36
TEMMUZ 2014 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 1 Y I L : 6 S A Y I : 2 3 2 0 1 4 12 Güneydoğu Asya’da Risle-i Nur Coşkusu Uluslararası Sempozyum 18 Risale-i Nur’un Ana Temaları Eğitimi Uluslararası Katılımlı Eğitim 20 Erzincan’da “Bediüzzaman Ne Yapmak İstemişti?” Paneli Panel Genç Saidler İstanbul’da Buluştu 16 Bediüzzaman’ın Düşüncesinde Manevi Cihad Anlayışı Seminer Dicle Üniversitesi’nde “Dünya-Ahiret Dengesi Sempozyumu”

İstanbul İlim ve Kültür Vakfı | Vakıf Bülteni 23. Sayı

Embed Size (px)

DESCRIPTION

İstanbul İlim ve Kültür Vakfı | Vakıf Bülteni 23. Sayı

Citation preview

Page 1: İstanbul İlim ve Kültür Vakfı | Vakıf Bülteni 23. Sayı

TEMMUZ 2014 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 1

Y I L : 6 S A Y I : 2 3 2 0 1 4

12Güneydoğu Asya’da Risle-i Nur Coşkusu

Uluslararası Sempozyum

18Risale-i Nur’un Ana Temaları

Eğitimi

Uluslararası Katılımlı Eğitim

20Erzincan’da “Bediüzzaman

Ne Yapmak İstemişti?” Paneli

Panel

Genç Saidler İstanbul’da Buluştu

16Bediüzzaman’ın Düşüncesinde

Manevi Cihad AnlayışıSeminer

Dicle Üniversitesi’nde “Dünya-Ahiret Dengesi Sempozyumu”

Page 2: İstanbul İlim ve Kültür Vakfı | Vakıf Bülteni 23. Sayı

2 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • TEMMUZ 2014

Yıl: 6, Sayı: 23, Temmuz 2014

EditörHakan GÜLERCE

...Grafik - DizgiMelik YALÇİN

...Katkıda Bulunanlar

Yücel YARAYİhsan ALTINTAŞ

Fatih GÖKHalil ALTINTAŞ

...

Tel: 0212 527 81 81www.vakifyayinlari.com

...

Adresİstanbul İlim ve Kültür Vakfı

Kalenderhane Mh. Dedeefendi Cd. Cüceçeşmesi Sk.No: 6 Vefa Fatih / İSTANBUL

Tel: +90 212 527 81 81 Faks: +90 212 527 80 80

...e-mail

[email protected]...

webwww.iikv.org

Baskı- CiltMega Basım

Cihangir Mah. Güvercin Cad. Baha İş Mrk. A BlokNo:3/1 Kat.2 Haramidere Avcılar / İSTANBUL

Tel: 0212 412 17 00

İstanbul İlim ve Kültür Vakfı Bültenikaynak gösterilerek alıntı yapılabilir.

İ S T A N B U LİLİM VE KÜLTÜR

VAKFI

içinde

kiler

03 Dicle Üniversitesi’nde, Risale-i

Nur Perspektifinden

“DÜNYA-AHİRET DENGESİ”

Sempozyumu

12 Güneydoğu Asya’da

Bediüzzaman Rüzgarı

14 Gontor Medreseleri Ziyareti

16 Bediüzaman’ın Düşüncesinde

Manevi Cihad Anlayışı

18 Risale-i Nur’un Ana Temaları

Eğitimi’ne Uluslararası İlgi

20 Bediüzzaman Ne Yapmak

İstemişti?

23 Vakıf Yayınları

33. Türkiye Kitap ve Kültür Fuarında

24 6. Genç Akademisyenler Konferansı

(İngilizce)

27 Risale-i Nur Eğitimi

Amerika’da Ders Kredisi

28 6. İslam Dünyası Genç

Akademisyenler Konferansı (Arapça)

34 Vakfımıza Uluslararası İlgi

@iikvorg /iikvorg /iikv /iikv

Page 3: İstanbul İlim ve Kültür Vakfı | Vakıf Bülteni 23. Sayı

TEMMUZ 2014 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 3

SEMPOZYUMLAR

Dicle Üniversitesi’nde, Risale-i Nur Sempozyumu

Üstad Bediüzzaman’ın talebelerinden Mehmet Fırıncı Ağabeyin de katıldığı Diyarbakır Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İstanbul İlim ve Kültür Vakfı ve HASEV Vakfı’nın katkılarıyla düzenlenen “Risale-i Nur Perspektifinden Dünya-Ahiret Dengesi” konulu sempozyum, üniversitenin konferans salonunda geniş bir katılımla gerçekleştirildi. Programa, Dicle Üniversitesi Rektörü Ayşegül Jale Saraç, İlahiyat Fakültesi Dekanı Abdülkerim Ünalan, Hasev Başkanı Adnan Budak, İstanbul İlim ve Kültür Vakfı İcra Kurulu Başkanı Faris Kaya, Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Rıza Akçalı ve kalabalık izleyici topluluğu katıldı. “İnşallah her sene bir şehri dolaşacağız.”Diyarbakır Ulu Camii Baş İmamı Hafız M. Emin Mülayim Hoca’nın okuduğu Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan programda, açılış konuşması yapan İstanbul İlim ve Kültür Vakfı İcra Kurulu Başkanı Faris Kaya, yurt dışında 40’ı aşkın ülkede yüzlerce üniversitede, uluslararası katılımlı, Bediüzzaman’ın fikir dünyası üzerine sempozyumlar düzenlediklerini söyledi.

Kaya, “2015 senesinin sempozyumunun konusunu şu anda veremiyorum. Ama Allah nasip ederse her sene bir şehri dolaşmak üzere, bütün Türkiye’nin 4 tarafını dolaşmış olacağız.” ifadelerini kullandı. “Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır.”

HASEV adına bir konuşma yapan Başkan Adnan Budak ise, faaliyetlerinin temelini İman ve Kuran hizmeti oluşturduğunu belirterek, 1950’den beri, Diyarbakırlı talebelerin maddi manevi ihtiyaçlarını temin etmek amacıyla merkezler tesis ettiklerini dile getirdi.

Budak, “İlim adamlarının ve araştırma kabiliyetli insanların istikrarı ve eğitimi için araştırma merkezleri açtık. İlimiz ve bölgemizde birçok sosyal, kültürel eğitim ve iman hizmetlerinde bulunmuş yüzlerce gönüllü kardeşimizle, geçmişte olduğu gibi bugün de geleceğe ümitle bakabilme kararlılığını Risale-i Nur’dan aldığımız ‘Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır.’ düsturunu ilke edindik.” ifadelerini kullandı.

“Mahiyet itibarıyla her şey ilme bağlıdır.”Dicle Üniversitesi adına bir konuşma yapan ve aynı zamanda sempozyumun onursal başkanı olan Rektör Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç ise, Üstad Bediüzzaman’ın Sözler isimli eserinden, “Demek, insan bu âleme ilim ve duâ vâsıtasıyla tekemmül etmek için gelmiştir. Mahiyet ve istidad itibâriyle her şey ilme bağlıdır. Ve bütün ulûm-u hakikiyenin esâsı ve mâdeni ve nuru ve ruhu, mârifetullahtır. Ve onun üssü’l-esâsı da imân-ı billâhtır.” ifadelerini okuyarak Bediüzzaman’ın ilme verdiği değere işaret etti.

Diyarbakır Dicle Üniversitesi’nin ev sahipliğini yaptığı “Risale-i Nur Perspektifinden Dünya-Ahiret Dengesi” konulu sempozyum, geniş bir katılımla gerçekleştirildi.

Page 4: İstanbul İlim ve Kültür Vakfı | Vakıf Bülteni 23. Sayı

4 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • TEMMUZ 2014

Daha önce katılacağı belirtilen Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik ise programa katılamayarak sempozyum düzenleme kuruluna aşağıdaki mesajı gönderdi:

2 Mayıs 2014 tarihinde, yani bugün Dicle Üniversitesi’nde düzenlemiş olduğunuz RİSALE-İ NUR PERSPEKTİFİNDEN DÜNYA AHİRET DENGESİ konulu sempozyumun açılışına şeref duyarak icabet edeceğimi zatıalinize bildirmiştim. Ancak aynı saatlerde Genel Merkezimizde yapılacak olan ve çok önemli konuların ele alınacağı olağanüstü MKYK toplantımız sebebiyle büyük teessür duyarak aranızda olamayacağımı arz ediyorum.

Bu vesileyle, asrın müceddidi, büyük İslam âlimi Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerini rahmet ve minnetle anıyorum. Bugünkü

dertlerimizin birçoğuna Risale-i Nur eczahanesinden devalar bulabileceğimizin idrak ve şuuruyla bu sempozyumu düzenleyen vakfınıza, Diyarbakır merkezli Hasev Vakfı’nın mütevelli üyelerine, bu anlamlı sempozyuma ev sahipliği yapan Dicle Üniversitesi’ne, üniversitenin çok değerli rektörü sevgili kardeşim Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç Hanımefendiye, İlahiyat Fakültesi dekanına ve emeği geçen herkese en içten şükranlarımı sunuyorum.

Toplantılarda bildiri sunacak tüm arkadaşları tebrik ediyor, sempozyumun başarılı ve verimli geçmesi dileğiyle tüm katılımcılara selam ve saygılar sunuyorum.

SEMPOZYUMLAR

Page 5: İstanbul İlim ve Kültür Vakfı | Vakıf Bülteni 23. Sayı

TEMMUZ 2014 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 5

SEMPOZYUMLAR

İlmi Oturumlar

Page 6: İstanbul İlim ve Kültür Vakfı | Vakıf Bülteni 23. Sayı

Dünya-ahiret dengesi konusunun, önemli İslam âlimlerinden biri

olan Bediüzzaman Said Nursi’nin Risale-i Nur’u perspektifinde, Kur’an-ı Kerim ve Peygamberimiz (SAV)’in çizgisinde anlatılacağı bilimsel toplantıya hepiniz hoş geldiniz.

