73
KUR'ÂN VE HADİSLERDE SÜNNETİN ÖNEMİ 1

Sünnet

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Sünnet

KUR'ÂN VE HADİSLERDE

SÜNNETİN ÖNEMİ

1

Page 2: Sünnet

Kur’ân-ı Kerim’de “Sünnet”in Bazı Anlamları

2

Page 3: Sünnet

1- Kur’ân-ı Kerim’de “sünnet” lafzı yol, sîret, geçmişlerin izledikleri yol anlamında kullanılmıştır.

3

Page 4: Sünnet

Bu yol kimi zaman övülen bir yol olabilir, bu da hak ve hidayet yoludur. م� ” ك� ل� ل� ي� ل ك� ل� ك� ل� ا� ك� ر�ي كي

م� ك� ل م ل� م� ل� ل� ر�ي �� ل ا ل� ل� ك� م� ك� لي ل� م� لي ل� م� ر�� �ل م� � ر �ل ك� ل� ل�ا� م� ك� م� ل �ل ل� ك!و لي ل�

(en-Nisa, 4/26)

4

Page 5: Sünnet

Bu yol kimi zaman övülen bir yol olabilir, bu da hak ve hidayet yoludur. ”Allah size açıkça bildirmek, sizi sizden öncekilerin sünnetlerine iletmek... ister.” (en-Nisa, 4/26)

5

Page 6: Sünnet

2- “Sünen” lafzı geçmiş ümmetlerin karşı karşıya kaldığı defalarca tekrarlanan hadiseler ve olaylar anlamında da kullanılmıştır. 6

Page 7: Sünnet

Yüce Allah’ın şu buyruğunda bu anlamdadır: “ م� ل� ك� م� ك� ل م ل� م� ل� م" ل ل# م� ل�

ل$ م% ل& م' ا ل(ى ك��ا ر*� ل( ل� ر+� ي� ل� ك, م� ا ك- ل ل� ل�ا ل/ ل0ا ل1 م� ل0 ك��ا ك2 م3 ل(ا

(Âl-i İmrân, 3/137) 7

Page 8: Sünnet

Yüce Allah’ın şu buyruğunda bu anlamdadır: “Sizden önce birçok sünnetler gelip geçmiştir. Onun için yeryüzünde gezin dolaşın da yalanlayanların sonları nice oldu görün.” (Âl-i İmrân, 3/137) 8

Page 9: Sünnet

3- “Sünnetullah” lafzı O’nun hükmü asla geri kalmayan, değişmez kazası anlamında da kullanılmıştır.

9

Page 10: Sünnet

Yüce Allah’ın şu buyrukları bu türdendir:ل� ” ب� ق� ب� م� ب�ا ق� ق ق� ذ�ي �� ق ا م�ى م� ل�� ا� ق� �� ق ل�

ل�ا ذ�ي ب� �ق م� ل�� ا� م� �� ق ل� م� �ق م �ق ب� ق� ق! .” (el-Ahzâb, 33/62)

10

Page 11: Sünnet

Yüce Allah’ın şu buyrukları bu türdendir:”Bu daha önce geçenler hakkında Allah’ın sünnetidir. Sen Allah’ın sünnetinde asla bir değiştirme bulamazsın.” (el-Ahzâb, 33/62)

11

Page 12: Sünnet

“Sünnetullah: Allah’ın sünneti” bazan yerilen bir işe karşılık Allah’ın cezası anlamında kullanılmıştır. Bu da onun peygamberlerine karşı gelip, sapıklık ve batıl içerisinde kalmaya devam eden ümmetlerin helak edilmesi demektir.

12

Page 13: Sünnet

Yüce Allah’ın şu buyruğu bu kabildendir:ق" ” ق� ق� �ب ق� ق�ا ب$ ل% ق� ب& ق' ب) لي ل%�ا ق( ب� قي ب* ما ل&!ا ق' ق+ ق� ذ�ي ق�� م� ب� ل�

ق� ذ�ي !� ق ق- ب. ا ل/ ق�� ل� ب/ ق0 ق� �ب ق1 ق� ل2!ا ل3� قي ب* ما ق! .” (el-Enfal, 8/38)

13

Page 14: Sünnet

Yüce Allah’ın şu buyruğu bu kabildendir:”Eğer (şirke) dönerlerse, kendilerinden öncekilerin sünneti muhakkak devam etmiş olur.” (el-Enfal, 8/38)

14

Page 15: Sünnet

4- Kur’ân-ı Kerim’de İbrahim (a.s)’ın yaptığı şu dua birkaç defa tekrarlanmış bulunmaktadır:

15

Page 16: Sünnet

ب$ ل% ب� م� ل.- ل�� ق4 ب$ م% ذ�ي ب5 ق3 ب6 ق!ا ق�ا 6� ق ق4 ق7 �م قيا لا ب$ م% بي ق� ق8 ل��ا ب( قي

