4
Yüksek Sesler KURTULUŞ İLKÖĞRETİM OKULU Yayınıdır 2. Sayı 26–27 Nisan 2012 tarihleri arası Kültür Merke- zi Sergi Salonu’nda okulumuz Görsel Sanatlar Öğretmenleri Nur GIDIK ve Sevinç MARTA’nın öğrencilerle birlikte 2011–2012 eğitim – öğre- tim yılında yapmış oldukları çalışmalar sergi- lendi. Çok sayıda çalışmanın bulunduğu sergi iki gün boyunca birçok kişi tarafından gezile- rek büyük beğeni topladı. Sergiyi düzenleyen Görsel Sanatlar Öğretmen- lerimizin sergiyle ilgili düşüncelerini aldık. Gör - sel Sanatlar Öğretmenlerimizden Nur KIDIK, “2011–2012 eğitim-öğretim yılında otuz altı öğrencimizle ders saatleri dışında egzersiz ça- lışması yaptık. Öğrencilerle resim üzerine çalışmak gerçek - ten çok farklı ve çok güzeldi. Öğrencilerin res- me olan sevgisi ve pozitif enerjileri sayesinde çok keyifli bir yıl geçirdik. Öğrenciler bu süreç içinde sadece bir şey üretmekle kalmadılar, yü- reklerindeki inanılmaz güzellikleri de tabloları- na yansıttılar. Resim, görsel bir dildir. O nedenle bir çocuk eline kâğıt, kalem aldığından itibaren bir şeyler anlatmaya çalışır. Öğrencilerimiz de bu süreç içerisinde resmi daha çok sevmeye ve daha çok çalışmaya başladılar. Yeni fikirler gelişti- rerek hayal dünyalarına yeni ufuklar katmayı, doğayı ve çevrelerini daha iyi gözlemlemeyi başardılar. Amacım, resim yaparken öğrenciye “Böyle olmaz.” yerine, “Sen çok yaratıcısın, senin yap- tığın resim çok kıymetli.” mesajını vermekti. Çünkü her yanlış müdahale öğrencinin “Ben resim yapamıyorum.” mesajını almasına ve bir adım geri gitmesine neden olabilirdi. Bu ne- denle bu süreç içerisinde öğrencilerime doğru rehberlik yapmaya çalıştık. 26 Nisan 2012’de de öğrencilerimizin büyük bir özveriyle ve titizlikle hazırlamış oldukla- rı yüz kırk beş eseri İsmail Kahraman Kültür Merkezi’nde sanatseverlerin beğenisine sun- duk. Bizi destekleyen Okul Müdürümüz Adil UZUN’a, idarecilerimize, değerli öğretmenleri- mize ve emeği geçen öğrencilerimize teşekkür ederiz.”dedi. Aynı konuyla ilgili duygu ve düşüncelerini aldı- ğımız Sevinç MARTA ise, “2011–2012 eğitim öğretim yılı sonunda, öğrencilerimizin bütün yıl, ders dışı egzersiz çalışmalarında resim sanatına vermiş oldukları emeği ve sevgiyi yansıtan 150’ye yakın eser - den oluşan bir sergi açtık. Öğrencilerimizin emek, sabır ve sevgisini çok özel bir sergi ile taçlandırdık. Onlar büyük bir gurur ve mutlulukla eserlerini sergi ziyaretçi- lerine tanıttılar. Sergimizi ziyaret eden insanlar eserleri ilköğretim üstü bir seviyede buldular ve çok beğendiler. Bu sergiyi açmamızda bizden desteklerini esirgemeyen ve bize her konuda yardımcı olan okul idaremize ayrıca sergimizi ziyaret edip bizleri onurlandıran herkese çok teşekkür edi- yoruz.” dedi. Muhteşem Bir Sergiydi; Emeğinize Sağlık Betül DELİBALTA–6/D “Kıvılcım” Çıktı Okulumuz 8. Sınıf öğrencileri, Türkçe öğretmeni Elvan ERSOY ASLANOL reh- berliğinde bir ilke imza attılar. Yazılarını bir kitapta topladıkları ve ‘‘Kıvılcım’’ adı- nı verdikleri eserleri büyük bir heyecanla okuyucuyla buluştu. ‘‘Biz on üç kıvılcım, ateş olabilmek adı- na yazdık bu kitabı. Kimimiz için hayal, kimimiz için bekletilen bir gerçekti. Bu yolda hep yanımızda olan öğretmeni- miz, cesaret kanatları taktı bizlere. Daha uzağa uçup, sesimizi daha çok insana duyurabilmemiz için…’’ Yüksek Sesler olarak arkadaşlarımızı tebrik ediyor, gelecekte daha büyük başarılara imza atmalarını diliyoruz. Gönüllerini bizlere açan on üç arkadaşı- mızın kalemlerinden dökülenlerin, sizin gönüllerinizde de yer bulması arzusuyla hepinize bir ‘‘Kıvılcım’’ edinmenizi öneriyoruz. Kıvılcım on üç kıvılcımın eseridir. Gökçen KOYUNCU-6/D KORO, SOLİST ve SAZLAR HEPSİ BİZDEN BAŞARILI BİR EKİP ÇALIŞMASI ŞİİR DİNLETİSİNDE ŞİİRE DOYDUK 26.04.2012 Perşembe günü Rize Kültür Müdür - lüğü binası büyük salonda 19.00–22.00 saatleri arası okulumuz korosu konser verdi. Eğitim-öğ- 26.04.2012 Perşembe günü saat 19.00’da Rize Kültür Merkezi’nde Okulumuz Türkçe Öğretmen- lerinden Ömer Faruk BAŞAR rehberliğinde okulu- muz öğrenci, öğretmen ve velilerimizin katılımıyla düzenlenen şiir dinletisi sergilendi. Geceye öğrenci velilerimizden Meltem BAKIR’ın yazıp seslendirdiği “Bağımsızlık Yolunda” adlı şiiri damga vurdu. Meltem BAKIR, yazıp seslen- dirdiği şiirinde izleyenlere millî duyguları fazlaca hissettirdi. Şiiri seslendirmesi bitince geceye ge- len davetliler Meltem BAKIR’ı dakikalarca ayakta retim yılı başında okulumuz Müzik Öğretmeni Elif KÖSE’nin plânlayıp yıl boyunca sürdürdüğü bu çalışma sadece solist yetiştiren bir koro ola- rak göze çarpmadı. Aynı zamanda koroya ens- trümanlarıyla eşlik eden küçük müzisyenlerle de izleyenlerin dikkatini çekerek takdir topladı. Konser sonunda arkadaşımıza duygularını söy- leyen Müzik Öğretmenimiz Elif KÖSE “Çok he- yecanlandım. Bu türden yaptığım ilk çalışmaydı. İzleyenlere güzel bir müzik ziyafeti çektirdiysek ne mutlu bize. Demek ki dönem başından bu yana verdiğimiz emekler boşa gitmemiş. Çalış- mamda bana yardım ve desteklerini esirgeme- yen Okul Müdürümüz Adil UZUN’a, Müdür Yardımcımız Nazım RAKICI’ya, okulumuz öğretmenlerinden Umut KAYA’ya, Hakan DEMİR’e teşekkürü bir borç bilirim.” dedi. 04. 05. 2012 Cuma günü Rize Kültür Merkezi Binası Küçük Salon’da “Acil Servis” adlı iki per - delik komedi tiyatro oyunu sahneye konuldu. Okulumuz Türkçe Öğretmeni Banu ARSLAN KAYA’nın dönem başında plânlayıp beş ay sür - dürdüğü çalışma sonunda öğrenci arkadaşla- rımız, sadece oyunu sahnelemeyi değil, kendi yaşamlarında kişiler arası iletişimi üst düzeye çıkaracak olumlu davranışlar da kazandıklarını gösterdiler. Oyun sonunda düşüncelerini aldığımız Türkçe Öğretmeni Banu ARSLAN KAYA, “Öğrencile- rimizin sosyalleşmesi ve kişiler arası iletişimi üst düzeye çıkarabilmek amacıyla ders saatleri dışında, zor koşullarda plânlayıp hazırladığı- mız bu çalışmayı, bu akşam burada başarıyla sunabildiysek ne mutlu bize. Oyunumuz için söyleyebileceğim tek olumsuzluk salonun kü- çük gelmesi. Gelen misafirlerimizin içeride yer olmadığı için içeri giremediklerini öğrendim. Bu duruma çok üzüldüm. Keşke daha büyük Dilara ALGÜN–6/D Nazım BOSTAN–6/D alkışladı. Gecede teknik aksaklıklar (elektrik kesintisi…), dinletiyi sunanların zaman zaman morallerini bozsa da güzel bir sunumla gece sona erdi. Çalış- mayı hazırlayan öğretmenlerimize emeklerinden ötürü teşekkür ederiz. Geceyle ilgili duygu ve düşüncelerini aldığımız şiir dinletisini hazırlayan okulumuz Türkçe Öğretme- ni Ömer Faruk BAŞAR , “Bu gece de emeği olan herkese öncelikle teşekkür etmek istiyorum. Bizim için güzel ve faydalı bir çalışma oldu. Yedi ay süren bu çalışmada zaman zaman güldük zaman zaman üzüldük. Üzenler ve güldürenler hep bu gece ses- lendirilen şiirlerdi. Bu çalışmada beni yalnız bırak - mayıp destekleyen okulumuz öğretmenlerinden Kamuran BAYRAKTAR’a, Ayşe KAYACI’ya, Sevinç MARTA’ya, Okul Müdürümüz Adil UZUN’a, Okul Müdür Yardımcılarımız Nazım RAKICI’ya, Şule CIVGAZ KAZANCIOĞLU’na ve Hüseyin TURAN’a çok teşekkür ederim.” dedi. bir salonda oyunumuzu sergileme imkânımız olabilseydi. Öğrencilerimin gösterdikleri per - formanstan çok memnunum. Profesyonel tiyatrocular gibi karakterleri canlandırdılar. Çalışmaya katılan öğrencilerime, yardım ve desteklerini esirgemeyen Okul Müdürümüz Adil UZUN’a, Müdür Yardımcılarımız Nazım RAKICI’ya, Hüseyin TURAN’a, Şule CIVGAZ KAZANCIOĞLU’na, okulumuz öğretmenlerin- den Resul KUL’a, Türkçe Öğretmenimiz Meh- met TURAN ‘a, Umut KAYA’ya, Okul Aile Birliği Başkanı’mız Hülya FEYİZ’e, Sağlık Meslek Lisesi Müdürü Hikmet UÇAR’a, Sağlık Meslek Lisesi Müdür Yardımcısı İsmail KOÇ’a, Rize Emniyet Müdürlüğü Personel Şube Müdürü Ahmet AS’a, Rize Emniyet Müdürlüğü Personel Şube Müdürlüğü’nde görevli polis memurlarına, öğrenci velilerimize ve şu anda ismi aklıma gelmeyen herkese teşekkürü bir borç bilirim.” dedi. Tiyatro oyunu sahnelenirken Rize’deki çeşitli kurumlarda incelemelerde bulunan Kül- tür Bakanımız Ertuğrul GÜNAY’da kısa bir sü- reliğine oyunumuzu izlediler. Kültür Bakanımız Ertuğrul GÜNAY, salondan ayrılırken “Mesaj alınmıştır.” diye de oyunla ilgili bir yorumda bulunmuştur. Samet KAMİLOĞLU–6/D Öksürüğe Çözüm Emrecan DEMİRÇAY-6/D 2 Dilara ALGÜN–6/D Boyu Küçük Ama Marifeti Büyük Ahmet 4 Nazım BOSTAN–6/D KERMESTE NE YOKTU Kİ? 3 Çocukların Okulda Beslenmesi Nasıl Olmalı? 3 ÖĞRENCİ ARKADAŞLARIMIZI TEBRİK EDİYORUZ 4 4 ŞİFRELİ YAZI “ANNEME” Şeydanur ALKAN-6D

