Upload
others
View
4
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
0
T.C.
ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
PROJE SONUÇ RAPORU
Tabiat Parkı – Mesire Yeri ( Orman İçi Dinlenme Yeri) Kavramları ve Tabiat Parkı Belirleme
Kriterleri Üzerine Yeniden Yapılandırma Önerisi: Belgrat Ormanı Örneği
PROJE NUMARASI: 10.8401/2013-2014
PROJE YÜRÜTÜCÜSÜ
Hayati TEKİN
PROJE ARAŞTIRMACILARI
Doç. Dr. Cihan ERDÖNMEZ
Yrd. Doç. Dr. İpek Müge ÖZGÜÇ ERDÖNMEZ
Yrd. Doç. Dr. Nilüfer KART AKTAŞ
Yrd. Doç. Dr. Alev Perihan BEKDEMİR
Ömer ÖZTOPRAK
Songül TEKŞEN
PROJE DANIŞMANI
Yrd. Doç. Dr. Metin DEMİR
MARMARA ORMANCILIK ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜ
ARALIK/2014
İSTANBUL/ TÜRKİYE
1
ÖNSÖZ
“Tabiat Parkı – Mesire Yeri (Orman İçi Dinlenme Yeri) Kavramları ve Tabiat Parkı
Belirleme Kriterleri Üzerine Yeniden Yapılandırma Önerisi: Belgrat Ormanı Örneği” isimli
bu çalışma Orman Genel Müdürlüğü ve Orman ve Su İşleri Bakanlığı I. Bölge
Müdürlüğü’nün istekleri üzerine 2013 yılı çalışma programına alınmıştır. Proje, 2013 yılında
Marmara Ormancılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Orman Koruma, Yaban Hayatı ve
Korunan Alanlar Araştırmaları Başmühendisliği personelinden Orman Yüksek Mühendisi
Hayati TEKİN’in liderliğinde, Yrd. Doç. Dr. Metin DEMİR’in danışmanlığında ve Doç. Dr.
Cihan ERDÖNMEZ, Yrd. Doç. Dr. İ. ÖZGÜÇ ERDÖNMEZ, Yrd. Doç. Dr. Nilüfer KART
AKTAŞ, Yrd. Doç. Dr. Alev Perihan BEKDEMİR, Orman Endüstri Mühendisi Songül
TEKŞEN ile Peyzaj Mimarı Ömer ÖZTOPRAK’ın yürütücülüğünde başlamıştır.
Projeye verdikleri desteklerden dolayı Orman ve Su İşleri Bakanlığı I. Bölge Müdürleri;
Sayın Haluk ÖZDER ve Osman DEMİREL’e, İstanbul İl Şube Müdürü Nevzat ALĞAN’a,
Şile Birim Mühendisi Cemal ŞAHAN’a, İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü Bahçeköy Orman
İşletme Müdürü Mustafa ÖZTÜRK’e, Bakanlık IV. Bölge Müdürlüğü Bolu İl Şube Müdürü
Sezgin AKAY’a ve teknik personeline, Marmara Ormancılık Araştırma Müdürlüğü yetkilileri
ile araştırmanın temelini oluşturan “Tabiat Parkı Tespit Kriterleri Ve Değerlendirme Tablosu”
için anketimize destek olan konunun uzmanı olan tüm meslektaşlarımıza teşekkür ederiz.
Çalışmanın sadece projenin yürütüldüğü İstanbul Belgrad Ormanı bölgesi için değil,
ülkemizde ilan edilmesi düşünülen tüm tabiat parklarının, tabiat parkı olabilme potansiyelinin
ortaya konmasında meslektaşlarımıza ışık tutması dileğiyle…
Aralık 2014
2
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ…………………………………………………………………………............ 1
İÇİNDEKİLER ………………………………………………………………………. 2
KISALTMALAR …………………………………………………………………….. 5
ÇİZELGELER DİZİNİ………………………………………………………………. 6
ŞEKİLLER DİZİNİ…………………………………………………………............... 7
RESİMLER DİZİNİ………………………………………………………………….. 9
ÖZ………………………………………………………………………………............ 10
ABSTRACAT ………………………………………………………………………… 11
1. GİRİŞ……………………………………………………………………………. 12
1.1. Araştırma Alanının Genel Özellikleri………………………………………….. 13
1.2. Korunan Alan Kavramı ………………………………………………………... 19
1.2.1. Korunan Alan Tanımı …………………………………………………… 20
1.2.2. Dünyada Korunan Alanların Tarihsel Gelişimi………………………..... 20
1.2.3. Dünyada Korunan Alanların Bugünkü Durumu………………………… 22
1.2.4. Türkiye’de Korunan Alanların Tarihsel Gelişimi………………………. 24
1.2.5. Türkiye’de Korunan Alanların Bugünkü Durumu………………………. 25
1.3. Korunan Alanların Sınıflandırılması …………………………………………... 26
1.3.1. IUCN Korunan Alan Sınıflandırması……………………………............ 26
1.3.2. Türkiye’de Korunan Alanlar Sınıflandırması…………………………… 28
1.3.2.1. 2873 Sayılı Milli Parklar Kanunu’na Göre Korunan Alanlar..……….. 28
1.3.2.2.Diğer Korunan Alanlar………………………………………………… 29
1.4. Mesire Yeri Kavramı ve Ayırma Kriterleri ……………………………………. 32
1.4.1. Mesire Yerlerine Duyulan Gereksinim………………………………..... 32
1.4.2. Mesire Yerlerinin Yasal Dayanağı……………………………………… 33
1.4.3. Mesire Yeri Tanımı ve Sınıflandırması………………………………..... 33
1.4.4. Mesire Yerlerinin Durumu……………………………………………..... 35
1.4.5. Mesire Yeri Ayırma Kriterleri…………………………………………... 35
1.5. Korunan Alanların Özellikleri ve Ayırma Kriterleri…………………………... 36
1.5.1.Milli Park, Tabiat Parkı, Tabiatı Koruma Alanı ve Tabiat Anıtı Ayırma
Kriterleri………………………………………………………………… 36
1.5.2.Yaban Hayatı Geliştirme Sahaları Ayırma Kriterler…………………….. 42
3
1.5.3.Muhafaza Ormanları Ayırma Kriterleri………………………………...... 42
1.5.4. Sulak Alanlar Ayırma Kriterleri………………………………………… 43
1.5.5. Türkiye’de Tabiat Parkı Örnekleri………………………………………. 45
1.5.6. Dünyada Tabiat Parkı Örnekleri………………………………………… 51
1.5.6.1.Almanya’da Tabiat Parkları……………………………………………. 51
1.5.6.2 . Fransa’da Tabiat Parkları……………………………………………... 55
1.5.6.3 . Japonya’da Doğa Parkları Sistemi…………………………………...... 59
2. LİTARATÜR ÖZETİ……………………………………………………………. 61
3. METERYAL ve YÖNTEM…………………………………………………….. 65
3.1. Materyal……………………………………………………………………….. 65
3.1.1.Araştırma Alanı ve Çevresinin Sosyo-Ekonomik ve Kültürel
Özellikleri…………………………………………………………………….. 66
3.1.1.1.İdari Yapı………………………………………………………………. 66
3.1.1.2.Nüfus…………………………………………………………………… 66
3.1.2. Araştırma Alanının Ulaşım Ağı……………………………………………… 67
3.1.3. Araştırma Alanının Doğal Kaynak Değerleri……………………………....... 68
3.1.3.1. Topoğrafik Yapı……………………………………………………….. 68
3.1.3.2 . Jeomorfolojik /Jeolojik Yapı ve Toprak Özellikleri…………………... 73
3.1.3.3. Arazi Kullanım Yetenek Sınıfları……………………………………... 76
3.1.3.4 . Hidrolojik Yapı………………………………………………………... 78
3.1.3.5. İklim Yapısı…………………………………………………………… 80
3.1.3.6. Doğal Bitki Örtüsü……………………………………………………. 81
3.1.3.7 . Yaban Hayatı…………………………………………………………… 85
3.1.4. Araştırma Alanının Mevcut Alan Kullanımları……………………………… 85
3.2. Yöntem…………………………………………………………………………... 86
4. BULGULAR……………………………………………………………………… 94
4.1. Anket Çalışmalarına Yönelik Bulgular ……………………………………….. 94
4.2. Koruma Eşikleri Sentezi Yöntemine Ait Bulgular……………………………... 100
4.3. Rekreasyon Potansiyeli Sentezi Yöntemine Ait Bulgular ……………………... 103
4.4. Alanların Kullanım Öncelikleri ve Yoğunluklarına Ait Bulgular……………… 106
4.5. Belgrad Ormanındaki Mevcut Tabiat Parkları ve Mesire Alanlarının Tabiat
Parkı Potansiyellerinin Belirlenmesi…………………………………………... 111
4
5. TARTIŞMA SONUÇ VE ÖNERİLER……………………………………….. 115
6. ÖZET-SUMMARY……………………………………………………………... 121
7. KAYNAKLAR………………………………………………………………….. 126
EK1. Uzman Anket-1a………………………………………………………………… 132
EK2. Uzman Anket-1b………………………………………………………………… 133
EK3. Tabiat Parkları Tespit Kriterleri ve Değerlendirme Tablosu………………….. 134
EK4. -Korunan Alanların Tabiat Parkları Tespit Kriterleri ve Değerlendirme Tablosu 135
5
KISALTMALAR
AAOAP: Atatürk Arboretumu Orman Amenajman Planı
BSOAP: Bentler Serisi Orman Amenajman Planı
CBS: Coğrafi Bilgi Sistemleri
DKMP: Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü
FRNPF: Fransa Bölgesel Tabiat Parkları Federasyonu
OGM: Orman Genel Müdürlüğü
OSB: Orman Ve Su İşleri bakanlığı
ÖÇK: Özel Çevre Koruma Bölgeleri
PNR: Fransızca Tabiat Parkı
SAM: Sayısal Arazi Modeli
SPSS: Statistical Packageforthe Social Sciences
IUCN: Uluslararası Doğayı Koruma Birliği
IUCN-WCPA: IUCN Korunan Alanlar Dünya Komisyonu
UNEP: Birleşmiş Milletler Çevre Programı
UNESCO: Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü
6
ÇİZELGELER DİZİNİ
Çizelge 1. Çalışma Alanı İçerisinde Yer Alan Alanlar, Statüleri ve Alanları…….. 14
Çizelge 2. Dünyada Korunan Alanların Bölgelere Göre Dağılımı………………… 24
Çizelge 3. DKMP ve OGM Sorumluluğundaki Korunan Alanlar…………………. 26
Çizelge 4. IUCN Korunan Alan Kategorileri ve Temel Yönetim Amaçları……….. 27
Çizelge 5. Türkiye’nin Ramsar Alanları Listesi……………………………………. 31
Çizelge 6. Türkiye Mesire Yerleri Dağılımı………………………………………... 35
Çizelge 7. Korunan Alanların Tespit Kriterleri ve Değerlendirme Tablosu……….. 39
Çizelge 8. Korunan Alanları Sınıflandırma Tablosu……………………………… 41
Çizelge 9. Araştırma Alanı ve Çevresine Ait Nüfus Bilgileri……………………… 66
Çizelge 10 Eğim Sınıfları ve Kod Değerleri………………………………………… 70
Çizelge 11. Belirlenen Bakılar, Kod Numaraları ve Gördükleri Açılar……………. 72
Çizelge 12. Araştırma Alanının Bakılara Göre Alansal Dağılımı………………….. 73
Çizelge 13. Belgrad Ormanı Jeolojik Yapısı……………………………………….... 75
Çizelge 14. Araştırma Alanına Ait Arazi Kullanım Kabiliyet Sınıfları……………. 77
Çizelge 15. Bentler ve Özellikleri…………………………………………………… 79
Çizelge 16. Koruma Eşikleri Sentezi Değerlendirme Matrisi………………………. 91
Çizelge 17. Rekreasyonel Potansiyel Sentezi Değerlendirme Matrisi…………….. 92
Çizelge 18. Ortalama Rekreasyonel Kullanım Yoğunlukları………………………. 93
Çizelge 19. Tablodaki Ana Başlıkların Alabileceği En Yüksek Puanların ve
Yüzdelerinin Dağılımı…………………………………………………... 94
Çizelge 20. Tabiat Parkı Olabilme Potansiyeli……………………………………… 95
Çizelge 21. Koruma Eşik Değerlerine Ait Kod Değerleri…………………………… 101
Çizelge 22. Koruma Eşikleri Sentez Değerlerinin Araştırma Alanları Üzerindeki
Alansal Dağılımı………………………………………………………. 101
Çizelge 23. Koruma Eşik Değerlerinin Araştırma Alanı Üzerindeki Alansal Dağılım
Yüzdeleri………………………………………………………………… 102
Çizelge 24. Rekreasyonel Potansiyel Değerlerine Ait Kod Değerleri……………. 104
Çizelge 25. Rekreasyonel Potansiyel Sentez Değerlerinin Araştırma Alanları
Üzerindeki Alansal Dağılımı……………………………………………. 105
Çizelge 26. Rekreasyonel Potansiyel Sentez Değerlerinin Araştırma Alanı
Üzerindeki Alansal Dağılım Yüzdeleri…………………………………. 105
Çizelge 27. Koruma Eşikleri Üzerindeki Yüksek Rekreasyonel Potansiyele Sahip
Alanların Alansal Dağılımı……………………………………………. 108
Çizelge 28. Koruma Eşikleri Üzerindeki Kullanıma Açılabilecek, Orta
Rekreasyonel Potansiyele Sahip Alanların Alansal Dağılımı…………. 109
Çizelge 29. Koruma Eşikleri Üzerindeki Kullanıma Açılmayacak Olan Düşük
Rekreasyonel Potansiyele Sahip Alanların Alansal Dağılımı…………. 111
Çizelge 30. Belgrad Ormanı Korunan Alanları Sentez Tablosu……………………. 114
7
ŞEKİLLER DİZİNİ
Şekil 1. Belgrad Ormanı Konum Haritası……………………………………….. 18
Şekil 2. Kategorilerine Göre Korunan Alanların Avrupa’daki Dağılımı……….. 23
Şekil 3. Abant Gölü Tabiat Parkı Uzun Devreli Gelişme Planı…………………. 46
Sekil 4. Polonezköy Tabiat Parkı’nın Coğrafi Konumu………………………….. 48
Sekil 5. Kara Orman Tabiat Parkı’nda Arazi Kullanımı………………………….. 52
Sekil 6. Kara Orman Tabiat Parkı’nda Arazi Kullanımı…………………………. 53
Şekil 7. Fransa’da Tabiat Parkları……………………………………………….. 56
Şekil 8. Doğu Ormanı PNR Genel Haritası……………………………………….. 57
Sekil 9. Ulaşım Ağı Haritası……………………………………………………… 67
Şekil 10. Topoğrafik Yapı-Sayısal Arazi Modeli Haritası…………………………. 68
Şekil 11. Topoğrafik Yapı-Sayısal Rölyef Haritası………………………………… 69
Şekil 12. Topoğrafik Yükseklik Sınıfları Haritası…………………………………. 70
Şekil 13. Topoğrafik Yapı-Eğim Analizi Haritası…………………………………. 71
Şekil 14. Topoğrafik Yapı-Bakı Analizi…………………………………………… 72
Şekil 15. Jeolojik Yapı Haritası……………………………………………………. 75
Şekil 16. Araştırma Alanına Ait Büyük Toprak Grupları Dağılımı………………… 76
Şekil 17. Araştırma Alanına Ait Arazi Kullanım Kabiliyet Sınıfları……………….. 77
Şekil 18. Su Kaynakları Haritası…………………………………………………… 79
Şekil 19. Su Kaynakları Bentler Haritası………………………………………….. 80
Şekil 20. Vejetasyon-Ağaç Türleri Haritası……………………………………….. 84
Şekil 21. Vejetasyon-Meşcere Tipleri Dağılım Haritası…………………………… 84
Şekil 22. Alan Kullanım Durumu ve Dağılımı……………………………………... 86
Şekil 23. Alan Büyüklüğü Önem Sıralaması………………………………………. 95
Şekil 24. Doğal Kaynaklar Önem Sıralaması………………………………………. 96
Şekil 25. Kültürel Kaynaklar Önem Sıralaması…………………………………… 97
Şekil 26. Görsel Kalite Önem Sıralaması…………………………………………… 97
Şekil 27. Ulaşılabilirlik Önem Sıralaması…………………………………………... 98
Şekil 28. Rekreasyonel Kolaylıklar Sıralaması……………………………………. 99
Şekil 29. Olumsuz Etmenlerin Önem Sıralaması………………………………….. 99
Şekil 30. Koruma Eşikleri Sentezi Haritası…………………………………………. 100
Şekil 31. Koruma Eşik Değerlerinin Araştırma Alanı Üzerindeki Alansal Dağılım
Yüzdeleri………………………………………………………….………. 103
Şekil 32. Rekreasyon Potansiyeli Sentezi Haritası…………………………………. 104
Şekil 33. Rekreasyonel Potansiyel Sentez Değerlerinin Araştırma Alanı Üzerindeki
Alansal Dağılım Yüzdeleri Grafiği…………………………………….. 106
Şekil 34. Rekreasyonel Potansiyeli Yüksek Olan Alanların Koruma Eşikleri
Üzerindeki Dağılımları…………………………………………………… 107
Şekil 35. Orta Düzeyde Rekreasyonel Potansiyele Sahip Alanların Koruma
Eşikleri Üzerindeki Dağılımları………………………………………… 109
8
Şekil 36. Düşük Rekreasyonel Potansiyele Sahip Alanların Koruma Eşikleri
Üzerindeki Dağılım………………………………………………….……. 110
Şekil 37. Belgrad Ormanı Korunan Alanlara Yönelik Tabiat Parkı Olma
Potansiyeli Grafiği………………………………………………………... 112
Şekil 38. Belgrad Ormanı Korunan Alanları Sentez Grafiği………………………. 114
9
RESİMLER DİZİNİ
Resim 1. Abant Gölü Tabiat Parkı’ndan Genel Bir Görüntü……………………… 45
Resim 2. Abant Gölü Tabiat Parkı Ziyaretçi Tanıtım Merkezi…………………… 47
Resim 3. Polonezköy Tabiat Parkı’ndan Genel Bir Görüntü……………………… 47
Resim 4. Polonezköy Tabiat Parkı’nda Yürüyüş Yolları ve Ziyaretçi Merkezi…... 49
Resim 5. Geyik Üretme İstasyonunda Üretilen Geyikler…………………………. 49
Resim 6. Gölcük Tabiat Parkı’ndan Görüntüler…………………………………... 50
Resim 7. Kara Orman Tabiat Parkı’ndan Görütüler ……………………………… 54
Resim 8. Kuzey Disiplini Kayak Parkurları………………………………………. 55
Resim 9. Doğu Ormanı Bölgesel Tabiat Parkı’ndan Görüntüler…………………. 57
Resim 10. Dosches Yel değirmeni………………………………………………….. 58
Resim 11. Matsushima Bölgesel Tabiat Parkı’ndan Görüntüler…………………… 60
10
ÖZ
Türkiye’de tabiat parkı kavramı ile mesire yeri kavramı arasında uygulama açısından
büyük bir kargaşanın olduğu gözlenmektedir. Bu çalışma tabiat parkları ile mesire yerleri
arasındaki temel niteliksel ayrımları ortaya koymak ve bu yolla tabiat parkı ayırma
kriterlerine açıklık getirmek amacıyla gerçekleştirilmiştir.
Çalışma için İstanbul Belgrad Ormanı’ndaki dokuz adet tabiat parkı ile iki adet mesire
yeri örnek alan olarak seçilmiştir. Tabiat parkı ayırma kriterlerinin objektif biçimde
saptanabilmesi için bir uzman anketi tasarlanmış ve anket korunan alanlar konusunda uzman
140 kişiye uygulanmıştır. Ayrıca IUCN tarafından gerçekleştirilen çalışmalar ile dünyanın
çeşitli bölgelerinden tabiat parkı örnekleri mercek altına alınmıştır. Anket sonuçlarına
dayanılarak “Tabiat Parkı Tespit Kriterleri ve Değerlendirme Tablosu” oluşturulmuştur.
Örnek olarak seçilen alanlar bir yandan bu tablo yardımıyla diğer yandan da koruma eşikleri
ve rekreasyon potansiyel sentezi ile analiz edilmiştir. Elde edilen sonuçlar seçilen örnek
alanlarda tabiat parkı ve mesire yerleri arasında anlamlı farklılıkların olmadığını ortaya
koymuştur. Seçilen tabiat parklarında gözlenen en önemli sorun alanların tabiat parkı
özelliklerini barındıramayacak kadar küçük olmasıdır. Çalışmada her bir örnek alan için
detaylı açıklamalar yapılmıştır. Son olarak Türkiye şartlarında uygulanması mümkün olan bir
tabiat parkı tanımı geliştirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Korunan Alanlar, Tabiat Parkı, Mesire Yeri, Koruma Eşikleri,
Rekreasyon Sentezi, Puantaj Matrisi
11
ABSTRACT
It is observed that there is a huge confusion about the terms “nature park” and “forest
recration area in Turkey”. This study aims to define main qualitative differences between
nature parks and forest recreation areas and by this way to enlight nature parks allocation
criteria.
For this study, nine nature parks and two forest recreation areas in Belgrad Forest in
Istanbul are selected as example areas. An expert interview was designed to determine nature
parks allocation criteria objectively and applied to 140 experts on protected areas.
Furthermore reports from IUCN and nature park examples from different parts of the world
were investigated. Based on the results of the interview “Definition Criteria of the Nature
Parks and Evaluation Chart” was created. Example areas were analyzed by using this chart
and by conservation thresholds method and recreational resources planning model. The results
show that there is no significant difference between example nature parks and forest
recreation areas. The most important issue about the selected nature parks that these areas are
too small to include nature parks specifications. Detailed explanations for each example areas
were written in the study. At last a nature park definition suitable to apply for Turkey’s
conditions was developed.
Keywords: Protect Areas, Nature Park, Recration Area, Conservation Threshold,
Recreational Potantial Analysis
12
1. GİRİŞ
Doğanın korunması, günümüzde insanoğlunun üzerinde durmak zorunda olduğu en
önemli kavramlardandır. Biyolojik çeşitliliği, doğal ve kültürel kaynakların sürekliliğini ve
korunmasını sağlamak amacıyla kurulan, yasalarla yönetilen kara ve deniz parçaları "Korunan
Alanlar" olarak tanımlanmaktadır. Korunan alanlar, biyolojik çeşitliliğinin korunmasında,
global iklim değişikliklerin izlenmesinde ve uzun süreli ekolojik çalışmalarda önemli bir role
sahiptir.
Doğa koruma bilincinin yerleşmesine bağlı olarak ülkemizde de doğal alanlar; Milli
Park, Tabiat Parkı, Tabiat Anıtı ve Tabiatı Koruma Alanı, Yaban Hayatı Geliştirme Sahaları,
Muhafaza Ormanları, Özel Çevre Koruma Bölgeleri, SİT alanları, Sulak Alanlar, Biyosfer
Rezervleri ve Dünya Miras Alanları gibi farklı koruma statüsü altında sınıflandırılmaya tabii
tutulmuştur.
Belirli karakteristik özelliklere sahip alanlar bu tür sınıflandırmaya tabii tutularak
koruma altına alınmaktadır. Ancak, koruma altına alma kavramı ise, çoğunlukla bu alanların
sınırlarını belirleme ve bunlarla ilgili temel bazı kuralları koymanın ilerisine gidememektedir.
Bir alanın koruma altına alınmasından önce bu alanın niteliklerinin belirlenerek doğa
koruma alanı olabilmesi için bazı temel kriterlere sahip olması gerekmektedir. Ülkemizde
korunan alanlar kategorisi içerisinde yer alan ve sayı itibari ile en yoğun halde buluna tabiat
parklarının ilanında esas alınacak bilimsel temele dayalı herhangi bir kriter bulunmamaktadır.
“Tabiat Parkı – Mesire Yeri ( Orman İçi Dinlenme Yeri) Kavramları ve Tabiat Parkı
Belirleme Kriterleri Üzerine Yeniden Yapılandırma Önerisi: Belgrat Ormanı Örneği” adlı bu
çalışmanın yapılış gerekçeleri aşağıda maddeler halinde sıralanmıştır:
Tabiat parklarının ilanı aşamasında esas alınacak bilimsel kriterlerin olmayışı,
Toplumda ve Ormancılık meslek camiasında tabiat parkı ve mesire yeri kavramlarının
meydana getirdiği çağrışımlar arasında bariz farklılıkların olmayışı yani kavram
kargaşası,
Gelişen koşullar ve günümüz ihtiyaçlarına cevap verebilecek Korunan Alanlara
yönelik mevzuat yetersizliği,
13
OGM ve DKMP Genel Müdürlükleri tarafından farklı yönetimsel yaklaşımlarla idare
edilen, isimsel farklılıklarından başkaca bariz farklılıkları olmayan benzer mahiyetteki
sahalarda (Tabiat parkları-mesire yerleri) verimsizlik, kısır çekişmeler ve yetki
karmaşasına neden olan çift başlı yönetim anlayışıdır.
Yapılan çalışmanın amaçları ise;
Tabiat parkı ilanı esnasında esas alınacak kriterleri;
Ulusal mevzuatımız,
Taraf olduğumuz uluslararası sözleşmeler,
Bilimsel esasları, göz önünde bulundurarak yeniden oluşturmak,
Tabiat parkı ve mesire yeri kavramlarına netlik kazandırmak,
Korunan alanlara yönelik gelecekte yapılması muhtemel yasal mevzuatlara altlık
oluşturmak
DKMP Genel Müdürlüğü ve OGM tarafından ayrı ayrı yönetilen fakat isimsel
farklılıklarından ziyade başkaca bir farklılıkları olmayan tabiat parkları ve mesire
yerlerinin yeniden adlandırılıp (örn: orman içi dinlenme yerleri gibi) tek elden sevk ve
yönetimlerin sağlanmasına ışık tutmak, şeklinde sıralanabilir.
1.1. Araştırma Alanının Genel Özellikleri
Çalışma alanı olarak İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü, Bahçeköy Orman İşletme
Müdürlüğü sorumluluk alanında yer alan Belgrad Ormanı/ Muhafaza Ormanı (5.524 ha)
seçilmiştir. Alan içerisinde 9 adet tabiat parkı ile 2 adet mesire yeri bulunmaktadır. Sahalara
ilişkin veriler aşağıda Çizelge 1’de gösterilmiştir.
14
Çizelge 1. Çalışma Alanı İçerisinde Yer Alan Alanlar, Statüleri ve Alanları
Saha Adı Statüsü Alan (ha)
Bentler Tabiat Parkı 16,30
M.Akif Ersoy Tabiat Parkı 23,10
Neşetsuyu Tabiat Parkı 67,32
Falih Rıfkı Atay Tabiat Parkı 16,33
Kömürcübent Tabiat Parkı 2,91
Irmak Tabiat Parkı 10,00
Kirazlıbent Tabiat Parkı 19,14
Fatih Çeşmesi Tabiat Parkı 29,50
Ayvatbendi Tabiat Parkı 50,00
Kurtkemeri Mesire Yeri 6,35
Binbaşı Çeşmesi Mesire Yeri 10,93
TOPLAM ALAN 251,88
Alanın Tarihi Gelişimi
Bizans döneminden bu yana kente su sağlayan, en önemli içme suyu kaynağı olan
Belgrad Ormanı'nın İstanbullular için önem kazanması 16. yüzyılın başlarına rastlamaktadır.
Osmanlı padişahı Kanuni Sultan Süleyman, Belgrad Seferi'nden (1521) dönerken
İstanbul'a beraberinde çok sayıda Sırp savaş tutsağı getirmiş; Bizans döneminden kalma
metruk köyleri yeniden yaşatma politikası uyarınca da bu tutsaklar orman içindeki eski Ayvat
Köyü'ne yerleştirilmiştir. Köye Belgrad kökenli tutsaklar yerleştirilince, köy Belgrad adıyla
anılmaya başlanmış; zamanla köyü çevreleyen geniş yeşil alan da Belgrad Ormanı olarak
tanınmıştır (Görcelioğlu, 1985).
Orman ve temiz su arasındaki bağ daha iyi anlaşıldıkça, orman dahilindeki su
kaynaklarını ve su yapılarını koruma altına almak için ilk kez önlemler alınmaya başlanmıştır.
1554 yılından itibaren, Kanuni dönemi saray mimarlarından olan Sinan'a, orman içindeki eski
su yapılarını onarma ve gerek orman içinde, gerekse orman dışında yeni su yapıları inşa etme
15
görevi verilmiştir (Görcelioğlu, 1985). İstanbul'da günümüze ulaşan su kemeri, bent ve
havuzların bir bölümü, bu dönemden kalmıştır.
16. yüzyılda su kaynaklarını gözeten koruma tedbirleri ile Belgrad Ormanı da kısmen
korunabilmiştir. Söz konusu tedbir kararları zaman zaman içeriği ve şiddeti ağırlaşarak 18.
yüzyıla değin sürmüştür. 18. yüzyılın sonlarına gelindiğinde İstanbul şehrinin artan nüfusuna
temiz içme suyu sağlayabilmek amacıyla Belgrad Ormanı içinde, Kırkçeşme Su Yolları'na
takviye amaçlı 3 yeni bent daha yaptırılmıştır. Tüm bentler gerekli görüldüğü hâllerde onarım
geçirmiş; 1839 yılı ise tüm bentler için genel bir bakım-onarım yılı olmuştur (Görcelioğlu,
1985).
Belgrad Ormanı, barındırdığı orman köylülerinin yanı sıra; İstanbullu gayrimüslimler
için de uğrak bir sayfiye yeri olmuştur. Avrupalı tüccar ve gezginlerin kişisel yazışmalarında
Belgrad Ormanından sıklıkla söz edildiği görülmektedir. Tarih boyunca ciddi bir yangın
geçirdiği bilinmemekle birlikte, ormanda bazı münferit yangın vakaları da vuku bulmuştur.
Bunlar içinde en kayda değer olaylardan biri de ormanın devlet eliyle yakılmasıdır. Kayıtlara
göre, 1826 yılında Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılmasına tepki olarak Etmeydanı'nda toplanarak
ayaklanma başlatan Yeniçerilerin bir bölümü kısa süre sonra Belgrad Ormanı içlerine
sürülmüş; köşeye sıkışan Yeniçeriler 3 ay boyunca etkisiz hâle getirilemeyince de orman ateş
çemberine alınmıştır. Böylece ateş çemberi içinde kalan Yeniçerilerle birlikte önemli
miktarda orman alanı da yanmıştır. 1888, 1916 ve 1920 yıllarında da Belgrad ormanında
yangınlar çıktığı kaydedilmiştir. Geçmişte yangınlara başta yıldırım düşmesi, yolcuların ateş
atması ve güvenlik görevlilerinin dikkatini dağıtmak isteyen çetecilerin neden olduğu
bilinmektedir (Anonim, 2014).
İçinde barındırdığı su kaynaklarıyla İstanbul için yaşamsal öneme sahip olan Belgrad
Ormanı, zaman zaman su kaynaklarındaki kirlilik nedeniyle de gündeme gelmiştir. İstanbul'da
tifo, dizanteri gibi salgın hastalıklar baş gösterince, bunun nedeni su kaynaklarında aranmıştır.
Kirliliğin nedeninin öncelikle suya devrilen ağaçlar olduğu sanılmış; bentler çevresindeki tüm
ağaçların kesilmesi gündeme gelmiştir. Salgınlar ciddi boyutlara ulaşınca, Paris'teki Osmanlı
elçisi aracılığıyla Pasteur Enstitüsünden uzmanlar İstanbul'a davet edilmiş; kuruldan kapsamlı
bir rapor hazırlaması istenmiştir. Yapılan araştırmalarda, Pera bölgesindeki otellerin kirli
nevresim ve çarşaflarının çamaşırcı kadınlarca Büyükbent kıyısında yıkandığı ve kirli suların
da bende döküldüğü saptanmıştır. İçmesuyunu köylülerin kirlettiği ortaya çıkınca; padişah II.
16
Abdülhamit’in yayımladığı buyruk ile köy boşaltılmış; köylüler başka yerlere yerleştirilmiştir
(Anonim, 1996).
1822 yılında hazırlanan İstanbul haritalarında Belgrad Ormanı'nın 13 bin hektarlık bir
alana yayıldığı görülmektedir. Denetimsiz ağaç kesimleri nedeniyle orman alanı 1840'larda 12
bin hektara, 1870'lerde ise 7 bin 500 hektara inmiştir. Giderek artan tehlike nedeniyle 1860
yılında ormanın idaresi Su Nezaretinden alınarak mütehassıs bir müfettişliğe verilmiştir. Bu
müfettişlik bünyesinde bir müfettiş muavini, 2 süvari, 10 da piyade er ormanın gözetimiyle
görevlendirilmiştir. Bu koruma hâli Birinci Dünya Savaşı'na dek sürmüştür (Görcelioğlu,
1985).
Türkiye'de cumhuriyetin ilanından sonra ilgili kamu kuruluşlarının ihdas edilmesiyle
Belgrad Ormanı yeniden koruma altına alınmıştır. Belgrad Ormanı'ndan daha işlevsel
yararlanmak amacıyla bentler çevresine piknik alanları oluşturulmuş ve orman bir eğlence-
dinlence alanı olarak, İstanbullulara hizmet vermeye başlamıştır (Görcelioğlu, 1985).
1920’li yıllarda hazırlanan raporlarda (Ata, 1922); ormanın kuzey sınırının Karadeniz’e,
doğu sınırının bugün Eyüp ilçesine bağlı olan Göktürk semtine, güney sınırının ise Ayazağa
üzerinden Kağıthane’ye doğru uzanan düzensiz bir yapıda olan Belgrad Ormanı, özellikle 19.
yüzyılın ikinci yarısından sonra ormanın bazı kısımları gemi, fıçı ve bina yapımında
kullanılacak kaliteli odun hammaddesi elde edilmesi, yangınlar, içinde bulunan yerleşimlerin
ormanda bir kirlilik unsuru haline gelmeleri, tarım ve hayvancılık için arazi açma, savaşlar
gibi nedenlerle yoğun olarak tahrip edilmiştir.
Bunların dışında Belgrad Ormanı için oldukça önemli olan bir diğer konu; ormanın
kuzeydoğusunda Karadeniz kıyısındaki Ağaçlı ve Çiftalan bölgelerinde Bizans Dönemi’nden
beri var olduğu bilinen ancak çıkartılmayan kömürün, I. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla
birlikte Kağıthane’deki Silahtar Elektrik Fabrikası’na Zonguldak’dan gelen kömürün
kesilmesi nedeniyle çıkartılmasına karar verilmesidir. Buradan çıkartılan kömürün taşınması
için, dar hat sistemine göre yapılan ve bir kısmı Belgrad Ormanı içinden geçen “Haliç-
Karadeniz Sahra Hattı” adı verilen demiryolunun inşaatı 1916 yılında tamamlanmıştır. Ağaçlı
ve Çiftalan’a giden iki koldan oluşan demiryolu, Kemerburgaz’da birleşerek Kağıthane’ye
devam etmektedir. 1950’li yıllarda sökülen demiryolunun izlerine orman içinde halen
17
rastlanmaktadır (Dölen ve Sandalcı, 1999). Tüm bu etkenler sonucunda Belgrad Ormanı’nın
sınırları zaman içerisinde daralarak bugünkü duruma gelmiştir.
