112
T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ÜNSTİTÜSÜ KAMU YÖNETİMİ VE SİYASET ANA BİLİM DALI AFET YÖNETİMİ MÜLKİ İDARE AMİRLERİNİN GÖREV YETKİ VE SORUMLULUKLARI YÜKSEK LİSANS TEZİ İlhami DOĞAN Ankara-2003

T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

  • Upload
    others

  • View
    4

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ÜNSTİTÜSÜ KAMU YÖNETİMİ VE SİYASET ANA BİLİM DALI

AFET YÖNETİMİ MÜLKİ İDARE AMİRLERİNİN GÖREV YETKİ VE SORUMLULUKLARI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

İlhami DOĞAN

Ankara-2003

Page 2: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

T.C.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ÜNSTİTÜSÜ

KAMU YÖNETİMİ VE SİYASET ANA BİLİM DALI

AFET YÖNETİMİ MÜLKİ İDARE AMİRLERİNİN GÖREV YETKİ VE SORUMLULUKLARI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

İlhami DOĞAN

Tez Danışmanı : Prf.Dr.Cevat GERAY

Ankara-2003

Page 3: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

İÇİNDEKİLER SAYFA NO İÇİNDEKİLER İ ARAŞTIRMA METODOLOJİSİ 1 TEZLER 1 1.TANIMLAR 3 1.1 . DOĞAL AFETLER: ÖZELLİKLE DEPREM 3 1.1.1. TABİİ AFET TÜRLERİ 4 1.1.1.1. Toprak Kayması: 4 1.1.1.2. Çığ: 5 1.1.1.3. Sel Baskını 6 1.1.1.4. Deprem 6 1.1.1.4.1. Son Yüzyıl İçinde Anadolu’da Meydana Gelen Büyük Depremler 8 1.1.1.4.2. Deprem Şiddet Büyüklükleri 9 1.2 . DEPREM TÜRLERİ 11 1.2.1. Çöküntü Depremleri 11 1.2.2. Volkanik Depremler 11 1.2.3. Tektonik Depremler 11 1.3. PLANLAMA 12 2. MEVZUAT AÇISINDAN DEĞERLENDİRME 15 2.1 ANAYASAL DAYANAK 15 2.2. YASAL DAYANAK 16 2.3. KALKINMA PLANLARINDAKİ HEDEFLER VE GERÇEKLEŞMELERİ 23 2.3.1. Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı: (1963-1967) 23 2.3.2. İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı: (1968-1972) 24 2.3.3. Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı: (1973-1977) 24 2.3.4. Dördüncü Beş Yıllık Plan Dönemi: (1979-1983) 25 2.3.5. Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı: (1985-1989) 26 2.3.6. Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planı: (1990-1994) 26 2.3.7. Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı: (1996-2000) 27 2.3.8. Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı: (2000-2005) 30 3. TABİİ AFET YÖNETİMİ 32 3.1. AFET ÖNCESİ YÖNETİM 32 3.2. AFET SONRASINDA 33 3.3. AFETLERE KARŞI KISA – ORTA – UZUN VADEDE ALINABİLECEK TEDBİRLER 34 3.3.1. Kısa Vade 34 3.3.2. Orta Vade 35 3.3.3. Uzun Vadede Alınabilecek Tedbirler 41 3.3.3.1. Altyapı 41 3.3.3.1.1. Enerji 41 3.3.3.1.2. Ulaştırma 41 3.3.3.1.3. Turizm 42 3.3.3.2. Sanayi 42 3.3.3.3. Konut 42 3.3.3.4. Diğer Kamu Hizmetleri 43 3.3.3.5. Belediye Hizmetleri 43 3.3.3.6. Çevre 44

Page 4: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

3.4. AFETLERLE MÜCADELEDE ETKİNLİĞİ SAĞLAYACAK TEDBİRLER 45 3.4.1. Psikolojik Hazırlık Açısından Deprem Senaryoları 47 3.4.1.1. Prova Düzenlenmesi 49 3.4.1.2. Gözlemciler 51 3.4.1.3. Basınla İlişki 51 3.4.1.4. Belgeleme 51 3.4.1.5. Değerlendirme 52 3.4.1.6. Deprem Öncesi Önlemler 53 3.4.1.7. Deprem Sırasında Önlemler 53 3.4.1.8. Deprem Sonrası Önlemler 53 3.4.2. Depremin Psiko – Sosyal Boyutları 54 3.4.3. Afetlerde Mücadelede Yönetsel Tedbirler 55 3.4.4. Afetlerle Mücadelede Yapısal Önlemler 58 3.5. AFET BÖLGESİNDEKİ HİZMETLER 60 3.5.1. Ulaşım ve Kurtarma Hizmetleri 60 3.5.2. Sağlık Hizmetleri 62 3.5.3. Hazırlık Dönemi 63 3.5.4. Uyarı Dönemi 64 3.5.5. Yanıt Dönemi 65 3.5.6. Rehabilitasyon Dönemi 69 3.5.7. Beslenme Hizmetleri 70 3.5.7.1. Kısa Dönem Beslenme Organizasyonu 71 3.5.7.2. Uzun Dönem Beslenme Organizasyonu 71 3.5.7.3. Yiyecek Yardımının Organizasyonunda Farklı Yollar Tertibi 72 3.5.8. Barınma Hizmetleri 72 3.6. DOĞAL AFETLER SIRASINDA ETKİN İLETİŞİM 75 3.6.1. Afet Sırasında Üslup Sorunu 77 3.6.1.1. Toplumun Bilgilendirilmesi ve Eğitim 77 3.6.1.2. Felaket Konusunda Halka Bilgi Verilmesi 78 3.6.1.3. Afet Sırasında Uluslararası İşbirliği 79 3.7. FONLAR 84 3.7.1.Deprem Fonu: 84 3.7.2 Afetler Fonu: 85 3.8. ZORUNLU DEPREM SİGORTASI 89 4. AFET YÖNETİMİNDE MÜLKİ İDARE AMİRLERİNİN GÖREV, YETKİ VE SORUMLULUKLARI 94 4.1. GENEL 94 4.1.1. İçişleri Bakanlığı 94 4.1.1.1. 1624 Sayılı Dahiliye Vekaleti Merkez Teşkilatı ve Vazifeleri Hakkında Kanun 94 4.1.1.2. 13.06.1958 Tarih ve 9931 Sayılı Resmi Gazetede Yayımlanan 09.06.1958 Tarih ve 7126 Sayılı “Sivil Müdafaa Kanunu” 95 4.1.2. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı 96 4.2. DOĞAL AFET OLMADAN ÖNCE GÖREV, YETKİ VE SORUMLULUK 96 4.2.1. Toprak Hareketlerinden Kaynaklanan Afetlerde 96 4.2.1.1. Fiziksel Planlama 96 4.2.1.1.1. Devlet Tarafından Kullanılan Binaların Yangından Korunması İçin Fiziksel Planlama ve Önlemler 97 4.2.1.1.1. Devlet Tarafından Kullanılan Binaların Yangından Korunması İçin Fiziksel Planlama ve Önlemler 97

Page 5: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

4.2.1.2. İlk Yardım ve Kurtarma Planlaması 98 4.3. MÜLKİ İDARE AMİRLERİNE AFETLERE İLİŞKİN ACİL YARDIM TEŞKİLATI VE PLANLAMA ESASLARINA DAİR YÖNETMELİK HÜKÜMLERİNCE VERİLEN YETKİ VE GÖREVLER. 99 4.3.1. Uygulamaya Koyma Yetkisi 99 4.3.2. Program Hazırlama ve Uygulama Görevi 100 4.4. OLMUŞ VEYA OLMASI MUHTEMEL AFET HALLERİNDE YETKİ VE SORUMLULUK. 100 4.5. MÜLKİ İDARE AMİRLERİNİN MEKANA GÖRE AFETLERDEN YETKİ VE SORUMLULUKLARI 101 4.5.1. Doğal Afet Bölgesi İçindeki Mülki İdare Amirlerinin Görev, Yetki ve Sorumlulukları: 101 4.5.1.1. 7269 Sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun 102 4.5.1.1.1. Görev Verme Yetkisi 103 4.5.1.1.2. Yükümlülerin Hakları 103 4.5.1.1.3. Görev Verme Biçimi 104 4.5.1.2. El Koyma Yetkisi 104 4.5.1.2.1. Genel 104 4.5.1.2.2. Ödeme Şekli 104 4.5.1.2.3. Kiralama ve Satın alma Yetkisi 105 4.5.1.2.4. İşgal Yetkisi 105 4.5.1.2.5. Nakdi Ödeme Yapma Yetkisi 105 4.5.1.2.6. Çeşitli Kuruluşlara Yükümlülüklerini Yerine Getirmek İçin emir Verme ve Bilgi İsteme Yetkisi 106 4.5.1.2.6.1. Askeri Birliklerin Yardım Etme Zorunlulukları 106 4.5.1.2.6.2. Haber Verme Zorunluluğu 106 4.5.1.2.6.3. Nakil ve Sevk Zorunluluğu 107 4.5.1.2.6.4. Bakım ve Tedavi Zorunluluğu 108 4.5.1.3. Mülki Amirleri 27.08.1999 Tarih ve 574 Sayılı KHK İle Verilen Yetki Ve Görevler. 109 4.5.1.4. Mülki Amirlerine 27.08.1999 Tarih ve 576 Sayılı Doğal Afetlerde Yapılacak Yardımların Düzenlenmesi ve Vergilerin Ödeme Sürelerinin Uzatılmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair KHK. 110 4.5.1.5. Mülki Amirlere 27.08.1999 Tarih ve 580 Sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlere Yapılacak Yardımlara Dair Kanuna Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Verdiği Görev ve Yetkiler. 111 4.5.1.6. 4373 Sayılı Taşkın Sulara ve Su Baskınlarına Karşı Korunma Hakkındaki Yasaya Göre Görev, Yetki ve Sorumlulukları 111 4.5.1.6.1. Kenar ve Setlerin Taşkın Sularla Yıkılma Tehlikesine yada Su Afetine Maruz Bulunduğunu Görenlerin,Bu Durumla İlgili Bildirimlerini Kabul Etmek111 4.5.1.6.2. Yükümlüleri Sel Baskınına Uğrayan Yerlere Göndermek 112 4.5.1.6.3. Tehlike Bölgesi Dışında Kalan Komşu Yerleşim Yerleri Halkını Yardıma Çağırmak 112 4.5.1.6.4. Başka Mülki Birim Sınırları İçinde Kalan Yerleşim Yerleri Halkını Yardıma Çağırmak 112

Page 6: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

4.5.1.6.5. Vali ve Kaymakamların Tehlike Bölgelerine Yardımcı Göndermek ve Gerekirse Bizzat Gitme Görev ve Yükümlülüğü 113 4.5.1.6.6. Olay Yerine Gitmeyenleri Zorla Göndermek 113 4.5.1.6.7. Para Cezası Verme Yetkisi 113 4.5.1.7. 6831 Sayılı Orman Yasasından Doğan Görev, Yetki ve Sorumlulukları (Orman Yangınlarıyla ilgili Olarak) 114 4.5.1.7.1. Yangın Yerine, Söndürmek Üzere Yükümlü Gönderme Görev ve Yetkisi 114 4.5.1.7.2. Yangın Yerine Gitme Görev ve Sorumluluğu 115 4.5.1.7.3. Her Türlü Ulaşım Araçlarını Kullandırma Yetkisi 115 4.5.1.7.4. Henüz Söndürülmüş Fakat Yayılma İhtimalleri Olan Orman Yangınları Sırasında Ormanlara Girmeyi Yasaklama ve Oradaki Her Türlü İşleri Durdurma Yetki ve Görevi 115 4.5.1.7.5. Para Cezası Verme Yetkisi ve Görevi 116 4.5.1.7.6. Yangının Komşu İl ya da İllere Atlaması İhtimalinin Komşu İl yada İllere Bildirilmesi Görevi 116 4.5.1.7.7. Yangın Söndürmekle Görevli Yükümlülerin, Herhangi Bir Bildiri Beklemeden Yangın Yerlerine Gitmeleri 117 4.5.1.7.8. Güvenlik Birimleri Amirlerinin, Bucak Müdürlülerinin Yangın Yerine Gitmeleri ve Yükümlüleri Çalıştırmaları 117 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak Yardımlar Hakkındaki Yasadan Doğan Görev, Yetkiler ve Sorumlulukları 117 4.5.1.9. Devlet Tarafından Kullanılan Binalarda Yangın Çıkması Durumunda Mülki İdare Amirlerinin Görev, Yetki ve Sorumlulukları: 120 4.5.1.9.1. Yangın Çalışma Saatleri İçinde Olursa: 121 4.5.1.9.2. Yangın Çalışma Saatleri Dışında Olursa: 121 4.5.1.9.3. Yangın Resmi Dairenin Yakınında Olursa: 122 4.5.1.10. Karada Çıkabilecek Yangınlarla, Deniz – Liman yada Kıyıda Çıkıp Karaya Ulaşabilecek ve Yayılabilecek yada Karada Çıkıp Kıyı, Liman ve Denize Ulaşabilecek Yangınlar Çıktıktan Sonra ki Görev, Yetki ve Sorumlulukları: 122 4.5.2. Doğal Afet Bölgesi Etrafındaki Mülki İdare Amirlerinin Görev Yetki ve Sorumlulukları: 124 4.5.3. Doğal Afet Bölgesi Uzağındaki Mülki İdare Amirlerinin Görev, Yetki ve Sorumlulukları 124 4.5.4. Afetler Dolayısıyla Kullanılan Yetkilerde Süre 125 5. MÜLKİ İDARE AMİRLERİNE VERİLEN BAŞKACA GÖREV YETKİ VE SORUMLULUKLAR 125 5.1. Afet Bölgelerinde Yeniden Yapılacak Yapılara İlişkin Görevleri 126 5.2. Afet Bölgelerindeki Binalarının Boşalttırılması ve Yıktırılmasına İlişkin Görevleri 127 5.3. Afet Bölgelerinde Yerleşme Yerlerinin Değiştirilmesiyle İlgili Görev Yapan Komiteye Başkanlık Etmek 128 5.4. Taşınmaz Malların Değerlerinin Yazıldığı Defteri Onaylama Görevi 129 5.5. Doğal Afetten Sonra Bina Yaptırmak Üzere Yapı Kredisi Almak İsteyenlerin Yüklenme Belgelerini İnceleyecek Komisyona Başkanlık Etmek 129 5.6. Kredi Almak yada Bina Yaptırmak İsteyenlerin Taleplerini ve Yükleme Belgelerini Kabul Etmek 130 5.7. Kurtarma ve Acil Yardım Hizmetlerinde Yaralanan ya da Ölenlerden Tazminat alacakların Kimler Olduğunu Belirlemek 130

Page 7: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

5.8. Kurtarma ve Acil Yardım Hizmetlerinde Olağanüstü Başarı Gösterenlere İkramiye Verilmesini Sağlamak İçin Bu Gibi Kişileri Saptamak. 130 5.9. Kurtarma ve Acil Yardım Hizmetlerinde Görev Alanlardan Avans İsteyenlerin Durumlarını İncelemek. 131 SONUÇ VE ÖNERİLER 132 KAYNAKÇA 136

Page 8: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

ARAŞTIRMA METODOLOJİSİ Ülkemizin en aktif deprem kuşaklarından birisi olan Akdeniz – Himalaya

deprem kuşağında yer alması 1.2.3.4.5. deprem kuşaklarının ülkemizin %98’ini kapsaması ve 17 Ağustos 1999’da Marmara Depremi olarak literatüre giren bu yıkım olayından ülkenin içinde bulunduğu deprem kuşaklarından ve genel afetler konusundan hareketle, genel anlamda, kentleşme, planlama ve konut konularında ülkemizdeki afetler mevzuatının ve mevzuatın aksayan yönlerini anlatarak, mülki idare amirlerinin afetlerdeki yetki ve sorumluluklarını irdeleyeceğiz.

Doğal afetler (özellikle deprem) sonucunda meydana gelen zararların ve zararların karşılanması ve afetin zararsız atlatılması şüphesiz ki o ülkenin tüm ekonomik, sosyal, kültürel, teknik,idari, yasal düzenleme ve politikaları ile ilgilidir.

Bu tezde verilerin değerlendirilmesinde salt bir mevcut düzenlemelerden ve politikalardan değil ayrıca bunların uygulanmasından, aksaklıklarından ve ideal boyuttaki afet yönetiminden bahsedilecektir. TEZLER

Bu tez hazırlanırken ileri sürülebilecek çok fazla tez var. Bu tezleri belirtip

birkaç cümleyle savunma noktalarına değineceğim.

- Afet yönetimi, şehir planlamacılığı ve imar faaliyetlerinin merkezi idareye verilmesi gerektiği görüşü ; Bu tez daha ziyade yerel yönetimlerin kapitalist

ülkelerde birer sömürü aracı olarak kullanıldığı yolundaki görüşlere

dayanmaktadır. Bunlara göre kapitalist sistem, devlet gibi güçlü merkezsel bir

mekanizmayı atlayıp, içini boşaltarak yerel yönetimlerin kentsel topraklarda rant

yaratmasına ve rantın paylaşımına sebep olması ve yöneticilerin yönetilenlerin

daha fazla etkilerinde kalması nedeniyle çarpık ve düzensiz kentleşmeye sebep

olması ve sonuçta afetlerden bu derece büyük zararların meydana gelmesi

sonucunu doğurmuştur şeklinde bir görüş ileri sürmektedirler.

Bu görüşün haklı olduğu noktalar çok fazla ama şunu unutmamak gerekir ki bir durumu düzeltmek yerine onu tamamen ortadan kaldırmaya çalışmak, hele yerel yönetimler gibi demokrasinin ideal okulu olduğu yolundaki bir anlayışın hemen bütün ülkelerce kabul edildiği bir dünyada bu görüş birçok noktadan eleştirilebilir. Kaldı ki merkezi yönetimler almış oldukları karar ve çıkardıkları yasalarla ( imar affı, gecekondu affı gibi ) daha büyük yolsuzluk ve savurganlıklara sebep olmaktadırlar. - İkinci olarak sistemin tamamıyla yerel yönetimlere bırakılması görüşü ; Bu

şekliyle halk, ekonomik olarak güçlendirilmiş olan yerel yönetimlerin tüm

faaliyetlerini denetleyecek, halk katılımıyla sistem sağlıklı bir şekilde yürüyüp

gidecektir. Bu görüşünde demokratik halk katılımı olduğu yerel yönetimlerde

doğruluğu şüphe götürmez. Fakat uygulamada da görüldüğü üzere eğitim

Page 9: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

seviyesi düşük,demokrasi bilinci ve kültürü az olan halkımızın yalnızca seçim

zamanları yerel yönetimlerle ve siyasal yaşama katılma bilincine sahip oldukları

bir gerçektir. Yerel yönetimlerin savurganlıkları ve çıkar gruplarına alet olmaları

birer negatif yöndür. Fakat tüm bunlara rağmen şehircilik düzenlemeleri ve afet

yönetimi yasal, akçal, idari, teknik yönlerden yapılacak düzenlemelerle yerel

yönetimlere bırakılabilir. Ancak çok iyi bir denetim mekanizmasının ve

sorumluların sorumluluklarının da belirtilmesi gerekir. - Bir başka görüş olarak, afet bölgelerindeki yerleşimlerin başka alanlara

aktarılması görüşü; Bu görüş herhalde en az kabul gören ve savunulabilecek bir

görüştür. Bazı zamanlar bu yola başvurulmuş ama uygulamada pek fazla

kullanılmamış bu yöntemdeki sakıncalar, taşınan insanların gittikleri yerlerdeki

coğrafi, ekonomik, kültürel yapıya uyum sağlayamamaları, hele deprem gibi

afetler nedeniyle taşımanın ekonomik ve rasyonel olmayacağı, %98’i deprem

kuşağında yer alan ve genellikle cazibe merkezi olan yerlerdeki bu taşımanın

imkansızlığı ve mantıksızlığı ortadadır.

- Bir başka görüş de; tüm bu kentleşme faaliyetleri, imar ve yapı denetimleri

bilimsel bir kuruma verilsin ve bölgeler seviyesinde özerk yapıda kurumlar

teşekkül ettirilsin. Fakat Marmara Depreminde de görüldüğü gibi bilim

çevrelerindeki açıklamalar özellikle spekülasyonların ayyuka çıktığı İstanbul gibi

metropolde, bazı semtlerde arsa ve konut fiyatlarını çok düşürürken, bazı yerlerde

aşırı derecede yükseltilmiştir. Birçok bilim adamı farklı kurumların arkasından

açıklama yaparak çıkarlara alet olmakta veya bizzat ortak olmaktadır.

- Bunlara eklenebilecek başka tezler de vardır. Şu veya bu şekilde doğrulukları da

yanlışlıkları da söz konusudur.

1.TANIMLAR

1.1 . DOĞAL AFETLER: ÖZELLİKLE DEPREM

7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirler ve

Yapılacak Yardımlara Dair Kanunda afet tanımına yer vermemiş 1. Maddenin 1.

Fıkrasında: Deprem (yer sarsıntısı), yangın, su baskını, yer kayması, kaya

Page 10: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

düşmesi, çığ ve benzeri afetlerde alınacak önceki ve sonraki tedbirlerden

bahsetmiş, net bir tanımlama vermemiştir. Doktrinde bu konuda birçok

tanımlamalar yapılmış en genel anlamda afetler: İnsanlar için fiziksel, ekonomik ve

sosyal kayıplar doğuran, normal yaşamı ve insan faaliyetlerini durdurarak veya

kesintiye uğratarak toplulukları etkileyen doğal, teknolojik veya insan yapısı kökenli

olaylardır (ERGÜNAY, 1999 s.263).

Afet bu şekliyle insanlarla sınırlı tutulmayıp tüm yaşam çevreleri içerisinde

değerlendirilmelidir. Bir ekosistem içinde bir canlı türünün yok olmasına sebep

olan doğal olayları yine afet kapsamına almalıdır. Daha geniş anlamıyla afet

tanımı: Herhangi bir doğal ve insan kaynaklı nedene dayanan (Yangın, Su baskını,

Deprem, Fırtına, Dalga hareketleri, Hava Kirlenmesi, Volkanik Hareketler,

Salgınlar, Don, Patlama, İç ve Dış Savaşlar gibi) yaygın ve şiddetli hasarlar,

sakatlık, can ve mal kaybı türlerin yok olması gibi sonuçlara meydan olan olaylar

afet kapsamına sokulabilir (ERGÜNAY, 1996.s.2).

Bu noktadan hareketle depremin iki değişkeni bulunmaktadır. Olay ve afetin

meydana geldiği mekan. Bu mekan fiziksel, ekonomik, sosyal mekan olabilir. Asıl

göz önüne alınması gerekli nokta afet kavramını yorumlarken bunun normal ve

kendi doğanın kendi döngüsü içinde olan, kimi yaşam ortamlarının belli dengede

tutulması için gerekli olan bir olaydır. Bu doğal olayın afet olarak nitelendirilmesi

doğada ve insan yaşamında meydana getirdiği ekonomik, fiziksel, sosyal değişim,

olağan yaşamı kesintiye uğratmasıyla açıklanabilir. Doğal olaylar insanların

doğaya müdahale sonucunda almış oldukları karar ve faaliyetlerinin bir neticesi

olarak afete dönüşmektedir. Doğa olayları, etkilerini insan yapısı olan ulaşım

yolları, köprüler, haberleşme sistemleri, barajlar, enerji tesisleri, sanayi tesisleri,

konut, işyeri ve kamu üzerinde daha fazla hissettirmektedir.

Page 11: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

Ülkemizde meydana gelen afetlerin son 65 yılı içindeki istatistikler dikkate

alındığında; %61’nin depremler, %15 ‘inin heyelanlar, %14’ünün su baskınları,

%15’inin kaya düşmeleri, %4’ünün yangınlar, %1’inin meteorolojik kökenli olaylar

nedeniyle meydana geldiğini görmekteyiz (ERGÜNAY,1996.s.2). Bu değerler bize

doğal afetler denince ilk akla gelenin neden depremler olduğunu göstermektedir.

Afetin büyüklüğü bir olayın meydana getirdiği can kayıpları, yaralanmalar, yapısal

hasarlar ve yol açtığı sosyal ve ekonomik kayıplarla ölçülmektedir. Bu değişik

kavramlar içerisinde en kutsal ve en önemlisi insan yaşamı olduğu

için,kamuoyunda afetin büyüklüğünü; yol açtığı can kaybı ve yaralanmaların

büyüklüğü ile değerlendirmek eğilimi vardır.

1.1.1. TABİİ AFET TÜRLERİ

1.1.1.1. Toprak Kayması:

Toprağın taş parçalarının, kayaların, tabakaların birdenbire kayarak yer

değiştirmesi olayıdır. Buna yer göçmesi ( heyelan ) de denir. Bu olay çeşitli

nedenlerle gerçekleşir. Bunların başında; eğimin çokluğu, çeşitli şekillerde doğal

dengenin bozulması ( yol yapımı, ormanların tahribi vb. ), şiddetli yağış ve alttaki

tabakanın suyu emerek kaygan bir özellik alması gelir. Şiddetli depremler de

bazen bu olaya neden olabilir.

Genel olarak dağlık bir ülke olan yurdumuzda, yamaçlar geniş yer tutar.

Buna dayalı olarak ülkemizde, toprak kaymaları ve yer göçmeleri yaygın olarak

görülür.

Page 12: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

Heyelan sonucunda, çok sayıda insan ve diğer canlılar yaşamını yitirmekte,

büyük maddi kayıplar olmaktadır. Ayrıca yollar kapanmakta, ulaşım

engellenmektedir.

Kaya, kar ve toz çığları, toprak kaymaları, çamurlar, çökmeler vb.. ” Kitle

Hareketleri” terimi altında toplanabilir. Tüm bu hareketlerin ortak özelliği, yerçekimi

gücünün etkisi altında oluşmalarıdır. Akarsu, rüzgar, buzul buzu önemli bir taşıma

aracı değil, dışarıda bir tür yağlayıcı madde işlevi görürler. Maddenin yapısı,nem

içeriği ve bayırın dikliği gibi etkenler, maddenin aşağı doğru hareketi ve bu tür bir

hareketin hızı yönünden büyük önem taşırlar. Çoğu zaman depremler, akarsu

yada dalgalara bağlı alttan oyulmalar, sağanaklar, titreşimler ve basınç dalgaları (

patlamalar gibi ) bu harekete yol açar. Hareket biçimi göz önünde tutularak, kitle

hareketlerinin çeşitli türleri arasında bir ayrım yapılabilir ( Görsel, 11. Cilt, s.2762 ).

Toprak kaymasının önlenmesinde eğimli arazilerin ağaçlandırılması önleyici

ve destek duvarlarının yapılmasıdır.

1.1.1.2. Çığ:

Kitle hareketlerinin en karmaşıklarından olan çığ olayında, buz ve yağan kar

birlikte kayıp aşağı yuvarlanır. Bir çığın alt tabakaya sınırlı sürtünme olayından

ötürü, saatte 300 km. gibi çok yüksek bir hıza ulaşma olanağı vardır. Şiddetli bir

rüzgar (çığ rüzgarı) çığa sebep olabilir ve çığ büyük yıkıma yol açabilir.

Birkaç gün önce görülen hava koşulları ( ısı,rüzgar, yağmur, yeni yağan

karın miktarı ), çığların oluşumunda büyük önem taşır. Kışın çığlar yeni yağmış toz

halindeki karardan oluşurken, ilkbaharda karların erimesi, yağmur ve ılık rüzgarlar

sonucu sulu çığlar görülür.

Page 13: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

Hava koşullarına bağlı olarak kar bir kez çözüldüğünde, uçak, tren, dağcı ya

da kayakçının neden olduğu herhangi bir titreşim ölüme yol açabilir. Bununla

birlikte, çığların çoğu kendiliğinden oluşmaya başlar. Yazları ise; artan ısının

etkisiyle eriyip kopan büyük buz kütleleri şiddetli bir gürültüyle dağ yamaçlarından

aşağıya iner.

Dağ yamaçlarında kurulmuş yerleşim merkezlerinde ağaçlandırma çığ

tehlikesine karşı etkili bir önlem biçimidir. Çığı önlemenin en yaygın yolu ise çığ

kuşağının üst katmanlarında yapay patlamalar gerçekleştirerek , çok büyük

birikimler olmadan kar kütlesinin dağılmasını sağlamaktır.

1.1.1.3. Sel Baskını İnsan hayatından önemli bir yeri olan suyun, bazı hallerde zararları da görülmektedir. Şiddetli yağışlarla birden eriyen karların oluşturduğu sular sellere sebep olur. Yamaçlardan aşağıya doğru inen sular birleşerek çoğalır ve akışları hızlanır, bu arada toprakla birlikte çok çeşitli maddeleri su sürükler sonunda bir dere, çay veya ırmağa ulaşarak bunların yatağındaki suyu kabartır, yatağına sığmayan sel suları çevre araziye taşarsa su baskınları oluşur. Seller bazen çok büyük yıkımlara sebep olabilir. Arazileri yerleşim birimlerine su altında bırakıp binaları, köprüleri yıkar, yolları ve enerji santrallerini tahrip eder. İnsan ve hayvan ölümlerine neden olabilir (GÖRSEL,11.Cilt, s. 2763). 1.1.1.4. Deprem Depremler, yer kabuğundaki fay adı verilen kırıklarda meydana gelir. Faylar, kayanın kırılgan özelliğe sahip olmasından dolayı yüksek basınç (gerilme, sıkışma veya bükülme) altında kırılmasıyla oluşur. Gerilme levhaların kademeli hareketi sonucunda yer kabuğunun değişik noktalarında meydana gelir. Depremler, kayalık bir alanda oluşan gerilmenin ani harekete yol açacak kadar yükselmesiyle olur. Bu hareket, kayanın en zayıf noktasında kırılmasıyla yeni bir fay oluşturabilir ya da kaya var olan fay boyunca kayar. Bunun sonucunda gerilmenin boşalmasıyla olağanüstü büyük boyutta enerji açığa çıkar. Bu enerjinin çevredeki kaya kütlelerinde oluşturduğu titreşim depremi yaratır.

Depreme yol açan kayadaki kırılma ya da kaymanın açtığı noktaya deprem odağı,

noktanın tam üzerine rastlayan yere deprem merkezi denir.

Kimi zaman, toprakta yüzey kırığı adı verilen yarıklar oluşur. Aynı şiddetteki iki

deprem, nerede meydana geldiklerine bağlı olarak çok farklı etkiler yaratabilir.

Page 14: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

Bir yerleşmede deprem olma tehlikesinin yanı sıra depremin neden olabileceği

yada depremin etkisini değiştirebilecek, o yerleşmeye özgü risk ya da rizikolarda

önemli olmaktadır. Depremler sonucu ortaya çıkabilecek kayıplar bağlamında ilk risk

grubu olarak yer sarsıntılarının yanı sıra; kırılma kaynaklı zemin kopması, taşkın, su

veya çamur baskını, deniz, göl ve nehirlerde su seviyesi değişikliği, dev deniz

dalgaları (tsunami), toprak kayması ile zeminde çatlak oluşumu, çökme, sıvılaşma

gibi zemin bozuklukları sıralanabilir. Bunlar da ikinci bir risk grubuna daha neden

olabilmektedirler. Bu gruba örnek olarak; barajlar, nükleer santraller, petrol depolama

tesisleri, rafineriler gibi tehlikeli madde depo tesisleri ya da boru hatlarında hasarlar,

gaz kaçakları, patlama, yangın, alt yapı tesislerinde hasarlar, konut, sanayi, eğitim,

sağlık ve diğer kamu yapılarında hasarlar ve yolların kapanarak ilk kurtarma ve

yardım çalışmalarını engellemesi verilebilir.

- Depremlerin neden olduğu riskler şu etmelere bağlıdır :

- Depremin şiddeti, odak derinliği, merkez üssüne yakınlık, yer sarsıntısının

süresi ve yoğunluğu, aktif faylara yakınlık,

- Alanın zemin yapısı, jeolojik yapı ve toprak koşulları, yeraltı su durumu,

- Arazi kullanış ve yer seçimi kararları,

- Çevresel değerlere duyarlık,

- Bölgede yaşayan nüfus ve yoğunluk,

- Alt ve üst yapıların yoğunluk, tasarım ve inşaat kalitesi,

- Toplumun gelişmişlik derecesi,

Burada ilk iki madde dışındaki tüm etmenler doğal değil insan etkinlikleri ile

ilgili ölçütlerdir.

Çağımızda artık doğa olaylarının ve özellikle depremlerin, oluş nedenleri, olma

olasılıkları, etkileme alanlarının önceden kestirilemeyen olaylar olmadıkları

bilinmektedir. Bugün depremlerle ilgili olarak sorgulanan soru depremlerin nerede

olacağı değil, (çünkü bu artık en azından bölgesel ölçekte bilinmektedir) ne zaman

olacağıdır.

Kısaca; tüm doğa olaylarının etkileri büyük yıkıcı afet haline dönüşmemesi için

önleyici ya da en azından etkileri en azda tutucu çalışmalar önemli olmaktadır. Bu ise

en genel anlamda etkin bir planlama gerektirmektedir. Bu noktada insan doğa ilişkisi

içinde afet faktörünün tüm karar verme ve planlama süreçlerinde içselleştirilmesi

yaşamsal önemde görülmelidir. Tüm yer seçim kararlarında ve hazırlanan planlarda

Page 15: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

bir yandan o yöredeki deprem olma riski göz önünde bulundurulurken diğer yandan

da o yerleşmeye özgü riskler belirlenmeli ve bunlara yönelik önlemler geliştirilmelidir.

Plancılar hangi işlevlerin daha yoğun riskler taşıdığını yada bile bile deprem

bölgesindeki yerleşmelerde muhasebeyi iyi yapmalı, uyulması gerekli önlemleri

vurgulamalı

1.1.1.4.1. Son Yüzyıl İçinde Anadolu’da Meydana Gelen Büyük Depremler TARİH YER ÖLÜ SAYISI ŞİDDETİ

18.02.1925 Ardahan 140 7.1

07.08.1925 Dinar 330 5.9

30.03.1928 İzmir – Torbalı 52 7.8

19.04.1938 Kırşehir 200 6.6

21.09.1938 Dikili-İzmir 132 8

26.12.1939 Erzincan 39.000 8.1

19.09.1941 Van-Başkale 192 7

20.12.1942 Niksar-Erbaa 500 7.3

26.11.1943 Ladik 4.000 7.6

01.02.1944 Bolu-Gerede 2.831 6.9

06.10.1944 Edremit Körfezi 30 -

31.05.1946 Varto-Hınıs 650 5.7

17.08.1949 Karlıova-Bingöl 650 7.1

18.03.1953 Yenice gönen 264 7.5

19.08.1966 Varto-Hınıs 2394 7.3

22.07.1967 Sakarya 89 7.2

26.07.1967 Pülümür-Tunceli 92 7

28.03.1969 Alaşehir-Manisa 53 8

28.03.1970 Gediz 1086 7.3

02.05.1971 Burdur 57 5.9

22.05.1971 Bingöl 871 6.3

06.09.1971 Lice-Diyarbakır 2868 6.9

24.11.1976 Van-Muradiye-Çaldıran 683 7.5

24.11.1976 Ağrı-Diyadin 131 6.9

Page 16: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

30.10.1983 Erzurum-Kars 1330 7.1

13.03.1992 Erzincan 523 6.8

01.10.1995 Dinar-Afyon 90 6.0

27.06.1998 Adana-Ceyhan 144 6.3

17.08.1999 Marmara Depremi 15.226 7.4

12.10.1999 Kaynaşlı -Bolu Depremi 819 7.2

27.01.2003 Pülümür Depremi 1 6.1

01.05.2003 Bingöl Depremi 176 6.4

1.1.1.4.2. Deprem Şiddet Büyüklükleri 1. Derece : Deprem ancak hassas aletlerle saptanabilir.

2. Derece : Hareket istirahatta olan veya binaların üst kenarında bulunan kişilerce

fark edilir.

3. Derece : Kapalı mekanlarda bulunanlar, kamyonet geçiyormuş gibi bir titreşim

hissederler. Lamba vb. asılı cisimler sallanmaya başlar.

4. Derece : Ağır bir kamyon geçiyormuş gibi hissedilir. Pencere ve kapılar takırdar,

bardak ve tabaklar şıngırdar. Park etmiş araçlar sallanır.

5. Derece : Deprem ev dışında da hissedilir ve yönü tahmin edilebilir. Uyuyanlar

uyanır, kapılar açılır kapanır, sıvılar çalkalanır ve de dökülür.

6. Derece : Depremi herkes hisseder. Mobilyalar devrilir, duvardaki resimler düşer.

İnsanlar korkup dışarı kaçarlar. Ağaçlar hışırdar.

7. Derece : Ayakta durmak zorlaşır. Seyir halindeki araç içindekiler de sarsıntıyı

hisseder. Binalardan tuğlalar düşer, bacalar devrilir. Havuzlarda, göletlerde su

dalgalanır ve de çamurlanır.

Page 17: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

8. Derece : Araba kullananlar, gitmekte zorlanır. Örme duvarlar ve yan yüklere

göre dizayn edilmemiş binalar kısmen çöker. Bacalar, kuleler devrilir. Ağaçların

dalları kırılır. Islak ve meyilli zeminlerde çatlaklar oluşur.

9. Derece : Betonarme duvarlar, altyapı sistemleri ciddi hasar görür, gaz

borularının kırılması sonucu yangınlar başlar. Tabanda geniş çatlaklar açılır. Halkta

panik oluşur.

10. Derece : Çoğu bina hasar görür. Geniş toprak kaymaları, kanal, nehir ve

göllerde su taşkınları oluşur. Barajlarda ve rıhtımlarda ciddi hasarlar oluşur,

demiryolları (raylar) bükülür.

11. Derece : Demiryolları iyice bükülür. Altyapı tamamen hizmet dışı kalır.

12. Derece : Hasar tama yakındır. Büyük kaya kitleleri yer değiştirir. Cisimler

havaya savrulur.

Ülkemiz, Alp – Himalaya dağ oluşum sisteminin (Alp Deprem Kuşağının)

Akdeniz kesiminde yer almaktadır. Bu sistem doğu ve batı kesimlerini birbirine

bağlamaktadır. Kuzey Anadolu Fay Zonu (kırık kuşağı), Doğu Anadolu Fay Zonu,

Ege Graben sistemi ve bu üç ana tektonik hattın yanında yer alan ikinci ve üçüncü

derecede kırık hatları Türkiye’nin deprem açısından büyük riske sahip diğer

bölgelerdir. Türkiye’de depremler daha çok Kuzey Anadolu Kırık Kuşağı boyunca

gerçekleşmektedir. Doğuda Varto’dan başlayan bu kırık kuşağı, batıya doğru

Erzincan, Reşadiye, Niksar, Tosya, Mengen, Bolu, Adapazarı ve (İstanbul’un 50 km

kadar güneyinde) Marmara Denizi’nden geçerek, Ege kıyılarına kadar uzanır.

1924’ten bu yana 47 büyük depremden 24’ü bu kırık kuşağında görülmüştür

(ÖZŞAHİN, 1998, S.12).

1.2 . DEPREM TÜRLERİ 1.2.1. Çöküntü Depremleri Yeraltında ki bazı boşlukların birdenbire çökmesinden ileri gelir. Bazen çok şiddetli olan bu çeşit depremler, etkisini özellikle dar alanlarda gösterir. Özellikle

Page 18: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

maden yatakları, kum ocakları, petrol üretim noktaları, karstik özelliğe sahip mağaraların çok bulunduğu bölgelerde meydana gelirler. 1.2.2. Volkanik Depremler Yanardağ püskürmelerinden önce veya püskürmeyle birlikte olur. Bu depremin sebebi kapalı olan yanardağ bacasından çıkmak isteyen gaz veya lavın vuruntusudur. 1.2.3. Tektonik Depremler Depremlerin en önemli olanıdır. Bunların kesin sebebi henüz tartışma konusudur ve sebebin tek olmadığı da şüphesizdir. Tektonik depremler yer kabuğunu, jeolojik sebeplerle bozulmuş olan izostatik dengesini elde etmesinden doğabileceğini gibi, bazı faylar boyunca gelişen ağır ve belirsiz kaymaların sebep olduğu gerilim yığınlarından da ileri gelebilir. Onun için deprem bakımından en tehlikeli bölgeler “Deprem Bölgeleri” sıradağların ve büyük deniz çökeklerinin yanı başında bulunur. Önemli tektonik depremlerde hemen her zaman, ilk sarsıntıdan sonra, gittikçe

daha az şiddette gelen ve günlerce, hatta aylarca sürebilen bir dizi hafif depremler

görülür. Bu ikinci derecedeki sarsıntılar, deprem merkezinin bulunduğu bölgede

deprem ve gerilimin ayarlanması ile açıklanır. Bunun tersine olarak şiddetli bir

depremden önce hafif öncü depremlerin meydana geldiği daha sık görülür. Bununla

beraber bu gibi zayıf depremlerin ardından büyük bir sarsıntının gelip gelmeyeceğini

kestirmek çok güçtür.

1.3. PLANLAMA

Planlama kamu yararını sağlamak amacıyla Anayasanın öngördüğü sağlıklı bir çevrede yaşam hakkını güvence altına alan

yasal araçlardan biridir. Planlama ileriye yönelik bir eylemdir,doğası gereği uzun vadelidir. Yaşanan çevrenin

düzenlenmesinden, kaynakların rasyonel kullanımına ve değerlendirilmesine kadar yaşamın her alanına ilişkin düzenlemeler

planlamanın kapsamını oluşturmaktadır. Burada, olayların kendiliğinden akışına ve düzensiz gelişmeye bir müdahale söz

konusudur.

