprakların geçirimsiz olmasına yol açabilmektedir. Özellikle yeryüzü şeklinin düz ya da düze

74

yakın olduğu yerlerde pseudogley (durgunsu) topraklarına sıkça rastlanabilmektedir. Toprak

derinlikleri 1 m’yi aşabilmekte, derin ya da pek derin olarak sınıflandırılmaktadır. Ancak balçıklı

kil ya da killi balçık tekstüründeki alanlarda drenaj bozukluğu nedeniyle fizyolojik toprak

derinliği 50 cm’lere kadar düşebilmektedir. Belgrad Ormanı’ndaki pliosen I tortulları kireç

içermediğinden toprakların pH değerleri genel olarak 4,5-7,0 pH arasında değişmektedir. Pliosen

I tortullarından oluşan topraklarda az da olsa çakıl bulunabilmektedir. Ancak Belgrad Ormanında

pliosen I tortullarından gelişmiş topraklar genellikle taşsızdır. Bu topraklar genellikle solgun

esmer orman toprağı tipinde olup, yıkanmanın fazla olduğu yerlerde boz esmer orman

topraklarına da rastlanabilmektedir. Yine daha önce bahsedildiği üzere drenajın kötü olduğu

yerlerde pseudogley ile pseudogleyli solgun esmer orman toprakları, dere kenarlarında ise gley

(tabansuyu) toprakları bulunabilmektedir (Kantarcı, 1980’e atfen Tolunay vd., 2012).

Karbonifer şistlerinden oluşan toprakların da tekstürleri genel olarak ağır balçıktır. Ancak

pliosen I tortularından farklı olarak derinlikleri daha az, taşlılıkları ise daha fazladır. Karbonifer

şistlerinden oluşan toprakların taş miktarları derinlikle birlikte artmaktadır. Belgrad Ormanında

karbonifer şistlerinden oluşan topraklar orta ( %10-25 taşlı) ve çok taşlı (%25-50 taşlı) sınıfa

girmektedirler. Toprakların derinliği ise çoğunlukla 30-60 cm derinlikler arasında değişmektedir.

Pliosen I tortullarından oluşan topraklarda olduğu gibi karbonifer şistlerinden oluşan topraklar da

kireç içermemektedir ve pH değerleri 4,5-7,0 pH arasında kalmaktadır. Karbonifer şistlerinden

oluşan topraklarda toprak tipi olarak çoğunlukla esmer orman toprağı ile solgun esmer toprağı

olup, az da olsa rankerler ile pseudogleyli solgun esmer orman topraklarına da rastlanmaktadır

(Kantarcı, 1980’e atfen Tolunay vd., 2012).

Belgrad ormanında ölü örtü tipi çoğunlukla mul ya da çürüntülü mul tipi humustur. Ancak

yoğun insan baskısı altındaki yerlerde ölü örtü bulunmamaktadır (Tolunay vd., 2012).

Alanda yapılan detaylı çalışma sonucunda Belgrad Ormanı’nın jeolojik yapısını gösteren

harita ve tablo oluşturulmuştur (Şekil 15, Çizelge 13).

75

Şekil 15. Jeolojik Yapı Haritası

Çizelge 13. Belgrad Ormanı Jeolojik Yapısı.

Simge Tanımı

Ks Sarıyer Grubu

Kt Trakya Formasyonu

Ktk Kalkankaya Formasyonu

Qal Alüvyon

Tb Belgrad Formasyonu

Araştırma alanının toprak yapısına bakıldığında üç büyük toprak grubuna rastlanmaktadır.

Alanda kireçsiz kahverengi orman toprağı hakim durumda bulunmakta, bunun yanı sıra alüvyal

topraklar ve kırmızı-sarı podzolik toprak grupları dağılım göstermektedir (Şekil 16).

76

Şekil 16. Araştırma Alanına Ait Büyük Toprak Grupları Dağılımı.

3.1.3.3. Arazi Kullanım Yetenek Sınıfları

Araştırma alanının arazi kullanım kabiliyeti irdelendiğinde ise I, II, III, IV ve V. Sınıf arazi

gruplarına rastlanmıştır. Alan içerisinde III. Sınıf araziler %69 oranında dağılım göstermektedir

(Şekil 17). Araştırma alanına ait arazi kullanım kabiliyet sınıfları Çizelge 14’de gösterilmiştir.

77

Şekil 17. Araştırma Alanına Ait Arazi Kullanım Kabiliyet Sınıfları

Çizelge 14. Araştırma Alanına Ait Arazi Kullanım Kabiliyet Sınıfları

AKK Alan (%)

I 1,4

II 23

III 69

IV 1,4

V 5,2

Genel Toplam 100

Alanda en fazla yer kaplayan 3. sınıf arazinin sahip olduğu özellikler şu şekildedir:

III. sınıf arazi kullanım kabiliyetine sahip olan arazilerin büyük yoğunluğunu kireçsiz

kahverengi orman toprakları oluşturmaktadır. Bu sınıftaki topraklar II. sınıftakilerden daha fazla

sınırlandırmalara ve kullanmanın doğurduğu tehlikelere sahiptir. Kültür bitkileri tarımına

alınabilecekleri gibi çayır, mera ve orman arazisi olarak da kullanılabilirler. Fakat

78

sınırlandırmalar bitki seçimini, ekim, dikim, hasat zamanını ve ürün miktarlarını etkiler. Orta

derecede iyi topraklardır. Orta derecede bir eğime sahip, alt toprakta çok yavaş geçirgenliğe

sahip, işlemesi yapıldığı zaman şiddetli erozyona maruz kalabilen ve kolayca düzeltilmeyen

doğal verimliliği düşük olan bir arazi tipidir. Bu toprakların üzerlerinde yeterli düzeyde bitki

örtüsü olması durumunda toprak erozyonuna maruz kalmamakla beraber strüktürleri de ıslah

olmaktadır (Balcı, 1996; Anonim, 2007).

Bu sınıftaki yaş veya yavaş geçirgen, fakat hemen hemen düz toprakların çoğu,

işlendiğinde drenaj ve toprağın yapısı ile işlenebilirliğini sürdürecek bir ürün yetiştirme sistemini

gerektirir. Balçıklaşmayı önlemek ve geçirgenliği düzeltmek için, böyle topraklara organik

madde ilave etmek ve yaş olduklarında işlemeden kaçınmak gerekir. Sulanan alanlardaki III.

sınıf arazi topraklarının bir kısmı yüksek taban suyu, yavaş geçirgenlik, tuz veya sodyum

birikmesinden dolayı sınırlı olarak kullanılabilmektedir (Balcı, 1996; Anonim, 2007).

3.1.3.4. Hidrolojik Yapı

İstanbul kentinin Avrupa yakasındaki önemli havzalarından üç tanesi, Sazlıdere,

Alibeyköy ve Kağıthane havzalarıdır. Bu üç havza kuzey İstanbul ormanlarının sularını drene

eden, Sazlıdere, Alibeyköy Deresi ve Kağıthane Deresi’nin yan dere ve kollarından oluşmakta

olup günümüzde genişleyen İstanbul kentinin en önemli yeşil alanlarını da içinde

barındırmaktadır.

Belgrad Ormanı, Kağıthane Deresi havzasının en kuzeyinde ve havzanın en uç noktasında

yer almakta olup, özellikle Kağıthane havzası içinde orman örtüsü en korunmuş alanıdır. Belgrad

Ormanı İstanbul tarihi ile birlikte anılan ve aynı zamanda içinde bulundurduğu 7 adet tarihi su

bendi ile büyük İstanbul kenti için su üretim fonksiyonunu hala sürdüren bir yeşil dokudur

(Şengönül ve Serengil, 2013).

Belgrad ormanının en önemli özelliklerinden biri olan tarihi bend ve kemerler, XVII. yy

sonlarına doğru, İstanbul’un giderek artan su ihtiyacını karşılamak amacıyla orman içinde inşa

edilmiştir. Topuzlu Bent, Valide Bendi, II. Mahmut Bendi, Büyük Bent-Belgrat Bendi, Kirazlı

Bent, Kömürcü Bendi ve Ayvalı-Ayvat Bendi bu yüzyıl içinde inşa edilmiştir. Orman içindeki

bent ve kemerlerin XII. yy da Bizanslılar tarafından yapıldığı söylense de, Bizans yapı stiline

uymayan bu tesislerin Türk eseri olduğunu ileri sürülmektedir (Görcelioğlu, 1986).

79

Hidrolojik yapı kapsamında, araştırma alanı içerisinde saptanan su kaynakları Şekil 18’ de

gösterilmiştir.

Şekil 18. Su Kaynakları Haritası

Araştırma alanı içerisindeki bentlerin sayıları sınırlı olduğu gibi kapasiteleri de oldukça

küçüktür. İstanbul ili dahilindeki tüm su kaynakları içinde %1,3’lük bir yer tutan bentler (Şekil

19) kente yıllık ortalama 10 milyon m3 su sağlamaktadırlar (Anonim, 2007). Bentler ve

özelliklerine ait veriler Çizelge 15’de gösterilmiştir.

Çizelge 15. Bentler ve Özellikleri

80

Şekil 19. Su Kaynakları Bentler Haritası

3.1.3.5. İklim Yapısı

Genel iklim hakkında yapılan analizlere göre Belgrad Ormanı’nda nemli, orta sıcaklıkta,

yazın orta derecede su noksanı bulunan deniz tesiri altında olan bir iklim tipi hakimdir. Yaz

aylarında, Thornthwaite Yöntemine göre yapılan su bilançosunda su noksanı vardır. Bunun

sonucunda yaz devresi boyunca yarı kurak şartlar hüküm sürmektedir. Diğer taraftan ortalama

bağıl nemin yaz aylarındaki seyri %80 civarında kalmaktadır. Ormanın bir yarımada üzerinde

bulunması ve denizden uzaklığının 2-10 km arasında oluşu, bağıl nemin bu yüksek düzeyde

kalmasına sebep olmaktadır. Bağıl nemin yüksek düzeyde kalmasında yarımada üzerinde esen

hakim rüzgarların da etkisi büyüktür. Yıllık hakim rüzgarlar hakimiyet sırasına göre kuzey ve

kuzeydoğu, güneybatı ve güney yönlerden esmektedirler. Yaz devresinde (örneğin temmuz

ayında) hakim rüzgarlar kuzeydoğu yönünden esmektedir. Kuzey yönlerinden esen rüzgârlar

Karadeniz üzerinden geldikleri için taşıdıkları yüksek nemi bir engelleyici yükseltiye

rastlamadan Belgrad Ormanı’na ulaştırmaktadır (Kantarcı, 1980).

81

Araştırma alanına 1980-2009 yılları arasında sıcaklık değerleri açısından bakıldığında;

yıllık ortalama sıcaklığın 13oC civarında olduğu ve ortalama en yüksek sıcaklığa Ağustos ayında

ulaşıldığı görülmektedir. En yüksek sıcaklık (41.5oC) Kireçburnu Meteoroloji İstasyonu

tarafından Temmuz ayında, en düşük sıcaklık (-11.4oC) ise Bahçeköy Meteoroloji İstasyonu’nda

Şubat ayında ölçülmüştür. Yaz ayları(Haziran,Temmuz,Ağustos) sıcaklık ortalaması ise 21,23,

bulutluluk ortalaması ise 3,46 olarak ölçülmüştür. Bahçeköy yıllık toplam yağış miktarı

bakımından Kumköy ve Kireçburnu’na oranla daha yüksek değerlere sahip olup, en fazla yağışı

Aralık ayında almaktadır (183.2 mm). Kumköy ve Kireçburnu’nda ise, yağış miktarı ancak

Kasım ve Aralık aylarında 100 mm’nin üzerine çıkarken Bahçeköy’de Ekim’den Mart’a kadar

ortalama 100 mm’nin üzerinde yağış görülmektedir. Kumköy ve Bahçeköy’de en kurak ay

Temmuz olarak gözükmekte iken, bu periyot Kireçburnu’nda Mayıs olarak ölçülmüştür. Yaz

ayları (Haziran, Temmuz,Ağustos) yağış ortalaması ise 48,46 mm olarak ölçülmüştür.Yıllık

ortalama nisbi nem ise, yine Bahçeköy’de en yüksek değerdedir (%78.4). Yıllık toplam karla

örtülü gün sayısı Kumköy, Kireçburnu ve Bahçeköy’de sırasıyla 4.1, 7.8 ve 13.7 olarak ölçülmüş

ve bunlar ağırlıklı olarak Ocak ve Şubat aylarında toplanmıştır. Yıllık ortalama sisli gün sayısı

ise, en fazla Kireçburnu’nda (29.4) ölçülmüştür , (Kırca, 2009). Bölgede hakim rüzgar yönü

Kuzey-Doğu (NE)dur. En rüzgarlı ay ortalaması 561 esme sayısı ile Temmuz ayı olup bu aya ait

ortalama rüzgar hızı 3.0 m/sn dir (Gerçek, 1992).

3.1.3.6. Doğal Bitki Örtüsü

Fikret Saatçioğlu’nun H. Mayr’ın orman zonlarına ait sınıflandırmasına göre Belgrad

Ormanı‘nın Castenetum-Fagetum arasında ve Quercus cinsinin optimum sahası olduğunu

belirtmiştir. Walter’in Anadolu vejetasyon sınıflandırmasına göre Belgrad Ormanı, Akdeniz

(Mediterraner) ve Trabzon çevresi (Kolchischer) arasında ve göknar ile kayın ormanı zonunda

görülmektedir. Zednik’in yaptığı sınıflandırmaya göre Belgrad Ormanı Kuzey Anadolu dış şeridi

kayın gelişim sahasında, Kayın-Meşe alt şeridine girmektedir. Diğer taraftan Asaf Irmak

Köppen’in iklim sınıflandırmasına göre Belgrad Ormanı’nın iklimini tanımlarken; kayının

Belgrad Ormanı’nda bulunuşunun iklimin karakteri açısından dikkat çekici olduğunu

belirtmiştir. Belgrad Ormanı, (kışın yaprağını döken ağaç ormanlarının mutedil sıcak zonu, sıcak

yarısı) Castanetum ile, (kışın yaprağını döken ağaç ormanlarının mutedil sıcak zonu, soğuk

yarısı) Fagetum arasındadır. İklim değerlerine göre Belgrad Ormanı Castanetum zonuna daha

yakındır. Belgrad Ormanı iklimi eldeki değerlere göre meşe (Quercus) cinsinin optimumu

82

durumundadır. Esasen ormanın asli ağacının meşe cinsi olması da varılan bu sonucu teyit

etmektedir (Kantarcı, 1980).

Belgrad Ormanı florasını oluşturan bitkiler, genel olarak Orta Avrupa ve Balkan

Florasının bitkileridir. Orman, Davis (1965)’in bitki coğrafyası yönünden ayırdığı bölgelerden

Öksin, Akdeniz ve kısmen de İran-Turan bölgelerinin geçiş yerinde bulunmaktadır. Buna bağlı

olarak da Belgrad Ormanında bu fitocoğrafik bölgelere ait bitkilere rastlanabilmektedir. Yaltırık

(1966) tarafından yapılan çalışmaya göre Belgrad Ormanında meşcereleri oluşturan ağaç ve

orman altı türlerin %56’sı Avrupa ve Balkan flora sahasında, %22’si Akdeniz ve Güney Avrupa

flora sahasında, % 18’i Karadeniz ve kısmen Kafkas flora sahasında ve %4’ü dünyanın diğer

kısımlarında yayılış göstermektedir. Bunun nedeni Belgrad Ormanının son buzul çağı öncesi ve

sonrası bitkilerin göç yolu üzerinde olmasıdır. Brice (1955) Buzul çağından önce Avrupa

florasındaki bitkilerin, buzullaşmadan sonra Anadolu ve Himalayalara göç ettiğini, iklim

koşullarının tekrar ılıman hale gelmesiyle bu bitkilerin tekrar Anadolu’dan Avrupa’ya

yayıldığını belirtmiştir. Belgrad Ormanının farklı fitocoğrafik bölgeler arasında geçiş özelliği

göstermesi nedeniyle endemik bitki türü içermemektedir (Tolunay vd., 2012).