Dünya-ahiret dengesi Hz. Âdem ile başlayıp Peygamber Efendimiz (SAV) ile son bulan vahyin en önemli konularından biridir. İnsanlara rol model olarak gönderilen ilk örnek Hz. Âdem (AS)’dır. Bu modellik

Peygamber Efendimiz (SAV) ile en üst düzeye ulaşır ve beşeriyet ona kavuştuğu için sonsuz şükürlere medyundur. Ancak, Hz. Âdem’den Hz. Peygamber (SAV)’e yetişene kadar beşeriyet birçok buhranlı fetret dönemleri yaşamıştır. Bu buhranlı dönemler günümüzde de, modern dünyanın bunalımı olarak tezahür eder ve sadece batı toplumlarını değil, Müslümanları da etkisi altına alır. Günümüzde sekülerizm denen bu buhranlı hayattan kurtuluş için mefkûre insanları bir çare arar. Bunu hayatının gayesi edinen ve en büyük çareyi Kur’an ve Sevgili Peygamberimizin (SAV) çizgisinde bulan büyük İslam âlimlerinden biri de Bediüzzaman Said Nursi Hazretleridir.

Saygı değer konuklar, İslam dininin temel referans kaynağı olan Kur’an-ı Kerim ve hadis-i şeriflere göre Müslüman; denge insanı ve istikamet yolcusudur. Bunun en güzel örneği;

hayatının en önemli hedefi olarak belirlediği sırat-ı mustakimi, günde neredeyse kırk kez namaz içerisinde Allah’tan niyaz etmesidir. İşte Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, İşarat’ül İcaz isimli eserinde Fatiha suresinin tefsiriyle bu dengeyi anlatır. Bir Müslümanın dünya-ahiret dengesini anlatan sırat-ı mustakimi; iffet, şecaat ve hikmetin birleşiminden oluşan adalet kavramıyla açıklar. Böylece öncelikle his dünyasında bu dengeyi yaşar ve anlatır. Bütün hayatı ve mücadelesi de bunun bir yansıması gibidir.

Said Nursi Hazretlerinin bu mücadelesi, yanlış bir düşünce tarzının izale edilmesine yönelik olarak devam eder. Neredeyse 1700’lü yıllarda başlayıp 1900’lü yılların başına kadar devam eden, müslüman toplumların ilimden ayrı kalışı ve dünya yaşamını önemsiz addedişlerine şiddetle karşı çıkar. Sözler isimli eserinde bu zamanda her şeyin, mahiyeti itibariyle ilme bağlı olduğunu söyleyerek şunu vurgular: “Demek, insan bu âleme ilim ve dua vasıtasıyla tekemmül etmek için gelmiştir. Mahiyet ve istidad itibariyle her şey ilme bağlıdır. Ve bütün ulum-u hakikiyenin esası ve madeni ve nuru ve ruhu, marifetulahtır. Ve onun üssül esası da iman-ı billahtır.” Tarihçe-i Hayat isimli eserinde de bu zamanda her şeyin maddeten terakkiye bağlı olduğunu yani İslam dünyasındaki gerileme ve bozulan dengenin; ilim, sanat, teknik vb. konularda çağı yakalamakla aşılacağını anlatır: “Her bir mü’min, îla-i Kelimetullah ile mükelleftir; bu

SEMPOZYUMLAR

Prof. Dr. Ayşegül Jale SARAÇDicle Üniversitesi Rektörü

6 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • TEMMUZ 2014

Page 7: İstanbul İlim ve Kültür Vakfı | Vakıf Bülteni 23. Sayı

TEMMUZ 2014 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 7

SEMPOZYUMLAR

zamanda en büyük sebebi, maddeten terakki etmektir. Zira ecnebiler; fünun ve sanayi silahıyla bizi istibdad-ı manevileri altında eziyorlar. Biz de, fen ve sanat silahıyla, İlah-i Kelimetullahın en müthiş düşmanı olan cehil ve fakr ve ihtilaf-ı efkâra cihad edeceğiz.”

Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri; Hutbe-i Şamiye isimli eserinde, Müslümanlarda dünya-ahiret dengesinin yok oluşunu altı hastalık ile izah eder. Bunlar;

-Ye’sin, ümitsizliğin; içimizde hayat bulup dirilmesi-Sıdkın, hayat-ı içtimaiye-i siyasiyede ölmesi-Adavete muhabbet-Ehl-i imanı birbirine bağlayan nurani rabıtaları bilmemek-Çeşit çeşit sari hastalıklar gibi intişar eden istibdat -Menfaat-i şahsiyesine himmeti hasretmek

Bu altı dehşetli hastalığın ilacını da; hayat-ı içtimaiyemize, eczahane-i Kur’aniye’den ders aldığı “altı kelime” ile beyan eder. Eserlerini yazarken bir taraftan asrın ilmi usullerini esas alır, diğer taraftan mevcut hastalıkların çarelerini Kur’an ve Sünnet ışığında ortaya koyar. Hem vahyin hukukunu korur, hem de vahiy ile bilim arasındaki dengeyi ortaya koyar.

Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin üçüncü ve tüm bunları özetleyen dünya-ahiret dengesinin en önemli evresi, sekülerist, her şeyi meşrulaştıran ve ahireti gölgede bırakan, dünya yaşamını sürekli güncel tutan

moda kültürüne karşı sergilediği Müslümanca net tavırdır. Bu tavırda da Kur’an ve Sünnete uygun bir dünya-ahiret dengesi görülür. Öncelikle Mesnevi-i Nuriye eserinde dünyayı kesben değil, kalben terk etmek gerektiğini söyler. Dünya-ahiret dengesinin; sadece bir Müslüman için değil, aynı zamanda aklını kullanan her insan için ihtiyaç olduğundan bahsederek şöyle der: “Aklı başında olan insan, ne dünya umurundan kazandığına mesrur ve ne de kaybettiğine mahzun olmaz. Zira dünya durmuyor, gidiyor. İnsan da beraber gidiyor. Sen de yolcusun. Bak, ihtiyarlık şafağı kulakların üstünde tulû etmiştir. Başının yarısından fazlası beyaz kefene sarılmış. Vücudunda tavattun etmeye niyet eden hastalıklar ölümün keşif kollarıdır. Maahaza, ebedi ömrün önündedir. O ömr-ü bakide göreceğin rahat ve lezzet, ancak bu fani ömürde sa’y ve çalışmalarına bağlıdır. Senin o ömr-ü bakiden hiç haberin yok. Ölüm sekeratı uyandırmadan evvel uyan!”

Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri dünya-ahiret dengesini anlatırken, daima Kur’an ve Sünnet hassasiyetini gözetir. Bilhassa yaratılış olarak insanın fıtratına konulan yeteneklerinin açılımını gündeme taşır.

Sempozyumun hazırlanmasında emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyor ve sempozyumun hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Saygılarımla.

Page 8: İstanbul İlim ve Kültür Vakfı | Vakıf Bülteni 23. Sayı

SEMPOZYUMLAR

Prof. Dr. Faris KAYAİstanbul İlim ve Kültür Vakfıİcra Kurulu Başkanı

Pek muhterem Bediüzzaman Hazretlerinin talebeleri, sayın bakanım, sayın valim, Dicle

Üniversitesi’nin değerli rektörü, pek kıymetli akademisyenler, hanımefendiler, beyefendiler, ülkemizin geleceği sevgili gençler! RİSALE-İ NUR PERSPEKTİFİNDEN DÜNYA AHİRET DENGESİ temalı 2. Ulusal Bediüzzaman Sempozyumu’nun açılış programına hoş geldiniz, safalar getirdiniz.

Bu sempozyumu düzenleme fırsatını bizlere ihsan ettiği için Allah’a şükrediyoruz. Malumunuz olduğu üzere İİKV yurt içinde ve bilhassa yurt dışında çok sayıda ilmî - akademik

toplantıya ev sahipliği yapmaktadır. Ancak ikincisini yapmakta olduğumuz bu sempozyum farklı bir formatta, ülkemizin köklü bir üniversitesi ve mahallî bir vakıfla ortaklaşa, yapılıyor. Allah kısmet ederse hedef her sene başka bir üniversite ve o ildeki mahallî bir vakıfla ortaklaşa yapılacak sempozyumlarla bütün Türkiye’yi dolaşmak. Geçen sene, yani 2013 yılında, RİSALE-İ NUR’UN TECDİDİ YÖNLERİ konulu sempozyum İİKV, Harran Üniversitesi ve Urfa’daki Haliliye Vakfı ile ortaklaşa yapılmıştı. O sempozyumun tebliğler kitabı Harran Üniversitesi yayınlarından çıktı. Açılışını yapmakta olduğumuz bu sempozyumun kitabı da inşaAllah Dicle Üniversitesi Yayınları arasından çıkacaktır.

Bu sempozyuma ev sahipliği yapan ve sempozyumun en güzel bir şekilde yapılması için elden gelen tüm gayretleri sarf eden paydaşlarımıza çok teşekkür ediyoruz. Başta rektörümüz Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç hanımefendi, İlahiyat fakültesi dekanımız Prof. Dr. Abdulkerim Ünalan hocamız, üniversitemizin genel sekreteri Prof. Dr. Sabri Eyigün Bey, yine HASEV yetkililerine çok teşekkür ediyorum. Her faaliyetin olmazsa olmazı, görünmeden iş yapan gizli kahramanlar var. Onlara da teşekkür ediyorum. Elbette kıymetli tebliğcilere de ayrıca teşekkür ediyoruz. Tüm sponsorlarımıza da teşekkür ediyoruz. Destekleri için Allah razı olsun. Siz uzaktan yakından bu sempozyumu izlemek üzere gelen ve salonu dolduran gönül dostlarımız sizlere de teşekkür ediyoruz. Sağ olun, var olun.