Toplumların afetlere hazırlıklı duruma getirilmesinde en temel araçlardan birisinin planlama olduğu kesindir. Bunu bir kez

daha acı bir deneyimle gözledik. Bu son depremlerde yaşadığımız ağır sonuçlar, öncelikle kapsamlı, uzun vadeli kamusal

yararları ön planda tutacak planlama yaklaşımı yerine kısa vadeli planlamaların bir sonucudur (KİPER, 1999, s.5). Bu

yaşamın her alanında sorgulanmalıdır. 17 Ağustos, 12 Kasım ve 01 Mayıs Depremleri, dünyadaki yerbilimciler için bir

araştırma laboratuarı oluşturmanın ötesinde bizim ulus olarak geçmişte yaptığımız hataları bir kez daha sorgulamak için bir

olanaktır. Depremlerden kaçamayacağımıza göre depremle birlikte yaşamayı sonuçlarını en azda tutabilecek bir doğa olayı

olarak görmeyi öğrenmek zorundayız. Doğal ve teknolojik afetler ile çevre arasındaki ilişkinin düzenlenmesinde her türlü

eylem alanın planlanması, en etkin ve topluma bedeli en az olan araçlardan birisi olmaktadır. Planlama önlemleri ile olası bir

deprem önlenemez, ama yıkım olayı önlenebilir, yada en azından en azda tutulabilir. Yıkımın olumsuz etkileri

sınırlandırılabilir, deprem sonrası kurtarma ve ilkyardım çalışmalara daha etkin hale getirilebilir.

Page 19: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

Deprem zararlarının en asgari seviyede tutulabilmesi için yapılacak çalışmalar üç dönemde özetlenebilir. Deprem öncesi

önleyici ve zarar azaltıcı çalışmalar, depremden sonraki kurtarma ve yardım çalışmaları, depremden sonraki iyileştirme ve

yapılandırma çalışmaları. Bunlardan önemli olanı deprem olmadan önleyici tedbirler almaktır. Deprem anındaki ve

sonrasındaki hususlarda önemli olmakla beraber Osmanlı’dan beri devam eden Devletin deprem olduktan sonraki yara

sarma politikaları, o babacan tavrı önceki tedbirlerin alınmasını pek yeğ görmeyen bir anlayışın doğmasına neden olmuştur (

GERAY,ERGÜNAY,SUCUOĞLU,1999, s.165-194 ). Depremle yaşamak zorunda olan bizim gibi ülkelerde asıl olan:

Depremlere hazırlıklı olmak ve deprem öncesi gerekli tedbirleri almaktır. Bu tedbirler farklı deprem derecesine sahip

bölgelere göre değişiklik gösterecektir.

Deprem riski düşük bölgeler için alınacak tedbirler ki; Bu alanlar 5. derece deprem bölgeleridir. Bu konuda deprem

hasarlarının en aza indirilecek şekilde yoğun bir halk bilinçlenmesi sağlanmalı, mümkünse bu bölgelere yerleşmemek,

yerleşmek zorunda kalınılırsa da depreme dayanıklı yapılar yapmak gerekir. Orta riskli bölgeler 3. ve 4. derece deprem

bölgeleridir. Bu yerlerde toplumu bilinçlendirmenin ötesinde detaylı jeolojik etütler hazırlanmalı, fay hatları belirlenmeli, yer

seçimi ve yerleşme alanları bu veriler ışığında belirlenmeli ve zemin yapısına göre yapı standartları geliştirilmeli. Yüksek

riskli bölgeler ise 1. ve 2. derece deprem bölgeleri olup, diğer bölgedeki çalışmalara ek olarak her türlü plan ve proje

çalışmalarında sismik duyarlılık ve zemin etütleri hazırlanmalı, yer seçimi ve yerleşme kararlarında bu planlar baz

alınmalıdır (KİPER,1999, s.6) .

Bu genel planlama çalışmaları içinde yapılması gerekenler ise:

- Deprem Makro - Mikro Bölgeleme Haritaları Hazırlanmalı

- Toprak Analizleri Yapılmalı

Toprak yapısı, sınıfı, eğim durumu, yer altı su seviyesi, kaya yataklarının derinliği vb. analizler, gevşek toprak yapısı, dik

eğimler, yüksek yeraltı suyu, toprak kayması ve zayıf zemin riskleri taşımaktadır. Özellikle tarım için elverişli olan alüvyonal

topraklar depremlerde yerleşmeler için en riskli bölgelerdendir. Bu bağlamda tarım topraklarının yerleşme ve sanayi için

elden çıkartılması tarım topraklarını korumanın yanı sıra deprem tehlikesi yönünden de önemlidir.

- Sıvılaşmaya Yönelik Tedbirler

Yersarsıntıları sırasında şiddetli titreşimlerle toprak direncini yitirip çökme yapabilir. Özellikle yeraltı suyu çok yüksek olan

alanlar, sulak alanlar sıvılaşmaya uygun zemin oluştururlar ki bu bölgeler de yerleşme için sakıncalı alanlardır. Sıvılaşma

riski zemin suyunun üç metreden fazla ve toprağın 1000 yıldan daha genç nehir birikintisi ve kum içeriği alanlarda daha

fazladır.

- Jeolojı Haritaları Hazırlanmalı

Detaylı jeolojık özelliklerin, aktif-diri fay hatlarının, toprak kayması olası alanların vb. bilgilerin gösterildiği haritalardır.

Bilindiği gibi, depremler sırasında yer kabuğunda oluşan yarıklara fay denilmektedir. Ani enerji boşalması bu faylardan

olmaktadır. Bugün ki bilgi düzeyimizle, gelecekte oluşacak fayların belirlenmesinin güç hatta olanaksız olduğu yer

bilimcilerce söylenmektedir. Bu bağlamda ancak bölgesel bazda bazı öngörüler yapılabilmektedir. Buna karşın aktif faylar

saptanabilmektedir. Planlamada bu veri mutlaka değerlendirilmelidir. Bu kanal genişliğinin ne olması gerektiği, yöresel

zemin yapısına göre farklılıklar gösterebilse de bir asgari ölçü belirlenmesi yararlı görülmektedir. 15 m. İle 200 m. arasında

değişen genişlikler vardır. Ancak genel kabul fay hattının her iki tarafından en az 1/8 millik ( yaklaşık 200m. ) bir banttır.

Page 20: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

- Önemli Kamusal Yapıların Saptanması

Eğitim ve sağlık tesisleri, itfaiye, güvenlik, belediye, hükümet konağı vb. önemli kamu yapılarının yerleri haritada belirtilmeli

ve bu tür stratejik yapılar deprem riskleri az olan sağlam zeminlerde ve gerekli tüm mühendislik önlemleri alınarak inşa

edilmelidir. Örneğin: Düzce Depreminde, İtfaiyenin yıkılması ile yangınlara müdahale edilemedi.

- Arazi Kullanma ve Konut Yapı Analizleri

Aynı şekilde diğer arazi kullanım türleri ve konut alanları için yoğunluk ve hasar görebilirlik analizleri yapılmalıdır. Bu

bağlamda eldeki kültürel ve tarihi değerlerde irdelenmelidir. Yürürlükteki planlarda öneri gelişme alanları da bu bağlamda

değerlendirilmelidir. Afete maruz ülkelerde en azından “kabul edilebilir risk düzeyi ilkesi “ kullanılabilir. Buna göre yapı

hasar görse de büyük bir deprem sırasında içinde bulunanların yaşamını tehdit etmemelidir. En azından yara almamaları

sağlanmalıdır (KİPER,1999, s.7) .

2. MEVZUAT AÇISINDAN DEĞERLENDİRME

2.1. ANAYASAL DAYANAK

İnsanlar, doğumundan ölümüne kadar, Anayasada öngörülen Temel Haklar ve Ödevler, Sosyal ve Ekonomik Haklar ve

Ödevler, Siyasi Haklar ve Ödevlerden yararlanma ve yükümlülük altına girmektir. Tüm bu hususlar insanın insanca

yaşayabilmesi için gerekli şartları düzenlemektedir. Bu hükümler; 2. madde de belirtilen Cumhuriyetin Nitelikleri ve Özellikle

Sosyal Hukuk Devleti olduğu, 5. maddesinde ki Devletin Hak ve Hürriyetlerinin Kötüye Kullanılamaması, 17.Yaşama Hakkı,

23. maddesinde ki Yerleşme ve Seyahat Hürriyeti ve Sınırlandırılması, 35. maddede ki Mülkiyet Hakkı, 56. maddesinde ki

Sağlık Hizmetleri ve Çevrenin Korunması, 57. maddesinde ki Konut Hakkı, 74. maddesinde ki. Dilekçe Hakkı, 119.120. 121.

maddelerin de Olağanüstü Yönetim Usulleri, 125. maddesinde ki, Yargı Yolu, 166. maddesinde ki Planlama hükümleri

kentleşme, yapı ve imar faaliyetleri, afet yönetimlerinde en önemli husus olarak insan yaşamının korunması hakkı Anayasa

ve Kamu Kurum ve Kurulışlarına, Devlete, Özel Şahıslara bir görev ve hak olarak belirtilmiştir. Bu hükümler çerçevesinde,

Devlet, insanların yaşama hakkını sosyal hukuk devleti İlkeleri çerçevesinde sağlıklı, düzenli, kamu yararını koruyacak

şekilde gerekli yerleşim, konut, mülkiyet ve yaşama gibi hakları sağlayacak tedbirleri almak ve bu konuda gerekli

düzenlemeleri yapmakla yükümlü kılınmış , bu konuda özel şahıslara düşen görevleri ve haklarını belirlemiştir.

2.2. YASAL DAYANAK

Doğal afetler ve özellikle depremlerden etkilenen insanlara yardım etmek geleneği çok eski tarihlere kadar uzanmaktadır.

Bu konudaki ilk yazılı örnek 14 Eylül 1509 yılında meydana gelen İstanbul Depreminde görülmektedir. On üç bin insanın

öldüğü rivayet edilen ve 109 cami ile 1047 yapının yıkıldığı bu depremden sonra zamanın Osmanlı Padişahı 2. Beyazıt

çıkardığı bir fermanla, yeniden ev yapmak amacıyla aile başına 20 altın bağışta bulunmuştur. Yine bu fermanla harap olan

başkentin yeniden imarı için 50 bin usta görevlendirilmiş ve 14-60 yaş arasındaki erkeklerin inşaat işlerinde çalışmaları

emredilmiş, deniz kenarındaki dolgu zeminler üzerinde ev yapmak yasaklanmış ve ahşap-karkas (bağdadi) ev yapımı teşvik

edilmiştir. Bu fermanın çıkarılmasını müteakip İstanbul’da 6 ay gibi kısa bir süre içerisinde 2000 yeni yapı yapılmış ve bazı

camiler onarılmıştır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde meydana gelen büyük afetlerde halka padişah fermanları ile acil

yardım ve konut yardımı yapıldığına dair bazı örnekler verilebilir. Ancak tüm bu yardımlar doğal afet zararlarının, afetler

Page 21: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

olmadan önce azaltılması çalışmaları ile ilgili olmayıp, afetler olduktan sonra yapılan yara sarma çalışmaları olarak devam

edegelmiştir.

Bu dönemde şehirleşme ve yapılaşmaları bazı kurallara bağlama ihtiyacı ilk kez 1848 yılında duyulmuş ve o yıl çıkarılan

“Ebniye Nizannamesi” ile yalnız İstanbul içerisinde yapılaşmalara bazı esaslar getirilmiştir. Daha sonra 1877 yılında

çıkarılan bir nizamname ile uygulama imparatorluk sınırları içerisindeki tüm belediyelere yaygınlaştırılmıştır.

1882 yılında çıkarılan Ebniye Kanunu ile de belediye teşkilatı olan yerlerde, alt yapılar ve yolların düzenlenmesi konusu da,

yapılarla birlikte esaslara bağlanmıştır.

Cumhuriyet Dönemi’nde yerleşme ve yapılaşmalara yeni esaslar getirilmesi 1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk

hükümetinde Mübadele İmar ve İskan Bakanlığının kuruluşu ile başlamış, ancak ilk kuruluş yılında göçmen mübadelesi ve

iskanı görevlerini üstlenen bu bakanlık bir yıl sonra kaldırılmıştır.

1930 yılında yürürlüğe giren 1580 sayılı “Belediye Kanunu” ile belediyelere, yerleşme ve yapılaşmalarla ilgili denetim görevi

ile ihtiyaç sahipleri için konut inşa ettirmek görevi de verilmiştir.

1933 yılında yürürlüğe giren 2290 sayılı “Belediye Yapı ve Yolları” kanunu ile de Osmanlı İmparatorluğu dönemimden beri

uygulanmakta olan Ebniye Kanunu 4-5 maddesi dışında tamamen değiştirilmiş ve şehirlerin imar planlarının hazırlanması,

yeni yapılacak yapılar, yollar, ruhsat alınması, fenni mesuliyet, yapı denetimi konularına çağın şehircilik anlayışına uygun

olarak yeni esaslar getirilmiştir. Daha sonraki dönemlerde çıkarılan imar kanunlarının ana esasını oluşturan bu kanunla,

yerleşme ve yapılaşmaların sağlık, fen ve sanat kurallarına uygun hale getirilmesi amaçlanmıştır. Her ne kadar yasada

doğal afet zararlarının azaltılması konularında doğrudan hükümler bulunmasa da, bu yasanın yerleşme ve yapılaşmalara

yeni esaslar getirdiği için, dolaylı olarak doğal afet zararlarının azaltılması çalışmalarına yardımcı olduğu söylenebilir.

1933 yılında yürürlüğe giren, Belediye Yapı ve Yollar Kanununun altı yıllık uygulamasında görülen aksaklıkları ortadan

kaldırmak, meydana gelen doğal afetlerle ilgili Kızılay, İçişleri Bakanlığı vb. gibi teknik olmayan kuruluşlar eliyle yürütülen

yardım çalışmalarını bir esasa bağlamak üzere 1939 yılında 3611 sayılı Kanunla Bayındırlık Bakanlığı Kuruluş Kanunu

değiştirilmiş ve yukarıda sayılan işlerle ilgili görevler Yapı ve İmar Reisliği adı altında yeniden düzenlenen birime verilmiştir.

26 Aralık 1939 yılında ülkemizde son yüzyılın en büyük depremi olan Erzincan Depreminin meydana gelmesi ve bu

depremde 32962 kişinin hayatını kaybetmesi ve 116720 yapının yıkılması veya ağır hasar görmesi üzerine o gün ki

Cumhuriyet Hükümeti bazı yasal düzenlemeler yapma ihtiyacı duymuş ve ilk kez 17 Ocak 1940 tarihinde 3773 sayılı

“Erzincan’da ve Erzincan Depreminde Müteessir Olan Mıntıkalarda Zarar Görenlere Yapılacak Yapılar Hakkında Kanun”

çıkarılmıştır. İlk kez bu kanunla, depremden etkilenen yörelerdeki vergi mükelleflerinin tüm vergileri terkin edilmiş, memur ve

diğer çalışanlara 3 maaş tutarında avans verilmesi öngörülmüş ve evleri yıkılan ve kullanılamayacak hale gelen kişilere

ücretsiz arsa verilmesi ve yapı malzemesi yardımı yapılması esasları benimsenmiştir. Daha sonra aynı yıl içerisinde

Erzincan’ın yeni yerleşim yerinde belediyesine istimlak yetkisi veren 3908 sayılı kanun ile bütçeye fevkalade ödenek

ekleyen, mahkumların cezalarını affeden, bölgeye yapılacak taşımalarda ücret indirimi getiren, yurt dışından bölge için

gönderilen yardım malzemelerine gümrük vergisi ve diğer harçları kaldıran kanunlar çıkarılmıştır.

1941, 1942 ve 1943 yılları içerisinde ülkemizin birçok yöresinde yoğun su baskınlarının yaşanması üzerine 14 Ocak 1943

yılında 4373 sayılı “Taşkın Sulara ve Su Baskınlarına Karşı Korunma” adı altında yeni bir kanun çıkarılmıştır. Bu kanunla

Cumhuriyet döneminde ilk kez, su baskınları afetine karşı, afetler olmadan önce alınacak tedbirler belirlenmiş ve afet

sırasında yapılacak çalışmalara yeni düzenlemeler getirilmiştir.

1939-1944 yılları arasında 26 Aralık 1939 büyük Erzincan depremi ile başlayıp, ortalama olarak 7 ay gibi kısa aralıklarla

meydana gelen Niksar-Erbaa, Adapazarı-Hendek, Tosya-Ladik ve Bolu-Gerede depremlerinde 43319 kişinin ölmesi, 75 bin

kişinin yaralanması ve 200 bin civarında yapının yıkılması veya kullanılamaz hale gelmesi üzerine o günün Cumhuriyet

Hükümeti, deprem olayının doğurduğu sonuçların yalnızca yıkılanın yerine yeni ev yaparak çözülemeyeceğini ve ülkemizde

mutlaka deprem zararlarının azaltılması konusunda bazı çalışmalar yapılması gerektiği kararını varmış ve 18 Temmuz 1944

tarihinde 4623 sayılı “Yer Sarsıntılarından Evvel ve Sonra Alınacak Tedbirler Hakkında” kanun çıkarmıştır.

Ana hatlarıyla; ülkenin nerelerinin deprem tehlikesine sahip olduğunun tespit edilmesi ve yayımlanması, bu bölgelerde

yapılacak yapılar için bazı özel kuralların deprem yönetmelikleri halinde yayımlanması ve uygulanması zorunluluğu, her il ve

ilçede acil yardım ve kurtarma programlarının önceden hazırlanması, belediyelerin yeni gelişme alanlarında jeolojik etütler

Page 22: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

yapılmasının zorunlu hale getirilmesi gibi zarara azaltıcı önlemleri depremden önce almayı zorunlu kılan bu kanun, aynı

zamanda depremler sırasında yapılacak işlemleri, yönetici ve halkın görev sorumluluklarını esasa bağlamıştır. daimi iskan

çalışmaları ise bu kanunda yer almamış ve bu konunun çözümü için eskiden olduğu gibi, doğal afete uğrayan bölgenin

sosyal ve ekonomik yapısına bağlı olarak ayrı ayrı afet yardımı kanunları çıkarma yolu tercih edilmiştir.

Ülkemizde gerçek anlamda doğal afet zararlarının azaltılmasına yönelik çalışmalar bu kanunla başlamıştır. Bu kanunu

çıkarıldığı yıllarda benzer yasalara sahip olan, 1924 yılında çıkardığı bir kanunla Japonya, 1933 yılında çıkardığı bir kanunla

Amerika Birleşik Devletleri ve 1940 yılında çıkardığı bir kanunla İtalya dışında benzer kanunu olan başka bir ülke

ulunmamaktadır. Nitekim bu kanun gereğince Bayındırlık Bakanlığı ilgili üniversitelerle işbirliği yaparak, 1945 yılında

Türkiye’nin ilk deprem bölgeleri haritası ile Türkiye Yer Sarsıntısı Bölgeleri Yapı Yönetmeliği, bu günkü adıyla Afet

Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkındaki Yönetmelik, hazırlanmış ve uygulaması zorunlu bir yönetmelik olarak yürürlüğe

koymuştur.

1953 yılında Bayındırlık Bakanlığı Yapı ve İmar İşleri Reisliği bünyesinde bir deprem bürosu kurulmuştur. Daha sonra 1955

yılında bu büro DE-SE-YA (deprem, sel, yangın) şubesi haline getirilmiş ve doğal afet zararlarının azaltılması çalışmaları bu

şube tarafından yürütülmeye başlanmıştır.

Bayındırlık Bakanlığının Su İşleri Reisliği, aynı yıl (1953) çıkarılan 6200 sayılı kanunla, “yerüstü ve yer altı sularının”

zararlarını önlemek ve bunlardan çeşitli yönden yararlanmak amacıyla Bayındırlık Bakanlığına bağlı tüzel kişiliği olan, katma

bütçeli Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü haline getirilmiştir.

1950’li yılların ortalarından itibaren gittikçe yoğunlaşan sanayileşme, göç ve şehirleşme hareketleri, şehirlerimizde olumsuz

gelişmelere yol açmış ve 1933 yılında çıkarılmış olan “Belediye Yapı ve Yollar” kanunu yerleşme ve yapılaşmaların

denetimi açısından yetersiz kalmaya başlamıştır. Bunun üzerine, 1956 yılında zamanına göre hayli ileri sayılan 6785 sayılı

“İmar Kanunu “ çıkarılmıştır. Bu kanunla, yerleşme yerlerinin belirlenmesi sırasında doğal afet tehlikesinin ortaya çıkarılması

ve fenni mesuliyet sistemi ile yapı denetimi konularına önem ve öncelik verilmiştir.

Bu kanunun yürürlüğe girmesinden sonra, ülkede önemi gittikçe artan imar, konut ve afet politikalarının Bayındırlık Bakanlığı

gibi aşırı yoğun görevlerle görevlendirilmiş bir Bakanlık içersinde etkili bir şekilde yürütülemeyeceği gerçeği anlaşılmış ve

İmar ve İskan Bakanlığı adı altında yeni bir bakanlığın kuruluş hazırlıklarına başlanmıştır.

Bu dönemde meydana gelen doğal afetlerden etkilenen halka, ayrı ayrı çıkarılan yardım kanunları ile daimi iskan yardımları

yapılmaya devam edilmiştir. 1958 yılı ve sonrası ülkemizde doğal afet zararlarının azaltılması çalışmaları açısından önemli

politika değişikliklerinin yaşandığı ve uluslar arasındaki yeni gelişmelere paralel olarak önemli gelişmelerin sağlandığı yıllar

olmuştur.

Özellikle ana görevi; afetlerden önce ve sonra gerekli tedbirleri almak, ülkenin, bölge, şehir ve köylerinin planlamasını

yapmak, konut ve iskan sorununu çözmek,ülkedeki yapı malzemelerinin geliştirilmesi ve standartlarını hazırlamak olan İmar

ve İskan Bakanlığının Mayıs 1958 yılında 7116 sayılı Kanunla kurulması ve bu kanunlarla ilgili görevleri Bayındırlık

Bakanlığından devralması çok olumlu bir gelişme olmuştur.

Yine aynı yıl 7126 sayılı “Sivil Müdafaa” kanunun çıkarılması ve kapsamına doğal afetler sırasında yapılması gereken

kurtarma ve ilk yardım çalışmalarının da dahil edilmesi, bu konuda önemli bir boşluğu doldurmuştur.

En önemli gelişme ise, 15.05 1959 tarihinde çeşitli değişikliklerle bugün hala yürürlükte olan, 7269 sayılı “Umumi Hayata

Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun”un çıkarılması olmuştur. Doğal afet

zararlarının azaltılması amacıyla Cumhuriyet döneminde çıkarılmış olan tüm kanunları tek bir kanun halinde toplayan ve afet

zararlarının azaltılabilmesi için afet öncesi, afet sırası ve afet sonrası yapılması gereken çalışmaları açıklayan bu kanunun

en önemli özelliği, o güne kadar her afet sonrasında Genel Bütçeden fevkalade tahsisat adı altında kanunla ek ödenekler ve

her afet olayı için ayrı bir yardım kanunun çıkarılmasını önlemiş ve bu amaç için Genel Bütçe dışında bir “Afetler Fonu”

oluşturmasını öngörmüş olmasıdır. Kanununun 33. Maddesiyle kurulmuş olan bu fon, Genel Bütçeden her yıl fona aktarılan

ödenekler, Kamu İktisadi Teşekküllerinin bilanço karlarının %3’ünün bu fona aktarılması, bağışlar, borçlandırılan

vatandaşların geri ödemeleri gibi ana gelir kalemlerinden oluşmaktadır. 7269 sayılı Kanunun bir diğer önemli özelliği de,

depremler ve su baskınları dışında kalan, heyelan, kaya ve çığ düşmesi, yangın, fırtına vb. gibi tüm doğal afetleri de

kapsamı içersine alması ve muhtemel afet kavramı getirerek, bu afetler olmadan önce, can ve mal güvenliği açısından,

gelecekte afete maruz kalabilecek yerleşimleri de kapsamı içersine almış olmasıdır.

Page 23: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

Çıkarıldığı tarihte uluslararası alanda en çağdaş ve kapsamlı afet kanunlarından biri olarak değerlendirilen ve bir çok ülke

tarafından örnek alınan bu kanun, ülkemizde 1960-1967 yılları arasında çok yoğun olarak yaşanan depremler, su baskınları

ve heyelanlardan elde edilen deneyimlerin ve yeni ihtiyaçların ışığı altında, 1968 yılında 1051 sayılı kanunla önemli oranda

değiştirilmiş ve kanuna 7 madde eklenmiştir. Yapılan bu değişiklik ve ilaveler, tamamen hizmetin daha hızlı ve etkili

yapılmasını ve afetlerden etkilenen vatandaşlara daha geniş yardımlar yapılmasını sağlayacak yönde olmuştur.

Gelirleri açısından yetersiz halde bulunan Afetler Fonuna yeni gelir imkanları ortaya çıkarmak için 1972 yılında 1571 sayılı

“Bazı Tekel Maddeleri Fiyatlarına Yapılan Zamlardan Elde Edilen Hasılatın T.C Merkez Bankasında Açılacak Bir Deprem

Fonu Hesabında Toplanmasına Dair Kanun” çıkarılmış ve böylece münhasıran deprem afetlerinin zararlarını karşılamak

üzere ayrı bir deprem fonu oluşturulmuştur. İlk çıktığı yıllarda önemli bir gelir kaynağı olan bu fonla meydana gelen

depremlerin yaraları sarılmış ancak maktu olan bu zamlar, zaman içersinde azalmış ve son olarak fon tasfiye olmuştur.

7269 sayılı kanunun zaman içersinde ortaya çıkan ihtiyaçlar ve yeni gelir

kaynakları aranması yönlerinden 1981 yılında 1479 sayılı kanunla, 1985 yılında 3177

sayılı kanunla ve son olarak ta 1995 yılında 4133 sayılı kanunla bazı maddeleri

değiştirilmiş veya bazı maddeler eklenmiştir.

1992 yılında Erzincan’da önemli hasarlara yol açan bir deprem meydana

gelmesi ve deprem olaylarının yalnızca fiziksel kayıplara değil, göç, işsizlik, üretim

kaybı, vb sosyal ve ekonomik kayıplara yol açması ve halen yürürlükte olan 7269

sayılı Kanunun bu tür sosyal ve ekonomik kayıpları azaltmaya imkan vermemesi

üzerine, 28.08.1992 tarihinde 3838 sayılı “Erzincan, Gümüşhane ve Tunceli İllerinde

Vuku Bulan Deprem Afeti İle Şırnak ve Çukurca’da Meydana Gelen Hasar ve

Tahribata İlişkin Hizmetlerin Yürütülmesi Hakkında Kanun” çıkarılmıştır. 7269 sayılı

Kanunun zaman içersinde eksik kalmış olan yönlerini tamamlayan bu kanunla

Erzincan Depreminin yaraları kısa zamanda sarılmış ve deprem güvenliği arttırılmış,

yepyeni bir Erzincan inşa edilmiştir. Yalnızca Erzincan depreminden etkilenen

bölgeleri kapsayan bu kanundan sonra, meydana gelen afetlerden etkilenen diğer

yöreler içinde benzer bir kanun hazırlanması ihtiyacı ortaya çıkmış ve 23.07.1995

tarihinde 4123 sayılı “Tabii Afet Nedeniyle Meydana Gelen Hasar ve Tahribata İlişkin

Hizmetlerin Yürütülmesine Dair Kanun” çıkarılmıştır. Acele ile hazırlandığı için 3838

sayılı Kanunun bütün maddelerini kapsamayan bu kanun, 01.10.1995 Dinar

Depreminden sonra, 16.11.1995 tarih ve 4133 sayılı Kanunla değiştirilmiş ve yeni

bazı maddeler eklenmiştir (BAYINDIRLIK VE İSKAN BAKANLIĞI, 2000, s. 9-332. ,

GERAY,ERGÜNAY, SUCUOĞLU, 1999,s.165-194. , KARAKUŞ,1999,s.13).

2.3. KALKINMA PLANLARINDAKİ HEDEFLER VE GERÇEKLEŞMELERİ

Page 24: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

Devlet Planlama Teşkilatı, politika, strateji oluşturma, teknoloji, bürokrasi ve idari

yapılanmada ileriye yönelik alternatifler sunan bir kurum. Ancak, kalkınma

planlarında, ülkenin doğal afet sorunları ve alınması gereken önlemler konusunda

ciddi yaklaşımlar sergilendiğini iddia etmek mümkün değildir.

Nitekim hemen her konuda bir özel ihtisas komisyonu oluşturulmuş olan Devlet

Planlama Teşkilatının depremler ve diğer doğal afetler konusunda ancak 17 Ağustos

1999 depreminden sonra bir özel ihtisas komisyonu oluşturmaya karar vermesi de bu

durumun en açık göstergesidir.

Ülkemizde planlı dönemde uygulanan beş yıllık kalkınma planlarının doğal afet

zararlarının azaltılması konusundaki yaklaşımlarının incelenmesi ve irdelenmesi

geçmişte yapılanların anlaşılabilmesi için önem arz etmektedir.

Ayrıca o kalkınma planlarında depremler ve doğal afetlerin yol açtığı sorunlar

ve bunların zararlarının azaltılabilmesi için uygulanması gereken politikalar ve

tedbirler ayrı bir başlık altında ele alınmamış, kalkınma planlarının konu ile ilgili

yerleşme ve şehirleşme politikaları, konut çevre ve araştırma-geliştirme faaliyetleri ile

ilgili kısımları içinde incelenmiş ve buna göre politika ve tedbirler ortaya konmaya

çalışılmıştır.

2.3.1. Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı: (1963-1967)

Doğal afetlerin yol açtığı sorunlar ve uygulanması gereken politika ve tedbirler

konusunda hiç bir bilgi bulunamamıştır. Bu dönemde, 6 Ekim 1964 Manyas, 19

Ağustos 1966 Varto, 27 Haziran 1967 Adapazarı depremleri meydana gelmiş ve bu

depremler nedeniyle 2450 kişi ölmüş, 1700 kişi yaralanmış ve 28.000 yapı yıkılmış

veya ağır hasar görmüştür. Ancak kalkınma planımıza göre bir sorun yoktur ve tedbir

önerilmemektedir.

2.3.2. İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı: (1968-1972)

Bu dönemde de ne şehirleşme ve yerleşme politikaları ve ne de konut sektörü

ve araştırma-geliştirme faaliyetleri arasında doğal afetlerle ilgili sorun ve tedbire

rastlanmamıştır. Halbuki bu dönem özellikle hasar yapan depremler açısından

ülkemizin yaşadığı en şanssız dönemlerden birisidir. Bu dönemde 1968 Amasra-

Bartın, 1969 Alaşehir, 1970 Gediz, 1971 Burdur ve Bingöl depremleri yaşanmış ve bu

Page 25: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

depremler nedeniyle 220 kişi ölmüş, 2800 kişi yaralanmış ve 15.000 yapı yıkılmış

veya ağır hasar görmüştür.

2.3.3. Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı: (1973-1977)

Kalkınma planları içersinde en kapsamlısı olarak ta kabul edilebilecek,

Türkiye’nin hemen her sorununa değinilen bu planda, doğal afet sözcüğü yalnızca

konut ihtiyacının tahmininde geçmiştir. Ayrıca konut sektörü ile ilgili tedbirler arasında

“ticari amaçla yapılan konutların daha sıkı denetlenmesini sağlayacak yasal ve idari

tedbirlerin alınacağı” belirtilmiş olmasına rağmen plan döneminde bu konu ile ilgili

hiçbir faaliyet yapılmamıştır.

Ancak, 1972 yılında İmar ve İskan Bakanlığı’nca Türkiye’nin Deprem Bölgeleri

Haritası yenilenmiş ve 1975 yılında ise yine aynı Bakanlıkça çeşitli değişikliklerle

1945 yılından beri uygulanmakta olan “Afet bölgelerinde Yapılacak Yapılar

Hakkındaki Yönetmelikte” radikal değişikler yapılarak, yapıların deprem güvencesi

çağdaş deprem mühendisliği anlayışı içersinde, yeniden düzenlenmiştir. Ancak bu

yönetmeliğin uygulanmasını sağlayacak ve uygulamayı etkin bir şekilde

denetleyecek herhangi bir idari veya yasal düzenleme yapılmamıştır. Bu

dönemde ülkemiz, 1975 yılında Lice Depremi, 1976 yılında Denizli ve Çaldıran

Depremleri, 1977 yılında Palu Depremini yaşamış ve bu depremler nedeniyle

6240 kişi ölmüş, 4900 kişi yaralanmış ve 21.750 yapı yıkılmış veya ağır hasar

görmüştür.

2.3.4. Dördüncü Beş Yıllık Plan Dönemi: (1979-1983)

Doğal afet zararlarının, ancak afetler olmadan önce alınacak koruyucu ve

önleyici önlemlerle, azaltılabileceği ve bunun içinde mutlaka yerleşme ve

yapılaşmaların denetlenmesi gerektiği gerçeği ilk kez dördüncü beş yıllık kalkınma

planında kavranmış ve sorunlar arasında;

- İmar planlarının kentlerin fiziksel sorunlarına çözüm getirmek ve sağlıklı

mekansal gelişmeyi düzenlemekten uzak, büyük ölçüde oluşmuş sağlıksız ve

düzensiz gelişmeyi yasallaştırmanın ötesinde bir işlev görmeyen belgeler haline

geldiği,

- Kırsal bölgelere kaliteli malzeme ve teknolojisinin giremediği, ve

Page 26: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

- Aktif deprem kuşakları içersinde olan ülkemizde yukarda sayılan iki faktörün

her yıl önemli can ve mal kayıplarına yol açtığı, açıklıkla vurgulanmıştır.

Konut sektörü ile ilgili ilke ve politikalar başlığı altında ise, “Doğal afetlere ve

özellikle depremlere duyarlı yörelerde, yeni yapılacak konutlarda özel standart ve

yönetmeliklerin uygulanması ve mevcut yapılarda dayanımı arttıracak onarım ve

güçlendirme çalışmalarının yapılacağı” belirtilmiştir. Ancak bu konulardaki

çalışmalara yıllık programlarda yeterli kaynak ayrılmadığı için, bu dönem içersinde

etkili hiçbir çalışma yapılmamıştır. Bu dönemde ülkemiz depremler açısından, geçmiş

dönemlere oranla oldukça az kayıp vermiştir. 1976 yılında Malatya’da meydana gelen

ard arda iki depremde 9 kişi ölmüş, 44 kişi yaralanmış, 2800 civarında yapı yıkılmış

veya ağır hasar görmüştür.

2.3.5. Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı: (1985-1989)

Yalnızca konut sektöründe ve sorun yalnızca köy konutlarında mevcutmuş

mantığı ile,

- Birinci derece afete maruz bölgelerde yer alan köylere öncelik verilerek, köy

konutlarının ıslahına yönelik eğitim, uygulama ve teşvik faaliyetlerinin hızlandırılarak

yürütüleceği,

- Köy hayat tarzına uygun ve gelişmelere açık köy konutu tiplerinin

geliştireceği, hükümleri ilke ve politikalar arasında yer almıştır.

Ancak yıllık programlarda bu konuda hiçbir çaba gösterilmediği gibi maalesef

1985 yılında halen yürürlükte olan 3194 sayılı İmar Kanunu çıkarılmış ve bu kanunla

yerleşme ve yapılaşmaların denetimi tamamen ortadan kaldırılarak, tüm yetkiler

“bırakınız yapsınlar” anlayışı içersinde yerel yönetimlere devredilmiştir. Ayrıca yine bu

dönemde çıkarılan çok geniş kapsamlı bir imar affı ile, tüm kaçak yapılar yasal hale

getirilmiş ve kaçak yapılar adeta teşvik edilmiştir.

Büyük bir şans eseri bu dönemde ülkemizde hasar yapan depremler olmamış,

ancak su baskını, heyelan, kaya düşmesi vb gibi diğer afetler nedeniyle 50 kişi ölmüş

ve 8250 yapı yıkılmış veya ağır hasar görmüştür.

Page 27: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

2.3.6. Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planı: (1990-1994)

Deprem ve diğer doğal afet zararlarının azaltılması konusundaki ilke ve politikalara

oldukça ağırlık verilen bu dönemde;

- Yapı denetimindeki mevcut aksaklıkların giderilebilmesi için yeni bir yapı

denetim sisteminin geliştirileceği,

- İnşaatlarda standart dışı malzeme kullanılmasının kesinlikle önleneceği,

- Ülke şartlarına uygun prefabrike yapıların teşvik edileceği,

- Deprem bölgelerinde kullanılamaz halde bulunan 600 bin köy konutunun

yenileneceği,

- Deprem bölgelerindeki uygulamalarda, depreme dayanıklı yapı yapımına

uygun olan teknolojilerin tespit edileceği ve tüm yapılarda bu teknolojilerin

kullanılmasının teşvik edileceği,

- Araştırma-geliştirme faaliyetlerinde bulunan kamu ve özel sektör

kuruluşlarının destekleneceği, öngörülmüştür.

Ancak dönem içersinde, yeni bir yapı denetimi sistemi geliştirilememiş, çeşitli

çabalara rağmen inşaat sektöründe standart dışı malzeme kullanımı önlenememiş,

yenileneceği öngörülen 600 bin köy konutundan, ancak 75 bini yenilenebilmiştir.

Ancak bu dönemde prefabrike veya tünel yapı sistemleri teşvik edilmiş,

yapılarda hazır beton kullanımı yaygınlaşmış, deprem ve diğer afet zararlarının

azaltılabilmesi için 1990 yılında ülkemizde ilk kez bir “Milli Plan” hazırlanmış, 1992

yılında meydana gelen Erzincan Depreminde uygulanan acil yardım ve kurtarma,

iyileştirme ve yeniden inşa çalışmalarında yeni yaklaşımlar ve yeni yasal

düzenlemeler getirilerek, başarılı uygulamalar gerçekleştirilmeye başlanmıştır.

1990 yılında ilk kez profesyonel sivil savunma timleri kurulup, donatılmıştır.

Ancak maalesef yine bu dönemde afetler, deprem ve sivil savunma fonları

1992 yılında genel bütçe içersine alınarak, doğal afet zararlarının azaltılması

çalışmalarındaki ana mali kaynağı oluşturan bu fonlar kullanılamaz hale getirilmiştir.

Bu dönemde meydana gelen Erzincan Depremi ve özellikle 1992-1993 kış

sezonunda yaşanan yoğun çığ düşmesi olayları nedeniyle 1100 vatandaşımız ölmüş,

4000 kişi yaralanmış ve 11000 yapı yıkılmış veya ağır hasar görmüştür.

2.3.7. Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı: (1996-2000)

Page 28: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

Deprem ve diğer doğal afet zararlarının azaltılması çalışmalarına en kapsamlı

olarak değinen ve gerek doğrudan ve gerekse”bölgesel gelişme ve fiziki planlama”,

“Metropollerle ilgili düzenlemeler” başlıkları altında yapılması gereken çalışmalarla

gerçekten ülkemizdeki doğal afet sorunları ve uygulanması gereken politikalara

gerçekçi yaklaşımlar bu dönemde belirlenmiştir.

Örneğin, bölgesel gelişme başlığı altında;

- Ülke genelinde arazi kullanım haritaları ve yerel deprem tehlike haritalarının

çıkarılması ve bu çalışmalardan bölgesel ve fiziki planlama çalışmalarında

yararlanılması, esasları benimsenmiştir.

Konut başlığı altında;

- % 92’si deprem bölgelerinde bulunan ülkemizde doğal afetlerin önlenmesi ve

zararlarının azaltılması yönünde çalışmalar yapılacağı ve afet riskini en aza indirmek

için gerekli önlemlerin alınacağı,

- Afete ilişkin mevzuatın günün şartlarına göre yeniden düzenleneceği esasa

bağlanmıştır.

Özellikle Hukuki ve Kurumsal düzenlemeler başlığı altında;

- 3194 sayılı İmar Kanununun, planları yapan, yaptıran ve aykırı hareket

edenlerin sorumlulukları ve bu kişilere uygulanacak müeyyidelerin açıklıkla ortaya

konacak şekilde değiştirilmesi,

- Afet öncesi ve afetin vukuu bulması halinde acil kararların alınıp uygulamaya

konabilmesi için, bu işle görevli kurum ve kuruluşların diğer kurumlarla

koordinasyonunu sağlayacak bir yapıya kavuşturulması ve etkili tedbirlerin alınmasını

sağlamak amacıyla 7269 sayılı “Umumi Hayata Müessir Afetler Nedeniyle Alınacak

Tedbirler İle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun"un, yeniden düzenlenmesi esasları

belirlenmiş ve bu konuda ilgili kurumlara görev verilmiştir.

Bu dönem içersinde 1995 yılında Senirkent çamur akması, Dinar Depremi,

İstanbul ve İzmir’de yaşanan sel baskınları, 1996 yılında Amasya-Çorum Depremleri

üzerine, 1997 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisinde konuya eğilinmiş ve “Afetlerde

Meydana Gelen Can ve Mal Kaybını En Aza İndirmek İçin Alınması Gereken

Tedbirlerin Belirlenmesi” amacıyla bir Meclis araştırması açılmıştır. Bu komisyon 4

aylık yoğun bir çalışma sonucunda hazırlamış olduğu raporunu 1997 yılı Haziran ayı

içersinde TBMM Başkanlığına sunmuştur.

Page 29: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

Ülkemizde doğal afet zararlarının azaltılması için alınması gereken tedbirleri

afet öncesi, afet sırası ve afet sonrasında olmak üzere tüm yönleriyle ortaya koyan

bu rapor ülkemiz için bir nevi stratejik belge mahiyetinde olmasına rağmen ve ayrıca

bu rapordan sonra 2 Şubat 1998’de Balıkesir, 20-21 Mayıs 1998’de Batı Karadeniz

su baskınları, 27 Haziran 1998’de Adana-Ceyhan Depremi, 8 Ağustos 1998’de

Trabzon-Beşköy su baskını olaylarında 250 civarında kişinin ölmesi, 3500 kişinin

yaralanması ve 15.000 civarında yapının yıkılması veya ağır hasar görmesine

rağmen, ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılar gerekçesiyle yıllık

programlarda iyileştirici herhangi bir çalışma yapılmamış, ancak;

- 1998 yılı içersinde yapıların deprem güvenliğini çağdaş anlamda sağlayan

yeni bir deprem yönetmeliği Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca yürürlüğe sokulmuştur.

- Ayrıca 3194 sayılı imar mevzuatında afetlere karşı dayanıklılığı arttıracak

değişikliklerle yeni bir yapı kontrol sistemi kurulması ile ilgili düzenlemeler

hazırlanmış,

- Afetler mevzuatında çeşitli iyileştirme ve yeni düzenlemeler yapan bir tasarı

taslağı hazır hale getirilmiştir.