Belgrad Ormanı’nda görülen yapraklı orman formasyonunu başta Quercus petraea

(Matt.) Liebl. (Sapsız Meşe), Quercus robur L. (Saplı Meşe), Quercusfrainetto Ten. (Macar

Meşesi), Quercuscerris L. (Saçlı Meşe) , Quercusinfectoria Oliv. (Mazı Meşesi),

Quercuscoccifera L. (Kermes Meşesi) olmak üzere, Fagus orientalis Lipsky (Doğu

Kayını),Carpinus betulus L. (Adi Gürgen), Castanea sativa P. Mill. (Anadolu Kestanesi), Alnus

glutinosa (L.) Gaertn. (Adi Kızılağaç), Populus tremula L. (Titrek Kavak), Tilia tomentosa

Moench (Gümüşi Ihlamur), Acer trautvetteri Medw. (Kayın Gövdeli Akçaağaç), Acer campestre

L. (Ova Akçaağacı), Ulmus minor P. Mill. (Ova Karaağacı), Corylus avellana L. (Adi Fındık),

Sorbus torminalis (L.) Sorbus torminalis crantz (Akçaağaç Yapraklı Üvez), Salix alba L. (Ak

Söğüt), Salix cinerea L. (Boz Söğüt), Juniperus oxycedrus L. (Katran Ardıcı) gibi ağaç türleri

oluşturmaktadır (Yaltırık, 1966). Bunlar içinde genel olarak orman alanın %75’ini kaplayan

meşeler, hakim ağaç türü olarak büyük önem taşır (Saatcioğlu, 1954). Araştırma alanının

Karadeniz sahil kesiminde ve Boğaz’ın sığ topraklı yamaç ve sırtlarında “Maki formasyonu”

hakim olup, bu vejetasyon içinde en dominant olanları Arbutus unedo L. (Adi Kocayemiş), Erica

arborea L. (Ağaç Fundası), Spartium junceum L. (İspanyol Katırtırnağı), Cistus salviifolius L.

83

(Adaçayı Yapraklı Laden), C. villosus L. (Laden), Pyracantha coccinea M. Roemer (Tavşan

Elması), Phillyrea latifolia L. (Akça Kesme), Quercus coccifera L. (Kermes Meşesi), Pistacia

terebinthus L. (Menengiç), Calycotome villosa Poir. (Tüylü Keçiboğan), Genista tinctoria L.

(Boyacı Katırtırnağı), Lavandula cariensis Boiss. (Lavanta) ve Osyris alba L. (Süpürge

Çalısı)’dır (Yaltırık ve Uluocak, 1973’e atfen, Kırca, 2009).

Bu türlere ek olarak, Hedera helix L. (Orman sarmaşığı), Ilex colchica Pojark (Işılgan),

Asparagus acutifolius L. (Yabani kuşkonmaz), Ruscus aculeatus L. (Küçük yapraklı dikenli

mersin), Ruscus hypoglossum L. (Büyük yapraklı dikenli mersin), Sambucus nigra L. (Kara

mürver), Lonicera etrusca Santı (Hanımeli), Euonymus europea L. (Adi papaz külahı),

Cistuscreticus L. (Tüylü laden), Cistus salviifolius L. (Adaçayı yapraklı laden), Calluna vulgaris

(L.) Hull. (Süpürge çalısı), Erica arborea L. (Ağaç fundası), Cornus mas L. (Kızılcık), Cornus

sanguinea L. subsp. australis (C.A. Mey) Jáv. (Yabani kızılcık), Hypericum calycinum L.

(Koyunkıran), Chamaecytisus hirsutus (L.) Lınk. (Sert tüylü süpürgelik), Chamaecytisus

pygmaeus (Wild.) Rothm. (Süpürgelik), Dorycnium graecum (L.) (Kaplanotu), Genista carinalis

Gris. (Katırtırnağı), Genista tinctoria L. (Boyacı katırtırnağı), Spartium junceum L.

(Katırtırnağı), Viscum album L. (Ökseotu), Clematis vitalba L. (Orman asması), Frangula alnus

Mill. (Barut ağacı), Ligustrum vulgare L.(Adi kurtbağrı), Phillyrea latifolia L. (Geniş yapraklı

akçakesme) ve Crataegus monogyna Jacq. (Geyik dikeni), Malus sylvestris Mıll. (Yabani elma),

Mespilus germanica L. (Muşmula), Prunus cerasifera ehrh. (Kiraz eriği), Prunus divaricata

Ledeb. (Yabani erik), Prunus laurocerasus L. (Karayemiş), Prunus spinosa L. (Çakal eriği),

Pyracantha coccinea M. Roem. (Ateş dikeni), Pyrus elaegnifolia Pallas subsp. eleaeagnifolia

(Ahlat), Rosa canina L. (Yaban gülü), Rosa gallica L.(Kuşburnu), Rosa multiflora tunb. (Kiraz

eriği), Rosa woodsii LındleY.,Smilax excelsa L. (Gıcır), Daphne pontica L. (Sırımağu) ile

böğürtlen türlerinden Rubus canescens Dc., Rubus discolor Weıhe et Ness., Rubus fruticosus L.,

Rubus tereticaulis ve Rubus ulmifolius Schott bulunmaktadır. (Çolak, 2013; Özalp, 2013;

Özhatay ve Yüzbaşıoğlu, 2013, Tüfekçioğlu, 2013). Araştırma alanının orman idari birimleri

olan İstanbul Orman İşletme Müdürlüğüne bağlı; Kemerburgaz, Bentler, Kurtkemeri ve Sarıyer

İşletme Şeflikleri’ne ait amenajman planları içerisinde yer alan 1/ 25 000 ölçekli Sayısal Meşcere

Tipi Haritaları ArcGIS ortamına çağırılarak, bu haritaların alan sınırı ile çakıştırılması sonucunda

alandaki vejetasyon dağılımı (ağaç türleri) haritada gösterilmiştir (Şekil 20).

84

Şekil 20. Vejetasyon-Ağaç Türleri Haritası

Oluşturulan bu harita ışığında meşcere tipleri belirlenerek Şekil 21 üzerinde gösterilmiştir.

Şekil 21. Vejetasyon-Meşcere Tipleri Dağılım Haritası

85

3.1.3.7. Yaban Hayatı

Belgrad Ormanı, İstanbul Boğazı ile Karadeniz kıyılarınca kuşatılan arazi parçasının bir

bölümünü kaplamakta ve Türkiye’nin önemli kuş alanları içerisinde yer almaktadır. Belgrad

Ormanı’nda son on yılda yapılan çeşitli gözlemler ve araştırmalar ile Belgrad Ormanı’nın kuş

türü sayısı 160’a ulaşmıştır (Ertan ve Arslangündoğdu, 2013).

Belgrad Ormanı’nda yapılan gözlemler sonucu bugün 56 adet kelebek türü tespit edilmiştir

(Arslangündoğdu ve Hızal, 2013).

Belgrad Ormanı’nda belirlenmiş olan memeli türler ise Insectivora (Böcekçiller),

Chiroptera (Yarasalar ve Uçan Memeliler), Rodentia (Kemiriciler), Carnivora (Yırtıcılar) ve

Artiodactyla (Çifttoynaklılar) takımlarına mensupturlar (Hızal 2013). Bunların başlıcalarını Sus

scrofa Linnaeus (Yaban Domuzu), Canis aureus Linnaeus (Çakal), Vulpes vulpes Linnaeus

(tilki), Capreolus capreolus Linnaeus (Karaca), Erinaceus concolor Martin (Kirpi) ve Talpa

europaea Linnaeus (Köstebek) oluşturmakta olup, bunların dışında yılan, kaplumbağa,

kertenkele, kurbağa türleri de görülmektedir (Arslangündoğdu, 2005’e atfen Kırca, 2009).

Orman ve Su İşleri Bakanlığı I. Bölge Müdürlüğü yetkilileri ile yapılan yüz yüze

görüşmelerde alanda günümüzde yaklaşık 50 dolayında Cervus elaphus Linnaeus (Geyik)

yaşamaktadır (Berkant Korkmaz, kişisel görüşme, 6 Mayıs 2013).

3.1.4. Araştırma Alanının Mevcut Alan Kullanımları

Araştırma alanı olan Belgrad Ormanı’nın, mevcut durumu itibariyle sahip olduğu genel

fonksiyon alanları Şekil 22’de gösterilmiştir. Şekil üzerinde çalışma alanı sınırı olarak gösterilen

alanlar, Tabiat Parkları ve Mesire Alanları olup toplam 252 ha’dır. Bu da Belgrad Ormanı’nın

yaklaşık %5’ini oluşturmaktadır.

86

Şekil 22. Alan Kullanım Durumu ve Dağılımı

Belgrad Ormanı dokuz tabiat parkı ve iki mesire yeri ile İstanbul halkına rekreasyonel

açıdan da hizmet vermektedir. Ayrıca alanda bulunan tarihi nitelikte yedi adet bent ve su

kemerleri alana tarihi ve turistik değer de katmaktadır.

3.2. Yöntem

Araştırma kapsamında kullanılan yöntem altı ana başlıktan oluşmaktadır.

1. Literatür araştırması,

2. Uzman anketlerinin oluşturularak uygulanması,

3. Uzman anket sonuçlarından yararlanılarak “Tabiat Parkı Tespit Kriterleri ve

Değerlendirme Tablosu” nun oluşturulması,

4. Araştırma alanı içerisindeki her bir alanın koruma eşik sentezi ve rekreasyon potansiyel

sentezlerinin yapılması,

5. Alanların kullanıma açılma öncelikleri ve yoğunluklarının saptanması,

6. Oluşturulan tablonun Belgrad Ormanı (Tabiat parkları ve mesire yerleri) üzerinde test

edilmesi.

87

1. Literatür araştırması kapsamında; “Tabiat Parkı-Mesire Yeri (Orman İçi Dinlenme

Yeri) Kavramları ve Tabiat Parkı Belirleme Kriterleri Üzerine Yeniden Yapılandırma Önerisi:

Belgrad Ormanı Örneği” isimli bu çalışma da öncelikle tabiat parkı ve mesire yeri kavramları

arasındaki farklılığı ortaya koymak amacıyla çok detaylı bir literatür çalışması yapılmış,

ülkemizden ve dünyadan örnekler incelenmiştir (Bkz. bölüm; 1.3.2.1, 1.4 ve 1.5.1). Tabiat parkı

tanımının yeniden ele alınması ve bu alanların ayırma kriterlerinin saptanmasında, korunan

alanlar konusunda otorite olarak kabul edilen IUCN çalışmaları özellikle incelenmiş ve bu

çalışmalardan yararlanılmıştır. Ayrıca bu çalışmalara ek olarak örnek alan olarak seçilen Belgrad

Ormanı hakkında detaylı literatür çalışması da yapılmıştır.

2. Uzman anketlerinin oluşturulması ve uygulanması aşamasında; uzman anketlerinin

hazırlanmasındaki temel amaç; bir alanın tabiat parkı olarak değerlendirilebilmesi için sahip

olması gereken kriterleri ve bu kriterlerin sayısal değerlerini gösterir bir puantaj matrisini

oluşturmaktır. Bu maksatla öncelikle ön test anketi (20 adet) yapılmış ve gelen öneriler

doğrultusunda nihai anket formu hazırlanarak konu uzmanlarına yönelik iki aşamalı uzman

anketleri oluşturulmuştur. Uzman anketinde dolayısıyla puantaj matrisinde olması gereken ana

ve alt kriterler; mevzuattaki tabiat parkı tanımı, araştırma kapsamında yapılan literatür

araştırmaları, IUCN korunan alanlar sınıflandırma sistemi, Gülez (1996)’in rekreasyon

potansiyeli belirlemek amacıyla oluşturmuş olduğu tablo, MPGM korunan alanların tespit

kriterleri değerlendirme tablosu ve Bekdemir (2009)’in “Rekreasyonel Kaynak Planlama

Modeli” ne ait değerlendirme matrisleri temel alınarak oluşturulmuştur. Bu maksatla altı adet ana

ana kriter oluşturulmuştur. Bunlar; alanların doğal ve kültürel kaynak değerleri, görsel kalitesi,

ulaşılabilirlik durumu, rekreasyonel kolaylıklar ve alanlar üzerindeki olumsuz etkenlerdir. Alt

kriterleri ise Uzman Anket 1 (Ek 1a) ve Uzman Anket 2 (Ek 1b)’de görmek mümkündür.

Uzman Anketleri (Ek 1a ve Ek1b)’ni detaylandırmak gerekir ise;

Uzman Anketi 1(Ek 1a), bir alanın tabiat parkı ilanında baz alınacak ana kriterlerin

alabileceği maksimum yüzde puan değerleri ve bu ana kriterlere ait alt kriterlerin önem

sıralamasını ortaya koymak,

Uzman Anketi 2 (Ek 1b) ise, Uzman Anket 1(Ek 1a) içerisinde yer alan ve ana kriterler

kategorisinde değerlendirilen, Doğal Kaynak Değerleri ve Ulaşılabilirlik durumlarının ayrıntılı

alt kriterlerini ve bunların önem sıralamasını ortaya koymak üzere hazırlanmıştır.

88

Hazırlanan her iki anket; korunan alanlar konusunda çalışmaları bulunan ve en az üç yıllık

deneyime sahip DKMP Hassas Alanlar Dairesi uzmanları, DKMP Bölge Müdürlükleri

uzmanları, OGM Araştırma Enstitüsü Müdürlükleri uzmanları, üniversitelerin Orman

Mühendisliği Bölümü (Ormancılık Politikası ve Yönetimi Anabilim Dalı) ve Peyzaj Mimarlığı

Bölümü öğretim üyeleri ile doğa ve çevre konularında çalışmaları bulunan çeşitli sivil toplum

kuruluşlarında konuya ilişkin en az üç yıllık araştırma ve çalışmaları bulunan uzmanlar olmak

üzere toplam 140 uzman kişiye, e-posta yoluyla uygulanmıştır. 5’li Likert Ölçeği ile hazırlanan

anketler, SPSS (Statistical Package for the Social Sciences) paket programı kullanılarak frekans

tablosu ile değerlendirilmiştir.

3. Uzman anket sonuçlarından yararlanılarak “Tabiat Parkı Tespit Kriterleri ve

Değerlendirme Tablosu”nun oluşturulması aşamasında; uzman anketlerden elde edilen

sonuçlara göre bir alanın tabiat parkı potansiyelinin belirlenebilmesi için ana kriterlerin ağırlık

değerleri % cinsinden belirlenmiştir. Oluşturulacak nihai tabloda (Tabiat Parkı Tespit Kriterleri

ve Değerlendirme Tablosu) değerlendirmenin daha rahat ve sağlıklı yapılabilmesi amacı ile ana

kriterlerin % puan değerleri, alt kriterlerde göz önünde bulundurularak sayısallaştırılmış ve

böylece tüm ana kriterlerin alabileceği maksimum puanlar oluşturulmuştur.

Ana kriterlerin alabileceği maksimum puanlar saptandıktan sonra, alt kriterlerin ağırlıklı

ortalama değerleri belirlenerek önem sıraları ortaya konmuştur (Kültürel kaynaklar, görsel

kaynaklar, rekreasyonel kolaylık ve olumsuz etkenlerin alt kriterlerinin puanlandırılmasında

verilen değer aralıkları içerisindeki ölçeğin kullanılmasında formu dolduran uzmanların

deneyimlerinin yeterli olduğu varsayılmıştır). Bu önem sıralamasına göre alt kriterlerin

alabilecekleri puanlar da belirlenerek, oluşturulan “Tabiat Parkı Tespit Kriterleri ve

Değerlendirme Tablosu”nda (Ek 2) gösterilmiştir. Netice itibarıyla bir alanın tabiat parkı

ilanında, tüm etkenlerin alana en yüksek veya en düşük ölçüde katkı durumu göz önünde

tutularak objektif bir puanlama yapılmıştır.

4. Alanlarının koruma eşikleri ve rekreasyonel potansiyel sentez sonuçlarının ortaya

konması aşamasında; Bekdemir (2009)’in “Rekreasyonel Kaynak Planlama Modeli” baz

alınmıştır.

Önemli doğal kaynakların var olduğu yerlerde planlama ile getirilecek olan kullanımları

desteklemek amacıyla çevrenin kabiliyet sınırlarını saptayan “eşik” kavramını temel alan çeşitli

89

yöntemler geliştirilmiştir (Toccolini and Angileri, 1992). Bu yöntemler ile alanın doğal

verilerinin tematik olarak çakıştırılması sonucunda birbiriyle çelişkili olan özellikle de insan

aktiviteleri için riskli ve uygun olmayan alanların tanımlanması ve uzun süreli çevresel etkilerin

tespiti yapılabilir (Pérez ve Pérez, 2008). Öncelikle kaynak tipleri (doğal ve sonradan yapılmış)

sahip oldukları farklı karakteristik özelliklerine bağlı olarak, farklı puanlama sistemleri ile analiz

edilmeli, sübjektif bir değerlendirmeye tabi tutularak kıyaslanmalı ve değerlendirmeler öznel

olarak yorumlanmalıdır (Kozlowski ve diğ., 1972). Bu işlemler Azami Çevresel Eşik (AÇE)

yönteminin birer parçasıdır. Azami Çevresel Eşikler, kendi orijinal koşullarına ve dengesine

dönme yeteneğini kaybetme durumuna gelen belirli bir ekosistemin ötesindeki stres sınırıdır.

