24
1 / [ / X. KUR'AN SEMPOZVUMU Kur'an ve 12-13 2007/ Tokat Tas. I'f.o: Ankara 2008

X. KUR'AN SEMPOZVUMU - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D186913/2008/186913_BAYRAKTARMF.pdfliyordu. (ei-Kıyame,75/16-18) Ezberlediklerini Allah'ın emrettiği şekilde, (ef isra,17

  • Upload
    others

  • View
    2

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: X. KUR'AN SEMPOZVUMU - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D186913/2008/186913_BAYRAKTARMF.pdfliyordu. (ei-Kıyame,75/16-18) Ezberlediklerini Allah'ın emrettiği şekilde, (ef isra,17

1 ~~ / [ /

X. KUR'AN SEMPOZVUMU

Kur'an ve Eğitim

12-13 Mayıs 2007/ Tokat

Tas. I'f.o:

Ankara 2008

Page 2: X. KUR'AN SEMPOZVUMU - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D186913/2008/186913_BAYRAKTARMF.pdfliyordu. (ei-Kıyame,75/16-18) Ezberlediklerini Allah'ın emrettiği şekilde, (ef isra,17

Fecr Yayınları: 115

Dizgi- Mizanpaj: CiNAS

Kapak: Ci NAS

Baskı, Cilt: KALKAN MATBAACILIK

Büyük Sanayi 1. Cd. 99/32 iskitler

Tel: 3419234-3421656 Ankara

ı. Baskı: Ekim 2008

ISBN: 978-975-6004-52-4

FCR YAYlN REKlAM BilGiSAYAR SAN. VE TiC. lTD. ŞTi. Rüzgarlı Cad. Rüzgarlı işhanı No: 2 Kat: S Ulus/ANKARA

Tel: (O 312) 310 08 60- Fax: (O 312) 311 47 89 Web: www.fcr.com.tr- e-mail: [email protected]

Page 3: X. KUR'AN SEMPOZVUMU - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D186913/2008/186913_BAYRAKTARMF.pdfliyordu. (ei-Kıyame,75/16-18) Ezberlediklerini Allah'ın emrettiği şekilde, (ef isra,17

HAFIZLIK EGiTiMiNiN GELENEKSEl YÖNTEMlERi VE KUR' AN KURSLARI

Prof. Dr. M. Faruk BAYRAKTAR*

Giriş

Hıfz unutmanın zıddıdır. Arapça bir kelime olup, korumak, saklamak, ezberlemek manasına gelir. Kur'an'ı ezberlemeye "Hıfzu'I:Kur'an" denir. Bir şeyi, bir objeyi gözetmek manasına da kullanılır. Malı kuruyup gözetmeye "Hıfzu'I-Mal" denir. Cürcaniye göre hıfz "Resmi (şekli), hafızaya nakşedip is­tenildiğinde onu ortaya çıkarmaktır." insanın, bilgileri koruyup saklayan zih­ni yapısına da hafıza/bellek denilmektedir. Bilgisayardaki hartdisk gibi.

Hafız ise, hıfz kökünden türemiş bir sıfat olup (çoğulu huffaz), koruyan, ezberleyen anlamına gelir. Hafız bütün mahlukatın koruyucusu anlamında Yüce Allah'ın isimlerinden biridir. Kur'an'ın tamamını ezberleyen kimseye hafız denir. Kur'an'ın bir bölümünü ezberleyene veya Kur'an-ı ezberleyip sonra -ihmalden, gafletten vs.- unutaniara hafız denmez. Bu arada hafız kar­şılığında "Hamil" de kullanılmıştır. (Ebu Davud, Edep, 20) Kelime çoğul ola­rak Hameletül Kur'an şeklinde bazı hadislerde geçmektedir. (Darimi, Rüya, 13) Öte yandan Kur'an'la meşgul olanlara "Ehlüi-Kur'an, Sahibui-Kur'an" da denilmiştir. (Darimi, F.Kur'an, 1; ibn Mace, Edeb,52)

Öte yandan çok sayıda hadis ezberleyip, hadislerin nakil ve rivayetini meslek edinen kimselere de hadis literatüründe hafız denilmiştir. Kaynak­larda Ahmet b. Hanbel'in 700 bin, Buharl'nin 300 bin hadis ezberlediği belir­tilmiştir. Öte yandan 100 bin hadis ezberleyenlere hafız denebileceği ifade edilmiştir.

Kur'an-ı Kerim'in tamamını ilk ezberleyen Hz. Peygamber olmuştur. Kur'an ayetleri nazil oldukça Hz. Peygamber büyük bir titizlikle onları ezber-

1951 Bolu Gerede doğumlu. 1970 Düzce imam Hatip Lisesi, 1974 istanbul Yüksek islam Ens­titüsü mezunu. Safranbolu ve Manavgat imam Hatip Liselerinde öğretmenlik yaptt. 1977'de Asistan, 1983'te Doktor, 1991'de Doçent, 1997'de Profesör oldu. Bastlmtş 5 eseri mevcuttur. islam Eğitiminde Öğretmen Öğrenci Münasebetleri, Eğitimi Koruma Olarak Kur'an Kurslan Üzerine Bir Araştirma, Türkiye'de Vaizlik bunlar arasmdadtr. Halen Marmara Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Din Eğitimi Ana Bilim Dalmda Öğretim Üyesi olarak görevini sürdürmekte­dir.

117

Page 4: X. KUR'AN SEMPOZVUMU - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D186913/2008/186913_BAYRAKTARMF.pdfliyordu. (ei-Kıyame,75/16-18) Ezberlediklerini Allah'ın emrettiği şekilde, (ef isra,17

liyordu. (ei-Kıyame,75/16-18) Ezberlediklerini Allah'ın emrettiği şekilde, (ef­isra,17 /106) gece gündüz namazlarda ve her vesileyle tertil üzere, ağır ağır okuyor, sahabeye de okuyup öğretiyordu. Bu arada her sene Ramazan ayın­da o zamana kadar nazil olan ayetleri Cibril'e okuyor, arz ediyordu. Vefat et­tiği sene ise iki defa tekrarla nmış, mukabele edilmişti. (Bu ha ri, Fezail,7)

Hz. Peygamber, Kur'an'ın tilaveti yanında yazılmasına da büyük bir ih­timam göstermiş nazil olan her ayeti vahiy katipierine yazdırmıştır. Yazılan ayetler Resulullah'a arz edilir, şayet bir eksiklik varsa hemen düzeltilirdi. (Buhari, Fezail,4)

Şüphesiz Hz. Peygamber'in vefatından sonra gerçekleştirilen Kur'an-ı cem etme, Mushaf haline getirme işinde elde bulunan yazılı metinlerin ne kadar önemli rol oynadığı bilinmektedir. Öte yandan yazılı metinler olma­saydı harekeleme işlemi nasıl yapılacaktı? Ayrıca bunun Kur'an öğretiminin müslümanlar arasında yayılmasında büyük rolü olmuştur. Yüce Allah, Kur' an' ı kitap diye isimlendirmekle (bkz.ei-Bakara,2/2;Sa'd,38/29) onun yazı ile korunması gereken mukaddes bir metin olduğunu da bildirmiş olmakta­dır.

Kur'an Üstaddan Alınmalıdır:

Allah Teala Kur'an'ı Hz. Peygamber'e Cebrail (a.s.) aracılığıyla, telakki usulü ile vahyetmiştir. Telakki, Kur'an ayetlerini tane tane, anlaşılır bir şekil­de, kaidelerine uygun olarak okuma ve ezberleme usulüdür. Sahabe de Kur'an'ı Rasulullah'dan doğrudan ağızdan tekrarlama yolu ile öğrenmiştir. Yine Rasulullah da sahabeden bazılarını (ibn. Mes'ud, Mus'ab b.Umeyr gibi) kabHelere Kur'an'ı şifahl olarak öğretmeleri için göndermiştir. Böylece Kur'an'ı okumak, anlamak, ezberlemek isteyen her Müslüman O'nu mü­kemmel okuyan ve ezberi sağlam olan Kur'an muallimlerinden öğrenmiştir. Bu şekilde Kur'an'ın öğrenilmesi şifahl yolla devam edegelmiştir. Hafız da Kur'an icazeti olan güvenilir bir muallimden öğrenmelidir.

Herhangi bir sebeple bu üstün nitelikleri taşıyan bir üstat bulunmazsa o takdirde bu üstatlardan öğrenim görmüş ve hafız olan bir öğreticiden ders almak uygun olur.

Bazıları şöyle diyebilir: Ben güzel okuyucuların kasetlerini dinleyip, CD'Ierini izleyip, Kur'an okumayı öğreniyorum. Bu anlayış bir noktaya kadar doğru olmakla birlikte bazı sakıncaları vardır. Mesela bir CD/kasetten, bir okuyucuyu dinledik. Bizim bire bir dinleyici olup okunanı doğru anladığımızı kim garanti edebilir? Okuyuşun düzgün ve hatasız olduğunu nereden bilece­ğiz? Diyelim ki okurken hata yaptık, bu hatayı kim düzeltecek? Öte yandan günümüzde bir insanın, ben kendi kendime CD'Ier aracılığı ile tıp ilmini, fen bilimlerini öğreniyorum demesi nasıl ki makul bir şey değilse, "Kur' an tilave-

118

Page 5: X. KUR'AN SEMPOZVUMU - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D186913/2008/186913_BAYRAKTARMF.pdfliyordu. (ei-Kıyame,75/16-18) Ezberlediklerini Allah'ın emrettiği şekilde, (ef isra,17

tini öğreniyorum, kendi kendime hafızlık yapıyorum" demek de doğru değil­dir. Ancak insan kendi kendini geliştirebilir. ·

Netice olarak sahabe, Hz. Peygamber'den ve birbirlerinden Kur'an'ı öğ­renirken bu metodu uyguladıklarından Kur'an'ı öğrenme ve okumada bu metod üzerinde durmak gerekir. islam bilginleri, Kur'an'ın fem-i muhsinden öğrenilmesi ve özellikle başlangıçta bilginin kitaplardan değil, bir üstattan alınması gereği üzerinde durmuşlardır. Kur'an'ın mahir bir üs~attan öğrenil­mesi gereğinin delillerinden biri de Hz. Peygamberin her yıl Ramazan'da Cib­ril'e o güne kadar vahyedilmiş bulunan Kur' an' ı okumasıdır.

