32
Sayı 14 | Ağustos 2015 Türkiye Tohumculuk Endüstrisi Derneği [email protected] | www.turkted.org.tr TÜRKTED AHDE VEFA MAKALE RÖPORTAJ SERTİFİKASYON SİSTEMİ ULUSLARARASI DÜZEYDE TOHUMCULUK PAZARI GELİŞMELERİ VE SEKTÖRE SAĞLANAN DESTEKLER İLKLERE İMZA ATAN İSİM: SITKI ANTMEN YEM BİTKİLERİNİN GELECEĞİ TOHUMCULUĞUN GELİŞİMİNDE

YEM BİTKİLERİNİN GELECEĞİ TOHUMCULUĞUN ...2012 yılından bu yana yürüttüğü ISF Tarla Bitkileri Bölüm Komitesi üyeliğine oybirliği ile yeniden seçildi. Dr. Kömeağaç

  • Upload
    others

  • View
    18

  • Download
    1

Embed Size (px)

Citation preview

Sayı 14 | Ağustos 2015

Türkiye Tohumculuk Endüstrisi Derneğ[email protected] | www.turkted.org.tr

TÜRKTED

A H D E V E F AM A K A L E R Ö P O R T A J

SERTİFİKASYON SİSTEMİ ULUSLARARASI DÜZEYDE

TOHUMCULUK PAZARI GELİŞMELERİ VE SEKTÖRE SAĞLANAN DESTEKLER

İLKLERE İMZA ATAN İSİM: SITKI ANTMEN

YEM BİTKİLERİNİN GELECEĞİ TOHUMCULUĞUN GELİŞİMİNDE

Tohum Ağustos 2015 3

Tarımsal üretimin başlangıcı olan tohum, verimin ve kalitenin arttırılmasının yanı sıra üretim maliyetlerinin azaltılmasında da sektörün en önemli girdisidir. Kurulduğu 1985 yılından 2008 yılına kadar Türkiye tohumculuk sektörünün tek temsilcisi olan TÜRKTED ve üyeleri, ülkemizde ve dünyada sektörün saygın konumunu korumak için çaba göstermeye devam ediyor. Bitkisel üretim için gerekli olan her türden tohumun yer aldığı geniş bir yelpazeyi bünyesinde barındıran TÜRKTED, sektörün gelişmesi ve üyelerin sorunlarının çözümü için Bakanlık kurumları, üniversiteler ve uluslararası tohumculuk kuruluşları ile işbirliği içindedir.Ülkemiz tohumculuk sektörü 30 yıl öncesine göre dünyayı ve işini çok daha iyi bilen kadrolara ve üretim alt yapısına sahiptir.Sektörün gelişmesi ve daha da ileri gitmesi için;• Tarım eğitiminde niteliğin yükseltilmesi, işe odaklı eleman yetiştirilmesi, • Tarıma dayalı sanayinin kalite istekleri doğrultusunda yeni çeşitlerin geliştirilmesi,• Kalitenin istenen düzeye çıkarılabilmesi için sözleşmeli üretimlerin teşvik edilmesi,• Özel sektör tarımsal Ar-Ge’sinin desteklenmesi,• Bürokrasinin makul ölçüde azaltılması ve kamu-özel sektör işbirliğinin güçlendirilmesi önemlidir.Dergimizin bu ayki konusu olan yem bitkileri tarımına

ülkemizde çok önem verildiği söylenemez. Toplam tarla arazisi içerisinde Avustralya’da yüzde 50, Kuzey Avrupa ülkelerinde ise yüzde 25’ler düzeyinde pay alan yem bitkileri ekim alanı, ülkemizde mısırın da dahil edilmesiyle ancak yüzde 5’ler seviyesine çıkıyor. 1952 yılında Tarım Bakanlığı bünyesinde Çayır-Mera ve Yem bitkileri Şubesi’nin kurulmasıyla çiftçilere bedelsiz yem bitkileri tohumluğu verilmeye başladı. Ülkemizde son yıllarda hayvancılığın teşvik edilmesiyle artan hayvan sayısı kaba yem açığını da arttırıyor. Kaliteli ve yeterli yem üretimi için yem bitkileri tohumculuğu ve üretiminin teşviki ile yem hammaddeleri miktar ve kalitesinin arttırılması için yapılması gerekenler, sektörün tüm paydaşları tarafından birlikte değerlendirilmelidir.Tarımsal sanayinin ana ürünü elde etmesi sırasında meydana gelen yan ürünlerin (küspe, posa, elekaltı vs.) yem sanayisi tarafından uygun biçimde kullanımı; yem hammaddelerinin diğer sektörlerin (malt, un, yağ, makarna, bisküvi vs.) kalite ihtiyaçları da göz önünde bulundurularak, TMO ve tarım ürünleri ticareti yapanlar tarafından ayrı alınması ve ayrı depolanması da açığın kapatılmasında önem taşıyor.Tohumculuk sektörü içinde yer alan tüm değerli paydaşlara sağlıklı, huzurlu ve bereketli günler dilerim.

Değerli Tohum okurları;

Kaliteli ve yeterli yem üretimi için yem bitkileri tohumculuğu ve üretiminin teşviki ile yem hammaddeleri miktar ve kalitesinin arttırılması için yapılması gerekenler, sektörün tüm paydaşları tarafından birlikte değerlendirilmelidir.

Dr. Ahmet ENGİNTÜRKTED Yönetim Kurulu Üyesi

S u n u ş

4 Ağustos 2015 Tohum

i ç i n d e k i l e r

128

24

2018

8 G Ü N D E M

YEM bİTKİLERİNİN GELECEĞİ TOHUMCULUĞUN GELİŞİMİNDEYem bitkilerinin üretimi dünyada birçok ülkede oldukça yaygın olsa da Türkiye’de pek gelişme kaydedemedi. Bu konuda Türkiye’ye hem yeni çeşitler hem de daha yüksek desteklemeler gerekiyor.

12 R Ö P O RTA J

ISLAHTAKİ YENİ TEKNOLOJİLER YEREL ÇEŞİTLERİMİZİ ÇOĞALTACAKBİSAB Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Yalçın Kaya, Türkiye’de tohumculuk sektörünün ve bitki ıslahının güncel durumunu paylaşırken, Ar-Ge faaliyetlerinin artması için yaptıkları çalışmaları paylaşıyor.

M A K A L E18TOHUMCULUK PAZARI GELİŞMELERİ VE SEKTÖRE SAĞLANAN DESTEKLERKaliteli tohumluk yüksek verim üreten ve genetik olarak sürdürülebilen bir üretim özütü. Bu özellikleri sayesinde kontrollü üretimi ve çiftçiler tarafından kullanımının yaygınlaşması gerekiyor.

20 R Ö P O RTA J

SERTİFİKASYON SİSTEMİ ULUSLARARASI DÜZEYDETohumluk Tescil ve Sertifikasyon Merkez Müdürü Mehmet Şahin, Türkiye’nin sertifikalı tohum ve fide kullanımındaki konumu ve geleceği hakkındaki görüşlerini paylaştı.

24 A H D E V E FA

İLKLERE İMZA ATAN İSİM: SITKI ANTMENTÜRKTED’in kurucularından olan Sıtkı Antmen başarılı tohum firmalarının sırrının araştırma geliştirme çalışmalarında ve süreklilikte yattığını gözlemlediğini belirtiyor.

26 V İ Z YO N E R bA K I Ş

ISTA SERTİFİKASIYLA DÜNYA STANDARTLARINDA TOHUMLARUluslararası Tohum Test Birliği (ISTA) uluslararası ticarete sunulmak üzere, tohumların numunelerinin alınması ve test edilmeleri konusunda standartlar geliştiren bir birlik.

28 Ü Y E H A b E R L E R İ

TÜRKTED ÜYESİ FİRMALARIN GÜNCEL HAbERLERİ

İmtiyaz Sahibi Türkiye Tohumculuk Endüstrisi DerneğiSahibi Dr. Mete Kömeağaç / TÜRKTED Yönetim Kurulu Başkanı Yazı İşleri Müdürü Dr. A. Müfit Engiz / TÜRKTED Genel SekreteriEditör İpek Neşe Arslan Yayına Hazırlayan Tematik Medya Yayıncılık ve Ajans Hz.Ltd Şti. [email protected] - www.tematik.com.tr

İletişimGüvenlik Cad. Güvenlik Apt. No:7/1 06540 Aşağı Ayrancı [email protected] Tel (0 312) 419 00 32 Fax (0 312) 419 00 32

Baskı Bilnet Matbaacılık ve Ambalaj San. A.Ş. Adres Dudulu Organize San. Bölgesi 1.Cad. No:16 Ümraniye-İSTANBUL Tel (0 216) 444 44 03 Yayın Türü Yerel Süreli Yayın

Tohum dergisi Türkiye Tohumculuk Endüstrisi Derneği tarafındanT.C. yasalarına uygun olarak 3 ayda bir yayınlanmaktadır. Dergide yer alan yazı, fotoğraf, illüstrasyon ve konuların her hakkı saklıdır. İzin almaksızın, kaynak göstererek dahi yayınlanamaz, basılamaz, çoğaltılamaz.

Baskı Tarihi Ağustos 2015

6 Ağustos 2015 Tohum

TÜRKTED ve ECOSA (ECO Ülkeleri Tohumcu-lar Birliği) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Mete Kömeağaç’ın da ISF’nin davetlisi olarak ka-tıldığı, 25–27 Mayıs tarihlerinde Polonya’nın Krakow kentinde gerçekleştirilen ISF 2015 Dünya Tohumculuk Kongresi’ne bu yıl 64 ülkeden 1600’ün üzerinde delege katıldı. Ülkemizden de 50’ye yakın sektör temsilcisi-nin yer aldığı Kongre’de firmalar arası ticari görüşmelerin yanı sıra, ISF komite toplantı-ları ve Genel Kurul yapıldı. Açılış töreninde, ISF’nin önümüzdeki 5 yıl için hazırlanacak olan stratejik planının temelini oluşturan vizyon, misyon ve değerler açıklandı. Buna göre; Vizyon: En kaliteli tohuma herkesin erişile-

bildiği, sürdürülebilir tarım ve gıda güvenliği-ni destekleyen bir dünya, Misyon: Tohumların küresel hareketi için

en iyi ortamı oluşturmak ve tohumculukta bitki ıslahını ve yenilikçiliği teşvik etmek, Değerler: İşbirliği, dürüstlük, inovasyon,

sürdürülebilirlik.2015 ISF Genel Kurulu’nda, MAY AGRO Tohumculuk San. ve Tic. A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Yusuf Yormazoğlu, 2012 yılından bu yana yürüttüğü ISF Tarla Bitkileri Bölüm Komitesi üyeliğine oybirliği ile yeniden seçildi. Dr. Kömeağaç da ISF Yöne-tim Kurulu toplantısına katıldı. 2016 Dünya Tohumculuk Kongresi 15-18 Mayıs 2016 tarihlerinde Punta del Este/Uruguay’da toplanacak.

2015 ISF Dünya Tohumculuk Kongresi’ne 1600 Delege Katıldı

TÜRKTED’in kurucu üyelerinden MAY AGRO Tohumculuk San. ve Tic. A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hamdi Çiftçiler, Uluslararası Tohumcu-luk Federasyonu’nun (ISF) 27 Mayıs 2015 tarihinde gerçekleştirilen Genel Kurulu’nda, ISF’nin en önemli organ-larından biri olan Tohum Ticareti ve Hakemlik Kuralları Komitesi (TARC) Baş-kanlığı görevine seçildi. Hamdi Çiftçiler TÜRKTED’in de yoğun lobi çalışmaları sonucunda, oybirliği ile bu Komitenin Başkanlığına seçilmesiyle birlikte, aynı zamanda ISF Yönetim Kurulu Üyesi ola-rak da ülkemizi temsil edecek. Uluslara-rası tohum ticaretinin standart kurallar çerçevesinde yürütülmesi ve sektör içi anlaşmazlıkların uzmanlar hakemliğinde en hızlı şekilde çözümlenmesi süreçle-rinin yönetilmesinde büyük rol oynuyor. Uluslararası tohum ticareti açısından oldukça önemli kararların alınmasında ve tohum şirketlerinin karşılaştıkları hukuki sorunlara ilişkin süreçlerin yöne-tilmesinde bu Komitenin kapsamlı işlevi

bulunuyor. Çiftçiler’in bu göreve gelmesi ülkemizin uluslararası platformda temsili açısından da önemli. Çiftçiler’e TÜRKTED olarak başarılarının devamını diliyoruz.

