Upload
others
View
12
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
Fazıl Uğur SOYLU Ekonomist, Mali Müşavir, İdari ve Sosyal Bilimler Uzmanı
YABANCI SERMAYE VE BANKACILIK SEKTÖRÜNDEKİ SON ON YILDAKİ
YAPISAL GELİŞMELER YABANCI SERMAYENİN BANKACILIK
SEKTÖRÜNE ETKİLERİ
İSTANBUL, 2007
iii
İÇİNDEKİLER
GİRİŞ
1. BÖLÜM
1.1 YABANCI SERMAYE NEDİR
1.1.1 GETİRDİKLERİ
1.1.2. GÖTÜRDÜKLERİ
2. YABANCI SERMAYENİN SEKTÖREL DAĞILIMI
SON 10 YILLIK DEĞERLENDİRME
3. DÜNYADAKİ DİĞER ÜLKELERDE BANKACILIK SEKTÖRÜNDE
YABANCI SERMAYE
4. BANKACILIK SEKTÖRÜ
4.1.1990–2000
4.2. 2000–2007
5. YABANCI SERMAYENİN TÜRKİYEDEKİ ETKİLERİ
5.1.………….
5.2.İSTİHDAM
5.3.BANKACILIK GELİŞMELERİ
6. SONUÇ
7. KAYNAKLAR
iv
İÇİNDEKİLER ...........................................................................................................iii
Tablolar Listesi ........................................................................................................... vi
Şekiller Listesi............................................................................................................vii
Grafikler Listesi ........................................................................................................viii
Kısaltmalar Listesi ...................................................................................................... ix
GİRİŞ ........................................................................................................................... 1
1. BÖLÜM ................................................................................................................... 4
1. DOĞRUDAN YABANCI SERMAYE ................................................................... 4
1.1. Doğrudan Yabancı Sermayenin Tanımı ............................................................ 4
1.2. Doğrudan Sermayenin Dolaylı Sermayeden Ayıran Unsurlar .......................... 8
1.3. Doğrudan Sermayenin Sınır Ötesi Akışının Diğer Türlerinden Ayıran
Unsurlar .................................................................................................................... 9
1.4. Kalkınma ve Doğrudan Yabancı Sermaye İlişkisi........................................... 10
1.5. Doğrudan Yabancı Sermayeleri Doğuran Faktörler ........................................ 11
1.6. Doğrudan Yabancı Sermaye Şekilleri ............................................................. 12
1.6.1. Ortak Sermayeler....................................................................................... 13
1.6.2. Firmaların Tek Başına Gerçekleştirdiği Yeni Sermayeler ........................ 13
1.6.3.Satın Alma ve Birleşmeler.......................................................................... 13
1.6.4.Stratejik İşbirlikleri..................................................................................... 14
1.6.5.Zorunlu Sermayeler veya Firmaların Karlarını Sermayelerini Artırmak
Üzere Kullanmaları ............................................................................................. 14
1.7. Doğrudan Yabancı Sermaye Kararlarının Alınmasını Etkileyen Faktörler..... 14
2. DOĞRUDAN YABANCI SERMAYELERİN ARTAN ÖNEMİ ..................... 17
2.1. Doğrudan Yabancı Sermayenin, Sermaye İhraç Eden Ülke ve Yatırımcılar
Açısından Önemi .................................................................................................... 17
2.2. Yatırıma Konu Olan Ülkeler Açısından Doğrudan Yabancı Sermayenin
Önemi ..................................................................................................................... 20
3. DOĞRUDAN YABANCI SERMAYELERININ BİR ÜLKEYE GİRİŞ İÇİN
ARADIKLARI KRİTERLER ve GİRİŞ YÖNTEMLERİ......................................... 23
3.1. Çok Uluslu Şirketlerin Yatırım Kriterleri........................................................ 23
3.1.1.Yerel Piyasanın Özellikleri......................................................................... 24
3.1.2. Piyasaya Giriş ............................................................................................ 24
v
3.1.3. İşgücü ........................................................................................................ 25
3.1.4. Yerel Para Birimi....................................................................................... 25
3.1.5. Sermaye ve Kâr Transferi.......................................................................... 26
3.1.6. Fikrî Mülkiyet Haklarının Korunması....................................................... 26
3.1.7. Ticaret Politikaları ..................................................................................... 27
3.1.8. Devlet Düzenlemeleri................................................................................ 28
3.1.9. Vergi Oranları ve Teşvikler....................................................................... 29
3.1.10. Politik İstikrar.......................................................................................... 29
3.1.11. Makroekonomik Politika Çerçevesi ........................................................ 30
3.1.12. Altyapı /Destek Hizmetleri...................................................................... 30
3.2. Doğrudan Yabancı Sermayenin Giriş Yöntemleri........................................... 31
4. DOĞRUDAN YABANCI SERMAYENİN EKONOMİK ETKİLERİ................. 34
4.1. Yatırımın Kaynaklandığı Ülke Ekonomisi Açısından Etkiler ......................... 35
4.2 Yatırım Alan Ülke Ekonomisi Açısından Etkiler ............................................. 37
4.2.1 Ulusal Gelir ................................................................................................ 37
4.2.2 Ödemeler Dengesi ...................................................................................... 39
4.2.3 Ücretler ....................................................................................................... 39
4.2.4 Verimlilik ................................................................................................... 40
5. TÜRKİYE’DE ULUSLARARASI DOĞRUDAN SERMAYE GİRİŞLERİ........ 41
5.1. Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planı Dönemi (1990–1994) ............................... 43
5.2.Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Dönemi (1996–2000)............................... 45
5.3. Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Dönemi (2001–2005) ........................ 46
vi
Tablolar Listesi
Tablo 1.1- Sektörlere Göre Uluslararası Birleşme ve Satın Almalar (milyon dolar) .................................................................. Tablo 1.2 - 1995 - 2005 Döneminde Uluslararası Doğrudan Sermayeler ve Bileşenlere Göre Dağılımı (Milyon ABD Doları) ......................................... Tablo 1.3- Uluslararası Sermayeli Şirketlerin Sayısının Ülkelere Göre Dağılımı (2005 – 2006)................................................................... Tablo 1.4- Uluslararası Sermayeli Şirketlerin Sayılarının İllere Göre Dağılımı ....... Tablo 1.5- Uluslararası Sermayeli Şirketlerin Faaliyette Bulundukları İllerin Sektöre Göre Dağılımı ............................................................................. Tablo 1.6- Uluslararası Sermayeli Firmaların Sayılarının Sektöre Göre Dağılımı.... Tablo 1.7- Doğrudan Uluslararası Yatırım Girişleri 1995–2000 ( Fiili Girişler) ......
Tablo 1.8- Doğrudan Uluslararası Yatırım Girişleri 2001–2006 ( Fiili Girişler) .....
vii
Şekiller Listesi
Şekil 5.1. Sermaye Pazar Doğrusu.............................................................................36
Şekil.5.2. Menkul kıymet Pazar Doğrusu ..................................................................38
Şekil.5.3. Karakteristik Doğrusu................................................................................39
Şekil.6.1. Endeks Getirileri ........................................................................................49
viii
Grafikler Listesi
Grafik 1.1. 1995 – 2005 Döneminde Türkiye'de Uluslararası Doğrudan
Sermayeler ( Milyon ABD Doları ) ................................................................29
Grafik .1.2 .................................................................................................................63
Grafik .2.1. ................................................................................................................64
Grafik 2.2. ................................................................................................................85
Grafik .2.3. ................................................................................................................88
ix
Kısaltmalar Listesi
A.B.D. : Amerika Birleşik Devletleri
ADRs : American Depository Receipts
a.g.e. : Adı Geçen Eser
a.g.k. : Adı Geçen Kaynak
a.g.m. : Adı Geçen Makale
CUŞ : Çok Uluslu Şirketler
DDY : Doğrudan Yabancı Yatırım
GOÜ : Gelişmekte Olan Ülkeler
GÜ : Gelişmiş Ülkeler
IFC : International Finance Corporation
IFCG : International Finance Corporation Global Endex
IFCI : International Finance Corporation Investable Index
IMF : International Money Fund
İMKB : İstanbul Menkul Kıymetler Borsası
NYSE : New York Stock Exchange
SGMK : Sabit Getirili Menkul Kıymetler
SPK : Sermaye Piyasası Kurulu
SSCB : Eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği
TCMB : Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası
OECD : Organization for Economik Cooporation and Develepment
USD : Amerikan Para Birimi
UNCTAD : Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı
vb. : ve benzeri
vd. : ve devamı
YASED : Yabancı Sermaye Derneği
1
GİRİŞ
Günümüzde uluslararası sermaye akımları dünyanın en ücra köşesinde dahi
ekonomik, politik ve sosyal yaşamı etkiler hale gelmiştir. Bu akımlar arasında
özelikle doğrudan yabancı sermayeleri, sermayenin yanı sıra beraberinde getirdikleri
yönetim becerisi, yeni teknolojiler, know-how, ve istihdam olanakları sayesinde
sadece gelişmekte olan ülkeler tarafından değil, gelişmiş ülkeler tarafından da talep
edilmektedir. Eskiden dışa kapalı olan ekonomiler, artık ekonomi politikalarının
temeline uluslararası sermaye piyasalarına entegrasyonu oturtmuşlardır. Çağımızda
gelişmekte olan ülkeler, ekonomilerini dışa açıp açmamayı değil, hangi yollardan en
fazla doğrudan yabancı sermaye yatırımı çekilebileceklerini tartışır duruma
gelmişlerdir.
Uluslararası sermaye hareketleri günümüzde Yeni Dünya Düzeni
çerçevesinde büyük önem kazanmış bulunmaktadır. Bu anlayış öylesine etkili
olmaya başlamıştır ki artık az gelişmiş ülkelerde, örneğin Türkiye'de bütün kalkınma
umutları yabancı sermaye girişlerine bağlanmış bulunmaktadır.
Arka arkaya yaşadığımız ekonomik krizlerin sebep olduğu hasarın onarılması
için uygulanan ekonomik modellerle, sürdürülebilir bir kalkınma adına ihtiyaç
duyduğumuz en önemli hususlardan biri hiç şüphesiz istihdam ve vergi gelirlerini
arttıracak sermayelerdir.
Oysa yerli tasarrufların yetersizliği veya mevcut tasarrufların faiz gibi daha
cazip başka sermayelere yöneliyor olması bu konuda bir darboğaz yaratmaktadır.
Petrol krizinden alınan dersler ışığında borçlanarak büyüme yoluna gitmenin de
akıllıca olmadığı günümüzde, doğrudan yabancı sermayeler, yeni sermayeler için
ihtiyaç duyulan kaynaklar bağlamında en değerli alternatifler olarak karşımıza
2
çıkmaktadır. Oysa 1980 sonrası dönemde ve özellikle gelişmekte olan ülkelerce
uğruna rekabet edecek derecede önem verilen doğrudan yabancı sermayeler
konusunda ülkemiz ne yazık ki sahip olduğu potansiyele oranla en olumsuz
performansı sergileyen aktörlerden biri konumundadır.
Bu yönüyle doğrudan yabancı sermayelerin ülkemiz ekonomisine
sağlayabileceği olası katkıların maksimize edilebilmesi amacıyla, daha fazla ve
nitelikli doğrudan yabancı yatırımı özendirmek için neler yapılması gerektiğinin
incelenmesi gerektiği kaçınılmaz olmaktadır.
Küreselleşmeye ayak diremek yerine rekabetçi bir yapı oluşturan, yerel
gelişmelere imkan tanıyacak düzenlemelerle yerli müteşebbisi cesaretlendiren,
bölgesel oluşumların içinde yer alarak sahip olunan açılımları artıran, yabancı
yatırımcının özellikle ileri teknoloji imkanlarından ve stratejik evrensel pazar
vizyonundan yararlanan, bu arada devlete düzenleyici gerektiğinde koruyucu bir
misyon yükleyen ülkelerin kaydettiği gelişmelerin küreselleşmenin iyi okunması ile
mümkün olduğu ortadadır.
Günümüzde, yabancı sermayelerin ekonomik hayatta oynadığı rol üzerinde
tartışma yoktur. Ülke dışında büyük miktarda yatırım yapılmakta ve bundan
yatırımın yapıldığı ülke ve yatırımcı kadar, uluslararası toplum da kazanç elde
etmektedir. Aslında, ülke dışında yatırım yapma etkinliğinde, daha ucuz emek
pazarlarına girmek ve yatırımın yapıldığı ülkenin yerel kaynaklarının kullanılması
suretiyle daha çok kâr elde etmek amacı hâkimdir. Bununla beraber, günümüzde
sermayeler hem zengin sanayileşmiş ülkelerde, hem gelişmekte olan ülkelerde
gerçekleştirilmektedir.
Gelişmekte olan ülkeler bakımından yabancı sermayeler hayatî önem
kazanmıştır ve bugün bu ülkelerin önemli bir kısmının yabancı yatırımcıların ellerine
geçmiş olduğunu görmek mümkündür. Birçok ülke, yabancı yatırımı istemesine
rağmen, yabancı yatırımcıların kendi ülkelerinde böylesine etkili olmalarından
rahatsızlık duyabilir ve yatırımcı tarafından elde edilen kârların serbestçe ülke dışına
3
çıkarılmasına itiraz edebilir. İşte bu nedenle, genellikle ülkeler yabancı sermayeleri
hem çekmek, hem de denetlemek için dengeli bir politika uygulamak ihtiyacını
duymaktadır.
Yabancı yatırım alanı ekonomik olduğu kadar politik ve hukukî boyutu da
olan bir alandır. Yabancı sermayelerin hukukî açıdan incelenmesi ise, yabancılar
hukukunu ve özellikle uluslararası hukuku ilgilendirmektedir.
Uluslararası hukukun yabancı yatırıma ilişkin kısmının gelişmesine değişik
ekonomik, politik ve tarihî unsurların karşılıklı etkisi şekil vermiş ve belirleyici
olmuştur.
4
1. BÖLÜM
1. DOĞRUDAN YABANCI SERMAYE
Farklı ülkelere ait mevzuatlar, yatırım iklimleri ve teknoloji seviyelerine
rağmen ortak çıkarlar çevresinde şekillenen yabancı sermaye her gün başkalaşan
sosyo-ekonomik ilişkiler bütünü içinde gün geçtikçe daha karmaşık bir hal
almaktadır. Bu nedenle bir olgu olarak neyi ifade ettikleri, hangi amaçlarla ve nasıl
gerçekleştirildikleri ve hepsinden önemlisi hangi sosyal, ekonomik ve örgütsel
gelişmelerin bir sonucu olduklarının anlaşılması konunun sağlam bir temele
kurgulanması adına büyük bir önem taşır.