Maalesef bu çalışmalar devam ederken, 17 Ağustos 1999 günü, ülkemizin

nüfus ve sanayi yoğunluğu en yüksek olan İzmit Körfezi bölgesinde, yol açtığı

zararlar açısından Cumhuriyet tarihimizin en büyük depremi ile karşılaşılmıştır.

Bolu, Bursa, Eskişehir, İstanbul, Kocaeli, Sakarya ve Yalova illerimizde 66.500

konut ünitesinin yıkılması veya ağır hasar görmesi, 67.250 konut ünitesinin orta ve

80.160 konut ünitesinin hafif hasar görmesine yol açan bu depremde maalesef

17.450 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 44 bin kişi yaralanmıştır.

Yaklaşık olarak 16 milyon nüfusu etkileyen bu depremde ülkemiz 14 milyar

dolara yakın doğrudan ekonomik zarara uğramıştır.

Bu olayın henüz yaraları dahi sarılmadan bu kez 12 Kasım 1999 da Bolu ilinin

Düzce, Kaynaşlı, Gölyaka, Gümüşova ilçelerinde önemli hasarlara yol açan 7.2

büyüklüğünde ikinci bir deprem yaşanmış bu depremde de 819 kişi hayatını

kaybetmiş, 4503 kişi yaralanmış ve 9000 civarında konut kullanılamaz hale gelmiştir.

İzmit Körfezi ve Bolu-Düzce Depremleri ülkemizde deprem ve diğer doğal afet

zararlarının azaltılabilmesi için mutlaka yeni strateji ve politikaların hiç vakit

kaybetmeden uygulamaya konulması zorunluğunu bir kez daha ve çok ağır fatura

ödenerek gündeme getirmiştir.

Page 30: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

2.3.8. Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı: (2000-2005)

Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, 17 Ağustos 1999 Doğu Marmara Depremi

ve 12 kasım 1999 Düzce – Kaynaşlı Depremlerinin ışığında bir ihtisas komisyonu

kurulmuştur. Planda; alınacak etkili önlemlerle afet zararlarının en aza indirilmesine

yönelik sosyal,hukuki,kurumsal ve teknik yapının oluşturulmasında koordinasyonun

tek elden sağlanması temel ilke olarak belirlenmiştir. Bu sebeple merkezi

koordinasyonu etkin hale getirmek üzere, Türkiye Acil Durum Yönetim Kurumu

(TAYK) kurulmuştur. Sürekli ve sistemli eğitim çabaları ile deprem ve diğer afetlere

karşı önlem alınacak, bu afetlerin birlikte yaşanılabilen olağan birer doğa olayı olarak

algılanması sağlanacaktır. Halk eğitimi çalışmaları,toplumsal etik kurallarını da

kapsayacak biçimde sürdürülecektir(DPT, 1999, s. 205). Bu dönem içerisinde

Pülümür ve Bingöl depremleri meydana gelmiş yine ölümler,yaralanmalar ve maddi

hasarlar meydana gelmiştir. Yine dikkat çeken bir husus en fazla kamu binaları

yıkılmış, Bingöl Depreminde en fazla can kaybı bir ilköğretim kurumunda meydana

gelmiştir.

Halbuki planın hükümlerinden birisi afet sonrasında kullanılan ve verimli

sonuçlar vermeyen büyük miktardaki kaynakların afet öncesinde bilinçli ve planlı bir

biçimde kullanılarak afet zararlarının azaltılması için gerekli tedbirler alınacaktır

şeklindedir. Ayrıca,afetlere dayanıklı yapı tasarımı uzmanlık gerektirdiğinden,

mühendislik lisans programlarında deprem ve diğer afetlerle ilgili konulara daha fazla

ağırlık verilmesi sağlanacaktır. Mühendislerin sorumluluk duygularını geliştiren ve

meslek etiği kavramlarını yerleştiren programlara yer verilecektir. Teknik açıdan

yeterli bulunan üniversitelerde, deprem mühendisliği yüksek lisans programları

oluşturulacak, mevcutlar geliştirilecek, uygulama eksikliğine yönelik çalışmalar

başlatılacaktır. Bu dönemde27.12.1999 tarih ve 587 sayılı Kanun Hükmünde

Kararname ile uygulamaya konan Zorunlu Deprem Sigortası bazı ertelemelerle

27.09.2000 tarihinden ,itibaren uygulamaya konulmuştur (KONGAR, s .2).

Kalkınma planında; yapı stoğunun büyük bir bölümü yeterli deprem güvenliği

sağlamadığından, deprem tehlikesinin yüksek olduğu yerlerden başlayan bir öncelik

sırası içinde, yapıların deprem dayanımı bakımından sistematik bir biçimde

değerlendirilmeleri ve güçlendirilmesi için yetkin mühendislerin görev yapacağı, Yapı

Değerlendirme Merkezleri oluşturulması desteklenecektir. Alan kullanımı ve imar

planlarının ilke ve yöntemlerinin afete duyarlı niteliğe kavuşturulması amacıyla ilgili

Page 31: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

mevzuat gözden geçirilecek,bunların uygulanmasını sağlayan mekanizmalar

sağlanacaktır (DPT,1999, s. 205).

Türkiye Acil Yönetim Kurumu’na işlerlik kazandırmak için mevzuatta gerekli

düzenlemeler yapılacak, mühendislerin görev, yetki ve sorumluluklarını düzenleyen,

Mühendislik ve Mimarlık Yasası ile Türk Mühendis Ve Mimar Odaları Birliği Yasası

yeniden düzenlenerek yetkin mühendislik kavramı getirilecektir. İmar Kanunu, sağlıklı

bir yapı sistemi ve sorumluların sorumluluklarını düzenleyecek şekilde yeniden

yapılacak Belediyeler ve Büyük Şehir Belediyeler Kanunları, sağlıklı bir denetim

sistemi ve doğal afet risklerinin belirlenmesi ve zararların azaltılması konusunu da

düzenleyecek şekilde yeniden ele alınacaktır. Medeni Kanun,Borçlar Kanunu ve

Ticaret Kanununun ilgili maddeleri, yapıda denetim, sigorta ve sorumluluk açısından

tekrar düzenlenecek, konutu hasar gören herkesi hak sahibi yaparak, Devleti, adeta

doğal sigorta kurumu haline getiren 7269 sayılı Yasa tadil edilerek, sigorta

uygulamasının mümkün olmadığı alanlarla sınırlandırılarak kamunun sorumluluk

alanı daraltılacaktır. Diğer ülke kuruluşları ve uluslararası kuruluşlarla iş birliği

yapabilecek afet bilgi sistemi oluşturulacak afetler anında aksamadan hizmet

sağlayabilecek bir ulusal afet haberleşme sistemi oluşturulacaktır (DPT, 1999, s.

206). Planda afetlerle ilgili bir ihtisas komisyonu oluşturulmuş ve fakat bu komisyonun

raporu yayınlanmamıştır.

ülkemizin bundan sonra hazırlayacağı 5 Yıllık Kalkınma Planları ve Yıllık

Uygulama programlarında afet zararlarının azaltılmasına yönelik tedbir ve

uygulamalar iç ihmal verilmeden ve öncelikle uygulanmak zorundadır

(PEYNİRCİOĞLU, 1998, s.2325-2329).

3. TABİİ AFET YÖNETİMİ Afet Yönetimi; afetlerin önlenmesi ve zararlarının azaltılması amacıyla bir afet olayında yapılması gereken çalışmaların yönlendirilmesi, koordine edilmesi ve uygulanabilmesi için toplumun tüm kurum ve kuruluşlarıyla kaynaklarının bu ortak amaç doğrultusunda yönetilmesini gerektiren çok geniş bir kavramdır (TANKURT, 1996, S. 268). Bu nedenle de “kapsamlı afet yönetimi” terimi literatürde daha yaygın olarak

kullanılmaktadır. Kapsamlı afet yönetiminin amaçları ise, daha açık bir şekilde

aşağıdaki gibi açıklanabilir.

Page 32: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

3.1. AFET ÖNCESİ YÖNETİM - Meydana gelebilecek olaylarda toplumun en az zarar ve fiziksel kayıplarla

kurtulabilmesi için gereken teknik, idari ve yasal tüm önlemleri olaylar olmadan önce

almak,

- Mümkün olan hallerde olayları önlemek, mümkün olmayan hallerde ise

kurtarma, ilk yardım ve iyileştirme çalışmalarının en hızlı, verimli ve etkili bir şekilde

yapılmasını sağlamak,

- Afet zararlarının azaltılması çalışmalarını kalkınmanın her aşamasına dahil

etmek ve böylelikle mevcut riskin artmasını önlemek ve sürdürülebilir bir kalkınma

sağlamak,

- Toplumun her kesiminin olaylarının etkilerinden en az zararla kurtulabilmesi

için gerekli bilgilerle donatılmasını sağlayarak eğitim programları uygulamak.

3.2. AFET SONRASINDA - Mümkün olan en fazla sayıdaki insanı kurtarmak ve sağlıklarına kavuşmalarını sağlamak, - Afetlerin doğurabileceği ek tehlike ve risklerinden insan canını ve malını

korumak,

- Afetten etkilenen toplulukların hayati ihtiyaçlarını mümkün olan en kısa

zamanda karşılamak ve hayatın bir an önce normal hale getirilmesini sağlamak,

- Afetin doğurabileceği ekonomik ve sosyal kayıpları en düşük düzeyde

kalmasını veya yararların bir an önce sarılmasını sağlamak,

- Afetten etkilenen topluluklar için emniyetli ve gelişmiş yeni bir yaşam çevresi

oluşturmak.

Yukarıda da açıklandığı üzere, afet yönetimi; afetlerin önlenmesi ve zararların

azaltılması, afetlere karşı hazırlıklı olunması ve afet anında hızlı ve etkili bir kurtarma,

ilk yardım, geçici barındırma ve yeniden inşa faaliyetlerinin yürütülebilmesi için

toplumun tüm imkan ve kaynaklarının (insan gücü, malzeme, ekipman ve para) afet

öncesi ve afet sonrasında iyi yönlendirilmesi, rasyonel kullanımını gerektiren çok

geniş bir kavramdır. Ancak bu tür bir yöntem şekli, çağdaş afet yönetimi olarak

adlandırılabilir ve bir ülkede afet zararlarının azaltılabilmesi ancak bu tarz bir yönetim

Page 33: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

sistemi ile mümkün olabilir. Afet yönetiminde etkinlik toplumun en hızlı bir şekilde

normal hayatına kavuşturulmasıdır.

Yine yukarıdaki şekilde, bir afet olayının hemen sonrasında uygulanan

“kurtarma ve ilk yardım” çalışmaları yerel yönetimlerin asli görevleri arasında

görülmesine rağmen, özellikle büyük afetlerde bu çalışmalarda merkezi yönetimlerin

yetişmiş insan gücü, ekipman ve malzeme desteği ile yürütülebilmektedir. Ayrıca afet

olayının tüm safhalarında yerel yönetimlerin, yapacakları çalışmalar için parasal

kaynak ayırma gibi bir yükümlülükleri de bulunmamakta, çalışmaların her

aşamasındaki kaynaklar merkezi yönetimce temin edilmektedir.

Mevcut afet yönetim sisteminin incelenmesinde en çarpıcı durum, bu sistem

içerisinde özel sektör ve halkın hiçbir sorumluluk yüklenmemiş olmasıdır. Özellikle,

önceden hazırlık ve zarar azaltma safhalarında özel sektör ve halkın kağıt üzerinde

kalan yasa ve yönetmeliklere uyma zorunluluğu dışında hiçbir sorumlulukları

bulunmamaktadır.

Bu zorunluluğa uyulmaması halinde ise, herhangi bir yaptırım yasalarda

öngörülmemekte veya yasalardaki çok belirsiz bazı hükümler pratikte

uygulanmamaktadır.

Amacı afet zararlarının azaltılması olan “Çağdaş Afet Yönetimi” konusundaki

çalışmalara ülkemiz 1940’lı yıllarda başlamış olmasına rağmen aradan geçen 60 yıl

içerisinde, bunca acı deneyim, bilgi ve teknolojik gelişmelere rağmen, istenen düzeye

gelememiş ve doğal afet zararlarını beklenen düzeyde azaltamamıştır.

3.3. AFETLERE KARŞI KISA – ORTA – UZUN VADEDE ALINABİLECEK

TEDBİRLER

3.3.1. Kısa Vade - Afetin neden olduğu sorunların çözülebilmesi amacıyla ayrılacak

kaynakların rasyonel ve etkili kullanımın sağlanabilmesi için afet bölgesinin ihtiyaçları

belirlenmesi, bölgeye ulaştırılan ayni ve nakdi yardımların kayıtlarının tutulması ve

ihtiyaç sahiplerine iletilmesi gibi hususların tek merkezden koordine edilmelidir.

Böylesi bir idari yapılanma ile birlikte, yapılacak harcamaların denetlenmesi

açısından uygun bir mekanizma da oluşturulmalıdır. Ayrıca bölgeye yönelik olarak

Page 34: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

yapılacak işleri ve harcamalar hakkında kamuoyuna zaman zaman tek kaynaktan

bilgi aktarılması da yararlı olacaktır.

- Afet bölgesindeki yöneticilerinin yetkileri artırılmalı ve acil ihtiyaçlar için

parasal imkanlarla donatılmaları sağlanarak, küçük sorunların giderilmesi için

merkezi hükümetten nakit beklenmeden, çözümler yaratılması mümkün kılınmalıdır.

- Afet bölgesinde; barınma (ilk ve geçici iskan), beslenme, giyim, temizlik,

sağlık ve eğitim sorunları öncelikli olarak ele alınmalıdır.

- İçme suyu, kullanma suyu ve kanalizasyon gibi konulardaki sorunlar ivedilikle

giderilmelidir.

- Afetzedelerin; gıda, giyecek, ilaç gibi ihtiyaçlarını ilerideki günlerde

zamanında ve yeterli düzeyde karşılamak bakımından, temin, depolama ve dağıtım

işleri planlı bir şekilde yürütülmelidir.

- Afetzedelerin konut ve yerleşim açısından eğilimlerini ve ihtiyaçların gerçek

boyutunu tespit etmek amacıyla afete maruz kalan aileler için ivedilikle anket

çalışması yapılmalıdır.

Afetzede vatandaşlar, öncelikle afet çadırlarına yerleştirilmektedir. Bu geçici bir

çözüm olmakla, ancak zamanla çadırlardan prefabrik konutlara veya devamlı

yerleşime uygun konutlara geçilmektedir. Bu değişim sürecinin olabildiğince kısa

zamanda gerçekleşmesi sağlanmalıdır.

Yapılacak bir anket çalışmasıyla; bir yıl süre ile veya sürekli olarak başka bir

kentte yaşamak isteyenler tespit edileceği gibi, konut yerine nakit para almak isteyen

vatandaşlarımız da saptanabilecektir. Bu bakımdan, konut sorununun çözümünde,

eğilimlerin tespiti sonucuna göre “kendi evini yapana yardım” veya “kendi evini alana

katkı” gibi yöntemler de düşünülebilir.

İşyerlerini kaybeden veya mal kaybına uğrayan afetzedeler için de benzer

yöntem uygulanarak, işyeri sahiplerinin eğilimlerine göre çözüm önerileri

geliştirilebilir.

Bölgede afet nedeniyle ortaya çıkan acil kamu yatırım ihtiyaçları mutlaka

Yatırım Programı ile ilişkilendirilerek karşılanmalıdır.

3.3.2. Orta Vade

Page 35: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

- Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Maliye Bakanlığı (Milli Emlak Genel Müdürlüğü, Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü) ve Orman Bakanlığı (bazı yeni kentsel alanlar, niteliğini kaybetmiş orman arazilerine kaydırılabileceğinden) başta olmak üzere, ilgili kuruluşlarca gerekli çalışmalar yapılarak yeni yerleşme alanları üretilmeli, mevcut tehlikeli yerleşmeler, afet tehlikesinin en az olabileceği uygun alanlara yönlendirilmelidir. - Ülke genelinde arazi kullanım planlarının hazırlanması yoluyla herhangi bir

kentsel plana bağlı olmayan, dolayısıyla yerleşim planlanması ve yapı denetimi

bakımından gerçekçi bir kontrol mekanizması bulunmayan, kırsal kesim kontrol altına

alınmalıdır.

- Afete maruz kalma riskine sahip olan bölgelerin afet haritalarının

hazırlanması ve böylece deprem, sel, taşkın, toprak kayması, çığ, kaya düşmesi ve

yangın gibi afetlere maruz kalanlara ait harita bilgilerinin tek bir veri tabanında

birleştirilmesi sağlanmalıdır (DPT, 1999, s.103).

- Afete haritalarında yer alan bilgiler ışığında, yeni yerleşim alanlarının

belirlenmesi, zemin mekaniği alanında uzmanlaşmış jeofizik ve jeoloji uzmanları,

inşaat ve harita mühendisleri ile şehir plancılarından oluşan bir ekip tarafından

yapılmalıdır.

- Yapı denetimi açısından, hasara uğramış bina sahiplerine yardım yapılırken,

binaların ruhsatlı olup olmadığına veya afetlere karşı alınması kanunen gerekli olan

teknik önlemlerin alınıp alınmadığına göre değerlendirme yapılmalıdır.

- Afet riskinin fazla olduğu bölgeler başta olmak üzere, tüm ülke genelinde bir

program çerçevesinde, binalarda depreme dayanıklılık testlerinin yapılması suretiyle

bu konuda alınması gereken önlemlerin belirlenmesi ve uygulamanın başlatılması

sağlanmalıdır.

- Ülke genelinde konut ve işyeri sigorta sistemi zorunlu hale getirilmelidir.

- Meslek odaları ve mühendislerin görev, yetki ve sorumlulukları ile ilgili

mevzuat, odaların denetim esaslarını da güçlendirecek şekilde yeniden

düzenlenmelidir. Yapı denetiminde “Fenni Mesul” yerine “Sertifikalı Mühendislik” ile

“Müşavir Mühendislik” sistemi getirilmelidir.

- Bina ve işyeri yapımı için zemin etüdü yapılması zorunlu hale getirilmelidir.

- Özellikle deprem açısından riskli bölgelerdeki yapılarda betonarme yerine,

çelik konstrüksiyon kullanımı teşvik edilmelidir.

Çelik Konstrüksiyon bina yapım maliyetinin betonarmeye göre yaklaşık %5-7

daha fazla olduğu bilinmektedir. Çelik konstrüksiyon inşaatların yapımı ve denetimi

kolay olduğu gibi, bunlar depreme karşı daha dayanıklıdır. Deprem riski yüksek olan

Page 36: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

bölgelerde, maliyetler arasındaki farkın Devletçe karşılanması halinde çelik

konstrüksiyon yapılar hızla yaygınlaşabilir.

- Müteahhitler için kriterler getirilmeli, belirli özelliklere sahip olamayan özel ve

tüzel kişiler müteahhitlik yapmamalıdır.

- 7269 sayılı Umumi Hayat Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle

Yapılacak Yardımlara Dair Kanun ve ilgili Yönetmeliğinde uygulamaya yönelik

aksaklıkların giderilmesi yoklunda değişiklik yapılması gerekmektedir.

Söz konusu kanun genelde afet sonrası işleyişleri düzenlemekte ve meydana

gelen zararların karşılanmasını amaçlamaktadır.

Afet mevzuatında afet öncesi, sırası ve sonrasına ilişkin yükümlülükler aynı

bölümler ve yönetmelikler ile ayrıştırılmalı ve afete maruz alanlarda afet öncesi

planlama ve yapılaşma işleri bütüncül bir yaklaşımla ele alınmalıdır.

- Afet işlerindeki bütçe işleyişi ile ilgili olarak pratikte karşılaşılan sorunlar

çözülmelidir.

- Sivil Savunma, Kızılay ve Afet İşleri Genel Müdürlüklerinin reorginizasyonu

sağlanmalıdır.

- Kentsel ve sınai yerleşimlerin tehlikeli bölgelerin dışında yöneltilmesi

gerekmektedir.

- Bugüne kadar sanayinin merkezi olarak yapılandırılmış Marmara Bölgesi

artık eski kimliğinden kurtarılmalıdır. Ülke ekonomisinin can damarı olan sanayi

tesislerinin mümkün olduğu kadar, deprem açısından bu kadar büyük risk taşıyan

bölgenin dışına kaydırılması son önemlidir. Bu nedenle, mevcut tesislerin bölge

dışına kaydırılması konusu desteklenerek özel sektör özendirilmelidir.

- Doğal, tarihi ve kültürel zenginliklere sahip olan Marmara Bölgesinin tarım ve

turizm açısından da potansiyeli yeniden gözden geçirilmeli ve yapılacak planlar buna

göre düzenlenmelidir.

- DPT Müsteşarlığı tarafından hazırlanmakta olan beş yıllık kalkınma

planlarında; afetlerle ilgili ayrıntılı çalışma yapılarak bu plana önemli bir konu teşkil

etmeli. Özellikle yerel yönetimler, inşaat, müteahhitlik, mühendislik ve müşavirlik

hizmetleri konut, çevre ve bölgesel ve yerel gelişme stratejileri konularında özel

ihtisas komisyonlarında konu çeşitli boyutlarda ele alınmalıdır.

- İleride meydana gelebilecek olası afetlerin zararlarını azaltılabilmesi amacıyla

afet hazırlık çalışmaları yapılmalıdır. Bu hazırlıklar şöylece özetlenebilir.

Page 37: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

• Özellikle risk oranı yüksek olan bölgelerde, programlı afet tatbikatlarının

periyodik olarak yapılması sağlanmalıdır.

• Muhtemel afet tehlikesi bulunan bölgelerde, afetzedelerin geçici olarak

yerleştirilmesi için rezerv arazi hazırlama ve afetin bölge üzerindeki etkisine

göre ulaşım, eğitim, sağlık, haberleşme konularında alternatifli plan

senaryoları oluşturulmalıdır.

• Deprem sonrasında hemen harekete geçilebilecek acil kurtarma ekipleri

oluşturulmalıdır.

• Deprem, çığ, heyelan gibi doğal afetlerde kurtarma çalışmaları sırasında,

büyük katkı sağladığı görülen özel eğitimli köpeklerin ülkemizde de

yetiştirilmesi sağlanmalıdır.

• İlköğretim okullarından başlamak suretiyle öğrencilere, ilkyardım ve sivil

savunma dersleri verilmelidir. Bu tür eğitim programları kamu ve özel

sektör kuruluşları tarafından kendi personeline de uygulanmalıdır.

• Doğal afetler sırasında kurtarma çalışmalarına sivil katkı sağlamak

amacıyla izcilik, dağcılık, mağaracılık gibi faaliyetleri yaygınlaştırılması

desteklenmelidir.

• Mühendis, mimar, şehir / bölge plancısı ve yer bilimci yetiştiren

üniversitelerde ülkenin sahip olduğu afet tehlikesi ve riski ile afet

zararlarının azaltılması konusunda temel bilgileri içeren eğitim verilmelidir.

Plansız, kontrolsüz ve kalitesiz yapılaşmayı önlemek, çağdaş norm ve

standartlarda yapı üretmek ve yapı denetimini sağlayarak, yapı hasarı nedeniyle

zarara uğrayan kişilerin haklarını korumak amacıyla 10.04.2000 tarihinde 595 sayılı

Kanun Hükmünde Kararname ile yapı denetimi ile ilgili düzenleme yapılmıştır. Bizim

de çalışmamızda bir çok defa bahsettiğimiz eksiklikleri telafi edecek şekilde ele

alınan bu yasal düzenlemenin uygulama aşaması, amacına uygun şekilde olduğu

takdirde, daha sağlıklı bir yapılaşma olacaktır

• Türkiye’de inşaat mühendisi, mimar, şehir plancısı yer bilimci yetiştiren

üniversitelerde ülkenin sahip olduğu doğal afet tehlikesi ve riski ile afet

zararlarının azaltılması konusunda temel bilgileri içeren eğitim

verilmemektedir.

• Türkiye’de doğal afetlerin önlenmesi ve zararlarının azaltılması konusunda

merkezi yönetim, yerel yönetim, özel sektör ve halkın görev, yetki ve

Page 38: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

sorumlulukları arasında rasyonel dengeler oluşturulamamış ve her olayın

ekonomik maliyeti merkezi yönetimin kıt kaynakları ile karşılanmaya

çalışılmıştır.

Çağdaş afet yönetimi ve doğal afetlerle mücadele her şeyden önce doğadaki

mevcut tehlikelerin iyi bilinmesi ve tehlikelerin doğurabileceği riskleri azaltabilmek

için, doğanın en akılcı yol ve yöntemlerle kullanılmasını gerektiren top yekûn bir

mücadeledir. Bu mücadele içerisinde en sade vatandaştan en yetkili makamlara

kadar herkese görev ve sorumluluk düşmektedir.

Öncelikle doğal afet zararlarının ancak, doğal afetler olmadan önce alınacak

yasal, idari ve teknik önlemlerle azaltılabileceğine her kademede inanmak ve

uygulanacak afet yönetim sistemini buna göre düzenlemek gerekmektedir.

Türkiye’nin yukarıda sayılan eksiklikleri ortadan kaldıracak, doğal afetlerin

önlenmesi ve zararlarının azaltılması çalışmalarını ana politika olarak benimseyen,

bir afet anında gerek merkezde ve gerekse yerel ölçekte etkili bir afet yönetimi

uygulamasını sağlayan yeni ve çağdaş bir afet yasasına ivedilikte ihtiyacı

bulunmaktadır. Bu nedenle halen yürürlükte olan 7269 sayılı Yasa, yeni çıkarılan

4123 ve 4133 sayılı Yasalar yeniden düzenlenmelidir.

• 3194 sayılı İmar Yasası afet bölgelerinde çağdaş alan kullanımı planlaması

esaslarını, planları yapan, yaptıran, plana aykırı hareket edenlerin

sorumlulukları ve uygulanacak müeyyideleri de kapsayacak şekilde

yeniden düzenlenmelidir.

• 1580 sayılı Belediye Kanunu ve 3030 sayılı Büyükşehir Belediyeleri

Kanunu, yerel yönetimlerin doğal afet tehlikesi ve riskinin belirlenmesi ve

zararlarının azaltılması konusundaki görev, yetki ve sorumluluklarını ve

aykırı hareket edenlere uygulanacak müeyyideleri de kapsayacak şekilde

yeniden düzenlenmelidir.

• 5442 sayılı İl İdaresi ve 3360 sayılı İl Özel İdaresi kanunları afet yönetimi

ve yeniden inşa faaliyetlerine yerel idarelerin aktif biçimde katılımını

sağlayacak ve bu hizmetleri için yeni kaynakları da kapsayacak şekilde

yeniden düzenlenmelidir.

• Yapıda denetim, sigorta ve sorumlulukları belirleyen yeni bir yasal

düzenleme getirilmelidir.

Page 39: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

• Meslek odaları ve mühendislerin görev, yetki ve sorumlulukları ile ilgili

mevzuat, odaların denetim esaslarını ve sertifikalı mühendislik kavramını

yerleştirecek şekilde yeniden düzenlenmelidir.

• Doğal afet tehlikesi ve riski ile afet zararlarının azaltılması konusunda

halkın bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi sürekli, etkili ve yaygın eğitim

programları ile uygulanmalı ve dernek, vakıf, izcilik teşkilatları, mahalle

örgütleri vb. gibi hükümetlere bağlı olmayan gönüllü kuruluşların bu

faaliyetler içerisinde yer almaları sağlanmalıdır.

• Mimar, şehir plancısı, mühendis, yer bilimci yetiştiren üniversitelerin dört

yıllık eğitim programları Türkiye’nin sahip olduğu doğal afet tehlikesi

dikkate alınarak yeniden düzenlenmelidir.

• Afet tehlikesi ve riskinin belirlenmesi ve afet zararlarının azaltılması

konusundaki araştırma – geliştirme faaliyetleri öncelikli konular arasına

alınmalı, yaygınlaştırılmalı ve etkili biçimde desteklenmelidir. Bu faaliyetlere

özel sektörün de katılımı sağlanmalıdır.

3.3.3. Uzun Vadede Alınabilecek Tedbirler 3.3.3.1. Altyapı 3.3.3.1.1. Enerji - İletim Tesisleri Uzun vadede ise, deprem riski göz önüne alınarak, ülke bazında sanayi ve yerleşim planlamasında gündeme gelecek olan yeniden planlama ve yer değişikliği çalışmaları bölgedeki enerji sisteminin planlanması çalışmalarını direkt olarak etkileyecektir. Bu nedenle enerji üretim tesisleri ve bunları diğer bölgelere taşıyıcı iletim tesis ve sistemleri uzun vadede yeniden sağlıklı bir şekilde düzenlenmelidir. 3.3.3.1.2. Ulaştırma Ülke genelinde bundan sonra yapılması planlanan karayolları, demiryolları, hava yolları, liman ve tersane yatırımları da, en son meydana gelen Marmara Depremi de göz önüne alınarak gerçekleştirilmeli, projelerden fay hattı üzerinde olan varsa buna göre inşa çözümleri üretilmeli ve hatta gerekiyorsa yatırımın yeri değiştirilmelidir.

Page 40: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

3.3.3.1.3. Turizm Tanıtım eksikliği yalnızca afetin yaşandığı yıllar meydana gelen olumsuzluklarla ilgili olarak değil öteden beri aşamadığımız bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Olumsuz propagandaların ve doğal afetin yarattığı psikolojinin etkisini silmek için karşı tanıtım, basın ve halkla ilişkiler atağına geçilmesi gerekmektedir. 3.3.3.2. Sanayi Birinci derece deprem bölgelerinde ve zayıf zemin koşullarının söz konusu olduğu bölgelerde kurulacak sanayi tesislerinde zemin mekaniği ve temel mühendisliği araştırmaları zorunlu hale getirilmelidir. Ülkenin sanayii tesisleri ülke genelinde afet riski de göz önüne alınarak eşit ağırlıklı olarak dağıtılmalıdır (DPT, 1999, S.96). 3.3.3.3. Konut

- Konut ve Şehircilik Bakanlığı kurulmalıdır. - Alt gelir grubunun konut sorunlarıyla ilgilenecek bir birimin kamuda

görevlendirilmesi sağlanmalıdır.

- İmar mevzuatı gözden geçirilerek, planlama, uygulama, denetim ve yatırım

konuları bir bütünlük içinde ele alınmalıdır.

- Bir Yerleşme – Şehirleşme Çerçeve Yasası oluşturulmalıdır.

- Nüfus ve sanayi yoğunluğu Anadolu’daki küçük ve orta büyüklükteki

yerleşmelere yönlendirilmelidir.

- Turizm, finans, eğitim gibi başka fonksiyonları ağırlıkla ön plana çıkan

kentlerde özellikle sanayi fonksiyonu teşvik edilmelidir.

- Az gelirli nüfusun yasal ve depreme dayanıklı konut edinmesi için gerekli

finans imkanları sağlanmalıdır.

- Yapı sigorta sistemi zorunlu hale getirilmelidir.

- Belediyenin iltimas ve siyasi tarafları göz önüne alınarak yapı izni ve

denetimleri daha objektif olan mülki idare birimlerince yapılmalıdır.

3.3.3.4. Diğer Kamu Hizmetleri

Page 41: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

- Afet bölgelerinde yapılacak altyapı yatırımlarının projelendirilmesinde ve

inşasında Afet Yönetmeliğine uyulması için gerekli olan mevzuat değişiklikleri

yapılmalıdır.

- Belediyeler, şebekelerinde meydana gelecek aksaklıklara anında müdahale

edebilmek için merkezi kontrol üniteleri kurmaları ve bu tesisleri işletebilecek yeterli

teknik personeli istihdam etmeleri gerekmektedir.

- Her belediyenin herhangi bir afette alt yapı şebekelerinde meydana gelecek

olası hasarlara karşı senaryolar hazırlamalı ve şehre kısa sürede içme suyu temini ve

atıkların bertarafı için alternatif eylem planları geliştirmeleri için çalışmalar yapmaları

gerekmektedir.

3.3.3.5. Belediye Hizmetleri

- Yerleşime açılacak alanlarla ilgili olarak yerel ve merkezi yönetimlerin görev

sorumluluklarının netleştirilmesi; farklı ölçeklerdeki kademelerdeki plan yapma ve

onama ile ilgili mevzuatta bunun yansıtılması; merkezi yönetimin ve yerel

mekanizmaların (meslek odaları, üniversiteler ve gönüllü kuruluşlar) rollerinin özellikle

denetim konusunda güçlendirilmesi;

- Afetlere ilişkin yapı standartlarının yeniden gözden geçilerek, eksikliklerin

giderilmesi ve gerekli denetim mekanizmalarının kurulması;

- Yapıların planlama, yatırım, denetim ve kullanım süreçlerinde yer alan kişi ve

kuruluşların sorumluluklarının yasalarla belirlenmesi;

- Binaların amacı dışında kullanımını engelleyici düzenlemelerin yapılması;

- İmar uygulamalarında yetkili makamlar arasındaki yetki kargaşasının

giderilmesi;

- Ülke genelinde acil yardım – müdahale – kurtarma vb konularda gönüllü ve

profesyonel, sürekli ve yarı zamanlı personel istihdamını sağlayan, coğrafi özellikler

de dikkate alınarak fraklılaşan ekipman – araç – gereç teminini hedefleyen ve

bunların mekansal dağılımını irdeleyen, acil durum öncesi ve sonrasında mekansal

iletişim ile sevk ve idare senaryolarını ele alan bir mastır plan çalışmasının yapılması,

bu çalışmada yerel yönetimler ve gönüllü kuruluşlar esas alınarak ülke genelinde

merkezi idarece koordinasyon sağlanması;

- Bu mastır plan çalışmasında uygulama kademelerinin risk alanlarına göre

belirlenmesi ve Marmara Depreminin bölgede yol açtığı güvensizlik ortamını da

Page 42: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

ortadan kaldırmak üzere ilk uygulamaya Marmara Bölgesinden başlanılması

gerekmektedir.

3.3.3.6. Çevre

- Yeni çöp depolama alanlarının yer tespiti tamamlanmalı ve eski çöp

depolama alanları rehabilite edilmelidir.

- Yerleşimlerin çöp, kanalizasyon ve arıtma tesisleri ihtiyaçları tespit edilmeli

ve gerekli finansman sağlanmalıdır.

- Tehlikeli kimyasal madde kullanan ve üreten tesisler için ÇED ve risk

analizleri yapılmalı, bu değerlendirmenin sonucuna göre deprem açısından riskli

bölgenin dışına taşınmalıdır.

- Sivil toplum kuruluşları ile birlikte afet halinde alınacak tedbirlerin halka

benimsetilmesi ile ilgili olarak çevre bilincinin geliştirilmesi çalışmaları yapılmalıdır.

- Bölgenin doğal bitki varlığı dikkate alınarak ağaçlandırma çalışmaları

yapılmalıdır.

3.4. AFETLERLE MÜCADELEDE ETKİNLİĞİ SAĞLAYACAK TEDBİRLER Yurdumuzda yerleşim bölgelerinin %22’si, nüfusun %95’i deprem riski altındadır. 1926 yılından günümüze kadar meydana gelen yalnız depremlerde 61.146 kişi

hayatını kaybetmiş, trilyonlarca maddi kayıp ortaya çıkmıştır. Hem mevcutların kaybı

hem de yeniden yapılanma, kalkınma çabasında olan ülkemizde yatırımlara

harcanacak kaynakların heba edilmesi demektir.

Gerek yerleşim, gerek yapılaşma, gerekse denetim aşamalarında tavizkar

olmadan alınacak önlemler ve halkın afete maruz kalmadan bilinçlendirilmesi

hususları bu zararların en az seviyede tutulmasını sağlayacaktır.

Afet meydana geldikten sonra da zararlarının ortadan kaldırılmasının da önemi

ortadadır. Ancak bu konuda, afet öncesi alınacak tedbirlerde olduğu gibi

yürütülememektedir.

Page 43: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

Bir afet vukuunda görülen eksiklikler,

- Afet yönetiminin kısa zamanda toplanıp görev başı yapamamaları,

- İlk saatlerdeki paniğin ve şokun ortadan kaldırılamaması,

- Hizmet birimleri arasında koordinasyonsuzluk,

- Hizmet grupları içerisindeki kurumların normal zamanlarda afete yönelik

hazırlıkların eksikliğinden kaynaklanan kargaşa,

- Gelen yardımların gereği gibi dağıtılamaması,

- Kurtarma yapan ekiplerin gerekli donanıma ve bilgiye sahip olmaması,

- Yerli ve yabancı ekiplerin uyumsuzluğu,

- Afetlerde en çok ihtiyaç duyulan içme suyu, tuvalet gibi bazı temel ihtiyaçların

ilgililerce zamanında tedbir alınmadığından sağlanamaması gibi hususlar

yoğunlaşmaktadır (ŞENGÜN, 1996, S.27).

Ancak normal zamanlarda İl ve İlçelerde yapılan planların pek çoğu reel afet

planları şeklinde olmaması, eğitim ve plan tatbikatlarına hizmet gruplarında yer alan

kuruluşların bu işe gereği gibi önem vermemesi, planların zaman içerisinde günün

şartlarına göre yenilenmemesi gibi nedenlerle istenilen verim alınamamaktadır.

Bu aksaklıkların giderilebilmesi için;

- Panik halinde olan afet bölgesi yöneticilerini dışarıdan desteklemek amacıyla

bu konuda ihtisaslaşmış yönetici yetiştirmek ve görevlendirmek,

- Bayındırlık İskan Müdürlüklerinde oluşturulan afet bürolarının İl Müdürlüğüne

bağlı şube müdürlüğü şeklinde düzenlenerek hizmet gruplarına göre bürolara

ayrılması, bu bürolarda görev yapan personelin hizmet grubu ile ilgili eğitilmeleri,

- Hizmet grupları servis başkanlarının mutlaka normal zamanda belirlenmesi

bu şahsın sorumluluğunda hizmette yer alacak diğer birimlerle birlikte hizmet

uygulama planlarının ve tatbikatlarının yapılması,

- Afet planlarında gerçekçi olarak kurtarma ve yardım komitesinin (kriz masası)

park sorunu dikkate alınarak çalışacağı yer, gelen kurtarma ekiplerinin konuşlanacağı

yerler, iş makinelerinin park yerleri gibi hususlar en kötü şartlar göz önüne alınarak

önceden belirlenmeli ve ilgililerce mutlaka bilinmelidir.

- Afetten hemen sonra en önemli husus olan enkaz altında kalanların vakit

kaybetmeden mümkün olan kısa sürede kurtarılabilmeleri için derhal kayıp masası

kurulmalı, halka ilan edilerek tespitler yapılmalıdır.

- Afetlerde görev yapacak birimlerin telsizlerinde mutlaka müşterek bir afet

kanalı bulunmalıdır.

Page 44: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

- Sivil savunma birliklerinin ülke genelindeki sayısı artırılarak gerek personel,

gerekse araç gereç bakımından günün şartlarına göre donatılmalıdır.

- Afete ilk müdahale etme şansına sahip yerel ve yakın itfaiye teşkilleri

kurtarma konusunda eğitilmeli ve gerekli ekipmanla donatılmalıdır.

- Askeri birliklerin eğitim programlarına kurtarma ile ilgili konular konulmalıdır.

- Afet İşleri Genel Müdürlüğü ve Kızılay, afette acil ihtiyaç duyulan çadır,

plastik musluklu su tankı, seyyar tuvalet, su arıtma cihazı gibi acil ihtiyaç

malzemelerini normal zamanda stoklamalıdır.

- İl Özel İdareleri, yerel yönetimler ilde meydana gelebilecek afet türlerine göre

alınacak araç gereç, malzemenin temini için mali kaynak oluşturmalıdır.

- DSİ, Köy Hizmetleri, Karayolları vb. kuruluşlarda görev yapan her yıl ihtiyaç

fazlası olarak şikayet edilen geçici işçilerden şehrin nüfusuna göre 25-50 kişilik bir

ekibin bu amaçla Sivil Savunma Müdürlükleri sorumluluğunda eğitilmeleri, sevk ve

idare edilmeleri sağlanmalıdır.

- Yardımların dağıtımında madde cinslerine göre ayrı yerlerin tespit edilmesi

gibi hususların yerine getirilmesi şarttır.

- Olağanüstü hal uygulaması kapsamında Doğu ve Güneydoğu illerinde geçici

olarak görevlendirilen köy korucularının gelecekleri düşünülürken, ülkemizin de afet

konusundaki riski göz önüne alınarak bu kişilere afetlerle mücadele ve kurtarma

konusunda gerekli eğitim verilebilir.

Mevcut yasal çerçeve içerisinde, afet yönetimi konusunda pek noksanlık

bulunmamakta aksaklıklar genelde yasaların ve mevzuatın gereği gibi

uygulanmamasından kaynaklanmaktadır.

Sistem tümüyle ele alındığında gerek teknolojik afetlerde, gerek tabii afetlerde,

gerekse günlük yaşantımızda yangın “itfaiye”, kurtarma, ambulans, acil yardım ve

dağıtımları geçici iskan merkezleri kurulmalı ve barındırma gibi hususlar yeniden ele

alınarak gelişmiş ülkelerde olduğu gibi sivil savunma teşkilatınca tek bir elden

yürütülmeli ve bunun yasal zemini oluşturulmalıdır.

