92

TurkDokum18

Embed Size (px)

DESCRIPTION

http://tudoksad.org.tr/assets/Turkcast/TurkDokum18.pdf

Citation preview

Değerli Meslektaşlarım,

Dergimizin 2011 yılının bu ilk sayısında sizlerle beraber olmanın mutluluğunu yaşıyorum. Geçtiğimiz aylar sektörümüz açısından oldukça hareketli geçti. İki yılda bir bizleri bir araya getiren ve sektörümüzün dünyadaki en önemli etkinlikleri kapsamında sayılan Ankiros, An-nofer ve Turkcast Fuarlarını Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirdik. 2009 yılında yaşanan küresel krizin etkisi ile sektörümüzdeki küresel daralmaya rağmen fuarların katılım-cı ve ziyaretçi sayısında bu sene de geçmişe kıyasla bir artış görüldü. Ayrıca bu fuarların, ön-ceden planlamış ve küresel ekonomik kriz döneminde askıya alınmış olan projelerin uygu-lamaya konma arifesine rastlaması da güzel bir tesadüf oldu. Son 8 yıldır bu üç ayrı etkinli-ği birlikte yapmaktayız ve bu birlikteliğin sektörümüze sağladığı yararlar göz ardı edilemez. 15 bin148 metrekare net stand alanında gerçekleştirilen bu fuarlarda 37 ülkeden 304 yerli ve 496 yabancı, toplam 800 katılımcı ürünlerini sergiledi. Almanya, Çin, İtalya, İspanya, İran, İn-giltere ve Hindistan ülke pavyonları ile yer aldılar. Fuarlar 83 ülkeden 13 bin 429 kişi tarafın-dan ziyaret edildi. Bu ziyaretçiler içinde dökümcülükle ilgili olanların sayısı 4 bin 387 kişiydi. 2 bin 793 kişi de Turkcast fuarını ziyaret etti.

Bu fuarlarla birlikte, TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası tarafından gerçekleştirilen Me-talurji ve Malzeme Kongresi ile Derneğimiz tarafından gerçekleştirilen Uluslararası Döküm Kongresi’nde sektörümüzle ilgili teorik bilgilerle pratiğin kaynaşmasını ve bu kaynaşmanın sonucu ortaya çıkan teknolojik gelişmeleri izleme fırsatını bulduk. 33 ülkeden 1.100 katılım-cının iştirak ettiği Metalurji ve Malzeme Kongresi’nde 26 oturumda 116 bildiri sunuldu 157 bildiri ise poster sunumu olarak gerçekleştirildi. 38’i yurt dışından gelen 180 delegenin katıl-dığı, ana teması “İşletmelerimizde Verimlilik” olan Döküm Kongremiz ise 2 salon ve 6 oturum-da gerçekleştirildi. Bu iki kongrenin eş zamanlı olarak organize edilmesi ile tüm metalurji sek-törünün beklediği bilgi platformunun yaratılmış olduğunu hep beraber gözledik. Kongremi-zin amacı, döküm sektörü ile ilgili akademik, teknolojik, ekonomik, ticari ve idari çalışmalara ilişkin bilgi ve deneyimlerin katılımcılara aktarılmasını ve ortak konuların karşılıklı olarak pay-laşılmasını sağlamaktı. Kongremizde 10 farklı ülkeden 36 tebliğ sunuldu. Mühendislerimiz ve teknik personelimiz bu tebliğlere web sitemizdeki kongre linkinden erişebileceklerdir. Ayrıca bu sene ilk defa Derneğimiz tarafından “1. Dökümün Fotoğrafları Sergisi” düzenlenerek mes-leğimize farklı bir bakış açısı yaratıldı. Gördüğü ilgi ile bu sergimize önümüzdeki yıllarda daha yoğun bir katılım olacağından eminiz.

Bir önceki dergimizde sizlerle paylaştığım gibi bir grup arkadaşımız Uğur Kocaoğlu başkanlı-ğında Çin’de gerçekleştirilen WFO tarafından organize edilen 69. Dünya Döküm Kongresi ile Foundex 2010 Fuarı’na katıldılar. Bu vesile ile Çin’de sektörümüzün gelişmelerini inceleme fır-satı buldular. Dünya Döküm Kongresi’nde Yaylalı Günay’ın sunumunun en iyi ikinci sunum,

başkandan...

2011’de de Temkinli Olmaya Devam

fotoğraflarının ise birinci seçilmesi nedeniyle eski başkanı-mızı ülke ve sektörümüzün tanıtımına yaptığı katkılardan ötürü tebrik ederiz.

Çin’de gerçekleşen Genel Kurul’da Haziran 2007 yılından beri görev yaptığım ve işlerimin yoğunluğu nedeni ile bu dönem ayrılmak zorunda kaldığım WFO Yönetim Kurulu üyeliğine benim yerime Yönetim Kurulu üyemiz Umur De-nizci seçilmiş ve ülkemizi temsil görevini devralmıştır. Ken-disini tebrik ediyor ve başarılar diliyorum.

Önümüzdeki tetkik gezisinin ise Ukrayna’ya yapılması önerimizi duyurmuştuk, ilgilenenlerin Dernek sekreterya-sını bilgilendirmelerini tekrar hatırlatıyor, sizleri bu gezide aramızda görmek istiyoruz.

Dergimizin içeriğinde muhtelif şirketlerden arkadaşlarımı-zın, 2010 yılı ekonomik konjonktürü ile ilgili değerlendir-melerini ve 2011 yılı beklentilerini inceleme fırsatını bu-lacağız. Her geçen gün gelişen ve değişen ekonomik ko-şullara ilaveten, bir de 2011 yılının seçim yılı olması bizle-ri derinden düşündürmekte ve yeni yatırım yapma çaba-sı içinde olanları kaygılandırmaktadır. Bu kritik dönemleri de geçmiş kriz deneyimlerimizle atlatacağımıza inanmak-tayız.

Dış ticaretimiz açısından, 2010 yılının 2009’a kıyasla artışla kapanacak olmasına rağmen kayıplarımızın telafi edileme-yeceği görülmektedir. Bu nedenle en büyük ihracat paza-rımız olan Avrupa ekonomisine dikkatlerinizi çekmek isti-yorum. 2010 son çeyreğinde Almanya’da yapılan araştırma neticeleri, Euro Bölgesi’ndeki ekonomik toparlanma hızı-nın önümüzdeki aylarda düşeceğini belirtiyor. Ayrıca önü-müzdeki 6 aylık beklenti endeksi pozitif olmakla birlikte, 2009’un 2. çeyreğinden beri ilk defa bu kadar düşük çık-mıştır. Bugün ekonomik durum Euro Bölgesi’ndeki ülkeler tarafından farklı şekilde değerlendirilmektedir. Ekonomik durum bilhassa Almanya, Avusturya ve Lüksemburg tara-fından olumlu bir şekilde değerlendirilirken, Belçika, Slo-vakya ve Finlandiya tarafından tatmin edici, İtalya ve Fran-sa tarafından ise çok daha olumsuz değerlendirilmektedir. Yunanistan, İrlanda, İspanya ve Portekiz’in ekonomilerin-deki olumsuz seyir de devam etmektedir. Bu durum bizi de kaygılandırmaktadır. Diğer bir önemli ihracat pazarımız olan ABD’de küresel krizin neden olduğu ekonomik dal-galanma tam anlamıyla durulmamıştır. 2011 yılının Ame-

rikan ekonomisi için de zor bir yıl olacağı beklenmekte-dir. Dolayısıyla ihracatçılarımız açısından 2011 yılı dış talep seyrinin kayıpları telafi edecek kadar güçlü olamayabile-ceği göz önünde bulundurulmalıdır. İhracat pazarlarına iş yapan sanayilerde kapasite kullanım oranlarının, 2007 ve 2008 yıllarındaki seviyelere çıkması kısa vadede zor görün-mektedir. 2010’un ikinci yarısında ağırlıklı olarak otomotiv sektörünün talebi ile artan döküm üretimi pozitif bir ivme kazanmış olsa da, firmalarımıza 2011 yılında 2010 yılında olduğu gibi yine dikkatli, tasarruflu olmalarını ve temkinli davranmalarını tavsiye ediyoruz.

24 Kasım’da TOBB’da Türkiye Döküm Sektör Meclisi se-çimleri yapıldı. Derneğimizin ağırlıklı olarak temsil edildi-ği Meclis’te Başkanlık Divanı’na Meclis Başkanı olarak ben, başkan yardımcılıklarına da İstanbul Pik Dökümcüler Oda-sı Başkanı Halil Gazi Varol ve Ferro Döküm A.Ş. Genel Mü-dürü Mustafa Mahmutçavuşoğlu seçildi. Derneğimiz tara-fından hazırlanan iş ve yatırım ortamında karşılaştığımız yapısal, idari ve teknik sorunlar ile bunlara ilişkin çözüm önerilerimizi Aralık ayı başında toplanan Ekonomik ve Sos-yal Konsey toplantısında, TOBB Döküm Meclisi görüşü ola-rak hükümete iletme fırsatı bulduk.

CAEF tarafından açıklanan 2009 verilerine göre Türk Dö-küm Sektörünün, kan kaybetmesine rağmen Almanya, Fransa ve İtalya’nın arkasından, Avrupa’da en büyük dör-düncü üretici konumuna yükselmiş olması önemli bir ba-şarımızdır. Bundan sonra yapmamız gereken bu seviyeyi önümüzdeki yıllarda daha yukarılara taşımaktır. Sektörü-müzün, teknolojik yeni yatırımlara, kaliteye, nitelikli işgü-cü istihdamına önem verdiği ve yeni pazarlar yaratıp bu pazarlara katma değeri yüksek ürünler pazarlayabildiği sü-rece bunun başarılacağına inanmaktayım.

27 Aralık 2010 tarihinde aramızdan ayrılan eski Başkanı-mız Okay Hekimoğlu’na Tanrı’dan rahmet, kederli ailesine ve camiamıza başsağlığı dilerim.

Değerli meslektaşlarım, şahsım, Yönetim Kurulumuz ve Dernek çalışanlarımız adına hepinizin yeni yılını kutlar, 2011 yılının sağlık, başarı ve mutluluk getirmesini diler, he-pinize en derin saygılarımı sunarım.

M. Niyazi AkdaşTÜDÖKSAD Yönetim Kurulu Başkanı

Ekonomik göstergelerin hemen herkesi mutlu ettiği, tüm sektörler için oldukça verimli geçen bir seneyi uğurluyor, morallerimizin ve beklentilerimizin yüksek ol-duğu 2011’e girmiş bulunuyoruz. 2010 yılı sektörümüz için 2009 ile karşılaştırıldı-ğımızda birçok açıdan oldukça verimli ve başarılı geçti. Geçtiğimiz Kasım ayında düzenlenen Ankiros-Annofer-Turkcast fuarları da başarılı geçen seneyi görkem-li bir şekilde kapamış oldu. Fuara olan ilgi herkesi fazlasıyla mutlu etti. Aynı za-manda Türk döküm sanayinin gücünü görmek isteyenler için de iyi bir fırsat oldu.

Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği olarak Ankiros-Annofer-Turkcast Fuarları’nda bir dizi etkinlik gerçekleştirdik. Ana teması “İşletmelerimizde Verimlilik” olan 5.Uluslararası Ankiros Döküm Kongresi’nin, sektörümüzde nitelikli bilgi paylaşı-mını sağlayan bir platforma dönüştüğünü gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz. Kong-re boyunca gerek tebliğleri ile gerekse konuşmaları ile bilgi paylaşımına katkı-da bulunan tüm katılımcılarımıza teşekkür ederiz. Kongreyi takip eden tüm zi-yaretçilerin de işletmeleri için oldukça faydalı bilgileri edindiklerini düşünüyo-ruz. Kongrede gerçekleştirdiğimiz “Döküm Alıcısının Gözünden: Dökümcülerden Beklentiler” panelinde otomotiv devlerinin satınalmacılarını tedarikçileriyle bu-luşturduk. Otomotiv ana sanayinin beklentilerini elinizde tutmuş olduğunuz bu sayının ilerleyen sayfalarında bulabilirsiniz. Yine fuarda gerçekleştirdiğimiz diğer önemli etkinlik de “1. Dökümün Fotoğrafları Sergisi” oldu. Amatör ve profesyonel fotoğrafçıların döküm teması merkezinde çektikleri fotoğraflar herkesin dikkati-ni çekti. Bu organizasyonun sektörümüzün görsel sanat özelliğini ortaya koyma-sı açısından önemli bir işlevi yerine getirdiğini de söylemek sanırız yanlış olmaz.Ankiros/Annofer/Turkcast fuarlarına katılan üye firmalarımızın temsilcileriyle fu-arda bir araya gelerek 2010 yılını değerlendirip 2011 beklentilerini konuştuk. İler-leyen sayfalarımızda konuşabildiğimiz üyelerimizin değerlendirmelerinin özeti-ni bulabilirsiniz.

2011 yılına umutlu başlamamızın yanında sektörümüz açısından en önemli ve gelecek dönemde de sıkıntı yaratacak konu hammadde piyasalarında yaşanan dalgalanmalar olarak karşımıza çıkıyor. Hammadde fiyatlarında ki yükseliş ana girdi maliyetimizi de yükseltecektir. Kriz öncesi 2008 yılının ikinci yarısında da aynı durum yaşanmış ve yüksek hammadde fiyatlarıyla krize girmiştik. Her ne ka-dar bu dönemi kriz öncesi dönemle karşılaştırmak doğru olmasa da dikkat edil-mesi gerekir diye düşünüyorum. Hammadde fiyat yükselişlerinin yanında yaşa-nan hurda sıkıntısı da dökümhanelerimizi zorlayacaktır.

Dergimizin bu sayısının hazırlandığı günlerde dikkat çeken bir başka gelişme-yi de bu satırlarda sizlerle paylaşmak istiyorum. 2000 yılından beri düzenli ola-rak katıldığımız Avrupa’nın en önemli sanayi gösterisi olan Hannover Fuarına bu yıl 32 dökümcü firmamız ile 1,200 metrekare’nin üzerinde rekor bir katılıma ha-zırlanıyoruz. Fuar katılımı, dekorasyon, nakliye, ulaşım ve konaklama maliyetleri-ni göz önüne aldığımızda sadece dökümhanelerimizin bu yılki Hannover çıkar-ması için gerçekleştirecekleri toplam yatırımın 800 bin Euro’nun üzerinde olaca-ğı açıktır. Almanya’nın başını çektiği endüstriyel gelişmedeki pazar payımızı artır-mak için yola çıkacak üyelerimize başarılı bir fuar diliyoruz.

Her şeye rağmen 2011 yılının sektörümüz ve ülkemiz için iyi geçmesini temenni eder, saygılarımı sunarım.

Keyifli okumalar…

Ekonomik göstergeler…

SUNUŞ

Kubilay DalTÜDÖKSAD Genel Sekreteri

İÇİNDEKİLER Ocak / 2010

KÜNYE

YILMAZ TURHAN İLE EZBERDIŞI

Yılmaz Turhan ile ezberin dışına çıkarak Türkiye’de dünden bugüne temsilciliğin önemini ve besicilikte neler olduğunu konuştuk.

TÜRKDÖKÜM / TURKCAST DERGİSİ İMTİYAZ SAHİBİ: Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği adına Yönetim Kurulu Başkanı M. NİYAZİ AKDAŞ SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ: KUBİLAY DAL (Genel Sekreter) YAYIN KURULU: UMUR DENİZCİ - MEHMET ATİK - UĞUR KOCAOĞLU - UĞUR DEMİRCİ - SEYFİ DEĞİRMENCİ DR. CAN AKBAŞOĞLU - PROF. DR. E. SABRİ KAYALI - M. ERHAN İŞKOL - CAN DEMİR - TEVFİK GÜNHAN YÖNETİM YERİ: Yasemin Sok. Birlik Apt. No: 7 / 3 34349 Gayrettepe - İSTANBUL Tel: 0212 267 13 98 Faks: 0212 213 06 31 www.tudoksad.org.tr YAYINA HAZIRLAYAN: TEMATİK MEDYA Yayıncılık ve Ajans Hiz. Ltd. Şti. BASKI: Promat Basım Yayın San. ve Tic. A.Ş Tel: 0212 622 63 63YAYIN TÜRÜ: Yerel - Süreli / TÜRKDÖKÜM - TÜRKCAST dergisi 3 ayda bir yayınlanır. Dergimizdeki yazılar kaynak gösterilerek kısmen veya tamamen yayınlanabilir.

14

40

4 BAŞKANDAN

6 SUNUŞ

10 DERNEKTEN HABERLER

• Döküm Meclisi Çözüm Önerileri Şura’da

• Türkiye Döküm Meclisi Toplandı

• Çin Rakibimiz mi?

14 EZBERDIŞI Yılmaz Turhan ile Ezber Dışı

22 ÜYELERDEN HABERLER

• Trakya Döküm’ün Başarısı Belgelendi

• Körfez’den Savurma Döküm ile Çelik Boru Üretimi

• Inductotherm 57 Yaşında

• Ashland ve Süd-Chemie Birleşmesi Tamamlandı

• Gedik Holding’in Dev Projesi Hızla Tamamlanıyor

30 ENERJİ • Büyümenin Yolu Enerji Verimliliğinden Geçiyor

34 WFO

• WFO İyinin En İyisini Seçti

• Umur Denizci WFO Yönetim Kurulunda

36 KONGRE/FUAR

• Döküm Sektörü Kongresinde Buluştu

• Dökümün Fotoğrafları Sergilendi

• Ankiros Sektörün Gücünü Gösterdi

40 DOSYA • Ana Sektör Gözünden Döküm Sanayisi

• Otomotiv devleri; Daimler, Renault, BMV,

Volkswagen’in Beklentileri

46 DÖKÜM SANAYİ

Dünya Döküm Üretimi 2009 Yılı Rakamları

OTOMOTİVCİLERİN GÖZÜNDENDÖKÜM SANAYİSİ

İNDEKS

2010 YILI SONUNDA EKONOMİK GÖRÜNÜM

52

30BÜYÜMENİN YOLU

ENERJİ VERİMLİLİĞİNDEN GEÇİYOR

ASK................................................................................. 60-61

EVREN...................................................................................25

EXPERT................................................................................. 49

FERROTRADE......................................................................33

FOSECO................................................................................. 7

HERAEUS................................................................................3

INDUCTOTHERM...............................................................39

LMA........................................................................................51

MARMARA METAL........................................... arka kapak

TOSÇELİK GRANÜL....................................... ön kapak içi

YILKAN MAÇA..............................................arka kapak içi

52 DEĞERLENDİRME • 2010 Yılı Sonunda Ekonomik Görünüm • TÜDÖKSAD Üyelerinin 2010 yılı Değerlendirme leri ve 2011 Beklentileri

72 HAMMADDE PİYASALARI • 2010 Yılı Döküm Hammaddeleri Değerlendirmesi ve 2011 Beklentileri • TÜDÖKSAD Hammadde Fiyat Endeksi • Çolakoğlu Hurda Fiyatları • Avrupa Metalik Malzeme Fiyat Endeksi • Eurofer Avrupa Hurda Fiyat Endeksi

77 NEDEN DÖKÜM?

78 İÇİMİZDEN BİRİ Bir Devrin Son Temsilcisi: Vezni Dursun

82 MAKALE Alüminyum Alaşımlarında Ergimiş Metal Kalitesi, Tretmanı ve Kontrolü

88 ÜYE REHBERİ

90 FUAR AJANDASI

TÜDÖKSAD üyeleri 2010’un nasıl geçtiğini ve 2011 yılından beklentilerini

açıklıyorlar.Üyelerin görüşlerini, TÜDÖKSAD Yönetim Kurulu Başkanı M.

Niyazi Akdaş’ın değerlendirmeleriyle birlikte aktarıyoruz

10

DERNEKTEN

5. Türkiye Sektörel Ekonomi Şurası’nda TÜDÖKSAD tarafından hazırlanan döküm sektörünün karşılaştığı yapısal, idari ve teknik sorunlar ve çözüm önerileri raporu Döküm Meclisi görüşleri olarak ilgili bakanlıklara sunuldu.

Ankara’da 8 Aralık’ta toplanan 5. Türkiye Sektö-rel Ekonomi Şûrası’na Hükümeti temsilen Dev-let Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün ile Devlet

Bakanı Cevdet Yılmaz katıldı. TOBB Merkez’inde gerçekle-şen ve 60 ana sektör temsilcilerinin katıldığı ve bu anlam-da Türkiye'nin tek ve en büyük buluşması olan toplantıda, sektör temsilcileri sorun ve beklentilerini Hükümet’e ilet-me fırsatı buldu. Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği (TÜ-DÖKSAD) tarafından hazırlanan döküm sektörünün iş ve yatırım ortamında karşılaştığı yapısal, idari ve teknik so-runlar ile bu sorunlara ilişkin çözüm önerileri TOBB Dö-küm Meclisi görüşü olarak gündeme geldi. Şura vasıtasıy-la, toplantıda hazır bulunan ve milli gelirin yaklaşık yüzde 75'ine tekabül eden 540 milyar dolarlık bir üretim hacmini ve toplam ihracatın yüzde 90’ını gerçekleştiren sektörlerin karşılaştığı sıkıntı ve çözüm önerileri kapsamlı bir raporda bir araya getirilerek doğrudan ekonomi yönetiminden so-rumlu olan Hükümet üyelerine iletildi. Şûra’nın açılışında konuşan TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklı-oğlu, önceki sektörel şûralarda gündeme getirilen çeşitli konularda sağlanan ilerlemenin, reel sektör ve ekonomi-nin büyümesine önemli katkıda bulunduğunu vurgulaya-rak, Yeni Ticaret Kanunu ve Borçlar Kanunu’nda sağlanan siyasi mutabakatın memnuniyet verici olduğunu ve bu iki önemli kanunun yasalaşmasına öncelik verilmesi gerekti-

ğini söyledi. Yeni istihdamda sosyal güvenlik prim yükü-ne İşsizlik Sigortası Fonu katkısının önümüzdeki dönem-de uygulamaya alınması gerektiğini dile getiren Rifat Hi-sarcıklıoğlu, kriz döneminde şirketler ve vatandaşlar açı-sından önemli bir yüke dönüşen kamuya borçlar konusu-nun çözüme kavuşacak olmasının önemli bir adım oldu-ğunu ancak, her türlü zorluğa rağmen, yükümlülüklerini zamanında yerine getiren mükelleflerin ödüllendirilmesi-ne yönelik de bir çalışma yapılmasının önemli olduğuna vurgu yaptı. Hisarcıklıoğlu şöyle devam etti: “Türkiye Sek-tör Meclisleri’nin, ekonomi politikalarının tasarım sürecine doğrudan katılımıyla, sektörel bazda engel ve darboğazla-rın tespit edilerek, sektörel politikaların geliştirilmesi gere-kir. Süresi dolacak Yatırım Teşvik Sistemi, sektör meclisleri-

Döküm Meclisi ÇözümÖnerileri Şûra’da

Ali BabacanDevlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı

Türkdöküm 11

DERNEKTEN

nin taleplerine göre yeniden şekillendirilerek yenilenmeli-dir. Ayrıca kamu-özel sektör iş birliğinin, sloganlarda bıra-kılmadan, kurumsallaştırılması, bu bağlamda ESDK ve Da-imi Özel İhtisas Komisyonu gibi bu amaçla kurulmuş ama son dönemde atıl bırakılmış mekanizmaların yeniden can-landırılması gerekiyor.” Dünya ekonomisine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ise ko-nuşmasında, gelişmiş ekonomilerde kamu açıklarının, kamu borç stoklarının tarihi yüksek seviyelere ulaştığını kaydederek, özellikle Yunanistan kriziyle yeni bir safhaya giren küresel ekonomik krizin hala gündemde olduğunu belirtti. Babacan, bankacılık sektöründeki sorunların he-nüz çözülmediğini, bilançoların normale dönmesinin yıl-lar alabileceğini ve bu krizin dünyaya maliyetinin 2. Dün-ya Savaşı’ndan çok daha büyük olduğunu kaydetti. Hükü-met olarak dünyadaki gelişmeleri yakından izlediklerini ve dünyada olabilecek her türlü gelişmeye karşı tedbir aldık-larını söyleyen Babacan, işsizlik konusuna da değinerek Birçok gelişmiş ülkede işsizlik çok yüksek rakamlara ulaştı ve bu büyümede baskı da oluşturuyor. İşsizliğin sosyal bo-yutları ise ülkeleri kısa vadeli çözümlere yöneltiyor” dedi. G20'de alınan kararlara da değinen Babacan, her türlü ko-

rumacılığa karşı birlikte karşı koyulması ve döviz kuru ko-nusunu ülkelerin piyasaya bırakması gibi konularda çağrı-lar yapıldığını, bankacılık alanında önemli kararlar alındı-ğını dile getirdi. Toplantıda, TÜDÖKSAD tarafından hazır-lanan ve TOBB Döküm Sanayi Meclisi görüşü olarak sunu-lan yapısal, idari ve teknik sorunlar ile bu sorunların çözüm önerileri kısaca 4 başlık altında sunuldu.

Rifat HisarcıklıoğluTürkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı

Demir ve demirdışı metal döküm sektörlerindeki üreticilerin fabrika atıklarını bertaraf edememesi

Açıklama• Çevre analizleri için akredite laboratuarlar yetersizdir. Sadece TÜBİTAK ve birkaç özel kuruluşta limit-li analiz yapılabilmekte ve bu analizler çok uzun sürmektedir.• Döküm sektörünün, katı tehlikesiz atık karakterinde olan döküm kumu ve cüruf gibi atıkları için belediye atık depone alanlarına izin verilmemekte, İZAYDAŞ gibi atık bertaraf tesislerinde ise çok yüksek maliyetlerle karşılaşılmaktadır. • Yeterli sayı ve kapasitede atık toplama tesisleri kurulana ve devreye girene kadar, dökümhane tehlikesiz atıklarının beledi-yelerin evsel atık sahalarına veya hafriyat atık sahalarına atılması için özel izne ihtiyaç duyulmaktadır.

Çözüm Önerisi • Atıkların analizini yapacak akredite laboratuarlar artırılmalı ve üniversite laboratuarlarında yapılan analizler ilgili Bakan-lıklar tarafından kabul edilmelidir.• Tehlikesiz dökümhane atıklarının orman bölgelerindeki terk edilmiş taş ve kum ocaklarının oluşturduğu çukur alanlara doldurulmasına ve üstlerinin nebati toprakla kapatılarak ağaçlandırılmasına izin verilmelidir.• Tehlikesiz katı atık depone alanlarının uygun bölgelerde kurulması için yerel yönetimler teşvik edilmelidir.• Tehlikesiz katı atıkların diğer sanayi sektörlerine hammadde girdisi olması teşvik edilmelidir (Avrupa’da çimento, hazır be-ton, zemin yol asfalt dolgusu gibi birçok uygulama örneği vardır).

İlgili KurumÇevre ve Orman Bakanlığı, Yerel belediyeler

Yeterli sayıda iş güvenliği uzmanının ve sektör bazında uzmanların olmaması

AçıklamaTehlike ve risklerin sektöre özgü ele alınması büyük önem arz etmektedir.

Çözüm Önerisi Yeni iş güvenliği uzmanları ve sektör uzmanları yetiştirilmelidir.

İlgili KurumÇalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı

DETAY

Ocak - Şubat - Mart / 201112

DERNEKTEN

DETAYKKDF ve Banka Sigorta Muamele Vergisi’nin sanayicilere ilave yük getirmesi

AçıklamaSanayicilere ilave maliyet yaratan Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu (KKDF) ve TL kredilerden alı-nan Banka Sigorta Muamele Vergisi (BSMV) kaldırılmalıdır.

Çözüm ÖnerisiYurt dışı vadeli satın almalarda ve işletme kredilerinde uygulanan KKDF ve TL kredilerinden alınan BSMV’nin kaldırılması sek-törün gelişmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Gümrük vergisi uygulamalarının bir benzeri olarak hammadde teminin-de uygulanan KKDF’nin ve TL kredilerinden alınan BSMV’nin kaldırılması, girdi maliyetleri üzerinde olumlu bir etki yaratacak ve sektörün uluslararası alanda rekabet gücünü arttıracaktır. İthalatı özendireceği mütalaası, muafiyetin ihracatçı / üretici şirket-lere uygulanması ile çözülebilir.

İlgili KurumMaliye Bakanlığı.

Katma değer oluşturan ve istihdamı artıran yatırımlara yeterli teşvikin olmaması

AçıklamaYatırım yaparak istihdam sağlayan ve ihracat yapabilen büyük sanayi kuruluşlarına artık teşvik uygulaması yapılmamaktadır. Bunun yanında, makine finansal kiralamalarında yüzde 1 oranındaki KDV yüzde 18’e çıkarılmıştır. Yatırım teşvikleri kaldırılmış-tır.

Çözüm Önerisi Katma değer oluşturan ve istihdamı artıran yeni yatırımlar için teşvik uygulamasına geri dönülmelidir.

İlgili KurumHazine Müsteşarlığı, DTM

Niyazi Akdaş Döküm Meclisi Başkanlığı’na Seçildi

TOBB çatısı altında, kamu ve özel sektör temsilcilerinin katılımları ve ortak katkılarıyla sektörel konularda sorunların tespit edilmesi, çö-züm önerilerinin oluşturulması ve sektörel açılımlar sağlamayı he-defleyen Sektör Meclisleri bünyesinde, Döküm Sanayi Meclisi ikin-

ci dönem çalışmaları, 24 Kasım 2010’da yapılan Başkanlık Divanı seçimi ile baş-ladı. TÜDÖKSAD’ın ağırlıklı olarak temsil edildiği Döküm Sanayi Meclisi Baş-kanlık Divanı’na, meclis başkanı olarak Niyazi Akdaş seçildi. Başkan vekillikleri-ne ise İstanbul Pik Dökümcüler Odası Başkanı Halil Gazi Varol ve Ferro Döküm Genel Müdürü Mustafa Mahmutçavuşoğlu getirildi. Sektör Meclislerinde, sek-töre yön veren kuruluş temsilcilerinin yanı sıra akademik ve uzman danışman-lar da yer alıyor.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği TOBB Türkiye Döküm Sanayi Meclis Seçimleri yapıldı. TÜDÖKSAD Yönetim Kurulu Başkanı Niyazi Akdaş seçimlerde meclis başkanlığına seçildi.

Türkdöküm 13

DERNEKTEN

Dünyanın dört bir yanından gelen dökümcüle-re ev sahipliği yapan Çin’in Hangzhou kentin-de WFO tarafından Çin Uluslararası Döküm fu-arı Foundex ile eş zamanlı organize edilen 69.

Dünya Döküm Kongresi, enerji korunumu ve çevre bilin-ci için yeni döküm teknolojilerinin geliştirilmesi, insanoğlu ve doğa arasındaki uyum için oldukça gerekli olan unsur-ların tartışıldığı bir platform oldu. Katılımcıların yeni döküm teknolojilerini tanıma fırsatı ya-kaladığı kongreye Türkiye’den TÜDÖKSAD tarafından or-ganize edilen bir heyet katıldı. Döküm sanayinde önemli bir yere gelen Çin’i yakından tanıma fırsatı bulan TÜDÖK-SAD heyeti, yaptığı gezi çerçevesinde bir çok dökümha-neyi gezerek Çin dökümcülüğü hakkında bilgi edindi. Çeşitli dö-kümhaneleri ve sanayi tesislerini gezen heyette bulunan TÜDÖK-SAD Yönetim Kurulu Üyesi Ad-nan Aytekin’e kongre ve geziyi sorduk. Kongre’nin biraz sönük geçti-ğine dikkat çeken Adnan Ay-tekin2004 yılında İstanbul’da yapılan 66. Dünya Döküm Kongresi’nden sonra herhan-gi bir kongreyi beğenmenin mümkün olmadığını söyledi. İstanbul’daki kongrenin önce-ki kongreleri gölgede bıraktığı gibi, sonra yapılan kongrelerin de çok önünde olduğunu ve o başarının bir daha kolay ya-kalanmayacağını vurgulayan Adnan Aytekin, şöyle devam etti “Türkiye’de yapılan kongre hala konuşuluyor. Çin’deki kongrede görevli yönetim kurulu üyemiz Umur Denizci ve eski başkanımız Yaylalı Günay Türkiye’yi gayet iyi temsil etti. Yaylalı Günay’ın tebliği en iyi 2. tebliğ seçildi. Birinci ise bence sadece Çinli biri olsun diye seçildi, oradaki herkes Yaylalı Günay’ın tebliğinin birinci olduğunu zaten farkın-daydı.” Dökümhanelerimizin daha fazla bu tür etkinlikler-de yer alması gerektiğini ifade eden Adnan Aytekin, kong-re ortamlarının yeni insanlarla tanışma ve bilgi alışverişle-rinde bulunmak için her zaman fayda sağladığına dikkat çekti. Çin’deki kongre sönüktü ama Çin sanayisi için olum-

suz konuşmanın doğru olmayacağını ifade eden Adnan Aytekin Çin sanayi hakkındaki gözlemlerini şöyle açıkladı “Gezi çerçevesinde ziyaret ettiğimiz dökümhaneler harika idi, hepsi çok moderndi, kurulan, kurulmaya devam eden veya geliştirilen dökümhaneler için diyecek bir söz yok. Dünyadaki büyük dökümhanelerin bir çoğu Çin’de de dö-kümhane kuruyor. Otomotiv sanayii de Çin’de büyük yatırım yapmış ve yap-maya da devam ediyor. Dolayısıyla döküm sanayi de buna paralel olarak yol alıyor. Dökümhaneler son teknolojiy-le kuruluyor, hepsi çok modern, Türkiye’de olduğu gibi Çin’de de eski küçük dökümhaneler mevcut ama tabi biz bu dökümhaneleri gezmedik, Türkiye ile kıyaslamak için

hep büyük modern dökümha-neleri gezdik.” Gezide Çin dö-kümhanelerinin Türkiye’den farklı olarak göze çarpan en be-lirgin özelliliğini nedir? sorumu-za Adnan Aytekin şöyle bir ce-vap verdi “ Donanım olarak de-ğil ama en belirgin farkları çok büyük olmaları, bunu kapasite olarak algılamak gerekiyor, ge-nel olarak çok büyükler, bilindi-ği gibi Çin dünyanın en büyük döküm üreticisi. Zaten Çin eski-si gibi değil, çok hızlı yol almış ve gelişmiş bir ülke. Modern, re-fah düzeyi yükselmiş, beklediği-mizin üzerinde modern bir ülke

ile karşılaştık. Döküm konusunda bize rakip olmadıklarını söyleyebilirim. Çünkü Çin çok hızlı büyüme gösteriyor ve buna bağlı olarak iç tüketimi de artıyor, refah düzeyi her geçen gün yükseliyor, dolayısıyla üretim ihtiyaçları da ar-tıyor ve döküm sanayisi de iç piyasaya yöneliyor. Rekabet anlamında korkacak bir durum yok, hatta gelecekte belki Çin’e döküm parçası bile satabiliriz.” Bundan sonraki kongrenin Meksika’da yapılacağını belir-ten Adnan Aytekin, Meksika, Türkiye ile daha rahat karşı-laştırılabilecek uygun bir Pazar, ekonomi olarak birbiri-ne daha yakın iki ülke ama Türkiye’yi Çin ile karşılaştırmak çok doğru olmaz, Çin, yakın gelecekte ABD’den daha fazla gündem yaratacak bir Pazar olarak karşımıza çıkacak.

Çin Rakibimiz mi?WFO’nun ev sahipliğinde iki yılda bir yapılan Dünya Döküm Kongre’sinin 69’uncusu bu yıl 16-20 Ekim tarihleri arasında Çin’in Hangzhou kentinde yapıldı. WFO ve FICMES ile birlikte Hangzhou Belediyesi tarafından organize edilen kongrenin ana teması “Yeşil Döküm” olarak seçilmişti.

Ocak - Şubat - Mart / 201114

Yılmaz Turhan

Ezber Dışı’na bu sayımızda Yılmaz Turhan ile devam ediyoruz. Döküm sektöründe herkesin yakından tanıdığı Yılmaz Turhan’ın temsilcilik serüveni 1960’lı yıllarda başlıyor ve o dönemden bugüne demir-çelik ve döküm sektörlerinde bir çok projeye ve yeniliğe imza atıyor Yılmaz Turhan. Türkiye’de beslenmedeki dengesizliği bir nebze de olsa gidermek ve doğduğu yere yatırım yapmak için de besi çiftliği kuruyor. Yılmaz Turhan ile ezberin dışına çıkarak Türkiye’de dünden bugüne temsilciliğin önemini ve besicilikte neler olduğunu konuştuk.

Türkdöküm 15

EZBER DIŞI

Döküm ile buluşmanız nasıl oldu?Bir insanın gerek hayatı gerekse meslek serüveni genellik-le tesadüflerle oluşur diye düşünüyorum. Ben 1936 Kayse-ri Bünyan doğumluyum, 1955 yılında Kayseri Lisesi’ni bitir-dim, 1956 yılının ilk aylarında devlet bursuyla Almanya’ya gittim ve Aachen Teknik Üniversitesi’nden 1961 yılında mezun oldum. Türkiye’ye 1963 yılında döndüm. Ortaokul ve liseyi parasız yatılı olarak devlet hesabına okudum. Üni-versiteyi de yine devlet bursuyla okudum, dolayısıyla bu devlete ve millete borcum var. Bu borcu ödemesem gö-züm açık gider diye düşünüyorum. İmkanlarım el verdiğin-ce bunun altını doldurmaya çalışıyorum.

Yurt dışına burslu gittiğiniz dönemde, devlet tara-fından gönderilen burslu öğrenci sayısı fazla mıydı?Her yıl 20 civarında öğrenci değişik kurumlar tarafından eğitim için yurt dışına gönderilirdi. O dönemde bunu Ka-rabük Demir Çelik için bazen Sümerbank organize ediyor-du. MTA ve Etibank da öğrenci gönderiyordu. 1960’lı yıllar-la birlikte ODTÜ gibi kendi kadrosunu kurmaya çalışan üni-versiteler ve Devlet Planlama Teşkilatı gibi kurumlar da ye-tiştirmek istedikleri öğrencileri burslu yurt dışına gönderi-yorlardı. Ben o şanslı öğrencilerden biriydim. Almanya’ya gittim. Metalurji okumam tamamiyle tesadüf. O günkü adıyla İzabe nedir bilmiyordum. “Almanya’nın Aix La Cha-pell Üniversitesi’nde İzabe Yüksek Mühendisliği tahsil et-mek üzere seçtiğimiz öğrenciler arasındasınız, bunun-la ilgili işlemler için genel müdürlüğümüze müracaat edi-niz” diye Sümerbank’tan ilk mektubu aldığım zaman Aix La Chapell şehri nerede, izabe ne demek ve ne işe yarar, aylarca bulmaya ve öğrenmeye çalıştım. Öğrenemeden Almanya’ya gittim. Fena da yer değilmiş, onu söyleyeyim. Staj döneminden sonra çok ağır bir meslekmiş bu deyip kaytarmaya yeltendiğim sırada arkadaşlardan bu iş herke-sin yaptığı işlerden değil, Türkiye’de geçerli olacak diye tel-kinde bulunanlar oldu, bir süre sonra ben de gördüm ki bu işin içine girdiğinizde zevk almaya başlıyorsunuz. Yani bir yüksek fırında veya Siemens Martin fırınlarında neler olu-yor, ne veriyor ve ne alıyorsun bunu yaşamak güzeldi. Bir de alman işçisinin disipliniyle o savaşa giriyorsun. Bunlar avantaj oldu, işçiyi tanımak, işçi hangi psikoloji içinde çalı-şıyor, gece ne yapar, nerede kaçamak yapar, buna varana kadar çok şey öğreniyorsun. Ama işin inceliklerini yani ça-lıştığım yerde ne yapılıyor, niye yapılıyor, ne netice alını-yor, yapılan bir hatanın neticesi ne olur, bunları yaşamak üniversitede aldığım derslerden daha önemliydi. Okudu-ğum Aachen Üniversitesi o dönem Almanya’nın en büyük teknik üniversitesiydi ve metalurji fakültesi dünya çapın-da otorite olan Herman Schenk, Willhelm Patterson, Win-terhager gibi dünya çapında mesleğe yön veren, bu bilim dalının disiplinini tayin ve tespit eden hocaların bulundu-ğu üniversiteydi. Orada da büyük zevk alarak çalıştım, ora-daki laboratuar çalışmaları, yaptığımız sanayi gezileri çok zevkliydi.

