İSTANBUL TİCARET ODASI YAYIN NO: 1998/46
SORULARLA ÇALIŞMA MEVZUATI
EL KİTABI
İstanbul, 1998
© Bu eserin tüm hakları İstanbul Ticaret Odası'na (İTO) aittir.
İTO'nın yazarının ismi kaydedilmek koşuluyla yayından alıntı yapmak mümkündür. Ancak, İTO'nın yazılı izni olmadan yayının tamamı veya bir bölümü, kopyalanamaz, çoğaltılamaz, ticari amaçlarla kullanılamaz.
Bu kitapta öne sürülen fikirler eserin yazarına aittir. İstanbul Ticaret Odası'nm görüşlerini yansıtmaz.
Temmuz 1998, İstanbul ISBN 975-512-276-1
İTO Yayınları için ayrıntılı bilgi İTO Ticari Dokümantasyon Şubesi'nden edinilebilir.
Tel: 511 41 50 -225 /303 Faks:513 88 27 -520 10 27
e-posta: [email protected]
Kapak Tasarımı ve Baskı: Prive Ltd. Şti.
Tel: (212) 527 33 24 - 526 37 27
ÖNSÖZ
İşletmelerin faaliyetlerini sürdürebilmek için ihtiyaç duydukları personelin işe alımı, çalıştırılması ve iş ilişkilerinin sona ermesi aşamalarında uymakla yükümlü oldukları mevzuatın bulunduğu bilinmektedir.
Çoğu kez işletme sahipleri doğal olarak ilgili mevzuat konusunda ayrıntılı bilgi sahip olamamaları nedeniyle uygulamada güçlüklerle karşılaşılmakta hatta zaman zaman sorunlar yaşamaktadırlar.
İş hayatının önemli bir parçası olan işçi-işveren ilişkilerini düzenleyen mevzuat ve özellikle uygulamaya ilişkin örneklerle soruların cevaplandığı yayınımızın işverenlerimiz için yararlı bir rehber olacağını düşünmekteyiz.
Anılan çalışmayı Odamız adına gerçekleştiren Prof. Dr. Murat Demircioğlu'na teşekkür ederim.
Prof. Dr. İsmail Özaslan Genel Sekreter
İÇİNDEKİLER
Sayfa No: SUNUŞ ÇALIŞMA YASALARI ve İŞ YASASININ KAPSAMI
1 - Türkiye'deki çalışma yaşamına ilişkin yasalar ile öteki hukuk kaynakları hangileridir? 14
2- İş Yasası'nm konusu nedir? 15 3- İş Yasası'nm uygulama alanı belirlenmiş midir? 16 4- Çırak kimdir? Çıraklar hakkında hangi yasa
hükümleri uygulanır? 17
İŞ HUKUKUNUN UYGULANACAĞI KİŞİLER ve YERLER 5- İşçi kimdir? 20 6- İşveren kime denir? 21. 7- İşveren vekili kimdir? 21 8- Alt işveren-Asıl işveren ilişkisi nedir? 22 9- İşyeri kavramından ne anlaşılır? 23 10-İşyerinin açılması için izin gerekli midir? 25 11-İşyerinin bildirilmesi yükümlülüğü var mıdır? 25
HİZMET SÖZLEŞMESİ 12- Hizmet sözleşmesi nedir? 28 13-Hizmet sözleşmesinde süre sözkonusu mudur? 28 14-Sürekli-Süreksiz iş nedir? 30 15- Hizmet sözleşmelerinde deneme süresi
öngörmek zorunlu mudur? 31 16-Hizmet sözleşmesinin yapılması için yazılılık bir
koşul mudur? 32 17-Yazılı hizmet sözleşmesi hangi hususları içerir? 33 18-Yazılı şekle uymamanın hukuki sonuçları nedir? 33 19- Hukukumuza göre kısmi süreli (Part-time)
hizmet sözleşmesinin yapılması mümkün müdür? 34
20-Kısmi süreli hizmet sözleşmeleri herhangi bir sekile uyularak mı yapılacaktır? 34
21-Kısmi çalışmada ücretin asgari oranı, ücret eklerinden yararlanma, yıllık ücret, izin uygulaması nasıl belirlenecektir? 34
22- Mevsimlik işlerde ne tür bir hizmet sözleşmesi yapılmaktadır? 35
23- İşyerinde sakat ve eski hükümlü ve terörle mücadele bağlamında çalıştırma yükümlülüğü doğuran koşullar nelerdir? 36
24- Hizmet sözleşmesinin yapılmasının yasaklandığı haller var mıdır?.... , 38
25- İşçi çalışma ve Kimlik karnesi nedir ve nasıl düzenlenir? 39
26-İşçinin işverene karşı rekabet etmeme borcu var mıdır? 40
ÜCRET 27- Ücret nedir ve kaç şekilde ücret belirlenir? 42 28-Ücretin çeşitleri nelerdir? 43 29- İkramiye nedir? 44 30-Prim nedir? 45 31-Komisyon nedir? 45 32-Yüzde usulü nedir, nasıl hesaplanır? 46 33-Kardan pay alma şeklinde belirlenen ücret nedir? 47 34-Çıplak ücret, giydirilmiş ücret nedir? 48 35- Ücret pusulası veya defteri nedir? 49 36-Ücret pusulası nasıl düzenlenir? 49 37- Ücret borcu nasıl, kime, nerede ve ne zaman ödenir?..51 38-Avans nedir ve ödenme koşulları nelerdir? 52 39-Asgari ücret nedir? Nasıl belirlenir, kimlere
uygulanır? 52 40-Asgari ücret kuralına uymama halinde, işçinin
hakları nelerdir? Bu durumda cezai yaptırım sözkonusu olur mu? 53
41-ücrette zamanaşımı nedir, nasıl hesaplanır? 54 42- Hafta tatilinde, ulusal bayram ve genel tatil
günlerinde ücret nasıl ödenir.? 55 43- Hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde
işçinin çalıştırılması halinde ücret nasıl ödenecektir?...56 44-İşçinin hastalığı halinde ücret nasıl ödenir? 56 45-Askerlik halinde ücret nasıl ödenir? 57 46-Geçici ifa imkansızlığında ücret nasıl belirlenir? 58 47-Geçici ifayı kabul imkansızlığında ücret nasıl
belirlenir? 58 48-Zarar karşılığı kesinti nedir, nasıl uygulanır? 59 49-Ücretten yapılan ceza kesintisi nedir, nasıl
uygulanır? 60 50-İşverenin temerrüdünde işçi ücrete hak
kazanacak mıdır? 61 51 - Kanuni grev ve lokavtın ücret üzerindeki etkisi
nedir? 62 52-Ücretin haczi mümkün müdür, hangi oranda ücret
haczedilebilir? 63
İŞ SÜRESİ 53- İş süresi nedir, haftalık ve günlük iş süreleri ne
kadard+r? 66 54-Hangi süreler iş süresinden sayılır? 67 55-Çalışma saatlerinin işyerinde ilan edilmesi gerekli
midir? 68 56-Ara dinlenmesi nedir, nasıl uygulanır? 68 57-Gece çalışması nedir, nasıl uygulanır? 69 58-Yasada yukarıda belirtilenlerden başka çalıştırılma
yasakları öngörülmüş müdür? 70 59- Fazla çalışma nedir? Kaç türlü fazla çalışma vardır?
Fazla çalışma konusunda sınırlamalar nelerdir? Fazla çalışma ücreti nasıl hesaplanır? Fazla çalışmaya ilişkin ispat nasıl gerçekleşir? Fazla çalımanın yasaklandığı durumlar var mıdır? 72
60-Yıllık ücretli izin nedir, kimlere nasıl ve ne sürede uygulanır? 75
61-Hizmet sözleşmesi 'Fesih' yolu dışında nasıl sona erer? 78
62- Hizmet sözleşmesinin feshinde, feshi ihbarın koşulları ve şekli nelerdir? 79
63-Süreli Feshi İhbar ne demektir, ihbar tazminatı hangi koşullarda sözkonusu olur ve nasıl hesaplanır? 80
64-Yeni iş arama izni hangi koşullarda ve nasıl kullandırılacaktır? 83
65-Hizmet sözleşmesinin feshi hangi durumlarda kötü niyetli sayılır ve bu durumda tazminat ödenirmi? 84
66- İşçinin ve işverenin süresiz feshi ihbarı ne demektir?...86 67-İşçiye süresiz fesih hakkı veren ıhaklı nedenlerî
nelerdir, nasıl kullanılır? 87 68-İşverene süresiz ihbar hakkı veren 'haklı nedenler'
nelerdir ve nasıl kullanılır? 89 69-İşverenin sözleşmeyi süresiz ihbarla feshi belirli bir
süreye bağlı mıdır? 93 70-İşveren fesih bildiriminde haklı nedenleri göstermek
ve bu nedenleri ispat etmek durumunda mıdır? 94
İŞ SÜRESİNİN SONA ERMESİNİN SONUÇLARI 71-Yeni işçi alma yasağı sözkonusu mudur? 96 72- İşten çıkarma durumunda işverenin öteki
yükümlülükleri nelerdir? 97 73-Kıdem tazminatı hakkının koşulları nelerdir? 98 74-Kıdem tazminatı için sözkonusu olan bir yıllık
sürenin hesabı nasıl yapılır? 100 75- Hizmet sözleşmesinde ara veremelerin olması
durumunda kıdem tazminatı nasıl hesaplanacaktır?...101 76- İşyerinin bir başkasına devri ya da başka bir yere
nakli durumunda işçinin kıdem tazminatını kim verecektir? 102
77-Kıdem tazminatı nasıl hesaplanır? 103 78-Kıdem tazminatı için asgari ve azami miktar
öngörülmüş müdür? 105 79-Kıdem tazminatının zamanında ödenmemesi
durumunda gecikme faizi sözkonusu mudur? 106 80-Kıdem tazminatı sigorta ettirilibilir mi? 106 81-Kıdem tazminatı zamanaşımına uğrar mı? 107 82-İbraname nedir, nasıl, ne zaman düzenlenir, konusu
ve içeriği ne olmalıdır? 107 83- İbra belgesinin hükümsüzlüğü hangi durumlarda,
ne kadar süre içinde ileri sürülebilir ve bu hükümsüzlük hangi araçlarla ispat edilebilir? 108
84-Çalışma belgesi nedir, kapsamı, düzenleniş biçimi nasıldır? 109
SOSYAL GÜVENLİK 85-506 Sayılı Sosyal Güvenlik Kanununa göre sigortalı
kimdir? 112 86-Sigortalı çalıştırmaya başlayan işverenin
yükümlülükleri nelerdir? 112 87-SSK'nın uygulanması bakımından işyeri ve işyeri
sayılan yerler neresidir? 113 88-SSK'ya göre iiş kazasıî nedir? Hangi haller iş
kazasından sayılmıştır? 114 89- İşyeri veya işyeri sayılan yerler dışında meydana
gelen bir olay hangi koşullar altında 'iş kazası' olarak kabul edilir? 116
90-SSK'da işverenen işverenin iş kazasından dolayı sorumluluğu nasıl düzenlenmiştir? 117
91-SSK'da meslek hastalığı nasıl düzenlenmiştir? 118 92-İşverenin meslek hastalıklarından doğan
yükümlülükleri nelerdir? 119 93-İşçi sağlığı ve iş güvenliği kurulları nedir? Nasıl
kurulur ve hangi amacı taşırlar? 119 94-SSK bağlamında prime esas ücret nasıl hesaplanır?..120
95-Sigortalının birden fazla işveren için çalışması halinde primi nasıl hesaplanır? 121
96-Sosyal Sigorta Prim Oranları nedir? Ve bunları kimler öder? 121
97-Prim belgeleri nelerdir? İşverenin bunlarla ilgili yükümlülükleri nelerdir? 123
98- Prim belgelerini zamanında vermeyen ya da eksik veren işverenlerin karşılaşacakları hukuki sorunlar nelerdir? 124
99-İşyeri Hekimliği Kurumu nedir? 125 100- İşyeri Hekimlerinin Hukuki Statüsü ve Atanma
Koşulları nelerdir? 126
EKLER 128 KAYNAKÇA 145
SUNUŞ
"Sorularla Çalışma Mevzuatı El Kitabı" adını taşıyan bu yapıtın temel amacı, çalışma yaşamı ile ilgili olaylarda ortaya çıkabilecek problemlerin çözümü konusunda işadamlarına gereksinim duyacakları pratik bilgileri kalın başlıkla, yayın bir şekilde aktarmaktır. Bu bağlamda 100 sorunun yanıtının arandığı bu kitapta, ağırlıklı olarak bireysel iş hukuku üzerinde durulmuştur.
100 soruda önce çalışma yasaları ve iş yasasının kapsamı, iş hukukunun uygulanacağı kişiler ve yerler sonra hizmet sözleşmesi, ücret, işin düzenlenmesi, ayrıca sosyal güvenlik konuları yer almıştır.
Kitabın hazırlanmasında Araştırma Görevlisi arkadaşlarım Umut Deniz ile Pınar Öztürk'ün büyük yardımlarını gördüm kendilerine teşekkürü borç bilirim. Ayrıca yazım işini üstlenen sekreterim Nilüfer Güney'in katkılarını unutamam.
Bu vesileyle bu çalışmanın gerçekleştirilmesini sağlayan İstanbul Ticaret Odası yetkilerine de ayrıca şükran duygularımı ifade etmek isterim.
Prof. Dr, A. Murat DEMİRCİOĞLU İstanbul, 01.07.1998
ÇALIŞMA YASALARI ve İŞ YASASININ KAPSAMI
1'Türkiye'deki çalışma Yaşamına İlişkin Yasalar ile Öteki Hukuk Kaynaklan hangileridir?
Çalışma yaşamma ilişkin yasalarm başmda, öncelikle doğrudan İş Hukukunu ilgilendiren özel yasalar gelir. Bunlar ise; 1971 tarihli ve 1475 sayılı İş Yasası, 1967 tarihli ve 854 sayılı Deniz İş Yasası ve 1952 tarihli 5953 sayılı Basın İş Yasalarıdır. Ancak iş yasaları sadece dar anlamdaki bu iş yasalarından oluşmamaktadır. Ayrıca 1983 tarihli 2821 Sendikalar Yasası ile 1983 tarihli 2822 sayılı toplu iş sözleşmesi Grev ve Lokavt Yasası da İş Yasalarından sayılır.
Öte yandan çalışma Mevzuatında uygulama alanı bulan Anayasa, Medeni Yasa ve Borçlar Yasası (BK.md.313 vd) gibi genel yasalardan başka, Hafta Tatili hakkında Yasa; Ulusal Bayram ve Genel Tatil hakkında yasa; Umumi Hıfzısıhha Kanunu (md.173-180); Ereğli Kömür Havzası maden işçilerinin haklarına ilişkin 151 sayılı yasa; Devlet ve ona bağlı kurumlarla çalışan işçilere ek ödeme yapılmasına ilişkin 6772 sayılı yasa; Türkiye'de Türk Vatandaşlarına Tahsis edilen Sanat ve Hizmetler Hakkında Kanun; Türk Soylu Yabancıların Türkiye'de Meslek ve Sanatlarını serbestçe yapabilmelerine, kamu, özel kuruluş veya , işyerlerinde çalıştırılabilmelerine ilişkin kanun; Öğle Dinlenmesi Kanunu; çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Kuruluş ve İşleyişine ilişkin 3146 sayılı Kanun; 1983 tarihli 2908 sayılı Dernekler Kanunu; 1986 tarihli 3308 sayılı çıraklık ve Meslek Eğitimi Kanunu; 1986 tarih 3320 sayılı Memurlar ve İşçiler ile Bunların Emeklilerine Konut Edindirme Yardımı Yapılması Hakkında Kanun; 1988 tarih 3417 sayılı çalışanların Tasarrufa Teşvik Edilmesi ve Bu Tasarrufların Değerlendirilmesine Dair Kanun ve İş Mahkemeleri Kanunu gibi yasalar da çalışma yaşamını yakından ilgilendiren başlıca yasalardır.
Ayrıca çalışma yaşamında yukarıda sözkonusu edilen iş yasalarının uygulanmasını göstermek veya bunların öngör-
düğü işleri belirtmek üzere tüzükler çıkarılmıştır. İş Mevzuatı içinde yer alan bu tüzüklerin önemli olanları şunlardır: İşçi çalışma ve Kimlik Karnesi Tüzüğü; Sakatların İstihdamı Hakkında Tüzük; Eski Hükümlerin İstihdamı Hakkında Tüzük; Fazla çalışma Tüzüğü; İş Süreleri Tüzüğü; Sağlık Kuralları Bakımından Günde Ancak Yedibuçuk Saat veya Daha Az çalışması Gereken İşçiler Hakkında Tüzük; Hazırlama, Tamamlama, Temizleme İşleri Tüzüğü; Kadın İşçilerin Sanayie ait İşlerde Gece Postalarında çalıştırılması Hakkında Tüzük; Haftalık İş Günlerine Bölünemiyen çalışma Süreleri Tüzüğü; Postalar Halinde İşçi çalıştırılarak Yürütülen İşlerde çalışmalara İlişkin Tüzük; İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü; Parlayıcı, Patlayıcı, Tehlikeli ve Zararlı Maddelerle çalışılan İşyerlerinde ve İşlerde Alınacak Tedbirler Hakkında Tüzük; İşyerlerinde İşin Durdurulmasına veya İşyerlerinin Kapatılmasına Dair Tüzük; İşçi Sağlığı İş Güvenliği Kurulları Hakkında Tüzük; Ağır ve Tehlikeli İşler Tüzüğü; Gebe veya Emzikli Kadınların çalıştırılma, Emzirme Odaları ve çocuk Bakım Yurtlarına Dair Tüzük; İşverenlerin İşçi İsteklerini İşçi Bulma Kurumuna Bildirlemeri Hakkında Tüzük.
Çalışma Yaşamına İlişkin Yönetmelik ise; İş yasaları ile bunlara ait tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere yürürlüğe sokulmuştur. Bunların belli başlı olanlarını şöyle sıralayabiliriz: Asgari Ücret Yönetmeliği; Yüzdelerle Toplanan Paraların İşçilere Dağıtılması Hakkında Yönetmelik; Yıllık Ücretli İzin Yönetmeliği; Makine Koruyucuları Yönetmeliği; İşyeri Hekimlerinin çalışma Şartları ile Görev Yetkileri Hakkında Yönetmelik; Gayri Sıhhi Müesseseler Yönetmeliği; Maden ve Taşocakları-nın ve Tünel Yapımında Tozla Mücadeleyle İlgili Yönetmelik
2'İş Yasasının Konusu Nedir?
Bireysel olarak işçi ile işveren arasındaki hizmet sözleşmesi ile ortaya çıkan hukuki ilişki İş Yasasının konusunu oluşturur.
Türk Hukukunda Temel İş Yasası 1971 tarihli 1475 sayılı İş Yasasıdır.
3'İş Yasasının Uygulama Alanı Belirlenmiş midir?
İş Yasası md.2; İş Yasası md.5'de yer alan istisnalar dışında tüm işler hakkında İş Yasasının Uygulanacağını belirtir. İş Yasasının 5. maddesi ise, İş Yasasının uygulanamayacağı işleri şu şekilde sıralamıştır.
1 - Deniz ve hava taşıma işlerinde
Deniz İş Yasasının uygulama alanına giren taşıma işleri İş Yasasının kapsamı dışındadır. Ancak kıyılarda veya liman ve iskelelerde gemilerden karaya ve karadan gemilere yapılan, yükleme ve boşaltma işleri ile denizlerde çalışan su ürünleri üreticileriyle ilgili işler İş Yasası kapsamındadır. Hava ulaştırma işlemi gören pilot, telsizci, hostes gibi personel İş Yasası kapsamı dışındadır. Havacılığın tüm yer tesislerinde yürütülen işlerde çalışanlara ise İş Yasası hükümleri uygulanır.
2- Tarım İşleri
Tarım işlerinde İş Yasası hükümleri uygulanmaz. Ancak tarım ürünlerinin işlenmesine ilişkin tarım aletleri, makine parçalarının yapıldığı atelye ve fabrikalarda görülen işler, tarım işletmelerinde yapılan tarım işleri, halkın yararlanmasına açık veya işyerlerinin eklentisi durumundaki park ve bahçe işleri İş Yasası uygulama alanındadır.
Hayvansal ve bitkisel ürünlerin elde edilmesi amacıyla toprağın işlenmesi, hayvan yetiştirilmesi gibi doğrudan işlerle, bu sayılanların yanısıra sulama, ilaçlama, gübreleme ve traktör sürücülüğü ise tarım işlerinden sayılır. Ancak üretim ve yetiştirme süreci tamamlandıktan sonra yapılan işlerden olan ürünlerin taşınması, anbalajlanması, dağıtımı tarım işi sayılmaz Bu işte çalışanlar hakkında İş Yasası hükümleri uygulanır.
3- Bir ailenin üyeleri veya hısımları arasında dışarıdan başka biri katılmayarak evlerde ve el sanatlarının yapıldığı işlerde
4- Ev hizmetlerinde
5-507 sayılı Esnaf ve Küçük Sanatkarlar Yasasının 2. Maddesinin tanımına uyan üç kişinin çalıştığı işyerlerinde
6-18 yaşını bitirmemiş çıraklar hakkında 3308 sayılı "çıraklık ve Meslek Eğitimi YasasT'na göre; çıraklık Sözleşmesi esaslarına göre bir meslek alanında mesleğin gerektirdiği bilgi, beceri ve iş alışkanlıklarını iş içerisinde geliştirilen 13 yaşını doldurmamış 19 yaşından gün almamış kişilere çırak denilir. Söz konusu kişilerin faaliyetleri çıraklık ve Meslek Eğitimi Kanunu içinde düzenlenmiştir. Kural olarak çıraklar işçi sayılmazlar. İş Yasasına göre 18 yaşın bitirilmiş olması durumunda çıraklar hakkında İş Yasası hükümleri uygulanır.
7-Sporcular hakkında ancak spor kulüplerinde profesyonel sporcular dışında çalışanlar örneğin profesyonel antrenörler İş Kanunu bağlamında işçi sayılırlar.
8-Yardım Sevenler Derneğinin atölyelerindeki işler
9- Konutların Kapıcılık İşleri
10- Rehabilite edilenler
4- Ç!rak Kimdir? çıralclar Haki^ında Hangi Yasa Hül^ümlen Uygulanır?
1986 tarihli 3308 sayılı çıraklık ve Meslek Eğitimi Kanununa göre çıraklık sözleşmesi esaslarına göre bir meslek alanında mesleğin gerektirdiği bilgi, beceri ve iş alışkanlıklarını iş içerisinde geliştiren kişiye çırak denir, çıraklık sözleşmesi işyeri sahibi ile çırak olacak kişinin velisi veya vasisi veya reşit ise çırak arasında yazılı şekilde yapılır. Yasa çıraklık için
yaş sınırlaması koymuş ve 13 yaşını doldurmuş olmak ve 19 yaşından gün almamış olmak koşulunu öngörmüştür, çıraklık süresi 3-4 yıldır. Ayrıca çırağa yaşına uygun asgari ücretin yüzde otuzundan aşağı ücret ödenmez. Ücretler her türlü vergiden muaftır, çıraklara her yıl tatil aylarında bir ay ücretli izin verilir. 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası bağlamında çıraklar hakkında analık, malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları uygulanmaz, çıraklar sadece iş kazası ve meslek hastalığı ve hastalık sigortalarından yararlanırlar.
Öte yandan 3308 sayılı Yasa'ya göre; 50 ve daha fazla-işçi çalıştıran işletmeler, çalıştırdıkları işçi sayısının yüzde beşinden az, yüzde onundan fazla olmamak üzere meslek lisesi öğrencilerine beceri eğitimi yaptırırlar.
İşletmelerde beceri eğitimi gören öğrenciye de asgari ücretin %30'undan aşağı olmamak üzere ücret ödenmez.
iş HUKUNUN UYGULANACAĞI KİŞİLER VE YERLER
5-^ işçi Kimdir?
İş Yasasının 1. Maddesine göre ı Bir hizmet akdine dayanarak herhangi bir işte ücret karşılığı çalışan kişiye lişçi ı denir. Şu halde İş Yasasına göre çalışmayı konu alan istisna, vekalet, adi şirket vs. sözleşmeler İş Yasası kapsamı dışında kalmaktadır. Ayrıca Sosyal Sigortalar Kanunu, Deniz İş Yasası, Basın İş Yasası kapsamına da yalnızca hizmet sözleşmeleri ile çalışanlar dahil edilmiş, bu bağlamda da 2822 sayılı Yasaya göre toplu sözleşme ve grev hakları sadece hizmet sözleşmeleri ile çalışan işçilere tanınmıştır. Ancak buna karşın 2821 sayılı Sendikalar Yasası işçi kavramını genişletmiş, hizmet sözleşmesinden başka, bedenen çalışmayı konu alan nakliye, neşir, adi şirket sözleşmelerine göre çalışanları da. Sendikalar Yasası bağlamında işçi saymıştır.
İşçi işverene iş yapmakla yükümlü gerçek kişidir. Burada söz konusu iş, kişinin ekonomik bakımdan iş olarak değerlendirilebilen her çeşit çalışmasıdır, çalışma bedensel veya düşünsel faaliyet şeklinde olabilir. İşin niteliği ve süreksiz, hafif veya ağır, yorucu veya basit ya da bilimsel, artistik bir iş oluşu, işçilik niteliği üzerinde rol oynamaz.
İşçi yaptığı iş karşılığında ücret alır. İşin mutlaka işyerinde görülmesi de gerekmez. Örneğin gazeteci, dağıtımcı, propagandist gibi kişiler işi işyerinin dışında ifa ederler. Ücretin sözleşmede açıkça kararlaştırılmamamış olması ya da ücretin özellikle eğlence ve konaklama işyerlerinde çalışan işçilerin yüzde ücretlerinin müşteriler tarafından ödenmesinde olduğu gibi üçüncü kişiler tarafından sağlanması işçi sayılmayı engellemez. Ayrıca işçi sayılabilmek için işçi sayılacak kişinin işverene bağımlı olarak çalışması gerekir. Yani işçinin işverenin emir ve talimatlarına uygun biçimde ve onun denetimi-gö-zetimi ve yönetimi altında işini ifa etmesi gerekir.
Her ne kadar İş Yasasında işçi sayılabilmek için 'Hizmet sözleşmesine dayanarak çalışmaînm gerçekleşmesi aranmış-
sa da, burada söz konusu olan 'geçerli bir iş ilişkisinin? varlığıdır. Hukuka, ahlaka aykırı yürürlükteki hukuk düzeninin temel görüşleriyle bağdaşmayan bir iş ilişkisi geçerli bir iş ilişkisi olarak sayılamaz.
6'İşveren Kime Denir?
Bir hizmet sözleşmesine dayanarak herhangi bir işte ücret karşılığı işçi çalıştıran tüzel veya gerçek kişiye işveren denir. İşveren gerçek kişi olabileceği gibi dernek, vakıf, kooperatif, sendika, şirket, devlet ya da KİT gibi özel hukuk ya da Kamu Hukuku tüzel kişisi olabilir. Bir kişinin işveren olarak ni-telendirilebilmesi için, işçi çalıştırdığı yerin kendi mülkiyetinde olması gerekmez. Bu yer örneğin kiralanmış da olabilir.
İşveren işçiden işgörme ve sadakat borcunu yerine getirmesini ister. Bunu sağlarken emir ve talimat verme yetkisini kullanır. Ancak kimi durumlarda bu yetkiyi işveren tek elden kullanmayabilir. Diğer bir deyişle işgörme borcunun yerine getirilmesi İle emir ve talimat verme yetkisi ayrı kişiler de kullanılabilir. Örneğin, anonim ve limitet şirketlerde yönetim kurulu emir ve talimat yetkisini kullanır. Bu durumlarda her iki yetkiyi kullanan kişi de işveren sıfatına haizdir.
7- İşveren Veldli Kimdir?
İşyerlerinde işveren adına hareket eden ve işin ve işyerinin yönetiminide görev alan kişilere işveren vekili denir. Örneğin, işveren adına hareket eden fabrika müdürü, personel müdürü, atölye şefi, servis şefi vs işveren vekilidir.
Oysa Sendikalar Yasasında işveren vekili kavramı işveren adına lişletmenin bütününü sevk ve idareye yetkili olanlar? denilerek daraltılmıştır. Bu bağlamda bir fabrikadaki personel müdürü, atölye şefi ve servis şefi Sendikalar Yasası anlamında işveren vekili sayılmayacaktır.
işveren vekilleri işverene hizmet sözleşmesiyle bağlı kişilerdir. Bu bağlamda işveren vekilliği sıfatı işçilere tanınan hak ve yükümlülükleri ortadan kaldırmaz. İşveren vekiline verilen temsil yetkisi yazılı olabileceği gibi; sözlü ya da işyerinde sürdürülen faaliyetlerden anlaşılır nitelikte de olabilir.
İşveren vekilinin bu sıfatla işçilere karşı muamele ve yükümlülüklerinden doğan sorumluluk doğrudan doğruya işverene aittir.
Öte yandan iş yaşamında işveren için söz konusu olan sorumluluk işveren vekilleri için de uygulanır. Ancak işveren vekilinin sorumluluğu kendi yönetim yetkisi ve görev alanı ile sınırlıdır. Bu bağlamda örneğin, işyerinin m.uhasebe servisinin kıdem tazminatının yanlış hesap edilmesi ve eksik ödenmesinden doğan sorumluluktan teknik müdür değil sadece muhasebe müdürü sorumlu olacaktır. Yine örneğin, işçi sağlığı ve işgüvenliği hükümlerine aykırılık nedeniyle doğacak sorumluluk işverene ait olduğu kadar, işverenin sağlık ve güvenlik önlemlerini alma görevini bıraktığı işveren vekiline yani teknik müdüre de ait olacaktır. Burada sözü edilen işveren vekilinin sorumluluğu hukuki değil, cezaidir. İşveren vekilinin işlemlerinden doğan hukuki sorumluluk ise işverene aittir.
S- Alt işveren-Asıl işveren İlişkisi Nedir?
Bir işverenden belirli bir işin bir bölümünde veya eklentilerinde iş alan ve işçilerini yalnızca o işyerinde ve eklentilerinde çalıştıran kişiye alt işveren adı verilir. Alt işveren İş YasasT-nda 'müteahhit' ve 'taşeron' olarak adlandırmakta. Sosyal Sigortalar Yasası'nda ise söz konusu kişilere 'aracı' demektedir.
Uygulamada özellikle inşaat, taşıma işlerinde bu yola başvurulduğu görülür. Alt işverenler çalıştırdıkları işçiler için bağımsız birer işverendir. Örneğin, bir işveren işyerinin bahçesinde yaptıracağı yemekhanenin inşaatını başka bir işvere-
ne verebilir. Uygulamada 'müteahhit' denilen bu işveren kendi işçileriyle yapacağı binanın duvar işlerini başka işverenlere de yaptırabilir (Bu durumda bu kişilere alt müteahhit taşeron denir).
Asıl işverenle alt işveren arasındaki sözleşmenin hukuki niteliği farklı olabilir. Bu bağlamda asıl işveren, alt işveren arasındaki ilişki istisna sözleşmesi niteliğinde olabileceği gibi, kira ya da taşıma sözleşmesi de olabilir. Bunların her ikisi de işveren olduğu için aralarındaki ilişkinin hizmet sözleşmesine dayanması mümkün değildir. Bu bağlamda bunlar arasında İş Yasasına dayanan bir hak iddiası söz konusu olamayacaktır. Bunun içindir ki, asıl işveren ile alt işveren arasındaki uyuşmazlıklara İş Mahkemeleri bakamayacaktır.
Öte yandan alt işverenin yüklendiği iş asıl işverenle arasındaki sözleşmede kararlaştırılan belirli sürenin sonunda bitebileceği gibi, niteliği gereği belirli süreli iş türünde olabilir. Örneğin fabrikanın bahçesindeki yemekhane inşaatının alt işverence yapıldığında işin ne kadar süreceğini verilen işin niteliği belirlerken, tekstil işi ile uğraşan asıl işverenin boyama işini iki yıllığına alt işverene verdiğinde burada sözleşmede kararlaştırılan süre ise iki yıldır.
Alt işverenin kendi işçilerine karşı o işyeriyle ilgili olan ve İş Yasasından veya bireysel hizmet sözleşmesinden doğan yükümlülüklerden, asıl işveren de birlikte sorumludur. Bu işçilere karşı asıl işverenlerin de sorumlu tutulmasının temel nedeni, işçilerin işverenlerden olan alacaklarını güvence altına almak, işçilerin haklarını bir an önce almalarını sağlamaktır.
9' İşyeri Kavramından Ne Anlaşılır?