Hamdi Çiftçiler ISF Tohum Ticareti Ve Hakemlik Kuralları Komitesi Başkanı Oldu

Avrupa Tohumculuk Derneği’nin (European Seed Associ-ation-ESA) 11-13 Ekim 2015 tarihlerinde Viyana’da dü-zenlenecek olan 2015 yılı toplantısına kayıtlar sürüyor. 1 Temmuz 2015’ten itibaren ESA üyesi olanlar kişi başına 650 Euro, üye olmayanlar ise 800 Euro kayıt ücreti öde-yecek. Kayıt, program, konaklama vb. ayrıntılı bilgiye https://esa.conceptum.eu adresinden erişilebilir.

ESA Kongresine Kayıtlar Devam Ediyor

Bitki Islahçıları Alt Birliği (BİSAB) öncülüğünde Anka-ra Barosu ve Türkiye Tohumcular Birliği’nin (TÜRK-TOB) katkılarıyla düzenlenen ‘Yeni Bitki Çeşitlerinin Korunması ve Bitki Islahçı Hakları’ konulu panel 11 Nisan 2015 tarihinde Antalya’da yapıldı. Panele,

Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Yalçın Kaya, Ankara Barosu Fikri Mülkiyet ve Rekabet Kurulu Başkanı Av. Abdullah Egeli, TÜRKTOB Başkanı Yıldıray Gençer, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı adına Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü Tohumculuk Dairesi Başkanı Mehmet Sığırcı başta olmak üzere HSYK üyeleri, Yargıtay, Fikri ve Sınai Haklar Mahkemeleri ile diğer yargı organlarından hakim ve yetkililer, Uluslararası Yeni Bitki Çeşitlerini Koruma Birliği (UPOV) ve Türk Patent Enstitüsü temsilcileri katıldı.

BİSAB’dan Başarılı Bir Organizasyon Daha

k I S A k I S A

Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) ve Gıda Tarım ve Hayvan-

cılık Bakanlığı Tohumluk Tescil ve Sertifi-kasyon Merkezi Müdürlüğü (TTSM) ‘’Tescil ve Üretim İzni Başvuruları Hakkında Eği-tim Programı’’ düzenledi. 4 Haziran 2015 tarihinde Ankara’da Uluslararası Tarımsal Eğitim Merkezi Müdürlüğü’nde (UTEM) düzenlenen eğitim programına tohum fir-malarından 100’e yakın temsilci katıldı.

TÜRKTOB’dan Eğitim Hamlesi

Tohum Ağustos 2015 7

Süs Bitkileri ve Çoğaltım Materyallerinin Üretimi ve Pazarlamasına Dair Yönet-melik, 30 Nisan 2015 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Süs Bitkileri Üreticileri Alt Birliği (SÜSBİR) Başkanı Selahattin Altun, “Süs Bitkileri Sektörü yönetmeliğine kavuştu, doping gibi mevzuat” dedi. Konuyla ilgili bir açık-lama yapan SÜSBİR Başkanı Selahattin Altun, “Uzun zamandır Bakanlığımızla birlikte üzerinde çalıştığımız yönetmelik yayımlandı. Yönetmelikle süs bitkileri ve çoğaltım materyallerinin üretimi ve pazar-lanmasıyla ilgili kurallar belirlendi” dedi.

Süs Bitkileri Sektörü İçin Yeni Bir Milat

Tohum Sanayicileri ve Üreticileri Alt Birliği’nin (TSÜAB) T.C. Ekonomi Bakanlığı’nın “Uluslararası Rekabet-çiliğin Geliştirilmesinin Desteklen-mesi-URGE” kapsamında yürütülen Marmara Bölgesi Tohumculuk Sektö-rünün Geliştirilmesi Projesi çerçeve-sinde ilk Yurtdışı Pazarlama Faaliyeti keşif gezisi 21 Haziran–1 Temmuz arasında ABD’ye düzenlendi. Faali-yete projede yer alan Bursa, MTN, Agromar, HT, Tarar, Genta, İstanbul, Agro Teknik, Can1, United Genetics, Sarı, Anadolu, Paşa, CTO, Asgen, Bağlariçi, Metgen, Bestom şirketleri, TSÜAB Yönetim Kurulu Başkanı Yıl-dıray Gençer, Yönetim Kurulu Üyesi Refik Akçakaya ile TSÜAB Genel Sekreteri Tayfur Çağ-layan, URGE Proje Danışmanı Ebru

Erkan ve TÜRKTOB Yönetim Kurulu üyeleri Ayhan Bilgin, Tuncer Astar ve Mehmet Köse katıldı.

TSÜAB URGE Kapsamında ABD Ziyareti Gerçekleştirdi

ABD Tarım Bakanlığı’nın Türkiye ofisi tarafından 11 Mayıs 2015 tarihinde yayımlanan Global Agriculture Informa-tion Network (GAIN) raporu uyarınca ‘GDO içermez’ belgesi zorunluluğu kaldırıldı. ABD Tarım Bakanlığı’nın Ankara menşeili raporunda verilen

bilgiye göre, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın 5 Mayıs 2015 tarihli ta-limatı doğrultusunda, Türkiye’ye ithal edilen enzimler ile enzim kullanılarak üretilen mamullerin GDO içermediğine yönelik belge bulundurulması zorunlu-luğu kaldırılmış oldu.

Enzim İthalatında ‘GDO İçermez’ Belgesi Koşulu Kaldırıldı

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı (BSTB) uluslararası ölçekte, “Türk pamuğu GDO içermez” yönünde tanı-tımlar yapıp, broşürler hazırlatacak. BSTB tarafından hazırlanan tekstil ve sanayi stratejileri yayımlandı. Tekstil strateji belgesi akıllı tekstil ve teknik tekstil ürünlerinin geliştirilmesini ön-görüyor. Dünyadaki pamuğun yüzde 75’inin ‘genetiği değiştirilmiş orga-nizmalı’ (GDO’lu) olduğu gerçeğinden hareketle, GDO’suz Türk pamuğu kartı açılacak.

BSTB “Türk Pamuğu GDO İçermez” İçerikli Tanıtımlar Yapacak

k I S A k I S A

Tohum Dağıtıcıları Alt Birliği (TODAB), 12–15 Haziran tarihleri arasında Amasya’da 1.si düzenlenen Tarım Fuarı’na katıldı. Çevre illerden gelen tohum bayileri ile buluşan TODAB yöneticileri ve sekre-teryası, üyelerinin sorunlarını dinledi ve sorunların çözüm yolları konusunda fikir alışverişinde bulundu.

TODAB Amasya Tarım Fuarı’nda Üyeleri ve Çiftçilerle Buluştu

8 Ağustos 2015 Tohum

Yem bitkileri, hayvansal üretimin en önemli girdilerinden birini oluşturan yemi sağlamasının yanı sıra, toprakların fiziksel ve kimyasal özelliklerini, kendisini takip eden kültür bitkilerinin verim ve kalitesini de olumlu etkiliyor. Türkiye’de yem bitkile-ri gerek kıyı bölgelerde, gerekse orta böl-gelerde hem ana ürün hem de ikinci ürün olarak üretilebiliyor. Yonca, korunga, adi fiğ ve burçak gibi geleneksel yem bitki-leriyle, hayvan pancarı, sudan otu, mısır, yem bezelyesi ve mürdümük gibi birçok yem bitkisinin de tarımı yapılabiliyor. TÜİK verilerine göre 2013 yılında Türkiye’de yer alan 18,9 milyon dekar yem bitkileri arazisi içerisinde 6,3 milyon dekar yon-ca, 5 milyon dekar fiğ, 1,9 milyon dekar

korunga, 4 milyon dekar silaj mısır ve 1,7 milyon dekar diğer çeşitler yer alıyor.

Hayvancılıkla doğru orantılıÖnemi her gün daha da anlaşılan yem bitkilerinin üretimi de her geçen yıl artı-yor. Bunun en önemli sebeplerinden biri kuşkusuz hayvancılık sektörüne yapılan yatırımlar. Yatırımların sonucu olarak da özellikle kaba yem ihtiyacı doğrusal bir artış gösteriyor. Ulusoy Tohumculuk Zir. San. Tic. Ltd. Şti. Ziraat Mühendisi Emir Doğar, Türkiye’de kaba yemde yenilikçi ve tüm dünyanın uyguladığı çeşitlerin düşük seviyelerde olduğunu, alışılagelmiş yem bitkisi tarımının ağır bastığını söylüyor ve açıklıyor: “Örneğin, Avrupa’nın hayvan-

cılıkta öncü ülkelerinde yüzde 25 ekim oranında olan İtalyan Çimi – Caramba tarımı, ülkemizde büyük oranlarda artma-sına rağmen yıllık hâlâ yüzde 5 civarında. Bu rakamların desteklemelerle ya da verilen desteklerin arttırılmasıyla daha yukarılara çıkması sağlanabilir. Şöyle düşünebiliriz. Yurtdışındaki hayvanlar sadece cins ve ırklarının üstün olmaların-dan değil aynı zamanda kullanılan yem-lerin kalitesinden de et ve süt verimlerini üst limitlerde tutuyor. Her sene artan yem bitkileri üretimi, yeni kabul edilen tohumculuk mevzuatı ile yerli üretimin desteklenmesi ve önündeki engellerin kaldırılması sayesinde daha hızlı kalkına-cağına inancımız tam.”

Yem, hayvancılık faaliyetlerinin olmazsa olmaz unsurlarından biri. Yem bitkilerinin üretimi dünyada birçok ülkede oldukça yaygın olsa da Türkiye’de pek gelişme kaydedemedi. Ulusoy Tohumculuk Ziraat Mühendisi Emir Doğar’a göre Türkiye’ye hem yeni çeşitler hem de daha yüksek desteklemeler gerekiyor.

G Ü n d e M

YEM BİTKİlERİnİn GElEcEğİ TOHUMCULUĞUN GELİŞİMİNDE

Tohum Ağustos 2015 9

Üretimdeki eksikler giderilmeliTürkiye’de yem bitkileri tohumu üretimi ve ekim alanlarında büyük artışlar görülme-sine rağmen, üretim ihtiyacını hâlâ karşı-layamıyor ve oluşan açık ithalatla kapatı-lıyor. Yem bitkileri ekim alanlarının arttırıl-ması için bir dizi genel sorunun yanında, yeni çeşitlerin ıslahı ve bunların tohumluk üretim sorunlarına çözüm getirilmesi, yem bitkileri üretim teşvikleri konularında bir dizi önlemin alınması gerekiyor. Üre-timin yeterli seviyeye çıkarılabilmesinde en büyük adım olarak 05 Haziran 2015 tarihinde “Yem Bitkileri ve Baklagil To-humluğu Yönetmeliği” kabul edildi. Bu yönetmeliğe göre yem bitkileri üretimi kolaylaşsa da, yerli, orijinal ve sertifikalı tohumların (anaç tohumların) arttırılması ve kapsamlı bir tohum bankası kurulması gerektiğini söyleyen Doğar, “Yerli çeşitler de ithal tohumlar kadar kaliteli üretilip, pazara sunulabildiği zaman açık ortadan kalkacaktır. Hatta hâlihazırda sınır ülke-lere yapılan ihracatlar tüm dünyaya yayıl-maya başlayacaktır. Her geçen yıl büyük adımların atıldığı tohumculuk sektöründe

yerli üretimin ve yerli çeşitlerin daha fazla desteklenmesi açığın kapanmasını sağla-yacaktır” diye ekliyor.