3.4.1. Psikolojik Hazırlık Açısından Deprem Senaryoları Kentlerde meydana gelebilecek deprem zararlarını azaltmanın iki temel koşulu; yeni yapılacak yapıların mevcut depremin riskini arttırmamasını sağlamak ve mevcut deprem riskinin azaltılması yönünde önlemler almaktadır. Bu koşullardan ilkinin uygulanması için deprem etkilerini göz önüne alacak biçimde projelendirilerek

Page 45: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

kurulması gerekir. İkinci koşulun sağlanması için ise deprem direnci zayıf yapı ve şebekelerin güçlendirilmesi ve acil durum plan ve programlarının hazırlanarak uygulamaya konması gerekir. Mevcut yapı ve şebekelerin güçlendirilmesi konusunda öncelik sosyo – ekonomik yaşamın devamı için depremin ardından ayakta kalması gerekli haberleşme, ulaşım, asayiş ve sağlık gibi fonksiyonlara verilmelidir. Bu öncelik ve gerekliliklerin rasyonel bir biçimde belirlense de ancak deprem hasar senaryolarıyla sağlanabilir (ERDİK, 1999, S. 52). Türkiye’de, insanların, binaların, alt yapının ve sosyo – ekonomik etkinliklerin

yoğunlaştığı kentsel alanlarda, doğal ve insan eliyle ortaya çıkan tehlikeler, insanların

ve faaliyetlerinin daha dağınık olduğu durumda olacağından, daha fazla fiziksel hasar

ve can kaybına yol açabilir. Ülkemizde, kentsel alanlarda hasar görebilirliği ve

kirlenmeyi azaltmak için yasalar ve yönetmelikler çıkarılmıştır. Ancak kentsel

alanlardaki nüfus artışı, kısmen de olsa, güvenli olmayan arazi üzerinde güvenli

olmayan binalarda kurulmuş düzensiz yerleşmelere neden olmuştur. Dahası,

endüstriyel gelişimi ve bununla ilişkili iş olanaklarını cesaretlendirmek için geçmişte

kirlilik denetimleri gereğince yapılamıyordu ve uygunsuzluk saptandığında uygulanan

cezai yaptırımlar da hafifti. Bundan dolayı artan fiziksel hasar görebilirlik ve çevresel

bozulma afet riskinde artışlara önemli katkıda bulunmaktadır.

Nüfus ve endüstri şiddetli depremlere yatkın bir bölgede yoğunlaşmışsa, tek

bir deprem afeti bile ulusal teknik ve ekonomik olanakların önemli bir kısmını yok

edebilir. Türkiye’nin endüstriyel ve sosyo – ekonomik etkinliklerinin büyük kısmının

yerleşik olduğu İstanbul ile Adapazarı arasındaki kıyı bandının, ne yazık ki, böyle bir

bölge olduğu görüldü.

Kentsel alanlarda birleşik bir olgu olarak çevresel bozulma ve afette hasar

görebilirlikle başa çıkılması güçtür. Kentsel alanlarda afette hasar görebilirlik, artan

nüfusun yoğunluğu, uygun olmayan teknoloji ile yetersiz altyapının bir sonucu olarak

artar. Bir doğal afetin herhangi bir kentsel alan üzerindeki etkisi de büyüklük, nüfus,

fiziksel bozulma derecesinin bir işlevi olarak artar.

3.4.1.1. Prova Düzenlenmesi Felaket planlarının prova ve benzeşimini yapmak her birim için önemlidir. Özellikle yapılan planı değerlendirmek, personeli eğitmek, eksik olan kısımları tamamlamak için bu eşsiz bir olanaktır.

Page 46: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

Prova yapılırken mümkün olduğunca çok ayrıntılı bir hazırlık yapılmalıdır. bu

prova, saha üzerinde ve kağıt üzerinde yapılabilir. Saha üzerinde yapılan provada

sağlık kuruluşları sivil savunma teşkilatı, polis ve itfaiye işbirliği yapılmalıdır. kağıt

üzerinde olan provada personel arasındaki iletişimin polis ve itfaiye ile haberleşmenin

nasıl olacağını belirtir.

Yapılan her iki tip provanın da birbirlerini tamamlayan yönleri vardır. Saha

üzerinde yapılan prova, bize hastane planımızda, afetzede akışını, ekipman araç ve

gereçlerini, nasıl kullanacağımızı gösterir. Kağıt üzerinde yapılan prova ise, personel

arasındaki iletişim ve karar verme süreci hakkında bir fikir verir.

Başarılı bir provanın uygulanması için gerekli noktalar;

- Prova amacı, açık ve net biçimde ortaya konulmalıdır. Provayı yönetenler

beklentilerinin ne olduğunu, nasıl bir sonuç beklediklerini belirtmelidirler.

- Senaryo kolaylıkla anlaşılacak şekilde, açık ve net yazılmalıdır. Bu prova

esnasında katılanlar tarafından senaryonun değiştirilip, doğaçlama ya da tahmin

üzerine uygulanmasını önler.

- Senaryo, planlandığı şekilde ortaya konulmalıdır.

- Görevli bir personel tarafından, provanın izlenmesi gereklidir. Provanın nasıl

başladığı, ne şekilde bir seyir izlediği, sonucun ne olduğunun görülmesi ve not

edilmesi açısından önemlidir.

- Senaryoyu hazırlayan kişi, gerekli gördüğü takdirde senaryolu para

esnasında değişiklik yapabilecek esnekliği göstermelidir.

- Senaryoda roller açık olarak belirtilmelidir. Böylece kim, nerede, nasıl ve ne

şekilde görev alacağını bilecektir.

- Senaryonun daha gerçekçi olmasını sağlamak için, provaya katılanlara

duyuru ve bilgilendirme yapılmalıdır.

- Etkin bir değerlendirme yapabilmek için önemli noktalara gözlemci

konulmalıdır.

- Provanın sona ermesinden sonra sürecin değerlendirilmesi, etkin bir şekilde

yorumlanabilmesi için, toplantı yapılmalıdır. bu değerlendirme esnasında, senaryoyu

uygulayan kişilerin üzerine odaklanmamalı, senaryonun kilit noktaları üzerinde

durulmalıdır.

- Senaryodan gerekli derslerin alınarak bunların kayda geçirilmesi hataların

düzeltilmesi yapılmalıdır.

Page 47: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

- Sahada yapılan canlı prova esnasında aşağıdaki hazırlıkların yapılması

gerekir;

• Yeterli sayıda oyuncu ve hazırlık için uygun bir yer temini.

• Provanın yapılacağı yer halk tarafından kullanılıyorsa, trafiğin akışının

düzenlenmesine dair tedbir alınması,

• Aktif olarak görevli personelin diğer görevlilerden ayrılması

• Prova soğuk bir havada yapılıyorsa ona uygun önlemlerin alınması.

• Gözlemcilerin tayin edilmesi.

• Basının rolünün belirtilmesi.

• Provanın maliyet ve kaynakları.

Kağıt üzerinde yapılan provada ise,

• Provada bütün dokümanlar damgalanmalı ya da numaralandırılmalıdır.

Çünkü prova esnasında dikkatsizlikle birbirinden ayrılabilir, karışıklığa

neden olur.

• Olaya bir gerçekçilik payı katmak için videodan – radyodan olay hakkında

haberleri sunmak olabilir.

• Bilgi akışının ne şekilde, hangi araçlarla, telsiz, telefon veya bilgisayarla mı

olacağı belirtilmelidir.

Prova başlamadan önce provaya katılan kişilere gerekli bilgiler verilir. Bu

bilgide senaryonun ne zaman, nerede olacağı belirtilmelidir. Prova için geliştirilen

senaryo içerisinde, olayların sırası ve zamanı verilmiştir. Bu liste yalnızca yönetici ve

olayı değerlendiren gözlemcilere verilir. Burada hangi bölümün önemli olduğu,

nerede, nasıl bir yanıt beklendiği yazılır. Bu liste katılımcılara ve diğer kişilere

verilmez.

Bu tip provalarda, örneğin ambulans servisi veya uçak kazasında düşen uçak

için özel isim kullanılmamalıdır. Örneğin Türk Hava Yolları gibi. Bu durum prova ile

ilişkisi olmayan şirketi, taraflar arasında zor durum doğurabilir.

3.4.1.2. Gözlemciler Özellikle büyük ve detaylı provaların yorumlanması ve senaryonun eksik yönlerinin ortaya konmasından önemlidir. Değerlendirme belli teknik kurallara uygun yapılmalı, senaryodaki kritik noktalar üzerinde bu konuda deneyimli kişiler tarafından gözlenmeli ve dikkat edilmelidir. Gözlemciler katılanların başarılarını, hareket ve

Page 48: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

davranışlarını kontrol ederler. Gözlemcilerin bu gibi durumlarda not tutmaktan ziyade gözlemlerini teybe okuması olayı izlemeyi kolaylaştıracaktır. 3.4.1.3. Basınla İlişki Telsiz telefon konuşmalarında “bu bir provadır” diye anons yapılmalıdır; aksi takdirde bu durum karışıklığa neden olur. Yerel basın kuruluşları çağrılmalıdır. Bu sayede halka yanlış bilgi verilmesi

önlenirken, gerekli, doğru ve sağlıklı haber verilebilir.

3.4.1.4. Belgeleme Provayı belgelemek, provadan sonra yapılacak toplantılarda ve personelin eğitiminde yararlı olacaktır. Özellikle hataların ve yanlışların gösterilmesinde çok faydası vardır. Yapılan prova özellikle halkla ilişkiler ve basın faaliyetleri için iyi bir malzemedir. Fotografik belgeleme;

Renkli slayt,

Video teyp,

Siyah veya beyaz renkli baskı şeklinde olabilir.

En iyi yöntem bir provada iki fotoğrafçı görevlendirmektir. Bunlardan birisi

video çekiminden, diğeri slayt ve normal film çekiminde görevlidir. Özellikle

fotoğrafçılardan birisinin, bu provayı değerlendiren kişinin yanında yer alıp, onun

vurguladığı noktaları çekmesi, daha sonraki eğitim ve öğretimin planlanması

açısından çok faydalıdır.

3.4.1.5. Değerlendirme Provada zayıf noktaları ortaya çıkartıp basına malzeme yapmak amacımız olmamalıdır. Burada amacımız personel eğitimini desteklemek ve deneyim kazanmasını sağlamak olmalıdır. Safhada yaşanan herhangi bir problem yönetici tarafından not edilmelidir. Bu husus planı geliştirmek ve yöneticiyi uyarmak açısından önemlidir. Prova bittikten sonra mümkün olduğunca kısa bir süre sonra toplantı yapılır. Toplantıya provada görevli olanların hepsi katılmalıdır. Burada dürüst ve açık bir şekilde doğrular ve yanlışlar tartışılmalı, beklenilmeyen sorunlar veya olaylar ortaya konulmalıdır. Provadan sonra yapılan değerlendirme toplantısı planımızı bir kez daha gözden geçirmemizi sağlayacaktır. Provaların yılda en az bir veya iki kez yapılması gereklidir. Burada unutulmamsı gereken yazılı planların çok önemli olduklarıdır. Fakat

yalnızca yazılı olarak kalıp, bir program çerçevesinde denenmez, prova edilmezse

Page 49: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

hayal olarak kalırlar ve gerçek bir durumla karşılaştığımızda planımız kağıt üzerinde

kalır, işlerliğini yitirir. Sadece bir illüzyondan ibaret olur.

Depremin oluş zamanı önceden belirlenememektedir. Bu nedenle deprem

bölgesinde yaşayan toplumun her an hazırlıklı bulunması gerekmektedir. Deprem

öncesinde, sırasında ve sonrasında toplumun alacağı basit önlemler can kayıplarını

yaralanmaları önemli ölçüde azaltabilecektir. Bu tür önlemlerden bazıları aşağıda

sıralanmıştır (HACIMUSALAR, 1999, S.64).

3.4.1.6. Deprem Öncesi Önlemler

- Dolapların boy hizasından yüksek olmaması,

- Dolapların üzerinde ağır yüklerin bulunmaması,

- Dolapların, aynaların, ısıtıcı cihazların duvara sabitlenmesi,

- Tavana ağır avizelerin asılmaması,

- Özellikle önünde koltuk, yatak olan duvarlara ağır tabloların asılmaması,

- Kitap, biblo gibi ağır cisimlerin, televizyon, bilgisayar gibi pahalı cihazların

bulundukları zeminlere sabitlenmesi,

- Yanıcı, patlayıcı sıvıların kırılmayacak, ağzı kapaklı kaplarda saklanması,

- Deprem sonrası temel gereksinimleri karşılayabilecek bir acil çantanın hazır

bulundurulması.

3.4.1.7. Deprem Sırasında Önlemler

- Kapı içi, binanın iç köşesi gibi daha güvenli yerlerde durulması,

- Kafa ve yüz bölgesinin düşen cisimler, sıçrayan camlar gibi tehlikelerden

korunması,

- Dış mekanda binalardan düşen taş, beton parçaları, devrilen direk, ağaçlar

ve elektrik tellerinden korunması,

- Köprü tünel, merdiven, deniz ve göl kıyısı gibi ortamlardan uzaklaşması.

3.4.1.8. Deprem Sonrası Önlemler

- Elektrik sigortası, gaz vanasının kapatılması, ateş yakılmaması,

Page 50: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

- Asansör kullanılmaması, merdivenlerin dikkatli kullanılması,

- İkinci bir sallantı olasılığının unutulmaması,

- Cam kırıklarına karşı kalın giysi, ayakkabı giyilmesi,

- Dışarıda toplanma yerine gidip, yangın söndürme, ilkyardım, enkaz

çalışmalarına katılınılması,

- Binalara en az bir saat girilmemesi,

- Bölgede yayılan söylentilerin çoğunlukla asılsız olduğunun unutulmaması.

3.4.2. Depremin Psiko – Sosyal Boyutları Depremler ani olarak ortaya çıkmaları, can ve mal kaybı, iş kaybı, yaşam düzenini bozma gibi uyum gerektiren olumsuz olayların yaygın olarak her kesimden halkı etkilemesi bakımından yoğun duygusal sorunlara yol açmaktadır. Afetzedelerde çok yaygın olarak görülmemekle birlikte “Travma Sonrası Stres Bozukluğu” olarak adlandırılan veya kişinin toplumsal, mesleki veya diğer önemli alanlarda işlevselliğinin bozulmasına neden olan ciddi bir rahatsızlık olabileceği gibi, bu derecede şiddetli olmayan ancak kişiye rahatsızlık veren ve sosyal uyumunda sorunlar yaratan yoğun duygular ortaya çıkabilir. Travma sonrası stres bozukluğunun en belirgin özellikleri afet ile ilgili tekrar eden düşünce hayaller veya rüyalar, kişinin afeti hatırlatabilecek durum ve düşüncelerden kaçması ilgi kaybı, yalnızlık duyguları, uyku sorunları, sinirlilik, öfke patlamaları ve dikkati toplayamamaktır. Bu tür belirtilerin en az bir ay süre ile olması bu klinik tanının verilmesi için bir kriterdir. Travma sonrası stres bozukluğu en şiddetli psikolojik belirti tablosudur. Bu derece şiddetli olmasa bile deprem sonrası afetzedelerde gözlenebilecek duygular şunlardır.

- Suçluluk ve utanma duyguları. Yapması gerekenleri yapmadığına inanmak.

- Sinirlilik. Normal yaşam düzeninin bozulması ile birlikte ortaya çıkar.

- Artçı depremlerin yarattığı kaygı, güvensizlik duyguları.

- Şüphe ve olanlar karşısında birilerini suçlama (Birileri neler olacağını

biliyorlardı ve gizlediler)

- Değer verdikleri şeyleri (sevdikleri kişiler veya mallar) yitirmenin acısı,

üzüntüsü, yas.

- Depremin tekrar etmesinden kaygı ve binalara girmekten korku. Binaların

güvenliğine olan inançlarını yitirme.

- Böyle bir olayın başlarına gelmiş olması ile ilgili kızgınlık duyguları.

- Yeterli yardım alamadıkları için öfke.

- Olanlar üzerinde kontrolleri olmadığını hissetmenin getirdiği güçsüzlük ve

çaresizlik duyguları.

Yukarıda sıralanan duygularla ilgili hem halka, hem de bu alanda çalışanlara

bilgi vermek önemlidir. Depremlerden halk, yerel yöneticiler ve yöre dışından gelen

Page 51: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

yetkililer etkilenmektedir. Bu kesimlerin psikolojik sorunların eğilebilecek hizmet

birimlerinin devreye girmesi afet çalışmalarının etkinliğini arttıracaktır.

Özet olarak deprem yörelerinde oturan halkta deprem sonrası gözlenen bazı

duygular geçicidir ve bunların geçici duygular ve psikolojik sorunlar olduğunun halk

tarafından bilinmesi onları rahatlatacaktır. Halkın psikolojik sıkıntılarının afet

yönetiminde çalışanlarca bilinmesi de önemlidir. Psikolojik sıkıntıların paylaşabileceği

ortamlar yaratmak, bu sıkıntıların afet sonrası yaşanan normal tepkiler olduğunu ve

bunlarla başa çıkmak yöntemleri üzerinde durabilecek ve toplantılar düzenlemek

yararlı olacaktır. Bu toplantıların halkın yaşadığı mahallerde ve okullarda yapılması

katılımı sağlaması bakımından önemlidir. Özellikle kadınlarda stres tepkilerinin daha

yoğun yaşandığı göz önünde tutularak onların da bu toplantılara katılabilmeleri

sağlanmalıdır. Uzun vadede deprem olasılığını hissetmek bu yörelerde oturanlar için

kronik endişe kaynağı olmaktadır. Bu endişeyi hafifletmek için halkın deprem

zararlarını önleme konusunda kendilerini çaresiz hissetmemelerini sağlamak yararlı

olabilir (KARANCI, 1999, S.23).

3.4.3. Afetlerde Mücadelede Yönetsel Tedbirler Tabii afetlerin, en çok zarar veren türü olan depremler sonucu ortaya çıkan maddi ve manevi zararların sorumluluğunu tek bir nedene bağlamak doğru olmaz. İnşaatlar için yer seçiminden başlayarak, binanın proje aşamasından tamamlanması aşamasına kadar müteahhit, mühendis, yerel yönetimlerdeki denetim elemanları, bu sorumluluk zincirinin halkalarını teşkil ederler. Depremde yaşamak mecburiyetinde bulunduğumuz artık açık olarak

anlaşılmıştır. Bu nedenle, yapılması gereken en önemli şey, depremin etkileri

konusunda vatandaşı bilinçlendirme çalışmalarıdır.

Depremin etkileri ve fay hareketleri yeniden ölçülüp değerlendirilerek deprem

haritaları yeniden oluşturulmalı ve yeni yerleşim yerlerinin belirlenmesi çalışmalarında

deprem haritalarından azami derecede faydalanılmalıdır.

Sanayi bölgelerinin yer seçimine çok daha dikkat edilmesi gerekir. Özellikle

yanıcı ve kimyevi maddelerle ilgili sanayi kuruluşları deprem sonrasında kendi başına

bir doğal afet nedeni oluşturmaktadır.

Depremden etkilenen vatandaşların tapu ve kadastro İşlemlerine yönelik

taleplerinin karşılanmasına esas olmak üzere, taşınmazların bizzat zemin kontrolleri

ve tespiti yapılarak bilgisayar ortamına aktarılması gibi çalışmaları kapsamıştır.

Page 52: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

Deprem bölgesinde, yetkili kurum ve kuruluşlarca belirlenen geçici ve daimi

yerleşim yerleri ile ilgili olarak yapılacak çalışmalarda Tapu ve Kadastro Genel

Müdürlüğüne de önemli görevler düşmektedir.

Bu görevler; geçici ve daimi yerleşim alanlarının kurulabileceği hazine

arazilerinin kayıtlar üzerinden tespiti ile geçici yerleşim planlarının araziye

uygulanması, imar planına altlık olmak üzere seçilen yerleşim alanlarındaki taşınmaz

mallarının mülkiyet durumlarının belirlenmesi, Devletin hüküm ve tasarrufu altında

bulunan kayıtsız yerlerin idari yoldan tescillerinin sağlanması, özel mülkiyete konu

taşınmaz malların kamulaştırma işlemlerine ve bu alanlarla ilgili parselasyon

planlarının araziye uygulanmasına yardımcı olunması, oluşan parsellerin tescili ve

daha sonra belirlenecek olan hak sahipleri adına devir ve temliki.

“Yönetsel çalışmalar dahilinde;

- Hasarlı binaların zeminde tespiti, kadastro haritalarında izlenmesi, ada ve

parsel numaralarının belirlenmesi gerekmektedir.

- Belirlenen ada – parsel numaralarından tapu sicilinde kayıtlı mal sahipleri

araştırılmalıdır.

- Tamamen yıkık ve ağır hasarlı bina malikleri tapu kütüklerinden

belirlenmelidir.

- Doğal afetlere karşı alınacak önlemlerin belirlenmesi, afetler nedeniyle

doğan zararların giderilmesi, yeni yerleşim alanlarının kurulması, ekonomik konular

ve sigorta sisteminin oluşturulması ile ilgili yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

- Doğal afetlerde, yapılarda meydana gelen hasarı tespit etmek üzere

konusunda deneyimli yeteri kadar inşaat mühendisi veya mimarların

görevlendirilmesi konusunda gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.

- Arazinin tehlikeli durumu ve binaların yıkılması ve boşaltılması gereken

hallerde, zaman kaybını önleyen hükümler getirilmelidir.

Afetlerle mücadelede alınan yönetsel tedbirler şöyle sıralanabilir:

- Afete maruz bölgedeki geçici ve kalıcı barınmaların temini amacıyla yeni

yerleşim alanlarının tespiti, konutların, kamu yapıları ve tesislerinin inşaat ve onarım

işlerinde Bayındırlık ve İskan Bakanlığı yetkili kılınmıştır. (31.08.1999 tarih ve 574

sayılı Kanun Hükmünde Kararname) Orman Bakanlığınca, doğal afet bölgesinde,

belirlenen alanları afetzedelerin iskanı için Bayındırlık ve İskan Bakanlığına tahsis

edilmesi imkanı sağlanmıştır (15.10.1999 tarih ve 581 sayılı Kanun Hükmünde

Kararname).

Page 53: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

- Deprem için toplanan iç ve dış yardımların T.C Ziraat Bankasında açılacak

merkezi bir hesapta toplanması, depremzedelerin her türlü gereksinimlerinin

karşılanması için bu işlerle görevlendirilecek kuruluşlara geçici ve kalıcı barınma

amacıyla konut yapımında kullanılmak üzere Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca

aktarılması sağlanmıştır. Harcamaların Başbakan onayı ile oluşturulacak bir

komisyon tarafından denetlenmesi sağlanmıştır. Ayrıca doğrudan afet İlleri

Valiliklerine yapılacak yardımların bu Valilikler tarafından kullanılması imkanı

getirilmiştir (14.09.199 tarih ve 576 sayılı Kanun Hükmünde Kararname).

- 17 Ağustos depreminden sonra Kocaeli, Bolu, Sakarya ve Yalova İllerinde

depremzedelerin her türlü gereksinimlerinin karşılanmasını sağlamak amacıyla

gerekli tedbirleri almak kriz koordinasyon kurulunca alınacak kararları uygulamak

üzere iki yıl süreli İçişleri Bakanlığına bağlı Afet Bölge Koordinatörlükleri kurulmuştur

(14.09.1999 tarih ve 576 sayılı Kanun Hükmünde Kararname).

Afet Bölge Koordinatörlüğünün teşkilat, görev, yetki ve sorumluluklarını

sağlamak amacıyla “Afet Bölge Koordinatörlüğü Görev ve Çalışma Yönergesi”

22.10.1999 tarihinde uygulamaya konulmuştur. Afet Bölge ve Çalışma

Koordinatörlüğüne ve Koordinatör Valiye danışmanlık yapmak üzere “Bilim Kurulları”

oluşturulmuştur (15.10.1999 tarih ve 581 sayılı Kanun Hükmünde Kararname).

- Deprem bölgesindeki Belediye ve İl Özel İdarelerinin eski güçlerine

kavuşturulması amacıyla nakdi yardım yapılmıştır. Bütçe Kanunundaki hükümlere

göre tahakkuk edecek payları arttırılmıştır (09.10.1999 tarih ve 99/13412 sayılı

Bakanlar Kurulu Kararı).

- Deprem Bölgesinde yörenin ekonomisinin yeniden canlandırılması için

toplantılar yapılmıştır. Bölgenin ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan kalkınmasını ön

gören “Bir Bölgesel Kalkınma Planı” hazırlanması konusunda çalışmalar

yapılmaktadır.

Yukarıda bahse konu maddeler yaşamış olduğumuz 17 Ağustos Deprem

felaketi baz alınarak sıralanmış önlemler olup, buna benzer felaketler vukuunda

genele yayılabilir.

3.4.4. Afetlerle Mücadelede Yapısal Önlemler Ülkemiz şiddetli depremlerin sık sık olduğu bir bölgede bulunmaktadır. Buna rağmen bina inşaatları Deprem Yönetmeliğinde belirtilen kurallara göre fenne ve tekniğe uygun yapılmamaktadır. Bunun sonucunda da depremlerde oldukça fazla

Page 54: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

can ve mal kaybı olmaktadır. Deprem zararlarını en aza indirgemek, can ve mal kayıplarını asgari seviyelerde tutmak için binaları yer sarsıntılarının yıkıcı ve zarar verici etkilerinden korunacak biçimde inşa etmek zorundayız. Yapılan depreme karşı dayanıklı bir şekilde projelendirilip inşa edilmelerini yasal yoldan sağlamak amacıyla “Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik” hükümlerinin uygulanması gereklidir. Bir yapı, eğer depreme dayanıklı, inşaat kurallarına, fenne ve tekniğe uygun bir şekilde inşa edilirse depremleri çok daha hafif, can ve mal kaybı olmadan atlatmak mümkündür. Şehirlerdeki yapılaşmadan ve yapı kalitesinden sorumlu olan belediyelerdir. Ülke genelinde belediyeler bu sorumluluklarını yerine getirememektedirler. Bunun nedenleri belediyelerin yeteri sayıda teknik eleman istihdam edememesi ve binaların deprem yönetmeliğine uygun yapıldığının denetlenememesidir. Vatandaşlarımızı depreme dayanıklı bina yapımı konusunda eğitmeli, Deprem Yönetmeliğine, fenne ve tekniğe uygun inşaat yapımını sağlamak için belediyelerin yeterli sayıda nitelikli teknik eleman istihdam etmesini sağlanmalıdır. İmar İstikamet Planı olmayan veya olup ta tamamen değiştirilmesi gereken yerlerde halihazır harita ve imar veya istikamet planı İmar İskan Bakanlığınca öncelikle yapılır veya yaptırılır. Bu planlar yapılıncaya kadar gelecekteki planlara göre esaslı inşaat yaptırılmasına İmar ve İskan Bakanlığınca izin verilebilir. Yukarıda yazılı hallerde veya yerinin değiştirilmesi gereken şehir ve kasabalarda ilgililerin afetten masun yerlerde gösterilecek arsalar üzerinde ilk barınma tedbiri olarak geçici baraka inşasına izin verilebilir. Bu türlü geçici inşaatın imar planı olan yerlerde afetin vukuunda imar planı olmayan veya değiştirilen veya yerleri değiştirilecek olan şehir ve kasabalarda yeni planların onanmasından itibaren bir yıl içinde sahipleri tarafından yıkılması mecburidir. Aksi halde masrafları yıkıntı bedelinden ödenmek üzere mahallin en büyük mülki amirinin emri ile belediyelerce yıktırılır. Bu bir yıllık zaruret halinde ilgili Valiliğin teklifi üzerine İmar ve İskan Bakanlığınca gerektiği kadar uzatılabilir,” hükmü taşımaktadır. Yetkililerin bu hükümler doğrultusunda hareket etmeleri zorunludur. Bu hükümlere riayet edilmesi doğal afetlerden kaynaklanan can ve mal kayıplarını azaltacak, vatandaşların daha güvenli yaşamalarını sağlayacaktır. Bunun yanında inşaat alanlarının zemin koşulları hakkında yeterince araştırma yapılarak imar planları buna göre hazırlanmalı, yeni imar planları ile dengeli, düzenli ve sağlıklı gelişme amaçlanmalı, deprem riskini azaltıcı yapılaşma sağlanmalıdır. 3.5. AFET BÖLGESİNDEKİ HİZMETLER 3.5.1. Ulaşım ve Kurtarma Hizmetleri Bir afetin oluşunu takip eden ve afetin oluşundan hemen sonra başlayarak, afetin büyüklüğüne bağlı olarak en çok 1-2 aylık bir süre içersinde yapılan faaliyetlerdir. Bu safhada yapılan faaliyetler arasında;

- Haber alma ve ulaşım,

- İhtiyaçların belirlenmesi,

- Arama ve kurtarma,

- İlk yardım,

Page 55: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

- Tedavi,

- Tahliye,

- Geçici iskan,

- Yiyecek, içecek, giyecek, yakacak temini,

- Güvenlik,

- Çevre sağlığı ve koruyucu hekimlik,

- Hasar tespiti,

- Tehlikeli yıkıntıların kaldırılması,

- Yangınlar, patlamalar, bulaşıcı hastalıklar gibi ikincil zararların önlenmesi

gibi birçok faaliyet bulunmaktadır. Bu safhada yapılacak bütün faaliyetler devletin tüm

güç ve kaynaklarının en hızlı şekilde ve en etkili yöntemlerle afet bölgesinde

kullanılmasını amaçladığından çok iyi bir koordinasyonu gerektirmekte ve olağanüstü

koşullarda uygulanması zorunluluğu, olağanüstü hazırlık, yetki ve sorumluluklara

ihtiyaç duyulmaktadır.

Bu faaliyetlerin ana hedefi, mümkün olan en kısa süre içerisinde en büyük

sayıda insan hayatını kurtarmak, yaralıların tedavisini sağlamak ve açıkta kalanları

su, yiyecek, giyecek, ısınma, barınma, korunma gibi hayati ihtiyaçlarını en kısa süre

içerisinde ve en uygun yöntemlerde karşılamaktır.

Ülkemiz yüzölçümü bakımından %92’si, nüfus bakımından (yarısı birinci ve

ikinci deprem bölgelerinde olmak üzere) %98’i deprem kuşağı içindedir. Özellikle aktif

deprem kuşağı içerisinde yer alan ülkemizde, depreme “kader” çizgisine oturtup

kolayı seçmek vurdumduymaz bir davranış biçimidir.

Ülkemizde afetlerin sadece depremlerle sınırlı olmadığı da bir gerçektir. Çığ,

sel baskınları, salgın hastalıklar gibi geniş boyutlu afetler de zaman zaman meydana

gelmekte, maddi ve manevi zararlara yol açmaktadır (TANKUT, 1996, S. 267).

Enkaz altında canlı kurtarma işlemlerinde felaketi takip eden ilk 8 saat

kurtarma çalışmaları için çok önemlidir. Kurtarma ekipleri gelinceye kadar, yerel

imkanlarla enkaz altından çıkarılamayan, ancak ulaşılabilen yararlılara mutlaka

yerinde ilk yardım yapılmalıdır. Bilahare ilk 8 saati takip eden 16 saat içerisinde

gelecek kurtarma ekipleri doğru yönlendirilmeli ve öncelikle yararlılara hizmet

verilmesi sağlanmalıdır. Devamındaki 96 saat de canlı kurtarma işlemleri için çok

önemli bir zaman olup, toplam bu 120 saatin çok iyi değerlendirilmesi gerekmektedir.

Yapılacak enkaz altındaki canlı ve yaralıların tespiti, gelecek kurtarma ekiplerine çok

büyük zaman kazandıracaktır (TANKUT, 1996,S.302).

Page 56: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

Gerek depreme hazırlıksız yakalanma, gerekse önceden hazırlanan planları

icra edecek personellerinde felaketzedeler arasında olması nedeniyle ilk saatlerde

büyük bir şok yaşanmaktadır.

Bu aşamada kurtarma ekipleri gelinceye kadar, kurtarma çalışmaları askeri

birlikler, belediye ve bireysel olarak da halk tarafından sürdürülmektedir. Kurtarma

eğitimi almamış kişilerce yapılan bu çalışmalar çoğunlukla olumsuz

sonuçlanmaktadır. Ayrıca enkaz altında yaralı kurtarma faaliyetleri, afetlere ilişkin

yardım teşkilatı ve planlama esaslarına dair yönetmelik çerçevesinde oluşturulan

hizmet gruplarından birisi olan kurtarma ve yıkıntıları kaldırma hizmetleri grubu

tarafından yürütülmeye çalışılmaktadır. Bu grubun adından da anlaşılacağı gibi

hizmet, kurtarma ve enkazın kaldırılmasına esas alan 2 kategoride planlanmıştır.

Yine bu grupta hizmet verecek olan birimlerin bazıları (Köy Hizmetleri, DSİ,

Karayolları vb.) genellikle iş makinası parkı güçlü kuruluşlar olup, hizmetin enkaz

kaldırılması kısmıyla yakından ilgilidirler. Ancak, özel teknik isteyen kurtarma

çalışmaları, enkaz kaldırmayla yaralı arama ve kurtarmayı birbirine karıştıran bu

birimler tarafından halkın baskısı ile bilinçsizce yapılmaya kalkışılmaktadır. Enkaz

kaldırma ile enkaz altından canlı kurtarma faaliyetleri birbirine karıştırılmamalı ve bu

hizmet gruplarına ait iş makinaları, enkaz altındaki canlı ve ölüler tamamen

çıkarılmaya kadar bilgili, tecrübeli ve eğitimli sivil savunma kurtarma ekipleri emrinde

çalıştırılmalıdır.

3.5.2. Sağlık Hizmetleri Afetlere yönelik hizmetler süreci yönünden dört aşamadan oluşan ve dördüncü aşamadan hemen sonra birinci aşamanın başlamasıyla süreklilik kazanan bir yapıya sahiptir. Bu aşamalar:

1. Hazırlık (Birincil Korunma),

2. Uyarı (İkincil Korunma)

3. Yanıt (Acil Yardım),

4. Rehabilitasyon dönemleridir.

Afet öncesi dönemde özellikle birincil ve ikincil koruma uygulamaları önem

taşımaktadır. Birincil koruma (hazırlık dönemi), afetin ortaya çıkmasını engellemeye

ya da zararlarını azaltmaya yönelik çabaları kapsamaktadır.

İkincil korunma ise (uyarı dönemi) afetin oluşacağı zaman, yer ve şiddet

bilgilerinin önceden belirlenmesine yönelik çabaları kapsamaktadır.

Page 57: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

3.5.3. Hazırlık Dönemi Afetlerde hazırlık dönemi çalışmalarında dikkate alınması gereken bazı özellikler şöyle sıralanabilir (ÖZŞAHİN, 1998, S.24).

- Doğal afetlere karşı sistematik olmayan, ağırlıklı olarak afet sonrası yardıma

dayalı önlemler terk edilmektedir. Bu husus tüm doğal afetleri kapsayan; planlama,

hazır olma, erken uyarı, yardım ve rehabilitasyon aşamalarını içeren entegre bir

müdahale, afetlere karşı başarı için son derece gereklidir.

- Afetlere karşı alınan önlemler, uzun ara dönemler nedeniyle, bir süre sonra

ihmal edilmektedir. Kalıcılığın sağlanması için afetlere müdahale amacıyla yapılan

hazırlığın, mevcut hizmetlerle (kurtarma hizmetleri, itfaiye...) iyi entegre olması,

ayrıca bu hazırlıkların, merkezi, uzman ve çabuk hareket edebilen ekiplerle

desteklenmesi gerekmektedir.

- Afetlerden korunma stratejilerinde sağlık hizmetlerine önemli görev

düşmektedir. Dünya Sağlık Örgütü yıllardan beri, bu konuda afet yöneticilerini,

politikacıları ve kamuoyunu bilinçlendirmeye çalışmaktadır. Uzmanların genel olarak

birleştikleri bir konu, bu alanda önemli bir yeniden yapılanma ihtiyacının mevcut

olduğudur.

- Afetlerde Sivil Toplum Örgütlerinin rolü belirlenmelidir.

Afetlere hazırlık dönemi çalışmaları bilgi toplamakla başlar. Öncelikle, alt ve

üst yapının dayanıklı hale getirilebilmesi için bölgedeki riskler belirlenir. Teknolojinin

bugünkü gelişmişlik düzeyi, afetlerin tamamen önlenmesini sağlamaya

yetmemektedir. Bu nedenle afetin zararlarını önlemeye ya da azaltmaya yönelik

önlemler uygulanmaktadır.

Afet bölgelerinde dışarıdan yardımın ulaşması belirli bir zaman aldığından,

erken dönemde bölgenin kendi olanaklarının kullanılması gerekmektedir. Bu nedenle

de acil yardımı sağlayacak her türlü araç ve gereç ve personel envanteri, bunların

devreye sokulmasına yönelik planlamalar ve düzenlemeler yine bu dönemde

yapılması gereken uygulamalardandır.

3.5.4. Uyarı Dönemi

Page 58: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

İkincil koruma olarak tanımlanan uyarı dönemi, afetin oluşacağı zaman, yer ve şiddet bilgilerinin önceden belirlenmesine yönelik çabaları kapsamaktadır. Afetin önceden bilinmesi, toplumun erken uyarılmasının sağlanması açısından önem taşımaktadır. Su taşkınları, seller, bazı tornado ve tayfunlar için erken uyarı olanaklıdır. Böylece acil yardım ekiplerinin görev yerlerine ulaşmaları, gerekli teknik donanımı hazırlamaları, gerekli yerlere zamanında müdahale edebilmeleri sağlanabilmektedir. Erken uyarı ve erken teşhis, doğal afet tehdidinde zararı önlemek için önemli bir yöntemdir. Ancak yanlış alarmın sakıncalarının da unutulmaması gerekmektedir. Depremin önceden öğrenilmesi; nerede, ne zaman ve ne büyüklükte

olacağının belirlenmesi demektir. Bugünkü teknoloji ve eldeki bilgiler ancak depremin

nerede ve ne büyüklükte olabileceği konusunda bilgi vermektedir. Araştırmalar

zamanı yeterince önce saptamaya yönelik sürdürülmektedir. Bu araştırmalar, yer

bilimlerinin değişik parametrelerinin uzun süreli izlenmesine dayanmaktadır. Bu

parametreler; yeryüzünün manyetik ve elektrik alanı, yaydığı radon gazı değişimi,

yeraltı su seviyesindeki değişiklikler, küçük deprem aktivitesi ve zaman içindeki

değişme, kırık hatlarının son derece yavaş olan hareketlerinin hassas jeolojik

yöntemlerle ölçümü şeklinde sıralanabilir.

Belirli büyüklüğün üstündeki depremlerde ilk varış hızı olarak adlandırılan,

düşük yoğunluklu titreşim dalgalarının, ana sarsıntı dalgasından birkaç saniye önce

ulaşması, gerekli önlemlerin alınması yönünden yeterli bir süre sağlanmamaktadır.

Ancak bu yöntemle çalışan erken uyarı sistemi, yerleşim yerindeki elektriğin

kesilmesi, varsa nükleer santralde aktif çubukların çekilmesi (nükleer reaksiyonun

durdurulması), veya doğal gaz şebeke içi basıncın düşürülmesi gibi, deprem sonrası

oluşacak diğer tehlikelerin azaltılmasını sağlayabilmektedir.

Bilimsel olarak hayvanların, ayaklarındaki yoğun Sinir İleti Ağı nedeniyle küçük

titreşimleri hissedebildikleri kanıtlanmıştır.

Ayrıca 1981 yılından bu yana 77 Kedi Balığı üzerinde çalışan Japon bilim

adamları, bu balığın büyük depremlerden birkaç gün önce çok hareketli hale geldiğini

saptamışlardır. Bilim adamları bu balığın dünyanın elektrik alanlarındaki hafif

değişikliklere tepki gösterdiğini düşünmektedir (ÖZŞAHİN, 1998 S.38).

Erken uyarı alanında çeşitli ilerlemeler sağlanmakla birlikte, depremlerin,

zamanının doğru ve kesin bir biçimde önceden kestirilmesine ilişkin bir yöntem halen

geliştirilememiştir.

3.5.5. Yanıt Dönemi

Page 59: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

Acil yardımda yanıt süresi, kritik öneme sahiptir. Olağan dışı hallerde, ilk önce olayın niteliği anlaşılmalıdır. Oluşan zararın boyutu ve türü açısından, harekete geçirilecek birimler değişkenlik gösterebilmektedir. Olağandışı durumlarda, sağlık hizmetleri, sosyal hizmetler ve yardım grupları olayın niteliğine göre değişen oranlarda göreve katılmaktadır. Örneğin ağır bir petrol kirlenmesinde sağlık ekiplerinin görevi daha geri planda kalırken, salgın hastalık felaketinde yönlendirici grup olarak görev almaktadırlar. Deprem gibi bir felakette ise tüm grupların bir arada iyi koordine olarak çalışmaları gerekmektedir. Afetsel ve kitlesel kazalara yanıtı oluşturmak için ikinci adım, olayın düzeyinin

tanımlanmasıdır. Afetin boyutunun belirlenmesi, alınacak önlemler ve yapılacak

yardım çalışmaları için gereklidir.

- Yerel kaynaklar, olaya müdahale gereksinimini karşılamak için yeterlidir. Bu

durumda çevreden yardım almak zaman kaybını artırıp maliyeti yükseltir.

- Yerel kaynaklar yetersiz kalır, komşu ülkelerin yardımı gerekir.

- Yerel ve komşu bölge kaynakları yetersiz kalır, ulusal ve uluslar arası devlet

kaynaklarına gereksinim duyulur (ÖZŞAHİN, 1998, S.39).

Düzeyin belirlenmesi, bölge dışından yardım çağırmak için fazla zaman

kaybedilmesini önleyecektir. Ancak, böyle bir yardımın bölgeye ulaşması için yine de

zaman gerekecektir. Ayrıca afetin niteliğine bağlı olarak, gerek oluşan panik etkisi,

gerekse ulaşım yollarında oluşabilecek hasar, yardım gelişini önemli ölçüde

geciktirecektir. Dışarıdan gelen ekiplerin bölgeyi tanımamaları, ayrıca yanıtta

gecikmeye yol açacaktır.

Acil yardımda yanıt süresi, kritik öneme sahip bulunmaktadır. Çok sayıda

yaralı bulunan büyük afetlerde, acil yardıma en fazla gereksinim ilk 24-48 saat

içerisinde olmaktadır. En fazla bir haftada kurulabilen özel sahra hastaneleri,

olağandışı durumun doğrudan etkisine bağlı ölümleri engelleyememektedir.

Büyük bir felaket sonrası kapsamlı sağlık hizmeti sunulabilmesi için, yerel

düzeyde özel acil yardım ve kurtarma becerilerinin geliştirilmesi gerekmektedir. Sınırlı

etkili bir olayda sorumlu olacak böyle bir birim, bölge dışından yardıma gereksinim

duyulan hallerde de ilk müdahaleyi başlatabilecektir.

Bir afet ya da kitlesel kazada, doğaldır ki olay yerine ulaşan ilk acil kurtarma

personelinin olayı bildiriş şekli hayati önem taşımaktadır. Bu personelin 4 temel

faktörü göz önüne alması gerekmektedir.

- Olayın tipi ve büyüklüğü (Örneğin: 7.0 Ricther ölçeğinde deprem ve 20

saniye mi, 100 saniye mi sürdüğü?)