Dökümü nasıl tercih ettiniz?Tahsilimin başından itibaren döküm ve demir çelik meta-lurjisini birlikte yürüttüm ama son aşamada ikisinden birini tercih edip diploma tezimi yapmam gerekiyordu. Döküm laboratuarı çalışma şartları küçük endüksiyon ocağı, kum hazırlama, kalıplama, şekil verme, bir metali yaratma bana bir sihirbazlık gibi geldi, ondan zevk aldım, dökümü tercih etmem oradan geldi. Son 6 ayda bitirme tezimi orada yap-ma kararı verdim. Hocam Willhelm Patterson’un hem in-sancıl hem sosyal yönleri çok kuvvetliydi, onun ekibiyle ça-lıştım. Ki onlardan birkaç tanesini TÜDÖKSAD’ın toplantıla-rına da getirdim. Okuldan sonra 2 yıl Stuttgard’da bir çelik döküm fabrikasında çalışıp Türkiye’ye döndüm. Askerliği-min önemli bir kısmını Gölcük Deniz Fabrikası’nın döküm-hanesinde yaptım. Burası bir laboratuar gibiydi. Küçük bir ark ocağı, birkaç tane endüksiyon ocağı, birkaç tane fuel-oil’li ergitme ocağı, kum hazırlaması vs. ile bir döküm ens-titüsünün laboratuarı gibiydi. Bu arada yavaş yavaş Türki-ye sanayisini tanımaya çalıştım. Çünkü 8 sene uzak kalmış-tım. Sanayi yeni gelişiyordu, Dil iskelesi bomboş, Gebze’de bir iki tane fabrika var, döküm sanayi olarak Türk Demirdö-küm ile Elektrometal’den başka bir şey yok.

Hayata yön veren sürprizlerAskerliğimin sonunda bana bir mektup gelmişti. Zaten ha-yatıma yön veren 2 mektup olmuştur. Hocam Willhelm Patterson, “benden mektup alınca şaşırma, asistanım ve sekreterimle birlikte 5 kişi Türkiye’ye geliyoruz, bize 8 gün-lük bir program hazırla, oradan da Tahran’a geçeceğiz” di-yordu. Ben onlara 4 gün İstanbul’da, 2 gün İzmir’de, 2 gün Ankara’da program hazırladım. İstanbul’da Rabak, Türk De-mirdöküm, Elektrometal’i gezdik, Patterson müdürlerle di-rekt temas kurdu, Sanayi Odası’nda bir konferans ayarla-dık. Perşembe Pazarı’nda, ki o zaman daha yıkılmamıştı, dökümcülerin bir sokağı vardı, orada bunları mest eden müthiş bir gezi yaptık. Öyle ki oda kadar bir dökümhane-

Staj döneminden sonra çok ağır bir meslekmiş bu deyip kaytarmaya yeltendiğim sırada arkadaşlardan bu iş herkesin yaptığı işlerden değil, Türkiye’de geçerli bir iş olacak diye telkinde bulunanlar oldu, bir süre sonra ben de gördüm ki bu işin içine girdiğinizde zevk almaya başlıyorsunuz

Ocak - Şubat - Mart / 201116

EZBER DIŞI

de parçanın ucu yola doğru uzanmış, 1- 1.5 tonluk parçalar döküyorlardı veya biri kupol ocağını yakmış o gün sıvı me-tal alıyor, iki üç kişi elinde küçük potasıyla sırada bekliyor; sıvı metal ödünç alacak ki o gün lazım olan 2-3 acil parça-yı dökebilsin.

Bahsettiğiniz yer Perşembe Pazarı’nın neresindeydi?Kalafat yeri, yani Haliç’in kenarında Tersane caddesine pa-ralel olan Yemenici’lerde. Orada şu anda da iki dökümha-ne hala çalışıyor. Oraları gördüler ve mest oldular. Ama ak-şamları Boğaz’da ziyafetler teknik üniversitede Allah rah-met eylesin Prof. Dr. Nurettin Çuhadar ile ziyaret ve görüş-me yani beğenecekleri en son şeyleri bile verdik. İzmir’de Metaş’ı ve Atikler’i gezdik, o zaman adı henüz Akdöküm değildi. Ve bir gün de turistik gezi yaparak Efes’i gezip Kuşadası’nda kaldık. Oradan Ankara’ya geçtik, ODTÜ’de bir konferans verdik ve orada da Asil Çelik’in ilk projesini ya-pan Nejat Turkan ile Prof. Mustafa Doruk bizi ağırladı. Bu ziyaret bana büyük bir güç verdi, tesadüf işte. Niye verdi, 1.5 aylık dünya gezisinden sonra Prof. Patterson Almanya’ya döndüğünde bir bülten hazırlamıştı, bülte-nin yarısında Türkiye’yi anlatmıştı. O dönemde Almanya’da gelişmekte olan ülkelere “Entwicklungshilfe” adıyla yardım programı vardı. Çok tartışılıyordu. Ne kadar para verece-ğiz, kime vereceğiz, ne yapacaklar diye. Almanlar da pa-rayı çok severler, çok kıymetlidir paraları. Herkes, biz ver-gi veriyoruz, yardım parası diye bu ülkelere gidiyor kaybo-luyor diye tartışıyordu. Havaalanında uçağı beklerken ho-cam Patterson’un unutamadığım bir sözü vardı. Dedi ki, “Çocuklar bu bir hafta bana çok şey öğretti. Ben dönünce

bu yardım konusunu özellikle işleyeceğim, üzerinde dura-cağım; çünkü geldiğimiz ilk günden beri hangi sanayi yö-neticisinin kapısını açmış içeri girmişsek, ‘buyurun sayın profesör hoş geldiniz şöyle oturun’ diye Almanca ile karşı-ladılar.” Çünkü Rabak’ta Sezai Cankut genel müdür yardım-cısı, Almanya kökenliydi. Elektrometal’de Mehmet Femir mükemmel Almanca konuşurdu, Türk Demirdöküm’ün kurucusu olan Karabük kökenli Burhan Günergun, o da Almanya’dandı. Metaş’ta Muharrem Bey, Ankara’da Nejat Turkan hepsi mükemmel Almanca konuşuyordu. Patter-son, “Gelişen ülkelere yardım işte budur” demişti. Yani eği-timdir, para gönderirseniz Lumumba’nın 10 adet altın kap-lamalı Mercedes almasına mani olamazsınız demişti. Lu-mumba o dönemde Kongo’da diktatördü, hakikaten ora-ya giden bütün yardımları lüks şeylere harcardı, yatağının altın kaplama olduğu söylenirdi. Almanlar da bunu duy-dukça çıldırırdı.

Temsilcilik almanız nasıl oldu? Az önce bahsettiğim hocamın bu ziyareti önemli oldu, çünkü sonra ikinci bir mektup geldi. Açtım, kalın bir zarf, içinden Otto Junker firmasının katalogları çıktı, ben 10-15 gün önce onun bir yerde reklamını görüp Junker fir-masına bana endüksiyon ocaklarıyla ilgili katalog gönde-rin diye mektup yazmıştım. Gelen kataloğu karıştırıyorum, baktık içinde bir de el yazısıyla mektup var. Mektubu ya-zan benim üniversiteden çok yakın bir arkadaşım Macar Yanoş Zador’du. Junker firmasında satıştan sorumlu oldu-ğunu belirtiyor, “Senin mektubunu görünce memnun ol-dum, benimle temas kur, Türkiye’de endüksiyon ocağı ko-nusu bakir bir konu, ileride çok ihtiyaç olacak, bu konu-da görüşelim” diyordu. Tam o sırada da tesadüf bir küçük çelik döküm fabrikası projesi yapıyordum. Proje sahibi ile Almanya’ya gittik. 10 kadar şehir ve firma dolaştık. Ben ter-cüman, şoför, danışman olarak yardımcı oluyordum ve o firmalara dedim ki Türkiye’de mümessilliniz olmak iste-rim, referans istediler, ben de hocam Patterson’u verebi-lirim dedim. Bunların hepsi hocama yazmışlar, hocam da tereddütsüz referans olmuş. Böylece bu bizim için başlan-gıç oldu.

O dönemde bu tür temsilciliklerin Türkiye için öne-mi neydi?Türkiye için önemi belki çok fazla değildi. Çünkü sektör çok küçüktü, o zaman ne otomotiv sanayisi vardı, ne de makine sanayisinde önemli bir şey vardı; sadece 3-4 tane pompa, soba gibi ürünler imal eden firmalar vardı. Birkaç tane kamyon montaj fabrikasının çelik döküm parçaları Elektrometal’de dökülüyordu. Sanayimizin planlı kalkınma dönemi 1960’ların sonunda başlar. 1970’lerde –çok alaya alınan- montaj sanayisi ile otomotivde atılan adımlar, dö-küm sektörünün lokomotifi oldu. Döküm – İzabe Ltd. Şti. olarak 25 yılı aşkın bir süre Türkiye’de yapılan her döküm-hane yatırımında proje, makine ve tesis, malzeme ile fir-

Türkdöküm 17

mamızın önemli bir payı olmuştur.Çok geniş bir mümessillik ve distribütörlük programıyla uzunca bir süre döküm sektöründe makine ve tesis pro-jeleri yaparak, bu teknolojilerin ithaline aracılık ederek ça-lıştım.

Türkiye’de temsilciliğin şu andaki durumu nedir?1960’lı yıllarda başladık, 2000’e kadar devam etti, ilk 25 yıl-lık süre içinde mümessilin çok önemli rolü vardı. Çünkü mümessil yatırımcıya danışmanlık yapar, projeyi yapar, ter-cümanlık yapar, arabasıyla alır götürür gezdirir yani şoför-lük yapar, mihmandarlık yapar, projenin esasını hesaplar, gerekli olan makineyi, teçhizatı ortaya döker, seçer, mali-yetini hesaplardı. Bugün bunların birçoğuna gerek kalma-dı, çünkü öyle kaliteli kadrolarımız yetişti ki, Türkiye’nin dı-şında dahi bu tesisleri gözü kapalı projelendirecek birinci sınıf mühendislerimiz var. Dolayısıyla durum değişti, o za-manlarda çok ihtiyaç vardı, o ihtiyaç neticesinde de mü-messiller önemli bir rol oynadı. Tabi bu dönem ihtiyaç kal-madı değil, ihtiyaç şekil değiştirdi demek daha doğru ola-cak, mümessilliğin rolü değişti. Bahsettiğimiz o dönemde, muhatap olduğum kişiler ge-nellikle firmaların bir numaralı adamlarıydılar. Ya sahipleri ya da tepe yöneticileriydiler. Örneğin Erkunt ile 30 yıla ya-kın şöyle biri durum oldu; Büyük Üstat Mümin Erkunt Bey, bana, “git bu tesisi sipariş et” demiştir, ben de onu hiç te-reddütsüz gider, pazarlığını yapar, şartlarını tespit eder ge-tirirdim. Veya Ak Döküm’ün sahibi Allah selamet versin Sa-yın Nuri Atik, ki hesabını çok iyi bilirdi, insanın dişini söker gibi pazarlık yapardı ve diğerleri; hep firmaların kurucula-rı ya da bir numaralarıyla muhatap oldum, bunlar en bü-yük şansımdı. Tabi şimdi başka kadrolar yetişti, o kadrolar

da çok kaliteli, hepsi lisan biliyor, dış dünyayı tanıyor, fuar-ları, gelişmeleri takip ediyor, bununla da iftihar ediyoruz. Yani izabe nedir, döküm nedir bilmezken bu noktaya gel-dik, geldiğimiz nokta müthiş. Bence mümessilin rolü artık o değil, mümessilliğin anlamı biraz değişti. Bu önemsizleş-ti anlamına gelmez. Rolü değişti diyebiliriz.

Nedir bu yeni rol?Ben bir hammadde getiriyorsam, ne getiriyorum, özellikle-ri nedir, rakiplere karşı üstünlükleri nedir, kullanırken han-gi avantajlarını öne çıkarırsın, dolayısıyla daha iyi netice alırsın, mümessilin bunu anlatması lazım. Yani iyileştirme ve maliyet düşürmesi lazım. Biz bunu 25 sene teknik semi-nerlerle yaptık. 1970’te başladı hiç kesilmeden 1995’e ka-dar sürdü. Her sene 2-3 defa teknik seminer verdik, bu sa-yede Türkiye’de sfero döküm üretiminde çok büyük neti-celer aldık. Sfero döküme Türkiye’de sıfırdan başlamıştık. Bizim yaptığımız seminerlerle ilgilenen bütün arkadaşlar gelir, problemlerini veya taleplerini tartışır, sonra beraber-ce bu dökümhanelere giderdik. Bunların biri Tekirdağ’da, biri Gebze’de diğeri başka bir yerde olabilirdi. O civardaki dökümcülere gelin tatbikatını yapacağız derdik ve bu ar-kadaşlara devamlı teknik servisimizle hizmet verirdik. O dönem seminer vermek için yurt dışından gelen teknik uz-manlarımızı herkes tanır, çünkü gelip onlarla birlikte kal-mışlardır. Mümessilin vazifesi budur. Parayı aldım kaçtım, bizde sigortacılar bunu çok yapar, pri-mi toplarsın ama sana birazcık bile bir katkısı olmaz. Yön vermez, akıl vermez, aydınlatmaz, destek olmaz. Bu doğ-ru değil, aldığın paranın karşılığını vermen lazım. Burada üretici firma o malzemeyi, o malzemenin kullanılışını, özel-liklerini en iyi bilen firmadır. Rakip malzemelerin durumu-nu da üstünlüklerini ya da dezavantajlarını en iyi bilen fir-madır. Ben onu getirirsem kendi müşterimi aydınlatırım o da bilinçli olarak alır. Biz demir çelik sektöründe çok uzun süre çalıştık. Mesela çelik üreteceksen refrakter malzeme-ye mahkumsun. Ben her sene mutlaka bir veya iki defa dı-şarıdan uzman getirir burada 40-50 kişiye seminer verdirir-dim. Bunlar iki günlük seminerlerdi çok verimli ve faydalı çalışmalar yapıyorduk. Başka branşların hiçbirinde üniver-

Sanayimizin planlı kalkınma dönemi 1960’ların sonunda başlar. 1970’lerde –çok alaya alınan- montaj sanayisi ile otomotivde atılan adımlar, döküm sektörünün lokomotifi oldu

EZBER DIŞI

Bünsa Döküm, Griti Türkiye’de ve bütün çevrede üreten tek firma

Ocak - Şubat - Mart / 201118

siteyle sanayi, döküm sanayinde olduğu kadar iç içe gir-memiştir. Her şey rahmetli Feridun Dikeç arkadaşımın Veli Aytekin Hoca’nın ve bütün o kadronun bize destek verme-siyle oldu. Bu seminerlerde mutlaka onlar vardı, her za-man destek oldular, sorun olduğunda o üniversitelere bir-likte gidildi, parçayı götürüp hocanın masasına koyan bir-çok dökümcü olmuştur, “şunun ciğerine bir bak namussu-zu yapamadım” diyen dökümcüyle karşılaşabilirdiniz. Bi-zim sektörümüzde üniversite ile sanayinin iç içe olması bir-çok sektöre de örnek oldu. Bundan son derece mutluyum. Geçmiş dönemdeki problemlerden bir örnek vereyim. Şunu herkesin bilmesi lazım: kaliteli döküm kumu varsa döküm vardır, kum olmadığı zaman döküm sanayisi ol-maz. Dökme suyla değirmeni çeviremezsiniz, Belçika’dan bilmem ne kumu getirip Türkiye’de döküm yapamazdınız. Sayın Hüseyin Keçici’nin dağları taşları dolaşarak, bir me-yilli arazide akan suya kürekle kumu atıp yıkayarak yaptı-ğı başlangıçtan bugüne geldik ve döküm sanayimiz o sa-yede var, ben ona katkıda bulunmuşsam ve bulunursam bundan sadece şeref duyarım. Hüseyin Keçici’nin, döküm sanayimize olan hizmeti unutulmaz.

Zahmetli günlerden bugüne geldik. O günleri iyi bi-len biri olarak Türkiye’de demir çelik ve döküm sanayi-lerindeki yatırımları yeterli mi?Türkiye’de yatırım yapılmıyor deniliyor ama yılda 25 mil-yon tonun üzerinde demir çelik üreten bir Türkiye var. Yıl-da 1milyon 200 bin ton üretime giden bir döküm sektö-rümüz var. Yine yılda 1 milyon üretim hedefine yaklaşan bir otomotiv sektörümüz var. Bunlar Türkiye’de sektörle-rin lokomotifleridir. Türkiye sadece tarım ve inşaatla kalkı-namazdı, ikisi de hamallıktır. Burada daha üretken, yaratıcı

yüksek katma değerli sektörlere de ihtiyaç vardır. Herkes bilir ki, bizim sektörümüz 25 yılda kimsenin hayal bile ede-meyeceği yerlere geldi. Odalar Birliği’nde yaptığımız bir seminerde, bir arkadaş 12 milyon ton demir çelik üretimi-ne gidiyoruz dediğinde itiraz etmiştim, çok iyimsersin bu rakama bugünkü şartlarda nasıl gideriz, demiştim ama ya-nılmışım. Şu anda 25 milyon ton üretimimiz var ve bu çok büyük bir rakam.

Türkiye bu kapasitelere hazır mıydı? Döküm sektö-ründe son günlerin önemli sorunu ‘hurda’ bulunama-ması. Şöyle açmak gerekirse; bundan 4 sene önce Av-rupa basınından yansıyan Türkiye şikayetleri vardı. Türk çelikçileri hurda alımına çıktıklarında Avrupa’da hurda fiyatları tavan yapıyor, birçok ark ocaklı tesis, özellikle 2007-2008 yıllarında ciddi kapasitelerde üre-tim yapıyordu. Türkiye’ye gemi gemi hurda geliyor, bu bağlamda Türkler hurda alımına çıktı diye Avrupa’dan şikayetler geliyordu. Sonunda Avrupa Birliği çelikha-nelere kota koydu. Sektör temsilcileri çelikhane üreti-minde haddenin uzun ürün olduğunu söylüyor ve yas-sı ürüne geçilmeli diyor. Şimdi ise yassıya geçiliyor an-cak bu defa da hurda yok. Dökümde belli bir miktarda temiz hurdaya ihtiyaç var ama dünyada hurda yok. Bu konu hakkında neler söylemek istersiniz? Bu benim çok uğraştığım bir konu. Bunun belirli incelikle-ri, püf noktaları var. Amerika’nın doğu kıyıları ve Filedelfi-ya gibi büyük hurda merkezlerinden 50 bin tonluk büyük bir gemi kaldırırsan, Türkiye’ye 12-15 dolara hurda getirir-sin. Ama Avrupa limanlarının hiçbirinde 50 bin ton hurda tek partide bulamazsın. En fazla 10-12 bin ton bulabilirsin. Bunu da getirmeye kalktığında navlun 35 dolar olur. Bu konuda niye uğraştığımı da söyleyeyim. Hurdacılar birbir-lerine güya ipucu vererek büyük bir sır gibi; falanca büyük sipariş almış, hurda fiyatı fırlayacakmış derler, tüyo verir-ler yani, aman hurdaya yüklenin derler ve hurda birden fır-lar. Ama Türkiye’de döküm sanayinin endüksiyon ocağın-da kullanacağı temiz ve belli ebatlarda kesilmiş hurda sı-nırlı. Bu temiz hurdayı dışarıdan ithal etme imkanı olmadı-ğını gördüm. Çünkü Avrupa’nın Rotterdam gibi büyük

Türkiye’de yatırım yapılmıyor deniliyor ama yılda 25 milyon tonun üzerinde demir çelik üreten bir Türkiye var. Yılda 1milyon 200 bin ton üretime giden bir döküm sektörümüz var.

EZBER DIŞI

Türkdöküm 19

hurda depolarında bulabileceğin temiz, klasifiye olmuş en fazla kaliteli hurda stoğu 2-3 bin tondur. Bu tonaj için gemi kaldıramazsın. Ben buradan 2 bin ton yükleyeyim, başka yerden de 5 bin ton yükleyeyim, götürüp Derince’de veya Aliağa’da boşaltayım dersen maliyeti çok yüksek olur. Dökümhanelerin kullanacağı hurda bugüne kadar vardı ve dengeli gidiyordu, ama bugün dökümcüler bu konu-da endişeli, 2011’de nasıl hurda bulacağım diyor? Tabi kriz sonrası işler de açıldı.Ben de endişeliyim, 500 lira olan hurda fiyatı 2 ay içinde 750 lira oldu. Örneğin geçenlerde Çelik Granül’ü aradım, onların hurdası 850 lira, tabi onların hurdası DKP sac pa-ket halinde. Hem paket maliyeti var, hem DKP düşük kar-bon olduğu için farklı.

Bir denge kaybı var, çelikhanelere çok ciddi yatırım-lar yapılıyor, ama yapılırken kullanacağı hammadde Türkiye’de üretiliyor mu, bu nasıl dengelenir? Aynı şey daha önce ark ocaklı tesislerde de oldu, Avrupa’da hur-da yok ama hâlâ her tarafta hurdaya dayalı ark ocaklı çelikhane kuruluyor. Belki farklı şeyler denenebilir. Ör-neğin cevhere dayalı kurulabilir mi? Veya cevheri zen-ginleştirme yoluna gidilebilir mi?Demir-çelikte cevherden mamule entegre tesis yatırımı zor, pahalı ve uzun bir hikaye! Cevherden direkt redüksi-yon ile sünger demiri üretimi de büyük bir proje. Epey ça-lışan oldu bu konuda. Bu konuda güçlü bir yatırım olsa ve başarılabilse hurda yerine büyük ölçüde sünger demi-ri kullanılabilecekti. Bunun ithali de zor ve problemli. Bi-zim çelik sanayicilerimiz kolektif çözüme sıcak bakmazlar. O nedenle sünger demir üreten olmadı; hurdaya mahkum kaldık. Dökümhane ihtiyacı olan temiz çelik hurda konu-sunda önemli bir gelişme etkili oldu. Bu da 3 ince band dö-küm tesisinin (Tin slab caster) aynı yıl içinde devreye gir-mesi ve daha çok temiz hurdaya yüklenmesi bu sahadaki anormalliklerin sebebi oldu, sanırım.

Döküm sanayisinin gelişimine tanıklık yapan biri olarak Türkiye’de döküm sektörünün geleceğini nasıl görüyorsunuz?Türkiye’de döküm sanayinin önü çok açık. Almanya’da bir arkadaşım bundan 20 yıl önce, fabrikasında 35 yaş altın-da bir tek Alman genç olmadığını söyledi. Bunu korkarak söyledi, çünkü herkes laboratuarda çalışmak istiyor. Beyaz gömlek kravatla çalışmak istiyor. Ben Türkiye’nin önümüz-deki 40 yıl için en büyük avantajının bu olduğunu düşünü-yorum. Döküm sektöründe akılcı yatırımla yani iyi teknolo-ji, iyi makine, iyi tesis seçerek ekonomik hedefe yönelerek, kalite yönünden en ufak bir tereddüde girmeden, kalite seviyemizi en az Avrupa seviyesinde ve üstünde yürütme şartıyla devam etme şansımız var. Hindistan ve Çin bizim döküm sektörümüzle bir rekabet yapamazlar. Türkiye’nin çok büyük avantajları var, gerekirse uçakla 3 ton malzeme-yi gününde gönderebilirsiniz veya Avrupa’daki fabrikalara

gününde teslimat, yani montaja girecek gün tır kapıda ola-cak şekilde ayarlayabiliriz. Ama Çin’den ve Hindistan’dan hiçbir firma bunu ayarlayamaz. Hem Türkiye’nin otomotiv sektöründeki gelişmesi hem Avrupa’nın ihtiyacı göz önü-ne alınırsa bizim için büyük bir risk yok. Ancak kalite ko-nusunu her zaman birinci planda tutmak lazım, hem üreti-min hızı ve ekonomisi yönünden hem kalite yönünden ya-pılabilecek en son şeye kadar zorlamamız lazım. Bunu ya-pan örnek firmalarımız var hepsiyle gurur duyuyorum, bir yabancıyı o dökümhanelere götürdüğümde başım dik ge-zebiliyorum. Zor dönemi aştık. Türkiye dökümhaneleri bel-li bir isim yaptı. Kaliteyi ucuza değil iyi fiyata satar hale gel-di.

Sizin mümessillik dışında başka yatırımlarınız da var, bunlardan bahsedebilir misiniz? İki üç tane sanayi yatırımımız oldu. 17 sene Ayazağa’da bir döküm fabrikam oldu. Burada çelikhanelerin ihtiyacı olan ingot kalıpları döken bir tesisim vardı. Orası şimdi Seyran-tepe stadyumunun komşusu ve orada bir iş merkezi ku-ruluyor. Yani isteyerek manipüle etmiş, planlamış değilsin, bu da tesadüf, yani hocam Patterson’un ziyaretinden, ar-kadaşım Yanoş’un beni mümesilliğe itmesine varana kadar bir tesadüfler silsilesi. Başka teşebbüslerimiz de oldu, bun-lardan biri Bünyan’da 1975’lerde kurulan Bünsa Döküm. Transtürk’ün iştirakı olan bu firmayı, Transtürk’ün iflası ile iflas masasından biz aldık. Türkiye sanayisinin büyük yara-tıcılarından duayen ve örnek sanayici Sayın Mümin Erkunt ile birlikte gidip pazarlığını yaptık, yüzde 20’si bizim yüzde 80’ini ise Erkunt grubunun olmak üzere burayı S.K.B.’den aldık. Önce Erkunt 2’nin oraya yapılması söz konusuydu, 2 sene o yönde çalıştık, kısmet olmadı. Erkunt, bildiğiniz gibi Ankara’da 2. dökümhaneyi kurdu. Bünyan’daki binaları ve araziyi boş bırakmamak için Güney Afrika’da bir dostumun fabrikasında gördüğüm ve de bunu Türkiye’de mutlaka gerçekleştirmem gerekiyor diye düşündüğüm kumlama malzemesi çelik bilya yapmaya karar verdim. Onu hazır-layınca, Mümin Bey büyük bir özveri ve büyüklükle, “bunu Türkiye’ye kazandır, orası senin memleketin, ben sana des

Ocak - Şubat - Mart / 201120

tek olurum, şirketi yüzde 50 yüzde 50 hale getir” dedi. Bu suretle sermaye artışlarında ben daha fazla ödedim ser-mayeyi yarı yarıya getirdik. 2004’e kadar ortaklığımız de-vam etti. Bir tek gün bile şunu niye böyle yaptın veya şun-da hata var, şunda daha değişik çözüm imkanı vardı de-memiştir. Karşılıklı güven ortamında devam ettik, böyle bir ortaklık zaten Türkiye’de pek enderdir. 2004 yılında Erkunt 2’yi ağırlıklı öne almaları, arkasından da traktör projeleri-nin gelmesi nedeniyle, bana buraya bir değer koyalım ka-lan yüzde 50’sini de sen üstlen dedi, bana da nasıl uygun görürseniz demek düştü. Şu anda Bünsa Döküm’ün yüzde 90 hissesi Ferro Metalur-ji şirketimizin, yüzde 10 kadarı da benim. Orada Türkiye’de ilk defa martenzitik yapıda çelik bilya ürettik. Düşük kar-bonlu çelik bilyadan çok farklı. Martenzitiğin sertleşme-den sonra kırılma imkanı var, iri tanelileri kırılarak grit yap-ma imkanı sağlıyor. Griti Türkiye’de ve bütün çevrede üre-ten tek firmayız, bu önemlidir. İhracatımız ise önemli oran-lara gelmiş durumda. Yüzde 60 ihracat yapıyoruz. Bu ara-da orada boş olan arazimizi de değerlendirmek için, o za-man çok cazip görülen, o günkü şartlarda enteresan olan devekuşu üretimine yönelmişken 2004-2005’te büyük baş hayvan çiftliği kurduk. Hayvancılığa ve sütçülüğe geçiş de böyle oldu.

Deve kuşundan neden vazgeçtiniz?Türkiye’de o pazar yürümedi çünkü deve kuşunun en önemli tarafı derisi, tanesi 2-3 bin dolar arasında. Türkiye’de onu işleyen, değerlendiren bir firma yok. İkinci en önem-li geliri ise etidir. Her devekuşunda 60-70 kilo gayet nefis, yağ ve kolestrolü sıfır olan et var. Yumuşak ve lezzetlidir. Bunu Türkiye beğenmedi. Bu ikisini değerlendiremediği-miz için sadece yumurtası, tüyü veya bağırsak yağları için de anlamlı olmuyordu. Hayvancılığa geçişimiz de böyle oldu. Şu anda 400 civarın-

da büyükbaş hayvanımız var, biraz sınırladık, ucunu bıra-kırsak daha da ileri gidecekti, ama Orta Anadolu’da Saray Halıları Hayvancılık işletmesinin çiftliğinden sonra en mo-dern en güzel çiftliğin sahibiyiz. 3 bin 500 litre günlük süt alıyoruz, hayvancılıkta bu güzel bir rakam. Daha da mo-dernleştirmek için ilave tesisler kurma hazırlığındayız, za-ten bu yatırımları yapmaz isek yaşlanacağız, paslanacağız. Yaşlanmamak için hareket halindeyiz.

Hayvancılık, besicilik döküm sektörünün dışına çı-kıp biraz rahatlama veya hobi miydi yoksa ticari bir gi-rişim miydi?İki tarafı da var. Yani onun asıl amacı önem verdiğim Türkiye’de beslenmedeki dengesizlikti. Türkiye’de kişi ba-şına et tüketimi yılda 18-19 kilo, batının zengin ülkelerinde 75-80 kilo. Et tüketmeyen toplumların kafası işlemez, bu-rada tekrar etmeyeceğim ama Aziz Nesin o lafını boşuna söylememiş. Biz toplum olarak protein değil, karbonhid-ratla besleniriz. Çocuklarımızı da öyle besleriz. Bu doğru değil. Süt tüketimi de öyle, Türkiye’de kişi başına yılda 30-35 litre, batıda ise bu 120-130 litre arasında, hatta Finlandi-ya gibi ülkelerde 200 litre süt tüketimi var. Yani Türkiye’nin karbonhidrattan proteine geçmesi lazım. 40 senedir ka-famda olan bir sorundu, Hayvancılığa girişimimde bu dü-şünce etken oldu. Zamanında domuz çiftliği kurma teşeb-büsüm bile olmuştur, deve kuşu çiftliği kuruluşundan gel-dik buraya. Et yani protein vücudun en önemli besleyicisi-dir, özellikle beynin. Fonksiyonların kaynağı proteindedir. Et ve süt ürünleri beyni çalıştırır. Karbonhidratlar, yani ta-hıllar, nişastalar kasları çalıştırır. Biz pazıyı çalıştırır iyi gü-reşçi oluruz ama beyni çalıştırıp Nobel fizik, kimya, tıp

Kayseri - Bünyan’daki besi çiftliği

EZBER DIŞI

Türkdöküm 21

ödüllerinden birini kazanamayız. Dünya nüfusunun binde ikisi Musevi’dir ve son 110 yıldır dağıtılan Nobel ödülleri-nin yüzde 35’ini Museviler almıştır. Yaratıcılığı ve gelişmiş beyni düşünebiliyor musunuz? Bizim tahıldan ete ve pro-teine geçmemiz lazım.

Bünyan’daki çiftlikte iş gücünü istediğiniz seviyele-re getirebildiniz mi?Zaten sıkıntılardan biri o. Türkiye’de sosyal yapımızın en büyük hastalığı, işsiz kalan vatandaş büyükşehirlerde geçi-mini arıyor. Köyden kaçış, büyükşehir ve sanayileşme böl-gelerine göç ve gecekondulaşma sağlıklı kontrollü bir ge-lişme değil. Bunun bedelini de bu toplum ödüyor. Çok ağır ödüyor ve daha da ödeyecek. Her yönden, toplum yapısı-nın dengesizliğinden, gelir dağılımının dengesizliğine ka-dar her şeyle bunu ödüyor. Bu çok önemli, belki yüz defadır söylüyorum ama yine söyleyeceğim, Bünyan 15 bin nüfuslu çok küçük bir yer, 50 tane kahvehane var, ağzına kadar insan dolu, senenin 9 ayında doludur, 2-3 ay bu trafik biraz azalır. Bunlar akşa-ma kadar hiçbir şey üretmeden, katma değer yaratmadan yaşayan insanlar. Bunları gördüğünüzde yüreğiniz parça-lanır, benim orada küçük bir işletmem var, 50 kişi döküm-hanede, 20 kişi de çiftlikte çalışıyor, 400 kişi müracaat et-miş ne iş olursa yaparım diye, temizlik için dahi sırada bek-leyenler var. Üç kap yemek, bir sigorta, alacağı 600-700 lira için 400 kişi başvuruyor; bu yürekler acısı bir şey. Ak-şama kadar kahvede oturarak, evine giderken 3 çayın pa-rasını borç yazdıran insanlar ne yapsın, suçlu kim? Bizle-re düşen görev, bu köyden kaçışı, büyükşehir çevresinde

sağlıksız, kontrolsüz ve yürekler acısı yerleşmeyi önlemek-tir. Bunun için nasıl bir politika geliştirirseniz geliştirin di-yorum, bu Türkiye’nin en büyük problemi. Ben bu işletme-yi kâr amacıyla değil -herkes benim buna ihtiyacım olma-dığını bilir- bir örnek olur, buradan çıkıp gitmiş başarılı ol-muş birçok hemşehrim var veya çevrede olanlar var, gelir-ler yatırımlarını buralara yaparlar diye kurdum. Orada ya-tırım yapmanın kolaylığını gelin görün, bütün eşraf, kay-makam, belediye başkanı, ileri gelenleri sizi el üstünde ta-şır. Burada gidin sıradan bir memurun karşısına adam size kök söktürür, niye, senin parana ortak gibi her şeyine en-gel olur. Bunu oralarda yaşamazsınız. Sanayici gelmiş des-tek olalım düşüncesi var. Anadolu’ya yatırımı yaydığımız, imkanları değerlendirdiğimiz takdirde, şehre göç hadisesi-ni bir ölçüde sınırlarız, önleriz diye düşünüyorum. Burada sanayi tesisi, tekstil, metal, plastik vs. üretimi olanlara ses-leniyorum, gidin yatırımınızın bir kısmını oralara yapın di-yorum. Rahat edeceksiniz, faydasını kolaylığını yaşayacak-sınız, tekrar tekrar telkinde bulunuyorum. Bu üretmeyen insanlar, toplumun dinamiğini yiyen tüketenlerdir, bunla-rı bu dinamik içine katmamız gerekiyor. Türkiye’de sana-yinin gelişme döneminde herkes Anadolu’ya yatırım yap-maktan korktu. Çünkü sanayinin üç temel şartı olan ulaşım çok zordu, haberleşme yoktu, üretimin temeli olan enerji yoktu. Bugün durum öyle değil, bu olanakların tümü var. Bu yönde Türkiye inanılmaz ölçüde mesafe aldı artık. Ora-lara yatırım yapmak zamanı. Türkiye bu imkanı değerlen-direbilir. Çiftlik hadisesi benim hem zirai, hayvancılığa olan meyilim sebebiyle, hem de orada boş duran 600 dönüm araziyi değerlendirme amacıyla ama en önemli tarafı da o yönde örnek olurum, okul olurum, gelene hayvanların ba-kımı, hastalıkları, doğumu, beslenmeleri konusunda ön-cülük ederim diye başladı, bir ölçüde de bunu yapıyorum. Belki istediğim noktada değil ama gelen her an gezebilir, her türlü yardımı alabilir, doğum için eleman isterler bizim işletmenin şefini gönderirim, yani bir nebze de olsa çev-reye faydası oldu. Bunun dışında biz arpa, slaj, mısır, yon-ca, ot gibi malzeme alıyoruz. Bunların hepsi o çevreden te-min ediliyor, o yörenin çiftçisine gidiliyor, bunları düşüne-rek başladım, dolayısıyla mutlu olduğum bir alan.

Mühendisliğinizin de burada bir katkısı olmuştur, her şeyi hesap edip projelendirme bilgisi burada da etkili olmuştur diye düşünüyoruz.Muhakkak, her şeyi hesaplamaya çalışıyoruz, yeniden öğ-reniyoruz. Bir hayvanın ne kadar yem alması gerektiğini, bu yemin içinde ne olması gerektiği, ne kadar litre su iç-mesi, tabi bunların hepsi hesap işi. Biz de öğreniyoruz. Gübresine varana kadar her şeyi değerlendirme yolunda-yız. Şuanda yeni hazırladığımız yatırım paketinde büyük bir gübre havuzu kurmak var. Havuzdan sıvılaştırılmış güb-reyi pompa ile tankere basan, tankerden tarlaya veren bir sistem kuruyoruz. Veya sulama suyuna buradan pompala-yıp karıştırıp vereceğiz.

EZBER DIŞI

Ocak - Şubat - Mart / 201122

Robert Bosch GmbH tarafından dünya genelinde sınırlı sayıda tedarikçi firmaya verilen “Tercih Edilen Tedarikçi” ödülünün sahibi Türkiye’den Trakya Döküm oldu. Bosch Rexroth Satınalma Malzeme Grup Sorumlusu Burcu Akdağ, “ Trakya Döküm’ün hidrolik parça dökümünde geldiği nokta bir başarı örneğidir” diyor.

Trakya Döküm’ün Başarısı Belgelendi

Soyak Holding’in 10 şirketinden biri olarak 1980 yılında kurulan Trakya Döküm, başarısını tescil etmeye devam ediyor. Firma son olarak Robert Bosch GmbH tarafından dünya genelinde sınırlı

sayıda tedarikçi firmaya verilen “Pik ve Sfero Dökme Demir Üretimi Alanında Tercih Edilen Tedarikçi” ödülünün sahibi oldu. Geçtiğimiz Eylül ayında düzenlenen törenle ödülü-nü alan Trakya Döküm böylece Robert Bosch GmbH ile ça-lışan toplam 209 dökme demir üreticisi arasında ödüle la-yık görülen tek Türk firması oldu.Trakya Döküm’ün Çorlu-Lüleburgaz Büyükkarıştıran Mevkii’nde kurulu fabrikasında görüştüğümüz Bosch Rex-roth Satınalma Malzeme Grup Sorumlusu Burcu Akdağ ödüle ilişkin sorularımızı yanıtladı. “Pik ve Sfero Dökme Demir Üretimi Alanında Tercih Edilen Tedarikçi” ödülünü alabilmek için iş birliğine dayalı değerlendirme sonuçla-rının ortalamanın üzerinde olmasının temel kriter olduğu- nu ifade eden Burcu Akdağ diğer kriterleri ise şöyle açıkladı: “Te- darikçinin bekle-nenden faz- la potansiyele sa-hip olma- sı, üretiminin ve or-

ganizasyonunun yalın üretim sistemine uygun olması ve bu yönde yapılan çalışmaların sürekliliğinin sağlanması, karşılıklı olarak rekabet gücünü artıracak iş projelerinin ge-liştirilmesi temel kriterlerimiz arasında. Mevcut iş birliğinin değerlendirilmesi ise firmaların kalite, Ar-Ge, lojistik per-formansı ve satın alma kriterleri baz alınarak yapılmakta.” Geçtiğimiz yıl yapılan değerlendirmede Robert Bosch GmbH Grubu’yla çalışan 209 dökme demir tedarikçisi fir-ma arasından ödüle değer bulunan firma sayısının dokuz olduğu bilgisini de veren Burcu Akdağ, Türkiye’de bu ödü-lü alan ilk demir döküm firmasının Trakya Döküm olduğu-na dikkat çekti. Tercih edilen tedarikçi ödülüne sahip diğer sekiz firmanın yoğunlukla Avrupa’da bulunduğunu söyle-yen Akdağ’a göre Türkiye’deki döküm firmalarıyla giderek artan iş hacmi ve yürütülen tedarikçi gelişim programla-rı sayesinde ilerleyen yıllarda daha fazla sayıda tercih edi-len tedarikçinin Türkiye’den olması da sürpriz olmayacak. Trakya Döküm’ün kalite geliştirme çalışmaları hakkında da bilgi veren Burcu Akdağ, Trakya Döküm’ün geçtiğimiz yıl bir önceki yıla göre en yüksek iyileşme ve gelişme sağla-mış Türk döküm firması olduğunu da ifade etti.Bosch Rexroth yaklaşık beş yıldır Trakya Döküm ile bera-

ÜYELERDEN

Türkdöküm 23

ber çalışıyor. Peki, Bosch Rexroth, Trakya Dökümü nasıl gö-rüyor? Burcu Akdağ bu soruya oldukça çarpıcı bir cevap veriyor: “Trakya Döküm’de firmasına ve yönetimine inan-mış, tecrübeli, yaptığı işin en iyisini yapmaya çalışan, tek-nik açıdan bilgili ve kendi aralarında iyi bir iletişime sahip büyük bir ekip var. Döküm prosesi tam bir ekip çalışma-sı ve tecrübe gerektirmektedir. Trakya Döküm’de her ikisi de mevcut. Çalışan sirkülasyonun düşük olması ve anahtar konumundaki kişilerin farklı çapraz görevlerde bulunma-sı firma bünyesindeki bilgi kaybının önüne geçmekte. Bu bana göre en kuvvetli yanlarından biri Trakya Döküm’ün;

Güvene dayalı yönetim anlayışı sayesinde hızlı karar alma yetisi önemli bir avantaj haline dönüşüyor, yerinde ve za-manında teknolojik yatırımlar yapılıyor. Bir başka kuvvet-li yanı ise” Trakya Döküm, 0,5 kg ile 30 kg arasında deği-şen yüksek kalitede sfero, gri, temper, yüksek silisli ve SiMo alaşımlı gibi çok çeşitli malzemelerden döküm ve işlenmiş parçalar üretebilme yeteneği.Trakya Döküm’ün, 5 adet Disamatik kalıplama hattı ile yıl-lık yaklaşık 70 bin tonluk döküm parça üretim kapasitesi-ne sahip olduğunu belirten Bosch Rexroth Satınalma Mal-zeme Grup Sorumlusu Burcu Akdağ bu iş birliğinin, dikey kalıplama hattına sahip bir dökümhanenin de uygun ka-litede hidrolik parça dökebileceğine inanan, başarıyı elde etmek için yılmadan çalışan, sürekli öğrenen, gelişim gös-teren ve takım ruhuna sahip bir ekiple hidrolik sektöründe yer alabileceğinin en güzel örneği olduğunu belirtti. Disa-matik gibi daha çok uzun serili parçaların üretimine uygun olan bir kalıplama hattında daha önce tecrübe edinilme-miş bir ürün grubunun ve onun yüksek kalite beklentileri-nin de karşılanarak üretilmesinin çok kolay olmadığını ifa-de eden Burcu Akdağ, “Trakya Döküm’ün hidrolik döküm parça üretiminde geldiği nokta bir başarı örneğidir” diyor.