İş Yasasına göre işyeri 'işin yapıldığı yer' olarak tanımlanmaktadır. (İş Y md.1) Yine aynı yasa 'işin niteliği ve yürü-tümü bakımından işyerine bağlı bulunan yerlerle, dinlenme,
çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden veya mesleki eğitim yerleri ve avlu gibi sair eklentiler ve araçlar da işyerinden sayılır' hükmüne yer verir (md.1//ll). Bu bağlamda işyerini 'işin yapıldığı asıl işyeri ile işyerine bağlı yerler ve eklentiler ile araçlardan oluşan ve işverenin belirli bir teknik amacını gerçekleştirmek üzere ortaya çıkan organize bir bütün olarak ' tanımlayabiliriz.
Buna göre fabrika binası, matbaa, atölye, lokanta gibi yerler, işyerindeki mal ve hizmet üretiminin yapıldığı, teknik amacın gerçekleştirildiği yerler olduğu için buralar asıl işin yapıldığı yer olarak 'işin yapıldığı yer' sayılır. İşin kapalı bir mekanda veya açık bir alanda yapılması veya kiralık olması ya da işverenin işin yapıldığı yerin sahibi olmasının önemi yoktur.
Öte yandan işin niteliği ve yürütümü bakımından işyerine bağlı bulunan yerler de işyerinden sayılır (İş Y.Md.1/2).
İşyerine bağlı yerlerde işin yapıldığı yerler ile aynı amaç izlenecektir. Bu amaç, iş tekniğine ilişkin amaçtır. İşyerlerinin belirli bölümlerden oluşması halinde farklı işyeri bölümlerinin işyeri bütünü içerisinde yer alabilmesi için, bu bölümler arasında ekonomik ve hukuki bir bağlantının varlığı gerekir.
Burada esas alınacak olan, işin yürütümü ve niteliği bakımından bağlılığın işin teknik bir amaç için organize edilmiş ve bağlı olan işyerinin de bu organizasyon içinde yönetilmiş bulunması ve bağımsız bir yönetime sahip olmamasıdır.
Gerek İş Yasası (Md.1/ll) gerek Sendikalar Yasası (Md.2/9); dinlenme, emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım veya mesleki eğitim yerleri ile avlu gibi yerleri işyerinden saymaktadır. Yasada işyerinden sayılacak bu eklentiler dışında benzeri yerlerde sözgelimi garaj, otopark, sinama salonu, sauna gibi eklentiler de işyerinden sayılırlar. Ayrıca
eklentilerin işyerinden sayıiabilmesi için, asıl İşyeri ile aynı arazi parçası üzerinde bulunması şartı da aranmaz.
Ayrıca Yasaya göre araçlar da işyerinden sayılır. Sözgelimi işyerine ait her türlü taşıt ile vinç, buldozer gibi iş maki-naları araç niteliği taşıyarak işyerinden sayılır. Araçların işverenin mülkiyetinde olması zorunluluğu yoktur. Yine araçların işyerinin coğrafi sınırları içinde yer alması da gerekmez. Ancak aracın işyerinden sayıiabilmesi için, aracın işyerinin teknik amacına hizmet ediyor olması yani işin yapılması ve hizmetin görülmesi için kullanılıyor olması gerekir.
10-İşyerinin Açılması İçin İzin Gerekli midir?
İşyerinin açılmasına izin vermeye yetkili makam belediyeler ve ilgili öteki makamlardır. Bu konuda İmar Yasası ve ilgili mevzuat uygulanacağından açılışta izin belediyelerden alınacaktır. Ancak İş Yasası'na göre işyerinin kurulup açılmasına izin vermeye yetkili belediyelerle ilgili makamlar işyerinin kurulmasına ve işletilmesine izin vermeden önce, çalışma Ba-kanlığı'nca iş mevzuatına göre verilmesi gerekli kurma izni ve işletme belgesinin varlığını kontrol ederler. Bu izin ve belge yoksa belediyeler ve öteki ilgili makamlar kurma ve açma izni veremez (İş Y.Md.92).
11'İşyerinin Bildirilmesi Yükümlülüğü Var mıdır?
İş Yasası, işyerinin işverence Bölge çalışma Müdürlüğüne bildirmesini öngörmüştür. (Bkz. Ek 1) Yasaya göre; İş Yasasının kapsamına girecek nitelikte bir işyeri kuran, her ne suretle olursa olsun devralan, çalışma konusunu kısmen veya toptan değiştiren, yapılan işin tamamlanması yüzünden veya herhangi bir nedenle sürekli olarak çalışmasını bırakan işveren, işyerinin unvan ve adresini, çalıştırılan işçi sayısını, çalışma konusunu, işin başlama ve bitme gününü, kendi adını, soyadını ve adresini, varsa işveren vekili veya vekillerinin adı,
soyadı ve adreslerini bir ay içinde Bölge çalışma Müdürlüğüne bildirmek zorundadırlar (İş Y.Md.3/1). Bildiri sürekli işler için zorunlu olup, bu zorunluluğa uymayan işveren, beş işçiye kadar işçi çalıştırıyorsa yüzbin, daha fazla işçi çalıştıranlara ise üçyüzbin lira para cezası verilir. Ancak bu cezai yaptırıma karşın işverenin bu bildirimi yapmaması, işyerine İş Yasası hükümlerinin uygulanmasını engellemez. Bildirim yapılmamış olsa bile işyerleri, işverenler ve işçiler için İş Yasası hükümleri bu niteliklerinin kazanıldığı andan itibaren uygulanmaya başlar.
Süresi içinde yapılacak işyeri bildirimi üzerine ilgili Bölge çalışma Müdürlüğü, işyeri için bir dosya açar, sicil numarası verir ve bu sicil numarası işverene iletilir.
HİZMET SÖZLEŞIVIESİ
72- Hizmet Sözleşmesi Nedir?
İş Yasalarında hizmet sözleşmesi tanımına yer verilmemiştir. Buna karşılık Borçlar Yasasında Hizmet Sözleşmesi tanımlanmıştır. Borçlar Yasası Hizmet Sözleşmesini Hizmet akdi, bir mukaveledir ki onunla işçi, muayyen veya gayri muayyen bir zamanda hizmet görmeyi ve iş sahibi dahi ona bir ücret vermeyi taahhüt eder' biçiminde tanımlamıştır.
Burada hizmet (iş) görme kavramı bedensel ya da düşünsel nitelikteki her türlü çalışmayı kapsar. Öte yandan, hizmetin, bedensel veya düşünsel olması veya işçi yönünden kolay ya da zor olmasının da önemi yoktur. Yine, hizmet görmenin, işçi tarafından belirli ya da belirsiz bir zaman içinde ifası da, hizmet sözleşmesinin varlığını etkilemez.
Hizmet sözleşmesinin söz konusu olabilmesi için gerekli bir başka unsur, hizmet görmenin bir ödeme karşılığında yapılmasıdır, çünkü hizmet sözleşmesi iki tarafa da borç yükleyen bir sözleşmedir. Ancak hizmet sözleşmesinin varlığının kabulünde bu ödemenin mutlaka para biçiminde (yani ücret) olması koşul değildir. Ödemenin eşya biçiminde bir karşılık olarak da yapılması mümkündür. Yeme-içmenin ve yatma yerinin sağlanması ödemenin para dışında da yapıldığı durumlara örnek gösterilebilir.
Hizmet sözleşmesinin söz konusu olabilmesi için önemli olan bir başka nokta da; hizmet sözleşmesinin konusu olan işin, işverenin emir ve talimatlarına uygun bir tarzda ve onun kontrolünde yapılmasıdır.
73- Hizmet Sözleşmesinde Süre Söz Konusu mudur?
Hizmet sözleşmesinin tarafları sözleşmeyi bağıtladıkları anda sona ereceği zamanı da isterlerse açık veya kapalı olarak belirlerler. İşte taraflar hizmet sözleşmesini yaptıkları anda sona ereceği zamanı da belirlemişlerse bu hizmet sözleş-
mesi 'belirli süreli hizmet sözleşmesi'olarak adlandırılır. Bu belirleme genellikle gün, hafta, ay, yıl, ya da belirli bir tarih belirlemek şeklinde olabilir.
Hizmet sözleşmesinin tarafları sözleşmeyi yaptıkları anda sona ereceği zamanı belirlememişlerse ve işin niteliğinden de sözleşmenin belirli süreli olmadığı anlaşılıyorşa o takdirde hizmet sözleşmesi 'belirsiz süreli hizmet sözleşmesi'dir.
Hizmet sözleşmesinin tarafları sözleşmeyi yaptıkları anda sona ereceği zamanı belirlememişlerse ve işin niteliğinden de sözleşmenin belirli süreli olmadığı anlaşılıyorşa o takdirde hizmet sözleşmesi 'belirsiz süreli hizmet sözleşmesi'dir.
Çalışma yaşamında belirsiz süreli hizmet sözleşmeleri, asıl, belirli süreli hizmet sözleşmeleri ise istisna durumundadır. Uygulamada hizmet sözleşmelerinin büyük çoğunluğunun, belirsiz süreli hizmet sözleşmesi şeklinde yapıldığı görülmektedir.
Hizmet sözleşmesinin belirli ya da belirsiz sürede yapılmasının önemi kendisini İş Yasasının kimi hükümlerinin uygulanmasında gösterir. Şöyle ki belirsiz süreli hizmet sözleşmesinin yapılması, hiç bir şekle bağlı değilken, belirli süreli olan ve bir yıl ve daha uzun süreyi kapsayan sözleşmeler yazılı şekilde yapılmak zorundadırlar. Ancak bazı durumlarda ise, her iki sözleşme türü için de İş Yasasındaki aynı hükümler uygulanmaktadır.
Her ne kadar hizmet sözleşmesinin tarafları, sürenin uzunluğunu belirlemede kural olarak özgür iselerse de; kimi durumlarda bu konuda sınırlar öngörülmüştür. Örneğin Özel Okul Müdürleri ile öteki yönetici ve öğretmenlerle yapılacak hizmet sözleşmelerinin süreleri asgari bir yılla sınırlıdır (Özel OKK Md.32/1 C.2). Süreyi asgari yönde sınırlamanın yanısıra hizmet sözleşmesini azami yönde sınırlamaya ilişkin düzenle-
meler de söz konusudur. Örneğin, B.K.M 343. de; yaşambo-yu veya on yıldan uzun süreyle bağıtlanan hizmet sözleşmelerinde, işçiye onuncu yılın bitiminde sözleşmeden dönme hakkı tanınmıştır.
Öte yandan uygulamada işverenlerin bir takım yasal yükümlülüklerinden kaçınmak için belirsiz süreli hizmet sözleşmeleri yerine, ardı ardına yenilenen belirli süreli hizmet sözleşmeleri bağıtladıkları görülmektedir.
Hizmet sözleşmesinin süreye bağlanması olanağı 'zincirleme hizmet sözleşmesi' olarak nitelendirilen durumlarda kötüye kullanılmış olabilir. Gerçekten de belirli süreli hizmet sözleşmesinin birbirini izler biçimde yapılmasında, her keresinde hizmet sözleşmesi sözleşmede öngörülen sürenin sona ermesiyle feshe gerek olmaksızın sona ereceğinden, işçinin feshe karşı korunması hükümlerinden kurtulmak istenilmiş olabilir. 'Yasaya karşı hile', 'işçiyi gözetme borcuna aykırılık' kavramlarıyla açıklanan bu durumlar belirli süreli hizmet sözleşmesinin belirsiz süreli hizmet sözleşmesi olarak kabul edilmesi gerekir.
14' Sürekli-Süreksiz İş Nedir?
Yasaya göre; nitelikleri bakımından en çok otuz işgünü süren işler sürekli, otuz işgününden çok süren işler de süreksiz iştir. Buna göre süreksiz iş için yapılan hizmet sözleşmelerine 'süreksiz hizmet sözleşmeleri', bunun dışındaki hizmet sözleşmelerine 'sürekli hizmet sözleşmeleri' denir.
İşin sürekli ya da süreksiz oluşu konusunda, tarafların iradesi rol oyanamaz. Her olayda, durumun özellikleri gözö-nünde bulundurularak, kararlaştırılan işin niteliği otuz iş gününden çok bir zamana gereksinim gösteriyorsa, iş sürekli iştir. Sürekli bir işin işverence ekip çalışmasıyla onbeş günde bitirilmek istenmesi veya sürekli bir iş için otuz günden kısa
süreli bir hizmet sözleşmesinin yapılması durumunda, hizmet sözleşmesi süreksiz hizmet sözleşmesi haline gelmez.
15'Hizmet Sözleşmelerinde Deneme Süresi Öngörmek Zorunlu mudur?
Taraflar, hizmet sözleşmesiyle kesin olarak bağlanmalarından önce bir deneme süresini isterlerse kararlaştırabilir-ler. Diğer bir deyişle, işçi ve işveren hizmet sözleşmelerinde deneme süresi öngörmede özgürdürler. Ancak taraflar hizmet sözleşmelerinde bir deneme süresi kararlaştırırlarsa, bu sürenin uzunluğu en çok bir aydır. Ancak, toplu iş sözleşmelerine konacak bir hükümle, bu süre üç aya kadar uzatılabilir. Deneme süresi işçinin fiilen işe başlaması ile birlikte başlar. Tarafların yasada veya toplu iş sözleşmesinde öngörülen süreden daha fazla bir deneme süresi kararlaştırmaları durumunda, bu süreler geçersizdir ve söz konusu durumda yasada veya toplu iş sözleşmesinde öngörülen süreler uygulanır.
Tarafların birbirlerini denemeleri için hizmet sözleşmesinde belirli bir süre kararlaştırmaları durumunda 'Deneme Süreli Hizmet Sözleşmesi'nden söz edilir.
Deneme süresi içinde taraflar, hizmet sözleşmesini herhangi bir süre vermeksizin her zaman feshedebilir ve tazminat ödemezler. Ancak işçinin çalıştığı günlere ait ücreti ve öteki hakları saklıdır. Burada ücretten kastedilen, iş karşılığı ödenecek ücretin yanı sıra ayrıca işçinin deneme süresi içinde hak kazandığı hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücretleridir. Hatta koşulları varsa işçi ikramiye, prim gibi ödemelerden ve sosyal yardımlardan da yararlanır.
Taraflarca öngörülen deneme süresi kesindir. O halde, deneme süresi içerisinde işçinin örneğin hastalanması nedeniyle işe devamsızlığı kararlaştırılan bu sürenin uzatılmasını zorunlu kılmaz.
Deneme süresi bittikten sonra, hizmet sözleşmesi taraflar için artık bağlayıcıdır. Yani deneme süresinin geçmesinden sonra sözleşmenin sona erdirilmesi durumunda belirli ve belirsiz süreli hizmet sözleşmelerinin feshine ilişkin genel hükümler uygulanacaktır. Ayrıca bu durumda işçinin çalıştığı sürenin belirlenmesinin gerekli olduğu tüm durumlarda, yani ihbar ve kıdem tazminatlarının, yıllık ücretli izin hakkının doğum vs. hesabında deneme süresi gözönünde tutulur.
16'Hizmet Sözleşmesinin Yapılması İçin Yazıl ılık Bir Koşul mudur?
Genel olarak hizmet sözleşmesinin geçerliliği, yasada aksi belirtilmedikçe, hiçbir şekle bağlı değildir. Hizmet sözleşmesini yapan işçi ile işverenin yapacakları hizmet sözleşmesinin biçimi, konusunda özgürdürler. Ancak İş Yasalarında bu kurala bazı istisnalar getirilmiştir.
Buna göre; Belirli süresi bir yıl ve daha uzun süreli hizmet sözleşmeleri ile takım sözleşmelerinin süresi ne olursa olsun yazılı yapılması zorunludur. Bunun dışında gazeteci ve gemi adamı ile bunların işverenleri arasında yapılacak sözleşmeler de yazılı biçimde yapılacaktır. Ayrıca özel okul öğretmenleri ile özel okullar arasında yapılacak sözleşmelerin de yazılı şekilde yapılması gerekir.
Ancak taraflar, aralarında yasa uyarınca yazılı yapılması gerekmeyen bir hizmet sözleşmesinin yazılı yapılmasını ka-rarlaştırabilirler. Yine Toplu İş Sözleşmelerine konulacak bir hüküm ile biçim koşuluna tabi olmayan bir hizmet sözleşmeleri için de şekil koşulu öngörülebilir.
Yazılı sözleşme yapılmayan durumlarda işveren, işçinin isteği üzerine, kendisine genel ve özel iş koşullarını gösteren ve imzasını taşıyan bir belge vermekle yükümlüdür.
77- Yazılı Hizmet Sözleşmeleri Hangi Hususları İçerir?
Yazılı şekilde yapılacak hizmet sözleşmesinde işveren ile işçinin ad ve kimlikleri, yapılacak iş, işyerinin adresi, sözleşmenin süresi, ücret ile ödeme biçimi ve zamanı, varsa tarafların özel koşulları, sözleşmenin yapıldığı gün ve tarafların karşılıklı imzaları bulunur. (Bkz. Ek. 2)
Sözleşme uyarınca yapılması zorunlu olan hizmet sözleşmelerinin resmi bir makamca düzenlenmesi ya da onaylanması koşul değildir.
Yazılı şekilde bağıtlanan hizmet sözleşmeleri, damga vergisi ile her türlü resim ve harçtan muaftır. Ancak yazılı yapılacak hizmet sözleşmesinin noter tarafından tanzimi ya da onaylanması konusunda tarafların kendi aralarında anlaşmış olmaları halinde gerekli noter ücretinin ödenmesi sözkonusu olur.
18' Yazılı Şekle Uymamanın Hukuki Sonuçları Nelerdir?
Bir kere Yasaya göre bir yıl ve daha uzun belirli süreli hizmet sözleşmesini yazılı olarak yapmayan veya yazılı sözleşme yapılması zorunlu olan ancak yazılı yapılmayan öteki durumlarda, yine yazılı sözleşme yapılmayan durumlarda işçiye istediği yazılı belgeyi vermeyen ve beş işçiye kadar işçi çalıştıran işveren veya vekiline yüzbin lira, 5 işçiden fazla işçi çalıştıranlara üçyüzbin lira, fiili tekrarı halinde ise bu cezaların iki katı kadar para cezası verilir.
Öte yandan belirli süresi bir yıl ve daha uzun süreli hizmet sözleşmelerindeki yazılı şekil koşulu Yargıtay'a göre ispat koşuludur.
Ancak hizmet sözleşmesinin geçersizliği kabul edilse bile, geçersizlik bir kimsenin işçi sayılmasına engel oluşturmaz.
Taraflar arasında fiili iş ilişkisi kurulmuş olduğundan, bu bağlamda işverenin yasal yükümlülükleri devam eder.
19'Hukukumuza Göre Kısmi Süreli (Part-time) Hizmet Sözleşmesinin Yapılması Mümkün müdür?
Çalışma yaşamımızda istihdam biçimi, tam gün çalışma ilkesine dayalıdır. İş Yasalarına göre hizmet sözleşmesi, yasalardaki haftalık ve günlük iş sürelerine uygun olarak tam gün çalışma esasına göre yapılır. Hukukumuzda kısmi süreli hizmet sözleşmesine uygulanacak hükümler henüz düzenlenmiş değildir. Buna karşın İş Yasasının tamamiyle tam süreli hizmet sözleşmesine uygulanacak nitelikteki hükümleri dışında tüm kuralları kısmi süreli hizmet sözleşmeleri için de aynen uygulanır.
20- Kısmi Süreli Hizmet Sözleşmeleri Herhangi Bir Sekile Uyularak mı Yapılacaktır?
Hukukumuzda kısmi süreli hizmet sözleşmesine ilişkin yasalarda düzenlemeler olmadığına, bunlara Borçlar Yasası 313 vd ile İş Yasalarının hükümleri uygulanacağına göre; Bu bağlamda kısmi süreli hizmet sözleşmelerine tam süreli hizmet sözleşmelerine uygulanacak biçim konusunda İş Yasası hükümleri uygulanacaktır. Yani kısmi süreli bir iş için yapılmış hizmet sözleşmesinin geçerliliği herhangi bir özel şekle bağlanmış değildir. Ancak belirli süresi bir yıl ve daha uzun olan kısmi süreli hizmet sözleşmelerinin yazılı biçimde bağıtlanması zorunludur.
21'Kısmi çalışmada Ücretin Asgari Oranı, Ücret Eklerinden Yararlanma, Yıllık Ücret, İzin Uygulaması Nasıl Belirlenecektir?
Kısmi statüde çalışan işçinin günlük çalışma süresi az olduğundan alacağı günlük asgari ücret, normal çalışma karşılığı olarak saptanmış asgari ücretin saat başına düşen mik-
tannin çalışılan saatle çarpımı kadardır. Ayrıca haftada birkaç tam gün çalışan işçiye işveren,; aylık ücret olarak, işçinin çalıştığı günler itibariyle alması gereken aylık asgari ücretin altında ödeme yapamaz.
Bu tür sözleşmelerle çalışanlar sosyal yardım ve ikramiye gibi ödemelerde çalıştıkları süre gözönünde tutularak yararlandırılırlar. Ancak objektif olarak farklı davranmayı gerektiren haklı bir durumun ortaya çıkmasında, işveren tam gün çalışanlar ile kısmi statüde çalışanlar arasında sosyal yardımların ödenmesinde ayrım yapabilir.
Kısmi süreli bir işte çalışan işçiye tanınacak ücretli yıllık izin süresinin uzunluğu, İş Yasasında öngörülen asgari izin süreleri kadardır. Ancak izin sürelerinin hesabında; sadece iş gördükleri günlerin yerine çalışmadıkları işgünlerinin de katılması gerekir. Öte yandan kısmi süreli işte çalışan işçiye ödenecek yıllık izin ücreti, yıllık izin süresince çalışmakla yükümlü olup da izinli bulunma yüzünden çalışmayacağı günlerin karşılığı tutarındadır.
22- Mevsimlik İşlerde Ne Tür Bir Hizmet Sözleşmesi Yapılmaktadır?
Gıda sanayi, konservecilik, çay, şeker, tütün, fındık, çırçır, çeltik ve tuğla fabrikalarında, plaj ve yazlık dinlenme tesislerinde, kimi yapı ve yol işleriyle taş ve kum ocaklarında çalışmalar sadece mevsimlik olmaktadır. İşte bu gibi işyerlerinde bekçi ya da bakım işçileri olarak devamlı çalışan işçiler varsa da, üretim faaliyeti yılın belirli aylarında sürdürülmektedir.
Mevsimlik bir iş için yapılan hizmet sözleşmelerinde, hizmetin konusu, hizmetin mevsimlik bir süre için yapılacağını, kampanya döneminin bitmesiyle hizmet sözleşmesinin askıda kalacağını ve tarafların bu dönemde yükümlülüklerini yerine getiremeyeceğini, yeni kampanya döneminde işçinin tekrar işe
çağırılacağını açık olarak belirtmelidir. İşveren, işyerinin yeni bir kampanya döneminde tekrar çalışmaya başlamasıyla, eski mevsim döneminde çalışan işçilerine, uygun araçlarla işe başladığını duyurmalıdır.
Mevsimlik işlerde, her iş mevsimi sonunda, işverenle işçi arasında süresi belirli olmayan hizmet sözleşmesi tatile uğrar, ertesi iş mevsiminde, işçinin zamanında işyerine gitmesine karşın kendisine iş verilmemesi durumunda hizmet sözleşmesi feshedilmiş sayılır. Bu bağlamda işçi için ihbar tazminatı ve şayet kıdem süresine ilişkin koşul gerçekleşmişse, kıdem tazminatı hakkı doğmuş olur.
Mevsimlik işlerde sözleşmenin sona ermesi İş Yasasının 13. maddesinin yanısıra haklı neden dolayısıyla da yapılabilir.
23- İşyerinde Sakat ve Eski Hükümlü ve Terörle Mücadele Bağlammda çalıştırma Yükümlülüğü Doğuran Koşullar Nelerdir?
İşverenler 50 veya daha fazla işçi çalıştırdıkları işyerlerinde %2 oranında sakat ve yine aynı oranda eski hükümlü ile terörle mücadele yasasında öngörülenleri çalıştırmakla yükümlüdürler. Yasa bağlamında söz konusu olan hizmet sözleşmesi yapma zorunluluğunun kapsamına bedensel özürleri yüzünden, çalışma günlerinin en az %40'ından, en çok %70'-inden sürekli olarak mahrum bulunanlarla, en çok %70'in üstünde mahrum bulundukları halde bir işte verimli olarak çalışabilecekleri sağlık kurulu raporuyla belgelenen sakatlar ile altı aydan daha uzun süreli hürriyeti bağlayıcı bir cezaya hüküm giymiş ve cezasını infaz kurumlarında tamamlamış veya cezası tecil edilmiş yahut şartlı salıverme yoluyla tahliye edilmiş olan eski hükümlüler girer. Terörle Mücadele Yasası bağlamında zorunlu çalıştırılacak kişiler kapsamında; şehit olan veya çalışamayacak derecede malûl olan kamu görevlileri ile
er ve erbaşların varsa eşleri, yoksa çocuklarından biri, çocukları yoksa kardeşlerinden birisi veya malûl olup ta çalışabilir durumda olanlar da yer alır.
İşveren işyerindeki sakat ve eski hükümlülerin çalışmalarını kolaylaştıracak önlemleri almak, onları, meslek, beden ve ruhsal durumlarına uygun bir işte çalıştırmakla yükümlüdür. İşverenin aynı il sınırları içinde birden fazla işyerinin bulunması durumunda işverenin çalıştırmakla yükümlü olduğu sakat ve yükümlü sayısı toplam işçi sayısına göre belirlenir. İşveren çalıştırmak zorunda olduğu sakat ve eski hükümlüleri İş ve İşçi Bulma Kurumu aracılığı ile sağlar. Ancak işyerinin işçisi iken sakatlanmış olanlara öncelik tanınır.
Çalıştırılacak sakat ve eski hükümlü sayısının saptanmasında daimi işçi sayısı esas alınır. Yüzdenin bulunmasında yarıma kadar olan kesirler dikkate alınmaz. Yarım ve daha fazla olanlar tama tamamlanır. Örneğin bir işyerinde daimi işçi sayısı 155 ise, çalıştırılacak sakat ve eski hükümlü sayısı; 155 X 2=3.1 olarak bulunacaktır. Bu işyerinde 3 sakat, 3 eski 100 hükümlü işçi ile 3 terörden zarar gören işçi çalıştırılacaktır. İşyerindeki daimi işçi sayısı örneğin 183 ise, çalıştırılacak sakat ve eski hükümlü sayısı; 183x2=3.66 olarak hesaplanacak
100 ancak yarımlar tama iblağ edebileceğinden işveren bu işyerinde 4 sakat, 4 eski hükümlü ile 4 terörden zarar gören çalıştırmakla yükümlü olacaktır. Mükerrer suç işlediği belirlenenler bu haktan yararlanamazlar. Yasa hükümlerine aykırı hareketle sakat ve eski hükümlü çalıştırmayan işveren veya vekiline, çalıştırmadığı her sakat ve eski hükümlü başına ve çalıştırmadığı her her ay için beşyüzbin lira para cezası verilir.
Ancak 1995 tarih ve 4131 Sayılı Yasayla Terörle Mücadele Yasasına eklenen maddeye aykırı hareket eden işveren veya vekilleri hakkında, çalıştırmadığı kişi başına ve çalıştır-
madiği her ay için, o yıl için saptanan asgari ücretin 10 katı tutarında para cezası uygulanır.
24' Hizmet Sözleşmesinin Yapılmasının Yasaklandığı Haller Nelerdir?
Kural olarak işverenler diledikleri işçiler ile hizmet sözleşmesi yapmakta serbesttirler. Ancak mevzuatımızda işverenlerin kimi durumlarda hizmet sözleşmesi yapması yasaklanmıştır. Bu halleri şu şekilde sıralayabiliriz:
15 yaşından küçük çocukların çalıştırılması yasaktır. Ancak çocukların sağlık ve gelişmelerine, okul veya mesleki eğitim ve mesleğe yöneltme programlarına devamlarına yahut öğrenimden yararlanma kabiliyetlerine zarar vermeyecek niteliklerdeki işlerde 13 yaşını doldurmuş çocuklarla hizmet sözleşmesi bağıtlanabilir.
18 yaşından küçük çocukların bar, kabare, dans salonları, kahve, gazino ve hamamlarda çalıştırılması yasaktır.
Gazino, bar, kafeşenton ve bunlara benzer içki kullanılan yerlerde banyo, hamam ve plajlarda 21 yaşından küçüklerin çalıştırılması yasaktır.
Maden ocakları, kablo döşemesi, kanalizasyon ve tünel inşaatı gibi yeraltında ve sualtında 18 yaşını doldurmamış erkek çocukların ve her yaştaki kadınların çalıştırılması yasaktır.
Ağır ve tehlikeli işlerde 16 yaşını doldurmamış çocuklarla kadınların çalıştırılması yasaktır. Bununla birlikte ağır ve tehlikeli işler tüzüğüne göre kimi ağır ve tehlikeli işlerde kadınlar çalışabileceklerdir.
Sanaiye ait işlerde 18 yaşını doldurmamış erkek çocuklar ile her yaştaki kadınların kural olarak çalıştırılma-
lan yasaktır. Ancak işin özelliği gereği kadın işçi çalıştırılması mümkün olan işlerde, 18 yaşını doldurmuş kadın işçiler için hizmet sözleşmesi bağıtlama yasağı kaldırılmıştır.
Öte yandan çalışma yaşamımızda yabancıların hizmet sözleşmesi yapma serbestisi yıllar önce çıkarılmış 1932 tarihli Türkiye'de Türk Vatandaşlarına Tahsis Edilen Sanat ve Hizmetler Hakkında 2007 Sayılı* kanunla sınırlandırılmıştır.
25- İşçi çalışma ve Kimlik Karnesi Nedir ve Nasıl Düzenlenir?
İşveren hizmet sözleşmesi bağıtlayıp işe aldığı her işçiye, en geç 15 gün içinde İşçi çalıştırma ve Kimlik Karnesi vermek zorundadır. Deneme süresine tabi hizmet sözleşmelerinde 15 günlük süre, deneme süresinin bitiminden sonra başlar. Bu karne İş ve İşçi Bulma Kurumu tarafından tek tip olarak bastırılır ve para karşılığında verilir (Bkz Ek 3).
İşyerinden ayrılan işçilerin çalışma ve kimlik karnesi geri alınmaz. İşyerinden ayrıldıktan sonra işçi için kimlik karnesi işçinin işinden ayrıldığı tarih kısmı gün, ay ve yıl verilerek, son aldığı ücret brüt miktarı yazılarak, işçinin işteki meslek ve pozisyonunun ne olduğu belirtilerek, işyerinde gördüğü kurslar sıralanarak işveren veya vekili tarafından doldurulup imzalanması gerekir (Bkz Ek.4).
26'İşçinin İşverene Karşı Rekabet Etmeme Borcu Var mıdır?
Rekabet etmeme borcu ancak hizmetsözleşmesi taraflarının bunu açıkça kararlaştırmış olmaları durumunda sözkonusu olur. Bu borç; hizmet sözleşmesi taraflarının, bu sözleşmenin sona ermesinden sonra işçinin işverenle kendi adına rekabet edecek bir iş yapmamasını ya da rakip bir kurumda
çalışmamasını veya böyle bir kurum ile ortak sıfatıyla yahut başka bir sıfatla ilgili olmamasını kararlaştırması durumunda vardır. İşçinin işvereni ile hizmet sözleşmesinin bitiminden sonra rekabet etmemeyi yüklenmesi hizmet sözleşmesinde öngörülebileceği gibi ayrı ve özel bir sözleşme ile de düzenlenebilir.
Ancak bu konudaki anlaşmanın, yazılı biçimde gerçekleştirilmesi gerekir. Ayrıca rekabet yasağının iş, yer ve süre bakımından sınırlandırılması zorunludur. Öte yandan Borçlar Yasasına göre rekabet etmeme koşulunun işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye sokmaması da gerekir. (B.Y.md.349). Yani rekabet etmeme yükümlülüğü işçinin yaşamını kazanması ya da sürdürmesi olanaklarını makul olmayan bir tarzda smırlamamalıdır.
Rekabet etmeme yasağına aykırı hareket zararını gidermek zorundadır. Kaldı ki uygulamada genellikle rekabet etmeme yasağının etkili hale getirebilmek için, sözleşmeye, Borçlar Yasasının 158.maddesinde düzenlenen 'cezai koşul' da konulmaktadır. Bu durumda, yani hizmet sözleşmesine bu yasakla İlgili bir cezai koşul konulmuş, ancak zarar bunu aşmış ise, işçi fazlasını tazminle yükümlüdür.
Bu borç, borcun, işçi tarafından yerine getirilmesinde işverenin artık bir yararının bulunmadığının saptanmasında son bulur. Ayrıca hizmet sözleşmesinin, işçinin kusuru olmaksızın işveren, işverenin kusuru nedeniyle işçi tarafından sona erdirilmesi durumunda da bu borç sona erer (B.Y.md.352/11).
