Upload
truongcong
View
244
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
TC
HİTİT ÜNİVERSİTESİ
İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ
MALİYE BÖLÜMÜ
KONU: TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİ KRONOLOJİSİ
DERS SORUMLUSU
YRD. DOÇ.ÖZGÜR EMRE KOÇ
HAZIRLAYANLAR
ZEYNEP DÖSGÜNÖZ
KEVSER İLHAN
GÜLCAN SEVİNÇ
YASEMİN YILDIZ
ÇORUM 2014
1
GİRİŞ
Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu günden bu yana, çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşma
yolunda her zaman uluslararası konjonktürdeki gelişmeleri yakından takip etmiş ve OECD,
NATO gibi uluslararası oluşumlarda kendini konumlandırmıştır. İnsanlık tarihinin en büyük
barış projesi olarak nitelendirilen Avrupa Ekonomik Topluluğunun (AET) 1958 yılında
kurulmasından kısa bir süre sonra Türkiye de bu gelişmeye kayıtsız kalmamış ve Temmuz
1959'da Topluluğa tam üye olmak için başvurmuştur.
Bu başvuru üzerine Türkiye'nin kalkınma düzeyinin tam üyeliğin gereklerini yerine getirmeye
yeterli olmadığı bildirilmiş ve tam üyelik koşulları gerçekleşinceye kadar geçerli olacak bir
ortaklık anlaşması imzalanması önerilmiştir. Söz konusu anlaşma 12 Eylül 1963 tarihinde
Ankara'da imzalanmıştır.
Ankara Anlaşması Türkiye'nin AET'ye entegrasyonu için hazırlık, geçiş ve nihai dönem
olmak üzere üç kademeli bir süreç öngörmüştür. Anlaşmada öngörülen hazırlık dönemi 1973
yılında Katma Protokol'ün yürürlüğe girmesiyle sona ermiş ve geçiş dönemine girilmiştir.
1970'lerin ekonomik zorlukları ve 1980 darbesinin etkisiyle yavaş ilerleyen geçiş dönemi
nihayet 1996'da Türkiye'nin Gümrük Birliğine girişiyle sona ermiştir.
10-11 Aralık 1999 tarihlerinde Helsinki'de yapılan Zirvede tam üyeliğe adaylığımız tescil
edilerek Avrupa Birliği ile uzun bir geçmişi bulunan ilişkilerimizde yeni bir dönem
başlamıştır. 17 Aralık 2004 tarihli Brüksel Zirvesi, AB-Türkiye ilişkilerinde bir dönüm
noktası olmuştur. Zirvede Türkiye'nin siyasi kriterleri yeterli ölçüde karşıladığı belirtilerek 3
Ekim 2005 tarihinde müzakerelere başlanması önerilmiştir. Önerilen tarihte katılım
müzakerelerine başlanmış olup, müktesebat uyum çalışmaları halen devam etmektedir.
2
1- 1959
31 TEMMUZ: TÜRKİYE AET’YE ORTAKLIK İÇİN BAŞVURDU
Avrupa Ekonomik Topluluğu, 25 Mart 1957 tarihinde imzalanan Roma Antlaşması ile
kuruldu. Topluluk, Altı kurucu üye arasında, ekonomi politikalarının yaklaştırılmaları yoluyla
bir ortak pazarın kurulmasını, ekonomik faaliyetlerin uyum içinde gelişmesini, dengeli ve
sürekli bir gelişme sağlanmasını, istikrarın artmasını, Topluluk üyesi ülkeler arasındaki
ilişkilerin daha sıkılaştırılmasını öngörmekteydi. Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği süreci,
1963 yılında Türkiye'nin Avrupa Ekonomik Topluluğu ile ortaklık anlaşması imzalamasıyla
başladı.
2- 1963
12 EYLÜL: TÜRKİYE İLE AET ARASINDA BİR ORTAKLIK İLİŞKİSİ YARATAN
ANKARA ANLAŞMASI İMZALANDI
Türkiye, uzun dönemde, Batı Avrupa da kurulabilecek siyasal bir birliğin dışında kalmak
istememektedir. Öte yandan, Türkiye, gümrük birliği içinde Yunanistan’a verilecek ticari
tavizlerden de yoksun kalmamak amacındadır.
Anlaşma’nın ilkeleri ise giriş bölümünde sıralanmaktadır.
Hızlandırılmış bir ekonomik kalkınma ve uyumlu bir biçimde ticaretin arttırılması ile Türk
ekonomisi ve Topluluk üyesi devletler ekonomileri arasındaki açığı kapatmak,
Türk halkı ile AT üyesi ülke vatandaşları arasında sıkı bağlar kurmak,
Türk halkının yaşam seviyesinin yükseltilmesi çabasına destek vermek suretiyle Türkiye’nin
ileride Topluluğa "tam üye" olmasını kolaylaştırmak,
Roma Antlaşması’nın esinlendiği ülküyü birlikte izleyerek, barış ve hürriyet güvencesini
pekiştirmek,
3
3- 1964
1 ARALIK: ANKARA ANLAŞMASI YÜRÜRLÜĞE GİRDİ
Türkiye ile AET arasındaki görüşmeler dört yıl sürmüş ve taraflar arasında bir "ortaklık"
kurmuş olan Ankara Anlaşması, 12 Eylül 1963’de imzalanarak, 1 Aralık 1964 tarihi itibariyle
yürürlüğe girmiştir.
