21
ANKARA ÜNiVERSiTESi iLAHiYAT FAKÜLTESi YAYINLARI - SAYI : 5 iSLAM i Li M LERi ENSTiTÜSÜ . lll DERGISI V Müdür Prof. Dr. Hüseyin ATAY

1982 5 s.hayri bolay boutroux

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: 1982 5 s.hayri bolay boutroux

ANKARA ÜNiVERSiTESi iLAHiYAT FAKÜLTESi İSLAM iLiMLERİ ENSTİTÜSÜ YAYINLARI - SAYI : 5

iSLAM i Li M LERi ENSTiTÜSÜ . lll

DERGISI

V

Müdür

Prof. Dr. Hüseyin ATAY

Page 2: 1982 5 s.hayri bolay boutroux

ENSTiTÜ YÖNETİM KURULU

Müdü,r

Prof. Dr. Hüseyin ATAY

Genel Sekreter

Doç. Dr. Mustafa FAYDA

Üyeler

Prof. Dr. Neşet QAGATAY

Prof. Dr. Hü.seyin YURDAYDIN

Prof. Dr. Mehmet S. HATjBOGLU

Dergide yayımlanan yazıların bilim ve dil yönünden sorumluluğu yazariarına aittir:

ANKARA ÜNİVERSİTESİ BASIMEV1 - ANKARA . 1982

Page 3: 1982 5 s.hayri bolay boutroux

ZORUNSUZLUK DOKTİRİNİNDE TABİ.AT KANUNLARININ MAHİYETİ YERİ VE ÖNEMİ

Doç. Dr. S. Hayri BOLAY

Zoronsuzluk (Contingence-imkan) doktirini, zorunluluğun ve ta· biat kanunlannın zorunsuz ve iziü'i olduklan· esasına dayanır. Emile Boutroux tabiat kanunları ile tahiat ilimlerini de tenkid ettiği için biz burada onun tabiat kanunları onların mahiyeti, manası ve önemi h~kkmdaki fikirleri üzerinde duracağız. . .

Boutroux nazarmda en mühim problem, insan zihninin, tabiat kanunlannın, aynı anda hem evrenlik (Külli), hem de gerçek olmasını kavramakta· çektiği güçlüktür.1 Çünkü o, ·insan zihninin bir belir· sizlik içinde olduğunu· kabul eder: Zihin kanunlarm evrenlik oluşunu

. açıkladığı zaman,· gerçek oluşunu yakalayamıyor; gerçekliğini açıkla· dığı zaman ise evrenlik oluşunu yakalayamıyor. Problemin ·içinden çıkmak için, mesela Descartes, bir rasyonalist olarak, reel olam evrenlik olana 'bağlarken; Bacon da bunun aksini yapıyordu. yani bir ampirist olarak evrenlik olam, reel olana bağlıyordu. Locke gibi rulıun meleke· lerinin deneye irca edilemez oİ<J:uğunn söylemek, Hume gibi dış kanun· lan iç kanunlardan çıka;rtarak evrenlik vasfa ulaşınağa çalışmak da, ampirist açıdan yeterli olınuyordu.' Rasyonalist ve ampirist görüşleri biribirine yaklaştırmak bir sentez verıniyeceği için, Boutroux tahiat kanunlarını bilimlerin verilerine dayanarak incelerneyi tercih ediyor · ve felsefi yorumunu yapıyor.

Tahiat kanunlan ve kozalite fikri, olayları tesadüf ve tahiatüstü prensipieric açıklamaya karşı doğınuş olup, bilimsel düşünüşün temelini teşkil eder. Tabiat bilginleri çeşitli alanlara ait olaylar arasmda "S~it ilişkiler" aramışlar ve bunları tesbite çalışmışlardır. Filozoflar ise Bout­roux'nun yaptığı gibi, bu sabit ilişkilerin mahiyeti ve aiılamı üzerinde değerlendirme yapmışlardır. Böylece bir değerlendirmeyi yapahilınek

için tabiat kanunu· fikrinin gelişme ve genişleme seyrini iyi bilmek

1 E. Bontroux,De L'İdee de Loi, Paris, 1949, s. 9-10.

Page 4: 1982 5 s.hayri bolay boutroux

168 BAYRİ BOLAY

ge;rekir. Filozofumuz Boutroux tarihi seyri iyi tesbit edebilmek için ilim ve felsefe tarihindeki araştırma ve gelişmeleri iyi incelenmiş; dolayı­sıyla insan bilgisinin yanıimalarını kat ettiği mesafeler ile çeşitli göıüş­ler arasındaki farklılık ve çatışmaları ortaya koyarak bir değerlendir­meye tabi tutmuştur.

Filozofumuz Aristo'dan beri bilinen kanuıilaım evrenlik (külli) veya gerçek oluşu probleminin doğurduğu güçlükten çıkabilmek için, varlık tabakalanyla bu tabakalara paralel olarak kanun çeşitlerini

ayırınıştır. Tabakalarda yükseldikce her tabakaya has kanunlarla zo­runsuzluğun arttığını ·ve zoruııluluğun gerilediğini ileri · sürmüştüı·,_ Aristo'nun Leibniz'in, Comte'un alem ve kanun aıılayışından ilham alan Boutroux zorunsuzluğun artması fikriyle güçlükten çıkmaya çalışırken; çokcu bir alem ve tabiat kanunu fikrini de beraberinde ge­tiııniştir. Acaba Boutroux'nun getirdiği bu çokcu bilim aıılayışı ve ta­biat kanunu fikri, biliınin birliğini ve bütüıılüğünü bozınıyacak mıd•r? Bazı yazarlar Boutroux'nun çokcu bilim aıılayışıyla özel biliııılerde ge­çerliliği olan biı bilim teorisi kurulamıyacağını söylerken;2 bazılan da liirci bilim aıılayıŞmdan uzak bir bilim ve kanun aıılayışrnın; toplumun ferdin, canlının ve diğer varlıklarm gelişmesine ve bilimin kat ettiği mesafeye daha uygun olduğunu ileri sürmüşlerdir.3 .

. Boutro11X iki çeşit kanunun varlığını kabul eder: a) Daha çok matematik bağlara benzeyen ve kavraıııların ıslahını, saflaştırılmasmı gerektiıen kanun çeşitleri. Bunlar mutlak olmasa bile bir zorUnluğu ifade ederler; fakat daima soyut kalırlar. Teferrua:tın tayininde ve olay­larm etkili olarak gerçekleşmesinde blı: rolleri yoktur, buna müsait değil­dirler; b) Kesin gözlem ve tümevaoşa yakın olan kanun çeşitleri.

Bunlar teferruata ve aralarmda karmaşık ve organize benzerJ.i!dere sahip olan münasebetlere taalluk ederler. Bunlar birincilerden daha ta­yin editidirler; fakat deneyden başka temeli olmadığından; aralarını

tamamen ayrıcinsten teriıııler bağladığmdan, zorlayıcı olamazlar.4

Bu ifadelerden de açıkca aıılaşılacağı üzere filozofumuz deney ve gözleme dayanan . tabiat kanunlannın zorlayıcı olmadığını iddia ediyor. Oruann bilhassa insan fiilieri üzerinde zorlayıcı bir role sahip olmamaları, bu kanunlark zorunsuz olmalanndan ileri gelir. Çünkü Boutroux'ya göre, zorunluk ve tayin, ayrı şeylerdir. İlmimiz oıılan bir

2 H.Z. Ülken, İiim Felsefesi, s. 7. 3 Gnrvitch, Sosyal Deneterminizm Çeşitleri, s. 2, 8; Z. Gökalp, Terbiyenin sosyal ve

Kültürel Temelleri, s. 84-85. 4 Boutroux, De l'İdee de Loi, s. 140.