1.1. Doğrudan Yabancı Sermayenin Tanımı
Portföy sermayeleri hariç, bir veya daha fazla uluslararası yatırımcının
tamamına sahip olduğu veya yerli firma veya firmalarla ortaklık halinde
gerçekleştirdiği yatırmalara doğrudan yabancı sermayeleri denir.1
TC Merkez Bankası kaynaklarına göre yabancı sermaye;2 yabancı sermaye
mevzuatı çerçevesinde alınan, 07.06.1995 tarih ve 6990 sayılı yabancı sermaye
çerçeve karan gereğince; "Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nca alım satımı
yapılan konvertibl döviz ve efektif cinsinden nakdi sermayeyi,
• Yabancı sermayeli kuruluşlarda, yabancı gerçek ve tüzel kişilerin 1 DPT, VII. Beş Yıllık Kalkınma Planı, Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımları Özel ihtisas Komisyonu Raporu, DPT Yayını, Ankara 2000, s.l 2 TC Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü, Yabancı Sermaye Mevzuatı, Mart 2002, s.7
5
hissesine tekabül eden net kar, temettü, satış, tasfiye ve tazminat
bedelleri ile lisans, know-how, teknik yardım, yönetim ve franchise
anlaşmaları karşılığında ödenecek meblağların, dış kredi, anapara ve
faiz ödemelerinin transferi veya transfer edilebilir değerleri,
• Makine, teçhizat, alet ve bu mahiyetteki mallar, makine aksamı
ve malzeme ile hazine müsteşarlığının kabul ettiği sair lüzumlu
malları,
• Yurt dışında yerleşik kişi ve kuruluşların, kambiyo mevzuatı
çerçevesinde doğan her türlü mevcut ve alacaklarından, Hazine
Müsteşarlığı'nın sermaye payı olarak kabul edeceği meblağları,
OECD kaynakları ise ( Doğrudan Yabancı Sermaye ) DYS' yi;3
Patent ve ticari marka gibi fikri haklardan müsteşarlıkça kabul
edilenleri" ifade eder.
• "Yabancı yatırımcının şirketin dağıtılmayan ve yatırıma tekrar
aktarılan kazançlardaki payını,
• Yabancı yatırımcının nakit veya ayni sermaye yoluyla, ana şirketten
hisse ve borç senetleri (kısa orta ve uzun vadeli borç senetleri)
alımı,
• Yabancı yatırımcının şirkete sağladığı kredileri,
• Yabancı yatırımcının şirketten nakit dışı makine ve üretim
hakları alımları,
3 TC. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Yabancı Sermaye Raporu, Ankara, 2001 s. 11
6
• Yabancı yatırımcının sağladığı ticari ve diğer krediler" şeklinde
tanımlanmaktadırlar.
Görüldüğü gibi farklı kaynaklar DYS' leri farklı kriterlerle tanımlama yoluna
gidebilmekte, ülkelere giren DYS' lerin hesaplanması sırasında baz alınan bu farklı
hesaplama biçimlerine göre DYS hacimleri farklı çıkabilmektedir. Nitekim kimi
akademisyenlerin uzun vadeli portföy sermayelerinin da DYS' ler kapsamında
değerlendirilmesi yönündeki görüşleri son dönemde oldukça fazla taraftar bulmuştur.
Dikkat edilirse TC Merkez Bankasının DYS kapsamını daha dar tuttuğu, buna
paralel olarak Türkiye'ye DYS girişlerinin diğer bazı kriterlere göre hesaplanması
durumunda daha fazla çıkabileceği görülür.
Sermayenin korunması ve teşvikine ilişkin iki taraflı anlaşmalar, ya
anlaşmanın kapsamına giren varlık türlerinin geniş bir tanımını yaparlar; ya da
değişik yatırım araçlarını ayrıntılı olarak sayarlar. Bazen de bu iki yaklaşım genel bir
tanımda ve örneklerin listelenmesinde birleşir. Çok taraflı sermaye enstrümanları,
yabancı sermaye bölgesel ekonomik entegrasyonu içeren durumlarda tanımlar.
Gelişmekte olan ülkelerin çoğunun ulusal hukuku gibi gelişmiş ülkelerin ulusal
hukuku da dış ticaretin düzenlenmesi çerçevesinde yabancı sermaye kavramını
tanımlamaktadır. Ancak bir yeknesaklık yoktur. İlgili hükümlerin çoğu doğrudan
özel sermayeyi kapsamaktadır. Dolaylı sermayeler (portföy sermayeleri) ve teknik
sermayeler ise özel bir düzenlemeye tâbi tutulmaktadır
Doğrudan yabancı sermaye; taşınır veya taşınmaz varlıkların bir ülkeden
başka bir ülkeye, bu varlıkların sahibinin kısmen veya tamamen denetimi altında, o
ülkenin refahını arttırmak için kullanımı amacıyla transferi olarak da
tanımlanmaktadır4.
Doğrudan yabancı sermaye, ihracata yönelik yatırım, pazar geliştirmeye
4 Bilgin, TİRYAKİOĞLU “Doğrudan Yatırımların Uluslararası Hukukta Korunması” Dayınlarlı Hukuk Yayınları, Ankara, 2003 s.10
7
yönelik yabancı yatırım ve devlet teşvikleri ile harekete geçen yabancı yatırım olarak
sınıflandırılmaktadır. Ancak, bu ayrımı yapanlar, ayrımın bir ölçüde sübjektif ve
takdiri bir ayrım olduğunu da belirtmiştir
Doğrudan yatırımlar, ev sahibi ülkenin ödemeler bilançosu üzerinde çeşitli
etkiler yaratır. Önce, fabrika kurmak için ülkeye gelen ilk kurucu yatırım sermayesi
bir defaya mahsus olmak üzere ev sahibi ülkenin ödemeler bilançosuna olumlu
katkıda bulunur. Doğrudan yatırım üretimine başladığı zaman, gerek ihracat yoluyla
ve gerekse ithal ikamesi şeklinde ödemeler bilançosuna katkıda bulunmaya devam
eder. Diğer taraftan doğrudan yatırımı gerçekleştiren şirket, hammadde ve diğer
girdileri, üretimini devam ettirebilmek için ithal etmek zorundadır. Bu ithalat,
şüphesiz ev sahibi ülkenin ödemeler bilançosunda olumsuz bir etki yaratır. Ayrıca
yabancı şirketin yabancı üretim faktörlerine ödemiş olduğu faktör gelirleri, ev sahibi
ülkenin dış dengesini olumsuz yönde etkileyebilir. Yine, yabancı şirket tarafından
mahalli olarak yatırılan yüksek gelir, marjinal tüketim meyline de bağlı olarak ev
sahibi ülkenin ithalatını uyarabilir. Son olarak, yabancı şirket ev sahibi ülkede
üretimini durdurduğu zaman yine bir defaya mahsus olmak üzere ülkeye getirmiş
olduğu sermayeyi ülke dışına çıkaracağı için ödemeler bilançosu üzerinde olumsuz
bir etkide bulunabilir.5
Ülkenin ekonomik kalkınması için yatırımların özellikle sabit sermaye
yatırımlarının çok önemli olduğuna yukarıda değindik. Eğer ülkenin yüksek bir
gelişme hızı elde edebilmek için yeterli kaynağı yoksa (açıkçası yatırımlarını finanse
edecek yeterli tasarruflara sahip değilse), ortada iki çözüm yolu vardır. Ülke ya eski
tasarrufları (rezervleri) kalkınma için kullanacak ya da yabancı tasarrufları yurda
çekmek isteyecektir. Bu ise, ülkenin dış borçlanması veya ülkeye yabancı sermaye
girişi ile sağlanacaktır. Özetle belirtmek gerekirse, gelişme yolunda olan ülkeler
ekonomik kalkınma çabalarında başarıya ulaşabilmeleri için “tasarruf açığını”
ortadan kaldırmak durumundadırlar. Çünkü tasarruf, kalkınma için gerekli olan
5 Rıdvan Karluk Türkiye'de Yabancı Sermaye Yatırımlarının Ekonomik Büyümeye Katkısı Anadolu Üniversitesi İ.İ.B.F. İktisat Bölümü Öğretim Üyesi
8
yatırımları finanse ettiği için, bu ülkelerin gelişmesinde en önemli darboğazdır.
1.2. Doğrudan Sermayenin Dolaylı Sermayeden Ayıran Unsurlar
Doğrudan yatırım türü, başka bir ülkedeki bir şirketin paylarını satın alma
amacıyla yapılan bir para hareketinin bulunduğu dolaylı yatırımdan farklıdır. İki
yatırım türünü ayıran en önemli unsur "denetim"dir. Doğrudan sermayelerde
yatırımcı, şirketin denetimi ve idaresi üzerinde etkilidir; dolaylı yatırımda ise,
yatırımcı şirketin denetimi ve idaresi üzerinde etkisi olmaksızın şirketin payına sahip
olabilmektedir
Dolaylı ve doğrudan yatırım arasında yapılan ayrımda belirleyici olan ikinci
unsur risktir. Dolaylı yatırımcı, risk gördüğünde yatırımını derhal çekebilmekte ve
diğer portföy sermayelerine transfer edebilmekte iken; bu fırsat ev sahibi ülkeyi
hemen terk etme imkânı olmayan yabancı doğrudan sermayeler bakımından söz
konusu değildir. Dolaylı yatırım ev sahibi ülkede yabancı yatırımcının fizikî
mevcudiyetini gerektirmezken, doğrudan yabancı yatırım, yabancı yatırımcının ve
onun idarî personelinin ev sahibi ülkede devamlı mevcudiyetini gerekli kılmaktadır.
Fabrika ve diğer ekipman kadar, personelin korunması da doğrudan yabancı
yatırımın işleyişi için hayatî önem taşımaktadır. Bu Unsurların, doğrudan yabancı
yatırımın dolaylı yatırımdan farklı muamele görmesinin ve uluslararası hukuk
tarafından korunmasının gerekçelerini oluşturduğu söylenmektedir.
Doğrudan yabancı sermayeleri dolaylı sermayelerden ayıran bir diğer unsur,
yabancı doğrudan sermayelerin büyük ölçüde çok uluslu şirketler tarafından
yapılmasıdır. Çok uluslu şirketler yatırım yaparken küresel bir strateji izledikleri için
bu tür sermayelerde denetim unsuru giderek daha önemli olmaya bulamıştır. Kendi
yatırımını güvence altına almak için çok uluslu şirketin kullanabildiği güç dikkat
çekicidir ve böyle bir gücün varlığı, uluslararası düzeyde İm şirketlerin denetimine
ilişkin talepleri gündeme getirmektedir. Bu durum dolaylı yatırım bakımından söz
9
konusu değildir.6
1.3. Doğrudan Sermayenin Sınır Ötesi Akışının Diğer Türlerinden
Ayıran Unsurlar
Diğer tüm yatırım türleri gibi, yabancı doğrudan sermaye, esasen, varlıkların
sınır ötesi akışı içinde değerlendirilmektedir7. Bununla beraber, doğrudan yabancı
sermaye, varlıkların sınır ötesi akışının diğer türlerinden de farklıdır. Yatırım dışında
kalan varlıkların sınır ötesi akışı, genellikle ihracat işlemleri vasıtasıyla gerçekleşir.
Böyle bir ticarette, yapılan işlemlerin mümkün mertebe risksiz olmasını teminat
altına almak için ihracata dayalı ticarette hukukî teknikler geliştirilmiştir. Bu tür
teknikleri yeknesaklaştırma çabaları başarılı olmuştur.
Evrensel ortak normların bulunması alanında sağlanan başarı, Viyana Satış
Sözleşmesi’nde ifadesini bulmuştur.8 Yabancı sermayeler, ev sahibi ülke ile yabancı
yatırımcı arasında uluslararası satım ilişkisine göre daha devamlı bir ilişkiyi gerekli
kılmaktadır. Yabancı yatırımcının ev sahibi ülke ekonomisine entegrasyonu, onu ev
sahibi ülkenin iç ekonomik ve politik faaliyetlerine kaçınılmaz şekilde dahil eder.
İhracat işlemleri genellikle mahallî olaylardan soyutlanmıştır.
Varlıkların sınır ötesi akışını içeren uluslararası ticarî işlemler alanında diğer
bir önemli grup olan uluslararası finans işlemleri de doğrudan yabancı sermayeden
farklı bir nitelik taşımaktadır. Bunlar genellikle eşit olmayan ilişkilerdir; ödünç veren
ödünç alana göre, bilinen sebeplerle daha çok pazarlık gücüne sahiptir. Alacaklının
daha büyük pazarlık gücü nedeniyle, ödünç işleminin hukukî vasıtalarla korunması,
borç krizleri döneminde pazardaki özel sıkıntılar bir yana bırakılacak olursa, daha
6 Tiryakioğlu, a.g.e.,s.11 7 Bilgin TİRYAKİOĞLU, “Doğrudan Yatırımların Uluslar arası Hukukta Korunması” Dayınlarlı Hukuk Yayınları Ankara,2003 s.13 8 11 Nisan 1980 tarihli Emtianın Milletlerarası Satışına İlişkin Birleşmiş Milletler Sözleşmesi (United Nations Convention on Contracts for the International Sale of Goods): http://www.uncitral.org/english/texts/sales/CISG.htm (20.3.2007).
10
kolaydır. Yabancı yatırım işleminin ev sahibi ülke içinde yoğunlaşmasının aksine, bir
uluslararası finans işlemi, borçlu egemen bir güç olsa bile, alacaklının devleti ile en
sıkı ilişki içindedir. Bir uluslararası finans işlemine, alacaklı devletin ulusal hukuk
sistemi vasıtasıyla verilen koruma, yatırım işlemine kıyasla daha güvenceli olabilir.9
1.4. Kalkınma ve Doğrudan Yabancı Sermaye İlişkisi
Kalkınma; büyümeden farklı olarak bir ekonomide üretim ve kişi başına
gelirin arttırılması yanında, sosyo-kültürel yapının gelişmesini de kapsayan bir
kavramdır. Ancak hemen belirtmek gerekir ki günümüzde bu ayrım iyice aşınarak
bu iki kavram, kalkınmayı ifade edecek şekilde aynı anlamda kullanılmaya
başlanmıştır. Buna neden olarak büyümeden artık salt rakamların değil rakamların
değişmesiyle yaratılması hedeflenen refah seviyesinin de anlaşılması gerektiği
görüşü gösterilmektedir. Ulusların en önemli hedeflerinden birini teşkil eden
kalkınma, refah seviyesinin arttırılması anlamına gelir ve bu yönüyle kendisini
yaratacak dinamikleri açıklamak ve gelişmişlik seviyesine göre ekonomilere
uyarlanmak üzere üzerinde çok çalışılan bir olgudur.