Çimin değeri bilinmiyorYem bitkilerinden çim türleri ise yüksek verimli olmaları, otlatmaya ve biçilmeye dayanıklı olmaları, gelişme dönemlerinin uzun olması, adaptasyon kabiliyetlerinin yüksek olması, karışık ekime uygun ol-ması, yabancı otlarla rekabet gücünün yüksek olması, hızlı büyümesi ve otunun kaliteli olması nedeniyle yaygın olarak yetiştiriliyor. Çok yıllık çimler biçim sonrası sıkıştırılarak yem haline getirilerek hay-van beslemesinde kullanılıyor. Ancak çim bitkileri onca faydasına karşın Türkiye’de hak ettiği değeri görmeyenlerden. Doğar, yanlış algılar nedeniyle çim bitkilerinin faydalarının göz ardı edildiğini belirtiyor: “Çim alanlar insanların kısa yoldan ye-şile ulaşmalarını sağlamasının yanında oksijen üretimi için de önemli. Yaklaşık 50 metrekare bir çim alan bir kişinin günlük oksijen ihtiyacını karşılar. Ayrıca çim alanlar üstün nitelikli yer örtücüler-

dir. Toprağın değerli kısmının aşınmasını önleyerek toprak erozyonunu da engeller. Refüj alanlar ve bordürlerde uygulanan çim tohumları da hem yağışlarda yollara inecek suyu hem de rüzgâr ile yola ine-bilecek tozu tutar. Bu sebeple kazaların oluşmasını da önlerler. Bütün bu olumlu yönlerine karşın bazı propagandalar ile çim alanlara gereksiz su kullanımı yapıldı-ğı sanılıyor, faydaları görmezden geliniyor. Ülkemizde bilinçsiz ve kontrolsüz yapılan sulamaların önüne geçilirse çim alanlara sanıldığı kadar fazla su harcanmayacak-tır.” Türkiye’de çim bitkileri tohumculuğu-nun, ithal ürünleri yurt içi pazarına sun-mak olarak algılandığını söyleyen Doğar, yerli üretimin desteklenmesi, devlet ihale-lerinde ve alımlarda yerli ürünlere sağla-nan fiyat avantajının çim tohumları için de sağlanması gerektiğini vurguluyor. Ulusoy Tohumculuk olarak yeni çeşitler üzerinde çalıştıklarını ifade eden Doğar, “Yerli çeşit sahibi tek kuruluş olarak dışa bağımlılığı azaltmak adına her yıl artan bütçelerle Ar-Ge yatırımlarımıza devam ediyoruz. Türkiye’nin tamamen yerli ve sertifikalı ilk

10 Ağustos 2015 Tohum

G Ü n d e M

çim tohumu çeşidi Lolium perenne (Çok Yıllık Çim) ANKYRA firmamız tarafından kayıt altına alındı. Ayrıca yine yerli ve sertifikalı Lolium multiflorum (İtalyan Çimi) GORDION Ulusoy Tohumculuk tarafından tamamen yerli sermaye ve işçilik ile üretildi. Üzerinde çalıştığımız yeni çeşitlerin ıslah çalışmaları bitince pazara orijinal, kaliteli ve yerli tohumlar sunacağız” diyor.

İthal değil yerli tohum gerekYine de Türkiye’de tescil edilen yem bitkileri çeşit sayısı yeterli değil, ayrıca mevcut çeşitlerin tohumlarının ıslahçı kuruluşlar tarafından üretilerek, üretici kuruluşlara yeterli miktarda hızlı bir şe-kilde ulaştırılamaması da önemli bir so-run. Ayrıca ekim alanlarının artmasından dolayı sertifikalı tohum talepleri artmış olmasına rağmen, verilen sertifikalı yem bitkisi tohumu üretim desteklerinin dü-şük tutulması sebebiyle bu kuruluşlar da sertifikalı tohumluk üretimine yeterince ağırlık vermiyor ve sertifikalı yem bitkisi

tohumu ithalatında ciddi artışlar görülü-yor. Yem bitkileri tohumluğu üretiminin arttırılması için yapılan desteklerin gereken seviyede olmadığını söyleyen Doğar, “Bazı çeşitlerde üretim maliyetleri hâlâ ithal ürünlerden fazla tutuyor. Özel-likle tohum üretiminin yapılacağı tarım arazileri ülkemizde kısıtlı. Destekleme oranlarının gözden geçirilmesi gerekiyor. Ülkemizde yem bitkileri tohumculuğunu kalkındırmak ve dışa bağımlılığı azalt-mak istiyorsak, çiftçilerin kâra geçmele-rini sağlamalıyız” diye düşünüyor. Yem bitkileri üretiminin arttırılabilmesi için her şeyden önce tohum sorununun çözülmesi gerekiyor. Bunun için, öncelik-le Türkiye’nin farklı bölgelerinde yetişti-rilebilecek yem bitkisi türlerinin saptan-ması, adaptasyon ve verim denemeleri-nin yeni tür ve çeşitlerle yaygınlaştırılma-sı, yürütülen bu araştırma sonuçlarının değerlendirilmesi gerekiyor. Özellikle özel sektöre verilecek desteklerle uygun tür ve çeşitlerin tohumlarının yurt içinde üretimi mümkün görünüyor. Yerli çeşitler de

ithal tohumlar kadar kaliteli üretilip, pazara sunulabildiği zaman açık ortadan kalkacaktır. Hatta hâlihazırda sınır ülkelere yapılan ihracatlar tüm dünyaya yayılmaya başlayacaktır. Her geçen yıl büyük adımların atıldığı tohumculuk sektöründe yerli üretimin ve yerli çeşitlerin daha fazla desteklenmesi açığın kapanmasını sağlayacaktır.

Emir DoğarUlusoy Tohumculuk

Ziraat Mühendisi

12 Ağustos 2015 Tohum

Türkiye’de faaliyet gösteren bitki ıslahçılarının temsilcisi olarak görev yapan Bitki Islahçıları Alt Birliği (BİSAB), bitki ıslahının sürekli gelişim içinde olması ve ıslahçı haklarının korunması konusunda önemli bir yere sahip. BİSAB Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Yalçın Kaya, Türkiye’de tohumculuk sektörünün ve bitki ıslahının güncel durumunu paylaşırken, Ar-Ge faaliyetlerinin artması için yaptıkları çalışmaları paylaşıyor.

ISLAHTAKİ YENİ TEKNOLOJİLER YEREl ÇEŞİTlERİMİZİ ÇOğAlTAcAK

r Ö P O r T A J

Tohum Ağustos 2015 13

Ülkemizdeki verimliliği arttırmak için tarım alanlarını arttıramayacağımıza göre, bitki ıslahlarıyla en iyi verimle daha kaliteli ürünler çıkartmalıyız.

Türkiye tohumculuk sektörünün ve bitki ıslahının güncel durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?Ülkemizde tohumculuk sektörü son 10 yılda, gerek 5553 sayılı Tohumculuk Kanunu, gerekse 5042 sayılı Islahçı Hakları Kanunu’nun getirdiği ivmeyle ve ardından Türkiye Tohumcular Birliği’nin ve alt birliklerinin kurulmasıyla önemli gelişmeler kaydetti. Ayrıca son yıllarda sertifikalı tohumluk destekleri ve birçok yeni firmanın kurulmasıyla, sertifikalı tohum üretimimiz son 10 yılda 150 bin tonlardan, 776 bin tonlara çıktı. Bunun yanında son yıllarda ithalat-ihracat dengemiz ve açığımız giderek ihracat yönüne kapanırken, ihracatımız ise aynı dönemde 17 milyon dolardan 150 mil-yon dolara yükseldi. Tohumculuktaki bu son gelişmeler, ‘Zenginleştirilmiş ürün deseniyle tohumculuk sektöründe dün-yada lider ülkeler arasında yer almak’ olan vizyon 2023 hedefimize ulaşmak için bizlere ümit verdi. Bunlar önemli adımlar olup, ancak 2023 yılında 1 mil-yon ton sertifikalı üretim ve 500 milyon dolar ihracat hedefimize ulaşmak için, mutlaka Ar-Ge’ye daha fazla destek ve önem vererek, kendi geliştirdiğimiz çeşitlerle yer almalıyız. Çünkü yerli yeni çeşitler geliştirmede önemli aşama kaydetmemize rağmen, birçok üründe halen istenilen seviyede değiliz.

BİSAB olarak bitki ıslahının gelişi-mi konusunda yaptığınız çalışmalar nelerdir? Örnek vererek aktarabilir misiniz?BİSAB olarak tohumculuk sektörünün bugünkü gelmiş olduğu durumdan ol-dukça memnunuz. Şu anda üye sayımız 200’ü aşmış olup, toplam 600’den fazla tohumluk firmasının 3’te biri özel sektör Ar-Ge kuruluşu. Ancak tohum-culuk sektörümüzün 2023 hedeflerine ulaşmak için mutlaka kendi çeşitleri-mizi, yani markalarını geliştirip gerek ülkemizde, gerekse dünya pazarlarında tercih edilebilir ve rekabet edebilir se-viyelere getirmemiz gerekli. Bu açıdan BİSAB olarak bize ve devletimize büyük görevler düşüyor.Bu hedefler çerçevesinde göreve gel-diğimizden bugüne kadar son bir yıl içinde neler yaptık bunları vurgulamak isterim. Öncelikle gerek üyelerimiz, gerekse sektörümüzü bilgilendirmek üzere birçok çalıştay ve toplantı düzen-ledik. Camiamızı ve ülkemizi uluslara-

rası arenada tanıtmak amacıyla 2 yıl önce Antalya’da 700’den fazla bildiri ve 600’den fazla katılımcıyla bitki ıs-lahı konusunda düzenlenmiş en geniş katılımlı toplantı olan 1. Uluslararası Bitki Islahı Kongresi’nin ikincisini bu yıl 1-5 Kasım’da tekrar düzen-liyoruz. Yine ülkemizde ilk defa direkt bitki ıslah araştırmalarını kapsayan Uluslararası Ekin dergi-sinin ilk sayısını çıkarttık. 2. sayısı da çıkmak üzere. Yine tohumculuk sektörümüzün gerçekten ihtiyacı olan çok geniş kapsamlı bir tohumculuk kitabını çok yakında sektörümüze ka-zandıracağız. Ayrıca değişik ürünlerde genle bitki ıslahı ve direkt uygulamaya yönelik özel bitki ıslahı kitaplarının ya-zımı için altyapıları hazırladık. Yerli özel sektör araştırma kuruluşlarına genetik materyal temini için tarla ve bahçe bitkilerinde iki uluslararası kuruluş ile anlaşma imzaladık. Tarımsal Araştır-malar ve Politikalar Genel Müdürlüğü (TAGEM) tarafından çıkarılan çeşit ve hat devri yönetmeliği ile bu konuda ge-rekli materyal altyapısı bir yıl içerisinde tamamlanmış olacak. Bitki ıslahında gerekli yetişmiş insan gücü temini için bitki ıslahı kursları düzenliyoruz ve bu ıslah kurslarını uluslararası boyuta ta-şımak ve dünyaya bitki ıslahçısı ihraç etmek de ileriki yıllardaki hedeflerimiz arasında.