Cumhuriyetin ilanından sonraki dönemde ise orman, bir yandan sıkı doğa koruma
önlemlerine konu olurken, öte yandan Türkiye’de ormancılığın bilimsel bir temele
oturtulması amacıyla 1860’lı yıllarda Fransız uzmanların davet edilmesiyle başlayan ve
günümüzde İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi tarafından sürdürülen eğitim-öğretim
faaliyetleri için de bir uygulama alanı olmuştur. Nitekim cumhuriyetin henüz yeni kurulmuş
olduğu 1924 yılında Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk tarafından imzalanan
kararnamede, bu ormanın “numune ormanı (örnek orman)” olarak Orman Mekteb-i Âlîsi’nin
hizmetine verildiği ve ormana her ne sebeple olursa olsun dışarıdan herhangi bir kimsenin
girmesinin yasaklandığı görülmektedir. Daha sonraki yıllarda rekreasyon ve kısmen de odun
hammaddesi üretimi, ormanın kullanım amaçları arasında olmuştur. Bunların yanı sıra, 1937
yılında çıkan bir emirle Belgrad Ormanı, Bahçeköy’de bulunan İstanbul Üniversitesi Orman
Fakültesi’nin “öğretme ve numune reviri” olarak ayrılmıştır (Vural, 1940). 1949 yılında Prof.
Dr. Hayrettin Kayacık’ın girişimleriyle kurulması yönünde ilk adımların atıldığı “Atatürk
Arboretumu” da Orman Fakültesi ve Bahçeköy Devlet Orman İşletme Müdürlüğü işbirliğiyle
Belgrad Ormanı içinde ayrılan 38 hektarlık alanda kurulmuştur (AAOAP, 2012). Belgrad
Ormanı’nın korunmasına ilişkin olarak verilen en önemli karar ise 1953 yılında alınmıştır.
Buna göre; 5653 Sayılı Orman Kanunu’nun 43. Maddesi gereğince, 2 Kasım 1950 tarih ve
12073 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 3.776,7 hektar koru, 1.391,27 hektar baltalık ve
159.8 hektar açıklık olmak üzere ormanın toplam 5237.42 hektar alanı “Muhafaza Ormanı”
olarak ilan edilmiştir (BSOAP, 2012). Orman, günümüzde halen aynı yasal statüye sahiptir
(Kırca ve ark, 2013).
19. yy ın son çeyreğinde yaklaşık 13.000 ha’lık bir alan kapladığı tahmin edilen
ormanın büyüklüğü günümüzde 5.524 ha’dır (Çolak, 2013).
Günümüzde Belgrad Ormanı, İstanbul kenti için önemli bir rekreasyon alanı ve temiz su
kaynağı olarak kent halkına hizmet vermektedir.
18
Coğrafi Konum
Çalışma alanı olarak belirlenen Belgrad Ormanı Marmara Bölgesi, İstanbul İli Avrupa
yakasında, Greenwich’e göre 28°53′′25′-29°00′′55′ doğu boylamları ile 41°09′′44′-41°14′′40′
kuzey enlemleri arasında yer almaktadır (Anonim, 2014).
Alan, mülki olarak Sarıyer ve Eyüp İlçeleri arasında yayılım gösterirken, idari olarak da
İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü, Bahçeköy Orman İşletme Müdürlüğü görev alanı
içerisinde yer almaktadır (Anonim, 2014). Belgrad Ormanı konum haritası Şekil 1’de
gösterilmektedir.
Şekil 1. Belgrad Ormanı Konum Haritası (Asan ve Sağlam, 2012).
Orman sınırlarına bakıldığında arazi, kuzeyde Virankule ve Arapdere meşe baltalıkları;
doğuda yine Virankule serisinin bir bölümü ile Sarıyer ilçesine bağlı Bahçeköy yerleşimi ve
Bilezikçi Çiftliği; güneyde Fatih Ormanı ve Eyüp ilçesine bağlı Kemerburgaz yerleşimi;
19
batıdaysa Arapdere serisinin devamı ve Kemerburgaz-Ağaçlı sırt yolu ile sınırlandırılmış
durumdadır (Pehlivanoğlu, 1987).
Balkan Yarımadası'nın en doğu ucunda yer alan Belgrad Ormanı'nın doğal sınırları
kuzeyde Karadeniz; doğuda ise İstanbul Boğazı'dır. Orman dokusunun Karadeniz kıyılarına
4-5 km; Boğaziçi kıyılarına ise 3-4 km kadar yaklaştığı görülmektedir (Bıçak, 2007).
1.2. Korunan Alan Kavramı
İnsanlığın tarihi, tarih öncesi dönemi saymazsak, doğa ile kültürün mücadelesi şeklinde
geçmiştir. İnsan, sahip olduğu/donatıldığı yetenekler nedeniyle doğanın kendisine verdikleri
ile yetinememiş ve sürekli doğayı değiştirip dönüştürme eğiliminde olmuştur. Doğalın insan
eliyle değişip dönüşmüş olanına kültürel denilmektedir. Örneğin, barınma amacıyla kullanılan
mağara doğaldır; ancak ev, kültürel bir olgu/oluşumdur.
Kültürün doğa, kültürel olanın doğal olan üzerindeki etkisi ya da baskısı yüzyıllar
boyunca önemsenmemiştir. Aslında önemsenmesi için bir gerekçe de yoktur bu uzun süre
zarfında. Ne var ki, endüstri devrimiyle birlikte kültür-doğa çekişmesinin olumsuz sonuçları
belirgin bir şekilde hissedilmeye başlanmıştır. Kentlerde yoğunlaşan nüfus, kömür başta
olmak üzere artan fosil yakıt kullanımı ile ormanlar ve otlaklar gibi doğal arazi kullanım
tiplerinin kültür odaklı arazi kullanım tiplerine (tarım alanı, yerleşim vb.) dönüştürülmesi
doğal çevrenin her geçen gün artan bir hızla bozulmasına yol açmıştır. Söz konusu bozulma
zamanla kültürel çevreyi de etkilemiş ve tarihi yapılar, geleneksel kültürler, mimari doku vb.
kültürel unsurlar tehlike altına girmeye başlamıştır.
Ekonomik ve sosyal odaklı gelişme anlayışına dayalı kalkınma yaklaşımı doğal ve
kültürel değerlere zarar verdikçe bu değerlerin korunmasına dönük çabalar da artmış ve
zamanla meyvelerini vermeye başlamıştır. Korunan alan kavramı ve korunan alanların bugün
geldiği nokta bu çabaların bir sonucudur. Günümüzde bir yandan korunan alan ağının
genişletilmesine dönük çabalar gerçekleştirilirken diğer yandan da bu alanların daha etkili
yönetimine dönük arayışlar ön plana çıkmaktadır.
20
1.2.1. Korunan Alan Tanımı
Korunan alanlar konusundaki en üst düzey uluslararası organizasyon olan IUCN
(Uluslararası Doğayı Koruma Birliği) tarafından 1994 yılında yapılan korunan alan tanımı şu
şekildedir (Kuvan, 2012):
“Biyolojik çeşitliliğin, doğal ve kültürel kaynakların sürekliliğini ve korunmasını
sağlamak amacıyla kurulan, yasalarla ve diğer etkili araçlarla yönetilen kara ve deniz
parçalarıdır.”
Daha sonra konunun uzmanları bu tanımı revize etmek üzere çalışmalar yapmış ve yeni
tanımın ilk taslağı Mayıs 2007’de Almeria (İspanya)’da yapılan IUCN toplantısında ortaya
çıkmıştır. Ardından IUCN-WCPA (IUCN Korunan Alanlar Dünya Komisyonu) bünyesindeki
uzmanlarca bu taslak netleştirilerek şu hale getirilmiştir (IUCN, 2008; UNEP, 2014):
“Ekosistem hizmetleri ve kültürel değerlerle birlikte uzun dönemde doğanın
korunmasını sağlamak amacıyla yasal ya da diğer etkili araçlarla ayrılan, tanınan ve yönetilen
açıkça tanımlanmış coğrafi alanlardır.”
Tanımda belirgin bir şekilde vurgulandığı üzere korunan alan tanımında üç temel
unsurun ön plana çıktığı görülmektedir. Bunlar;
a) Korunan alanların amacı ekosistem hizmetleri ve kültürel değerlerle birlikte doğanın
uzun dönemli olarak korunmasıdır.
b) Korunan alanlar yasa ve benzeri etkili araçlarla ayrılmalı, tanınmalı ve yönetilmelidir.
c) Korunan alanları coğrafi olarak açıkça tanımlanmalı, yani sınırları belirgin olmalıdır.
1.2.2. Dünyada Korunan Alanların Tarihsel Gelişimi
Bugünkü anlamda korunan alan kavramının temelleri 19. yüzyılın ikinci yarısında
atılmıştır. Bununla birlikte tarihin değişik dönemlerinde bazı alanların değişik amaçlarla
koruma altına alındığı ve korumaya dönük felsefi görüşlerin ortaya atıldığı bilinmektedir.
Eski Yunan’da Hipocrates, Empodecles, Aristotales ve Theophrastus’un öğretileri örnek
olarak verilebilir. Ortaçağda bazı İslam bilginlerinin de ekolojik anlamda değer taşıyan
düşünceler geliştirmişlerdir.
21
Doğanın bir bütün olduğunu savunan El-Cahiz ile birlikte İbn-i Sina, Hacı Paşa, Ahi
Çelebi ve Larendeli Siyahizade Derviş bunlardan bazılarıdır (Erinç, 1984).
Kurdoğlu (2007)’na göre doğanın korunması yaygın düşüncenin aksine, çevre
kirliliğinin gündemi meşgul etmeye başlamasıyla ortaya çıkmış bir konu değildir. Doğa
koruma, şimdiki anlayıştan farklı olarak, kutsal alanların ve bazı hayvanların yaşam
alanlarının koruma altına alınmasıyla başlamıştır.
Endüstri devrimi öncesinde koruma amaçlı olarak gerçekleştirilen çabalara bir örnek
olarak 1580 yılında Kraliçe Elizabeth’in Londra’nın büyümesinden duyduğu kaygıyla kente 3
mil yakınlıktaki alanlarda inşaat yapılmasını yasaklamasını gösterebiliriz (İlkin ve Alkin,
1991). Fatih Sultan Mehmet’in Haliç’in çamurla dolmasını engellemek için otlatma ve
yapılaşma ile ilgili önlemlerini de bir diğer örnek olarak belirtmek yararlı olur (Kurdoğlu,
2007).
Ne var ki, endüstri devrimi koruma anlayışında oldukça köklü değişimlere yol açmış ve
bugünkü koruma anlayışı ve korunan alan kavramının temellerinin atılmasıyla sonuçlanmıştır.
Koruma hareketinin sonuçlar vermesi Avrupa’da Amerika’dan önce gerçekleşmiştir
(Erdönmez, 1997). Almanya’da önce Bonn kenti etrafındaki Drachenfels ormanı 1829
yılında, sonra da 1838 yılında Bohemya’daki Kubany bakir ormanının bir kısmı koruma altına
alınmıştır (İnal, 1949). Amerika’da ise bir alanın koruma altına alınmasının ilk örneği 1872
yılında Yellowstone Milli Parkı’nın Kongrede onaylanması ile gerçekleşmiştir (Akesen,
1978).
Günümüzün korunan alan ağının temel taşı sayılabilecek milli park kavramının
Avrupa’daki ilk örneği ise 1909 yılında İsveç’te ilan edilen Abisko Milli Parkı’dır.
Fransa’daki ilk örnek 1963 tarihli Vanoise Milli Parkı, İngiltere’de ise 1951 tarihli Park
District’tir. Afrika’da ilan edilen ilk milli park ise 1925 tarihli Albert (şimdiki adı Virunga)
Milli Parkı’dır (Kuvan, 2012).
22
1.2.3. Dünyada Korunan Alanların Bugünkü Durumu
Dünya çapında korunan alan istatistiklerini içeren en son çalışma IUCN desteğiyle
Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) tarafından yapılmış ve 2012 yılında “Protected
Planet Report 2012 (Korunan Gezegen Raporu 2012)” adıyla yayımlanmıştır. Aşağıda bu
rapordan alınmış bilgiler özet olarak aktarılmaktadır (UNEP, 2012):
Dünya çapında korunan karasal alanlar (iç sular dahil) 17 milyon km2 dir. Bu alan
Antarktika hariç toplam kara alanının %12,7’sine karşılık gelmektedir. Bu oran
gelişmekte olan ülkelerde (%13,3) gelişmiş ülkelerden (%11,6) daha yüksektir.
Latin Amerika %20,4’lük oranla bu açıdan önder konumdadır. Biyolojik çeşitliliğin
korunması açısından hedeflenen küresel çaptaki %17 oranına ulaşmak için 6 milyon
km2 alanın daha korunan alan sistemine alınması gerekmektedir.
Küresel okyanusların %1,6’sı (6 milyon km2) korunan alan kapsamındadır. Bu oran
yakın kıyı zonu (0-22 km) düşünüldüğünde %7,2’ye çıkmaktadır. Kıyıdan 370
km’ye kadar olan alanı kapsayan ekonomik zon düşünüldüğünde ise %4’e
düşmektedir. Her durumda bu oranlar %10’luk hedeften uzakta kalmaktadır.
1990-2012 döneminde korunan alan sayısı %58 ve korunan alan genişliği ise %48
oranında artmıştır.
Korunan alanların küresel karbon depolama kapasitesi içerisindeki payı %15’tir.
UNEP (2014) tarafından 2014 yılının sonlarında yayımlanan Korunan Gezegen
Raporuna göre korunan karasal ekosistemlerin toplam alanı 20,6 milyon km2ye ulaşmıştır.
Böylelikle korunan karasal ekosistemlerin toplam kara alanına oranı %15,4’e ulaşmıştır.
Korunan deniz-okyanusların miktarı ise 12 milyon km2ye ulaşmıştır ki, bu da toplam deniz-
okyanusların %3,4’üne karşılık gelmektedir.
Diğer yandan 100 binden fazla ilan edilmiş korunan alan ile Avrupa en fazla korunan
alan sayısına sahip kıta durumundadır. Buna karşın kapsadığı genişlik açısından aynı durum
söz konusu değildir (European Environment Agency, 2010). Şekil 2 korunan alanların
kategorilerine göre Avrupa kıtasındaki dağılımını göstermektedir.
23
Şekil 2. Kategorilerine Göre Korunan Alanların Avrupa’daki Dağılımı (European Environment
Agency, 2010).
Şekil 2’de görülebileceği gibi Avrupa ülkeleri içerisinde korunan alan sayısı
bakımından Almanya ve İngiltere ön plana çıkmaktadır. Bununla birlikte 1. kategori korunan
alanların İsveç ve Norveç gibi Kuzey Avrupa ülkelerinde daha yaygın olduğu görülmektedir.
Korunan alanların dağılımında Avrupa kıtası bazında görülen heterojenlik dünya
çapında da görülmektedir. Çizelge 2, küresel boyutta korunan alanların sayı ve genişlik olarak
bölgelere göre dağılımını 2005 yılı rakamlarıyla yansıtmaktadır ( UNEP-WCMC, 2008).
24
Çizelge 2. Dünyada Korunan Alanların Bölgelere Göre Dağılımı.
Kaynak: UNEP-WCMC, 2008.
Konuya ormanlar açısından yaklaştığımızda iki farklı durumla karşı karşıya
kalınmaktadır. Öncelikle bütün ormanlar, işletme amaçlı ormanlar da dahil olmak üzere, pek
çok koruyucu işlevi yerine getirmektedir. Diğer yandan bazı orman alanları da korunan alan
statüsüne kavuşturulmuş durumdadır. 2000 yılı rakamlarıyla Dünya ormanlarının %11,5’i
IUCN tarafından kabul edilmiş korunan alan statüsündedir ve bu miktarın yaklaşık %5’i
monokültür ağaçlandırmalardan meydana gelmektedir (IUCN, 2006). 2000 yılında dünyadaki
toplam orman alanı yaklaşık 3 milyon 870 bin ha olduğuna göre (FAO, 2000) yaklaşık 445
milyon ha (4,45 milyon km2) orman alanı korunan alan statüsündedir. Şu halde dünyadaki
toplam karasal korunan alanların yaklaşık %26’sı orman alanlarından meydana gelmektedir.
1.2.4. Türkiye’de Korunan Alanların Tarihsel Gelişimi
Koruma hareketinin Türkiye’deki gelişimine göz atıldığında ormancıların hem bilimsel
çalışmalarda hem de uygulamada önderliği ortaya çıkmaktadır (Berkes ve Kışlalıoğlu, 1990).
Tıpkı Avrupa’da olduğu gibi Türkiye’de de koruma hareketi bazı orman alanlarının koruyucu
işlevlerini ön plana çıkarmak ya da güvence altına almak amacıyla koruma (muhafaza)
ormanı olarak ilan edilmesiyle başlar (Erdönmez, 1997). Konuya ilişkin ilk düzenleme 1924
Bölge Sayı Alan (bin km kare) Kara Alanına Oranı (%)
Antarktika 122 70,32 0,50
Avustralya/Yeni Zelanda 9595 1537,85 19,19
Brezilya 1286 1611,55 18,85
Karayipler 967 68,20 29,05
Orta Amerika 783 157,93 30,28
Doğu Asya 3267 1764,64 15,00
Doğu ve Güney Afrika 4067 1688,88 14,70
Avrupa 53060 874,47 16,72
Kuzey Afrika ve Ortadoğu 1324 1285,75 10,02
Kuzey Amerika 13554 4108,82 17,31
Kuzey Avrasya 17697 1755,10 7,94
Pasifik 411 66,13 11,95
Güney Amerika (Brezilya hariç) 1450 2098,44 22,55
Güney Asya 1217 310,28 6,91
Güneydoğu Asya 2895 861,71 18,60
Batı ve Orta Afrika 2601 1120,94 8,75
Toplam 114296 19381,00 12,90
25
yılında yürürlüğe konulan 504 sayılı “Türkiye’de Mevcut Bilumum Ormanların Fenni Usulü
İdare ve İşletilmeleri Hakkında Kanun”un 8. maddesi ile yapılmış ve bu maddeye göre
devletçe koruma ormanı olarak ayrılmış ya da ayrılacak alanlarda kesim yapılması
yasaklanırken, bu tür ormanlardan devlete ait olmayanların da kamulaştırılması zorunluluğu
getirilmiştir (Eryılmaz, 1990).
Ancak bu kanun maddesi uzun süre uygulanamamış ve Türkiye’deki ilk koruma ormanı
1950 yılında İstanbul Belgrad Ormanı’nda ilan edilmiştir (Özdönmez ve Şad, 1983). Diğer
yandan milli park kavramı ise ilk kez 1956 tarihinde yürürlüğe giren 6831 sayılı “Orman
Kanunu”nun 25. maddesi ile Türk hukuk sistemine girmiş 1958 yılında Yozgat Çamlığı ilk
milli park olarak ilan edilmiştir (Özdönmez vd., 1996). 1983 yılında ise 2873 sayılı Milli
Parklar Kanunu yasalaşarak, Milli Park, Tabiat Parkı, Tabiatı Koruma Alanı ve Tabiat Anıtı
şeklindeki dört farklı korunan alan statüsü ile ilgili işlemler bu kanuna göre yürütülmeye
başlanmıştır.
Diğer yandan Türkiye, 1982 yılında Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına
Dair Sözleşmeye taraf olmuş ve 1983 yılında da 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını
Koruma Kanunu yasalaşmıştır. Bu kanun, bazı taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının koruma
altına alınması yoluyla oluşturulan yeni bir takım korunma1 alanlarını ortaya çıkarmıştır.
Bunlar dışında, 1989 yılında yayımlanan 489 sayılı Özel Çevre Koruma Kurumu
Başkanlığı Kurulmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname kapsamında oluşturulan Özel
Çevre Koruma Bölgeleri; 1994 yılında taraf olunan Özellikle Su Kuşları Yaşama Ortamı
Olarak Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar Hakkında Sözleşme (Ramsar Sözleşmesi)
kapsamında oluşturulan Ramsar Alanları, Biyosfer Rezervleri, Dünya Miras Alanları ve gibi
farklı statüde değerlendirilen ve koruma altında olan alan örnekleri de bulunmaktadır.
1.2.5. Türkiye’de Korunan Alanların Bugünkü Durumu
Bir önceki bölümde açıklandığı üzere Türkiye’de farklı yasal düzenlemelere dayanan ve
farklı kurumlar tarafından yönetilen çeşitli statülerde korunan alanlar bulunmaktadır.
Bunlardan Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ile Orman Genel Müdürlüğünün
1 Yasa metninde koruma alanı yerine korunma alanı terimi tercih edilmiştir.
26
sorumluluğunda bulunan alanlara ilişkin olanların istatistiksel verileri Çizelge 3’de
özetlenmiştir.
Çizelge 3. DKMP ve OGM Sorumluluğundaki Korunan Alanlar
Alan Türü Sayı Alan (ha)
Milli Park 40 848.446
Tabiat Parkı 184 81.189
Tabiatı Koruma Alanı 31 64.244
Tabiat Anıtı 107 5.549
Yaban Hayatı Geliştirme Sahası 80 1.187.386
Sulak Alanlar 135 3.215.000
Muhafaza Ormanı 58 363.561
Toplam 514 5.765.375
Kaynak: DKMP, 2014a.
Çizelge 3’deki alanların dışında, birer korunan alan statüsü olmamalarına karşın Gen
Koruma Alanları (251 adet ve 47.978 ha) ve Tohum Meşcerelerini (351 adet ve 47.063 ha) de
ayrıca belirtmek gerekir. Belirtilen alanların yaklaşık %98’i karasal alan %2 ise denizdir
(Marmaris Milli Parkı). Diğer yandan, yukarıda belirtilen alanların yaklaşık 850 bin ha’lık
kısmı doğal sit alanları ile çakışmakta, diğer bir deyişle 850 bin ha alan hem doğal sit hem de
tablodaki korunan alan statülerinden biri olarak koruma altında bulunmaktadır. Tablodaki
korunan alanların ülke yüzölçümüne oranı %6’nın biraz altındadır. Bu alanlara doğal sitler de
eklendiğinde (çakışmalar tek yüzey haline getirilerek) oran %7,24’e yükselmektedir (DKMP,
2014a).
1.3. Korunan Alanların Sınıflandırılması
1.3.1. IUCN Korunan Alan Sınıflandırması
Korunan alanlar IUCN tarafından altı temel kategori altında sınıflandırılmıştır. Bu
kategoriler temel yönetim amaçları ile birlikte Çizelge 4’de gösterilmektedir.
27
Çizelge 4. IUCN Korunan Alan Kategorileri ve Temel Yönetim Amaçları.
Kategori Temel Yönetim Amacı
I- Mutlak Doğa
Rezervleri/Yabanı
l Alanlar
A. Mutlak Doğa Rezervleri
Bölgesel, ulusal ya da küresel ölçekte önde gelen
ekosistem, tür ve/veya jeoçeşitlilik karakteristiklerinin
korunması.
B. Yabanıl Alanlar
İnsan aktivitelerinden önemli ölçüde etkilenmemiş,
modern altyapıdan bağımsız, doğal güç ve süreçlerin
egemen olduğu doğal alanların ekolojik bütünlüğünü
korumak ve böylelikle şimdiki ve gelecek kuşakların
bu tür alanları deneyimlemesini sağlamak.
II- Milli Parklar Doğal biyoçeşitliliği içerdiği ekolojik yapı ve
destekleyici çevresel süreçlerle birlikte korumak,
eğitim ve rekreasyonu teşvik etmek.
III- Doğal Anıtlar ya da Karakteristikler Önde gelen doğal karakteristikleri içerdiği
biyoçeşitlilik ve habitatlarla birlikte korumak.
IV- Habitat/Tür Yönetim Alanları Türleri ve habitatları yönetmek, korumak ve onarmak.
V- Korunan Kara ve Deniz Peyzajları Önemli kara ve deniz peyzajlarını, geleneksel yönetim
uygulamaları yoluyla insan etkileşimlerinden
kaynaklanan diğer değerleri korumak ve sürdürmek.
VI- Sürdürülebilir Doğal Kaynak
Kullanımı İçeren Korunan Alanlar
Doğal ekosistemleri korumak ve koruma ve
sürdürülebilir kullanımın karşılıklı yarar taşıdığı
durumlarda doğal kaynakları sürdürülebilir şekilde
kullanmak.
Kaynak: IUCN, 2008
Çizelgeden de görülebileceği üzere birinci kategoriden altıncı kategoriye doğru
gidildikçe koruma amacına ek olarak kullanma amacı da ön plana çıkmaktadır. Diğer yandan
bir korunan alanın dahil olduğu kategoriyi saptamak ya da kategorileri alanlara uygulamak
için aşağıdaki noktalara dikkat etmek gerekmektedir (IUCN, 2008):
Bir korunan alanın kategorisi yönetim amacına dayanmalıdır. Alanın özellikleri
kategori temel yönetim amacının en az dörtte üçünü karşılıyor olmalıdır (%75 kuralı).
Alan büyüklüğü ile ilgili keskin bir kural bulunmamaktadır. Ancak bazı kategoriler
göreceli olarak daha büyük ya da daha küçük olabilir.
Mülkiyet ve idarenin kategori üzerinde bir etkisi bulunmamaktadır.
Tampon zonlar, biyolojik koridorlar vb. alanlar devletin tanım ve yönetim biçimine
göre korunan alan kapsamında olabilir ya da olmayabilir.
Pek çok diğer uluslararası koruma düzenlemesi, pratikte çoğu korunan alan olmasına
rağmen, IUCN tarafından tanınmış korunan alan olmak zorunda değildir.
Dünya miras alanları, Ramsar alanları ve Natura 2000 alanlarında IUCN kategorisi
kapsamında alanlar olabileceği gibi olmaması da söz konusu olabilir.
28
Biyosfer rezervleri, yüksek düzeyli bir koruma odağı (kategori I-IV) ve sürdürülebilir
yönetim zonuna (kategori V-VI) sahip olmalıdır.
1.3.2. Türkiye’de Korunan Alanlar Sınıflandırması
1.3.2.1. 2873 Sayılı Milli Parklar Kanunu’na Göre Korunan Alanlar
2873 sayılı Milli Parklar Kanunu dört temel korunan alan tanımlaması yapmıştır. Milli
Park, Tabiatı Koruma Alanları, Tabiat Parkları ve Tabiat Anıtları olarak sıralanan bu alanların
taşıması gereken özellikler ise Milli Parklar Yönetmeliği’nde açıklanmıştır.
Milli Parklar
2873 sayılı Milli Parklar Kanunu’na göre milli park; “Bilimsel ve estetik bakımdan,
milli ve milletlerarası ender bulunan tabii ve kültürel kaynak değerleri ile koruma, dinlenme
ve turizm alanlarına sahip tabiat parçaları” şeklinde tanımlanmıştır.
Tabiatı Koruma Alanları
2873 sayılı Milli Parklar Kanunu’na göre tabiatı koruma alanı: “Bilim ve eğitim
bakımından önem taşıyan nadir, tehlikeye maruz veya kaybolmaya yüz tutmuş ekosistemler,
türler ve tabii olayların meydana getirdiği seçkin örnekleri ihtiva eden ve mutlak korunması
gerekli olup sadece bilim ve eğitim amaçlarıyla kullanılmak üzere ayrılmış tabiat parçaları”
şeklinde tanımlanmıştır.
Tabiat Parkları
Tabiat parkları 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu’nda şu şekilde tanımlanmaktadır:
“Bitki örtüsü ve yaban hayatı özelliğine sahip, manzara bütünlüğü içinde halkın dinlenme ve
eğlenmesine uygun tabiat parçalarıdır.”
Tabiat Anıtları
2873 sayılı Milli Parklar Kanunu’na göre tabiat anıtları; “Tabiat ve tabiat olaylarının
meydana getirdiği özelliklere ve bilimsel değere sahip ve milli park esasları dahilinde korunan
tabiat parçalarıdır” şeklinde tanımlanmaktadır.
29
1.3.2.2. Diğer Korunan Alanlar
Yaban Hayatı Geliştirme Sahaları
4915 sayılı Kara Avcılığı Kanunu’na göre yaban hayatı geliştirme sahası; “Av ve yaban
hayvanlarının ve yaban hayatının korunduğu, geliştirildiği, av hayvanlarının yerleştirildiği,
yaşama ortamını iyileştirici tedbirlerin alındığı ve gerektiğinde özel avlanma planı
çerçevesinde avlanmanın yapılabildiği sahalardır” şeklinde tanımlanmaktadır.
Muhafaza Ormanları
6831 sayılı Orman Kanunu’nun muhafaza ormanları ile ilgili 23. maddesi şu şekildedir:
“Arazi kayması ve yağmurlarla yıkanma tehlikesine maruz olan yerlerdeki ormanlarla,
meskun mahallerin havasını, şose ve demiryollarını, toz, kum ve fırtınalara karşı muhafaza
eden ve nehir yataklarının dolmasının önüne geçen veya memleket müdafası için muhafazası
zaruri görülen devlet ormanları veya maki veya fundalarla örtülü yerler daimi olarak; tahrip
edilmiş veya yangın görmüş devlet ormanları da istihsal ormanı haline gelinceye kadar Ziraat
Vekaletince (günümüzde Orman ve Su İşleri Bakanlığınca) muhafaza ormanı olarak
ayrılabilirler.”
Bazı orman alanları sürekli olarak muhafaza ormanı statüsüne alınabileceği gibi bazı
orman alanlarının da geçici olarak muhafaza ormanı statüsüne ayrılması olanaklıdır.
SİT Alanları
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nda SİT şu şekilde
tanımlanmaktadır: “Tarih öncesinden günümüze kadar gelen çeşitli medeniyetlerin ürünü
olup, yaşadıkları devirlerin sosyal, ekonomik, mimari ve benzeri özelliklerini yansıtan kent ve
kent kalıntıları, kültür varlıklarının yoğun olarak bulunduğu sosyal yaşama konu olmuş veya
önemli tarihi hadiselerin cereyan ettiği yerler ve tespiti yapılmış tabiat özellikleri ile
korunması gerekli alanlardır.”
Diğer yandan 13 Mart 2012 tarihli Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür ve Tabiat
Varlıklarının Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre SİT’ler Kentsel SİT,
Tarihi SİT, Arkeolojik SİT ve Tabii SİT olmak üzere dörde ayrılmaktadır. Bunlardan tabii
30
sitler “İlginç özellik ve güzelliklere sahip olan ve ender bulunan korunması gerekli alanlar ve
taşınmaz tabiat varlıkları” şeklinde tanımlanmıştır.
Ülkemizde 1.273 adet Doğal SİT alanı bulunmak olup bu alanların toplam yüzölçümü
1.323,000 ha dır (DKMP, 2014b).
Özel Çevre Koruma Bölgeleri (ÖÇK)
2872 sayılı Çevre Kanunu’nda “Ülke ve dünya ölçeğinde ekolojik önemi olan, çevre
kirlenmeleri ve bozulmalarına duyarlı toprak ve su alanlarını, biyolojik çeşitliliğin, doğal
kaynakların ve bunlarla ilgili kültürel kaynakların gelecek kuşaklara ulaşmasını emniyet altına
almak üzere gerekli düzenlemelerin yapılabilmesi amacıyla” Bakanlar Kurulunca özel çevre
koruma bölgelerinin tespit ve ilan edilebileceği vurgulanmaktadır (Madde 9/d).
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 2013 yılında yayımlanan Tabiat Varlıkları ve
Doğal Sit Alanları ile Özel Çevre Koruma Bölgelerinde Bulunan Devletin Hüküm ve
Tasarrufu Altında Bulunan Yerlerin İdaresi Hakkında Yönetmelik, Çevre Kanunu’ndaki
anlayışa paralel olarak özel çevre koruma bölgelerini şu şekilde tanımlamıştır: “Ülke ve
dünya ölçeğinde ekolojik önemi haiz, çevre kirlenmeleri ve bozulmalarına duyarlı, biyolojik
çeşitliliğin, doğal kaynakların ve bunlarla ilgili kültürel kaynak değerlerinin korunması ve
sürdürülebilirliğinin sağlanması gerekli olan ve Bakanlar Kurulu Kararı ile ilan edilen kara, su
ve deniz alanlarıdır.”
Ülkemizde 16 adet ÖÇK alanı bulunmakta olup bu alanların toplam yüzölçümü
2.459,000 ha’dır (DKMP, 2014b).
Sulak Alanlar
04.04.2014 tarih ve 28962 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak revize edilmiş Sulak
Alanların Korunması Yönetmeliği’ne göre sulak alanlar: “Tabii veya suni, devamlı veya
geçici, suları durgun veya akıntılı, tatlı, acı veya tuzlu, denizlerin gelgit hareketlerinin çekilme
devresinde altı metreyi geçmeyen derinlikleri kapsayan, başta su kuşları olmak üzere
canlıların yaşama ortamı olarak önem taşıyan bütün sular, bataklık, sazlık ve turbiyeler ile bu
alanların kıyı kenar çizgisinden itibaren kara tarafına doğru ekolojik açıdan sulak alan kalan
yerler” şeklinde tanımlanmaktadır. İlgili yönetmeliğe göre sulak alanlar; ulusal öneme haiz
31
sulak alan ve mahalli öneme haiz sulak alan olmak üzere iki kısımda sınıflandırılmıştır.
Ayrıca ülkemizin de taraf olduğu Ramsar Sözleşmesi (Özellikle Su Kuşları Yaşama Ortamı
Olarak Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar Hakkında Sözleşme) 2. maddesi gereği bazı
ulusal öneme haiz sulak alanlar Ramsar alanı olarak ilan edilmekte ve Ramsar listesine dahil
edilmektedir.
Ramsar Sözleşmesine 1994 yılında taraf olan ülkemiz, şimdiye kadar toplam yüzölçümü
yaklaşık 205.000 ha olan 14 alanını sözleşme listesine ekletmiştir. Ayrıca ülkemizde şimdiye
kadar tespit edilmiş, 135 Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alan bulunmakta olup bu alanların
yaklaşık yüzölçümü 3.215,000 ha’dır (DKMP, 2014b).