Sahabe de bu yöntemi uyguladılar. Kur'an'ı Hz. Peygamber'den öğre­nen yedi kişi Kur'an üstatlığı ile meşhur oldu, çok kimse onJardan Kur'an öğ­rendi. Hz. Peygamber, Kur'an'ın dört kişiden Ôğrenilmesini istemiŞtir. Bun­lar: Abdullah b. Mes'ud, Salim, Muaz b. Cebel ve Ubey b. Ka'p'dır. (Buhar!, F.Kur'an, 8.) '

Sera b. Azib şöyle der: "Medine'de Mus'ab b. Umeyr ve ibn Ümm-i Mektum öne çıkmıştır. Onlar, insanlara Kur'an okuyorlardı." Bu itibarla bazı selef alimleri, kendisine Kur'an'ı güzelce öğretecek bir muallim olduğu hal­de, bir insanın tek başına mushaftan okumayıöğrenmesinj.rnen etmişlerdir. Bütün bunlar, Hz. Peygamber'in, sahabe ve diğer alimlerin, Kur'an öğretimi konusunda ne kadar hassas davrandıklarını gösterir.

Hz. Peygamber'in Kur'an'ı Öğrenme ve Öğretmeyi Teşvikleri:

Hz. Peygamber, Kur'an'ın öğrenilmesi, başkalarına öğretilmesi, ezber­lenmesi ve okunmasını teşvik etmiştir. Yazının henüz yeterince yaygınlaş­madığı islam'ın ilk döneminde hafızlık, şüphesiz Kur' an' ı korumanın bir yolu olarak görülmüştür. Daha sonra Hz. Peygamber'in "Ümmetimin en şereflile­ri, Kur'an'ı ezberleyenlerdir." (K. Hafa, 1, 129) buyurarak Kur'an ezberlemeyi teşvikleri müslümanlar üzerinde etkili olmuş ve hatızlığın gelişmesinde

önemli bir etken olmuştur.

öte yandan "Sizin en hayırlınız Kur'an'ı öğrenen ve öğretendir." (Buhari, F. Kur'an, 21) hadisi konuya ilişkin rivayetlerin en yaygın alanıdır. Bu hadis es-Süleme'nin KOfe camiinde yıllarca Kur'an öğretmesine vesile olmuş, hatta Kur'an öğretmeyi cihada tercih edenler olmuştur.

Hz. Peygamber'in Kur'an öğretimini teşvikleri sadece büyüklere değil, çocuklara da şamildi. Konuya ilişkin bir hadis şöyledir: "Çocuğuna Kur'an öğ­retene kıyamet günü Cennette taç giydirilir." (el-itkan, IV, 104)

Yemame harbinde çok sayıda hafızın şehit düşmesi, hicretin 4. yılında Necid'e irşad için gönderilen 70 kurra hafızın Bir-i Maunede şehit edilmesi

119

Page 6: X. KUR'AN SEMPOZVUMU - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D186913/2008/186913_BAYRAKTARMF.pdfliyordu. (ei-Kıyame,75/16-18) Ezberlediklerini Allah'ın emrettiği şekilde, (ef isra,17

de Hz. Peygamber'in bu konudaki emir ve teşviklerinin saha be üzerinde kısa zamanda semeresini verdiğinin bir göstergesidir.

Kur'an'ın tamamının ezberlenmesi farz kılınmamış (ei-Müzzemmil, 73/20) ancak her Müslüman'ın namaz kılabilecek kadar ayet/sure ezberle­mesi namazın farzlarından biri olan kıraatın gereğidir. Hz. Peygamber yeteri kadarezberi olmayan mümini harabeye benzetir. (Darimi, F. Kur'an,l)

Mekke döneminin zor şartları altında bile sahabenin Kur'an'ı öğrenme ve öğretme gayretleri bilinmektedir. Hz Peygamber, mekke'de müslümanların Kur'an'ı öğrenmeleri ve ezberlemeleri için Erkarn b. Ebu'l Erkarn'ın evini merkez olarak seçmişti.

Hz. Peygamber döneminde Kur'an'a vukufiyetleri ile tanınan sahabilere 11 Kurra" denildiğini ve bu dönemde Dar'ul Kurra'nın temelinin Dar'ul Erkarn'da atıldığını biliyoruz. Nitekim ibn Sa'd, Abdullah b, Ümmü Mektum'un Bedir Gazvesi'nden bir süre sonra Medine'ye hareket etttiğlni ve Dar'ul Kurra diye bilinen Mahrebe b. Nevtel'in evine misafir olduğunu kaydeder. Hicretten sonra inşa edilen Mescid-i Nebevi ve suffa ile birlikte Medine'de 9 mescit daha vardı, elbette bunlarda da Kur'an öğretiliyordu. Bu

-manada bu iki örnekte olduğu gibi Kur'an öğretimine tahsis edilenevler ve­ya bütün cami ve mescitler birer 11Dar'ul Kur'an"dır. islam eğitim tarihinde medreselerin müstakil eğitim kurumları olarak ortaya çıkışına kadar böyle devam etmiştir.

Hafızlık çalışmalarına Hz. Peygamber'in vefatından sonra ilgi giderek artmıştır. Az önce de ifade ettiğimiz gibi önceleri mescitlerde, hocaların ve zengin Müslümanların evlerinde yürütülen Kur'an öğretimi ve hafızlık çalış­maları daha sonra Darul Kurra, Darul Kur'an, Medrese, Darul Huffaz ve Ribat'larda yapılmıştır. Bu arada Selçuklular zamanında Dar'ul Huffazlar ku­rulmuştur. Osmanlılar döneminde ise Dar'ul Kurra ismi korunmuştur. Bunlar artık müstakil binaları olan kurumlardır. Ancak şunu unutmamak gerekir ki, çeşitli dönem ve kaynaklarda bunlar birbiri yerine kullanılmış olsa da arala­rında fark vardır. Mesela; Osmanlı döneminde Dar'ul Kurra'lar (14. yüzyıl) bir ihtisas okulu olup, hafız yetiştirmek üzere kurulan Dar'ul Huffazlardan daha yüksekti. Bu kurumlarda öğrenciler yüksek seviyede tecvid ve kıraat ilimlerini öğrenirlerdi. Sıbyan mektebini bitiren öğrencilerin gelip hafızlık

yaptıkları üst seviyede Dar'ul Kurra'lar da vardı. Evliya Çelebi içok sayıda Dar'ul Kurra'dan söz eder: onun verdiği bilgiye göre mesela Amasya'da 9 Dar'ul Kurra vardır.

Hafızlık için Uygun Dönem/Yaş:

Kur'an'ı ezberlemek yaşa bağlanmamalıdır. Kur'an her yaşta öğrenilir, ezberlenir. Nitekim Kur'an okumada, ezberlemede meşhur olan sahabe, ço-

120

Page 7: X. KUR'AN SEMPOZVUMU - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D186913/2008/186913_BAYRAKTARMF.pdfliyordu. (ei-Kıyame,75/16-18) Ezberlediklerini Allah'ın emrettiği şekilde, (ef isra,17

cukluk dönemlerinde Kur'an'ı ezberlemediler. Çünkü çoğu çocukluk, hatta ergenlik dönemini aştıktan sonra Müslüman oldu. Müslüman olmaları onla­rı, Kur'an'ı okuma, ezberleme, onunla amel etmeye itti ve bu konuda benze­ri olmayan başarılar elde ettiler.

Bununla birlikte, kolay bilgi edinme ve ezberleme itibariyle en uygun yaş 7-15 yaş arasıdır. Çocukluk dönemi, ezber için en uygun dönemdir. Nite­kim eskiden şöyle denmiştir:" Küçükken öğrenmek, taş üzerine nakış yap­mak, yaşlılıkta öğrenmek ise su üzerine yazı yazmak gibidir." Kişilerin ezber kabiliyetlerinin farklı olmasına, belki herkes için geçerli olmamasına rağmen genel kural, hıfza en uygun dönem, ergenlik öncesi ve hemen sonraki dö­nemdir. Gazali gibi islam bilginleri çocuğun her verileni almaya hazır oldu­ğunu ifade etmişlerdir. ibn'üi-Cevzi şöyle der: "Ezberleme 15 yaşına kadar­dır. Daha sonra düşünceleri dağılır (sorumluluk meşguliyet artar) çünkü kü­çükken öğrenilen, kolay kolay unutulmaz ete ve kana karışır."

Çocuk kolay ezberler, fakat çok az şey anlar. Yaş ilerledikçe ezber yete­neği azalır, anlayış, yorumlama artar. Bu durum yıllarca böyle devam eder. Ta ki yaklaşık 20-25'1i yaşa ulaşınca ezberleme-anlama eşitlenir. Daha sonra ezber azalırken, anlama artar. Kanun şu: yaş ilerledikçe ezber yeteneği aza­lır, anlayış artar.

Bu arada en-Nehai ve Said b. Cübeyr gibi bazı alimler çabucak usanabi­lir endişesi ve okuduğunu anlamaz düşüncesiyle çocuk yaşta hafızlık yapma­yı hoş görmem işlerdir.

