289

01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

  • Upload
    others

  • View
    20

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru
Page 2: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Editör Yrd. Doç. Dr. Neslihan KARATAŞ DURMUŞ

Editor Yardımcıları Arş. Gör. Yavuz Selim DEĞERLİ

Arş. Gör. Cansu KORKMAZ Arş. Gör. Mert SİLAHŞÖR

Arş. Gör. Ömer ÜNLÜ

ISBN: 978 – 605 – 4929 – 08 – 5

Bu çalışma Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Bilimsel Araştırmalar Projeleri kapsamında desteklenmiştir.

Çeviri olduğu belirtilen metinlerdeki muhtemel eksiklik, hata vb metnin yazarını bağlamaz. İş bu hallerde esas olan orijinal metindir.

Basım Yeri : Pozitif Matbaacılık Çamlıca Mah. 145. Sok. No:10/19 Yenimahalle/ANKARA

Telefon: 0312.397.00.31 - Fax: 0312.397.86.12 [email protected] - www.pozitifmatbaa.com

Grafiker : Safure ARSLAN Basım Yılı : 2017

İletişim: Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Hukuk Fakültesi 15 Temmuz Şehitleri Binası Ayvalı Mah. Halil Sezai Erkut Cad. 150. Sok. Etlik/ANKARA

Telefon : +90 312 906 21 02/ 312 906 21 69 Fax : +90 312 312 906 29 62

Elektronik ağ : www.ybu.edu.tr/hukuk/

Page 3: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

SUNUŞ Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Hukuk Faku ltesi, Üniversitenin

de kuruluş misyon ve felsefesine uygun olarak, “Yu ksek Öğretimde Yeni Bir Soluk” bakış açısı ile yola çıktı. Yola çıkarken, elbette görev ve sorumluluğu-nun bilinç ve farkındalığı ile birlikte, bu toplumun değerleri, du şu nce yapısı, beklentiler ve yapılması gerekenler ve yu ru tu lmesi gereken hizmetler u zerinde durulmak gerekliydi. İşte şu an elinizin altında bulunan bu çalışma, yedi yılı aşkın bir su redir, idareciliğini yu ru ttu ğu m Faku ltemiz, AYBÜ Hukuk Fa-ku ltesinin, olaya bakışını, misyon ve vizyonunu ortaya koyma açısından önemli bir çalışmadır. Ermeni meselesinin hukuki anlamda ele alınıp, ortaya konmasını hedefleyen Sempozyum’un kitaplaştırılması, sunulan tebliğlerin gu n yüzüne çıkması ve konuya ilgi duyan, araştırmacıların istifade edebilme-leri açısından da önemlidir.

Sempozyumun planlanmasında ve gerçekleştirilmesinde başta öğretim u yemiz Yrd. Doç. Dr. Neslihan KARATAŞ DURMUŞ olmak u zere emeği geçen herkese teşekku r ederim.

Prof. Dr. M. Fatih UŞAN Rektör Yardımcısı

Hukuk Fakultesi Dekan Vekili

Page 4: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru
Page 5: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru
Page 6: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru
Page 7: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

EDİTÖRDEN

Bu kitap, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin 8 Mayıs 2015 tarihinde T.C. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın himayelerinde gerçekleştirmiş olduğu “Tarihsel Veriler Temelinde 100.Yılında 1915 Olaylarına Hukuki Bakış Uluslararası Sempozyumu”nda sunulan ve tartışılan tebliğlerin geliştirilmiş hallerinin derlendiği bir çalışmadır. Sempoz-yumda yapılan açılış konuşmalarına da yer verdiğimiz bu kitapta, çalışmalar sempozyumdaki sunum sırasına uygun şekilde yer almaktadır.

Günümüzde, Ortadoğu’da, Suriye’de ve Arakan’da, olduğu gibi tarihin belirli zamanlarında da birtakım devletlerin kendi politikaları çerçevesinde dünyayı yönetme amaçları olmuştur. Bu amaçlarını gerçekleştirmek için de halkı ayaklandırmak, beraber yaşayan insanlar arasına nifak tohumları ekmek vs. gibi farklı yöntemlerle toplumda huzursuzluklar yaratmaya çalışmışlardır. I. Dünya Savaşı sırasında da ülkemiz üzerinde oynanan birtakım oyunlar ve topraklarımızı işgal etme amacı ile farklı ülkelerden saldırılar olmuştur. O dönemde birçok şehit vererek ülkemizi korumak durumunda kaldık. I. Dünya Savaşı sırasında topraklarımız üzerinde yaşanan olaylarla alakalı olarak yerli ve yabancı birçok kaynakta bilgiler yer almaktadır. Bu bilgiler tarihçiler tara-fından farklı organizasyonlarda ve toplantılarda dile getirilmiş ve konu aydın-latılmaya çalışılmıştır.

Ermeni meselesi olarak nitelendirilen 1915 olayları, her yıl özellikle Ni-san Mayıs aylarında, uluslararası kamuoyunda sıkça işlenen, ancak siyasi kay-gılarla hareket edilen bir konu olmuştur. Esasen Ermeni meselesiyle yakından ilgilenen devletlerin, kendi tarihlerini incelemediği ve tarihsel sorumlulukları-nı yerine getirmediği de bilinmektedir. Buna rağmen konunun hukuk kuralla-rı çerçevesinde incelenmesini sağlamak bizim en temel görevimizdir. Çünkü, hiçbir tarihsel belgeye dayanmamakla birlikte genel anlamda medya desteğini arkasına alan bir kısım çevreler, bu meselenin Türkiye Cumhuriyeti aleyhine devletler hukuku bağlamında hukuksal sonuçlarının oluşması için büyük çaba harcamaktadırlar.

Günümüzün teknolojik imkânları, tarihsel dokümanlar ve evrensel hu-kuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluşturmak suretiyle doğru bir toplumsal bilinç oluşturulması hukuka ve evrensel değerlere bağlı devletlerin siyasi ve tarihsel bir sorumluluğudur. Tarihsel dokümanlar ve hukuk kurallarının bir arada yer aldığı bu kitap ile bu sorumluluğa katkıda bulunmayı amaçlamaktayız.

Page 8: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bu esere değerli çalışmaları ile katkıda bulunan Prof. Dr. Yücel Acer, Dr. Jeremy Salt, Prof. Dr. Gül Akyılmaz, Dr. Bekir Tank, Maxime Gauin, Prof. Dr. İbrahim Ethem Atnur, Prof. Dr. İbrahim Kaya’ya en içten teşekkürlerimi sunuyorum. Sempozyum öncesinde çok ciddi sağlık sorunları yaşamasına rağmen sempozyuma katılan ve tebliğini de özellikle Türkçe sunan Sayın Jean Louis Mattei’e ayrıca teşekkür ediyorum.

Konunun önemine binaen, kitapta yer alan makalelerin Türkçe dışında İngilizce, Fransızca ve Almanca olarak da kitaplaştırılmasını istediğimiz için çeviriler ve kontroller uzun bir zaman aldı. Profesyonel çevirilerin dışında bu çalışmada hiçbir karşılık beklemeden çeviri yapan Fatma Sarıkaya, Oya Uslu Çetin, Rabia İlay Peerzada, Ömer Ünlü, Cansu Korkmaz, Ali Osman Arslan, Köroğlu Kaya, Belkıs Vural Çelenk, Biset Sena Güneş ile çevrilen metinlerin kontrolü konusunda yardımcı olan Yasin Poyraz, Ünsal Dönmez, Selma Öz-türk Pınar, Yavuz Selim Değerli, Mert Silahşör, Tuğçe Nimet Yaşar, Figen Tabanlı, Maxime Gauin, Yanis Mahil ve Tuncay Çakmak’a ayrıca teşekkür ediyorum.

Sempozyumun düzenlenmesi ve kitaplaştırılması esnasında bize destek sağlayan Üniversitemiz Bilimsel Araştırma Projeleri ofisine teşekkürü borç bilirim. Ayrıca sempozyuma maddi destek sağlayan Türk Tarih Kurumu’na da teşekkür ederim.

Kitapta yer alan bilgilerin hem ulusal hem de uluslararası literatüre kat-kı sağlayacağı ümidiyle,

Saygılar sunarım.

Yrd. Doç.Dr. Neslihan KARATAŞ DURMUŞ

Ankara, 2017

Page 9: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

İÇİNDEKİLER

Sunuş

Editörden

İçindekiler

AÇILIŞ KONUŞMALARI

Yrd. Doç. Dr. Neslihan KARATAŞ DURMUŞ .................................................... 1

Prof. Dr. M. Fatih UŞAN ........................................................................................ 3

Prof Dr. Metin DOĞAN ......................................................................................... 7

Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ ......................................................................... 13

Uluslararası Adalet Divanı Kararları Işığında Ermeni Soykırımı İddiaları ................ 19 Prof. Dr. Yücel ACER Tarihçilerin Meselesi Değil Mi? Geoffrey Robertson ve Ermeni Sorunu .................... 35 Dr. Jeremy SALT Osmanlı Devleti’nde Ermenilerin Hukuki Statüsü ve Geride Bıraktıkları Mallarla İlgili İlk Düzenlemeler ......................................................................................................... 47 Prof. Dr. Gül AKYILMAZ Birinci Dünya Savaşı Sırasında Büyük Güçler Arasındaki Çatışmaların Ermeni Soru-nuna Yansımaları .............................................................................................................. 131 Dr. Bekir TANK İsyandan Yakıp Yıkma Politikasına: Osmanlı İmparatorluğu ve Yeni Kurulan Türkiye'ye Karşı Ermeni Milliyetçi Politikası, 1914-1923 ........................................... 187 Maxime GAUIN

Page 10: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Ermenilerin Tehcirden Dönüşü ...................................................................................... 213 Prof. Dr. İbrahim Ethem ATNUR Ermeni Soykırımı İddiaları : Kanıtlar Temelinde Gerçekler ....................................... 241 Jean-Louis MATTEI Soykırım İddialarının Muhtemel Hukuksal Sonuçları : Tazminat ve Toprak Talebi .................................................................................................................................... 261 Prof. Dr. İbrahim KAYA

Page 11: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Açılış

Konuşmaları

Page 12: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru
Page 13: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

|1|

Sayın Başbakan Yardımcım, Sayın Rektörüm, Sayın Dekanım, Sayın Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanım, kıymetli hocalarım ve saygı değer misafirlerimiz, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Hukuk Fakülte-si’nin düzenlediği ‘Tarihsel Veriler Temelinde 100. Yılında 1915 Olaylarına Hukuki Bakış Uluslararası Sempozyumu’na hoşgeldiniz şeref verdiniz.

Öncelikle düzenlemiş olduğumuz bu sempozyumu himayelerine alan Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan Beyefendiye özel şükran ve teşekkürlerimle başlamak istiyorum. Bu bizim için bir onurdur.

Dünya tarihine baktığımızda, devletlerin , Dünya siyasetine yön vermek gibi ortak bir hedefi olduğunu görmekteyiz. Devletlerin böyle hedefleri olsa da, bu hedefe ulaşırken kullandıkları metodlar tarihteki yerlerinin belirlenme-sinde en önemli veri olarak ele alınmaktadır. Günümüz teknolojik imkanları, tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş-turmak suretiyle doğru bir toplumsal bilinç sağlanması hukuka ve evrensel değerlere bağlı devletlerin siyasi, tarihi ve hukuki bir sorumluluğudur.

Sözde ermeni soykırımı iddiaları her ne kadar tarihçi ve hukukçuların oturup konuşması gereken bir mesele olsa da, uluslararası kamu oyunda da sıkça işlendiği üzere, sadece siyasi kaygılarla hareket edilen bir konu haline gelmiştir. Tarihsel belge ve arşivin incelenmesine yanaşmayan, konuyu hukuk kuralları çerçevesinde incelemek istemeyen bir yaklaşımla siyasi sonuçlar elde edilmesi hedeflenmektedir. Günümüzde de bunu çok açık ve net olarak görebilmekteyiz.

Bir takım devletler «soykırım olmuştur» deyip bunun aksi kabul edilemez ve hatta aksini söylemek suçtur diyerek çok ileri gidebilmektedirler. Ancak bu-rada gözden kaçırdıkları bir husus vardır ki bu da hukukun açık ve net bir ku-ralıdır : iddia–savunma ve sonra hüküm. Herhangi bir konuda iddiada bulunan taraf karşısında savunmanın alınması ve sonunda hüküm verilmesi gerekir. Ancak maalesef iddia vardır ve konu ile alakalı olmayan devletler tarafından hüküm savunmanın ifadesini almadan tek taraflı olarak verilmektedir.

Bununla alakalı olarak bundan tam 9 yıl önce bizzat benim şahit oldu-ğum bir konuyu arz etmek istiyorum.

Yıl 2006, tarih 18 Mayıs, yer Fransa Millet Meclisi yanı Invalide meydanı. O tarihlerde yine Fransa’nın gündeminde sözde ermeni soykırımı me-

selesi var ve sözde Ermeni soykırımı'nın inkârını suç sayan yasa tasarısı o gün Fransa Millet Meclisinde görüşülmekte.

Biz de, Fransa Millet Meclisi’nin hemen yanında miting düzenleyerek, bu konunun siyasiler tarafından değil, tarihciler tarafından tartışılması gerek-tiği, ifade özgürlüğünün olduğu yönünde açıklamalar yapıyor ve pankartlar açıyorduk.

Page 14: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

|2|

Bu bağlamda zamanın muhalefet lideri, şimdiki Fransa Cumhurbaşkanı Sayın François Hollande ile görüşmek için 3 kişilik bir heyetle yanına gittik ve bu oylamanın engellenmesi, kişilerin düşünce ve ifade özgürlüğüne bu şekilde kısıtlama getirilmeyeceğini belirtmek için kendisiyle görüştük.

O zaman Sayın Hollande bizim heyete dönerek, Türk toplumunun bu konu hakkında yeterli bir varlık göstermediğini, seslerinin çıkmadığını, pasif olduğunu belirterek bir soru sormuştu.

‘Siz Türkler bu güne kadar neredeydiniz ?’ Evet, burada bir özeleştiri yapmak gerekirse, bizler maalesef farklı akad-

emik çalışmalarla ve lobi faaliyetleri ile kendimizi uluslararası topluma çok iyi anlatamadık. Son zamanlarda bu konuda geçmişe göre çok yol katetmiş ol-mamıza rağmen hala yeterli seviyede değiliz.

Biz de, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Hukuk Fakültesi olarak bu eksik-liğin tamamlanmasına akademik anlamda bir nebze de katkı yapabilmek için böyle bir sempozyum organize ettik.

Bugün burada, bundan tam 100 yıl önce yaşanmış olayları analiz etmek için bulunuyoruz. Bu konu bir çok kez tarihçi hocalarımız tarafından ele alınmış incelenmiş olsa da hukuki açıdan değerlendirilmesi geri planda kalmıştır. Her ne kadar tarihin sayfalarında her iki halk açısından da acı izler bırakmış olsa da, bu olayların hem o zaman hem de şimdi, hukuki yönünün varlığı yadsınamaz bir gerçekliktir. Bu sebepten ötürü, biz Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Hukuk Fakültesi olarak, çok kıymetli tarihçilerimizin yaşananlar hakkında verecekleri bilgiler ışığında, bu olayların hukuki açıdan nasıl değerlendirildiğine ve değişik zamanlarda ileri sürülen tazminat ve toprak talepleri ile ilgili ne gibi sonuçlar doğabileceğine yönelik bilgi sahibi olan saygıdeğer Hocalarımızın bu bilgilerini toplumumuz ile paylaşmalarına aracılık etmekteyiz.

Bu Sempozyum, çalışmalarımızın bir başlangıcı olacak ve inşallah burda kalmayacak ve Sayın Rektörümüz ve Sayın Dekanımızın öncülüğünde uluslararası platformlara taşınacaktır.

Ben hem sözü fazla uzatmamak adına, hemde ‘işi ehline bırakın’ düstu-runa riayet etmek adına, sözü Hocalarımıza bırakacağım.

Hepinize saygı ve hürmetlerimi sunarken, sempozyumumuzun başarılı geçmesini ve hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Teşekkür ederim. Yrd. Doç. Dr. Neslihan KARATAŞ DURMUŞ

Page 15: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

|3|

Sayın Başbakan Yardımcım, Sayın Rektörüm, Sayın Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanım, Sayın Türk Tarih Kurumu Başkanım, Yurt dışı ve Yurt içinden tebliğ sunmak üzere Sempozyumumuza teşrif eden kıymetli öğretim üyeleri ve değerli dinleyiciler!

Sizlere, “Tarihsel Veriler Temelinde 100. Yılında 1915 Olaylarına Hu-kuki Bakış Uluslararası Sempozyumu”na teşriflerinizden ötürü, teşekkürlerimi sunuyor ve hoş geldiniz diyorum.

Yükseköğretim alanına yeni bir soluk getirmek ve standartları yükselt-mek amacıyla yola çıkan Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, beş yıllık geçmişe sahip yeni bir devlet üniversitesidir.

Dünyaya açılmayı hedefleyen, evrensel düşünen, üretken, araştırmacı, sorgulayan, memleket olaylarının dışında değil, içinde yer alan fakat sorunları artıran değil, çözüm üreten bireyleri topluma kazandırmayı temel prensip edinmiş Üniversitemiz ve Fakültemiz, bu hedeflere doğru yürürken, bilim adamlarının, yargı dünyasının ve uygulamacıların buluşacağı, fikirlerin ve eleştirilerin toplanacağı, bu şekliyle çözümlere ulaşılabilecek bilimsel toplantı-lar düzenlemeyi de kendisine görev addetmiştir.

Bahsi geçen amaçla Fakültemiz, bu Sempozyum da dahil, son üç yıl içinde, iki ulusal, üç de uluslararası olmak üzere toplam beş sempozyum düzenlemiştir. Bu faaliyetlerimiz artarak devam edecektir. Nitekim 2015 son-baharında Ticaret Hukuku ile Fikri Mülkiyet Hukuku alanında iki ayrı ulusla-rarası sempozyum daha düzenleyeceğiz.

Kıymetli Katılımcılar,

Bugün gerçekleştirmekte olduğumuz “Tarihsel Veriler Temelinde 100. Yılında 1915 Olaylarına Hukuki Bakış Uluslararası Sempozyumu”da Fakülte-mizin misyon ve vizyonunu ortaya çıkarma ve olaya bakışını ortaya koyması açısından yaklaşık üç yıl önce gündeme alınmış ve düşünülmüş bir Sempoz-yumdur.

Bu Sempozyumda, 1915 Olaylarının 100. yılında daha çok genç bir Fa-külte olarak, sorumluluk bilinci içerisinde, meselenin hukuki yönlerini ortaya koyarken, ön yargılardan uzak, objektif, tamamen bilimsel verilere dayanan

Page 16: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

|4|

tesbitler ile konunun ele alınıp incelenmesini arzu etmekteyiz. Sözkonusu amacı gerçekleştirme konusunda Sempozyumumuza katılarak bildiri sunan değerli bilim adamlarımıza da teşekkürü bir borç biliyorum.

Bu vesile ile, Sempozyumumuzu himayelerine alarak bahsi geçen hu-susların objektif olarak ortaya konması konusunda verdikleri destekten ötürü, sayın Cumhurbaşkanımıza da şükranlarımızı arz etmek isterim.

Değerli Konuklar,

1915 yılında Türk ve Dünya tarihi açısından iki önemli olay meydana gelmiştir: Çanakkale Savaşı ve Tehcir uygulaması. Bu olaylardan ilki açısından Türklerin destansı mücadelesi, askeri başarısı, kahramanlığı ve savaş şartları-nın zorunlu kıldığı durumlar dışında düşmanına bile insanca davranma er-demine sahip olması, herkesçe kabul ve takdir edilen bir özellik olmuştur. O gün karşı cephelerde savaşanların torunları bugün, ortak acılarını paylaşmak için omuz omuza anma etkinliklerine katılmakta; geçmişteki olayları, çatış-manın süregitmesine değil, ortak acıları birlikte hissederek dostça sarılmaya sebep görmektedir. Tarihte belirli hal ve şartların ortaya çıkardığı düşmanlık-lar ebedi olmamalıdır. Yüzyıllar boyunca hep birbiriyle savaşmış, dünya savaş-larında karşı karşıya gelmiş milletlerin, bugün aynı çatı altında ortak idealleri-ni gerçekleştirmek üzere entegrasyon sağlamış olmaları da, düşmanca duygu-ların geride bırakılabileceğini gösteren en iyi örnek değil midir?

Sayın Misafirler,

Çanakkale Savaşı ile aynı yıl meydana gelen Osmanlı Devletinin tehcir uygulaması ise, aradan geçen yüz yıla rağmen, soykırım yaptığı iddiasıyla bir milleti mahkum etmek için hep gündemde tutulmakta; üçüncü devlet parla-mentolarında alınan kararlarla da konuya uluslararası boyut kazandırılmaya çalışılmaktadır. Oysa ki, tarihte yıkıcı ve yok edici savaşlarla bir soykırım ya-pıldığına hiç kuşku bulunmayan bir çok somut olay, bugün ne taraflarca ne de üçüncü devletlerce gündeme getirilmektedir. Dolayısıyla, tehcir uygulamasına yönelik gösterilen bu tavrın nasıl izah edilebileceği, üzerinde düşünülmesi gereken bir konudur.

Page 17: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

|5|

Başlangıçta şu söylenmelidir ki, bu konu her şeyden önce çok boyutlu-dur. Sorun, ne sadece tarihe, ne de sadece hukuka ilişkindir. Çok daha ağır uygulama ve eylemlerin tarihi bir olay olarak geride bırakıldığı bir dünyada, tehcirin yeniden ve yeniden gündeme getirilmesi ve soykırım yapıldığı yö-nündeki iddialar, ancak “sosyal psikoloji” ile izah edilebilir. Ermeni milliyetçi-liği ve özgürlük mücadelesinin bu bakış açısını desteklediği yaygın bir kanaat-tir. Öte yandan sorunun, uluslararası politika ve uluslararası ilişkiler açısından da ciddi sonuçlar doğuracağı, sadece bir varsayım değil; aynı zamanda, göz-lemlenen bir gerçekliktir. Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerin nor-malleşmesini engelleyen soykırım iddiaları, ABD ve Fransa gibi birçok üçüncü devletle Türkiye arasındaki ilişkileri de derinden etkilemektedir.

Bilindiği üzere, Osmanlı Devletinde Ermeniler, “millet sistemi” içeri-sinde etnik ve dini özelliklerini koruyarak, genel anlamıyla sorunsuz bir bi-çimde, yüzyıllar boyunca varlıklarını sürdürmüştür. Devletin güç kaybettiği 19. yüzyıl sonlarına doğru yükselen milliyetçiliğin etkisiyle ileri sürülen siyasi talepler, sorunun başlangıcı olmuştur. Bu dönemde Hınçak ve Taşnak partile-ri, sistemli bir biçimde isyan hareketlerine girişmiş ve Müslüman halka yöne-lik saldırı eylemleri gerçekleştirmiştir. Zorunlu yer değiştirme anlamına gelen tehcir uygulamasının hangi şartlarda ve nasıl gerçekleştiğine ilişkin ayrıntılara girmeksizin denilebilir ki, bu uygulamayı getiren kanunun amacı, bozulan düzeni korumak ve kitlesel kıyımların önüne geçmektir.

Tehcir, tarihi bir olaydır; soykırım ise, ceza hukuku anlamında suç oluş-turan bir eylem. 1948 Birleşmiş Milletler Soykırım Sözleşmesi, kavrama ilişkin bir tanım yapmakta ve “bir milli, etnik, ırki veya dini grubu, grup niteliğiyle kısmen veya tümüyle, yok etmek kastıyla” işlenen bazı fiilleri soykırım (geno-cide) olarak nitelemektedir. Şüphesiz bu açış konuşmamda ne olayın ayrıntıla-rını gösteren tarihi veriler, ne de soykırım eyleminin olup olmadığı yönünde hukuki analizler üzerinde duracağım. Ancak bugün burada, konunun çok değerli uzmanları; tarihi gerçeklikleri gün yüzüne çıkartarak, 1915 Olaylarını hukuki bakış açısıyla değerlendireceklerdir.

Page 18: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

|6|

Sayın Konuklar,

Bu vesileyle, “Tarihsel Veriler Temelinde 100. Yılında 1915 Olaylarına Hukuki Bakış Uluslararası Sempozyumuna” teşriflerinizden ötürü teşekkürle-rimi arz eder, saygılar sunarım.

Prof. Dr. M. Fatih UŞAN

Page 19: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

|7|

Sayın Başbakan Yardımcım, çok değerli Milletvekilleri, Sayın Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı, Sayın Türk Tarih Kurumu Baş-kanım, değerli akademisyenler ve sayın misafirler;

2015 yılının, 1915 olaylarının yüzüncü yıl dönümü olması nedeniyle hem Ermenistan, hem Türkiye, hem de konuyla ilgilendiği ölçüde dünya ka-muoyunun, yükselen tartışmalara şahit olacağı bir sene olması bekleniyordu. Beklendiği şekilde de tartışmalar yoğun bir şekilde devam etmektedir. Ancak bu aşamada yaşanan olaylara bakıldığında konunun, sanıldığının aksine iki tarafı olmadığı açık bir şekilde görülmektedir. Yani iki temel argümandan birinin diğerine galebe çalacağı bir tartışma zemininden bahsetmek mümkün değil. Çünkü mevcut durumda henüz tartışma zemini üzerinde bile mutaba-kat sağlanmış değildir.

1915’te yaşanan olaylara Tehcir mi diyeceğiz Sevk ve İskan mı?

Bu konu Tarih’in mi konusu, Politikanın mı? Konusudur.

Belgeleri mi konuşacağız, yoksa İdeolojileri mi?

İşte bütün bu sorulara, cevap vermek demek, aslında konunun hangi zeminde ele alınması gerektiğini de söylemek anlamına gelmektedir. Yani bir Ermeni, bir de Türk tarafı var, her iki taraf farklı tezleri savunuyor değil. Konu artık uluslararası alana taşınmış bulunmaktadır. Aslında Türk tarafında da konu çok iyi bilinmemektedir. Türk vatandaşları da (özellikle de yurt dışı-na çıkan vatandaşlarımız) konu hakkında çok bilgi sahibi değil ve yoğun bir propaganda ile karşı karşıyadır ve yapılan propagandalara neredeyse inanacak hale gelmiş durumdadır.

Öte yandan, sorunun karşı tarafına baktığımızda, 3 grup göze çarpıyor.

Birincisi bugün Ermenistan’da yaşayan Ermeniler dir ki, bugün as-lında en sıkıntı çeken gruptur ve kendi kendine yeter ve kaynakları güçlü bir ülke olmadığından büyük sıkıntı yaşamakta ve ülkenin bütün kontrolü Rus-ya’dadır. Ekonomik olarak zor durumda ve nüfusu da giderek azalmaktadır. Bugün Türkiyede kaçak ya da izinli 100.000 civarında Ermenistan vatandaşı-nın çalışmak üzere, bulunduğu tahmin edilmektedir. Bu gruba yönelik gelişti-rilecek, mantıklı bilimsel, siyasi ve ticari yaklaşımlarla bu grupla ilgili so-runlar çözülebilir.

Page 20: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

|8|

İkinci grup Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşayan Erme-niler ki bu grupla ilgili zaten çok büyük bir sorun yoktur, dahası son 10 -15 yılda gerçekleştirilen demokrasinin olgunlaştırılmasına ve insan haklarının ön plana çıkartılmasına yönelik çalışmalar bu grubu ziyadesiyle mutlu etmekte-dir.

Üçüncü grup ise sorunu en çok köpürten, büyüten ve uluslararası alana taşımak için büyük çaba sarf eden “Ermeni Diasporası’’ dır. Özellikle ABD ve Fransa yaşayan diaspora, bu sorunu her yıl yeniden gündeme taşıyarak, bu sorundan beslenmekte ve adeta bu sorunu güncel tutarak hayatiyetini devam ettirmektedir. Bir yanda uluslararası gündemde konuyu sıcak tutup güçlü bir lobi faaliyeti yaparken, öte yandan Diaspora içerisinde konuyu sahiplenmeye yönelik diaspora Ermenilerine ve Ermenistan üzerine baskı oluşturmaktadır.

Sonuçta Ermeni taraflarının konuyu alet ettiği politikalar, konunun doğru ve tarafsız analiz edilmesini imkansız hale getirmektedir.

Ermeni tarihçiler ve çoğu batılı tarihçi, tek yönlü bir bakış açısı ile çifte standartlı çalışmalar ortaya koymuştur. Ermenilerin acıları üzerinden, bunlar mübalağa edilerek anlatılmıştır. Ermeni Diasporası tarafından konu abartıla-rak uluslararası platforma taşınmış, dünya kamuoyundan gelen abartılı be-yanlar kabul görmüştür.

Dönem dönem Türkiye’nin Ermenistan ile yakınlaşma çabaları sonuç-suz kalmıştır ve hatta olayların tarihsel perspektif ile objektif bir bakış açısıyla, aydınlatılması için Türkiye tarafından atılan her adım Ermeniler tarafından bir zaafiyet olarak algılanmıştır.

Günümüzde sadece tarihte ve hukukta değil, sosyal bilimlerin bütün dallarında kanıta dayalı gerçekler üzerine inşa edilmeyen tezleri seslendirmek eskisi kadar makbul sayılmamaktadır. Propaganda ve savaş dili, artık o dilin taraftarlarına dahi yarar sağlamamaktadır.

Aksine ulus-aşırı yaklaşımlarla birlikte, belki daha dar, ama ayakları ye-re basan gerçekçi yorumlar ve objektif olarak kanıtlanabilir tanımlamalar bi-lim adamlarını öne çıkarmaktadır. Bugün, kuşkusuz, Türkiye’nin gerçekçi ve objektif tezlerini savunacak bilim adamları, hem Türkiye’de hem de burada görüldüğü gibi Dünyanın her tarafında mevcuttur.

Page 21: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

|9|

Hadisenin güncel tarafına geldiğimizde ise Katolik Hristiyanların ruha-ni lideri Papa Fransicus’un Gregoryan Ermenileri 1000 yıldır bir mezhep ola-rak bile kabul etmezken birden bire sahiplenmeye karar verip, konunun 20. Yüzyılın ilk trajedisi olduğunu ifade etmesi ve hemen akabinde Avrupa Par-lamentosu nun benzer bir karar alması ve devamında çeşitli Hristiyan ülke parlamentolarının veya üst düzey yöneticilerinin benzer açıklamalar yapması ne anlama gelmektedir?

Bu sadece 1915’te yaşanan acıların 100. yılı münasebetiyle midir? Sade-ce diasporanın lobi faliyeti ile mi gerçekleşmiştir.

Halbuki yüzlerce yıldır, Ermeniler ki Osmanlı imparatorluğuna “Mil-let-i Sadıka” yani sadık millet olarak tanımlanmakta ve 1000 yıldır Anadoluda kardeşçe yaşamaktaydılar. Belki de inançları ve hayat tarzları Müslümanlara en yakın Gregorian mezhebinde idiler ve Ermeni Patrikliği İstanbul da ilk kez Fatih Sultan Mehmet tarafından kurulmuş idi.

Ancak 1850-1915 yılları arasında, Anadolu da özellikle Ermeni nüfusun yoğun olduğu bölgelerde ticari amaçlarla kurulan Misyoner okullarında Gre-goryan Ermenilerin eğitilerek, hatta ABD’ye göç ettirilip, eğitilip tekrar Ana-dolu ya yollanarak Protestanlaştırılması şeklindeki çalışmalardan sonra, pek çok yabancı ülkenin de kışkırtmasıyla örgütlenmişler ve irili ufaklı 50 ye yakın ayaklanma gerçekleştirerek Müslüman halka ciddi eziyette bulunmuşlardır.

Tehcir hadisesinin temel nedeni, özellikle 100 yıl önce yaşanan ve Os-manlı imparatorluğunun parçalanmasıyla neticelenen ve hatta Osmanlı Rus savaşı ve akabindeki 1. Dünya savaşıdır. Bu savaşta dört bir cephede savaşan Osmanlı imparatorluğunun doğu cephesinde, cephe gerisinde yaşayan Erme-niler ihanet ve ayaklanma başlatmışlar, hatta cephede düşman ülkelerin asker-leriyle birlikte Osmanlı ordusuna karşı savaşmışlardır. Bir yandan Osmanlı topraklarında özellikle orduya gidecek lojistik desteğin olduğu illerde ayak-lanmalar başlatılmışken, öte yandan ermeni çeteleri masum Müslüman halka katliamlar yapar hale gelmiştir. Osmanlı yöneticileri Ermeni vatandaşlarını, ülkenin zafiyete düşmesini engellemek amacıyla, savaşın olmadığı ve Müslü-man nüfusun yoğun olduğu alanlara göç ettirmiştir. Mesele bu göç sırasında meydana gelen kayıpların bu gün soykırım olarak ülkemize dayatılması hadi-sesidir. Halbuki Osmanlı Devleti göç sırasında bırakın insanları, göç edenlerin

Page 22: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

|10|

hayvanlarının bile korunmasına yönelik önlemler aldığını kanıtlayan talimat-larını bu gün arşivlerden çıkan belgelerden anlamaktayız.

Burada dikkati çekmek istediğim konulardan birisi, 1000 yıldır bir mezhep olarak bile kabul etmedikleri halde Katolik Hristiyanların ruhani lide-ri Papa’nın aniden Gregorian Ermenileri sahiplenmesi ve zincirleme olarak Hristiyan ülke parlamentolarının ve liderlerinin benzer kararlar alması, yeni bir Haçlı zihniyetinin doğmakta olduğunu akla getirmektedir. Özellikle Tür-kiye’nin son yıllarda uluslararası alandaki aktivitesinin artmış olması, ekono-mik ve siyasi anlamda güçlenmesi acaba birilerini rahatsız mı etmektedir? Bu yüzden mi pek çok ülke mal bulmuş mağribi gibi bu konunun üstüne atla-maktadır. Uluslararası alanda böyle kararlar alınarak, Türkiye Cumhuriyeti-nin eli kolu bağlanmaya mı çalışılmaktadır? Bu konunun çok iyi anlaşılması gerekmektedir.

1915’teki Tehcir Meselesi’nin ‘soykırım’ olarak nitelendirilip Türki-ye’nin suçlanmaya çalışıldığı şu günlerde, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi olarak konunun Uluslararası Hukuk başta olmak üzere, Siyasi, Tarihi, Sosyolojik ve Diplomatik bakımlardan değişik yönleri ve geniş bir şekilde ele alınması için büyük bir çaba içerisindeyiz. Sempozyumun, konunun objektif ve tarihi ger-çeklere uygun “Hukuki Bakış Açısı’’ ile aydınlatılması noktasında gerçekten değerli bir çalışma olacağını düşünüyorum ve hukuki açıdan belki de ilk olan bu sempozyumda ifade edilecek fikir ve çalışmaların tarihe not düşeceğine inanıyorum. Sempozyumu, konunun önemine binaen himayelerine alarak bize büyük bir güç veren, Sayın Cumhurbaşkanımız R. Tayyip Erdoğan’a en başta özellikle teşekkür etmek istiyorum. Ayrıca bugün aramızda olan Başba-kan yardımcımız Sayın Prof. Dr. Numan Kurtulmuş Beyefendiye, ayrıca gö-revli bilim adamlarımıza ve sempozyumun hazırlanmasında emeği geçen, başta YBÜ Hukuk Öğretim Üyemiz ve Çanakkale 18 Mart Üniversite Rektörü Sn. Prof. Dr. Yücel ACER’e, Hukuk Fakütesi Dekanı ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Fatih UŞAN’a ve emeği geçen herkese şimdiden teşekkür ediyorum.

Başarılı bir sempozyum olmasını dileyerek hepinizi saygıyla selamlıyo-rum.

Prof. Dr. Metin DOĞAN Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Rektörü

Page 23: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

|11|

Atatürk Dil Tarih ve Kültür Yüksek Kurumu ve Türk Tarih Kuru-mu’nun Değerli Başkanları, Yıldırım Beyazıt Üniversitemizin Değerli Rektörü, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitemizin Değerli Rektörü, saygıdeğer bilim adamları, saygıdeğer hocalarım, saygıdeğer hanımefendiler ve beyefendiler hepinize en içten ve kalbi selamlarımı sunuyorum.

Bugün burada, sizlerle birlikte olmaktan büyük bir memnuniyet duy-duğumu ifade etmek istiyorum. Gerçekleştirmeye çalıştığınız bu insani ve milli meselede; sesinizin, soluğunuzun biraz daha kuvvetli çıkmasına katkıda bulunmak için aranızda olmaktan mutluyum. Sempozyumun hayırlı olmasını temenni ediyorum. Emeği geçen bütün arkadaşlarımızı yürekten tebrik ediyo-rum.

Ermeni meselesi uzunca bir süredir Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak için kullanılan önemli bir siyasi araç hâline dönüştürülmüştür. Bu araç bir zaman-lar Asala terör örgütü iken, günümüzde Türkiye aleyhtarı politikalara dönüş-müş, birtakım lobiler eliyle bazı ülkelerin parlamentolarında Türkiye’ye karşı birtakım kanunların uygulanması yönünde girişimlere yol açmıştır. Velhasıl farklı amaçlarda, farklı görünümlerde de olsa, amacı hakikati ortaya koymak-tan ziyade Türkiye’nin köşeye sıkıştırılmasına yönelik birçok projenin uygu-landığını görüyoruz.

Yüzüncü yıla yani 2015 yılına gelindiğinde, 1915 olayları ile ilgili tar-tışmaların artacağı ve Türkiye’nin daha fazla köşeye sıkıştırılacağını tahmin ediyorduk.

Türkiye olarak bizim 1915 olayları ile ilgili tavrımız iki noktada özetle-nebilir: bunlardan ilki, Sayın Cumhurbaşkanımızın, Başbakan iken iki sene evvel 24 Nisan’da yapmış olduğu açıklamadaki görüştür. Biz 1915 olayları yüzünden hayatını kaybeden bütün Osmanlı yurttaşlarına taziyelerimizi bildi-riyoruz. O olaylarda hayatını kaybeden Ermeniler de, o olaylarda hayatını kaybeden Müslümanlar da Osmanlı yurttaşlarıydı, o toprakların insanlarıydı, bir büyük medeniyetin paydaşlarıydı ve asırlarca komşu olarak yaşadığımız, dost olarak yaşadığımız insanlardı. Dolayısıyla Anadolu topraklarında, asırlar-ca dost olarak yaşayan Anadolu halklarının I. Dünya Savaşı sırasında ortaya çıkmış büyük acılarını kimsenin istismar etmesine müsaade etmeyiz. Orada ölen ve öldürülen Ermeniler de, orada ölen ve öldürülen Müslümanlar da bu toprakların çocuklarıdır ve bizim tarihimizin bir birikimidir. Acı sayfalardır; ama bizim tarihimizin acı sayfalarıdır. Birinci görüşümüz, tavrımız budur.

Page 24: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

|12|

İkinci tavrımız, eğer 1915 olaylarının üzerinden bugüne ait birtakım si-yasi sözler söylemek istiyorsak başka, ama 1915 olaylarının üzerinden hakikati konuşmak istiyorsak, hakikati araştırmak isteyen herkese, 1915’te neler oldu, bunu tarihi gerçekleri ve gerekçeleri ile ortaya koymak isteyen herkese karşı son derece açık olduğumuzdur.

19 Mart 2015 tarihinde İstanbul’da, çeşitli ülkelerin devlet arşivlerinin genel müdürlerinin toplantısında, açılış konuşmasını Sayın Cumhurbaşkanı-mız yaptı, kapanış konuşmasını da bendeniz yaptım. Orada her ikimizin de ifade ettiği şu görüş, Türkiye’nin gerçekten ne kadar açık sözlü ve açık yürekli olduğunun da ispatıdır:

Buyrun, hodri meydan. Hakikati araştırmak isteyen herkes için Türki-ye’nin bütün arşivleri hazırdır, emirlerine amadedir. Buyursunlar, gelsinler, araştırmalarını yapsınlar. Ama kimsenin, yüz sene önce olmuş ve tarihimizin acı sayfalarından birini oluşturan bir olaydan dolayı Türkiye’yi köşeye sıkış-tırmasına müsaade etmeyiz. Böyle bir şey sözkonusu bile olamaz.

Değerli Katılımcılar, Ermeniler ve Müslümanlar, Anadolu topraklarının kadim halkların-

dandır. Malazgirt zaferi öncesinde, Bizans’ın baskısından dolayı Anadolu’ya yerleşen ahiler ve dervişler aracılığıyla aslında hem Ermeniler hem Süryaniler yani Mezopatamya’nın Anadolu topraklarının kadim kültürlerini teşkil eden unsurlar Müslümanların ve Türklerin kültürüyle tanıştılar. Türkmenler, Kürt-ler, Ermeniler hep beraber peynirini, yoğurdunu, aşını, buğdayını paylaştılar. Kapılarını birbirlerine açık tuttular. Yaslarını birlikte tuttular. Sevinçlerinde, düğünlerinde halay çektiler, birbirlerinin düğün sevincine ortak oldular. Hatta öyle ki, Türkler, Kürtler, Müslümanlar, Ermeniler ve Süryaniler “komşu kom-şunun külüne muhtaçtır” diyerek, komşuluk hukukunun en güzel örneklerini bu topraklarda uzun asırlar boyunca yaşattılar. 13. yüzyıldan beri öylesine yakın, öylesine içten ilişkiler içerisinde olduk ki, sazımız, sözümüz, ağıtımız, türkümüz hepsi bir oldu, hepsi dostluk ve kardeşlik ikliminde yoğruldu. Ben bu güzel türkülerden birisini, Türkiyeli bir Ermeni olan Erzincanlı Bruce Ho-vennes’in türküsündeki sözleri, Müslümanlar ile Ermenilerin nasıl iç içe geç-tiğini gösteren güzel bir örnek olarak aktarmak istiyorum.

“Yeri yeri gavur oğlu, götür bizden muhal sözü, ben Hovennes keşiş oğlu, ben Müslüman Molla Gazi”

Page 25: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

|13|

Bunu bir insana dedirten bir kültür varsa, o topraklardan, o kültürden zulüm, haksızlık düşmanlık sadır olmaz. Bu dostluğu, kardeşliği, komşuluğu hep birlikte yaşamamıza rağmen, bugün burada yüz yıl önce yaşanmış acı, keder ve ölüm yüklü olayları konuşuyoruz. Çünkü tarih insanların hafızala-rında maalesef büyük dostluklar, büyük sevinçler üzerinden değil, büyük ke-derler ve büyük acılar üzerinden yer edinir. Bu bütün ülkeler, coğrafyalar ve insan toplulukları için aynıdır.

Dolayısıyla bugün, Ermenilerle, Süryanilerle, Anadolu’nun kadim gay-rimüslim unsurlarıyla asırlar boyunca süren dostluğumuzu, türkülere, şarkıla-ra, yemeklere, usta-çırak ilişkilerine yansımış olan komşuluğumuzu değil de, ne yazık ki acılar ve hüzünler üzerinden bir tarihi konuştuğumuzu görüyoruz. Büyük acılar, büyük travmalar, ölümler, sürgünler, yerinden yurdundan edil-meler, toprağından vatanından uzak bırakılmalar… Tarih ne acıdır ki bunlar üzerinden konuşuluyor. Ama bu topraklar aslında uzun asırlar boyunca Yu-nus Emre’nin dili üzerinden dostluğun, kardeşliğin, paylaşmanın ülkesi ol-muştur, esenliğin yurdu olmuştur. Farklı etnik ve dini kökene sahip topluluk-lar, kültürler bir arada yaşamayı ve kültürlerini koruyarak, asimile olmadan, yek diğerini ötekileştirmeden, yabancılaştırmadan bir arada yaşamayı başar-mışlardır. Kimde ne varsa, diğerine onu öğretmiştir. Ermenilerden zanaatkâr-lığı, ustalığı öğrenmişiz. Evlerimizi Ermeniler yapmış, bakır ustalığını öğret-mişler, Süryaniler kuyumculuğu öğretmişler, Müslüman çocuklarını yanlarına çırak alıp ustalığı öğretmişler.

Öylesine iç içe geçmişiz ki, Hovennes gavur derken kendisini, ya da müslüman olmayan diğer halkları kastetmiyor. Çünkü gavur gayrimüslimlere yönelik bir sıfat değildir. “Gavur”; müslüman ya da gayrimüslim, Türk ya da Kürt fark etmeksizin tüm zalimlere, despotlara, zorbalara, insanlara zulmeden herkese verilen bir sıfattır. Hatta modern zamanlar için bir tarafıyla da emper-yalist ülkelere verilen bir isimdir. Ayrıca, lügatinde gavur kelimesi olan tek Müslüman millet de biziz.

Hatırlarım, çocukluğumuzda İstanbul’da mesela Kumkapı’daki Ermeni çocukları ile oynayan Müslüman çocuklara anneleri derdi ki, “sakın ha Erme-ni çocuklarına gavur demeyin”. Çünkü gavur bizim içimizdeki gayrimüslimin adı değil. Gavur; ülkemizi işgal etmek üzere Çanakkale önlerine gelen emper-yalistler…

Page 26: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

|14|

İnsanı Yaradan’dan ötürü seven, yaratılıştan gelen her türlü farklılığı in-sanlığın zenginliği olarak kabul eden bir kültürden bahsediyoruz. Adı üstünde Anadolu, ana kucağı gibi kim varsa hepsini kucaklıyor. Rumdur, Ermenidir, Türktür, Boşnaktır, Lazdır, Kürttür diyerek hiçbirisini ayırt etmiyor. Bu Müs-lümandır, bu gayrimüslimdir, bu Sünnidir, bu Alevidir diye ayırt etmiyor. Anadolu, dünyanın neresinden, kim geliyorsa, herkesi sarıp sarmalayarak, aguşuna alıyor ve herkesin huzur ve esenlik içerisinde bu toprakları vatan bellemesine vesile oluyor.

Çünkü büyük ve kadim medeniyetimiz bize insanın alemin özeti oldu-ğunu, insanın kâinatın özeti olduğunu söylüyor.

Hz. Ali Efendimiz Kufe’ye vali atarken diyor ki, “Şimdi gidecek ve in-sanları yöneteceksin. Bil ki insanlar iki sınıftır. Ya hilkatte eşindir ya da dinde kardeşin…”

“Hilkatte eşin” dediğinizde bütün ikili tasnifleri geride bırakıyorsunuz. Dini farklılığını, etnik farklılığı; şu erkek bu kadın, o zengin bu fakir, kara derili - beyaz derili velhasıl insanları ayıracak, bölecek hangi tasnif varsa hep-sini geride bırakıyor, insanları hilkatte eş yani yaradılışta eşit olarak kabul ediyorsunuz.

“Dinde kardeşin” dediğinizde de din üzerinden oluşturulan tüm farklı-lıkları; mezhebi, meşrebi, fırkayı hepsini geride bırakıyor ve “Müminler kar-deştir” ilkesini gözetiyorsunuz.

İşte Anadolu toprakları, bu ilkelerin topraklarıdır. Yunus’un, Mevla-na’nın, Hacı Bektaş-ı Veli’nin, Hacı Bayram-ı Veli’nin sözünün, eyleyişinin yaşandığı topraklardır. Bu dostluğu, bu kardeşliği çeşitli vesilelerle dile getiren sözler var; demin Hovennes’ten örnek verdim, müsaade ederseniz şimdi de Yunus’un dizelerini sizlere hatırlatmak istiyorum:

“Biz kimseye kin tutmayız / ağyar dahi dosttur bize. Adımız miskindir bizim / düşmanımız kindir bizim. Biz kimseye kin tutmayız / kamu alem birdir bize” Dolayısıyla tarihimizi incelemek isteyenler varsa buyursunlar ama bun-

ları da incelesinler. Birinci Paylaşım Savaşı’nda, 1915’in o karanlık ortamı içerisinde, Anadolu topraklarını parçalamak, paylaşmak isteyenlerin oluştur-duğu o zulmet havası içerisinde ne yazık ki büyük acılar yaşandı. Bunları he-pimiz biliyoruz. Bunların teferruatına girecek değilim. Ama o olaylar sırasında

Page 27: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

|15|

gerçekten İttihat Terakki Hükümeti’nin uyguladığı tehcir kararına ve uygula-masına karşı çıkan namuslu, şerefli devlet yöneticileri de oldu. Bunlardan birkaç tanesinin ismini burada anmak isterim.

Ankara Valisi Hasan Mazhar Bey, Kütahya Mutasarrıfı Faik Ali Bey, Cemal Paşa’nın Yaverlerinden Ali Fuat Erden Bey ve Konya Valisi Celal Bey… Ben sadece önce Halep valisi daha sonra da Konya valisi olan Celal

Bey’in olaylara ışık tutan hatıralarını ve tespitlerini paylaşmak istiyorum. Türk ve Müslümanların bu meselelerde yanlış bir şekilde kullanılmaması ve birta-kım provakasyonları önlemek için ellerinden gelen gayreti ortaya koyduklarını söylüyor ve şunları söylüyor:

“Ben Halep’teyken orada göçe tabi tutulan Ermenileri yardım eden Müslümanları kendi gözlerimle gördüm. Bazı çiftlik sahipleri bana gelip Er-menileri kendi evlerinde barındırmak istediklerini söylediler, bunları not al-dım. Hem Halep’te hem de Konya’da ulemadan pek çok kişi ve esnaf Ermeni-lere korumak için gösterdiğim gayretlerden dolayı bana çok defa teşekkür ettiler ve dediler ki; “Şeriat onların korunmasını emrediyor zaten…”

Hatıratından birebir okuyorum: “Ayrıca hem Halep’te hem de Kon-ya’da herhangi bir Türkün Ermenilerin mallarını gasp ettiğini ne gördüm ne de duydum. Türkler ve Müslümanlar arasında bu provakasyonları destekleyen ve bu provakasyonlara karışanları ayıplamayan hiç kimseyi görmedim. Kon-ya’ya döndükten sonra da tanıdıklarımın çoğu beni tebrik edip, ortaya koydu-ğum tavrın son derece insani ve İslami olduğunu söylediler”. Bunları tarihi bir vesika olarak sizinle paylaşmak istedim.

Dolayısıyla, gerçekleri ortaya çıkarmak isteyenler, buyursunlar ortaya çıkarsınlar. Bütün tarihi vesikalarımız ortadadır. Kayıtlar üzerinden 1915 olaylarını tartışmaya, hakikatin ne olduğunun araştırılmasına ve bu çalışmala-ra destek olmaya hazırız. Ancak ifade ettiğim gibi; herhangi bir şekilde, Türki-ye’nin önünün kesilmesi, Türkiye’nin uluslararası camiada zor ve problemli bir konuma düşürülmesi için birileri Ermeni meselesini siyasi koz hâline ge-tirmek istiyorsa, beyhude uğraşmasın, kimsenin buna gücü yetmez.

Evet, 1915 olaylarında insanlık kan ağlamıştır, insanlık büyük bir yara almıştır; ama bu yara Türkiye’nin yarasıdır. Asırlardır bir arada yaşamış Müs-

Page 28: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

|16|

lüman ve gayrimüslimleri, farklı etnik kökenli insanları lime lime edip, dar-madağınık edenlerin kimler olduğunu görenler, bilenler 1915 olaylarının ar-kasındaki gerçek failleri de görürler. Sykes-Picot’nun niçin ve nasıl gerçekleş-tirildiğini, gerçekleşmesi için bir dünya savaşı çıkarıldığını , ve yeni bir Sykes-Picot üzerinden nasıl bölge ülkelerinin tekrar lime lime edilmek istendiğini görenler, eminim 1915 olaylarını çok daha iyi anlarlar.

Son olarak şunu söylemek istiyorum. Çanakkale Savaşı’nın yüzüncü yıl törenlerinde, İstanbul’da Sayın Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde, dünyanın birçok ülkesinden gelen devlet ve hükümet adamları ile birlikte bir barış zirve-si yaptık. Bu zirvede ve etkinliklerde Türkiye yüreğindeki insan sevgisini, yü-reğindeki barışı ortaya koydu. 23 Nisan’da, Çanakkale’nin yüzüncü yıl dönü-münü bir barış şölenine döndürdük. Ertesi gün 24 Nisan’da Çanakkale’de, her tarafına insanımızın kanları akmış olan o coğrafyada, savaşın hatıraları üze-rinden yeni bir düşmanlık değil, tam tersine Çanakkale’de hayatını kaybeden İngilizlerin ve Fransızların ölülerini de anarak bir barış türküsünü hep beraber söylemeye gayret ettik.

Şunu çok açık ifade ederek sözlerimi bitireyim; barışın sözü daima her şeyden daha güçlüdür. İnsanlara barışın diliyle bir şey söylemek çok daha tutarlı, çok daha öğretici ve çok daha gerçekçidir. Ben bu vesileyle Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nin, tarihi vesikalar eşliğinde Ermeni meselesinin hukuki boyutlarını ortaya çıkaracak bu sempozyumu düzenlemiş olmasından büyük memnuniyet duyuyorum. Barışın dilini kullanarak, tarihi anlamak ve anlam-landırmak için ortaya konulmuş çabalardan biri olarak görüyorum. Ayrıca bu sempozyumu himayelerine alan Saygıdeğer Cumhurbaşkanımıza da hürmet-lerimi, sevgilerimi ve saygılarımı sunuyorum. Bu toplantının hayırlara vesile olmasını diliyorum. İnşallah çok güzel sonuçlar elde edeceğiz.

Katılan yerli ve yabancı öğretim üyesi arkadaşlarımıza da yürekten te-şekkür ediyor, hoş geldiniz diyorum.

Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ

Başbakan Yardımcısı

Page 29: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Makaleler

Page 30: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru
Page 31: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

|19|

ULUSLARARASI ADALET DİVANI KARARLARI IŞIĞINDA ERMENİ SOYKIRIMI İDDİALARI*

Prof. Dr. Yücel ACER**

Birinci Dünya Savaşı esnasında, özellikle 1915 yılı içerisinde Osmanlı

Devleti’nde Ermeni tebaaya ilişkin meydana gelmiş olaylar, kimileri tarafın-dan, bir “Ermeni soykırımı” olarak nitelendiriliyor. Bu yönde yorumlayanlar, 24 Nisan 1915’den başlayarak Ermeni entelektüellerinin gözaltına alındığını, 1915-16 yılları arasında 2 milyon Osmanlı Ermeni tebaadan 1,5 milyonunun öldürüldüğünü ve nihayetinde bir “Ermeni soykırımı”nın gerçekleştirildiğini iddia etmekteler.

İddia edilen bu eylemlerin gerçekleşip gerçekleşmediği ya da ne kadarı-nın gerçekleştiği ve daha da önemlisi her ne oldu ise bir “soykırım” olarak nitelenip nitelenemeyeceği uzun süredir bir tartışma konusu oluşturmakta.

Uzun süredir devam eden bu tartışmanın sonuçlanmasını zorlaştıran birçok etmen bulunmakta. Bu etmenlerin başında, meselenin oldukça siyasi bir nitelik kazanmış olması geliyor. Meseleyi siyaseten kullanmak isteyen poli-tikacılar, siyasi organlar kanalı ile meseleye ilişkin kararlar aldılar. Bazı ülkele-rin parlamentoları, yani siyasi organları bir “Ermeni soykırımı” kararları aldı-lar. Bazı ülkelerin devlet ya da hükümet başkanları hatta Hıristiyan Katolik Kilisesi lideri Papa, konuşmalarında “Ermeni soykırımı” ifadesini kullandılar.

Sonucun netleşmesini zorlaştıran hukuki unsurlar da bulunmakta. Soy-kırım, suç oluşturan bir eylemdir ve herhangi bir olayda soykırım suçunun oluşup oluşmadığını tespit etmek, ilgili hukuki prensipler ve bu prensipler ışığında detaylı incelemeler gerektirir. Ermeni olaylarının uzun süre önce ce-reyan etmiş olması ve bu olaylara ilişkin çelişkili ve kimi siyasi nitelikli görüş-lerin ifade edilmiş olması, döneme dair yazışmaların ve tutumların gerisindeki nedenlerin tespitini zorlaştırmakta. Bu unsurların tespiti ise sağlıklı hukuki değerlendirmelerin yapılmasını zorlaştırmakta. Öte yandan, 1951 yılından beri Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılmasına Dair Sözleşme (1951 Soykırım Sözleşmesi) ile soykırım suçunun geniş kabul görmüş bir ta-nımı ortaya konulmuş olsa da bu tanımın somutlaştırılıp yorumlanması, aşa-ğıda göreceğimiz iki dava dışında çok yaygın bir uygulama alanı bulamadı.

* Bu metnin orijinal halidir. ** Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Hukuk Fakültesi Milletlerarası Hukuk Anabilim Dalı

Page 32: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Yücel ACER

|20|

Bu nedenle, soykırım suçuna ilişkin mevcut hukuki prensiplerin anlaşılabil-mesi için henüz gelişmesi gereken bir içtihada ihtiyaç bulunmakta.

Bu çalışmada, belirtilen bu hukuki zorluklar bağlamında, yani soykırım suçu tanımının içeriğini netleştirmeye dair zorlukların aşılmasına katkı sağla-mak bağlamında, Uluslararası Adalet Divanı’nın (UAD) verdiği iki soykırım kararı temelinde bir inceleme yapılarak, Ermeni soykırım iddialarına ilişkin genel de olsa hukuki bir değerlendirme yapılacaktır.

Çalışmada öncelikle Ermeni olaylarına ilişkin çok kısa bir özet veril-mekte, daha sonra, soykırım suçu tanımı ve bu tanımdan neler anlaşılması gerektiği UAD kararları temelinde ele alınarak “Ermeni soykırımı” iddialarına ilişkin genel bir değerlendirme yapılmakta.

A. KISA TARİHSEL GEÇMİŞ Önemli büyüklükte bir Ermeni topluluğunun yaklaşık 600 yıl boyunca

Osmanlı egemenliği altında kaldıkları, çok uzun süre boyunca da durumların-dan memnun oldukları genelde kabul gören bir görüştür. Osmanlı’da azınlık kavramı, etnik esastan ziyade din ve mezhep esasına dayandırılmakta, bu gruplara hak ve ayrıcalıklar tanınmakta, hatta kendi içlerinde önemli bir oranda örgütlenmelerine ve kendi toplumlarına ilişkin işleri idare etmelerine izin verilmekteydi. Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u Osmanlı ülkesine kattık-tan sonra, 1461 yılında Osmanlı egemenliği altında bulunan Ermenilerin de, kendi patrikhanelerini kurmalarına izin vermişti. Bu çerçevede Osmanlı Er-meni toplumu kendi iç işlerini idare etme ve birçok dini ve kültürel ayrıcalık-lara sahip olmaktaydılar. Bu durumun Ermeni toplumu için tatminkâr oldu-ğunu gösterir önemli gerçeklerden birisi, bu toplumun kendilerine ‘sadık mil-let’ dedirtecek kadar Osmanlı devletine bağlılık göstermiş olmaları idi.

Özetlenen bu pozitif tabloya rağmen Osmanlı’da büyük bir ‘Ermeni So-runu’nun ortaya çıktığını görmek oldukça şaştırıcı bir durum olsa gerek. Şüp-hesiz ki bu şaşırtıcı durumun gerisinde kendine özgü sebepler ve unsurlar bulunmakta. Bu sebep ve unsurların birçoğu, Osmanlıda bir “Ermeni Sorunu” nun ortaya çıktığı dönemin özelliklerinden kaynaklanmakta. 19’uncu yüzyıl, Osmanlı’nın gerileme ve yıkılma dönemlerini ve bu nedenle de yükselen güç-lerin, özellikle de Batılı güçlerin yoğun müdahalelerine maruz kaldığı bir dö-nemi temsil etmekte. Dolayısı ile, Osmanlı’da Ermeni sorununun gerisinde yatan temel unsurun, Batı’nın müdahalelerinden kaynaklanan kışkırtma ve kullanmalar olduğu Türk tarihçiler arasında yaygın olarak kabul görmektedir.

Page 33: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Yücel ACER

|21|

Ancak vurgulanması gereken başka unsurlar da bulunmakta. Bunların başında o dönemde hız kazanan milliyetçilik akımının yarattığı ortam gelir. Öte yandan, Ermeni kökenli olaylar karşısında Osmanlı’nın takındığı tavrın olumsuz etkilerinin de olup olmadığı ayrıca bir araştırma konusu olabilir ve yeni sebepleri ortaya çıkarabilir. Ayrıca, Ermeni milliyetçiliği ve daha spesifik olarak da Osmanlı’nın doğu topraklarını da içine alan bağımsız bir Ermenis-tan kurma planlarını yürütürken ne tür yöntemlere başvurdukları da diğer unsurlardandır.

Ermeni toplumu aslında Osmanlı’da 1800’lü yılların başında bir sorun haline gelmeye başlamıştı. Ermenilerce kurulan dernek ve cemiyetler geniş çaplı şiddet eylemleri gerçekleştirmişlerdir. Bu kuruluşların öncelikli maksadı, şiddet olayları ile Osmanlı Devleti’ni parçalamaktan ziyade, Osmanlı’da bir Ermeni sorunu yaratıp batılı devletlerin müdahale ve Osmanlı Ermenilerine yardımlarını sağlamaktı. Nitekim bu konuda ilerleyen yıllarda bu dernekler adına başarılar da sağlanmıştır.

1800’lü yılların sonu, Ermeni sorununun artık somut olaylara dönüştü-rüldüğü ilk dönem olmuştur. 1882 ile 1904 yılları arasında 38 büyük çaplı Ermeni olaylarından ve isyanlarından bahsetmek kolaylıkla mümkündür. Bunlardan yaklaşık 31 tanesi isyan olarak nitelendirilen ve birinci ve ikinci Sasun İsyanları (1894, 1897), Zeytun İsyanı (1895) ve Adana İsyanı (1909) gibi büyük çaplı isyanları kapsayan Ermeni ayaklanmalarını oluşturmaktadır. Bun-ların yanı sıra, çeşitli büyüklükte, yaralama ve öldürmelerle sonuçlanmış bir-çok karışıklık ve olaylardan da bahsedilmesi gerekmektedir.

Birinci Dünya Savaşı boyunca Ermenilerin özellikle Türklere karşı giriş-tikleri eylemler devam etmiştir ve hatta yoğunluk kazanmıştır da denebilir. Zira, savaş Ermenilere, bağımsızlık amaçlarını gerçekleştirebilmek için faali-yetlerini daha rahat yürütecek bir ortam sağlıyordu şüphesiz. Zaten savaştan önce Ermeni komite ve kiliselerinin, bu amaçla önemli oranda ve özellikle de Rusya’nın desteği ile silahlandıkları bilinmektedir. Öte yandan, Ermeniler daha savaş başlamadan önce Rusya ile Osmanlıya karşı savaşmayı ve Osmanlı ordusuna hiçbir Ermeninin katılmaması kararlarını almışlardır.

Savaş başlayınca bu kararlar eyleme dönüştürülmüş ve Ermeni çeteleri-nin korumasız bölge halkına saldırıları artmış ve hatta toplu öldürmeler ger-çekleştirilmiştir. Osmanlı devleti savaşa girer girmez, Osmanlı Ermenileri ordudan ayrılıp sabotajlara ve çeşitli yerlerde isyan olaylarına da giriştiler ve

Page 34: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Yücel ACER

|22|

savunmasız kalmış Osmanlı köy ve kasabalarında büyük çaplı öldürme ve talan eylemlerine başladılar.

İşte bu türden olaylar sonunda Osmanlı Devleti, Tehcir Kanunu diye bilinen 27 Mayıs 1915 tarihli bir kanunla bölgede Osmanlı Devleti’ne karşı casusluk ve hıyaneti görülenlerin ayrı ayrı veya birlikte savaş dışı bölgelere naklettirilmesine karar vermiştir. Bu kanunda Ermenilerden ismen bahsedil-mese de bahsedilen nedenlerle söz konusu olacak unsurlar çoğunlukla Ermeni unsurlar olmuştur.

Savaştan sonra da Ermeni kökenli şiddet olayları devam etmiştir. 6-13 Şubat 1919’da Erivan’da yapılan Batı Ermeni II. Kongresi’nde Talat, Cemil ve Sait Halim Paşalar ile Dr. Nazım, Bahattin Şakir ve Cemil Azmi Beyler gibi idareciler gıyabında yargılanıp mahkum edilmişiler ve bulunduğu yerde öldü-rülmesi için çalışmalar başlatılmıştır. Hatta 1970’li yıllarla başlayan ve 1985 yılına kadar süren ve ASALA tarafından gerçekleştirilen terör olaylarında toplam 45 kişi hayatını kaybetmiştir. Öldürülen toplam Türk vatandaşı sayısı 34’tür. Bunlardan 4’ü Türk büyükelçileridir. 6 tanesi başkonsolos ya da konso-lostur. Geriye kalanlar Türk diplomatları veya elçilik ya da konsolosluk men-suplarıdır. Öldürülen 45 kişiden 11 tanesi ise yabancı uyruklu kişilerdi. Fakat bunlardan bir kısmı Türk elçilik ya da konsolosluklarında çalışan memurlar-dır.

Bu olaylar esnasında ne kadar Ermeni nüfusunun öldüğü ya da öldü-rüldüğü ciddi bir tartışma konusudur. Türk Tarih Kurumu’nun yaptığı çalış-malar savaş sırasında 4 yıl boyunca 200 binden fazlası hastalıktan olmak üzere 300 bin civarında Ermeni’nin öldüğünü gösterirken1, bazı Ermeni kaynaklar bu rakamı 1,5 milyonun üzerine çıkarmaktadırlar. Rakamlar bir yana, yaşa-nanların bir soykırım olup olmadığı bir hukuki incelemeyi gerektirir. Aşağıda, iki somut uluslararası yargı kararı bağlamında mesele ele alınmaktadır.

B. YARGISAL KARARLAR 1. Kısa Geçmiş Altı cumhuriyetten oluşan Yugoslavya Federasyonu, 25 Haziran 1991

tarihinde Slovenya ve Hırvatistan’ın bağımsızlıklarını ilan etmeleri ile dağıl-maya başladı. 17 Eylül 1991’de Makedonya, 6 Mart 1992’de Bosna Hersek

1 Halaçoğlu, Yusuf. Ermenilerin Suriye’ye Nakli: Sürgün mü Soykırım mı? Belgeler. <http://www.ttk.gov.tr/templates/resimler/File/01.pdf.> s.e.t. 05.09.2015.

Page 35: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Yücel ACER

|23|

bağımsızlığını ilan etti. 27 Nisan 1992 tarihinde Sırbistan ve Karadağ tarafın-dan Yugoslavya Federal Cumhuriyeti kuruldu. Bu devlet, 2000 yılında BM üyeliğine kabul edildi. 1993 yılına gelindiğinde ise artık geriye sadece Sırbistan ve Karadağ cumhuriyetlerinden oluşan bir Yugoslavya Federal Cumhuriyeti kalmıştı. Çatışmalar esnasında Venice Planı gibi birçok barış girişimi sonuç-suz kaldı.

Bu dağılma süreci, Avrupa’da o güne kadar yaşanan en kanlı ve insanlık dışı bir süreç halini aldı. İnsanlık dışı uygulamalardan en fazla zararı görenler ise Bosnalı Müslümanlar oldu. 1995 yılında Hırvatlar kaybettikleri toprakları geri kazanmak için tekrar bir saldırı gerçekletirdiler ve kaybettikleri yerleri geri aldılar. 3 Haziran 2006 tarihinde Karadağ bağımsızlığını ilan etti. Bu ta-rihte Sırbistan bir devlet olarak da ortaya çıkmış oldu.

Yaşananların birçok siyasi sonuçlarının yanı sıra önemli hukuki sonuç-ları da olmuştur ve olmaya da devam etmektedir. İşlenen suçların failleri, BM Güvenlik Konseyi’nin 25 Mayıs 1993 tarihli kararı ile kurulan Eski Yugoslavya İçin Uluslararası Ceza Mahkemesi aracılığı ile uluslararası yargı önüne çıka-rılmış ve çıkarılmaya da devam edilmektedir. Öte yandan, bu olaylar temelin-de soykırım iddiaları, devletlerarası uyuşmazlıklara bakma yetkisine sahip UAD önünde de iki ayrı davada inceleme konusu olmuştur.

2. Bosna Hersek-Hırvatistan Soykırım Davası Kararı

Bosna-Hersek Cumhuriyeti, 1951 Soykırım Sözleşmesi’ni ihlal ettiği id-diası ile o dönem Sırbistan ve Karadağ cumhuriyetlerinden oluşan Yugoslavya Federal Cumhuriyeti’ne karşı 20 Mart 1993 tarihinde UAD’na başvuruda bu-lundu. Başvuru, Sözleşme’nin 9. maddesine dayanmaktaydı. Söz konusu mad-de, taraf devletler arasında Sözleşme'nin yorumlanması, uygulanması veya yerine getirilmesi ve ayrıca soykırım fillerinden veya 3. maddede belirtilen fiillerin herhangi birinden bir devletin sorumluluğu ile ilgili olarak çıkan uyuşmazlıkların, uyuşmazlığın taraflarından birinin talebi üzerine UAD'na götürülebilmesine imkan tanımaktadır.

Page 36: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Yücel ACER

|24|

UAD, söz konusu davada2 esasa ilişkin kararını 26 Şubat 2007 tarihinde açıkladı. Dava süresince Divan, esas olarak Yugoslavya Federal Cumhuriye-ti’nin, Sözleşme’nin 2. ve 3. maddelerinde belirtilen fiilleri işleyip işlemediği araştırdı. Bu eylemler,

a) Soykırımda bulunmak;

b) Soykırımda bulunulması için işbirliği yapmak;

c) Soykırımda bulunulmasını doğrudan ve aleni surette kışkırtmak;

d) Soykırımda bulunmaya teşebbüs etmek;

e) Soykırıma iştirak etmek.

Ancak, dava sürecinde öncelikle başka birçok önemli hukuksal nokta da gündeme geldi. Bunlardan ilki, Divan’ın önce Yugoslavya Federal Cumhuriye-ti, daha sonra da Yugoslavya Federal Cumhuriyeti’nden 3 Haziran 2006 tari-hinde Karadağ’ın ayrılması ile ortaya çıkan Sırbistan üzerinde yargılama yetki-sine sahip olup olmadığı olmuştur.

Divan 11 Temmuz 1996 tarihli ara kararında Yugoslavya Federal Cum-huriyeti üzerinde yargı yetkisine sahip olduğunu kararlaştırmış ve Karadağ ayrıldıktan sonra da Sırbistan’ın davalı taraf olduğunu 26 Şubat 2007 tarihli nihai kararında kabul etmiştir.

İkinci önemli hukuksal soru ise, bir devletin, devlet olarak soykırım su-çundan sorumlu tutulup tutulamayacağı olmuştur. Sırbistan, 1951 Soykırım Sözleşmesi’ne göre soykırımdan devletin sorumlu tutulamayacağını ancak şahısların sorumlu tutulacağını iddia etmişti. Divan, Sırbistan’ın bu iddiasını kabul etmeyerek, Sözleşmesine 1. maddesinin devletlere yükümlülük getirdi-ğini ve “bir devlet organının eylemlerinden veya devlete atfedilebilecek kişi ya da kişi gruplarının eylemlerinden” devletin sorumlu olacağına hükmetti. Do-layısı ile, Sözleşme'nin 3. maddesinde sayılan eylemleri bu türden organlar ya da kişiler gerçekleştirdiğinde, ilgili devlet bundan sorumlu tutulabilecektir.

Divan, davada sadece Sözleşme'nin ilgili maddelerini uygulamış, Bosna Hersek’te bir soykırım yapılıp yapılmadığı ve yapıldı ise Sırbistan’ın sorumlu-

2 Application of the Convention on the Prevention and Punishment of the Crime of

Genocide (Bosnia and Herzegovina v. Serbia and Montenegro) 26 February 2007.

Page 37: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Yücel ACER

|25|

luğunun belirlenmesinde özellikle 2. maddedeki soykırım suçunun tanımını esas almıştır. Bu maddedeki tanıma göre:

Bu Sözleşme bakımından, ulusal, etnik, ırksal veya dinsel bir grubu, kısmen veya tamamen ortadan kaldırmak amacıyla işlenen aşağıdaki fiillerden her hangi biri, soykırım suçunu oluşturur.

a) Gruba mensup olanların öldürülmesi;

b) Grubun mensuplarına ciddi surette bedensel veya zihinsel zarar ve-rilmesi;

c) Grubun bütünüyle veya kısmen, fiziksel varlığını ortadan kaldıracağı hesaplanarak yaşam şartlarını kasten değiştirmek;

d) Grup içinde doğumları engellemek amacıyla tedbirler almak;

e) Gruba mensup çocukları zorla bir başka gruba nakletmek;

Öncelikle Divan, “bir gruba mensup kişilerin öldürülmesi” eyleminin çatışmalar boyunca bütün Bosna Hersek topraklarında yaygın bir şekilde ger-çekleştirildiğini kabul etti. Ancak Divan bu öldürme eylemlerinin “bir grubu tümden ya da kısmen” yok etme kastı (niyeti) ile yapıldığını gösterir kesin deliller olmadığı sonucuna vardı. Divan’a göre, bir soykırım yapıldığını ya da 3. maddede sayılan diğer suçların işlendiğini söyleyebilmek için kesin (fully conclusive) delillerin mevcut olması gerekmektedir.

Bu davada Divan “bir grubu tümden ya da kısmen” yok etme niyetinin varlığını gösterir kesin deliller olmadığına hükmetti. Sonuç olarak Divan’a göre, Bosna’daki bu öldürmeler “savaş suçları” ya da “insanlığa karşı suçlar” olabilirler ancak soykırım olarak değerlendirilemezler.

Ancak Divan, Temmuz 1995’te Srebrenika’nın Bosnalı Sırplar tarafın-dan ele geçirilmesini müteakip yaklaşık 7000 Müslüman’ın Sırplar tarafından öldürülmesinin bir soykırım suçu teşkil ettiğini kabul etti. Zira Divan, Bosna Sırp Cumhuriyeti silahlı güçlerinin Srebrenika’da gerçekleştirdikleri bu öl-dürme eylemlerinin açıkça “bir grubu tümden ya da kısmen yok etme” niyeti-ne dayandığını gösterir kesin deliller bulunduğuna ikna oldu.

Suç sayılan diğer soykırım eylemlerinden “grup üyelerine ciddi beden-sel ve ruhsal zararlar verme”, “grup üyelerinin kısmen ya da tamamen yok olacakları şartlara tabi tutma” eylemlerinin de Bosna-Hersek’te yaygın bir

Page 38: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Yücel ACER

|26|

şekilde yapıldığını, ancak bu eylemlere ilişkin olarak da niyet unsurunun yani “kısmen ya da tamamen yok etme” kastının bulunmadığını belirtti. Öte yan-dan bir başka eylem olan “grup içerisinde doğumların önlenmesi için tedbirler alınması” eylemlerinin Bosna Hersek’te uygulanmadığına karar verdi.

Divan ayrıca Sırbistan’ın 3. maddede sayılan suçlardan herhangi birisini işleyip işlemediğini de ele aldı. Divan Sırbistan’ın 3. maddede sayılan “soykı-rıma iştirak” suçunu işlenmediği sonucuna vardı. Divan, Sırbistan’ın Bosnalı Sırplara ve Bosna Sırp Cumhuriyeti silahlı kuvvetlerine ciddi desteği olduğunu kabul etti ancak yine, Sırbistan’ın Bosnalı Sırplara ve Bosna Sırp Cumhuriyeti silahlı kuvvetlerine yardımlarının soykırım gerçekleştirilmesi niyeti ile yapıl-dığını gösteren kesin deliler bulunmadığına hükmetti. Üstelik Divan, Sırbis-tan’ın, yaptığı yardımların soykırım için kullanılacağının tam manası ile far-kında olmadığını da belirtti. Ayrıca Sırbistan’ın Srebrenika’daki operasyonlar üzerinde etkin kontrol sağladığını gösterir delillerin de olmadığını da vurgu-ladı.

Divan’ın ele aldığı bir başka mesele, Sırbistan’ın Sözleşme'den kaynak-lanan soykırımı önleme ve suçluları cezalandırma yükümlülüğünü ihlal edip etmediği oldu. Bu bağlamda Divan, Sırbistan'ın Srebrenika’da gerçekleştirilen soykırımı önleme yükümlülüğünü ihlal ettiği sonucuna vardı. Zira Divan’a göre Sırbistan ya da Belgrat’taki yetkililer, bir soykırım riskinin bulunduğunu biliyorlar ya da bilebilecek durumda idiler ve bunu önleyecek kontrol imkanı-na sahip olmalarına rağmen engellemediler. Divan’a göre Sırbistan yetkilileri bu riski önlemek için ellerinden gelenin en iyisini yapabilmeliydiler ancak neredeyse hiçbir şey yapmadılar. Ayrıca Sırbistan’ın, Srebrenika soykırımının faillerinden General Radko Miladiç’in yakalanması ve uluslararası mahkemeye yargılanmak üzere teslim edilmesinde de işbirliği yapmayarak bu yükümlülü-ğünü ihlal ettiğine hükmetti.

Sonuç olarak, Sırbistan’ı soykırımdan ya da 3. maddede sayılan diğer suçlardan değil de soykırımı önleme ve cezalandırma yükümlülüğünü yerine getirmeme eyleminden sorumlu tutan Divan, bunun için bir tazminat öden-mesine gerek olmadığı ve bu tespitin yeterli olduğu sonucuna vardı.

Divan’ın kararı birçok açıdan eleştirilebilir ancak iki tespitinin önemli olduğunu vurgulamak gerekir. İlk olarak devletler de, soykırım suçundan ya

Page 39: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Yücel ACER

|27|

da 3. maddede sayılan diğer suçlardan sorumlu tutulabilirler. İkinci olarak, bir devletin soykırımdan sorumlu tutulabilmesi için bir grubu “kısmen ya da ta-mamen yok etme” niyetinin bulunması ve bu niyetin varlığının ise “kesin de-lillere dayanması” gerekmekte. Dolayısı ile, soykırım suçunu oluşturan

a) Gruba mensup olanların öldürülmesi;

b) Grubun mensuplarına ciddi surette bedensel veya zihinsel zarar ve-rilmesi;

c) Grubun bütünüyle veya kısmen, fiziksel varlığını ortadan kaldıracağı hesaplanarak yaşam şartlarını kasten değiştirmek;

d) Grup içinde doğumları engellemek amacıyla tedbirler almak;

e) Gruba mensup çocukları zorla bir başka gruba nakletmek;

eylemlerinin varlığı suçun oluşumu için yetmemekte, bu eylemlerin “kısmen ya da tamamen yok etme” niyeti ile gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Öte yandan, “kısmen ya da tamamen yok etme” niyetinin varlığına hükmedebil-mek için Divan, kesin (fully conclusive) deliller aramakta, varsayımların ya da ihtimallerin varlığı ile yetinmemektedir. Bu ikinci tespit aslında Divan’ın öl-dürme, yaralama ya da başka tür şiddet eylemlerinin soykırım sayılabilmesin-de ne denli güçlü ve kesin deliller talep ettiğini açıkça göstermektedir.