ÜYELERDEN

Tercih Edilen Tedarikçiler, Robert Bosch Gmbh grubu bünyesinde yer alan stratejik projelerde ve geliştirme çalışmalarında öncelik verilecek olan firmalardır. Bu te-

darikçilere, Bosch lokasyonlarında düzenlenen ve Bosch çalışanlarının katıldığı eği-timlere katılım imkanı veriliyor. Bu firmalar, Bosch tedarikçi gelişim programı çerçeve-sinde, geçerliliği yürüyen projelerle kanıtlanmış olan metodların kullanımı konusun-da bilgi ve tecrübe sahibi olmakta ve bunun sonucunda kendi proseslerini iyileştirme şansını yakalamaktadırlar.

ÖDÜLÜN TRAKYA DÖKÜM’E SAĞLAYACAĞI AVANTAJLAR

“Trakya Döküm’ün hidrolik parça dökümünde geldiği nokta bir başarı örneğidir”

Trakya Döküm’de firmasına ve yönetimine inanmış, tecrübeli, yaptığı işin en iyisini yapmaya çalışan, teknik açıdan bilgili ve kendi aralarında iyi bir iletişime sahip büyük bir ekip var

Ocak - Şubat - Mart / 201124

Bosch Rexroth’un “Tercih Edilen Tedarikçi” ödülünü aldığı-mız için onurlandık. Ekip olarak yoğun ve özverili çalışma-ların sonucunda bu başarıya ulaştık. Bu ödül; arkadaşları-mıza büyük bir motivasyon kaynağı oldu. İnanarak ve öz-veri ile çalışarak her şeyin başarılabileceğini, bu belge bize bir kez daha kanıtladı. Ödülü almamızda ekibimizin önem-li katkısı yadsınamaz bir gerçek. Ben ekip ruhuna inanırım. Ekibime inandığım gibi onlar da bana inanırlar. Çok kalite-li ve sürekli dayanışma içinde olan bir ekibe sahibiz. Bir iş-letmenin başarılı olabilmesi için takım anlayışı ile çalışan, problem çözen, yetkinlik sahibi, heyecanı ve motivasyo-nu yüksek olan bir ekibe ihtiyaç vardır, bizim ekibimiz tüm bu özelliklere sahiptir. İşletmelerin sahip olduğu ”temel değerler” ve iş yapış kültürleri firmaları birbirinden fark-lılaştıran özelliklerdir. Ne kadar değişik sektör, müşteri ve

Uğur KocaoğluTrakya Döküm Genel Müdürü

Yeni işleme merkezi inşaatı

Vizyonumuz ve hedeflerimiz ekip olarak tek yöne yönelmemizi sağlıyor. Global olarak rekabetçi konumumuzu korumak için yeni hedeflere yönelmek, sürekli değişim, problem çözmek, yeni müşteriler ve parçalar, yeni yatırımlar ve büyüme bize heyecan veriyor

Ödül Bizim İçin Büyük Motivasyon

ÜYELERDEN

ürün çeşidi ile çalışırsanız olası kriz dönemlerini altlatma-nız o derece kolaylaşır. Bu bakış açısı ile bilinçli olarak Trak-ya Döküm’ü devamlı çok çeşitli sektörlerdeki teknolojik ve zor parçalara yönlendirdik. Bu nedenle genelde üretim yaptığımız sektörlerin teknolojik ve katma değeri yüksek parçalarını üretiyoruz bu da işletmenin ve ekibin sürekli gelişimini sağlıyor. Ekip olarak yaptığımız işe bir bütün ola-rak bakıyoruz, hepimiz bütünün bir parçasıyız. Firma başa-rılı ise hepimiz başarılıyız demektir. Vizyonumuz ve hedef-lerimiz ekip olarak tek yöne yönelmemizi sağlıyor. Global olarak rekabetçi konumumuzu korumak için yeni hedefle-re yönelmek, sürekli değişim, problem çözmek, yeni müş-teriler ve parçalar, yeni yatırımlar ve büyüme bize heyecan veriyor. Bizim yaşam şeklimiz ve kültürümüz budur. Trakya Döküm her şart altında yatırımlarına ara vermeden devam eden bir firma. 2010 yılı son çeyreğinde inşaatına başladı-ğımız yeni talaşlı imalat fabrikası yatırım çalışmaları hızla devam etmektedir. Toplam 5.000 metre kare kapalı alan-da, 10 milyon Euro bütçeli projemiz Haziran 2011’de dev-reye girecektir.

Ocak - Şubat - Mart / 201126

ÜYELERDEN

Körfez Döküm’ün iştiraki olarak 2004 yılında ku-rulan Körfez Boru, Türkiye’de savurma döküm yöntemiyle çeşitli ebatlarda boru imal ederek petrokimya, demir çelik, imalat ve ısıl işlem sa-

nayilerine hizmet veriyor. Dilovası’ndaki yeni fabrikasında görüştüğümüz Körfez Boru Yönetim Kurulu Başkanı Yu-suf Alan savurma döküm yatırımıyla ilgili bilgi verdi. 2004 yılında Almanlarla stratejik iş birliği yaparak, Türkiye’de o dönem yapılamayan savurma dö-küm yöntemiyle üretime başladık-larını ifade eden Yusuf Alan, 5 adet savurma dökümhanesi olan bir Al-man firmadan know-how bedelini ödeyerek teknolojiyi transfer ettik-lerini söylüyor. Almanlarla yaptık-ları sözleşme gereği ilk önce sade-ce onlar için üretim yaptıklarını be-lirten Yusuf Alan, 2014 yılına kadar olan sözleşmeyi 2009 yılında karşı-lıklı fehsettiklerini ve üretim konu-sunda serbest kaldıklarını ifade edi-yor ve ekliyor: “2009 yılından sonra serbest kalınca savurma döküm ko-nusunda daha hızlı yol aldık. Sözleş-memiz olmasa idi 2004 yılından bu-güne daha fazla yol almış olurduk. Tabi bu dezavantajıydı, avantajı ise eğer bilgiyi ve teknolojiyi transfer etmeseydik maliyetimiz çok daha fazla olacaktı, çünkü deneme yanıl-ma yoluyla yapmak zorunda kalacaktık ve bu da çok mali-yetli olurdu. Yapmış olduğumuz ortaklıktan memnunum, 2004-2009 arasında tonlarca malzemeyi o firmaya gön-derdik, ödemelerini zamanında aldık, onlar da buraya ge-

lip işi öğrettiler, bu da bize avantaj sağladı.”2004 yılında Körfez Döküm’ün içinde ayrı bir şirket olarak üretime başladıklarını belirten Yusuf Alan, “Savurma dö-küm atölyesi Körfez Döküm’ün ortasında kaldı, biz ora-daki fabrikayı kurarken açıkçası Körfez Döküm’ün bu ka-dar hızlı büyüyebileceğini hesap edememiştik. Savurma dökümü fabrikanın önüne kurmuştuk, dökümhane bü-yüyünce savurma döküm tam ortada kalmıştı, fabrikanın

alan olarak büyümesini engelliyor-du. Biz de savurma döküm için yeni yer arayışına girdik ve böylece Dilo-vası Organize Sanayi Bölgesi’ndeki şu an kurulu fabrikayı satın alarak 2009 yılında buraya taşındık” diyor. Şu an yurt içi ve yurt dışında çok sa-yıda firma için üretim yaptıklarını belirten Yusuf Alan, Petrokimya sa-nayi için eşanjörler, Demir-Çelik sa-nayi için hadde roleleri, İmalat sana-yi için ringler ve Isıl İşlem sanayi için de muhtelif fırın roleleri ürettiklerini ifade ediyor. Körfez Boru, yıllık tam kapasite ile çalıştığında 2 bin 300 ton savurma döküm yapıyor. Bu ka-pasitenin şu an yeterli olduğunu be-

lirten Yusuf Alan, özellikle Fransa’dan petrokimya alanın-da müşterilerden talep geldiğini, müşteri portföylerinin de giderek genişlediğini ekliyor. Özellikle son Ankiros Fu-arında savurma döküm yöntemiyle imal ettikleri borula-ra ilginin çok yüksek olduğunu ve yeni müşteriler kazan-dıklarını, bunun ise şu an siparişlere döndüğünü söylüyor Yusuf Alan.

Körfez’den Savurma Döküm ile Boru Üretimi Körfez Boru, Türkiye’de az yapılan savurma döküm yöntemiyle çelik boru imalatı yapıyor. Dilovası Organize Sanayi Bölgesi 5. Kısım’daki yeni yerine taşınan Körfez Boru, üretiminin yüzde 70’ini yurt dışına ihraç ediyor.

Türkdöküm 27

Inductotherm 57 Yaşında

İndüksiyon ergitme ocakları ve ısıtma sistemleri üretici-si Inductotherm İndüksiyon Sistemleri A.Ş. 57. kuruluş yıldönümünü ve Türkiye fabrikasının 20. kuruluş yılını yemekli bir etkinlikte kutladı. 25 Aralık 2010 tarihinde Yakacık Zümrüt Restoran’da düzenlenen etkinliğe tüm çalışanlar aileleriyle birlikte, 20. yılı doyasıya eğlenerek kutladı. Yaklaşık 120 kişinin bulunduğu 20. yıl anısına düzenlenen yemekli etkinlikte pasta da kesildi. Özellik-le son aylarda gerçekleşen yeni satışlarla birlikte dolu-luk oranını oldukça yükselten Inductotherm, çalışanla-rıyla doyasıya eğlenerek yeni yıl kutlamasını da birlikte yapmış oldular. 10. yılını dolduran çalışanlarını da unut-mayan Inductotherm, çalışanlarına onur plaketlerini tö-renle verdi.

Münih merkezli Alman Süd-Chemie ile Kentucky, Covington merkezli Amerikan şirketi Ashland daha önceden kamuoyuna duyurmuş oldukları doğrultu-da, dünya çapında yürüttükleri döküm kimyasalla-rı alanındaki faaliyetlerini tek elden yürütmek üze-re birleşme kararı aldılar. Avrupa pazarında köklü bir iş birliği geçmişi olan Süd-Chemie ve Ashland, or-tak bir girişim kurmak üzere Temmuz ayında bir an-laşma imzalamıştı. Yeni kurulacak şirketin Almanya Hilden’de ve ASK Kimyasal adıyla (ASK Chemicals GmbH) faaliyete geçmesi kararlaştırılmıştı. ASK Kimyasal’da yüzde 50’şer hisseye sahip ola-cak Süd-Chemie ve Ashland, operasyonların Süd-Chemie tarafından yönetileceğini kararlaştır-dı. Amerika, Asya ve Avrupa’da yaklaşık 1.300 çalı-şan ile başlayacak olan yeni girişim, aynı zamanda 1970 yılında yine iki şirket tarafından kurulmuş olan ve sadece Avrupa’da faaliyet gösteren Ashland-Südchemie-Kernfest GmbH ile, Süd-Chemie’nin dö-küm kimyasalları birimi ile Ashland’ın döküm çö-zümleri konusunda faaliyet gösteren bölümlerinin tüm çalışan ve aktiflerini de devralarak tek çatı al-tında toplayacak.Süd-Chemie 2009 yılında, yüzde 85’i Almanya dışına olmak üzere, 1,45 milyar dolar tutarında satış ger-çekleştirdi. 30 Eylül 2010 itibarı ile grubun dünya ça-pında 80 tane satış ve üretim şirketi ile 6 bin 500 ça-lışanı bulunuyor. Ashland ise 100’den fazla ülkede faaliyet gösteriyor.

Ashland ve Süd-Chemie Birleşmesi Tamamlandı

ÜYELERDEN

Bedrettin Sarp (27.10.2010)Derneğimizin 50 sıra nolu üyesi Bedrettin Sarp’a Allahtan rahmet, yakınlarına başsağlığı dileriz.

Mefkure Armağan (17.12.2010)Derneğimiz üyelerinden Erkunt Sanayi Yönetim Kurulu Başkanı Tuna Armağan’ın annesi Mefkure Armağan’a

Allahtan rahmet, Erkunt ailesine başsağlığı dileriz.

Okay Hekimoğlu (25.12.2010) Tüdöksad’ın 1994-1996 yılları arasında yönetim kurulu başkanlığını yapmış, derneğimizin 12 sıra nolu üyesi

Okay Hekimoğlu’na Allahtan rahmet, yakınlarına başsağlığı dileriz.

TÜDÖKSAD Yönetim Kurulu

KAYBETTİKLERİMİZ

Ocak - Şubat - Mart / 201128

ÜYELERDEN

Gedik’in Dev Projesi Hızla TamamlanıyorGedik Holding, döküm ve kaynak alanındaki üretim kapasitesini ve ürün çeşitliliğini artırmak üzere Sakarya Hendek 2. Organize Sanayi Bölgesi’nde satın aldığı 261 bin 700 metrekare arsa üzerinde kurduğu yeni tesisi hızla tamamlıyor.

Hendek’te proje kapsamında inşa edilen Gedik Döküm ve Vana’nın yeni dökümhanesi 2011 yaz döneminde devreye alınıyor. Yeni tesisle birlikte modern üretim süreçleri, tam dona-

nımlı laboratuar, dünya standartlarında ürün kalitesi, bilgi birikimi ve insan kaynağını da arkasına alacak olan Gedik Döküm, yurt içi ve yurt dışında pazarını büyütmeyi hedef-liyor. 1982’de hassas dökümü Türkiye’ye getirerek “Sırme-tal” markasıyla yurt içi ve yurt dışına başta savunma sana-yisi olmak üzere tekstil, otomotiv, tıp, makine, vana, pom-pa ve elektronik sanayilerindeki birçok firmanın döküm ihtiyaçlarına yönelik çözümler sunan Gedik Döküm, has-sas dökümün bir ileri seviyesi olan yüksek sıcaklıklara da-yanıklı özel malzemeleri ve sağlık sektöründe kullanılan malzemeleri dökme teknolojilerini de Hendek tesislerin-de hayata geçiriyor.

Kapasite ağırlıkla ihracata yönelik olacak25 bin metrekaresi kapalı olmak üzere, 50 bin metrekare alan üzerine inşa edilen yeni dökümhane, şirketin 5 bin-ton/yıl olan kum döküm kapasitesini 30 bin ton/yıl’a çı-kartacak. Döküm kapasitesinin bir kısmı Türkiye’nin en köklü vana markası Termo’nun üretiminde kullanılacak. En gelişmiş kum döküm teknolojilerinin kullanılacağı Hendek tesisiyle artacak olan üretim kapasitesi, ağırlıkla ihracata yönelik olacak. Gedik Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hülya Gedik, yeni tesis ile ilgili çalışmalarının yanı sıra tüm vana ve döküm ürünlerinde Ar-Ge bazlı çalışmalara da ağırlık verdikleri-ni, yeni yatırım ile artacak kapasite ile yüksek teknoloji-li ürünlere yoğunlaşacaklarını belir tiyor

ve ekliyor: “Dış pazarlarda kaliteli vana ve döküm (kum ve hassas) ürünleri ile enerji, petro-kimya, savunma ve oto-motiv sektörlerine hizmet vermeye odaklandık. “Stratejik ortaklık” prensibi ile hareket ediyoruz, 2011’in ikinci yarı-sından itibaren yeni tesislerimizde ağırlıkla dış pazara yö-nelik özgün yeni ürünleri piyasaya sunacağız. Hendek’teki yeni tesiste, gri dökme demir, küresel grafitli dökme de-mir, karbon ve alaşımlı çelikler, bakır esaslı (bronz) dö-kümler yapılacak. Üretilen parçalar vana, pompa, doğal-gaz, makine ve otomobil sanayilerinde kullanılacak.”Hendek’teki projede üretim teknolojisi için seçilen cihaz-lar ve sistem dizaynı tüm üretim adımlarını birbirine en-tegre ederek, her adımda kalite kontrolü sağlanacak şe-kilde tasarlandı.Tesiste üretim iki derecesiz ve bir dereceli olmak üzere üç hat üzerinden gerçekleştirilecek. İlk etapta derecesiz ka-lıplama hatları, ileriki bir tarihte ise dereceli kalıplama hat-tı devreye alınacak. Hülya Gedik, ilk olarak devreye gire-cek olan 150 kalıp/saat kapasiteli Sinto FBO X kalıplama makinesinin alındığını, bu hattın çalışmasını takiben, 100 kalıp/saat kapasiteli Sinto FBO III derecesiz kalıplama hat-tı kurulacağını, bu makinelerde 0.2- 50 kg arasında ağırlığı olan döküm parçaları üreteceklerini söylüyor. Toplam 250 kalıp/saatlik bu iki hattın sıvı maden ihtiyacını, Inductot-herm firmasından alınan 2 ve 3 ton/saat kapasiteli dual-track endüksiyon ocakları sağlayacak. Bu ocaklar 2011’in ilk ayında montajları yapılarak devreye alınacak. Sinto hatlarının 50 ton/saat olan kum ihtiyacını iseEirich R18 ve Webac Speedmullor 75B kum mikserleri kar-şılayacak. Kum soğutucusu olarak Simpson firmasından

satın alınan MC-50 Mul-

29

ÜYELERDEN

tiCooler kum soğutucu cihazı kullanılacak. Kumun dökü-me uygunluğunun tayini için de Hartley 18Mk2/2552 test ünitesi alındı. Her iki cihaz kum hazırlama binasının tüm kontrollerini sağlayacak. Projelendirmesi biten, temel çalışmaları yapılan kum ha-zırlama binasına da, cihazların montajı ve kış şartları ne-deni ile Mart 2011’de başlanacak.Sinto hatlarının devreye alınmasından sonra, projesi ya-pılmış 120 kalıp/saat kapasiteli dereceli kalıplama hattı sa-tın alma işlemi tamamlanacak. Bu hattın sıvı maden ihti-yacı 10 ton/saat, kum ihtiyacı ise 100 ton/saat olacak. De-receli kalıplama hattının işletmeye alınması üretim hacmi-ni ciddi oranda artırıyor, böylece bu kapasite özellikle ih-racat hedefli çalışacak. Sinto FBO III ve FBO X hatlarından çıkan dökümler, Gene-ral Kinematics firmasından alınan modern kalıp bozucu, soğutucu ve sarsak sistemine alınacak. Bu sistemde dökü-len parçaların yolluklarını kırma, kum ayrıştırma, temizle-me ve soğutma işlemleri yapılacak. Yeni sistemde yer alan 1800 mm iç çapta, 6 bin 800 mm uzunluğunda ve 55 ton/saat kapasiteye sahip ‘Vibro-Drum’, kalıp kumu ve döküm parçalarını birbirinden ayır-manın yanı sıra parça ve kum soğutucu olarak da çalışıyor. Üretim aşamasında olan ve General Kinematics’ten alınan bu cihazların Hendek fabrikasına montajı Şubat 2011’ de gerçekleştirilecek. Bu işlemin devamı olan temizleme ve taşlama sistemlerinin projelendirmesine ise devam edili-yor. Ayrıca proje aşamasında olan çelikhanenin yeni kalıp-lama sistemi için çeşitli firmalarla temaslar sürüyor. Tesiste 1200 metrekarelik alan ise işleme atölyesi için ay-rılacak, burada modern torna ve CNC makinelerinde işle-nen parçalar son ölçülerinde müşteriye sevk edilecek.

Yeni projelerle ilklere imza atmak Türkiye’nin bilinen vana markalarından Termo’nun üreti-mini yaparak ulusal ve uluslararası pazarlara hizmet veren Gedik Döküm ve Vana bu sektörde çok geniş bir ürün çe-şitliliğine sahip. Yönetim Kurulu Başkanı Hülya Gedik, bu konuda son olarak MİLGEM (Milli Gemi) projesi için deği-şik boyutlarda ürettikleri VG normlarında bronz vanalarla Türkiye’de yine bir ilke imza attıklarını ve Türk Loydu’ndan “Tip Onay Belgesi” alan tek firma olduklarını söylüyor. Halen 40 bar basınca dayanıklı dövme çelik gövdeli yük-sek basınçlı vanalar üreten Gedik Döküm ve Vana, Alman teknolojik çözüm ortağı ile 100 bar ve üzeri basınçlar için de vanalar üretmek üzere Ar-Ge çalışmalarını tamamla-dı. Enerji santrallerinde kullanılan ve şu anda yurt dışın-dan yüksek fiyatlarla ithal edilen ürünlerin yerine geçecek bu vanalarla, Türkiye’nin bu ürünlerle dışa bağımlılığının azaltılması hedefleniyor. 2011’de tüm bayilerine ve müşterilerine TERMO-MANKENBERG markalı yeni tip basınç düşürücü vanalar sunmaya başlayan Gedik Döküm ve Vana, bir sonraki aşa-mada Amerikan Petrol Enstitüsü (API) ve ASME normunda doğalgaz ve petrol vanalarını üretmeyi hedefliyor.

Gedik Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hülya Gedik

Döküm kapasitesinin bir kısmı Türkiye’nin en köklü vana markası Termo’nun üretiminde kullanılacak

Ocak - Şubat - Mart / 201130

Türkiye’de ve dünyada kriz döneminden itiba-ren büyük şirketlerin yöneticilerinin dikkati aynı yöne odaklandı: Enerji verimliliği. Öyle ki, glo-bal düzeyde üne sahip birçok şirketin CEO’su,

bu odağı geçiş dönemini avantaja dönüştürmek için en önemli koz olarak görmeye başladı. Sınainin başlangıcın-dan bugüne kadar rekabet olgusu ile başa çıkmak için canla başla uğraşan yöneticiler sürekli olarak üretkenli-ği artırmanın yollarını aramışlardır. Bugüne kadar verimi artırmak için yapılan optimizasyon çalışmalarında sadece zaman göstergesi parametre olarak değerlendirildi. An-cak ne yazık ki sadece üretimin hızını artırmak tek başı-na maliyetleri düşürmek için yetersiz hale geldi. Üretkenli-ği sadece zaman odağında artırmaya çalıştıkça diğer kay-nakların ortalama tüketimleri akıl almaz biçimde artma-ya başladı. Bu durumda da, asıl amacı maliyeti düşürmek olan çalışmalar tam tersi etki oluşturmaya başladı. Mali-yetleri kısmak için geliştirilen yöntemlerin modellerinde sadece birim üretim hızını artırmak gözetilince bu yön-de geliştirilen teknolojiler de hızı artırmak için diğer kay-nakların kontrolsüz bir hızla tüketilmesine sebep oldular. Kendini günden güne daha tehlikeli biçimde hissettirme-

ye başlayan bu çelişki, ancak 2008 global krizi ile birlik-te ciddiye alınmaya başlandı. Bu vakte kadar likit akışın-da “global” anlamda bu denli sıkışma olmadığından şirket yöneticileri ve iş adamları tarafından fazlaca önemsenme-yen bu kısır döngü mali darboğazların baş göstermesiyle can yakmaya başladı. En sonunda da konunun üstüne gi-dilmesi gerekliliği ortaya çıktı. Yeni üretkenlik kavramları ile yola çıkarak farklı projeler ve stratejiler geliştirmek is-teği şimdilerde önder ve rekabetçi şirketlerin ajandasın-da beliriverdi. Bu projelerin sonucunda verimi yükselte-cek ve aynı zamanda (geçmişteki kötü tecrübelerden ders alarak) maliyetleri de sürekli kontrol altında tutacak tek-nolojiler geliştirmek için büyük ölçekte girişimleri başlat-manın eşiğinde birçok şirket ve üretim topluluklarını gör-mek mümkün. Bu, kendiliğinden oluşan girişimler silsilesi akademik çevrelerin de girişimi ile tek başlık altında top-lanmaya başlandı: Enerji verimliliği…

ÜRETİMDE ENERJİVERİMLİLİĞİ NE DEMEK?Ancak bu başlığın gerçek açılımının ne olduğunu, bu giri-şimlerle yapılması olası çalışmaların hangi amaca hizmet edeceği gibi soruların yanıtlarını belirlemek fazlasıyla ge-reklidir. Bu sorulara belki de verilebilecek en doğru yanıt yukarıdaki anlatıları özetlemek olacaktır.Üretkenliği artırmak için eskiden olduğu gibi sadece za-man parametresinin üstünde duran mühendislik çözüm-leri yerine artık enerji olgusunu da dikkate alan hatta bi-rinci planda değerlendiren (ancak zamanın da kontrol-lü kullanımını göz ardı etmeyen) optimizasyon çözüm-leri, bu girişimlerin içeriğinin en doğru tanımlaması ola-caktır. Aynı miktar enerji ile aynı zaman dilimine şimdiye göre daha fazla iş hacmi sığdırmayı sağlayacak çözümler bu trendin ürünleri olacaktır. Başka bir deyişle, sürdürü-lebilir ekonominin, sürdürülebilir sınainin ancak ve ancak sürdürülebilir bir dünyaya bağlı olduğu gerçeği ile tüm iş dünyasının yeniden yapılandırılması, üretimde enerji ve-rimliliği trendinin ne anlama geldiğinin en güzel ifadesi-dir.

Maliyetleri kısmak için geliştirilen yöntemlerin modellerinde sadece birim üretim hızını artırmak gözetilince bu yönde geliştirilen teknolojiler de hızı artırmak için diğer kaynakların kontrolsüz bir hızla tüketilmesine sebep oldular

Büyümenin Yolu Enerji Verimliliğinden

Geçiyor

Türkdöküm 31

ENERJİ

NASIL YAPILIR?Bir şirkette enerji verimliliğini sağlayabilmek için öncelikle üretim akışlarının konu profesyonelleri tarafından detaylı olarak analiz edilmesi gerekmektedir. Enerji çekişlerinin üretim akışında hangi noktalarda ve ne yoğunluklarla ol-duğunun analitik zeminde saptanması gerekmektedir. Bu saptama baz alınarak yeni ve rasyonel bir verim gözlem-leme sistematiği geliştirmek de önemli bir adım olacak-tır. İş süreci yönetiminin dayandığı temel prensipte de ifa-de edildiği üzere, bir şeyi iyileştirmek için önce ölçümle-mek gerekmektedir. Ancak bu ölçümlemelerin yapılma-sında son derece titiz davranılmalı ve mutlaka profesyo-nel çözüm ortaklarından destek alınmalıdır. Bu ölçümle-melerin hatasızca gerçekleştirilmesi yapılacak iyileştirme ve yeniden yapılandırma çalışmalarının başarıya ulaşma-sı açısından en kritik hamle niteliğindedir. Bu verim göz-lemleme sistematiği oturtulduktan sonra artık katma de-ğer çözümleri üretmek çok daha kolay ve sağlıklı olacaktır. NELERDİR?Sistematiğin sonuçları değerlendirmeye alınarak doğ-ru optimizasyon modelleri geliştirmek mümkün olabile-cektir. Geliştirmenin en kârlı sonucu verebilmesi için dik-kat edilmesi gereken önemli bir husus bulunmaktadır: Bu modellemelerin en doğru ve uzun soluklu sonuçları ver-mesi için çember ekonomisi yaratma hedefi baz alına-rak geliştirmelerin yapılması gerekmektedir. Ardından si-mülasyon çalışmaları ile üretim noktalarında, fabrikalar-da yapılacak enerji verimliliği çözümü ürünleri ortaya çı-kacaktır. Bu çözümlerin çeşitlerini aşağıdaki gibi grupla-mak mümkündür:

Mekanik Entegrasyonlar:Kojenerasyon sistemleri, ısı pompaları, ısı depolama, ab-sorpsiyonlu soğutucular, yenilenebilir enerji kaynakla-rı kullanımını aktive edecek melezleştirmeler, türbin sis-temleri, üretim ve enerji tüketimini anlık ölçen sayaç uy-gulamaları.

BUĞRA PEKUSLUAkdaş Döküm A.Ş. Enerji Verimliliği Proje KoordinatörüGreenBusiness Genel EditörüEnerji Verimliliği Uzmanı – Endüstri ve Enerji Mühendisiwww.gb-org.com / [email protected]

Matematiksel Entegrasyonlar:Enerji odaklı üretim planlama optimizasyon modelleri ve yazılım uygulamaları, çember ekonomisi odaklı iş takvim-leme programları, karbon ayakizi ölçer yazılım uygulama-ları, enerji-ekserji verimi odaklı iş planlama optimizasyo-nu sunan yazılım uygulamaları, enerji verimli veritabanı ve veri sağlayıcı hardware uygulamalar

KAZANÇLAR

Azalan Maliyetler, Artan Verimlilik• Enerji verimliliği projeleri ile geliştirilecek yaratıcı çözüm-ler, daha hesaplı enerji kullanımlarını sağlayabilecektir. Bu sayede şirket giderlerinden önemli tasarrufların kazanıl-ması mümkün olabilecektir.• Aynı iş paketleri; hizmet ve ürün grupları çok daha az enerji ve bütçe ile mal edilebilecektir. Bu sayede toplam verim önemli oranda artış gösterecektir.• Yeni ürün ve hizmet çalışmaları için kendiliğinden ekstra bütçe oluşacaktır.

Güç Kazanan Marka İmajı• Dünya üstünde akılcı ve yenilikçi şirket tanımlaması ye-niden yazılmaktadır. Geleceğin önder şirket ve kuruluşları, enerji kullanımını önemseyen ve bu yönde verdiği değeri geliştirdiği çalışmalarla beyan edenler olacaklardır.

Ocak - Şubat - Mart / 201132

• Son dönemde yapılan araştırmalar hem tüketici gözün-de hem de uluslararası tedarik zincirlerinin büyük müşte-rilerinin gözünde, bu konuya hassasiyet veren şirketlerin prestij katsayısının arttığını göstermektedir.• Şirketler ayrıca bu çalışmalarla birlikte tükettikleri enerji-lerin kalitesini artırarak imajını ve kurumsal kimliğini daha sağlam bir temele oturtma imkanı yakalayacaktır.• Ürün başına harcanan enerji miktarı azalacak, tasarruflu çalışma prensibi bir kurum kültürü haline gelerek marka-laşma çalışmalarına olumlu etki yaratacaktır.

En Etkin Düzeyde Kaynak Yönetimi• Gelecek kaynak ihtiyaç planlamalarının etkin ve tasarruf-lu şekilde yönetilmesi sağlanacaktır. Enerji verimliliği ça-lışmaları sayesinde bütçe planlamalarında belli kalemlere eskiye göre daha az ayırmak yeterli olacağından, iş geniş-letmeleri/geliştirmeleri gibi şirketi daha yüksek hedeflere taşıyacak başlıklara daha fazla finansman ayrılabilecektir.• Yeni yatırımlar için ekstra kaynaklar oluşacaktır. Emisyon azalmalarıyla birlikte karbon borsalarına hisse satar hale gelen şirketler, ek gelir elde edebilme imkanına sahip ola-caktır.• Verimi artmış, maliyet değerleri azalmaya başlamış şir-ketlerin insan, makine kaynağını artırabilmesi, faaliyet sa-hasını genişletebilmesi için elinde fazladan önemli mad-di güç oluşacaktır.• Bu çalışmalarla birlikte artan gelir kaynakları ile şirket-ler gelecek yatırım planlamaları daha efektif oluşturulabi-lecektir.

Güç Kazanan Kurumsallık ve Rekabet Gücü• Giderek ağırlaşan global şartlar karşısında gi-

derlerini önemli oranda azaltmış, bütçe kontrol gücünü artırmış bir kurum

en iyi reçeteyi uygulamaya geçirmiş demektir.• Bu kazanım düzenli bir şekilde artış göstermeye başlaya-caktır. Bu sayede maddi ve operasyonel açıdan dinamik-leşme şirketlerde bir yönetim kültürü haline gelecek, de-ğerler sürekli artış gösterecektir.• Yüksek bir hızla değişmekte olan sektörel şartlara, geli-şen teknolojiye kurumların çabuk refleks verebilmesi, hız-lı uyum sağlayabilmesi sağlanacaktır. Dünyadaki teknik yenilenmelere hızlı ayak uydurabilmek, global rakiplerle daha iyi mücadele edebilmek mümkün olacaktır.

Etkin Marka-Süreç Yönetimi ve Hızlı Teslimat• Üretim başına maliyet değerleri günden güne azalma-ya başlayacaktır. Marka ve süreç yönetimi daha etkin bir biçimde gerçekleştirilebilecektir. Üretim akışlarındaki tüm performans bilgilerini anlık ve doğru kontrol etmek müm-kün olacağından iyileştirme hamleleri hızlı ve eksiksiz ola-

rak hayata geçirilecektir.• İş planlamaları ve takvimlemeler çok daha etkin ya-pılabilecektir. Eskiye göre daha kısa zaman dilimleri-ne sığdırılan işler, müşteri beklentisinin de ötesinde sürelerde ürünleri teslim etmeyi mümkün kılacaktır.• Kontrolü artan gider yönetimi sayesinde, gelece-ği daha net görebilen, daha iyi kurgulayabileyen bir yapı şirketlere kazandırılabilecektir. Bu çalışmalarla yapılacak revizyonlar sayesinde kalite kontrol süreç-lerini daha etkin yönetmek, müşteri şikayetlerini mi-

nimuma düşürmek mümkün olabilecektir.

ENERJİ

Türkiye’de ve dünyada kriz döneminden itibaren büyük şirketlerin yöneticilerinin dikkati aynı yöne odaklandı: Enerji verimliliği.

VACANCY FOR: Metallurgical Sales Engineer, having the following skills: University Degree in Metallurgy

Min. 10 years practical experience in foundries and/or steel plants, good network in this industry

Fluent in English (French knowledge a big plus)

Willing to travel within Turkey, the Middle East and Iran for regular customer visits or on-call services

Customer oriented, providing consultancies leading to incremental sales

We offer:

Excellent salary incl. Bonus Program/Incentive Scheme in a well established Swiss Company

Please send your Curriculum Vitae to the attention of Mr Ernst Meier, at

YYYooouuurrr rrreeellliiiaaabbbllleee PPPaaarrrtttnnneeerrr fffooorrr rrraaawww mmmaaattteeerrriiiaaalllsss PPPiiiggg IIIrrrooonnn

NNNoooddduuulllaaarrriiizzzeeerrrsss

IIInnnooocccuuulllaaannntttsss

RRReeecccaaarrrbbbuuurrriiizzzeeerrrsss

FFFeeerrrrrrooo AAAlllllloooyyysss

EEEllleeeccctttrrrooodddeeesss

Althardstrasse 147 CH-8105 Regensdorf / Switzerland Phone +41 (0)44 870 22 11 Fax +41 (0)44 870 22 40 Website www.ferrotrade.ch e-mail [email protected]

Ocak - Şubat - Mart / 201134

Ana teması “Çevreci Döküm” olan Kongrede, bildiri sahipleri, döküm sektörünün gelecek-te karşılaşacağı çevresel, teknik ve ticari ihti-yaçlara cevap verebilmek ve uyum gösterebil-

mek amacıyla hangi yöntemleri uygulaması gerektiği ko-nusunu irdelediler. Birincilik ödülü, “Development Trends of Foundry Technology” başlıklı makaleleri ile Zhu Jian-xun, Zhang Kefeng ve Wang Zhiming’e verildi. İkinciliğe “What Do We Do Next to Survive, Grow and be Distinguis-hed” adlı bildirisiyle Yaylalı Günay ve üçüncülüğe de “Cas-ting of Microstructured Shark Skin Surfaces and Possib-le Applications on Casting Parts” adlı tebliğ ile Todor Iva-nov, Andreas Buhrig- Polaczek ve Uwe Vroomen layık gö-rüldü. Kazanan tebliğ sahiplerine para ödülleri ile Apost-les Business Consulting tarafından verilen döküm plaket ödülleri, 30 farklı ülkeden bin’i aşkın delegenin katılımıyla gerçekleşen Kongre’nin kapanış oturumunda takdim edil-

di. Üç gün boyunca toplam 129 teknik tebliğin sunuldu-ğu kongreye katılan delegeler, Kongre’ye son olarak 1995 yılında ev sahipliği Çin’in, 15 yılda gerçekleştirdiği ekono-mik ve sosyal gelişmeler neticesinde, eskisinden ne kadar farklı bir yapıya ulaştığını gözlemleme fırsatı buldular. WFO En İyi Tebliğ Ödüllerini kazananlar, sunulan tüm teb-liğler arasından, WFO Yönetim Kurulu üyelerinden oluşan bir jüri tarafından belirlendi. Kazanan tebliğ sahiplerine ödülleri, para ödülünün bu yıl da sponsorluğunu üstlenen Huttenes-Albertus firması Genel Müdürü Norbert Schra-der tarafından verildi. Schrader, Huttenes-Albertus firma-sının, teknolojik açıdan en yenilikçi ve gelişmiş yöntemleri teşvik etmesi ile ürün yelpazesinde teknolojik mükemme-liyete ulaşma çabasının doğal bir sonucu olarak, WFO’nun verdiği En İyi Tebliğ Ödülleri ile birlikte anılmaktan ve bu ödülün destekleyicisi olmaktan büyük memnuniyet duy-duğunu belirtti.

WFO İyinin En İyisini BelirlediDünya Döküm Örgütü (WFO), Ekim 2010’da Çin’in Hangzou kentinde gerçekleştirilen 69. Dünya Döküm Kongresi’nde sunulan üç teknik tebliği ödüle layık gördü. Türkiye’den Yaylalı Günay en iyi ikinci tebliğ ödülünü aldı.