Gelişme özelliklerinin analizi ve alanda bulunan doğal kaynaklarla kurduğu ilişkileri kapsayan

bu yöntem, çevre tarafından düzenlenmiş gelişme sınırlarını tanımlar (Senes ve Toccolini, 1998).

Ayrıca, alanların mevcut kaynak ve imkanlarının korunması; turizm, rekreasyon veya diğer

aktivite gelişimleri ve işlevlendirmeler sebebiyle eşiklerin nerede ve nasıl aşılabileceğini de

gösteren bir yöntem olarak tanımlanabilir (Kozlowski ve Hill, 1993; Kozlowski, 1986; Malisz,

1969).

Bahsedilen bilgiler ışığında Bekdemir (2009) tarafından Azami Çevresel Eşik yöntemini

temel alarak oluşturulmuş olan “Rekreasyonel Kaynak Planlama Modeli”,

Araştırma alanının doğal kaynak değerlerinin (su, toprak ve topoğrafik yapı) koruma

yaklaşımı bazında tanımlanması ve değerlendirilmesi,

Rekreasyon potansiyeli üzerinde etkili olan olumlu etkenler (vejetasyon ve ulaşım

durumu) ile olumsuz etkenlerin (yerleşime yakınlık, alanın koruma durumu ve koruma

alanlarına yakınlık) belirlenmesi ve değerlendirilmesi,

Alanın koruma eşiklerine bağlı olarak rekreasyonel kullanım potansiyel değerlerinin

dağılımlarının irdelenmesi ile alanların kullanıma açılma öncelikleri ve yoğunluklarının

da belirlenmesi için bu araştırmada kullanılmıştır.

Bu modelin uygulanması ve gerekli analizlerin yapılması iki aşamada gerçekleşmektedir.

Bunlar;

a- Sayısal arazi modeli üretilmesi aşaması; bir CBS yazılımı olan ArcGIS ortamında ilgili

haritalar ortaya konulmuştur. Bu amaçla Raster formatta 10 m X 10 m piksel boyutuyla

(100 m²) araştırma alanının Sayısal Arazi Modeli (SAM) üretilmiştir.

90

b- Alanın doğal ve kültürel kaynak değerlerini gösteren haritaların oluşturulması

aşaması; alana ait doğal (eğim, bakı, yükselti, jeoloji, su kaynakları, vejetasyon, vb.),

kültürel (ulaşım, arazi kullanım kabiliyet sınıfı vb.) haritalar sayısal ortamda üretilmiştir.

Araştırma alanının su, toprak ve topoğrafik yapı gibi doğal kaynak değerlerinin (doğal

sınırlayıcıların), koruma yaklaşımı çerçevesinde tanımlanması ve değerlendirilmesi için

“Rekreasyonel Kaynak Planlama Modeli”nin ilk aşaması olan “Koruma Eşikleri Yöntemi”

kullanılarak (Bekdemir, 2009);

a) Su kaynaklarına ilişkin (yüzey suları, baraj gölü ve havzası),

b) Toprak kaynaklarına ilişkin (toprak-arazi kullanım kabiliyet sınıfları),

c) Topoğrafya (eğim analizi), olmak üzere üç temel veri katmanı oluşmuştur.

Koruma Eşikleri Sentezinin gerçekleştirilebilmesi için Arazi Kullanım Kabiliyet Sınıfları

Haritası, üç eğim grubu ile oluşturulmuş Eğim Sınıfları Haritası ve Yerüstü Su Kaynakları

Haritası ArcGIS ortamında çakıştırılmıştır. Elde edilen veri tabanından yapılan sorgulamalarla

üretilen olasılık matrisleri (Çizelge 16) yardımı ile belirlenen puanların girişi gerçekleştirilmiş ve

alan sınırına dayalı alansal altlık üzerinde toplam değerler katmanı üretilmiştir (Bekdemir, 2009).

Her doğal kaynağın, farklı ekosistem ve doğal değerlere sahip olması nedeniyle, koruma

eşiklerini etkileyen değişkenler, kentten kente ve kaynak değerlerine bağlı olarak değişebilir.

Model, sözü edilen değişimlerin uygulanabileceği bir puanlama sistemine sahiptir. Sentezlerin

doğru ve yerinde sonuçlar vermesi için; modelin uygulanacağı alanlarda kaynak değeri olarak

farklılık yaratan, alanlar üzerinde etkili olan etken ve kısıtlardan oluşan veri tabanları

değerlendirmeye alınmalıdır (Bekdemir, 2009).

Bu nedenle mevcut yöntemin puanlama matrisinde yer alan değişkenlere ilave olarak,

araştırma alanımızda bulunan farklı su kaynaklarına ait değişkenler eklenenmiş ve insan

kullanımı nedeniyle zarar görme durumları göz önüne alınarak yönteme paralel puantajları

yapılmıştır (Çizelge 16).

91

Çizelge 16. Koruma Eşikleri Sentezi Değerlendirme Matrisi

Söz konusu toplam değerler katmanı ArcGIS’te üç ana grup altında değerlendirmeye

alınmıştır. Değerlendirmelerde, çok güçlü ve son derece güçlü doğal önemi olan alanlar, güçlü

önemli alanlar ile az ve orta derecede önemli doğal alanlar belirlenmiştir.

Çok Güçlü ve Son Derece Güçlü Doğal Alan (ÇGDA) niteliğinde olan alanlar, koruma

alanı olarak tanımlanmalı, çok düşük ve düşük yoğunluklu planlanmaları gerekmektedir. Güçlü

Derecede Önemli Doğal Alan (GDA) niteliğinde olan alanlar düşük yoğunlukta kullanıma

açılabilir alanlar olarak tanımlanmalıdır. Alanın Az ve Orta Derecede Önemli Doğal Alan

(AODA) niteliğinde olan kısımları yoğun kullanıma açılabilen alanlar olarak tanımlanmalıdır

(Bekdemir, 2009).

Kent içinde bulunan çalışma alanının yerleşim baskısı altında, orman karakterine sahip bir

alan olması, rekreasyonel potansiyel açısından bazı doğal ve kültürel verilerin olumlu ve

olumsuz etkilerinin irdelenmesini zorunlu kılmıştır (Bekdemir, 2009).

KORUMA EŞİKLERİ SENTEZ MATRİSİ

SU

Yerüstü Su Kaynakları 1 2 3 4 5

Yerüstü Su Kaynakları (Baraj Gölü) X

Havza (Bent) X

Dereler X

Kuru Dereler X

Savak X

Su Kemeri X

TOPRAK VE ARAZİ

Toprak (Arazi Kullanım Kabiliyet Sınıfları) 1 2 3 4 5

1. Sınıf X

2. Sınıf X

3. Sınıf X

4. Sınıf X

5. Sınıf X

6. Sınıf X

7. Sınıf X

8. Sınıf X

Eğim (%) 1 2 3 4 5

0-15 X

15-30 X

>30 X

92

“Rekreasyonel Kaynak Planlama Modeli”nin ikinci aşamasında rekreasyonel potansiyel

üzerinde etkisi olan veriler;

Olumlu etkenler (vejetasyon, eğim ve ulaşıma yakınlık durumları),

Olumsuz etkenler (koruma alanına yakınlık ve yerleşim baskısı v.b.)

olmak üzere iki temel veri katmanı olarak ele alınmıştır (Bekdemir, 2009).

Değerlendirmelerde, olumlu - olumsuz etkenlerin alanın rekreasyon potansiyeline

katkılarını gösteren puantaj matrisi (Çizelge 17) kullanılmıştır (Bekdemir, 2009).

Çizelge 17. Rekreasyonel Potansiyel Sentezi Değerlendirme Matrisi (Bekdemir, 2009)

REKREASYONEL POTANSİYEL SENTEZ MATRİSİ

OLUMLU ETMENLER Vejetasyon (Meşcere) 1 2 3 4 5 Açıklık Alan X Yapraklı X Karışık X İbreli X Bozuk Yapraklı X Bozuk İbreli X Baltalık-Bataklık X Eğim (%) 1 2 3 4 5 0-20 X >21 X Ulaşım Durumu 1 2 3 4 5 0-500 m. X 501-1000 m. X 1001-1500 m. X 1501-2000 m. X 2001-2500 m. X 2501-3000 m. X OLUMSUZ ETKENLER Yerleşim Baskısı 1 2 3 4 5 0-500 m. X 501-1000 m. X 1001-1500 m. X 1501-2000 m. X 2001-2500 m. X 2501-3000 m. X 3001-3500 m. X Koruma Alanına Yakınlık 1 2 3 4 5 0-200 m. X 201-400 m. X 401-600 m. X 601-800 m. X 801-1000 m. X 1001-1200 m. X

93

Rekreasyonel Potansiyel Sentezi’ne temel oluşturan bütün kod değerlerine bağlı olarak

puanları işlenmiş etken katmanları (olumlu-olumsuz) ArcGIS ortamında çakıştırılmış ve elde

edilen veri tabanı sorgulanarak alan sınırına dayalı alansal altlık üzerinde toplam değerler

katmanı üretilmiştir. Toplam değerler katmanı ArcGIS ortamında üç ana sınıf altında

değerlendirmeye alınmıştır. Sentez puanlarını esas alan bu değerlendirmede alanlar; düşük

düzeyde rekreasyonel potansiyele sahip, orta düzeyde rekreasyonel potansiyele sahip ve yüksek

düzeyde rekreasyonel potansiyele sahip alanlar olarak ortaya konulmuştur.

5. Alanların kullanıma açılma öncelikleri ve yoğunluklarının saptanması

aşamasında; Alanların kullanıma açılma önceliklerini ve kullanım yoğunluklarını belirlemek

amacıyla herhangi bir alanın rekreasyonel potansiyeli ve koruma durumunu orta koymak

maksadı ile hazırlanmış “Koruma Eşikleri Sentezi” ve “Rekreasyonel Potansiyel Sentezi”

birlikte değerlendirilmiş ve yorumlanmıştır. Sorgulamalar için rekreasyonel ve doğa tabanlı

aktivitelerin kullanım yoğunluklarını gösteren Baud-Bovy ve Lawson (1998)’nın kullanım

yoğunlukları tablosundan yararlanılmıştır (Çizelge 18).

Çizelge 18. Ortalama Rekreasyonel Kullanım Yoğunlukları (Baud-Bovy ve Lawson, 1998)

KULLANIM YOĞUNLUĞU

Çok Düşük Düşük Orta Yüksek

Günlük kullanıcı

sayısı / ha. 5’ten az 5-50 40-300 1000-2000

Çevre kalitesi Doğa ile temas

mümkün

Uygun büyük

boşluklar

Az kalabalıktan

çok kalabalığa Çok kalabalık

Aktivite

örnekleri Patikaları kullanır Piknik

Organize piknik

ve kamp

Plaj, havuz, spor

merkezleri

Olanaklar Yönlendiriciler,

dinlenme alanları Minimal Gerekli Çok önemli

6. Oluşturulan tablonun Belgrad Ormanı (Tabiat Parkları ve Mesire Yerleri)

üzerinde test edilmesi aşamasında;“Tabiat Parkı Tespit Kriterleri ve Değerlendirme Tablosu”

örnek alan olarak seçilen Belgrad Ormanı’nda yer alan dokuz tabiat parkı (Bentler, M. Akif

Ersoy, Neşetsuyu, Falih Rıfkı Atay, Kömürcübent, Irmak, Kirazlıbent, Fatih Çeşmesi ve Ayvat

Bendi) ile iki mesire yeri (Kurtkemeri ve Binbaşı Çeşmesi) üzerinde denenmiştir. Yapılan bu

çalışma neticesi, araştırma alanı içerisindeki her bir alanın doğal, kültürel kaynak değerlerinin,

görsel kalite, ulaşılabilirlik ve rekreasyonel kolaylık durumunun doğa koruma kriterleri

(Büyüklük, Eğim, Bakı, Ulaşım, Doğallık, Tehlike Altında Olma, Çokluk, Çeşitlilik, Temsil

Etme vb.) yönünden incelenmesi de gerçekleştirilmiştir.

94

4. BULGULAR

4.1. Anket Çalışmalarına Yönelik Bulgular

Anket çalışmaları sonucunda bir alanın tabiat parkı olarak ilan edilebilmesi için göz

önünde bulundurulması gereken ana kriterler ve bu kriterlerin alabileceği maksimum puanlar ile

yüzde dağılımları Çizelge 19’da verilmiştir.

Çizelge 19. Tablodaki Ana Başlıkların Alabileceği En Yüksek Puanların-Yüzdelerinin Dağılımı

Ana Kriterler Puan Dağılımı % Alınabilecek Maximum

Puan

Doğal Kaynaklar 43 95

Kültürel Kaynaklar 15 33

Görsel kalite 18 40

Ulaşılabilirlik 9 20

Rekreasyonel kolaylık 15 32

TOPLAM 100 220

Olumsuz Etmenler -15 -33

Bu frekans tablolarının ışığında anket sonuçları öncelikle ana başlıklar açısından

değerlendirildiğinde, uzmanlar bir alanın tabiat parkı olarak belirlenmesinde doğal kaynakları en

önemli kriter (%43) olarak görmüşlerdir. Onu sırasıyla (%18) görsel kaynaklar, (%15) kültürel

kaynaklar ve rekreasyonel kolaylık ve (%9) ulaşılabilirlik izlemektedir. Olumsuz etmenlerin

puan dağılımına katkısı ise negatif yönde %15 olarak saptanmıştır (Çizelge 19).

Ana kriterlerin yüzde puan değerleri ve alabilecekleri maksimum puanlar belirlendikten

sonra bu puanların alt kriterlere dağıtılmasında yine uzman anketlerinden yararlanılmış ve her bir

alt kriterin önem sıralaması esas alınarak puan dağılımı gerçekleştirilmiştir. Ana ve alt kriterlerin

alabilecekleri maksimum puanlar ışığında “Tabiat Parkı Tespit Kriterleri ve Değerlendirme

Tablosu” (Ek 2) oluşturulmuştur.

Çizelge 19 ve Ek 2’nin değerlendirilmesine göre bir alanın tabiat parkı olarak ayrılabilmesi

için alabileceği maksimum puan 220 olarak saptanmıştır. Buna göre puanların eşit aralıklarla

dağılımları yapılarak herhangi bir alanın tabiat parkı potansiyelinin belirlenmesine yönelik bir

ölçek oluşturulmuştur (Çizelge 20).

95

Herhangi bir alanın “Tabiat Parkı Tespit Kriterleri ve Değerlendirme Tablosu” na (Ek 2)

göre alabileceği puan (olumlu ve olumsuz puanlar arasındaki fark) belirlendikten sonra, bu

puanın Çizelge 20’ye göre yer aldığı aralık, o alanın “Tabiat Parkı Olabilme Potansiyelini”

verecektir.

Çizelge 20. Tabiat Parkı Olabilme Potansiyeli

Tabiat Parkı Potansiyeli Puan Dağılımları

Çok yüksek 220-166

Yüksek 165-111

Orta 110-56

Düşük 55-0

Çizelge 19’da görüleceği üzere doğal kaynakların alabileceği maksimum puan 95’tir.

Uzmanlar bir alanın tabiat parkı olarak ilan edilmesinde doğal kaynak değerleri açısından “alan

büyüklüğü” nü en önemli kriterlerden biri olarak görmüşler ve ilan edilecek sahalarda alan

büyüklüğünün yeterli büyüklükte olması gerektiğini özellikle vurgulamışlardır (Şekil 23).