Page 5: 1982 5 s.hayri bolay boutroux

ZORUNSUZLUK DOKTRİNİNDE 169

·potada eritmek gücüne sahip değildir5• Fakat Boutroux zorunluluğu, önceden bilmenin değil, hür füllerin ihtiva ettiğini söylemektedir ki bu da_ onun ahlaki bir zorunluk kabul ettiğini gösterir. Mesele, aslında, nesnelerin bir madde veya ruha indirilmesi meselesidir. "İnsanı hür ve hürriyetini etkili kabul etmek, .ruhun maddeyi harekete geçirdiğini

kabul etmek demektiı·." BoU:trou.-x: bilimin, kanunların bu ikiliğini asla tesbit edemiyeceğine inanır. Bilim bize kanunların merteheli varhğıiu gösterir; fakat bunları ne tek bir bilim, ne de tek bir kanun haline ge­tirehilir.6 Boutroux çokcu bilim ve kanun anlayışını varlıkların merte­helerinden çıkarır. O bu mertehelenmeden tahiat kanunu kavramını da eld!'l eder. Onun anladığı tahiat kanunu şudur: "Nesneleri a.klımıza benzetrnek ve onları gerçekleştirmek için ir{idelerimize tabi kılmak gaye­siyle bulduğumuz metodla,rın bütünü;7" Bu ifadeden anlaşılan odur ki tabiat kanunu denen şey önceden tabiata olayları idare etmek üzere konul­muş, tabiatta mevcut olan veya önceden gerçekleşmiş bir şey değildir. On­lar iradelerimize tabi kılınınakla gerçekleşeceğine göre, zihnimizin kur­duğu ' inünasehetlerin mahsulü cl.Q.mektir. Bu da olaylar arasında

kurulmuş münasehetlere dayanmaktadır. Bu sebeple biz olgu-kanun ilişkisine temas etmeyi lüzumlu görüyoruz.

Zihnimiz olgular arasında sabit görülen ilişkileri kurarken bunu soyut veya realiteden uzak düşünceler le mi yapmaktadır? Boutroux kavramlardan realiteye inen böyle soyut bir mantığı kabul etmez; onun yerine varlıktan kavrarnlara ulaşan realitelerden olaylar arası sabit ilişkilere yükselen somut ve canlı bir mantık olmasını ister.8 Böylece o kanunların gerçeklik vasfından, evrenlik vasfına ulaşmak yolunu tutar. Boutroux olduğu-kanun ilişkisini şu güzel ve tanınmış henzet mesiyle veciz bir şekilde açıklamıştır: "Kanunlar içinden olgular selinin aktığı bir yataktır; her nekadar olgular o yatağı takip ediyorlarsa da ya-tağı kazan yine kendileridir. " 9 . ·

Buradan olgular selinin kanunları meydana getirdiği açıkca an­laşılmaktadır. Boutroux gerçekte objektif mantıkl ilişkilerin, nesne­lerden önce gelmediğini <;>nların, nesnelerden çıktıklarını ifade ediyor ki bu da kannların meydana gelişinde reelden zihne doğru bir yol takip ettiğini ortaya koymaktadır. Hatta Boutroux'nun zihinde kavramlar olmasa .hile objektif var~arın var olmaya devam edecekleıini söyle-

5 Boutroux, a.e., s. 141. 6 Boutroux, a.e.s. 142. 7 Boutroux, a.e., s. 142. 8 Boutroın::, La Nature.et L'Esprit, s. 243. 9 Boutroux, De la Contingencc, s. 39.

Page 6: 1982 5 s.hayri bolay boutroux

170 HAYRİ BOLAY

mesi de onun bu hususta realist bir tutum içinde olduğunu göstermeye · yetecektir.

Y alİuz zihinde kanun teşekkül ettikten sonra, objektif geçerli­lik hakımından olgulara uygun olması gerekmektedir. Buı'l.un için Bout­roux kanunun olguya yaklaştığını söyler.10 O yine bunun için kanunun gözlemci karşısında gerilediğini iddia eder. Şu halde filozofumuz olgU.­kanunun iİişkisini açıklarken; tabiat kanunlarının zihin tarafından a. priori olarak_ konmadığını kabul eder11 ve böylelikle tahiat kanuniarına akli bir kaynak gösteren formüllerlu deneyde verilmiş şeylere ve onların bilgisine uygulanamıyacağım ileri sürer. O sırf deneye dayanan açık­lamaları da yetersiz görür. Bunun içjn onun düşüncesinde "Kanunların olayları idare ettiğini söylemek" doğru değiidir. Zorunsuzluk doktrininde, kanunlarm olaylardan önce konulmadığ fikri esas plduğu için, onlar nesnelerin varlığım gerekli kılarlar; çünkü o nesnelere dayanırlar. Do­layısıyla bu kanunlar "Önceden gerçekleşmiş olan olguların. tabiatından . çıkan ilişkileri ifade ederler."12

Kanunlariii olaylar arasındaki ilişkileri ifade etmesi, aym zamanda onların olaylan izah ettiğini de gösterir. Boutroux olgu-kan~ ilişki­sini açıklığa kavuştururken şöyle bir formül getirir: "Kanun olayları . · izah eder; olaylar da kanıınu gerçekleştirir." Yahut "Olgular genel kanunların özel halleridir" _13 Böyle bir kanun ve olgu ilişkisine dayanan alem anlayışı filozofumuza göre terkibi bir anlayıştır ve ıihenklidir.

Çünkü bu anlayış her hangi bir sınır koymaksızın zıtların varlığım ka'i bul eder; ve bununla heraber onları aralarında uzlaştınr.14 Dolayısıyla

o, deneyin bunu ishat ve izah etmesine ve. olaylan önceden daha iyi görmesine inıkıin verir.

Boutroux'nun olay-kanun ilişkisini bu tarz açıklayışı o zamana kadar yapılamn aksine bir izah tarzıdır. Adeta genel akışa karşı çıkıp onu tersine· çevirmektir. Cournot gibi Boutroux'da ilitimaliyet he­sahinm önemine ve somut oluşa dikkati çekmiş ve Brunschvicg'in tahiriyle şunu göstermiştir: "Kanunlar hadiselere körü körün~ hfikim deği~dir; fakat olayların ifadesinde onlara yaklaşan ifade şeklilleridir."15

Aym filozof bu fikrin doğı-uluğunu Einstein ve "Dalgalar mekaniği" nin parlak bir şekilde teyid ettiğini ileri sürmekte.dir.

10-Boutrou:ıı:, n.e., s. 130. ll Boutrou:ıı:, a.e., s. 135. 12 Boutrou:ıı:, a.e., s. 135-136. 13 Boutroux, a.e., s. 139. 14 Boutroux, a.e., s. 3. 15 Brnnschvicg, Akıl ve Tecrübe, s. 58.

Page 7: 1982 5 s.hayri bolay boutroux

ZORUNSUZLUK DOKTRİNİNDE-· 171

Kanun fikri bu doktrinde "N es1ieleri zihnimize adapte etmek için gösterdiğimiz çabanın mahsülü" olarak nitelendirilıniştir.l6Buna göre kanun sırf deney mahsülü olmadığı gibi aksi de değildir. Fakat zihin ile nesnelerin işbirliği neticesinde el?-e e~miştir. Demek ki Boutroux'ya

_göre kanunun kaynağım •zihin olarak kabul etmek y'anlış bir tutum olmayacaktır.17 .

Filozofumuz kanunların olgulara körü körüne hakim olmadıkları­

m gösterirken, ayın zamanda olguların da kanunlara körü körüne tabi olmadıklarını göstermiş olmaktadır. Zaten o olgu kanun ilişkisini açık· layan mezkfrr benzetmesinde bunu şöyle ifade etmiştir: Kanun denilen sel yatağım kazan olgular seli bu yatağı değiştiremez mi? Olguların seyri değişince selin yönü de değişeceğinden yatak dahi ona paralel olarak değişecek demektir. Zihnin yaratması olan kanun nasıl oluyor da değişe· biliyor veya bu değişme doğru mudur?

· Bilinılecin mahiyetinden ve özelliklerinden bahsederken işaret et· tiği gibi~ filozofumuz tabiat kanunlarını deneyeinin tabiata sorduğu bir takım sorular olarak nitelemiş ve. tabiatın bu kanunlara uymayı reddet· mesi halinde deneyeinin o soruları yani kanunları değiştümeye hazır olduğunu belirtmişti.18 Bu sözlerde kanunun değişebileceğim veya de· ğiştirilebileceğini açık bir şekilde ifade etmektedir.