Çizelge 5. Türkiye’nin Ramsar Alanları Listesi
Türkiye’nin Ramsar Alanları Listesi
Alan No Alan adı İlan edildiği tarih Bulunduğu il Alanı (ha)
1 Kuş Gölü 1994 Balıkesir 16000
2 Göksu Deltası 1994 Mersin 14480
3 Burdur Gölü 1994 Burdur 25000
4 Sultansazlığı 1994 Kayseri 39000
5 Seyfe Gölü 1994 Kırşehir 19500
6 Uluabat Gölü 1998 Bursa 13500
7 Akyatan Gölü 1998 Adana 14000
8 Gediz Deltası 1998 İzmir 20400
9 Kızılırmak Deltası 1998 Samsun 21700
10 Meke Maarı 2005 Konya 314
11 Kızören Obruğu 2005 Konya 2
12 Yumurtalık Lagünü 2005 Adana 16430
13 Kuyucuk Gölü 2009 Kars 472
14 Nemrut Kalderası 2013 Bitlis 4589
Kaynak: DKMP, 2013
Biyosfer Rezervleri ve Dünya Miras Alanları
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından belirlenen
Biyosfer Rezervleri ve Dünya Miras Alanlarının iç hukuk sisteminde tam olarak bir karşılığı
bulunmamakla birlikte, bu alanlar mutlaka korunması gereken çok özel doğal ve kültürel
değerleri bünyesinde barındırmaktadır. Dünya Biyosfer Rezervleri Listesinde Türkiye’den bir
32
alan bulunmaktadır. Bu alan Artvin’in Borçka ilçesine bağlı altı köyü bünyesinde barındıran
Camili (Macahel) Vadisi’dir. Kaynağını Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunması
Sözleşmesi’nden alan Dünya Miras Listesinde ise Türkiye’den, aralarında İstanbul’un tarihi
alanları, Safranbolu kenti ve Hattuşaş (Boğazköy) Hitit Başkentinin bulunduğu 13 alan yer
almaktadır. Bu alanlardan 11’i kültürel miras listesinde yer almaktadır. Göreme Milli Parkı ve
Kapadokya ile Pamukkale-Hierapolis ise hem kültürel hem de doğal özellikleri bakımından
listede yer almaktadır.
1.4. Mesire Yeri Kavramı ve Ayırma Kriterleri
1.4.1. Mesire Yerlerine Duyulan Gereksinim
Son yıllarda hızlı nüfus artışı, sanayileşme, köyden kentlere yoğun göçlerle beraber hızlı
kentleşme süreci, şehir ortamında yaşayan insanların yaşam kalitesini olumsuz etkileyecek
çeşitli sıkıntılara (hava kirliliği, trafik, gürültü vb.) neden olmuştur. Ayrıca sosyo ekonomik
gelişmelere bağlı olarak toplumsal ihtiyaçlardaki farklılaşmalar ve çeşitlenmeler, dinlenme ve
eğlenme ihtiyacı yönündeki taleplerin giderek artmasına sebep olmuştur.
Doğal alanlar, kent yaşamından kaçan insanların en çok tercih ettikleri, dinlenip
eğlenebildikleri alanların başında gelmektedir. Her yaştaki insanın dinlenme, eğlenme, serbest
zamanlarında zevk aldığı bir aktivite ile günlük yaşamın yorgunluklarından arınarak, fiziksel
ve ruhsal yönden kendini yenileyip, enerjisini tazelemeye ve yaşama bağlanmasına yarayan
eylemelerin tümü rekreasyon kavramı içerisinde tanımlanmaktadır.
Doğal alanlarda gerçekleştirilecek rekreasyon etkinlikleri doğaya saygılı olmalıdır. Aksi
takdirde o alanda birtakım olumsuz çevresel etkilerin oluşması kaçınılmazdır. Bu etki sadece
o alanın bütünlüğünü etkilemekle kalmayacak aynı zamanda kullanıcıların o alandan
alacakları deneyimlerin kalitesini de etkileyecektir. Bu yüzden gerçekleştirilen rekreasyon
etkinliklerin o alanın ekolojisine uyum sağlaması gerekmektedir.
Koruma ve kullanım arasındaki bu dengenin kurulabilmesi ancak doğru bir rekreasyon
planlaması ile mümkündür. Rekreasyon planları, kentlerin farklı doğal ve sosyal-kültürel
yapısı nedeniyle kentten kente farklılıklar gösterebilmektedir. Bu bağlamda yapılacak
rekreasyon planlama çalışmalarında kentin genel özellikleri, rekreasyon talep ve
gereksinimleri ile rekreasyon kaynak potansiyellerinin ortaya konması gerekmektedir.
33
Bu genel açıklamaların ışığı altında mesire yerlerine duyulan gereksinmeyi iki temel
nedene dayandırmak olanaklıdır. Bunlar;
Piknik ve kamp kullanımı ülkemiz insanının gelenekselleşmiş rekreasyonel
etkinliklerindendir. Ormanlık alanlarda uzun yıllardır süregelen düzensiz piknik ve
kamp kullanım alışkanlıkları ülkemizde olduğu gibi tüm dünyada bir sorun olup, bu
sorunun aşılması için planlı ve kontrollü alan kullanımının öngörüldüğü mesire
yerlerinin kurulması zorunlu olmuştur.
Geçmişten beri düzensiz piknik ve kamp kullanımları sonucunda; başta orman
yangınları olmak üzere, çeşitli ekolojik tahribatlar meydana gelmektedir. Gerek bu
sorunun en aza indirgenmesi ve gerekse insanlarımızın gittikçe artan açık hava
rekreasyon taleplerinin karşılanması ve orman-halk ilişkilerinin olumlu yönde
geliştirilmesi amacıyla tüm yurt sathında orman ve orman rejimindeki rekreasyonel
kaynak değeri arz eden, piknik ve kamp kullanımı imkânlarına sahip olan sahalar
Mesire Yeri olarak ayrılmakta ve gerekli tesislerle donatılmaktadır.
1.4.2. Mesire Yerlerinin Yasal Dayanağı
Mesire yerleri tesis çalışmaları ülkemizde 1956 yılında çıkartılan 6831 Sayılı Orman
Kanunu ile başlamıştır. Bu Kanun’la Mesire Yerlerinin ayrılmasına yönelik yasal dayanak
oluşturulmuştur. Adı geçen kanunun 25. maddesinde, “Orman Genel Müdürlüğü; mevkii ve
özelliği dolayısıyla lüzum göreceği ormanları ve orman rejimine giren sahaları; bilim ve
fennin istifadesine tahsis etmek, tabiatı muhafaza etmek, yurdun güzelliğini sağlamak,
toplumun çeşitli spor ve dinlenme ihtiyaçlarını karşılamak, turistik hareketlere imkan vermek
maksadıyla, milli parklar, tabiat anıtları, tabiat parkları, tabiatı koruma sahaları ve orman
mesire yerleri olarak ayırır, düzenler, yönetir ve gerektiğinde işletir veya işlettirir” hükmü
yer almaktadır.
1.4.3. Mesire Yeri Tanımı ve Sınıflandırması
1986 yılında yayınlanan Milli Parklar Yönetmeliği Orman İçi Dinlenme Yeri (Orman
Mesire Yeri) başlığıyla şu tanıma yer vermiştir: “Rekreasyonel ve estetik kaynak değerlerine
sahip ormanlık alan.”
34
Diğer yandan Orman Genel Müdürlüğü tarafından 2013 yılında yayınlanan Mesire
Yerleri Yönetmeliğine göre mesire yerleri tanımı ise:“Toplumun çeşitli dinlenme, eğlenme ve
spor ihtiyaçlarını karşılamak, yurdun güzelliğine katkı sağlamak ve turistik hareketlere imkân
vermek maksadıyla, gerekli yapı, tesis ve donatılarla kullanıma ayrılan, halkın günübirlik
veya geceleme ihtiyaçlarını karşılayan, rekreasyonel ve estetik kaynak değerlerine sahip
orman rejimine tabi sahalar” şeklindedir. Ayrıca bu yönetmelik A, B ve C tipi olmak üzere üç
farklı mesire yeri türünü ve D tipi olarak da kent ormanlarını tanımlamıştır. Yöntemlikteki
tanımlar aşağıya aktarılmıştır:
A Tipi Mesire Yeri: Toplumun çeşitli dinlenme, eğlenme ve spor ihtiyaçlarını
karşılamak, yurdun güzelliğine katkı sağlamak ve turistik hareketlere imkân vermek
maksadıyla yüksek ziyaretçi potansiyeline sahip, günübirlik kullanım imkânı yanında
gecelemeye de imkân sağlayan, çadır, karavan, motor-karavan ve kır evi, kır lokantası, kır
kahvesi gibi çok katlı olmayan, doğa ile uyumlu yapı ve tesisler ile yöresel ürünler sergi ve
satış yeri, piknik üniteleri, kameriye ile diğer rekreasyonel yapı ve tesisleri ihtiva eden mesire
yerleridir.
B Tipi Mesire Yeri: Toplumun çeşitli dinlenme, eğlenme ve spor ihtiyaçlarını
karşılamak, yurdun güzelliğine katkı sağlamak ve turistik hareketlere imkân vermek
maksadıyla yerleşim merkezlerinin çevresinde veya rekreasyonel kaynak değerlerine ve
yüksek ziyaretçi potansiyeline sahip, sadece günübirlik kullanım imkânı sağlayan kır
lokantası, kır kahvesi, yöresel ürünler sergi ve satış yeri, piknik üniteleri, kameriye gibi diğer
rekreasyonel yapı ve tesisleri ihtiva eden mesire yerleridir.
C Tipi Mesire Yeri: Toplumun çeşitli dinlenme, eğlenme ve spor ihtiyaçlarını
karşılamak, yurdun güzelliğine katkı sağlamak ve turistik hareketlere imkân vermek
maksadıyla kaynak değeri ve ziyaretçi potansiyeli orta ve düşük yoğunlukta olan, günübirlik
mahalli ihtiyaçları karşılamak maksadıyla, piknik üniteleri, yöresel ürünler sergi ve satış yeri,
kameriye, ve diğer rekreasyonel yapı ve tesisleri ihtiva eden mesire yerleridir.
D Tipi Kent (Şehir) Ormanı: Ormanların öncelikle sağlık, spor, estetik, kültürel ve
sosyal fonksiyonlarını halkın hizmetine sunmak, aynı zamanda yurdun güzelliğine katkı
sağlamak, toplumun çeşitli spor ve dinlenme ihtiyaçlarını karşılamak, turistik hareketlere
imkân vermek ve teknik ormancılık faaliyetleri ile flora ve faunanın da tanıtılarak, özellikle
35
çocuklar ve gençlere orman sevgisi ve bilincinin aşılanması maksadıyla izcilik, doğa
yürüyüşü, bisiklet, binicilik ve benzeri etkinlikler ile kır lokantası, kır kahvesi, kültür evleri,
yöresel ürün sergi ve satış yeri, amfi tiyatro, çeşitli mini spor alanları ve diğer rekreasyonel
yapı ve tesisleri ihtiva eden, il ve ilçelerde ayrılan yerleridir.
1.4.4. Mesire Yerlerinin Durumu
Orman Genel Müdürlüğü ve Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü sorumluk
alanlarında yer alan tüm mesire yerleri; 04.07.2011 tarih ve 27984 (mükerrer) sayılı resmi
gazetede yayımlanan 645 karar Sayılı Orman Ve Su İşleri Bakanlığının Teşkilat Ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Orman Genel Müdürlüğü bünyesinde yeni
kurulan Odun Dışı Ürün ve Hizmetler Dairesi Başkanlığına devredilmiştir. Orman Genel
Müdürlüğü kayıtlarında yer alan ve tescil tarihi en eski olan mesire yeri Bursa İnegöl’de
bulunan Oylat Mesire Yeri’dir. A tipi olan bu mesire yeri günümüzde kullanımda değildir.
Söz konusu kayıtlara göre 2013 yılı sonu itibariyle toplam 1.729 adet mesire yeri tescil
edilmiş olup, bunlardan 457 tanesi kullanımda bulunmamaktadır. Bu mesire yerlerinin 54
tanesi A tipi, 111 tanesi B tipi, 1.424 tanesi C tipi ve 140 tanesi de D tipi kent ormanı
niteliğindedir ve kapladıkları toplam alan 29 bin 378 ha’dır (OGM, 2014). Mesire yerlerine
ilişkin istatistiksel veriler Çizelge 6’da sunulmaktadır.
Çizelge 6. Türkiye Mesire Yerleri Dağılımı
TİPİ ADET TOPLAM
ALAN
ORT.ALAN
(HA)
KULLANIM DURUMU
(Adet)
İŞLETME
DURUMU
(Adet)
KULLANIMDA KULLANIMDA
DEĞİL OGM DİĞER
A 54 1.657,86 30.7 41 13 17 37
B 111 3.180,68 28,65 90 21 22 89
C 1424 11.162,00 8 1037 387 346 1078
D 140 13.377,130 95,551 104 36 59 81
TOPLAM 1729 29.377,67 17 1272 457 444 1285
Kaynak: OGM, 2014
1.4.5. Mesire Yeri Ayırma Kriterleri
Mesire Yerleri Yönetmeliğine göre A, B, C ve D tipi mesire yerlerinin ayrımında; saha
özellikleri, alan kullanım durumu ve sahanın ilan ediliş gerekçesi kriterlerinin dikkate alındığı
36
görülmektedir (Bkz. Bölüm 1.4.3.). OGM tarafından 2013 yılında yayınlanan Mesire Yerleri
Yönetmeliğine göre mesire yerlerine ayrılacak alanlarda;
Orman rejimi içerisinde olması veya bu amaçla tahsis edilmesi,
Rekreasyon ve ekosistem yönünden farklı ve zengin özelliklere sahip olması,
Rekreasyonel kullanım talebi ve/veya ihtiyacı olması,
Rekreasyonel kaynak bütünlüğünü sağlayacak nitelik ve büyüklükte olması,
kriterleri aranmaktadır.
1.5. Korunan Alanların Özellikleri ve Ayırma Kriterleri
1.5.1. Milli Park, Tabiat Parkı, Tabiatı Koruma Alanı ve Tabiat Anıtı Ayırma
Kriterleri
2873 sayılı Milli Parklar Kanununa göre korunan alan statüsüne sahip alanlar; milli
parklar, tabiat parkları, tabiatı koruma alanları ve tabiat anıtlarıdır. Bu alanların
saptanmasında baz alınan kriterler ise Milli Parklar Yönetmeliği’nde açıklanmıştır.
Milli Parklar
Milli parkların taşıması gereken özellikler şu şekilde sıralanmaktadır:
Tabii ve kültürel kaynak değeri ile rekreasyonel potansiyeli, milli ve milletlerarası
seviyede özellik ve önem taşımalıdır.
Kaynak değerleri, gelecek nesillerin miras olarak devralacakları ve sahip olmaktan
gurur duyacakları seviyede önemli olmalıdır.
Kaynak değerleri tahrip olmamış veya teknik ve idari müdahalelerle ıslah edilebilir
durumda olmalıdır.
Saha büyüklüğü, kaynak değerleri kesafeti yönünden, özel haller ve adalar dışında, en
az 1000 hektar olmalı ve bu alan bütünüyle koruma ağırlıklı zonlardan meydana
gelmelidir. İdari ve turistik amaçlı geliştirme alanları bu asgari saha büyüklüğünün
dışındadır.
Tabiat Parkları
Tabiat parklarının taşıması gereken nitelikler ise şöyledir:
37
Milli veya bölge seviyesinde üstün tabii fizyocoğrafik yapıya, bitki örtüsü ve yaban
hayatı özelliklerine ve manzara güzellikleri ile rekreasyon potansiyeline sahip
olmalıdır.
Kaynak ve manzara bütünlüğünü sağlayacak yeterli büyüklükte olmalıdır.
Bilhassa açık hava rekreasyonu yönünden farklı ve zengin bir potansiyele sahip
olmalıdır.
Mahalli örf ve adetlerin, geleneksel arazi kullanma düzeninin ve kültürel manzaraların
ilgi çeken örneklerini de ihtiva edebilmelidir.
Devletin mülkiyetinde olmalıdır.
Tabiatı Koruma Alanları
Tabiatı koruma alanlarının taşıması gereken nitelikler şu şekildedir:
Milli veya milletlerarası seviyede tipik, emsalsiz, nadir, tehlikeye maruz veya
kaybolmaya yüz tutmuş ekosistemler, türler ve tabii olayların meydana getirdiği veya
gizlediği tabii ve geleneksel arazi kullanım şekillerine ait örnekleri barındırmalıdır.
Genellikle hassas ekosistemlere, habitatlara veya hayat şekillerine, biyolojik veya
jeolojik önemli çeşitliliklere, zengin genetik kaynaklara sahip olmalıdır.
Bu özellikleri ve farklılıkları; bilim, eğitim, araştırma kurumları veya ilgili kuruluşlar
tarafından tesbit edilmiş olmalıdır.
Saha büyüklüğü, korunması gerekli değerlerin hayatlarını uzun süreli olarak devam
ettirmelerine yeterli olmalıdır.
Devletin mülkiyetinde olmalıdır.
Tabiat Anıtları
Tabiat anıtlarının sahip olması gereken özellikle aşağıdaki şekilde sıralanmıştır:
Tabiat ve tabiat olaylarının meydana getirdiği tek veya nadir olmaları sebebiyle ilmi
ve estetik yönden milli öneme sahip, bir veya bir kaç jeolojik ve jeomorfolojik
formasyon ve bitki türleri gibi müstesna değerleri barındırmalıdır.
Özellikle insan faaliyetlerinden çok az zarar görmüş veya hiç zarar görmemiş
olmalıdır.
38
Saha büyüklüğü milli parklardan küçük, fakat koruma yönünden bütünlüğü sağlayacak
yeterlikte olmalıdır.
Devletin mülkiyetinde olmalıdır.
Diğer yandan, DKMP Hassas Alanlar Dairesi Başkanlığı tarafından bir korunan alanın
tespit ve sınıflandırmasında şu yöntem izlenmektedir:
Öncelikle söz konusu alanın sahip olduğu özelliklere göre aşağıda verilen Çizelge 7’ye
göre puanlaması yapılmaktadır
39
Çizelge 7. Korunan Alanların Tespit Kriterleri ve Değerlendirme Tablosu.
KRİTERLER
Çeş
itli
lik
Nad
irli
k
(En
der
lik
)
Sır
ad
ışı
Dağıl
ım
Tem
sili
yet
En
dem
ikli
k
Doğall
ık
Teh
lik
eye
Maru
zlu
k
Boll
uk
Koru
na
bil
irli
k
Alt
ern
ati
f
Koru
ma
Ek
osi
stem
Hiz
met
leri
Mü
lkiy
et
GE
NE
L
TO
PL
AM
DERECESİ
Yü
kse
k
Ort
a
Dü
şük
Dü
ny
a
Ülk
e
Bö
lge
Ma
hall
i
Ço
k
Ort
a
Az
Ço
k
Ort
a
Az
Lo
ka
l
Bö
lgey
e
Ülk
eye
Ba
kir
On
ara
bil
ir
On
arı
lab
ilir
On
arı
lam
az
Yo
k O
lab
ilir
Teh
lik
ede
Ha
ssa
s
No
rma
l
Yo
ğu
n
Yet
erli
Az
Ko
lay
Ort
a
Zo
r
Yo
k
Az
Yet
erli
Dü
ny
a
Ülk
e
Bö
lge
Ma
hall
i
Orm
an
Ha
zin
e
Şa
hıs
PUANLAMA 3 2 1 4 3 2 1 3 2 1 3 2 1 3 2 1 4 3 2 1 4 3 2 1 3 2 1 3 2 1 3 2 1 4 3 2 1 3 2 1
DO
ĞA
L K
AY
NA
K D
EĞ
ER
LE
Rİ
FİZ
İKİ
TA
Bİİ
KA
YN
AK
DE
ĞE
RL
ER
İ
Jeo
loji
k –
Hid
roje
olo
jik
Kay
nak
lar
Hid
rolo
jik -
Kli
mat
olo
jik
Kay
nak
lar
F.T
.K.D
.
TO
PL
AM
I
BİY
OL
OJİK
TA
Bİİ
KA
YN
AK
DE
ĞE
RL
ER
İ Flora
Fauna
Habitat
Ekosistem
40
B.T.K.D.
TOPLAMI
T.K.D.
TOPLAMI
KÜ
LT
ÜR
EL
KA
YN
AK
DE
ĞE
RL
ER
İ
Arkeolojik
Yapı
Tarih ve
Harp Tarihi
Etnografik
Özellikler
Mitoloji
Mimari
K. K.D.
TOPLAMI
PEYZAJ KAYNAK
DEĞERLERİ
REKREASYONEL
KAYNAK DEĞ.
GENEL TOPLAM
Daha sonra da elde edilen puanlamaya ve aşağıda gösterilen çizelge 8’e göre bu alanın değerlendirmesi ve sınıflandırması yapılmaktadır.
41
Çizelge 8. Korunan Alanları Sınıflandırma Tablosu.
KORUNAN ALANIN
SIN
IFL
AN
DI
RM
A
KR
İTE
RL
ER
İ
Büyüklük
(Hektar)
Ziyaretçi
Potansiyeli
Ekonomik
Fayda Erişebilirlik
Tehlikeye
Maruzluk Mülkiyet
10
00
<
KA
1
00
<K
A<
10
00
10
<K
A<
1
00
KA
< 1
0
Yü
kse
k
Yet
erli
Az
Ço
k
Ort
a
Az
Ko
lay
Ort
a
Zo
r
Yo
k
Ola
bil
ir
Teh
lik
ede
Ha
ssa
s
No
rma
l
Orm
an
Ha
zin
e
Şa
hıs
KAYNAK DEĞERLERİ
PUANI
Korunan Alan, fiziki Tabii Kaynakları ile ön plana çıkarak Korunan Alanları Belirleme Tablosu’na göre yeterli puanı almış ise,
1. 1000 ha dan daha geniş bir alanı kaplıyorsa ve yeterli ziyaretçi potansiyeline sahip ise Milli Park,
2. 100-1000 ha arası bir alanı kaplıyorsa ve yeterli ziyaretçi potansiyeline sahip ise Tabiat Anıtı,
3. 100-1000 Ha arası bir alanı kapsıyorsa; nadir, yok olabilir, tehlikeye maruz ve hassas kaynaklara sahip ise Tabiatı Koruma Alanı,
4. 100-1000 Ha arası bir alanı kapsıyorsa; milli ve milletlerarası öneme sahip nadir, yok olabilir, tehlikeye maruz ve hassas kaynaklara
sahip olup aynı zamanda bölge insanı tarafından ekonomik fayda elde etme gayesiyle yoğun bir şekilde kullanılıyorsa çevresiyle birlikte
Milli Park (zorunlu hal),
5. 10-100 Ha arası bir alanı kaplıyorsa ve ziyaretçi potansiyeli yüksekse Tabiat Anıtı,
6. 10-100 Ha arası bir alanı kaplıyorsa ve kaynaklar tehlikede ve yok olabilir ise Tabiatı Koruma Alanı,
7. 10-100 Ha arası bir alanı kaplıyorsa ve ziyaretçi potansiyeli düşük ise ve yakınlarında herhangi bir korunan alan varsa o Korunan Alan
içinde bir kaynak değeri,
8. 10 ha dan daha küçük bir alanı kaplıyor ve ziyaretçi potansiyeli yüksek ise çevresindeki alanlar ile birlikte 10 Ha ve üzerine çıkarılarak
Tabiat Anıtı olarak değerlendirilir.
9. Şayet çevresinde yeterince saha yoksa ve mutlaka korunması gereken kaynak değeri varsa zorunlu olarak Tabiat Anıtı veya Tabiatı
Koruma Alanı olarak ilan edilir.
Tabiatı koruma alanları ile bölgelemeleri yapılan koruma alanlarının mutlak koruma bölgeleri içerisinde kalan kısımları mutlaka orman veya hazine
arazisi olmalıdır. Şayet bu kısımlarda şahıs arazisi varsa mutlaka kamulaştırılmalıdır.
Ziyaretçi potansiyelinin yüksek olduğu ve bölgelemenin yapıldığı koruma alanlarının kontrollü kullanım bölgelerinde erişebilirlik kolay olmalıdır
Milli Park
Yaban Hayatı Geliştirme Sahası
Milli Park(Zorunlu Halde)
Tabiatı Koruma Alanı
Tabiat Anıtı
Tabiat Parkı
Tabiatı Koruma Alanı
Tabiat Anıtı
Tabiat Parkı
Anıt Ağaç
Mesire Yeri
Zorunlu Hallerde
TP, TKA, TA
1 000 Hektar 100 Hektar 10 Hektar
TA
Bİİ
KA
YN
AK
DE
ĞE
RL
ER
İ
Fiz
iki
Ta
bii
Ka
yn
ak
Değ
erle
ri
Jeolojik – Hidrojeolojik
Kaynaklar
Hidrolojik - Klimatolojik
Kaynaklar
F.T.K.D. TOPLAMI
Biy
olo
jik
Ta
bii
Ka
yn
ak
Değ
erle
ri
Flora
Fauna
Habitat
Ekosistem
B.T.K.D. TOPLAMI
T. K.D. TOPLAMI
KÜLTÜREL
KAYNAK
DEĞERLERİ
Arkeolojik Yapı
Tarih ve Harp Tarihi
Etnografik Özellikler
Mitoloji
Mimari
K. K.D. TOPLAMI
PEYZAJ KAYNAK DEĞERLERİ
REKREASYONEL KAYNAK D.
GENEL TOPLAM
42
Çizelge 8’de görülebileceği üzere, bir alanın korunan alan olup olamayacağı Korunan Alan
Tespit Kriterleri ve Değerlendirme Tablosuna göre aldığı puanın yeterliği ile ilişkilidir. Ancak
yeterli puanın ne olduğuna ilişkin bir belirginlik bulunmamaktadır.
Öte yandan korunan alan yeterliğine sahip alanların sınıflandırmasında aşağıdaki kriterler
ön plana çıkmaktadır:
Büyüklük,
Yeterli ziyaretçi potansiyelinin bulunup bulunmadığı,
Nadir, yok olabilir, tehlikeye maruz, hassas kaynakların bulunup bulunmadığı,
Ekonomik amaçlı kullanımların yoğunluğu,
Çevresinde başka korunan alanların bulunup bulunmadığı.
Yine Korunan Alanları Sınıflandırma Tablosunun incelenmesinden anlaşılabileceği gibi,
tabiat parklarının tanımlanması açısından söz konusu tablonun uygulanabilirliği bulunmamakta;
daha doğru bir ifadeyle tablo tabiat parklarının sahip olması gereken özelliklere ilişkin herhangi
bir tanımlama yapmamaktadır.
1.5.2. Yaban Hayatı Geliştirme Sahaları Ayırma Kriterleri
Yaban Hayatı Koruma ve Yaban Hayatı Geliştirme Sahaları ile İlgili Yönetmeliğin 5.
maddesinde yaban hayatı geliştirme sahalarını seçim kriterleri şu şekilde belirtilmektedir: “Av ve
yaban hayvanlarının veya biyolojik çeşitliliğin korunması gereken alanların muhafazası veya
göçmen türlerin göç yollarını güvence altına almak için, yaşama ortamlarının korunduğu,
geliştirildiği, av hayvanlarının yerleştirildiği, yaşama ortamlarını iyileştirici tedbirlerin alındığı
ve gerektiğinde özel avlanma planı çerçevesinde avlanmanın yapılması amacı ile içerisinde hedef
tür veya türlerin doğal olarak bulunduğu veya yeniden yerleştirildiği, av ve yaban hayvanlarının
barınma, beslenme ve uygun yaşama koşulları ile doğal peyzaja sahip alanlardan seçilir.”
1.5.3. Muhafaza Ormanları Ayırma Kriterleri
Muhafaza Ormanlarının Ayrılması ve İdaresi Hakkında Yönetmeliğe göre bir ormanın
sürekli olarak muhafaza ormanı statüsüne alınabilmesi için gerekli koşullar şunlardır:
Çığ, arazi kayması ve erozyon nedeni ile bir afetin oluşması muhtemel yerlerde
bulunması,
43
Yerleşim merkezlerinin çevre sağlığını olumlu yönde etkilemesi,
Kara ve demiryolları ile yerleşim yerlerini toz ve kum fırtınalarına karşı koruması,
Baraj, göl ve nehir yataklarının dolmasını engellemesi,
Yurt savunması için korunmasının zorunlu görülmesi,
Muhafaza ormanlarının tamamlanması için bunlara eklenmesi lazım gelen sahipli
yerlerden olması.
Muhafaza ormanı olarak ayrılmada yukarıdaki koşullardan birinin mevcudiyeti yeterli
bulunmaktadır. Birden fazla koşulun ya da bütün koşulların taşınıyor olması muhafaza ormanı
olarak ayrılmada öncelik taşımak anlamına gelmektedir.
Diğer yandan, aynı yönetmeliğe göre bir orman alanının geçici olarak muhafaza ormanı
statüsüne alınma koşulları ise şu şekildedir:
a) Herhangi bir şekilde tahrip edilmiş olması,
b) Yangın görmüş olması,
c) Belli bir sürede üretim ormanı haline gelmesinin planlanmış bulunması.
1.5.4. Sulak Alanlar Ayırma Kriterleri
Sulak alanlar kendi içerisinde üç alt sınıfta incelenebilir. Bunlar; Ramsar Alanları, Ulusal
Öneme Haiz Sulak Alan ve Mahalli Öneme Haiz Sulak Alanlar.
Ramsar Alanları: Ramsar Sözleşmesinin 9 kriterinden en az birini karşılayan ve
sözleşme listesine ekletilen sulak alanlardır.
Ulusal Öneme Haiz Sulak Alanlar: Ramsar Sözleşmesinin 9 kriterinden en az birini
karşılayan sulak alandır.
Mahalli Öneme Haiz Sulak Alanlar: Ramsar Sözleşmesinin 9 kriterinden hiç birini
taşımayan alanlar ile ulusal öneme haiz sulak alan listesinde bulunmayan tüm sulak alanlar
(yapay göller ve akarsular da dahil olmak üzere) Mahalli Öneme Haiz Sulak Alan olarak
değerlendirilmektedir.
44
Ramsar Sözleşmesinde yer alan kriterler ise şunlardır (DKMP, 2013):
1.Kriter: Bir sulak alan eşine az rastlanır veya sıra dışı biyo-coğrafi bölgedeki sulak
alanlara dair özgül bir örnek oluşturuyorsa; (nadirlik, tipiklik)
2.Kriter: Bir sulak alan kayda değer miktarda nadir, tehlikeye düşebilir veya tehlike
altındaki bitki ve hayvan türlerini destekliyorsa veya bu türlerin bir veya daha fazla bireylerini
(kayda değer sayıda) içeriyorsa;
3.Kriter: Bir sulak alan flora ve faunanın özellikleri ile kalitesinde dolaylı bir bölgenin
ekolojik ve genetik çeşitliliğini sürdürebilmek için özel bir değere sahipse veya; Bir sulak alan,
endemik bitki veya hayvan türleri veya toplulukları açısından özel bir değere sahipse veya; Bir
sulak alanın değerlerini, verimliliğini veya çeşitliliğini gösterecek özellikteki su kuşu
gruplarından önemli sayıda su kuşunu düzenli olarak destekliyorsa uluslararası sulak alan olarak
nitelendirilebilir.
4.Kriter: Bir sulak alan, bitki veya hayvanların biyolojik döngülerinin kritik safhalarında
bu bitki ve hayvan türlerine habitat olması açısından özel bir öneme sahipse uluslar arası sulak
alan olarak nitelendirilebilir.
5.Kriter: 20.000 su kuşunu düzenli olarak destekliyorsa uluslararası sulak alan olarak
nitelendirilebilir.
6.Kriter: Popülasyonlar hakkında veri edinmenin mümkün olduğu yerde bir sulak alan, su
kuşlarının bir tür ya da alt türlerinin popülasyonundaki bireylerin %1’ini düzenli olarak
destekliyorsa uluslararası sulak alan olarak nitelendirilebilir.
7.Kriter: Önemli bir oranda doğal balık alt türlerini veya ailelerini, yaşam evrelerini, sulak
alanın yararları ve/veya değeri, dolayısıyla küresel biyolojik çeşitliliğine işaret eden türler arası
ilişkileri ve/veya popülasyonları barındırıyorsa uluslararası sulak alan olarak nitelendirilebilir.
8.Kriter: Sulak alanın içinde veya buna bağlı başka bir yerde, balıklar için önemli bir
besin kaynağına sahipse, yumurtlama ortamı ise veya yavru balıkların beslenme ve barınma
ortamı ve/veya balıkların göç yolu üzerinde bulunuyorsa uluslararası öneme sahip sulak alan
olarak nitelendirilebilir.
9.Kriter: Sulak alan, su kuşları dışında sulak alana bağlı tür veya alttürlerin dünya
popülasyonunun %1 ‘ini düzenli olarak bulunduruyorsa uluslararası sulak alan olarak
nitelendirilebilir.
45
1.5.5. Türkiye’de Tabiat Parkı Örnekleri
Bu bölümde proje ekibi tarafından ziyaret edilerek incelenen Abant Gölü, Polonezköy ve
Gölcük Gölü Tabiat Parklarına ilişkin kısa bilgiler verilmiştir.
Abant Gölü Tabiat Parkı
Bolu ile Mudurnu ilçesi sınırlarında bulunan Abant Gölü ve çevresindeki ormanlar 1998
yılında, ihtiva etmiş olduğu ağaç, ağaççık ve bitki örtüsüyle Yaban Hayatı bakımından kendine
has manzara bütünlüğü içinde halkın dinlenme ve eğlenmesine uygun bir tabiat parçası olması
sebebiyle tabiat parkı olarak ilan edilmiştir. 127 ha büyüklüğündeki gölle birlikte tabiat parkının
toplam yüzölçümü ilan tarihinde 1.150 ha’dır. Ancak 1990 yılında yapılan amenajman planı
sonuçlarına göre 46,5 ha’lık ilave yapılarak tabiat parkının toplam yüzölçümü 1.196,5 ha’a
çıkarılmıştır (OSB 9. Bölge Müdürlüğü, 2014a).
Resim 1. Abant Gölü Tabiat Parkı’ndan Genel Bir Görüntü (Proje ekibi).
Tabiat parkının uzun devreli gelişme planı ilk kez 2003 yılında yapılmış ve plan 2007 ve
2009 yıllarında revize edilmiştir. Uzun devreli gelişme planı tabiat parkını mutlak koruma alanı,
sınırlı kullanım alanı ve kontrollü kullanım alanı şeklinde üç bölgeye ayırmış ve park yönetimi
açısından aşağıdaki amaçları tanımlamıştır (OSB 9. Bölge Müdürlüğü, 2014a):
Kaynak değerlerinin devamlılığının sağlanması,
Yöre halkının sosyo-ekonomik kalkınmasına ivme kazandırılması,
Koruma-kullanma dengesi sağlanarak kaynakların devamlılığını sağlayacak arazi
kullanım kararlarının geliştirilmesi,
46
Uygulanabilir plan için hukuksal zeminin ortaya konulması.
