32
T ÜRKLER İ N A MER İ KA DAK İ H UKUK VE T İ CARET G AZETES İ www.yenihayatgazete.com SAYI:4 - AGUSTOS 2011 - NEW YORK ÖZEL DOSYA Belki Amerikan Vatandaşısınız ve Bundan Haberiniz Yok Amerikan vatandaşlığına geçiş için bi- linen yollar dışında pek çok özel durum da var. Yetkililer bazen “Amerikan vatandaşı olmadığını sanan” kişiler bulunduğunu, oysa bazı şartlar yerine geldiğinde bu hakkın otomatik olarak doğduğunu hatırlatıyor. Amerikan Vatandaşlığına Hazırlananlar Dikkat: Eşinizi Aldatırken, Alkollü Araç Kullanırken İki Kere Düşünün Eşini aldatanlar ilerde Amerikan vatandaşlığına geçiş sürecinde problem yaşarsa şaşırmasın. Bir kimsenin karısını veya kocasını aldatması tek başına yeterli bir gerekçe olmasa da, bu konuda ailesiyle problem yaşayanlar ve bunu sürekli hale getirdiği saptananlar, “davranış ve karakter bozukluğu” gerekçesiyle ret cevabı alabilir. ABD Vatandaşlığı Bu Sınavın Ucunda ABD vatandaşı olmak herkesin hayali. Fakat ABD’de Green Card’a sahip olarak yaşasanız ve gerekli prosedürleri yer- ine getirmiş olsanız dahi karşınızda her- kesi heyecanlandıran bir sınav var: ABD Vatandaşlık Sınavı. THY Los Angeles’ta Hedef Büyüttü Temmuz ayına baktığımızda federal hükümet temmerrüte düşmemek için borçlanma sınırının artırılması yasasıyla ilgili konuda büyük mücadele verirken göçmenleri ilgilendiren konularda en olumlu gelişmeyi Kaliforniya Eyaletinde gördük. ABD’ye Yatırım Yap Vatandaşlığı Kap ABD’de federal hükümet tarafından desteklenen federal projelere en az beş yüz bin dolar yatırım karşılığında, yabancılara Green Card ve Amerikan vatandaşlığın yolunu açan, EB-5 yatırmcı vizesine ilgi büyüyor. Altın Test’in Altın Soruları... ABD vatandaşlığı öncesindeki son adımlardan olan 100 soruluk altın testteki sorular, konu olarak Amerikan devlet yapısı, Amerikan tarihi ve ülke bilgisi olmak üzere 3 kısma ayrılıyor. Okuma, yazma , konuşma ve yurttaşlık bilgisi sorularını içeren sözlü sınavın soruları 6. sayfada. Cumhuriyetçiler, Kaçak Göçmenler Konusunda Obama’nın Yetkilerini Geri Alma Peşinde Obama’nın göçmenlik reformu tartışılırken, Cumhuriyetçilerde Başkan Obama ve yönetimini kaçak göçmenler konusunda sıkıştırmaya devam ediyor. Green Card Amerikan siyasetindeki son gelişmeler piyango yoluyla verilen Green Card uygulamasının geleceğini tehlikeye soktu. Cumhuriyetçi Partinin girişimiyle, piyango yoluyla Green Card uygulamasının dünya çapında tamamen sona ermesini öngörüyor. Bu tezin savunucuları, çekiliş yoluyla verilen Green Card ile terörizm arasında da bağlantı kurmaya çalışıyor. Av. J. Cahit Akbulut Amerikan Adalet Sistemi Ne Kadar Derin? ABD’deki yargı sisteminin basamaklarını ve bu sistemin işleyiş şeklini hukuki terimler ve bilinmesi gereken önemli detaylarıyla sizler için inceledik. “TÜRKİYE ARTIK SADECE İŞ GÜCÜ DEĞİL, HAYAL GÜCÜ DE İHRAÇ EDEN BİR ÜLKE” Emrah Yücel Röportaj Yeni Hayat, bu sayıda sizlere Amerikan vatandaşlığına giden yolları ve bu süreçte dikkat edilmesi gereken hususları bir özel bir dosya halinde sunuyor. Sayfa 3-9 Sayfa 12 Sayfa 10 ABD’DEKİ ÖĞRENCİLER ASKERLİKLERİNİ NASIL ERTELEYEBİLİR? Sayfa 19 Sayfa 20 Sayfa 23 Sayfa 14 Hollywood’da Türk İzleri Sayfa 28 ABD’ye İhracat Hedefi Bir Başka Bahara Kaldı Türkiye`de her yıl rekor üzerine rekor kıran ihracat rakamlarına, gelen ticari heyetlere, hazırlanan eylem planları ve fuarlara rağmen, Türkiye`nin ABD`ye yaptığı ihracat, 2010 yılında 4.2 milyar dolar olarak gerçekleşirken, 2004-2010 yıllarının ortalamasının bile altında kaldı. Hedefler doğrultusunda, çok büyük önem taşıyan ABD pazarındaki ihracatımızın, yapılan tüm çalışmalara rağmen bir türlü istenilen düzeye çekilemedi. Sayfa 24 Sayfa 5 Piyangosuna Siyaset Karıştı

Yeni Hayat Gazetesi, Ağustos 2011, Sayı 4

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Yeni Hayat Gazete, Ağustos

Citation preview

Page 1: Yeni Hayat Gazetesi, Ağustos 2011, Sayı 4

T Ü R K L E R İ N A M E R İ K A ’ D A K İ H U K U K V E T İ C A R E T G A Z E T E S İ

www.yenihayatgazete.com SAYI:4 - AGUSTOS 2011 - NEW YORK

ÖZEL

DOSYA

Belki Amerikan Vatandaşısınız ve Bundan Haberiniz YokAmerikan vatandaşlığına geçiş için bi-linen yollar dışında pek çok özel durum da var. Yetkililer bazen “Amerikan vatandaşı olmadığını sanan” kişiler bulunduğunu, oysa bazı şartlar yerine geldiğinde bu hakkın otomatik olarak doğduğunu hatırlatıyor.

Amerikan Vatandaşlığına Hazırlananlar Dikkat: Eşinizi Aldatırken, Alkollü Araç Kullanırken İki Kere DüşününEşini aldatanlar ilerde Amerikan vatandaşlığına geçiş sürecinde problem yaşarsa şaşırmasın. Bir kimsenin karısını veya kocasını aldatması tek başına yeterli bir gerekçe olmasa da, bu konuda ailesiyle problem yaşayanlar ve bunu sürekli hale getirdiği saptananlar, “davranış ve karakter bozukluğu” gerekçesiyle ret cevabı alabilir.

ABD Vatandaşlığı Bu Sınavın UcundaABD vatandaşı olmak herkesin hayali. Fakat ABD’de Green Card’a sahip olarak yaşasanız ve gerekli prosedürleri yer-ine getirmiş olsanız dahi karşınızda her-kesi heyecanlandıran bir sınav var: ABD Vatandaşlık Sınavı.

THYLos Angeles’taHedef Büyüttü

Temmuz ayına baktığımızda federal hükümet temmerrüte düşmemek için borçlanma sınırının artırılması yasasıyla ilgili konuda büyük mücadele verirken göçmenleri ilgilendiren konularda en olumlu gelişmeyi Kaliforniya Eyaletinde gördük.

ABD’ye Yatırım Yap Vatandaşlığı KapABD’de federal hükümet tarafından desteklenen federal projelere en az beş yüz bin dolar yatırım karşılığında, yabancılara Green Card ve Amerikan vatandaşlığın yolunu açan, EB-5 yatırmcı vizesine ilgi büyüyor.

Altın Test’in Altın Soruları...ABD vatandaşlığı öncesindeki son adımlardan olan 100 soruluk altın testteki sorular, konu olarak Amerikan devlet yapısı, Amerikan tarihi ve ülke bilgisi olmak üzere 3 kısma ayrılıyor. Okuma, yazma , konuşma ve yurttaşlık bilgisi sorularını içeren sözlü sınavın soruları 6. sayfada.

Cumhuriyetçiler, Kaçak Göçmenler

Konusunda Obama’nın Yetkilerini Geri

Alma Peşinde

Obama’nın göçmenlik reformu tartışılırken, Cumhuriyetçilerde Başkan Obama ve yönetimini kaçak göçmenler konusunda sıkıştırmaya devam ediyor.

Green Card

Amerikan siyasetindeki son gelişmeler piyango yoluyla verilen Green Card uygulamasının geleceğini tehlikeye soktu. Cumhuriyetçi Partinin girişimiyle, piyango yoluyla Green Card uygulamasının dünya çapında tamamen sona ermesini öngörüyor. Bu tezin savunucuları, çekiliş yoluyla verilen Green Card ile terörizm arasında da bağlantı kurmaya çalışıyor.

Av. J. Cahit Akbulut

Amerikan Adalet Sistemi Ne Kadar Derin?ABD’deki yargı sisteminin basamaklarını ve bu sistemin işleyiş şeklini hukuki terimler ve bilinmesi gereken önemli detaylarıyla sizler için inceledik.

“TÜRKİYE ARTIK SADECE İŞ GÜCÜ DEĞİL, HAYAL GÜCÜ DE İHRAÇ EDEN BİR ÜLKE”Emrah Yücel Röportaj

Yeni Hayat, bu sayıda sizlere Amerikan vatandaşlığına giden yolları ve bu süreçte dikkat edilmesi gereken hususları bir özel bir dosya halinde sunuyor. Sayfa 3-9

Sayfa 12

Sayfa 10ABD’DEKİ ÖĞRENCİLER ASKERLİKLERİNİ NASIL ERTELEYEBİLİR?

Sayfa 19

Sayfa 20

Sayfa 23

Sayfa 14

Hollywood’da Türk İzleri

Sayfa 28

ABD’ye İhracat Hedefi Bir Başka Bahara KaldıTürkiye`de her yıl rekor üzerine rekor kıran ihracat rakamlarına, gelen ticari heyetlere, hazırlanan eylem planları ve fuarlara rağmen, Türkiye`nin ABD`ye yaptığı ihracat, 2010 yılında 4.2 milyar dolar olarak gerçekleşirken, 2004-2010 yıllarının ortalamasının bile altında kaldı.

Hedefler doğrultusunda, çok büyük önem taşıyan ABD pazarındaki ihracatımızın, yapılan tüm çalışmalara rağmen bir türlü istenilen düzeye çekilemedi.

Sayfa 24Sayfa 5

P i y a n g o s u n a S i y a s e t K a r ı ş t ı

Page 2: Yeni Hayat Gazetesi, Ağustos 2011, Sayı 4
Page 3: Yeni Hayat Gazetesi, Ağustos 2011, Sayı 4

Ağustos 2011 3

New York, Yenİ HaYat

Green Card süresini özellikle belli limitler içinde Amerika’da yaşayarak geçirmek vatandaşlık için en temel koşul. Bunu yani sıra iyi bir sicile sahip

olmak, yani herhangi bir suç kaydı bulunmaması önem-li. Vatandaşlık başvurusu yapmadan Green Card sahibi olarak da yaşamak mümkün, ancak ikisi arasında yasal haklar bakımından ciddi farklar bulunduğunu akılda tut-mak gerekiyor. Vatandaşlık, sağladığı iş imkanları ve diğer avantajların yanı sıra, ABD’nin geleceğinde rol al-mak imkanı da tanıyor. Bir Green Card sahibi hiç bir za-man seçimlerde söz sahibi olamazken, vatandaşlığa geçiş aynı zamanda oy kullanmak ve Amerikan Başkanlığı dışında bütün siyasi pozisyonlar için siyasette aktif rol almanın yollarını da açıyor. Amerika’nın siyasal tarihinde fark yaratan politikacıların pek çoğunun göçmen kökenli olduğu gerçeğini hatırlayınca, Türk kökenli göçmenlerin siyasete atılmasının önemi ortaya çıkıyor. Vatandaşlığa geçişin bürokratik formülü USCIS, Amerikan Göçmen İşleri Dairesinin sayfasındaki N-400 formunu dol-durmakla başlıyor. Gerekli süreyi tamamlamanın ardından N-400 formuyla başvurusunu yapan ve gereken evrakları tamamlayan bir göçmen herkese uygulanan İngilizce dil ve tarih-kültür sınavını da başarıyla geçerse, vatandaşlığa geçiş için yemin töreni için gün almayı bekliyor. Belirlenen günde törene katılıp, yemin ettikten sonra Amerika’da “yeni bir hayatın” ilk sayfası böylece açılmış oluyor.

Yasal oturum izni sağlayan Green Card, Amerikan vatandaşlığına geçiş sürecinin ilk aşaması. Bir Green Card sahibi belirli koşulları yerine getirdikten sonra Amerikan vatandaşlığına geçiş için başvuru yapabiliyor. Yetkili ku-rumlar genel şartları şöyle sıralyor: �� 18 yaşından büyük olmak�� Green Card sahibi olmak�� Green Card statüsünde Amerikan Vatandaşıyla evliyse 3 yıl, evli değilse 5 yıllık sürenin en az yarısını kapsayan sürede bizzat Amerika Birleşik Devletlerinde yaşamış olmak�� Vatandaşlık sınavını geçmek�� Amerika Birleşik Devletlerine bağlılık yemini etmek�� İyi ahlaklı ve erdemli karaktere sahip olmak

Vatandaşlık sınavı Amerika Birleşik Devletleri tarihine ilişkin sorular ve genel kültür bilgilerinden oluşuyor. Yaşı itibariyle bu sınavı alamayacak durumda olanlar veya fiziksel özür-lüler sınavdan muaf tutulmayı isteme hakkına sahipler. İyi ahlaklı olmak için aranan kıstasların detaylarını “Vatandaşlık için karakter testi” haberimizde bulabilirsiniz.

Amerikan Vatandaşlığı Hangi Hakları Sağlıyor?

Amerika Birleşik Devletleri’nde yasal bir göçmen olarak yaşamak, bir başka deyişle

Green Card sahibi olmak, sonunda Amerikan vatandaşlığının kapısını da

açıyor. Bu nedenle Green Card bir bakıma vatandaşlığın yarısı sayılabilir. Amerikan vatandaşı olabilmenin en kestirme yolu belli bir süre Green Card sahibi olarak

Amerika’da yaşamak ve daha sonra gerekli formaliteleri tamamlamaktan geçiyor.

Yeni Hayat, bu sayıda sizlere Amerikan vatandaşlığına giden

yolları ve bu süreçte dikkat edilmesi gereken hususları bir

özel bir dosya halinde sunuyor.

NASIL AMERİKAN VATANDAŞI OLURUM?

­ ABD vatandaşlığı ile Green Card statüsü birbirinden ayrı olarak işlem görür. Her ikisinde de bir göçmen için yasal oturum ve çalışma izni olmakla beraber, bir Amerikan vatandaşı için ekstra hak-lar ve ayrıcalıklar söz konusudur.

­ ABD vatandaşı olan bir göçmen seçimlerde oy kullanma hakkına sahip olurken, Amerika Birleşik Devletleri pasaportu ile seyahat edebiliyor.

­ Yakınlarını Amerika Birleşik Devletleri’ne göçmen olarak getirmek istediğinde, yasal işlemler diğerlerine oranla daha süratli yürütülüyor.

­ Sadece Amerikan vatandaşlarına açık olan belli işlerde çalışma hakkı doğuyor.

­ Ayrıca, Amerikan vatandaşlığına geçen bir kimse bir başka ülkede yaşamaya karar verirse, Green Card statüsünün tersine, belirli sürelerde Amerika’ya girmek mecburiyeti olmadan bu arzusunu gerçekleştirebiliyor.

Page 4: Yeni Hayat Gazetesi, Ağustos 2011, Sayı 4

Ağustos 2011 4

Amerika Çifte Vatandaşlığa Sıcak Bakmıyor, Ama Engel de Olmuyor

Amerikan vatandaşlığına geçen bir göçmen aynı zamanda kendi ülkesinin vatandaşlığını otomatik olarak terketmiş sayılmıyor. Örneğin 5 yıl Amerika’da ikamet etme başta ol-

mak üzere, vatandaşlık başvurusu için gerekli şartları taşıyan Green Card sahibi bir Türk, yemin töreninin ardından resmen Amerikan vatandaşı olduktan sonra, isterse hem TC hem de ABD vatandaşı statüsünü koruyabiliyor. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkış için, Türk makamlarına resmen başvuruda bulunmak gereki-yor. Benzer şekilde, daha sonra Amerikan vatandaşlığını bırakmak isteyen bir şahsın da resmi başvuru yapması gerekiyor.

Pek çok Türk ve diğer ülkelerin göçmenleri genellikle her iki vatandaşlığı sürdürmeyi tercih ettiğine göre, Amerika’nın çifte vatandaşlık statüsüne bakışı nasıl? Çifte vatandaşlığı onaylıyor mu yoksa sadece Amerikan vatandaşlığında kalmayı mı özendiriyor?

Konuya ilişkin görüşlerine başvurduğumuz uzmanların görüşlerini öze-tlemek gerekirse, Amerika Birleşik Devletleri aslında çifte vatandaşlığı resmen tanımıyor. Ancak çifte vatandaşlara karşı olumsuz bir tavrı da sözkonusu değil. Kısaca söylersek, Washington çifte vatandaşlığa sıcak bakmıyor ve özendirmiyor. Ancak bunun bireysel bir tercih olduğunu kabul ederek, engelleyici yönde bir tavır takınmıyor.

Uzmanların çifte vatandaşlara tavsiyeleri ve hatırlatmaları ise şöyle:

�(Çifte vatandaşlık her iki ülkede yaşama ve çalışma gibi hoş bir alternatif sunabilir. Ancak çifte vatandaşlık aynı zamanda her iki ülkeye dair vergi ve diğer yükümlülükleri de kapsar.

�(Bir kişi Amerikan vatandaşlığına geçtikten sonra, kendi ülkesinin vatandaşlığından çıkmamayı tercih ettiyse, mutlaka her ikisine ait evraklarını, pasaport dahil, iyi korumalı ve sorumluluklarıyla alakalı bürokratik takibi yapmalıdır.

Bununla birlikte Amerikan yetkililerinin çifte vatandaşlığa resmen müdahale ettiği bazı özel durumlar da sözkonusu.

Amerikan vatandaşlığına geçmiş olan bir kişi eğer ABD’nin düşman kabul ettiği bir ülkenin ordusunda görev alır ise, bu durum Amerikan vatandaşlığından atılma sebebi oluyor.

Benzer şekilde, Amerika’ya karşı ihanet suçu işleyen veya Ameri-kan hükümetine karşı yıkıcı faaliyetler içinde bulunduğu tespit edi-lenler de Amerikan vatandaşlığından atılıyor.

washiNgtoN, Yenİ HaYat

Çifte Vatandaşlara Büyük Kolaylık

Çifte vatandaş statüsünde-ki Türkler de dahil olmak üzere, bütün

Amerikan vatandaşlarına açık olan bu özel hizmetle, pasaport çıkartma, mevcut pasaportun süresini uzatma, doğum kaydı yaptırılması, Amerikan vatandaşlığı nü-fus kaydı ile vergi formlarının sağlanması gibi pek çok önemli işlem Amerika Birleşik Devletleri’ne gitmeye gerek kalmadan yapılabiliyor.

Yalnızca Amerikan vatandaşlarını kapsayan diğer bazı hizmetler arasında noterlik işlemleri ve seçmen kütüğü bağlantılı işlemler de var. Ayrıca acil sağlık problemleri veya hayati tehlikenin söz konusu olduğu olağanüstü durumlarla ilgili hizmet de veriliyor.

Konsolosluk yetkilileri verilen Amerikan Vatandaşlık Biriminin verdiği hizmetleri sıralarken “vize ve vizeyle ilgili konuların

kapsam dışı olduğunu” özel-likle hatırlatıyor.

Randevu sistemiyle çalışan Amerikan Vatandaşlık Dairesi için Ankara’da 312-455-5555; İstanbul’da 212-335-9000; Adana’da 322-346-6262 numaralı telefonları aramak gerekiyor.

Ankara ve İstanbul’daki birimler Pazartesi-Perşembe arası haftanın dört günü; Adana ise Salı ve Perşembe günleri hizmet veriyor.

abd’nİn ankara büYükelçİlİğİ İle İstanbul ve adana konsolosluğu, türkİYe’de bulunan amerİkan vatandaşlarının İşlemlerİ İçİn özel bİr “vatandaşlık bİrİmİ” oluşturdu.aNkara, Yenİ HaYat

Page 5: Yeni Hayat Gazetesi, Ağustos 2011, Sayı 4

Ağustos 2011 5

Temmuz ayına baktığımızda federal hükümet temmerrüte düşmemek için borçlanma sınırının artırılması yasasıyla il-

gili konuda büyük mücadele verirken göçmenleri ilgilendiren konularda en olumlu gelişmeyi Kaliforniya Eyaletinde gördük.

Arizona, Utah ve Georgia gibi eyaletlerin göçmenlik karşıtı kanunları onaylamasına inat Kaliforniya Eyaleti, “Dream Act “ olarak adlandırılan kanun teklifinin birinci kısmının uzatılmasını kabul etti. Bu yasa kaçak göçmen öğrencilere, Kaliforniya eya-letinde ikamet edenlere tanınan indirimden ve burslardan yara-rlanma imkanı tanıyor.

ABD’de yaşayan 12 milyon kayıt dışı göçmenin 3 milyon olarak tahmin edilen çocukları aileleri tarafında ABD’ye 16 yaşlarından önce getirildiği belirtiliyor.

Amerikan halkının yüzde 70’nin desteğine rağmen geçen senelerde yasalaşması yolunda çaba gösterilen ancak bir türlü yasalaşamayan federal “Dream Act”, yasadışı göçmenlere sağlanacak hak ve hizmetler konusundaki his-si davranan politikacıların kurbanı oldu. Yasadışı göçmen-leri toplumun kan emicisi olarak gören ve cezalandırılması gerektiğini düşünenler, Wall Street baronlarının ABD’ye ve vatandaşlarına verdiği zararı gördükten sonra düşüncelerini tekrar gözden geçirmelidirler.

Erick Velazquillo isimli 22 yasında üniversite öğrencisi, geçen Ekim ayında süresi geçmiş ehliyetle araba kullanırken yakalandı ve hakkında yurt dışına çıkarılma davası açıldı. Hiç bir yasal belgesi olmayan Erick, ABD’ye ailesiyle beraber 2 yasında gelmişti. Şu anda üniversitide öğrencisi olması nedeniyle, en önemlisi açılan kampanyanın desteğiyle serbest bırakıldı ve hakkında açılan davada düşürüldü. Bundan sonrada ICE (US Immigration and Customs Enforcement Agency) di-rektörü John Morton tarafından yapılanan açıklama ile ICE çalışanlarına, küçüklükden beri ABD’de yaşayan yasadışı üni-versite öğrencilerine karşı daha hassas davranmaları hususun-da talimat verildiğini belirtti.

Başkan Obama’nın yeni bir Federal Dream Act’in geçme-sinin görev bitiminden önce gerçekleşeceğine dair olumlu ifadelerinin yanı sıra Texas Cumhuriyetçi Milletvekili Lamar Smith ise “Hinder the Administration’s Legalization Temptation Act” HALT adlı yasanın geçmesi konusunda alt yapıyı hazırlıyor. Bu yasayla Başkan Obama’nın “Executive Pow-er” altında göçmenler lehine kullanabileceği özel yetkilerinin kaldırılması hedeflenmekte.

Ayrıca green kart lottosu olarak bilinen “Diversity Visa Programı”nın geleceği, parlamentonun alt komitelerinin birinde onaylanarak yasanın kaldırılması hakkındaki çalışmaların önünü açmış oldu. 1986’dan beri devam eden green kart lotto programı Amerika’nın etnik ve kültürel çeşitliliğine katkısı bu-lunuyor. Ancak lottodan seçilmiş olan ailelerin ABD’ye taşınma için hazır olmadan önlerine çıkan bu şansı sürdürmek için çek-tikleri sıkıntılarında bilinmesi gerekiyor.

Bu arada geniş kapsamlı bir göçmelik af yasasının çıkması konusunda ümitli konuşan NY demokrat senatörü Chuck Schumer’a göre ise göçmenler ABD vatandaşlarının işini elin-den almadığını aksine iş sahası yarattığını iddia etti. Senatör Schumer ayrıca meslekdaşı Texas Cumhuriyetçi senatör John Corynyn ile beraber, H1 vize sistemini gelişterecek ve ABD’deki üniversitelerinden mezun olacak öğrencilere, “ Green Card “ verecek bir yasa çalışması yaptıklarını ifade etti.

Bu ayki Yeni Hayat Gazetesi’nin özel araştırma haber konusu olan Amerikan vatandaşlığı hakkında önemli bir yasa teklifinide hatırlatmakda fayda var. Dört ABD senatörünün ortaklaşa ver-dikleri yasa teklifine göre ABD’de yasadışı annelerden doğan çocukların ABD vatandaşı olamamaları ongoruluyor. Ancak bu yasa önerisi ABD anayasasınındaki “ ABD’de doğan her-kes ABD vatandaşıdır”prensibine ters düştüğünden büyük en-gellerle karşılaşacağı aşikardır.

SON SÖZ: Anayurdumuzda her geçen gün hukukun alt yüz edildiği, tarafsız olması gereken devlet kurumlarının, en önemlisi yargının taraflaştırıldığı, Türkiye’de demokrasi gelişiyor diye iki yüzlü batı tarafından taltif edildiği, aksine demokrasinin boğulma noktasına getirildiği, anavatanımızın bölünmesinin an meselesi olduğu gibi akıllara durgunluk veren gelişmeler yaşanıyor. Türkiye artık gelişmelere karşı sesini çıkaranların tutuklandığı ve yargısız yargılandıkları, seslerini çıkarması gerekenler kurum ve insanlarında sustuğu ve susturulduğu bir ülke durumunda. Demokrasiyi ve memleketini seven insanların birbirine e-mail atmaları yerine harekete geçme zamanı geçti bile ve artık “TANRI ATATÜRK’ÜN KURDUĞU TÜRKİYE’Yİ KORUSUN” diyeceğimiz bir noktaya gelindi. En son kalede (!) düşmek üzere. Artık gerisini sonradan uyanacak ancak bağırsada sesleri duyulmayacak sessiz kalanlar düşünsün.

Av. J. Cahit [email protected]

Rule of Law

AMERİKAN VATANDAŞLIĞI’NA HAZIRLANANLAR DİKKAT:

Green Card sahibi her yasal göçmen, belirli bir süre sonunda Amerikan vatandaşlığına geçme hakkına sa-

hip oluyor. Ancak sanılanın tersine, Ameri-kan vatandaşlığına geçiş süreci otoma-tik işleyen bir mekanizma değil. Üstelik “Yurttaşlık sınavı” sorularından geçer not al-mak da tek başına yetmiyor. Amerikan Göç-men İşleri Dairesi, belli ölçütler ışığında, her başvuru sahibinin “düzgün bir karaktere sa-hip olup olmadığını” da araştırıyor. Bir göçmenin vatandaşlık başvurusuna cevap, bu araştırma ve değerlendirmeler sonrasında veriliyor. Kara-kter testini başarıyla atlatabilmenin yolu ise öncelikle “temiz sicilden” geçiyor. Üç veya beş yıllık bekleme süresinin öncesi de dahil olmak üzere cinayetten hüküm giyenler vatandaş yapılmıyor. Bu bağlamda, hırsızlık suçları da aynı kategoriye giriyor. Birden fazla suçtan hüküm giymiş olanların da vatandaşlık başvurusuna olumsuz yanıt almaya hazır olmasında fayda var. Amerikan Göçmenlik Dairesi yalnızca “tama-men politik” olan suçları kapsam dışı tutuyor ve başvuruyu bir süre bekletip, inceledikten sonra kesin kararını veriyor.

30 Gram Esrarın SırrıUyuşturucu madde ile ilgili suçlar da tahmin edileceği gibi, vatandaşlık başvurusunun reddine sağlam bir gerekçe oluşturuyor. Ancak bu konu-da tek maddelik bir esneklik söz konusu:

30 gram veya daha az tek kullanımlık esrar (mari-huana) taşırken yakalanıp sicili bozulan göçmen-

ler, vatandaşlık başvurusunda eğer başka suçları yoksa herhangi bir sorunla karşılaşmayabiliyor. Bu-nun yanı sıra ailesiyle ilgilenmeyen veya bakmakla yükümlü olduğu kimselere bakmayan ve sicilinde onların ihtiyaçlarını karşılamadığına dair kaydı olanların vatandaşlık başvuruları tehlikeye giriyor.

Göçmenler ve AskerlikGöçmen Dairesi, yasal konumda olan her göçmenin askerlik hizmeti için kaydını yaptırmasını istiyor. 18-26 yaş grubunda olan erkek göçmenlerin askerliğe yazılması şart koşuluyor. Bu şartı yerine getirmemiş olanların vatandaşlığa geçiş için yaptıkları başvurular olumsuz değerlendiriliyor. Göçmen Dairesinin krit-erlerine göre askerliğe yazılmamış olmak, Ameri-kan vatandaşı olmak için gerekli karakter testinde başarısız olmak anlamına geliyor.

Alkol ve ZinaEşini aldatanlar ilerde Amerikan vatandaşlığına geçiş sürecinde problem yaşarsa şaşırmasın. Bir kimsenin karısını veya kocasını aldatması tek başına yeterli bir gerekçe olmasa da, bu konu-da ailesiyle problem yaşayanlar ve bunu sürekli hale getirdiği saptananlar, “davranış ve karakter bozukluğu” gerekçesiyle ret cevabı alabilir. Ben-zer şekilde alkollü araç kullanma alışkanlığı da bir göçmenin ilerde kabusu haline gelebiliyor. Alkollü araç kullanmaktan yakalanan ve özellikle bu ko-nuda belirli bir kötü sicile sahip olanların durumları “vatandaşlığa engel olucu nitelikte karakter de-formasyonu” şeklinde değerlendirilerek, olumsuz yanıt verilebiliyor.

New York, Yenİ HaYat

Eşini aldatanlar ilerde Amerikan vatandaşlığına geçiş sürecinde problem yaşarsa şaşırmasın. Bir kimsenin karısını veya kocasını aldatması tek başına yeterli bir gerekçe olmasa da, bu konuda ailesiyle problem yaşayanlar ve bunu sürekli hale getirdiği saptananlar, “davranış ve karakter bozukluğu” gerekçesiyle ret cevabı alabilir. Benzer şekilde alkollü araç kullanma alışkanlığı da bir göçmenin ilerde kabusu haline gelebiliyor.