4- 1970
23 KASIM: GÜMRÜK BİRLİĞİNE İLİŞKİN KURALLARI İÇEREN KATMA
PROTOKOL İMZALANDI
Katma Protokol'ün Kapsamı
Gümrük Birliği esasına dayandırılmış bulunan ve 64 maddeden meydana gelen Katma
Protokol, malların serbest dolaşımını gerçekleştirecek usul, sıra ve süreler de dahil olmak
üzere, kişilerin, hizmetlerin, sermayenin serbest dolaşımı; ulaştırma, rekabet, vergileme ve
mevzuatın yakınlaştırılması; ekonomi ve ticaret politikalarının uyumlu hale getirilmesi
konularını hükme bağlamaktadır
5- 1971
1 EYLÜL: KATMA PROTOKOL’ÜN TİCARİ HÜKÜMLERİ ‘’GEÇİCİ ANLAŞMA’’
İLE YÜRÜRLÜĞE KONULDU. AET, TÜRKİYE’DEN İTHAL ETTİĞİ SANAYİ
ÜRÜNLERİNE UYGULADIĞI GÜMRÜK VERGİLERİNİ VE MİKTAR
KISITLAMALARINI KALDIRDI (TEKSTİL ÜRÜNLERİ HARİÇ)
6- 1973
1 OCAK: KATMA PROTOKOL YÜRÜRLÜĞE GİRDİ
Katma Protokol, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 5 Temmuz 1971, T.C. Senatosu’nda da,
22 Temmuz 1971 tarihinde onaylandıktan sonra, 1 Eylül 1971 tarihinde kanunlaştırılmış ve
Ankara Anlaşması’nda olduğu gibi, 30 Eylül 1971’de GATT’a sunulmuştur. Sözü edilen
Protokol üye ülke parlamentolarında da onaylandıktan sonra,
1 Ocak 1973’te yürürlüğe girmiştir
4
7- 1973
1 OCAK: KATMA PROTOKOL YÜRÜRLÜĞE GİRDİ
21 MAYIS: TÜRKİYE İLE AET ARASINDA,’’BİRİNCİ GENİŞLEME’’YE İLİŞKİN
GÖRÜŞMELER MUTABAKAT İLE SONUÇLANDI
30 HAZİRAN: İNGİLTERE, İRLANDA VE DANİMARKAYI KAPSAYAN BİRİRNCİ
GENİŞLEMEYE DAİR TAMAMLAYICI PROTOKOL, TÜRKİYE İLE AET
ARASINDA İMZALANDI
8- 1974
1 Ocak: Tamamlayıcı protokol ile ilgili geçici anlaşma yürürlüğe girdi. Tamamlayıcı
protokol nedir?
Türkiye ile Avrupa Topluluğu arasında Geçiş Dönemine girişi sağlayan Katma Protokol 23
Kasım 1970 tarihinde imzalanmıştır. Katma Protokolün ticari hükümleri ise bir Geçici
Anlaşma ile 1 Eylül 1971 de uygulamaya konmuştur. 1973 yılının başında İngiltere, İrlanda
ve Danimarka’nın katılmasıyla Topluluğun üye sayısı altıdan dokuza çıkmıştı. Dolayısıyla
Altılarla yapılan Katma Protokol hükümlerine benzer kuralların bu ülkelere de
uygulanabilmesi için Türkiye ile bu ülkeler arasında bir uyum anlaşması yapmak gerekmiştir.
Tamamlayıcı Protokol 30 Haziran 1973 de imzalanmış ancak bunun TBMM tarafından
onaylanması 11 Ağustos 1982 ye kadar geciktirilmiştir. Daha sonra Yunanistan’ın ve ondan
sonra İspanya ve Portekiz’in katılmalarıyla bu ülkelerle de benzer tamamlayıcı protokoller
imzalanmıştır.
9- 1980
19 Eylül: Ortaklık Konseyi birçok tarım ürününde Türkiye'ye uygulanan gümrük vergilerinin
1987 yılına kadar sıfıra indirilmesini kararlaştırdı.
10- 1982
22 OCAK: Avrupa parlamentosu konsey ve komisyondan talebi üzerine Türkiye AET
anlaşmasını askıya alınmasını kararlaştırdı.
5
12 EYLÜL 1980 ASKERİ DARBE
Bu darbe ile Avrupa Topluluğu Türkiye ile ilişkileri dondurma kararı almıştır. Askeri darbeyi
inceleyecek olursak; 12 Eylül Darbesi veya 1980 İhtilali, TSK’nin 12 Eylül 1980 günü emir-
komuta zinciri içinde gerçekleştirdiği askerî müdahaledir. 27 Mayıs 1960 darbesi ve 12 Mart
1971 muhtırasının ardından Türkiye Cumhuriyeti tarihinde silahlı kuvvetlerin yönetime
üçüncü açık müdahalesidir. Bu müdahale ile Süleyman Demirel'in Başbakan'ı olduğu
hükümet görevden alındı, Türkiye Büyük Millet Meclisi lağvedildi, 1970 sonrasında
değiştirilen 1961 Anayasası uygulamadan kaldırıldı ve Türkiye siyasetinin yeniden
tasarlandığı bir askerî dönem başladı. Bu dönem yaklaşık dokuz yıl sürdü. 12 Eylül 1980
ardından partiler lağvedildi, parti liderleri önce askerî üslerde gözetim altında tutuldu,
ardından yargılandı.
Neden Türkiye ile ilişkileri dondurdu?