Uzun devreli gelişme planından alınan aşağıdaki harita, parkın bölgelerini (zonlarını) ve
düzenlemelerini göstermektedir (Şekil 3).
Şekil 3. Abant Gölü Tabiat Parkı Uzun Devreli Gelişme Planı.(Anonim, 2009)
Abant Gölü Tabiat Parkı göl çevresinde çam, göknar, kayın, meşe, kestane, gürgen, kavak,
yabanıl meyve ağaçlarından oluşan zengin bir bitki örtüsüne sahiptir. Tabiat Parkı florasına dahil
84 familyaya ait 332 cins, 660 tür, 147 alt tür ve 69 varyete, toplam 672 takson ile 150 liken
türünün kaydı yapılmış olup bunlardan 51 tanesi endemiktir. Diğer yandan bölgede iki alt tür ve
bir de tür seviyesinde Üç Kuyruklu Kurbağa (semender) bilinmektedir. Bunlardan ilk toplanma
yeri (tip yeri) Abant olan Küçük Taraklı Semender ile memelilerden Abant Fındıkfaresi de
endemiktir (DKMP, 2013). Abant Gölü Tabiat Parkı sınırlı kullanım alanında tur güzergahı ve
doğa yürüyüşü parkurları, manzara seyir noktaları ve açık spor alanları ile kontrollü kullanım
alanında ise ziyaretçi tanıtım merkezi, günübirlik kullanım alanları, çadırlı kamp alanları,
geleneksel ürün satış noktaları, konaklama tesisleri ve festival alanı gibi rekreasyonel olanaklar
yer almaktadır (OSB 9. Bölge Müdürlüğü, 2014a).
47
Resim 2. Abant Gölü Tabiat Parkı Ziyaretçi Tanıtım Merkezi (Proje ekibi).
Polonezköy Tabiat Park
1994 yılında ilan edilen ve yaklaşık 3.000 ha alanı kapsayan Polonezköy Tabiat Parkı
Türkiye’nin dokuzuncu tabiat parkıdır. Tabiat parkı içerisinde yer alan ormanlar, flora ve fauna
gibi doğal özelliklerinin yanı sıra parka adını veren Polonezköy (Adampol)’ün kültürel
karakteristikleri açısından da ön plana çıkmaktadır.
Resim 3. Polonezköy Tabiat Parkı’ndan Genel Bir Görüntü (Proje ekibi).
Aslen İstanbul’daki Lazaryen rahiplerinin çiftlik toprakları olan bugünkü Polonezköy alanı
Rus istilası sonucu ülkelerinde ayrılmak zorunda kalan Leh direnişçiler için bir yerleşme alnına
48
1842 yılında Prens Adam Czartoryski’nin çabalarıyla dönüştürülmüş ve köye yerleşen
direnişçilerin bir kısmı uzun yıllar Osmanlı ordusunda çeşitli kademelerde komutan olarak
savaşmıştır. 1842 yılındaki ilk kayıtlarda 12 kişinin yaşadığı saptanan köyde zamanla nüfus
artmış, 1900’lü yıllarla birlikte çiftlik turizmi yaygınlaşarak İstanbul’un gözde av ve rekreasyon
alanlarından birine dönüşmüştür. 1960 yılında Polonezköy-Beykoz yolunun açılması, 1968
yılında da köylülerin mülkiyet haklarını elde etmeleri sonucu arazi alım satımının olanaklı hale
gelmesi köydeki sosyo-ekonomik değişimi hızlandırmış, çalışmak için köye gelen ve köyde arazi
alan Türklerle birlikte çok kültürlü bir yapı oluşmaya başlamıştır (Erdönmez ve Yurdakul, 2010).
Bir yandan doğal güzellikleri diğer yandan da özgün kültürel yapısı nedeniyle Polonezköy
günümüzde İstanbul ve yakın çevresinin en gözde günübirlik ve hafta sonu rekreasyon
alanlarından birini oluşturmakta ve bu da köyün ekonomisinde en önemli yeri işgal etmektedir.
2005 yılında yapılan bir çalışmaya göre köyde 260 yatak kapasiteli 3 otel ve 600 yatak kapasiteli
23 pansiyon bulunmakta ve özellikle ilk ve sonbahar aylarında günlük ziyaretçi sayısının
5.000’in üzerine çıktığı saptanmıştır (Erdönmez, 2005).
Şekil 4. Polonezköy Tabiat Parkı’nın Coğrafi Konumu.
Gerek bitki örtüsü gerekse yaban hayatı açısından oldukça zengin olan Polonezköy
Tabiat Parkının hakim ağaç türleri Kestane, Kayın, Gürgen, Ihlamur, Karaçam, Sahil Çamı,
KARADENİZ Polonezköy
Tabiat Parkı
MARMARA DENİZİ
İSTANBUL
49
Meşe olup, alt bitki örtüsü ise Katır Tırnağı, Koca Yemişi, Böğürtlen, Laden, Orman Sarmaşığı
ve Defnedir. Floranın çok zengin olması nedeni ile tabiat parkı ziyaretçilere üstün peyzaj
güzellikleri sunmaktadır. Yaban Domuzu, Karaca, Çakal, Tilki, Tavşan, Sülün, Şahin ve Keklik
Yaban Hayatı unsurlarının başlıcalarıdır. Ayrıca yöre, ilkbahar ve sonbaharda leylek ve yırtıcı
kuş göçlerinde binlerce kuşun konaklama ve beslenme yeridir. Diğer yandan, alanda Doğa
Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü Taşra Birimi ve Polonezköy Köy Tüzel Kişiliği
arasında gerçekleştirilen bir protokolle sülün üretme çiftliği kurularak tekrar doğaya kazandırma
amaçlı sülün üretimine başlanmıştır (Erdönmez, 2005).
Resim 4. Polonezköy Tabiat Parkı’nda Yürüyüş Yolları ve Ziyaretçi Merkezi (Proje Ekibi).
Tabiat Parkı sınırları içerisinde park yönetimi tarafından bir geyik üretme çiftliği de
kurulmuştur. Burada üretilen geyikler ülkenin değişik bölgelerinde doğal yaşam ortamlarına
salınmaktadır.
Resim 5. Geyik Üretme İstasyonunda Üretilen Geyikler (Proje ekibi).
50
Gölcük Tabiat Parkı
Göl ve çevresindeki toplam 20 ha alan 1958 yılında orman içi dinlenme yeri olarak
ayrılmış ve 2002 yılında alan 37,9 ha’a çıkarılarak A tipi mesire yerine dönüştürülmüştür. Alanın
statüsü 2011 yılında ise tabiat parkı olarak değiştirilmiştir.
Resim 6. Gölcük Tabiat Parkı’ndan Görüntüler (Proje ekibi).
Gölcük Tabiat Parkı’nın uzun devreli gelişme planı yapılmış değildir. Bununla birlikte
saf göknar ve göknar-kayın-gürgen karışık ormanlarının oluşturduğu doğal orman ve göl
peyzajının en önemli kaynak değeri olduğu bilinmektedir.
Alanda yürüyüş parkurları, manzara seyir terasları, bungalovlar ve piknik alanları gibi
rekreasyonel tesisler bulunmaktadır (OSB 9. Bölge Müdürlüğü, 2014b).
Bunun yanında 2004 yılında ihaleye verilen kır gazinosu ve kafeterya işletmeciliği,
işletmeci ile milli parklar idaresi arasında çıkan anlaşmazlıklar nedeniyle uzun süre (2005-2010
yılları arasında) çeşitli aşamalarda mahkeme sürecinde kalmış ve bu nedenle verilen hizmette
aksamalar yaşanmıştır. 2010 yılında sonuçlanan bu sürecin ardından yeni ihale süreci henüz
tamamlanmış durumda değildir. 2010 yılında alana gelen yıllık ziyaretçi sayısı yaklaşık 180 bin
kişidir (OSB 9. Bölge Müdürlüğü, 2014b).
51
1.5.6. Dünyada Tabiat Parkı Örnekleri
1.5.6.1. Almanya’da Tabiat Parkları
Almanya Federal Doğa Koruma Yasası’nın 27. madde 1. fıkrasına göre bir alanın tabiat
parkı olabilmesi için taşıması gereken nitelikler şunlardır (Federal Agency for Nature
Conservation, 2014):
Geniş bir alanı kapsamalıdır (net bir miktar tanımlanmamış),
Doğa ve peyzaj koruma alanlarını içermelidir,
Peyzaj özellikleri bakımından rekreasyon amaçlarına uygun olmalı ve sürdürülebilir
turizmi destekleyici çalışmalar gerçekleştirilmelidir,
Bölgesel planlama gereksinmeleriyle uyumlu olarak rekreasyon amaçları içermelidir,
Çeşitli kullanımlar, peyzaj türleri ve biyotop çeşitliliği ile karakterize edilmiş peyzajların
korunması, geliştirilmesi ve restorasyonuna hizmet etmeli ve bu amaçla çevreyle uyumlu
sürdürülebilir arazi kullanımları hedeflenmelidir,
Sürdürülebilir bölgesel kalkınmanın desteklenmesi ile tam uyum içinde olmalıdır.
Almanya’da tabiat parklarının oluşturulmasında ön plana çıkan temel amaçlar şu şekilde
özetlenebilir (Federal Agency of Nature Conservation, 2014):
Çeşitli habitat ve türleriyle bir bütün olarak kültürel peyzajların korunması,
Rekreasyon olanakları yaratılması,
Doğa dostu ve çevreyle uyumlu turizm,
Sürdürülebilir arazi kullanımı.
Almanya’da güncel olarak 104 adet tabiat parkı bulunmaktadır. Saksonya eyaletinde
kurulma aşamasında olan Muldenland Tabiat Parkı ile birlikte bu sayı 105’e çıkacaktır. Tabiat
parkları yaklaşık 9,5 milyon ha alanı kaplamakta ve bu alan ülke toplam alanının %27’sine
karşılık gelmektedir.
Almanya’da bütün korunan alanların kapladığı alanın ülke toplam alanına oranının %56
olduğu düşünüldüğünde tabiat parklarının korunan alanlar içerisindeki payı yaklaşık %50
düzeyindedir (Diğer korunan alanlar: Doğa koruma alanları, milli parklar, ulusal doğa anıtları,
biyosfer rezervleri, peyzaj koruma alanları, korunan habitatlar).
52
Diğer yandan Almanya’da son yıllarda tabiat parklarının kapladığı alanda önemli bir artış
görünmektedir. 1998-2011 yılları arasında tabiat parklarının kapladığı alan 2,4 milyon ha, yani
yaklaşık %33 oranında artmıştır. Tabiat parklarının ülke yüzeyine yayılışı Şekil 5’de
gösterilmektedir (Federal Agency of Nature Conservation, 2014).
Şekil 5. Kara Orman Tabiat Parkı’nda Arazi Kullanımı (Naturpark Schwarzwald, 2014).
53
Kara Orman Tabiat Parkı (Orta-Kuzey)
Jeolojik olarak oluşumunu yaklaşık olarak 250 milyon yıl önce tamamlamış, granit ve
gnays (granitsi taş yapı) kayaçlarından oluşan bir bölgedir. İlk insan yerleşimlerinin MÖ 2500
civarında Neuenbürg yakınlarında Keltler (Roma dönemi öncesine rastlayan Britanya ve Galler
halkı) tarafından gerçekleştirildiği bilinmektedir. Strasbourg’dan başlayıp Offenburg ve Kinzing
vadisi üzerinden Tuttlingen’e ulaşan ve Kara Orman’dan geçen ilk Roma taş yolunun MS 74
yılında yapıldığı saptanmıştır (Naturpark Schwarzwald, 2014).
Kara Orman Tabiat Parkı’nda temel arazi kullanım tipleri orman ve tarım olarak
şekillenmektedir. Toplam alanın üçte ikisi orman üçte biri de tarımsal kullanımlara tahsis edilmiş
durumdadır. Şekil 6 tabiat parkındaki arazi kullanım tiplerini göstermektedir (Naturpark
Schwarzwald, 2014).
Şekil 6. Kara Orman Tabiat Parkı’nda Arazi Kullanımı (Naturpark Schwarzwald, 2014).
54
Şekilde koyu yeşil alanlar ormanları, açık yeşil alanlar otlakları, sarı alanlar tarım
alanlarını, turuncu alanlar üzüm ve meyve bahçelerini ve mor alanlar da yerleşim ve endüstriyel
alanları göstermektedir (Naturpark Schwarzwald, 2014). Tabiat parkı sınırlarında tarım alanları
azalmakta ve ormanlaşma süreci yaşanmaktadır. Ormanlar genellikle karışık ibrelilerden
oluşmakta kısmen de yapraklı türlerden oluşan ormanlar yer almaktadır (Naturpark
Schwarzwald, 2014).
Resim 7. Kara Orman Tabiat Parkı’ndan Görütüler (Naturpark Schwarzwald, 2014).
Tabiat parkında ziyaretçiler için oluşturulan belli başlı rekreasyonel olanaklar şunlardır
(Naturpark Schwarzwald, 2014) :
Yürüyüş rotaları,
Dağ bisikleti parkurları,
Çeşitli kayak rotaları (iniş, cross-country vb.),
Golf alanları,
Yamaç paraşütü alanları,
Açık ve kapalı yüzme havuzları, yüzmek için nehir ve göller,
Su sporları,
Dağ tırmanma olanakları.
55
Resim 8. Kuzey Disiplini Kayak Parkurları (Cross-Country).
1.5.6.2. Fransa’da Tabiat Parkları
Fransa’da tabiat parkları ulusal hükümet ile yerel yönetimler tarafından ortaklaşa
oluşturulan Bölgesel Tabiat Parkları Federasyonu (Federation of the Regional Nature Parks of
France; FRNPF) tarafından yönetilmektedir. Fransızca parc natürel régional teriminden yola
çıkılarak tabiat parklarına kısaca PNR denilmektedir.
PNR sistemi 1967 tarihinde, kırsal alanlardaki doğal güzellikleri, kültürel mirası korumak
ve bununla birlikte sürdürülebilir ekonomik gelişmeye katkı sağlamak amacıyla oluşturulmuştur.
Her bir PNR Çevre Bakanlığı tarafından önerilmekte ve 10 yıllığına kanunla oluşturulmaktadır.
10 yıl sonunda PNR’nin yenilenmesi yolu açıktır (FRNPF, 2014).
Günümüzde Fransa’da 50 adet PNR bulunmaktadır. Toplam 7 milyon ha alanı kaplayan
PNR’lerin ülke genel yüzölçümüne oranı %15’ler civarındadır. PNR sistemi içerisinde yaklaşık
4200 topluluk ve üç milyon kişi yaşamaktadır (FRNPF, 2014).
56
Şekil 7. Fransa’da Tabiat Parkları (PNR’ler).
Şekil 7’de tabiat parklarının (PNR’lerin) ülke yüzeyine yayılışı gösterilmektedir. Yeşil ile
gösterilen alanlar tabiat parklarını, mor ile gösterilen alanlar milli parkları, mavi ile gösterilen
alanlar ise deniz parklarını sembolize etmektedir. Rahatlıkla görülebileceği üzere Fransa korunan
alan sistemi büyük ölçüde PNR’lerden meydana gelmektedir.
Doğu Ormanı Bölgesel Tabiat Parkı (PNR)
Aube eyaleti Champagne-Ardenne bölgesinde bulunan alan 1970 yılında PNR ilan
edilmiştir. Orman ve göllerden meydana gelen PNR IUCN korunan alan sınıflandırmasında V.
kategoriye denk gelmektedir. PNR’nin yüzölçümü 70 bin ha’dır (Tourist Portal of Parc de la
Forét d’Orient, 2014).
57
Resim 9. Doğu Ormanı Bölgesel Tabiat Parkı’ndan Görüntüler (Tourist Portal of Parc de la Forét
d’Orient, 2014).
Park içerisinde Ramsar Sözleşmesi ile tanımlanmış su kuşları açısından önem taşıyan 17
farklı sulak alanla birlikte yabani bitki ve hayvan türleriyle habitatlar açısından önem taşıyan
alanlar yer almaktadır. Öte yandan, Doğu Ormanı PNR sınırları içerisinde 2002 yılında
tanımlanmış ve yaklaşık 1.560 ha büyüklüğünde bir Ulusal Doğa Rezervi de bulunmaktadır.
Şekil 8. Doğu Ormanı PNR Genel Haritası (Office de Tourisme, 2010).
58
Doğu Ormanı PNR sınırlarında yapılabilecek bazı rekreasyonel etkinlikler şu şekilde
sıralanabilir (Tourist Portal of Parc de la Forét d’Orient, 2014):
Doğa yürüyüşleri,
Orman içi yürüyüşler,
Bisiklet,
Binicilik,
Motorize su sporları,
Golf,
Dalış sporu.
Diğer yandan park sınırlarında yer alan belli başlı tesisler ise (Tourist Portal of Parc de la
Forét d’Orient, 2014);
Dosches Yeldeğirmeni: 2007 yılında 18. yüzyıldaki aslına uygun olarak restore edilmiştir.
Her ay bir gün açık gün etkinliği düzenlenmekte ve geçmişte ekmek yapımına ilişkin sunumlar
yapılmaktadır.
Resim 10. Dosches Yel değirmeni.
Napoleon Müzesi: Geçmişte askeri okul olarak kullanılan ve Napoleon’un da öğrenci
olarak bulunduğu Brienne-le-Château PNR’nin kuzey doğusunda kalmaktadır. Müze olarak
düzenlenen şatoda ayrıca Kilise Hazineleri bölümü de yer almaktadır. Bu bölümde çeşitli
kiliselerden toplanan kutsal eşyalar, gümüş takımlar ve kültürel objeler sergilenmektedir.
59
Park Evi: Park yönetimi ve ziyaretçi ofisi olarak kullanılan 16. yüzyıldan kalma ev
PNR’nin ortasında yer almaktadır. Bütün yıl açık olan evde çeşitli sergiler ve etkinlikler
düzenlenmektedir. Bunlar dışında PNR’de fauna izleme alanı ve Eko Müze gibi farklı tesisler de
bulunmaktadır.
1.5.6.3. Japonya’da Doğa Parkları Sistemi
Japonya’da Doğa Parkları Kanunu (Natural Parks Law) ilk olarak 1931 yılında yürürlüğe
girmiş ve daha sonra 1957 yılında yenilenerek doğa parklarının amacını doğayı korumakla
birlikte halkın eğlenme ve dinlenme gereksinmelerine yanıt vermek olarak tanımlamıştır. Doğa
koruma alanlarıyla (nature conservation areas) doğa parkları arasındaki en önemli fark bu
noktada kendini göstermektedir (Ministry of Environment of Japan, 2014) .
Japonya’da doğa parkları sistemine ilişkin bazı bilgiler aşağıda özetlenmiştir (Ministry of
Environment of Japan, 2014):
Japonya’da 1934 yılında, ilk kez olmak üzere, üç milli park ilan edilmiştir. Bunlar;
Setonaikai, Unzen ve Kirishima Milli Parklarıdır. 1957 yılında yürürlüğe giren yeni yasa ise
doğal parklar sistemini oluşturan üç farklı park grubu tanımlamıştır: Milli parklar, yarı milli
parklar (quasi-national parks) ve bölgesel tabiat parkları (prefectural natural parks) (Ministry of
Environment of Japan, 2014).
Milli parklar, Çevre Bakanlığı Doğal Çevre Bürosu tarafından yönetilmekteyken yarı milli
parklar yerel idari birimlerin ihtiyaç ve taleplerine istinaden Çevre Bakanlığı tarafından
yönetilmektedir. Bölgesel tabiat parkları ise doğrudan doğruya yerel idari birimlerin yönetimi
altındadır. Mart 2006 itibariyle Japonya doğal park sistemi 28 adet milli park (2 milyon 65 bin
ha), 55 adet yarı milli park (1 milyon 344 bin ha) ve 309 bölgesel tabiat parkı (1 milyon 961 bin
ha)’ndan oluşmaktadır. Japonya’nın toplam yüzölçümünün yaklaşık 38 milyon ha olduğu
düşünülürse doğal park sisteminin toplam kara alanına oranının %14 ve bölgesel tabiat
parklarının oranının ise yaklaşık %5 olduğu anlaşılacaktır (Ministry of Environment of Japan,
2014).
60
Matsushima Bölgesel Tabiat Parkı
Japonya’nın doğu kıyısında kalan park ilk kez 1902 yılında koruma altına alınmıştır. Park
alanının Japonya’nın en güzel üç manzarasından birine sahip olduğu belirtilmektedir (diğerleri;
Amanohashidate ve Miyajima). Bir körfez şeklinde yapılanan park alanında 230 adet ada
bulunmaktadır (Miyagi Prefectural Government, 2014).
Resim 11. Matsushima Bölgesel Tabiat Parkı’ndan Görüntüler (Miyagi Prefectural Government, 2014).
61
2. LİTERATÜR ÖZETİ
Konu ile ilgili olarak şimdiye kadar yapılmış olan araştırmalardan bazıları aşağıda
sunulmuştur.
Lyle (1985), doğal alanlardaki ekosistemlerin tasarımı üzerine yaptığı çalışmada,
çakıştırma yöntemini; kullanarak uygunluk değerlerini renkler, semboller, harfler ya da rakamlar
kullanarak belirlemiştir.
Smith and Theberge (1986), doğa koruma alanlarının planlanması, çevresel etki
değerlendirilmesi, toprak kullanım amaçları ve doğal alanların değerlendirme metotlarını
irdeleyerek, ekolojik, kültürel, yönetim ve planlama başlıklarında kriterler oluşturmuşlardır.
Pehlivanoğlu (1987), “Belgrad Ormanı’nın Rekreasyon Potansiyeli ve Planlama İlkelerinin
Saptanması” isimli çalışmasında Belgrad Ormanı rekreasyon potansiyeli ve genel planlama
ilkelerinin saptanması amacıyla ORUKUD (Orman Rekreasyonu Uygunluk ve Kullanılabilirlik
Değeri) yöntemi kullanılmıştır.
Mc Harg (1992) doğal alanların değerlendirme yöntemleri çalışmasında, doğal alanları
dört kriter açısından değerlendirerek, alan kullanımlarında planların gerçekleştirilmesi için
gerekli olan kriterleri tespit etmiştir.
Belgrad Ormanlarının Milli Park statüsüne dönüştürülmesinin tartışıldığı bir dönemde, İ.Ü
Orman Fakültesi öğretim üyeleri tarafından 1994 yılında oluşturulan komisyon raporunda özetle
“Milli parklarda temelde kaynak özelliklerinin önem taşıdığı, işlevlerin daha sonra geldiğini
vurgulanmış; Belgrad Ormanı’nda ise yapısal kaynak değerleri değil hidrolojik, antierozyonal,
toplum sağlığı, koruma ve bilimsel-eğitsel vb. işlevlerin ön planda olduğunun altı çizilerek
mufahaza ormanı statüsünün devamının daha uygun olacağı önerilmiştir (Anonim, 1994).
Gülez (1996) çalışmasında, bir sahanın milli park alanı olabilirliliğini belirlemede milli
park değerlendirme formuna göre inceleme yapılması gerekliliğini ortaya koyarak, 1.Doğal
Kaynaklar 40P, 2. Kültürel Kaynaklar 20P, 3. Rekreasyonel Kaynaklar 20P, 4. Kaynak
Değerlerinin Ulusal veya Uluslararası Niteliği 20P olarak belirlenmiştir. Bu puanlama sonucunda
milli park olabilirlik aralıklarını;
62
80 puan ve üzerini çok yüksek
65-80 puan arasını yüksek
0-64 puan arasını orta
35-49 puan arasını düşük
35 puan ve altı çok düşük olarak tespit etmiştir.
Yücel ve Babuş (2005) çalışmalarında, doğa korumanın tarihçesini irdelemiş, aynı
çalışmada, Türkiye’deki doğa koruma ile ilgili gelişmeler ele alınmıştır.
Türkyılmaz vd. (2005)’nin yaptıkları çalışmada, İzmir’in güneyindeki Kaynaklar İlçesinin
doğa koruma alanlarını GIS programı kullanılarak değerlendirilmiştir. İlçenin mevcut kültürel
yapısı, toprak yapısı ve kullanım tipleri, hidrolojik yapısı, jeolojik ve jeomorfolojik yapısı ile
ilgili veri katmanları, Landsat ve IKONOS uydularından alınan fotoğraflar kullanarak GIS
tabanında aynı katmanda toplanmıştır. Çalışma sonunda bölgenin doğa koruma haritası
üretilmiştir.
Caner (2007) araştırmasında, Türkiye’nin, AB doğa koruma politikasına uyumlu hale
getirmesi gereken ulusal doğa koruma kriterlerine ilişkin mevcut durumun ve sorunların ortaya
konması amaçlanmış, Türkiye’deki doğa koruma ölçütlerine ilişkin mevcut durumu ortaya
koymuştur. AB’ye üyelik surecinde doğa koruma konusunda yapılması gerekenlerin daha iyi
anlaşılması için Natura 2000’e ilişkin bilgilere değinilmiş, ulusal doğa koruma kriterlerinde
saptanan sorunlara ilişkin bir sonuç tablosu üretilmiş ve bu sorunların giderilmesi için öneriler
getirilmiştir.
Özbay (2008) çalışmasında, doğa koruma alanı sınıflandırmasında önemli bir yeri olan
tabiat parklarında yönetim planı sürecinin incelenmesi ve örnek alan olarak seçilen Ayvalık
Adaları Tabiat Parkı için etkin bir yönetim planı önerisi geliştirmek amaçlanmıştır.
Özer ve Yılmaz (2008) çalışmalarında, Kars ili Sarıkamış ilçesi ormanlarının doğal ve
kültürel değerler bakımından büyük bir potansiyele sahip olduğunu, çalışma alanını oluşturan
yaklaşık 58.400 ha’lık sarıçam (Pinus sylvestris L.) ormanlarının bölge için önemli bir kaynak
oluşturduğunu, ormanların doğal ve kültürel değerlerinin kaybedilmesinden önce koruma altına
alınması gerekliliğini tespit ederek bu amaçla, Sarıkamış ormanlarının koruma yönünden taşıdığı
değerler saptanmıştır. Sarıkamış ormanlarının milli park statüsünde korunmasının gerektiğini
belirlemişlerdir.
63
Akten vd. (2009), “Alan kullanım planlamasında rekreasyonel alan kullanım ölçütlerinin
belirlenmesi: Isparta ovası örneği” çalışmalarında, en iyi karar alternatifinin seçilmesinde, hem
niceliksel ve hem de niteliksel faktörlerin dikkate alınmasına olanak sağlayan Analitik Hiyerarşi
Süreci (AHS) yöntemiyle, rekreasyonel alan kullanım kriterleri için uygunluk katsayılarının elde
edilmesini amaçlamışlar, elde edilen katsayılara göre Isparta ovasının doğal ve kültürel
kaynakları Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) araçları kullanılarak sorgulanmış ve ovanın potansiyel
rekreasyon alanlarının belirlenmesi hedeflenmiş bu alanların planlanması ve yönetilmesi
konusunda öneriler geliştirilmiştir.
Bekdemir (2009), “İstanbul-Azizpaşa Ormanı İçerisinde Bir Rekreasyon Planlama Modeli
Oluşturulması” isimli çalışmasında özellikle İstanbul gibi metropoller içinde bulunan, orman
karakterine sahip alanlarda, kaynağa dayalı planlama çalışmaları yapılması gerektiğine dikkat
çekmek ve konuya ilişkin alternatif örnek alan için bir model geliştirmiştir. Çalışmada örnek
alanın doğal kaynak değerlerini koruyarak kullanma yaklaşımı ile analiz etme, rekreasyon
potansiyeli üzerindeki olumlu - olumsuz etkenleri belirleme ve elde edilen sentez verileri
doğrultusunda planlanacak alanların kullanım önceliklerini ve kullanım kapasitelerini saptamak
hedeflenmiştir. Bekdemir, üç yöntem aşamasından oluşan bir planlama modeli kurmuştur.
Modelin ilk yöntem aşamasında alanın korunması açısından önemli kaynak değerleri irdelenmiş
ve koruma sınıflandırılması yapılmıştır. İkinci yöntem aşamasında, rekreasyon potansiyelini
etkileyen etkenler belirlenmiş, bu etkenlerin alan üzerindeki dağılımları incelenmiş ve
rekreasyon potansiyel sınıflandırması yapılmıştır. Son aşamada ise ilk iki sentez sonuçları
karşılaştırılmış ve kullanıma açılacak alanların öncelik sıralamaları belirlenmiştir. Kullanım ve
koruma önceliklerine bağlı olarak kullanım yoğunlukları seçilmiş ve alanların kullanım
kapasiteleri hesaplanmıştır. Sentez çalışmaları için Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS)’nden, kapasite
hesaplamaları için ise Çok Amaçlı Programlama Yöntemlerinden olan Hedef Programlamadan
yararlanmıştır.
Kırca (2009), “Belgrad Ormanı (İstanbul) Çevresinde Peyzaj Devamlılık Değerlerinin
Belirlenmesi Üzerine Araştırmalar” isimli çalışmasında İstanbul için önemli bir doğal ve
rekreasyonel kaynak özelliği gösteren Belgrad Ormanı çevresi ve içindeki farklı alan kullanım
tiplerinin peyzaj devamlılığına yaptıkları etkinin “Peyzaj Devamlılık Analizi” ile belirlenmesi
amaçlanmıştır.
64
Demir (2010), çalışmada İspir Yedigöller ve çevresinin korunan alan kriterleri yönünden
araştırmasını doğa koruma kriterleri açısından yapmıştır.
Literatür kapsamında yararlanılan kaynaklar ve içerikleri kısaca yukarıda açıklanmaya
çalışılmıştır. Yapılan bu çalışmalar incelendiğinde öne çıkan konular;
Doğa koruma kavramı ve ayrıma kriterleri,
Korunan alanlarda planlama ilkeleri,
Korunan alanlar ve diğer rekreasyon potansiyeli bulunan alanlarda rekreasyon
potansiyelinin saptanması,
Türkiye ve AB doğa koruma politika ve uygulamalarının karşılaştırılması,
Doğal kaynak değerlerin korunarak kullanım ilkelerinin ortaya konması,
Tabiat parkları yönetim süreçlerinin irdelenmesi şeklindedir.
Ülkemizde korunan alanlar sınıflandırma sistemi içerisinde sayı itibari ile en yoğun
bulunan ve gün geçtikçe sayıları artan tabiat parklarının ilanında esas alınacak kriterlerin neler
olması gerektiği ile uygulamada kolaylık ve birliktelik sağlayacak bir yöntem hususunda bugüne
kadar herhangi bir çalışma yapılmamıştır. Yapılan bu çalışma literatürdeki bu boşluğu
doldurabilecek mahiyettedir.
65
3. MATERYAL VE YÖNTEM
3.1. Materyal
Çalışmanın ana materyalini, İstanbul Belgrad Ormanları(Muhafaza Ormanı) sınırları
içerisinde bulunan 9 adet tabiat parkı ile 2 adet mesire yeri oluşturmaktadır. Çalışma kapsamında
yararlanılan verileri iki ana başlıkta toplamak mümkündür. Bunlar;
A. Doğrudan yararlanılan veriler,
B. Belirli altlık veriler kullanılarak proje ekibi tarafından yorumlanılan, araştırma alanının
genel ve doğal kaynak değerlerine ilişkin veriler,
A. Doğrudan yararlanılan veriler;
Çalışma kapsamında doğrudan yararlanılan veriler aşağıda verilmiştir;
İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü ve DKMP tarafından tefrik ve tescil edilen 9 adet
Tabiat Parkı ile 2 adet Mesire Yerlerine ait bölgesel kamu kurum ve kuruluşlarından elde
edilen veriler,
Mülga Çevre ve Orman Bakanlığı, Neşetsuyu Mesire Yeri Gelişme Planı (2002),
Mülga Çevre ve Orman Bakanlığı, Binbaşı Çeşmesi Mesire Yeri Gelişme Planı (1997),
Mülga Çevre ve Orman Bakanlığı, Irmak Mesire Yeri Gelişme Planı (1997),
Mülga Çevre ve Orman Bakanlığı, M. Akif Ersoy Mesire Yeri Gelişme Planı (2005),
Mülga Çevre ve Orman Bakanlığı, Kurtkemeri Mesire Yeri Gelişme Planı (2009),
Mülga Çevre ve Orman Bakanlığı, Fatih Çeşmesi Mesire Yeri Gelişme Planı (2010),
Mülga Çevre ve Orman Bakanlığı, F.Rıfkı Atay Mesire Yeri Gelişme Planı (2007),
Mülga Çevre ve Orman Bakanlığı, Kömürcübent Mesire Yeri Gelişme Planı (2007),
Mülga Çevre ve Orman Bakanlığı, Ayvad Bendi Mesire Yeri Gelişme Planı (2005),
Mülga Çevre ve Orman Bakanlığı, Bentler Mesire Yeri Gelişme Planı (2009),
Ülkemizde yer alan ve uluslararası standartlara yakın olduğu düşünülen tabiat parkları
(Abant, Polenezköy ve Gölcük Tabiat Parkları) uzun devreli gelişme planları,
Dünyadan Tabiat Parkı Örnekleri (Almanya, Fransa ve Japonya örnekleri) planları ve
ülke mevzuatları
Kadastro Haritaları
2008 Landsad Uydu Görüntüleri
66
Milli Savunma Bakanlığı Harita Genel Komutanlığı 1/25000 ölçekli haritalar,
Orman Amenajman Planları,
İ.B.B. Şehircilik ve İmar Müdürlüğü Etüt Haritaları
B. Belirli altlık veriler kullanılarak proje ekibi tarafından yorumlanılan, araştırma
alanının genel ve doğal kaynak değerlerine ilişkin veriler;
Araştırma alanı ve çevresinin sosyo-ekonomik ve kültürel özellikleri, alanının doğal
kaynak değerleri, ulaşım ağı ve mevcut alan kullanımları aşağıda ayrı alt başlıklar halinde ele
alınmıştır.
3.1.1. Araştırma Alanı ve Çevresinin Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Özellikleri
3.1.1.1. İdari Yapı
Çalışma alanı olan Belgrad Ormanı, mülki olarak Sarıyer ve Eyüp İlçeleri arasında yayılım
gösterirken, idari olarak da İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü, Bahçeköy Orman İşletme
Müdürlüğü'nün görev alanı içerisinde yer almaktadır (Anonim, 2014).
3.1.1.2. Nüfus
Sarıyer ve Eyüp İlçeleri arasında yayılım gösteren araştırma alanı ve çevresine ait nüfus
değerlerine ait güncel nüfus bilgileri aşağıdaki çizelgede verilmiştir (Çizelge 9).
Çizelge 9. Araştırma Alanı ve Çevresine Ait Nüfus Bilgileri.