Resimdekiler: Mr. Zhu Jianxun (ortada) ödülünü Huttenes-Albertus Genel Müdürü Norbert Schrader (solda) ve WFO Genel Sekreteri Andrew Turner’dan alırken

WFO

35

WFO

Ocak - Şubat - Mart / 201136

KONGRE

Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği tarafın-dan Ankiros / Annofer ve TurkCast Fuarla-rı bünyesinde düzenlenen Uluslararası Döküm Kongresi’nin beşincisi 11 - 13 Kasım 2010 tarih-

lerinde TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi - İstanbul’da ger-çekleştirildi. Ana teması “İşletmelerimizde Verimlilik” olan Uluslara-rası Döküm Kongresi bu yıl da 15. Metalurji ve Malzeme Kongresi ile eş zamanlı organize edilerek tüm metalur-ji sektörünün beklediği bilgi platformunu sağlamayı ba-şardı. Amacı, döküm sektörü ile ilgili akademik, teknolojik, eko-nomik, ticari ve idari çalışmalara ilişkin bilgi ve deneyim-lerin katılımcılara aktarılmasını ve ortak konuların karşı-lıklı olarak paylaşılmasını sağlamak olan Ankiros Kongre-si, ürün kalitesi ile kendisini gelişmiş ülkelere kabul etti-ren dökümhanelerin bilimsel platformlarda da sesini ye-terince duyurmasını sağlamak hedefiyle yapılıyor. Kongre’de döküm sektörünü ilgilendiren teknoloji, tesis ve ekipman üreticisi kuruluşların da en güncel teknolo-jilerini sektör mensuplarına iletme fırsatı da yaratılıyor. “İşletmelerimizde Verimlilik” ana temasıyla gerçekleşen 5.Uluslararası Ankiros Döküm Kongresi’nin ikinci günün-de sabah ve öğleden sonra olmak üzere 2 salonda 6 otu-rumda 10 ayrı ülkeden gelen 36 sözlü tebliğ sunuldu. 5. Uluslararası Ankiros Döküm Kongresi’nde bu yıl 38’i yurt dışından olmak üzere 180 delege katılarak sektörün beklediği bilgi paylaşım ortamına dahil oldular. TÜDÖKSAD Kongre’nin düzenleyicisi olarak yaptığı du-yuruda, Kongre’nin gerçekleşmesinde destek olan komi-te üyelerine, Dernek üyesi kuruluşlara ve sponsor firma-lara teşekkürlerini sunarak, gelecek yıllarda yine birlikte olabilmeyi diledi. Ayrıca TÜDÖKSAD tarafından 5. Kong-re ve önceki kongrelerin tebliğleri, www.tudoksad.org.tr sitesindeki kongre sayfasına yüklenerek sektörün payla-şımına sunuldu.

Döküm SektörüKongresinde BuluştuAna teması “İşletmelerimizde Verimlilik” olan 5. Uluslararası Ankiros Döküm Kongresi’nde, sektörün akademik ve ticari çalışmalarına ilişkin bilgi ve deneyimler karşılıklı paylaşıldı.

KONGRE SPONSORLARI:

Türkdöküm 37

İlki düzenlenen Dökümün Fotoğrafları Sergisi’ne” döküm sektörünün ilgisi beklenenden de fazla oldu. Ankiros Kongresi çerçevesinde sergilenen fotoğraflar bir kitapta toplanarak ziyaretçilere takdim edildi.

Tüyap İstanbul Kongre Merkezi’nde 11-13 Ka-sım 2010 tarihleri arasında yapılan Ankiros/An-nofer/Turkcast fuarları ve 5. Ankiros Döküm Kongresi’ne paralel olarak, TÜDÖKSAD tarafın-

dan “Döküm”ü konu alan Dökümün Fotoğrafları sergisine fuar ve kongre katılımcı ve ziyaretçilerin ilgisi büyük oldu. Sergide yer alan fotoğraflar ayrıca kitap haline getirilerek sergi ziyaretçilerine hediye edildi. Fuarda TÜDÖKSAD’a ayrılan alanda sergilenen dökümün fotoğrafları 4 gün bo-yunca fuar ve kongre katılımcılarının ziyaretine açık kaldı. Döküm sektörü ile ilişkisi olan profesyonel ve amatör fo-toğrafçıların, çektikleri fotoğrafların sergilenmesinin sek-törün arşivi için önemli olduğuna dikkat çeken Yaylalı Gü-nay, organizasyonda emeği geçen herkese teşekkürlerini iletirken, tarih içinde en eski mesleklerden biri olan dö-kümcülüğün bu güne kadar ürünleri ve makineleriyle fo-toğraf karelerine her zaman girdiğini belirtti.Sergide kendi çektiği fotoğraflarla da yer alan Yaylalı Gü-nay, döküm sürecinde yer alan insanlar ile dökümün hızı, dumanı, ısısı, heyecanı ve yoğunluğu vizörden bakınca fo-toğrafçıya sonsuz olanak ve haz verdiğini söylüyor.Sektör dışında profesyonel fotoğrafçıların döküm atölye-lerinde çektiği fotoğrafların basıldığı çok az sayıda fotoğ-raf kitabı ve yağlı boya tablolar olduğuna değinen Yayla-lı Günay, sektör içinde bulunan ve her gün dökümle be-raber yaşayan arkadaşların çektikleri fotoğrafların burada

sergilenmesi ve bir kitapta toplanmasının önemli olduğu-na dikkat çekiyor. Bu yıl ilki düzenlenen sergi, önümüzdeki yıllarda Ankiros fuar ve kongreleri ile eşzamanlı olarak 2 yılda bir organi-ze edilecek.Sergide; Teoman Altınok, Aynur Ayhan, Ahmet Çelik, Ce-lil Geçer, Haluk Güldür, Yaylalı Günay, Mustafa Gündaş, Deniz Kurtyılmaz, Şener Muter, Sinancan Öziçer, Ufuk Sarışen, Ziya Tanyeli, Serdar Ünlü, Hakan Yaşar ve Fatih Yörük’ün fotoğrafları sergilendi.

Dökümün Fotoğrafları Sergilendi

HABER

Döküm SektörüKongresinde Buluştu

Ocak - Şubat - Mart / 201138

FUAR

Ankiros-Annofer-Turkcast fuarları geçen yıllar-daki başarısını devam ettirerek metalurji sektö-rünün ideal buluşma platformu olduğunu bir kez daha gösterdi. 37 ülkeden 800 katılımcısı,

başta Avrasya Bölgesi olmak üzere dünyanın dört bir ya-nından gelen profesyonel ziyaretçileri ve eşzamanlı kong-releri ile sektör için eşi bulunmaz fırsatlar yaratarak orga-nizasyondan herkesin mutlu olmasını sağladı. Ankiros-Annofer-Turkcast fuarları, 30 bin metrekarelik fuar alanında yüzde 62’lik yabancı katılımcı oranıyla ulus-lararası arenadaki önemini bir kez daha kanıtlayarak, Al-manya, Çin, İtalya, İspanya, İran, İngiltere ve Hindistan ülke pavyonları ile net stand alanı ve katılımcı sayısı açı-sından daha önceki fuarlarda olduğu gibi büyüme trendi-ni devam ettirdi.Yapılan katılımcı anketi sonuçlarına göre katılımcıların yüzde 97’si fuarların sektör için son derece kapsamlı ol-duğunu düşünüyor. Katılımcıların yüzde 92’si fuarları ba-şarılı bulurken yüzde 91’i fuarların firmaları için verim-li olduğunu, yüzde 99’u da standlarına gelen ziyaretçile-rin hepsinin sektör ilgilileri olduğunu belirtti. Organizatör Hannover-Messe Ankiros Fuarcılık tarafından Bulgaristan, Pakistan, Romanya, Rusya, Tunus ve Ukrayna’dan fuarla-

ra delegasyonlar ile ziyaret gerçekleştirildi. Bunun dışında Anadolu’nun birçok şehrinden ücretsiz otobüslerle fuarla-ra sektör ilgililerinin ziyareti kolaylaştırıldı. Fuar katılımcı-ları ayrıca, DTM’nin 46 ülkede Alım Heyeti kapsamına aldı-ğı fuarlarda başta Malezya, Arnavutluk, Hırvatistan, Tunus ve Yunanistan olmak üzere yurt dışından gelen heyetler ile ikili iş görüşmelerinde bulundu.Metalurji sektörünün bu dev buluşması yurt içinden TÜ-DÖKSAD, DÇÜD, TMMOB Metalurji Mühendisleri Odası, DTM ve KOSGEB; yurt dışından ise AMAFOND, CECOF, CE-MAFON, EUNITED, FESA, FUNDIGEX, MC-CCPIT ve VDMA tarafından desteklendi. Ankiros-Annofer-Turkcast 2010 fuarlarıyla ile aynı alanda eşzamanlı yapılan metalur-ji kongreleri de yine büyük ilgi gördü. Bu seneki teması “İşletmelerimizde Verimlilik” olan, TÜDÖKSAD tarafından organize edilen 5. Ankiros Döküm Kongresi’nde 10 ülke-den 36 sözlü tebliğ sunuldu. Kongrede 38’i yurt dışından olmak üzere 180 delege ile sektörün beklediği bilgi pay-laşımı ortamı oluşturuldu. TMMOB Metalurji Mühendis-leri Odası’nın organize ettiği 15. Uluslararası Metalurji ve Malzeme Kongresi’nde ise 26 oturumda, 32 ülkeden ge-len delegeler tarafından, 115’i sözlü 156’sı poster olmak üzere toplam 271 sunum yapıldı.

Ankiros Sektörün Gücünü GösterdiMetalurji sektörünü 2 yılda bir tek çatı altında bir araya getiren Ankiros-Annofer-Turkcast fuarları yine farkını ortaya koyarak sektörün ideal buluşma platformu olduğunu gösterdi. 11-14 Kasım 2010 tarihleri arasında gerçekleşen fuarlara başta Avrasya Bölgesi olmak üzere dünyanın dört bir yanından profesyonel ziyaretçi geldi.

40

DOSYA

Döküm sektörünün gelişimi içinde otomotiv sanayisinin yeri tartışılmaz bir öneme sahip. Döküm ürünü alıcıları içinde önemli bir yere sahip olan otomotiv sanayisindeki gelişmeler, bu sanayiye yan sanayi olarak hizmet veren dökümhaneleri de direk etkiliyor. Motorlu araç üreticilerinin beklentileri küresel rekabet koşullarında hızla değişiyor. Yan sanayiler ise motorlu araç üreticilerinin beklentileri doğrultusunda yapısını ve yatırımlarını şekillendiriyor. Kasım 2010’da organize edilen 5. Uluslararası Ankiros Döküm Kongresi çerçevesinde gerçekleşen “Ana Sanayi’nin Beklentileri” panelinde motorlu araç üreten önemli kuruluşların döküm satınalmacıları, gelecek üretim yapılarını ve döküm tedarikçilerinden beklentilerini dökümcülerle paylaştılar. Gelecekte alt segment araç üretiminin ve çevre konusunun öne çıkacağı otomotiv sanayisinin bugünü ve geleceğini Otomotiv Sanayicileri Derneği (OSD) Genel Sekreteri Prof. Dr. Ercan Tezer aktardı. Otomotiv sanayinin önemli aktörlerinden Daimler, BMV, Volkswagen ve Renault satınalmacılarının döküm sanayisinden beklentilerinde ise maliyet düşürme ve global rekabet için global düşünme öne çıktı.

Otomotivcilerin GözündenDöküm Sanayisi

“GELECEK SÜRDÜRÜLEBİLİR KÜRESEL REKABET GÜCÜNÜZE BAĞLI”

Otomotiv sanayisinin bugünü ve geleceğiyle ilgili ne-ler konuşulduğu hakkında bilgi veren Otomotiv Sana-yicileri Derneği (OSD) Genel Sekreteri Prof. Dr. Ercan Te-zer, her anlamda dünyada değişimlerin içinde oldukları-nı, çünkü otomotivin küresel bir sanayi olduğunu ve bu sanayi ile ilgili her tartışma konusunun mutlak suretle kü-resel ölçeğin içinde ve o çerçevede tartışılması gerektiği-ni savunuyor. Dünyanın değişimini etkileyen önemli kriz boyutlarına bakıldığında özellikle ‘Çevre’ konusuna dik-kat çeken Ercan Tezer, döküm sanayisininde bu-nun önemli muhataplarından biri olduğu-nu belirtiyor. Ercan Tezer, “Çevrenin yara-tacağı birtakım beklentileri çok ayrın-tılı olarak tartışmak mecbu-riyetindeyiz. Geçen sene Kopenhag’da sonuçlanan çok önemli bir belge var. Her ne kadar imza altına alın-madıysa da muta-bakat olan belge, Meksika’daki top-

lantıda sonuçlandırılacak. Dolayısıyla geleceğimizde çev-re ile ilgili konular çok farklı paradigmalar ve gelişmeler yaratacak.” Ercan Tezer, “Dünya ekonomisinin ağır krizinden sonra, gelişen ekonomilerde daha hızlı bir çıkış görülüyor. Dünya ortalamasının üstünde gelişen kısaca BRIC ülkeleri adı ve-rilen Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin’in önderliğini yaptı-ğı, zaman zaman da Türkiye’nin de grup içinde yer aldığı ekonomilerde, diğer gelişmiş ülkelere kıyasla çok farklı bir gelişme süreci y a -

Ekim - Kasım - Aralık / 2010

Türkdöküm 41

DOSYA

şanıyor” diyor ve ekliyor: Tabi büyüme ve gelişen hedef-ler içinde bir takım beklentiler de var, özellikle müşteriler-de çevreye saygılı araçlarla ilgili beklentiler ciddi anlamda tartışma konusu olmaya başladı. Keza krizden sonra yeni-den şekillenecek olan sanayi içinde de hem üretimin yer değiştirmesi, buna bağlı olarak tasarımın da yer değiştir-mesi söz konusu. Bu durum şirketler arasında çok farklı boyutta işbirliklerini de beraberinde getirebilir.” Gelecekle ilgili tahminler yapmanın zor olduğunu belirten Ercan Te-zer, tüketicinin geçmişte olduğu gibi daha yüksek oranda para ödeyecek durumda olmadığının tahminden öte bir gerçek olduğunu kabul etmek gerektiğini söylüyor. “Bu durumda tüketici daha ucuz araçlara yönelecek. Ama tü-keticinin, konfor, güvenlik ve yüksek performans talebin-den vazgeçmeyeceği de bir gerçek, çünkü buna alıştı ama daha ucuz beklentisini de biraz daha yükseltecek. Bu du-rumda üst segment araçlara olan talep azalacak, her ne kadar Türkiye gibi kayıt dışı ekonominin olduğu ülkelerde bu durum farklı tezahür ediyorsa da dünyanın genelinde üst segment araçlara talebin azalacağı söyleniyor. Elekt-rikli hibrit araç gibi çevreci araçlara olan talep ise artacak. Buna hazırlıklı olmak gerekir. Elektrikli araçlarda çok geniş spekülasyonlar var. Üç ayrı senaryo içinde şu gözüküyor ki 2015 yılına doğru 70-80 milyonluk üretim içinde 1 veya 1,5 milyon civarında elektrikli ürün olacak. Elektrikli araç-larda hala çözülmemiş teknolojiler var bu bir boyutudur. Diğer boyutu da tüketiciler açısından elektrik şarjı gibi çö-zülmemiş altyapı sorunları var.”

“Sürdürülebilir küresel rekabet gücü” Yaşadığımız dönemin en önemli önceliklerinden birinin ‘sürdürülebilir küresel rekabet gücü’ olduğuna dikkat çe-ken Tezer, bunun hayati bir kavram olduğunu, ve bugü-ne kadar rekabetten bahsederken “rakibimizi yendik, re-

kabet gücümüz iyi” denildiğini, ancak bunun yeterli olma-dığını vurguluyor. Rekabet gücünden bahsedebilmek için bunun küresel olması gerektiğinin ve aynı zamanda da bunu sürdürmeyi öğrenmemiz gerektiğinin de altını çizi-yor. Ercan Tezer, “Sürdürmek şunu söylüyor, rekabette ile-ri geçtiğiniz nokta rakiplerinizin sizden bir adım daha öne geçtiği noktadır, orada kalamazsınız, mutlaka sizin üzeri-nize yenisi çıkacaktır. Dolayısıyla rekabeti kazandım, çok şükür, çok rahatım, rakibim yok diye övünmenin bir anla-mı yok, hiç beklemediğiniz bir anda bir veya birkaç rakip-le karşı karşıya kalıp pazarınızı kaybedebilirsiniz. Sürdürü-lebilirlik şudur; yenilik demektir, hem kişi olarak kendiniz yenileneceksiniz hem etrafınız yenilenecek, prosesiniz ve ürününüz yenilenecek. Bu durup dururken olmaz. Üretim-den daha güç bir süreçten bahsediyoruz bunun adı yeni-likçilik, inavasyon, tasarım, ar-ge ile ilgili ağırlığı kazanma-dır.” Türkiye’nin bu kavramın içini dolduran önemli adım-lar attığını düşünen Ercan Tezer, bu adımlardan bir tane-sinin 5746 Sayılı Araştırma Geliştirme (Ar-Ge) ) Faaliyet-lerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun olduğunu söylü-yor. Bu yasanın önemli teşvik unsuru getirdiğini, birinci-sinin ar-ge merkezi, ikincisinin ise rekabet öncesi iş bir-liği olduğunu söylüyor. Rekabet öncesi iş birliğinin öne-mine dikkat çeken Ercan Tezer, “Hiçbir koşula tabi olma-dan iki şirket bir araya gelip proje yaptığında, aynen ar-ge merkezinin sahip olduğu, çalışan kişilerin sigorta muafi-yeti, vergi muafiyetine sahip olacaklar. Bugün itibariyle 75 ar-ge merkezi var ama henüz bir tane bile rekabet öncesi iş birliği kurulmadı. Çünkü bizim şirketlerimiz egolarından vazgeçip kol kola girmeye imtina ediyorlar. Bu iş birliğinin hiçbir hukuki bağı yok yani ortaklık veya şirket evliliği de-ğil, dolayısıyla doğrudan doğruya bir proje için iş birliğidir. Adı, sınırları ve katkıları belli bir iş birliği, projenin çıktıla-rını paylaşmaktır ve oradaki kazançtan yararlanmaktır” di-yor ve ekliyor:” Küresel pazarlarda yenilikçi olmazsanız ya-şamanız mümkün değil. Küresel düşünmemiz şart.” Çevreyle ilgili olarak önerilerde bulunan Ercan Tezer, üre-timde mutlaka atık olduğunu, sanayici olup da atık yarat-mayan bir sanayi dalı kalmadığını ama marifetin de atığı minimize etmek ve atığı düzgün bir şekilde bertaraf et-mek olduğunu söylüyor. Atıkları azaltmanın sadece çevre bakımından değil, sanayinin çok büyük girdisi olan ener-ji maliyetini azaltma bakımından da önem taşıdığının al-tını çiziyor.

Dünyanın genelinde üst segment araçlara talebin azalacağı söyleniyor. Elektrikli hibrit araç gibi çevreci araçlara olan talep ise artacak

Otomotiv Sanayicileri Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Ercan Tezer

Ocak - Şubat - Mart / 201142

TEDARİKÇİLERİMİZ GLOBALDÜŞÜNEN BİR OYUNCU OLMALI

Daimler’in yeni tedarikçi bulma sistemi ile ilgili bilgi veren Mercedes Benz Türk Döküm Dövme Satınalma Sorumlu-su Onat Kırçova, MBT’de (Yeni Tedarikçi Seçim Prosesi) te-darikçi ile ilişkinin başlama süreçlerini anlatıyor. Tedarik-çileriyle ilişkilerin bir ticaret fuarında başlayabileceği gibi, kendi araştırmaları veya firmaların kendilerine önerilme-siyle de başlayabileceğini söylüyor. İlk görüşmeden sonra teklif alma fazına geçen Merce-des Benz’in tedarikçilerinden beklediği en önemli unsur-larının ISO TS 16949 belgesinin olması. Özellikle yeni fir-malarda bu belgenin olmasına dikkat ediliyor. Mercedes Benz’in şu anda çalıştığı bazı firmalarda bu belge yok an-cak üst yönetim ISO TS 16949 belgesi olmayan tedarikçile-ri bu belgeye entegre etme çalışmaları yapıyor, bu enteg-re sürecinde başarılı olunmadığı taktirde tedarikçi ile söz-leşmesini iptal etme hedefi koyuyor. Mercedes’in, çalışmak isteyen firmalardan bekledikleri en önemli unsurlardan biri tabi ki fiyat konusu. Her firmanın aynı fiyatları bazen veremediğini vurguluyor Onat Kırço-va. Bunun nedeninin ise yalın yönetim sorunu olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Yönetimin, bir fiyatı nasıl verebilirim, verimliliği nasıl sağlayabilirimi belki çok bilemediğinden kaynaklanıyor. Çünkü geçen sene bir grup dövme parçayı, lojistik dahil karşılaştırmada en iyi fiyatı veren bir Kore fir-ması Wörth fabrikasına teslim edecek şekilde görevlendi-rildi. Yani dünya çapında global bir satın alma yapıyoruz. Dolayısıyla işi almak için fiyat teklifi veren tedarikçi iyi bir analiz yapmalı. Tedarikçi teklifleri verirken öncelikle gön-derilen resimlere ve datalara göre fiyat vermeli, bu çok önemli ama bunun da ötesinde tekliflerde mutlaka mali-yet düşürücü önerilerini de eklemeleri gerekir. Örneğin iş-lemeyi minimuma düşürerek veya resmin üzerinde bir yer işleme olarak görülmüş ben bunu dökümle de yapabilirim gibi tekliflerle bize gelip burada maliyetleri minimuma in-dirmemiz gerekiyor.” Onat Kırçova bu analizlerden sonra yeni başlayacak süreci ise şöyle anlatıyor: “Teklifi aldıktan sonra içimizde bir analiz yapıyoruz, fiyat mukayeselerini yapıyoruz, teknik konseptleri değerlendiriyoruz ve bütün birimlerin ortak olduğu toplantılarda oturup diyoruz ki, bu firmayı proje için veya yerleştirme kapsamı için öne-rebiliriz, ortak birimlerin olduğu toplantıdan çıktığımızda da hangi firmanın görevlendirileceği hemen hemen or-taya çıkıyor. Bundan sonra ise OSA dediğimiz süreç baş-lıyor. OSA, Daimler’in 6-7 birimindeki yetkililerin toplanıp bir gün

firmaya yaptığı değerlendirmedir. Firmanın bundan geç-mesi beklenir. OSA bir denetleme değil, belirli bir kapsam için öngörülen bir firmanın potansiyelini ve üretim alanı-nın değerlendirildiği bir metottur. Bundan sonra firma-nın sisteme tanıtılması süreci başlar. Firmayı sisteme ta-nıtmadan önce tanıtım dosyası gönderiyoruz. Firma bu-nun bazı kısımlarını doldurmak zorunda, sonra da firmayı sisteme kaydedip, ürün siparişlerini veriyoruz.” Daimler’in tedarikçiden beklediği diğer bir unsur ise, tedarikçinin ve-rilen tekliflere başlayıp tekliflerin sonunda seriye geçip de parçanın ömrü boyunca ve parçanın ömrü bittikten sonra yedek parça zamanında bile o parçanın takibini yapabil-mesi ve ondan sorumlu olabilmesi. Satın alma olarak da beklentilerini sıralayan Onat Kırçova, yaşadıkları en önem-li sorunlardan birinin teklif alma zamanı olduğunu söylü-yor. Teklif istendiğinde önemli olanın teklifi istenen za-man içinde kendilerine iletilmesi. “Şunlar yaşanıyor; me-sela bir buçuk ay öncesinden teklifi istiyorum, şu güne ka-dar vermeniz gerekir diye, o güne kadar firma hiçbir şey sormuyor, ben arıyorum teklif göndermediniz diye, evet diyor bazı resimler gelmedi. Niye bize sormadınız, işte ar-kadaşlar atlamış diyor, bu verimlilik açısından zaman kay-bına neden oluyor. Maalesef ki bu geçtiğimiz 2 yıllık za-man zarfında inanılmaz zaman kayıpları yaşadık, devam-lı teklif istedik ve teklifler devamlı gelmedi, değerlendir-meler geç kaldı, ama Almanya aynı anda teklifleri alıyor. Tedarikçilerimizin veya tedarikçimiz olmayı düşünen fir-maları global düşünüp, global bir oyuncu olmasını istiyo-ruz ve bekliyoruz. Global oyuncu olmanın yukarıdan ba-

kıp düşünmek olduğunu biliyoruz, beklentimiz teda-rikçimizin artırdıkları verimlilikle ve parça üzerin-

de kendi geliştirme faaliyetleriyle birlikte bizlere gelmeleri-

ni bekliyoruz. Global bir oyuncu olma-

nın yolu bura-dan geçiyor.”

Mercedes Benz Türk Döküm Dövme Satınalma Sorumlusu Onat Kırçova

DOSYA

Türkdöküm 43

REKABET VE KALİTEYE ÖNEM VERİYORUZ

Oyak Renault toplam 151 firmadan satınalma yapıyor. Bu firmalar bir panelde toplanıyor. Renault’da panel ürün grubu anlamına geliyor, örneğin dökümde herhangi bir tedarikçi bir proses için değil de bir ürün grubu için pa-nelde yer alıyor, bundan dolayı birkaç çeşit panel var ve bu panelde hem lokal hem de global tedarikçiler yer alı-yor. Panelde yer alan 151 firmanın dağılımına bakıldı-ğında en büyük grup 44 firmayla bağımsız yerli firmalar. Bundan sonraki grup 40 adet ile global firmalar ve onla-rın Türkiye’de yerleşmiş fabrikaları. 20 adet firma ise yerli firmalarla anlaşma yapanlar. 14 firma panel dışı sağlayıcı, son olarak en büyük grup 26 firma ise Oyak Renault’nun direkt satın alma yaptığı, gerek serbest bölgelerde yer alan gerekse lojistik akışın direk yapıldığı Romanya gibi ülkelerde yer alan firmalar. Renault panelinde sınırlı sayıda imalatçı var, çelik döküm grubunda 9 imalatçı ve alüminyum döküm grubunda 10 imalatçı ile çalışıyor. Renault’nun son zamanlarda belirle-diği eğilime bakıldığında döküm için kendi içinde büyük bir kapasite var. Renault’nun kendi bünyesinde yeralan dökümhanelerin mevcut kapasitesi 50 bin tonun üstün-de ve var olan kapasiteyi özellikle büyük parçalarda kul-lanıyor. Renault’un önemli bir eğiliminin imalatçı sayısını optimize etmek olduğunu belirten Satınalma ve Mekanik Projeler Sorumlusu Ali Altıok, bunun doğrudan küçülme anlamına gelmediğini, imalatçılarla daha sağlam bir yapı oluşturmak, belli bir strateji belirlemek ve bununla yürü-mek olduğunu söylüyor. Oyak Renault panelinde ise şu an pik dökümde 2 imalatçı ve alüminyum dökümde ise 3 imalatçı ile çalışıyor. Bu ima-latçılara ek olarak 2011 yılında pik ve alüminyum döküm-de birer imalatçı ile daha çalışma hedefi var. Ali Altıok tedarikçilerinden en önemli iki beklentiyi, re-kabet ve kalite olarak açıklıyor. Rekabetçilik konusunda Türk tedarikçilerin yeterli bir seviyede olmadığını hem çe-lik hem de alüminyum dökümde bu sıkıntıyı yaşadıkları-nı belirtiyor ve şöyle ekliyor: “Açık olarak konuşmak gere-kirse Renault’nun hedefi Batı Avrupa’ya göre daha ucuza döküm parçası almaktır. Bu araçlarımızı Türkiye’de üret-me hedefimizle uyumludur. Optimum rekabetçilik seviye-sine gelmeden şu andaki mevcut imalatçıları tutmak ve artı imalatçı eklemek gerçekten zor. Rekabetçilik konusundan herkes bir çok şey söyledi ve hepsi doğru ama rekabetçiliği tek-nik ve ekonomik teklifin sunul-duğu, dizaynın önerildiği ilk aşamadan sağlamak lazım. Buna somut bir örnek vermek istiyo-rum. Eğer söz konu-

su bir pompa ise, pompa geliştirme maliyetinin 1 milyon Euro’nun üstünde düşünürsek, bizim yerli tedarikçimizin ya da Türkiye’de üretim yapacak tedarikçimizin tüm yer-li kaynakları kullanıp, yatırımı ile birlikte tüm geliştirme maliyetini 350-400 bin Euro’lara sağlayabilirse zaten nakit akışında ve projenin rantabilitesinde doğrudan bir başarı sağlamış olacaktır. Ondan sonrası yüzde 15-20 hedefini ne kadar yakalar, yakalayamaz o ayrı bir konu.” Renault’nun kalite beklentisini iddialı hedeflerle açıklayan Ali Altıok, örneğin şu an silindir bloklarında Renault teda-rikçilerinden biri 2000 ppm’e angaje olmuş durumda ve bunun daha altını yapmaya çalışıyor. Tabi bu bir kademe-li geçiş, baktığımız zaman 2 yıllık bir süreç içinde bu se-viyeye gelmeyi kendine hedef edinmiş. Alüminyum dö-kümde işlenmiş parçalar aldıklarını ve bu parçalarda sıkın-tı yaşamadıklarını, hatta sıfır seviyesinde ppm ile bu par-çaları sağlayan tedarikçiler olduğunu söyleyen Ali Altıok, Renault’nun bu ppm seviyelerini yerli tedarikçilere oldu-ğu gibi yurt dışı tedarikçilere de uyguladığının altını çizi-yor.

Oyak Renault Satınalma Sorumlusu Ali Altıok

DOSYA

44

BMV TEDARİK ZİNCİRİNDE ASYA VE AMERİKA’NIN ÖNEMİ ARTIYOR

2011 yılında 1.6 milyon araç üretmeyi hedefleyen BMV Group, yılda 23 milyar Euro satın alma hacmine sahip. Bu satın almanın içinde döküm ürünleri yüzde 10 sevi-yesinde. BMV Güneydoğu Avrupa Satınalma Sorumlu-su Eşref Mermer, BMV’nin 2005 yılında satın aldığı malze-melerin yüzde 52’sini Batı Avrupa’dan, yüzde 31’ini Doğu Avrupa’dan ve yüzde 13’ünü ise Asya ve Amerika’dan te-darik ettiğini söylüyor.2011’de yeni gelecek 1 serisiyle bir-likte Asya ve Amerika’nın payının yüzde 16’ya çıkacağı, 2014’te ise yeni gelecek alt segment araçlarla bu payın yüzde 25’lere kadar yükseleceği öngörülüyor.Asya ve Amerika’nın önemi artarken, tedarik anlamında Batı Avrupa payı biraz azalarak Doğu Avrupa’ya doğru bir yöneliş olacak. BMV, Türkiye’de otomotiv sanayisini yakın-dan görmek için 2007 yılında İstanbul’da büro açmış, daha sonra Türkiye’nin de Doğu Avrupa gibi Münih’ten yöneti-lebileceği kararıyla İstanbul ofisi 2009 Mart ayında kapa-tılmış. Eşref Mermer, satın almada herkes gibi öncelikle bir pazar araştırması yaptıklarını, örneğin Türkiye’de neler ol-duğunu, hangi alanda güçlü veya eksik olduğunu, ne gibi parçaların alınabileceğini tespit edip, firma ile ön görüş-me yaptıklarını ve daha sonra değerlendirip merkeze öne-ride bulunduklarını söylüyor. BMV’de ‘yonca yaprağı’ diye anılan içinde ar-ge, lojistik, kalite ve satınalmacı olan, adı-nı da buradan alan gruba değerlendirilen yan sanayici fir-mayı sunduklarını söyleyen Eşref Mermer, buradan çıka-cak duruma göre firmaya önce resmi teklif gönderdikleri-ni belirtiyor. Gönderilen teklifte görev taksimi tablosu yer alıyor; tabloda, BMV’nin görevleri, örneğin ar-ge çalışma-larından kaliteye veya seri üretime kadar kimin görevi ne-dir veya sorumluluk alanları nerelerdir, tüm süreçler yazılı-yor. Projede sorumlu olanlar, sadece bilgi vermek zorunda olanlar veya beraber çalışmak durumunda olanlar da bu tabloda belirleniyor. Sonradan görev sorumluluk tartış-maları yaşanmaması için teklif verilirken bu tablonun im-zalanması isteniyor. İkincisi ise hammaddeden işçiliğe ka-dar her şeyi detaylı görmek için kalite ve fiyat detaylandır-ması yapılıyor. Örneğin sadece bir parçaya ait kalite şart-namesi ve fiyat detaylandırması yapılıyor. Alınan teklifler-den karşılaştırma yapıldıktan sonra içinde birkaç firma se-çilerek Münih’e çağrılıyor. Tedarikçilerinden beklentileri-ni de anlatan Eşref Mermer, BMV bir araba yapmaya ka-rar verdiğinde bu projenin yüzde 70’ini bitirmiş hale ge-tiriyor, projenin geri kalanını uzman kişilerden, tedarikçi-lerden ve kendi konusunda da dökümcülerden bekli-yor diyor ve ekliyor: “Sizlerden tabi dizaynı isteyince bu parçaya benzer başka parça yapıp yapmadığınızı so-ruyoruz. Bu parçada kullana-cağınız alaşımın detayını is-tiyoruz, ne kullanmak iste-diğiniz, niçin kullanmak is-tediğiniz gibi sorular soru-

yoruz. Bu durum demirden alüminyuma kadar geçerlidir. Alternatif teknolojileri, materyalleri, yani bizim planladığı-mız durumdan daha değişik bir şeyler olabilir mi onu araş-tırıyoruz. BMV’nin teklifte size göndermiş olduğu ağırlığı sorguluyoruz, amacımız ağırlığı devamlı düşürmek, acaba diyoruz siz bu ağırlığı uygun görüyor musunuz eğer gör-müyorsanız bir öneriniz var mı? Ağırlık bizde çok önem-li, bazen parça pahalı olabilir ama ağırlığı düşürürse kar-şı karşıya koyuyoruz, yine de pahalı parçayı alabiliyoruz.” Eşref Mermer, bugünkü beklentilerin yanında gelecekte ne gibi zorluklarla karşılaşılabileceği konusunda ise, “Kali-te şartları gittikçe artacak, çünkü arabaların hepsi benzer hale gelmeye başladı. Burada ancak kalite ile fark yarata-bilirsiniz. Bizim de zaten iddia ettiğimiz bir konu. Fiyatlan-dırma da ise tedarikçiden gelen en iyi fiyat olsa dahi biz kendimize göre belli bir fiyat belirliyoruz, uzmanlarımız-la niye bu fiyat değil diye araştırıyoruz. Yani teklifi alıyor-sunuz gayet güzel diğerlerinden de iyi ama buna rağmen bizim analistler tedarikçinin yanına gidebiliyor, üretimine bakıyor, teknik analizlerini yapıyor ondan sonra nominas-yon çıkıyor. Bir de gittikçe artan ortak parçalar olacak, vo-lumlerde değişmeler olacak, yani arabanın volumleri, lo-jistikler önemli olmaya başlıyor. “

BMV Güneydoğu Avrupa Satınalma Sorumlusu Eşref Mermer

DOSYA

Ocak - Şubat - Mart / 2011

Türkdöküm 45

VOLKSWAGEN, KALİTE YETERLİLİĞİ VE PERFORMANSI KRİTER TUTUYOR

Günlük ortalama 25 bin 927 araç üreten Volkswagen, grup olarak 2009 yılında toplam 6 milyon 54 bin 829 araç üretti. Dünya genelinde 61 üretim tesisi, 368 bin 500 ça-lışanı olan Volkswagen 2009 yılını 198 model ile kapattı. Volkswagen’in hedefi 2018 yılında 10 milyonun üstünde araç üretmek. Volkswagen’in yan sanayi kalite sistemi ve dokümantasyonu ile ilgili bilgi veren İstanbul Ofisi’nden Zozan Teker, Volkswagen’in kalite konusunda yan sanayi-lerini kalite yeterliliği ve kalite performansı olarak iki baş-lık altında değerlendirdiğini söylüyor ve şöyle devam edi-yor: “Kalite yeterliliği denildiği zaman burada daha çok denetimlerden bahsediyoruz. Bu denetim sonucunda yan sanayilerimize bir not veriyoruz. Eğer ki tedarikçimiz yüz-de 92 ile 100 arasında bir not almışsa bu A sınıfı yan sana-yidir ve kalitesi yeterlidir. Eğer B ise yüzde 82 ile 91 arasın-da puan almıştır ve iyileştirmeye açık noktaları vardır, ka-litesi yeterlidir ama koşulludur. Bu oran yüzde 82’den dü-şük ise kalitesi yetersizdir ve Volkswagen ile çalışamaz di-yoruz. Kalite performansı olarak bakıldığında ise numune-lendirme notu bu performansını gösteriyor. Yani seri sev-

kiyatlarda ne kadar problem ortaya çıktığı, sahada orta-ya çıkan reklamasyonlar değerlendirilerek bu performans belirleniyor. Burada eğer A ise kalite problemi yok, B ise kritik yan sanayi diye bir programımız var oraya dahil edi-liyor, eğer C ise bu zaten oldukça riskli bir durum. Bu du-rumda Volkswagen üst yönetiminde bir kalite toplantı-sı yapılıyor ve bu artık o tedarikçi ile çalışılmayacağı an-lamına geliyor.” Volkswagen, 1990-2010 yılları arasında Türkiye’de 166 yan sanayiye denetim yapmış ve bu dene-tim sonucunda - A, B ve C sınıfı yan sanayiciler seçilmiş. Bunların rakamsal dağılımlarına bakarsak: 34 adedi ise A sınıfı yan sanayi, 118’i B sınıfı yan sanayi ve 14 tanesi de C sınıfı olarak belirlenmiş. Ürün grubu bazlı bakıldığında ise denetim yapılan parçaların dağılımı şu şekilde: yüzde 42’si powertrain, yüzde 30’u elektrik-elektronik parçalar, yüzde 25’i metal parçalar, yüzde 9’u interieur ve yüzde 60’ı ise ex-terieur parçalar.

Volkswagen İstanbul Ofisinden Zozan Teker

Volkswagen, Türkiye’de 166 yan sanayiye denetim yapmış ve bu denetim sonucunda A, B ve C sınıfı yan sanayiciler adet olarak seçilmiş, bunlardan 118’i şu anda B, 14 tanesi C ve 34 adedi ise A sınıfı yan sanayi olarak görülmüş

DOSYA

Ocak - Şubat - Mart / 201146

Rakamlarla Dünya Döküm Üretimi

Küresel ekonomik kriz 2009 yılında dünya dö-küm pazarında ciddi daralmaya neden oldu. 2008 yılına göre dünya döküm ticaretinde yüz-de 14’lük bir düşüş gerçekleşti. 2010 rakamla-

rının henüz açıklanmadığı döküm sektöründe 2009 yılın-da yaşanan daralmanın azaldığı veya en azından durdu-ğu aşikar. Amerikan Dökümcüler Derneği (AFS) tarafın-dan hazırlanan ve her yıl Aralık ayında Derneğin yayın or-ganı Modern Casting’de yayınlanan Dünya Döküm Üre-tim Raporu’nun 2009 yılı sonuçlarını içeren araştırmanın 44. sayısı Aralık 2010’da açıklandı. Söz konusu araştırma-da kullanılan Türkiye’ye ilişkin sektörel veri ve bilgiler TÜ-DÖKSAD tarafından derlenerek AFS’ye iletiliyor. www.moderncasting.com internet adresinde yayınlanan araştırmayı ve TÜDÖKSAD tarafından eklenen Türkiye Dö-küm sanayisine ilişkin bilgileri tablo ve grafiklerle sunu-yoruz. Amerikan Dökümcüler Derneği’nin hazırladığı rapora göre, 2009 yılında dünya döküm ticareti toplamda 80 mil-yon 343 bin 048 ton olarak gerçekleşti, sektörde bir önce-ki yıla kıyasla yüzde 14’lük bir daralma yaşandı.2009 yılındaki araştırmaya katılan 34 ülke arasında sade-ce, Çin, Hindistan, Güney Kore, Portekiz ve Güney Afrika olmak üzere 5 ülkede pozitif büyüme rakamları kaydedi-lebildi. Bu beş ülke dışında yaşanan üretim düşüşü yüz-de 30’ları buldu. Üretimdeki gerileme, dökümhane başına ortalama üretim değerlerine de yansıyor. Almanya, tesis

başına üretim verimliliğinde liderliğini korumakla birlikte, 2008 yılında 9 bin 639 ton olan dökümhane başına üretim miktarı, 2009 yılında 6 bin 481 tona geriledi. Çin’de ise, dö-kümhane sayısındaki azalmaya rağmen artan üretim ra-kamları tesis üretim verimliliğinin artmasını getirdi ve dö-kümhane başına üretim miktarı 1.117 tondan 1.357 tona yükseldi. 2009 yılında piyasalarda yaşanan durgunluk ve çalkantılar, en çok üretim yapan ilk 10 ülke sıralamaların-da ciddi yükseliş ve düşüşlere neden oldu. Brezilya, 2008 yılında üretimde en fazla artış kaydeden iki ülkeden bi-riyken, 2009 yıllında yüzde 31.5’lik üretim kaybıyla, ilk 10 ülke sıralamasındaki ülkeler arasında en büyük düşüşü ya-şayan ülke oldu. Listedeki ülkeler arasında, döküm tonajı açısından üretimde en yüksek büyümeyi yüzde 9’luk artış-la Hindistan gerçekleştirdi. İlk 10 ülkenin toplam üretimi 2009 yılında 70.476.338 ton, dünya üretimi içindeki payla-rı ise yüzde 88 olarak gerçekleşti. 2009 yılı, ABD’nin üretim miktarında üst üste düşüş kaydettiği 4. yıl oldu. Bu dört yıllık düşüşün ardından, ABD, ilk kez, üretim hacmi bakı-mından, bu yıl ikinci sıraya yerleşen Hindistan’ın 35 bin ton gerisinde kalarak 3. sıraya geriledi. 44. Dünya Döküm Raporu’nda yer alan veriler ilgili ülke döküm sektörü meslek dernekleri ve/veya temsilcileri ta-rafından sağlandı. Bu yılki araştırmaya katılamayan Dani-marka, Hollanda ve Tayland sıralamalarda önceki yıl veri-leri ile yer aldılar. Bosna Hersek, Moğolistan ve Sırbistan ise bu yıl sıralamaya yeni giren ülkeler oldular.