Şekil 23. Alan Büyüklüğü Önem Sıralaması

Aynı anket sonuçlarına göre, eğim, arazi kullanım kabiliyet sınıfları, meşcere tipi ve

meşcere kapalılığı, hidrolojik özellikler, klimatolojik özelliklerden yağış ve tüm biyolojik yapı

(ekosistem/habitatlar, flora ve fauna tehlike kategorileri) da önem sıralamasında 5 puanla

değerlendirilerek çok önemli olarak nitelendirilmiştir. Bakı, jeoloji ve jeomorfolojik özellikler

0,7

12,414,6

19

24,1

29,2

0

5

10

15

20

25

30

35

Cevapsız 1 2 3 4 5

Önem Sıralaması %

Önem Sıralaması %

96

önem sıralamasında 4’er puan alarak önemli olarak belirlenmiştir. Uzman Anketinde 1 (Ek 1a)

“Meşcere Strüktür Özellikleri” başlığı altında yer alan; biyotop ağacı varlığı, meşcere karışım

tipi, meşcere yaşı, ağaç türleri, orman işletme türü, meşcere tipi ve meşcere kapalılığı özellikleri

Uzman Anket 2 (Ek 1b)’de daha detaylı olarak ele alınmış ve puan dağılımları buna göre

yapılmıştır. Bu özelliklerden orman işletme türü önem sıralamasında 2 puanla değerlendirilmiş

geri kalan diğer tüm doğal özellikler ise uzmanlar tarafından önem sıralaması olarak 3 yani orta

derecede önemli olarak belirlenmiştir. Doğal kaynaklar kendi içinde değerlendirildiğinde puan

dağılımına esas alınacak önem sıralaması Şekil 24’de görülmektedir.

Şekil 24. Doğal Kaynaklar Önem Sıralaması

Anket sonuçları kültürel kaynak değerleri sonuçlarına göre incelendiğinde Şekil 25’de de

görüldüğü gibi tarihi, arkeolojik özellikler, tarihi mimari özellikler kültürel kaynaklar içinde en

önemli, etnografik özellikler ve sosyo-ekonomik yapı ise önemli olarak belirlenmiştir. Puan

dağılımında bu kriterin toplam puanı Çizelge 19’da da görüldüğü üzere maksimum 33

olabileceğinden önem sıralamasına göre tarihi, arkeolojik özellikler, tarihi mimari özellikler 7

puan, etnografik özellikler ve sosyo-ekonomik yapı ise 6 puanla derecelendirilmiştir.

0

1

2

3

4

5

6

Ala

n B

üyü

klü

ğü

Eğim

(%

)

Bak

ı

Jeo

lojik

Öze

llikl

er

Jeo

mo

rfo

lojik

Öze

llikl

er

Ara

zi K

ulla

nım

Kab

iliye

t…

Bio

top

Ağa

cı V

arlığ

ı

Me

şcer

e K

arış

ım T

ipi

Me

şcer

e Y

aşı

Ağa

ç Tü

rler

i

Orm

an İş

letm

e Tü

Me

şcer

e T

ipi

Me

şcer

e K

apal

ılığı

Hid

rolo

jik Ö

zelli

kler

Sıca

klık

Yağı

ş

ne

şle

nm

e

zgar

lılık

Eko

sist

em/

Hab

itat

lar

Flo

ra E

nd

em

izm

Du

rum

u

Flo

ra T

ehlik

e K

ateg

ori

si (

IUC

N)

Fau

na

End

emiz

m D

uru

mu

Fau

na

Teh

like

Kat

ego

risi

…Ön

em

Sır

alam

ası

Doğal Kaynaklar Önem Sıralaması

97

Şekil 25. Kültürel Kaynaklar Önem Sıralaması

Uzmanların doğal kaynak değerlerinden sonra önem sıralamasında ikinci sıraya

koydukları (%18) görsel kaynaklar, kendi içinde alt başlıklar olarak değerlendirildiğinde ise;

Şekil 26’da da görüldüğü üzere tüm alt başlıklar çok önemli olarak nitelendirilmiştir. Bu ana

başlığın puan dağılımındaki maksimum toplam puanı yine Çizelge 19’da görüldüğü üzere 40

olduğundan her bir alt başlığın puanı 10’ar olarak derecelendirilmiştir.

Şekil 26. Görsel Kalite Önem Sıralaması

0

1

2

3

4

5

6

Ön

em

Sır

alam

ası

Kültürel Kaynaklar Önem Sıralaması

0

1

2

3

4

5

6

PanaromikGörünümler

Güzel Görüş veVistalar

Alanın Görsel veEstetik Değeri

Tarihsel veKültürel Doku

Ön

em

Sır

alam

ası

Görsel Kalite Önem Sıralaması

98

Uzmanların ulaşılabilirlik ana başlığına verdikleri önem sıralaması %9 gibi düşük bir oran

olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu kriter kendi içinde alt başlıklar olarak değerlendirildiğinde ise;

Şekil 27’de de görüldüğü üzere tüm alt başlıklar çok önemli olarak nitelendirilmiştir. Bu ana

başlığın puan dağılımındaki maksimum toplam puanı yine Çizelge 19’da görüldüğü üzere 20

olduğundan her bir alt başlığın puanı 5’er olarak derecelendirilmiştir.

Şekil 27. Ulaşılabilirlik Önem Sıralaması

Anket sonuçları rekreasyonel kolaylık sonuçlarına göre değerlendirildiğinde tüm alt

başlıklar önemli olarak çıkmıştır (Şekil 28). Bu ana başlığın aldığı puan 32 (toplam puanın %

15’i) olduğundan her bir başlığın aldığı maksimum puan 4 olarak belirlenmiştir.

0

1

2

3

4

5

6

Önemli KarayoluGüzergahları

Üzerinde Bulunması

Ulaşım Mesafesi Ulaşım Türü Ulaşımda DiğerKolaylıklar

Ön

em

Sır

alam

ası

Ulaşılabilirlik Önem Sıralaması

99

Şekil 28. Rekreasyonel Kolaylıklar Sıralaması

Anket sonuçları olumsuz etmenler açısından incelendiğinde bu grup toplam puanın -%15’ i

olup, maksimum -33 puan olarak belirlenmiştir. Şekil 29 incelendiğinde korunan alanlara

yakınlık ve yakın çevrede/ alan içerisinde 2b arazisi varlığı uzmanlar tarafından önemli (4 puan)

olarak değerlendirilirken, diğer alt başlıklar çok önemli (5 puan) olarak nitelendirilmiştir.

Şekil 29. Olumsuz Etmenlerin Önem Sıralaması

00,5

11,5

22,5

33,5

44,5

Ön

em

Sır

alam

ası

Rekreasyonel Kolaylıklar Önem Sıralaması

0

1

2

3

4

5

6

Ön

em

Sır

alam

ası

Olumsuz Etmenler Önem Sıralaması

100

4.2. Koruma Eşikleri Sentezi Yöntemine Ait Bulgular

Bu yönteme ait bulguları ortaya koyabilmek amacıyla koruma yaklaşımı çerçevesinde 3

temel veri tabanına ait; kod değerleri ve koruma eşikleri sentezi değerlendirme matrisinde

(Çizelge 19) belirtilen puan değerleri, ilgili öznitelik sınıflarına atanmış haritalar kullanılmıştır.

Bu haritalardan, arazi kullanım kabiliyetine (Şekil 17) ve su kaynaklarına (Şekil 18) ilişkin

olanlar araştırmaya ait materyal bölümünde sunulmuştur.

Çizelge 10’da belirlenen eğim sınıfı, kod ve puan değerlerine bağlı olarak ArcGIS

ortamında oluşturulan, koruma eşiklerine yönelik sentez haritası da Şekil 30’da gösterilmiştir.

Sözü edilen haritalar, ArcGIS ortamında çakıştırılmış ve elde edilen veri tabanı

sorgulanmıştır. Puan girişleri tamamlanan olasılık matrisleri yardımı ile alan sınırına dayalı

alansal altlık üzerinde toplam değerler katmanı üretilmiştir (Şekil 30).

Şekil 30. Koruma Eşikleri Sentezi Haritası

101

Toplam değerler katmanı ArcGIS ortamında, 3 ana grup altında değerlendirmeye

alınmıştır. Değerlendirmelerde, toplam 10-12 arasında puan alan alanlar, çok güçlü ve son derece

güçlü doğal alanları tanımlamaktadır. 7-9 puanları arası güçlü derecede önemli alanları, 4-6

puanları arası ise az ve orta derecede önemli doğal alanları temsil etmektedir. Bu alanların

araştırma alanları üzerindeki alansal dağılımlarını (Çizelge 22) belirlemek, kullanıma açılma

öncelikleri ile kullanım yoğunluklarını belirlemeye yönelik sentez çalışmalarını

gerçekleştirebilmek için oluşturulmuş olan Koruma Eşikleri Sentez Haritası veritabanına ayrıca

yeni bir öznitelik sınıfı (EŞİK_SON) açılmış ve Çizelge 21’de belirtilen kod değerleri

işlenmiştir.

Çizelge 21. Koruma Eşik Değerlerine Ait Kod Değerleri

Doğal Kaynak Değeri Koruma Eşikleri EŞİK_SON

Çok güçlü ve son derece güçlü doğal alanlar 10-12 3

Güçlü derecede önemli doğal alanlar 7-9 2

Az ve orta derecede önemli doğal alanlar 4-6 1

Koruma eşikleri sentez sonuçlarına göre araştırma alanı içinde 10-12 puan aralığında olan

ve çok güçlü ve son derece güçlü alanlar olarak tanımlanan alanlar, araştırma alanlarının genel

alan dağılımının %50’sinden fazlasına denk gelmesi durumunda, alanların koruma yaklaşımı ile

düşük yoğunluklu planlanmasının öncelikli amaç olması gerekmektedir.

Çizelge 22. Koruma Eşikleri Sentez Değerlerinin Araştırma Alanları Üzerindeki Alansal Dağılımı

Tabiat Parkları Mesire

Yerleri

Ben

tler

M.A

kif

Ers

oy

Neş

etsu

yu

Fa

lih

Rıf

Ata

y

rcü

ben

t

Irm

ak

Kir

azl

ıben

t

Fa

tih

Çeş

mes

i

Ay

va

tben

di

Ku

rt K

emer

i

Bin

ba

şı

Çeş

mes

i

Eşi

k D

eğer

leri

Ala

n

Da

ğıl

ımı

(ha

)

1

(Az ve orta derecede

önemli)

3,92 16,01 29,52 12,36 0,01 2,46 7,67 11,58 17,00 3,16 8,00

2

(Güçlü derecede

önemli)

1,13 7,09 29,12 1,04 0,00 0,73 7,46 17,92 33,00 3,19 2,73

3

(Çok güçlü ve son

derece güçlü)

11,25 0,00 8,68 2,93 2,90 6,81 4,01 0,00 0,00 0,00 0,20

TOPLAM ALAN

(ha) 16,30 23,10 67,32 16,33 2,91 10,00 19,14 29,50 50,00 6,35 10,93

102

Bu kapsamda 16,30 ha.’lık Bentler Tabiat Parkı’nın %69’u, 2,91 ha.’lık Kömürcübent

Tabiat Parkı’nın %99,7’si ve 10 ha.’lık Irmak Tabiat Parkı’nın %68’inin çok güçlü ve son derece

güçlü doğal alanlardan oluşması nedeni ile koruma yaklaşımı ile değerlendirilmesi ve çok düşük

yoğunluklu planlanmaları gerekmektedir.

Koruma eşik değerlerinin araştırma alanı üzerindeki alansal dağılım yüzdeleri ise Çizelge

23’de ve Şekil 31’de gösterildiği gibidir. Buna göre Kömürcübent Tabiat Parkının %99,69’u çok

güçlü ve son derece güçlü doğal alanlar olarak bulunmuştur. Falih Rıfkı Atay Tabiat Parkı ve

Binbaşı Çeşmesi Mesire Alanlarında ise toplam alanlarının %70’ den fazlası az ve orta derecede

önemli doğal alanlar olarak tespit edilmiştir.

Çizelge 23. Koruma Eşik Değerlerinin Araştırma Alanı Üzerindeki Alansal Dağılım Yüzdeleri

Tabiat Parkları Mesire

Yerleri

Ben

tler

M.A

kif

Erso

y

Neşe

tsu

yu

Fa

lih

Rıf

Ata

y

rcü

ben

t

Irm

ak

Kir

azl

ıben

t

Fa

tih

Çeşm

esi

Ay

va

tben

di

Ku

rt

Kem

eri

Bin

ba

şı

Çeşm

esi

Eşi

k D

eğer

leri

Ala

n

Da

ğıl

ımı

(%)

1

(Az ve orta derecede önemli)

24,05 69,31 43,85 75,69 0,17 24,60 40,07 39,25 34,00 49,76 73,19

2

(Güçlü derecede önemli)

6,93 30,69 43,26 6,37 0,14 7,30 38,98 60,75 66,00 50,24 24,98

3

(Çok güçlü ve son derece güçlü)

69,02 0,00 12,89 17,94 99,69 68,10 20,95 0,00 0,00 0,00 1,83

TOPLAM ALAN

(%) 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00

23,10 ha.’lık Mehmet Akif Ersoy Tabiat Parkı’nın %69’u, 16,33 ha.’lık Falih Rıfkı Atay

Tabiat Parkı’nın %76’sı ve 10,93 ha.’lık Binbaşı Çeşmesi Mesire Yeri’nin %73’ünün az ve orta

derecede önemli doğal alanlardan oluşması nedeni ile yoğun kullanıma açılmaya elverişli

alanlardır.

103

Şekil 31. Koruma Eşik Değerlerinin Araştırma Alanı Üzerindeki Alansal Dağılım Yüzdeleri

4.3. Rekreasyon Potansiyeli Sentezi Yöntemine Ait Bulgular

“Rekreasyon Potansiyeli Sentezi” yöntemine ait bulguları ortaya koyabilmek amacıyla,

alanın bazı doğal ve kültürel verilerinin olumlu ve olumsuz etkileri değerlendirmeye alınmıştır.

Değerlendirmeye alınan olumlu ve olumsuz etkenlerin veri tabanlarına ait; kod değerleri ve

rekreasyonel potansiyel sentezi değerlendirme matrisinde (Çizelge 17) belirtilen puan değerleri,

ilgili öznitelik sınıflarına atanmış haritalar kullanılmıştır.

Rekreasyonel Potansiyel Sentezi’ne temel oluşturan bütün kod değerlerine bağlı olarak

puanları işlenmiş etken katmanları (olumlu-olumsuz) ArcGIS ortamında çakıştırılmış ve elde

edilen veri tabanı sorgulanarak alan sınırına dayalı alansal altlık üzerinde toplam değerler

katmanı üretilmiştir (Şekil 32).

020406080

100120

Be

ntl

er T

.P.

M.A

kif…

Neş

etsu

yu…

Falih

Rıf

kı…

rcü

be…

Irm

ak T

.P.

Kir

azlıb

en

t…

Fati

h…

Ayv

atb

en

di…

Ku

rt K

em

eri

Bin

baş

ı…

Koruma Eşikleri Sentez % Dağılımları

Az ve orta derecedeönemli doğal alanlar

Güçlü derecede önemlidoğal alanlar

Çok güçlü ve son derecegüçlü doğal alanlar

104

Şekil 32. Rekreasyon Potansiyeli Sentezi Haritası

Toplam değerler katmanı ArcGIS ortamında, 3 ana grup altında değerlendirmeye

alınmıştır. Sentez puanlarını esas alan bu değerlendirmede; toplam 8-17 arasında puan alan

alanlar, düşük düzeyde rekreasyonel potansiyele sahip olan alanlar olarak, 18-22 puanları arası

orta düzeyde rekreasyonel potansiyele sahip alanlar, 23-28 puanları arası ise yüksek düzeyde

rekreasyonel potansiyele sahip alanlar olarak ortaya konulmuştur. Bu alanların araştırma alanları

üzerindeki alansal dağılımlarını (Çizelge 25) belirlemek, kullanıma açılma öncelikleri ile

kullanım yoğunluklarını belirlemeye yönelik sentez çalışmalarını gerçekleştirebilmek için

oluşturulmuş olan Rekreasyonel Potansiyel Sentez Haritası veritabanına yeni bir öznitelik sınıfı

(SENTEZ_SON) açılmış ve Çizelge 24’de belirtilen kod değerleri işlenmiştir.