Açılışını yapmakta olduğumuz bu sempozyumun ana teması: RİSALE-İ NUR PERSPEKTİFİNDEN DÜNYA AHİRET DENGESİ KISACASI DÜNYEVİLEŞMENİN

GETİRDİĞİ PROBLEMLERE Üstad Nursi’nin Risale-i Nur’da sunmuş olduğu çözümler. Konunun detaylarını yarın sunulacak 25’i aşkın tebliğe bırakmanın doğru olduğuna inanıyorum. Yine de konuya ilişkin birkaç cümle ile âcizane Risalelerden anladıklarımı arz etmek istiyorum. Malumunuz bugün artık her şey gibi Risaleler de elektronik ortamda. Merak ettim. Acaba dünya ve ahiret kavramlarını Üstad Hazretleri nasıl kullanmış. Ne gibi sıfat ve tamlamalar ile ifade etmiş diye merak ettim. Bilgisayara bir tıklayınca hayrete düştüm. Neredeyse dünya kelimesi hiç yalnız kullanılmamış. Ekseriya MİSAFİRHANE kelimesi ile birlikte kullanmış. Yani dünyanın geçici kalınan bir yer olduğunu ve esas mekânın da ahiret yurdu olduğunu ısrarla vurgulamış.

Neredeyse Risalelerin tamamı DÜNYANIN MİSAFİRHANE OLDUĞU kurgusu üzerinedir dense mübalağa olmaz. Birkaç örnek verelim:

Sani-i Hakimin misafirhane–i dünyasıDünya denilen muvakkat misafirhaneMihmandar–ı Kerimin muvakkat misafirhane–i dünyasıBir kaç günlük misafirhaneGelip giden yolcular için yol üzerinde kurulmuş misafirhaneMuvakkat, temelsiz misafirhaneMisafirhanedeki muvakkat nüzhetgahlarMisafirhane-i dünya ve devamsız meydan–ı imtihanDünya bir misafirhanedir ve insan ise onda az duracak vazifeleri çok bir misafirdir. Kısa bir ömürde hayat-ı ebediyeyi burada kazanacaktır.Güyâ cism-i hayvanî ve insanî, hatta nebâtî, terbiye dersini almak için gelenlere bir misafirhane, bir kışla, bir mektep hükmündedir.Güneşi o misafirhaneye bir mumdar yani aydınlatıcı lamba ve ayı bir takvim olarak ifade eder.“Dünya misafirhanesinin safasını çok gördüm, azcık cefasını görsem yine şükredeceğim” der.Şu fani dünya ve şu muvakkat misafirhaneDünya her gün dolar boşanır bir han ve muvakkat bir misafirhane, gelip geçenlerin yolu üzerinde kurulmuş bir ticarethane

Hatta talebelerine yazmış olduğu mektupların başlığına varıncaya kadar, O, dünyanın muvakkat, fani ve geçici bir misafirhane olduğu üzerinde durmuştur. Bakınız:

Aziz sıddık kardeşlerim ve bu dünya denilen misafirhanede medarı tesellilerim!

8 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • TEMMUZ 2014

Page 9: İstanbul İlim ve Kültür Vakfı | Vakıf Bülteni 23. Sayı

TEMMUZ 2014 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 9

SEMPOZYUMLAR

Aziz sıddık kardeşlerim ve bu misafirhane-i dünyada samimi arkadaşlarım!

Acaba O niçin bu kadar dünyanın faniliği ve geçiciliği üzerinde durmuştur ve MİSAFİRHANE kelimesine vurgu yapmıştır? O bir yerde der ki “İnsan bu dünya da misafirdir ve misafir olan kimse beraberce getirmediği şeye kalbini bağlamaz.”

İstikametli ve dengeli bakışını şu ifade ne güzel anlatır:

“Dünyayı kesben değil kalben terk etmek lazım.”

Yine bu bağlamda der ki:Dünyanın üç yüzü var:

-Biri esma-i İlahiyeye bakar. Yani dünya üzerinde tecelli eden esma-i hüsna ile bize Rabbimizi tanıtır. Çamurdan çıkan bir bitki, bir meyve ağacı veya bir çiçek o sahnenin arkasında olup bize kendini tanıttıran Zatı gösterir.

-İkincisi de dünya ahiretin mezrasıdır yani tarlasıdır. Yani ahiret burada kazanılacaktır. İnsan, ibadetleriyle Allah rızasına uygun hareketleriyle SAADET-İ EBEDİYEYİ burada kazanacaktır.

-Üçüncüsü de insanın hevesatına bakan çirkin yüzüdür. İşte bu yüzden dolayı hadis-i şeriflerde DÜNYA cife yani pislik olarak tesmiye edilmiştir.

Ki bu mana bir hadis–i şerifin başka bir ifadesidir: “Hubbu dünya resi külli hatiatin yani dünya sevgisi bütün kötülüklerin başıdır. ”Yani eğer dünyanın fanî lezzetlere ve hevasata bakan yönü esas alınırsa.

İşte Bediüzzaman Hazretleri 6000 sahifelik Risale-i Nur Külliyatı’nda üzerinde durduğu ve bilhassa hayatında bizzat

yaşadığı dünyayı doğru olarak algılamak, hayatı hesap verebilirlik esasına göre yaşamak, dünyada vazifeleri çok bir misafir olarak ticaretini yapıp dar-ı saadet olan ebedî âleme göçmektir.

O dünyayı muvakkat bir misafirhane telakki ederek hayatı farkında olarak yaşamış ve bizlerin de farkında olarak yaşamamız için hayatını bu işe vakfetmiştir.

Bediüzzaman’ın yaptığı bizi dünyadan soğutmak ve dünyayı bütün bütün terk ettirmek değil. Dünya ve ahiret saadeti açısından hayatı ebedî değerlere dikkat ederek yaşamak. Hayata dair farkındalık oluşturmaktır.

Nitekim o dengeli, başarılı ve mutlu bir dünya hayatı için fezleke olarak üç esastan bahseder:

MESAİLERİN TANZİMİTEAVUN DÜSTURUNUN TESHİLİEMNİYETİN TESİSİVe der ki bunlar da zaten dinî emirlerdir.Dünya muhabbetinin ölçüsünü de şu sözü ne güzel özetler:Helal dairesinde kanaatkarane çalışmak, mütefekkirane ve müteşekkirane tüketmek.Onun eserleri dikkatlice incelendiğinde -bu sempozyumda belli ölçüde yapılacaktır- görülecektir ki bizlere dengeli bir bakış açısı anlatmıştır. Her ne kadar O bir lokma ile yaşamış ve yüz yamalıklı bir cübbe arkada bırakmış olsa bile.Allah ondan ve çilekeş talebelerinden razı olsun.

Bu sempozyumu düzenlerken ümid ediyoruz ki Allah bunu bir dua olarak kabul etsin ve insanlığın dünyevî ve uhrevî saadetine bir nebzecik faydası olsun. Bu duygu ve düşünceler ile hepinizi en derin hürmetlerimle selamlıyorum.

Page 10: İstanbul İlim ve Kültür Vakfı | Vakıf Bülteni 23. Sayı

SEMPOZYUMLAR

Değerli konuklar! Dünya hayatının geçici olduğu, bu hayatın ölümle sonuçlandığı, bu hayattan sonra ahiret hayatı dediğimiz sonsuz bir hayatın var olduğu inkâr edilemez bir gerçektir. Her gün binlerce insanın dünya hayatından ahiret hayatına göç ettiğini müşahede etmekteyiz. Dünya hayatı insan ömrü ile sınırlı olan geçici bir hayat, ahiret hayatı ise zamanla ölçülemeyecek kadar milyarlarca seneyi kapsayan sonsuz bir hayattan ibarettir. Bu iki hayat döneminin önemi sahip oldukları zaman süreleri ile doğru orantılıdır. İnsanoğlu ahiret hayatını dikkate alsın ya da almasın o hayatı düşünsün veya düşünmesin mutlaka ölümün tadını

alacak ve bu sonsuz hayata geçişi gerçekleşecektir. Aklıselim olan her insan bu iki hayatı da taşıdıkları önem kadar dikkate almak zorundadır.

İnsanoğlu sekülerizm dediği bir anlayışla fiilen yaşadığı dünya hayatını ön plana çıkartarak asıl önem verilmesi gereken ahiret hayatını arka plana itmekte, Allah inancını ve ahiret hayatını düşünmenin dünyevi zevkleri kaçırdığını düşünerek Allah’ı ve ahireti düşünmemek istemekte, inanan insanlar da inançlarının gereğini yerine getirmemekte ve ömürlerinin büyük bir kısmını dünya hayatı ve zevkleri ile geçirmektedir.

Dünyevileşmenin yani ahireti dünyaya feda etmenin vahametini gören Bediüzzaman Hazretleri insanları ve Müslümanları bu inançsızlığın tehlikesinden kurtarmak ve onları Allah’a ve ahirete yöneltmek için Risale-i Nur denilen nevine münhasır Kur’an tefsirini yazarak insanoğluna ithaf etmiştir.

Said Nursi Hazretleri Risale-i Nur’u yazarken işin vahametini şöyle anlatmıştır:

“Bir tek gayem vardır:O da, mezara yaklaştığım bu zamanda, İslâm memleketi olan bu vatanda bolşevik baykuşlarının seslerini işitiyoruz. Bu ses, âlem-i İslâmın imân esaslarını zedeliyor. Halkı, bilhassa gençleri imansız yaparak kendisine bağlıyor. Ben bütün mevcudiyetimle bunlarla mücâdele ederek gençleri ve Müslümanları imana dâvet ediyorum. Bu imansız kitleye karşı mücadele ediyorum. Bu mücahedemle inşaallah Allah huzuruna girmek istiyorum. Bütün faaliyetim budur.”