Türkdöküm 47

AFS

Dökümhane Başına Üretim Miktarı

En fazla üretim yapan ilk 10 ülkede, dökümhane başına ortalama üretim miktarı 2009 yılında yaşanan durgunluk

(resesyon) sonucunda tesislerin düşük kapasite ile çalıştı-rılmasından dolayı düşüş gösterdi. Çin ve Kore’de bir ön-ceki yıla kıyasla artan üretim rakamları tesis üretim verim-liliğinde artış olduğunu gösteriyor.

En Büyük 10 Ülkede Tesis Başına Üretim Ortalaması (ton / tesis)

TÜRKİYE; 827

İTALYA; 1.489

FRANSA; 3.789

KORE; 2.446

BREZİLYA; 1.726

ALMANYA; 6.481

RUSYA; 3.111

JAPONYA; 2.585

ABD; 3.596

HİNDİSTAN; 1.618

ÇİN; 1.358

Ülkelere Göre Dökümhane Sayıları

AvusturyaBelçikaBosna HersekBrezilyaKanadaÇinHırvatistanÇek Cum.DanimarkaFinlandiyaFransaAlmanyaMacaristanHindistanİtalyaJaponyaKoreMeksikaMoğolistanHollandaNorveçPolonyaPortekizRomanyaRusyaSırbistanSlovenyaGüney Af.İspanyaİsveçİsviçreTayvanTaylandTürkiyeİngiltereA.B.D.Ukrayna

29165

55241

17.00015847

1410320562

15745650818124168

1854753

148

88603218

478230741230659400

472

19129

4.7003

3406

375331

4475

142162150306

45

83

5132134

402672

416233

3984

588115

4.30024621016

31934497

9201.166223350

35

112453971

1616

117507343

330220433220985437

723111

1.331185

26.00042

1801736

459602190

4.6001.1211.697873647422122

43092

1691.350

3827

25614211865

848476

1.246450

2.060960

3.3822.5421.5151.7263.9741.3581.2811.5055.1532.1043.7846.481696

1.6181.4892.5852.4462.296350

4.0423.2971.7911.381532

3.1112.3465.2031.9276.3531.6491.0481.079639827866

3.5961.042

Ülke Demir Çelik Demir dışı Toplam Ton / tesis

Ocak - Şubat - Mart / 201148

Dökülen Metallere Göre Dünya Döküm ÜretimiDünya döküm üretiminde, pik döküm hala en büyük payı alsa da, her yıl yüzdesel olarak gerilemeye devam ediyor. 1999 yılından bu yana pik döküm üretiminde toplam ar-tış yüzde 9.3 olarak gerçekleşti. Buna karşılık sfero döküm yüzde 39.6, çelik döküm yüzde 50 ve demirdışı metal dö-küm üretimi ise yüzde 41.1 oranında artış görülüyor.

Öne Çıkan Ekonomik SıkıntılarBirkaç istisna ile dünya döküm sektöründe üretim 2009 yılında en düşük seviyeleri gördü. Bu durum özellikle bazı ülkeler açısından oldukça ağır üretim kayıpları olarak or-taya çıkmakta. Rusya: 2007 – 2009 yılları arasında Rusya’nın üretimi yüzde 42,6 oranında düşüşle 7,8 milyon tondan 4,2 mil-yon tona geriledi. Rusya, 2007 yılında en fazla üretim ya-pan ülkeler arasında 3. sıradayken bu yıl, Hindistan ve Japonya’nın ardından beşinci sıraya geriledi. 2009 yılında dökümhane sayısında da 300 adetlik bir azalma yaşandı.Finlandiya: Finlandiya’nın döküm üretimi bir yılda yarı yarıya düşerek 152 bin 888 tondan 75 bin 741 tona ge-riledi. Döküm üretimi, değersel olarak yüzde 46 oranın-da gerileyerek 350 milyon USD oldu.Avrupa Dökümcü-ler Birliği (CAEF) verilerine göre, bu sert düşüşlere rağmen Finlandiya’da kapanan dökümhane yok ancak toplam iş-gücünde yüzde 15,7 oranında daralma yaşandı. Çek Cumhuriyeti: Çek Cumhuriyeti’nde üretim yüz-de 49,5 oranında düşüşle 536 bin 789 tondan 270 bin 970 tona geriledi. Verimlilikte de düşüş yaşayan Çek Cumhuriyeti’nde, dökümhane başına 2 bin 684 ton olan üretim 1.505 ton olarak gerçekleşti.

Pik Döküm – Sfero Döküm KarşılaştırmasıPik dökümün yüzde 65, sfero dökümün ise yüzde 35 ol-duğu dünya demir döküm üretiminde payları arasında-ki fark her ülke için aynı oranlarda gerçekleşmemekte. İlk beş üretici bazında bir değerlendirme yapılacak olursa, demir döküm üretim dağılımında sfero dökümün payının en yüksek olduğu ülke ABD. Rusya ve Japonya’da pik ve sfero döküm payları arasındaki fark ise Çin ve Hindistan’da olduğu kadar yüksek değil.

Dünya Döküm Üretiminin Metallere Göre Dağılımı 2009

En Büyük 5 Ülkede Üretimin Metallere Göre Dağılımı

18

16

14

12

10

8

6

4

2 0

Pik37.615.831

%46,8

Demird

ışı

12.71

4.898

% 15,8

Sfer

o

20.9

79.7

86

% 26,

1

Çel

ik9.

032.

549

% 1

1,2

ÇİN HİNDİSTAN

MİL

YO

N T

ON

A.B.D JAPONYA RUSYA TÜRKİYE

Pik Sfero Çelik Demirdışı

AFS

Ocak - Şubat - Mart / 201150

ArjantinAvustralyaAvusturyaB. RusyaBelçikaBrezilyaKanadaÇinHırvatistanÇek Cum.DanimarkaFinlandiyaFransaAlmanyaİngiltereMacaristanHindistanİranİtalyaJaponyaKoreLitvanyaMeksikaMoğolistanHollandaNorveçPolonyaPortekizRomanyaRusyaSırbistanSlovakyaSlovenyaGüney Af.İspanyaİsveçİsviçreTayvanTaylandTürkiyeA.B.D.UkraynaToplam2009Toplam2008Toplam2007Toplam2006Toplam2005Toplam2000

29.200

49.1001.365.030458.85017.000.00022.107138.83832.36728.041562.0001.806.480102.00025.8345.050.000

566.0681.653.9011.020.600

693.9752.00078.24115.200570.00030.99529.4851.740.00043.150

74.00095.565274.000113.30017.600343.85470.000456.0002.409.483640.00037.615.83142.958.54244.917.14342.539.28640.797.56334.034.171

89.700

500525.971na8.700.00017.37540.67848.02031.363869.0001.191.786137.00015.221800.000

372.4491.364.644607.600

53.0101206.20948.400na60.1651.4711.200.0002.320

14.90068.832461.30027.70031.000175.90230.000352.0002.553.72540.00019.939.47023.841.44422.877.20121.955.42119.591.35513.102.599

na

na26.850na600.000na1.881nanana31.273na1160.200

na37.23538.500

na100438nanana71260.0001.460

na114.276nananana30.0002.00035.380na1.040.3161.504.7771.101.2221.263.4741.233.559991.941

19.800

28.100166.382111.7204.800.0001.31352.392na9.41359.500182.43556.0005.695880.000

65.283198.248153.500

70.81512.000na2.700na8.80322.955700.00025.040

27.900147.23565.20015.3001.80650.84928.60098.000686.739275.0009.032.54910.538.38510.183.2959.938.8069.002.7246.369.684

2.203

na12.07517.656600.0004598881.4333.05218.81876.7208.0001.442na

14.38675.28424.500

126.53060na2.177na10.8001.81490.000995

2.97617.2206.7918.4001.80733.16628.60012.500178.715na1.379.4671.808.5801.596.8341.672.0681.511.2701.058.120

87.698

1.582194.569146.8793.350.00011.65234.772na3.612205.924540.44478.00080,10653.000

549.4001.025.507279.100

539.990180na4.058200.00015.80031.163340.0001.420

18.14447.36486.21224.60014.613230.059100.00096.5001.191.13445.00010.237.43110.932.43412.727.10612.282.53411.651.5258.045.648

4.676

na3.233nanananananana19.8592.000nana

6.7006.280na

98nanananana1.75035.000na

495nana1.300na5.159nana66.224na152.774268.675278.4961.271.246239.227104.873

10.191

5302.806nana2301.368626019.51351.1936.2003.738na

49.00020.563na

906nananana48053515.000500

2.0792.7308.0844.0001.30874.62916.90013.500166.922na473.170664.136939.394941.461936.661829.651

na

nanana250.0006611445.778na1.9491.475700262na

45.5164.33611.200

na240nanananag20.00014.260

nana491nana1.065nana119.748na472.056916.997165.294151.330195.848213.552

243.468

78.8122.296.916735.10535.300.00053.797270.97087.60475.7411.736.7043.901.665389.900132.3047.443.200

1.668.8024.385.9982.135.000

1.485.32414.70084.88872.535770.000127.04389.8944.200.00089.145

140.494493.222902.078194.60068.134914.683304.1001.030.5007.408.0691.000.00080.343.06493.449.27094.919.00792.515.62685.159.73264.750.239

Bölgesel Üretim2008’den bu yana toplam üretim Avrupa’da yüzde 31.5, Kuzey Amerika’da yüzde 28.5 oranında gerileme gösterdi. Kuzey ve Güneydoğu Asya rakamları ise daha olumlu bir tablo sunmakta, Hindis-tan, Çin ve Kore’de 2009 yılı üretim rakam-ları artış göstermekte

2009 Dünya Döküm Üretimi

Ülke Pik Sfero Temper ToplamDiğerZamakÇelik Bakır Alaşımları

Alüminyum Magnezyum

AFS

2010 YILI SONUNDA EKONOMİK GÖRÜNÜM

Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de büyük sıkıntılar yaratan 2008 yılının son çeyreği ve 2009 yılı kriz dönemi yaralarının ne zaman ve nasıl sarılacağı herkes için büyük bir umutsuzluk ve soru işaretiydi. Bu noktada 2010 yılı büyük önem taşımaktaydı. 2010 yılı, özellikle ikinci yarısından sonra, tam olmasa da krizin yaralarının sarıldığı bir yıl olarak herkese nefes aldırdı ve 2011 yılı ile sonrası için olumlu beklentileri yükseltti. Türkdöküm dergisi olarak Ankiros fuarında konuşabildiğimiz Türkiye Döküm Sanayicileri Derneği üyelerine 2010’un nasıl geçtiğini ve 2011 yılından beklentilerini sorduk. Genel bir iyimserlik tablosu çizen üyelerin görüşlerini, TÜDÖKSAD Yönetim Kurulu Başkanı M. Niyazi Akdaş’ın ekonomik görünüm ve 2011 yılı beklentileri değerlendirmesiyle birlikte aktarıyoruz.

Türkdöküm 53

DETAY

Ocak - Şubat - Mart / 201154

DEĞERLENDİRME

AKDAŞ DÖKÜMNecdet Akdaş

2008 yılı son çeyreğinde belirtileri görülmeye başla-nan küresel kriz, 2009 yılı başından itibaren kendisi-ni yoğun şekilde hissettirdi. 2008 yılı sonunda yüz-de 78 kapasite kullanım oranı ve parasal değer ola-rak toplam satış hacminin yüzde 80’i oranında ihra-cat yapmayı başarmıştık. 2009 yılı sonunda kapasi-te kullanım oranı yüzde 42’ye düşmüştü. Toplam sa-tışları içinde ihracatın payı oransal olarak çok düş-memekle birlikte, yaşanan sipariş iptalleri nedeniy-le toplam ihracat miktarında parasal değer olarak yüzde 32’lik bir düşüş yaşadık. Akdaş Döküm yöne-timinin sosyal sorumluluk anlayışının doğal bir ge-reği olarak, bu ortamda dahi toplu işçi çıkarma veya tensikata gitme eylemlerine tevessül edilmedi. 2009 yılı boyunca kriz gerekçesi ile hiçbir çalışanı-mızın işine son verilmedi. 2010 yılında ise, kapasite kullanım oranımız yüzde 55 seviyelerinde gerçek-leşti. Bu kapasite kullanım oranı, 2009 yılına göre yüzde 30’luk bir iyileşmeyi ifade etmekle birlikte, hala 2008 rakamlarına ulaşılamadı. Özetle 2010 yılı-nı, ülke genelinde alınmış olan hatalı ekonomik ön-lemler ve para politikalarına rağmen şirketimiz açı-sından hasarsız atlatılmış bir yıl olarak görüyoruz. 2011 yılında, kapasite kullanım oranının yüzde 65 düzeyine çıkarmayı, toplam satışlar içinde ihracatın parasal oranını yüzde 80’e çıkartmayı, 2009 ve 2010 yıllarında gerçekleştirilemeyen yatırım planımıza başlamayı hedeflemekteyiz.

AVEKSSerdar Erol

2010 yılı çok iyi geçti, 2008 yı-lının rakamlarını yakaladık. Geçtiğimiz 2 yılı, 2008 yılıy-la kıyaslamak doğru olacak, çünkü en iyi yılımızdı, onu da bu sene yakalamış ol-duk. 2011 yılı ise bu se-viyelerde gidecek diye düşünüyo-ruz. Hizmet et-tiğimiz dö-kümhaneler ve demir çe-lik üreticile-rinden aldı-ğımız olum-lu sinyallerin devam edeceğini düşünüyoruz. Tabi yine de yaşayıp görmek lazım. Büyük dökümhaneleri yarı mamul aldığı malzemelerin neredeyse her kalemini sağlayan bir firmayız, küçük dökümhanelerin de yüzde 100 malzeme-lerini veriyoruz. Büyük dökümhaneler için; pik, ferro alyaj, refrakter ürünlerimiz mevcut. Küçük dökümhanelerde ise, reçine, bentonit, kömür tozu ile birlikte yine ferro alyaj, pik, refrakter ağırlıklı ürün yelpazemiz var. Temsilcilikleri-miz var ama tüccar olarak da mal satın alıp depolarda tut-tuğumuz ürünlerimiz de mevcut. Bunların ikisini bir arada götürüyoruz. Bu sene kendimiz için ciddi ihracat rakam-larına ulaştık, işimizin bu tarafı da iyi gidiyor. Ukrayna’da ofisimiz ve depomuz var, Suriye’de depomuz var, ihracat noktasında da ciddi bir atılım içindeyiz.

Türkdöküm 55

DEĞERLENDİRME

AKMETAL METALURJİ Can Akbaşoğlu

2010 yılının ilk yarısı çok yavaş geçti. Kısmi çalışma yaptık ve kısmi çalışma ödeneği aldık. Yılın ikinci yarısında işler açılmaya başladı; hem de olumlu ve hızlı bir şekilde açılmaya başladı. 2011 yılında da açılan işlerin devam edeceğini düşünüyorum. 2008 yılı gibi süper bir yıl olmasa da 2011 yılının olumlu geçeceğini tahmin ediyorum. Biz firma olarak ürün çeşitliliğimizi de artırdık, diğer dökümhanelere tek bir ergitmelik drajeleri de üretmeye başladık. AOD konvanterinden temiz çelik nedeniyle talepler geliyor, dolayısıyla ben umutluyum. 2011 yılında yatırımlarımızı tamamlamayı hedefliyoruz. Binalarımızı yaptık, makinelerimizi aldık, şimdi onları yerlerine yer-leştirip devreye alma sürecine gireceğiz. Tasarruf nedeniyle kriz döneminde yatırımları tamamen durdurmuş-tuk, şimdi tekrar yatırımlara başlıyoruz. Çalıştığımız sektörlerde de canlanma başladı, yoğun çalıştığımız gemi inşa sektöründe 2009 yılında hiçbir faaliyet yoktu ama şimdi başladı. Petrol sektöründe fiyatların düşük olma-sından dolayı bütün yatırımlar durmuştu, fiyatlar yükselince orada da hareket başladı. Dolayısıyla iyiye doğru bir gidiş var. İnsanlar artık kriz lafından sıkıldı, bundan sonra daha iyi olacak.

AKDÖKÜM - ATİK METAL Mehmet Atik

2010 yılında daha önce başlamış olan yatırı-mımızı eksiksiz olarak bitirme gayretinde olduk. Tüm yoğunluğumuzu bu yatırı-ma verdik. Hedef, krizin hesaplanma-dığı bir dönemde başlanmış olan bu yatırımı bitirmekti. Kasım ayı-nın ilk haftasıyla birlikte ilk dökü-mümüzü aldık. Aralık ayının ilk haftasında da ilk parçayı döktük. 1 Ocak 2011 tarihi itibariyle yeni dökümhane, yeni hattıyla devre-ye girmiş oldu. Bu yatırım tabi bizi hem finansal açıdan hem de bun-ların zamanında kurulması, hata-sız olması, doğru seçimler yapıl-ması anlamında yordu diyebili-riz. Ama genel olarak bakılınca keyifliydi. Döküm açısından ise 2010 yılı 2009 yılıyla mukayese edilmeyecek kadar iyi geçti. 2008 yılı ra-kamlarına ulaştığımızı söyleyemeyiz ama 2007 yılı rakam-larına ulaştık. Yaklaşık yüzde 90 kapasiteyle devam edi-yoruz. 2011 yılıyla birlikte zorunlu olarak iki dökümhane-yi paralel götüreceğiz. Atik Metal’ de bir hat devreye girin-ce Akdöküm’de bir hat kapanacak. Sonuçta daha fazla dö-kümü aynı iş gücüyle dökmek durumundayız. Yeni yatırı-mın ikinci dilimi de 2011’in ortasında başlayacak, orada bir ocak, bir hat ve otomasyona yönelik bazı ilave makineler alınacak. Hem 2011 hem de 2012 yılından ümitliyiz, büyük bir kazaya uğrayacağımızı öngörmüyoruz ama 2013 sonu veya 2014 başıyla yine bir gerileme ve duraklama dönemi yaşanacağına dair yorumlar var. Ben de yaptığım gözlem-ler doğrultusunda bu yorumlara katılıyorum.

ÇELİK GRANÜLNamık Bek

2010 yılı beklentilerimizin üzerinde bir yıl oldu. 2009 yı-lına göre yüzde 10-15 gibi bir artış öngörüyorduk ama bizi de şaşırtacak şekilde 2008 rakamlarına yaklaştık. Mik-tar bazında 2008’i geçtik bile diyebiliriz. Ama değer ba-zında 2008 yakalamak kolay olmayacak. Bu fiyat düşüşle-ri sade krizden kaynaklı değil, artan rekabet ortamı da dü-şüşlere neden oldu. Genelde fiyatlarda düşüş eğilimi var-dı 2010 yılında bunu yükseltemedik. 2011 yılında ise müş-teri seçmeye doğru gidileceği öngörüsündeyiz, dolayısıy-la fiyatları da yükseltmiş olacağız. 2011 yılında en az yüz-de 15 daha bir iyileşme bekliyoruz. Dökümhane yatırım-ları giderek artıyor, onaylanmış projelerin hayata geçece-ğini düşünüyoruz, hatta ilave yatırımlar da konuşuluyor. 2011 yılı bu doğrultuda daha da iyi geçecek.

Ocak - Şubat - Mart / 201156

ANADOLU DÖKÜM Mustafa Akyürek

Krizin başlangıcından itibaren iş hacmi olarak çok bü-yük kayba uğramadık. İşlerimizin yüzde 80’ini muha-faza ettik. Birçok sektöre iş yapıyoruz, tabi bazı müş-terilerimizin işlerinde azalma oldu, üretimimizin yüz-de 30’unu gemi inşa sektörüne yapıyorduk, krizde en fazla bu sektör etkilendi. Üretimimizin yüzde 40’ını genel makine sanayine yüzde 10’unu savunma sa-nayine yapıyoruz. 2010 yılı verilen emeğe karşılık ka-zançlar karşılaştırıldığında çok başarısız bir yıl olarak görülebilir. Ama yine de 2009 yılına nazaran çok daha hareketli oldu. 2011 yılının ise daha hareketli olaca-ğı öngörülüyor. Otomotiv sanayinde başlayan daral-ma şimdi açılmış gözüküyor. Yine de 2011 yılında çok hızlı bir yükseliş beklemiyoruz. Yeni ürünler yapabi-len dökümhaneler ayakta kalacaklardır. Yeni sektörle-re açılma, yeni ürünler yapma arzusu her dökümcüde olduğu gibi bizde de var. Döküm, içinde sanatı da ba-rındırdığından herkesin kendine has yöntemleri var-dır. Bir çok dökümhanede bir çok yenilik mevcuttur, dökümhanelerin ruhunda olan bu yenilik durumu bizde mevcut. Biz 2010 yılında bimetal ring yaptık. Bu Türkiye’de yapılıyordu. Biz de çekiç ve çimentolara yapıyorduk. Bimetal ringi dediğimiz demir-çelik fab-rikalarında profil ya da demir çeken fabrikalarda kul-lanılır. Bimetal ringleri inovativ ürün olarak sunacağız. Yakın tarihteki hedefimiz de bimetal ringlerden sonra bimetal malzemeler yani merdane üretmek. Buna yö-nelik yatırımlarımızı da tamamladık.

BORAN ÇELİKTürel Poyraz

2009 yılı kriz döneminin başında yeni bir strateji belirledik ve bunun sonunda satış ve pazarlamamızı yaygınlaştırdık. Ürün gamımızı artırdık, bunun da başarılı olduğunun ka-nısındayız. Çünkü 2009 yılı krizinin ilk başlangıcından son-ra bu doğrultuda krizi pek hissetmedik. Kapasite ve tonaj olarak iş kaybı yaşamadık ama ödemeler konusunda sı-kıntılar yaşadık, bizim dışımızda zincirin diğer halkaların-daki aksaklık da bizi olumsuz etkilemedi diyemeyiz. Ama iş anlamında hiçbir sorun yaşamadık. Hatta üretim kapasi-temizi artırdık. Bugün de baktığımızda çok doğru bir yön çizdiğimizin farkındayız. Bizim hizmet verdiğimiz sektör-ler, genel makine üreticilerinin yedek parçaları ve üretim sanayi, madencilik, çimento, enerji sektörleridir, bunların arasına yenileri de serpiştirerek yeni sektörlere de girme-ye başladık ve şu anda başarılıyız diye düşünüyoruz. 2011 yılından da çok daha umutluyuz, kapasitemizi hem kendi içimizden hem de dışarıdan aldığımız dinamikler doğrul-tusunda artıracağımız kanısındayız. Bu doğrultuda kısa, orta ve uzun vadede yatırım programlarımız var, yeni yatı-rımlarla da 2011 yılında büyüme hedeflerimiz var.

DEĞERLENDİRME

Türkdöküm 57

ARDEMİR Mehmet Ali Acar

Kriz döneminde yaklaşık yüzde 60 gibi bir kapasite kaybımız olmuştu. 2010 yılının ilk çeyreğinden sonra siparişle-rimiz geri gelmeye başladı. Bu dönemde kaybettiğimiz iş gücümüzü de tekrar firmamıza kazandıramadık. Döküm sektöründe özellikle Konya’da çok sayıda döküm çalışanına ihtiyaç var. Şu anda eski kapasitelere ulaşabilecek iş po-tansiyelimiz var ancak işçi bulmak sıkıntılı. Konya sanayisinde çok çeşitli üretim yelpazesi var, yaklaşık 80 sektörü ba-rındırıyor, döküm de bunlardan birisi. Diğer sektörler devlet destekli olanlar, örneğin tarım makinelerinde 2009 yı-lında bir kriz yaşanmadı. Bizim sektörümüzden ayrılan işçi grubu bu tür sektörlere kaydı ve geri dönmüyor. 2009 yı-lında yeni müşterilere yönelik çalışmalar yaptık, 2010 yılında da buralardan geri dönüşler aldık, zaten bu kapasite ar-tışlarımız da oradan kaynaklı. Biz pompa, vana ve takım tezgahları için parça üretiyoruz, ayrıca iş makinelerinin bazı işlemeli parçalarını imal ediyoruz. Üretimimizin yüzde 80’ini ise ihraç ediyoruz. Bence 2011 yılının nasıl geçeceğine dair aslında kimsenin bir fikri yok ancak bazı olumlu öngörülerde bulunanlar da var. Bunların da ne kadar haklı ola-caklarını 2011’de göreceğiz. Bizim 2011 yılının ilk altı ayı için kapasitemiz dolu durumda ama ikinci yarısı nasıl geçe-cek derseniz bu konuda bir şey söyleyemiyorum. 2011 yılı 2009 gibi olmayacak ve 2010’un da biraz üstünde olacak diye tahmin ediyoruz.

Türkiye piyasasına 2007 yılında giren bir firmayız. Bilindiği gibi döküm sektörüne girişler kolay olmu-yor, uzun süren deneme-ler lazım. Özellikle kum sis-temlerinde yüzde yüz devir daim olması gerekiyor bu da bir dökümhanede 3-4 aylık süreleri kapsıyor. Bü-tün bunların sonunda 2010 yılı bizim için çok başarılı geçti. Türkiye’nin büyük dö-kümhaneleriyle çalışmaya başladık. Amcol olarak dökümcülere bir güven sağladık. Farklı bir hizmet anlayışımız var. Biz dökümhaneye gidiyoruz, pro-sesleri inceliyoruz, kumunu inceliyoruz, eksik taraf-larını söylüyoruz, düzeltmelere yardımcı oluyoruz. Dolayısıyla bizim ürünümüz böyle ortamlarda ken-dini gösteriyor. Kumun kontrol edilmediği ortamda bizim ürünümüz kendini gösteremiyor. Çünkü kali-teli ve aynı zamanda maliyeti yüksek ürün sağlıyo-ruz. Kısa süre içinde 25 dökümhaneyle çalışmaya başladık ve hepsi kumunu düzeltti. Bu dökümhane-ler artık bize inandıkları için kum test ekipmanları almaya başladı, çünkü test edilemeyen, kontrol edi-lemeyen bir kum dökümhanelerin başına derttir. Biz sarfiyatı azaltıyoruz, bunu da ancak kontrol ile başarabiliyoruz. Bizim bir kum projemiz var. Bento-nit, kömür tozu ve donör karışımları. Bu Türkiye’de ilk defa kullanılacak bir uygulama.

AMCOL MİNERALFaik Üner

GEDİK DÖKÜM Mehmet Üzer

2010 yılı özellikle 2. çeyreğinden son-ra çok iyi geçti. 2. çeyrekten sonra üç vardiya çalışmaya başladık, hatta ge-len işleri geri çevir-diğimiz bile oldu. Bu seyirde 2011 yılının daha da iyi geçeceğini umu-yoruz. 2010 yılın-da kriz öncesi du-ruma geldik, hat-ta geçtik. Biz 2008 yılını hedef aldık, o rakamlarımızı da

2010 yılında geçtik. Türkiye’de olduğu gibi dünyada da bir canlanma vardı. Döküm ihracatla paralel bir sanayi, dün-yada ekonominin canlanması herkesi olumlu etkiledi. Bi-zim gözlemlerimiz 2010 yılı her şeye rağmen tüm döküm sektörü için olumlu geçti. Bilindiği gibi yeni yer yatırımı-mız var. Dökümhanemiz biraz şehir içinde kaldığı için yer değiştirmek durumunda kaldık. Adapazarı 2. Organize Sa-nayi Bölgesi’nde Gedik Holding olarak çok büyük bir yer aldık. 161 bin metrekare alana sahip. 25 bin metrekare-si kapalı toplam 50 bin metrekareye yeni bir dökümha-ne kurduk. Bina inşaatı bitti içine yeni bir kalıplama hat-tı monte ediyoruz. Burada üretimimiz 2011 Haziran ayın-da başlayacak. Bittiğinde bugünkü kapasitemizin iki katı-na çıkmış olacağız. Kurduğumuz kalıplama kattı yeni, üre-time başladığımızda eski dökümhanedeki hatlarımızı da oraya taşımış olacağız. Yatırımlar tamamlandığında 25 bin ton kapasiteli bir dökümhaneye sahip olacağız.

DEĞERLENDİRME

58

AS ÇELİK DÖKÜM Kuntay Taşer

2010 yılı, 2009 yılıyla kıyaslandığında daha iyi bir yıl ol-duğu kesin, fakat 2007 ve 2008 yıllarıyla karşılaştırıldı-ğında ise çok iyi seviyelerde olmadığımız da malum. 2010 yılına bizim açımızdan bakıldığında, ki döküm sektöründeki diğer firmaların da böyle olduğunu söy-leyebilirim, 2006 yılına yakın bir yıl oldu. Yani 2009 yılı-na kıyasladığımızda sevindirici, fakat önceki yıllarla kı-yasladığımız da umut verici bir yıl olmadı. 2009 yılın-da yaklaşık yüzde 38 bir kayıp meydana geldi, 2010 yı-lında ise 2009’un cirosunu hedefledik bunda da başa-rılı olduk. 2008’den 2009’a geçerken sipariş defteri do-luydu, bu siparişleri 2009 yılında teslim ettiğimizden ci-royu belli bir seviyede tutmayı başardık. Fakat 2009 yı-lından 2010 yılına geçerken sipariş defteri boş olma-sına rağmen 2010 içinde aldığımız siparişlerin teslimi ile beraber, 2009 cirosunu sabit tuttuğumuzdan dola-yı bunu bir başarı olarak görüyoruz. Kriz döneminde herkes gibi biz de yeni müşteri arayışlarına girdik, bu yeni müşterilerle girilen ilişkiler neticesinde 2010 yılın-da yeni işler de aldık ve eski müşterilerimizin siparişle-ri de hareketlendi ancak iptal olan projeler geri gelme-di. 2009’dan 2010’a geçerken iyi bir ivmenin olduğunu kabul edersek, 2010’dan da 2011’e geçişte bu ivmenin devam ettiğini söyleyebiliriz. Bununla birlikte tam ter-si bir durum yani krizin ikinci ayağının da geleceği ko-nuşuluyor, dolayısıyla temkinli davranmakta fayda var. Her şeye rağmen 2011’den umutluyuz.

ÇELİKTAŞSerkan Ergen

2010 yılı genel anlamda bizim için iyi geçti. 2009 yılında özel-likle döküm sektöründe kriz vardı. Bu krizi de göz önünde bulundurduğu-muzda 2010 yılı bir ön-ceki yıla göre bizim için yüzde 30 daha iyi geç-ti. 2011 yılı beklenti-miz bu yıldan da iyi çünkü sektörün önü daha da açılacak. Fir-ma olarak 2010 yılın-da 2008 seviyeleri-ni yakalamış durumdayız. Yapmış olduğumuz büyük ya-tırımlar vardı. Kum çeşitliliğimizi artırdık. 2008 verilerini yakalamamızda artan kapasite oranı ve kum çeşitliliğimi-zin artmasının da etkisi var. Yeni aldığımız maden sahala-rını 2010 yılında faaliyete geçirdik. Çeşitliliğimizin artma-sı otomatikman döküm sektöründe de bize bir talep oluş-turdu, biz de bu talebe cevap verdik. Var olan kapasite-mizle taleplere cevap vermeye devam ediyoruz. 2011 ve 2012 yıllarının daha da iyi olacağını düşünüyoruz. Çelik-taş olarak da buna göre yatırımlarımızı şekillendiriyoruz. Biz kriz döneminde de yatırım yapmaya devam ettik ve bugün bahsettiğimiz yatırımların yüzde 80’ini o dönem tamamladık. Kriz dönemini de ülke olarak erken bitirdik. Görüştüğümüz dökümhaneler en az 3 ay sonraya sipariş almış gözüküyorlar. Özellikle otomotiv sektörünün erken toparlanması döküm sektörünü daha da rahatlattı, eko-nomideki bu iyileşmenin 2011 yılında artarak devam ede-ceğini düşünüyoruz. Umarız 2011 yılı beklentilerimiz doğ-rultusunda geçer.

DEĞERLENDİRME

Türkdöküm 59

ÇEMAŞErkan Barışır

2010 yılının özellikle ilk 4 ayı biraz zayıf geçti, ikinci bir kriz dalgası gelecek diye tered-dütlerimiz vardı. Ancak yılın son çeyreğinde bu krizin gerçek anlamda aşıldığı ve dondurulan yeni pro-jelerin başlayacağı haber-leri geldi. Dolayısıyla 2011 ve 2012 yılları için beklen-tiler de yükselmeye başladı. 2010 yılının son çey-reği çok hareketliydi. Hem Türkiye hem de yurtdı-şında bu olumlu havanın devam edeceğini düşünü-yoruz. Kriz döneminde yüzde 30 bir kapasite kay-bı yaşadık. Ama bizim avantajımız sadece bir sek-töre ürün satmamamız, traktör, otobüs, kamyon, iş makineleri, beyaz eşya ve bizim kurulma amacımız olan öğütücü elemanlar gibi birkaç değişik sektöre ürün vermemiz krizde bize avantaj sağladı. 2010 yı-lında ihracatımız yüzde 17 artış gösterdi. Bunu 2008 yılıyla kıyaslarsak da yüzde 15 gibi bir artış yaşadık. Hedefimiz yıllık 25 bin ton kapasitemizi uzun vade-de yükseltmek olacak. Biz kısa dönem günlük işler-den ziyade partnerler yani projelerde yer alabilecek müşteriler arıyoruz. Buna uygun yatırımlarımıza da devam ediyoruz. Çemaş’ın önümüzdeki 3 yıl görün-tüsü çok farklı olacak. Biz kimsenin yapmadığı daha girift işlerle piyasada var olmayı düşünüyoruz. Bun-lar da projedir, biz sıradan işler yapmak istemiyoruz. Geleceğe dair öngörülerimiz çok iyi. Çemaş 2011, 2012 ve 2013 yıllarında kademeli, sağlıklı, doğru alanlara yatırım yaparak daha da büyüyecek.

DALOĞLU DÖKÜMNecati Atalay

2010 yılı 2009 ile kıyaslandığında hiç şüphesiz daha iyi bir yıldı. 2010 yılı biraz toparlanma yılı oldu, işler tekrar ol-ması gerektiği gibi rayına girdi. Kriz öncesi duruma ancak 2011 yılı ilk çeyreğinde gelebiliriz, öngörümüz bu yönde. 2011 yılında beklentimiz bunlar, zaten beklentileriniz olmasa hayat sürmez. Firma olarak hizmet verdiğimiz sektör-ler de zorlu; traktör ve makine sanayine yansanayici olarak çalışıyoruz. İş yaptığımız ana sektörlerle kriz konusunda ortak sorunlara sahiptik, onlar da krizi aşmaya çalışıyorlar ve aşıyorlar da. Otomotiv sektöründeki canlanma bizi de olumlu etkileyecektir. Kapasiteler artıyor ancak fiyatlar buna paralel olarak artmıyor. Fiyat arttırmaktan öte başladı-ğınız fiyatı muhafaza etmek zaten başarıdır. Çalıştığınız firmalar önünüze hedef koyuyor, gelecek yıl ne kadar iyileş-tirme yapacaksınız diye. Siz fiyat farkı alamıyorsunuz, firmaya belli bir yüzde ile iskonto yapmak durumunda kalı-yorsunuz. Bu sizin çalışma koşullarında iyileştirme yani inovasyon yapmanızı gerektiriyor. Daha kısa zamanda, daha ucuza, daha kaliteli ürün yapmış olmanızı gerektiriyor, işte bu bakımdan sektörün işi zor, yatırım yapacaksınız, iyi-leştirme yapacaksınız, inovasyon sağlayacaksınız ve müşterinize daha ucuza, daha hızlı, tam zamanında mal temin edeceksiniz. Hatta gerektiğinde onların yerine stok yapacak yani istediği zaman üretim ( tam zamanında) yapacak-sınız ve sıfır hata olacak. Bahsettiğim bu koşulları yerine getirebilirsek ayakta kalabiliriz. Bu, sektörün tümü için ge-çerlidir.

DEĞERLENDİRME

ENTİLTeoman Altınok

Entil’e 2010 yılının ikinci yarısında katıldım. Entil 1964 yı-lında kurulan bir fabrika ve bu benim Entil’le olan birlik-teliğimin ikincisi. İlki 1980-84 yılları arasındaydı. O zaman yoğun şekilde üretim yaptığımız firmalarla daha sonradan biraz bağlantı kopmuş ama özellikle Ankiros fuarında gör-düğüm; o müşterilerimizin tekrar bizimle temas kurduk-ları ve eski günlerde olduğu gibi müşteri olabilecekleriy-di. Bu bizim için çok önemli bir gösterge. Bu Benim ve En-til için 2011’in daha iyi geçeceğinin göstergesidir. Özetle 2011 yılının çok daha iyi geçeceğini düşünüyorum. Zaten şu anda devreye almaya çalıştığımız, siparişlerini verdiği-miz modelleri de masanın üzerine koyarsak 2011 yılı bizim için yoğun bir yıl olacak. İki dökümhanemiz var bu yoğun-luk ikisi içinde geçerli, hem büyük parçalar, hem otomotiv, makine parçaları hem de savurma döküm için yoğun ge-çecek bir sürece giriyoruz. Bizim üç ana ürünümüzden biri tamamen özel olarak ürettiğimiz ve bitmiş ürün olarak pi-yasaya verdiğimiz, gıda, un, plastik ve boya sanayilerinde kullanılan vals topu ürünleri, ki bunlar bugün Sibirya’dan, ABD’ye kadar uzanan coğrafyada kullanılıyor. 2011 yılında bu ürün-de de ciddi gelişmeler olacak. Oto-motiv ve makine parçalarında cid-di bir yoğunluk yaşayacağımızı ön görüyoruz. Ayrıca yeni dökümha-nemizde reçineli hatlarımız-da 25 tona kadar yaptığı-mız büyük işler var, orada da ciddi taleplerle kar-şılaşıyoruz. Bu durum 2011 yılında talep ola-rak bizi sıkıştıracak ama her üreticinin beklenti-si bu sıkışmadır.

Ocak - Şubat - Mart / 201162

COMPONENTA DÖKÜMCÜLÜKUğur Demirci

2009 yılının krizi gözönünde bulundurulduğunda 2010 yılı şikayet edilmeyecek bir şekilde geçti. Yüz-de 70 gibi bir üretim artışımız oldu. Tabi bu kurulu kapasitemize göre hala düşük bir seviye ama kriz yı-lının seviyelerine göre iyi bir gelişme. 2009 yılı herke-sin söylediği gibi bu jenerasyonun bir daha yaşaya-mayacağı derinlikte bir kriz oldu. Bunu da demir çe-lik sektörüyle birlikte dökümhaneler de en derinden hissetti. Özellikle Türkiye’de bizim gibi yüksek kapa-sitelere ulaşmış firmalarda kapasite kullanımının bu kadar düşmüş olması çok ciddi problemlere yol açtı. Hammadde kullanımı, kaynak kullanımı, kaynak der-ken personelimizle yaşadığımız sorunların hepsi cid-di problemdi. Kademeli de olsa bu krizin iyileşmesi sevindirici bir durumdur. Bu krizi Türkiye daha önce yaşamadı, bundan önceki krizler Türkiye’ye hastı. Ama bu global bir kriz olduğundan herkes etkilen-di. Önceki krizlerde ihracat bağlantısı olanlar Türki-ye kaynaklı krizlerden çok etkilenmemişlerdi. Çün-kü ihracatları vardı. Ama bu kriz global olunca ihra-cat yapanı da yapmayanı da ayırmadı, herkesi derin-den etkiledi. 2010 yılında bu yaraları sarmaya başla-dık. 2012 yılına kadar kriz öncesi rakamlarımıza dö-neceğimizi öngörüyoruz. Dolayısıyla 2011 yılı önem-li ve biz de bu yıldan umutluyuz. 2008 yılı sadece bi-zim firmamız için değil Türkiye döküm sektörünün en üst düzeye ulaştığı bir seviyeydi. Biz şirket olarak 2012 yılında 2008 değerlerini yakalayacağımızı dü-şünüyoruz.