Doğaldır ki hizmet sözleşmesinin yürürlük süresinde, işçinin işverene rakip olması aynı işi gören başka bir işyerinde çalışması kural olarak mümkün değildir. Ancak, yine de işçi işin özelliği gereği kimi istisnalar dışında başka bir işverende iş saatleri dışında çalışıyorsa ve iki işvereni ile aynı faaliyette bulunuyorsa rekabet etmeme borcunu çiğniyor demektir.
Ü C R E T
27- Ücret Nedir ve Kaç Şekilde Ücret Belirlenir?
Hizmet Sözleşmesinde işçinin edimi kararlaştırılan işin görülmesi, buna karşılık işverenin edimi ise, yapılan iş karşılığında belirli bir değerin ödenmesidir. Buna göre ücret, çalışamadığı halde ücret ödenmesini gerektiren durumların dışında, yapılan bir hizmetin karşılığı olarak, işveren veya üçüncü kişilerce işçiye sağlanan ve para veya parasal değeri bulunan menfaatlerden oluşan bir gelir çeşididir.
Ücret, 'maaş' kavramından farklılık gösterir. Maaşlar, aylık olarak ve peşin ödenirken, ücretlerin en geç ayda bir ödenmesi koşulu getirilerek, haftalık ve günlük olarak da ödenmesi olanağı tanınmıştır. Ayrıca ücret, işçinin edimi karşılığında ödendiği için, ücrete hak kazanabilmenin koşulu öncelikle işçinin kendisine düşen edimi yerine getirmesine bağlıdır.
İşveren aynı işyerinde, aynı nitelikteki işlerde çalışan kadın ve erkek işçilere, yalnızca cinsiyet ayrılığı nedeniyle, sendikalı sakat ya da eski hükümlü olup olmamasına göre, farklı ücret ödeyemez ve toplu iş sözleşmeleri ve hizmet sözleşmelerinde de buna aykırı hükümler getirilemez.
Ücret, öncelikle yapılan bir işin karşılığı olarak ödenir. Ücrete konu olacak olan hizmet yasaya ve ahlaka aykırı olmayan her türlü hizmet olabilir. Bu anlamda bir fabrikada yöneticilik yapan genel müdürden, vasıfsız işçi olarak çalışan kişiye kadar herkesin yaptığı iş ücrete konu olabilir. Bu bağlamda, meslek öğrenme için çalışan çırakların yaptıkları işler de 'hizmet' kavramına girer. Nitekim, çıraklık Meslek Eğitimi Yasasında, işyeri sahiplerine, işletmelerde mesleki eğitim gören çıraklara yaşlarına uygun asgari ücretin yüde otuzundan aşağı olmamak üzere ücret ödemekle yükümlü kılınmıştır.
Ücret çeşitli şekillerde belirlenebilir. Ücret ilk olarak çalışma süresinin uzunluğuna göre belirlenebilir. Zaman ölçüsü
olarak saat, gün, hafta veya ay esas alınabilir. Ücretin bu şekilde belirlenmesinde, çalışmadaki verimlilik ve elde edilen sonuç dikkate alınmaz. Zamana göre ücret ödeme uygulamada pratik olarak hesaplanması kolaylık gösterdiği için en çok tercih edilen bir yöntemdir.
Bir diğer ücret belirleme şekli, akort ücrettir. Akort ücret, yapılan işin sonucuna göre hesaplanan ücrettir. Bu ücret, parça sayısı, büyüklük, uzunluk veya ağırlık gibi birimlere göre saptanır ve belirli bir çalışma dönemine düşen ücret, her birim için saptanan ücretin birim sayısı toplamı ile çarpılması sonucu bulunur. Bunun uygulamada görülen en yaygın türü parça başına ücrettir. Buna göre yapılacak her bir parça için belirli bir ücret saptanır, parçanın büyüklük, ağırlık ve uzunluğu önem taşımaz.
28- Ücret çeşitleri Nelerdir?
Ücret, asıl ücret ve ekleri olarak iki kısımdan oluşur. İşçiye sağlanan ikramiye, prim, sosyal yardımlar gibi yan menfaatler dışında kalan ücret asıl ücrettir. Buna göre asıl ücret, işçiye, işveren tarafından kendisine yapılan işin (hizmetin) karşılığı olarak ödenen paradır.
Asıl ücretin yanında yasa veya sözleşme uyarınca işçinin hak kazandığı tüm menfaatler, ücretin eklerini oluşturur. Bunlar ikramiye, prim, komisyon ve kardan pay almadır.
İş Yasasında bazı durumlarda asıl ücretin, bazı durumlarda da asıl ücretin yanında işçiye sağlanan menfaatlerin de ücretin hesaplanmasında gözönünde tutulacağı düzenlenmiştir. Örneğin, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil günleri ile yıllık izinlerde işçinin ücretinin esas alınacağı düzenlenirken, ihbar ve kıdem tazminatının hesabında asıl ücret yanında asıl ücrete ek olarak işçiye sağlanan para veya para ile ölçülmesi mümkün sözleşmeden ya da yasadan doğan menfaatlerin tümünün dikkate alınacağı düzenlenmiştir.
29'ikramiye Nedir?
İkramiye asıl ücrete ek olarak kimi nedenlerle (noel, yılbaşı, evlenme, bayram, işyerinin kuruluş yıldönümü gibi) verilen ücrettir. İşveren ikramiye verip vermemekte ya da kimi kişilere ve kimi koşullar altında vermek konusunda özgürlüğe sahiptir. Örneğin, bir işveren bir işyerinde çalışan belirli sayıda çocuğu olan kişilere ikramiye verilmesine karar verebilir.Burada dikkat edilmesi gereken, işverenin aynı durumda bulunan kişilere farklı işlem yapmaması ve bazılarına ikramiye verirken, diğerlerine vermemesi, eşit işlem yapma borcuna aykırı davranmamasıdır. Örneğin, bir işveren kendi işyerinde çalışan belirli bir yaşa gelmiş ve aynı işyerinde belirli bir süre içinde çalışan kişilere ikramiye vermeye karar vermişse, bu koşulları taşıyan kişilerin tamamına, aynı oranda ikramiye vermekle yükümlü olacaktır. Bu bağlamda işveren, ikramiye konusunda işçinin sendika üyesi olup olmamasına göre de farklı uygulama yapamaz.
İkramiye, toplu sözleşmede ya da hizmet sözleşmesinde kararlaştırılabilir. Kimi durumlarda bunlarda kararlaştırıl-mamış olmasına karşın, o işyerinde işverence devamlı uygulamalar sonucu çalışma koşulu haline gelebilir. İşte bu durumlarda ikramiye artık işverenin kendisinin iradesine kalmış bir durum olarak nitelendirilmez ve işçiye bunları talep hakkı verir. Örneğin bir işyerinde işveren, her yıl başında işçilere maaşlarıyla orantılı olarak bir ikramiye veriyorsa ve bu, birkaç yıl üst üste tekrarlanmışsa, bu durumda bunun bir çalışma koşulu haline geldiği ve işçiye talep hakkı verdiği kabul edilir.
Toplu iş sözleşmeleri ile kararlaştırılan ikramiyelere yasal sınırlama getirilmiştir. Buna göre toplu iş sözleşmeleriyle getirilen ikramiyelerin, 6772 sayılı Yasa uyarınca her yıl için her biri bir aylık istihkaklarını geçmemek koşuluyla toplu iş sözleşmeler ile en çok iki ikramiye daha verilebileceği kararlaştırılabilir. 6772 sayılı Yasanın kapsamı dışında kalan işyerlerin-
de çalışan işçilere toplu iş sözleşmeleri ile en çok dört, münhasıran yer altında çalışan işçilere en çok beş ikramiye ödenebileceği düzenlenm.iştir.
30' Prim Nedir?
Bir başka ek ücret türü de primdir. Prim işçinin bireysel olarak veya bir grup içinde çaba göstererek başarılı bir şekilde yapmış olduğu işi ödüllendirmek için kendisine ödenen ek ücrettir. Bir başka deyişle, prim, üstün bir çaba göstererek işçinin yaptığı işin ödüllendirilmesi amacıyla ödenen ücret ekidir. Bu niteliğiyle prim ve ikramiyenin aynı şeyi ifade ettiği sonucu çıkarılabilir. Zaten uygulamada da bu iki kavram birbirleriyle karıştırılmaktadır. Ancak primi, ikramiyeden ayıran özellik, primlerin nitelikli işçileri, hoşnut etmek için ücretlerini tatminkar bir düzeye getirmek ve onları işletmede tutabilmek için verilir. Aynı ikramiyede olduğu gibi, prim ödenmesi işveren tarafından kendiliğinden yapılabileceği gibi, hizmet sözleşmesi veya toplu iş sözleşmeleriyle de kararlaştırılabilir. Yine bazı durumlarda işverence tek taraflı olarak ve tekrarlanan prim ödemeleri bir çalışma koşulu haline gelebilir.
31'Komisyon Nedir?
İkramiye ve primden farklı olarak işçinin gördüğü hizmetin sonuncunda işveren sağladığı menfaatlerin değeri üzerinden yüzde miktarı ile ödenen karşılık 'komisyon' (provizyon) olarak adlandırılır. Örneğin, konfeksiyon mağazasında satış elemanı olarak çalışan kimseye, satışını yaptığı malların değeri üzerinden belli bir yüzde ile ödenmesi kararlaştırılan miktar komisyon ücreti olarak adlandırılmaktadır.
Uygulamada işçiye kimi durumlarda ücret olarak yalnızca komisyon ücreti ödenirken, kimi durumlarda da işçinin asıl ücretine ek olarak komisyon ücreti ödendiği görülmektedir. Hangi durumda olursa olsun komisyon ücretinin ödenebilmesi için bunun taraflar arasında kararlaştırılmış olması gerekir.
32- Yüzde Usulü Nedir, Nasıl Hesaplanır?
Otel, lokanta, eğlence yerleri ve benzeri yerler ile içki içilen ve hemen orada yenilip içilmesi için çeşitli yiyecek satılan yerlerde işçilere yüzde usulüne göre ücret ödeneceği ka-rarlaştırılabilir. Bu durumda işçinin ücreti, belirli bir yüzdeye göre belirlenen değerden oluşur. Bazı işyerlerinde işçiye hem çalıştığı zamana göre ücret, hem de yüzde usulüne göre ücret ödendiği durumlara rastlanmaktadır.
Yüzde usulü ücrette, müşteriler kendilerine yapılan hizmetin karşılığı olarak bir miktar para öderler. Bu miktar, hesap pusulasına yapılacak ödemenin belirli bir yüzdesi olarak eklenmesi suretiyle gerçekleşir. Yüzde olarak hesaplanan bu ödemeler işveren tarafından alıkonur ve yine işveren tarafından işçiye ödenir. Bu yönüyle yüzde usulü ücret ile bahşiş birbirinden farklıdır. Şöyle ki, bahşiş, müşterilerin isteğine bağlı olarak işçiye bıraktıkları paradır ve bahşiş olarak ödenen para işçi tarafından alıkonur. Buna göre yüzdelerin ödenmesi müşteri için bir zorunluluk oluştururken, bahşiş verilmesi tamamen müşterileren isteğine bağlıdır. Eğer, müşteriler tarafından bahşiş adı altında işçilere bırakılan paralar işçilere verilse bile, işveren tarafından, işçiye bunları alıkoyma hakkı verilmediği durumlarda bahşişten sözedilemez. Bunların yüzde niteliğinde kabul edilmesi gerekir. Bazı işyerlerinde bu uygulamalara rastlanmakta ve müşteriler tarafından bahşiş olarak bırakılan paralar, işverenler tarafından alıkonmakta ve birara-ya getirilmekte ve diğer işçilerle birlikte belirli bir orana göre paylaştırılmaktadır.
İş Yasasına göre yüzde usulüne göre ücretin belirlendiği işyerlerinde, işveren işyerinde çalışan tüm işçilere eksiksiz olarak ödemekle yükümlüdür. Buna göre, yüzde olarak toplanan bu paralardan sadece hizmeti doğrudan doğruya müşteriye sağlayan kişiler değil, o işyerinde çalışan tüm işçiler belirli oranlarda yararlanır. Örneğin, bir pastane işletmesinde
müşterilerden yüzde olarak alman miktarlar sadece garsonlara değil, ısmarlanan şeyleri hizmete hazır hale getiren ya da bunların imalatında çalışan işçilere de ödenir.
33-Kardan Pay Alma Şeklinde Belirlenen Ücret Nedir?
Hizmet sözleşmesiyle çalışan işçilere, işletmenin belirli bir dönem itibariyle elde edeceği kara belirli oranlarda katılmaları halinde kardan pay alma şeklinde belirlenen ücretten sözedilir. İşveren kimi zamanlarda işçilerin verimini arttırmak için bu yola başvurmaktadırlar. Özellikle işyerinin üretim, yönetim ve satış departmanlarında çalışan kişilere bu olanağın tanındığı görülmektedir.
Uygulamada genellikle kara katılım ücrete ek olarak kararlaştırılır. Ancak istisnaen de olsa kimi durumlarda ücret yerine kararlaştırıldığı da görülmektedir. Ancak ücretin tamamını kara bağlamak geçerli değildir, çünkü, ücret belirli dönemlerde ödenmesi gereken bir gelirdir ve karın elde edilmesi ise hesap devresi sonunda gerçekleşeceğinden ve ayrıca o işletme bakımından o dönem itibariyle kar elde edilip edilemeyeceği önceden bilinemeyeceğinden işçinin çalışmasının karşılığı olarak ödenen ücretin böyle tesadüfi bir duruma bağlanması geçerli değildir.
İşçilere işletmenin karına belirli oranlarda katılma olanağının tanındığı durumlarda, bu durum ile işletmede çalışan pay sahiplerine dağıtılan karın karşılaştırılması gerekir. İşletmedeki pay sahipleri ile eşit haklara sahip bir ortaktır. Kardan pay alan işçi ise, kardan pay almasına karşılık, işverene hizmet sözleşmesi ile bağlı bir kişidir. Buradaki kardan aldığı pay gerçek anlamda ücrettir ve ücrete ilişkin hükümlere tabidir.
34- Çıplak Ücret, Giydirilmiş Ücret Nedir?
Çıpiak ücret, işçinin iş görmesi karşılığmda kendisine nakden ödenen meblağdır yani asıl ücrettir. Buna uygulamada 'kök ücret', 'esas ücret', 'temel ücret' veya dar anlamda ücret denildiği görülmektedir. Giydirilmiş ücret ise, asıl ücrete ek olarak işçiye sağlanan para veya parayla ölçülmesi mümkün sözleşmeden ve yasadan doğan menfaatlerin dikkate alınarak hesaplandığı ücrettir. Buna göre asıl ücrete ek olarak ödenen ikramiye, prim ve komisyonların yanısıra işçiye yapılacak sosyal yardımlar, örneğin, evlenme, doğum, ölüm yardımları, çocuk parası gibi yardımlar da giydirilmiş ücretin hesaplanmasında dikkate alınacaktır. Bunlar dışında sağlanan menfaatlerin mutlaka para şeklinde sağlanması koşul değildir, parayla ölçülmesi mümkün ayni ödemeler de ücretin hesabında dikkate alınacaktır. Örneğin, işçilere kış aylarında verilen kömürler parayla ölçülmesi mümkün ayni yardımlardır.
Ancak ücret denildiğinde asıl anlaşılması gereken çıplak ücrettir. Buna göre giydirilmiş ücretin sözkonusu olabilmesi için yasada veya sözleşmede bunun açıkça belirtilmesi gerekir. Örneğin, İş Yasasında ihbar ve kıdem tazminatlarının hesabında giydirilmiş ücretin esas alınacağı açıkça düzenlenmiştir.
Çıplak ücret ile giydirilmiş ücret kavramlarının daha iyi açıklanabilmesi için bir örnek vermek gerekirse:
İşçinin ücreti (aylık)
Prim
Aile Yardımı (aylık)
Ağır vasıta zammı
Yakacak yardımı
60 milyon TL.
20 milyon TL.
10 milyon TL
5 milyon TL.
5 milyon TL.
Buna göre, işçinin çıplak ücreti 60 milyon TL. iken, giydirilmiş ücreti 100 milyon olmaktadır. O halde ihbar ve kıdem tazminatlarının hesabında işçinin ücreti 100 milyon olarak hesaplanacaktır.
35- Ücret Pusulası veya Defteri Nedir?
İş Yasasına göre, işçiye yapılan her ödemede işveren, işçiye bir pusula vermek veya ödemeyi işçinin yanındaki bir deftere kaydetmekle yükümlüdür. Ücret hesabını gösteren pusulanın imzalı olması veya işyerinin özel işaretini taşıması gerekir. Ücret defterinin kullanılması halinde ise, deftere kaydolunan bu hesapların aynı şekilde imzalanması ya da işaretlenmesi gerekir.
Ücret pusulası veya defterinde, ödemenin günü, ilişkin olduğu dönem, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücretleri gibi asıl ücrete yapılan her türlü eklemelerin ve vergi, sigorta primi, avans mahsubu, nafaka, icra gibi her çeşit kesintilerin ayrı ayrı gösterilmesi gerekir.
36' Ücret Pusulası Nasıl Düzenlenir?
GELİRLER Normal çalışma Tutarı Vardiye (Varsa) Prim (Varsa) Sorumluluk (Varsa) Yemek Ücreti Yakacak Ücreti Aile Zammı Çocuk Zammı Çocuk Parası Ve Benzerleri
GİYDİRİLMİŞ TOPLAM GELİR
KESİNTİLER SSK PRİMİ % 14 Tasarruf Kesintisi % 2 Gelir Vergisi %25&%30 Damga Pulu (Binde 48) Sendika Aidatı
TOPLAM KESİNTİLER
GİYDİRİLMİŞ TOPLAM GELİR TOPLAM KESİNTİLER
NET ELE GEÇEN
Açıklamalar: Hesaplamaya ilk önce gelirler bölümünden başlanır. 1-Yevmiye x çalışılan gün sayısı= çıplak brüt ücret bulunur 2-Var ise kıdem, vardiya, sorumluluk ve primler ilave edilir. 3-Var ise diğer yardımlar (yemek, yakacak, aile, çocuk vb.) ilave edilir 4-Böylece aylık giydirilmiş toplam gelir bulunur. 5-Bundan sonra kesintiler bölümünün hesabı yapılır. Bu işlemleri, 6-Giydirilmiş toplam gelirden (Yemek, aile, çocuk paraları düşülerek) SSK tavanı ve tabanı dikkate alınarak %14 SSK primi kesilir. Burada dikkat edilecek husus, kesilecek primin miktarının SSK tavanından ve tabanından aşağıda ve yukarıdan kesilemeyeceğidir. 01.01.1998 Tarihi itibariyle, SSK: TAVANI: 82.964.100.-TABANI: 50.052.000.-TL.'dir. 7-Daha sonra, tasarruf fonu işçi hissesinin kesintisi hesap edilir. Giydirilmiş toplam gelirden, yemek, aile, çocuk, yakacak gibi yardımlar düşülür. Sonra ortaya çıkan ücretten %2 tasarruf kesintisi yapılır. 8-Gelir vergisini hesaplamak için a)Sigorta kesintisi b)Tasarruf kesintisi cjsendika aidatı (bir yevmiye) d)çocuk parası e)Asgari geçim indirimi (10.01.1998 tarihi itibariyle 9.450.000.-TL.'dir) f)Var ise askerlik borçlanmasının tamamı g)Var ise özel hayat sigortası,
kalemlerinin tamamı toplanır ve giydirilmiş toplam gelirden düşülür. Kalan kısım vergilendirilecek kısımdır. İşçinin o yıl içerisindeki toplam (kümülatif)vergi matrahı dikkate alınarak %25, %30 veya %35 dilimlerden, hangisi uygunsa bu oranlardan
vergi kesilir, ve böylece gelir vergisi bulunmuş olur. 9-Daha sonra toplam giydirilmiş gelirden aile ve çocuk paralan çıkartılarak bu rakamın üzerinden binde 48 oranında damga vergisi kesintisinin işlemi yapılır. 10-Kesintilerin kalemleri toplanır, böylece toplam kesintiler miktarı bulunmuş olur. 11 -Şimdi sıra net geliri hesaplamadadır. Toplam giydirilmiş gelirden, toplam kesintiler çıkartılarak net olarak ele geçen gelir tespit edilmiş olur.
37' Ücret Borcu Nasıl, Kime Nerede ve Ne Zaman Ödenir?
Ücret, hizmet sözleşmesinde gösterilen işi yapan, bu çalışmasının karşılığı ödenir. İşçi ücretinin nakden ve Türk parası olarak ödenmesi gerekir. Buna göre ücret, işçiye mal verilmek suretiyle ödenemez ve ayrıca taraflar, hizmet sözleşmesinde, ücreti yabancı bir para ile kararlaştırmış olsalar bile, ücretin ödenmesinin ödeme tarihindeki geçerli kur üzerinden Türk parasıyla ödenmesi gerekir. Ancak bugünkü uygulamada ücretlerin yabancı para ile de ödendiği görülmektedir. Yargıtay 1995 yılında verdiği bir kararda (Yargıtay 9. HD'nin E.1994/654, K.1995/15659 16.5.1995 tarihli kararı) İş Yasası madde 26 hükmüne karşın sözleşmede taraflarca Libya Dinarı olarak kararlaştırılan ücretin, Libya Dinarı olarak aynen veya fiili ödeme tarihindeki effektif kur üzerinden Türk Lirası olarak ödeneceğine karar vererek, ücretin yabancı bir para ile de ödeneceğini kabul etmiştir. Nakit olarak ödenmesi gereken ücret tedavülü zorunlu olan para ile ödenecektir. Bunun dışında senet veya kıymetli evraklardan bono ve poliçe ile ücret ödenemez. Ancak yine bir kıymetli evrak olan çek ile ödemenin yapılmasının mümkün olduğu kabul edilir, çünkü çek sözkonusu olduğunda, çek bir ödeme aracı olarak kullanıldığından bunun paraya çevrilmesi bir güçlük göstermez.
ücretin belirli aralıklarla ödenmesi gerekir. Yasaya göre ücret, en geç bir ay içinde ödenmelidir. Bu süre, toplu iş sözleşmeleri veya hizmet sözleşmeleri ile bir haftaya indirilebilir. Uygulamada da kimi işyerleri haftalık ücret öderken, kimileri aylık ücret ödemesinde bulunmaktadırlar.
Toplu iş sözleşmelerinde ve hizmet sözleşmelerinde ücretin nerede ödeneceği kararlaştırılabilir. Uygulamada sağladığı kolaylık ve pratiklik nedeniyle ücretlerin iş yerlerinde ödendiği görülmektedir.
38'Avans Nedir ve Ödenme Koşulları Nelerdir?
Avans, işçinin gereksinimi olan dönemlerde, ileride gerçekleşecek hakkına mahsuben, çalıştığı gün karşılığı kadar işveren tarafından önceden yapılan ödemedir. Bilinmektedir ki hizmet sözleşmelerinde, ücrete hak kazanabilmek için öncelikle işçinin kendi edimini ifa etmesi gerekir. Ancak işçiye gereksinimi olan durumlarda işverenden 'avans' isteme hakkı verilerek bu kural bir ölçüde yumuşatılmıştır.
İşveren, işçinin her istediği tarihte avans vermekle yükümlü değildir. İşçinin avans isteyebilmesi için, gereksiniminin bulunması, istediği avans tutarını hak etmiş olması, avans ödemenin işvereni zarar ve sıkıntıya düşürmemesi gerekir. Gerçekten uygulamada genellikle ay sonunda veya sonraki ayın beşine kadar kesin ödeme yapılmakta ve buna göre de isteyen işçilere ayın onbeşinde veya yirmisinde aylığının yarısı kadar avans verilmektedir.
39'Asgari Ücret Nedir? Nasıl Belirlenir, Kimlere Uygulanır?
Asgari ücret, işçilerin insan onuruna uygun bir biçimde yaşayabilmelerini ve yaptıkları işin karşılığında adaletli bir gelir düzeyi elde etmelerini sağlamak için öngörülmüştür. Buna göre asgari ücret, işçilere normal bir çalışma günü karşılığı
olarak ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücrettir. Asgari ücretler, çalışma Bakanlığında toplanacak Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından saptanır. Bu komisyonun kararları kesindir. Komisyon kararı Resmi Gazetede yayımlanır ve yayınlandığı tarihi izleyen aybaşında yürürlüğe girer.
Asgari ücret, 16 yaşını doldurmuş işçiler ve bundan daha küçük işçiler bakımından ayrı ayrı belirlenir. Asgari Ücret Tespit Komisyonu, asgari ücretin belirlenmesinde sosyal durumu, ekonomik durumu, ücretliler geçinme indeksini, fiilen ödenmekte olan ücretlerin, genel seyrini, işkolu ve işkollarının niteliğini gözönünde bulundurur. Asgari ücret bölgesel ya da tüm ülke için belirlenebilir.
Asgari ücret bir günlük ücret olarak belirlenir. O işyerinde aylık, haftalık, saat başına, parça başına ücret uygulanması halinde, belirlenen miktar bu durumlara uyarlanır.
Asgari ücret bir kez belirlendikten sonra, bu miktar hizmet akdi ile çalışan ve İş Yasası kapsamına giren her çeşit işçi ile gemi adamı ve gazeteciler ile tarım işçileri hakkında uygulanır. Asgari ücretin uygulama kapsamına çıraklar da girer. Ancak bu kişiler bakımından asgari ücret yükümlülüğü hafifle-tilmiştir. İşletme sahibine, çırağa işe başladığı günden itibaren İş Yasası gereğince saptanan asgari ücretin yüzde otuzundan aşağı olmamak üzere ücret ödemekle yükümlü kılınmakla, bu kişilere ödenecek ücretlerin belirlenmesinde de asgari ücretin esas alınacağı düzenlenmiştir.
40'Asgari Ücret Kural ma Uymama Halinde İşçinin Haklan Nelerdir? Bu Durumda Cezai Yaptırım Sözkonusu Olur mu?
Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından belirlenen ücret, işçiye ödenecek ücretin alt sınırını oluşturur ve bunun al-
tında ödeme yapılamaz, toplu iş sözleşmelerinde veya hizmet sözleşmelerinde kararlaştıralacak ücretler asgari ücretin altında olamaz. Asgari ücret altında bir ücret kararlaştırılmışsa, bunlar asgari ücret miktarına yükseltilir. Ayrıca işveren tarafından işçilere sağlanacak sosyal yardımlar gerekçe gösterilerek de asgari ücretten her hangi bir indirim yapılamaz.
Kendisine o dönemde geçerli olan asgari ücret miktarının altında ödeme yapılan işçi, işverenin bu yükümünü yerine getirmesini talep edebilir. Bunun temini için işverene karşı ifa davası açar. Bu davanın konusu, fiilen ödenenen ücret ile asgari ücretin arasındaki farkın istenmesidir. Bundan başka asgari ücret ödeme yükümlülüğünü yerine getirmeyen işverene karşı işçi, hizmet sözleşmesini İş Yasası madde 16 uyarınca feshedebilir.
İş Yasasında asgari ücret ödeme yükümlülüğünü yerine getirmeyen işveren hakkında cezai yaptırım getirilmiş ve komisyonun saptadığı asgari ücretleri işçiye ödemeyen veya noksan ödeyen işveren ya da işveren vekiline beşyüzbin lira para cezası verileceği düzenlenmiştir. Bu ceza idari para cezası niteliğindedir.
41' Ücrette Zaman Aşımı Nedir, Nasıl Hesaplanır?
İşçiye zamanında ödenmeyen ücretler için zamanaşımı 5 yıldır. İşçinin, işverene karşı açacağı dava 5 yıl içinde açılmalıdır. Bu süre ücret alacağının doğduğu tarihten itibaren başlar. Her bir ücret alacağı için zamanaşımı ayrı ayrı hesaplanır. Örneğin, işçi 1998 yılının Mayıs ayına ilişkin ücretine ilişkin zamanaşımı bu tarihten itibaren başlarken, işçinin Haziran ayına ilişkin ücreti için zamanaşımı Haziran ayından başlatılarak 5 yıl olarak hesaplanır.
42' Hafta Tatilinde, Ulusal Bayram ve Genel Tatil Günlerinde Ücret Nasıl Ödenir?
İşveren, haftanın 6 günü Kanundaki iş sürelerine uygun olarak çalışmış işçilere haftanın 7. günü izin vermek zorundadır. Bu 'hafta tatili' olarak adlandırılır ve genellikle Pazar günü verilir. Ancak Pazar günü de çalışılan işyerlerinde bu izin hakkı hafta içinde bir gün kullandırılmalıdır. çalışılmayan hafta tatili günlerinde işveren tarafından bir iş karşılığı olmaksızın bir gündelik tutarında ücret ödenmesi zorunludur. Bunun hesaplanmasında sadece çıplak ücret (asıl ücret) esas alınır.
Yukarıda söylediğimiz haftalık ve günlük ücretle çalışan işçiler bakımından geçerlidir. Buna karşılık aylık ücretle çalışan işçilere, çalışmadıkları hafta tatili için ayrıca ücret ödenmez. Bu işçiler bakımından ödenecek hafta tatili ücreti, aylık ücretin içinde yer aldığı kabul edilir. Ancak hizmet sözleşmelerine, toplu iş sözleşmelerine veya işyeri iç yönetmeliklerine konulacak hükümlerle aylık ücretli işçiler bakımından da çalışmadıkları hafta tatili için ayrıca ücret ödeneceği kararlaştırılabilir.
Yine İş Yasasına tabi işyerlerinde, ulusal bayram ve genel tatil günü olarak kabul edilen günlerde çalışılmayan günler için, bir iş karşılığı olmaksızın o günlere ait ücretlerin tam olarak ödeneceği düzenlenmiştir. Aylık ücretle çalışan işçiler bakımından, ödenen ücrete bu günlere ait ücretler de dahil olduğundan işçiler bu günler için ayrıca bir ücret isteyemezler. Yine işçinin ücreti kararlaştırılırken, işçi ile işveren arasında, sözkonusu ücrete ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin de dahil olduğu kararlaştırılmışsa, işçi bu günler için ayrıca bir ücret isteyemez.
43-Hafta Tatili, Ulusal Bayram ve Genel Tatil Günlerinde İşçinin çalıştırılması Halinde Ücret Nasıl Ödenecektir?
Hafta tatilinde işçinin çalıştırılması halinde, bu çalışma normal iş sürelerinin dışında bir çalışma olduğundan 'fazla çalışma' olarak nitelendirilir. Kanuna göre, hafta tatilinde çalışan işçiye gündeliğinin ikibuçuk katı ücret ödenir. Bunun anlamı, işçiye bir gündeliği tutarındaki hafta tatili ücretinin dışında, fazla çalışma ücreti olarak yüzde elli zamli ücret ödenmesidir. Buna göre işçinin gündeliği 5 milyon TL.ise, hafta tatilinde çalıştırılması halinde eline geçecek ücret 12.5 milyon TL olacaktır.
Ulusal bayram ve genel tatil günlerinde işçinin çalıştırılması halinde ise, işçiye günlük ücretinin bir katı tutarında ücret ödenecektir. Buna göre 5 milyon TL gündeliği olan bir işçinin, bu günlerde çalışması halinde kendisine ödenecek olan ücret 10 milyon TL olacaktır.
Ancak ulusal bayram ve genel tatil günleri hafta tatili günlerine rastlarsa ve işçi bu günlerde çalıştırılırsa, işçiye ikibuçuk kati ücret ödenecektir, çünkü, ulusal bayram ve tatil günlerinin hafta tatiline rastlaması sadece takvimsel bir rastlantıdan ibarettir.
44- İşçinin Hastalığı Halinde Ücret Nasıl Ödenecektir?
İşçinin kendi kasdmdan veya derli toplu olmayan yaşantısından yahut içkiye düşkünlüğünden doğacak bir hastalığa^ ve ya sakatlığa uğraması dışında işçinin kendi kusuruna yükletilmeyen hastalık, kaza gibi hallerde işveren için, hastalık işçinin çalışma süresine göre 13.maddedeki bildirim önellerini altı haftayı aşmasından sonra işverene hizmet sözleşmesini bildirimsiz fesih hakkı tanınmıştır. Kusuru olmaksızın hastalanan işçinin hastalık dönemi süresince iş sözleşmesi askıda ka-
bul edildiğinden işveren tarafından işçiye ijcret ödenmesi söz-konusu olmayacaktır. Bu durumda işçiye SSK'dan para yardımı yapılır ve hastalık nedeniyle işgöremez duruma düşen sigortalılara geçici işgöremezliğin üçüncü gününden başlamak ve 18 ayı geçmemek üzere her gün için işgöremezlik ödeneği ödenir. Bu dönemde sigorta işçiye verilen ödenek ile işçinin ücreti arasındaki fark, işveren tarafından işçiye ödenir.
45'Askerlik Halinde Ücret Nasıl Ödenir?
