7

Click here to load reader

Azınlık Fıkhı, Mevcut Duruma Meşruiyet Kılıfı Giydirme Çabasıdır - Ebubekir Sifil

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Ebubekir Sifil hocanın Perspektif Kasım 2014 sayısına vermiş olduğu röportaj.

Citation preview

Page 1: Azınlık Fıkhı, Mevcut Duruma Meşruiyet Kılıfı Giydirme Çabasıdır - Ebubekir Sifil

E-Röportajlar Serisi - 3

Azınlık Fıkhı, Mevcut Duruma Meşruiyet Kılıfı Giydirme Çabasıdır Ebubekir Sifil

Mülâkat: Perspektif Kasım Sayısı 01.10.2014

Page 2: Azınlık Fıkhı, Mevcut Duruma Meşruiyet Kılıfı Giydirme Çabasıdır - Ebubekir Sifil

Azınlık Fıkhı, Mevcut Duruma Meşruiyet Kılıfı Giydirme Çabasıdır

1

Azınlık Fıkhı, mevcut metodolojinin gayri-müslim ülkelerde yaşayan

Müslüman azınlıkların sorularını cevaplamaya imkân tanımadığı kabulünden

hareketle oluşturulan özel bir fıkıh türü. Sizce hâkim içtihatlar, Müslüman

azınlıkların sorularını cevaplamakta yetersiz mi kalıyor?

Bismillâhirrahmânirrahîm. Fıkıh, hayatı murad-ı ilahî doğrultusunda yaşamanın imkân ve

şartlarını sunan sistemin adıdır. Temel parametreleri Kur’an ve sünnet tarafından belirlenmiştir.

Bunun anlamı şudur: Müslüman, hayatı “olgudan nassa doğru” değil, “nasstan olguya doğru”

yaşar. Yani olguyu esas alıp nassı ona göre yorumlamaz; nassı esas alıp olguyu ona göre

şekillendirmeye çalışır. Azınlık Fıkhı meselesine bu çerçeveden baktığımızda gördüğümüz

şudur: Geldiğimiz noktada, geçici bir süreliğine gayrimüslim ülkelerde çalışıp, ekonomik olarak

belli bir noktaya geldikten sonra ülkelerine dönmek niyetinde olan ilk nesillerin aksine, sonraki

nesiller gayrimüslim ülkeleri “vatan” edindiler; bunu yaparken de Kur’an ve sünnete sormadılar.

Hayatı Kur’an ve sünnet çerçevesinde tanzim etme anlayışı üzerine kurulu bulunan fıkıh

bu kararı onaylamayınca, mezkur kararın sahipleri nezdinde kaçınılmaz olarak bir “paradigma

değişikliği” ihtiyacı ortaya çıktı. Aslına bakılırsa Azınlık Fıkhı tabiri, “Sosyalist İslam”, “Seküler

İslam”, “Kültürel İslam”, “Halk İslam’ı” gibi tabirlerden daha farklı bir meşruiyet alanına sahip

değildir.

Farklı bir paradigmayla kurgulanmış bir hayatı İslam’a onaylatma girişimi olması

noktasında bu tabirler ne kadar masumsa, Azınlık Fıkhı tabiri de ancak o kadar masumdur!

Soruya gelince, mesele içtihat meselesi değil. “Farklı durumlara farklı fıkıhlar” şeklinde

özetleyebileceğimiz anlayış, en başta Kur’an ve sünnetle ilişkimizin doğru bir zeminde

kurulmadığını ifade eder. Zira biraz önce söylediğim gibi fıkıh, Kur’an ve sünnetin bizden ne

istediğini anlamanın adıdır. Aslolan Kur’an ve sünnetin öngördüğü hayat tarzıdır. Müslümanlar

Page 3: Azınlık Fıkhı, Mevcut Duruma Meşruiyet Kılıfı Giydirme Çabasıdır - Ebubekir Sifil

Azınlık Fıkhı, Mevcut Duruma Meşruiyet Kılıfı Giydirme Çabasıdır

2

güçleri yettiğince hayatlarını buna göre düzenlerler. Güçlerinin yetmediği hususlarda ise

mazurdurlar.