1980 sonrasında AT’nin siyasal bütünleşme yönünde ilerleme kaydetmesi, her siyasallaşma
ve bütünleşmenin belirli değerler üzerinden gerçekleşeceği esasına dayanılarak, insan hakları
ve demokratikleşme konularını AT’nin gündemine taşınmıştır. AT, 1980 sonrasında kendi
siyasallaşma sürecini “insan hakları ve demokrasi” üzerine kurmaya başlamış bu nedenle de
aday ülkeleri değerlendirirken ve bu ülkeler ile ilişkiler geliştirirken insan hakları ve
demokrasi konularına da dikkat etmeye başlamıştır. Bu durum, AT-Türkiye ilişkilerine de
yansımaktadır. AT, insan hakları ve demokrasi zemini üzerinde kendisini siyasallaştırdıkça ve
siyasal bütünleşme yönünde adımlar attıkça, Türkiye’deki demokrasi ve insan hakları
sorunlarına ilgi duymaya ve Türkiye’yi bu yönde eleştirmelerde bulunmaya başlar. Bu
dönemde 12 Eylül Darbesi gerçekleşir ve bu darbe, AT-Türkiye ilişkilerinde insan hakları ve
demokrasi boyutunun belirmeye başlaması ve AT’nin Türkiye’yi bu iki konuda eleştirmeye
başlamasında önemli bir rol oynar.
11- 1986
16 EYLÜL: TÜRKİYE-AET ORTAKLIK KONSEYİ TOPLANDI. BÖYLECE 12 EYLÜL
1980 TARİHİNDEN İTİBAREN DONDURULMUŞ BULUNAN TÜRKİYE-AET
İLİŞKİLERİNİN CANLANDIRILMASI SÜRECİ BAŞLADI
6
12- 1989
18 ARALIK: Avrupa Komisyonu, Türkiye'nin tam üyelik başvurusu konusundaki "Görüş
“ünde Topluluğun, kendi iç pazarını tamamlayabilme sürecinden önce (1992) yeni bir üyeyi
kabul edemeyeceği ve Türkiye'nin katılımından önce, ekonomik, sosyal ve siyasal alanda
gelişmesine ihtiyaç duyulduğu hususlarına yer verdi.
13- 1990
6 HAZİRAN: Avrupa Komisyonu, Türkiye ile her alanda işbirliğinin başlatılması ve
hızlandırılması konusundaki önlemleri içeren bir "İşbirliği Paketi’ni hazırlayarak Avrupa
Konseyi'nin oluruna sundu.
14- 1994
30 TEMMUZ: AVRUPA KOMİSYONU, GÜMRÜK BİRLİĞİ’NİN, TÜRKİYE-AT
ARASINDA İMZALANAN ANKARA ANLAŞMASI’NDA BELİRTİLDİĞİ ŞEKİLDE
GERÇEKLEŞMESİNİ SAĞLAYICI İLKELERİ TESPİT ETTİ
15- 1995
13 Aralık: ‘’GÜMRÜK BİRLİĞİNİN UYGULANMAYA KONMASINA İLİŞKİN 1/95
SAYILI TÜRKİYE-AB ORTAKLIK KONSEYİ KARARI’’ AVRUPA PARLAMENTOSU
TARAFINDAN ONAYLANDI
Ankara Anlaşması'nın 5. maddesinde hükme bağlanan Ortaklık ilişkilerinin Gümrük Birliği'ne
dayalı son döneme girmekte olduğunu, böylece iki tarafın karşılıklı yükümlülüklerini yerine
getirmesi suretiyle geçiş döneminin tamamlanacağını ve Gümrük Birliği'nin Ankara
Anlaşması ile Katma Protokol çerçevesinde etkili biçimde işleyişi için gerekli yöntemlerin
geliştirilmesinin yolunun açıldığını dikkate alarak;
Taraflar arasındaki Ortaklık ilişkisi çerçevesinde Gümrük Birliği'nin siyasi ve ekonomik
bakımdan önem taşıyan nitel bir aşama olduğunu dikkate alarak
6 Mart 1995'te Brüksel'de yaptığı toplantıda şu kararlar alınmıştır:
7
Madde 1
Ankara Anlaşması ile Katma ve Tamamlayıcı Protokollerinin hükümleri saklı kalmak
kaydıyla, Ortaklık Konseyi bu Karar'la, yukarıda anılan Anlaşma'nın 2. ve 5. maddelerinde
öngörülen Gümrük Birliği'nin son döneminin uygulamaya konmasına ilişkin kuralları
belirlemektedir.
Madde 2
Bu Kısmın hükümleri Ortaklık Anlaşması'nın 11. maddesinde tanımlanan tarım ürünleri
dışında kalan ürünlere uygulanır. Tarım ürünleriyle ilgili özel hükümlere bu Karar'ın II.
Kısmında yer verilmiştir.
Madde 3
1. Bu Kısmın hükümleri:
Topluluk’ ta veya Türkiye'de serbest dolaşımda bulunan üçüncü ülke çıkışlı ürünlerin
tamamen veya kısmen kullanılmasıyla elde edilen veya üretilen mallar dahil olmak üzere
Topluluk’ ta veya Türkiye'de üretilen mallara;
Topluluk’ ta veya Türkiye'de serbest dolaşımda bulunan üçüncü ülke çıkışlı mallara
uygulanır.
2. Topluluk’ ta veya Türkiye'de ithal işlemleri tamamlanmış, gerekli gümrük vergisi veya eş
etkili vergi veya resimleri tahsil edilmiş ve bu vergi veya resimleri tam veya kısmi bir iadeden
yararlanmamış olan üçüncü ülke çıkışlı mallar Topluluk‘ ta veya Türkiye'de serbest
dolaşımda sayılır.
3. Gümrük Birliği'nin gümrük bölgesi:
Topluluk Gümrük Kodu’ nu ihdas eden 12 Ekim 1992 tarih ve (EEC) 2913/92 sayılı Konsey
Yönetmeliği'nin 3. maddesinde tanımlanan Topluluk gümrük bölgesi ile Türkiye gümrük
bölgesini kapsar.