- Kurban sayısı,

Page 60: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

- Yer ve zaman (yerleşim yeri mi, değil mi, gece veya gündüz olması?)

- Eldeki kaynaklar

Olay yerine ilk ulaşan ilk kurtarma ekibi:

- Halen bulunmakta olan tehlikeyi değerlendirmeli ve bundan korunmalıdır.

- Olayın tipini belirleyip hasta veya yaralıların niteliğini ve sayısını

hesaplamalıdır.

- Acil tıbbi servisi, itfaiyeyi, polisi bilgilendirmelidir.

- Sağlık birimleri uyarılmalıdır.

Afet ortamında ilk çözülmesi gereken sorunlar:

- Gönüllü yardımların eşgüdümünün sağlanması,

- Eldeki olanakların ve yöredeki kurum ve kuruluşların etkin olarak

kullanılması,

- Depolama ve düzenli dağıtım sisteminin oluşturulması,

- Etkin bir haberleşme ağının kurulması,

- Her türlü amaca yönelik taşıma sistem ve araçların sağlanması,

- Toplumun bilgilendirilmesi ve maksatlı söylentilerin önlenmesi,

- Kayıt düzeninin oluşturulması,

- Trafik ve kalabalığın kontrolüdür.

Ayrıca felaket bölgesinde ağırlık verilmesi gereken başlıca uygulamalar şöyle

sıralanabilir:

- Afete uğrayanların kurtarılması,

- Acil tıbbi bakımın sağlanması

- Yangın ve gaz sızıntısı gibi tehlikelerin ortadan kaldırılması,

- Tehlike bölgesinin boşaltılması,

- Koruyucu ve diğer hekimlik hizmetlerinin sürdürülmesi,

- Yeterli ve sağlıklı besin sağlanması,

- Giyecek sağlanması,

- Barınak (ısınma, aydınlatma) sağlanması,

- Katı ve sıvı atıkların uzaklaştırılması,

- Ölülerin kimlik tespiti ve gömülmesi,

Afetlerde ölü ve yaralılarla ilgilenme, acil müdahalelerin yanı sıra, geride

kalanların sağlık sorunları da çözümlenmelidir.

Afetler karşısında toplumun hızla örgütlenmesi, kurtarma çalışmalarının yanı

sıra bulaşıcı hastalıklardan ve diğer afet sonrası tehlikelerden korunmaya yönelik

Page 61: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

tedbirler alınması gerekmektedir. Konutlarını ve barınaklarını kaybedenlerin

yerleştirilmesi, dış ortam etkilerinden korunmalarının sağlanması, hasta ve yaralıların

tedavisi, kurtulanların ve yöreye gelen görevlilerin tümünün beslenme sorunlarının

çözülmesi gerekmektedir. Afet bölgesinde afetzedelerin ve görevlilerin güvenliğinin

sağlanması da öncelikli işlemler arasında yer almaktadır. İtfaiye, acil tıbbi servis ve

güvenlik çalışanları, afet bölgesinde hemen görevlendirilmesi gereken elemanlardır.

Ortamdaki diğer insanların, gönüllü olarak uygulamalara katılmalarına gereksinim

vardır. Bu kişilerin yardımından, ancak iyi yönlendirilmeleri durumunda

yararlanılabilir. Eğer bu sağlanamayacak olursa engelleyici bir unsur olarak

çalışmaları aksatacaklardır. Toplumun önceden bu gibi afetler sırasında organize

olma becerisi kazanması gerekmektedir. Deprem gibi doğal afetlerden sonraki

kurtarma, ilkyardım, acil tedavi, beslenme, barınak sağlama, geçici yerleşim yerlerinin

altyapı sorunlarının çözümlenmesi, yeterli ve temiz su sağlanması, gıda sağlığı,

kemirici hayvan ve böcek kontrolü, afete uğrayanların günlük yaşam organizasyonu

ve bunun gibi işlemler etkin ve örgütlü bir çalışmayı gerektirmektedir. Kimi zaman

Devletin tüm kurumların işbirliği ile çalışması zorunlu hale gelirken, kimi zaman da

uluslararası yardımlar gerekebilmektedir.

Afetlerin insanlar üzerindeki etkileri değişkenlik gösterir. Başka bir deyişle

afetlerden etkilenme açısından “hassas gruplar” vardır. Bunlar afet durumlarında özel

yardım, koruma ve bakım sağlanmadığı takdirde kolayca etkilenebilecek ve daha

büyük oranda zarar görebilecek kişi ve gruplardır. Afet açısından hassas gruplar, tek

başına kalmış kadın ve çocuklar, genç kadınlar, yaşlılar, travmaya maruz kalmış

çocuklar, özürlüler ve sakatlar, destekten yoksun aile reisleri ve benzeri kişilerdir

(ÖZŞAHİN, 1998, S. 47).

Afet ya da büyük kazalarda müdahale; yangınla mücadele, kurtarma ve sağlık

alanlarında yoğunlaşmaktadır. Görevlilerin hedefi, yaşam kurtarmak, oluşan zararı

sınırlı tutmak, sorunun yayılmasını önlemek ve ortadan kaldırmaktır. Maruz kalan

kişilerle ilgilenmek (yaralı değilse), genellikle ilk sıradaki öncelikler arasına

girememektedir. Oysa afetler ve büyük kazalarda yaralılar ve tıbbi yardım

gerektirenler dışında da çok miktarda insan bulunmaktadır. Bunlar tehlike altında

değillerdir, ama afeti yaşamışlardır. Çaresiz olayları seyretmekte ve bu arada

görevlilerin çalışmalarına engel olmaktadırlar. Bu kişilerin tepkileri, panik içinde

kaçışmaktan, olay yerini terk etmeye, direnmeye kadar varabilen çeşitlilikler

gösterebilir ve önceden kestirilemez. Müdahale ekipleri ana soruna odaklanmış olup,

Page 62: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

bu kişilerin durumunu yeterince değerlendirme olanağına sahip değildir. Bu nedenle

belirtilen sorumluluklar için görev yapacak personel tanımlanmalı, yetkileri,

donanımları belirlenmeli, mevcut hizmetlere (itfaiye, sağlık gibi) koordine edilmeli ve

bunların sırf afetler değil, günlük tehlikelerde de görev yapabilmeleri sağlanmalıdır.

3.5.6. Rehabilitasyon Dönemi Tüm afetlerde olduğu gibi depremlerde de sorunlar giderildikten sonra afetin niteliği, etkileme derecesi, alınan önlemlerin etkinliği gözden geçirilmelidir. Özellikle can ve mal kayıplarının boyutu ve nedenleri dikkatle belirlenmek zorundadır. Dünyada daha önceden görülmüş başlıca afetler ve bunların sonuçları önemli değerlendirme kaynaklarıdır. Bu çalışmalar daha sonraki afetler için alınacak önlemleri geliştirecektir. Bilindiği gibi afetlerden sonra yapılacak uygulamalardan en önemlisi afetin

nedeninin belirlenmesidir. Böylece tekrarına karşı koruyucu önlemlerin alınması

sağlanabilecektir. Eğer afet, korunması olanaksız coğrafi ve jeolojik bir özellikten

kaynaklanıyorsa, yerleşim yerinin oradan taşınması gerekecektir. Büyük yerleşim

alanlarında bu işlem aşamalı olarak gerçekleştirilebilir. Öncelikle deprem konutlarının

güvenli kısımlara yapılması ve hasar gören bölgelerin yeşil alana dönüştürülmesi,

daha sonra da yeni yapılacak binaların güvenli bölgeye yönlendirilmesi uygulanabilir.

Afet sonrasında bölgede yaşayanlarda, doğal ve yapay çevrede oluşmuş bulunan

zararın etkilerinin giderilmesi uzun yıllara yayılan bir çalışmayı gerektirebilmektedir.

Afet nedeni göçler için, iş olanaklarının azalması, geçim kaynaklarının,

özellikle hayvanların zarar görmesi, temel nedenleri oluşturmaktadır. Sanayi

tesislerinde bina hasarı az olsa bile, üretim uzun zaman durabilmektedir. Ayrıca

kullanılabilir konut sayısının azalmış olması, kalan konutların kiralarının yükselmesi

yine göçü artıran nedenler arasındadır. Afet sonrasında kişilerin yeniden kendi

kendilerine yeterli hale gelmelerini iş sahibi olmalarını sağlayacak önlemler üzerinde

durulmalıdır.

Rehabilitasyon sürecinin ekonomik boyutu; doğal ve yapay çevrenin yeniden

yapılandırılması, kayıpların olanaklar ölçüsünde karşılanması, işsizliğe karşı önlemler

şeklinde sıralanabilmektedir. Sağlık boyutu ise afet ve afetin neden olduğu olumsuz

koşullara bağlı hastalanma ve yararlanmaların tedavisi ruhsal sorunlara yönelik

hizmetler ve bunun gibi işlemleri içermektedir. Bunlardan en çok ihmal edileni ruhsal

rehabilitasyon çalışmalarıdır. Son yıllarda bu konuda da duyarlılık gelişmektedir. Afet

nedeniyle evini, eşyalarını, yakınlarını, geçmişini kaybetmiş insanlar, yeni yerlere

Page 63: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

yerleştirilmektedir. Yeni evlerinin yaşam biçimlerine uygun olmaması, evindeki

hasarın az olması nedeniyle, deprem konutu almaya hak kazanamamış olanların

haksızlık duyguları yaşadıkları, afete bağlı korkular, güvensizlik duyguları bu

dönemdeki önemli sorunlardır. Ayrıca yalnız kalmış kadınlar, çocuklar ve yaşlıların

bakımı için de çözümler geliştirilmektedir.

3.5.7. Beslenme Hizmetleri Afet günlük yaşamı alt üst eden, insanları aciz kılan ve mutsuzluğa götüren bir durumdur. İnsan ve çevre arasındaki dengenin bozulmasına neden olur. Her ülkenin afet öncesi durumlarda yapılması gerekli olan uygulamaları içeren bir planın olması gereklidir. Bu planlar içerisinde özellikle sağlık ve beslenmenin örgütlenmesi ayrı bir önem taşır. Ülkemizde afet durumlarında müdahalede bulunacak ulusal düzeyde bir beslenme örgütü yoktur. Bu iş ülkemizde Kızılay, diğer ülkelerde de Kızılhaç gibi kurum ve kuruluşlar tarafından yapılmaktadır. Başarılı bir beslenme programı iyi bir yönetime bağlıdır. İyi bir yönetim de ise

koordinasyon gereklidir. Afet durumunda beslenmenin organizasyonunu sağlayacak

personel; diyetisyen, doktor, ebe – hemşire, ekonomist, ziraatçı, yardım

kuruluşlarının görevleri (Kızılay vb.) mahalli idare yöneticileridir.

Beslenme programları yapılırken, toplumda risk grubu içerisinde yer alan

grupların özellikle düşünülmesi gereklidir. Bunlar;

- 0-5 yaş grubu çocuklar

- Gebe – emzikli kadınlar

- Yaşlılardır.

Afet durumlarında beslenmenin organizasyonu başlıca 2 aşamada

gerçekleştirilir.

1. Kısa dönem beslenme organizasyonu

2. Uzun dönem beslenme organizasyonu

3.5.7.1. Kısa Dönem Beslenme Organizasyonu:

Bu dönem yeniden yapılanma ve rehabilitasyondan önce başlar. Bu aşamada servise hazır öğün ve içme suyu sağlanmalıdır. Bunun gerçekleşebilmesi için var olan besin kaynaklarının belirlenmesi ve elzem olan besinlerin sağlanması gereklidir (H.Ü. BESLENME ve DİYETETİK, 1999, S.2).

Page 64: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

Yiyecek dağıtımı için destek ve organizasyon sağlanmalıdır. Merkezi

noktalarda mutfaklar ve yiyecek dağıtım üniteleri kurulmalıdır. Bu üniteler gezici de

olabilir.

İlk saatlerde organizasyon tam olarak sağlanmamasına karşın afet zedelere

sıcak bir içeceğin (çorba, çay vb.) temin edilmesi beslenme açısından olmasa da

psikolojik açıdan çok önemlidir ve rahatlatıcıdır. İlk günlerde hazır besinlerin (ekmek,

peynir, yoğurt vb.) verilmesi uygundur.

3.5.7.2. Uzun Dönem Beslenme Organizasyonu:

Rehabilitasyon ve gelişmenin birlikte gerçekleştirilmesi gereklidir. Toplam

süresi birkaç hafta ile birkaç ay arasında değişebilir. Kurulan merkezi mutfakların

işlerliği sağlanmalıdır. Yemek yiyen kişilerin kayıtları tutulmalı, risk gruplarının

tanımlanmasını sağlayacak beslenme kartları hazırlanmalıdır. Her mutfaktan yemek

yiyen kişi sayısı belirlenmelidir. Ayrıca depolama ve tüketim kayıtları sürekli

tutulmalıdır. Beslenme danışmanı (diyetisyen), besin maddelerinin taze olarak

tutulmasını sağlamalı, dengeli diyetler, hazırlamalı, yiyecek hazırlama, pişirme, servis

alan ve araçlar ihtiyaç doğrultusunda sağlanmalıdır (H.Ü. BESLENME, 1999. S. 38-

39).

Pişirme işlemine geçilen ilk günlerde besinlerin seçimi yapılırken depolama,

hazırlama ve pişirme olanakları göz önünde tutulmalıdır.

3.5.7.3. Yiyecek Yardımının Organizasyonunda Farklı Yollar Tertibi

- Merkezi mutfaklarda öğünler hazırlanır ve toplu beslenme uygulanır. Çünkü

bireylerin barınaklarda pişirme olanakları yoktur.

- Tedavi edici beslenme, hayat kurtarıcıdır. İyi organize edilmeli ve diyetin

özellikleri iyi saptanmalıdır. Böylece iyileşme kısa sürede sağlanabilir.

- Bulaşıcı ve salgın hastalıkların (ishal, hepatit, tüberküloz, vb.) önlenebilmesi

için beslenme programları yapılmalıdır.

- Normal rasyonlara özel beslenme ilavelerinin yapılması düşünülmelidir. 3-5

yaşın altındaki çocuklar, gebe emzikli kadınlar için her gün ilave bir öğün verilmelidir.

Page 65: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

3.5.8. Barınma Hizmetleri Afetler ve yaygın bir örneği olan deprem ne zaman ve nasıl olacağı bilinemeyen ve oluşumu engellenemeyen doğal bir afettir. Ancak önceden alınabilecek bir takım önlemlerle olumsuz etkileri azaltılabilir. Bu önlemleri iki grupta toplamak mümkündür.

- Yapıları depreme dayanıklı yapmak – can ve mal kaybını azaltmada en

etkili yoldur.

- Alınan önlemlere karşın deprem, binalarda hasar oluşturmuş ve insanlar

evsiz kalmış iseler, normal yaşam koşullarına dönene kadar onları geçici

barınaklarda barındırmak gerekir.

Afet sonrası barınma çalışmaları üç aşamada değerlendirilebilir (TANKUT,

1996, S.304).

- İlk yardım aşamasında barınma,

- Rehabilitasyon aşamasında barınma,

- Yeniden yapım aşamasında barınma.

Yeniden yapım, kalıcı konutların kurulduğu ve hayatın her bakımdan normale

döndüğü aşamadır.

İlk yardım aşaması afetin meydana gelmesinden sonraki 24 saatlik sürede

yapılan yardım çalışmalarını kapsar. Bu aşamada barınma sorunu iki şekilde

çözümlenebilir.

- Afetzedelerin sağlam kalmış kamu binalarına veya özel olarak bu amaç için

yapılmış tesislere yerleştirilmeleri.

- Çadır veya benzeri, çok kısa sürede kurulabilecek barınaklarda

barındırılmaları.

Eğer yeni barınaklar kurulacak ise bunların;

- En fazla bir gün içerisinde kurulabilmesi,

- Kullanıcılara sağlıklarını zararlı etkilerden koruyucu bir kabul sağlaması,

- Kurulup – sökülebilme özelliğine sahip, yani birden fazla afet için

kullanılabilme kriterlerini yerine getirmesi gerekir.

İhtiyacın fazla olduğu durumlarda, ilk yardım aşamasındaki barınma sorunu

çadır türü hafif tip barınaklarla çözümlenebilir. Dış fiziksel etkilere karşı fazla

dayanıklılık göstermeyen bu tip barınakların kullanılma süreleri olumsuz koşullarda

Page 66: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

en fazla bir hafta; iklimin de elverdiği durumlarda ise ne fazla 30 gün süre ile

sınırlandırılmalıdır.

Rehabilitasyon aşaması, ilk yardım aşamasından sonra, afet nedeniyle

yıkılmış veya oturulamayacak duruma gelmiş konutların yerine yenilerinin yapılması

veya iyileştirmeye gidilerek, yeniden oturulabilir hale getirilmesi ile sağlıklı sosyal bir

yapının tekrar oluşturulmasına kadar geçen süreyi kapsar.

Normal yaşam koşullarının olabildiğince sağlanmaya çalışıldığı geçici bir

çözümdür.

Rehabilitasyon aşamasındaki barınma genelde üç şekilde çözümlenmektedir.

- Başka bölgelerde geçici iskan,

- Afet bölgeleri içinde toplu barınma,

- Geçici barınaklar.

Başka bölgelerde geçici iskan, afetzedelerin yakın bölgelerdeki mevcut

yapılarda geçici bir süre için barındırılmalı şeklinde tanımlanır. Başlıca sakıncaları

şunlardır.

- Başka amaç için yapılmış binalarda, barınma amacıyla yaşama zorluğu,

- Barınma için kullanılan bu binaların bu süre boyunca esas işlevini yerine

getirememesi,

- İnsanların, geçici olarak yerleştirildikleri yapıları gelişi güzel kullanarak

yapıya zarar vermeleri,

- Evsiz kalan insanlar eğer hayvancılıkla da uğraşıyorlarsa, açıkta kalan

hayvanların bakımı sorunu,

- Yeni bölgelere yerleştirilen insanların, buradaki topluma uyum

sağlayamamalarından kaynaklanan sosyal birtakım sakıncaların ortaya çıkması.

Afet bölgeleri içinde toplu barınma, afetzedelerin afet bölgesi içinde ve kolayca

ulaşılabilen merkezlerde, geçici barınma kamplarında barındırılmasıdır. Kamplarda

ya her aileyi bir birim ayrılmakta yada afetzedeler için toplu yatakhanelerde

barındırılmaktık.

Ülkelerin deprem sonrası acil barınma politikaları aşağıdaki gibi özetlenebilir

(TANKUT, 1996, S. 308). - Genelde barınma için çadırların seçilmesi, geçici barınakların kurulma

sürelerinin ise acil durum ortamındaki değerlendirmelere göre çok uzun sürmesi,

Page 67: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

- Ülkelerin deprem sonrası acil barınma konusunda gerçek politikalarının

olmaması ve sadece afet sonrası birtakım geçici uygulamalara gidilmesi nedeniyle

barınma ihtiyacının planlanandan çok daha uzun sürmesi,

- Yerel imkanların yetersiz kaldığı durumlarda barınma sorununun çözümü

için dış yardımlardan faydalanma yoluna gidilmesi, ancak yabancı yardımların

bölgesel ihtiyaçlara cevap vermemesi,

- Geçici barınakların yetersiz kaldığı durumlarda resmi binaların, turistik

yapıların, demiryolu vagonlarının ve karavanların barınma amacıyla kullanılması,

- Az gelişmiş ülkelerde bu konu için önceden gerekli parasal kaynak

ayrılamadığından, acil durumlarda afetzedeler için kurulan barınma kamplarının

asgari ihtiyaçları karşılamada yetersiz kaldığı,

- Geçici barınma için yapılan konutların genelde ahşap malzeme ile ve kalıcı

tipte inşa edilmesi; yani konutun değil barınmanın geçici düşünülmesi.

- Kamuya ait misafirhanelerin, kampların ve özel şahıslara ait yazlık türü

konutların afetzedelere tahsis edilmesi konusunda gerekli düzenleme yapılması.

Afet sonrası acil barınma sorununun çözümü için demontabl barınaklar

önerilmektedir. Bu bağlamda demontabl barınaklar, yeniden montajı yapılmak üzere

parçalara ayrılabilen ve parçaları kolayca paketlenebilme, taşınabilme ve

depolanabilme özelliklerine sahip; yıpranma payı ve bakım masrafları az, buna

karşılık bakım kolaylığı fazla olan; fabrikada tamamlanmış birim parçalar halinde

üretilip şantiyede sadece montaj işlemleri yapılan; montajı hiçbir özel bilgi, araç –

gereç uzmanlık ve ekipmana gerek duyulmadan birkaç idarecinin gözetiminde

afetzedeler tarafından gerçekleştirilebilen, fakat gerektiğinde askeri birlikler gibi

yardımcı insan gücünden de yararlanılabilen; bunun için parçaların

detaylandırılmasında, rahatça kurulup sökülmeye imkan verecek ve bu işlemler

sırasında onların yapısını bozmayacak tasarımlara gidilen, montaj sonrası kullanım

fazlası malzeme kalmayan yapılardır (TANKUT, 1996, S. 311).

3.6. DOĞAL AFETLER SIRASINDA ETKİN İLETİŞİM Doğal afetlerden sonra haberleşmenin aksaması, hatta büyük şiddetteki depremlerde haberleşmenin tamamen kesilmesi de mümkündür. Doğal afetlerden sonra afet mahalleri ile sürekli olarak haberleşmeyi sağlamak için haberleşme ağı kurulur. Hasarlı haberleşme araçları süratle onarılır ve hizmete sunulur. Afet mahallinde posta haberleşmenin sağlanabilmesi için her türlü tedbirler alınır.

Page 68: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

Afet iletişim sisteminin oluşturulmasında göz önünde bulundurulması gereken

en önemli noktalar şu şekilde sıralanabilir (HACIMUSALAR, 1999, S.62):

- Afet bölgesi dahilinde etkin ve güvenilir bir bilgi akışının sağlanması,

- Afet yönetim planında öngörülen her krize hitap edebilecek bir iletişim

planının geliştirilmesi,

- Durumun asla hafife alınmaması, planlarda oynama olabileceğinin ve insani

endişelerin giderilmesi gerektiğinin kabul edilmesi,

- Afet iletişim planının sürekli güncel tutulması,

- Afet anında irtibata geçilecek kişilerin güncel listesinin hazır

bulundurulması,

- Personel için iletişim çizelgesinin hazırlanması ve dağıtılması,

- Basın merkezinin kurulması ve basın toplantıları için bir odanın

ayarlanması,

- Afet sözcüsünün eğitimi,

- Afet müdahale birimleri ve hedef kitleleri ile ilgili tüm bilgilerin el altında

tutulması,

- Afet anında kullanılacak medya ve tekniklerin belirlenmesi, gerekli

hazırlıkların yapılması,

- Tüm iletişimi yönetecek koordinatör yöneticinin mutlaka kriz yönetim

ekibinde yer verilmesi,

- Santral görevlililerinin eğitimi ve acil telefon hatlarının belirlenip

duyurulması,

- Konunun açıkça, dürüstçe anlatılması, açıklanmayacak şeylerin sebebini ve

ne zaman bilgi verilebileceğinin bildirilmesi ve açıklanan her şeyin kanıtlanabilecek

durumda olması,

- Durumu açıklarken felaketin etkilerinden kurtulup normal seyre dönülmesi

için yapılanların ve yapılacakların açıklanması,

- Alınan kararların öncelikle personele iletilerek içte huzursuzluk çıkmasına

mutlaka engel olunması, grup ruhu oluşturulması,

- Durumun abartılmaması,

- Mesajların açık, dürüst, samimi, tarafsız, şefkatli yapıcı ve kolay anlaşılabilir

olması,

Page 69: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

- Afet yönetim ekibinin basın merkezine güvenmesi ve krizi kontrol altına

almak için atılan her adımdan haberdar etmesi,

- Basın merkezinin 24 saat hizmet vermesi ve gerekli personelin eğitilip hazır

bulundurulması,

- Tüm iletişim sürecinde doğru, açık, kolay ulaşılabilir, tarafsız, yapıcı ve

doğru zamanlı olunması, kayıtsız ve saldırgan bir tutum takınılmaması,

Tabii afet meydana gelen bölgeler, yazılı ve görsel basının istilasına uğramakta.

Çeşitli konularda yazılar yazılmakta, film ve fotoğraflar çekilmektedir. Bu da zaman

zaman bilgi akışında bir karmaşaya yol açmaktadır. Bu sorunu ortadan kaldırmak

için afet yönetim planlarında medya ile işbirliği sağlayıcı ve geliştirici yönergeler

olmalıdır.

3.6.1. Afet Sırasında Üslup Sorunu

Doğal afet sırasında hedef kitleleri yorumsuz bırakmak ve bilgiyi saklı tutmak,

spekülasyonlara neden olmakta, var olan durumun çok daha farklı resmedilmesine

yol açmaktadır. Çünkü felaketin hedef kitlelerce algılanış biçimini, kriz hakkında

duydukları, gördükleri, okudukları asparagas haberler belirler.

3.6.1.1. Toplumun Bilgilendirilmesi ve Eğitim

Toplumun var olan riskler, zararın en aza indirilmesi için alınacak önlemler ve

nedenleri konusunda önceden eğitilmesi ve bilgilendirilmesi, afetlerde can ve mal

kaybının en aza indirilmesinde etkili olan uygulamalar arasında yer almaktadır.

Bina yapım teknolojisi, afet sırasında davranış yöntemleri nasıl organize olunacağı

konusundaki açıklamalar ve bunun gibi bilgilendirmeler, amaca uygun olarak

yapıldığında önemli yararlar sağlanmaktadır.

Page 70: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

Toplum bireyleri afetlerle ilgili olarak sürekli eğitilmelidir. Acil tıbbi yardıma

ihtiyaç oluştuğunda, ilk tanık olanlar genellikle ilk yardım ve kurtarma personeli

değildir. İlk yardım ve kurtarma personeli olay yerine ulaşıncaya kadar geçecek

süre hayati önem taşıyabilmektedir. Bu nedenle, halkın yaşam kurtarıcı acil

müdahaleler üzerinde bilgi sahibi olması gerekmektedir. Bu genel kural afet

halinde ayrıca önem kazanır. Bu durumda, halka verilecek eğitim, önce kişilerin

kendisi kurtarmasını sağlamak, sonra da etrafındakilere yardım etmesini sağlamak

amaçlarını gözetlemelidir. Eğitim konuları arasında kazaları önleme, afetlerden

korunma ve ilk yardım gibi konular özellikle yer almalıdır. Deprem, sel gibi

afetlerde güvenli davranış bilgilerini vermek, çok sayıda insanın yaşamını

kurtarabilecektir. Kurtarma ve taşıma tekniklerini öğretmek, gönüllü yardımlarda

oluşabilecek sakatlanmaları azaltabilecektir.

Kitle iletişim araçları, afetlere yönelik halkın bilgilendirilmesinde çok yönlü rol

oynamaktadır. Afetten haberlerin yoğunluğu ve süresi, kamunun bağış ve benzeri

yardıma hazır olma durumunu yönlendirmektedir. Afetle ilgili haberler gündemden

çıktıktan sonra, afetzedeler süratle unutulmaktadır.

Halkın bilgilendirilmesi ve eğitiminde rol oynayan görevliler arasında eşgüdüm

sağlanmalıdır. Bu görevliler aşağıda belirtilmiştir.

- Bilim adamları, araştırmacılar, mühendisler,

- Politika, medya, meslek örgütleri, eğitim kuruluşları temsilcileri,

- Sivil savunma, itfaiye, diğer ilgili kamu kurum ve kuruluşları,

- Sivil toplum örgütleri (Kızılay gibi)

- Özel sektör: Sigortalar, bankalar, endüstri, vakıflar, yardım kuruluşları vb.

3.6.1.2. Felaket Konusunda Halka Bilgi Verilmesi Halkla ilişkiler hiçbir zaman sadece kurumdan çevreye bilgi akımı olarak değerlendirilmemeli, ilgililere yöneltilen bilgi akışına, alıcıların verdiği cevapların,

Page 71: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

yönetim tarafından değerlendirilerek, yönetim görevlilerinin buna uygun bir düzenleme uygulamasıdır. Bu nedenle yöneticiler herhangi bir afet olayında basından gelecek sorulara hazırlıklı olmalıdır. Özellikle de afet doğrudan doğruya kurumla ilgisiyle basınla kurulacak bu ilişki kaçınılmazdır. Tabii afet dönemlerinde medyanın eğitimi ve halkla ilişkilere dönük çalışmalar oldukça önemlidir. Halkla ilişkiler uzmanlarına göre kriz ortamlarında organizasyonla “iyi bir mesajın, kötü bir krizi çözeceğine” inanmalıdırlar. Yazılı ve sözlü basın görevlilerine açık olan ve kitle iletişim araçlarına, yönetimce önemli görülen haberlerin aktarıldığı bir halkla ilişkiler yöntemidir. Bazı durumlarda ve belli tipte bildiriler için basit bir haber yerine bir basın toplantısı istenebilir veya gerekli olabilir. Basında daha etkili ve tutarlı açıklamalar yapma konusunda yöneticiler yardımcı olmak amacıyla basının karşısına çıkarılmak üzere normalde personelden bir veya iki kişi daha önceden belirlemelidirler. Bu kurumları zor duruma düşürecek tutarsız, birbiriyle zıt açıklamalar yapılmasını önleyecektir. Bu iş için seçilmiş kişi uygun, istekli ve önceden bilgilendirilmiş olmalıdır. Kurumdaki herkes, sözcü olarak kimin atandığından haberdar olmalı ve dışarıdan gelen her türlü soruyu hiçbir kişisel yorum katmadan ona aktarmalıdır. 3.6.1.3. Afet Sırasında Uluslararası İşbirliği Yurt içinden ve yurt dışından afet bölgesine intikal edecek kurtarma ekiplerinin nitelik ve imkanlarının Bakanlık düzeyinde kurulacak bir Afet Koordinasyon ve İdare Merkezi tarafından sağlıklı bir şekilde değerlendirilerek, tek elden sevk ve idaresi gerekmektedir. Afet öncesi hazırlık çalışmaları büyük yatırım gerektiren konular olup, bunun için gerekli mali kaynaklar (Afet Fonu, Sivil Savunma Fonu, Yerel Yönetimlerin ve Özel İdarelerin kaynakları ile bu fon ve kaynaklara destek olabilecek diğer kaynaklar) sağlanmalıdır. Yurtdışı bağlantılarda ise, sağlıklı ve doğru bilgi akışı kurularak, uluslar arası yardım ekiplerinden gerekli olanlara çağrı yapılmalı ve gelecek ekiplerin de afet bölgelerinde sivil savunma kurtarma ekipleri ile koordineli çalışmaları sağlanmalıdır. Yurt dışından gelecek ekipler, en erken 12 saat içerisinde ülkelerinden afet bölgesine gitmek için hazır olabilmektedirler. Bu ekipler yola çıkıncaya kadar geçecek süre içinde, yerel imkanlar ve eğitimli sivil savunma kurtarma ekipleri tarafından arama işlemlerinin %90’ı tamamlanmış olmaktadır. Bu bilgilerin ışığında metropolleri (Ankara, İstanbul, İzmir, Adana vb.) etkileyebilecek afetler ile büyük zayiatlar dışında, arama ekiplerine ihtiyaç duyulmamaktadır. Bugüne kadar meydana gelen depremlerde arama amaçlı gelen ekipler, işin insani boyutu yanında deneyimlerini arttırmak amacında olduklarından kurtarma çalışmalarını ya yavaşlatabilir yada aksamaya sebep olabilir. Resmi kurum ve kuruluşlarımıza ve son Marmara Depreminde dünyanın dört bir yanından gelen kurtarma ekiplerine deprem ve afet öncesinde önemli ölçüde görev düşmektedir. Tüm illerimizde Valilerin sorumluluğunda, sayıları illerin nüfusuna göre değişen miktarlarda, illerdeki kamu kurum ve kuruluşların personel, araç ve gereçleri kullanılmak suretiyle acil afet yardım ekipleri oluşturulmuştur. Bu ekiplerin eğitimlerinin süratle istenilen düzeye getirilmesi gerekmektedir. İl ve İlçe itfaiyeleri de yangın dışında özellikle depremlerde kurtarma faaliyetleri konusunda eğitilmeli, gerekli ekipman, araç, gereç ve malzemelerle donatılmalıdır.

Page 72: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

Ayrıca konuşlanma ve insan gücü faktörleri göz önünde alındığında olaya en seri şekilde müdahale edebilen Silahlı Kuvvetler personelinin de kurtarma faaliyetleri ve ilgili konularda eğitilmeleri sağlanmalıdır. Ancak, afete maruz kalacak mahaldeki ekiplerde görevli personel büyük ölçüde devre dışı kalacağından (kendileri afetzede olacağından) afet yönetimi açısından afet bölgesi Mülki İdare Amirine yardımcı olmak üzere bölge dışında bu konuda eğitilmiş yöneticiler (merkez veya komşu il valileri ile komşu ilçelerin kaymakamları, müfettişler vb.) görevlendirilmelidir. Bu husus, özellikle büyük şehirlerde meydana gelebilecek afetlerde büyük önem arz etmektedir. Diğer hizmetler için komşu illerden yardım ekiplerinin olay mahalline 5-6 saat içerisinde ulaşması sağlanmalı ve ihtiyaç duyacakları araç, gereç ve ekipmanlar önceden temin edilmelidir. Yerel yöneticilerin de afete karşı ön hazırlıklı bulunmaları zaruridir. İl ve İlçelerin ve hatta komşu illerin personel, malzeme, iş makinası, araç ve gereçlerin önceden gerçekçi olarak tespiti, ihtiyaç duyulduğunda ekiplerin kargaşaya meydan vermeden seri şekilde devreye sokulabilmesini sağlayacaktır. Yerel yöneticiler arasında afet sırasında yapılacak işlerin önceden paylaşılması, gelecek yardım ekiplerinin koordinasyonlarının ne şekilde sağlanacağı, hangi makamlara öncelikle bilgi ulaştırılacağı ve bilginin sağlıklı olarak nasıl toplanacağı (olayın boyutlarını gereğinden fazla büyütmemek veya olduğundan daha küçük göstermemek açısından) planlamalıdır. Özellikle afet sonrasında, olaya müdahale ve yaraların sarılması konusunda ulusal kaynaklar yeterli gelmeyebilir. Bu durumda uluslararası işbirliğini ve yardım çağrılarına ihtiyaç duyulmaktadır. Yapılan yardım çağrılarında olay net olarak karşı tarafa iletilmelidir. Nerede, ne kadar, neye gereksinim olduğu belirtilmelidir. Çünkü gerekli bilgilendirmeler ve yönlendirmeler yapılmazsa kaynakların israfı ve etkin kullanımı sağlanamayacaktır. Bir bölgede fazlasıyla ihtiyaç duyulan yardım maddesi ihtiyacı bulunmayan bir alana gitmiş olacaktır. Tabi ki burada mesajın karşı uluslar yetkililerine doğru iletilmesi içinde kriz merkezlerinde yeterli derecede yabancı dil bilen eleman bulundurulmalıdır. Medya sorumlu yayıncılık anlayışı içerisinde, afet öncesinde, anında ve sonrasında yapılacak işler içinde etkin olarak yer almalıdır. Büyük ölçüde kurtarma çalışmalarının seyrini, basının yarattığı kamuoyu yönlendirmektedir. Basının bu anlayışla yapacağı tanıtım ve bilgilendirme, afet sırasında, halkta meydana gelebilecek paniği azaltacağı gibi güven duygusunun da kısa sürede oluşmasını ve gelecek yardım ekiplerinin daha başarılı olmalarını sağlayacak, afet bölgesinde meydana gelen şokun da kısa sürede atlatılmasına imkan tanıyacaktır. Ayrıca basın kuruluşları yapacakları geniş kapsamlı ve bilgilendirici yayınlarla uluslararası yardımlara da imkan sağlayacaklardır. Afet sırasında ilk ve en önemli yapılacak iş paniğin engellenmesidir. Görünürdeki yaralılara öncelikle yardım edilmeli, ancak özel kurtarma tekniği gerektiren yaralılara ise gelecek eğitimli ve tam teçhizatlı kurtarma ekipleri tarafından kurtarılıncaya kadar sağ kalmaları için, ilk yardımda bulunulmalı ve psikolojik telkin yapılmalıdır. Afet bölgesinde de derhal bir Kriz Masası oluşturulmalı ve bu masaya da sağlıklı bir bilgi akışı sağlanmalıdır. Öncelikle yaralı veya sağ olarak enkaz altında kalan kişilerin sayısının, yerlerinin ve bulundukları durumun tespiti büyük önem taşımaktadır. Gelecek yerli veya yabancı kurtarma ekiplerine kılavuzluk hizmeti verilmesi açısından yerel güvenlik kuvvetlerinin de bu konuda eğitilmesi gerekmektedir. Afetin boyutlarının gerçekçi olarak belirlenmesi, istenecek yardımın da sağlıklı istenmesi açısından gereklidir. Çünkü görülmüştür ki; panik halindeki afet bölgesine gelen kurtarma ekiplerine, yanlış bilgiler aktarılmakta, ölüler canlıymış gibi

Page 73: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

gösterilmekte, öncelikle yardım edilmesi gereken enkaz altındaki yaralı ve sağ kalan insanlara ulaşılmada büyük güçlükler çıkmaktadır. Doğal afetler sıklıkla bölgesel problemdir ve bölgesel çözümler gerektirir. Günümüzde afetlere karşı önlemle de bazı yerlerde kazanılmış deneyimlerden, yaygın olarak yararlanılmamaktadır. Afetlerden korunma ulusal komiteleri, ulusal ve uluslararası diyalog ve koordinasyon yeteneğinin oluşturulmasını sağlamak için önemli bir olanaktır. Uluslararası işbirliği yönünden Dünya Meteoroloji Örgütü önemli adım atmıştır. Washington, Moskova, Melbourne, Offenbach Merkezleri, uydular, radarlar, çok sayıda yer istasyonu ve 3000 kadar gemiden toplanan veriler işlenmekte ve böylece tayfun,kasırga gibi yerel tehlikeler 30 dakika içinde ilgililere bildirilmektedir (ÖZŞAHİN, 1998, S.36). Afetlere bağlı ölümlerin %90’ı gelişmekte olan ülkelerde meydana gelmektedir. Bu ülkelerin çoğunun sınırlı olanakları, ekonomik hedeflerine ulaşabilmeleri için yeterli olmamaktadır. Buna ek olarak oluşan doğal afetler bu ülkelerin, geri kalmışlıklarının sebebi veya etkeni olmaktadır. Öte yandan doğal afetin safi milli hasılaya zararı, gelişmekte olan ülkede, gelişmiş ülkedekinin otuz katı olabilmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde politik sorumlular zararı önleme yerine, kısa vadeli çözümlere yönelerek zararın tamirini üstlenmekte ve böylece daha fazla kaynak kullanmaktadırlar. Ayrıca gelişmekte olan ülkeler için, akut afetlerin yanı sıra varolan uzun vadeli felaketler (erozyon gibi) gözden uzak kalmaktadır. Bu nedenlerden dolayı, uluslararası örgütler, uzun vadeli bölgesel kalkınma planlarında, afetlerden korunma önlemlerine daha fazla yer verilmesi desteklenmektedir. Uzmanlar doğal afetleri, öncelikle sosyal ve politik bir problem olarak nitelendirmektedirler. Afetlerde, günümüzdeki yardım ulaştırma yöntemini değiştirilmesi önerilmektedir. Bu yöntem hemen afet sonrası gündeme gelme ve “iyilik yapma” karakterlerini göstermektedir. Doğal afetlerin modern analizi, toplumun ve temel altyapının korunması için gerekli önlemlerin alınması ve sebeplerin araştırılması konusunda hükümetlerin politik – moral sorumluluğu olduğunu göstermektedir. Uluslar arası ilişkiler, kalkınma politikaları alanında önemli katkılar sağlayabilecektir. Günümüzde afet tehlikesi, sadece proje planlamalarındaki risk analizlerinde bir madde olarak yer almaktadır. Kalkınma için işbirliği projeleri, taraf hükümetlerin anlaşmaları sonucu başlar. Sigorta sektörü de bu konuyla yakından ilgilidir. Özellikle reasürans şirketleri dünyanın her yerindeki zarar hallerinden etkilenmektedir. Bu şirketlerin, risk bölgelerinde, zararın telafisi yanında, zarardan korunma yöntemleri konusunda da önemli görevleri bulunmaktadır. Sosyal – politik önlemler, sadece yıllarca yapılan zarar analizleri ile birikmiş bilgi ve uluslar arası danışmanlık faaliyetleri ile sağlanacak yararlar değildir. Özellikle sigorta koşullarında uygulanacak risk yönetimi ile sigortalıların güvenlik önlemlerini geliştirmedeki katkıları sağlanabilecektir. Reasürans şirketlerinin küçük ve ekonomisi zayıf ülkelere etki kapasitesi az tanınmaktadır. 1988’de Jamaika’da görülen Gilbert kasırgasının yol açtığı 1 milyar USD zararın %99.5’i uluslar arası sigorta pazarınca karşılanmıştır. 1985’teki Meksika depremi zararının ise yalnızca %2’si sigorta şirketlerince karşılanmıştır. Bu oran gelişmiş ülkelerde en az %50 olurdu (ÖZŞAHİN, 1998, S.37). Afetlere yönelik hazırlanma sürecinde bölgesel ve uluslar arası işbirliğinin çerçevesi önceden belirlenmelidir. Böylece önceden yapılmış sözleşmeler, afet halinde erken dönemde yardım ulaştırılmasını sağlayabilecektir.