Sarıyer Eyüp
2000 Yılı Genel Nüfus Sayımı Sonuçları 219.032 235.116
2011 Yılı Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Sonuçları 255.692 338.988
2012 Yılı Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Sonuçları 258.035 349.470
2013Yılı Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Sonuçları 335.598 361.531
67
3.1.2. Araştırma Alanının Ulaşım Ağı
Çalışma alanının şehir merkezine uzaklığı göz önüne alındığında Çayırbaşı'na 5 km,
Büyükdere'ye 6 km, Taksim'e ise yaklaşık 20 km mesafededir. Ormana ulaşım iki önemli aks
üzerinden gerçekleştirilmektedir. Bunlardan birincisi olan Taksim-Sarıyer-Kilyos hattı, ormana
çeşitli yönlerden yan yollarla bağlanmıştır. Bahçeköy-Kilyos ve Gümüşdere-Ayazma yolları da
birinci aksın ormanın kuzeyine ulaşımı sağlayan önemli bağlantılarıdır. Şehir merkezinden en
hızlı ulaşım da Çayırbaşı-Bahçeköy ve Fatih Ormanı-Bahçeköy yollarından sağlanır. İkinci
önemli ulaşım aksı ise Alibeyköy-Kemerburgaz-Terkos hattıdır. Bu aksın ise Kemerburgaz-
Bahçeköy ve Kemerburgaz-Kurtkemeri olmak üzere iki önemli bağlantısı vardır (Anonim,
1996). Ayrıca 2013 yılında yapımına başlanan 3. Köprü, Kuzey Marmara Otoyolu Projesi,
Belgrad Ormanı’nın içinden geçmektedir. Projenin bağlantı yolları, batıda Silivri-Kınalı’dan
başlayıp Çatalca’dan geçmekte, Durusu Gölü’nün güneyinden, Arnavutköy’ün kuzeyinden geçip
ve Odayeri köyünü kat edip Zekeriyaköy’ün kuzeyinden geçerek Garipçe’ye ulaşmaktadır.
Üçüncü köprü Sarıyer Garipçe ile Beykoz Poyrazköy’ü birbirine bağlanmaktadır. Araştırma
alanı kendi içerisindeki ulaşım ağı açısından incelenerek aşağıdaki haritada detaylı olarak
gösterilmiştir (Şekil 9).
Şekil 9. Ulaşım Ağı Haritası.
68
3.1.3. Araştırma Alanının Doğal Kaynak Değerleri
3.1.3.1. Topoğrafik Yapı
Çalışma kapsamında eğim bilgilerini elde edebilmek için öncelikle alanın sayısal arazi
modeli oluşturulmuştur. Topoğrafik analizler kapsamında raster formatta 10 m X 10 m piksel
boyutuyla (100 m²) araştırma alanının Sayısal Arazi Modeli (SAM) ve Sayısal Rölyef Haritası
üretilmiştir (Şekil 10 ve Şekil 11).
Şekil 10. Topoğrafik Yapı-Sayısal Arazi Modeli Haritası.
69
Şekil 11. Topoğrafik Yapı-Sayısal Rölyef Haritası.
Sayısal arazi modeli üzerinden araştırma alanının ortalama yüksekliği 118 m olarak
hesaplanmıştır. Elde edilen raster formattaki sayısal arazi modelinden faydalanılarak araştırma
alanının Eğim Sınıfları Haritası ve Bakı Haritası oluşturulmuştur. Ayrıca, raster formattaki
sayısal arazi modeli belirlenmiş Yükseklik Sınıflarına ayrılmış ve raster-vektör format dönüşümü
yapılarak araştırma alanının Yükseklik Sınıfları Haritası oluşturulmuştur (Şekil 12).
70
Şekil 12. Topoğrafik Yükseklik Sınıfları Haritası.
Araştırma alanının tamamı için oluşturulan yükseklik sınıfları haritası incelendiğinde,
arazinin %66’ya yakın kısmında yüksekliğin 160-180 m arasında dağılım gösterdiği
saptanmıştır. Araştırma alanına ait eğim sınıfları katmanının oluşturulması aşamasında öncelikle
eğim sınıfları ve bunlara ait kod değerleri belirlenmiş ve arazi beş adet eğim sınıfına ayrılmıştır
(Çizelge 10).
Çizelge 10. Eğim Sınıfları ve Kod Değerleri
Eğim Sınıfı (%) Toplam Alan (%)
0-5 (Düz ve düze yakın) 23
6-10 (Az eğimli) 18
11-20 (Orta eğimli) 31
21-40 (Çok eğimli) 16
> 41% (Çok dik eğimli) 12
Genel Toplam 100
71
Yapılan eğim analizi sonuçlarına göre, araştırma alanındaki düz ve düze yakın yerlerin
oranı %23, hafif eğimli yerlerin %18, orta eğimli yerlerin %31, çok eğimli yerlerin %16 ve çok
dik eğimli yerlerin oranı da %12 olarak saptanmıştır (Şekil 13) .
Şekil 13. Topoğrafik Yapı-Eğim Analizi Haritası
Mevcut topoğrafik yapıyı daha değişik açıdan tanımlayan bir başka husus da, bakı analizi
sonucu ortaya çıkan bulgulardır. Aynı bakılara sahip alanların bulunmasından önce belirlenecek
bakı sınıfları ve bunlara verilecek kod değerleri tespit edilmiştir. Bu işlemde dört ana ve dört ara
yönde olmak üzere sekiz yönde bakı bulunmuş ve bakılara kuzeyden başlayarak saat yönünde
1’den 8’e kadar kod numarası verilmiştir. Ayrıca her yönün gördüğü başlangıç ve bitiş
açılarından oluşan sınırlar belirlenmiştir (Çizelge 11).
72
Çizelge 11. Belirlenen Bakılar, Kod Numaraları ve Gördükleri Açılar
Bakılar Kod Numaraları Bakıların Gördüğü Açı Değerleri
Kuzey 1 0º-22.5º ve 337.5º-360º
Kuzeydoğu 2 22.5º-67.5º
Doğu 3 67.5º-112.5
Güneydoğu 4 112.5º-157.5º
Güney 5 157.5º-202.5º
Güneybatı 6 202.5º-247.5º
Batı 7 247.5º-292.5º
Kuzeybatı 8 292.5º-337.5º
Düzlük 9 --
Bakı analizi sonrasında araştırma alanının bakı yönleri Şekil 14’deki gibidir. Alanın
bakılara göre alansal dağılımları ise Çizelge 12’de gösterilmiştir.
Şekil 14. Topoğrafik Yapı-Bakı Analizi
73
Çizelge 12. Araştırma Alanının Bakılara Göre Alansal Dağılımı
Bakılar Kod Numaraları Toplam Alan (%)
Kuzey 1 7,5
Kuzeydoğu 2 8
Doğu 3 11
Güneydoğu 4 9,6
Güney 5 10
Güneybatı 6 14
Batı 7 12,7
Kuzeybatı 8 9,8
Düzlük 9 17,4
Genel Toplam 100
3.1.3.2. Jeomorfolojik /Jeolojik Yapı ve Toprak Özellikleri
Belgrad Ormanında Karbonifer dönemine ait grovak-toztaşı şistleri ile neojen dönemine ait
henüz taşlaşmamış pliosen I tortulları bulunmaktadır. Pliosen tortulları karbonifere ait grovak-
toztaşı şistlerinin üzerinde yer almaktadır. Pliosen tortullarının aşındığı yerlerde grovak-toztaşı
şistleri ortaya çıkmaktadır. Bunların görüldüğü yerlerde genellikle yeryüzü şekli dik yamaçlar,
bazen sağrılar şeklinde olup, bazen de vadiler de ortaya çıkmaktadırlar. Belgrad Ormanında
bentlerin karbonifer şistlerinin üzerine oturtulduğu belirtilmektedir. Ormanda ayrıca dere
kenarlarında ve vadi tabanlarında pliosen tortullarının taşınması ile oluşmuş, ancak pliosen
tortullarının özelliklerini taşıyan alüvyonlar da bulunmaktadır (Kantarcı, 1980’e atfen Tolunay
vd., 2012).
Neojen zamanlı pliosen I tortulları akarsuların istiflenmesi sonucunda oluştukları için
genellikle çapraz tabakalar halindedir. Akarsuların taşıdıkları materyaller akarsuyun akış hızına
bağlı olarak kumlu, balçık ya da ağır balçık tekstüründe olabilmektedir. Belgrad ormanında
kumlu materyaller nadiren 1- 1,5 m derinlikte görülmektedir. Mika mineralleri içeren ve ince
çaplı olan bu kumların üzerinde çoğunlukla balçık ya da ağır balçık tekstüründe topraklar
bulunmaktadır. Bu nedenle ormanda pliosen I tortullarından oluşan toprakların balçık ya da ağır
balçık tekstüründe olduğu söylenebilir. Bazen ağır balçık üzerinde balçık tekstüründe tabakalı
toprak oluşumları da gözlenebilmektedir. Pliosen I tortullarının ağır balçık tekstüründe olması
toprakların geçirimsiz olmasına yol açabilmektedir. Özellikle yeryüzü şeklinin düz ya da düze
74
yakın olduğu yerlerde pseudogley (durgunsu) topraklarına sıkça rastlanabilmektedir. Toprak
derinlikleri 1 m’yi aşabilmekte, derin ya da pek derin olarak sınıflandırılmaktadır. Ancak balçıklı
kil ya da killi balçık tekstüründeki alanlarda drenaj bozukluğu nedeniyle fizyolojik toprak
derinliği 50 cm’lere kadar düşebilmektedir. Belgrad Ormanı’ndaki pliosen I tortulları kireç
içermediğinden toprakların pH değerleri genel olarak 4,5-7,0 pH arasında değişmektedir. Pliosen
I tortullarından oluşan topraklarda az da olsa çakıl bulunabilmektedir. Ancak Belgrad Ormanında
pliosen I tortullarından gelişmiş topraklar genellikle taşsızdır. Bu topraklar genellikle solgun
esmer orman toprağı tipinde olup, yıkanmanın fazla olduğu yerlerde boz esmer orman
topraklarına da rastlanabilmektedir. Yine daha önce bahsedildiği üzere drenajın kötü olduğu
yerlerde pseudogley ile pseudogleyli solgun esmer orman toprakları, dere kenarlarında ise gley
(tabansuyu) toprakları bulunabilmektedir (Kantarcı, 1980’e atfen Tolunay vd., 2012).
Karbonifer şistlerinden oluşan toprakların da tekstürleri genel olarak ağır balçıktır. Ancak
pliosen I tortularından farklı olarak derinlikleri daha az, taşlılıkları ise daha fazladır. Karbonifer
şistlerinden oluşan toprakların taş miktarları derinlikle birlikte artmaktadır. Belgrad Ormanında
karbonifer şistlerinden oluşan topraklar orta ( %10-25 taşlı) ve çok taşlı (%25-50 taşlı) sınıfa
girmektedirler. Toprakların derinliği ise çoğunlukla 30-60 cm derinlikler arasında değişmektedir.
Pliosen I tortullarından oluşan topraklarda olduğu gibi karbonifer şistlerinden oluşan topraklar da
kireç içermemektedir ve pH değerleri 4,5-7,0 pH arasında kalmaktadır. Karbonifer şistlerinden
oluşan topraklarda toprak tipi olarak çoğunlukla esmer orman toprağı ile solgun esmer toprağı
olup, az da olsa rankerler ile pseudogleyli solgun esmer orman topraklarına da rastlanmaktadır
(Kantarcı, 1980’e atfen Tolunay vd., 2012).
Belgrad ormanında ölü örtü tipi çoğunlukla mul ya da çürüntülü mul tipi humustur. Ancak
yoğun insan baskısı altındaki yerlerde ölü örtü bulunmamaktadır (Tolunay vd., 2012).
Alanda yapılan detaylı çalışma sonucunda Belgrad Ormanı’nın jeolojik yapısını gösteren
harita ve tablo oluşturulmuştur (Şekil 15, Çizelge 13).
75
Şekil 15. Jeolojik Yapı Haritası
Çizelge 13. Belgrad Ormanı Jeolojik Yapısı.
Simge Tanımı
Ks Sarıyer Grubu
Kt Trakya Formasyonu
Ktk Kalkankaya Formasyonu
Qal Alüvyon
Tb Belgrad Formasyonu
Araştırma alanının toprak yapısına bakıldığında üç büyük toprak grubuna rastlanmaktadır.
Alanda kireçsiz kahverengi orman toprağı hakim durumda bulunmakta, bunun yanı sıra alüvyal
topraklar ve kırmızı-sarı podzolik toprak grupları dağılım göstermektedir (Şekil 16).
76
Şekil 16. Araştırma Alanına Ait Büyük Toprak Grupları Dağılımı.
3.1.3.3. Arazi Kullanım Yetenek Sınıfları
Araştırma alanının arazi kullanım kabiliyeti irdelendiğinde ise I, II, III, IV ve V. Sınıf arazi
gruplarına rastlanmıştır. Alan içerisinde III. Sınıf araziler %69 oranında dağılım göstermektedir
(Şekil 17). Araştırma alanına ait arazi kullanım kabiliyet sınıfları Çizelge 14’de gösterilmiştir.
77
Şekil 17. Araştırma Alanına Ait Arazi Kullanım Kabiliyet Sınıfları
Çizelge 14. Araştırma Alanına Ait Arazi Kullanım Kabiliyet Sınıfları
AKK Alan (%)
I 1,4
II 23
III 69
IV 1,4
V 5,2
Genel Toplam 100
Alanda en fazla yer kaplayan 3. sınıf arazinin sahip olduğu özellikler şu şekildedir:
III. sınıf arazi kullanım kabiliyetine sahip olan arazilerin büyük yoğunluğunu kireçsiz
kahverengi orman toprakları oluşturmaktadır. Bu sınıftaki topraklar II. sınıftakilerden daha fazla
sınırlandırmalara ve kullanmanın doğurduğu tehlikelere sahiptir. Kültür bitkileri tarımına
alınabilecekleri gibi çayır, mera ve orman arazisi olarak da kullanılabilirler. Fakat
78
sınırlandırmalar bitki seçimini, ekim, dikim, hasat zamanını ve ürün miktarlarını etkiler. Orta
derecede iyi topraklardır. Orta derecede bir eğime sahip, alt toprakta çok yavaş geçirgenliğe
sahip, işlemesi yapıldığı zaman şiddetli erozyona maruz kalabilen ve kolayca düzeltilmeyen
doğal verimliliği düşük olan bir arazi tipidir. Bu toprakların üzerlerinde yeterli düzeyde bitki
örtüsü olması durumunda toprak erozyonuna maruz kalmamakla beraber strüktürleri de ıslah
olmaktadır (Balcı, 1996; Anonim, 2007).
Bu sınıftaki yaş veya yavaş geçirgen, fakat hemen hemen düz toprakların çoğu,
işlendiğinde drenaj ve toprağın yapısı ile işlenebilirliğini sürdürecek bir ürün yetiştirme sistemini
gerektirir. Balçıklaşmayı önlemek ve geçirgenliği düzeltmek için, böyle topraklara organik
madde ilave etmek ve yaş olduklarında işlemeden kaçınmak gerekir. Sulanan alanlardaki III.
sınıf arazi topraklarının bir kısmı yüksek taban suyu, yavaş geçirgenlik, tuz veya sodyum
birikmesinden dolayı sınırlı olarak kullanılabilmektedir (Balcı, 1996; Anonim, 2007).
3.1.3.4. Hidrolojik Yapı
İstanbul kentinin Avrupa yakasındaki önemli havzalarından üç tanesi, Sazlıdere,
Alibeyköy ve Kağıthane havzalarıdır. Bu üç havza kuzey İstanbul ormanlarının sularını drene
eden, Sazlıdere, Alibeyköy Deresi ve Kağıthane Deresi’nin yan dere ve kollarından oluşmakta
olup günümüzde genişleyen İstanbul kentinin en önemli yeşil alanlarını da içinde
barındırmaktadır.
Belgrad Ormanı, Kağıthane Deresi havzasının en kuzeyinde ve havzanın en uç noktasında
yer almakta olup, özellikle Kağıthane havzası içinde orman örtüsü en korunmuş alanıdır. Belgrad
Ormanı İstanbul tarihi ile birlikte anılan ve aynı zamanda içinde bulundurduğu 7 adet tarihi su
bendi ile büyük İstanbul kenti için su üretim fonksiyonunu hala sürdüren bir yeşil dokudur
(Şengönül ve Serengil, 2013).
Belgrad ormanının en önemli özelliklerinden biri olan tarihi bend ve kemerler, XVII. yy
sonlarına doğru, İstanbul’un giderek artan su ihtiyacını karşılamak amacıyla orman içinde inşa
edilmiştir. Topuzlu Bent, Valide Bendi, II. Mahmut Bendi, Büyük Bent-Belgrat Bendi, Kirazlı
Bent, Kömürcü Bendi ve Ayvalı-Ayvat Bendi bu yüzyıl içinde inşa edilmiştir. Orman içindeki
bent ve kemerlerin XII. yy da Bizanslılar tarafından yapıldığı söylense de, Bizans yapı stiline
uymayan bu tesislerin Türk eseri olduğunu ileri sürülmektedir (Görcelioğlu, 1986).
79
Hidrolojik yapı kapsamında, araştırma alanı içerisinde saptanan su kaynakları Şekil 18’ de
gösterilmiştir.
Şekil 18. Su Kaynakları Haritası
Araştırma alanı içerisindeki bentlerin sayıları sınırlı olduğu gibi kapasiteleri de oldukça
küçüktür. İstanbul ili dahilindeki tüm su kaynakları içinde %1,3’lük bir yer tutan bentler (Şekil
19) kente yıllık ortalama 10 milyon m3 su sağlamaktadırlar (Anonim, 2007). Bentler ve
özelliklerine ait veriler Çizelge 15’de gösterilmiştir.
Çizelge 15. Bentler ve Özellikleri
80
Şekil 19. Su Kaynakları Bentler Haritası
3.1.3.5. İklim Yapısı
Genel iklim hakkında yapılan analizlere göre Belgrad Ormanı’nda nemli, orta sıcaklıkta,
yazın orta derecede su noksanı bulunan deniz tesiri altında olan bir iklim tipi hakimdir. Yaz
aylarında, Thornthwaite Yöntemine göre yapılan su bilançosunda su noksanı vardır. Bunun
sonucunda yaz devresi boyunca yarı kurak şartlar hüküm sürmektedir. Diğer taraftan ortalama
bağıl nemin yaz aylarındaki seyri %80 civarında kalmaktadır. Ormanın bir yarımada üzerinde
bulunması ve denizden uzaklığının 2-10 km arasında oluşu, bağıl nemin bu yüksek düzeyde
kalmasına sebep olmaktadır. Bağıl nemin yüksek düzeyde kalmasında yarımada üzerinde esen
hakim rüzgarların da etkisi büyüktür. Yıllık hakim rüzgarlar hakimiyet sırasına göre kuzey ve
kuzeydoğu, güneybatı ve güney yönlerden esmektedirler. Yaz devresinde (örneğin temmuz
ayında) hakim rüzgarlar kuzeydoğu yönünden esmektedir. Kuzey yönlerinden esen rüzgârlar
Karadeniz üzerinden geldikleri için taşıdıkları yüksek nemi bir engelleyici yükseltiye
rastlamadan Belgrad Ormanı’na ulaştırmaktadır (Kantarcı, 1980).
81
Araştırma alanına 1980-2009 yılları arasında sıcaklık değerleri açısından bakıldığında;
yıllık ortalama sıcaklığın 13oC civarında olduğu ve ortalama en yüksek sıcaklığa Ağustos ayında
ulaşıldığı görülmektedir. En yüksek sıcaklık (41.5oC) Kireçburnu Meteoroloji İstasyonu
tarafından Temmuz ayında, en düşük sıcaklık (-11.4oC) ise Bahçeköy Meteoroloji İstasyonu’nda
Şubat ayında ölçülmüştür. Yaz ayları(Haziran,Temmuz,Ağustos) sıcaklık ortalaması ise 21,23,
bulutluluk ortalaması ise 3,46 olarak ölçülmüştür. Bahçeköy yıllık toplam yağış miktarı
bakımından Kumköy ve Kireçburnu’na oranla daha yüksek değerlere sahip olup, en fazla yağışı
Aralık ayında almaktadır (183.2 mm). Kumköy ve Kireçburnu’nda ise, yağış miktarı ancak
Kasım ve Aralık aylarında 100 mm’nin üzerine çıkarken Bahçeköy’de Ekim’den Mart’a kadar
ortalama 100 mm’nin üzerinde yağış görülmektedir. Kumköy ve Bahçeköy’de en kurak ay
Temmuz olarak gözükmekte iken, bu periyot Kireçburnu’nda Mayıs olarak ölçülmüştür. Yaz
ayları (Haziran, Temmuz,Ağustos) yağış ortalaması ise 48,46 mm olarak ölçülmüştür.Yıllık
ortalama nisbi nem ise, yine Bahçeköy’de en yüksek değerdedir (%78.4). Yıllık toplam karla
örtülü gün sayısı Kumköy, Kireçburnu ve Bahçeköy’de sırasıyla 4.1, 7.8 ve 13.7 olarak ölçülmüş
ve bunlar ağırlıklı olarak Ocak ve Şubat aylarında toplanmıştır. Yıllık ortalama sisli gün sayısı
ise, en fazla Kireçburnu’nda (29.4) ölçülmüştür , (Kırca, 2009). Bölgede hakim rüzgar yönü
Kuzey-Doğu (NE)dur. En rüzgarlı ay ortalaması 561 esme sayısı ile Temmuz ayı olup bu aya ait
ortalama rüzgar hızı 3.0 m/sn dir (Gerçek, 1992).
3.1.3.6. Doğal Bitki Örtüsü
Fikret Saatçioğlu’nun H. Mayr’ın orman zonlarına ait sınıflandırmasına göre Belgrad
Ormanı‘nın Castenetum-Fagetum arasında ve Quercus cinsinin optimum sahası olduğunu
belirtmiştir. Walter’in Anadolu vejetasyon sınıflandırmasına göre Belgrad Ormanı, Akdeniz
(Mediterraner) ve Trabzon çevresi (Kolchischer) arasında ve göknar ile kayın ormanı zonunda
görülmektedir. Zednik’in yaptığı sınıflandırmaya göre Belgrad Ormanı Kuzey Anadolu dış şeridi
kayın gelişim sahasında, Kayın-Meşe alt şeridine girmektedir. Diğer taraftan Asaf Irmak
Köppen’in iklim sınıflandırmasına göre Belgrad Ormanı’nın iklimini tanımlarken; kayının
Belgrad Ormanı’nda bulunuşunun iklimin karakteri açısından dikkat çekici olduğunu
belirtmiştir. Belgrad Ormanı, (kışın yaprağını döken ağaç ormanlarının mutedil sıcak zonu, sıcak
yarısı) Castanetum ile, (kışın yaprağını döken ağaç ormanlarının mutedil sıcak zonu, soğuk
yarısı) Fagetum arasındadır. İklim değerlerine göre Belgrad Ormanı Castanetum zonuna daha
yakındır. Belgrad Ormanı iklimi eldeki değerlere göre meşe (Quercus) cinsinin optimumu
82
durumundadır. Esasen ormanın asli ağacının meşe cinsi olması da varılan bu sonucu teyit
etmektedir (Kantarcı, 1980).
Belgrad Ormanı florasını oluşturan bitkiler, genel olarak Orta Avrupa ve Balkan
Florasının bitkileridir. Orman, Davis (1965)’in bitki coğrafyası yönünden ayırdığı bölgelerden
Öksin, Akdeniz ve kısmen de İran-Turan bölgelerinin geçiş yerinde bulunmaktadır. Buna bağlı
olarak da Belgrad Ormanında bu fitocoğrafik bölgelere ait bitkilere rastlanabilmektedir. Yaltırık
(1966) tarafından yapılan çalışmaya göre Belgrad Ormanında meşcereleri oluşturan ağaç ve
orman altı türlerin %56’sı Avrupa ve Balkan flora sahasında, %22’si Akdeniz ve Güney Avrupa
flora sahasında, % 18’i Karadeniz ve kısmen Kafkas flora sahasında ve %4’ü dünyanın diğer
kısımlarında yayılış göstermektedir. Bunun nedeni Belgrad Ormanının son buzul çağı öncesi ve
sonrası bitkilerin göç yolu üzerinde olmasıdır. Brice (1955) Buzul çağından önce Avrupa
florasındaki bitkilerin, buzullaşmadan sonra Anadolu ve Himalayalara göç ettiğini, iklim
koşullarının tekrar ılıman hale gelmesiyle bu bitkilerin tekrar Anadolu’dan Avrupa’ya
yayıldığını belirtmiştir. Belgrad Ormanının farklı fitocoğrafik bölgeler arasında geçiş özelliği
göstermesi nedeniyle endemik bitki türü içermemektedir (Tolunay vd., 2012).
Belgrad Ormanı’nda görülen yapraklı orman formasyonunu başta Quercus petraea
(Matt.) Liebl. (Sapsız Meşe), Quercus robur L. (Saplı Meşe), Quercusfrainetto Ten. (Macar
Meşesi), Quercuscerris L. (Saçlı Meşe) , Quercusinfectoria Oliv. (Mazı Meşesi),
Quercuscoccifera L. (Kermes Meşesi) olmak üzere, Fagus orientalis Lipsky (Doğu
Kayını),Carpinus betulus L. (Adi Gürgen), Castanea sativa P. Mill. (Anadolu Kestanesi), Alnus
glutinosa (L.) Gaertn. (Adi Kızılağaç), Populus tremula L. (Titrek Kavak), Tilia tomentosa
Moench (Gümüşi Ihlamur), Acer trautvetteri Medw. (Kayın Gövdeli Akçaağaç), Acer campestre
L. (Ova Akçaağacı), Ulmus minor P. Mill. (Ova Karaağacı), Corylus avellana L. (Adi Fındık),
Sorbus torminalis (L.) Sorbus torminalis crantz (Akçaağaç Yapraklı Üvez), Salix alba L. (Ak
Söğüt), Salix cinerea L. (Boz Söğüt), Juniperus oxycedrus L. (Katran Ardıcı) gibi ağaç türleri
oluşturmaktadır (Yaltırık, 1966). Bunlar içinde genel olarak orman alanın %75’ini kaplayan
meşeler, hakim ağaç türü olarak büyük önem taşır (Saatcioğlu, 1954). Araştırma alanının
Karadeniz sahil kesiminde ve Boğaz’ın sığ topraklı yamaç ve sırtlarında “Maki formasyonu”
hakim olup, bu vejetasyon içinde en dominant olanları Arbutus unedo L. (Adi Kocayemiş), Erica
arborea L. (Ağaç Fundası), Spartium junceum L. (İspanyol Katırtırnağı), Cistus salviifolius L.
83
(Adaçayı Yapraklı Laden), C. villosus L. (Laden), Pyracantha coccinea M. Roemer (Tavşan
Elması), Phillyrea latifolia L. (Akça Kesme), Quercus coccifera L. (Kermes Meşesi), Pistacia
terebinthus L. (Menengiç), Calycotome villosa Poir. (Tüylü Keçiboğan), Genista tinctoria L.
(Boyacı Katırtırnağı), Lavandula cariensis Boiss. (Lavanta) ve Osyris alba L. (Süpürge
Çalısı)’dır (Yaltırık ve Uluocak, 1973’e atfen, Kırca, 2009).
Bu türlere ek olarak, Hedera helix L. (Orman sarmaşığı), Ilex colchica Pojark (Işılgan),
Asparagus acutifolius L. (Yabani kuşkonmaz), Ruscus aculeatus L. (Küçük yapraklı dikenli
mersin), Ruscus hypoglossum L. (Büyük yapraklı dikenli mersin), Sambucus nigra L. (Kara
mürver), Lonicera etrusca Santı (Hanımeli), Euonymus europea L. (Adi papaz külahı),
Cistuscreticus L. (Tüylü laden), Cistus salviifolius L. (Adaçayı yapraklı laden), Calluna vulgaris
(L.) Hull. (Süpürge çalısı), Erica arborea L. (Ağaç fundası), Cornus mas L. (Kızılcık), Cornus
sanguinea L. subsp. australis (C.A. Mey) Jáv. (Yabani kızılcık), Hypericum calycinum L.
(Koyunkıran), Chamaecytisus hirsutus (L.) Lınk. (Sert tüylü süpürgelik), Chamaecytisus
pygmaeus (Wild.) Rothm. (Süpürgelik), Dorycnium graecum (L.) (Kaplanotu), Genista carinalis
Gris. (Katırtırnağı), Genista tinctoria L. (Boyacı katırtırnağı), Spartium junceum L.
(Katırtırnağı), Viscum album L. (Ökseotu), Clematis vitalba L. (Orman asması), Frangula alnus
Mill. (Barut ağacı), Ligustrum vulgare L.(Adi kurtbağrı), Phillyrea latifolia L. (Geniş yapraklı
akçakesme) ve Crataegus monogyna Jacq. (Geyik dikeni), Malus sylvestris Mıll. (Yabani elma),
Mespilus germanica L. (Muşmula), Prunus cerasifera ehrh. (Kiraz eriği), Prunus divaricata
Ledeb. (Yabani erik), Prunus laurocerasus L. (Karayemiş), Prunus spinosa L. (Çakal eriği),
Pyracantha coccinea M. Roem. (Ateş dikeni), Pyrus elaegnifolia Pallas subsp. eleaeagnifolia
(Ahlat), Rosa canina L. (Yaban gülü), Rosa gallica L.(Kuşburnu), Rosa multiflora tunb. (Kiraz
eriği), Rosa woodsii LındleY.,Smilax excelsa L. (Gıcır), Daphne pontica L. (Sırımağu) ile
böğürtlen türlerinden Rubus canescens Dc., Rubus discolor Weıhe et Ness., Rubus fruticosus L.,
Rubus tereticaulis ve Rubus ulmifolius Schott bulunmaktadır. (Çolak, 2013; Özalp, 2013;
Özhatay ve Yüzbaşıoğlu, 2013, Tüfekçioğlu, 2013). Araştırma alanının orman idari birimleri
olan İstanbul Orman İşletme Müdürlüğüne bağlı; Kemerburgaz, Bentler, Kurtkemeri ve Sarıyer
İşletme Şeflikleri’ne ait amenajman planları içerisinde yer alan 1/ 25 000 ölçekli Sayısal Meşcere
Tipi Haritaları ArcGIS ortamına çağırılarak, bu haritaların alan sınırı ile çakıştırılması sonucunda
alandaki vejetasyon dağılımı (ağaç türleri) haritada gösterilmiştir (Şekil 20).
84
Şekil 20. Vejetasyon-Ağaç Türleri Haritası
Oluşturulan bu harita ışığında meşcere tipleri belirlenerek Şekil 21 üzerinde gösterilmiştir.
Şekil 21. Vejetasyon-Meşcere Tipleri Dağılım Haritası
85
3.1.3.7. Yaban Hayatı
Belgrad Ormanı, İstanbul Boğazı ile Karadeniz kıyılarınca kuşatılan arazi parçasının bir
bölümünü kaplamakta ve Türkiye’nin önemli kuş alanları içerisinde yer almaktadır. Belgrad
Ormanı’nda son on yılda yapılan çeşitli gözlemler ve araştırmalar ile Belgrad Ormanı’nın kuş
türü sayısı 160’a ulaşmıştır (Ertan ve Arslangündoğdu, 2013).
Belgrad Ormanı’nda yapılan gözlemler sonucu bugün 56 adet kelebek türü tespit edilmiştir
(Arslangündoğdu ve Hızal, 2013).
Belgrad Ormanı’nda belirlenmiş olan memeli türler ise Insectivora (Böcekçiller),
Chiroptera (Yarasalar ve Uçan Memeliler), Rodentia (Kemiriciler), Carnivora (Yırtıcılar) ve
Artiodactyla (Çifttoynaklılar) takımlarına mensupturlar (Hızal 2013). Bunların başlıcalarını Sus
scrofa Linnaeus (Yaban Domuzu), Canis aureus Linnaeus (Çakal), Vulpes vulpes Linnaeus
(tilki), Capreolus capreolus Linnaeus (Karaca), Erinaceus concolor Martin (Kirpi) ve Talpa
europaea Linnaeus (Köstebek) oluşturmakta olup, bunların dışında yılan, kaplumbağa,
kertenkele, kurbağa türleri de görülmektedir (Arslangündoğdu, 2005’e atfen Kırca, 2009).
Orman ve Su İşleri Bakanlığı I. Bölge Müdürlüğü yetkilileri ile yapılan yüz yüze
görüşmelerde alanda günümüzde yaklaşık 50 dolayında Cervus elaphus Linnaeus (Geyik)
yaşamaktadır (Berkant Korkmaz, kişisel görüşme, 6 Mayıs 2013).
3.1.4. Araştırma Alanının Mevcut Alan Kullanımları
Araştırma alanı olan Belgrad Ormanı’nın, mevcut durumu itibariyle sahip olduğu genel
fonksiyon alanları Şekil 22’de gösterilmiştir. Şekil üzerinde çalışma alanı sınırı olarak gösterilen
alanlar, Tabiat Parkları ve Mesire Alanları olup toplam 252 ha’dır. Bu da Belgrad Ormanı’nın
yaklaşık %5’ini oluşturmaktadır.
86
Şekil 22. Alan Kullanım Durumu ve Dağılımı
Belgrad Ormanı dokuz tabiat parkı ve iki mesire yeri ile İstanbul halkına rekreasyonel
açıdan da hizmet vermektedir. Ayrıca alanda bulunan tarihi nitelikte yedi adet bent ve su
kemerleri alana tarihi ve turistik değer de katmaktadır.
3.2. Yöntem
Araştırma kapsamında kullanılan yöntem altı ana başlıktan oluşmaktadır.
1. Literatür araştırması,
2. Uzman anketlerinin oluşturularak uygulanması,
3. Uzman anket sonuçlarından yararlanılarak “Tabiat Parkı Tespit Kriterleri ve
Değerlendirme Tablosu” nun oluşturulması,
4. Araştırma alanı içerisindeki her bir alanın koruma eşik sentezi ve rekreasyon potansiyel
sentezlerinin yapılması,
5. Alanların kullanıma açılma öncelikleri ve yoğunluklarının saptanması,
6. Oluşturulan tablonun Belgrad Ormanı (Tabiat parkları ve mesire yerleri) üzerinde test
edilmesi.
87
1. Literatür araştırması kapsamında; “Tabiat Parkı-Mesire Yeri (Orman İçi Dinlenme
Yeri) Kavramları ve Tabiat Parkı Belirleme Kriterleri Üzerine Yeniden Yapılandırma Önerisi:
Belgrad Ormanı Örneği” isimli bu çalışma da öncelikle tabiat parkı ve mesire yeri kavramları
arasındaki farklılığı ortaya koymak amacıyla çok detaylı bir literatür çalışması yapılmış,
ülkemizden ve dünyadan örnekler incelenmiştir (Bkz. bölüm; 1.3.2.1, 1.4 ve 1.5.1). Tabiat parkı
tanımının yeniden ele alınması ve bu alanların ayırma kriterlerinin saptanmasında, korunan
alanlar konusunda otorite olarak kabul edilen IUCN çalışmaları özellikle incelenmiş ve bu
çalışmalardan yararlanılmıştır. Ayrıca bu çalışmalara ek olarak örnek alan olarak seçilen Belgrad
Ormanı hakkında detaylı literatür çalışması da yapılmıştır.