Yüksek Sesler 2. Sayi

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Yüksek Sesler 2. Sayi

Citation preview

Page 1: Yüksek Sesler 2. Sayi

Yüksek SeslerKURTULUŞ İLKÖĞRETİM OKULU

Yayınıdır2. Sayı

26–27 Nisan 2012 tarihleri arası Kültür Merke-zi Sergi Salonu’nda okulumuz Görsel Sanatlar Öğretmenleri Nur GIDIK ve Sevinç MARTA’nın öğrencilerle birlikte 2011–2012 eğitim – öğre-tim yılında yapmış oldukları çalışmalar sergi-lendi. Çok sayıda çalışmanın bulunduğu sergi iki gün boyunca birçok kişi tarafından gezile-rek büyük beğeni topladı.Sergiyi düzenleyen Görsel Sanatlar Öğretmen-lerimizin sergiyle ilgili düşüncelerini aldık. Gör-sel Sanatlar Öğretmenlerimizden Nur KIDIK,“2011–2012 eğitim-öğretim yılında otuz altı öğrencimizle ders saatleri dışında egzersiz ça-lışması yaptık. Öğrencilerle resim üzerine çalışmak gerçek-ten çok farklı ve çok güzeldi. Öğrencilerin res-me olan sevgisi ve pozitif enerjileri sayesinde çok keyifli bir yıl geçirdik. Öğrenciler bu süreç içinde sadece bir şey üretmekle kalmadılar, yü-reklerindeki inanılmaz güzellikleri de tabloları-na yansıttılar. Resim, görsel bir dildir. O nedenle bir çocuk eline kâğıt, kalem aldığından itibaren bir şeyler anlatmaya çalışır. Öğrencilerimiz de bu süreç içerisinde resmi daha çok sevmeye ve daha çok çalışmaya başladılar. Yeni fikirler gelişti-rerek hayal dünyalarına yeni ufuklar katmayı, doğayı ve çevrelerini daha iyi gözlemlemeyi başardılar. Amacım, resim yaparken öğrenciye “Böyle olmaz.” yerine, “Sen çok yaratıcısın, senin yap-tığın resim çok kıymetli.” mesajını vermekti. Çünkü her yanlış müdahale öğrencinin “Ben resim yapamıyorum.” mesajını almasına ve bir

adım geri gitmesine neden olabilirdi. Bu ne-denle bu süreç içerisinde öğrencilerime doğru rehberlik yapmaya çalıştık. 26 Nisan 2012’de de öğrencilerimizin büyük bir özveriyle ve titizlikle hazırlamış oldukla-rı yüz kırk beş eseri İsmail Kahraman Kültür Merkezi’nde sanatseverlerin beğenisine sun-duk. Bizi destekleyen Okul Müdürümüz Adil UZUN’a, idarecilerimize, değerli öğretmenleri-mize ve emeği geçen öğrencilerimize teşekkür ederiz.”dedi. Aynı konuyla ilgili duygu ve düşüncelerini aldı-ğımız Sevinç MARTA ise, “2011–2012 eğitim öğretim yılı sonunda, öğrencilerimizin bütün yıl, ders dışı egzersiz çalışmalarında resim sanatına vermiş oldukları

emeği ve sevgiyi yansıtan 150’ye yakın eser-den oluşan bir sergi açtık. Öğrencilerimizin emek, sabır ve sevgisini çok özel bir sergi ile taçlandırdık. Onlar büyük bir gurur ve mutlulukla eserlerini sergi ziyaretçi-lerine tanıttılar. Sergimizi ziyaret eden insanlar eserleri ilköğretim üstü bir seviyede buldular ve çok beğendiler. Bu sergiyi açmamızda bizden desteklerini esirgemeyen ve bize her konuda yardımcı olan okul idaremize ayrıca sergimizi ziyaret edip bizleri onurlandıran herkese çok teşekkür edi-yoruz.” dedi.