Boutroux'daki bu değişme fikrini bir başka cihetten de yakalaya­hiliriz. Daha önce de_ gördüğümüz gibi- her varlık tabakasının ayrı ve özel kanunu vardır. Bu kanun her ruemin kendi özünün.korunmasından ibarettir.19 Fakat aşağı tabakalarda kanun varlığa hakim olduğu ve onun yerine geçtiği halde, yüksek derecedeki tabakalarda. varlık hakim olur ve kanunu unutturur. Bu da varlıkların tahiatlarının, dolayısıyla

kanınılarının değişmesinden ileri gelir.20 Aslında bir anda tabiata bak· tığınıız zaman, filozofumuza göre, "Tabiat hareketsiz görünür; halbuki gerçekte tamamen hareketli ve canlı olup daima gelişmektedir."21 Hatta ciaimler gibi carılı varlıkların ve insani şuurun tabiatı ile kanunları da . değişkendirler.22 Boutroux'nun ifadesiyle "Değişme kanunu hariç her şey değiŞir. "23 •

16 B~uttomı:, De L'İdee de Loi, s. 38. 17 Bouttomı:, La Nature et L'Esprit, s. 248. 18 Bouttomı:, Science et Religion, s. 353. 19 Bouttoux, De la Contingence, s. 135, 112. 20 Bouttoux, a.e., s. 140-153~ 21 Bouttoux, a.e., 60. 22 Bouttoux, a.e., s. 153. 23 Boutroux, a.e., s. 40

Page 8: 1982 5 s.hayri bolay boutroux

172 HAYRİ BOLAY

Filozofuınuz bir yandan değişmeye bu kadaı yer ve önem: verir­ken bir yandan da bilimin köklü ve zorunlu bir değişme kanunuyla köklü bir koruma kanununun tesbit edemeyeceğini. iddia eder. Haki­katte değişme ona göre, ruhta devamın yanında, fakat devamdan önce mevcuttur.24 Hemen şunu işaret edelim; filozofun üstadı Ravaisson'da da devamlılılda değişme daha varlığın ilk derecesinden itibaren içiçe bulunur ve değişkenliğin içinde devamlılığa karşı bir me)'İl olduğu gö­rülür.25 Fakat Boutroux'da kanunların değişmeden doğduğunu ve yenilendiğini görmekteyiz.

·Bu doktrinde değişme esas olduğuna ·göre, devam nedir? Kısaca

söyl~mek gerekirse, devam zorunluluk ve sürekliliktir. Bundan dolayı

zorunsuzluk doktırininde her devam ve zorunluluk "Alışkanlık" ile açıklanır. Hatta bu yüzden atalet kanunu bile alışkanlığın bir. sonucu olarak kabul edilir. Bunun yanında ilahi mükemmellik de ilahi hürriyetin sonsuz ve ezell fiili tarafından yaratılan değişmez bir alışkanlık olarak düşünülür.26 insanda ise alışkanlık, finaliteden bahsederken temas edeceğimiz gibi, aktif olduğu zaman daha yükseklere yükselmeye imkan veren bir kendiliğindenlik gibi nazara alınır.27 İnsandaki bu alışkan­lık pasif olduğu zaman mekanik bir tekrardan ibaret kalacağı için zayıflama ve çöküş sebebi olarak mütalaa edilir.

Ravaisson alışkanlık ile tabiatılı benzerfiğini göstermişti. Çünkü ona göre ·alışkanlık kazanılmış ikinci bir tabiattır.2.1! Filozofunıuz da bundan yararlanarak tabiat kanunlarmda dahi alışkanlık görür. Gerçi Boutroux mesela fizik kanun:larm, belki evrim yoluyla meydana gel­miş olacağını, belki de onların sabitliğini, nesnelerin bir hali olabile­ceğini29 söylüyor. Fakat onun bir taraftan kanunlarm değişebileceğini söylerken, bir taraftan da onlarda alışkanlık görmesi nasıl telif eıİilecek? Boutroux bir yandan kanunlarm sabitliğinin bizim onlara izafe etti­ğimiz deney verilerine ilave edilen bir karakter olduğunu, dışardan ilham edilmediğini söylerken30 bir yandan da sabit kanunlarm varlığını kabul etmektedir. Fakat o güçlükten kurulabilmek için bu sabit kanunları ruh tarafından alışkanlığa terkedilmiş payın ifadesi olarak görmektedir.31

Boutroux, a.e., s. 129. 25 Ravaisson, a.e., s. 5. 26 F. Pillon, a.g.e., s. 101. 27 Boutriıu..-ı:, De la Contingence, s. 170. 28 Ravaisson, a.e., s. 38, 40-41. 29 Boutroux, De L'İdee de Loi, s. 60. 30 Boutrou..-ı:, a.e., s. 37. 31 Boutroux, De la Contingence, s. 165.

Page 9: 1982 5 s.hayri bolay boutroux

. ZORUNSUZLUK DOKTRİNİNDE 173

Ama ruhun değişkenliği içinde alışkanlıktan tesir almayan kanuniann değişmeye müsait olması gerekmez mi? Bu taktirde· Boutroux ruhtaki bir alışkanlığın değişmesi için hürriyetin müd,ahalesini lüzumlu bulur.32

Böylece değişen ve değişmeyen unsurlar hem ruhta hem de olaylar ara­sında birarada bulunma imkanına kavuşurlar. Yani burada da Bout-rolL-x: yine bir nevi uzlaşmaya gitmektedir. '

Her nekadar Boutroux'nun sahitliği alışkanlığa bırakılan pay olarak görmesi kozaliteyi ruhun alışkanlığı olarak gören Hume'u a:n­dırıyorsa da arada fark vardır: Hume'da genel kanunlar durmadan ye­nilenen çağrışımlardan ibaret mekanik bir alışkanlıkdan başka bir şey değildir. Halbuki Boutroux bu çağrışımcı mekanİst anlayışa karşı çık­tığı gibi ruhu mekanik alışkanlıklara düşmekten kurtaracak vasıta olarak çaha'yı, irade'yi ve hürriyeti görmektedir. Aslında alışkanlık, Roland Gosselin'in dediği gibi, zorunluluktan kurtuldukça. kazanılır. Bir taş alışkanlık kazanamaz. Fakat insan, en hür varlık olarak en çok alışkanlık kazanır.33 Fakat otonıatizme düşmernek şartıyla; çünkü oto­matizm, hissi ve ç~bayı körletir.

Enerjinin korunması ve kaybolıııası, organik evrim, zihni ve sos­yal kanunlar gibi büyük ve sabit bilinen kanunlar; Boutroux için, bi­linen basit unsurlann tabiatından çıkan zorunlu ilişkileri değil, son­derece karmaşık ve özce kararsızlıklann bütünü,ne ait vasıtaları bildirir.34

O halde modern bilimin formüle ettiği kanunlar zorunluluğun şeklini etkileseler bile, zorunsuzluğun karakterinin bir işareti olarak ortaya çıkarlar.35 İlnıimizin şartlarının tahlili bu sonucu tayid eder .. Daha önce de işaret ettiğimiz gibi, zorunsuzluk bilime ve deneye uygun olup bu kavram olgunun karakteri olarak ve nesneleı-in dış görünüşüne

ııisbetle ortaya çıkar.36 Zoıunsuzluk olgunun karakteri olduğuna göıe o olgulara dayanan tabiat kanunlannın da zorunsuz olıııası tabiidir.

Filozofumuz tahiat kanunlannın zorunlu oluşuna ve genel ola­rak zorunsuzluğun tesadür1e açıklanmasına karşı çıkmaktadır. Daha doğrusu o tesadüfün hürriyete açılan bir kapı olarak-Aristo ve Epi­kür'de olı,luğu gibi-kabul edilıııesine karşıdıı. Hatta o bilimin tesadüfü kabul etmesine rağınen, aklın tesiri ve kontorolü ile alemde onun taı·d edilmiş olacağına inanmaktadır.37

32 Boutroux, a.e., s. 165. 33 R. Gossilin, Habitnde, s. 94, G. Dwelshauvers, psikoloji, s. lll den naklen. 34 Bontroux, La Natnre etll'Esprit, s. 51. 35· Boıitr.oux, a.e., s.' 52; 36 Boutroıı.-..:, a.e., s. 52. 37 BoutrOlL"'i:, ·a.e., s. 62.