4. Bu Kısmın hükümleri, Topluluk ‘ta veya Türkiye'de serbest dolaşımda bulunmayan üçüncü
ülke çıkışlı ürünler kullanılarak Topluluk’ ta veya Türkiye'de elde edilen veya üretilen mallara
da uygulanır. Bununla beraber, bu hükümlerin söz konusu mallara uygulanabilmesi için,
gerekli ithal işlemlerinin tamamlanmış olması ve imallerinde kullanılan üçüncü ülke ürünleri
üzerinden ödenmesi gereken gümrük vergileri veya eş etkili vergi veya resimlerin ihracatçı
Devlet'te tahsil edilmiş olması şarttır.
8
5. İhracatçı Devlet 4. fıkranın ikinci bendinde yer alan hükümleri uygulamadığı takdirde 4.
fıkranın birinci bendinde sözü edilen mallar serbest dolaşımda sayılmaz, dolayısıyla da
ithalatçı Devlet, üçüncü ülke çıkışlı malların tabi olduğu gümrük mevzuatını uygular.
6.Ortaklık Konseyi'nin 2/69 sayılı Kararı'yla kurulan Gümrük İşbirliği Komitesi, 1. 2. ve 4.
fıkralarının uygulanmasında izlenecek idari işbirliğinin yöntemlerini saptar.
BÖLÜM I (GÜMRÜK VERGİLERİNİN VE EŞ ETKİLİ VERGİ VE RESİMLERİN
KALDIRILMASI)
Madde 4
Topluluk ile Türkiye arasında ithalat ve ihracatta alınan gümrük vergileri ile eş etkili vergi ve
resimler bu Karar'ın yürürlüğe girdiği tarihte tamamen uygulamadan kaldırılır. Topluluk ile
Türkiye o tarihten itibaren yeni ithalat ve ihracat vergileri ile eş etkili vergi ve resimleri
uygulamaya koymaktan kaçınırlar. Bu hükümler mali nitelikte gümrük vergilerini de kapsar.
BÖLÜM II (MİKTAR KISITLAMALARININ VE EŞ ETKİLİ ÖNLEMLERİN
KALDIRILMASI)
Madde 5
Taraflar arasında ithalatta uygulanan miktar kısıtlamaları ile her türlü eş etkili önlem
yasaklanmıştır.
16- 1996
1 OCAK: TÜRKİYE, AB İLE ENTEGRASYONUNDA 22 YIL SÜREN GEÇİŞ
DÖNEMİNİ 31 ARALIK 1995 TARIHINDE TAMAMLAYARAK, 1 OCAK 1996 TARIHI
ITIBARIYLE TAM UYELIK SURECINDE SON DONEME, SANAYI URUNLERINDE
VE ISLENMIS TARIM URUNLERINDE SAĞLANAN GUMRUK BIRLIĞI ILE
GIRMISTIR.
17- 1997
12 -13 ARALIK: AVRUPA BIRLIĞININ LUKSEMBURGDA GERCEKLEŞTIRDIĞI
DEVLET VE HUKUMET BASKANLARI ZİRVESI SONUCUNDA ÇEK CUMHURİYETİ,
SLOVAKCUMHURİYETİ,MACARİSTAN,POLONYA,SLOVENYA,ROMANYA,BULGA
9
RİSTAN,LİTVANYA,LETONYA,ESTONYA VE KIBRI RUM YONETIMI TAM UYELIK
ICIN ADAY ULKELER OLARAK BELIRLENMISTIR. TURKIYE ISE ADAY ULKELER
ARASINDA ZIKREDILMEMIS, TAM UYELIĞE EHIL OLDUGU TEYİT EDILMIŞTIR.
18- 1998
4 KASIM: AB KOMİSYONU TARAFINDAN HAZIRLANAN VE AB’YE ÜYELİK İÇİN
BELİRLENMİŞ OLAN KOPENHAG KRİTERLERİ IŞIĞINDA KAYDEDİLEN
GELİŞMELERE İLİŞKİN KOMİSYON GÖRÜŞLERİNİ İÇEREN İLK ‘’İLERLEME
RAPORU’’ YAYIMLANDI
19- 1999
13 EKIM: 1999 YILI ILERLEME RAPORU – IKINCI ILERLEME RAPORU
YAYIMLANDI
1999-12.Avrupa Konseyi (AB Devlet/Hükümet Başkanları), Komisyon’un İlerleme
Raporu’nda işaret edildiği üzere, Türkiye’de son zamanlarda yaşanan olumlu gelişmeleri ve
ayrıca Türkiye’nin Kopenhag kriterlerine uyum yönündeki reformlarını sürdürme niyetini
memnuniyetle karşılar. Türkiye, diğer aday devletlere uygulananlarla aynı kriterler temelinde
Birliğe katılması mukadder bir aday devlettir. Diğer aday devletler gibi Türkiye de, mevcut
Avrupa Stratejisi’ne istinaden, reformlarını teşvik etmeye ve desteklemeye yönelik bir katılım
öncesi stratejisinden istifade edecektir. Türkiye, Topluluk programları ile ajanslarına ve
katılım süreci bağlamında aday devletler ile Birlik arasındaki toplantılara katılma imkânına da
sahip olacaktır. Müktesebatın benimsenmesi için bir Ulusal Program’la birlikte, siyasi ve
ekonomik kriterler ve bir üye devletin yükümlülükleri ışığında üyelik hazırlıklarının
yoğunlaşması gereken öncelikleri içeren bir Katılım Ortaklığı belgesi, önceki Konsey
Sonuçları temelinde oluşturulacaktır. Uygun izleme mekanizmaları kurulacaktır. Türkiye’nin
mevzuatının ve uygulamasının müktesebatla uyumlaşmasını yoğunlaştırmak üzere,
Komisyon, müktesebatın analitik tarzda incelenmesine yönelik bir süreç hazırlamaya davet
edilir. Avrupa Konseyi, Komisyon’dan, katılım öncesi tüm AB mali yardım kaynaklarının
koordinasyonu için tek bir çerçeve sunmasını talep eder.