Muhteşem Bir Sergiydi; Emeğinize Sağlık

Betül DELİBALTA–6/D

“Kıvılcım” Çıktı

Okulumuz 8. Sınıf öğrencileri, Türkçe öğretmeni Elvan ERSOY ASLANOL reh-berliğinde bir ilke imza attılar. Yazılarını bir kitapta topladıkları ve ‘‘Kıvılcım’’ adı-nı verdikleri eserleri büyük bir heyecanla okuyucuyla buluştu. ‘‘Biz on üç kıvılcım, ateş olabilmek adı-na yazdık bu kitabı. Kimimiz için hayal, kimimiz için bekletilen bir gerçekti. Bu yolda hep yanımızda olan öğretmeni-miz, cesaret kanatları taktı bizlere. Daha uzağa uçup, sesimizi daha çok insana duyurabilmemiz için…’’ Yüksek Sesler olarak arkadaşlarımızı tebrik ediyor, gelecekte daha büyük başarılara imza atmalarını diliyoruz. Gönüllerini bizlere açan on üç arkadaşı-mızın kalemlerinden dökülenlerin, sizin gönüllerinizde de yer bulması arzusuyla hepinize bir ‘‘Kıvılcım’’ edinmenizi öneriyoruz.

Kıvılcım on üç kıvılcımın eseridir.

Gökçen KOYUNCU-6/D

KORO, SOLİST ve SAZLAR HEPSİ BİZDEN BAŞARILI BİR EKİP ÇALIŞMASI

ŞİİR DİNLETİSİNDE ŞİİRE DOYDUK

26.04.2012 Perşembe günü Rize Kültür Müdür-lüğü binası büyük salonda 19.00–22.00 saatleri arası okulumuz korosu konser verdi. Eğitim-öğ-

26.04.2012 Perşembe günü saat 19.00’da Rize Kültür Merkezi’nde Okulumuz Türkçe Öğretmen-lerinden Ömer Faruk BAŞAR rehberliğinde okulu-muz öğrenci, öğretmen ve velilerimizin katılımıyla düzenlenen şiir dinletisi sergilendi. Geceye öğrenci velilerimizden Meltem BAKIR’ın yazıp seslendirdiği “Bağımsızlık Yolunda” adlı şiiri damga vurdu. Meltem BAKIR, yazıp seslen-dirdiği şiirinde izleyenlere millî duyguları fazlaca hissettirdi. Şiiri seslendirmesi bitince geceye ge-len davetliler Meltem BAKIR’ı dakikalarca ayakta

retim yılı başında okulumuz Müzik Öğretmeni Elif KÖSE’nin plânlayıp yıl boyunca sürdürdüğü bu çalışma sadece solist yetiştiren bir koro ola-rak göze çarpmadı. Aynı zamanda koroya ens-trümanlarıyla eşlik eden küçük müzisyenlerle de izleyenlerin dikkatini çekerek takdir topladı.Konser sonunda arkadaşımıza duygularını söy-leyen Müzik Öğretmenimiz Elif KÖSE “Çok he-yecanlandım. Bu türden yaptığım ilk çalışmaydı. İzleyenlere güzel bir müzik ziyafeti çektirdiysek ne mutlu bize. Demek ki dönem başından bu yana verdiğimiz emekler boşa gitmemiş. Çalış-mamda bana yardım ve desteklerini esirgeme-yen Okul Müdürümüz Adil UZUN’a, Müdür Yardımcımız Nazım RAKICI’ya, okulumuz öğretmenlerinden Umut KAYA’ya, Hakan DEMİR’e teşekkürü bir borç bilirim.” dedi.

04. 05. 2012 Cuma günü Rize Kültür Merkezi Binası Küçük Salon’da “Acil Servis” adlı iki per-delik komedi tiyatro oyunu sahneye konuldu. Okulumuz Türkçe Öğretmeni Banu ARSLAN KAYA’nın dönem başında plânlayıp beş ay sür-dürdüğü çalışma sonunda öğrenci arkadaşla-rımız, sadece oyunu sahnelemeyi değil, kendi yaşamlarında kişiler arası iletişimi üst düzeye çıkaracak olumlu davranışlar da kazandıklarını gösterdiler. Oyun sonunda düşüncelerini aldığımız Türkçe Öğretmeni Banu ARSLAN KAYA, “Öğrencile-

rimizin sosyalleşmesi ve kişiler arası iletişimi üst düzeye çıkarabilmek amacıyla ders saatleri dışında, zor koşullarda plânlayıp hazırladığı-mız bu çalışmayı, bu akşam burada başarıyla sunabildiysek ne mutlu bize. Oyunumuz için söyleyebileceğim tek olumsuzluk salonun kü-çük gelmesi. Gelen misafirlerimizin içeride yer olmadığı için içeri giremediklerini öğrendim. Bu duruma çok üzüldüm. Keşke daha büyük

Dilara ALGÜN–6/D

Nazım BOSTAN–6/D

alkışladı.Gecede teknik aksaklıklar (elektrik kesintisi…), dinletiyi sunanların zaman zaman morallerini bozsa da güzel bir sunumla gece sona erdi. Çalış-mayı hazırlayan öğretmenlerimize emeklerinden ötürü teşekkür ederiz.Geceyle ilgili duygu ve düşüncelerini aldığımız şiir dinletisini hazırlayan okulumuz Türkçe Öğretme-ni Ömer Faruk BAŞAR , “Bu gece de emeği olan herkese öncelikle teşekkür etmek istiyorum. Bizim için güzel ve faydalı bir çalışma oldu. Yedi ay süren bu çalışmada zaman zaman güldük zaman zaman üzüldük. Üzenler ve güldürenler hep bu gece ses-lendirilen şiirlerdi. Bu çalışmada beni yalnız bırak-mayıp destekleyen okulumuz öğretmenlerinden Kamuran BAYRAKTAR’a, Ayşe KAYACI’ya, Sevinç MARTA’ya, Okul Müdürümüz Adil UZUN’a, Okul Müdür Yardımcılarımız Nazım RAKICI’ya, Şule CIVGAZ KAZANCIOĞLU’na ve Hüseyin TURAN’a çok teşekkür ederim.” dedi.

bir salonda oyunumuzu sergileme imkânımız olabilseydi. Öğrencilerimin gösterdikleri per-formanstan çok memnunum. Profesyonel tiyatrocular gibi karakterleri canlandırdılar. Çalışmaya katılan öğrencilerime, yardım ve desteklerini esirgemeyen Okul Müdürümüz Adil UZUN’a, Müdür Yardımcılarımız Nazım RAKICI’ya, Hüseyin TURAN’a, Şule CIVGAZ KAZANCIOĞLU’na, okulumuz öğretmenlerin-den Resul KUL’a, Türkçe Öğretmenimiz Meh-met TURAN ‘a, Umut KAYA’ya, Okul Aile Birliği Başkanı’mız Hülya FEYİZ’e, Sağlık Meslek Lisesi Müdürü Hikmet UÇAR’a, Sağlık Meslek Lisesi Müdür Yardımcısı İsmail KOÇ’a, Rize Emniyet Müdürlüğü Personel Şube Müdürü Ahmet AS’a, Rize Emniyet Müdürlüğü Personel Şube Müdürlüğü’nde görevli polis memurlarına, öğrenci velilerimize ve şu anda ismi aklıma gelmeyen herkese teşekkürü bir borç bilirim.” dedi. Tiyatro oyunu sahnelenirken Rize’deki çeşitli kurumlarda incelemelerde bulunan Kül-tür Bakanımız Ertuğrul GÜNAY’da kısa bir sü-reliğine oyunumuzu izlediler. Kültür Bakanımız Ertuğrul GÜNAY, salondan ayrılırken “Mesaj alınmıştır.” diye de oyunla ilgili bir yorumda bulunmuştur. Samet KAMİLOĞLU–6/D

Öksürüğe Çözüm

Emrecan DEMİRÇAY-6/D

2

Dilara ALGÜN–6/D

Boyu Küçük Ama Marifeti Büyük Ahmet

4

Nazım BOSTAN–6/D

KERMESTE NE YOKTU Kİ?

3Çocukların Okulda Beslenmesi

Nasıl Olmalı?