İşçilerin askerlikle ilişkileri iki şekilde olabilir. Bunlardan ilki işçinin muvazzaf askerlik ödevine çağrılmasıdır. Sağlıklı her erkek Türk vatandaşının yerine getirmesi gereken bu ödeve çağrılan işçi hizmet sözleşmesini fesh ederek işten ayrılır. Dolayısıyla İş Yasasına göre bu kişilere ücret ödemesi sözko-nusu olmaz. Bunun yanısıra İş Yasasında muvazzaf askerlik ödevi dışında geçici bir süre için manevra veya herhangi bir nedenle silah altına alınan işçinin hizmet sözleşmesinin sona ermeyeceği öngörülmüştür. Anılan durumda işçinin iş görmesi olanaksız olduğu için hizmet sözleşmesi sona ermez ancak askıya alınmış olur. Yani tarafların arasındaki iş ilişkisi devam eder fakat işçinin iş görme işverenin de ücret ödeme borçları askıdadır. Yasaya göre işçinin bu haktan yararlanabilmesi için o işte en az bir yıl çalışmış olması koşuldur. Bu durumdaki işçinin hizmet sözleşmesi 2 ay sonra feshedilmiş sayılır. 1 yıldan çok çalışmaya karşılık her fazla yıl için ayrıca 2 gün eklenir. Ama bu sürenin tamamı 90 günü geçemez. Yasaya göre bu süre içinde işçinin ücreti işlemez
Mevzuatımızda gazeteciler için farklı bir çözüm tarzı kabul edilmiştir. Basın İş Yasasına göre muvazzaf askerlik hizmeti için silah altına alınan gazeteciye askerlik süresinde son aldığı ücretinin yarısı işveren tarafandan ödenir. Talim ve ya manevra dolayısıyla silah altına alınan gazeteci bu süre zarfında, kısmi veya genel seferbirlik nedeni ile silah altına alının gazeteci ise 3 ay için ücret hakkını korur.
46- Geçici İfa İmkansızlığında Ücret Nasıl Belirlenir?
İfa imkansızlığı, işçinin belirli nedenlerin ortaya çıkması nedeniyle, hizmet edimini yerine getirememesidir. Bu durumda işçi, kendisinden kaçınılmayan önceden öngörüleme-yen ve dıştan gelen bir durum nedeniyle işini geçici olarak yerine getirememektedir. Bu durumlar İş Yasasında işyerinde işçiyi bir haftadan fazla süre ile çalışmaktan alıkoyan bir zorlayıcı nedenin ortaya çıkması olarak tanımlanmıştır. Buna göre örneğin, işyerini su basması, işyerinin yanması gibi olaylar zorlayıcı neden olarak kabul edilecektir. Bundan başka hastalık, gebelik, askerlik gibi nedenlerde işçi bakımından geçici ifa imkansızlığı oluşturabilecektir.
Geçici ifa imkansızlığından sözedebilmek ve işçinin bu süre içinde ücrete hak kazanabilmesi için, işçinin ediminin ifasını imkansız kılan olayın, edimin işçi tarafından sonradan yerine getirmesi olanağını tamamen ortadan kaldırmaması gerekir. Eğer ortaya çıkan neden bu olanağı tamamen ortadan kaldırıyorsa devamlı imkansızlıktan sözedilir. Ayrıca geçici ifa imkansızlığını yaratacak engelin doğuşunda işçinin kusursuz olması gerekir. Buna göre işçinin özel yaşantısına dikkat etmediği için hastalanması halinde, bu duruma kendi kusuru ile yol açtığından ücrete hak kazanamayacaktır.
Zorlayıcı nedenlerin ortaya çıkması halinde, zorlayıcı neden, işçinin çalıştığı işyerinde bir haftadan fazla süre ile işin durmasını gerektiriyorsa veya işyerinde işçiyi bir haftadan fazla süre ile çalışmaktan alıkoyacak şekilde ise, çalışmayan veya çalıştırılamayan işçiye bu bekleme süresi içinde bir haftaya kadar olmak üzere her gün için ödenir.
47- Geçici İfayı Kabul İmkansızlığında Ücret Nasıl Belirlenir?
Aynı işçinin ediminin ifasını imkansız kılan bir nedenin ortaya çıkmasında olduğu gibi, kimi nedenlerin ortaya çıkma-
SI halinde, işçilerin işi yapmaya hazır olmalarına karşm, işverenin ifayı kabulü imkansız hale gelmiş olabilir. Bu bağlamda, deprem, su basması ya da idari bir işlem sonucu işyerinin kapatılması durumlarında geçici ifayı kabul imkansızlığından sö-zedilebilir.
Bir durumun geçici ifayı kabul imkansızlığı olarak kabul edilebilmesi için, sözkonusu nedenin işçinin çalıştığı işyerinde ortaya çıkması gerekir. Örneğin, işyerinde hammaddenin zamanında temin edilememesi sebebiyle işin durması böyle bir nedendir. Bundan başka imkansızlığın geçici olması ve işverenin böyle bir engelin doğumunda kusursuz olması gerekir.
Geçici ifayı kabul imkansızlığı halinde, aynı işçinin geçici ifa imkansızlığında olduğu gibi işçiye, bir haftaya kadar, hafta tatili de dahil olmak üzere her gün için yarım ücret ödenmeye devam edilir.
48'Zarar Karşılığı Kesinti Nedir, Nasıl Uygulanır?
İşverenlere işçinin işi görürken verecekleri zararları karşılamak üzere, belirli bir oranda kesinti yaparak alıkoyma olanağı tanınmıştır. Yasaya göre işverenin geçici olarak alıkoyacağı miktar on haftada eşit taksitlerle kesilmek üzere işçinin on günlük ücreti tutarından fazla olamaz. Böylece bu kesintiye bir üst sınır getirilmiş bulunmaktadır. Buna göre toplu iş sözleşmeleri ve hizmet sözleşmeleri ile bu kesinti örneğin, işçinin 5 günlük ücreti tutarında olacağı kararlaştırılabilir.
Yapılacak kesintiler bütün çalışma süresi için yapılır ve bu miktarda bir azalma olduğunda aynı esaslarla yeniden kesinti yapılabilir.
İşveren yaptığı bu kesintileri en çok 3 ay içinde milli bir bankaya yatırımak ve işçi işinden ayrıldığında kesilen para, faiz ve diğer gelirlerini işçiye iade etmekle yükümlüdür. Bu paradan bir bölümü kullanılırsa yine aynı usulle kesinti yapılır.
49' Ücretten Yapılan Ceza Kesintisi Nedir, Nasıl Uygulanır?
İş Yasasında, işverenin toplu sözleşme veya hizmet sözleşmelerinde gösterilmiş olan nedenler dışında işçiye ücret kesintisi cezası veremeyeceği düzenlenmiştir. Yasada, ayrıca, işçi ücretlerinden ceza olarak yapılacak kesintilerin işçiye hemen nedenleriyle beraber bildirilmesi gerektiği öngörülmüştür. Bildirimin yazılı ve imza karşılığında yapılması gerekir. Bildirimin amacı yanılma veya keyfiliğe karşı işçiye itiraz olanağı vermek, yapılan bir suçlama karşısında işçinin kendisini savunmasına olanak tanımaktır. İşçi işveren nezdinde yapacağı itirazdan sonuç alamazsa uyuşmazlığı dava konusu yapabilecektir.
Yine Yasada işçi ücretlerinden yapılacak kesintilerin bir ayda üç gündelikten fazla olamayacağı hükme bağlanmıştır. Burada amaç, işçinin eline geçecek paranın belli bir sınırın altına düşmesini önlemektir. Bu nedenle yasa, bir ay içinde üç gündeliği aşan ücret kesintisi cezası verilmesini değil, bunların fiilen ücretten kesilmesini yasaklamıştır.
İşçi ücretlerinden bir ay içinde üç gündeliğinden fazla ceza kesilmesini gerektirebilecek durumlar iki şekilde karşımıza çıkabilir. İlk olarak işçi birden fazla disiplin suçu işleyerek toplam üç gündelikten fazla ceza alabilir. Bu halde işçiden bir ay içinde üç gündelik kesilebileceğini, bunu aşan miktarların ise gelecek aylara aktarılabileceğini kabul etmek gerekir. Aksi takdirde, işveren disiplini bozan işçinin bu davranışına katlanmak ya da iş akdini feshetmek gibi aslında işçi aleyhine olan bir durumla karşı karşıya bırakılacaktır. İkinci olasılık ise tarafların sözleşmede bir disiplin suçu için üç gündelikten fazla bir ücret kesintisi kararlaştırmış olmalarıdır. Tarafların öz-̂ gür iradeleriyle böyle bir düzenleme yapmalarına engel yoktur. Ancak, yine bir ay içinde sadece üç gündelik tutarında kesinti yapılabilecek, aşan miktar gelecek aylarda işçinin ücretinden kesilecektir.
iş Yasasındaki bu düzenleme emredicidir. Taraflar bunun aksine hizmet sözleşmeleri ya da toplu iş sözleşmeleri ile düzenleme yapamazlar. İşverenin buna aykırı davranışı idari para cezası yaptırımıyla karşılaşır. Öte yandan ücretleri haksız olarak kesilen işçiler de iş akitlerini haklı nedenle feshedebilecekleri gibi, kesilen paranın iadesini de talep edebilirler.
50'İşverenin Temerrüdünde İşçi Ücrete Hak Kazanacak mıdır?
İşçinin iş yapmaya hazır olmasına rağmen, işverenin bunu haklı bir nedene dayanmaksızın kabulden kaçındığı hallerde işverenin temerrüdünden sözedilir. Buna göre işçinin hizmet sözleşmesine uygun olarak işi yapmaya hazır olması, buna karşılık işverenin işçiye iş vermemesi veya işin yapılmasını sağlayacak bazı alet edevatı vermemesi, onun işi kabulden kaçınması sonucunu doğurur. Yeter ki, işverenin bu davranışı haklı bir nedene dayanmasın.
Akort ücretle işverenin temerrüdü işçi için haklı fesih nedenidir.
Görüldüğü gibi işverenin temerrüdü ile işverenin geçici ifayı kabul imkansızlığı birbirinden farklıdır. İşverenin temerrüdü, işverenin kendi iradesiyle, kendi isteğiyle gerçekleşirken, geçici ifa imkansızlığı, işverenin isteği dışında, onun elinde olmayan bir sebepten kaynaklanmaktadır.
İşverenin temerrüdü halinde, işçiye ücreti, işçi borçlandığı işi yapmaya mecbur olmaksızın, sözleşmede kararlaştırılan ücrete tam olarak hak kazanacaktır.
Uygulamada sıklıkla karşılaşılan haksız işten çıkarma olayları da işverenin işi kabulden kaçınması olarak kabul edilmektedir. Şöyle ki, uygulamada işverenlerin hizmet sözleşmelerini fesih yoluyla sona erdirdikleri, fakat bunun yasaya aykırı olduğu durumlarda, işçiler tarafından sözleşmenin geçerli
olarak devam ettiğinin ileri sürüldüğü ve işçinin hizmete hazır olduğunu işverene bildirdiği durumlara rastlanmaktadır. Bu durumlarda işçi, işveren tarafından kendisine iş verilmemesi halinde, işi yapmayarak ücrete hak kazanabilecektir. Böyle bir durumda belirsiz süreli hizmet sözleşmelerinde, işçi çıkarıldığı tarihten itibaren başlamak üzere, normal olarak sözleşmenin İş Yasası madde 13'e göre süreli fesih bildirimi ile sona erdirilmesi ve belirlenen süre sonunda sözleşmenin sona ereceği tarihe kadar olan süreye ait ücreti isteyecektir. Buradaki ücret giydirilmiş ücrettir ve ikramiye ve diğer ekonomik değeri olan tüm haklar ücret kapsamına girecektir.
Ancak işçi, bu arada başka bir işe girmişse, yeni işte aldığı ücret mahsup edilecektir. Aynı şekilde işçinin kasıtlı olarak makul bir neden olmaksızın bir işe girmemesi halinde, işe girmemekle feragat ettiği ücretin de mahsup edilmesi gerekir.
51-Kanuni Grev ve Loicavtın Ücret İzerindelci Etlcisi Nedir?
Türk hukukunda, kanuni grev ve lokavtın hizmet sözleşmelerini ortadan kaldırmadığı, grev ve lokavt süresince bunların askıda olduğu kabul edilir. Buna göre hizmet sözleşmesi askıda olduğu için işçi bu süre içerisinde hiçbir hizmet edimini yerine getirmediğinden, işverenin, işçinin hizmet ediminin karşılığı olan ücret ödeme borcu doğmayacaktır. Bu, hem asıl ücret hem de ücret ekleri için geçerlidir.
Grev ve lokavt süresince hizmet sözleşmeleri askıda olan bu dönem için işveren tarafından ücret ödenmeyeceği hükmü emredici bir kuraldır. Ve toplu iş sözleşmeleri veya hizmet sözleşmeleri ile de bunun aksi düzenlenemez.
52- Ücretin Haczi Mümicün müdür, Hangi Oranda Ücret Haczedilebilir?
Ücret, işçiler ile ailelerinin tek geçim kaynağı olduğu için, ijcret bakımından getirilen yasal güvencelerden biri de işçilerin aylık ücretlerinin dörtte birinden fazlasının haczedilemeye-ceğinin öngörülmesidir. O halde işçinin ücretinin haczedilebil-mesi mümkün olmakla birlikte, bunun ücretin dörtte birini geçemeyeceği düzenlenerek, işçileri ve aileleri için bir koruma getirilmiş olmaktadır.
•
İ Ş S U R E S İ
53- İş Süresi Nedir? Haftalık ve Günlük İş Süreleri Ne Kadardır?
İş süresi, işçinin iş sözleşmesi uyarınca yükümlü bulunduğu işi görmek için, işverenin emrine girdiği andan çıktığı ana kadar geçen süredir.
Haftalık iş süresi en çok 45 saattir. İş Yasası kapsamına giren işyerlerinde 45 saati aşan haftalık iş süresi söz konusu olmaz.
Günlük iş süresi ise, haftalık iş süresinin Cumartesi günü çalışma yapılıp yapılmamasına göre, haftanın çalışma günlerine eşit olarak bölünmesi ile hesaplanır. Cumartesi günü çalışma yapılmayan bir işyerinde, günlük iş süresi, haftalık çalışma süresinin 5'e bölünmesi ile bulunacaktır. Cumartesi günü kısmen çalışma yapılan işyerlerinde ise, Cumartesi günü çalışılan süre, haftalık iş süresinden çıkarıldıktan sonra arta kalan sürenin 5'e bölünmesiyle günlük süresi iş hesaplanmaktadır. Cumartesi günü tam gün çalışılan işyerlerinde ise,günlük çalışma süresi, haftalık iş süresinin 6'ya bölünmesi ile bulunacaktır.
Bir örnek verilmesi gerekirse bir işyerinde: Eğer Cumartesi günü hiç çalışma yapılmıyorsa, günlük
iş süresi 45:5=9 saattir. Eğer, örneğin Cumartesi günleri 4 saat çalışma yapılı
yorsa 45-4=41 saatin 5'e bölünmesi ile bulunan 8 saat 12 dakika günlük iş süresidir.
Eğer Cumartesi günü tam gün çalışma yapılıyorsa 4S:6=7,5 saat günlük çalışma süresidir.
Ancak kimi işlerde sağlık kuralları bakımından günde en fazla 7,5 saat veya daha az çalışılması gerekir. Bu işlerin neler olduğu çalışma Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı'nm birlikte hazırladıkları bir tüzükle gös-
terilmiştir. Bu tüzüğe göre; kurşun ve arsenik işlerinde, cam sanayi işlerinde, civa sanayi işlerinde, çimento sanayi işlerinde, havagazı, kok fabrikaları ve termik santraldeki işlerde, yine demir çelik ve sanayi döküm sanayi, karpit sanayi işlerinde, kaplamacılık, asit ve akümülatör sanayi, kaynak, madenlere su verme, kauçuk işlenmesi ve yeraltı işlerinde, ayrıca radyoaktif ve radiyonizan maddelerle yapılan işler ile su altında basınçlı hava içinde çalışmayı gerektiren işlerde ve pnö-mökonyoz yapan tozlu işlerde, tüzükte belirtilen şekilde çalışan işçiler için günlük çalışma süresi en çok 7,5 saat olabilir. 7,5 saatten az çalışılması zorunlu olan işler de, aynı tüzükte çalışılabilecek en fazla süreler ile birlikte belirtilmiştir.
54- Hangi Süreler İş Süresinden Sayılır?
İş süresi, işçinin işte çalışarak geçirdiği süredir. Ancak aşağıda belirtilen durumlarda, işçinin işte geçirmediği şu haller de iş süresi içerisinde kabul edilecektir.
Madenlerde, taş ocaklarında veyahut ne çeşit olursa olsun yer altında veya su altında çalışılacak işlerde, işçilerin kuyulara, dehlizlere veya asıl çalışma yerlerine inmeleri veya girmeleri ve bu yerlerden çıkmaları için gereken süreler, işçilerin işveren tarafından işyerlerinden başka bir yerde çalıştırılmak üzere gönderilmeleri halinde yolda geçen süreler.
Emzikli kadın işçilerin çocuklarına süt vermeleri için belirtilecek süreler.
Demiryolları ve sair yollar ve köprülerin yapılması, korunması, onarılması gibi işlerde söz konusu olduğu üzere, sürekli olarak aynı yerde yapılmayan ve iş görüldükçe başka alanlara geçen işlerde, işçilerin ikametlerine uzakta olan işyerlerine topluca veya tek tek götürülüp getirilmeleri sırasında geçen süreler, günlük iş süresi içinde kabul edilir.
işin niteliğinden doğmayıp da, işveren tarafından sırf sosyal yardım gayesiyle işçilerin işyerine götürülüp getirilmesi sırasında geçen süreler, iş süresinden kabul edilmez.
55'Çalışma Saatlerinin İşyerinde İlan Edilmesi Gerekli midir?
Yasaya göre; çalışma saatleri memleket saat ayarına göre düzenlenecek, işin başlayış ve bitiş saatleri ile dinlenme saatleri işyerinde asılacak levhalarla ilan edilecektir.
Postalar halinde çalışma yapılan işyerlerinde de işverenler ve işveren vekilleri işçilerin işe başlama ve çıkış saatlerini, ara dinlenmelerini ve hafta tatillerini düzenliyerek işyerindeki işçilerin kolayca görüp okuyabilecekleri levhalarda ilan etmek ayrıca posta sayısı ile her postanın işe başlama ve bitirme saatlerini Bölge çalışma Müdürlüğüne bildirmekle yükümlüdürler.
56'Ara Dinlenmesi Nedir, Nasıl Uygulanır?
Ara dinlenmesi, işçilere çalışma süresi içinde dinlenmek ve yemek, içmek gibi gereksinimlerin giderebilmesi için öngörülen süredir. Ara dinlenmesinin, normal olarak iş süresinin ortalama bir zamanında verilmesi gerekir. Bu zamanın tayininde o yerin adetleri ve işin gerekleri göz önünde tutulur. Ara dinlenmesi süreleri, İş Yasasında şöyle belirlenmiştir.
4 saat ve daha kısa süreli işlerde 15 dakika, 4 saatten fazla ve 7,5 saate kadar (7,5 saat dahil) süre
li işlerde yarım saat, 7,5 saatten fazla süreli işlerde 1 saat ara dinlenmesi ve
rilir. Yasada belirtilen bu süreler, aralıksız olarak verilir. An
cak iklim, mevsim, o yerdeki örf ve gelenekler veya işin niteliği göz önüne alınarak toplu iş sözleşmesi veya hizmet sözleşmeleri ile bu süreler aralı olarak kullanılabilir.
Ara dinlenmesi süreleri, iş süresinden sayılmaz. Bu nedenle işveren ara dinlenmesi için işçiye ücret ödemek zorunda değildir. Ancak ara dinlenmesini çalışarak geçiren işçinin dinlenme süresi iş süresinden kabul edilir. İşçiler, ara dinlenmelerini serbestçe kullanabilir, hatta dinlenme süresini işyeri dışında bile geçirebilirler. Ancak işverenin, işçilerin ara dinlenmesi sırasında işçilerin gereksinimlerini giderecek tüm olanakları sağlamak koşulu ile, işçilerin zamanında işbaşı yapmalarını sağlayabilmek için işçilerin ara dinlenmelerini işyeri içinde geçirmesini talep etme hakkı vardır. Ara dinlenmesini işyeri içinde geçiren işçi, bu süre içinde bir iş yapmasa dahi işverenin emir ve talimatına hazır bir şekilde beklerlerse, bu süre iş süresinden sayılır.
57- Gece çalışması Nedir, Nasıl Uygulanır?
Gece çalışması, 'gece' yapılan çalışmadır. İş Yasasına göre, 'gece' en geç saat 20.00'de başlayarak, en erken sabah saat 6.00'a kadar geçen süredir. Gece süresi, her halde en fazla 11 saat sürer, çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı gerekli gördüğü halde erkek, kadın ve çocuk işçiler için değişik gece saatleri belirleyebileceği gibi, kimi işlerin niteliğine veya kimi bölgelerin iklim ve adetlerine göre gece başlangıcını geriye alabilir.
Gece yapılan çalışmalar 7,5 saati geçemez, bu yüzden de gece işlerinde fazla çalışma yapılamaz.
Gece ve gündüz işletilen ve nöbetleşe işçi postaları kullanılan işlerde, gece postasında çalışan işçiler ile gündüz çalıştırılan işçiler en çok 1 iş haftası sonunda değiştirilir. Yani gece postasında çalıştırılan işçiler, en çok 1 iş haftası sonunda gündüz postasına geçirilmelidir. Bu posta değişiminde işçiler, sürekli olarak en az 8 saat dinlendirilmelidir. Postalar halinde çalışılan işyerlerinde, işçilere haftanın bir gününde 24 saatten az olmamak üzere nöbetleşe hafta tatili izni verilmesi zorunludur.
Sanayie ait işlerde, 18 yaşını doldurmamış erkek çocuklarla, her yaştaki kadınların gece çalıştırılmaları yasaktır. Ancak özelliği dolayısıyla kadın işçilerin çalışması gereken bazı işlerde, kadın işçilerin gece postalarında çalıştırlıma esasları bir tüzük ile belirlenmiştir. Gece postalarında kadın işçi çalıştırmak isteyen işverenler, bu isteklerini yazılı olarak işyerinin bağlı bulunduğu Bölge çalışma Müdürlüğüne bildirirler. Başvurusu uygun bulunan işverenlere, başvuru tarihinden itibaren 15 gün içinde gerekli izin verilir.
5S- Yasada, Yukarıda Belirtilenlerden Başka Çalıştırma Yasakları Öngörülmüş müdür?
İş Yasası, küçük yaştaki işçilerin sağlığını, öğrenim durumlarını ve ahlakını korumak için bazı hükümler koymuş bulunmaktadır.
Bu düzenlemelere göre, 15 yaşından küçük çocukların, bir iş sözleşmesine dayanılarak çalıştırılması yasaktır. Ancak yasa, sağlık ve gelişimlerine, okul veya mesleki eğitime devamlarına veya öğrenimden yararlanma yeteneklerine zarar vermemek koşulu ile hafif işlerde 13 yaşını doldurmuş çocukların çalıştırılabilmesine izin verilmiştir. 13 yaşından küçük bir çocuğun ise hizmet sözleşmesi yaparak çalışması hiç bir şekilde mümkün değildir.
Yasada yer alan diğer bir yasaklama ise 'yer ve su altında' görülen işlerle ilgilidir. Maden ocakları ile kablo döşemesi, kanalizasyon ve tünel inşaatı gibi yer altında ve su altında çalışılacak işlerde, 18 yaşını doldurmamış erkek ve her yaştaki kadınların çalıştırılmaları yasaktır. Bilindiği gibi 18 yaşını doldurmamış erkek işçiler ile kadınların sanayie ait işlerde 'gece' çalıştırılması da yasaktır.
Bunun gibi 16 yaşını doldurmamış çocuklar da 'ağır ve tehlikeli işlerde' çalıştırılamaz. Hangi işlerin 'ağır ve tehlikeli iş' olduğu ve kadınlar ile 16 yaşını doldurmuş ancak 18 yaşı-
nı bitirmemiş çocukların çalıştırılabileceği bu tür işler ile ilgili esaslar bir tüzük ile gösterilmiştir. Bu tüzüğe göre, kadınlar ile 16-18 yaş arası çocukların, tüzükte çalışmalarına izin verilenler haricindeki ağır ve tehlikeli işlerde çalışması ancak bunların o işle ilgili meslek veya uzmanlık eğitimi veren okulları bitirip, o işi 'meslek edinmiş' olmaları halinde mümkündür. Ağır ve tehlikeli işlerde çalışacak işçilerin işe girişlerinde ve işin devamı süresince, bedence bu işlere elverişli ve dayanıklı olduklarını belirten, hükümet ve belediye doktorları tarafından veya işyeri hekimi, işçi sağlığı dispanseri veya en yakın Sosyal Sigortalar Kurumu veya sağlık ocağı tarafından verilecek 'sağlık raporu' almaları zorunludur. Bu raporlar yetkili memur tarafından istendiğinde işveren tarafından gösterilmelidir. Bu raporlar her türlü resim ve harçtan muaftır. Sağlık raporu olmaksızın bu gibilerin işe alınması ve çalıştırılması yasaktır.
Yine benzer şekilde 18 yaşından küçük bütün işçiler için işe girişlerinde ve 18 yaşını doldurana kadar her 6 ayda bir sağlık raporu alınması zorunludur.
Yasadaki diğer bir çalıştırma yasağı 'analık' haline ilişkindir. Buna göre kadın işçilerin doğumdan önce ve doğumdan sonra 6 hafta olmak üzere 12 haftalık süre için çalıştırılmaları yasaktır.
Polis Vazife ve Selahiyet Kanununa göre 21 yaşından küçükler, bar, kahve, dans salonları, kabare, gazino, hamam ve benzeri yerlerde çalıştırılamaz.
59- Fazla çalışma Nedir? Kaç Tür Fazla çalışma Vardır?, Fazla çalışma Konusunda Sınırlamalar Nelerdir? Fazla çalışma Ücreti Nasıl Hesaplanır? Fazla çalışmaya İlişkin İspat Nasıl Gerçekleşir? Fazla çalışmanın Yasaklandığı Durumlar Var mıdır?
Fazla çalışma, işçilerin günlük çalışma sürelerinin üzerinde yaptıkları çalışmadır. Örneğin, Cumartesi günleri tamamıyla çalışılmayan bir işyerinde, haftada toplam 35 saatlik çalışma yapılıyorsa, bu işyerinde günlük iş süresi 35:5=7 saattir. Burada çalışan bir işçinin günde 7 saati aşan çalışmaları, 'fazla çalışmadır'. Fazla çalışmanını söz konusu olabilmesi için, o işyerindeki toplam haftalık çalışma saatinin 45 saatten az veya çok olması önemli değildir. Önemli olan günlük iş süresinin üzerinde yapılmış çalışmadır. Bu nedenle örneğin haftada 6 işgünü çalışma yapılan bir işyerinde, işçilerin hafta tatili gününde dinlenmeyerek çalıştırılması halinde 'fazla çalışma' söz konusu olmaz, çünkü burada günlük çalışma süresi üzerinde yapılan bir çalışma yoktur.İşçi, burada boş gününde çalışmaktadır. Bu durumda işçi, fazla çalışma ücreti değil o güne ait tatil ücreti + çalışma karşılığı ücreti olmak üzere aynı gün için 2 günlük ücrete hak kazanır.
Fazla çalışma nedenleri, yasada sayılmıştır. Bu nedenler bağlamında 3 farklı tür fazla çalışma sözkonusudur.
"Normal fazla çalışma", İlkenin genel yararları, işin niteliği, üretimin arttırılması gibi nedenlerle yapılan çalışmadır.
"Zorunlu fazla çalışma", bir arıza sırasında veya bir arızanın mümkün görülmesi halinde veya işyerindeki makine ve aletler için hemen yapılması gereken acele işlerde yapılan fazla çalışmadır.
"Olağanüstü fazla çahşma", seferberlik sırasında memleketin savunmasının gereksinimlerini sağlayan işyerlerinde öngörülen fazla çalışmadır.
Normal fazlaçalışma için işverenin, işçinin onayını alması gerekir. Bu onay işçi işe girerken önceden veya daha sonra hizmet sözleşmesine konulacak bir hüküm ile alınabilir. Ayrıca işveren Bölge çalışma Müdürlüğüne başvurarak, "fazla çalışma izni" de almak zorundadır. İşveren yaptığı bu başvuruda yaptırmak istediği fazla çalışmanın nedenlerini, fazla çalışmanın başlayacağı günü ve kaç gün süreceğini, kaç saatlik fazla çalışma yaptıracağını ve ne oranda fazla ücret ödeyeceğini, iznin işyerinin tümü içinmi yoksa bir bölümü için mi istendiğini belirtmelidir. İşçinin onayının alınması ve Bölge çalışma Müdürlüğünün izin vermesinin ardından durumun işçilere bildirilmesi üzerine, işçilerin fazla çalışma yükümlülüğü doğar.
Normal fazla çalışmada, fazla çalışma süresi günde 3 saati aşamaz. Fazla çalışma yapılacak günlerin toplamı bir yılda 90 işgününü aşamaz. 90 işgünü, her işçi için ayrı ayrı hesaplanır. Bu sınırlamalara uymayan işveren, para cezasına çarptırırlır.
Zorunlu fazla çalışma için ise, işveren önceden işçinin onayını almak zorunda olmadığı gibi. Bölge çalışma Müdürlüğünden de önceden izin alması sözkonusu değildir. Ancak zorunlu fazla çalışma yaptırıldıktan itibaren 48 saat içinde işveren, bu çalışmayı Bölge çalışma Müdürlüğüne bildirecektir.
Olağanüstü fazla çalışma için ise öncelikle Bakanlar Kurulunun buna gerek görmesi koşuldur. Bakanlar Kurulu tarafından fazla çalışma izni verilen işyerlerinde Bölge çalışma Müdürlüklerinden ayrıca izin almak gereklidir.
Zorunlu ve olağanüstü fazla çalışmanın en çok ne ka-
73
dar süreceğine ilişkin belirli bir saat sının yoktur. Zorunlu fazla çalışma, işyerinin normal çalışması sağlanana kadar devam edebilir.
Olağanüstü fazla çalışmada ise Bakanlar Kurulu, çalışma süresini "işçinin en çok çalışma kabiliyetine" çıkarabilir.
Hangi nedenle olursa olsun ve kaç saat sürerse sürsün, fazla çalışma yapan işçiye, her fazla saat çalışması karşılığn-da saat başına düşen ücret miktar %50 oranında arttırılarak ödenir. Bu yüzden öncelikle işçinin saat başına düşen ücreti hesaplanmalıdır. Aylık ücret alan işçinin günlük ücretinin, günlük iş süresine bölünmesiyle de saatlik ücret bulunacaktır. Parça başı ücret ödenen hallerde ise, saatlik ücret, her bir saat içinde yapılan parçayı veya iş tutarını karşılayan ücret olarak saptanır.
Bu üç tür fazla çalışma yanında, yasada ve ilgili tüzükte bir de "hazırlama, tamamlama ve temizleme" işlerinde çalışan işçilere yönelik özel düzenleme yer alır. Buna göre bir işyerinde asıl işin düzenli olarak görülebilmesi için hep aynı şekilde sürüp giden hazırlama, tamamlama ve temizleme işleri yapılması gerekli ise ve bu işler de, oradaki İşçilere asıl işe ek olarak yaptırılıyorsa, bu durumda da bir fazla çalışma söz konusu olacaktır. Hazırlama, tamamlama, temizleme işlerini görecek işçiler, günlük çalışma süresi dışında en çok 2 saat çalıştırılabilir. Bu saatler için işçi, normal saat ücretinin %50 fazlasını alır.
Fazla çalışmanın ispatı konusuna gelince; fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi, bu iddiasını ispat etmek zorundadır. İşçi fazla çalışma yaptığını her türlü delil ile bu arada tanık dinleterek ispatlayabilir. Bunun karşısında işveren ise fazla çalışma karşılığında ücret ödediği iddiasını ispatlamalı-dır. Fazla çalışmanın yaptırıldığının kesin olarak ispatlandığı durumlarda işveren, fazla çalışma ücretini ödediğini yazılı bir
belge ile ispatlamalıdır. İşçinin ücret bordrosundaki fazla çalışma sütununu boş olması, işçinin fazla çalışma yapmadığının kanıtı oimaz. Böyle bir bordronun işçi tarafından herhangi bir ön koşul olmaksızın imzalanması, işçinin bu haktan feragat ettiğini göstermez.
Bazı hallerde işçilere fazla çalışma yaptırılması yasa ve ilgili mevzuat ile yasaklanmıştır. Bu düzenlemelere göre:
-Günde en fazla 7,5 saat veya daha az çalışılması gereken işlerde
-"Gece" sayılan gün döneminde -Yer ve su altında çalışılan işlerde -15 yaşından küçük işçilere -Sağlık raporlarında fazla çalışma yapamayacağı belir
tilen işçilere fazla çalışma yaptırılamaz.
60- Yıllık Ücretli İzin Nedir, Kimlere Nasıl ve Ne Sürede Uygulanacaktır?