Page 10: 1982 5 s.hayri bolay boutroux

174 HAYRİ BOLAY

Boutroux değişmeyi zorunsuzluğuıı gereği, zorunluluğun yani de­ğişmezliğin zıddı olarak bir başka noktadan dahi lüzumlu görür: De­ğişmenin olmadığı yerde kaderciliğe hoğlanmak icabeder. Bu taktirde ilınl karlyerde hile kader ve keyfi kuvvetler hakim olur. 3s Halbuki kaderciliğe düşmeyi insan zilıninin önlemesi ve ona karşı zafer kazan· ması gerekir. Boutroux bu düşünce ile özel kanunların yatağı olan ge· nel kanunların, çok az da olsa değişmesiyle kilderin değişmez binasıinn yıkılacağını ileri sürer.39

Şimdi Boutroux'nun tahiat kanunlannın ueğişe~ileceğini iddia ·etmesine karşılık ka yın hiraderi tarafından yapıliDış bir i tiraza temas edeceğiz. -

Matematikci, alim ve filozof olarak H. Poincare (1854-1912) "Kanunların Evriıni"40 adlı ·bir makalesind~ Bouttoux'nun "Tahiat kanunlarının evrime elverişli olup olmadığını" düşünmesini doğru bul­mamış, böyle bir anlayışın hilginlerce "Hiç bir suretle benimsenmesi ihtimali olmadığım" ileri sormüştür. Buna rağınen filozof, ona göre, "Bu soruyu ortaya koymak, onun haiz olduğu çözüınleri göz in ünde. tutmak, ondan çıkan sonuçl~ incelemek, onları bilginierin h~ istek· leriyle uzlaştırmak hakkım muhafaza eder". Bu girişten sonra Poin· care meseleye önce matematikci gözüyle birnazar atar: "Kanunla­rm evrimine inanılıyorsa bu evrim çokyavaş'olahilir." diyen Poincare­kanunu da öncül ile sonuç arasında "Aleınin şimdiki haliyle hemen ge­liverecek hali arasmda sabit bir bağ" olarak tarif eder. Ona göre halden ve mevcut kanuıılardan, gelecek de geçıniş de keşf olııllahilir; fakat bu iki keşif arasmda hiç bir fark yoktur. Poincare mekanik kanunların

"tersinir" (reversible) olması prensibinden faydalanarak haldeki bir sonucu geçınişe ve geleceğe teşmil eder. Ama kanunlarm değişmediğini kabul etmek şartıyla, ancak geçmiş hakkında bir şeyler hilehil~ceği. mizi; bunu kabul edince de kanunlarm evrimi meselesinin ortaya çıkmayacağıru söylerY ·

Boutrou..x gibi kanunlaru:ı- denemeyle elde edildiklerine inanan Poincare meseleye bir de jeolog gözüyle hakmak lüzumunli duyar. O jeologuıı ulaştığı sonucu~ matematikcininki kadar emniyetli göımez; fakat onun çelişkili sonuçlarının, kanunların ev-riıni fikrine götürehile-

38 Boutrou.-..:, De la Contingence, s. 40. 39 Boutroux, a.e., s. 75. .

" 40 H. Poincare, !')on Düşiiİıceler, ilk makale, çev. H. Ragıp Atademir ve Süleyman Öçen ·:ı. bs., İstanbul, 1965, s. 3 v:d.

41 H. Poincare, a.e., s. 6,

Page 11: 1982 5 s.hayri bolay boutroux

· ZORUNSUZLUK DOKTRİNİNDE 175

ceğini ilave eder. Kanunların evrimi gözlem ile olacağından nesiller boyu bu gözlem vaki olacak mıdır? Böyle düşünülünce, bizim gibi, geçmiş insanların da bu kanunlar hakkında parça parça bilgi edine­cekleri muhakkaktır. Bu da kanuniann evrimini düşündürehilir. Göz­lemin verdiği kanunlar, bir takım sonuçlardan ibarettir. Mesela Mari­otte Kanunu, gaz moleküllerinin büyük hızlarla hareket ederken haiıgi kanuna göre biribirlerini çekip veya ittiklerini gösterir. "0 halde gcz­lenebilir cisimleri idare eden kanunlar moleküler kanunların bir netice­sinden başka bir şey değildir." Gözlernle gelen ve moleküler kanunlar arasındaki bir ilişkiyi tesbit eden Poincare-ki Boutroux da böyle dü­şünür-moleküler kanuniann gerçek, ötekileıin görünüşte kanun ol­malanndan dolayı "Moleküler kanuniann değişmezlik özelliğine sahip oldukları" sonucuna varır. Buradan "Moleküllerin tertip v~ düzeni ve bununla birlikte gözlenebilen kanunlar değişebileceği için kanun­Iann evrimine inanmaya bir sebep" çıkanrY

Poincare şöyle devam eder: Mekaniğin temel kannlli;anna uzun zaman mutlak kanunlar gözüyle bakıldığı halde onlar deği>rmiş, hiç olmazsa genişletilmişti. Öyleyse biz bilimin ileılemesi karşısında; mo­leküler kanunlar gereğince moleküller düzeni değiştiği için onların eski dÜzenleri farklı olmayacaklar mıdır? Öyle olunca gözlernle gelen kanuniann her zaman aynı kanunlar olmadıklan sonucu çıkınaz mı? İşte Poincare buradan "Kanunlann değişebilirliği" fikrine ve ulaşır.43

Filozof "Bilimin Değeri" adlı kitabında daha açık konuşarak kanunların değişebilirliği hususunda ·şöyle der: ''Tabiat kanunlan hiç bir zaman iyice bilinmediğinden, bu iki çözümden birinCisini kabul etmemek ve ta­hiat kanunlarının evrime uğradığı · hükmüne varinamak mümkün değildir. 44

Görülüyor ki ]Jaştan şiddetli red ve itirazla başlayan Poincare çeşitli açılardan ıneseleyi ele aldıktan ve çeşitli ihtimalleri düşündükten sonra Boutroux'nun ulaştığı sonuca da~a açık bk şekilde ulaşıyor ve adeta onu destekliyor. Bu da Boutroux'nun 19. asnn bilim ve kanun anlayışına tek başına karşı çıkarken nasıl isabet ettiğini ve bu yeni kanun anlayıŞının ne gibi etkiler yapıp geniş ufuklar açtığım gösterse gerektir.

Yukarıda Boutroux'nun kaderciliğe karşı insan zihninin bir za­fer kazanması gerektiğine dair fikrini nakletİniştik. Değişmezlikten

42 H. Poincare, a.e., s. 18. 43 H. Poincare, a.e., s. 22-23. 44 H. Poincare, Billmin Değeri, çev. F. Yüs~l, İstanbul, 1949, s. 248.

Page 12: 1982 5 s.hayri bolay boutroux

176 HAYRi BOLAY

doğan böyle bir kaderciliğe karşı insan nasıl zafer kazanacaktır? Bu­nun şartı, BoutrolL-x:'nun doktrininde, insanın hiir olması ve hürriyeti­nin şuuruna emiesidir. Boutroux tabiat bilimlerini tenkit ederken ve bunların yetersizliklerini ortaya koyarken, insani şahsiyerin tabiatın sinesindeki durumunu ele almıştır. Bunu yaparken bilimlerin ulaştık­ları bugünkü seviyede insamn serbestçe hareket etme güçüne sahip olup olmadığını, eşyamn tabiatını temsil eden tabiat kanuııları karşısınua insan hürriyetinin ve Soruml1ıluğunun ~e olduğunu ön planda araştır­ımş45 ve bu müşküllerin çüzümüne ağırlık verıniştir. Onun için prob­lem günümüzde eski çağlardakinden daha acildir. Çünkü gerçek bill­ınin alam fazla yaygın değilse bu alanın dışında hürriyet için bir yer kaldığı kab1ıl edilebilir. Fakat bilimlerin alam, her gün biraz daha geniş-· liyor; çünkü bilimler ilerliyor. Bu ileriemelere rağmen hürriyete ayrı­lan alan daralmakta mıdır? Daralmakta ise bu alan bir gün bilimler tara­fınd~n işgal edilmeyecek ınidir? Filozofumuz biliınin bütün ilerlemeleri­ne ağmen, hürriyet hissinin insan ruhunda devam ettiğine kanidir. Hürriyetin, esas kaynağını rul;ı. olarak kabul ettiği için Boutroux mese­leyi bilim ile hürriyetin, ruh ile maddenin arasında bir çatışma olup olmadığım tesbit açısından ele alır. Boutroux determi:ıllzıni~ bugün eskisinden daha dar göriinmekte olduğunu iddia eder.46 Ona göre eski insaıılar kendilerini ezen bir kadere sahiptirler~ Fakat insan yine de daha üstün ve daha asildir. Çünkü hüıTiyeti vardır. Üstelik günümüz bilimi, onun lehine şahitlik yapmaktadır. Zira insanda ayın zamanda şuur vardır.