3ÖĞRENCİ ARKADAŞLARIMIZI

TEBRİK EDİYORUZ

44ŞİFRELİ YAZI “ANNEME”

Şeydanur ALKAN-6D

Page 2: Yüksek Sesler 2. Sayi

2Sayfa

* Okul kantinlerinde satılan cips, şekerleme, çikolata, bisküvi, poğaça, kek gibi gıdaların esas yemek yerine ve çok miktarlarda yenilmesini engelleyin * Bu nedenle çocuğunuza verdiğiniz cep harçlığını, bu yanlış seçimlerden bolca yapmasına engel olacak şekilde ayarlayın * Beslenmesinde, meyve, ayran, süt, kuru üzüm, kuru kayısı, fındık, ceviz gibi yararlı, vitamin, pro-tein ve kalsiyum içeriği yüksek yiyecekler bulun-durun * Kahvaltı, bu yaş grubu için günün en önemli öğünüdür Uzun süren açlıktan sonra enerji ihtiyacının karşılanmasında, vücut için gerekli besin öğelerinin günün ilk saatlerinde vücu-dun en fazla ihtiyaç duyduğu dönemde vücu-da dengeli bir şekilde alınmasında, kan şekeri düzeylerinin dengelenmesinde, böylece dikka-tin derse yoğunlaşmasında, güne daha dinamik

başlamalarının sağlanmasında etkili olduğundan kahvaltının yapılmasına çocuklarınızı özendirin * Çocuğun enerji deposunu dolduracak, protein-den zengin gıdaları tercih edin * Sürülebilen çikolata, bal, reçel gibi tatlılar yerine kan yapıcı ve kemik gelişimi için kalsiyum içeren pekmeze kahvaltıda yer verin * Genellikle hafta sonu tüketilen yumurta sayıca gerektiğinden az yenir Oysa yumurta yüzde yüz emilebilen en kaliteli protein kaynağıdır ve kan yapıcıdır Yanında çay içilmesi demir emilimini engeller, ayrıca çok fazla kaynatılması da besin değerini düşürür * Kahvaltılara az miktarda ilave edilen domates, salatalık, maydanoz gibi vitamin ve posa içeren sebzeler iştah açıcı ve barsak çalıştırıcıdır Kahvaltıda sadece ve sürekli mısır gevreği+süt alımı belki pratiktir ama sakıncalıdır * Okulda verilen alternatifler sağlıklı beslenme alışkanlığının kazandırılmasına yönelik olarak seçilmelidir Okul kantinlerinde taze meyve satılabilir, dengeli hazırlanmış sossuz sandviçler verilebilir Ayrıca okulda hazırlanan alternatifle-rin hazırlama koşullarının hijyenik olması bu çağ çocukların sağlığı için ayrı önem taşımaktadır

Kış mevsiminde hepimizde görülen bademcik şişmesini önlemek mümkün. Bademcik şişmesi ih-mal edildiği zaman kötüleşerek badem-ciklerin alınmasını ge rekt i reb i l eceğ i

gibi kronik faranjit hastalığına da sebebiyet verebilir. Ayrıca küçük yaşlarda sebep olduğu yüksek ateş nedeniyle havale geçirilmesi ih-timalini de kuvvetlendirir. Bu sebepten son derece önemli bir hastalıktır. Çocuklarda yük-sek ateşe bağlı geçirilen havaleler beyinde hasar bırakabileceğinden bademcikle ilgili rahatsızlıkların göz ardı edilmemesi gerekmek-tedir. Bademcik iltihaplanmasını önlemede adaçayı gargarası son derece etkin bir yöntemdir. İçerisinde bulunan Salvin maddesi sayesinde adaçayı, antibiyotik etkisi olan doğal bir şifa kaynağıdır. Adaçayında bulunan öksürük engel-

Ülkemiz, önemli ölçüde çevre sorunlarıyla boğuşmaktadır. Bir türlü yaygınlık kazanama-yan temizlik alışkanlığı, yeşil alanları korumak için yeterli çabanın gösterilmemesi, bilinçsiz bir şekilde doğanın kirletilmesi, çevre katliamlarına karşı insanların duyarsızlığı, hızla beton yığınına dönüşen tabiatımız vb. sorunlar, hemen her gün karşılaştığımız temel problemler arasında yer almaktadır. Temizlik kültürü, temel bir alışkanlık haline getirilememiştir. Başta aileler olmak üzere toplu-mun bütün kesimleri bu konuda üzerine düşeni yapmakta yetersiz, etkisiz ve duyarsız kalmıştır. Örneğin TEMA Vakfı gibi önemli faaliyetler yapan birkaç sivil toplum örgütünün çabaları da çevre katliamlarını durdurmakta yeterli olmamıştır. Çünkü bu konu, tüm insanlığın temel mese-lesi olmalıdır. Temiz çevrede yaşamak hepimizin temel gayesidir. Ancak bunun gerçekleşebilmesi için de hepimizin üzerine düşeni yapması, taşın altına elini koyması, sorumluluğu başkalarına atmaması, özveriden kaçınmaması gerekir. Temiz toplum, çağdaş millet, gelişmiş ülke düzeyine gelmemiz için bu konuda top yekûn bir konsensüs içine girmemiz, bir seferberlik ilan et-memiz, toplumsal bir mutabakat oluşturmamız gerekir. Aksi takdirde; çevre katliamları, be-ton yığınları, sağlıksız fiziksel ortamlar, bulaşıcı hastalıklar ülkemizde kol gezecek, sağlıklı yaşamak imkânsız hale gelecektir. Temizlik, aynı zamanda insan sağlığının da bir göstergesidir. Temiz olmayan insanın sağlık koşullarına riayet etmesi, yeni nesillere kalıcı bir miras bırakması da imkânsızdır. Temizlikle birlikte yeşil çevrenin varlığı ve korunması da son derece önemlidir. Yeşil alanları korumadığız takdirde ülkemiz yakın bir gelecekte adeta bir çöl görünümde olacaktır. Bu durumun engel-lenebilmesi için önlemleri bugünden almak zorundayız. TEMA Vakfının konuyla ilgili çalışmalarını can-ı gönülden destekliyor, takdirle karşılıyorum. Yanılmıyorsam geçmiş günlerde ‘TÜRKİYE ÇÖL OLMASIN’ şeklinde bir SLOGAN görmüştüm ve bu slogan çok hoşuma gitmişti. Mesaj, gayet açık ve netti. Tüm bireyler yeşil alanların katledilme-sine, çevre katliamlarına, plansız ve kaçak bir şekilde yapılan binalara ‘DUR’ demediği müd-detçe; ülkemizin çöl görünümüne dönüşmesi kaçınılmaz bir durum haline gelecektir. İnsanlar bilinçsiz bir şekilde sokaklara tükürüyor, sokakları kirletiyor, çöpleri yerlere atıyor, evinin önünü temizlemekten kaçıyor, yeşil çevrenin yok edilmesini pervasızca seyrediyor. Sonuçta ah-kâm kesmekten, başkalarına akıl vermekten ve laf ebeliği yapmaktan da geri durmuyor. Gürültü kirliliği giderek artıyor. Yüksek sesle müzik dinlemek, hoş olmayan birtakım düğün manzaraları insanları estetiklikten, incelikten, ne-zaketten uzaklaştırıyor. Kitle iletişim araçlarında bazen ‘barbar’ bir toplum modeli oluşturulmaya çalışılıyor, özen gösteriliyor. Sonuç olarak; TEMİZ TOPLUM olabilmek için ilk önce TEMİZ ÇEVRE bilincinin oluşması, insanların üzerine düşen sorumlulukları yer-ine getirmesi, temizlik alışkanlığının toplum-sal/kültürel bir değer haline dönüştürülmesi, kitle iletişim araçlarının bu konuda propagan-da yapması, toplumu yönlendirmesi ve bilin-çlendirmesi, toplumsal mutabakat oluşturulması ve her şeyde önce tüm bireylerin taşın altına elini koyması mutlaka şarttır…

Yüksek Sesler

1. Zürafaların ses telleri yoktur. 2. Bir hamamböceği kafası koptuktan sonra

açlıktan ölmeden dokuz gün yaşayabiliyor. 3. İngiltere’deki bütün kuğular kraliçenin

malıdır. 4. Kutup ayıları solaktır. 5. Bir karınca kendi ağırlığının elli kati ağırlığı

kaldırabilir. 6. Penguen yüzebilen ama uçamayan tek

kuştur. 7. Zürafa 35 cm uzunlukta siyah bir dile sa-

hiptir. 8. Yunuslar bir gözleri açık uyurlar. 9. Kangurular geri geri yürüyemezler. 10. Zebralar beyaz üzerine siyah çizgilidir. 11. Dünyanın bir numaralı domuz üreticisi ve

tüketicisi Çinliler. 12. Sineklerin beş gözü vardır. 13. Baykuş mavi rengi görebilen tek kuştur 14. Newton, yer çekimi kanununu fark ettiği

zaman 23 yaşındaydı. 15. Dünyada insan başına düşen karınca sayısı

bir milyon. 16. Sağ elini kullanan insanlar sol elini kulla-

nanlara göre ortalama dokuz yıl daha fazla yaşıyorlar.