Ancak ibn Abbas gibi çocuk yaşta hafız olan sahabe vardı. O şöyle der: "Rasulüllah vefat ettiğinde henüz 10 yaşındaydım. Ve Kur'an'ın ei-Muhkem (ei-Mufassal) kısmını okumuştum." Bilindiği gibi ei-Mufassal, HucOrat sure­sinden sonra gelen 65 sureye verilen addır. Ayrıca SuyOtl (ö. 1505) yedi ya­şında hafız olmuş, altı yüz elli eser yazmıştır.

Fakihlerin çoğu, çocuk yaşta Kur'an'ı ezberlemenin caiz olduğu görü­şündedir. ibn Cübeyr şöyle der: "Çocuk önce bırakılır, sonra tedricen ezber alınır, yani çocuk ezbere zorlanmaz." ibn Hacer de: "Doğru olan şudur. Ha­fızlık, kişiden kişiye değişir."der.

islam dünyasının birçok yerinde Kur'an ezberlemeye küçük yaşlarda başlanırdı. Sıbyan mekteplerinde de hafızlık yapıldığına dair kayıtlar olması­na rağmen, genel olarak sıbyan mektebini bitirdikten sonra 9-10 yaşlarında hafızlığa başlatıldığını söyleyebiliriz. Ülkemizde sayıları az da olsa bazı hatız­ların okul öncesi dönemde hafızlık yaptığı bilinmektedir.1998 yılına kadar 12-13 yaşlarında hafızlığa başlanırken, bu gün 14-15 yaşlarında başlanmak­tadır. Buradan hareketle günümüzde öğreticilerin, özellikle ergenlik dönemi ve problemleri hakkında yeterli bilgi sahibi olmaları gerekir. Hafızlığa başla-

121

Page 8: X. KUR'AN SEMPOZVUMU - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D186913/2008/186913_BAYRAKTARMF.pdfliyordu. (ei-Kıyame,75/16-18) Ezberlediklerini Allah'ın emrettiği şekilde, (ef isra,17

yan bazı öğrencilerin, öğretici ve yöneticilerin kendilerini yeterince anlama­dıkları düşüncesiyle kurstan ayrıldıkları görülmektedir.

Kur'an'ı Ezberleme Yöntemleri:

Ezberlenecek sure kısa ise birkaç defa okunarak ezberlenir Bununla bir­likte Kur'an'ı ezberlemede iki ana metod görüyoruz:

1. Bütün olarak ezberleme yöntemi:

a. Bakara suresinden başlayarak Kur'an'ı baştan sona ezberleme. Ge­nelde ama olanların uyguladıkları ezber yöntemi budur. Ayrıca biraz farklı olmakla birlikte bazı islam ülkelerinde Kur'an'ı ezberleme bu yöntemle yapı­lır. Dr. Selci bize bu konuda ayrıntılı bilgi verecektir. Bilindiği gibi ülkemizde her cüzün son, yani 20.sayfasından ezbere başlanır.

b. Bir sayfayı baştan sona ezberleme: Bu, ezberlenecek sayfayı baştan sona defalarca okuyara k yapılan ezber yöntemidir. Ülkemizde yaygın bir e-z­ber metodu değildir, çok az kişi tarafından uygulanmaktadır. Mesela, ben bir meslektaşımızın bu yolla hafızlık yaptığını biliyorum.

2. Parçadan Bütüne Ezberleme yöntemi:

Bu yöntem kendi içinde ikiye ayrılır:

a. Mekanik Ezberleme

b. Tahlili Ezberleme

a. Mekanik Ezberleme Yöntemi:

Bu yöntemde, Kur'an'dan bir sayfa baştan sona, yukarıdan aşağıya doğ­ru parça parça (ayet ayet, satır satır veya ikiye, üçe ayırarak bölüm bölüm) ezberlenir. Bu, hafızlık yapan kişinin zihni kapasitesine göre değişir. Yeterin­ce tekrarla ezberlenen bölümler arasında bağlantı kurmaya Özen göstermek gerekir. Ezberlenen parçaları birbirine eklemek gerekir. Bu şekilde ezber, genellikle daha çabuk yapılır, daha kolay gibi görünür. Kolay bir ezber yön­temi olmakla beraber unutma da çabuk olur.

Ülkemizde uygulanan en yaygın ezberleme yöntemi budur. Bu yöntem, Diyanet işleri Başkanlığı'nca hazırlanan 46 ve 78 no'lu Kur'an Kursu genelge­lerinde 11 Kur'an-ı Kerim'in Hıfzında Usul" başlığı altında ilgililere tavsiye edilmiştir.( bkz. G.46/18; G,78/17)

b. Tahlili Ezberleme Yöntemi:

Bu yöntemde sayfa aşağıdan yukarı doğru yine parça parça, bölüm bö­lüm ezberlenir. Bu yöntemle ezber yapan hafız, her yerden okuyabilir, diğer yöntemle ezberleyen ise daima sayfanın başını sorar. Toplumumuzda 11de­mir gibi hafız" diye anılanların daha ziyade bu yöntemle ezber yaptığı bilin-

122

Page 9: X. KUR'AN SEMPOZVUMU - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D186913/2008/186913_BAYRAKTARMF.pdfliyordu. (ei-Kıyame,75/16-18) Ezberlediklerini Allah'ın emrettiği şekilde, (ef isra,17

r mektedir. Dolayısı ile bu yöntemle ezberlemenin daha kalıcı olduğunu söy­leyebiliriz. Beyhaki'nin rivayetine göre Ebu Aliye şöyle der: "Kur'an'ı beş ayet, beş ayet öğreniniz. Çünkü Hz. Peygamber, onu Cibril'den beş ayet, beş ayet alıyordu." Başka bir rivayette şöyledir: "Kur'an'ı beş ayet, beş ayet öğ­renen kimse onu unutmaz."

Yapılan bir araştırmada öğreticilerimizin %62'si mekanik %21'i tahlili ezberleme yöntemini öğrencilerine tavsiye ettiği tespit edilmiştir. (Bayrak­tar, 80) Bana göre asıl düşündürücü olan pek çok öğreticinin sadece kendi ezber yöntemini bildiği, başka yöntemlerden yeterince haberdar olmadığı­dır. Halbuki öğretimde yöntem değil, yöntemler olduğuna göre, öğreticilerin diğer ezber yöntemleri hakkında da bilgi sahibi olmalan gerekir. Mesela; ay­nı araştırmaya göre, öğreticilerin %11'i "hıfza çalışan öğrencilerinize ne şe­kilde ezber yapmalarını tavsiye ediyorsunuz" sorusuna cevap vermemiştir. Zaten imam-Hatip Lisesi mezunu öğreticilerimizden pek çoğunun yöntem konusunda yeterli olduklarını söyleyemeyiz. Çünkü onlar daha ziyade tek yöntem biliyorlar. Dolayısıyla öğreticilerimizi çeşitli ezberleme yöntemleri konusunda bilgilendirmeliyiz.

Biliyoruz ki; gayret, dikkat ve uygun yöntemler iyi kaydedilmeyi sağlar.

Hafızlık Sınıfına Hafız Öğreticiler Girmelidir:

Günümüzde, hafız olanların hafızlık sınıfına derse girmesi tercih sebebi. Kursta hafız öğretici yoksa hafız olmayan da hafızlık sınıfına girebiliyor. Ha­fızlık yaptıran Kur'an Kurslannda görev yapan öğreticiler hafız olmalıdır. An­cak gözlemlerimize ve bilimsel verilere göre hafızlık sınıfianna hafız öğretici­ler yanında, hafız olmayan öğreticiler de girmektedir. Bazı hafız olmayan öğ­reticiler kendilerini bu konuda başarılı ve yeterli kabul etse de, aslında öğ­renciler bu durumdan şikayetçidir.

Eskiden hafızlar, hafızlık yaptınyordu. Ben 1960'1ı yıllarda durumun böyle olduğunu biliyorum, elbette daha önce de böyleydi.

Biliyoruz ki Nasreddin hoca damdan düşmüş. "Damdan düşen var mı?" diye sormuş. Yani kendisini o anda en iyi damdan düşen kimsenin anlayabi­leceğini belirtmiş. Buradan hareketle, hafızlık yapanı da ancak hafız olan an­layabilir, onunla empati kurabilir. Bu arada bazı vakıf destekli ve yatılı Kur'an kurslan kendi bünyesinde yetişen hafız öğrencileri hemen hafızlık sınıflann­da öğretici olarak görevlendirmektedir. Bu durumda da bir tecrübe sorunu yaşanmaktadır. "Ben yaptım oldu diyorlar." Ama olmuyor. izleyicilerimiz arasında şöyle diyenler olabilir. Efendim her yıl şu kadar öğrenci hafızlık bel­gesi alıyor. (2005 yılında 971 kız, 636 erkek olmak üzere toplam 1607 kişi belge almıştır)

123

Page 10: X. KUR'AN SEMPOZVUMU - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D186913/2008/186913_BAYRAKTARMF.pdfliyordu. (ei-Kıyame,75/16-18) Ezberlediklerini Allah'ın emrettiği şekilde, (ef isra,17

1981-200S yılları arasında toplam 74.786 kişi hafızlık belgesi almıştır. Ancak resmi belgelere göre 200S yılı itibari ile Diyanet işleri Başkanlığında hafızlık belgesine sahip personel sayısı 13.246'dır. Buna göre hafızlık belgesi alanların% 18'i DiB'da görev almış bulunmaktadır. Buna göre hafızlık belgesi almış olanların %82'si, başka bir ifade ile her 6 hafızdaiı S'i meslek ve hizmet dışında kalmaktadır. Bunların hıfzını koruyabildiklerini de söylemek zordur. O kadar ernekle 100 hafız yetiştirip 18 tanesine alanında görev vermek mi, yoksa daha az emek ve masrafla SO hafızı daha iyi yetiştirip, yönlendirip en azından 30-40 tanesinin alanında görev yapmasını sağlamak mı daha iyidir, daha verimlidir sorusu tartışılmalıdır.