“Eşini Aldatma” ve “Alkollü Araç Kullanma” Ret Nedeni

Page 6: Yeni Hayat Gazetesi, Ağustos 2011, Sayı 4

Ağustos 2011 6

Vatandaşlık ve Amerikan tarihi bilgilerini test eden 100 soru arasından seçilen 10 sorundan en az 6’ sının ABD vatandaşı adayları tarafından

doğru cevaplanması gerekir.

Bazı çevrelere göre çok zor olamamasına rağmen başvuranları heyecanlandıran bu yeni vatandaşlık testinde, 2008’deki yenileme öncesinde koyulacağı

açıklanan bazı sorular elendi. “Ya özgürlüğümü verin ya da öldürün sözü kime aittir” gibi cevabı Amerika’da doğup büyümüşler için bile zor olabilecek bazı sorular, testten çıkarıldı. Bazı göçmen grupları, “Hukukun üstünlüğü ne demektir” ve “Birinci Dünya Savaşı süresince başkan kimdi” gibi bazı soruların, Amerikalılar için bile zor sorular olduğunu savunuyor.

ABD vatandaşlığının en önemli anahtarlarından biri olan bu testte, “Temsilciler Meclisi Başkanı kim”, “Başkan yardımcısının adı nedir” ya da “Yaşadığınız eyaletin bir senatörünün adı nedir” gibi güncel bilgiler de soruluy-or. ABD Göçmenlik ve Vatandaşlık Hizmetleri İdaresi (USCIS) yetkilileri, bazı sorulara, zamanla alterna-tif cevaplar eklenebileceğini, bu durumda olan 15-16 soru bulunduğunu kaydediyorlar.

ABD vatandaşı olma hayali taşıyanlar, ABD’de Green Card’a sahip olarak yaşasa ve gerekli prosedürleri yerine getirmiş olsa bile ABD Vatandaşlık Sınavı’nı geçmek zorundadır. ABD’li göçmenlere vatandaşlıklarını kazanmaları amacıyla 1986 yılından beri sunulan standart sorular, 1 Ekim 2008 itibariyle yenilendi. Bu tarihten sonraki tüm başvurularda vatandaş adayları yeni teste tabi tutulmaya ve daha geniş kapsamlı ve günümüze uygun içeriklerde sorularla karşılaşmaya başladılar.

New York, Yenİ HaYat

1.DünyaSavaşısırasındaAmerika’nınbaşkanıkimdi? 1.DünyaSavaşısıralarındaAmerika’nındüşmanlarıkimlerdi? 2.DünyasavaşısırasındaAmerika’nınbaşkanıkimdi? 49ve50.Eyaletlerhangileridir? Amerika’nınulusalmarşınedir? TheStar-SpangledBanner’ikimyazmıştır? Minimumoykullanmayaşıkaçtır? Kölelereözgürlükverenbaşkankimdir? Amerikananayasasıhangiyıldahazırlandı? Başkanoylamasıhangiaydayapılmaktadır? Yenibaşkanhangiaydagörevebaşlar? Amerika’nınbatısındakiokyanushangisidir? Amerika’nındoğusundakiokyanushangisidir? Amerikanbayrağındakaçtaneşeritvardır? Amerikanbayrağındakişeritlerinanlamınedir? 13orijinaleyaletisöyleyebilirmisiniz? Bağımsızlıkgünününtarihikaçtır? Bağımsızlıkbildirgesihangitarihteimzalanmıştır? Bağımsızlıkbildirgesikimtarafındanyazılmıştır? Başkanlıkseçimlerikaçyıldabiryapılmaktadır? Başkankaçdefahizmetyapabilir? AmerikanKongresindekaçtanesenatörvardır? AmerikanKongresindeniçin100tanesenatörvardır? Senatörlerinhizmetsüresinekadardır? AmerikanKongresindekaçtanevekilvardır? Eğerbaşkanvefatederseyerinekimgeçer? İnançözgürlüğünedir? ABD’ninekonomiksisteminedir? MevcutABDBaşkanınınadınedir? Mevcutbaşkanhangipartiüyesidir? AvrupalılargelmedenönceAmerika’dakimleryaşıyordu? Amerika’yazorlagetirilipköleolaraksatılanlarkimlerdi? BağımsızlıkBildirgesinikimkalemealdı? ABD’ninFransa’dansatınaldığıbölgehangisidir? ÖzgürlükHeykelinerededir? BüyükBuhranyıllarındabaşkankimdi? ABDİkinciDünyaSavaşındakimlerlesavaştı? Eisenhowerhangisavaştagenerallikyaptı? MartinLutherKingJrneyapmıştır? 11Eylül2001tarihindeABD’deolanbüyükolaynedir?

ABD Vatandaşlığı Bu Sınavın Ucunda

ABD vatandaşlığı öncesindeki son adımlardan olan 100 soruluk altın testteki soru-lar, konu olarak Amerikan devlet yapısı, Amerikan tarihi ve ülke bilgisi olmak üzere 3 kısma ayrılıyor. Bölüm olarak ise 4 kısımdan oluşuyor: Okuma, yazma , konuşma ve yurttaşlık bilgisi sorularını içeren sözlü sınav. Sorulardan bazı örnekler ise şöyle:

ALTIN TEST’İN ALTIN SORULARI...

Page 7: Yeni Hayat Gazetesi, Ağustos 2011, Sayı 4

Ağustos 2011 7

ABD VATANDAŞLIK YEMİNİ...

“Burada, önünüzde, şimdiye kadar tabiiyetinde bulunduğum her türlü devlet tabiiyeti ve egemenliğini reddettiğime; bundan böyle ABD Anayasası’nı ve yasalarını iç ve dış düşmanlara karşı savunacağıma; ABD’ye bağlılık ve sadakat göstereceğime; kanunun gerektirdiği hallerde ABD ordusuna hizmet vereceğime; kanunun gerektirdiği durumda sivil yönetim altında ulusal önemi olan işlerde çalışacağıma ve bu yükümlülükleri özgür bir şekilde, akıl sağlığım yerinde ve samimi olarak üstleneceğime yemin ederim. Tanrı yardımcım olsun.”

I hereby declare, on oath, that I absolutely and entirely renounce and abjure all allegiance and fidelity to any foreign prince, potentate, state, or sovereignty of whom or which I have heretofore been a subject or citizen; that I will support and defend the Constitution and laws of the United States of America against all enemies, foreign and domestic; that I will bear true faith and allegiance to the same; that I will bear arms on behalf of the United States when required by the law; that I will perform noncombatant service in the Armed Forces of the United States when required by the law; that I will perform work of national importance under civilian direction when required by the law; and that I take this obligation freely without any mental reservation or purpose of evasion; so help me God.

ABD vatandaşlığı hakkını kazananların uzun bürokratik işlemlerin ardından yapmaları gereken son işlem yemin etmektir.

ABD Vatandaşlık Hakkı Nasıl Kaybolur?

Bir Türk vatandaşı, hem ABD hem de Türk vatandaşlığını sürdürebilir ancak, çifte vatandaş olan kimse Türkiye’de bakan olamıyor.

Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri arasında “çifte vatandaşlık” anlaşması bulunduğu için, bir Türk’ün hem TC hem de ABD vatandaşlığını sürdürmesi mümkün. Ancak bazı durumlarda ABD vatandaşlığı kaybedilebilir. Bunların en başında “vatana ihanet” suçundan hüküm giymek geliyor. Böyle bir suçtan ceza alınması halinde vatandaşlık da otomatikman kaybediliyor. Benzer şekilde vatana ihanet kapsamında “yıkıcı ve bölücü” faaliyetlerde bulunmakla suçlanan bir kişinin ifade vermeyi reddetme-si halinde Amerikan vatandaşlık statüsü yok olabiliyor.

Gönüllü Olarak Vatandaşlıktan Çıkarsam?Amerikan vatandaşlığına geçen bir kişi daha sonra çeşitli sebeplerle bu statüsünden gönüllü olarak vazgeçmek

isteyebilir. Örneğin hem TC hem de ABD vatandaşı olan bir şahıs, Amerikan vatandaşlığından çıkabilir mi? Ameri-kan Göçmen İşleri Dairesi “evet böyle bir hak vardır” di-yor ve ekliyor:

“Ancak vatandaşlıktan çıkan bir şahsın daha son-ra yeniden fikir değiştirip vatandaşlığa geri dönmesi imkansıza yakındır. Benzer şekilde green card hakkından vazgeçenlerin daha sonra bu hakkı geri almak istemeleri de epey komplike bir konudur.”

Yetkililer konuya “yasal olarak” yaklaşıldığında bir kişinin gönüllü olarak vazgeçtiği ABD vatandaşlığına geri dönme hakkı bulunduğunu veya green card statüsün-den vazgeçenlerin sonra bunu geri almak isteme hakkı olduğunu kabul ediyor. Bununla birlikte, yasal ve teknik detaylar nedeniyle mutlaka bir uzman göçmen işleri avukatından yardım aldıktan sonra bu tür başvuruların yapılması gerektiğini vurguluyor.

Kimler Vatandaşlıktan Çıkarılabilir?Vatana ihanetten hüküm giymek gibi ağır bir suç dışında başka sebepler de ABD vatandaşlığını yitirme nedeni olabilir:1. Kendi ülkesinin hükümetinde birinci derecede poli-

tik görev almak. (Kabinede bakan olmak, büyükelçi olmak gibi)

Kural istisnası: Hükümette idari görev almak veya danışmanlık yapmak vatandaşlıktan çıkartılma nedeni değil.2. Kendi ülkesinin ordusunda subay veya astsubay gibi

kadrolu görev yapmak. Kural istisnası: Askerlik hizmetini yerine getirmek kapsam dışında.3. Amerika ile savaş halinde olan bir ülkenin ordusunda

görev yapmak.4. Vatandaşlık başvurusu kabul edildikten sonra ABD vatandaşı

olmak için yalan beyanda bulunduğu saptananlar.

New York, Yenİ HaYat

Page 8: Yeni Hayat Gazetesi, Ağustos 2011, Sayı 4

Ağustos 2011 8

Belki Amerikan Vatandaşısınız ve Bundan Haberiniz Yok

Amerikan vatandaşlığına geçiş için bilinen yollar dışında pek çok özel durum da var. Yetkililer bazen “Amerikan vatandaşı olmadığını sanan” kişiler bulunduğunu, oysa bazı şartlar yerine geldiğinde bu hakkın

otomatik olarak doğduğunu hatırlatıyor. Bilinen en yaygın örnekler bir başka ülkede yaşayan ve doğum yapanların kazanılmış haklarını bilmemesi. Ameri-ka dışında doğmuş olan çocuklar veya sürekli başka bir ülkede yaşayanlar genellikle ABD vatandaşlığına hak kazandığının farkında olmuyor.

Konunun uzmanları istisnai durumları bir kaç başlık altında topluyor:

1. Anne ve babası Amerikan vatandaşı olan bir kişi Amerika dışında doğmuş olsa bile otomatik olarak Amerikan vatandaşıdır.

2. Amerika doğumlu olan ancak hayatlarını başka bir ülkede geçirenlerin ABD vatandaşlığı düşmez.

3. Benzer şekilde, ABD doğumlu bir kişi, bir başka ülkede yaşamını sürdürse ve orada askerlik hizme-ti yapsa, hatta oy kullanma hakkı elde etse bile, bu Amerikan vatandaşlığından düşmesini gerektirmez.

4. Anne veya babası, veya büyükanne ve büyükbabası Amerikan vatandaşı olan bir kişi, bir başka ülkede dünyaya gelmiş olsa bile Amerikan vatandaşı statüsü hakkına sahiptir.

5. Anne veya babası göçmen olan, ancak daha sonra Ameri-kan vatandaşlığına geçen bir kişi de 18 yaşına gelinceye

................................kadar, ABD vatandaşlığına geçme hakkına sahiptir.

Uzmanlar, bu genel çerçevenin yanı sıra pek çok başka istisnai haller olduğunu belirterek, “eğer vatandaşlık için başvuru yapmayı planlıyorsanız, önce bir avukata danışmanızda fayda var çünkü konuyla ilgili yasalar sürekli değiştiriliyor” tavsiyesinde bulunuyor.

Amerikan vatandaşlığına geçiş için bilinen yollar dışında pek çok özel durum da var. Yetkililer bazen “Amerikan vatandaşı olmadığını sanan” kişiler bulunduğunu, oysa bazı şartlar yerine geldiğinde bu hakkın otomatik olarak doğduğunu hatırlatıyor.

New York, Yenİ HaYat

ABD’ye Yatırım Yap Vatandaşlığı Kap

Amerikan Göçmenlik Departmanı tarafından onay-lanan proje saysında ise her geçen gün artyor. Çok sayıda Türk vatandaşının da EB-5 yatırımcı

vizesi ile ilgili projelerle ilgili yatırımcı firmalardan bilgi akldıkları, ABD’de yatırım yapan bazı Türk vatantaşların da aileleriyle birlikte EB-5 vizesi yoluyla, kendile-rine ABD vatandaşlığı yolunu açan Green Card’larını aldıkları öğrenildi.

EB- 5 DURGUNLUĞA KARŞI ALTERNATİF OLDU

EB-5 programı, ABD Göçmenlik Bürosu, Federal Büro tarafından onaylanmış 80 kadar projeye yatırımcı olarak katılan kişilere Green Card vererek bu kişilere ve aile fer-tlerine Amerikan vatandaşlığı yolunu açıyor. Bu programın başarılı olması nedeniyle, ABD‘de ekonomik durgunluğa rağmen projelere çok sayıda yabancı ortak alındı ve yeni projeler yolda.”

AVANTAJLAR SUNULUYOR

ABD Göçmenlik ve Vatandaşlık Bürosu (US-CIS), hükümet tarafından onaylanan 80 kadar projeye yatırımcı olarak katılan kişilere Green Card verilip Amerikan vatandaşlığı yolunun açıldığı EB-5 Vize programında, aralarında tur-istik tesisler, kayak ve golf resortları, limanlar, basketbol arenaları, finans, inşaat yatırımlarının da yer aldığı yaklaşık 80 kadar dev projeye, en az 500 bin dolar karşılığı ortak olacak yabancı yatırımcılar, bu ortaklık karşılığında hem Amerikan vatandaşı ola-biliyor. Yatırmcılar projenin anlaşma şartlarına göre yatırdıkları paranın tamamını faiziyle birlikte beş yıl sonra geri alabiliyor. Yabancı yatırımcının, eşleri ve bakmakla mükellef oldukları 21 yaş altı çocukları içinde, ABD’de çalışma ve oturma izni olan Green Card verililerek vatandaşlık yolu açılıyor.

ABD’de federal hükümet tarafından desteklenen projelere en az beş yüz bin dolar yatırım karşılığında, yabancılara Green Card ve Amerikan vatandaşlığın yolunu açan, EB-5 yatırmcı vizesine ilgi büyüyor.

New York, Yenİ HaYat

Page 9: Yeni Hayat Gazetesi, Ağustos 2011, Sayı 4

Ağustos 2011 9

101. 8 yıldır ABD’de yeşil kartlı olarak yaşıyorum. ABD vatandaşı olma hakkım olduğunu biliyorum ama ABD vatandaşlığının bana ne türlü avantajlar sağlayacağını tam olarak bilmiyorum. Bu konuda beni aydınlatır mısınız?> Yeşil Kartınızla ABD’de ömür boyu yaşayıp çalışabilirsiniz. Fakat ABD vatandaşı olmanızın size sağlayacağı ekstra avantajları vardır Bunları şöyle sıralayabiliriz;�( ABD seçimlerinde oy kullanmak;�( ABD pasaportu alıp onunla seyahat edebilmek;�( Yakınlarınızı ABD’ye yasal göçmen olarak daha çabuk gelmelerini sağlamak; �( ABD Federal Hükümetinde çalışma imkanına sahip olmak;�( ABD’den sınır dışı edilmeme hakkına sahip olmak;�( ABD dışında bir ülke yaşamanıza rağmen ABD’ye yasal olarak giriş yapabilmek;�( Yurt dışında çocuğunuz olduğunda onlarında ABD vatandaşı olmasını sağlabilmek; veya ABD’deki yeşil kartlı çocuğunuza otomatik ABD vatandaşlığı sağlayabilmek;�( Öğrencilere verilen bursdan, dar gelirlilere sağlanan yardımlardan isti-fade edebilmek;�( Emekli olduğunuzda bir başka ülkede yaşaşanız bile emekli maaşınızı almaya devam edebilmek.

2. Peki bu kadar avantaja rağmen ABD vatandaşı olmanın bir sorumluluğu yok mudur?> Tabiki ABD vatandaşı olmanın avantajları yanında bir takım sorumluluklarıda vardır. Bunlarıda şöyle sıralayabiliriz;�( Çağrıldınız takdirde mahkemelerde jüri görevini yerine getirmeniz;�( ABD’ye sadakat yemini etmeniz;�( ABD yasalarını ve anayasasını savunup destekleyeceğinize; �( Çağrıldığınız takdirde ABD’de askere gideceğinize ve daha önce başka ülkeler için yaptığınız sadakat yeminlerinden vazgeçtiğinize dair sözler vermenizi gerektirmektedir.

3. 60 yaşındayım ve ABD’de 20 senedir Green Kartlı olarak yaşıyorum. Geçmişde vatandaşlık sınavına girdim ama ingilizce bilgimin yeterli olmadığından dolayı sınavı geçemedim. ABD vatandaşı olmak istiyo-rum. Ne yapabilirim?> Vatandaşlık sınavında almanız gereken İngilizce Dil testinden muaf olabil-meniz için�( Sınava girdiğiniz sırada 50 yaşın üstünde olmak ve en az 20 senedir green kartlı olarak yaşamanız gerekmektedir veya�( Sınava girdiğiniz sırada 55 yaş ve üstü ve en azından 15 yıldır green kartlı olmak gerekmektedir.

Bu her iki durumda da kişi yurtdaşlık testini (Civic Testi) kendi dilinde alma hakkına sahiptir.

Vatandaşlık başvuru yaptığı sırada 65 yaşının ve üstünde olan ve en az 20 yıldır green kartlı olarak Amerika’da yaşayanlar sadece 20 soruluk kolaylaştırılmış yurtdaşlık testi ana dillerinde alma hakkına sahiptir.

4. Hem ABD hem de Türk vatandaşı olmam nasıl mümkün oluyor?> Çifte vatandaşlık bir kişinin aynı anda iki farklı ülke vatandaşı olması ve her iki ülkeye karşı yasal hak ve sorumluluk taşıması demektir. Çifte vatandaşlığın getirdiği avantajların yanında (mesela birden fazla ülkede kolaylıkla ika-metgah etme, hükümet programlarına girme gibi) bazı dezavantajlarıda olmaktadır. Örneğin birden fazla ülkede vergi sorunluluğunun doğması, iki farklı ülkede ikamet etme zorunluluğunun olması gibi.

ABD resmi olarak çifte vatandaşlığı tanımamaktadır. Ancak yasal olarak ya da politikal olarak karşıtı hiç bir eylemde de bulunmamaktadır. ABD hükümeti, başka bir ülke pasaportu ile seyahat eden, yabancı bir ülkede oy kullanan, askerlik görevini yerine getiren bireylere karşı cezai bir kaide uygulamamaktadır.

5. ABD vatandaşlığından nasıl çıkabilirim?> ABD herkese isteğine bağlı olarak vatandaşlığından feraget etme hakkını tanımıştır. Vatandaşlığı bırakmak isteyen kişi diplomatik yollarla veya yabancı ülkedeki ABD Konsolosluk veya Büyükelçiliği aracı ile feragat işlemlerini başlatabilir.

Kişinin ABD içindeyken vatandaşlık hakkından feraget etmesi savaş hali har-icinde mümkün değildir. Anne-babalar 18 yaşın altındaki küçük çocukları için feragat etme hakkına sahip değildir. Çocuk 18 yaşını doldurduğu zaman yet-kili Konsolosluk veya Büyükelçilik aracılığı ile feraget islmelerini bizzat kendisi yapması gerekmektedir.

a

Amerikan Dış İşleri Bakanlığı vatandaşlığın kaybını onaylandığı anda Vatandaşlığın Kaybı Sertifikası “Certificate of Loss of Nationality” ile iptal edilmiş Amerikan Pasaportunu kişiye posta ile göndermektedir.

Amerikan Vatandaşlığından çıkmış veya sürgün edilmiş kişiler diğer bütün yabancı uyruklular ile aynı Göçmenlik Yasalarına tabii olurlar. Ancak Amerikan Vatandaşlığını vergi yükümlülüğünden kurtulmak için bırakmış olan kışleri Amerika’ya göçmen olan veya göçmen olmayan vize ile kabul edilemezler.

6. ABD vatandaşı olduktan sonra Türkiye’de yaşamaya başlarsam ABD vatandaşlığımı kaybetme riskim var mı?> Hayır. Amerikan Vatandaşlığını aldıktan sonra yabancı bir ülkede ikamet-gah edinmeniz vatandaşlığınızı kaybetmenize sebep olmaz.

7. ABD vatandaşıyla nişanlıyım. Evlenmem halinde otomatik olarak ABD vatandaşı olurmuyum? > Hayır. Amerikan vatadaşı ile evli olmak (veya nişanlı olmak) yabancı uyruk-lu eşe otomatik olarak vatandaşlık hakkı vermez. Ancak vatandaş olmayan yabancı uyruklu için green karta başvurma hakkı verir. Başvuruyu Amerikan vatandaşı olan eş yabancı uyruklu eş için başlatır. Bu procesin sonunda an-cak green kartı almış olan yabancı uyruklu eş green kartın üstündeki tarihten itibaren 3 yıl dolmadan 90 gün önce vatadaşlığa başvurma hakkı elde eder.

8. Hem ABD hem de Türk vatandaşıyım. Bir duyuma göre eğer her iki ül-kede oy kullanırsam vatandaşlık hakkımı kaybedermişim. Doğru mudur?> Kesinlikle doğru değil. Amerikan yasaları başka bir ülkede oy hakkını kullanmanın vatandaşlığı kaybettireceğine dair hiç bir madde içermemektedir. Ancak Amerika’da yaşamıyor bile olsanız hatta hiç bir bağınız kalmamış ve geri dönmeyi düşünmüyorsanız bile Amerikan vatandaşı olan kişiler Fed-eral Seçimlerde oy kullanabilirler. Oy kullanma hakkı en son gelir vergisini ödediğiniz eyalette oy kullanmanızı zorunlu kıllar. Amerikada dışında olan Amerikan vatandaşları ise yetkili Konsolosluk ve Büyükelçilikler aracılığı ile oy kullanabilirler.

9. Hem ABD hemde Türk vatandaşıyım. Görev için Almanya’da iken bir çocuğumuz oldu. Çocuğumuz ABD vatandaşı olabilirmi?> Genel olarak yabancı ülkede doğan iki Amerikan vatandaşının çocukları amerikan Vatandaşı olarak doğar. Bu konudaki yasal düzenlemede dikkat edilmesi gereken noktalar şöyledir;�( 14 Kasım 1986 yılından sonra doğmuş olan, evli Amerikan Vatandaşı anne babanın çocukları doğum ile beraber vatandaşlık kazanması için anne-babadan birinin, çocuğun doğmasından önce Amerika’da ikametgahının olmuş olması gerekmektedir. Herhangi bir minumum süre aranmamakla beraber kısa süreli veya tatil için ABD’de geçirilen süreler kabul edilmez. �( 14 Kasım 1986 dan sonra evli ama biri Amerikan Vatandaşı biri yabancı uyruklu olan anne-babadan doğan çocukların amerikan vatandaşı olması için; Amerikan vatandaşı olan anne veya babanın en az 5 yıl süreyle amerika’da ikametgah etmiş olması ve bu sürenin en az 2 senesinin 14 yasından sonra olması gerekmektedir. �( Toplam 5 yıllık sürenin hemen cocougün doğumundan önce olması ge-rekmemektedir, hatta farklı zaman dilimlerinin bir araya gelmesi ile de 5 yıllık süre sağlanabilir.

10. Amerikan Vatandaşı anne-babadan evlilik dışı doğan çocuklar vatandaşlık hakkını doğum ile elde edebilir mi?> Evlilik dışı doğan çocukların vatandaşlık hakkı kazanması evlilik içinde doğan çocuklardan farklı kurallar içermektedir. Eğer evlilik dışı doğan çocuğun annesi Amerikan Vatandaşı ise ve en az 1 yıl kesintisiz süre ile Ameri-kada ikamet etmiş ise yabancı ülkede doğan çocuk doğum ile vatandaşlık hakkını kazanır.

Eğer evlilik dışı doğan çocuğun sadece babası amerikan vatandaşı ise açılacak bir dava sonucu baba ile yasal bağların kurulmuş olması ve babanın çocuğu desteklemeyi kabul etmesi halinde çocuk ABD vatandaşlığını alma-ya hak kazanır.

Yurt dışında doğan çocuklar için en yakın Amerikan Konsolosluğu veya Büyükelçiliği ile irtibata geçip, Yurtdışında Doğanlar için Konsolosluk Raporu başvurusunda bulunmaları gerekmektedir. (Consular Report of Birth Abroad). Bu formun anne-baba tarafından doldurulması ve buna ek olarak çocuğun doğum belgesi, anne-babanın evlilik sertifikası ve her birin doğum belgeleri ve pasaportlarının kopyası ile beraber Konsolosluğa gön-derilmesi gerekir.

SORU CEVAP10 ABDVatandaşlığı

10 Soru, 10 Cevap Amerikan vatandaşlığıyla ilgili en sık sorulan sorulardan Av. Cahit Akbulut ve Av. Mine Gür tarafından hazırlanmıştır.

Page 10: Yeni Hayat Gazetesi, Ağustos 2011, Sayı 4

Ağustos 2011 10

Türklerin büyük çoğunluğu kura çekilişi sayesinde Green Card sahibi olduğu için piyangoyu

sonlandıracak herhangi bir yasa Türkleri doğrudan etkileyecek. Cumhuriyetçi Kon-gre Üyesi Bob Goodlatte tarafından komit-eye sunulan tasarının kanunlaşarak uygu-lamaya konulması için Temsilciler Meclisi ve Senato’da da onaylanması gerekiyor.

Bu yasal süreç henüz tamamlanmamış bile olsa, Yeşil Kart piyangosunun Amerikan siyasetinde tartışılır hale geldiğini göster-mesi açısından ilginç bir gelişme.

19’a karşı 11 oyla geçirilen yasa tasarısının savunucuları, göçmenlere yeşil kart ver-ilmesi sürecinde takip edilen piyango yönteminin teröristlerin ülkeye girişine olanak sağladığını ve programın evrakta

sahteciliğe karşı güvenlikte eksik kaldığını iddia ediyor. Yeşil kart piyangosunu iptal eden yasa tasarısını eleştiren politikacılar ise programın geliştirilerek güvenlik açıklarının kapatılması mümkünken bütünüyle lağvedilmesinin ABD’ye yasal olarak giriş yapmayı daha da zorlaştıracağını ifade edi-yorlar. Tasarıya karşı çıkan Demokrat Kon-gre Üyesi John Conyers, yeşil kart piyan-gosunun iptal edilmesiyle Afrika uluslarının ABD’ye yasal göçünün engellenmiş olacağını ve göçmenlere sağlanan vize sayısında düşüş yaşanacağını söyledi.

2010 yılında 55 bin yeşil kartın kurayla dağıtıldığı programa dünya genelinden 15 milyona yakın göçmen başvurmuştu. 1995 yılında başlatılan uygulamayla birlik-te şimdiye dek 785 binin üzerinde göçmen yeşil kart sahibi oldu.

Amerikan siyasetindeki son gelişmeler piyango yoluyla verilen Green Card uygulamasının geleceğini tehlikeye soktu. Cumhuriyetçi Partinin girişimiyle, piyango yoluyla Yeşil Kart

verilmesi uygulamasının dünya çapında tamamen sona ermesini öngörüyor. Bu tezin savunucuları, çekiliş yoluyla verilen

Green Card ile terörizm arasında da bağlantı kurmaya çalışıyor.

washiNgtoN, Yenİ HaYat

GREEN CARD PİYANGOSUNA SİYASET KARIŞTI

Eğitimli insanlar öncelikle adalete değer verir. Eğitimli insanlar adalet ol-madan cesaret sahibi olunca asi olurlar.Küçük insanlar adalet olmadan cesaret sahibi olunca haydut olurlar. Konfüçyüs

Page 11: Yeni Hayat Gazetesi, Ağustos 2011, Sayı 4

Ağustos 2011 11

!ABD’ye ArA SırA UğrAyAn

Green CArD SAhİplerİne UyArı

Green Card aldıktan sonra Amerika’da yaşamaya başlayanlar ve işhayatına atılanlar vatandaşlığa geçiş sürecini de kolaylaştırmış oluyor. Ancak Green Card sahibi olduğu

halde, ABD’ye ara sıra uğrayanların durumu dikkat çekici. Bu tür göçmenlerin durumları, vatandaşlık sürecini etkilediği gibi, ülkeye giriş-çıkışlarda sorun yaratabiliyor.

Ülkeye girişte sorun yaşanmaması için 6 aydan fazla ABD dışında bulunulmaması gerektiği belirtiliyor. Ancak son sözü söyleme yetki-sinin pasaport memurunda olduğu da hatırlatılıyor.

Amerikan Göçmenlik Dairesi teknik olarak, Green Card sahibi bir kişinin “ABD’de fiziksel olarak yaşamasının” beklendiğini vurguluyor. Bir Amerikalı ile evli olan green card sahibinin, vatandaşlık için başvurmadan önce mutlaka en az 1,5 yıl ülkede bizzat yaşaması gerekiyor.

Diğer green card sahiplerinin ise en az 2,5 yıl Amerika’da bizzat yaşadıktan sonra, vatandaşlık için başvurma hakkı bulunuyor.

Bir yıldan daha fazla Amerika dışında kalanların ise Green Card hakkını kaybetmeleri söz konusu olabiliyor. Ağır sağlık sebepleri gibi haklı ve zorunlu gerekçeler var ise bunların mutlaka belgelenmesi isteniyor.

Green Card Piyangosu Mahkemelik Oldu

Bu yıl Mayıs ayında Amerikan Dışişleri Bakanlığı si-tesinde 2012 yılını kapsayan Green Card piyango-sunu kazananlar açıklandı. Başvuru ile ilgili evraklar

posta yoluyla yapıldığından, dünyanın çeşitli ülkelerinden toplam 22 bin kişiye resmi mektuplar da yollandı.

Aradan bir süre geçtikten sonra Washington’dan beklen-medik bir açıklama geldi. Amerikan Dışişleri Bakanlığı kura çekilişinin bilgisayar tarafından rastgele eleme yön-

temiyle yapıldığını, ancak 2012 çekilişinde oluşan teknik bir hata yüzünden bilgisayarın başvuru sırasına göre ilk 22 bin kişiyi seçtiğini belirterek, bu hata nedeniyle çekilişi iptal ettiğini açıkladı.