Türkiye’de bitki ıslahı konusunda ne gibi sorunlar yaşanıyor? Bu sorunların çözümüne yönelik tavsiyeleriniz ne-lerdir?Tohumculuk ve sektörün önündeki en önemli problemleri; özellikle ülkemiz için bazı önemli ürünlerde yerel çeşit eksikliği ve piyasadaki yabancı çeşit-lerle rekabet edebilecek istenilen sevi-yede ve oranda verimli ve kaliteli yerli çeşitlerin geliştirileceği kamu ve özel Ar-Ge kuruluşlarında yürütülen ıslah programlarının olmayışı, bitki ıslahında yetişmiş insan gücü sıkıntısı, özellikle özel sektörde Ar-Ge kapasitesinin halen istenilen seviyede olmayışı olarak sıra-layabiliriz.Bunun yanında özellikle tohumculukta dezenformasyon dediğimiz yanlış bil-gilerle kamuoyunu yanlış yönlendirme yerel tohumculuk sektörünü çok fazla olumsuz etkiliyor. Tohum konusu; ül-kemizde futbol ve siyasetten sonra, hemen hemen herkesin az ya da çok

fikir sahibi olduğu, ahkam kestiği ve gündemimizi meşgul eden önemli konu-lardan biri. Ülkemizdeki tohumculuğun; ıslahçısı, fidecisi, sanayicisi, üreticisi ve dağıtıcısıyla gerçek sahibi olan Türkiye Tohumcular Birliği olarak, kamuoyunda tohum konusunda oluşan bu tür yanlış algıları ve bilgileri ortadan kaldırmak amacıyla, birçok toplantı ve televizyon programı yapmamıza, basın temsilcile-riyle, daha önceleri de birçok defa ilgili diğer kişilerle görüşmemize rağmen bu tür yanlış algılar halen devam ediyor. Bitki ıslahı ve tohumculukta Ar-Ge çalış-malarının daha da gelişmesi için öneri-lerimiz ve taleplerimiz şunlar: Bitki Islahçıları Alt Birliği’ne üye özel

sektör tarımsal araştırma kuruluşları ile TAGEM’e bağlı araştırma kuruluşları arasında yürütülecek işbirliği projeleri-nin arttırılarak desteklenmesi, Birliğimize üye kişi ve kuruluşların

kendi Ar-Ge çalışmaları sonucu ülkemiz

14 Ağustos 2015 Tohum

içinde geliştirdikleri yerli yeni bitki çe-şitleri için ıslaha destek verilmesi; geliştirilen bu çeşitlerin tescili ve üretim izinleri için alınacak ücretlerin en az yarı yarıya düşürülmesi ya da Bakanlık Ar-Ge destek kaynaklarından desteklenmesi, Bakanlığımızca Ar-Ge projelerine

verilen destekler kapsamında BİSAB üyelerince hazırlanan ıslah projelerine öncelik tanınması ve bu desteklerle ilgili komisyonda BİSAB’ın da yer almasının temini, Bakanlıkça destek sağlanan özel sek-

tör Ar-Ge projelerine bitki ıslahı ve to-humculukla bağlantılı diğer konuların da dahil edilerek, öncelikle desteklenmesi ve bu tür desteklenen proje sayısının arttırılması, Araştırma/deneme amacıyla yurt

dışından getirilen veya gönderilen “gram”larla ifade edilen ıslah/çoğaltım materyallerinin girişinde/çıkışında karşı-laşılan zorlukların giderilmesi, Tarımsal desteklerin toplamı üzerinden

belli bir dilimi (mesela yüzde 0,1’i) Ar-Ge faaliyetlerinde bulunan özel sektör ve kamu araştırmacı kuruluşlarının özel-

likle ıslah çalışmalarına kaynak olarak aktarılması, Özel şirketlerin bitki ıslahı ve çeşit

geliştirme konusunda Ar-Ge alt yapısı kurmaları için kamu desteği sağlanma-sı. Islah ve çeşit geliştirme programları yürüten şirketlere - Laboratuvar ve Araştırma İstasyonu Tesis Projesi kapsa-mında - hibe şeklinde devlet destekleri sağlanması, Özel sektör araştırma şirketlerinin

Ar-Ge çalışmalarında ihtiyaç duyduğu (parsel ekim mibzeri, başak harman makinesi, parsel hasat makinesi gibi) araştırma/geliştirmeye özel fakat be-deli yüksek olan alet ve ekipmanların Bakanlığımızca verilen yüzde 50 hibe destekli makine ekipman desteklerinde yer alması, İzolasyonlu, yeteri kadar genişlikte,

güvenilir araziye ihtiyaç duyan ıslah-çı-araştırmacı yetkisi olan şirketlerin, ıslah-araştırma ve tohum üretimi için TİGEM ve Tarımsal Araştırma Enstitüsü arazilerinden proje dahilinde ücretsiz veya uygun kira şartlarından yararlandı-rılması,

Bitki ıslahında kullanılan son teknolojiler neler? Türkiye bu ko-nuda dünyayı yakalayabildi mi? Bitki ıslahında son yıllarda ıslah süresini kısaltan, doğru ve etkin bir seleksiyon sunan moleküler teknikler giderek önem kazanı-yor. BİSAB olarak Şubat 2015’te bu konuda son gelişmeleri içeren İngiltere’den Worcester ve War-wick Üniversiteleri, ülkemizden Sabancı Üniversitesi ve Trakya Üniversitesi Bitki Islahı Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından bir çalıştay düzenleyerek sek-törümüzü bilgilendirdik. Bunlar arasında DNA seviyesinde ka-rakterleri belirlemeye yardımcı olan ve daha doğru MAS (marker yardımıyla seleksiyon) metodu ve ıslah süresini kısaltmaya yarayan embriyo kültürü gibi doku kültürü yöntemlerinin ıslah programların-da kullanımı dünyada yaygınca ve ülkemizde de giderek artan oran-da kullanılıyor. Tabii ki yüksek bir maliyet getiren bu yöntemlerin, dünyanın önemli uluslararası tohumculuk şirketleri ve ülkeleri gibi yeteri kadar olmasa da, ülkemizde kullanımı da giderek artıyor.

r Ö P O r T A J

Tohum Ağustos 2015 15

Son yıllarda sertifikalı tohumluk destekleri ve birçok yeni firmanın kurulmasıyla, sertifi-kalı tohum üretimi son 10 yılda 150 bin ton-lardan, 776 bin tona

çıktı.

776b i n t o n

Özel şirketlerin bitki ıslahı ve çeşit geliştirme konusunda kendi elemanları için yapacakları ıslah eğitim harcamala-rı ve ıslahçı eğitimi veren birlik, vakıf ve kuruluşlara yapacakları katkıların vergi-lerden düşülmesi, Bakanlıkça “Özel Sektör Araştırma Ku-

ruluşu” olarak yetkilendirilen ve faaliyet konusu Ar-Ge olan ıslahçı-araştırmacı firmaların SSK primleri, stopaj, KDV ve gelir vergilerinden yüzde 50 indirimle desteklenmesi.

Türkiye’nin bitki ıslahında geleceğini nasıl görüyorsunuz? Ar-Ge çalışmaları, kamu ve özel sektör destekleri gibi uygulamaları bu konuda yeterli buluyor musunuz?Ülkemizdeki verimliliği arttırmak için ta-rım alanlarını arttıramayacağımıza göre, bitki ıslahıyla en iyi verimle daha kaliteli ürünler çıkartmalıyız. Ülkemizin buna ihtiyacı var. Uluslararası firmalar da bu konuda çalışmalar yapıyor. Yerel çeşitle-ri arttırmak için yerel firmalardaki geliş-melerin takip edilerek, yeni teknolojiye uyarlanması gerekiyor. Bunun yanında

jeopolitik açıdan merkez durumdayız. Etrafımızdaki Rusya olsun, diğer ülkeler olsun, yeni yeni açıldığımız Afrika olsun, bunlara oranla merkez durumdayız. Biz yetişmiş insan gücüne tohum sektörü olarak sahibiz. Sadece bir üründen ziyade, tarımda markalaşmış çeşit ve yetişmiş insan gücü olarak diğer yerlere ihraç gücümüz var. Tohumculuk sektö-rümüz; ihracat açısından, her ne kadar ithalat oranı şu an için fazla olsa da, gerek çeşit gerekse yetişmiş insan gücü olarak ihraç potansiyeli olan bir sektör.Ancak az önce de bahsettiğim gibi ül-kemizde bitki ıslahı hem Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, hem de TÜBİ-TAK projelerinde ve açılan çağrılarda yeteri kadar desteklenmiyor. Çağrılar ve programlar açılsa da; sunulan projeler hak ettiği gibi değerlendirilmediğinden ve yeteri kadar iyi hazırlanmadığından, ülkemiz tohumculuğunu ileri götürecek yerli çeşitler geliştirilecek projeler isteni-len miktarda yürürlüğe girmiyor. Bu ne-denle bu konuların tekrar değerlendirilip gözden geçirilmesi gerek. Nitekim Bİ-

SAB olarak Şubat ayında bu konuda bir çalıştay düzenledik ve sektörün taleple-rini ilgili kuruluşlara ilettik. Bunun yanın-da ileriki aylarda kendi şirketlerimize de proje hazırlama konusunda bazı eğitim programları düzenlemeyi planladık.

Son zamanlarda tohumculuk sektörün-de uygulamaları yapılan gen terapi ve DNA makasıyla ilgili gelişmeler ne yön-de ilerliyor? Bu teknolojilerin getirece-ği yararlardan bahsedebilir misiniz? İstenmeyen genlerin ve kromozon bölge-lerinin DNA’dan uzaklaştırılmasını sağ-layan rekombinant DNA teknolojisi vb. ileri moleküler tekniklerin bitki ıslahında uygulama olanaklarıyla ilgili Antalya’da düzenlediğimiz çalıştayda iki sunulu bil-diriyle gerek sektörümüze, gerekse tüm paydaşlara bilgi verildi. Ancak şu an için dünyada sadece sağlık alanında kulla-nılmaya başlayan bu iki tekniğin bitki ıslahında da kullanımı biz ıslahçılara daha yüksek verimli ve dünyada verimi en fazla sınırlandıran stres faktörlerine dayanıklı yeni çeşitlerin geliştirilmesin-de büyük kolaylıklar sağlayacak.

16 Ağustos 2015 Tohum

Genetik Potansiyeli Korur

Tel Kurtları

=

Yüksek Vigor, Güçlü Kök Gelişimi.

Zararlı Kontrolünün Ötesinde

Tohum Ağustos 2015 17

Genetik Potansiyeli Korur

Tel Kurtları

=

Yüksek Vigor, Güçlü Kök Gelişimi.

Zararlı Kontrolünün Ötesinde

18 Ağustos 2015 Tohum

M A k A l e

Kaliteli tohumluk yüksek verim üreten ve genetik olarak sürdürülebilen bir üretim özütü. Bu özellikleri sayesinde kontrollü üretimi ve çiftçiler tarafından kullanımının yaygınlaşması gerekiyor. Tohumluk üretimi ve ihracatında yüksek seviyelere ulaşması beklenen Türkiye’de bu hedefi gerçekleştirmek için Bakanlık tarafından sertifikalı tohumluk üretimi, kullanımı ve ihracatını teşvik etmeyi amaçlayan destekler veriliyor.

Tarım insanlık tarihinin kendisi kadar eskidir. Modern insanın oluşumu özünde doğayı evcilleştirmesi ve kendi devamlılığı-nı toprağı işleyerek ve hayvan yetiştirerek temin etmesi ile başlamıştır. Tarımsal üre-timin devamlılığını sağlamada ürünlerin yeniden üretilebilmesi ve iklimin kontrol altına alınması önem arz eden ilerlemeler-dir. İklimin kontrol altına alınması sadece su kaynaklarına erişim ya da ürünü aşırı sıcak ya da aşırı soğuktan korumaktan ibaret olmamıştır, ki bu alanlardaki ge-lişmeler modern tarım devriminin teme-lini oluşturmaktadır. Hava koşulları ile mücadelenin bir diğer boyutu da ürünün elverişli şartlar oluştuğunda yeniden üre-tilebilmesini sağlamaktır ve bunu yapmak ancak ürünün tohumunu toplamak ya da fide, fidan, çelik yetiştirmek ve ekim za-manında bu girdileri yeniden üretebilmek için kullanmakla mümkündür. Dolayısıyla tohumluğun korunması ve değiş-tokuşu bitkisel üretimin zorunluluklarındandır.Bitkisel üretim girdisi olarak tohumluk, ülkelerin tarım sektörleri için stratejik öneme sahiptir. Ancak tohumluk sadece bir girdi değil, aynı zamanda geçtiğimiz 40 yılın gelişmeleri göz önüne alındığında, yüksek katma değer içeren bir çıktıdır. Tarımın başlangıcından 19. yüzyılın ikinci yarısına kadar tohum ticaretinden söz edilmezken, 1970 sonrasında gelişen üretim ve kontrol teknikleri ile tohumun çok önemli bir ticari ürün haline geldiğini hatırlamak gerekir. Tohumluk üretimi, ithalatı ve ihracatı özellikle gen kaynakla-

rının korunması ve üretimin yüksek verim ve kalite özellikleri ile sürdürülmesi için önem arz etmektedir. Üretim ve verimin arttırılması için modern tarım yöntemlerinin kullanımı, etkin sula-ma ve artan mekanizasyon, arazi ıslahı, gübreleme ve gelişen bitki koruma yön-temlerinin kullanımı kadar araziye uyumlu, kaliteli ve mümkün olduğu kadar doğal tohumluk kullanımı da oldukça önemlidir. Kaliteli tohumluk yüksek verim üreten ve genetik olarak sürdürülebilen bir üretim özütüdür. Ve bu özellikleriyle kontrollü üretimi ve çiftçiler tarafından kullanımının yaygınlaşması gerekmektedir. Bu süreçte 1970’ler sonrasında tohumluk piyasa-sındaki değişmeler dikkate değerdir. 20. yüzyılın sonunda DNA ve biyoteknoloji alanındaki gelişmelerle tohumculuk çok daha yüksek hızda bir ilerleme sürecine girmiştir.Uluslararası Tohumculuk Federasyonu (ISF) verilerine göre dünyada kullanılan tohumluğun ticari değeri 1970’lere göre 4

kattan fazla artarak 2012 yılında 45 mil-yar dolar olarak gerçekleşmiştir. Ülkeler arası paylaşıma bakıldığında, dünya pa-zarının yüzde 27’si ABD, yüzde 22’si Çin, yüzde 21’i Avrupa ülkelerinde gerçekleş-mektedir. Türkiye’nin bu pazar içerisindeki payı ise yüzde 1,7’dir. Türkiye tohumluk pazarı değeri 2012 yılında 750 milyon dolar olmuştur. Dünya ticaretinin toplam büyüklüğü ise 1970’lerde 1 milyar dolar düzeyindeyken, 2012 yılında 10,5 milyar dolara yükselmiştir. Bu dönemde ithalat ve ihracat ayrı ayrı değerlendirildiğinde; AB ülkelerinin 4,5 milyar dolarlık ithalata kar-şı 6,5 milyar dolar ihracat yaptığı, ABD’nin 1,3 milyar dolarlık ithalata karşılık 1,5 milyar dolar ihracat yaptığı görülmektedir.

