Upload
huseyin-ay
View
1.294
Download
0
Embed Size (px)
DESCRIPTION
İŞ BANKASI'NIN SERÜVENİ
Citation preview
BİR ULUSLA
KADER BİRLİĞİ ETMEK
tr.linkedin.com/in/huseyinay
Türkiye İş Bankası, Cumhuriyet’in ilanından sonra, askeri alanda
kazanılan zaferleri ekonomi alanına da taşıyabilmek hedefiyle
kurulur. Kuruluşu, adeta tarihi bir zorunluluk olarak
T.C. Hükümeti’nin gündemine yerleşir.
Çünkü ülke ve ulus harap haldedir. Ülkede yerli bankacılık yoktur.
Banka, Misak-ı İktisadi fikrinden yola çıkılarak 26 Ağustos 1924’te
Mustafa Kemal’in öncülüğünde kurulur.
İş Bankası, Türk ulusunu tasarrufa çağırır; paralarını bankaya
yatırmaya davet eder. Teknolojik yenilikleri ülkeye getirme görevini
üstlenir.
Bunları yaparken de marka her zaman tüketicisine güven verir.
Marka her zaman ağırbaşlıdır, dingindir, geçmişiyle gurur
duymaktadır.
İşte Türkiye İş Bankası’nın markalaşma serüveni…
İş Bankası’nın kuruluşu, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin
gündemine tarihi bir zorunluluk olarak girmiştir.
Cumhuriyet’in ilanından hemen sonra Kasım 1923’te Ticaret
Vekaleti’ne, ‘tahrip olmuş bölgelerin imarı için bir imar bankası
kurma yetkisi’ni veren bir yasa yürürlüğe girer ve 1923 sonbaharıyla
1924 yazı arasında İŞ BANKASI düşüncesi doğar.
İlk reklam 31 Ağustos 1924 tarihli Hakimiyet-i Milliye’de yayımlanır
ve bankanın 30 Ağustos Cumartesi günü işe başladığı duyurulur.
‘İŞ’ Markası’nın Doğuşu ve Logo
“İŞ” adının Mustafa Kemal’in verdiği bilinmektedir. İş bankası
1931’e kadar Türkçe ve Fransızca ( Banque d’ Affairs de Turquie )
iki isimle birlikte anılır. 1928’den sonra ‘İ’ ve ‘Ş’ harflerinden oluşan
amblem kullanılmaya başlanır. Marka tescili 1948’de yapılır.
‘İ’ ve ‘Ş’ harflerinin birbirinin içine geçmiş haline ilk kez 1924’te
rastlanır. Logonun yaratıcısı bilinmemektedir.
İlk Yıllar…
Türkiye’de 1924-29 döneminde 27 yeni ulusal banka kurulmuş ve
ulusal banka sayısı 43’e yükselmiştir. 1930’ların başında Türk
ekonomisinde yabancı bankaların varlığı azalmakta ve yerlerini
ulusal bankalara bırakmaktadırlar.
İş Bankası ilk yıllarında iki görev üstlenmiştir. İlki iç piyasaya milli bir
plan dahilinde kredi sağlamak; ikincisi ise bankayı Türklere idare
ettirmektir.
Tasarrufun Özendirilmesi…
Ülkede, Cumhuriyet’in devraldığı banka sisteminin dağınıklığından
kaynaklanan para arzı yetersizliği vardır.
TC Merkez Bankası henüz kurulmamıştır. Altın ve döviz
rezervlerinden söz edilememektedir. Bu nedenlerle 1928’de geniş
çapta kumbara seferberliği başlatılır.
16 Ağustos 1929’da Milliyet gazetesinde yayımlanan ilanla
ressamlara çağrıda bulunulur ve “kumbaraların faydasını bir
bakışta anlatacak duvar levhası yaptırmak” arzusunda oldukları
belirtilir. Ve İhap Hulusi bu çağrıya cevap verir.
Reklama gereken önemi veren İş Bankası, henüz reklam
ajanslarının olmadığı o günlerde bu sorumluluğu basın
mensuplarına devreder. İş Bankası tasarrufu özendirmek için 1927-
28’de “Damlıya damlıya göl olur” başlığıyla ilk duvar reklamını
yapar. Sonuçta aynı fikir 2002 yılında Kumbara Fonu’na dönüşür.
Amaç aileleri ve çocukları özendirmektir.
Kumbara reklamları uzun yıllar İş Bankası ile özdeşleşir.
Önemli Sorun : Mevduatı Artırmak…
İş Bankası’nın ilk dönemlerinde, özellikle
mevduatı artırabilmek için, geniş çaplı
kampanyaları düzenlediğine rastlıyoruz.
Örneğin Türk Köylüsünü tasarrufa çağıran
reklamlar. Çünkü o yıllarda belki de İş
Bankası’nın tek rakibi toprağa gömülen
paralar ya da yastık altına gizlenen
birikimlerdir.