Bilgisayardaki teknik hatanın giderilmesiyle “rastgele” çekiliş yapıldı ve 15 Temmuz’dan itibaren kazananlar sit-ede yayınlanmaya başlandı. Bu durum ise daha önce kazanan adayların moralini bozdu. Dünyanın çeşitli ül-

kelerinden yapılan ortak başvuru ile Amerikan Dışişlerine karşı dava açıldı. Dava kabul edilir ve başvuranlar lehine sonuçlanırsa, Amerikan Dışişlerinin bu defa ikinci çekilişi iptal etmesi gerekiyor.

Kendilerine “22 Bin Umutlu” adını veren grup, “bize çekilişte green card kazandığımız resmen bildirildi, üstelik başvuruyu sonuçlandıracak evraklar da gönderil-di, bundan sonra verilen hak geri alınamaz” diyor.

Amerika’nın her yıl düzenli olarak sürdürdüğü Green Card piyango çekilişi bugüne kadar sahte mesajlar yollayarak insanlardan para isteyen dolandırıcılar dışında ciddi bir problem yaşamazken, 2012 piyangosuna kelimenin tam anlamıyla nazar değdi.

washiNgtoN, Yenİ HaYat

New York, Yenİ HaYat

Page 12: Yeni Hayat Gazetesi, Ağustos 2011, Sayı 4

Ağustos 2011 12

Cumhuriyetçiler, Kaçak Göçmenler

Konusunda Obama’nın Yetkilerini Geri Alma Peşinde ...............

Cumhuriyetçilerin eleştirileri genellikle Obama yönetiminin yasadışı göçmenler konusunda “yeterince sert” olmama üzerine yoğunlaşıyor. Konuya ilişkin son nokta Cumhuriyetçi Partiden Lamar

Smith tarafından sunulan bir yasa tasarısı ile geldi. Yasa tasarısı Obama’nın kaçak göçmenlerle ilgili tüm yetkilerinin iptal edilmesini öngörüyor.

Temsilciler Meclisi Teksas üyesi Lamar Smith, “Kongrenin tam tersi yöndeki iradesine rağmen, Obama yönetimi çeşitli ara yollar kullanarak kaçak göç-menlere af sağlıyor” eleştirisiyle hazırladığı tasarı kabul edildiği takdirde, Başkan Obama görev süresinin sona ereceği 21 Ocak 2013 tarihine kadar şunları yapamayacak:

1. Kaçak göçmenlere af çıkarmak, sınır dışı kararlarını ertelemek veya değiştirmek.

2. Yasadışı durumda olan göçmenlerin statüsünü yasal konuma çevirmek.3. Sınır dışı etme kararını iptal etmek.4. Kaçak konumda olduğu halde bir göçmene iş vermek.

Obama’nın göçmenlik reformu tartışılırken, Cumhuriyetçilerde Başkan Obama ve yönetimini kaçak göçmenler konusunda sıkıştırmaya devam ediyor.

washiNgtoN, Yenİ HaYat

a

Amerika’da yasal olarak vatandaşlığa başvurma hakkını dolduran yeşil kart sahiplerinin vatandaşlık

başvurularında “iyi ahlaklı olma” şartını sağlayamadıkları için başvuruları red edilmektedir. Başvuran adayın özellikle başvurudan önceki 5 yıllık zaman diliminde rastlanan mah-keme kararına bağlı eş veya çocuk nafakasını ödememesi, eşlerden birinin evlilik dışı ilişkide bulunmuş olması, 26 yaşından önce Amerika’da bulunup askerlik şubesine yazılmamak, son 5 yıl içerisindeki sabıka kaydının olması veya 500 doların üzerindeki para cezalarına çarptırmak ile sınırlı olmamakla beraber vatandaşlık başvurularında en yaygın olarak karşımıza çıkan red sebepleridir. Amerika’da yeşil kartlı veya geçici vize ile bulunan kişilerin küçük sayılabilecek suçlardan tutuklanmalarının ve hüküm giymelerinin göçmenlik statüsünde hiçte küçümsen-meyecek sonuçları olmaktadır. Kimilerinin geçerli vizesi olmasına rağmen havaalanındaki yetkilinin kararı ile ülkeye alınmaması, kimilerinin ülke dışına zorla çıkartılması gibi göz ardı edilemiyecek sonuçlarla karşılaşabilirsiniz. Öncelikle cezai mahkumiyeti olan kişinin söz konusu suçun göçmenlik kanunda tanımlanan genel ahlaka karşı suçlar (“CIMIT” or “crime involving criminal turpitude”) sınıfında olup olmadığı değerlendirilmeye alınmalıdır. Bu suçların en yaygın olanları dolandırıcılık, hırsızlık, çalıntı mal alma, satma, kişiye veya malına zarar vermedir.

Göçmenlik başvurularında sadece hükümler değil suçu işlediğini kabul ettiğini gösteren her türlü durum değerlendirmeye alınır. Örneğin dükkan hırsızlığı ”shoplift-ing” suçundan tutuklanan birisi küçük hırsızlık (petit larce-ny) ile suçlanır ve tutuklanarak polis istasyonuna götürülür. Hırsızlık suçları, çok küçük bir miktar içerse bile, ahlaka

karşı işlenen suçlar arasında yer alır. Bu durumda polis “Desk Appearance Ticket” yani mahkemeye gelmeyi ve suçlamalara cevap vermesini talep eder. Eğer bu kişinin ilk tutukluluğu ise savcı büyük ihtimalle ACD “Adjournment in Contemplation of Dismissal” önerisinde bulunucaktır. ACD ile savcı tutukluya altı aylık bir süre tanır, altı ay içinde yeni bir tutukluluğu olmaz ise hakkındaki suçlamaları düşürür. ACD hiç bir şekilde mahkumiyet veya suçun kabul edilmesi-ni içermez ve kişinin sabıka kaydına işlenmez. Ancak buna eş değerde verilen “diversinory programs” çeşitli kamu görevi yerine getirmeyi talep eden programlar ACD’den farklı olarak mahkumiyet içerir ve sabıka kaydından yer alır. Bu durmda savcı ile mahkeme öncesi anlaşırken göç-menlik kanunu açısından suçların ayrımını bilen bir ceza avukatı ile temsil edilmesi gerekmektedir. Kanun burada bir istisna yaratarak suçu işleyen kişinin si-cilinde başka bir hüküm yoksa ve suç bir yıldan fazla bir ha-pis cezası gerektirmiyorsa ve 6 aydan fazla hapis cezasına çaptırılmamışsa söz konusu adi suç “petty offense excep-tion” kuralı altında değerlendirmeye alınmaz.

Bir diğer çok sık rastlanan durum kontrole tabii mad-deleri üstünde bulundurmak ve bu suçtan tutuklanıp ve mahkum olmak. Her ne kadar yasada otuz gramdan daha az madde bulundurmaktan feragat etme hakkı tanınsada uygulamada göçmenlik yasası bu tür mah-kumiyetlerden feragatı kabul etmemektedir. Bu tarz suçlardan mahkum olan yabancı uyruklular ülke dışına çıkarılmak, ya da ülkeye bir daha alınmamak gibi yasal sonuçlarla karşılaşırlar.

Eğer küçük hırsızlık (petit larceny) veya çalıntı mal bulun-durma ile suçlandıysanız unutmayın ki kanunda ahlaksızlık suçları (moral turpitude) altında yer alan bir suçtan yargılanmaktasınız. İleride şu anda öngöremiyeceğiniz sonuçlarla karşılaşabilirsiniz.

Tutuklanan her bireyin yasal olarak sesiz kalma hakkı ve avukatları ile görüşmek isteme hakkı olduğunu bilmeniz gerekmektedir. Tutukluluk hali sonunda suçlandığınız suç düşse bile tutukluluk her zaman sabıka kaydınızda kalmaya devam eder ve her sabıka kaydınız kontrol edildiği zaman karşınıza gelecektir. Bu da göçmenlik ofisine yapacağınız her başvurudan önce hazırlıklı olmanızı gerektirir.

Av. H. Mine Gü[email protected]

Şeytanın Gör Dediği

DISCLAIMERThe materials available in this newspaper are for informational purposes only and not for the purpose of providing legal advice. You should contact your attorney to obtain advice with respect to any particular issue or problem. Use of any information contained within the newspaper do not create an attorney-client relationship between Akbulut Law Firm and the reader. The opinions expressed at or through this newspaper are the opinions of the individual author and may not reflect the opinions of the firm or any individual attorney.

YASAL UYARIBu gazetenin tüm içeriği bilgilendirme amaçlı olup, herhangi bir yasal tavsiye niteliği taşımaz. Somut herhangi bir konu ya da sorunla ilgili tavsiye almak için avukatınızla temasa geçmelisiniz. Bu gazetede yeralan ve kullanılan bilgiler, okur ile Akbulut Law Firm arasında herhangi bir avukat-müvekkil ilişkisi tesis etmez. Bu gazetede yeralan veya gazete aracılığı ile ifade edilen düşünce ve görüşler, yalnızca yazarın kendisini bağlar. Akbulut Law Firm veya bir avukatın görüşleri niteliğinde değildir.

Sorularınız için bize yazın:[email protected]

Page 13: Yeni Hayat Gazetesi, Ağustos 2011, Sayı 4

Ağustos 2011 13

ABD Macerasını Doğru Vize İle Başlatın

A Vize: Diplomatik Vize. Diplomatik kanallarla verilir.

B Vize: İş veya Gezi Amaçlı Geçici Ziyaretçiler.Eğer Amerika’da yalnızca iş veya gezi ve turistik amaçlarla bulunuyorsanız B-1 (iş) ya da B-2 (gezi) vizelerine başvurmalısınız. Bu durumda iş, Amerikan şirketi olmayan bir şirket için çalışan kişinin konferans, görüşme gibi amaçlarla ABD’ye gelmesi anlamındadır. Bu vizeyle ülkeye gelmişseniz bir ABD şirketiyle birleşebilirsiniz ama orada çalışamaz veya bir Amerikan şirketini işletemezsiniz. Ancak mülk alabilir ve anlaşma imzalayabilirsiniz. B-2 vizesi işle ilgili herhangi bir faaliyette bulunamazsınız demektir. B-1 vizesi en fazla bir yıl, B-2 ise en fazla bir ay ülkede bulunmanıza izin verir. B-2 vizesini istediğiniz sıklıkla kullanabilirsiniz. Eğer ABD’de yazlığınız varsa ve kendi ülkenizde başka kalıcı bir konutunuz bulunduğunu kanıtlayabilirseniz yılın altı ayını Amerika’da geçirmeniz ve her giriş yaptığınızda vizenizi kullanmanız mümkündür. B tipi vizeler artık en fazla on yıl süreyle geçerlidir.

C Vize: Transit Geçiş Vizesi.

D Vize: Mürettebat. Gemi ve Uçak personeline verilir.

E Vize: Yatırımcılar ve Tüccarlar. E türü vizeler bir seferde en fazla beş yıl için geçerlidir ve burada kota sınırlaması yoktur, ABD ile bu konuda antlaşması olan ülkelerin vatandaşları bundan faydalanır. Çalıştığınız Amerikan şirketi size veya sizin vatandaşınız olan bir başkasına ait olabilir. Bu şirketin ticari faaliyetlerinin en az yüzde 50’si ABD ile kendi ülkeniz arasında gerçekleşmelidir. Ayrıca şirketin çalışanları da işverenleriyle aynı milliyete tabi olmalıdır. Vizenize kefil olan işveren adına çalışıyor olduğunuzu ya da kendiniz işveren olduğunuzu kanıtlamalısınız. E-2 türü vizeler yalnızca bir ABD şirketinin (büyüklüğü ne olursa olsun) yüzde 50 oranında yatırımını üstlenmiş kişilere veya böyle kişiler için çalışanlara verilir. E türü vizeler kalıcı yerleşme hakkı vermez ama ABD’de uzun bir süre kalmanızı sağlayabilir.

E türü vizenin tanıdığı ayrıcalıklar:Amerika’da siz veya bir vatandaşınız tarafından nakit yatırım yapılmış (en az 100.000 Dolar) bir ABD şirketinde yasal olarak çalışabilirsiniz. E-2 vizenizin süresi bitinceye kadar dilediğiniz kadar ABD’ye giriş çıkış yapabilir veya ülkede kalabilirsiniz. Vizenizin süresini kaç defa uzatabileceğiniz konusunda yasal bir sınırlama yoktur. E-2 vizesi almak için gerekli koşulları sağladığınız sürece ABD’de uzun bir süre kalabilirsiniz. Eşiniz ve 21 yaşın altındaki evlenmemiş çocuklarınız da vizeden faydalanır.

E türü vizenin Sınırları:Bu vizeler yalnızca ABD’yle ticaret antlaşması olan ülkelerin vatandaşlarına verilir. Yalnızca E-2 vizenize kefil olan işveren veya sahibi olduğunuz şirket adına çalışabilirsiniz. Sizinle gelen akrabalarınız ABD’de sizinle kalabilir ama çalışamaz. Çocuklar 21 yaşına geldiklerinde ABD’de yaşamaya devam etmek isterlerse kendileri vizeye başvurmalıdır. I-94’ünüzü her yıl yenilemelisiniz.

F ve M Vizeler: Öğrenciler. F türü vizeler tam zamanlı akademik eğitim veya dil eğitimi alan öğrencilere; M türü vizel-er mesleki veya teknik eğitim alan ya da akademik olmayan başka şekillerde eğitim alan öğrencilere verilir. Her ikisinde de başvurmanın getireceği ayrıcalıklar ve ikisinin de sınırları he-men hemen aynıdır yalnızca M vizeniz varsa kampus içinde veya dışında eğitim gördüğünüz alanın uygulaması kabul edilebilecek bir işte çalışabilirsiniz. Bu vizelere başvurmadan önce ABD’de bir okul tarafından kabul edilmiş olmanız gereklidir ve yalnızca vizenin adına çıktığı okulda okuyabilirsiniz. Eşiniz ve küçük çocuklarınız göçmen olmayanlara verilen vizeyi alabilir.

G Vize: Diplomat. Uluslararası organizasyon. BM ve benzeri organizasyonlar için.

H Vize: Geçici İşçiler. Çalışmasına izin verilen ve ABD’de oturmayan çok sayıda

yabancı H türü vizeyle girmiştir ancak bu

vizenin dört tipi vardır.

INS’ye (göç hizmetleri) başvurmadan önce sağlam bir iş teklifi almış olmanız gerektiğini unutmayın.

H1-A vizeler ABD’de geçici olarak çalışan hemşireler içindir.

H1-B vizeler “uzmanlık isteyen işlerde” yani üniversite veya yüksek okul mezunu olmayı gerek-tiren işlerde çalışan geçici işçilere verilir. Bunların yüzde 44’ü bilgisayar ve teknolojiyle ilgili al-anlarda çalışanlara verilir - özellikle programcılar ve mühendislere. Yüzde 26’sı fizik terapistlere veya mesleki terapi uygulayanlara verilir. H1-B vizeleri kotaya tabidir ve bu kota yakın zamanlar-da yılda 115.000’e çıkarılmıştır. Böylece mali yılın sonlarında H1-B vizesi almak zorlaşmaktadır. İşverenlerin muhtemel çalışanlar için yedi günde vize almasını sağlayan “hızlandırılmış” sistem sayesinde başvuru süreci kolaylaşmıştır. İşverenin INS’ye bir dilekçe (kefil olduğunu gösteren bir form) vermesi ve Çalışma Bakanlığı’na da “işçi durumu başvurusu” verilmesi gerekmekte-dir. Bunlar onaylandıktan sonra işçi kendi ülkesindeki konsolosluğa başvurabilir.

H-2 vizeler ABD’de az bulunan niteliklere sahip olanlara verilir. Teknisyenler ve becerikli tüc-carlar bu vizeye başvurabilir.

H-3 vizeler stajyerlere verilir. Staj, gelecekte çalışılacak ABD dışındaki bir ülkedeki iş için olmalıdır. H türü vize yalnızca başvurunuza kefil olan işveren için çalıştığınız sürece geçerlidir. Eğer iş değiştirirseniz yeni işvereninizin yazacağı bir dilekçeyle yeniden vizeye başvurmalısınız. İster aynı işverenle olsun ister başkalarıyla da çalışın H türü vize en fazla altı yıl geçerlidir. Süre-si bittiği zaman yeniden başvurmadan önce ABD dışında en az bir yıl yaşamalısınız.

I Vize: Basın Temsilcileri. Bu vize kendi ülkesinde basında, radyoda, film sektöründe veya televizyonda çalışan kişilere verilir. Birden çok defa giriş yapabilecekleri şekilde ve uzun süreliğine verilir. Vizeyi alanların yalnızca vizenin verildiği işte çalışmaları gerekmektedir. Serbest çalışan kişiler ABD’de imzala-nan bir iş kontratı sağlayabilmelidir.

J Vize: Değişim Ziyaretçileri.J-1 türü vizeler belirli bir ziyaretçi değişim programına katılmak için ABD’ye gelmenizi sağlar. Daha fazla bilgiyi http://usinfo.state.gov/ adresinden alabilirsiniz. Bakmak zorunda olduğunuz kişilere J-2 vizesi verilir. USIA, BUNAC gibi programına katılmaya hak kazananlara J-1 vizesi veren organizasyonlara destek olur. 12 ila 18 ay süresince geçerlidir ve birden çok defa giriş yapmanıza imkan verir. Çok çeşitli mesleklerde çalışıyor olabilirsiniz ama organizasyonun programında belirtilenlerle sınırlanırsınız.

K Vize: Nişanlı. Yalnızca bir ABD vatandaşının nişanlısı veya eşine verilir. K türü vize yalnızca eş veya nişanlı ABD’nin dışındaysa verilir.

L Vize: Şirket İçi Transferler. L türü vizeler ABD’ye işvereni; şirketinin yan kuruluşları, şubeleri veya bağlı şirketleri için çalışmaya gelen belirli yöneticiler, idareciler veya uzmanlık bilgisi olan çalışanlara verilir. Bu vize yöneticiler ve idareciler için yedi, uzmanlık bilgisine sahip çalışanlar için beş yıllığına geçerlidir ve birden çok defa giriş yapmalarına imkan verir. Anonim şirketler, limitet şirketler, ortaklıklar ve tek kişinin sahibi olduğu şirketler ve daha pek çok şirket türü bundan faydalanabilir. Kalıcı oturma izni almak için bu vize muhtemelen en iyi yoldur.

L türü vizenin tanıdığı ayrıcalıklar:ABD’ye transfer olabilir ve zaten ABD dışında çalıştığınız bir şirketin ABD’de bulunan şubesi, taşeronu, ortağı veya yan kuruluşunda yasal olarak çalışabilirsiniz. Kolayca verilir. L-1 duru-munuz sona erene kadar ABD’ye giriş çıkış yapabilir veya orada aralıksız kalabilirsiniz. Eşiniz ve 21 yaşın altındaki evlenmemiş çocuklarınız vizeden yararlanabilir. Amerikan şirketinde yönetici veya idareci olarak L-1 vizesine sahipseniz ve çalışarak yeşil karta başvurmak istiyorsanız işiniz çok kolaylaşır ABD’ye girdiğinizde I-94’ünüz L-1 sürenize göre verilir.

L türü vizenin sınırları:Yalnızca L-1 vizenize kefil olan işveren için çalışabilirsiniz ve bu Amerikan şirketi mutlaka ül-kenin dışında zaten çalışmakta olduğunuz şirketin şubesi, taşeronu, yan kuruluşu veya ortağı olmalıdır. Başlangıçta bir (yeni Amerikan şirketi) veya Amerikan şirketi bir yıldan uzun süredir sizin şirketinizle iş yapıyorsa üç yıllığına verilir. ABD’de yedi yıldır bulunuyorsanız veya yöneti-ci veya idareciyseniz vizeniz bir seferde iki yıl uzatılabilir. Çocuklarınız 21 yaşına vardığında ABD’de kalmak isterlerse kendi vizelerine başvurmalıdır.

O, P ve R Vizeler: Belirli Meslekler için Geçici Çalışma Vizeleri.1990 Göç Yasası belirli alanlarda geçerli olan bir dizi çalışma vizesi getirmiştir. O ve P vizeler ticaret, bilim, sanat, eğitim, eğlence ve atletizm alanlarında çok yetenekli veya başarılı kişilere verilir. R türü vizeler din adamları içindir. Başvuru sırasında destek verebilecek uygun bir kişi veya kuruluşun yazılı taahhüdü gerekir. Bu vizeler genelde (festivaller gibi) belirli bir olay

aaaaaaveya faaliyet için verilir ve bu faaliyetin süresi boyunca en fazla üç yıllığına geçerlidir.

Q Vize: Uluslararası Kültürel Değişim Programlarına Katılmak için ABD’ye Gelen Değişim Ziyaretçileri. Takma adı “Disney Vizesidir” çünkü ortaya çıkması için bu kuruluş kulis faaliyetlerinde bulunmuştur. Q türü vizeler Amerikalılarla uygulamalı bir eğitime

aakatılacakları veya Amerikalılarla ülkelerinin tarihini, geleneklerini veya kültürünü paylaşacakları bir işte çalışacak kişilere verilir. Dadılar, au pairler (normalde J-1 vizesi almaları

gerekir) veya değişik sanatların öğretmenleri faydalanabilir. Vize 15 ay süresince geçerlidir ve işveren tarafından başvurulması gereklidir. Belirli değişim programlarıyla ilgili olmadığı için J vizesinden farklıdır.

S Vize: Adli Olaylar veya Casusluk Olaylarında Bilgi Sağlayanlar. Yabancı uyruklulara Amerikan gizli servisi veya polise verecekleri önemli bilgiler karşılığında ABD’de kalma ve yaşama olanağı verir.

ABD’deki başarınızı belirleyecek en önemli noktalardan biri de hiç şüphesiz Yeni Dünya’ya doğru vize ile gelmek ve değişen hayatınıza uygun vize seçimini yaparak yasal statünüzü korumaktır. İşte birçok farklı seçeneğiyle ABD hükümetinin verdiği vize türleri ve içerikleri:

New York, Yenİ HaYat

H Vize: Geçici İşçiler. Çalışmasına izin verilen ve ABD’de oturmayan çok sayıda

yabancı H türü vizeyle girmiştir ancak bu

vizenin dört tipi vardır.

kenin dışında zaten çalışmakta olduğunuz şirketin şubesi, taşeronu, yan kuruluşu veya ortağı olmalıdır. Başlangıçta bir (yeni Amerikan şirketi) veya Amerikan şirketi bir yıldan uzun süredir sizin şirketinizle iş yapıyorsa üç yıllığına verilir. ABD’de yedi yıldır bulunuyorsanız veya yöneti-ci veya idareciyseniz vizeniz bir seferde iki yıl uzatılabilir. Çocuklarınız 21 yaşına vardığında ABD’de kalmak isterlerse kendi vizelerine başvurmalıdır.

O, P ve R Vizeler: Belirli Meslekler için Geçici Çalışma Vizeleri.1990 Göç Yasası belirli alanlarda geçerli olan bir dizi çalışma vizesi getirmiştir. O ve P vizeler ticaret, bilim, sanat, eğitim, eğlence ve atletizm alanlarında çok yetenekli veya başarılı kişilere verilir. R türü vizeler din adamları içindir. Başvuru sırasında destek verebilecek uygun bir kişi veya kuruluşun yazılı taahhüdü gerekir. Bu vizeler genelde (festivaller gibi) belirli bir olay

aaaaaa

Katılmak için ABD’ye Gelen Değişim Ziyaretçileri.

faaliyetlerinde bulunmuştur. Q türü vizeler Amerikalılarla uygulamalı bir eğitime aakatılacakları veya Amerikalılarla ülkelerinin tarihini, geleneklerini veya kültürünü

paylaşacakları bir işte çalışacak kişilere verilir. Dadılar, au pairler (normalde J-1 vizesi almaları gerekir) veya değişik sanatların öğretmenleri faydalanabilir. Vize 15 ay süresince geçerlidir ve işveren tarafından başvurulması gereklidir. Belirli değişim programlarıyla ilgili olmadığı için J vizesinden farklıdır.

S Vize: Adli Olaylar veya Casusluk Olaylarında Bilgi Sağlayanlar. Yabancı uyruklulara Amerikan gizli servisi veya polise verecekleri önemli bilgiler karşılığında ABD’de kalma ve yaşama olanağı verir.

Page 14: Yeni Hayat Gazetesi, Ağustos 2011, Sayı 4

Ağustos 2011 14

Dünyadaki en kapsamlı hukuk devletlerinden biri olan ABD’deki yargı sisteminin basamaklarını ve bu sistemin işleyiş şeklini hukuki terimler

ve bilinmesi gereken önemli detaylarıyla sizler için inceledik.

washiNgtoN, Yenİ HaYat

ABD Hukuk Sisteminde, diğer hukuk sistemlerinde

olduğu gibi, her mahkemenin(court) çözümleyebileceği

ve bakabileceği davalara göre yetki alanı belirtilmiştir.

Mahkemenin kanunen bakmakla yükümlü olduğu dava-

lara ilişkin çalışma alanına, “jurisdiction”(yetki alanı) adı

verilir. Genel yetki alanı olan(general jurisdiction) bir mah-

keme, genel olarak ceza ve hukuk davalarına bakabilir. Özel

mahkemeler(special courts) ise, yetki alanları özel ve sınırlı

olan mahkemelerdir.

Eyaletlerde değişik isimlerle ifade edilen özel mahkemeler ise,

daha spesifik ve sınırlı yetkileri(limited and special jurisdiction)

olan, ihtisas mahkemeleri niteliğindedir[6].

ABD hukukunda mahkemeler, değişik açılardan

sınıflandırılabilir. Eğer mahkeme ceza alanında yetkili

kılınmışsa ceza mahkemeleri(criminal courts), eğer hukuk

alanında yetkili kılınmışsa, hukuk mahkemeleri(civil courts)

olarak adlandırılırlar.

Alt derece mahkemelerinin vermiş olduğu kararlara

karşı, üst derece mahkemelerine itiraz yolu ile müracaat

edilebilir(appellate jurisdiction). Üst derece mahkemeleri,

alt derece mahkemesinin vermiş olduğu kararı, dosya üzeri-

nden yeniden inceler. Özellikle itiraz konusu olan hususları

nazara alır. Üst derece mahkemeleri, ilk derece mahkemel-

erinin yapmış olduğu işlemleri tekrarlamazlar. Örneğin şahit

dinlemezler ve bilirkişi incelemesi yapmazlar. Genellikle üç

hakimden oluşan üst derece mahkemeleri, ilk derece mah-

kemesinin vermiş olduğu kararları telafisi mümkün olmayan

zararlara sebebiyet verip vermediğini araştırır. Üst derece

mahkemesi yapmış olduğu incelemede, ilk derece mahke-

mesinin vermiş olduğu kararı etkileyen delillerin yanlış ve

hatalı olup olmadığını göz önünde bulundurur. Üst derece

mahkemesi yapmış olduğu inceleme sonucunda, ilk derece

mahkemesinin kararını onaylayabilir yada yeniden görüşülmek

üzere bozabilir.

Federal Yargı Sistemi(The Federal Court System)

Federal yargı sistemi içinde, yargı süreci üç aşamalı olarak

incelenebilir. Bunlar; Federal Bölge Mahkemeleri(The Federal

District Courts), ABD Temyiz Mahkemeleri(US Courts of Ap-

peals) ve ABD Üst Derece Mahkemesi(US Supreme Court)’dir.

Federal Bölge Mahkemeleri(The Federal District Courts)

Federal Bölge Mahkemeleri(the Federal District Courts), feder-

al sistemin alt dereceli genel mahkemeleridir. Bu mahkemeler

kendi yetki alanlarındaki ceza ve hukuk davalarına bakabilirl-

er. Federal Bölge Mahkemelerinde görülen ceza davalarında,

davalı federal düzenlemeleri ihlal etmekle itham edilir. Federal

Bölge Mahkemelerinde görülen hukuk davalarında yetki alanı;

(1) ABD’nin taraf olduğu hukuk davaları, (2) 50 000 $ yada

daha fazla zararı içeren farklı eyalet vatandaşları arasındaki hu-

kuk davaları, (3) ABD Anayasası, anlaşmalar ve federal düzen-

lemelerden kaynaklanan hukuk davaları ile sınırlandırılmıştır.

Federal Bölge Mahkemeleri eyaletler içerisinde

örgütlenmişlerdir. Hemen her eyalette bir bölge mahkeme-

si bulunmaktadır. Bazı eyaletlerde nüfus yoğunluğuna ve

işlenen suç oranına göre, Federal Bölge Mahkemesi sayısı

değişmektedir Federal sistem içerisinde, Federal Bölge Mah-

kemelerine ilaveten, sınırlı yargı yetkisine sahip, özel ihtisas

mahkemeleri de bulunmaktadır.

ABD Temyiz Mahkemesi (U.S Courts of Appeals)

Federal Bölge Mahkemesinin vermiş olduğu kararlara karşı

temyiz yolu ile, Temyiz Mahkemesine(U.S Courts of Appeals)

başvurulabilir. ABD genelinde federal bölgeler 12 ayrı alan

içerisine alınmıştır. Her bir alan içerisinde, Federal Bölge Mah-

kemeleri kararlarına karşı temyiz yolu ile başvurulacak Temyiz

Mahkemeleri(U.S Courts of Appeals) bulunmaktadır. Temyiz

Mahkemeleri, kendi yetki alanı içerisindeki, Federal Bölge

Mahkemelerinin(the Federal District Courts) verecekleri karar-

lara karşı temyiz yolu ile inceleme yaparlar. Bu mahkemelerde

kararlar üç hakimden oluşan kurul tarafından verilir.

ABD Üst Derece Mahkemesi(US Supreme Court)

Federal yargı sisteminde nihai mahkeme, ABD Üst Derece

Mahkemesidir(US Supreme Court). ABD Üst Derece Mahke-

mesinin yargı yetkisi; (1) Temyiz Mahkemesinin(US Courts

of Appeals) bazı kararlarına karşı itiraz, (2) Eyalet Üst De-

rece Mahkemelerinin(the State Supreme Courts) anayasa-

ya aykırılık iddialarına ilişkin uyuşmazlıklardır. Temyiz Mah-

kemeleri tarafından verilen kararların tamamı değil, belli

kısmı süzüldükten sonra, Üst Derece Mahkemesi(US Su-

preme Court) tarafından incelenmektedir. Bu usul yetkisi ile,

AMERİKAN ADALET SİSTEMİ

NE KADAR DERİN?

Page 15: Yeni Hayat Gazetesi, Ağustos 2011, Sayı 4

Ağustos 2011 15

üst derece mahkemesine alt derece mahkemelerinin kararlarını yeniden gözden geçirme

yetkisi verilmiştir.