17. Bir big mac hamburgerin ekmeğinde orta-lama 178 adet susam bulunuyor.

18. Bir insan yaşamı boyunca iki yüzme havu-zunu dolduracak kadar tükürük salgılar.

19. Ortalama bir insan hayatı boyunca iki yılını telefonda konuşarak harcıyor.

20. Dünyanın en hızlı büyüyen bitkisi bambu, bir günde 90 cm kadar uzuyor.

MALZEME:Yarım kg salamuraasma yaprağı (tercihen küçük boylarından)3 iri soğanYarım demet maydanozYarım kg kıyma (tercihen koyun kıyması)3 avuç pirinç1 avuç bulgur1 tepeleme çorba kaşığı salça1 tatlı kaşığı toz kırmızıbiber2 çorba kaşığı tereyağı1 su bardağı sıcak suTuz ve karabiber

ÜZERİNE:1 tatlı kaşığı tereyağı 1 çorba kaşığı salça1 limonun suyu

Sarma Tarifi: Yaprakların üzerine kaynar su gezdirin, 5 daki-ka bekletip süzün. Harcı hazırlamak için soğanı incecik kıyın. Üzerine 1 çay kaşığı tuz serpip ovun. Maydanozu incecik kıyın. Kıyma, pirinç, bulgur, salça, kırmızıbiber, tuz ve karabiberle birlikte 1–2 çorba kaşığı su ekleyip harmanlayın. Kalın tabanlı, geniş bir tencerenin dibine yaprakların ayıkladığınız saplarından koyun ve bir sıra asma yaprağı düşeyin. Damarlı tarafı size bakacak şekilde elinize bir asma yaprağı alın. Ortasına 1 tatlı kaşığı kadar harç koyun. Önce yanlarını kapatın, sonra size bakan sap kısmından başlayarak ileri doğru silindir biçim-inde sarın. Tencereye yan yana dizin. Tüm sarmaları hazırladıktan sonra üstüne 1 su bardağı sıcak su koyup parça parça tereyağını ekleyin. Onun da üzerine geniş bir yemek tabağını ters çevirerek kapatın. Ten-cerenin kapağını da örtün. Bir taşım harlı ateşte kaynatıp ateşi kısın. Yaklaşık 40–45 dakika pişirin. Arada suyunu kontrol edin, susuz kalırsa azar azar sıcak su katabilirsiniz. Bu sırada üstü için tereyağını salçayla kavurun. 1 çay bardağı su katın, ardından limon suyunu ilave edin. Bir iki taşım kavnadıktan sonra sarmanın üstüne gezdirin. Bu şekilde 5–10 dakika daha kapağı kapalı olarak pişirin. Dilerseniz yanında yoğurt ile birlikte sıcak servis yapın.

ŞAŞIRTMACA BİLMECELER01- Ateş olmayan yerde ne olmaz?02- Hangi yolda trafik kazası olmaz?03- Yankesiciler neden modayı takip ederler?04- Hiç kar yağmayan hava hangisidir?05- Çalındığı halde görülmeyen şey nedir?06- Horoz nerede öter?07- Hangi top zıplamaz?08- Hangi karnede sıfır olmaz?09- Hangi bağda üzüm yetişmez?10- En güzel kokan fil hangisidir?11- İlk Türk bayrağını kim dikmiştir?12- Gözlemeyi en çok kim sever?13- Hangi kazanın kaymakamı yoktur?14- Arı ile eşek arasında ne fark vardır?15- Beş yıllık okulu otuz yılda bitirene ne denir?

CEVAPLAR01- İtfaiye02- Samanyolu’nda03- Ceplerin yerini öğrenmek için!04- Oyun havası05- Islık06- Kendi çöplüğünde07- Kartopu08- Sağlık karnesinde09- Ayakkabı bağında10- Karanfil11- Terzi12- Nöbetçi13- Trafik kazasının14- Arının eşeği vardır ama eşeğin arısı yoktur15- Öğretmen

BİLMECE KÖŞESİ

Furkan GÜR-6/D

Körebe Körebe oyunu en az birkaç oyuncuyla oynanır. Oyuncu sayısı arttıkça oyun zorlaşır ve daha zevkli hâle gelir. Önce ebe belirlenir ve ebenin gözleri bir bezle bağlanır. Oyun adını, ebenin gözlerinin bağlanmasından alır. Oyuncular ebenin çevresinde bir halka oluştururlar ve genellikle şu şarkıyı söyley-erek ve el çırparak ebe etrafında dönerler:Türkü söyler dönerizBil bakalım biz kimizElindeki değnekleGöster bizi körebeEbe bu sırada kollarını öne doğru uzatarak diğer oyunculardan birine dokunur. Dokunduğu kişinin başını, yüzünü ve üstünü elleriyle yoklar. Kim olduğunu anlarsa, dokunduğu oyuncu ebe olur. Tanıyamazsa, oyun aynı ebeyle sürer.

İstop İstop oyununda oyuncular bir daire oluştururlar. Ebe olan oyuncu topu hızla dikey olarak havaya atar ve top yükselirken bir isim söyler. İsmi söylenen kişi topu tutmaya çalışır. Topu havada (yere düşmeden)

Erhan EKŞİ–6/D

tutabilirse aynı şekilde o da bir isim söyler. Tut-amazsa bu kez bir renk söyler ve oyuncular oyun alanında bu rengi bulmaya (ve genellikle o renk-teki nesneye temas etmeye) çalışırlar.Aynı esnada ebe elindeki topla diğer oyuncular-dan o rengi henüz bulamayanlardan birini vur-maya çalışır. Vurabilirse o kişi ebe olur ve oyun yeni ebeyle aynı şekilde devam eder. Eğer herkes rengi bulabildiyse eski ebe ebeliğe devam eder.

Topaç Topaç oyunu tek başına oynanılabileceği gibi birkaç oyuncu arasında yarışma şeklinde de oynanabilir. Oyuncu adedi kadar topaç ile genişçe, sert ve düz bir yüzey gerekir. Oyuncu-lar aynı anda topaçlarını döndürürler. Topacı en uzun süre dönen oyuncu kazanır. Oyuncular önceden topaçların çarpışması durumunda ne olacağını kararlaştırmalıdırlar. Genellikle ayakta kalan topaç yarışmaya devam eder.

Cezalar Bazı oyunların sonunda, gülmek ve eğlenmek amacıyla oyunu kaybeden kişilere cezalar verilir. Bu cezaların bir kısmı, fiziksel veya sözlü şekilde yapılması zor, zahmetli veya cezalıyı komik du-ruma düşüren işler içerir: takla atmak, şarkı söylemek, alfabeyi tersten okumak, dört ay-aküstünde emeklemek, sekerek bir yere gitmek gibi. Yaş grubu büyüdükçe cezalar da zorlaşabilir.

Çocuklar İçin Neşeli Oyunlar

Çocukların Okulda Beslenmesi Nasıl Olmalı?

İlginçlikler

YAPRAK SARMA

Bunları Biliyormusunuz?

Öksürüğe Çözüm

Temiz Çevre, Temiz Toplum...