Bu tespitler, aşağıda Hırvatistan-Sırbistan Davası'nın sonuçları ile bir-leştirilip Ermeni soykırımı iddialarına uygulandığında ortaya bazı önemli sonuçlar çıkmaktadır ki bunlar çalışmanın sonunda kısaca ele alınacaktır.

3. Hırvatistan-Sırbistan Soykırım Davası Kararı

Bosna Hersek-Sırbistan Davası kararına ilişkin bölümün girişinde Yu-goslavya Federasyonu'nun dağılma sürecinden bahsetmiştik. Orada söylenen-lere ek olarak belirtmek gerekir ki 1995 yılı içerisinde Hırvatlar, kaybettikleri toprakları geri kazanmak için tekrar bir saldırı gerçekleştirdiler ve Hırvatlarla Sırplar arasında daha çok Sırpların saldırıları ile daha önce gerçekleşen çatış-malara ek olarak o yıl içerisinde bir çatışma süreci daha yaşandı.

Hırvatistan da diğer eski federe cumhuriyetler gibi homojen bir etnik ve dini yapıya sahip değildir. Hırvatistan nüfusunun %78'ini Hırvatlar oluşturur-

Page 40: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Yücel ACER

|28|

ken, %12 kadarını Sırplar, geri kalanın diğer bazı etnik ve dini gruplar oluş-turmaktadır.

Hırvatistan, yaşanan çatışmalardan sonra, bu olaylara ilişkin olarak, 1951 Soykırım Sözleşmesi’nin 9. maddesine yani Sözleşme’nin uygulanmasına ilişkin uyuşmazlıkların UAD'na götürülmesine ilişkin yetkiye dayanarak, 2 Temmuz 1999 tarihinde Divan’a başvuruda bulundu.

Hırvatistan’ın temel iddiası, 1991-1995 yılları arasındaki çatışmalar sı-rasında 1951 Soykırım Sözleşmesi’nin Yugoslavya Federal Cumhuriyeti ya da yeni statüsü ile Sırbistan tarafından ihlal edildiği iddiası olmuştur.

Hırvatistan’ın bu başvurusuna ilişkin Sırbistan’ın ilk karşı iddiası, Di-van’ın yetkisizliği oldu. Sırbistan’a göre Divan, bu başvuruya bakma yetkisine sahip değildi zira Eski Yugoslavya dağıldıktan sonra Sırbistan, 1951 Soykırım Sözleşmesi’ne 27 Nisan 1992 tarihinde taraf olmuştu. Dolayısı ile, bu tarihten önceki olaylara ilişkin olarak Sırbistan sorumlu tutulamazdı.

Divan, zaman açısından, Sözleşme'nin 9. maddesinin uygulanmasının, Sözleşme'nin uygulanması ile aynı prensiplere tabi olduğunu yani Sözleş-me’nin bir devlet taraf hale geldikten sonra bir bütün olarak o devlete uygula-nacağını ifade etti. Dolayısıyla, Divan’a göre Sözleşme hükümleri, devletlere kendisinin Sözleşme’ye taraf hale geldiği tarihten önce gerçekleşmiş olaylara ilişkin bir yükümlülük getirmez. Bu hüküm, konu ile ilgili genel hükmün bu-lunduğu 1969 Viyana Anlaşmalar Hukuku Sözleşmesi'nin 28. maddesinde mevcuttur.

Bu genel prensipten hareket edildiğinde, taraf olunmadan daha önce gerçekleşmiş olaylar için “önleme yükümlülüğü” nün varlığından bahsedile-mez. Ayrıca “cezalandırma yükümlülüğü” aynı prensip gereği mevcut olamaz. Teknik olarak da önceki olaylar için yasal düzenleme yapma yükümlülüğü aranamaz. Öte yandan, önceden gerçekleşmiş olaylara ilişkin de bir yargılama yükümlülüğünden bahsedilemez.

Bu açık tespite rağmen, sorulması gereken bir başka ilişkili soru daha ortaya konulmuştur. Buna göre Sırbistan, Yugoslavya’nın ardılı (successor) devlet olarak bu muhtemel ihlallere ilişkin ortaya çıkabilecek sorumlulukları ve özelde de Sözleşme’nin ihlalinden doğan sorumluluklarını devralmış sayı-labilir mi?

Page 41: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Yücel ACER

|29|

Bunu cevaplayabilmek için Divan üç sorunun peş peşe cevaplanması gerektiğini belirtmiştir. İlk olarak, Hırvatistan’ın dayandığı olayların gerçekten meydana gelip gelmediği, şayet meydana geldi ise, eski Yugoslavya’ya atfedilip edilemeyeceği, atfedilebilecekse bunların Sözleşme’nin ihlali sayılıp sayılama-yacağı ve son olarak ihlal varsa bu sorumlulukların Sırbistan tarafından devra-lınıp alınmadığıdır.

Divan, bu türden iddiaların Divan’ın bu davadaki yargı yetkisi dışında kalmadığını belirtmiş ancak, önceki olayların müsebbibi sayılabilecek bir ül-kenin kendi rızası (consent) olmadan olayların ele alınmasının genel kurallar gereği uygun olmadığını belirtmiştir.

Şüphesiz ki Eski Yugoslavya, 1951 Soykırım Sözleşmesi'ne taraftı ve ey-lemleri Sözleşme ile ilişkili yani Sözleşme’nin düzenlediği eylemlerdi. Divan'a göre Sırbistan’ın bu eylemlerden doğan sorumluluğu devralıp almadığını Uluslararası Hukukun genel kuralları belirleyecektir. Bir başka deyişle 27 Ni-san 1992 tarihinden önce gerçekleşen eylemlerden doğan sorumlulukların devralınıp alınmadığını "atfedilme” (attribution) kuralları belirleyecektir.

Divan, bu davada, Eski Yugoslavya’nın sahip olduğu sorumlulukları Sırbistan’ın devralıp almadığını incelemenin gerekli olmadığına hükmetti. Sadece olayların 27 Nisan’dan önce gerçekleşip gerçekleşmediğine bakılacağı-nı şayet öncesinde gerçekleşti ise bu olaylardan sorumluluğun kime atfedilece-ğine davanın ilerleyen aşamalarında bakacağını belirtti. Bu da bize göstermek-tedir ki, her bir spesifik olay bağlamında bazı sorumlulukların devralınma ihtimali mevcuttur.

Yetki ile ilgili bu meseleleri çözdükten sonra Divan, davanın esasını oluşturan konulara girdi. İlk olarak soykırım suçunun unsurlarını ele aldı.

Divan, 1951 Soykırım Sözleşmesi'nin 2. maddesinde belirtilen tanımın iki kurucu unsur içerdiğini, ilkinin fiziki unsur yani eylem (actus reus), ikinci-sinin ise mental unsur (mens rea) olduğunu belirtti.

Bosna Hersek v. Sırbistan kararından bahsederken belirttiğimiz gibi ey-lemler

a) Gruba mensup olanların öldürülmesi; b) Grubun mensuplarına ciddi surette bedensel veya zihinsel zarar

verilmesi;

Page 42: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Yücel ACER

|30|

c) Grubun bütünüyle veya kısmen, fiziksel varlığını ortadan kaldıra-cağı hesaplanarak yaşam şartlarını kasten değiştirmek;

d) Grup içinde doğumları engellemek amacıyla tedbirler almak; e) Gruba mensup çocukları zorla bir başka gruba nakletmek eylemle-

ridir. Divan Sırbistan'ın ve Hırvatistan'ın gerçekleştirdiği iddia edilen bu tür-

den eylemleri aşağıda belirteceğimiz niyet unsuru bağlamında tek tek ele al-mıştır.

Divan, soykırım suçunu diğer ağır suçlardan farklı kılan unsurun niyet unsuru olduğunu, yani “kısmen ya da tamamen yok etme niyeti” olduğunu açıkça vurgulamıştır. Bunu Divan “spesifik niyet” (dolus specialis) olarak ifade etmiştir. Her bir eylemdeki özel niyetin tespit edilmesinin yanı sıra ayrıca her bir eylem için bu spesifik niyetin de tespit edilmesi gerektiğini belirtmiştir. Yani soykırım suçunun oluşabilmesi için her bir eylemde bu özel kastın (kıs-men ya da tamamen yok etme kastının) bulunması gerekmektedir.

Kısmen ya da tamamen yok etme kastı olarak ifade edilen niyet unsu-runu ispat etmenin zor olduğu ifade edilmiştir. Eylemlerin varlığının ve her bir eylemde bu niyetin varlığının ispatı asıl önemli meseleyi oluşturmakta. Ancak, bunun nasıl tespit edileceğine ilişkin yaptığı gözlemler oldukça önemli, Divan’a göre niyet açıkça ifade edilemediğinde eylemlerin niteliğinden yola çıkılmalıdır. Delillerin niteliği ile ilgili olarak Divan, iddia edenin iddiasının, tereddüde yer vermeyecek derecede, bir kesinlikte (fully conclusive, clearly established) somut delillere dayalı olması gerektiğini söylemektedir. Divan’a göre eylemin kapsamı ve sistematik niteliği (sacle and systematic natura of attacks), niyeti tespit etmede önemlidir.

Niyet unsuruna daha detaylı bakıldığında Divan, bazı gözlemlerde bu-lunmuştur.

Öncelikle bu çerçevede iddiayı ortaya koyan taraf, iddiasını ispat etme sorumluluğunu taşıyan taraftır. Öte yandan ispata ilişkin deliller, sonuca götü-rücü ve tam anlamı ile ikna edici olmalıdır. Devletin yaptığı açıklamaların dahi soykırımın unsurunu oluşturabilmesi için, somut delillerle desteklenmesi gerekmektedir.

Page 43: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Yücel ACER

|31|

İkinci olarak, doğrudan bir delilin bulunmadığı durumlarda, niyeti işa-ret edebilecek bir yoğunluk ve kapsamın önemli olduğu belirtilmekte. Kapsam (yoğunluk) ve sistematik oluş birlikte önemli bir delil olacaktır. Sonuçta ey-lemlerin niteliğinden, yani eylemleri gerçekleştirenlerin davranışlarından yola çıkılmalıdır. Örneğin bazen, bir grubu kısmen ya da tamamen yok etme eyle-mi belirli bir coğrafi alan ile sınırlı olabilir ve eylemlerin niteliği bu temelde değerlendirilebilir.

Grubun üyelerine ciddi bedensel ve ruhsal zarar verme unsurunda ise, zararın derecesi, kısmen ya da tamamen yok olmaya katkı verir nitelikte ol-madır. Kısmen ya da tamamen yok olmaya yol açacak hayat şartlarına tabi tutmaktan kastın ise, yiyecek, tıbbi bakım, barınma ve giyinme, hijyenden mahrum bırakma, güçsüz bırakacak kadar aşırı çalıştırma gibi nihayetinde ölüme yol açacak şartlara tabi tutmak olduğunu ifade etmiştir. Grup içindeki doğumları engelleme amaçlı tedbirlerden kastın ise, doğumları engelleyecek tedbirlerin yanı sıra, tecavüz ve benzeri cinsel saldırıların da bu kapsamda değerlendirilebileceğini belirtmiştir.

Söz konusu davada, örneğin, Yugoslavya, Vukovar’daki saldırıyı, ba-ğımsızlık eylemine karşı yaptı, yoksa yok etme kastı ile değil. Saldırıyı gerçek-leştirenlerin niyeti yok etmek değil, cezalandırmaktı. Ayrıca Divan öldürülen 12,500 kişinin grubun toplam sayısı içerisinde küçük kaldığını da belirtmiştir. Ciddi bedensel ve ruhsal zarar verme eylemlerinin de yoğun bir şekilde ger-çekleştirildiğini tespit etmiş ancak "ciddi düzeyde" olduğuna dair sunulan delillerin yetersiz olduğuna hükmetmiştir.

Bu bağlamda Divan, Krayina’nın, ayrım gözetmeksizin sivilleri öldürme için bombalanmadığını, yapılanların fiziki yok etme niyeti içermediğini, göç-me etmelerini sağlamaya dönük eylemler bulunsa da kısmen ya da tamamen yok etme niyeti bulunmadığı tespitini yapmıştır. Divan’a göre, dönmelerini engelleme çabası dahi soykırım niyetini ispat eder olarak kabul edilemez.

Tecavüz eylemi, yiyecekten, sudan, tıbbi bakımdan ve benzeri elzem ih-tiyaçların tedarikinden yoksun bırakma, zorla yerlerinden ve evlerinden etme iddialarının bir kısmının gerçekleştiği görülse de, Divan, Hırvatistan'ın bu eylemlerde soykırım kavramının niyet (actus reus) unsurunu oluşturacak un-surun da var olduğunu ispat edemediğini belirtti. Ayrıca grup içerisindeki

Page 44: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Yücel ACER

|32|

doğumların önlenmesine ilişkin iddialar da niyet (actus reus) unsurunu oluş-turacak kadar yoğun olmadığını dile getirmiştir.

Divan Hırvatistan tarafından soykırım niyetini ispat için sunulan 17 faktörü incelemiş ve eylemlerin yoğunluğunun ve sistematik oluşunun en önemli unsurlar olduğunu belirtmiş ancak sunulan delillerin bu unsurları ispat edemediğine hükmetmiştir.

Sonuçta Divan’a göre, Doğu Slovenya, Batı Slovenya, Banovina/Banija, Kordun, Lika, ve Dalmatia’da JNA ve Sırp güçler bazı yasaklanmış eylemler gerçekleştirmiş olsalar da, soykırım kavramının niyet unsurunu oluşturacak düzeyde olduğu ispat edilememiştir.

SONUÇ

Yukarıda özetlenen Bosna Hersek-Sırbistan Davası ve Hırvatistan-Sırbistan kararları göstermektedir ki, 1915 yılında yaşanan olaylar neticesinde Ermenilerin sadece ölmesi ya da öldürülmesi unsuruna dayanılarak Osmanlı Devleti’nin bir Ermeni soykırımı gerçekleştirdiği iddiası, Uluslararası Adalet Divanı’nın önünde hukuken kabul görebilmek için, bugüne kadar ortaya ko-nanlardan çok daha güçlü delillerle desteklenmesi gerekmektedir.

Öncelikle, ifade edilen eylemlerin soykırım olarak kabul edilebilmesi için “kısmen ya da tamamen yok etme” niyeti merkezi bir öneme sahiptir. Hatta, bu yönde genel bir amaçla yetinilmemekte, her bir spesifik eylemde bu amacın varlığının da ispat edilmesi gerekmektedir. Osmanlı Devleti’nde 1915 yılında yaşanan olaylarda, genel amacın kısmen ya da tamamen yok etme ol-duğu dahi güçlü sayılabilecek herhangi bir somut delille ortaya konulabilmiş değildir. Zira daha ziyade gizli bir politikadan ya da karardan bahsedilmekte-dir. Öte yandan münferit olaylarda da bu amacın güdüldüğünü gösterir kanıt-lar ortaya konabilmiş değildir.

İkinci olarak, söz konusu niyetin varlığının ispatı için ciddi deliller aranmaktadır. Devletin resmî açıklamalarının dahi somut delillerle ispat edil-mesi talep edilmektedir. Her ne kadar niyetin tespitinde eylemlerin sistematik ve yoğun niteliğinin (sacle and systematic natura of attacks) önemli olduğu

Page 45: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Yücel ACER

|33|

belirtilse de Divan, delillerin tereddüde yer vermeyecek derecede bir kesinlikte (fully conclusive, clearly established) olmasını öngörmektedir.

1915 yılındaki olayların oluş biçimi, içinde bulunulan şartlar dikkate alındığında, kısmen ya da tamamen yok etme niyetinden ziyade başka niyetle-rin varlığını işaret etmektedir. Yukarıda özetlenen Hırvatistan-Sırbistan Dava-sı kararında Divan, öldürme ve yaralama eylemlerinde daha çok belli bir böl-geyi ele geçirme ya da savunma maksadının ön plana çıktığını vurgulamıştır. Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu o dönemki şartlarda da, daha ziyade benzeri amaçların ön plana çıktığı ortaya konulabilmektedir.

Page 46: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Yücel ACER

|34|

KAYNAKÇA

Application of the Convention on the Prevention and Punishment of the Crime of Genocide (Bosnia and Herzegovina v. Serbia and Montenegro) 26 February 2007.

Halaçoğlu, Yusuf. Ermenilerin Suriye’ye Nakli: Sürgün mü Soykırım mı? Belgeler. <http://www.ttk.gov.tr/templates/resimler/File/01.pdf.> s.e.t. 05.09.2015.

Page 47: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

|35|

TARİHÇİLERİN MESELESİ DEĞİL Mİ? GEOFFREY ROBERTSON VE ERMENİ SORUNU*

Dr. Jeremy SALT**

Geoffrey Robertson, insan haklarını hayat meşgalesi edinmiş İngiliz-Avustralyalı bir avukattır. Mesleğini Londra’daki dava vekili odalarında icra eden Robertson, birkaç yıl önce İngiltere’deki Ermeni Lobisinden vekâlet üc-reti alarak Ermeni Sorununa dâhil oldu. Amacı, İngiliz devletinin Ermenilerin I. Dünya Savaşında yaşadıklarını soykırım olarak nitelendirmeyen politikasını değiştirmekti. O bu hedefe ulaşamasa da bir avukat, yazar ve medya siması olarak şöhretinden ötürü kampanyasının epey etkisi oldu. Bunun yanında Robertson, Ermeni Soykırımını uluslararası bir yalan olarak nitelendirdiği için Doğu Perinçek’i cezalandıran İsviçre Mahkemesinin söz konusu kararını ifade hürriyeti hakkının ihlali olarak gören Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı aleyhine Ermeni hükümeti adına temyize başvurdu. Mahkeme ise henüz kara-rını vermedi.

Sayın Robertson, kısa süre önce bir kitap yayımlayarak bu konudaki il-gisini daha da ileriye taşıdı: An Inconvenient Genocide. Who Now Remembers the Armenians? Ona göre Ermeni meselesi “tarihçilerin meselesi değil”dir zira tarih ortadadır ve “gerçekler” zaten bilinmektedir. Dolayısıyla söz konusu mesele yalnızca hukuku ilgilendirir. Aslına bakarsanız, bu sorunun avukatla-rın elinden alınıp tarihçilere bırakılması gerektiği savını Sayın Robertson’un bu kitabından daha iyi açıklayacak bir örnek bulunmamaktadır.

İster I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı sivil halkına karşı (Müslüman-lara ya da Hıristiyanlara) işlenen mezalim olsun, isterse herhangi bir zaman ve mekânda gerçekleşen adi bir gasp olsun; her suçun arkasında elbette bir tarih vardır. Ancak avukatlarla tarihçiler arasındaki fark, tarihçinin temel kaygısı gerçeği aramak iken avukatın kaygısının gerçeğe bakmaksızın müvekkilini mahkemede savunmak olmasıdır.

Sayın Robertson konuştuğu her sözün gerçek olduğuna sahiden inana-bilir. Kitabında yazdığı gibi mahkûmların İstanbul’dan Ankara’ya gemiyle taşınabileceğine gerçekten inanabilir ancak yalnızca haritaya bakarak bile an-

* Bu metin Ömer Ünlü tarafından İngilizce aslından Türkçe’ye çevrilmiştir. ** Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümünde Misafir Öğretim Üyesi

Page 48: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Jeremy SALT

|36|

layabileceği basit bir coğrafya sorusunda dahi böyle bir hata yapabiliyorsa, tarihin ve “gerçekler”in anlatımında başka hatalar yapmış olması mümkün değil midir?

Aslında -gerçek bir durum olarak- Robertson’un kitabı bu tür hatalarla doludur. Yazarın temel bilgilerin bir kısmını kavramadığını ya da ihmal etti-ğini gösteren ufak -ufak ama oldukça belirgin- hatalar bulunmaktadır. Örne-ğin İttihat ve Terakki Cemiyeti Partisi’nin ismini tam anlayamamakta, Os-manlı İmparatorluğu sınırlarının ötesine taşınan kimse olmadığı halde “yurt dışına sürülen” Ermenilerden bahsetmekte ya da Jön Türklerin ‘Ayetullah yetiştirdiği’ne dair atıfta bulunmaktadır ki bu yalnızca İran’da ve Şii Müslü-manlarda var olan dini bir unvandır. Tüm bunlar, Sayın Robertson’un bildiği-ni sandığı ya da okurlarının ve dinleyicilerinin bilmesini temenni ettiği kadar bile tarihten bihaber olduğunun alametleridir. Yaptığı en temel yanlış, gerçek-liği büyük ölçüde şüphe götüren vakalar lehine eğip bükerek konunun daya-nağını teşkil eden asıl verileri anlatısına dahil etmemesidir.

Şimdi tam da bu noktada kitabının ön kapağında yer verilen Hitler alın-tısıyla başlayabiliriz: “Şimdi Ermenileri kim hatırlıyor”. 1939’da Polonya’nın istilasından hemen önce Hitler’in söylediği iddia edilen bir söz. Oysa Ameri-kalı bilim adamı Heath Lowry, Hitler’in o gün yaptığı, Nuremberg Mahkeme-since delil olarak kabul edilen konuşmaların hiçbirinde Ermenilerden söz ettiğini gösteren bir nüsha bulunmadığını ispat eden bir ön çalışma yapmıştır. Sayın Robertson’un kullandığı nüshanın kaynağı Associated Press’de gazeteci-lik yapan Louis P. Lochner’dir ve görünüşe bakılırsa bu nüsha Hitler’i itibar-sızlaştırmak maksadıyla Hitler’in iç düşmanları tarafından kendisine sızdırıl-mıştır. Hitler’in müttefiklerini ve hatta eski müttefiklerini tahkir eden ifadele-rinin bulunduğu Lochner nüshasının, bu yönüyle üzerinde oynama yapılmış, tümüyle güvenilir olmayan bir belge olduğu anlaşılmaktadır. Bu nüsha kendi-lerine sunulmasına rağmen, savcılar daha güvenilir deliller aradıklarından bunu dosyanın dışında tutmuştur. Bu nüshanın güvenilirliği konusunda öyle-sine bir şüphe vardır ki Hitler’in söylediğinin güvenilir bir delili olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla buna gerçeğin aşikâr bir ifadesiymiş gibi bir kitap kapağında da yer verilemez.

Sayın Robertson’un tarih bilgisi, savaş çıktığı sırada Doğu Anadolu sat-hındaki durumu anlayabilecek derinlikte de değildir -ki bu Ermeni sorununun en önemli kısmıdır-. O sırada, Doğu Anadolu’da asfalt yollar ve neredeyse demiryolu bağlantısı hiç bulunmamaktaydı ve haberleşme ise oldukça sınır-

Page 49: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Jeremy SALT

|37|

lıydı. Tüm bu bölge, dönemin bir asır öncesinden hatta iki asır öncesinden de farklı değildi. Okuma yazma bilmeyenlerin oranı yüzde 80’in üzerindeydi. Vilayet idaresi yüzeysel anlamda ıslah edilebilmiş, modernite Doğu Anado-lu’nun dış görünüşünü zar zor değiştirmişti. Rus Ermenilerinin 19. yüzyılda Avrupa güçlerinin müdahalesini de beraberinde getirmeyi amaçlayarak, sabo-taj ve kışkırtma eylemlerine merkez olarak Rus topraklarını seçmesinin sebebi de bu bölgenin aşırı derecede geri kalmışlığı ve uzaklığıydı.

Sahadaki gerçek güç şehirde konağında oturmakta olan valide değil aşi-ret reislerinin elindeydi; padişahın bir tür toplumsal sözleşme ile idare ettiği bu kişiler, kendi geleneksel ayrıcalıklarının kabul edilmesi karşılığında padişa-hın hükümran yetkilerini, vergi toplama ve asker yetiştirme gibi faaliyetleri tatbik etmesini kabul etmişlerdi. Halkının yüzde 80’inden fazlasının Müslü-man olduğu ve büyük ölçüde Kürtlerden oluşan bu vilayetlerde –ki bu sebeple padişah ve nazırları bu bölgeye Kürdistan demişlerdir- bir “Ermenistan” ya-ratmak için İngiltere’nin harekete geçmesiyle bu nizam bozulmuştur. Kürtleri telaşlandıran İngiliz planları, 1878 Berlin Kongresi’nden sonra başlayan Şeyh Ubeydullah isyanının nedenlerinden biri olarak görülebilir. I. Dünya Savaşı boyunca Doğu Anadolu’daki katliamlar “Türk”lerle ilgili değil, bugün dahi anlaşılamamış olan toprak, otorite ve iktidar üzerine cereyan eden Kürt-Ermeni rekabetinin bir uzantısıdır. Sayın Robertson’un hikâyesinin hiçbir yerinde bulunmayan bu arka planı göz önünde bulundurmaksızın bir kişinin tarihi bilmek şöyle dursun anlaması dahi mümkün değildir.

Sayın Robertson’un tezini desteklemek için sunduğu belgelerin pek ço-ğu güvenilir değildir. Bunlar arasında savaş dönemi İngiliz propagandası, özellikle Bryce-Toynbee’nin 1916’da hazırladığı ‘Blue Book’ adındaki propa-ganda kitabı ve Ermeni Sorunu ile ilgili, ‘ilmi’ daha çok içine su almaya başla-mış delik deşik bir gemi olarak gösterilen, Taner Akçam’ın yazıları bulunmak-tadır. Robertson, kitabında Sultan Abdulhamit’in ‘1894 ila 1896 yılları arasın-da 200.000 kadar Ermeni’nin boğazlanmasına nezaret ettiğini’ yazmaktadır. Ancak bu sayı olağanüstü bir abartıdır ve ortada Sultan’ın nezaret ettiği bir şey de yoktur: Sultan durduramayacağı bir şiddetin patlak vermesiyle karşı karşıya kalmıştır. İngiltere’yi sözde ‘reformlar’ının ileride kendisinin suçlanacağı şid-det olaylarıyla sona ereceği konusunda uyarmıştır ve bunda haklı da çıkmıştır. Gerçekten de suçlanan kendisi olmuştur, hala da suçlanmaktadır.

Sayın Robertson, taşra valisinin bölgenin yerlisi olan Müslümanları, başkaldıran Müslümanlara bir ders vermesi konusunda zorladığında Sasun’da

Page 50: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Jeremy SALT

|38|

1894’teki katliamların, başladığını söylemektedir ancak bir savcının iddiana-mesi gibi hazırlanmış kitapta buna hiçbir delil göstermemektedir. Aslında yaşanansa şuydu, Ermeni militanlar Avrupalı güçlerden birinin ya da daha fazlasının müdahale etmelerini ve talep ettikleri özerkliği kendilerine vermele-rini sağlayacak öfkeyi kışkırtma ümidiyle ortalığı karıştırıyorlardı. Sasun isya-nı onların eseriydi. Karışıklığı bastırmak üzere Erzurum’daki 4. Ordu Komu-tanlığı’ndan 4000 kişilik bir askeri kuvvet gönderilmeden önce Ermeni mili-tanlar Kürtlere karşı büyük bir kıyım gerçekleştirdiler. Bu, en az 1000 erkekten -tahminler 3000’e kadar ulaşmaktadır- oluşan, çoğunlukla tüfek, kılıç ve na-cakla ama çok azı da modern silahlarla donanmış ayaktakımı bir Ermeni kuv-vetiyle askerlerin karşı karşıya geldiği olağan bir askerî harekâttı ve Sayın Ro-bertson’un atıfta bulunduğu –bu konudaki propagandada popüler bir tema olan- ‘alaylar’ değil, Hamidiye süvarilerinin az bir kısmı, harekâtta yer aldı. Robertson, olay yerinde dahi bulunmayan İngiliz konsoloslarının anlattığı Sasun’daki ve Urfa’daki olayların dehşet verici hikâyelerini tekrar etmekte, mezalime atıfta bulunmakta ancak Ermeniler tarafından yapılan mezalimden hiç söz etmemektedir. Sayın Robertson 1895’te Bâb-ı Ali (devlet kapısı) önün-deki gösteriyi anlatırken polisin ateş açtığını, ‘döverek müdahale ettiğini ve pek çoğunu öldürdüğünü’ iddia etmektedir. Gerçekte ise ne Türklerin ne de Osmanlı hükümetinin dostu olan İngiliz büyükelçisi Sir Philip Currie ile Amerikalı orta elçi Alexander Terrell, 15 Jandarma ve yaklaşık 60 kadar Er-meni’nin öldürüldüğü ya da yaralandığı arbedede ilk ateş açanın, tetiği çeke-nin bir Ermeni olduğu konusunda hemfikirdirler.

Bir Avrupa başkentinde ya da Washington’da kabul görmeyecek olan bu olay İstanbul sokaklarında da kabul edilebilir bir durum değildi. Bu, Erme-ni militanlarca Avrupalı güçleri saflarına çekip; istediklerini, yani bir zaman sonra bağımsızlığa dönüşecek özerkliği, kendilerine vermesi konusunda Sul-tanı zorlayacakları bir ateşi tetiklemek için hesaplanmış bir girişimdi.

Sayın Robertson’un verdiği sayılar belirli olaylardaki anlatımları kadar sıhhatsizdir. Ermeni kilisesinin kayıtlarından alıntı yaparak, “Anadolu’daki” Ermeni nüfusunun 2,1 milyon olduğunu ifade etmektedir ancak Ermeni Pat-rikleri 1878 Berlin Kongresi’nden beri kendi siyasi oyunlarını oynamışlar ve bu sayıları propaganda amacıyla şişirmişlerdi. Savaştan önce 1912’de yapılan son Osmanlı nüfus sayımı, İmparatorluğun tümündeki Ermeni nüfusunun 1,2 milyon olduğunu göstermektedir. Savaş başladığında muhtemelen bu sayı düşmüştür ancak bunu önemsemeyip, olması gerekenden daha az saymak için

Page 51: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Jeremy SALT

|39|

oldukça cömert davranılsa dahi, 1915 itibariyle Ermeni nüfusunun 1,5 ya da 1,6 milyondan daha fazla olması mümkün değildir. Sayın Robertson’un iddia ettiğinin aksine o dönemde Doğu Anadolu vilayetlerinin nüfusunun yüzde 30’unu Ermeniler oluşturmamakta, ancak Van vilayetindeki nüfusları yüzde 30’a ulaşabilmekteydi. Yani demografik yapı, Ermenilerin istediği özerkliğin kendilerine öylece verilmesine yetecek sayılarda olmadıklarını göstermektedir. Ermeniler bölgede dağılmış vaziyette yaşamaktaydı ve nüfusun yüzde 80’ini Müslümanların oluşturduğu bir bölgede Ermeni özerkliğini yaratmak için, günümüzde etnik temizlik denilen şeye başvurmaları gerekecekti. Müslüman-lar 19. yüzyılın başlarından itibaren Balkanlardan ve Kafkaslardan toplu ola-rak temizlenirken, bu uzak bir tehdit olarak değerlendirilmeyebilirdi.

I. Dünya Savaşı’na ilişkin olarak, Sayın Robertson’un istinat ettiği Bryce-Toynbee “Blue Book”undaki sözde belgelerin pek çoğu ise belge değil, misyonerlerden ya da olay yerinden uzakta yaşayan insanlardan gelen mek-tuplar ya da Ermeni gazetelerinden yapılan iktibaslardır. Suçlamaların hepsi olmasa da çoğu duyuma dayalıdır ve herhangi bir hukuk mahkemesinde iza-hata değer bir belge olarak dahi arz edilemez. Bryce, dünyanın neresi olursa olsun Müslümanların Hıristiyanları yönetmesine karşı yıllarca mücadele ver-miş birisidir. Abartmaya dair temayülü, 1894’te Sasun’da 15.000 Ermeni’nin öldürülmüş olduğunu iddia ederken, Osmanlı Tahkikat Komisyonuna göre bu sayının 265 olması üzerinden değerlendirilebilir. Avrupalı gözlemciler sayıyı 900’e kadar çıkarmalarına rağmen yine de bu 15.000’in ya da William Glads-tone’un buna eş olağanüstü tahminlerinin oldukça uzağında kalıyor.

Arnold Toynbee’nin propagandacı olmadığı şeklindeki Robertson’un iddiası ise katıksız saçmalıktır, zira Arnold Toynbee’nin savaş sırasındaki aldı-ğı rol tamı tamına bundan ibarettir. Aynısı Bryce için de doğrudur ki savaş sonrasında ortaya çıkan Alman mezalimi üzerine 1915 raporu abartılarla ve uydurmalarla doludur. Bryce bir tarihçi ve sabık ABD büyükelçisi olarak yet-kinliğini raporun ağırlığını artırmada kullanmış ve İngiliz hükümeti de aynı sebeple bir parlamento belgesi olarak bunu yayımlamıştı. Temel gerçek şu ki, bu rapor mümkün olan en çok zararı verecek bir propagandayı amaçlayan, Osmanlı hükümeti aleyhine yöneltilmiş bir suçlamalar derlemesidir ve Bryce’ın giriş bölümünde iddia ettiğinin aksine, parlamentonun “Blue Book”u İngiliz ve İngiliz Ülkeleri Birliği üyesi ülke mahkemelerinde geçerli olan delil standartlarıyla hiçbir surette uyum göstermemektedir.

Page 52: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Jeremy SALT

|40|

Bir başka kaynak ise, savaş döneminde kısa süreliğine Osmanlı İmpara-torluğu’nda ABD büyükelçiliği yapan Henry Morgenthau’dur. Morgenthau Doğu Anadolu’ya asla seyahat etmemişti, dil bilmiyordu ve bildiği çoğu konu-da Ermeni asıllı elçilik personeline ve misyonerlere bağımlıydı. 1918’de Am-bassador Morgenthau’s Story adıyla kitap olarak yayımlanan anılarını not ettiği günlüğünde, Osmanlı Dâhiliye Nazırı Talat Paşa’nın kötü niyetli olduğuna dair herhangi bir isnatta bulunmuyordu. Amerikalı muhabir George Abel Schreiner ise kendi kitabı, The Craft Sinister’da ‘Türklerin üstüne attığın vah-şetin çok azını gördün; diğer taraftan isyanların olduğu bölgelerde yaşayandan daha fazla sayıda Ermeni’nin öldüğünü iddia etmişsin. Bu insanların kaderi, yaptığın abartıya gerek olmaksızın dahi yeterince üzücü’ diye yazarak, Mor-genthau’yu olumsuz bir yaklaşımla ele almıştı.

‘Gelecek kuşak tarihçilerinin diplomat-yazarların kitaplarında bulduk-ları saçmalığı fazlaca önemsemeyeceğinin umulduğunu…’ yazdığında Schrei-ner, konuyu neredeyse Morgenthau’nun yalancı olduğuna getirmiştir ve as-lında söylemek istediği de tam anlamıyla budur. Yapılan çalışmalar ‘bu insan-ların gizli kapaklı dedikoduların kaydında en iyi oldukları’nın dışında başka bir sonuca götürmemektedir. Ancak ABD’deki insanların savaş konusunda bilgileri -ya da bildiklerini düşündükleri- de böylesi kitaplara dayanmaktadır.

Sayın Robertson, Andrew Mango’nun ciddi bir Osmanlı bilim adamı-nın tüylerini diken diken edecek iddialarla şekillenmiş olmak dışında ‘tarihi bir araştırma çalışması olmadığı’ sonucuna ulaştığı Peter Balakian’nın kitabı The Burning Tigris’ten de yararlanmaktadır. Taner Akçam ve danışmanı Va-kahn Dadrian ise onun diğer kaynaklarıdır. Akçam’ın kitabı A Shameful Act temel hatalarla doludur ve gerçeğe aykırı tasvirlerle biçimlendirilmiştir. Tarih biliminin olağan usulünü tersine çevirerek varılan sonuçla -soykırım- başla-maktadır ve devamında bunu kanıtlamaya girişmektedir. İTC’nin 1915’in başlarında toplandığına ve Ermenileri yok etmeye karar verdiğine dair iddiası zanna ve tahmine dayalıdır ve tümüyle delilden yoksundur. Doğrusu böylesi bir suçlamaya imkân verecek isimleri, yerleri ya da tarihleri de vermemekte-dir. Akçam’ın yazdıklarının düzeltilmeden baskıya girmiş olması olağandışı ve Ermeni sorunuyla alakalı tashih süreçlerini suçlayıcı niteliktedir. Orhan Pa-muk’un bu kitabı muhteşem olarak tarif etmesi ise daha az garipsenemez ama belki de bir romanmışçasına okurken kendisini kaptırmıştır.

Sayın Robertson, 1915 Nisan’ındaki Van ayaklanmasına atıfta buluna-rak, Türk hükümetinden talimat almış olan birliklerin saldırısına karşı, Erme-

Page 53: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Jeremy SALT

|41|

nilerin sadece kendi bölgelerini savunduklarını ifade etmektedir. Bu muhte-mel değildir ve gerçekten büyük bir vilayetin Ermeni isyancılar tarafından ele geçirilip Rusya’ya teslim edildiğini gören askeri bir bakış açısından da önem taşımamaktadır. Diğer şehirler -örneğin Bitlis- o zaman aynı akıbetle tehdit edilmiş, Van 19. yüzyılın sonlarından itibaren başkaldırının ve silah depola-manın büyük bir merkezi olmuştur. Ermeniler, muhtemelen -kuzeybatı İran’da Osmanlılarla savaşa hazırlanan- Ruslarla ve imkân dâhilinde İngiliz-lerle iş birliği içinde 1915’teki isyana iyi hazırlanmışlardı. O sırada, İngilizler de askeri birliklerini Gelibolu’ya çıkarmak üzereydi ve -bugünkü Irak’ta bulu-nan ya da daha çok 1991’den 2003’e kadar devam eden ABD öncülüğündeki saldırıların akabinde Irak’tan kalan kısımda bulunan- Basra’daki üslerinden askeri birliklerini iç taraflara doğru harekete geçirmeye hazırlanıyorlardı.

Robertson iki tarafın da ağır kayıplar verdiğini kabul etmekte ancak Van’daki Ermenilerin Osmanlı savunmalarını çiğneyip geçmiş olduğunu, şehirdeki Müslüman mahallelerini yerle bir ettiklerini ve ondan sonra da gö-lün çevresindeki köylerde katliam gerçekleştirdiklerine değinmemiş, orada oluşan korkuyu anlatmanın yakınına dahi yaklaşamamıştır. On binlerce insa-nın telaş içinde kaçışı sırasında binlercesi öldürülmüş, Ermeniler ele geçirdik-leri şehri Rusya’nın kontrolüne devretmişlerdi. En dehşet verici mezalim Er-meniler tarafından yapılmış olmasına rağmen Robertson’un hikâyesinde bu olayların hiçbirisine yer verilmemiştir.

Sayın Robertson, Osmanlı ordusunun temmuz ayının sonunda ‘intikam duygusuyla’ Van’a döndüğünü iddia etmektedir. Eğer konu buysa, yörede intikam alınacak Ermeni zaten kalmamıştı, zira akrabalarının ve din kardeşle-rinin öldürülmesinin intikamının peşinde olan Kürtlerin rahat bırakmadığı Ermeni nüfusunun neredeyse tamamı Rusya sınırının karşısına kaçmıştı. Bu-nun şüphe duyulmayan bir kaynaktan, bir misyoner olan Bayan Grace Knapp’ten gelen delili mevcuttur; Knapp söz konusu durumu şu şekilde kayda almıştı: ‘General Nicolaieff’ Van vilayetindeki tüm Ermenilere, aynı zamanda Amerikalılara ve diğer yabancılara canlarını kurtarmak için kaçmalarını em-retti, Cumartesi gecesinden itibaren şehir neredeyse tüm Ermenilerden ve araçlardan boşaldı.’ Sayın Robertson’un Ermenilere saldırdı dediği askeri bir-likler, şehri savunan Osmanlı güçleri aslında genel olarak Jandarma ve gönül-lülerden ibaretti.

Ermeniler 24 Nisan 1915’i kritik tarih olarak kabul ederler. Bu, hükü-metin İstanbul’daki Ermeni Cemiyetleri üyelerini ve sempatizanlarını toplayıp

Page 54: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Jeremy SALT

|42|

hapse attığı ya da iç kesimlerde -Çankırı ve Ayaş’ta- evlerde göz hapsine aldığı tarihtir. Ermeni propagandacıların tekrar edegeldiklerinin aksine bunların hepsi öldürülmemiş ya da Sayın Robertson’un iddia ettiği gibi “yargılanmaksı-zın infaz” da edilmemiştir. Belli ki kendileri, Yusuf Sarınay’ın titiz araştırma-sını da okumuş değil ve muhtemel ki ondan dahi habersiz. Tutuklananların çoğu ileriki haftalarda serbest bırakılmışlar, bir kısmı öldüğü ya da öldürüldü-ğü Suriye’ye gönderilmiş ve diğerleri de savaşın sonuna dek tutuklu kalmıştır.

Bu önemli tarihle -24 Nisan’la- ilgili olarak Sayın Robertson “Konstan-tiniyye’de o gece birkaç yüz kişinin yakalandığını ve Ankara yakınındaki aske-ri cezaevlerine gemilerle taşındığını” yazarak en budalaca ifadeyi kullanmıştır. İstanbul ile Ankara arasında bir suyolu olmadığını dahi bilmeyen birisi nasıl olur da “biz tarihi biliriz” ve “biz gerçekleri biliriz” iddiasında bulunabilir? Nasıl olur da bir hakem, Avustralyalı bir hakemin yaptığı gibi bu kitabı adli bir kitap olarak değerlendirebilir?

Her halükârda, kritik tarih 24 Nisan değil, 24 Nisan’daki tutuklamaların ve en sonunda Genel Kurmayın Anadolu Ermeni nüfusunun toplu olarak başka bir yere iskân edilmesi tavsiyesinin tetiğini çeken, o tarihten bir hafta öncesinde Van Ermenilerinin isyanı başlattıkları tarihtir. Kuzeydoğu Anado-lu’yu tümüyle Rusya’nın istilasına ve Ermeni isyancıların Osmanlı hatlarının arkasında gerçekleştirecekleri eylemlere açık hale getiren Sarıkamış’taki boz-gundan itibaren Van isyanıyla ilgili korkuların ve Müslüman köylere yapılan Ermeni saldırılarının anlatıma dâhil edilmemesi, propagandacıların 24 Ni-san’da tutuklanan Ermenilerin tutuklanma sebebinin Ermeni olmaktan başka bir şey olmadığını ileri sürmeleri için gereklidir. Garip olan, Ermeni cemiyet-leri Rusya’nın yanında savaş girişiminde ağırlığını hissettirmişken 24 Ni-san’dan önce uzun bir süre onlara engel olunmamasıdır.

Sayın Robertson ‘başka bir yerde iskân’ın makul bir sebebi olacak ‘aske-ri gereklilik’ üzerinde şüphe uyandırmak için, Van dışındaki isyanların düşük yoğunluklu olduğunu ya da hiç olmamış göründüğünü ileri sürmektedir. Ger-çekte ise on binlerce Osmanlı Ermeni’si hatların gerisinden Osmanlı savaş girişimini akamete uğratmak için ellerinden geleni yapıyorlardı. Bu sayıya Rus ordusunda muvazzaf asker olarak savaşan on binlerce Ermeni’yi ve Ermenile-rin toplam nüfusun içinde azınlığı oluşturduğu Doğu Anadolu vilayetlerini ‘özgürleştirmek’le görevli ‘gönüllü’ tugaylara katılan binlerce Ermeni’yi de eklemek gerekir.

Page 55: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Jeremy SALT

|43|

Sayın Robertson’un gerçekte pek fazla isyan edilmediğine dair iddiası herhangi bir araştırmadan yararlanmaksızın yapılmıştır. Bu konuda arşivlerde bulunan belgelerden ve genel tarih ve hatırattan ayrı olarak savaş üzerine Türkçe on cilt yayımlanmıştır. Sayın Robertson’un askeri kayıtları araştıracak yetkinliği yoktur ve zaten araştırmaya da gerek görmemiştir. Dolayısıyla ‘aske-ri gerekliliğin’ Ermenileri yerlerinden etmek için sadece bir bahane olduğu şeklindeki yargısının ilmî ya da hukukî hiçbir değeri bulunmamaktadır ve bu kanaati yanlış bilgisinden kaynaklanmaktadır.

Amerikalı askeri tarihçi Edward Erickson bununla ilgili gerekli araştır-mayı yapmış ve ordunun Ermeni nüfusunu toplu olarak uzak bir yere taşımayı tavsiye etmesinin yegâne sebebinin cephe gerisinden savaş girişimini sabote etmesi olduğu sonucuna ulaşmıştır. Tüm savaş girişiminin tehlikede olduğuna dair tehdit Başkumandanlıkça oldukça ciddiye alınmıştır. Sarıkamış’taki boz-gun üçüncü ordunun büyük bir kısmını yok etmiş ve hem stratejik saldırı harekâtlarını yapamaz hem de içerideki sivil nüfusu savunamaz halde bırak-mıştır. Kuzeydoğu Anadolu, Rus istilasına ve Ermeni çetelerinin yağmasına iyice açık hale gelmiştir. Tamamı cephede olması dolayısıyla genç erkeklerden arınmış köyler saldırıya maruz kalmış ve sakinlerin pek çoğu katledilmiştir. Van bu döngüyü feci bir noktaya getirmiş ve cephe gerisindeki isyan hareket-lerini bastırmada orduyu başarısız bırakmıştır. Bu sebeplerle, Başkumandanlık isyancıların yüzdüğü genel Ermeni nüfusunun bulunduğu denizin kurutulma-sını tavsiye etmiştir. Bu korkunç neticelere yol açabilecek sert bir önlem ol-makla birlikte, savaş zamanında şüpheli bir nüfusun yerinin değiştirilmesi yakın askeri tarihte bile örnekleri zor bulunur bir şey değildir. (Örneğin 19. yüzyılın sonlarında Güney Afrika’daki Boerlere karşı İngiltere’nin faaliyetleri, hemen hemen aynı zamanlarda İspanyolların Kübalıları başka bir yere yerleş-tirmesi ve Amerikalıların 20. yüzyılın başlarında Filipinlerdeki sivil nüfusu başka bir yere yerleştirmesi ve İngilizlerin 1940’larda Malaya’daki sivilleri başka bir yere yerleştirmesi, Fransa’nın 1950’lerde Cezayir’de ve Amerikalıla-rın 1960/1970’lerde Vietnam’da yaptıkları… İşin içinde zorluk ve ıstırap dai-ma olmuştur ancak hiç kimse İspanyolların, İngilizlerin, Fransızların ve Ame-rikalıların bu insanları sevmedikleri için başka bir yere taşıdıklarını söyleme-miştir -bu yafta sadece Osmanlılara yapıştırılmıştır.)

Sayın Robertson devrimci iştiyaktan ziyade savaş vergisini suçlayarak, Güneydoğu Anadolu’nun Zeytun kasabasındaki hükümet karşıtı faaliyetlerin ciddiyetini yumuşatmaya çalışmaktadır. Aslında Zeytun 19. yüzyıldan beri

Page 56: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Jeremy SALT

|44|

hükümet karşıtı faaliyetlerin temel merkezlerinden olmuş ve 1895’teki bir isyan boyunca yüzlerce Osmanlı askerinin katledildiği bir yerdir. Eğer Sayın Robertson bulmak isteseydi, deliller ortadadır. Sert dağlılar olarak tanınan Zeytunlular Doğu Akdeniz’de İngilizlerin yeni bir cephe açmaya karar vermesi durumunda 1915’te İngilizlere hizmetlerini teklif etmişler, İngilizler önce bas-kın müfrezeleriyle kara çıkarması yapmışlar ve sahada da Ermenilerden istih-barat almışlardır. Dolayısıyla bir İngiliz saldırısının Osmanlı’nın Mezopotam-ya ve Filistin’e ikmal hattını tehdit edeceği bu kritik noktada bulunan Ermeni-leri taşımak hükümetin basiretli bir hamlesidir.

Sayın Robertson’un dikkate almadığı ya da çok az söz ettiği pek çok olay bulunmaktadır. Bunlardan birisi ‘başka bir yerde iskân etme’ emredilmeden önce var olan ve ondan sonra da uzun süre devam eden Müslüman katliamla-rının boyutudur. Yaklaşık üç milyon Osmanlı sivil vatandaşı bu savaşta pek çok sebepten dolayı -katliam, hastalık, açıkta kalma ve kötü beslenme gibi sebeplerle- hayatlarını kaybettiler. Bunların büyük kısmı (yaklaşık 2,5 milyo-nu) Müslüman’dı. Bunlar Sayın Robertson’un ya da Sayın Akçam’ın anlatı-mında yer bulmamıştır. Aynı şekilde en ‘batılı’ tarih anlatımlarından 1870’lerle 1913 tarihleri arasındaki Balkanlarda milyonlarca Müslüman kaybı da yer almamıştır. Bu listeye çoğunlukla göz ardı edilen bir asırdan uzun süre boyunca Kafkaslardaki Müslümanlara yavaş ve gözlerden uzakta uygulanan etnik temizlik de eklenebilir.

Gerçekte savaş süresince yüz binlerce Müslüman, Ermeniler ve/veya Ruslar (ancak çoğunlukla Ermeniler) tarafından katledildi. Bu katliamlar ‘baş-ka bir yerde iskân’ emri verilmeden önce başladı ve uzun süre devam etti. Ermeniler, mağdur oldukları kadar büyük çaplı şiddet olaylarının da failleriy-di. Doğu vilayetlerine dönen Osmanlı kuvvetleri Ermenilerin geri çekilmesin-den sonra oldukça dehşet verici sahnelerle karşılaştılar. Bu katliamlar Osmanlı belgelerinde -ve Rus belgelerinde- kayıt altına alınmıştır ve bu delil, Bryce’ın ‘Blue Book’undaki Osmanlılar aleyhine yönlendirilmiş savaş zamanı propa-ganda amaçlı ithamlarına kıyasla son derece inandırıcıdır.

Sayın Robertson bu rahatsız edici gerçekleri ele almamakta, ne Doğu Akdeniz kıyısını İngiliz Donanmasının ablukaya almasının yıkıcı sonuçlarına ne de savaşın olağan etkileri ile birlikte 1915’teki korkunç çekirge istilasının Beyrut ve Şam sokaklarında açlıktan yere yığılıp ölen insanlarla bunun mo-dern Suriye tarihinde yarattığı inanılmaz felakete değinmektedir.

Page 57: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Jeremy SALT

|45|

Sayın Robertson, İstanbul’un İngiliz işgali altında olduğu sırada, 1919’daki yargılamalara göz atmakta ancak çok daha önemli olan 1915-16’daki yargılamalara değinmemektedir. Savaş sonrası mahkemeler savaş za-manı hükümeti aleyhine çılgınca delil bulma peşinde olan -ki sonuç olarak bulmakta başarısız oldular- işgalci kuvvetlerin himayesinde kurulmuştu. Ar-şivlerin altını üstüne getirdiler ve Amerikalıları yardıma çağırdılar ama iste-diklerini bulamadılar ve sonunda vazgeçmek durumunda kaldılar. 1915-16 yargılamaları ise Ermeniler güneye taşınırken onlara karşı işlenen suçları araş-tırmak üzere Osmanlı hükümetinin üç soruşturma komisyonu kurmasından sonra yapıldı. Aralarında askerlerin, üst düzey vilayet memurlarının da bu-lunduğu 1600’den fazla kişi divanı harpte yargılandı, yüzlercesi hapsedildi ve 50’den fazlası idama mahkûm edildi. Bu yargılamalara propagandacılar asla değinmezler zira bunlar mantıklı bir soruyu ortaya çıkarmaktadır: Eğer Os-manlı hükümeti, söylendiği gibi, Ermenileri yok etmeye bu denli kararlıysa, neden onlara karşı suç işlemekle itham edilenlere dava açmıştır?

Hepimiz Ionesco’nun absürt tiyatrosunun içinde yaşıyoruz. Osmanlı ta-rihiyle ya da hukukla ilgili hiçbir şey bilmeyen, dünyanın herhangi bir yerin-den insanlar bir soykırım olduğunu beyan ediyor. Sayın Robertson hukuku biliyor ancak tarihi bilmiyor, dolayısıyla bu konu hakkında hukuki bir yargıya varacak kadar tarihi yeterince iyi bilmiyor. Yine de bir yargıya varıyor ve yal-nızca bunu yargılamaya yetkinliği olmadığını değil, aynı zamanda -eğer kita-bından herhangi bir sonuç çıkarılacaksa- Ermeni sorununun avukatların ve politikacıların elinden alınıp, tarihçilerin eline bırakılması gerektiğini kanıt-lamış oluyor.

Page 58: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

|46

Page 59: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

|47

OSMANLI DEVLETİ’NDE ERMENİLERİN HUKUKİ STATÜSÜ VE GERİDE BIRAKTIKLARI MALLARLA İLGİLİ İLK DÜZENLEMELER*

Prof. Dr. Gül AKYILMAZ**

GİRİŞ Bilindiği üzere 2015 yılı Osmanlı İmparatorluğu’ndaki Ermenilerin Bi-

rinci Dünya Savaşı sırasında sevk ve iskân edilmesinin yüzüncü yıldönümü-dür. Bu açıdan 2015 yılı Ermeni Sorununda kritik bir dönemeç olacaktır. Bu-nun bilincinde olan Ermeniler, özellikle diaspora Ermenileri uzun süredir 2015 yılı için hazırlıklar yaparak büyük propaganda faaliyetleri ile konuyu canlı tutmaya çalışmakta ve bu çerçevede çeşitli toplantılar, seminer ve sem-pozyumlar düzenleyerek, basın yayın organlarını kullanarak iddialarının hak-lılığına dünya kamuoyunu ikna etmek için çaba harcamaktadırlar. Ayrıca mümkün olduğunca çok sayıda ülkede Osmanlı İmparatorluğu ve onun de-vamı olarak kabul edilen Türkiye Cumhuriyeti’ni Ermenilere karşı soykırım suçu işlemekle itham eden yasa ve kararların çıkarılması ve bir adım daha ileri giderek aksini iddia edenlere cezai müeyyideler uygulanması konusundaki çalışmalarını yoğunlaştırmışlardır. Amaçları gerekli altyapı oluşturulduktan sonra Türkiye Cumhuriyeti’nden önemli taleplerde bulunmak ve bunları elde edebilmek için devletlerin ve dünya kamuoyunun desteğini almaktır. Böylelik-le bütün imkânlarını kullanarak 2015 yılında artık somut sonuçlar elde etmek peşindedirler. Yıllardan beri üç aşamalı bir plan söz konusudur. Önce Ermeni-lere soykırım yapıldığının kabul edilmesi sağlanacak, ardından tazminat talep-leri gündeme gelecek ve Türkiye Cumhuriyeti’nden tehcir sırasında Osmanlı Ermenilerinin geride bıraktıkları her türlü menkul (taşınır) ve gayrimenkul (taşınmaz) mallar karşılığında tazminat ödenmesi ya da özellikle arazilerin bu günkü mirasçılara iadesi edilmesi istenecektir. Son aşama ise toprak talebi olacaktır. Ermenistan’ın parçası olarak kabul ettikleri Doğu Anadolu’daki önemli miktardaki toprağın Ermenilere iade edilmesi sağlanacaktır. Bu plan doğrultusunda Ermeniler geçen yıllarda pek çok ülke parlamentosunun Er-menilere soykırım yapıldığını kabul etmesini, hatta aksini iddia edenlerin cezalandırılmasını öngören yasal düzenlemeler yapılmasını sağlamışlardır. Planın ikinci aşamasına uygun olarak yabancı devlet mahkemelerinde tazmi-nat davaları açılmaya başlanmıştır1. Bundan daha da önemlisi sevk ve iskâna * Bu metnin orijinal halidir. ** Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi 1 İlk olarak 29 Temmuz 2010’da Amerika’nın Los Angeles şehrinde Ermeni kökenli Amerika-

lı avukatlar Osmanlı İmparatorluğu döneminde tehcire tabi tutularak mallarına el konuldu-

Page 60: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|48|

tabi tutulan Ermenilerin mirasçıları olduklarını iddia eden kişiler Türk mah-kemelerinde açtıkları davalarda taşınmaz malların özellikle arazilerin kendile-rine iadesini istemişlerdir2. Sıra yavaş yavaş toprak taleplerine gelmektedir. Ayrıca Ermenilerin gerek yurt dışında gerekse ülke içinde açtıkları davaların sonuçları Türkiye Cumhuriyeti açısından son derece önemli olup, yeni sorun-lar ve sıkıntılar yaratma kapasitesine sahiptir.

Günümüzde Ermeniler birtakım taleplerde bulunurken çıkış noktaları Osmanlı Devleti’nin Ermeni tebaasına zulmettiği, hiçbir hak tanımadığı ve Müslüman halktan farklı bir konumda ikinci sınıf vatandaş oldukları tezidir. Özellikle son dönemde yapılan bir kısım çalışmalarda bu konuya ve sevk ve iskâna tabi tutulan Ermenilerin geride bıraktıkları mal varlıkları üzerine odak-lanıldığı görülmektedir. Ortaya atılan temel iddialardan birisi de sevk ve iskânın sadece siyasî hedeflerinin bulunmadığı, önemli amaçlarından birisinin de Osmanlı Devleti'nde sermayenin el değiştirmesini sağlamak olduğudur. Bu görüş sahiplerine göre sevk ve iskân yoluyla gayrimüslimlerin, bu çerçevede özellikle Ermeni burjuvazinin sahip olduğu büyük servet ekonomik durumu günden güne kötüleşen Müslüman Türklere aktarılmak suretiyle ekonomik dönüşüm sağlanmış ve ekonomideki homojenleştirmenin ilk adımı atılmıştır3.

ğunu iddia ettikleri Ermenilerin mirasçıları adına Türk Hükümeti ve iki Türk Bankasına (T. C. Merkez Bankası ve T. C. Ziraat Bankası) karşı tazminat davası açmışlardır. Garbis Davo-uyan ve Hrayr Tyrabian adına açılan davalara toplu dava niteliği kazandırılmaya çalışılmış-tır. Toplu dava türünde başlangıçta bir dava açılmakta, ilk davacı ile aynı durumda olan ki-şiler de bu davaya katılabilmektedir. Bu davada Ermenilerin ellerinden alındığı iddia edilen arazi, bina ve işyerlerine karşılık tazminat ve banka hesaplarındaki mevduatın iadesi isten-mektedir. Ayrıca Türkiye’deki müzelerde sergilendiklerini iddia ettikleri din ve sanat eserle-rinin iade edilmesi talep edilmektedir. Yine 2004 ve 2005 yıllarında ABD’de yaşayan Erme-nilerin mirasçıları hayat sigortası bedellerinin ödenmesi için sigorta şirketlerine dava açmış ve Ermeni cemaatini temsil eden örgütlere 37,5 milyon dolar sigorta tazminatı ödenmiştir. Davalarla ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. Ünal, Şeref (2013) ‘Ermenilerin Yabancı Devlet Mah-kemeleri ve Uluslararası Yargı Organlarında Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Vatandaşlarına Karşı Açtıkları Tazminat ve Ceza Davaları ve Hukuki Sonuçları’, Ufuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C: 1, S: 2, s. 36-42.

2 “Sarıyer Davası” bu konuda önemli bir örnektir. Sarıyer ilçesi Kireçburnu Mahallesi ve Sarıyer İlçesi Arabayolu Tarabya Mahallesindeki önemli miktardaki arsanın Osmanlı va-tandaşı olan Ohannes Marten Agopyan’a aid olduğu ve kendilerinin de onun mirasçısı ol-dukları gerekçesiyle Edward Nubar Agopyan, Bedros Mardiros Leon Agopyan ve Mary Anais Agopyan dava açarak hazine adına tescil edilen arsaların kendilerine iade edilmesini talep etmişlerdir. Yargı süreci sonunda Sarıyer 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 26 Şubat 2001 tarihli kararı ile taşınmazların hazine adına olan kaydının iptali ve davacılar Edward Nubar Agopyan, Bedros Mardiros Leon Agopyan ve Mary Anais Agopyan adına tapuya tesciline karar verilmiştir. Bir başka ifade ile bu araziler hazineden alınarak davayı açan üç kişiye ve-rilmiştir. Buna benzer örnekler çoğaltılabilir.

3 Bu görüşü savunanlar Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluşundan itibaren Müslüman-Türk unsurların sadece çiftçilikle ve askerlik başta olmak üzere kamu hizmetlerine girmekle ilgi-lendiklerini, gayrimüslimlerin ise 1856’ya kadar ‘cizye’ 1909’a kadar ‘bedel-i askerî’, 1914’ten sonra ise ‘amele taburları’ gibi uygulamalarla askerlik dışında tutulduklarını ve di-

Page 61: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|49|

Yukarıdaki iddiaları ortaya atanlar Emvâl-i Metruke Kanunlarının iş-levlerinden birisinin de Osmanlı Devleti’ndeki Hristiyan-Ermeni varlığını yok etmeyi kurumsallaştırmak olduğunu ileri sürmektedirler. Onlara göre bu ka-nunlar “(sözde) soykırımın” yapısal unsurlarıdır. Bu görüş sahipleri Osmanlı Devleti’nin Ermenilerin geride bıraktıkları mallarla ilgili ayrıntılı düzenleme-

ğer kamu hizmetlerine de giremediklerini savunmuşlardır. Bu nedenle gayrimüslimler de başka yolları kalmadığı için ticaret ve zanaata yönelmişlerdir. 18. yüzyıldan itibaren askeri alanda bir dizi başarısızlık sonucu durumları giderek kötüleşen Müslüman-Türk kesim de-ğişen dünya koşullarına ayak uydurarak zenginleşen gayrimüslimlerin servetlerine göz dikmişlerdir, Hür, Ayşe ‘Ermeni Mallarını Kimler Aldı?’, <http:/www.taraf.com.tr/ yazi-ler/ayse-hur/ermeni-mallarini-kimler-aldi/370>; Sevk ve İskândan sonra emvâl-i metrûke ile ilgili olarak yapılan hukukî düzenlemelerle mülk transferinin gerçekleştirildiği, Balkanlar ve Kafkasya’dan gelen Müslüman mültecilerin Ermenilerin geride bıraktıkları gayrimenkul-lerine yerleştirildiği, savaş sırasında Osmanlı askerlerinin ve Müslüman halkın ihtiyaçları-nın Ermeni mallarından sağlandığı, bu malların yeni okullar ve hapishaneler yapılmasında kullanıldığı, Müslüman burjuva sınıfı yaratmak için emvâl-i metrûke kullanılarak Köy İkti-sat Bankası, Milli İktisat Anonim Şirketi gibi anonim şirketlerin kurdurulduğu, Ermeni mallarının bir kısmının bu şirketler tarafından çok ucuza alınarak kısa süre içinde fahiş fi-yatlarla satıldığı (örneğin Kayseri’de 2.000 liraya alınan Ermeni mallarının kısa süre içinde 10.000 liraya satıldığı gibi) böylelikle Hristiyanlardan Müslümanlara sermaye transferi ya-pıldığı iddiaları son dönemde sıklıkla dile getirilmeye başlanmıştır, Dağlıoğlu, Emre Can ‘Kayseri’nin Gelişmesinde Emval-i Metrûke Vurgunu Çok Önemli Rol Oynuyor’, <http://www.agos.com.tr/tr/yazi/11043/kayserinin-gelismesinde-emval-i-metruke-vurgunu-cok-onemli-rol-oynuyor> Benzer görüşleri paylaşan başka yazarlar da Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı sırasında izlediği politikalarla Ermeni nüfusu kadim top-raklardan kazımak amacıyla ve bir daha geri dönmemeleri için mallarını tasfiye ederek Er-menilerin tüm varlıklarını adeta yağmaladıklarını ileri sürmektedirler. Bu mallardan idare-ciler, askerler, yerel eşraf ve boşalan bölgelere yerleştirilen mülteciler yararlanmışlardır. Bu iddialarda dikkat çeken nokta Ermeni mallarından nemalananların hep Müslümanlar özel-likle de Türkler olmalarıdır. Bu görüşü savunanlar kendi ifadeleriyle “sürgün edilen Erme-nilerin” geride bıraktıkları mal varlıkları ile ilgili yapılan hukukî düzenlemelerin ve uygula-maların hem gidenlerin bir daha geri dönmesinin düşünülmediğinin kanıtı olduğunu, hem de böylelikle sermaye transferinin gerçekleştiğini söylemektedirler. İddia sahipleri sevk ve iskânın gerçekleştiği sırada hükümette bulunan İttihat ve Terakki’nin Müslüman şirketlerin sayısını arttırmak, sınırlı sayıdaki potansiyel Müslüman sanayici ve girişimcileri sisteme dâhil etmek için anonim şirketlerin kurulmasını teşvik ettiğini savunmuşlardır. Bu amaçlar doğrultusunda Ermeni mülkleri bireysel müşterilere ve şirketlere ucuz fiyatlara aktarılmış, zanaatkârların ve köylülerin satın alabilmeleri için anonim şirketlerde küçük hisseler ayar-lanmıştır. Bu şirketlerin yabancılar tarafından alınmasını engellemek içinse hisse sahipleri-nin adlarına kaydedilmek zorunluluğu getirilmiştir. Sermayenin ve burjuvazinin Türkleşti-rilmesi projesi olarak adlandırılabilecek bu dönüşüm için merkezî hükümet gelişmeleri ve kat edilen mesafeyi yerel yetkililerin düzenli olarak rapor etmesi konusunda talimatlar ver-miştir. Bu iddialarla ilgili olarak özellikle bkz. Onaran, Nevzat (2010) Emvâl-i Metrûke Olayı Osmanlı’da ve Cumhuriyette Ermeni ve Rum Mallarının Türkleştirilmesi, İstanbul, Belge Yayınları; Akçam, Taner / Kurt, Ümit (2012) Kanunların Ruhu-Emvâl-i Metrûke Kanunlarında Soykırımın İzini Sürmek, İstanbul, İletişim Yayınları; Kaiser, Hilmar (2012) ‘1915-1916 Ermeni Soykırımı Sırasında Ermeni Mülkleri, Osmanlı Hukuku ve Milliyet Poli-tikaları’, İmparatorluk’tan Cumhuriyet’e Türkiye’de Etnik Çatışma, (Derleyen: Zürcher, E. J.), Ankara, İletişim Yayınları, s. 123-156, bu konudaki temel iddialar için özellikle bkz. s. 132-154.

Page 62: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|50|

ler yaptığını, çıkarılan kanun ve kararnamelerle mallarının ve/veya değerleri-nin Ermenilere geri verileceği esasına göre ilkeler tespit edildiğini kabul et-mekle birlikte, geri verme işlemi ile ilgili hiçbir hukuki metnin ortaya konul-madığı ve tüm sistemin Ermenilere “tek bir kıymık” bile vermemek üzere kurgulandığını savunmaktadırlar. Hatta bir adım daha ileriye giderek Emvâl-i Metruke konusunda yapılan hukuki düzenlemelerin Ermenilerin halâ bu mal-ların asıl sahipleri olduğu, dolayısıyla kendilerine iade edilmesi gerektiği tezi-nin temel dayanakları olduğunu söylemektedirler 4.

Bu tebliğ kapsamında bu iddiaları da aydınlatabilmek amacıyla konu iki ana başlık altında ele alınacaktır. Öncelikle Osmanlı Devleti’nde Ermenilerin hukukî statüsü ayrıntılı bir biçimde incelenecektir. Bu çerçevede ilk olarak Tanzimat öncesi dönemde Osmanlı tebaası olan Ermenilerin hukukî durumu ile ilgili bilgiler verilecektir. Ardından Tanzimat Fermanı, Islahat Fermanı, 1869 Tabiiyyet Kanunu ve 1876 tarihli Kanun-i Esasi’de yapılan düzenleme-lerle ortaya çıkan değişiklikler gözden geçirilecektir. İkinci olarak ise 1915’te sevk ve iskâna tabi tutulan Osmanlı Ermenilerinin geride bıraktıkları ve emvâl-i metruke olarak adlandırılan mallarla ilgili ilk hukukî düzenlemeler ele alınacaktır. Emvâl-i Metruke konusunda otuza yakın düzenleme bulunduğu için bu tebliği kapsamında konuya bir giriş niteliğinde olmak üzere sadece 1915 yılında yapılan üç ana düzenleme incelenecektir. Tüm bu konular ele alınırken tamamen objektif ve bilimsel akademik kriterler çerçevesinde ve hukukî bakış açısıyla konuya yaklaşılma gayreti içinde olunacaktır.

I. TANZİMAT ÖNCESİ DÖNEMDE ERMENİLERİN HUKUKİ STA-TÜSÜ

Bilindiği üzere altı yüzyıl varlığını sürdüren Osmanlı İmparatorluğu çokuluslu bir devlet olmuştur. Çok geniş topraklara sahip olan devlet bir yan-dan bütün Balkan coğrafyasına hâkim olup, Avrupa’da önemli bir konum elde etmişken, diğer yandan Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da da topraklara sahiptir. Farklı coğrafyalardaki topraklara hükmetmesinin doğal bir sonucu olarak farklı etnik kökenlere, dinlere ve mezheplere mensup insanlardan oluşan bir Osmanlı tebaası5 ortaya çıkmıştır.

4 Akçam/Kurt, s. 13, 22. 5 Bugünkü anlamda vatandaşlık kavramı Osmanlı Devleti’nde “1869 Tabiiyyet Kanunu” ile

yani Tanzimat döneminde ortaya çıkmıştır. Bu nedenle yanlış kavramlar kullanmamak adı-na bu tarihe kadar Osmanlı halkı anlamında “tebaa” kavramı kullanılacaktır.

Page 63: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|51|

Osmanlı hukuk sistemi şer’i hukuk (İslam Hukuku) ve örfi hukuk (pa-dişah ve Divân-Hümayun tarafından yapılan hukuki düzenlemeler) olmak üzere iki ana parçadan oluşmaktadır. Diğer İslam Devletlerinde olduğu gibi Osmanlı Devleti’nde de gayrimüslimlerin hukuki statüsü ile ilgili düzenleme-ler tamamen İslam Hukuku’nun bu konuda koyduğu kurallara uygun olarak şekillenmiştir. Ermeniler de Osmanlı Devleti’nin gayrimüslim tebaası içinde yer aldığı için bu düzenlemeler onlar için de geçerli olmuştur. İslam Hukuku İslam ülkesi vatandaşı olan gayrimüslimleri “zimmî” kavramıyla tanımlamış, Osmanlı Devleti de gayrimüslim tebaası için aynı ismi benimseyerek, resmi belgelerde bu kavramı kullanmıştır.

Zimmî kelimesi ant, güvenlik, söz verme anlamlarına gelen zimmet söz-cüğünden gelip, İslâm egemenliği altına girerek İslâm topraklarında sürekli olarak yaşama hakkını elde eden gayrimüslimlere zimmî denmiştir6. Zimmî statüsüne girmek başta ancak ehl–i kitaplar için söz konusudur. Yani Hristi-yanlar ve Yahudiler zimmi statüsüne girebilmişlerdir. Sonradan Mecusiler, Budistler ve Hindulara da zimmî olma hakkı verilmiştir.

Bir ülke İslâm devleti hâkimiyetine geçtiği zaman burada bulunan gay-rimüslimler Müslümanlığı kabul etmezlerse İslâm devletiyle bir anlaşma yapa-rak, bu anlaşmadaki esaslar dâhilinde eski yurtlarında yaşamaya devam edebi-lirler. Yani zimmî statüsünü kazanabilmek için gayrimüslimlerin İslâm devle-tiyle bir zimmet anlaşması yapmaları gerekir ve bu sözleşme ebedidir, süreyle kısıtlanamaz7.

Zimmet anlaşması bu sözleşmeyi yapan taraflara (yani devlet ve gayri-müslimlere) karşılıklı hak ve sorumluluklar yükler. Devlet gayrimüslimlere İslâm toplumunda yaşama izni ve can, mal ve namuslarını koruma sözü verir. Bunun anlamı bir Müslümanın bir gayrimüslimi öldürmesi durumunda bir Müslümanı öldürmüş gibi cezalandırılmasıdır. Zimmîlerin malları da haksız fiillere karşı korunur8. Yine zimmet anlaşması ile din ve vicdan hürriyetleri güvence altına alınır. Din değiştirmeye zorlanamayacakları gibi yaşadıkları 6 Bozkurt, Gülnihal (1987) ‘İslâm Hukukunda Zimmîlerin Hukukî Statüleri’, Dokuz Eylül

Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Kudred Ayiter Armağanı, C: III, S: 1–4, s. 117; Ka-raman, Hayreddin (1986) Mukayeseli İslâm Hukuku, C: 3, İstanbul, Nesil Yayınları, s. 234.

7 Cin, Halil / Akyılmaz, Gül (2013) Türk Hukuk Tarihi, Konya, Sayram Yayınları, s. 197. 8 Hatta Hanefî hukukçulara göre şarap, domuz gibi Müslümanlar bakımından hukukî değere

sahip (mütekavvim) bir mal olarak kabul edilmeyen ve bu sebeple haksız fiillere karşı ko-runmayan mallar gayrimüslimler bakımından mütekavvim kabul edilerek haksız fiile karşı korunmaktadır.

Page 64: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|52|

yerde daha önceden mevcut ibadethanelerine Müslümanlar el süremez9. Dev-letin sağladığı bu hak ve özgürlüklere karşılık gayrimüslimler de iki konuda söz verirler. Bunlar Müslümanlardan alınmayan bazı vergileri ödemek ve is-tisnalar dışında İslam Hukuku hükümlerine tabi olmaktır.

Zimmî kavramının ilk kaynağı olarak Medine Anayasası gösterilmekte-dir. Medine Anayasasının 25. maddesinde “Yahudilerin dini kendine, Müslü-manların dini de kendilerinedir” denilmek suretiyle gayrimüslimler için din ve vicdan hürriyeti açık biçimde ortaya konulmuştur10. Hz. Muhammed’in Nec-ran ahalisine gönderdiği ve onlara emân verdiği mektup da zimmet akdinin ilk örneğidir11.

Osmanlı Devleti’nde de gayrimüslimlerle dolayısıyla zimmi tebaa için-deki bir grubu teşkil eden Ermenilerle ilgili düzenlemeler İslam Hukuku ku-rallarına göre gerçekleştirilmiştir. Bu çerçevede Osmanlı Devleti’nde Ermeni-ler din ve vicdan hürriyetinin gereği olarak aile hukuku (evlenme, boşanma gibi) alanında kendi dini hukuklarına tabi olmuşlardır. Nikâh akdi ve boşan-ma konusundaki davalarına kendi dini kurallarına göre yargılama yapıp, hü-küm verecek “Cemaat Mahkemeleri’nde bakılmıştır. Bu mahkemelerde her dinin kendi din adamları hâkimlik yapmıştır. İlgili kural gereğince Ermeni tebaanın evlenme, boşanma ve miras davalarına da kendi cemaat mahkemele-rinde bakılmıştır. Ancak Müslüman erkeklerin gayrimüslim kadınlarla evlen-meleri mümkün olduğu için Müslüman bir erkek Ermeni tebaadan bir kadınla evlenirse, evlenme ve boşanma konusunda İslam Hukuku kuralları uygulana-cağından hukuki bir problem ortaya çıktığı zaman davaya Şer’iyye Mahkeme-si’nde bakılacaktır12. Osmanlı Devleti’nde diğer zimmi gruplar gibi Ermenilere de kendi aralarındaki evlilik ve boşanma ile ilgili hukuki sorunları cemaat mahkemelerine götürmeleri hakkı tanınmakla birlikte, bu durum mutlak bir zorunluluk değildir. Davanın tarafları aralarında anlaşırlarsa Şer’iyye Mahke-melerine de başvurma hakları vardır. Bu durumda kendilerine İslam Hukuku

9 Bozkurt, Gülnihal (1989) Alman–İngiliz Belgelerinin ve Siyasi Gelişmelerinin Işığı Altında

Gayrimüslim Osmanlı Vatandaşlarının Hukuki Durumu (1839–1914), Ankara, Türk Tarih Kurumu Yayınları, s. 8; Bozkurt (1987), s. 124–125.

10 Aydın, Mehmet Akif (1996) ‘Eski Hukukumuzda Gayrimüslimlerin Din ve Vicdan Hürri-yeti’, İslâm ve Osmanlı Hukuku Araştırmaları, İstanbul, İz Yayıncılık, s. 230.

11 Ebu Yusuf, (1982) Kitâb’ül Haraç, (Mütercim Mehmet Ataullah Efendi, Sadeleştiren: Kara-kaya, İsmail), Ankara, Akçağ Yayınları, s. 195–196.

12 Cin/Akyılmaz, s. 204-205; Akyılmaz, Gül (2001) ‘Tanzimat’tan Önce ve Sonra Gayrimüslimle-rin Hukuki Statüsü’, Yeni Türkiye Ermeni Sorunu Özel Sayısı, Y: 7, S: 38, Ankara, s. 675.

Page 65: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|53|

kuralları uygulanacaktır. İlgi çekici olan nokta aralarında Ermenilerin de bu-lunduğu gayrimüslimler zaman zaman evlenme ve boşanma konusundaki davalarını Cemaat Mahkemesi yerine Şer’iyye Mahkemesine götürmeyi tercih etmişlerdir13.

Osmanlı Devletinde zimmîlerin kendi aralarındaki miras meseleleri ve miras paylaşımı İslâm Hukuku ilkeleri doğrultusunda mensup oldukları dinin kurallarına göre halledilmiş, bu konuda çıkan hukukî problemler Cemaat Mahkemelerinde çözümlenmiştir. Bir başka ifade ile Ermeniler arasındaki miras taksimi veya bu konuda aralarında ortaya çıkacak problemlerde kendi dinlerinin getirdiği kurallar geçerli olmuştur. Tıpkı evlenme ve boşanma dava-larında olduğu gibi dilerlerse Şer’iye Mahkemelerine de başvurabilmişlerdir 14.

Gayrimüslimler açısından İslâm miras hukukunun getirdiği en önemli kısıtlama din ayrılığının bir miras engeli olarak kabul edilmesi ve bunun so-nucunda zimmîlerle Müslümanların birbirlerine mirasçı olamamalarıdır. Bu sebeple örneğin Ermeni bir kadınla evli olan Müslüman erkek ile karısı ara-sında mirasçılık ilişkisi kurulamaz. Yani Ermeni bir kadınla evli olan Müslü-man erkek ne karısına miras bırakabilir, ne de ona mirasçı olabilir. Bir Müs-lüman erkekle bir zimmî kadının evliliğinden doğan çocuklar babalarının dininden sayıldıklarından anneleri ile miras bağları yoktur. Bu durumda Er-meni bir kadınla Müslüman bir erkeğin evliliğinden dünyaya gelen çocuklar din ayrılığı nedeniyle anneleri öldüğü zaman onun mirasından pay alamaya-cakları gibi, Ermeni anne de çocuklarına mirasçı olamaz.