Çizelge 24. Rekreasyonel Potansiyel Değerlerine Ait Kod Değerleri

Rekreasyonel Potansiyel Değeri Sentez Puanı SENTEZ SON

Düşük rekreasyonel potansiyele sahip alanlar 8-17 1

Orta düzeyde rekreasyonel potansiyele sahip

alanlar

18-22 2

Yüksek rekreasyonel potansiyele sahip alanlar 23-28 3

105

Çizelge 25. Rekreasyonel Potansiyel Sentez Değer. Araş. Alanları Üzerindeki Alansal Dağılımı

Tabiat Parkları Mesire

Yerleri

Ben

tler

M.A

kif

Ers

oy

Neş

etsu

yu

Fa

lih

Rıf

Ata

y

rcü

ben

t

Irm

ak

Kir

azl

ıben

t

Fa

tih

Çeş

mes

i

Ay

va

tben

di

Ku

rt K

emer

i

Bin

ba

şı

Çeş

mes

i

Eşi

k D

eğerl

eri

Ala

n

Dağ

ılım

ı (h

a)

1

(Düşük Rek. Pot. Sahip Alan) 0,69 16,83 0,03 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,35 0,35

2

(Orta Rek. Pot. Sahip Alan) 10,18 6,27 22,4 4,98 0,00 0,004 0,00 7,57 21,00 6,00 8,92

3

(Yüksek Rek. Pot. Sahip Alan) 5,43 0,00 44,90 11,35 2,90 9,996 19,14 21,93 29,00 0,00 1,66

TOPLAM ALAN

(ha) 16,30 23,10 67,32 16,33 2,91 10,00 19,14 29,50 50,00 6,35 10,93

Rekreasyonel potansiyel değerlerinin araştırma alanı üzerindeki alansal dağılım yüzdeleri

ise Çizelge 26’da ve Şekil 33’de gösterildiği gibidir.

Çizelge 26. Rekreasyonel Potansiyel Sentez Değerlerinin Araştırma Alanı Üzerindeki Alansal Dağılım

Yüzdeleri

Tabiat Parkları Mesire

Yerleri

Ben

tler

M.A

kif

Ers

oy

Neş

etsu

yu

Fa

lih

Rıf

Ata

y

rcü

ben

t

Irm

ak

Kir

azl

ıben

t

Fa

tih

Çeş

mes

i

Ay

va

tben

di

Ku

rt K

emer

i

Bin

ba

şı

Çeş

mes

i

Eşi

k D

eğerl

eri

Ala

n

Dağ

ılım

ı (%

)

1

(Düşük Rek. Pot. Sahip Alan %) 4,29 72,73 0,74 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 4,41 0,00

2

(Orta Rek. Pot. Sahip Alan %) 62,58 27,27 32,39 29,82 0,00 0,00 0,00 25,42 41,92 95,59 83,53

3

(Yüksek Rek. Pot. Sahip Alan %) 33,13 0,00 66,86 70,18 100 100 100 74,58 58,08 0,00 16,47

TOPLAM ALAN

(%) 100 100 100 100 100 100 100 100 100 100 100

106

Şekil 33. Rekreasyonel Potansiyel Sentez Değerlerinin Araştırma Alanı Üzerindeki Alansal Dağılım

Yüzdeleri Grafiği

Araştırma alanlarının rekreasyonel potansiyel değerlerinin yüzdesel dağılımlarına

bakıldığında Çizelge 26 ve Şekil 33’de görüldüğü gibi Kömürcübent, Irmak ve Kirazlıbent

Tabiat Parkları alanlarının %100’ü yüksek rekreasyon potansiyeline sahip alanlardan

oluşmaktadır. Fatih Çeşmesi Tabiat Parkı alanının %74,58’i, Falih Rıfkı Atay’ın ise %70,18’i

yüksek rekreasyon potansiyeline sahiptir. Bentler Tabiat Parkının ise alanının %62,58’ini orta

rekreasyon potansiyeline sahip alanlar oluşturmaktadır. Kurt Kemeri Mesire Yeri’nin toplam

alanının (6,35 ha) %95,59’u orta rekreasyon potansiyeline sahip alan olarak saptanmıştır.

Binbaşı Çeşmesi Yeri’nin toplam alanının (10,93 ha) %83,53’ü ise orta rekreasyon potansiyeline

sahip alan olarak bulunmuştur. Mehmet Akif Ersoy Tabiat Parkının ise toplam alanının (16,33

ha) %72,73 lük büyük bir bölümü düşük rekreasyon potansiyeline sahip alan olarak

bulunmuştur.

4.4. Alanların Kullanım Öncelikleri ve Yoğunluklarına Ait Bulgular

Rekreasyonel Kaynak Planlama Modelinin (Bekdemir, 2009) son aşamasını oluşturan bu

sentez çalışmasında, araştırma alanının kullanım önceliklerini saptamak amacıyla ArcGIS

ortamında oluşturulan Koruma Eşik Sentezi ve Rekreasyonel Potansiyel Sentez haritalarının

çakıştırılması sonucunda elde edilen yeni sentez katmanı üzerinde kullanıma açılabilecek alanları

belirlemek amacıyla sorgulamalar yapılmıştır.

020406080

100120

Rekreasyonel Potansiyel Sentez % Dağılımları

Düşük rekreasyonelpotansiyele sahip alanlar

Orta düzeyde rekreasyonelpotansiyele sahip alanlar

Yüksek rekreasyonelpotansiyele sahip alanlar

107

Sorgulamalar, üç ayrı eşik bölgesinde kullanıma açılacak alanların tespiti için sözü edilen

sentez katmanına açılan ve kod değerleri işlenmiş olan öznitelik sınıflarına bağlı olarak

yapılmıştır (Çizelge 22 ve Çizelge 24). Bekdemir (2009).

Araştırma alanı içerisinde 1. öncelikli kullanıma açılacak olan yüksek rekreasyonel

potansiyele sahip alanların kullanım kapasitelerini belirlemek için;

ESIK_SON değeri 3, SENTEZ_SON değeri 3 olan,

ESIK_SON değeri 2, SENTEZ_SON değeri 3 olan,

ESIK_SON değeri 1, SENTEZ_SON değeri 3 olan,

alanlar veri tabanı üzerinden seçilmiştir. Bu alanların genel dağılımı Şekil 34‘de, alansal

dağılımları ise Çizelge 27‘de gösterilmiştir.

Şekil 34. Rekreasyonel Potansiyeli Yüksek Olan Alanların Koruma Eşikleri Üzerindeki Dağılımları

108

Çizelge 27. Koruma Eşikleri Üzerindeki Yüksek Rekreasyonel Potansiyele Sahip Alanların Alansal

Dağılımı

1. Öncelikli kullanıma açılacak olan alanlarda (Bekdemir, 2009);

Az ve orta derecede önemli doğal alanlarda, orta yoğunlukta kullanımlar yapılabilir,

Güçlü derecede önemli doğal alanlarda, düşük ve orta yoğunlukta kullanımlar yapılabilir,

Çok güçlü ve son derece güçlü doğal alanlarda, çok düşük ve düşük yoğunlukta

kullanımlar yapılabilir (Çizelge 18),

Çizelge 27’ de gösterildiği gibi toplamda 16,3 ha olan Bentler Tabiat Parkının 5,4 ha’ı

yüksek rekreasyonel potansiyele sahip alan olarak belirlenmiştir. Bu alanın 3,64 ha’ı çok güçlü

ve son derece güçlü doğal alan olarak belirlenerek, çok düşük (4 kişi/ha.) ve düşük (50 kişi/ha)

yoğunluklu kullanımlara uygundur. Aynı tabloda 50 ha alana sahip olan Ayvatbendi Tabiat

Parkı’nın 29,04 ha’ı da yüksek rekreasyon potansiyeline girmektedir. Bu alanın 19,87 ha’ı güçlü

derecede doğal alan olarak belirlenerek düşük (50 kişi/ha) ve orta (300 kişi/ha) derecede

kullanımlara uygun olarak saptanmıştır.

Mehmet Akif Ersoy Tabiat Parkı ve Kurt Kemeri Mesire Yeri’nin yüksek rekreasyonel

potansiyele sahip alanı bulunmamaktadır.

Araştırma alanı içerisinde 2. öncelikli kullanıma açılacak, orta rekreasyonel potansiyele

sahip alanlar alanların kullanım kapasitelerini belirlemek için;

ESIK_SON değeri 3, SENTEZ_SON değeri 2 olan,

ESIK_SON değeri 2, SENTEZ_SON değeri 2 olan,

ESIK_SON değeri 1, SENTEZ_SON değeri 2 olan

1

(Az ve orta derecede önemli)

2

(Güçlü derecede önemli)

3

(Çok güçlü ve son derece güçlü)

TOPLAM ALAN(ha) 5.4 0 45 11.46 2.9 10 19.14 22 29.04 0 1.8

0 0 0

Bin

ba

şı

Çeşm

esi

kse

k R

ekr

eas

yon

Po

tan

siye

line

Sah

ip

Ala

nla

r(h

a)

3.64 0 7 1.5 2.6 7 3.9 0

0 1.5

Tabiat Parkları Mesire Yerleri

Ben

tler

M.A

kif

Erso

y

Neşe

tsu

yu

Fa

lih

Rıf

Ata

y

rcü

ben

t

Irm

ak

0.3

0.01 0 20 0.05 0.3 0.8 7.64 13 19.87

0 2.2 7.6 9 9.17 0

Kir

azlı

ben

t

Fa

tih

Çeşm

esi

Ay

va

tben

di

Ku

rt

Kem

eri

1.75 0 18 9.91

109

alanlar veri tabanı üzerinden seçilmiştir. Bu alanların genel dağılımı ve koruma eşikleri

üzerindeki dağılım yüzdeleri Çizelge 28’de, alansal dağılımları ise Şekil 35‘de gösterilmiştir.

Şekil 35. Orta Düzeyde Rekreasyonel Potansiyele Sahip Alanların Koruma Eşikleri Üzerindeki

Dağılımları

Çizelge 28. Koruma Eşikleri Üzerindeki Kullanıma Açılabilecek, Orta Rekreasyonel Potansiyele Sahip

Alanların Alansal Dağılımı

1

(Az ve orta derecede önemli)

2

(Güçlü derecede önemli)

3

(Çok güçlü ve son derece güçlü)

TOPLAM ALAN(ha) 10.2 6.3 21.8 4.87 0 0 0 7.5 20.96 6.07 9.13

0 0.04

1.43

7.2 0 1.6 1.43 0 0 0 0 0

0 0 0 5 12.87 3.27

0 0 2.5 8.09 2.8 7.66

Ort

a R

ekr

eas

yon

Po

tan

siye

line

Sah

ip

Ala

nla

r(h

a) 1.75 4 11.6 2.4 0

1.25 2.3 8.6 1.04

Irm

ak

Kir

azlı

ben

t

Fa

tih

Çeşm

esi

Ay

va

tben

di

Ku

rt

Kem

eri

Bin

ba

şı

Çeşm

esi

Tabiat Parkları Mesire Yerleri

Ben

tler

M.A

kif

Erso

y

Neşe

tsu

yu

Fa

lih

Rıf

Ata

y

rcü

ben

t

110

2. Öncelikli kullanıma açılacak olan alanlarda (Bekdemir, 2009);

Az ve orta derecede önemli doğal alanlarda, düşük yoğunlukta kullanımlar yapılabilir,

Güçlü derecede önemli doğal alanlar ile çok güçlü ve son derece güçlü doğal alanlarda,

çok düşük ve düşük yoğunlukta kullanımlar yapılabilir,

Çizelge 28’e göre toplamda 16,3 ha olan Bentler Tabiat Parkının 10,2 ha’ı orta

rekreasyonel potansiyele sahip alan olarak belirlenmiştir. Bu alanın 7,2 ha’ı çok güçlü ve son

derece güçlü doğal alan olarak belirlenerek, çok düşük ve düşük kullanımlara uygundur. Aynı

tabloda 50 ha olan Ayvatbendi Tabiat Parkı’nın 20,96 ha’ı da orta rekreasyon potansiyeline

girmektedir. Bu alanın 12,87 ha’ı güçlü derecede önemli doğal alan olarak belirlenerek, çok

düşük ve düşük derecede kullanımlara uygundur. Kömürcübent, Irmak ve Kirazlıbent Tabiat

Parkları’nın orta rekreasyonel potansiyele sahip alanları bulunmamaktadır.

SENTEZ_SON değeri 1, rekreasyonel potansiyel değeri düşük olan alanların koruma

eşikleri üzerindeki dağılımları Çizelge 29’da gösterilmiştir. Toplamda 18.28 ha alana sahip

düşük rekreasyonel potansiyele sahip alanlar ise kullanıma açılmayacak alanlardır (Şekil 36).

Şekil 36. Düşük Rekreasyonel Potansiyele Sahip Alanların Koruma Eşikleri Üzerindeki Dağılım

111

Çizelge 29. Koruma Eşikleri Üzerindeki Kullanıma Açılmayacak Olan Düşük Rekreasyonel

Potansiyele Sahip Alanların Alansal Dağılımı

Çizelge 29’ a göre 23 ha alana sahip Mehmet Akif Ersoy Tabiat Parkının 16,8 ha’ı düşük

rekreasyonel potansiyele sahip alanlardan olup, alanın yarısından fazlası kullanıma açılmayacak

alan olarak belirlenmiştir.

4.5. Belgrad Ormanındaki Mevcut Tabiat Parkları ve Mesire Alanlarının Tabiat Parkı

Potansiyellerinin Belirlenmesi

Araştırmada geliştirilen yöntem Belgrad Ormanında yer alan dokuz adet tabiat parkı

(Bentler, M. Akif Ersoy, Neşetsuyu, Falih Rıfkı Atay, Kömürcübent, Irmak, Kirazlıbent, Fatih

Çeşmesi ve Ayvatbendi) ile iki adet mesire yeri (Kurtkemeri ve Binbaşı Çeşmesi) üzerinde

denenmiştir. Araştırmaya konu olan her bir tabiat parkı ve mesire yerisahip olduğu doğal-

kültürel kaynak değerleri, görsel kalite, ulaşılabilirlik, rekreasyonel kolaylık ve tehdit oluşturan

olumsuz etmenler açısından detaylı olarak incelenmiştir.

Alanlarla ilgili oluşturulan haritaların analizi, literatür araştırmaları ve arazide yapılan

detaylı incelemeler sonucu elde edilen tüm veriler, çalışma sırasında oluşturulan “Tabiat Parkı

Tespit Kriterleri ve Değerlendirme Tablosu” ışığında değerlendirilmiştir.

Tablodaki her başlık için, her bir tabiat parkı ve mesire yerinin almış olduğu puanların

girişi yapılarak toplam puanlar elde edilmiştir (Ek 3). Bu değerlendirme sonucuna göre mevcut

tabiat parkları ve mesire alanlarının puan dağılımları ve tabiat parkı olabilme potansiyelleri

aşağıdaki grafikte görülmektedir (Şekil 37).

1

(Az ve orta derecede önemli)

2

(Güçlü derecede önemli)

3

(Çok güçlü ve son derece güçlü)

TOPLAM ALAN(ha) 0.7 16.8 0.5 0 0 0 0 0 0 0.28 0

0 0 0

0.01 0

0.2 0 0 0 0 0 0 0

0

0 4.8 0 0 0 0 0 0 0

0 0 0 0 0 0.27

Kir

azlı

ben

t

Fa

tih

Çeşm

esi

Ay

va

tben

di

Ku

rt

Kem

eri

Bin

ba

şı

Çeşm

esi

şük

Re

kre

asyo

n

Po

tan

siye

line

Sah

ip

Ala

nla

r(h

a) 0.5 12 0.5 0

Tabiat Parkları Mesire Yerleri

Ben

tler

M.A

kif

Erso

y

Neşe

tsu

yu

Fa

lih

Rıf

Ata

y

rcü

ben

t

Irm

ak

112

Şekil 37 ve Çizelge 20’ye göre Bentler Tabiat Parkı 120 puan alarak tabiat parkı olabilme

potansiyeli yüksek olarak bulunmuştur. Onu sırasıyla 108 puanla Neşetsuyu Tabiat Parkı, 103

puanla Ayvatbendi Tabiat Parkı ve 99 puanla Irmak Tabiat Parkı takip ederek potansiyelleri orta

olarak tespit edilmiştir. Alanda mevcut diğer tabiat parkları (M. Akif Ersoy, Falih Rıfkı Atay,

Kömürcübent, Kirazlıbent, Fatih Çeşmesi) ile iki adet mesire yeri (Kurtkemeri ve Binbaşı

Çeşmesi) ise 110-56 puan arasında yer alarak orta düzeyde potansiyele sahip bulunmuştur.

Burada dikkat çeken husus, alanda yer alan Kurtkemeri ve Binbaşı Çeşmesi Mesire

alanlarının tabiat parkı olabilme potansiyellerinin alandaki mevcut tabiat parklarının

potansiyellerinden çok büyük değişikliğe sahip olmamasıdır.

Şekil 37. Belgrad Ormanı Korunan Alanlara Yönelik Tabiat Parkı Olma Potansiyeli Grafiği.