Şeydanur ALKAN-6D

Emrecan DEMİRÇAY-6/D

Rabia YILDIRIM-6/D

Emrecan DEMİRÇAY-6/D

Ecem FETTAHOĞLU–6/D

leyici etkisi olan Cineol maddesi bir çeşit yağdır. Hem bademcik iltihaplanmasının hem de hem de kuru öksürüğün engellenmesinde adaçayı kuvvetli bir maddedir Kaynamış suyu bir bardağa doldur-duktan sonra içine atacağınız bir tutam adaçayını, bardağın ağzını kapatarak 2 dakika demlen-meye bırakın. Pratik bir biçimde hazırlayacağınız bu adaçayı suyu ile ağzınızı çalkalayın. Gargara yaptıktan sonra bir müddet sigara ve asitli içecekler içmeyin. Bademcikler üzerinde olumsuz etkilere neden olan sigara ve asitli içecek tüketimi, hem iyileşmenizi geciktirecek hem de bademciklerin-izin daha fazla tahriş olmasına sebep olacaktır. Ağzınızda oluşan bakterilerde bademcik iltihaplanmasını ve öksürüğü tetikleyen faktör-lerdendir. Bu sebepten ötürü dişlerinizi düzenli olarak fırçalamanızdır. Yemek yedikten sonra dişlerinizi fırçalayın ve daha son-ra adaçayı ile ağzınızı çalkalayın. Böylece adaçayı içinde bulu-nan faydalı kimyasallar daha hızlı bir biçimde etkisini göster-ecektir. Bu da iyileşme sürecinizi hızlandıracak ve adaçayının etkisinin daha uzun sürmesini sağlayacaktır

Aradaki Üç Farkı Bulun

Page 3: Yüksek Sesler 2. Sayi

3Sayfa

Yüksek Sesler

Okulumuz rehber öğretmeni Şirin KONDAKÇI tarafından yürütülen sekiz haftalık 7-19 Yaş Aile Eğitimi Programı okulumuzda yapmış olduğumuz programla sona erdi. Sertifika programına Rehberlik Araştırma Merkezi Müdürü Cem Tuncay Şahinkaya, 7-19 Yaş Aile Eğitimi Rize İli Formatörü Hüseyin AYGÜNEŞ, okulumuz idarecileri ile kursiyerler katıldı.

Şüphesiz tarih boyunca tüm insanlarda görme kusuru olmuştur. 13. Yüzyılda gözlük ortaya çıkıncaya kadar gerek doğuştan gerekse son-radan göz bozukluğu olan insanlar, ömürlerini böyle geçirmeye, iş yapamamaya hatta evden dışarı çıkamamaya mahkûmdular. Oysa, gözlüğün malzemesi olan camın 4.500 yıl evveline kadar dayanan bir tarihi var. Antik dünya insanlarının optik hakkında bilgileri olduğu, camın belirli bir formunun cisimleri büyüttüğünü fark ettikleri biliniyor. Hatta milattan önce 1000 yıllarında büyüteç olarak kullanılıyordu. Ne var ki büyütecin cam haline gelmesi çok zaman aldı. İlk gözlükler sadece yakını görme sorunu olanlar için üretiliyordu uzağı (miyop görme hastalığı) göremeyen insanlar mağdurdu. Uzak gözlüğe uygun merceklerin üretilmesi için bir yüzyıl geçecekti. Görüldüğü gibi gözlüğün tarih içindeki gelişmesi oldukça yavaştır. Gözlük icat edildikten ancak 350 yıl sonra düşmeden yüzün ortasına tutturulabildi. Aslında bu gözlük tarihindeki en son ve en önemli buluştu. Edward Scarlett 1730’da Londra’da sabit gözlük sapını icat etti. Saplar kafaya göre ayarlanabildiği için gözlük burun üzerine daha az ağırlık yapıyor, düşme tehlikesi de önlenmiş oluyordu. Günümüzde ise gözlük aksesuar ve takı cinsin-den takılırken geçmişte bu takı olarak taktığımız gözlüğü yapanların adları aklımızdan hiç geçmi-yor. Gözlük, görme hastalığı olan insanlar için bir sorun o kadar.

Okul-Veli El Ele Projesi kapsamında okul ve-lilerimiz arasında serbest konuda şiir yazma yarışması düzenlendi. Yarışmada birinciliği 2/C sınıfı velilerinden Zeynep SAYIN “Özlemim” adlı şiiriyle, ikinciliği “Bağımsızlık Yolunda” adlı şiiriyle 6/A sınıfı velilerinden Meltem BAKIR, üçüncülüğü “Çanakkale” adlı şiiriyle 8/F sınıfı velilerinden Nevin BALCILAR kazandılar.Yarışmada dereceye giren velilerimize okul müdürlüğümüz tarafından katılım belgesi ve çeşitli ödüller verildi.

Kışın yağan kardan, beyaz bozkırdan Sana yorgan getirdim al, ser yavrucum.

Yazın açan çiçekten börtü böcekten,Sana misler getirdim; al, sür yavrucum.

Çiçekteki arıdan, gökteki kuştan;

Sana kanat getirdim; al, tak yavrucum.Bülbülün, güle sitem dolu sesine,

Sana ninni getirdim; dinle yavrucum.

Kurak çöller suya nasıl hasretse,Ben de sana hasretim; anla yavrucum.

Ferhat, Şirin’ine bir gün dönerse,Ben de seni bekliyorum; dön, gel yavrucum.

Sana olan özlemimi döktüm dağlara;Belki beni duyarsın, dönersin bana. Gözlerimi kapamadan fani dünyaya,

Bana geldim, der misin canım yavrucum?

Anneler evladına asla kıyamaz,Saçının teline toz konduramaz,

Yaban eller seni ben gibi sarmaz;Gelip de boynuma sarıl yavrucum.

Ne buldun bilmem gurbet ellerde,Bir selamın gelmiyor asil yavrucum.İş var, güç var, deme bunlar bahane;

Gözlerim kapanmadan gel, gör yavrucum.

Serzenişim sana değil kaderimedir,Uzak yollar getirdi seni yavrucum.

Pişman mısın bilmiyorum şimdi orada;Mezarıma gelip ağla yavrucum.

Zeynep SAYIN–2/C sınıfı velisi

(Okul Velileri Arası Şiir Yarışması Birincisi Olan Şiir)

16–20 Nisan 2012 tarihleri arasında Cumhuriyet Caddesi Huzur Lokantası yanında okulumuz yararına Okul Aile Birliği üyelerinin plânlaması, okul velilerimizin de desteğiyle gıda ve giyim kermesi düzen-lendi. Okul velilerimiz ve Okul Aile Birliği üyelerinin severek, isteyerek yaptığı bu çalışma beş gün sürmüş olup; sabah saat 08.00’den gece saat 22.00’ye kadar devam etti. Velilerimizin ve Okul Aile Birliği üyelerinin bu özverili çalışmaları ile okulumuz ne denli güçlü bir aileye sahip olduğunu bir kere daha göstermiş oldu.Okulumuz yararına düzenlenen giyim ve yiyecek kermesi üzerine Okul – Aile Birliği Başkanı Hülya FEYİZ’in duygu ve düşüncelerini aldık. “Bizler, veliler olarak öğrencilerimizin eğitim ve öğretimine katkı sağlayacak her etkinlikte şahsım ve aile birliği üyeleri olarak her zaman seve seve görev almaya hazırız. Amacımız, çocuklarımızın öğretim gördüğü okulumuza çam sakızı, çoban armağanı küçük bir katkı yapabilmek. Bu faaliyet, okulumuz adına yaptığımız güzel bir etkinlikti. Çalışmalarımız ve desteklerimiz bundan böyle farklı etkinliklerle de devam edecek. Bu çalışmada bizleri yalnız bırakmayan Okul Aile Birliği Üyelerine ve okul velilerimize çok teşekkür ediyorum. Her şey çocuklarımızın daha iyi şartlarda ve kaliteli öğretim görebilmesi dedi.