Üst Derece Mahkemesi(US Supreme Court), ABD Anayasasında düzenlenen tek yüksek de-

receli mahkemedir. Federal yargı sistemi içerisinde yer alan diğer tüm mahkemeler, Anayasaya

uygun olarak ve onun verdiği yetkiye istinaden Kongre tarafından kurulmuştur. ABD Üst Derece

Mahkemesi, anayasaya uygunluk denetimini yanı sıra, belli davalara da ilk derece mahkemesi

olarak bakar. Üst Derece Mahkemesi olarak, büyükelçileri, bakanları ve konsolosları ayrıca

eyaletler arasında çıkan hukuki ihtilafları çözmek üzere yargı yetkisine sahiptir. Örneğin, ABD

Üst Derece Mahkemesi, uzun yıllar Kalifornia, Neveda, ve Arizona eyaletleri arasında çıkan su

ihtilafını incelemiş ve karara bağlamıştır.

Eyalet Yargı Sistemi(State Court System)

Federal yargı sisteminden ayrı ve bağımsız diyebileceğimiz, eyalet sınırları içerisinde yargılama

yetkisine sahip mahkemeler de bulunmaktadır.Eyaletleri çoğu genel yargı yetkisine sahip

değişik adla ifade edilen alt dereceli mahkemelere sahiptir Genellikle bu mahkemeler, alt

derece mahkemesi olarak hem hukuk hem de ceza uyuşmazlıklarına bakmaktadırlar. Bun-

lar hemen hemen federal bölge mahkemelerinin yetki alanı dışındaki, tüm ceza ve hukuk

davalarına bakmaktadırlar[30].

Özel Mahkemeler

Eyaletlerin çoğu, sınırlı yargı yetkisine sahip,

özel mahkemelere(specialty courts) sahiptir.

Örneğin, çoğu eyalette 18 yaşında küçükleri

yargılamak üzere, ceza yargısına sahip çocuk

mahkemeleri(Juvenile Courts) bulunmaktadır.

Ayrıca eyalet sınırları içerisinde faaliyette bulu-

nan, ilçe ve kasabalarda faaliyet gösteren ve

sınırlı yargı yetkisine sahip, diğer özel mahke-

meler de bulunmaktadır.

Eyalet Temyiz Mahkemesi(State Appellate Court)

Eyaletlerde, federal yargı sisteminde mevcut

olan, temyiz mahkemelerine benzer, eyalet

temyiz mahkemeleri(state appellate court)

bulunmaktadır. Bu mahkemeler, genel alt de-

rece mahkemelerinin(general trial court) ve

özel mahkemelerin(specialty courts) kararlarını

temyiz yolu ile inceleme yetkisine sahiptirler.

Eyalet Üst Derece Mahkemesi(State Supreme Court)

Eyaletlerde en yüksek mahke

me olarak, eyalet üst derece mahkemesi(state

supreme court) bilinir. Bu mahkemeler, temyiz

mahkemesinden(state appellate court) geçen belirli davalara ve eyalet anayasasına aykırılıklara

ilişkin davalara bakabilir. Örneğin, ölüm cezasının söz konusu olduğu davaları, eyalet üst de-

rece mahkemesi yeniden inceler. Eyalet üst derece mahkemesinin vermiş olduğu kararlar, fed-

eral düzenlemeler, anlaşmalar yada ABD Anayasasındaki istisnai şartlar haricinde nihai sonuç

doğurur. Örneğin, eyalet üst derece mahkemelerine gelen karar, federal meselelere ilişkin ise,

o takdirde müracaat yeri ABD üst derece mahkemesidir(U.S Supreme Court).

Tarafl ar

Mahkemede davacı(plaintiff), yargı işlemlerini başlatan taraftır. Ceza yargılamasında, suç

iddialarını ortaya atan savcı(prosecutor) davacı durumundadır. Hukuk veya ceza davalarında,

yargılama işlemini başlatanların karşısında davalı(defendant) taraf bulunur. Mahkemenin en

yetkili görevlisi ve uyuşmazlığı çözecek kişi ise hakimdir(judge). Hakim ya seçilmiştir yada

atanmış bir görevlidir. Avukatlar(lawyers or attorneys) yargılama sürecinde, davalı veya davacıyı

temsil etmek üzere seçilmiş kimselerdir. Jüri(jury) ise, hakime karar verme sürecinde yardımcı

olan vatandaşlar topluluğudur. Jüri üyeleri(Jurors), genellikle seçmen listelerinden veya sürücü

belge listesinden seçilerek, mahkeme kararı ile oluşur.

Davanın Başlaması

Yargılama işlemi(process), şikayet dilekçesinin(petıtion or complaint), işleme konulması ile

başlar[46]. Şikayet dilekçesi çok değişik konuları içerebilir. Örneğin, maddi veya manevi bir

zararın karşılanmasına yada belirli davranış düzenlemelerinin ihlal edilmesine ilişkin veya ben-

zeri hususlara ilişkin olabilir. Şikayet dilekçeleri, hukuk davalarında davacı(plaintiff) tarafından,

ceza davalarında ise savcı(prosecutor) tarafından hazırlanır. Dilekçede davalının kim olduğu, ne

ile itham edildiği yazılır. Dilekçe ilgili mahkeme katibine ulaştırılır. Durum mahkeme tarafından

davalıya bildirilir ve savunma yapması yada gereğini yerine getirmesi istenir. Davalı bu du-

rumda çeşitli tercihlere sahiptir. Bu tercihlerden birisi, davalının davayı reddetmesidir(motion

to dismiss). Örneğin, davalı, davacının iddialarının doğru olduğunu ancak, bu iddiaların hukuki

sebebin yada hukuki mesnedin olmadığını ileri sürebilir. Davalı diğer bir tercih olarak, iddiaları

reddedebilir. Örneğin, sözleşmenin iddia edildiği gibi, ihlal edilmediğini, aralarındaki anlaşmaya

göre bunun ihlal anlamına gelmediğini ileri sürerek iddiaları reddedebilir. Davalı savunmasında

karşı iddialarda da(counterclaim) bulunabilir. Davalının bu konulara ilişkin olarak ileri süreceği

tüm iddialar, deliller, belgeler ve şahitler bu savunma yazısında(pleadings) belirtilir.

Esasa İlişkin İnceleme(Discovery)

Federal Usul Kuralları(The Federal Rules of Civil Procedure) ve eyaletlerde bulunan diğer düzen-

lemeler, esasa ilişkin incelemenin(discovery) ne şekilde yapılacağını belirtmiştir. Mahkeme

tarafların iddialarının doğruluğunu, bu düzenlemeler gereğince delil yada ispat aracı olarak ka-

bul edilen belge, bilgi, araştırma ve bilirkişi incelemesi gibi araçları göz önünde bulundurur. Bu

işlemler olayın aydınlatılması, tarafların iddialarının doğruluğunu tespit için mahkeme tarafından

yapılır. Olayın aydınlatılması işlemi(discovery), ileri sürülen delillerin mahkemece hukuka uy-

gun deliller olduğunu ve davada kullanılmasına izin verildiğinin tespitini de içeren, son derece

geniş bir prosedürdür. Örneğin, şahit(witness) ifadesi bu prosedürün bir parçasıdır. Şahidin ifa-

desine başvurmadan önce, yeminli ifadesi mahkeme raportörü tarafından alınır. Bu işleme ‘de-

position’ adı verilir. Şahidin raportör önünde vermiş olduğu ifade ile, daha önce vermiş olduğu

ifade birbirini tutmuyor ise, önceki ifadeler yüzünden şahidin ifadelerine şüpheyle bakılır. Hatta

yalan şahitlik suçlamasıyla itham(impeach) edilebilir. Raportör bu işlemi yaparken, işlemleri

video kaydı altına almaktadır. Mahkeme tarafların ve görgü tanıklarının ifadesine yazılı olarak

da başvurabilir. Bu işleme sorgu(interrogatories) adı verilir. Taraflar mahkemede ileri sürdükleri

hususları ispatlamak üzere, bilirkişi(expert yada

witness) incelemesi talep edebilir. Mahkemel-

er bu kişilerin bilgi ve tecrübelerinden istifade

ederek, iddiaların doğruluğunu araştırır.

Muhakeme(The Trial)

Muhakeme işlemi, jüri seçimi ile başlar. Jüri üy-

eleri, tarafların avukatları ve hakimler tarafından,

olayın özelliğine göre, ilgili kişilerce oluşturulur.

Bu kişilerin özgeçmişleri ve objektif karar verip

veremeyecekleri gibi değişik hususlar göz

önünde bulundurulur. Jüri üyelerinin objektif

karar verip vermeyeceklerini tespit için, ‘voir dire

examination’ adı verilen bir mülakat yapılır. Bu

mülakat hakim ve avukatlar tarafından yapılır.

Bu mülakatta ayrıca, jüri üyesi adayların taraf-

lar ile ilişkileri olup olmadığı da göz önünde bu-

lundurulur. Örneğin, jüri üyesi adayı, davalının

şirketinde çalışıyorsa, bu durum seçilmeye en-

gel bir durumdur. Buna “challenged for cause’

adı verilmektedir. “Challenged for cause” olarak

adlandırılan sebepler, sınırlandırılmamıştır. Bu

sebepler, ırksal olanlar hariç, akla gelen her

şey olabilir[64]. Mahkeme, jüri seçimini hallet-

tikten sonra, davacı mahkemece kabul edile-

bilir, tüm delillerini sunmaya başlar. Bu deliller arasında şahit varsa, davacının avukatı şahide

dava ile ilgili sorular sorabilir(direct examination). Daha sonra da davalının avukatı olayla ilgili

sorular sorabilir(cross-examine). Davacının avukatı, bundan sonra isterse tekrar şahide so-

rular sorabilir(redirect examination). Nihayet son olarak, davalının avukatı da şahide sorular

sorabilir(recross-examination). Bu işlemler jüri üyeleri ve hakim önünde cereyan eder.

Tüm bu işlemler karşılıklı olarak yapıldıktan sonra, her bir avukat, delillerin tamamının

sunulduğunu, tartışmaların bitirildiğini, bundan sonra işin jüri üyelerinin kanaatine kaldığını ifade

ederler. Bundan sonrada, hakim jüriye hukuk kurallarının tatbiki ve delillerin değerlendirilmesi

hususunda talimat( jury instruction) verir. Jüri kendi içerisinde gerekli tartışmayı yapar ve bir

değerlendirme sonucu karar verir(verdict). Hakim bundan sonra, jüri kararına uygun olarak

bir hüküm verir. Mahkeme değişik sebepler istinaden muhakemeyi yenileme(new trial) yoluna

gidebilir. Uygulamada en çok rastlanan, hükme esas olan delillerin yetersizliği, davacıya ver-

ilmesi kararlaştırılan tazminatın fahiş olması veya düşük olması gibi sebeplerdir.

Mahkeme Sonrası Prosedür

Genellikle mahkemeyi kazanan taraf, masraflarını da karşı tarafa karşılatır. Bu masraflar;

dosya masrafları, avukat ücretler, işlem harçları, bilirkişi ücretleri, jüri masrafları ve diğer mah-

keme giderleridir.

Mahkeme davaya ilişkin olarak, hüküm verdikten sonra, taraflar mahkemenin vermiş olduğu

karara uygun hareket etmek durumundadırlar. Eğer etmezlerse, o takdirde icra

işlemleri(execution) devreye girer. İcra işlemleri, mahkeme kararına istinaden, icra ile yet-

kili kişilerce(the sheriff) çıkarılacak icra emri(writ of execution) ile mahkeme kararının yerine

getirilmesi sağlanır. Örnek olarak, mahkeme kararı bir borcun ifasına yönelik ise, borçlunun

malvarlığına el konularak satılmasını, eğer bir şeyin teslimine ilişkin ise, mala el konularak ilg-

iliye teslimini sağlar.

Page 16: Yeni Hayat Gazetesi, Ağustos 2011, Sayı 4

Ağustos 2011 16

Her adımı tarih sayfasına geçen ve Amerika Birleşik Devletleri’nin geleceği açısından büyük önem taşıyan bu görevi Federal Göçmen Bürosu, 1 Ocak 1892’de uygu-

lamaya başlayarak Ellis Adası’nda bu amaçla 1943 yılına kadar hizmet verdi. 1943’den sonra ise Ellis Adası Göçmenlik Hizmetleri tarafından kapatılıp, faaliyetleri Manhattan adasına aktarıldı.

Hiçbir ülkenin tarihi ABD’ninki kadar göçmenlerle ilgili değildir. Kıtanın keşfini müteakip bu coğrafya muhtelif sebeplere bağlı olarak göçmenlere vatan olmuştur. ABD, bağımsızlığını kazandıktan sonra sistemli bir şekilde göçmen kabul etmiştir. Amerikan resmî kayıtlarına göre, 1890 ilâ devletin kısıtlamalar getirdiği 1921 yılına kadar yaklaşık 19 milyon göçmen kabul ettiği bilinmektedir. Bu göçmenlerin çoğunluğu, İtalya, Rusya, Polonya, Yunanistan ve diğer Balkan ülkelerinden gelen Avrupalılardı. Avrupalı olmayanlar da, Japonya’dan doğuya, Kanada’dan güneye ve Meksika’dan kuzeye göç edenlerdi. Bu dönemde Amerika’ya yaklaşık 20 bin civarında Türk göç-men gittiği tahmin edilmektedir. Bunların çoğunluğunu Ellis Adası üzerinden resmî yollarla gidenler teşkil eder. Çok az bir kısmı da kaçak yollardan bu ülkeye giriş yapmıştı.

ABD’YE GELEN İLK TÜRKLER

ABD’deki bu önemli adaya 1800’lerin sonlarında gelmeye başlayan tüm dünya toplumlarının yanında tabi ki Türkler de vardı. Ellis Adası göçmenler arasında o dönemler Golden Door (Altın Kapı) olarak anılıyor, ABD’ye tam anlamıyla tüm dünyadan göçmen yağıyordu.

1890’larda Amerikalı misyonerlerin faaliyeti sonucu 50 bin Harputlu, önce Erzincan’a, ardından yürüyerek Trabzon ve Samsun’a ulaştı ve buradan gemilere bindi. Harput’ta 8 bin olan hane sayısı göçten sonra 52’ye düştü. Harputluların çoğu Boston ve Detroit’e yerleşti. Ve 2002 Nisan ayında, ABD nüfus kayıtları arşivleri açıklanınca ortaya müthiş bir tablo çıkıyordu. Harput başta olmak üzere Anadolu ve Balkanlar’dan ABD’ye tam 50 bin Türk göç etmişti. Açıklanan arşivlerde, ABD’ye kim-lerin ne zaman giriş yaptığı çocuklarının isimlerine kadar tek tek kayıtlı. Ancak burada ilginç bir nokta daha var. O yıllarda hâlâ Osmanlı İmparatorluğu hüküm sürüyordu ve Türk kimliği diye bir şey ortada yoktu. Osmanlı Müslümanlar ve gayrimüs-limlerden oluşuyordu. Ama Ellis Adası’nda tutulan kayıtlarda Asyalı Türk ve Avrupalı Türk ifadelerine rastlıyoruz. Avrupalı Türkler Balkanlar’dan giden Türkler; Asyalı Türkler ise Harput ve civarından gidenlerdi. Yani daha Cumhuriyet’ten önce Harputlular Türk kimliğine kavuşmuşlardı.

SORUNLAR BİTMEDİ

Tarım işçisi olan Harputlular artık birer sanayi işçisiydi. Birçoğu aynı yerlerde çalışıyor, aynı yerlerde yaşıyordu. Ama her şey istedikleri gibi gitmiyordu. Amerika rüyası çabuk bitmişti. Amerika’ya gittikten sonra Türklerin ciddi sıkıntılarla karşılaştıklarını söyleyen işçiler şunları aktarıyordu:

“Avrupa’da hakim olan fesli, tespihli, barbar Türk imajı ABD’ye de taşınmıştı. Türklerden hoşlanmıyorlardı. İlk karşılaştıkları sorun yemek sorunuydu. Helal eti nereden bulacaklardı? Yahudiler de Müslümanlar gibi domuz eti yemediği ve hayvanları Müslümanlar gibi Allah adına kestikleri için etleri-ni Yahudiler’den karşılıyorlardı. Kimi, yanında çocuğunu da götürmüştü ama sünnet ettirmesi gerekiyordu. Yine imdatlarına Yahudiler yetişmişti. Peki ya ölülerini nereye gömeceklerdi?

Camileri olmadığı için ibadetlerini yerine getirirken de ciddi so-runlarla karşılaşıyorlardı. Yani Amerika’da çok çalışıyor, iyi para kazanıyorlardı ama sorunların ardı arkası kesilmiyordu.”

ABD’DE KURTULUŞ SAVAŞI İZLERİ

Mustafa Kemal Atatürk, Samsun’a çıkıp milli mücadeleyi başlattıktan sonra Anadolu’da işgalci güçlere özellikle de Yunanlılara karşı amansız bir savaş başlıyordu. Anadolu’da yaşananlar ABD’deki Türk ve Yunanlılara da ulaşıyordu. İşçiler olanları şöyle anlatıyor:

“Türkler Anadolu’da çoğunluktu; Yunanlılarla Ermeniler ise azınlık. Ama ABD’de olay tam tersine döndü. Türkler artık hiç alışık olmadıkları halde azınlıktayken Yunanlılar ve Erme-niler çoğunluktaydı. Anadolu’da yaşanan savaş doğal olarak ABD’de yaşayan Türkleri de etkiliyordu. Ve birbirlerine çok yakın oturan Türklerle Yunanlılar, Ermeniler ve Rumlar arasında sokak kavgaları başlamıştı. Ve bu kavgalardan biri ABD gazetesine şu manşetle yansıyordu: ‘Ali Hasanlarla Abdülhamitler Agop-larla kavga etti’ Olaylar giderek büyüyordu. Elde ettiğimiz bazı bilgilerden okullarda da Türk çocuklarına saldırıların olduğunu anlıyoruz. Harputlular’ın kimi de çocuklarını ya okuldan alıyor ya da bir başka okula gönderiyordu.”

1930’lara gelindiğinde, artık Harputlular’ın büyük bir çoğunluğu memleketlerine geri dönme kararı almıştı. İşçilerin anlattıklarına göre:

“Tersine göç başlamıştı. ABD’ye giden 50 bin Türk’ten kimi orada evlendi, çoluk çocuğa karıştı; kimi ise geri dönme kararı aldı. Ve kayıtlara göre ABD’ye giden Türklerin yüzde 90’ından fazlası Anadolu’ya geri dönüyordu. Geride 5 bin kadar Türk kalmıştı. Aileler bölünüyor, aralarına okyanuslar giriyordu. 10-15 yıl çalışan Türkler iyi para kazanmıştı. Çoğu Harput’a döndü, bir kısmı da geride kaldı.”

Genel tabloya baktığımız zaman ise Osmanlı topraklarından Amerika’ya ilk Türk göç hareketi 1860’lı yıllarda gerçekleştiğini söyleyebiliriz. İlk göç edenler arasında Rumlar, Suriyeliler ve Ermeniler yoğun olarak bulunuyordu. Gemilerden mavnalar-la Ellis Adası’na taşınan göçmenler, burada iki kademeli bir sıhhî muayeneye tabi tutuluyorlardı. Kısa süren ayaküstü göz muayene sırasında şüphelenilenler ikinci bir detaylı kontrolden geçiriliyorlardı. Sağlık kontrolünü başarı ile geçenler Göçmen Servisi Müfettişleri tarafından sorguya alınıyorlardı. Amerika’ya göç eden Türkler, genellikle sağlıklı kimseler olduğu için sağlık kontrollerinde herhangi bir sorun yaşamıyorlardı.

FORD YENİ İŞ İMKANI OLDU

Aynı dönemde iş bulmak, para kazanmak maksadıyla Amerika Birleşik Devletleri’ne giden Türkler de mevcuttu. Türkler daha zi-yade Doğu Anadolu’dan ve Rumeli topraklarından göç etmişlerdi. Bu Türkler New York, Detroit Worchester, Lawrence, Yougn-stown, Pittsburg gibi sanayi kentlerine yerleşerek buralardaki fabrikalarda çalıştılar. Türkler, Amerika’da daha ziyade ülkenin kuzeydoğusunda yaşamaktaydı. Detroit’te olanlar, ekseriyetle Ford otomobil fabrikasında çalışıyorlardı. New York’ta yaşayanlar çeşitli meslek guruplarına dağılmışlardı. İçlerinde kendi iş yerleri-ni açanlar da mevcuttu. Chicago’da bulunanlar ise, daha ziyade yol inşaatlarında iş bulabilmişlerdi. Diğer şehirlerde yaşayanlar da genellikle mensucat fabrikalarında işçi olarak çalışmakta, genellikle haftalık 20 dolar civarında bir ücret almaktaydı. Bunun çok azını kendi ihtiyaçları için sarf ederlerken, bir kısmını mem-

leketlerine gönderiyorlar ve bir kısmını da kara gün dostu olarak biriktiriyorlardı. Amerika’ya gelen Türk göçmenleri çoğunlukla fakir insanlardı. Hayatlarını daha kolay devam ettirebilmeleri için genellikle toplu olarak yaşıyorlar ve birbirleri ile dayanışma içindeydiler. İlk önceleri dil bilmedikleri için bir hayli zorluk çek-en Türkler, dayanışmayı kuvvetlendirmek amacıyla kiraladıkları mekânlarda toplu olarak yaşıyorlar ve boş vakitlerinde Türklerin çalıştırdıkları kahvelerde bir araya toplanıyorlardı.

TERCÜMANLIK HİZMETİ BAŞLADI

Daha sonra Türk Teavün Cemiyeti adında bir dernek kurarak, Amerika’daki ilk Türk lobisini oluşturdular. Ama dil problemi halen varlığını sürdürüyordu. Amerika’da yaşayan Türklerin en büyük sıkıntısı olan bu İngilizce problemi Amerika’ya göç etmek için daha gemiye bindikleri ilk gün başlamış, İngilizce bilmeyen Türk göçmenlerin sorgulanmasında Türkçe bilen gayrı müslim tercümanlar kullanılmıştı. Türk Teavün Cemiyeti bu problemin büyümesi sonrasında dil konusunda eğitimler vermeye başladığı gibi, kısa sürede Türkler arasında birlik ve dayanışmayı sağlayarak 8 Nisan 1923’te düzenlediği kon-grede, Ellis Adası’na gelen göçmenlere yardım kararı aldı. Alınan karara göre, Cemiyet, Ellis Adası’nda bir temsilci bulun-duracak ve onlara rehberlik hizmetleri verecekti. Ayrıca çeşitli şehirlerde yaşayan Türk ve İslâmlardan toplanan giyecek eşyaları düzenli olarak kış evvelinde burada bulunan ihtiyaç sahiplerine dağıtılacaktı.

Türk Teavün Cemiyeti aynı zamanda Amerika’daki Türklük karşıtı kampanyalara da göğüs gerdi. Özellikle Lozan Antlaşması döneminde asılsız iddialarla Türkiye’nin tanınmasını engellemek isteyen Ermeni ve Rumların propagandalarına karşı çıkarak, Yeni Türkiye Devleti lehine ortam oluşmasını sağladı. Bunun bir neticesi olarak 1917’de l. Dünya Savaşı nedeniyle kesilen Türk-Amerikan ilişkileri 1927’den itibaren yeniden başlatıldı.

DEDELERİNİ ARAYANLAR İÇİN BULUNMAZ KAYNAK

Türkler gibi birçok farklı milletin hayatında önemli bir kapı olan Ellis Adası bu tarihi sürecin ardından günümüzde Göçmen Müzesi (Immigration Museum) olarak kullanılmakta. Gelen göçmenlerin kaybettiği ve adada bıraktıkları eşyaları, gemil-erden iniş ve kayıt sırasında beklerken yüzlerine yansıyan heyecanın fotoğrafları büyük boy afiş sergilenmekte. New York’un popüler turistik mekanlarından olan bu tarihi me-kanda pek çok turist ve yerel halk buradaki kayıtları ince-leyip büyük büyük dedelerinin izini bulmaya çalışıyor. ABD’yi ABD yapan en önemli unsurlardan biri olan göçmenlerin ilk saatlerini yaşamaya ve oradaki kayıt anının tarihi önemi an-lamak için uğraşıyor. Amerika’nın asıl tarihinin göçmen-ler tarihi ile başladığı gerçeğiyle yüzleşiyor. Gerçektende Amerika, göçmenler ve onların ülkeye kazandırdıkları ol-madan düşünülemez. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı’na ve gelmiş geçmiş birçok bakan ve senatörün bile geçmişine baktığınızda ailelerinin göçmenlik tarihine yüzünüzü dönmüş olursunuz. Daha dün Avusturya’dan göç etmiş, bugün Cali-fornia Valilik makamını işgal eden Arnold’un ileriki yıllarda yapılacak başkanlık seçimi için şimdiden isminin telaffuz ed-ilmesi bile bize bazı gerçekleri anlatmaya yeter.

İşte Ellis Adası bu ve buna benzer daha birçok gün ışığına çıkmamış hikayeyi barındıran ve hatıraları taşıyan kıymetli bir toprak. Bizden tek isteği ise onun sırlarını keşfetmek ve hikay-elerini tüm Türklerle paylaşmak.

Ellis Adası Geçmişe Işık Tutuyor

Ellis adası (Ellis Island), Hudson nehri üzerinde, New Jersey sınırları içerisinde olmasına rağmen New York eyaletine bağlı, Amerikan göçmenlik geçmişi açısından birbirinden farklı hikaye ve önemli başlangıçlara mekan olmuş tarihi bir ada. Amerika’ya gelen ilk göçmenlerin izlerini görebileceğiniz Ellis Adası, o zamanlar Amerika’ya giriş kapısı gibi faaliyet gösteriyor, adaya ‘Göç Tarama İstasyonu’ adı veriliyordu. Yani meşhur Amerikan rüyasının başlangıç noktası olmuştu. Dünyanın dört tarafından gelen göçmenlerin burada gerekli muayeneleri yapılıyor, adları kayıtlara geçiriliyor, bazıları ülkelerine geri gönderiliyor, kabul edilenler de Amerika’ya ayak basıyorlardı.

New York, Yenİ HaYat

Page 17: Yeni Hayat Gazetesi, Ağustos 2011, Sayı 4

Ağustos 2011 17

ABD’de okumak her öğrencinin rüyası. Fakat akademik terimlerin farklılığı ve program seçeneklerin çokluğu kafaları karıştırmakta ve bu önemli kararı sağlık bir şekilde

vermeyi zorlaştırmakta. İşte size dünyanın dört bin yanından 500,000’den fazla uluslararası öğrencinin eğitimlerini ilerlet-mek için Amerika Birleşik Devletleri’ni seçmelerinin birkaç nedeni ve bu eğitim programların türleri:

Kalite: A.B.D. kolejleri tesislerinin, kaynaklarının ve eğitim kadrolarının kalitesiyle dünya çapında üne sahiptir. Akredita-syon sistemleri kurumların bu standartları korumasını sağlar. Seçenek: A.B.D. eğitim sisteminin kurum çeşitleri, akademik ve sosyal çevreler, giriş koşulları, doktora programları, ve uzmanlaşabileceğiniz konular açısından dünyada rakipsizdir. Değer: Geleceğinize yapacağınız bir yatırım olarak, bir A.B.D. derecesi size paranızın karşılığını en iyi şekilde verir. Eğitim ücretlerinin ve yaşama giderlerinin çok geniş bir yelpazeye dağılması ve üniversitelerden biraz mali yardım Amerika Birleşik Devletleri’nde okumayı sizden önceki binlerce öğrenci için mümkün kılmıştır.

Esneklik: A.B.D. üniversitelerinin ve kolejlerinin en belirgin özelliklerinden birisi bir kolej veya üniversitede ders seçim-indeki esnekliktir. Ancak bundan da önemli olan, öğrencilere bir kurumdan diğerine geçebilme seçeneği de ayrıca sunulmuştur. Bir kurumda, yani genellikle bir community (iki yıllık devlet) kolejinde, bir derecenin ilk iki yılını tamamlayarak bir başkasına geçmek çok sık rastlanılan bir şeydir.

Kolejler, Üniversiteler, ve Enstitüler: Aralarındaki Fark Nedir?Amerika Birleşik Devletleri’nde diploma derecesi veren ku-rumlar bu adlardan herhangi birini taşıyabilirler ve kolejler ve enstitülerin üniversitelere kıyasla daha aşağı derecede olduğu hiçbir şekilde söylenemez. Genel olarak, kolejler daha küçük olup, çoğunlukla sadece lisans diploması verirler. Üniversitel-er ise ayrıca yüksek lisans diploması da verirler. Bir enstitü çoğunlukla yakın ilişkili ders konusu grupları için diploma programları üzerinde uzmanlaşır. Bu nedenle teknoloji en-stitüleri, moda enstitüleri, sanat ve tasarım enstitüleri ve ben-zerlerinde sunulan diploma programlarıyla karşılaşacaksınız.

Her kolej veya üniversite bünyesinde fen ve edebiyat fakül-tesi, işletme okulu gibi okullar bulunur. Her okul kendi eğitim konusunda kolejin veya üniversitenin sunduğu diploma programından sorumludur.

Lisans (Bachelor’s) ve Ön-Lisans (Associate) DiplomalarıHer ne kadar bazı öğrenciler daha kısa, bazıları daha uzun sürede bitirse de, lisans diploması için eğitim genellikle dört yılda tamamlanır. Ön-lisans diploması eğitimi ise çoğunlukla iki yılda tamamlanır. Ön-lisans diploma programları, mezuniy-etten sonra belirli kariyerlere yönlendiren “terminal” (son) pro-gramlar veya lisans derecelerinin ilk iki yılını karşılayan ve daha çok beşeri ilimlere dayanan “transfer” programlarıdır. İkinci seçenekte dört yıllık bir lisans diploması programının üçüncü yılına geçiş yapabilirsiniz. Ön-lisans diploması programları, genellikle junior (iki yıllık ön-lisans) kolejlerde veya community kolejlerinde (aşağıya bakınız) vardır. Dört yıllık kolejler ve üniver-siteler lisans diploması programları sunar. Çok az sayıda kolej veya üniversite ise ön-lisans diploma programları da sunabilir.

Mesleki EğitimMesleki (yani kariyere yönelik) eğitim A.B.D. üniversite sistemine dahildir. Büyük üniversiteler genellikle bir fen ve edebiyat koleji ile çoğunlukla işletme, tarım, tıp, hukuk ve gazetecilik gibi birkaç meslek okulundan oluşurlar. Teknoloji enstitülerinin sundukları bütün diploma programları bilimsel ağırlıklıdır.