Borçlar ve Ticaret Hukuku alanında gayrimüslimler İslam Hukuku ku-rallarına tabi olup, Müslümanlarla aynı haklardan yararlanmışlardır. Bu çer-çevede Osmanlı tebaası olan Ermeniler mülkiyet hakkına sahiptirler. Menkul (taşınır) ve gayrimenkul (taşınmaz) her türlü malın mülkiyetine sahip olabil-mişler, zimmet anlaşması ile malları İslâm Devleti’nin teminatı altına alınmış, mallarına yönelik saldırılar Müslümanların mallarına yönelik saldırılarla bir tutulmuş ve defedilmeye çalışılmıştır15. Yine zimmi statüsünde olan Ermeniler

13 Bu konudaki şer’iyye sicili örnekleri için bkz. Akyılmaz (2001), s. 675, dipnot, 33. 14 Ayrıntılı bilgi ve örnekler için bkz. Akyılmaz (2001), s.675-676; Cin/Akyılmaz, s. 206-207. 15 Kuyumcu esnafından zimmî Bogos’un mücevheratını hile ile dolandırarak kaçan Yorgancı

esnafından Emin ile zevcesinin Girit’te tutulup marifeti şer’i ile eşyasının tespit edilerek İs-tanbul’a getirildiği, eşyaların sahibine teslim edildiğine dair Divân–ı Hümayun Çavuş’u Mustafa’nın arzı BOA, CTA, No: 584, t: 19/5/ 1236 (1820).

Page 66: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|54|

tıpkı Müslümanlar gibi tam eda ehliyetine (fiil ehliyeti) sahip oldukları için her türlü hukuki işlemi gerçekleştirebilmişlerdir.

Gayrimüslimler zimmet anlaşması uyarınca ceza hukuku alanında bazı ufak istisnalar dışında İslâm Ceza Hukuku hükümlerine tabidirler. Ayrıca canları ve vücut bütünlükleri koruma altına alınmıştır. Bir Ermeni’yi (zimmi-yi) öldüren ya da yaralayan kişi tıpkı bir Müslümana karşı bu suçları işlemiş gibi cezalandırılır. Osmanlı Ceza Hukuku ilkelerine göre gayrimüslimlere ceza hukuku alanında birkaç ufak istisna tanınmıştır. Bunlardan ilki içki içme su-çunda karşımıza çıkmaktadır. İçki içme suçunu işleyen bir Müslümana 80 sopa vurulurken, gayrimüslimlere (dolayısıyla Ermenilere de) kendi dinleri içki içmeyi yasaklamadığı için bu ceza uygulanmamıştır. Yine İslam-Osmanlı Ceza Hukuku’na göre evli Müslümanlara zina suçu işledikleri zaman taşlana-rak öldürülme (recm) cezası verilirken, evli gayrimüslimler örneğin bir Erme-ni bu suçu işlerse çok ağır olan bu ceza verilmez.

Zimmet anlaşmasıyla devlet gayrimüslimlere sınırları çok geniş bir din ve vicdan hürriyeti tanımıştır. Bu nedenle Osmanlı Devleti’nin gayrimüslim tebaasından olan Ermeniler de bu hürriyetten yararlanmışlardır. Din ve vic-dan hürriyeti kapsamında “İnanç Hürriyeti ”ne sahip oldukları için kendi inançlarını koruyup, ifade edebilmişler, İslâm ülkesindeki gayrimüslimlere Müslüman olmaları için herhangi bir baskı yapılmamıştır. “Dini Ayin ve İba-det Hürriyeti” kapsamında gayrimüslimlere dini inançlarının gereğini yerine getirme, ibadet ve ayinlerini serbestçe yapabilme imkânı tanınmıştır16. Bu hürriyet kapsamında ibadet ve ayinlerin yapıldığı mabetleri korunmuştur. “Öğretim ve Eğitim Hürriyeti” ile zimmîler dini inançlarını çocuklarına ser-bestçe öğretebilmiş ve dini eğitim verebilmişlerdir. Hukuki ve yargısal özerklik de din ve vicdan hürriyeti kapsamında değerlendirildiği için daha önce de değindiğimiz gibi aile hukuku, miras hukuku gibi belli konulardaki davalarına mensup oldukları dinin kurallarına göre kendi cemaat mahkemeleri bakabil-miştir. Osmanlı Devleti’nin zimmi tebaası içinde yer aldıkları için Ermeniler de aynı hak ve hürriyetlerden yararlanmışlardır17.

Osmanlı Devleti’nde din ve vicdan hürriyeti ile ilgili olarak en fazla üze-rinde durulan konu zimmîlere ait ibadethanelerin tamiri ve yenilerinin inşa 16 Ancak bu konuda bazı ufak sınırlandırmalarda getirilmiştir. Mesela namaz vaktinde çan

çalmanın yasaklanması gibi. 17 Cin/Akyılmaz, s. 210-213; Akyılmaz (2001), s. 678-679; Aydın, Mehmet Akif (1999) Türk

Hukuk Tarihi, İstanbul, Beta Basın Yayın Dağıtım, s. 148-150; Aydın (1996), s. 231-233.

Page 67: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|55|

edilmesi olmuştur. İslâm hukuku kuralları gereğince tamir ve yeni ibadetha-nelerin inşası için devletten izin alınmasının yanı sıra hukuki meşruluğu sağ-lamak için devrin şeyhülislâmından da fetva istenmiştir18. Bu fetvaların bir kısmında ahalisi tamamen Hıristiyanlardan oluşan yerleşim birimlerinde kili-se yapmak isteyen zimmîlere şer’an engel olunamayacağı, Müslümanlarla zimmîlerin karışık olarak yaşadıkları yerlerde inşa edilen kiliselerin ise yıktırı-labileceği belirtilmiştir19.

Yukarıda üzerinde durulduğu gibi zimmi statüsündeki gayrimüslimler dolayısıyla Ermeniler Osmanlı Devleti’nde önemli haklara ve güvencelere sahip olmakla birlikte devletin ana unsuru olan Müslümanlardan farklı olduk-larını vurgulamak adına bazı konularda Müslümanlarla hukuken eşit değiller-dir20. Bu alanlardan ilki vergiler konusunda olmuştur. Zimmet anlaşmasını

18 Harap olan kiliselerin aslına bir ilave yapılmadan tamirinin caiz olduğuna dair Şeyhülislâm

Mustafa Asım Efendi’nin fetvası, BOA, HHT, No: 36351 A t: 1248 (1832) ve No: 36353 – B, t: 1250 (1834); İslâm memleketlerinde Yahudi havralarının tamirinin şer’an caiz olduğuna dair Şeyhülislâm Mustafa Asım Efendi’nin fetvası, BOA, HHT, No: 36351 – B ve C, t: 1248 (1832); İzni Sultanî ile bir köyde sakin olan Hıristiyanların yapmak istedikleri kilisenin en-gellenmesinin şer’ân gerekli olmadığına dair Şeyhûlislâm Mustafa Asım Efendi’nin fetvası. BOA, HHT, No: 36351 – B t: 1248 (1832); Karacaşehir’deki Meryem Ana Ermeni kilisesinin “vaz–ı kadimi üzere” tamirinin şeriata uygun olduğuna dair fetva, BOA, HHT, No: 36293, t: 1240 (1824).

19 Ahalisi zimmîler olan bir cezirede kefereden bir taife izn–i sultaniyle sakin olduklarında cezire–i mezburede kinise ihdas itmek murad eyleseler şer’an men olunurlar mı? El–cevâb: OLUNMAZLAR; Ahalisi müslimin ve kefere olan beldenin keferesi belde içinde kinise ih-das eyleseler hâkim kilise–i merkumeyi hedme kâdir olur mu? El–cevâb: OLUR, Fetevây–ı Ali, s. 170–171; Konu ile ilgili ayrıntılı bilgi ve fetva ve arşiv belgesi örnekleri için bkz. Ko-yuncu, Nuran (2014) Osmanlı Devleti’nde Gayrimüslimlerin Din ve Vicdan Hürriyetleri Bağlamında Mâbedlerinin Hukuki Statüsü, Ankara, Adalet Yayınevi, s. 73-132.

20 Burada önemle vurgulanması gereken nokta 1789 Fransız İhtilali’ne kadar Avrupa’nın da eşitlik kavramından haberdar olmamasıdır. İlk olarak Amerikan İhtilali sırasında 1776 yı-lında yayınlanan Virginia Haklar Bildirgesi’nde ve Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi’nde eşitlik kavramından bahsedildiği görülmektedir. Eşitlik Fransız İhtilali’nin temel kavramla-rından biri olarak Fransız İnsan ve Vatandaşlık Hakları Bildirgesinde başrolü oynayınca Kı-ta Avrupası kanun önünde eşitlik ilkesi ile tanışmıştır. Bildirgenin ilk maddesinde insanla-rın hukuken özgür ve eşit doğdukları ve öyle kaldıkları, sosyal ayrılıkların genel (kamusal) yarara dayanmadıkça söz konusu olamayacağı belirtilmektedir. Altıncı maddede “kanun önünde eşitlik” ilkesine vurgu yapılarak, yasa ister koruyor, isterse cezalandırıyor olsun her-kes için aynı olmalıdır denmiştir. Yasa nazarında eşit olan tüm yurttaşlar yeteneklerine göre ve erdem ve yetenekleri dışında hiçbir başka ayrım yapılmaksızın tüm kamusal rütbe, ma-kam ve işlere eşit olarak uygun bulunacaklardır. Tüm Avrupa’nın eşitlik kavramından ha-bersiz olduğu bir dönemde Osmanlı Devleti’nde de bu ilkenin bilinmemesi gayet doğaldır. Osmanlı Devleti aslında 1856 Islahat Fermanı ile müslim-gayrimüslim eşitliği tam anlamıy-

Page 68: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|56|

kabul ederek diğer gayrimüslim gruplar gibi Ermeniler de Müslümanlardan alınmayan bazı vergileri ödemeyi kabul etmişlerdir. Bu vergilerden cizye ve haraç şer’i yani İslam Hukuku’nun öngördüğü vergilerdir. Cizye vergisi asker-lik yapabilecek yaştaki ve özellikteki gayrimüslim erkeklerden alınmıştır. Ciz-yenin miktarı belirlenirken, mükelleflerin mali durumu dikkate alınmıştır21. Örneğin Sadrazam Köprülü Fâzıl Mustafa Paşa zamanında zenginlerden (â’lâ) dörder, orta hallilerden (evsât’ül hal) ikişer, yoksullardan (ednâ) birer şerifî22 altın alınması emredilmiştir. Haraç vergisi ise toprak sahibi gayrimüslimler-den toplanmıştır. Harac-ı muvazzaf ve harac-ı mukaseme olmak üzere iki kısımdan oluşan haraç vergisi Müslüman toprak sahiplerinden alınan öşür vergisine göre daha ağır bir vergidir23. Osmanlı Devleti ayrıca gayrimüslimler-den işpence resmi başta olmak üzere birtakım örfi vergiler de toplamıştır24. Zimmi tebaa içinde yer alan Ermeniler de cizye, haraç ve gayrimüslimlerden alınan örfi vergileri ödemişlerdir. Bu açıdan bakıldığında diğer zimmi gruplar gibi Ermenilerin de Müslüman tebaaya oranla daha ağır bir vergi yükü altında olduğu söylenebilir. Öte yandan haraç vergisinin varlığı ve konu ile ilgili ay-

la sağlanıncaya kadar adalet kavramından yararlanarak aradaki boşluğu doldurmaya çalış-mıştır. Bu nedenle gayrimüslimler, köleler, kadınlar gibi hukukî açıdan eşit olmayan gruplar için özel hukukî statüler belirleyerek, titizlikle bu kurallara uymaya çalışmak suretiyle adale-ti gerçekleştireceğini düşünmüştür.

21 İki çeşit cizye olduğu unutulmamalıdır. Bunlardan ilki maktu cizye olup, gayrimüslimlere ait topraklar fethedildiği zaman belirlenen sabit miktardaki cizye vergisidir. Bazı bölgeler-den maktu cizye vergisi alınmıştır. Ale’r-ruus cizye ise herkesin malî durumu gözetilerek adam başına tarh olunan cizye vergisidir, Sayın, Abdurrahman Vefik (1999) Tekâlif Kava-idi (Osmanlı Vergi Sistemi), (Transkripte eden Özkan, Hakan), Ankara, Maliye Bakanlığı Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Yayınları, s. 21-22.

22 Şerifî altın 320 akçe kıymetindedir. Dolayısı ile zenginler yaklaşık 1280, orta halliler 640, mali durumu iyi olmayan gayrimüslim erkekler ise 320 akçe cizye vergisi ödeyeceklerdir. Bu miktar devlet hazinesi için önemli bir gelir teşkil ederken, gayrimüslimler için de oldukça ağır bir vergi yükü getirdiği söylenebilir, Sayın, s. 42-43.

23 Harac-ı muvazzaf arazinin büyüklüğüne göre toplanırken, harac-ı mukâseme ürün üzerin-den alınmıştır. Harac-ı mukâsemenin miktarı arazinin verimine göre değişmiş, 1/10’dan ½ kadar değişen oranlarda toplanmıştır. Toprak sahibi Müslüman halktan alınan öşür vergi-sinin toprağın verimi ne olursa olsun 1/10’u geçmediği düşünülürse gayrimüslim statüsün-deki Ermenilerin daha ağır bir vergi yükü altında olduğu söylenebilir. Ayrıca öşür vergisi yılda bir kez toplanırken, harac-ı mukâseme o topraktan yılda kaç kez ürün alınıyorsa o ka-dar kez alınmıştır, Cin/Akyılmaz, s. 213; Cin, Halil (1987) Mirî Arazi ve Bu Arazinin Özel Mülkiyete Dönüşümü, Konya, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, s. 23- 27.

24 Örfi vergiler İslam Hukukunda olmayıp, Osmanlı Devleti’nin koyduğu vergilerdir. Örfi bir vergi olan işpençe resmi hem şehirde hem de kırsal alanda yaşayan gayrimüslimlerden za-mana ve yere göre miktarı değişiklik gösterse de genellikle 25 akçe olarak toplanmıştır.

Page 69: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|57|

rıntılı düzenlemeler giriş bölümünde üzerinde durulduğu gibi sadece Müslü-manların çiftçilik yaptığı, Ermenilere bu imkânının tanınmadığı gibi iddiala-rın da hukukî temellerinin olmadığını göstermektedir.

Osmanlı Devleti’nde İslam Hukuku kuralları çerçevesinde gayrimüslim tebaa ile ilgili olarak getirilen önemli kısıtlamalardan birisi de şahitlik konu-sunda olmuştur. Gayrimüslimler evlenme, boşanma ve miras davalarına men-sup oldukları dinin kurallarına göre bakan Cemaat Mahkemelerinde şahitlik yapabilmişlerdir. Ancak Müslümanlara karşı gayrimüslimlerin şahitliği kabul edilmemiştir. Bu nedenle Şer’iyye Mahkemelerinde şahitlik yapamamışlardır. İslam-Osmanlı Hukukuna göre bir davada taraflardan biri Müslümansa şahit-lerin de Müslüman olması gerekir25. Bu nedenle Ermenilerin de taraflardan birinin Müslüman olduğu davalarda şahitliği kabul edilmemiştir26.

İslam Hukuku ve Osmanlı Devleti’nde gayrimüslimlerle ilgili olarak ge-tirilen en önemli kısıtlama belki de siyasî ve idarî haklar konusunda olmuştur. İslam Hukuku ve Osmanlı Devleti’nde siyasi haklar denildiği zaman anlaşılan sadece seçme seçilme hakkı değil, aynı zamanda kamu hizmetine girebilme (daha basit bir ifade ile devlet memuru olabilme) hakkıdır. Konuya sadece seçme seçilme hakkı olarak baktığımız zaman I. Meşrutiyet’e kadar Müslüman tebaanın dahi siyasi haklarının olmadığı bir ortamda zimmîlerin de seçme ve seçilme haklarının olmamasının doğal olduğu söylenebilir. Ancak konuya daha geniş açıdan yaklaştığımızda zimmî tebaa dolayısıyla Ermeniler için çok önemli bir kısıtlamayla karşılaşırız. Osmanlı Devleti’nde gayrimüslimler 1856 Islahat Fermanı’na kadar olan süreçte İslam Hukuku kuralları gereğince gay-rimüslim kimliklerini koruyarak devlet hizmetinde yer alamamışlardır27. Bu

25 Heffening, W. “Şâhid”, İslam Ansiklopedisi, C. XI, İstanbul, Milli Eğitim Bakanlığı Yayın-

ları, s. 282; Fahreddin Atar, (1991) İslâm Adliye Teşkilatı, Ankara, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, s. 197; Karaman, 303–304; Cin/Akyılmaz, s. 207-208; Akyılmaz (2001), s.676-677.

26 Umum İslâm ve Hıristiyan tebaanın rahat yaşamaları ve kazalarda cürüm ve cinayet irtikâp edenlerin suihalleri hakkında yapılacak ihbarların “doğru sözlü Müslimlerin şahadetleriyle hakikati tebeyyün etmedikçe” İstanbul’a bildirilmemesi istenmektedir. BOA, CTA, No: 1927, 22 M 1212 (1797).

27 Bu konudaki tek istisna Fenerli Rumlar olmuştur. Fenerli Rumlar çok özel bir örnektir ve kendine özgü bir dinamiği vardır. Fenerli Rumlar (İstanbul’un Fener semtinde oturdukları için böyle isimlendirilmişlerdir) Osmanlı devlet teşkilatı içinde ayrı bir gelişim çizgisi oluş-turmuşlardır. Bu, gayrimüslim kimliğini kaybetmeden İtalya’da bir üniversiteye gitmekle başlayan, dil oğlanlığı ve Eflâk–Boğdan voyvodalarının Bâb–ı Âli’deki kapı kâhyalığı ile sü-ren ve Divân–ı Hümayun Tercümanlığı ve Eflâk–Boğdan voyvodalığı ile sona eren süreçtir.

Page 70: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|58|

çerçevede bir Osmanlı Ermeni’sinin asker olması, hâkimlik yapabilmesi ya da sıradan bir kâtip (memur) olması mümkün değildir. Zimmîler doğrudan aske-re alınmamakla birlikte askeri inzibat görevi yapan Voynuk, Martolos, Eflak, Derbentçi gibi görevliler gayrimüslimler arasından seçilmiştir. Ayrıca donan-mada kürekçilik yapmışlar, baruthanenin korunması görevi zimmî ailelere verilmiştir28. Özellikle Ermeniler ve Fenerli Rumlar resmi ya da yarı resmi pozisyonlarda devlete hizmet etmişlerdir. Ancak Müslümanlarla karşılaştırıl-dığında sayıları son derece azdır29. Tanzimat Fermanı öncesinde Osmanlı Devleti’nde Ermeni Amira sınıfı30 mensupları sarraflık ve tüccarlık (bezirgân-

Özellikle Divan Tercümanları yabancı elçiliklerden gönderilen resmi yazıları tercüme etme-leri, sultan, sadrazam ve reis–ül küttab’ın yabancı elçileri kabullerinde hazır bulunarak ter-cümeleri yapmaları sebebiyle bir süre sonra Osmanlı dış politikasını da ellerinde tutmaya başlamışlardır. Yabancı devletlerin temsilcileri Osmanlı Devleti ile ilişki kurmak için önce Divan Tercümanı ile temasa geçmek zorunda kalmışlardır. Fenerli Rumlar dışında gayri-müslimlerin kendi kimliklerini koruyarak devlet hizmetinde yer alamamalarının yarattığı boşluk Fatih döneminden itibaren devşirme sisteminin temelini oluşturduğu kul sistemi ile doldurulmaya çalışılmıştır. Devşirme usulü ile toplanan Hristiyan çocuklar kimlik değişi-mine uğratılarak Müslüman ve Türk kimliğine göre yetiştirilmiştir. Ardından kul sistemi çerçevesinde başta veziri azamlık olmak üzere üst seviyedeki devlet adamlarının büyük bö-lümü kullar arasından seçilmiştir. Kul sistemi hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Cin/Akyılmaz, s. 128-133; Mumcu, Ahmet (1985) Osmanlı Devleti’nde Siyaseten Katl, An-kara, Birey ve Toplum Yayınları, s. 62 v.d.

28 Akyılmaz, Gül (2003) ‘Osmanlı Devleti’nde Zimmilerin Siyasi ve İdari Hakları ve Tanzimat ve Islahat Fermanlarının Getirdiği Yenilikler’, Dünden Bugüne Türk Ermeni İlişkileri, (Edi-törler: Bal, İdris / Çufalı, Mustafa), Ankara, Nobel Yayınları, s. 95.

29 Findley, Carter V. (1982) ‘The Acid Test of Ottomanism: The Acceptance of Non–Muslims in the Late Ottoman Bureaucracy’, Christians and Jews in the Ottoman Empire The Functi-oning of a Plural Society, (Edited by: Braude, Benjamin / Lewis, Bernard), V: I, New York, The Central Lands, Holmes&Meıer Publishers, s. 340.

30 Amira Arapça kökenli bir kelime olup, prens veya kumandan anlamına gelmektedir. Bu terim Ermeniler tarafından topluluğun mali açıdan güçlü liderlerini ifade etmek için kulla-nılmıştır. Amiralar özel çıkarlara ve bakış açısına sahip olmaları nedeniyle bir sınıf olarak kabul edilmişlerdir. Terimin ilk kez 1559 tarihinde kullanıldığı zannedilmektedir. Amiralar hem kendi cemaatleri içinde büyük nüfuza sahip olmuşlar hem de Osmanlı yönetimi ile ya-kın ilişki içine girmişlerdir. Amira sınıfının üyeleri için hoca, çelebi, mahdesi gibi unvanlar kullanılmıştır. 1750 özellikle 1780’lerden sonra Amira kavramının daha sık kullanıldığı gö-rülmektedir. Osmanlı Devleti’nde Amira ailelerin sayısının 165 olduğu, bunların yaklaşık yarısının İstanbul’a Eğin’den (günümüzde Kemaliye adını alan Erzincan’ın ilçesi olup, Os-manlı döneminde Malatya’ya bağlı idi) göç ettiği belirtilmektedir. Amiraların geri kalanları ise Van, Sivas ve daha az bir kısmı ise İran’dan gelmiştir. Bir kısmı ise doğma büyüme İs-tanbulludur. Farklı yerlerden de gelseler bu Ermenilerin en önemli ortak özelliği başlangıçta küçük bir sermayeye sahipken (sermayelerini yatırdıkları alanlar farklı olsa da) bunları mümkün olan en iyi alanlara yatırmış olmalarıdır. Eğin’den gelenler genellikle sarraf, Van’dan gelenler kuyumcu, diğerleri ise girişimci-tüccar olmuşlardır. Dadyanlar, Balyanlar,

Page 71: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|59|

lık) gibi iki önemli fonksiyonu yerine getirmişlerdir. Tüccar Ermeniler sarayın ve ordunun ihtiyacını karşılayacak her türlü malı satarlarken, sarraflar da Os-manlı ekonomisinde özel bir yer tutmuşlardır. Miri arazide iltizam sistemine geçilmesiyle birlikle önemleri daha da artmıştır. Miri araziden vergi toplama hakkını almak isteyen mültezimlerden, bir sarraftan (banker) garanti mektubu getirmesi istenmiştir ve devlet, devlet hazinesine olan borcundan dolayı mül-tezimi değil, kredi veren sarrafı sorumlu tutmuştur31.

Ermeniler 17. Yüzyıldan başlayarak devlet hizmetine de girmeye başla-mışlardır. Özellikle birtakım saray hizmetleri Ermeniler tarafından yürütül-müştür. Örneğin bezirgânbaşılık, kilercibaşılık, kuyumcubaşılık, elbise odası-nın sorumluluğu, saray terziliği, mimarbaşılık ve saray inşaat memurluğu, padişahın şahsi hazinesinin yönetimi (Enderun Hazinesi), gibi görevlere ge-nellikle Amira sınıfına mensup Ermeniler: tayin edilmişlerdir32. Ayrıca Barut-çubaşı ve Darphane Emini hep Ermeniler arasından seçilmiştir. 19. Yüzyılda İstanbul ve taşradaki fabrikaları kurma görevi de Ermenilere verilmiştir. 1821 yılında Yunan isyanı çıkıp Rumlara güven duyulmayınca Divan-ı Hümayun Tercümanlığında bir süre Ermenilerden istifade edilmiştir33. Ayrıca III. Selim döneminden itibaren karşılıklı diplomasiye geçilince yurt dışına gönderilen Osmanlı elçilerinin yanına Rumlarla birlikte Ermeniler de tercüman olarak verilmişlerdir.

Bezciyan’lar gibi son derece meşhur ve etkili Ermeni aileler Amira sınıfına mensup olmuş-lardır. Barsoumian, Hagob (1982) ‘The Dual Role of the Armenian Class within the Ot-toman Government and the Armenian Millet (1750-1850)’, Christians and Jews in the Ot-toman Empire The Functioning of a Plural Society, (Edited by: Braude, Benjamin / Lewis, Bernard), V: I, New York, The Central Lands, Holmes &Meiers Publishers, s. 171-177; Ami-ra sınıfının önde gelen üyeleri hakkında bilgi için bkz. Dabağyan, Levon Panos (2010) Geçmişten Günümüze Millet-i Sâdıka-ı Osmanlı Ermenileri, Âmiralar, Devlet Adamları, Mimarlar-Hekimler-İlim Adamları, İstanbul, Yedirenk, s. 231-378; Amira sınıfı hakkında ayrıca bkz. Külekçi, Cahit (2013) ‘Ermeni Kimliğinin Dönüşüm Süreci ve Âmira Sınıfının Oluşumu’, Hikmet Yurdu, Y: 6, C: 6, S: 12, s. 106-115.

31 Barsoumian, s. 175-176; Konu ile ilgili arşiv belgelerine dayanan ayrıntılı bilgi için bkz. Koyuncu, Nuran (2014) ‘Osmanlı Devleti’nde Sarrafların Mültezimlere Kefaleti’, I. Türk Hukuk Tarihi Kongresi Bildirileri 21-22 Aralık 2012, (Editör: Gedikli, Fethi), İstanbul, XII Levha Yayıncılık, s.361-371.

32 Artinian, Vartan (tarih yok) The Armenian Constitutional System in the Ottoman Empire 1839-1863, İstanbul, s. 21 vd.; Barsoumian, s. 175.

33 Akyılmaz, Gül (2000) Osmanlı Diplomasi Tarihi ve Teşkilatı, Konya, Tablet Basım Yayın, s. 155.

Page 72: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|60|

Osmanlı Devleti’nde yukarıda sayılan görevlere hep Amira sınıfına mensup olan Ermenilerin getirildiği görülmektedir. Ayrıca banker-sarrafların özellikle iltizam sisteminde oynadığı önemli rol düşünüldüğünde Osmanlı mali sistemi açısından da kilit bir fonksiyon ifa ettikleri söylenebilir. Amiralar banker olarak Osmanlı malî sisteminin işlemesi için hayatî olarak nitelenebi-lecek sermayeyi sağlamışlar, bu nedenle genellikle Ermeni yazarlar son derece kırılgan durumda olan Osmanlı ekonomisinin ayakta kalmasında Ermeni sarrafların önemli payı olduğunu iddia etmişlerdir34. Amira sınıfı İstan-bul’daki Ermeni Patrikhanesi üzerinde de son derece etkili olarak, kimin Pat-rik olacağını belirleyebildiği gibi, hoşnut olmadıkları Patriğin azledilmesinde de etkin rol oynayabilmiştir. Öte yandan Saray ve Bâb-ı Âli ile de yakın ilişki-ler kurmuşlardır35. Amiralar ekonomik üstünlükleri, Patrikhane üzerinde sahip oldukları güçleri ve Osmanlı yönetimiyle kurdukları yakın ilişkiler sebe-biyle Ermeni milleti üzerinde büyük bir itibar ve kontrol gücüne sahip, sorgu-lanamaz liderler olmuşlardır36.

İslam Hukuku zimmilerin ikametgâhları, kılık-kıyafetleri, binitleri ve si-lah taşımaları konusunda da birtakım kısıtlamalar getirmiştir. Osmanlı Devle-ti’nde bu kısıtlamalara Ermeni tebaa açısından da genel olarak uyulduğu, an-cak Amira sınıfı için bazı istisnaların söz konusu olabildiği görülmektedir. İslam Hukuku müslimlerle gayrimüslimlerin aynı mahallelerde bir arada ya-şamalarını engelleyen bir kural getirmemiştir. Bu nedenle Osmanlı Devle-ti’nde Ermeniler Müslüman komşularıyla zaman zaman bir arada yaşamışlar-sa da gerek İstanbul gerekse taşrada tıpkı Rumlar, Yahudiler gibi Ermeniler de ayrı mahallelerde yaşamayı tercih etmişlerdir37.

34 Barsoumian, s. 175-176. 35 Örneğin Bezciyan’ın, II. Mahmut’la çok yakın ilişkiler kurarak ona danışmanlık yaptığı,

hatta hastalandığında Padişahın onu evinde hasta yatağında ziyaret ettiği iddia edilmekte-dir, Barsoumian, s. 176.

36 Amiralar Ermeni toplumu üzerinde sahip oldukları üstün konumu pekiştirmek için hayır işlerini, yardım cemiyetlerini ve dinî kurumları da desteklemişlerdir. Birçok Amira yeni ki-liselerin yapımına sponsor olmuş, hatta Dadyanlar, Balyanlar, Bezciyanlar gibi meşhur Amira aileleri bir değil birkaç kilise yaptırmışlardır. Bezciyanlar daha da ileri giderek Rum-lar için de bir kilise yaptırmışlar, onları fabrikalarında çalıştırmışlardır. Ayrıca hastaneler ve okullar yaptırmış ve bunların her türlü ihtiyacını karşılamışlardır. Zimmi tebaanın kilise, okul, hastane gibi kurumlar yaptırmaları ve tamir ettirebilmeleri için Padişah fermanı ge-rekli olup, zaman ve para gerektiren bir süreçtir. Ancak Amiraların Saray ve Bâb-ı Âli ile kurdukları iyi ilişkiler resmi prosedürleri kolaylaştırmış ve kısaltmıştır. Bu durum Ermeni toplumundaki saygınlıklarını daha da arttırmıştır, Barsoumian, s.177-178.

37 Gayrimüslimler İstanbul’da genellikle Fener, Balat, Samatya, Kumkapı gibi semtlerde otur-mayı tercih etmişlerdir. İstanbul’da diğer gayrimüslim gruplar gibi Ermenilerin de Eyüp

Page 73: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|61|

İslam Hukuku zimmilerin evlerinin yükseklikleri ve renkleri ile ilgili olarak birtakım kısıtlamalar getirmiş, Osmanlı Devleti’nde de bu kurallara titizlikle uyulmuştur. Bu kurallara göre diğer zimmi gruplar gibi Ermenilerin evleri de Müslümanların evlerinden yüksek olamaz, Müslümanların evlerine bakan pencereleri bulunamaz ve dış boyaları koyu renklerden oluşmak zorun-dadır. III. Selim gibi kapsamlı bir reform programı izleyen ve bu konuda Batı-yı örnek alan bir padişahın bile bu yasaklara titizlikle uyulmasını istemesi ilgi çekicidir38.

İslam Hukuku zimmilerin kılık-kıyafetleri ile ilgili olarak da bazı kural-lar belirlemiş, onların elbise, saç-sakal konusunda Müslümanlara benzemeleri yasaklanmıştır39. Osmanlı Devleti’nde de bu kurallara uyulmuş ve zimmilerle Müslümanları dış görünüş itibariyle birbirinden ayırt etmek için önlemler alınmış, çeşitli zimmi toplulukların farklı renkte başlık takmaları, ayakkabı giymeleri istenmiştir. Buna göre Ermeni erkekler kırmızı şapka ve ayakkabı giymek zorundadırlar. Ermeni kadınlar ise siyah ya da kahverengi ayakkabı giyip, kahverengi veya gri renklerde ferace giymek zorundaydılar. 1630 tari-hinde çıkarılan bir fermanla ise diğer zimmi kadınlar gibi Ermeni kadınların da ferace giymeleri ve yaşmak takmaları yasaklanmıştır40.

İslam Hukuku kuralları gereğince diğer zimmi gruplar gibi Ermenilerin de ata binmeleri ve silah taşımaları ya da evlerinde bulundurmaları yasaktır41.

Sultan Türbesi ve Ortaköy Camii civarında yaşamaları yasaktır. Yine Hicaz (Mekke ve Me-dine) bölgesine de girmeleri ve ikamet etmeleri yasaklanmıştır, Fidan, Yusuf (1998) İslam Hukukunda Ehl-i Kitab Kavramı ve Hükümleri, (Doktora Tezi) Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya, s. 371-373; Bozkurt (1989), s. 18.

38 “Kaim makam Paşa, Şimdiden sonra bina olunan evler, tembih edesin gâvurlarınki gibi siyah lacivert boyamasunlar. Hem pek yüksek yapıyorlar ve âdetten ziyade yapmasınlar. Müslüman evleri siyah olmasun. Gâvur ve Yahudi evleri siyah olsun. Gâvur ve Müslüman belli olsun. Mimar Ağalarını çağırıp, tembih edesin.”, Karal, Enver Ziya (1988) Selim III’ün Hatt-ı Hümayunları-Nizam-ı Cedid-1789-1807, Ankara, Türk Tarih Kurumu Yayınları, s. 103.

39 II. Mahmut’un ehl-i zimmet reayanın İslama mahsus renk ve kıyafette elbise ve serpuş giymeyip, kadimî üzere zimmi reayaya mahsus kıyafetle gezmeleri konusundaki hatt-ı hü-mayunu bu konuda güzel bir örnektir, BOA, HHT, No: 10290, tarihsiz, mühürdeki tarih 1825.; Zimmî erkekler pantolonlarının üstüne, bellerine “zünnar” denilen kalın ipten bir kuşak bağlayıp, ortasından düğümlemek zorundadırlar. Beyaz sarık takamazlar. Zimmi er-keklerin saçlarını uzatmaları, ikiye ayırmaları ve sakal bırakmaları da yasaktır, Ebu Yusuf, s.293-295; Fidan, s. 366-367.

40 Cin/Akyılmaz, s. 217-218; Bozkurt (1989), s. 19. 41 “Ehl-i zimmet reayanın ellerinde ve evlerinde bulunan tüfenk, kılınç, Piştov ve saire alet-i

harbiyenin toplanarak satılması ve kıymetlerinin sahiplerine teslim edilmesi hakkındaki

Page 74: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|62|

Ancak sahip oldukları özel konum sebebiyle Amiralar için bu kısıtlamaların bir kısmı geçerli olmamıştır. Bir kısmı ata binebilmiş, kendilerini hem gayri-müslim reayadan hem de Müslümanlardan ayıran özel kıyafetler giyme ayrı-calığına sahip olmuşlardır42.

Osmanlı Ermenilerinin hukukî statüsünde Tanzimat döneminde ortaya çıkan değişikliklere geçmeden önce üzerinde durulması gereken bir nokta da Osmanlı Devleti’nde Fatih tarafından başlatılan “millet” sistemidir. Çokuluslu Osmanlı İmparatorluğu gayrimüslim tebaasını millet sistemi içinde örgütle-miştir. Müslümanlar ana unsur olduğu için millet sistemine dâhil değildir. Din ve mezhep kıstası, Osmanlı Devleti’nde kişileri gruplandırmakta esas olarak alınmış ve çeşitli ırk, din ve mezheplere mensup kişiler, etnik kökenle-rine bakılmaksızın Türk, Rum, Bulgar, Arap olarak değil, Müslüman, Hristi-yan, Yahudi olarak dikkate alınmışlar ve sınıflandırılmışlardır. Osmanlı Dev-leti’nde bu grupların her birine “millet” denmiştir43. Osmanlı Devleti gayri-müslimleri birer birey olarak değil bir cemaatin üyesi olarak muhatap almıştır. Toplumun dini çizgilere göre topluluklara bölünmesi her birey ya da toplulu-ğun dini bir bağla bir millete ait olması sonucunu doğurmuştur. Tebaa genel-likle millet liderleri aracılığıyla yönetici sınıfla ilişki kurmuş, millet liderleri de milletlerinin davranışları, vergi ve diğer yükümlülükler açısından padişaha ve memurlarına karşı sorumlu olmuşlardır. Fatih dönemine kadar Osmanlı’da gayrimüslimlere özerk bir statü tanınmamıştır. Gayrimüslimlere devlet yapısı içinde özerk bir statü verilmesi ve millet sisteminin genel çizgileri ile ortaya çıkması II. Mehmet devrinde İstanbul’un fethinden sonra gerçekleşmiştir. 1453 yılında Fatih Sultan Mehmet, Rum, Yahudi ve Ermeni milletlerine, yani İmparatorluğun dinî anlamda tanımlanmış topluluklarına, sırasıyla o zaman hüküm süren Yunan Ortodoks kilisesinin patriği Gennadios Scholarias, baş-haham Moses Capsali ve Ermeni kilisesinin piskoposu Joachim vasıtasıyla geniş özerklik bahşetmiştir44. Böylelikle 19. Yüzyıla gelinceye kadar Osmanlı

ferman”, BOA, CTA, No: 7372, T: Z 1185 (1771); “Gayrimüslimlerin yedlerinde silah bu-lundurmamaları, bulunan silahların alınıp, değer pahası ile Müslimlere satılması” ile ilgili ferman, BOA, CTD, No: 524, T: 20 z 1220 (1806).

42 Barsoumian, s. 176. 43 Osmanlı Devleti’ndeki millet sistemini Fransız İhtilali ile ortaya çıkacak milliyetçilik (nas-

yonalizm) kavramı ile karıştırmamak gerekmektedir. Osmanlıdaki millet sistemi etnik kö-kene değil, din ve mezhep kıstasına dayanmaktadır.

44 Braude, Benjamin (1999) ‘Millet Sisteminin İlginç Tarihi’, Osmanlı, C: 4, İstanbul, Yeni Türkiye Yayınları, s.245; Ercan, Yavuz (2000) ‘Osmanlı Devleti’nde Müslüman Olmayan Topluluklar (Millet Sistemi)’, Yeni Türkiye Osmanlı Özel Sayısı II, Ankara, s. 403.

Page 75: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|63|

Devleti’nde Ortodoks Rum Milleti, Yahudi Milleti ve Ermeni Milleti olmak üzere üç millet ortaya çıkmıştır. Millet sistemi din ve mezhep esasına göre kurulduğu için Ortodoks Rum milleti içinde yalnızca Rumlar değil, Sırp, Bul-gar, Romen hatta Arap Ortodokslar da yer alırken, 45 Ermeni milleti için belir-leyici olan unsur Gregoryen olmaktır. Ayrıca ayrı bir millet statüsü tanınma-yan grupların önemli bir kısmı da Ermeni milleti içinde dâhil edilmişler ve Ermeni patrikliğinin bunlar üzerinde hukuki ve kazaî (yargısal) yetkileri ol-muştur.

Her milletin başında, o cemaatin seçtiği ve Osmanlı Devleti’nin bir be-ratla onayladığı bir dini şef bulunmuştur. Dini şefin topluluğun mallarını ida-re etme, ayin ve diğer dini işleri yürütme, cemaatinden belli miktar vergi top-lama yetkileri vardır. Ayrıca cemaat mensuplarının özel hukuka ilişkin evlen-me, boşanma, miras gibi meselelerini çözme yetkisiyle de donatılmıştır. Hep-sinden önemlisi dini liderler cemaatleriyle ilgili bütün işlerden dolayı hükü-mete karşı sorumlu sayılmışlar, devletle cemaatleri arasında aracı ve temsilci görevini yürütmüşlerdir. Her cemaat belli bir hiyerarşi içinde en küçük yerle-şim birimine kadar örgütlenmiştir. Gayrimüslimlerin yaşadıkları mahallelerde papaz ve kocabaşılar mahallenin mülkî ve belediyeye ilişkin işlerinde kadının temsilcisi sayılmışlardır. Ayrıca ölüm, doğum gibi nüfus kayıtlarını da tutmuş-lardır. Her millet eğitim, din, devlet, toplumsal güvenlik gibi görevleri yerine getirmek için kendi kurumlarını yaratıp idare etmiş, bu çerçevede dini liderler hastane, vakıf ve eğitim kurumlarının yönetiminde de geniş yetkilere sahip olmuşlardır46. Bu çerçevede Ermeni milletinin başı olarak Ermeni Patriği ka-bul edilmiş ve yukarıda belirtilen geniş yetkilere sahip olmuştur.

II. TANZİMAT DÖNEMİNDE OSMANLI DEVLETİ’NDE ERME-

NİLERİN HUKUKİ STATÜSÜ VE KAZANDIKLARI HAKLAR Tanzimat Fermanı’nın 3 Kasım 1839’da ilan edilmesiyle başlayan süreç-

te Osmanlı Devleti’nde pek çok konuda önemli değişiklikler ortaya çıkarken bunlardan en fazla etkilenen grup gayrimüslimler olmuştur. Ermeniler de gayrimüslimler içinde yer aldığı için onların da bu yeniliklerden payını alması kaçınılmazdır. Tanzimat döneminde Ermenilerin hukuki ve toplumsal statüle-

45 Clogg, Richard (1982) ‘The Greek Millet in the Ottoman Empire’, Christian and Jews in the

Ottoman Empire The Functioning of a Plural Society, (Edited by: Braude, Benjamin / Lewis, Bernard), Vol. I The Central Lands, New York, Holmes &Meiers Publishers, s.185.

46 Millet sistemi hakkında bkz. Cin/Akyılmaz, s. 199-203; Akyılmaz (2001), s. 672-674.

Page 76: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|64|

rini etkileyecek, yeni haklar kazanmasını sağlayacak temel olarak üç belge vardır. Bunlardan ilki 1839 tarihli Tanzimat Fermanı’dır. İkincisi 1856 tarihli Islahat Fermanı’dır ki bu belge genel olarak gayrimüslimler dolayısıyla Erme-niler için en önemli olanıdır. Çünkü İslam-Osmanlı Hukuku’nda gayrimüs-limler için mevcut olan kısıtlamaları kaldırmakta ve böylelikle hukuken müs-lim-gayrimüslim eşitliğini sağlamaktadır. Üçüncü belge olan 1876 tarihli Ka-nun-i Esasi ise eşit vatandaşlık kavramını getirmekte Osmanlı vatandaşları arasındaki din ve mezhep farkının hukuki açıdan herhangi bir eşitsizliğe ne-den olmayacağını ortaya koymaktadır.

Osmanlı Devleti’nin Tanzimat ve Islahat Fermanlarını ilan etmesinin nedenlerinden ilki Fermanı’nın ilanının hemen öncesinde İngiltere ve Fran-sa’nın Osmanlı Devleti’ne gayrimüslim tebaa ile ilgili adımlar atması konu-sunda telkinlerde bulunmasıdır. Ancak Tanzimat sürecinde ortaya çıkan bel-geleri sadece dış baskılarla açıklamamak mümkün ve doğru değildir. Sürecin temelinde yatan çok daha derin sebepler vardır. Bunlardan ilki 1815 Viyana Düzenlemelerinden itibaren Osmanlı Devleti’nin en önemli dış politika hedefi haline gelen “Avrupalı devlet olmak” idealidir. 19. Yüzyılın Avrupa Birliği olarak nitelenebilecek “Avrupa Uyumu” içine alınırsa Osmanlı Devleti de Av-rupalı olacak, toprak bütünlüğü ve bağımsızlığı garanti altına alınacak, diğer Avrupalı devletler gibi uluslararası sorunları devletler hukuku ilkelerine göre çözümlenecek, önemli iç ve dış problemlerin ortaya çıkması durumunda yal-nız kalmayacak, aksine Avrupa Uyumu çerçevesinde diğer devletlerle eşit sta-tüde kabul edileceğinden çözüm sürecini yönlendirebilecektir. Ancak Avrupa-lı devlet olmak için yaptığı her girişimde önüne çıkan engel müslim-gayrimüslim eşitsizliği olmuştur. Bu nedenle Tanzimat ve Islahat Fermanları Avrupalı devlet olmak ideali kapsamında bu eşitsizliği gidermek için atılan adımlar olarak değerlendirilmiştir.

Osmanlı yönetim kadrosunun Tanzimat ve Islahat Fermanlarını ilan etmesinin üçüncü büyük sebebi ise Fransız İhtilalinin etkilerinin Osmanlı Devleti’ne ulaşmış olmasıdır. II. Mahmut da dâhil olmak üzere bundan sonra-ki Osmanlı padişahları ve üst düzey devlet adamları liberalizm ve çokuluslu bir İmparatorluk olarak nasyonalizm (milliyetçilik) akımının Osmanlı üzerin-de yaratabileceği etkilerin farkındadırlar. 1830 yılında Rumların isyan ederek bağımsız devletlerini kurmaları durumun vahametini bütün açıklığı ile ortaya koymuştur. Ayrılıkçı hareketlerin sadece Rumlarla sınırlı kalmayacağı, peşin-den diğer etnik grupların geleceği aşikârdır. Bu duruma çözüm arayan Os-

Page 77: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|65|

manlı yönetim kadrosu kurtuluşu Osmanlıcılık ideolojisinde görmüş ve Os-manlı üst kimliği yaratarak parçalanmanın önüne geçilebileceği düşünülmüş-tür. Bu yaklaşıma göre herkesin bir alt kimliği vardır ve bunu açıkça ifade edebilir. Zaten İstanbul’un fethinden sonra kurulan millet sistemiyle farklı grupların dillerini, dinlerini, kültürlerini korumaları devlet eliyle sağlanmıştır. Bu sebeple Fransız İhtilali’nden sonra milliyetçilik akımı Osmanlı Devleti sınırlarına ulaşınca pek çok Avrupa ülkesine göre daha kolay etkili olabilmiş-tir. Osmanlı devlet adamlarının bu tehlikeye karşı buldukları çözüm bütün tebaanın alt kimliğini özgürce ifade edebilecekleri -Ortodoks Rum, Bulgar Romen ya da Gregoryen Ermeni gibi- ortak bir çatı, bir üst kimlik oluştur-maktır. Oluşturulacak üst kimlik Osmanlılıktır. Üst kimlik oluşturmanın yolu ise bütün tebaaya din farkı gözetilmeksizin eşit hak ve hürriyetler tanımaktan geçmektedir. İşte Tanzimat Fermanı ve Islahat Fermanı Osmanlı üst kimliğini yaratma projesinin ilk adımını teşkil etmektedir.

Gayrimüslim tebaayı yeni haklar sağlayacak düzenlemelerin yapılması-nın önemli bir başka sebebi de Batılı Devletlerin 19. Yüzyılda uygulamaya koydukları yeni Osmanlı politikalarıdır ki bu politika “Şark Meselesi” (Doğu Sorunu) olarak adlandırılmıştır. Avrupalı ülkelere göre Doğu Osmanlı Devle-ti’nden başladığı için politikalarına bu ismi vermişlerdir. Çok basit bir tanım-lama ile bu politika Avrupalı güçlerin Osmanlı topraklarını etkileri altına al-ma, bu topraklarda nüfuz kazanma ve Osmanlı Devleti’ni parçalama politikası anlamına gelmektedir. Politikanın iki önemli boyutu vardır. Bunlardan ilki Osmanlı Devleti’ni parçalayarak topraklarını taksim etme projesi olmasıdır. Batılı güçler Osmanlı Devleti’nin güç kaybı sürecinde başta Balkanlar ve Orta Doğu olmak üzere toprak ve siyasi-iktisadi nüfuz kazanma mücadelesine gir-mişler, her devlet ulusal çıkarları açısından kendileri için stratejik öneme sahip toprakları ele geçirme geçirmeye çalışmıştır. İlgi çekici olan nokta Osmanlıyı parçalamak için işbirliği yapan devletlerin, aynı zamanda birbirleriyle de güç savaşı içine girmeleridir. Bu mücadelenin temelinde ise stratejik açıdan en önemli toprakları kimin elde edeceği ve bu topraklarda kurulacak yeni devlet-ler üzerinde kimin daha etkin olacağı problemi yatmaktadır. Şark Meselesi kapsamında birbirleriyle üstünlük yarışı içinde olan Büyük Devletlerin en büyük kozu Ermeniler olmuştur. Nitekim Şark Meselesi politikasının ikinci boyutunu Batılı güçlerin Fransız İhtilali sonucunda ortaya çıkan milliyetçilik akımını da kullanarak, Osmanlı egemenliği altında yaşayan farklı grupları bağımsızlık yönünde kışkırtarak ya da Osmanlının içişlerine müdahale ederek

Page 78: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|66|

gayrimüslim tebaa için sürekli yeni haklar talep etmesi oluşturmuştur. Os-manlıdaki Hristiyan gruplar için sırasıyla imtiyaz, özerklik ve bağımsızlık is-temeleri büyük güçlerin Şark Meselesi kavramı çerçevesinde değişmez siyaset-leri olmuştur. Osmanlı Devleti de kendisini bu politikanın zararlı etkilerinden koruyabilmek için çareyi Müslümanlarla gayrimüslimler arasında hukukî eşitliği sağlayacak belgeler ilan etmekte bulmuştur47.

19. Yüzyılın ikinci yarısında Batılı Devletlerin “Şark Meselesi” kapsa-mında sahneye koydukları yeni oyun Ermeni sorunu olmuştur. Aslında çoku-luslu İmparatorlukta yüzyıllar boyunca Osmanlı ile en fazla bütünleşen ve uyum sağlayan gayrimüslim grup Ermenilerdir. Bu nedenle “milleti sadıka” olarak adlandırılan Ermeniler, özellikle de aydın kesim çok iyi Türkçe bilme-nin yanı sıra Müslüman Türklere çok benzeyen bir yaşam tarzına sahip ol-muşlardır.. Müslümanlar nasıl yaşıyorsa, ne gibi önyargıları, yaşam ve namus kalıpları varsa Osmanlı Ermenileri de aynı değerler çerçevesinde hayatlarını sürdürmüşlerdir. Ermenilerin o kadar Türk adetlerinin etkisinde kalmışlardır ki 1835’te İstanbul’a gelen ve Anadolu’nun pek çok yerinde incelemelerde bulunan Moltke “Bu Ermeniler hakikatte Hristiyan Türklerdir denilebilir” kanısına varmıştır48. Ancak 19. Yüzyılda bu tablo değişmiş, 1789 Fransız İhti-lali sonucu doğan milliyetçilik akımı Osmanlıdaki diğer gayrimüslim unsurlar gibi Ermenileri de etkilemiş ve bağımsızlık taleplerini gündeme getirmiştir. Burada göz ardı edilmemesi gereken nokta Rusya, İngiltere, Fransa gibi dö-nemin önemli güçlerinin konuyu Şark Meselesinin bir parçası olarak görmele-ri ve bu çerçevede Ermenilere destek olmaları ve onları kışkırtmalarıdır. As-lında Büyük Devletlerin Ermeni kartını oynamaya başlamalarında ilk adım 47 Şark Meselesi konusunda bkz. Akyılmaz, Gül (2004) ‘Şark Meselesi Kavramı ve Günümüz-

deki Yansımaları’, Stratejik Araştırmalar Dergisi, Y: 2, S: 4, s. 46 vd.; Gencer, Mustafa (2002) ‘Osmanlı-Alman Münasebetleri Çerçevesinde Şark Meselesi’, Türkler, C: 13, Ankara, Yeni Türkiye Yayınları, s. 34; Lord Kinross, (1977) The Ottoman Centuries, The Rise and Fall of the Turkish Empire, New York, Morrow Quill Paperback, s. 549; Giritli, İsmet (1972) Superpowers in the Middle East, İstanbul, Fakülteler Matbaası, s. 3; Şark Meselesi kavramının tanımı ve kapsamı için bkz. Macfie, A. L. (1989) The Eastern Question 1774-1923, New York, Longman; Marriot, J. A. (1958) The Eastern Question an Historical Study in European Diplomacy, Oxford, Clarendon; Anderson, M. S. (1966) The Eastern Question 1774-1923, New York, Macmillan; Anderson, M. S. (1970) The Great Powers and the Near East 1774-1923, London, Arnold Edward; Frank, Russel (1877) Russian Wars with Turkey, London, H.S. King&Co..

48 Ortaylı, İlber (2001) ‘Osmanlı Ermenileri’, Yeni Türkiye Ermeni Sorunu Özel Sayısı, C: II, Y: 7, S: 38, s. 632; Göyünç, Nejad (2001) ‘Osmanlı Devleti’nde Ermeniler Hakkında’, Yeni Türkiye Ermeni Sorunu Özel Sayısı, C: II, Y: 7, S: 38, s. 638.

Page 79: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|67|

Ermeniler arasındaki mezhep ayrımını derinleştirmek yoluyla olmuştur. 19. Yüzyıl başlarında Batılı Katolik ve Protestan misyonerler Gregoryen Ermeni-ler -aynı dönemde Ortodoks Rum milleti üzerinde de benzer faaliyetlerde bulunmuşlardır- üzerindeki faaliyetlerini yoğunlaştırmışlardır. Katolik mis-yonerlerin arkasında Fransa’nın, Protestan misyonerlerin arkasında ise İngil-tere’nin bulunması hiç te şaşırtıcı değildir49. Burada esas ilgi çekici olan nokta 19. Yüzyılda henüz Şark Meselesine dâhil olmayan ve Avrupa’ya herhangi bir siyasî ilgisinin olmadığını Monroe Doktrini çerçevesinde ifade eden Amerika Birleşik Devletleri’nin de yoğun şekilde Protestan misyonerlik faaliyetlerinin içinde yer almasıdır. İngiltere ve Fransa’nın hangi itici güçler sebebiyle hareket ettikleri açık bir şekilde görülmektedir. Her iki devlet de Şark Meselesi çerçe-vesinde ileriki süreçte faydalanabileceklerini düşündükleri Ermeniler üzerinde bu yolla kontrol imkânı elde etmek istemektedirler50. Amerika Birleşik Devlet-leri’nin hareket tarzının gerisinde yatan faktörlerin ise daha derinlemesine incelenmesi gerekmektedir. 49 İngiltere Hindistan yolu üzerinde tehlike teşkil eden iki büyük rakibinden Rusya’nın Os-

manlı Devleti’ndeki Ortodoksları, Fransızların ise Katolikleri himayesi altına alması üzerine 1840’dan itibaren Osmanlı ülkesinde kullanabileceği bir Protestan cemaat oluşturmak için faaliyetlerini hızlandırmıştır. Bu amaçla İngiliz Dışişleri Bakanlığı 1840 yılında Osmanlı hü-kümetinden Kudüs’te bir Protestan kilisesinin inşa edilmesi için izin talebinde bulunmuş-tur. Bu konuda Amerika Birleşik Devletleri ve Prusya da İngilizleri desteklemiş, 1842’de Kudüs’te ilk Protestan kilisesi açılmış, bu tarihten sonra Ermenilerin Protestanlaştırılması faaliyetleri hız kazanmıştır. Misyoner faaliyetler konusunda İngiliz konsolosları aktif rol oy-narken, Protestan kiliseleri ve Protestan kolejleri kurularak Ermeni toplumu İngiliz kontro-lü altına alınmaya çalışılmıştır. Rusya Gregoryen Ermeniler, Fransızlar Katolik Ermeniler, İngiltere ise Protestan Ermeniler üzerinde etkili olmak suretiyle adeta bir denge oluşturul-muştur. Dış politika çıkarları gereği İngiltere Doğu Anadolu’da Ermenilere özerklik tanıyan bir idareyi kendisi için daha emniyetli bulmuş, Berlin Kongresi’nden itibaren bu konudaki çabalarını hızlandırmıştır, Kılıç, Davut (2003) ‘XIX. Asırda İngiltere’nin Ortadoğu Politika-sının Osmanlı Ermenilerine Yansıması’, Dünden Bugüne Türk-Ermeni İlişkileri, (Editörler: Bal, İdris / Çufalı, Mustafa), Ankara, Nobel Yayınları, s. 231-234.

50 Dış müdahaleler sonucu Ermeniler arasında Katolik ve Protestan mezheplerinin yayılması Gregoryen mezhebinden olan Ermeniler arasında büyük bir infial uyandırmış, özellikle din adamları Osmanlı yönetimine başvurarak mezhep değiştirmenin engellenmesini istemişler-dir. Başlangıçta Ermenilerin iç sorunu saydığı bu gelişmeye müdahale etmek istemeyen Osmanlı Devleti kanlı kavgalar başlayınca olaya müdahil olmak zorunda kalmış ve mezhep değiştirmeyi yasaklamıştır. Mesela Cevdet Adliye tasnifinde yer alan 1840 tarihli bir arşiv belgesinde “Ermeni milleti içinde terbiyeleri lazım gelenlerin Katolik milletine katılmaları-nın terbiyelerini güçleştirdiği ve bu halin tahrir-i nüfus maddesine de zarar vermesi nede-niyle bundan böyle mezhep değiştirerek Katolik Ermeni milletine katılmak isteyenlerin ka-bul edilmemesi hakkında Katolik Ermeni Patrikhanesine hitaben bir emir yazılmış ve du-rumdan Gregoryen Ermeni Patrikhanesi de haberdar edilmiştir, BOA, CTA, No: 125.

Page 80: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|68|

İngiltere ve Fransa’nın yoğun baskıları ve Katolik ve Protestan mezhe-bine geçenlerin kayda değer bir sayıya ulaşması üzerine Osmanlı Devleti 1830'da Ermeni Katolik, 1847'de Ermeni Protestan milletini tanımıştır51. Bu durum Ermeniler arasında kültürel bir canlanmanın ortaya çıkmasını sağla-mış ve Ermeni milliyetçiliğinin alt yapısı hazırlanmaya başlamıştır. Katolik ve Protestan Ermeniler klasik Ermeni edebiyatı çalışmalarını canlandırmışlar, kilise dili yerine kendi konuşma dillerinde kutsal kitaplarını basmışlar, halkın anlayacağı yeni bir edebiyat dili oluşturmuşlardır. Aynı dönemde bu gelişme-lerden uzak kalmayı istemeyen Gregoryen Ermeni milleti de kültürel bir uyanma içine girmiştir. Millet okulları da laik eğitim sürecinde etkili olmaya başlamıştır. 1863’de Ermeni Milleti Nizamnamesinin Osmanlı Devleti tarafın-dan ilan edilmesi ile birlikte Kanun-i Esasi’den önce Ermeni milleti laik ve demokratik yönetim ve özerk yönetim konusunda ilk adımı atmıştır52. Ermeni Amira sınıfı bu süreçte önemli bir rol oynamış53, yurtdışına gönderdikleri 51 Amira sınıfı Gregoryen Ermeni milletine mensup olduğu için kendi güçlerini kısıtlayacağı

düşüncesi ile Katolik ve Protestanların Ermeniler arasındaki misyonerlik faaliyetlerine şid-detle karşı çıkmışlardır. Ancak Amiralar arasında yer alan Düzyanlar gibi Katolik mezhebi-ni benimseyenler de olmuştur.

52 Akyılmaz, Gül (2014) ‘Osmanlı Hukukundaki Düzenlemeler Çerçevesinde Yabancı Ülke Vatandaşlığına Geçen Ermenilerin Gayrimenkullerinin Hukuki Statüsü’, Yeni Türkiye Er-meni Özel Sayısı C: IV, Y: 20, S: 63, s. 3103-3104; Ermeni Milleti Nizamnamesi Bâb-ı Âli’nin gönderdiği bir buyruldu ile verdiği yetki çerçevesinde kurulan ve Ermenilerden olu-şan bir komisyon tarafından hazırlanmıştır. 29 Mart 1863’te Bâb-ı Âli ve Patrikhane ve ko-misyonun üzerinde anlaştığı metin yayınlanmıştır. Ermeni Milleti Nizamnamesi 140 üye-den oluşan bir Temsilciler Meclisi, 14 üyeden oluşan ruhanî (dinî) ve 20 kişiden oluşan laik (milli) iki Yürütme Konseyi öngörmekteydi. Dini meclis dogma, dinî eğitim ve rahiplerin atanma işlerinden, laik meclis ise eğitim, hastane, millet malları, bütçe, adalet gibi işlerden sorumluydu. Her iki meclis de Genel Meclise bağlıydı. Bu meclis İstanbul ve Kudüs Patrik-lerini ve 20 kişilik laik ve 14 kişilik ruhanî meclisi seçme yetkisine sahipti. Patrik Ermeni milleti ile Bâb-ı Âli arasındaki iletişimi sağlamaya devam edecek ve ancak Osmanlı tebaa-sından olanlar bu göreve seçilebilecekti, Bozkurt (1989), s. 181-182, Nizamnameden sonra Ermeni Cemaati yeni okullar açmış, milli kültür ve ulusal bilinç gelişmiştir.

53 Amira sınıfı Ermenilerin kültürel uyanışında önemli bir araç olarak aslında Ermeni milli-yetçiliğinin temellerini atmıştır. Henüz 1790 gibi erken bir tarihte Amira sınıfının önde ge-lenlerinin cömert bağışlarıyla Kumkapı’da ilk laik Ermeni Okulu açılmıştır. Bundan sonra İstanbul’daki her Ermeni kilisesinin yanında Amira sınıfına mensup bir ya da bir grup Er-meni birleşerek bir okul yaptırmışlardır.1831 yılında da Amiralar Samatya’da kızlar için bir okul açmışlardır. Üstelik sadece bu okulları yaptırmakla kalmayıp, eğitim kurumlarının her türlü malî ihtiyaçlarını da karşılamışlardır. Amiralar birçok kitabın Ermenice basımı için para harcamaktan çekinmemişler, Ermeni edebiyatının canlanması için cemiyetler kurmuş-lardır. Amiraların 1836 yılından itibaren ortaokullar açmaya başlamaları kendileri ile aynı imkânlara sahip olmayan sıradan Ermenilerin eğitimine önem verdikleri konusunda önemli bir göstergedir. Böylelikle Ermeniler arasındaki okur-yazarlık oranını yükseltmeyi, Batının

Page 81: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|69|

Ermeni gençler Batı kültürünü ve Batı dillerini öğrenerek ülkeye dönmüşler, bir yandan kendi milletleri içinde reform yapılması talebinde bulunurken, diğer yandan laiklik ve özerklik istemişlerdir. Ancak henüz 1860’lı yıllarda küçük bir azınlık teşkil eden Ermeni milliyetçileri sadece aydınlar üzerinde etkin olabilmiştir. Gregoryen Ermeni milleti, Osmanlı egemenliğinde ciddi bir ekonomik güce ulaşmış olan zengin tüccar sınıfı ve Islahat Fermanı’ndan son-ra bürokraside önemli mevkilere yükselen Ermeni memurlar Ermeni milliyet-çiliğine karşı bir tavır sergilemişlerdir54. Tanzimat Fermanı ile girilen süreçte Ermeni Amira sınıfı içinde de büyük bir çatlak ortaya çıkmıştır. Bu parçalan-mada bir tarafta sarraf ve kuyumcu Amiralar, diğer tarafta ise devlet hizme-tinde bulunan Mimarbaşı, Barutçubaşı, Darphane Emini gibi teknokrat Ami-ralar yer almıştır. Bu iki grubun rekabeti ise yenilikçi ya da aydınlanmacı (anayasacı) Ermeniler olarak nitelenen grubu ön plana çıkarmıştır. İlgi çekici olan nokta bu grubun Amiraların yurtdışına eğitime gönderdiği ve bu yolla Fransız İhtilali ve onun ortaya çıkardığı kavram ve ideolojilerle tanışan Erme-nilerden oluşmasıdır. Aydınlanmacı Ermeniler genç ve iyi eğitim almış, de-mokratik prensip ve doktrinlere bağlı iken, karşı grupta yer alan Amiralar daha muhafazakâr ve gelenekçi bir portre çizmişlerdir. Bu iki grup arasındaki ihtilaf sadece siyasî alanla sınırlı kalmamış, aynı zamanda sosyal, ekonomik ve kültürel alanda da devam etmiştir. Tanzimat ve Islahat Fermanı ile girilen süreçte ilerlemeci grupların gücü ve popülaritesi artmış, geleneksel Amiralara karşı daha güçlü bir konuma yükselmişlerdir. Bu yeni konumları Ermeni Mil-leti Nizamnamesini hazırlamalarını ve Osmanlı Devlet teşkilatında etkin bir rol oynamalarını sağlamıştır55.

Ermeni milliyetçiliğinin Ermeniler arasında kuvvetli destek görmesi an-cak Ayestefanos ve Berlin Barış Anlaşmaları ile başlayan süreçte mümkün olacaktır. Hiç uygulanma şansı olmayan Ayestefanos anlaşmasının 16. madde-sinde Osmanlı Devleti Ermenilerin yoğun olarak yaşadığı yerlerde reform yapma sözü vermiştir. Aynı yıl yapılan Berlin Anlaşmasının 61 maddesinde ise Bâb-ı Âli Ermeni nüfusun yoğun olduğu yerlerde mahalli ihtiyaçların gerek-tirdiği reformları yapma ve alınacak önlemleri imzacı devletlere bildirme yü-kümlülüğü altına girmiştir. Bu düzenleme ile Ayastefanosla temelleri atılan Ermeni sorunu daha da genişletilmiş. Konu Berlin Kongresi’ne katılan bütün

tekniği ve Batılı kavramlarla tanıştırmayı amaçlamışlardır, Barsoumian, s. 178-179. 54 Shaw, Stanford J. / Shaw, Ezel Kural (1983) Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye, C:

2, (Çeviren: Harmancı, Mehmet), İstanbul, E Yayınları, s. 251-252; Barsoumian, s. 180-181. 55 Barsoumian, s. 180-181.

Page 82: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|70|

devletlerin güvencesi altına alınmak suretiyle uluslararası bir boyut kazandı-rılmıştır. Aynı dönemde Ermeni toplumu yavaş yavaş Türklerden uzaklaşma-ya başlamıştır.

Görüldüğü üzere Ermenilere Tanzimat Döneminde tanınan yeni hakla-rın temelinde esasen yoğun bir siyasi arka plan vardır ve Osmanlı Devleti’nin Ermeniler ve diğer gayrimüslim gruplara Müslümanlarla eşit haklar tanımak-tan başka çaresi yoktur.

A. Tanzimat Fermanı İle Ermenilere Tanınan haklar

Tanzimat Fermanı Osmanlı Devleti’nde müslim gayrimüslim eşitliğini gerçekleştirmek için hazırlanmış bir belgedir. Ancak bu durum Osmanlı Dev-leti’nde o güne kadar gayrimüslimler konusunda geçerli olan İslam Hukuku ilkelerine aykırı olacağı ve böyle bir durumda ortaya çıkması muhtemel tepki-leri azaltabilmek için Ferman metninde açıkça eşitlikten söz edilmemiştir. Tanzimat Fermanı’nın öngördüğü eşitlik biraz mahcup, üstü örtülü bir eşitlik anlayışı içermektedir.

Fermanda bütün Osmanlı tebaası için can, mal ve namus güvenliği, mülkiyet hakkı, vergi ve askerlik işlerinde düzenlemeler yapılması, yargılama-nın açık ve adil olması, hâkim kararı olmadan suçlanmama ve cezalandırıl-mama gibi ilkeler yer almıştır. Böylece Fermanla yargılanmadan (hâkimin bu yönde bir kararı olmadan) kimseye ceza verilmeyeceği yani “kişi dokunulmaz-lığı” ve “kanunsuz suç ve ceza olmaz” gibi evrensel hukuk ilkeleri de benim-senmiş olmaktadır. Müsadere yasağı ve vergilendirmede uygulanacak ilkeler doğrultusunda (adil ve eşit vergilendirme) mal güvenliği de kabul edilmekte-dir. Fermanda yer alan dikkat çekici ifadelerden birisi de bu ilkeler doğrultu-sunda yeni kanunların çıkarılacağıdır. “Yeni kanunlar” ibaresi Osmanlı huku-kunda olmayan yeni ilkeleri, bir başka ifade ile hukuk reformunu dile getir-mektedir. Yeni yönetim usullerinin belkemiğini oluşturacak yasalar kurullar tarafından ve kolektif usulle hazırlanacaktır. Fermanda Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliye’de (Hukuk ve Adalet İşleri Yüksek Kurulu) her konuda varı-lan kararların padişah onayından sonra kanunlaşacağı, bu kanunlara aykırı davrananların cezalarını belirlemek için ayrıca bir ceza kanunnamesi hazırla-nacağı, suç işleyen herkesin (din farkı gözetilmeksizin) bu kanuna göre ceza-landırılacağı vurgulanmıştır56. Görüldüğü üzere Fermanda Müslüman tebaa 56 Bozkurt, Gülnihal (1996) Batı Hukuku’nun Türkiyede Benimsenmesi Osmanlı Devle-

Page 83: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|71|

ile gayrimüslim tebaa arasındaki eşitlik açıkça belirtilmemiş, tanınan haklar ve güvenceler dolayısıyla böyle bir eşitliğin söz konusu olduğu anlamı çıkarılma-ya çalışılmıştır57. Kısaca Tanzimat Fermanı’yla tüm gayrimüslimlerin, dolayı-sıyla onların içinde yer alan Ermenilerin de tıpkı Müslümanlar gibi can, mal, namus güvencesinden, vergi adaletinden, mülkiyet hakkından, kişi dokunul-mazlığı (yargılama yapılmadan ceza vrilememe ve işkence yasağı ilkesi), ka-nunilik (kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesi), açık ve adil yargılama gibi önemli hak ve güvencelerden yararlanmaları sağlanmıştır.

Fermanda üstü kapalı bir eşitlik vurgusu olsa da Türk kamu hukuku ta-rihi açısından çok önemli bir adım teşkil etmektedir. Çünkü Tanzimat Fer-manı’nın dini ne olursa olsun herkesi kanun önünde eşit sayması geleneksel İslam anlayışından kopuş demektir. Osmanlı Hukukunda da o güne kadar geçerli olduğu üzere İslam Hukuku zimmilere önemli haklar ve güvenceler sağlamakla birlikte onları Müslümanlarla eşit tutmamış ve bazı hukuki kısıt-lamalar getirmiştir. Bu nedenle Tanzimat Fermanı ile birlikte Avrupa’da Fran-sız İhtilali’nin ürünü olan “kanun önünde eşitlik” ilkesinin Osmanlı Devleti’ne girmesi büyük bir zihniyet değişikliğini ifade etmektedir. Ancak hemen be-lirtmek gerekir ki Batı’da milli devletlerde eşitlik prensibi sosyal sınıfların, vatandaşların eşitliği yönünde gelişirken, Tanzimat Fermanı’nın ortaya koy-duğu “kanun önünde eşitlik” prensibi gayrimüslimlerin eşitliği şeklinde ken-dini göstermiştir58.

Tanzimat Fermanı’nın Osmanlı hukuk sistemi içine aldığı eşitlik kav-ramının somut sonuçları 1840 yılından itibaren görülmeye başlanmıştır. 1840

ti’nden Türkiye Cumhuriyeti’ne Resepsiyon Süreci (1839-1939), Ankara, Türk Tarih Ku-rumu Yayınları, s. 49; Mumcu, Ahmet/Küzeci, Elif (2003) İnsan Hakları ve Kamu Özgür-lükleri (Kavramlar, Evrensel ve Ulusal Gelişimleri, Bugünkü Durumları), Ankara, Savaş Ya-yınları, s. 158; Tanör, Bülent (1998) Osmanlı- Türk Anayasal Gelişmeleri, İstanbul, Yapı Kredi Kültür Sanat Yayınları, s. 88; Tahiroğlu, Tahiroğlu (1985) ‘Tanzimattan Sonra Ka-nunlaştırma Hareketleri’, Tanzimattan Cumhuriyete Türkiye Ansiklopedisi, C: 3, İletişim Yayınları, İstanbul, s. 588; Tanzimat Fermanı’nın içeriği ve Fermanla ilgili farklı görüşler için bkz. Osmanağaoğlu, Cihan (2004) Tanzimat Dönemi İtibariyle Osmanlı Tabiiyyetinin (Vatandaşlığının) Gelişimi, İstanbul, Legal Yayıncılık, s. 107-118.

57 Fermanda yer alan “... tebaayı saltanat-ı seniyyemizden olan ehl-i İslam ve milel-i saire bu can ve ırz ve namus ve mal maddelerinde hükm-i şerif iktizasınca kaffe-i Memalik-i Mah-rusemiz ehalisine taraf-ı şahanemizden emniyet-i kamile verilmiş...” cümlesindeki ifadeden Müslümanlar gibi Müslüman olmayan Osmanlı tebaasının da tanınan haklardan eşit şekil-de faydalanacağı anlaşılmaktadır. Tanör, Bülent (1985) ‘Anayasal Gelişmelere Toplu Bir Bakış’, Tanzimattan Cumhuriyete Türkiye Ansiklopedisi, C: 1, İstanbul, İletişim Yayınları, s. 15; İnalcık, Halil (1964) ‘Sened-i İttifak ve Gülhane Hatt-ı Hümayunu’, Belleten c. XXVII, Ankara, s. 619; Cin/Akyılmaz, s. 556-557.

58 İnalcık, s. 621.

Page 84: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|72|

Ocağında gayrimüslimlerin siyasi hakları konusunda son derece önemli bir gelişme yaşanmış ve ilk kez zimmilere siyasi temsil hakkı verilmiştir. 1840 yılında yayınlanan bir fermanla taşra teşkilatında idare meclislerinin kurulma-sı karara bağlanmıştır. Eyalet ve sancaklarda on üç kişiden oluşacak Büyük Meclisler kurulacaktır. Bu kurullarda eğer o bölgede gayrimüslimler yaşıyorsa onları temsilen rahip, metropolit veya hahambaşı gibi bir ruhani reisin yanı sıra zimmileri temsilen iki kocabaşı üye olarak yer alacaklardır. Büyük Meclis-lerde o eyalet veya sancağın yönetim, maliye ve güvenlik sorunları tartışılıp, karara bağlanacak, ayrıca devlet memurları yargılanıp, cezalandırılabilecektir. Kazalarda ise beş kişiden oluşacak Küçük Meclisler kurulacaktır. Bu meclis-lerde de halkı temsilen yer alan iki üyeden birisi Müslüman diğeri ise o bölge-deki en kalabalık gayrimüslim milletin lideri olacaktır. Hatta birbirine yakın büyüklükte iki tane topluluk varsa üye sayısı altıya çıkarılacaktır59. Tanzi-mat’ın ürünü olan bu meclislerde Ermeni temsilciler de yer almış ve yerel düzeyde de olsa siyasete katılım süreçleri başlamıştır.

C. Islahat Fermanı İle Yapılan Düzenlemeler ve Islahat ve Meşruti-yet Dönemlerinde Ermenilere Tanınan Haklar

Tanzimat döneminde ortaya çıkan ikinci önemli hukuki belge 1856 Is-lahat Fermanı’dır. Islahat Fermanı genel olarak bütün Osmanlı tebaasına hitap eden birkaç maddesi dışında sadece zimmilerin hukuki statülerinde, dini ve sosyal yaşamlarında değişiklik yapacak düzenlemeleri içermektedir. Kırım Savaşı’nın sonu yaklaşırken özellikle İngiltere ve Fransa toplanacak bir barış konferansında Rusya’nın yine Osmanlı Devleti’nde Hristiyanları gündeme getirerek siyasi kazanımlar elde etmesini önlemek için inisiyatif almaya karar vermişlerdir. Osmanlı Devleti Hristiyan tebaa sebebiyle içişlerine karışılma-sından ve konunun uluslararası bir nitelik kazanmasından hoşnut değildir. 59 Davison, Roderic (1968) ‘The Advent of the Principle of Representation in the Govern-

ment of the Ottoman Empire’, Beginnings of Modernization in the Middle East the Ninete-enth Century, (Edited by: Polk, William R. / Chambers, Richard L.), Chicago, University of Chicago Press, s. 97-98; Shaw, Stanford J. (1969) ‘The Origins of Representative Govern-ment in the Ottoman Empire An Introduction to the Provincial Councials 1839-1876’, (Edited by: Winder, R. Bayly), Near Eastern Round Table 1967-1968, New York, s. 60-62; Ortaylı, İlber (1974) Tanzimattan Sonra Mahalli İdareler (1840-1878), Ankara, Türkiye Amme İdaresi Enstitüsü Yayınları, s. 15-16; Tuncer, Seral (2014) İdari Teşkilat İlkeleri Işı-ğında Osmanlı Devleti’nde Eyalet Sistemi, (Yüksek Lisans Tezi) Gazi Üniversitesi Sosyal Bi-limler Enstitüsü, s. 94-100.

Page 85: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|73|

Ayrıca Avrupalı devlet olma hayali hala dış politikada gerçekleştirmek istediği temel hedeftir. Yine milliyetçilik akımının yıkıcı etkilerinden kurtulabilmek için oluşturmaya çalıştığı Osmanlılık üst kimliği için Tanzimat Fermanı’nın ilanının yeterli olmadığını görmüştür. Kırım Savaşı’nı sonlandıracak Paris Barış görüşmelerine gitmeden önce elini iyice güçlendirmek isteyen Osmanlı hem içişlerine karışılmasını önlemek, hem ayrılıkçı hareketlerin önünü kes-mek hem de Avrupalı devlet olmak için kendisine verilen ev ödevlerine iyi çalıştığını göstermek adına yeni bir ferman hazırlama girişimine başlamıştır60. Bunun için bir komisyon kurulmuştur. İlgi çekici olan bu komisyonda Sadra-zam, Hariciye Nazırı ve çeşitli devlet adamlarının yanı sıra İngiltere, Fransa ve Avusturya elçilerinin de yer almasıdır. Komisyonun kuruluş şekli Fermanın ilanında yabancı etkisinin ne kadar belirgin olduğunu göstermektedir ki Os-manlı Devleti’nde başka hiç bir belgede yabancı etkisi bu kadar belirgin değil-dir. Bu nedenle geçmişte de günümüzde de niteliği çok tartışılan bir belge olmuştur. Bütün olumsuz yönlerine rağmen Islahat Fermanı’nın Türk insan hakları ve kamu özgürlükleri tarihinde kanunlar karşısında mutlak eşitliği getirmesi açısından son derece önemli bir belge olduğunu ifade edenler de vardır61. Öte yandan hukuk devletinin önemli unsurlarından biri olan eşitlik ilkesi de en azından Müslüman–zimmî eşitliği açısından gerçekleştirilmiş olmaktadır62.