Bu verileri şöyle de yorumlayabiliriz:

Bu kurumlarda okuyan öğrenciler daha çok dar gelirli ailelere mensup ve kırsal kesimden gelmektedir. Halbuki kursların %80 'i şehir ve kasabalar­dadır. istanbul-Ümraniye'de başarılı bir kız kur'an kursu var. Yöneticilerin verdiği bilgiye göre bu kursta okuyan SOO öğrenciden %10'u istanbul do­ğumlu, %90'ıçeşitli illerimizden gelmiş/getirilmiş, kırsal kesime mensup. Bu genç kızlarımızdan bazıları intibak problemi yaşamakta, bazıları köyüne dönmek istememekte, çoğunluğu köyüne dönmekte ... sonuçta hafız bir eş, birkaç komşuya Kur'an öğreten hafıza hanımlar. Sonuç: yeterince verim alı­namamaktadır.

Bir mukayese daha yapalım. 1970'1i yıllarda imam-hatip liselerinde ve Yüksek islam Enstitülerinde (şimdi ilahiyat fakülteleri) her sınıfta S-10 tane hafız öğrenci vardı. Şimdi her sınıfta neredeyse bir tane, bazı sınıflarda hiç yok. Demek ki, bir yönlendirme problemi ile karşı karşıyayız. Hafız öğrenci­lerden istekli ve kabiliyetli olanları imam-hatip liselerine yönlendirmeliyiz. imam-hatip lisesinde okurken c üz olarak ezberlerini korumaları ,sağlanmalı, mezuniyetten sonra bazıları mesleğe yönlendirilmeli, istekli olanlar ilahiyat fakültelerine teşvik edilmelidir. ilahiyat Fakültesi'nden mezun olduktan son­ra da DiB'na bağlı kurumlarda görev almaları sağlanmalıdır.

Ezber Yapmayı Kolaylaştıran Faktörler:

• Uygun zaman:

Ezber yapmak için uygun zamanı tayin eden veya sınırlandıran kesin bir kural yoktur. Bu mesele kişiye göre değişir. Ancak bazı vakitler, diğerlerine

i göre daha iyi, daha faziletli, verimli sayılır. Mesela seher vakti, ezber için en uygun zaman kabul edilir. Bu tecrübe ile sabittir.

• Uygun fizik/ ortam:

Fiziki ortam ne kadar sessiz, rutubetsiz ısı ve ışığı yeterli olursa, derse yoğunlaşma, dikkati toplama o kadar kolay olur. Çünkü, heyecanlar unut­mayı tetikler. Bu itibarla günlük hayatımızda olduğu kadar hafızlıkta da sü-

124

Page 11: X. KUR'AN SEMPOZVUMU - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D186913/2008/186913_BAYRAKTARMF.pdfliyordu. (ei-Kıyame,75/16-18) Ezberlediklerini Allah'ın emrettiği şekilde, (ef isra,17

kunet ortamı tercih edilmelidir. Başka uygun bir mekan yoksa, cami ve mes­citler ezber için en uygun yerlerdir. Uygun ortamın ezberlemeyi ve hatıria­mayı kolaylaştırdığı unutulmamalıdır.

Aynı şekilde ezber yapılan yerde dikkati dağıtacak şeyler olmamalıdır. Mesela ibn Cemaa, akarsu kenarında, yeşillikler arasında ders çalışmayı, ez­ber yapmayı bu açıdan uygun bulmaz.

Bu arada, klasiklerimizde dikkati dağıtır düşüncesiyle renkli giysiler ye­rine, sade giysiler tavsiye edilmiştir.

• Motivasyon:

Başarı bir işe kendimizi tam vermekle olur. (Sen kendini tam olarak il­me vermesen, ilim sana zerresini vermez, demişlerdir.) Rahatı arttırıcı şey­ler, derse dikkati ve yoğunlaşma gücünü zayıflatır.

Ezbere istekle başlamak ve bunu devam ettirmek gerekir. Ezber insanın dinç ve istekli olduğu zaman yapılmalıdır. Yorgunluk anında ezber verimli olmaz. Mesela yorucu bir iş, uzun bir yolculuk sonunda, endişe veren bir problemin meşgul ettiği bir zamanda çalışmak, ezber için yeterli olmaz. O kadar ki, ibn Cemaa, verimli olmayacağından hareketle çok aç, susuz, yor­gun, soğuk olduğu zaman ders yapılmamasını tavsiye eder.

• Sabtr:

Hafızlık sanıldığı kadar kolay bir iş değildir. Özellikle başlangıçta öğrenci zorlanabilir. Nefis, tabiatı gereği zorlama ve sınırlandırmalardan pek hoş­lanmaz, kaçar. Bu itibarla nefsi terbiye etmek, onun arzularını kontrol altın­da tutmak gerekir.

"Her şey için bir engel, ilim yolunda pek çok engel vardır." derler. Hatız­lığa çalışan da bir takım zorluklarla karşılaşabilir. Bu zorluklar onu hafız olma fikrinden asla vazgeçirmemelidir. Bunun ilacı sabır, Allah'ın bu konuda yar­dım edeceğine inanmak, Allah'a dua etmek ve yardım istemektir.

Görüştüğümüz bazı öğreticiler, hafızlığa başlayan öğrencilerin bazen %50'sinin hafızlığını tamamlayamadığını belirtmiştir. Bunun sebeplerinden biri sabır, zorluklara katlanabilme eksikliğidir. Hafızlığa başlayan öğrenciler niçin yarıda bırakıyorlar? Baskı, zorlanma ve iletişim problemi olabilir. Top­lumda bazılarının hafız olup ne olacaksın gibi olumsuz bakışı buna neden olabilir. Hafızlığı koruyarnama endişesi, unutmanın büyük vebali var düşün­cesi olabilir.

• Meşguliyet/eri en aza indirmek:

Bazı şeyleri ertelemek, başkasının yaptığı her şeyi yapmak zorunda ol­madığını bilmek, Mesela: gezmek, eğlenmek, tatil yapmak arzusu dersin ak-

125

Page 12: X. KUR'AN SEMPOZVUMU - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D186913/2008/186913_BAYRAKTARMF.pdfliyordu. (ei-Kıyame,75/16-18) Ezberlediklerini Allah'ın emrettiği şekilde, (ef isra,17

samasına, neticede yavaş yavaş azmini yitirmeye neden olur. Unutulmamalı ki nefis ra hata düşkündür. Birkaç yıl nefsin bu gibi arzularına uymamak ge­rekir. Ayrıca uzun tatiller, zihni soğumaya sebep olur. "Bal yemek için arının iğnesine katlanmak gerekir." Öte yandan "Evvel zahmet çeken, sonra rahat

eder." derler.

• Metod/u çalişma:

Verimli ders çalışma yollarını bilmek, uygulamak gerekir. Metod, bizi en kısa yoldan başanya ulaştıran yoldur. Başarının metodlu olmaya ve çalışma­ya bağlı olduğunu biliyoruz. Metodlu çalışılarak öğrenilen konular daha az unutuluyor. Karışıklık, düzensizlik, geliŞi güzellik, acelecilik yapılan işi olum­

suz yönde etkiler, başarıyı engeller.

Dolayısı ile hafızlığa çalışan öğrenci verimli çalışma yollarını öğrenmeli, ezber, tekrar ve arz için vakit tayin etmeli. Bu arada öğrenci dinlenme, yatıp uyuma programı yapmalı ve kendini bu programa uymaya zorlamalıdır. Ez~ ber yaptıktan sonra ara vermek, bir süre dinlenmek unutmayı önler, bilginin

zihinde yerleşmesine yardım eder.

Çalışma zamanını bölmek, zamanı kesintisiz, sürekli ve ara vermeden

kullanmaktan daha verimlidir.

• Kendisini başkalan ile mukayese etmemek:

insan özeldir, başkasına benzemez. Başkası şu kadar sayfa ezberliyor, şu kadar zamanda hıfzını tamamlamış, ben neden o kadar ezber yaparnıyo­rum dememek ve başkaları ile yarış yapmamak gerekir. Bu nedenle ((Başkası

olma, kendin ol" demişlerdir.

Hafızlıkla ilgili Esaslar:

• Hafızlık yapacak öğrenci azimli, kararlı ve istekli olmalı. istekli ve yük­sek bir motivasyonasahip olan öğrenciler daha başarılı olmaktadır.

• Öğrenci dinlendikten sonra ve istekli bir şekilde ezbere başlamal ıdır.

• Bir sayfa veya kısa bir sure ezbere başlandığında ezber yarıda kesil­

memelidir.

• Hafızlık ve hafızlık yapmadaki amaç bilinmelidir.

• istekle birlikte öğrencide şu zihni özelliklerin bulunmasına dikkat

edilmelidir:

Sürat : Çabuk ezberleme

Sadakat : Doğru ezberleme

Metanet : Uzun süre çalışabilme, çabuk usanmama.

Tedai : Kolay hatırlayabilme.

126

Page 13: X. KUR'AN SEMPOZVUMU - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D186913/2008/186913_BAYRAKTARMF.pdfliyordu. (ei-Kıyame,75/16-18) Ezberlediklerini Allah'ın emrettiği şekilde, (ef isra,17

• Hafızlık yapacak öğrenciler tek tek keşfedilmeli. Bunun için öğrenciye birkaç satır okutulur, bu arada hoca öğrencinin okuma becerisi, ağız, kulak ve göz üçlüsünün koordinasyonu ile birlikte hafızlığa yatkınlığı ve ezber kabi­liyeti olup olmadığına bakar, bir anlamda onu keşfeder ve yönlendirir. "Eski­ler başlangıç hayır, sonuç hayır." derlerdi.