3.7. FONLAR

Page 74: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

Hükümetler tarafından hazırlanan bütçelerde, çeşitli harcama kalemleri, harcama şekli, usulü, düzeni ve denetim mekanizmaları çok detaylı hazırlanmıştır. Belli hizmetler için gayret sarf edildiğinde bürokratlardan hiçbir engel olmasa dahi bürokrasisi kendisi engel olarak hizmetleri geciktirmektedir. Bu sıkıntılar karşısında politikacılar, özellikle 1980’li yıllardan sonra bürokrasisi nispeten az olan ve hizmetlerin halka ulaştırmasında yardımcı olan fon sistemini sıklıkla kullanmışlardır. İki tarafı keskin bir bıçak gibi olan ve iyi kullanılırsa ülke için bir çok hayırlı hizmetlerin yapılmasına sebep olan fon sistemi yanlış kişilerin elinde yolsuzluklar için bir maymuncuk görevi görebilir. Bu yön dolayısıyla 107 fondan 62 si 1993 yılında gelir ve giderleri ile genel bütçeye dahil edilmiştir (AYDAL,1998,s.1-2). Daha sonra görülen lüzum üzerine Afetler Fonu’da 20.06.2001 tarih ve 4684 sayılı Kanun hükmü ile bütçeye dahil edilmiştir. Bunun temel sebeplerinden birisi de 17.08.1999 depreminde meydana gelen yolsuzluklardır.

3.7.1.Deprem Fonu: 19.03.1972 tarih ve 14133 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 09.03.1972 tarih

ve 1571 sayılı Bazı Tekel Maddeleri Fiyatlarına Yapılacak Zamlardan Elde Edilen Hasılatın T.C. Merkez Bankasında Açılacak Bir Deprem Fonu Hesabında Toplanmasına Dair Kanun İle 18.06.1971 tarihinde yapılan zamlar dolayısıyla, yeni fiyatlarla zamdan önceki fiyatlar arasındaki farka göre, tekel maddeleri satışından elde edilen hasılat fazlası T.C Merkez Bankası’nda ihdas edilecek bir deprem fonu hesabında toplanır. Tekel Genel Müdürlüğü bir ay içinde elde edilen hasılat fazlasını taalluk ettiği ayı takip eden iki ay içerisinde bu fona yatırmakla yükümlüdür. Fonda toplanacak paralar 7269 sayılı Kanunun 37. maddesi gereğince hazırlanan sarf yönetmeliği esasları dairesinde münhasıran deprem afetleri için harcanır. (Madde 1). Geçici 2. madde ise deprem fonunda toplanan paraları tekrar iade edilmek kaydı ile Bakanlar Kurulunun Kararı ile diğer afet hizmetlerinde de kullanılacağı hükmünü koymuştur.

3.7.2 Afetler Fonu: 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle

Yapılacak Yardımlara Dair Kanunun 02.07.1968 tarih ve 1091/1. maddesi ile değişik 33. maddesi Fon Teşkili ve Fondan Yapılacak Yardımlar ve Harcama Usulleri başlığını taşımaktadır.

Yasanın hükmü: Bu kanun gereğince yapılacak harcamaları karşılamak üzere aşağıda yazılı

kaynaklardan meydana gelen bir fon teşkil edilir. a. ) Her yıl imar ve iskan bakanlığının ilgili bütçesine konacak alındı,

b. ) (Değişik: 23.06.1981 – 2479/1 mad.) Hayır kurumları , mahalli idareler, mal

sandıkları ve diğer kuruluşlar tarafından kabul olunacak bu amaca yönelik

mali yardım ve bağışlar; ayni yardımlar doğrudan doğruya Türkiye Kızılay

Derneğine yapılır. Türkiye Kızılay Derneğine yurt içinden ve yurt dışından

yapılacak her türlü nakdi ve ayni yardımlar bu maddenin kapsamı dışında

olup, Kızılay mevzuatına tabidir.

Page 75: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

c. ) Her yıl iktisadi devlet teşekkülleri ile en az yarı sermayesi devlet elinde

bulunan banka ve müesseselerin yıl sonu bilanço karlarının %3’ü (yüzde

üçü) nispetinde ödeyecekleri hisseler,

d. ) Fon hesabına borçlulardan borcun ödenmesi için tahsil edilecek taksit ve

faizler,

e. ) Fon hesabında tutulan paraların faizleri,

f. ) Afetler dolayısıyla bu kanuna, yahut özel kanunlarına göre Devletçe

yapılan veya yaptırılan binalardan Türkiye Emlak Bankasınca satılması

gerekenlerden elde edilen gelirler,

Bu fon, İmar ve İskan Bakanlığı emrinde Türkiye Emlak Bankasında açılacak bir hesapta toplanır (33. Madde).

Yasanın 34. maddesinde ise buradaki gelirler yetmediği takdirde senelik tediye miktarı İmar ve İskan Vekaleti bütçesine, o yıl için bu maksatla konulmuş tahsisat miktarını geçmemek şartı ile en çok 3 yıla kadar gelecek sari taahhüde girişmeye İmar ve İskan Bakanını yetkili kılmıştır. Eğer bir afet halinde fondaki para yetmez, 34. maddede belirtilen ek tahsisat istihsali de kabil olmazsa , Türkiye Büyük Millet Meclisinin İlk toplantısını takip eden 15 gün içinde tetkikine sunulmak ve bu tertipteki tahsisatın üç mislini geçmemek ve karşılığını göstermek kaydıyla İcra Vekilleri Heyeti kararıyla tahsisat ilavesine Maliye Vekili yetkilidir hükmünü taşır (35.Madde).

Yasanın 37. maddesi ise; bu fondan yapılacak tediyata ait sarf usullerinin İçişleri, Maliye ve İmar ve İskan Bakanlıklarınca hazırlanacak müşterek bir talimatname ile tayin olacağını belirtmiştir. Bu hüküm ile 12.06.1970 tarih ve 13517 “sayılı Resmi Gazetede yayımlanan; 7269-1051 sayılı Kanunla teşkil olunan Afetler Fonunun Harcama Usullerine İlişkin Yönetmelik “tir. Yönetmeliğin 2. maddesi; Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak yapılacak harcamalarla ilgili her çeşit yardımlar ve giderler ve bunlara ilişkin alım ve satımlar , ücretli, yevmiyeli personel çalıştırılması ve her türlü iş ve işlemin bu yönetmelik çerçevesinde 33. maddedeki fondan yapılacak sarfiyat artırma,eksiltme ve ihale , Divanı Muhasebat ve Muhasebat Umumiye Kanunlarına tabi değildir (46. madde). Fakat fon bir şekilde denetlenmelidir. İşte bu denetim 02.07.1968 tarih ve 1051 /2. madde ile değişik ek madde 6 da: 33. maddeye göre tesis olunan fon hesabından yapılacak harcamaların denetimi, Sayıştay’ca, ait olduğu yılın sonunda “ Fon Harcamaları Yönetmeliği ” esaslarına göre yapılır hükmü konulmuştur.

Bu düzenleme ile afet halinde, fon kaynakları kullanılmış fakat daha sonraki uygulamalarda görülen eksiklikler giderilmeye çalışılmadan 03.07.2001 tarih ve 4684 sayılı Kanun ile bu fon tasfiye olunarak genel bütçeye bir kalem olarak konulmuştur. Fonun kullanımı elbette ki bütçe uygulamasından daha pratikti. Artık bir afet vukuunda yapılacak yardımlar ilgili bütçe kanun hükümleri çerçevesinde yapılacaktır.

Devlet Bütçesinden bir giderin yapılabilmesi için 1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanununda belirtilen usul ve esaslar için oldukça uzun bir prosedür ve zamana ihtiyaç vardır. Kanunun 69. maddesi Devlet Hazinesi hesabına bir giderin tahakkuku ancak bir Bakanın veya Bakan adına görev yapmaya yetkili bir memurun onayı ile tamamlanır. Bu tahakkuk gideri kanıtlayıcı belgeler ki, bunlar Devlet Harcama Belgeleri Yönetmeliğinde belirtilmiştir. Bu tahakkuk müzekkeresi bir verile emrine bağlanır. Bu tahakkuk ve verile emri de merkezde Bakan veya yetkili kıldığı memurun taşrada ise 2.derece ita amirin onayı ile yapılır. 1.derece ita amiri olan

Page 76: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

Bakan bu yetkisini bu 2. derece ita amiri olarak Müsteşara, Müsteşar Yardımcısına veya Daire Başkanına devredebilir. Taşrada 2.derece ita amiri vali ve kaymakamlardır. 2.derece ita amirlerine harcama yetkisi ödeme emirleri ile verilir. Bu ödeme emirlerinin ita amirlerine tebliğinden önce Maliye Bakanlığınca en çok iki gün içinde vize edilmesi gerekir (1050 S.K. 71.madde). Aynı yasanın 72. maddesi ise ödemenin o bütçe yılında ki program ve maddesinin (faaliyet,proje ve harcama kalemi) gösterilmesi zorunludur ifadesi vardır. Bir afet halinde belirlenen miktarı aşan kısmı da normal bütçe terkibi yeterli gelmezse sıkıntılar doğurabilecek bir yapı söz konusudur ki bu konuda bu olumsuzluğu bir nebze hafifleten 83.maddede belirtilen avans verilir ve kredi açılacak durumlar başlığı altında yapılan düzenlemedir. Avans ve kredi Devlet hizmetlerinin gerektirdiği giderlerin karşılığı olarak doğrudan borca mahsuben yapılan geçici ödemelerdir.

Bu iki uygulamada da avansta verilen para mutemet üzerinde kalmakta ve harcama bizzat mutemet tarafından yapılmakta.ve avansın bir üst limiti bulunmaktadır. Kredide ise paranın ilgili saymanlık ve bankada olması ,mutemedin göstereceği yer ve alacaklıya doğrudan ödenmesidir. Ayrıca kredide eğer kredi, bütçe içi kredi ise yapılan iş karşılığı olarak o işe ait mevcut ödeneği olmalıdır. Bütçe dışı avans ve kredide o işe ait ödeneğin olup olmadığına bakılmaz (GÖNEN,IŞIK,ERYİĞİT, 1999, S. 273-274).

Bütçe tertibinde bu tür ödemelerde işi uzatan diğer bir konu ise Sayıştay’ın incelemesidir. 832 sayılı Sayıştay Kanununun 1260 sayılı Kanunla değişik 32.maddesi “vize edilmek veya tescille tabi tutulmak üzere Sayıştay’a gönderilen kadro ve ödenek dağıtım işlemleriyle sözleşme ve bağıtlardan mevzuata uygun bulunanlar incelemeyi yapan denetçi ve grup şefi tarafından vize veya tescil edilir. Mevzuata uygun bulunmayanlar düzeltilip tamamlanmak üzere denetçi ve grup şefinin yazılı düşüncesi ile birlikte dairesine geri gönderilir” hükmü yer alır (GÖNEN,IŞIK,ERYİĞİT, 1999, s.260-261). İşte bu tür işlemler, afetler gibi çok aniden ortaya çıkıp hızlı karar alınmasını ve işlem yapılmasını gerektiren durumlarda yapılacak işlem ve eylemleri yavaşlatmaktadır. Her ne kadar bu aksaklıklar Hükümetin sorumluluğunu gerektirse de iktidar partisinin içinden çıktığı bir hükümette bu sorumluluk hususlarının ne kadar gerçekçi uygulandığı tartışılmalıdır. Ayrıca bütçeye konacak miktar önem arz etmektedir. Örneğin; 29.03.2003 tarih ve 4833 sayılı 2003 Mali Yılı Bütçe Kanununun Maliye Bakanlığı Bütçesinde 900 transfer harcama kaleminde 355.madde faaliyet projesinde ; Deprem giderlerini karşılama ödeneği (her türlü deprem harcamaları için kullanılacak bu ödeneğin ilgili kuruluşlara tahsisi DPT müsteşarlığı tarafından belirlenmek şartı ile Maliye bakanlığınca yapılır hükmü ile 50 trilyon T.L. ödenek konmuştur. Ayrıca yine Bütçe Kanununun, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı bütçesinde 113. bölüm 01 alt programında doğal afetlerin zararlarını önleme ve giderme hizmetleri, genel yönetim ve destek hizmetlerine 5.376.500.000.000 TL. ve 02 alt programda, afet hizmetlerinde coğrafi bilgi sistemi yazılım programı paket projesi, hizmet alımları, network paketi, zemin etüt laboratuarı, hizmet, makine, teçhizat ve taşıt alımları için 938.000.000.000 TL. ödenek konmuştur (31.03.2003 tarih, 25065 Mükerrer Resmi Gazete, s.87-88,100-101).

Fakat ilerde değineceğimiz şekliyle uygulamaya konulan zorunlu deprem sigortası uygulamaları büyük ölçeklere ulaşması ve yaygınlaşması halinde ayrılan kaynaklar azalabilecektir.

15.05.1959 tarihli ve 7269 sayılı Kanunun 30. maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde, 46.maddesinde yer alan “fondan” ibaresi ile ek 6.maddesindeki “fon hesabından” ibaresi “Afet Tertiplerinden”, “ Fon Harcama Yönetmeliği” ibaresi de

Page 77: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

“Afet Harcamaları Yönetmeliği” olarak değiştirilmiş, 34,35,37,38,39,41 ve 44. maddeleri ile ek 5. maddesinin 2.ve 3. fıkraları yürürlükten kaldırılmıştır. Bu kanun gereğince yapılacak harcamaları karşılamak üzere elde edilen Yasanın 33. maddesindeki belirtilen gelirler, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Merkez Saymanlık Müdürlüğü hesabına yatırılır. Yatırılan bu tutarlar, bu kanunda belirtilen harcamalarda kullanılmak üzere Maliye Bakanlığınca bir yandan genel bütçeye özel gelir, diğer yandan bayındırlık ve İskan Bakanlığı Bütçesinde afet tertibine özel ödenek kaydedilir. Bu suretle ödenek kaydedilen miktarlardan yıl içinde harcanmayan tutarları ertesi yıl bütçesine devreder, bu miktarı özel gelir ve ödenek kaydetmeye Maliye Bakanı yetkilidir. Acil durumlarda, il valilikleri adına açılacak acil afet hesaplarına, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Bütçesinin afet tertiplerinden ödeme yapılır. Bu hesaplardan yapılacak harcamaların belgeleri il özel idaresinde saklanır ve il özel idari bütçesiyle birlikte Sayıştay’ca denetlenir. Çeşitli kanunlarda afetler fonuna yapılan atıflar, afet tertiplerine veya acil afet hesaplarına yapılmış sayılır (4684 sayılı Kanun, madde 6). 3.8. ZORUNLU DEPREM SİGORTASI

Devletin, 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak

Tedbirlerle Yapılacak Yardımlar Hakkındaki Kanun çerçevesinde yapacağı yardımlar yıllar itibari ile vatandaşa borçlanılan konutların çok büyük bir yekun tutması, yasal zorunluluk çerçevesinde eldeki kıt kaynaklar ve gelen yardımlar ile sağlanmaya çalışılması devletin sırtına bir yük olarak kalmıştır. Bu aşamada Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşların önerisi ile Devletin üstündeki yükü azaltacak bir çözüm olarak zorunlu deprem sigortası, 4484 sayılı Kanunla değişik 27.08.1999 tarih ve 44452 sayılı Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak 27.12.1999 tarih ve 23919 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 27.12.1999 tarih ve 587 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile düzenlenmiştir.

Düzenlemenin 1.maddesinde amaç olarak; meydana gelen deprem afeti sonucu bina maliklerinin ve intifa hakkı sahiplerinin binalarının zıyaı ve hasarlanması nedeni ile uğrayacakları maddi zararların karşılanmasını teminen zorunlu deprem sigortasını yaptırmalarına ilişkin usul ve esasları belirlemektir. 2.maddesinde ise; 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu kapsamındaki bağımsız bölümler, tapuya kayıtlı özel mülkiyete tabi taşınmazlar üzerinde mesken olarak inşa edilmiş binalar, bu binaların içinde yer alan ve ticarethane, büro ve benzeri amaçlarla kullanılan bağımsız bölümler ile doğal afetler nedeni ile devlet tarafından yaptırılan veya verilen kredi ile yapılan meskenler zorunlu deprem sigortasına tabidir. Kamu kuruluşlarına ait binalar ile köy yerleşik alanlarında yapılan binalar bu KHK kapsamı dışındadır. Bu KHK yürürlüğe girinceye kadar 7269 sayılı Yasa sigorta yaptırmayı adeta cezalandırır şekilde hükümler ihtiva ediyordu. 7269 sayılı Kanun ve 01.09.1999 tarih ve 23803 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan KHK ‘de; bina ve iş yeri sigortalı ise, yapılacak yardımdan sigorta tutarı indirilir deniyordu. Böylece gönüllü olarak medeni bir insan davranışı sergileyen vatandaşlar adeta cezalandırılıyordu ( KONGAR, s.1).

KHK nin 4.maddesinde; sigorta yapmak ve KHK ile kendisine verilen diğer görevleri yerine getirmek üzere, Bakanlık nezdinde kamu tüzel kişiliğine haiz Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) kurulmuştur. Kurum 1050 sayılı Muhasebeyi Umumiye Kanunu, 3346 sayılı KİT’ ler ile Fonların Türkiye Büyük Millet Meclisince Denetlenmesinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun, 832 sayılı Sayıştay Kanunu, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu ve 6245 sayılı Harcırah kanununa tabi değildir. Kurumun yıllık hesap işlem ve harcamaları Hazine Müsteşarlığı tarafından denetlenir.

Page 78: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

DASK niteliği itibari ile bir KİT değildir. Gelirleri bütçe gelirleri arasında görülmeyen özerk bir kuruluştur. Amacı doğal afet sonrasındaki hasarları karşılamaktır. Kurumun görevleri 8.maddede şöyle belirtilmiştir:

• Kurumun işleyişine ilişkin politikaları tespit etmek ve çalışma planını

düzenlemek,

• Kurum idaresinin çalışma usul ve esaslarını belirlemek,

• Kurum nam ve hesabına zorunlu deprem sigortası sözleşmesi yapmaya

yetkili sigorta şirketlerini ve uymaları gerekli usul ve esasları

Müsteşarlığın görüşlerini alarak belirlemek,

• Tazminat ödemelerine ilişkin usul ve esasları belirlemek ve tazminat

ödemelerinin en kısa sürede yapılmasını sağlamak,

• Risk paylaşım ve reasürans planını onaylamak,

• Kurum kaynaklarının yatırıma yönlendirilmesine ilişkin usul ve esasları

belirlemek,

• Halkla ilişkiler ve tanıtım kampanyaları yapılmasına karar vermek,

• Zorunlu deprem sigortasına tabi bütün binaların sigorta kapsamına

alınmasını temin için gerekli tedbirleri almak.

Son bentte sayılı tedbirleri sağlayıcı düzenleme KHK nin 9. maddesinde ; Bu KHK kapsamındaki bağımsız bölümler ve binalar için malikler veya arsa intifa hakkı sahipleri tarafından zorunlu deprem sigortası yaptırılır. 2.fıkrasında ise bu KHK nin yayımı tarihinden sonra mesken olarak inşaa edilecek bağımsız bölümler ve binalar için, ilgili mevzuat çerçeveleri içerisinde inşaat ruhsatı alınmış olmak kaydıyla, iskan izninden veya içinde yaşanmaya başlanmasından itibaren bir ay içinde zorunlu deprem sigortası yaptırılır. İlgili sigorta şirketi sigorta sözleşmesinin bitiminden en az bir ay önce taahhütlü mektup, telgraf ya da noter kanalıyla sözleşmenin sona ereceğini ve yeni bir sigorta yaptırma zorunluluğunu sözleşme sahiplerine bildirir. Sigorta sözleşmesinin, sona ermesinden itibaren bir ay içerisinde yenilenmemesi durumunda kurumun sigortadan kaynaklanan sorumluluğu sona erer.

Düzenlemenin ve genel anlamada afetlerle mücadelede temel tedbirlerin alınması hususundaki düzenleme 10. maddenin 2. fıkrasında; sigorta primlerinin tespitinde; binanın yüz ölçümü, inşaat sınıfı ve kalitesi, binanın üzerinde bulunduğu arazinin jeolojik özellikleri, deprem riski ve benzeri faktörler dikkate alınır. Burda önem arz eden husus sigorta şirketlerinin deprem sigortası yapım öncesinde yapının bulunduğu yerin jeolojik, jeofizik özellikleri, inşaat sınıf ve kalitesini karlılık esaslarında değerlendirip denetleyeceği esastır.

Bu düzenlemeden sonra bir afet meydana geldiğinde devletin meydana gelen zararlardan dolayı sorumluluğu KHK nin 11.maddesinin 1. fıkrasında ; Devletin, 7269 sayılı Yasadan ve diğer kanunlardan doğan konut kredisi açma ve bina yaptırma yükümlülükleri, deprem nedeni ile sigorta kapsamındaki binalarda meydana gelen ziya ve hasarlar sonucu uğranılan maddi zararlar için kurum tarafından tazminat ödenmesi ile ortadan kalkar . 2.fıkra ise; 9.madde gereğince cari bir zorunlu deprem sigortası bulunmayanlar, bu sigorta kapsamında karşılanacak zararlar için doğal afetlerle ilgili mevzuat çerçevesinde hak sahibi olamazlar hükmünü taşımaktadır.

Page 79: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

Sigorta yaptırmakla yükümlü olanlar kurum tarafından tespit edilir. Bu işlem sırasında kurum, ilgili valilik ve belediye ile tapu sicil müdürlüklerinin kayırlarından yararlanır. Kamu kuruluşları, zorunlu deprem sigortasının yaptırılmış ve priminin ödenmiş olduğunu belgelemedikçe bu sigortaya tabi binalarla ilgili tapu tescil işlemleri dahil hiçbir işlem yapmazlar (12.Madde).

Ayrıca sigorta yapıldıktan sonra ülkemizde genel bir uygulama olan binanın ve her bir bağımsız bölümün projeye aykırı olarak ve taşıyıcı sistemi etkileyecek derecedeki tadilat işlerinde malik, meydana gelen zararın bu nedenle ortaya çıktığı veya arttığı tutar kadar tazminat alma hakkını kaybeder (14.madde) hükmü ile malik daha dikkatli davranacaktır.

Eğer ödenmesi gereken sigorta bedelleri mevcut kaynaklardan fazla olursa,ortaya çıkan zarar, kurum kaynakları ve koruma miktarının toplamının zorunlu sigorta kapsamında ödenmesi gereken toplam tazminata olan oranı dahilinde karşılanır (17. Madde).

Zorunlu deprem sigortası bir vergi değildir, bu bir sigortadır. Tümü ile sigorta tekniği içerisinde çalışmaktadır. Bu bakımdan yeterli para bulunamaması veya kısmi ödeme yapılması mümkün değildir. Reasüransı ve teminatı olup hasarlar karşılanacaktır. Yeni bir sistemin kurulması, yerleştirilmesi ve yaşatılması çok zordur. Sistem oturuncaya kadar 29.09.2000 tarih ve 24185 sayılı Mükerrer Resmi Gazetede, tapu işlemlerinde sigorta poliçesi arama zorunluluğu 2 ay süre ile ertelenmişti. Sigorta yaptırma zorunluluğu 27.09.2000 tarihinde başladı ( KONGAR, s. 2-3).

Türkiye ölçeğinde ev yapı stokundan doğrudan alınması nedeni ile zarar azaltma amacına en uygun olan sistem zorunlu deprem sigortası uygulamasıdır. Devlet bütçesinden bağımsız tutularak DASK tarafından yürütülmekte olan bu sigortanın, gelecekte Türkiye’de görülen en önemli birikimlerden biri ve güçlü bir değer olarak uluslararası piyasalarda yer alması beklenmelidir. Zorunlu deprem sigortası kaynakları siyasi etkenlerden göreceli uzak, zaman içinde dev ölçülere erişmesi olası bir kaynaktır. Bu kaynakların bir bölümünün düzenli olarak iyileştirme amaçlı kullanılması , başlangıçta küçük paylar olmakla beraber düzenli ve sürdürülebilir bir kurumsallaşmanın sağlanması en önemli kazanımdır. Sigorta yaygınlaşıp birikimler arttıkça bu pay da büyüyecektir. Sigortacılık ilkelerinden biri olan “yaygınlaştırma ilkesi” ile kaynaklar büyük ölçeklere ulaşacak “etkinleştirme ilkesi” ile de deprem öncesi risklerin azaltılması için yapılacak yatırımlarla deprem sonrası tazminat ödemeleri küçülecektir. Ayrıca sigortanın iyileştirme amaçlı kullanılmaması, sigorta yaptıran hane halklarının kendilerini güvende hissedip risk azaltıcı tedbirlere gitmemesi sonucunu doğuracaktır ki sigorta şirketlerini finansal anlamda çözümsüzlüğe itecek en önemli durum budur. Bu nedenle kaynakların düzenli olarak deprem öncesi iyileştirme payının ayrılması yerinde olacaktır (ULUSAL DEPREM KONSEYİ,2002,s. 76-77).

Page 80: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

4. AFET YÖNETİMİNDE MÜLKİ İDARE AMİRLERİNİN GÖREV, YETKİ VE SORUMLULUKLARI 4.1. GENEL Doğal afetlerde yetki ve sorumluluklar açısından kuruluş ve Bakanlıklar düzeyinde ikili bir durum mevcuttur. Doğal afetler konusunda devreye giren İçişleri Bakanlığı ve Bayındırlık ve İskan Bakanlığı hakkında açıklama yapmak yerinde olacaktır. 4.1.1. İçişleri Bakanlığı İçişleri Bakanlığının bu konudaki görev yetki ve sorumlulukları şu mevzuattan kaynaklanır. 4.1.1.1. 1624 Sayılı Dahiliye Vekaleti Merkez Teşkilatı ve Vazifeleri Hakkında Kanun Bu yasaya 28.06.1943 tarih ve 4445 sayılı Yasa ile eklenen madde gereğince, İçişleri Bakanlığına bağlı İller İdaresi Genel Müdürlüğünün görevleri arasında; yangın, su baskını ve yer sarsıntısı gibi afetlere ilişkin olarak görevler verilmiştir. Bu yasaya göre; “Mebus seçimi, merasim işleri ile, yangın, su baskını, yer sarsıntısı gibi afetler ve tabii hadiseler, şikayet ve müracaatların tetkik ve takibi ile neticelerinin alakadarlarla tebliği, neşriyat, kütüphane ve umum müdürlüğünün evrak ve dosya işlerine bu Genel Müdürlüğün birimleri bakacaktır. Bu yasanın çok fazla işlerliği kalmamış bu konulardaki görevler başka kurumlara verilmiş ve ayrıca afetler için ortaya konan hedefler çoktan bu kurumun ötersinde başka kurumlara tevdi edilmeye başlanmıştır. Gerçekten de 23.02.1985 tarih ve 18675 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 14.02.1985 tarih ve 3152 sayılı “İçişleri Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 176 sayılı İçişleri Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Değişiklik Yapılmasına ve Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına ve KHK’ye İki Madde Eklenmesine Dair KHK’nin Değiştirilerek Kabulü Hakkındaki Kanunun 39.maddesi ile, 19.05.1930 tarihli ve 1624 sayılı Yasa ve ekleri yürürlükten kaldırılmıştır. 4.1.1.2. 13.06.1958 Tarih ve 9931 Sayılı Remi Gazetede Yayımlanan 09.06.1958 Tarih ve 7126 Sayılı “Sivil Müdafaa Kanunu” Bu yasa 85 sayılı Yasa ile değişikliğe uğramış ve 1. Maddesinde Sivil Savunmanın özünü ve içeriğini ortaya koymuştur. Bu yasaya göre Sivil Savunma; düşman saldırılarına, doğal afetlere, büyük yangınlara karşı halkın can ve mal kaybının en aza indirilmesi, hayati önem taşıyan her türlü resmi ve özel tesis ve kuruluşun korunması ve bunların faaliyetlerinin sürdürülebilmesi için acil onarım ve düzeltimleri, savunma çabalarının sivil halk tarafından büyük oranda desteklenmesi, cephe gerisinde maneviyatın korunması için alınacak her türlü silahsız koruyucu ve kurtarıcı önlem ve faaliyetleri kapsar. Yasanın değişik üçüncü maddesinde ise; doğal afetlerle ilgili olarak, doğal afete maruz kalması muhtemel olan bölgeleri 7269 sayılı Yasanın 2.maddesine göre tespit ve ilan ve afete maruz kalan bölgenin çeşitli makamlarca saptanıp ilan edileceğini belirtmektedir. Anılan yasanın 5.maddesi

Page 81: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

sorumluların kimler olacağını, 6.madde ise mülki idare amirlerinin gerekli görmesi halinde, doğal afetler ve büyük yangınlarda; 4373 sayılı Taşkın Sular ve Su Baskınlarına Karşı Korunma ve 4623 sayılı Yer Sarsıntılarından Evvel ve Sonra alınacak Tedbirler Hakkındaki Yasa hükümleri çerçevesinde her türlü kurtarma ve yardım isteme gibi konuları hükme bağlamıştır. Bu yasalar mülki idare amirlerine sivil savunma konularında yetki ve sorumluluklar vermiştir. Biz burada yalnızca doğal afetlere ilişkin olan konulara değineceğiz. 4.1.2. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı 13.12.1983 tarihli ve 180 sayılı 14.12.1983 tarih ve 18251 sayılı Resmi Gazetede Yayımlanan Bayındırlık ve İskan Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye ilişkin görev ve yetkilere ilerdeki konular içersinde deyinilecektir. 4.2. DOĞAL AFET OLMADAN ÖNCE GÖREV, YETKİ VE SORUMLULUK 4.2.1. Toprak Hareketlerinden Kaynaklanan Afetlerde Toprak hareketlerinden kaynaklı doğal afetlerde afetin önlenmesi hemen hemen imkansızdır. Bu yüzden burada ön görülecek tedbirler daha ziyade erken uyarı ve haber verme, afetten sonra kayıpları azaltmak için tedbirleri almaktır. 4.2.1.1. Fiziksel Planlama İnsanların yaşam alanlarının afetlere karşı en korumalı biçimde düzenlenmesi, oluşturulması, fiziksel ve çevresel planlamanın temel amaçlarındandır. Ülkemiz gibi afetler ülkesinde yerleşim yeri planlarının, araziden yararlanma koşullarının öncelikle göz önünde tutulması büyük önem taşımaktadır. Fiziksel planlama ile muhakkak ki bir afetin özellikle de depremin önlenemeyeceği aşikardır. Fakat bu araçla afetin oluşturacağı zarar ve sonuçları sıfırlamak, hiç olmazsa asgariye indirmek imkan dahilindedir (YAVUZ, KELEŞ, GERAY, s. 753). Deprem sonrası birçok hususta yetkili ve görevli olan mülki idare amirlerinin mevzuatla verilmiş somut yetki ve sorumlulukların bulunmamaktadır. Fakat genel yetki kuralları içerisinde mülki idare amirlerinin; Hükümetin ve her bir bakanlığının ayrı ayrı temsilcisi olması dolayısıyla il ve ilçelerdeki yerleşim yerleri planlarında durumu üst makamlara bildirerek fiziksel planlamanın tertiplenmesinde söz sahibi olabilirler. 4.2.1.1.1. Devlet Tarafından Kullanılan Binaların Yangından Korunması İçin Fiziksel Planlama ve Önlemler Kamu kurum ve kuruluşlarına ait yapıların yangından korunması için gerekli fiziksel planlama ve önlemler, Bakanlar Kurulunun 13.08.1966 tarih ve 6/6831 sayılı Kararı 20.08.1966 tarih 12386 sayılı Resmi Gazetede Yayımlanan, “Devlet Tarafından Kullanılan Binaların Yangından Korunması Hakkındaki Yönetmelik” ile yangından önce ve sonraki alınacak önlemleri içeren hükümleri belirtmiştir. Yönetmeliğin 1.maddesinin 3.fıkarasına göre; Türk Silahlı Kuvvetlerinin yönetimindeki

Page 82: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

devlete ait binaların yangından korunması, Türk Silahlı Kuvvetler İç Hizmet Yönetmeliğine göre yapılacaktır. Katma Bütçeli İdareler, İktisadi Devlet Teşekkülleri, İl Özel İdareleri, Belediyeler, Döner Sermayeli Kuruluşlar ile özel yasalarla kurulan kurum ve kuruluşların kendi özelliklerini göz önünde tutmak suretiyle bu yönetmelik esaslarına göre yönerge hazırlayacakları yine 1.maddenin 1.fıkrası hükmüdür. Anılan yönergenin 1.maddesinin ilk fıkrasında; yönetmeliğin amacının Devlet tarafından kullanılan veya Devlet işgalinde bulunan bütün binaların yangınlara karşı korunması ve yangın anında yangının önlenmesi ve genişlemeye meydan verilmemesi can ve mal kaybının azaltılması için gereken önlemlerin alınması ile bu önlemlerin uygulama yollarını göstermek üzere 1.maddenin ilk fıkrasında belirtilmiştir. Vali ve Kaymakamlar kamu kurum ve kuruluşlarında bu tedbirlerin alınıp alınmadığını, uygulanıp uygulanmadığını denetlemekle ve uygulanmasını sağlamakla yükümlüdürler. 4.2.1.1.2. Üzerinde Yapı Yapılacak Arazi 1051 sayılı yasa ile değişik 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun afetler konusunda temel yasadır. Bu yasanın 14.maddesinde 7269 sayılı Yasanın 2.maddesine göre tespit ve ilan olunan afet bölgelerine dair şehir kasaba ve köylerde bina ve mesken yapımı, fen kurullarınca tehlikeli görülen ve sınırları krokilerle tespit olunan yerler, İmar ve İskan Bakanlığınca yapı ve ikamet için yasaklanmış afet bölgeleri sayılır ve durum belediye olan yerlerde belediyesince, köylerde ise ihtiyar meclisince hemen ilan edilir. Belediye ve ihtiyar heyetlerinin yasaklanmış yerler hükmünü uygulayacakları ilgili yasanın 2.fıkrası hükmüdür. 3.fıkrasında ise, hilafına hareket edildiği takdirde, mevcut ve yapılmakta olan binalar, yıkma parası yıkıntı malzemesinden karşılanmak, yetmemesi halinde kalan kısmı afetler fonundan tamamlanmak üzere vali ve kaymakamların emri ile yıktırılır. 1051 sayılı Yasanın 1.maddesi ile değişik 7269 sayılı Yasanın 2.maddesine göre; su baskınına uğramış veya uğrayabilir bölgeler, İmar ve İskan Bakanlığının teklifi üzerine Devlet Su İşlerinin bağlı bulunduğu Bakanlıkça, yer sarsıntısı ve yer kayması, kaya düşmesi ve çığ gibi afete uğramış veya uğrayabilir bölgeler ise İmar ve İskan Bakanlığınca tespit ve bunlardan şehir ve kasabalarda meydana gelen ve gelebileceklerin sınırları imar planına, imar planı bulunmayan kasaba ve köylerde de belli edildikçe harita krokilere işlenmek suretiyle, afetlere maruz bölge olarak İmar ve İskan Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca karalaştırılır ve bu suretle tespit olunan sınırlar, İmar ve İskan Bakanlığının isteği üzerine ilgili valiliklerce mahallinde ilan olunur. İlgili maddenin 2.fıkrasına göre ise; mahalli şart ve özellikler dolayısıyla yangın afetine uğraması muhtemel olan sahalar, şehir ve kasabalarda belediye meclisleri, köylerde ihtiyar heyetleri tarafından tespit ve kaymakamların mütalaası alındıktan sonra valilerin tasvibi üzerine ilgili bölgelerde ilan olunur. 4.2.1.2. İlk Yardım ve Kurtarma Planlaması 02.07.1968 tarih ve 1051 sayılı Yasa ile değişik 7269 sayılı Yasada afet olaylarının meydana gelmesinden sonra yapılacak kurtarma ilkyardım, tedavi, barınma, ölü gömme, yangınlara müdahale, enkaz kaldırma, beslenme gibi konularda uygulanmak üzere görev ve görevlilerin tayin toplanma yerlerini tespit eden bir programın valiliklerce düzenleneceğini anılan yasanın 4.maddesinin 1.fıkrasında, bu programlarının uygulanması, valiliklerce kurulacak kurtarma ve yardım komitelerince

Page 83: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

sağlanacağı, 2.fıkrasında, ilçe bucak ve köylerde tafsilatlı çalışma muhtıraları ve uygulama programları tasdikli il muhtıra ve programlarındaki esaslar dairesinde ilçelerde kaymakamlar, bucak ve köylerde bucak müdürleri tarafından düzenlenir; il kurtarma ve yardım komitesinin incelemesinden sonra valilerin onayı ile kesinleşir hükmü 4.maddenin son fıkrasında yer almıştır. 7269 sayılı Yasanın 4.maddesinin 1.fıkrasına dayanarak 12.09.1968 tarihli ve 12999 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren yönetmeliğin ismi; “Afetlere İlişkin Acil Yardım Teşkilatı ve Planlama Esaslarına Dair Yönetmeliktir.” 4.3. MÜLKİ İDARE AMİRLERİNE AFETLERE İLİŞKİN ACİL YARDIM TEŞKİLATI VE PLANLAMA ESASLARINA DAİR YÖNETMELİK HÜKÜMLERİNCE VERİLEN YETKİ VE GÖREVLER. Bu yönetmelik 15.05.1959 gün ve 7269 sayılı Kanunun 1051 sayılı Kanunla değişik 4.maddesi gereğince hazırlanmıştır. Yönetmeliğin 3-9. maddeleri, bu yönetmelikle belirlenen örgütlenme ve programlarla ilgili olarak mülki amirlerinin yetki ve görevlerini belirlemiştir. 4.3.1. Uygulamaya Koyma Yetkisi Yönetmeliğin 4.maddesinin 2.fıkrasına göre; afetin meydana gelmesinden itibaren alınması gereken her türlü acil tedbirlerin alınmasından ve acil yardımlarının bir emir beklenmeden yapılmasından afetin meydana geldiği yerin mülki amiri sorumludur. Bu yetkinin kullanılması aşamasında artık Bayındırlık ve İskan Bakanlığının “Genel Yaşama Etkililik” kararı beklenmeyecektir. 4.3.2. Program Hazırlama ve Uygulama Görevi İl kurtarma ve yardım komitesinin de yardımıyla 7269 sayılı Yasanın 6.maddesi ile verilen olağanüstü yetkiler ve yine aynı yasanın 4.7.8.9.10. ve 11.maddelerinde belirtilen yükümlülükler göz önünde tutularak hizmet çeşitlerine göre ayrı ayrı programlar afet olmadan önce hazırlanacaktır. Vali ve kaymakamlar, görevli bakanlık, kurum ve kuruluşlar ile askeri birlikler ilgili mevzuat ve bu yönetmelik gereğince düzenlenecek acil yardım planları ve yardımla ilgili yönergelerle kendilerine verilen görevleri yerine getirmekten ayrı ayrı sorumludurlar (4/1. madde ). 4.4. OLMUŞ VEYA OLMASI MUHTEMEL AFET HALLERİNDE YETKİ VE SORUMLULUK.

Bu sorumluluk yönetmeliğin 7.maddesinde: • Asker ve hakim sınıfından olanlar hariç, 18-65 yaş arasındaki bütün

erkeklere görev vermeye,

• Bedeli, ücreti veya kirası sonradan ödenmek üzere resmi ve özel, canlı ve

cansız her türlü taşıt araçlarına ve gerekli makina, alat ve edevatına el koymaya,

• Resmi ve özel kuruluşlara, tüzel ve gerçek kişilere ait arazi, arsa, bina,

tesis, yiyecek, giyecek, ilaç ve tıbbi malzeme ile halkın ihtiyacı olan diğer her türlü

maddeler el koymaya ve geçici işgale,

Page 84: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

• Acil yardımları ve harcamalarını afetin genel hayata etkili olabileceği

intibaını uyandırması halinde yapmaya,

• Mahalli sivil savunma teşkillerinin bölgelerindeki afetlerde sivil savunma

planlama esaslarına göre acil yardım hizmetlerine katılmalarını sağlamaya yetkili ve

görevlidirler.

Afet Halinde Sorumluluk: Yönetmeliğin 8.maddesinde: • Asker ve hakim sınıfından olanlar hariç 18-65 yaş arasındaki bütün

erkekler, vali ve kaymakam tarafından verilen görevleri yapar,

• Rasat istasyonları, meydana gelen ve gelebilecek afetleri etkilenebilecek

yerlerin vali ve kaymakamlarına bildirir,

• Ellerinde muhabere vasıtası ve haber ulaştırma imkanı bulunan sivil ve

askeri bütün makamlar ve müesseseler afetlerin oluş haberini mülki amire bildiriler,

• Vali ve kaymakamlar ilgili makam ve müesseselerce afet bölgelerine acil

yardım maksadıyla gönderilen ekipleri, her türlü malzeme, makina, alet, yiyecek,

giyecek ve barınma eşya ve maddelerini bedeli sonradan ödenmek üzere kamu

kurum ve kuruluşlarına ve bunlara bağlı müesseselere, vilayetlere, belediyelere ve

köylere ait her türlü taşıma araçları ile sevk ederler. Taşıma işleri bu kaynaklardan

zamanında ve yeterince karşılanamaması halinde bu yükümlülük özel, gerçek ve

tüzel kişilere de teşmil edilir. Buradaki belirtilen sorumluluklar ilgili yönetmeliğin

8.maddesinde başka kurum ve kuruluşlara özel ve tüzel kişilere de teşmil edilmiştir.

Bu konuların takibinde mülki idare amirleri yetkili ve sorumludurlar.

4.5. MÜLKİ İDARE AMİRLERİNİN MEKANA GÖRE AFETLERDEN YETKİ VE SORUMLULUKLARI 4.5.1. Doğal Afet Bölgesi İçindeki Mülki İdare Amirlerinin Görev, Yetki ve Sorumlulukları: Afet bölgesi içindeki mülki idare amirlerinin görev, yetki ve sorumlulukları yasalar ve yöneticilik ilkeleri çerçevesinde verilen planlama çalışmaları, görev ve yetkileri çerçevesinde ortaya çıkmaktadır. İlk yardım, kurtarma, ölü gömme, beslenme, enkaz kaldırma gibi faaliyetler ilgili mülki amirinin koordinatörlüğü ve sorumluluğu altında ele alınıp yerine getirilmesi diğer mahalli ve özel nitelikli kişi ve kurumlarla ortak bir çalışmayı gerekli kılmaktadır. Mülki idare amirlerine afet zamanında verilen görevleri ilgili yasalar çerçevesinde değerlendirirsek;

- 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerde

Yapılacak Yardımlara Dair Kanun ve 27.08.1999 tarih ve 574 sayılı Umumi Hayata

Page 85: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

Müessir Afetler Dolayısıyla Değişiklik Yapılması Hakkında KHK 27.08.1999 Tarih Ve

576 sayılı Doğal Afetlerde Yapılacak Yardımların Düzenlenmesi İle Vergilerin

Ödenmesi Sürelerinin Uzatılmasına Ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair

KHK

- 4373 sayılı Taşkın Sular Ve Su Baskınlarına Karşı Koruma Hakkındaki

Kanun,

- 6831 sayılı Orman Kanunu,

- 2090 sayılı Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak Yardımlar

Hakkında Kanun,

- Devlet Tarafından Kullanılan Binalara Yangın Çıkması Halinde Görev, Yetki

ve Sorumluluk

- Karada Çıkabilecek Yangınlarla, Deniz, Liman yada Kıyıdan Çıkıp Karaya

Ulaşabilecek ve Yayılabilecek yada Karadan Çıkıp Kıyı, Liman ve Denize

Ulaşabilecek Yangınlar Çıktıktan Sonraki Görev Yetki ve Sorumluluklar.