ب$ م% �+ي ذ ق9 لي ق! ق� ق: ب; م> ب� ق!ا ق= ق(ا م; ب� ا ل$ ل% ل: ل� ق3 لي ق! ل$ ذ;ي ق> ب� ا ل9 ذ9ي ق3 ب� ا ق/ ب? قا ق7 ق�? ما

(el-Bakara, 2/129)

16

Page 17: Sünnet

”Rabbimiz onların arasından kendilerinden onlara âyetlerini okuyan, onlara kitabı ve hikmeti öğreten... bir peygamber gönder .” (el-Bakara, 2/139)

17

Page 18: Sünnet

O halde burada sözü edilen “kitab” Kur’ân-ı Kerimdir. “Hikmet” ise sünnettir. Aynı zamanda hikmet ile nitelendirilen sünnet, burada Efendimizin hidayeti, sözü, fiili ve sîyreti anlamındadır. 18

Page 19: Sünnet

Sünnette Yani Hz. Peygamberin Hadisinde“Sünnet”in Anlamlarından Bazıları Ve Ashab İle Selefe göre Sünnet Anlamı:

19

Page 20: Sünnet

a- Kur’ân-ı Kerim’den Sonraki kaynak olarak Sünnet:

Kur’ân-ı Kerim’de yüce Allah’ın şu buyruğunda bu anlamda kullanılmıştır: “ ق�� ل; �م لي� ل6 ذ�ى ل�ى ب( لي ق�ا ق* ب& ل+ ب@ ق!ا

م� ق: ب; م> ب� ق!ا م� ل�� ا� Aم قيا لا ب� م� ل&ا ذ�ي ق ل'ا ذBي ق� ق* ق+ا ق� ل�� ا� ق�* ما

,.” (el-Ahzab, 33/34)

20

Page 21: Sünnet

“Evlerinizde okunan Allah’ın âyetlerini ve hikmeti hatırlayın.” (el-Ahzab, 33/34)

21

Page 22: Sünnet

Malik’in belirttiğine göre kendisine Rasûlullah’ın şöyle buyurduğu ulaşmıştır:

22

Page 23: Sünnet

“Ben aranızda iki şey bırakıyorum. O ikisine sımsıkı sarıldığınız sürece asla sapmayacaksınız: Allah’ın Kitabı ve Rasûlünün Sünneti.”

23

Page 24: Sünnet

Muaz b. Cebel -Radıyallahu Anh-’ın rivayet ettiği hadiste belirtildiğine göre de Peygamber -Sallallahü aleyhi vesellem- kendinizi Yemen’e gönderdiğinde şöyle sormuş: 24

Page 25: Sünnet

“Sana hüküm vermek üzere bir husus arzedildiğinde nasıl hükmedeceksin?” Muaz: “Allah’ın kitabı ile hükmederim” deyince,

25

Page 26: Sünnet

Peygamber: “Eğer Allah’ın kitabında olmazsa?” diye sorunca, Muaz: “O halde Rasûlulla’ın sünneti ile hükmederim” demiştir.

26

Page 27: Sünnet

Burada Muaz sünneti Kur’ân-ı Kerim’den ayrı bir kaynak olarak söz konusu etmiş, Rasûlullah da onun bu ayırımını reddetmemiştir.

27

Page 28: Sünnet

b- Peygamber’ın İlmi, Ameli, Rehberliği ve Mutlak Olarak Onun Getirdiği Herşey Demektir: 28

Page 29: Sünnet

Hadis-i şerifte “sünnet”in, Peygamber’ın rehberliği ve yaptıkları hakkında çokça kullanıldığı görülmektedir.

29

Page 30: Sünnet

Peygamber’dan sahih olarak rivayet edilen Abdullah b. Amr ’dan gelen şu hadis bunlardan birisidir.

30

Page 31: Sünnet

Sünnet Peygamber’dan rivayet edilen söz, fiil, takrir, yaşayış, şeriat ve Kur’ân-ı Kerim ile, sünnetin getirdiği din ile ilgili olarak gelen bütün rivayetler anlamında da kullanılabilir.

31

Page 32: Sünnet

Peygamber’ın el-İrbad b. Sâriye’nin rivayet ettiği hadisteki şu sözlerinde bu anlamda kullanılmıştır:

32

Page 33: Sünnet

“... Allah’tan korkun ve meşru müslüman yöneticilere dinleyip, itaat etmeye bakın. Gerçek şu ki aranızdan uzun ömür yaşayacak olanlar çokça ayrılıklar göreceklerdir.

33

Page 34: Sünnet

O vakit siz benim sünnetime ve raşid halifelerin sünnetine sımsıkı yapışmaya bakınız. Bu sünnete azı dişlerinizle yapışınız.”