Okulumuz öğretmenleri ve velileri el ele vererek öğrencilerimizin eğitim-öğretim sürecini daha verim-li, öğrencilerimizin kendilerine güvenen, çevresine karşı duyarlı, akademik olarak donanımlı bireyler olmaları yolunda destek olmaya devam ediyoruz. 2011-2012 eğitim-öğretim ikinci döneminde de faaliyetlerimiz aktif olarak devam etmektedir. Bu faaliyetlerimiz; okul kermesimiz, okul çayımızla eğlencenin, eğlenirken birliğin heyecanını hep birlikte yaşadık. Ev ziyaretlerimiz ile öğrencilerimizi kendi yuvalarında, en güvendikleri ortamlarında onlara olan güveni-mizi ve sevgimizi sunduk. Verimli çalışma alanlarına birlikte karar verip akademik başarılarını arttırmak için destek olduk. Velilerimiz yüreklerini dinleyip satırlara, dizelere döktüler. Özgün eserleri ile okulumuz bünyesinde yapılan şiir yarışmasında velilerimizin yoğun ilgisi ve katılımı ile yapıldı. Komisyanca çok titiz bir değerlendirme neticesinde yarışmamız birincisi, ikincisi, üçüncüsü olarak seçilirken tüm katılımcılara katılım belgesi ve dereceye girenlere ödülleri verildi. Velilerimizin derslere katılımı, sportif ve sosyal faaliyetlere katılımı devam etmektedir. Okulumuzun yılsonu etkinliği bünyesinde velilerimiz sahneye çıkıp öğrencilerimiz ile sahne tozunu ve heyecanını paylaştılar. Anneler gününde “Uçurtmaya Mektup”projesi kapsamında uçurtmalarımızı sevgimizle harmanlayıp sonsuz maviliğe gönderdik. Oratoryalar şiirlerle bezenip annelerimizin gönüllerine aktık. Özgürlüğe ba-lonlar saldık. Rehberlik servisimiz aktif çalışmalarını sürdürmeye devam ederken, desteğe ihtiyacı olan öğrencilerimize destek olundu. Çalışmalarımız devam etmektedir…

Sevgilerle… OVELE KOMİTESİ…

7-19 Yaş Aile Eğitimi

Teşekkürler

Gözlük Hakkında Neler Biliyorsunuz?

OKUL- VELİ EL ELE PROJESİ KAPSAMINDA OKUL VELİLERİMİZ

ARASI ŞİİR YAZMA YARIŞMASI DÜZENLENDİ

ÖZLEMİM

Furkan GÜR–6/D

Gökay Nail SÖZER-8/C

James adı verilmişti, ikisi de eğitimlerini avu-kat olarak tamamlamışlardı. İkisi Lewis ailesinin 1939 yılında ikiz erkek çocukları oldu. Ailenin durumu, bu, iki çocuğun bakımına yetecek kadar parlak olmadığından, ikizlerden birini evlatlık vermek zorunda kalırlar. Ayrılan iki kardeş ancak aradan 40 yıl geçtikten sonra bir araya gelebildiler. Ve bir araya geldikleri gün de gariplikler ortaya dökülmeye başladı. İki kardeşe de de, mekanik aletlere ve halıcılığa meraklıydılar hem de ustalık derecesinde. İkisi de evlenmişlerdi ve ikisinin eşlerinin adı da Lin-da idi ve de birer oğulları olmuş, ikisi de adlarını James Allan koymuşlardı. Her iki James Allan da ikişer kez evlenmişler ve ikisinin de ikinci eşlerinin adları Betty idi. Sıkı durun; ikisinin de köpeği vardı ve isimleri Toy’du. Ve ikisi de her yaz Florida, ST Petersburg’da tatil yapıyorlardı. Bu olaya inanmayanlar, Digest dergisinin, 1980 yılı Ocak sayısını okuyabilirler.

Fransız Devrimi’ nin bahtsız kralı on altıncı Lou-is, daha çocukluk çağlarında garip bir yabancı adam tarafından ziyaret edilir. Adam, bu genç kral adayını uyarmak istemektedir. Ona, 21 sayısının kendisi için tehlikeli olacağını ve ömür boyu onu korumak için her ayın 21’inde onun yanında olmak istediğini söylemektedir. Fakat Louis, adamdan hoşlanmaz ve onu saraydan dışarı attırır. Adam son anda, karga-tulumba götürülürken “21 sayısı seni öldürecek” diye haykırır. Aradan uzun yıllar geçer ve devrim patlar. Kral ve Kraliçe kaçarlar iken Varennes Ormanı’nda yakalanırlar, tarih 21 Haziran 1792… Devrim Konseyi 21 Eylül’de krallığı lağvedip, cumhuriyeti ilan etti ve 21 Ocak 1793’te ise Kral 16. Louis giyotinle idam edildi. Ne dersiniz, idam edilirken o garip adamı düşünmüş müdür acaba?

Hayattan(tarihten) bazı ilginç olaylar…

İKİZLER

KRAL VE 21 SAYISI

Tarihte Lafı Gediğine Oturtanlar

Gökçen KOYUNCU–6/D

Nazım BOSTAN–6/D

Okul-Aile Birliğimize ve Velilerimize

KERMESTE NE YOKTU Kİ?

Kurtuluş ilköğretim Okulu “Okul Veli El Ele” Projesinden…

EDEPSİZ Cenap Şahabeddin’e: “Şu edepsize neden bir tokat vurmadın?” dediklerinde şu cevabı vermiş: “Eldivenim yoktu, iğrendim.” ELBİSE İngiltere Kralı George ile görüştüğü sırada, Gandi’nin üzerinde her zamanki gibi beyaz örtüsü vardır. Davetten çıkınca bir gazeteci sorar:“Kıyafetiniz, bir kralla buluşmak için yeterli mi-ydi?” Gandi, hiç aldırmadan cevap verir: “Kral, ikimize de yetecek kadar giyimliydi.” SIPA Köylü, yeni doğan bir sıpayı! Kucağına almış evine dönerken, iki ortaokul öğrencisi kendisine takılır ve: “Hayrola amca, derler. Oğlunu nereye götürüyorsun böyle?” Adam, kendine yapılan bu terbiyesizliğe aldırmamış görünerek cevap verir: “Gittiğiniz okula kaydını yaptıracağım.” YAMA İncili Çavuş, Osmanlı elçisi olarak Fran-sa Kralına gönderildiğinde, elbiselerinin bazı yerlerinde yama varmış. Kral bunları görünce dayanamayıp:“Bana senden başka gönderecek adam bulamadılar mı?” diye sorunca, İncili Çavuş:“Osmanlılar, adama göre adam gönderirler, Beni de sana göndermelerinin hikmeti bu olsa gerek.” cevabını vermiş. MEZAR Amerikalı işadamı, Çinliyle alay ederek sormuş:“Mezarlarınıza koyduğunuz pirinçleri, ölüleriniz ne zaman yiyecek?” Çinli, basını kaldırmadan cevap vermiş:“Sizin ölüleriniz, koyduğunuz çiçekleri kokladığı zaman.” NAPOLYON Vaktiyle Fransa hükümet ricalinden biri Napolyon Bonapart’ı bir muharebede tenkide kalkışıp parmağını harita üzerinde gezdirerek: “Önce şurasını almalıydınız, sonra buradan geçerek ötesini zapt etmeliydiniz” gibi fikirler yürütmeye başlayınca Napolyon: “Evet” demiş, “Onlar par-makla alınabilseydi dediğin gibi yapardım.”

Nesrin İPEK-6/D

Page 4: Yüksek Sesler 2. Sayi

4Sayfa

Küçük Erkek Hentbol takımımız il birincisi oldu. Giresun’da yapılan gurup müsabakalarını da birinci bitirerek Rize’de düzenlenecek Türkiye yarı final müsabakalarına katılmaya hak kazandı.Yıldız Erkek Basketbol takımımız il ikincisi oldu.Yıldız Erkek Hentbol takımımız il ikincisi oldu.Küçükler Halk oyunları ekibimiz il birincisi oldu.Yıldızlar Halk oyunları ekibimiz il ikincisi oldu.” dedi. Okul takımlarımıza ve Beden Eğitimi Öğretmenlerimize başarılar dileriz.