Tüketicinin neden Türkiye İş Bankası’nı
seçmesi gerektiği 1960’lı yıllardan
itibaren bir dizi reklamlarla anlatılmaya
başlanır.
Rekabetin Artması…
Banka’nın, 1944 yılında 48 olan şube sayısı 1960’ta 244’e yükselir.
Çünkü ülke ekonomisi gelişmektedir. Buna bağlı olarak sermaye
gücü de artar ve daha geniş kitlelere yayılır.
Bu yoğun rekabet ortamında İş Bankası da reklam faaliyetlerine hız
verir. İş Bankası 1954’te Faal Ajans çatısı altında Eli Acıman’la
çalışmaya başlar.
İştirakler: “Hedef, Milli Sermayeli ve Türk Gençlerinin İdare
Eylediği Müesseseler”
İş Bankası, kısa sürede Türkiye Cumhuriyeti’nin adeta kasası haline
gelmiştir. Toplanan mevduat kısa bir sürede artmıştır. Bu kez Türkiye
Cumhuriyet’i için “yüksek sermaye ve teknikle muntazam çalışacak, maliyet
fiyatlarının gerekli kıldığı fedâkarlıklara tahammül edebilecek kuvvetli
şirketlere ihtiyaç vardır”. İş Bankası 1926’da Türkiş ve Kömüriş şirketlerini
kurar. Uzun yıllardır kapitülasyonlar nedeniyle yerli üreticilerin şeker pancarı
ekmelerine izin verilmemiştir. İş Bankası 1926’da, Türkiye’de şekerciliğin
kalıcı olamayacağı yolundaki söylemlere kulak asmayarak, Alpullu Şeker
Fabrikası’nı kurar.
1925’te kurulan İpekiş, 1930’da faaliyete geçen Yüniş ve temelleri
1925’te atılan Anadolu Sigorta, yabancılara bağımlılığı azaltmakta
ve ekonomik bağımsızlık için atılmış dev adımlardır. 1934’te
başlayan I. Beş Yıllık Sanayi Programı ise, şişe ve cam sanayi
kurma işini İş Bankası’na vermektedir. Yine bir İş Bankası iştiraki
olan Paşabahçe Şişe ve Cam Fabrikası 1935’te üretime geçer. İş
Bankası 1945 yılından sonra ise, yabancı ortaklıklara girerek birçok
şirketin Türkiye’ye gelmesine aracılık eder. General Electric,
Unilever, Pirelli gibi…
1950’lerde bir miting halk, “İş Bankası
isteriz” pankartı açıyor. İş Bankası halkın
gözünde o kadar değerlidir ki, örneğin
Tosya’daki bir Demokrat Parti mitinginde
halk, açtığı pankartlarda, barajla birlikte İş
Bankası da istediğini belirtecektir.
Faal Ajans dönemindeki İş Bankası
reklamlarında, o güne kadar
sektörde çok fazla örnekleri
olmayan görsel sembollerden
çokça yararlanılır.
Yine 1960’lı yılların reklamlarında
“Paranız, istikbalinizin emniyeti”
sloganı yer almaya başlar ve banka
bu sloganı yıllarca kullanır.
Kültür ve Sanata Verilen Önem…
1990’larda çok sayıda kültür ve sanat etkinliği Türkiye İş
Bankası’nın katkılarıyla gerçekleşiyor. Kitap ve resim koleksiyonları,
fotoğraf sergileri…
Bunların tümü marka adına atılmış çok önemli adımlardır. Bunu bir
marka yardımıyla yapmak ise, doğal olarak tüketici algısında
markaya ek değer katmaktadır.
Otomasyon Devri…
1966 yılında Otomasyon Müdürlüğü’nün
kurulmasıyla, merkezileşen bazı işler
elektronik makinelerle yapılmaya başlanır.
Bu gelişmenin hemen ardından, İş
Bankası Mavi Çekleri ve çeklerin güvenli
bir şekilde kullanılabilmesi için çek defteri
sahiplerine verilen Banka Kartı’nın
reklamları yayımlanır.
Türkiye’nin Hızla Büyüdüğü Yıllar
1970 ve 1980’lerde Türkiye bir yandan açık pazar haline gelmekte,
diğer yandan da hızlı bir şekilde kırdan kente göç yaşanmaktadır.
Bu gelişmeler Türk bankacılık sistemini gelişiminde itici güç
oynamaktadır. İş Bankası özel bankalar arasında mevduatta
liderliğini korumakla birlikte, yakın gelecekte rekabetin daha da
kızışacağı bilinciyle hareket eder.