DYS' leri kalkınma için önemli kılan, kalkınmanın kendisini sonuç verecek
yatırım olgusunun tasarrufa duyarlılığıdır. Tasarrufların büyüklüğü ve yatırıma
yönelmesi sonucu ortaya çıkacak ekonomik büyüme ve sosyo-kültürel gelişmeler
kalkınmanın kendisini oluşturmaktadır. Doğrudan sermayelerin kalkınmayla ilişkisi
ihtiyaç duyulan kaynağın sağlanmasıyla sınırlı olmayıp, beklenen diğer faydalar;
DYS' lerin teknolojiye, bilginin kullanımına, ihracata ve bundan gelecek dövizin
döviz darboğazını aşma yönündeki katkısıdır. Çünkü bu gelişme istihdamın
niteliğinde önemli değişiklikler yaratır. Katma değeri yüksek, daha ileri bilgi içeren
teknolojilerin girişiyle üretimden elde edilen fayda artar.
9 Tiryakioğlu, a.g.e.,s.12
11
Ulusların DYS' leri kendi saflarına çekme gayretinin nedenini de bu avantajlar
teşkil eder. Bununla beraber kalkınmanın yalnızca dış dinamiklere
dayandırılamayacağı, yabancı yatırımcıları özendirirken yerli yatırımcının
güçlendirilmesine yönelik adımları atmanın ihmal edilmemesi gerektiği
unutulmamalıdır. Nitekim Konu ile ilgili dikkat edilmesi gereken ilginç bir diğer
husus ise yerel imkânlarla yaratılan istikrarlı büyüme ortamı, üretim hacmi ve ihracat
toplamında gözlenen artışların yani iç dinamiklerle yinelendirilen kalkınmanın
DYS'leri, DYS'lerinse kalkınmayı yaratan bir döngü ile biri birini derinleştirerek
zenginleştirdiğidir.
1.5. Doğrudan Yabancı Sermayeleri Doğuran Faktörler
2000 yılı itibariyle 1,5 trilyon dolara ulaşan ve dünya ticaret hacminden daha
hızlı bir büyüme sergileyen DYS'lerin hangi nedenlerle gerçekleştirildiğinin
irdelenmesi söz konusu gelişmelerden fayda umanlar veya araştırmacılar açısından
büyük önem arz etmektedir
Firmaların kendi ülkelerinde ürettikleri mal ve hizmetleri ihraç etmek veya
lisans ve yönetim sözleşmeleri yapmaya giderek artan bir alternatif olarak gördükleri
DYS'lerin gerçekleştirilme nedenleri şu şekilde sıralanabilir:
• Değişik coğrafyalara yayılmış olan hammadde ve diğer üretim
faktörlerinin ucuz, sürekli ve yeterli şekilde temini,
• Üretimin çeşitli aşamalarının farklı yerlerde gerçekleştirilmesinin
sağladığı maliyet avantajından yararlanma düşüncesi,
• Üretici firmanın üretim süreçlerine ilişkin sahip olduğu özel
bilgi ve teknikleri herhangi bir şekilde paylaşmaya yanaşmaması ne
deniyle lisans anlaşmaları yapmak yerine bizzat üretmeyi tercih
12
etmesi,
• Üretici firmanın yaratmış olduğu markayı korumak amacıyla üretimi
kendisinin yapması konusunda ısrarcı bir tutum sergilemesi,
• Firmanın markalaşması sonucu yarattığı güvenden yurt dışında
da istifade ederek müşteri potansiyelini arttırma düşüncesi,
• Üretim yapılan alanda iç pazarın doymuş olması sebebiyle hem
daha az rekabetçi hem de doymamış yeni pazarlarda üretimi ve
karlılığı sürdürmek düşüncesi,
• İthalatçı ülkenin gümrük mevzuatından kaynaklanan kısıt ve vergi
yükünden kaçınmak,
• Firmanın kendi ülkesinde geçerli olan mevzuat nedeniyle yaşadığı
kısıtlamalardan kurtularak bu alanda daha liberal ortamlarda çalışma
şeklindeki politikaları,
• Yabancı teknolojilerden istifade etme düşüncesi.
1.6. Doğrudan Yabancı Sermaye Şekilleri
DYS karan alan firmaların dikkatle değerlendirmeleri gereken en önemli
konulardan biri ev sahibi ülkenin şartları, pazardaki rakip firmaların durumu
doğrultusunda hangi yatırım şeklini seçeceğidir.
13
Bu aşamada firmanın önündeki alternatifler ve bu alternatiflere ait fayda ve
mahsurların neler olduğunu irdelemeliyiz.10
1.6.1. Ortak Sermayeler
Firma yeni bir pazara gireceği için hâlihazırda pazardan pay alan, isim
yapmış, üretim ve dağıtım konusunda önemli tecrübe ve bağlantılara sahip bir firma
ile ortak bir yatırım yapmayı tercih edebilir. Bu suretle ortağının siyasi ve yerel
otoritelerle geçerli ilişkiler içinde bulunma avantajından da yararlanabilir. Buna
karşın yerli firma ile yabancı ortağın çıkarları ve yönetim anlayışları uyuşmayabilir,
yabancı ortağın bazı sır ve bilgileri paylaşması gerekebilir.
1.6.2. Firmaların Tek Başına Gerçekleştirdiği Yeni Sermayeler
Firma, mülkiyeti tamamıyla kendisine ait bir firma kurma yoluna gidebilir.
Bu durumda bütün karar alma ve yönetim süreçlerini kendi çıkarları doğrultusunda
belirleme şansına sahip olurken, yeni girdiği pazarı tanımıyor olması ve bu şartlar
altında yerli otoritelerle iyi ilişkiler tesis etmekte zorlanması nedeniyle daha fazla
iletişim maliyetine razı olması gerekebilir.
1.6.3.Satın Alma ve Birleşmeler
Şirketler arası satın alma ve birleşmeler yerli ve yabancı şirketler ya da iki
yabancı şirketin satın alma ya da şirket evliliği diye de tabir edilen yöntemlerle
güçlerini birleştirmeleri esasına dayalı bir ortaklık biçimidir. 2000 yılı itibariyle 1,5
trilyon dolar değerine ulaşan DYS akışlarının 1,1 trilyon dolarlık kısmı bu şekilde
gerçekleşmiştir.11 Teknolojiyi üretmek yerine daha düşük bir maliyetle
içselleştirmek, önemli maliyet avantajları ve büyük ölçekli üretim fırsatları yaratır. 10 Halil, SEYİDOĞLU, “Uluslararası İktisat”, Güzem Yayınları, Geliştirilmiş 13. Baskı, İstanbul, ss, 665-668 11 Seyitoğlu, ss.670-676
14
Buna karşın farklı şirket kültürleri şirket içi uyumsuzlukları gündeme getirebileceği
gibi bir firmanın diğerinin güdümüne girmesi sonucunu da doğurabilir.
1.6.4.Stratejik İşbirlikleri
Tarafların imzaladıkları ortak pazarlama ve hizmet anlaşmasıyla dış
pazarlarda birbirini temsil ettikleri veya oluşturdukları konsorsiyumlarla özellikle
AR-GE'nin yüksek maliyetli olduğu projelere yönelik üretime yöneldikleri
ortaklıklardır. Maliyetleri düşürmek suretiyle firmalara önemli avantajlar sağlar,
buna karşın elde edilen gelirin paylaşılması söz konusudur. Taraflardan birinin
daha ileri teknolojiye sahip olması durumunda teknolojisi nispeten
geri olan taraf çoğunlukla bu teknolojiyi tanıma fırsatı bulur.
1.6.5.Zorunlu Sermayeler veya Firmaların Karlarını Sermayelerini Artırmak
Üzere Kullanmaları
Firmanın, karını ev sahibi ülkenin koyduğu kısıtlamalar çerçevesinde kendi
ülkesine transfer edemediği veya böyle bir kısıtlamanın bulunmamasına rağmen
yatırımını arttırmak veya çeşitlendirmek adına karıyla yeni yatırıma yönelmesi
durumudur. Ev sahibi ülkeler yerli pazarlardan elde edilen karın dışarıya
transferinin, kaynak transferi anlamına geleceği düşüncesiyle, çoğunlukla bu tür
sermayeleri teşvik ederek elde edilen karın yine yurt içinde yeni sermayelere
dönüşmesine önem verirler.
1.7. Doğrudan Yabancı Sermaye Kararlarının Alınmasını Etkileyen
Faktörler
Artan DYS alma yarışı ve ev sahibi ülkelerin bu konuya verdikleri önem, bu
konuda birçok araştırmanın yapılmasına sebep olmuştur. Yapılan çalışmalar
15
genellikle ( Gelişmiş Ülkeler ) GÜ'leri ve ( Gelişmekte Olan Ülkeler ) GOÜ'leri ayrı
ayrı ele alırken ev sahibi ülkelerin yatırımcıya sağladığı yatırım iklimi;
• siyasi,
• ekonomik,
• politik,
• kültürel yakınlık
gibi ana başlıklar altında incelenmiş ve ev sahibi ülkelerde yapılan yatırımın taşıdığı
risk formülize edilmeye, bu riskin yatırımcının davranışlarını ne şekilde etkilediği ve
sonuçta yatırımcının bir ülkeye girişini etkileyen faktörlerin neler olabileceği tespit
edilmeye çalışılmıştır. Yabancı sermayeleri etkilediği düşünülen faktörler ve
sermayeler arasında bazen pozitif, bazen negatif ve bazense çelişen ilişkiler tespit
edilmiş ve nihayet her faktörün her durumda aynı etkiyi yaratmayabileceği
görülmüştür.
Ülkelerin kendilerine özgü şartlarının bu faktörlerle oluşturduğu
kombinasyon ve bu kombinasyon içinde sayıları 51 civarında olan teşvik araçlarının
hangilerinin ne şekilde kullanıldığı büyük önem taşımaktadır.
Gövdere "Doğrudan Sermaye Yatırımlarının Belirleyicilerinin Günümüzdeki
Geçerliliği" isimli makalesinde konuyu, piyasa hacmi, ücretler, döviz kuru, büyüme
oranı, vergi, dışa açıklık, ticari engeller ve ticaret açığı başlıkları altında
16
incelemiştir.12 Çalışmaya göre piyasa hacminin büyüklüğü ile DYS hacminin
büyüklüğü doğru orantılı bir ilişki sergilemektedir. Ücretler seviyesi tek basma
belirleyici değildir, çünkü verimliliğin iş gücü maliyetleri üzerinde önemli bir etkisi
söz konusudur. Döviz kurlarındaki hareketlilik ve belirsizlik karlılığı direkt
etkilediği için firma tercihlerini etkilemektedir.
Büyüme ise karlılığı doğrudan etkilememekle birlikte GOÜ'lerde, GÜ'lere
oranla daha etkili bir faktördür. Vergi politikaları ve ticaret engellerinin tek başlarına
önemli bir etkileşim yaratamadıklarının belirtildiği çalışmada ticaret fazlası verilen
ülkelerde DYS hacminin daha büyük olduğu da ortaya konulmuştur.
Daha genel bir bakış açısıyla yatırım yapılacak ülkedeki siyasi ortam, yatırım
politikaları, çağdaş normlara sahip liberal bir ekonomi, sermayelerin korunacağı
yönünde verilen teminatlar kapsamında yapılan ikili ve çok taraflı anlaşmalar ve
DYS mevzuatının yatırımcının aradığı hususlar olduğu söylenebilir.
Yatırımcının önem verdiği hususlar genel olarak
• Karşılaştırmalı ve rekabetçi avantajlar,
• Ekonomi ve politikada iç denge ve istikrar,
• Mülkiyet haklarının korunması,
• Yabancı ticaret sahaları,
• Hızlı ve etkin bir yargı mekanizması ve ihtisas mahkemelerinin
varlığı,
• Ekonominin işleyişinde şeffaflık, yalın ve sık sık değişmeyen
kurallar,
• Kayıt dışı ekonomi ve yolsuzluğun bulunmaması,
• Yeterli fiziki altyapı,
• Ucuz enerji ve üretim faktörleri,
12 Bekir,GÖVDERE.“Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımlarının Belirleyeceğinin Günümüzdeki Geçerliliği”.Erişim: http://www.dtm.gov.tr/ead/DTRDERI/nisan2003/yabancısermaye.htm 09.04. 2007
17
• Kendilerine avantajlar sağlayacak çeşitli teşvikler sunulması şeklinde
sıralanabilir.9
2. DOĞRUDAN YABANCI SERMAYELERİN ARTAN ÖNEMİ
DYS'lerin dünya genelinde yakaladığı hızlı büyüme ivmesi, bunun yanında
hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerin DYS çekme konusunda ortaya
koydukları çaba DYS'lerin her gün artan önemini ortaya koymaktadır. Bilgi ve
iletişim teknolojileri yanı sıra gelişen teknolojinin sağladığı hareket imkanı ile
sermayenin marjinal etkinliğinin fazla olacağı bölgelere ve pazarlara yönelmesi bir
anda ortaya çıkmış bir olgu olmayıp dünya iktisadi gelişiminin bir sonucu olarak
olgunlaşan bir zeminde gelişmiş ve bu günkü halini almıştır. Bu süreçte dönemsel
olarak ev sahibi ülkede aranan nitelikler değişiklikler sergilemiş; 1. Dünya savaşı
sonrası hammadde, 1970'lerde ucuz iş gücü ve günümüzde bunları tamamlayıcı
politikalar öne çıkmıştır." DYS'lerin artan öneminin hem yatırımcı hem de
sermayelera konu olan ülke açısından değerlendirilmesi gerekmektedir.13
2.1. Doğrudan Yabancı Sermayenin, Sermaye İhraç Eden Ülke ve
Yatırımcılar Açısından Önemi
DYS'lerin sermaye ihraç eden ülkeler açısından önemini tek başına ele almak
DYS'lerle ülke dışına çıkan kaynakların fırsat maliyetini dikkate almamak anlamına
gelir. Dolayısıyla bu tür sermayelerdi söz konusu kaynağın ülke için bir tasarruf
kaybı, istihdam erimesi anlamına gelebileceğini öncelikle vurgulamak yerinde
olacaktır. Nitekim Clinton yönetimi firmalar bazında teşvik öncelikleri belirlerken,
ülkede yerleşik şirketler, ülkede yerleşik yabancı şirketler ve ülke dışında faaliyet
gösteren ABD şirketleri şeklinde bir öncelik sırası belirlemek suretiyle sermayelerin 13 Hasan, SABIR. “Doğrudan Sermaye Yatırımlarının Gelişmekte Olan Ülkelere Yönlendirici Politikaları” Erişim; http://www.dtm.gov.tr/ead/DTDERI/Ekim2002/sabir.htm, 09.04.2007.