Annem, en değerli varlığım. Suyum, nefesim… Sabah uyandığımda yanımda görmek istediğim ilk kişi. Kokusu burnumda burcu burcu

tüten… Geceleri bazen uzakta olursun. Sana elimi uzatırım yakalayamazsın; o zaman çok üzülürüm. Bazen üzgün olursun sana belli et-mem ama içimden ağlarım. Güldüğün zaman dünyalar benim olur; çok sevinir, mutlu olurum. Bilirim, kalbinin bir yerinde bana ait kocaman bir yerinin olduğunu. O yer sende ne kadarsa bende de o kadar anneciğim. Anne, sana bir sır vereyim mi? “Keşke, sabahları beni okuluma hep sen götürsen.”

Yüksek Sesler

Var oluş, gidişe selam durmaksaHoş geldin, vedayla emsal olmakmış.

Varış, gelişe bir hoş olmaksa

Veda, buseyle sembol olmakmış.

Uzaklar, ellere diyar olmaksaYol, ulaşıma araç olmakmış.

Kader, cilveye eş olmaksaHakkın razılığı, helalleşmekmiş…

Nazım RAKICIMüdür Yardımcısı

GÖÇ16–20 Nisan 2012 tarihleri arasında Cumhuriy-et Caddesi Huzur Lokantası yanında okulumuz yararına Okul Aile Birliği üyelerinin plânlaması, okul velilerimizin de desteğiyle gıda ve giyim kermesi düzenlendi. Okul velilerimiz ve Okul Aile Birliği üy-elerinin severek, isteyerek yaptığı bu çalışma beş gün sürmüş olup; sabah saat 08.00’den gece saat 22.00’ye kadar devam etti. Velilerimizin ve Okul Aile Birliği üyelerinin bu özverili çalışmaları ile oku-lumuz ne denli güçlü bir aileye sahip olduğunu bir kere daha göstermiş oldu.Okulumuz yararına düzenlenen giyim ve yiyecek kermesi üzerine Okul – Aile Birliği Başkanı Hülya FEYİZ’in duygu ve düşüncelerini aldık. “Bizler, ve-liler olarak öğrencilerimizin eğitim ve öğretimine katkı sağlayacak her etkinlikte şahsım ve aile birliği üyeleri olarak her zaman seve seve görev almaya hazırız. Amacımız, çocuklarımızın öğretim gördüğü okulumuza çam sakızı, çoban armağanı küçük bir katkı yapabilmek. Bu faaliyet, okulumuz adına yaptığımız güzel bir etkinlikti. Çalışmalarımız ve desteklerimiz bundan böyle farklı etkinliklerle de devam edecek. Bu çalışmada bi-zleri yalnız bırakmayan Okul Aile Birliği Üyelerine ve okul velilerimize çok teşekkür ediyorum. Her şey çocuklarımızın daha iyi şartlarda ve kaliteli öğretim görebilmesi dedi.

Dilara ALGÜN–6/D

Boyu Küçük Ama Marifeti BüyükAhmet

2011–2012 eğitim-öğretim yılı Rize ili ilköğretim okulları arasında yapılan şiir, resim ve kompozisyon yarışmalarında bu yıl okulumuz ödüle doydu. Bu yarışmalarda:Trafik konulu, şiir yarışmasında: İl birincisi, Berna USTA;İl ikincisi, Elçin KAYACI;İl üçüncüsü, Hilâl ARTAN.Trafik konulu, resim yarışmasında: İl birincisi, Merve ERKAN;İl üçüncüsü, Dilara ERGÜN.18 Mart Çanakkale Şehitleri konulu, resim yarışmasında: İl birincisi, Merve ERKAN.23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı konulu, kompozisyon yarışmasında: İl üçüncüsü, Mısra ÇELİK, olmuşlardır. Arkadaşlarımızı başarılarından ötürü tebrik eder, devamını dileriz.

İLKÖĞRETİM OKULLARI ARASI ŞİİR, RESİM VE KOMPOZİSYON YARIŞMALARINDA

ÖDÜLE DOYDUK.Boyama Şenliğine Katılan Küçük Ressamlarımızın

Başarıları

ŞİFRELİ YAZI “ANNEME”

ÖĞRENCİ ARKADAŞLARIMIZI TEBRİK EDİYORUZ

Rabia YILDIRIM–6/D

Rabia YILDIRIM–6/D

Samet KAMİLOĞLU–6/D

OKUL TAKIMLARIMIZ HER KULVARDA BAŞARIYLA

YARIŞTI

Okulumuz Beden Eğitimi Öğretmenlerinden Caner MUMCU’yla yapılan söyleşide, 2011–2012 eğitim-öğretim yılında Kurtuluş İlköğretim Okulu’nu spotif müsabakalarda temsil eden okul takımlarımızla ilgili bilgiler alındı. Söyleşiyi yaptığımız Beden Eğitimi Öğretmenimiz Can-er MUMCU, “Bu yıl bizim için hem çok başarılı hem de çok yorucu geçti. Yorgunluğumuzu il içerisinde, gruplarda, Türkiye finallerinde aldığımız derecelerle bir parça unuttuk. Okul takımlarımızın aldığı derecelere gelince:

Yıldız Kız Basketbol takımımız il birincisi oldu. Tokat’ta yapılan gurup müsabakalarını da birinci bitirerek Düzce’de düzenlenen Türkiye yarı final müsabakalarına gitmeye hak kazandı.

Şahika Koleji’nin altıncısını düzenlemiş olduğu “ Boyama Şenliği” adlı resim yarışmasında ana sınıfı B şubesi öğrencilerimizden Feyzanur YAVUZ, üç yüz yetmiş yarışmacı arasından il üçüncüsü olarak bisikletle ödüllendirildi.Okulumuzu ziyeret eden Şahika Koleji Müdürü İsmail AKGÜL tarafından öğretmenimiz Dilek ÖZDEMİR’e plaket ve Altın, okul idaremize plaket takdim edildi. Öğrencimizi tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyoruz.

Küçük Erkek Basketbol takımımız il birincisi oldu. Rize’de yapılan gurup müsabakalarını da birinci bitirerek Samsun’da düzenlenen Türkiye yarı final müsabakalarına gitmeye hak kazandı.

ESKİ BİR DEĞER

Evet! İstediğin oldu. Lüks bir mağazanın vi-trininde görüp de beğendiğin o çantayı babana aldırtmayı başardın. Ne de olsa yeni değil mi? Diğerleri eskimişti zaten. Eski şey hiç güzel olur mu? Hiç değerli olur mu? Üzerinde rüzgârlı bir sonbaharı andıran sararmış yapraklar olan çantanı takıp soluk bir sabah ailen-le bir geziye çıkacaksın. Gideceğiniz yer bir MÜZE. Ağaçların hareket ettiğini, arabanın kımıldamadığını düşündüğün bir yolculuktan sonra müzeye ulaştın. Bir yıkıntı gibi görünen duvarların arasına sıkıştırılmış gıcırdayan bir kapıdan geçtikten sonra içeride örümcek ağlarıyla sarılmış döküntülerin olduğunu düşünürken, önüne parlak şeyler çıkıyor. Ve sen bir karga gibi göz alan o şeylere hayranlıkla bakıyorsun. Tam dokunacakken elin ona uzanamıyor. Dışındaki cama tosluyor. O kadar eski ki her şey dokunsan toz olacak. Tarihi eserlerin arasında yürümeye başlıyorsun. Bunca insan bu döküntüleri mi görmeye gelmiş diyorsun bir yandan da. Ama sen şansını hiç zorlamamışsın ki. O eskilerde ne tarihler gizli. Belki de bir çakıl taşının bile ne değeri var. Üzerinde ne kadar vezir yürümüş. Ne kadar padişah yürümüş. Kim bilir bir heykelde ne hatıralar ne anılar gizli. Belki de senin küçümsediğin o eskiler ne kahramanlıklara şahit. Ne efsanelere konuk. Ne hikâyelere tanık…

İrem HAZIR–6/F