Gayrimüslim ülkelerde azınlık durumunda bulunan Müslümanlar, mevcut fıkhi hükümlerin

onaylamadığı durumlarla karşı karşıya geldiklerinde önce o durumun meşruiyetini

sorgulamalıdır. Meşru ise mesele yoktur. Değilse onu meşru kabul edecek farklı bakış açıları

arayışına girmek yerine o gayrimeşruluğu ortadan kaldırmanın yollarını aramak gerekir. Bu da

olmazsa o durum “özür/mazeret” hükümleri çerçevesinde değerlendirilir. Ama unutmamalıdır

ki özür/mazeret durumu genelleştirilemez ve asıl/normal hükümlerin yerine ikame edilemez.

Bugün farklı ülkelerde azınlık olarak yaşayan Müslümanların, içinde

bulundukları toplumun temel kabulleriyle dinî kimliklerinin çakıştığı noktalara

dair sorunları, ancak yeni bir içtihat geliştirilerek mi çözülebilir? Siz, örneğin

helal kesim ya da banka işlemleri gibi konularda ulusal ve ulus ötesi

düzenlemelerle dinî referanslar arasında kalan Müslümanlar için ne tarz çözüm

yolları öneriyorsunuz?

Burada da tafsilata gitmek gerektiğini düşünüyorum. Kimi durumlar mevcut içtihatlarla çözüme

kavuşturulabilir. Kimi durumlar içinse yeni içtihatlar geliştirilebilir. Prensip olarak bunda bir

yanlışlık yoktur. Fakat şunu önemle hatırlatmak isterim: Müslümanlar azınlık durumunda

yaşadıkları yerlerde karşılaştıkları gayri İslami uygulamaların düzeltilmesi noktasında sonuç

getirici kamuoyu oluşturma ve lobi çalışmaları yapmadılar. En azından günümüze kadar bu

durum böyle olageldi. Burada mevcut olumsuzluğu mümkün olabildiğince düzeltmek için

mücadele etmek yerine, hemen fıkhı mevcut duruma uyarlama ve yeni içtihat arayışlarına

girmek doğru değildir. Azınlık statüsünde yaşayan müslümanların helal kesim konusunu

“problem” olmaktan çıkarabilecek potansiyele sahip olduğunu düşünüyorum. Kamuoyu

oluşturma çalışmalarına yeterli ağırlık verilir ve gerekli altyapı ve donanıma sahip olunursa bu

konu kolaylıkla çözülür.

Page 4: Azınlık Fıkhı, Mevcut Duruma Meşruiyet Kılıfı Giydirme Çabasıdır - Ebubekir Sifil

Azınlık Fıkhı, Mevcut Duruma Meşruiyet Kılıfı Giydirme Çabasıdır

3

Bu alanda Yahudilerin çalışmaları bizler için ufuk açıcıdır. Banka meselesi ise sadece

azınlık durumundakilerin değil, bütün Müslümanların ortak problemlerinden biri olarak varlığını

maalesef sürdürüyor. Bunun için yeni fıkıh/içtihat arayışlarına girmenin mevcut duruma

meşruiyet elbisesi giydirmekten bir farkı yoktur. Birçok bileşeni bulunan bu mesele hakkında

ümmetin ortak iradesi olmadan nihai çözüme ulaşmak mümkün görünmemektedir.

Azınlık Fıkhı kapsamında al-Alvani’nin dile getirdikleri başta olmak üzere

verilen hangi fetvaları, hangi açılardan sorunlu görüyorsunuz?

Burada tekil konulara dair fetvalardan önce, meseleyi okuma biçimi tartışılmalıdır. Evet,

Müslümanlar tarihlerinde ilk kez büyük kitleler hâlinde gayrimüslim ülkelerde azınlık

statüsünde yaşamaya başladılar. Öncelikle bu durumun sorgulanması gerekir: Gayrimüslim bir

ülkeyi vatan edinerek orada azınlık statüsünde yaşamak Kur’an ve sünnete göre mümkün

müdür?