Eyalet ÜniversiteleriEyalet üniversiteleri o eyalette oturanlar için ucuz eğitim sağlamak amacıyla Amerika Birleşik Devletleri eyalet hükümetleri (örneğin California, Michigan, veya Texas) tarafından kurulmuştur ve mali açıdan desteklenir. Özel ku-rumlardan ayırt edebilmek için onlara devlet üniversitesi de denebilir. Bazılarının adı içinde “eyalet üniversitesi” sözcükleri veya “doğu” veya “kuzey” gibi bir bölgesel öğe bulunur. Eyalet üniversiteleri çok büyük olup, genelde en az 20,000 öğrenci kaydı alırlar ve özel üniversitelere oranla daha geniş bir öğrenci dağılımı kabul ederler. Eyalet üniversitelerinin eğitim ücretleri çoğunlukla özel üniversitelerinkinden daha düşüktür. Ayrıca, eyalet sakinleri “Eyalet üniversiteleri: Eyalet sakinleri için eğitim ücreti” (o eyalette yaşayan ve vergi ödeyenler) eyalet dışından gelenlerden çok daha düşük bir eğitim ücreti öderler. Hem uluslararası, hem de diğer eyaletlerden gelen öğrenciler eyalet-dışından olarak kabul edilirler ve bu nedenle eyaletteki kurumların düşük eğitim ücretlerinden yararlanama-

zlar. Ayrıca, uluslararası öğrenciler eyalet sakinlerine kıyasla daha zorlu giriş koşullarına uymaları gerekebilir.

Özel Üniversiteler Özel kurumların mali kaynağını bağışlar, okul ücretleri, araştırma ödenekleri, ve mezunların armağanlarının bir bileşimi oluşturur. Özel üniversitelerde eğitim ücretleri eyalet üniversitelerine göre daha yüksektir ama eyalet içinden ve ey-alet dışından olan sakinler arasında bir ayırım yapılmaz. Din-sel bir bağlantısı olan kolejler ve tek-cinsiyetli kolejler özeldir. Genelde, özel üniversitelerin en çok 20,000 kayıtları olup, özel kolejlerin kampüslerinde en çok 2,000 öğrenci olur.

Community (2 Yıllık Devlet) KolejleriCommunity kolejleri iki-yıllıktır ve çoğunlukla edebiyat ön-lisans diploması (Associate of Art - AA) veya fen ön-lisans diplomasının (Associate of Science - AS) yanı sıra mükem-mel teknik ve meslek programları sunarlar. Adlarından da anlaşılacağı gibi, community kolejleri topluma dayalı kurumlar olup, orta öğrenim okulları, toplum grupları, ve işverenlerle yakın bağlantıları vardır. Pek çok A.B.D’li öğrenci aileleriyle birlikte kampüs çevresinde yaşar. Community kolejleri ya dev-lete ait ya da özel kurumlar olup, bazen “junior” veya iki-yıllık kolej olarak da adlandırılırlar. Community kolejlerinde okumayı seçen uluslararası öğrencilerin sayısı giderek artmaktadır. Bu konu ayrıntılarıyla kitapçığın daha sonraki bölümlerinde açıklanacaktır. Dört-yıllık kurumlarla karşılaştırıldığında iki-yıllık kurumların eğitim ücretleri daha düşük olup bir çoklarının trans-fer programlarında okuyan öğrencilerin yerel bir eyalet üniver-sitesindeki lisans diploması programının üçüncü yılına kolayca geçiş yapmasına izin veren anlaşmaları vardır.

Community kolejleri “açık kapı” giriş politikası uygularlar. Bunun anlamı kayıt yaptırmak isteyen ve asgari giriş koşullarını sağlayan herkesin kayıt yaptırabilmesidir.

TOEFL şartı genellikle community koleji için dört-yıllık bir kurum-dan daha düşüktür. Ayrıca eğer TOEFL puanınız giriş şartlarının biraz altındaysa, community koleji sizi İkinci Dil Olarak İngilizce (ESL) programına kabul edebilir. Önerilen ESL derslerinin başarılı bir şekilde tamamlanması size community kolejinin daha geniş olan akademik dünyasının kapılarını açacaktır.

Öğrenciler uluslararası kabul başvurusu konusunda bilgi is-temek için dört-yıllık kolejlerde olduğu gibi iki-yıllık kolejlerin de kayıt kabul bürolarına başvurmalıdır. Artık bir çok com-munity kolejinin bilgisayarınıza yüklenebilen veya çevrimiçi uygulamaları olan internet siteleri vardır.

Teknik ve Meslek Kolejleri (Yüksekokulları)Bu kurumlar öğrencileri iş dünyasına girmeleri veya iş dünyasında yükselmeleri için hazırlamak üzere uzmanlaşmıştır. Sundukları sertifika ve diğer kısa-dönem programlarında öğrencileri hem belirli bir meslek veya teknolojinin arkasındaki teori, hem de bu teknoloji ile nasıl çalışılacağı konusunda eğitirler. Programlar çoğunlukla iki yıl veya daha az sürer. Amerika Birleşik Devletleri’nde birkaç bin teknik ve meslek koleji vardır ve bunların bazıları özel, bazılar ise devlet kuruluşudur.

Uzaktan EğitimUzaktan eğitim, Amerika Birleşik Devletleri’nde kısa bir mesleki kurstan yüksek lisans derecesine kadar bir çok şey konusun-da eğitim almanın gittikçe artan bir şekilde tercih edilen yolu-dur ve uzaktan eğitimin öğretim yöntemlerini kullanarak lisans diploması programları sunan pek çok kuruluş vardır. Uzaktan eğitim modelinde öğrenciler artık derslere kampüsteki sınıflarda katılmamakta; bunun yerine dersler “uzaktan” internet, uydu tele-vizyonu, video konferans, ve diğer elektronik ulaşım araçlarıyla verilmektedir. Bunun uluslararası öğrenciler için anlamı şudur: her ne kadar yüz yüze görüşmeler ve kampüs çalışmaları için Ameri-ka Birleşik Devletleri’ne kısa süreler için gitmeleri hemen hemen kesinlikle gerekecekse de, artık bir A.B.D. diplomasını ülkelerinde okuyarak alabileceklerdir. Öğrencilerin uzaktan eğitim aracılığıyla diploma almak için eğitim görebilmeleri için öz disiplin ve kendi başına çalışabilme gibi bazı özel niteliklere sahip olmaları gerekli-dir. Eğer uzaktan eğitimi düşünüyorsanız, programın kaliteli olup olmadığını, kuruluşun Amerika Birleşik Devletleri’ndeki akredita-syonunu, ve sizin ülkenizde tanınıp tanınmadığını çok derinlem-esine araştırarak bu seçeneğin sizin gelecekteki hedefleriniz için uygun bir seçenek olup olmadığını kontrol etmelisiniz.

Ana Dal (Major)Ana dalınız uzmanlaşmak istediğiniz eğitim alanıdır. Okumayı planladığınız ana dalı üniversiteye girerken bildirmek zorunlu değildir. Ancak, kesin bir diploma hedefiniz varsa, bu konunun verildiği üniversiteleri belirlemelisiniz.

Bazı konular bir çok üniversitede öğretilmektedir. Hangi konuyu ana dal olarak seçeceğinizi bilmek size yardımcı ola-bilir, ama buna rağmen elinizde içinden seçim yapmanız ge-reken çok uzun bir kurum listesi olabilir. Eğer belli bir alanda özel bir uzmanlık konusu ilginizi çekiyorsa (örneğin, 20. yüzyıl tarihi, veya çevresel coğrafya, veya güzel sanatlar diploması içinde resimle ilgileniyorsanız), hangi okullarda bu uzmanlık alanının bulunduğunu belirlemek kurumlar arasında son el-eme için kısa bir aday listesi yapmanıza yardımcı olur.

A.B.D. üniversite rehberlerinin çoğu okulları en çok verilen ana dal derslerine göre sıralar. İnternette veya A.B.D. eğitim bilgi ve danışma merkezlerinde bulunan bilgisayar tabanlı ar-ama paketleri seçimlerinizi daraltmanızda yardımcı olurlar. İlgi alanlarınızın sunulduğundan ve programların sizin istediğiniz konular üzerinde yoğunlaştığından emin olun.

Akreditasyon ve Diplomaların TanınmasıBir A.B.D. kolejinin veya üniversitesinin en önemli kalite gösterge-si akreditasyon durumudur. Diğer bir çok ülkenin tersine, Ameri-ka Birleşik Devletleri’nde eğitim kurumlarını onaylayan hükümete bağlı merkezi bir ofis yoktur. Bunun yerine, hükümetle bağlantısı olmayan akreditasyon kuruluşlarınca yürütülen ve isteğe bağlı bir sistem vardır ve okulların standartlara uygunluğu denetlenir.

Bir yandan bütün A.B.D. kolejlerinin geniş kabul gören akredita-syon formları varken, diğer yandan Amerika Birleşik Devletleri’nde akreditasyonun karmaşık bir alan olduğu unutulmamalıdır. Çok farklı çeşitte akreditasyon olup, çok fazla sayıda akreditasyon kuruluşu vardır. Ayrıca diploma veren kurumların akredite olması veya belli bir biçimde akreditasyon sahibi olmaları kanuni bir ge-reklilik değildir. Bu karmaşıklıktan ötürü, başvurduğunuz kuru-mun diplomasının anavatanınızdaki hükümet ve ülkenizdeki ilgili meslek kuruluşları, bakanlıklar, veya işverenler tarafından tanınıp tanınmayacağını çok önceden dikkatle araştırın. Ayrıca, ül-kenize geri dönen mezunlardan o kurumdan aldıkları diplomayı kendi mesleklerinde başarı ile kullanıp kullanamadıklarını öğrenin. Lisans eğitiminiz sırasında bir A.B.D. kolejinden diğerine transfer etmeyi veya yüksek lisans eğitiminizi Amerika Birleşik Devletleri’nde sürdürmeyi düşünüyorsanız, kaydolmayı düşündüğünüz okulun kredileri ve diplomasının diğer A.B.D. üniversiteleri tarafından kabul edilip edilmeyeceğini kontrol edin.

A.B.D. eğitim bilgi ve danışma merkezleri ülkenizde A.B.D. diplomalarının tanınması konusunda ve A.B.D.’de diploma veren bir kurumun gerekli akreditasyona sahip olup olmadığı konusun-da bilgi verebilir.

Hangi ABD Eğitim Programı Seçilmeli?

Amerika Birleşik Devletleri’nde 3,600’den fazla kolej ve üniversite lisans programları sunar. Bu büyük sayı herkesin ihtiyacını karşılayacak bir program olduğunu gösterir. Ama sizin için en doğru programı nasıl bulacaksınız?

New York, Yenİ HaYat

Page 18: Yeni Hayat Gazetesi, Ağustos 2011, Sayı 4

Ağustos 2011 18

ABD’li Gençler İstanbul’da Türkçe Öğreniyor, Sokak Süpürüyor

Kültürlerarası İletişim Programı kapsamında 1 Temmuz itibariyle Türkiye’ye gelerek Kadıköy Belediyesi’nin düzenlediği eğitim ve uygulamalı saha faa-liyetleri programına katılmaya başlayan Amerikalı gençler her gün farklı bir

programa katılarak gönüllü çalışmalarda bulunuyorlar.

Türkçe öğrenmek, Türk kültürünü tanımak ve İngilizce öğretmek için Türkiye’ye gelen ABD’li öğrenciler, bu kapsamda İstanbul Kadıköy Belediyesi Çocuk Etütü Merkezi’nde çocuklara İngilizce öğretiyor, özel bir kursta Türkçe dersleri alıyor, sokak köpeklerini besliyor ve Kadıköy sokaklarını süpürüyorlar.

ABD’de başarılı öğrenciler arasından seçilen öğrenciler, Kadıköy’de gönüllü ailelerce misafir ediliyor ve aynı zamanda İstanbul’un tarihi ve doğal güzelliklerini de görme imkanı buluyor. Ayasofya Camii ve Topkapı Sarayı gibi tarihi İstanbul mekanlarını ziyaret eden öğrencilerin bazı programlarına Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk’de eşlik ederek genç misafirlerle be-raber oluyor. Öztürk, bu değişim programı her yıl düzenleyeceklerini belirterek, “ABD’li gençlerin ülkemize gelerek Türkçe öğrenmeleri ve gönüllü olarak saha çalışmalarına katılmaları büyük bir mutluluk. Eminim ki 45 günlük programın sonunda Türkçeleri gelişmiş ve Türkiye ile Türk insanına dair güzel izlenimlere sahip olarak ülkemizden ayrılacaklardır” dedi.

New York, Virginia, Georgia ve Maryland eyaletlerinden Türkiye’ye gelen lise öğrencileri 15 Ağustos’ta programı tamamlayarak ülkelerine dönecekler.

Uluslararası öğrenci değişim programı olan ISE World’ün organize ettiği Amerikan Dışişleri Bakanlığı NSLI-Y programı ile Türkiye’ye gelen 20 ABD’li lise öğrencisi Kadıköy Belediyesi ev sahipliğinde Türkçe öğrenip, Türk Kültürünü tanımaya çalışıyor.

ABD’li öğrenciler, bu kapsamda İstanbul Kadıköy Belediyesi Çocuk Etütü Merkezi’nde çocuklara İngilizce öğretiyor, özel bir kursta Türkçe dersleri alıyor, sokak köpeklerini besliyor ve Kadıköy sokaklarını süpürüyorlar.

ültürlerarası İletişim Programı kapsamında 1 Temmuz itibariyle Türkiye’ye gelerek Kadıköy Belediyesi’nin düzenlediği eğitim ve uygulamalı saha faa-

Çocuk Etütü Merkezi’nde çocuklara İngilizce öğretiyor, özel bir kursta Çocuk Etütü Merkezi’nde çocuklara İngilizce öğretiyor, özel bir kursta Çocuk Etütü Merkezi’nde çocuklara

Öğreniyor, Sokak SüpürüyorİstaNbul, Yenİ HaYat

a

Ekonomik özgürlük, yeni fikirlere tanınan fırsatlar ve farklılığın bir zenginlik olarak görülmesi, Amerika’yı

diğer ülkelerden ayıran özelliklerin başında geliyor. Bir “süper güç” konumundan söz ediyorsak, bu gücün kaynağının çeşitlilik ve onun sağladığı enerjiden geldiği yadsınamaz. Amerika deyince hep bir beyin göçünden söz edilir; ama bu parlak beyinlerin neden hep Amerika’yı tercih ettiği noktası göz ardı edilir. En önemli uzman-lar, uluslararası çaptaki araştırmalar ve en yeni fikirler ile en son teknolojik gelişmeler Amerika kaynaklı ise, bunu gerçekleştirenler elbirliğiyle ülkenin gücüne güç katan göç-menlerden başkası değil. Elbette onlara tüm bu imkanları sağlayan ve özgürce çalışabilecekleri altyapıyı hazırlamış olan Amerikan sistemi sayesinde.

Şimdi bu Amerikan sistemi, bir başka deyişle Amerika’yı “özgürlükler ülkesi” yapan ve bir cazibe merkezi statüsü kazandıran kuruluş felsefesi nereye doğru gidiyor, bunun üzer-ine biraz düşünmekte yarar var. Son 10 yıl içinde Amerika’nın temel değerleri öylesine aşındırıldı ki, insan “fırsat ve özgür-lükler beldesinden olağanüstü hale geçiş mi yapılıyor” diye düşünmeden edemiyor. 11 Eylül olayları ve bunun korkunç vahşeti kuşkusuz Amerika’nın, güncel deyimle söylersek,

“kimyasını bozdu.” Ancak aradan geçen 10 yıldan uzun süreye karşın, o zamanın şartlarında uygulama konmuş olan olağandışı tedbirlerde ısrar edilmesi, Ameri-kan yönetimlerinin artık liberal felsefeyi tari-hin bir dönemi olarak geride bıraktığı izlen-imi doğmasına yol açıyor. Her şeyden önce ismiyle tartışmalı “Yurtseverlik yasası” imzalandığında yıl 2001’di ve başkanlık koltuğunda George Bush oturuyordu. Özgür tartışma ve her

fikrin uluorta söylenebilmesi felsefesine yönelik ilk darbe işte bu süreçte başladı. Temelde suçla mücadeleyi öngören ve terör olaylarını planlayanların eyleme geçmeden yakalanmasını amaçlayan bir yasayı, politikacı kurnazlığıyla (bizde bunun ismi de var Şark Kurnazlığı) “yurtseverlik” diye sunmak, zaten eleştiriden korkulduğunun bir kanıtıydı adeta. Her konu gibi maalesef yurtseverlik, vatanseverlik kavramları da politikaya en çok alet edilenlerin başında geliyor. Ne-dense her ülkede durum aynı! Bush yönetiminin yaptığı da farklı değildi. Kanun hazırlanırken zorlama bir şekilde ismi “yurtseverlik” diye okunabilecek şekilde tasarlandı ve buna uygun kelimelerden oluşan baş harfleriyle Kongre’ye sunul-du. Tabii kolaysa karşı çıkın: Vatanı sevmemekle suçlanmak an meselesi! Bütün bu “olağandışı çabalar” artık geride kaldı deyip, Amerika’nın geleceği için umutlanırken, Başkan Obama’nın da aynı çizgiye geçmesi herhalde sürprizlerin en büyüğüdür. Hatırlarsanız, Obama kendi seçim kampanyası sırasında, bu yasanın haberleşme özgürlüğü ile mahremiyeti ciddi biçimde ihlal ettiğini söyleyerek eleştirmişti. Şimdi geldiğimiz nokta-da, Obama yasayı 4 yıl daha uzatıyor. Daha da enteresanı, yasanın fikir babası ve politik kurnazlığın adresi olan Cum-

huriyetçiler, Başkan Obama’nın süre uzatımına karşı çıkıyor, imza atmaması için kampanya yapıyordu. Gerekçeleri neydi diye merak ediyorsanız söyleyeyim; özgürlüklerin ve kişisel mahremiyet hakkının çiğnenmesi. Birisi çıksa da bütün bunların kötü bir şaka olduğunu söylese! Öyle ya da böyle sonuç değişmiyor. Amerikan yönetimi 2015 yılına kadar İnternet ve telefon dahil, iletişimle il-gili tüm bilgileri izlemek, kayıt altına almak, mahkeme kararı olmaksızın takibe almak hakkına sahip. ABD da-hil, dünyanın en güçlü ülke liderlerinin daha geçenlerde zirve yaparak, “İnternet yasaklanamaz” kararı aldığı, Orta Doğu’daki dikta rejimlerine özgürlük ve demokrasi çağrısı yaptığı bir zamanda oluyor bütün bunlar. Sivil toplum kuruluşları Amerika’da çok etkin bir güçtür. Hemen hepsi zaten sakıncalı olan bu uygulamanın devam etmesiyle Amerika’nın pek çok değerinden “de facto” yani fiili olarak, feragat etmek durumunda kalacağını boşuna söylemiyor. Çünkü, “kanıtlanmamış bir kuşku” halinde bile yetkililer biri-sini izleme ve iletişimini kayda geçirme hakkına sahip. Her-hangi bir mahkeme kararına dayanmayan böyle bir yetki, temel özgürlükler ve insan hakları için ciddi sakıncalara yol açabilecek. Daha da kötüsü, bu yetkiyi kullananların “he-sap verme” durumu söz konusu olmadığından, Amerika’nın sarsılmaz diye bildiğimiz “checks and balances” yani kuv-vetler ayrılığı prensibi de ayaklar altına alınmış oluyor. a

Esasında, Obama’nın dört yıllık uzatmaya gerekçe olarak “halen devam etmekte olan süreç aksamasın” mazeretini kullanması, deyim yerindeyse uzatılan olağanüstü halin tuzu biberi: Nedense kimse tam 10 yıldır “bu kadar olağanüstü yetkiye rağmen kötü adamlar neden yakalanamadı” diye sormayı düşünmüyor. Soramaz da zaten, suçlama ger-ekçeleri tümüyle haksız ve dayanaksız olsa bile, vatanı sevmemekle suçlanmayı kim göze alır ki?

Haldun Armağ[email protected]

Özgürlükler Ülkesinde Sıkıyönetim Tablosu

Page 19: Yeni Hayat Gazetesi, Ağustos 2011, Sayı 4

Ağustos 2011 19

ABD’deki Öğrenciler Askerliklerini Nasıl Erteleyebilir?

Dil Eğitimiyle Askerlik ErtelemeABD’de dil eğitimi veren birçok okul yer almakta ve değişik programlar sunmaktadırlar. Askerlik görevini bu okulların size sunacağı her tür pro-gramla ertelemek mümkün değildir. Yapacağınız dil eğitimi ile askerliğinizi erteleyebilmeniz için dil eğitimi yapacağınız okulunun haftada en az onbeş saat ders vermesi gerekir. Aynı zamanda kurşun süresinin en az iki aylık olması gerekme-ktedir. Seçeceğiniz okulun o şehirdeki bir üniver-site bünyesinde olması ve dil eğitiminizden sonra üniversite, mastır veya doktora ile eğitime devam edebileceğinizin belirtilmesi gereklidir.

ABD’deki bir üniversitede okurken askerliğinizi erteleyebilmeniz için öncelikle Özel Öğrenci Statüsü’nün oluşturulması gerekir. Bu kategoride-ki öğrenciler ABD’deki yaşam ve eğitim giderlerin kendisi karşılıyor olmalıdırlar.

Bu statüde ABD’de üniversite öğrenimi yapa-cak öğrencilerin başvuru formlarını Türkiye içinde Milli Eğitim Bakanlığı Yüksek Öğretim Genel Müdürlüğü’ne, yurtdışında ise Eğitim Ataşeliklerine göndermeleri gerekir. Başvurular 1 Haziran’da başlar, Nisan ayı sonuna kadar devam eder. Özel Öğrenci olarak başvuru yapabilmek için gerekli belgeler:

1-Başvuru dilekçesi ve formlar

Bu dilekçe ve formlar yurtiçinde Milli Eğitim Bakanlığı ve bulunduğunuz ilin İl Milli Eğitim Müdürlüklerinden elde edilebilir. Yurtdışında bulunuyorsanız Eğitim Müşavirlikleri, Eğitim Ataşelikleri ve bunların bulunmadığı yerlerde Kon-solosluklardan elde edebilirsiniz.

2-Mezuniyet Belgesi

Mezuniyet Belgesi’nden kasıt Türkiye’de son me-zun olduğunuz okuldan alınacak diploma veya çıkış belgesinin onaylı örneğidir. Yurt dışındaki lise ve dengi okullardan mezun olanların Eğitim Müşavirlikleri, Eğitim Ataşelikleri ya da MEB Talim

ve Terbiye Kurulu Başkanlığı ile İl Milli Eğitim Müdürlükleri’nden bu belgeyi temin etmeleri ger-ekir. Yurtdışındaki üniversitelerden mezun olanların ise Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığı’ndan alacakları denklik belgelerinin onaylı örneğini başvurularında kullanmaları gerekir

3-Okul Kayıt Belgesi

Okul kayıt belgenizin Yüksek Öğrenim Kurumu’nun tanıdığı bir yüksek öğretim kurumundan alınmış olması şarttır. Yurtdışında dil öğrenimi veya esas öğrenim yapılacak okuldan alınacak kayıt kabul belgesi, öğrenime başlama tarihi ve öğrenimin dalı belirtilmiş olmalıdır. Ayrıca bu belgenizin Türkçeye çevrilmiş ve onaylanmış olması gerekmektedir. Dil öğrenimi kabul belgesinin, öğrenim süresinin en az 2 ay olduğunu, öğrencinin haftada en az 18 saat öğrenim göreceğini göstermesi önemlidir. Ayrıca öğrenimi sonrasında başlanacak öğrenim dalının ÖSS’de alınan puan türünden bir yüksek öğrenim alanı kapsamında olduğunun belirtmesi şarttır. ÖSYM kitapçığında bulunan ülkelerde yük-sek öğrenim yapmak isteyenlerin ‘ÖSS’yi Kazandı’ belgesini ibraz etmeleri gerekmektedir. Bunun yanında Türk Cumhuriyetleri ülkelerinden alınacak kayıt kabul belgesinin Eğitim Müşavirlikleri ve Eğitim Ataşelikleri bunların bulunmadığı yerlerde ise Konsolosluklar tarafından onaylanması gerekir.

4-ÖSS Sonucu

Yurt dışında üniversite eğitimi almak isteyenlerin ÖSS’ye girmeleri ve öğrenim görmek istekleri dal-daki baraj olarak gösterilmiş olan puanı almaları şarttır. Bu koşul, gelişmiş ülkelerin üniversitelerine kabul için yapılan genel yetenek sınavını başaran kişilerde ve yurtdışında okuyup Türkiye’deki lisel-ere denk liselerden mezun olanlarda aranmaz.

5-Nüfus Cüzdanı Örneği

Belgelerinize ek olarak sunacağınız nüfus cüzdanı örneğinin yurtiçinde noter veya muhtarlıklardan, yurtdışında ise Eğitim Müşavirlikleri, Eğitim

Ataşelikleri ya da Konsolosluk tarafından onaylı olması gerekir.

6-Askerlik Durum Belgesi

Yurtdışında üniversite öğrenimi yapmak isteyen kişilerin askerlik şubelerinden yurt dışında eğitim yapmalarına sakınca olmadığını gösteren asker-lik durum belgesi almaları gerekir. Askerlik çağına girmiş ve 20 yasından gün almış olan kişiler bu yükümlülük altındadır. Bu durum belgesi liseyi bitirdikleri yıl yurtdışında üniversite öğrenimine başladıklarını belgelendirenlerden ve asker-lik çağına girmeden önce yurtdışında öğrenime başlayarak ara vermeden sürdürenlerden istenmez.

7-Altı adet vesikalık fotoğraf

Practical Training ile Askerlik Erteleme İşlemleri Practical Training ile askerlik erteletebilmek için mastır ya da üniversite eğitimi sonrası elde ettiğiniz bir yıllık çalışma hakkınızı kullanabilmek üzere okulunuzda-ki Yabancı Öğrenciler Danışmanı ile görüşmelisiniz. Burada yapılacak işlemlerin ardından Amerikan Hükümeti Göçmenlik Bürosu’ndan çalışma izin kartınızı almanız gerekmektedir.

Bu çalışma izin kağıdını aldıktan sonra bağlı olduğunuz Eğitim Müşavirliği’ne bir dilekçe ile başvurarak bu kurumla ilişkinizi kesmeniz gerekir. Bu işlemin ardından bağlı olduğunuz konsolosluğa başvurarak askerlik dosyası açtırmanız ve askerliğinizi erteleme işlemlerinizi başlatmanız gerekir.

Bu işlem için başvururken gereken belgeler:1. 4 adet fotoğraf2. Nüfus cüzdanınızın fotokopisi3. Geçerli Pasaport4. Çalışacağınız işyerinizden yazı5. Çalışma İzin Kartı Fotokopisi6. W2 Formu (maaş aldığınızı gösteren

belge) Fotokopisi

aNkara, Yenİ HaYat

ABD’de öğrenci ya da çalışan olarak belli şartlar altında askerliğinizi erteleyebilir veya gerekli kriterleri elde ettikten sonra bedelli askerlik yapabilirsiniz. Askerliğinizi öğrenci olarak erteletmenin farklı öğrencilik durumlarından kaynaklanan değişik uygulamaları olduğu gibi bu durum çalışanlar içinde geçerlidir.

Page 20: Yeni Hayat Gazetesi, Ağustos 2011, Sayı 4

Ağustos 2011 20

Türkiye tanıtım kampanyasının başarısını neye bağlıyorsunuz? Emrah Yücel yapılmayan neyi yaparak bu yükselişi sağladı?

Amerika merkezli bir ajans olmamıza ve en önem-lisi yaptığımız işi önemsememize bağlıyorum. Bu çok basit bir cevap olarak gözükebilir. Özellikle me-dya alımlarında ciddi başarı sağladık. Geçtiğimiz senelere oranla reklam yayınlarının neredeyse iki katına ulaşabilme şansını yakaladık. Sadece sayısal olarak değil, aynı zamanda nitelik olarak da doğru lokasyonları ve mecraları satın aldık. Burada sadece kampanyanın parıltılı kısımlarından bahset-miyorum. 23 Nisan’da, Ermenilerin yürüyüşünden bir gün önce, Los Angeles Times gazetesini komple giydirmemiz, Times Meydanı için hazırladığımız 3’lü billboard kuleleri ve New York’taki Rockefeller Metro İstasyonu’nu domine etmemiz, bu kampanyanın öne çıkan öğeleri oldu. Ama hiç bahsi geçmeyen başka bir detaya daha dikkatinizi çekmek istiyorum. Bu sene internet alımlarımızı, geçmiş yıllardaki gibi gazete ya da dergilerin web sitelerindeki indirimli seyahat bölümlerinden yapmadık. İnternet kampanyamız; Travelocity, Ex-pedia, Orbitz gibi sadece seyahat ile direkt bağlantılı web sitelerinde yürütüldü.

Türkiye markası ABD’lilerin gözünde neyi ifade ediyor? Siz bu imajı hangi seviyeye getirmeyi ve nasıl bir algı oluşturmayı amaçlıyorsunuz?

Amerika’nın ve aslında Avrupa’da Türkiye ile yakın ilişki içinde olan birkaç ülkenin dışında tüm dünyada Türkiye markasının algısı hiç de bizim zannettiğimiz gibi değil. Türkiye bir turizm destinasyonu olarak dünyada 7. sırada. Bu büyük bir başarı. 2050 yılında amaç ilk 5 içerisinde olmak. Ayrıca, bu sadece bir sıralama başarısı da değil. Turizm gelirl-eri sıralamasında da Türkiye 9. sırada. Bu da yine olumlu bir pozisyon.

Gelelim işin olumsuz tarafına. Ülkemiz dünya marka sıralamaları listesinde 35. sırada. Yani

Türkiye, bir turizm

destinasyonu olarak dünya-da iyi bilinmesine karşın, ülke olarak marka değeri çok düşük. Bunun arkasındaki et-kenleri incelediğinizde; turizmde önde olmamıza rağmen kültürel mirasımıza sa-hip çıkmamamız, çağdaş kültür üreti-minde geride kalmamız, adalet ve insan hakları

konularında kötü notlarımız, monu-mental mimaride yeni yapılar ortaya koyamayışımız, sinema silahını doğru

kullanmayışımız, uluslararası arenada yarışacak ihracat

markalarımızın olmayışı gibi eklenebilecek pek

çok etken var.

Türkiye markasının 35. sıradan hakettiği yerlere yükselmesi sadece turizm kampanyaları ile ilgili bir çalışma ile ol-

amaz. İhracat, eğitim, insan, devlet, yatırım, göç gibi alanlarda yürütülecek stratejile-

rin aynı dili konuşması lazım. Şu anda tüm bu alanlarda birbirlerinden farklı iyileştirme

çabaları yürütülüyor. Bunların aynı strateji altında yönlendirilmesi lazım.