18
yurt içinde kalması konusunda bir irade beyan etmiştir.
Uluslararası yatırımcılar genellikle gelişmiş ülkelere mensupturlar. Yeterli
yönetim becerisi, ileri bir teknoloji, gelişmiş iletişim altyapısı ve üretim bilgisi
yanında büyük bir sermaye birikimine sahiptirler. Günümüz itibariyle çok büyük bir
bölümü ( Çok Uluslu Şirketler ) ÇUŞ'lar şeklinde yapılanmış olarak karşımıza
çıkarlar. Bu firmaları yurt dışında yatırıma iten birçok sebep mevcut olup, bu
hareketin temel mantığı sahip olunan sermayenin en büyük faydayı sağlayacağı yer,
sektör ve yatırım şartlarında yatırıma dönüştürülmesi düşüncesidir.
Bu anlamda yatırımcının beklentileri veya bir başka deyişle yatırımcı
açısından DYS'nin önemi şu şekilde sıralanabilir:
• Sermaye ihracı, yatırımcı ülke açısından mevcut fazla tasarrufun
ülke için enflasyonist etkiler yaratmasına imkân verilmeden
değerlendirilmesi açısından önemlidir.
• Yatırımcı değişik yerlerde ve hatta sektörlerde yatırım yapmak
suretiyle elindeki sermayenin üzerindeki riskleri belli ölçüde dağıtmış
olur.
• Sermayenin sahip olduğu hareket kabiliyeti hükümetleri,
sermayenin aleyhine olacak yüksek vergi oranları vb. kararlan
almadan önce bir daha düşünmeye sevk edecektir.
• Mobil sermaye, yatırımcısına kendi ülkesinde karşılaşması olası
vergi, çevre vb. olumsuz politikalarından, dışarı çıkmak suretiyle
etkilenmeme imkânı sağlar. Yatırımcıyı istemediği standart ve
19
kısıtlamalara uymaktan kurtarır.14
• Yatırımcının elindeki eski teknoloji ile üretimi diğer ülkelere
yönlendirmek suretiyle katma değeri ve rekabet gücü daha yüksek
yeni teknoloji ile üretim gerçekleştirmesine olanak tanırken
geçerliliğini yitirmiş olan bu teknoloji ile bir müddet daha karlı bir
üretim mümkün olur.
• Ev sahibi ülkenin sahibi olduğu daha düşük rekabet gücü ve
sendikaların kurumsallaşma derecesinin düşük olmasından
kaynaklanan iş gücü ile ilgili daha esnek şartlar ve iş gücünün daha
ucuz oluşu yatırımcı için maliyetlerin belli ölçüde düşmesi anlamına
gelir.
• Hammadde ihtiyacının yeterince ve yerinden temini, düşük ma-
liyetlerle üretimi mümkün kılar.
• Yatırımcının, korumacı önlemler alan ithalatçı ülkenin koyduğu
kısıt ve engelleri rahatlıkla aşması söz konusudur.
• Yatırımcıya pazarı ve müşteriyi yakından takip etme imkânı
sağlar.
• Ülkelerin yabancı sermayeleri kendi ülkelerine çekebilmek için
sergiledikleri çaba kapsamında uyguladıkları teşvik politikaları yatı-
rımcı için cazip bazı fırsatlar yaratır. Yabancı yatırımcı karını
maksimize etmeye çalışırken, bunları da değerlendirir ve nihayet bu
14Philip, KOTLER, Somkid JATUSRIPITAK ve MAESINCEE Suvit, “Ulusların Pazarlanması, Ulusal Refahı Oluşturmada Stratejik Bir Yaklaşım.” Çev. BUĞDAYCI Ahmet, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Sosyal Felsefi Dizi 55, İstanbul, s.185
20
avantajlardan da istifade eder.
• Yabancı yatırımcı ev sahibi ülkede kullanılan üretim tekniklerinin
daha geri olması ve verimli olmayan işletmecilik anlayışının ha
kim olması karşısında önemli rekabetçi üstünlükler yakalar ve pazar
payını rahatlıkla arttırabilir. Girdiği pazarda rakiplerini sahip olduğu
üstünlüklerle saf dışı etme veya satın almalarla monopolcu bir avantaj
sağlaması söz konusudur.
2.2. Yatırıma Konu Olan Ülkeler Açısından Doğrudan Yabancı
Sermayenin Önemi
Sermayelere konu olan ülkelerde yetersiz çevre mevzuatı, işçi politikaları ve
rekabete yönelik kurumsallaşma zaaflarını kullandığı gerekçesiyle önemli
eleştirilere maruz kalabilen DYS'lerin hızla artması elbette gelişmiş ve gelişmekte
olan ülkelerin bazı çıkarları doğrultusunda ve karşılıklı olarak gerçekleşmektedir. Bu
durumdan ev sahibi durumundaki ülkenin kazanmaları şu şekilde sıralanabilir:
• DYS'ler portföy sermayeleri kadar akışkan değildir. Bu nedenle
bir kriz karşısında ev sahibi ülkeyi terk etmeleri portföy sermayeleri
kadar hızlı ve kolay olmaz. Bu da yapılmış olan sermayelerin daha
uzun soluklu olması ve oluşabilecek kriz ortamına rağmen korunması
anlamına gelir.
• Ev sahibi ülke kalkınmasını sürdürmek üzere tasarruflarının illerinde
yatırım yapma imkânına, üstelik borçlanmaksızın kavuşur.15
• Kendi tasarruflarının üzerinde yatırım yapma imkânına kavuşan
15 Yeşim ÇİLESİZ, “Türkiye'de Yabancı Sermaye: Karlılık Teknoloji Yoğunluk, 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Çevresinde Bir İnceleme, Dünyada ve Türkiye'de Yabancı Sermaye Yatırımları ve Beklentiler”, YASED Yayınları, Yayın No:33, Kasım 1988, s.3
21
ev sahibi ülkenin üretim kapasitesi artar.
• Ev sahibi ülkeye yapılan sermayeler, açılan yeni iş sahaları an
lamına gelir, istihdamın artmasına katkıda bulunur. UNCTAD’ göre
ÇUŞ'ların GOÜ'lerde istihdam ettiği iş gücü, toplam iş gücünün %2'sini
oluşturmaktadır.16
• Yabancı yatırımcı sahip olduğu üretim tekniklerini ev sahibi ülkeye
götürmek suretiyle bu ülkenin teknoloji seviyesinin artmasına
direkt bir katkıda bulunur. Ev sahibi ülke yetenekleri doğrultusunda
zamanla bu teknolojiyi içselleştirmek ve geliştirmek düşüncesiyle
hareket eder ve kaynaklarının bir bölümünü AR-GE faaliyetlerine
yönlendirebilirse, bir süre sonra teknoloji ithal eden ülke olmaktan
çıkıp teknoloji üreten ülke olma konumuna gelebilir.
• Yabancı yatırımcı tarafından yapılan yeni sermayeler ev sahibi
ülkeye yeni teknoloji girişi sağlar. Bu yeni teknolojiyi kullanacak iş
gücüne olan talep çalışma sırasında ve öncesinde verilecek kurs ve
benzeri programlarla işgücü niteliğinde bir gelişmeyi tetikler ve ücretlerin
zaman içerisinde artmasını sağlar. Böylelikle yerli halkın refah
seviyesinin artması ve gelir dağılımının düzelmesi adına bir iyileşme
sağlanır.
• Yabancı yatırımcı bir ülkeye giderken sermaye, teknoloji yanında
üretim bilgisi (know-how) ve etkin üretim için gereken çağdaş
yönetim becerileri birikimini de beraberinde götürür. Bunun neticesi
olarak ev sahibi ülke için yeni üretim ve yönetim bilgi ve becerisine
ulaşmanın maliyeti azalırken, vasıflarında gelişme ve çeşitlenme gözlenen
iş gücünü çağdaş normlarla yönetecek yönetici kadrosunun yetişmesi için
16 Nahit TÖRE, "Dünyada Yabancı Sermaye Akımları", TCMB, Ekonomik İstikrar, Büyüme ve Yabancı Sermaye isimli Konferansta Yapılan Konuşmanın Metni, Erişim: http://www.hazine.gov.tr , 10.04.2007
22
gerekli zemin hazırlanmış olur. Ev sahibi ülkenin DYS'lerden özellikle
teknoloji ile ilgili süreçler bazında yararlanması genel olarak dört şekilde
gerçekleşir: Yerli üretici dışardan gelen ürün ve teknolojiyi özellikle
yerleşim birlikteliği avantajını kullanarak taklit edebilir veya öğrenebilir.
Yerli üretici yabancı yatırımcının istihdam ederken eğittiği personeli
bünyesine dahil edebilir. Yerli üretici yabancıdan AR-GE hakkında bir
şeyler öğrenebilir. Yabancı firma yerli ortağına teknoloji, know-how,
personel eğitimi vb. konularda yardım edebilir.
• Ev sahibi ülkelerde sermayelerin yoğunlaştığı merkezlerde sana
yi üretimi ve ürünlerin niteliklerinde gelişmelere paralel olarak, tarıma
yönelik üretimde de nitelik artışı yaşanır. Bölgede nüfus hareketliliğinin
ve kentleşme oranının arttığı, hizmetlerin çeşitlenerek artma eğilimine
girdiği, sosyo-kültürel dokunun önemli başkalaşımlar geçirdiği gözlenir18.
• Üretim yapılacak sektöre yönelik yan sanayi bölgede tutunup
bir müddet sonra bu alanda yapılan üretimin her türlü ihtiyacına cevap
verecek bir niteliğe kavuşur ki bu da yeni yatırım ve istihdam fırsatlarının
yaratılması anlamına gelir.
• Genellikle yabancı pazarlara erişimde yabancı yatırımcının
sağlayacağı avantajlardan istifade edilir. Daha önceki birikimi ve tescil
edilmiş ürün kalitesiyle yabancı yatırımcı mevcut bağlantılarını kullanarak
ev sahibi ülkenin ihracat hacmini, ithalat ve diğer ihtiyaçları için ihtiyaç
duyduğu döviz rezervlerini ve gelirlerini artırmasına yardımcı olur ve
ödemeler dengesinde düzelmeler kaydedilir. DYS'lerin ödemeler
dengesine katkıları kendisini ödemeler bilânçosu etkisi şeklinde hissettirir.
İthalat, ihracat, turizm ve işçi gelirleriyle sermaye giriş. ve çıkışlarından
ibaret olan bu hesaplama içerisinde DYS'lerin etkisiyle artan gelirler
23
ödemeler dengesinin düzelmesine katkıda bulunur.17
• DYS'ler girdikleri piyasaların yapılarında önemli değişiklikleri
tetiklemektedirler. Rekabet olgusu bu değişimin doğal bir sonucu ve yeni
piyasa düzeninin önemli bir karakteristiği olarak karşımıza çıkar. Rekabet
ortamının getirdiği kazanımlar ise ucuzlayan fiyatlar nedeniyle alım
gücünün yükselmesidir.
3. DOĞRUDAN YABANCI SERMAYELERININ BİR
ÜLKEYE GİRİŞ İÇİN ARADIKLARI KRİTERLER ve GİRİŞ
YÖNTEMLERİ
3.1. Çok Uluslu Şirketlerin Yatırım Kriterleri
Bu kriterler ekonomik, siyasi, sosyal ve idari kriterler olmak üzere
sınıflandırılabilir. A.B.D. Ticaret Odası'nın (The U.S. Chamber of Commerce),
bünyesinde kayıtlı olan şirketlere yaptığı oldukça geniş ve ciddi anket çalışmaları,
Amerikalı ÇUŞ'lerin yatırım yapmak için belirledikleri potansiyel ülkelerde ne gibi
özellikler aradıklarının cevabını araştırmıştır. Bu anketlerin sonuçlarına göre ÇUŞ'ler
gidecekleri ülkede 12 temel kriter aramaktadırlar.18
Bunlar:
• Yerel Piyasanın Özellikleri
• Piyasaya Giriş
• İşgücü 17 Nihat ALTUNTEPE, Türkiye'nin Yabancı Sermaye Politikası ve Sonuçlarının Değerlendirilmesi (1980-2000), Süleyman Demirel Üniversitesi, S.B.E., İktisat Ana Bilim Dalı, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, s.17 18 Arıkan, Deniz. “Türkiye’de Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımları” s.29 Arıkan Yayım İstanbul. Mayıs, 200l
24
• Yerel Para Birimi
• Sermaye ve Kâr Transferi
• Fikri Mülkiyet Haklarının Korunması
• Ticaret Politikaları
• Devlet Düzenlemeleri
• Vergi Oranları ve Teşvikler
• Politik İstikrar
• Makroekonomik Politika Çerçevesi
• Altyapı / Destek Hizmetleri'dir.
3.1.1.Yerel Piyasanın Özellikleri
Bir ülkenin yabancı yatırımcı için çekiciliğini belirleyen en önemli faktör, o
ülkenin piyasa yapısı ve ekonomik özellikleridir. Yerel piyasanın büyüklüğü,
nüfusun satınalma gücü ve bunlarla birlikte ekonominin büyüme potansiyeli,
ÇUŞ'lerin öncelik verdiği kriterlerdir. Ülkenin yeraltı zenginlikleri ve coğrafi
konumu da burada önem taşımaktadır. Bu kritere göre, Almanya, Fransa,
ABD gibi, satın alma gücü yüksek olan büyük nüfuslara sahip pazarlar,
Venezüella, Brezilya, Rusya ve Çin gibi hammadde açısından zengin ve
büyüme potansiyeli yüksek olan pazarlar ÇUŞ'ler açısından yatırıma uygun yerlerdir.