34

Page 35: Sünnet

Buradaki sünnet Rasûlullah’ın getirdiği bütün vahiy, şeriat, din, rehberlik ve ameldir.Raşid halifelerin ameli de bunların kapsamı içerisindedir.

35

Page 36: Sünnet

Bu da bir önceki anlamdan daha kapsamlıdır. Tabiînin büyüklerinden olan Abdullah b. Ed-Deylemî şöyle demiştir: “Bana ulaştığına göre dinin gitmeye başlaması sünneti terketmekle ortaya çıkar.”

36

Page 37: Sünnet

Mekhûl de şöyle demektedir: “Sünnet iki türlüdür. Birincisi alınması farz, terki küfür olan sünnet, diğeri alınması fazilet, onu bırakıp başkasına yönelmek ise günah olan sünnettir.” 37

Page 38: Sünnet

Bu anlamı ile dinin usulünü (akaidini) ve furûunu (diğer hükümlerini) kapsar.

38

Page 39: Sünnet

c- Peygamber -Sallallahü aleyhi vesellem-’ın Teşrî buyurduğu yahut takrir ettiği ve Dindeki Bid’at Karşıtı Anlamı ile Sünnet:

39

Page 40: Sünnet

Sünnet, Rasûlullah’ın teşrî buyurduğu ve dindeki bid’atler karşıtı anlamı ile vârid olduğu gibi, onun ikrar ettiği amel anlamına da gelir. Yani ondan sonra değil de onun döneminde ortaya konulan şey demek olur.

40

Page 41: Sünnet

Çünkü ondan sonra meydana çıkartılan şeye bid’at denilir. Bu da Peygamber’ın:

41

Page 42: Sünnet

“İşlerin en kötüleri ise sonradan ortaya çıkartılan şeylerdir, sonradan ortaya çıkartılan herbir şey ise bir bid’attir.” hadisinden alınmıştır.

42

Page 43: Sünnet

Buharî ile Müslim’de de Peygamber efendimizin şöyle buyurduğu kaydedilmektedir: “İşlerin en kötüleri sonradan ortaya çıkartılanlardır.” Müslim’de şu fazlalık vardır: “Ve her bid’at bir dalâlet ve sapıklıktır.”

43

Page 44: Sünnet

Ali b. Ebi Tâlib da şöyle buyurmuştur: “Hevâ, sünnete muhalefet edenin kanaatine göre haktır. İsterse bu uğurda boynu vurulsun.”

44

Page 45: Sünnet

Selef sünneti Rasûlullah’ın teşri buyurduğu şeyler hakkında ve onun teşrî buyurmadığı şeyler mukabilinde kullanmışlardır ki, bunlar da bid’at ve muhdesât Yani sonradan din adına ortaya konulan şeyler diye bilinirler.

45

Page 46: Sünnet

Şüphesiz ki sonradan ortaya konulan herbir iş bir bid’attir, her bir bid’at bir sapıklıktır ve sünnete aykırıdır. Bu dinin esaslarına ve kat’î naslarına dayanan İslam’ın büyük bir kaidesidir.

46

Page 47: Sünnet

Selefin “sünnet” lafzını “bid’at”in karşıtı olarak kullanmaları pek çoktur. Bunlara bazı örnekler:

47

Page 48: Sünnet

Abdullah b. Mesud şöyle demiştir: “Siz -sünnete- uyunuz. Ayrıca bid’at ortaya koymaya kalkışmayınız. Çünkü sünnet size yeter, bid’ate ihtiyaç bırakmaz.”

48

Page 49: Sünnet

İbn Abbas şöyle demiştir: “İnsanların bir bid’at ortaya koymadıkları, bir sünneti öldürmedikleri, bir yıl geçmiyor. Nihayet bid’atler hayat buluyor, sünnetler ölüyor.”

49

Page 50: Sünnet

d- Nâfile Anlamı İle Sünnet:

Sünnet, nafile anlamında farzın karşıtı ya da müstehab ile eş anlamlı olarak da kullanılmıştır.

50

Page 51: Sünnet

Ya da fukahânın ifade ettiği gibi: “Peygamber ’dan farz veya vacib kılmaksızın sabit olan veya vacib olmayan şey” anlamında kullanılmıştır.

51

Page 52: Sünnet

Efendimiz şöyle söylemiştir: “Şüphesiz yüce Allah size ramazan ayının orucunu farz kıldı. Ben de size onda namaz kılmayı sünnet kıldım...”