Bu sorumluluklardaki ve yetkilerdeki açıklamalarımız daha ziyade deprem afetine ilişkin olacaktır. 4.5.1.1. 7269 Sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun 7269 sayılı Yasa, 02.07.1968 tarih ve 1051 sayılı Yasa ile birtakım değişikliğe uğramış ve daha sonra yine 27.08.1999 tarih ve 574 sayılı KHK ile 01.09.1999 tarih ve 23803 no’lu Mükerrer Resmi Gazetede değişiklik yapılmış, 27.08.1999 tarih ve 580 sayılı KHK ile 13.09.1999 tarih ve 23845 sayılı Mükerrer Resmi Gazetede yayımlanan geçici maddeler eklenmesi, 27.08.1999 tarih ve 581 sayılı KHK ile 01.11.1999 tarih ve 23863 tarihli Resmi Gazetede yayım ile bir takım maddeler eklenmesine dair kanun hükmünde kararname çıkarılmıştır. İlgili yasada doğal afetlerin tanımı yapılmamış yalnızca sayma yolu ile afet türleri belirtilmiştir. Anılan yasanın 1.maddesi 1.fıkrasında; deprem (yer sarsıntısı), yangın, su baskını, yer kayması, kaya düşmesi, çığ ve benzer afetler sayılmıştır. Yasanın 6.maddesi ise afetlerin meydana gelmesinden sonra Vali ve Kaymakamlara verilen olağanüstü yetkiler düzenlenmiştir. 4.5.1.1.1. Görev Verme Yetkisi 7269 sayılı Y&asanın 1051 sayılı Yasa ile değişik hükmüne göre vali ve kaymakamlar askerler ve hakim sınıfından bulunanlar hariç olmak üzere 18-65 yaş arasındaki bütün erkeklere görev vermeye yetkilidirler. Bu yetki hakimler sınıfı dışındaki diğer adli personel hakkında kullanılabilecektir (BAYHAN, s.16). 4.5.1.1.2. Yükümlülerin Hakları

Page 86: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

Afet zamanında yükümlü olarak görevlendirilenlere ilgili yasa bazı haklar tanımıştır. Yasanın 1.maddesine göre; afetlerin vukuunda ilk kurtarma işlerinden en çok üç güne kadar çalıştırılacaklara bedeni hizmetlerinden dolayı ücret ödenmez. Çalıştıkları sürece parasız ekmek ve katık verilir. Bunların beraberlerinde getirdikleri veya emir üzerine verdikleri alat ve edavat, malzeme ve vasıtalardan tamire muhtaç hale gelenler bedeli sonradan ödenmek üzere tamir ettirilir. Tamiri imkansız olanların bedeli rayiç bedel üzerinden ödenir. Ayrıca 12.maddesinde; 7269 sayılı Kanun mucibince verilmiş olan vazifeyi icra ederken kazada ölen memur olmayan kişilerin mirasçılarına ve malul kalanlara ödenecek tazminat, afetler dolayısıyla memur olan ve olmayanlardan fevkalade yararlılık gösterenlere verebilecek ikramiyeler, son olarak ta afet bölgelerinde genel bütçeden katma bütçeli, özel bütçeli idarelerden ve belediyelerden, 2847 ve 3659 sayılı Kanunlara tabi müesseselerden maaş ve ücret alan memur ve müstahdemlerle emekli, dul ve yetimlerden yardıma muhtaç olacak derecede malen veya bedenen ehemmiyetli zarara uğrayanlara 3 aylık istihkaklarını geçmemek üzere verilebilecek avansla bu avansların ne suretle istirdat edileceği ve vefat edenlere ait avansların kısmen veya tamamen geri alınıp alınmayacağı İmar ve İskan Bakanlığınca hazırlanacak esaslar, Bakanlar Kurulunca tasvip edildikten sonra uygulanır hükmü taşımaktadır. 4.5.1.1.3. Görev Verme Biçimi Yükümlülerin görevlendirilmesi yetkili makam tarafından yazılı yada sözlü olarak yapılır. Yasada bu açıkça belirtilmemiştir. Ancak bu davete icabet etmeyenlere ilgili yasanın 47.maddesinin a bendine göre ceza verilebilmesi için bu davet işleminin belgelendirilmesi gerekir. Bu yüzden bildirimin yazılı olması uygun olacaktır. 4.5.1.2. El Koyma Yetkisi 4.5.1.2.1. Genel 7269 sayılı Yasanın 6.maddesinin 1.fıkrasında vali ve kaymakamların bedeli, ücreti veya kirası sonradan ödenmek kaydıyla canlı veya cansız resmi veya özel her türlü taşıt araçlarına ve gerekli makine alet ve edevatına el koymaya yetkilidir. 4.5.1.2.2. Ödeme Şekli El koyma işlemi, bedeli, kirası ve ücreti sonradan ödenmek üzere uygulanabilir. İleride ödemeye esas tutulmak üzere ilk el koyma esnasında durumun bir tutanakla belgelendirilmesi gerekir. (6/1.mad.) 4.5.1.2.3. Kiralama ve Satın alma Yetkisi 7269 Yasanın 6. maddesi hükmü gereğince vali ve kaymakamlar bedeli, kirası ve ücreti sonradan ödenmek kaydı ile canlı veya cansız resmi veya özel her türlü taşıt araçlarına ve gerekli makine alet ve edevatına el koymaya ve hiçbir kayda ve merasime tabi olmaksızın tedavi, kurtarma, yedirme, giydirme ve barındırma gibi işlerle bu gibi işlerle ilgili acil satın almaları ve kiralamayı yapmaya yetkilidir. Yapılacak kiralama ve satın almalar rayiç bedel üzerine yapılacaktır. 4.5.1.2.4. İşgal Yetkisi

Page 87: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

Vali ve kaymakamlar, “Devlete, yerel yönetimlere, vakıflara, iktisadi Devlet Teşekkülleri ile bunlara bağlı kurumlara ilişkin her türlü taşınan malları, yetmemesi halinde, diğer tüzel kişiler ile gerçek kişilere ait bina ve müştemilatı ile bahçe ve arsa gibi araziyi geçici olarak işgale yetkilidirler.” Ancak burada yasa koyucu işgal edilecek yerleri sayarken, resmi kurumlar ile diğer tüzel ve gerçek kişilere ait olanlar arasında ayrım yapmaktadır. Önce resmi kuruluşlara ait olan yerlerin, yetmemesi durumunda tüzel ve gerçek kişilere ait yerler işgal edilecektir. Aksi takdirde, resmi kuruluşların taşınmazlarının yetmesi durumunda özel mülkiyete konu taşınmaz mallar işgal edilmeyecektir. Ayrıca tüzel ve gerçek kişilerin işgal edecekleri (önceden işgal ettikleri) yerlerin kapsamı dar tutulmuştur. Bunlar her türlü taşınmaz ma değil, sadece yasada sayılan “bina ve müştemilatı ile bahçe ve arsa gibi arazidir”. 4.5.1.2.5. Nakdi Ödeme Yapma Yetkisi Aynı maddeyle mülki idare emirlerine verilen bu yetki gereği nakdi ödeme yapılması Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’nın iznine bağlıdır. Hizmetin önem ve niteliği dikkate alınarak, acil yardımların gerektirdiği çeşitli işlerde harcamaların hangi kalemlerle ilgili olacağı sıralanıp sınırlandırılmıştır. Vali ve kaymakamlar bu harcamaları afetzedelerin yedirme, giydirme, barındırma, onarım gibi ihtiyaçları ve önleme çalışmaları için yapılabilir. Yasanın aynı maddesinin 4. fıkrasına göre, bu madde gereği yapılacak harcamalar ve ödemeler borçlandırmaya tabi tutulmayacaktır. 4.5.1.2.6. Çeşitli Kuruluşlara Yükümlülüklerini Yerine Getirmek İçin emir Verme ve Bilgi İsteme Yetkisi 7269 sayılı Yasa, ilgili maddelerinde bazı kuruluşlara yükümlülükler getirmiş, her türlü bilgi ve doküman anında mülki idare amirlerinin isteği üzerine derhal yerine getirmelerini ve vermelerini hükme bağlamıştır. Bu sorumluluk ve yükümlülükleri şöylece sıralamak mümkündür. 4.5.1.2.6.1. Askeri Birliklerin Yardım Etme Zorunlulukları Barış dönemlerinde askeri kuvvetler, üstlerinden emir ya da izin almaksızın, mülki emirlerce istenilen yardımı yapmak zorundadırlar. 7269 sayılı Yasanın bu konuyu düzenleyen 7. maddesi hükmü aynen şöyledir: “Afet bölgelerinde ya da civarında bulunan ordu, jandarma, kıta, birlik ve kurum komutanları, barışta kendilerinden vali ya da kaymakamlar tarafından istenilecek yardımları üstlerinden emir beklemeksizin yapmak zorundadırlar.” Yasadan anlaşılacağı üzere, bu zorunluluk barıştadır. Sefer halinde ise, askeri makamlar üstlerinden emir almak suretiyle yardım yapabilirler. Bunu engelleyecek herhangi bir hüküm yoktur. 4.5.1.2.6.2. Haber Verme Zorunluluğu 7269 sayılı Yasanın 8. maddesi gereğince, gözlem istasyonları, olması muhtemel afetleri, bu bölgelerin en büyük mülkiye amirine derhal bildirmek zorundadırlar. Gözlem istasyonları için olmuş bir doğal afeti bildirmek zorunluluğu bu

Page 88: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

yasa ile getirilmemiş olmakla birlikte, olan afetlerin de anında bildirilmesi gerektiği açıktır. Yine aynı maddenin 2.fıkrasında, “ellerinde haberleşme araçları, haber ulaştırma olanakları bulunan mülki ve askeri bütün resmi makam ve kurumlar, afetlerin olduğu haberini, mahallin en büyük mülkiye amirine derhal bildirmekle yükümlüdür” hükmü yer almaktadır. Bu yükümlülüğe tabi tutulanlar için bir takım kolaylıklar getirilmiştir. 8.maddenin son fıkrasına göre, afetlerin olduğunu bildirmek ya da yardım talepleri için yapılacak telgraf, telefon, telsiz haberleşmelerini telgraf ve telefon merkezleri, demiryolları istasyonları, askeri haberleşme birimleri her işe tercihen parasız kabul ve alıcılarına ulaştırmak zorundadırlar. Aynı fıkraya göre, gerektiğinde radyo istasyonlarından da parasız yararlanılacaktır. 4.5.1.2.6.3. Nakil ve Sevk Zorunluluğu: 7269 sayılı Yasanın 9.maddesi gereğince, mülki amirlere verilen yetkiyle, her türlü yardım ve ihtiyaç maddelerini afet bölgelerine bütün resmi kuruluşlar, tüzel ve gerçek kişiler nakil ve sevk etmek zorundadır. Söz konusu 9. maddeye göre, “yasada yazılı afetlerin olması halinde, ilk yardımları yerine getirmek amacıyla bu bölgelere mülkiye amirleri ve ilgili makam ve kurumlar tarafından gönderilecek kurtarma ve yardım ekipleri, her türlü malzeme, makine, alet, yiyecek, giyecek ve barındırma eşya ve maddeleri; genel, özel ve katma bütçeli yönetimlerle bunlara bağlı kurumlar ve iktisadi Devlet Teşekküllerinin illere, belediye ve köylere ait olan ve bunlara bağlı bulunan kurumların elinde bulunan her türlü kara, deniz ve hava ulaşım araçları ile; bedeli sonradan ödenmek üzere sevk edilir. İhtiyaç duyulan yerlerde zorunluluk ve yükümlülükler gerçek kişilerle her türlü şirket ve kurumlara da uygulanabilir.” 4.5.1.2.6.4. Bakım ve Tedavi Zorunluluğu: 7269 sayılı Yasanın 10.maddesinde, “gerek yukarıda yazılı afetlerin olmasında, gerekse her türlü kurtarma, barındırma, yangın söndürme sevk ve dağıtım işlerinde çalışmalarda yararlanan yada sakatlanan yada hastalananlar en yakın hastaneye yada tedavi yerlerine gönderirler” hükmü yer almıştır. Resmi hastane ve tedavi kurumları, tedaviye gelen her türlü afetzedeyi hemen kabul ve tedavi etmekle yükümlüdürler. Bu sorumluluk hiçbir kayıt ve şarta bağlanmamıştır. Resmi hastane ve tedavi yerlerinde bulunanlara parasız bakılacaktır. Yasada ise resmi tedavi kurumları, “mülki ve askeri hastane ve tedavi yerleriyle, genel, katma, özel bütçeli yönetimlere, belediyelere ait bütün hastane ve tedavi yerleri” olarak sayılmıştır. Özel hastane ve tedavi kurumlarına başvurulabilmesi için bazı özel koşullar yasada aranmıştır. Bu koşullar, “resmi tedavi evleri ve hastanelerde yer olmaması, tedavi olanağı bulunmamasıdır” . bunun yanında afet olayındaki acil müdahalenin önemi nedeniyle özel hastanelerin yakınlığını, yasanın aradığı zorunluluk koşulu olarak sayabiliriz. O zaman özel hastane görevlileri, uzakta resmi bir hastane olması nedeniyle, başvuruları kabulden kaçınamayacaklardır. Resmi hastane ve tedavi kurumlarından ücretsiz yararlanılmasına rağmen, zorunluluk karşısında özel hastanelerde yapılan tedavilerin ücretleri, 7269 sayılı Yasaya göre ödenecektir.

Page 89: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

7269 sayılı Yasanın 10.maddesinde 27.08.1999 tarih ve 578 sayılı Kanun Hükmünde Kararname 30.09.1999 tarih ve 23832 sayılı Mükerrer Resmi Gazetede eklenen fıkralar ile; “Bunlardan yatarak tedavi ve müdahale görenlerle ilgili tedavi giderleri, varsa ilgilinin sağlık yardımlarını karşılamakla yükümlü sosyal güvenlik kuruluşunca veya mensubu olduğu kamu kurum ve kuruluşunca; sosyal güvenlik kanunları kapsamında olmadığı tespit edilenlerden; yeşil kartlılarının tedavi giderleri 18.06.1992 tarih ve 3816 sayılı Kanun çerçevesinde adı geçen bu kanun kapsamı dışında kalan tedavi giderleri ile yeşil kartı olmayanların tedavi giderleri de Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan karşılanır. Resmi hastane ve tedavi yerleri dışındaki ödenecek tedavi giderleri, kamu kurum ve kuruluşlarınca resmi hastanelere ödenecek tedavi giderleri miktarını aşamaz (Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, 2000,s.345). 4.5.1.3. Mülki Amirleri 27.08.1999 Tarih ve 574 Sayılı KHK İle Verilen Yetki Ve Görevler. 27.08.1999 tarih ve 4452 sayılı Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak 01.09.1999 tarih ve 23803 Mükerrer Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 574 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 7269 sayılı Yasanın 13.maddesinin a bendinin 2.3.4. fıkraları ile b bendi değiştirilmiş buna göre; a bendinin 3.fıkrasında, “Arazinin tehlikeli durumu ve binaların gördüğü hasar bakımından yıktırılması ve boşaltılması gerekenler hakkında, o yerin en büyük mülki amirine bir rapor verilir. Mülki amir bu tür binaları derhal boşaltır, yıkılması gerekenler için en çok üç gün süre verilerek tehlikenin giderilmesi için sahiplerine bildirilir. Sahibi mahallinde yoksa durum mahalli vasıtalarla ilan edilmek suretiyle bildiri yapılır. 4. fıkra ise; mal sahibi veya vekili, bu bildiriye karşı 3 gün içinde yetkili idare kurullarına itiraz edebilir. İdare kurulları bu itirazı en geç 3 gün içerisinde inceleyip karara bağlar. Bu hükümlerle 7269 sayılı Yasadaki süreler kısaltılmıştır. 13.maddenin b bendinde ise; hasar görmüş fakat ıslahı mümkün olan binaların fen kurullarının göstereceği şartlara göre tamiri yapılıncaya kadar içine girilmesine ve oturulmasına izin verilmez. Bu binalar bir yıl içinde tamir ettirilmez ve itiraz da vaki olmaz ise a bendindeki esaslar çerçevesinde yıktırılır. İtiraz var ise, Mahalli İdare Kurulu, itirazı 5 gün içinde inceler ve karara bağlar. İtiraz yerinde ise süre 6 ay daha uzatılır (Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, 2000,s.336). 4.5.1.4. Mülki Amirlerine 27.08.1999 Tarih ve 576 Sayılı Doğal Afetlerde Yapılacak Yardımların Düzenlenmesi ve Vergilerin Ödeme Sürelerinin Uzatılmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair KHK. Kararnamenin 1. maddesinde 17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen deprem için toplanan iç ve dış yardımlar T.C. Ziraat Bankasında açılacak merkezi bir hesaba kaydedilir ve Kriz Komisyon Kurulunca öncelikle depremde zarar görenlerin iaşe, giyinme, barınma, çadır ve diğer her türlü gereksinimlerine karşılamak üzere kullanılır. Doğrudan afet illeri valiliklerine yapılan nakdi ve ayni yardımlar ilgili valiliklerce kullanılır. İlgili kararnamenin 1.maddesinin 4.fıkrasında; 7269 sayılı Kanunun 6.maddesi gereğince afet zedelerin gerçek ve tüzel kişilere ait bina ve

Page 90: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

tesislere yerleştirilmeleri halinde bu durum taşınmazın malikine tebliğ, hissedarlara ise valilikçe yapılacak ilan ile duyurulur. 5.fıkrasında ise bakanlıklar ve kamu kurumlarınca deprem bölgesinde ihtiyaç duyulacak prefabrik hizmet binaların ve lojmanların yapımında ilgili bakanlıklar işlemi valilikler aracılığı ile yaptırabilirler. 576 sayılı KHK’nin 4. Maddesi 14.02.1985 tarih ve 3152 sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanuna Geçici Madde eklenmek suretiyle, Kocaeli, Bolu,Sakarya ve Yalova illerinde depremden zarar gören vatandaşların daimi iskanları sağlanıncaya kadar iaşe, giyim, barınma, çadır ve benzeri gereksinimlerinin karşılanmasını sağlamak üzere her türlüm tedbir almak, yürürlükteki kanunlarla doğal afet ve olağanüstü hallere ilişkin valilere verilen her türlü yetkiyi kullanmak ve Kriz Komisyon Kurulunca bu konularda alınacak kararları uygulamak üzere 2 yıl süreli İçişleri Bakanlığına bağlı Afet Bölge Koordinatörlüğü ve Afet Bölge Koordinatörlüğüne bağlı İl Koordinatörlükleri kurulur. 4.5.1.5. Mülki Amirlere 27.08.1999 Tarih ve 580 Sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlere Yapılacak Yardımlara Dair Kanuna Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Verdiği Görev ve Yetkiler. İlgili KHK’nin geçici 17.maddesi ile 17.08.1999 tarihindeki deprem dolayısıyla bu bölgede afete maruz kalanlardan 7269 sayılı Kanuna göre hak sahibi olan ve afet nedeniyle ikamet ettiği konutu hasara uğrayan veya eşini yada birinci derece yakınını kaybedenlere konut yapılmak ve hibe edilmek üzere Maliye Bakanlığınca, Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca tahsis edilen hazine, arazi ve arsaları üzerinde gerçek ve tüzel kişilerce konut yapılmasında yukarda belirtilen durumların valiliklerce tevsik edilmesi gerekir. 4.5.1.6. 4373 Sayılı Taşkın Sulara ve Su Baskınlarına Karşı Korunma Hakkındaki Yasaya Göre Görev, Yetki ve Sorumlulukları: 1943 tarihinde yürürlüğe giren 4373 sayılı “Taşkın Sulara ve Su Baskılarına Karşı Korunma Kanunu”nda, bu konularda mülki idare amirlerine bazı görev, yetki ve sorumluluklar verilmiştir. Su ve sel baskınları olduktan sonra mülki idare amirlerinin başlıca görev ve yetkileri şunlardır: 4.5.1.6.1. Kenar ve Setlerin Taşkın Sularla Yıkılma Tehlikesine yada Su Afetine Maruz Bulunduğunu Görenlerin, Bu Durumla İlgili Bildirimlerini Kabul Etmek: Söz konusu yasanın 4. maddesine göre, “sürekli bakıma tabi olsun –olmasın, kenar ve setlerin taşkın sularla yıkılma tehlikesine ya da halkın su afetine maruz bulunduğunu görenler, bunu derhal o yerin su işleri, bayındırlık müdürlüğü ve örgütüne ya da en yakın muhtara, Jandarma dairelerine ya da mülkiye amirlerine haber vermek zorundadırlar. İşte mülki idare amiri bu başvuruya almak ve doğal olarak gereğini yapmak zorundadır. 4.5.1.6.2. Yükümlüleri Sel Baskınına Uğrayan Yerlere Göndermek: 4373 sayılı Yasanın 6.maddesi bu görev ve yetkiyi düzenlemiştir. Buna göre, taşkın sularla kenar ve setlerin yıkılma ve yarılma tehlikesine maruz bulunması ya da yakın arazinin su baskınına uğraması gibi durumlarda, olayın olduğu yerin en büyük

Page 91: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

mülkiye memurunun emriyle, tehlike ile karşılaşan köy ve kasabaların 18 yaşını bitirip 50 yaşını doldurmamış bulunan erkekleri, ellerinde bulunan ve yıkıntıları düzeltmeye yarayan her türlü araç – gereç, malzeme ve araçlarla tehlike yerine yardıma koşmak ve gösterilen işlemle çalışmak zorundadırlar. İlgili maddenin 2.fıkrası ise; köylünün sağlayamayacağı anlaşılan gerekli araçları Bayındırlık ve İskan Bakanlığı önceden yeterli miktarda ve taşkın alanlarında bulunduracaktır. 4.5.1.6.3. Tehlike Bölgesi Dışında Kalan Komşu Yerleşim Yerleri Halkını Yardıma Çağırmak: 6.maddenin 3.fıkarası, mülki idare amirlerine bu tür bir görev ve yetki vermiştir. Buna göre, “tehlike ile karşılaşan ya da tehlikeye uğrayan yerler halkı ile bu afetin önlenemeyeceği anlaşıldığı takdirde, tehlike bölgesi dışında kalan komşu köy ve kasabalar halkı da 1. fıkra hükümleri çerçevesinde yardıma çağrılırlar. Bunlar da gösterilen işlerde çalışmak zorundadırlar.” 4.5.1.6.4. Başka Mülki Birim Sınırları İçinde Kalan Yerleşim Yerleri Halkını Yardıma Çağırmak: Mülki idare bölgesi ayrı bile olsa, komşu köy ve kasaba halkının tehlikeye uğrayan yerin en büyük mülkiye memurunun bu yoldaki emirlerini yerine getirmekle yükümlü olduğu, 6.maddenin 4.fıkrası hükmüdür. Ancak, bu komşu köy ve kasabaların bağlı bulunduğu il ya da ilçeye derhal bilgi verileceği ve yardım istenileceği de aynı fıkrada belirtilmiştir. 4.5.1.6.5. Vali ve Kaymakamların Tehlike Bölgelerine Yardımcı Göndermek ve Gerekirse Bizzat Gitme Görev ve Yükümlülüğü:

6.maddenin son fıkrasında, vali ve kaymakamlarla, bucak müdürleri ve köy

muhtarı, etrafındaki askeri ve jandarma, gümrük koruma ve orman koruma, kıta, komutan ve amirlerinin, üstlerinden emir beklemeksizin, tehlike ile karşılaşan yerlere yardımcı göndermek ve gerektiğinde bizzat tehlike yerine gitmekle yükümlü oldukları hükme bağlanmıştır. 4.5.1.6.6. Olay Yerine Gitmeyenleri Zorla Göndermek: Söz konusu yasanın 15.maddesi mülki idare amirlerine bu tür bir yetki ve görev vermiştir. Buna göre yetkili memurlar tarafından olay yerine gitmeleri emir olunanların hastalık ya da diğer makbul bir neden olmadıkça iş başına zorla göndermeye mahallin en büyük mülkiye memuru yetkilidir. Bu konudaki emirlerini kolluk kuvvetleri derhal yerine getirmekle görevlidirler. 4.5.1.6.7. Para Cezası Verme Yetkisi: Anılan yasanın 15. maddesinin 2.fıkrasına göre makul bir gerekçesi olmadan görev yerine gitmeyenlere vali ve kaymakamlarca hafif para cezası uygulanır. Bu ceza kesindir ve kamu cezalarının tahsili hakkındaki hükümlere göre tahsil edilir. Memurlardan göreve gitmeyenlere ise TCK.nın 230.maddesi hükmü ile görevi ihmal hükümleri uygulanacaktır.

Page 92: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

Taşkın sırasında, yapılacak işlerin bir kısmı da Taşkından Koruma Yönergesi’nde belirtilmiştir. Adı geçen Yönergenin 20.maddesi hükmü şöyledir.: “Taşkın uyarısı verildiği andan başlayarak, her türlü kamu kuruluşlarına bağlı personel ve araçlardan yararlanarak, taşkın bölgesinde alınacak önlemler için 7269 ve 4373 sayılı Yasalar valilikleri yetkili kılmakta olup, taşkınla karşı karşıya olan yerleşim alanlarının boşaltılması için valiliklerce alınacak önlemlerde ve kurtarma ekiplerince donatım ve araç bakımından önceden yapılacak hazırlıklarda, o yöre ile ilgili DSİ örgüt biriminin başı, valinin yardımcısı ve teknik danışmanı durumundadır. Taşkın anında mülki makamlarca, taşkın zararlarını azaltmak amacıyla alınacak her türlü önlemlerin uygulanmasında, DSİ örgüt birimleri, yöneticilere, elde bulunan araç ve olanaklarla yardımcı olurlar.” Bu madde hükmü valileri yetkili kılmakta ve DSİ temsilcisini, valinin, bu işlerin yürütümü nedeniyle yardımcısı ve teknik danışmanı olarak kabul etmektedir. Yine, mülki makamlara DSİ birimlerinin her türlü yardımı yapacağı da aynı maddede yer almıştır. Görüldüğü üzere 4373 sayılı Yasa, gerek DSİ Taşkından Korunma Yönergesi, gerekse ilgili mevzuat, taşkın ve sel baskınlarının olduğu yerler mülki yöneticilerine ve DSİ örgütü yetkili ve ilgili elemanlarına önemli yetki ve görevler vermiştir. Bu görev ve yetkilerin kullanılmamasının, yerine getirilmemesinin, bir sorumluluğu gerektirdiği açıktır. 4.5.1.7. 6831 Sayılı Orman Yasasından Doğan Görev, Yetki ve Sorumlulukları (Orman Yangınlarıyla ilgili Olarak): Orman yasasının, orman yangınlarıyla ilgili olarak, Genel Afet Yasasından farklı biçimde bir düzenleme getirdiği görülür. Orman yangını çıktıktan sonra, o bölge mülki yönetim emirlerinin başlıca yetki, görev ve sorumluluklarını şöylece sıralamak mümkündür. 4.5.1.7.1. Yangın Yerine, Söndürmek Üzere Yükümlü Gönderme Görev ve Yetkisi: 6831 sayılı Yasanın 69.maddesine göre, “orman yangınlarında, yangına komşu köy ve kasabaların 18 yaşını bitirip, 50 yaşını doldurmamış bütün erkek nüfusu, beraberlerinde mevcut balta, kürek, kazma, testere gibi yangın söndürmeye yarayacak aletleriyle yangın yerine gitmek ve yangını söndürmek zorundadırlar. Söndürme işine gelenler, yangını söndürmeye yeterli gelmeze, daha ilerideki köy ve kasaba halkından yükümlü olanlar da yangın yerine gönderilir. Aynı şekilde vali, kaymakam, bucak müdürü ve köy muhtarları ve etraftaki asker ve jandarma birlik komutanları, bölgedeki orman başı müdürü ve onun gerek göstereceği orman memurları yardımcı göndermek zorundadırlar.” 4.5.1.7.2. Yangın Yerine Gitme Görev ve Sorumluluğu Söz konusu yasanın yine 69., ilgili yönetmeliğinin ise 20. maddesine göre Kaymakamlar, gerektiğinde Valiler, Orman Bölge Baş Müdürü ve onun gerek göreceği orman memurları yangın yerine gitmek zorundadırlar.

Page 93: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

4.5.1.7.3. Her Türlü Ulaşım Araçlarını Kullandırma Yetkisi Anılan yasanın 70.maddesinin 2.fıkrası aynen şöyledir; “Mahallin en yüksek mülkiye amiri tarafından gerek görülecek miktarda askeri ulaşım araçları ile diğer daire ve iktisadi Devlet Teşekküllerinin, belediyelerin ulaşım araçlarının, sadece akaryakıt bedellerinin Orman Genel Müdürlüğü’nce ödenmesi kaydıyla, ücretsiz olarak, orman yangınlarının sürdürülmesine ilişkin işlerde kullanılmasına emir verilebilir.” Böylece mülki idare amirleri bu tür görevlendirme ve kullandırma yetkisine sahiptirler. 4.5.1.7.4. Henüz Söndürülmüş Fakat Yayılma İhtimalleri Olan Orman Yangınları Sırasında Ormanlara Girmeyi Yasaklama ve Oradaki Her Türlü İşleri Durdurma Yetki ve Görevi: 6831 sayılı Orman Yasasının 74. maddesi hükmü şöyledir: “Orman yönetiminin göstereceği gerek üzerine mahallin en büyük mülkiye amirleri, kuraklık yada yangın olup ta henüz söndürülmüş, fakat yayılma ihtimalleri tamamen ortadan kaldırılmamış olmak gibi olağanüstü zamanlarda, belirli bir süre için ormanlara girmeyi yasaklayabilir ve oralardaki her türlü işlerin durdurulmasını emredebilirler.” 4.5.1.7.5. Para Cezası Verme Yetkisi ve Görevi: Söz konusu yasanın 105.maddesi vali ve kaymakamlara, anılan yasanın 69.maddesine aykırı davranışlara para cezası verme yetkisi tanımıştır. Böylece, “69. maddeye göre, ormanlarda çıkacak yangınları söndürmek için yetkili memurlar ve orman örgütü tarafından yangın yerine gitmeleri emrolunmasına rağmen, yerel alışılmış araçlarla bu durum da bildirilmesine rağmen, orman yangınını söndürmeye gitmekten çekinenler yada gidip te çalışmayanlar ve verilen işi yapmayanlar hakkında vali ve kaymakamlar tarafından para cezası verilir.” 23.9.1983 tarih ve 2896 sayılı Yasayla değişik bu maddenin 2.fıkrasında ise, yurttaşların bu cezaya, tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde yerel sulh ceza mahkemesine itirazda bulunabilecekleri, bu itirazın evrak üzerinde inceleneceği ve mahkemenin bu konudaki kararlarının kesin olduğu belirtilmiştir. Söz konusu maddenin son fıkrası ise, değişik bir yaptırım türü getirmiştir. Buna göre, 105.maddede yazılı memurlarla orman örgütünde görevli olanlardan yangın yerine yardım göndermeyenlerle, ilgi göstermeyenler, TCK.nun 230.maddesinin 2.fıkrasına göre cezalandırılacaklardır. 4.5.1.7.6. Yangının Komşu İl ya da İllere Atlaması İhtimalinin Komşu İl yada İllere Bildirilmesi Görevi: Orman Yangınlarının Söndürülmesine İlişkin Yönetmeliğin 24.maddesine göre, “bir il sınırı içinde çıkıp ta komşu il ya da illere atlama ihtimali bulunan yangınlarda, zamanında önlem almak ve gerektiğinde yardım istenilmek üzere durum valilikçe komşu illere de bildirilir.” 4.5.1.7.7. Yangın Söndürmekle Görevli Yükümlülerin, Herhangi Bir Bildiri Beklemeden Yangın Yerlerine Gitmeleri:

Page 94: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

Bu göre, “Orman Yangınlarının Önlenmesi Ve Söndürülmesine Görevlilerin Görecekleri İşler Hakkında Yönetmelik”in 18.maddesiyle verilen bir görevdir. Köy muhtarları ile belediye başkanları da bu yükümlüleri yangın yerine göndermek, gitmeyenleri orman örgütüne ya da mülki amirlere bildirmek zorundadırlar. 4.5.1.7.8. Güvenlik Birimleri Amirlerinin, Bucak Müdürlülerinin Yangın Yerine Gitmeleri ve Yükümlüleri Çalıştırmaları: Bu hüküm yönetmeliğin 26. maddesi hükmüdür ve önemli bir görevdir. Gerek 6831 sayılı Yasadaki orman yangınlarıyla ilgili hükümler, gerekse bu amaçla çıkartılan yönetmelik hükümleri ile yukarıda ayrıntılı bir biçimde belirlendiği gibi, mülki idare emirlerine önemli görev ve yetkiler verilmiştir. Bu görevlerin yapılması, yetkilerin kullanılmaması bir sorumluluğu gerektirmektedir. 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak Yardımlar Hakkındaki Yasadan Doğan Görev, Yetkiler ve Sorumlulukları 20.6.1977 tarih ve 2090 sayılı söz konusu Yasa, 1.maddesinde sayılan yangın, yer sarsıntısı, yer kayması, fırtına, taşkın, sel, don, dolu, kuraklık, haşere ve hastalık gibi nedenlerle tarımsal ürünleri, canlı cansız (toprak dahil) üretim araçları ve tesisleri zarar gören ya da yok olan ve bu yüzden çalışma ve üretme imkanları önemli ölçüde bozulan çiftçilere, köylünün kurmuş olduğu tarımsal amaçlı üretim kooperatiflerine, Devletçe gerekli yardımların yapılmasını sağlamak ve yapılacak yardımlara ilişkin usul ve esasları belirlemek amacıyla çıkartılmıştır. Anılan yasa 2. maddesiyle yardımların çeşitlerini saymıştır. Bu yardımlar şunlardır;

- Kredi açma,

- Karşılıksız mal ya da para verme,

- Teknik yardım yapma,

- Yapılacak ya da onarılacak tesislerin maliyetlerine katılmadır.

- Kredi açma,

- Karşılıksız mal ya da para verme,

- Teknik yardım yapma,

- Yapılacak ya da onarılacak tesislerin maliyetlerine katılmadır.

Yardımlarda küçük işletmelerle aile işletmelerine öncelik tanınacaktır.

İşletmelerde çalışma ve üretim olanaklarının önemli ölçüde bozulmasının

şartları şunlardır:

- Ürünlerinin, canlı – cansız üretim – araç – gereç ve tesisleri dahil, tüm

varlığının toplam değerinin en az %40 ve daha fazla oranda zarar görmesi

durumunda;

Page 95: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

• Bu zararı diğer tarım ve tarım dışı gelirleri ile karşılayacak gücünün

bulunmaması,

• Kredi veren banka, kooperatif ve sigorta gibi benzeri kuruluşlardan

zararlarını, kayıplarını karşılayacak borç ve tazminat alma olanaklarının

bulunmaması,

- Tarımsal ürünlerinin canlı – cansız üretim araç ve gereç ya da tesislerinin

%40’dan az zarar görmesi durumunda,

1) Kredi alma olanağının bulunmaması,

2) Tarım dışı gelirlerinin yeterli bulunmaması dolayısıyla, tarımsal faaliyetlerini

sürdüremeyecek ve geçimini sağlayamayacak derecede muhtaç duruma

düşmesi gerekmektedir.

- Tesis maliyetine katılma yardımı sadece çiftçilerin birlikte ve ortaklaşa

alarak kullandıkları ve yararlandıkları otlak, mera, orman, fidanlık, kavaklık gibi

bitkisel; aygır ve boğa barınakları, sıvat tesisleri ve ahırları gibi hayvansal;

biçerdöver, traktör ve ekipmanları gibi alet makineler, mandıra, konserve evi gibi

değerlendirme ve dağıtma, depolama gibi tesisler için tesislerin onarılması ya da

yenisinin sağlanmasına katılma payı olarak yapılır. Katılma payı, proje tutarının

%70’ni geçemez.

- Karşılıksız yardım, ancak yukarıda belirtilen koşullarda geri ödeme gibi

olmadığı saptanan muhtaç çiftçilere verilir.

İl ve ilçe Hasar Tespit Komisyonlarının afetlerin ortaya çıkması durumunda

başlıca görevleri 11.maddede sayılmıştır.

Buna göre, bölgelerinde yönetmeliğin 1.maddesinde saptanan doğal

afetlerden herhangi birinin olması durumunda, zarar gören çiftçiler ya da ihtiyar

kurullarınca, özel durumlar hariç, en geç bir hafta içerisinde o yerin en büyük mülki

amirliğine dilekçe ile başvurulur.

Bu başvuru üzerine Hasar Saptama Komisyonu başkanı derhal komisyonu

toplayarak, doğal afetin olduğu yere gidilecek günü saptar. İleride muhtemel

uyuşmazlık ve anlaşmazlıklara meydan verilmemek üzere, doğal afetten zarar gören

çiftçilerin kendisinin ya da temsilcisi ile muhtarlıkların, saptanan tarihte, yerinde

mutlak surette bulundurulmasının sağlanması hususları, en seri araç ile ilgili

muhtarlıklara duyurulur.

Adı geçen komisyonlar, saptanan günde hasar yerine giderek, zarar ve ziyan

saptama çalışmalarına başlar.

Page 96: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

Bu saptamalarda;

- Doğal afetten zarar gören çiftçinin bağlı bulunduğu il, ilçe, bucak ve köyü,

- Doğal afetin olduğu tarihi,

- Doğal afetin türü,

- Çiftçinin adı ve soyadı

- Nüfus sayısı,

- Tüm ekiliş alanı ve çeşitleri (dekar olarak ve parsel değerleri)

- Hayvan varlığı (iş ve irat hayvanları) parasal değerleri,

- Tarımsal amaçlı üretim tesisleri ve parasal değerleri belirlenmiş ayrıca

doğal afetten zarar gören, ürün, cansız üretim, araç – gereç ve tesislerden,

• Ürün çeşidi ve ekiliş alanı (dekar olarak) bütün ekilişlerine göre % oranı,

• Hayvan varlığı ve mevcuduna göre % oranı,

• Tarımsal amaçlı üretim tesisleri ve hasar oranı % olarak ayrı ayrı saptanır.

Yapılan bu saptamalar sonucunda bir cetvel 5 nüsha olarak düzenlenip

ilgililerce imzalanır. Köy üzerinden düzenlenen bu cetvellere göre, ilçe

toplamları da başka bir cetvelde gösterilerek 5 nüsha halinde düzenlenir.

Keza, doğal afetten zarar ve ziyana uğrayan çiftçinin ödeme gücüne göre,

yasa ve yönetmelik hükümlerine göre yapılması gerekli yardımlardan hangisinden

ayni ya da nakdi olarak yararlandırılabileceği hususları da belirtilerek, bir rapor

halinde, belirtilen cetvellerle 4’er nüsha olarak İl Hasar Tespit Komisyonuna

gönderilir. İl Hasar Tespit Komisyonu, ilçelerden gelen zarar ve ziyan saptama rapor

ve cetvellerini inceleyerek karara bağlar. Komisyon, İlçe Hasar Tespit Komisyonunca

saptanıp icmal cetvelinde gösterilen zarar ve ziyan durumlarına göre başka bir icmal

cetveli düzenlenir. Bu cetvellerden sonuncusu üçer nüsha olarak Bakanlığa

gönderilir.

Gerek 2090 sayılı Yasa, gerekse bu yasanın uygulama esaslarını gösteren

yönetmelik hükümlerinin, bu doğal afetler olduktan sonra mülki idare amirlerine

verdiği genel görev ve yetkiler yukarıda anlatılmıştır. Mülki idare amirlerinin asıl

görevleri, komisyonun başında olmalarından kaynaklanmaktadır. Bu görevlerini

yaparken, yetkilerini kullanırken, sorumluluk içinde olmaları son derece doğaldır.

4.5.1.9. Devlet Tarafından Kullanılan Binalarda Yangın Çıkması Durumunda Mülki

İdare Amirlerinin Görev, Yetki ve Sorumlulukları:

Page 97: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

Devlet tarafından kullanılan binalarda bir yangın çıkması durumunda, mülki

idare amirlerince diğer ilgili ve görevlilerin yetki, görev ve sorumlulukları; Bakanlar

Kurulu’nun 13.8.1966 tarih ve 6/6851 sayılı olup, 27.8.1966 tarih ve 12386 sayılı

Resmi Gazetede yayımlanan; “Devlet Tarafından Kullanılan Binaların Yangından

Korunması Hakkındaki Yönetmelik” te belirlenmiştir. Adı geçen yönetmelik, bu tür

binalarda ve bunların yakınında çıkan yangınlarla ilgili görev, yetki ve sorumlulukları

52 ve 53. maddelerinde dile getirmiştir.

Yönetmelikte mülki idare amirlerine açık ve net bir şekilde görev ve yetki veren

hüküm, 52.maddenin (a) bendinin 5. fıkrasında yer almıştır. Hükme göre, “yangın

çıkan binanın genel boşaltılmasına olay yerine gelen itfaiye amirinin, daire amirinin ya

da en büyük mülkiye amirinin emriyle başlanacaktır.” Böylece, mülki idare amiri,

yangının çıktığı resmi binanın genel boşaltılmasını sağlayıcı emir verme yetkisine

sahip kılınmıştır.

Söz konusu yönetmelikte, yangın çıktıktan sonraki diğer yetki ve görevler

aşağıdaki gibi belirlenmiştir.

4.5.1.9.1. Yangın Çalışma Saatleri İçinde Olursa:

4.5.1.9.1.1. Haber Verme: Yangını ilk gören kimse, haber verme sistemini

(çan, zil, telefon vb.) harekete geçirmekle birlikte, telefonla itfaiyeye, örgütü

bulunmayan yerlerde varsa kurum itfaiyelerine ya da belediyelere haber verir.