11-12 ARALIK
10
HELSİNKİ AVRUPA KONSEYİ ZİRVE TOPLANTISI’NDA TÜRKİYE’YE
ADAYLIK STATÜSÜ TANINDI
20- 2000
4 TEMMUZ
AVRUPA BİRLİĞİ GENEL SEKRETERLİĞİ, 4 TEMMUZ 2000 TARİHLİ RESMİ
GAZETEDE YAYIMLANAN 4587 SAYILI KANUNLA, BAŞBAKANLIĞA BAĞLI
OLARAK KURULDU. 13 EKİM 2000 YILI İLERLEME RAPORU YAYIMLANDI
2001 YILI ILERLEME RAPORU YAYIMLANDI
21- 2002
20 KASIM: ‘’2002 YILI İLERLEME RAPORU’’ YAYIMLANDI
12-13 ARALIK KOPENHAG AVRUPA KONSEYİ ZİRVESİ’NDE TÜRKİYE’NİN
KOPENHAG SİYASİ KRİTERLERİNİ KARŞILADIĞI KARARINI ALMASI HALİNDE,
MÜZAKERELERİN GECİKMEDEN BAŞLATILACAĞI BELİRTİLDİ
2002 Kopenhag Zirvesi
12-13 Aralık 2002 tarihleri arasında gerçekleşen Zirve’de; Aralık 2004’te AB Komisyonunun
rapor ve tavsiyesine dayanarak Türkiye’nin, Kopenhag kriterlerini yerine getirdiğine karar
verildiği takdirde, katılım müzakerelerinin gecikmeksizin başlatılacağı kararlaştırılmıştır.
2002 Kopenhag Zirvesinde ayrıca, Türkiye’yi AB üyeliği yolunda desteklemek amacıyla
Türkiye için mevcut Katılım Stratejisinin güçlendirileceği belirtilmiş, Komisyon, mevzuatın
incelenmesi sürecini yoğunlaştırmaya davet edilmiş, buna paralel olarak, AB ile Türkiye
arasındaki Gümrük Birliğinin genişletileceği ve derinleştirileceği, Türkiye’ye yönelik katılım
öncesi mali yardımın kayda değer ölçüde artırılacağı belirtilmiştir.
22- 2003
19 NİSAN TBMM’NDE AB UYUM KOMİSYONU KURULDU
11
2003 AB komisyonu
KOMİSYONUN GÖREVLERİ:
-Başkanlığın talebi üzerine ya da istenildiğinde TBMM Başkanlığı'na sunulan kanun tasarı ve
teklifleri ile KHK'ların AB Mevzuatına uygunluğunu inceleyerek ihtisas komisyonlarına
görüş sunmak,
-Türkiye'nin AB'ye katılım sürecine ilişkin gelişmeleri izlemek ve müzakere etmek,
-Her yasama yılının sonunda Türkiye'nin AB'ye katılım sürecindeki gelişmelere ve
komisyonun o yıl ki faaliyetlerine ilişkin bir değerlendirme raporu hazırlamak ve bunu
TBMM ile hükümetin bilgisine sunmak,
-AB'deki gelişmeleri izlemek, gerektiğinde yurt dışında incelemelerde bulunmak ve bu
konularda TBMM'yi bilgilendirmek,
-AB kurumları ile diğer üye ve aday ülke parlamentoları ve AB komisyonlarıyla ilişkileri
yürütmek,
-AB'ye katılım konusunda TBMM'nin çalışmalarına ilişkin gerekli bilgi ve dokümanları temin
etmek,
-AB'ye katılım konusunda kamuyu bilgilendirici etkinlikler yapmak.
5 KASIM
‘’2003 YILI İLERLEME RAPORU YAYIMLANDI’’
23- 2004- 24 NİSAN
KIBRISTA REFERANDUM YAPILDI. KIBRIS TÜRK HALKININ %64.9’U ANNAN
PLANI’NI ONAYLARKEN KIBRIS RUM KESİMİ’NDE İSE HALKIN %75.83’Ü PLANI
REDDETTİ.
12
2004-Annan Planı, Türk ve Rum kesimleri halinde bölünmüş Kıbrıs Adası'nın bağımsız bir
devlet olarak birleştirilmesini öneren Birleşmiş Milletler planıdır. Adını, planı ortaya atan BM
eski genel sekreteri Kofi Annan'dan alır. Plan, Kıbrıs adasının İngiliz üsleri bölgesi haricinde
kalan kısımlarının bağımsız ve federal nitelikte bir devlet olacak şekilde birleştirilmesini
öngörüyordu. Plan gereğince Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti'ndeki bakanlıkların en az üçte biri
Türklerden oluşacaktı. Devlet başkanlığı ve başbakanlık makamları 10 ayda
bir Türkler ve Rumlar arasında el değişecekti.
Nisan 2004'de KKTC ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nde yapılan referandumlar ile
oylamaya sunulan plan, Türk tarafından % 64,91 oranında kabul gördüğü halde Rum
oylarının % 75,38'i red şeklinde olduğundan hayata geçirilememiştir.
24- 2005
3 HAZİRAN: DEVLET BAKANI ALİ BABACAN, AVRUPA BİRLİĞİ İLE YAPILACAK
TAM ÜYELİK MÜZAKERELERİNDE ‘’BAŞMÜZAKERECİ’’GÖREVİNİ
YÜRÜTMEKLE GÖREVLENDİRİLDİ.
3 EKİM: LÜKSEMBURGDA ALINAN KARARLA AB, TÜRKİYE İLE TAM ÜYELİK
MÜZAKERELERİNİ BAŞLATTI
9 KASIM
‘’2005 YILI İLERLEME RAPORU’’ YAYIMLANDI
25- 2006
12 HAZİRAN: TARAMASI TAMAMLANAN BİLİM VE ARAŞTIRMA FASLI,
LÜKSEMBURG’DA DÜZENLENEN HÜKÜMETLERARASI KONFERANSTA AÇILDI.