52

Page 53: Sünnet

e- Sünnet Bazan “İttiba: Tabi Olmak, Uymak” Anlamı İle Selefin İlim ve Ameldeki Hali Hakkında Da Kullanılır:

53

Page 54: Sünnet

Selef sünneti ashabın, tabiûnun, ilk dönem müslümanlar cemaatinin ve dinde kendilerine uyulan hidayet önderlerinin izledikleri yol hakkında da kullanırlar. 54

Page 55: Sünnet

Rasûlullah’dan ilim, söz ve amel gizli ve açık rehberliğine dair nakledilmiş bulunan hüdâ sünnetlerine, sırat-ı müstakime ve apaçık hakka sımsıkı sarılıp, ona tabi olmak demektir.

55

Page 56: Sünnet

Bundan dolayı sünnete tabi olan hak ehline “ehl-i sünnet ve’l-cemaat” adını verirlerdi. Genel olarak selefin bütün sözlerinde bu husus gayet açıkça görülmektedir.

56

Page 57: Sünnet

Bunlardan bazıları: Ebu Zerr -Radıyallahu Anh- dedi ki: “Rasûlullah bizlere, bizi üç hususta geri bırakmamanız için emir verdi: Ma’rufu emredip, münkerden alıkoymak ve insanlara sünnetleri öğretmek.”

57

Page 58: Sünnet

Ömer b. el-Hattab dedi ki: “Gerçek şu ki yakında sizlerle Kur’ân’ın müteşabihlerini ileri sürerek tartışacak birtakım insanlar gelecektir. Sizler sünnetlere sıkı sıkı yapışınız, çünkü sünnet sahibleri Allah’ın Kitabını daha iyi bilirler.”

58

Page 59: Sünnet

Malik b. Miğvel dedi ki: “Eğer bir kimse İslam ve sünnetten başka bir isimle anılırsa sen onu istediğin dine nisbet edebilirsin.”

59

Page 60: Sünnet

el-Evzaî dedi ki: “Beş şey vardır ki Peygamber’ın ashabı onlardan ayrılmamışlardır: Cemaate katılmak, sünnete uymak, mescidi imar etmek, Kur’ân okumak ve Allah yolunda cihad etmek...”

60

Page 61: Sünnet

f- Usulu’d-Dîn (İnanç Esasları) ve Akaid Meseleleri Hakkında Da “Sünnet” Kullanılır:

61

Page 62: Sünnet

Selefin “sünnet” terimini itikadi meselelere dair yazdıkları eserlerden bu husus açıkça anlaşılmaktadır. Çünkü onlar bu hususlara “sünnet” adını veriyorlardı.

62

Page 63: Sünnet

Bazı örnekler:1- İmam Ahmed’in yazdığı itikadın birtakım meselelerine dair “es-Sünne” adlı eser.

63

Page 64: Sünnet

2- İbn Ebi Âsım akideye dair “Kitabu’s-Sünne” adlı eseri. 3- Ebu Bekr b. el-Esrem’in “es-Sünne” adlı eseri.

64

Page 65: Sünnet

4- Ebu Cafer et-Taberî ’nin akideye dair bir cüz mahiyetinde olan “Sarihu’s-Sünne” adlı eseri.5- Muhammed b. Nasr el-Mervezî ’nin akideye dair “es-Sünne” adlı eseri.

65

Page 66: Sünnet

çağımıza Göre Sünnet Kavramı:çağımızda “sünnet” kavramı iki ayrı anlamda kullanılmektedir: 66

Page 67: Sünnet

1- Araştırmacılara, öğretim kurumlarına,araştırma merkezleri, üniversiteler, kütüphaneler, ilim öğrencilerine göre sünnet kavramı; nebevî hadisi, onunla ilgili ilimleri kastederler.

67

Page 68: Sünnet

2- Genel olarak sünnet kavramı: Bununla da çoğunlukla amelî sünnetler, şer’î emirler yahutta farzın dışında kalan sünnet olan hükümleri kastederler.

68

Page 69: Sünnet

teşvik edilen hususlar ile farzın daha alt mertebesinde bulunan şer’an yapılması istenen işler hakkında kullanılır. Daha önce açıklandığı gibi şeriatte böyle bir anlayışın esası vardır.

69

Page 70: Sünnet

Özetle: Şer’î bir terim olarak sünnetin genel bir anlamı vardır. O da Rasûlullah’ın getirmiş olduğu ilim, amel ve hidayetin ifadesi olan din demektir.

70

Page 71: Sünnet

Bir de bu kavramdan dallanıp budaklanan birtakım kavramları da vardır.

71

Page 72: Sünnet

Kur’ân-ı Kerim’in dışındaki kaynak olan sünnet, bid’ate muhalif meşrû’ anlamıyla sünnet, dosdoğru ve sağlıklı inanç ve usulu’d-din anlamıyla sünnet,

72

Page 73: Sünnet

hadis anlamıyla sünnet, nafile anlamıyla sünnet ve buna benzer diğer anlamlar. Doğrusunu en iyi bilen Allah’tır

73