Bu konuya başlarken tabiat kanunlarınd~ki gerçeklik ve evren­lik vasıflarının ikiliğini bir çözüıfıe bağlamak için filozofuruuzun me­seleye çeşitli yöıılerden baktığım söylcıniştik. Onun bu babta biribir­lerinden bağımsız bir takım varlık tabakaları kabul ettiğini belirtıniş­tik. Bu ·tabakalardan yukarı .· doğru yükseldikce varlık kanuna ha­kim oluyor ve kanunu unutturuyordu. 47 Niçin üst tabakaları;la varlık kanunu. unuttmuyor? B llllun sebebini filozofumuz, üst tabakadaki varlıkların öncekilere nazaran daha çok hürriyete sahip ve dolayısıyla yaratıcı ol.malarıyla izah ediyor. Bilhassa düşünen alemdeki varlık hayati bir güce ve ş uma sahiptir. Bundan ötürü o varlık ferdiyet ve şahsiyetine kavuşmuş tm. Böyle bir varlık ruhunda hür yaratma gücü ve. hür düşünce taşıdığı için tabiat kanunlarına tabi olmaksızın kendi ka­nunlarını kendisi yaratır. Çünkü o hür bir kendiliğindenlik'e sahiptir.

45 Boutroux, De l'Idee de Loi, s. 29, 134, 141-142. 46 Boutroui, n.e., s. 134-135. 47 Boutrou.-.;:, De lıı Contingence, s. 139.

Page 13: 1982 5 s.hayri bolay boutroux

ZORUNSUZLUK DOKTRİNİNDE 177

Mekanik bir tekrara düşmeyen insan yenileyici bir irade ile kendi koy­duğu kanunları kendisi tatbik eder. Şahsın bu yenileyici hamleleri, adeta diyalektik bir ilerleme gösterir. -Fakat bu ilerleme zıtlarm çar­pışması şeklinde ilerleyen bir Hegel diyalektiği değildir. Zaten Bout­roux bu yüzden Hegel'e karşı çıkmıştır. Boutroux'nun diyalektiği insan hayatmda atalete ve pasifliğe düş-tıldüğü zaman onu çöküntüye götüren tekrarlardan alıkoyan, hareketlerine şuur ve dinamizm kazandıran bir diyalektiktir. . .

Zorun~uzluğun hakim olduğu düşünen alemde Boutroux'nun doktirini, insam . her türlü ahlaki davranışlannda tabiat kanunlarının zorlayıcılığından ve her türlü zorunluluktan kurtarmak emelini güder. Bu doktrininde tabii zorunluluk, değil, ahlaki ve manevi zorunluluk vardır. Boutroux bunu psikolojik determinizme karşı ileri sürer. Yaiıi ona göre hürriyete dayanan bir zorunluluk vardır. Bu da "0dev"dir. Bu dokti­İinde sebepleri aşan, eserler yaıatan bir kendiliğindenlik tortusu bulun­duğu için kozalite prensibinin bile estetik bir anlamı olacak ve bundan dolayı Boutroux'nun dimeyden çıktığına inandığı ~ozalite prensibi a piriori Mr köke dalıi sahip olacaktır4!! ama bu sadece estetik anlamda olacaktır.

A posteriori zorunluluğu temsil eden kozalite estetik bir a~am kazarnnca 'bu doktirinde zorunluluğun kendisi dahi ahlaki ve ideal bir anlam kazammş olacaktır. Artık orada zorunluluk "İdeal tarafın­dan eşyaya, Tanrı tarafından y·aratıklara yapılan tesirin, mümkün olduğu kadar soyut bir dile çevrilmesi"nden ve "Ahlaki yükümlülüğün ve estetik cazibenin yani gönülden henimsenmiş ve şuuruna varılmış zorunluluğun en maddi semholü"nden ibaret olacaktır.49

Boutroux'nun doktrininde, pozitif ilim h~ndan tahiat bize yeterlidir; fakat insamn onu aşması lazımdır. Tahiati aşmak için biz­zat tabiat bize bir dayanma noktası verehilir.50 Pozitif ilimler ve tabiat kanunları düşünen alimi ve onun faaliyetlerini açıkl~makta yetersiz olduğu için tabiatın boşluklarını metafizik doldurabilir. Bu bakımdan Bo· utroux'nun düşüncesinde, zorunsuzluk doktİrininin hazırladığı zemin üzerinde metafizik, bir hürlük doktırini kurabilecektir1 Kavramların mut­lak realite ve düşüncemizin varlık ile olan münasehetlerini ortaya koy· mak için, zihnin bir çabası olan metafizik bilirnde tohum halinde mevcut

48 Boutroux, a:e., s. 169. 49 Boutroux, a.e., s. 169. 50 Boutrou:ı:, La N ature et !'Esprit, s. 26-27. 51 Boutroux, D~ la Coiıtingence, s. 169.

Page 14: 1982 5 s.hayri bolay boutroux

- 178 HAYRİ BOLAY

olup ona ay km değildir. 52 Zihnin orijinal bir faaliyeti olan ve aklı gerçek; leştiren metafizik verimli olabilmek için "Dışarıdan içeriye değil, fakat içerden dışarıya doğru" gitmek. zorundadır.53

İşte böyle- bir metafiziğin kuracağı hürlük doktrininde kanunlar . değerinden kaybetmeyecek ve onlar yine eşya:mn üstün prensipleri ola­rak kalacaktır·. Fakat hangi kanunlar? Bu kanunlar Boutroux'ya göre artık tabiat Kanunlan değildir. Onlar "Estetik ve alılakikanunl~"· ola­caktır. Bunlar tabiat kanunlarının aksine olaylardan önce mevcuttur ve aynı zamanda ilfiJıi mükemmelliğin doğrudan ifadeleridir. Bu kanun· lar insan aklının ve şuurunun eseri olduğu için ezelı ve ebedi değildirler.

İnsanın bulunduğu alemde zorunsuzluk hakim olduğu için bu ahiald ve estetik kanuniann pratik iyilik ve ideal olarak gerçekleşmesi ve gerçekleşmemesi insanın elinde olacaktır. Lachelier'nin ifadesiyle "Kör bir mekanizm değil, bir uygunluk ve bir seçme gerekliliği" bahis konu· sudur. Seçimden -sonra ise artık bir "Ödev" doğmaktaoır. İnsan bu seç­meyi gerçekleştirmek istediği zaman bir ödev olarak gerçekleştirecektir.

Boutroux daha önce iki çeşit kanun olduğunu söylemişti. .Artık işe yeni unsurlar karışınca kanun çeşidini dörde çıkarmış ve yeni bir ayrım getirmiştir. Fornıların, belirlemelerin v--e kanunların yaratıcısı

olan zihnin faaliyetine uygun dört çeşit kanuıi:

a) Bilgi kanunları: Bunlar zekayı meydana getirirler Çünkü ze· kaya mutlak surette hiç bir konu verilmemiştir. Aslında zeka da ken­di başına verilıniş değildir.

b) Üretim kanunları: Bunlar hayat gücünü teşkil ederler. Onun _yapısı ne mutlak pasiflik, ne de fikirleıin- çağınşımıyla açıklanabilir.