DEMİSAŞHakan Yaşar

2010 yılı, bir önceki yıla göre yak-laşık yüzde 15 gibi bir artış ile geçti. Daha çok kriz dö-neminin telafisiydi. 2011 yılına ise daha iyi bir nok-tada başlamış olaca-ğız. Başarılı olduğumu-zu düşünüyorum. Sa-dece döviz ile çalıştığı-mız için kurlardaki yak-laşık yüzde 8 ila 15 ara-sında yaşana erozyon, Türk lirasının aşırı de-ğerlenmesi, bizi ihra-catta olumsuz etkiledi. Kaynak üretmemizi biraz engel-ledi, ama onun dışında çok büyük bir problemimiz yok. Firmada çok fazla sayıda proje yapabilme imkanı bulduk. Önemli projelere başlıyoruz, 2011 yılının ortasından son-ra bu projelerimizi kamuoyuyla da paylaşacağız. Şu an 50 ayrı proje çalışıyor, buna bağlı ekipler çalışıyor. Tabi bu projeler bize 2011 yılında çok fazla yatırım ihtiyacı duy-madan yüzde 15-20 civarında ekstra bir kapasite sağlaya-cak ve bunu da en iyi şekilde değerlendirmeye çalışacağız ki bu projelerin müşterileri de hazırdır. Kriz öncesi durum-la karşılaştırdığımızda müşteri bazında; bazı müşterilerde 2008 yılının bile üstündeyiz diyebiliriz. Yurtdışıyla sürek-li irtibat halindeyiz, otomotiv sanayi veya dökümcülerle yaptığımız toplantılarda herkesin gözü şu an 2011 Nisan ve Mayıs aylarında. Çünkü herkes haklı olarak 2011’in ilk çeyreğini görmek istiyor. Eğer bu bahsettiğim dönemde çok fazla azalma olmaz ise öngörümüz, patlama bölgesi-ne yılın son 2 çeyreğinde girmiş olacağız. Ancak döküm sektörü için önemli bir gösterge olan GIFA Fuarı 2011 yılı haziran ayında yapılacak, sanırım net sinyalleri o fuarda alabiliriz. Biz Demisaş olarak geleceğe umutla bakıyoruz.

DEĞERLENDİRME

Türkdöküm 63

EGESEmre Sezgin

Kötü bir kriz atmosferinden sonra nispeten daha iyi bir yıl geçirdik. Özellikle 2010 yılının ikinci yarısından sonra cid-di bir hareketlenme oldu. İş yaptığımız ülkelerdeki krizler zaman zaman devam etse de 2010 yılı, 2009 yılına göre çok daha iyi geçti. 2008 yılındaki ivmeyi yakalamak çok zor fakat en azından 2009 yılındaki sancılı dönemin atlatıldığının göstergelerini alıyoruz. Ankiros fuarının sene sonuna denk gelmesi bir takım verileri almamızı sağladı, çok fazla zi-yaretçimiz oldu, tüm temsilcilerimiz fuara katıldı, bu da bizim için iyi oldu. Bizim hedef pazarlarımızın içindeki iyi pa-zarlardan biri İran’dır. Bu ülkeye uygulanan ambargo, ticareti olumsuz etkiliyor, bunun biraz sıkıntısını yaşıyoruz, çün-kü orada çok sayıda müşterimiz ve aldığımız iş var. Açılan akreditifler var, Birleşmiş Milletler kararından sonra özellik-le bankalara da çok ciddi ambargolar kondu, pek çok banka kara listeye alındı, sadece bu listede olmayan bankalar-la çalışabiliyoruz bu da bizim için önemli bir sıkıntıydı. Ancak bir şekilde bu ülke ile olan ticaretimizi yine de sürdürü-yoruz. Yurtdışı işlerimiz fazla olduğundan global krizin etkileri de yavaş siliniyor, açtığı yaralar kısa sürede sarılamıyor, 2011’in 2010 yılından daha iyi olacağı umudu taşıyoruz. 2010’da özellikle ikinci yarısında yükselen ivmenin 2011 yılın-da da devam edeceğini düşünüyoruz, çok daha iyi bir noktaya geleceğiz. Hem bizim açımızdan hem de sektörümüz açısından 2008’deki durumun 2011 yılının 3. çeyreğinde yakalanabileceğini öngörüyoruz.

ERGENEKON DÖKÜMŞerif Garibağaoğlu

2010 yılında 2009’a göre yüzde 40 bir üretim artışımız oldu. En iyi rakamları 2006, 2007, 2008 yıllarında yakalamış-tık. 2009 yılında kapasitemizi kullanma oranı yüzde 40’lara kadar düştü ama 2010 yılın-da bunu yüzde 60’lara çı-kardık. 2010 yılında kriz-den dolayı ertelenen si-parişler vardı, onları tek-rar almaya başladık, eko-nomide bir güven orta-mı oluştu, biz de 2009 yı-lında var olan işlerimizi muhafaza edip 2010 yılı-na hazırlık yapmıştık. 2011 yılında ise şimdi kullandı-ğımız yüzde 60 kapasitemizi yüzde 80’lere çıkarma-yı hedefliyoruz. Müşteri portföyümüzü genişletiyoruz buna bağlı olarak ürün çeşitliliğimizi de genişletece-ğiz. 2010 yılında yoğunlaştırdığımız yurtdışı ziyaretle-rimize devam edeceğiz. Dış ticaret kadromuzu geniş-lettik. Dolayısıyla müşteri taleplerine daha hızlı cevap verebiliyoruz, zaten hızlı cevap verebildiğiniz taktirde kapasiteyi artırabiliyorsunuz. Biz son 3-4 yıldır onu ya-pamıyorduk, bünyemize yeni katılan arkadaşlarımızla bunu ortadan kaldıracağız. 2011 yılında bu durumun değişeceğini öngörüyoruz. Biz çimento, gemi ve ge-nel makine sektörlerine çok, demir çelik sektörüne ise nispeten daha az ürün veriyorduk. Şimdi yoğunluğu-muzu demir çelik sektörüne vereceğiz. Gemi inşa sek-törü krizden çok etkilendi, 2011 yılında bu sektörün toparlanmasını bekliyoruz, çimento sektörüne çok sa-yıda döküm firması ürün veriyor, bu sektör de artık kar marjları açısından çok kazançlı değil.

DEĞERLENDİRME

DENİZCİLER DÖKÜMUmur Denizci

2010 yılı firmamız açısından çok iyi geç-ti. Sektörümüz de genel olarak yılı iyi geçirdi, aldığımız du-yumlar bu yönde. Gittikçe de yükselen bir trend var, sipariş-lere şu an yetişemi-yoruz. Siparişlerde 1-1,5 ay gibi gecik-meler yaşanıyor. Fir-ma olarak kriz öncesi duruma gelmiş bulu-nuyoruz, hatta o se-viyeyi geçtik. Tabi bu herkes gibi bizim için de bir toparlanma yı-lıydı, yatırım yapamadık. Ancak 2011 ve 2012 yıllarında ya-tırımlarımız da olacak. Yeni bir yer inşa ediyoruz, oraya ge-çeceğiz, mevcut kapasitemizi iki katına çıkarmış olacağız. 2011 yılında her şey Avrupa’daki duruma bağlı, tabi bizim yansanayici olarak müdahale edecek durumumuz yok. Ama bu trend devam ederse 2011’in ilk altı ayı olumlu ge-çer, Avrupa’da ekonomik durum istenilen düzeyde gitme-diği taktirde 2011 yılının ikinci yarısından sonra olumsuz etkilenebiliriz. Çünkü şirketlerin Ocak-Şubat siparişleri za-ten mevcut, onlar devam eder ama eğer Avrupa’da eko-nomik kriz olursa o zaman bizim için de kriz kaçınılmaz olur. Tabi bu bir durum değerlendirmesi, bunların hiçbiri olmayabilir de. Biz su pompaları ve su boru bağlantı ele-manları üretiyoruz. Tekstil makineleri üreten büyük müş-terilerimiz var. Yaklaşık bin 500 modelle çalışıyoruz. Yerli pazara yönelik üretimimiz yok, üretimimizin tamamını ih-raç ediyoruz.

Ocak - Şubat - Mart / 201164

ÇUKUROVA KİMYATürsen Demir

2010 yılı da 2009 yılı gibi büyük zorluklarla geçti. Özellikle kimyasal hammadde temini ve yükselen fiyatları maliyetlerimiz içinde tolere edebilme açı-sından büyük sıkıntılar yaşandı. Hammaddeyi te-min etmekte sıkıntı var. Bu nedenle karaborsa fi-yatlarıyla temin etmeye başladık, bunun yanında dünya genelinde temin etmekte sıkıntı olmayan kimyasal maddelerin de fiyatlarında düzenli ve sü-rekli bir artış var. Kullandığımız hammaddelerin bir çoğu ithal olduğundan ve Türkiye’de üretimleri ol-madığı için biz bu sıkıntıları hafifletebilecek bir im-kana sahip değiliz. Tedarikçilerimiz üzerinde bas-kı oluşturabilme olanağına sahip değiliz. Dolayı-sıyla bu fiyatları ödeyerek müşterilerimize kendi maliyetlerimize uygun fiyatları vermek zorunda-yız ama bunu kabul ettirmekte büyük güçlük çe-kiyoruz. Temininde güçlük çektiğimiz hammadde-lerin böyle bir duruma düşmesinin ana nedeni kriz sırasında talep azalmasından dolayı dünya çapın-da bazı firmaların bazı tesislerini bir daha devre-ye almamak üzere kapatmış olması. Bundan dola-yı bir arz problemi var. Diğer hammaddelerde de kriz sonrası rahatlamanın getirdiği ekstra talep, o hammaddelerde fiyat baskısına neden oldu. Böy-lece onların da fiyatları her geçen gün artıyor. Bu durumda 2011 yılından umutlu olmak zor. Hatta 2011 daha sıkıntılı geçeceğe benziyor, hammadde fiyatlarında daha yüksek artışlar olabilir. Yani 2011 yılından da pek ümitli değiliz. Yaptığımız temaslar ve görüşmeler neticesinde bunları söylüyorum.

DEĞERLENDİRME

ODÖKSAN Ali Osman Öztürk

Biz 2005 yılında grup olarak fir-mamıza bazı yatırımlar yapmış-tık. Bilindiği gibi daha önceleri radyatör ve küvet yapan bir firmaydık, 2005 yılından sonra par-ça üretimine geç-tik. Bu süreç için-de yatırımları-mızda eksik ka-lanları tamam-ladık. 2010 yılı bizim için doğ-rusu bir topar-lanma yılı oldu. Yeni firmalarla çalışma olanağı bulduk, üretimimiz ağırlık-lı olarak yurtdışına kaydı. 2010 yılı bizim için 2011’e bir ha-zırlık yılıydı, yeni yapılanmamızı tamamladık, ekibimizi ye-niledik. Bu doğrultuda 2011 yılından çok daha umutluyuz. 2011 yılında da yeni projelerimiz olacak. Hem döküm hem de döküm işleme için bir takım çalışmalarımız var çünkü müşterilerimiz artık sadece döküm istemiyor, işlenmiş, di-rekt montaj hatlarında kullanabilecekleri parçalar da isti-yorlar. Bu yönde çalışmalarımız olacak. Döküm sektörün-de bizce önemli olan, modelleri kendinizin yapıyor olabil-mesi, biz bu hizmeti dışarıdan satın alıyoruz, 2011 yılın-da kendi modellerimizi yapmak adına bir takım çalışma-larımız olacak. Modelini kendisi yapabilen bir firma olma-yı hedefliyoruz. 2011 yılının Odöksan için çok iyi bir yıl ola-cağını düşünüyoruz.

Türkdöküm 65

EXPERT MÜMESSİLLİKİhsan Karakulak

2010 yılının ilk 3 ayı 2009’un devamı gibiydi. Fakat biz özellikle Elkem ve Metabrasive hammadde ürünlerinde firma-ların desteğiyle fiyat artışı yapmadık, fiyatlarıbelirli bir seviyede tuttuk. Bunun yanı sıra teknik servis hizmetini yoğun-laştırdık. Özellikle Ankara’nın doğusunda bulunan küçük dökümhanelere gittik. Elektrik enerjisinden dolayı gece dö-küm yapanlarla sabaha kadar döküm yaptık. Elkem’in desteği ile büyük dökümhanelerde de çalışmalar sürdürdük. Fi-yatlar şimdi yine yükselmek zorunda kaldı, çünkü hammadde fiyatlarında da artış meydana geldi. Özellikle 2010 yılı son çeyreğinde silis ve diğer hammadde fiyatlarında büyük bir artış yaşandı. Bu 2011 yılının başlarında da devam edi-yor. Bu artışlara rağmen müşterilerimize vermiş olduğumuz teknik servisler ve sunduğumuz avantajlarla birim fiyata bakmaksızın müşteri memnuniyetini ön planda tutuyoruz. Yaptığımız çalışmaların pozitif sonuçlarını görmek, müşte-rilerimiz gibi bizi de mutlu ediyor. Diğer taraftan krizi atlatan firmalarında modernleşme, otomasyon ile birlikte kapa-site artışına giderek geleceklerini şekillendirmek istemeleri ve geleceğe olumlu bakmaları bizi umutlandırıyor. Bizim makine techizat kısmındaki mümessili olduğumuz HWS ve Eirich’in almış olduğu yeni siparişler özellikle Ferro Döküm, Atik Metal ve Konya bölgesinden Akış Asansör’ün eklenmesi açısından ümitlendiriyor. Aldığımız siparişler Türkiye dö-küm sanayisinin iyi yöne gittiğini gösteriyor dolayısıyla 2011 yılına olumlu bakışımızı sürdürüyoruz.

GÜR METAL Gürsel Yardımcı

2010’un birinci yarı yılı 2009’un deva-mı gibiydi. Ama ikin-ci yarıdan itibaren ge-lişmeler olumlu yön-deydi. 2011 yılının da aynı ivme ve çı-kışla devam etmesi-ni ümit ediyoruz. İkin-ci yarı yılın iyi geçme-sini şuna bağlıyorum; döküm sanayisi genel olarak dışarıdaki yatırımlara bağlı, yani dökümü gerekti-recek üretim mekanizmalarının oluşmasına bağlı. Bu me-kanizmaların kriz sonrasında yeniden canlanmasını ilk altı ayda gördük. İhtiyaçlar ise ikinci yarıda belli oldu, böylece bu oluşum hepimize olumlu yansıdı. Gür Metal olarak ta-mamladığımız yatırımdan sonra yeniliklerimize de devam ediyoruz. Bunları 2011 yılının ikinci yarısına kadar lanse etme şansımız olacak. Kalite kontrol bazında yeni yatırım-larımız da oldu, bunun altyapısını tamamladık. İş yaptığı-mız ana sektörlerde dünya piyasası rekabeti açısından ya-vaş yavaş kulvar değiştirmeye başladık. Daha önce küçük parçalar yoğunluktaydı, şimdi ise hem parçalar büyüyor, hem de teknoloji katkı değerleri artıyor, dolayısıyla siste-mi Avrupa dökümhaneleriyle rekabet edecek duruma ge-tirmek gerekiyor. Ticari parça dediğimiz ürünler genelde Çin ve Hindistan gibi ülkelerde ucuza üretilebiliyor, ben-ce onlarla savaşmak yerine teknolojik olarak onların yapa-madığı parçaları yapıp ilerlemekte fayda var. Hassas dö-kümde büyüme hızına dönük olarak Türkiye’de döküm-hane sayısı da giderek artıyor. Bu sektörümüz açısından olumlu bir gelişme.

HERAUS ELEKTRO-NITE Haluk Güldür

2010 yılı özellikle ilk çeyrekten sonra güzel geçti. Cid-di bir artış yaşadık, bu artış halen devam ediyor. Dö-kümhanelerin kapasite artışları bizim için önemliydi. Tüm sektör 2011 yılının daha iyi geçeceğini öngörü-yor. 2010 yılının önemi, bir toparlanma yılı olması ve aynı zamanda 2011’in daha iyi geçeceğine olan inanç ve geleceği daha güzel görmek açısından bıraktığı iz-lenimdi. 2009 çok kötü bir yıldı, herkes için dip bir yıl denebilir. Herkesin moral motivasyonu dip yaptı, iyim-ser konuşanlar bile sadece motivasyonu kaybetme-mek adına iyimserlerdi ama bu durum hepimizi aşan küresel bir krizdi. Dolayısıyla bunun nasıl ve ne zaman bir iyileşme göstereceği lokal olarak anlamak çok zor-du, bundan dolayı 2010 yılı herkes için çok önemliy-di. Zaten bu yıl 2009 gibi devam etme-meliydi, devam etse idi onarılmaz yara-lar bırakabilirdi. 2010 yılında rakamsal olarak 2008 yılını yakaladık, dolayısıyla 2009 yılına göre sadece iyimser bir tab-lo olarak bakmamak gerekir. 2008 yılı son iki ayına kadar biz hala me-sailerle çalışırken, son iki ayda çok hızlı bir düşüş oldu ve bu düşüş 2010 yılına kadar devam etti. Biz kendimizi konumuzda sektörün önemli bir tedarikçisi olarak görüyoruz, dolayısıyla bi-zim satış rakamlarımız sektörün üretim rakamlarıyla birebir para-lel gidiyor.

DEĞERLENDİRME

66 Ocak - Şubat - Mart / 2011

INDUCTOTHERM Ali Tamer

2010 firmamız açısından beklentilerimizin üzerinde geçti. Krizin bu kadar hızlı atla-tılabileceğini kimse öngörmüyordu. Önümüz hep 2-3 ay kapalı geçti, şu an itibariy-le de teslim süremiz 3 ay. 2011’in daha iyi geçeceğini umuyoruz. Bunu döküm sek-töründeki canlılık, malzeme fiyatlarındaki artış zaten gösteriyor. Türkiye açısından olumsuz bir durum yaşanmazsa 2011 daha iyi olacak. İyileşme ivmesi hem dünya-da hem de buna bağlı olarak Türkiye’de devam ediyor. Ankiros fuarında 5 adet ocak satışımız oldu, bu bizim açımızdan 2011’in daha hareketli geçeceğinin bir gösterge-si. Herkes için aynı olumlu şeylerin olmasını diliyorum. Kriz döneminde kısa süreli bir bekleme durumuna geçtik diyebiliriz, gerçekten bizim için önemsenmeyecek kadar kısa bir süreydi. Uluslararası bir firma olmamızın sağladığı avantajlarla ihracat olarak desteklendik. Kardeş firmalara iş yaptık, şu anda pozisyon olarak bize bırakı-lan bölgelerdeki varlığımızı daha iyi sürdürüyoruz. Kriz döneminde bahsettiğim bölgelere satışlarımız oldu. Bu bölgelerde-ki referanslarımızın da artacağını düşünüyoruz. Çünkü Inductotherm markasıyla tanışanlar kolay kolay bırakmaz bizi. Bizim rahatlığımız farklı, ocaklarımızın servise ihtiyacı yoktur. Ocaklarımız uzun süre arızasız çalışır. Bu durumda bile bizim satış sonrası hizmetimiz sınırsızdır. Satış ve satış sonrası hizmetimizin kalitesi her zaman iyi oldu ve bundan sonra da iyi olacaktır.

KIZILIRMAK DÖKÜMTemel Karamollaoğlu

2010 yılın ilk yarısı 2009 yılı devamı niteliğindeydi. Başlangıçta sıkıntılar ay-nen devam etti. Haziran ayından sonra piyasala-rın biraz daha düzeldi-ğine şahit olduk. İhracat imkanları da gelişme

gösterdi diyebiliriz. Dolayısıyla 2010

yılının ikinci ya-rısını olum-

lu gelişme-lerin oldu-ğu bir dö-

nem olarak görmek mümkün ama sektörün problemlerinin bitmiş oldu-ğunu söylemek ise mümkün değil. Herhangi bir müessese sadece dökümhane değil, eğer yaptığı işten kar etmiyor ve bir takım yatırımlar yaparak kendisini geliştiremiyorsa geri-ye gidiyor demektir. Bazıları kar etmeyi istismar gibi de gö-rebilirler ama kar etmeyen müessese yatırım yapamaz, yatı-rım yapamayan da devam etme şansına sahip değil. Ne ka-litesini ne de kapasitesini geliştirebilir. Sektörümüzde böy-le bir sıkıntı var. Yani kapasitelerde bir artış var, bu artışların bir kısmı müsbet istikamette, yani ihracata yönelik, dışarıya bol miktarda iş yapan müesseseler üretimlerini ve kaliteleri-ni artırarak bu istikamette bir gelişme gösteriyorlar, böylece Türkiye’nin üretimi artıyor. Diğer taraftan geleneksel iç pazar-da acımasız ve doğru olmayan bir rekabet var, bu da fiyatla-rı çok düşürüyor. Özellikle hala devlette bulunan müessese-ler ihalelerde en düşük fiyatı veren firmaya işi veriyorlar, bu makul gibi görünür ama aslında olumlu değildir. 2010 yılının ikinci yarısı müspet gelişmeye şahit. Bundan da memnuni-yet duyduk. 2011 yılının da bu istikamette devam edeceği-ni düşünüyoruz

KÖRFEZ DÖKÜMYusuf Alan

2010 yılının baş-langıcı aslında hiç iyi değildi, sipariş-ler azaldı, işler azal-dı. Biz genellikle çi-mento sektörüne çalıştığımız için, ör-neğin bir çimento fabrikası kurulur-ken kriz başlasa da onu bırakamıyor-sunuz, devam et-mek durumundası-nız. Biz de genellik-le çimento fabrikası yapan fabrikalara çalışıyoruz, do-layısıyla 2009 yılında sanki krizi yaşamadık. Belki her-kes bunun tersi durumunu yaşamıştır ama biz gerçek-ten bir sıkıntı yaşamadık, tabi fiyatlarda belli düşüşler yaşandı. Ama 2010 yılının başında herkes düzeldi der-ken bizde tersi bir durum yaşandı. Fakat 2010’un ikin-ci yarısından sonra toparlanma oldu. Şu anda ise ye-tiştiremiyoruz. 2010 yılının başında yaşadığımız sıkın-tı çalıştığımız ana sektörlerle ilgiliydi. Biz ona bağlıyo-ruz, başka izah edebileceğimiz bir durum yok. Şu anda ise işleri yetiştirmek için çaba sarf ediyoruz. 2011 yılın-da çok büyük değişiklikler beklemiyoruz, yani 2010 yı-lının ikinci yarısı gibi geçecektir. Bu da bizim için olum-lu bir durumu ifade ediyor. Kapasitelerimiz dolu, ama 2006 veya 2007 yılları gibi iş beğenme modunda ol-madığımız da aşikar, bu tüm sektör için böyle, sadece bizim için değil. Tabi bunun tek nedeni kriz değil, re-kabet koşullarının değişmesidir. Biz üretimimizin yüz-de 75’ini ihraç ediyoruz, bizi ayakta tutan da bu zaten.

DEĞERLENDİRME

Türkdöküm 67

LMAÖmer Albayrak

2010 yılı başlangıçta istediğimiz gibi değildi ama yılın ikinci yarısında bizim için hare-ket başladı. Hazirandan sonra başlayan üretim artışı bizim de işlerimize yansıdı, malze-me satışlarımız da arttı. Yavaş yavaş kriz öncesi seviyelerini yakalamaya başladık. 2011 yılında bir patlama yaşayacağımızı düşünüyorum. Bunun nedeni de döküm sektörün-de büyük bir yükseliş bekliyoruz. Bu gelişmelere hazır olan işletmeler kazanacak. Yakla-şık 1,5 yıldır dünya üzerinde döküm satılamıyor gibiydi. Bu şu anlama geliyordu; bu za-man zarfında döküm sanayisinin ürün verdiği otomotiv, inşaat, enerji gibi ana sektörler yeterince üretim yapamadı, stoklar da eridi, bu sektörlerde artık üretim ihtiyacı doğdu, bu gelişmeler doğrultusunda 2011 yılı patlama yılı olabilir. 2007 yılında bir yatırıma başlamıştık. Aslında o dönem bir krizin yaşanacağını öngörüyor-duk. Buna rağmen yatırım kararımızdan vazgeçmedik. Bizce tam yatırım zamanıydı, bunu kriz sonrasına hazırlık olarak düşündük. Öyle de oldu, doğru bir karar verdiğimizi şimdi daha iyi anlıyoruz. Biz fabrikamızda şu anda tüm reçine tip-lerini üretebiliyoruz, yani gaz ile sertleşen sistemlerden tutun da sıcak ile sertleşen sistemler, havada sertleşen sistem-ler ayrıca tüm refrakter sanayisine novalak da üretme durumumuz var. Yani tesisimiz çok modern, bunu Avrupa’da bile bulmak zor, iyi bir araştırma geliştirme laboratuarımız var. Tesisimizdeki tüm makine ve techizatları son derece modern.

MAGMA TÜRKİYEMarc Kothen

2010 yılında bizim yaptığımız en önemli şey mag-ma 5’i tanıtmaktı. Krize rağmen Çin, Hindistan ve Türkiye’de ofisler açtık. Bu da bizim için çok olum-lu bir gelişmeydi. Dolayısıyla bizim için iyi geçen bir yıl oldu. Türkiye pazarına çok önem veriyoruz. Özel-likle önümüzdeki 10 yılda Türkiye döküm pazarı daha da büyüyecektir. Çok ileri gidecek olan bir pa-zar. Türkiye’de otomotiv sanayisine çalışan çok faz-la dökümhane var. Bu dökümhanelerle birlikte Türk döküm sektörü dünyada çok daha iyi bir yere gele-cek. Avrupa’da olan üretim mantalitesi Türkiye’ye ta-şınıyor, gelecek dönemde bu daha da yaygınlaşacak. Dolayısıyla biz Türkiye’den çok umutluyuz. Türkiye’ye gelmekle çok doğru bir karar verdiğimizi düşünüyo-ruz. Türkiye’deki dökümhanelerin krizle birlikte düşen kapasitelerini 2011 yılında tekrar yükselteceğini dü-şünüyoruz. 2010 yılı bir toparlanma yılı oldu, ancak 2011 yılı gerçek rakamları göreceğimiz bir yıl olacak. Dökümhaneler eski kapasitelerine yeniden dönecek-ler hatta bunun da üstüne çıkacaklardır. Bu durum bizi olumlu etkileyecektir. Hem bizim için hem de dö-kümhaneler için 2011’in iyi geçeceğini öngörüyoruz.

MARMARA METALHüseyin Öner

Biz krizden etkilenmedik. 2009 yılı da bizim için çok iyi geç-ti, 2010 ise daha da iyi geçti. 2008 yılının sonunda başlayan ekonomik krizle birlikte hammadde fiyatları düşünce bu hem müşterilerimiz için hem de bizim için bir fırsat oldu. Biz bu fırsatı doğru şekilde değerlendirdik. Hiçbir şekilde kor-kup hammadde almamazlık yapmadık, normal zamanlarda nasıl çalışıyor isek bu dönemde de aynı tempo ile çalışma-ya devam ettik. Hatta 2009 ve 2010 yıllarında 2008 yılının to-najlarından daha fazla tonaj yaptık. 2011 yılının ise daha iyi geçeceğini düşünüyorum çünkü global kriz hemen hemen bitti, aslında biz bir krizin olduğuna da inanmıyorduk. Ser-mayenin el değiştirmesi gerekiyordu, kriz yaygarasıyla da bunu gerçekleştirdiler. Bundan sonra trendin yukarı gidece-ğine inanıyorum. Eskiden fiyatlar düşecek diye kimse stoklu çalışmak istemiyordu ama bundan sonra böyle bir şeyin ol-mayacağını en azından görüyoruz. Biz dün-yanın her tarafında hemen hemen bü-tün demir çelik üreticileriyle çalışıyoruz; Hindistan, Brezilya, Güney Afrika, Rus-ya, Çin gibi ülkelerle çalışıyoruz. Bura-lardan hammaddeyi getirip, İstanbul, Konya, Ankara, İzmir’deki mevcut de-polarımızda stokluyoruz, daha son-ra da dağıtımını yapıyoruz. Her zaman stoklu çalışıyoruz, stoklu çalışmamızın avantajıyla ham-madde temininde hiçbir za-man sıkıntı yaşamıyoruz. Tabi bunun için ciddi bir sermaye gerektiğini de belirtmek ge-rekir. Dolayısıyla 2011 yılına da çok olumlu bakıyoruz.

DEĞERLENDİRME

Ocak - Şubat - Mart / 201168

METKO DIŞ TİCARET

Doğan Boran

2008 yılı herkesin olduğu gibi bizim de satışlarımızın en yüksek olduğu yıldı. Sonrasında başlayan krizden biz de etki-lendik. 2009’da sa-tışlarımız yüzde 40 oranında düştü, fa-kat her şeye rağmen zarar ettiğimiz bir yıl değildi. Çünkü ham-madde fiyatı dü-şük olduğundan dü-şük satış da olsa belli bir kar oranı elde et-tik. Ama 2010 yılın-da satışlarımız yakla-şık yüzde 30-35 civa-rında arttı, yani 2008 yılına yaklaştık. Türkiye döküm paza-rının 2011 yılında 2008 yılındaki rakamları yakalayacağını düşünüyoruz. Hatta geçeceğini de öngörüyoruz. Türkiye büyüyen bir pazar, döküm sanayisi daha da büyüyecek-tir. Biz döküm sanayisine hizmet veren kuruluşlar arasında da doğal olarak rekabet artacaktır. Büyüyen bir pazar ol-duğu için belki bizlerin payları biraz küçülebilir ancak sa-tış rakamlarımız artacaktır diye düşünüyorum. Bizim böl-gemizde bir çizgi üzerinde 3 yıldız var. Birincisi Türkiye, di-ğer ikisi ise Hindistan ve Çin. Bunlardan Avrupa’ya Çin en uzakta, Hindistan ortada Türkiye ise en yakın. Türkiye Av-rupa merkezli bir ülke, dolayısıyla Avrupa’nın ilk tercihi Türkiye olacaktır. Çin gerçekten büyük bir pazar ama ar-tık üretimini iç pazara yönlendirecektir. Çin’in artık Türki-ye döküm sanayine rakip olacağını düşünmüyoruz. Türki-ye, bu aşamada şanslı bir konumda olacak. Avrupa’nın da anlayacağı lisanda konuşan bir ülkeyiz. Türkiye mantalite olarak da Avrupa’ya çok yakın bir düzeyde.

NUROL TEKNOLOJİ

Ahmet Ünlü

2010 ar-ge faaliyetlerine ağırlık verdiğimiz bir yıl-dı. Biz silisyum karbür filtre ile başlamıştık. Ürün gamını tamamlamamız gerekiyordu. Alüminyum sektörü için alümina bag filtreler üzerine odaklan-dık. 2010 yılında hedefimiz bag filtrelerin seri üreti-minin tamamlanmasıydı, bunu da başardık. Zaten şirket olarak genel politikamız sadece yurt içi de-ğil, özellikle yurtdışında da faaliyet gösterebilmek. 2011 yılında yurtdışında biraz daha aktif olmayı planlıyoruz. Genel olarak baktığımızda 2009 yılın-da krizden etkilendik. 2010 yılında ise toparlandık, 2011 ise bizim için yurtdışı yılı olacak. Döküm sana-yisi için filtreler üretiyoruz. Gri döküm için silisyum karbür filtreler üretiyoruz, alüminyum dökümcü-ler için biyet dökümde kullanılan alümina döküm filtreleri üretiyoruz. Nurol olarak şu anda odaklan-dığımız ürünler bunlar. Bu ürünlerimizle hem yurt içi hem de yurt dışı pazarları hedefliyoruz. Ünleri-miz iç pazarda kabul görmüştü, artık dış pazarda da kabul görmeye başladı. Dökümhanelerin ihti-yacı olan veya dökümhanelerin karşılaştıkları so-runlara çözüm bulacak bir takım ürünler üzerine de çalışıyoruz. Sadece filtreler değil, dökümhane-lerin ihtiyaçlarını karşılayacak bir çok ürünü sağlı-yoruz. Bir yandan filtrelerle, karbür ürünlerle uğra-şırken diğer yandan da takım uçların, seramik uç-ların ar-ge çalışmaları devam ediyor. Biz sağlam adımlarla tamamen yerli olarak pazar payımızı artı-rıyoruz. 2011 yılının da bu hedeflerimizi gerçekleş-tireceğimiz yıl olmasını umut ediyoruz.

DEĞERLENDİRME

Türkdöküm 69

2010 bizim için bir topar-lanma yılıydı. Krizden çıkış yılı oldu, kriz öncesi kapa-sitelerimizin hemen he-men yarısına ulaştık. İç ve dış müşterilerimize pa-ralel olarak bir dü-zelme oldu, iki ta-raf da aynı şekil-de kapasiteyi ar-tırdı. Kriz döne-minde kaybet-tiğimiz iş gü-cümüzün ya-rısını tekrar işe aldık. Kaldığımız yerden üreti-mimize devam ediyoruz. Kriz döneminde ka-pasitemizin yüzde 75 altına düştük, bu önem-li bir rakamdı, eski kapasiteyi tekrar yakala-mak muhakkak ki biraz zaman alacaktır. Kriz döneminde kaybettiğimiz kapasitenin yüzde 50’sini 2010 yılında tekrar kazandık, beklenti-miz geri kalan kısmı da 2011 yılında doldur-mak. Bunu da yakalayacağımızı görüyoruz. Yeni ve eski müşterilerimizle yaptığımız gö-rüşmeler bunu gösteriyor. Elektrik motorları ve iş makineleri denge ağırlıkları konularında uzmanlaşan bir firmayız. Bu sektörler düşüş ve yükselişte biraz paralel giden sektörler. Bu sektörlerin de 2011 yılında daha iyi olacağını umut ediyoruz. Üretimimizin yüzde 50’sini ih-raç ediyoruz.

ÖNMETAL DÖKÜMMücahit Öngör

Biz hem döküm yapan hem de ısıtma sektöründe faaliyet yürüten bir firmayız. Döküm dışında kalorifer kazanı, kat kalo-riferi gibi imalatlarımız var. Yani biz dökümü yaptıktan sonra işleyip kalorifer kazanı yapıyoruz. Sadece döküm yapmak istemedik. Nihai ürün yapma hedefimiz vardı, bunu başardık, kendi ürünümüzü mamul hale getirip satıyoruz. Yaptığı-mız ürünün yüzde 80’ini ihraç ediyoruz. 2010 yılı iyi başladı, ikinci yarısında hareketlenme ise daha iyiydi. Ekonomik kri-zin etkileri yavaş yavaş dağılıyor, 2010 yılı herkes gibi bizim için de tam bir toparlanma yılı oldu. Bu doğrultuda 2011 yı-lının daha iyi geçeceğini öngörüyoruz. Ancak eski kazançların olması artık mümkün değil, sadece maliyetleri düşürme durumundayız, bunu da ancak kalite ile yakalayabiliriz. Bizim çalışmalarımız da bu yönde, kaliteye çok önem veriyoruz. Döküm sektörünün çok kar ettiği yıllara artık dönüşü zor gözüküyor. Maliyetleri düşürüp, kaliteyi yükselttiğimizde kar edilebilir. Zaten dünya piyasasında rekabet etmek istiyorsan en iyi kaliteyi de yakalamak durumundasın. Ayrıca kaliteyi de ucuza sunmak gerekiyor yoksa piyasada kalmak mümkün olmaz. Biz teknolojiyi takip eden bir firmayız, maliyeti dü-şürmek ve kaliteyi yükseltmek de zaten teknoloji takibi gerektiriyor. Yatırımlarımızı hep bu yönde yapmaya çalışıyoruz.

DEĞERLENDİRME

ÖZGÜMÜŞ DÖKÜMBülent Özgümüş

METAMAKYıldırım Avcı

Aslında 2010 yılının başlarında çok iyimser değildik ama her ay bir öncekinden iyi geçti. Dolayısıyla beklentilerimi-zin üzerinde bir yıl oldu. Özellikle yılın son aylarında iyim-serlik daha da arttı, bunu gelen taleplerle ölçümleyebili-yoruz. 2009 yılında yaşanan kriz piyasayı çok etkilemişti. O dönem krizin ne kadar süreceğine dair kimsenin bir fik-ri yoktu. Söylenecek her şey yanlış olabilirdi, ama genelde kötümser bir tablo vardı, bir anda her şey değişti, iyimser olmaya başlandı. Biz de baştan beri söylemesek de iyim-ser bir noktadan bakıyorduk. Firma olarak çalışmalarımı-zı o iyimser, pozitif yönde değerlendirdik, son aylarda ise her şey pozitif olmaya başladı. Belki henüz kriz öncesi du-ruma gelemedik ama kriz derin etkiler bıraktı. Genellikle yatırım makineleri satıyoruz. Kriz döneminde dökümha-nelerde kapasiteler yüzde 40’lara kadar düştü, dolayısıyla bir müddet yatırım kelimesini bile unuttular ama 2010 yılı ikinci yarısında yatırımı tekrar gündemlerine aldılar, gele-ceğe daha iyi ve cesaretle bakıyorlar. Dolayısıyla, 2010 yı-lının ikinci yarısından sonra artık krizi aştık ama daha ön-ceki seviyelere gelmek için biraz daha zamana ihtiyacımız var. Hem dökümhaneler hem de biz makine satıcıları içinrekabet ortamı çok daha zorlaştı. Artık çok daha az kar marjlarıyla ma-kineleri satabiliyoruz. 2011 yılını olumlu gö-rüyoruz. Seviye olarak 2010 yılı son ayları-nın altına düşme-yeceğini bekli-yoruz. Ancak ne kadar ar-tış olacağı-nı tahmin e t m e k biraz zor.

Ocak - Şubat - Mart / 201170

UNİMETALHakan Batılı

2010 yılı bizim için hareketli bir yıldı, yeni fabrikamıza taşındık. Mevcut 2 bin metrekare olan yerimizden 8 bin metrekare kapalı alanı olan yeni yerimize geçtik. Fiziksel değişiklik muhakkak prosesimize katkı sağlayacaktır. Mo-dern bir tesis kurduk, Avrupa’da ilk 10’a girebilecek bir te-sis, hem döküm kapasitesi hem fiziksel alan hem de tonaj açısından. Ayrıca yeni yerde bütün laboratuar yatırımları-mızı bitirdik, biz zaten ağırlıklı olarak havacılık ve savun-ma sanayilerine çalışıyoruz, yine otomotivde dev marka-larla çalışıyoruz. Krizde de bunun avantajını yaşadık. Özel-likle savunma sanayisine çalışmamız bize krizde çok bü-yük avantaj sağladı. Savunma sanayisinde genelde yurt içine çalışıyoruz. Yurt dışı için belirli alt yapı ve sertifikala-ra ihtiyaç vardı, eski yerimizde bunu yapmak zordu, şim-di yeni yerimize taşınmakla birlikte savunma sanayinde yurt dışı pazarı da hedefe koyduk, gerekli görüşmelerimi-zi de yaptık, bazı önemli firmalar bizi ziyaret de etti. 2012 yılında bu hedefimize varacağımızı söyleyebiliriz. Biz krizden çok fazla etkilenme-dik. Tabi asıl 2011 yılı bizim için önemli bir gösterge olacak. Çünkü yeni fabrika yatırımımız tamamlandı ve oraya taşın-dık, ilk altı ayımız dolu diyebilirim. Biz fark-lı hedefler belirle-dik, 10 yıllık bir fir-mayız, hassas dö-küm konusunda bugün geldiği-miz nokta za-ten bir başa-rı. Gelecekten umutluyuz.