Film afişi tasarlamaktaki başarınızı Türkiye tanıtım kampanyası gibi bir reklam alanına

aktarmak nasıl bir duygu? Emrah Yücel’i artık grafik tasarım dışında daha farklı

yaratıcı alanlarda görecek miyiz?

Geçmiş yıllarda, Türkiye’nin tanıtım kampanyalarındaki reklamlar kart-

postal izlenimi uyandırıyordu. Bu sene ise, bizlerin sinema pazarlamacılığındaki insan unsurunu öne alan tecrübemiz yeni kampanyada gerçek bir farklılık yarattı. Örneğin biz, tarihi eser ve doğal güzellikleri göstermenin yanı sıra, bir çocuğun tarihi eserin önünde kendini tıpkı bir gladyatör gibi hissetmesi duygusunu da öne çıkarmaya çalıştık. Boynuna plaj havlusunu pelerin gibi bağlayan çocuğun tıpkı bir süper kahraman gibi oynadığı oyunu kullandık. Böylece hem farklılık yaratmış olduk hem de potan-siyel turistlerin Türkiye’ye duygusal bir yaklaşımla bakmalarını sağladık.

Dünya Basketbol Şampiyonası’nın reklam ajansı olmamızın dışında, Avrupa Audi’den tutun da Ameri-kan Kızılhaçı’na kadar pek çok marka ve kurumun reklam kampanyasını yürüttük. Godiva çikolatalarının ürün pozisyonlandırması için ambalaj çalışmaları yaptık, dünyadaki 3 büyük dinin web sitesini hazırladık. 2009 yılında, Amerika’da, ‘International Design Awards’da ‘Yılın Tasarımcısı’ ödülüne layık görüldüm. Yani yaratıcı olan pek çok alanda üretimde bulunduğumuzu söyleyebiliriz.

Birçok farklı yaratıcı işler üretmenize rağmen medyada ve halk arasında genellikle ‘Afiş Tasarımcısı’ ibaresiyle anılmak sizi rahatsız edi-yor mu? Emrah Yücel markası afiş tasarlamanın ötesinde insanlara neyi çağrıştırmalı?

Tanınıyor olmanın doğal olarak böyle bir bedeli var. Yaptığınız işin medyatik olan kısmı ile akıllarda kalmanız kadar doğal bir şey olamaz. O yüzden bu şekilde akla gelmemi yadırgamıyorum. Ahmet Erteg-ün gibi efsane bir isim bile yıllarca ‘Amerika’daki

“Türkiye Artık Sadece İş Gücü Değil, Hayal Gücü de İhraç Eden Bir Ülke”

Türkiye’nin Hollywood’daki gururu ünlü grafik tasarımcısı Emrah Yücel,

“Türkiye, 1960’lardaki gibi artık sadece iş gücü ihraç eden bir ülke değil,

dünyanın her yerine entelektüel beyinler gönderen bir kültür ülkesi” dedi. Ünlü tasarımcıyla Türkiye tanıtım

kampanyası ve Emrah Yücel markası üzerine konuştuk.

İstaNbul, Yenİ HaYat, arda saYıner

EMRAH YÜCEL

yılında amaç ilk 5 içerisinde olmak. Ayrıca, bu sadece bir sıralama başarısı da değil. Turizm gelirl-eri sıralamasında da Türkiye 9. sırada. Bu da yine olumlu bir pozisyon.

Gelelim işin olumsuz tarafına. Ülkemiz dünya marka sıralamaları listesinde 35. sırada. Yani

Türkiye, bir turizm

destinasyonu olarak dünya-da iyi bilinmesine karşın, ülke olarak marka değeri çok düşük. Bunun arkasındaki et-kenleri incelediğinizde; turizmde önde olmamıza rağmen kültürel mirasımıza sa-hip çıkmamamız, çağdaş kültür üreti-minde geride kalmamız, adalet ve insan hakları

konularında kötü notlarımız, monu-mental mimaride yeni yapılar ortaya koyamayışımız, sinema silahını doğru

kullanmayışımız, uluslararası arenada yarışacak ihracat

markalarımızın olmayışı gibi eklenebilecek pek

çok etken var.

Türkiye markasının 35. sıradan hakettiği yerlere yükselmesi sadece turizm kampanyaları ile ilgili bir çalışma ile ol-

amaz. İhracat, eğitim, insan, devlet, yatırım, göç gibi alanlarda yürütülecek stratejile-

rin aynı dili konuşması lazım. Şu anda tüm bu alanlarda birbirlerinden farklı iyileştirme

çabaları yürütülüyor. Bunların aynı strateji altında yönlendirilmesi lazım.

Film afişi tasarlamaktaki başarınızı Türkiye tanıtım kampanyası gibi bir reklam alanına

aktarmak nasıl bir duygu? Emrah Yücel’i artık grafik tasarım dışında daha farklı

yaratıcı alanlarda görecek miyiz?

Geçmiş yıllarda, Türkiye’nin tanıtım kampanyalarındaki reklamlar kart-

:

Page 21: Yeni Hayat Gazetesi, Ağustos 2011, Sayı 4

Ağustos 2011 21

Türk plakçı’ olarak bilindi. Ne yazık ki, medyanın bu reyting kaygısı, Türkiye’nin pek çok konuda yüzeyselleşmiş olmasının en önemli etkenlerinden biri olarak görünüyor.

Emrah Yücel isminin, özellikle tasarım eğitimi alan genç kuşaklara kendi ülkemizin dışında, başka ufuk-lar da çağrıştırmasını isterim. Türkiye, 1960’lardaki gibi artık sadece iş gücü ihraç eden bir ülke değil, dünyanın her yerine entelektüel beyinler gönderen bir kültür ülkesi. Bizlerin ‘beyin göçü’ olarak değil ‘kültür elçileri’ olarak algılanmamız lazım.

ABD’de başarılı olmak tüm dünyada başarılı olmanın garantisi midir sizce? Kendi alanınızda başarının referansı ve en önemli göstergesi sizin için nedir?

ABD büyük ve zor bir pazar. Tutucu olması, standartlarının çok yüksek olması, çok çalışan bir ülke olması gibi özellikleri var. Burada başarılı olmak, dünyada da başarılı olmanın bir göstergesi midir bilmiyorum. Başarı çok göreceli bir kavram... Başarılı

olmak, mutlu olmak ile aynı an-lama gelmiyor. Ayrıca dünyada pek çok merkez yer değiştiriyor. Bunun yanı sıra, internet sayes-inde sanal merkezler oluşuyor. Sorunuza pek çok soru ile cevap verdim ama bu konuda cevaplar kişisel tercihler ile çok ilgili.

Benim alanımda, başarının referansı sorunuza gelince size iki örnek verebilirim. Bunlardan birincisi 2011 yılında Hollywood Key Art Ödüllerinde sektörümün 8 önemli ismind-en birisi olarak jüri seçildim. Bu benim için önemli bir sosyal adım. İkinci örnek daha duygusal bir arenadan… Paris’te yönetmenRoman Polanski’nin çalışanları,

kendisinin, önümüzdeki filminde bizimle çalışmak istediğini ileten bir mektup yolladılar. Bu beni çok gururlandırdı ve yaptığım işte bir yerlere geldiğimin ‘kendi çapımda’ bir göstergesi oldu.

Ayrıca özellikle tasarım ağırlıklı bir reklam ajansı olarak başladığımız bu operasyon şu anda dünyanın 15 ayrı ülkesinde medya alımı yapan, dünya çapında milyonlarca dolarlık kampanyaları yürüten bir operasyona dönüştü.

Türkiye’de sizin jenerasyonunuzdan son-ra ortaya çıkan birçok yetenekli grafik tasarımcısı olmasına rağmen, çalışmaları ve adı uluslararası alanda sizin kadar ön pla-na çıkan ve başarılar kazanan bir Türk ismi daha duyamadık. Sektörünüzdeki bu duru-mu nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye’nin yetenek ihraç etmesinde ne gibi engeller var sizce?

Cevap sorunuzun içerisinde var zaten. Yeni jenera-syon ile benim aramda önemli bir zaman aralığı var.

Ben 17 yıldır Amerika’dayım. Bu uzun ve yorucu bir koşu. Sadece benim şirketimde çalışan Türk arkadaşlarımın bile, bu alanda ileride önemli nokta-lara geleceklerinden eminim.

Türkiye’nin yurtdışına yetenek ihraç etmesinde en önemli engelin güçlü aile bağları olduğunu düşünüyorum. Aileler her ne kadar eğitim konusun-da yurtdışını destekleseler de çocuklarının kend-ilerinden uzakta yaşamasını istemiyorlar. Duygusal bağların yanı sıra çocuklarının kendilerine gelecek-te destek olacağı hissi de önem taşıyor sanırım. Bunun hem iyi hem de kötü tarafları var. Zaman içerisinde bu değişecektir. Hayallerinin peşinden koşan gençleri durdurmak zor olur.

Page 22: Yeni Hayat Gazetesi, Ağustos 2011, Sayı 4

Ağustos 2011 22

ABD’de Gücün Simgesi JFK Havalimanı

1930’un sonlarında New York’un ilk havaalanı La Guardia’nın New York hava trafiğini kaldıramamasından

dolayı kurulmasına karar verilen John F. Kennedy Uluslararası havaalanının ilk ismi bölgedeki golf sahasından gelen Idlewild’di. 1943’de 60 milyon dolarlık bir yatırımla Idlewild Golf sahasının bölgeden taşınmasıyla inşa edilen havalimanın res-mi ismi 1943’den sonra New York Beledi-yesi tarafından General Alexander Ander-son Havaalanı olarak değiştirildi. Fakat havaalanı 1963 yılına kadar halk arasında Idlewild olarak anılmaya devam etti.

John F. Kennedy havaalanına ilk ticari uçak 1948 yılında indi. Uçağın inişi dönemin ABD Başkanı Harry Truman’ın katıldığı bir tören-le havaalanında kutlandı. Bu tarihten sonra New York Belediyesi’nden havaalanının kullanımını devralan New York Liman İdaresi bu görevini 2000 yılına kadar devam ettirdi. Bu devralma döneminden itibaren New York Liman İdaresi yabancı uçakların La-Guardia havaalanına inmesini yasakladı ve yeni yapılan John F. Kennedy Havaalanına

yabancı uçakların inmesini zorladı. Bu birkaç senelik uygulama sayesinde yeni havaalanının popülerliği ve işlerliği arttı ve aynı zamanda da La Guardia havaalanının da yoğunluğu azaltılmış oldu.

24 Aralık 1963’de dönemim ABD Başkanı John F. Kennedy’nin suikast sonucu hayatını kaybetmesinin hemen bir ay sonrasında ise dünyaca meşhur bu havaalanının adı değiştirilmemek üzere John F. Kennedy olarak konuldu.

Günümüzde John F. Kennedy havaalanı 8 ana terminal 151 kapı ile dünyanın en büyük havaalanları arasında yer alıyor. 2010’da 46 milyonun üzerinde yolcunun indiği li-man dünyanın en yoğun 18’inci havaalanı unvanına sahip. Yolcu trafiği dışında Ameri-kan ekonomisine katkısıyla da John F. Ken-nedy Havaalanı Amerika Birleşik Devletleri için büyük bir önem arz ediyor. Her sene 30 milyar doları New York şehrine kazandıran havaalanı 35 bin kişiye kadro, 229 bin kişiye değişik iş kapısı ve toplam 10 milyar dolarlık maaş akışı yaratıyor.

New York’un Türkiye’ye ve tüm dünyaya açılan kapısı olan John F. Kennedy Havalimanı’nı ne kadar

tanıyoruz? İşte bu meşhur havalimanının hikayesi ve rakamlarla ABD’de yarattığı gücün etkisi.

Los Angeles Times’tan Türkiye’ye Gitmeyi Planlayan Amerikalı Kadınlara Tavsiyeler

Yaz mevsiminin gelmesiyle birlikte tatil tavsiyeleri de verilmeye başlandı. Los Ange-les Times gazetesi, Türkiye’yi ziyaret etmeyi planlayan kadınlara, “Büyük şehirlerde gösterişsiz, mütevazi ve şık bir şekilde giyinin, kadınlara arzu dolu bakan ve rahatsız

eden erkeklere tepki vermeyin” tavsiyelerine yer verirken, “Türkiye’nin turistik batı şehirlerinde yalnız iki kadının tatil yapmasının tehlikeli olduğu” iddiasını vurguladı.

Los Angeles Times gazetesi, Türkiye Tatil Planlayıcıları sitesinden Tom Brosnahan Türkiye’nin sadece samimi ve arkadaş canlısı bir yer olmadığını, hiçbir yer tamamen

güvenli olmamasına rağmen Türkiye’nin Avrupa ve Kuzey Amerika kadar güvenli olduğunu söylediğini belirtiyor.

“ŞORT YA DA DEKOLTE GİYMEYİN”Buna karşın, Brosnahan’ın kadınlara yerel geleneklere uymaları ve tutumlara karşı duyarlı olmaları konusundaki tavsiyelerine dikkat çekilerek, bunun anlamının büyük şehirlerde gösterişsiz, mütevazi ve şık bir şekilde giyinmek olduğu ifade ediliyor.

Haberde, Türkiye’de yaşamış eski bir gazeteci olan Carol Masciola’nın “Eğer bir camiyi ziyaret etmiyorsanız kesinlikle başörtüsü takmak zorunda değilsiniz. Seksi bir pantolon ve göğüs dekolte-siyle dolaşıyorsanız insanlar gözlerini dikip size bakacaklardır. Eğer baş örtüsünün yaygın olabileceği doğuya ya da güneye gitmeyi planlıyorsanız çok açık giyinmeyin, şort ya da dekolte giymeyin” if-adeleri vurgulanıyor.

“RAHATSIZ EDEN ERKEKLERE ‘GERİ ÇEKİL’ BİLE DEMEYİN”Kadınlara arzu dolu bakan ve rahatsız eden bir kısım erkeklerin olduğunu söyleyen Türkiye’de safkan yarış atlarını eğiten Fransız Gina Rarick ise, “Ancak eğer sadece yürür ve bunu görmezden gelirseniz bir süre sonra dikkat etmeyeceksiniz bile. Hiçbir tepki olmamalı, bu tepki “geri çekil” demek olsa bile. Çünkü her hangi bir reaksiyon provokasyon olarak görülebilir” diyor.

Haberde, eğer gözlerin size dikilmesi size rahatsız ve güvensiz hissettiriyorsa İstanbul’da mut-lu olamayacağınız belirtilerek, “Ancak rahatsız oluyorsanız bir çok ülkede seyahat etmek sizi mutlu etmeyebilir” ifadelerine yer veriliyor.

“TURİSTİK ŞEHİRLER TEHLİKELİ”Ayrıca, Türk bir erkekle evli olan New York’dan Sar-ah Çelik’in Türkiye’nin turistik batı şehirlerinde yalnız iki kadının tatil yapmasının tehlikeli ve düş kırıklığı olduğunu ve yabancı dilin de bir engel teşkil ettiğini söylediğine dikkat çekildi.(ANKA)

Los Angeles Times, Türkiye’yi ziyaret etmeyi planlayan Amerikalı kadınlara, “Büyük şehirlerde gösterişsiz, mütevazi ve şık bir şekilde giyinin, kadınlara arzu dolu bakan ve rahatsız eden erkeklere tepki vermeyin” tavsiyeler-ine yer verirken, “Türkiye’nin turistik batı şehirlerinde yalnız iki kadının tatil yapmasının tehlikeli olduğu” iddiasına dikkat çekti.

New York, Yenİ HaYat

los aNgeles, anka

Page 23: Yeni Hayat Gazetesi, Ağustos 2011, Sayı 4

Ağustos 2011 23

THY Los Angeles’ta Hedef Büyüttü

Beş aylık süre zarfında Los Angeles-İstanbul uçuşlarının

verimliliğini nasıl degerlendiriyorsunuz? İlgi ne düzeyde?

Geçtiğmiz 5 ay Türk Hava Yolları ve Türkiye adına gerçekten

cok yoğun fakat gurur verici bir süreç oldu. Bilet satışlarımız

ve THY’ye olan ilgi hergeçen gün artıyor. Şu an yüzde

80’lerde seyreden doluluk oranlarına ulaşmış durumdayız.

Bu ilgiden dolayı daha geniş kitlelere THY konforu

ve güvenini yaşatmak adına uçuşlarımızı 31 Agus-

tos 2011 itibariyle haftanın 5 gününe çıkariyoruz.

Ayrıca hattımızın gördüğü yoğun ilgi nedeniyle

26 Mart 2012 itibariyle daily (haftanın her günü)

uçuşlara başlıyoruz.

THY Los Angeles Ofisi, Türkler dışında Los

Angeles’daki hangi milletlerden yolcuları taşıyor?

Temel olarak Kaliforniya ve civar eyaletlerde

yaşan Türk vatandaşlarımız dışında, Amerikalılar

Ortadoğulular, Afrika ülkeleri vatandaşları, Balkan-

lar ve Türkiye’nin diğer komşu ülkelerinde yaşayan

toplumları taşıyoruz. Özellikle Los Angeles’ta yaşayan

geniş İran toplumu üyeleri hedef kitlemizde. Bizim

Los Angeles’da faaliyete başlamamızdan önce ülkel-

erine gitmek için diğer yabancı havayollarını seçen

toplumlar coğrafi ve kültürel sebeplerden dolayı aşina

olduğu Türk Hava Yolları’nı tercih ediyorlar. Bu sebe-

ple de tüm pazarlama çalışmalarımızı sadece Türk ve

Amerikan toplumlarına değil diğer etnik gruplara da

yönelik olarak planlıyoruz.

Sizce THY’nin Los Angeles’taki rakiplerinden

ayıran özellikleri neler? Niçin THY Los Angeles’da

tercih edilmeli?

İlk başta üstün servis kalitesi ve yeni uçaklarımız. Türk

Hava Yolları olarak bu anlamda Avrupa’da ve tüm dünyada

ödüllere doymayan bir havayoluyuz. Bildiğiniz gibi en son

Skytrax tarafindan ‘Avrupa’nın En Iyi Havayolu’ seçilmenin

gururunu yaşadık.

Los Angeles – İstanbul uçuşlarında filomuza yeni katılmış

olan B777-300ER uçaklarımızla servis vermekteyiz. Bu

uçuşlarımızda Business Class’ımız da THY’ye özel son derece

farklı bir uygulama olan ‘Uçan Ahçılarımız’ servis vermektedir.

Yine bu uçuşlarımızda THY’de yeni ve çok popülar bir uygu-

lama olan, Business Class konforuyla neredeyse Ekonomi

Class fiyatına uçma imkanı sağlayan, Comfort Class servi-

simiz vardır ki yine son derece gurur verici bir şekilde yeni bir

uygulama olmasına rağmen Skytrax tarafından ‘ En Iyi Pre-

mium Ekonomi’ servisi olarak ödüllendirilmiştir.

Türkiye bunca yıllık tarihi ve geleneksel misafirperverlik

duygusu ile turistlere ne gibi güzellikler sunuyorsa biz

bunları da yolcularımız Türkiye’ye ayak basmadan once on-

lara uçagımızda sunmaya başlıyoruz. Yani THY uçağına

Los Angeles’tan binmekle eşsiz Türkiye deneyimini ve gelenek-

sel Türk misapirperverligini o anda yaşamaya başlıyorsunuz.

Dolayısıyla servis kalitemiz, yemek ve ikramlarımız ve

artan sefer sayımız bizi rakiplerimizden ayıran en önemli

özellikler oluyor.

THY Los Angeles Ofisi, tanıtım ve pazarlama amaclarına

ulaşmak için LA’de ne gibi yollar izliyor? Gelecekde başka

Hollywood yıldızlarıyla düşünülen reklamlar yada spon-

sorluklar var mı?

Türk Hava Yolları olarak artık bir dünya markası olmanın bil-

incinde pazarlama çalışmalarımızı yürütüyoruz. Bu sebeple

sinema ve eğlence dünyasının kalbi olan Los Angeles’da

yer almanın bilincine sahip bir şekilde adımlar atıyoruz.

Kobe Braynt ile yapmış olduğumuz sponsorluk anlaşmamız

çok başarılı oldu. THY gibi bir dünya markasının Kobe Bry-

ant gibi tüm dünyada tanınan ve binlerce hayranı olan bir

atlet tarafından temsil edilmesi marka değerimize olumlu

katkıda bulunmuştur.

Televizyon ve internet reklamları dışında açıkhava reklamları

ve gazete-mecmua reklamlarına da önem veriyoruz. Açıkhava

reklamlarında şehrin en popüler noktalarına reklam vererek Los

Angeles halkının en gözde kesimlerine hitap etmeye çalışıyoruz.

Ama esas önemli olan bizim yerel halk, sivil toplum

kuruluşları, medya yöneticileri, büyük turizm firmaları

ve diğer işletmeler ile kurduğumuz yerel bağlar ve bu

networklar üzerinden sağladığımız tanıtımlar. Bu konu-

da tüm kadromuz büyük bir emek harcıyor.

Kobe Bryant’ın THY reklam çekimi amacıyla

yada turistik olarak Türkiye’ye gelme ihtimali

var mı? Kendisi THY sevenlerine başka ne gibi

sürprizler yapacak?

Kobe Turkiye’ye gelmeyi ve Türkiye’nin eşsiz güzel-

liklerini, tarihi yerlerini görmeyi çok arzu ediyor ancak

yoğun programı nedeniyle belirlenmiş kesin bir tarih

söz konusu değil.

Önümüzdeki günlerde Washington’da yine THY’nin

sponsor olduğu iki dünya devi ManU – FCB maçından

sonra kazanan tarafa kupasını THY adına global

marka elçimiz Kobe Bryant takdim edecek. Ayrıca

maç sonrası yapılacak bazı etkinliklerde de basın

mensuplarına ve hayranlarına basketbolcu kimliğinin

dışında sürprizleri olacak.

Son olarak söylemek istedikleriniz ve Türk-Amerikan

toplumuna mesajınız nedir?

THY Los Angeles ofisinin 5 ay gibi kısa sürede elde ettiği bu

başarının asıl mimarı Türk-Amerikan toplumu üyeleridir. Bize

vermiş oldukları desteğe müteşekkiriz.

THY olarak bölgemizde birçok promosyonel kampanya-

lar yaparak özellikle Türk Amerikan toplumunun değerli üy-

elerinin uygun fiyatlarla, üstün servis kalitesi ve geleneksel

Türk misavirperverligi ve nonstop uçuşları ile rakipleriyle

kısyaslanamayacak bir uçuş deneyimi ve THY konforunu

yaşamalarına olanak sağlamaktayız.

Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonrasında da ben ve işinde

uzman profesyonellerden oluşan ekibimiz, Los Angeles’ta

yaşayan Türk Amerikan toplumunun değerli üyelerine en iyi

şekilde THY’nin üstün servis anlayışı ile hizmet verecegiz.

THY Mart ayında başlattığı Los Angeles-İstanbul seferini haftada 5 güne çıkartma hazırlıklarını tamamladı. THY Los Angeles Müdür Fatma Yüceler “THY konforu

ve güvenini artık daha geniş kitlelere ulaştıracağız” dedi. Yüceler THY’nin Los Angeles’daki başarı sırlarını ve yeni stratejilerini Yeni Hayat’a anlattı.

İstaNbul / los aNgeles, Yenİ HaYat, ARDA SAYINER

THY, Turkish DO&CO’nun İkramlari İle Skytrax Ödüllerinde Tüm Kategorilerde Dünya İkincisi Oldu

Turk Havayollarin’dan yapılan yazılı açıklamaya göre, Sivil Havacılık sektörünün ürün ve kalitesini

denetleyen Skytrax, Türk Hava Yolları’nın uçakta verdiği ikramhizmetlerini de ödül-

lendirdi. Türk Hava Yolları, DO&CO ve Türk Hava Yolları ortaklığı olarak 2007 yılından beri Türkiye pazarında hizmet veren TURKISH DO&CO’nun şekillendirdiği ikram konseptiyle, En İyi Business Sınıfı

Uçak İkramı, En İyi Premium Ekono-mi Sınıfı Uçak İkramı ve En İyi Ekonomi Sınıfı Uçak İkramı olmak üzere üç kategoride de dünya ikincisi olarak ödül aldı.(ANKA)

Skytrax değerlendirmesinde Avrupa’nın En İyi Havayolu şirketi seçilen Türk Hava Yolları busi-ness, premium ekonomi ve ekonomi sınıfı ikramlarında dünyanın en iyi ikinci havayolu seçildi.

İstaNbul, anka

Page 24: Yeni Hayat Gazetesi, Ağustos 2011, Sayı 4

Ağustos 2011 24

ABD’ye İhracat Hedefi Yine Bir Başka Bahara Kaldı

Amerika Birleşik Devletleri, 2010 verilerine göre, 14.7 trilyon dolarlık dev ekonomisiyle dünyanın en büyük ekonomisi olmakla beraber, bu dönemde toplam 1.9 trilyon dolarlık

ithalat ile dünyanın en fazla ithalat yapan ülkesidir. Türkiye`de her yıl rekor üzerine rekor kıran ihracat rakamlarına, gelen ticari heyetlere, hazırlanan eylem planları ve fuarlara rağmen, Türkiye`nin ABD`ye yaptığı ihracat, 2010 yılında 4.2 milyar dolar olarak gerçekleşirken, 2004-2010 yıllarının ortalamasının bile altında kaldı. Türkiye, ABD’nin toplam ithalatı içerisinde sadece binde 18 pay ile 46. sırada yer alırken, ticaret fazlası verdiği nadir olan ülkelerden, Hollanda, Avustralya, Singapur, Belçi-ka ve Brezilya’ dan sonra Türkiye 6.3 milyar dolar ticaret açığı ile 5. sırada yer almaktadır.

Tabloda Türkiye ile ABD arasında 2003-2010 yılları arasında gerçekleşen ticaret verilerin yani sıra, 2010 ve 2011 Ocak-Mayıs dönemi ihracat-ithalat rakamları ve bu dönemdeki yüzdelik değişimleri gösterme-ktedir. 2000-2004 yılları arasında ticaret denge-si Türkiye lehine olmasına rağmen, 2004 yılından sonra tersine bir süreç izlediği ve en son 2006 yılında ticaret fazlası verdiğini görmekteyiz. 2006 yılından sonra ticaret açığının giderek arttığını ve ABD’ nin, Türkiye’ ye gerçekleştirdiği ihracat 2010 yılında 10,5 milyar dolar ile rekor seviyeye ulaşmıştır. Bu sekiz yıllık dönemde Türkiye’nin, ABD ile yapmış olduğu ihracatın ise ayni seviyede kaldığı ve ortalaması olan 4,5 milyar dolar düzeyinde çakılı kalmıştır.

2010 ve 2011 Ocak-Mayıs, ihracat rakamlarına bakar-sak, ihracatımızın 35% arttığını, aynı dönemde ise, ABD’nin gerçekleştirdiği ihracatın 65% artarak, 2011 yılı sonunda yeni bir rekor kıracağını beklemekteyiz. Dış ticaret Bakanlığı’nın konu ile il-gili hazırlamış olduğu raporda; 2006 yılında, ABD`nin altı eyaletinin hedef olarak belirlendiği stratejiden de Türkiye tarafından henüz istenen sonuçlar alınamadığı, 51 eyaletten Gayri Safi Milli Hasıla büyüklükleri ve dış ticarette oynadıkları rol itibariyle dikkat çeken New York, Georgia, Texas, California, Illinois, Florida eyaletleri hedef pazar olarak belirlendiğinin ve bu eyaletlere Türkiye`den gelen ticari heyetler ziyaretlerde bulunduğunun, karşılıklı işbirliği imkanları arandığının altı çizilmiştir. ABD tarafından bakıldığı zaman da ticaret fazlası verdiği nadir olan ülkelerden biri

olan Türkiye pazarının değeri anlaşılmış Türkiye’nin yürüttüğü benzer faaliyetleri ABD tarafından da uygulanmaya başlanmıştır. Ancak işbirliğinde ABD tarafının daha etkin olduğu rakamlarla ortaya çıkmaktadır.

Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi (GTS), 1974 yılından itibaren aralarında Türkiye’nin bulunduğu, gelişmekte ve az gelişmiş olan ülkelerden gerçekleştirilen ithalat için ABD pazarına toplam 3474 üründe gümrük vergisiz giriş imkanı tanıyan bir programdır. ABD pazarında ülkemiz ihracatçılarına önemli bir pazara giriş avantajı sağlamaktadır. ABD Senatosundan her sene başında programın uzatma kararının halen çıkmamış olmasından dolayı, 1 Ocak 2011 tarihinden itibaren, Türkiye deki ihracatçılarımız GTS

programından yararlanamayıp, mevzu bahis ürünlerden ithal ver-gisi (MFN) ödemeye başladılar. Türkiye’ den ABD’ye yapılan ti-caretin %25 kısmının GTS programı kapsamında gerçekleştirildiği düşünüldüğünde, ihracatımızdaki rekabet üstünlüğünün 2011 yılında olumsuz yönde etkileyeceğini söyleyebiliriz. 2011 Ocak-Mayıs döneminde, 371 milyon dolarlık ihracat, GTS kapsamında olmasına rağmen, ABD’ deki ithalatçı firma, gümrük vergisi öde-mek durumunda kalmıştır.

Dış Ticaret Müsteşarlığı (DTM) internet sayfasında konu ile ilgili açıklamada, iki ülke arasındaki ticari ilişkilerde görülen yapısal sorunları da dikkate alarak ana hedeflerinin, ihracatının ürün yapısını, katma değeri yüksek, ileri teknoloji ihtiva eden

ve moda ve markaya dönük ürünlerle çeşitlendirilerek, New York dışında kalan diğer eyaletlerin ihracatımız içinde-ki payının arttırılması gerektiğinin vurgulanmış ve bu sayede ülkemizin ABD’nin toplam ithalatından aldığı payı makul seviyeye çıkarılabileceği belirtilmiştir.

2011 seçimleri öncesinde Ticaretten sorumlu devlet bakanı Zafer Çağlayan; İhracat Dünya mal ticaretinden 2015 yılında yüzde 1 pay alarak ihracatımızı 170 milyar dolara, 2023 yılında da yüzde 1,6 pay alarak 500 milyar dolara ulaştırmayı hedeflediklerini açıklamıştı. Bu hedefler doğrultusunda, çok büyük önem taşıyan ABD pazarındaki ihracatımızın, yapılan tüm çalışmalara rağmen bir türlü istenilen düzeye çekilemedi.