Alan büyüklüğü açısından ele alındığında, 2,9 ha büyüklüğündeki Kömürcübent Tabiat

Parkı, 10,9 ha büyüklüğündeki Binbaşı Çeşmesi Mesire Yerinden tabiat parkı potansiyeli

açısından daha yüksek puan değerine sahiptir. Aynı zamanda Binbaşı Çeşmesi Mesire Yeri;arazi

kullanım kabiliyet sınıfları, meşcere tipi ve karışımı açısından da Kömürcübent Tabiat Parkından

120

74

108

71 74

9984

72

103

6169

0

20

40

60

80

100

120

140

PO

TAN

SİYE

LD

ÜŞÜ

K

Y

ÜK

SEK

Belgrad Ormanı Korunan Alanlar

Tabiat Parkı Potansiyeli

113

daha yüksek puan değerine sahiptir (Ek 3). Böyle olmasına rağmen Kömürcübent Tabiat Parkı

sahip olduğu su kaynakları açısından aldığı yüksek puan değeri ile genel toplamdaki puanını

dengelenmiş ve 74 puana ulaşmıştır. Sonuç olarak Kömürcübent Tabiat Parkı 74 puan, Binbaşı

Çeşmesi Mesire Yeri ise 69 puan alarak tabiat parkı Potansiyeli açısından yakın değerlere sahip

olmuşlardır.

Bir alanın tabiat parkı ilanı sürecinde esas alınacak temel kriter (Aynı zamanda projenin

ana çıktısı) Tabiat Parkı Tespit Kriterleri ve Değerlendirme Tablosudur (Ek 2). Bununla

birlikte alanın koruma durumu ve rekreasyonel potansiyelinin ortaya konmasında önemli bir yol

gösterici olan koruma eşikleri ve rekreasyonel potansiyel sentezleri, ilan edilmiş bir tabiat

parkında yapılacak planlamalarda mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır ( Öneriler kısmında bu

husus dile getirilmiştir). Bu bağlamda araştırma alanı için yapılan; Koruma Eşikleri Sentezi,

Rekreasyonel Potansiyel Sentezi ile Belgrad Ormanında test edilen, Tabiat Parkı Tespit Kriterleri

ve Değerlendirme Tablosu verileri (Ek 3) karşılıklı olarak değerlendirilmiştir.

Bu amaçla değerlerin karşılaştırılma kolaylığı açısından;

Koruma eşik değerleri 3’lü ölçeğe,

1. Düşük-Orta

2. Yüksek

3. Çok Yüksek

Rekreasyonel potansiyel değerleri 3’lü ölçeğe,

1. Düşük

2. Orta

3. Yüksek

Tabiat parkı olabilme potansiyeli 3’lü ölçeğe çevrilerek

1. Orta

2. Yüksek

3. Çok Yüksek

olarak değerlendirilmiş olup aşağıdaki Çizelge 30 ve Şekil 38 oluşturulmuştur.

114

Çizelge 30. Belgrad Ormanı Korunan Alanları Sentez Tablosu.

Şekil 38. Belgrad Ormanı Korunan Alanları Sentez Grafiği

Bentler Tabiat Parkı (16,30 ha) araştırma alanları arasında tabiat parkı olma potansiyeli

yüksek, koruma eşikleri çok yüksek, rekreasyonel potansiyeli orta düzeyde olan alandır. Diğer

bütün alanların “Tabiat Parkı” olma potansiyelleri orta düzeydedir. Kurtkemeri ve Binbaşı

Çeşmesi Mesire Alanlarının rekreasyonel potansiyelinin Mehmet Akif Ersoy Tabiat Parkı’ndan

daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Aynı zamanda koruma eşik değeri de sözü edilen mesire

alanlarından düşüktür. Ancak tabiat parkı olabilme potansiyeli açısından bakıldığında herhangi

bir farklılık görülmemektedir. Diğer tabiat parklarının rekreasyonel potansiyelleri yüksek

olmasına rağmen koruma eşik düzeyleri farklılık göstermektedir.

Ben

tler (

16

.3

ha

)

M.A

kif

Erso

y

(23

.1h

a)

Neşe

tsu

yu

(67

.3h

a)

Fa

lih

Rıf

Ata

y

(16

.33

ha

)

rcü

ben

t

(2.9

ha

)

Irm

ak

(1

0 h

a)

Kir

azlı

ben

t

(19

.14

ha

)

Fa

tih

Çeşm

esi

(29

.5 h

a)

Ay

va

tben

di

(50

ha

)

Ku

rt

Kem

eri

(6.3

5 h

a)

Bin

ba

şı

Çeşm

esi

(1

0.9

3

ha

)

Koruma Eşikleri 3 1 1 1 3 3 1 2 2 2 1

Rekreasyon Potansiyeli 2 1 3 3 3 3 3 3 3 2 2

Tabiat Parkı Olabilme Potansiyeli 2 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1

Tabiat Parkları Mesire Yerleri

Koruma Eşikleri

Rekreasyon Potansiyeli

Tabiat Parkı OlabilmePotansiyeli

115

5. TARTIŞMA SONUÇ VE ÖNERİLER

İnsanın doğa üzerindeki olumsuz etkileri ve bunun sonucunda meydana gelen yok olma ve

bozulmaları önlemek üzere geçmişten günümüze bazı önlemler alınmaya çalışılmaktadır. Bu

önlemlerden bir tanesi de korunan alanlardır.

Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de korunan alanların uzun bir geçmişe sahip olduğu

söylenebilir. Buna karşılık korunan alanlarının sınıflandırması, tahsis, ayırma kriterleri ve

yönetimi gibi konularda oluşmuş bir ulusal ya da uluslararası standarttan söz etmek kolay

olmamaktadır. Bu ise dünyanın farklı coğrafyalarında aynı adla anılan, ancak farklı özelliklere

sahip ve farklı amaç ve düzenlemelerle yönetilen korunan alanların ortaya çıkmasına yol

açmaktadır.

Korunan alanlar konusunda en yetki uluslararası organizasyon olan IUCN korunan alanları

altı farklı kategoride ele almaktadır. Birinci kategoriden altıncı kategoriye doğru gidildikçe

koruma amacıyla birlikte yararlanma amacı da ortaya çıkmakta ve ağırlığını artırmaktadır. Diğer

bir söyleyişle, birinci kategoride mutlak bir koruma amacı söz konusu iken altıncı kategoride

yararlanma amacının da önemli yer tuttuğuna şahit olunmaktadır. Burada altı çizilmesi gereken

konu şudur ki, yararlanma amacı hiçbir zaman sürdürülebilirliğin önüne geçmemektedir.

IUCN sınıflandırmasına göre tabiat parklarının en yakın olduğu sınıf beşinci kategori olan

Korunan Kara ve Deniz Peyzajlarıdır. Bu kategorinin temel yönetim amacını, “önemli kara ve

deniz peyzajlarını, insan etkileşimlerinden kaynaklanan diğer değerleri geleneksel yönetim

uygulamaları yoluyla korumak ve sürdürmek” olarak tanımlanmaktadır. Bu amaç ifadesinden de

anlaşılabileceği gibi söz konusu kategori içerisine giren alanlar hem doğal değerleri hem de

kültürel değerleri bünyesinde barındırmakta ve her iki değer grubunun sürdürülebilir şekilde

korunması amaçlanmaktadır. Gerçekten de dünyadaki çeşitli tabiat parkı örnekleri bünyesinde

ormanlar ve göller gibi doğal değerlerle birlikte tarım alanları, geleneksel yerleşimler ve tarıma

dayalı endüstriyel işletmeler gibi kültürel değerleri de barındırmaktadır.

Diğer yandan, yine IUCN tarafından yapılan çalışmalarda bazı korunan alanların alan

yüzölçümü olarak, kesin bir kriter olmamakla birlikte, diğerlerine göre daha büyük olması

gerekliliği dile getirilmektedir. İkinci kategoride yer alan Milli Parklar ile beşinci kategoride yer

alan ve tabiat parklarını da içeren Korunan Kara ve Deniz Peyzajları bu kapsamda

değerlendirilmelidir. Gerçekten de Almanya’daki 105 adet tabiat parkının ortalama büyüklüğü

116

yaklaşık 90 bin ha, Fransa’daki 50 adet bölgesel tabiat parkının ortalama büyüklüğü yaklaşık 140

bin ha ve Japonya’daki 309 adet bölgesel tabiat parkının ortalama büyüklüğü de yaklaşık 6.350

ha’dır. Oysa Türkiye’de bulunan 184 adet tabiat parkının ortalama büyüklüğü yalnızca 441

ha’dır. Dahası bu tabiat parklarının toplam alanı (yaklaşık 81 bin ha) Almanya ve Fransa’daki bir

tabiat parkının ortalama büyüklüğüne ulaşmamaktadır. Türkiye’de 1 ha büyüklüğüne bile

(Harmankaya Tabiat Parkı, Termal, Yalova) tabiat parkı bulunmaktadır. Tabiat parklarının alan

büyüklüğünün 2000’li yıllardan itibaren oldukça azaldığı da gözden kaçmamaktadır.

2873 sayılı Milli Parklar Kanunu tabiat parklarını “Bitki örtüsü ve yaban hayatı özelliğine

sahip, manzara bütünlüğü içinde halkın dinlenme ve eğlenmesine uygun tabiat parçalarıdır.”

şeklinde tanımlamaktadır. Diğer yandan, Milli Parklar Yönetmeliği de tabiat parklarının taşıması

gereken özellikleri şu şekilde sıralamaktadır.

Milli veya bölge seviyesinde üstün tabii fizyocoğrafik yapıya, bitki örtüsü ve yaban

hayatı özelliklerine ve manzara güzellikleri ile rekreasyon potansiyeline sahip olmalıdır.

Kaynak ve manzara bütünlüğünü sağlayacak yeterli büyüklükte olmalıdır.

Bilhassa açık hava rekreasyonu yönünden farklı ve zengin bir potansiyele sahip

olmalıdır.

Mahalli örf ve adetlerin, geleneksel arazi kullanma düzeninin ve kültürel manzaraların

ilgi çeken örneklerini de ihtiva edebilmelidir.

Devletin mülkiyetinde olmalıdır.

Dikkat edilirse bu özellikler içerisinde hem büyüklük kriterine hem de geleneksel arazi

kullanma düzeninin ve kültürel manzaraların ilgi çeken örneklerini ihtiva etme kriterine vurgu

yapılmaktadır. Dolayısıyla, Milli Parklar Kanunu’ndaki tabiat parkı tanımı yeterli olmasa da

Milli Parklar Yönetmeliği daha kapsamlı bir anlayış geliştirmektedir.

Öte yandan, mesire yerleri ise genellikle rekreasyonel amaçlara tahsis edilen, halkın

yararlanabilmesi açısından yerleşim yerlerine yakın orman alanlarını içermektedir. Mesire yerleri

için tabiat parklarında olduğu gibi bir büyüklük kriterinden ve doğal ve kültürel yapının uyumlu

kompozisyonundan söz etmek olanaklı değildir. Gerçekten de mesire yerleri çok daha küçük

alanları kapsayan orman alanlarıdır (Türkiye’deki 1.729 mesire yerinin ortalama büyüklüğü 17

ha’dır).

117

Korunan alanlarla ilgili çalışmalarda bulunan uzmanlar bir alanın tabiat parkı olabilmesi

açısından öncelikle doğal özelliklere bakılması gerektiğini düşünmektedir. Bunu görsel kalite,

kültürel kaynaklar ve rekreasyonel kolaylık takip etmektedir. Doğal özellikler açısından en

önemli görülen konu ise alan büyüklüğüdür.

İncelenen 11 alanın tabiat parkı olabilme potansiyelleri açısından kendi içlerinde yapılan

değerlendirmede Bentler Tabiat Parkı’nın yüksek, diğer 10 alanın ise orta potansiyele sahip

olduğu saptanmıştır. Ancak burada unutulmaması gereken nokta şudur; yapılan tüm

değerlendirme ve analizlerde büyüklükle ilgili bir eşik değer verilmeden ülkemizdeki mevcut

tabiat parklarının hali hazırdaki durumları baz alınarak yapılmıştır. Yani alanlar büyüklük

açısından birbirlerine göre büyüklük farklarına göre puanlandırılmışlardır. Bu nedenle kendi

içerisinde bir değerlendirme niteliğindedir ve 11 alanın farklılaşmasını açığa çıkarmak amacıyla

yapılmıştır.

Bu kapsamda çalışma sonuçları değerlendirildiğinde; bir alanın tabiat parkı olarak

ayrılabilmesi için aşağıdaki hususlara uyulması gerektiği ortaya çıkmıştır:

1. Bir alanın tabiat parkı olarak tanımlanabilmesi için öncelikle çalışmanın ana çıktısını

oluşturan “Tabiat Parkı Tespit Kriterleri ve Değerlendirme Tablosu” (Ek 2) baz alınmalıdır.

Öneri alanın bu değerlendirme sisteminde çok yüksek veya yüksek düzeyde tabiat parkı

olabilme potansiyeline sahip olması gerekmektedir.

Bu açıklamaya göre; örnek alan olarak seçilen Belgrad Ormanı değerlendirildiğinde,

sadece Bentler Tabiat Parkı, sahip olduğu kaynak değerleri açısından, yüksek tabiat parkı olma

potansiyeline sahip bulunmuştur. Diğer tabiat parkları ise orta düzeyde tabiat parkı olma

potansiyeline sahip bulunarak tabiat parkı olarak kullanılması uygun görülmemektedir.

2. Tabiat parkı ilan edilen bir sahanın, kullanım öncelikleri ve yoğunluklarının

saptanmasında “Koruma Eşikleri Sentezi” ve “Rekreasyonel Potansiyel Analizi Sentezi”,

mutlaka yapılmalı ve sahanın planlanması bu analizler ışığında gerçekleştirilmelidir.

Bu açıklamalara göre çalışma alanı içerisinde yer alan tabiat parkları incelendiğinde;

Şekil 39’da görüldüğü üzere Bentler Tabiat Parkı 1. maddeden de anlaşılacağı üzere yüksek

tabiat parkı olma potansiyeline sahiptir. Ancak sahanın koruma eşik değerinin çok yüksek olması

nedeniyle, bu alanda kullanım yoğunluğu çok düşük/düşük tutulmalıdır.

118

Mehmet Akif Ersoy Tabiat Parkı 1. maddeye göre tabiat parkı olma potansiyeli

bulunmamaktadır. Alanın rekreasyonel potansiyelinin düşük ve tabiat parkı olabilme

potansiyelinin ise orta olması alanın ne tabiat parkı ne de mesire yeri olarak kullanılmasının

uygun olmadığı kanısına ulaşılmasına neden olmuştur.

Neşetsuyu, Falih Rıfkı Atay, Kirazlıbent Tabiat Parklarının 1. maddeye göre tabiat parkı

olma potansiyelleri bulunmamaktadır. Bu alanların koruma eşik değeri düşük, rekreasyonel

potansiyellerinin yüksek olması nedeniyle orta yoğunlukta kullanıma uygun olup, mesire yeri

olarak ayrılmaları uygundur.

Kömürcübent ve Irmak Tabiat Parklarının da 1. maddeye göre tabiat parkı olma

potansiyelleri bulunmamaktadır. Bu alanların rekreasyonel potansiyellerinin yüksek olması

sahaların mesire yeri olarak ayrılması için uygun gözükmektedir. Ancak her iki alanında da

koruma eşik değerlerinin çok yüksek olması bu alanların mesire yeri olarak ayrılması için

kısıtlayıcı bir faktör olarak gözükmektedir.

Fatih Çeşmesi ve Ayvatbendi Tabiat Parklarının da 1. maddeye göre tabiat parkı olma

potansiyelleri bulunmamaktadır. Bu alanların rekreasyonel potansiyellerinin yüksek olması

nedeniyle mesire yeri olarak ayrılmaları uygundur. Ancak koruma eşik değerlerinin yüksek

olması nedeniyle kullanım yoğunluğu düşük ve orta düzeyde tutulmalıdır.

3. Tabiat parkı olma potansiyeline sahip olmayan, rekreasyonel potansiyeli

açısından orta veya yüksek değerlere sahip alanlar, mesire yeri olarak

değerlendirilmelidir. Bu alanların kullanım öncelik ve yoğunlukları alanların sahip oldukları

özelliklere bağlı olarak değişiklik gösterecektir.