2. Uzman anketlerinin oluşturulması ve uygulanması aşamasında; uzman anketlerinin
hazırlanmasındaki temel amaç; bir alanın tabiat parkı olarak değerlendirilebilmesi için sahip
olması gereken kriterleri ve bu kriterlerin sayısal değerlerini gösterir bir puantaj matrisini
oluşturmaktır. Bu maksatla öncelikle ön test anketi (20 adet) yapılmış ve gelen öneriler
doğrultusunda nihai anket formu hazırlanarak konu uzmanlarına yönelik iki aşamalı uzman
anketleri oluşturulmuştur. Uzman anketinde dolayısıyla puantaj matrisinde olması gereken ana
ve alt kriterler; mevzuattaki tabiat parkı tanımı, araştırma kapsamında yapılan literatür
araştırmaları, IUCN korunan alanlar sınıflandırma sistemi, Gülez (1996)’in rekreasyon
potansiyeli belirlemek amacıyla oluşturmuş olduğu tablo, MPGM korunan alanların tespit
kriterleri değerlendirme tablosu ve Bekdemir (2009)’in “Rekreasyonel Kaynak Planlama
Modeli” ne ait değerlendirme matrisleri temel alınarak oluşturulmuştur. Bu maksatla altı adet ana
ana kriter oluşturulmuştur. Bunlar; alanların doğal ve kültürel kaynak değerleri, görsel kalitesi,
ulaşılabilirlik durumu, rekreasyonel kolaylıklar ve alanlar üzerindeki olumsuz etkenlerdir. Alt
kriterleri ise Uzman Anket 1 (Ek 1a) ve Uzman Anket 2 (Ek 1b)’de görmek mümkündür.
Uzman Anketleri (Ek 1a ve Ek1b)’ni detaylandırmak gerekir ise;
Uzman Anketi 1(Ek 1a), bir alanın tabiat parkı ilanında baz alınacak ana kriterlerin
alabileceği maksimum yüzde puan değerleri ve bu ana kriterlere ait alt kriterlerin önem
sıralamasını ortaya koymak,
Uzman Anketi 2 (Ek 1b) ise, Uzman Anket 1(Ek 1a) içerisinde yer alan ve ana kriterler
kategorisinde değerlendirilen, Doğal Kaynak Değerleri ve Ulaşılabilirlik durumlarının ayrıntılı
alt kriterlerini ve bunların önem sıralamasını ortaya koymak üzere hazırlanmıştır.
88
Hazırlanan her iki anket; korunan alanlar konusunda çalışmaları bulunan ve en az üç yıllık
deneyime sahip DKMP Hassas Alanlar Dairesi uzmanları, DKMP Bölge Müdürlükleri
uzmanları, OGM Araştırma Enstitüsü Müdürlükleri uzmanları, üniversitelerin Orman
Mühendisliği Bölümü (Ormancılık Politikası ve Yönetimi Anabilim Dalı) ve Peyzaj Mimarlığı
Bölümü öğretim üyeleri ile doğa ve çevre konularında çalışmaları bulunan çeşitli sivil toplum
kuruluşlarında konuya ilişkin en az üç yıllık araştırma ve çalışmaları bulunan uzmanlar olmak
üzere toplam 140 uzman kişiye, e-posta yoluyla uygulanmıştır. 5’li Likert Ölçeği ile hazırlanan
anketler, SPSS (Statistical Package for the Social Sciences) paket programı kullanılarak frekans
tablosu ile değerlendirilmiştir.
3. Uzman anket sonuçlarından yararlanılarak “Tabiat Parkı Tespit Kriterleri ve
Değerlendirme Tablosu”nun oluşturulması aşamasında; uzman anketlerden elde edilen
sonuçlara göre bir alanın tabiat parkı potansiyelinin belirlenebilmesi için ana kriterlerin ağırlık
değerleri % cinsinden belirlenmiştir. Oluşturulacak nihai tabloda (Tabiat Parkı Tespit Kriterleri
ve Değerlendirme Tablosu) değerlendirmenin daha rahat ve sağlıklı yapılabilmesi amacı ile ana
kriterlerin % puan değerleri, alt kriterlerde göz önünde bulundurularak sayısallaştırılmış ve
böylece tüm ana kriterlerin alabileceği maksimum puanlar oluşturulmuştur.
Ana kriterlerin alabileceği maksimum puanlar saptandıktan sonra, alt kriterlerin ağırlıklı
ortalama değerleri belirlenerek önem sıraları ortaya konmuştur (Kültürel kaynaklar, görsel
kaynaklar, rekreasyonel kolaylık ve olumsuz etkenlerin alt kriterlerinin puanlandırılmasında
verilen değer aralıkları içerisindeki ölçeğin kullanılmasında formu dolduran uzmanların
deneyimlerinin yeterli olduğu varsayılmıştır). Bu önem sıralamasına göre alt kriterlerin
alabilecekleri puanlar da belirlenerek, oluşturulan “Tabiat Parkı Tespit Kriterleri ve
Değerlendirme Tablosu”nda (Ek 2) gösterilmiştir. Netice itibarıyla bir alanın tabiat parkı
ilanında, tüm etkenlerin alana en yüksek veya en düşük ölçüde katkı durumu göz önünde
tutularak objektif bir puanlama yapılmıştır.
4. Alanlarının koruma eşikleri ve rekreasyonel potansiyel sentez sonuçlarının ortaya
konması aşamasında; Bekdemir (2009)’in “Rekreasyonel Kaynak Planlama Modeli” baz
alınmıştır.
Önemli doğal kaynakların var olduğu yerlerde planlama ile getirilecek olan kullanımları
desteklemek amacıyla çevrenin kabiliyet sınırlarını saptayan “eşik” kavramını temel alan çeşitli
89
yöntemler geliştirilmiştir (Toccolini and Angileri, 1992). Bu yöntemler ile alanın doğal
verilerinin tematik olarak çakıştırılması sonucunda birbiriyle çelişkili olan özellikle de insan
aktiviteleri için riskli ve uygun olmayan alanların tanımlanması ve uzun süreli çevresel etkilerin
tespiti yapılabilir (Pérez ve Pérez, 2008). Öncelikle kaynak tipleri (doğal ve sonradan yapılmış)
sahip oldukları farklı karakteristik özelliklerine bağlı olarak, farklı puanlama sistemleri ile analiz
edilmeli, sübjektif bir değerlendirmeye tabi tutularak kıyaslanmalı ve değerlendirmeler öznel
olarak yorumlanmalıdır (Kozlowski ve diğ., 1972). Bu işlemler Azami Çevresel Eşik (AÇE)
yönteminin birer parçasıdır. Azami Çevresel Eşikler, kendi orijinal koşullarına ve dengesine
dönme yeteneğini kaybetme durumuna gelen belirli bir ekosistemin ötesindeki stres sınırıdır.
Gelişme özelliklerinin analizi ve alanda bulunan doğal kaynaklarla kurduğu ilişkileri kapsayan
bu yöntem, çevre tarafından düzenlenmiş gelişme sınırlarını tanımlar (Senes ve Toccolini, 1998).
Ayrıca, alanların mevcut kaynak ve imkanlarının korunması; turizm, rekreasyon veya diğer
aktivite gelişimleri ve işlevlendirmeler sebebiyle eşiklerin nerede ve nasıl aşılabileceğini de
gösteren bir yöntem olarak tanımlanabilir (Kozlowski ve Hill, 1993; Kozlowski, 1986; Malisz,
1969).
Bahsedilen bilgiler ışığında Bekdemir (2009) tarafından Azami Çevresel Eşik yöntemini
temel alarak oluşturulmuş olan “Rekreasyonel Kaynak Planlama Modeli”,
Araştırma alanının doğal kaynak değerlerinin (su, toprak ve topoğrafik yapı) koruma
yaklaşımı bazında tanımlanması ve değerlendirilmesi,
Rekreasyon potansiyeli üzerinde etkili olan olumlu etkenler (vejetasyon ve ulaşım
durumu) ile olumsuz etkenlerin (yerleşime yakınlık, alanın koruma durumu ve koruma
alanlarına yakınlık) belirlenmesi ve değerlendirilmesi,
Alanın koruma eşiklerine bağlı olarak rekreasyonel kullanım potansiyel değerlerinin
dağılımlarının irdelenmesi ile alanların kullanıma açılma öncelikleri ve yoğunluklarının
da belirlenmesi için bu araştırmada kullanılmıştır.
Bu modelin uygulanması ve gerekli analizlerin yapılması iki aşamada gerçekleşmektedir.
Bunlar;
a- Sayısal arazi modeli üretilmesi aşaması; bir CBS yazılımı olan ArcGIS ortamında ilgili
haritalar ortaya konulmuştur. Bu amaçla Raster formatta 10 m X 10 m piksel boyutuyla
(100 m²) araştırma alanının Sayısal Arazi Modeli (SAM) üretilmiştir.
90
b- Alanın doğal ve kültürel kaynak değerlerini gösteren haritaların oluşturulması
aşaması; alana ait doğal (eğim, bakı, yükselti, jeoloji, su kaynakları, vejetasyon, vb.),
kültürel (ulaşım, arazi kullanım kabiliyet sınıfı vb.) haritalar sayısal ortamda üretilmiştir.
Araştırma alanının su, toprak ve topoğrafik yapı gibi doğal kaynak değerlerinin (doğal
sınırlayıcıların), koruma yaklaşımı çerçevesinde tanımlanması ve değerlendirilmesi için
“Rekreasyonel Kaynak Planlama Modeli”nin ilk aşaması olan “Koruma Eşikleri Yöntemi”
kullanılarak (Bekdemir, 2009);
a) Su kaynaklarına ilişkin (yüzey suları, baraj gölü ve havzası),
b) Toprak kaynaklarına ilişkin (toprak-arazi kullanım kabiliyet sınıfları),
c) Topoğrafya (eğim analizi), olmak üzere üç temel veri katmanı oluşmuştur.
Koruma Eşikleri Sentezinin gerçekleştirilebilmesi için Arazi Kullanım Kabiliyet Sınıfları
Haritası, üç eğim grubu ile oluşturulmuş Eğim Sınıfları Haritası ve Yerüstü Su Kaynakları
Haritası ArcGIS ortamında çakıştırılmıştır. Elde edilen veri tabanından yapılan sorgulamalarla
üretilen olasılık matrisleri (Çizelge 16) yardımı ile belirlenen puanların girişi gerçekleştirilmiş ve
alan sınırına dayalı alansal altlık üzerinde toplam değerler katmanı üretilmiştir (Bekdemir, 2009).
Her doğal kaynağın, farklı ekosistem ve doğal değerlere sahip olması nedeniyle, koruma
eşiklerini etkileyen değişkenler, kentten kente ve kaynak değerlerine bağlı olarak değişebilir.
Model, sözü edilen değişimlerin uygulanabileceği bir puanlama sistemine sahiptir. Sentezlerin
doğru ve yerinde sonuçlar vermesi için; modelin uygulanacağı alanlarda kaynak değeri olarak
farklılık yaratan, alanlar üzerinde etkili olan etken ve kısıtlardan oluşan veri tabanları
değerlendirmeye alınmalıdır (Bekdemir, 2009).
Bu nedenle mevcut yöntemin puanlama matrisinde yer alan değişkenlere ilave olarak,
araştırma alanımızda bulunan farklı su kaynaklarına ait değişkenler eklenenmiş ve insan
kullanımı nedeniyle zarar görme durumları göz önüne alınarak yönteme paralel puantajları
yapılmıştır (Çizelge 16).
91
Çizelge 16. Koruma Eşikleri Sentezi Değerlendirme Matrisi
Söz konusu toplam değerler katmanı ArcGIS’te üç ana grup altında değerlendirmeye
alınmıştır. Değerlendirmelerde, çok güçlü ve son derece güçlü doğal önemi olan alanlar, güçlü
önemli alanlar ile az ve orta derecede önemli doğal alanlar belirlenmiştir.
Çok Güçlü ve Son Derece Güçlü Doğal Alan (ÇGDA) niteliğinde olan alanlar, koruma
alanı olarak tanımlanmalı, çok düşük ve düşük yoğunluklu planlanmaları gerekmektedir. Güçlü
Derecede Önemli Doğal Alan (GDA) niteliğinde olan alanlar düşük yoğunlukta kullanıma
açılabilir alanlar olarak tanımlanmalıdır. Alanın Az ve Orta Derecede Önemli Doğal Alan
(AODA) niteliğinde olan kısımları yoğun kullanıma açılabilen alanlar olarak tanımlanmalıdır
(Bekdemir, 2009).
Kent içinde bulunan çalışma alanının yerleşim baskısı altında, orman karakterine sahip bir
alan olması, rekreasyonel potansiyel açısından bazı doğal ve kültürel verilerin olumlu ve
olumsuz etkilerinin irdelenmesini zorunlu kılmıştır (Bekdemir, 2009).
KORUMA EŞİKLERİ SENTEZ MATRİSİ
SU
Yerüstü Su Kaynakları 1 2 3 4 5
Yerüstü Su Kaynakları (Baraj Gölü) X
Havza (Bent) X
Dereler X
Kuru Dereler X
Savak X
Su Kemeri X
TOPRAK VE ARAZİ
Toprak (Arazi Kullanım Kabiliyet Sınıfları) 1 2 3 4 5
1. Sınıf X
2. Sınıf X
3. Sınıf X
4. Sınıf X
5. Sınıf X
6. Sınıf X
7. Sınıf X
8. Sınıf X
Eğim (%) 1 2 3 4 5
0-15 X
15-30 X
>30 X
92
“Rekreasyonel Kaynak Planlama Modeli”nin ikinci aşamasında rekreasyonel potansiyel
üzerinde etkisi olan veriler;
Olumlu etkenler (vejetasyon, eğim ve ulaşıma yakınlık durumları),
Olumsuz etkenler (koruma alanına yakınlık ve yerleşim baskısı v.b.)
olmak üzere iki temel veri katmanı olarak ele alınmıştır (Bekdemir, 2009).
Değerlendirmelerde, olumlu - olumsuz etkenlerin alanın rekreasyon potansiyeline
katkılarını gösteren puantaj matrisi (Çizelge 17) kullanılmıştır (Bekdemir, 2009).
Çizelge 17. Rekreasyonel Potansiyel Sentezi Değerlendirme Matrisi (Bekdemir, 2009)
REKREASYONEL POTANSİYEL SENTEZ MATRİSİ
OLUMLU ETMENLER Vejetasyon (Meşcere) 1 2 3 4 5 Açıklık Alan X Yapraklı X Karışık X İbreli X Bozuk Yapraklı X Bozuk İbreli X Baltalık-Bataklık X Eğim (%) 1 2 3 4 5 0-20 X >21 X Ulaşım Durumu 1 2 3 4 5 0-500 m. X 501-1000 m. X 1001-1500 m. X 1501-2000 m. X 2001-2500 m. X 2501-3000 m. X OLUMSUZ ETKENLER Yerleşim Baskısı 1 2 3 4 5 0-500 m. X 501-1000 m. X 1001-1500 m. X 1501-2000 m. X 2001-2500 m. X 2501-3000 m. X 3001-3500 m. X Koruma Alanına Yakınlık 1 2 3 4 5 0-200 m. X 201-400 m. X 401-600 m. X 601-800 m. X 801-1000 m. X 1001-1200 m. X
93
Rekreasyonel Potansiyel Sentezi’ne temel oluşturan bütün kod değerlerine bağlı olarak
puanları işlenmiş etken katmanları (olumlu-olumsuz) ArcGIS ortamında çakıştırılmış ve elde
edilen veri tabanı sorgulanarak alan sınırına dayalı alansal altlık üzerinde toplam değerler
katmanı üretilmiştir. Toplam değerler katmanı ArcGIS ortamında üç ana sınıf altında
değerlendirmeye alınmıştır. Sentez puanlarını esas alan bu değerlendirmede alanlar; düşük
düzeyde rekreasyonel potansiyele sahip, orta düzeyde rekreasyonel potansiyele sahip ve yüksek
düzeyde rekreasyonel potansiyele sahip alanlar olarak ortaya konulmuştur.
5. Alanların kullanıma açılma öncelikleri ve yoğunluklarının saptanması
aşamasında; Alanların kullanıma açılma önceliklerini ve kullanım yoğunluklarını belirlemek
amacıyla herhangi bir alanın rekreasyonel potansiyeli ve koruma durumunu orta koymak
maksadı ile hazırlanmış “Koruma Eşikleri Sentezi” ve “Rekreasyonel Potansiyel Sentezi”
birlikte değerlendirilmiş ve yorumlanmıştır. Sorgulamalar için rekreasyonel ve doğa tabanlı
aktivitelerin kullanım yoğunluklarını gösteren Baud-Bovy ve Lawson (1998)’nın kullanım
yoğunlukları tablosundan yararlanılmıştır (Çizelge 18).
Çizelge 18. Ortalama Rekreasyonel Kullanım Yoğunlukları (Baud-Bovy ve Lawson, 1998)
KULLANIM YOĞUNLUĞU
Çok Düşük Düşük Orta Yüksek
Günlük kullanıcı
sayısı / ha. 5’ten az 5-50 40-300 1000-2000
Çevre kalitesi Doğa ile temas
mümkün
Uygun büyük
boşluklar
Az kalabalıktan
çok kalabalığa Çok kalabalık
Aktivite
örnekleri Patikaları kullanır Piknik
Organize piknik
ve kamp
Plaj, havuz, spor
merkezleri
Olanaklar Yönlendiriciler,
dinlenme alanları Minimal Gerekli Çok önemli
6. Oluşturulan tablonun Belgrad Ormanı (Tabiat Parkları ve Mesire Yerleri)
üzerinde test edilmesi aşamasında;“Tabiat Parkı Tespit Kriterleri ve Değerlendirme Tablosu”
örnek alan olarak seçilen Belgrad Ormanı’nda yer alan dokuz tabiat parkı (Bentler, M. Akif
Ersoy, Neşetsuyu, Falih Rıfkı Atay, Kömürcübent, Irmak, Kirazlıbent, Fatih Çeşmesi ve Ayvat
Bendi) ile iki mesire yeri (Kurtkemeri ve Binbaşı Çeşmesi) üzerinde denenmiştir. Yapılan bu
çalışma neticesi, araştırma alanı içerisindeki her bir alanın doğal, kültürel kaynak değerlerinin,
görsel kalite, ulaşılabilirlik ve rekreasyonel kolaylık durumunun doğa koruma kriterleri
(Büyüklük, Eğim, Bakı, Ulaşım, Doğallık, Tehlike Altında Olma, Çokluk, Çeşitlilik, Temsil
Etme vb.) yönünden incelenmesi de gerçekleştirilmiştir.
94
4. BULGULAR
4.1. Anket Çalışmalarına Yönelik Bulgular
Anket çalışmaları sonucunda bir alanın tabiat parkı olarak ilan edilebilmesi için göz
önünde bulundurulması gereken ana kriterler ve bu kriterlerin alabileceği maksimum puanlar ile
yüzde dağılımları Çizelge 19’da verilmiştir.
Çizelge 19. Tablodaki Ana Başlıkların Alabileceği En Yüksek Puanların-Yüzdelerinin Dağılımı
Ana Kriterler Puan Dağılımı % Alınabilecek Maximum
Puan
Doğal Kaynaklar 43 95
Kültürel Kaynaklar 15 33
Görsel kalite 18 40
Ulaşılabilirlik 9 20
Rekreasyonel kolaylık 15 32
TOPLAM 100 220
Olumsuz Etmenler -15 -33
Bu frekans tablolarının ışığında anket sonuçları öncelikle ana başlıklar açısından
değerlendirildiğinde, uzmanlar bir alanın tabiat parkı olarak belirlenmesinde doğal kaynakları en
önemli kriter (%43) olarak görmüşlerdir. Onu sırasıyla (%18) görsel kaynaklar, (%15) kültürel
kaynaklar ve rekreasyonel kolaylık ve (%9) ulaşılabilirlik izlemektedir. Olumsuz etmenlerin
puan dağılımına katkısı ise negatif yönde %15 olarak saptanmıştır (Çizelge 19).
Ana kriterlerin yüzde puan değerleri ve alabilecekleri maksimum puanlar belirlendikten
sonra bu puanların alt kriterlere dağıtılmasında yine uzman anketlerinden yararlanılmış ve her bir
alt kriterin önem sıralaması esas alınarak puan dağılımı gerçekleştirilmiştir. Ana ve alt kriterlerin
alabilecekleri maksimum puanlar ışığında “Tabiat Parkı Tespit Kriterleri ve Değerlendirme
Tablosu” (Ek 2) oluşturulmuştur.
Çizelge 19 ve Ek 2’nin değerlendirilmesine göre bir alanın tabiat parkı olarak ayrılabilmesi
için alabileceği maksimum puan 220 olarak saptanmıştır. Buna göre puanların eşit aralıklarla
dağılımları yapılarak herhangi bir alanın tabiat parkı potansiyelinin belirlenmesine yönelik bir
ölçek oluşturulmuştur (Çizelge 20).
95
Herhangi bir alanın “Tabiat Parkı Tespit Kriterleri ve Değerlendirme Tablosu” na (Ek 2)
göre alabileceği puan (olumlu ve olumsuz puanlar arasındaki fark) belirlendikten sonra, bu
puanın Çizelge 20’ye göre yer aldığı aralık, o alanın “Tabiat Parkı Olabilme Potansiyelini”
verecektir.
Çizelge 20. Tabiat Parkı Olabilme Potansiyeli
Tabiat Parkı Potansiyeli Puan Dağılımları
Çok yüksek 220-166
Yüksek 165-111
Orta 110-56
Düşük 55-0
Çizelge 19’da görüleceği üzere doğal kaynakların alabileceği maksimum puan 95’tir.
Uzmanlar bir alanın tabiat parkı olarak ilan edilmesinde doğal kaynak değerleri açısından “alan
büyüklüğü” nü en önemli kriterlerden biri olarak görmüşler ve ilan edilecek sahalarda alan
büyüklüğünün yeterli büyüklükte olması gerektiğini özellikle vurgulamışlardır (Şekil 23).
Şekil 23. Alan Büyüklüğü Önem Sıralaması
Aynı anket sonuçlarına göre, eğim, arazi kullanım kabiliyet sınıfları, meşcere tipi ve
meşcere kapalılığı, hidrolojik özellikler, klimatolojik özelliklerden yağış ve tüm biyolojik yapı
(ekosistem/habitatlar, flora ve fauna tehlike kategorileri) da önem sıralamasında 5 puanla
değerlendirilerek çok önemli olarak nitelendirilmiştir. Bakı, jeoloji ve jeomorfolojik özellikler
0,7
12,414,6
19
24,1
29,2
0
5
10
15
20
25
30
35
Cevapsız 1 2 3 4 5
Önem Sıralaması %
Önem Sıralaması %
96
önem sıralamasında 4’er puan alarak önemli olarak belirlenmiştir. Uzman Anketinde 1 (Ek 1a)
“Meşcere Strüktür Özellikleri” başlığı altında yer alan; biyotop ağacı varlığı, meşcere karışım
tipi, meşcere yaşı, ağaç türleri, orman işletme türü, meşcere tipi ve meşcere kapalılığı özellikleri
Uzman Anket 2 (Ek 1b)’de daha detaylı olarak ele alınmış ve puan dağılımları buna göre
yapılmıştır. Bu özelliklerden orman işletme türü önem sıralamasında 2 puanla değerlendirilmiş
geri kalan diğer tüm doğal özellikler ise uzmanlar tarafından önem sıralaması olarak 3 yani orta
derecede önemli olarak belirlenmiştir. Doğal kaynaklar kendi içinde değerlendirildiğinde puan
dağılımına esas alınacak önem sıralaması Şekil 24’de görülmektedir.
Şekil 24. Doğal Kaynaklar Önem Sıralaması
Anket sonuçları kültürel kaynak değerleri sonuçlarına göre incelendiğinde Şekil 25’de de
görüldüğü gibi tarihi, arkeolojik özellikler, tarihi mimari özellikler kültürel kaynaklar içinde en
önemli, etnografik özellikler ve sosyo-ekonomik yapı ise önemli olarak belirlenmiştir. Puan
dağılımında bu kriterin toplam puanı Çizelge 19’da da görüldüğü üzere maksimum 33
olabileceğinden önem sıralamasına göre tarihi, arkeolojik özellikler, tarihi mimari özellikler 7
puan, etnografik özellikler ve sosyo-ekonomik yapı ise 6 puanla derecelendirilmiştir.
0
1
2
3
4
5
6
Ala
n B
üyü
klü
ğü
Eğim
(%
)
Bak
ı
Jeo
lojik
Öze
llikl
er
Jeo
mo
rfo
lojik
Öze
llikl
er
Ara
zi K
ulla
nım
Kab
iliye
t…
Bio
top
Ağa
cı V
arlığ
ı
Me
şcer
e K
arış
ım T
ipi
Me
şcer
e Y
aşı
Ağa
ç Tü
rler
i
Orm
an İş
letm
e Tü
rü
Me
şcer
e T
ipi
Me
şcer
e K
apal
ılığı
Hid
rolo
jik Ö
zelli
kler
Sıca
klık
Yağı
ş
Gü
ne
şle
nm
e
Rü
zgar
lılık
Eko
sist
em/
Hab
itat
lar
Flo
ra E
nd
em
izm
Du
rum
u
Flo
ra T
ehlik
e K
ateg
ori
si (
IUC
N)
Fau
na
End
emiz
m D
uru
mu
Fau
na
Teh
like
Kat
ego
risi
…Ön
em
Sır
alam
ası
Doğal Kaynaklar Önem Sıralaması
97
Şekil 25. Kültürel Kaynaklar Önem Sıralaması
Uzmanların doğal kaynak değerlerinden sonra önem sıralamasında ikinci sıraya
koydukları (%18) görsel kaynaklar, kendi içinde alt başlıklar olarak değerlendirildiğinde ise;
Şekil 26’da da görüldüğü üzere tüm alt başlıklar çok önemli olarak nitelendirilmiştir. Bu ana
başlığın puan dağılımındaki maksimum toplam puanı yine Çizelge 19’da görüldüğü üzere 40
olduğundan her bir alt başlığın puanı 10’ar olarak derecelendirilmiştir.
Şekil 26. Görsel Kalite Önem Sıralaması
0
1
2
3
4
5
6
Ön
em
Sır
alam
ası
Kültürel Kaynaklar Önem Sıralaması
0
1
2
3
4
5
6
PanaromikGörünümler
Güzel Görüş veVistalar
Alanın Görsel veEstetik Değeri
Tarihsel veKültürel Doku
Ön
em
Sır
alam
ası
Görsel Kalite Önem Sıralaması
98
Uzmanların ulaşılabilirlik ana başlığına verdikleri önem sıralaması %9 gibi düşük bir oran
olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu kriter kendi içinde alt başlıklar olarak değerlendirildiğinde ise;
Şekil 27’de de görüldüğü üzere tüm alt başlıklar çok önemli olarak nitelendirilmiştir. Bu ana
başlığın puan dağılımındaki maksimum toplam puanı yine Çizelge 19’da görüldüğü üzere 20
olduğundan her bir alt başlığın puanı 5’er olarak derecelendirilmiştir.
Şekil 27. Ulaşılabilirlik Önem Sıralaması
Anket sonuçları rekreasyonel kolaylık sonuçlarına göre değerlendirildiğinde tüm alt
başlıklar önemli olarak çıkmıştır (Şekil 28). Bu ana başlığın aldığı puan 32 (toplam puanın %
15’i) olduğundan her bir başlığın aldığı maksimum puan 4 olarak belirlenmiştir.
0
1
2
3
4
5
6
Önemli KarayoluGüzergahları
Üzerinde Bulunması
Ulaşım Mesafesi Ulaşım Türü Ulaşımda DiğerKolaylıklar
Ön
em
Sır
alam
ası
Ulaşılabilirlik Önem Sıralaması
99
Şekil 28. Rekreasyonel Kolaylıklar Sıralaması
Anket sonuçları olumsuz etmenler açısından incelendiğinde bu grup toplam puanın -%15’ i
olup, maksimum -33 puan olarak belirlenmiştir. Şekil 29 incelendiğinde korunan alanlara
yakınlık ve yakın çevrede/ alan içerisinde 2b arazisi varlığı uzmanlar tarafından önemli (4 puan)
olarak değerlendirilirken, diğer alt başlıklar çok önemli (5 puan) olarak nitelendirilmiştir.
Şekil 29. Olumsuz Etmenlerin Önem Sıralaması
00,5
11,5
22,5
33,5
44,5
Ön
em
Sır
alam
ası
Rekreasyonel Kolaylıklar Önem Sıralaması
0
1
2
3
4
5
6
Ön
em
Sır
alam
ası
Olumsuz Etmenler Önem Sıralaması
100
4.2. Koruma Eşikleri Sentezi Yöntemine Ait Bulgular
Bu yönteme ait bulguları ortaya koyabilmek amacıyla koruma yaklaşımı çerçevesinde 3
temel veri tabanına ait; kod değerleri ve koruma eşikleri sentezi değerlendirme matrisinde
(Çizelge 19) belirtilen puan değerleri, ilgili öznitelik sınıflarına atanmış haritalar kullanılmıştır.
Bu haritalardan, arazi kullanım kabiliyetine (Şekil 17) ve su kaynaklarına (Şekil 18) ilişkin
olanlar araştırmaya ait materyal bölümünde sunulmuştur.
Çizelge 10’da belirlenen eğim sınıfı, kod ve puan değerlerine bağlı olarak ArcGIS
ortamında oluşturulan, koruma eşiklerine yönelik sentez haritası da Şekil 30’da gösterilmiştir.
Sözü edilen haritalar, ArcGIS ortamında çakıştırılmış ve elde edilen veri tabanı
sorgulanmıştır. Puan girişleri tamamlanan olasılık matrisleri yardımı ile alan sınırına dayalı
alansal altlık üzerinde toplam değerler katmanı üretilmiştir (Şekil 30).
Şekil 30. Koruma Eşikleri Sentezi Haritası
101
Toplam değerler katmanı ArcGIS ortamında, 3 ana grup altında değerlendirmeye
alınmıştır. Değerlendirmelerde, toplam 10-12 arasında puan alan alanlar, çok güçlü ve son derece
güçlü doğal alanları tanımlamaktadır. 7-9 puanları arası güçlü derecede önemli alanları, 4-6
puanları arası ise az ve orta derecede önemli doğal alanları temsil etmektedir. Bu alanların
araştırma alanları üzerindeki alansal dağılımlarını (Çizelge 22) belirlemek, kullanıma açılma
öncelikleri ile kullanım yoğunluklarını belirlemeye yönelik sentez çalışmalarını
gerçekleştirebilmek için oluşturulmuş olan Koruma Eşikleri Sentez Haritası veritabanına ayrıca
yeni bir öznitelik sınıfı (EŞİK_SON) açılmış ve Çizelge 21’de belirtilen kod değerleri
işlenmiştir.
Çizelge 21. Koruma Eşik Değerlerine Ait Kod Değerleri
Doğal Kaynak Değeri Koruma Eşikleri EŞİK_SON
Çok güçlü ve son derece güçlü doğal alanlar 10-12 3
Güçlü derecede önemli doğal alanlar 7-9 2
Az ve orta derecede önemli doğal alanlar 4-6 1
Koruma eşikleri sentez sonuçlarına göre araştırma alanı içinde 10-12 puan aralığında olan
ve çok güçlü ve son derece güçlü alanlar olarak tanımlanan alanlar, araştırma alanlarının genel
alan dağılımının %50’sinden fazlasına denk gelmesi durumunda, alanların koruma yaklaşımı ile
düşük yoğunluklu planlanmasının öncelikli amaç olması gerekmektedir.
Çizelge 22. Koruma Eşikleri Sentez Değerlerinin Araştırma Alanları Üzerindeki Alansal Dağılımı
Tabiat Parkları Mesire
Yerleri
Ben
tler
M.A
kif
Ers
oy
Neş
etsu
yu
Fa
lih
Rıf
kı
Ata
y
Kö
mü
rcü
ben
t
Irm
ak
Kir
azl
ıben
t
Fa
tih
Çeş
mes
i
Ay
va
tben
di
Ku
rt K
emer
i
Bin
ba
şı
Çeş
mes
i
Eşi
k D
eğer
leri
Ala
n
Da
ğıl
ımı
(ha
)
1
(Az ve orta derecede
önemli)
3,92 16,01 29,52 12,36 0,01 2,46 7,67 11,58 17,00 3,16 8,00
2
(Güçlü derecede
önemli)
1,13 7,09 29,12 1,04 0,00 0,73 7,46 17,92 33,00 3,19 2,73
3
(Çok güçlü ve son
derece güçlü)
11,25 0,00 8,68 2,93 2,90 6,81 4,01 0,00 0,00 0,00 0,20
TOPLAM ALAN
(ha) 16,30 23,10 67,32 16,33 2,91 10,00 19,14 29,50 50,00 6,35 10,93
102
Bu kapsamda 16,30 ha.’lık Bentler Tabiat Parkı’nın %69’u, 2,91 ha.’lık Kömürcübent
Tabiat Parkı’nın %99,7’si ve 10 ha.’lık Irmak Tabiat Parkı’nın %68’inin çok güçlü ve son derece
güçlü doğal alanlardan oluşması nedeni ile koruma yaklaşımı ile değerlendirilmesi ve çok düşük
yoğunluklu planlanmaları gerekmektedir.
Koruma eşik değerlerinin araştırma alanı üzerindeki alansal dağılım yüzdeleri ise Çizelge
23’de ve Şekil 31’de gösterildiği gibidir. Buna göre Kömürcübent Tabiat Parkının %99,69’u çok
güçlü ve son derece güçlü doğal alanlar olarak bulunmuştur. Falih Rıfkı Atay Tabiat Parkı ve
Binbaşı Çeşmesi Mesire Alanlarında ise toplam alanlarının %70’ den fazlası az ve orta derecede
önemli doğal alanlar olarak tespit edilmiştir.