Nitekim Hz. Peygamber, ezber kabiliyeti çok yüksek olan Zeyd b. Sabit'i -o tebliğ edilen 5-10 ayetten oluşan vahyi hemen ezberliyordu- ibranice'yi öğrenmeye teşvik etmiş, (EbO Davud, ilim, 2) bu arada Ebu Zer'e de "Sen yöneticilik alma!" (E bO Davud, Vasaya, 4) buyurmuş, böylece kabiliyete da­yalı evrensel bir kural koymuştur. Bu kural, kişiyi tanıma, yönlendirme, böy­lece insan ve zaman israfını önleme kuralıdır.

Yeterli zihni özellikleri taşımayan bir öğrenci kendisi veya ailesi istiyor diye hafızlık sınıfına ayrılmamalı, zihni yetenekleri yeterli olmayan veya da­ha sonra zorlananları da llSana bu kadar yeter." deyip onlar için bazı sureleri ezberlemeyi yeterli görmeli, gerektiğinde 11Sen hafızlık yapamasın." diyebil­meliyiz. Biliyoruz ki; doktorlar bize hastalığımızı ve ne yapıp, ne yapmama­mız gerektiğini söylüyorlar. Aksi halde öğrenci zorlanabilir, sağlığı bozulabi­lir. Aşıkkutlu Hoca Efendi'nin uygulamasına bir göz atalım: o, makul bir sü­rede kabiliyetini ortaya koyamayan, derslerini sürekli aksatan, okuma heve­sini kaybeden ya da başkalarına zarar verecek şekilde çok yaramazlık yapan öğrencilere kaba kuvvete başvurmadan, kötü söz söylemeden, bir süre öğüt verir, hafif ifadelerle uyarır, azarlardı. 11Senin gibisini falaneaya göndermek lazım, bak o seni nasıl okutur" diyerek sert hocalara veya memleketine gön­dermekle tehdit ederdi. Bütün bunlardan sonuç alamayacağını anlayınca "artık baban sana daha fazla masraf etmesin eviadımi Git ona yardım et ve­ya o seni başka bir işe versin" diyerek öğrenciyi -babasına veya velisine ve­rilmek üzere durumunu belirten ve onunla ilgili tavsiyeleri ihtiva eden bir mektupla- memleketine gönderirdi.

• Yeterli zihni kabiliyete sahip ve istekli öğrenciler uygun ortamda yak­laşık bir yılda hafız olabilmektedir. Ancak hafızlığa başlamada temel şart, yü­zünden düzgün okumanın işlek olmasıdır. Mesela bir sayfa en fazla iki daki­kada okunabilmelidir. Bu durumda ezber yapabilmek zor değildir. Nitekim istanbul Ümraniye Aziz Mahmud Hüdayi Kız Kur'an Kursu öğreticileri, iki da­kikada bir sayfayı hatasız okuma becerisine sahip olabilenleri hafızlığa baş­lattıklarını ve bu öğrencilerin yaklaşık on iki ayda hafız olduklarını belirttiler. Tabii, ülkemizde sayıları az da olsa altı ayda, sekiz ayda hafız olanlara da rastlıyoruz.

• Öğrenciyi hafızlığa hazırlama: öğrenciye hafızlığa ·başlamadan önce bir süre talim, maharic-i huruf, tashih-i huruf dersi verilir, tecvit öğretilir. Bu

127

Page 14: X. KUR'AN SEMPOZVUMU - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D186913/2008/186913_BAYRAKTARMF.pdfliyordu. (ei-Kıyame,75/16-18) Ezberlediklerini Allah'ın emrettiği şekilde, (ef isra,17

süre kabiliyete göre değişir. Bundan sonrası kolaydır, öğrenci sadece ezberi düşünür. Bu eğitimi hafızlıktan sonra verelim, denebilir. Kanaatime göre bu doğru olmaz. Çünkü öğrenci yanlış ezberler, yaniışı düzeltmek ise daha zor­dur. Bir meslektaşımız şöyle anlatıyor: Kur'an dersine gittim, bazı hafızların yanlış okuduklarını gördüm. O kadar ki, içlerinden biri yeniden hafızlık yap­malıdır.

Hafız öğrenci iki üç yıl okuyor da niçin yanlış okuyor, sorusunun cevabı: Hocasının da yanlış okuması dolayısıyladır. Bu itibarla hafızlık her kursta de­ğil, belli merkezlerde yapılmalıdır.,

• Ezber yapılacak sayfa özellikle ilk günlerde hoca tarafından okunmalı, öğrenci takip etmeli, özelliği olan (ve enabO) gibi kelimeler öğrenciye iyi kavratılmalıdır. Ancak görüştüğümüz öğreticiler bunu yapamadıklarını söy­lediler.

• Ezberlenecek sayfa/sayfalar önce birkaç defa yüzüne okunarak iyice işlek hale getirilmeli, hatta imkan varsa Türkçe mealinin de okunmasına gay­ret edilmelidir.

• Öğrenci yazısı kolay okunan tek bir mushaftan ezber yapmalıdır.

• Ham sayfalar mutlaka gece yatmadan önce ezberlenmeli, sabahleyin seher vaktinde tekrar edilerek son şekli verilen ezber {ders) erken saatlerde hocaya arz edilmelidir.

• Özellikle ham sayfalar mümkünse hocaya arzdan önce hafız bir arka­daşa dinletilmelidir. Bu aynı zamanda bir yardımlaşmadır.

• Ezber mümkünse her gün aynı zaman diliminde verilmelidir. Çünkü konsantre olmak önemlidir. Biliyoruz ki doktorlar verilen ilacın aynı zaman­da alınmasını tavsiye ediyorlar. Öte yandan günlük ezberini zamanında ve~ remeyenler bir'sonraki güne ait ezberi yapmakta zorlanmaktadır. Buna göre, hafızlıkta ders vermede devamlılık esastır. Ders her gün verilir ve erteleme anlayışı yoktur.

• Öğrenci bazen sıkılabilir. Öğretici bu gibi durumlarda onu motive et­melidir.

lıdır.

• Sesli okuma ezberi kolaylaştıracağı için bu imkan ve ortam sağlanma­i

• Öğrencinin beden ve ruh sağlığını koruyacak gerekli tedbirler alınma­lı, alınacak gıdaya dikkat edilmelidir. Mesela; bal, üzüm gibi zekayı kuvvet­lendirecek gıda la ra önem verilmelidir.

128

Page 15: X. KUR'AN SEMPOZVUMU - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D186913/2008/186913_BAYRAKTARMF.pdfliyordu. (ei-Kıyame,75/16-18) Ezberlediklerini Allah'ın emrettiği şekilde, (ef isra,17

• Öğrenci Kur'an'ı ezberlemeye ve anlamaya karşı hırs sahibi olmalıdır. Şöyle denmiştir. "Kur'an'ı öğrendikten sonra istediğini alabilirsin." Nevevi şöyle der; "Selef; ancak Kur'an'ı ezberleyenlere Hadis ve Fıkıh öğretir1erdi."

• Hz. Peygamber'in yaptığı gibi Kur'an'ı tertil ile tecvit kaidelerini uygu­layarak ve manaları üzerinde düşünerek okumalı. (Sa'd, 38/29). Kur'an'ı

tertil üzere ağır ağır okumak sünnet kabul edilmiştir. Hz. Ali (r.a): "Bilinçsiz yapılan ibadette, aniaşılmayan ilimde, düşünerek yapılmayan okumada ha­yır yoktur" derken, ( Darimi, 1,101) ibn Abbas da şöyle der: "Benim için Ba­kara ve Al-i imran surelerini, ayetleri üzerinde düşüne düşüne, ağır ağır okumak, Kur'an'ı baştan sona, manasını düşünmeden rast gele okumaktan daha iyidir."

• Mehmet Akif gaflet içerisinde yapılan ve zamanında bazılarının Kur'an okuyuşunu şöyle eleştirir:

''ibret olmaz bize, her gün okuruz ezbere de! Yoksa, bir maksat aranmaz mı, bu ayetler de? Lafzı muhkem yalnız anlaşılan Kur'an'ın, Çünkü kaydında değil, hiçbirimiz mananın."

• Başlangıçta aşırı yükleme yapılmamalı, öğrenci gücü yettiği kadar ez­ber yapmalı, ezber miktarı azar azar arttırılmalıdır.

• Öğrenciler hafızlığa başlamadan veya hafızlık yaparken çevrede yapı­lan hafızlık merasimlerine götürülerek teşvik edilmeli, takdir ve taltif edilme­lidir.

• Aileler devreye sokulmalıdır.

• Kur'an ağız yoluyla okunduğundan ağız ve diş sağlığına, temizliğine

özen gösterilmelidir.

• Bir hocanın dersine devam etmek, kişiyi disipline eder, hatalar anında düzeltilir.

Ezberi Koruma

• Ezberi koruma ve devam ettirme çabası her zaman canlı tutulmalıdır. Hafız olan her an okuyacak gibi hazır olmalıdır.

• Hafız, hatızlığın büyük bir nimet olduğunu, onu büyük bir çaba sonu­cu elde ettiğini bilerek, hıfzını koruma bilincine sahip olmalıdır.

• Hafızlar din hizmetleri alanında görev yapmaya teşvik edilmeli, yön­lendirilmeli. Bu durum, hafızlığı korumaya ve meslekte uygulamaya daha uygundur. Ancak günümüzde bu noktaya yeterince hassasiyet gösterildiği söylenemez.