Islahat Fermanında İslâm hukukunun zimmilere tanıdığı hukuki statü-nün dışına çıkılmıştır63. 1856 Fermanı, 1839 Hatt–ı Hümayunundaki vaatleri gerçekleştirmeye yarayacak somut reformları ortaya koymuş ve birincide üstü örtülü kalan bazı yanları açığa çıkarmıştır. Fermanın içeriğine bakıldığı zaman gayrimüslim cemaatlere daha önceki dönemlerde verilen bütün hak, muafiyet ve imtiyazların tekrar edildiği görülmektedir. Bir mezhebe bağlı olan zimmile-

60 Bernard Lewis, Islahat Fermanı’nın 18 Şubat 1856’da Paris Anlaşması’nın ve Avrupa Birliği

diye bilinen ahenksizlik zincirinin üyeliğine Osmanlının da kabulünün ön şartlarından biri olarak Sultan tarafından ilan edildiğini yazmaktadır, Lewis, Bernard (1984) Modern Türki-yenin Doğuşu, Ankara, Türk Tarih Kurumu Yayınları, s.116.

61 Mumcu/Küzeci, s. 193. 62 Tahiroğlu, s. 589. 63 1839 Tanzimat Fermanı Müslüman halka bir anayasa veremediği halde 1856 Islahat Fer-

manı genel olarak gayrimüslim “milletlerin” anayasal gelişmelerinin başlangıcı ve milli ba-ğımsızlık isteklerinin bir manifesti olmuştur, Ercan, s. 403; Berkes, Niyazi (2010) Türki-ye’de Çağdaşlaşma, İstanbul, Yapı Kredi Yayınları, s. 218; Islahat Fermanı ile girilen süreçte Gregoryen Ermeni Milleti Nizamnamesi de dahil olmak üzere milletler kendi millet nizam-namelerini yapmışlardır.

Page 86: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|74|

rin sayısı ne olursa olsun dininin, mezheplerinin gereği olan ayinlerini yapma-larına engel olunmayacak, bundan dolayı eziyet görmeyecek, din ve mezhep değiştirmeye zorlanamayacaktır. Patrikler görevlerine kayd–ı hayat şartıyla tayin olunacaklardır. Ancak Fermanda patriklerin sadece dini yetkileri olduğu belirtilerek o güne kadar sahip oldukları dünyevî yetkileri ellerinden alınmak-tadır. Patriklere ve cemaat liderlerine halkın ödediği aidatlar kaldırılmaktadır. Ayrıca eski millet sisteminde önemli bir değişiklik yapılarak cemaatlerin yöne-timi din adamları ve laik üyelerden kurulu meclislere terk edilmektedir. Ahali-si aynı mezhepten olan yerleşim merkezlerinde ibadethane, okul, hastane, mezarlık gibi yerlerin tamirinde zorluk çıkartılmayacak, izne gerek olmayacak, yeniden yapım için ise padişahın onayı alınacaktır. Ahalisi çeşitli cemaatler-den olan yerlerde ise benzer yapıların inşası ve tamiri için patrikler veya met-ropolitler Bâb–ı Âliye dilekçe verecekler ve Padişahın izni alınacaktır. Cemaat-ler kendi bünyelerinde okullar açabilecekler, ancak bu okulların eğitim prog-ramları ve öğretmenleri Maarif Nezareti’nin denetimi altında olacaktır. Din ve mezhep yüzünden zimmileri aşağılayıcı deyimlerin resmi evraklarda yer alma-sı ve halkın ya da memurların onlar hakkında utandırıcı ve kırıcı konuşmaları yasaklanmıştır. Görüldüğü üzere gayrimüslimlerin dolayısıyla Ermenilerin yüzyıllardır din ve vicdan hürriyeti çerçevesinde sahip oldukları haklar yeni-den vurgulanmaktadır. Ancak dikkat çeken bir ayrıntı ve farklılık söz konusu-dur. Cemaatlerin başı olan din adamlarının pek çok yetkileri ellerinden alınıp, güçsüzleştirilirken, Ermeni, Ortodoks Rum ve Yahudi milletlerinin devlet eliyle laikleştirilme süreci başlamıştır.

Fermanın belki de en önemli düzenlemesi tüm Osmanlı tebaasının as-kerlik de dâhil olmak üzere devlet hizmetlerine, askerî ve mülkî okullara her-hangi bir ayrım yapılmadan kabul edilecek olmasıdır64. Böylelikle gayrimüs-

64 Gayrimüslim tebaanın dolayısı ile Ermenilerin 1856 tarihli Islahat Fermanı’ndan sonra

cizye vergisi ödemek yerine askerlik yapacakları, ancak askerlik yapmak istemezlerse “bedel-i askerî” adı altında nakdî ödeme yapabilecekleri konusu birçok tartışmaya neden olmuştur, bu tartışmalar için bkz. Bozkurt (1989), s. 121-129; Osmanlı hükümeti ordudaki birlik ve beraberlik ruhunu olumsuz yönde etkiyeceği düşüncesiyle gayrimüslim tebaanın askerlik görevini yerine getirmektense bedel-i askerî ödemelerini tercih etmiştir. Islahat Ferma-nı’nınım ilanından sonraki dönemde nüfusa göre bir hesaplama yapıldığında Müslüman tebaadan 33.334, gayrimüslim tebaadan ise 16.666 kişinin askere alınması gerekmekteydi. Ancak hükümet İmparatorluğun “asırlardan beri kuvve-i askeriyyesini yalnız İslamlardan teşkil etmiş ve teb’a-i gayr-ı müslimesini ticâret ve servet yani iktisâd muharebesine tahsis eylemiş idi. Silahşörlüğe, cündîliğe meşakk-ı seferiyyeye ülfeti olmayan” bu vatandaşlara as-kerliğin ağır geleceği düşünülerek tedricen (aşamalı olarak) yeni uygulamaya geçilmesine

Page 87: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|75|

limler için önemli bir sınırlandırma olan kamu hizmetine girememe, devlet memuru olamama yasağı ortadan kaldırılmaktadır.

1856 Islahat Fermanında gayrimüslimlerle ilgili olarak yapılan bir dü-zenleme de artık mahkemelerde şahitliklerinin geçerli olmasıdır. Fermanla Osmanlı Devleti’nde karma mahkemelerin kurulacağı ve bu mahkemelerde Ermeniler de dâhil olmak üzere gayrimüslim tebaanın şahitliğinin geçerli ola-cağı prensibi kabul edilmiştir.

Yine Fermanla hem önemli devlet meselelerinin görüşülüp karara bağ-landığı, hem kanun tasarılarını hazırlayan hem de bir yüksek mahkeme olan Meclis–i Valâyı Ahkâm-ı Adliye’de tüm tebaaya ilişkin maddelerin tartışılması sırasında zimmi temsilcilerin de hazır bulunması ve görüş bildirip, oy kullan-ma hakları olması kabul edilmiştir.65.

Fermanın dikkat çekici noktalarından birisi de üç ayrı yerde zimmilerin siyasi temsilinden bahsetmesidir. İlk olarak mevcut eyalet meclislerine temsil-cilerin seçilmesi konusunun yeniden düzenlenerek, Müslüman ve zimmi tem-silcilere belli oranda yer verileceği taahhüdü zimmi tebaaya yerel düzeyde siyasete katılma ve temsil imkânı sağlamıştır. İkinci olarak millet teşkilatlan-masında birtakım değişiklikler yapılarak, din adamların yanı sıra sade insanla-rın da cemaat meclisleri içine dâhil edilmesiyle zimmî tebaanın kendilerini ilgilendiren gündelik olayların seyrini kontrol etme imkanı sağlanmıştır.

karar verilmiştir. Bu nedenle bir süre gayrimüslimlerden sadece 3500 kişinin silahaltına alınması geriye kalan 13,1666 kişi içinse gayrimüslim tebaadan bedel-i askeriye alınmasına karar verilmiştir. Daha sonra 666 neferlik bir indirim daha yapılarak 12,5000 nefere düşü-rülmüş, her birinden beşer bin toplamda 52.500.000 kuruş bedel-i askeriyye alınmasına hükmedilmiştir. Bedel-i askeriyye peşin olarak değil, taksitler halinde toplanacaktır. Önce on taksitte toplanması öngörülmüşken, daha sonraki yıllarda dört takside indirilmiştir, Sa-yın, s. 469-473; Ancak hemen belirtmek gerekir ki Müslüman tebaa da eğer askerlik hizme-tini ifa etmek istemiyorsa “bedel-i nakdî” adıyla bir ödeme yapmak zorundadır. II. Mahmut döneminde yapılan bir düzenleme ile Osmanlı tebaasından askerlik hizmeti yapmakla yü-kümlü tutulanlar (20-40 yaş arası erkekler) beş sene nizâmiyye, yedi sene redif ve sekiz sene müstahfız olmak üzere toplam yirmi sene hizmet-i askeriyye ile mükellef tutulmuşlardır. İs-terlerse bu hizmeti bizzat bedenen, isterlerse bedel-i nakdî ödeyerek yapabileceklerdir. Bu-nun miktarı ise 150 yüzlük Osmanlı altını gibi yüksek bir bedel olarak tayin edilmiştir, Sa-yın, s.474-475; II. Meşrutiyette döneminde 1909 yılında yapılan anayasa değişiklikleri sıra-sında bedel-i askeriyye kaldırılarak İmparatorluğun tüm vatandaşlarına askerlik hizmeti yükümlülüğü getirilmiştir, Bozkurt (1989), s. 129; Shaw/Shaw, s. 100.

65 Maddelerle ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. Karal, Enver Ziya (1988) Osmanlı Tarihi Islahat Fermanı Devri (1856–1861), C: VI, Ankara, Türk Tarih Kurumu Yayınları, s. 1 vd.; Bozkurt (1989), s. 56–57; Osmanağaoğlu, s.121-127.

Page 88: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|76|

Üçüncü ve son olarak zimmî tebaaya Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliye’de tem-sil hakkı verilerek tüm ülke ve tebaayı ilgilendiren konularda söz ve oy hakkı tanınmıştır66. Islahat Fermanı’nda yapılan düzenlemelerle Müslümanlar ve gayrimüslimler arasında tam bir hukukî eşitlik sağlanarak “eşit vatandaşlık” anlayışı geçerli kılınmaya ve böylelikle milliyetçilik akımının İmparatorluğu parçalamasının önüne geçilmeye çalışılmıştır. Ancak bu çabalar her ne kadar Osmanlı yöneticileri tam olarak farkında olamasalar da “laik devlet ve vatan-daşlık” anlayışı konusunda çok önemli bir adım teşkil etmiştir67.

Islahat Fermanı’nın zimmi tebaa ile ilgili olarak yaptığı düzenlemeler sadece kâğıt üzerinde kalmayarak uygulanma şansı bulmuştur. Fermanda da yer aldığı üzere yerel düzeydeki meclislerde zimmiler temsil edilmeye devam etmişlerdir. 1864 Vilayet Nizamnamesi ile kurulan “Vilayet İdare Meclisleri” ile “Vilayet Umumi Meclisleri”nde de zimmilere temsil imkânı tanınmıştır. Sivil idare, maliye, dışişleri, kamu görevleri, ticaret ve tarımla ilgili konuları tartışma, gerekli tedbirleri alıp, uygulama yetkisiyle donatılmış idare meclisle-rinde devlet görevlileri dışında Müslümanları temsilen iki, gayrimüslimleri temsilen iki seçilmiş üyenin bulunması öngörülmüştür. Ayrıca seçilmiş üyeler dışında gayrimüslimlerin ruhani temsilcileri de İdare Meclislerinde yer almış-lardır68. İdare meclisleri sadece vilayet düzeyinde değil, sancak ve kazalarda da kurulmuştur. 1871 “İdare–i Umumiye–i Vilayet Nizamnamesi” ile vilayet, liva, kaza idare meclisleriyle vilayet temyiz divanlarında Müslüman ve gayrimüslim unsurların eşit temsili hükme bağlanmıştır. Bütün bu yerel meclislerde Erme-ni temsilciler de yer almışlar ve yerel düzeyde siyasi hayata katılarak Ermenile-ri temsil etmişlerdir.

Islahat Fermanı’nda sözü edilen karma mahkemeler de bir süre sonra kurulmuştur. 1847’de karma ticaret mahkemesi, 1864 Vilayetler Nizamnamesi 66 Davison (1968), s. 101; Akyılmaz (2003), s. 101. 67 Davison, Roderic (1954) ‘Turkish Attitudes Concerning Christian-Muslim Equality in the

Nineteenth Century’, American Historical Review, V: LIX, I: 4, July, s. 852; Akyılmaz (2003), s. 101-102.

68 Shaw, Ezel Kural (1992) ‘Tanzimat Provincial Reform as Compared with European Mo-dels’, 150. Yılında Tanzimat, Ankara, Milli Kütüphane Yayını, s.58; Davison (1968), s.102; Bozkurt (1989), s. 111; Ortaylı, İlber (1976) ‘İlk Osmanlı Parlamentosunun Yapısında Eya-let İdare Meclislerinin Etkisi’, Türk Parlamentoculuğunun İlk Yüzyılı, Ankara, Ajans-Türk, s. 438; Ortaylı (1974), s. 58 vd.; Örneğin, 1875 Diyarbakır Vilayet İdare Meclisi’nde iki müslim iki gayrimüslim seçilmiş üye dışında her cemaati temsilen din adamları da bulunu-yordu. Bunlardan üçü Ermeni din adamı idi. Ermeni Protestan Episkoposu, Ermeni Gre-goryen Murahhas Vekili ve Ermeni Katolik Murahhas Vekili.

Page 89: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|77|

ile ise Nizamiye Mahkemeleri Osmanlı yargı teşkilatına dâhil olmuştur. Niza-miye Mahkemelerinin çatısı altında kaza merkezlerinde deâvi meclisi, sancak merkezlerinde “divan–ı temyizi hukuk” ve “meclis–i kebir–i cinayet” adıyla istinaf mahkemeleri kurulmuştur. Bu mahkemelerin önemli özelliklerinden bir tanesi gayrimüslimlerin tıpkı Müslümanlar gibi hâkimlik yapabilmeleridir. Arşiv belgelerindeki kayıtlardan çok sayıda Ermeni ve Rum hâkimin Nizamiye Mahkemelerinde hâkimlik yaptığı anlaşılmaktadır69.

Bu dönemde yüksek yargı organı niteliğine sahip Meclis–i Vâlâ–yı Ahkâm-ı Adliye ve Şûra–yı Devlet’te gayrimüslim temsilciler de yer almıştır. Meclis–i Vâlâ-yı Ahkâm–ı Adliye üyesi olmak için Islahat Fermanı’na kadar Müslüman olmak gerekirken 1856 sonrası gayrimüslim üyeler de (bu üyelerini için de Ermeniler de vardır) kurulda yer almışlardır70. 1868’de Meclis–i Vâlâ–yı Ahkâm–ı Adliye, Divân–ı Ahkâm–ı Adliye ve Şurây–ı Devlet olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Şûra–yı Devlet hem idari davalar için bir üst derece mahke-mesi hem de yasama işlerini görmek, kanun ve tüzük tasarılarını hazırlamak üzere oluşturulmuş bir kuruldur. Bugünkü Danıştay’ın temelini teşkil eden bu organ aynı zamanda uyuşmazlık mahkemesi görevini yürütmüş ve idari dene-tim yetkisine sahip olmuştur71. Böylesine önemli bir organda kurulduğu an-dan itibaren Müslümanlarla birlikte gayrimüslim üyeler de yer almıştır.

69 Kandiye Sancağı, Menofaç Kazası Mahkeme–i Sulhiyyesi Reisi İstavro Malakardi Efendi ile

Kalohoryo Mahkeme–i Sulhiyesi Reisi Emanuel Papadaki Efendi’nin memuriyet yerlerini karşılıklı olarak değiştirdiklerine dair irade–i seniyye, BOA, Adliye ve Mezahip İradeleri Ka-tologu, Sıra No: 92, Genel No: 1475, Hususi No: 14, t: 15 C 1310 (1892); Hanya Sancağı mülhatâkından Kisamo Kazası Mahkeme–i Sulhiyesi Riyasetine İstavrotaze Zâki Efendi’nin tayin edildiğine dair irade, BOA, Adliye ve Mezahib İradeleri Katologu, Sıra No: 101, Genel No: 1592, Hususi No: 15, t: 28 C 1310 (1892); Kandiye Bidayet Mahkemesi Hukuk Dairesi Riyasetine Penafaki Efendi’nin tayinine ilişkin irade, BOA, Adliye ve Mezahib İradeleri Ka-talogu, Sıra No: 167, Genel No: 2739, Hususi No: 9, t: 10 Z 1310 (1893). Burdur Sancağı Bi-dayet Mahkemesi Ceza Dairesi Reisliğine Agapius Efendinin tayinine dair irade, BOA, Ad-liye ve Mezahib İradeleri Katalogu, Sıra No: 763, Genel No: 149, Hususi No: 21 t: 17 M 1314 (1896); Kavala Ticaret Mahkemesi riyasetine Dimetoka Kazası Bidayet Mahkemesi Müdde–i Umumisi Kastantin Efendi’nin tayin edildiğine dair İrade, BOA, Adliye ve Mezahib İrade-leri Katalogu, Sıra No: 1392, Genel No: 1184, Hususi No: 13, t: 27 Ca 1325 (1907).

70 1856 da hemen birkaç gayrimüslim Meclisi-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliye üyeliğine tayin edil-miştir. Bunlar arasında Dadyan, Düzyan gibi meşhur Ermeni ailelerinden olanlar da vardır. Davison, Roderic (1982) ‘The Millets as Agents of Change in the Nineteenth Century Ot-toman Empire’, Christian and Jews in the Ottoman Empire The Functioning of a Plural So-ciety, (Edited by: Braude, Benjamin / Lewis, Bernard), V: I The Central Lands, New York, Holmes &Meiers Publishers, s. 328.

71 Cin/Akyılmaz, s. 193-195.

Page 90: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|78|

1868’de Şûra–yı Devlet kurulduğu zaman atanan otuz sekiz üyenin on bir tanesi (yaklaşık üçte biri) gayrimüslimdir. Gayrimüslim üyelerden dört tanesi Katolik Ermeni, üç tanesi Rum, iki tanesi Yahudi, bir tanesi Gregoryen Erme-ni, bir tanesi Bulgar’dır72.

Ermeniler Islahat Fermanı ile girilen süreçte sivil bürokrasinin en üst basamaklarına çıkmış, müsteşarlık, nazırlık gibi görevlere atanmışlardır. Ne-zaretlere bakıldığında (1883–1917 yılları arasında) başta Adliye Nezareti, Dâhiliye Nezareti, Maliye Nezareti gibi önemli bakanlıklar olmak üzere çeşitli nezaretlerde Ermenilerin görev yaptıkları görülmektedir. Örneğin Posta ve Nafıa (Bayındırlık) Nazırlığı yapan Krikor Ağaton Efendi, Hazine-i Hassa ve Maliye Nazırı Agop Kazazyan Efendi, Şurâ-yı Devlet üyeliği de yapan Hazine-i Hassa Nazırı Ohannes Sakız Paşa, Posta Nazırları Ogan Mardikyan Efendi ve Garabed Artin Davud Paşa, Nafıa Nazırı Bedros Hallaçyan Efendi, Hazine–i Hassa Nazırlığında bulunan ve vezirlik rütbesi verilen aynı zamanda Mülki-ye’de verdiği derslerle meşhur olan Mikayel Portakal Paşa, önce Bâb–ı Âli Hukuk Müşaviri olan, daha sonra Ticaret ve Nafıa Nazırlıkları da yapan ve 1912 yılında Hariciye Nazırlığına tayin edilen Noradokyan Efendi bu konuda gösterebilecek birkaç örnektir73. 72 Davison (1968), s. 103; Davison (1982), s. 328; Bozkurt (1996), s. 148-149; Bozkurt (1989),

s. 114-115. Örneğin Krikor Odyan Efendi, Ohannes Sakız Paşa, Bedros Kuyumcuyan bun-lardan birkaçıdır, Dabağyan, s.41-42, 52-53, 58.

73 Toros, Taha (1985) ‘Osmanlı İmparatorluğu’nda Gayrimüslim Azınlıklar’, Tanzimat’tan Cumhuriyete Türkiye Ansiklopedisi, c. 4, İstanbul, İletişim Yayınları, s. 1009; Yumul, Arus / Balı, Rıfat B. (2003) ‘Ermeni ve Yahudi Cemaatlerinde Siyasal Düşünceler’, Cumhuriyet’e Devreden Düşünce Mirası, Tanzimat ve Meşrutiyet Birikimi, İletişim Yayınları, İstanbul, s. 36; Dabağyan, s. 33-75; Aynı dönemde Rumeli vilayetlerine merkezden tayin edilen me-murlar arasında da Ermenilerin sayısının dikkat çekici oranda yüksek olduğu görülmekte-dir. Örneğin Manastır vilayetinde Nafıa mühendisi olarak tayin edilen Acemyan Efendi İs-tanbullu bir Ermeni, kondüktör Ovakim Mutafyan Efendi Ünyeli bir Ermenidir. Florina ka-zası kaymakam muavini Bedros Efendi Sivas Ermenilerindendir. Bu örnekler ve daha fazlası için bkz. Ortaylı, İlber (2004) ‘II. Abdülhamit Devrinde Taşra Bürokrasisinde Gayrimüs-limler’, Osmanlı İmparatorluğu’nda İktisadi ve Sosyal Değişim, Makaleler I, Ankara, Tur-han Kitabevi, s.193-199; Ermeniler sadece merkezde değil, özerk statüde olarak nitelenebi-lecek idarî birimlerde de önemli görevler üstlenmişlerdir. Örneğin İzmir’de dünyaya gelen bir Ermeni olan ve dayısı da Bogos Yusufyan da Mısır’da Ticaret ve Hariciye Nazırlığı yap-mış olan Nubar Paşa 1842 yılında gittiği Mısır’da Mehmet Ali Paşa’nın kâtibi olarak başla-dığı mesleki kariyerinde hızla yükselmiş, Osmanlı Devleti kendisine 1873’te vezirlik rütbesi bahşetmiş, Mısır Hidivi İsmail Paşa döneminde ise Hariciye Nazırı olmuştur, bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz, Kızıltoprak, Süleyman (2003) ‘Kriz Döneminde Osmanlı Bürokrasi-sinde Ermeniler: Nubar Paşa Örneği’, Dünden Bugüne Türk-Ermeni İlişkileri (Editörler: Bal, İdris / Çufalı, Mustafa), Ankara, Nobel Yayınları, s. 173-185.

Page 91: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|79|

Sadece İstanbul’da değil taşrada da posta hizmetleri, nüfus idaresi, mu-tasarrıf muavinlikleri, karantinalar müfettişliği, Düyun–ı Umumiye İdaresi gibi yerlere Ermeni memurlar tayin edilmiştir.

Gayrimüslimlerin kamu hizmetlerinde yer almalarıyla ilgili olarak Find-ley’in Hariciye Nezareti’ndeki gayrimüslimler üzerinde yaptığı araştırmanın sonuçları zikredilmeye değerdir. Bu araştırma Dışişleri Bakanlığında gerek merkezdeki personel gerekse yurtdışına gönderilen görevliler arasında Erme-nilerin önemli bir yer tuttuğunu göstermektedir. Findley 1850–1908 yılları arasında Nezarette çalışanlardan 366 kişinin dosyalarını incelemiştir. Bunlar-dan 107 tanesinin gayrimüslim olduğunu tespit etmiştir. Gayrimüslimlerin etnik kökenlere göre dağılımı ise şöyledir: Otuz Rum, elli iki Ermeni, on iki Yahudi, yedi Hıristiyan Arap, altı Avrupa kökenli gayrimüslim. Görüldüğü üzere Hariciye Nezareti’nde Ermeni personelin diğer gayrimüslim gruplara üstünlüğü söz konusudur. Ermenilerin çoğu Gregoryen olup, birkaç tane de Katolik Ermeni vardır. Kendisini Protestan olarak niteleyen Ermeni ise hiç yoktur. Nezarette görev yapan Ermenilerin %90’ı İstanbul doğumludur74. Ça-lışmada dikkat çeken bir diğer nokta ise 1850’de nezarette görevli olan gayri-müslim personel sadece yedi kişiden ibaret iken zaman içinde bu sayının git-tikçe artmasıdır. Bu da Osmanlı Devleti’nde hukuki eşitlik kavramının gitgide yerleştiğini göstermektedir.

Hariciye Nezareti’nde Ermenilerin en fazla istihdam edildiği birim Tah-rirat–ı Hariciye Kalemi’dir. Bu kalemde çalışan Ermeni sayısı altmış dokuz-dur. Bâb–ı Âli Tercüme Odasında on üç, İstişare Odasında sekiz Ermeni per-sonel bulunmaktadır. Yine inceleme konusu yapılan dönemde büyük Batılı merkezlere gönderilen diplomatlardan on dokuzu, konsolosların ise yine on dokuzu Ermeni kökenlidir. Diğer diplomatik merkezlerde otuz bir Ermeni ve diğer konsolosluklarda da yirmi altı Ermeni görev yapmıştır75. Hariciye Neza-reti’nde üst mevkilere çıkma konusunda da Ermeniler Rumları geçmiştir.

23 Ocak 1869 tarihinde Osmanlı Devleti’nin ilk vatandaşlık kanunu ola-rak yürürlüğe giren Tabiiyyet-i Osmaniye Kanunnamesi ile Osmanlı Devle-74 Bkz. Findley, Carter V. (1996) Kalemiyeden Mülkiyeye Osmanlı Memurlarının Toplumsal

Tarihi, (Çeviren: Çağalı Güven, Gül) İstanbul, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, s. 95 vd.; Findley (1982), s. 343 vd. Findley Hariciye Nezaretindeki Müslüman ve gayrimüslim personelin du-rumunu incelerken iki kıstası esas almıştır: Eşit işe giriş şansı ve eşit işe eşit ücret.

75 Findley (1996), s. 101 v.d.; Findley (1982), s. 353 vd. Ayrıca bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. Çark, Y. G. (1953) Türk Devleti Hizmetinde Ermeniler- 1453-1953, İstanbul, Yeni Matbaa.

Page 92: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|80|

ti’nde tebaadan vatandaşlığa geçilmiştir. Artık tebaayı nitelemek için kullanı-lan, Müslüman, zimmî gibi İslam Hukuku kökenli kavramların yerine Batılı kavramlar alınmıştır. Burada önemli olan nokta farklılığı vurgulayan din, mezhep ve etnik kökenle ilgili ifadelerden kaçınılarak yeni bir tanımlamanın tercih edilmesidir. Kanunun birinci maddesine göre anne babası veya sadece babası Osmanlı tebaası olduğu anda doğan çocuklar Osmanlı vatandaşı olarak kabul edilmektedir. Türk, Müslüman, Ermeni, Rum, Müslüman, Hristiyan ya da Yahudi olmanın bir önemi yoktur.

I. Meşrutiyet döneminde gayrimüslimlerin siyasi hayatta daha da etkin hale geldikleri görülmektedir. Kanun-i Esasi taslağını hazırlayan yirmi sekiz kişilik komisyonda üç Ermeni üye de yer almıştır76.

1876 Anayasasının 8. maddesinde yer alan “Osmanlı tabiiyetinde bulu-nan herkes hangi din ve mezhepten olursa olsun istisnasız Osmanlı tabir olu-nur” ifadesi tebaadan vatandaşlığa geçişi simgelemektedir. Artık öncelikle Osmanlı vatandaşlığı gelmektedir. Vatandaşların Müslüman, Rum, Ermeni, Yahudi olması bundan sonra ikinci derecede bir öneme sahiptir.

Kanuni Esasi’nin 8–26’ıncı maddeleri arasında “Tebaa–i Devleti Osma-niyenin Hukuk–i Umumiyesi” (Osmanlı Devleti Vatandaşlarının Genel Hak-ları) düzenlenmiştir. Burada özellikle 17. madde anahtar niteliğindedir. Mad-deye göre “Bütün Osmanlılar dinî ve mezheple ilgili durumlar dışında hak ve görevler açısından kanun önünde eşittirler”77. Görüldüğü üzere Anayasada açık bir biçimde kanun önünde eşitlik ilkesinden bahsedilmektedir. Bu maddedeki hükmü destekler mahiyette 18. ve 19. maddelerde devlet hizmetine girmek isteyen Osmanlıların Türkçe bilmek şartıyla ehliyet ve kabiliyetlerine uygun olarak devlet hizmetine kabul edilecekleri bildirilmektedir.

Anayasanın 11. maddesinde “Devletin dini İslâm olmakla beraber, dü-zen ve umumi adabı ihlâl etmemek şartıyla Osmanlı Devleti’nde diğer dinlerin ve milletlere verilmiş olan mezhep imtiyazlarının serbestçe icrası devletin hima-yesindedir” cümlesine yer verilmek suretiyle kimsenin din ve mezhebine karı-şılmayacağı bir kez daha vurgulanmıştır. 25. madde de ise “vergi aynı isim altında tüm Osmanlı tebaasından din ve mezhep farkı gözetilmeksizin alınır” 76 Karal, Enver Ziya (1982) ‘Non-Muslim Representatives in the First Constitional Assembly,

1876-1877’, Christian and Jews in the Ottoman Empire The Functioning of a Plural Society, (Edited by: Braude, Benjamin/Lewis, Bernard), V: I The Central Lands, New York, Holmes &Meiers Publishers, s. 394.

77 Tanilli, Server (1976) Anayasalar ve Siyasal Belgeler, Sulhi Garan Matbaası, İstanbul, s. 27.

Page 93: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|81|

denilerek gayrimüslimlerin yıllardır ek bir yük getirdiği için şikâyetlerinin temelini teşkil eden bir konu daha çözümlenmiş olmaktadır.

Anayasaya göre Heyet–i Mebusan için yapılacak seçimlerde her 50.000 erkek için bir mebus seçilecektir. Erkeklerin Müslüman ya da gayrimüslim olmalarının bir önemi yoktur. Ancak ilk parlamentonun oluşumunda millet-vekilleri yapılan bir genel seçimle değil, daha önce seçilmiş olan, vilayet idare meclislerindeki üyelerin mebusluk sıfatını kazanmalarıyla belirlenmiştir78. İstanbul içinse farklı bir sistem kabul edilmiştir. Şehir 20 seçim bölgesine ay-rılmış, her bir bölge için, biri müslim, biri gayrimüslim iki aday tespit edilmiş-tir. Tespit edilen 40 aday seçim günü belediyede bir araya gelerek içlerinden 5 müslim 5 gayrimüslim olmak üzere 10 kişiyi milletvekili olarak seçmişlerdir79.

İlk Meclis–i Mebusan 115 kişiden oluşmakta olup; bunlardan 67’si Müslüman, 48’i ise gayrimüslimdir80.

II. Meşrutiyet döneminde de gayrimüslim halkın temsilcileri Mecliste temsil edilmişlerdir. Bu dönemdeki üç mecliste (1908–1912–1914) gayrimüs-lim milletvekillerinin sayısı neredeyse toplam milletvekillerinin %50’si seviye-sine ulaşmıştır. Yine 1910 yılındaki Ayan Meclisinde kırk dokuz ayanın onu gayrimüslim iken, 1911 yılında elli üç ayanın yaklaşık üçte birini gayrimüslim-ler oluşturmaktadır81. Bu dönemde Osmanlı gayrimüslimleri aktif olarak siyasi faaliyetler içinde de yer almışlar, Ermeniler genellikle Ahrar Fırkasını82 destek-lemişlerdir. Bununla beraber İttihat ve Terakki Partisi’nden milletvekili olarak Meclise giren gayrimüslimler ve bunlar arasında Ermeniler de vardır83. 1910

78 Ortaylı (1976), s. 439. 79 Karal (1982), s. 393. 80 Karal (1982), s. 394. 81 Konu ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. Ahmad, Feroz / Rustow, Dankward (1976) ‘İkinci

Meşrutiyet Döneminde Meclisler 1908-1918’, Güneydoğu Araştırmaları Dergisi, S. 4-5, İs-tanbul; Karpat, Kemal (1967) Türk Demokrasi Tarihi, İstanbul, İstanbul Matbaası.

82 Ahrar Fırkası 14 Eylül 1908’de kurulmuş, 31 Mart Vak’asında etkin bir rol oynamıştır. Ahrar Fırkası adem-i merkeziyeye dayalı bir yönetim kurulması ve etnik unsurlara eşitlik tanınması talepleriyle İttihatçılardan farklı bir siyasi çizgide olduğunu ortaya koymuştur. Eylül 1908 ile Nisan 1909 tarihleri arasında faaliyet gösteren Fırka İttihat-Terakki karşısında ilk önemli siyasi muhalefeti başlatarak Türk siyasi hayatında önemli bir yer edinmiştir.

83 1908 Meclis-i Mebusanında temel haklar ve hakimiyet-i milliye konusu tartışılırken İttihad-çı Ermeni mebusu Hallaçyan Efendi ile muhalif Varteks Bey’in tartışmaları ilgi çekicidir. Özellikle bu tartışmada Varteks Bey’in son sözleri dikkat çekicidir. “Pek ala bilirim ki husu-siyle Ermeniler Osmanlı ülkesinden başka yerde yaşayamazlar. Hâlbuki siz beni yanlış anla-

Page 94: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|82|

yılında Ahrar Fırkası kendisini feshettikten sonra ise Ermenilerin bir kısmı 1911’de kurulan Hürriyet ve İtilaf Fırkası84 içinde yer almışlardır. 1912 seçim-lerinden sonra oluşan mecliste hem İttihat ve Terakki Fırkasından hem de Hürriyet ve İtilaf Fırkasından milletvekili seçilen Ermeniler vardır.

III. ERMENİLERİN GERİDE BIRAKTIKLARI MALLARLA İLGİLİ

İLK DÜZENLEMELER Osmanlı Devleti’nde Ermenilerin hukuki statüsünü Tanzimat öncesi ve

sonrası dönemde ayrıntılı bir biçimde inceleyerek temel referans noktalarını tespit etmeye çalıştık. Çalışmamızın ikinci ana bölümü ise 1915 yılında sevk ve iskâna tabi tutulan Ermenilerin geride bıraktıkları mallarla ilgili ilk hukuki düzenlemelere ayrılmıştır. Girişte de vurgulandığı gibi Emvâl-i Metruke ile ilgili çok sayıda hukuki düzenleme bulunduğu için bunların tamamını bu başlık altında incelemek mümkün görünmemektedir. Bu nedenle burada 1915 yılında yapılan üç ana düzenleme incelenecektir. Bunlar bu konuda ilk adımı teşkil eden 30 Mayıs 1915 tarihli “Meclis-i Vükela Kararı” ile 10 Haziran 1915 tarihli 34 maddelik “Ahval-i Harbiye ve Zaruret-i Fevkalâde-i Siyasiye Dolayı-sıyla Mahall-i Ahare Nakilleri İcra Edilen Ermenilere Ait Emvâl ve Emlâk ve Arazinin Keyfiyet-i İdaresi Hakkında Talimatname” ve 26 Eylül 1915 tarihli 11 maddelik “Ahar Mahallere Nakledilen Eşhasın Emvâl ve Düyûn ve Matlûbatı Metrûkesi Hakkında Kanun-u Muvakkat” dir. Ancak hukuki düzenlemeler gözden geçirilmeden önce içeriğinin daha iyi anlaşılabilmesi için Osmanlı Hukukundaki bazı kavramların ortaya konması gerekmektedir. Özellikle menkul mal-gayrimenkul mal ayrımı ve Osmanlı Devleti’nde arazi çeşitleri ve arazi mülkiyeti konumuz açısından büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle

yıp kart bir Ermeni olduğumu, asla Ermenilikten başka bir şey düşünmediğimi zannediyor-sunuz. Hâlbuki ben sizden, Türk’ten ziyade Türküm”. Özçelik, Ayfer (2002) “1908 Meclis-i Mebusanı’nda Temel Haklar ve Hakimiyet-i Milliye ile İlgili Bazı Tartışmalar”, Türkler, C: 14, Ankara, Yeni Türkiye Yayınları, s. 759.

84 21 Kasım 1911’de kurulan “Hürriyet ve İtilaf Fırkası”nın kurucuları Damat Ferit Paşa, Rıza Tevfik, Refik Halit Karay, Ali Kemal, Lütfi Fikri, Rıza Nur, Miralay Sadık Bey’dir. Meclis-i Mebusan içinde yer alan muhalif partilerden Mutedil Hürriyetperverân ve Ahali Fırkaları yeni partiye katılırken İttihatçıların milliyetçi çizgisine karşı çıkan Bulgar, Rum, Arnavut, Ermeni ve Arap milletvekillerinin büyük bölümü Hürriyet ve İtilaf Fırkasına geçmişlerdir., Shaw/Shaw, s. 350; Burçak, Rıfkı Salim (1984) Siyasi Tarih Ders Notları, Ankara, Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Yayınları, s. 63; Armaoğlu, Fahir (2014) 19. Yüzyıl Siyasi Tarihi (1789-1914), İstanbul, Alkım Yayınları, s. 901-902; Kodaman, Bayram (2002) ‘II. Meşrutiyet Dönemi’, Türkler, C: 13, Ankara, Yeni Türkiye Yayınları, s. 185.

Page 95: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|83|

önce bu konular üzerinde durulacak daha sonra hukuki düzenlemelere geçile-cektir.

Önemle belirtmek isteriz ki bu çalışmada Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı sürerken 1915 yılında Osmanlı vatandaşı olan bir kısım Erme-ni’nin sevk ve iskân edilmesi yönünde ortaya koyduğu siyasi iradenin neden-leri ve arka planı üzerinde durulmayacak, sadece Ermenilerin geride bıraktık-ları mal varlıkları ile ilgili ilk hukuki düzenlemelerle incelenecektir.

A. OSMANLI HUKUKUNDA MENKUL MAL-GAYRİMENKUL MAL

AYRIMI 1915 yılında sevk ve iskâna tabi tutulan Ermenilerin geride bıraktıkları

mal varlıklarının hukuki durumunun değerlendirilebilmesi açısından Osmanlı Hukukunda menkul ve gayrimenkul mal tanımının nasıl yapıldığının gözden geçirilmesi gerekmektedir. Osmanlı Devleti’nde bu konuda İslam Hukukun-daki düzenlemeler geçerli olmuştur. Fakat unutulmaması gereken nokta tanı-mın mezheplere göre de değişebildiğidir. Bu konuda özellikle Hanefi hukuk-çularla Maliki hukukçular arasında önemli bir fikir ayrılığı ortaya çıkmıştır. Osmanlı Devleti’nin resmi mezhebi olan Hanefi mezhebine göre şekli değişe-rek de olsa bir yerden bir yere nakli mümkün olan mallara menkul mal (taşı-nır) denilmiştir. Bu nedenle ağaç ve bina dolayısı ile ev ve dükkân da menkul mal olarak kabul edilir. Hanefi hukukçuların “akar” olarak adlandırdıkları gayrimenkul mal (taşınmaz) ise şekli değişerek de olsa bir yerden bir yere ta-şınması mümkün olmayan mallardır. Bu tanıma göre sadece arazi akardır. Gayrimenkul malların kapsamının bu kadar dar tutulması sebebiyle karşılaşı-lan zorluklar üzerine Hanefiler bina ve ağaçlarla ilgili ikili bir yaklaşım sergi-lemişlerdir. Bunlar tek başına araziden ayrı satılırlarsa menkul mal hükümleri geçerli olmuş, arazi ile birlikte düşünülüp, arazi ile birlikte satıldıkları zaman gayrimenkul hükümleri uygulanmıştır85.

Maliki mezhebi ise bu konuda farklı bir içtihat yapmış, bina ve ağaçları da taşınmaz mal saymıştır. Maliki hukukçulara göre bu malların önemli nite-likleri bozulmadan örneğin ağaç odun halini, bina da enkaz halini almadan taşınmaları mümkün değildir. Bu malları vasıflarını bozmadan korumak arazi üzerinde kalmalarına bağlıdır. Bu durum onların taşınmaz mal sayılmalarını gerekli kılmaktadır86.

85 Cin, Halil / Akgündüz, Ahmet (1989) Türk Hukuk Tarihi, C: 2, Konya, Selçuk Üniversitesi

Hukuk Fakültesi Yayınları, s. 244; Karaman, s. 18. 86 Karaman, s. 19; Cin/Akgündüz, s. 245.

Page 96: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|84|

Osmanlı Devleti’nde Mecellenin kabulüne kadar Hanefi görüşü geçerli olmuştur. Bu çerçevede sadece arazi taşınmaz kabul edilmiş, ağaç, ev, dükkân arazi ile birlikte satılırsa gayrimenkul, tek başına ele alınırsa menkul mal ola-rak değerlendirilmiştir.

Mecelle ise akar kavramı ile birlikte gayrimenkul tabirini kullanmış ve Maliki görüşüne daha yakın bir çizgi sergilemiştir. 128. maddeye göre menkul mal bir yerden başka bir yere taşınması mümkün olan maldır ki bunlar her türlü para, ölçülebilir, tartılabilir eşya ile bunlar dışındaki dayanıklı taşınabilir eşyaları ve hayvanları kapsar87. 129. maddede düzenlendiği üzere gayrimenkul mal ise akar denilen arazi ve bina gibi başka yere taşınması mümkün olmayan maldır88. Ancak şuf’a hakkının düzenlendiği 1019 ve 1020. maddelerde yine Hanefi görüşünün benimsendiği görülmektedir. Şuf’a hakkı sadece gayrimen-kuller üzerinde geçerli olduğundan maddelerde yapılan düzenlemeler açık bir şekilde Hanefi içtihatlarının yansımasıdır. 1019. maddeye göre vakıf arazi ve miri arazi üzerinde bulunan mülk ağaçlar ve binalar menkul (taşınır) hük-münde olduğu için bunlarda şuf’a (önalım) hakkı söz konusu olamaz89. 1020. maddeye göre ise mülk arazi üzerindeki ağaçlar ve binalarla birlikte satıldığı zaman yere bağlı olarak ağaçlar ve binalarda da önalım hakkı uygulanır. Yal-nız ağaçların ve binaların satılması halinde ise önalım hakkından söz edile-mez90.

Bilindiği üzere Osmanlı hukukunda vakıf arazide arazinin mülkiyeti vakfa, miri arazide ise devlete ait olduğu için ağaç ve binaların arazi ile birlikte satılması mümkün değildir. Onun içinde 1019 maddede Hanefi içtihatları çerçevesinde menkul mal olarak kabul edilmişlerdir. Buna mukabil mülk ara-zide, arazi, ağaç ve binalar aynı kişiye ait olduklarından arazi ile birlikte satılır-larsa gayrimenkul, ayrı satılırlarsa menkul mal olarak değerlendirilmişlerdir.

87 Menkul, bir mahalden mahal-li ahara nakli mümkün olan şeydir ki nukud ve uruza ve

hayvanaat ve mekilat ve mevzuata şamil olur. Mecelle md. 128; Berki, Ali Himmet (1982) Açıklamalı Mecelle (Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye), İstanbul, Hikmet Yayınları, s. 32; İlhan, Cengiz (2011) Günümüz Türkçe’siyle Mecelle (Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye), Ankara, Yetkin Yayınları, s. 62.

88 Gayrimenkul akar denilen ve arazi misillu mahal-li ahara nakli mümkün olmayan şeydir. Mecelle md. 129; Berki, s. 132; İlhan, s. 62.

89 Vakıf yer yahut arazi-i emiriyye üzerindeki mülk eşcar ve ebniye menkul hükmünde olarak bunlarda şuf’a cari olmaz. Berki, s. 201; İlhan, s. 308.

90 Bir mülk arsa, üzerindeki eşcar ve ebniye ile beraber satıldıkda yere tebean eşcar ve ebniye-de dahi şuf’a cari olur. Amma yalnız eşcar ve ebniye satıldığı suretde şuf’a car i olmaz. Ber-ki, s. 201; İlhan, s. 308.

Page 97: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|85|

Dolayısı ile 1019 ve 1020 maddelerle 128 ve 129. maddelerdeki menkul ve gayrimenkul mal tanımı binalar (ev-dükkân) açısından çelişkili bir durum arz etmektedir.

Osmanlı Hukukundaki menkul mal-gayrimenkul mal tanımından anla-şılacağı üzere gayrimenkul dendiğinde esas kastedilen arazidir. Ev, bina ve ağaçların durumu ise arazi çeşidine göre değişebilmektedir. Bu nedenle 1915 yılında sevk ve iskâna tabi tutulan Ermenilerin sahip oldukları bina, ağaç ve evlerin (dolayısı ile depo, fabrika gibi yapıların da) menkul mal mı yoksa gay-rimenkul mal mı kabul edileceğinin üzerinde bulunduğu arazinin çeşidine göre belirlenmesi gerekmektedir.

B. MÜLKİYET HAKKI VE OSMANLI ARAZİ HUKUKU

İslam- Osmanlı hukukçuları mülkiyet hakkını çeşitli tasniflere tabi tut-muşlardır. Konumuz açısından bunlardan ikisi son derece önemlidir. Bunlar-dan ilki “ayn mülkiyeti”dir. Ayn mülkiyeti eşyanın maddi varlığına, bizzat kendisine sahip olmaktır. Ayn mülkiyetine “rakabe mülkiyeti” de denmiştir. Ayn mülkiyetine sahip olan kişi o şeyin aynı zamanda yararlanma ve kullanma hakkına da sahip olur91. Ancak Osmanlı Devleti’ndeki miri arazi ve vakıf arazi örneğinde olduğu gibi bir malın ayn mülkiyetinin bir şahısta ya da devlet veya vakıfta bulunması ve yararlanma hakkının başka bir şahısta bulunması müm-kündür.

Mülkiyetin diğer çeşidi menfaat mülkiyetidir. Menfaat mülkiyeti bir malın yararlanma, kullanma hakkına sahip olmaktır. Miri arazi ve vakıf arazi-de mutasarrıfın sahip olduğu hak menfaat mülkiyetidir.

Ayn mülkiyeti ile menfaat mülkiyeti arasında önemli farklar vardır. Ayn mülkiyeti istisnalar dışında menfaat mülkiyetini de doğurur. Aksi ise müm-kün değildir. Yani menfaat mülkiyeti ayn mülkiyetini doğurmaz. Ayn mülki-yeti devamlı, menfaat mülkiyeti ise sürelidir. Hanefi hukukçulara göre ayn mülkiyeti mirasla intikal eder, menfaat mülkiyeti intikal etmez. Diğer mezhep hukukçuları ise menfaat mülkiyetinin de mirasla intikal edebileceği görüşün-dedirler92. Miri arazi rejiminde ise mutasarrıfın sahip olduğu menfaat mülki-yeti ya da tasarruf hakkının özellikleri biraz daha farklıdır. Miri arazinin tasar-91 Ali Haydar (1330) Düreru’l Hukkam Şerhu Mecelleti’l-Ahkâm, C: I, İstanbul, s. 227-228;

Karaman, s. 42-43; Cin/Akgündüz, s. 246-247. 92 Ali Haydar, s. 228; Cin/Akgündüz, s. 247.

Page 98: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|86|

ruf hakkı mutasarrıfa süresiz olarak devredilir. Mutasarrıf yükümlülüklerini yerine getirdiği sürece akid devam eder. Ayrıca tasarruf hakkı mirasçılara örfi miras hukuku kurallarına göre intikal eder.

Verdiği yetkiler açısından mülkiyet hakkı tam ve eksik mülkiyet olarak ikiye ayrılır. Tam mülkiyet ya da mülkiyet-i kâmile bir malın hem çıplak mül-kiyetinin hem de menfaat mülkiyetinin aynı kişide toplanması demektir. Mülk arazide arazi sahibinin sahip olduğu mülkiyet hakkı mülkiyet-i kâmiledir. Bu çeşit bir mülkiyet hakkına sahip olan malik mal üzerinde her türlü fiili ve hu-kuki tasarrufta bulunabilir. Eksik mülkiyet bir başka deyimle mülkiyet-i nakı-sa ise bir malın sadece rakabe mülkiyetine yahut sadece menfaat mülkiyetine sahip olmaya denir. Eksik mülkiyetin iki çeşidi vardır. Birincisi sadece rakabe mülkiyetine sahip olmaktır. Miri arazi üzerinde devletin ya da vakıf arazide vakfın sahip olduğu mülkiyet hakkı rakabe mülkiyetidir. Bu çeşit mülkiyet sahibine kullanım ve yararlanma hakkı sağlamaz. İkincisi ise sadece yararlan-ma ve kullanma hakkı veren menfaat mülkiyetidir. Miri arazi üzerinde reaya-nın ya da vakıf arazi üzerinde mutasarrıfın sahip olduğu mülkiyet hakkı bu çeşit bir mülkiyettir ve sahibinin arazi üzerinde fiili ve hukuki tasarruflarını sınırlar93.

Yukarıdaki bilgiler ışığında 1915 yılında bulundukları toprakları terk eden Ermenilerin geride bıraktıkları arazilerin hukuki statüsünün ne olduğu büyük bir önem arz etmektedir. Çünkü bunların bir kısmı miri arazi ve vakıf arazi statüsünde ise sadece tasarruf hakkına yani bu arazileri kullanma hakkına sahip olup, kuru mülkiyetine sahip olmadıklarından, mülkiyet iddiasında bulu-namazlar. Sadece 1858 Arazi Kanunnamesinde “arazi-i memlûke” olarak adlan-dırılan mülk arazi üzerinde hem rakabe hem de tasarruf hakları olduğu için hak iddia edebilirler. Nitekim inceleyeceğimiz hukuki düzenlemelerde bu konuda atıflar vardır. Örneğin 26 Eylül 1915 tarihli kanunda icareteynli vakıflara ait mallardan söz edilmektedir ki Ermeniler bu mallar üzerinde mülkiyet değil sadece tasarruf yani yararlanma, kullanma hakkına sahiptirler.

1. Meclis-i Vükela Kararı

1915 yılının Nisan ayında Van’da başlayan isyan büyük bir hızla de-vam ederken, başka bölgelerde de Ermenilerin isyan başlattığı, yol keserek ve

93 Osmanlı Hukukunda arazi çeşitleri ve bunlarla ilgili hukuki düzenlemeler konusunda bkz.

Cin/Akyılmaz, s. 507-550; Cin, Halil (1987) Mirî Arazi ve Bu Arazinin Özel Mülkiyete Dönüşümü, Konya, Selçuk Üniversitesi Yayınları.

Page 99: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|87|

Müslüman köylerini basarak halkı katlettikleri haberleri İstanbul’a ulaşmaya başlamıştır. Türk ordusu birkaç cephede birden savaştığı için isyanları bastı-rıp, katliamları önlemek ve kamu düzenini yeniden kurmak için sıkıntılı böl-gelere asker sevk etmek imkânı bulunmamaktadır. Duruma bir çözüm bulmak isteyen Harbiye Nazırı ve Başkumandan vekili olan Enver Paşa sevk ve iskân kararının ilk işareti sayılabilecek bir yazıyı 2 Mayıs 1915’te Dâhiliye Nazırı Talat Paşa’ya yollamıştır. Yazıda Enver Paşa Ermenilerin yeniden isyan çıka-ramayacak şekilde farklı yerlere dağıtılmalarını istemiştir. Eğer Ermeniler toplu halde tutulmak yerine küçük gruplar halinde değişik yerlere dağıtılacak olursa bir araya gelip isyan etme imkânları da kalmamış olacaktır. Yazıdan bu uygulamanın yalnızca isyan ve karışıklık çıkan yerlerdeki Ermeniler için ge-çerli olacağı anlaşılmaktadır94.

Enver Paşa’nın gönderdiği yazı üzerine durumun hassasiyetini dikkate alan Dâhiliye Nazırı Talat Paşa sorumluluğu bizzat üzerine alarak bu konuda geçici bir kanun çıkarmadan ve Meclis-i Vükelâ’dan bir karar almadan Erme-ni tehcirini başlatmıştır. Talat Paşa ilk önce Van, Bitlis ve Erzurum bölgele-rinde yaşayan Ermenilerin savaş alanı dışına çıkarılmalarını adı geçen vilayet-lerin valilerinden istemiş ve bu konuda 3. ve 4. Ordu Komutanları ile işbirliği yapılmak suretiyle derhal uygulamaya geçirilmesi emrini vermiştir. Talat Paşa 23 Mayıs 1915 (10 Mayıs 1331) tarihinde 4. Ordu Komutanlığı’na gönderdiği yazıda ve 26 Mayıs 1915 tarihinde Sadarete gönderdiği tezkirede Dâhiliye Nezareti’nin boşaltılmasını istediği yerleri şu şekilde tespit etmiştir; Erzurum, Van, Bitlis vilayetleri, Adana, Mersin, Sis (Kozan) şehir merkezleri hariç ol-mak üzere Adana, Mersin, Kozan ve Cebel-i Bereket sancakları, Maraş şehir

94 Mektubun tam metni şöyledir; “Van ili çevresinde ve Van valiliğince bilinen belirli yerler-

deki Ermeniler isyanlarını sürdürmek için daima toplu ve hazır haldedirler. Toplu halde bu-lunan Ermenilerin bu bölgelerden çıkarılarak isyan yuvasının dağıtılması gerektiği düşünce-sindeyim. 3. Ordu Komutanlığının verdiği bilgiye göre Ruslar 20 Nisan 1915’te kendi sınır-ları içindeki Müslümanları sefil ve perişan bir halde sınırlarımızdan içeri sokmuşlardır. Hem buna bir karşılık olmak hem de yukarıda belirttiğim amacı sağlamak için, ya bu Er-menileri aileleri ile birlikte Rus sınırı içine göndermek yahut bu Ermenileri ve ailelerini Anadolu içinde çeşitli yerlere dağıtmak gereklidir. Bu şekilden uygun olanın seçilmesiyle tatbikini rica ederim. Bir sakınca yoksa isyancıların ailelerini ve isyan bölgesi halkını sınırla-rımız dışına göndermeyi ve onların yerine sınırlarımız içine dışarıdan gelen Müslüman hal-kın yerleştirilmesini tercih ederim.”, Halaçoğlu, Yusuf (2002) ‘Ermeni Tehciri ve Gerçek-ler’, Türkler, C: 13, Ankara, Yeni Türkiye Yayınları, s. 483-484; Belgenin orijinali için bkz. Askerî Tarih Belgeleri Dergisi, S: 81, Aralık 1982 Belge No: 1830; BOA, DH. ŞFR, No: 52/282.

Page 100: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|88|

merkezi hariç olmak üzere Maraş sancağı, merkez kazaları hariç olmak üzere Halep vilayetinin İskenderun, Beylan (Belen), Cisr-i Şugur ve Antakya kazaları dâhilindeki köy ve kasabalar. Erzurum, Van ve Bitlis vilayetlerinden çıkarılan Ermeniler Musul vilayetinin güney kısmı ile Zor sancağına ve merkez hariç olmak üzere Urfa sancağına yerleştirileceklerdir. Adana, Halep ve Maraş civa-rından çıkarılan Ermeniler ise Suriye vilayetinin Doğu kısmı ile Halep vilaye-tinin doğu ve güneydoğusuna hükümetin tayin ettiği yerlere nakledilip, iskân edileceklerdir. Nakil işlemlerine nezaret etmek üzere merkezden görevliler gönderilecektir95. 4. Ordu Komutanlığı’na gönderilen yazıda iskân yerlerine ulaşan Ermenilerin duruma göre ya inşa edilecek yeni evlere ya da hükümet tarafından belirlenen yerlerde yeni kurulacak köylere yerleştirmeleri isten-mektedir. Ermeni köylerinin Bağdat Demiryolundan en az 25 kilometre uzak-ta olması şart koşulmuştur. Ermenilerin sevk ve iskânları mahallin memurla-rına bırakılmıştır. Ermenilerin can ve mallarının korunmasıyla, iaşe (yiyip, içmeleri) ve istirahatlarının sağlanması güzergâhlarında bulunan idarî me-murlara ait olacaktır. Nakledilen Ermeniler bütün menkul (taşınır) mallarını beraberlerinde götürebilecekler, gayrimenkul (taşınmaz) malları konusunda ise bir talimatnâme hazırlanacaktır.

Ermeniler konusunda bu tedbirlerin alındığı süreçte 24 Mayıs 1915’te İngiliz, Fransız ve Rus hükümetleri ortak bir bildiri yayınlamışlardır. Bu bildi-ride Doğu ve Güneydoğudaki belli bir bölgeyi “Ermenistan” olarak tanımlamış ve buradaki Ermenilerin öldürüldüklerini iddia etmişlerdir. Problemin ulusla-rarası bir nitelik kazanması üzerine sevk ve iskân konusundaki sorumluluğu daha fazla tek başına taşıyamayacağını anlayan Talat Paşa hukukî temelleri hazırlamak ve konuyla ilgili bir kanunî düzenleme yapmak için 26 Mayıs 1915’te 270 numaralı tezkireyi Sadaret’e göndermiştir. Bu tezkirede Osmanlı topraklarına göz diken istilacıların Osmanlı tebaası Ermenileri kışkırttıkları,, isyan eden Ermenilerin Osmanlı ordusunun düşmana karşı harekâtını güçleş-tirmek için her çeşit engellemeyi yaptıkları, askere erzak ve mühimmat nakli-ne engel oldukları, düşmanla işbirliği içine girdikleri, bir kısmının düşman saflara katılıp savaştıkları, askerlere ve masum halka silahlı saldırılarda bulun-

95 Halaçoğlu, s. 484; Göyünç, Nejad (2001) ‘Ermeni Tehciri ve Soykırım İddiaları’, Yeni

Türkiye Ermeni Sorunu Özel Sayısı, C:I, Y. 7, S: 37, Ankara, s. 297-298; Gürün, Kamuran (1983) Ermeni Dosyası, Ankara, Türk Tarih Kurumu Yayınları, s. 213-214; Belgelerin oriji-nali için bkz. BOA, MVM, No: 198, Karar No: 163; BOA, DH. ŞFR, No: 52/282; 53/48, 93, 129; 54/51, 54.

Page 101: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|89|

dukları, şehir ve kasabalarda insanları öldürüp yağmaladıkları, düşman deniz kuvvetlerine erzak temin ettikleri ve müstahkem mevkileri (önemli/kritik yerleri) düşmana gösterdikleri anlatılmaktadır. Devletin selameti açısından köklü tedbirlere ihtiyaç duyulduğu belirtildikten sonra bu amaçla savaş bölge-sinde olay çıkaran Ermenilerin başka bölgelere nakline karar verildiği bildi-rilmektedir. Ardından yukarıda açıklandığı üzere Ermenilerin hangi bölgeler-den nerelere gönderilecekleri, gittikleri yerlerde muhacirin (göçmen) tahsisa-tından daha önceki malî durumlarına uygun emlâk ve arazi verileceği, muhtaç olanlara yardım edileceği, âlet-edavat ve tohumluk gibi üretime yönelik faali-yetlerinde devletin yardımcı olacağı, terk ettikleri memlekette kalan mallarının deftere kaydedileceği ve bu konuda bir hukuki düzenleme yapılacağı gibi ko-nular ele alınmaktadır96.

Talat Paşa’nın 26 Mayıs tarihinde Sadarete verdiği bu tezkireden bir gün sonra 27 Mayıs 1915‘te “Vakt-i Seferde İcraat-i Hükümete Karşı Gelenler İçin Cihet-i Askeriyece İttihaz Olunacak Tedâbir Hakkında Kanun-ı Muvak-kat” daha basit bir ifadeyle Sevk ve İskân Kanunu çıkarılmıştır. Böylelikle Dâhiliye Nezareti’nin başlatmış olduğu iş orduya devredilmiş olmaktadır. Bu geçici kanun 27 Mayıs 1915 (19 Mayıs 1331) tarihinde Takvim-i Vekâyi’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir97.

Bu kanunda yapılan düzenlemeler şunlardır98:

1) Savaş sırasında ordu, kolordu ve tümen komutanlarına Hükümetin emirlerine, memleketin savunulmasına ve asayişin korunmasına karşı çıkanla-ra, silahlı saldırı veya direnişte bulunanlara karşı derhal askeri tedbirler alma, tecavüz ve direniş sırasında isyancıları imha etme yetkisi verilmektedir.

2) Aynı komutanlara casusluk yaptıkları ve vatana ihanet ettikleri anla-şılan köy ve kasaba halkını tek tek veya toplu halde başka yerlere sevk ve iskân imkânı tanınmaktadır.

96 Halaçoğlu, s. 485. 97 Orijinal metin için bkz. Takvîm-i Vekâyi, 18 Receb 1333/19 Mayıs 1331, 7. Sene, nr. 2189;

Kardeş, Salâhaddin (2008) Tehcir ve Emvâl-i Metruke Mevzuatı, Ankara, Maliye Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı Yayınları, s. 17-19.

98 Gürün, s. 214; Halaçoğlu, s. 485-486; Esat, Uras (1988) The Armenians in History and the Armenian Question, İstanbul, Documentary Publications, s. 868; Çiçek, Kemal (2014) ‘I. Dünya Savaşı’nda Ermeniler: Bir Zorunlu Göç Hikâyesi’, Yeni Türkiye Ermeni Meselesi Özel Sayısı, C: IV, (Editör: Güzel, Hasan Celal), Y: 20, S: 63, Ankara, s. 2779.

Page 102: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|90|

Görüldüğü üzere Enver Paşa’nın yazısı üzerine Talat Paşa’nın 23 Mayıs 1915 tarihinde 4. Ordu Komutanlığı’na gönderdiği yazıda ve 26 Mayıs 1915 tarihinde Sadarete gönderdiği tezkirede Ermenilerin malları ile ilgili ileride bu konu üzerinde durulacağını gösteren işaretler vardır. Her iki belgede de nak-ledilen Ermenilerin bütün menkul (taşınır) mallarını beraberlerinde götürebi-lecekleri belirtilirken, gayrimenkul (taşınmaz) malları konusunda ise bir tali-matnâme hazırlanacağı vurgulanmaktadır. Yine Talat Paşa’nın Ermenilerin sevk ve iskânının hukukî temellerini hazırlamak ve konuyla ilgili bir kanunî düzenleme yapmak için 26 Mayıs 1915’te Sadarete gönderdiği 270 numaralı tezkirede de Ermenilerin terk ettikleri memlekette kalan mallarının deftere kaydedileceği ve bu konuda bir hukuki düzenleme yapılacağı belirtilmektedir. Bu ifadeler bize Ermenilerin sevk ve iskânı konusu gündeme geldiği ilk andan itibaren Osmanlı Hükümetinin tehcire tabi tutulan Ermenilerin mallarının neden olabileceği sorunların farkında olduğu ve bu konu üzerinde yapılacak hukuki düzenlemeler konusunda hassas davranacağı izlenimini vermektedir. Buna mukabil 27 Mayıs 1915 tarihli Sevk ve İskân Kanununda sevk ve iskâna tabi tutulan Ermenilerin geride bıraktıkları mallarla ilgili herhangi bir hükme yer verilmemiştir. Genel kanaate göre bu konudaki ilk önemli düzenleme 30 Mayıs 1915 tarihli Heyet-i Vükelâ kararıdır.

29 Mayıs’ta Dâhiliye Nezareti’nin 26 Mayıs tarihli tezkiresi Sadaret tara-fından yazılan bir başka tezkire ile birlikte Meclis-i Vükelâ’ya (Bakanlar Kuru-lu) gönderilmiştir. Tezkireler Meclis-i Vükelâ’da 30 Mayıs 1915’te müzakere edilerek kabul edilmiştir. Meclis-i Vükelâ’nın 30 Mayıs 1915 tarih ve 163 nu-maralı kararında sevk ve iskânın nasıl yapılacağı ve geride kalan malların du-rumu ile ilgili esaslar belirlenmiştir. Sevk ve iskânın esasları ile ilgili düzenle-meler konumuz kapsamında yer almadığı için sadece geride bıraktıkları mal-larla ilgili olarak Bakanlar Kurulu kararında yer alan düzenlemeler üzerinde durulacaktır.

Meclis-i Vükelâ kararında sevk ve iskâna tabi tutulan Ermenilerin men-kul (taşınır) ve gayrimenkul (taşınmaz) mallarının durumu ile ilgili açıklama-larda bulunulmakta ve ilkeler tespit edilmektedir. Karara göre geride bıraktık-ları menkul (taşınır) malları veya bunların bedelleri kendilerine ulaştırılacak, köylerdeki emlâk ve arazi kıymeti takdir edildikten sonra buralara yerleştirile-cek olan göçmenlere dağıtılacaktır. Kasabalardan ve şehirlerden göçe tabi tu-tulan kimselerden kalan gayrimenkuller de sayım, cinsi, kıymet ve miktarı tespit edildikten sonra göçmenlere dağıtılacaktır. Göçmenlerin uzmanlık ve

Page 103: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|91|

uğraş alanları dışında kalan Ermenilere ait zeytinlik, dutluk, bağ ve portakallık gibi yerlerle, dükkân, han, fabrika ve depo gibi gelir getiren yerler açık artırma ile satılacak veya kiraya verilecek, bedelleri sahiplerine ödenmek üzere mal san-dıklarınca emanete kaydedilecektir. Bu işlemlerin yapılması sırasında meydana gelecek masraflar Muhacirin Tahsisatından ödenecektir. Terk edilmiş malların korunması, idaresinin sağlanması, bu konudaki talimatname hükümleri ile veri-lecek emirleri uygulamak üzere doğrudan doğruya Dâhiliye Nezaretine bağlı olmak üzere bir başkan ile biri dâhiliye diğeri ise maliye memurları arasından seçilecek ve atanacak üç kişiden oluşan komisyonlar kurularak görev yerlerine gönderilecektir. Komisyon gönderilmeyen yerlerde ise talimatname hükümleri valiler tarafından uygulanacaktır 99.

30 Mayıs 1915 tarihli Heyet-i Vükelâ kararında sevk ve iskâna tabi tu-tulacak Ermenilerin özellikle gayrimenkul malları ile ilgili temel düzenlemele-rin yapıldığı, bundan sonra konu ile ilgili olarak yapılacak olan hukuki düzen-lemelerin iskeletinin oluşturulduğu görülmektedir. Kararda öne çıkan birkaç

99 “ve terk etdikleri memleketde kalan emvâl ve eşyalarının veyahud kıymetlerinin kendilerine

suver-i münasibe ile iadesi ve tahliye edilen köylere muhacir ve aşâyir iskânıyla emlâk ve arazinin kıymeti takdir edilerek kendilerine tevzî‘i ve tahliye edilen şuhûr ve kasabâtda kâin olup nakledilen ahaliye aid emvâl-i gayr-ı menkûlenin tahrîr ve tesbit-i cins ve kıymet ve mikdarından sonra muhacirîne tevzî‘i ve muhacirînin ihtisâs ve iştigâlleri haricinde kalacak zeytinlik, dutluk, bağ ve portakallıklarla dükkân, han, fabrika ve depo gibi akârâtın bi'l-müzâyede bey‘ veyahud îcârı ile bedelât-ı bâliğasının kendilerine i‘tâ edilmek üzere ashâbı nâmına emâneten mal sandıklarına tevdî‘i ve muamelât ve icraât-ı mesrûdenin ifası zım-nında vuku bulacak sarfiyâtın Muhacirîn Tahsisâtı'ndan tesviyesi zımnında nezâret-i müşârunileyhâca tanzim edilmiş olan talimâtnâmenin bi-tamamihâ tatbik-i ahkâmıyla emvâl-i metrûkenin te’min-i muhafaza ve idaresi ve muamelât-ı umumiye-i iskâniyenin tesrî‘ ve tanzimi ve tedkik ve teftişi ve bu hususda talimâtnâme ahkâmı venezâret-i müşâru-nileyhâdan ahz ve telakki edilecek evâmîr dairesinde mukarrerât ittihâz ve tatbiki ve tâlî komisyonlar teşkili ile maaşlı memur istihdâmı vazife ve salâhiyetlerini haiz olmak ve doğ-rudan doğruya Dâhiliye Nezâreti'ne merbût bulunmak ve bir reis ile biri memurîn-i dâhili-yeden ve diğeri memurîn-i maliyeden intihâb ve tayin edilecek iki azâdan terekküb etmek üzere komisyonlar teşkil edilerek mahallerine i‘zâmı ve komisyon gönderilmeyen mahaller-de mezkûr talimâtnâmenin valiler tarafından icra-yı ahkâmı tensîb edilmiş olduğunun ce-vaben nezâret-i müşârunileyhâya tebliği ve devâir-i müte‘allikaya malumât i‘tâsı tezekkür kılındı”, Osmanlı Belgelerinde Ermenilerin Sevk ve İskânı (1878-1920), Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayınları, Ankara 2007, s. 156-157; ayrıca bkz. Güner, Hasan (2014) “Ermenilerin Geride Bıraktığı Mallar Hakkında Yapı-lan İlk Düzenlemeler ve Emval-i Metruke Komisyonları, Yeni Türkiye Ermeni Meselesi Özel Sayısı, C: IV, Y: 20, S: 63, (Editör: Güzel, Hasan Celal), Ankara, s. 3146-3147; Gürün, s. 214-215; Halaçoğlu, s. 485; Göyünç, s. 298; Çiçek, s. 2779-2782; Akçam/Kurt, s. 33-34; Ka-iser, s. 132-133.

Page 104: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|92|

nokta vardır. Her şeyden önce Ermenilerin geride bıraktıkları taşınmaz malla-rın cinsi, miktarı ve kıymeti tespit edilecektir. Ardından metinden anlaşılacağı üzere ev ve tarım arazilerine göçmenler (muhacirler) yerleştirilecektir. Muha-cirler tarafından kullanılamayacağı düşünülen zeytinlik, dutluk, bağ ve porta-kallık gibi yerlerle, dükkân, han, fabrika ve depo gibi gelir getiren yerler mu-hacirlere verilmeyerek, açık artırma ile satılacak veya kiraya verilecek, bedelle-ri sahiplerine ödenmek üzere mal sandıklarınca emanete kaydedilecektir. Bü-tün bu işlemlerin düzenli ve hukuka uygun bir biçimde yapılabilmesi, geride kalan malların zarar görmemesi ve işlerin idaresi için Dâhiliye Nezareti’ne bağlı üç kişiden oluşan komisyonlar kurulacaktır. Ancak kararda kurulacak komisyona herhangi bir isim verilmemiştir. Bununla beraber ilk kez tasfiye komisyonlarından bahsedilmesi kayda değerdir. Kararda dikkat çeken bir nokta da konu ile ilgili bir talimatnamenin hazırlanacağının belirtilmesidir. Hatta komisyon gönderilmeyen yerlerde tasfiye işlemleri talimatname hü-kümlerine göre valiler tarafından gerçekleştirilecektir. Kararın dilinden anla-şıldığı üzere Hükümetin mallara el koyma (müsadere etme) gibi bir niyeti olmayıp, aksine problemi hukuki düzenlemeler çerçevesinde Ermenileri mali açıdan bir zarara uğratmadan ve haklarını gasp etmeden çözme gayreti söz konusudur100. Üstelik Ermenilere yeni yerleşim yerlerinde hayatlarını sürdü-rebilmeleri için geçmişteki ekonomik durumları dikkate alınarak emlak ve arazi verilecek, muhtaç durumda olanlara ev yapmaları için yardımda bulunu-lacak yine ihtiyaç sahibi çiftçi ve sanatkârlara tohumluk ve araç gereç sağlana-caktır. Bununla beraber geride kalan gayrimenkullerin bir kısmına göçmenle-rin yerleştirilmesi, geriye kalan taşınmazların ise satılması ya da kiraya veril-mesi sevk ve iskâna tabi tutulan Ermenilerin geri dönüşü hakkında henüz bir planlama yapılmadığını göstermektedir. Bakanlar Kurulu kararında geride kalan taşınmaz mallarla ilgili ayrıntılı hükümler olmasına rağmen aynı şey taşınır mallar konusunda yapılmamış, sadece bu eşyaların ya da bedellerinin ulaştırılmasından bahsedilmiştir. Eşyaların nasıl ulaştırılacağı, satılacaklarsa bunun nasıl olacağı konusunda bir açıklık yoktur. Bir başka önemli nokta da

100 Mesela 9 Haziran 1915 tarihinde İskân-ı Aşayir ve Muhacirin Müdüriyetinden Erzurum

vilayetine gönderilen bir telgrafta Ermenilerin geride bıraktıkları eşyalarının değeri hükü-metçe sahiplerine ödeneceğinden terk edilmiş malların korunarak sahipleri adına satılması istenmektedir. “Ermenilerin birlikte götüremeyecekleri eşyanın kıymeti hükûmet tarafından ashâbına te’diye edileceği [cihetle] emvâl-i metrûkenin muhafaza ve ashâbı nâmına bi'l-müzâyede bey‘i icab eder. Bu hususdaki talimât-ı mufassala postadadır.”, Osmanlı Belgele-rinde Ermenilerin Sevk ve İskânı, s. 161-162.

Page 105: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|93|

mültecilere verilmeyip, açık artırma ile satılacağı ya da kiraya verileceği söyle-nen zeytinlik, dutluk, portakallık gibi mallardır. Çünkü daha önce de üzerinde durulduğu gibi bunların üzerinde bulunduğu arazilerin hukuki statüsü (miri arazi, vakıf arazi ya da mülk arazi olması) farklı sonuçlar doğurabilecek nite-liktedir.

Meclis-i Vükelâ kararı ile aynı gün yani 30 Mayıs 1915’te Dâhiliye Ne-zareti’ne bağlı İskân-ı Aşair ve Muhacirin Müdüriyeti tarafından 15 madde-den oluşan “Ahval-i Harbiye ve Zaruret-i Fevkâlede-i Siyasiye Dolayısıyla Ma-halli Ahire Nakilleri İcra Edilen Ermenilerin İskân ve İaşesiyle Hususat-ı Saire-leri Hakkında Talimatname” hazırlanarak yürürlüğe konmuştur. Talimatna-mede esas itibariyle sevk ve iskânın hangi ilkeler çerçevesinde yapılacağı dü-zenlenmiştir. Konumuzla ilgili tek madde ikinci madde olup, burada “nakledi-len Ermenilerin taşınabilen bütün mallarını ve hayvanlarını yanlarında götü-rebilecekleri” belirtilmiştir. Yine bu düzenlemede dikkat çekici olan nokta Ermenilere yeni yerleşim yerlerinde geçmişteki ekonomik durumları ve şim-diki ihtiyaçları dikkate alınarak uygun miktarda arazi verilecek olmasıdır. Böylelikle Ermeniler bir yandan geride taşınmazlarını bırakırken öte yandan devlet kendilerine gittikleri yerlerde miri arazi ya da mülk arazi statüsünde olmakla birlikte sahibi mirasçı bırakmadan öldüğü için devlet hazinesine ge-çen arazileri dağıtmaktadır. İhtiyaç sahibi zanaatkârlara ve tarımla uğraşanlara uygun miktarda sermaye veya araç gereç de verilecektir101.

2. 10 Haziran 1915 Tarihli Talimatname ve Emvâl-i Metruke Komis-yonlarının Kurulması

Yukarıda da üzerinde durulduğu gibi 30 Mayıs 1915 tarihli Talimatna-mede Ermenilerin geride bıraktıkları taşınmaz mallarla ilgili herhangi bir dü-zenleme yapılmamıştır. Sadece ikinci maddesinde taşınabilir mallarını ve hay-vanlarını yanlarında götürebilecekleri belirtilmiştir. Ancak o günkü şartlar içerisinde sevk ve iskâna tabi tutulan Ermenilerin bütün taşınır mallarını yan-larında götürmeleri mümkün olmadığı için geride önemli miktarda menkul mal kalmıştır. Ayrıca ne bu talimatnamede ne de aynı gün çıkan Meclis-i Vü-kelâ kararında Ermenilerin alacak ve borçları ile ilgili herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Üstelik alacak ve borçlar meselesi neredeyse uluslararası bir sorun haline gelmiştir. Çünkü bu dönemde Alman ve Avusturya.-101 Güner, s. 3147-3149, Akçam/Kurt, s. 34-35; Kaiser, s. 133-134.

Page 106: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|94|

Macaristan İmparatorluğu ticarî kuruluşları ve bankaları Osmanlı Devleti’nde Rum ve Ermenilerle yoğun iktisadî ilişkiler içerisinde bulunmaktaydı. Özellik-le İstanbul’daki Ermeni tüccarlar ve Anadolu’nun güney bölgelerinde tarım ve ticaretle uğraşan Ermeniler bu iktisadî teşekküllerden büyük meblağlarda krediler, ticarî mal, bono ve tahvil avansları kullanmaktaydılar. Alman ticarî işletmeleri içerisinde Ermenilere en fazla kredi imkânı sağlayan Deutsche Bank’tı. Bankanın İstanbul şubesinin 25 Ağustos 1915 tarihi itibariyle Ermeni-lerden 216.857,69 lira alacağı vardı. Adana ve Mersin’deki Deutsche Bank, Deutsche Orient Bank şubelerinin, Deutsche-Levantinischaft Baumwoll Ge-sellschaft ve Fankhaenel&Schifner Mersin Ticaret Odasının Ermenilerden alacakları toplamı ise 57.000 lira civarındaydı. Avusturya-Macaristan ticari kuruluşları ve bankalarının Ermenilere kullandırdıkları kredilere karşılık ala-cakları toplamı ise Ağustos 1915 itibariyle 4.697.211 franktı102 . Ermenilerin tehcir edilmesi ile birlikte alacaklarını tahsil edemeyen bu kuruluşlar Osmanlı Devleti’ni sıkıştırmaya başlamışlar ve savaş devam ederken Osmanlı Hüküme-ti müttefikleriyle ciddi diplomatik krizler yaşamıştır. Tüm bu nedenlerle Os-manlı yönetiminin Ermenilerin geride bıraktıkları menkul ve gayrimenkul mallarla, alacak ve borçları konusunda acilen bir hukuki düzenleme yapması gerekmiştir. Bu ihtiyaç doğrultusunda 10 Haziran 1915 (28 Mayıs 1331) tari-hinde 34 maddeden oluşan “Ahval-i Harbiye ve Zaruret-i Fevkâlede-i Siyasiye Dolaysıyla Mahalli Ahire Nakilleri İcra Edilen Ermenilere Ait Emvâl ve Emlâk ve Arazinin Keyfiyet-i İdaresi Hakkında Talimatname”103 çıkarılmış ve yürür-lüğe konmuştur.

34 maddelik talimatname Ermenilerin geride bıraktıkları mallarla ilgili ayrıntılı hükümler içermekte olup, düzenlemelerin üç ana konu etrafında şe-killendiği görülmektedir.