Türkiye`de her yıl rekor üzerine rekor kıran ihracat rakamlarına, gelen ticari heyetlere, hazırlanan eylem planları ve fuar-lara rağmen, Türkiye`nin ABD`ye yaptığı ihracat, 2010 yılında 4.2 milyar dolar olarak gerçekleşirken, 2004-2010 yıllarının ortalamasının bile altında kaldı. Hedefler doğrultusunda, çok büyük önem taşıyan ABD pazarındaki ihracatımızın, yapılan tüm çalışmalara rağmen bir türlü istenilen düzeye çekilemedi.

New York, Yenİ HaYat, Burak atilgan

2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2010* 2011* 2010* - 2011* % Değişim

genelleştİrİlmİş tercİhler SİStemİ İhracat 719 968 1,067 1,124 1,126 915 638 792 318 371 17.0%

Program Dişi gerçekleştİrİlen İhracat 3,068 3,965 4,105 4,231 3,466 3,718 3,014 3,398 1,304 1,815 39.1%

toPlam İhracat 3,788 4,935 5,177 5,364 4,601 4,642 3,662 4,204 1,627 2,195 35.0%

toPlam İthalat 2,904 3,361 4,274 5,730 6,586 10,440 7,089 10,546 3,975 6,460 62.5%

[email protected]

Page 25: Yeni Hayat Gazetesi, Ağustos 2011, Sayı 4

Ağustos 2011 25

ABD, Marka Başvurusu İçin Türkiye’nin Kapısını En Fazla Çalan Ülke Oldu

TPE verilerine göre, kuruma 2010 yılı genelinde 85 bin 128 marka başvurusunda bulunul-

du. TPE’ye 121 farklı ülkeden mar-ka başvuru talebinde bulunulurken 2010’da en fazla başvuru 73 bin 142 başvuru ile Türk firmalarından yapıldı. Söz konusu dönemde yabancı ülkel-erden yapılan başvurularda binli raka-mlara sadece 3 ülke ulaştı. Geçen yıl Amerika’dan 2 bin 95, Almanya’dan bin 956 ve İsviçre’den bin 94 marka başvurusu alındı. 16 ülke ise geçen yıl yüzü aşkın marka başvurusunda bulundu. Bu ülkeler sırasıyla; 861 başvuru ile Fransa, 809’la İtalya, 625’le Çin, 563’le Birleşik Krallık, 445’le Hol-landa, 395’le Japonya, 255’le Avus-turya, 205’le İspanya, 169’la İsveç, 165’le Kore, 154’le Belçika, 138’le

Rusya, 108’le İrlanda, 107 ile Lüksem-burg, 105’le Polonya, 100 başvuru ile ise Danimarka oldu.

DÜNYANIN DÖRT BİR YANINDAN MARKA BAŞVURUSU YAĞDI

TPE, geçen yıl birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkenin yanı sıra az gelişmiş ülkelerden gelen marka başvurularını da kabul etti. TPE’ye yapılan marka başvurularında Barbados, Bermuda, Bahama Adaları, Kosta Rika, Ekvador, Kayman Adaları, Seyşel ve San Marino gibi ülkeler ve kentlerde yer aldı.

Ermenistan’dan geçen yıl bir adet marka başvurusunda bulunulurken, Azerbaycan’dan ise 10 adet başvuru alındı.(ANKA)

Türkiye Patent Enstitüsü’ne, 2010 yılı genelinde yapılan 85 bin 128 marka başvurusunun 73 bin 142’si Türk firmalarından yapılırken geriye kalan 11 bin 986 marka başvurusu ise yabancı ülkelerden yapıldı. 121 farklı ülkeden marka başvuruları alan TPE’ye geçen yıl en fazla başvuruyu 2 bin 95 başvuru ile ABD yaparken, bu ülkeyi sırasıyla bin 956 başvuru ile Almanya ve bin 94 başvuru ile İsviçre izledi.

aNkara, anka

Page 26: Yeni Hayat Gazetesi, Ağustos 2011, Sayı 4

Ağustos 2011 26

Konut piyasasında yeni kampanyalar birbiri ardına reklama çıkıyor. Birçok konut projesinde peşinatsız ya da çok düşük peşinatlarla, 0 ya da sıfıra yakın faizler ve düşük taksitlerle kampanyalar başlatıldı. Ancak, sadece rakamların sihrine

kapılmak ve yüzeysel değerlendirmek yapmak sık sık hüsranla karşı karşıya bırakabiliyor. Kendini ilk yıla göre konumlandıran tüketici ikinci yıl ve sonrasında sıkıntıya düşebiliyor.

Bunun en genel sebebi ise Türkiye’de konut kredisine başvururken genelde sadece kredinin faizine bakarak karar vermemiz. Ancak konut kredisi almada göz önüne alınması gereken öyle incelikler ve püf noktaları vardır ki bunları tam manasıyla öğrenmeden karlı bir kredi anlaşması yapmış olmazsınız.

Konut kredisi alımında peşinat önemlidir. Elinizde bir miktar para olmadan evin ödemesinin tamamını kredi ile karşılamak sizi iflasa sürükleyebilir. Öncelikle kre-di çekilecek miktarın elimizdeki nakit ile aynı miktarda olmasına özen göstermel-iyiz. Konut kredilerinin geri ödemesi genelde ev sahibi olan kişilerde, kira ödemelerinin yer-ine geçmektedir. Ancak örnek olarak 100 bin TL’lik bir evin kredisinin tamamını eksper yada banka yoluyla çekerseniz bu durumda ödeyeceğiniz faiz, daha önce ödemekte olduğunuz kira masrafının yaklaşık 2 katına gelecektir. 400 – 500 TL kiradan kurtulayım derken 1000 TL faiz ödemesine bulaşmak akıllıca bir seçim değildir. O nedenle elinizde ne kadar para varsa o para kadar konut kredisi çekmek, en azından ödeyeceğiniz faiz masrafını yarı yarıya düşürecek ve ev almayı akıllı bir tercih haline getirecektir.

Özellikle sabit gelirli olmayan kişilere kesinlikle konut kredisi işine bulaşmamalarını tavsiye ediyoruz. Memur iseniz veya sürekli gelire sahip başka bir işiniz var ise korkmadan konut kredisi çekebilirsiniz.

Konut kredilerinde bankalar faiz oranlarını düşük göstermekte ancak dosya masrafı, ekspertiz masrafı, zorunlu hayat sigortası gibi akla hayale gelmeyecek yollardan bizlerden alacaklarını almaktadır. O nedenle konut kredisi için bankaya başvurduğunuzda olası tüm masrafları tek tek ele alın ve bir son dakika süprizi ile karşılaşmamak için tedbiri elden bırakmayın.

Konut kredisi alırken dikkat edilecek diğer bir nokta ise ödeme güçlüğü çekmemek için aylık gelirinizin % 50 sini aşmayacak şekilde kredi çekmenizdir. Her ne kadar bankalar bu oranı % 80 lere kadar çekseler de yaşam kalitenizden ödün vermek istemiyorsanız siz gelirinizin yarısından daha fazla bir borç altına girmeyin.

Şayet hane geliriniz yüksek ise ve konut kredisi alacaksanız bu durumda kısa vadeli kredi imkanlarını araştırın. Bildiğiniz gibi kredilerde vade ne kadar kısa ise kredi faizleri de o kadar düşük olmaktadır.

Konut kredisi alırken dikkat edeceğiniz bir önemli ayrıntı da aldığınız konutun yasal veya mali hiç bir sıkıntısının olmamasıdır. Özellikle plan veya projesinde sakatlık bulunan, iskanı alınmamış, veya tapusu sorunlu evlere asla yanaşmayın.

Konut kredisi alırken dikkat etmeniz gereken en önemli noktalardan bir diğeri de kredi çektiğiniz bankanın refinansman olanakları sunuyor olmasıdır. İleride faizlerin daha fazla düşmesi durumunda daha cazip ödeme imkanları ile refinansman yapabilme olanağını hiç bir zaman aklınızdan çıkartmayın. Eğer sabit faizli mortgage kredilerinde vadesinden önce kredinizi kapatmak isterseniz maksimum %2 tutarında bir ceza ödeyeceğinizi de hatırlatmak isteriz. Vadenizi seçerken bu masrafı da mutlaka he-saba katmanız gerekir. Ama eğer değişken faizli ev kredisi kullanırsanız bu cezayı ödemezsiniz.

Ayrıca alacağınız ev ile ilgili tüm yasal onayların alınmış olduğuna, tüm tapu ve mimarı uygunluklarının varlığına dikkat etmeniz gerekir. Krediye uygun olmayan taşınmazlar bankaların yapacağı ekspertiz değerlendirmesi sonrası size ekspertiz maliyeti olarak geri dönebilir.

Firmanın daha önce yaptığı işleri öğrenin, bir bankadan istihbaratını yapın. Ödenmemiş çekleri, sorunlu kredisinin ya da bitirilmemiş projelerinin olup olmadığını öğrenin.

SATIŞ SÖZLEŞMESİNE BAKIN ve PEŞİNDE PAZARLIK YAPIN

Projeyle ilgili tüm detayları öğrenin. Arsa firmaya mı ait yoksa kat karşılığı mı anlaşılmış? Arsa üzerinde herhangi bir şerh, ipotek, haciz veya başka takyidat var mı? İnşaat ruhsatı alınmış ve proje bu ruhsata uygun ilerliyor mu? Mümkünse bağımsız SPK lisanslı bir değerleme firması tarafından yapılan projenin ekspertiz raporunu talep edin. Projede kullanılan malzemeler ve fiyat dengesini kıyaslayın

Projenin bulunduğu bölgeyi analiz edin. Mevcut gelişim, konut arzı, kiralık talebi ve ulaşım imkanlarını öğrenin. Bundan birkaç yıl sonrası için bu başlıklarda olabilecek gelişmeleri ya da planlanan projeleri masaya yatırın. Arzı artıracak yeni projelerin başlama ihtimali ya da kiralık talebinin artacağı beklentisi var mı? Unutmayın bunların her biri konut değerini gelecekte aşağı ya da yukarı doğru etkileyecek faktörlerdir.

Mümkünse işlem sırasında kat irtifak tapusunu üzerinize alın ve şartları adil bir sözleşme ile yazılı hale getirin. Diğer yandan birçok firma, projelerini ‘satış vaadi sözleşmesi’ (SVS) ile sa-tar, tapu devrini ise konut teslimi sırasında yapar. Bu durumda SVSi iyice incelenmeli, ağır şartların çıkarılması gereklidir. SVS’de makul teslim tarihinin ve vaktinde teslim edilmemesi du-rumunda cezai şartların yazılı olarak belirtilmiş olması gerekir. Taraf firma içinizi rahatlatmıyorsa sözleşmeyi noterden yapın ve tapuya şerh koydurun.

İlgilendiğiniz konut projesinde peşinatsız ve düşük taksitli bir kampanya var ve kıyaslama yap-makta zorlanıyorsanız, firmayla peşin fiyat üzerinden pazarlık edin. Pazarlık, konutun güncel değerini öğrenmek için iyi bir yöntem olabilir. Farklı, uzun vade sunulan kampanyalarda firma normalin üzerinde avantajlı iyileştirme yaparak yanılmanıza neden olabilir, fakat elinizde konu-tun peşin fiyatının olması kıyaslamanızı kolaylaştıracaktır.

Türkiye’deki yüzlerce yeni konut projesi ev sahibi olmak isteyenleri heyecanlandırmaya devam ederken kredi faizleri cezbedici oranlarını halen koruyor. Fakat makul şartlarda gözüken bu kredilere başvururken yapılan yanlış seçimler ev sahibi olma rüyasını kabusa çevirebiliyor. Bizlerde, konut kredisine başvururken dikkat edilmesi gereken hususları ve farklı seçenekleri sizler için derledik.

İstaNbul, Yenİ HaYat

Ev Sahibi Olma Rüyası Kabusa Dönüşmesin

SPK ve ABD Menkul Kıymetler Borsa Komisyonu Arasında “Düzenleyici Diyalog” Anlaşması İmzalandı

Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) ve ABD Menkul Kıymetler Borsa Komisyonu arasında “Düzenleyici Diyalog” anlaşması imzalandı. “Düzenleyici Diyalog” ile her iki ülkenin sermaye

piyasalarında, yatırımcının korunması ile Türkiye ve ABD arasındaki sınır ötesi menkul kıymet faaliyetlerinin artırılması hedefleniyor.

SPK’dan yapılan duyuruya göre, Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri arasında yakın dönemde ekonomik ve ticari işbirliğinin güçlendirilmesi amacıyla, “Türkiye-ABD Stratejik Ekonomik ve Ti-cari İşbirliği Çerçevesi” oluşturulmuştu. Bu amaç doğrultusunda, SPK ve ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (U.S. Securi-ties and Exchange Commission/SEC) arasında iki ülke “sermaye piyasalarında işbirliği” ve “İstanbul Uluslararası Finans Merkezi” başlıklarında işbirliği imkânlarının geliştirilmesi için bir süredir or-tak çalışmalar yürütülmekteydi.

Bu çerçevede yapılan görüşmeler sonucunda SPK ve SEC arasında iki taraflı “Düzenleyici Diyalog” olarak adlandırılan bir resmi işbirliği mekanizması kurulmasına karar verildi. Bu karar 21 Temmuz 2011 tarihinde hayata geçirilerek SPK Başkanı Vedat Akgiray ve SEC Başkanı Mary Schapıro tarafından SEC’in Washington D.C.’deki genel merkezinde bir “görev tanım belgesi” imzalandı.

”DÜZENLEME”, “DENETİM” VE “EĞİTİM” ALANLARINDA İŞBİRLİĞİ

SPK ve SEC arasında oluşturulan “Düzenleyici Diyalog” ile her iki ülkenin sermaye piyasalarında, yatırımcının korunması ile Tür-kiye ve ABD arasındaki sınır ötesi menkul kıymet faaliyetlerinin artırılması hedefleniyor. Bu amaçla, “düzenleme”, “denetim” ve “eğitim” alanlarında işbirliği yapılması planlanırken, duyuruda

söz konusu Diyalogun başta SPK idari kapasitesine, uluslararası etkinliğine ve İstanbul Uluslararası Finans Merkezi çalışmalarına olumlu katkı sağlayacağının düşünüldüğü ifade edildi. ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu daha önce Çin, Hindis-tan, Kore, Japonya ve Avrupa Birliği menkul kıymet otoriteleri ile işbirliği mekanizması başlatmış olup, söz konusu işbirliği Türkiye’nin bulunduğu coğrafyada ilk olacak.(ANKA)

Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) ve ABD Menkul Kıymetler Borsa Komisyonu arasında “Düzenleyici Diyalog” anlaşması imzalandı. “Düzenleyici Diyalog” ile her iki ülkenin sermaye piyasalarında, yatırımcının korunması ile Türkiye ve ABD arasındaki sınır ötesi menkul kıymet faaliyetlerinin artırılması hedefleniyor.

aNkara, anka

Sorularınız için bize yazın:[email protected]

Page 27: Yeni Hayat Gazetesi, Ağustos 2011, Sayı 4

Ağustos 2011 27

Türkiye’ye yatırım imkanlarını öğrenmek için bir gezi düzenleyen ABD’nin Georgia eyaleti başkenti Atlanta’dan bir grup işadamının oluşturduğu ti-

caret heyeti, Ankara Ticaret Odası Başkanı Salih Bezci’yi makamında ziyaret etti.

Güneydoğu ABD Türk Amerikan Ticaret Odası Danışma Ku-rulu Başkanı Tarık Çelik’in aralarında bulunduğu Atlanta ti-caret heyetinde, ABD Eyalet Odaları Birliği Başkan Yardımcısı, Georgia Eyaleti Ticaret Odası Başkanı, Atlanta-Gwinnett Ticar-et Odası Başkanı ve yönetim kurulu üyeleri katıldı. Bankacılık, plastik cerrahi ve golf sporu alanlarında yatırımları bulunan Amerikalı işadamları da heyete eşlik etti.

Ziyaretle ilgili bilgi veren Bezci, Türkiye’nin dünya ülkeleri arasında bir Yükselen pazar olarak ilgi çektiğini kaydetti. Zi-yarette, Ankara ekonomisi hakkında bilgiler veren Bezci,

Başkent’in Türkiye’nin en hızlı gelişen kenti olduğuna dikkat çekti. Ankara’nın yatırım alanlarındaki çeşitliliği anlatan Bezci, Ankara’ya yatırım çağrısı da yaptı.

Bezci, Türkiye ekonomisini son yıllarda uzaktan takip eden Amerikalı yatırımcıların yerinde inceleme bulunmak üzere Ankara’ya geldiklerini ifade etti.

Dünyanın krizlerle boğuştuğu dönemde Türkiye’nin başarılarının takdir edildiğini kaydeden Bezci, Amerikalı işadamlarının Ankara’yı yatırımcı için “cazip bir şehir” olarak gördüklerini bildirdi.

Bezci, Amerikalı işadamlarının Ankara’nın potansiyeli karşısında heyecanlarını gizlemediğini belirterek, Ankara’nın herhangi bir dünya kentinden farkı olmadığını vurguladıklarını kaydetti. Bezci, işadamlarının Amerika’ya gitmeye

gerek olmadığını, Türkiye’de her şeyin olduğunu söyle-diklerini bildirdi.

ATO KONGRE MERKEZİ’NDE PLASTİK CERRAHİ KONGRESİ

Bezci, toplantının ardından, kısa süre önce yapımı tamamlanan ve 2012 yılı başında hizmete geçecek olan ve Avrupa’nın ilk üç kon-gre merkezi arasında yer alan ATO Kongre Merkezi’ni de gezdirdi.

Heyete başkanlık eden Güneydoğu ABD Türk Amerikan Ticar-et Odası Danışma Kurulu Başkanı Tarık Çelik, heyette Dünya Plastik Cerrahi Derneği üyesi olan bir iş adamının da yer aldığını ve 2012 yılı başları için planlanan Dünya Plastik Cerrahi Kongresi’ni Ankara’da ATO Kongre Merkezi’nde yapmak iste-diklerini söyledi. Çelik, heyet üyelerinin, ATO Kongre Merkezi’ni çok beğendiklerini de sözlerine ekledi.

Amerikalı Dev Petrol Yatırımcılarının Gözü Türkiye’de

Türkiye, enerji alanında hem kendi kaynakları, hem de bölgesel enerji köprüsü olma işlevi ile Amerikalı dev yatırımcıların gözünü diktiği bir yer olmaya başladı.

Enerji şirketlerinin faaliyetlerinin giderek arttığı, buna paralel olarak yatırımların da yükseldiği belirtiliyor. Halen petrol rafinerisi başta olmak üzere, enerji alanında Amerikan yatırımcılarının faaliyetlerini 2019 yılına dek sürdürecek projelerin yürürlükte olduğu kaydediliyor. Pek çok enerji firmasının Türkiye’deki petrol ve doğalgaz rezervlerini değerlendirmek üzere yatırım yaptığını belirten

Müsteşar Mike Lally, “Türkiye’nin bu alandaki kaynakları görece olarak sınırlı. Ancak konumu itibarıyla Türkiye, Amerikan firmaları için bir enerji piyasasında bir kavşak noktası; dolayısıyla mevcut ilgi artarak devam edecek” diyor. Lal-ly, Türkiye’nin gerek kendi bölgesi, gerekse Orta Doğu, Hazar Denizi, Rusya ve eski Rus cumhuriyetlerinin bulunduğu geniş coğrafyanın kilit noktasında bulunduğunun altını çiziyor.

Alınan bilgilere göre, 250’den fazla Amerikan şirketi Türkiye’de faaliyet gösteri-yor. Bunlar arasında Exxon Mobil, Transocean, M-I Swaco ve Halliburton gibi enerji piyasasının dev isimleri bulunuyor.

Amerikan Büyükelçiliği Ticaret Müsteşarı Lally: “250 Amerikan Şirketi Yatırımda, 2019 Yılına Kadar Proje Var”

aNkara, Yenİ HaYat

Haksızlığa sapıp bütün insanların senin peşinden gelmeleri yerine, adaletli davranıp tek başına kalman iyidir.Gandhi

ABD’li İşadamları Başkente Hayran KaldıAmerika Birleşik Devletleri’nden Türkiye’ye, yatırım imkanlarını öğrenmek için gezi düzenleyen bir grup işadamı, içerdiği ekonomik potansiyel nedeniyle Başkent’e hayran kaldı.

aNkara, anka

Page 28: Yeni Hayat Gazetesi, Ağustos 2011, Sayı 4

Ağustos 2011 28

Hollywood’da Türk İzleri

Yapımcılar, Yönetmenler, OyuncularBunlar arasında kuşkusuz en ünlü ve etkili olanı Kayserili bir Rum halı tüccarının oğlu olan yönetmen Elia Kazan. Hollywood’un en kariyerli Türk kökenli oyuncusu ise babası bir Türk dip-lomat, annesi Çek olan Turhan Bey. Sandra Bullock’un başrol oynadığı Mart 2007’de göster-ilen “Premonition” filmini çeken Almanya doğumlu Mennan Yapıcıoğlu, İstanbullu Sefarad bir ailede dünyaya gelen, Paris’te büyüyen “Nostradamus”, “James Bond” (Golden Eye), gibi ses getiren filmlerde rol alan Tchéky Karyo, halen Los Angeles’ta yaşayan ve pek çok dizi, reklam ve filmde roller üstlenen Murad Demir, yönetmen Ertuğ Tüfekçioğlu, Turgut Türk Adıgüzel, oyuncular Ayda S. Evecan, Hayati Akbaş, Can Ansay eski yıldızlardan Bea Benaderet, Jack Bannon, Sully (Süleyman) Boyar, “Scarface” filminde Alpacino’nun rol arkadaşı olan Bolivyalı uyuşturucu kaçakçısını canlandıran Paul Shenar bunlardan bazıları.

ABD’de birbirinden ilginç araştırmalara imza atan TURK AVENUE, Hollywood’daki Türk dünyasını araştırdı.

KAYSERİLİ ELİA KAZAN (7 Eylül 1909, İstanbul - 28 Eylül 2003, New York)

Asıl adı Elia Kazancıoğlu olan ve 1909 yılında İstanbul’da doğan Eli Kazan, kökleri Kayseri’ye uzanan Anadolu Rumu tüccar ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Ailesi 4 yaşındayken ABD’ye göç etti. Göçün üzerinde bıraktığı etkileri sinemaya taşımayı da ihmal etmedi. Oto-biyografisinin anlatıldığı 1963 yılı yapımı “America America” filminde Amerika’daki ilk yıllarını anlattı. Halı tüccarı olan Kazan’ın babası New York’a taşındıktan sonra halı ticaretini oğlunun sürdüreceği umudunu taşıyordu ama o sinemayı seçti.

Massachusetts’te Williams College’te okudu. Yale Üniversitesi’nde tiyatro öğrenimi gördü. 1932’de oyuncu olarak katıldığı New York kenti’ndeki ünlü Group Theatre’da 1939’a değin etkinlik gösterdi. Kazan ilk oyununu 1934’te New York kentinde sahneledi. 1940’larda yönettiği oyunlarla ülke çapında üne kavuştu ve Broadway’in en iyi yönetmenleri arasına girdi. 1947’de Cheryl Crawford ve Robert Lewis’le birlikte ünlü oyunculuk okulu Actors Studio’yu kurdu. Bir yıl sonra Lee Strasberg de bu gruba katıldı. Film yönetmeye 1944’te başladı.

Ünlü aktörlerin direktörü olarak ün yaptı. Marlon Brando, Rod Steiger, Karl Malden, James Dean, Julie Harris, Carroll Baker, Eli Wallach ve Natalie Wood gibi dünya starlarının filmlerini yönetti. Yönettiği filmlerde oynayan aktörler toplam 21 Oscar ödülüne aday gösterildi, 9 Oscar kazandı.

“A Streetcar Named Desire” filmi 12 dalda Oscar’a aday oldu, 4 Oscar kazandı. Ünlü filmi “On the Waterfront” yine 12 dalda Oscar’a aday gösterildi ve 8 Oscar kazandı.

En İyi Yönetmen ödülünü iki kez, 1947 yılında çektiği “Gentleman’s Agreement” ve dünya sinema tarihinin en iyi filmlerinden biri olarak gösterilen “On the Waterfront” ile 1954 yılında aldı. Filmleri ile üç kez Oscar’a en iyi yönetmen, birer kez de en iyi film ve senaryo dallarında aday gösterildi. Kazan, Broadway oyunlarına verilen Tony Awards’ı da 1947, 1949 ve 1959 yılında üç kez kazandı.

Aktör Dustin Hoffman, Kazan’ın Hollywood’a etkisini bir röportajında anlatırken, “Kazan’ın et-kisi olmasa ne ben, ne Robert De Niro, ne de Al Pacino aktör olabilirdi,” diye konuştu. New York Times, 2003 yılında New York’ta 94 yaşında ölen Kazan’ı, Hollywood ve Broadway’ın en etkili yönetmenlerinden biri olarak gösterdi.

Kazan kariyerindeki en büyük sıkıntısını ise 1952 yılında Amerika Temsilciler Meclisi’nde Ko-münist Parti’ye üye olan sekiz arkadaşının ismini vermesi ile yaşadı. Daha sonraki yıllarda yaptığı bir röportajda, “kendi ruhuna da ihanet ettiğini” kabul eden Kazan, 1982 yılında Başkan Ronald Reagan tarafında sanata katkılarından ötürü onur ödülü ile ödüllendirdi.

1999 yılında 90 yaşında iken Akademi tarafından üçüncü Oscar’ı olan hayat boyu başarı Oscar’ı ile ödüllendirildi. Sahneye Aktör Robert De Niro ve Yönetmen Martin Scorsese ile gelen Kazan’ı ödül töreninde bulunanların bir kısmı ayakta alkışlarken, 1952’deki olayı unutmayanlar sessiz kalmayı tercih etti. Akademiye teşekkür eden Kazan, “Artık hayattan kayıp gidebilirim” diye konuşmuştu.

ABD’ye göç ettikten sonra 1955’te memleketi Kayseri’ye gitmek üzere Türkiye’ye gelen Kazan, dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar ile İstanbul’da Opera seyretmiş, İstanbul’daki yakınları ile hasret gidermişti.

VİYANALI TÜRK - TURHAN BEY (Viyana, 1922 - )

Asıl adı Turhan Selahettin Schultavy olan ve 1922 Viyana doğumlu olan Turhan Bey, annesi ile babası boşandıktan sonra annesi ile 1930 yılında ABD’ye taşındı ve sayısız Hollywood filminde başrol oynayarak ün yaptı.

California’ya yerleşen Turhan Bey, 1940 yılında ilk kontratını Warner Bros. İle imzaladı. “The Mystery Shadows on the Stairs” ilk filmi oldu. Warner Bros.’ta iki film çektikten sonra Universal’a transfer oldu. “Burma Convoy” (1941), “Raiders of the Desert” (1941), “Ara-bian Nights” (1942) gibi filmlerde temiz yüzlü, yakışıklı, kadınların gönlünü fetheden başrollerde oynadı. O yıllarda Dominik kökenli Maria Mon-tez ile iyi bir ikili oluşturdu.

Filmlerin dışında pek çok dizide de rol aldı. 12 bölümden oluşan “Junior G-Men of the Air” (1942), 13 bölümden oluşan “Adventures of Smi-lin’ Jack” (1943) dizilerinde oynadı.

Universal’da film çektiği yıllarda Merle Oberon, Ava Gardner ve Lana Turner gibi ünlü yıldızlarla birlikteliği oldu. 2. Dünya Savaşı ile birlikte külhanbeyi ve aynı zamanda romantik roller gözden düştü. 1946’da orduya katılan Turhan Bey, aktörlük kariyerini de sarstı.

Askerlik dönüşü Universal ile olan sözleşmesi Eagle-Lion firmasına geçti. Eagle-Lion firması ile “Out of the Blue” (1947), “The Amazing Mr. X” (1948), “Columbia’s Song of India” (1949), ve askerlik sonrası emeklilik öncesi son filmi olan “The Adventure Prisoners of the Casbah” (1953) filminde oynadı. 1953 yılında Avusturya’ya geri döndü. “Stolen Identity” (1953) isminde bir filmin yapımcılığını üstlendi.

Uzun yıllar Avusturya’da saygı duyulan bir fotoğrafçı olarak yaşamını sürdürdü. ABD’ye 1993 yılında geri döndü. SeaQuest DSV programına misafir olarak katıldı. 1990’larda bir dizi sine-ma ve televizyon dizilerinde oynadı. Halen Viyan’da yaşayan Turhan Bey, emekliliğin tadını çıkarıyor. Turhan Bey hakkında 2002 yılında Andrea Eckert tarafından “Vom Glück verfolgt. Wien-Hollywood-Retour” adlı bir belgesel yapıldı.

IRVING “SULLY” (SULEYMAN) BOYAR (14 Aralık, 1924 – 23 Mart, 2001, Queens)

İlk rolünü 1965 yılında “Man Outside” filminde oynadı. Yedi çocuklu bir ailede büyüyen Boyar, sinema aşkı yüzünden avukatlığı bıraktı. Son dönemlerinde “Sopranos”, “Law & Order” gibi ABD’de çok izlenen dizilerde de rol alan Boyar, 1970’li yıllarda “Fort Apache”, “The Bronx”, “In the Soup” ve “Car Wash” filmlerinde rol aldı.

Alpacino ile 1975 yılında “Dog Day Afternoon” (1975) filminde banka müdürü rolünü oynadı. Son rolünü Amerika’nın en popüler dizilerinden biri olan “Sopranos”ta psikiyatrisi olarak 2001’de oynadı. Queens’te Manhattan’a gitmek üzere otobüs beklerken kalp krizi geçirerek 23 Mart 2001’de 77 yaşında öldü. Boyar’ın bir çocuğu bulunuyor.

TCHEKY KARYO (4 Ekim, 1953, İstanbul - )

Türk Sefarad bir ailenin çocuğu olarak İstanbul’da dünyaya geldi. Paris’te büyüdü. Cyrano Tiyatrosu’nda drama eğitimi aldı. 1980’lerde karakter oyuncusu olarak Fransız sinemasında isim yaptı. Pek çok filmde başrol oynadı. Hollywood filmlerinde Fransız karakterleri canlandırdı.Oynadığı tarihi filmlerde başarılı oldu. Mel Gibson’la birlikte “The Patriot” filminde rol adı. Jean de Dunois rolünde “The Messenger: The Story of Joan of Arc” filminde kamera karşısına geçti. Cesar Awards ödüllerinde en iyi aktör rolüne aday gösterilen Karyo, 1986 yılında Jean Gabin ödülüne layık görüldü.