Çizelge 23. Koruma Eşik Değerlerinin Araştırma Alanı Üzerindeki Alansal Dağılım Yüzdeleri
Tabiat Parkları Mesire
Yerleri
Ben
tler
M.A
kif
Erso
y
Neşe
tsu
yu
Fa
lih
Rıf
kı
Ata
y
Kö
mü
rcü
ben
t
Irm
ak
Kir
azl
ıben
t
Fa
tih
Çeşm
esi
Ay
va
tben
di
Ku
rt
Kem
eri
Bin
ba
şı
Çeşm
esi
Eşi
k D
eğer
leri
Ala
n
Da
ğıl
ımı
(%)
1
(Az ve orta derecede önemli)
24,05 69,31 43,85 75,69 0,17 24,60 40,07 39,25 34,00 49,76 73,19
2
(Güçlü derecede önemli)
6,93 30,69 43,26 6,37 0,14 7,30 38,98 60,75 66,00 50,24 24,98
3
(Çok güçlü ve son derece güçlü)
69,02 0,00 12,89 17,94 99,69 68,10 20,95 0,00 0,00 0,00 1,83
TOPLAM ALAN
(%) 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00 100,00
23,10 ha.’lık Mehmet Akif Ersoy Tabiat Parkı’nın %69’u, 16,33 ha.’lık Falih Rıfkı Atay
Tabiat Parkı’nın %76’sı ve 10,93 ha.’lık Binbaşı Çeşmesi Mesire Yeri’nin %73’ünün az ve orta
derecede önemli doğal alanlardan oluşması nedeni ile yoğun kullanıma açılmaya elverişli
alanlardır.
103
Şekil 31. Koruma Eşik Değerlerinin Araştırma Alanı Üzerindeki Alansal Dağılım Yüzdeleri
4.3. Rekreasyon Potansiyeli Sentezi Yöntemine Ait Bulgular
“Rekreasyon Potansiyeli Sentezi” yöntemine ait bulguları ortaya koyabilmek amacıyla,
alanın bazı doğal ve kültürel verilerinin olumlu ve olumsuz etkileri değerlendirmeye alınmıştır.
Değerlendirmeye alınan olumlu ve olumsuz etkenlerin veri tabanlarına ait; kod değerleri ve
rekreasyonel potansiyel sentezi değerlendirme matrisinde (Çizelge 17) belirtilen puan değerleri,
ilgili öznitelik sınıflarına atanmış haritalar kullanılmıştır.
Rekreasyonel Potansiyel Sentezi’ne temel oluşturan bütün kod değerlerine bağlı olarak
puanları işlenmiş etken katmanları (olumlu-olumsuz) ArcGIS ortamında çakıştırılmış ve elde
edilen veri tabanı sorgulanarak alan sınırına dayalı alansal altlık üzerinde toplam değerler
katmanı üretilmiştir (Şekil 32).
020406080
100120
Be
ntl
er T
.P.
M.A
kif…
Neş
etsu
yu…
Falih
Rıf
kı…
Kö
mü
rcü
be…
Irm
ak T
.P.
Kir
azlıb
en
t…
Fati
h…
Ayv
atb
en
di…
Ku
rt K
em
eri
…
Bin
baş
ı…
Koruma Eşikleri Sentez % Dağılımları
Az ve orta derecedeönemli doğal alanlar
Güçlü derecede önemlidoğal alanlar
Çok güçlü ve son derecegüçlü doğal alanlar
104
Şekil 32. Rekreasyon Potansiyeli Sentezi Haritası
Toplam değerler katmanı ArcGIS ortamında, 3 ana grup altında değerlendirmeye
alınmıştır. Sentez puanlarını esas alan bu değerlendirmede; toplam 8-17 arasında puan alan
alanlar, düşük düzeyde rekreasyonel potansiyele sahip olan alanlar olarak, 18-22 puanları arası
orta düzeyde rekreasyonel potansiyele sahip alanlar, 23-28 puanları arası ise yüksek düzeyde
rekreasyonel potansiyele sahip alanlar olarak ortaya konulmuştur. Bu alanların araştırma alanları
üzerindeki alansal dağılımlarını (Çizelge 25) belirlemek, kullanıma açılma öncelikleri ile
kullanım yoğunluklarını belirlemeye yönelik sentez çalışmalarını gerçekleştirebilmek için
oluşturulmuş olan Rekreasyonel Potansiyel Sentez Haritası veritabanına yeni bir öznitelik sınıfı
(SENTEZ_SON) açılmış ve Çizelge 24’de belirtilen kod değerleri işlenmiştir.
Çizelge 24. Rekreasyonel Potansiyel Değerlerine Ait Kod Değerleri
Rekreasyonel Potansiyel Değeri Sentez Puanı SENTEZ SON
Düşük rekreasyonel potansiyele sahip alanlar 8-17 1
Orta düzeyde rekreasyonel potansiyele sahip
alanlar
18-22 2
Yüksek rekreasyonel potansiyele sahip alanlar 23-28 3
105
Çizelge 25. Rekreasyonel Potansiyel Sentez Değer. Araş. Alanları Üzerindeki Alansal Dağılımı
Tabiat Parkları Mesire
Yerleri
Ben
tler
M.A
kif
Ers
oy
Neş
etsu
yu
Fa
lih
Rıf
kı
Ata
y
Kö
mü
rcü
ben
t
Irm
ak
Kir
azl
ıben
t
Fa
tih
Çeş
mes
i
Ay
va
tben
di
Ku
rt K
emer
i
Bin
ba
şı
Çeş
mes
i
Eşi
k D
eğerl
eri
Ala
n
Dağ
ılım
ı (h
a)
1
(Düşük Rek. Pot. Sahip Alan) 0,69 16,83 0,03 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,35 0,35
2
(Orta Rek. Pot. Sahip Alan) 10,18 6,27 22,4 4,98 0,00 0,004 0,00 7,57 21,00 6,00 8,92
3
(Yüksek Rek. Pot. Sahip Alan) 5,43 0,00 44,90 11,35 2,90 9,996 19,14 21,93 29,00 0,00 1,66
TOPLAM ALAN
(ha) 16,30 23,10 67,32 16,33 2,91 10,00 19,14 29,50 50,00 6,35 10,93
Rekreasyonel potansiyel değerlerinin araştırma alanı üzerindeki alansal dağılım yüzdeleri
ise Çizelge 26’da ve Şekil 33’de gösterildiği gibidir.
Çizelge 26. Rekreasyonel Potansiyel Sentez Değerlerinin Araştırma Alanı Üzerindeki Alansal Dağılım
Yüzdeleri
Tabiat Parkları Mesire
Yerleri
Ben
tler
M.A
kif
Ers
oy
Neş
etsu
yu
Fa
lih
Rıf
kı
Ata
y
Kö
mü
rcü
ben
t
Irm
ak
Kir
azl
ıben
t
Fa
tih
Çeş
mes
i
Ay
va
tben
di
Ku
rt K
emer
i
Bin
ba
şı
Çeş
mes
i
Eşi
k D
eğerl
eri
Ala
n
Dağ
ılım
ı (%
)
1
(Düşük Rek. Pot. Sahip Alan %) 4,29 72,73 0,74 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 0,00 4,41 0,00
2
(Orta Rek. Pot. Sahip Alan %) 62,58 27,27 32,39 29,82 0,00 0,00 0,00 25,42 41,92 95,59 83,53
3
(Yüksek Rek. Pot. Sahip Alan %) 33,13 0,00 66,86 70,18 100 100 100 74,58 58,08 0,00 16,47
TOPLAM ALAN
(%) 100 100 100 100 100 100 100 100 100 100 100
106
Şekil 33. Rekreasyonel Potansiyel Sentez Değerlerinin Araştırma Alanı Üzerindeki Alansal Dağılım
Yüzdeleri Grafiği
Araştırma alanlarının rekreasyonel potansiyel değerlerinin yüzdesel dağılımlarına
bakıldığında Çizelge 26 ve Şekil 33’de görüldüğü gibi Kömürcübent, Irmak ve Kirazlıbent
Tabiat Parkları alanlarının %100’ü yüksek rekreasyon potansiyeline sahip alanlardan
oluşmaktadır. Fatih Çeşmesi Tabiat Parkı alanının %74,58’i, Falih Rıfkı Atay’ın ise %70,18’i
yüksek rekreasyon potansiyeline sahiptir. Bentler Tabiat Parkının ise alanının %62,58’ini orta
rekreasyon potansiyeline sahip alanlar oluşturmaktadır. Kurt Kemeri Mesire Yeri’nin toplam
alanının (6,35 ha) %95,59’u orta rekreasyon potansiyeline sahip alan olarak saptanmıştır.
Binbaşı Çeşmesi Yeri’nin toplam alanının (10,93 ha) %83,53’ü ise orta rekreasyon potansiyeline
sahip alan olarak bulunmuştur. Mehmet Akif Ersoy Tabiat Parkının ise toplam alanının (16,33
ha) %72,73 lük büyük bir bölümü düşük rekreasyon potansiyeline sahip alan olarak
bulunmuştur.
4.4. Alanların Kullanım Öncelikleri ve Yoğunluklarına Ait Bulgular
Rekreasyonel Kaynak Planlama Modelinin (Bekdemir, 2009) son aşamasını oluşturan bu
sentez çalışmasında, araştırma alanının kullanım önceliklerini saptamak amacıyla ArcGIS
ortamında oluşturulan Koruma Eşik Sentezi ve Rekreasyonel Potansiyel Sentez haritalarının
çakıştırılması sonucunda elde edilen yeni sentez katmanı üzerinde kullanıma açılabilecek alanları
belirlemek amacıyla sorgulamalar yapılmıştır.
020406080
100120
Rekreasyonel Potansiyel Sentez % Dağılımları
Düşük rekreasyonelpotansiyele sahip alanlar
Orta düzeyde rekreasyonelpotansiyele sahip alanlar
Yüksek rekreasyonelpotansiyele sahip alanlar
107
Sorgulamalar, üç ayrı eşik bölgesinde kullanıma açılacak alanların tespiti için sözü edilen
sentez katmanına açılan ve kod değerleri işlenmiş olan öznitelik sınıflarına bağlı olarak
yapılmıştır (Çizelge 22 ve Çizelge 24). Bekdemir (2009).
Araştırma alanı içerisinde 1. öncelikli kullanıma açılacak olan yüksek rekreasyonel
potansiyele sahip alanların kullanım kapasitelerini belirlemek için;
ESIK_SON değeri 3, SENTEZ_SON değeri 3 olan,
ESIK_SON değeri 2, SENTEZ_SON değeri 3 olan,
ESIK_SON değeri 1, SENTEZ_SON değeri 3 olan,
alanlar veri tabanı üzerinden seçilmiştir. Bu alanların genel dağılımı Şekil 34‘de, alansal
dağılımları ise Çizelge 27‘de gösterilmiştir.
Şekil 34. Rekreasyonel Potansiyeli Yüksek Olan Alanların Koruma Eşikleri Üzerindeki Dağılımları
108
Çizelge 27. Koruma Eşikleri Üzerindeki Yüksek Rekreasyonel Potansiyele Sahip Alanların Alansal
Dağılımı
1. Öncelikli kullanıma açılacak olan alanlarda (Bekdemir, 2009);
Az ve orta derecede önemli doğal alanlarda, orta yoğunlukta kullanımlar yapılabilir,
Güçlü derecede önemli doğal alanlarda, düşük ve orta yoğunlukta kullanımlar yapılabilir,
Çok güçlü ve son derece güçlü doğal alanlarda, çok düşük ve düşük yoğunlukta
kullanımlar yapılabilir (Çizelge 18),
Çizelge 27’ de gösterildiği gibi toplamda 16,3 ha olan Bentler Tabiat Parkının 5,4 ha’ı
yüksek rekreasyonel potansiyele sahip alan olarak belirlenmiştir. Bu alanın 3,64 ha’ı çok güçlü
ve son derece güçlü doğal alan olarak belirlenerek, çok düşük (4 kişi/ha.) ve düşük (50 kişi/ha)
yoğunluklu kullanımlara uygundur. Aynı tabloda 50 ha alana sahip olan Ayvatbendi Tabiat
Parkı’nın 29,04 ha’ı da yüksek rekreasyon potansiyeline girmektedir. Bu alanın 19,87 ha’ı güçlü
derecede doğal alan olarak belirlenerek düşük (50 kişi/ha) ve orta (300 kişi/ha) derecede
kullanımlara uygun olarak saptanmıştır.
Mehmet Akif Ersoy Tabiat Parkı ve Kurt Kemeri Mesire Yeri’nin yüksek rekreasyonel
potansiyele sahip alanı bulunmamaktadır.
Araştırma alanı içerisinde 2. öncelikli kullanıma açılacak, orta rekreasyonel potansiyele
sahip alanlar alanların kullanım kapasitelerini belirlemek için;
ESIK_SON değeri 3, SENTEZ_SON değeri 2 olan,
ESIK_SON değeri 2, SENTEZ_SON değeri 2 olan,
ESIK_SON değeri 1, SENTEZ_SON değeri 2 olan
1
(Az ve orta derecede önemli)
2
(Güçlü derecede önemli)
3
(Çok güçlü ve son derece güçlü)
TOPLAM ALAN(ha) 5.4 0 45 11.46 2.9 10 19.14 22 29.04 0 1.8
0 0 0
Bin
ba
şı
Çeşm
esi
Yü
kse
k R
ekr
eas
yon
Po
tan
siye
line
Sah
ip
Ala
nla
r(h
a)
3.64 0 7 1.5 2.6 7 3.9 0
0 1.5
Tabiat Parkları Mesire Yerleri
Ben
tler
M.A
kif
Erso
y
Neşe
tsu
yu
Fa
lih
Rıf
kı
Ata
y
Kö
mü
rcü
ben
t
Irm
ak
0.3
0.01 0 20 0.05 0.3 0.8 7.64 13 19.87
0 2.2 7.6 9 9.17 0
Kir
azlı
ben
t
Fa
tih
Çeşm
esi
Ay
va
tben
di
Ku
rt
Kem
eri
1.75 0 18 9.91
109
alanlar veri tabanı üzerinden seçilmiştir. Bu alanların genel dağılımı ve koruma eşikleri
üzerindeki dağılım yüzdeleri Çizelge 28’de, alansal dağılımları ise Şekil 35‘de gösterilmiştir.
Şekil 35. Orta Düzeyde Rekreasyonel Potansiyele Sahip Alanların Koruma Eşikleri Üzerindeki
Dağılımları
Çizelge 28. Koruma Eşikleri Üzerindeki Kullanıma Açılabilecek, Orta Rekreasyonel Potansiyele Sahip
Alanların Alansal Dağılımı
1
(Az ve orta derecede önemli)
2
(Güçlü derecede önemli)
3
(Çok güçlü ve son derece güçlü)
TOPLAM ALAN(ha) 10.2 6.3 21.8 4.87 0 0 0 7.5 20.96 6.07 9.13
0 0.04
1.43
7.2 0 1.6 1.43 0 0 0 0 0
0 0 0 5 12.87 3.27
0 0 2.5 8.09 2.8 7.66
Ort
a R
ekr
eas
yon
Po
tan
siye
line
Sah
ip
Ala
nla
r(h
a) 1.75 4 11.6 2.4 0
1.25 2.3 8.6 1.04
Irm
ak
Kir
azlı
ben
t
Fa
tih
Çeşm
esi
Ay
va
tben
di
Ku
rt
Kem
eri
Bin
ba
şı
Çeşm
esi
Tabiat Parkları Mesire Yerleri
Ben
tler
M.A
kif
Erso
y
Neşe
tsu
yu
Fa
lih
Rıf
kı
Ata
y
Kö
mü
rcü
ben
t
110
2. Öncelikli kullanıma açılacak olan alanlarda (Bekdemir, 2009);
Az ve orta derecede önemli doğal alanlarda, düşük yoğunlukta kullanımlar yapılabilir,
Güçlü derecede önemli doğal alanlar ile çok güçlü ve son derece güçlü doğal alanlarda,
çok düşük ve düşük yoğunlukta kullanımlar yapılabilir,
Çizelge 28’e göre toplamda 16,3 ha olan Bentler Tabiat Parkının 10,2 ha’ı orta
rekreasyonel potansiyele sahip alan olarak belirlenmiştir. Bu alanın 7,2 ha’ı çok güçlü ve son
derece güçlü doğal alan olarak belirlenerek, çok düşük ve düşük kullanımlara uygundur. Aynı
tabloda 50 ha olan Ayvatbendi Tabiat Parkı’nın 20,96 ha’ı da orta rekreasyon potansiyeline
girmektedir. Bu alanın 12,87 ha’ı güçlü derecede önemli doğal alan olarak belirlenerek, çok
düşük ve düşük derecede kullanımlara uygundur. Kömürcübent, Irmak ve Kirazlıbent Tabiat
Parkları’nın orta rekreasyonel potansiyele sahip alanları bulunmamaktadır.
SENTEZ_SON değeri 1, rekreasyonel potansiyel değeri düşük olan alanların koruma
eşikleri üzerindeki dağılımları Çizelge 29’da gösterilmiştir. Toplamda 18.28 ha alana sahip
düşük rekreasyonel potansiyele sahip alanlar ise kullanıma açılmayacak alanlardır (Şekil 36).
Şekil 36. Düşük Rekreasyonel Potansiyele Sahip Alanların Koruma Eşikleri Üzerindeki Dağılım
111
Çizelge 29. Koruma Eşikleri Üzerindeki Kullanıma Açılmayacak Olan Düşük Rekreasyonel
Potansiyele Sahip Alanların Alansal Dağılımı
Çizelge 29’ a göre 23 ha alana sahip Mehmet Akif Ersoy Tabiat Parkının 16,8 ha’ı düşük
rekreasyonel potansiyele sahip alanlardan olup, alanın yarısından fazlası kullanıma açılmayacak
alan olarak belirlenmiştir.
4.5. Belgrad Ormanındaki Mevcut Tabiat Parkları ve Mesire Alanlarının Tabiat Parkı
Potansiyellerinin Belirlenmesi
Araştırmada geliştirilen yöntem Belgrad Ormanında yer alan dokuz adet tabiat parkı
(Bentler, M. Akif Ersoy, Neşetsuyu, Falih Rıfkı Atay, Kömürcübent, Irmak, Kirazlıbent, Fatih
Çeşmesi ve Ayvatbendi) ile iki adet mesire yeri (Kurtkemeri ve Binbaşı Çeşmesi) üzerinde
denenmiştir. Araştırmaya konu olan her bir tabiat parkı ve mesire yerisahip olduğu doğal-
kültürel kaynak değerleri, görsel kalite, ulaşılabilirlik, rekreasyonel kolaylık ve tehdit oluşturan
olumsuz etmenler açısından detaylı olarak incelenmiştir.
Alanlarla ilgili oluşturulan haritaların analizi, literatür araştırmaları ve arazide yapılan
detaylı incelemeler sonucu elde edilen tüm veriler, çalışma sırasında oluşturulan “Tabiat Parkı
Tespit Kriterleri ve Değerlendirme Tablosu” ışığında değerlendirilmiştir.
Tablodaki her başlık için, her bir tabiat parkı ve mesire yerinin almış olduğu puanların
girişi yapılarak toplam puanlar elde edilmiştir (Ek 3). Bu değerlendirme sonucuna göre mevcut
tabiat parkları ve mesire alanlarının puan dağılımları ve tabiat parkı olabilme potansiyelleri
aşağıdaki grafikte görülmektedir (Şekil 37).
1
(Az ve orta derecede önemli)
2
(Güçlü derecede önemli)
3
(Çok güçlü ve son derece güçlü)
TOPLAM ALAN(ha) 0.7 16.8 0.5 0 0 0 0 0 0 0.28 0
0 0 0
0.01 0
0.2 0 0 0 0 0 0 0
0
0 4.8 0 0 0 0 0 0 0
0 0 0 0 0 0.27
Kir
azlı
ben
t
Fa
tih
Çeşm
esi
Ay
va
tben
di
Ku
rt
Kem
eri
Bin
ba
şı
Çeşm
esi
Dü
şük
Re
kre
asyo
n
Po
tan
siye
line
Sah
ip
Ala
nla
r(h
a) 0.5 12 0.5 0
Tabiat Parkları Mesire Yerleri
Ben
tler
M.A
kif
Erso
y
Neşe
tsu
yu
Fa
lih
Rıf
kı
Ata
y
Kö
mü
rcü
ben
t
Irm
ak
112
Şekil 37 ve Çizelge 20’ye göre Bentler Tabiat Parkı 120 puan alarak tabiat parkı olabilme
potansiyeli yüksek olarak bulunmuştur. Onu sırasıyla 108 puanla Neşetsuyu Tabiat Parkı, 103
puanla Ayvatbendi Tabiat Parkı ve 99 puanla Irmak Tabiat Parkı takip ederek potansiyelleri orta
olarak tespit edilmiştir. Alanda mevcut diğer tabiat parkları (M. Akif Ersoy, Falih Rıfkı Atay,
Kömürcübent, Kirazlıbent, Fatih Çeşmesi) ile iki adet mesire yeri (Kurtkemeri ve Binbaşı
Çeşmesi) ise 110-56 puan arasında yer alarak orta düzeyde potansiyele sahip bulunmuştur.
Burada dikkat çeken husus, alanda yer alan Kurtkemeri ve Binbaşı Çeşmesi Mesire
alanlarının tabiat parkı olabilme potansiyellerinin alandaki mevcut tabiat parklarının
potansiyellerinden çok büyük değişikliğe sahip olmamasıdır.
Şekil 37. Belgrad Ormanı Korunan Alanlara Yönelik Tabiat Parkı Olma Potansiyeli Grafiği.
Alan büyüklüğü açısından ele alındığında, 2,9 ha büyüklüğündeki Kömürcübent Tabiat
Parkı, 10,9 ha büyüklüğündeki Binbaşı Çeşmesi Mesire Yerinden tabiat parkı potansiyeli
açısından daha yüksek puan değerine sahiptir. Aynı zamanda Binbaşı Çeşmesi Mesire Yeri;arazi
kullanım kabiliyet sınıfları, meşcere tipi ve karışımı açısından da Kömürcübent Tabiat Parkından
120
74
108
71 74
9984
72
103
6169
0
20
40
60
80
100
120
140
PO
TAN
SİYE
LD
ÜŞÜ
K
Y
ÜK
SEK
Belgrad Ormanı Korunan Alanlar
Tabiat Parkı Potansiyeli
113
daha yüksek puan değerine sahiptir (Ek 3). Böyle olmasına rağmen Kömürcübent Tabiat Parkı
sahip olduğu su kaynakları açısından aldığı yüksek puan değeri ile genel toplamdaki puanını
dengelenmiş ve 74 puana ulaşmıştır. Sonuç olarak Kömürcübent Tabiat Parkı 74 puan, Binbaşı
Çeşmesi Mesire Yeri ise 69 puan alarak tabiat parkı Potansiyeli açısından yakın değerlere sahip
olmuşlardır.
Bir alanın tabiat parkı ilanı sürecinde esas alınacak temel kriter (Aynı zamanda projenin
ana çıktısı) Tabiat Parkı Tespit Kriterleri ve Değerlendirme Tablosudur (Ek 2). Bununla
birlikte alanın koruma durumu ve rekreasyonel potansiyelinin ortaya konmasında önemli bir yol
gösterici olan koruma eşikleri ve rekreasyonel potansiyel sentezleri, ilan edilmiş bir tabiat
parkında yapılacak planlamalarda mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır ( Öneriler kısmında bu
husus dile getirilmiştir). Bu bağlamda araştırma alanı için yapılan; Koruma Eşikleri Sentezi,
Rekreasyonel Potansiyel Sentezi ile Belgrad Ormanında test edilen, Tabiat Parkı Tespit Kriterleri
ve Değerlendirme Tablosu verileri (Ek 3) karşılıklı olarak değerlendirilmiştir.
Bu amaçla değerlerin karşılaştırılma kolaylığı açısından;
Koruma eşik değerleri 3’lü ölçeğe,
1. Düşük-Orta
2. Yüksek
3. Çok Yüksek
Rekreasyonel potansiyel değerleri 3’lü ölçeğe,
1. Düşük
2. Orta
3. Yüksek
Tabiat parkı olabilme potansiyeli 3’lü ölçeğe çevrilerek
1. Orta
2. Yüksek
3. Çok Yüksek
olarak değerlendirilmiş olup aşağıdaki Çizelge 30 ve Şekil 38 oluşturulmuştur.
114
Çizelge 30. Belgrad Ormanı Korunan Alanları Sentez Tablosu.
Şekil 38. Belgrad Ormanı Korunan Alanları Sentez Grafiği
Bentler Tabiat Parkı (16,30 ha) araştırma alanları arasında tabiat parkı olma potansiyeli
yüksek, koruma eşikleri çok yüksek, rekreasyonel potansiyeli orta düzeyde olan alandır. Diğer
bütün alanların “Tabiat Parkı” olma potansiyelleri orta düzeydedir. Kurtkemeri ve Binbaşı
Çeşmesi Mesire Alanlarının rekreasyonel potansiyelinin Mehmet Akif Ersoy Tabiat Parkı’ndan
daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Aynı zamanda koruma eşik değeri de sözü edilen mesire
alanlarından düşüktür. Ancak tabiat parkı olabilme potansiyeli açısından bakıldığında herhangi
bir farklılık görülmemektedir. Diğer tabiat parklarının rekreasyonel potansiyelleri yüksek
olmasına rağmen koruma eşik düzeyleri farklılık göstermektedir.
Ben
tler (
16
.3
ha
)
M.A
kif
Erso
y
(23
.1h
a)
Neşe
tsu
yu
(67
.3h
a)
Fa
lih
Rıf
kı
Ata
y
(16
.33
ha
)
Kö
mü
rcü
ben
t
(2.9
ha
)
Irm
ak
(1
0 h
a)
Kir
azlı
ben
t
(19
.14
ha
)
Fa
tih
Çeşm
esi
(29
.5 h
a)
Ay
va
tben
di
(50
ha
)
Ku
rt
Kem
eri
(6.3
5 h
a)
Bin
ba
şı
Çeşm
esi
(1
0.9
3
ha
)
Koruma Eşikleri 3 1 1 1 3 3 1 2 2 2 1
Rekreasyon Potansiyeli 2 1 3 3 3 3 3 3 3 2 2
Tabiat Parkı Olabilme Potansiyeli 2 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1
Tabiat Parkları Mesire Yerleri
Koruma Eşikleri
Rekreasyon Potansiyeli
Tabiat Parkı OlabilmePotansiyeli
115
5. TARTIŞMA SONUÇ VE ÖNERİLER
İnsanın doğa üzerindeki olumsuz etkileri ve bunun sonucunda meydana gelen yok olma ve
bozulmaları önlemek üzere geçmişten günümüze bazı önlemler alınmaya çalışılmaktadır. Bu
önlemlerden bir tanesi de korunan alanlardır.
Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de korunan alanların uzun bir geçmişe sahip olduğu
söylenebilir. Buna karşılık korunan alanlarının sınıflandırması, tahsis, ayırma kriterleri ve
yönetimi gibi konularda oluşmuş bir ulusal ya da uluslararası standarttan söz etmek kolay
olmamaktadır. Bu ise dünyanın farklı coğrafyalarında aynı adla anılan, ancak farklı özelliklere
sahip ve farklı amaç ve düzenlemelerle yönetilen korunan alanların ortaya çıkmasına yol
açmaktadır.
Korunan alanlar konusunda en yetki uluslararası organizasyon olan IUCN korunan alanları
altı farklı kategoride ele almaktadır. Birinci kategoriden altıncı kategoriye doğru gidildikçe
koruma amacıyla birlikte yararlanma amacı da ortaya çıkmakta ve ağırlığını artırmaktadır. Diğer
bir söyleyişle, birinci kategoride mutlak bir koruma amacı söz konusu iken altıncı kategoride
yararlanma amacının da önemli yer tuttuğuna şahit olunmaktadır. Burada altı çizilmesi gereken
konu şudur ki, yararlanma amacı hiçbir zaman sürdürülebilirliğin önüne geçmemektedir.
IUCN sınıflandırmasına göre tabiat parklarının en yakın olduğu sınıf beşinci kategori olan
Korunan Kara ve Deniz Peyzajlarıdır. Bu kategorinin temel yönetim amacını, “önemli kara ve
deniz peyzajlarını, insan etkileşimlerinden kaynaklanan diğer değerleri geleneksel yönetim
uygulamaları yoluyla korumak ve sürdürmek” olarak tanımlanmaktadır. Bu amaç ifadesinden de
anlaşılabileceği gibi söz konusu kategori içerisine giren alanlar hem doğal değerleri hem de
kültürel değerleri bünyesinde barındırmakta ve her iki değer grubunun sürdürülebilir şekilde
korunması amaçlanmaktadır. Gerçekten de dünyadaki çeşitli tabiat parkı örnekleri bünyesinde
ormanlar ve göller gibi doğal değerlerle birlikte tarım alanları, geleneksel yerleşimler ve tarıma
dayalı endüstriyel işletmeler gibi kültürel değerleri de barındırmaktadır.
Diğer yandan, yine IUCN tarafından yapılan çalışmalarda bazı korunan alanların alan
yüzölçümü olarak, kesin bir kriter olmamakla birlikte, diğerlerine göre daha büyük olması
gerekliliği dile getirilmektedir. İkinci kategoride yer alan Milli Parklar ile beşinci kategoride yer
alan ve tabiat parklarını da içeren Korunan Kara ve Deniz Peyzajları bu kapsamda
değerlendirilmelidir. Gerçekten de Almanya’daki 105 adet tabiat parkının ortalama büyüklüğü
116
yaklaşık 90 bin ha, Fransa’daki 50 adet bölgesel tabiat parkının ortalama büyüklüğü yaklaşık 140
bin ha ve Japonya’daki 309 adet bölgesel tabiat parkının ortalama büyüklüğü de yaklaşık 6.350
ha’dır. Oysa Türkiye’de bulunan 184 adet tabiat parkının ortalama büyüklüğü yalnızca 441
ha’dır. Dahası bu tabiat parklarının toplam alanı (yaklaşık 81 bin ha) Almanya ve Fransa’daki bir
tabiat parkının ortalama büyüklüğüne ulaşmamaktadır. Türkiye’de 1 ha büyüklüğüne bile
(Harmankaya Tabiat Parkı, Termal, Yalova) tabiat parkı bulunmaktadır. Tabiat parklarının alan
büyüklüğünün 2000’li yıllardan itibaren oldukça azaldığı da gözden kaçmamaktadır.
2873 sayılı Milli Parklar Kanunu tabiat parklarını “Bitki örtüsü ve yaban hayatı özelliğine
sahip, manzara bütünlüğü içinde halkın dinlenme ve eğlenmesine uygun tabiat parçalarıdır.”
şeklinde tanımlamaktadır. Diğer yandan, Milli Parklar Yönetmeliği de tabiat parklarının taşıması
gereken özellikleri şu şekilde sıralamaktadır.
Milli veya bölge seviyesinde üstün tabii fizyocoğrafik yapıya, bitki örtüsü ve yaban
hayatı özelliklerine ve manzara güzellikleri ile rekreasyon potansiyeline sahip olmalıdır.
Kaynak ve manzara bütünlüğünü sağlayacak yeterli büyüklükte olmalıdır.
Bilhassa açık hava rekreasyonu yönünden farklı ve zengin bir potansiyele sahip
olmalıdır.
Mahalli örf ve adetlerin, geleneksel arazi kullanma düzeninin ve kültürel manzaraların
ilgi çeken örneklerini de ihtiva edebilmelidir.
Devletin mülkiyetinde olmalıdır.
Dikkat edilirse bu özellikler içerisinde hem büyüklük kriterine hem de geleneksel arazi
kullanma düzeninin ve kültürel manzaraların ilgi çeken örneklerini ihtiva etme kriterine vurgu
yapılmaktadır. Dolayısıyla, Milli Parklar Kanunu’ndaki tabiat parkı tanımı yeterli olmasa da
Milli Parklar Yönetmeliği daha kapsamlı bir anlayış geliştirmektedir.
Öte yandan, mesire yerleri ise genellikle rekreasyonel amaçlara tahsis edilen, halkın
yararlanabilmesi açısından yerleşim yerlerine yakın orman alanlarını içermektedir. Mesire yerleri
için tabiat parklarında olduğu gibi bir büyüklük kriterinden ve doğal ve kültürel yapının uyumlu
kompozisyonundan söz etmek olanaklı değildir. Gerçekten de mesire yerleri çok daha küçük
alanları kapsayan orman alanlarıdır (Türkiye’deki 1.729 mesire yerinin ortalama büyüklüğü 17
ha’dır).
117
Korunan alanlarla ilgili çalışmalarda bulunan uzmanlar bir alanın tabiat parkı olabilmesi
açısından öncelikle doğal özelliklere bakılması gerektiğini düşünmektedir. Bunu görsel kalite,
kültürel kaynaklar ve rekreasyonel kolaylık takip etmektedir. Doğal özellikler açısından en
önemli görülen konu ise alan büyüklüğüdür.
İncelenen 11 alanın tabiat parkı olabilme potansiyelleri açısından kendi içlerinde yapılan
değerlendirmede Bentler Tabiat Parkı’nın yüksek, diğer 10 alanın ise orta potansiyele sahip
olduğu saptanmıştır. Ancak burada unutulmaması gereken nokta şudur; yapılan tüm
değerlendirme ve analizlerde büyüklükle ilgili bir eşik değer verilmeden ülkemizdeki mevcut
tabiat parklarının hali hazırdaki durumları baz alınarak yapılmıştır. Yani alanlar büyüklük
açısından birbirlerine göre büyüklük farklarına göre puanlandırılmışlardır. Bu nedenle kendi
içerisinde bir değerlendirme niteliğindedir ve 11 alanın farklılaşmasını açığa çıkarmak amacıyla
yapılmıştır.
Bu kapsamda çalışma sonuçları değerlendirildiğinde; bir alanın tabiat parkı olarak
ayrılabilmesi için aşağıdaki hususlara uyulması gerektiği ortaya çıkmıştır:
1. Bir alanın tabiat parkı olarak tanımlanabilmesi için öncelikle çalışmanın ana çıktısını
oluşturan “Tabiat Parkı Tespit Kriterleri ve Değerlendirme Tablosu” (Ek 2) baz alınmalıdır.
Öneri alanın bu değerlendirme sisteminde çok yüksek veya yüksek düzeyde tabiat parkı
olabilme potansiyeline sahip olması gerekmektedir.
Bu açıklamaya göre; örnek alan olarak seçilen Belgrad Ormanı değerlendirildiğinde,
sadece Bentler Tabiat Parkı, sahip olduğu kaynak değerleri açısından, yüksek tabiat parkı olma
potansiyeline sahip bulunmuştur. Diğer tabiat parkları ise orta düzeyde tabiat parkı olma
potansiyeline sahip bulunarak tabiat parkı olarak kullanılması uygun görülmemektedir.
2. Tabiat parkı ilan edilen bir sahanın, kullanım öncelikleri ve yoğunluklarının
saptanmasında “Koruma Eşikleri Sentezi” ve “Rekreasyonel Potansiyel Analizi Sentezi”,
mutlaka yapılmalı ve sahanın planlanması bu analizler ışığında gerçekleştirilmelidir.
Bu açıklamalara göre çalışma alanı içerisinde yer alan tabiat parkları incelendiğinde;
Şekil 39’da görüldüğü üzere Bentler Tabiat Parkı 1. maddeden de anlaşılacağı üzere yüksek
tabiat parkı olma potansiyeline sahiptir. Ancak sahanın koruma eşik değerinin çok yüksek olması
nedeniyle, bu alanda kullanım yoğunluğu çok düşük/düşük tutulmalıdır.