129

Page 16: X. KUR'AN SEMPOZVUMU - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D186913/2008/186913_BAYRAKTARMF.pdfliyordu. (ei-Kıyame,75/16-18) Ezberlediklerini Allah'ın emrettiği şekilde, (ef isra,17

• Mukabele okumalı,

• Namazlarda zammı sure olarak okumalı,

• Başkası okurken dinlemek, bir gün Hz. Peygamber ibn Mes'ud'a "Ba­na Kur'an oku" der. ibn Mes'ud hayretle " Kur'an sana indirilmişken onu sa­na ben mi okuyacağım" der. Peygamberimiz "evet, doğrusu ben onu başka­sından dinlemeyi seviyorum" buyurur. Bunun üzerine ibn Mes'ud Nisa Sure­sini okumaya başlar. 41. ayetegelince "dur, yeter der ve ağlamaya başlar ... ( Müslim, hadis no: 800)

• Hafızlık zordur. Hafızlığı korumak daha da zordur.

Biliyoruz ki, hafızlık için 2-3 yıl ayrılır. Ancak onu korumak için daha uzun yıllar ayrılmalıdır. Hafızlık bitti, belgeyi aldım deyip ara verilirse unu­tulması mümkündür.

Bu itibarla öğreticilerimiz öğrenciye Kur'an'ı ezberlemek kadar, onu ko­rumanın da önemli/gerekli olduğu, hatta bunun için ne yapılması gerektiğini mutlaka öğretmelidir. Ancak kanaatime göre, işin bu yönü ihmal edilmekte­dir.

"Hafız, Kur'an'ı devamlı okumadığı zaman unutur." (Müslim, S. Müsafirin, 33) buyuran Hz. Peygamber güzel bir reçete sunuyor bize. Hafız olan, unutmamak için Kur'an'ı devamlı okuyacak, hatmedecektir.

• imam-Hatip Lisesi mezunu, hafız olan öğrencilere, ilahiyat fakültele­c ri ne girişte belli bir avantaj sağlanabilir.

• Toplumda hafızlığa değer verilmeli, hafızlara itibar gösterilmedir. Muallim Naci'nin deyişi ile:

"Marifet, iltifata tabidir,

Müşterisiz meta zayidir."

Aralıklı Tekrar/Periyodik Okuma:

Tekrarın bir öğrenme kanunl! olduğunu ve yeterince tekrarlanarak öğ­renilen bilginin unutulmadığını, kolay hatırlandığını biliyoruz. Hatırlama, öğ­renilen bilgilerin veya geçmiş tecrübelerin bilinç düzeyine çıkarılmasıdır.

Eskiden üç aşamalı bir ders verme yöntemi vardı.

1- Öğrencinin derse hazırlığı

ll- Dersin öğretmen nezaretinde işlenmesi

lll- Tekrar

Matematik kuralını hatırlayalım. Çarpanlardan biri sıfır olursa sonuç sı­fır olur. axbxO=O gibi. Günümüzde genel eğitimin en önemli problemlerin-

. 130

Page 17: X. KUR'AN SEMPOZVUMU - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D186913/2008/186913_BAYRAKTARMF.pdfliyordu. (ei-Kıyame,75/16-18) Ezberlediklerini Allah'ın emrettiği şekilde, (ef isra,17

den biri kanaatime göre bu aşamalara yeterince riayet edilmemesidir. (öğ­rencilerin ön hazırlık yapmadan derse gelmesi, öğretmeni sınıfta dikkatle dinlememesi ve yeterince tekrar etmemesi.)

Halbuki, geleneksel eğitimin en önemli yönlerinden birisi bu idi. Yani bilginin tekrarlanması, tekrarlanarak öğrenilmesi idi. Dolayısıyla o eğitimi alan insanlar yıllar sonra bir matematik kuralını kolaylıkla söyleyebilmekte idi. Şimdi öğrenilenler ise sınavdan sonra unutuluyor.

Zernuci {13. yy) bunu yedi asır önce şöyle formüle ediyor:

"Bir konu/ bir ders işlendiği günden sonra 1. gün 5

2. gün 4

3. gün 3

4. gün 2

5. gün 1

olmak üzere toplam 15 defa tekrarlanırsa unutulmaz." Aynı görüşü yedi asır sonra Maymon tekrar ediyor.

Peygamberimizin meşhur hadislerini hatırlayalım. "Kur'an sahibi (Ha­fız), bağlı devenin sahibi gibidir. Deve sahibi devesini bağlarsa onu tutabilir, onu bırakırsa deve kaçar, gider." {Müsim, S. Musafirin 226, Tecrid, ll, 278)

Burada güzel bir benzetme yapılmış, ezberlemek ve ezberi tekrarlamak deveyi bağlı tutmaya benzetilmiştir. Başka bir deyişle tekrar yoluyla ezberin korunacağı ifade edilmiştir. Hz. Peygamber şöyle buyurur: "Kur'an sahibi kalktığı zaman, gece gündüz okursa hatırlar, okumasa onu unutur." Buna göre tekrar aralıklı yapılmalıdır.

Kur'an'ı Hatmetmek

Kur'an'ı hatmetmek, baştan sona okumak bir tekrardır. Kur'an'ın ne kadar zamanda hatmedilmesi gerektiği konusunda çeşitli rivayetler vardır.

Böyle bir zaman tahsisi bahis konusu edilmernekle birlikte, Kur'an tila­vetine devam etmenin Hz. Peygamber (sav) tarafından teşvik edildiği bilin­mektedir.

"Kur'an okuyun ve ezberleyin" (Yakub b. Seyyid Ali, Şerhu Şir'ati'l­

islam, 11,52)

"Ümmetimin en şereflileri Kur'an'ı ezberleyenlerdir." (K. Hafa, 1,129)

Kur'an ne kadar okunmalı, ne kadar zamanda okunmalıdır? Bu konuda gerçek olan şudur: okumak kişilere göre değişir. Ashab-ı kirarn başta olmak üzere, Kur'an'ı çok kısa sürede hatmedenler olmuştur. Nitekim: Übeyy b. Ka'b 8 günde, Said b. Cübeyr iki gecede, sahabeden gücü yetenler 7 günde,

131

Page 18: X. KUR'AN SEMPOZVUMU - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D186913/2008/186913_BAYRAKTARMF.pdfliyordu. (ei-Kıyame,75/16-18) Ezberlediklerini Allah'ın emrettiği şekilde, (ef isra,17

''k

bazıları ayda bir, bazıları iki ayda bir, bazıları daha uzun zamanda hatmeder­di. (el-itkan, 1/104)

Kur'an-ı Kerimi her gün hatmeden Abdullah b. Amr (ra) ile Rasulullah (sav) arasında şöyle bir konuşma geçmiştir: Hz. Peygamber bana: "Kur'an'ı her ay hatmedecek kadar oku" dedi. Daha fazlasını okuyabilirim, dedim. Öy­leyse 20 gecede oku, dedi. Daha fazlasına gücüm yetiyor dedim. Onbeş günde oku, dedi. Ona da gücüm yetiyor deyince, 7 günde oku ve buna ziya­de etme buyurdu. (Buhari, F. Kur'an)

Buna göre gücü yeten, Kur'an'ı her ay hatmedebilir.

Abdullah b. Amr benim daha fazlasına gücüm yetiyor deyince Rasulullah (sav) ona "O'nu üç günden daha az bir zamanda okuyan O'ndan bir şey anlamaz."buyurmuşlardır. (ibn Mace, 1/428; Tirmizi, Kıraat, 4/267; Nesai, F Kur'an, 92)

Buradan hareketle üç günden daha az bir zamanda hatmetmeyi rnek­ruh sayanlar olmuştur.

Daha fazla okuma imkanına sahip olmayanlar için yılda iki defa Kur'an'ı hatmetmek uygun düşer. Nitekim Ebu Hanife "Kim Kur'an'ı yılda iki defa hatmederse Kur'an'ın hakkını yerine getirmiş olur. Zira Hz. Peygamber vefat edeceği yıl Kur'an'ı Cebrail'e iki defa arz etmişti." demiştir.

Öte yandan Hz. Peygamber yukarıdaki hadis ile onun manası üzerinde durulmasına işaret etmişlerdir. Ayrıca hızlı okunduğunda tecvit kaidelerine riayet etmek zorlaşır. Zira Kur'an sadece lafızlarının okunması için inmemiş­tir. Ayetleri düşünerek ve ögüt almak için okumak gerekir. (Sad,29)

Kur'an'ın tertil üzere ve ağır ağır okunmasının daha faziletli oluşu da aynı sebebe dayanır. ·

Kıraat Yöntemleri:

Kıraat, Kur'an öğretimin veya hafızlığın ayrılmaz bir parçası olduğundan bu konuya kısaca temas etmek yerinde olacaktır.

Kur'an ve kıraat öğretiminde hocanın ağzından duymak ve ona dinlet­mek şeklinde iki usul vardır. Bunlar; Sema ve Arz usulleridir. Özellikle ilk Hic­ri asırlarda bu iki usulün yaygın olarak uygulandığı bilinmektedir. Daha son­raları bu iki usul birleştirilerek yeni bir usul daha ortay çıkmıştır 1ki buna Eda denilmektedir. Şimdi kısaca bu usullere bir göz atalım:

·ı. Sema:

Sema; işitmek ve dinlemek manasına gelir. Kur'an öğretimi, Hz. Pey­gamber'in hayatında Sema ile başlamıştır. Rasul-ü Ekrem, Kur'an'ı Cebra­il'den Sema yoluyla almıştır.

132

Page 19: X. KUR'AN SEMPOZVUMU - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D186913/2008/186913_BAYRAKTARMF.pdfliyordu. (ei-Kıyame,75/16-18) Ezberlediklerini Allah'ın emrettiği şekilde, (ef isra,17

Hocanın okuyup öğrencinin dinlemesi usulüne sahabe, tabiin ve tebe-i tabiin devirlerinde başvurulduğu gibi, daha sonra da başvurulmuştur. Bu usulün en etkili olduğu zamanlar, elbette ilk hicri asırlar olmuştur.