Bediüzzaman hiçbir engeli tanımamış. Savaş cephesinde, at sırtında, esarette, zindan köşelerinde, münferit hapislerde, sürgünlerde, kâğıt bulamadığı zaman kibrit kutuları üzerinde bu risaleleri yazmış. Onun fedakâr Nur talebeleri de Üstadlarını yalnız bırakmamışlar, hapishaneleri de medrese-i Yusufiye’ye çevirerek İslam literatürüne yeni bir kavram kazandırmışlardır.

Bediüzzaman Said Nursi Risale-i Nur’da iman ve inanç üzerinde durmakta her şey ile Yaratıcı arasında bir bağlantı kurmakta ve her şeyin Allah’ın varlığına ve birliğine delalet ettiğini ispatlamaktadır. İnsanı yöneten ve yönlendiren, rotasını çizen inançtır. Bediüzzaman bütün varlıkların hepsini Yaratıcıya, Allah’a bağlamaktadır. Çünkü merkezde iman var, merkezde Allah var.

Örneğin; cansız, akılsız, bilgisiz ve yeteneksiz olan topraktan onlarca mühendisin dahi beceremediği muhtelif tat, koku ve renklerde meyve çiçek ve ağaçların güvermesinin Allah’ın varlığını ve birliğini

Prof. Dr. Abdulkerim ÜNALANDicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı

10 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • TEMMUZ 2014

Page 11: İstanbul İlim ve Kültür Vakfı | Vakıf Bülteni 23. Sayı

TEMMUZ 2014 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 11

SEMPOZYUMLAR

nasıl gösterdiğini tasvir ve tahlil eden Bediüzzaman adeta insan aklını büyülemektedir. Said Nursi’nin habbe, zühre, şule, şemme, zerre, katre gibi unsurları da birer risalede tahlil etmesi ve bunları Halıkı Zülcelalin varlığına ve birliğine nasıl delalet ettiklerine açıklama tarzı da insan aklını hayretler içerisinde bırakmaktadır.

Bediüzzaman günlük hayatta haşir neşir olduğumuz durumları farklı bir şekilde, farklı bir üslupla anlatıyor. Risale-i Nur’u okuyan bir insan bastığı toprağı artık farklı görüyor. Örneğin bir toprağa onlarca ayrı ayrı tohum atıyorsunuz ve attığımız o tohumlarda çizilmiş İlahî projeye göre bu toprak, farklı

bir şekilde çiçek, ağaç, meyve vs. o tohumun içindeki projeye göre onu yetiştiriyor. Bediüzzaman bunu izah ediyor ve bunu anlamak için mühendis olmaya da gerek yok. Herkes bunları görüyor ve herkes biliyor ve Bediüzzaman’ın bu izah tarzını kavrayabiliyor ve anlayabiliyor. Risale-i Nur’u okuyan biri bunları taş toprak vs. olarak görmüyor, bunları sanat eseri olarak görüyor.

Risale-i Nur daima Allah’ı ispata yönelik bir tefsirdir. Çünkü insan Allah’a yönelirse, Allah’ı tanırsa dolaylı olarak ahirete de inanmış olacak, ahiretin sonsuzluğunu yaşamış olacak ve sadece Yaratıcısına ve ahiretine yönlenmiş olacaktır.

Page 12: İstanbul İlim ve Kültür Vakfı | Vakıf Bülteni 23. Sayı

12 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • TEMMUZ 2014

Güneydoğu Asya’da Risale-i Nur Sempouzyumuİstanbul İlim ve Kültür Vakfı’nın Cakarta’da düzenlediği ‘Risale-i Nur Işığında Medeniyetin Canlanışı’ konulu sempozyumda, Said Nursi’nin İslam’a olan hizmeti detaylı bir şekilde tartışıldı.

Dünyanın en büyük Müslüman ülkesi Endonezya, Bediüzzaman Said Nursi’yi konuştu. İstanbul İlim ve

Kültür Vakfı’nın (İİKV) başkent Cakarta’da Endonezya Şerif Hidayetullah İslam Üniversitesi ile ortaklaşa düzenlediği “Risale-i Nur Işığında Medeniyetin Canlanışı” konulu sempozyumun açılışında konuşan Malezya Uluslararası İslam Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Betaina Muflih, “Bediüzzaman’ın iman hakikatlerini temel alarak kaleme aldığı eserlerinin Müslümanlara yol gösterdiğini” söyledi. İslam âleminin 19. yüzyıldan itibaren bilim, kültür ve teknoloji eliyle iman hakikatlerinden uzaklaştırılmaya çalışıldığını söyleyen Muflih, Risale-i Nur’un buna geçmişten bugüne güçlü bir şekilde karşı koyduğunu vurguladı. “Bediüzzaman’ın kullandığı iletişim teknikleri, iman hakikatlerinin toplumun tüm katmanları

tarafından kolaylıkla anlaşılmasını sağlıyor” diyen Muflih, “Öğrenilen bu hakikatler, Bediüzzaman’ın yaşadığı devirde karşılaştığı güçlüklerle birlikte ele alındığında, günümüzdeki sorunlar karşısında güçlü durabilmemizi sağlıyor” dedi.

Toplumsal BütünleşmeBediüzzaman hakkında sunum yapan Malezya Uluslararası İslam Üniversitesi’nden Seyid Muhammed Muhsin de, Risale-i Nur’un toplumda ayrışmayı değil bütünleşmeyi hedeflediğinin altını çizerek, Bediüzzaman’ın toplum içinde ayrışmaya neden olabilecek her türlü davranıştan uzak durulmasını istediğini söyledi. Sempozyum boyunca Risale-i Nur penceresinden İslam medeniyeti, adalet, refah ve ümmet konularında birçok oturum gerçekleştirildi.

SEMPOZYUMLAR

Page 13: İstanbul İlim ve Kültür Vakfı | Vakıf Bülteni 23. Sayı

TEMMUZ 2014 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 13

SEMPOZYUMLAR

Page 14: İstanbul İlim ve Kültür Vakfı | Vakıf Bülteni 23. Sayı

14 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • TEMMUZ 2014

İstanbul İlim ve Kültür Vakfı, Endonezya’ya ilk olarak 15 yıl önce Bediüzzaman’ın talebelerinden Mustafa Sungur’un da içinde olduğu bir heyet ile adım attı. İki ülke arasında bugüne kadar onlarca proje hayata geçirilirken bu projelerden sonuncusu ve en önemlisi ise Endonezya’nın en büyük İslami eğitim kurumu olan Darusselam Gontor ile oluşturuldu. Gerçekleştirilecek projeye göre İhsan Kasım Salihi’nin Arapça’ya kazandırdığı Risale-i Nur Külliyatı Endonezya çapında 19 kampüste 20 bini aşkın öğrenciye derslerde özel olarak okutulacak.

İİKV’nin İkinci Evi

SEMPOZYUMLAR

GONTOR MEDRESELERİ ZİYARETİ

Page 15: İstanbul İlim ve Kültür Vakfı | Vakıf Bülteni 23. Sayı

TEMMUZ 2014 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 15

Page 16: İstanbul İlim ve Kültür Vakfı | Vakıf Bülteni 23. Sayı

16 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • TEMMUZ 2014

İİKV SEMİNERİ

Hepiniz vakfa hoş geldiniz. Bu vakıfta bulunmak her zaman güzel. Biz bu vakfa her geldiğimizde daima “biz evimize

geldik deriz.” Bu içerisinde bulunduğumuz haftanın bizim için farklı bir anlamı ve farklı bir manası var. Biz bu hafta okuyoruz. Dünyanın değişik yerlerinden profesyoneller, akademisyenler ve araştırmacılar ile buradayız. Darü’l Erkam’dayız ve bu Darü’l Erkam’da Said Nursi’nin kitaplarını okumaya ve onu anlamaya çalışıyoruz. Çünkü Said Nursi imanî kurtuluşun okumakta olacağını ortaya koymuştu ama bu herhangi bir okuma değil. Acaba bunun ne gibi bir anlamı var, sorusunu sorduruyor.

Said Nursi’ye göre okuma özel bir varoluşa göre yapılmalıdır. Özel manevi bir atmosferde, özel bir çerçevede olmalıdır. Said Nursi’ye göre okuma eğer Allah adına olursa bir anlam kazanır. Bunun ne anlamı var? Bunu şöyle anlayabiliriz. Efendimiz (s.a.s)’e ilk vahiy geldiği zamanı yani o vahyi akla getirirsek daha iyi anlayabiliriz. Efendimize gelen ilk söz “Oku!” idi. Peygamber Efendimiz: “Ben nasıl okuyayım? Okuma yazma bilmiyorum” demişti. Cebrail (as)’dan cevap gelmişti: اقرأ باسم ربك الذي خلق (Yaratan Allah’ın adıyla oku!) Bunun anlamı neydi? Allah’ın adıyla okumak ne anlama geliyor? İngilizcede okumanın başka bir manası da yorumlamak, tercüme etmektir. Dolayısıyla biz gelen bu ilk vahiyden Allah’ın adıyla yorumla anlıyoruz.

Neyi yorumlayacağız?

Said Nursi diyor ki: Kâinat kitabını, Allah’ın yarattığı kâinat kitabını Allah adıyla yorumla. Dolayısıyla okuduğumuz fizik, kimya, biyoloji vs. ilimler sadece okumak için okunmamalıdır. Allah’ı anlamak ve Allah’ı tanımak için olmalıdır. Said Nursi’ye göre bu kâinat kitabının bir yazarı olursa bir anlam ifade eder. Yoksa herhangi bir anlam ifade etmez. Eğer kâinat kitabını mana-i harfi ile okursak karşımızdaki her şey canlanır, hayat bulur.