Bu açıklamalara göre çalışma alanı içerisinde yer alan mesire yerleri incelendiğinde;

Kurt Kemeri Mesire Yeri’nin 1. maddeye göre tabiat parkı olma potansiyeli

bulunmamaktadır. Bu alanın koruma eşik değerinin yüksek ve rekreasyon potansiyelinin orta

olması nedeniyle, çok düşük ve düşük kullanım yoğunluğunda kullanımlara uygun mesire yeri

olarak devam etmesinde sakınca bulunmamaktadır.

Binbaşı Çeşmesi Mesire Yeri’nin de 1. maddeye göre tabiat parkı olma potansiyeli

bulunmamaktadır. Bu alanın koruma eşik değeri düşük/orta ve rekreasyonel potansiyeli orta

119

olarak tespit edilmiştir. Bu nedenle sahanın düşük kullanım yoğunluğunda mesire yeri olarak

devam etmesi gerekmektedir.

4. Diğer yandan, Milli Parklar Yönetmeliğindeki tabiat parklarının taşıması gereken

özellikler kısmına büyüklük kriteri ile ilgili aşağıdaki gibi bir ifadenin eklenmesinin faydalı

olacağı düşünülmektedir. Şöyle ki; tabiat parklarında alan büyüklüğü, alanın kaynak

değerlerinin korunması, rekreasyon aktivitelerinin gerçekleştirilmesi ve sahaların

planlanmasına imkan sağlayacak büyüklükte olmalıdır.

5. Çalışmadan elde edilen nihai sonuç, araştırma alanı içerisindeki mevcut tabiat parkı

ve mesire yeri olarak farklı statülerde bulunan alanlar arasında isimsel farklılıklardan

başkaca bariz herhangi bir farkın bulunmadığı yönündedir. Özetlemek gerekirse;

Araştırma kapsamında incelenen 11 adet alan, doğal kaynak değerleri ve rekreasyonel

kolaylıklar açısından büyük ölçüde benzeşmekte olup kültürel kaynak değerler

bakımından küçük farklılıklar taşımaktadır.

Tabiat parkı ile mesire yeri statüsünde bulunan alanlar arasında ayırıcı farklar

saptanmamıştır.

OGM ve DKMP tarafından farklı yönetimsel yaklaşımlarla idare edilen benzer

mahiyetteki sahalarda verimsizlik, kısır çekişmeler ve yetki karmaşasına neden olan çift

başlı yönetim anlayışının ortadan kaldırılabilmesi ve bu alanların tek elden yönetimi

adına: hali hazırda tabiat parkı statüsünde bulunan ancak Ek 2 tablosuna göre tabiat parkı

olabilme kriterlerine sahip olmayan; Neşetsuyu, Falih Rıfkı Atay, Kirazlıbent,

Kömürcübent, Irmak, Fatih Çeşmesi ve Ayvatbendi Tabiat Parklarının mesire yeri

statüsüne dönüştürülmesi (Alanların kullanım yoğunluklarına ilişkin bilgiler için

Bkz.Tartışma ve Sonuç bölümü madde 2) ve mesire yerlerinden sorumlu kurum olan

OGM’ye devredilmesi gerektiği düşünülmektedir.

Özellikle büyüklük kriteri açısından alanların hiçbiri uluslararası normlarda tabiat parkı

olma özelliğine sahip bulunmamaktadır.

Büyüklüğün yeterli seviyede olmaması, alanların planlanması açısından başta zonlama

boyutunda olmak üzere önemli zorluklar doğuracak, mutlak korunması gereken alanların

rekreasyonel yararlanmalardan zarar görmesi engellenemeyecek ve böylelikle mevcut

doğal ve kültürel değerlerin sürdürülebilirliği zedelenecektir.

120

IUCN tanım ve kriterleri, evrensel örnekler, Milli Parklar Yönetmeliğindeki tabiat

parkı kriterleri ve Türkiye’de bugüne kadar yapılan uygulamalar da dikkate alınarak

aşağıdaki gibi bir tabiat parkı tanımının Milli Parklar Kanunu’ndaki tanım yerine adapte

edilmesi uygun olacaktır:

Doğal kaynak değerleri ile birlikte geleneksel kültürel değerler ve kullanımlar

açısından ön plana çıkan, yüksek kalitede peyzaj özelliklerine sahip ve kendi içinde

bütünlüğü bulunan, bu kaynakların korunması temel amacının yanında halkın rekreasyon

gereksinimlerine yanıt vermek amacıyla sürdürülebilir kullanım ilkelerine uygun olarak

yönetilen doğa parçalarıdır.

Bununla birlikte mevzuatta yer alan mesire yeri tanımında herhangi bir değişiklik

yapılmasına gerek olmadığı düşünülmektedir.

121

6. ÖZET-SUMMARY

ÖZET

Tabiat parkları korunmaya değer kaynak değerleri yanında rekreasyonel potansiyeli de

bulunan ve bu yönü itibari ile halkın kullanımına açılabilen alanlardır. Ayrıca ülkemizde

toplumun çeşitli dinlenme, eğlenme ve sportif ihtiyaçlarını karşılamak, yurdun güzelliğine katkı

sağlamak ve turistik hareketlere imkân vermek maksadıyla, gerekli yapı, tesis ve donatılarla

kullanıma ayrılan, halkın günübirlik veya geceleme ihtiyaçlarını karşılayan, rekreasyonel ve

estetik kaynak değerlere sahip orman rejimine tabi alanlar orman içi dinlenme yerleri olarak

ayrılmaktadır. Halkın rekreasyonel gereksinimlerini karşılamak maksadı ile Doğa Koruma ve

Milli Parklar Genel Müdürlüğü ile Orman Genel Müdürlüğü tarafından ilan ve tesis edilen tabiat

parkları ve mesire yerleri bulunmaktadır. Ancak mahiyeti itibari ile birbirinden farklı olması

gereken tabiat parkı ve mesire yerleri gerek kullanıcılar gerekse orman teşkilatı tarafından orman

içi dinlenme yeri olarak algılanmaktadır.

“Tabiat Parkı – Mesire Yeri ( Orman İçi Dinlenme Yeri) Kavramları ve Tabiat Parkı

Belirleme Kriterleri Üzerine Yeniden Yapılandırma Önerisi: Belgrat Ormanı Örneği” isimli bu

proje ile, IUCN kriterleri, dünyadaki ve ülkemizdeki tabiat parkları örnekleri ve literatür

çalışmaları neticesi bir alanın tabiat parkı ilan edilmesi için gerekli kriterlerin neler olduğu ve

bunların sayısal değerleri uzman anketleri uygulanarak saptanmış ve böylece tabiat parkı

belirlemede objektif kriterlerin baz alındığı bir değerlendirme tablosu oluşturulmuştur (Tabiat

Parkı Tespit Kriterleri ve Değerlendirme Tablosu).

Proje kapsamında örnek alan olarak seçilen Belgrad Ormanı içerisinde yer alan tabiat

parkları ve mesire yerleri, oluşturulan “Tabiat Parkı Tespit Kriterleri ve Değerlendirme

Tablosu”na göre yeniden incelenmiştir.

Bu çalışma ile elde edilen sonuçlar aşağıdaki şekilde özetlenebilir;

Yapılan çalışmada göstermektedir ki; Belgrad Ormanı içerisindeki mevcut tabiat parkı ve

mesire yeri olarak farklı statülerde bulunan alanlar arasında isimsel farklılıklardan

başkaca bariz herhangi bir farkın bulunmadığı yönündedir. Alan içerisinde yer alan

dokuz adet tabiat parkı ve iki adet mesire yeri doğal ve kültürel özellikler açısından

122

küçük farklılıklar taşımakla birlikte birbirlerine benzer özellikler göstermektedir. Benzer

durum rekreasyonel potansiyel açısından da söz konusudur.

Bu değerlendirme sistemine göre (Tabiat Parkı Tespit Kriterleri ve Değerlendirme

Tablosu”na göre) bir alanın tabiat parkı ilan edilebilmesi içi, öneri alanın puantaj

sistemine göre, çok yüksek veya yüksek düzeyde tabiat parkı olabilme potansiyeline

sahip olması gerekmektedir. Bu açıklamaya göre; örnek alan olarak seçilen Belgrad

Ormanı değerlendirildiğinde, sadece Bentler Tabiat Parkı, sahip olduğu kaynak değerleri

açısından, yüksek tabiat parkı olma potansiyeline sahip bulunmuştur. Diğer tabiat parkları

ise orta düzeyde tabiat parkı olma potansiyeline sahip bulunarak tabiat parkı olarak ilan

edilmesi uygun görülmemektedir.

Tabiat parkı ilan edilen sahaların ve mesire yerlerinin, korunma durumları, rekreasyonel

potansiyelleri ve kullanım öncelikleri ve yoğunlukları; “Koruma Eşikleri Sentezi” ve

“Rekreasyonel Potansiyel Analizi Sentezi” ile ortaya konmuştur. Bu sentezlerin

gerçekleştirilmesi aşamasında sayısal arazi modelleri üretilmiş, alanın doğal ve kültürel kaynak

değerlerini gösteren haritalar oluşturulmuş ve bu haritalardan yararlanılmıştır.

Ayrıca proje ekibimiz tarafından bazı önerilerde dile getirilmiştir. Bunlar;

Tabiat parkı olma potansiyeline sahip olmayan ( Tabiat Parkı Tespit Kriterleri ve

Değerlendirme Tablosuna göre), rekreasyonel potansiyel sentezine göre orta veya

yüksek değerlere sahip alanlar, mesire yeri olarak değerlendirilmelidir. Bu alanların

kullanım öncelik ve yoğunlukları alanların sahip oldukları özelliklere bağlı olarak

değişiklik gösterecektir.

İlan edilecek tabiat parklarında büyüklüğün yeterli seviyede olmaması, alanların

planlanması açısından başta zonlama boyutunda olmak üzere önemli zorluklar doğuracak,

mutlak korunması gereken alanların rekreasyonel yararlanmalardan zarar görmesi

engellenemeyecek ve böylelikle mevcut doğal ve kültürel değerlerin sürdürülebilirliği

zedelenecektir. Bu nedenle; Milli Parklar Yönetmeliğindeki tabiat parklarının taşıması

gereken özellikler kısmına büyüklük kriteri ile ilgili aşağıdaki gibi bir ifadenin eklenmesi

faydalı olacağı düşünülmektedir. Şöyle ki; Tabiat parklarında alan büyüklüğü; alanın

kaynak değerlerinin korunması, rekreasyon aktivitelerinin gerçekleştirilmesi ve sahaların

planlanmasına imkan sağlayacak büyüklükte olmalıdır.

123

Çalışma kapsamında, tabiat parkı mesire yeri kavramlarına netlik kazandırma adına;

IUCN tanım ve kriterleri, evrensel örnekler ve Türkiye’de bugüne kadar yapılan

uygulamalar da dikkate alınarak aşağıdaki gibi bir tabiat parkı tanımının Milli Parklar

Kanunu’ndaki tanım yerine adapte edilmesi uygun olacaktır:

“Doğal kaynak değerleri ile birlikte geleneksel kültürel değerler ve kullanımlar

açısından ön plana çıkan, yüksek kalitede peyzaj özelliklerine sahip ve kendi içinde

bütünlüğü bulunan, bu kaynakların korunması temel amacının yanında halkın

rekreasyonel gereksinmelerine yanıt vermek amacıyla sürdürülebilir kullanım

ilkelerine uygun olarak yönetilen doğa parçalarıdır.”

124

SUMMARY

Nature parks have potentials for recreation together with resource value that has to be

conserved. In our country the areas that have the capacity to provide rest, fun and sport,

landscape beauty and tourist attractions are assigned as rest areas together with the required

infrastructures and facilities. There are also recreation areas of General Directorate of Nature

Conservation and National Parks and General Directorate of Forests to fit the demand of public.

However, both national parks and recreation areas are considered as rest areas by the forest

service despite the fact that they should be separate.

In this project entitled “A Re-establishment Proposal on Nature Park-Recreation Area

(Rest Area ın Forest) Concepts and Nature Park Assignment Criterion: Belgrad Forest Case” the

IUCN criterion, examples around the world and literature have been investigated to find out the

required criteria to assign an area as nature park, the quantitative values determined by expert

surveys and thus an assessment table to take objective parameters into account has been created

(Nature Park Assignment Criterion and Assessment Table).

In the context of the project the nature parks and recreation areas inside the Belgrad Forest

have been investigated by using the Nature Park Assignment Criterion and Assessment Table.

The results of the study can be summarized as follows;

There is no other difference than the title between nature parks and recreation areas in

Belgrad Forest. The nine nature parks and two recreation areas vary slightly in natural

and cultural properties but are very similar in general. The same situation also applies to

recreational potential.

According to the assessment system (Nature Park Assignment Criterion and Assessment

Table) an area must have high or very high scores to be assigned as a natural park. Based

on this judgment only Bentler Nature Park has a nature park assignment potential. Other

nature parks only had medium scale potential to be a nature park, thus should not have

been assigned.

The conservation status, recreational potential and usage priorities and intensities of nature

park areas and recreation areas have been put forward by using “Conservation Threshold

Synthesis” and “Recreation Potential Analysis Synthesis”. Digital terrain models, and maps that

125

show the cultural and natural resource values of the areas have been created and used during the

synthesis.

This have been mentioned by the project staff with the following examples;

The areas that have not the potential to a nature park (according to Nature Park

Assignment Criterion and Assessment Table), and scored as moderate or high potential

based on recreational potential synthesis should be assigned as recreation areas.

In case of insufficient dimension some situations like zoning may emerge and areas that

have absolute conservation priority will not be protected from recreation which in turn

may come up with unsustainability of natural and cultural values. Therefore a statement

like the following one about dimension of a nature park should be added into the

properties of nature Park section of the Natural Parks Law; the dimension of Nature Parks

should be large enough to ensure conservation of resource values, enable recreation

activities and planning of the land.

In the context of the study, to identify recreation area concept, the definition of nature

parks in National Parks Law should be modified based on the IUCN definitions and

criterion, global examples and practical applications as follows;

“They are the nature areas that must be conserved or managed in line with sustainable use

principles for their distinguished natural resource values, traditional cultural values and use,

high quality landscape properties, and unity.”

126

7. KAYNAKLAR

AAOAP, 2012. Atatürk Arboretumu Orman Amenajman Planı. İstanbul Orman Bölge

Müdürlüğü, İstanbul.

Akesen, A. 1978. Türkiye’de Ulusal Parkların Açıkhava Rekreasyonu Yönünden Nitelikleri ve

Sorunları (Örnek: Uludağ Ulusal Parkı). İÜ Orman Fakültesi Yayın No: 262/2484.

Akten, M., Yılmaz, O., ve Gül A., 2009. Alan Kullanım Planlamasında Rekreasyonel Alan

Kullanım Ölçütlerinin Belirlenmesi: Isparta Ovası Örneği. Süleyman Demirel Üniversitesi,

Orman Fakültesi Dergisi, (2), 119-133.

Anonim, 1994, Belgrad Ormanı’nın Statüsü Hakkında Komisyon Raporu. İ.Ü. Orman Fakültesi

Dekanlığı’nın 28.4.1994 tarih ve 16.05/988 sayılı yazısıyla görevlendirilen komisyon

raporu.

Anonim, 1996. Bir Ormanın anatomisi: “Belgrad Ormanı”. Atlas Özel Sayı. Ocak 1996, Sayfa

16. İstanbul.

Anonim, 2007. İstanbul çevre durum raporu, T.C. İstanbul Valiliği, Çevre ve Orman İl

Müdürlüğü, İstanbul.

Anonim, 2009. Abant Tabiat Parkı Uzun Devreli Gelişme Planı.

Anonim, 2014. http://tr.wikipedia.org/wiki/Belgrad_Ormanı

Arslangündoğdu, Z., 2005. İstanbul-Belgrad Ormanı’nın Ornitofaunası Üzerinde Araştırmalar.

Doktora Tezi. İ.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.

Arslangündoğdu, Z. ve Hızal, E., 2013. Belgrad Ormanı’nın Kelebekleri, Belgrad Ormanı - Bir

Doğa ve Kültür Mirası, In: Çolak, A.H. (ed.), Orman ve Su İşleri Bakanlığı Yay., İstanbul,

778-825.

Asan, Ü., Sağlam, S., 2012. Belgrad Ormanı ve Ekosistem Özellikleri. “Belgrad Ormanı”

Sorunlar ve Çözümler Yolları Paneli. İ. Ü. Orman Fakültesi, 2012.