1) Talimatnamede öne çıkan ve ileride üzerinde yoğun tartışmalar yapı-lacak olan konulardan ilki 30 Mayıs 1915 tarihli Meclis-i Vükelâ kara-rında belirtildiği gibi Ermenilerin geride bıraktıkları malların idaresi için komisyonların kurulması ve bu komisyonların görev ve yetkileri-nin düzenlenmesidir. Üstelik Talimatnamede bu komisyonların adı da

102 Duman, Önder (2006) ‘Ermeni Emval-i Metrukesi ve Borçları’, Ermeni Araştırmaları, S: 22,

s.117-162. 103 Talimatnamenin tam metni için bkz. Askeri Tarih Belgeleri Dergisi (1982) Y: 31, S: 81,

Ankara, s. 147-148; Onaran, s. 326-331.

Page 107: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|95|

konularak “Emvâl-i Metruke İdare Komisyonu” olarak adlandırılmış-lardır (madde 3).

2) Talimatnamede iskân ve sevke tabi tutulan Ermenilerin menkul ve gayrimenkul malları ile ilgili ayrıntılı düzenlemeler vardır.

3) Göçmenlerin (muhacirlerin) iskânı ve Ermenilerden kalan bazı mal-ların kendilerine tahsisi ile ilgili hükümler vardır.

4) Talimatnamede yukarıda üzerinde durulan ve adeta uluslararası bir soruna dönüşen Ermenilerin alacak ve borçları ile ilgili bir hükme yer verilmemiştir.

Talimatnamenin ilk maddesi kurulacak komisyonla ilgilidir. Birinci madde başka yerlere gönderilen Ermenilere ait emlâk, arazi ve diğer konuların bu talimatname hükümlerine göre yürütülmesi ve idare edilmesi için özel olarak teşkil edilecek komisyonların kurulacağından bahsetmektedir. İkinci ve üçüncü maddede kurulacak komisyonlardan Emvâl-i Metruke İdare Komis-yonu olarak söz edilmek suretiyle bu kurullara bir isim konulmaktadır. Madde 23’te ise boşaltılan bütün köy ve ilçelerde terkedilen malların yönetmelik hü-kümlerine göre idare ve yürütülmesi işinin “Emvâl-i Metruke İdare Komisyon-ları”na ait olduğu söylenerek bir kez daha komisyonların adı tekrarlanırken, menkul-gayrimenkul ayrımı yapmadan Ermenilerin geride kalan her türlü malları ile ilgili işlerinin bu komisyonlarca halledileceği belirtilmiştir. Tali-matnamede komisyonların görev ve yetkileriyle, nasıl teşkil edileceği de dü-zenlenmiştir. Madde 24’e göre Emvâl-i Metruke Komisyonları Dâhiliye Neza-retine bağlı olacaklar, oradan aldıkları emirler çerçevesinde çalışmalarını sür-dürecekler, yapacakları işler ve alacakları kararlardan yerel idarecileri de ha-berdar edeceklerdir. Madde 25’e göre komisyonların kurulması Dâhiliye Ne-zareti’nin iznine bağlıdır. Buna mukabil maaşlı memurların görevlendirilmesi ve Dâhiliye Nezareti’nden alınacak emirler ve talimatname hükümleri doğrul-tusunda direktif ve açıklamaların düzenlenmesi konusunda Emvâl-i Metruke İdare Komisyonları yetkili kılınmıştır. Komisyonun hazırladığı talimat ve açıklamaların bir nüshası da vilâyet makamına verilecektir. Madde 27’ye göre Komisyon görüşlerini, araştırmalarını ve yaptığı işleri en geç 15 gün içinde Dâhiliye Nezareti’ne ve vilâyet makamına bildirmek zorundadır. Madde 28’de Emvâl-i Metruke İdare Komisyonlarının terkedilmiş malları Talimatnamedeki düzenlemeler çerçevesinde yöneteceği, resmi yazıların gerekli yerlere ulaştı-rılmasından ise yerel memurların sorumlu olacağı belirtilmiştir. Madde 29’a

Page 108: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|96|

göre Komisyon üyeleri atandıkları bölgedeki terkedilmiş mallar ve arazilerin idare ve korunması hakkındaki hesap işlerinden ortaklaşa olarak sorumlu olacaklardır. 30. madde Emvâl-i Metruke İdare Komisyonlarının nasıl teşkil edileceği ile ilgilidir. Maddeye göre Komisyon özel olarak atanmış bir başkan ile biri mülkî diğeri de maliyeden iki üye olmak üzere toplam üç kişiden olu-şacaktır. Haberleşme ve yazışmalar bizzat başkan tarafından ya da onun gö-revlendirdiği üye tarafından başkan adına yapılacaktır (madde 31). Emvâl-i Metruke İdare Komisyonu başkanı uygun gördüğü üyeyi talimatname kapsa-mına giren bir konuda araştırma veya denetleme yapmaya memur edebilecek-tir (madde 32). Komisyon başkanına göçmenlerin ödeneklerinden verilmek üzere günlük 1,5, üyelerine ise 1’er lira verilecek, görev nedeniyle çevre bölge-lere gittiklerinde de ayrıca yolluk alacaklardır (madde 33). Talimatnamenin 34. maddesine göre komisyon gönderilmeyen yerlerde yönetmelik hükümle-rinin uygulanması mahalli hükümet tarafından yerine getirilecektir.

Görüldüğü üzere Talimatnamede Ermenilerin geride bıraktıkları mal-ların tasfiye ve idaresi için Komisyonların kurulması, bu komisyonların yapısı, görev ve yetkileri, bunları nasıl kullanacakları, sorumlulukları, çalışma usulleri ayrıntılı bir şekilde düzenlemiştir. Bunun yanı sıra kurulacak komisyonların adı da ilk kez zikredilerek Emvâl-i Metruke İdare Komisyonları ismi verilmiş-tir. Düzenlemelerde dikkat çeken nokta bu komisyonların doğrudan Dâhiliye Nezaretine bağlı olup, yerel idare ile de koordineli bir şekilde çalışmalarının istenmesidir. Komisyon üyelerinin keyfi davranışlarının önüne geçmek için sıkı bir denetim kurulmaya çalışılarak aldıkları kararlar, yaptıkları işler konu-sunda Dâhiliye Nezaretini ve vilayet makamını en geç 15 gün içinde bilgilen-dirmeleri istenmiştir. Böylelikle hem komisyon üyelerinin hem de onlar adına işleri yürütecek maaşlı memurların denetim altında tutulması suretiyle malla-rın tasfiyesi sırasındaki haksızlıkların ve görev ve yetkilerin kötüye kullanılma-sının önüne geçilmeye çalışılmıştır. Öte yandan komisyonların çalışmaları konusunda hem Dâhiliye Nezaretini hem de vilayet makamını bilgilendirecek olmaları Komisyonların çifte denetime tabi tutulacağını göstermektedir. Yu-karıda söz ettiğimiz maddelerde sürekli olarak Komisyonun Talimatname hükümlerine göre faaliyetlerini yürüteceğinden bahsedilmesi ise Ermenilerin mallarının tasfiyesinin hukuk kuralları çerçevesinde, hukuka uygun ve keyfi-likten uzak bir biçimde yapılacağının vurgulanması kaygısından kaynaklan-maktadır.

Page 109: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|97|

Talimatnamede ayrıntılı bir şekilde düzenlenen bir diğer konu Ermeni-lerden kalan menkul ve gayrimenkul malların durumudur. Talimatnamenin ikinci maddesinde menkul (taşınır) malların koruma altına alınması düzen-lenmiştir. İkinci maddeye göre bir köy veya ilçe boşaltıldıktan sonra gönderi-len kişilere ait ve içinde eşya bulunan tüm binalar Emvâl-i Metruke İdare Ko-misyonları tarafından uygun görülecek memurlar veya özel heyetler tarafın-dan derhal mühürlenerek emniyet altına alınacaktır. Koruma altına alınan eşyaların cinsi, miktarı, takdir edilen değerleri ayrıntılı bir şekilde defterlere kaydedildikten sonra kilise, okul, han gibi depo olarak kullanılmaya elverişli yerlere gönderilecektir. Gönderildikleri yerlerde sahipleri ayırt edilebilecek şekilde ayrı ayrı konularak korunmasına özen gösterilecek, eşyanın özelliği, miktarı, sahibinin ismi, alındığı yer ve muhafaza edildiği yeri bildiren bir tu-tanak (kayıt defteri) düzenlenerek aslı yerel hükümete, onaylı bir sureti ise Emvâl-i Metruke İdare Komisyonu’na verilecektir (madde 3).

Sahipleri belli olmayan menkul mallar bulunduğu köy adına kaydedile-rek saklanacaktır (madde 4).

Mevcut menkul (taşınır) mallar arasında durmakla bozulabilecek eşya-lar ve hayvanlar Komisyonun uygun bulacağı bir kurul tarafından açık attırma yolu ile satılarak satış bedeli sahibi biliniyorsa onun adına, sahibi bilinmiyorsa eşyanın bulunduğu köy veyahut kasaba adına emanete alınması için teslim edilecektir. Bu şekilde satılan eşyanın cinsi, miktarı, kıymeti, kime ait olduğu, alıcısı ve bedeli ayrıntılı bir biçimde özel defterlere kaydedilecektir. Defter malları açık arttırma yoluyla satan heyet tarafından onaylanacak, ayrıca hazır-lanan tutanakla birlikte aslı yerel hükümete, onaylı sureti ise Emvâl-i Metruke İdare Komisyonu’na teslim edilecektir (madde 5).

Kiliselerde bulunan eşya ve tasvirlerle kutsal kitaplar ayrıntılı bir biçim-de deftere kaydedilip, bir tutanağa bağlanarak yerlerinde muhafaza edilecektir. Daha sonra bunlar, kilisenin bulunduğu köy halkının nakledildiği yerlere yerel hükümet tarafından gönderilecektir (madde 6).

Geride kalan emlâk ve araziden alınacak mahsul ve ürün bulunduğu takdirde bu ürünler Emvâl-i Metruke İdare Komisyonu tarafından belirlene-cek kişilerden oluşan bir heyet tarafından açık attırma yolu ile satılacak, satış-tan elde edilen bedel sahibi adına emaneten mal sandıklarına teslim edilecek-tir. Ayrıca bu konuda bir tutanak düzenlenerek aslı yerel hükümete, onaylı sureti de Emvâl-i Metruke İdare Komisyonu’na teslim edilecektir (madde 8).

Page 110: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|98|

Henüz hasat edilmemiş ekili yerlerde ve mevcut ürünlere alıcı çıkmadığı tak-dirde bu ürünlerin kefalet karşılığında ve sözleşme ile ortakçılık yoluyla istek-lilere verilmesi, bu suretle elde edilecek kira ve satış bedellerinin sahipleri adı-na mal sandıklarına yatırılacağı konusu ise dokuzuncu maddede düzenlenmiş-tir.

10 Haziran 1915 tarihli Talimatnamede Ermenilerin giderken yanların-da götüremedikleri menkul mallarla ilgili yapılan düzenlemeler bunlardır. İlgili maddeler incelendiği zaman birtakım tespitler yapmak mümkündür. Her şeyden önce menkul malların muhafazası ve tasfiyesi konusunda tek yetkilinin Emvâl-i Metruke İdare Komisyonları olduğu görülmektedir. Gerekirse bu komisyonlar malların sayımı, kaydedilmesi, gerekli yerlere taşınarak, koruma altına alınması ve bu malların açık arttırma ile satılması konusunda memur ve heyetleri belirleyip, görevlendirebilecektir. Ayrıca Ermenilerin geride bıraktık-ları menkul eşyaların tespit edilip, cins, sayı, kıymet gibi özellikleri de dikkate alınarak özel defterlere kaydedilmesi, sahipleri belli olacak şekilde muhafaza-sına özen gösterilmesi, açık arttırma yoluyla satılan malların ve bedellerinin de titiz bir şekilde defterlere kaydı, sadece kayıtlarla yetinilmeyip, ayrıntılı tuta-naklar da düzenlenmesi, satılan malların bedellerinin sahibi adına mal sandık-larında teminat altına alınması, gerek defterlerin gerekse tutanakların iki nüs-ha halinde düzenlenip birinin yerel hükümet, diğerinin Komisyon tarafından saklanması Osmanlı yönetiminin konuya ne kadar titizlikle yaklaştığının gös-tergesidir. Devlet bu gibi durumlarda ortaya çıkacak keyfiliklerin, görevi kötü-ye kullanmaların, hak kayıplarının önüne geçebilmek için mümkün olduğun-ca sıkı bir denetim mekanizması kurmaya çalışmıştır. Böylelikle Ermenilerin malî açıdan kayba uğramaması amaçlanırken, devlet de bu mallara el koymak gibi bir niyeti olmadığını da ortaya koymuştur104.

Talimatnamede Ermenilerin geride bıraktıkları gayrimenkul (taşınmaz) mallarla ilgili de ayrıntılı düzenlemeler yapılmıştır. Yedinci maddeye göre yer değiştiren ahaliden her birine ait terk edilmiş emlâk ve arazi cinsi, çeşidi, mik-tar ve kıymetleri sahiplerinin isimleriyle birlikte defterlere kaydedilecektir. Ayrıca her köy ve kasabaya ait terk edilmiş emlâk ve arazi için de terk edilmiş mallar cetvelleri düzenlenerek İdare Komisyonlarına verilecektir. On altıncı

104 Sevk ve iskâna tabi tutulan Ermenilerin giderken bazı değerli menkul mallarını komşuları-

na, yabancı misyonerlere, konsolos ve tüccarlara emanet ettikleri, daha sonra iskân bölgesi-ne ulaştıklarında çeşitli yollarla bu malları aldıkları belirlenmiştir. Bu konudaki örnekler için bkz. Çiçek, s. 2783-2784.

Page 111: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|99|

maddede dükkân, han, hamam, fabrika ve depo gibi gelir sağlayan binalarla, göçmenlerin yerleştirilmesine uygun olmayan binaların ve göçmenlere dağı-tıldıktan sonra geri kalan veya göçmenlerin çalışma ve uzmanlık alanları dı-şında kalan emlâk ve arazinin (bu araziler 18. maddede belirtilen bağ, bahçe, portakallık, zeytinlik gibi yerlerdir) Emvâl-i Metruke İdare Komisyonları veya bu komisyonların gözetimi altında o bölgenin idarî ve malî memurların-dan oluşan heyetler aracılığı ile açık arttırma suretiyle satışa çıkarılması hük-me bağlanmıştır.

Yirminci maddeye göre Ermenilerin geride bıraktıkları emlâk ve arazi-leri satın almak için istekli çıkmazsa iki seneyi geçmemek üzere kiraya verile-bilirler. Ancak bunun için kiralayan kişi bu emlâk ve arazide bir zarar meyda-na getirecek olursa zararı tazmin etmeyi taahhüt etmek zorundadır (madde 20).

Satılan ya da ortakçılık usulüyle kiraya verilen emlâk ve arazinin cinsi, miktarı, yeri, satılması, kiralanması konusundaki bilgiler, satın alanın ya da kiralayanın ismini de bildirmek suretiyle ayrıntılı cetveller halinde düzenlene-cektir (madde 21). Satış ve kiradan elde edilen para sahibi adına emaneten mal sandıklarına yatırılacak, daha sonra verilen bilgiler uyarınca sahiplerinin he-saplarına aktarılacaktır (madde 22).

Ermenilerden kalan gayrimenkul mallarla ilgili olarak talimatnamede söz edebileceğimiz son düzenleme onuncu maddedir. Bu maddeye göre yerleri değiştirilen ahaliye ait emlâk ve arazinin kullanımına ilişkin hak sahipleri tara-fından ayrıldıktan sonra düzenlenen vekâletnameler üzerine hiçbir işlem ya-pılmayacaktır.

Görüldüğü üzere tıpkı menkul mallarda olduğu gibi Ermenilerin geride bıraktığı gayrimenkul mallar da titiz bir şekilde kayıt altına alınmıştır. Tali-matname hükümlerine göre emlâk ve arazi taşınır mallarda takip edilen usule benzer bir biçimde cinsi, çeşidi, miktar ve kıymetleri ve sahiplerinin isimleriy-le birlikte defterlere kaydedilecektir. Dükkân, depo, han, hamam, fabrika gibi gelir getiren binalarla, göçmenlere dağıtılmayan bağ, bahçe, zeytinlik, porta-kallık gibi yerler açık attırma yoluyla satılacak, satılamayan gayrimenkuller özel şartlarla kiraya verilecek, satış ve kira bedelleri daha sonra sahiplerine ulaştırılmak üzere mal sandıklarına yatırılacaktır. Taşınmazlarla ilgili yapılan düzenlemelerde de yine mal sahiplerinin zarara uğramasını engelleyecek ted-birler alınmaya çalışılmıştır. Ancak menkul ve gayrimenkul malların tasfiye

Page 112: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|100|

edilme biçimi bize Ermenilerin geri dönüş tarihi ile ilgili henüz bir planlama yapılmadığını göstermektedir. Konu ile ilgili olarak onuncu maddede yapılan düzenleme ilgi çekicidir. Bazı yazarlar bu madde ile vekâletname yoluyla bile olsa Ermenilerin malları üzerinde hiçbir hukuki işlem yapamaz hale getirildi-ği, mallar hakkındaki tüm işlemleri Emlâk-ı Metruke İdare Komisyonlarının yapacağını söylemektedirler105. Öte yandan bu maddeyi Ermenilerin malları-nın kötü niyetli girişimlerden korumak için yapıldığı şeklinde de yorumlamak mümkündür. İçinde bulunulan şartlar altında mallarını geride bırakan Erme-nilerden istekleri dışında alınacak vekâletnamelerle hukuki işlemler yapılabile-ceğini de unutmamak gerekir. Ayrıca Ermenilerin vekâletname yolu ile işlem yapmaları bütün malları için değil, sadece taşınmazlar için engellenmiştir.

10 Haziran 1915 tarihli Talimatnamede düzenlenen üçüncü ana konu Ermenilerden kalan gayrimenkullere göçmenlerin yerleştirilmesidir. Balkan savaşlarından sonra Balkanlardan, Birinci Dünya Savaşı sırasında da Kafkas-lardan Anadolu’ya yoğun bir nüfus göçü olmuş, bu muhacirlerin iskânı, ha-yatlarını sürdürebilecekleri uygun evler ve geçimlerini sağlayabilmeleri için arazi dağıtımı Osmanlı Hükümeti için ciddi bir sorun olarak ortaya çıkmıştır. Bu soruna etkili bir çözüm getirilebileceği düşünülerek Ermenilerin sevk v iskânından sonra boş kalan binaların ve arazilerin kullanılmasına karar veril-miştir. Bu doğrultudaki ilk açıklamalara 30 Mayıs 1915 tarihli Meclis-i Vükelâ kararında yer verilmiş, Ermenilerin boşalttığı köylere göçmenlerin ve aşiretle-rin yerleştirileceği belirtilmiştir. İskânın nasıl yapılacağı Talimatnamenin 11.-19. maddeleri arasında ayrıntılı olarak düzenlenmiştir106.

On birinci maddede boşaltılan köylere göçmenlerin yerleştirileceği, mevcut bina ve arazilerin her göçmen ailesinin ihtiyacı ve yapabileceği tarım işleri göz önüne alınarak geçici belgelerle dağıtılacağı belirtilmektedir. Yerleş-tirilen göçmenler nüfus kayıtlarına esas olabilecek bir biçimde ev ev isimleri, geldikleri yer, yerleştirildiği yer ve yerleşim tarihi belirtilerek detaylı bir bi-çimde defterlere kaydedileceklerdir. Kendilerine verilen bina ve arazinin cinsi, türü, adet ve kıymeti ile bulunduğu yer ayrıca belirtilerek deftere işlenecektir. Yerleştirilme suretiyle kendilerine verilen emlâk ve arazinin miktarını belirten bir belge muhacirlere verilecektir (madde 12).

105 Akçam/Kurt, s. 36-37. 106 Güner, s. 3153.

Page 113: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|101|

Yerleştirildikleri köylerde bulunan binalar ve bahçelerdeki ağaçların ko-runmasından bütün göçmenler müteselsilen (zincirleme) sorumlu olup, her-hangi bir yıkılma ya da bozulma durumunda kimin tarafından yapıldığına bakılmayarak bedeli o köydeki göçmenlerin tümünden tahsil edilecektir. Ayrı-ca zararı verenler derhal köyden çıkarılacak ve göçmenlik hakları düşecektir (madde 13).

Göçmenlerin yerleştirilmesinden sonra geri kalan köylere o çevredeki göçebeler yerleştirilecek, onlara da tıpkı göçmenler gibi işlem yapılacaktır (madde 14).

Şehir ve kasabalarda boşaltılan evlere öncelikli olarak şehirli ve kasabalı göçmenlerin yerleştirilmesine özen gösterilecektir. Geçmişteki iktisadi durum-ları ve imar kabiliyetleri (yapıcı güçleri) göz önüne alınarak yeteri kadar arazi verilecektir (madde 15).

Şehir ve kasabalara yerleştirilen göçmenlerin nüfusa düzgün bir şekilde geçirilmelerine esas olmak üzere isimleri, kendilerine verilen arazinin çeşidi, miktarı ve kıymetini gösteren bir defter tutulacaktır (madde 17).

Şehir ve kasabalarla bunların civarında bulunan bağ, bahçe, portakallık, zeytinlik ve buna benzer yerler, bunların bakım ve korumalarına gücü yeten ve uzmanlığı olduğunu ispat eden göçmenlere bu doğrultuda senet vermek ve kefil göstermek şartıyla ihtiyaç ve işleme kapasiteleri oranında dağıtılacaktır. Kimlere ne kadar emlâk ve arazi verildiği özel defterlere kaydedildikten sonra kendilerine durumu bildiren bir belge verilecektir. Göçmenlere dağıtılmayan arazi on altıncı madde gereği açık arttırma ile satılacaktır (madde 18).

Boşaltılan köy ve kasabalara Dâhiliye Nezareti’nin emri veya yerel hü-kümetin uygun görmesiyle göçmen sıfatı ile yerleştirilecek olan veyahut yer-leştirilmesini dilekçe ile isteyen kimselerin göçmen sıfatına sahip olduklarını, başka bir tarafa gönderilmediklerini ve yerleştirilmediklerini veya göçmen olup da oralarda yerleştirilmek üzere özel olarak gönderildiklerini gösterir resmi bir belge göstermeleri zorunludur (madde 19).

Talimatnamenin göçmenlerle ilgili maddelerinden anlaşıldığı üzere Ermenilerin geride kalan bina ve arazilerinin bir kısmı (tamamı değil) muha-cirlere dağıtılmaktadır. Ancak tıpkı Talimatnamenin diğer maddelerinde ol-duğu gibi bu konuda da sıkı kurallar tespit edilmiş, her şey kayıt altına alın-mıştır. Göçmenler geldikleri yerlerdeki sosyo-ekonomik statüleri ve meslekle-rine göre köylere ya da şehir ve kasabalara yerleştirileceklerdir. Bunlara ihtiyaç

Page 114: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|102|

ve uzmanlık alanlarına göre bina ve arazi verilecektir. Bağ, bahçe, portakallık, zeytinlik gibi özel uzmanlık alanı isteyen araziler bu konudaki yetkinliklerini kanıtlayan kişilere kefil karşılığında dağıtılacaktır. Bu mümkün olmazsa bu tür araziler açık arttırma yolu ile satılacaktır. Verilen her türlü bina ve arazi ay-rıntılı bir biçimde kime dağıtıldığı da kaydedilerek özel defterlere kaydedildiği gibi, göçmenler de durumlarını gösterir resmi belgelere sahip olmak zorunda-dırlar. Muhacirler kendilerine devredilen emlâk ve araziye zarar verirlerse zincirleme olarak o yerleşim birimindeki bütün göçmenler sorumlu kabul edilerek zararı tazmin ettikleri gibi, zararı verenlerin göçmenlik belgesi iptal edilecektir. Görüldüğü üzere devlet göçmenlere rastgele, keyfî bir dağıtım yapmamış, uzmanlık alanları dikkate alınmış, zararsız kullanım sağlanmaya çalışılmış, her şey ayrıntılı biçimde kayıt altına alınmıştır. Burada dikkat edil-mesi gereken nokta göçmenlere bina ve arazinin kuru mülkiyetinin verilme-miş olmasıdır. Sadece tasarruf yani kullanım hakkı devredilmiştir. Bu durum-da ileride mal sahipleri geri dönerse göçmenlerin tahliye edilerek bu taşınmaz-ların esas maliklerine iadesi ihtimali hesaba katılmıştır. Nitekim 12 Temmuz 1915 tarihinde Dâhiliye Nezareti’nden Trabzon Vilayetine gönderilen telgrafta Batum civarından gelen muhacirlerin Ermenilerden kalan gayrimenkullere yerleştirilmesi istenirken özellikle bu taşınmazların hiçbir surette satılmaması, imar ve gelirinin yarı yarıya paylaşılması karşılığında kiraya verilmesi isten-mektedir107. Osmanlı arşivinde bu konuda pek çok örnek mevcut olup, çalış-mamızın sonuç bölümünde bunlardan bazıları üzerinde durulacaktır. Ancak bütün bu örneklerden açık bir biçimde ortaya çıktığı gibi Osmanlı Devleti taşınmaz malların esas sahipleri ile mülkiyet ilişkisinin devam etmesine özen göstermektedir.

Osmanlı Hükümeti görüldüğü üzere sevk ve iskâna tabi tutulan Erme-nilerin geride kalan malları ile ilgili son derece ayrıntılı düzenlemeler yaparak mal sahiplerinin maddi açıdan zarara uğramasını engellemeye ve her şeyin

107 Bu belgede başka önemli hususlardan da bahsedilmiştir. Ermenilerden kalan durmakla

bozulacak menkul mallar ve hayvanlar Talimatnamedeki esaslar çerçevesinde satılacaktır. Ermenilere ait evlerden toplanan eşyalar mümkün olursa sahipleri adına, mümkün olmazsa o yer adına defterlere kaydedilecektir. Emlâk hiç şekilde şahıslara ya da müesseselere tahsis edilmeyecektir. Saat ve mücevherler sahibi bilindiği takdirde bunlar adına, bilinmiyorsa bu-lunduğu yer adına çeşit ve kıymetleriyle defterlere kaydedildikten sonra bankada ayrı bir kasaya bir heyet huzurunda deftere yazılarak konulacaktır, BOA. DH. ŞFR, nr: 54/420, Os-manlı Belgelerinde Ermeniler (1915-1920), Başbakanlık Osmanlı Arşivi Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayınları, İstanbul 1995, s. 64.

Page 115: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|103|

devlet kontrolünde gerçekleşmesini sağlamaya çalışmıştır. Ancak Birinci Dünya Savaşı’nın yarattığı karmaşada İstanbul’a Emvâl-i Metruke İdare Ko-misyonlarının yer yer hukuk dışı uygulamalar ve yolsuzluklar yaptıkları konu-sunda şikâyetler gelmeye başlamıştır. Özellikle açık arttırma ile satılan menkul ve gayrimenkul malların değerinin çok altında fiyatlarla satıldığı konusunda duyumlar alınınca tüm bölgelerdeki Emvâl-i Metruke Komisyonları Başkanla-rına Dâhiliye Nazırı Talat Bey tarafından 11 Ağustos 1915’te bir telgraf gönde-rilmiştir. Telgrafta sevk ve iskâna tabi tutulan Ermenilerin geride bıraktıkları malların çok ucuza elden çıkarıldığı, karaborsacılık yapanlara bu malların yok pahasına satılarak gerçek sahiplerinin zarara uğratıldığı, yapılan bütün işlem-lerin talimatnameye uygun olması gerektiği belirtilerek alınan önlemler sıra-lanmıştır. Buna göre; Tahliye edilecek yerlere yabancı, şüpheli ve mahiyeti bilinmeyen hiç kimsenin girmesine, gezinmesine izin verilmeyecek, böyle kimseler varsa derhal oradan uzaklaştırılacaktır. Ucuza mal satın alanlar varsa satışın feshi gibi tedbirlere başvurularak, yeniden gerçek kıymeti üzerinden satışın yapılması ve gayri meşru menfaat sağlanmasının önüne geçilmeye çalı-şılacaktır. Ermenilerin istedikleri eşyalarını yanlarında götürmelerine izin verilecektir. Götüremeyecekleri eşyalardan durmakla bozulacak olanlarla, zorunlu ihtiyaç maddelerinden olanlar açık arttırma ile satılacaktır. Durmakla bozulmayacak olan eşyalar sahipleri adına muhafaza edilecektir. Taşınmazlar-da kira, rehin, vefaen ferağ (mutasarrıfın arazi üzerinde sahip olduğu tasarruf hakkını borç karşılığında borcunu ödediği zaman kendisine iade edilmesi şartıyla devretmesi), haciz gibi asıl sahiplerinin mülkiyet (rakabe-kuru mülki-yet) ve tasarruf hakkını ortadan kaldırmayacak sözleşmeler yasaklanacak, sevk işleminin başlamasından itibaren yapılan bu tür işlemler geçersiz sayılacaktır. Yapılan hukuki işlemlerde muvazaaya yer verilmeyecektir. Ecnebilere emlâk ve arazi satışı yasaklanacaktır. Satış ve ferağ gibi kesin satış işlemlerine izin verilecektir108.

Ermenilerin mallarını tasfiye sürecinde Osmanlı Hükümeti devlet me-murlarının bu malları satın almasının suiistimallere ve yanlış anlamalara se-bep olacağını düşünerek yasaklamış, özellikle adliye memurlarının bu işlemle-re dâhil olmasının meslek ahlakı ile bağdaşmadığın bildirilmiştir. Ancak daha

108 BOA. DH. ŞFR, nr. 54/381, Telgrafın tam metni için bkz. Osmanlı Belgelerinde Ermeniler,

s. 73; Güner, s. 3155-3156.

Page 116: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|104|

sonra gerçek değeri üzerinden ve peşin para karşılığında memurların bu mal-ları almalarına izin verilmiştir109.

3. 26 Eylül 1915 (13 Eylül 1331) Tarihli Kanun Çalışmamız kapsamında üzerinde duracağımız son hukuki düzenleme

26 Eylül 1915 tarihli “14 Mayıs 1331 Tarihli Kanûn-ı Muvakkat Mûcibince Ahar Mahallere Nakledilen Eşhasın Emvâl ve Düyûn ve Matlûbatı Metrûkesi Hakkında Kanun-u Muvakkat”dir110. 10 Haziran 1915 tarihli Talimatnamede zorunlu göçe tabi tutulan Ermenilere ait menkul ve gayrimenkul mallarla ilgili ayrıntılı düzenlemeler içermekle birlikte borç ve alacakları konusunda bir hüküm bulunmamaktaydı. Ermenilerin özellikle yabancı bankalara ve şirket-lere olan borçları Osmanlı Devleti açısından ciddi problemler ortaya çıkarınca Talimatnameden birkaç ay sonra bu konuları da içeren on bir maddelik bir kanun yapılmıştır. Özellikle Ermeni tezlerini savunanlar tarafından Tasfiye Kanunu olarak da adlandırılan bu kanunun uygulanması konusunda Dâhiliye, Adliye, Maliye, Evkâf ve Şer’iyye Nezaretleri görevlendirilmiştir (Madde 10). Kanunda açıkça tasfiye işlemlerini 10 Haziran 1915 tarihli Talimatname adı konularak hakkında ayrıntılı düzenlemeler yapılan Emvâl-i Metruke İdare Komisyonlarının yapacağı belirtilmiştir.

Kanunun birinci maddesine göre 14 Mayıs 1331 (27 Mayıs 1915 tarihli Sevk ve İskân Kanunu) tarihli Kanun hükmü gereğince başka mahallere nak-ledilen gerçek ve tüzel kişilerin terk etmiş oldukları mallar, alacaklar ve borç-lar, bu husus için oluşturulacak komisyonların her kişi için ayrı ayrı düzenle-yecekleri mazbatalar üzerine, mahkemelerce tasfiye edilecektir.

Birinci maddede bildirilen kişilerin nakilleri sırasında tasarruf ettikleri icareteynli müsakkafat ve müstagallat-ı vakfiyenin111 Vakıflar Hazinesi ve di-

109 BOA. DH. ŞFR, nr. 55/107, Dâhiliye Nezareti’nin konu ile ilgili 19 Ağustos 1915 tarihli

telgrafı “Me’mûrîn, fiy’ât-ı hakîkiyyesiyle ve peşîn para ile Ermenilerden hâne satın alabilir-ler.”, Osmanlı Belgelerinde Ermeniler (1915-1920), s. 83.

110 Kanunun tam metni için bkz. Kardeş, s.27-31; Elbeyoğlu, Ali (2014) Osmanlı’dan Günü-müze Tapu ve Emval-i Metruke, Ankara, Adalet Yayınevi, s. 96-99; Onaran, s. 323-325.

111 Osmanlı Devleti’nde yaygın olarak karşımıza çıkan icareteynli vakıf uygulaması Hanefi mezhebinde istisnai olarak kabul edilen uzun süreli kira akdine konu olan vakıf türlerinden birisidir. İcareteyn çift kira akdi demektir. İcareteynli vakıflarda kiracılardan icare-i muac-cele ve icare-i müeccele olmak üzere iki ayrı kira bedeli alınır. İcare-i muaccele peşin kira bedeli olup, vakıf malın gerçek değerine eşit ve yakın bir bedeldir. İlk kiralama sırasında ödenir. İcare-i müeccele ise periyodik ödemelerden oluşan kira bedeli olup, kiracı her yıl

Page 117: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|105|

ğer taşınmaz malların Maliye Hazinesi adlarına kayıtları yapılarak, her iki kısım taşınmaz malların bahsi geçen hazineler tarafından verilecek bedellerin-den tasfiyeden sonra kalacak miktar sahiplerine verilecektir. Terk edilmiş mal-larla ilgili olarak ortaya çıkacak istihkak (hak ediş) ve diğer davalarda tapu sicili memurları hasım olacaktır. Bu mallarda tasarrufun ispatında, muvazaa olmamak şartıyla tapu senetlerinden başka belgeler de geçerli sayılacaktır. Bahsi geçen kişilerin nakil tarihlerinden on beş gün önceki süre zarfında yapı-lan ferağ işlemlerinde, muvazaa veya gabn-i fahişin (Aşırı aldanma) varlığı mahkemede tespit edildiği takdirde, bu sözleşmeler fesih ve iptal olunacaktır (madde 2).

Sevk ve iskâna tabi tutulan Ermenilerin nakitleri, terk edilmiş taşınır malları, mevduat ve alacakları Emvâl-i Metruke İdare Komisyonu başkanı veya vekili tarafından tahsil edilip toplanacak, dava konusu edilmeyen menkul mallar açık arttırma yoluyla satılacaktır. Elde edilen tutarın hepsi sahipleri adına emaneten mal sandıklarına yatırılacaktır (madde 3).

Terk edilen mallar üzerinde hakları ve nakil olunan kişilerde alacakları olduğunu iddia edenler, taleplerini asaleten veya vekâleten iki ay içinde tasfiye komisyonlarına (Emvâl-i Metruke İdare Komisyonu) sunacaklardı. Osmanlı ülkesi dışında bulunanlar için bu süre dört ay olarak tespit edilmişti. Alacağını tahsil etmek isteyen kimse, her türlü tebligatın daha hızlı ve kolay ulaşması için komisyonun bulunduğu mahalde bir ikametgâh gösterecekti. Belirtilen sürelerin geçmesinden sonra açılacak davalar hakkında genel hükümler uygu-lanacaktı. Bu davalarda haklı çıkanlar bu kanun gereğince tasfiye edilmiş olan terk edilmiş mallara müracaat edemeyeceklerdi (madde 4).

Komisyonlar alacak ve borçlarla ilgili delilleri inceledikten sonra doğru gördükleri dilekçeleri kabul ederek kaydedecek, ardından borçlunun mevdua-

veya ay sonunda ödeme yapar. İcareteynli vakıflarda arazi üzerine yapılan binalar ve dikilen ağaçların mülkiyeti vakıf hükmi şahsiyetine ait olur. İcareteynli vakıf mutasarrıfı sahip ol-duğu tasarruf hakkını vakfın mütevellisinin iznini alarak başkasına ferağ edebilir. Mutasar-rıf öldüğü zaman vakıf arazi üzerinde sahip olduğu tasarruf hakkı mirasçılarına örfi hukuk kurallarına intikal eder, Cin/Akyılmaz, s. 353-354; Sevk ve iskâna tabi tutulan Ermenilerin geride bıraktıkları icareteynli vakıf malları üzerinde sadece tasarruf hakları olup, mülkiyeti-ne sahip değildir. Ayrıca görüldüğü üzere bu arazi üzerindeki bina ve ağaçların mülkiyeti de vakfa aittir; Müsakkafat terim olarak gelir getiren bina anlamına gelirken, müstegallat da yine çiflik, ev, işhanı, bağ bahçe gibi gelirlerinden yararlanılan malları ifade etmektedir. Bu çerçevede bu mallar üzerinde göç eden Ermenilerin sadece tasarruf yani kullanma hakkı ol-duğu bu gayrimenkullerin mülkiyetine sahip olmadıkları unutulmamalıdır.

Page 118: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|106|

tının ve borçlarının bir bilançosunun çıkararak, iki nüsha halinde mazbatalar tanzim edecekti. Nüshalardan biri herkesin görebileceği yerlere asılarak ilgili-lerin bilgi sahibi olmaları sağlanacak, diğeri ise mahallin bidayet hukuk mah-kemesine intikal ettirilmek üzere savcıya (müdde-i umumiye) teslim edilecek-ti. Alacaklı kimse bu listelerdeki bilgilere 15 gün içinde itiraz edebilecekti. Bidayet hukuk mahkemesi bu 15 günlük sürenin bitiminde, müdde-i umumi, var ise itiraz sahibi, alacaklı kimse ve de tasfiye komisyonu başkanının hazır bulunduğu bir oturumda konuyu görüşecekti. Mahkeme heyeti taraflardan gerekli bilgileri aldıktan sonra, nihai kararını verecek, hazırladığı ilâmı altıncı maddeye göre işlem yapmak üzere Emvâl-i Metruke İdare Komisyonuna gön-derecekti. Bu karar kesin olup, temyiz yolu kapalıydı (İtiraza, iadeye, istinaf ve temyize kabil değildir) (madde 5).

Kesinleşen ilamların hükümlerine göre borçluların mevduatından ön-celikli ve öncelikli olmayan borçları ödenecekti. Eğer borçların tamamını kar-şılayacak kadar nakit yoksa öncelikli borçlar tercih edilmek suretiyle garama-ten (eldeki para borçların tamamını karşılamıyorsa herkesin alacağı nispetinde bir orana göre paylaştırma) ödeme yapılacaktı. Bu işlemi yapmaktan Emvâl-i Metruke İdare Komisyonları sorumlu olmakla birlikte, bunların görev süresi sona erdikten sonra bu işlemler İcra Daireleri tarafından gerçekleştirilecekti (madde 6).

Nakil olunan Ermenilerin terk ettikleri mallarına, bu Kanunun yayın-lanmasından önce mahkemeler veya resmî daireler tarafından konulmuş olan ihtiyatî veya icraî hacizler yokmuş gibi addedilip haczi koyanlar, bu Kanun hükümlerine tâbi olacaklardır. Bahsi geçen kişilerden, aleyhine mahkemelerde hâlen davası görülmekte olanlar isterlerse Komisyonlara müracaat edecekler, isterlerse genel hükümler gereğince davayı takip edebileceklerdir. Komisyon-lara müracaat etmeyenler hakkında, dördüncü maddenin son fıkrasıõ hü-kümleri geçerli olacaktır. Bu kişilerin lehine görülmekte olan davalar, komis-yon başkanı veya vekili tarafından yine genel hükümlere göre takip edilip, sonuçlandırılacaktır (madde 7).

26 Eylül 1915 tarihli Kanuna göre Vakıflar ve Maliye hazineleri adla-rına kayıtları yapılan icareteynli müsakkafat ve müstagallat vakfiyeler ile diğer gayrimenkul mallar, Göçmenler Tüzüğüne göre göçmenlere bedelsiz olarak da tefviz ve tevzi (dağıtmak) edilebilir (madde 9). Buradaki tefviz teknik bir terim olup, gayrimenkulün sadece tasarruf yani kullanım hakkının göçmenlere dev-redileceğini belirtmektedir. Bir başka ifade ile göçmenler bu arazilerin mülki-

Page 119: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|107|

yetine sahip olamayacaklardır. Çünkü kuru mülkiyet vakfa aittir. Dolayısıyla nakledilen Ermeniler de bu arazilerin mülkiyetine değil, sadece yararlanma hakkına sahiptirler.

Kanunun sekizinci maddesinde Emvâl-i Metruke İdare Komisyonları-nın kuruluş şekli ile Kanun hükümlerinin uygulanma biçimi ve yürütülmesi-nin bir tüzükle tespit edileceği belirtilmiştir. Bu çerçevede 8 Kasım 1915’te (28 Ekim 1331)’de “13 Eylül 1331 Tarihli Kanun-u Muvakkatin Suver-i İcraiyesini Mübeyyin Nizamname” çıkarılmıştır.

Konu ile ilgili kanun ve nizamnamelerin taşraya tebliği ile birlikte, Em-val-i Metruke Tasfiye Komisyonlarının da teşkiline başlanmıştır. Bu çerçevede 16 Kasım 1915’de Tekfurdağı, 25 Aralık 1915’de Kayseri, 17 Ocak 1916’da Bitlis Tasfiye Komisyonları faaliyete geçmişlerdir. Ocak 1916’ya kadar toplam 33 Emval-i Metruke Tasfiye Komisyonu teşkil edilmiştir. Komisyonlar sorum-luluk bölgelerinde yukarıda üzerinde durulan kanun ve talimatname hüküm-lerine göre tasfiye işlemlerini yürütürken, Dâhiliye Nezareti de eş zamanlı olarak gazete ilânlarıyla, komisyonların nerelerde kurulduğu ve hak talebinde bulunanların takip edecekleri usuller hakkında bilgilendirme yapmıştır.

26 Eylül 1915 tarihli kanun 10 Haziran tarihli Talimatnameden çok da-ha az ayrıntı içermekte olup, daha çok nakledilen Ermenilerin geride bıraktık-ları borçlar, bunların tahsili ve konu ile ilgili ortaya çıkabilecek hukuki anlaş-mazlıkların çözümü üzerine odaklanmış görünmektedir. Ancak kanunda göz ardı edilemeyecek çok önemli birkaç noktayı vurgulamak gerekmektedir. Bunlardan ilki Ermenilerin geride kalan her türlü malları ile ilgili işlemleri yapmada Emvâl-i Metruke İdare Komisyonlarını yetkili kılmasını ve bu Ko-misyonlara başvurmayanların hak kaybına uğrayabileceğini işaret etmesidir. Üstelik sadece malların aslî sahibi Ermeniler değil, bu mallar üzerinde alacak-ları olanlar da işlerini bu komisyonlar aracılığı ile halletmek zorundadırlar. Çünkü borçlar Komisyon tarafından ödenecektir.

Kanunun birinci maddesinde başka mahallere nakledilen gerçek ve tü-zel kişilerin terk etmiş oldukları mallar, alacaklar ve borçların, bu husus için oluşturulacak komisyonların her kişi için ayrı ayrı düzenleyecekleri mazbata-lar üzerine, mahkemelerce tasfiye edileceği belirtilmektedir. Ancak mallardan kastın ne olduğu, hem menkul hem de gayrimenkul malları kapsayıp kapsa-madığı açık değildir. Üçüncü madde de menkul mallarla ilgili gerekli açıklama yapılarak, açık arttırma yoluyla satılacağı ve elde edilen paranın mal sandıkla-

Page 120: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|108|

rına yatırılacağı belirtilmiştir. Fakat aynı türde açıklayıcı bir beyan gayrimen-kuller için yapılmamıştır. Birinci maddenin devamında sadece Ermenilerin nakilleri sırasında tasarruf ettikleri icareteynli müsakkafat ve müstagallat-ı vakfiyenin Vakıflar Hazinesi ve diğer taşınmaz malların Maliye Hazinesi adla-rına kayıtları yapılarak, her iki kısım taşınmaz malların bahsi geçen hazineler tarafından verilecek bedellerinden tasfiyeden sonra kalacak miktar sahiplerine verilecektir şeklinde bir düzenleme yapılmıştır. Dokuzuncu madde de ise Va-kıflar ve Maliye hazineleri adlarına kayıtları yapılan icareteynli müsakkafat ve müstagallat vakfiyeler ile diğer gayrimenkul mallar, Göçmenler Tüzüğüne göre göçmelere bedelsiz olarak da tefviz ve tevzi (dağıtmak) edilebilir denmek-tedir. Birinci ve dokuzuncu maddelerden anlaşılan nakledilen Ermenilerin vakıf ve mülk arazilerinin bedellerinin hazine tarafından Ermenilere ödenece-ğidir. Daha sonra istenirse Maliye ve Vakıflar Hazineleri bu arazileri bedelsiz olarak göçmenlere dağıtabilecektir. Kanun metninde kullanılan tefviz ve tevzi ifadeleri önemlidir. Tefviz demek gayrimenkulün sadece tasarruf (kullanım) hakkını devretmek demektir. Yani bu durum da gayrimenkullerin kuru mül-kiyeti göçmenlere geçmeyecektir. İcareteynli vakıflar açısından bu durum gayet normaldir. Çünkü kuru mülkiyet vakfa ait olduğu için ancak tasarruf hakkı devredilebilir. Ancak bunun dışındaki taşınmazların sadece tasarruf hakkının mı göçmenlere devredileceği yoksa kuru mülkiyetinin de mi geçeceği konusunda bir açıklık yoktur. Bir diğer önemli nokta da vakıf araziler dışında Ermenilerden kalan arazilerin tamamının mı mülk arazi olduğudur. Bunların bir kısmının miri arazi olma ihtimali var mıdır? Bütün bunların dışında eğer Ermenilerin taşınır taşınmaz tüm malları tasfiye ediliyorsa bunun anlamı artık geride hiçbir taşınmazları kalmadığıdır. Bu durumda daha sonra geriye dönen Ermenilerin taşınmazlarındaki göçmenlerin boşaltılıp, geri dönenlerin ev ve arazilerine yerleştirilmelerini isteyen resmi yazışmaları nasıl açıklamak müm-kün olacaktır? Bu gibi sorular açıklığa kavuşturulmayı beklemektedir.

SONUÇ

Çokuluslu bir İmparatorluk olan Osmanlı Devleti’nde gayrimüslim te-baa içinde önemli bir grubu Ermeniler oluşturmuştur. Ermeniler Osmanlı millet sistemi içinde Gregoryen Ermeni milleti olarak Ortodoks Rum Milleti ve Yahudi milleti ile birlikte yer almıştır. Osmanlı Devleti’nde diğer gayrimüs-lim gruplar gibi Ermenilerin de hukukî statüsü İslam Hukuku kuralları tara-fından belirlenmiştir. Can, mal ve namus güvenliğine, din ve vicdan özgürlü-

Page 121: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|109|

ğüne sahip olup, belli hukuk branşlarında yargı özerkliğinden de yararlanmış-lardır. Evlenme, boşanma, miras hukuku davaları Cemaat Mahkemelerinde din adamları tarafından kendi dini kurallarına göre halledilmiştir. Millet sis-temi içerisinde kendi dillerini, dinlerini, kültürlerini koruma imkânına sahip olmuşlardır. Gerekli şartları taşıyorlarsa tıpkı Müslüman tebaa gibi menkul ve gayrimenkul malları üzerinde eda ehliyetine sahip olarak her türlü hukuki işlemi yapabilmişlerdir. Ancak devletin resmi dininden başka bir inanca men-sup oldukları için bazı hukuki kısıtlamalarla karşılaşmışlar, Tanzimat döne-mine kadar geçerli olan hukuk kuralları çerçevesinde Müslüman tebaa ile gayrimüslim tebaa dolayısı ile Ermeniler hukuken eşit statüde olmamışlardır. Bu konudaki en önemli kısıtlama Ermenilerin diğer gayrimüslim gruplar gibi kendi kimliklerini koruyarak kamu hizmetine kabul edilememeleri, mahke-melerde şahitlik yapamamaları ve Müslüman tebaaya göre daha ağır vergi yükünün altında olmalarıdır. Burada hemen vurgulamak gerekir ki Avrupa kıtasının kanun önünde eşitlik ilkesiyle tanışması da ancak 1789 Fransız İhti-lalinden sonra gerçekleşmiştir. Osmanlı Devleti müslim ve gayrimüslim tebaa arasında mevcut olmayan eşitliği adalet kavramı ile doldurmaya çalışmıştır. Bu çerçevede tebaanın “devletten adalet talep etme” ya da “adaletsizliği gider-meyi isteme hakkı” olarak adlandırılabilecek bir uygulama ortaya çıkmıştır. Bütün tebaa cinsiyet, din ve hürriyet ayrımı yapılmaksızın bir arzuhal (şikâyet dilekçesi) yazarak padişahın divanı olan Divân-ı Hümayun’a başvurarak ada-letsizliğin giderilmesini isteyebilmiştir. Üstelik bu hak tebaa tarafından o ka-dar benimsenmiştir ki İkindi Divanı, Cuma Divanı, taşrada Paşa Divanı gibi Divanlara da benzer şekilde başvurarak adaletin yerine getirilmesi talep edile-bilmiştir. Osmanlı arşivlerindeki kayıtların gösterdiği gibi gayrimüslim tebaa ve bunlar içinde Ermeniler başta Divân-ı Hümayun olmak üzere çeşitli divan-larda haklarını aramışlardır112.

112 Cin/Akyılmaz, s. 143-144; Mumcu, Ahmet (1986) Divan-ı Hümayun, Ankara, Toplum ve

Birey Yayınları, s.97; Akyılmaz, Gül (1999) ‘Osmanlı Devleti’nde Reaya Kavramı ve Devlet-Reaya İlişkileri’, Osmanlı, C: 6, Ankara, Yeni Türkiye Yayınları, s. 50-51; Konu ile ilgili bel-geler ve istatistikler için bkz. Gümrükçüoğlu Okur, Saliha (2014) ‘Osmanlı Devletinde Di-van’a Gönderilen Şikâyetler’, I. Türk Hukuk Tarihi Kongresi Bildirileri 21-22 Aralık 2012, (Editör: Gedikli, Fethi), İstanbul, XII Levha Yayıncılık, s. 385-409; Köse, Ensar (2014) ‘Os-manlı İmparatorluğu’nda Toplu Hak Arama: XVIII. Yüzyıla Ait 100 Örnek Mahzar’, I. Türk Hukuk Tarihi Kongresi Bildirileri 21-22 Aralık 2012, (Editör: Gedikli, Fethi), İstanbul, XII Levha Yayıncılık, s. 411-429; Konu ile ilgili gayrimüslim tebaanın ilgi çekici şikâyet dilekçesi örnekleri için bkz. Akyılmaz, Gül (2014) ‘Osmanlı Hukukunda Masuniyet-i Şahsiyye İlke-si’, I. Türk Hukuk Tarihi Kongresi Bildirileri 21-22 Aralık 2012, (Editör: Gedikli, Fethi), İs-

Page 122: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|110|

19. Yüzyıla gelindiğinde bir yandan Fransız İhtilali sonucu ortaya çıkan milliyetçilik akımının etkilerinin Osmanlı Devleti’ne ulaşması, öte yandan Batılı Devletlerin Şark Meselesi kapsamında Ermenileri bağımsızlık yönünde kışkırtmaları ortaya bir Ermeni Sorunu çıkarmıştır. Osmanlı Devleti diğer gayrimüslim gruplarla da benzer problemler yaşadığı için parçalanmayı önle-yecek çözümler üretmeye çalışmıştır. O dönemde en büyük dış politika hedefi olan Avrupalı devlet olma idealini gerçekleştirme ve ortak bir Osmanlılık üst kimliği yaratmak amacıyla müslimlerle gayrimüslimler arasında hukukî eşitlik sağlayacak adımlar atılmaya başlanmıştır. Bu adımların ilki 1839 Tanzimat Fermanı’dır. Tanzimat Fermanı’nın ilanı ile başlayan süreçte ise adım adım müslim-gayrimüslim eşitliği sağlanmıştır. Zaten Osmanlı Devleti’nde eşitlik denince akla gelen genellikle Müslümanlarla zimmi tebaanın eşitliği olmuştur. Tanzimat Fermanında açıkça eşitlik vurgusu yapılmasa da tanınan hak ve güvenceler din ayrımı yapılmadan bütün tebaa için geçerli olacağından üstü kapalı da olsa bu ilkenin ifade edildiği düşünülmüştür. Tüm tebaanın huku-ken eşit olması ancak 1856 Islahat Fermanı ile mümkün olmuş, bu tarihe ka-dar gayrimüslimler dolayısı ile Ermeniler için söz konusu olan hukuki kısıtla-malar kaldırılmıştır. Böylelikle Ermenilerin mahkemelerde şahitlik yapabilme-leri, kamu hizmetine girmeleri, dolayısı ile asker, hâkim, nazır ve benzeri gö-revlere gelebilmelerinin önü açılmıştır. Üstelik bunlar kâğıt üzerinde kalma-mış, çalışmamız içinde ayrıntılı bir biçimde açıkladığımız üzere uygulamaya yansımıştır. Yeni Kurulan Nizamiye Mahkemelerine çok sayıda Ermeni hâkim atanırken, çeşitli bakanlıklarda Ermeni memurlar işe girerek üst mevkilere yükselmişler, çok sayıda Ermeni nazır atanmış, taşra teşkilatında pek çok eya-lete de yönetici olarak tayin edilmişlerdir. Yurt dışına gönderilen elçi ve kon-soloslar içinde oldukça fazla sayıda Ermeni vardır. Osmanlı Devleti açısından en kritik günlerde I. Balkan Savaşı sırasında Hariciye Nazırının Ermeni asıllı Naradokyan Efendi olması, dışişleri personelinin hatırı sayılır bir kısmını Er-menilerin teşkil etmesi Osmanlı Devleti’nin Ermenileri eşit vatandaşlar olarak gördüğünün ve güvendiğinin göstergesidir. Yeni kurulan ve önemli yetkilerle donatılmış yüksek mahkemeler olan Meclis-i Ahkâm-ı Adliye ve Şurâ-yı Dev-lette de Ermeni üyeler yer almıştır.

Tanzimat döneminde Ermeniler açısından gelinen noktayı göstermek açısından Garabed Artin Davud ve kariyer çizgisi güzel bir örnektir. Aslen Ankaralı Katolik Ermeni bir ailenin oğlu olarak 1816'da İstanbul'da dünyaya

tanbul, XII Levha Yayıncılık, s. 205-216.

Page 123: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|111|

gelen Garabed Artin, ilk tahsilini İstanbul'da tamamladıktan sonra Berlin'e giderek hukuk eğitimi almıştır. 1840 yılında henüz 24 yaşındayken memuriyet hayatına başlayarak Berlin Sefareti'nde kâtip ve tercüman olarak çalışmıştır. 1845'te ise "Histoire de le législation des anciens Germains" (Eski Alman Hu-kuku Tarihi) isimli bir eseri yayınlanarak Prusya Krallığı ve Berlin Akademisi tarafından ödüllere layık görülmüştür. 1852'de Viyana Büyükelçiliğine masla-hatgüzar,1856'da ise yine Viyana’ya konsolos tayin edilerek iki yıldan fazla bir süre bu görevini sürdürmüştür. 1858'de ise Eflak ve Boğdan eyaletlerinin hu-kuki statüsünü görüşmek üzere Paris'te toplanan konferansa Fuad Paşa'nın maiyetinde katılmıştır. 1859'da İstanbul'a dönerek Sansür Dairesi Müdürlü-ğü'ne, 1860'ta da Posta Müdürlüğü'ne tayin edilmiştir. Cebel-i Lübnan'a Kato-lik bir mutasarrıfın tayin edilmesi gündeme gelince gerek Ali ve Fuad Paşalara yakın olması, gerekse özerklik verilen bu idarenin başına sadakatine güvenilen bir şahsın getirilmesi zorunluluğu ortaya çıkınca akla ilk gelen isim Garabed Artin Davud olmuştur. .Garabed Artin Davud'un rütbesi Cebel-i Lübnan Ni-zamnamesi gereğince "vezir" mertebesine yükseltilerek kırk bin kuruş maaşla bu özerk idarenin ilk idarecisi olarak tayin edilmiştir. Artin Davud Paşa'nın memuriyet süresi başlangıçta beş yıl olarak belirlenmişken, başarılı bir yöne-tim sergilediği için Sultan Abdülaziz bu süreyi on seneye çıkartmış ve birinci derece Nişan-ı Osmani ile onurlandırılmıştır. Sadrazam Ali Paşa, Tanzimat’ın ruhuna uygun olarak gayrimüslimlerin de nazır olması gerektiği düşüncesiyle 1868'de bir ilki gerçekleştirerek kabinede bir gayrimüslim nazırın olmasına karar verince Artin Davud Nafıa Nazırı olarak tayin edilmiştir. Böylelikle Ga-rabed Artin Davud Paşa, özerk Cebel-i Lübnan'ın ilk mutasarrıfı olmasının yanı sıra Osmanlı tarihinin ilk gayrimüslim nazırı olarak da tarihe geçmiştir113.

1869 Tabiiyyet Kanunu ile tebaadan vatandaşlığa geçilirken din, mez-hep ve etnik kökenle ilgili ifadelerden kaçınılarak yeni bir tanımlamanın tercih edilmiştir. Müslüman, zimmi ayrımı yapılmamıştır. Kanuna göre anne babası veya sadece babası Osmanlı tebaası olduğu anda doğan çocuklar Osmanlı vatandaşı olarak kabul edilmektedir. 1876 Anayasasının 8. maddesinde yer alan “Osmanlı tabiiyetinde bulunan herkes hangi din ve mezhepten olursa olsun istisnasız Osmanlı tabir olunur” ve 17. maddedeki “Bütün Osmanlılar dini ve mezheple ilgili durumlar dışında hak ve görevler açısından kanun önünde eşittirler” ifadeleri artık Osmanlı Devletinde dini ve etnik kökeni ne 113 Dadyan, Saro (2013)‘1861 Cebel-i Lübnan Nizamnamesi ve Özerk Cebel-i Lübnan'ın İlk

Mutasarrıfı Garabed Artin Davud Paşa’, Toplumsal Tarih, S: 239, Kasım, s.66-70.

Page 124: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|112|

olursa olsun eşit vatandaşlık anlayışına geçildiğini göstermektedir. Gerek I. Meşrutiyet gerekse II. Meşrutiyet dönemi Meclislerinde Ermeni mebuslar da yer almışlar, her konudaki görüşlerini büyük bir serbestlikle ifade etmişler-dir114. Hatta bir kısmı yaptıkları konuşmalar da kendilerini Osmanlı olarak gördüklerini açıkça dile getirmişlerdir. Örneğin 1877 yılında Rusya Osmanlı Devletindeki gayrimüslimleri korumak bahanesiyle savaş açtığı zaman zimmî milletvekillerinin mecliste yaptıkları konuşmalar müslim–gayrimüslim eşitli-ğini sağlayarak bir Osmanlı milleti oluşturma çabalarının kısmen de olsa başa-rılı olduğunu göstermektedir115.

Osmanlı Devleti Birinci Dünya Savaşı’na girdiği zaman Ermeniler dev-letin diğer gayrimüslim gruplarıyla birlikte Müslümanlar gibi eşit vatandaşlar olarak hayatlarını sürdürmekteydiler. Çalışmamızda ayrıntılı olarak açıkladı-ğımız üzere Millet-i Sadıka olarak adlandırılan Ermeniler hem kamu hizmeti-ne kabul edilerek etkili görevlere gelebilmişler, hem de tüccar ve sanayici Er-meniler sayesinde önemli bir ekonomik güç elde etmişler, hatta bir Ermeni burjuva sınıfı ortaya çıkmıştır. Ancak Fransız İhtilali sonrası bütün Avrupa’ya yayılan milliyetçilik akımının etkileri, Şark Meselesi çerçevesinde başta Rusya ve İngiltere olmak üzere Batılı güçlerin bu konudaki yönlendirmeleri, Amira 114 Mesela 1911 yılında 1858 tarihli Ceza Kanunnamesinde yapılacak değişiklikler Mecliste

tartışılırken zina maddesi gündeme geldiğinde Halep’ten Ermeni mebus Artin Boşgezenyan Efendi’nin söyledikleri dikkate değerdir. Boşgezenyan İslam Hukukunun zina suçu ve cezası konusunda eşitlikçi bir yaklaşım benimsediğini, oysa ceza kanunnamesinde yapılan düzen-lemelerde erkeğin korunduğunu ve kadına göre daha az ceza verildiğini söyleyerek eleştiri-lerde bulunmuştur, Boşgezenyan’ın bu konudaki ilgi çekici ifadeleri için bkz. Özkorkut Ünal, Nevin (2009) Türk Hukuk Tarihinde Zina Suçu, Siyasal Kitabevi, Ankara, s.143-145; Boşgezenyan Efendi’nin ifadelerinden kendisini Osmanlı Devleti’nin eşit bir vatandaşı ola-rak gördüğü ve daha iyi bir gelecek konusunda sorumluluk almaya ve çaba sarf etmeye hazır olduğu görülmektedir.

115 Rusların saldırısı mecliste tartışılırken Şam milletvekili Aleppo Efendi “Ermeniler ve Hıris-tiyanlar olarak korunmaya ihtiyacımız olmadığını ilan ediyoruz. Hiçbir şart ve koşul altında böyle bir korumayı kabul etmemiz mümkün değildir” derken bir gurup Bulgar milletvekili de bir deklarasyon yayınlayarak, “bizim Osmanlı Devleti’nin Bulgar tebaası olarak tek ar-zumuz anayasa ilkeleri çerçevesinde Osmanlı milleti için çalışmaktır” şeklinde bir duyuru yapmışlardır. Suriye’den Nufel Efendi ise Hıristiyanların konuya bakış açısını ortaya koy-muştur. “Tarih Hıristiyanların daima Osmanlı hükümetinden memnun olduklarını göster-mektedir. Bizleri korumak Ruslar için tamamen bir bahanedir. Onların arzusu bizi sadece ateşe karşı maşa olarak kullanmaktır”. İstanbul’dan Vasilaki Efendi: “Ayrımcılık anayasaya aykırıdır. Gelin müslim–gayrı müslim, Rum, Ermeni gibi terimleri bir tarafa bırakalım. Bu kelimeleri daha fazla kullanmayalım.” Mebus Manok Efendi’nin sözleri ise konuya son nok-tayı koymaktadır: “Biz şimdi Osmanlı olmadık, 600 yıldır Osmanlıyız” Karal (1982), s. 396–397.

Page 125: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|113|

sınıfının sağladığı imkânlarla birleşince Ermeni toplumunda önce kültürel ardından da milli bir uyanış başlamıştır. Bir kısım Ermeni özellikle nüfus ola-rak yoğun oldukları Doğu Anadolu bölgesinde birbiri ardına isyanlar çıkartıp, Müslüman halka karşı harekete geçince Osmanlı Hükümeti 27 Mayıs 1915’te Sevk ve İskân Kanununu çıkararak belli yerlerdeki Ermenileri zorunlu göçe tabi tutmuştur. Ermenilerin bulundukları toprakları terk etmeleri ile birlikte geride bıraktıkları menkul ve gayrimenkul mallarının ne olacağı önemli bir hukuki problem olarak ortaya çıkmıştır. Bu gün de hala tartışılan ve “Emvâl-i Metruke” ya da “Terkedilmiş Mallar” olarak adlandırılan Ermeni malları ko-nusunda Cumhuriyet dönemi de dâhil olmak üzere otuza yakın düzenleme yapılmıştır. Çalışmamız kapsamında bunlardan 1915 yılında yapılan ilk üç düzenleme inceleme konusu yapılmıştır. Bunlardan ilki 30 Mayıs 1915 tarihli Heyet-i Vükelâ kararıdır. Heyet-i Vükelâ kararında sevk ve iskâna tabi tutula-cak Ermenilerin özellikle gayrimenkul malları ile ilgili temel ilkelerin tespit edildiği, bundan sonra konu ile ilgili olarak yapılacak olan hukuki düzenleme-lerin iskeletinin oluşturulduğu görülmektedir. Kararda öne çıkan birkaç nokta vardır. Her şeyden önce Ermenilerin geride bıraktıkları taşınmaz malların cinsi, miktarı ve kıymeti tespit edilecektir. Ardından metinden anlaşılacağı üzere ev ve tarım arazilerine göçmenler (muhacirler) yerleştirilecektir. Muha-cirler tarafından kullanılamayacağı düşünülen zeytinlik, dutluk, bağ ve porta-kallık gibi yerlerle, dükkân, han, fabrika ve depo gibi gelir getiren yerler mu-hacirlere verilmeyerek, açık artırma ile satılacak veya kiraya verilecek, bedelle-ri sahiplerine ödenmek üzere mal sandıklarınca emanete kaydedilecektir. Bü-tün bu işlemlerin düzenli ve hukuka uygun bir biçimde yapılabilmesi, geride kalan malların zarar görmemesi ve işlerin idaresi için Dâhiliye Nezareti’ne bağlı üç kişiden oluşan komisyonlar kurulacaktır. Ancak kararda kurulacak komisyona herhangi bir isim verilmemiştir. Fakat ilk kez tasfiye komisyonla-rından bahsedilmesi kayda değerdir. Kararda dikkat çeken bir nokta da konu ile ilgili bir talimatnamenin hazırlanacağının belirtilmesidir. Nitekim Hazi-randa çıkarılan Talimatname Meclis-i Vükela kararındaki ilkeleri esas alan düzenlemelerden oluşmuştur. Kararın dilinden anlaşıldığı üzere Osmanlı Hü-kümetinin mallara el koyma (müsadere etme) gibi bir niyeti olmayıp, aksine problemi hukuki düzenlemeler çerçevesinde Ermenileri mali açıdan bir zarara uğratmadan ve haklarını gasp etmeden çözme gayreti söz konusudur.

Emvâl-i Metruke konusundaki ikinci düzenleme 10 Haziran 1915 tarih-li “Ahval-i Harbiye ve Zaruret-i Fevkâlede-i Siyasiye Dolaysıyla Mahalli Ahire

Page 126: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|114|

Nakilleri İcra Edilen Ermenilere Ait Emvâl ve Emlâk ve Arazinin Keyfiyet-i İdaresi Hakkında Talimatname”dir. Otuz dört maddeden oluşan Talimatna-me konu ile ilgili belki de en ayrıntılı düzenleme olup, sevk ve iskân edilen Ermenilerin menkul (taşınır) ve gayrimenkul (taşınmaz) malları ile ilgili ay-rıntılı düzenlemeler içermektedir. Bunun dışında talimatnamede öne çıkan iki konu vardır. Bunlardan birincisi Ermenilerin geride bıraktıkları malların ida-resi için komisyonların kurulması ve bu komisyonların görev ve yetkilerinin düzenlenmesidir. Üstelik Talimatnamede bu komisyonların adı da konularak “Emvâl-i Metruke İdare Komisyonu” olarak adlandırılmışlardır. Diğer önemli konu ise Talimatnamede göçmenlerin (muhacirlerin) iskânı ve Ermenilerden kalan bazı malların kendilerine tahsisi ile ilgili hükümlerin bulunmasıdır. Ta-limatnamede ayrıntılı düzenlemeler olmasına rağmen adeta uluslararası bir soruna dönüşen Ermenilerin alacak ve borçları ile ilgili bir hükme yer veril-memiştir.

Talimatnameye göre Emvâl-i Metruke İdare Komisyonları bir başkan ile biri mülkiye biri de maliyeden iki üye olmak üzere üç kişiden oluşup, doğ-rudan Dâhiliye Nezaretine bağlı olacaklar116 ve yerel idare ile de koordineli bir şekilde çalışacaklardır. Komisyon üyelerinin keyfi davranışlarının önüne geç-mek için sıkı bir denetim kurulmaya çalışılarak aldıkları kararlar, yaptıkları işler konusunda Dâhiliye Nezaretini ve vilayet makamını en geç 15 gün içinde bilgilendirmeleri istenmiştir. Böylelikle hem komisyon üyelerinin hem de onlar adına işleri yürütecek maaşlı memurların denetim altında tutulması

116 Osmanlı Arşivinde DH. ŞFR, 54/226 kayıtlı ve 28 Haziran 1915 tarihli Dâhiliye Nazırı Talat

Beyin Kayseri Mutasarrıflığına gönderdiği yazıda emvâl-i metrukenin muhafazası ve defter-lere kaydedilmesi için mülkiye ve maliye memurlarından oluşan bir komisyonun vakit geçi-rilmeden kurulması istenmektedir. Ayrıca bu konudaki Talimatnamenin (10 Haziran 1915 tarihli Talimatname) postaya verildiği belirtilmektedir, Osmanlı Belgelerinde Ermenilerin Sevk ve İskânı, s. 179; 1916 Mayısında Emvâl-i Metruke İdare Komisyonlarının Dâhiliye Nezareti ile bağlantısı kesilerek Maliye Nezaretine bağlanmıştır. HR. SYS, 2873/3-35 ve 13 Mayıs 11916 tarihinde Dâhiliye Nezaretinden Hariciye Nezaretine gönderilen yazıda 10 Mayıs 1916’dan itibaren Emvâl-i Metruke İdare Komisyonlarının Maliye Nezaretine bağlı olarak faaliyetlerini gösterecekleri bildirilmektedir, “Mahall-i âhara nakledilen eşhâsa aid emvâlin kanun ve nizâmnâme-i mahsusuna tevfîkan tasfiyesiyle iştigâl etmek üzere icab eden mahallere i‘zâm kılınmış ve el-yevm muamelât-ı mezkûrenin takib ve intâcıyla müte-vaggıl bulunmuş olan Emvâl-i Metrûke Tasfiye Komisyonları'nın Mayıs'ın onundan itiba-ren nezâret-i acizîden fekk-i irtibâtlarıyla Maliye Nezâreti'ne rabt ve ilhâkları takarrur eyle-miş bulunduğundan hususât-ı mezkûreye müteferri‘ mevâdd hakkında ba‘demâ nezâret-i acizîye müracaat edilmeyerek nezâret-i müşârunileyhâ ile muhabere olunması müte-mennâdır”, Osmanlı Belgelerinde Ermenilerin Sevk ve İskânı, s. 368.

Page 127: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|115|

suretiyle malların tasfiyesi sırasındaki haksızlıkları ve görev ve yetkilerin kötü-ye kullanılmasını önleyecek tedbirler alınmıştır. Öte yandan Komisyonların çalışmaları konusunda hem Dâhiliye Nezaretini hem de vilayet makamını bilgilendirecek olmaları Komisyonların çifte denetime tabi tutulacağını gös-termektedir. Düzenlemede komisyonların Talimatname hükümlerine göre faaliyetlerini yürüteceğinden bahsedilmesi ise Ermenilerin mallarının tasfiye-sinin hukuk kuralları çerçevesinde, hukuka uygun ve keyfilikten uzak bir bi-çimde yapılacağının vurgulanması kaygısından kaynaklanmaktadır.

10 Haziran 1915 tarihli Talimatnamede Ermenilerin giderken yanların-da götüremedikleri menkul mallarla ilgili maddeler incelendiği zaman menkul malların muhafazası ve tasfiyesi konusunda tek yetkilinin Emvâl-i Metruke İdare Komisyonları olduğu görülmektedir. Gerekirse bu komisyonlar malların sayımı, kaydedilmesi, gerekli yerlere taşınarak, koruma altına alınması ve bu malların açık arttırma ile satılması konusunda memur ve heyetleri belirleyip, görevlendirebilecektir. Ayrıca Ermenilerin geride bıraktıkları menkul eşyala-rın tespit edilip, cins, sayı, kıymet gibi özellikleri de dikkate alınarak özel def-terlere, kaydedilmesi, sahipleri belli olacak şekilde muhafazasına özen göste-rilmesi, açık arttırma yoluyla satılan malların ve bedellerinin de titiz bir şekil-de defterlere kaydı, sadece kayıtlarla yetinilmeyip, ayrıntılı tutanaklar da dü-zenlenmesi, satılan malların bedellerinin sahibi adına mal sandıklarında temi-nat altına alınması, gerek defterlerin gerekse tutanakların iki nüsha halinde düzenlenip birinin yerel hükümet, diğerinin komisyon tarafından saklanması Osmanlı yönetiminin konuya ne kadar titizlikle yaklaştığının göstergesidir. Devlet bu gibi durumlarda ortaya çıkacak keyfiliklerin, görevi kötüye kullan-maların, hak kayıplarının önüne geçebilmek için mümkün olduğunca sıkı bir denetim mekanizması kurmaya çalışmıştır. Böylelikle Ermenilerin malî açıdan kayba uğramaması amaçlanırken, devlet de bu mallara el koymak gibi bir ni-yeti olmadığını ortaya koymuştur117.

117 Osmanlı Arşivinde DH. ŞFR, 55/201 Kaydıyla bulunan 1 Eylül 1915 tarihli Maliye Nezare-

ti’nden Erzurum Vilâyetine gönderilen yazıdan Erzurum’dan tehcire tabi tutulan Ermenile-rin menkul mallarının sayım ve kayıtları yapıldıktan sonra mühürlenerek Osmanlı Bankası depolarında muhafaza altına alındığı anlaşılmaktadır. Ancak Osmanlı Bankası yetkilileri muhafaza altındaki malların mühürlerinin kırılarak el koyma girişimleri olduğu yönünde bilgileri merkeze ulaştırıp, Deutsche Bank yetkililerinden de benzer yönde ihbarlar gelince Maliye Nezareti yerel yöneticileri uyarmak mecburiyetini duymuştur. Söz konusu yazıda yerel yöneticilerden Ermenilere ait malların iyi niyetle ve dikkatli bir şekilde muhafaza edilmesi ve eşyaların kaydedildiği defterlerin banka yetkilileri tarafından mahalli hükümete

Page 128: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|116|

Tıpkı menkul mallarda olduğu gibi Ermenilerin geride bıraktığı gayri-menkul mallar da titiz bir şekilde kayıt altına alınmıştır. Talimatname hüküm-lerine göre emlâk ve arazi taşınır mallarda takip edilen usule benzer bir biçim-de cinsi, çeşidi, miktar ve kıymetleri ve sahiplerinin isimleriyle birlikte defter-lere kaydedilecektir. Dükkân, depo, han, hamam, fabrika gibi gelir getiren binalarla, göçmenlere dağıtılmayan bağ, bahçe, zeytinlik, portakallık gibi yer-ler açık attırma yoluyla satılacak, satılamayan gayrimenkuller özel şartlarla kiraya verilecek, satış ve kira bedelleri daha sonra sahiplerine ulaştırılmak üzere mal sandıklarına yatırılacaktır. Taşınmazlarla ilgili yapılan düzenleme-lerde de yine mal sahiplerinin zarara uğramasını engelleyecek tedbirler alın-maya çalışılmıştır. Ancak menkul ve gayrimenkul malların tasfiye edilme bi-çimi bize 1915’te Ermenilerin geri dönüş tarihi ile ilgili henüz bir planlama yapılmadığını göstermektedir. Fakat daha sonra bilindiği üzere sevk ve iskâna tabi tutulan Ermenilerin geri dönüşüne izin verilmiştir118.

10 Haziran 1915 tarihli Talimatnamede düzenlenen ana konulardan bi-risi de Ermenilerden kalan gayrimenkullere göçmenlerin yerleştirilmesidir. Talimatnamenin göçmenlerle ilgili maddelerinden anlaşıldığı üzere Ermenile-rin geride kalan bina ve arazilerinin bir kısmı (tamamı değil) muhacirlere dağıtılmaktadır. Ancak tıpkı talimatnamenin diğer maddelerinde olduğu gibi bu konuda da sıkı kurallar tespit edilmiş, her şey kayıt altına alınmıştır. Göç-menler geldikleri yerlerdeki sosyo-ekonomik statüleri ve mesleklerine göre köylere ya da şehir ve kasabalara yerleştirileceklerdir. Bunlara ihtiyaç ve uz-manlık alanlarına göre bina ve arazi verilecektir. Bağ, bahçe, portakallık, zey-

teslim edilmesi istenmektedir, Osmanlı Belgelerinde Ermenilerin Sevk ve İskânı, s. 239.

118 22 Ekim 1918 tarihinde Dâhiliye Nezareti’nden vilâyet ve livalara gönderilen telgrafta savaş sebebiyle başka yerlere nakledilen Rum ve Ermenilerin iaşe ve iskânlarının temin edilerek emniyet içinde geri dönmelerine müsaade edildiği bildirilmektedir. “Dâhiliye Nezâretinden İstanbul, Adana, Hüdâvendigâr, Konya, Ankara, Kastamonu, Haleb, Ma‘mûretü'l-azîz, Diyârbekir, Sivas, Edirne, Aydın vilâyetleriyle, İzmit, Bolu, Kütahya, Karesi, Kayseri, Niğde, Menteşe, Antalya, Urfa, Canik, Eskişehir, İçel, Mar‘aş livâlarına keşîde edilen 21 Teşrîn-i Evvel sene 334 târîhli telgraf sûretidir. 1- Ahvâl-i harbiyye dolayısıyla karâr-ı askerî ile bir mahalden çıkarılarak diğer mahalle sevk edilmiş olan bi'l-umûm ahâlînin çıkarıldıkları ma-hallere avdetlerine müsâ‘ade edilmesi Meclis-i Vükelâca takarrur etmiş olduğundan avdete tâlib olanlara müsâ‘ade edilecekdir. 2- Erzurum, Trabzon, Van, Bitlis, Diyârbekir, Ma‘mûretü'l-azîz vilâyetleriyle Erzincan Mutasarrıflığı dâhilinde vesâ’it-i i‘âşenin adem-i kifâyesine binâ’en işbu mahaller ahâlîsinden avdet etmek isteyenler içün evvel-i emrde ma-halleriyle bi'lmuhâbere selâmet-i seyr ve seyâhatleri ve i‘âşe ve iskânları esbâbı te’mîn edil-dikçe peyder-pey azîmetlerine müsâ‘ade edilmesi muktezidir.”, BOA, HR. MÜ. 43/34, Os-manlı Belgelerinde Ermeniler, s. 171.