O canlı olup dehanın ta kendisidir.

c) Aksiyon kanunlan: Bunlar da iradeyi teşkil ederler. İrade düşüneiı varlığın füllerini düzene koymak için fizik kanunlara irca edilmeyen ahlaki kanunları koyar.

d) Canlı birlik kanunları: Bunlar ise duyguyu teşkil ederler. Aşk ve sevgi vasıtasıyla; şahıslar kendileıine has va~lıklarını kaybet· rneksizin birieşebilirler. 54

Boutroux zihnin hayatının bütün bu gerçekleşmelerinde şu üç karakteri görür: Gelişme, hayat ve hürriyet. Bunların hiç birisi ne ata­lete, ne maddeyi karekterize eden değişmezliğe irca edilebilirler.

52 Boutronx, La Nature etll'Esprit, s. 26. 53 Boutronx, a.e., s. 37. 54 Boutroux, a.e., s. 33-34.

Page 15: 1982 5 s.hayri bolay boutroux

?ORUNSUZLUK DOKTRİNİNDE 179

Sanat ve sanat eserleri zihni ve .nıhl faaliyetin mahsülü olarak ortaya çıkarlarken asıl hedefleri nelerdir? Boutroux. bunları da dört maddede açıklar:55 a) Bizi ilgilendiren şekilleri ebedileştirmek, b) Reel dünyanın sefaletlerini bize unutturan ideal bir dünya yaratmak, c) Tam ifade edilemeyen ve anİatılamayan şeyleri açıklamak ve böylece ruhlan saıninıiyet ve derinlik bulunan sanat eserlerine iştirak ettir· \. rnek, d) Güzelliğin caıılı tasavvurlarını sunmak.

Sanat bütün bu amaçları gerçekleştirirken tabi olduğu bazı esas· lar var mıdır, yoksa serbest midir? Boutroux'ya göre sanat şu iki esa· sa tabi olarak bu amaçları gekçekleştirir a) Yenilernek ve muhafaza etmek, b) Ferdiyeti ve evrenlik olam birleştirmek, düzene koymak.

Böylelikle zorunsuzluk doktriniİıde ferdi ile evrenlik olan san· at vasıtasıyla birleşmiş, düzene girmiş, zihnin belirsizliği yenmesi de mii.nıkün olmuştur. Bu sayede tabiat kanulliarıillli iki özelliği de ayın an­da kav-ı-anabilir hale gelmiştir. Sanatın bu doktrinde insana sağladığı bir takım faydalar vardır:

Bir defa insan sanat vasıtasıyla duygularım, rüyalarını yahut duyuların ve zihnin ulaşamıyacağı bir takım gerçekliklerle olan iştira­kini açıklamak imkan Vf fırsatını bulur. Dolayısıyla insan: a) Özel­likle hayal gücünün yamnda derun! hayatım geliştirir, b) Bir takım objelerden kurtulur.55

Bıi şekilde sanat hür ve sonsuz olaıı ruhta ferdi ile evrenlik ola­nın gizli akrabalığını ortaya çıkarmış. olur.

Sanatın bu iki zıt ucu birleştirmesinin yamnda zorunsuzluk dok­trininde, hakiki ahlaklılık ile ruh ve tabiat ·daima biribirine bağlan· mış ve birleşmiştir. Bu yüzden tabiat ve ahlaklılık hayatta, kavraıllia­rımızda olduğu gibi zıt döşmezler. İrade tabiat vasıtasıyla ahlaklılığı yai"atır. Ahlaklılık ise tabiatı özümseyerek bizzat gerçekleşir.

Sanatın ve estetik kanunların kendi doktirinindeki yerini ve öne· mini bu şekilde tesbit eden Boutroux sanatdan ve bilgidan daha üstün bir derece olarak ahlfik'ı kabul eder. O ahlakı, iradeye şekil vermek ba­kımından ruh işçisi ve ruhun eseri olarak niteler. Boutroux'ya ahlakı sanattan ve bilgiden üstün gösteren ahlaklılığın belli başlı karekterleri şunlardır: a) Otonomi yahut iradede bir iç kamınu şekil ve vücut bul­ması, b) Evrenlik olinak yahut dii.şünülebilen her varlık için kanunun

55 Boutroux, a.e., s . .38. 56 Boutromc, a.e., s. 38-39-40.

Page 16: 1982 5 s.hayri bolay boutroux

180 BAYRİ BOLAY

bir değer taşıması, c) Kendiliğindenliğe doğru bir eğilim, ki bunda çaba' nın devamlı zorunluluğu birlikte bulunmalıdır, d) Kavranmış bir gaye. B"Q. gaye veriimiş olmamalı, fakat ruhun bizzat fiiİ üzerindeki düşünce­siyle belirlenmiş olmalı.

Bu özellikleriyle ahHl.klılık öncekilere nazaran daha yüksek bir fiil ve bilgi derecesini gösterir. Burada şuna işaret etmek isabetli olacak· tır. Boutroux'nun ahlaklilık:ta gördüğü bu özellikler Kant ah.İakimn özelliklerini taşımaktadır. Daha önce de işaret ettiğiıniz gibi, Boutroux bh "Ödev ahlakı"m benimseıniştir. O "Ahlaklılık ödev fikrinde teme­lini bulur"57 derken "bunu ifade etqı.ektedir. Fakat ödev fikrini filozofu­muz kategoıik emir olarak bizatilıi sırf formel ve muhtevasız boş bir kalıp olarak gö-rür ve fiil'i düzene koymakta yetersiz bulur.58 Böyle­likle Boutroux Kant'dan ayrılmış olur. O bu hususta endividüalizm, altrüizm, solidarizm, naturalizm ve .bilimsel pozitivizınin görüşlerini beğenmez .. Onun aradığı öde-vin. konusu veya maddesinin ne olduğu­dur, yani kalıbı dolduracak muhtevadır. Ödevin objesi oııa göre ahldki ideal'dir. Bunu da meydana getiren fikirler şunlardır: Adalet, sevgi, güzellik, kuvvet, ahenk ve ödev. Ahlaki ideal ise filozofumuz nazarında bu fikhlerin ferde, topluıniara ve insanlığa ilerletici bir şekilde tatbik edilinesi dir. 59 Bu çeşitli idealleri belirlemek ve gerç~kleştirebilmek için insamn gösterdiği çaba ancak hür bir iradenin fiili olarak kavranabilir.

Zilıin hayatımn çeşitli tezalı ür leri ve insamn ·ahlaki hayatı bir icatlar ve yaratmalar serisi meydana getiri:der ki insan ancak buı:ı1arla daima kendisini ve tabiatı aşabilir.

İnsanın kensisini aşmasında ve ahlaki idealizini gerçekleştirmesinde Boutroux bir başka güç ve unsur daha kabul eder: Din. Ona göre din probleınini tarih ve duygu ortaya koymaktadır. Ama billnilerin ve tabiat felsefesinin tenkidi de bize gösteriyor ki din mümkündür ve meşrudur. Öte yanda~ şuurun derinleşmesi Mükemmel V arlık'ı veya Yaratıcı'yı insana hissettirir. Boutroux bu taıihi ve felsefi bakış açısından şu sonuç­ları çıkarır:)

a) Varlıklara tabiat-üstü bir değer yükleyen spiritualist doktirin­lerin tasfiyesi veya taslıilıi, b) Dinin, ruhun en derin faaliyeti ve bir ruhu diğerine bağlayan en içten gayret olarak ele alınması, c) Dini varlığı diğeı varlıklara bağlayan bir ilişki olarak görmek60 • Filozo-

57 Boutroux, a.e., s. 42. 58 Boutroux, a.e., s. 102. 59 Boutroux, a.e., s. 43. 60 Boutroux, a.e., s. 45.

Page 17: 1982 5 s.hayri bolay boutroux

ZORUNSUZLUK DOKTRİNİNDE 181

fumuza göre dinin payının hu}unmadığı diğer bütün ilişİriler derinlik­lere inmeyip varlıkların dış görünüşlerinde kalmaya mahkumdur.