3.1.2. Piyasaya Giriş
Çok uluslu şirketin yerel piyasaya girişini sınırlamayan, ya da izin veren yasa
ve yönetmelikler, şirketin kazanç potansiyelini ve kârlılığını artırabilir. Devletin
ekonomik aktivite üzerindeki ağırlığının yüksek ve özel sektörün özgürlüğünün
kısıtlı olduğu ülkeler, potansiyel yatırımcılar için çekici değildir. Ayrıca, bir ülkede
çokuluslu şirketin yerel şirketlerle eşit şartlar altında rekabet edebilmesi
yabancı yatırımcılar açısından büyük önem taşımaktadır.
25
3.1.3. İşgücü
Yabancı yatırımcılar, potansiyel çalışanlarını gittikleri ülkeden seçecekleri
için, yerel işgücünün kalitesine önem verirler. Özellikle üretimde yüksek miktarda
işçi gerektiren tekstil, giyim gibi sektörlerde, çok uluslu şirketler düşük ücretlerden
faydalanabilmek için üretim merkezlerini gelişmekle olan ülkelere kurmaktadırlar.
Her hangi bir sektörle sınırlı kalınmaksızın, bir ürünün üretimindeki emek-yoğun
safhayı gelişmekte olan ülkelere kaydırmak, çok uluslu şirketlerin küresel
stratejisinin bir parçası haline gelmiştir. Fakat burada belirtmek gerekir ki, işgücünün
çekiciliğini belirleyen tek unsur ücretler değildir. Yatırımcılar işgücünün eğitim
seviyesine de özen gösterirler; çünkü eğilimli işgücü üretime daha çabuk adapte
olabilecek ve verimliliği daha yük sek olacaktır. Eğitim seviyesi düşük olan işçilerin
yüksek verimliliğe ulaşmaları daha fazla vakit alacağından bir nevi üretim kaybı söz
konusudur. İşe devamlılık da bir diğer önemli unsurdur. Çünkü emeğin maliyeti ve
verimliliği uluslararası piyasada rekabet edebilmenin en önemli etkenlerindendir.
Bunların yanı sıra OECD, yapılan bir araştırmada, doğrudan sermayelerin istihdamı
koruma yasalarının katı olduğu ve istihdam vergisinin yüksek olduğu ekonomilerden
kaçtığını saptamıştır.19
3.1.4. Yerel Para Birimi
Yerel para birimlerinin, belli başlı para birimleri (Japon Yeni, Euro ve
özellikle de ABD Doları) cinsinden maliyeti, çok uluslu şirketlerin kar ve
maliyetlerine doğrudan etki etmekledir. Çok uluslu şirketler sermayelerini yerel para
birimi üzerinden yaptıkları için, bir devalüasyon riski bu şirketlerin mali
varlıklarının yanı sıra ciro ve kârlarının da değerini etkileyecektir. Bir bağlı şirketin
yapacağı ithalat, dolar ve diğer para birimleri değerlendikçe pahalılaşacak, İhracat
yönünden bir avantaj sağlansa bile, şirketin varlıklarının değerinin azalması
engellenemeyecektir.
19 OECD, Policy Influences of FDI, Paris, 2003, s. 2.
26
Ekonomik dengelerin ve yatırımcı güveninin sağlanabilmesi için, yerel para
biriminin istikrarlı ve dengeli bir kur politikasıyla yönetilmesi gereklidir. Özellikle
de yerel pazardan ihracat yapmak isteyen ÇUŞ'ler için bu istikrar çok önemlidir.
Aşırı değerli olan yerel paralar, ihraç mallarını rakip ülkelerdeki ihraç malları
karşısında pahalı kılacağı için, ihracatta bir nevi rekabet dezavantajı oluşur.
3.1.5. Sermaye ve Kâr Transferi
Yatırımcılar, kazandıkları kârları ve yatırdıkları sermayeyi ülkeden geri
çıkarmak isteyeceklerdir. Bu yüzden sermayelerini, kendilerine bu hakkı veren
ülkelere yapmaya dikkat ederler. Yerel bağlı şirketler, ana şirkete kârlarını tipik
olarak temettü, faiz ödemeleri, telif veya teknik yardım ödemeleri şeklinde
transfer ederler. Sermaye ve kâr transferine getirilecek engeller; vergi oranları
veya ülkeden döviz çıkışını kısıtlayan ya da zorlaştıran (merkez bankasından izin
veya onay alınması) uygulamalar şeklinde olabilir. Bazı durumlarda çok uluslu
şirket, sahibi ya da ortağı olduğu yerel şirketin hisselerini elinden çıkarmak
isteyebilir. Bu gibi aktiviteleri kısıtlayan ülkeler çekici bir yatırım ortamı
sunmamakta, ÇUŞ'ler sermaye ve kârların serbestçe hareket edebildiği ülkelere
yapmayı tercih etmektedirler.
3.1.6. Fikrî Mülkiyet Haklarının Korunması
Fikrî mülkiyet, bir şirketin fiziksel varlıklara sahip olduğu gibi, fiziksel
olmayan varlıklara da sahip olması anlamına gelir. Bu varlıklara örnek olarak üretim
süreçleri, bilgisayar yazılımları ve pazarlama teknikleri gösterilebilir. Sanayileşmiş
ülkelerde, şirketlerin bu türden varlıklar üzerindeki mülkiyeti patentler, telif hakları,
ticari markalar ve benzer diğer kanunlarca korunmaktadır.
ÇUŞ'lerin varlıklarının önemli bir kısmı fiziksel olmayan varlıklardan
oluşabildiği için, fikrî mülkiyetin korunması özellikle bilgisayar, telekomünikasyon
27
ve eczacılık gibi dinamik sektörlerde faaliyet gösteren şirketler için büyük önem
taşır. Yatırım çekmek isteyen ülkelerde özellikle bu sektörlerdeki şirketlerin
sermayelerini isterler, çünkü potansiyel faydaların en yüksek olduğu sektörler
bunlardır. Teknoloji transferi ve yerel teknolojik tabanın oluşumu, özellikle bu
şirketler vasıtasıyla gerçekleşecektir. Fakat bu sektörlerden doğrudan yatırım
çekebilmek için, ev sahibi hükümetlerin fikrî mülkiyet haklarının korunması
konusunda oldukça ciddi bir tavır takınmaları gerekmektedir.
Kimi ülkeler fikrî mülkiyetin korunması konusunda oldukça rahat
davranmaktadırlar. Bunun nedenlerinden biri de yerel firmaların bu teknolojileri
kullanarak istihdam ve ekonomik büyüme yaratmalarının önüne geçmemektir. Bu
yaklaşımlar özellikle bilgisayar sektöründe (korsan bilgisayar programları, oyunlar),
eğlence sektöründe (korsan film, müzik), tekstil sektöründe (sahte giysi, çanta,
ayakkabı) ve eczacılık sektöründe (yasa-dışı kopyalanan ilaçlar) görülmekle birlikte
patent ve ticari marka sahiplerine yılda yüz milyonlarca dolar para
kaybettirmektedir. Korsan sektörlerdeki cironun büyüklüğü, fikrî mülkiyet haklarının
korunması hususunu son yıllarda ön plana çıkarmıştır.
3.1.7. Ticaret Politikaları
Ülkelere yapılan ithalâtın ve ülkelerden dışarıya yapılan ihracatın
maliyetini ve zorluğunu belirleyen unsurlardan biri de ülkenin izlediği ticaret
politikasıdır. Bu politikalar ÇUŞ'lerin yakın takibi altındadır, çünkü küresel üretim
ve dağıtım stratejileri doğrultusunda erimliliklerini maksimize eden ve maliyetlerini
düşük tutan ülkelere yatırım yapmak isterler.
İthal mallarının maliyeti, ilgili tarife oranı ve yerel döviz kurundan etkilenir.
Bu malların fiyatları ise, üretiminde ithal girdi kullanan üreticileri yakından
ilgilendirmektedir. Tarifelerin, diğer ülkelerdeki oranlardan yüksek olması ÇUŞ'in
nihai ürününün fiyatını yükseltir. Uluslararası piyasalarda rekabet edebilmenin en
önemli unsurlarından biri maliyet olduğuna göre, yüksek tarifeler yatırımcıların
28
ülkeye gelmesini engeller. Buna benzer olarak kotalar, uğraştırıcı lisanslama ve onay
prosedürleri ve ithalât üzerindeki diğer tarife dışı engeller maliyetleri artırabilir,
rekabetçiliği ve yatırım ortamını bozabilir.
Bazı ülkeler, ihracatçıların mallarını göndermeden önce prosedür gereği
birkaç bürokratik işlemden geçmelerini istemektedir. Bunlar örneğin merkez
bankasından izin almak, mallarını gümrükten geçirmek, ya da başka onaylar almak
şeklinde olabilir. Bu işlemlerin, ihracatçıya zaman dışında ayrı bir maliyeti de
olabilir. Bu türden politikalar maliyetleri artırır ve nihai malların ulaşmaları gereken
pazarlara ulaşmalarını geciktirir. Uluslararası piyasalardaki yoğun rekabet yüzünden,
yükselen maliyetler ve gecikmeler, ev sahibi ülkeleri rekabette ve sermayede daha
avantajsız bir konuma getirecektir.
3.1.8. Devlet Düzenlemeleri
Devletin özel sektörün faaliyetleri üzerindeki kontrolü, işletmelerin
verimliliklerinde ve maliyetlerinde, dolayısıyla da kârlılık ve rekabetçilikleri
üzerinde önemli etkiye sahiptir. Devlet düzenlemelerinin olumlu olması,
yatırımcıların yatırım kararını alırken göz önünde bulundurdukları bir etkendir.
Piyasanın düzenli bir şekilde işleyebilmesi için bir kısım düzenlemelerin olması tabii
ki gereklidir. Fakat devletin piyasa üzerinde gereğinden fazla düzenleyici rol
üstlenmesi işletme maliyetlerini artırarak şirketlerin daha az verimli çalışmalarına
neden olacaktır.
Örneğin bazı hükümetler, ülkedeki işçilerin haklarını korumak amacıyla işten
çıkarmaları zorlaştırıcı kanunlar koyarlar. Bazı ülkelerde de, asgari ücret
uygulamasının yanı sıra, işçilere sağlık sigortası veya emeklilik fonu gibi avantajlar
sağlanmasını zorunlu kılan yasalar vardır. Bu gibi uygulamalar, sermayelerinde her
zaman rekabet avantajı kovalayan yabancı yatırımcılara ek maliyetler getireceği için
bazı durumlarda sermayeler gerçekleşmemekte, iş alanları yaratılamamaktadır.
Yatırımcıların gözünü korkutan devlet düzenlemeleri sadece bu alanda sınırlı de-
29
ğildir. Yatırım izinlerinin karmaşık bürokratik prosedüre tabi tutulması, sermayenin
ve kârların ülke içine ve dışına transferinde yeterli esnekliğin sağlanmaması ya da
faiz oranlarının devlet tarafından belirlenmesi gibi faktörler sermayelerin önünü
kesmek için birebirdir.
3.1.9. Vergi Oranları ve Teşvikler
Yatırım kararı alırken gözetilen önemli bir faktör de, vergilerin şirketin
normal faaliyet ortamını nasıl etkileyecekleridir. Sermayeler ve kârlar üzerindeki
aşırı vergi yükü ÇUŞ'lerin ev sahibi ülkeye yatırım yapmalarını engeller. Vergi yükü
sadece kârdan alınan vergi ile kalmamakta, kâr payı, telif hakkı, havale gibi ana
şirket ve yerel bağlı şirketler arasındaki para transferlerinden alınan vergileri de
içermektedir. Bazı ülkeler, yatırım çekmek için yarış içinde oldukları ülkelere karşı
avantaj sağlayabilmek için yatırımcılara uygun vergiler ve diğer teşvikleri içeren
paketler sunarlar. Bu paketler, burada belirtilen diğer şartlar da karşılandığı taktirde
ülkelerin yatırım çekmelerine yardımcı olabilirler.
3.1.10. Politik İstikrar
Yatırım kararını etkileyen en temel öğelerden biri ev sahibi ülkedeki politik
istikrardır. Yatırımcılar politik açıdan istikrarsız olan bir ülkeye yatırım yaparak
sermayelerini riske atmayı istemezler. Politik kurumların istikrarlı bir şekilde
işlediği, uzun vadeli risklerin de dolayısıyla düşük olduğu ülkeler yabancı
yatırımcılar için her zaman daha çekicidir. Bu güven ortamı oldukça önemlidir,
çünkü önceden de belirtildiği gibi, doğrudan yabancı sermaye yatırımın beklenen
kârları elde edebilmesi genellikle uzun vadede gerçekleşmektedir. Bu yüzden
yatırımcı güveni sadece güncel politik görünüme olan güveni değil, uzun vadeli
politik ve ekonomik istikrara olan beklentileri de yansıtmaktadır.20
20 Arıkan, Deniz. “Türkiye’de Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımları” Arıkan Yayım İstanbul. Mayıs, 2001, s.35
30
Politik rejimin karakteristiklerinin yanı sıra, ev sahibi ülkedeki devlet
memurlarının, özel sektör yöneticilerinin ve sendika liderlerinin tavırları da ülkenin
potansiyel sermayeler açısından çekiciliğini belirleyen etkenlerdir.
3.1.11. Makroekonomik Politika Çerçevesi
Bir ülkenin ekonomisindeki inişli çıkışlı seyir, doğrudan o ülkedeki ekonomi
yönetimi ile ilgilidir. İyi yönetilen ekonomiler istikrarlı bir ilerleme gösterirler ve
istikrarlı bir ekonomi yabancı yatırımcıların seçecekleri potansiyel yatırım
merkezlerinde aradıkları bir özelliktir. Yatırımcılar ekonomik belirsizliklere karşı
oldukça duyarlıdırlar ve sermayelerini kısarak, bazen de tamamıyla o ülkeden
çekilerek karşılık verirler. Bir ülkeye ilk defa girmek içinde o ülkedeki
makroekonomik dengelerin oturmasını ve istikrarın sağlanmasını beklerler. Nitekim
sadece yabancı yatırımcılar değil, bazen yerli yatırımcılar da ülkedeki
makroekonomik belirsizlikler karşısında sermayelerini yurt dışına çıkarırlar. Burada
en önemli gösterge enflasyon oranıdır. Düşük ve beklentilere uygun enflasyon oranı
ekonominin sağlam taşlar üzerine oturduğunu ifade ederken, yüksek enflasyon
şirketlerin mali işlemlerinde karışıklıklara ve zorluklara yol açar. Ayrıca bir ülkede
enflasyonu düşürmeye yönelik programlar genellikle talep kısıcı etki yaptıkları için
durgunluklara yol açar ve ekonomide faaliyet gösteren şirketlerin zarar etmelerine
neden olabilirler.