Bu soru cesaret ve dürüstlükle cevaplandırılmadan diğer meselelere geçmek doğru değil.

Al-Alvani ve diğerleri bu soruya cevap vermek yerine, “Müslümanların diğerlerine adaletli/iyi

davranması” konusunda ruhsat getiren nassları (Mâide, 5: 8-9; Hadîd, 57: 25; Mümtehine 60: 8-

9) meselenin temeline yerleştiriyor. Oysa bu mahiyetteki nasslar Müslümanların –bağlam ve

vurgularından da rahatlıkla anlaşılabileceği gibi– hâkim unsur olduğu bir fotoğrafın içinde

anlamlıdır. Bu nassların, konumu gereği gayri-müslimlerden adalet ve iyilik beklentisi içinde

bulunan Müslümanları anlattığını söyleyebilmek için sadece mevcut anlama usulünü değil,

olguyu da hayli zorlamak gerekir!

Azınlık Fıkhı söylemi, Müslümanları gayri-müslim ülkelerde “hak talep eden” konumuna ikna

etmek dışında uzun vadede belki daha başka cüzi kazanımlar elde etmelerine yardımcı olabilir;

ama bunun, Müslümanların öncelikle kendi ülkelerindeki olumsuz şartlarla mücadele azmini

Page 5: Azınlık Fıkhı, Mevcut Duruma Meşruiyet Kılıfı Giydirme Çabasıdır - Ebubekir Sifil

Azınlık Fıkhı, Mevcut Duruma Meşruiyet Kılıfı Giydirme Çabasıdır

4

kırıcı, giderek Müslümanların medeniyet kurucu iradesini dumura uğratıcı bir fonksiyon icra

ettiğine dikkat edilmelidir. Müslümanlar evrensel misyonlarını azınlık statüsüne ve psikolojisine

rıza göstererek nasıl ifa edecekler?

Esasen dünya tarihi boyunca hangi “azınlık”, medeniyet kurma iradesini gösterebilmiş ve bunu

başarmıştır? Dolayısıyla ya Müslümanların böyle bir misyonunun/sorumluluğunun

bulunmadığını söyleyecek, ya da Bakara’nın 214. ayetini bugün inmiş bir ayet gibi okumayı

deneyeceğiz.

Bir noktayı açık yüreklilikle tespit edelim: Bugün gayrimüslim ülkelerde azınlık

statüsünde yaşayan Müslümanlar, yaşadıkları ülkenin sosyal, ekonomik ve siyasi hayatına

katılmaya ve belli ölçüde karar mekanizmalarında yer alır duruma gelmeye başlamıştır; bu

noktalarda giderek artan bir oran ve etkinlikten söz etmek de mümkün olabilir. Ancak o

Müslümanlar için hâlâ birinci derecede önemli soru(n) şudur: Gelecek nesilleri, çocuklarımızı,

torunlarımızı kurtarabilecek miyiz?

Helal kesim, faizli muamele, çorap üzerine mesh, kadın-erkek karışık eğitim gibi cüzi

meselelerden önce bu külli sorunun cevabı üzerinde açık yüreklilikle durmak durumundayız.

Yakıcı soru şudur: Müslümanları bu ülkelerde tutan nedir? Hangi İslami kaygı ya da zaruret

buralarda azınlık statüsünde yaşamaya bizi mecbur etmektedir?

Farklı ülkelerde birbirinden farklı sosyal gerçekliklere sahip olan

Müslümanlara, aynı meseleye dair farklı dinî cevazların verilmesi ne tür

tehlikeleri beraberinde getirir? Bu tarz özel hükümler, dünya Müslümanlarını

“ümmet” kavramından uzaklaştırır mı?