4.5.1.9.1.2. Görevlilerin Hareket Tarzı: Yangın haberini duyan, yangına karşı

koyma ekipleri derhal harekete geçer. Kendilerine ait araç ve gereçleri alarak

söndürme, kurtarma, koruma görevlerini yerine getirirler.

4.5.1.9.2. Yangın Çalışma Saatleri Dışında Olursa:

4.5.1.9.2.1. Haber Verme: Yangını ilk gören kimse, haber verme sistemini

derhal harekete geçirmekle birlikte, bulunan telefonla önce kent ya da kurum

itfaiyelerine, bulunmayan yerlerde en yakın polis ve jandarma makamlarına,

Page 98: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

belediyeye haber verir. Ayrıca ihbar telefonu yanındaki listede yazılı daire müdürü ve

diğer ilgilileri telefonla yada diğer araçlarla haberdar eder.

4.5.1.9.2.2. Söndürme ve Kurtarma: Yangından haberdar olan daire müdürü

ile, yangınla mücadele ekipleri personeli, en seri biçimde görevleri başına gelerek

söndürme ve kurtarma işlerine başlarlar.

4.5.1.9.2.3. Kolluk Güçlerine Bildirmek: Yangın yerinde bulunmaları

gereken memurların haberdar edilmesi, daire müdürleri tarafından ad ve adreslerini

gösteren listeye göre en yakın polis ve jandarma karakollarına bildirmek suretiyle

yapılır.

,

4.5.1.9.3. Yangın Resmi Dairenin Yakınında Olursa:

Bu durumda haber verme işi ile birlikte, tehdit altında bulunan kısımda oda pençelerindeki perde ve panjurlar çıkarıldıktan sonra pencereler kapatılır. Daire personeli tarafından evrak ve dosyalar çuvallara konarak, eşya ile birlikte tehlikeden uzak bölümler götürülür. Ayrıca çatıda koruma önlemi alınır. Çatıya ve damlara düşen ateş ve

kıvılcımların hortumla sevk edilebilecek ya da kovalarla çıkarılabilecek sularla

söndürülmesine, çatının ya da damın bol su ile ıslatılmasına çalışılır.

Yukarıda sayılan bütün yetkilerin kullanılmasında, görevlerin yerine

getirilmesinde, o yerin en büyük mülki idare amirlerinin de sorumluluk içinde olmaları

gerektiği doğaldır.

4.5.1.10. Karada Çıkabilecek Yangınlarla, Deniz – Liman yada Kıyıda Çıkıp Karaya

Ulaşabilecek ve Yayılabilecek yada Karada Çıkıp Kıyı, Liman ve Denize Ulaşabilecek

Yangınlar Çıktıktan Sonra ki Görev, Yetki ve Sorumlulukları:

Bu tür bir yangında, mülki idare amirlerinin görev, yetki ve sorumlulukları, diğer görevli ve kurumlarınkilerle birlikte, aynı adı taşıyan yönetmeliğin özellikle 8,9 ve 10.maddelerinde belirtilmiştir. Söz konusu yönetmelik, Bakanlar Kurulunun 6.8.1975

Page 99: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

tarih ve 7/10357 sayılı Kararı ile kabul edilip, 8.9.1975 tarih ve 15350 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Yönetmelikte belirtilen yangının çıkmasından sonra mülki idare amirleri, başkanlığını yaptıkları “Yangın Koordinasyon Kurulu”nu göreve çağırırlar ve yangınları söndürmek için gerekenleri yaparlar. Adı geçen yönetmeliğin 10.maddesi, mülki idare amirlerine, askeri

makamlardan yardım isteme yetki ve görevini vermiştir. Buna göre askeri makamlar,

vali ve kaymakamların yardım taleplerini yerine getirirler. Yangın yerine askeri yangın

söndürme birliği gelmişse, bütün yangın söndürme güçleri askeri birlik komutanının

emrine girerler.

Yangının yerindeki olanaklarla söndürülememesi durumunda, çevre il ve

ilçelerden mülki idare amirleri aracılığı ile istenecek yardımları, resmi ve özel

kuruluşlar olanakları ölçüsünde karşılarlar (md.10/2).

Söz konusu yönetmeliğin 8.maddesinde, karada çıkan yangınları söndürme

görevinin belediye itfaiye örgütüne ait olduğunu açıklamıştır. Buna göre, “karada

çıkan yangınların söndürülmesi görevi esas olarak belediye itfaiye örgütüne aittir.

Karada çıkan yada denizden karaya yayılma eğilimini gösteren yangınlarda, yangının

çıktığı kuruluşun yetkilisi kendi olanakları ile yangını söndürmeye çalışır. Aynı

zamanda hemen itfaiye örgütüne ve önceden yaptıkları anlaşma ile kendisine yardım

edecek diğer kuruluş itfaiye servislerine haber verir. Belediye itfaiyesinin yangına

müdahale ettiği durumlarda, yangın yerine gelmiş bulunan resmi ya da özel tüm

kuruluşlara ait itfaiye güçleri belediye itfaiye örgütünün komutası altına girer.”

Yönetmeliğin 9.maddesi ise, denizde çıkan yangınlarda görevli olacak

kuruluşu belirlemiştir. Buna göre, “denizde çıkan yangınların söndürülmesi görevi,

bölge liman ve deniz işleri müdürleri ve liman başkanlarına aittir. Denizde çıkan yada

karadan denize yayılma eğilimi gösteren yangınlarda, yangının çıktığı tesisin yetkilisi

kendi olanaklarıyla yangını söndürmeye çalışır. Aynı zamanda hemen bölge, liman

ve deniz işleri müdürlüğüne ve liman başkanlığına ve önceden yaptıkları anlaşma ile

kendisine yardım edecek diğer kuruluşlar itfaiye servislerine haber verir. Yangın

yerine gelen tüm yangınla mücadele güçleri, ana söndürme aracına yöneten

yetkilinin komutası altına girer.”

Yukarıda sayılan görevlerin yerine getirilmesinde, mülki idare amirlerinin

doğrudan ve dolaylı olarak kontrol görev ve yetkileri vardır. Yangının söndürülmesi

için ellerindeki tüm olanakları kullanırlar ve ilgililere emirler verirler.

Page 100: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

4.5.2. Doğal Afet Bölgesi Etrafındaki Mülki İdare Amirlerinin Görev Yetki ve

Sorumlulukları:

Yasa koyucu, bu konuyu da yasa kapsamına almayı ihmal etmemiştir. Nitekim

1051 sayılı Yasayla değişik 7269 sayılı Yasanın 6.maddesinin son fıkrasında

“kendilerinden yardım istenilen afet bölgesi civarındaki vali ve kaymakamlar,

yukarıdaki fıkralarda yazılı yetkilerini kullanırken, bütün imkan ve araçlarla yardıma

zorunludur” diyerek, afet bölgesi etrafındaki yöneticilere de aynı olağanüstü yetkileri

vermiştir.

Bu yetkileri bir de burada yinelemekte yarar vardır:

a. Görev verme yetkisi

b. El koyma yetkisi

c. Satın alma ve kiralama yetkisi

d. İşgal etme yetkisi

e. Nakdi ödeme yetkisi

Bu yetkilerin kullanılmasında o mülki idare amiri o afet bölgesel etrafında olması

ve ayrıca o mülki idare amirinden yardım istenmiş olması gerekir. Mülki idare

Amirleri afetzedelerce nakdi ve ayni yardım toplama gibi bir takım hizmet ve

çalışmalarda bulunabilirler.

4.5.3. Doğal Afet Bölgesi Uzağındaki Mülki İdare Amirlerinin Görev, Yetki ve

Sorumlulukları

Afetle ilgili mevzuatlarda hiçbir şekilde afet bölgesi uzağındaki mülki idare

amirlerine yetki ve sorumluluk verilmemiştir. Ancak 7269 sayılı Yasanın 9.maddesi

afet bölgesi uzağındaki bazı kuruluşlara görev vermektedir. İlgili maddede belirlenen

umumi, hususi ve münhal bütçesi idarelerle bunlara bağlı müesseseler ve iktisadi

Page 101: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

devlet teşekküllerinin, vilayetlere, belediye ve köylere ait olan ve bunlara bağlı olan

müesseselerin elinde bulunan her türlü kara, deniz ve malûl vasıtaları sevk edilir

demekte ve bunun içinde herhangi bir afet bölgesine yakınlık ve uzaklık şartından

söz edilmemektedir.

Afet bölgelerinin uzağında ki mülki idare amirlerine mevzuatta yetki ve

sorumluluk yüklenmemekle beraber uygulamalarda görülmüştür ki; ülkemizin belirli

bir yöresinde olan afet karşısında bütün mülki idare amirleri yardım ve diğer

koordinasyon konularıyla afetin olumsuz etkilerinin giderilmesi ya da azaltılması

yolunda çeşitli katkılarda bulunmaktadırlar. Mülki idare amirleri bu şekilde yardım

toplarken 7269 sayılı Yasaya değil ve fakat 1983 tarih ve 2860 sayılı Yardım

Toplama Kanununa dayanarak yapabilmektedirler. Gerçek ve tüzel kişilerinde yardım

toplamaları aynı kanun hükümlerine tabidir.

4.5.4. Afetler Dolayısıyla Kullanılan Yetkilerde Süre 02.07.1968 tarih ve 1051 sayılı Yasayla değişik 7269 sayılı Yasanın 6.maddesinin 2.fıkrasında mülki amirlere verilen olağanüstü yetkilerin kullanılmasında süre; “afetin sona ermesinden itibaren 15 gündür. Bu süre, gerektiğinde İmar ve İskan Bakanlığınca uzatılabilir.” Bu durumda sürenin başlangıç tarihinin saptanması önemli bir noktadır. Bazı afet olayları ki özellikle deprem gibi afetlerde afetin sona erdiği tarihin belirlenmesi oldukça zordur. Hem felaketin oluşturduğu zararlar içinde özellikle tektonik depremlerde birkaç ayı bulan artçı şoklar afetin sona erdiği sürenin saptanmasını zorlaştırmaktadır. Bu halde Bayındırlık ve İskan Bakanlığından yeni süreler talep edilmekte ve gerektiğinde bu süre Bakanlık tarafından uzatılmaktadır. 5. MÜLKİ İDARE AMİRLERİNE VERİLEN BAŞKACA GÖREV YETKİ VE SORUMLULUKLAR İster olağan durumlarda olsun, ister olağanüstü durumlarda olsun, mülki idare

amirlerine ilgili yasalarla verilen görev, yetki ve sorumluluklar önceki bölümlerde

incelenmiştir. Bu başlık altında ise doğal afetlerle ilgili olup ta daha önce sözü

edilmeyen, çeşitli mevzuat arasına serpiştirilmiş görev, yetki ve sorumluluklardan söz

edilecektir.

5.1. Afet Bölgelerinde Yeniden Yapılacak Yapılara İlişkin Görevleri Valinin ya da kaymakamın doğal afet bölgelerinde yapılacak ya da değiştirilecek yapılarda uyulacak teknik koşulları belirtir yönetmelik esaslarının

Page 102: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

uygulanmasını sağlamakla yükümlü olmaları, 7269 sayılı Afetler Yasası’nın 1051 sayılı Yasayla değişik 3.maddesinde yer almıştır. Maddenin 2.fıkrası bu görevi vermiş, 3.fıkrası ise, “yönetmelik esaslarına aykırı olan yapılar hakkında, vali ve kaymakamlar tarafından sahiplerine bildiride bulunularak, en çok üç aylık bir süre içinde hatanın ve tehlikeli durumun giderilmesinin bildirileceği”ni hükme bağlamıştır. 4.fıkraya göre ise, “verilen süre içinde sahiplerince düzeltilmeyen bina yada

bina kısımları, belediye sınırları ve mücavir alan içinde belediye encümenlerince,

diğer yerlerde ise il ya da ilçe idare kurullarınca, yıkma parası yıkıntı malzemesinden

karşılanmak, yetmemesi durumunda, kalan kısma afetler fonundan tamamlanmak

üzere yıktırılır.”

Aynı maddenin 5.fıkrasında, gerekli kontrol ve denetimin Bayındırlık ve İskan

Bakanlığı’na ait olduğu 6. ve son fıkrasında ise yer kayması, kaya düşmesi, çığ gibi

afetlere uğrayabilecek meskun yerlerde alınacak önlemlerin Bayındırlık ve İskan

Bakanlığı’nca, su baskınlarına uğrayabilecek yerlerde ise Dsi’nin bağlı bulunduğu

bakanlıkça alınacağı belirtilmiştir.

5.2. Afet Bölgelerindeki Binalarının Boşalttırılması ve Yıktırılmasına İlişkin Görevleri

Vali ve kaymakamlar, doğal afetin olduğu yerlerde, fen kurullarının verdikleri rapor üzerine binaların boşalttırılmasına ya da yıktırılmasına karar verebilirler. Bu görev ve yetkiler 27.08.1999 tarih ve 574 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile değişik 7269 sayılı Yasanın 13.maddesinin o bendinin 3.fıkrası ile; “arazinin tehlikeli olurumu ve binaların gördüğü hasar bakımından yıktırılması ve boşaltılması gerekenler hakkında, o il ve ilçenin en büyük mülkiye amirine ayrı bir rapor verilir. Bu makamlarca böyle binalar derhal boşaltılır. Yıkılması gerekenler için en çok 3 gün süre verilerek tehlikenin giderilmesi için sahiplerine bildirilir. Mahallinde sahibi bulunmadığı takdirde durum, mahalli vasıtalarla ilan edilmek suretiyle, bildiri yapılmış sayılır. Fen kurulları, arazinin tehlikeli durumu ve binaların gördüğü hasar bakımından

yıktırılması ve boşalttırılması gerekenler hakkında, o il ve ilçenin en büyük mülkiye

amirine ayrı bir rapor verecekleridir. En büyük mülkiye amirleri de böyle binaları

derhal boşalttıracaklardır. Yıkılması gerekenler için en çok (3) gün süre verilerek,

tehlikenin giderilmesi sahiplerine bildirilecektir. Bina sahibi orada bulunmadığı

takdirde, yerel duyuru araçlarıyla durum bildirilir ve bildirim yapılmış sayılır.

Mal sahibi ya da vekilinin bu bildiriye karşı (3) gün içinde yetkili idare

kurularına itiraz etmek hakkı olup, idare kurularınca bu itiraz en geç (3) gün içinde

incelenir ve bir karara bağlanır. Süresinde itiraz olunmayan, ya da itiraz olunup ta

idare kurularınca yıkılması onaylanan binaları mal sahibi yıkmadığı takdirde bu

Page 103: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

binalara el konulur ve yıkma parası yıkıntıdan elde edilecek malzeme bedelinden

ödenmek üzere, mahallin en büyük mülkiye amirinin emriyle yıktırılır.

Hasar görmüş, fakat düzeltilmesi mümkün olan binaların fen kurullarının

göstereceği koşullara göre onarımı yapılıncaya kadar içine girilmesine ve

oturulmasına izin verilmez. Bu binalar bir yıl içinde onarılmadığı ve itiraz da olmadığı

takdirde, mahallin en büyük mülkiye amirinin emriyle yıktırılabilir. İtiraz olursa İl yada

İlçe İdare Kurullarınca 5 gün içinde incelenir ve karara bağlanır. İtiraz nedenleri

yerinde görülürse, süre 6 ay daha uzatılabilir ((m.13/b) bendi 27.08.1999 tarih ve 574

sayılı KHK ile değişik).

Resmi kurum ve kuruluşlara ait binalardan, 13.madde gereğince yıktırılması

gerekenlerin yıkma masrafları ilgili kurum ve kuruluşlarca sonradan karşılanmak

üzere afetler fon hesabından ödenerek yıktırılacakları, söz konusu maddenin (d)

bendi hükmüdür.

13.maddenin 4 bendi de şöyle bir düzenleme getirmiştir. “Yer kayması, kaya

düşmesi gibi afetlerde, tehlikenin sürmesi ya da tekrarı ihtimali üzerine boşaltılan

binalarına, kesin önlem alınıncaya kadar işgaline ya da hasara uğrayanların

onarımına izin verilmez. Önlem alınamayacağına karar verildiği takdirde, tehlikeli yer

içindeki binalar, yukarıdaki esaslar içinde yıktırılır. Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca

afete karşı arazide gerekli önlemlerin alınması, tehlikeye maruz yapıların yıkılması ve

topluluğun başka yere taşınmasından daha ekonomik görülürse, bu önlemlerin

alınması için gerekli ödenek afetler fonundan ödenir. Tehlikenin giderilmesiyle ilgili

önlemler için yapılan harcamalar borçlanmaya tabi tutulmaz.”

Aynı maddenin (d) fıkrasına göre de, afete uğrayanların yada uğraması

muhtemel olanların bulundukları yerde yada başka yerlerde geçici olarak

barınmalarını sağlamak üzere, baraka ve konutlar inşa edilebilir, ettirilebilir,

kiralanabilir yada satın alınabilir. Bu önlemlerin kısa zamanda yerine getirilmesinin

mümkün olmayacağı durumlarda, geçici önlemlerini kendileri almak isteyenlere

parasal yardım yapılabilir. Geçici barındırma işleri için gerekli ödenek ile, afetzedelere

nakden yapılacak yardımların miktarı ve barınaklarda oturulacak süre Bayındırlık ve

İskan Bakanlığınca saptanır. Buna göre yapılacak giderler ve ödemeler borçlanmaya

tabi tutulmayacaktır.

Page 104: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

5.3. Afet Bölgelerinde Yerleşme Yerlerinin Değiştirilmesiyle İlgili Görev Yapan

Komiteye Başkanlık Etmek.

7269 sayılı Yasanın 16.maddesine göre yerleri değiştirilecek birimlerde ilgili ön

çalışmaları yapmak üzere İçişleri, Maliye ve Gümrük, Bayındırlık ve İskan, Sağlık ve

Sosyal Yardım, Tarım Orman ve Köy işleri, Milli Eğitim Gençlik ve Spor, Sanayi ve

Ticaret Bakanlıkları uzman temsilcilerinden oluşan bir kurul oluşturulacaktır.

21.4.1962 tarihli Bakanlıklar arası protokole göre, genel yaşama etkili

afetlerden önce yada sonra görülen gerek üzerine bir topluluğun bir kısmının, bir

bölümünün yada tamamının başka yerlere yerleştirilmesine ilişkin görev yapacak olan

ve yukarıdaki kuruluşlar temsilcilerinden oluşan komiteye vali ve kaymakamlar

başkanlık edeceklerdir.

5.4. Taşınmaz Malların Değerlerinin Yazıldığı Defteri Onaylama Görevi Bu görev, 7269 sayılı Yasanın 20.maddesiyle verilmiştir. Buna göre, taşınmaz mallarla ilgili olarak oluşturulan kurul kararına itiraz süresinin sonunda itiraz edilmeyen yada itiraz edilip te kesinleşmiş hükümle saptanmış olan değerleri gösteren belgeler, sahipleri adına düzenlenerek, belediye ve köy ihtiyar kurullarınca, başvurularında kendilerine yada yasal temsilcilerine verilecektir. Hisseli yada intikali yapılmamış taşınmazların değer belgeleri hissedarları yada yasal mirasçıları adına düzenlenir. İşte mülki idare amirlerinin görevi burada ortaya çıkmaktadır. Bu değer belgelerinin kayıtları kaymakam yada vali tarafından onaylanan defterlerde tutulur. Yani vali ve kaymakamların bu defteri onaylama görevleri vardır. Maddeye göre, tapuda kaydı bulunmayan yada mülkiyeti anlaşmazlık halinde

olan yada veraset ilamı ibraz edilmemiş olan taşınmazlara ait değer belgelerine mülk

sahibinin ya da kullananın adı yazılmayarak sadece ada ve parsel sayısı, yüzölçümü

ve nitelikleriyle takdir edilen bedeli kaydedilir. Bunlar belediye yada köy kasasında

korunarak, sahipleri belli oldukça, adları yazılarak kendilerine verilir. Bu tür belgelere

ait bedeller T.C. Emlak Kredi Bankasında saklanır.

5.5. Doğal Afetten Sonra Bina Yaptırmak Üzere Yapı Kredisi Almak İsteyenlerin

Yüklenme Belgelerini İnceleyecek Komisyona Başkanlık Etmek

Bayındırlık ve İskan Bakanlığının 15.7.1959 tarih ve 607 sayılı genelgesinde vali ve kaymakamların, bina yaptırmak üzere yapı kredisi verilmesini isteyenlerin

Page 105: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

yükleme belgelerini inceleyecek komisyona başkanlık etmeleri görevi yer almıştır. Bu genelge ile, 7269 sayılı Yasadan yararlanarak kredi verilmesini ya da bina yaptırılmasını isteyenlerin verdikleri “talepname” ve “taahhütnameler”in, o yerdeki en büyük mülki amirin başkanlığında Toprak ve İskan memuru, Tapu ve Sicil Memuru ve Emlak Kredi Bankası Müdüründen oluşan komisyon tarafından on beş gün içinde incelenerek hak sahiplerinin belli edilmesi öngörülmüştür. 5.6. Kredi Almak yada Bina Yaptırmak İsteyenlerin Taleplerini ve Yükleme Belgelerini Kabul Etmek. Mülki amirlere bu görev 7269 sayılı Yasanın 28. maddesiyle verilmiştir. Maddenin 1.fıkrasının metni aynen şöyledir. “Bu yasadan yararlanmak suretiyle inşaat kredisi verilmesini ya da bina yaptırılmasını isteyenlerin, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’nca yapılacak yardıma ilişkin olarak o yerde yapılan ilandan itibaren iki ay içinde o yerin en büyük mülkiye amirine yazılı başvuruda bulunmaları ve taahhütname vermeleri sorunludur.” 5.7. Kurtarma ve Acil Yardım Hizmetlerinde Yaralanan ya da Ölenlerden Tazminat alacakların Kimler Olduğunu Belirlemek Afetler Yasası’nın 12.maddesine göre, afetlerden sonra kurtarma ve acil yardım hizmetlerinde yaralanan ve ölenlerin kendilerine yada mirasçılarına tazminat verilecektir. İşte bu hizmetlerde görev alan, dolayısıyla tazminat verilecek kişilerin belirlenmesi mülki idare amirlerinin görevleri arasındadır. 5.8. Kurtarma ve Acil Yardım Hizmetlerinde Olağanüstü Başarı Gösterenlere İkramiye Verilmesini Sağlamak İçin Bu Gibi Kişileri Saptamak. Böyle görevlilere Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’nca ikramiye verilebilmesi için bunların başarılarını saptayan ve ekip başlarınca düzenlenen belgeyi mülki idare amirleri onaylayacaklardır. Bu onay memur olmayan yükümlüler için olup, memur yükümlüler de valilikçe saptanacaktır. 5.9. Kurtarma ve Acil Yardım Hizmetlerinde Görev Alanlardan Avans İsteyenlerin Durumlarını İncelemek. Bu çalışmalardan dolayı avans için başvuru mülki idare amirliklerine yapılacağından, bu görevliler, başvuranların durumlarını esaslı ve sağlıklı olarak inceleyecekler ve gerekli belgelerin istekliler tarafından verilmesini sağlayacaklardır. Bu listeler daha sonra valilikler aracılığı ile Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’na gönderilecek ve bakanlığın takdir ve onayı ile, avans verilebilecektir.

Page 106: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

SONUÇ VE ÖNERİLER Çağdaş afet yönetimi ve doğal afetlerle mücadelede her şeyden önce tabiattaki mevcut tehlikelerin iyi bilinmesi ve bu tehlikelerin doğurabileceği riskleri azaltabilmek için, tabiatın en akılcı yol ve yöntemlerle kullanılmasını gerektiren ve hatta zorunlu kılan topyekün bir mücadeledir. Bu mücadele içerisinde en sade vatandaştan en yetkili makamlara kadar herkese görev ve sorumluluk düşmektedir. Öncelikle doğal afet zararlarının ancak, doğal afetler meydana gelmeden alınacak yasal, idari ve teknik önlemlerle azaltılabileceğine her kademede inanmak, her zaman hazırlıklı olmak ve uygulanacak afet yönetim sistemini buna göre düzenlemek gerekmektedir. Ülkemizde afet yönetimi konusunda daha ziyade afet olduktan sonra yara sarma politikası şeklinde bir uygulama söz konusudur. Ayrıca hem afet öncesi hem de afet sonrası bir çok sorun ortaya çıkmakta ve bu sorunların çözümünde mülki idare amirlerinin yetkileri özellikle planlama, İmar mevzuatı uygulamaları, yapılaşma ve yapı kontrollerinde sorunlar söz konusu olmaktadır. 7269 sayılı Yasanın 6.maddesi afetlere ilişkin mülki idare amirlerine olağanüstü yetkiler vermiş bulunmaktadır. Fakat bu olağanüstü yetkilerin kullanılmasında görev davetine icabet etmeyen kişilere vali ve kaymakamlarca hafif para cezası verilmekte (47 / a bendi) ve 47 / a bendinin 2.fıkrası gereğince sulh ceza mahkemesine itirazla cezanın kaldırılması yoluna gidilmekte, bu hükümlerde yetkilerin çok yoğun kullanılması gerektiği afet anında olumsuzluklar doğurmakta, ceza miktarı caydırıcı olmamaktadır. Bu konuda daha etkili sonuçlar doğuracak müeyyideler konulmalıdır. 7269, 4123, 4133 sayılı Yasalar, 574 , 576,578 , 580 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameler birleştirilerek temel bir afetler yasası oluşturulmalıdır. 7269 sayılı Yasanın 6.maddesinin 2.fıkrasında yetkinin kullanma süresini afetin sona ermesinden itibaren 15 gün olarak belirlemiştir. Bu süre Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca uzatılabilir hükmü taşımaktadır. Bu süre yetersizdir ve afetin sona erme tarihi özellikle deprem afetinde belirlenememektedir. Süre uzatımında da ilgili bakanlık ağır davranabilmekte ve merkezden yerel durum pek takdir edilemediğinden sıkıntılar doğmaktadır. Bu yüzden sürenin uzatılması ve afetin sona erip ermediği konusunda mülki amirlere takdir yetkisi verip uzatma nedenlerini gerekçesi ile Bakanlığa bildirilmesi yönünde bir düzenleme yapılabilir. Doğal afete uğrayacak yerlerin saptanmasında 7269 sayılı Yasanın 2.maddesinin 1.fıkrasında, ilgili maddenin 2.fıkrası şeklinde düzenleme ile mülki amirlere yetki verebilecek şekilde düzenlenmelidir. 2.maddenin 2.fıkrasında mahalli

Page 107: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

şart ve özellikler dolayısıyla yangın afetine maruz kalması ihtimali olan mahallerde belediye meclisleri veya köy ihtiyar heyeti tespitinde kaymakamların mütalaası alındıktan sonra valilerin tasvibi ile ilan edilir. Oysa 1.fıkra; su baskınına uğramış veya uğrayabilir yerler İmar ve İskan Bakanlığının teklifi üzerine DSİ’nin bağlı bulunduğu Bakanlıkça, yer sarsıntısı, kaya düşmesi, çığ gibi afetlerde Bayındırlık ve İskan bakanlığınca tespit edilir hükmü taşımaktadır. Vali ve kaymakamların genel yaşama etkili doğal afetlerden önce ya da sonra, gerek duyulduğunda bir topluluğun bir kısmının yada bir bölümünün yada tamamının başka yerlere yerleştirilmesini inceleyecek komiteye başkanlık etmeleri bir görev olarak verilmiştir. Fakat komite yasada sayılan bakanlıkların ildeki yürütücü birimlerin başındaki ile değil 2.derecede personelinden oluşmaktadır. Komite üyelerinden Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü dışındakiler mahalline gitmeyip evrakı masa başında imzalamaktadırlar. Bu kadar önemli bir iş sıkıntılar doğurmaktadır. Bu durumda yer seçim komiteleri üyelerinin görevlerini bizatihi yapmaları yönünde uygulama geliştirilmelidir. Toplanan yardımların afete uğrayan bölgeye ulaşmadan olduğu gibi kaçırılması, yardım eşyası kamyonlarının başka illere götürüldükleri, pazarlandıkları, konularına rastlanılmıştır. Afete uğrayan bölgelere yapılan yardımların zorbalara, etkili kişilere yada ailelere verildiği, gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaşmadığı yardım dağıtımında siyasi ölçütlerinin etkili olduğu gönüllü kuruluşlarca dağıtılan yardımlarda idare tarafından sıkıntıların yaratıldığı yönünde günlük haberlerde yer almıştır. Bunların önüne geçecek Devletin sistemi ile doğru, dürüst, güvenilir personelin çalıştırılmasında gerekli dikkat ve ihtimamın gösterilmesi gerekmektedir. 3194 sayılı İmar Yasası afet bölgelerinde çağdaş alan kullanımı planlaması esaslarını, planları yapan, yaptıran plana aykırı hareket edenlerin sorumluluklarını ve bunlara uygulanacak müeyyidelerinde kapsayacak şekilde yeniden düzenlenmelidir. 1580 sayılı Belediye Kanunu ve 3030 sayılı Büyükşehir Belediyeler Kanunu, yerel yönetimlerinde doğal afet tehlikesi ve riskinin belirlenmesi ve zararlarının azaltılması konusundaki görev, yetki ve sorumluluklarını ve aykırı hareket edenlere uygulanacak müeyyidelerde kapsayacak şekilde yeniden düzenlenmelidir. 5442 sayılı İl İdaresi ve 3360 sayılı İl Özel İdareleri Kanunları afet yönetimi ve yeniden inşa faaliyetlerine yerel idarelerinin aktif bir biçimde katılımını sağlayacak ve bu hizmetler için yeni kaynaklarda kapsayacak şeklinde yeniden düzenlenmelidir. Doğal afet tehlikesi ve riski ile afet zararlarının azaltılması konusunda halkın bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi sürekli, etkili ve yaygın eğitim programları ile uygulanmalı.

Dernek, vakıf, izcilik teşkilatları, mahalle örgütleri ve benzeri gibi hükümetlere bağlı olmayan gönüllü kuruluşların bu faaliyetler içerisinde yer almaları sağlanmalıdır.

Mimar, şehir plancısı, mühendis, yer bilimcisi yetiştiren üniversitelerin dört yıllık eğitim programların Türkiye’nin sahip olduğu doğal afet tehlikesi dikkate alınarak yeniden düzenlenmelidir. Afet tehlikesi ve riskinin belirlenmesi ve afet zararlarının azaltılması konusundaki araştırma, geliştirme faaliyetleri öncelikli konular arasına alınmalı, yaygınlaştırmalı ve etkili bir biçimde desteklenmelidir. Bu faaliyetlere özel sektöründe katılımı sağlanmalıdır. Türkiye’de halen kullanılmakta olan afet yönetimi ve kriz yönetimi kavramları yeniden gözden geçirilmeli, eksiklik veya aksaklıklar düzeltilmeli ve konuda görev üstlenecek yöneticilerin eğitilmesi mutlaka sağlanmalıdır. Durum güncelliğinim sürekli korumalıdır.

Page 108: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

Tarım alanlarının tarım dışı kullanılmasının önlenmesine yönelik faklı kuruluşların yetki alanlarındaki mevzuatın gerektirdiği koordinasyon sağlayacak şekilde kuruluşlararası düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Kentleşme, arsa, konut ve altyapı ile ilgili kararlarda ilke ve politikalarda idari, teknik, ekonomik koordinasyon sağlanmalı, kentlerin gelişme alanlarında, yaşayan kentlerin sosyal özelliklerine uygun kullanım değeri yüksek yaşam mekanları tasarlamasında kamu otoriteleri, meslek odaları, üniversiteler ve özel sektör işbirliği yapmalıdır. Kamu otoritelerine, kent arsalarının kamu ve toplum yararına kullanılmasını sağlamak amacıyla kentsel arsaların fiyatlarını belirleme, denetleme ve el değiştirmesini sağlayan tedbirler alma yetkisi alınmalıdır. Kırsal alandan kente göçü engelleyecek ekonomik, kültürel, eğitim ve benzeri tedbirlerin alınması gerekir. Boş duran arazi vergilendirilmesi yoluyla konut açığını kapatacak şeklinde arsa temini yoluna gidilmeli bu suretle aşırı fiyat artışını ve kentin tarla,bağ,bahçe gibi kent dışı alanlara yönelmesini engellemek gerekir. Sorumluluklar, sorumlular iyi belirlenmeli, cezalar caydırıcı olmalıdır. Politikalar gerçekçi, ilkeli, rasyonel sosyal hukuk devleti ülkelerini sağlayacak şekilde düzenlenmelidir.

Zorunlu deprem sigortasını etkinleştirecek ve yaygınlaştıracak usul ve esasların ödünsüz olarak uygulanması sağlanmalıdır.

ÖZET

Ülkemizin en aktif deprem kuşaklarından birisi olan Akdeniz Himalaya deprem

kuşağında yer alması 1.2.3.4.5 deprem kuşaklarının ülkemizin % 98 ini kapsaması ve

17 Ağustos 1999 da Marmara depremi olarak literatüre giren bu yıkım olayından

ülkenin içinde bulunduğu deprem kuşaklarından ve genel afetler konusundan

hareketle,genel anlamda,kentleşme planlama ve konut konularında ülkemizdeki

afetler mevzuatının ve mevzuatın aksayan yönlerini incelemek gerekmektedir.

Çağdaş afet yönetimi ve doğal afetlerle mücadelede her şeyden önce

tabiattaki mevcut tehlikelerin iyi bilinmesi ve bu tehlikelerin doğurabileceği riskleri

azaltmak için tabiatın en akılcı yol ve yöntemlerle kullanılmasını gerektiren ve hatta

Page 109: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

zorunlu kılan topyekün bir mücadeledir.Bu mücadele içerisinde en sade vatandaştan

en yetkili makamlara kadar herkese görev ve sorumluluk düşmektedir.

Öncelikle doğal afet zararlarının ancak,doğal afetler meydana gelmeden

alınacak yasal,idari ve teknik önlemlerle azaltılabileceğine her kademede

inanmak,her zaman hazırlıklı olmak ve uygulanacak afet yönetim sistemini buna göre

düzenlemek gerekmektedir.Ülkemizde afet yönetimi konusunda daha ziyade afet

olduktan sonra yara sarma politikası şeklinde bir uygulama söz konusudur.Ayrıca

hem afet öncesi ve hem afet sonrası bir çok sorun ortaya çıkmakta ve bu sorunların

çözümünde mülki idare amirlerinin yetkileri özellikle planlama,imar mevzuatı

uygulamaları, yapılaşma ve yapı kontrollerinde sorunlar söz konusu olmaktadır.

Bu konuda öngörülen; yetkilerin yerel yönetimlere bırakılması özerk kurumlara bırakılması görüşlerinin yerine bu konuda eğitimli, Devleti her yönü ile tanıyan mülki idare amirlerine yetki ve sorumlulukların tevcih edilmesi problemin çözümü için etkili olacaktır.

KAYNAKÇA

- 1982 T.C. Anayasası,

- 10.06.1949 tarih ve 5442 sayılı, İl İdaresi Kanunu,

- 15.05.1959 tarih ve 7269 sayılı, Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla

Alınacak Tedbirlerle ve Yapılacak Yardımlara Dair Kanun,

- 7269 sayılı, yasada değişiklik yapan 17.07.1968 tarih ve 1051 sayılı yasa,

- 09.06.1958 tarih ve 7126 sayılı, Sivil Savunma Kanunu,

- 1943 tarih ve 4373 sayılı, Taşkın Sulara ve Su Baskınlarına Karşı Korunma

Kanunu,

- 05.07.1977 tarih ve 2090 sayılı, Tabii Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere

Yapılacak Yardımlar Hakkında Kanun,

- 6831 sayılı, Orman Kanunu,

- 27.08.1999 tarih ve 574 sayılı, Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla

Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanunda değişiklik

Yapılması Hakkında KHK,

- 27.08.1999 tarih ve 576 sayılı, Doğal Afetlerde Yapılacak Yardımların

Düzenlenmesi İle Vergilerin Ödeme Sürelerinin Uzatılmasına ve Bazı

Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair KHK,

Page 110: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

- 2003 Yılı mali bütçe kanunu,31.03.2003 tarih ve 25065 sayılı mükerrer

resmi gazete,

- 27.08.1999 tarih ve 578 sayılı, Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması

Hakkında KHK,

- 27.08.1999 tarih ve 580 sayılı, Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla

Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanuna Geçici Maddeler

Eklenmesine Dair KHK,

- 27.08.1999 tarih ve 581 sayılı, Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla

Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun Hükmünde

Kararnamede Yapılan Değişiklikler,

- 20.06.2001 tarih ve 4684 sayılı kanun ,

- 4484 sayılı kanunla değişik 27.08.1999 tarih ve 4452 sayılı kanunun verdiği

yetkiye dayanılarak 27.12.1999 tarih ve 587 sayılı KHK,

- 09.04.1963 ve 12.09.1968 tarihli, Afetlere İlişkin Acil Yardım Teşkilatı ve

Programları Hakkında Yönetmelik,

- 21.09.1968 tarih ve 13007 sayılı, Afetlerin Genel Hayata Etkinliğine İlişkin

Temel Kurallar Hakkında Yönetmelik,

- Afet Sebebiyle Yapılan ve Yapılacak Binaların Maliyet ve Borçlandırma

Bedellerinde Yapılacak İndirimler,

- Afet Bölgesinde Yapılacak Yardımlar Hakkında Yönetmelik,

- 12.06.1970 tarihli, 7269-1051 Sayılı Kanunla Teşkil Olunan Afetler

Fonunun Harcama Usullerine İlişkin Yönetmelik,

- 13.08.1966 tarih ve 6/6851 sayılı, Devlet Tarafından Kullanılan Binaların

Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik,

- 28.08.1968 tarih ve 12988 sayılı, Afet Sebebiyle Hak Sahibi Olanların

Tespiti Hakkında Yönetmelik,

- 04.11.1973 tarih ve 16453 sayılı, Resmi Gazete Yayımlanan, Afetlerden

Sonra Çiftçilere Yapılacak Yardımları Gösterir Yönetmelik,

- 06.08.1975 tarih ve 7/10357 sayılı, Karada Çıkabilecek Yangınlarla, Deniz,

Liman veya Kıyıda Çıkıp Karaya Ulaşabilecek veya Karada Çıkıp

Kıyı,L,man ve Denize Ulaşabilecek Yangınlara Karşı Alınabilecek Önleme,

Söndürme ve Kurtarma Tedbirleri Hakkında Yönetmelik,

- AYDAL, Doğan., ”Afetler Fonu”, Fonlar Nasıl Kullanılır?,1998,Ankara.

Page 111: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

- DPT.,”Afetlere Karşı Kısa-Orta-Uzun Vadede Alınabilecek Tedbirler” , DPT Genel Tebliği, Eylül 1999, Ankara .

- ERDİK, Mustafa., “Deprem Senaryoları” , Bilim ve Teknik Dergisi, sayı:

384, Kasım 1999, Ankara .

- ERGÜNAY, Oktay., “Afet Yönetimi Nedir? Nasıl Olmalıdır?” , Erzincan ve

Dinar Depremi Işığında Türkiye’nin Deprem Sorunlarına Çözüm Arayışları TÜBİTAK Deprem Sempozyumu, Ankara, 15-16 Şubat 1999.

- ERGÜNAY, Oktay., “Türkiye’de Afet Zararlarının Azaltılması Konusunda

Yapılan ve Yapılması Gereken Çalışmalar” , Yayınlanmamış Özel Notlar, Ağustos 1996, Ankara.

- GERAY, Cevat., ERGÜNAY, Oktay., SUCUOĞLU, Haluk., “Deprem”

Yuvarlak Masa, Mülkiyeliler Birliği Genel Merkezi Yayın Organıdır. C.XXIII,

Kasım – Aralık, 1999.

- GÖNEN, Dinçer., ERYİĞİT, Hüdayi., IŞIK, Hikmet., “Açıklamalı Muhasebe-i

Umumiye Kanunu” , Muhasebe-i Umumiye Kanunu, Plaka matbaacılık

Tic.ve San Aş., 1.Baskı, 1999 Ankara

- GÖRSEL DÜNYA ANSİKLOPEDİSİ., “Toprak Kayması” , Görsel

Yayınları, C.11 İstanbul.

- HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ., “Afet Durumunda Beslenme”, Beslenme

ve Diyetetik Bölümü, 1999, Ankara.

- HACI MUSALAR, Serhat., “Felaketlerde Hastanelerin Organizasyonu ve

İzmir’deki Hastanelerin Durumu”, Yüksek Lisans Tezi, 1994, İzmir.

- KARAKUŞ, Kuddusi., “Ülkemizde Görülen Afetlerin Doğallığı”, İller Bankası Dergisi, No:2 Şubat 1999, Ankara.

- KARANCI, Nuray., “Depremin Psiko – Sosyal Boyutları”, Sivil Savunma

Dergisi, Sayı:157, 1999, Ankara.

Page 112: T.C. ANKARA ÜN VERS TES SOSYAL B LMLER ÜNST TÜSÜ KAMU …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/368/661.pdf · 4.5.1.8. 2090 Sayılı, Doğal Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak

- KİPER, Perihan., “Kent Planlama Sürecinde Doğal Afet Girdisi”,

Yayınlanmamış Özel Notlar, 1999, Ankara.

- KONGAR, Bilgi., “Merhaba Sigortaya Gönül Verenler”,

www.tsrsb.org.tr/private/trk/sayı91/bilgikon.htm

- ÖZŞAHİN, Ayhan., “Afetlerde Sağlık Hizmetleri”, Doktora Tezi , 1998,

İstanbul.

- PEYNİRCİOĞLU, Nevin., “Türkiye’de Yerleşme ve Konut Meselesi” Yeni Cumhuriyet Özel Sayısı III. , Yeni Türkiye Medya Hizmetleri, NO: 23-24,

Eylül - Aralık, 1998.

- TANKUT, Tuğrul., Bildiriler Kitabı, Gazi Üniversitesi, 1996, Ankara.

- ULUSAL DEPREM KONSEYİ., “Deprem Zararlarını Azaltma Ulusal

Stratejisi”, Deprem Zararlarını Azaltma Ulusal Stratejisi, Nisan 2002,

Ankara.