Türkiye’de tohumluküretimi ve ticareti Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu takip eden yıllarda başlayan ıslah ve tohumluk geliştirme çalışmaları 1950’li yıllara kadar soğuk iklim bitkilerinin ıslahına odaklanır-

TOHUMCULUK PAZARI GELİŞMELERİ VE SEKTÖRE SAĞLANAN DESTEKLER

Yard. Doç. Dr. Figen CeylanAkdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü

Tohumculuk sektörü, temel olarak geçtiğimiz 40 yılda çok büyük ilerleme kat etmiştir. Ancak sektörün 2023 yılında bir milyon ton üretim ve 500 milyon dolarlık da ihracat rakamına ulaşması hedeflenmektedir.

Tohum Ağustos 2015 19

ken, özellikle 1980 sonrasında kamunun faaliyetlerine özel sektörün eklenmesi ve üzerinde çalışılan bitki türlerinin artması ile hızlanmıştır. Ticaretin serbestleşmesi ve sertifikalı tohumculuk faaliyetlerinin artması ile hem iç pazar hacmi 750 mil-yon dolara ulaşmış, hem de dış ticarete konu olan miktarlar çok hızlı artış göster-miştir. Üretim miktarlarının değişimi de dikkate değerdir. 2002 yılında 145 bin ton olan tohumluk üretimi, 2014’te 775 bin 916 tona yükselmiştir. 2002 yılında 55,3 milyon dolar olan toplam ithalat, 2013 yılında 194 milyon dolara ulaşmıştır. İthal edilen tohumluğun yarıdan fazlası sebze tohumu iken, bunu hibrit mısır, patates, yem bitkileri ve çim tohumu izlemiştir. Toplam ithalat miktarı ise 19 bin tondan 36 bin tona yükselmiştir. İhracat değerleri 2002 yılında 17 milyon dolardan 2013 yılında 126 milyon dolara yükselmiştir. İhracata söz konusu olan ürünler sırası ile ayçiçeği, mısır ve sebze tohumlarıdır. Ger-çekte tohumluk ihracatının ithalatı karşı-lama oranı yükselmiş olsa da, potansiyeli nedeniyle Türkiye’nin tohumluk üretimi ve ihracatında daha yüksek seviyelere ulaşması beklenmektedir. Bu hedefi ger-çekleştirmek üzere Bakanlık merkezinden sektöre önemli destekler sağlanmaktadır. Bu destekler özellikle sertifikalı tohumluk üretimi, kullanımı ve ihracatını teşvik et-meyi amaçlamaktadır.

Sektöre sağlanan desteklerGıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, tohumculuk sektörünün uluslararası re-kabete uygun bir şekilde gelişmesi için sektörü çok katmanlı şekilde destekle-mektedir. 2006 yılında çıkarılan Tarım Kanunu’na dayanarak sağlanan sertifikalı tohumculuk destekleri kapsamında sekiz başlıkta piyasa döngüsünün oturtulma-sı hedeflenmektedir. Bunlar sırasıyla; araştırma, bitki ıslahı çeşit geliştirme, çeşitlerin kayıt altına alınması, üretim sü-reci, sertifikasyon işlemleri, etiketleme ve ambalajlama, pazarlama, piyasa denetimi destekleridir. Bu süreç, Ar-Ge çalışmalarını gerçekleştiren ıslahçıların haklarının ko-runması, tohumluğun nihai bir ürün olarak üretimi ve sertifikasyonu süreci ile pazara çıkış süreçlerinin hem desteklenmesi hem de denetlenmesini kapsamaktadır. Serti-fikasyon ve sertifikalı ürün üretiminin dı-şında kullanılabilecek pazar desteklerinde bitkisel üretimin pazara sağladığı destek alım süreçleri izlenmektedir.Bu desteklere erişim için öncelikli koşul Çiftçi Kayıt Sistemi kayıtlılığıdır. Süreç be-

yanname verilmesi ile başlarken, üretim ve kullanım için sahada ve laboratuvarda yapılan analizler sonrasında 2014 yılında faal olan yedi sertifikasyon kuruluşu-nun onayı sonrasında destek talebinde bulunulabilmektedir. Destek süreci üç temel başlıkta sürdürülmektedir. Bunlar meyvecilik için sertifikalı fide-fidan kulla-nım desteği, sertifikalı tohum üretim ve sertifikalı tohum kullanım desteğidir. Ser-tifikalı fidan–fide kullanımı rekabetçi ürün üretilebilmesi için kullandırılmaktadır. Sertifikalı girdi kullanan çiftçilere üretim tesis alanına göre dekar başına destek sağlanmaktadır. Tohum kullanım desteği de benzer şekilde ürün nitelik ve kalitesini arttırıcı girdi kullanılan sebze bahçelerine alan temelli verilmektedir. Tohum üreticile-rine ise, üretilen tohum miktarına ve ürün niteliğine bağlı olarak destek sağlanmak-tadır.Bu kapsamda, 2005–2014 yılları arasın-da yurt içinde üretilen sertifikalı tohum kullanan 939 bin çiftçiye, 518 milyon 348 bin TL ödeme yapılmıştır. Yurt içinde sertifikalı tohum üreten özel tohumculuk kuruluşlarına 2008 yılından itibaren 154 milyon 812 bin TL’lik destek verilmiştir. Sertifikalı fide/fidan kullanımı için ise 65 bin çiftçi 276 milyon TL destek ödemesi almıştır. Böylece sektör geçtiğimiz on yılda 900 milyon TL üzerinde destek almıştır.Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın doğrudan verdiği desteklerin yanında, üreticilerin ilk yatırım ve yatırım geliştirme amaçlı finansal ihtiyaçlarının karşılan-

ması için Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri tarafından faizsiz yatırım ve işletme kredisi de kullandırılmaktadır. Bu finansal kolaylaştırma sürecinde, 12 bin çiftçi sertifikalı tohum, fide, fidan üretimi ve kullanımı için toplam 2005 yılı sonra-sında 784 milyon TL kredi kullanmıştır. Bu doğrudan ve dolaylı desteklere ek olarak yatırım süreçlerinin desteklenmesi için farklı kuruluşların sektör temelli destek-lerinden de istifade etmek mümkündür. Tohumluk geliştirme ve sertifikasyon çalış-maları sektör ve akademi işbirliği ile sür-dürülmek istendiğinde TÜBİTAK tarafından sağlanan araştırma fonlarından yararlan-mak olanaklıdır. Bununla birlikte, özellikle bitkisel üretim sektörel odağı ile hareket edilen bölgelerde Kalkınma Bakanlığı’nın sağlayacağı pazar geliştirme desteklerin-den de istifade etmek mümkün olacaktır.Tohumculuk sektörü, temel olarak geçtiği-miz 40 yılda, özellikle de son 10 yılda, çok büyük ilerleme kat etmiştir. Ancak sektö-rün 2023 yılında bir milyon ton üretim ve 500 milyon dolarlık da ihracat rakamına ulaşması hedeflenmektedir. Bu nedenle, üreticilerin sektöre sağlanan desteklere erişimi ve bu destekleri etkin bir şekilde kullanabilmesi oldukça önemlidir. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve tahıl ve yağlı tohumlar alanında ana üretici ve ihracatçı konumda bulunan Tarım İşletme-leri Genel Müdürlüğü başta olmak üzere, sektörde politika yapıcı ve uygulayıcı kurumlar bu süreçte çiftçilere her türlü desteği sağlamaktadır.

20 Ağustos 2015 Tohum

Türkiye sertifikalı tohum, fide ve fidan kullanımı açısından bugün hangi ko-numda yer alıyor? Geçmişten bugüne yaşanan değişimden bahseder misiniz?Ülkemizde sertifikalı tohum üretimi ve kullanımına ilgi, her geçen süre içeri-sinde giderek artıyor. 2000’li yıllardan önce düşük miktarlarda gerçekleşen sertifikalı tohum, fide ve fidan üretimi, 2002 yılından itibaren hızlı bir artış sağ-layarak belirli bir seviyeye ulaştı ve Bit-kisel Üretim Genel Müdürlüğü (BÜGEM) verilerine göre 2002 yılında sertifikalı tohum üretim miktarı 145 bin 227 ton olarak gerçekleşti. Bu miktar her geçen

yıl artarak 2014 yılında 775 bin 909 ton oldu. Son 12 yılda yaklaşık altı katlık bir artış yaşandı. Yine BÜGEM verilerine göre sertifikalı meyve, asma, çilek fidan ve fide üreti-minde son 10 yılda önemli artışlar ve gelişmeler oldu. 2004 yılında 6 milyon 535 bin 201 adet meyve fidanı üretimi yapılırken, 2014 yılında yaklaşık 9 kat artışla 58 milyon 384 bin 744 adet ser-tifikalı meyve fidanı üretimi gerçekleşti. 2004 yılında 428 bin 800 adet sertifika-lı asma fidanı üretimi yapılırken, 2014 yılında yaklaşık 13 kat artışla 5 milyon 465 bin 230 adet sertifikalı asma fidanı

üretimi yapıldı. Sertifikalı çilek fidesinde ise 2004 yılında 1 milyon adet üretim yapılırken, 2014 yılında yaklaşık 95 kat artışla 95 milyon 202 bin adet sertifikalı çilek fidesi üretildi.Ülkemiz tohumculuğunda, 1959 yılın-da Tohumluk Kontrol ve Sertifikasyon Enstitüsü’nün kurulmasıyla başlayan süreç, 1960’da Bölge Çeşit Deneme Enstitüsü ile Samsun, İzmir, Antalya, İs-tanbul, Tarsus ve Diyarbakır’da Bölgesel Tohum Sertifikasyon laboratuvarlarının açılması ile güçlendi. Kamunun 1963 yılında 308 Sayılı ka-nunu hazırlayıp uygulamaya koyması ile

r Ö P O r T A J

Tescilli çeşit ve sertifikalı tohum üretiminin her geçen yıl daha fazla arttığı Türkiye’de, bu tohumları eken çiftçilerin de verimleri ve ürün kalitesi buna paralel olarak artış gösteriyor. Türkiye’nin sertifikalı tohum ve fide kullanımındaki konumunu ve geleceğini, Tohumluk Tescil ve Sertifikasyon Merkez Müdürü Mehmet Şahin ile konuştuk.