Page 129: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|117|

tinlik gibi özel uzmanlık alanı isteyen araziler bu konudaki yetkinliklerini kanıtlayan kişilere kefil karşılığında dağıtılacaktır. Bu mümkün olmazsa bu tür araziler açık arttırma yolu ile satılacaktır. Verilen her türlü bina ve arazi ay-rıntılı bir biçimde kime dağıtıldığı da kaydedilerek özel defterlere kaydedildiği gibi, göçmenler de durumlarını gösterir resmi belgelere sahip olmak zorunda-dırlar. Muhacirler kendilerine devredilen emlâk ve araziye zarar verirlerse zincirleme olarak o yerleşim birimindeki bütün göçmenler sorumlu kabul edilerek zararı tazmin edecekleri gibi, zararı verenlerin göçmenlik belgesi iptal edilecektir. Görüldüğü üzere devlet göçmenlere rastgele, keyfî bir dağıtım yapmamış, uzmanlık alanları dikkate alınmış, zararsız kullanım sağlanmaya çalışılmış, her şey ayrıntılı biçimde kayıt altına alınmıştır. Burada dikkat edil-mesi gereken nokta göçmenlere bina ve arazinin kuru mülkiyetinin verilme-miş olmasıdır. Sadece tasarruf yani kullanım hakkı devredilmiştir. Bu durum-da ileride mal sahipleri geri dönerse göçmenlerin tahliye edilerek bu taşınmaz-ların esas maliklerine iadesi ihtimali hesaba katılmıştır. 10 Haziran 1915 tarihli Talimatnamede zorunlu göçe tabi tutulan Ermenilere ait menkul ve gayri-menkul mallarla ilgili ayrıntılı düzenlemeler içermekle birlikte borç ve alacak-ları konusunda bir hüküm bulunmamaktaydı. Ermenilerin özellikle yabancı bankalara ve şirketlere olan borçları Osmanlı Devleti açısından ciddi problem-ler ortaya çıkarınca Talimatnameden birkaç ay sonra bu konuları da içeren on bir maddelik 26 Eylül 1915 tarihli “14 Mayıs 1331 Tarihli Kanûn-ı Muvakkat Mûcibince Ahar Mahallere Nakledilen Eşhasın Emvâl ve Düyûn ve Matlûbatı Metrûkesi Hakkında Kanun-u Muvakkat” çıkarılmıştır.

26 Eylül 1915 tarihli kanun 10 Haziran tarihli Talimatnameden çok da-ha az ayrıntı içermekte olup, daha çok nakledilen Ermenilerin geride bıraktık-ları borçlar, bunların tahsili ve konu ile ilgili ortaya çıkabilecek hukuki anlaş-mazlıkların çözümü üzerine odaklanmış görünmektedir. Ancak kanunda göz ardı edilemeyecek çok önemli birkaç noktayı vurgulamak gerekmektedir. Bunlardan ilki Ermenilerin geride kalan her türlü malları ile ilgili işlemleri yapmada Emvâl-i Metruke Komisyonlarını yetkili kılması ve bu Komisyonlara başvurmayanların hak kaybına uğrayabileceğini işaret etmesidir. Üstelik sade-ce malların aslî sahibi Ermeniler değil, bu mallar üzerinde alacakları olanlar da işlerini bu komisyonlar aracılığı ile halletmek zorundadırlar. Çünkü borçlar Komisyon tarafından ödenecektir.

Kanunun birinci maddesinde başka mahallere nakledilen gerçek ve tü-zel kişilerin terk etmiş oldukları mallar, alacaklar ve borçların, bu husus için

Page 130: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|118|

oluşturulacak komisyonların her kişi için ayrı ayrı düzenleyecekleri mazbata-lar üzerine, mahkemelerce tasfiye edileceğini belirtmektedir. Ancak mallardan kastın ne olduğu hem menkul hem de gayrimenkul malları kapsayıp kapsa-madığı açık değildir. Üçüncü madde de menkul mallarla ilgili gerekli açıklama yapılarak, açık arttırma yoluyla satılacağı ve elde edilen paranın mal sandıkla-rına yatırılacağı belirtilmiştir. Fakat aynı türde açıklayıcı bir beyan gayrimen-kuller için yapılmamıştır. Birinci maddenin devamında sadece Ermenilerin nakilleri sırasında tasarruf ettikleri icareteynli müsakkafat ve müstagallat-ı vakfiyenin Vakıflar Hazinesi ve diğer taşınmaz malların Maliye Hazinesi adla-rına kayıtları yapılarak, her iki kısım taşınmaz malların bahsi geçen hazineler tarafından verilecek bedellerinden tasfiyeden sonra kalacak miktar sahiplerine verilecektir şeklinde bir düzenleme yapılmıştır. Dokuzuncu madde de ise Va-kıflar ve Maliye hazineleri adlarına kayıtları yapılan icareteynli müsakkafat ve müstagallat-ı vakfiyeler ile diğer gayrimenkul mallar, Göçmenler Tüzüğüne göre göçmelere bedelsiz olarak da tefviz ve tevzi (dağıtmak) edilebilir denmek-tedir. Birinci ve dokuzuncu maddelerden anlaşılan nakledilen Ermenilerin vakıf ve mülk arazilerin bedellerinin hazine tarafından Ermenilere ödeneceği-dir. Daha sonra istenirse Maliye ve Vakıflar Hazineleri bu arazileri bedelsiz olarak göçmenlere dağıtabilecektir. Kanun metninde kullanılan tefviz ve tevzi ifadeleri önemlidir. Tefviz demek gayrimenkulün sadece tasarruf (kullanım) hakkını devretmek demektir. Yani bu durum da gayrimenkullerin kuru mül-kiyeti göçmenlere geçmeyecektir. İcareteynli vakıflar açısından bu durum gayet normaldir. Çünkü kuru mülkiyet vakfa ait olduğu için ancak tasarruf hakkı devredilebilir. Ancak bunun dışındaki taşınmazların sadece tasarruf hakkının mı göçmenlere devredileceği yoksa kuru mülkiyetinin de mi geçeceği konusunda bir açıklık yoktur. Bütün bunların dışında eğer Ermenilerin taşınır taşınmaz tüm malları tasfiye ediliyorsa bunun anlamı artık geride hiçbir ta-şınmazları kalmadığıdır. Bu durumda daha sonra geriye dönen Ermenilerin taşınmazlarındaki göçmenlerin boşaltılıp, geri dönenlerin ev ve arazilerine yerleştirilmelerini isteyen resmi yazışmaları nasıl açıklamak mümkün olacak-tır? Osmanlı arşiv belgelerinde geri dönen Ermenilerin menkul ve gayrimen-kul mallarının iade edileceği ve bu konuda gerekli önlemlerin alınacağı konu-sunda çok sayıda örnek vardır. Örneğin 26 Aralık 1918 tarihli Dâhiliye Nazırı Mustafa Arif’in Sadarete yazdığı yazıda Ermenilerin askeriye ve memurlar tarafından kullanılan menkul ve gayrimenkul mallarının derhal tahliye edil-meleri istenmekte, daha önce Müslüman muhacirlere dağıtılan gayrimenkul malların gerçek sahipleri döndükçe peyderpey tahliye edilerek sahiplerine verileceği belirtilmektedir. Geri dönenlerden hiç kimsenin açıkta bırakılma-

Page 131: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|119|

ması için mülkiye memurlarına emir verildiği ve bu emirlere kati surette uyulmasını temin etmek için muhacirin müdür ve memurlarıyla müfettişlerin de görevlendirildiği vurgulanmaktadır119. 15 Şubat 1919 tarihli Dâhiliye Nazır Vekili Ahmet İzzet’in çok sayıda vilayete çektiği telgrafta ise Ermenilere ait malların iade edilmesi, tazminat ödenmesi, emvâl-i metrukenin satım ve rehin gibi işlemlerle elden ele geçmesine kesinlikle izin verilmemesi istenmekte-dir120. Yine 4 Mayıs 1919’da Dâhiliye Nezaretinden Bitlis vilâyetine gönderilen 119 Eşhâs-ı mebhûsenin emval-i menkûle ve gayr-ı menkûleleriyle eşhâs zimmetindeki matlûb-

larına gelince; mebânî-i metrûkeden cihet-i askeriye ile memurîn ve yerli ahalinin taht-ı iş-galinde bulunanların avdet edecek eşhâsa tahsisleri zımnında hemen tahliyelerine ibtidâr olunduğu gibi evvelce muhacirîn-i İslâmiye'ye i‘tâ edilmiş olan emâkin-i metrûke ile bu va-ziyetde bulunan emval-i gayr-ı menkûle-i sairenin de sahib-i hakikîleri vürûd etdikçe pey-derpey tahliye etdirilerek ashabına iadesi ve hiçbir kimsenin açıkda bırakılmaması için memurîn-i mülkiyeye vesâyâ-yı lâzıme ve tebligât-ı kat‘iye icra ve haiz-i ehemmiyet mevâki‘e muhacirîn müdür ve memurlarıyla müfettiş de i‘zâm kılınmışdır, BEO,341055, Osmanlı Belgelerinde Ermenilerin Sevk ve İskânı, s. 412-413; bu konudaki örnekleri ço-ğaltmak mümkündür; DH. ŞFR, 95/226 nolu Dâhiliye Nazırı Vekili Ahmet İzzet’in 15 Ocak 1919’da Eskişehir Mutasarrıflığına gönderdiği yazıda gerçekten son derece ilgi çekici ayrın-tılar bulunmaktadır. Ahmet İzzet Bey geri dönen Ermeni ahaliye ait eşyaların iadesinin ge-ciktirilerek sefaletlerine neden olunduğundan söz ederek, Bey, Virancık, Alınca köyleri’nin Ermeni ahalisinin Eskişehir’e geri döndükleri halde henüz köylerine sevk ve iskân edileme-diklerini, bunun en büyük sebebinin bu gayrimenkullerde yaşayan muhacirlerin tahliye edi-lememesi, tahliye edilen binalarda da tamiri zor hasarların meydana gelmesi olduğundan bahsetmektedir. Yine Artaki çiftliğindeki muhacirler tahliye edilemediği için Ermenilerin mallarına kavuşamadığı, bu nedenle zor durumda kalan Ermenilerin misafirhanelerde ba-rındırılması ve ekmek dağıtılması istenmektedir. Mutasarrıflık Artaki çiftçiliğinde göçmen-lerin iddialarının geçerli olmayıp, derhal mallarının Ermenilere iade edilmesi, gecikmeye sebep olacakların hukuken sorumlu olacağı konusunda uyarılmaktadır, Osmanlı Belgele-rinde Ermenilerin Sevk ve İskânı, s. 442-443, belgeden de açıkça anlaşıldığı üzere Eskişe-hir’de yaşayan Ermenilerin bir kısmı dönmüş olup, hükümet onlara ait gayrimenkullerde iskân edilmiş olan muhacirlerin iddialarının dikkate alınmayarak derhal tahliye edilmelerini istemekte, gecikmeye sebep olacakların hukuki sorumluluğu olduğundan bahsederek, mal-larına kavuşana kadar Ermenilerin barınma ve beslenme görevinin devlet tarafından üstle-nildiğini ifade etmektedir; DH. ŞFR 96/117 Nolu ve 8 Şubat 1919 tarihli yine Ahmet İzzet Bey tarafından İzmit Mutasarrıflığına yazılan yazıda “Yalova ve Laledere'ye avdet eden Er-menilere emlâk ve arazileri teslim olunmadığı ihbar ve şikâyet olunuyor. Serî‘an tahkikât ic-rasıyla emvâl-i mezkûrenin avdet eden sahiblerine derhal teslim etdirilmesi ve kat‘iyyen mûcib-i şikâyet bir hâle meydan bırakdırılmaması ehemmiyetle tebliğ olunur.” denilmek suretiyle yetkililerden evlerine geri dönen Ermenilere mallarının geciktirilmeden teslim edilmesi, şikâyete neden olacak davranışlardan kaçınılması önemle istenmektedir, Osmanlı Belgelerinde Ermenilerin Sevk ve İskânı, s. 448.

120 DH. ŞFR, 96/195, “Tebdîl-i mahal etdirilen Rum ve Ermenilere aid emvâl-i metrûkenin suret-i istirdâd ve iadesini ve verilecek tazmînât ve hususât-ı saire hakkında derdest-i vaz‘ kararnâmenin hîn-i tatbikinde daha ziyade müşkilâta ma‘rûz kalınmamak üzere gerek hükûmet gerek efrâd tarafından mübâya‘a ve suver-i saire ile elde edilip el-yevm mevcud

Page 132: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|120|

telgrafta tehcir edilip, daha sonra memleketlerine geri dönen Ermenilerin korunması için emvâl-i metruke kapsamındaki taşınır ve taşınmaz tüm malla-rının sadece kendilerine teslim edileceği Müslüman vekil ve vasilerine veril-meyeceği önemle vurgulanmaktadır121. Böylece suiistimallerin önüne geçilerek kötü niyetli kişilerin Ermenilerin haklarını gasp etmesi önlenmek istenmekte-dir. Buna benzer belgelerin sayısını çoğaltmak mümkündür. Ancak ortaya çıkan sonuç bellidir. Geri dönen Ermenilere geride bıraktıkları taşınmaz mal-lar iade edilmiştir. Resmi yazışmalarda da görüldüğü üzere memurlar ya da askerler tarafından kullanılan malların derhal iadesi istenirken122, Ermenilere ait gayrimenkullere yerleştirilen muhacirlerin de tahliyesinin kısa sürede ger-çekleştirilmesinin sağlanması talep edilmektedir. Bütün bunlar bize Ermenile-rin geride bıraktıkları gayrimenkullerin tamamının tasfiyesinin gerçekleşme-diğini ve esas sahiplerinin mülkiyet hakkının devam ettiğini göstermektedir. Üstelik yukarıda örnek verdiğimiz üzere bu mallar üzerinde Ermenilerin mül-kiyet hakkını zedeleyecek satım, rehin gibi işlemlerin yapılması yasaklanmış-tır.

Üzerinde durulması gereken bir diğer önemli nokta Ermenilerin geride bıraktıkları arazilerin Osmanlı Arazi Hukuku hükümleri çerçevesinde hangi arazi grubuna girdiğidir. Gerek konu ile ilgili olarak yapılan hukuki düzenle-melerde gerekse zaman zaman Dâhiliye Nezaretinden çeşitli vilâyet ve muta-sarrıflıklara gönderilen yazılarda bu arazilerin bir kısmının miri ve vakıf arazi

bulunan emvâl-i metrûkenin bey‘ ve terhîn ve saire gibi ukûdât ve muamelât ile elden ele geçmesine kat‘iyyen meydan verilmemesi lüzumunun icab edenlere tebliği ve bu bâbda tedâbîr-i serî‘a ve müessire ittihâzıyla hilâfında harekete meydan bırakılmaması ehemmiyet-le beyân olunur.” Osmanlı Belgelerinde Ermenilerin Sevk ve İskânı, s. 450;

121 DH, ŞFR, 99/35,” Tehcir olunan eşhâsdan mahâll-i sairede bulunanların memleketlerine avdetleri hâlinde metrûk emvâl-i menkûle ve gayr-ı menkûlelerinin ancak kendilerine tes-limi icab eder. Serd olunan mütâlaaya nazaran İslâm olan vekil ve vasîlerine teslimi muvâfık değildir.”, Osmanlı Belgelerinde Ermenilerin Sevk ve İskânı, s. 481.

122 19 Şubat 1919 tarihinde Dâhiliye Nazırı Vekili Ahmet İzzet’in vilâyet ve mutasarrıflıklara gönderdiği telgrafta şu ifadeler yer almaktadır: “Emvâl-i metruke depolarından alınarak ge-çici bir süre resmi dairelere devredilen malların sahiplerine teslim edilmeyerek kullanılmaya devam edildiği yapılan soruşturma ve ihbarlardan anlaşılmaktadır. Bedelsiz olarak resmi makamlarca alınıp, kullanılan eşyanın sahiplerine iadesinin geciktirilmesi vatandaşlar ve yabancılar nezdinde hükümetin iyi niyeti konusunda şüphelere yol açacağından derhal bu tür menkul malların sahiplerine iadesi gerekir. Sahipleri henüz dönmemiş olan emvâl-i menkulenin ise özenli bir şekilde sahipleri dönünceye kadar muhafazasına dikkat edilmeli-dir.”, BOA, DH. ŞFR, nr: 96/230, Osmanlı Belgelerinde Ermeniler (1915-1920), Başbakanlık Osmanlı Arşivi Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayınları, İstanbul 1995, s.218.

Page 133: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|121|

olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü tefviz, ferağ, vefaen ferağ gibi hukuki işlemle-rin mülk arazi üzerinde gerçekleşmesi mümkün değildir. Miri ve vakıf arazide mutasarrıfın sadece tasarruf (yararlanma) hakkı bulunduğu için günümüzde mirasçılarının mülkiyet iddiasıyla dava açmaları da mümkün değildir. Burada göz ardı edilmemesi gereken bir nokta da Osmanlı Hukukundaki menkul-gayrimenkul mal tanımıdır. Osmanlı Hukukundaki menkul mal-gayrimenkul mal tanımından anlaşılacağı üzere gayrimenkul dendiğinde esas kastedilen arazidir. Ev, bina ve ağaçların durumu ise arazi çeşidine göre değişebilmekte-dir. Bu nedenle 1915 yılında sevk ve iskâna tabi tutulan Ermenilerin sahip oldukları bina, ağaç ve evlerin (dolayısı ile depo, fabrika gibi yapıların da) menkul mal mı yoksa gayrimenkul mal mı kabul edileceğinin üzerinde bulun-duğu arazinin çeşidine göre belirlenmesi gerekmektedir.

Ermeni tezlerini savunanların ortaya attıkları temel iddialardan birisi de giriş bölümünde de değindiğimiz gibi sevk ve iskânın temel amaçlarından birisinin sermaye dönüşümünü sağlayarak Ermeni sermayesinin Müslümanla-ra aktarılması olduğudur. Bu iddiayı ortaya atarken ise iki temel argümana dayanmaktadırlar. Bunlardan birincisi 33 Emvâl-i Metruke İdare Komisyonu-nun kayıtlarının ortada olmadığı ve gizlendiğidir. İkinci nokta ise açık arttır-ma ile satılan menkul ve gayrimenkul malların emanet sandıklarına yatırılan bedellerin hiçbir zaman hak sahiplerinin eline ulaşmadığıdır123. Bu nedenle en kısa sürede bu konuların aydınlatılması ve Emvâl-i Metruke Komisyonlarının iki nüsha halinde tuttukları defterlerin araştırmalara konu olabilmesi gerek-mektedir. Böylelikle zorunlu göçe tabi tutulan Ermenilerin geride bıraktıkları mal varlıklarının nelerden oluştuğu da tam manasıyla öğrenilebilecek, bu ko-nudaki spekülasyonların önüne geçilebilecektir.

Emvâl-i Metruke ile ilgili ilk düzenlemelerden de anlaşıldığı gibi Os-manlı Hükümeti geride kalan malları büyük bir dikkatle resmi kayıtlara ge-çirmiş, asıl sahiplerinin herhangi bir mali kayba uğramaması için her türlü

123 Osmanlı Arşivlerindeki belgelerde Batılı ülkelere kaçan Ermenilerin yurtdışına önemli

miktarda para kaçırdığı ve bunların bir kısmını Osmanlı Devleti aleyhine faaliyetlerde kul-lanıldığına dair bilgiler vardır. Örneğin Osmanlı Devleti’nin Bern Büyükelçisi Fuad Selim’in 16 Şubat 1916 tarihinde Hariciye Nezaretine gönderdiği yazıda Osmanlı topraklarından ay-rılarak İsviçre’ye yerleşen Ermenilerin beraberlerinde önemli miktarda para götürdükleri ve bunun bir kısmını Osmanlı Devleti aleyhine faaliyetler için kullandıklarından bahsetmekte-dir. Ayrıca büyükelçi bu Ermenilerin hâlihazırda İstanbul’daki bankalardan çeşitli yollarla yurtdışına para transfer etmeye devam ettiklerini söyleyerek önlem alınmasını istemektedir, HR. SYS, 2882/25-1,2, Osmanlı Belgelerinde Ermenilerin Sevk ve İskânı, s. 351-354.

Page 134: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|122|

önlemi almaya çalışmıştır. Eğer kötü niyetli bir yaklaşım olsa ve devlet bu mallara el koymak istese herhalde bu kadar titiz bir şekilde kayıt altına almak için onlarca memuru görevlendirmeyi düşünmezdi. Öte yandan savaş şartla-rının da ağırlaştırdığı karmaşa ortamında mutlaka tam olarak kontrol sağla-mamış, görev ve yetkileri kötüye kullanan yetkililer olmuştur. Nitekim arşiv belgelerindeki pek çok örnekten de anlaşıldığı üzere bu kişiler yargılanarak, cezalandırılmışlardır. Ancak bu örnekleri kullanarak Osmanlı Devleti’nin soykırım yaparak Ermeni malvarlığına el koyduğu gibi bir sonuca ulaşmak mümkün değildir.

Page 135: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

|123

KAYNAKÇA

Ahmad, Feroz / Rustow, Dankward (1976) ‘İkinci Meşrutiyet Döne-minde Meclisler 1908-1918’, Güneydoğu Araştırmaları Dergisi, S. 4-5, İstan-bul.

Akçam, Taner / Kurt, Ümit (2012) Kanunların Ruhu-Emvâl-i Metrûke Kanunlarında Soykırımın İzini Sürmek, İstanbul, İletişim Yayınları.

Akyılmaz, Gül (1999) ‘Osmanlı Devleti’nde Reaya Kavramı ve Devlet-Reaya İlişkileri’, Osmanlı, C: 6, Ankara, Yeni Türkiye Yayınları.

Akyılmaz, Gül (2000) Osmanlı Diplomasi Tarihi ve Teşkilatı, Konya, Tablet Basım Yayın.

Akyılmaz, Gül (2001) ‘Tanzimat’tan Önce ve Sonra Gayrimüslimlerin Hukuki Statüsü’, Yeni Türkiye Ermeni Sorunu Özel Sayısı, Y: 7, S: 38, Ankara.

Akyılmaz, Gül (2003) ‘Osmanlı Devleti’nde Zimmilerin Siyasi ve İdari Hakları ve Tanzimat ve Islahat Fermanlarının Getirdiği Yenilikler’, Dünden Bugüne Türk Ermeni İlişkileri, (Editörler: Bal, İdris/Çufalı, Mustafa), Ankara, Nobel Yayınları.

Akyılmaz, Gül (2004) ‘Şark Meselesi Kavramı ve Günümüzdeki Yan-sımaları’, Stratejik Araştırmalar Dergisi, Y: 2, S: 4.

Akyılmaz, Gül (2014) ‘Osmanlı Hukukunda Masuniyet-i Şahsiyye İlke-si’, I. Türk Hukuk Tarihi Kongresi Bildirileri 21-22 Aralık 2012, (Editör: Ge-dikli, Fethi), İstanbul, XII Levha Yayıncılık.

Akyılmaz, Gül (2014) ‘Osmanlı Hukukundaki Düzenlemeler Çerçeve-sinde Yabancı Ülke Vatandaşlığına Geçen Ermenilerin Gayrimenkullerinin Hukuki Statüsü’, Yeni Türkiye Ermeni Özel Sayısı C: IV, Y: 20, S: 63.

Ali Haydar (1330) Düreru’l Hukkam Şerhu Mecelleti’l-Ahkâm, C: I, İs-tanbul.

Anderson, M. S. (1966) The Eastern Question 1774-1923, New York, Macmillan.

Anderson, M. S. (1970) The Great Powers and the Near East 1774-1923, London, Arnold Edward.

Armaoğlu, Fahir (2014) 19. Yüzyıl Siyasi Tarihi (1789-1914), İstanbul, Alkım Yayınları.

Page 136: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|124|

Artinian, Vartan (tarih yok) The Armenian Constitutional System in the Ottoman Empire 1839-1863, İstanbul.

Aydın, Mehmet Akif (1996) ‘Eski Hukukumuzda Gayrimüslimlerin Din ve Vicdan Hürriyeti’, İslâm ve Osmanlı Hukuku Araştırmaları, İstanbul, İz Yayıncılık.

Aydın, Mehmet Akif (1999) Türk Hukuk Tarihi, İstanbul, Beta Basın Yayın Dağıtım.

Barsoumian, Hagob (1982) ‘The Dual Role of the Armenian Class wit-hin the Ottoman Government and the Armenian Millet (1750-1850)’, Christi-ans and Jews in the Ottoman Empire The Functioning of a Plural Society, (Edited by: Braude, Benjamin / Lewis, Bernard), V: I, New York, The Central Lands, Holmes &Meiers Publishers.

Berkes, Niyazi (2010) Türkiye’de Çağdaşlaşma, İstanbul, Yapı Kredi Yayınları.

Berki, Ali Himmet (1982) Açıklamalı Mecelle (Mecelle-i Ahkâm-ı Ad-liye), İstanbul, Hikmet Yayınları.

Bozkurt, Gülnihal (1987) ‘İslâm Hukukunda Zimmîlerin Hukukî Sta-tüleri’, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Kudred Ayiter Ar-mağanı, C: III, S: 1–4.

Bozkurt, Gülnihal (1989) Alman–İngiliz Belgelerinin ve Siyasi Geliş-melerinin Işığı Altında Gayrimüslim Osmanlı Vatandaşlarının Hukuki Du-rumu (1839–1914), Ankara, Türk Tarih Kurumu Yayınları.

Bozkurt, Gülnihal (1996) Batı Hukuku’nun Türkiyede Benimsenmesi Osmanlı Devleti’nden Türkiye Cumhuriyeti’ne Resepsiyon Süreci (1839-1939), Ankara, Türk Tarih Kurumu Yayınları.

Braude, Benjamin (1999) ‘Millet Sisteminin İlginç Tarihi’, Osmanlı, C: 4, İstanbul, Yeni Türkiye Yayınları.

Burçak, Rıfkı Salim (1984) Siyasi Tarih Ders Notları, Ankara, Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Yayınları.

Cin, Halil (1987) Mirî Arazi ve Bu Arazinin Özel Mülkiyete Dönüşü-mü, Konya, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları.

Cin, Halil (1987) Mirî Arazi ve Bu Arazinin Özel Mülkiyete Dönüşü-mü, Konya, Selçuk Üniversitesi Yayınları.

Page 137: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|125|

Cin, Halil / Akgündüz, Ahmet (1989) Türk Hukuk Tarihi, C: 2, Konya, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları.

Cin, Halil / Akyılmaz, Gül (2013) Türk Hukuk Tarihi, Konya, Sayram Yayınları.

Clogg, Richard (1982) ‘The Greek Millet in the Ottoman Empire’, Christian and Jews in the Ottoman Empire The Functioning of a Plural Soci-ety, (Edited by: Braude, Benjamin / Lewis, Bernard), Vol. I The Central Lands, New York, Holmes&Meiers Publishers.

Çark, Y. G. (1953) Türk Devleti Hizmetinde Ermeniler- 1453-1953, İs-tanbul, Yeni Matbaa.

Çiçek, Kemal (2014) ‘I. Dünya Savaşı’nda Ermeniler: Bir Zorunlu Göç Hikâyesi’, Yeni Türkiye Ermeni Meselesi Özel Sayısı, C: IV, (Editör: Güzel, Hasan Celal), Y: 20, S: 63, Ankara.

Dabağyan, Levon Panos (2010) Geçmişten Günümüze Millet-i Sâdıka-ı Osmanlı Ermenileri, Âmiralar, Devlet Adamları, Mimarlar-Hekimler-İlim Adamları, İstanbul, Yedirenk.

Dadyan, Saro (2013)‘1861 Cebel-i Lübnan Nizamnamesi ve Özerk Ce-bel-i Lübnan'ın İlk Mutasarrıfı Garabed Artin Davud Paşa’, Toplumsal Tarih, S: 239.

Dağlıoğlu, Emre Can ‘Kayseri’nin Gelişmesinde Emval-i Metrûke Vur-gunu Çok Önemli Rol Oynuyor’, <http://www.agos.com.tr/tr/yazi/11043/ kayserinin-gelismesinde-emval-i-metruke-vurgunu-cok-onemli-rol-oynuyor>

Davison, Roderic (1954) ‘Turkish Attitudes Concerning Christian-Muslim Equality in the Nineteenth Century’, American Historical Review, V: LIX, I: 4, July.

Davison, Roderic (1968) ‘The Advent of the Principle of Representa-tion in the Government of the Ottoman Empire’, Beginnings of Moderniza-tion in the Middle East the Nineteenth Century, (Edited by: Polk, William R. / Chambers, Richard L.), Chicago, University of Chicago Press.

Davison, Roderic (1982) ‘The Millets as Agents of Change in the Nine-teenth Century Ottoman Empire’, Christian and Jews in the Ottoman Empire The Functioning of a Plural Society, (Edited by: Braude, Benjamin / Lewis, Bernard), V: I The Central Lands, New York, Holmes &Meiers Publishers.

Page 138: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|126|

Duman, Önder (2006) ‘Ermeni Emval-i Metrukesi ve Borçları’, Ermeni Araştırmaları, S: 22.

Ebu Yusuf, (1982) Kitâb’ül Haraç, (Mütercim Mehmet Ataullah Efendi, Sadeleştiren: Karakaya, İsmail), Ankara, Akçağ Yayınları.

Elbeyoğlu, Ali (2014) Osmanlı’dan Günümüze Tapu ve Emval-i Met-ruke, Ankara, Adalet Yayınevi.

Ercan, Yavuz (2000) ‘Osmanlı Devleti’nde Müslüman Olmayan Toplu-luklar (Millet Sistemi)’, Yeni Türkiye Osmanlı Özel Sayısı II, Ankara.

Esat, Uras (1988) The Armenians in History and the Armenian Ques-tion, İstanbul, Documentary Publications.

Fahreddin Atar, (1991) İslâm Adliye Teşkilatı, Ankara, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları.

Fidan, Yusuf (1998) İslam Hukukunda Ehl-i Kitab Kavramı ve Hü-kümleri, (Doktora Tezi) Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya.

Findley, Carter V. (1982) ‘The Acid Test of Ottomanism: The Accep-tance of Non–Muslims in the Late Ottoman Bureaucracy’, Christians and Jews in the Ottoman Empire The Functioning of a Plural Society, (Edited by: Brau-de, Benjamin / Lewis, Bernard), V: I, New York, The Central Lands, Hol-mes&Meıer Publishers.

Findley, Carter V. (1996) Kalemiyeden Mülkiyeye Osmanlı Memurla-rının Toplumsal Tarihi, (Çeviren: Çağalı Güven, Gül) İstanbul, Tarih Vakfı Yurt Yayınları.

Frank, Russel (1877) Russian Wars with Turkey, London, H.S. King&Co..

Gencer, Mustafa (2002) ‘Osmanlı-Alman Münasebetleri Çerçevesinde Şark Meselesi’, Türkler, C: 13, Ankara, Yeni Türkiye Yayınları.

Giritli, İsmet (1972) Superpowers in the Middle East, İstanbul, Fakülte-ler Matbaası.

Göyünç, Nejad (2001) ‘Ermeni Tehciri ve Soykırım İddiaları’, Yeni Türkiye Ermeni Sorunu Özel Sayısı, C:I, Y. 7, S: 37, Ankara.

Göyünç, Nejad (2001) ‘Osmanlı Devleti’nde Ermeniler Hakkında’, Yeni Türkiye Ermeni Sorunu Özel Sayısı, C: II, Y: 7, S: 38.

Page 139: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|127|

Gümrükçüoğlu Okur, Saliha (2014) ‘Osmanlı Devletinde Divan’a Gönderilen Şikâyetler’, I. Türk Hukuk Tarihi Kongresi Bildirileri 21-22 Aralık 2012, (Editör: Gedikli, Fethi), İstanbul, XII Levha Yayıncılık.

Güner, Hasan (2014) “Ermenilerin Geride Bıraktığı Mallar Hakkında Yapılan İlk Düzenlemeler ve Emval-i Metruke Komisyonları, Yeni Türkiye Ermeni Meselesi Özel Sayısı, C: IV, Y: 20, S: 63, (Editör: Güzel, Hasan Celal), Ankara.

Gürün, Kamuran (1983) Ermeni Dosyası, Ankara, Türk Tarih Kurumu Yayınları.

Halaçoğlu, Yusuf (2002) ‘Ermeni Tehciri ve Gerçekler’, Türkler, C: 13, Ankara, Yeni Türkiye Yayınları.

Heffening, W. “Şâhid”, İslam Ansiklopedisi, C. XI, İstanbul, Milli Eği-tim Bakanlığı Yayınları.

Hür, Ayşe ‘Ermeni Mallarını Kimler Aldı?’, <http:/www.taraf.com.tr/ yaziler /ayse-hur/ermeni-mallarini-kimler-aldi/370>

İlhan, Cengiz (2011) Günümüz Türkçe’siyle Mecelle (Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye), Ankara, Yetkin Yayınları.

İnalcık, Halil (1964) ‘Sened-i İttifak ve Gülhane Hatt-ı Hümayunu’, Belleten, c. XXVII, Ankara.

Kaiser, Hilmar (2012) ‘1915-1916 Ermeni Soykırımı Sırasında Ermeni Mülkleri, Osmanlı Hukuku ve Milliyet Politikaları’, İmparatorluk’tan Cumhu-riyet’e Türkiye’de Etnik Çatışma, (Derleyen: Zürcher, E. J.), Ankara, İletişim Yayınları.

Karal, Enver Ziya (1982) ‘Non-Muslim Representatives in the First Constitional Assembly, 1876-1877’, Christian and Jews in the Ottoman Empi-re The Functioning of a Plural Society, (Edited by: Braude, Benjamin/Lewis, Bernard), V: I The Central Lands, New York, Holmes &Meiers Publishers.

Karal, Enver Ziya (1988) Osmanlı Tarihi Islahat Fermanı Devri (1856–1861), C: VI, Ankara, Türk Tarih Kurumu Yayınları.

Karal, Enver Ziya (1988) Selim III’ün Hatt-ı Hümayunları-Nizam-ı Cedid-1789-1807, Ankara, Türk Tarih Kurumu Yayınları.

Karaman, Hayreddin (1986) Mukayeseli İslâm Hukuku, C: 3, İstanbul, Nesil Yayınları.

Page 140: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|128|

Kardeş, Salâhaddin (2008) Tehcir ve Emvâl-i Metruke Mevzuatı, An-kara, Maliye Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı Yayınları.

Karpat, Kemal (1967) Türk Demokrasi Tarihi, İstanbul, İstanbul Mat-baası.

Kılıç, Davut (2003) ‘XIX. Asırda İngiltere’nin Ortadoğu Politikasının Osmanlı Ermenilerine Yansıması’, Dünden Bugüne Türk-Ermeni İlişkileri, (Editörler: Bal, İdris / Çufalı, Mustafa), Ankara, Nobel Yayınları.

Kızıltoprak, Süleyman (2003) ‘Kriz Döneminde Osmanlı Bürokrasi-sinde Ermeniler: Nubar Paşa Örneği’, Dünden Bugüne Türk-Ermeni İlişkileri (Editörler: Bal, İdris / Çufalı, Mustafa), Ankara, Nobel Yayınları.

Kodaman, Bayram (2002) ‘II. Meşrutiyet Dönemi’, Türkler, C: 13, An-kara, Yeni Türkiye Yayınları.

Koyuncu, Nuran (2014) ‘Osmanlı Devleti’nde Sarrafların Mültezimlere Kefaleti’, I. Türk Hukuk Tarihi Kongresi Bildirileri 21-22 Aralık 2012, (Editör: Gedikli, Fethi), İstanbul, XII Levha Yayıncılık.

Koyuncu, Nuran (2014) Osmanlı Devleti’nde Gayrimüslimlerin Din ve Vicdan Hürriyetleri Bağlamında Mâbedlerinin Hukuki Statüsü, Ankara, Ada-let Yayınevi.

Köse, Ensar (2014) ‘Osmanlı İmparatorluğu’nda Toplu Hak Arama: XVIII. Yüzyıla Ait 100 Örnek Mahzar’, I. Türk Hukuk Tarihi Kongresi Bildiri-leri 21-22 Aralık 2012, (Editör: Gedikli, Fethi), İstanbul, XII Levha Yayıncılık.

Külekçi, Cahit (2013) ‘Ermeni Kimliğinin Dönüşüm Süreci ve Âmira Sınıfının Oluşumu’, Hikmet Yurdu, Y: 6, C: 6, S: 12.

Lewis, Bernard (1984) Modern Türkiyenin Doğuşu, Ankara, Türk Ta-rih Kurumu Yayınları.

Lord Kinross, (1977) The Ottoman Centuries, The Rise and Fall of the Turkish Empire, New York, Morrow Quill Paperback.

Macfie, A. L. (1989) The Eastern Question 1774-1923, New York, Longman.

Marriot, J. A. (1958) The Eastern Question an Historical Study in Eu-ropean Diplomacy, Oxford, Clarendon.

Page 141: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|129|

Mumcu, Ahmet (1985) Osmanlı Devleti’nde Siyaseten Katl, Ankara, Birey ve Toplum Yayınları.

Mumcu, Ahmet (1986) Divan-ı Hümayun, Ankara, Toplum ve Birey Yayınları.

Mumcu, Ahmet/Küzeci, Elif (2003) İnsan Hakları ve Kamu Özgürlük-leri (Kavramlar, Evrensel ve Ulusal Gelişimleri, Bugünkü Durumları), Ankara, Savaş Yayınları.

Onaran, Nevzat (2010) Emvâl-i Metrûke Olayı Osmanlı’da ve Cumhu-riyette Ermeni ve Rum Mallarının Türkleştirilmesi, İstanbul, Belge Yayınları.

Ortaylı, İlber (1974) Tanzimattan Sonra Mahalli İdareler (1840-1878), Ankara, Türkiye Amme İdaresi Enstitüsü Yayınları.

Ortaylı, İlber (1976) ‘İlk Osmanlı Parlamentosunun Yapısında Eyalet İdare Meclislerinin Etkisi’, Türk Parlamentoculuğunun İlk Yüzyılı, Ankara, Ajans-Türk.

Ortaylı, İlber (2001) ‘Osmanlı Ermenileri’, Yeni Türkiye Ermeni Soru-nu Özel Sayısı, C: II, Y: 7, S: 38.

Ortaylı, İlber (2004) ‘II. Abdülhamit Devrinde Taşra Bürokrasisinde Gayrimüslimler’, Osmanlı İmparatorluğu’nda İktisadi ve Sosyal Değişim, Ma-kaleler I, Ankara, Turhan Kitabevi.

Osmanağaoğlu, Cihan (2004) Tanzimat Dönemi İtibariyle Osmanlı Tabiiyyetinin (Vatandaşlığının) Gelişimi, İstanbul, Legal Yayıncılık.

Özçelik, Ayfer (2002) “1908 Meclis-i Mebusanı’nda Temel Haklar ve Hakimiyet-i Milliye ile İlgili Bazı Tartışmalar”, Türkler, C: 14, Ankara, Yeni Türkiye Yayınları.

Özkorkut Ünal, Nevin (2009) Türk Hukuk Tarihinde Zina Suçu, Siya-sal Kitabevi, Ankara.

Sayın, Abdurrahman Vefik (1999) Tekâlif Kavaidi (Osmanlı Vergi Sis-temi), (Transkripte eden Özkan, Hakan), Ankara, Maliye Bakanlığı Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Yayınları.

Shaw, Ezel Kural (1992) ‘Tanzimat Provincial Reform as Compared with European Models’, 150. Yılında Tanzimat, Ankara, Milli Kütüphane Yayını.

Page 142: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Gül AKYILMAZ

|130|

Shaw, Stanford J. (1969) ‘The Origins of Representative Government in the Ottoman Empire An Introduction to the Provincial Councials 1839-1876’, (Edited by: Winder, R. Bayly), Near Eastern Round Table 1967-1968, New York.

Shaw, Stanford J. / Shaw, Ezel Kural (1983) Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye, C: 2, (Çeviren: Harmancı, Mehmet), İstanbul, E Yayınları.

Tahiroğlu, Tahiroğlu (1985) ‘Tanzimattan Sonra Kanunlaştırma Hare-ketleri’, Tanzimattan Cumhuriyete Türkiye Ansiklopedisi, C: 3, İletişim Ya-yınları, İstanbul.

Tanilli, Server (1976) Anayasalar ve Siyasal Belgeler, Sulhi Garan Mat-baası, İstanbul.

Tanör, Bülent (1985) ‘Anayasal Gelişmelere Toplu Bir Bakış’, Tanzi-mattan Cumhuriyete Türkiye Ansiklopedisi, C: 1, İstanbul, İletişim Yayınları.

Tanör, Bülent (1998) Osmanlı- Türk Anayasal Gelişmeleri, İstanbul, Yapı Kredi Kültür Sanat Yayınları.

Toros, Taha (1985) ‘Osmanlı İmparatorluğu’nda Gayrimüslim Azınlık-lar’, Tanzimat’tan Cumhuriyete Türkiye Ansiklopedisi, c. 4, İstanbul, İletişim Yayınları.

Tuncer, Seral (2014) İdari Teşkilat İlkeleri Işığında Osmanlı Devle-ti’nde Eyalet Sistemi, (Yüksek Lisans Tezi) Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Ünal, Şeref (2013) ‘Ermenilerin Yabancı Devlet Mahkemeleri ve Ulus-lararası Yargı Organlarında Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Vatandaşlarına Karşı Açtıkları Tazminat ve Ceza Davaları ve Hukuki Sonuçları’, Ufuk Üni-versitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C: 1, S: 2.

Yumul, Arus / Balı, Rıfat B. (2003) ‘Ermeni ve Yahudi Cemaatlerinde Siyasal Düşünceler’, Cumhuriyet’e Devreden Düşünce Mirası, Tanzimat ve Meşrutiyet Birikimi, İletişim Yayınları, İstanbul.

Page 143: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

|131

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI SIRASINDA BÜYÜK GÜÇLER ARASINDAKİ ÇATIŞMALARIN ERMENİ SORUNUNA YANSIMALARI*

Dr. Bekir TANK**

ÖZET

Üzerinden yüz yılı aşkın bir zaman geçmiş olmasına rağmen Ermeni Sorunu hala ulusal ve uluslararası düzeyde zaman zaman gündem konusu olmaya devam etmektedir. Türkler ile Ermeniler her ne kadar asli taraf olsalar bile, yapılan araştırmalar bize bu sorunun büyümesinde ve günümüze kadar çözülememiş olmasında büyük güçlerin daha belirleyici olduğunu göstermek-tedir.

Ortak paydaları Osmanlı Devleti’ni yıkmak ve mirasına konmak olan büyük güçler bu hedeflerini gerçekleştirmek için Balkanlar’dan Kuzey Afrika, Ortadoğu, Anadolu ve Kafkaslara kadar Osmanlı Devleti’ndeki bütün etnik ve dini unsurlardan yararlanma yoluna gitmişlerdir. Büyük güçlerin birbirileriyle adeta yarışırcasına en fazla ilgilendikleri unsur ise Ermeniler olmuştur. 1878 Berlin Antlaşması ile Ermeni Sorununu ve dolayısıyla Ermenileri uluslararası siyaset ve diplomasi sahnesine taşıyan bu güçler, anılan tarihten günümüze kadar Ermeni Sorununda üçüncü bir taraf olarak rol oynamışlardır. Ve Birinci Dünya Savaşı’nda iki karşıt cephede yer almaları bile Ermenilerle ilişkilerini bozmamaya özen göstermişlerdir. Buna karşılık Ermeniler de Osmanlı Devleti dışındaki İttifak devletleriyle ilişkilerini sürdürmüşlerdir.

Osmanlı Devleti’nin güvenliği sağlayamaması nedeniyle Müslümanlarla Ermeniler arasında çıkan sorunların yayılmasında ve taraflar arasındaki güve-nin yerini karşılıklı bir güvensizliğe ve keskin bir düşmanlığa bırakmasında da yine büyük güçlerin doğrudan etkisi var. Büyük güçler bu etkilerini zamanla Ermeni Sorunu üzerinde bir vesayete dönüştürmeyi de başarmışlardır.

Büyük güçlerin Ermenilerle olan ilişkileri özellikleri nedeniyle üç dö-neme ayırılır. İlk dönem ilişkileri dini ve kültürel meselelerle sınırlıdır. 1878 Berlin Antlaşması ile birlikte bu ilişkiler siyasi bir boyut kazanmıştır. Birinci * Bu metnin orijinal halidir. ** İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Görevlisi, [email protected]

Page 144: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|132|

Dünya Savaşına tekabül eden üçüncü dönem ilişkilerinin özelliği ise, mevcut ilişkilere askeri boyutun eklenmesidir. Bu makale ile büyük güçlerin ikinci ve üçüncü dönem ilişkilerinde Ermenilere biçtikleri rol ve Ermeni Sorununda izledikleri politikaların aralarındaki çatışmalara nasıl yansıdığı ve ayrıca bu politikaların Türklere ve Ermenilere nelere mal olduğu irdelenmektedir.

I. BÖLÜM: BÜYÜK GÜÇLER VE ERMENİLER

Avrupa devletlerinin Ermenilerle ilişkileri ilk başlarda misyonerler üzerinden gerçekleştirilmiş ölüp, bu ilişkiler genelde dini-sosyal-kültürel me-selelerle sınırlıdır.

19. Yüzyıl, aynı zamanda yeni güç dengelerinin oluştuğu ve kıta ve ok-yanus ötesi işgallerin yapıldığı ve kolonilerin oluşturulduğu bir dönemdir. Bu esnada Osmanlı Devleti büyük güç olma özelliğini hızla yitirirken, Batıda Al-manya, İtalya, İngiltere, Fransa ve tabii ki Rusya görece olarak güç kazanmış-lardır. Adı geçen ülkelerin nüfuz alanlarını genişletmenin önünde engel olarak gördükleri Osmanlı Devleti’ni tasfiye etmek için kullandıkları anahtar kavram Şark Meselesidir. Aralarındaki rekabete ve sık sık yaptıkları savaşlara rağmen üzerinde en fazla uzlaştıkları konu da budur. 1789 Fransız Devrimi sonrasında yayılan milliyetçiliği ve ayrılıkçı düşünceleri Osmanlı Devleti’ne karşı kullan-mada başarılı olduklarını kabul etmek gerekir.

Büyük güçler bu süreçte misyonerleri öncü kuvvetler gibi kullanmışlar-dır. Misyonerlerde bağlı bulundukları devletlerin siyasi iradeleri doğrultusun-da hareket etmekten ve faaliyetlerini siyasileştirmekten herhangi bir rahatsız-lık duymamışlardır. Anadolu, 1830’lardan itibaren birçok ülkenin misyonerler üzerinden birbiriyle kıyasıya rekabet ettiği önemli bir alan olmuştur.1

Avrupa’da öğrenim gören Ermeniler ülkelerine diplomalarının yanında milliyetçi ve ayrılıkçı düşüncelerle de kendilerini donatarak dönerler. Ve Av-rupa’da öğrenim görmelerinden milliyetçi ve ayrılıkçı düşüncelerle tanışıp bunları benimsemelerine kadar Rusya, İngiltere ve Fransa’nın çok yönlü des-teğinden yararlanırlar.2 Ve Ermeniler arasında yayılan bu milliyetçi ve ayrılıkçı düşünceler ilk olarak 1862’de İstanbul’da “Hayk ve Oriun” adında gizli bir

1 Kieser, Hans-Lukas (2005) Iskalanmış Barış Doğu Vilayetlerinde Misyonerlik, Etnik Kim-lik ve Devlet 1839 – 1938 (Çeviri), İstanbul, İletişim Yayınları, s. 61.

2 Sertçelik, Seyit (2015) Rus ve Ermeni Kaynakları Işığında Ermeni Sorunu Ortaya Çıkış Süreci 1678 – 1914, Srt Yayınları, s. 265.

Page 145: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|133|

komitenin kurulmasıyla vücut bulur. Bu dernek Manchester Odd Fellows adlı İngiliz Mason Locasının bir koludur. 1866’da Loge Grand Orient de France Mason Locası tarafından “Ser” adında bir dernek kurdurulur.3

A. 1878’DEN 1914’E BÜYÜK GÜÇLER VE ERMENİLERLE İLİŞKİLERİ

1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı Rusya’nın zaferiyle sonuçlanması ve Ba-bıali aleyhine şartları oldukça ağır Ayastefanos Antlaşması’nın imzalanması İngiltere ve diğer güçleri hemen harekete geçirir. Bu güçleri harekete geçiren asıl neden Rusya’nın bu antlaşma ile etki alanını oldukça genişletmesi ve uzun süredir sıcak denizlere inme hedefini gerçekleştirme fırsatını yakalamış olması idi. Rusya’nın bu beklenmedik başarısı İngiltere başta olmak üzere diğer güç-lerin çıkarlarını da tehlikeye düşürüyordu. Antlaşmanın 16. maddesi Osmanlı Devleti’ni Ermenilerin şartlarının iyileştirilmesine yönelik olarak gerekli re-formları yapmakla yükümlü kılmaktadır.4

Rusya’nın bu başarısını kendi çıkarları için büyük bir tehdit olarak gö-ren İngiltere Ayastefanos Antlaşmasının mürekkebi henüz kurumadan Ber-lin’de bir kongrenin yapılmasına öncülük eder. Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya, Osmanlı Devleti, Avusturya Macaristan İmparatorluğu, Rusya, Roman-ya, Yunanistan ve Sırbistan’ın5 katılımı ile 13 Haziran’da başlayan kongre 13 Temmuzda bir antlaşma ile sonuçlanır.6

Berlin Antlaşmasının 61. maddesi şöyle diyordu: “Osmanlı Devleti Er-menilerin yerleşmiş oldukları eyaletlerde bölge menfaatlerinin gerektirdiği ısla-hat ve tensikatı vakit kaybetmeksizin icra edeceğini ve Ermenileri Kürtlere ve Çerkezlere karşı koruyacağını taahhüt eder. Bu yolda alacağı tedbirleri, onların tatbikini denetleyecek olan Büyük Devletlere muayyen zamanlarda bildirir.”7

3 Ohandjanian, Artem (1989) Armenien der Verschwiegene Vökermord, Böhlau Verlag,

Wien, Köln, Graz, s. 21. 4 HHSTA, BA Konstantinopel, 506, London, 20.10.1896. 5 PA AA, Türkei 133, Band 1, Armenier R: 13064,.Nr:7000, Geniş bilgi için bakınız: Geiss,

Imanuel (1978) Der Berliner Kongress 1878: Protokolle und Materialien. Boldt, Boppard, am Rhein.

6 Tuğlacı, Pars (2004) Tarih Boyunca Batı Ermenileri C: II, İstanbul, s. 513. 7 PA AA, Türkei 133 Band 1, Armenier R 13064, 13.07.1878. HHSTA, BA Konstantinopel

412, 28.01.1879, Nr. 35 C.

Page 146: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|134|

Buradaki “Büyük Devletler” Rusya, İngiltere, Fransa, Almanya, Avus-turya-Macaristan İmparatorluğu ve İtalya’dır. Berlin Antlaşmasında bulun-madığı halde Ermeni Sorununda oynadığı rol dolayısıyla Amerika Birleşik Devletleri de bu güçlerden sayılmaktadır.

Berlin Antlaşması’nın 61. maddesi sadece Osmanlı Devleti’ne değil, bü-tün taraflara sorumluluk yüklemektedir: Osmanlı Devleti gerekli reformları yapıp muayyen zamanlarda ilgili ülkelere bildirecek ve onlar da reformlara hem nezaret edecek ve hem de süreç boyunca sorunun çözümüne katkıda bulunacaklardır. Ancak büyük güçler bu maddeyi Osmanlı Devleti’nin içişle-rine müdahalenin bir aracı olarak kullanırlar.8 Bu arada doğal olarak Ermeni-lerden de sorumlu davranmaları ve her türlü şiddet eyleminden uzak durma-ları beklenir.

Ancak Ermenilerin şiddet eylemlerini bütün Anadolu’ya yaymaları ve büyük güçlerin de Balkanlar’daki oyunlarını bu kez de Anadolu’da sahnele-mek istemeleri Osmanlı Devleti’ni karşı önlemler almaya zorlar. Ki II. Abdül-hamid’in 1891 yılında Doğuda Hamidiye Alaylarını9 kurması da hem Ermeni-lerin saldırılarını önleyip güvenliği sağlamaya ve hem de bu oyunu bozmaya yönelik bir hazırlık mahiyetindedir.

Daha büyük beklentileri olan Ermeniler böylece büyük güçler ile ilgili ilk hayal kırıklıklarını yaşamış olurlar. Bununla birlikte bundan sonraki süre-cin büyük güçlerin himayesinde olmasıyla teselli bulurlar ve bu himayeyi aynı zamanda büyük bir kazanım olarak görürler. Çünkü Ermeni Sorunu artık Osmanlı Devleti’nin bir iç sorunu olmaktan çıkmış ve uluslararası bir boyut kazanmış olur.10

Ermenilerin bazı gerçekleri göremedikleri veya görmezden geldikleri İngiltere’nin liberal parlamenterlerinden Forster’in de dikkatini çekmiş olmalı ki, Berlin Kongresine katılan Ermeni Heyetini uyarma ihtiyacı duyar. Forster, Peter Kirimyan’ın başkanlık yaptığı Ermeni Heyetine özetle şunları söyler:

8 Ohandjanian, age. s. 24. 9 Kodaman, Bayram (1979) ‘Hamidiye Hafif Süvari Alayları. (II. Abdülhamit ve Doğu-

Anadolu Aşiretleri)’, Tarih Dergisi, S: 32, s. 427–480; Klein, Janet (2013) Hamidiye Alayla-rı- İmparatorluğun Sınır Boyları ve Kürt Aşiretleri (Çeviri) İstanbul; Günay, Sakıp Selçuk (1983) ‘Hamidiye Hafif Süvari Alayları: 1890-1918’ (Doktora), Atatürk Üniversitesi Ed. Fak. Tarih Bölümü; Avyarov (1995) Osmanlı - Rus ve İran Savaşlarında Kürtler 1801 - 1900, Ankara, Sipan Yayınları.

10 Tuğlacı, age. s. 516.

Page 147: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|135|

“Komşunuz olması hasebiyle Rusya’yı rahatsız edip yormayın. Biz İngiltere’ye gelince… Uzaklığından dolayı Ermenileri korumamız zordur. Dolayısıyla ken-dinizi ne İngiltere’nin Muhafazakârlarının ve ne de Liberallerinin eline bir oyuncak gibi kaptırmayın. İngiltere sadece sahili koruyabilecek durumdadır. Ama Karadeniz’in güneyinde yeterince Ermeni nüfusu bulunmamaktadır. Bu-na rağmen size soruyorum; size burada bir devlet garantilendiği takdirde onu koruyabilir misiniz? Ermenilerin bu gücü var mı? Hayır! Öyleyse İngiltere’nin yardımına ve yardım sözüne güvenmeyin!”11

Nitekim olaylar da Forster’in işaret ettiği gibi gelişir ve İngiltere bir yandan Ermenilere kuru vaatlerde bulunurken, diğer yandan Ermenileri bir şantaj gibi kullanarak Osmanlı Devleti’nden daha fazla tavizler koparmaya çalışır. Örneğin, Berlin Kongresinin devam ettiği esnada İngiltere’nin İstanbul büyükelçisi Layard bir yandan Babıali’yi şüphelendirmemek için12 gizlice gö-rüştüğü Ermenilere “umdukları reformları gerçekleştirmenin yolunun Lond-ra’dan geçtiğini”13 telkin ederken, öte yandan Ermenilerin bu durumunu adeta bir şantaj gibi kullanıp Osmanlı Devleti’nden bazı tavizler koparmayı başarır. Bunun bir örneği, 4 Haziran 1878’de İngiltere ile Osmanlı Devleti arasında yapılan ve İngiltere’nin Osmanlı Devleti’ne yapacağı askeri yardıma karşılık Kıbrıs’ın işgal ve idaresini almayı içeren gizli antlaşmadır.14

Salisbury’nin Berlin’deki temaslarda sarf ettiği şu sözler de büyük güçle-rin hem niyetlerini ve hem de nihai hedeflerini yalın bir şekilde aşağıdaki gibi ortaya koymaktadır:

“Ne Türkiye’deki15 reformlara inanıyorum, ne de Ermenileri korumayı amaçlayan etkili önlemlere. Buradaki amacımız, Türkiye’deki Ermeni bölgele-rini Rusya’nın olası işgalinden korumaktır.”16

11 Barikian, Anahid (1948) Die Entwicklung der Armenischen Frage im 19. Jahrhundert.

Diss. Wien, s. 138. 12 Barikian, age. s. 126. 13 Ohandjanian, age, s. 24. 14 Ternon, Yves (1981) Tabu Armenien, Frankfurt, s. 43. 15 Önceleri “Osmanlı Devleti” ve “Babıali” isimleri İngiliz kaynaklarında Ottoman Empire ve

High Porte, Alman kaynaklarında da “Das osmanische Reich”- “Die hohe Pforte”- “Pforte” gibi kullanılırken, daha sonraları “Asia Turkey”- “Turkey” ve “Asiatische Türkei” – “Tür-kei” –“Klein Asien” gibi isimler tercih edilmiştir. Bazen sadece “Turkey” ve “Türkei” olarak kullanıldığı da olmuştur. Salisbury’nin de burada “Türkiye” den kastı Osmanlı Devleti’dir.

16 Barikian, s. 155.

Page 148: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|136|

Diğer güçler de İngiltere’den farklı düşünmemektedir. Bütün bunlara rağmen Ermenilerin büyük güçlere bel bağlamalarının ve güvenmelerinin nedeni, Osmanlı Devleti’ne indirilecek her darbenin kendilerini de bağımsızlı-ğa bir adım daha yaklaştıracağına olan ümit ve inançlarıdır.17

Berlin Antlaşmasından sonra bölgedeki sorunlar azalmak yerine çoğala-rak ve yayılarak devam eder. Çünkü ne büyük güçlerin sorunu çözmek gibi bir niyetleri var ve ne de Ermeniler adına siyaset yapanların bundan böyle Türk-lerle ortak bir gelecek tasavvurları bulunmamaktadır.

Osmanlı Devleti ile büyük güçler arasındaki reform tartışmaları sürüp giderken, Ermeniler de bu arada yurtdışında ve yurtiçinde yoğun bir şekilde örgütlenirler. Yurtiçinde Armenekanlar,18Ermeni Silahlılar Derneği19ve Kara Haç Cemiyeti20 gibi dernekler kurulurken, yurtdışında da Vatanseverler Cemi-yeti,21Hınçak Partisi22ve Taşnak Partisi23kurulur. Taşnak Partisi’nin Rus radi-kal terör örgütü “Narodnaja Wolja” ile sıkı ilişkileri var ve bu örgüt tarafından desteklenmektedir.24Bunların ortak özellikleri bağımsızlık yanlısı olmalarıdır.

Bunlardan Hınçakyan Devrimci Partisi, Avedis Nazarbekyan önderli-ğinde 1887’de İsviçre'nin Cenevre kentinde kurulur.25 Sosyal demokrat bir dünya görüşüne sahip olan bu partinin amacı Osmanlı Devleti, Rusya ve İran'da yaşayan Ermenilerden müteşekkil birleşik bir Ermenistan kurmaktır. Partiye ilgi ve katılım olağanüstü düzeydedir ve ”yedi ay içinde sadece hareket üssü niteliğindeki İstanbul’da, özellikle eğitimli Ermenilerle konsolosluk ve de-nizcilik işletmelerindeki memurlardan oluşan yedi bin militanı saflarında top-layabilmiştir.”26

17 Ohandjanian, age. s. 22; Pomiankowski, Joseph (1928) Der Zusammenbruch des Osmani-schen Reiches, Leipzig, s. 156-157.

18 KG. ED, 129. 19 EU. TEEM, s. 430 20 EU. TEEM, s. 430. 21 Ohandjanian, age. s. 21. 22 Şimşir, Bilal British Documents, Vol. II. s. 20 23 Ohandjanian, age. s. 21; Uras, Esat (1987)Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi, İstanbul,

Belge Yayınevi, s. 442-443. 24 Lanne, Peter (1977) Armenien: Der Erste Völkermord des 20. Jahrhunderts, München, s.

94-95. 25 Lewy, Guenter (2012) 1915 Osmanlı Ermenilerine Ne Oldu? Çarpıtılan-Değiştirilen Tarih,

İstanbul, Timaş Yayınları, s. 35. 26 Ternon, Yves (2012) Bir Soykırım Tarihi (20 Yıl Sonra Ermeni Tabusu Davası), İstanbul,

Belge Yayınları, s. 124.

Page 149: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|137|

Taşnak Partisi ise 1890 yılında Tiflis’te kurulur.27 Osmanlı Devleti'nde özerk bir Ermenistan kurmak için silahlı mücadele vermek ve diğer dernekleri bir çatı altında toplamak bu örgütün amaçları arasındadır. İlk ciddi eylemi 1890 yılında Erzurum’da gerçekleştirirler.28 Daha sonra bunu Kumkapı’daki gösteri izler.29 Giderek yayılan ve Anadolu’nun birçok yerinde isyana dönüşen eylemler 1895 yılına kadar sürer.30

Büyük güçlerin Ermenilerle ilişkileri de birbirinden farklıdır; Almanya, İtalya ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Ermenilerle ilişkilerini ve onlar üzerinde sağlamak istediği nüfuz çalışmalarını dini-siyasi-diplomatik ilişkiler ve maddi desteklerle sınırlarken, Rusya, İngiltere ve Fransa bunlara ek olarak kışkırtma ve askeri alanlarda da Ermenilerle sıkı bir ilişki içerisindedir.

1870’li yıllardan itibaren Ermenilerin güvenlikten kaynaklı sorunlarının olduğu doğrudur. Aslında bu ve benzeri sorunlar imparatorluğun diğer un-surları için de geçerli olup, her biri büyüklüğü ve etkisi oranında Babıali’yi uğraştırıcı olmuştur. Büyük güçler ise bu sorunlardan sadece kullanabildikle-rini gündemlerine almışlar ve adil bir çözüm bulmak yerine Osmanlı Devle-ti’ne karşı bir baskı aracına dönüştürmüşlerdir.31Roth-München’e göre de Ermeni Sorunu, “büyük güçlerin Ön Asya’da giriştikleri rekabetin ve politik ihtirasların diğer bir adıdır.”32

Büyük güçler Berlin Antlaşmasından sonra vakit kaybetmeden Anado-lu’nun birçok yerinde konsolosluklar ve yeni okullar açar ve bölgedeki bütün gelişmeleri merkezlerine rapor ederler.33Gerekli reformları yapması için Os-manlı Devleti’nin elini güçlendirmek ve Ermenileri de sabır ve sükûnete davet etmek yerine, bir yandan sorunu Osmanlı Devleti’nden daha fazla taviz ko-

27 Adı geçen partiler hakkında daha fazla bilgi için: Nalbandian, Louise (1963) The Armenian

Revolutionary Movement. The Development Of Armenian Political Parties Through The Nineteenth Century, California.

28 Ohandjanian, age. s. 30-31; Von der Golz (1929), Denkwürdigkeiten, Berlin, s. 158; Gürün, Kamuran (2005) Ermeni Dosyası, Ankara, Remzi Kitabevi, s. 140,141; Küçük, Cevdet (1986), Osmanlı Diplomasisinde Ermeni Meselesinin Ortaya Çıkışı, İstanbul, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı, s.108.

29 Akgündüz, Ahmet (2008) Sorularla Ermeni Meselesi, İstanbul, OSAV, s. 286. 30 OBE, c. 11, b. 38, OBE, c. 12, b. 8. Gürün, age. s.164-165. 31 Nansen, Fridtjos (1928) Betrogenes Volk, Leipzig 1928, s. 290. 32 Roth-München, age. s. 2. 33 HHSTA, BA Konstantinopel 474, Konstantinopel 05.12.1894.

Page 150: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|138|

parmanın aracı olarak kullanırlar ve diğer yandan Ermenilere para ve silah yardımının yanı sıra kışkırtıcı ve ayrılıkçı telkinlerde de bulunurlar. Zaman zaman hazırlayıp gündeme getirdikleri ve Babıali’ye sundukları reform prog-ramlarına bakıldığında da bunların samimi bir içerikten yoksun oldukları görülür. Hem hazırladıkları reform programlarında ve hem de müfettiş ve komisyonların seçimi gibi konularda genelde Osmanlı Devleti’nin egemenlik haklarını ihlal edici bir politika izlemişlerdir. Buna bir örnek verelim: Ermeni-ler ilk olarak 1893’te Yozgat’ta başlattıkları34 geniş çaplı eylemleri daha sonra Sason,35 Zeytun ve Bitlis gibi yerlere de yayarlar. Çıkan çatışmalarda taraflar-dan çok sayıda kişi yaşamını yitirir. Bu gelişmeler üzerine büyük güçlerin bü-yükelçileri Bitlis’e bir tahkikat komisyonunu gönderme kararı alırlar. Fakat Amerika Birleşik Devletleri’nin İstanbul’daki elçisi, bu komisyonda yer almayı reddeder ve “gerektiğinde Osmanlı makamlarına danışma ihtiyacı duymadan bölgeye gideceğini” belirtir.36 ABD büyükelçisinin bu eylemi, başlı başına bir devletin egemenlik haklarına bir tecavüzdür. Büyük güçlerin 1878 Berlin Ant-laşmasından itibaren Osmanlı Devleti ile olan ilişkileri incelendiğinde, bu tecavüzün ABD büyükelçisi ile sınırlı ve istisnai bir durum olmadığı ve anılan ülkelerin her fırsatta Osmanlı Devleti’nin egemenlik haklarına tecavüz ettikle-ri görülecektir.

Arşiv belgeleri Rusların başından beri kışkırtıcı faaliyetlerde bulunduk-larını ve İngilizlerle Fransızların da bundan geri durmadıklarını göstermekte-dir.37İngiliz Konsolos Muavini Clayton, Eylül 1880 tarihinde, Ermenilerin Van’da isyan için hazırlık yaptıklarını ve Rusların da kendilerine yardım ettik-lerini rapor eder.38 Rusların Ermenileri kışkırtmak amacıyla bölgeye subayla-rını göndermeleri de yine aynı zamana tekabül etmektedir.39 İngiltere’nin Er-zurum Konsolosu Everett de burada (Erzurum) bir isyan hazırlığının olduğu-na dikkat çeker.40

34 HHSTA, BA Konstantinopel 474. Konstantinopel, 28 Aralık 1893. 35 PA AA, Türkei 183 Band 8, Armenier R 14057, The Times, 17 Kasım 1894. 36 HHSTA, BA Konstantinopel 474. Konstantinopel, 5 Aralık 1894. 37 HHSTA, BA Konstantinopel 300, Konstantinopel, 15.03.1878, Nr. 21/A-L. 38 Şimşir, Bilal (1895) Documents On Ottoman Armenians Volume I-IV, Ankara, TTK, . Vol.

II. s. XV. 39 OBE, c.4, b. 64. 40 KG. ED, s. 127.

Page 151: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|139|

Ayrılıkçı Ermeni Örgütleri eylemlerini sadece Müslüman hedeflerle sı-nırlamazlar; kendilerine yardım etmeyen ve özellikle yanlarında yer almayan Ermenilere de baskı yaparlar ve hatta birçok cinayet işlerler. 31 Mart 1894 tarihli Timpul gazetesinin haberine göre, Agop adında bir Ermeni, kabiliyetsiz ve davaya ilgisiz kaldığı gerekçesiyle Ermeni Patriği Horen Aşıkyan'ı öldürme girişiminde bulunması41 ve Aktamar papazının 5 kişilik bir Ermeni çetesi tara-fından infaz edilmesi42 yüzlerce olaydan ikisidir.

Bölgede her etnik gruptan çeteler bulunmakta ve çoğunlukla hırsızlık, talan, soygun ve cinayet amaçlıdır. Sadece Ermeni çeteler ayrılıkçı amaçlarıyla diğerlerinden ayrılmaktadır. Herhangi bir dini iddiaları olmayan çeteler ey-lemlerine meşruiyet kazandırmak için dini istismar etmekten de geri durma-mışlardır. Çeteler hedeflerini veya kurbanlarını seçerken genelde herhangi bir dini veya milli aidiyet de gözetmediklerinden dolayı kendi inancında olanlara yönelik eylemler de az değil. Yani Ermeni çetelerinin Ermenilere, Kürt çetele-rinin Kürtlere ve Çerkez çetelerinin Çerkezlere yönelik çeşitli eylemlere giriş-tikleri de vakidir.43

Birçok eylemde Rusların bazen ajan veya askerleriyle doğrudan ve ba-zen de dolaylı olarak bulunduklarını da arşiv belgeleri bize göstermektedir. Örneğin, Van’daki Kürtlere saldıran İran’daki Kürtlerin arasında Rus askerleri de bulunmaktadır.44

Diğer bir olay da, “İran’daki Kürt çetelerinin saldırılarının devam ettiği, sınırı geçen bir çetenin Osmanlı’daki Kürtleri soydukları ve bu arada telgraf tellerini de kestikleri için telgraf haberleşmesinin de mümkün olmadığı”45şek-linde rapor edilmektedir.

Ve Nasturilerden bir eylem: “İranlı Nesturî çeteler Osmanlı’daki Kürt bölgelerine girdiler ve Kürtlere ait yüzlerce hayvanı çalıp döndüler.46

Berlin Antlaşmasından sonra büyük güçlerin Anadolu’ya adeta çıkarma yaptıkları görülmektedir: Anadolu’nun dört bir yanında okullar ve stratejik

41 OBE, c. 18, b. 75. 42 HHSTA, BA Konstantinopel, Karton Nr. 414, Trabzon, 16 Aralık 1904. 43 Bkz. Sertçelik, age. s. 60-71. 44 PA AA, Türkei, 183 Band 32, Armenier R 14081, Therapia, 3.08.1913. 45 PA AA, Türkei, 183 Band 33, Armenier R 14082. Nr. 7105, Therapia, (İstanbul) 2 Ekim

1913. 46 PA AA, Türkei, 183Band 33, Armenier R 14082, Nr. 7103. Therapia 17 Ekim 1913.

Page 152: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|140|

şehirlere konsolosluklar açarlar. Her ülkenin misyoner, öğretmen ve ajanları kendi aralarında olduğu kadar gerek gördüklerinde diğer ülkelerle de işbirliği yapıp bilgi-görüş alış verişinde bulunurlar. Bölgedeki gelişmeleri ilgili yerlere rapor ederler.

Misyonerler de bu arada öncü kuvvet gibi bir rol oynamışlar ve dini gö-revlerinden çok siyasi işlerle ilgilenmişlerdir. Misyonerler kendilerine biçilen bu rolden memnun bir şekilde kiliselerini siyasi iradenin hizmetine sunmuş-lardır. Doğal olarak her ülkenin Ermeniler üzerindeki etkisi onlarla sağladıkla-rı ilişkiler oranında olmuştur. Almanya’ya bağlı Hristiyan Şark Misyonu, Bi-rinci Dünya Savaşı öncesinde hazırladığı ve savaşın ikinci yılında basımı da yapılan bir raporda şu görüşler yer almaktadır: “Fransız okulları 110.000, Amerikan okulları 18.000, Rus okulları 12.000, İngiliz okulları1000, İtalyan okulları 5000 ve Alman (Katolik ve başka) okulları 3000 öğrenci okutmaktadır. Bu rakamlar bize bu dört ülkenin avantajını ve Şark’taki Hıristiyanların sem-patisinin kime yönelik olduğunu ve aynı zamanda savaşın Katolik Şark Misyo-nuna verdiği zararı da açıklamaktadır.”47

Açık bir dil ile ifade etmek gerekirse, Misyonerler bağlı bulundukları hükümetler tarafından kullanılmışlardır. İşte Prof. Dr. Leonhard Lemmens’ın kitabından konu ile ilgili bir paragraf: “Şark misyonu için Kırım Savaşından [1853-1856] sonra Asya Türkiyesi’nin Avrupa siyasetinde ön plana çıkması ve Batı güçlerinin orada kendi nüfuz ve öncelikleri için yarışa başlamaları bir talih-sizlik olmuştur. Bazı güçler ise misyonlarını ve okullarını ön plana çıkarmıştır. Misyonerlere maddi yardımlarda bulunduklarından dolayı misyonerlik dünyevi ve siyasi alana çekilme tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır. Misyonerler bilinçli veya bilinçsiz siyasi ajanlar oluyor, din elçileri arasına ulusal kıskançlıkların tohumu ekiliyor ve Şark’taki çalışmalar neredeyse devlet ve kiliseyi bir birinden hiç ayrılmaz dünyevi ve siyasi bir kurum haline getiriyordu.“48

Misyonerlerin savaşta casusluk yapmaları da olağanüstü bir durum gibi görülmemektedir.49Siyasetle bu kadar iç içe olmaları ve yardım ederken muh-taçları değil, kendi mezhebinde olanları kayırmak türündeki davranışlar50dini

47 Diözsesenarchiv, MEV II, Bonn 7 Eylül 1916. 48 Lemmens Leonhard (1916) Die Franziskaner im heiligen Lande, Münster, s. 194,210-212,

HHSTA, PA XII 463. 49 Gust, age. s. 199. 50 HHSTA, PA XII 209 Konstantinopel, 30 Eylül 1915, Nr. 79. HHSA, PA XII 464 Konstanti-

nopel, 8. Ocak 1916, Nr. 2.

Page 153: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|141|

saygınlıklarını ciddi anlamda gölgelemiştir. Alman elçisinin 24 Ağustos 1915 tarihli rapordan özetle: “Göç etmeleri için buradaki Ermenilere verilen süre 8 günden 6 güne indirilmiş ve 2000 kişi sürülecekmiş. Ermeni piskopos benden, “bütün Gregoryan Ermenilerin Protestan olmak istediklerini ve Kayzer tarafın-dan korunmayı dilediklerini” bir telgrafla bildirmemi rica ediyor. Avusturya Kralı Franz Joseph’in gayretiyle bütün Katoliklerin tehcirden muaf bırakıldıkla-rı haberleri de ortalıkta dolaşıyor.”51

Müslümanların hâkimiyetinde bulundukları zaman zarfında herhangi bir dayatmaya maruz kalmayan ve dini-mezhebi bütünlüklerini koruyan Er-meniler, ilk olarak misyonerlerin faaliyetleri sonucunda dini-mezhebi bütün-lüklerini yitirirler. Yani Ermeniler arasında çıkan Katolik, Protestan ve diğer mezhepler misyonerlerin çalışmalarının bir semeresidir.52

Ermenilerle olan ilişkilerine Berlin Antlaşması ile birlikte siyasi bir bo-yut kazandıran bu güçler hiçbir zaman Ermenilerin sorunlarını çözmek yö-nünde samimi ve somut adımlar atmamışlardır. Aksine Ermenileri Osmanlı Devleti için bir soruna dönüştürmeye çabası içinde olmuşlardır. Uygulanabilir reform önerileri sundukları takdirde Ermeniler üzerinde de etkili olacakları endişesi diğer ülkelerin böyle önerileri reddetmelerinin diğer bir nedeni ola-bilmiştir.53

Reformlara nezaret eden devletlerin anlaşamadıkları konular ve arala-rında kurdukları ittifaklar doğal olarak Ermenilerle olan ilişkilerine de yansı-mıştır. 20 Mayıs 1882’de bir araya gelip “Üçlü İttifak” cephesini kuran Alman-ya, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ve İtalya Ermenilerle ilişkilerinde kışkırtıcılıktan uzak nisbeten ılımlı bir politika izlemişlerdir. Buna karşılık başta Rusya olmak üzere İngiltere ve Fransa hem önceleri ve hem de 1907’de bir araya gelip “Üçlü İtilaf” cephesini kurduktan sonra, Ermenileri şiddete teşvik etmişler ve her türlü maddi ve askeri yardımı yapmışlardır.54

51 PA AA, Botschaft Konia / 170; A53a, 4857. 25.08.1915. 52 Sivas’lı bir Ermeni olan Mekitar’ın (1676-1747) Katolik olup bu mezhebi yaymaya başlama-

sı gibi. Daha geniş bilgi için: Arat, Mari Kristin (1990) Die Wiener Mechitharisten: arme-nische Mönche in der Diaspora. Böhlau, Wien – Köln; Scherer F. (1892) Die Mechitaristen in Wien, Wien.

53 PA AA, Türkei 183 Band 31, Armenier, R 14080. Therapia, 06.07.1913. 54 HHSTA, BA Konstantinopel, 474, 28 Aralık 1893.

Page 154: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|142|

Osmanlı Devleti’nin Balkanlar’ı ve Kuzey Afrika’daki topraklarını yiti-rip Küçük Asya’ya çekilmesinin büyük güçlerin politikalarına da yansıdığı ve her birini önüne yeni hedefler koymaya zorladığı görülmektedir. Osmanlı Devleti çekildiği ve dahası sıkıştığı Küçük Asya’da da güvencede değildir. Al-manya’nın gözü ve önceliği mümbit bir coğrafya olan Çukurova’da, Bağdat Demiryolu Projesinde ve Kafkasya ile Asya’ya doğru uzanan ticaret havzasın-dadır.55

Bu zamana kadar imza sahibi diğer güçlerin Asya Türkiyesi üzerindeki emellerini ve politikalarını sessizce izleyen Almanya’nın anılan ülkelere olası bir paylaşım için kendisini hatırlattığı görülmektedir. Avusturya’nın İstanbul büyükelçisinin 19 Haziran 1913’te Viyana’ya ilettiği rapordan: “İngiltere’nin de samimi bir şekilde Türkiye’nin güçlenmesini arzu etmemesi ve müşterek çalış-maya istekli olmaması durumunda, şüphesiz tüm çabalar boşa gider ve Osmanlı İmparatorluğu’nun paylaşılması sadece zaman meselesi olur. Almanya da bu bölünmede mümkün olduğu kadar çok şey almayı hedeflemektedir.“56

“Balkan Savaşlarından sonra Berlin yönünü değiştirmiş ve Almanların Türkiye politikası artık tek bir bütün olmaktan çıkmıştır. Türkiye’nin azami süre boyunca korunması düşüncesinden ziyade, Türkiye’nin olası bölünmesi halinde Almanya için azami kazanç fikri ön plana çıkmıştır.”57

Osmanlı Devletini yıkmak ve onun mirasını aralarında paylaşmak ko-nusunda büyük güçler arasında herhangi bir görüş ayrılığı bulunmamakta ve sadece çıkarlarına ayarlı zamanlama söz konusudur.58 Küçük Asya’daki de-miryolu projesi Almanlar kadar Rus ve Fransızların da iştahlarını kabartmak-tadır. Çünkü Fransa da gözünü Anadolu’daki demiryolu projesine dikmiş ve Anadolu’da Rusya ile çıkar ilişkilerine girmenin hesapları üzerinde çalışmak-tadır. Almanya ise böyle bir sürprizi sineye çekmeye hazır değildir.59

Ermeniler büyük güçlerin kendileri üzerinden yaptıkları bu hesaplardan rahatsız olmakla birlikte sırtını dayayacakları bir güç olmadan başarılı olama-yacaklarını da biliyorlar. Bu esnada Ermenileri ikna etme görevinin Lepsius’a

55 HHSTA, PA XII 209, Adrianopel, 10 Kasım 1915. Z. 100/P 56 HHSTA, 3015- Yeniköy, 19 Haziran 1913. 57 HHSTA, PA XII 207. Yeniköy, 24 Haziran 1914 Nr. 46 / P. A-H. 58 HHSTA, PA XII 206, Konstantinopel 22 Mayıs 1913. HHSTA, PA XII 462, London, 30

Mayıs 1913. HHSTA, BA Berlin 202, Konstantinopel, 2 Mart 1914. 59 HHSTA PA XII 306, Yeniköy, 10 Haziran 1913

Page 155: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|143|

verildiği görülmektedir. Lepsius’a göre, “Almanya reformları desteklemekle hem Ermenilerin sempatilerini garantilemiş olur ve hem de en tehlikeli bölge-lerde Türkiye ile birlikte etkili olur.”60

Sebastea (Sivas)’lı bir Ermeni olan Mechitar’ın61 Katolik mezhebine geçmesi ve takipçilerinin 1810 yılında merkezlerini Viyana’ya taşımaları Avus-turya-Macaristan İmparatorluğu’nu Ermenilerle ilişkilerinde daha avantajlı bir konuma getirmiştir.