3.1.12. Altyapı /Destek Hizmetleri
Ev sahibi ülkedeki altyapı (yollar, havaalanları, telekomünikasyon ağı,
enerji) yatırımcı şirketlerin üretim ve ulaştırma faaliyetlerinde karşılaşacakları
maliyetler ve bunun doğal sonucu olarak da verimlilikleri üzerinde önemli bir rol
oynar. Bu yüzden doğrudan yabancı sermaye yatırımı çekmek isteyen ülkeler, bu
kaynaklarının daima modern ve işler şekilde olmalarına dikkat etmelidirler. Bir ülke
yukarıda belirtilen faktörlerin çoğunda avantajlı konumda olsa dahi, altyapı sorunları
varsa yatırım çekmekte zorlanabilir.
31
Altyapı kapsamına ayrıca imalât esnasında gerekli olabilecek destek
hizmetleri de girmektedir. Bu hizmetler arasında en önemlileri de sigortacılık
hizmetleri, yasal hizmetler, ticari bankalar, aracı kurumlar ve ulaştırma (hava, kara,
deniz) olarak belirtilebilir. Hammaddeler ve imalât için gereken diğer üretim
faktörlerinin yeterli miktarda ve rekabetçi fiyatlarla bulunabilmesi her zaman
yatırımı teşvik eden unsurlardır.
3.2. Doğrudan Yabancı Sermayenin Giriş Yöntemleri
Çok uluslu şirketler, doğrudan dış yatırıma karar verirken, dış piyasaya ne
şekilde açılacaklarını da araştırırlar. Gidilecek ülkenin yapısı ve karakteristiklerine
göre bir yatırım stratejisi belirlenir.
Bu stratejilerin en çok uygulananları şunlardır:
Kendisine ait yeni bir şirket kurması
Yerel şirketlerle yapılan ortak girişimler
Mevcut bir firmayla birleşme ya da onu satın alma
Daha çok ortakla stratejik birleşmeler oluşturma
Dünya piyasalarının bütünleşmesi, üretimin bölünmesini beraberinde
getirmiştir. Yani artık birçok şirketin üretimi, değişik ülkelerdeki üretim
merkezlerinde yapılmaktadır. Birçok mal, bir işlem gördükten sonra, bir sonraki
işlem için başka bir ülkeye transfer edilir. Yani, çok uluslu şirketler, kendi içlerinde
mal transferi yapar duruma gelmişlerdir.
Çok ulusluların, dış pazarda kendilerine ait yeni bir şirket kurmaları (yani
%100 sahiplik), bu şirketlere uluslararası operasyonlarını entegre edebilmek için
gereksinim duydukları kontrolü sağlar. Bu şekilde, yabancı bir ortak ile ortaya
32
çıkabilecek transfer fiyatlandırması çatışmaları gibi problemler yaşanmayacaktır.21
Bazı şirketler ise, yeni bir pazara girmeyi düşündüğünde o pazarda faaliyet
göstermekte olan bir şirketle ortak girişimde bulunmayı isteyebilir. Bu şekilde,
girmek istediği piyasa hakkındaki standartlar, özellikler ve yasal düzenlemeler
hakkında yerli ortak ona büyük fayda sağlayacaktır. Esasen ortak girişimler bazen ev
sahibi ülke tarafından zorunlu kılınmış olabilir. Ev sahibi ülke hükümetleri, yerli
firmaların yabancılarla ortaklık yaparak bilgi ve deneyimlerini artırmalarını teşvik
ederler. Bununla birlikte, bu konudaki birçok çalışma, çok uluslu şirketlerin ortak
sermayi tercih etmelerinin bir nedeninin de yüksek siyasi riske karşın önlem almak
olduğu sonucunu desteklemektedir.22
Birleşme ve satın almalar, kamuoyunda şirket evlilikleri olarak da adlandırılır.
Şirketler, bu vasıtayla birbirlerinin teknolojik birikimlerinden, yöneticilik
deneyimlerinden ve sermaye kaynaklarından yararlanarak rekabetçi güçlerini ve
dünya piyasasındaki paylarını artırmayı hedeflerler.
Aşağıdaki tabloda 1998–2003 yıllan arasında tamamlanan birleşme ve satın
almalar sektörlere göre sıralanmıştır. Bu tablodan, en büyük hareketliliğin finans,
ulaşım ve komünikasyon sektörlerinde olduğu görünmektedir. Birleşme ve satın
almalar, 2000 yılında bir trilyon doları geçerek müthiş bir seviyeye çıkmış, fakat
daha sonra düşüşe geçerek 2003 yılında 300 bin dolara kadar gerilemiştir
21 Halil, Seyidoğlu,. “Uluslararası İktisat; Teori, Politika ve Uygulama”.15.Baskı, İstanbul, Güzem Can Yayınları, 2003, s.721 22 Seyitoğlu, a.g.e., s.723
33
Tablo 1.1- Sektörlere Göre Uluslararası Birleşme ve Satın Almalar (milyon dolar) Sektör/Endüstri 1998 1999 2000 2001 2002 2003
Birincil 5,455 7,397 8,968 6,357 9,309 4,227 Tarım, avcılık, ormancılık ve balıkçılık
1,497 241 1,472 784 37 228
Madencilik, petrol çıkarma 3,958 7,156 7,496 5,753 9,272 4,000
İmalat 257,220 287,126 302,507 199,887 115,460 112,758 Gıda, içki, tütün 16,922 33,014 60,189 23,238 20,996 23,307 Petrol ve nükleer yakıt 67,665 36,939 40,701 30,971 28,201 20,260 Kimyasallar ve kimyasal ürünleri 34,822 80,865 24,085 22,935 20,958 16,927
Metal ve metal ürünleri 7,947 10,974 12,713 20,081 9,015 11,390 Elektrikli ve elektronik eşya 29,062 40,893 68,284 29,097 8,678 7,817 Motorlu taşıtlar ve diğer ulaşım 48,904 17,038 30,852 5,127 6,516 6322 Diğer imalat 51,898 67,468 65,683 68438 21096 26735
Hizmetler 268,486 471,497 832,303 387,425 243,771 180,002Elektrik, gaz ve su 27,527 55,111 84,409 17,953 57,866 13,440 Ticaret 19,624 29,524 19,399 20,238 23,189 15,184 Finans 142,066 174,238 241,282 181,234 90,787 114,150
Ulaşım, ardiye ve komünikasyon 30,165 163,928 368,954 112,498 37,115 21,598 Diğer Hizmetler 49,104 48,696 118,529 55,502 34,794 15,630
Toplam 531,648 766,044 1,143,81 6593,960 369,789 296,988
Kaynak: UNCTAD, World Development Report 2004, s. 421
2003 yılında, değeri 1 milyar doların üzerinde olan 56 birleşme ve satın alım
gerçekleşmiştir. Bunların en büyüğü, merkezi İngiltere'de bulunan HSBC Holdings'in
Amerikalı Households International şirketini satın alması olmuştur. HSBC, bu işlem
için 15.3 milyar dolar ödemiştir.
Stratejik birleşmelerde taraflar hem birbirleri ile hisse senedi takası yaparlar,
hem de mal ve hizmet üretmek amacıyla ortak girişim kurarlar. Bu tür birleşmelerin
örnekleri otomobil, elektronik, telekomünikasyon ve uçak sanayi alanlarında çoktur.
Stratejik birleşmeler özellikle Ar-Ge maliyetlerinin yüksek olduğu ve piyasaya
girişte zamanlamanın önem taşıdığı sektörler için uygun bir yaklaşımdır.23
23 Natig Mecidov, Türkiye'de Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımları ve Ekonomik Etkilerinin Analizi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, 2004, ss. 43-44.
34
4. DOĞRUDAN YABANCI SERMAYENİN EKONOMİK
ETKİLERİ
Doğrudan yabancı sermaye, teorik olarak hem yatırımın yapıldığı ülke
açısından, hem de yatırımı yapan ülke açısından bazı ekonomik sonuçlar doğurur. Bu
sonuçlar hem iyi hem de kötü yönde olabilir. Küreselleşme karşıtları, her fırsatta çok
uluslu şirketlerin üretimlerini yurtdışına çıkararak, ülkelerindeki istihdam ve ücretleri
düşürdüklerini, bununla birlikte, gittikleri ülkelerde de çaresiz işçileri sömürdükle-
rinden şikâyet ederler. Ayrıca çok uluslu şirketlerin, gittikleri ülkedeki yerel
şirketleri piyasadan çekilmeye zorlayarak, yeni oluşumların önünü tıkayarak, o
ülkenin teknolojik gelişimini baltaladıkları da savunulan tezler arasındadır.
Örneğin dünyadaki tüm yerel alkolsüz içecek üreticileri Coca-Cola'nın
bulundukları piyasaya girmesinden çekinirler. Yerel dondurma üreticileri ise,
Unilever'in ürünlerine karşı rekabet edemeyeceklerini er ya da geç fark edeceklerdir.
Wal*Mart'ın bir ülkeye girişi genellikle yerel firmaların isyan etmesine neden
olmaktadır. Çünkü üstün alım gücü ile Wal*Mart, özellikle gelişmekte olan ülkelerde
yerel firmaları rekabetin dışına itebilecek kapasiteye sahiptir.24
Aslında bu karşıtlık hiç de yeni değildir. 1880 li yıllarda, ABD'de çok uluslu
şirketlerin yeni yeni ortaya çıktığı yıllarda da Amerikan şirketlerinin üretimlerini
yurtdışına taşımalarına şiddetle karşı çıkan bir kesim bulunmaktaydı. Yine de küresel
üretime ve üretim faktörlerinin küresel dağıtımına karşı çıkan gruplar, büyük ölçüde
kendi çıkarları zedelendiği için bu kadar tepki vermektedirler. Ekonomi teorisinde
faktörlerin optimal dağılımı her zaman verimliliği ve üretimi artırıcı bir unsurdur.
24 Arıkan, a.g.e.,s.38
35
4.1. Yatırımın Kaynaklandığı Ülke Ekonomisi Açısından Etkiler
Bu etkiler iki ana başlık altında incelenebilir:
İhracat üzerindeki etkiler
Faktör talebi üzerindeki etkiler.
ABD, II. Dünya Savaşı sonrasında en önemli yabancı yatırımcı olduğu için,
doğrudan sermayenin, yatırım yapan ülke açısından yaratacağı sonuçlar hakkındaki
tartışmalar da ilk olarak burada ortaya çıkmıştır. 1960larda, istihdam ve ihracatın
kötüleşeceği kaygısından dolayı işçi sendikalarının da desteği ile birlikte dış
sermayelere karşı kampanyalar yürütülmekteydi. Bu kampanyalar sonucunda
ülkeden kaynaklanın sermayeleri azaltmak ve ülkenin ödemeler dengesini düzeltmek
amacıyla bazı düzenlemeler yapıldı. Dış üretime değil, daha ziyade sermaye çıkışına
odaklanmış olan bu düzenlemeler, 1974 yılında kaldırıldı.
1960’lı ve 1970’li yıllarda yapılan çalışmalarda ulaşılan sonuç doğrudan
sermayelerin ihracatı ikame edeceği yönündeydi. Yani ABD yurt dışındaki üretimini
artırdıkça, ihracatının azalacağı düşünülüyordu. İlerleyen yıllarda bu görüş
tamamıyla ortadan kalktı. 2001 yılındaki çalışmasında İsveçli iktisatçı Swedenborg,
1965–1994 yılları arasında İsveçli şirketlerin yurtdışı üretimlerini artırdıkları halde,
bu şirketlerin İsveç'ten yaptıkları ihracat üzerinde negatif bir etki ile
karşılaşmadıkları sonucuna varmıştır. Avustralyalı şirketlerin yurtdışındaki
sermayelerini inceleyen bir çalışmada ise, sermayelerin ihracatı ikame edici etki
yapmak yerine, şirketleri yeni pazarlara açtığı ve büyüme imkânı sunduğu sonucu
çıkarılmıştır. Ayrıca birçok diğer ülkeyi ilgilendiren çalışmalar yapılmış, az sayıda
da olsa bazı negatif ilişkiler (sermayelerin ihracatı azaltması) tespit edilmiş, fakat
pozitif ilişkilere daha sıklıkla rastlanmıştır.25
Bu bulguları yorumlamanın bir yolu, yurtdışı üretim ile ihracat arasında genel
bir ilişki olmadığı sonucunu çıkarmaktır. Bazı durumlarda yurtdışı üretim ihracatı 25 Arıkan 2006, a.g.e.s.46
36
azaltmakta, bazı durumlarda da artırmaktadır. Bu etkilerin çeşitli nedenleri olabilir.
Şirketin yatay ya da dikey entegrasyona gitmiş olması, faaliyetlerin hizmetler ya da
imalat sanayinde yoğunlaşması ya da yatırım yapılan ülkenin gelişmiş veya
gelişmekte olan bir ülke olması farklı sonuçlar doğurabilir. Mantıken, yatay
entegrasyon sonucu (en azından imalat sektöründe) yurtdışı üretimin ihracatı
azaltabileceği, aynı şekilde dikey entegrasyonun da ihracatı artırabileceği
düşünülebilir. Fakat şimdilik bu konuda fazla bir kanıt yoktur. Zaten bilindiği üzere
dış ticaret, ülkelerin sürekli değişen karşılaştırmalı üstünlükleri gibi faktörler ile
belirlenmektedir. Bir dış yatırım gerçekleştirildiğinde ise, bir ülkeden diğerine akan
aslında fiziksel sermaye ya da üretim kapasitesi değil, daha çok fikri sermaye ve
üretim teknolojisidir.
Doğrudan yatırımın, bir ülkenin ihracatını etkilemese bile o ülke içerisindeki
faktör talebini, dolayısıyla da faktör fiyatlarını etkilediği yapılan çalışmalarla tespit
edilmiştir.