SERTİFİKASYOn SİSTEMİ UlUSlARARASI DÜZEYDE

Tohum Ağustos 2015 21

birlikte de, bitki türlerine ait geliştirilen yeni çeşitlerin tescil edilerek ticarete konu olması ve tescil edilen çeşitlere ait tohumlukların sertifikasyon sistemi kap-samında üretilmesi konusunda önemli bir mesafe alınmış oldu. Ulusal düzeyde yapılan çalışmalar, 1960 yılında OECD’ye (Ekonomik Kal-kınma İşbirliği Teşkilatı) üyelik, 1963 yılında ISTA’ya (Uluslararası Tohum Test Birliği) üyelik, 1966 yılında bazı bitki türlerinde OECD Tohum Şeması’na dahil olma, Avrupa Birliği entegrasyon çalış-maları ve buna bağlı yürütülen mevzuat uyum çalışmaları neticesinde, AB eş-değerlik sözleşmesinin imzalanması ve 2007 yılında UPOV’a (Uluslararası Yeni Bitki Çeşitlerini Koruma Birliği) üyelik ile uluslararası boyut kazandı. Araştırma faaliyetlerinin gelişmesi, bunun neticesinde yeni çeşitlerin kayıt altına alınması, bu çeşitlerin tohumluk-larının sertifikasyon sistemi dahilinde üretimi, üretilen tohumlukların ulusla-rarası ticarete konu olması, yurt dışında geliştirilen çeşitlerin ülkemize getiril-mesi, tescili ve ülkemizde üretiminin ve çoğaltımın yapılarak yurt içinde ve/veya yurt dışında pazarlanabilmesi, mevzuat ve teknik uygulamalar açısından bir ta-kım ciddi düzenlemeler yapma gereğini beraberinde getirdi. Dünyada yaşanan hızlı gelişmelere bağlı olarak ülkemizde de yapısal ve sistemsel bazı çalışmalar ortaya konul-du. 1987 yılında Tohumluk Kontrol ve Sertifikasyon Enstitüsü ile Bölge Çeşit Deneme Enstitüsü bir çatı altında bir-leştirilerek Ankara Tohumluk Tescil ve Sertifikasyon Merkez Müdürlüğü adını aldı. 2000 yılında Müdürlük bünyesin-de Kalite Güvence Sistemi oluşturarak TSE-EN- ISO 9002 belgesi alındı. Kuru-luş 2001 yılında ISO/IEC 17025 ve ISO Guide 25 standartları çerçevesinde ISTA tarafından akredite edildi. Akreditasyon ile ülkemizde üretilen ve yurt dışından gelen tohumlukların analizlerinde ulus-lararası düzeyde geçerli belge düzenle-me yetkisi elde edildi. 2004 yılında 5042 Sayılı Kanun ile 2006 yılında 5553 Sayılı Tohumculuk Kanunu’nun kabul edilmesi, bu kanun-lara bağlı yönetmeliklerin, talimatların hazırlanması ve tohumculuk sektöründe birlik ve alt birliklerin teşekkül etme-siyle sektör daha organize bir yapıya kavuştu. Konunun ülkemiz tarımı açısından öne-

mine binaen, Bakanlığımızın bu konuda uyguladığı teşvik ve destek politikaları doğrultusunda yürütülen eğitim tanıtım ve demonstrasyon faaliyetleri, tohumluk üretimi ve ticareti yapan özel sektörün konuya ilgisi, tarımsal ürünleri işleyen sanayi sektörünün tarımsal ürünlerde oluşturduğu standardizasyon, buna bağlı ürün alım politikaları ile tarımsal üretimde kalite ve verim açısından tat-minkar sonuçlar elde eden çiftçinin ser-tifikalı tohum kullanımını benimsemeye başlamasıyla önemli düzeyde ilerleme-ler gerçekleşti.

Tescil/Sertifikasyon sistemi ve sertifi-kalı üretim materyali kullanımı; tarım-sal üretim, üretici ve ülke ekonomisine ne gibi faydalar getiriyor?Tescil ve sertifikasyon sistemleri tarım-sal üretimde verim ve kaliteyi artırma açısından mutlaka titizlikle uygulanması gereken sistemler. Ülkemizde tescil ve sertifikasyon sistemi uluslararası düzeyde uygulanıyor. Yurt dışında veya yurt içinde geliştirilen yüksek verimli ve kaliteli yeni bitki çeşitlerinin üretiminin yapılması, ülke tarımına ve ekonomisine kazandırılması için gerekli ön şart, bu çeşitlerin farklı, yeknesak ve durulmuş olduğunun tespit edilerek kayıt altına alınmış olması ve sonrasında sertifi-kasyon sistemi dahilinde bu üstün özel-liklere sahip çeşitlerin bu özelliklerini yansıtacak düzeyde verim ve kaliteden ödün vermeden tohumluk üretimlerinin yapılması gerekiyor. Tescil sistemi içerisinde özellikle tarla bitkilerinde kayıt için başvurulan yeni bitki çeşidi, daha önceki yıllarda tescil edilen standart çeşitlerle kıyaslanarak tescil işlemi gerçekleştiğinden verim ve kalite değerleri açısından her sene çıta yükseliyor. Böylece çiftçimiz eme-ğinin karşılığını fazlasıyla alıyor. Sanayi sektörü yüksek standartlarda ürün alma ve işleme imkanı elde ederek ülke-miz ekonomisine önemli ölçüde katkı sağlıyor. Örnek verecek olursak, 2013 yılı buğday ekiliş alanı 7 milyon 773 bin hektar, üretimi 22 mil-yon 50 bin ton. Türkiye geneli dekara verim ortalaması ise 283,67 kg olarak gerçekleşti.

1990’lı yıllarda Türkiye buğday verim ortalaması 196 kg civarındaydı. Son yıllarda geliştirilen ve tescil edilen çe-şitlerle dekar başına yaklaşık 87 kg artış sağlanmış oldu. Bu artışı toplam üretim alanı üzerinden hesap ettiğimiz-de, buğdayda yaklaşık 6 milyon 762 bin 510 ton daha fazla ürün alındığına şahit oluyoruz. Bunun parasal değerini hesap-larsak; 6 milyon 762 bin 510 ile 819’un çarpımından 5 milyar 538 bin 495 bin 690 TL’ye denk geldiğini görüyoruz. Ülke ekonomisine sadece buğday ürününden ilave katkı sağlandı. Bu durum bütün bitki türleri için düşünüldüğünde, geliş-tirilen yeni çeşitlerin kayıt altına alına-rak verim ve kaliteden ödün vermeyecek şekilde sertifikasyon sistemi dahilinde tohumluklarının üretilerek çiftçiye ulaş-tırılmasının, ülkemiz ekonomisine çok önemli katkı sağladığı gerçeğini ortaya koyuyor.

Türkiye, ihtiyacı olan sertifikalı üretim materyallerini karşılamada kendine yeter mi? Türkiye’de tescil ve sertifi-kasyon alanındaki darboğazları ve ge-lişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?Son yıllarda yapılan atılımlarla gerçekle-şen gelişmeler, sertifikalı tohum fide ve fidan üretim materyali üretim miktarın-daki artışlardan dolayı mutluyuz. Ancak bu miktarların, ülkemiz tarım potansiyeli açısından değerlendirildiğinde olması gerekenin altında olduğunu düşünüyo-rum. Çünkü ülkemiz tarımsal üretimde büyük bir potansiyele sahip olup, dün-yada ilk sıralarda yer alıyor. Ülkemizde önemli miktarda tarımsal üretim gerçek-leştiriliyor. Dolayısıyla çok miktarda ser-tifikalı tohum arzına ihtiyacımız var. Yem

22 Ağustos 2015 Tohum

r Ö P O r T A J

bitkileri ve yeşil alan çim bitkileri sertifi-kalı tohumluğu temininde zaman zaman sıkıntılar yaşanıyor. Bu konunun çözümü için Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü nezdinde çalışmalar yapılıyor. Konunun çözümüne yönelik mevzuat değişikliği yapılarak, yem bitkileri tohumluğu üretim miktarını artırmaya yönelik tedbirler alın-dı. Buğdayda ülke ihtiyacı olan yaklaşık 2 milyon ton sertifikalı tohum kullanılması gerektiği varsayımından hareketle, bu konuda çiftçilerimizin daha da bilinç-lendirilmesi, sertifikalı tohum talebinin özendirilmesi, dolayısıyla tohum kullanı-mının ve arzının yükseltilmesi gerekiyor. Dernek birlik ve alt birliklerin de bu alanda faaliyet göstermesi, sertifikalı tohum kullanımı konusunda afiş, broşür, reklam ve tanıtım çalışmaları ile yazılı ve görsel basında faaliyette bulunmaları, ülkemizin sahip olduğu potansiyeli yaka-lama ve değerlendirme açısından faydalı olacaktır.

Türkiye’deki tescil ve sertifikasyon çalışmalarında kullanılan teknik stan-dartlar neler? Bu standartlar hangi kriterlere göre belirleniyor?Kamu ve özel sektör tarımsal araştırma

kuruluşları ile üniversiteler tarafından geliştirilen, ayrıca yurt dışında ıslah edi-len yeni çeşitler kuruluşumuzca tarımsal değerleri yönünden test edilerek (TDÖ denemeleri), bunların mevcut çeşitler-den farklı, yeknesak ve durulmuş (FYD testleri) oldukları tespit ediliyor ve çeşide ait özellikler kayıt altına alınıyor. Tescil işlemleri uluslararası kurallara göre yürütülüyor. FYD testlerinde UPOV çeşit ayrım kriterleri gözlemlenerek testler sürdürülüyor. Tarla bitkilerinde tescil işlemleri; Morfo-lojik Karakterizasyonun tespiti ve verim, kalite ve hastalıklar açısından çeşit adayının değerlendirildiği FYF+TDÖ de-nemelerinin eş zamanlı olarak tek yıllık tarla bitkilerinde iki yıl, çok yıllıklarda üç yıl, en az üç lokasyonda yürütülen dene-me sonuçlarına göre hazırlanan raporun tescil komitesine sunulup görüşülmesi ve oylama neticesinde kabul ya da ret kararına bağlı olarak neticeleniyor. Tesci-li kabul edilen çeşitlerin standart numu-nesinin TTSM’ye gelmesi ile Milli Çeşit Listesine kayıt işlemiyle tamamlanmış oluyor. Meyve, sebze, yeşil alan çim bitkileri, tıbbi aromatik bitkiler, mısır, ayçiçeği

buğdayda ülke

ihtiyacı olan

yaklaşık 2 milyon

ton sertifikalı

tohum kullanılması

gerekiyor. bu konuda

çiftçilerimizin daha

da bilinçlendirilmesi,

sertifikalı tohum

talebinin özendirilmesi,

dolayısıyla tohum

kullanımının ve arzının

yükseltilmesi gerekiyor.

2002 yılında sertifikalı tohum üretim miktarı 145 bin 227 ton olarak gerçekleşti. Bu miktar her geçen yıl artarak 2014 yılında 775 bin 909 ton

oldu.

775b i n t o n

Tohum Ağustos 2015 23

ebeveyn hatları, cin mısır ve şeker mısırı türlerinde ise en az bir lokasyonda iki sezon yürütülen deneme sonuçlarına göre hazırlanan raporun tescil komite-sine sunulup görüşülmesi, oylama ne-ticesinde kabul ya da ret kararına bağlı olarak neticeleniyor. Tescili kabul edilen çeşitlerin standart numunesinin TTSM’ye gelmesi ile de Milli Çeşit Listesine kayıt işlemiyle tamamlanmış oluyor. Bitki çeşitleri, meyve ve asma türleri hariç, belirli süreler için kaydedilir. Bu süre on yıldır ve takvim yılı sonu itibariyle hesaplanır. Sertifikasyon; kayıt altına alınan bitki türlerine ait çeşitlerin tohum-lukların kaliteli ve standartlara uygun üretimini sağlamak, belgelendirmek ve takibini yapmaya yönelik iş ve işlemleri ifade ediyor.Tohumluk üretici kuruluşlar tarafından bir veya birkaç menşei sertifika ile çeşide ait kimliğin doğrulandığı, sınıf ve kade-mesinin belirlendiği tohumlukların ekil-mesi, bu tohumluklara ait beyanname verilmesi, tarla kontrollerinin yapılması, tarla kontrol raporlarının oluşturulması, hasat ve harman işlemlerinin standart-lara uygun yapılması, ambalajlama, parti oluşturma, etiket talebi, etiketlerin tem-

sil ettiği tohumluk partisi ambalajlarına yapıştırılması, tohumluk kontrolörleri ta-rafından numune alınması, numunelerin sertifikasyon kuruluşuna gönderilmesi, sertifikasyon kuruluşu laboratuvarların-da, çalışma numunesinin hazırlanması, fiziksel ve biyolojik analizlerin yapılması, analiz sonuçlarının mühendisler tara-fından değerlendirilerek belgelendirme işleminin yapılması, belgelerin tohumluk üreticisine ve il müdürlüğüne iletilmesi, piyasa denetimi ve post kontrol deneme-leri ile sertifika belgesi verilen partilerin kontrolünün yapılması ile sertifikasyon işlemleri tamamlanmış oluyor.Sertifikasyon işlemlerindeki teknik standartlar belirlenirken, ülkemizin bu konudaki geçmiş birikimlerinden istifade edilmiş, tarımsal araştırma enstitüleri ile birlikte bilimsel çalışmalar yapılmış, aynı zamanda dünyadaki sistemler incelene-rek ülke şartlarına göre uyarlanmıştır. OECD tohum şemasına dahil olmamız sebebiyle üyelikten kaynaklanan resmi ve teknik yükümlülüklerimiz yerine ge-tiriliyor. Yine ISTA’ya üyeliğimiz ve ISTA tarafından akredite bir laboratuvar olma-mız sebebiyle, numune alma ve labora-tuvarlarımızdaki analiz metotlarında ISTA

kurallarına göre uygulamalar yürütülüyor.