Cansız, hayatsız olan varlıklar eğer Allah adına okunursa anlam kazanmaya ve bize bir takım manalar fısıldamaya başlarlar. Kâinattaki bütün mahlûkat bir kitap gibi bir mektup gibi bize kendi yazarını anlatıyor. Eğer bir insan mana-i harfi yerine mana-i ismi ile bakarsa yani elmaya elma olarak bakarsa, bir çiçeğe bir çiçek olarak bakarsa işte o zaman Allah ile bağları kopar ve karanlığa gömülür. Dolayısıyla inançsızlığa düşer. Yani mana-i ismi ile mahlûkata ve kâinata bakmak bizi veya bakanları inançsızlığa götürür. Kâinata ve içindekilere bakarken acaba onlar adına mı onlara bakıyoruz yoksa onları yaratan, onlara hayat veren, onlara renk veren, onlara can veren, onlara süs veren vs. adına mı bakıyoruz. Yani bu iki nokta kâinatta yolun ayrılma noktasıdır. Bu bakış açısı, bize

BEDİÜZZAMAN’IN

DÜŞÜNCESİNDE MANEVİ CİHAD ANLAYIŞIDr. Colin TURNERDurham Üniversitesi, İNGİLTERE

Page 17: İstanbul İlim ve Kültür Vakfı | Vakıf Bülteni 23. Sayı

TEMMUZ 2014 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 17

İİKV SEMİNERİ

iki galeriyi gösterir. Bu galerilerin bir tanesinin içerisinde yansımalar, esma’ül hüsnanın tecellileri, sıfatları, gücünü, güzelliklerini, ihsanlarını görmek ki bu bizi imana götürür. İkincisinde mahlûkata mahlûkat adına baktığımızda kâinat o mahlûkata indirgenmiş olur. Bu ikincisinde her şey kendi kendine kör tesadüfün, serseri tesadüfün ürünü veya mahsulü olarak görülür. İkinci perspektiften bakıldığında bütün kâinat o mahlûkatın fiziği ve kimyası içerisinde ne varsa onların içerisine indirgenmiş oluyor.

Bir insan eğer Allah’a inanmıyorsa o hiçbir şeye inanmıyor demek değildir. İnsan muhakkak ki fıtratı gereği bir şeye inanmak zorundadır. Allah’a inanmayan kendine, nefsine inanıyordur veyahut ibadet ediyordur. Kendi isteklerine arzularına inanıyordur. Allah’a inanmayan, Allah’a istinat etmeyen, kendi kendisini nokta-i istinat yapacaktır. Öyle bir dünya ki biz hem zayıfız, hem fakiriz, hem aciziz. Öyle bir dünya ki burada ne gaye var, ne maksat var. Geçmiş de karanlık, gelecek de karanlık. Sonuç olarak büyük bir ümitsizlik. Eğer bizim vizyonumuz İlahî merkezli değilse, Allah merkezli değilse o zaman nefis merkezli olacaktır. Allah’a inanmayan için herkesin kendisi kâinatın merkezidir. Ben kâinatın merkeziyim demesi, o insanın, ben koskocaman kâinata değerim demesi anlamına gelir. İşte o zaman da insanın ilah olması lazım. Dolayısıyla kâinatı mana-i harfi ile okuyamayan bir insan hayatının merkezine yaratanı değil de yaratılanları almak zorunda kalır. Dolayısıyla inanmayan insan, sorumluluklardan, ibadetlerden, helal haram ayrımından kendisinin hür olduğunu düşünür ve istediği gibi keyfi sefa bir yaşam sürer. Bu şekilde

olan bir insan Allah’ a bağlı olmaktan Allah’a ibadet veya itaat etmekten belki kurtulur. Ama mahlûkatlar adedince ilahlara ibadet etmek zorunda kalır.

Bir insan kendisini kâinatın merkezine koysa kendisi dışındaki her şeyi de mecburi olarak oraya koyacaktır. Kendisinin haklı olduğunu gösterebilmek için bu inançsızlık inancında sadece kendi değerleri önünde eğilmeyecek, sair mahlûkatın da önünde eğilecektir. Dolayısıyla kendi egosunu tatmin etmeye çalışmayacak başka egoları da tatmin etmeye çalışacaktır. Dolayısıyla kâinatta milyarlarca sebep var. Biz onların esiri haline geliriz.

Said Nursi’nin bu manadaki mücadelesi yani manevi mücadelesi bir hedefe bir maksada yöneliktir. İnsana doğru okumayı, doğru yorumlamayı öğretmeye çalışmıştır. Mahlûkata, manalı, anlaşılması gereken bir kitap olarak bakmayı öğretmeye çalışmıştır. O kâinat kitabına, onun yazarı adına, yaratıcısı adına bakmayı öğretmiştir. Yani anlamsız, kaosun hâkim olduğu, karmakarışık, serseri tesadüf oyuncağı bir kâinat tasavvuru yerine, kâinata, Yaratıcının eseri olan İlahî bir kitap olarak bakmayı öğretmiştir. Oyunun iki sonucu vardır: inanmak veya inanmamak. Bunlardan hangisini tercih ediyoruz? İnanmayı mı? İnanmamayı mı? Bu da bizim gerçek manada insan olup olmadığımızı ortaya koyar.

Said Nursi diyor ki: “İman insanı insan eder; belki insanı sultan eder.” Mademki durum böyle insanın esas maksadı, gayesi, hedefi iman ve duadır. Diğer taraftan inançsızlık insanı gayet aciz, canavar bir hayvan eder.

Page 18: İstanbul İlim ve Kültür Vakfı | Vakıf Bülteni 23. Sayı

18 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • TEMMUZ 2014

İİKV EĞİTİMLERİ

Pakistan, ABD, İngiltere, Zimbabwe, Güney Afrika, Malezya ve Hindistan gibi ülkelerden gelen öğrenci ve akademisyenlere Dr. Colin Turner tarafından 21-27 Nisan 2014 tarihleri arasında bir haftalık Risale-i Nur’un Ana Temaları konulu Risale-i Nur

eğitimi verildi. Toplam 16 öğrenci ve akademisyenin katılımıyla gerçekleştirilen bu yoğunlaşmış Risale-i Nur eğitiminde Dr. Colin Turner, Gerlach Press’den yeni çıkan Risale-i Nur’un ana temaları üzerine kapsamlı bir eser olan kitabını esas alarak dersler verdi. Programda işlenen konular şöyleydi: Tevhid, Vücud ve Varlıklar, Tabiat ve İlliyet, Gaybın Veçheleri: Hayat, Ruh ve Melekler, Kâinat içinde İnsan: Nursi ve ‘Ene’, Vahiy ve Peygamberlik, Kur’an-ı Kerim ve Hz. Muhammed, Ahiret, İman ve Küfür, İbadet ve Salih Amel, Maneviyat, Kader ve Cüzî İrade, İhlas ve Uhuvvet, Muhabbet, Ameli Hikmet ve Teoloji, Medeniyet, Siyaset ve Cihad.

Risale-i Nur’un Ana Temaları Eğitimi

Page 19: İstanbul İlim ve Kültür Vakfı | Vakıf Bülteni 23. Sayı

TEMMUZ 2014 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 19

İİKV EĞİTİMLERİ

Eğitim Programı Kapsamında Fırıncı Ağabey ile Rüstempaşa Medresesinde Buluşma.

Page 20: İstanbul İlim ve Kültür Vakfı | Vakıf Bülteni 23. Sayı

20 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • TEMMUZ 2014

ULUSAL FAALİYETLER

BEDİÜZZAMAN NE YAPMAK İSTEMİŞTİ?

İstanbul İlim ve Kültür Vakfı ve Erzincan Gündüzalp Kültür ve Eğitim Vakfı’nın ortak organizasyonu ile Erzincan 13 Şubat Spor kompleksinde “Bediüzzaman Ne Yapmak İstemişti” konulu panel yoğun bir katılım

ile gerçekleştirildi.

İstanbul İlim ve Kültür Vakfı, dünya genelinde ve Türkiye’de Bediüzzaman ve Risale-i Nur üzerine yaptığı faaliyetlere bir yenisini daha ekledi. Erzincan Gündüzalp Kültür Eğitim Vakfı’nın ortak organizasyonu ile ‘Bediüzzaman Ne Yapmak İstemişti?’ konulu panel düzenlendi. Panele konuşmacı olarak katılan akademisyenler, Bediüzzaman’ın hayat tarzı ve insanlık için verdiği mesajları ele aldı.

13 Şubat Spor Salonu’nda düzenlenen panel, Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı. Erzincan Gündüzalp Kültür Eğitim Vakfı Başkanı İsmet Yıldırım’ın selamlama konuşmasının ardından söz alan Erzincan Müftüsü Galip Akın, alimin bulunduğu toplumda, yaşadığı çağdan ve asırdan sorumlu olduğunu ifade etti. Akın, “Âlim, hep bunun derdiyle dertlidir. Böyle olmalıdır. Dünyanın gidişatından, insanlığın derdinden haberdar olmadan ilim ehli olunmaz. Derdi nedir, bu çağda hangi dert varsa o dertle iştigal etmesi âlimin bir borcudur. İşte biz bunları Bediüzzaman’ın yaşantısında görüyoruz ve yazdıklarını okuyoruz.” dedi.

Bediüzzaman’ın yaşamına dair bilgiler veren Belediye Başkanı Cemalettin Başsoy, “Bediüzzaman Said-i Nursi büyük bir alimdir, büyük bir düşünürdür, büyük bir ilham sahibidir. Büyük bir iman ve dava adımıdır. Onun davası sadece sözler ve yazdığı eserlerden ibaret değildir, onun davası söylediği gibi, yazdığı gibi hâsılı inandığı gibi yaşamak ve başkalarının aynı iman ve şuurla yaşamasını temin etmektir. Bediüzzaman imanını, fikirlerinin, ilminin gereğini her zaman yaşantısıyla sözleriyle, eserlerine yerine getirmiştir.” açıklamasında bulundu.