Örneğin, merkezi zengin bir ülkede olan çok uluslu şirketler, üretimlerinin
emek-yoğun kısmını, gelişmekte olan ülkelerdeki bağlı şirketlere aktarırlar, sermaye
yoğun kısmını ise kendi ülkelerinde yapabilirler. Yani emek-yoğun üretim, emeğin
bol ve ucuz olduğu ülkelerde, sermaye-yoğun üretim ise sermayenin bol ve ucuz
bulunduğu ülkelerde yapılır.
Bu sebeple gelişmiş ülkelerde çok uluslu şirketlerin emek faktörüne olan
talebi azalırken, gelişmekte olan ülkelerde emeğe olan talep artabilir. Lipsey, 1995
yılındaki çalışmasında, imalat sektöründeki bağlı şirketlerin net satışları ve ana
şirketin istihdamı arasında negatif bir ilişki bulmuştur. İmalat-dışı sektörlerdeki bağlı
şirketlerin net satışları ile ana şirket istihdamı arasında ise pozitif bir ilişki tespit
edilmiştir.26
26 Robert E. Lipsey, Home and Hoşt Country Effects of FDI, NBER Working Paper Series, No: 9293, Cambridge, Ekim 2002, s.33.
37
4.2 Yatırım Alan Ülke Ekonomisi Açısından Etkiler
Doğrudan sermayeler, yatırımı alan ülkede üretimi, istihdamı, ekonomideki
fiyatları, ihracatı, ithalatı, ödemeler dengesini, ekonomik büyümeyi ve genel olarak
ekonomik refahı birçok yönden etkiler. Bu etkiler olumlu ya da olumsuz olabilir;
bazı etkiler hemen ortaya çıkar, bazıları ise yıllar sonra belirir.27
Bu etkileri dört başlık altında inceleyebiliriz:
Ulusal gelir,
Ödemeler dengesi,
Ücretler
Verimlilik.
4.2.1 Ulusal Gelir
Çok uluslu şirketin, bulunduğu ülkedeki net ulusal gelire etkisi, o ülke
sınırları içerisinde yaptığı üretimdir. Fakat bazen üretimde kullanılan girdiler yerel
piyasadan temin edildiği için bunların toplam üretim değerinden düşülmesi gerekir.
O halde çok uluslu şirketin yarattığı katma değer:
Katma Değer - Ü - G (üretim - girdiler) olarak yazılabilir. Bu denklem
gelirler açısından yazılmak istenirse, çok uluslu şirketin yarattığı katma değer, üretim
faktörlerine yaptığı ödemeler (işçi ücretleri, maaşlar) ve elde ettiği kârların
toplamıyla ifade edilebilir:
Katma Değer = Ü – G = F + K (faktör ödemeleri + kârlar)
27 Arıkan 2006, a.g.e.s.40
38
Fakat bu denklem de, çok uluslu şirket tarafından istihdam edilen yerel
faktörlerin fırsat maliyetini (opportunity cost) hesaba katmamakladır.
Örneğin eğer çok uluslu şirket, kendisi istihdam etmediği taktirde ekonomide
atıl kalacak kaynakları kullanıyorsa, bu kaynakların fırsat maliyeti sıfırdır. Diğer
yandan, çok uluslu şirket istihdam ettiği kaynakları kendisi ile aynı verimlilikte
çalışan bir yerel firmadan transfer ediyorsa, o zaman bu faktörlerin fırsat maliyeti,
hizmetleri karşılığında çok uluslu şirketten aldıkları ücrete eşittir. Yani birçok uluslu
şirketin, gittiği ekonomide bir katma değer yaratabilmesi için, istihdam ettiği
faktörlerin fırsat maliyetinden yüksek bir değer üretiyor olması gerekir.28 Böylece
yukarıdaki denklem şu yeni şekli alır:
Katma Değer = (F + K) - FM (fırsat maliyeti)
Bu denkleme bir de çok uluslu şirketin neden olduğu pozitif ve negatif dışsal
ekonomileri de eklersek:
Katma Değer = (F+ K) - FM + L (dışsallıklar)
Doğrudan yatırımın, yatırımı alan ülke için kârlı olup olmadığını bulabilmek
için, ülkenin doğrudan yatırımdan doğan maliyetlerini de bu denkleme eklemek
gerekir. Bu maliyetler kısaca, üretimde yer alan yabancı faktörlere (teknoloji de
dahil) yapılan ödemelerin (kâr veya temettü ödemeleri, faizler, imtiyaz ücretleri v.s.)
toplamıdır. Maliyetleri de M olarak belirtirsek, denklem aşağıdaki gibi olur:
Katma Değer = [ ( F + K ) - FM + L ] / M
Eğer bu oran l'den büyükse, doğrudan yatırımın olumlu etkileri, olumsuz
etkilerinden daha büyüktür. Oranın l'den küçük olduğu durumlarda ise tam tersi söz
konusudur. Hem iktisat teorisi, hem de yapılan ampirik çalışmalar, doğrudan
28 Root, Franklin R., International Trade and Investment, 7.baskı, Saunth – Western P?ulishing, Cincinnati,1997, ss.628-630
39
sermayelerın çoğu zaman yatırımı alan ülkeye fayda sağladığı kanısında
birleşmiştir.29
4.2.2 Ödemeler Dengesi
Doğrudan sermayeler, gittikleri ülkenin ödemeler dengesi üzerinde de etkili
olmaktadırlar. Örneğin bir fabrika kurmak amacıyla ülkeye yurtdışından sermaye
girişi, ödemeler dengesine artı olarak işlenir. Fabrika üretime geçtiğinde ve bağlı
şirket ülke içerisindeki faaliyetlerine başladığında, üretiminin bir kısmını ihraç ede-
rek ya da ithal ikamesinde kullanarak ödemeler dengesine iyileştirici etki yapmaya
devam edebilir. Öte yandan, bağlı şirketin yurtdışından aramalı ya da hammadde
ithal etmesi de ödemeler dengesine eksi olarak işlenecektir.
Bununla birlikte kârların yurtdışına transferi ve yabancı üretim faktörlerine
yapılan ödemeler ülkeden döviz çıkışını artırır ve dolayısıyla ödemeler dengesini
bozar. Yani yabancı yatırımın ödemeler dengesi üzerindeki etkisi, yatırımın amacı ile
bağlantılıdır.
4.2.3 Ücretler
Bazı küreselleşme karşıtlarına ve basında zaman zaman yer alan haberlere
göre, çok uluslu şirketler bulundukları üçüncü dünya ülkelerinde işçileri sömürerek,
onları uzun çalışma saatleri boyunca ve ağır çalışma koşulları altında, oldukça düşük
ücretler karşılığında çalıştırmaktadırlar. Bu kötü imaj, işçi ücretlerinin, bu işçiler
tarafından üretilen ürünlerin satış fiyatlarında çok küçük bir yüzdeye karşılık gelmesi
ile de desteklenmektedir. Fakat bu, bir genellemeden daha ileri gitmemektedir.
Bir ülkedeki ücretler, yabancı şirketlerin girişinden ya da varlığından birkaç
değişik yönde etkilenirler. İlk olarak, yapılan çalışmalara göre yabancı sermayeli
şirketler, genellikle aynı sektörde faaliyet gösteren yerli şirketlerden daha yüksek 29 a.g.e., s.631.
40
ücret vermektedirler. Bunun değişik nedenleri olduğu savunulmaktadır. Çok uluslu
şirketler, gittikleri ekonomilerde, insanlar tarafından iyi bir şekilde karşılanmak için
bu taktiği uyguluyor olabilirler. Ya da beraberlerinde getirdikleri bilgi ve tek-
nolojinin yerel piyasadaki rakiplere ulaşmasını engellemek için, işten ayrılma oranını
düşük tutmak gerektiğinden dolayı yüksek ücret veriyor olabilirler. Ya da sadece
yerel piyasadaki iyi işçileri istihdam edebilmek için ücretleri yüksek tutmaktadırlar.
Yapılan bir çalışmada, 1970 yılı verilerine göre Meksika'da imalat sektöründe
yabancı sermayeli şirketlerin işçilerine verdikleri ücretin, Meksikalı şirketlere göre
yüzde 25-30 daha yüksek olduğu hesaplanmıştır. Dünya çapında, hem gelişmekte
olan, hem de gelişmiş ülkeler üzerinde yapılan çalışmalar, yabancı sermayeli
şirketlerin daha yüksek ücret verdiği sonucuna ulaşmıştır.
Yabancı şirketler tarafından verilen yüksek ücretlerin, sektördeki yerli
firmalara yansıması üzerinde yapılan çalışmalar henüz kesin bir sonuca
ulaşamamıştır. Öte yandan ekonomi genelinde yabancı hâkimiyetinin artması,
ülkedeki ortalama ücretleri etkilemektedir. Yabancı sermayenin girişiyle emeğe olan
talebin artması ortalama ücretlerin de artmasına neden olabilir. Aitken, Harrison ve
Lipsey, 1996 yılında Meksika ve Venezüella üzerinde yaptıkları araştırmada, yabancı
sermayenin girişiyle birlikte sektördeki ücretlerin arttığını saptamışlardır. Ücret artışı
kalifiye işçiler için daha yüksek olmuş, Venezüella'da, Meksika'da olduğundan daha
fazla hissedilmiştir. Bu da iki ülkenin ekonomik büyüklüklerinin farkından dolayı
olabilir.30
4.2.4 Verimlilik
Verimlilik, yapılan çalışmalarda farklı şekillerde tanımlanmıştır. Bazı
çalışmalar verimliliği "birim emek başına elde edilen çıktı" olarak hesaplarken, bazı
çalışmalarda ise "birim girdi (emek, sermaye, ara-malı) başına elde edilen çıktı"
olarak ele alınmıştır. Tanım ne olursa olsun, elde edilen sonuçlara göre çok uluslu
şirketler, özellikle gelişmekte olan ülkelerde yerel şirketlere göre daha verimli
30 Arıkan 2006, a.g.e.,s.41
41
çalışmaktadırlar. Çok uluslu şirketlerin daha verimli olmalarının temel nedeni, üretim
ölçeklerinin yerel şirketlere göre daha geniş olması ve üretimde daha çok sermaye-
yoğun teknolojiler kullanmalarıdır. Gelişmiş ülkelerde, aynı ölçekte ve teknoloji ile
üretim yapan yerel şirketlerin olması muhtemel iken, gelişmekte olan ülkelerde çok
uluslu şirket ve yerel şirketler arasındaki verimlilik farkı çok daha belirgindir.
Doğrudan sermayeler, yerel şirketlerin verimliliğini artırıcı bir rol oynar mı?
Yerel şirketler yabancı sermayeli şirketlerin faaliyetlerini, üretim tekniklerini veya
pazarlama stratejilerini taklit ederek daha verimli bir şekilde üretim yapmaya
çalışabilirler. Ya da artan rekabet dolayısıyla daha verimli çalışmak zorunda
kalabilirler. Fakat bu taşma etkisi hakkında elde edilen sonuçlar karışıktır ve genel
bir kanıya ulaşılamamıştır. Bazı çalışmalarda yerel şirketlerin verimlilik artışı
sağladığı saptanırken, bazı çalışmalar istatistiksel olarak anlamsız sonuçlara
ulaşmıştır. Yine de daha verimli şirketlerin ekonomiye girmesiyle birlikte
ekonomideki ortalama verimlilik artmaktadır.31
5. TÜRKİYE’DE ULUSLARARASI DOĞRUDAN SERMAYE GİRİŞLERİ
2005 yılı Türkiye için uluslararası doğrudan sermayeler açısından tarihi
zirvenin görüldüğü yıl olma özelliğini taşımaktadır. 2004 yılına göre yaklaşık 3,5 kat
artış gösteren uluslararası doğrudan yatırım girişi 2005 yılında 9,7 milyar ABD
Dolarına ulaşmıştır. Söz konusu tutarın bileşenlerine bakıldığında 7,9 milyar ABD
Doları tutarındaki kısmının sermaye transferi, kalan 1,8 milyar ABD Doları
tutarındaki kısmının ise yurt dışında yerleşiklerin Türkiye’deki gayrimenkul alımları
sonucunda oluştuğu görülmektedir.
Böylece Türkiye önemli ölçüde tek bir büyük ölçekli yatırımla 2001 yılında
31 Lipsey,Robert E, Foreing Direct Investors in Three Financial Crises, NBER Working Paper Series, No:8084, Cambridge 2002, s.59.
42
sağladığı 3,3 milyar ABD Doları tutarında uluslararası doğrudan yatırım girişinin
ardından, 2002 yılında çektiği 1,1 milyar ABD Doları seviyesinden besleyen artış
trendini sürdürmüştür.
Grafik 1.1-1995 – 2005 Döneminde Türkiye'de Uluslararası Doğrudan Sermayeler ( Milyon ABD Doları )
Kaynak: TCMB
Tablo 1.2 - 1995 - 2005 Döneminde Uluslararası Doğrudan Sermayeler ve Bileşenlere Göre Dağılımı (Milyon ABD Doları)
1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 Uluslararası doğrudan Sermayeler Toplam (Net)
885 722 805 940 783 982 3.352 1.137 1.752 2.837 9.686
Doğrudan Yabancı Sermaye
885 722 805 940 783 982 3.352 1.137 754 1.494 7.845
Sermaye (Net) 885 722 805 940 783 982 3.352 617 605 941 7.918Giriş 934 914 852 953 813 1.707 3.374 622 613 1.041 8.264Çıkış -49 -192 -47 -13 -30 -725 -22 _5 -8 -100 -346 Yeniden Yatırımda Kullanılan Kazançlar
132 204 168*
Diğer Sermaye — — — — _. — — 520 17 349 -241Gayrimenkul (Net) -- -- -- -- -- - -- -- 998 1.343 1.841Kaynak: TCMB *Tahmin Kaynak: TCMB
Grafik–1 ve Tablo-7’den görüleceği üzere, Türkiye’nin çektiği uluslar arası
doğrudan sermayeler 2000 yılı öncesi ve sonrası dönemler itibariyle incelendiğinde,
uzun dönemli eğilimde önemli bir pozitif yönlü kırılmanın gerçekleştiği
görülmektedir.
43
Türkiye’ye yapılan uluslararası doğrudan yatırım 1995 – 2000 döneminde
ortalama 853 milyon ABD Doları düzeyindeyken, özellikle 2003 yılı ve sonrasında
Türkiye’nin çektiri doğrudan yatırım artın göstermiş ve 2005 yılında 9,7 milyar ABD
Doları düzeyine yükselmiştir.