İş Bankası 1980-83 yıllarında Cenajans ile
çalışır ve 1983’te yayınlanan Bankamatik
reklamlarıyla Türk insanının hayatına, sayıları
sınırlı da olsa, şubelerden otomatik para
çekebilme kolaylığı getirir. “BANKAMATİK”
kelimesini de dilimize kazandıran İş Bankası
olmuştur.
Manajans imzasıyla “Başarılarıyla Ünlü Kişiler ve İş Bankası”
dizisi 1986’da yayınlanır. Vehbi Koç’la yapılan çalışma bir örnektir.
Tüm bu çalışmalar Türk Bankacılığı’na ve dolayısıyla İş Bankası’na
olan güveni artırmak için yapılan iletişimlerdir.
Elektronik bankacılık ortamının ve kredi kartlarının yararları
1990’ların ikinci yarısından itibaren hızla müşterilere
aktarılmaktadır.
Sağduyu Reklam Kampanyası…
İş Bankası 1995 ve 1996 için yenilik olan otomatik ödeme
talimatlarını, ihracatta güvenilir olmayı, yatırım hesaplarını,
otomatik vergi ödeme kolaylığını, interaktif telefon bankacılığı
hizmetlerini “sağduyu”nun sözcülüğünde bir çırpıda tüketicilere
iletir. Bu kampanyada 9 farklı “sağduyu” reklamı yer alır.
Sağduyu sayesinde Ömer ve Ayşe mutlu sona kavuşurlar.
İş Bankası, uzun yıllardan beri reklamlarında tiyatro ve sinema
oyuncularıyla işbirliği yapmayı adeta bir gelenek haline
getirmiştir.
Uzun soluklu bu reklam kampanyasında da Uğur Yücel, Haluk
Bilginer, Yıldız Kenter gibi sanatçılar rol alırlar.
Yaz 2001 ve Maximum Kart Lansmanı…
İş Bankası kredi kartları pazarına 1990’da girmiştir. Ancak zaman
içinde pazara pek çok taksit kartı imkanı da sunulmuştur. Rakipler,
kartlarının kullanımını artırmak için çeşitli sadakat programları
uygulamaktadır. Maximum ile, İş Bankası kredi kartlarının yerleşik
algısından farklı olarak, daha çok genç ve orta gelir düzeyindeki
kentliler seçilir.
İş Bankası tüm kredi kartlarını Maximum şemsiyesi altında
birleştirir. Tüm kartlar aynı ad ve logoyla anılacağından, markanın
daha geniş kitlelere yayılması hedeflenir.
Maxipuanların geri dönüşlerini duygu öğesi ağır bir şekilde anlatan
“zuzu” kampanyası, kısa sürede geniş kitlelerin beğenisini kazanır.
2005 ve Yola Euro RSCG’yle Devam…
2005’in başında bankanın tüm iletişimi Euro RSCG’ye emanet
edilir. Aralık 2005’te Conran Design tarafından Maximum’a yeni
logo, kurum kimliği ve kart tasarımı gerçekleştirilir.
Maximum kart olarak, tüketicilerin hayattan maximum zevk almasını
sağlayacak bir marka kimliği hedeflenir. Bunu tüketicilere iletirken
de, İş Bankası markasında olduğu gibi, herhangi bir aşırılığa
kaçılmaz, yapılabilecekler belli sınırlar içinde en etkili biçimde
anlatılır.
Marka İletişim Stratejileri Üzerine…
İş Bankası neredeyse kurulduğu günden beri, tüketicisiyle iletişimini
kesintisiz olarak sürdüren bir bankadır. Marka hiçbir zaman yüksek sesle
konuşmuyor. Bankacılıkla ilgili birçok yeniliği Türkiye’ye getiriyor, ancak bunu
yumuşak bir dille anlatıyor ve fazla üstüne gitmiyor. Sanki her yaptığını
‘zaten yapması gerektiği için’ yerine getiriyor. Belki de Türkiye
Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarından kalan bir alışkanlık.
İş Bankası bu kadar kuvvetli bir marka olmasına rağmen, hiçbir zaman ‘iş’
markasını fazla zorlamıyor; markayı ilgili ilgisiz değişik iş kollarında
kullanmıyor. Bu da sanki markaya gösterilen özenin, markayı kanatlar altına
almanın başka bir göstergesi…
İş Bankası, iletişiminde, ses tonunda, sitilinde hiçbir zaman uç
noktalarda değil. Çoğunluğa seslenen, neredeyse rekabet üstü
konumunu ve kural koyucu niteliğiyle geniş kitlelere kucak açan
yapısını her koşulda sürdürüyor.
Bir başka deyişle, İş Bankası kurulduğu günden beri üstlendiği,
Cumhuriyet’in iktisat programı doğrultusunda hareket etme
görevinden hiçbir zaman uzaklaşmaksızın, Türk ulusuyla kader
birliğini sürdüren bir marka olarak ve markasına sürekli değer
katarak doğru bildiği yolda ilerlemeye devam etmektedir.