Yıllık ücretli izin, işçilere ücretli olarak verilen ve asgari süresi yasada belirtilen dinlenme hakkıdır.
İşçinin yıllık ücretli izne hak kazanabilmesi için fiilen İşe başladığı tarihten itibaren en az 1 yıl çalışmış olması gerekir. Eğer sözleşmede bir deneme süresi öngörülmüşse, bu deneme süresi de 1 yıllık çalışma süresi içerisinde kabul edilir. İşçinin 1 yıldan az çalışması için orantılı olarak daha az izin süresi sözkonusu olamaz. Yani 1 yıldan az çalışan işçinin, yıllık ücretli izin hakkı yoktur. Yasada sayılan nedenler olmadan yapılan devamsızlık ve grevde geçen süre, işçinin yaptığı 1 yıllık çalışma süresi hesaplanırken gözönüne alınmaz. Örneğin 1 Temmuz tarihinde işe başlayan bir işçi, normalde sonraki yılın 1 Temmuz"unda izine hak kazanmış olacaktır. Ancak bu işçi, bu süre içinde aralıklı olarak 15 gün izin almadan işe gelmemişse, izin hakkı 16 Temmuz"da doğmuş olacaktır. İzin hak-
kını kullanmaya başlayan bir işçi için, bir dahaki izin hakkı açısından gözönüne alınacak 1 yıllık çalışması, izne başladığı günden itibaren sayılmaya başlanır.
İşçinin, bir yıllık çalışmayı, işverenin aynı işyerinde ge-çermesi gerekmez. İşçinin aynı işverene ait farklı işyerlerinde çalıştığı süreler birleştirilerek hesap edilir. Yine bunun gibi aynı işverene ait işyerinde aralıklı olarak çalışan işçinin de önceki çalışmaları, izin hakkı için aranan 1 yılın hesabında gözönüne alınır. Örneğin bir işverenin yanında 9 ay çalıştıktan sonra ayrılan bir işçi, aynı işverenin yanında yeniden işe girerse, bu işçi yeniden işe girdikten itibaren 3 ay geçtikten sonra, izin hakkı için aranan 1 yıllık çalışmayı gerçekleştirmiş olur.
Niteliklerinden ötürü 1 yıldan az süren mevsim ve kampanya işlerinde çalışanlar, yıllık ücretli izin haklarından yararlanamazlar.
İşçilerin kullanabileceği yıllık izin sürelerinin alt sınırı, işçilerin kıdemi gözönüne alınarak yasada belirtilmiştir. Yasaya göre, 1-5 yıl arası çalışmış işçilere yılda 12 gün, 5 yıldan daha fazla 15 yıldan az çalışmış işçilere yılda 18 gün, 15 yıl ve daha fazla çalışmış işçilere yılda 24 gün ücretli izin verilmelidir. Bu izin süreleri alt sınırdır. Bunun yanında 18 yaşındaki ve daha küçük işçilere bunların kıdemi ne olursa olsun 18 günden az yıllık izin verilemez.
Yıllık ücretli izin günlerinin hesabında, izin süresine rastlayan ulusal bayram, hafta tatili ve genel tatil günleri izin süresinden sayılmaz. Bu günler, yukarıda belirtilen şekilde hesaplanan izin süresine eklenir. Örneğin, yıllık izin süresi 30 gün olan bir işçi, iznini 20 Nisan -20 Mayıs arasında kullanacak olduğunda, resmi bayram günü olan 23 Nisan ve 19 Mayıs günleri izin süresi içinde kabul edilmeyecek, bu işçinin izin süresine 2 gün daha eklenecektir. Yasada belirtilen süreler, iş sözleşmeleri veya toplu hizmet sözleşmeleri ile arttıralabilir.
iznini işyerinin bulunduğu yerden başka bir yerde geçirecek olan işçiler talep ettikleri halde, işveren onlara 7 gijne kadar ek bir "yol izni" vermek zorundadır. Yol izni süresince, işçinin ücreti işlemez. Yol izni almasma karşm, iznini başka yerde geçirmeyen işçinin sözleşmesini, işveren haklı nedene dayanarak feshedebilir.
İzin süreleri işveren tarafından bölünemez. Ancak işyerindeki kıdemi 5 yıldan fazla olan işçilerin en az 18 ve 24 günlük izinleri, bu işçilerin de onayı ile bir bölümü 12 günden az olmamak üzere 2 ye bölünebilir. Bu halde, işveren işçiye ücretsiz yol izni vermek zorunda değildir.
İzin hakkını kazanan işçi, bu hakkını kullanmak istediği zamanı, en az bir ay önce işverene yazılı olarak bildirmelidir. Eğer işyerinde 100 den fazla işçi çalışıyorsa işveren ve iki işçi temsilcisinden oluşan bir izin kurulu kurulabilir. Bu durumda işçi, yazılı bildirimi bu kurula yapmalıdır. İşveren veya kurul, işçinin isteğine uymak zorunda değildir. İşveren veya kurul, işçinin iznini ne zaman kullanacağını saptama yetkisine sahiptir. Ama bu saptamayı yaparken, işçinin isteği mümkün olduğu kadar gözönünde tutulmalıdır. İşçinin izin dilekçesini bırakması, kendisine o an izin verildiği anlamına gelmez. İşçi, işveren tarafından belirlenen tarihte izne başlayabilir.
İşverenler, işyerinde çalışan işçilerin yıllık ücretli izinlerini gösteren bir kayıt tutmak zorundadır. İşçilere yıllık ücretli izinlerini kullandırdığını iddia eden işveren, bu iddiasını ancak tuttuğu bu kayıtlarla veya işçiden alınan imzalı bir belge ile ispat edebilir.(Bkz. Ek. 5 )
İzin süresi boyunca, işçinin ücreti işleyecektir. İşçiye, izin süresi boyunca ödenecek ücret,, çıplak ücrettir. Yani izin süresi için işçiye ödenecek günlük ücret hesap edilirken prim, ikramiye, sosyal yardımlar ve benzeri ödemeler, izin süresi için işçiye verilecek ücretin hesabında gözönünde tutulmaz.
işveren, izin hakkın kullanan işçiye, hak kazandığı izin ücretini, işçi izine başlamadan önce peşin olarak ödemek veya avans olarak vermek zorundadır.
Yıllık ücretli iznini kullanmakta olan bir işçinin, bu sırada ücret karşılğı başka bir işte çalıştığı anlaşılırsa, izin süresi için verilen ücret, işveren tarafından geri istenebilir.
İşçi yıllık ücretli izine hak kazanıp da bunu henüz kullanmadan sözleşmesi işveren veya kendisi tarafından feshe-dilirse, bu dönem için hak kazandığı izin ücreti ayrıca ödenir.
61-Hizmet Sözleşmesi, "Fesih" Yolu Dışında Nasıl Sona Erer?
Hizmet sözleşmeleri "fesih" yolu dışında, tarafların anlaşması, ölüm ve belirli süreli sözleşmelerde sürenin sona ermesi yolu ile sona erer.
Taraflar, yani işçi ve işveren anlaşarak sözleşmeyi her zaman sona erdirebilirler. İşçi ve işveren, bu konuda açıkça bir anlaşma yapabileceği gibi, birbirlerine karşı davranış ve hareketleri ile bu yönde bir anlaşmaya varabilirler. Örneğin işçinin işverene işi bırakmayı düşündüğünü bildirmesi ve işverenin buna memnun olduğunu yazılı olarak bildirmesi halinde böyle bir anlaşmadan söz edilebilir. Eğer taraflar, sona erdirme anlaşmasında sözleşmenin ne zaman sona ereceğini ka-rarlaştırmamışlarsa, bu anlaşma ile sözleşme, anlaşmanın yapıldığı gün sona erer.
Sözleşmeyi sona erdiren diğer bir neden de "ölüm" olayıdır. Hizmet sözleşmesi işçinin ölümü ile kendiliğinden sona erer. Ölen işçinin mirasçılarının veya işverenin ayrıca fesih beyanında bulunmasına gerek yoktur. Sözleşmenin, işçinin ölümü ile sona ermesi halinde, işçinin kıdem tazminatı hakkı mirasçılarına geçer. İşverenin ölümü ise kural olarak hizmet sözleşmesini sona erdirmez, sözleşmeden doğan hak ve borçlar
işverenin mirasçılarına geçer. Ancak eğer hizmet sözleşmesi, işverenin kişiliği gözönüne alınarak yapılmışsa, bu halde işverenin de ölümü, sözleşmeyi sona erdirir. Örneğin, hasta olan işverene bakmak için hastabakıcı ile hasta işveren arasındaki sözleşme, hasta işverenin ölümü ile sona erer.
Belirli bir süre için yapılmış olan hizmet sözleşmeleri, kararlaştırılan sürenin bitmesi ile kendiliğinden sona erer. Bunun gibi sona ermesi bir kuyunun açılması, mozaik işlerinin tamamlanması, bina yapımının bitmesi gibi ne zaman tamamlanacağı belli olaylara bağlanan hizmet sözleşmeleri, bu olayın gerçekleştiği an kendiliğinden sona erer. Ancak, belirli bir süre için yapılmış iş sözleşmesinin süresi dolduktan sonra, işçi sözleşme sanki sona ermemiş gibi olağan çalışmasına devam eder, işveren de buna ses çıkartmazsa, sözleşme aynı süre için ancak en çok 1 yıllığına yenilenmiş sayılır. Örneğin sekiz aylık belirli süreli bir sözleşmenin sonunda işçi çalışmaya devam eder, işveren de bunu kabul ederse bu halde aralarında 8 aylık yeni bir sözleşme gerçekleşmiş olur. Ancak önceki sözleşme 3 yıllık idiyse, bu şekilde yenilenen sözleşme 1 yıllık bir sözleşme olur. Eğer taraflar belirli süreli sözleşmenin sürenin bitmesi ile sona ermesi için ayrıca bir fesih bildirimi koşulu öngörmüşse, yenilenen sözleşme önceki sözleşme ile aynı süre için yenilenir. Örneğin yukarıda belirtilen örnekteki 3 yıllık sözleşme, feshi ihbar koşulu öngörülmüşse yenilendiği zaman tekrar 3 yıl için yenilenmiş olur.
62' Hizmet Sözleşmesinin Feshinde, Feshi İhbarın Koşulları ve Şelcli Nelerdir?
Feshi ihbar, (sona erdirme beyanı) hizmet sözleşmesini bunu kullanan tarafın tek taraflı beyanıyla sona erdirmesini ifade eder. Feshi ihbarın, sözleşmeyi sona erdirebilmesi için karşı tarafın bunu kabul etmesi, buna izin vermesi aranmaz. Belirli ve açık bir şekilde yapılan feshi ihbar, karşı tarafa varmakla hüküm ve sonuçlarını doğurmaya başlar. Feshi ihbar
bir kere karşı tarafa vardıktan sonra sonuçlarını doğurmaya başlayacağından, varma anından sonra bundan dönülemez, vazgeçilemez.
Yasaya göre, feshi ihbar ister işçi tarafından kullanılsın isterse işveren tarafından kullanılsın, yazılı olarak ve imza karşılığında yapılmalıdır. Kendisine ihbarda bulunulan kişi bunu imzalamaktan kaçınırsa, bu durum o yerde tutanakla saptanır. Feshi ihbarın yazılı olarak yapılması, bunun ispatı arandığı takdirde önem kazanır. Yoksa feshi ihbarın yazılı yapılmaması onun geçersiz olmasını gerektirmez. Feshi ihbar işyeri ve iş süreleri içinde ve dışından herzaman yapılabilir.
63-Süreli Feshi İhbar Ne Demektir? İhbar Tazminatı Hangi Koşullarda Sözkonusu Olur ve Nasıl Hesaplanır?
Süreli feshi ihbar İş Yasasının 13. Maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre belirsiz süreli iş sözleşmeleri, işçi veya işveren tarafından her zaman, herhangi bir neden göstermeye gerek olmaksızın sona erdirilecektir. Bu hak, taraflardan birisince kullanıldıktan itibaren, sözleşme yasada belirtilen sürenin geçmesi ile sona erer.
Belirtilmelidir ki, süreli feshi ihbar hakkı ancak işçi ile işveren arasındaki sözleşme belirsiz süreli ise kullanılabilir. Belirsiz süreli sözleşmeler, ne zaman sona ereceği kesin ve açık olarak taraflarca kararlaştırılmamış olan sözleşmedir. Bu yüzden örneğin 2 yıllık bir süre için yapılmış bir sözleşme veya sona ermesi inşaa edilen bir binanın tamamlanması ile gerçekleşecek bir iş sözleşmesi süreli feshi ihbarla sona erdirilemez. Aksi halde feshi ihbarda bulunan taraf, karşı tarafa tazminat ödemek durumunda kalır. Ancak, yasa 10 yıl ve daha fazla olarak yapılmış belirli süreli sözleşmelerin de istisnaen süreli feshi ihbarla sona erdirilebileceğini belirtmiştir.
Süreli feshi ihbarda bulunan taraf, karşı tarafa bir neden göstermek zorunda değildir. Yani, bu hakkı kullanan taraf, sözleşmeyi sona erdirmek için haklı bir nedene dayanmayabilir.
Ancak feshi ihbarda bulunan taraf, feshi ihbarı iyiniyet kurallarına uygun bir şekilde yani karşı tarafa zarar vermemeye özen göstererek kullanmalıdır.
Süreli feshi ihbarda bulunulduğu takdirde, sözleşme işçinin çalışmış olduğu süreler göre tespit edilen bir sürenin geçmesinden sonra sona erer.
Bu süreye "ihbar öneli" denir Yasaya göre bu süreler (İY md.13):
0-6 ay çalışmış bir işçi için 2 hafta 6 ay-1,5 yıl çalışmış bir işçi için 4 hafta 1,5yıl-3 yıl çalışmış bir işçi için 6 hafta 3 yıl ve daha fazla çalışmış bir işçi için 8 haftadır.
Belirtilen bu süreler en az sürelerdir. Bu süreler hizmet sözleşmesiyle arrtırılabilir ancak azaltılamaz. Bu süreler, feshi ihbarın karşı tarafa varmasından itibaren işlemeye başlar. Bir örnek vermek gerekirse: Bir işyerinde 5 aydan beri belirsiz süreli bir sözleşme ile çalışmakta olan işçi (A), haklı bir neden olmaksızın süreli feshi ihbar hakkını kullanmak isterse; bu işçi 5 ay süre ile çalıştığı için yasa uyarınca sözleşmesi, feshi ihbarı işverene ulaştıktan itibaren 2 hafta sonra sona erecektir. Yani, örneğin, 1 Nisan çarşamba günü feshi ihbarını yapan bu işçinin sözleşmesi 15 Nisan çarşamba günü sona erer. Eğer, feshi ihbarı işveren yapmış olsaydı, yine işçi (A)"nın 5 aylık çalışma süresi karşılığı olan 2 hafta sonra sözleşme sona erecekti. Ancak, örneğin işçi (A) o işte 1 yıldan beri çalışmakta idiyse, bu halde feshi ihbar, yapıldığı tarihten 4 hafta sonra sözleşmeyi sona erdirecektir. Sözleşmeyi fesheden taraf ister İşçi isterse işveren olsun, bu ihbar öneline uymak zorundadır.
Feshi ihbarın karşı tarafa varmasından itibaren işlemeye başlayan ve uzunluğu işçinin kıdemine göre belirlenen bu ihbar önelleri süresince işçi ve işverenin hak ve borçlarında bir değişiklik olmaz. İşçi eskisi gibi işini görür, işveren de ücretini ödemeye devam eder. Ancak işveren, feshettiği bir sözleşmede, işçiye ihbar önellerine ait ücreti peşin ödeyerek işçiyi derhal yani feshi ihbarda bulunduğu an isten çıkartabilir. Örneğin, işyerinde 2 yıldan beri belirsiz süreli sözleşme ile çalışmakta olan işçi (A)"nın sözleşmesini sona erdirmek için feshi ihbarda bulunan işveren, normalde ihbardan sonra 4 hafta geçmesiyle sözleşmeyi sona erdirebilecektir. Ancak işveren, bu işçiye ihbar öneli olan 4 hafta boyunca işleyecek ücretini, feshi ihbarı yaptığı anda peşin ödeyerek, sözleşmeyi derhal sona erdirebilecektir.
Yasada belirtilen ihbar önellerine ve diğer koşullara uymadan işi terkeden işçi ya da aynı şekilde işçinin işine son veren işveren, yasada öngörülen ihbar önellerine ilişkin ücret tutarını tazminat olarak karşı tarafa ödemek zorundadır. Bu tazminata "ihbar tazminatı" denir. Örneğin bir işyerinde 2 yıldır çalışmakta olan işçinin sözleşmesini süreli feshi ihbarla sona erdirmek isteyen işveren, eğer sona erme için beklemesi ve işçiyi çalıştırması gereken 4 haftalık yasal ihbar öneline uymazsa, işçiye 4 haftalık ücreti kadar tazminat ödeyecektir.
İhbar tazminatı miktarı, işçinin fesih öneline ilişkin gün sayısı ile giydirilmiş bir günlük ücret miktarının çarpılması ile bulunur. İhbar tazminatına esas alınacak bir günlük ücret hesap edilirken, işçiye çalışması karşılığı olan ücretin yanında, para ile veya mal olarak ödenen prim, ikramiye, çocuk yardı-mr,_ yakacak yardımı, konut yardımı gibi sosyal yardımlarda gözönüne alınacaktır.
ÖRNEK:
Bir işyerinde 1 yıl 8 aydan beri çalışmakta olan işçi (İ)"-nin ihbar tazminatını hesaplamak için öncelikle işçinin aylık giydirilmiş ücretini hesap etmek gerekir.
Brüt ücret: 33.333.000 aylık iş tazminatı: 85.419.000 aylık ilave tediye: 89.584.000 aylık sosyal yardım: 3.000.000 aylık yemek yardımı: 5.500.000
166.836.0 TL
Bu işçinin 1 aylık giydirilmiş ücretidir. Bu işçinin çalışma süresi 1,5-3 yıl arası olduğu için
İY md.13 uyarınca uyulması gerekli ihbar öneli (süresi) 6 haftadır. Yani
6x7=42 gün Bu işçinin ihbar tazminatı hesabı şöyle olacaktır. 166.836.000:30x42=233.570.000 TL.
64- 'Yeni iş arama izni" Hangi Koşullarda ve Nasıl Kullandırılacaktır?
Süreli feshi ihbarda, sözleşmeyi sona erdirmek isteyen taraf ister işçi olsun isterse işveren, taraflar işçinin kıdemine göre hesap edilecek olan "ihbar önelleri (süreleri)" boyunca iş ilişkisini devam ettirmek durumundadır. Yani bu süre içinde işçi eskisi gibi işini görecek, işveren de karşılığında ücret ödeyecektir. Ancak işveren, sözkonusu ihbar öneli (süresi) içerisinde işçiye her iş günü "yeni iş arama izni" vermek zorundadır. İşveren, işçiye bu izni, günlük çalışma saatleri içinde vermek durumundadır. İşverenin işçiye vereceği yeni iş arama izni, günde iki saatten az olamaz. İşveren, çalışma saatleri içinde verdiği bu izin nedeniyle, işçinin ücretinden kesinti yapamaz. Eğer işveren, işçiye yeni iş arama iznini hiç vermez ve-
ya ücretten kesinti yapmak suretiyle gerektiği gibi vermezse işçiye karşı "ihbar tazminatı" ile sorumlu olur.
İşçi, eğer isterse, yeni iş arama izinlerini toplu olarak birleştirerek kullanabilir. Ancak toplu olarak kullancağı bu izinleri, işten ayrılacağı günden hemen önceki günlere denk getirmek ve bunu işverene bildirmek zorundadır.
Sözleşmenin işçi tarafından süreli feshi ihbarla sona erdirilmesi, onun "yeni iş arama izni"nden yararlanmasını engellemez.
65' Hizmet Sözleşmesinin Feshi Hangi Durumlarda Kötüniyetli Sayılır ve Bu Durumlarda Tazminat Ödenir mi?
Hizmet sözleşmesini süreli feshi ihbarla sona erdirirken taraflar bir neden göstermek zorunda değildir. Fakat buna rağmen taraflar, bu hakkı iyiniyet ile kullanmak ve sırf karşı tarafa zarar vermek için kullanmamak zorundadır.
Yukarıda açıklanan yasal koşullara, usul ve sürelere uygun olarak yapılmasına rağmen, feshi ihbar hakkı kötü niyetle kullanılmış olabilir.
Yasaya göre; "işveren " Süreli feshi ihbar hakkını kötü niyetli olarak kullanırsa, bu halde işçiye "kötü niyet tazminatı" ödeyecektir.
Yapılan feshin ne zaman kötüniyetli sayılacağına ilişkin yasada bazı örnekler verilmiştir. Bunun gibi uygulamada da bazı örneklere rastanılmaktadır. Örneğin, işçinin işvereni hakkında şikayette bulunması nedeniyle işverenin işçiyi işten çıkartması, işverenin yasalarda öngörülen mali bir yükümlülükten kurtulmak için işçiyi işten çıkarması, işçinin bir siyasi partiye üye olması, suç sayılmayan bir dini veya felsefi inanca sahip olması nedeniyle işverenin işçiyi işten çıkartması, işçinin
kıdem tazminatına hak kazanmak için çalışması gereken 1 yıllık sürenin dolmasına çok kısa bir süre kalmışken veya işçinin imzalanmak üzere olan toplu iş sözleşmesinden yararlanmasın engellemek amacıyla işçinin işten çıkarılması, "kötü niyetli fesih" olarak kabul edilecektir.
İşveren, sözleşmeyi kötü niyetli olarak feshettiği takdirde, işçiye ihbar önellerine (süresine) ait ücretinin 3 katı tutarında "kötüniyet tazminatı" ödemek zorundadır. Eğer işverenin yaptığı feshi ihbar hem yasadaki usul ve süre koşullarına aykırı ise hem de kötüniyetli ise işveren işçiye ihbar tazminatının yanı sıra bunun 3 katı tutarındaki kötüniyet tazminatını da ayrıca ödeyecektir.
İşverenin sözleşmesini kötü niyetle sona erdirdiğini id-dai eden işçi, kötü niyet oluşturduğunu iddia ettiği olay veya olguyu ispat etmek durumundadır. Yani işverenin kötüniyetli olduğunu ispat yükü içindedir.
Belirtmek gerekir ki, işçinin sendikaya üye olup olmaması veya sendika ve konfederasyonların faaliyetlerine katılması nedeniyle işverenin sözleşmeyi feshetmesi de bir kötü niyet örneğidir. Ancak sendikal nedenlere dayanarak böyle bir feshi yapan işveren, bunun yaptırımı olarak kötüniyet tazminatı değil, daha ağır bir tazminat olan "sendikal tazminat" ödeyecektir. Kötüniyet tazminatının özel bir nedene dayanan özel bir türü olan sendikal tazminatın miktarı, işçinin bir yıllık ücretinin toplamından az olamaz. İşveren sadece işçinin sözleşmesini feshettiğinde değil, sendikaya üye olup olmaması veya sendikal faaliyet göstermesi sebebiyle işçiye diğer işçilere nazaran farklı muamelede bulunduğu takdirde de "sendikal tazminat" ödemek zorundadır.
66'işçinin ve İşverenin Süresiz Fesli i İhbarı Ne Demektir?
İşçi ile işveren arasında bazen öyle durumlar meydana gelir ki, artık, taraflar açısından bu ilişkiyi devam ettirmek beklenemez hale gelir. Yani, sözleşme ilişkisini devam ettirmek, sözleşme taraflarından birisi için çekilmez hale gelebilir.
İşçi ile işveren arasındaki sözleşme ister belirli süreli olsun isterse belirsiz süreli olsun, böyle bir durum ortaya çıktığında işçi veya işveren o sözleşmeyi feshedebilir. Sözleşmenin devamını beklenemeyecek hale getiren nedenlerin neler olduğu yasa tarafından işçi için ve işveren için ayrı ayrı sayılmıştır. Böyle bir neden ortaya çıktığı takdirde, işçi veya işveren, bu nedene dayanarak sözleşmeyi derhal, önel (süre) vermeksizin feshedebilir. Yani yasada belirtilen nedenlerden birisi gerçekleştiğinde işçi veya işveren bu nedene dayanarak ve herhangi bir süre beklemeden derhal sözleşmeyi sona er-direbilir. İşte böyle bir haklı nedene dayanarak yapılan fesihlere "süresiz feshi ihbar" denmektedir, çünkü burada süreli feshi ihbardan farklı olarak taraflar sözleşmenin sona ermesi için bir süre beklemek zorunda değildir. Bu hakkın kullanılmasıyla, sözleşme derhal sona erer. Süresiz feshi ihbarda, bu hakkı kullanan taraf, karşı tarafa yönelttiği feshi ihbarında "haklı bir nedene" dayandığını belirtmelidir. Bu haklı nedenin ne olduğunu somut olarak belirtmek zorunda değildir. Örneğin "işveren bana hakaret ettiği için " denmesi gerekli değilken, bildirimde sadece "haklı nedene dayanarak " denmesi yeterlidir. Ancak karşı taraf, dayanılan haklı nedenin ne olduğunu sorduğunda, bunun açıklanması gerekir. Yine bunun gibi, feshi ihbarında somut olarak haklı nedenin ne olduğunu belirten taraf daha sonra bunu değiştiremez. Örneğin, işçinin kendisine asılsız suçlamalarda bulunduğu iddiasıyla süresiz feshi ihbarda bulunan işveren, bu konuda bir uyuşmazlık çıktığında öne sürdüğü nede-
ne bağlıdır. Bu nedeni değiştiremez. Yani örnekte sözü geçen işveren daha sonra yaptığı feshi ihbarı işçinin hırsızlık yapması nedenine dayandıramaz.
Süresiz feshi ihbarda bulunmak isteyen taraf, birden fazla haklı nedene dayanabilir. Bu nedenlerden sadece birisinin gerçekleşmiş olması süresiz feshi ihbar hakkını kullanmak için yeterlidir.
Belirtilmelidir ki, haklı nedenin gerçekleşmesi tek başına sözleşmeyi sona erdirmez. Bunun bir feshi ihbar (fesih bildirimi) ile karşı tarafa bildirilmesi gerekir.
67- İşçiye Süresiz Feshi İhbar Hai<lcı Veren "haldi nedenler" Nelerdir, Nasıl Kullanılır?
İş Yasası, işçiye ve işverene süresiz feshi ihbar hakkı veren "haklı nedenleri" ayrı ayrı saymıştır. Yasada sayılan bu sebeplerden bazılarının haklı neden sayılmayacağına ilişkin tarafların yapacakları anlaşmalar geçersizdir. Bunun gibi taraflar, yapacakları anlaşmalar ile yasada haklı neden olarak gösterilmemiş bir nedeni, haklı neden olarak kabul edemezler.
İşçiye süresiz feshi ihbar hakkı veren "haklı nedenler", yasada 3 başlık altında toplanmıştır. Bunlar sağlık nedenleri, ahlak ve iyiniyet kurallarına aykırılık yaratan haller ve zorlayıcı nedenlerdir.
Yasada işçiye süresiz fesih hakkı veren sağlık nedenleri 2 tanedir. Bunlardan ilki, işçinin gördüğü işin yaşayışı ve sağlığı açısından tehlikeli olmasıdır. Ancak bu durumun bir haklı neden yaratması için bu tehlikenin işin niteliğinden doğması ve işçinin sözleşmeyi yaptığı sırada böyle bir tehlikeyi bilmemesi gerekir. Diğer sağlık nedeni ise, işçinin sürekli olarak görüştüğü ve doğrudan temas içinde olduğu işverenin ya da diğer işçilerden birinin bulaşıcı veya işçinin işiyle bağdaşmayan
bir hastalığa tutulmasıdır. Bu durumlardan birinin gerçekleşmesi, işçiye süresiz feshi ihbar hakkı verir.
Ahlak ve iyiniyet kurallarına aykırılık yaratan haller de yasada ayrıca sayılmıştır.
Bunları şu başlıklar altında toplayabiliriz:
-Yanıltma:İş sözleşmesi yapılırken, işverenin hizmet sözleşmesinin esaslı unsurlarından birisi hakkında yanlış veya gerçeğe aykırı beyanlarıyla işçiyi yanıltmasıdır. Örneğin işçinin ücreti, göreceği işin ne olduğu, işyerinin nerede olduğu, işin nerede görüleceği gibi konulardaki yanlış beyanlar bu kapsamdadır.
-İşverenin, işçinin veya ailesinin şeref ve namusuna dokunacak sözler söylemesi veya davranışlarda bulunması
-İşverenin işçiye veya ailesine sataşması, onları tehdit etmesi, onlara karşı hapsi gerektiren bir suç işlemesi, onlar hakkında şeref ve haysiyet kırıcı ağır ve asılsız ithamlarda bulunması veya işçiyi veya ailesini yasa dışı bir davranışa teşvik etmesi
-İşverenin, işçinin ücretini kararlaştırıldığı miktarda ve zamanda ödememesi veya hiç ödememesi
-İşverenin parça başı ücretle çalışan işçiye eksik iş vermesi
-İşverenin, çalışma koşullarını (örneğin çalışma saatlerini, görülen işi, işyerini, işçinin işyerindeki mevkiini, işçinin onayı olmaksızın esaslı olarak değiştirmesi
Yasada, işçiye süresiz feshi ihbar hakkı veren diğer bir haklı neden ise zorlayıcı nedenlerdir. Buna göre işçinin çalıştığı işyerinde, bir haftadan fazla süre işin durmasını gerektirecek zorlayıcı bir neden ortaya çıktığında, bu durum sözleşme-
nin sona erdirilmesinde işçi için bir haklı neden olacaktır. Bu bir haftalık süre içinde, işveren işçiye ücretinin en az yarısını ödemek zorundadır.
Bu nedenlerden "ahlak ve iyiniyet kurallarına aykırılık" yaratan bir durum ortaya çıktığında, işçi süresiz feshi ihbar hakkını, işverenin böyle bir davranışta bulunduğunu öğrendikten itibaren 6 iş günü içinde kullanmak zorundadır. Aksi halde bu hakkı kullanamaz. Yine bunun gibi sözkonusu olayın gerçekleşmesinin üzerinden 1 yıl geçmişse, işçi yeni bu nedeni kullanamayacaktır.
İşçi, haklı nedeni öğrendikten itibaren 6 gün içinde sözleşmeyi sona erdirme iradesini ve haklı bir nedene dayandığını, yazılı olarak işverene bildirmek zorundadır. Buna "feshi ihbar" denir. Bu feshi İhbar, işverene vardığı an, herhangi bir süre beklenmeksizin sözleşmeyi derhal sona erdirir.
68'İşverene Süresiz İhbar Hakkı Veren "haklı nedenler" Nelerdir, Nasıl Kullanılır?
Yasada tıpkı işçi gibi, işveren için de süresiz feshi ihbar hakkı yaratan "haklı nedenler" sayılmıştır. Taraflar işveren için sayılan bu nedenlerden kimilerinin kendileri için geçerli olmayacağını yani böyle bir neden doğduğunda işverenin sözleşmeyi sona erdirme hakkını kulllanamayacağını kararlaştıra-maz. Yine bunun gibi, yasada belirtilmemiş bir olayın, işverene süresiz feshi ihbar hakkı vermesi düşünülemez.
İş Yasası işveren için süresiz feshi ihbar hakkı yaratan "haklı nedenleri" sağlık nedenleri , ahlak ve iyiniyet kurallarına aykırılık yaratan haller ve zorlayıcı nedenler olmak üzere 3 grup halinde sayılmıştır.
Bunlardan ilki işçinin kendi kasdmdan veya derli toplu olmayan yaşayışından yahut içkiye düşkünlüğünden doğacak bir hastalığa veya sakatlığa uğraması halinde bu nedenle ar-
dı ardına 3 işgünü veya bir ay içinde 5 iş gününden fazla devamsızlıkta bulunması halidir. Burada önemli olan işçinin devamsızlığının, kendi kusuru sonucu doğan bir hastalık ya da sakatlıktan doğmasıdır. Yasada bir ay içinde 5 işgünü devamsızlık yapılması haklı bir neden olarak gösterilmiştir. Yasada "bir ay " şeklinde belirtilen süre takvim ayı değildir. "Bir aylık" süre, işçinin belirtilen nedenlerden dolayı işe gelemediği ilk günden başlayıp bir dahaki ayın aynı tarihine rastgelen günü sona erer. Örneğin işçi kendi kusuruyla yakalandığı bir hastalık yüzünden 12 Nisan tarihinde ilk devamsızlığını yapan işçi, eğer 12 Mayıs tarihine kadar 4 işgünü daha devamsızlık yaparsa, işveren için söz konusu haklı neden gerçekleşmiş olur.