Büyüme, enflasyon ve faiz oranları gibi makroekonomik göstergelerde
görülen iyileşme; AB ile tam üyelik müzakerelerine ilişkin sürecin öngörülebilirlik
üzerindeki etkisi ve yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik yapısal reformların
hız kazanması Türkiye’nin uluslararası doğrudan sermayeler açısından cazibesini
artırmıstır. Özellikle finans sektöründe gerçeklesen satın alma işlemleri ile
özelleştirme ihalelerine yabancı yatırımcıların gösterdiği ilgi, Türkiye’nin artan
cazibesine somut örnek teşkil etmektedir.32
5.1. Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planı Dönemi (1990–1994)
1990–1994 yıllarını kapsayan altıncı beş yıllık kalkınma planında yabancı
sermaye politikasına ilişkin önemli esaslan şöyle belirtilmiştir:33
Yabancı sermaye konusunda mevcut liberal politikaların
uygulanmasına devam edilecektir.
Yabancı sermaye mevzuatı, yabancı sermaye hareketlerini en geniş
anlamda kapsayacak şekilde geliştirilerek güncelleştirilecektir.
Yabancı sermayenin menkul kıymetlere yatırımının temin ve teşviki
yönündeki düzenlemelere devam edilecektir.
Önemli altyapı projelerinin gerçekleştirilmesi için uygun finansman
modelleri (Yap-İşlet-Devret gibi) çerçevesinde yabancı sermaye
katkısından azami ölçüde yararlanılacaktır.
Çeşitli ülkelerle, sermayelerin karşılıklı teşviki ve korunması ile çifte 32 http://www.hazine.gov.tr/guncelduyuru/AB_20060805_UluslararasiDogrudanYatirim_Rapor.pdf Erişim 12.04.2007 33 DPT, VI. BYKP
44
vergilendirmenin önlenmesi gibi ikili anlaşmaların yapılmasına
devam edilecektir.
Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planında uygulanan bazı teşvik politikaları ise
şu şekilde belirtilmiştir:
Teşvik politikasının temel amacı, rekabet edilebilir bir yapı içinde
döviz kazandırıcı faaliyetlerin ve plan hedefleri ile uyumlu olarak
sermayelerin artırılması ve bölgeler arası dengesizliğin azaltılmasıdır.
Bu plan döneminde yatırım ve döviz kazandırıcı faaliyetleri teşvik
sistemi, tek bir yasada toplanarak, birbirini tamamlayan, değişen iç ve
dış piyasa şartlarına uyum sağlayabilecek esneklikte, bürokrasiyi en
alt düzeye indirecek, daha az sayıda daha etkin araçlara sahip olacak
yönde geliştirilecektir.
AT’ ye tam üyelik konusu da dikkate alınarak, teşvik edilecek yatırım
projelerinin uzun dönemde rekabet şansına sahip teknolojik yapıda
kurulması, mevcut tesislerin ise, modernize ve tevsi edilmesi
hususları göz önünde bulundurulacaktır.
Teşvik politikası çerçevesinde, araştırma ve geliştirme, ileri teknoloji,
çevre kirliliğini önleme, enerji tasarrufu, doğal kaynaklan harekete
geçirme gibi konular üzerinde önemle durulacaktır.
Yatırım indirimi uygulamasının, indirimden istifade edecek aktif
değerlerin yeniden değerlendirilmesi yoluyla ortaya çıkacak yeni
değerler üzerinden yapılabilmesine imkân sağlayacak tedbirler
alınacaktır. Sermayelerin finansmanında özkaynak kullanımı teşvik
edilecektir. Ayrıca finansal kiralama yolu ile yapılacak sermayelerin
artırılması yönünde çalışmalar sürdürülecektir.
45
5.2.Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Dönemi (1996–2000)
Yedinci beş yıllık kalkınma planı, bir yıl gecikme ile uygulamaya
konulmuştur. Bu planda Ülkemize gelecek yabancı sermaye konusunda izlenecek
politikalarının önemli esaslan şöyle belirtilmiştir;34
Türk ekonomisinin Dünya ekonomisiyle entegrasyonunda, dış pazar
payının arttırılmasında, yeni teknoloji temininde ve dış kaynak
sağlanmasında önemli bir işlevi olan yabancı sermaye girişini
hızlandırıcı bir ortamın yaratılmasına özen gösterilecektir.
Önemli altyapı sermayelerinin Yap-İşlet-Devret modeli çerçevesinde
gerçekleştirilmesi için yabancı sermaye katkısından azami ölçüde
yararlanılacaktır.
Gümrük Birliğinin de etkisiyle doğrudan yabancı sermayelerin
beklenen artışın yanı sıra, özelleştirme sürecinin hız kazanması ile
birlikte portföy sermayelerinde da artış olacaktır.
Ekonomik faaliyetlerin ihtiyaç duyduğu kaynakların temini için mali
derinleşmenin sağlanarak etkinliğin arttırılması mali piyasaların
uluslararası piyasalarla bütünleşmesinin sağlanması temel amaçtır.
Yabancı sermaye konusunda mevcut liberal politikaların
uygulanmasına devam edilecek, yabancı sermaye mevzuatı, yabancı
sermaye hareketlerini en geniş anlamda kapsayacak şekilde
geliştirilecektir.
34 DPT(1995), VI. BYKP
46
5.3. Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Dönemi (2001–2005)
Sekizinci beş yıllık kalkınma planında Ülkemize gelecek yabancı sermaye
konusunda izlenecek politikaların önemli esasları şöyle belirtilmiştir:35
o Doğrudan yabancı sermayeleri ile ilgili mevzuat Avrupa Birliği
normlarıyla uyumlu hale getirilecektir.
o Yabancıların Türkiye'de çalışma haklan ve yabancı yatırımcının mülk
edinmesi ile ilgili alanları düzenleyen kanunlar günün ihtiyaçlarına
cevap verecek şekilde yeniden düzenlenecektir.
o Doğrudan yabancı sermaye ile ilgili Türkiye'nin imzaladığı
sözleşmelere işlerlik kazandırılacaktır.
o Doğrudan yabancı sermayeyi ileri teknoloji gerektiren üretim
alanlarına yönlendirecek bir şekilde etkin tanıtım kampanyaları
yapılacaktır.
o Doğrudan yabancı sermayenin, Ülkemizin üretim ve teknoloji
kapasitesi ve rekabet gücüne katkısına önem verilecek, ihracata dönük
ve yüksek katma değer yaratabilecek projeler özendirilecektir.36
14.208 adet uluslararası sermayeli firmanın ülke gruplarına göre dağılımına
bakıldığında ise AB ülkeleri ortaklı girişim sayısının 7.723 adet ile birinci sırada yer
aldığı görülmektedir. AB ülkeleri ortaklı uluslararası sermayeli şirketlerin içinde
Almanya 2.487 adet firma ile birinci sırayı alırken, onu İngiltere (1.289 adet) ve
Hollanda (1.128 adet) izlemektedir (Tablo 1.3). 35 DPT(2000), VI. BYKP 36 DPT (2000), VIII. BYKP. Uzun Vadeli Gelişmenin (2001–2023) ve Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planın Temel Amaçları ve Stratejisi
47
Tablo 1.3- Uluslararası Sermayeli Şirketlerin Sayısının Ülkelere Göre Dağılımı (2005 – 2006) (Şirket Sayısı)
Ocak – Eylül
1954 – 2006* Ülkeler
2005
2005 2006 Toplam AB Ülkeleri (25) 1.699 1.232 1.567 7.723 Almanya 525 377 446 2.487 Hollanda 214 157 207 1.128 İngiltere 337 257 360 1.289 Diğer AB Ülkeleri 623 441 554 2.819 Diğer Avrupa Ülkeleri (AB Hariç) 358 268 301 1.736 Afrika Ülkeleri 62 46 35 262 Kuzey Amerika 123 82 95 782 A.B.D. 108 71 81 706 Kanada 15 11 14 76 Orta ve Güney Amerika, Karayipler 16 12 11 90 Yakın ve Orta Doğu Ülkeleri 417 327 334 2.506 Azerbaycan 65 46 62 322 Irak 63 52 62 394 İran 129 102 86 790 Diğer 160 127 124 1.000 Diğer Asya 178 120 124 926 Çin Halk Cum. 33 22 15 255 Güney Kore Cum. 18 15 9 112 Diğer 127 83 100 559 Diğer Ülkeler 26 19 46 183 Toplam 2.879 2.106 2.513 14.208
2006 Eylül itibariyle, Geçici Veriler Kaynak: Hazine Müsteşarlığı
14.208 adet uluslararası sermayeli firmanın illere göre dağılımına
bakıldığında; İstanbul ilinin 7.946 adet ile birinci sırada yer aldığı görülmektedir.
İstanbul ilini Antalya (1.655 adet), Ankara (1.010 adet) ve İzmir (871 adet) illeri
takip etmektedir (Tablo 1.4).
48
Tablo 1.4- Uluslararası Sermayeli Şirketlerin Sayılarının İllere Göre Dağılımı
İl Şirket Sayısı (1954 – 2006)
İstanbul 7.946 Antalya 1.655 Ankara 1.010 İzmir 871 Muğla 788 Bursa 290 Mersin 276 Aydın 205
Kocaeli 180 Adana 111
Diğer İller 876 Toplam 14.208
2006 Eylül itibariyle, Geçici Veriler Kaynak: Hazine Müsteşarlığı Tablo 1.5- Uluslararası Sermayeli Şirketlerin Faaliyette Bulundukları İllerin Sektöre
Göre Dağılımı Sektörler İstanbul Antalya Ankara İzmir Muğla Tarım, Avcılık ve Balıkçılık 57 48 17 25 14 Madencilik ve Taşocakçılığı 74 10 42 26 2 İmalat Sanayi 1.717 99 158 258 16 Gıda Ürünleri ve İçecek İmalatı 133 24 16 36 3 Tekstil Ürünleri İmalatı 264 4 10 22 2 Kimyasal Madde ve Ürünlerin İmalatı
226 9 9 24 -
B.Y.S.Makine ve Teçhizat İmalatı 140 - 14 20 1 Motorlu Kara Taşıtı, Römork, Yarı Römork İm.
75 - 9 16 -
Diğer İmalat 879 62 100 140 10 Elektrik, Gaz ve Su 64 8 37 8 1 İnşaat 317 311 109 48 124 Toptan ve Perakende Ticaret 3103 274 325 296 83 Oteller ve Lokantalar 361 329 63 60 200 Ulaştırma, Haberleşme ve Depolama Hizmetleri
779 153 48 45 103
Gayrimenkul Kiralama ve İş Faaliyetleri
898 338 130 66 214
Diğer Toplumsal, Sosyal ve Kişisel Hizmet Faaliyeti
576 85 81 39 31
Toplam 7.946 1.655 1.010 871 788 2006 Eylül itibariyle, Geçici Veriler Kaynak: Hazine Müsteşarlığı
49
Tablo 1.6- Uluslararası Sermayeli Firmaların Sayılarının Sektöre Göre Dağılımı ( Şirket Sayısı )
Ocak-Eylül 1954/2006 1954–2000
Sektörler Birikimli
2001
2002
2003
2004
2005 2005 2006 Toplam
Tarım, Avcılık Ormancılık ve Balıkçılık
77 9 4 29 31 40 25 30 220
Madencilik ve Taşocakçılığı
74 8 18 12 33 49 42 28 222
İmalat Sanayi 1.265 91 83 268 368 456 346 338 2.863 Gıda Ürünleri ve İçecek İmalatı
138 7 9 18 51 43 32 32 296
Tekstil Ürünleri İmalatı
118 13 12 64 60 79 61 37 383
Kimyasal Madde ve Ürünlerin İmalatı
162 7 6 29 46 41 29 35 326
B.Y.S.Makine ve Teçhizat İmalatı
195 6 7 21 25 31 22 36 221
Motorlu Kara Taşıtı, Römork, Yarı Römork İm.
112 12 7 17 18 20 16 14 200
Diğer İmalat 613 46 42 119 168 242 186 184 1.437 Elektrik, Gaz ve Su 58 5 5 7 15 12 12 30 132 İnşaat 153 25 21 29 137 348 246 320 1.033 Toptan ve Perakende Ticaret
1.610 173 207 433 911 809 599 660 4.803
Oteller ve Lokantalar 326 53 44 59 78 184 127 174 1.103 Ulaştırma, Haberleşme ve Depolama Hizmetleri
326 50 44 96 219 262 208 224 1.221
Gayrimenkul Kiralama ve İş Faaliyetleri
297 43 38 89 236 525 366 537 1.765
Diğer Toplumsal, Sosyal ve Kişisel Hizmet Faaliyeti
248 27 34 86 92 194 135 172 846
Toplam 4.606 484 498 1.108 2.120 2.879 2.106 2.513 14.208 2006 Eylül İbareyle Geçici Veriler Kaynak: Hazine Müsteşarlığı
50
Tablo 1.7- Doğrudan Uluslararası Yatırım Girişleri 1995-2000 ( Fiili Girişler)
( Milyon $) 1995 1996 1997 1998 1999 2000 Doğrudan Yabancı Yatırım Toplamı (Net ) 885 722 805 940 783 982 Doğrudan Yabancı Sermaye 885 722 805 940 783 982 Sermaye (Net) 885 722 805 940 783 982 Giriş 934 914 852 953 813 1.707 Çıkış -49 -192 -47 -13 -30 -725 Diğer Sermaye - - - - - - Gayrimenkul (Net) - - - - - -
Tablo 1.8- Doğrudan Uluslararası Yatırım Girişleri 2001-2006 ( Fiili Girişler) 2001 2002 2003 2004 2005 Ocak-Eylül
/2005 Ocak-Eylül /2006
Doğrudan Y.Y.T. (Net ) 3.352 1.137 1.752 2.883 9.794 3.860 12.804 Doğrudan Y. Sermaye 3.352 1.137 754 1.540 7.953 2.832 10.475 Sermaye (Net) 3.352 617 737 1.191 8.191 3.029 10.466 Giriş 3.374 622 745 1.291 8.527 3.352 11.028 Çıkış -22 -5 -8 -100 -336 -323 -562 Diğer Sermaye - 52 17 349 -238 -197 9 Gayrimenkul (Net) - - 998 1.343 1.841 1.028 2.329
Yabancı Sermayeli Firmaların Yabancı Ortaklarından Aldıkları Kredi (Geçici Veriler ) Kaynak: T.C.Merkez Bankası