TÜRKİYENİN GEREKLİ KRİTERLERİ YERİNE GETİRDİĞİ BELİRTİLDİ VE BU
FASIL AYNI TOPLANTIDA GEÇİCİ OLARAK KAPATILDI
8 KASIM
‘’2006 YILI İLERLEME RAPORU’’YAYIMLANDI
13
13 KASIM: AVRUPA KONSEYİ, İSTANBULUN 2010 YILINDA AVRUPA KÜLTÜR
BAŞKENTİ OLMASINI ONAYLADI
İŞLETMELER VE SANAYİ POLİTİKALARI FASLINDA FİİLİ MÜZAKERELER
AÇILDI
17 NİSAN: TÜRKİYENİN AB MÜKTESEBATINA UYUM PROGRAMI AÇIKLANDI
Türkiye'nin AB Müktesebatına Uyum Programı (2007-2013)
GİRİŞ
1- Malların Serbest Dolaşımı
2- İşçilerin Serbest Dolaşımı
3- İş Kurma Hakkı ve Hizmet Sunumu Serbestisi
4- Sermayenin Serbest Dolaşımı
5- Kamu Alımları
6- Şirketler Hukuku
7- Fikri Mülkiyet Hukuku
8- Rekabet Politikası
9- Mali Hizmetler
10- Bilgi Toplumu ve Medya
11- Tarım ve Kırsal Kalkınma
12- Gıda Güvenliği, Veterinerlik ve Bitki Sağlığı
13- Balıkçılık
14- Taşımacılık Politikası
15- Enerji
16- Vergilendirme
17- Ekonomik ve Parasal Politika
18- İstatistik
19- Sosyal Politika ve İstihdam
20- İşletmeler ve Sanayi Politikası
21- Trans-Avrupa Ağları
22- Bölgesel Politika ve Yapısal Araçların
14
Koordinasyonu
23- Yargı ve Temel Haklar
24- Adalet, Özgürlük ve Güvenlik
25- Bilim ve Araştırma
26- Eğitim ve Kültür
27- Çevre
28- Tüketicinin ve Sağlığın Korunması
29- Gümrük Birliği
30- Dış İlişkiler
31- Dış, Güvenlik ve Savunma Politikası
32- Mali Kontrol
33- Mali ve Bütçesel Hükümler
26 HAZİRAN: İSTATİSTİK VE MALİ KONTROL FASILLARINDA FİİLİ
MÜZAKERELER AÇILDI
6 KASIM: ‘’2007 YILI İLERLEME RAPORU’’ YAYIMLANDI
26- 2008
12 HAZİRAN: ŞİRKETLER HUKUKU VE FİKRİ MÜLKİYET HUKUKU
FASILLARINDAN FİİLİ MÜZAKERELER AÇILDI
5 KASIM
‘’2008 YILI İLERLEME RAPORU’’ YAYIMLANDI
27- 2009
10 OCAK: DEVLET BAKANI EGEMEN BAĞIŞ AB MAKAMLARI İLE YAPILACAK
TAM ÜYELİK MÜZAKERELERİNDE BAŞMÜZAKERECİ GÖREVİNİ YÜRÜTMEKLE
GÖREVLENDİRİLDİ
14 EKİM: 2009 YILI İLERLEME RAPORU’’ YAYIMLANDI
28- 2010
15
30 HAZİRAN: GIDA GÜVENLİĞİ FASLINDA FİİLİ MÜZAKERELER AÇILDI
9 KASIM: 2010 YILI İLERLEME’’ RAPORU YAYIMLANDI
29- NEDEN AB YE ALINMIYORUZ?
Bugün gelinen noktada herhangi bir ilerlemeden söz edilememektedir ve hepimiz biliyoruz ki,
AB Türkiye ’yi 1987 ’den bu yana bekleme odasında bekletmektedir. Türkiye de ısrarlı bir
şekilde bekleyişini sürdürmektedir. Kısacası, kısa ve orta vade de Türkiye’ye AB üyeliği
görülmemektedir.
30- Türkiye -AB İlişkilerindeki Engeller;
Din-Kültür
AB kuruluş antlaşmalarında ve diğer mevzuatlarda din kavramı bir kriter olarak yer
almamakta ve resmi slogan olarak Latince “In varietate concordia ” yani “çeşitlilikte birlik
“anlamına gelen cümle kullanılmaktadır. Çok kültürlü ve farklı renklerden oluşan bu yapı
içeresindeki mevcut 27 AB ülkesinde yaşayan yaklaşık 15 milyonluk Müslüman nüfus bazı
üyeler tarafından gurur kaynağı olarak gösterilmektedir. Ancak çok kültürlü birlik yapısına ait
bu söylemler ile özellikle Osmanlı zamanından kalan Türk algılamalarının ağır bastığı
ülkelerinin varlığı ve çoğunluğu Müslüman olan bir ülkenin AB kulübünün niteliğini büyük
ölçüde değiştireceği yönünde yaygın bir inanışın geniş kesimlerce paylaşılması paralellik
göstermemektedir.
Nüfus
Bir diğer engel olarak olarak görülen nüfus diğer engellerin temelinde yer alan bir unsurdur.
Toplumsal tabanda AB ülkelerine çok büyük göç yaşanacağı ve kendi işlerinin ellerinden
alınacağı korkuları var iken siyasi olarak değerlendirildiğinde ise sahip olduğu nüfus gücü
itibariyle AB’nin kurumsal yapısında söz sahibi olacak olan bir Türkiye şu an bu gücü elinde
bulunan ülkeleri rahatsız etmektedir.