Allah'ın emrettiği şeklinde Cebrail (a.s), Kur'an'ı Hz. Peygamber'e oku­yar. Peygamber'de müslümanlara tilavet ediyordu. Kurra, Hz. Peygamber'e uyarak, hocanın talebeye okuması şeklinde öğretimi yürüttüler.

ilk devirlerde Kıraat'ın daha çok Sema usulü ile yürütüldüğünü kaynak­lardan öğreniyoruz.

Kıratı hocadan dinlemek ...

Bu usulle öğretimde, öğrencinin çevre ile ilişkisini kesmesi, hocasını bü­yük bir dikkatle dinlemesi ve acele edilmemesi gerektiğini öğreniyoruz.

Nitekim Rasul-ü Ekrem, gelen vahyi unutmamak için ve ezberlemek ar­zusu ile henüz kendisine okunup bitirilmeden onu acele ile tekrarlamaya ça­lışıyor, vahyin gelişi esnasında dudaklarını hareket ettiriyordu. Konuya ilişkin ayet şöyledir:

"Rasulüm! Onu (vahyi) çarçabuk almak için dilini kımıldatma. Şüphesiz onu toplamak (senin kalbine yerleştirmek) ve onu akutmak bize aittir. O halde biz onu okuduğumuz zaman, sen onun okunuşunu takip et. (ei­Kıyame, 75/16-18)

2. Arz:

Lügatte bir şeyi bir himaye göstermek, ibraz etmek, izhar etmek demek olan arz, ıstılah da: Talebenin hocadan dinleyerek (semaen) aldıklarını ona okuması, talebenin okuyup hocanın dinlememsidir. Bu usul de sema usulü gibi Hz. Peygamber'in tatbikatma dayanır.

"Kıraatı hacaya dinletmek adeti, Hz. Peygamber'in her yıl Ramazan ayında Kur'an'ı Cebrail'e arz etmesine dayanır.

Ebu Hureyre'nin rivayetine göre Hz. Peygamber vefat ettiği yıl Ramazan ayında Kur'an'ı Cebrail'e iki defa arzetmiştir. (ibn Mace, Sıyam, 58) Arzdan maksat, Kur'an zabtının, ezberin kontrol edilmesidir. Sahabeden bir kısmı Kur'an'ı Hz. Peygamber'den işitmiş, dinlemiş ve ona arz etmiştir ... Aliyyüi­Kari şöyle diyor: "Kıratı hocalardan alma iki yolla olur. Bunlardan biri, kıratı hocalardan işitmektir. Bu mütekaddimünun yoltıdur. Diğeri, onların huzu­runda okumaktır. Bu da müteahhirinin yoludur."

3. Eda:

Lügatte yerine getirmektir. lstılahta ise; tilavet esnasında harflerin hak­kını vermek, gereği gibi okumaktır. Kıraat, üstadın ağzından çıktığının aka­binde onu üstadın huzurunda tekrar etmektir.

133

Page 20: X. KUR'AN SEMPOZVUMU - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D186913/2008/186913_BAYRAKTARMF.pdfliyordu. (ei-Kıyame,75/16-18) Ezberlediklerini Allah'ın emrettiği şekilde, (ef isra,17

Rasulullah Kur'an'ı Cebrail'den semaen alıyor, sonra ona arz ediyor. Yani mukabele uygulanıyor. Buna göre eda, sema ve arz usulünün bir arada tatbikidir. Eda, hocanın ağzından almak ve onu huzurunda okumaktır. Kıra­ta, ilk derslerde, ilk günlerde daha etkilidir.

Kur'an Kursları:

Dar'ui-Kurralar 3 Mart 1924 tarih ve 430 sayılı Tevhid-i Tedrisat Kanu· nu' nun 2. maddesi gereği diğer okullar gibi Maarif Ve kaleti'ne bağlanmak is­tenmişse de zamanın Diyanet işleri Başkanı Rıfat Börekçi'nin bu kurumların birer ihtisas kurumu olduğundan hareketle Diyanet işleri Başkanlığı'na bağ­lanması yönündeki ısrarlı konuşmaları sonucu Kur'an Kursları'na dönüşerek varlıklarını kesintisiz sürdürmüşlerdir. 1970'1i yıllara kadar sayıları az ve daha çok erkek öğrencilere hizmet veren kurumlar idi.

Bugün Kur'an kursları'nın %78.6'sı kız %8.4 erkek %13'ü karma. %14'ü yatılı, %86'sı gündüzlü. 2005 yılı itibariyle öğretime açık Kur'an Kursu sayısı 4.880, öğrenci sayısı 114.721'dir. Öğrencilerin %85'i kız, %15'i erkektir. Buna bağlı olarak öğreticilerinde çoğu bayandır. 1.107'si erkek, 2.610'u kadın ol­mak üzere 3.717 öğretici yanında 2.500 civarında da vekil öğretici görev yapmaktadır.

Kur'an kursu, öğretici ve öğrencilerinin yıllara göre dağılımı:

Gerçek olan şu ki, bu konuda 1980 öncesi ile ilgili sağlıklı istatistiki bu­lamadık. Bir fikir vermesi bakımından şunları söyleyebiliriz.

134

Y!L Kurs Sayısı

1934 9

1948 99

1950 127

1981 2.773

1988 4.420

1994 4.994

Öğretici Sayısı

Er. K. Toplam

9

1.110 814 : 1.924

2.112 2.428 : 4.540

3.444 3.522 : 6.966

Yüzüne Okuyan

Er. K. Toplam

231

5751

8706

30.751 52.934: 83.685

44.418 82.107 : 126.525

50.424 113.020 : 163.444

2000 3.119 1.942 2.689:4.631 8.766 76.340 :85.106

(3.189 ö.k.)

2005 4.880 1.618 4.522 : 6.140 15.588 128.789 :142.377 ı

(2.873 ö.k.)

Y!L Hıfza Çalı~an Hafızlık Belgesi Alan

Er. K. Toplam Er. K. Toplam

1981 5.200 4.140 : 9.340 784 205 :989

1988 9.246 6.992 : 16.238 2.378 670 : 3.048

Page 21: X. KUR'AN SEMPOZVUMU - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D186913/2008/186913_BAYRAKTARMF.pdfliyordu. (ei-Kıyame,75/16-18) Ezberlediklerini Allah'ın emrettiği şekilde, (ef isra,17

ı994

2000

2005

13.743 7.756 : 21.499

8.5ıı 9.244 : ı7.755

5.138 ı0.922 : ı6.060

3.006 865 : 3.871

2.39ı ı.409 : 3.800

636 97ı : 1.607

Bazı illerimiıle ilgili 2005 yılı istatistiki bilgi:

]1_ Kurs Yatılı Yüzüne Hıfza Çalısan

Bilecik ı2

Çanakkale ı9

Edirne 9

Hakkari 8

Kırklareli ı9

Kırşehir 2ı

Muş ll

Niğde 75

Iğdır

Tunceli 2

Şırnak 4

Kilis 7

Adana ıı7

Ankara 374

Bursa ı13

istanbul 379

Konya 248

K. Er.

ı

ı

- 2

ı

- 2

- ı

5 6

8 ıo

ı4 6

62 65

9 ı2

K. Er. Topl.

59 - :59

564 20:584

270 36 :306

ı52 ı8 :ı7o

247 32 :279

599 - :599

252 72 :324

5494 ı67 :566ı

45 - :45

ı8 -ı :8

ı58 2ı :ı79

3.413 ı98 :3611

1.997 223 :2220

3.503 370 :3873

K. Er.

ı -

- ı

9 99

396 87

258 5ı

ı3.438 2.9oı :ı6339 2760 ı467

7.055 1.358 :48ıo 407 5ıı

Belge Alan

K. Er.

ı ı7

36 ı2

6ı 5

ı83 ı55

45 ı8

Öğreticilerle ilgili sayıya vekil öğreticiler de dahildir. Çünkü 2005 yılı iti­bariyle kadrolu öğreticiler 2610'u kadın, 1107'si erkek olmak üzere toplam 3717'dir. (2005 yılı istatistikleri, 53) Bu öğreticilerden 2433'ünün vekil öğre­tici olduğu anlaşılmaktadır.

Yukarıdaki tabloda görüldüğü gibi yaklaşık 20 ilimizde hafızlık belgesi alan, 11 ilde hafızlığa çalışan öğrenci yok. Mesela Çanakkale ve Kilis'te birer erkek öğrenci hafızlığa çalışıyor. Tekirdağ'da iki kız iki erkek olmak üzere 4'ü yatılı toplam 75 Kur'an kursu olduğu halde 3 öğrenci hafızlığa çalışıyor.

Merak ettiğiniz bir konuda sizi bilgilendirmek isterim. Tokat ilinizde 2005'te kurs başına 26 öğrenci düşerken 2007 itibariyle 22 Kur'an Kursu

135

Page 22: X. KUR'AN SEMPOZVUMU - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D186913/2008/186913_BAYRAKTARMF.pdfliyordu. (ei-Kıyame,75/16-18) Ezberlediklerini Allah'ın emrettiği şekilde, (ef isra,17

olan merkezde 33 öğrenci düşmektedir. Buna göre Kur'an Kursuna düşen öğrenci sayısı itibariyle; istanbul 1., Konya 2., Tokat 3. sırada yer almaktadır. Bu durum, Tokat ilimiz için bir övünç vesilesidir.

Neler Yapılabilir?