Avusturya’nın Anadolu’da açtığı 40’ı aşkın okul da Avusturya- Ermeni (Hristiyan) ilişkilerinin boyutu hakkında önemli bir ipucu vermektedir.62

1878 Berlin Antlaşmasına Avusturya adına imzayı atan Dışişleri Bakanı Graf Kalnoky,63 İngiltere’nin İstanbul elçisi Lord Dufferin ile Viyana’da iken yaptığı bir görüşmeyi Londra’daki elçisi Graf Karolyi’ye şu şekilde bildiriyor: “Lord Dufferin’in gözlemlerine göre, ekonomisi kötüleşen Osmanlı Devleti’ndeki Ermeni halkının acısı dayanılamaz bir safhada olduğu halde, hiçbir suretle ayrılmayı düşünmemiştir. Buna rağmen şartlar Ermenilerin zihnini bulandır-maya müsaittir. Eğer Sultan Ermenilerin şartlarını iyileştirme doğrultusunda irade ortaya koyup güvence vermezse, onları Rusların kucağına itmiş olur. Rus-ların Küçük Asya’da böyle bir konuma gelmeleri ise İngiltere ve Avrupalı güçle-rin çıkarlarına aykırıdır. Avusturya olarak Ermenilerin ayrılmalarından yana-yız. Fakat Sultan’ı bu sorunla meşgul etmek istemiyoruz. Balkanlar’daki çıkar-larımızı korumamız için güçlü bir Türkiye’nin olması gerekir. Bölgede ciddi bir düzelmeyi gerçekleştirmek için büyük maddi kaynaklara ihtiyaç duyulmakta-dır. Fakat bunun için hükümetin gerekli araç ve imkânları sunacağından şüphe etmekteyiz. Mısır Sorununda İngiltere’ye dostça yaklaşmamıza karşılık İngiltere de bizim Ermeni Sorununda geride kalmamıza, yani onlar gibi hareket etmeyi-şimize göz yummaktadır.”64

60 PA AA, Türkei 183 Band 33, Armenier R 14082, Nr. 7103, Potsdam, 1 Ekim 1913. 61 Mechitar, (1676-1747), Etschmiadsin’de tanıştığı misyoner Jesuiten Jacques Villotte’den

etkilenerek Katolik mezhebine giren Sivas’lı bir Ermenidir. Ermenilerin Katolik mezhebine girmelerinde etkisi büyük olmuştur. Inglisian, Vahan (1961) Hundertfünfzig Jahre Mechi-taristen in Wien (1811-1961), Wien.

62 Esenkal, Ebru (2007) ‘Yabancı Ülkeler Tarafından Osmanlı Coğrafyasında Açılan Okullar’ (Yüksek Lisans), Edirne Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Üniversitesi, s. 85-88.

63 Zamorsky, Georg / Kalnoky Gustav Graf (2008) die Jahre des Reifens zum k.u.k. Aussen-minister, Wien, Universitaet Wien, Nr: A 312 295.

64 HHSTA, BA, Konstantinopel 412, Viyana, 31 Mayıs 1883.

Page 156: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|144|

Avusturya, Osmanlı Devleti’nin içişlerine müdahale anlamına gelecek öneri, söylem ve eylemlerden de özenle kaçınmaktadır: “Amerikan Büyükelçisi kısa süre önce bana, Ermeni huzursuzlukları ve Anadolu’da yaşanan katliam-lardan bahsederek, Türkiye’nin Avusturya-Macaristan ve Almanya ile müşterek hareket etmesi durumunda, Türkiye’de huzursuzlukların ve muhtemelen Erme-ni katliamlarının söz konusu olacağını belirtmiştir. Sayın Morgenthau, sanki sert önlemler alınmaması durumunda provokasyonların ve ciddi sonuçların söz konusu olacağını ve bunları sadrazamın yanında savunmam konusunda beni telkin ve ikna etmeye çalıştı. Bunu yapmaya kesinlikle niyetim yok. Zira bu tür tavsiyelerin dinlenmediği gibi, Türkiye tarafından içişlerine karışma olarak da algılanabilir, Bu da özellikle müttefik güçler tarafından gelebilecek en nahoş durum olurherhalde.“65

Gerek Rusya’nın Doğu Anadolu üzerinden güneye inme arzusu ve ge-rekse Ermenilerin bir kısmının Rusya’da yaşıyor olmaları Rus-Ermeni ilişkile-rine ayrı bir önem kazandırmıştır.

Kaynaklar Rusya’nın XIX. Yüzyıldan itibaren Ermeniler üzerinde Os-manlı Devleti karşıtı hesaplar yaptığını göstermektedir.66 Ermenilerin ilk ola-rak bir uluslararası antlaşmada yer almaları da Rusya sayesinde ve Ayastefanos Antlaşmasıyla mümkün olmuştur. Bu antlaşmanın 16. maddesine göre Rusya Ermenilerin hamisi olarak kabul edilmektedir.67

Bölgede en geniş haberleşme ağının Rusya’ya ait olduğu söylenebilir. Rusya’nın 1915’te sadece Anadolu’da ve Kuzeybatı İran’da sayıları 15’e varan konsolosluk ve diplomatik temsilcilik bulunduruyor olması bile bölgedeki faaliyetleri hakkında yeterince açıklayıcıdır.68

İngiltere’nin de Ermenilerle ilişkisi Berlin Kongresi’nden çok daha ön-cedir. İngiliz misyonerler İstanbul, Harput ve Antep gibi yerlerde açtıkları okullar aracılığıyla Ermenilerle temas kurmuşlar ve zamanla bazı Ermenileri kendi mezheplerine geçirmeyi dahi başarmışlardır.69

65 HHSTA, PA XII 209. Konstantinopel, 25 Nisan 1915. Nr. 32 / P-D. 66 Bkz. Sertçelik, s. 97 67 HHSTA, BA Konstantinopel 474, 20 Ekim 1896. Şimşir, Bilal (2011) Osmanlı Ermenileri,

İstanbul, s.22. 68 Gust, Wolfgang (2012) Alman Belgeleri Ermeni Soykırımı 1915-16, (Tercüme) İstanbul, s.

185. 69 Ohandjanian, age. s. 24.

Page 157: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|145|

İngiltere’nin kendine özgü bir Ermeni politikası göze çarpmaktadır. Ermeniler üzerinde Rusya’nın etkisini arttıracak değişikliklere karşı olagelmiş-tir.70Öte yandan Ermenilere ciddi anlamda maddi destek sunmaktan da geri durmamıştır. Rusya’nın ikinci adımda ilhak edeceği endişesinden hareketle Ermenilerin özerklik veya bağımsızlık gibi bir statüye sahip olmalarına asla sıcak bakmamıştır.71 Bütün bunlarla birlikte Ermeni Sorunundan azami dere-cede yararlanmayı başarmıştır. İngiltere’nin diğer güçlerden farklı bir özelliği de, Ermeni Sorununu iki tarafı keskin bir kılıç gibi hem Osmanlı Devleti’ne ve hem de Rusya’ya karşı kullanmasıdır. Örneğin, henüz Berlin Kongresi sürüyor iken Kıbrıs’ın yönetimini Osmanlı Devleti’nden almayı başarmıştır.72

Von Hegenmüller Londra’dan gönderdiği bir raporda, İngiltere’nin bu duruşunun nedenlerini yazmaktadır: “İngiltere, Ermenilerin şartlarının iyileşti-rilmesi için altı ülkenin beraberce hareket ederek Babıali’ye baskı yapmaların-dan yana olmadığı gibi, Ermeniler için bir otonomi veya özel bir konum da düşünmemektedir.73

Rusya’nın Ayastefanos Antlaşması ile tek başına Osmanlı Devleti’ndeki Hristiyanların hamisi olmasını öncülük ettiği Berlin Antlaşması ile önleyen ve bu himayeyi reformlara nezaret edecek ülkeler arasında paylaşan İngiltere’dir. İngiltere de Ermeniler üzerinde etkili olabilmek için diğer ülkeler gibi diplo-masiden siyasete, dinden eğitime ve ekonomiye kadar bütün araçları kullan-mıştır.74 Süreç boyunca bir yandan Osmanlı Devleti’ni kızdırmamaya ve diğer yandan Ermenilere sağladığı çok yönlü destekle onları Osmanlı Devleti’ne karşı desteklemekten de geri durmamıştır. Örneğin, Ermenilerin örgütlenme-lerinde, milliyetçilik ve bağımsızlık düşüncelerinin Ermeniler arasında yayıl-masında kendilerine yardım ettiği gibi, Doğu İstihbarat Teşkilatı aracılığıyla Ermenilerin dini-milli duygularını tahrik ettiği de bilinmektedir.75

70 HHSTA, BA, Konstantinopel 412, Londra, 24 Ekim 1883. Nr. 55/C. 71 Tansel, Selahattin (1991) Mondros’tan Mudanya’ya Kadar I, İstanbul, MEB, s. 104-105. 72 HHSTA, PA III, 115, (1878 Berlin görüşmelerinin perde arkası) Über den Verlauf der

Verhandlungen in Berlin 1878. 73 HHSTA, BA, Konstantinopel 412, Londra, 24 Ekim 1883. Nr. 55/C. 74 HHSTA, KA AOK NA 1915, K 3527 Konstantinopel 19 Mai 1915, Nr. 1685. 75 Wegener, Hans Ludwig (1942) Der britische Geheimdienst im Orient. Theorie u. Intrige

als Mittel engl. Politik. — Berlin: Junker u. Dünnhaupt. s. 132.

Page 158: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|146|

İngiltere’nin Ermenilerle girdiği siyasi ilişkiler XIX. Yüzyılın ikinci yarı-sından itibaren başlamıştır. Milliyetçi Ermenilerin 1862’de İstanbul’da kur-dukları “Hayk ve Oriun” adındaki dernek de İngiliz Mason Locası Manchester Odd Fellows’un bir koludur.76

İtalya’nın da Ermenilerle ilk ilişkileri misyonerler77ve Bingazi’de 1893’te açtığı okullar78 aracılığıyladır. Daha sonraları Akdeniz’deki askeri ve ticari çıkarları ile Kuzey Afrika’daki işgal emelleri nedeniyle İtalya da Osmanlı Dev-leti’ndeki etnik ve dini unsurlardan yararlanma yoluna gitmiştir. İtalya’nın Ermenilerle ilişkileri ve Ermeni Sorununa yaklaşımı daha çok Almanya ve Avusturya’nınkine yakındır.

İtalya, çıkarlarını korumak için Osmanlı Devleti ile fazla sorun yaşa-mamaya özen göstermiştir. Reform çalışmalarına yaklaşımı da diğer ülkelere oranla daha makul ve daha yapıcıdır; yapılacak reformlarda Osmanlı Devle-ti’nin egemenlik haklarına riayet edilmesini istemiştir. Örneğin, hazırladığı reform taslağında bu hususa riayet etmediği için Rusya’nın kendisini destek-leme talebine; “Reformların Türkiye’nin bütünlüğüne zarar vermemesi, Sulta-nın saygınlığı ve otoritesinin zedelenmemesi şartıyla”79diye cevap vermiştir.

1878 Berlin Antlaşmasında imzası olmasa bile en az onlar kadar Ermeni Sorununa müdahil olan biricik ülke ise Amerika Birleşik Devletleri’dir. ABD, Anadolu’daki Protestan Mezhebi merkezli misyonerlik faaliyetlerine 1800’lerde İzmir’de80 başlamıştır. Ancak doğrudan Ermenileri hedef alan ça-lışması 1834’te İstanbul Beyoğlu’nda açtığı okuldur.81 Osmanlı Devleti’nin 1850’de Protestan Mezhebini resmen tanınması hem ABD’nin Ermeniler üze-rindeki nüfuzunu arttırmış ve hem de bu mezhebin Ermeniler arasında daha fazla yayılmasına yol açmıştır.82

76 Ohandjanian, age. s. 21. 77 Lemmens, age. s. 194,210-212. 78 Mutlu, Şamil (2005) Osmanlı Devleti’nde Misyoner Okulları, İstanbul, s. 51. 79 HHSTA, PA XII 463, Wien, 19 Haziran 1913. 80 Esenkal, age. s. 110. 81 Kocabaşoğlu, Uygur (1988) Osmanlı İmparatorluğu’nda 19. yüzyılda Amerikan Matbaaları

ve Yayımcılığı, İstanbul, s. 60. 82 BOA (Başbakanlık Osmanlı Arşivi), OBE, c. 16, b. 27. Daha fazla bilgi için: White, George

E. (1995) Bir Amerikan Misyonerinin Merzifon Amerikan Koleji Hatıraları, (Çeviren: Cem Tarık Yüksel), İstanbul, Enderun Kitapevi.

Page 159: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|147|

Ermeni Sorunu bağlamında dünyayı hala meşgul eden bazı iddialar da Henry Morgenthau’ya aittir.83ABD’nin 1913-1916 tarihleri arasındaki İstanbul büyükelçisi Morgenthau, bir ara Ermeni tehcirini yerinde izlemiş, daha sonra gözlem, izlenim ve düşüncelerini içeren bir rapor hazırlamıştır. Morgent-hau’nun bazı gerçekleri çarpıttığı ve iddialarını dayandırdığı kimi kaynakları-nın doğru olmadığı84yapılan araştırmalarla ortaya çıkmış olmasına rağmen, bazı kesimler ve devletler tarafından hala bir kaynak olarak gösterilmesi ve dünya kamuoyunun yanıltılması ancak bir art niyet olarak değerlendirilebilir.

B. BALKAN SAVAŞLARI SONRASINDA BÜYÜK GÜÇLERİN YE-

Nİ HEDEFLERİ Çok uluslu, çok dinli ve çok mezhepli Osmanlı Devleti Fransız Devri-

mi’nden sonra yayılan milliyetçilik ve bağımsızlık düşünceleri karşısında bü-tünlüğünü koruyamaz hale gelir. Büyük güçler de bu düşüncelerin yayılması ve Osmanlı karşıtı hareketlerin başarıya ulaşması için katkı sunarlar.85 XIX. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren “Şark Meselesi” adını verdikleri bir payla-şım projesini hayata geçiren bu güçler, bütün etnik ve dini unsurları amaçları-na giden yolda birer araç olarak görmüşler ve planlı bir şekilde Osmanlı Dev-leti’ne karşı kışkırtmışlardır. 1912-13 Balkan Savaşlarından sonra buraların Osmanlıların elinden çıkmasıyla birlikte Şark Meselesinin ilk aşaması başarıy-la sonuçlanmıştır. Ve sıra, o zamana kadar bütünlüğünü koruyacaklarına dair aralarında zımni bir ittifak yaptıkları Küçük Asya’ya, diğer adıyla Asya Türki-yesi’ne gelmiştir. Büyük güçlerin bundan sonraki hedefleri ana hatlarıyla şöy-ledir:

Sıcak denizlere inme emeli olan Rusya’nın önünde iki yol vardı; Balkan-lar ve Anadolu! Balkanlarda yeni devletlerin kurulması ile birlikte buradan güneye inme fırsatını ve imkânını yitiren Rusya bütün ağırlığını Anadolu üze-rinde yoğunlaştırır. Burası için başından beri elindeki en büyük kart Ermeni-lerdir.

83 Levy, Herbert (2010) Henry Morgenthau, Jr. The Remarkable Life of FDR's Secretary of the

Treasury; Morgenthau Henry (2003) Ambassador Morgenthau Story, Wayne State Uni-versity Press. (Original edition 1918).

84 Gust, age. s. 170. 85 Afflerbach, Holger (2002) Der Dreibund. Europäische Großmacht- und Allianzpolitik vor

dem Ersten Weltkrieg, Wien- Köln- Weimar, s. 596.

Page 160: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|148|

Üçlü İtilafın diğer üyeleri olan Fransa’nın hedefinde Suriye ve İngilte-re’nin hedefinde ise Arap Çölü (Kızıl Deniz) bulunmaktadır.86 Osmanlı Devle-ti ile sıkı ilişkileri ve antlaşmaları bulunan Almanya’nın gözü ise mümbit Çu-kurova’da ve demiryolu projelerindedir. Libya’yı işgal eden İtalya Akde-niz’deki çıkarlarını korumanın yanı sıra Anadolu’nun güneyi üzerine hesaplar yapmaktadır. 6 Ekim 1908’de Bosna-Hersek’i ilhak eden87 Avusturya-Macaristan İmparatorluğu bir yandan Balkanlar’daki gücünü ve varlığını pekiştirirken, diğer yandan hem İtalya ile birlikte Akdeniz’deki çıkarlarını düşünmekte88 ve hem de Küçük Asya üzerine yapılan hesapları yakından takip etmektedir. Rusya Avusturya’nın Bosna-Hersek’i ilhakından ciddi bir rahatsızlık duyar-ken, İngiltere 28 Mart 1909’da Bosna-Hersek’in ilhakını tanır.89

24 Temmuz 1908’de ilan edilen II. Meşrutiyet’le gayri Müslimler yeni haklar edinirler. Ancak bu önemli değişim ne büyük güçleri, ne Ermenileri ve ne de İttihat ve Terakki Cemiyeti’ni tatmin etmekten uzaktır.

İTC iktidarıyla birlikte Osmanlı Devleti hızlı bir çözülme ve toprak kaybı yaşar; Balkanlar ve Kuzey Afrika elden çıkar. II. Abdülhamid’i tahttan indiren İttihat Ve Terakki Cemiyeti’nin Hamidiye Alaylarını lağvetmesi Er-menilerin hareket alanını daha bir genişletirken Kürtlerin hem küsmelerine ve hem de dış güçlerin tahriklerine açık hale gelmelerine yol açar.90 Oysa Hami-diye Alayları bazı birimlerinin zaman zaman giriştikleri kimi kanun dışı ey-lemlerine rağmen bölgedeki güvenliğin sağlanmasında etkili olmuşlardır. An-cak bu birliklerin lağvedilmesi ve yerinin doldurulamaması Ermeni örgütleri-ne daha geniş bir hareket alanı sağlamıştır. II. Abdülhamid’e karşı İTC ile ittifak kuran Ermeniler bu birlikteliklerini Abdulhamid sonrasında da devam ettirmek yerine yollarını ayırarak önlerine koydukları bağımsızlık yolunda şiddet eylemlerini yaygınlaştırarak sürdürmüşlerdir.

86 PA AA, Türkei 183 Band 28, Armenier R 14077, St. Petersburg, 23.01.1913. 87 Perlin, Kurt Konrad (2008) Der Zweibund Im Spiegel Der Annexionskrise, Wien, s. 86-87. 88 PA AA, Türkei 183 Band 28, Armenier R 14077, Wien, 30.01.1913. 89 Molden, Berthold (1917) Alois Graf Aehrenthal, Sechs Jahre äußere Politik Österreich-

Ungarns, Stuttgart und Berlin, s. 104. 90 Türkmen, Zekeriya (2006) Vilayat-ı Şarkiye (Doğu Anadolu Vilayetleri) Islahat Müfettişliği

1913-1914, Ankara, Türk Tarih Kurumu, age. s. 17.

Page 161: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|149|

C. 1913-1914 VİLAYÂT-I ŞARKİYE ISLAHAT MÜFETTİŞLİĞİ ÇALIŞMALARI

Reformların II. Abdülhamid döneminde neden gerçekleştirilemediği ve buna kimin veya kimlerin engel olduğu günümüze kadar tartışılagelen konu-lardandır. Buradaki en büyük iddia ise, II. Abdülhamid’in reformları isteme-diğinden dolayı işi ağırdan aldığı ve her defasında bir bahane ile reform öneri-lerini reddettiği yönündedir. Bu iddiaların doğru olup olmadığını anlamak için büyük güçlerin önerdikleri reformları incelemek ve akabinde Osmanlı Devleti’nin önerileriyle karşılaştırmak yeterlidir.

Büyük güçlerin sundukları reform programları ve getirdikleri öneriler incelendiğinde, Osmanlı Devleti’nin egemenlik haklarını doğrudan veya do-laylı olarak ihlal eden maddeler içerdikleri görülecektir. Sultan da doğal olarak Ermenilere doğrudan bir özerklik statüsü sağlayan veya buna götürecek re-form önerilerine karşı kararlılıkla durmuş ve onların bu oyunlarını boşa çı-karmıştır. II. Abdülhamid’in tahttan indirilmesinden sonra büyük güçler bir yandan yeniden reform konusunu ve diğer yandan Küçük Asya’nın paylaşım çalışmalarını gündemlerine alırlar.

Osmanlı Devleti’nde hangi araçlara başvurdukları takdirde huzursuzlu-ğa yol açabilecekleri, etnik ve dini unsurları hangi araç ve yöntemlerle bağım-sızlık yönünde harekete geçirebilecekleri, savaşları ve devletin ekonomik çö-küşünü nasıl kullanacakları aralarında tartıştıkları konulardır.91

Hem Babıali ve hem de imza sahibi güçler yeni programlar sunarlar.

Osmanlı Hükümeti,26 Mart 1913 tarihinde yerel yönetimlere geniş yet-kiler veren kararları “İdare-i Umumiye-i Vilayat Kanun-i Muvakkati” (Vila-yetlerin Genel İdaresi Hakkında Geçici Kanun) adıyla yürürlüğe koyar.92Bunu takiben 24 Nisan 1913’te çıkarılan “Sulh Hakimleri Hakkında Kanun-i Mu-vakkat” geçici kanun ile hakimlerin yetki ve sorumlulukları yeniden belirlenir ve yeni mahkemelerin kurulması kararlaştırılır.93

91 PA AA, Türkei 183 Band 29 Armenier, R 14078. Pera, 12.04.1913. 92 Takvim-i Vakayi, Nr.1416, 15 Mart 1329; Gürün, s. 185. 93 Türkmen, age. s. 33.

Page 162: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|150|

Meclis-i Vükela da 15 Nisan 1913 tarihli oturumunda ıslahat konusunu gizli bir gündemle masaya yatırır. Ülkenin birliğinin korunması için bölgenin her yönüyle kalkındırılması gerektiğine dikkat çekilir.94

Sadrazam’ın reform çalışmalarını takip eden Elçiler Komisyonuna da verdiği bilgiye göre Doğu Vilayetleri 6 idari bölgeye (Sancak) ayrılmakta ve her bölgenin bir genel müfettiş tarafından idare edilmesi öngörülmektedir. Her sancağın içerdiği iller aşağıdaki gibidir:

Birinci Sancak: Bursa, Ankara, Kastamonu, İzmit, Karasu ve Çanakkale. İkinci Sancak: Aydın (İzmir), Konya ve Adana. Üçüncü Sancak: Erzurum, Sivas, Trabzon ve Canik. Dördüncü Sancak: Beyrut, Halep, Şam, Urfa, Zor ve Kudüs. Beşinci Sancak: Bitlis Diyarbekir, Mamurat-ul Aziz (Harput) ve Van. Altıncı Sancak: Bağdat, Basra ve Musul.95 Büyük güçler, bir yandan Babıali’nin bu önerisi üzerine tartışırken diğer

yandan kendileri de yeni öneriler getirirler. Rusya ise, her zamanki gibi çok yönlü çalışmaktadır. Bir yandan yeni reform önerileri üzerinde çalışırken, diğer yandan kışkırtmalarını sürdürmektedir. Reformlar konusunda, “Anado-lu’daki Ermenilerin şartlarını düzeltmek için bir Hareketi oluşturmak” fikrini ortaya atan Rusya, bu amaçla Eçmiyadzin’deki Katolik Ermenilere başvurup onların da desteğini ve katılımını talep eder. Rus Planına göre, dünyanın deği-şik yerlerindeki Ermeniler Paris’te toplanmalı ve oluşturulacak bu Hareketin başına da eski Patrik Ormanian getirilmelidir. İtalya Rusya’nın katkı talebine cevap vermemeyi tercih ederken, Fransa uygun görür ve İngiltere ise içinde olacağını belirtir.96

Almanya’nın İstanbul büyükelçisi Wangenheim, Rusya’nın bu girişimi-ni bildirdiği raporunda Perlin Kurt Konrad, Der Zweibund Im Spiegel Der Annexionskrise, Wien 2008 özetle şunları söyler: “Almanya’nın Asya Türki-ye’sindeki çıkarları Ermenilerin kaderini Üçlü İtilafın eline bırakmayacak ka-dar önemlidir. Dolayısıyla müttefiklerle harekete geçmek gerekir.97Ancak Or-manian, hareketin başına geçme teklifini Ermeni Milleti ve Babıali Hükümeti-

94 BOA, YEE, Sadrazam Kamil Paşa Evrakı, DS: 86/39. Nr. 3873. F. 1,2,3. 95 PA AA, Türkei 183 Band 31 Armenier, R 14080. Therapia, 06.07.1913. 96 PA AA, Türkei 183 Band 28 Armenier, R 14077. Pera, 02.01. 1913. 97 PA AA, Türkei 183 Band 28 Armenier, R 14077. Konstantinopolis, 10 Ocak 1913.

Page 163: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|151|

nin onayı ve kendisini seçmeleri şartıyla kabul edeceğini bildirir.98Bunun üze-rine Dışişlerinden Zimmermann Wangenheim’a şu cevabı verir: “Rus planını uygun gören Fransa büyükelçisi Ormanian’a baskı yaparak, önerdiği şartların ilgili taraflarca kabulünü beklemeden derhal Paris’e hareket etmesi yönünde baskı yaptı. Asya Türkiye’sindeki çıkarlarımızın bir gereği olarak Ermenilerin kaderini Üçlü İtilafın eline bırakmayacağız.”99

Almanya Ermenilerin kaderini Üçlü İtilafın eline bırakmamak için bir politika geliştirmeye ve gerekli önlemleri almaya çalışır. Wangenheim’in 24 Şubat 1913 tarihli raporunda Reformların desteklenmesinden Anadolu’daki eğitim faaliyetlerinin arttırılmasına ve Ermenilerle ilişkilerin yoğunlaştırılma-sına kadar bir dizi önlem sıralanmakta ve ayrıca şu görüşlere yer verilmekte-dir: “Alman Basını bugüne kadarki tüm Ermeni hadiselerine karşı ilgisiz tav-rından vazgeçmeli ve Ermenilerin taleplerine ölçülü ve anlayışlı yaklaşmalıdır. Bu, Fransa, İngiltere ve Amerika’da yaşayan ve orada kendi yayın organlarında çalışan çok sayıda Ermeni aydın üzerinde etkili olacaktır.”100

Yine bundan bir yıl önce Erivan’daki Ermeni Katogigosu V. Kevork’un da Çar Nikola’ya bir dilekçe ile başvurarak Ermenilerin sıkıntılarının gideril-mesi için yardımlarını talep etmiştir.101

Osmanlı Devleti’nin bu Reform Planına en büyük itiraz Rusya’dan gelir. Dikkat edilirse, Osmanlı Devleti altı vilayetle (Erzurum, Van, Mamuratul-Aziz, Diyarbekir, Sivas ve Bitlis) sınırlı kalmamış ve diğer yerlerde yaşayan Ermenileri de içine alan bir reform önermiştir. Babıali’nin buradaki endişesi şu idi: Eğer bütün Ermenilerin tek bir merkez tarafından idare edileceği şek-linde bir reform yapılırsa, bu, Mezopotamya ve Suriye’de de Osmanlı Devleti aleyhinde kullanılabilecek bir örnek olacaktı. Bu şekildeki idari yapılar ikinci bir adım olarak bağımsızlıklarını ilan etme fırsatını yakalamış oluyorlardı. Oysa hem altı sancak şeklindeki ve hem de 6 vilayetin dışındaki Ermenileri de içine alan reform Ermenilerin özerk bir yapıya doğru gitmelerini de önleye-cekti. Bu plana en sert eleştirinin Rusya’dan gelmesi bir sürpriz değil. Çünkü Reform bölgesinin tek bir idari yapı tarafından değil de altı sancak şeklinde düzenlenmesi başta Rusya olmak üzere diğer güçlerin Ermeniler üzerindeki

98 PA AA, Türkei 183 Band 28 Armenier, R 14077. Konstantinopolis, 10 Ocak 1913. 99 PA AA, Türkei 183 Band 28 Armenier, R 14077. Berlin, 10 Ocak 1913. 100 PA AA, Türkei 183 Band 29 Armenier, R 14078. Pera, 24.02.1913. 101 Türkmen, age. s. 21.

Page 164: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|152|

etkisini büyük ölçüde kıracak bir özelliğe sahiptir.102 Nitekim hem Rusya ve hem de diğer güçler kendi çıkarlarına uygun görmedikleri bu reform progra-mını reddederler.103

Avrupa devletlerinin Ermeniler üzerinde herhangi bir şekilde kontrol sahibi olmasını istemeyen Rusya, buna karşılık bir yandan kendi reform pla-nını olgunlaştırırken, diğer yandan da bölgede olayları çarpıtmakta ve halk arasında güvensizliğe ve paniğe yol açacak asılsız haberler yaymaktır.104

Büyük güçler Ermenilerin kaderi üzerinde bu kadar yoğunlaşmışken, Ermeniler büyük bir kafa karışıklığı yaşamaktadır. Avusturya’nın Trabzon konsolosu Leopold Graf Berchtold’un raporuna göre, “Ermenilerin bir kısmı Rus ve diğer bir kısmı Fransız kontrolünü istemektedir. Çoğunluğa göre ise her ikisi de mümkün görülmemektedir. Aynı çoğunluk bir çıkış yolu da görememekte ve buna örnek olarak kötü giden ekonomiyi göstermektedir.” Berchtold, raporunun devamında kendi görüşlerini eklemeyi de ihmal etmemiştir: “Şahsen, Ermenilerin ne yapmak istediklerini hiç bilmediklerini düşünüyorum. (…) Van ve Erzurum’daki habercilerimin bildirdiğine göre, Er-meniler arasında bir hareketlilik var. Yetkililere göre, Ermeni Komitesi büyük güçlerin müdahalesini gerektirecek bazı eylemlerin hazırlığı içindedir. Bazı saldırılardan da anlaşıldığı gibi, Ermeniler rahat durmamaktadır.”105

Rusya Babıali’nin Ermeniler üzerinde kontrolü yeniden sağlamasını da istememektedir. Babıali’nin reform planının kabul görmesi halinde, Ermeniler üzerindeki etkisini yitireceğini ve dolayısıyla Ermeniler üzerinden ulaşmak istediği hedefleri gerçekleştiremeyeceğini düşünen Rusya, elini güçlendirmek amacıyla, üzerinde çalıştığı reform planına Almanya’yı da katar. Alman Büyü-kelçisi Wangenheim ile Rus Büyükelçisi Giers’in üzerinde uzlaşıp 7 Kasım 1913’te sunduğu taslaktan bazı maddeler:106

1) Rusya’nın “Ermenistan” olarak tanımladığı Doğu Anadolu Vila-yetlerinin iki kısma bölünerek imza sahibi ülkelerin tavsiyesiyle müfettişlerin Babıali tarafından atanmaları ve bu müfettişlerle gö-rev alacak diğer memurların gerektiğinde görevlerinden alınabilir olmaları.

102 PA AA, Türkei 183 Band 29, Armenier, R 14078, Pera, 12.04.1913. 103 Lewy, s. 73. 104 HHSTA, PA XXXVIII 361. Trapezunt, 12 Haziran 1913. Z. 69 / P. 105 HHSTA, PA XXXVIII 361. Trapezunt, 12 Haziran 1913. Z. 69 / P. 106 Bayur, Yusuf Hikmet (1991) Türk İnkılabı Tarihi, C: II, Ankara, TTK Yayınları, s. 146.

Page 165: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|153|

2) Yüksek rütbeli memurlarla hâkimlerin atama yetkilerinin padişa-ha verilmesi

3) Her bölgedeki meclisin eşit sayıda Hristiyanlar ve Müslümanlar tarafından oluşturulması.

4) Hakeza atanacak memurların da eşit ağırlıkta olmaları. 5) Sürecin imza sahibi devletler tarafından denetlenebilir olması ve

bunun elçiler ve bölgedeki konsolosluklar aracılığıyla yapılması. 6) Osmanlı Devleti’nin bu bölgelerde yapılacak ıslahatlar için imza

sahibi ülkelerle anlaşacağını bildirmesi.107 Bu önerilerin kabulü durumunda Rusya Ermeniler üzerinde büyük bir

etki ve yetki elde etmiş olacaktır. Bu öneri görünürde Ermenilerin sorunlarını çözmeye yönelik olsa da, asıl yararlanacak olan Rusya’dır.

Ancak Almanya, “Rusya’nın bu projesinin Alman çıkarlarına zarar vere-ceği”108 gerekçesiyle desteklemez. Rusya, İngiltere ve Fransa savaş boyunca da Ermeniler konusunda karşılıklı yardımlaşırlar. Rus ajanları İngilizlerin verdi-ği parayı hem Müslümanları Osmanlı Devleti’ne karşı kışkırtmak için ve hem de Ermeni Hareketini desteklemek için harcarlar.109

Lepsius, Rusya’nın bu planla ulaşmak istediği hedefleri 1 Ekim 1913’te Başbakan Bethmann Hollweg’e sunduğu raporda şöyle açıklar:

a) Atanacak müfettişler arasında İngilizlere yer vermemek. b) Osmanlı Devleti’ndeki Ermenilerin sempatisini kazanmak. c) Doğu Anadolu’da bir etki alanı oluşturmak. d) İleride ilhak edilmesi daha kolay olsun diye reform vilayetlerinin

hepsini atanacak bir vali ile yönetmek. Lepsius, aynı raporda Almanya’nın karşı önlemlerini de şöyle anlat-

maktadır: a) Rusya’nın Doğu Anadolu’da kendisine bir etki alanı oluşturmasını

önlemek. b) Reformları gerçekleştirmede Babıali’ye yardım etmek.110

107 PA AA Türkei 183 Band 34, Armenier R 14083 Konstantinopel, 10.01.1913; Türkmen, age.

s. 48. 108 HHSTA, PA XII 463, Yeniköy, 23 Haziran 1913, Nr. 311 109 HHSTA, PA XL 272, Konstantinopel, 29 Nisan 1915, Nr. 165. 110 PA AA Türkei 183 Band 33, Armenier R 14082. 01.10.1913.

Page 166: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|154|

Rusya bu reform girişiminde umduğu desteği bulamaz; Fransa şartlı destek verirken, İngiltere ve Almanya karşı tavır alırlar.111

Lepsius’a göre de, “Rusya 1906 yılından itibaren Ermeni politikasını göz-le görülür bir şekilde değiştirmiş; Ermenilere baskı yapmamaya özen göstermiş, Kafkasya’daki Ermenilerini Rus Ortodoks Kilisesi üzerinden devletle barıştır-maya çalışmış, ama diğer yandan Ermenilerin sorunlarının reformlar yoluyla çözülmesini istememiş ve reform konusunu sadece bir politik baskı aracı olarak kullanmıştır. Ama Ermeniler, Osmanlı ile bağlarını koparmak yerine güçlen-dirmekten yanadırlar. Çünkü Rusya’ya kıyasla Ermenilerin Osmanlı’daki var-lıkları ve Kiliselerinin bağımsızlığı daha bir güvence altındadır.”112

Lepsius, raporunu şu cümlelerle bitiriyor: “1895’teki reform girişimleri-nin başarısız olmasından sonra Ermeniler İngiltere, Fransa ve Rusya’dan bir şey beklememektedir. Bütün ümitleri Almanya’nın dost ülke Türkiye’yi makul ve Ermenilerin hayati ihtiyaçları yönünde harekete geçirmesindedir. Ki o za-man Almanya çift kazançlı çıkacaktır; hem reformları desteklediği için Ermeni-lerin sempatisini kazanacak ve hem de tehlikeli bir hal alan bu bölgede Türki-ye’nin gücünü pekiştirmesinde etkili olacaktır.”

Babıali de bu arada Ermenilerle çok yönlü ve yoğun temaslarda bulun-maktadır: Gerek dönemin Dâhiliye Nazırı Talat Bey ve gerekse Enver Paşa bu amaçla birçok girişimde bulunurlar. Talat Paşa, hem parlamentodaki Ermeni mebuslarla ve hem de Taşnaksutyun Cemiyeti’nin bazı ileri gelenleriyle istişa-relerde bulunur ve kendilerine özetle şunları söyler:“… Bu tedbir Rusya’nın bir kapanıdır. Siz de düşmeyin, biz de düşmeyelim. Rusya hiçbir zaman Akdeniz yolu üzerinde beynelmilel yardıma dayanan bir Ermenistan teşkilini arzu et-mez. Geliniz, vazgeçiniz, şu ıslahatı el birliği ile yapalım.”113Enver Paşa da Pat-rikle görüşmesinde, “Ermenilerin isyan ve ihtilal hareketlerine yönelmeleri halinde şiddetli tedbirler almak zorunda kalacaklarını” hatırlatır.114Ancak Er-menileri ikna edemez.

111 PA AA Türkei 183 Band 33, Armenier R 14082. Petersburg, 24.10.1913. 112 PA AA Türkei 183 Band 33, Armenier R 14082. 01.10.1913. 113 Babacan, Hasan (2001) Birinci Dünya Savaşı Sırasında Ermeni Sorunu, Tehcir Meselesi ve

Talat Bey, Ermeni Meselesi Üzerine Araştırmalar, (Yayına Hazırlayan: Erhan Afyoncu) İs-tanbul, s. 155.

114 Talat Paşa’nın Anıları (1991) (Yayına Hazırlayan: Alpay Kabacak), İstanbul, s. 71.

Page 167: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|155|

Diğer güçler son zamanlarda reform konusu ile ilgili herhangi bir giri-şimde bulunmazken, Almanya’nın şimdiye kadarki politikasında gözle görü-lür bir değişiklik yaptığı dikkat çekmektedir. Almanya Babıali nezdinde de girişimlerde bulunur ve Rusya ile birlikte sundukları reform planının kabul edilmesini ister. Daha açık ifade etmek gerekirse, tasarının kabulü için baskı yapar.115

Almanya’nın bu ısrarının nedeni, Berlin’de yeni kurulan Alman – Er-meni Cemiyeti’nin yayınladığı bir bildiride de belirtildiği gibi, Küçük As-ya’daki Alman çıkarlarıdır.116

Rus-Alman önerisi reddedildikten sonra bu kez Babıali Rusya birlikte yeni bir plan üzerinde çalışırlar. Uzun çekişmeler sonucunda Rusya ile Os-manlı Devleti’nin üzerinde uzlaştıkları maddeler kabul edilerek Sait Halim Paşa-Coulkevitz veya Yeniköy Antlaşması diye 8 Şubat 1914 tarihinde imzala-nır.117

Dâhiliye Nezareti 24 Nisan 1914 tarihli bir tezkire ile Van-Bitlis-Harput ve Diyarbekir bölgesi genel müfettişliğine Norveç’li bir binbaşı olan Nicolas Hoff’u ve Trabzon-Erzurum ve Sivas genel müfettişliğine de Hollanda’nın Doğu Hindistan’daki sömürgelerinin memurlarından olan Westenenk’i atadı-ğını ilan eder.118

Ortodoks Ermenilerinin merkezinin Eçmiyadzin’de bulunması ve uzun zamandan beridir Osmanlı Devleti’ndeki Ermenilere yönelik yürüttüğü faali-yetler nedeniyle Ermeniler üzerinde zaten büyük bir etkisi olan Rusya bu son antlaşma ile bu etkisini daha da pekiştirir ve Ermenilerin gözünde artık bir kurtarıcı olarak görülür. Ermenilerin kendilerine yapılan telkinleri ciddiye almamaları da bundandır.

İmza sahibi ülkelerin reform çalışmalarında dikkat çeken diğer bir yön-leri de başından beri Müslümanların çoğunluk olduklarını görmezden gelerek eşit bir temsilde ısrar etmeleridir.

Yukarıdaki önerinin Babıali tarafından kabul edilmemesi üzerine Rusya ve Almanya bu tasarı üzerinde bazı değişiklikler yaptıktan sonra 26 Kasım 1913’te tekrar sunarlar. 16 maddeden oluşan bu tasarıya göre, müfettişlerin

115 PA AA Türkei 183 Band 34, Armenier R 14083. Konstantinopel, 20 Aralık 1913. 116 PA AA Türkei 183 Band 34, Armenier R 14083, Berlin, 22.02.1914. 117 Türkmen, age. s. 53. 118 BOA, DH, KMS, Dosya: 2-2/5, F: 20-1.

Page 168: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|156|

atanmasını Sultan yapacak, ama müfettişlerin müşavirleri imza sahibi ülkeler tarafından atanacaktır. Bütün memurların atanma yetkisi de bu müşavirlerin elinde olacaktır.119

Sürekli bir şekilde Babıali üzerinde baskı kurmaya bir gerekçesi olsun diye sorunun devamını çözümüne tercih eden Rusya, bu arada bölgeye gön-derdiği ajanlar vasıtasıyla bu kez de Müslüman halkı reformlara karşı kışkırt-maya çalışır.120 Rusya’nın bu kışkırtıcı çabalarına rağmen yürürlüğe giren re-form planının etkisini hemen gösterdiğini barışçı bir sessizliğin hakim oldu-ğunu Alman kaynakları da kaydetmektedir.121

Almanya’nın bu arada sessizce gerçekleştirdiği önemli diğer bir iş de, Osmanlı Devleti ile ordunun eğitimini ve askeri alanda işbirliğini içeren 4 Aralık 1913 tarihli antlaşmadır.122 Fakat Üçlü İtilafa da yanaşmaktadır. Al-manya, Küçük Asya’nı, yani Asya Türkiyesi’ni gündemine alan Üçlü İtilafın şartlar oluştuğunda parçalayıp aralarında böleceklerini gündemlerine aldıkla-rını ve şartlar oluştuğunda parçalayacaklarını görmekte ve bundan kendisine bir pay verilmesini istemektedir.123

Burada dikkat çeken diğer bir husus da, büyük güçlerin temsilde eşitliği gözetmedikleri ve altı vilayetteki nüfusun %80’i Müslümanlardan oluşmasını görmezden geldikleridir.124 Kaynakların çoğu Ermenilerin anılan altı vilayette-ki nüfusunu %17,3 olarak gösterirken,125 bazıları da %20 olarak göstermiştir.126 Ama her halükarda bu vilayetlerdeki Ermeni nüfus Müslümanlarınki ile kıyas-lanamayacak kadar azdır. Öte yandan Ermenilerin en fazla yaşadıkları şehir merkezleri Van ve Harput’ta dahi çoğunluk yüne Müslümanlardadır.127 Buna

119 Bayur, age. C: II, s. 108-111. 120 PA AA Türkei 183 Band 34, Armenier R 14083, Konstantinopel, 27.02.1914. 121 PA AA Türkei 183 Band 34, Armenier R 14083, Erzerum, 24.02.1914. 122 Mühlmann, Carl (2014) İmparatorluğun Sonu 1914, Osmanlı Savaşa Neden ve Nasıl Girdi?

(Çeviri), İstanbul, Timaş Yayınları, s. 27. 123 HHSA, PA XII, 206, Konstantinopel, 28. 01.1913 124 Demografik yapı ile ilgili olarak bakınız: MacCarthy, Justin (1998) Müslümanlar ve Azın-

lıklar (Çeviri), İstanbul, İnkılap Yayınları. 125 Türkmen, age.s. 30. 126 PA AATürkei 183 Band 32, Armenier R 14081,Therapia, 31.07.1923. 127 PA AATürkei 183 Band 32,Armenier R 14081,Therapia, 31.07.1923.

Page 169: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|157|

rağmen büyük güçler, riyasetin ve önemli mevkilerin Ermenilere verilmesini sağlayacak öneriler yapmaktan da geri durmamışlardır. Adalet, jandarma ve polis teşkilatlarının yapısı ve nasıl oluşturulacağı da yine üzerinde bir türlü uzlaşılamayan konulardır.128Bir yandan Ermeniler için nüfuslarıyla orantısız bir şekilde daha fazla yetki ve söz hakkı isterken, diğer yandan özerklik iste-mekten kaçınmalarının nedeni ise, olası bir referandumda, çoğunluk olmaları nedeniyle idarenin Müslümanların eline geçmesinden korktukları içindir.

Burada cevap verilmesi gereken soru; gerekli reformların neden yapıl-madığı ve kimlerin reformların yapılmasına engel olduklarıdır. Görüldüğü gibi, büyük güçler burada da hedef saptırmışlar ve bunun sorumlusu olarak Osmanlı Devleti’ni göstermişlerdir. Almanya’nın İstanbul büyükelçisi Wan-genheim başbakana (Bethmann Hollweg) gönderdiği raporda şu iddialarda bulunmaktadır: “Modern anlamda gerçekten radikal reformlar yapmak konu-sunda Türklerdeki örgütlü yetenek noksanlığı son aylarda öylesine açıkça gün yüzüne çıktı ki, Türklerle Ermeniler arasındaki ilişkiler bundan kaçınılmaz olarak etkilenecektir.129”Osmanlı Devleti’nin örgütlü yetenek noksanlığı belki de en son anılabilecek nedenlerdendir. Reformların yapılmamasının, daha doğrusu yapılamamasının en önemli nedeni büyük güçlerin kendi çıkarlarını Ermenilerin sorunlarının çözümüne öncelemeleridir. Örneğin, süreç boyunca Ermenilere bağımsız devlet olma ümidi vermelerine rağmen, asıl kanaatleri, “büyük ve bağımsız bir Ermenistan’ın kurulmasının günümüz şartlarında bir ütopya olarak kaldığı”130 şeklindedir.

II. BÖLÜM: BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NIN BAŞLAMASI VE ER-

MENİLERİN ENDİŞELİ BEKLEYİŞLERİ Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, Prens Franz Ferdinand’ın Saray

Bosna’da bir Sırp tarafından öldürülmesini bir savaş nedeni sayıp 28 Temmuz 1914’te Sırbistan’a saldırmasıyla Birinci Dünya Savaşı başlar. Rusya, İngiltere ve Fransa Sırbistan’ın yanında savaşa girerken, Almanya ile İtalya Avustur-ya’nın yanında yer alır. Osmanlı Devleti ise şimdilik itibariyle tarafsız kalır.

128 PA AA Türkei 183 Band 33, Armenier R 14082, Band 13, Armenier, Berlin, 01.10.1923. 129 PA AA Türkei 183 Band 28,Armenier R 14077, Pera, 24 Şubat 1913. 130 PA AA Türkei 183 Band 28,Armenier R 14077, Pera, 24 Şubat 1913.

Page 170: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|158|

Savaşa giren Almanya, Rusya’yı güneyden kuşatmak ve gerekirse sal-dırmak hesapları da yapar. Bu amaçla Osmanlı Devleti ile 2 Ağustos 1914’te gizli bir antlaşma imzalanır.131

Rusya’nın Osmanlı Devleti’ni İtilaf Devletleri’nin arasına alma düşün-cesi ve çabalarının olduğunu bilen Almanya, daha erken davranır ve bu ant-laşma ile Rusya’yı boşluğa düşürür.132Bu gelişmelere binaen Osmanlı Devleti 8 Ağustos 1914’te seferberlik ilan eder ve akabinde iki müfettişin görevlerine son verir.

Osmanlı Devleti’nin bir an önce savaşa girmesini isteyen Alman hükü-meti, İstanbul’daki büyükelçisi Wangenheim’a, “Osmanlı Devleti’nin aktif ve güçlü bir şekilde Rusya’ya saldırabilecek bir durumda olup olmadığını” sorar. Mareşal Liman von Sanders ve Enver Paşa ile görüşen Wangenheim, Liman ve Enver’in ağzından, “Osmanlı Devleti’nin bu güçte olduğunu, ancak başarılı bir sonuç almasının Bulgaristan ve Romanya’nın birleşik ordusunun Odessa yönü-ne harekete geçirilmesiyle mümkün olduğunu” belirtir. 133

Ermenilerin tavırları her iki cephe için de hayati derecede önem arz et-tiğinden, her biri onları kendi safına kazandırmaya çalışır. Ermenilerin İtilaf Devletlerinden yana tavır almaları durumunda Rusya’yı güneyde sıkıştırma-nın istenen düzeyde olamayacağını bilen Almanya, Ermenileri ikna etmek için adeta seferber olur. Bir din adamı olmasına rağmen daha çok Alman-Ermeni siyasi-dini ilişkileri ile uğraşan ve ülkesinin Ermeni politikasının mimarı de-nebilecek kadar etkili bir şahsiyet olan Johannes Lepsius da harekete geçer. Ermeni Patriği, Taşnaksutyun parti yönetimi134 ve İstanbul’daki Ermeni ileri gelenleri ile görüşmesi için Dr. Liparit’i görevlendirir. Dr. Liparit, Osmanlı Devleti’nin yanında yer almalarını, ordunun zaferi için güçlerini seferber et-melerini ve çıkarlarının da bunu gerektirdiğini Ermenilere anlatır.135

131 PA AA, Die deutschen Dokumente zum Kriegsausbruch, Nr. 726; Mühlmann, s. 84; PA AA

Türkei 183 Band 36 Armenier R 14085, Nr. 406. Therapia, 02.08.1914. 132 Bakınız: Mühlmann, Carl (1929) Deutschland und die Türkei, 1913-1914: die Berufung der

Deutschen Militärmission nach der Turkei, 1913, das deutsch-türkische Bündnis, 1914, und der Eintritt der Türkei in den Weltkreig, W. Rotschild Verlag (Aynı eser İstanbul’da 2014’te Timaş Yayınları tarafından Türkçeye çevrildi.)

133 PA AA Türkei 183 Band 36, Armenier R 14085 Nr. 407. Therapia, 02.08.1914. 134 PA AATürkei 183 Band 36, Armenier R 14085 Konstantinopel, 24.12.1914. (Gust, age. s.

191-192) 135 PA AA Türkei 183 Band 36, Armenier R 14085, Armenier, Nr. 2408. Potsdam, 22.12.1914.

Page 171: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|159|

Geçen 40 küsur yıl boyunca kışkırtılmalarına rağmen Ermenilerin kay-da değer bir kısmının hala Osmanlı Devleti’ne karşı isyana ikna edilemediğini Wangenheim raporuna şöyle yansıtmıştır: “Patrik, genelde her zeki Ermeninin Türk egemenliğinde kalmak istediğini bildirmekte ve ilgili bölgelerin yabancı bir devletin egemenliği altına girmesi düşüncesini kendisi de reddetmektedir. Fakat Doğu Anadolu’da planlanan reformlarda yasa önünde eşitlik, can ve mal gü-venliğinin sağlanması gibi konuların da mutlaka olması gerektiğini belirtmek-tedir.”136

Wangenheim diğer bir raporda ise şöyle der: “Küçük Asya’daki çıkarla-rımızın savunulmasında yerli Ermeni unsurların bizim arkamızda olması bü-yük önem kazanacaktır.”137

Almanya’nın bu ikna çalışmalarına karşılık İtilaf Devletleri de Ermeni-leri kazanmak için yaptıkları yoğun propagandalara rağmen başarılı olamaz-lar. Çünkü İtilaf Devletlerinin de yoğun faaliyetleri var. Örneğin, “Alman-ya’nın savaşta zaferle çıkması halinde Ermenileri Anadolu’dan çıkaracağı”138 yönündeki propagandaları etkili olur.

Ermeniler ise bu iki tarafın çatışmasından kendisine bir çıkış yolu, da-ha doğrusu bir devlet elde etmek çabasındadır. İtilaf Devletlerinin vaatlerini önemli ve ikna edici bulurlar.139

Savaş başladığında, Patrikten Taşnak gibi örgütlere kadar Ermeniler Osmanlı Devleti’nin yanında olduklarına dair açıklamalar yaparlar, ama bu açıklamalar sadece gerçek niyetlerini gizlemek içindir.140Aslında “Dünya Er-menilerinin büyük bir kısmı İttifak Devletlerini değil, İtilaf Devletlerini destek-lemektedir.”141Ermeniler kurtarıcılarına karşı adeta bir minnet borcu ile bölge-deki gelişmeleri İtilaf Devletlerine rapor etmekten de geri durmazlar.142Ermeni

136 PA AA, Türkei 183 Band 36, Armenier R 14085, Armenier, Konstantinopel, 29.12.1914.

(Gust, age. s. 193) 137 Gust, age. s. 189. 138 PA AA Türkei 183 Band 36,Armenier R 14085, Konstantinopel, 04.01.1914. 139 Gust, age. s. 185. 140 Uras, age. s. 593; Lewy, age. s. 150. 141 Lewy, age. s. 149; Hovannisian, Richard G. (1967) Armenia on the Road to Independence,

1918 Hardcover– September 1, s. 42. 142 Sarınay, Yusuf (2012) 24 Nisan 1915’te Ne Oldu? Ermeni Sevk ve İskânının Perde Arkası,

İstanbul, İdeal Yayınları, s. 163.

Page 172: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|160|

tarihçilerden Dadrian da “Ermeni Cemaatinin çoğunun Türklerin bozguna uğrayıp hâkimiyetlerini yitirmelerini istediklerini”143açıkça ifade etmektedir.

Ermenilerin son zamanlardaki silahlanmaları raporlara geçecek kadar dikkat çekicidir. Almanya’nın Trabzon’daki konsolosluğu, Ermeni Taşnak Komitesinin iç bölgelere doğru bir silah sevkiyatı, silahlandırma çalışması yaptığını bildirmektedir.144

1914’ün Eylül ayı Ermeniler için oldukça heyecanlı, yoğun ve hareketli geçer. Gönüllü birliklerin oluşturulması kararlaştırılır.145 Okulunu bırakan öğrenciler de dâhil, bu birliklere katılım yoğun olur.146

1912-13 Balkan Savaşları esnasında gönüllü olarak Bulgarların safında Osmanlı Devleti’ne karşı savaşa girmiş bulunan Antranik Paşa’nın Kafkaslar’a geçtiği ve yine gönüllü birlikler oluşturduğu gözlemlenmektedir.147Rusların da desteğiyle silahlanmaya hız veren Ermeniler artık gruplar halinde dolaşmaya başlarlar.148Yine bu ayda Van’a gelen Rus mareşallerinden Loris Melko’nun oğlu Ermenilere, “Osmanlı Devleti Savaşa girmedikçe sizler de isyana kalkış-mayın” talimatını verir.149 Hakeza Ermeni aydınları da Osmanlı Devleti savaşa girinceye kadar harekete geçmeme yönünde karar alırlar.150

Öte yandan Almanya’nın da Osmanlı Devleti’nin kendi yanında bir an önce savaşa girmesi için yoğun çaba sarf ettiği görülmektedir. Çünkü hem İngiltere’nin ilerleyişini kırabilmek ve hem de Rusya’ya yeni cepheler açmak için biricik seçenek Osmanlı Devletinin savaşa girmesidir.151

Bunun altyapısı da zaten 2 Ağustos 1914’te yapılan gizli antlaşma ile oluşturulmuş bulunmaktadır. Kendi çıkarlarını İttifak Devletlerinin yanında bulunmakta gören Osmanlı Devleti 14 Kasım 1914’te savaşa girer.

143 Lewy, age. s. 150. (Dadrian, The secret Young-Turk Ittihadist Conference, s. 188.) 144 PA AA, Türkei 183 Band 35,Armenier R 14084, Trabzon, 13 Mart 1914. 145 Çelebyan, age. s. 170. 146 Çelebyan, age. s. 170-171. 147 Çelebyan, age. s. 172. 148 KG. ED, s. 201 149 Arşiv Belgeleriyle Ermeni Faaliyetleri (ABEF) (2005), C: I, Ankara, Genelkurmay Basımevi,

s. 29. 150 ABEF, C: I, s. 35. 151 PA AA, R 22402, 07.09.1914.

Page 173: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|161|

Başta Babıali olmak üzere İttifak Devletlerinin en büyük endişesi, Er-menilerin nasıl bir duruş sergileyecekleridir. Bunun içindir ki, savaşın başla-masından sonra da gerek Almanya ve gerekse Babıali Ermenilerin Rusya’ya meyletmelerine engel olmaya çalışmışlardır. Ancak Wangenheim’ın raporuna göre, Ermeniler, “II. Abdülhamid ‘in Almanya yanlısı bir politika izlemesinden dolayı Almanya’ya da güvenmemektedir.”152 Wangenheim aynı raporu şu cümlelerle bitirmektedir:

“Patrik aracılığı ile Ermeni halkına Almanları sevdirmek olanaksız gibi görünüyor. Çünkü “Ramgavar” partisi bunun için uygun bir parti organına sahip değil. Ancak belki diğer partilerin yayın organları çıkarlarımız için kaza-nılabilir. Elle tutulur somut girişimlerde bulunduktan ve sonuç aldıktan sonra bu konuya yeniden değineceğim.”153

Wangenheim, “fırtına öncesi sessizlik” diyebileceğimiz 7 Mart 1915’teki raporda da şunlara değinmektedir:

“Almanların Türklerle olan dostluğu kendiliğinden Ermeniler tarafından düşmanlık olarak görülüyor. Buradaki Ermenilerle yaptığım tüm açık yürekli sohbetlerimde, Almanların Ermenilere duyduğu yeni ‘sempati’nin tüm delilleri-nin ‘istenilen etkiyi’ yaratmadığını gözlemledim. Niyetimiz galiba çok fazla belliydi ve kullanılan yöntemlerde çok hızlı bir manevra oldu ki, bu da kaçınıl-maz olarak güvensizlik doğurdu. Ben de burada bulunduğum süre içerisinde Ermenilerin güvensizliklerini dostane yollarla ve özel ilişkilerimden hareketle yıkmaya çalıştım. İster Ermeni tarafının zafer kazanmalarında olsun ve ister sivil Ermenilerin İngiliz topçusu tarafından öldürülmesi nedeniyle Ermeni kili-sesinin düzenlediği cenaze töreninde olsun topluluğa hitap etme fırsatını yaka-ladığımda, bunu değerlendirdim. Hastanelerde yatan yaralılar vs. için bağış topladım ve fırsat buldukça yanlarına gittim. Sonuçta anladım ki, bu küçük damlalar güvensizliğin o kızgın taşı üzerinde buharlaşıp gidiyor.

Bir başka soru da, Almanya’nın Ermenilerin dostluğunu kazanmaya ih-tiyacının olup olmadığıdır.”154

Dikkat edilirse, Ermenilerin kimlerin safında yer alacaklarına dair dışa-rıya renk vermeyişleri, Almanları ciddi olarak endişelendirmiştir. Fakat Wan-genheim’in Adana’dan bildirdiği rapora göre, “… Kesin olan şu ki, savaş gemi-

152 PA AA Türkei 183 Band 33, Armenier R 14085, Pera, 04.01.1915. 153 PA AA Türkei 183 Band 33, Armenier R 14085, Pera, 04.01.1915. 154 Gust, age. s. 197. Botschaft Konstantinopel, İskenderun, 07 Mart 1915.

Page 174: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|162|

lerinin görünmesi ve saldırıya geçmeleri genelde buradaki Hristiyanların çoğun-luğu ve özelde Ermeniler tarafından sevinçle karşılanıyor. İngilizler ya da Fran-sızlar karaya çıkmayı başarırlarsa, buradaki tüm Hristiyanlar bunu coşkuyla karşılayacaktır.”155

İtilaf Devletlerinin Şubat 1915’te denizden başlattıkları saldırılar artarak devam ederken, Ermeniler de Zeytun başta olmak üzere birçok yerde saldırıla-ra başlarlar.18 Nisan 1915’te İngiliz ve Fransız kuvvetlerinin Çanakkale’de saldırıya geçmeleriyle birlikte iç güvenlik tamamen tehlikeye girer. Çünkü büyük ümitlere kapılan Ermeniler, kendilerince ayaklarına kadar gelen bu altın fırsatı değerlendirmek istiyorlar. Bu amaçla on binlerce Ermeni soluğu düşman kuvvetlerinin safında almışlar ve hem savaşçı ve hem de kurye olarak Osmanlı Devleti’ne karşı savaşa girmişlerdir. İngiliz ve Fransız güçlerinin Ça-nakkale’yi vurdukları esnada on binlerce Ermeni Ruslarla birlikte ve aynı za-manda onlara kuryelik de yaparak şehirleri işgale başlamışlardır. Anadolu’nun dört bir yanında meskûn olan Ermenilerden bir kısmı şiddetten kaçınsa bile, diğerlerinin gerçekleştirdikleri şiddet ve terör eylemleri de hem kamuoyunda büyük bir öfke ve infiale yol açmış ve hem de devleti daha etkin önlemler al-maya zorlamıştır.

Ermenilerin sadece Anadolu’da değil, yaşadıkları Balkanlar ve Kafkas-lar’da da oldukça aktif oldukları ve Taşnak ve Hınçak komitelerinin Ermenile-ri Rusların safında gönüllü olarak savaşmaya ikna etmek için seferber oldukla-rı görülmektedir. Almanya Büyükelçisinin bir ajana dayanarak hazırladığı 17 Haziran 1915 tarihli rapor da bunu doğrulamaktadır. Anılan rapora göre, Mart 1915 tarihine kadar 2000 Ermeni bu çalışmalarla Rus ordusuna katılmış-tır.156 Kiliseler de gönüllü toplamada aktif rol oynamıştır. Yine aynı rapora göre, Bükreş’teki Ermeni Kilisesi’nin papazı da 70 gönüllüyü Rusya’nın safla-rına göndermiştir.

Ve 24 Nisan 1915’te çıkarılan bir genelge ile Taşnak, Hınçak ve diğer komite ve dernekleri kapatılır, belgelerine el konur, sorumlular tutuklanır ve sakıncalı görülenler uygun yerlerde tutulurlar.157

Fakat savaşın giderek şiddetlenmesi ve buna paralel olarak Ermenilerin ülke geneline yaydıkları terör eylemleri daha etkin önlemler almayı zorunlu

155 Gust, age. s. 199. Botschaft Konstantinopel, Adana, 13 Mart 1915. 156 PAA AA, Türkei, 183 Band 37, Armenier R 14086, Pera, 17 Haziran 1915. 157 Sarınay, age. s. 186. Ohandjanian, age. s. 89.

Page 175: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|163|

kılar.158 Ve 27 Mayıs 1915’te “Tehcir Yasası” olarak bilinen, "Vakt-i seferde icraat-ı hükümete karşı gelenler için cihet-i askeriyyece ittihaz olunacak tedabir hakkında" kanun-ı muvakkat kabul edilerek yürürlüğe konması hakkında ka-nun” çıkarılır.159 Meclis-i Vükela tarafından alınan bu kararda, “düşmanla işbirliği yapan, masum halkı katleden ve isyan çıkarma gibi zararlı hareketlerde bulunan Ermenilerin Musul, Zor, Halep ve Suriye'nin bazı bölgelerine sev-ki”160gibi önlemler yer almaktadır.

Yasanın maddeleri şöyledir: 1) Ordu, kolordu ve tümen komutanları ve bunların vekilleri ve ba-

ğımsız bölge komutanları sevk esnasında halk tarafından herhangi bir şekilde hükümet emirlerine, yurt savunmasına, mevcut düze-ne ve güvenlik işlerine karşı gelenleri, direnenleri ve silahla saldı-ranları derhal askeri kuvvetlerle bastırmak ve bu saldırı ve diren-meleri kökünden yok etmekle yetkili ve yükümlüdür.

2) Ordu ve bağımsız kolordu ve tümen komutanları, askeri nedenlere dayanan, casusluk ve hainliklerini hissettikleri bölge halkını, tek tek veya toplu olarak memleketin diğer bölgelerine gönderilebilir-ler ve oralarda oturtabilirler.

3) Bu kanun yayınlandığı tarihten itibaren geçerlidir.161 İlk başta bu hükümler çerçevesinde hareket edilir ve suça bulaşmayan-

lara karışılmaz. Örneğin, “Rus hududuna yakın olması dolayısıyla Erzurum'da bulunan Ermenilerin oradan gönderilmeleri ve Diyarbakır, Harput, Sivas Er-menilerinin ihracına lüzum görülmez.”162

Fakat birçok cephede süren savaş ve olayların giderek artmasının önüne geçilememesi gibi nedenlerden dolayı suça bulaşmayanlar da yerlerinden edi-lirler.

Ancak o zamanki şartlar incelendiğinde, kamu güvenliğini yeniden sağ-lamak ve tarafların birbirilerini boğazlamalarının önüne geçmek için en uygun seçeneğin sadece Ermenilerin güvenli bölgelere nakli olduğu görülür. Aksi

158 ATBD (Askeri Tarih Belgeleri Dergisi), Aralık 1982, Sayı 81, belge 1830. 159 YHB, TDT, c. 3, ks. 3, s.37, 40.Takvim-i Vakayi, Nr. 2189, 1 Haziran 1915. Sarınay, age. s.

208. 160 BOA. Meclis-i Vükelâ Mazbatası, 198/163. 161 BOA. DH. SFR, nr. 53/152 162 BOA. DH. SFR, nr.53/129.

Page 176: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|164|

halde, bütün gücünü cephelere yığmış bulunan devletin o günkü şartlarda bir Türk-Ermeni iç savaşını önlemesi mümkün görülmüyordu.

Ki Ermenistan’ın ilk başbakanı olan Hovhannes Katschaznouni de sevk ve iskân yasasını bu nedenlerden dolayı olumlu olarak karşılayanlardandır. Katschaznouni, Taşnak Partisi’nin 1923’te Budapeşte’de düzenlediği kongre-sindeki konuşmasında, Osmanlı Devleti’nin tehcir kararının kaçınılmaz oldu-ğu düşüncesini dile getirir.163

Türklerin bu süreçte sistematik bir şekilde Ermenileri imha ettikleri yö-nünde her ne kadar ısrarlı iddialar ileriye sürülse bile, bu iddiaları ispatlayacak delillere rastlanmamaktadır. Bizim de eldeki belgelerden ve yaşanan olayların akışından çıkardığımız sonuç, amacın bir yandan Ermenilerin şerrinden ko-runmak ve diğer yandan Ermenilerin olası kıyımlara maruz kalmalarının önüne geçmek olduğudur. Guenter Lewy’e göre de, “mevcut delillerin hiçbiri fiziksel bir yok etme planına gönderme yapmamaktadır.”164

İtilaf devletleri, Ermenilerin kendi saflarında karar kılmalarını büyük bir memnuniyetle karşılarlar. Ki bu sevinci daha sonra Daily Chronicle gaze-tesi de 23 Eylül 1915 tarihli sayısında Ermenilerden, “Bizim Yedinci Müttefi-kimiz” başlıklı bir yazı ile paylaşacaktır.165

Ermenilerin saldırı ve isyanları Osmanlı Devleti tarafından karşılık bu-lunca, İtilaf Devletleri (Fransa, İngiltere ve Rusya) hemen karalama kampan-yasına girişip, gerçekleri tersyüz eden şu açıklamayı yaparlar: “Ermenistan’da yaşayan Kürt ve Türk ahalisi yaklaşık bir aydan beri Osmanlı askerlerinin göz yumması ve sıkça desteğiyle Ermenilere yönelik kitlesel katliamlar yapıyor. Bu türden kitle katliamları Nisan ortalarında Erzurum, Tercan, Eğin, Bitlis, Muş, Sason, Zeytun ve tüm Çukurova’da oldu. Van çevresindeki, tahminen yüz kö-yün tüm sakinleri öldürüldü. Aynı zamanda Osmanlı Hükümeti İstanbul’daki savunmasız Ermeni halkına karşı vahşice davrandı. Müttefik Hükümetleri, insanlığa ve demokrasiye karşı Türkiye’nin bu yeni cinayetten Türk Hükümeti-nin tüm üyelerini ve bu kitle katliamlarına katılan memurlarını şahsen sorum-lu tuttuklarını ilan ederler.”166

163 Daha geniş bilgi için bakınız: Katschaznouni, Hovhannes (2008) Für Die Daschnakzutjun

Gibt Es Nichts Mehr Zu Tun, İstanbul, İTO Yayınları. 164 Lewy, s. 243. 165 PA AA Türkei 183 Band 38, Armenier R 14087. Daily Chronicle, 23.09.1915. 166 Gust, age. s. 252.

Page 177: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|165|

Oysa gerçek böyle değil ve bu açıklamanın yapıldığı tarihte İngiltere ve Fransa güçleri Çanakkale Boğazı’ndan saldırıya geçmişler ve durdurulamadık-ları takdirde hedeflerinde İstanbul var. Diğer yandan on binlerce Osmanlı Ermenisi gönüllü olarak Ruslara katılmış ve bazı bölgeleri işgal etmişlerdir. Yine Anadolu’nun birçok yerinde Müslümanlar Ermeni çetelerinin beklen-medik saldırılarına maruz kalmaktadırlar. Ermenilerin hem Rusların yanında savaşmaları ve hem de Ruslara kuryelik yapmaları Müslümanlarda doğal ola-rak bir arkadan vurulma ve ihanete uğrama duygusu oluşturmuş ve bu da doğal olarak bütün Ermenileri potansiyel tehlike olarak görmelerine yol aç-mıştır. İtilaf Devletlerinin Osmanlı’nın içindeki Ermenilere olan para ve silah yardımı savaş esnasında da devam etmiştir. Örneğin, Oltu, Sarıkamış, Kağız-man, Erzurum, Pasinler, Van ve Bitlis gibi yerlerde Ermenilere Rusya tarafın-dan silah dağıtılmıştır.167

Ruslar 15 Şubat 1916’da Erzurum’u, 20 Şubatta Muş’u,18 Nisan’da Trabzon’u, 16 Temmuzda Bayburt’u ve 20 Temmuzda Erzincan’ı aldıklarında, saflarında Ermeniler de var. Ve aynı yılın Ağustos ayının sonuna gelindiğinde, bütün bir Ermenistan platosu Rus-Ermeni birlikleri tarafından işgal edilmiş bulunmaktadır.168

Türklerin tepkileri ve aldıkları kararlar değerlendirilirken, bütün bu olaylar da göz önünde bulundurulmalıdır. Ermenilerin sergiledikleri bütün olumsuzluklara rağmen, başta tehcir kararı olmak üzere daha sonra yaşanan trajedinin Türklerin geneli tarafından da asla tasvip edilmediğini, bu yaşanan-ları içlerine sindiremediklerini ve hatta bundan derin bir vicdan azabı duy-duklarını yabancı kaynaklar da belirtmektedir.

Trabzon Konsolosu Bergfeld, 9 Temmuz 1915 tarihli raporunda şunları yazmaktadır: “Türkler, Hıristiyanlara önyargısız davrandıklarını ispat ettiler, ama Hıristiyanlar bu davranışı kötü bir şekilde ödüllendirdiler. Onlar Türklere karşı duydukları nefreti ve Üçlü İtilafa, bilhassa Rusya’ya duydukları sempatiyi gizlemediler. Çanakkale, İstanbul ve Erzurum’un düştüğü, Rusların Midia’ya indirme yaptıkları ve hatta Sultan’ın Rusya’ya kaçtığı yolunda burada dolaşan saçma-sapan dedikoduları da bunlar çıkardılar. Daha sonra Jön Türklerin sistemine ve bu sistemin liderlerine karşı planlanan komplo ortaya çıkarıldı ve Ermenilerin Van vilayetinde çıkardıkları isyan ile Ermeniler tarafından Türki-

167 ABEF, s. 98-99. 168 Ohandjanian, age. s. 124.

Page 178: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|166|

ye’nin diğer bölgelerinde çıkarılan karışıklıklar baş gösterdi. Muhtemelen bu olaylar Babıali’nin Ermenilere karşı olağanüstü tedbirler almasına sebep ol-du.”169

Alman Konsolosu Büge’nin 11 Temmuz 1915 tarihli raporundan: “Ben Ermenilerin tehcir edilmesinin Anadolu Türklerine bile çok ağır

geldiğini söyleyebilirim. Ki, şimdi onlar asla olmadığı kadar zenginleşme imkânına sahip oldukları halde, buna niyetlenmediler, eline verilen bu fırsat, onları tiksindiriyor. Bununla kirlenmek istemiyorlar. Ermenilere karşı alınan anlamsız tedbirler konusunda şaşkınlar ve bunda Alman Hükümetinin payı olduğunu düşünüyorlar. (…) Türkler, hiçbir çıkarları da olmadığı halde kendi memurlarının istemeyerek de olsa bu uygulamalara karşı sessiz kaldıklarını gördükçe çıldırıyorlar. Onlar bir adım daha ileri gidip, bunun kendi hükümetle-rinin işi olmadığın ve Almanya’daki iktidar sahiplerinin isteklerini uyguladığını söylüyorlar.” 170

İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Türkleri ne derecede temsil ettiği, ya-bancıların da cevabını aradıkları bir soru olmuştur. Çünkü İTC’nin (İttihat Terakki Cemiyeti) zaman zaman çıkarcı, istismarcı ve baskıcı özellikleri ile ilkesiz politikalarını Türklerin genel duruşu ile bağdaştıramamışlardır.

Bergfeld, raporlarının birinde bu konuya şöyle değinmiştir. “Kendi dü-şünceleri hakkında bir delil gösteremeyeceğini, ama buna rağmen Ermenilere yapılan bu davranışların arkasındaki gücün Jön Türk Komitesi olduğundan şüphelendiğini (…) ve Jön Türklerin yerel komitelerinin Ermenilerin sürülmesi sırasında onların mallarını gasp ederek kendilerine çıkar sağladıklarını,” be-lirtmektedir.

Bergfeld, aynı raporda Türkler hakkında ise şunları yazmaktadır: “Bir bütün olarak değerlendirildiğinde, Türk nüfusun şerefi gereği, birçok

Türkün kadın ve çocukların sürülmesini istemediklerini belirtmek gerekir. Di-ğer taraftan da bu olaylar esnasında Ermenilerin çok az benimsenecek bir ka-rakter sergilediklerine dikkati çekmek gerekir. Burada kalmalarının sağlanması için resmen müdahale edilmesini ilk önce isteyenler din adamları oldu. Cema-atlerinin tam da kendilerine ihtiyacı olduğu bu sıkıntılı dönemde onların ya-nında olmaları gerektiği düşüncesi din adamlarının aklına bile gelmedi.”171

169 Gust, age. s. 301. 170 Gust, age. s. 309. 171 PA AA Türkei 183 Band 37, Armenier R 14086, Trabzon, 29 Temmuz 1915.

Page 179: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|167|

Fakat Türklerin bu insani duruşlarını mümkün olduğunca dikkatlerden uzak tutan İtilaf Devletleri, bir yandan Türkleri ve diğer yandan birbirilerini suçlamaktan da geri kalmamışlardır. Bunun da nedeni kendi suç ortaklıklarını örtbas etmeye yöneliktir.

Avusturya arşivinde tehcirin nedenlerinden birisi olarak, “Türklerin Ermenileri can sıkıcı bir ekonomik rakip olarak gördükleri”172 gibi iddialar içe-ren belgeler de var. Ancak Osmanlı Devleti’ndeki pratik uygulamalar bu tür iddiaları yalanlamaktadır. Çünkü Osmanlı ekonomisinde; üretim, ithalat, ihracat ve kısaca sermaye büyük ölçüde gayri Müslimlerin elindedir ve devlet vatandaşlarının gayri Müslim olmalarından dolayı ticari faaliyetlerini olumsuz etkileyecek hiçbir girişimde bulunmamıştır. Bu ve benzer iddiaların gerçekler-le bağdaşmadığına dair belgeleri de yine aynı arşivde okumak mümkündür. Örneğin, Avusturya arşivindeki raporların birinde, 1766 yılında Viyana’da ticaret yapan Osmanlı vatandaşları hangi işleri yaptıklarının yanı sıra bir de isimleri, dini ve milliyetleriyle birlikte tanıtılmaktadır. Raporda, kısa biyogra-fisi yer alan 134 işadamından, “13’ü Türk – Müslüman, 18’i Yahudi, 21’i Er-meni ve 82’si Yunan- Rum”173olarak kaydedilmiştir.

A. BÜYÜK GÜÇLERİN TEHCİR OLAYINA BAKIŞLARI VE KAR-

ŞILIKLI SUÇLAMALAR Sadaret’ten Dâhiliye, Hariciye ve Maliye Bakanlıklarına yazılan yazıda

sevk ve iskân ile ilgili önlemler şöyle sıralanır: a) Ermeniler kendilerine tahsis edilen bölgelere can ve mal güvenlikleri

sağlanarak rahat bir şekilde nakledilecektir. b) Yeni evlerine yerleştirilinceye kadar iaşeleri Muhacirin ödeneğinden

karşılanacaktır. c) Eski mali durumlarına uygun olarak kendilerine emlak ve arazi ve-

rilecektir. d) Muhtaç olanlar için hükümet tarafından mesken inşa olunacak,

çiftçi ve ziraat erbabına tohumluk, alet ve edevat temin edilecektir.

172 HHSTA, PA ZII 209. Yeniköy, 31 Ağustos 1915. Nr. 71 P-B. 173 HHSTA Türkei V, Karton 27.

Page 180: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|168|

e) Geride bıraktıkları taşınır malları kendilerine ulaştırılacak, taşın-maz malları tespit ve kıymetleri takrir edildikten sonra buralara yerleştirilecek olan Müslüman göçmenlere tevzi edilecektir. Bu göç-menlerin ihtisasları dışında kalan zeytinlik, dutluk, bağ ve portakal-lıklarla, dükkân, han, fabrika ve depo gibi gelir getiren yerler, açık arttırma ile satılacak veya kiraya verilecek ve bedelleri sahiplerine ödenmek üzere mal sandıklarınca emanete kaydedilecektir.

f) Bütün bu konular özel komisyonlarca yürütülecek ve bu hususta bir talimatname hazırlanacaktır.174

Yayınlanan genelgelerde de görüldüğü gibi, tehcir sadece suçlularla sı-nırlı tutulmuştur. Fakat buna rağmen büyük güçlerin endişelenmeleri üzerine Babıali, tehcirin sadece suçlularla sınırlı olacağının teminatını da verir. Devle-tin bu konudaki hassasiyeti Almanya’nın belgelerine de yansımıştır. Alman-ya’nın Trabzon Konsolosluğunun raporundan konu ile ilgili bir bölüm:

“… Osmanlı Devletinin savaşa girmesi Ermeniler arasında bir tedirginli-ğe yol açtı. Bölgedeki Hristiyanlara yönelik herhangi bir olumsuzluk görülme-mekle birlikte, Trabzon valisi ile yaptığımız sohbet esnasında bölgedeki Hristi-yanların güvenlik konusunu gündeme getirdim. Vali bana, “herhangi bir eyle-me katılmayanlara kendilerinin de bir şey yapmayacaklarını” söyledi. Ve bu arada İçişleri Bakanı Talat Bey’in konu ile ilgili olarak gönderdiği genelgeyi gösterdi. Talat Bey, yetkililerden Ermenilerin güvenliği ile ilgili olarak gerekli hassasiyeti göstermelerini rica ediyor ve Ermenilere de resmi makamların özel himayesine güvenmelerini tavsiye ediyordu.