Mehmet Fırıncı Ağabey, Erzincan Belediye Başkanı Cemalettin Başsu’ya Plaket Verirken

Mehmet Fırıncı Ağabey,Erzincan Valisi Abdurrahman Akdemir’e Plaket Verirken

Page 21: İstanbul İlim ve Kültür Vakfı | Vakıf Bülteni 23. Sayı

TEMMUZ 2014 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 21

ULUSAL FAALİYETLER

“Üstad Said Nursi Hazretleri’ni anlayabilmek için onun yaşadığı günleri, yılları iyi tahlil etmek lazım” diyen AK Parti Milletvekili Sebahattin Karakelle ise Bediüzzaman’ı bir hizmet ve gönül adamı olarak değerlendirdi. Karakelle, “O bir asrın adamı. O aynı zamanda bir vatanperver, bir milliyetperverdir. Bediüzzaman’ı anlayabilmek için, onun hayatını iyi tahlil etmek, günümüzden kıyamete kadar İslam alemine İslam’ın nurunu saçan eserlerini okumak ve anlamaya çalışmakla mümkün olacaktır. O hayatının hiçbir döneminde, hiçbir zamanında İslam’ın nurundan istifade edememişlerle olmamıştır. O hep

mazlumlarla birlikte olmuş. Hep onların sesi, nefesi olmuştur. Hayatının merkezine bunlarını yerleştirmiştir.” dedi. Erzincan Valisi Abdurrahman Akdemir ise panelimizde şu görüşlerini sundu: “Asrımızda gerçekten dinimizin nasıl samimi bir şekilde yaşanacağını, en somut şekilde yaşantısıyla, eserleriyle gösteren Üstad Bediüzzaman Hazretleri’ni ve öğrencilerini rahmetle anıyorum. Onu hayatı hep sıkıntılar içinde, hapishanelerde ve mahkeme salonlarında geçmiş, sürgünlerden sürgünlere gitmiş, ama hiçbir zaman şikayet etmeden derdini ve davasını seven büyük bir İslam alimi olarak tanıyoruz.”

Page 22: İstanbul İlim ve Kültür Vakfı | Vakıf Bülteni 23. Sayı

22 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • TEMMUZ 2014

ULUSAL FAALİYETLER

Bediüzzaman Hazretleri’nin talebelerinden Mehmet Fırıncı da salondaki davetlilere kısa bir selamlama konuşması yaptıktan sonra Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin yaşamından birkaç kesit anlattı.

Açılış konuşmalarının ardından, başkanlığını Prof. Dr. Faris Kaya’nın yaptığı ‘Bediüzzaman Ne Yapmak İstemişti?’ konulu panele geçildi. Panele konuşmacı olarak; Erzincan Üniversitesi

İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Adem Dölek, Atatürk Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İrfan Küfrevioğlu, İngiltere Durham Üniversitesi’nden Prof. Dr. Colin Turner ve Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden Yrd. Doç. Dr. Mehmet Göktaş katıldı. Katılımın yoğun olduğu panelde panelistler, Bediüzzaman Hazretleri’nin yaşadığı yıllarda çektiği sıkıntılar ve o zamandan günümüze verilen mesajlar konusunda bilgiler aktardı.

İkinci Erzincan Bediüzzaman Günleri Kapsamında Bediüzzaman Sergisi Açılırken

Page 23: İstanbul İlim ve Kültür Vakfı | Vakıf Bülteni 23. Sayı

TEMMUZ 2014 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 23

KİTAP FUARI

Vakfımız iktisadi işletmesine ait Vakıf Yayınları, her yıl Ramazan ayında Beyazıt Meydanında kurulan Türkiye Kitap ve Kültür Fuarında (bu yıl ilk defa) yer aldı. 27

Haziran – 23 Temmuz 2014 tarihlerinde açık kalan standımızda Risale-i Nur ve Bediüzzaman Said Nursi üzerine yayınlanan eserler sergilenmiş, satışı yapılmış ve ayrıca vakfımızı ve dünya genelindeki hizmet haberlerini içeren Vakıf Bültenler ve CD’ler ücretsiz olarak hediye edilmiştir. Ayrıca Vakıf faaliyetlerini anlatan sinevizyon gösterimi fuar boyunca standımızda özel bir ekranda sürekli dönmüştür.

Fuar boyunca standımız yerli ve yabancı ziyaretçilerin akınına uğramıştır. Özellikle standımızda vakfımıza gönül vermiş ve İngilizce, Arapça ve Kürtçe dillerine hakim genç kardeşlerimizin nöbetleşe stantta görev almaları bizi fuar alanında diğer katılımcılardan ayırmıştır. Örneğin; İngilizce bilen bir turist ya da yabancı ziyaretçi fuar alanına geldiği zaman diğer katılımcılar ve kuruluşlar bu kişileri vakfımız standına yönlendirmekteydi.

Sürekli aktif ve ziyaretçilerimizin bulunduğu standımızda sadece kitap satışı ya da broşür dağıtımı değil, Risale-i Nur ve Said Nursi üzerine sorulan sorulara da makul cevaplar ve yönlendirmelerde bulunuldu.

Sonuç olarak bu yıl ilkini gerçekleştirdiğimiz bu fuar çalışmasında bir kez daha şunu anladık ki ekilen tohumlar filizlenip meyve vermektedir. Bu anlamda yapılan çalışmalar her ne kadar yeterli olmasa da hizmetlere vesile olmaktadır.

Vakıf Yayınları 33. Türkiye Kitap ve Kültür Fuarında

Page 24: İstanbul İlim ve Kültür Vakfı | Vakıf Bülteni 23. Sayı

24 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • TEMMUZ 2014

KONFERANS

2009’dan itibaren her yıl düzenlenen Uluslararası Genç Akademisyenler Konferansı’nın bu yıl altıncısı 14-15-16 Haziran 2014 tarihlerinde, İstanbul’da gerçekleştirildi. İstanbul İlim ve Kültür Vakfı’nın düzenlediği konferansta, dünya genelinde Risale-i Nur ve Said Nursi üzerine çalışma yapan doktora ve master öğrencileri ile değerli bilim insanları buluştu.

İngilizcesi düzenlenen konferansın Arapçası ise 20-24 Haziran 2014 tarihlerinde İstanbul ve Bursa’da yapılacak. İngilizce konferansa Amerika, İngiltere, Hindistan, Sri Lanka, Pakistan, Malezya, Güney Afrika ve Türkiye’den Nursi Çalışmaları alanında master veya doktora yapmakta olan 60’ı aşkın genç akademisyen katıldı. Bu genç akademisyenlere yol gösterici mahiyette Nursi Çalışmaları alanında uzman profesörler de birer sunum yaparak akademik makalelerin nasıl yazıldığını anlattılar.

Nursi Çalışmaları alanında başka örneği olmayan bu konferansta genç akademisyenler, Said Nursi ve Risale-i Nur ile ilgili çalışmalarına dair tebliğler sunarken; Amerika Birleşik Devletleri Virginia İlahiyat Okulu’ndan Prof. Dr. Ian Markman, İngiltere Durham Üniversitesi’nden Prof. Dr. Colin Turner ve Yıldız Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. M. Sait Özervarlı, Singapur Milli Üniversitesi’nden Prof. Dr. Farid Alatas, Kayseri Erciyes Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ahmet Kayacık ve Süleyman Demirel Üniversitesi’nden İsmail Latif Hacınebioğlu gibi bu

alanda uzmanlaşmış bilim adamları, öğrencilere akademik anlamda yol gösterebilmek için seminerler verdiler. 3 gün süren konferansta, her gün sabah ile öğleden sonra olmak üzere ikişer öğrenci sunum yaptı. Tüm sunumların yanı sıra, tartışma bölümleri de İngilizce olarak yapıldı.

6. GENÇ AKADEMİSYENLER KONFERANSI

Page 25: İstanbul İlim ve Kültür Vakfı | Vakıf Bülteni 23. Sayı

TEMMUZ 2014 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 25

KONFERANSSunumların bazılarının başlıkları şöyle idi:

Anna Mary Taylor, Nimatullahi Sufi Order School of Thought, İNGİLTERENissalı Gregory, Nursi, Rumi ve Nimatullahi Tarikatının Kesişen Ahlaki Düşünceleri

Mehraj ud Din Butt, University of Kashmir, HİNDİSTANBediüzzaman Said Nursi’ye Göre Dinî Çoğulculuk

Muhammed Sayyed Muhsin, International Islamic University, MALEZYASaid Nursi’nin Esaretteki Girişimleri: Çağdaş Müslümanlar için Şümullü Bir Yol Gösterici

Shumaila Majeed, University of Punjab, PAKİSTANEğitim Sisteminin İhya Edilmesi: Bediüzzaman Said Nursi’nin Hayat Boyu Süren Mücadelesi

Salih Sayılgan, The Catholic University of America, ABDNursi’nin Pastoral Teolojisini Keşfetmek: Mahkûmlar Örneği

Muhammad Akram Ummu Rooman, South Eastern University, SRİ LANKASri Lanka’da Azınlık Olan Müslümanların Sorunlarına İmam Bediüzzaman Said Nursi’nin Hutbe-i Şamiye’sinden Çözümler

Zübeyir Nişancı, Loyola University, ABDSekülerizmin Felsefi Esaslarına Said Nursi’nin Cevabı

İhsan Altıntaş, Jawaharlal Nehru University, HİNDİSTANHindistan’da Gelişen Charvaka Materyalizminin Eleştirel Analizi ve Said Nursi’nin Görüşleri

Ali Ağcakulu, Yıldız Teknik Üniversitesi, TÜRKİYEBediüzzaman’ın Medreset-üz Zehra Projesi

İstanbul İlim ve Kültür Vakfı tarafından geleneksel olarak düzenlenen bu konferans sonrası gala yemeği, İstanbul İlim ve Kültür Vakfı Rüstempaşa Medresesi’nde yapıldı. Gala yemeğinde akademik camiadan, iş dünyasından ve daha birçok sektörden bu işe gönül vermiş insanlar bir araya geldi. Bediüzzaman Said

Nursi’nin yaşayan talebelerinden ve İstanbul İlim ve Kültür Vakfı’nın mütevelli heyet başkanı

olan Fırıncı Ağabey’in

de bir konuşma yaptığı yemek programında icra kurulu başkanı Prof. Dr. Faris Kaya ve diğer akademisyenler de birer konuşma yaptı. Bunun yanı sıra Amerika’dan misafir olarak gelen 15 kişilik bir grup da programa iştirak ettiler. Risale-i Nur üzerine uzmanlaşmış akademisyenler de birer konuşma yaptılar. Genel olarak verdikleri mesaj; bütün dünyanın Kur’an-ı Kerim’in tefsiri

olan Risale-i Nur’a ihtiyaç duyduğuydu.