Türkiye’de en çok tescil başvurusu, daha çok hangi bitkiler üzerine yoğunlaşmış durumda? Ülkemizdeki tescil başvuruları en yoğun olarak sebze türlerine, daha sonra tarla bitkilerine yapılıyor. Bunu meyve ve süs bitkileri takip ediyor.Sebze türlerinden yüzde 24,82 ile ilk sırada domates türü yer alırken, bunu sırasıyla yüzde 13,29’la hıyar, yüzde 12,75’le biber ve ardından da marullar, karpuz, karnabahar, kavun, lahanalar, kabak, soğan, ıspanak, patlıcan ve diğer türler takip ediyor. Tarla bitkileri türlerinde ise ilk sırada yüzde 17,58’le mısır hattı yer alıyor. Bunu sırasıyla, yüzde 10,11’le mısır, yüz-de 8,98’le ayçiçeği hattı ve sonrasında ekmeklik buğday, patates, şeker pancarı, pamuk, ayçiçeği, arpa, yumrular, makar-nalık buğday ve diğer türler takip ediyor. Meyve türlerinde de ilk sırada yüzde 11,12 ile zeytin yer alıyor. Bunu da sıra-sıyla, yüzde 10,61’le üzüm, yüzde 6,97 ile elma ve sonrasında şeftali, kayısı, nektarin, nar, kiraz, çilek, armut, manda-rin ve diğer türler takip ediyor.

Ülkemiz

tohumculuğunda,

1959 yılında Tohumluk

Kontrol ve Sertifikasyon

Enstitüsü’nün

kurulmasıyla başlayan

süreç, bölge Çeşit Deneme

Enstitüsü ve bölgesel

Tohum Sertifikasyon

laboratuvarlarının

açılmasıyla güçlendi.

24 Ağustos 2015 Tohum

A H d e V e F A

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Eğitiminiz, aile ve iş hayatınızla ilgili kısaca bilgi verebilir misiniz?1940 yılında Mersin’de doğdum. İlk ve orta öğrenimimi bu ilde tamamladıktan sonra üniversiteyi İzmir’de okudum. Üniversite eğitimi öncesi 4 yıllık arada, ATAŞ rafinerisinde 2 yıl tercümanlık yaptım. Diğer 2 yıl da askerlik hizmeti ile geçti. İş hayatımın gerek çeşitlilik ve gerekse mekan açısından hayli hareketli geçtiğini söyleyebilirim. 1969-1972 yılları arasında Alata Zi-rai Araştırma Enstitüsü’nde turunçgil yetiştiriciliği konusunda asistanlık yaptım. 1972 yılından 1975’e kadar DPT teşvikli TÜDAŞ Tarım Ürünlerini Değerlendirme A.Ş.’de, turunçgiller ve yaş üzüm ihracatı, kimyasal gübreler ithalatı; 1975-1978 yılları arasında ICI (Türkiye) Ltd. İstanbul’da zirai ilaçların ruhsatlandırılması, ülkemiz çiftçilerine tanıtımı ile ilgilendim. Sonraki 4 sene boyunca ICI Plant Protection Division (İngiltere), Türkiye, İsrail ve KKTC’deki zirai ilaç faaliyetlerinden sorumlu merkez elemanı olarak çalıştım. 1982 yılında Sabancı Holding’e bağlı bir ta-rım kuruluşu olan SAPEKSA’da (Adana) 5 yıl genel müdürlük yaptım. Burada sonra 1987-1998 yılları arasında önce ICI sonra da ZENECA Türkiye’nin genel müdürlüğünü üstlendim. Sonrasında 2012 yılına kadar PROTEK Kimya A.Ş. Haşere ilaçları ve mücadelesiyle iştigal eden kendi aile şirketimizle meşgul oldum. Bugünlerde ise tam emekli ola-rak yılın yarısını İstanbul, diğer yarısını Bodrum, Gümüşlük’te geçiriyorum.

Tohumculuk sektörüne nasıl giriş yaptınız? Eskiden beri aklınızda olan ve uğraştığınız bir sektör müydü?Açıkçası, bir gün tohumculukla uğra-şacağım, hem de bu sektör derneğinin kurucularından biri olacağım aklıma

Birçok şehir ve ülkede yıllarca edinilmiş tecrübeleriyle birlikte Türk tohumculuk sektörüne de adım atan ve TÜRKTED’in kurucularından olan Sıtkı Antmen başarılı tohum firmalarının sırrının araştırma geliştirme çalışmalarında ve süreklilikte yattığını gözlemlediğini belirtiyor.

İlKlERE İMZA ATAn İSİM: SITKI AnTMEn

Tohum Ağustos 2015 25

ICI Plant Protection Division ile tarım ilaçları işbirliği zaten süregelmekteydi.

İlk iş olarak, Amerika’nın melez mısır devi Pioneer ile üretim sözleşmesi

yaparak verimli melez mısır tohumluğu üretmeye başladık. Ürettiğimiz

tohumlukları, dünya standartlarında işlemek için, sanırım 1984 yılında,

Adana’da, belki de Türkiye’nin ilk özel mısır tohumluğu tesisini kurduk.

gelmezdi. Bu sektöre girmeme, adını her zaman rahmetle andığım Özdemir Sabancı sebep oldu. Özdemir Bey’in, çiftçilerin makine, ilaç, tohum ve gübre gibi temel ihtiyaçlarını bir şirket altında toplamak gibi bir düşüncesi vardı. Bu düşüncesini hayata geçirmek niyetiyle iş teklifi yaptığında, İngiltere’den seve seve Adana’ya geldik.ICI ve ZENECA’daki görevim sırasında, bu kez şeker pancarı tohumculuğuyla tanıştım. ICI’ya bağlı Belçikalı SES şirketi ile PANKOBİRLİK arasındaki deneme/tescil/ticaret ekseninde SES şirketine yardımcı olmaya çalıştım.

Meslek hayatınızın başından günümüze kadarki süreci düşündüğünüzde, ülkedeki tarım sektörünün dönüm noktası olarak

işaret edeceğiniz olumlu veya olumsuz olay nedir?ICI Plant Protection Division ile tarım ilaçları arasındaki işbirliği zaten bir süredir devam ediyordu. İlk iş olarak, Amerika’nın melez mısır devi Pioneer ile üretim sözleşmesi yaparak verimli melez mısır tohumluğu üretmeye baş-ladık. Ürettiğimiz tohumlukları, dünya standartlarında işlemek için, sanırım 1984 yılında, Adana’da, belki de Türkiye’nin ilk özel mısır tohumluğu te-sisini kurduk. Küçük bir tesis olmasına karşın, zaman ayırarak ziyarete gelip bilgi alan zamanın başbakanı rahmetli Turgut Özal’ın heyecanını anımsama-mak mümkün değil. Nihayetinde, to-humculuk sektörünün gelişimine, güm-rük kapılarını aralayarak, dış dünya ile ilişkilere yol açan kendisiydi.

Meslek hayatınızın başlangıcı ile bugünü kıyaslarsak, tarım sektöründe ne gibi farklılıklar görüyorsunuz? Olumlu ve olumsuz yanlarından bahseder misiniz?Tohumculuk konusunda bilgi ve gör-gümüzü arttırmak amacıyla yaptığımız yurt dışı gezilerinde, özellikle ABD ve Japonya gibi gelişmiş ülkelerdeki başa-rılı tohum firmalarının, 100-150 yıl önce kurulmuş olduklarını öğrendik. Bu firma yöneticilerinin tamamı, başarılarının sırrının araştırma geliştirme çalışmala-rında ve süreklilikte yattığını ifade etti. Türkiye’de 100-150 yıl geleceği hayal bile edememekle birlikte, biz de SAPEK-SA bünyesinde, küçük bir araştırma biri-mi kurduk. Sonraki yıllarda el değiştiren şirkette, başlamış olan araştırma çalış-malarına devam edildiğini umuyorum.

26 Ağustos 2015 Tohum

V i Z Y O n e r B A k I ş

Tohum teknolojisi son yıllarda tohum-culuk sektörünün ilerlemesinde büyük bir rol oynuyor. Üretilen tohumların be-lirli bir kaliteye sahip olması en büyük beklenti. Tohumların test edilme gereği ve tohum test teknolojisindeki gelişme-lerin sonucu olarak, tohum örnekleme ve test işlemlerinde standart prosedür geliştirmek için tohumcu bilim adam-ları ve analistleri bir araya gelerek In-ternational Seed Testing Association’ı (ISTA) (Uluslararası Tohum Test Birliği) kurdu. 1924 yılında Cambridge/Birle-şik Krallık’ta düzenlenen 4. Uluslara-rası Tohum Test Kongresi’nde kurulan ISTA uluslararası ticarete sunulmak üzere, tohumların numunelerinin alın-ması ve test edilmeleri konusunda standartlar geliştiren bir birlik. Bilimsel tohum teknolojisi, numune alma, test

etme, depolama, tohum dağıtımı gibi tohum bilimi ve teknolojileri konuların-da yürütülen araştırmaları destekle-mek, bu konularda ilerleme kaydedil-mesini sağlayacak konferans ve eğitim programlarına katılmak da birliğin kuruluş amaçları arasında. Amaçları-na ulaşmak içinse tohumculukla ilgili diğer kurumlarla da işbirliği içerisinde çalışıyor. ISTA ekonomik değişim ve politik et-kilerden bağımsız hareket eden bir örgüt. Kâr amacı gütmeyen ve adil bir yapıya sahip olduğu için üye çeşitlili-ğine teşvik ediyor ve değer veriyor. Şu anda 77 ülkeden 202 laboratuvardan oluşan küresel üyelik ağı tohum ala-nında faaliyet gösteren bilim adamları, üniversitelerin tohum analiz uzmanları, araştırma merkezleri, dünya çapındaki

resmi ve özel tohum test laboratuar-ları arasında işbirliği imkânı yaratıyor. Birlik İsviçre’de yine ISTA üyeleri ta-rafından seçilmiş 9 üyeli bir yönetim kurulu tarafından yönetiliyor. Yaklaşık 400 üyeden oluşan 17 teknik komite ise tohum testleri için yeni yöntemler geliştirmekle sorumlu. ISTA teknik komiteleri ileri teknolojiler, örnekle-me, çimlendirme, nem, sınıflandırma, tohum sağlığı, verimlilik, safiyet, depo-lama, çeşit gibi konularda çalışmalar yapıyor. Türkiye de 1963 yılından beri ISTA’nın üyesi. ISTA yürüttüğü çalışmalar sonucunda uluslararası tohum test kurallarını be-lirliyor, akretidasyon programını tespit ediyor ve ISTA akreditasyonlu veya yetkili laboratuarları vasıtasıyla ulusla-rarası tohum partilerinin sertifikalarını sağlıyor. Bunların yanı sıra, İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD), Uluslararası Yeni Bitki Çeşitlerini Ko-ruma Birliği (UPOV) ve Uluslararası To-humculuk Federasyonu (ISF) gibi kuru-luşlarla işbirliği yaparak araştırma, eği-tim ve tohum bilimi konusunda yayınlar yaparak bilgi akışını teşvik ediyor. Uluslararası tohum kalitesi standart-larını belirleyen ISTA, ancak ambalajlı ürünün canlılığının ölçüldüğü perfor-mans testleri ve iki veya daha fazla tedarikçinin ürünlerinin karşılaştır-masının yapıldığı gelişim testlerinden sonra sertifika veriyor. ISTA tarafından yetkilendirilmiş laboratuvarların yaptığı bu testler sonucunda standartları kar-şılayan tohumlara, ISTA sertifikası veri-lerek gereken özellikleri taşıdığı belir-tiliyor. Böylece kaliteli tohumlar dünya pazarlarına daha hızlı girerek müşteri memnuniyetini ve gıda güvenliğini de garanti altına almış oluyor.