İşveren, işçinin yakalandığı hastalık veya kaza kendi kusurundan doğmuyorsa bu haklı nedeni kullanamaz. Eğer işçi kendi kusuru olmaksızın bir hastalığa yakalanmışsa, işveren bu haklı nedeni kullanamaz. Eğer işçi kendi kusuru olmaksızın bir hastalığa yakalanmışsa, işveren onun sözleşmesini ancak süreli feshi ihbar hakkı, işçinin hastalığının kıdemine göre belirlenecek ihbar önelinin (süresinin) ücretine eklenecek 6 hafta boyunca sürmesi halinde doğar. Örneğin bir işyerinde 5 aydır çalışmakta olan bir işçinin sözleşmesini fesih için işverenin uygulayacağı ihbar öneli 2 haftadır. Bu iki haftaya 6 hafta eklenince ortaya 8 haftalık bir süre çıkar. İşte işveren ancak bu 8 haftanın sona erdiği tarihten itibaren işçinin sözleşmesini süreli feshi ihbarla sona erdirebilir. Bu 8 haftalık süre içerisinde işveren, hastalığı nedeniyle işe gelemeyen işçinin sözleşmesini feshedemez. İşe devam edilmeyen bu süre için, işveren işçiye ücret ödemek zorunda değildir. Bunun gibi doğum yapan kadın işçi için ise belirlenecek ihbar öneli (süresi) üzerine doğumdan önce 6 ve doğumdan sonra 6 hafta olmak üzere 12 haftalık devamsızlık süresi eklendikten sonra işveren süreli feshi ihbar hakkını kullanabilecektir. İşveren için haklı neden yaratan diğer sağlık nedeni ise işçinin bulaşıcı veya işi ile bağdaşmayacak derecede tiksinti verici bir hastalığa tu-
tulmasıdır. Örneğin bir fırın işçisinin ya da pastacının sedef hastalığına tutulması, işi ile bağdaşmayacak derecede tiksinti verici bir hastalık olarak kabul edilebilir.
İşveren için haklı fesih nedeni yaratan "ahlak ve iyiniyet kurallarına aykırılık doğuran " haller ise şunlardır:
-Yanıltma: Eğer işçi, sözleşme kurulurken gerçeğe aykırı ve yalan beyanlarla işvereni sözleşmenin esaslı unsurlarından birisi hakkında yanıltırsa bu durum gerçekleşir. Örneğin sözleşme kurulurken işverene makine mühendisi olduğunu belirten işçinin daha sonra aslında böyle bir üniversiteden mezun olmadığının anlaşılması gibi
-İşçinin, işverenin kendisine veya ailesine şeref ve namusa dokunacak sözler söylemesi, davranışlarda bulunması
-İşçinin işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız isnat ve ihbarlarda bulunması
-İşçinin, işyerine işini görmesini engelleyecek derecede sarhoş veya uyuşturucu madde almış olarak gelmesi
-İşçinin işyeri içinde uyuşturucu veya alkollü içki kullanması
-İşçinin sadakat borcuna aykırı davranışları bu duruma örnektir. Bunun gibi işçinin, işverenin güvenini kötüye kullanması, mesleki sırları açıklaması, hırsızlık yapması gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlar bu duruma örnektir. Bunun gibi işçinin, açık ve kesin talimatına aykırı davranması da işverene süresiz fesih hakkı verir. İşçinin raporlu olduğu süre içinde başka bir işte çalışması, işverenin bilgisi dışında aynı işkolunda faaliyet gösteren başka bir işveren için aynı işte çalışması da sadakat borcuna aykırılık yaratan durumlardır.
-İşçinin işyerinde yedi günden fazla hapisle cezanlandı-rılan ve cezası ertelenmeyen bir suç işlemesi
-İşçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir nedene dayanmaksızın ardı ardına iki gün veya "bir ay içinde" iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki işgünü, yahut bir ayda 3 işgünü işine devam etmemesi. Burada belirtilen sayıda
gün kadar yapılan devamsızlık eğer haklı bir nedene dayanmazsa veya işçi bu haklı nedeni işverene bildirmezse, işverenin sözleşmeyi sona erdirme hakkı doğar. Eğer işçinin devamsızlığı kendisinin yakalandığı bir hastalık nedeniyle doğarsa, işveren bu maddeyi kullanamaz. Bu durum yukarıda açıklanan "sağlık nedenleri" içerisinde yer alır. Ayrıca işçinin devamsızlığı akrabalarından birinin ölümü, dini görevlerini yerine getirmesi, tanıklık etmesi, seçime katılması, eşinin doğum yapması, eşinin veya çocuğunun hastalanması gibi haklı nedenlere dayanıyorsa ve işçi bu durumu işverene bildirmişse, işverenin sözleşmeyi fesih için haklı nedeni doğmaz.
İşçinin yapmakla yükümlü olduğu görevleri kendisine hatırlatıldığı halde yapmaması, işçinin işini yapmamasının haklı bir nedeni olması için öncelikle işverenin onu uyarmış olması gerekir. Bu uyarının yazılı olarak yapılması, ispatı açısından kolaylık sağlayacaktır.
-İşçinin kasten veya kusuru ile iş güvenliğini tehlikeye düşürmesi
-İşçinin kasten veya kusuru ile işverenin malı olan veya eli altında bulunan makine, tesisat ve iş araç ve gereçlerini 10 günlük ücretinin tutarı ile karşılanamayacak derecede zarara uğratması.
Yasada bir de işveren için haklı neden oluşturan "zorlayıcı nedenler" düzenlenmiştir.
Buna göre, işçiyi işyerinde bir haftadan fazla çalışmaktan alıkoyan bir nedenin doğması, işverene fesih hakkı verir. Burada sözkonusu zorlayıcı nedenler, etkisini işyeri üzerinde değil işçi üzerinde göstermektedir. Örneğin, şiddetli yağmur yağması veya çığ düşmesi nedeniyle yolların kapanması yüzünden üretime devam etmekte olan işyerine gidememesi bu anlamda bir zorlayıcı nedendir.
işveren, zorlayıcı neden dolayısıyla işe gelemeyen işçiye, bir hafta boyunca ücretinin yarısını ödemek zorundadır. Bir haftalık süre geçtikten sonra işverenin fesih hakkı doğar.
Yasada belirtilen bu durumların gerçekleşmesi, sözleşmeyi kendiliğinden sona erdirmez. Sözleşmenin sona örebilmesi için işverenin işçiye bir "feshi ihbarda" (fesih bildiriminde) bulunması gerekir. İşveren, feshi ihbarı yazılı olarak yapmalıdır. Yazılı olarak yapılan feshi ihbar, işverene ispat bakımından kolaylık sağlar. Feshi ihbarında işveren işçinin sözleşmesini, "haklı bir nedene" dayanarak sona erdirdiğini açıkça belirtmelidir. Feshi ihbar, haklı nedene dayanarak yapıldığı takdirde karşı tarafa vardığı an, derhal sözleşmeyi sona erdirir. İşveren feshi ihbarında birden çok haklı neden gösterebilir. Bunlardan sadece birisinin gerçekleşmiş olması yeterlidir.
69'İşverenin Sözleşmeyi Süresiz İhbarla Feshi Belirli Bir Süreye Bağlı mıdır?
İşveren, eğer "ahlak ve iyiniyet kurallarına aykırılık yaratan hallerden" birisine dayanarak sözleşmeyi sona erdirmek istediği halde, bu olayı ve olayın tarihini öğrendiği tarihten itibaren 6 işgünü içinde bu hakkını kullanmak zorundadır. Eğer sözkonusu olayın varlığını ortaya çıkarmak için bir soruşturma yapmak gerekiryorsa, 6 günlük süre bu soruşturmanın bitmesinden sonra başlar. Eğer sözkonusu olay tekrar ederek süregelen bir olaysa (örneğin işçinin sürekli olarak bir kaç ay boyunca zimmetine para geçirmesi gibi) 6 günlük süre, eylemin son bulduğu tarihten itibaren işlemeye başlar.
6 günlük sürenin yanında bir de 1 yıllılc süre sözkonusudur. Eğer ahlak ve iyiniyete aykırılık yaratan olayın gerçekleştiği günün üzerinden 1 yıl geçmişse, işveren bu nedeni kullanamayacaktır. Öyleyse işveren, böyle bir haklı nedeni olayın gerçekleşmesinden itibaren en geç 1 yıl ve olayı öğrenmesinden itibaren en çok 6 gün içinde kullanması gerekir. Bu sü-
releri geçiren işveren, sözkonusu nedene dayanarak sözleşmeyi feshedemez.
Ahlak ve iyiniyete aykırılık dışmdaki haklı nedenleri ise kullanmak için işverene kesin bir süre verilmiş değildir. Ancak haklı nedeni öğrenen işveren, düşünüp karar vermeye yetecek "uygun bir süre" içerisinde bu hakkı kullanmalıdır. Yoksa bundan vazgeçmiş sayılır.
70- İşveren Fesih Bildiriminde Haklı Nedenleri Göstermek ve Bu Nedenleri İspat Etmek Durumunda mıdır?
Süresiz feshi ihbar yapmak isteyen işveren, feshi ihbarında haklı bir nedene dayandığını belirtmek zorundadır. Ancak bu nedenin bildirilmesi veya somut bir olay gösterilmesi koşul değildir. Neden belirtilmeyen bu durumlarda işçi nedenini sorduğu zaman, işveren ona bu nedeni bildirmelidir. Feshi ihbar ile belirtilen veya sonradan bildirilen bu neden ile işveren bağlıdır. Daha sonra ortaya çıkan veya o anda mevcut olup işverence bilinen başka bir nedene dayanılmaz. Feshi ihbar ile birden çok neden gösterilmişse, bunlardan sadece birisinin gerçekleşmiş olması yeterlidir.
Haklı bir nedene dayanarak süresiz feshi ihbarda bulunan işveren, uyuşmazlık çıkması durumunda, fesih anında haklı bir nedenin varlığını ispat etmekle yükümlüdür. İşveren haklı neden yaratan olayları tuttuğu tutanaklar, işyeri kayıtları ve tanık beyanlarıyla ispat edebilir. Bu durumda karşı taraf da bunun aksini örneğin belirtilen nedene dayanılmadığını veya bir nedenin bulunmadığını ispat etmeye çalışacaktır.
SONA ERMENİN SONUÇLARI
71' Yeni İşçi Alma Yasağı Sözkonusu mudur?
İşveren, yasada belirtilen kimi durumlarda, işten çıkarttığı işçilerin yerine belirli bir süre yeni işçi alamayacaktır.
Yasaya göre: -İşveren, işçinin sözleşmesini süreli feshi ihbar ile (İY
md.13) sona erdirilirse -İşveren, "sağlık nedenlerinden" birisi olan "işçinin bu
laşıcı veya işiyle bağdaşmayacak derecede tiksinti verici bir hastalığa yakalanması" nedeniyle işçinin sözleşmesini süresiz feshi ihbar ile sona erdirirse
-İşveren, işçinin işyerinde 1 haftadan fazla çalışmamasına yol açan bir "zorlayıcı neden"sebebiyle işçinin sözleşmesini süresiz feshi ihbar ile sona erdirirse
-İşçi, işyerinde işin 1 haftadan fazla durmasına yol açan bir "zorlayıcı neden" sebebiyle hizmet sözleşmesini kendisi sona erdirirse, işveren, sözleşmenin sona erme tarihinden itibaren 6 ay içinde işten çıkan veya çıkartılan işçi yerine yeni işçi alamaz.
İşyerinin el değiştirmesi veya kapatılıp yeniden faaliyete geçmesi halinde ya da mevsim veya kampanya nedeniyle kapanan işyerinin yeniden işletilmeye başlanması halinde de yeni işçi alma yasağı uygulanır. Örneğin, işveren (A), işçi (İ)"-nin iş sözleşmesini, herhangi bir nedene dayanmaksızın süreli feshi ihbar yolu ile feshetmiştir. Bu olaydan 2 ay sonra da işyerini (B)"ye devretmiştir.Bu durumda yeni işveren (B), 4 ay boyunca, işveren (A)"nın sözleşmesini feshettiği işçi (İ)"nin yerine yeni işçi alamayacaktır. Ancak belirtilmelidir ki, hizmet sözleşmesi yukarıda belirtilen nedenlerle sona eren işçi, emeklilik yaşını doldurmuş ve aynı zamanda yaşlılık ya da emeklilik aylığına hak kazanmışsa, işveren bu yasakla bağlı değildir. Yaşlılık aylığı alan eski işçinin yerine yeni işçi alabilir.
işverenin, yukarıdaki nedenlerle sözleşmesi sona eren işçilerin yerine 6 ay boyunca yeni işçi almasının yasaklanması, mutlak bir yasak değildir. Eğer işveren bu 6 aylık süresi içerisinde işten çikan-çıkartılan işçi yerine aynı nitelikteki iş için yeni bir işçi almak isterse, durumu uygun araçlarla yayınlamak ve ayrıca işçinin kaydettirdiği adresine noter aracılığı ile duyuru yapmak zorundadır. Bu duyuruyu alan eski işçi, duyurunun kendisine tebliği tarihinden itibaren 15 gün içinde işyerine başvurursa, işveren onu işe almak zorundadır.
İşveren, yasada yer alan yeni işçi alma yasağına aykırı davranırsa veya eski işçisini yeniden işe almazsa, İş Yasası Md.98/B"de belirtilen para cezasına çarptırılacaktır.
72'İşten çıkarma Durumunda İşverenin Öteki Yükümlülükleri Nelerdir?
Yukarıda belirtildiği üzere iş sözleşmesi herhangi bir nedenle sona erdiğinde işveren tarafından işçiye bir "çalışma belgesi" verilmek zorundadır.
Bunun yanında hizmet sözleşmesinin sona ermesinin, işvereni yerine getirmekle yükümlü kıldığı diğer yükümlülükler şunlardır:
-Koşulları gerçekleştiği halde işçiye "kıdem tazminatı" ödenmesi (İY md.14)
-İşçinin işlemiş ücreti ile sözleşme ve yasadan doğan para ve para ile ölçülmesi mümkün menfaatlerinin (örneğin ikramiye, prim, yakacak, yol, çocuk yardımı gibi sosyal yardımlar v.s.) tam olarak ödenmesi (İY md.26)
-İşçiye ait eşya ve belgelerin geri verilmesi -İşçinin vereceği zararların karşılığı olmak üzere kesi
len milli bir bankaya yatırılan 10 günlük ücretin işçiye faiz ve diğer gelirleriyle iade edilmesi (İY md.31)
-İşçinin hak kazanıp da kullanamadığı ücretli yıllık izine ait ücretin sözleşmenin sona erdiği tarihteki ücret üzerinden hesaplanıp işçiye ödenmesi (İY md.56)
-Sözleşmesi sona eren işçinin, sona erme tarihini izleyen, aym 15"ine kadar işyerinin bağlı olduğu Bölge Müdürlüğüne ve çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bildirilmesi (Sen.K md.62)
-İşine son verilen işçi sayısı 10 ve daha fazla olduğu halde, bu işçilerin isim ve niteliklerinin, çıkarma tarihinden en az 1 ay önce İş ve İşçi Bulma Kurumu"na bildirilmesi
73'Kıdem Tazminatı Halcl(inın Koşulları Nelerdir?
Kıdem tazminatı, belirli bir süre çalışıp hizmet sözleşmesi sona eren işçiye, yasada sayılan durumlarda ödenmesi gereken paradır. Kıdem tazminatının miktarı işçinin almakta olduğu ücret ve hizmet süresine göre değişir.
Kıdem tazminatı, ancak İş Yasası, Deniz İş Yasası ve Basın İş Yasasına tabi olan bir işte, "işçi" niteliği ile çalışanların yararlanabileceği bir tazminattır. Bu yüzden örneğin Memurlar ve Borçlar Yasasına bağlı olarak çalışan işçiler bu tazminattan yararlanamaz.
Kıdem tazminatı hakkı için aranan ilk koşul, işçinin en az 1 yıl aynı işverene bağlı olarak çalışmış olmasıdır. 1 yıllık bu süre, hizmet sözleşmesinin yapıldığı değil, işçinin fiilen çalışmaya başladığı tarihten itibaren işlemeye başlar.
Kıdem tazminatı hakkının doğabilmesi için gerekli ikinci koşul ise, hizmet sözleşmesinin yasada belirtilen hallerden birisi ile sona ermesidir. Yasada belirtilen bu sona erme halleri dışındaki bir şekilde sona eren hizmet sözleşmesi, işçiye kıdem tazminatı hakkı kazandıramaz. Yasada belirtilen bu sona erme hallerini 3 başlık altında toplamak mümkündür.
Sözleşmeyi işveren feshetmişse:
İşverenin, sözleşmeyi "ahlak ve iyiniyet kurallarına aykırılık yaratan haller" sebebiyle süresiz feshi ihbar ile sona er-
dirmesi dışında, işverenin her türlü feshi ihbarı işçiye kıdem tazminatı hakkı verir.
Örneğin işveren, hizmet sözleşmesini "süreli feshi ihbar" sona erdirmesi halinde işçi kıdem tazminatına hak kazanır. Bunun gibi işverenin "sağlık nedenleri" ile veya "zorlayıcı nedenler"dolayısıyla yapacağı "süresiz feshi ihbar" durumu da işçiye kıdem tazminatı hakkı kazandırır.
Yasal kaynağı farklı olmakla beraber belirtilmelidir ki, işverenin, kusurlu olarak yasa dışı greve katılan işçilerin sözleşmelerini bu nedenle derhal sona erdirmesi halinde, bu işçiler kıdem tazminatına hak kazanamayacaktır.
Sözleşmeyi işçi feshetmişse:
İşçi, hizmet sözleşmesinihaklı nedenlerle dayanarak süresiz feshi ihbarla sona erdirdiği bütün hallerde kıdem tazminatı almaya hak kazanır. Yasa, işçinin dayandığı haklı nedenler arasında herhangi bir ayrım yapmamıştır. Öyleyse işçinin süresiz feshi ihbarda dayandığı haklı neden ister bir "sağlık nedeni" olsun, ister bir "ahlak ve iyiniyet kurallarına aykı-rırlık" olsun, isterse de bir "zorlayıcı neden" olsun, işçi kıdem tazminatı almaya hak kazanacaktır.
İşçi, sözleşmeyi haklı bir nedene dayanmaksızın "süreli feshi ihbar" ile sona erdirdiği durumda kural olarak kıdem tazminatına hak kazanamaz. Ancak İş Yasası uyarınca bazı istisnai hallerde haklı^Dir nedene dayanmaksızın süreli feshi ihbar ile sözleşmeyi sona erdiren işçi, kıdem tazminatı alabilecektir. Bu istisna haller şunlardır:
-İşçinin hizmet sözleşmesini "muvazzaf askerlik" görevini yerine getirmek için süreli feshi ihbarla sona erdirmesi
-İşçinin bağlı bulunduğu, yasayla kurulmuş olan kurum ve sandıklardan yaşlılık, emeklilik veya sakatlık aylığı veya toptan ödeme alma amacıyla sözleşmeyi süreli feshi ihbarla sona erdirmesi
-Kadın işçinin, evlendiği tarihten itibaren 1 yıl içinde kendi isteği ile sözleşmeyi süreli feshi ihbarla sona erdirmesi halinde, sözkonusu işçi kıdem tazminatı almaya hak kazanacaktır.
İşçinin Ölümü:
İşçinin ölmesi nedeniyle hizmet sözleşmesi sona erdiği takdirde, işçinin mirasçıları, ölen işçi en az 1 yıl çalışma koşulunu yerine getirmişse, kıdem tazminatını almaya hak kazanırlar. İşverenin, işçinin mirasçılarına kıdem tazminatı ödemesi, işçinin ölümüne yol açan olayda kusuru olup olmamasına bağlı değildir. İşçi, ölüme yol açan olayı kendi kusuruyla yaratmış olsa bile, işveren, mirasçılarına kıdem tazminatı öder.
74-Kıdem Tazminatı İçin Sözlconusu Olan 1 Yıllık Sürenin Hesabı Nasıl Yapılır?
İşçinin kıdem tazminatı alabilmesi için gerçekleşmesi gereken 1 yıllık çalışması hesaplanırken işçinin fiilen çalışmaya başladığı tarihten hizmet sözleşmesinin sona ermesine kadar geçen süre gözönüne alınacaktır. Burada kastedilen "yı-1" takvim yılıdır. Örneğin fiilen çalışmaya 2.3.1997 tarihinde başlayan bir işçi, bu tarihten itibaren 1 tam yıl geçmesi ile yani 2.3.1998 tarihinde kıdem tazminatı için gereken kıdem koşulunu gerçekleştirmiş olur.
Bu bir yıllık süre hesaplanırken, hizmet sözleşmesinin sürdüğü tüm dönemler gözönüne alınacaktır. İşçinin bu dönemde çalışarak geçirdiği günler yanında, hizmet sözleşmesinin devam etmesine karşın çalışmadığı süreler de gözönüne alınır. Örneğin işçinin çalışmadığı hafta tatili, ulusal bayram, genel tatil, ücretli yıllık izin, ücretsiz izin, iş kazası ve meslek hastalığı nedeniyle izinli geçen süreler, kadın işçilerin doğum nedeniyle çalıştırılmadıkları süreler veya zorlayıcı nedenler dolayısıyla çalışılmayanı haftalık süre gibi hizmet sözleş-
meşinin askıda kaldığı tüm süreler, 1 yıllık kıdemin hesabında gözönüne alınacaktır. Sayılan bu çalışılmayan günler, dikkat edilirse hizmet sözleşmesi devam etmekteyken geçen sürelerdir. Hizmet sözleşmesi sona erdikten sonra geçen süreler kıdem hesabında dikkate alınmaz.
Ancak yasal grev ve lokavt sırasında işçilerin hizmet sözleşmeleri sona ermemesine karşın, bu dönemde geçen süreler 1 yıllık kıdemin hesabında gözönüne alınmaz.
Belirtmek gerekir ki, eğer bir işçi, işveren ile haftanın veya her ayın sadece belirli günlerinde çalışmak üzere hizmet sözleşmesi yapabilir. Bu halde işçinin 1 yıllık kıdemi hesaplanırken sadece çalıştığı günler gözönüne alınmaz. İşçinin çalışmadığı günler ile birlikte hizmet sözleşmesi eğer 1 tam yıl sürmüşse, işçi kıdem tazminatı için gereken koşulu sağlamış olur.
75-Hizmet Sözleşmesinde Ara Vermelerin Olması Durumunda Kıdem Tazminatı Nasıl Hesaplanacaktır.
İş Yasasına göre işçinin kıdemi, hizmet sözleşmesinin devam etmiş veya aralıklarla yeniden yapılmış olmasına bakılmaksızın, aynı işverenin bir veya değişik işyerlerinde çalıştığı süreler birlikte gözönüne alınarak hesaplanır.
Yani bir işçi, ara vererek aynı işveren yanında çalışmışsa, daha önce yaptığı çalışma süreleri, en son çalışma süresine eklenerek işçinin kıdem tazminatı hesabına esas kıdemi bulunacaktır. Örneğin İşveren (A)"nın yanında 1993 yılından 1995 yılına kadar çalışıp, sözleşmeyi sona erdiren bir işçi 1997 yılında işveren (A) ya ait herhangi bir işyerinde yeniden çalışmaya başlamış ve sözleşmesi 1998 yılında sona ermiştir. Bu işçinin toplam kıdem süresi 1993-1995 arasındaki 2 yıllık çalışması + 1997-1998 arasındaki 1 yıllık çalışması = 3 yıldır.
Eğer, işçinin son çalışma döneminden önceki çalışma dönemindeki çalışması karşılığı ona kıdem tazminatı verilmişse, işçinin hak kazanacağı kıdem tazminatı toplam çalışma süresi üzerinden hesaplanır. Ancak önceden ödenen kıdem tazminatı miktarı, toplam çalışma süresine göre hesaplanan kıdem tazminatından düşülür, çünkü bir işçiye aynı çalışma dönemi için bir kereden fazla kıdem tazminatı ödenemez. Örneğin yukarıdaki işçiyi ele alırsak; bu işçinin 1997-1998 tarihleri arasında son brüt ücreti 45.000.000. TL. ise, bu işçi 45x3=135.000.000.TL kıdem tazminatı alacaktır. Ancak bu işçi eğer 1993-1995 tarihlerindeki çalışması için örneğin 30.000.000.TL. kıdem tazminatını önceden almış ise, toplam 3 yıllık bu çalışması için 135-30=105 Milyon TL.kıdem tazminatı alabilecektir.
76'İşyerinin Bir Başkasına Devri ya da Başka Bir Yere Nakli Durumunda İşçinin Kıdem Tazminatını Kim Verecektir?
İşyerinin el değiştirmesi veya nakli halinde tıpkı hizmet sözleşmesine aralıklara devam etmesinde olduğu gibi işçinin kıdemi kesilmez. Örneğin İşveren (A) döneminde ona ait işyerinde
1 yıl çalışan bir işçi, işyeri işveren (B)"ye devredildikten sonra kıdeminin hesaplanmasını istediğinde, işveren (A) ve işveren (B) döneminde yaptığı çalışmalar birlikte gözönüne alınır.
Kıdem süresi bu şekilde belirlenen işçinin kıdem tazminatını kim ödeyecektir? Yeni işveren mi yoksa işyerini devreden eski işveren mi? Öncelikle bu durumda, işçinin son aldığı brüt ücret üzerinden hesaplanacak kıdem tazminatı için işçi bir başvuruda bulunduğu zaman, bu ödemeyi "yeni işveren" yapacaktır. İşçiye, son aldığı ücret üzerinden tüm kıdem tazminatı miktarını ödeyen yeni işveren, işçinin eski işverenine
başvurarak ondan devir tarihine kadar işleyen kıdem tazminatı miktarını isteyebilir. Eski işveren, devir tarihinde işçinin aldığı ücret miktarı üzerinden eski çalışma dönemi için, yeni işverene karşı sorumludur. Örneğin; işçi, işveren (A)"nın yanında işe girmiş, 1 yıl çalışmıştır. Tam bu sırada işveren (A) 2.2.1996 tarihinde işyerini işveren (B)"ye devretmiştir. İşçi, işveren (B) işyerini devraldıktan sonra 2 yıl daha çalışmış ve 2.2.1998 tarihinde kıdem tazminatı almaya hak kazanacak bir şekilde işten ayrılmıştır. Burada işçinin kıdemi eski işveren + yeni işveren yanındaki toplam çalışma süresi yani 1+2=3yıl-dır. 2.2.1998 tarihinde işten ayrılırken bu İşçinin almakta olduğu son brüt ücretinin 45.000.000.TL. olduğu varsayılırsa, işçinin almaya hak kazandığı kıdem tazminatı miktarı 45x3=135 milyon TL. olacaktır. Bu miktarı işçi yeni işverenden ister. Yeni işveren bu tazminatı ödedikten sonra eski işverene, işçinin kendinden önceki çalışma dönemi için ödediği kıdem tazminatı miktarını almak için başvurur. Olayımızda işyeri 2.2.1996 tarihinde devredilmiştir. Eski işveren, işçiye bu tarihte ödenen ücret miktarı ile sorumludur. Yani işçi bu tarihte 20.000.000.TL. almakta ise, eski işveren 20.000.000 x işçinin devirden önce çalıştığı tam yıl sayısı miktarında yeni işverene ödeme yapar. Burada bu miktar 20x1=20 Milyon TL.dir. Öyleyse işçiye 135 milyon kıdem tazminatı ödeyen yeni işveren, bunun 20 milyonunu eski işverenden isteyebilir.
77- Kıdem Tazminatı Nasıl Hesaplanır?
Kıdem tazminatı miktarı, işçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet sözleşmesinin devamı süresince geçen her tam yıl için 30 günlük brüt ücret tutarıdır. Bir tam yıldan artan süreler için de aynı oran üzerinden ödeme yapılır.
Tazminatın hesap edilmesinde gözönüne alınan ücret, işçinin almakta olduğu son ücrettir. Bu miktar içine işçiye ödenen prim, ikramiye, çocuk zammı gibi ödemeler ile yemek ve vasıta yardımları gibi parayla ölçülebilen ve devamh-
Ilk gösteren sosyal yardımlar da eklenecektir. Bu sosyal yardım, prim ve ikramiye 1 sene için toplam kaç TL. ödendiyse bu rakam 365"e bölünecek ve bulunan sonuç, işçinin 1 günlük "çıplak (asıl) ücretine" eklenerek, işçinin 1 günlük brüt ücreti bulunacaktır. İşçinin 1 günlük brüt ücret x 30, işçinin kıdem tazminatına esas alınacak son ücretini gösterir.
ÖRNEK 1
İşçi (İ)"nin brüt (çıplak) aylık ücreti 5.990.000 TL. ve işe giriş tarihi 1 11 1987 işten ayrılış tarihi 12 4 1994 dür.
11 gün 5 ay 6 yıl çalışan bu işçinin kıdem tazminatı hesabına esas tutulacak aylık giydirilmiş ücreti şu şekilde hesaplanır.
Brüt aylık ücret 5.990.000 Toplam yıllık ikramiyeden brüt aya (5.990.000=12 ay) 499.000 Toplam yakacak yardımlarından brüt aya(3.750.000=12 ay) 312.000 ToplamYemek yardımlarından brüt aya(20.000x26günx11 ay=12) 476.000
7.278.0 TL
İşçinin işinden ayrıldığı dönem için kıdem tazminatı, tavan"ın 13.267.500 TL.olduğu düşünülürse, işçinin kıdem tazminatına esas ücreti bu tavan"ın altındadır.
Öyleyse bu işçinin kıdem tazminatı alacağı: 6 yıl için=7.278.000x6= 43.672.000TL 5 ay için=7.278.000:(12ay)x5= 3.032.000 TL 11 gün için=7.278.000:365gün)x11 + 219.400 TL
46.925.0 TL
ÖRNEK 2 işçi (A) işten ayrılışı: 19 02 1998 İşe girişi: 22 05 1996
27 gün 08 ay 01 yıl Grev-Lokav -- gün -- ay - y ı l
27 gün 08 ay 01 yıl
33.333.000 ücret 85.419.000 iş tazminatı 39.584.000 ilave tediye
3.000.000 sosyal yardım ek iş tazminatı vardiya % 3 lü
5.500.000 yemek bedeli lisan tazminatı
166.836.000 Yekûn
Bu dönem için kıdem tazminatı Tavan:149.990.000 TL.olduğu için işçinin aylık kıdem tazminatı miktarı bu tavanı geçemez. Bu yüzden: kıdem tazminatına esas ücret 149.990.000 x 01 = 149.990.000 yıllık kıdem tazmintı 12.499.166 x 08 = 99.993.000 aylık kıdem tazminatı
416.638 X 27 = 11.249.226 günlük kıdem tazminatı 261.232.554 ödenecek kıdem tazminatı 233.570.400 ödenecek ihbar tazminatı 494.802.954 ödenecek toplam tazminat
78'Kıdem Tazminatı İçin Asgari ve Azami Militar Öngörlümüş müdür?
Evet, İş Yasası uyarınca, işverenler işçilerine "asgari ücretin" altında ücret ödeyemeyeceği için, 1 tam yıl karşılığı
ödenecek kıdem tazminatı miktarı, asgari ücretin 1 aylık net miktarı altında olamaz Bu miktar şu an 16 yaşını doldurmuş olan işçiler için aylık 35.437.500.- TL., 16 yaşını doldurmamış işçiler için ise 29.925.000.-TL.dir.
Kıdem tazminatı azami miktarı için de bir sınırlama getirilmiştir. İş Yasasına göre, kıdem tazminatlarının yrllık mik-tan Devlet Memurları Yasasına tabi en yüksek devlet memuruna Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre 1 hizmet yıl içinde ödenecek azami emeklilik ikramiyesini aşamaz. Yani işçiye çalıştığı her tam yıl için ödenecek 1 yıla denk gelen tazminat miktarı, en yüksek derecede devlet memuruna ödenen 1 yıllık emeklil ik ikramiyesini aşamaz. Bu miktar şu an 149.990.000TL.-dir.
79-Kıdem Tazminatının Zamanında Ödenmemesi Durumunda Gecil<me Faizi Sözkonusu mudur?
Kıdem tazminatının zamanında ödenmemesi durumunda işçi ya da işçinin ölümünde yakınlarınca açılacak davanın sonucunda yargıç, gecikme süresi için ödenmeyen süreye göre mevduata uygulanan en yüksek faizin ödenmesine karar vermek zorundadır. Sözkonusu gecikme faizi hizmet sözleşmesinin feshi tarihinden itibaren hesaplanır. Mevduata uygulanan en yüksek faizin hesabında ise, faiz miktarının yıllık dönemler itibariyle göz önünde bulundurulması gerekir. Yine gecikme faizine tekrardan faiz yürütülemez.
Kıdem tazminatının taksitle ödenmesini kabul eden işçi, gecikme faizi hakkını saklı tutmadığı takdirde, sonradan bunu işverenden isteyemez.
80- Kıdem Tazminatı Sigorta Ettirilebilir mi?