Tüm Tebliğleri Kanalımızdan izleyebilirsiniz.

Page 26: İstanbul İlim ve Kültür Vakfı | Vakıf Bülteni 23. Sayı

26 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • TEMMUZ 2014

KONFERANS

Rosalie Sroczynski Smith, ABD

Farklı bir dini kimliği tanımaya çalışmakta ve aynı zamanda dinlerin ortak yönlerini öğrenmekle harika bir iş yapıyorlar. Buradaki insanlar, ABD’deki birçok insanın negatif, eğitimsiz bakış

açısından ziyade birbirleri hakkında güzel düşünmeyi teşvik ediyorlar. Buraya gelişimizin ilk akşamı, vakıf civarında çok küçük ve eski bir camiye gittik. Derin duygular yaşadım. Çok iyi karşılandık. O akşam

namaz kılmaya gittiler. Harika bir başlangıç oldu.

Nur Shakeenah Thomas, Malezya

Nursi güzel eserler kaleme almış. Böylesi kelimeler ancak zeki bir dimağın, latif bir ruhun eseri olur. Şu anda doktora tezimi Said Nursi’nin Ahlak’a Olan Yaklaşımı üzerine yapıyorum. Bu çalışmamda

ümit ediyorum ki Said Nursi ve Nur toplumu hakkında daha çok şey öğreneceğim.

Nazema Ahmad, Güney Afrika

Formatı çok sevdim. Sunumlara zaman ayrılması güzel. Bu formatın araştırma sürecinin gelişmesine uygun bir zemin olduğunu ve diğer fikirlere değer katacağını düşünüyorum. Çünkü Risale-i Nur

engin bir derya.

Stephen Wayne Gentle, ABD

Aydınlanmak, Türkiye, Nursi ve İslam’ı öğrenmekle ilgili beklentilerim yüksekti. Hem çok öğrendim hem de Türklerin benim gibi insanlara duyduğu büyük muhabbet ve alakayı da gördüm.

Misafirperverliğiniz, ağırlamanız ve güzel örnek olduğunuz için Vakfa minnettarım. Türklere büyük muhabbet duyarak, İslam’ı tanıyıp ona hayran kalarak ABD’ye dönüyorum. Büyük bir umut içerisindeyim ki Allah güzel şeyler nasip edecek.

Anees Ahmad, Malezya

Risale-i Nur, her soruna bilhassa Müslüman âleminin sorunlarına ışık tutmuştur. Nursi’nin fikirlerini neşretmemiz bunları nasıl eyleme dökeriz hususunu da titizlikle düşünmemizi gerektirir. Fikirleri

sayesinde sorunlarımızı bir şekilde çözeriz. Mesele icraatta. Birçok konferans yaparız; fakat daha fazlasını yapmalı bu fikirleri eyleme geçirmeliyiz.

Safiya Ataya Samman, ABD

Müslüman’ım ve ABD’de bir çalışma grubundayım. Eşsiz bir formatta hem Hıristiyan hem de Müslüman bay bayan kardeşlerimle konuşma fırsatı bulmam çok önemli. ABD’de Hıristiyan arkadaşlarımla her

gün beraberim, fakat bu deneyim hepimiz için çok ilham verici ve eğitici oldu.

Genç Akademisyenerin Ardından;

Page 27: İstanbul İlim ve Kültür Vakfı | Vakıf Bülteni 23. Sayı

TEMMUZ 2014 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 27

STUDY TOUR

İstanbul İlim ve Kültür Vakfı ve Virginia Theological Seminary tarafından organize edilen, Washington Theological Consortium bünyesinde “Engaging in a World of Difference

- Study Tour to Istanbul, Turkey” konulu eğitim programı kapsamında Amerika Birleşik Devletleri’nden çeşitli ilahiyat okullarından öğrenciler ve akademisyenler Türkiye’de İslam’ı ve Risale-i Nur’u tanımak üzere İstanbul’a geldiler.

Bu yıl ikincisi yapılan ve her yıl düzenli olarak gerçekleştirilmesi planlanan eğitime yaklaşık 20 Müslüman ve Gayrimüslim ilahiyatçı akademisyen ve öğrenci katıldı. Bu program kapsamında öğrenci ve akademisyenlere çeşitli günlerde Prof. Dr. Ian Markham, Prof. Dr. Colin Turner, Dr. Şükran Vahide, Prof. Dr. Faris Kaya, Ercüment Asil ve Zübeyir Nişancı birer seminer verdiler ve Bediüzzaman Hazretlerinin talebesi ve vakfımız başkanı Mehmet Fırıncı Ağabey de bir konuşma yaptı. Ayrıca program kapsamında İstanbul Müftü yardımcısı Sabri Demir katılımcıları makamında ağırlayarak “Türkiye’de Din Devlet İlişkileri” konulu bir seminer verdi. Öğrenciler, okullarında 3 ders kredisi olarak kabul edilen bu eğitim turunda gördükleri ders ve seminerleri dikkat ve ilgiyle takip ettiler.

Bu programa katılan öğrenciler ayrıca 14-16 Haziran tarihlerinde bu yıl altıncısı düzenlenen Risale-i Nur üzerine master ve doktora yapan genç akademisyenler programına da katıldılar.

Risale-i Nur Eğitimi Amerika’da Ders Kredisi

Eğitim Programı Kapsamında Çeşitli Camiler ve Tarihi Mekanlar da sZiyaret Edildi. (Eyüp Sultan Ziyaretinden Bir Kare)

İstanbul Müftülüğü Ziyaretinden...

Page 28: İstanbul İlim ve Kültür Vakfı | Vakıf Bülteni 23. Sayı

28 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • TEMMUZ 2014

2009’dan itibaren her yıl düzenlenen Uluslararası Genç Akademisyenler Konferansı’nın bu yıl altıncısı 20-24 Haziran 2014 tarihlerinde, İstanbul İlim ve Kültür Vakfı ve Bursa Kültür Vakfı sosyal tesislerinde gerçekleştirildi. İstanbul İlim ve Kültür Vakfı ve Bursa Kültür Vakfı’nın ortaklaşa düzenlediği konferansta, dünya genelinde Risale-i Nur ve Said Nursi üzerine çalışma yapan doktora ve master öğrencileri ile değerli bilim insanları buluştu.

Bu sene de ilk yıllardan farklı olarak konferans tamamen Arapça yapıldı. İngilizce konferans, 14-15-16 Haziran 2014 tarihlerinde bir hafta öncesinden yapıldı. Arapça konferansa Malezya, Hindistan, Cezayir, Fas, Sudan, Irak, Mısır, Nijerya, Suriye, Yemen ve Türkiye’de Nursi Çalışmaları alanında master veya doktora yapmakta olan 30’u aşkın genç akademisyen katıldı. Bu genç akademisyenlere yol gösterici mahiyette Nursi Çalışmaları alanında uzman profesörler de bu öğrencilere rehberlik yaparak akademik makalelerin nasıl yazıldığını anlattılar.

Nursi Çalışmaları alanında eşsiz olan bu konferansta genç akademisyenler, Said Nursi ve Risale-i Nur ile ilgili çalışmalarına dair tebliğler sunarken; Prof. Dr. Aşrati Süleyman (Cezayir), Prof. Dr. Mamoun Jarar (Ürdün), Prof. Raad (Irak), Prof. Dr. Nejeeb Soudi (Yemen) ve Dr. Aşraf Raffa (Mısır) gibi Arap dünyasının çeşitli ülkelerinden bu alanda uzmanlaşmış bilim insanları, öğrencilere akademik anlamda yol gösterdiler. 5 gün süren konferansta, her gün sabah ile öğleden sonra olmak

üzere ikişer oturum düzenlendi. Tüm sunumların yanı sıra, tartışma bölümleri de Arapça olarak yapıldı.