TRAKYA DÖKÜMUğur Kocaoğlu

2008 krizden herkes etkilendi. Trakya Döküm’e 2009, 2010 ve 2011 olarak bakılacak olursa, 2009 senesin-de kapasite kullanma oranları yüzde 50’lerde idi. 2010 yılında krizin etkilerinin de kalkmasıyla bera-ber, kapasite kullanım oranı yüzde 75’in üzerine çık-tı. 2011 yılında kapasite kullanım oran beklentimiz yüzde 90’ın üzerinde diyebiliriz. 2010 yılında bizi en çok mutlu eden gelişmelerden biri, Robert Bosch GmbH, Eylül ayında Trakya Döküm’e Pik ve Sfero De-mir Döküm alanında “tercih edilen tedarikçi” ödülü-nü vermesi oldu. Bu ödül aldığımızdan dolayı gurur-landık. 2010 son çeyreğinde başladığımız yeni talaş-lı imalat atölyesi yatırım çalışmaları devam etmekte. Toplam 5 bin metrekare kapalı alan, 10 milyon Euro yatırım bütçeli projemiz Haziran 2011’de devreye gi-recektir. 2011 yılında döküm sektörü iyi bir trende girecek-tir. Ama bana göre 2012 yılının ikinci yarısı öncesin-de bir daralma başlayacak. Şu anda sektörümüzün en büyük problemi, ana girdi malzemesi olan meta-lik malzemelerdeki kontrolsüz fiyat artışları. Dünya-da en pahalı hurdayı Türkiye ithal ediyor. Hammad-de ve yardımcı malzeme fiyatları kriz öncesi 2008 yı-lında da yükselmişti, akabinde de herkesin malumu krizi yaşadık.

DEĞERLENDİRME

Türkdöküm 71

ÜMİT DÖKÜM

Selim Özavar

2010 yılı kriz sonrasında tam bir toparlanma yılı oldu. 2011’de ise güzel gelişmelerin bizi beklediğini söyleyebiliriz. Bu-nun sinyallerini 2010 yılı ikinci yarısından sonra almaya başladık. 2010 yılının son 3 ayı çok hareketli geçti. Tabi yakla-şık 18 aylık bir duraklama yaşandı dünyada, her şey bir anda hızlı bir şekilde değişmeyecektir, ama olumlu yönde bir değişikliğin olduğu da görülüyor. Bu dönemde yaşadığımız kayıpları 2011 yılında tamamen telafi edeceğimizi öngö-rüyoruz. Kriz öncesi durumu ancak 2011 yılı sonu itibariyle yakalayabiliriz. Biz dökümhaneler, haddehaneler, tersane-ler, çelik konstrüksiyon firmaları, otomotiv, vagon sanayi, uçak sanayi gibi kumlamanın olduğu bütün sektörlere hiz-met ediyoruz. Bu saydığımız sektörlerin hepsinde kriz sonrası ciddi iyileşmeler görüyoruz. Dolayısıyla biz de 2011 yılı-na çok olumlu bakıyoruz. Türkiye’deki dökümhanelerin yüzde 90 kapasitelerine yaklaştığını görüyoruz, sektörde bir to-parlanma başladı ve 2011’de bu daha da hızlanacak. Yedek parça sattığımız için diğer ülkeleri de yakından takip ediyo-ruz. Rusya ve Ukrayna’da döküm sektörü çok hızlı, Almanya’daki fabrikaların dolu olduğunu görüyoruz. Avrupa ve Rus-ya bölgelerinde ciddi bir hareketlenme var. Biz kumlama makineleri yedek parçası satıyoruz. Kendi parçalarımızı da iş-liyoruz. Bünyemizde döküm ve işleme prosesimiz var. Ümit Döküm kriz öncesinde yatırımlarını yapmıştı, şu an bütün yatırımlarımız tamamlanmış durumda.

TOSÇELİK GRANÜL Adnan Aytekin

2010 yılı bizim için çok başarılı bir yıldı çünkü kapasitemizi yükselttik. Yeni yatı-rımla dünyanın sayılı granül üreticileri ara-sındaki yerimizi pe-kiştirdik. Hedefimiz dünyada 1 numara olmaktı, yatırımları-mız ve yeni kapasi-temizle düşük kar-bon bilyede artık bir numarayız. 2010 yı-lında yeni ocak siste-mi, yeni üretim hattımızla kapasitemizi ikiye katladık. Kriz döneminde ise biz herhangi bir kayıp yaşamamıştık, tam tersi bir durum yaşandı yeni müşteriler kazandık. Krizi ta-kip edip iyi yönettik, krizin geleceğini önceden görmüş-tük ve tedbirlerimizi de ona göre almıştık. Durumu ön-ceden görmemiz ona göre bağlantılar yapmamızı sağla-dı, müşteri kaybı yaşayacağımızı öngördük ve buna bağ-lı olarak yeni bağlantılarımızı önceden kurduk, bunda da başarılı olduk. Tabi bu hiç kayıp yaşamadık anlamına gel-miyor. Bu dönemde eski kapasitelerimizin üstüne çok çık-madık ama bir kaybımız olmadı. Hatta kazancımız oldu yeni müşteriler kazandık. Bu müşterilerin tamamı yurt dı-şından. İç piyasada henüz bir rekabet ortamına girmedik, bizi bilen müşteriler bizden alıyor, işin açık tarafı çok faz-la rekabet edelim diye düşünmedik. Biz global rekabetin içindeyiz, dünyaya yayılma hedefimiz var, bunu da büyük oranda başardık. 2011 yılına herşey hazır girdik, yeni hat-ların kurulum aşaması bitti, üretim aşamasına geçtik. He-defimiz maksimum üretime ulaşmak ve ürettiğini satabil-mek. Bugün itibariyle yeni kapasitemizin yarısını doldur-duk, 2011’de diğer yarısını da doldurma hedefindeyiz.

YAZKANMetin Yazkan

2010 yılı bizim için 2009 krizinden çıkış yılıydı. Üretimimiz oldukça düşmüştü. Fakat 2010 Şubat ayından itibaren eski potansiyelimizi ve tonajımızı yakaladık. Şu anda da onu ilerletme çabasındayız. Eskiye tamamen döndük diyebi-lirim. 2011 yılının daha da iyi olacağı düşüncesindeyiz. 2011 yılında yüzde 30 bir büyüme hedefliyoruz. Tabi biz Yazkan olarak farklı bir segmentte çalışıyoruz, daha zor ve az seri parçalarda iddialıyız. Karmaşık parçalar üretiyoruz, örneğin motor parçaları, diğer dökümhanelerin uğraşma-dığı daha karmaşık işlere yönlenmeye çalışıyoruz. Bu alan-da da belli bir ismimizin olduğunu düşünüyoruz. Zaten üretimimizin yüzde 80’ini ihraç ediyoruz. En büyük alıcıla-rımız Avrupa ve Amerika. Avrupa’da Danimarka ve Almanya’ya yoğun ihracatımız var, Avrupa’da da iş-ler açılmaya başladı. Avrupa’da rüzgar türbini yapan müşterile-rimiz var, onlar zaten her zaman hızlıydı şimdi daha da hareket-lendiler. Kriz öncesinde Ankara Temelli’ye yeni bir tesis olan otomatik kalıp-lama hattı kurduk. Tam kriz öncesi-ne denk gelmişti. Şimdi ise büyü-memize bir en-gel yok. 2011 yılı bizim için büyüme yılı olacak. Bunu da başaracağı-mıza inanıyoruz.

DEĞERLENDİRME

Ocak - Şubat - Mart / 201172

HAMMADDE PİYASALARI

2010 Yılı Döküm Hammaddeleri Değerlendirmesi ve 2011 Beklentileri

2011 yılının başlamasıyla birlikte herkesin dikkat çektiği hammadde fiyat artışları ve hurda ithalatındaki sıkıntılar

döküm sektörünün gündemini belirliyor. Türkdöküm dergimizin yayın kurulu üyesi Uğur Demirci 2010 yılı

hammadde piyasalarını değerlendirerek 2011 yılı beklentilerini sektör ile paylaşıyor.

Uğur Demirci

Tüm otoritelerin kabul ettiği gibi, 2009 yılında ya-şanan küresel ekonomik kriz tarihteki en ciddi ve en geniş ölçekli olanı idi. 2009’daki bu derin kri-zin ardından gelen 2010 yılı, tüm sektörlerde ol-

duğu gibi döküm sektöründe de birçok bilinmezi ve istik-rarsız bir dönemi içeriyordu. Önceki yılın yarattığı şok du-rumu, 2010’da döküm sektörünü temkinli olmaya zorladı ve tüm planlar, bütçeler krizin etkisiyle hazırlandı. Ancak, 2010 yılını tamamladığımız bugünlerde memnuniyetle görüyoruz ki, Türk Döküm Sektörü 2011 yılını büyük bir umutla ve krizin olumsuz etkilerini geride bırakmış olarak karşılamaktadır. 2010 yılı boyunca döküm ana maddele-rindeki gelişmelere genel olarak göz atacağımız bu yazı-da pik, hurda sac, ferro alyajları (FeSi, FeMn, FeCr, FeMo) ele alacağız.

Pik:Yıla 400 dolar/ton seviyelerinden başlayan pik, ilk çeyrek sonunda en yüksek 500 dolar/ton seviyesine ulaştı. Ancak bu çıkış kademeli olarak düşerek ilk yarı sonunda 485 – 490 dolar/ton’a geriledi ve yılın sonuna dek bu seviyeler-de kalarak yılı tamamladı. Aralık ayında tekrar bir yükseliş yaşandı. 2011’in ilk aylarında da bu eğilimin devam ede-ceği beklenmektedir.Bilindiği üzere, kış aylarında soğuk hava nedeniyle ula-şımda yaşanan aksaklıklar Rusya ve Ukrayna pikinin teda-

riğinde her zaman problem yaratmaktadır. Bu dönemde, temin süresinin uzaması ve gemi navlun fiyatlarındaki ar-tışlar dökümhanelerimizin göz önünde bulundurmaları gereken faktörlerdir.

Hurda Sac:Dökümhanelerimizin, takip ettiği Çolakoğlu hurda fiyatla-rı incelendiğinde, 2010 yılı boyunca tam bir “W” şeklinde inişli çıkışlı bir seyir izlediği gözlenmektedir.Yılın başında 450 TL olan ton fiyatı, pik fiyatına paralel bir artışla 1. çeyrekte yükselerek 650 TL’ye ulaştı. Fiyat bu nok-tadan sonra 6. ayın sonuna dek düşüş göstererek yıl başın-daki değerlerine geriledi. Bu noktanın ardından Ağustos’a kadar bir yükseliş trendine girdi ve sonrasında Ekim ayına dek 510 TL’ye düştü. O seviyelerden sonra hurda ton fiya-tı Ocak 2011’in ilk günlerinde yüzde 18’lik bir artışla 650 TL’ye geldi.Hurda sac ile ilgili bu özetten sonra önümüzdeki yıla yö-nelik beklenti ve görüşler yazının sonunda belirtilecektir.

Ferrosilis (FeSi):Yüzde 75’lik parça Ferrosilis fiyatları yıla 900 Euro/ton se-viyelerinden başladı. Ağustos ayındaki 1.100 Euro’luk nok-tadan sonra sert bir yükselişe geçti ve tepe nokta olarak 1.400 Euro’ya ulaştı. Yılın sonunda ise 1.300 Euro/ton sevi-yelerine doğru bir gevşeme görüldü.

Türkdöküm 73

HAMMADDE PİYASALARI

Ferromangan (FeMn):Türkiye’deki yüzde 75’lik Ferromangan fiyatları 2010 yı-lında nispeten az dalgalı bir seyir izledi. Yılın başında 990 Euro/ton olan fiyat yıl ortasında 1.100 Euro/ton ile en yük-sek seviyesine ulaştıktan sonra yıl sonuna kadar düzenli bir düşüş eğilimine girdi.

Ferrokrom (FeCr):Yüksek karbonlu Ferrokrom fiyatı, yıla 800 Euro/ton ile başladı ve Temmuz ayına kadar düzenli bir artış göstere-rek 1.200 Euro/ton’a kadar yükseldi. Bu noktadan itibaren düşüşe geçerek yıl sonunda 1.000 Euro/ton seviyelerine geriledi.

Ferromolibden (FeMo):Yılın başında 30.000 Euro olan Ferromolibden fiyatları yı-lın son çeyreğinde 28.000 Euro/ton seviyelerinde seyretti.

2011 Yılına İlişkin Beklenti ve DeğerlendirmeDöküm hammaddelerinin 2010 yılındaki fiyat gelişimine genel bir bakıştan sonra, 2011 yılında malzeme açısından Türk Döküm Sektörü’nü nelerin beklediğine değinecek olursak ilk aşamada yapılacak tespit yeni yıla yüksek fiyat-larla girildiği olacaktır.Kış sezonunda pik fiyatlarında yaşanan geleneksel artışı yine görmekteyiz. Ayrıca ilk çeyrek için pik üreticilerinin dünya satışlarının olumlu seyrettiği de anlaşılmaktadır.2011’de Türkiye için üzerinde asıl durulması gereken ka-lem hurda sac olacaktır. Zira 2010 yılının son 2 ayında, Türk Çelik Sektöründeki yassı mamul üretimine geçen bazı tesislerin daha rafine, temiz ve kaynağı belli DKP hur-daya ilgileri arttı. Bilindiği üzere Türk Demir-Çelik Sektö-rü Avrupa’nın en büyük ithalatçısı konumunda ve hurda sac ihtiyacının büyük bölümünü dış kaynaklardan karşıla-maktadır. Yurt içi kaynaklar ihtiyacın sadece sınırlı bir kıs-mına cevap verebilmektedir. Çelikhanelerin, temiz hur-

Grafik 1 - Grafik 2 - Grafik 3

Grafik 1 - Grafik 2 - Grafik 3

daya primli fiyat uygulaması ise dökümhanelerin aldığı hurda sacın fiyatlarının otomatik olarak artması sonucu-nu doğurmuştur. Ayrıca, yüksek fiyata rağmen hurdanın temininde zorluk yaşanmaya başlamıştır. Dökümhaneler yeterli hurda sağlayabilmek için, bir anlamda çelikhane-ler ile rekabet etme zorunluluğuyla karşı karşıya kalmış-

tır. Bu durumun nasıl gelişeceği henüz belirsiz olsa bile, 2011’in ilk aylarında döküm fabrikalarının hurda temin et-mekte zorlanacağı görülmektedir.Sektörümüz için parlak geçeceğini umduğumuz bu yılın, malzeme tedariği konusunda sorun yaşanmadan akılcı çözümlerle aşılabilmesi hepimizin beklentisidir.

Ocak - Şubat - Mart / 201174

HAMMADDE PİYASALARI

TÜDÖKSAD Hammadde Fiyat Endeksi

İlk defa Nisan 2008’de uygulanmaya başlayan, ‘Meta-lik Malzeme Fiyat Farkı Endeksi’ dökümhaneler ve dö-küm alıcıları arasında doğan sıkıntıları ortadan kaldı-rarak, Avrupa’da olduğu gibi, değişen hammadde fi-

yatları konusunda tüm taraflara temel bilgi sağlıyor.TÜDÖKSAD tarafından, üye firmalardan toplanan güncel bilgiler doğrultusunda oluşturulan

hammadde fiyat endeksi tablo ve grafiklerle birlikte der-gimizde yayınlanıyor. Sözkonusu tablo, her ayın ilk haftası güncellenmekte ve TÜDÖKSAD’ın web sitesi www.tudoksad.org.tr ‘den yayın-lanmaktadır.Bu sayımızda Kasım - Aralık 2010 dönemini kapsayan en güncel verileri aşağıdaki tablo ve grafiklerde veriyoruz.

Hammadde fiyatları TL / ton

Dönem SferoPiki (2)

Hematit Pik(3)

Hurda (1)

Çelik Piki (4)

Ort Max Ort Max Ort Max Ort Max

Sfero Döküm

(7)

Pik Döküm

(8)

Çelik Döküm

(9)

2004 Ortalama2005 Ortalama2006 Ortalama2006 Aralık2007 Ocak2007 Ortalama2007 Aralık2008 Ocak2008 Ortalama2008 Aralık2009 Ocak2009 Şubat2009 Mart2009 Nisan2009 Mayıs2009 Haziran2009 Temmuz2009 Ağustos2009 Eylül2009 Ekim2009 Kasım2009 Aralık2010 Ocak2010 Şubat2010 Mart2010 Nisan2010 Mayıs2010 Haziran2010 Temmuz2010 Ağustos2010 Eylül2010 Ekim2010 Kasım2010 Aralık

373407453471487487492612460497491470465468457517553542519515524545593672731671624633687669632615715

490495560510526910510543525519470590510600639610577590550565640747765745710718710750690680770

541550592530623

1227840840707650600563537563600605600560656747665900

1150950795824830800780820905

486502515516560766665624592541532513497554590578558532559614642755856764715717757729692707796

423461497515535555582795710689680640581557531575644599590551566623637765890764726732792755741716820

650652717717757

16051605134013501070900850831745780750780690680780750

10401225925843865935912955900

1016

558571594584659982975822723657655610569640687659659585617692717851

1047874845824843812782812906

620628641614705

14161010992756710670700635640770725660620660725740950

1180925850864860840800857939

472515541558589622671978960880869810696645604633734656660587607700680857

1048856827831897840850796924

373407453471483487492612460497491470465468457517553542519515524545593672731671624633687669632635715

471428462479494521507596859765678664568543504505540568567546513572675663823914838766779812765721745848

Türkdöküm 75

HAMMADDE PİYASALARI

Hurda Fiyatı (1)Çolakoğlu Metalurji A kalite fiyatı ve Türkiye genelin-deki dökümhanelerce satın alınan paketli veya dök-me, kaplamasız, DKP sac hurdalarının maliyet fiyat-larının günlük hesap edilmiş, ağırlıklı aylık ortalaması

Sfero Piki (2)İthal kaynaklardan temin edilen Sfero pikinin güncel fiyatlar ve bağlanan sözleşmeler ile dökümhanelere maliyet fiyatlarının ortalaması

Hematit Piki (3)İsdemir, Kardemir ve ithal kaynaklı pikin güncel fiyat-lar ile dökümhanelere maliyet fiyatlarının ortalaması

Çelik Piki (4)İsdemir, Kardemir ve ithal kaynaklı pikin güncel fiyat-lar ile dökümhanelere maliyet fiyatlarının ortalaması

Sfero Döküm Hammadde Maliyeti (7)Ortalama yüzde 50 sfero piki ile yüzde 50 hurda ile he-saplanan malzeme maliyeti

Pik Döküm Hammadde Maliyeti (8)Ortalama yüzde 50 hurda ile yüzde 25 hematit ve yüz-de 25 çelik piki ile hesaplanan malzeme maliyeti

Çelik Döküm Hammadde Maliyeti (9)Yüzde 100 hurda ile hesaplanan malzeme maliyeti

ÇOLAKOĞLU METALURJİ A.Ş. TARAFINDAN BELİRLENEN METALİK HURDA PİYASASI FİYAT DEĞİŞİMLERİ

CAEF Avrupa Metalik Malzeme Fiyat Endeksi

Çolakoğlu Hurda Fiyatları Değişimi Aylık %

Çolakoğlu Hurda Fiyatları TL/Kg Aylık Ortalama - A Kalite

76 Ocak - Şubat - Mart / 2011

EUROFER Avrupa Hurda Endeksi

OcakŞubat

Mart NisanMayısHaziranTemmuzAğustosEylül EkimKasım Aralık Average Index

1999 76 74 76 75 76 80 79 79 78 78 79 82 78

2000 96 96 97 98 99

101 96 95

100 103 103 105 99

2001 103 99 98

100 103 103 102 100 101 100 95 96

100

2002 99 99

107 108 110 114 114 114 112 113 116 121 111

2003 130 135 139 137 125 110 113 123 139 138 138 148 131

New Arisings

Index (2001= 100) calculated on the basis of the average price in € for the France, Germany, Italy, Spain, UK.

2004 163 178 205 203 190 167 202 247 259 275 273 254 218

2005 251 252 231 213 178 150 172 194 214 181 186 183 200

2006 182 187 200 211 214 227 229 218 212 220 218 213 211

2007 221 232 247 247 237 238 239 231 230 228 223 224 233

2008 259 264 269 343 428 439 445 398 302 238 182 228 316

2009 227 194 163 166 178 157 173 186 200 179 173 195 183

2010 219 221 255 319 306 289 279 300311 277296325283

Avrupa Hurda Fiyatı Endeksi EUROFER (New Arisings - Yeni Hurda)İndeks (2001=100); Fransa, Almanya, Italya, İspanya ve İngiltere ortalama € fiyatları ile hesaplanmaktadır.

Hurdanın fiyatı değildir. Açıklamaya bakınız !

Endeks Değişimi

HAMMADDE PİYASALARI

Türkdöküm 77

NEDEN DÖKÜM

Neden Dökümü Tercih Etmeliyiz

Kayn

ak: D

GV

Uçak Kanadı Parçasının Döküm Yöntemi ile YapılmasıEskiden Günümüzde

Üretim Yöntemi

AğırlıkFikstür ve model maliyetiMalzeme maliyetiÜretim aşamalarının maliyetiMontaj maliyetiSanayi maliyeti

Tek parça hassas döküm

1,6 kg

52 %

100 %

8,1 %

0

67,1 %

2,0 kg

100 %

34,3 %

100 %

100 %

100 %

Gegossenes Flügelstrukturteil Für Flugzeug

16 adet sac ve işlenmiş parçanın perçin birleştirilmesi Titan ile

Yelken Kalıp’tan satılık makinelerÇalışır durumda metal enjeksiyon makineleri ve eksantrik presler

İrtibat: M.Fatih Sarı Gsm: 0532 343 83 16 e-mail: [email protected]

2. EL

2005 model 2 adet 120 ton eksantrik pres 2005 model 1 adet 160 ton eksantrik pres

2005 model 1 adet 180 ton sıcak kamara 2005 model 2 adet 100 ton sıcak kamara

2005 model 1 adet 90 ton sıcak kamara 2005 model 1 adet 50 ton sıcak kamara

Bir Devrin Son TemsilcisiVezni Dursun

“Döküm, Vezni Bey’in kanına işlemiş bir virüs gibiydi” diyor Yaylalı Günay. Bu virüs 75 yıl hep kaldı Vezni Dursun’un kanında. 1919 yılında başlayan hayatı İzmir Sanat Okulu’nda “Hocam acaba biz bu okulda otomobil motoru dökemez miyiz?” sorusuyla başka bir yoldan ilerledi. Bu sorudan sonra hayatının hiçbir döneminde döküm mesleğinden uzaklaşmadı, çalıştı, çabaladı hep ilkleri denedi, döküm mesleğine katkıları herkes tarafından taktir edildi, Türkiye’de ilk otomobil blok motoru dökümüne öncülük etti. 86 yaşında İğrek Makina’da işe başladığında “Mutluluğumu ifade edemem, bu bir iş, para pul meselesi değildi. Bana iş vermeniz yalnızlığımı unutturdu, kendime güvenim arttı, her şeyden önce sıhhatimi kazandım” diyordu. Çünkü Vezni Dursun döküm olmadan yapamazdı, eksiklikti onun için. Döküm mesleğinde büyük küçük herkesin sevgisini, saygısını kazanan, meslektaşların Vezni Amcası 14 Nisan 2010 tarihinde aramızdan ayrıldı. Türkdöküm olarak birçok defa Vezni Dursun ile anılarını paylaşmak için çaba sarf ettik, ancak sağlığının elvermemesi üzerine görüşme hep ertelendi. Bir devrin son temsilcisi Vezni Dursun’un kendi el yazısıyla yazdığı mektupları ve Yaylalı Günay’ın anılarını sizlerle paylaşıyoruz. Vezni Dursun’un mektuplarını ise Orhan İğrek paylaştı.

Türkdöküm 79

“BİR DEVRİN SON TEMSİLCİSİ: VEZNİ DURSUN”

YAYLALI GÜNAY

Vezni Bey’i, 1970 yılı Eylül ayında tanıdım. Askerliğimi ta-mamlamış, Elektrometal fabrikasının çelik dökümhane-sinde mühendis olarak işe başlamıştım. Vezni Bey (aramız-da Vezni Abi derdik), çelik dökümhanesinde yıllarca çalış-tıktan sonra, aynı yerde danışmanlık görevine başlamıştı. İlk karşılaştığımızda, “İyi, sen de Silahtar’ın çukuruna düş-tün, buradan çıkman zor olur” diye moral verici destekte bulunmuştu. Uzun yıllar devlet fabrikalarında çalıştıktan sonra, Erenyol ailesinin 1965-1966 yıllarında haddehane ve çivi fabrikalarına çelik kütük dökmek üzere kurmaya başladıkları ark ocağı ve çimento klingerini öğütmek üze-re çelik bilya-silpeps döküm fabrikalarında, Mehmet De-mir, Mümtaz Akman ve Kenan Bey’lerle beraber çalışma-ya başlamıştı. Çelik döküm fabrikası, bilya-silpeps üreti-minin ötesinde, çimento fabrikalarına merdane, teker, fo-laks plakaları, aşınma plakaları, maden tesislerine makine parçaları, YSE ve TCK’ye hafriyat makineleri parçaları ima-li işi de yapıyordu. Bilya-silpeps imalatı Belçika Magottea-ux firmasından alınan lisansla yapılmasına rağmen, diğer ürünlerin teknolojileri, bu fabrikanın teknik kadrosunu oluşturan Vezni Bey, Abdurrahman Bey, Adnan Bey gibi teknisyenler tarafından yerinde hazırlanıyordu.Vezni Bey, Magotteaux ve diğer yabancılarla yapılan ça-lışmalardan elde ettiği tecrübelerini sürekli olarak geliş-tirmiş, bunları not defterine işlemiştir. Bu notlar üzerin-den ve özellikle Wlodaver’ın “Çelik Dökümünde Besleyi-ci Hesapları” adlı kitabının orijinal Almanca baskısından yararlanarak, birçok problemli parçayı firesiz ve çekinti-siz dökmeyi başarmıştır. Modul ile besleyici hesabı, her-halde, bu tarihlerde ilk defa atelye düzeyine iniyordu. Her yeni sipariş geldiğinde, model yapılmadan nasıl imal edi-leceği, besleyici ve yolluklar el ile çizilerek hesapları yapı-larak kayda geçirilirdi, (Auto Cad, 3D, simülasyon o tarih-lerde yoktu). Bilahare model yapımı çevredeki modelciler-ce (Kemal, Mustafa, Ahmet, Mücahit, Artin Ustalar) takip edilip, parça üretilirdi. Modeller yapılırken, Vezni Bey genç modelcileri eğitir, sık sık onları ziyaret ederdi. Üretim esna-sında, sürekli işi takip eder, problemleri defterine kayde-

der, yolluk ve besleyicilerde tadilatlar yapardı. Bu çalışma-lar esnasında, Vezni Bey’in tecrübelerinden çok yararlan-dım. Vezni Bey, bilahare, iki ortağı ile yine Silahtarağa’da “Gerçek Döküm” adında küçük bir döküm atölyesi açtı. İlk önce, 100 kilogramlık eski bir endüksiyon ocağı ile, bila-hare 500 kilogramlık bir ocak ile uzun yıllar burada piya-saya kaliteli çelik döküm parçalar imal etti. Bu ortaklık da-ğılınca, kendisi döküm işine devam etti. Bilahare, hayatı-nın sonuna kadar çeşitli döküm fabrikalarına teknik da-nışmanlık ve “Abilik” yaptı. Döküm, Vezni Bey’in kanına iş-lemiş bir virüs gibiydi. Her ikimiz de, Elektrometal’den ay-rıldıktan sonra, sık sık görüşür, teknik konularda fikir alış-verişi yapardık. Mühendislik gerektiren bir konu olduğun-da, muhakkak telefon eder, ziyarete gelir, konu üzerinde tartışırdık. Hayatının sonuna kadar, kanına girmiş döküm-cülük virüsü sayesinde dökümün kokusundan, sıcaklığın-dan, terinden ve zevkinden ayrılamayan nadir dökümcü-lerimizden biriydi. Ailesine, çocuklarına ve özellikle torun-larına aşırı derecede bağlı idi ve onlarla sonsuz gurur du-yardı. Her buluşmamızda, torunlarının başarılarını anlatır, gözleri ışıl ışıl olurdu.Vezni Bey, araştırmacılığı, takipçiliği, işini hayatı kadar sevmesi, ailesine ve hayata bağlılığı, hep öğrenme ve sü-rekli kendini yenileme arzusu ve mühendis ile atelye ara-sındaki ilişkiyi çok iyi kurması ile “devrinin son temsilcisiy-di.” Türkdöküm/Turkcast dergisinin “İçimizden Biri” serisi için Vezni Dursun’la hastalıkları nedeni ile bir türlü röpor-taj yapılamamış ve Türk döküm tarihinin bu dönemi tarih-çesi ve hatıralarının kayda alınmamış olmasına hep üzü-lürdüm. Kendisine rahmet dilerken, Türkdöküm/Turkcast dergisinin anılarına yer vermesine müteşekkirim.

İÇİMİZDEN BİRİ

Ailesine, çocuklarına ve özellikle torunlarına aşırı derecede bağlı idi ve onlarla sonsuz gurur duyardı. Her buluşmamızda, torunlarının başarılarını anlatır, gözleri ışıl ışıl olurdu.

80

Türkiye’de ilk defa otomobil blok motoru dökümüne ben önayak oldum.Ben İzmir Sanat Okulu’nda daha dördüncü sınıfta iken hocam rahmetli Sadi Olcay ile şöyle bir konuşma geçti aramızda: “Hocam” dedim “acaba biz bu okulda otomobil motoru dökemez miyiz” diye söz açtım. Hocam şöyle bir daldı, düşündü ve yarın görüşelim dedi. Ertesi gün dökümhaneye gidince parçalara kesilmiş bir motorla karşılaştım. Yanıma geldi, ‘yaptıralım modelini görelim boyumuzun ölçüsünü’ dedi. Başta modelci hocalarla: ben derim ki siz modelini yapamazsınız, eğer siz modelini yapabilirseniz ben dökerim yani biz dökeriz diye sözü çok uzattık. Modelci arkadaşım rahmetli Yılmaz Şit ağabeyimiz de vardı. Bu sefer atölye şefi ile söz dü-ellosu; siz dökerseniz yani dökebilirseniz biz işleyebiliriz.Biz tekrar tekrar dökeriz diyerek sözü motor dersi veren hocalara kadar uzattık. İşte böyle hocalarımla arkadaş gibi bir gerçeğin sanki ilk adımını atmış olduk. Ben bir rüyadan uyanırcasına neticeyi göremeden usta öğretmenlikten ayrıldım. İsmet Paşamızın tavsiyesi bana bir emir oldu. Bir Eylül günü Karabük’ün yolunu tuttum. Gel zaman git zaman Allah kısmet etti, Elektrometal’de çalıştığım yıllar içinde motor blok döküm kısmı ilave edilerek Türk motor bloku Anadol Motor blokunun dökümünü ait olduğum ve çalıştığım müessesede Elektrometal’de görmek bana nasip olmuştur. Bu bana yetmedi aslında, ama yetti diyelim. Türk insanı daha iyi günleri görmeye layıktır.

Kısaca ben kimim?

1) Otomobil yürüyüş takımları ile ilgili tüm çelik döküm poryaların ilk defa Türkiye’de Elektrometal Sanayi A.Ş dökümha-nesinde gerçekleştirildi.2) Tüm çimento sanayi belli başlı yedek parçaları ilk defa kısmen Karabük Demir Çelik dökümhanesinde,bilahare Elekt-rometal dökümhanesinde dökülmüştür. Vezni Dursun1943 İzmir Sanat Okulunda öğretmen1943(9 ay) 1948 Ustabaşı yardımcısı1953 Ustabaşı (1954 İngiltere’de staja gittim.)1958 Çelik Döküm Teknisyeni 1960 Elektrometal çelik dökümhanesi şefi1975 Gerçek Döküm A.Ş ortağı-kurucusu1995 Fahri müşavirlikler devam ediyor.

Sayın Evlatlar!

İÇİMİZDEN BİRİ

Ocak - Şubat - Mart / 2011

(Vezni Dursun’un Orhan ve Kamil İğrek’e yazdığı mektup)

81Türkdöküm

Başta beybabanız olmak üzere selam sevgi ve saygılarımı sunarak hissiyatımı anlatmak istiyorum.Oldukça uzun zamandır ağabey kardeş, amca evlat gibi bir beraberliğimiz oldu. Bütün maksadımız kafamızda canlandı-rılanı yapabilmemizdi. Şükürler olsun beybabanıza layık evlatlar oldunuz. Hasbelkader tesadüfler bize vesile oldu, tanış-tık. Tanışmak bir tarafa ben sanki ailenin bir ferdi gibi oldum. Kendimi öyle gördüm, öyle hissettim. Tabiî ki bu yakınlığımız saygıya ve sevgiye dayalı olarak sonsuza dek devam edecektir. Bana aranızda yer vermekle mut-luluğumu ifade edemem, bu bir iş, para pul meselesi değildi. Bana iş vermeniz yalnızlığımı unutturdu, kendime güve-nim arttı, her şeyden önce sıhhatimi kazandım. Benden önce ne Vezniler geldi geçti. Hepsi yazmakta olduğum 86 yıllık yaşamımda 70 senelik dökümcülükte hatıralarımda bu geçmiş Veznileri (Sadi Olcay, Arap Musa, Hayri Baba, Enver Soy-sal gibi üstat dökümcüleri) ‘Hayatım’ ismindeki kitabımda yazacağım. Bu dökümcülere plaket verilmesine, hatırlanması-na yardımcı olacak. Plaket verilmesine vesile oldum.Ancak son 100 yılda 85’ini aşmış halen mesleğiyle ilgili uğraş veren sağ olarak dimdik iki kişi var: Osman Bey Babanız, Vezni Amcanız.Sevgili Orhan, Sevgili Kamil kardeşlerim, hatıralar aralıksız devam ediyor. Elbette ki sizle de tanıştığım günden son gü-nüme kadar neler olacaksa hepsi yazılacak.5-6 yaşımı çok iyi hatırlıyorum. Bu kareli sayfalarla 100 sayfa oldu, ancak 16 yaşıma gelebildim, şu anda yazılacak 70 yı-lım var, tabi Allah izin verirse.15-20 gün önce Karabük’e davet edildik. Gittim, gördüm, döndüm. Fabrikayı bilhassa dökümhaneyi, izabe bölümünü, atölyeleri 7 saat dolaştık. 4 saat genel müdür ve yardımcılarının şematik ışıklı izahatlarını dinledik. Ancak 40 sene önce-ki Amerikan teknolojisi ile ilgili hiçbir şey görmedim. Diğer izabe, yüksek fırınlar, haddehane, kontinü döküm ve işleme atölyeleri ile çelik kontsriksiyon atölyelere bayıldım, çok beğendim.Ben bildiğiniz adresteyim, faksınız bende aklım sizde. Çocuklara tembih ettim, vakitli vakitsiz her zaman bana ulaşabilir-ler. Aile fertlerine selam, sevgi ile çocukları öpüyorum. Allaha emanet olun. Benimle bitecek her işte yanınızdayım. Amcanız…

Sayın ve sevgili kardeşlerim sevgili çocuklar (19 Eylül 2005 Pazartesi)

İÇİMİZDEN BİRİ

Ocak - Şubat - Mart / 201182

MAKALE

1.GİRİŞ İlk alüminyum döküm parça uygulamalarının önemli nok-tası daha çok estetik yapıydı. Alüminyum döküm parçaları-nın mühendislik sektöründe fonksiyonel uygulamalara gir-mesiyle şimdi döküm parça yapısındaki her bir hata prob-leme yol açabilmektedir. Gaz veya çekinti, porozite, metalik olmayan inklüzyonlar ve büyük inter metalik fazlar gibi ha-talar yorulma çatlağı için başlangıç noktası olarak karşımıza çıkabilirler. Yorulma çatlakları riski hatanın boyutuyla birlik-te artar. İstenilen döküm parça özelliklerini sağlamak için en önemli faktör kontrol edilmiş ergimiş metal kalitesidir ki bu da kontrollü ergimiş metal tretman prosesi ile sağlanır.

1.1 Ergimiş Metal Kalitesi

Ergimiş metal kalitesi çözünmüş hidrojen veya metalik ol-mayan inklüzyonlar gibi dış empüritelerin düzeyiyle ve tane inceltme ve modifikasyonların yapısal iyileştirme de-recesiyle saptanır. Bütün bu dört parametre katılaşma sıra-sında etkileşim içerisinde olabilir ve Ca, P, Fe ve diğer ele-mentler gibi iz elementlerin birleşimiyle mikroporozite oluşumunu durdurur veya teşvik eder. Yetersiz ergimiş me-tal kalitesi tablo 1’deki döküm parça hatalarına sebep ola-bilir.

Murat KezkiçFoseco Döküm / Kocaeli / Türkiye

Alüminyum Alaşımlarında Ergimiş Metal Kalitesi, Tretmanı ve Kontrolü

ÖZETYüksek kaliteli alüminyum döküm parçaların üretimi, uygun döküm teknolojisinin yanında mükemmel üni-form ve kontrollü ergimiş metal kalitesi gerektirir. Sıvı alüminyum havadaki nem ile hızla reaksiyona girer ve böylece hidrojen alır, oksit oluşumuna sebep olur. Çö-zünmüş hidrojen ve oksit inklüzyonları bu yüzden er-gimiş metaldeki en çok bilinen empüritelerdir, ergimiş metal kalitesinde olumsuz etkileri vardır ve sakat oluşu-muna sebep olabilirler. Alüminyum döküm parçalarında diğer bir hata kayna-ğı, katılaşma sırasında porozite oluşumudur. Makro po-roziteler uygun besleyici uygulamalarıyla çoğunlukla giderilebilir fakat mikro poroziteleri gidermek tane in-celtme ve/veya modifikasyon gibi metalurjik çalışmalar gerektirir.Modern alüminyum döküm üretiminin başlangıcından beri ergimiş metal tretmanı prosesleri sodyum veya kalsiyum gibi istenmeyen elementlerin giderilmesi için tane inceltici, modifiye edici veya aktif reaktanların ila-vesinin yanında çözünmüş hidrojen ve oksit inklüzyon-larının giderilmesi için geliştirilmiştir. Daha önce bütün bu ergimiş metal tretman operasyonları manuel olarak uygulanıyordu ve çoğunlukla her biri birbirinden ba-

ğımsızdı. Ergimiş metal tretmanlarının sonucunda nitel kontrol daha iyileşti. Özellikle otomotiv üretimine yö-nelik döküm parça kalitesindeki talep artışıyla ve üre-tim maliyetlerindeki baskıyı da göz önünde bulundura-rak manuel uygulamalar yerini entegre, otomatik ergi-miş metal tretmanı proseslerine bıraktı. MTS 1500 Ergi-miş Metal Tretman İstasyonuyla mekanik ve çok aşama-lı teknik ortaya çıktı.Tekrarlanabilir yüksek kaliteli ergimiş metal üretimi-nin yanında ergimiş metal kalite parametrelerini anlık ve nitel olarak en iyi şekilde sağlayacak hızlı ve güveni-lir ölçüm metotlarının geliştirilmesi gereği ortaya çık-mıştır. Bu tip ölçümler elektrokimyasal hidrojen sensörü ALS-PEK H ve ergimiş metaldeki inklüzyonları direkt olarak ölçen ALSPEK MQ tarafından yapılmaktadır.Bu iki yeni ölçüm tekniği, prosese ve kalite kontrolüne adapte edildiğinde yüksek kaliteli alüminyum döküm parçalarının üretimini sabit ve tekrarlanabilir ergimiş metal kalitesiyle sağlamaya yardımcı olmaktadır.Bunun yanında makalede, dökümhanelerde hidrojen ve inklüzyon ölçümlerinin pratik sonuçları sunulmuş ve tartışılmıştır.

Türkdöküm 83

MAKALE

Yetersiz Ergimiş Metal Kalitesinden Kaynaklanan Döküm Parça Hataları

Hidrojen.......................................................................................................................................................................................Gaz porozitesiMetalik olmayan inklüzyonlar.....................................................................................................Porozite, sızdırma, yüzey hatalarıBüyük tane yapısı................................................................................................................................Çekinti, düşük mekanik özelliklerBüyük Si çökelmesi...................................................................................................................................................Çekinti, düşük uzamaİz elementleri........................................................................................................................................Çekinti, düşük mekanik özellikler

Uygun ergimiş metal kalitesi uygun ergimiş metal tretman prosesleriyle elde edilir.