Bu sonuçlardan da anlaşılacağı gibi, Boutroux dışardaki varlık· lara _bir fazilet ve kutsallık atfeden ruhçu anlayışiara karşıdır; dini, varlıkların Tanrı ile, rulılarm rulılarla ve varlıkların varlıklarla ilişki· lerini ayarlayan ve insanı varlıklarm özüne götüren bir ruh faaliyeti olarak kabul etmesi de bu yüzdendir. Onun inancında din, kendi varlı­ğımızın esasını· geliştirmek ve değiştirmek için sarf edilen bir çaba olup bu kuvvet s;:ı.yesinde başka bir varlığa iştirak eder, sonsuzu aşk ve sevgi ile kucaklarız. ~1 Din, ruhda, birliğin, biricik teminatıdır, 62 ve ruhun ham­lesidir. O yeni :varoluş modellerinin ve onları gerçekleştirecek enerji· nin yaratıcııdır.63 Di~ aynı zamanda dünyamızın konunlarını aşan :ve olaylarm üstüne çıkan bir rcaliteye inanmaktır.64 O, Allah'da ve Allah ile hakiki yaratmadır.

Boutroux dinde mevcut olduğunu söylediği bu yaratıcı güce da· yanarak ahlaki fiilin de yaratıcılığını temin etmek ister. Bundan do· layı o dinin orijinalitesini. "Kuvvetten ödeve değil, fakat ödevden kuvvete doğru gitmesi"nde bulur. 65 . Bu yüzden insanın din yolu üzerinde olduğu· nu, nitelik hakımından da bedenini ve tabiatı aşmak imkanı aradığını söyler.66 Dinin prensibi dediği :Tanrı, bu doktrinde, yaratıcı, varlıkların varlığı ve çokluğun kayn:ağıdır. İnsan tabiatla Allah arasmda bir yerde bulunur, tabiatı aşarak Allah'a ulaşmak ist~r. .

Filozofumuz gerçek dini olguların felsefi bir değeri olduğunu söyler· ken<i7 ahlaki olaylar serisinin tesadüfi değil, zorunsuz olduğunu özel· likle helirtir.68 İnsanın çeşitli faaliyetlerini orijinal yaratınalar ve ·ru­hun gelişmesinin mahsülü olarak niteleyen Boutroiıx, iuhun faaliye· tini de temeldedint-bir faaliyet, olarak benimser ve r~t hayatı dinin ger· çekleştirdiğine, bu hayatın kaynağının Allah olduğuna inanır.69

Boutroux'nun zorunsuzluk doktrininde · tahiat- kanuıilarının yeri· ni ahlak ve estetik kanuniarına nasıl huaktığını ve bu kanunlarm da ne ğihi bir role ve değere sahip olduklarıııı, dinin·bunlaı· üzerindeki tesirini

61 Boutron:x:, Morale et Religion, s. 96. 62 Boutron:x:, n. e., s. 97. 63 Boutron:x:, n.e., s. 70. 64 Boutron:x:, La Nnture et !~Esprit, s. 219. 65 Bo~troux, a.e., s. 226. 66 Boutron:x:,- n.e., s. 226 .

. 67 Boutron:x:, a.e.; s. 47. 68 Boutron:x:, a.e., s. 219. 69 Boutron:x: n.e., s. 48.

Page 18: 1982 5 s.hayri bolay boutroux

182 HAYRİ BOLAY

. ve hatta hakimiyetini kısaca gözden geçirmiş bulunuyoruz. Bu hale na­zaran yani tabiat kanunları yerine ahlaki ve estetik kanunlarm hakim ol­ması karşısında bu doktrinde tabiat kanunları ne olacatır? Boutroux'nun , cevabı onların mutlak bir varlığa sahip olmıyacağını ortaya ko~akta­dır. O halde zorunsuzluk doktrininde bu kanunlar izafi biı· varlığa sahip olacaklardır. Onlar sadece verilıniş bir safhayı (phase), bir merhaleyi (eta pe) ve sanki nesnelerin ahlaki ve estetik bir de~ecesini ifade ede_­ceklerdir. Tabiat kanunları özce canlı ve hareketli bir modelin sun'i olarak tesbit edilmiş bir hayali olacaktır. Bu kanunlar mutlak olmadığına göre sabitlikleri de görünüştedir; bundan dolayı bunların · sahitliği, variık sebebini (raisan) ideale bağlayan kararlılıktan ibaret olacaktır.70 İdeal ise Boutroux nazarıada pasif bir temaşanın önceden verdiği bir obje değildir, "0 zihnimizde, biz kendisinin peşinden gittiğimiz müddetce teşekkül eder ve gelişir."71

Biı· ideale ve gayeye bağlı olarak ortaya çıkan ahlaki ve estetik kanunlar insana ve topluma ne s ağlıyacaktır? Boutroux'nun bunlar­dan umduğu ·şey şudur: İnsanın "Sırf kendis'i için yaşanıaktan vazgeç­geçmesi", fedakar olması, üstün varlığa tabi olarak "Yeni bir fetlıe· lıcizırlanması"d:İr. Aşağı varlığın üstün varlığa tabi olmasıyla hasıl olacak Şey nedir? O taktirde "Alemde biteviyelik, bir cinstenlik ile eşit­liğin yanifizik kaderin lılikimiyeti azalacak" insan da tabiat kanunları­nın ve zorunluluğun baskısından kurutulup kendisini hiir hissedecekti~. Boutroux bunun için "Tahiat kanunlarının iyi anlaşılması insana hür­riyetini verdiği gibi ona hürriyetinin etkili olduğunu ve olayları idare ettiğini de gösterir; "demiştir.72 Böylece iyi ve güzelin tam zaferi "Asıl tabiat kanunlarını ortadan kaldıracak" ve insana ~-eni bir ufuk açacak­tır. Bu ufuk, insan iradelerinin "Mükemmelliğe doğru lıür atılışı" ve "Ruhların hiir mertebelenmesidir."73 Bu yeni ufuk ve ideal zoruıısuzluk doktırininde ortadan kalkan tabiat kanunlarımn yerini dolduracaktır. Hemen şy.nu işaret edelim: Boutroux bunları söyledikten seksen yıi· sonra tammmş sosyolog Gurvitch "Sosyolojide kanunların ister se­beplilik ister fonksiyonel, isterse evrime ait olsun, kullamlmayacak­larım" söylemiştir. Çünkü ona göre niteliğe ait tipler burada kanunları yok etmektedi:r.74 Bu sözler de tamamen Boutroux'nun yukardaki fi­kirlerini doğrular malıiyettedir.

70 Boutrou....:, De la Contingence, s. 169. 71 Boutroux, La Nature et !'Esprit, b. 48. 72 Boutroux, De l'Idee de Loi, s. 153. 73 Boutroux, De la Contingence s. 170. 74 Gurwitch, a.g.e., s. 19.

Page 19: 1982 5 s.hayri bolay boutroux

ZORUNSUZLUK DOKTRİNİNDE 1!!3

Bırraya kadar Boutroux'nun genel olarak kanun ve tabiat kanun· ları hakkındaki belli başlı düşüncelerini gördük. · Anladık ki tabiat kanzınları bütünüyle izafi ve zorzınszız'dur. Fakat zorzınszızliığzın hürriyeti meydana getirebilmesi için faaliyet ve aksiyon ile birleşmesi gerekir. Bu şekilde doğan hürriyetin irade sayesinde yerinde kullanılınasıyla insan kendi karakterini, şahsiyetini ve kanunlarını meyılana getirebilmek· tedir. Finalite meselesinde olduğu gibi, insanın dışındaki diğer bütün varlıklar da sonsuz bir hürriyet idealine yani Allah'a yönelerek gelişip değişirler. İnsanda bu aksiyonu meydana getiren şuurdur. "Şzızir" ise bir fiil, fizyolojik reflekse iı·ca edilemeyen. -~ndan çıkmış olmayan bir yaratma, bir değişmedir. Boutroux bu anlayışı yüzünden mekanİst ve paralelist nazariyeye karşı çıkmıştır. Çünkü o ferdi şuuru canlı bir realittı, bizatihl gaye olarak kabul eder.75 Kanun ile şuurun münase· beti teoriden çok yaşanan hayat ile bize verilmiştir.76 Asıl insani şuur ile kanun arasında, Boutroux'ya göre, dikkate değer bir yakınlık vardır: Kanunun tatbiki ile şuur uyamr; bu tatbikatm eseri de yine kanundur. Kanunla şuur arasmda böyle sıkı bir münasebet olmasma rağmen, Boutroux'nun düşüncesinde, şuur kanunsuz edebilir, kanun da kör bir kuvvet haline gelmeksizin şmıru boğamaz. Kanun ilerlemeye el· verişli ve canlı oldukça, hayatı daha geniş güven altına aldıkça daha akll olacaktır.77 Bu bakımdan şuur ve kanun birbirlerine irca edilemez­ler, biribirierine dayanırlar; karşılıklı tesirleri gelişı;n.eleıinin şartıdır.78

G. Dwelshauvers'in dediği tarzda, şuur Boutroux'da kanunun temeli olmasa gereJrtir.79 Çünkü filozofumuza göre şuur ve- kanun zihnin iki ayrı yaratmasıdır. Ve bunlar önceden mevcut değildir. 8Q Bu bakımdan Dwelshauvers'in fikrine katılmak mÜmkün değildir.