Türkiye’nin fazlasıyla fakir, fazlasıyla kalabalık, fazlasıyla askeri ve Müslüman bir toplum
yapısına sahip olduğu ve zayıf ekonomik yapısı itibariyle birliğe üyeliğinin aşırı bir maliyeti
olacağı yıllardır öne sürülen bir argüman iken, bugün dünyada 17. Avrupa Birliği’nde ise 6.
16
büyük ekonomiye sahip bir ülke haline gelmesiyle AB ekonomisine getireceği katkılar
konuşulmaya başlanmıştır. AB Komisyonu’nun Ekonomi ve Para İşlerinden sorumlu üyesi
Joaquin Almunia, Türkiye ekonomisinin hızlı bir şekilde AB`ye uyum gösterdiğini, önceye
göre daha güçlü bir makroekonomik istikrar sağladığını söylemektedir.
Bunun yanında Afrika, Uzak Asya kaynaklı ve eğitimsiz, vasıfsız, yani nitelikli işgücüne
dönüşemeyecek göçmen sorunuyla uğraşan Avrupa’nın. Türkiye’nin sunacağı Batı yönelimli
eğitim sisteminden geçmiş, nitelikli işgücünün Avrupa’ya olası katkıları tartışmasızdır.
Kıbrıs Meselesi
AB yolunda Türkiye’nin karşısına çıkarılan ve müzakere sürecindeki en önemli engellerin
başında Kıbrıs meselesi gelmektedir. Kıbrıs meselesi kendi içinde başlıca bir sorun olmasının
yanı sıra Türkiye’nin üyeliğine karşı olan ülkeler tarafından bir koz olarak da
kullanılmaktadır. Ankara Anlaşması’nda öngörülen Türkiye ile AB arasındaki Gümrük
Birliğini Güney Kıbrıs Rum Yönetimi de dahil 10 yeni AB üyesini kapsayacak şekilde
genişletecek Ek Protokol, 29 Temmuz 2005 tarihinde Brüksel’de imzalanmıştır. Aynı
zamanda yayınlanan bildiriyle protokolün Kıbrıs Cumhuriyetini tanıma anlamına gelmediği
güçlü ifadelerle vurgulanmıştır. Aralık 2004’te Avrupa Birliği’nin Türkiye ile katılım
müzakerelerini başlatma kararı tarafların (AB-Türkiye) üstünde uzlaştığı bir formülü de
içeriyordu. Bu formüle göre Türkiye ile katılım müzakerelerinin resmen başlayacağı 3 Ekim
2005 tarihinden önce Kıbrıs sorunu taraflarının bir çözüm üretmesi öngörülüyordu. Annan
planı ile önerilen formül ve tarihe rağmen Kıbrıs sorunu halen masada çözümsüz bir şekilde
durmaktadır. Kıbrıs Rum Kesimi GB çerçevesinde Türk liman ve havaalanlarının kendisine
açılmasını isterken buna karşılık olarak Türkiye de, 2004te Ada’da oylanan Annan Planı’nı
reddeden tarafın Kıbrıs Rum Kesimi olduğunu hatırlatarak; Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti’ne uygulanan izolasyonların kaldırılmasını istemektedir. Mesele çözülmeden
GKRK’nin birliğe girmesinin önlenememesi durumu iyice karmaşık hale getirerek çözüm
yolunu tıkamıştır. Üye olduktan sonra Birlik içindeki veto gücüyle Türkiye’nin önüne
engeller koyan GKRK’nin tavırlarına diğer üyelerin ses çıkarmaması kabul edilemez bir
durumdur.
Ancak yeni dönemde Lizbon Anlaşması çerçevesinde veto hakkının kaldırılması ve haziran
başında Avrupa parlamentosunun gündemine gelecek KKTC’ye uygulanan izolasyonların
kaldırılmasına yönelik Dış ticaret tüzüğü bu zamana kadar rahat olan GKRK üzerindeki
baskıları arttıracaktır.
17
31- SONUÇ
Avrupa Birliği, bugün Türkiye’de en çok tartışılan konulardan biridir. Tartışmalar daha çok
Türkiye’nin AB’ye üye olup olamayacağı yönündedir. AB tam üye yapmak istemediği
Türkiye’nin kendisinden uzaklaşmasını da istememektedir. Çünkü Türkiye AB açısından
stratejik öneme sahip bölgesel bir kavşak noktasında yer almaktadır: Balkanlar, Kafkaslar,
Orta Asya, Ortadoğu ve Doğu Akdeniz. Toprakları, Asya ile kara ve hava ulaşımı, Rusya ve
Ukrayna ile deniz ulaşımı için transit bir konumda bulunmaktadır. Ekonomi ve nüfus
açısından, Türkiye önemli bir potansiyeldir; büyüklük olarak dünyanın 21. ekonomisidir ve
AB üyesi olarak nüfus açısından en büyük üye devlet olacaktır. İşler bir demokrasiye sahip
Laik bir Müslüman ülke olarak, bölgede istikrar için önemli bir unsurdur. Bugün gelinen
noktada, son dört yılda bir ilerlemeden söz edilememektedir ve hepimiz biliyoruz ki AB
Türkiye’yi 1987 ‘den bu yana oyalamaktadır. İkinci Dünya Savaşından sonra özellikle
sanayileşmiş batılı ülkeler, dış ticareti canlandırmak amacıyla ekonomik bütünleşme sürecine
girmişler ve çeşitli organizasyonlar kurmuşlardır. Bu bağlamda ortaya çıkan
organizasyonların en önemlisi Avrupa Birliğidir. Türkiye ekonomik, siyasi ve sosyal