KONFERANS

6. İSLAM DÜNYASI GENÇ AKADEMİSYENLER KONFERANSI

Page 29: İstanbul İlim ve Kültür Vakfı | Vakıf Bülteni 23. Sayı

TEMMUZ 2014 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 29

TEBLİĞLER VE KONU BAŞLIKLARI

1- Suad DuzfaniRisale-i Nur’un İslam Medeniyetini Canlandırmada Rolü; Türkiye ve Malezya Tecrübeleri

2- Abdusselam El EnisiSaid-i Nursi’nin Dini Hitap Hatları

3- Rabhi AliRisale-i Nur Yoluyla Nursi Hikmeti; Sözler Örneği

4- Abdulkadir LebizSaid Nursi’nin Sosyal Çalışmayı Canlandırma Yöntemi

5- Abu Iruh BekirSaid-i Nursi’nin Risale-i Nur Yoluyla Astronomiye Katkısı6- Mohamed MendilBediüzzaman’da İhtilaf Kavramları ve Kuralları

7- El Emrani El EdrisiSaid-i Nursi’nin Risale-i Nur Yoluyla Davet Yöntemi

8- Moh Amed Musa El SeyidSaid-i Nursi’nin Hürriyet Kavramı ve Şekli

9- Salim Hasan ZubyeniSaid Nursi’nin Kazanç ve Lütuf Hakkında Davet Stratejisi

10- El Edrisi AbdulezizSaid Nursi’de “İnsan Yapısı”

11- Mehasin ElbedeviBediüzzaman’ın Davet Çabası

12- Adem Ahmad MohamedIbni Fuda En Niceri Telifleri ve Said-i Nursi’nin Yoluyla Güvenli Korumada Kuran Yöntemi Arasındaki Mukayese

13- Mohamed OsmanSaid-i Nursi’nin Eserlerinde 20.Yüzyılda İslam Fikrinin Tecdidi

14- Bişru AbdullahSaid Nursi “Sözler” Risalesinde İman Terbiyesi

15- Isra SalihSaid-i Nursi Şahsiyetinin Oluşmasında Kur’an’ın Etkisi

16- Huda LeğzaviSaid-i Nursi’nin Islah Projeleri

KONFERANS

Tüm Tebliğleri Kanalımızdan izleyebilirsiniz.

Page 30: İstanbul İlim ve Kültür Vakfı | Vakıf Bülteni 23. Sayı

30 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • TEMMUZ 2014

Bursa Kültür Vakfı Sosyal Tesislerinde İki Günlük İlmi Oturumlar

İstanbul İlim ve Kültür Vakfı ve Bursa Kültür Vakfı tarafından geleneksel olarak düzenlenen bu konferans sonrası gala yemeği, Bursa’da düzenlendi. Gala yemeğinde akademik camiadan, iş dünyasından ve daha birçok sektörden bu işe gönül vermiş insanlar bir araya geldi. Bediüzzaman Said Nursi’nin yaşayan talebelerinden Ali Çakmak Ağabey ve Mehmet Fırıncı Ağabeyin de birer konuşma yaptığı yemek programında misafir akademisyenler de birer konuşma yaptı.

KONFERANS

Page 31: İstanbul İlim ve Kültür Vakfı | Vakıf Bülteni 23. Sayı

TEMMUZ 2014 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 31

KONFERANS

Isra Salih, Sudan

Kur’an’ın Nursi’nin şahsiyetine etkisi dair araştırmalar, iyi bir İslam toplumu yetiştirmede ailenin rolünün önemine dikkat çeker. Nursi 10 yaşından önce Kur’an’a talebe olur. Bu iyi aile ona, Kur’an

eğitimi ve İslami ilimlerin temellerini atmıştır ve nasıl dengeli bir karaktere sahip olunacağını öğretmiştir. Onun gençliğinde de cihad ve fedakârlık görülür.

El Emrani El Edrisi, Fas

Nursi Risale-i Nur’un hakikatini şöyle açıklıyor: Risale-i Nur’un kaynağı Kur’an ayetleridir ve kaynağını doğunun ya da batı ilim ve sanatından

almamıştır. Bilakis o Kur’an’ın manevi bir mucizesidir. Özellikle de bu zamanda Risale-i Nur imanî ve Kur’anî bir okul kurmayı başarmıştır ve insanların çoğunu şaşkınlıktan, kaybolmaktan ve cehaletten

kurtarmıştır.

Prof. Dr. Raad, Irak

Said Nursi ve talebelerinin sürgün yılları ve hapishanelerdeki günleri ve çektikleri acılar ve tüm hayat boyu maruz kaldıkları zulümler bizim içindir. Bu güzel anlarımız içindir. Onların yaptıkları,

bizim yaşadığımız ve hissettiğimiz iman selameti içindir. İnanıyorum ki Allah onlara sevap verecektir. Ben öyle hissediyorum ki şu anda Türkiye’nin güzel günleri, istikrarı ve umutlu geleceklerinin müsebbibi

Nursi’nin çabaları ve Risale-i Nur’dur. Herkes özellikle de Türkler, biz Müslümanlar onu hissetmeliyiz. Çünkü ancak Risale-i Nur’la kaybettiğimiz Kur’anî hayata yeniden dönebiliriz.

Muhammed Mendil, Fas

Nursi’ye göre İslam’daki farklılıkların hedefi, tıpkı orduda olduğu gibi, tanıştırmak ve kaynaştırmaktır. Ayrıştırmak değildir. Ordu da alt bölümlere ayrılmıştır ama esasında birdir.

İslam toplumunun durumu da böyledir. Bu, düşmanlık demek değildir. Bu, her grubun belli bir görevi yaptığında tüm parçaların bütünleşip tek bir görevi yapmasını sağlamak demektir.

Prof. Dr. Aşrati Süleyman, Cezayir

Abdulhamid’in veya Sultan Vahidettin’in son Osmanlı padişahı olduğunu düşünmüyorum onlardan sonra buraya büyük ve ruhi bir sultan gelmiştir ki o da Said Nursi’dir. Endonezya, Cakarta, Cezayir

ve İngiltere’de minaresi olan büyük bir camiye girdiğimde, biliyorum ki bu yapının bir mimarı var. Risale-i Nur, bu büyük camiler gibidirler ve asrımızın mimarı da Said Nursi’dir.

İslam Dünyası Genç Akademisyenerin Ardından;

Page 32: İstanbul İlim ve Kültür Vakfı | Vakıf Bülteni 23. Sayı

32 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • TEMMUZ 2014

VAKFIMIZDA RAMAZAN

VAKFIMIZDARAMAZAN İFTARLARI

İstanbul İlim ve Kültür Vakfı’nın Merkez Vefa binası ile Rüstempaşa Medresesi’nde geleneksel hale gelen iftar programlarına bu sene de katılım yoğun oldu.

İftar programlarında, Risale-i Nur’un doğuş ve neşir yıllarını anlatan ve nadir olarak bulunan orijinal el yazma risale örnekle-rinin sergilendiği Arşiv ve Dokümantasyon Merkezi ve Rüstempaşa Medresesi’nde bulunan Bediüzzaman Müzesi ziyaret edildi. Kur’an tilaveti ile başlayan iftarlarımızda yemekten sonra “İstanbul İlim ve Kültür Vakfı”nın ilmî, akademik, sosyal ve kültürel fa-aliyetlerini tanıtan sinevizyon gösterisi izlendi.

Programlara katılan Bediüzzaman Hazretlerinin talebesi ve vakfımız başkanı Mehmet Fırıncı Ağabey ile Risale-i Nur dersleri yapıldı. Kardeş Vakıflar, İş Dünyası, Mezun Öğrenciler, Bursiyer Öğrenciler, Hanımlar, Sivil Toplum Kuruluşları, Akademisyenler, Yazarlar, Doktorlar ve Hukukçular gibi çeşitli gruplara ayrı ayrı zamanlarda verilen iftarlarda, vakıf hakkında görüşleri alınan katılımcılar, geleceğe yönelik proje ve çalışmalarından bahsettiler. Aynı zamanda Risale-i Nur merkezli faaliyetler konuşuldu.

Page 33: İstanbul İlim ve Kültür Vakfı | Vakıf Bülteni 23. Sayı

TEMMUZ 2014 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 33

VAKFIMIZDA RAMAZAN

Page 34: İstanbul İlim ve Kültür Vakfı | Vakıf Bülteni 23. Sayı

34 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • TEMMUZ 2014

VAKFIMIZAULUSLARARASI İLGİ

MİSAFİRLERİMİZ

Malezya’dan Misafirlerimiz

İngiltere’den Misafirlerimiz

Cezayir’den Misafirlerimiz

Malezya’dan Misafirlerimiz

Malezya’dan Misafirlerimiz

Page 35: İstanbul İlim ve Kültür Vakfı | Vakıf Bülteni 23. Sayı

TEMMUZ 2014 • İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ 35

MİSAFİRLERİMİZ

Irak’tan Misafirlerimiz

Fas’tan Misafirlerimiz

Fas’tan Misafirlerimiz

Malezya’dan Misafirlerimiz

Malezya’dan Misafirlerimiz

Fas’tan Misafirlerimiz

Irak’tan Misafirlerimiz

Page 36: İstanbul İlim ve Kültür Vakfı | Vakıf Bülteni 23. Sayı

36 İSTANBUL İLİM VE KÜLTÜR VAKFI BÜLTENİ • TEMMUZ 2014

Bediüzzaman Müzesi’ni Ziyaret Ettiniz mi?

RÜSTEMPAŞA MEDRESESİ

Türkiye Finans Katılım Bankası

EMİNÖNÜ ŞUBESİ (118)

TL IBAN – TR37 0020 6001 1801 0511 1700 01EUR IBAN – TR26 0020 6001 1801 0511 1701 02USD IBAN – TR53 0020 6001 1801 0511 1701 01

AlBaraka Türk Katılım Bankası

LALELİ ŞUBESİ (071)

TL IBAN – TR32 0020 3000 0208 7193 0000 01EUR IBAN – TR32 0020 3000 0208 7193 0000 03USD IBAN – TR32 0020 3000 0208 7193 0000 02

BANKA HESAP NUMARALARIMIZ

Sururi Mah. Medrese Sok. No:2 PK: 34120 Eminönü – Fatih İstanbul TÜRKİYE

Tel: +90 212 527 81 84

Vakfımızın Sosyal Ağları

@iikvorg /iikvorg /iikv /iikvorg/iikv /iikvorg