Şimdi bir başka noktaya daha dikkati çekmek istiyoruz: Yukanda Boutroux'nun kanun anlayışından bahsederken zorunsuzluktan hürri­yete ıılaşahilmek için ·seçilmiş ve iradeli aksiyon!J.e birleşrnek icabetti­ğini söyledik. Bu bakımdan zorunsuzluk doktırininde çalışma, aksiyon~ fiil ve faaliyet büyük bir yer tutmaktadır. Çünkü Boutroux'ya göre şuur kendi kendine gelişmez, bizatıln gaye olamaz. "0, ancak fikirlere gelenekiere ve kanunlara uygulanarak" gelişir. Bunun için de bir faali- · yet lazımdır. İşte bu faaliyet kanunu güçlendirir ve ona hakiki oriji- ·

75 Boutrou....:, La Nature et l'Esprit, s. 244-245. 76 Boutroux, a.e., s. 249. 77 Boutroux, a.e., s. 247. 78 Boutrou....:, a.e., s. 245.

79 G. Dwelshauvers, M. Frausız Psikolojisi, s. 135. 80 Boutroux, ·La Nature et l'Esprit, s: 248.

Page 20: 1982 5 s.hayri bolay boutroux

184 HAYRİBOLAY

naliğini verir; bu ise "kanunların kaynağına, anlamına ve değerlerine nüfuz etmek, onları özümsemek, tenkit etmek ve mükemmelleştir~ek için" sarf edilen bir çabadır.81

Bu çaba fikri aktiv:ist şuur psi~olojisinin kurucusu sayılan Maine de Biran (1766-1824) dan gelmektedir. Biran, Descartes gibi, "Dü­şüncenin kendi kendini temmülünii, husUle gelmekte olan zihni faaliye­tin cehit şuurunda olduğu gibi, doğrudan doğruya olan apersepsiyonu · ile terkip etmeye"82 çalışan ve "Faaliyetimizin şuurunu cehd (Effort)' in psikolojik vak'asında" arayan bir düşünürdür. Ona göre _biz, çabada, hür bir sebep olduğumuzun şuuruna sahibiz ve mukavemet şuuruna da

_yine aynı çaba _fiili vasıtasryla ulaşırız.83

Biran'ın tilmizi Ravaisson'da da çaba önemli bir yer tutar. Ona göre de· "Çaba, şuurun sadece ilk şartı değil, fakat tam bir tipi, kısai­tılmış bir şeklidir de. " 84 Lachelier ise iradeli çalıayı her an yenilenen ve kasılanlifleriın:izin her biri tarafındanaynayrı yapılan bir aksiyon demeti olarak görür.85

Lachelier'de varlığı, varoluşu tamyan ve tasdik eden düşünce· nin bir fiili olmaksızın, varoluş bize göre mevcut değildir. 86 yalnız

- insanın aksiyonu da düşünceninki gibi biribirinden bağımsız olup ara· larında tayin edici her·hangi bir ilişki, kanuni bir bağlılık yoktur. Bun­lar da seÇilme yoluyla olur; çünkü insan, aksiyoıılarının · tasavvurlıın arasında seçme yapabildiği gibi, , gaye ile vasıtalar arasındaki ilişkinin: şuuruna da sahiptir. 87

Tabiatı kaba (grosse) bir ruh sayan88 Lachelier olguların bilgi­sinde~ oııları idare eden kanuıılara, tümevarış yoluyla · ulaşabileeeği­ınizi söyler. Ona göre tabiat kanuııları olguları;ıı basit sayımı ile ulaşılan mantıki bir sonuç değildir. Kanun geçmişi ve geleceği kucaklamalıdır. Ölgulardaı:i. .kanuıılara doğru giden sııf bir sonuç yoktur. Aslında hiza-

. tihi nazara alınan her olgu zorunsuzdur. Kanun_ ise zoruııluluğun ifa­desidir. Olgulardan kanuııları çıkarmak, sadece bölünılüden evrenlik olam değil, aynı zamanda zorunsuzdan zoruııl~yu da çıkarmaktır.89

Kanun bizim' için evreıılik şekli altında olgunun ta kendisidir.

81 Boutronx, a.e., s. 246-247. 82 G. Dwelshauvers, a.g.e., s. 6. 83 G. Dwelshauvers, a.e., s. 14. 84 Ravaisson,' a.g.e., s. 22 85 Lachelier, T.T. Hakkında, s. 40. _ 86 Lachelier, La Nature, !'Esprit, Dieu, s. 68. 87 Dwelsgauvers, a.g.e., s. 127; Lachelier, Tüınevanmın Temeli Hak. s. 31. ·_ 88 Lachelier, La Natlıre. s. 38. 89. Lachelier, a.e.s. 78-79; T.T. Hak, s. 5-6-7.

Page 21: 1982 5 s.hayri bolay boutroux

ZORUNSUZLUK DOKTRİNİNDE 185

Buifadelerden de anlaşılacağı üzere Boutroux M. de Biran'dan uza­mp gelen geleneği devam ettirmiş ve fakat onlardan çeşitli noktalarda aynlm.ıştır. Boutroux ruh ve tabiat anlayışında üstadlar:indan aynidığı gibi kanun anlayıŞında da onlardan aynlımştır. Ravaisson ve Lac· helier tabiatı, ruha bağlı ve ruhun mahsulü olarak izah ederlerken Bo­utroux bunları iki ayn gerçeklik olarak kabul etmiş, ruhu üstün görür­ken de tabiatı ve maddeyi ruha .irca etmeye çalışmaımş, hatta tabiat· taki varlıklara üstlin değerler atfeden spiritüalist görüşlere karşı çık· ımştır. Lachelier ·olgu-kanun ilişkisinde olduğu gibi, zorunsuz olan olgudan, zorunlu olan kanunu çıkardığı halde; J:!.outroux olguların zo· runsuzluğundan kanuniann da zorunsuz olacağı sonucunu çıkarımş· tır. Lachelier'de çaba mekanİst bir anlayışla izah edilririş ve öyle gö· rünüyor ki meka~zm satıhda da olsa fikirlerine hakimdir. Boutrou..'{'da ise rnekanİzın yerini finaliteye terketmiştir.

Şimdiye kadar Boutroux'nun doktinininde tabiat kanunlarının ve alıilli kanunların işgal ettiği yeri ve verilen değeri tesbite çalıştık. Kanun anlayışına dair çeşitli meselelere getirilen çözümleri ortaya koyduk. Bu arada Boutroux'nun kanun anlayışındaki yakın kaynaklarım gösterdik; Poincare'ye yaptığı tesire işaret ettik. Şimdi bir kaç cümle

·ile bu husustaki bir başka tesiıine işaret ederek bu konuya son vereceğiz:

Bo"!].troux'nun zorunsuz tabiat kanunu anlayışının tesirinde ka• lanlardan birisi de sosyolog Gurvitch'tir. Bu zat 1953 de İstaııbul'da verdiği bir seri konferansta sebep-netice münasehetine dayanan sebepli kanunlar hakkında şunları söylemiştir:· "Bugünkü iliınlerde sebepli (causale) kanunların kaderi, yıkılımş putları hatırlatır. 18. ve 19 asır· larda aşın bir tapınma konusu olan bu kanunlar, 20. asıra: son derece gözden düşmüştür, "90

90 Gurwitch~ a.g.e., s. 19-20.