Ümmet kavramı temelde “ortak evrensel değerler” sistemi üzerine oturur. Bu kavramı

soyut ideolojik zeminden somut gerçekliğe dönüştürense kültür ve medeniyettir. Azınlık Fıkhı

Page 6: Azınlık Fıkhı, Mevcut Duruma Meşruiyet Kılıfı Giydirme Çabasıdır - Ebubekir Sifil

Azınlık Fıkhı, Mevcut Duruma Meşruiyet Kılıfı Giydirme Çabasıdır

5

söyleminin, Müslümanları zihnî ve tecrübî aidiyetlerinden/birikimlerinden radikal biçimde

koparıp “kurucu irade ”den soyutlayarak “ikinci sınıf insan” psikolojisine/statüsüne savurduğu

inkâr edilemez bir hakikattir! Nerede hayata özne olarak katılan ve bütün insanlığa dönük “emr-

i ma’ruf nehy-i münker” yapma vasfına sahip, en hayırlı/üstün mevkiiyi ihraz etmiş olan ümmet;

nerede gayrimüslim bir dünyada neredeyse bütün hayatını dışlanmamak, horlanmamak,

mahrum bırakılmamak adına varıyla yoğuyla mücadele etmeye adamış azınlık?!

Dolayısıyla üzerinde konuştuğumuz mesele, şu veya bu ülkenin yerel/örfî özellikleri

dikkate alınarak vaz edilmiş olan değişken fıkhi hükümler değil. Yahudilerin ve Hristiyanların

yaşadığı tecrübeyi çok iyi tahlil etmek durumundayız. Onlar vahyin çizdiği sınırları

“zaman/mekân/durum farklılığı” gerekçesiyle değiştirme cürmünü nasıl bir zihnî kırılma

yaşayarak irtikâp etmişlerdi?

“Reform, yenilenme, modernite, muasırlık”; bunlar Azınlık Fıkhı

kapsamında sıkça kullanılan kavramlar. Azınlık Fıkhı örneğinde biz

Müslümanlar, aslında fıkhın içinde bulunduğu çağa uygun hükümler ihtiva

ederek “yenilenmesi” ve sosyoloji, iktisat, siyasi bilimler dahil olmak üzere

disiplinler arası bir bakışın fıkıh geleneğindeki yeri ya da “geleneksel fıkhın

aşılması” gibi konularda daha farklı ve genel sorularla mı karşı karşıyayız?

Fıkhın öncelikli sorumluluğu Müslümanların içinde bulunduğu problemlere çözüm

bulmak değildir. Fıkhın öncelikli sorumluluğu Müslümanlara murad-ı ilahî doğrultusunda bir

dünya kurmaktır. Yani Müslümanlar fıkıh melekesini öncelikle Yüce Allah’ın bizden ne istediği

sorusuna cevap bulmak üzere işletmişlerdir, işletmelidirler.

Hayat bu temelde kurulduktan ve İslami bir toplum inşa edildikten sonra günlük hayatta

karşılaşılan meselelere çözüm getirmek elbette fıkhın görev sahası içindedir. Bunun için hangi

Page 7: Azınlık Fıkhı, Mevcut Duruma Meşruiyet Kılıfı Giydirme Çabasıdır - Ebubekir Sifil

Azınlık Fıkhı, Mevcut Duruma Meşruiyet Kılıfı Giydirme Çabasıdır

6

disiplinlerden yardım almak gerekirse bu yapılır ve esasen bu noktanın Azınlık Fıkhı meselesiyle

doğrudan bir bağlantısı yoktur.

Kaynakça

Sifil, E. (2014, Kasım 01). Azınlık Fıkhı, Mevcut Duruma Meşruiyet Kılıfı Giydirme Çabasıdır! (P.

Dergisi, Röportaj Yapan) PERSPEKTİF Dergisi. Kerpen. Kasım 31, 2014 tarihinde

http://www.igmg.org/fileadmin/magazine/perspektif/2014/2014-11/files/perspektif-

235.web.pdf adresinden alındı