50’nin üzerinde film ve dizide rol alan “Karyo”, “Vincent Van Gogh”, “Nostradamus” rolleri ile izleyicilerin karşına çıktı. Karyo’nun oynadığı Hollywood filmlerinden diğerleri ise “Bad Boys” (1995), “Golden Eye” (1995), “Kiss of Dragon” (2001).

SANDRA BULLOCK’UN YÖNETMENİ: MENNAN YAPICIOĞLU

1966 Münih, Almanya doğumlu Türk yönetmen Mennan Yapıcıoğlu, direktör, senarist, yapımcı ve aktör olarak tanınıyor. “Yapo” ismiyle tanınan yönetmen kariyerine 1988 yılında Almanya’da başladı.

Almanya’da 1996 yılında “The Pillow Book” filminde ve 2003 yılında çekilen “Good Bye Lenin” filminde yardımcı aktör olarak kamera karşısına geçen Yapıcıoğlu, direktör olarak ilk filmini 1998’de çekti. Uluslararası ödüller kazandı. 2000 yılında çektiği “Your Arms In My Arms” filmi Almanya’da büyük başarı kazandı.

Hollywood macerası ise drama filmi olan ve başrolünü Sandra Bullock’un oynadığı “Premo-nition” ile başladı. Film Mart 2007’de sinemalarda gösterime girdi. Yapıcıoğlu, halen Josh Hartnett’in başrolünü oynadığı “Gunslinger” filmini çekimini yapıyor.

Cemİl ÖzYurt

Oscar Ödül Törenleri için her yıl aday filmleri açıkladığında, o yıl çekilen Türk filmlerinden bir ikisinin adı “en iyi yabancı film dalında aday adayı” olarak anılır. Ancak bugüne kadar bu kategoride Oscar’a aday olabilen bir Türk filmi olmadı. Ancak Hollywood film endüstrisinde Türkler veya farklı inanç gruplarına bağlı Türkiye doğumlu aktör ve yönetmenler büyük başarılara imza attı.

Page 29: Yeni Hayat Gazetesi, Ağustos 2011, Sayı 4

Ağustos 2011 29

FİLM DÜNYASININ ÜNLÜ ANNE-OĞLU: BEA BENADERET – JACK BANNON

Babası Samuel Benaderet bir Türk Sefaradı olan ünlü oyun-cu Bea Benaderet, New York’ta 1906’da dünyaya geldi. San Francisco’da büyüdü. 1960’larda televizyon serisi “Petticoat Junction” dizisinde Shady Rest Hotel’in sahibi Kate Brad-ley rolünde ün yaptı. “The Beverly Hillbillies” dizisinde Pearl Bodine rolüyle ve ünlü Taş Devri’nin (The Flintstones) bayan kahramanı Betty Rubble’ı seslendiren isimdi. 1940’lı ve 1950’li yıllarda Warner Bros.’un pek çok çizgi filminde seslendirme yaptı. 50’li yaşlarında 20 yıllık emeğinin karşılığında yıldızlar kervanına katılmıştı.

“Notorious” (1946), “On the Town” (1949), “The First Time” (1952), “Black Widow” (1954), “Plunderers of Painted Flats” (1959), ve “Tender Is the Night” (1962) filmlerinde oynadı. 1968 yılında kanserden öldü.

İlk evliliği aktör Jim Bannon’dan iki çocuğu dünyaya geldi. 1940 doğumlu oğlu Jack (John James) de film endüstrisini seçti. Televiyon dizisi “Lou Grant” ile ün yaptı. Dizi de 1977’den 1982 yılına kadar şehir haberleri editör yardımcısı olarak rol aldı. John Travolta’nın ablası Ellen Travolta ile evlenen Jack halen Coeur d’Alene, Idaho’da yaşıyor.

AYDA S. EVECAN (FIELD)

Sayısız televizyon şov ve filminde rol alan Ayda S. Evecan, 1979 yılında Los Angeles’ta dünyaya geldi. Harvard ve Duke Üniver-sitelerinde uluslararası siyaset ve ekonomi okudu. Türkçenin yanı sıra İngilizce, Fransızca, İtalyanca bilen Evecan’ın an-nesi ise film yapımcısı Gwen Field. Anne ve babası küçükken boşanan Evecan’ın babası Türkiye’de yaşıyor.

NBC’nin pembe dizilerinden “Days of our Lives” ile ün kazanan Evecan, genelde komedyen rollerinde görev aldı. Sürekli boy gösterdiği Blue Collar TV’nin yanı sıra, NBC’nin “Studio 60”, Fox’un sitcomlarından “Back to You”, ve komedi dizisi “News 9”un hava durumu sunucusu gibi değişik rollerde görev aldı. “Making It Legal” dizisinde avukat olarak oynadı. Evecan, 2007 yılından beri İngiliz pop star Robbie Williams ile birlikte.

SCARFACE’IN BOLİVYALI UYUŞTURUCU KAÇAKÇISI:PAUL SHENAR

Al Pacino’nun unutulmaz filmlerinden olan Scarface’de Alejan-dro Sosa rolü ile ün yapan Paul Shenar, Türkiye’den ABD’ye göç eden Sefarad bir ailenin dört çocuğundan biri olarak

Milwaukee’de dünyaya geldi. Küçük yaşlarda tiyatroya ilgi duydu. Milwaukee’de yerel tiyatrolarda görev aldı. 1970’li yıllarda televizyonlarda oynana dizilerde rol almaya başladı. Orson Welles’in “The Night That Panicked America” (1975) filminde, 1978 yılında “The Man and His Women” TV filmler-inde oynadı. 1983 yılında çekilen Scarface ile ününe ün kattı. Shenar 1989 yılında West Hollywood’ta AIDS’ten öldü.

ACLAN BATES-BÜYÜKTÜRKOĞLU

Aralarında “Versus”, “Condemned” ve “Broken Angel” gibi 20’ye yakın projenin yönetmenliğini yapan Aclan Bates Büyüktürkoğlu, 2007 yılında çevrilen “Lincoln Heights” film-inin de başrol oyuncusuydu. aCting Clan şirketinin sahibi olan Büyüktürkoğlu, 1993 yılında başladığı film kariyerine 1999 yılında taşındığı Los Angeles’ta devam ediyor. Eşi Leslie ile birlikte yapım ve yönetmenliğini üstlendiği ve başrolünü Nehir Erdoğan’ın oynadığı “Broken Angel” 2008’de gösterime girdi. Çift ayrıca 2006 yılında İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin sergilediği “Ağır Roman”ı Hollywood’da sergiledi.

KAAN KALYON: ANİMATÖR

Sinemada büyük gişeler yapan ve Hollywood’ta yeni bir çığır açan çizgi filmlerden esinlenen sinema yapıtlarında kariyer ya-pan Türklerden ilk akla gelen isim Kaan Kalyon. 1995 yapımı “Pocahontos” ve 1997 yapımı “Hercules” yapımcısı Disney’e büyük gişeler kazandırdı. Her çizgi sinemanın yapımında görev alan Kaan Kalyon 2004 yılı yapımı “A Dairy Tale”in yazarları arasında yer aldı. “Treasure Planet” (2002) ve “Surf’s Up” (2007) filmlerinde “story artist” olarak isim yaptı. Disney’in başarılı animatörlerinden biri olan Kalyon, yaşamını halen Los Angeles’ta sürdürüyor.

HARUN SEVİMLİ: KORKU FİLMİNE YATIRIM

San Francisco’da faaliyet gösteren Amerturk, Inc. şirketinin sahibi Harun Sevimli 2010 yılında film endüstrisindeki ilk yatırımını yaptı. “Hole” filminin yapımcılığını üstlendi. Küçük bir bütçeyle çekilen filmde hedef kitlesi TV kanalları olarak belirlendi. Küçükken şiddete maruz kalan bir katilin hikayes-inin anlatıldığı filmde 14 kişilik bir ekip rol aldı. Joaquin Montalvan’ın çektiği filmin premiere’i Los Angeles’taki ünlü Sunset Blvd’taki Director’s Guild of America tiyatrosunda 26 Mart’ta gerçekleştirildi.

EMRE ŞAHİN: EMMY ÖDÜLLÜ YÖNETMEN

Hollywood’ta yaşayan yeni kuşak Türklerden Emre Şahin ise ikinci kısa filmi “Çanta” ile Beverly Hills Uluslararası Film Festivali’nde “En İyi Sinematografi” ödülünü aldı. Türkiye’de ünlü televizyoncu Haluk Şahin’in oğlu olan Emre Şahin, şimdilerde Sonbahar’da vizyona girecek “40” filmi için hazırlık yapıyor. Senaryosu da Şahin’e ait olan ilk uzun metrajlı filmde, Hereos dizisinin dünyaca ünlü oyuncusu Ntare Mwine ve Yaprak Dökümü dizisinin kötü gelini Deniz Çakır oynuyor. SIRRI MURAD

İlk oyunculuk deneyimini ünlü Amerikan dizisi MASH’ın iki ayrı bölümünde oynayarak yapan Sırrı Murad, eli bıçaklı Türk askerini canlandırmıştı. “A Full Rich Day” (1974), “Captains Outrageous” (1979), “Sound of Terror” (1980), “Steele Trying” (1985), “Rem-ington Steele” (1985) gibi televizyon dizilerinde rol aldı.

En son 2007 yılında çekilen “Anatolian” filminde hoca rolünde oynadı. Yine 2007 yılında “Monk” ve “Mr. Monk Goes to the Hospital” TV serilerinde küçük rollerde oynadı. 2006’da Hollywood’da bir Türk’ün hikayesinin anlatıldığı “Ya Tutarsa” filminde kamera karşısına geçti.

HOLLYWOOD’DA YAŞAYAN EN KARİYERLİ TÜRK: MURAT DEMİR

Alex ya da gerçek adıyla Murat Demir, 20 yılı aşkın yakındır 40’ı aşkın film, dizi ve reklamlarda rol aldı. Halen kariyerini Hollywood’da sürdüren Demir, Türkler arasında oyunculuk anlamında en kariyer sahibi isim olarak dikkat çekiyor. New York doğumlu oyuncu The Bronx and Westchester County’de büyüdü. Annesinin isteği üzerine hiç istemediği halde Iona College’da politik bilimler okudu. Okuduğu bölümle ilgili hiç iş deneyimi olmadı. Broadway dışında oynayan tiyatrolarda rol aldı. Kendisinde tiyatro değil sinema geleceği gören hocalarının

da tavsiyesiyle de New York’tan ayrılarak Hollywood’a yerleşti. 17 yıldır Hollywood’da yaşıyor.

1960’lı yıllarda ABD’ye gelen doktor babanın tek oğlu olan ve babasını 15 yaşındayken kaybeden Murat (Alex) Demir, ilk televizyon dizisi deneyimine Türkiye’de “Yalan Rüzgarı” ismi-yle ün yapan dizide başladı. CBS kanalında oynayan dizide, beş dakikalık küçük bir rol alan Demir, seyircilerden e-maillerle gelen yoğun talep karşısında beş ay kadar dizide kaldı. “Kara-te Kid” filmindeki bilge karate ustası Mr. Miage ile başrolünde suşi şefini canlandırdığı “Talk to Taka” filmi bağımsız film fes-tivallerinde gösterildi. “After You”, “Ordinary Average Guys”, “The Way” ve “Uncharted 2: Among Thieves” Demir’in 2009 ve 2010 yılında rol aldığı filmlerden.

Channel 4’da oynayan “Passion” dizisinde de rol alan Demir’in oynadığı TV dizileri arasında “The Marshall”, “V.I.P.”, “Messen-gers”, “Brooklyn South”, “Diagnosis Murder”, “One World”, “Silk Stalkings” yer alıyor. Başrolde oynadığı filmler arasında “Talk to Taka”, “The Art of A Bullet”, “Dark Spiral”, “Sweet Un-derground”, “Loretta Park”, “Task Force”, “Smart Money”, “Sickness”, “To Protect and Serve”, “End to A Means”, başrol yardımcısı olarak “The Debt” ve “Quietus” filmlerinde oynadı.

DAVID CHOKACHI: TÜRKİYE DOĞUMLU IRAKLI BABANIN YILDIZ OĞLU

1968 Plymouth, Massachusetts doğumlu olan David Chokachi, Amerikan televizyonlarında ün kazandı. “Witchblade”, “Baywatch”, “Beyond The Break” gibi dizilerde oynadı. Türkiye doğumlu Iraklı bir baba ve Finlandiyalı bir anneden dünyaya gelen Chokachi, Marion, Massachusetts’te Tabor Acedemy’de eğitim aldı. Bates College’de siyaset bilimi bölümünden mezun oldu.

Genç Yönetmen Ve OyuncularHollywood’da halen pek çok Türk genç yönetmen şansını deniyor. Kimi zaman projeler için Los Angeles’ın yolunu tut-arken, bazıları da yaşamlarını film endüstrisinin kalbinin attığı şehirde sürdürüyor. 1976 doğumlu genç yönetmenlerden Ertuğ Tüfekçioğlu, 2003 yılından beri, Jason E. Baldwin’in Los Angeles’da açtığı Califa Yapımcılık ‘ta çalışıyor.

Yine genç yönetmenlerden İstanbul Galata doğumlu Turgut Türk Adıguzel, üç filmin yapımcılığını üstlendi. 2004 yılında “Evolution Down to a Science”, 2005’te “Crescent Star” ve 2007 yılında “The Anatolian” filmlerinin yapımcılığını yaptı.

2. Dünya Savaşı sırasında Yahudileri toplama kampından kurtaran konsolos Selahattin Ülkümen’i anlattığı 7 daki-ka uzunluğundaki “Cresent Star” filmiyle, “Big Bear Lake Uluslararası Film Festivali”nde en iyi öğrenci filmi dalında ödül aldı. “Crescent Star” adlı film Hollywood Sinema Müzesi’nin açılış filmi olarak da seçildi. Filmi Steven Spielberg, Hillary Clinton gibi pek çok ünlü isim de izledi. 2007 yılında University of Southern California’dan (USC) mezun oldu. Sinan Germirli, Gökhan Ekremoğlu diğer genç yöneticilerden. 1977 Türkiye doğumlu Hayati Akbaş, aralarından “Broken Angel” filminin de bulunduğu 10’a yakın film ve belgeselde rol veya seslendirme görevi aldı. Son olarak “Walking with the Promise” isimli belge-sel tarzı dini içerikli projede seslendirme yaptı. Grafik sanatçısı, görsel yönetmen ve kameraman olarak pek çok projede görev alan Alper Nakri, Hollywood’un bir diğer genç yeteneği. Son olarak 2009 yılında çekilen “Sniper: Inside the Crosshairs” ve “Day After Disaster” dizilerinde grafikerlik yapan Nakri, 2008 yılında çekilen 30’a yakın TV dizisinde grafiker olarak görev yaptı. Kamera bölümünde görev yaptığı projeler arasında ise “Paperboy” ve “Sniper: Inside the Crosshairs” gibi filmler yer alıyor. Nakri, Los Angeles’ta film endüstrisine yakın olan pek çok Türk gibi “Broken Angel” ve “The Anatolian” filmlerinde görev aldı. Robert De Niro, Al Pacino gibi pek çok ünlüye birebir taklidi ile ün kazanan ve Amerikalı komedyen Jay Leno’nun Tonight Show programına konuk olan Barbaros Tapan da bir kaç filmde kamera karşısına geçen genç yeteneklerden. En son 2008 yılında Russel Crowe ve Ben Affleck’in rol aldığı “State of Play” filmde rol alan Tapan, 2006 yılında çekilen Türk yapımı “Ya Tutarsa” filminde de oynamıştı. Genç oyuncu Resmine Atış, “Burn in Hell” (2009), “Bar Starz” (2008), “28 Days Later: The Aftermath”, “Turkish Delight” (2006), “Splinter”, “Living the Dream” (2006), “Cheaper by the Dozen 2” (2005), gibi filmlerde küçük roller de oynadı. Eski Türkiye güzeli Zerrin Arbaş’ın oyuncu kızı Derya Arbaş’ta Hollywood’da şansını deneyen isimlerden biriydi. “Av Peşinde” ve “Mile Marker 40’’ isimli iki filmde küçük roller aldı. 35 yaşında kalp krizinden West Hollywood’ta hayatını kaybetti.

TURKISH FILM COUNCIL

Türk film yönetmen ve oyuncularının Hollywood’da daha etkin olmaları için bir kaç tane dernek kurulmuş. Bunlardan biri Turkish Film Council. Misyonu arasında Türk film dünyasının profesyonellerini yurt dışındaki meslektaşları ile buluşturmak, film yapımcılarına Türkiye’de film çekimi için mekan tedarik etmek, Türkiye’de film çekmek isteyenlerin ABD’deki ihtiyaçlarını karşılamak olan Council’in başkanı ise Emrah Yü-cel yapıyor. Asıl mesleği grafik dizayner olan 1968 doğumlu Yücel, “What Women Want”, “28 Days”, “Kill Bill”, “Frida”, “New York’ta Beş Minare” gibi filmlerin posterlerini dizayn etti. Yücel, bir süre önce Los Angeles’tan New York’a taşındı. Bu arada Türk aktör, yönetmen ve teknikerlerin tanıtıldığı www.turksinentertainment.com sitesi de ilgi duyanların inter-netteki buluşma adresi olarak hizmet veriyor.

Page 30: Yeni Hayat Gazetesi, Ağustos 2011, Sayı 4

Ağustos 2011 30

Osmanlı ve Cumhuriyet Döneminde Türk-Amerikan Ticaret ve Siyaset Hayatı

Türk-Amerikan ilişkileri, iki devlet arasındaki ticarî gelişmelere bağlı olarak 19. uncu yüzyılın ilk çeyreğinde kurulabilmiştir. Bununla beraber iki ülke arasında bu tarihten çok evvel de ticaret yapıldığı bilinmektedir. 17’nci yüzyıla kadar geriye götürülen İngiliz

bandıralı Amerikan gemilerinin Osmanlı limanlarını ziyaretleri bir kenara bırakılacak olursa, bu ülkeye gelen Amerikan bandıralı ilk gemi Grand Turk adını taşımaktadır. Grand Turk’un 1790’lı yıllarda Türk limanlarından aldığı geleneksel Osmanlı ürünlerini Amerika limanlarına taşıdığı ve Amerikan Maliye Bakanlığı’nın ithalât-ihracat istatistikleri 1803 yılı kayıtlarında ilk defa Türkiye için bir sütun açıldığı bilinmektedir.

Ancak ticaretin gelişmesi devletler arasındaki ikili siyasî ilişkilerin kurulması ve ticarî anlaşmaların varlığına bağlıydı. Bu amaçla Amerika, 1802’de William Stewart’ı o dönemde dünya ticaretinde önemli yeri olan İzmir’e konsolos olarak atamıştı. Bununla beraber Osmanlı Devleti ile Amerika arasında henüz bir anlaşma yapılmadığından dolayı W. Stewart’ın görevi Türk makamlarınca resmen tanınmış değildi. Stewart, İzmir’de bazı incelemelerden bulunduktan ve Türk-Amerikan ticaretinin geliştirilmesine dair bir rapor hazırladıktan sonra ülkesine döndü. Bu ilk Amerikan görevlisinin raporuna göre iki ülke arasındaki ticaretin geliştirilmesi için uygun ortam mevcuttu. Stewart’ın raporundan sonra Amerikalı tacirlerin İzmir’e ve Türk mallarına olan ilgisi arttı. 1824 yılına gelindiğinde İzmir’deki Amerikan şirketlerinin sayısı dörde yükselmişti. Bu şirketlerden birisi aynı zamanda Amerika’nın İzmir Konsolosluğu görevini yürütecek olan David Ofley’in ortağı olduğu “Wodmas and Ofley” firmasıydı. Ne tesadüftür ki, iki ülke arasındaki ilişkilerin güçlenmesi de David Ofley’in konsolos olarak atandığı tarih olan 1824 sonrasına rastlar. Nite-kim bu dönemde iki ülke arasında 7 Mayıs 1830 tarihli “Seyr-i Sefain ve İcra-yı Ticarete Dair” bir antlaşma imzalanmıştır. Söz konusu antlaşmanın birinci ve ikinci maddeleriyle tarafların karşılıklı olarak diplomatik temsilcilikler açabilmeleri kabul edilmişti. Bu düzenlemeyle Osmanlı topraklarında fiilen bulunan Amerikan konsoloslukları hukukî statü kazanmış ve tanınmış oluy-ordu. Bu tarihten itibaren İzmir konsolosluğuna ilâve olarak, İstanbul’a Büyükelçi olarak atanan David Porter’ın gayretleri de iki devlet arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi açısından dikkat çekici-ydi. David Porter’in talepleriyle kısa sürede Selânik, İstanköy, Bozcaada, İskenderiye, Beyrut, Kudüs, Bursa ve Çanakkale konsoloslukları açıldı, İleriki yıllarda Sivas, Harput ve Erzurum gibi başta Doğu Anadolu olmak üzere Osmanlı topraklarının diğer bölgelerinde de konsolosluklar açılarak, Amerikan temsilciliklerinin Osmanlı Devleti’ndeki sayıları bir hayli artmış oldu. Aynı şekilde bu anlaşma sonrasında Osmanlı Devleti de önce Boston’a bir konsolos atadı. Bunu sırasıyla New York ve Baltimore konsoloslukları izledi. Osmanlı Devleti, bu konsolosluklara ilâve olarak 1867’de Washington’a bir elçi atadı.

Amerika Osmanlı İçin ‘The Most Favored’ Ülke Oldu

Bu antlaşmayla Amerika’ya “the most favored nation” statüsü tanındı. Bu tarihten sonra iki dev-let arasındaki ticaret hacmi artarak devam etti. Osmanlı Devleti, Amerika’dan dokuma, madeni yağlar, şeker, demir-çelik ve silâh gibi işlenmiş ürünler ithal ediyor, buna karşılık afyon, kuru üzüm, kuru incir, tütün ve meyan kökü gibi tarım ürünleri ile yapağı, kilim ve deri mamulleri ihraç ediyordu. Osmanlı ürünleri gün geçtikçe Amerikan pazarlarında daha çok yer almaya başladı. Ticaretin bu şekilde gelişmesi adeta daha sonraki anlaşmalara kapı aralayacak, ni-tekim 13 Şubat 1862 Seyr-i Sefain ve Ticaret Antlaşması, 11 Ağustos 1874 Suçluların İadesi Antlaşması ve 11 Ağustos 1874 Tabiiyet Antlaşması sırayla gelecekti.

Osmanlı Devleti ile Amerika arasındaki ticarî ilişkilerin gelişmesine paralel olarak aynı dönemde Osmanlı topraklarında misyonerlik faaliyetleri de görülmeye başlanmıştır. Amerika’nın Türkiye topraklarındaki ilk misyoner faaliyeti “American Board of Commissioners for Foreign Missions” adlı örgütün 1819’da Türkiye’yi programına almasıyla başlamıştı. Amerikalı misyonerlerin anlayışına göre “misyoner faaliyetleri açısından Türkiye Asya’nın anahtarı” özelliğini taşıyordu. 1820’lerde bu şekilde başlayan ve gittikçe hız kazanan misyonerlik faaliyetleri, bir süre sonra ti-carî ilişkilerin de önüne geçerek, Türk-Amerikan ilişkilerinde belirleyici bir unsur haline gelmiştir.

1830’da imzalanan ilk anlaşma ve kurulan Türk-Amerikan siyasî ilişkileri, I. Dünya Savaşı’na kadar birkaç küçük problem dışında önemli bir sorun olmadan gelişti. Savaşın ilk yıllarında

tarafsız kalan ABD, kendi aleyhine gelişen olaylar karşısında 6 Nisan 1917’de Almanya’ya harp ilân etti. Osmanlı Devleti, Almanya’nın savaş müttefikiydi. ABD, her şeye rağmen Osmanlı Dev-leti ile ilişkilerin devamından yanaydı.

Bu dönemde Türk-Amerikan resmî münasebetlerine gelince; ABD, Türkiye’deki işlerini takip etmesi için Yüksek Komiser unvanıyla Amiral Mark Bristol’ü İstanbul’da görevlendirmiştir. Bristol, bir yandan İstanbul Hükûmeti ve Müttefikler nezdinde resmî işleri yürütürken, diğer yandan da Anadolu’daki gelişmeleri yakından takip etmekteydi. Nitekim o, Ankara Hükûmeti’nin kurulmasını müteakip, ülkesinin Millîyetçilerle münasebet kurmasından yana tavır almıştı. Bu-nunla beraber, Hükûmetinin baskıları nedeniyle Ankara ile ilişkileri, gayrı resmî surette yürüt-mek zorunda kalmıştı. Bu çerçevede ilk olarak Ticaret Ataşesi Julian Gillespie ticarî araştırmalar yapmak amacıyla gayrı resmî görüşmelerde bulunmak üzere Ankara’ya göndermiştir. Gillespie, bu ziyareti sırasında Mustafa Kemal, Rauf Orbay ve Yusuf Kemal Beylerle görüşmelere bulunmuştu. Amerika’nın bu konudaki ikinci teşebbüsü de 1922 yazında gerçekleşmiştir. Ankara nezdinde resmî olmayan bir temsilci bulundurmak isteyen ABD, Robert Imbre adında bir temsilciyi Ankara’ya göndermiştir. Türkiye’deki Amerikan misyonerlik kurumları ve başta Chester Grubu olmak üzere bazı Amerikan şirketlerinin Ankara hükûmeti nezdindeki teşebbüsleri olmuştu.

Atatürk’ten Amerikalı Gazeteciye Yanıt

Mütareke döneminde Ankara’nın Amerika siyasetinde ise yukarıda da ifade ettiğimiz gibi Misak-Millî ilkeleri belirleyici olmuştur. Nitekim Mustafa Kemal Paşa Philedelphia Pub-lic Ledger muhabiri Clarence K. Streit’in sorularına, 26 Şubat 1921’de verdiği yanıtta bunu çok açık bir şekilde dile getirmektedir. Mustafa Kemal Paşa, kendisine ABD ile ilişkileri soran gazeteciye, “Amerikanın dostluğundan yararlanmayı kuvvetle arzu etmekteyiz. Amerikan milleti ile hiçbir zaman kendimizi harp halinde addetmedik ve şimdiye kadar Amerikan mil-letinin bizimle hala diplomatik ilişkiler kurmamış olmasına hayret ediyoruz. Bize gelince, biz diğer devletler karşısındaki siyasî durumumuzdan müstakil olarak ABD ile Misak-ı Mil-lî dâhilinde diplomatik ilişkilerin kurulmasına hazırız. Bu hususu zaten sizin hükûmetinize ihzaz ettik” diyerek Amerikan politikasına bakışını açıklamıştı. İşte bu politikanın gereği olarak Millî Mücadele döneminde Türkiye’de faaliyet gösteren Amerikan misyoner ve ti-carî kuruluşlarına dokunulmamıştı. Atatürk bu dönemde Türk makamlarından Amerikan yardım heyetlerine iyi davranılmasını, kendilerine yardım edilmesini istemişti Hatta Ermeni ve Rum çocuklarının barındırılabilmesi amacıyla Merzifon’da yetimhane açılması için şartlara uyması kaydıyla TBMM kararı alınmıştı. Amerikan Yardım Heyetlerine Türkiye’de çeşitli binalar tahsis edilmişti.

Türkiye, İstiklâl Harbi sonrası uluslararası ilişkilerini dostluk temeli üzerine oturtmuş ve savaş dolayısıyla ilişkilerini kestiği bütün devletlerle yeniden diplomatik münasebetler kur-maya çalışmıştır. Cumhuriyetin ilk yıllarında Türkiye’nin siyasî ilişkiler kuramadığı tek büyük devlet ise, Amerika Birleşik Devletleri idi. Bu sebeple Türk-Amerikan ilişkilerinin geleceğinde, Lozan Barış Antlaşması sonrasında yaşananlar önemli bir yer tutmuştur. Bu süreçte en önemli gelişme, Türkiye ile Amerika arasında Lozan’da imzalanmış bulunan, Dost-luk Antlaşması’nın uzun süre yürürlüğe konulamamasıdır. Bunun en önemli sebebi de Amerika’daki Türk düşmanlığı kampanyalarıdır. Bu kampanyalar, 1917’de koparılan Türk-Amerikan ilişkilerinin 1927’ye kadar kurulmasını engellemiş bulunmaktadır.

Türk-Amerikan ilişkilerinin 1927’de kurulmasından sonra iki ülke arasında en önemli gelişme, II. Dünya Savaşı sonrası ortaya çıkan iki kutuplu dünya düzeni ve güvenlik stratejileridir. Bu dönemde ikili ilişkilerin temelinde güvenlik endişesine dayalı askerî anlaşmalar ön plâna çıkmıştır. Bu süreç, 1952’de Türkiye’nin NATO üyesi olmasını beraberinde getirmiş ve Amerika’nın Türkiye’de üsler kurmasına yol açmıştır. Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı’nın dağılması sanıldığı gibi bu ilişkilerin önemini azaltmamış, Amerika’nın Ortadoğu ve Orta Asya politikalarına bağlı olarak, yeni bir seyir izlemiştir.

İstaNbul, Yenİ HaYat

Osmanlı döneminde ABD ile ticari ve siyasi ilişkiler nasıldı? Bu süreç Cumhuriyet dönemi sonrasında kadar nasıl sürdü? İşte cevapları...

ABD36 East 20th StreetNew York, NY 10003

Tel: 212.387.0600 - Faks: 212.420.7699

TÜRKİYECinnah Caddesi No:11/5

Kavaklıdere ANKARASorularınız İçin:

[email protected]

Görüş ve Önerileriniz: [email protected]

Abonelik: [email protected]

Website: www.yenihayatgazete.com

İdari Müdür (Managing Editor): Hasan Akbulut

İdari Koordinatör (Managing Coordinator): Av. H. Mine Gür

Reklam Müdürü (Advertising Manager): Salih Akbulut

İstanbul Temsilcisi (Istanbul Representative): Arda Sayıner

Haber Araştırma (Exclusive News Editor): Adnan Onaran

Fotoğraf Editörü (Photo Editor): Hüseyin Tuncer

Sahibi Akbulut Hukuk Bürosu Adına (Publisher): Av. J. Cahit Akbulut

Yayın Danışmanı (Publishing Advisor): Veli Özdemir

Genel Yayın Yönetmeni (Editor-in-Chief): Can Kamiloğlu

Haber Koordinatörü (News Coordinator): Haldun Armağan

Yazı İşleri Müdürü (Editor): Ömür Üzelce

Görsel Yönetmen (Art Director): Emre Emirgil

İçerik (Content): ANKA Haber Ajansi - ANKA News Agency

Page 31: Yeni Hayat Gazetesi, Ağustos 2011, Sayı 4
Page 32: Yeni Hayat Gazetesi, Ağustos 2011, Sayı 4

C M Y CM MY CY CMY K