yapılanmasını Batılılaştırmaya 19’uncu yüzyılda başlamıştır. Türkiye I. Dünya Savaşı’nı ve
1923’te Cumhuriyet’in ilanını takiben Avrupa’yı kendine model olarak seçmiştir. Genelde
Batı medeniyetinin bir parçası olma arzusunun yanı sıra, Batı İttifakı ve Avrupa Birliği üyesi
olma gayesini şekillendiren iki beklenti, Türkiye’nin güvenlik endişesi ve ekonomik kalkınma
ile ilgili yardım alma düşüncesi olmuştur. Soğuk savaş ortamında güvenlik boyutunun ağırlık
kazanmasıyla, Ankara, Batı İttifakı gibi büyük bir ittifakın parçası olmadan ayakta kalmanın
zor olabileceğini düşünmüştür. Türkiye’nin bu endişeleri ile ABD’nin Sovyetler Birliği’ni
çevreleme siyasetinin buluşması, Türkiye’nin batı ittifakını özellikle askeri kısmının parçası
olmasını kolaylaştırmıştır. Batılılaşma hareketleri çerçevesinde Türkiye, Birleşmiş Milletler
’in kurucu üyesi olarak rol alıp daha sonra NATO, Avrupa Konseyi ve OECD’ye üye olarak
katılmıştır Türkiye böylece Avrupa’da ve Batı dünyasında uluslararası politik, ekonomik ve
savunma kurumlarındaki üyelikleriyle bütünleşmesini sağlamlaştırmıştır. Soğuk Savaş yılları
18
boyunca, Türkiye NATO’nun güneydoğu gücü olarak batı dünyasının güvenlik ve
savunmasına yardımcı olmuştur. İkinci Dünya Savaşı sonrasında uluslararası ilişkilerinin
gelişmesiyle daha olumlu bir ekonomik gelişme ve politik olgunluğa erişmesi yanında Latin
Amerika’dan Pasifik’e Avrupa’dan Afrika’ya uzanan bir diplomatik ilişkiler ağı kurmuştur.
Türkiye en başından itibaren Avrupa’daki bütünleşme hareketine karşı hevesli bir tutum
göstermiştir.
Türkiye, Roma Anlaşması’nın yürürlüğe girdiği tarihten yaklaşık bir buçuk yıl sonra 31
Temmuz 1959’da, özellikle Yunanistan’ın yapmış olduğu başvurunun da etkisiyle AET’ye
üyelik başvurusunda bulunmuş; ancak siyasal, 96 ekonomik ve sosyal nedenler gerekçe
gösterilerek başvurusu kabul edilmemiştir.
19
KAYNAKÇA
1- Arıkan, Harun, (2003),’’Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası’’, Harun Arıkan ve
Muhsin Kar. Avrupa Birliği Ortak Politikaları ve Türkiye, İstanbul: Beta Yayınları
2- Akdiş, Muhammet; Türkiye AB İlişkileri Gümrük Birliği ve Tam üyelik,
http://makdis.pamukkale.edu.tr/TR-AB .htm
3- Başbakanlık Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı, (1993), Avrupa Topluluğu ve
Türkiye, 2.Baskı, İstanbul: Avrupa Topluluğu Koordinasyon Genel Müdürlüğü
4- Berksoy, T.(1998) ‘’Türkiye AB ilişkilerinin Anatomisi’’ Marmara Üniversitesi
Avrupa Topluluğu Enstitüsü Avrupa Araştırmaları Dergisi, 6 (1), 31-41
5- Bilici, Nurettin, (2006), ‘’AB’de Ekonomik Bütünleşme ve Türkiye’nin
Entegrasyonu’’, Ankara Avrupa Çalışmaları Dergisi, Cilt 5, No:2 Ankara
6- Bozkurt, V. (1992) Türkiye ve Avrupa Topluluğu, Ağaç Yay, İstanbul
7- Canbolat,İbrahim,S.,(1998), Ulus-üstü Sistem ve Avrupa Birliği, İstanbul: Alfa
Yayınları
8- Çakmak, Haydar, (2007), Türkiye Avrupa Birliği İlişkileri, Ankara: Platin Yayınları
9- Coşkun, Enis; Bütünleşme Sürecinde AB ve Türkiye, Cem Yayınevi İstanbul,2001
10- Dedeoğlu, Beril,(2001), Dünden Bugüne Avrupa Birliği, İstanbul: Boyut Kitapları
11- Demirel, Havva, (2003),Türkiye’nin Avrupa Birliğine Üyeliği ve Kıbrıs Problemi,
Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Yönetimi Ana Bilim
Dalı Yüksek Lisans Tezi, Isparta
20
12- Dinand, Desmond, (2005), Avrupa Birliği Ansiklopedisi, Hale Akay(çeviri) 1.Baskı
İstanbul: Kitap Yayınları
13- Dura, C.ve Atik, H.(2000) Avrupa Birliği Gümrük Birliği ve Türkiye, Nobel
Yayıncılık, Ankara
14- Karluk, Rıdvan-Özgür TONUS; AB Kapısında Türkiye, Turhan Kitabevi Yayıncılık,
Ankara, 2002
15- Manisalı, E.(1998) Türkiye Avrupa İlişkileri, Çağdaş Yayıncılık, İstanbul
16- http://www.ab.gov.tr/index.php?p=112&l=1
17- http://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrkiye_ve_Avrupa_Birli%C4%9Fi_kronolojisi
WORD araştırmaları yazıya aktarma
1-5 sayfa: Zeynep Dösgünöz
6-10 sayfa: Kevser İlhan
11-15 sayfa: Yasemin Yıldız
16-21sayfa: Gülcan Sevinç
SUNUM Hazırlama – Araştırma Yapma
Zeynep Dösgünöz, Kevser İlhan, Yasemin Yıldız, Gülcan Sevinç
21
22