İstenen Ergimiş Metal Kalitesini Elde Etmek Için Ergimiş Metal Tretmanı Operasyonları

Dış empüritelerin ortadan kaldırılması- Hidrojen - Döner gaz alma- Metalik olmayan onklüzyonlar - Döner tretmanla temizleme&temizleme flaksı

Yapısal iyileştirmeler- Tane yapısı - Tane inceltme- Si çökelmesi - Modifikasyon

İz elementleri- Na, Ca, P, Fe - Giderme/uzaklaştırma, seyreltme

Şekil 1 Alüminyumdaki hidrojen çözünürlüğünün ergimiş metal sıcaklığına göre değişimi

Şekil 2 Ergimiş metal sıcaklığı ve su buharı basıncının alüminyumdaki hidrojen çözünürlüğüne etkisi

Şekil 1 Şekil 2

Tablo 1

Tablo 2

1.2. Alüminyumdaki HidrojenErgimiş metaldeki çözünmüş hidrojen döküm parça katı-laştığında zararlı hale gelmeye başlar ve katı halde dura-mayan fazla hidrojen, döküm parçada istenmeyen porozi-telere yol açan hidrojen kabarcıkları oluşturur.Çözünmüş hidrojenin başlıca kaynağı sıvı alüminyumla hemen reaksiyona giren oksit ve hidrojen oluşumuna yol açan nemdir. Katı alüminyuma kıyasla hidrojenin sıvı alü-minyumda çözünürlüğü daha fazladır. Bu aynı zamanda alaşıma da bağlıdır. Si, Cu veya Fe gibi elementler hidrojen çözünürlüğünü düşürürken Mg’un önemli derecede artır-ma etkisi vardır.

Hidrojen çözünürlüğünün dengesi ergimiş metal sıcaklığı ve atmosferik su buharı basıncının direkt fonksiyonudur.Yaz aylarında yüksek nem yüksek sıcaklıkla birleştiğinde çok sıklıkla dökümhanelerde düşük nem oranlarındaki kış aylarına göre çok daha fazla gaz porozitesi problemleri or-taya çıkar. Bununla birlikte, çok iyi dağılmış hidrojen po-rozitesi her zaman istenmeyen bir şey olmayabilir. Hidro-jen çökelmesi döküm parçanın zayıf beslenmiş kesitlerin-

de çekinti oluşumu ve dağılımını azaltabilir. Genelde çe-kinti iyi dağılmış hidrojen porozitesine göre döküm parça özelliklerine daha fazla zarar vermektedir.

1.3. Gaz Alma ProsesiFazla hidrojeni izin verilen seviyelere düşürmek için birçok farklı gaz alma prosesi geliştirilmiş ve uygulanmıştır. Dö-ner gaz alma tekniği en etkin gaz alma proseslerinden biri-si olduğunu kanıtlamıştır ve dünyadaki birçok alüminyum dökümhanesinde en gelişmiş teknoloji haline gelmiştir. Döner gaz almanın etkinliği, gaz akış debisi, dönüş hızı, ro-torun daldırma derinliği, rotor ve tretman araçlarının geo-

metrisi, ilk hidrojen düzeyi, alaşımın bileşimi, ergimiş me-tal sıcaklığı ve nem gibi birçok parametreye bağlıdır. İnert gaz kabarcıklarının boyutu gaz alma prosesinde büyük bir etkiye sahiptir. Statik üfleme boruları 20-50mm çapta ka-barcık üretirler ve verimsizdirler. Gözenekli üfleme borula-rı (porous plugs) ise 10-30mm arası kabarcık üretirken dö-ner gaz alma sistemi gaz akış debisi, dönüş hızı, rotor ge-ometrisine bağlı olarak 5-15mm arası çok etkin kabarcık üretebilmektedir.

Ocak - Şubat - Mart / 201184

Şekil 5Düşük Basınç Testi ile Hidrojen seviyesi ölçümü

Şekil 6 ALSPEK H elektrokimyasal hidrojen sensörü

Şekil 7Döner gaz alma sırasında ALSPEK H ile sürekli hidrojen ölçümü

Şekil 8 a&bTürbülanslı ergimiş metal transferi, metal temizleme işlemi sırasında oksit oluşumu

MAKALE

1.4. Hidrojen ÖlçümüGaz alma işleminden sonra hidrojen düzeyini belirleme-de en çok kullanılan yöntem Düşük Basınç Testi (Reduced Pressure Test(RPT))’tir. Ergimiş metalden alınan ve düşük basınç altında katılaştırılan numunenin yoğunluk veya yo-ğunluk indeksi sayesinde hidrojen seviyesi ölçülür.Alscan Ünitesi veya ALSPEK H hidrojen sensörü gibi son

teknolojilerle direkt ergimiş metalden anlık olarak, selek-tif, nitel hidrojen ölçümü yapmak mümkündür.Hidrojenin parti bazında ölçümünden daha ileri olarak ALSPEK H hidrojen sensörü gaz alma sırasında sürekli öl-çüm yapmayı sağlar ve döner gaz alma cihazına bağlandı-ğında sıcaklık ile beraber bütün gaz alma prosesinin anlık/dinamik şekilde kontrolünde kullanılabilir.

1.5. Metalik Olmayan İnklüzyonlar Metalik olmayan inklüzyonlara alüminyum dökümlerde önemli ölçüde dikkat edilmelidir. Yüksek reaktiflikten do-layı, alüminyum sıvı ve katı halde çabucak oksitlenir. Oksi-dasyon oranı sıvı metalken daha yüksektir ve sıcaklıkla ve maruz kalma süresine göre artar.Alüminyum alaşımlarında magnezyum, alüminyumdan daha hızlı bir şekilde oksitlenir ve spinel oluşturmak için oksijen ve alüminyum oksit ile reaksiyona girer. İnklüzyonlar boyut ve şekil itibariyle değişik türde ortaya çıkabilir. Alüminyum oksitler film, ince tabaka, kümeleş-miş parçacıklar gibi değişik kristalografik ve amorf yapıda-dırlar. Magnezyum oksit ince parçacıklar olarak ortaya çı-kar. Spinel küçük sert nodüller veya büyük karmaşık şekil-lerde olabilir. Refrakter ve diğer dış kaynaklı inklüzyonlar özel görünüşlerine ve bileşimlerine göre tanımlanabilirler. Alüminyum ergiyiğindeki inklüzyon sayıları kilogram başı-na yüzlü ve binli rakamlar arasında sıralanabilir ve boyutla-rı 1 mikron civarından yarım milimetreye kadar ulaşabilir. İyi ve sağlıklı olarak görülen standart dökümhane ergitme,

bekletme ve taşıma prosedürleri uygun ergitme, gaz alma, flakslama ve tane inceltme pratikleri içerir. Bazı pratikleri bağlı olarak ergimiş alüminyum alaşımları, döküm parça-dan önce ergimiş metalde 20-60 mikron boyutunda ink-lüzyonlara sahip olacaktır.60 mikrondan büyük inklüzyonlar alüminyum dökümler için zararlı olarak görülmektedir ve;

- Porozite ve çatlak gibi hataları destekler,- Gaz porozitesi oluşumu için çekirdek vazifesi görür,- Mekanik özellikleri düşürür,- İşleme takımlarının ömrünü düşürür.Ergitme ve ergimiş metali taşıma sırasında, ergiyikte 3 ana biçimde bulunan oksitler oluşacaktır; oksit tabakası, ilave hidrojen gazı veya havayı hapseden çoğunlukla iki kat for-munda oksitler, büyük miktarda aglomere olmuş oksit ta-bakaları ve kompakt oksit parçacıkları. Oksit inklüzyonla-rının ıslanma nitelikleri ve sıvı alüminyumun yoğunluğu-na yakın spesifik yoğunlukları, onları tabana çökmeden veya yüzeye çıkmadan, uzun süre ergiyik banyosunda as-kıda tutar.Modern döner gaz alma tretmanları fiziksel yüzdürmeyle ergimiş metaldeki oksitleri, özellikle geniş oksit tabakala-rını da etkili bir şekilde giderir. İyi dağılmış oksitler inert gaz kabarcıkları tarafından yüzdürmeye daha dirençlidir-ler ve alüminyum ergiyiğinden ayrılıp, ergiyiğin yüzeyine çıkmak için özel flakslar gibi ilave ıslatma maddelerine ih-tiyaçları vardır. Gaz alma prosesi sırasında temizleme flaksının ergimiş metale otomatik olarak dozajlanması prensibiyle çalışan, en ileri ergimiş metal tretman teknolojisi, eş zamanlı ola-rak gaz alma ve temizleme prosesini gerçekleştirir. Ergimiş Metal Tretman İstasyonu eşzamanlı olarak iki tret-man flaksına kadar ergimiş metale flaks verebilir. Bu flaks-lar, gaz alma ünitesinin uygun yerlerine monte edilen bir veya iki siloda tutulmaktadır.

Türkdöküm 85

Şekil 10 - MTS 1500 ergimiş metal tretman çevrimi

MAKALE

Flaks verme ünitesi, siloların çıkışına monte edilmiştir ve girdabın içine flaksın tam otomatik verilmesini sağlamak-tadır. Elektrikli sonsuz dişli besleme sistemi sayesinde doğ-ru ve sürekli aynı miktarda flaks verilebilmektedir.Dalga kıran elektrikli bir motora bağlıdır ve tretman çevri-mi sırasında herhangi bir noktada ergiyin içine girip çıka-bilmektedir. Bütün sistem uygun tretman çevriminin sağ-lanabilmesi için PLC (Programmable Logic Controller) ta-rafından merkezi olarak kontrol edilmektedir. Ergimiş Me-tal Tretman İstasyonu kullanan standart tretman çevrimi şekil 10’da özetlenen aşamalardan oluşmaktadır.

Rotor ve şaft girişi ve girdap oluşumu: Rotor ve şaft ilk önce sıvı metal içerisine indirilir. Çevrimin bu aşamasın-da dalgakıran yukarı pozisyonda kalmaktadır. Daha son-ra rotor hızı uygun girdap oluşturmak için 700 rpm civarı-na çıkmaktadır.

Flaks İlavesi: Yaklaşık 30 saniye içerisinde silo ve besleme sistemi istenen miktarda flaksı girdabın içine vermektedir. Flaks sıvı metal içerisine girdap yardımıyla girmektedir ve rotorun çalışmasıyla sıvı metal içerisinde etkili bir şekilde karışmaktadır.

Girdap kesilmesi: Rotor hızı, 5 saniyelik zaman içerisinde 350-500 rpm’ye düşmektedir. Eş zamanlı olarak dalgakı-ran sıvı metale girmekte ve girdabı kesmektedir.

Gaz alma: Sıvı metale girmiş olan dalgakıranla ve metal tretmanlarıyla metal temizlenmiş bulunmaktadır. 120-600 saniye arasında gaz alma ile istenen gaz alma düze-yine ulaşılmaktadır.

1.6. Sıvı Metal Temizlik ÖlçümüSıvı alüminyumun temizliğini ölçmek için varolan, kabul edilmiş metotlar bulunmaktadır ve her birinin kendine göre avantajları ve dezavantajları vardır. Aşağıda bu tekniklerin temel özellikleri hakkında ayrıntılı bir özet verilmektedir.

• LiMCA (Sıvı Metal Temizliği Analizörü): 20-300 mikron arası inklüzyonları belirlemek için elektrik direnci ölçüm metodundan yararlanan bir cihazdır. İnklüzyonların hem miktarını hem de boyut dağılımını ölçmektedir. Ayrıca, gaz almada parçacık olarak analizi karıştıran gaz kabarcıkları-

nı belirler. Küçük inklüzyon ölçümleri için mükemmeldir.

• PoDFA (Gözenekli Disk Filtrasyon Analizi): Belirlenen miktarda metalin filtreden geçirilerek filtrenin yüzeyinde-ki inklüzyonların görüldüğü kapalı teknik. Daha sonra olu-şan inklüzyonların miktarı ve tipini belirlemek için meta-lografik değerlendirme yapılması gerekmektedir.

• LAIS (Sıvı Alüminyum İnklüzyon Numune Alıcısı): PoDFA ile benzerdir fakat, numune sıvı metalden alınır, numune alma cihazının ön ısıtması yapıldıktan sonra, va-kum basıncı kullanılır. Daha sonra numunenin metalogra-fik analizi gereklidir.

• Prefil – Ayakizi: Belirlenen miktarda metalin basınçlı filt-rasyon kullanarak gerçek zamanlı ölçümü ve yük hücresi kullanarak filtrenin kazandığı ağırlığın ölçümü. Özel ala-

şım ve proses için kıyaslama düzeyleriyle sonuçların kar-şılaştırmasıyla nispi temizlik hesaplanabilir. İnklüzyonla il-gili spesifik bir bilgi elde edilmediğinde, numuneye meta-lografik analiz yapılır.

• Akustik/Ultrasonik Tarama Metodu: 4M tekniği (Mans-field Sıvı Metal Ekranı) gibi bu metotlar sıvı metalde dar-be yankı tekniğini kullanmaktadırlar. Sadece büyük inklüz-yonlar için uygundurlar. Alüminyum ergiyiğinde çözünmüş hidrojenin saptanma-sı, son yıllarda yavaş yavaş direkt ve anlık olmayan nitel öl-çümlerden direkt ve anlık olan nicel ölçüm metotlarına doğru gelişmiştir. Bu gelişmeye rağmen, dökümhanelerde ergimiş metal te-mizliğinin saptanması ihmal edilmiştir ve çoğunlukla an-lık olmayan teknikler kullanılmaya devam edilmektedir. Bu geliştirme projesinin amacı dökümhaneye alüminyum er-giyiğinin temizliğini ölçmenin pratik, basit, hızlı ve mantık-lı yolu olan yeni metotları önermektir. Yeni cihaz Metal Ka-lite Indeksi’ni (MQI) 1 dakikadan az bir sürede, uygun bir maliyetle yapmaktadır. Ergimiş metal banyosundan yakla-şık 1,5 kg alüminyum örneğini cihaz kendisi alır ve böylece operatöre bağlı değişkenlikler ortadan kalkar. Cihaz, sıvı alüminyum hazırlanırken farklı safhalardaki ergiyikleri kar-şılaştırmak için idealdir ve dökümhanelerin proses kontrol ve kalite kontrol prosedürünün bir parçası olarak kullana-bileceği MQI oluşturur.

Ocak - Şubat - Mart / 201186

Şekil 11 – Ergimiş metal temizlik seviyesini saptamak için ALSPEK MQ probu

Şekil 13 – Piston dökümhanesinde sıvı metal temizliği sonuçları

Şekil 12 - Okuma cihazının ekran görüntüsü

A1 -12 PİSTON ALLOY

METAL CONDITION TOTAL INCLUSION CONTENTE (MM2 / KG)

% INDUSIONS> 50 MICRONS %

MAX LENG BIFILMS(MICRONS)

MQI DI BIFILMS(# / KG )

As Melted & Stirred

As Treated

After Settling

After Re- Stir

* Measured Using PoDFA Technique

2

2

1

3

4.01

0.73

0.37

1.45

8.9

-

1.6

1

13

-

1

85

97

-

21

17

2500

-

200

100

MAKALE

Yeni prob (şekil 11) yaklaşık 5 kg ağırlığındadır ve operatör tarafından kolayca taşınabilir, tutulabilir ve ergiyiğin üs-tünde yüzer. Bu esnada ölçüm tüpü ergiyiğe daldırılmıştır ve derinliği sürekli aynı seviyede tutulmalıdır. Prob okuma cihazına kablosuz olarak bağlanmaktadır. Okuma cihazı probun 50 metre uzağına kadar ölçüm alabilir. Metal Kali-tesi İndeksi (MQI) 1 dakikadan az bir sürede oluşturulur ve sonuç okuma cihazının ekranında görülür (şekil 12). MQI,

mükemmel metal kalitesi olan 1’den başlayıp kötü kaliteyi belirten 9’kadar değerlendirilmektedir. Yeni cihaz gerçek-ten çok titiz bir şekilde dökümhane testi yapıyor ve değer-lendirmesini gerçekleştiriyor. Cihaz alüminyum dökümhanelerine uygun bütün sıcak-lıklarda ve neredeyse bütün alüminyum alaşımlarında test edildi. Sonuçlar tane inceltme veya modifikasyon gibi me-tal tretman ürünlerinden etkilenmemektedir. ALSPEK MQ, 50 mikron üzerindeki oksit oluşumlarını ve özellikle işlen-dikten sonra görülebilecek 300 mikrondan büyük zararlı inklüzyoları ölçebilmektedir.

2. TESTLER

Örnek ÇalışmaÖlçümler bir piston dökümhanesinde AlSi12 piston alaşı-mı üzerinde yapılmıştır. Bu testler toplam inklüzyon içeri-ği ve inklüzyon boyutunun analiz edildiği PoDFA numu-

neleriyle eş zamanlı olarak yapılmıştır. Açıkça görülüyor ki (şekil 13) uygun metal temizliğini sağlamak için döner gaz tretmanından sonra dinlenme süresi verilmesi gerekmek-tedir. Ergiyikte herhangi bir tekrar karıştırma işlemi çökel-miş inklüzyonları uyararak ergiyik kalitesini düşürmekte-dir. Ergitme ve karıştırmadan sonra PoDFA numunelerinin mikro yapı sonuçları spinel ve bifilm gibi bazı inklüzyonla-rı göstermektedir ve MQI 2 ölçülerek doğrulanmıştır. Dö-

ner gaz alma tretmanı ve dinlenme zamanından sonra filt-re diskinde metal olmayan inklüzyonlar görülmemiştir fa-kat intermetalik bileşikler görülmüştür ve MQI ise 1 ölçü-lerek sonuç doğrulanmıştır.Buna karşın tekrardan karıştır-madan sonra PoDFA numunesi büyük boyutlu kümeleş-meler göstermiştir ve bu MQI 3 ölçülerek doğrulanmıştır.

3.SONUÇ

Dökümhane testleri, ALSPEK MQ sonuçlarıyla eş zamanlı olarak PoDFA veya PREFIL numuneleriyle karşılaştırılarak, ergiyik temizlik düzeyinin belirlenmesinde güvenilir, hız-

lı, uygun fiyatlı yeni inklüzyon probu geliştirmek için de-vam edecektir.

REFERANSWolfgang KAETTZLITZ, Foseco AVRUPA

Adı ve Soyadı:.............................................................................................................................................

Telefon: (0 )................................................ Ev İş Dahili ..........................................................

Cep Telefonu: (0 )..............................................................................................................................

e-posta:................................................................................@..................................................................

Adres:.........................................................................................................................................................

Semt:................................... İlçe:.................................... Posta Kodu:................. İl:................................

İlgi Alanınız: Dökümcü Döküm Alıcısı Malzeme Sağlayıcı Akademik Oda - Birlik - Dernek

Meslek:.......................................................................................................................................................

Bize Ulaşmak için; Tel: 0212 267 13 98 Faks: 0212 213 06 31 e-posta: [email protected]

www.tudoksad.org.tr

ADARAD DÖKÜM ÜRÜNLERİ SAN. TİC. A.Ş.

AKDÖKÜM SANAYİ A.Ş.

AKDAŞ DÖKÜM SAN. TİC. A.Ş.

AKMAN DÖKÜM SAN. TİC. A.Ş.

AKMETAL METALURJİ ENDÜSTRİSİ A.Ş.

ALBAKSAN ALAŞIMLI BAKIR SAN. TİC. A.Ş.

ANADOLU DÖKÜM SANAYİ A.Ş.

ARAL DÖKÜM MAK. SAN. TİC. LTD. ŞTİ.

ARDEMİR ÇELİK DÖKÜM SAN. TİC. A.Ş.

ARDÖKSAN SFERO KAL. PİK DÖK. SAN. LTD. ŞTİ.

ARPEK ARKAN PARÇA ALUMİNYUM ENJEKSİYON KALIP SAN. TİC. A.Ş.

AS ÇELİK DÖKÜM İŞLEME SAN. TİC. LTD. ŞTİ

AY DÖKÜM MAKİNA SAN. TIC. A.Ş.

AYHAN METAL PRES DÖKÜM SAN. TİC. A.Ş.

BİLGE DÖKÜM MAKİNA SAN. TİC. A.Ş.

BMC SANAYİ TİCARET A.Ş.

BORAN ÇELİK DÖKÜM SAN. TİC. A.Ş.

BURÇELİK BURSA ÇELİK DÖKÜM SAN. A.Ş.

BURDÖKSAN DÖKÜM MAD. NAK. TİC. SAN. LTD. ŞTİ.

CEVHER DÖKÜM SANAYİ A.Ş.

CMS JANT ve MAKİNA SAN. A.Ş.

COMPONENTA DÖKÜMCÜLÜK TİC SAN. A.Ş.

ÇELİK GRANÜL SANAYİ A.Ş.

ÇELİKEL ALÜMİNYUM DÖKÜM İMALAT SAN. TİC. A.Ş.

ÇEMAŞ DÖKÜM SANAYİ A.Ş.

ÇUKUROVA-İNŞAAT MAK. SAN. TİC. A.Ş.

DALOĞLU DÖKÜM MAK. SAN. TİC. LTD. ŞTİ.

DEMİSAŞ DÖKÜM EMAYE MAM. SAN. A.Ş.

DENİZCİLER DÖKÜMCÜLÜK SAN. TİC. A.Ş.

DİRİNLER DÖKÜM SAN. TİC. A.Ş.

DOĞRU DÖKÜM MAK. SAN. TİC. LTD. ŞTİ.

DOĞU DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.

DÖKSAN BASINÇLI DÖK. MAK. SAN. TİC. LTD. ŞTİ

DUDUOĞLU ÇELİK DÖK SAN. TİC. A.Ş.

DUYAR VANA MAKİNA SANAYİ TİC. A.Ş.

EKSTRA METAL DÖKÜM İZABE MAK. SAN. İTH. İHR. LTD. ŞTİ.

EKU FREN KAMPANA DÖKÜM SAN. A.Ş.

ELBA BASINÇLI DÖKÜM SAN. A.Ş. ODÖKSAN OSMANELİ ŞB.

ENTİL END. YAT. TICARET A.Ş.

ER DÖKÜM MAK. SAN. TİC. A.Ş.

ERGENEKON ÇELİK SAN. TİC. A.Ş.

ERKUNT SANAYİ A.Ş.

FERRO DÖKÜM SANAYİ DIŞ TİC. A.Ş.

GEDİK DÖK. VANA SAN. TİC. A.Ş.

GÜR METAL HASSAS DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.

GÜVEN PRES DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.

HAYTAŞ DÖKÜM SANAYİ TİC. A.Ş.

HEKİMOĞLU DÖKÜM SAN. NAK. TİC. A.Ş.

HEMA OTOMOTİV SİSTEMLERİ A.Ş.

HİSAR ÇELİK DÖKÜM SAN. TİC. A.Ş.

İĞREK MAKİNA SAN. TİC. A.Ş.

İSTANBUL DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.

KARAMAN DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.

KARDÖKMAK – KARDEMİR DÖKÜM MAKİNA A.Ş.

BURSA

İZMİR

ANKARA

İSTANBUL

İSTANBUL

İSTANBUL

KOCAELİ

İSTANBUL

KONYA

İSTANBUL

KOCAELİ

SAMSUN

ANKARA

KOCAELİ

İSTANBUL

İZMİR

ANKARA

BURSA

BURSA

İZMİR

İZMİR

BURSA

İSTANBUL

İSTANBUL

KIRŞEHİR

MERSİN

ADAPAZARI

KOCAELİ

İZMİR

İZMİR

BURSA

ELAZIĞ

KOCAELİ

ÇORUM

İSTANBUL

ANKARA

KOCAELİ

BİLECİK

ESKISEHIR

İSTANBUL

ANKARA

ANKARA

KOCAELİ

İSTANBUL

İSTANBUL

İSTANBUL

İSTANBUL

TRABZON

TEKİRDAĞ

İSTANBUL

BURSA

KOCAELİ

DÜZCE

KARABÜK

0224 714 82 00

0232 478 18 20

0312 267 18 80

0212 689 04 33

0216 593 03 80

0212 875 11 43

0262 527 23 51

0212 567 51 66

0332 248 25 00

0212 595 10 08

0262 658 97 44

0362 266 88 47

0312 267 04 57

0262 751 21 94

0212 565 60 65

0232 477 18 00

0312 640 11 66

0224 243 11 07

0224 493 26 06

0232 478 10 00

0232 399 10 00

0224 573 42 63

0212 771 45 55

0216 311 14 42

0386 234 80 80

0324 221 84 00

0264 275 48 07

0262 677 46 00

0232 376 72 80

0232 376 87 87

0224 482 29 35

0424 255 50 77

0262 658 29 10

0364 254 90 01

0212 668 18 06

0312 267 05 56

0262 658 10 01

0228 461 58 30

0222 237 57 46

0216 377 01 42

0312 280 86 97

0312 397 25 00

0262 653 42 60

0216 307 12 62

0216 394 33 31

0216 365 94 34

0216 365 10 56

0462 325 50 42

0282 758 10 40

0216 464 70 00

0224 243 16 06

0262 728 13 00

0380 537 52 67

0370 418 22 34

Fax:022471487 49

0232 478 18 96

0312 267 18 88

0212 689 01 57

0216 593 03 82

0212 875 11 42

0262 527 28 76

0212 612 90 33

0332 249 40 40

0212 595 16 49

0262 658 97 49

0362 266 67 46

0312 267 04 56

0262 751 21 98

0212 565 61 70

0232 477 18 77

0312 640 11 77

0224 243 21 82

0224 493 26 09

0232 478 10 10

0232 399 10 10

0224 573 42 73

0212 771 20 57

0216 311 10 67

0386 234 83 49

0324 221 50 20

0264 275 14 11

0262 677 46 99

0232 376 72 83

0232 376 85 67

0224 482 29 39

0424 255 56 56

0262 658 26 69

0364 254 90 04

0212 594 73 42

0312 267 05 59

0262 658 10 00

0228 461 58 36

0222 237 26 79

0216 377 01 47

0312 280 86 99

0312 397 25 07

0262 653 41 60

0216 307 28 68

0216 394 32 88

0216 365 29 82

0216 314 19 80

0462 325 50 44

0282 758 10 90

0216 464 70 20

0224 243 13 20

0262 728 13 08

0380 537 52 68

0370 424 36 81

www.adarad.com.tr

www.akdokum.com.tr

www.akdas.com.tr

www.akmandokum.com

www.akmetal.com

www.albaksan.com

www.anadoludokum.com.tr

www.araldokum.com.tr

www.ardemir.com

www.ardoksan.com

www.arpek.com.tr

www.ascelikltd.com

www.aydokum.com

www.ayhanmetal.com.tr

www.bilgedokum.com

www.bmc.com.tr

www.borancelik.com

www.burcelik.com.tr

www.burdoksan.com

www.cevherdokum.com

www.cms.com.tr

www.componenta.com

www.celikgranul.com

www.celikel.com

www.cemas.com.tr

www.cimsatas.com

www.daloglu.com

www.demisas.com.tr

www.denizcast.com

www.dirinlerdokum.com

www.dogrudokum.com

www.dogudokum.com.tr

www.doksandokum.com

www.duduoglu.com.tr

www.duyarvalve.com

www.ekstrametal.com.tr

www.eku.com.tr

www.odoksan.com.tr

www.entil.com

www.erdokum.com

www.ergenekon.com.tr

www.erkunt.com.tr

www.ferrodokum.com.tr

www.gedikdokum.com.tr

www.gurmetal.com.tr

www.gpdpress.com

www.haytas.com.tr

www.hekimogludokum.com

www.hattatholding.com

www.hisarcelik.com

www.igrek.com.tr

www.istanbuldokum.com

www.karamandokum.com

www.kardokmak.com.tr

TÜRKİYE DÖKÜM SANAYİCİLERİ DERNEĞİ ÜYE FİRMALARIŞEHİRFİRMA ADI

KAYDÖKSAN – KAYSERİ DÖKÜM SAN. TİC. A.Ş.

KIZILIRMAK DÖKÜM SANAYİ TİC. A.Ş.

KÖRFEZ DÖKÜM SANAYİ TİC. A.Ş.

MENSAN OTOMOTİV MAK. ASK. SAN. TİC. A.Ş.

MERT DÖKÜM MAKİNA İNŞ. SAN. TİC. LTD. ŞTİ.

MES DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.

NORMSAN TİCARET METAL İML. SAN. LTD. ŞTİ.,

ÖNMETAL DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.

ÖZGÜMÜŞ DÖKÜM SAN. TİC. A.Ş.

PINAR DÖKÜM SANAYİ TİC. A.Ş.

RUBA PRES DÖKÜM SAN. A.Ş.

SAMSUN MAKİNA SANAYİ A.Ş.

SERPA HASSAS DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.

SİLVAN SANAYİ A.Ş.

SÜPERPAR OTOMOTİV SAN. TİC. A.Ş.

ŞAHİN DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.

ŞENKAYA ÇELİK DÖKÜM VE YEDEK PARCA FABR.

TAN ÇELİK DÖKÜM MAK. SAN. TİC. A.Ş.

TOSÇELİK GRANÜL SAN. A.Ş.

TRAKYA DÖKÜM SANAYİ TIC. A.Ş.

ÜMİT DÖKÜM TİCARET SANAYİ LTD. ŞTİ.

ÜNİMETAL HASSAS DÖKÜM MAK. YED. PAR. A.Ş.

YAZKAN MÜH. DÖKÜM MAK. SAN. LTD. ŞTİ.

ANKARA MADENİ DÖKÜMCÜLER ODASI

İZMİR BİLUMUM DÖKÜMCÜ KÜÇÜK ESNAF VE SANATKARLAR ODASI

SİNAN DÖKÜMCÜLER TEMİN TEVZİ KOOPERATİFİ

5M ELEKTROMEKANİK İML. İNŞ. TUR. DAH. TİC. LTD. ŞTİ.

ACARER METAL SANAYİ TİC. A.Ş.

AMCOL MİNERAL MADENCİLİK SAN. TİC. A.Ş.

AVEKS İÇ VE DIŞ TİC. A.Ş.

BİLGİNOĞLU ENDÜSTRİ MALZ. SAN. VE TİC. A.Ş.

ÇELİKTAŞ SINAİ KUMU MADEN SAN. NAK TİC. A.Ş.

ÇUKUROVA KİMYA END. A.Ş.

EGES ELEKTRİK & ELEKTRONİK GER SAN TİC. A.Ş

EVREN İTH. İHR. PAZ. A.Ş.

EXPERT MÜMESSİLLİK TURİZM TİC. LTD. ŞTİ.

FERROMET MÜMESSİLLİK TİC. A.Ş.

FOSECO DÖKÜM SAN. TİC. LTD. ŞTİ.

HANNOVER-MESSE ANKİROS FUARCILIK A.Ş.

HERAEUS ELECTRO-NİTE TERMO TEKNİK SAN. TİC. A.Ş.

INDUCTOTHERM İNDÜKSİYON SİST. SAN. A.Ş.

INTERIMPEKS DIŞ TİCARET LTD. ŞTİ.

KADIOĞLU MADENCİLİK SAN. TİC. A.Ş.

KUMSAN DÖKÜM MALZEMELERİ SAN. TİC. A.Ş.

LMA MOTİF ALÜM. DÖKÜM SAN. MÜM. LTD. ŞTİ.

MAGMA BİLİŞİM TEKN. HİZM. LTD. ŞTİ.

MARMARA METAL MAM. TİC. A.Ş.

META-MAK METALURJİ MAK. MÜM. LTD. ŞTİ.

METKO HÜTTENES ALB. KİMYA SAN. TİC. A.Ş.

NUROL TEKNOLOJİ SAN. MAD. TİC. A.Ş. (POTERN)

SİLVAN DIŞ VE İÇ TİC. A.Ş.

UNİKON METALURJİ VE KİMYA SAN. TİC. LTD. ŞTİ.

YILKAN MAÇA SUP. ÜRETİM PAZ. SAN. TİC. A.Ş.

KATILIMCI ÜYELER

BÖLGESEL KURULUŞLAR

TÜRKİYE DÖKÜM SANAYİCİLERİ DERNEĞİ ÜYE FİRMALARI

KAYSERİ

ÇORUM

KOCAELİ

MANİSA

İSTANBUL

İSTANBUL

İSTANBUL

İSTANBUL

ADANA

İZMİR

MANİSA

SAMSUN

İSTANBUL

İSTANBUL

İZMİR

İZMİR

İZMİR

ELAZIĞ

İSTANBUL

İSTANBUL

İSTANBUL

İSTANBUL

ANKARA

İSTANBUL

İSTANBUL

İSTANBUL

İSTANBUL

İZMİR

İSTANBUL

MANİSA

İSTANBUL

İSTANBUL

İSTANBUL

İSTANBUL

KOCAELİ

ANKARA

ANKARA

KOCAELİ

İSTANBUL

KARABÜK

İSTANBUL

İSTANBUL

İSTANBUL

İSTANBUL

İSTANBUL

İSTANBUL

ANKARA

İSTANBUL

İSTANBUL

BURSA

ANKARA

İZMİR

KAYSERİ

0312 267 13 93

0232 437 02 43

0352 326 80 00

0216 527 83 54

0212 296 46 07

0216 414 96 16

0216 410 00 60

0232 433 72 30

0212 275 57 13

0236 233 23 20

0212 446 41 21

0212 325 96 60

0216 573 38 88

0212 275 33 00

0262 677 10 50

0312 439 67 92

0312 267 08 88

0262 646 34 24

0216 688 44 10

0370 424 10 50

0216 593 09 57

0216 593 13 61

0216 557 64 00

0216 447 29 55

0212 270 07 08

0216 411 69 16

0312 278 02 78

0216 380 36 18

0216 399 98 68

0224 573 88 72

0216 527 85 24

0212 230 24 64

0216 414 96 20

0216 410 00 90

0232 457 37 69

0212 347 87 07

0236 233 23 23

0212 447 36 00

0212 283 77 78

0216 573 06 28

0212 275 11 42

0262 677 10 60

0312 439 67 66

0312 267 08 87

0262 646 29 62

0216 688 44 09

0370 415 66 50

0216 593 09 59

0216 593 13 62

0216 557 64 00

0216 447 29 69

0212 270 08 88

0216 363 60 73

0312 278 02 76

0216 416 91 59

0216 442 11 90

0224 573 74 93

0312 267 04 97

0232 437 01 46

0352 326 89 69

www.ankara-dokumoda.org.tr

-

-

0352 321 12 57

0364 235 03 16

0262 754 51 77

0236 213 02 30

0216 364 32 12

0212 886 90 00

0216 593 11 61

0212 485 48 74

0322 441 07 07

0232 479 03 53

0236 213 08 86

0362 266 51 60

0216 394 23 52

0216 399 15 55

0232 877 02 12

0232 437 01 83

0232 877 21 23

0424 255 55 60

0216 544 36 00

0212 315 52 40

0216 499 46 46

0216 394 03 90

0312 641 31 83

0352 321 11 94

0364 235 03 20

0262 754 51 80

0236 213 02 29

0216 415 74 51

0212 886 54 57

0216 593 05 15

0212 485 48 73

0322 441 14 14

0232 479 05 16

0236 213 08 08

0362 266 51 62

0216 394 23 55

0216 383 31 38

0232 877 02 17

0232 437 01 85

0232 877 21 24

0424 255 55 63

0216 544 36 06

0212 274 01 12

0216 499 46 50

0216 591 08 79

0312 641 31 82

www.kaydoksan.com.tr

www.kizilirmakdokum.com

www.korfezdokum.com

www.mensanotomotiv.com.tr

www.mertdokum.com.tr

www.mesdokum.com.tr

www.normsan.com

www.onmetal.com.tr

www.ozgumus.com.tr

www.pinardokum.com.tr

www.rubapresdokum.com

www.samsunmakina.com.tr

www.serpahassasdokum.com

www.silvansanayi.com

www.superpar.com

www.sahindokum.com

www.senkaya.com

www.tancelik.com

www.toscelikgranul.com.tr

www.trakyadokum.com.tr

www.umitdokum.com.tr

www.unimetal.com.tr

www.yazkan.com.tr

www.5mtr.com

www.acarermetal.com

www.amcol.com.tr

www.aveks.com.tr

www.bilginoglu-endustri.com.tr

www.celiktassilis.com

www.cukurovakimya.com.tr

www.eges.com.tr

[email protected]

www.expert.com.tr

www.dokumizabe.com

www.foseco.com.tr

www.ankiros.com

www.electro-nite.com

www.inductotherm.com.tr

[email protected]

www.kadioglumaden.com.tr

www.kumsandokum.com.tr

www.lma.com.tr

www.magmasoft.com.tr

www.marmarametal.com

www.metamak.com.tr

www.metkoha.com

www.nurol.com.tr

www.silvanticaret.com

www.unikon.com.tr

www.yilkanchaplet.com

ŞEHİRFİRMA ADI

WIN Faz 1

EURASI A RAIL

Z 2011 – DIE ZULIEFERMESSE – SUBCONTRACTING FAIR

WIN Faz 2

115 METALCASTING CONGRESS

WORLD FOUNDRY TECHNICAL FORUM

59. INDIAN FOUNDRY CONGRESS

FABEX 2011

METAL & STEEL 2011

MACHINEX 2011

AUTOMECHANIKA ISTANBUL

ALUMINIUM DUBAI

7. ALUMINIUM TWO THOUSAND WORLD CONGRESS

METALLURGY – LITMASH

SUBCON BIRMINGHAM

ALUMINIUM CHINA

8. CHINA INTERNATIONAL CASTING INDUSTRY EXHIBITION

METALLURGY UKRAINE 2011

INDUSTRIAL AND TECHNOLOGICAL SUMMIT

2.ALUEXPO ALUMINIUM TECH. MACH. & PRODUCTS TRADE FAIR

ALUMINIUM INDIA

EUROPEAN ALUMINIUM CONGRESS 1

HANNOVER MESSE Tarih : 4 – 8.04.2011 Yer : Hannover – Almanya

Web : www.hannovermesse.com

GIFA - METECTHERMPROCESS-NEWCAST

Tarih : 28.06 – 2.07.2011

Yer : Dusseldorf – Almanya

Web : www.gifa.de

Tarih: 3 – 6.02.2011 Yer: Tuyap - istanbul web: www.win-fair.com

Tarih: 2 – 5.03.2011 Yer: Anfa Altınpark - Ankara web: www.eurasiarail.eu/tr

Tarih: 01– 04.03.2011 Yer: Leipzig - Almanya web: www.leipziger-messe.de

Tarih: 17 – 20.03.2011 Yer: Tüyap – İstanbul web: www.win-fair.com

Tarih: 5 – 8.04.2011 Yer: IL-ABD web: www.metalcastingcongress.org

Tarih: 28.06.2011 Yer: Düsseldorf - Almanya web: www.thewfo.com

Tarih: 11 – 13.02.2011 Yer: Chandigarh – Hindistan web: www.ifexindia.com

Tarih: 26 – 28.02.2011 Yer: Kahire – Mısır web: www.fabexeg.com

Tarih: 26 – 28.02.2011 Yer: Kahire – Mısır web: www.metalsteeleg.com

Tarih: 17- 20.03.2011 Yer: Erbil – Irak web: www.erbilmachinex.com

Tarih: 7 – 10.04.2011 Yer: Tüyap

Tarih: 9 – 11.05.2011 Yer: Dubai – BAE web: www.aluminium-dubai.com

Tarih: 17 – 21.05.2011 Yer: Bologna – İtalya web: www.aluminium2000.com

Tarih: 23 – 26.05.2011 Yer: Moskova – Rusya web: www.metallurgy-tube-russia.com

Tarih: 7 – 9.06.2011 Yer: Birmingham - İngiltere web: www.subconshow.co.uk

Tarih: 13 - 15.07.2011 Yer: Shangay - Çin web: www.aluminiumchina.com

Tarih: 10 – 12.08.2011 Yer: Pekin - Çin

Tarih: 6 – 9.09.2011 Yer: Donetsk - Ukrayna

Tarih: 27 – 30.09.2011 Yer: Bilbao - İspanya

Tarih: 13 – 16.10.2011 Yer: İstanbul Fuar Merkezi - İstanbul web: www.aluexpo.com

Tarih: 10 – 12.11.2011 Yer: Mumbai - Hindistan web: www.aluminium-india.com

Tarih: 22 – 23.11.2011 Yer: Düsseldorf - Almanya web: www.aluminium-congress.com

:

:

:

:

:

:

:

:

:

:

:

:

:

:

:

:

:

:

:

:

:

:

FUAR AJANDASI