1. Elimizdeki verilere göre ve 2005 yılı itibariyle mesela: istanbul'da kurs başına 54, Konya'da 38, Adana'da 31 öğrenci düşmektedir. Şırnak'ta ve Bilecik'te 5, 374 Kur'an Kursu olan Ankara'da 8 öğrenci düşmektedir. Kurs başına, 36'sı kız, 12 'si erkek olmak üzere toplam 48 öğrenci hafızlık belgesi almıştır. Herhalde bunlar daha çok 18 yatılı kurstadır. Kanaatime göre bu büyük bir emek ve zaman israfı. Özellikle büyük şehirlerimizde mesela 374 Kur'an Kursu olan Ankara'da 2-3 kurs birleştirilebilir. Böylece 8X3=24 öğ­renci ve 3 öğretici. Birlikten kuvvet doğar. Biri yüzüne Kur'an öğretir, birisi hafızlık yaptırır, birisi dini bilgiler dersi verir, böylece hem bir branşlaşma söz konusu olur, hem de kalite artar.

ibn Haldun'a göre öğretmenierin alan ve yöntem konusundaki yeterlili­ğinin yanında eğitim öğretim faaliyetine katılan öğretmenierin çokluğu ora­nında öğrencide bir alışkanlık ve me leke meydana gelir, bilgisi mükemmelle­şir.

Düşünün: Bir Kur'an Kursu 10-15 öğrencisi var, hem de farklı yaş grup­larında. Yüzüne Kur'an öğretme, hafızlık ve dini bilgiler ... Bir öğretici burada nasıl başarılı olabilir.

Sakın yanlış anlaşılmasın, bu öğrencisi az olan Kur'an Kurslarının kapa­tılması değil, daha fonksiyonel hale getirilmesi teklifidir. Zaten 2005 yılı iti­bariyle 7.753 Kur'an Kursundan 4.880'i öğretime açık, 2.873'ü öğretime ka­palıdır. (2005, 87) Öğrencisi olmayan kursları zorla ayakta tutmaya çalışmak ne derece doğrudur. Bence bu konu üzerinde önemle durulmalıd;r. Mesela: istanbul, Ümraniye Cevherağa Kız Kur'an Kursu 2003'te -bu kurs cami tuva­letinin üzerindedir- eğitim merkezine dönüştürülmüştür. Şimdi burada din göreviiierimize yönelik hizmet içi eğitim seminerleri verilmektedir.

2. Kur'an Kursları, yüzüne Kur'an öğretenler, hafızlık yaptırılanlar şek­linde ikiye ayrılmalı. Hafızlık yapılan kursların isimleri "Kur'an Eğitim Merke­zi", "Hafızlık Eğitim Merkezi" olarak değiştirilmesi üzerinde düşünülmelidir. Kurs kavramı biraz hafif kalmaktadır. Sürücü kursu, biçki dikiş kursf.J gibi.

3. Öğreticilerin statülerinin değiştirilmesi yönünde adımlar atılmalıdır. Mesela öncelikle üniversite mezunlarına ve hafız olup hafızlık yaptıranlara öğretmen, diğerlerine öğretici denebilir. Nitekim küttaplarda Kur'an hocala­rına "Muallim, Mukri", yazı hocalarınada "Mükettib" denilirdi.

136

Page 23: X. KUR'AN SEMPOZVUMU - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D186913/2008/186913_BAYRAKTARMF.pdfliyordu. (ei-Kıyame,75/16-18) Ezberlediklerini Allah'ın emrettiği şekilde, (ef isra,17

4. Bugün Kur'an Kurslarına devam edenlerin çoğu yetişkinlerdir. Trak­ya'da 30 yaşın altında öğrenci yoktur. Hatta Lüleburgaz'da 83 yaşındaki Ha­tice Hanım kur'an öğrenmektedir. Buradan hareketle dini bilgiler müfredatı yetişkinler ve özellikle de hanımlar dikkate alınarak yeniden düzenlenmeli­dir.

S. Kur'an kurslarını konu ettiğimize göre, bu kurumların en önemli un­surunun öğreticiler olduğunu biliyoruz. Klasiklerimizde kur'an mualliminin vasıfları üzerinde durulmuştur. Bunlardan birisi de "Kur'an mualliminin tale­be akutmaya haris olması"dır. Dün burada hizmet veren Gafur Efendi'nin gayreti dile getirildi. Ne güzeldi. Konuya ilişkin örnek olmak üzere M. Rüştü Aşıkkutlu hoca efendinin uygulamasını aşağıya alıyoruz: "Pazar kurulduğu ve bu nedenle cemaat de kalabalık olduğundan, vaiz olduğu dönemde Perşem­be günleri Of'a gider, vaaz verirmiş. Dolayısıyla o gün Kur'an akutamadığın­dan bu duruma çok üzülen hoca şöyle dermiş: "bir çocuğa bir sayfa Kur'an okutamadığım günü zararla geçirmiş, yani kayıp sayarım." Şu anlayışa bakı­nız. işte Kur'an öğretme aşkı bu. Bu iş bir saat işi değil bir gönül işi olmalı. Aradaki fark bu. Onlar kendilerini zamanla mukayyed saymıyor. Günümüzde ise eksik olan bu. Özellikle gündüzlü Kur'an kurslarında görev yapan öğretici­leri mesai sonrası kursta bulmak oldukça zor. Yani eksik olan gayrettir, zira başanya büyük ölçüde gayretle ulaşılır. Bu konuda Mevlana şöyle diyor: "Gayret insanın kanadıdır."

Sonuç olarak şöyle diyebiliriz:

a. Her kursta hafızlık yapılmamalı ve mümkünse hafız olanlar hafızlık sınıfına girmelidir.

b. Özellikle yetenekli hafızların katılacağı (Diyanet işleri Başkanlığı Eği­tim Merkezleri model alınarak) kıraat ilmini öğreneceği bölge Kur'an Kursları açılmalı.

c. Hafızlık yapılan Kur'an kursları imam Hatip Liselerinin bir alt basa­mağı gibi düşünülmeli ve öğrencilerden isteyenler açık lise sınaviarına da gi­rebilmelidir.

d. 1980'1i yıllarda bu alanda yapılan akademik çalışma sayısı çok sınırlı idi. Son yıllarda 20 kadar akademik çalışma yapıldığını biliyoruz. Bu bir ilmi zenginlik. Din şuralarının ve bazı sempozyumların bir oturumunda Kur'an Kursları ile ilgili konuların ele aldığını görüyoruz. Bu arada 24-25 Mayıs 1997'de istanbul'da iSAV tarafından düzenlenen ve bendeniz tarafından or­ganize edilen "Kur'an Kurslarında Eğitim Öğretim ve Verimlilik" sempozyu­mu yapıldı. Tabii bu toplantıyı düzenleyen Fecr Yayınevi'nin yaptığı güzel ça­lışmaları da unutmamak gerekir. Mesela 2008'de daha geniş katılımlı bir sempozyum düzenlenebilir. Akademisyen ve Kur'an hizmetinde bulunan,

137

Page 24: X. KUR'AN SEMPOZVUMU - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D186913/2008/186913_BAYRAKTARMF.pdfliyordu. (ei-Kıyame,75/16-18) Ezberlediklerini Allah'ın emrettiği şekilde, (ef isra,17

uygulamanın içinde olanlar bir araya gelerek Kur'an Kurslarını çeşitli yönle­riyle ele alır, problemlerini tartışırlar. Tecrübeler ışığında ulaşılan sonuçlar, görüşler ilgililere, yetkililere ve kamuoyuna sunulabilir.

e. "Hafız olmak değil, hafız ölmek" hafızlar için en önemli prensip ol-malıdır. Sözlerimi Yunus Em re' nin bir beyiti ile tamamlamak istiyorum:

"Kim ki Kur'an bilmedi,

Sanki dünyaya gelmedi."

Hep birlikte Kur'an'ı öğrenmeye, anlamaya, ezberlemeye ve hayatımız­da uygulamaya gayret edelim, yukarıdaki duaya amin diyelim. Saygılarımla.

Bibliyografya:

Abdurrab b. Nüvabüddin, Keyfe Tahfezu'l' Kur'an el-Kerim, 4. Baskı, Riyad, 2001.

Aliyyü'l Kari, Zekeriya el Ensari, ei-Minehu'l Fikriye, Mısır, 1308/1890.

Aşıkkutlu, Emin, "M. Rüştü Aşıkkutlu" M. Rüştü Aşıkkutlu Anısına ll. Kur'an ve Kıratı Sempozyumu, {Adapazarı, 2003) Adapazarı 2006, 127-145.

Bayraktar, M. Faruk, Eğitim Kurumu Olarak Kur'an Kursları Üzerine Bir Araş-tırma, istanbul 1992.

Bozkurt, Nebi, Hafız Md., DiA.

Çağrıcı, Mustafa, Kur'an Kursu Md., DiA.

DiB istatistikleri.

Evliya Çelebi, Seyahatname.

ibn Haldun, Mukaddime, çev., Z. Kadiri Ugan, ME. Basımevi istanbul, 1986.

Karaçam, ismail, Kur'an'ı Kerim'in Faziletleri ve Okunma Kaideleri, M.Ü ifav Yay. ll. Baskı, istasnbul 2005.

Koç, Ahmet, Kur'an Kurslarında Eğitim ve Verimlilik, Ankara, 2005

Nevevi, Ebu Zekeriya Yahya b. Şeref, et-Tibyan ... , yersiz, ts.

Suyuti, Celalüddin, el-itkan fi Ulumi'l Kur'an, Beyrut 1973.

Taşköprüzade Ahmet, Mevzüatul Ulum, istanbul1313.

Tetik, Necati, Başlangıçtan IX. Hicri Asıra Kadar Kıraat ilminin Talimi, işaret Yay., istanbul, 1990.

138

Ünal, Cavit, Eğitim Psikolojisi, Ankara,l983.

Zerkeşi, el-Burhan fi Ulumi'l Kur'an, Mısır, 1972.

Zernuci, Talimul Mutaallim, istanbul, 1323.