Kıdem tazminatının alacaklısı, sağlığı süresince işçi, ölümü halinde ise yasal mirasçılarıdır. Borçlusu ise işverendir. İşvrenin kişisel olarak bu sorumluluğunu başka şahıs ve-
ya şirketlere devretme olanağı da bulunmamaktadır. Bu bağlamda İş Yasası "kıdem tazminatından doğan sorumluluğu işveren öze! şahıslara veya sigorta şirketlerine sigorta ettiremez" diyerek bu hususu açıkça hüküm altına almıştır. Hizmet sözleşmesinde ya da toplu iş sözleşmelerinde kıdem tazminatının sigorta ettirilmesi yolunda bir hüküm konulmuş ise, bu hüküm geçersizdir.
81'Kıdem Tazminatı Zamanaşımına Uğrar mı?
Kıdem tazminatı isteme hakkı, on yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Yani hizmet sözleşmesinin feshi tarihinden itibaren on yıl içinde kıdem tazminatı isteminin dava edilmesi gerekir.
82' İbraname Nedir? Nasıl, Ne Zaman Düzenlenir, Konusu ve İçeriği Ne Olmalıdır?
İbra sözleşmesi ya da yaygın kullanımıyla ibraname; mevcut olan bir alacağı ortadan kaldırmayı sağlayan bir sözleşmedir. İş hukuku bağlamında ibraname ise; işçinin işten ayrılırken ücret, fazla çalışma, yıllık ücretli izin alacağı, ihbar ve kıdem tazminatı vb gibi alacaklarını aldığına, başka bir alacağının kalmadığına ilişkin olarak imzalayarak işverene verdiği belgeye denir. İbranamenin yazılı olarak düzenlenmesi koşuldur. Kural olarak ibraname hizmet sözleşmesinin sona ermesi anında düzenlenir. Hizmet sözleşmesi sona ermeden önce işçi çalışırken işçiden alınan ibraname geçerli değildir. Böyle bir ibraname dava ve talep hakkını ortadan kaldırmaz. İbranamenin daktiloyla ya da elle yazılması veya noter huzurunda düzenlenmesi konusunda hiçbir sınırlama sözkonusu değildir.
İbranamenin işverene teslim edilmiş olması koşuldur. Ayrıca ibra sözleşmesinin hak düşürücü niteliği yüzünden, ibranamenin temyiz gücüne sahip ve reşit işçilerce verilmesi gerekir. Örneğin 18 yaşından küçük olan bir işçinin yasal temsilcisinin rızası olmadan verdiği ibraname geçersizdir.
ibranamenin, şüphe ve tereddütlerden uzak bir açıklıkla düzenlenmesi gerekir. Yani ibra edilen alacakların, örneğin fazla çalışma ücretleri, genel tatil ücretleri, yıllık ücretli izin, ihbar tazminatı, kıdem tazminatında olduğu gibi nitelikleri ve miktarları ayrı olarak şüpheye yer bırakmayacak tarzda ibranamede gösterilmesi gerekir. İbranamede alacaklarının nelerden ve ne miktardan ibaret olduğu açıkça belirtilmemişse bu durumda bu belge, sadece içerdiği miktar itibariyle makbuz hükmündedir. Yoksa ibraname olarak kabul edilemez. Yine ödeme ve hesap şeklini gösteren belgeden başkaca hakkı kalmadığını içeren bildirim de ibraname değildir. Bu şekilde işçi tarafından yapılan bildirim hukuki bağlamda, sadece içerdiği miktar itibariyle makbuz hükmündedir. O halde bu makbuzun kapsamı dışında kalan alacaklar işçi tarafından talep edilebilir. Ayrıca işçinin işverenden olan gerçek alacağı ile ibranamede belirtilen miktar arasında belirgin bir oransızlık sözkonusu ise, bu durumlarda bu belge ibraname olarak değil, yalnızca ödenen miktara ilişkin bir makbuz olarak kabul edilir.
Henüz doğmamış haktan ibra alınması sözkonusu değildir (Bkz Ek.6).
S3- İbra Belgesinin Hükümsüzlüğü Hangi Durumlarda., Ne Kadar Süre İçinde İleri Sürülebilir ve Bu Hükümsüzlük Hangi Araçlarla İspat Edilebilir?
İbranamenin özgür iradeyle değil, aldanma, aldatma, korkutma sonucu düzenlenmesi durumunda, ibra belgesinin hükümsüzlüğünden söz edilir.
İşçinin ibranameyi başka bir belge sanarak imzalaması ibra sözleşmesi konusu hakkında aldanmasıdır. Yine ibranamenin işçi tarafından başkaca bir alacağının kalmadığı, çıkarılan hesabın doğru olduğu zanısıyla imzalanması durumunda da, ibranamenin içeriği ile ilgili aldanmadan söz edilir. İşverenin işçiyi ibra sözleşmesinin konusu ve içeriği hakkında bilinçli olarak yanıltması ise aldatmadır.
öte yandan işveren işçiye işten ayrılırken, tüm haklarını aldığına ilişkin bir ibraname imzalaması koşuluyla, haklarının bir bölümünü ödeyeceğini aksi halde, kendisine hiçbir hakkını ödemeyeceğini söyleyerek işçiyi böyle bir ibraname imzalamaya zorlarsa bu korkutma sayılır.
İşte aldatılarak, korkutularak ya da hile ile elinden ibraname alınmış ise, bu durumda işçi, aldatılmayı, hileyi öğrendiği ya da baskının kalktığı tarihten itibaren bir yıl içinde, irade bozukluğu nedeniyle ibra belgesinin hükümsüzlüğünü ileri sürebilir. Bir yıllık süre hak düşürücü süredir. Hükümsüzlüğü işçi tanıkla ispat edebileceği gibi ayrıca işyerinin ticari kayıtlarına vb geçip geçmediğinin araştırılmasını da talep edebilir.
84- Çalışma Belgesi Nedir, Kapsamı, Düzenleniş Biçimi Nasıldır?
Hizmet sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi, yani işçinin işyerinden ayrılması durumunda işveren, işçiye ne iş yaptığını ve işyerinde ne kadar süre ile çalıştığını belirtir bir belge vermekle yükümlüdür. Bu belgeye çalışma belgesi denir (Bkz. Ek 7).
Belgeye yapılan işin ne olduğu ve çalışma süresinin gösterilmesi yanısıra işi yapan işçinin kimliği yani adı soyadı, baba adı, doğum yeri, yılı, işyerinin unvanı ile adresinin de yazılması da gerekir. İşverenin yükümlülüğü, yasada belirtilen yukarıda sıraladığımız bilgileri içeren bir belgeyi vermekle sınırlıdır. Bunun dışında işveren, işçinin çalışma tarzı işyerinden ayrılış nedeni, ücreti gibi bilgileri belge üzerinde göstermek zorunda değildir.
İşveren, işçinin istediği çalışma belgesini vermemekte direnirse ya da belgeye doğru olmayan bilgiler yazarsa, işçinin veya yeni işine girdiği işverenin isteği üzerine o yerdeki Muhtar ya da Mülki Amir taraf ından yapılacak araştırma sonucunu gösteren belge işçiye veya yeni işverene verilir. İşvere-
nin, işçiye çalışma belgesi verme yükümlülüğü 10 yıl ile sınırlıdır.
Belgenin zamanında verilmemesinden veya belgede doğru olmayan yazılar bulunmasından ötürü zarar gören işçi veya yeni işveren, eski işverenden zarar ziyan talep edebilir.
Öte yandan çalışma belgesini işçiye vermeyen veya bı* belgede gerçeğe aykırı bilgi veren, beş işçiye kadar işçi çalıştıran işveren veya vekiline yüzbin lira, daha fazla işçi çalıştıranlara üçyüzbin lira para cezası, tekrarı halinde belirtilen bu cezalar iki kat olarak verilir.
SOSYAL GÜVENLİK
85-506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa* göre "sigortalı" kimdir?
SSK"ya göre "sigortalı" sayılmak için üç koşulun birara-da bulunması gerekir:
-çalışmanın hizmet sözleşmesine dayanması -İşin işverene ait bir işyerinde yapılması -Kişinin madde 3"de sayılanlar arasında bulunmaması
(Madde 3"deki istisnalar için (Bkz Ek. 8 )
Hizmet sözleşmesi işçinin, bir ücret karşılığında işverene bağımlı olarak iş görmeyi borçlandığı sözleşmedir. Bu nedenle örneğin, sekreterler, vasıfsız işçiler sigortalı sayılırlar. Buna karşılık ticaret şirketlerinde temsil ve idare yetkisi bir şirket ortağına bırakıldığında aradaki ilişki vekalet sözleşmesine dayandığı için sigortalılık sözkonusu olmayacaktır.
Sigortalı sayılabilmek için ayrıca çalışmanın işverene ait bir işyerinde yapılması gerekmektedir. Bu nedenle örneğin, işini kendine ait bir büroda yerine getiren muhasebeci veya mali müşavir sigortalı sayılamayacaktır.
Bundan başka SSK"da m.3"de birçok istisnalara yer verilmiştir. Bunlardan bazıları zaten hizmet (iş) sözleşmesine göre çalışmayan kişilerdir. Bazıları ise, hizmet sözleşmesine göre çalışsalar bile sigortalı sayılamayacak olan kişilerdir. Bunların bir kısmı tamamen sosyal sigortalar kapsamı dışında kalırken bir kısmının birtakım sigorta kollarından yararlanabilecekleri öngörülmüştür. Örneğin, işverenin ücretsiz çalışan eşi, tamamen SSK kapsamı dışında kalırken, çıraklar hakkında sadece iş kazası ve meslek hastalığı sigortası ile hastalık sigortası hükümleri uygulanır.
86- Sigortalı çalıştırmaya Başlayan İşverenin Yükümlülükleri Nelerdir?
İşveren, eğer o işyerinde ilk defa olarak sigortalı çalıştırmaya başlamışsa, işyerini örneği Kurum"ca hazırlanacak bil-
dirgesiyle (Bkz.Ek 9) sigortalı çalıştırmaya başladığı tarihten itibaren en geç 1 ay içinde Kuruma bildirmekle yükümlüdür. Bu bildirgenin verilmemesi veya geç verilmesi SSK" da belirtilmiş olan hak ve yükümlülükleri ortadan kaldırmaz.
*Bundan sonra bu kanun için "SSK" kısaltması kullanılacaktır.
Bu nedenle diğer yükümlülüklerini yerine getirmeyen işveren, buna aykırı davranması nedeniyle sorumlu tutulabilecektir. Ayrıca bu yükümlülüğe aykırı davranan işverene aylık asgari ücretin 3 katı tutarında idari para cezası verilir.
İşveren ayrıca çalıştırdığı sigortalıları örneği Kurumca hazırlanacak bildirgelerle (Bkz. Ek 10 ) en geç 1 ay içinde Kuruma bildirmeye zorunludur. İşçilerin Kuruma bildirilmemesi halinde işverenler herbir sigortalı için bir aylık asgari ücret tutarında idari para cezası öderler. Ancak sigortalılığın başlangıcı, bu bildirimin yapıldığı tarih olmayıp, çalıştırılan kişinin fiilen işe başlama tarihidir. Bunun anlamı sigortalılığın başlangıcı açısından önemli olanı çalışma olgusu olduğudur. Bu bağlamda, bir işyerinde işe alınmış olan kimse, o işyerinde fiilen çalışmış bulunmaması halinde bu sıfatı kazanamayacaktır.
87'SSK"nm Uygulanması Bakımından İşyeri ve İşyeri Sayılan Yerler Neresidir?
SSK"nın uygulanması bakımından işyeri "sigortalıların işlerini yaptıkları yer" olarak tanımlanmıştır. Bundan başka işin niteliği ve yürütümü bakımından işyerine bağlı bulunan yerler ile dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden veya mesleki eğitim yerleri, avlu, büro gibi diğer eklentiler ve araçlar da işyeri kavramının kapsamına alınmıştır. Buna göre asıl işyerine bağlı bulunana yerler, eklentiler ve araçlar da işyerinden sayılmıştır.
-Asıl işyeri: İşyeri sigortalının işlerini yaptıkları yer biçiminde tanımlandığından, bir yerde sigortalının çalışmaya başlaması ile o yer işyeri niteliği kazanır.
-Asıl işyerine bağlı yerler: İşin niteliği ve yürütümü bakımından asıl işyerine bağlı olan yerler işyeri kavramına dahil edilmiştir. İşyerine bağlı olan yerlerin neresi olduğu her somut olaya göre değerlendirilmesi gereken bir husustur. Denilebilir ki, bir işverene ait çeşitli işler görijlen yerlerin tek bir işyeri sa-yılabilmesi için bu yerlerde görülen işlerin aynı teknik amaca yönelik olmaları ve aynı yönetim altında örgütlenmiş bulunmaları gerekir. Örneğin, bir konserve fabrikasında bulunan konserve satış bürosu asıl işyerine bağlı bir yer olarak kabul edilir.
-İşyerinin eklentileri: İşyeri eklentileri, dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden veya mesleki eğitim yerleri, avlu ve büro gibi yerler işyerinin eklentileridir. Buna karşılık, bir işyerinde bulunan lojman, işin görüldüğü yer ile aynı binada olsa da işyerinden sayılmaz
Araçlar: SSK"ya araçlar da işyerinden sayılmaktadır. Araç deyiminden işyerine ait kamyon, otomobil ve otobüs gibi taşıt araçlarının yanısıra sabit vinç, boldozer, dozer, grayder gibi makine ve aletler de araç kavramına dahildir.
İşverenin mutlaka bu araçların sahibi olması gerekmez. İşveren bu araçları kiralamış ya da ödünç almış da olabilir. Ayrıca aracın mutlaka işyeri sınırları içinde de bulunması zorunluluğu aranmamıştır. Örneğin, işçileri işyerine taşıyan servis minübüsü de bu bağlamda işyerinden sayılacaktır.
88- SSK"ya Göre "İş kazası" Nedir? Hangi Haller İş Kazasından Sayılmıştır.
İş kazası, sigortalının işverinin otoritesi altında bulunduğu bir sırada gördüğü iş veya işin gereği nedeniyle aniden ve dıştan meydana gelen bir etkenle onu bedence ya da ruhça zarara uğratan bir olay olarak tanımlanabilir.
Yasada hangi durumlarda "iş kazasr"ndan sözedile-bileceği düzenlenmiştir. Buna göre:
a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
b) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle,
c) Sigortalının, işveren tarafından görev ile başka bir yere gönderilmesi yüzünden asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
d) Emzikli kadın sigortalının çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
e) Sigortalının, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere toplu olarak götürülüp getirilmeleri sırasında meydana gelen ve sigortalıyı hemen v-eya sonradan bedence veya ruhça arızaya uğratan olay "iş kazası" olarak kabul edilecektir.
Görüldüğü gibi iş kazası olarak kabul edilen olayın oluştuğu yer ve zaman geniş olarak düzenlenmiş ve bu konuda işçiye mümkün olan azami koruma sağlanmaya çalışılmıştır. Buna göre sigortalının hangi nedenle olursa olsun, işyerinde bulunduğu sırada geçirdiği kaza iş kazası olarak kabul edilecektir. Olayın mutlaka fiilen işin yapıldığı sırada (iş saatleri içinde) meydana gelmesi koşulu da aranmamış, çalışma saatleri dışında örneğin, işçinin işyeri sayılan bir yerde voleybol oynarken düşüp, omzunu kırması iş kazası olarak kabul edilecektir.
Yine emzikli kadınlar için işyerlerinde tahsis edilen emzirme odalarında ya da bu iş için kendisine tanınan süre içinde (günde iki kez olmak üzere 45"er dakika) meydana gelen kazalar iş kazası sayılacaktır. Örneğin, sigortalının emzirme süresi içinde işyerine gelmek üzere yoldan karşıdan karşıya geçerken bir aracın çarpması sonucu ölmesi iş kazasıdır.
Bunlardan başka sigortalının işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere toplu olarak götürülüp getirilmesi sırasında meydana gelen kazalar da iş kazası sayılır. Bunun için iki koşul aranır: İşverence sağlanan bir taşıtın bulunması ve sigortalının işin yapıldığı yere bu taşıtla toplu olarak götürülüp getirilmeleridir. Örneğin, bir fabrikada çalışan işçilerin ulaşımlarının sağlanabilmesi için işveren tarafından tahsis edilen mi-nübüsün yolda kaza yapması iş kazası olarak sayılacaktır.
O halde iş kazasından sözedebilmek için, kazaya uğrayan kişinin SSK anlamında "sigortalı " olması ve olayın yukarıda a, b, c, d ve e bentlerinde sayılan yer ve zamanlarda meydana gelmesi ve son olarak kaza olayı ile sigortalının uğramış bulunduğu bedensel veya ruhsal zarar arasında bir ilişkinin bulunması yani zararın ilgili kaza sonucu meydana gelmiş olması gerekir.
89' İşyeri Sayılan Yerler Dışında Meydana Gelen Kazalar Hangi Koşullar Altında "İş Kazası " Olarak Sayılır?
SSK"da sadece işyeri ve işyeri sayılan yerlerde meydana gelen kazalar değil, kimi koşulların gerçekleşmesi durumunda, bu yerler dışında oluşan gelen olaylar da iş kazasından sayılmıştır. Bunlardan ilki, sigortalının işveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle kazaya uğramasıdır. Buna göre kaza işyerinde cereyan etmemiş olsa bile, işverenin sigortalıyı işyeri dışında bir görevle başka bir yere göndermesi veya sigortalının işin gereği olarak işyeri dışına çıkması halinde uğradığı kaza iş kazası olarak kabul edilecektir. Örneğin işveren tarafından çek bedelinin tahsili için bankaya gönderilen sigortalının yolda trafik kazası geçirmesi bir iş kazasıdır.
Yine sigortalının, işveren tarafından görev ile başka yere gönderilmesi halinde, kişinin boş zamanlarında olağan yaşantısını sürdürürken meydana gelen kazalar da iş kazası ola-
rak kabul edilebilecektir. Burada görevli olarak gönderilmesi aynı veya başka bir ilde ya da yabancı bir ülkede olması fark yaratmaz. Örneğin, işçinin boş zamanlarını değerlendirmek üzere sinemaya gitmesi ve burada elektrik kontağından çıkan yangın sonucu, yaralanması da iş kazasından sayılır.
90'SSK"da İşverenin İş Kazasından Dolayı Sorumluluğu Nasıl Düzenlenmiştir?
İş kazasının meydana gelmesi halinde SSK"ya göre işveren, bu iş kazasını o yer yetkili kolluk gücüne derhal ve Kuruma da en geç kazadan sonraki 2 gün içinde yazı ile bildirmekle yükümlüdür. Bu yükümlülüğün getirilmesinin nedeni, kazaya uğrayan sigortalının, onun ölümünde diğer hak sahiplerinin Sosyal Sigortalar yardımlarından yararlanabilmesi için öncelikle bu olaydan Kurumun haberdar edilmiş olması ve ayrıca Kurumun bu olayı iş kazası olarak kabul etmiş olması gerekir.
İşverenin bu bildirim yükümlülüğü örneği Kurumca hazırlanan "haber verme kağıdTnm Kuruma verilmesi ile yerine getirilir. İş kazasını zamanında ve usulüne uygun olarak bildirmeyen işveren Kurumun bu nedenle uğrayacağı zararlardan sorumlu tutulur. Ayrıca işveren bunun yanında iş kazasına uğrayan sigortalıya Kurumca işe el konuluncaya kadar, gerekli sağlık yardımlarını yapmak zorundadır. İşverinin bu amaçla yaptığı masraflar, daha sonra belgelerle ispat edilebildiği takdirde Kurum tarafından işverene ödenir. Yani işveren bu ikinci yükümlülüğünü yerine getirmediği takdirde Kurumun zararlarından sorumlu olacaktır.
Kuruma iş kazasının bildirilmesinden 3onra Kurum "haber verme kağıdında" iş kazası olarak belirlenen olayın gerçekten iş kazası sayılıp sayılmayacağını araştırabilir. Sigorta müfettişlerince yapılan soruşturma sonucunda haber verme kağıdında yazılı olan hususların gerçeğe uymadığı ve olayın
iş kazası olmadığı anlaşılırsa Kurumca bu amaçla yapılan masraflar işverenden tahsil edilir.
91'SSK"da Meslek Hastalığı Nasıl Düzenlenmiştir?
Sosyal Güvenlik sistemimiz, iş kazaları gibi meslek hastalıklarını da sosyal bir risk olarak kabul etmiştir. Meslek hastalığı, mesleki bir faaliyetin yürütümü yada kimi tür işlerde sürekli olarak çalışmanın kişilerde yol açtığı hastalıklardır.
SSK"ya göre meslek hastalığı "sigortalının çalıştırıldığı işin niteliğine göre tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, sakatlık veya ruhi arıza halleri" olarak tanımlanmıştır. Bu kişilere Kurum tarafından iş kazası ve meslek hastalığı sigortası bağlanır. Sigortalının bu sigortadan yararlanabilmesi için hiç şüphesiz öncelikle SSK anlamında "sigortalı" olarak kabul edilmesi gerekir. Ayrıca meslek hastalığına yakalanan sigortalının bu hastalığın bir sonucu olarak geçici veya sürekli olarak bedensel veya ruhsal bir zarara uğraması gerekir. Eğer ortaya çıkan zarar, başka bir nedenden kaynaklanıyorsa meslek hastalığından sözedilemeyecektir.
Dikkat edilirse meslek hastalığından sözedebilmek için sadece vücudun fiziki bütünlüğü değil, ruh ve sinir sisteminde meydana gelen arızalar da dikkate alınmaktadır. Yeter ki, meydana gelen arıza yapılan iş nedeniyle ortaya çıksın. Bu bağlamda, madenlerde çalışan kişilerde görülen "Pnömökonyoz" hastalığı bir meslek hastalığıdır, çünkü, madenlerdeki iş koşulları ve bu ortamda sürekli bulunulması bu hastalığa neden olmaktadır.
Hukukumuzda hangi hastalıkların meslek hastalığı olarak kabul edileceği düzenlenmiştir. Bu konudaki liste Sosyal Sigortalar Sağlık İşleri tarifesinde eklidir. Ancak bu liste mutlak değildir. Başka bir deyişle, meslek hastalıkları listesinde yer almayan fakat görülen iş ve görev sonucu ortaya çıktığı
belirlenebilen diğer enfeksiyon hastalıkları da meslek hastalığı sayılacaktır. Bununla ilgili çıkabilecek uyuşmazlıklar Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu tarafından karara bağlanır.
Ayrıca meslek hastalığına yakalanmış sigortalının Kurum yardımlarından yararlanabilmesi için Kurum hekimleri tarafından bir raporla tanınması da gerekir.
92' İşverenin Mesleic Hastalıklarından Doğan Yükümlülükleri Nelerdir?
Tıpkı iş kazalarında olduğu gibi meslek hastalıklarına yakalanan sigortalıya gerekli yardımların yapılabilmesi SSK"-nın durumdan haberdar edilmesi gerekir. Bu nedenle işverene Kurumca hazırlanan "haber verme kağıdı" (Bkz Ek 11) ile Kuruma bildirmekle yükümlüdür. İşveren bu yükümlülüğü, hastalığı öğrendiği günden başlayarak 2 gün içinde yerine getirmelidir. Bu yükümlülüğü yerine getirmeyen, eksik veya yanlış bilgi veren işveren SSK"ya karşı sorumlu olacaktır. Bu bildirimi zamanında ve gereği gibi yapmayan işveren, Kurumun bu nedenle uğrayacağı zararlardan sorumlu olacaktır.
93'İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kurulları Nedir? Nasıl Kurulur ve Hangi Amacı Taşır?
Çalışma Bakanlığınca belirlenen esaslar çerçevesinde kimi işyerlerinde işçi sağlığı ve iş güvenliği kurullarının kurulması öngörülmüştür.
Bu kurulların kurulmasının zorunlu olduğu işyerleri İş Yasası madde 6 uyarınca sanayiden sayılan ve devamlı olarak en az 50 işçi çalıştıran (50 dahil), altı aydan fazla sürekli işlerin yapıldığı işyerleridir.
Eğer aynı işverinin bu koşulları taşıyan birden çok işyeri varsa, bunların herbirisinde aynı birer işçi sağlığı ve iş güvenliği kurulu kurulur.
-işçi sağlığı ve işgüvenliği kurulları: -İşveren veya işveren vekili -İşyeri güvenlik şefi, yoksa işyerinde işçi sağlığı ve iş
güvenliği konularında görevli teknik bir kişi, -İşyeri hekimi, -Sosyal işler danışmanı, yoksa personel veya sosyal iş
leri yürütmekle görevli bir kişi, -Varsa sivil savunma uzmanı, -İşyerinde görevil formen, ustabaşı veya usta, -İşyerinde bulunan sendika temsilcilerinin kendi arala
rından seçecekleri bir işçi, işyerinde sendika temsilcisi yoksa, o işyerlerindeki işçilerin yarıdan fazlasının katılacağı toplantıda açık oyla seçilecek bir işçiden oluşur.
Bu kurulların amaçları işyerlerinde işçi sağlığı ve iş güvenliği konularında o işyerinde çalışanlara yol göstermek, gerekli önlemleri almak, bu konuda eğitim ve öğretim faaliyetlerini planlamak, işyerlerinin özelliklerine göre işçilerin periyodik muayene ve kontrollerinin yapılıp yapılmadığını izlemektir.
94- SSK: Bağlamında Prime Esas Ücret Nasıl Hesaplanır?
Sosyal sigorta primi, yasanın güvence sağladığı sonuç risklerden birinin gerçekleşmesi halinde yapılacak sigorta yardımları ile Kurum yönetim giderlerinin karşılığı olarak sigortalı ve işverenden, sigortalının kazancının belli bir yüzdesi üzerinden alınan parayı ifade eder. Bu primler zorunlu olarak sigortalı adına ve hesabına Sosyal Sigortalar Kurumuna ödenir.
Sigortalılara işverenlerin 1 ay içinde ödeyecekleri primlerin hesabında:
a) Sigortalıların o ay için hak ettikleri ücretlerin, b) Prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaktan
sigortalılara o ay içinde ödenenlerin,
c) idare veya yargı makamlarınca verilen karar gereğince (a) ve (b) fıkralarındaki yazılı kazançlar niteliğinde olmak üzere sigortalılara o ay içinde yapılan ödemelerin brüt toplamı esas alınır.
Yolluklar, çocuk ve aile zamları, ölüm, doğum ve evlenme yardımları ile ayni yardımlar bu toplamda dikkate alınmaz.
SSK" da asıl olan prim ödeme gün sayısı olduğu için bu işlemlerin hesabında esas tutulacak günlük kazancın bulunması gerekmektedir. Bu da sigortalının 1 ay içinde prime esas tutulan kazancın 1/30"udur. Günlük kazancın hesabında esas tutulan ay içerisindeki kimi günlerde çalışmamış, çalışmadığı günler için ücret almamışsigortalının günlük kazancı o ay içinde prime esas tutulan kazancı ücret aldığı gün sayısına bölünerek hesaplanır.
95'Sigortalının Birden Fazla İşveren İçin çalışması Halinde Primi Nasıl Hesaplanır?
Bir ay içinde çeşitli işverenlerin işinde çalışan sigortalının prim.lerine esas tutulacak aylık ve günlük kazancının belirlenmesinde her işverenden elde ettiği aylık ve günlük kazanç tutarı ayrı ayrı dikkate alınır ve primler buna göre hesaplanır.
96'Sosyal Sigorta Prim Oranları Nelerdir? ve Bunları Kimler Öder?
a) İş kazaları ve meslek hastalıkları sigortası primi:
Bu oran yapılan işin iş kazası ve meslek hastalığı bakımından gösterdiği tehlikenin ağırlığına göre saptanır. İş kolları tehlikenin ağırlığına göre sınıflara, bu sınıflarda özel iş koşullarına ve tehlikeyi önlemek için alınmış önlemlere göre derecelere ayrılır. Hangi iş kollarının hangi tehlike sınıfına girdiği tehlike, sınıf ve derecelerine ait prim oranlarının ve tehlike derecelerinin saptanmasında uygulanacak ilkeleri gösteren bir
tarife vardır. Bu konuyla ilgili İş Kazaları ile meslek hastalıkları sigortalar isim tarifesi 31.3.1998 gün ve 172.96 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanmıştır.
Kurum işyerinin girdiği tehlike sınıf ve derecesini ve ödenecek olan iş kazaları meslek hastalıkları sigortası primi oranı işverene yazı ile bildirilir. İş güvenliği mevzuatındaki hükümlere uygun olmadığı saptanan işler Kurumca daha yüksek primler derecelere konabilir.
Saptanan tehlike sınıf ve derecesi Kurum tarafından re"-sen takvim yılından en az 1 ay önce işverene bildirilmesi gerekir. İşveren de tehlike sınıf ve derecesinin değiştirilmesi için talepte bulunabilir. Bu değişiklik isteğinin takvim yılından en az 2 ay önce Kuruma bildirilmesi zorunludur. Yapılan değişiklik takvim yılı başında yürürlüğe girer.
b) Hastalık sigortası primi:
Bu prim, sigortalının kazancının %11"i dir. %5"i sigortalı, %6"sı da işveren tarafından ödenir, çıraklar için özel düzenleme getirilmiş ve bu oran çıraklar için kazancın %4"üdür. %2"si çırak, %2"si işveren tarafından ödenir.
o) Analık sigortası primi:
Bu primin tamamı işverenler tarafından ödenir. Sigortalının kazancının %1"i tutarındadır.
d) Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi
Sigortalının kazancının %20"sidir. %9"u sigortalı, %11"i işveren tarafından ödenir. Ancak maden işyerlerinin yeraltı işyerlerinde çalışanlar için bu oran, sigortalının kazancının %22"-sidir. %9"u sigortalı, %13"ü işveren tarafından ödenir.
97'Prim Belgeleri Nelerdir? İşverenin Bunlarla İlgili Yükümlülükleri Nelerdir?
SSK"da işverenin 1 ay içinde çalıştırdığı sigortalının sigorta primleri hesabına esas tutulan kazançlar toplamı ve prim ödeme gün sayıları ile sigorta primlerini gösteren prim belgelerini ait olduğu ayı takip eden ayın sonuna kadar SSK"ya vermekle yükümlüdür. Ayrıca Kurumca istenilmesi halinde bu belgelerin içeriğini doğrulayacak geçerli işyeri kayıtlarını da vermek zorundadır. İşveren sigortalı çalıştırmıyorsa bu durumu da yazılı olarak önceden Kuruma bildirmelidir.
Bu belgelerin örnekleri ve neler oldukları 30.10.1987 tarih ve 19619 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği"nde gösterilmiştir.
Prim belgelerinden ilki "Aylık Sigorta Primleri Bildirgesi-"dir. Bu bir takvim ayı içinde çalıştırılan sigortalıların sigorta primlerine esas tutulan kazançlar toplamını, kendilerine yapılan her türlü ayni ve nakdi yardım tutarını, prim ödeme gün sayılarını ve diğer bilgileri içerir. Bildirge ik nüsha olarak düzenlenir. Birinci nüsha Kuruma verilir, diğeri işveren tarafından saklanır.
Prim belgelerinin diğeri,"Dört Aylık Sigorta Primleri Bor-drosu"dur. Bu belgede de sigortalının adı, soyadı, sigorta sicil numarası, çalıştığı süre, sigorta pirimin hesabında esas tutulan kazançlar toplamı yer alır. Ocak-Nisan, Mayrs-Ağustos ve Eylül-Aralık döneminde olmak üzere yılda üç defa bordro verilir. Belge üç nüsha olarak düzenlenir. Birinci nüshası Kuruma gönderilir. İkincisi işveren tarafından saklanır; üçüncü nüsha da işyerinde işçiler tarafından görülebilecek bir yere asılır.
Son alarak Kurumdan yaşlılık aylığı almakta iken sosyal güvenlik destek primine tabi olarak çalışanlar ile diğer sos-
yal güvenlik kurumlarından malûllük veya yaşlılık aylığı almakta olanları çalıştıran işverenler her takvim ayı için "Aylık Sosyal Güvenlik Destek Primi Bordrosu" vermekle yükümlüdürler. Bu kişiler için işe giriş bildirgesi ve dört aylık sigorta primleri bordrosu düzenlenmez.
98' Prim Belgelerini Zamanında Vermeyen ya da Eksik Veren İşverenlerin Karşılaşacakları Hukuki Sorunlar Nelerdir?
İşverenlerin prim belgelerini yasal süresi içinde Kuruma vermemeleri ya da noksan vermeleri halinde bu belgeler Kurumca re"sen düzenlenir ve bu belgelere dayanarak ödenecek olan sigorta prim miktarları yine Kurum tarafından saptanır.
İşveren Kurumca bu şekilde saptanan ve üzerine tebliğ edilen prim borcuna karşı tebliğ tarihininden itibaren bir ay içinde ilgili Kurumı ünitesine itiraz edebilir. İtiraz tahsilatı durdurur. Yapılan itirazın reddedilmesi durumunda işveren red kararının tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde yetkili iş mahkemesine başvurabilir. Mahkemeye başvurması tahsil ve takibi durdurmaz.