118
Mehmet Akif Ersoy Tabiat Parkı 1. maddeye göre tabiat parkı olma potansiyeli
bulunmamaktadır. Alanın rekreasyonel potansiyelinin düşük ve tabiat parkı olabilme
potansiyelinin ise orta olması alanın ne tabiat parkı ne de mesire yeri olarak kullanılmasının
uygun olmadığı kanısına ulaşılmasına neden olmuştur.
Neşetsuyu, Falih Rıfkı Atay, Kirazlıbent Tabiat Parklarının 1. maddeye göre tabiat parkı
olma potansiyelleri bulunmamaktadır. Bu alanların koruma eşik değeri düşük, rekreasyonel
potansiyellerinin yüksek olması nedeniyle orta yoğunlukta kullanıma uygun olup, mesire yeri
olarak ayrılmaları uygundur.
Kömürcübent ve Irmak Tabiat Parklarının da 1. maddeye göre tabiat parkı olma
potansiyelleri bulunmamaktadır. Bu alanların rekreasyonel potansiyellerinin yüksek olması
sahaların mesire yeri olarak ayrılması için uygun gözükmektedir. Ancak her iki alanında da
koruma eşik değerlerinin çok yüksek olması bu alanların mesire yeri olarak ayrılması için
kısıtlayıcı bir faktör olarak gözükmektedir.
Fatih Çeşmesi ve Ayvatbendi Tabiat Parklarının da 1. maddeye göre tabiat parkı olma
potansiyelleri bulunmamaktadır. Bu alanların rekreasyonel potansiyellerinin yüksek olması
nedeniyle mesire yeri olarak ayrılmaları uygundur. Ancak koruma eşik değerlerinin yüksek
olması nedeniyle kullanım yoğunluğu düşük ve orta düzeyde tutulmalıdır.
3. Tabiat parkı olma potansiyeline sahip olmayan, rekreasyonel potansiyeli
açısından orta veya yüksek değerlere sahip alanlar, mesire yeri olarak
değerlendirilmelidir. Bu alanların kullanım öncelik ve yoğunlukları alanların sahip oldukları
özelliklere bağlı olarak değişiklik gösterecektir.
Bu açıklamalara göre çalışma alanı içerisinde yer alan mesire yerleri incelendiğinde;
Kurt Kemeri Mesire Yeri’nin 1. maddeye göre tabiat parkı olma potansiyeli
bulunmamaktadır. Bu alanın koruma eşik değerinin yüksek ve rekreasyon potansiyelinin orta
olması nedeniyle, çok düşük ve düşük kullanım yoğunluğunda kullanımlara uygun mesire yeri
olarak devam etmesinde sakınca bulunmamaktadır.
Binbaşı Çeşmesi Mesire Yeri’nin de 1. maddeye göre tabiat parkı olma potansiyeli
bulunmamaktadır. Bu alanın koruma eşik değeri düşük/orta ve rekreasyonel potansiyeli orta
119
olarak tespit edilmiştir. Bu nedenle sahanın düşük kullanım yoğunluğunda mesire yeri olarak
devam etmesi gerekmektedir.
4. Diğer yandan, Milli Parklar Yönetmeliğindeki tabiat parklarının taşıması gereken
özellikler kısmına büyüklük kriteri ile ilgili aşağıdaki gibi bir ifadenin eklenmesinin faydalı
olacağı düşünülmektedir. Şöyle ki; tabiat parklarında alan büyüklüğü, alanın kaynak
değerlerinin korunması, rekreasyon aktivitelerinin gerçekleştirilmesi ve sahaların
planlanmasına imkan sağlayacak büyüklükte olmalıdır.
5. Çalışmadan elde edilen nihai sonuç, araştırma alanı içerisindeki mevcut tabiat parkı
ve mesire yeri olarak farklı statülerde bulunan alanlar arasında isimsel farklılıklardan
başkaca bariz herhangi bir farkın bulunmadığı yönündedir. Özetlemek gerekirse;
Araştırma kapsamında incelenen 11 adet alan, doğal kaynak değerleri ve rekreasyonel
kolaylıklar açısından büyük ölçüde benzeşmekte olup kültürel kaynak değerler
bakımından küçük farklılıklar taşımaktadır.
Tabiat parkı ile mesire yeri statüsünde bulunan alanlar arasında ayırıcı farklar
saptanmamıştır.
OGM ve DKMP tarafından farklı yönetimsel yaklaşımlarla idare edilen benzer
mahiyetteki sahalarda verimsizlik, kısır çekişmeler ve yetki karmaşasına neden olan çift
başlı yönetim anlayışının ortadan kaldırılabilmesi ve bu alanların tek elden yönetimi
adına: hali hazırda tabiat parkı statüsünde bulunan ancak Ek 2 tablosuna göre tabiat parkı
olabilme kriterlerine sahip olmayan; Neşetsuyu, Falih Rıfkı Atay, Kirazlıbent,
Kömürcübent, Irmak, Fatih Çeşmesi ve Ayvatbendi Tabiat Parklarının mesire yeri
statüsüne dönüştürülmesi (Alanların kullanım yoğunluklarına ilişkin bilgiler için
Bkz.Tartışma ve Sonuç bölümü madde 2) ve mesire yerlerinden sorumlu kurum olan
OGM’ye devredilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Özellikle büyüklük kriteri açısından alanların hiçbiri uluslararası normlarda tabiat parkı
olma özelliğine sahip bulunmamaktadır.
Büyüklüğün yeterli seviyede olmaması, alanların planlanması açısından başta zonlama
boyutunda olmak üzere önemli zorluklar doğuracak, mutlak korunması gereken alanların
rekreasyonel yararlanmalardan zarar görmesi engellenemeyecek ve böylelikle mevcut
doğal ve kültürel değerlerin sürdürülebilirliği zedelenecektir.
120
IUCN tanım ve kriterleri, evrensel örnekler, Milli Parklar Yönetmeliğindeki tabiat
parkı kriterleri ve Türkiye’de bugüne kadar yapılan uygulamalar da dikkate alınarak
aşağıdaki gibi bir tabiat parkı tanımının Milli Parklar Kanunu’ndaki tanım yerine adapte
edilmesi uygun olacaktır:
Doğal kaynak değerleri ile birlikte geleneksel kültürel değerler ve kullanımlar
açısından ön plana çıkan, yüksek kalitede peyzaj özelliklerine sahip ve kendi içinde
bütünlüğü bulunan, bu kaynakların korunması temel amacının yanında halkın rekreasyon
gereksinimlerine yanıt vermek amacıyla sürdürülebilir kullanım ilkelerine uygun olarak
yönetilen doğa parçalarıdır.
Bununla birlikte mevzuatta yer alan mesire yeri tanımında herhangi bir değişiklik
yapılmasına gerek olmadığı düşünülmektedir.
121
6. ÖZET-SUMMARY
ÖZET
Tabiat parkları korunmaya değer kaynak değerleri yanında rekreasyonel potansiyeli de
bulunan ve bu yönü itibari ile halkın kullanımına açılabilen alanlardır. Ayrıca ülkemizde
toplumun çeşitli dinlenme, eğlenme ve sportif ihtiyaçlarını karşılamak, yurdun güzelliğine katkı
sağlamak ve turistik hareketlere imkân vermek maksadıyla, gerekli yapı, tesis ve donatılarla
kullanıma ayrılan, halkın günübirlik veya geceleme ihtiyaçlarını karşılayan, rekreasyonel ve
estetik kaynak değerlere sahip orman rejimine tabi alanlar orman içi dinlenme yerleri olarak
ayrılmaktadır. Halkın rekreasyonel gereksinimlerini karşılamak maksadı ile Doğa Koruma ve
Milli Parklar Genel Müdürlüğü ile Orman Genel Müdürlüğü tarafından ilan ve tesis edilen tabiat
parkları ve mesire yerleri bulunmaktadır. Ancak mahiyeti itibari ile birbirinden farklı olması
gereken tabiat parkı ve mesire yerleri gerek kullanıcılar gerekse orman teşkilatı tarafından orman
içi dinlenme yeri olarak algılanmaktadır.
“Tabiat Parkı – Mesire Yeri ( Orman İçi Dinlenme Yeri) Kavramları ve Tabiat Parkı
Belirleme Kriterleri Üzerine Yeniden Yapılandırma Önerisi: Belgrat Ormanı Örneği” isimli bu
proje ile, IUCN kriterleri, dünyadaki ve ülkemizdeki tabiat parkları örnekleri ve literatür
çalışmaları neticesi bir alanın tabiat parkı ilan edilmesi için gerekli kriterlerin neler olduğu ve
bunların sayısal değerleri uzman anketleri uygulanarak saptanmış ve böylece tabiat parkı
belirlemede objektif kriterlerin baz alındığı bir değerlendirme tablosu oluşturulmuştur (Tabiat
Parkı Tespit Kriterleri ve Değerlendirme Tablosu).
Proje kapsamında örnek alan olarak seçilen Belgrad Ormanı içerisinde yer alan tabiat
parkları ve mesire yerleri, oluşturulan “Tabiat Parkı Tespit Kriterleri ve Değerlendirme
Tablosu”na göre yeniden incelenmiştir.
Bu çalışma ile elde edilen sonuçlar aşağıdaki şekilde özetlenebilir;
Yapılan çalışmada göstermektedir ki; Belgrad Ormanı içerisindeki mevcut tabiat parkı ve
mesire yeri olarak farklı statülerde bulunan alanlar arasında isimsel farklılıklardan
başkaca bariz herhangi bir farkın bulunmadığı yönündedir. Alan içerisinde yer alan
dokuz adet tabiat parkı ve iki adet mesire yeri doğal ve kültürel özellikler açısından
122
küçük farklılıklar taşımakla birlikte birbirlerine benzer özellikler göstermektedir. Benzer
durum rekreasyonel potansiyel açısından da söz konusudur.
Bu değerlendirme sistemine göre (Tabiat Parkı Tespit Kriterleri ve Değerlendirme
Tablosu”na göre) bir alanın tabiat parkı ilan edilebilmesi içi, öneri alanın puantaj
sistemine göre, çok yüksek veya yüksek düzeyde tabiat parkı olabilme potansiyeline
sahip olması gerekmektedir. Bu açıklamaya göre; örnek alan olarak seçilen Belgrad
Ormanı değerlendirildiğinde, sadece Bentler Tabiat Parkı, sahip olduğu kaynak değerleri
açısından, yüksek tabiat parkı olma potansiyeline sahip bulunmuştur. Diğer tabiat parkları
ise orta düzeyde tabiat parkı olma potansiyeline sahip bulunarak tabiat parkı olarak ilan
edilmesi uygun görülmemektedir.
Tabiat parkı ilan edilen sahaların ve mesire yerlerinin, korunma durumları, rekreasyonel
potansiyelleri ve kullanım öncelikleri ve yoğunlukları; “Koruma Eşikleri Sentezi” ve
“Rekreasyonel Potansiyel Analizi Sentezi” ile ortaya konmuştur. Bu sentezlerin
gerçekleştirilmesi aşamasında sayısal arazi modelleri üretilmiş, alanın doğal ve kültürel kaynak
değerlerini gösteren haritalar oluşturulmuş ve bu haritalardan yararlanılmıştır.
Ayrıca proje ekibimiz tarafından bazı önerilerde dile getirilmiştir. Bunlar;
Tabiat parkı olma potansiyeline sahip olmayan ( Tabiat Parkı Tespit Kriterleri ve
Değerlendirme Tablosuna göre), rekreasyonel potansiyel sentezine göre orta veya
yüksek değerlere sahip alanlar, mesire yeri olarak değerlendirilmelidir. Bu alanların
kullanım öncelik ve yoğunlukları alanların sahip oldukları özelliklere bağlı olarak
değişiklik gösterecektir.
İlan edilecek tabiat parklarında büyüklüğün yeterli seviyede olmaması, alanların
planlanması açısından başta zonlama boyutunda olmak üzere önemli zorluklar doğuracak,
mutlak korunması gereken alanların rekreasyonel yararlanmalardan zarar görmesi
engellenemeyecek ve böylelikle mevcut doğal ve kültürel değerlerin sürdürülebilirliği
zedelenecektir. Bu nedenle; Milli Parklar Yönetmeliğindeki tabiat parklarının taşıması
gereken özellikler kısmına büyüklük kriteri ile ilgili aşağıdaki gibi bir ifadenin eklenmesi
faydalı olacağı düşünülmektedir. Şöyle ki; Tabiat parklarında alan büyüklüğü; alanın
kaynak değerlerinin korunması, rekreasyon aktivitelerinin gerçekleştirilmesi ve sahaların
planlanmasına imkan sağlayacak büyüklükte olmalıdır.
123
Çalışma kapsamında, tabiat parkı mesire yeri kavramlarına netlik kazandırma adına;
IUCN tanım ve kriterleri, evrensel örnekler ve Türkiye’de bugüne kadar yapılan
uygulamalar da dikkate alınarak aşağıdaki gibi bir tabiat parkı tanımının Milli Parklar
Kanunu’ndaki tanım yerine adapte edilmesi uygun olacaktır:
“Doğal kaynak değerleri ile birlikte geleneksel kültürel değerler ve kullanımlar
açısından ön plana çıkan, yüksek kalitede peyzaj özelliklerine sahip ve kendi içinde
bütünlüğü bulunan, bu kaynakların korunması temel amacının yanında halkın
rekreasyonel gereksinmelerine yanıt vermek amacıyla sürdürülebilir kullanım
ilkelerine uygun olarak yönetilen doğa parçalarıdır.”
124
SUMMARY
Nature parks have potentials for recreation together with resource value that has to be
conserved. In our country the areas that have the capacity to provide rest, fun and sport,
landscape beauty and tourist attractions are assigned as rest areas together with the required
infrastructures and facilities. There are also recreation areas of General Directorate of Nature
Conservation and National Parks and General Directorate of Forests to fit the demand of public.
However, both national parks and recreation areas are considered as rest areas by the forest
service despite the fact that they should be separate.
In this project entitled “A Re-establishment Proposal on Nature Park-Recreation Area
(Rest Area ın Forest) Concepts and Nature Park Assignment Criterion: Belgrad Forest Case” the
IUCN criterion, examples around the world and literature have been investigated to find out the
required criteria to assign an area as nature park, the quantitative values determined by expert
surveys and thus an assessment table to take objective parameters into account has been created
(Nature Park Assignment Criterion and Assessment Table).
In the context of the project the nature parks and recreation areas inside the Belgrad Forest
have been investigated by using the Nature Park Assignment Criterion and Assessment Table.
The results of the study can be summarized as follows;
There is no other difference than the title between nature parks and recreation areas in
Belgrad Forest. The nine nature parks and two recreation areas vary slightly in natural
and cultural properties but are very similar in general. The same situation also applies to
recreational potential.
According to the assessment system (Nature Park Assignment Criterion and Assessment
Table) an area must have high or very high scores to be assigned as a natural park. Based
on this judgment only Bentler Nature Park has a nature park assignment potential. Other
nature parks only had medium scale potential to be a nature park, thus should not have
been assigned.
The conservation status, recreational potential and usage priorities and intensities of nature
park areas and recreation areas have been put forward by using “Conservation Threshold
Synthesis” and “Recreation Potential Analysis Synthesis”. Digital terrain models, and maps that
125
show the cultural and natural resource values of the areas have been created and used during the
synthesis.
This have been mentioned by the project staff with the following examples;
The areas that have not the potential to a nature park (according to Nature Park
Assignment Criterion and Assessment Table), and scored as moderate or high potential
based on recreational potential synthesis should be assigned as recreation areas.
In case of insufficient dimension some situations like zoning may emerge and areas that
have absolute conservation priority will not be protected from recreation which in turn
may come up with unsustainability of natural and cultural values. Therefore a statement
like the following one about dimension of a nature park should be added into the
properties of nature Park section of the Natural Parks Law; the dimension of Nature Parks
should be large enough to ensure conservation of resource values, enable recreation
activities and planning of the land.
In the context of the study, to identify recreation area concept, the definition of nature
parks in National Parks Law should be modified based on the IUCN definitions and
criterion, global examples and practical applications as follows;
“They are the nature areas that must be conserved or managed in line with sustainable use
principles for their distinguished natural resource values, traditional cultural values and use,
high quality landscape properties, and unity.”
126
7. KAYNAKLAR
AAOAP, 2012. Atatürk Arboretumu Orman Amenajman Planı. İstanbul Orman Bölge
Müdürlüğü, İstanbul.
Akesen, A. 1978. Türkiye’de Ulusal Parkların Açıkhava Rekreasyonu Yönünden Nitelikleri ve
Sorunları (Örnek: Uludağ Ulusal Parkı). İÜ Orman Fakültesi Yayın No: 262/2484.
Akten, M., Yılmaz, O., ve Gül A., 2009. Alan Kullanım Planlamasında Rekreasyonel Alan
Kullanım Ölçütlerinin Belirlenmesi: Isparta Ovası Örneği. Süleyman Demirel Üniversitesi,
Orman Fakültesi Dergisi, (2), 119-133.
Anonim, 1994, Belgrad Ormanı’nın Statüsü Hakkında Komisyon Raporu. İ.Ü. Orman Fakültesi
Dekanlığı’nın 28.4.1994 tarih ve 16.05/988 sayılı yazısıyla görevlendirilen komisyon
raporu.
Anonim, 1996. Bir Ormanın anatomisi: “Belgrad Ormanı”. Atlas Özel Sayı. Ocak 1996, Sayfa
16. İstanbul.
Anonim, 2007. İstanbul çevre durum raporu, T.C. İstanbul Valiliği, Çevre ve Orman İl
Müdürlüğü, İstanbul.
Anonim, 2009. Abant Tabiat Parkı Uzun Devreli Gelişme Planı.
Anonim, 2014. http://tr.wikipedia.org/wiki/Belgrad_Ormanı
Arslangündoğdu, Z., 2005. İstanbul-Belgrad Ormanı’nın Ornitofaunası Üzerinde Araştırmalar.
Doktora Tezi. İ.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
Arslangündoğdu, Z. ve Hızal, E., 2013. Belgrad Ormanı’nın Kelebekleri, Belgrad Ormanı - Bir
Doğa ve Kültür Mirası, In: Çolak, A.H. (ed.), Orman ve Su İşleri Bakanlığı Yay., İstanbul,
778-825.
Asan, Ü., Sağlam, S., 2012. Belgrad Ormanı ve Ekosistem Özellikleri. “Belgrad Ormanı”
Sorunlar ve Çözümler Yolları Paneli. İ. Ü. Orman Fakültesi, 2012.
Ata, G., 1922. İstanbul Evkaf Suları. In: İstanbul Su Külliyatı XIII Vakıf Su Tahlilleri1- XIX ve
XX. Yüzyılda İstanbul Suları, Proje ve Yayın Yön.: Ahmet Kal’a. Yayın Haz. Kurulu:
Ahmet Tabakoğlu, Ahmet Kal’a, Salih Aynural, İsmail Kara, Eyüp Sabri Kal’a,
İlhamiYurdakul. İstanbul Su Külliyatı XIII, İstanbul Büyükşehir Belediyesi İstanbul
Araştırmaları Merkezi Yay. No: 50, İSKİ Genel Müdürlüğü Yay. No:26, İstanbul, s 140-
162.
Balcı, A.N., 1996. Toprak koruması. İ.Ü. Orman Fak. Yayın No. 439, İstanbul, 975-404-423-6,
İstanbul.
Baud-Bovy, M. and Lawson, F., 1998. Tourism and recreation, handbook of planning and
design, Architectural Pres, Elsevier Science, Oxford, UK, 0 7506 3086 8.
127
Bekdemir, A. P., 2009. “İstanbul-Azizpaşa Ormanı İçerisinde Bir Rekreasyon Planlama Modeli
Oluşturulması”, Doktora Tezi, İ.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü, İSTANBUL.
Berkes, F., Kışlalıoğlu, M. 1990. Ekoloji ve Çevre Bilimleri. Remzi Kitabevi, İstanbul.
Bıçak, G., 2007. İstanbul Belgrad Ormanı Lepidoptera Faunası. Yüksek Lisans Tezi, İstanbul
Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
Brice, W.C., 1955. The history of forests in Turkey. (Çeviren Nihat Balcı). İ.Ü.Orman Fakültesi
Dergisi, Seri A, Cilt 5, Sayı 1, p: 29-38.
BSOAP, 2012. Bentler Serisi Orman Amenajman Planı. İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü,
İstanbul.
Caner, G., 2007. Ulusal ve Uluslararası Doğa Koruma Kriterleri ve Natura 2000. Yıldız Teknik
Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul.
Çolak, A.H., 2013. Belgrad Ormanı’nın Ağaçları, Belgrad Ormanı - Bir Doğa ve Kültür Mirası,
In: Çolak, A.H. (ed.), Orman ve Su İşleri Bakanlığı Yay., İstanbul, 352-447.
Davis, P.H., 1965. Flora Of Turkey and the East Aegean Islands.EdinburgUniversity Press.
Demir, M., 2010. İspir Yedigöller ve Çevresinin Korunan Alan Kriterleri Yönünden
Araştırılması. Atatürk Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Doktora Tezi, Erzurum.
DKMP, 2013 Türkiye’nin Önemli Sulak Alanları (RAMSAR ALANLARIMIZ),
(http://www.milliparklar.gov.tr/kitap/7/?sflang=tr; erişim tarihi: 10.10 2014)
DKMP, 2014a.Türkiye’nin Korunan Alanları Bilgi Sistemi
(http://www.milliparklar.gov.tr/korunanalanlar/korunanalan1.htm; erişim tarihi
13.10.2014).
DKMP, 2014b. Doğa Koruma Durum Raporu (2002-2013).,
(http://www.milliparklar.gov.tr/kitap/90/?sflang=tr ; erişim tarihi: 10.10.2014)
DKMP, 2013. Bolu Doğa Turizmi Gelişme Planı 2013-2023.
Dölen E.ve Sandalcı, M. 1999. Kâğıthane–Kemerburgaz–Ağaçlı–Çiftalan Demiryolu (1914–
1916). Kâğıthane Belediyesi Kültür Yay., İstanbul 1999, 80 s.
Erdönmez, C. 1997. Bursa-Keles Kırsal Alanlarındaki Toplumsal Yapının Çevre Sorunları
Üzerine Etkisi. İÜ Fen Bilimleri Enstitüsü (yayımlanmamış doktora tezi).
Erdönmez, İ.M. 2005. İstanbul’daki korunan alanlarda rekreasyonel kullanımların görsel
etkileri: Polonezköy Tabiat Parkı örneği. Korunan Doğal Alanlar Sempozyumu, Süleyman
Demirel Üniversitesi, Sözlü Bildiriler Kitabı, s.447-454, Isparta.
Erdönmez, C., Yurdakul, S. 2010. Historical development of forest-community relations in
Polonzeköy (Adampol). Sylwan 154 (5); 291-298.
128
Erinç, S. 1984. Ortam Ekolojisi ve Degradasyonel Ekosistem Değişiklikleri. İÜ Deniz Bilimleri
ve Coğrafya Enstitüsü Yayın No: 1/3213.
Ertan, A. ve Aslangündoğdu, Z., 2013. Belgrad Ormanı’nın Kuşları, Belgrad Ormanı - Bir
Doğa ve Kültür Mirası, In: Çolak, A.H. (ed.), Orman ve Su İşleri Bakanlığı Yay., İstanbul,
698-774.
Eryılmaz, A.Y. 1990. Çevre Korumasının Cumhuriyet Dönemi Ormancılığımızdaki Yeri. İÜ
Orman Fakültesi Dergisi A(40)2, 123-131.
European Environment Agency, 2010. 10 Message for 2010 Protected Areas. Copenhagen.
Federal Agency of Nature Conservation, 2014. Nature Parks in Germany
(http://www.bfn.de/0308_np+M52087573ab0.html; erişim tarihi:15.11.2014).
FAO, 2000. Forest Resources Assessment 2000. Rome.IUCN, 2006. Forest and Protected Areas:
Guidance on the Use of the IUCN Protected Area Management Categories. Gland,
Switzerland.
Federal Agency of Nature Conservation, 2014. Nature Parks in Germany
(http://www.bfn.de/0308_np+M52087573ab0.html; erişim tarihi:15.11.2014).
FRNPF, 2014. The Regional Nature Parks of France.
Ministry of Environment of Japan, 2006. Natural Park Systems in Japan.
Gerçek, H., 1992. Belgrad Ormanındaki Bazı Bent havzalarında Sedimantasyon Olgusu ile
Havza Karakteristikleri Arasındaki İlişkiler. Yüksek Lisans Tezi. İ.Ü. Fen Bilimleri
Enstitüsü, İstanbul.
Görcelioğlu, E., 1986. Belgrad Ormanındaki Tarihi Bentler. İ.Ü. Orman Fakültesi Dergisi Seri
B, Cilt 35, Sayı 3 (42-59).
Gülez, S., 1996. A Method for Evaluating Areas for National Park Status, Environmental
Management, 16 (6), 811-818.
IUCN, 2006. Forest and Protected Areas: Guidance on the Use of the IUCN Protected Area
Management Categories. Gland, Switzerland.
IUCN, 2008. Guidelines for Applying Protected Area Management Categories (Ed. Nigel
Dudley). Gland, Switzerland.
İlkin, A., Alkin, E. 1991. Çevre Sorunları. TOBB Ekonomik ve Sosyal Sorunlar-Çözüm
Önerileri Dizisi: 1, Ankara.
İnal, S. 1949. Tabiatı Koruma Karşısında Biz ve Ormancılığımız. Orman Genel Müdürlüğü
Yayını, Özel Sayı 84. Osmanbey Matbaası, İstanbul.
Kantarcı, D., 1980. Belgrad Ormanı Toprak Tipleri ve Orman Yetişme Ortamı Birimlerinin
Haritalanması Esasları Üzerine Araştırmalar, İ.Ü. Orman Fakültesi Yayınları, İstanbul.
129
Kırca, S., 2009. Belgrad Ormanı (İstanbul) Çevresinde Peyzaj Devamlılık Değerlerinin
Belirlenmesi Üzerine Araştırmalar, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi Fen
Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
Kırca, S., Kahraman, S.A., Atasoy, N. ve Çolak A.H., 2013. Belgrad Ormanı Tarihçesi.
Belgrad Ormanı - Bir Doğa ve Kültür Mirası, In: Çolak, A.H., (ed.), Orman ve Su İşleri
Bakanlığı Yay., İstanbul, 18-261.
Kozlowski, J., 1986. Threshold Approach in Urban. Regional and Environmental Planning:
Theory and Practice, University of Queensland Press, St. Lucia, Queensland, Australia,
978-0702220203.
Kozlowski, J., Hughes, J.T. ve Brown, R., 1972. Threshold Analysis, a Quantitative Planning
Method, Halsted Press, USA, 0 470-50635-0.
Kozlowski, J. and Hill, G., 1993. Towards Planning For sustainable Development: A Guide For
The Ultimate Environmental Threshold (uet) Method. Vermont, Avebury, Ashgate
Publishing Company, USA, 978-1856284677.
Kurdoğlu, O. 2007. Dünyada doğa koruma hareketinin tarihsel gelişimi ve güncel boyutu.
Artvin Çoruh Üniversitesi Orman Fakültesi Dergisi, 8(1), 59-76.
Kuvan, Y. 2012. Doğa Koruma ve Korunan Alanlar. İÜ Orman Fakültesi Yayın No: 499/5066.
Ministry of Environment of Japan, 2006: Natural Park Systems in Japan.
Lyle, T.J., 1985. Design for Ecosystems. Van Nostrand Reinhold, 115 Fifth Avenue,New York,
100003, 265 p.
Malisz, B., 1969. Implications of Threshold Theory for Urban and Regional Planning. Journal of
The Town Planning Institude, 55(3), 108-110.
Mc Harg, I.L, 1992. Processes as Values, In Desing With Nature, Published for The American
Museum of Natural History, 279, Newyork.
Miyagi Prefectural Government, 2014. Matsushima Prefectural Park
(http://www.pref.miyagi.jp/kankou/en/sightseeing/natural_park/09_matsushima.htm;
erişim tarihi: 16.11.2014).
Naturpark Schwarzwald, 2014. http://en.naturparkschwarzwald.de/natur-landschaft/geologie;
erişim tarihi 15.11.2014.
Office de Tourisme, 2010. Parc naturel régional de la Forét d’Orient: Destination parc 2010-
2011.
OGM, 2013. Odun Dışı Ürün ve Hizmetler Dairesi Başkanlığı Mesire Yerleri Çizelgesi.
(http://www.ogm.gov.tr/Sayfalar/Ormanlarimiz/MesireYerleri.aspx; erişim tarihi:
16.11.2014).
130
OSB 9. Bölge Müdürlüğü, 2014a. Abant Gölü Tabiat Parkı
(http://bolge9.ormansu.gov.tr/9bolge/AnaSayfa/ilsube/bolusube/bolutabiatparklari/abantgo
lutp.aspx?sflang=tr ; erişim tarihi: 18.11.2014).
OSB 9. Bölge Müdürlüğü, 2014b. Gölcük Gölü Tabiat Parkı
(http://bolge9.ormansu.gov.tr/9bolge/AnaSayfa/ilsube/bolusube/bolutabiatparklari/bolugol
cuktb.aspx?sflang=tr; erişim tarihi: 18.11.2014).
Özalp, G., 2013. Belgrad Ormanı’nın Çalıları, Belgrad Ormanı - Bir Doğa ve Kültür Mirası, In:
Çolak, A.H. (ed.), Orman ve Su İşleri Bakanlığı Yay., İstanbul, 448-505.
Özbay, S., 2008. Doğa Koruma Alanlarında Planlama Çalışmaları ve Ayvalık Adaları Tabiat
Parkı Yönetim Planı Önerisi. İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü,
Yüksek Lisans Tezi, İstanbul.
Özdönmez, M., İstanbullu, T., Akesen, A., Ekizoğlu, A. 1996. Ormancılık Politikası. İÜ
Orman Fakültesi Yayın No: 435/3968.
Özdönmez, M., Şad, H.C. 1983. Türkiye’de Koruma Ormanları. İÜ Orman Fakültesi Yayın No:
349/3151.
Özer, S., ve Yılmaz, H., 2008. Kars-Sarıkamış Ormanlarının Doğa Koruma Kriterleri Yönünden
İncelenmesi. Atatürk Üniversitesi, Ziraat Fak. Dergisi 39 (1), 61-70.
Özhatay N. ve S. Yüzbaşıoğlu, 2013. Belgrad Ormanı’nın Otsu Türleri, Belgrad Ormanı – Bir
Doğa ve Kültür Mirası, In: Çolak, A.H. (ed.), Orman ve Su İşleri Bakanlığı Yay., İstanbul,
506-617.
Pehlivanoğlu, M. T., 1987. Belgrad Ormanının Rekreasyon Potansiyeli ve Planlama İlkelerinin
Saptanması. Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
Pérez, R. G., Pérez, R. A., 2008. Analyzing Urban Poverty. GIS for the developing for the
world, ESRI Pres, New York, 9781589481510.
Saatcioğlu, F. 1954. Belgrad Ormanında ve Ayancık-Çangal Ormanlarında Yapılan Tatbikatlar,
Kutulmus Matbaası, İstanbul.
Senes, G. ve Toccolini A., 1998. Sustainable Land Use Planning in Protected Rural Areas in
Italy. Landscape and Urban Planning, 41, 107–117.
Smıth, P.G., ve Theberge, J., 1986. A Review of Criteria for Evaluating Natural Areas.
Environmental Management. 10 (6), 734-738.
Şengönül, K. ve Serengil Y., 2012. Belgrad Ormanı Su Kaynakları ve Sorunları. “Belgrad
Ormanı” Sorunlar ve Çözümler Yolları Paneli. İ. Ü. Orman Fakültesi, 2012.
Toccolini, A. and Angileri, V., 1992. The “wetland” Landscape Planning Process for Resources
Assessment: The Application to an Area of the “Parco Sud Milano”. International
Congress on Agrarian Reform and Rural Development, 22-27 September, Ankara, Turkey,
217-223.
131
Tolunay D., Karaöz M. Ö. ve Akkemik Ü., 2012. Belgrad Ormanının Doğal Ekosistemleri ve
Mevcut Tehditler. “Belgrad Ormanı” Sorunlar ve Çözümler Yolları Paneli. İ. Ü. Orman
Fakültesi, 2012.
Tourist Portal of Parc de la Forét d’Orient, 2014. (http://www.pnr-foret-orient.fr/; erişim
tarihi:16.11.2014.)
Tüfekçioğlu, İ., 2013. Belgrad Ormanı’nda Orman Kenarları Kuruluş Özellikleri. Yüksek Lisans
Tezi, İstanbul Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.
Türkyılmaz, B.Z., Kurucu, Ü., Altınbaş, Ü., Bolca, M., Esetlili, T., Özen, F., Gülgün,B.,
Gencer, G., Güney, A., Hepcan, ġ., Özden N., 2005. Doğal Sitlerin Belirlenmesi ve
Sınıflandırılmasında Coğrafi Bilgi Sisteminin Kullanılabilirliği ve Bir Örnekleme Alanında
(Kaynaklar Beldesi-İzmir) Veri Tabanı Oluşturma Üzerinde Araştırmalar. Türkiye
Bilimsel Ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBĠTAK), Proje No:102Y046, 162 s, İzmir.
UNEP-WCMC, 2008. The World’s Protected Areas: Status, Values and Prospects in the 21st
Century. University of California Press, London.
UNEP, 2012. Protected Planet Report 2012.
UNEP, 2014. Protected Planet Report 2014.
Vural, F., 1940. Belgrad Ormanı’nda Meşenin Silvikültürce Tabi Tutulacağı Muamele, Ekolojik
Esaslar ve Teknik Teklifler. Y.Z.E. Yayın No: 125, Ankara.
Yaltırık, F., 1966. Belgrad Ormanı Vejetasyonunun Floristik Analizi ve Ana Meşcere Tiplerinin
Kompozisyonu Üzerine Araştırmalar. İ.Ü Orman Fakültesi Dergisi Seri A, Cilt 13, Sayı 1,
s.33-68, İstanbul.
Yaltırık F. ve Uluocak, N., 1973. İstanbul Boğaz Çevresi Bitki Örtüsü Özellikleri ve
Fonksiyonları. İstanbul Boğazı ve Çevresi Sorunları Simpozyumu, 12-15 Kasım 1973
İstanbul, İstanbul Çevre Koruma ve Yeşillendirme Derneği, 111-117.
Yücel, M., ve Babuş, D., 2005. Doğa Korumanın Tarihçesi ve Türkiye‟deki Gelişmeler. Doğu
Akdeniz Ormancılık Araştırma Müdürlüğü DOA Dergisi (11), 151 – 175.