Ata, G., 1922. İstanbul Evkaf Suları. In: İstanbul Su Külliyatı XIII Vakıf Su Tahlilleri1- XIX ve

XX. Yüzyılda İstanbul Suları, Proje ve Yayın Yön.: Ahmet Kal’a. Yayın Haz. Kurulu:

Ahmet Tabakoğlu, Ahmet Kal’a, Salih Aynural, İsmail Kara, Eyüp Sabri Kal’a,

İlhamiYurdakul. İstanbul Su Külliyatı XIII, İstanbul Büyükşehir Belediyesi İstanbul

Araştırmaları Merkezi Yay. No: 50, İSKİ Genel Müdürlüğü Yay. No:26, İstanbul, s 140-

162.

Balcı, A.N., 1996. Toprak koruması. İ.Ü. Orman Fak. Yayın No. 439, İstanbul, 975-404-423-6,

İstanbul.

Baud-Bovy, M. and Lawson, F., 1998. Tourism and recreation, handbook of planning and

design, Architectural Pres, Elsevier Science, Oxford, UK, 0 7506 3086 8.

127

Bekdemir, A. P., 2009. “İstanbul-Azizpaşa Ormanı İçerisinde Bir Rekreasyon Planlama Modeli

Oluşturulması”, Doktora Tezi, İ.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü, İSTANBUL.

Berkes, F., Kışlalıoğlu, M. 1990. Ekoloji ve Çevre Bilimleri. Remzi Kitabevi, İstanbul.

Bıçak, G., 2007. İstanbul Belgrad Ormanı Lepidoptera Faunası. Yüksek Lisans Tezi, İstanbul

Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.

Brice, W.C., 1955. The history of forests in Turkey. (Çeviren Nihat Balcı). İ.Ü.Orman Fakültesi

Dergisi, Seri A, Cilt 5, Sayı 1, p: 29-38.

BSOAP, 2012. Bentler Serisi Orman Amenajman Planı. İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü,

İstanbul.

Caner, G., 2007. Ulusal ve Uluslararası Doğa Koruma Kriterleri ve Natura 2000. Yıldız Teknik

Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul.

Çolak, A.H., 2013. Belgrad Ormanı’nın Ağaçları, Belgrad Ormanı - Bir Doğa ve Kültür Mirası,

In: Çolak, A.H. (ed.), Orman ve Su İşleri Bakanlığı Yay., İstanbul, 352-447.

Davis, P.H., 1965. Flora Of Turkey and the East Aegean Islands.EdinburgUniversity Press.

Demir, M., 2010. İspir Yedigöller ve Çevresinin Korunan Alan Kriterleri Yönünden

Araştırılması. Atatürk Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Doktora Tezi, Erzurum.

DKMP, 2013 Türkiye’nin Önemli Sulak Alanları (RAMSAR ALANLARIMIZ),

(http://www.milliparklar.gov.tr/kitap/7/?sflang=tr; erişim tarihi: 10.10 2014)

DKMP, 2014a.Türkiye’nin Korunan Alanları Bilgi Sistemi

(http://www.milliparklar.gov.tr/korunanalanlar/korunanalan1.htm; erişim tarihi

13.10.2014).

DKMP, 2014b. Doğa Koruma Durum Raporu (2002-2013).,

(http://www.milliparklar.gov.tr/kitap/90/?sflang=tr ; erişim tarihi: 10.10.2014)

DKMP, 2013. Bolu Doğa Turizmi Gelişme Planı 2013-2023.

Dölen E.ve Sandalcı, M. 1999. Kâğıthane–Kemerburgaz–Ağaçlı–Çiftalan Demiryolu (1914–

1916). Kâğıthane Belediyesi Kültür Yay., İstanbul 1999, 80 s.

Erdönmez, C. 1997. Bursa-Keles Kırsal Alanlarındaki Toplumsal Yapının Çevre Sorunları

Üzerine Etkisi. İÜ Fen Bilimleri Enstitüsü (yayımlanmamış doktora tezi).

Erdönmez, İ.M. 2005. İstanbul’daki korunan alanlarda rekreasyonel kullanımların görsel

etkileri: Polonezköy Tabiat Parkı örneği. Korunan Doğal Alanlar Sempozyumu, Süleyman

Demirel Üniversitesi, Sözlü Bildiriler Kitabı, s.447-454, Isparta.

Erdönmez, C., Yurdakul, S. 2010. Historical development of forest-community relations in

Polonzeköy (Adampol). Sylwan 154 (5); 291-298.

128

Erinç, S. 1984. Ortam Ekolojisi ve Degradasyonel Ekosistem Değişiklikleri. İÜ Deniz Bilimleri

ve Coğrafya Enstitüsü Yayın No: 1/3213.

Ertan, A. ve Aslangündoğdu, Z., 2013. Belgrad Ormanı’nın Kuşları, Belgrad Ormanı - Bir

Doğa ve Kültür Mirası, In: Çolak, A.H. (ed.), Orman ve Su İşleri Bakanlığı Yay., İstanbul,

698-774.

Eryılmaz, A.Y. 1990. Çevre Korumasının Cumhuriyet Dönemi Ormancılığımızdaki Yeri. İÜ

Orman Fakültesi Dergisi A(40)2, 123-131.

European Environment Agency, 2010. 10 Message for 2010 Protected Areas. Copenhagen.

Federal Agency of Nature Conservation, 2014. Nature Parks in Germany

(http://www.bfn.de/0308_np+M52087573ab0.html; erişim tarihi:15.11.2014).

FAO, 2000. Forest Resources Assessment 2000. Rome.IUCN, 2006. Forest and Protected Areas:

Guidance on the Use of the IUCN Protected Area Management Categories. Gland,

Switzerland.

Federal Agency of Nature Conservation, 2014. Nature Parks in Germany

(http://www.bfn.de/0308_np+M52087573ab0.html; erişim tarihi:15.11.2014).

FRNPF, 2014. The Regional Nature Parks of France.

Ministry of Environment of Japan, 2006. Natural Park Systems in Japan.

Gerçek, H., 1992. Belgrad Ormanındaki Bazı Bent havzalarında Sedimantasyon Olgusu ile

Havza Karakteristikleri Arasındaki İlişkiler. Yüksek Lisans Tezi. İ.Ü. Fen Bilimleri

Enstitüsü, İstanbul.

Görcelioğlu, E., 1986. Belgrad Ormanındaki Tarihi Bentler. İ.Ü. Orman Fakültesi Dergisi Seri

B, Cilt 35, Sayı 3 (42-59).

Gülez, S., 1996. A Method for Evaluating Areas for National Park Status, Environmental

Management, 16 (6), 811-818.

IUCN, 2006. Forest and Protected Areas: Guidance on the Use of the IUCN Protected Area

Management Categories. Gland, Switzerland.

IUCN, 2008. Guidelines for Applying Protected Area Management Categories (Ed. Nigel

Dudley). Gland, Switzerland.

İlkin, A., Alkin, E. 1991. Çevre Sorunları. TOBB Ekonomik ve Sosyal Sorunlar-Çözüm

Önerileri Dizisi: 1, Ankara.

İnal, S. 1949. Tabiatı Koruma Karşısında Biz ve Ormancılığımız. Orman Genel Müdürlüğü

Yayını, Özel Sayı 84. Osmanbey Matbaası, İstanbul.

Kantarcı, D., 1980. Belgrad Ormanı Toprak Tipleri ve Orman Yetişme Ortamı Birimlerinin

Haritalanması Esasları Üzerine Araştırmalar, İ.Ü. Orman Fakültesi Yayınları, İstanbul.

129

Kırca, S., 2009. Belgrad Ormanı (İstanbul) Çevresinde Peyzaj Devamlılık Değerlerinin

Belirlenmesi Üzerine Araştırmalar, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi Fen

Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.

Kırca, S., Kahraman, S.A., Atasoy, N. ve Çolak A.H., 2013. Belgrad Ormanı Tarihçesi.

Belgrad Ormanı - Bir Doğa ve Kültür Mirası, In: Çolak, A.H., (ed.), Orman ve Su İşleri

Bakanlığı Yay., İstanbul, 18-261.

Kozlowski, J., 1986. Threshold Approach in Urban. Regional and Environmental Planning:

Theory and Practice, University of Queensland Press, St. Lucia, Queensland, Australia,

978-0702220203.

Kozlowski, J., Hughes, J.T. ve Brown, R., 1972. Threshold Analysis, a Quantitative Planning

Method, Halsted Press, USA, 0 470-50635-0.

Kozlowski, J. and Hill, G., 1993. Towards Planning For sustainable Development: A Guide For

The Ultimate Environmental Threshold (uet) Method. Vermont, Avebury, Ashgate

Publishing Company, USA, 978-1856284677.

Kurdoğlu, O. 2007. Dünyada doğa koruma hareketinin tarihsel gelişimi ve güncel boyutu.

Artvin Çoruh Üniversitesi Orman Fakültesi Dergisi, 8(1), 59-76.

Kuvan, Y. 2012. Doğa Koruma ve Korunan Alanlar. İÜ Orman Fakültesi Yayın No: 499/5066.

Ministry of Environment of Japan, 2006: Natural Park Systems in Japan.

Lyle, T.J., 1985. Design for Ecosystems. Van Nostrand Reinhold, 115 Fifth Avenue,New York,

100003, 265 p.

Malisz, B., 1969. Implications of Threshold Theory for Urban and Regional Planning. Journal of

The Town Planning Institude, 55(3), 108-110.

Mc Harg, I.L, 1992. Processes as Values, In Desing With Nature, Published for The American

Museum of Natural History, 279, Newyork.

Miyagi Prefectural Government, 2014. Matsushima Prefectural Park

(http://www.pref.miyagi.jp/kankou/en/sightseeing/natural_park/09_matsushima.htm;

erişim tarihi: 16.11.2014).

Naturpark Schwarzwald, 2014. http://en.naturparkschwarzwald.de/natur-landschaft/geologie;

erişim tarihi 15.11.2014.

Office de Tourisme, 2010. Parc naturel régional de la Forét d’Orient: Destination parc 2010-

2011.

OGM, 2013. Odun Dışı Ürün ve Hizmetler Dairesi Başkanlığı Mesire Yerleri Çizelgesi.

(http://www.ogm.gov.tr/Sayfalar/Ormanlarimiz/MesireYerleri.aspx; erişim tarihi:

16.11.2014).

130

OSB 9. Bölge Müdürlüğü, 2014a. Abant Gölü Tabiat Parkı

(http://bolge9.ormansu.gov.tr/9bolge/AnaSayfa/ilsube/bolusube/bolutabiatparklari/abantgo

lutp.aspx?sflang=tr ; erişim tarihi: 18.11.2014).

OSB 9. Bölge Müdürlüğü, 2014b. Gölcük Gölü Tabiat Parkı

(http://bolge9.ormansu.gov.tr/9bolge/AnaSayfa/ilsube/bolusube/bolutabiatparklari/bolugol

cuktb.aspx?sflang=tr; erişim tarihi: 18.11.2014).

Özalp, G., 2013. Belgrad Ormanı’nın Çalıları, Belgrad Ormanı - Bir Doğa ve Kültür Mirası, In:

Çolak, A.H. (ed.), Orman ve Su İşleri Bakanlığı Yay., İstanbul, 448-505.

Özbay, S., 2008. Doğa Koruma Alanlarında Planlama Çalışmaları ve Ayvalık Adaları Tabiat

Parkı Yönetim Planı Önerisi. İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü,

Yüksek Lisans Tezi, İstanbul.

Özdönmez, M., İstanbullu, T., Akesen, A., Ekizoğlu, A. 1996. Ormancılık Politikası. İÜ

Orman Fakültesi Yayın No: 435/3968.

Özdönmez, M., Şad, H.C. 1983. Türkiye’de Koruma Ormanları. İÜ Orman Fakültesi Yayın No:

349/3151.

Özer, S., ve Yılmaz, H., 2008. Kars-Sarıkamış Ormanlarının Doğa Koruma Kriterleri Yönünden

İncelenmesi. Atatürk Üniversitesi, Ziraat Fak. Dergisi 39 (1), 61-70.

Özhatay N. ve S. Yüzbaşıoğlu, 2013. Belgrad Ormanı’nın Otsu Türleri, Belgrad Ormanı – Bir

Doğa ve Kültür Mirası, In: Çolak, A.H. (ed.), Orman ve Su İşleri Bakanlığı Yay., İstanbul,

506-617.

Pehlivanoğlu, M. T., 1987. Belgrad Ormanının Rekreasyon Potansiyeli ve Planlama İlkelerinin

Saptanması. Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.

Pérez, R. G., Pérez, R. A., 2008. Analyzing Urban Poverty. GIS for the developing for the

world, ESRI Pres, New York, 9781589481510.

Saatcioğlu, F. 1954. Belgrad Ormanında ve Ayancık-Çangal Ormanlarında Yapılan Tatbikatlar,

Kutulmus Matbaası, İstanbul.

Senes, G. ve Toccolini A., 1998. Sustainable Land Use Planning in Protected Rural Areas in

Italy. Landscape and Urban Planning, 41, 107–117.

Smıth, P.G., ve Theberge, J., 1986. A Review of Criteria for Evaluating Natural Areas.

Environmental Management. 10 (6), 734-738.

Şengönül, K. ve Serengil Y., 2012. Belgrad Ormanı Su Kaynakları ve Sorunları. “Belgrad

Ormanı” Sorunlar ve Çözümler Yolları Paneli. İ. Ü. Orman Fakültesi, 2012.

Toccolini, A. and Angileri, V., 1992. The “wetland” Landscape Planning Process for Resources

Assessment: The Application to an Area of the “Parco Sud Milano”. International

Congress on Agrarian Reform and Rural Development, 22-27 September, Ankara, Turkey,

217-223.

131

Tolunay D., Karaöz M. Ö. ve Akkemik Ü., 2012. Belgrad Ormanının Doğal Ekosistemleri ve

Mevcut Tehditler. “Belgrad Ormanı” Sorunlar ve Çözümler Yolları Paneli. İ. Ü. Orman

Fakültesi, 2012.

Tourist Portal of Parc de la Forét d’Orient, 2014. (http://www.pnr-foret-orient.fr/; erişim

tarihi:16.11.2014.)

Tüfekçioğlu, İ., 2013. Belgrad Ormanı’nda Orman Kenarları Kuruluş Özellikleri. Yüksek Lisans

Tezi, İstanbul Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.

Türkyılmaz, B.Z., Kurucu, Ü., Altınbaş, Ü., Bolca, M., Esetlili, T., Özen, F., Gülgün,B.,

Gencer, G., Güney, A., Hepcan, ġ., Özden N., 2005. Doğal Sitlerin Belirlenmesi ve

Sınıflandırılmasında Coğrafi Bilgi Sisteminin Kullanılabilirliği ve Bir Örnekleme Alanında

(Kaynaklar Beldesi-İzmir) Veri Tabanı Oluşturma Üzerinde Araştırmalar. Türkiye

Bilimsel Ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBĠTAK), Proje No:102Y046, 162 s, İzmir.

UNEP-WCMC, 2008. The World’s Protected Areas: Status, Values and Prospects in the 21st

Century. University of California Press, London.

UNEP, 2012. Protected Planet Report 2012.

UNEP, 2014. Protected Planet Report 2014.

Vural, F., 1940. Belgrad Ormanı’nda Meşenin Silvikültürce Tabi Tutulacağı Muamele, Ekolojik

Esaslar ve Teknik Teklifler. Y.Z.E. Yayın No: 125, Ankara.

Yaltırık, F., 1966. Belgrad Ormanı Vejetasyonunun Floristik Analizi ve Ana Meşcere Tiplerinin

Kompozisyonu Üzerine Araştırmalar. İ.Ü Orman Fakültesi Dergisi Seri A, Cilt 13, Sayı 1,

s.33-68, İstanbul.

Yaltırık F. ve Uluocak, N., 1973. İstanbul Boğaz Çevresi Bitki Örtüsü Özellikleri ve

Fonksiyonları. İstanbul Boğazı ve Çevresi Sorunları Simpozyumu, 12-15 Kasım 1973

İstanbul, İstanbul Çevre Koruma ve Yeşillendirme Derneği, 111-117.

Yücel, M., ve Babuş, D., 2005. Doğa Korumanın Tarihçesi ve Türkiye‟deki Gelişmeler. Doğu

Akdeniz Ormancılık Araştırma Müdürlüğü DOA Dergisi (11), 151 – 175.

132

EK1. Uzman Anket-1a

133

EK2. Uzman Anket-1b

134

EK3. Tabiat Parkları Tespit Kriterleri Ve Değerlendirme Tablosu

135

EK4. -Korunan Alanların Tabiat Parkları Tespit Kriterleri Ve Değerlendirme Tablosu