Yine sigortasız işçi çalıştırdığı, prime esas kazancın ve prim ödeme gün sayısının düşük gösterildiği Sigorta Müfettişi tarafından yapılan denetim sonucu ortaya çıkarılırsa prim hesabında dikkate alınacaik kazançlar toplamı Kurumca re"-sen hesaplanır ve buna göre bulunacak olan sigorta primleri tahsil edilir. Bu şekilde re"sen tahakkuk ettirilerek tebliğ edilen prim borçlarına karşı işveren tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde yetkili iş mahkemesinde dava açılabilir. Mahkemeye başvurulması tahsil ve takibi durdurmaz.
Prim belgelerini yasal süresi içinde Kuruma vermeyenlerin karşılaşacakları bir başka hukuki sorun da Kurum tara-
fından verilecek idari para cezaları olacaktır. Bu durumda Kurumca her fiil için ayrı ayrı aylık asgari ücretin iki katı tutarında para cezası verilir. İşveren idari para cezalarını tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde Kurumun ilgili ünitesine itiraz edebilir. İtiraz takibi durdurur. İtirazın Kurumca reddedilmesi halinde kararın tebliği tarihinden itibaren 7 gün içinde yetkili sulh ceza mahkemesine başvurulabilir. Mahkemeye başvurulmai cezanın takip ve tahsilini durdurmaz.
Prim belgelerini zamanında vermeyen ya da eksik veren işverenler yanlarında çalıştırdıkları sigortalılar tarafından açılacak sigortalı hizmetin tespiti davasına da maruz kalabilirler. Yasaya göre prim belgeleri işveren tarafından verilmeyen ayın çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar çalıştıklarını, hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde mahkemeye başvurarak ispatlayabilirlerse bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları Kurumca nazara alınır. Bu durumda Kurum işverenlerden kendilerine düşen prim paylarını tahsil eder.
99' İşyeri Hel<imliği Kurumu Nedir?
İş sağlığı hizmetlerinin işlevleri ve etkinlikleri bu hizmetlerin tıbbi yönünü de ortaya çıkarmıştır. Bu bağlamda da bu hizmetlerin hekim talimatıyla ve hekim sorumluluğu altında yürütülmesi gerekmektedir. İşyeri hekiminden amaçlanan, işyeri hekimliğinde uzmanlaşmış, hizmet ettiği işyerinin ve içinde bulunduğu sektörün sağlık sorunları hakkında bilgi sahibi olan ve işçi sağlığı, iş kazaları ve meslek hastalıkları ile işçi sağlığı hizmetleri hakkında yeterli bilgiye sahip hekimlerdir. İşyeri hekimi, mevzuatımıza göre, sürekli olarak en az 50 işçi çalıştıran işyerlerinde Sosyal Sigortalar Kurumunca sağlanan tedavi hizmetleri dışında işçilerin sağlıkdurumlarını denetlemek, ilk yardım, acil tedavi ve diğer koruyucu sağlık hizmetlerini yürütmek üzere işverenin Umumi Hıfzzısıhha Kanunu"nun ve SSK"ya göre yükümlü bulunduğu hekim sağlama zorunluluğu
nedeniyle kendisiyle hizmet sözleşmesi yapılan iş hekimliği alanında belirli deneyim sahibi hekime denir.
100'İşyeri Hekimlerinin Hukuki Statüsü ve Atanma Koşullan Nelerdir?
İşyeri hekimleri hizmet sözleşmesi ile ve bir "ücret" karşılığında "işyeri sağlık birimi"nde görev yaparlar. Ücretlerinin miktarı ve ödeme biçimi sözleşmelerinde gösterilir. Bu bağlamda işyeri hekiminin hukukumuza göre mesleksel statüsü "işçi"dir. Bir bakıma işveren adına belli hizmetler gördüğü için de "işveren vekili" niteliğini taşımaktadır. Ancak işveren vekilliği sıfatı, işçilikten doğan hak ve yükümlülükleri ortadan kaldırmaz.
İşyeri hekimi olabilmenin koşulları:
-İşgüvenliği Müfettişliğinde en az 3 yıl çalışmış hekim işgüvenliği müfettişliği niteliğini taşımak,
-Yetkili bir makam tarafından verilmiş bir iş hekimliği sertifikasına sahip olmak,
-Yukarıda birinci ve ikinci sırada belirtilen nitelikte hekim bulunmadığı takdirde, işyeri hekimliğine istekli herhangi bir hekim ile sözleşme yapılabilir,
-Ayrıca işveren yerel tabip odasının aracılığı ile yukarıda nitelikleri belirtilen işyeri hekimi ile sözleşme yapabilir. İşverenin başvurusu üzerine, ilgili tabip odası işyeri hekimi olarak görev almak isteyen hekimlerin adlarını işverene bildirir. İşveren bu adaylardan işyeri hekimliği niteliğine uygun olanları ile sözleşme yapmakta serbesttir.
E K L E R
İŞYERİ BİLDİRGESİ
1-İşyerinin unvan ve adresi
2-İşverenin Adı, Soyadı ve ev adresi
3-İşveren vekilinin adı soyadı ve adresi
4-Çalışma konusu
5-İşçi sayısı Erkek Kadın Çocuk Toplam
6-İşyerinin faaliyet süresi
Daimi Geçici Mevsimlik
7-İşe başlama tarihi
8-İşin biteceği tarih (Biliniyorsa)
9-Esnaf ve derneği kayıt no
10-Tic.ve Sanayi Odası kayıt no.su
Yukarıdaki suallere verdiğim cevaplar doğrudur. Bu cevaplardan dolayı her türlü sorumluluğu kabul ederim.
İşveren (İmza)
/ /199 İşveren Vekili
(İmza)
Ek2/a
HİZMETSÖZLEŞMESİ
Bu hizmet sözleşmesi ( bundan böyle İŞVEREN olarak anılacaktır) ile
adresinde oturan doğumlu oğlu/kızı
(bundan böyle ŞİRKET ELEMANI olarak anılacaktır) arasında aşağıdaki koşullar içinde tanzim ve imza olunmuştur.
1.ŞİRKET ELEMANI, İŞVEREN"in işyerinde
olarak çalışacaktır. İŞVEREN, ŞİRKET ELEMANT'nm önceden rıza ve onayını almağa mecbur olmaksızın istihdam edildiği hizmetin nev"ini değiştirmek veya ŞİRKET ELEMANT'nı başka bir işte veya işyerinde çalıştırmak hakkını haizdir. İŞVEREN dilerse ŞİRKET ELEMANI"nı geçici veya devamlı olarak Türkiye içinde veya dışında çalıştırabilir. Bu gibi hallerde ŞİRKET ELEMANI, bu hizmet sözleşmesinde koşullar dairesinde ve aynı ücret karşılığında kendisine verilen işi eksiksiz ve verimli yapmayı kabul ve taahhüt eder.
2,İŞVEREN, ŞİRKET ELEMANI"na hizmetlerine karşılık olarak ayda brüt (yılda TL. brüt) TL. ödemeği kabul eder. Bu ücretin içine hafta tatili, resmi ve dini tatil günlerine ait ücreti de dahildir.
Ayrıca ŞİRKET ELEMANI, görev yaptığı sürece satış faaliyetlerine ve hedeflerine* dayalı hak edeceği nakdi prim ödemeleri ile ikramiyelere dair İŞVEREN"in saptayıp tebliğ edeceği ve uygulayacağı politika, prosedür ve planı kabul ettiğini işbu hizmet sözleşmesi ile de taahhüt eder.
3.Bu hizmet sözleşmesi belirsiz süreli hizmet sözleşme-sidir. İşe giren her ŞİRKET ELEMANI bir aylık deneme süresine tabidir.
4.ŞİRKET ELEMANI haftada 45 saat verimli çalışmak mecburiyetinde olup, iş koşulları gerektirdiği ve İŞVEREN talep ettiği takdirde fazla mesai yapmayı, genel tatil ve hafta tatili günlerinde çalışmayı peşinen kabul eder. İŞVEREN"in yazılı talebi olmadan veya önceden izin
*Bu fıkra sadece satış elemanları için kabul edilecektir.
alınmadan ŞİRKET ELEMANT'nm kendi arzusu ile yaptığı çalışmaların veya kendi faaliyet ve işlevlerinin öngördüğü bu süreyi aşan çalışması görevlinin sorumluluğu içerisinde kabul edileceğinden bu tür çalışmanın fazla mesai sayılmayacağı ve fazla mesai ücretine hak kazandırmayacağı ŞİRKET ELEMANI tarafından bu hizmet sözleşmesi ile kabul ve taahhüt edilmiştir.
5.ŞİRKET ELEMANI, kendisine verilen veya her ne suretle olursa olsun, bilgi edineceği işe ait veya işle ilgili ve dahili işlemlere ait herhangi bir bilgiyi, vesikayı, İŞVEREN"ce izin verilen veya yetkili kılınan kişilerden başka kimselere ifşa etmeyecek ve vermeyecektir.
Ayrıca ŞİRKET ELEMANI şirkete ait satış faaliyetlerinin yürütülmesi sırasında ve bu * işbu hizmet sözleşmesi ÎŞVE-REN"e bağlı bulunduğu sürece, başka bir unvan altındaki üçüncü şahıslara ait başkaca mamul veya hizmetlerin satış ve pazarlaması faaliyetlerinde bulunamaz. ŞİRKET ELEMANI buna uymadığı takdirde yasaların öngördüğü hukuki yaptırımların kendisine uygulanmasını kabul eder.
e.İcret ayda bir ve her aym son günü iş saatleri içinde ödenir. Eğer saptanan ödeme günleri hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil günlerine rastlarsa, ödeme bu tatilleri izleyen iki iş günü içinde yapılır. İŞVEREN ödemeden önce ŞİRKET ELEMANCnm ücretinden halen mevcut ve ileride oluşacak her türlü vergi ve resimleri muhtelif sigorta primlerini, yasalar gereği yapılması gereken tüm tevkifat ve kesintileri yapmaya yetkilidir.
7.ŞİRKET ELEMANI, İŞVEREN"ce tayin ve işyerinde tebliğ olunan saatlerde işyerinde işbaşı yapmaya ve işveren tarafından saptanan ara dinlenmesi ve iş bitim saatlerine uymaya mecburdur. Ara dinlenme zamanı, çalışma sijresinden sayılmaz.
8.ŞİRKET ELEMANI, haftanın çalışılan günlerine taksimi suretiyle iş saatlerinin düzenlenmesi, parası ve sosyal hakları, disiplin ile personelin genel sorumluluk ve yükümlülükleri bağlamında İŞVEREN tarafından çıkarılan veya ileride çıkarılacak olan yönetmeliklere aynen uymayı kabul eder. Yönetmeliklerle belirlenen BU İŞYERİ KURALLARI bu sözleşmenin ayrılmaz bir ekidir.
9.Bu hizmet sözleşmesinin yorum ve uygulamasından doğacak uyuşmazlıklarda Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkili olacaktır.
Bu hizmet sözleşmesi ve sözleşmenin ayrılmaz eki olan işyeri kuralları gerek İŞVEREN ve gerekse ŞİRKET ELEMANI tarafından okunarak, imza edilmiş olup tarihinde yürürlüğe girer.
İŞVEREN İŞÇİ
İSİM
İMZA
Ek2/b
HİZMET SÖZLEŞMESİ ÖRNEĞİ
HİZMET SÖZLEŞMESİ
İŞYERİNİN Unvanı Adresi
İŞVEREN veya VEKİLİNİN Adı ve Soyadı Baba Adı Doğum Yeri ve Yılı İkametgah Adresi
İŞÇİNİN Adı ve Soyadı Baba Adı Doğum Yeri ve Yılı : İkametgah Adresi : 1 -Sözleşmenin başlangıç tarihi : 2-Sözleşmenin süresi 3-Yapılacak işin konusu 4-Ödenecek ücret : 5-Özel koşullar
Bu sözleşme, tarihinde işveren, ile işçi arasında, sayılan koşullar kabul edilerek birlikte düzenlenmiş ve imzalanmıştır.
İşveren veya vekili İşçi (İmza) (İmza)
KİMLİK KARNESİ ÖRNEĞİ
Sıra No : Seri No: .
Fotoğraf
İŞÇİ ÇALIŞMA VE KİMLİK KARNESİ
Adı Soyadı Baba adı Doğum yeri Sigorta sicil No İşyerinin unvanı
İşyerinin adresi
Açıklama: 1- Bu karne işveren tarafından işe aldığı her işçiye en geç
15 gün içerisinde doldurulup verilir. 2- Karneyi, işçi yanında bulunduracaktır. 3- İşçinin "işyerinden ayrılıncaya kadar çalıştığı kısım ve
atölye" kısmı kalifiye işçiler için doldurulur. Not:İşbu karne 25/8/1971 tarihli ve 1475 sayılı İş Yasasının 21 inci maddesi gereğince İş ve İşçi Bulma Kurumu Genel Müdürlüğü tarafından bastırılmıştır.
ÇALIŞMA BELGESİ
1-İşinden ayrıldığı tarih : 2-Son aldığı ücret 3-İşyerinden ayrılıncaya
kadar çalıştığı kısım ve atölye
Çalıştığı Yaptığı İşteki kısım veya atelye Meslek ve Pozisyonu Süresi a-b-c-d-
4-İşyerinde gördüğü mesleki kurslar
Türü Süresi
5-İşveren veya işveren vekilinin:
a-Adı, soyadı : b-İnvanı : c-İmzası :
TÜRK HAVA YOLLARI
PERSONEL İZİN FİŞİ ÖRNEĞİ
SİCİL NO ADI SOYADI İŞ UNVANI ŞUBESİ
27643 Işık Tüzün Doktor Sağlık Md. Ankara Hek.,
(Senelik) İZİN AYRILMA TARİHİ 29.06.1998. İŞE BAŞLAMA TARİHİ 22.07.1998. İŞ GÜNÜ/GÜN SAYISI Yirmi (20) iş gijnü...
DÜŞÜNCELER: ADRES
İZNİ TALEP EDEN Dr.İnver BÜYÜKMİRZA Sağlık Müdijr
OLUR Tuncer TÜZMEN Personel Başkanı
ONAY
İŞYERİNİN Unvanı Adresi
İŞÇİNİN Adı ve Soyadı Baba adı Doğum yeri ve yılı İkametgah adresi
Yukarıda adresi ve unvanı yazılı işyerinde ve tarihleri arasında çalışarak işten ayrıldım çalıştığım süreyle ilgili olarak tüm normal ücretlerimi, yaptığım fazla çalışmaların karşılığı olan ücretlerimi, hafta tatili, genel tatil ve ulusal bayram günlerinde yaptığım çalışmalara ilişkin ücretlerimi, ikramiyelerimi, hizmet sözleşmesinin sona ermesiyle doğan TL. ihbar ve TL. kıdem tazminatı haklarımın peşin olarak ve tamamen tarafıma ödendiğini bildiririm.
Böylece işyerinden hiçbir hak ve alacağımın kalmadığını, bu ibranameyi herhangi bir maddi ya da manevi baskı altında kalmaksızın kendi rızamla imzaladığımı kabul ve beyan ederim.
İşçi Adı ve Soyadı
(İmza)
İBRA SÖZLEŞMESİ
Ek6/b
İ B R A N A M E
Ben İsmail Hakverdi DHY-THY"de göreve başladığım 11.10.1970 tarihinden emeklilik nedeniyle Türk Hava Yolları A.O"dan ilişiğimin kesildiği 14.1.1991 tarihine kadar toplam çalıştığım 20 yıl ay 14 günlük hizmet dönemine ilişkin bütün aylıklarımı ve yan ödemelerimi, fazla mesai ücretlerimi, ulusal bayram ve genel tatil ücretlerimi, 6772 sayılı yasa. Ortaklık Yönetmelikleri ve Toplu İş Sözleşmeleri ile tanınan 13, 14, 15 ve 16.ci ilave tediyelerimi. Sosyal yardımlarımı ve izin haklarımı bir başka deyişle yasalarla, Toplu İş Sözleşmeleri, Ortaklık Yönetmelikleri ve kararlarıyla iş akdimle tanınan her türlü nakit ve aynı haklarımı zamanında ve eksiksiz aldığımı, A- TL. üzerinden haftalık TL. tutarındaki ihbar tazminatımı, B- Ayrıca ücret tanımına giren haklarımın aylık ortalaması olan 2. 271.826
a-DHY, THY ve Askerlikteki 22 yıl , 14 günlük hizmetime ilişkin 50.068.512 TL. kıdem tazminatımı, b-Bu hizmetimden önceki kamu kuruluşlar ında geçen yıl
ay günlük hizmetime ilişkin TL. kıdem tazminatımı, c-İş Kazası, Maluliyet ve Ölüm Tazminatı olarak TL. aldığımı,
Hizmet sözleşmemden dolayı, Türk Hava Yolları A.O"dan şu veya bu şekilde hiçbir alacağım kalmadığını Türk Hava Yolları A.O"nı maddi ve manevi bütün külfetlerden bari kılmak üzere ibra ettiğimi kabul ve taahhüt ederim.
Adı ve Soyadı : Sicil No : Pul (TL)
ADRES
İŞÇİ ÇALIŞIVIA BELGESİ
İŞYERİNİN U n v a n ı
Adresi
Fotoğraf
İŞÇİNİN Adı ve Soyadı Baba adı Doğum yeri ve yılı Yaptığı işi İşe giriş tarihi : Ayrılış tarihi : Sigorta Sicil No.
Yukarıda kimliği açık olarak belirtilen işyerimizde görevinde çalışmış, anılan tarihte işyerinden
ayrılmıştır.
Bu belge, 1475 sayılı İş Yasasının 20.maddesine uygun olarak düzenlenerek kendisine verilmiştir.
İşveren veya Vekili tarih
(İmza)
(1 1 .8.1 977-21 10,29.6.1 978-21 67,24.10.1 983-2934,29.4.1986-3729,20.6.1987-3395 ile değişik)-!.Aşağıda yazılı kimseler bu kanunun uygulanmasında sigortalı sayılmazlar.
A a)Kamu sektörüne ait tarım ve orman işlerinde ücretle, b)Özel sektöre ait tarım ve orman işlerinde ücretle ve sürekli olarak, c)Tarım sanatlarına ait işlerde, d)Tarım işyerlerinde yapılan ve tarım işlerinden sayılmayan işlerde, e)Tarım işyeri sayılmayan işyerlerinin park, bahçe, fidanlık ve benzeri işlerinde.
Çalışanlar hariç olmak üzere tarım işlerinde çalışanlar,
B-İşverenin ücretsiz çalışan eşi, C-Aynı konutta birlikte yaşayan ve üçüncü dereceye kadar (üçüncü derece dahil) olan hısımlar arasında ve aralarında dışarıdan başka kimse katılmayarak bu konut içinde yapılan işlerde çalışanlar, D-Ev hizmetlerinde çalışanlar (ücretle sürekli olarak çalışanlar hariç), E-Askerlik hizmetlerini yapmakta olan yükümlüler (27.2.1962 tarihli 33 sayılı kanun hükümlerine göre çalışanlar hariç), F-Kanunla kurulu emekli sandıklarına aidat ödemekte olanlar, G-Yabancı bir memlekette kurulu herhangi bir müessese tarafından ve o müessese nam ve hesabına Türkiye"ye bir iş için gönderilen ve yabancı memlekette sigortalı olduğunu bildiren yabancı kimseler.
H-Resmi meslek ve sanat okullarıyla, yetkili resmi makamların müsadesiyle kurulan meslek veya sanat okullarında tatbiki mahiyetteki yapım ve üretim işlerinde çalışan öğrenciler, l-Yalnız ceza ve İslah evleri içindeki atölyelerde çalıştırılan mahkumlar, J-Sağlık müesseselerinde işe alıştıriimakta olan hasta veya malûller, K-Herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın kendi nam ve hesabına çalışanlar, L-Köy sınırları içinde, anahtar teslimi veya ihale suretiyle başkasına verilmeksizin, turistik, ticari veya dinlenme gayesi dışında, kısmen inşaat sahibi ve aile fertelerinin çalışması, kısmen de hariçten işçi çalıştırıl ması suretiyle kendi ihtiyaçları için yapılan inşaat, tamirat, tadilat ve benzeri işlerde çalışanlar,
ll-Aşağıda belirtilenler hakkında bazı sigorta kolları uygulanmaz:
A)Malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları bir işveren emrinde çalışan ve Türk uyruklu olmayan kimselerden Kurumdan yazılı istekte bulunanlar hakkında ve istek tarihinden sonraki ay başından başlanarak uygulanır. B)Özel kanunda tarifi ve nitelikleri belirtilen çıraklar hakkında, çıraklık devresi sayılan süre içinde analık, malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile bu kanunun 35 inci maddesi hükümleri uygulanmaz..
C)Kanunla kurulu, sosyal güvenlik kurumlarından malûllük veya emekli aylığı almakta iken bu Kanuna tabi sigortalı bir işte çalışanların 78 inci maddeye göre tespit edilen prime esas kazançları üzerinden 63 üncü madde hükümüne göre Sosyal Güvenlik Destek Primi kesilir.
Sosyal Güvenlik Destek Primi ödenmiş süreler, bu Kanuna göre sigortalılık süresinden sayılmaz ve 24.5.1983 tarih ve 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına tabi olarak geçen hizmetlerin birleştirilmesi hakkında Kanun hükümleri uygulanmaz, 64 üncü madde hükmüne göre toptan ödeme yapılmaz. Ancak iş kazası veya meslek hastalığı halinde 12 inci madde hükümleri uygulanır.
Bunlardan kendi kanunlarına göre görev malûllüğü aylığı bağlanmış olanlar Kurumdan yazılı talepte bulunurlarsa, bunlar hakkında talep tarihini takip eden aybaşından itibaren, malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları da uygulanır.
D)EI halıcılığı dokuma işlerinde çalışanlar hakkında yalnız iş kazaları ile meslek hastalıkları, analık ve hastalık sigorta kolları uygulanır. Ancak, bunlar istekleri halinde malûllük, yaşlılık ve ölüm sigorta kolları bakımından 85 inci madde hükmüne göre isteğe bağlı sigortalı olabilirler.
S O S Y A L S İ G O R T A L A R K U R U M U
İŞYERİ BİLDİRGESİ
İŞYERİ SİCİL No (Kurumca doldurulacaktır.)
1 M İşkolu kodu Sıra No hkodu
1 İlçe kodu
(Kare içerisine X koyunuz) Giç îo ve mevsimlik
Tabi olduğu sektör : (Kare içerisine X koyunuz)
Soyadı
Doğum yeri
Doğum tarihi
Nüfusta kayıtlı olduğu y e r :
Kanuni ikametgah adresi
Kanuni ikametgah adresi Sigortalı Çalıştırılmağa başlandığı tarih
Çalıştırılan sigortalı sayısı
Sigortalılara ödenen günlük kazancın
En çok haddi
İİ5İ
işyerinde yapılan işin mahiyeti (etraflıca açıklanacaktır) Aynı şehir kasaba veya köyde başka işyeriniz varsa
Çalıştırılanlar I Sigortalı çalıştırılmaya Sayısı başlanılan tarih
ADRESİ
İşyeri bildirgesinin alındığını gösterir belgeyi aldım
1 Adı
İmza;
Bildirgede yazılı bilgilerin gerçeğe uygun olduğunu beyan ederim
- / / 1 9 —
İşverene veya işveren vekilinin imzası ve varsa işyerinin mühür veya kaşesi basılacaktır. ^
Sosyal Sigortalar Kanununun 8'inci maddesi gereğince işveren -tarafından düzenlenip / /19 — tarihinde Kurumumuza verilen işyeri bildirgesi alınmıştır.
SİGORTALI İŞE -İLK
TEKRAR -GİRİŞ BİLDİRGESİ
SİGORTA SİCİL NO
Şube
Fotoğraf
Nüfusa kayıtlı olduğu yer
İl/İlçe
Doğum Yeri
Doğum Tarihi Cüz. Kayıt No
Cinsiyeti Veriliş Tarihi
Uyruğu
Bu işyerine girmeden önce sigortaya tabi olarak çalışmış ise son işyerinin
11 SİGORTALI İŞE ALINDIĞI TARİH İŞYERİ SİCİL NUlVİARASI
11 M işkolu Kodu Şb. Kd, Sıra No il Kodu ilçe Kd.
1 1 1 1 1 1 1 1 I 1 1 1
Adresi
SİGORTALI AİLE FERTLERİ
Eş, adı-soyadı
Çocuk, adı-soyadı
Çocuk, adı-soyadı
İKAMET ADRESİ
Yukarıda kayıtlı hususların gerçeğe uygun bulunduğunu ve olacak değişiklikleri derhal kuruma ve işverene haber vereceğimi bildiririm.
Sigortalı (İmzası)
İŞYERİNİN
YAZIŞMA ADRESİ
Yukanda 1-9 numaralı hanelerde yazılı husulların sigortalının / /19 tarih sayılı nüfus hüviyet cüzdanındaki veya bu cüzdan yerine geçen resmi
belgelerdeki kayıtlara uygun bulunduğunu, 11-12 numaralı hanelerde yazılı hususların da doğru olduğunu ve adı geçen işyerimizden ayrılırsa durumu SSK'na usulünce duyuracağımı bildiriri, onaylarım.
İşverenin imzası ve varsa mühür veya kaşesi
/ /199
EK: 11
iş yerinin Unvanı:
VİZİTE KAĞIDI SİGORTALIYA AİT
Sigortalı Tedavinin yapılabilmesi için sicil karlını göstermesi zorunludur.
/ /19
2) Adı ve Soyadı
3) Doğum Tarihi
4) işe Giriş Tarihi
5) Viziteye çıl<mak için işyerinden ayrıldığı tarih ve saat
6) Geçindirmel^le yüi<ümlü oluduğu kimsenin bulunup bulunmadığı: (A)
7) Olay tarihindeki işçi sayısı
8) Sigortalının yaptığı iş ve bu işin mahiyeti
9) İş kazasının oluş şekli vuku bulduğu yer, tarih ve saati:
10) Olay günündeki işbaşı saati:
11) Tanıkların Ad ve Soyadlar
12) Sigortalının prim ödeme halinin sona erip ermediği, ermişse tarihi: (B)
Prim ödeme gün sayısı
Hakettiği ücretler
Prim veya ikramiye gibi ek ödemeler
(E)
Işyerince veya mahkemelerce
ödenmesine karar verilen ücret, prim ve ikramiyeler
(C)
/ OCAK
199 / ŞUBAT
199 / MART
199 / NİSAN
199 / MAYIS
199 / HAZİRAN
199 / TEMMUZ
199 / AĞUSTOS
199 / EKİM
199 / ARALIK
İşyeri No: İşveren veya vekilinin Adı, Soyadı ve İmzası
KAYNAKÇA
CANBOLAT, Talat: Türk İş Hukukunda Asıl İşveren-Alt İşveren İlişkileri, İstanbul 1992
CENTEL, Tankut: İş Hukukunda İcret, İstanbul 1988
CENTEL, Tankut: Kısmi çalışma, İstanbul 1992
CENTEL, Tankut: İş Hukuku, Cilt:! -Bireysel İş Hukuku, İstanbul 1994
CUHRUK, Mahmut: Kıdem Tazminatı ve Uygulaması, Ankara 1978
ÇELİK, Nuri: İş Hukuku Dersleri, İstanbul 1996
ÇENBERCİ, Mustafa: İş Kanununu Şerhi, Ankara 1984
DEMİR, Fevzi: Mukayeseli Hukukta ve Türk Hukukunda çalışma Hakkının Korunması (İş Güvencesi), İstanbul 1986
DEMİRCİO-LU, A.Murat, CENTEL, Tankut: İş Hukuku İstanbul 1997 Ekim (S.Bası)
EKONOMİ, Münir: İş Hukuku I - Ferdi İş Hukuku, İstanbul 1987
ELBİR, Halid Kemal: İş Hukuku, İstanbul 1987
ESENER, Turhan: İş Hukuku Ankara 1978
EYRENCİ, Öner: Uygulama ve İş Hukuku Açısından Kısmi Süreli çalışmalar, İstanbul 1989
GİZEL, Ali: İşverenin Değişmesi- İşyerinin Devri ve Hizmet Akitlerine Etkisi, İstanbul 1987
NARMANLIOĞLU, İnal: İş Hukuku 1. Ankara 1994
NARMANLIOĞLU, İnal: Türk Hukukunda Kanundan Doğan Kıdem Tazminatı, İstanbul 1973
ODYAKMAZ, A.Nevzad/BAYAZIT, Sancar/BAYER, İsmail: Kıdem Tazminatı, Ankara 1985
REİSOĞLU, Safa: 1927 Sayılı Yasa Açısından Kıdem Tazminatı, Ankara 1976
REİSOĞLU, Seza: Hizmet Akdi, Ankara 1968
SAYMEN, Ferit Hakkı: Türk İş Hukuku, İstanbul 1954
SOYER, M.Polat: Genel İş Koşulları, İstanbul 1987
SİZEK, Sarper: İş Akdini Fesih Hakkının Kötüye Kullanılması, Ankara 1976
SİZEK, Sarper: İş Akdinin Askıya Alınmasının Genel Teorisi, Ankara 1989
SİZEK, Sarper: İş Güvenliği Hukuku, Ankara 1985
TAŞKENT, Savaş: İşverenin Yönetim Hakkı, İstanbul 1981
TAŞKENT, Savaş: İş Güvencesi (İşçinin Feshe Karşı Korunması), İstanbul 1991
TUNCAY, Can: İş Hukukunda Eşit Davranma İlkesi, İstanbul 1982
TUNÇOMAĞ, Kenan: İş Hukukunun Esasları, İstanbul 1989
ULUSAN, İlhan: İşverenin İşçiye Gözetme Borcu, İstanbul 1990
İSTANBUL TİCARET ODASI YAYINLARI (1998)
YAYIN NO: YAYIN ADI 1 Mermer Araştırması 2 Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği 3 Macaristan Ülke Profili, Gıda Piyasası ve
Türkiye Macaristan Serbest Ticaret Anlaşması 4 Bakkaliye Sektörünün Profili ve rekabet Olanakları 5 Turkey The Land Of Business Opportunit ies 6 1998-1999 Yurtiçi Endüstriyel ve Sektörel Fuarlar Takvimi 7 1988-1999 Calender of Industrial & Trade Fairs in
Turkey 8 İngiltere'deki Türk Girişimcileri 9 Sorularla Dış Ticaret Mevzuatı Rehberi 10 CE Rehberi 11 1998 Yurtiçi İndirimli Oteller Katalogu 12 1988 Yurtdışı İndirimli Oteller Katalogu 13 Hindistan Ülke Etüdü 14 1998/1999 Yurtdışı Fuarlar Kitabı 15 Etiyopya Ülke Profili 16 1998 İndirim Sağlayan Sağlık Kuruluşları 17 2000'li Yıl larda İstabul'un Altyapı Beklentileri ve
Mekansal Örgütlenme 18 Doğu Anadolu'da Kış Turizmi ve Gelişme Olanakları 19 Yüksek Öğrenim Kurumlarının Bölgelerarası Gel işme
Farklılıkları Açısından İşlevi 20 İstanbul Küçük Sanayi Kapasite Kullanım Araştırması 21 Japon şirketlerinde Karar Alma Yöntemleri 22 Slovenya Ülke Etüdü 23 Japon Şirketlerinde Personel Yönetimi 24 Bosna Hersek Ülke Etüdü 25 İstanbul Atatürk Hava Limanı Tarifeli Uçuşlar Rehberi 26 Türkiye'de Fiyat İndeksleri Hesap Yöntemleri ve
Uygulamaları Paneli 27 Polonya Ülke Profili, Mevzuat ve Türk Girişimcileri
28 Gümrük Mevzuatı 29 Rakamlarla Türkiye Ekonomisi 30 Turkey in Figures 31 Altm Bankacılığı, Borsası, Rafinerisi ve Türkiye 32 Avusturya'daki Türk Girişimcileri 33 Rusya Federasyonu 34 Brezilya Ülke Profili 35 Slovakya Ülke Profili ve Türkiye Slovakya Serbest
Ticaret Anlaşması 36 Çek Cumhuriyeti Ülke Profili ve Türkiye Çek
Cumhuriyeti Serbest Anlaşması 37 Hırvatistan Ülke Etüdü 38 İstanbul'un Ekonomik ve Sosyal Göstergeleri 39 Social and Economic Indicators of Istanbul 40 Bulgaristan Ülke Profili, mevzuat ve Türk Girişimcileri 41 Türk Gıda Mevzuatı Semineri 42 İstanbul'un Ulaşım Sorunlarının Çözümü İçin Kısa
ve Orta Vadeli Çözüm Önerileri 43 Tarihi Yarımada'nın Ulaşım sorunları ve Acil Çözüm
Önerileri 44 Danimarka'daki Türk Girişimcileri 45 Çalışma Mevzuatı Bilgilendirme Semineri 46 Sorularla Çalışma Mevzuatı El Kitabı 47 Asya Krizi, Uzakdoğu Ülkelerindeki Krizin Yabancı
Sermaye Üzerindeki Etkileri