Her yıl büyük ilerlemeler kaydeden tohum teknolojisi, kaliteli tohumların sektöre kazandırılmasını sağlıyor. Tohumlukların kalitesini ölçmek için ise birçok örnekleme ve test işlemi gerekli. Uluslararası Tohum Test Birliği (ISTA) bu işlemleri standardize ederek, uluslararası kalite sertifikasıyla tohum ticaretine güvenlik getiriyor.

ISTA SERTİFİKASIYLA DÜNYA STANDARTLARINDA

TOHUMLAR

28 Ağustos 2015 Tohum

Ü Y e H A B e r l e r i

Uluslararası Bremia Değerlendirme Kurulu (IBEB) tarafından yeni bir Bremia ırkı tanımlandı. AG Tohum ve Enza Zaden firmaları da marul çeşit-

lerini Bl:32 (Bremia lactucea - Marul Mildiyösü) dayanımla-rıyla güncelliyor. AG Tohum ve Enza Zaden bu konuda marul üreticilerine yönelik bir basın bülteni sundu.

AG Tohum Marul Çeşitlerini Güncelliyor

Bu yıl Çanakkale Zaferi’nin 100. yılı müna-sebetiyle DLG Fuarcılık tarafından Çanakka-le 18 Mart Üniversitesi ve Çanakkale Ziraat Odası ile beraber 14-17 Mayıs 2015’te dü-

zenlenen EXPOTROIA 100. Yıl Gıda ve Tarım Fuarı’na 76 firma katıldı. 17 bin 500 yerli ve yabancı ziyaretçinin gezdiği fuarda ATA Tohumcu-luk İşletmeleri Sanayi ve Tic. A.Ş.’nin standına ilgi oldukça fazlaydı.

ATA Tohum EXPOTROIA 100. Yıl Gıda ve Tarım Fuarı’ndaydı

Tarımsal yeniliklerde daima öncü olan DEKALB, geçtiğimiz günlerde Karadeniz bölgesinde yine bir ilke imza atarak çift sıra ekim denemesi yaptı. Tokat’ın Pazar ilçesinde gerçekleştirilen ekimde,

çiftçilere aynı arazide sık ekim ile daha fazla verim alınmasını sağlayan çift sıra ekim teknolojisi uygulamalı olarak tanıtıldı.

Karadeniz’de bir İlk: Çift Sıra Mısır Ekimi

bAYER bayileri Macaristan’da Mısır Tarlalarını Gezdi

BAYER CropScience’ın yeni mısır her-bisiti Laudis®’i yakından tanımak ve mısır tarlalarındaki etkisini gözlemle-mek amacıyla BAYER’in düzenlediği geziye Güneydoğu Anadolu bölge bayileri katıldı. 30 Mayıs–3 Haziran tarihleri arasında gerçekleşen gezi BAYER CropScience’ın Budapeşte’de-

ki ofisinde başladı. BAYER CropScience Macaristan Genel Müdürü, Mısır Ürün Müdürü ve Satış Müdürü’nden Macaris-tan’daki mısır pazarı, yabancı ot yönetimi ve mısırda uygula-nan BAYER çözümleri hakkında bilgi aldılar.

2009 yılında Nevşehir’de doku kültürü tesislerinde patates tohumu üretimini başlatan DOĞA Tohumculuk, mevcut 3 bin metrekarelik sera tesislerine ek olarak 4 bin metrekare alanda yeni sera tesisleri yatırımlarını da tamamladı. Yönetim Kurulu Başkanı Yakup Karahan, 7 bin metrekare

alanda, süper elit kademede 3 milyon mini yumruyu üretebi-leceklerini ifade etti.

DOĞA Tohum’da Yeni Patates Tohum Seraları ile Üretim Artıyor

NUNHEMS (BAYER CropScience) Sebze Tohumları, yüksek direnç yapısına sahip geniş bir marul ürün yelpazesi sunuyor. NUNHEMS’in marul çeşitlerinin çoğu, aynı za-manda bu yeni Bl:32 ırkına karşı da dirençli ve

bu çeşitlere ilişkin güncellenmiş direnç bilgileri, firmanın yerel web sitesinde marul hasat tablolarında yer alıyor.

Avrupa’da Marulda Yeni bir bremia Irkı bl:32 Saptanıp İsimlendirildi

MAY Tohum, 2014 yılı ihracat kayıt rakam-larına göre İstanbul Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği alt sektörü olan Bitkisel Yağlar ve Yağlı To-humlar ihracatı yapan firmalar arasında “En Başarılı İhracatçılar” ödül töreninde 4.’lük ödülüne layık görüldü. MAY Tohum Yönetim

Kurulu Başkan Yardımcısı Hamdi Çiftçiler, “Uluslararası seviye-de kendi markamız ile iş yapabilen, bağımsız olarak lisans ve tohum teknolojisi geliştirip satabilen, ürün uzmanlığına sahip bir Türk tohum markası olarak almış olduğumuz ödül bizim için çok önemli” dedi.

En başarılı İhracatçı Ödülü MAY Tohum’un

Ukrayna’nın en önemli sera bölgelerinden biri olan Zaporijya’da 2014 yılında kurmuş olduğu YÜKSEL Tohum’un kendi bünyesindeki deneme istasyonunda ana distribütörü Leda Agro firması ve 500’den fazla katılımcı ile ilk tarla günü gerçekleştirildi. YÜKSEL Tohum yaptığı etkinlikler ile Türk tohumunu dünyanın

farklı bölgelerinde temsil etmeye devam ediyor. Diğer taraftan, YÜKSEL Tohum bu yıl Polonya/Krakow şehrinde düzenlenen ISF 2015 Kongresi’nin Bronz sponsoru oldu.

YÜKSEL Tohum’dan Ukrayna’da Tarla Günü

Tohum Ağustos 2015 29

Ü Y e H A B e r l e r i

Pamuk ekim bölgelerinde görev yapan Progen çalışanlarının gözlemleri, pamuk tohumu satış rakamları ve ÇKS (Çiftçi Kayıt sistemi) verileri değerlendirildiğinde,

pamuk ekim alanlarının geçen yıla göre yüzde 25,4 azaldığı ortaya çıktı. Pamukta uygulanan ürün desteklemesinin 55 krş/kg’dan 65 krş/kg’a çıkarılması da pamuk alanlarının daralmasını önleyemedi.

2015’de Pamuk Ekim Alanlarında Önemli Düşüş

Geçtiğimiz aylarda TÜRKTED ailesine katı-lan PROTO Tohum, 2000 yılında SEMINIS Sebze tohumları A.Ş. grubuna bağlı 1934 yılında Hollanda’da kurulmuş olan Bruins-

ma Seeds firmasının Türkiye distribütörlüğünü alarak kuruldu. Bruinsma, öncelikli olarak sera ürünlerine ağırlık veriyor. Bunların başında hıyar, domates, biber, patlıcan, kavun, kabak ve marul geliyor. Dünyanın en önemli sera üretim merkezlerinde faaliyet gösteren Bruinsma, ülkemizin ilk hibrit sera hıyarı olan MARAM F1 çeşidini Türkiye’deki üreticilere sundu. PROTO Tohum’un üyeli-ğinin hayırlı olmasını diliyoruz.

PROTO Tohum da TÜRKTED’e Üye Oldu

SYNGENTA, pazarda önemli yeri olan Crim-son Tide’ın arkasından, karpuz portföyüne kattığı yeni çeşidi Mirsini’yi tanıtmak için 9 Haziran 2015’te Adana, Havutlu’da tarla

günü düzenledi. Entegre üreticiler, bayiler, fidelikler ve tüccarların katıldığı tarla gününde SYNGENTA’nın iç kalitesi ve tadı ile fark yarata-cak yeni karpuz çeşidi tanıtıldı.

SYNGENTA Yeni Karpuz Çeşidi Mirsini’yi Adana’da Tanıttı

RIJK ZWAAN beypazarı Tarla Günleri

9 Haziran 2015 günü Beypazarı’nda, Ali Rıza Coşkun’un tarlasında gerçekleşen tarla günü, tüm Türkiye’den üreticilerin ve uluslararası RIJK ZWAAN çalışan-larının da katılımı ile şenlik havasında geçti. Marul, ıspanak, turp ve lahana grubundan yaklaşık 600 çeşit ürünün sergilendiği tarla, üreticiler tarafından

büyük ilgi gördü. Beypazarı Belediyesi ve Turizm İl Müdürlüğü’nün de katkılarıyla organizasyon çok başarılıydı. Yapılan kısa sunum-larda, şirketle ve ürünlerle ilgili genel bilgiler aktarıldı.

TİGEM Sosyal Tesislerinde Laboratuvar Çalışmaları Devam Ediyor

TİGEM Ankara sosyal tesislerindeki eski Atölye binasında kurulmasına devam edilen Tohum Sertifikasyon Laboratuvarı ve Ar-Ge Laboratuvarının 2015 yılında faaliyetlerine başlaması planlanıyor. İç Anadolu İşletmele-rinde üretilen hububat ve yem bitkileri tohum-luklarının çimlenme, çeşit safiyeti ve diğer sertifikasyon işlemlerinin yapılacağı Tohum

Sertifikasyon Test Laboratuvarı sayesinde, hazırlanan ve sertifika raporları seri olarak çıkarılan tohumluklar çiftçimize daha hızlı ulaş-tırılacak. Kurulumu devam eden Ar-Ge laboratuvarında ise ürünlerin fiziksel ve kimyasal analizleri, çeşit ıslah çalışmaları ile toprak numu-nelerinin tahlilleri yapılacak.

Yüksek verim ve kaliteli buğday ve arpa çeşit-lerinin ülkemiz tarımına kazandırılması ve Türk çiftçisinin hizmetine sunulması amacıyla yürü-tülen Ar-Ge faaliyetleri kapsamında TAREKS A.Ş. adına tescilli, üretim izinli ve Ar-Ge çalışmaları devam eden 21 arpa ve buğday çeşidi ile Çorum

ili Bozboğa köyünde 7 dekarlık alanda 29 Haziran 2015 tarihinde “Çeşit Tanıtım ve Tarla Günü” programı düzenlendi. TAREKS Genel Müdürü Burhanettin Topsakal yaptığı konuşmada, Çorum’da 2012 yılında ıslah çalışmalarını başlattıklarını belirtti. Genel Müdür Yar-dımcısı Kamil Yılmaz, 2014-2015 yetiştirme sezonunda 6 türde (mısır, ekmeklik buğday, arpa, yonca, yem bezelyesi, soya) toplam 35 lokasyonda denemeleri yürüttüklerini ifade etti.

TAREKS Çeşit Tanıtımı ve Tarla Günü Çorum’da Yapıldı

Dünyanın önde gelen kimyevi gübre ve gübre ham-maddeleri ticareti yapan şirketlerinden olan Trammo Group ile 5 yıllık amonyak tedarik anlaşması imza-layan TOROS Tarım, hammadde güvenliği açısından

önemli bir adım atmış oldu. TOROS Tarım, yıllık amonyak ihtiyacının büyük bölümünü Trammo Group’tan karşılayacak.

TOROS Tarım, Trammo Group ile Tedarik Anlaşması İmzaladı

HM.CLAUSE’un Yeni Ofisi AçıldıHM.CLAUSE Tohumculuk Tarım Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi, ülkemizdeki yeni ofislerinin açılışını 14 Mayıs 2015 tarihinde gerçekleş-tirdi. HM. CLAUSE’un yeni ofisi, Tarım

Mahallesi, Aspendos Bulvarı, Kurt İşhanı 106/B Muratpaşa–Antalya adresinde hizmete girdi.