Gerçekten buradaki Hristiyanlar önce buradaki geniş çaplı güvenlikten memnun oldular. Ermenilerin evlerinde yapılan birkaç mecburi arama, bizzat Ermenilerin de bana söyledikleri gibi, onlara büyük bir saygı gösterilerek yapıl-mıştır. Özellikle Rusya’daki Ermeni çetelerinin sahil boyunca sadece Türklere karşı değil, Rusya’daki Müslümanlara karşı da en ağır saldırıları yaptıkları bir esnada, buradaki bu dikkat daha bir takdire şayan oluyor. Ermenilerden kaçan binlerce Müslüman buraya geldi ve bunların büyük bir bölümü araçlarla iç kesimlere götürüldüler. Onların çektiği acılar, Müslüman olmayanların da Rusya’daki Ermenilere karşı olumsuz duygular beslemesine yeterlidir.

174 BA, BEO, nr. 327/758.

Page 181: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|169|

Türkler Hristiyanlara karşı önyargısız olduklarını ispatladılar, ama Hristiyanlar bu davranışı kötü bir şekilde değerlendirdiler. Onlar Türklere karşı duydukları nefreti ve Üçlü İtilafa ve bilhassa Rusya’ya duydukları sempatiyi gizlemediler. Çanakkale, İstanbul ve Erzurum’un düştüğü, Rusların Midia’ya indirme yaptıkları ve hatta Sultan’ın Bursa’ya kaçtığı yolunda burada dolaşan saçma sapan dedikoduları da bunlar (Ermeniler) çıkardılar.

Daha sonra Jön Türklerin sistemine ve bu sistemin liderlerine karşı plan-lanan komplo ortaya çıkarıldı ve Ermenilerin Van vilayetinde çıkardıkları isyan ile Ermeniler tarafından Türkiye’nin diğer bölgelerinde çıkarılan karışıklıklar baş gösterdi. Muhtemelen bu olaylar Babıali’nin Ermenilere karşı olağanüstü tedbirler almasına sebep oldu.”175

Görüldüğü gibi, Ermenilerin yer yer şiddet ve terör eylemlerine giriş-meleri sonucu, sadece suçluların tehcir edilmesi amacıyla çıkarılan yasa da genişletilerek uygulanmıştır.

O şartlar dikkate alındığında, suçlu ile suçsuzları birbirinden ayırt et-menin artık neredeyse imkânsız hale geldiği de görülecektir. Ermenilerin İtilaf güçlerinin saflarında yer almaları, onlara gözcülük yapmaları, bazı yerleri Rus-larla birlikte işgal etmeleri ve yurt genelinde terör eylemleri gerçekleştirmeleri bütün Ermenileri potansiyel bir tehlike konumuna getirmiştir. Öyle ki, devlet ricali dahi zaman zaman hedef alınmıştır. 1905 yılında II. Abdülhamid’i hedef alan bir suikast eylemi gerçekleştirilmiş, 1915 yılında da Talat Bey’e yönelik bir suikast planı yapılmıştır. Nitekim Talat Bey’e suikast hazırlığı içinde ol-dukları iddiasıyla yakalanan 20 Hınçak militanı yakalanıp idam edilmiştir.

Daha açık bir dil ile ifade etmek gerekirse, bazı Ermenilerin isyanı ve bazı Ermenilerin ise isyandan da öte, düşmanın saflarında yer almakla vatana ihanetleri söz konusudur. Devletin bu esnada yapmaya çalıştığı; bu isyanı bas-tırmak ve ihanet edenleri cezalandırmak için gerekli önlemleri almak olmuş-tur. Bu önemlerin en önemlisi Ermenilerin daha güvenli bölgelere göç ettiril-meleri olmuştur. İşte Osmanlı kaynaklarında da görüldüğü gibi, Ermeniler bu esnada ciddi bir zayiat vermiştir. Bu zayiatın bir kısmı kimi yetkililerin ihmal ve kasıtları yüzünden meydana gelmiştir. Ki daha sonra bunlardan bazıları yargılanıp cezalandırılmıştır. Yine Osmanlı kaynaklarında da belirtildiği gibi, diğer kayıplar da hastalık, yorgunluk, kötü kış şartları ve çete saldırıları sonu-cu meydana gelmiştir. Burada asıl sorgulanması gereken husus, Osmanlı Dev-

175 PA AA Türkei 183 Band 37, Armenier R 14086, Trabzon, 9 Temmuz 1915.

Page 182: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|170|

leti’nin aldığı önlemlerin yeterli olup olmadığı ve meydana gelen kayıpların ne kadarının ihmal ve kasıttan kaynaklandığıdır. Çünkü tehcir esnasında bütün şiddetiyle devam eden bir savaşın olduğunu ve Osmanlı Devleti bütün imkân-larını bu cephelere seferber etmek zorunda kaldığını da unutmamak gerekir. Yine kaynaklardan da görüldüğü gibi, Osmanlı Devleti Ermenilerin gıda, giye-cek, sağlık ve yol güvenliği gibi ihtiyaçlarını karşılamak için gerekli talimatı vermiş, ama bunların hepsini gerçekleştirmeye muvaffak olamamıştır. Ve maalesef on binlerce Ermeni çok trajik bir şekilde yaşamını yitirmiştir.

Tehcir esnasında ne kadar Ermeninin yaşamını yitirdiği de hala önemli tartışma konularından biridir. Tarihçilerin tehcir esnasındaki ölümler hak-kında verdikleri rakamlar arasındaki fark da dikkate değerdir. Yusuf Halaçoğ-lu tehcir esnasında ölenlerin sayısını 56.612 olarak176 gösterirken, Sarkis Kara-jian bu sayıyı 2.070.037 olarak kaydetmiştir.177

Tarihçilerin birbirinden farklı rakamlar vermelerinin iki önemli nedeni var. Biri, bazılarının meseleye siyasi olarak yaklaşmaları ve diğeri de kendileri açısından güvenilir buldukları bilgi ve belgelerden çıkardıkları sonuçlar.

Diğer tarihçilerden bazıları bu sayıyı 300.000,178 600.000179 ve 1.000.000180 olarak göstermektedir.

Sahnede fazla görünmemekle birlikte Ermeni Sorununu kendi siyasi emellerine alet eden ülkelerden biri de Amerika Birleşik Devletleri’dir. Anado-lu’da kurduğu çok sayıdaki okul ve misyonerleri aracılığıyla Ermeniler üzerin-de etkili ve gerek gördükçe tıpkı diğer ülkeler gibi sorunu kendi siyasi çıkarla-rına alet etmekten geri durmamıştır. 1913-16 yılları arasında büyükelçi sıfatıy-la İstanbul’da bulunan Henry Morgenthau tehcirin meydana geldiği yerlerde

176 Halaçoğlu, Yusuf (2002), Facts on the Relocation of Armenians 1914-1918, Ankara, Tur-

kish Historical Society, s. 104. 177 Karajian, Sarkis (1972) ‘An Inquiry into the Statistics of the Turkish Genocide of the

Armeniens 1915-1918’, Armenian Review 25, s. 6. 178 Gürün, Kamuran (1985) The Armenian File; The Myth of Innocence Exposed. London,

Weidenfeld and Nicolson, s. 219. 179 McCharty. Justin / McCharty, Carolyn (1989) Turks and Armenians: A Manual on the

Armenian Question. Washington, D.C.: Assembly of Turkish American Associations, s. 65. 180 Lepsius, Johannes (1897), Armenien und Europa: Eine Anklageschrift wider die christli-

chen Großmächte und ein Aufruf an das christliche Deutschland. Berlin, Akademische Buchhandlung, S: LXIII.

Page 183: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|171|

de bulunmuş ve gözlemlerini “The Tragedy of Armenia”181 ve “Ambassador Morgenthau’s Story”182 adlarındaki raporlarla kamuoyu ile paylaşmıştır. An-cak Morgenthau da bu konuda yazanların çoğu gibi adil olamamış ve meseleyi siyasallaştırmıştır.

Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla birlikte Ermeni Sorunu yeni bir boyut kazandığı ve akabinde büyük bir trajedi yaşandığı halde, büyük güçler tıpkı 1878’deki gibi çıkar eksenli politikalarından ödün vermemişlerdir. İtilaf Devletleri bu kez de gerek tehcir kararını ve gerekse o esnadaki trajediyi Al-manya ve Osmanlı Devleti aleyhinde bir propaganda ve baskı aracı olarak kullanmaya başlamışlardır. Göç ettirilen yüz binlerce Ermeninin yollardaki dramı ve on binlercesinin ölüm haberleri geldiğinde bile, bu devletler Ermeni-lerin daha az kayıp vermeleri yönünde ciddi bir çaba göstermemişlerdir. Bu-nun yerine bir yandan birbirilerini suçlamışlar ve bir yandan da bu tarihi tra-jediyi istismar etmişlerdir. En fazla eleştirilen ve suçlanan Almanya ise, asıl suçlunun Ermenileri Osmanlı Devleti’ne karşı kışkırtanlar olduğunu ileri sürmüştür.

Alman Milletvekili Maximilian Pfeiffer, 22 Şubat 1918 tarihli raporunda İngiltere’nin Ermenilerle ilişkilerini ve onlar üzerindeki etkisini şöyle açıklar: “… Bilindiği gibi, 20 yıl önce bir Ermeni Sorunu henüz yoktu. Ve İngiltere an-cak bir olay çıkarabilmişti. İngiltere o zamanlar Türkiye’yi zayıflatmayı deni-yordu. Ermeniler onun bu amacına çok uygun geldi. Onların arasında ilk kez devlet olarak bağımsızlık fikrini uyandırdı. Ve İstanbul’daki İngiliz büyükelçili-ği kanalıyla bu amaçla kazandığı Ermenilere ayaklanmalarını mümkün kılacak bombaları ve tüm diğer gerekli araçları gönderdi. Türkiye tarafından Ermeni takibatının da o zamandan itibaren yapıldı...”183

Henüz savaşın başında Fransa, İngiltere ve Rusya hükümetlerinin karşı-lıklı anlayış içinde kararlaştırıp yayınladıkları bildirilerden biri aşağıdaki gibi-dir:

“Tahminen bir aydan beri Ermenistan’daki Türk ve Kürtler Osmanlı makamlarının müsaadesi ve büyük ölçüde desteği ile Ermeniler arasında kitle katliamları yapmaktadır. Bu türden kitle katliamları Nisan ayı ortalarında

181 Morgenthau, Henry (1918) The Tragedy of Armenia, Spottiswoode & Co. LTD. 182 Morgenthau, Henry (1918) Ambassador Morgenthau’s Story, Garden City, Newyork,

Doubleday, Page & Co 183 Gust, age. s. 825-826.

Page 184: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|172|

Erzurum, Tercan, Bitlis, Muş, Sason, Zeytun ve tüm Kilikya’da gerçekleştirildi. Van çevresindeki tahminen yüz köyün sakinlerinin hepsi katledildi. Osmanlı Hükümeti İstanbul’daki savunmasız Ermeni halkına karşı aynı şekilde vahşice davrandı. Müttefik hükümetlere Türkiye’nin insanlığa ve demokrasiye karşı bu yeni cinayetten Osmanlı Hükümetinin tüm üyelerini ve kitle katliamlarına katılan memurlarını kişisel olarak sorumlu tuttuklarını ilan ederler.”184

Dışişleri Bakanı Müsteşarı Zimmermann’dan Konstantinopel büyükel-çisi Wangenheim’a gönderilen rapordan: “… Biz kendi çıkarlarımızı Türk çıkarlarıyla bütünleştirirken Ermenilerin güvenini kaybetmemek için de çaba göstermek zorundayız. Bu yüzden ben, eğer zat-ı aliniz Osmanlı Devletinin Dr. Lepsius’un seyahatine karşı direnişini aşmayı başarırsa, bunu sadece selamla-rım. Bu Beyin kolayca yönlendirilebilir kişiliği, onun İstanbul’da siz Sayın Ekse-lansın ve Türk devlet adamlarının onamadığı hiçbir şeyi yapmayacağına bir garantidir. Dr. Liparit’in Sofya’daki faaliyetlerinin uyandırdığı güvensizlik, Dr. Lepsius’un buradaki açıklamaları için gerekçe gösterilemez. Ekselanslarına sorunu bir kez daha gözden geçirmesi ve göndereceği telgraf için şimdiden min-nettarlığımı bildiririm.”185

Johannes Lepsius’un Dışişleri Bakanlığındaki elçilik müşaviri Rosen-berg’e gönderdiği rapordan:

“… Türkiye’deki Ermenilerin durumunun objektif olarak değerlendiril-mesi yapılırken, Ermeni halkının sadece yarısının Türkiye’de yaşadığı ve diğer yarısının Rusya’da yaşadığı unutulmamalıdır. Rusya’daki yarısına kur yapılmış ve her zaman koltuklanmış ve Türkiye’deki yarısı da sadece baskıya maruz kalmışsa bu olumlu bir sonuç doğurmaz. Sonuçta tüm Ermeni halkı, biri diğe-rini kendine çekecek ve ip güçlü olan tarafta kalacaktır. İpi kesmek imkânsızdır. Dil, edebiyat, kilise ve gelenekler koparılamayacak bağlardır. Abdülhamid’in yok etme politikası ipi sadece daha çok gerdi. Dört milyonluk bir ulusa anlamsız davranılamaz. Böyle yapıldığında yolun nereye çıktığını Arnavutluk’un tarihi açıkça öğretiyor. Türkiye ve Rusya arasındaki çatışma bugünkü savaşla birlikte sona ermeyecektir. (…) Onların eskiden de şimdi de ilkesel konumu, Ermenile-rin dillerini, kiliselerini ve geleneklerini, sadece Osmanlı Devleti’nin bir parçası oldukları zaman koruyabilecekleri, eğer Rus halkının doymak bilmez iştahına yem olurlarsa bunu başarmayacakları noktasındadır. Bu temel görüşü güçlen-dirmek ve Ermeniler için bayraklaştırmak, Türkiye iç siyasetinin en öncelikli hedeflerinden biri olmalıdır. Bugünkü savaş, müttefik güçlerin Türkiye’yi bölme

184 PA AA Türkei 183 Band 37, Armenier R 14086, Pera, 5 Haziran 1915; Gust, age. s. 257. 185 PA AA Türkei 183 Band 37, Armenier R 14086, Berlin, 13 Haziran 1915.

Page 185: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|173|

niyetlerini su yüzüne çıkardı. Bu, Türkiye’nin korumasına yönelik Alman siya-seti için paha biçilmez bir kazanımdır. Gelecekte artık Ermeni Sorunu da gös-termelik manevralar için kullanılamaz olur. Bu da daha çok Türkiye’nin lehine bir barışçı çözümü zorunlu kılmaktadır.

Ekselanslarının Ermeni reformları için girişimi, Türklerle Ruslar arasın-da gerili olan ipte Türklerden yana bir etki yarattı. Hoff ve Westenenk’in görev-den alınmaları ise Ruslardan yana aynı güçte bir taviz. Müfettişlerin orada bulunmaları Rus entrikalarına tutunma şansı bırakmayacaktı. Erzurum-Van yolu İstanbul’a uzak ama Tiflis’e yakındır. Bu, İstanbul’un önde gelen Ermeni çevrelerinin etkisi için de bir engel. Ruslar orada önce bulundukları ve oradaki Ermenilerin yelkenini rüzgârla doldurdukları için söz konusu çevrelere mensup kişiler istediklerini genellikle yapamıyorlar. Nizami Türk birliklerinin düzeni sağlamakta yetersiz kaldıkları yerlerde Ermeni köyleri Rus ve Kürt değirmenin-de öğütülecektir. Bu nedenle onların kendilerini savunmalarına kötü gözle ba-kılamaz. Kürtler ve Ruslar aynı yorganın altına zaten yeterince girmektedirler.

Eğer Osmanlı Hükümeti Ermenilere savaştan sonra her şeyin yeniden düzeleceğinin güvenini verebilse idi, bu yatılı öğrenci Rusya’ya sırtını dönebilir, böylelikle kendi haline bırakılabilirdi. Rusya’nın on yıldan beri Ermenilere gös-tere göstere uyguladığı pohpohlama ile aldığı bu yoldan savaşın başlangıcından bu yana İngiliz, Fransız ve Rus Pro Armenia komiteler (ki bunlara sadece Er-meniler üye değil) yararlanıyor. Ajanlar Paris, Londra ve Petersburg arasında müttefik hükümetlerin Ermeniler için büyük kurtuluş programları hazırlamala-rı için gidip gelmektedirler. Gerçi Rus ve İngiliz çıkarları burada ayrılıyor. Rus-ya bu yağmadan İskenderun’a kadar uzanan bir pay istiyor. Ama Ermenilere otonomi vermek istemiyor. İngiltere ise, Rusya’nın alacağı tüm ganimet için “tabii büyük Ermenistan’ı daha sonra Ruslardan geri almak düşüncesiyle” oto-nomi istiyor. Bu durumda aklı başında hiçbir Ermeni, “Dümyat’a pirince gider-ken, evdeki bulgurdan olmak istemez. Fakat bulgur (Ermeni Reformu Planı) ne yazıktır ki pirinçten çok evvel mideye indirilmiştir.

Türkiye Ermenilerinin Rusya ve İngiltere tarafından tek tek veya çeteler halinde para veya güzel vaatlerle satın alınıp alınmaması, tek tek Türklerin satın alınması ya da liberal işbirlikçilerin darbe girişimleri toplam durumda çok az şeyi değiştiriyor. Sonunculara sadece Türkiye’de hemen hemen hiç taraftarı bulunmayan Hınçaklar katıldı. Taşnakların Türk muhalefet partileri ve onların darbe planlarıyla hiçbir ilişkisi yok. Yönetici Ermeni çevreleri, Patrik, Ulusal Kongre, Taşnaklar da şimdi hala Türk arabasına koşulmaya ve Rusya Ermeni-lerini çekmeye hazırlar. Dr. Liparit de bu doğrultuda Balkan Ermeni komitesine Sofya’dan etkide bulundu ve Ruslara sempatinin güçlendirilmesine karşı çalış-

Page 186: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|174|

ma yürüttü. Kafkasya’daki Rus yanlısı harekette de verilen birçok vaat yerine getirilmediği için bir iniş gözlemleniyor.

Ben, Harbiye Nazırının Ermeni okulları, basını vs.ye karşı aldığı önlem-leri trajik bulmuyorum. Amerikan kolejlerinin kapatılması Patrikhane tarafın-dan biraz dirençle karşılanacaktır. Aslında tehcirlerin bir mahzuru olmazdı, eğer Türk idare tekniği (Çerkezlerin ispatladığı gibi) sürgün edilenlerin genellik-le yok edilmesi başarısı (insanların yok edilmesine başarı diyebilir miyiz? Yoksa başağrısı mı diyecektiniz?) ile sonuçlanmasaydı.

Sayın tercümana: yukarıdaki “başarı” kelimesi doğrudur. Bu, raporu ha-zırlayan Lepsius’un kendi görüşüdür.

Bu yüzden özellikle askeri değerini bilemeyeceğim önlemlerle Türkiye Ermenilerinin hükümete olan güveninin sarsılmasından sakınılmalıdır. Türki-ye savaştan sonra da Ermenilerle birlikte yaşamalı ve Alman ekonomi politiği onlardan vaz geçmemelidir. Şu ünlü söz tersine çevrilebilir: ‘eğer savaş istiyor-san, barışa da hazır olmalısın.’

Bana göre, şimdiki durumda çıkarılabilecek sonuçlar şunlardır: 1) İngiliz Amerikan ve Fransız okullarının kapatılmasıyla hiçbir so-

nuca varılamaz, Alman okulları da aynı ölçüde açılmalı veya en azından bir alman okul politikasının önü kapatılmamalıdır. Eğer Ermeniler, Rumlar, Süryaniler vd. Almanca öğrenmezlerse, gelecek-te Fransızca ve İngilizce konuşacak ve düşüneceklerdir.

2) Fransız-İngiliz-Rus Pro Armenia komitelerinin etkisi önlenmeli, bu yüzden de Ermeni-Alman dernek ve birliklerine olan talep destek-lenmelidir. Bunlar o komitelere karşı Türk çıkarı için çalışıyorlar. Biz eğer müttefik komiteleri tarafından hararetle istismar edilen kritik durumlarda pasif ve eylemsiz kalır ve etkimizi kullanmaktan kaçınırsak, bize bağlı Ermeni liderlerin ve halktan çevrelerin gö-zündeki itibarımızı kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalırız. Be-nim İstanbul’a gelip Patrikhane ve önde gelen kişilerde yatıştırıcı bir etki yapma fırsatını bulmam bile, şimdiye kadarki nüfusumuzu garantilemeye ve karşılıklı anlaşma için yeni köprüler kurmaya ye-terli.

3) Eğer İtilaf Devletleri Ermeni dostlarını Paris’teki Şerif Paşa ile ol-duğu gibi, Türk muhalefetiyle bir araya getirilirse, biz de bizi dinle-yen Ermenilerin Türkiye’ye karşı sadakatlerini güçlendirmeliyiz. Ve Osmanlı Devleti ile anlaşmalarını istemeliyiz. Buradan hareketle, Ermeni desteği sağlayarak değirmenine su taşımak istediğimiz Türk dostlarımızın bize gücenmesine önlemek mümkün olur.

Page 187: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|175|

4) Türk Ermenilerinin Osmanlı Devleti ile uzlaşmasını sağlamakla sı-nırlı kalınmamalı. Türkiye Kafkas Ermenilerinin sempatisini ka-zanmalı. Kafkasya veya en azından Kars, Erivan ve Aras vadisini Türk Ermenistanı’nın egemenlik alanı olarak görmek, söz konusu bölgenin, yani yukarı Ermenistan’ın Rus egemenlik alanı olduğu iddiasından on kat daha fazla akla yatkındır.

5) Bizim Ermenistan’a dönük sempatimizi baştan itibaren Türklerin suyuna uygun yürütmüş olmamız az değerli değildir. Almanya bu-gün hala yılda 34 milyonu yetimhaneler, klinikler, okullar ve atöl-yeler için harcamaktadır. Ki bunlar 1890’lı yıllarda Hamid döne-minin kurbanları için kurulmuşlardır. Almanya’daki her köy ve her şehir şimdi de hala buraları için vergi ödüyor. Bu çevrelerin Alman-Türk ittifakının bizi Doğunun Hristiyanlarından vazgeç-meye ve dindaşları olarak bizden bekleyebilecekleri dayanışmayı bırakmaya zorlayacağı yönündeki korkuya kapılmalarına engel olalım. İtilaf Devletleri basınının Alman Hristiyanlığının üstüne boca ettiği iftiralara karşı kendi inancıma dayanarak Türkiye’nin aldığı askeri önlemlerin sınırı aşmayacağını ve bundan başka Hris-tiyan reaya ile ilişkiler yürütüleceğini açıklayabilseydim, bu da ya-tıştırıcı bir etki yapardı. Ekselanslarıma saygılarımla.”186

Alman Dışişleri Müsteşarı Zimmermann, Reichstag (meclis) için hazır-ladığı raporda, Türklerin samimi olmalarına karşılık Ermenilerin kışkırtmala-ra yenik düştüklerini şu cümlelerle açıklar: “Ermenilerin büyük bir iyi niyetle yaptığımız tavsiyeleri göz ardı ederek kendi halklarının korkunç eziyetler çek-mesine neden olacak zincirleri boşaltmasından düşmanlarımızın altınları ve kışkırtıcı faaliyetleri sorumludur. Oradaki temsilcilerimizin görüş birliği içinde bildirdiğine göre, Türk hükümeti savaşın ilk aylarında Ermeni unsurlara karşı son derece dürüst davranmıştır…”187

Dikkat edilirse, İtilaf devletlerinin suçlamalarından dolayı Almanya da sürekli teyakkuzda durmuş ve her fırsatta kendisini savunmaya çalışmıştır:

“Sözde Ermeni mezalimi nedeniyle Almanya’ya karşı kışkırtmalar, savaş sırasında buradaki basında da, özellikle sol liberal ve sosyalist gazetelerde yer aldı. Bu yüzden Dr. Johannes Lepsius’un, Almanya’nın bu konudaki tutumunu belgelerle netleştiren, Tempelverlag Potsdam’ın yayınladığı “Almanya ve Erme-

186 PA AA Türkei 183 Band 37, Armenier R 14086, Potsdam, 17 Haziran 1915. 187 PA AA Türkei 183 Band 37, Armenier R 14096, Berlin, 29 Eylül 1916.

Page 188: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|176|

nistan” kitabının belli miktarlarda burada aydınlatma için yayılması uygun olur…”188

İtilaf ve İttifak devletlerinin karşılıklı iddia ve suçlamaları savaş esna-sında olduğu gibi, savaştan sonra da devam eder.

B. BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI SONRASINDA YAPILAN ANTLAŞMA-

LARDA ERMENİLER Hamilik iddiasıyla başından beri Ermeniler üzerinde nüfuz sahibi olan,

onlara para ve mühimmat yardımı yapan, kendilerini Osmanlı Devleti’ne karşı kışkırtan ve Birinci Dünya Savaşı’nda ise kendi saflarında savaştıran Rusya, 1917’deki Bolşevik İhtilali’nden sonra savaştan çekilir. Ermeniler için bu du-rum, Rusların vaad ettikleri devleti kuramayacakları anlamına da geliyordu. Hatta bundan böyle belki Rusya’dan maddi-askeri yardım da alamayacaklardı.

İlk girişim olarak, Kafkasya’daki Ermenilerin Güney Kafkasya Cumhu-riyeti ve Gürcistan ile birlikte özerkliklerini ilan ettikleri görülmektedir.189 Rusya, 3 Mart 1918’de altına imza attığı Brest-Litowsk Antlaşmasının190 gereği olarak işgal ettiği yerlerden askerlerini çekince, adı geçen halklar bu kez ba-ğımsızlıklarını ilan ederler. Bunlardan Ermeniler,28 Mayıs 1918’de başkenti Erivan olan Ermenistan Demokratik Cumhuriyeti’ni ilan ederler.

Ermenistan’ı tanıyan ilk ülke ise Osmanlı Devleti’dir! Hatta 6 Eylül 1918’de, aralarında Ermenistan’ın da bulunduğu dört yeni Kafkas devletinin delegelerini kabul eden Sultan VI. Mehmed Vahdettin, Ermenistan’ın tam bağımsız ve güçlü bir ülke olmasını ve kendileriyle iyi komşuluk ilişkileri içeri-sinde bulunmasını arzu ettiklerini belirtir.191Ermeni Delegasyonuna başkanlık yapan Aharonian’a göre, bağımsız bir Ermenistan’ın kurulması hakkındaki ilk düşünce de sultana aittir.192

1918 yılının ikinci yarısından itibaren savaş Kafkasya’da ve özellikle Ba-kü çevresinde yoğunlaşır. Çünkü Bakü petrolleri hepsi için hayati derecede

188 PA AA Türkei 183 Band 37, Armenier R 140106, Stockholm, 21 Ağustos 1919. 189 Ternon, s. 391. 190 Bakınız: Baumgart, Winfried (1966) Deutsche Ostpolitik 1918 – Von Brest-Litowsk bis

zum Ende des Ersten Weltkrieges, Oldenburg, München. 191 Bihl, Wolfdieter (1975) Die Kaukasus-Politik der Mittelmächte I, Wien/Köln/Weimar, s.

258. 192 Bihl, age. s. 258.

Page 189: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|177|

önem arz etmektedir. Bir tarafta İngiltere, Rusya ve Ermeniler ve diğer tarafta Almanya ile Osmanlı Devleti. Taraflar petrol bölgesi Bakü’yü ele geçirmek için kıyasıya bir mücadele içerisindedirler. İngiltere bu kez de Kafkasya’daki çıkar-ları için Ermenileri yanına alır ve cephede omuz omuza savaşırlar. Osmanlı Devleti15 Eylül 1918’de Bakü’yü alır, ama Rusya’nın baskıları sonucu kuvvet-lerini önceki sınırlarına çekmek zorunda kalır.

Amerika Birleşik Devletleri’nin İtilaf Devletlerinin yanında savaşa gir-mesi sonuç için belirleyici olur. Birinci Dünya Savaşı İtilaf Devletlerinin gali-biyetiyle son bulunca, galip devletler, şartları oldukça ağır olan Mondros Mü-tarekesini 30 Ekim 1918’de Osmanlı Devleti’ne dikte edip imzalatırlar.193

Ancak Ermeniler artık paylaşılamayan dost değildir. Ve antlaşmanın sadece dördüncü maddesinde ismen anılırlar. Ki bu da esir Ermenilerin du-rumu ile ilgilidir. Anılan madde şöyle der: “Ermeni esirler ve İtilaf Devletleri-nin bütün esirleri serbest bırakılacak, İstanbul’da esir teslimi yapılacaktır.”

Ancak daha sonraki görüşmelerde gerek gördükleri takdirde masaya koymak üzere Ermenileri rafa kaldırırlar.

Mondros Mütarekesinden sonra İngiltere, Fransa, İtalya, Yunan ve Er-menilerin işgalleri başlar. Buna karşılık Türkler de 28 Ocak 1920 tarihinde toplanan Osmanlı Mebusan Meclisi’nin “misak-ı milli”194 olarak tanımladığı sınırları korumayı esas alan bir mücadeleyi başlatırlar.

Gerek Meclis-i Mebusan’ın aldığı kararlardan ve gerekse Mustafa Ke-mal önderliğinde sürdürülmekte olan Anadolu’daki Milli Mücadeleden rahat-sızlık duyan İtilaf Devletleri, zaten 13 Kasım 1918’den beridir fiilen işgal altın-da tuttukları İstanbul’da 16 Mart 1920’de bir adım daha atarak devletin idari merkezlerini de denetimlerine alırlar.

Anadolu’da devam eden mücadeleden dolayı işgal ettikleri petrol bölge-lerini güvende görmeyen İtilaf Devletleri, Türklerin misak-ı milli sınırları içerisinde bulunan bu bölgeleri kolay kolay bırakmayacağını bildikleri için, daha etkin önlemler almaya çalışırlar. İlk önce 18 Ocak 1919-21 Ocak 1920

193 Daha geniş bilgi için: Haegermann, Dieter / Leier, Manfred (2004) Schauplätze der euro-

päischen Geschichte Güterloch; İslam Ansiklopedisi (2005) Türkiye Diyanet Vakfı, C: XXX, Ankara, s. 271-273.

194 Soysal, İsmail (1983) Tarihçeleri ve Açıklamaları ile Birlikte Türkiye'nin Siyasal Antlaşma-ları I, Ankara, TTK, s. 15-16.

Page 190: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|178|

tarihleri arasında Paris Barış Konferansı düzenlenir.195 Ermeniler adına konfe-ransa katılan Bogos Nubar, Ermeniler için Van, Bitlis, Diyarbekir, Harput, Sivas, Erzurum, Maraş, Kozan, Cebel Bereket ve İskenderun limanı ile birlikte Adana’yı ister.196

Bunu takiben 19-26 Nisan 1920 tarihleri arasında İtalya’nın Sanremo kentinde toplanan İtilaf Devletleri, Sevr Antlaşmasına hazırlık olarak Osmanlı Devleti’nin paylaşımı konusunu görüşürlerken doğal olarak Ermenilerin ta-lepleri de değerlendirilir.197Nihayet 10 Ağustos 1920’de imzalanan Sevr Ant-laşmasında Ermenilerin istedikleri yerlerin bir kısmı dışarıda tutularak, ba-ğımsız bir devlet olmaları kabul edilir. İtilaf Devletleri bu antlaşmayı daha çok işgal ettikleri yerlerin güvencesi ve Anadolu’da kendilerine karşı verilmekte olan mücadelenin dalgakıranı olarak değerlendirmeye çalışırlar. Bu antlaşma-ya göre, Anadolu’nun diğer bir kısmı da Fransa, İngiltere, İtalya ve Yunanis-tan’a bırakılmaktadır. Bu antlaşmada Kürtler de unutulmamış ve kendilerine bir çeşit özerklik tanınmıştır. Sevr Antlaşmasından sonraki sürece bakıldığın-da, İtilaf Devletleri enerjilerini anılan antlaşmayı hayata geçirmek için değil, Türkleri başta petrol bölgelerinden vazgeçirmek olmak üzere diğer hedefleri için harcadıkları görülecektir.198Öte yandan 23 Nisan 1920’de Ankara’da kuru-lan Büyük Millet Meclisi’nin antlaşmayı tanımayarak işgale karşı mücadeleye devam etmesi de Sevr Antlaşması’nın olduğu gibi hayata geçirilmesini önle-miştir.199

Anadolu’da işgale karşı mücadele sürerken, İtilaf Devletleri yeni bir konferansta karar kılarlar. Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti, 13 Kasım 1922’de Lozan’da başlayan konferansa İsmet İnönü başkanlığında bir heyet ile katılır. Heyetin aldığı yetki ve talimat, Misak-ı Milli sınırlarında taviz verme-mek, Bu sınırlar dâhilinde bir Ermeni Devletinin kurulmasına müsaade et-

195 Daha geniş bilgi için: Baumgart, Winfried (1974) Vom europäischen Konzert zum Völker-

bund. Friedensschlüsse und Friedenssicherung von Wien bis Versailles (= Erträge der For-schung. Band 25), Wissenschaftliche Buchgesellschaft, Darmstadt.

196 Erhan, Çağrı (2003) (Editör) Yaşayan Lozan, Ankara, TC. Kültür ve Turizm Bakanlığı, s. 220 vd. 197 Helmuth, K. G. Rönnefarth / Heinrich, Euler (1959) Konferenzen und Verträge. Vertrags-

Ploetz. Teil II, 4. Band: Neueste Zeit 1914–1959. 2., erweiterte Auflage. A. G. Ploetz Verlag, Würzburg, s. 50 vd.

198 Daha geniş bilgi için bakınız: Öke, Mim Kemal (1992) Belgelerle Türk-İngiliz İlişkilerinde Musul ve Kürdistan Sorunu1918-1926, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları.

199 Selek, Sebahattin (1982), Milli Mücadele, C: II, İstanbul, s. 677-678.

Page 191: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|179|

memek ve kapitülasyonları kesinlikle kaldırmak yönünde idi. Ve aylar süren görüşmelerden sonra 24 Temmuz 1923’te Lozan Antlaşması imzalanır.200

Bütün bu gelişmelerden sonra doğal olarak en büyük hayal kırıklığını, onlarca yıldan beridir büyük güçlerin vaatlerine inanan, daha doğru bir ifade ile kanan ve bu vaatler uğruna öz devletlerine karşı isyan edip İtilaf Devletleri-nin yanında savaşa giren Ermeniler yaşarlar. Çünkü asıl korktukları başına gelmiştir: “24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Antlaşması, Anado-lu’nun doğu vilayetlerini, tarihi Ermenistan’ın merkez bölgesini ve Kilikya’yı kapsayan bir Ermeni Devleti kurulması hayallerini sona erdirir.”201

Büyük güçler, Lozan Antlaşması ile birlikte 1878 Berlin Antlaşmasından bu yana “din kardeşi” çağırdıkları ve savaşta “yedinci müttefik” olarak yanla-rına aldıkları Ermenilere verdikleri devlet sözünü unutmuş bir şekilde Ermeni Sorununu rafa kaldırırlar.

Büyük güçler, “Hasta Adam” olarak tanımladıkları Osmanlı Devleti’ne karşı giriştikleri uzun soluklu savaşın sonunda isteklerinin çoğunu elde eder-ken, onların kurbanları olan Ermeniler, Türkler, Kürtler ve diğerleri yüzbin-lerce can kaybından ve topraklarından da öte, yüzlerce yıllık dostluklarını yitirirler.

SONUÇ Büyük güçler arasındaki çatışma ve rekabetin Ermeni Sorununa yansı-

ması, Birinci Dünya Savaşından çok daha öncesine tekabül etmektedir. Anılan savaş ise bu çatışma ve rekabeti sadece keskinleştirmiştir. Ermeni Sorununun çıkışı her ne kadar Osmanlı Devleti’nin kamu güvenliğini sağlayamamasının bir sonucu idiyse dahi, bu sorunun vücut bulması ve çözülememesi de büyük güçlerin katkılarının sonucu olmuştur.

Osmanlı Devleti’nin üzerinde paylaşım hesapları yapan büyük güçler, bütün etnik ve dini unsurları bir soruna dönüştürme ve bunları devlete karşı kullanma çabası içerisinde olmuşlardır. Büyük güçlerin her biri kendi çıkarla-rına uygun olan unsurlarla ilişkilerini yoğunlaştırmıştır. Ancak söz konusu Ermeniler olunca, hepsi birbirileriyle rekabet içinde ilgilenmişlerdir. Büyük

200 Daha geniş bilgi için: Karacan, Ali Naci (1977) Lozan, 2. Baskı, İstanbul, Milliyet Yayınları; Bilsel M. Cemil (1998) Lozan, İstanbul, Sosyal Yayınları. İslam Ansiklopedisi (2003 )Türki-ye Diyanet Vakfı, C: XXVII, Ankara, s. 214-217.

201 Lewy, age. s. 396.

Page 192: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|180|

güçler bununla Ermenilerin sorunlarını çözme veya haklı gördükleri konular-da kendilerini desteklemek amacı gütmemişlerdir. Aksine Ermenileri hem birbirilerine karşı giriştikleri rekabet ve savaşta ve hem de Osmanlı Devleti’ni yıkmada bir araç olarak görmüşlerdir. Büyük güçler, başından sonuna kadar bu politikalarını değiştirmemişlerdir.

Nitekim 1878 Berlin Antlaşmasının 61. maddesinden aldıkları yetki ve sorumluluk gereği sorunu çözmek için çaba sarf etmeleri gereken güçler, aksi-ne sorunun büyümesi yönünde politikalar izlemişlerdir. Büyük güçler birbiri-lerine karşı Üçlü İttifak ve Üçlü İtilaf olarak konuşlanmış olmalarına rağmen Ermenilerle ilişkilerine özen göstermişlerdir. Ermenilerin devlet olması veya otonomi gibi bir statü kazanmaları hiçbir zaman büyük güçlerin öncelikleri arasında yer almadığı halde, onların bağımsızlık yönünde verdikleri mücade-leyi maddi ve manevi olarak desteklemişlerdir.

Birinci Dünya Savaşı ile birlikte Ermeni Sorunu yeni bir boyut kazanır. Ermenilerin tercihi hayati bir önem arz ettiğinden dolayı hem İttifak ve hem de İtilaf devletleri onları yanlarına almak için olağanüstü çabalar gösterirler. Ermeniler de doğal olarak tercihlerini kazanacaklarını umdukları İtilaf Devlet-lerinden yana yaparlar. Sonuçta savaşı İtilaf Devletleri kazanırken, Ermeniler de tarihlerinin en büyük kayıplarını yaşarlar. Ermeni Sorunu da 50 yıl gibi uzun bir sessizliğe gömülür.

Ermenilerin 1965 yılında ileri sürdükleri Soykırım İddialarının diğer bazı ülkeler tarafından da kabul görmesiyle birlikte Ermeni Sorunu da yeniden uluslararası kamuoyunun gündemine taşınır. 1878-1918 yılları arasındaki Ermeni Sorununu vesayetleri altında bulunduran büyük güçlerle 1965lerden itibaren bu vesayeti devralıp günümüze kadar getiren üçüncü ülkeler arasın-daki biricik fark; birinin Ermenilerin ümitlerini ve diğerinin de acılarını istis-mar etmesidir.

Şu bir gerçektir ki, Türklerle Ermenilerin birbirilerine tarihlerinin en büyük acılarını yaşatmalarında en büyük pay sahibi büyük güçlerdir. Çünkü 1878 Berlin Antlaşmasında üslendikleri sorumluluk gereği Ermeni Sorununun çözümüne katkıda bulunmak yerine, Ermenilerin devlet olma ümitlerini is-tismar edip, onları Osmanlı Devleti’ne karşı kışkırttılar.

Bugün soykırım iddialarını kabul etmek suretiyle Ermeni Sorununa müdahil olan üçüncü ülkelerin de Türkler ile Ermeniler arasında adil bir barı-şın sağlanmasına katkıda bulunmak gibi bir amaçları yoktur..

Page 193: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|181|

Ermeni Sorununun adil bir şekilde çözümünün anahtarı asli taraflar olan Türklerle Ermenilerin elindedir. Bunun için de samimi bir şekilde ve herhangi bir kayıt veya şart koşmadan bir araya gelerek, olayları evrensel hak ve adalet ilkeleri doğrultusunda değerlendirmeleri ve çıkacak sonuçlara rıza göstermeleri gerekir. Tarafların aşmaları gereken diğer bir engel de üçüncü ülkelerin Ermeni Sorunu üzerinde kurdukları vesayettir. Ermeni Diasporası-nın üçüncü ülkelerinki ile paralel olan politikalarının da aynı derecede bir engel olduğu bilinmelidir. Birikimini Ermeni halkının ihtiyaç ve arzularının hizmetine sunmak yerine, üçüncü ülkelerin yörüngesinde hareket etmesi Er-meniler adına bir talihsizliktir.

Üzerinden yüz yıl geçmiş olsa da 1915-16 olaylarının taraflarda yol açtı-ğı tahribat ve verdiği acı hala tazeliğini korumaktadır. Taraflar bu bilinçle hareket etmeli ve bu “ortak acı”yı birbirine karşı bir intikam ve düşmanlık aracı olarak kullanmak yerine, hem atalarının ruhlarını şad edecek ve hem de çocuklarının yüzünü güldürebilecek onurlu bir barışı gerçekleştirmek için çalışmakla yükümlüdürler.

Page 194: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|182|

KAYNAKÇA

Afflerbach, Holger (2002) Der Dreibund. Europäische Großmacht- und Allianzpolitik vor dem Ersten Weltkrieg, Wien- Köln- Weimar.

Akgündüz, Ahmet (2008) Sorularla Ermeni Meselesi, İstanbul, OSAV.

Arat, Mari Kristin (1990) Die Wiener Mechitharisten: armenische Mönche in der Diaspora. Böhlau, Wien – Köln.

Arşiv Belgeleriyle Ermeni Faaliyetleri (ABEF) (2005) Ankara, Genel-kurmay Basımevi.

Arşiv Belgeleriyle Ermeni Faaliyetleri (2005) C: I, Ankara, Genelkurmay Başkanlığı Yayınları.

Avyarov (1995) Osmanlı - Rus ve İran Savaşlarında Kürtler 1801 - 1900, Ankara, Sipan Yayınları.

Babacan, Hasan (2001) Birinci Dünya Savaşı Sırasında Ermeni Sorunu, Tehcir Meselesi ve Talat Bey, Ermeni Meselesi Üzerine Araştırmalar, (Yayına Hazırlayan: Erhan Afyoncu) İstanbul.

Barikian, Anahit (1948) Die Entwicklung der armenischen Frage im 19. Jahrhundert. Diss. Wien.

Baumgart, Winfried (1966) Deutsche Ostpolitik 1918 – Von Brest-Litowsk bis zum Ende des Ersten Weltkrieges, Oldenburg, München.

Baumgart, Winfried (1974) Vom europäischen Konzert zum Völker-bund. Friedensschlüsse und Friedenssicherung von Wien bis Versailles (= Erträge der Forschung. Band 25). Wissenschaftliche Buchgesellschaft, Darm-stadt.

Bayur, Yusuf Hikmet (1991) Türk İnkılabı Tarihi, C: II. Ankara, TTK Yayınları.

Bihl, Wolfdieter (1975) Die Kaukasus-Politik der Mittelmächte I, Wien/Köln/Weimar.

Bilsel, M. Cemil (1998) Lozan, İstanbul, Sosyal Yayınları.

Çelebyan, Antranik (2003) Antranik Paşa, İstanbul, Peri Yayınları.

Dadrian, Vahakn N. (1999) ‘The Secret Young-Turk Ittihadist Confe-rence and the Decision for the World War I Genocide of the Armenians’, JO-URNAL OF THE ROYAL SOCIETY OF MEDICINE Volume 92 November.

Page 195: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|183|

Geiss, Imanuel (1978) Der Berliner Kongress 1878, Protokolle und Ma-terialien. Boldt, Boppard, am Rhein.

Gust, Wolfgang (2012) Alman Belgeleri Ermeni Soykırımı 1915-16 (Çeviri) İstanbul.

Günay, Sakıp Selçuk (1983) ‘Hamidiye Hafif Süvari Alayları: 1890-1918’ (Doktora), Atatürk Üniversitesi Ed. Fak. Tarih Bölümü.

Gürün, Kamuran (2005) Ermeni Dosyası, İstanbul, Remzi Kitabevi.

Gürün, Kamuran (1985) The Armenian File; The Myth of Innocence Exposed London, Weidenfeld and Nicolson.

Haegermann, Dieter/Leier, Manfred (2004) Schauplätze der europäi-schen Geschichte. Güterloch.

Halaçoğlu, Yusuf (2002) Facts on the Relocation of Armenians 1914-1918, Ankara, Turkish Historical Society.

Helmuth, K. G. Rönnefarth/ Heinrich, Euler (1959) Konferenzen und Verträge. Vertrags-Ploetz. Teil II, 4. Band: Neueste Zeit 1914–1959. 2., erwei-terte Auflage. A. G. Ploetz Verlag, Würzburg.

Hovannisian, Richard G. (1967) Armenia on the Road to Independen-ce, 1918 Hardcover– September 1.

Inglisian, Vahan (1961) Hundertfünfzig Jahre Mechitaristen in Wien (1811-1961), Wien 1961.

İslam Ansiklopedisi (2005) Türkiye Dİyanet Vakfı, Ankara.

Karacan, Ali Naci (1977) Lozan, 2. Baskı, İstanbul, Milliyet Yayınları.

Karajian, Sarkis (1972) ‘An Inquiry into the Statistics of the Turkish Genocide of the Armeniens 1915-1918’, Armenian Review 25.

Kieser, Hans-Lukas (2005) Iskalanmış Barı, Doğu Vilayetlerinde Mis-yonerlik, Etnik Kimlik ve Devlet 1839 – 1938 (Çeviri), İstanbul, İletişim Ya-yınları.

Klein, Janet (2013) Hamidiye Alayları- İmparatorluğun Sınır Boyları ve Kürt Aşiretleri (Çeviri) İstanbul.

Kocabaşoğlu, Uygur (1988) Osmanlı İmparatorluğu’nda 19. yüzyılda Amerikan Matbaaları ve Yayımcılığı, İstanbul.

Page 196: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|184|

Kodaman, Bayram (1979) Hamidiye Hafif Süvari Alayları (II. Abdül-hamit ve Doğu-Anadolu Aşiretleri), Tarih Dergisi, S: 32.

Küçük, Cevdet (1986) Osmanlı Diplomasisinde Ermeni Meselesinin Ortaya Çıkışı 1878-1897, İstanbul.

Lanne, Peter (1977) Armenien: Der Erste Völkermord des 20. Jahr-hunderts, München.

Lemmens, Leonbard (1916) Die Franziskaner im heiligen Lande, Münster.

Lepsius, Johannes (1897) Armenien und Europa: Eine Anklageschrift wider die christlichen Großmächte und ein Aufruf an das christliche Deutsch-land, Berlin, Akademische Buchhandlung.

Levy, Herbert (2010) Henry Morgenthau, Jr. The Remarkable Life of FDR's Secretary of the Treasury.

Lewy, Guenter (2012) 1915 Osmanlı Ermenilerine Ne Oldu? Çarpıtılan-Değiştirilen Tarih, İstanbul, Timaş Yayınları.

MacCarthy, Justin (1988) Müslümanlar ve Azınlıklar (Çeviri), İstanbul, İnkılap Yayınları.

McCharty, Justin/McCharty, Carolyn (1989) Turks and Armenians: A Manual on the Armenian Question. Washington, D.C.: Assembly of Turkish American Associations.

Molden, Berthold (1917) Alois Graf Aehrenthal. Sechs Jahre äußere Politik Österreich-Ungarns. Stuttgart und Berlin.

Morgenthau, Henry (1918) The Tragedy of Armenia, Spottiswoode & Co. LTD.

Morgenthau, Henry (2003) Ambassador Morgenthau’ Story, Wayne State University Press (Original edition 1918).

Mutlu, Şamil (2005) Osmanlı Devleti’nde Misyoner Okulları, İstanbul.

Mühlmann, Carl (1929) Deutschland und die Türkei, 1913-1914: die Berufung der Deutschen Militärmission nach der Turkei, 1913., das deutsch-türkische Bündnis, 1914, und der Eintritt der Türkei in den Weltkreig, W. Rotschild Verlag.

Page 197: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|185|

Mühlmann, Carl (2014) İmparatorluğun Sonu 1914. Osmanlı Savaşa Neden ve Nasıl Girdi? (Çeviri), İstanbul, Timaş Yayınları.

Nalbandian, Louise (1963) The Armenian Revolutionary Movement. The Development Of Armenian Political Parties Through The Nineteenth Century, California.

Nansen, Fridtjos (1928) Betrogenes Volk, Leipzig.

Ohandjanian, Artem (1989) Armenien der Verschwiegene Vöker-mord, Böhlau Verlag, Wien, Köln, Graz.

Öke, Mim Kemal (1992) Belgelerle Türk-İngiliz İlişkilerinde Musul ve Kürdistan Sorunu, 1918-1926, Ankara, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları.

Paşa, Hüseyin Nazmi (1993) Ermeni Olayları Tarihi I-II, Ankara, BOA Yayını.

Perlin, Kurt Konrad (2008) Der Zweibund Im Spiegel Der An-nexionskrise, Wien.

Pomiankowski, Joseph (1928) Der Zusammenbruch des Osmanischen Reiches, Leipzig.

Sarınay, Yusuf (2012) 24 Nisan 1915’te Ne Oldu? Ermeni Sevk ve İskânının Perde Arkası, İstanbul, İdeal Yayınları.

Selek, Sebahattin (1982) Milli Mücadele, C: II, İstanbul.

Sertçelik, Seyit (2015) Rus ve Ermeni Kaynakları Işığında Ermeni So-runu Ortaya Çıkış Süreci 1678 – 191, Srt Yayınları.

Scherer, F. (1892) Die Mechitaristen in Wien, Wien.

Soysal, İsmail (1983) Tarihçeleri ve Açıklamaları ile Birlikte Türkiye'nin Siyasal Antlaşmaları I, Ankara, TTK Yayınları.

Şimşir, Bilal (1895) British Documents On Ottoman Armenians Vo-lume I-IV, Ankara, TTK Yayınları.

Şimşir, Bilal (2011) Osmanlı Ermenileri, İstanbul.

Takvim-i Vakayi, Nr.1416, 15 Mart 1329.

Talat Paşa’nın Anıları (1991) (Yayına Hazırlayan: Alpay Kabacak) İs-tanbul.

Page 198: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Bekir TANK

|186|

Tansel, Selahattin (1991) Mondros’tan Mudanya’ya Kadar I, MEB, İstanbul.

Ternon, Yves (2012) Bir Soykırım Tarihi (Çeviri), İstanbul, Belge Ya-yınları.

Tuğlacı, Pars (2004) Tarih Boyunca Batı Ermenileri, C: II, İstanbul.

Türkmen, Zekeriya (2006) Vilayat-ı Şarkiye (Doğu Anadolu Vilayetle-ri) Islahat Müfettişliği 1913-1914, Ankara, TTK Yayınları.

Uras, Esat (1987) Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi, İstanbul.

Von der Golz (1929) Denkwürdigkeiten, Berlin.

Wegener. Hans Ludwig (1942) Der britische Geheimdienst im Orient, Theorie u. Intrige als Mittel engl. Politik. — Berlin, Junker u. Dünnhaupt.

White, George E. (1995) Bir Amerikan Misyonerinin Merzifon Amerikan Koleji Hatıraları, (Çeviren: Cem Tarık Yüksel), İstanbul, Enderun Kitapevi.

Zamorsky, Georg/Kalnoky, Gustav Graf (2008) die Jahre des Reifens zum k.u.k. Aussenminister, Wien, Universitaet Wien, Nr: A 312 295

KISALTMALAR

ABEF: Arşiv Belgelerinde Ermeni Faaliyetleri

ATBD: Askeri Tarih Belgeleri Dergisi

BOA: Başbakanlık Osmanlı Arşivi

EU. TEEM: Esat Uras, Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi

HHSTA: Avusturya Arşivi (Haus-, Hof- und Staatsarchiv)

KG. ED: Kamuran Gürün, Ermeni Dosyası

OBE: Osmanlı Belgelerinde Ermeniler

PA AA: Das Politische Archiv des Auswärtigen Amts (Almanya Devlet Arş

Page 199: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

|187

İSYANDAN YAKIP YIKMA POLİTİKASINA: OSMANLI İMPARATORLUĞU VE YENİ KURULAN TÜRKİYE'YE KARŞI ERMENİ MİLLİYETÇİ POLİTİKASI, 1914-1923*

Maxime GAUIN**

ÖNSÖZ

Bu makalenin amacı, Birinci Dünya Savaşı ve Türk bağımsızlık savaşı sırasında Ermeni milliyetçi organizasyonlarının ve özellikle Ermeni Devrimci Federasyonu – Taşnaksutyun’un (1890 yılında kurulmuştur) Osmanlı Erme-nileri’nin kaderiyle ilgili sorumluluklarını ortaya koymaktır. 1862 yılındaki Zeytun isyanından beri sürmekte olan Osmanlı devletiyle milliyetçi Ermeniler arasındaki çatışma, 1914 yılına gelindiğinde zaten 50 yıldır sürmekteydi; fakat 1890 yılından sonra siyasi partiler halinde örgütlenen Ermeni milliyetçi-devrimci faaliyetleri daha yıkıcı hale gelmişti1. Bununla birlikte büyük güçler tarafından desteklenme fırsatını sadece savaş sağlamış ve en nihayet 1918 yılında Ermenistan Cumhuriyeti ortaya çıkmıştı. Bu devletin başarısızlığına rağmen Ermeni milliyetçi liderliği, temsil eder gibi göründüğü, insanlar için bile bedeli ne olursa olsun, Türk karşıtı bir politika takip etmekte ısrar etti.

İlk bölüm, İtilaf devletlerinin Osmanlı İmparatorluğu karşısındaki zafe-rine yardım etmek için yapılan ve 1915-1916 yıllarındaki tehcire neden olan İtilaf devletleri hizmetindeki faaliyetlere ayrılmıştır. İkinci bölüm Müslüman

* Bu metin İngilizce orijinal metninden Türkçeye Ali Osman ARSLAN tarafından çevrilmiş-

tir. ** Avrasya İncelemeleri Merkezi, AVİM’de Araştırmacı ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi

Tarih Kürsüsü Doktora Öğrencisi. 1 Çiçek, Kemal (Ed.) (2011) 1909 Adana Olayları Makaleler/The Adana Incidents of 1909

Revisited, Ankara, TTK; McCarthy, Justin / Taşkıran, Cemalettin / Turan, Ömer (2014) Sasun: The History of an 1890s Armenian Revolt, Salt Lake City, University of Utah Press,; Langer, William (1960) The Diplomacy of Imperialism, New York, Alfred A. Knopf, s. 154-162 ve 321-325; Nalbandian, Louise (1963) The Armenian Revolutionary Movement, Berkeley-Los Angeles-London, University of California Press, http://www.ucpress.edu/ op.php?isbn=9780520009141; Sonyel, Salâhi “The Turco-Armenian ‘Adana Incidents’ in the Light of Secret British Documents,” Belleten, LI/201, December 1987, s. 1291-1338, http://etarih.com/tarih/ermeni_dosyasi/bel201-1291_1338.pdf

Page 200: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Maxime GAUIN

|188|

ve Yahudilere karşı işlenen savaş suçlarına ve bunların Ermeni siviller açısın-dan sonuçlarına ilişkin genel bir çerçeve sunmaktadır. Üçüncü ve son bölüm ise Türk bağımsızlık savaşını ve özellikle Ermeni milliyetçi partilerin uzlaşma yerine tercih ettikleri saldırganlık ve hatta yakıp yıkma politikasını incelemek-tedir.

A. BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI SIRASINDA İSYAN ve GÖNÜLLÜ-LERİN ASKERE ALINMASI

1. Kuzeydoğu Anadolu Başlangıçta, İttihat ve Terakki Hükümeti Ermeni partilerden sadece

Osmanlı İmparatorluğuna sadık kalmalarını istedi. Fakat henüz 1914 yazında Ermeni Devrimci Federasyonu (ARF) ve diğer Ermeni organizasyonların Rus ordusu için gönüllü asker topladıklarını fark edince İttihat ve Terakki Hükü-meti onlara şu teklifi sundu: Osmanlı ve Rus Ermenilerinin Rusya’ya karşı büyük bir birliktelik kurmasına karşılık iki imparatorluğun toprakları üzerin-de belli bölgede özerk bir Ermenistan ilanı. Ermeni Devrimci Federasyonu (ARF) bu teklifi reddetti ve Osmanlı İmparatorluğu karşısında Rusya lehine faaliyetlerine devam etti2. Ermeni askeri yetkililerden Yüzbaşı Laghazarof'a göre İttihat ve Terakki Hükümeti Ermeni Devrimci Federasyonundan tarafsız kalmalarını istediğinde 'arzu edilen cevap verilmemişti'3. Ermeni Devrimci Federasyonunun Kafkasya lideri ve 1918'den 1919'a kadar Ermenistan Başba-kanı olan Hovhannes Katchaznouni şu ilginç gözlemi yapmıştır:

"Eğer çete gruplarının oluşumu yanlış ise bu hatanın kaynağı çok daha kapsamlıca ve daha derinde aranmalıdır. Şu anda önemli olan bizim (Ermeni Devrimci Federasyonunun) bu gönüllü harekete en geniş kapsamda katılımı gerçekleştirdiğimizin ve bunu Partinin Genel Toplantısındaki karar ve idare-sine rağmen yaptığımızın delillerini göstermektir."4

Askere alımlar resmi olarak 1914 Eylül ayında başlamış ve 1914 Ekim sonunda Rusya’nın Osmanlı İmparatorluğuna savaş ilan etmesinin hemen

2 Price, Morgan Philips (1918) War and Revolution in Asiatic Russia, London, George Allen

& Unwin, s. 245, http://www.archive.org/download/cu31924027963762/cu31924027963762. pdf; Shaw, Stanford J. (2006) The Ottoman Empire in World War I, Cilt I, Ankara, TTK, s. 93-100.

3 Rôle des Arméniens du Caucase pendant la Guerre 1914-1918, Service Historique de la Défense (SHD), Vincennes, 16 N 3187, Classeur 36.

4 Katchaznouni, Hovhannes (1955) The Armenian Revolutionary Federation Has Nothing to Do Anymore, New York, Armenian Information Service, s. 5,

Page 201: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Maxime GAUIN

|189|

öncesinde dört ünite hazır olmuştu.5 Rusya yanlısı bu tercihleri ve gönüllüle-rin askere alınması elbette Osmanlı ordusu tarafından daha Eylül - Ekim 1914’de fark edilmişti6.

Yetki sahibi olan esas kişi 1908 - 1912 tarihleri arasında Ermeni Dev-rimci Federasyonunun Erzurum temsilcisi olarak Osmanlı Meclis-i Mebu-san’ında yer alan ve Birinci Dünya savaşının çıkmasıyla da Ağustos 1914'de Rusya'ya geçen Garo Pasdermadjian'dı. Rusya vatandaşı olan Ermeni asıllı 150.000 düzenli askerin yanında Pasdermadjian'ın komitesi Çar'ın ordusuna 50.000'den fazla adam sağlamıştı7. Pastermadjian'a göre bu adamların 20.000'den azı Rusya vatandaşıydı8. Fransa, Britanya ve ABD’den katılan gö-nüllü Ermenilerin çoğunlukla Batı ordularında savaşmaları ve Bulgaristan ve Romanya'daki Ermeni komitelerinin yalnızca bir kaç yüz savaşçı göndermeleri (Bulgaristan'dan 600)9 en az 30.000 civarında Osmanlı Ermeni’sinin10 Rusya hesabına savaşarak kendi ülkelerine ihanet ettiklerini göstermektedir. Bazı Rus generaller ve bizzat Çar'ın kendisi faydalarından dolayı gönüllüleri tebrik et-miştir11.

5 Korganoff (Gorganian), Gabriel (1927) La Participation des Arméniens à la Guerre Mon-

diale sur le front du Caucase (1914-1918), Paris, Massis, s. 10. Also see Yerasimos, Sté-phane “Caucase, la Grande Mêlée (1914-1921)”, Hérodote, n° 54-55, 4etrimestre 1989, s. 155-159.

6 Documents on Ottoman Armenians, Ankara, Prime Ministry Directorate of Press and Information, Cilt II, 1983, s. 2-15; Erickson, Edward J. (2013) Ottomans and Armenians. A Study in Counter-Insurgency, New York-London, Palgrave MacMillan, s. 145-146.

7 Aharonian, Avetis / Nubar, Boghos (1919) The Armenian Question Before the Paris Peace Conference, Paris, s. 6, http://www.archive.org/download/armenianquestion00pari/armenian question00pari.pdf

8 Pasdermadjian, G. (1918) Why Armenia Should Be Free, Boston, Hairenik, s. 19. Pasder-madjian “Kafkasya” gönüllüleri hakkında konuşurken tam olarak açık değildir. Fakat eğer bu sayının yorumlanmasında bir hata mevcutsa bu durumda Rus Ermenilerinin sayısı olduğundan fazla hesaplanmakta, Osmanlı Ermenilerinin sayısı ise eksik tahmin edilmiş olmaktadır.

9 Report of the Ottoman Representative in Sofia, 7 November 1914; Atılgan, İnanç / Moum-djian, Garabet (Ed.) (2009) Archival Documents of the Viennese Armenian-Turkish Plat-form, Klagenfurt-Vienna-Ljubjana-Sarajevo, Wieser Verlag, s. 72-73.

10 Halaçoğlu, Yusuf (2002) Facts on the Relocation of Armenians, Ankara, TTK, s. 105. Yusuf Halaçoğlu Osmanlı belgelerine dayanarak bu sayıyı 50.000 olarak vermektedir. Peter Bala-kian ise Pastermadjian’ı eleştirmektedir: “Bu tür naif romantizm Türkleri öfkelendirdi” derken ilgili kaynakları tartışmadan devrimci hareketlerin stratejik önemini göz ardı et-mektedir. (Osmanlı hükümetine açıktan açığa karşı çıkan küçük bir azınlık) Balakian, Pe-ter (2004) The Burning Tigris, New York, Perennial, s. 199.

11 Gibbons, Herbert Adams (1926) Armenia in the World War, New York, American Com-mittee Opposed to the Lausanne Treaty, s. 9-10, http://armenians-1915.blogspot.com/ 2011/03/3232-armenia-in-world-war-by-herbert.html; Korganoff (Gorganian), s. 26 ve 28.

Page 202: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Maxime GAUIN

|190|

Gönüllülerin askere alınmasının yanı sıra, Türkiye’deki Ermeni dev-rimciler Rus işgalini hazırlamaya başladılar. Bitlis Taşnakları kendilerini ha-zırlıyorlar12 ve 1912-1913 yılından beri Rus ajanlar tarafından kışkırtılıyorlar-dı.13 Beklendiği üzere bu bölgede Şubat 1915'de önemli isyan hareketleri baş-ladı14 ve Mart ayında yoğunlaştı.15 İsyan hareketleri bahar ve yaz boyunca de-vam etti.16 Daha 1914 Ocak başlarında, Trabzon'da devrimcilere silah sağlayan bir Rus ağının parçası Osmanlı yetkililerince tespit edilse de bu polis operas-yonları Ermeni çetelerin henüz aynı yılın Ekim ayına kadar bu bölgede faaliyet göstermesine engel olmadı.17 Edward J. Erickson'un gözlemlerine göre, "Erzu-rum'un etrafındaki bölgeler (Ermeni devrimi) faaliyetlerin kaynağıydı"18. Ta-ner Akçam Erzurum bölgesindeki Ermeni milliyetçiler hakkındaki suçlamaları çürütmek için, sadık bir Ermeni dostu ve ileride Hitler'in saflarında yer alacak olan Alman konsolos Scheubner-Richter'den alıntı yapmaktadır.19 Buna kar-şılık Akçam'ın aksine Rusça bilen ve Rus arşivlerinde çalışmış olan Sean McMeekin'in gözlemlerine göre Çar’ın konsolosu, Ermeni toplumunun radi-kal unsurları için yapılan silah kaçakçılığında bizzat yer almıştır ve durumu "farklı rapor" etmiştir20.

12 Report of the Russian Consul in Bitlis, 24 December 1912, reproduced in Bey, Ahmet Rüs-

tem (1918) La Guerre mondiale et la question turco-arménienne, Berne, Stæmpfli&Cie, s. 151-152.

13 Annexe à la dépêcheduvice-consul de France à Van, 2 mai 1913, Archives du ministère des Affaires étrangères (AMAE), La Courneuve, P 16 744.

14 Tarihsiz Rapor (March or April 1915) to the Ottoman general staff, in “Armenian Activities in the Ottoman Documents”, Ankara, ATASE, Cilt I, 2005, s. 117-120; Erickson, s. 162; Gürün, Kâmuran (1985) The Armenian File, London-Nicosia-İstanbul, Weidenfeld & Nicolson / K. Rüstem & Broth-ers, s. 197.

15 Elazığ’dan Savunma Bakanlığına çekilmiş şifre telgraf, 30 Mart 1915, in Documents on Ottomans…, Cilt II, s. 60.

16 Talat Paşa’dan Divan-ı Harp Başkanına, son derece gizli damgasıyla yollanmış mektup , 24 Mayıs 1915, ve Mahmud Kamil Paşa’nın Harp Dairesi Nazırına yolladığı şifre telgraf, 19 Haziran 1915, Armenian Activities in…, sayı I, s. 181 ve 187-188; Halaçoğlu, s. 68-69.

17 Lewy, s. 174. 18 Erickson, s. 162. 19 Akçam, Taner (2006) A Shameful Act, New York, Metropolitan Books, s. 197-199. 20 McMeekin, Sean (2011) The Russian Origins of the First World War, Cambridge (Massa-

chusetts)-London, Harvard University Press, s. 161-164 and s. 278, n. 75

Page 203: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Maxime GAUIN

|191|

2. Van İsyanı Van Ermeni milliyetçiliğinin en azından 1870'lerden beri önemli şehir-

lerinden birisiydi.21 1910 yılında Ermeni Devrim Federasyonu "müdafaa" kav-ramını oldukça geniş bir şekilde sunan meşru müdafaa rehberi başlıklı bir kitapçık dağıttı. Örneğin, bu kitapta köylere "saldırı" müdafaa kapsamında yer almaktaydı.22 Aralık 1912'de İttihat ve Terakki Fırkasını destekleyen sadık bir Ermeni olan Van belediye başkanına Ermeni Devrimci Federasyonu (ARF) tarafından suikast düzenlendi. Bir sonraki yıl da Fransız diplomasisi Paris'i özellikle Van'dakiler olmak üzere Taşnakların aşırı saldırgan niyetlerinden dolayı uyardı.23 Ocak 1914'de zaten oldukça fazla olan24 Ermeni silah stoku Ekim 1914'de yeni teçhizatlar teslim aldı.25 Ayaklanma hareketleri 1915 yılının özellikle Mart ayında olmak üzere ilk üç ayında genişledi ve 7 Nisan'da Erme-ni Devrimci Federasyonu (ARF) liderliğinde şehirdeki isyan başladı. Ayak-lanma ayın 20'sinde iyice tırmandı26, Vali Cevdet Bey'in yazdığı üzere "Düyun-u Umumiye Binası, Postane, Tütün Binası, Osmanlı Bankası yakılmış ve yı-kılmıştı"27.

Önemli miktarda silah ve cephane stoku bulunan Taşnak isyancıların yerel askeri güçlere direnmesi üzerine 23 Nisan'da isyanı bastırmak üzere yeni birimler gönderildi. Sıklıkla "soykırım" iddialarını destekleyen fikirleriyle anı-lan28 ABD büyükelçisi Morgenthau bile Van’da en az 10.000, büyük ihtimalle de 25.000 Ermeni isyancı olduğunu tahmin etmiştir. Beklendiği şekilde, Nisan

21 Nalbandian, s. 80-84. 22 Aspirations et agissements révolutionnaires des comités arméniens, avant et après la proc-

lamation de la Constitutionottomane, İstanbul, Matbaai Orhaniye, 1917, s. 50-53, http://louisville.edu/a-s/history/turks/comites_armeniens.pdf

23 Bakınız, örneğin, büyükelçinin 18 Mayıs 1913 tarihli raporu, AMAE, s. 16 744. 24 Konsolos Yardımcısı Ian Smith’in mesajları, 10 Ocak 1914, Demirel, Muammer (Ed.)

(2002), British Documents on Armenians (1896-1918), Ankara, YeniTürkiye, s. 633-636. 25 Erickson, Edward J. “The Armenians and Ottoman Military Policy”, War in History, XV-2,

April 2008, s. 151, http://www.tc-america.org/media/Ericson_militarypolicy1915.pdf; Gossoian, Haig (1967) The Epic Story of the Self Defense of Armenians in the Historic City of Van, Detroit, General Society of Vasbouragan, p. 13 (1st edition, Sofia, 1930; translated from Armenian by Samuels S. Tarpinian).

26 McCarthy, Justin et-al, (2006) The Armenian Rebellion at Van, Salt Lake City, University of Utah Press, s. 188-206.

27 21 Nisan 1915 tarihli iç işleri nazırlığına gönderilen şifreli telgraf, Documents on Otto-man…, Cilt II, s. 71.

28 Asıl problem şudur ki Morgenthau tarafından yazılan belgeler ana akım Ermeni yazarlar tarafından pek güvenilmez olan sözde Hatırat'ından çok daha az kullanılmıştır: Bu konuda bakınız Fay, Sidney Bradshaw (1928) The Origins of the World War, New York-Toronto-London, Macmillan, Cilt II, s. 167-182; ve Lowry, Heath W. (1990) The Story Behind Am-bassador Morgenthau’s Story, İstanbul, The Isis Press, http://www.eraren.org/index.php?Lisan= en&Page=YayinIcerik&Sayi No=18

Page 204: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Maxime GAUIN

|192|

2015'deki Van isyanı Rus ordusuyla ve özellikle Ermeni gönüllü birlikleri ile koordineli bir şekilde gelişti. Osmanlılar 1915 Mayıs’ında sadece Van'ı kay-betmekle kalmadı, bu isyan Sivas örneğindeki gibi diğer ayaklanma faaliyetle-rini tetikledi.29

Ermeni isyanını bir "direniş" hareketi olarak göstermek isteyen Ermeni ve Ermeni yanlısı yazarlar yukarıda açıklanan can alıcı gerçekleri göz ardı etmektedirler. Bu kişiler ayrıca ağırlıklı olarak ABD misyoneri olan Clarence Ussher'in 1917 yılında yayınlanan kitabına itimat etmektedirler.30 Bu kitap Ussher'in tifüsten dolayı damarlarının ciddi şekilde zedelendiği Kafkasya'ya gidişinden ve karısının ölümünden sonra yazılmıştır, yanlış iddialarla kirlen-miştir ve pek güvenilir bir kaynak olarak değerlendirilemez.31

3. Fransız ve İngilizler ile Henüz 1914 son baharında Boghos Nubar İngiliz ve Fransız hükümetle-

rine Kilikya bölgesine çıkarma yapmayı önermişti.32 3 Şubat 1915'te İngiliz otoritelere sunulan bir bilgi notunda, Boghos Nubar bir kez daha şunu açık-lamıştı: "Kilikya’daki (Ermeni) nüfus isyan etmeye hazırdır [...] İngiliz asker-ler sadece silaha ihtiyaç duyan Ermenilerden eksiksiz ve kapsamlı bir destek alacaklarından emin olacaklardır."33 Öyle ki, Halep’te bulunan İngiliz konsolo-su henüz 1913 son baharında şu hususu açıklamıştır: "Dörtyol'da bulunan Ermeniler şu an her yetişkin erkekte bir adet bulunacak şekilde modern tüfek-lerle tam teçhizatlı hale gelmiştir. Acil bir durumda kullanılmak üzere Männlicher'ler [Avusturya-Macar tüfeği] ve Mauser'ler [hafif tüfeğe dönüşebi-

29 Erickson (2013), s. 166-169. Osmanlı ordusunda bulunan fakat Ermeni sivillere sempati

besleyen Venezuallalı bir asker olan Rafael de Nogales isyancıların sayısını 30,000 olarak he-saplamaktadır: De Nogales, Rafael (1932) Memoirs of a Soldier of Fortune, New York, Harrisson Smith, s. 271.

30 Balakian, s. 201-204; Walker, Christopher (1990) Armenia. The Survival of a Nation, London-New York, Routledge, s. 205-209. Walker'ın kaynak tercihleri için, bakınız Lowry, Heath "American Observers in Anatolia ca. 1920: The Bristol Papers,” in Armenians in the Ottoman Empire and Modern Turkey (1912-1926), İstanbul, Tasvir Press, 1984, s. 42-58, http://www.h-net.org/~fisher/hst373/ readings/lowry-bristol.html

31 McCarthy vd., s. 253. 32 Dışişleri Bakanlığında Fransız Bakanın Mısır'a Gönderilmesi, 21 Kasım 1914, Dilan, Hasan

(Ed.) (2005) Les Événements arméniens dans les documents diplomatiques français, Anka-ra, TTK, Cilt I, s. 246; Erickson (2013), s. 156.

33 Ghazarian, Vatche (Ed.) (1996) Boghos Nubar’s Papers and the Armenian Question, 1915-1918: Documents, Waltham (Massachusetts), Mayreni, s. 3-5.

Page 205: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Maxime GAUIN

|193|

len Alman tabancası] saklanmış bulunmaktadır."34 Aralık 1914'den Nisan 1915'e kadar İngiliz ve Fransız gemileri İskenderun körfezindeki sahilleri bombalamış, ve bu harekatlar Anadolu'nun bu bölgesinde aktif olan Ermeni milliyetçiler tarafından desteklenmişti.35 Bu çerçevede 1914 Ağustos’unun başlarında Zeytun'da başlayan tahrikler Şubat 2015'de aleni ve geniş bir isyana dönüşmüştü.36 Paris’te ve Londra'da bulunan Rus büyükelçileri Fransız ve İngiliz hükümetlerinden İskenderun limanı üzerinden "Türk iletişim hatlarına saldırmak için hazır bekleyen 15.000 Ermeni [Zeytunlu]"ya silah sevkiyatı yapmasını talep etmişti.37 Temmuz 1915'te Ermeni Ulusal Delegasyonu'nun bir notunda sadece Ermenilerin "Türk idaresine karşı şiddetli ayaklanma eği-limleri" olduğu açıklanmıştı.38

Sonuç olarak karmaşık nedenlerden ötürü Ermeni milliyetçileri tarafın-dan savunulan büyük toprak ideali gerçekleşmedi. Kısaca, savaşın ilk ayların-da Fransa (Lübnan Hristiyan Araplarında olduğunun aksine) Ermeni isyanla-rıyla neredeyse hiç ilişki içerisinde olmadı ve Osmanlı İmparatorluğu'nu pay-laşma isteği yoktu. İngiltere, dahili tartışmalarından sonra önceliği Çanakka-le'deki harekata verdi. Bununla birlikte, 1916 ve 1917'de olduğu gibi, 1915'in ikinci yarısında yeni projeler tartışıldı.39 1916 yılının sonunda, Sykes-Picot anlaşmaları çerçevesinde Fransız hükümeti ve Ramgavar tarafından esas ola-rak Ermenilerden mürekkep olan Doğu Lejyonu kuruldu.

Ancak, Ermeni milliyetçiler tarafından ortaya atılan projelerin başarı-sızlığı Ermeni milliyetçilerin Çanakkale'ye çıkartma yapma ilgilerinin olmadı-ğı anlamına gelmemektedir. Bunun aksine, Bursa ve İzmit bölgesindeki Er-

34 Konsolos Fontana’dan İstanbul’daki maslahatgüzara yollanan mesaj, 21, Ekim 1913, The

National Archives, Kew Gardens (London), FO 371/1773/52128. 35 Erickson, Edward J. “Captain Larkin and the Turks: The Strategic Impact of the Operations

of HMS Doris in Early 1915,” Middle Eastern Studies, XLVI-1, January 2010, s. 151-162, http://www.tc-america.org/media/Ericson_LarkinandtheTurks.pdf; Güçlü, Yücel (2010) Armenians and the Allies in Cilicia (1914-1923), Salt Lake City, University of Utah Press, s. 65-67.

36 Dyer, Gwynne “Correspondence”, Middle Eastern Studies, IX-3, 1973, s. 383; Halaçoğlu, s. 47-48 ve 58-59.

37 Paris’e Rus elçisi notu, 23 février 1915, in Dilan (Ed.), s. 49; Britanya Hükümetine gönderi-len Rus notu, 24 Şubat, 1915, FO 371/2484/22083.

38 Note du Comité de la défense nationale arménienne, 24 juillet 1915, in Montant, Jean-Claude (Ed.) (2004) Documents diplomatiques français. 1915, tome III, 15 septembre – 21 décembre, Berne, Peter Lang, s. 98.

39 Bu konuda, yazar Maxime Gauin’in İstanbul Üniversitesi'nde "Strategic Threats and Hesita-tions" başlıklı sempozyumda sunduğu bildirisine bakınız, “19.-20. Yüzyıllarda Türk-Ermeni İlişkileri Sempozyomu”.

Page 206: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Maxime GAUIN

|194|

meni devrimciler 1915 yılında oldukça aktif olmuşlar ve Osmanlı ordusuna ciddi problemler çıkarmışlardır. 40

İletişim ağlarındaki yetersizlik, pek çok birimin savaş alanındaki sefer-berlikleri ve Anadolu içerisinde lojistik sağlayan birimlerin yeterince koruna-mamasının hepsi bir arada değerlendirildiğinde tehcir kararının, bu karardan sonra dahi yeni isyanlar başlatan (örneğin Urfa’da) Ermeni milliyetçilerin gerçekleştirdiği ayaklanma hareketlerinden dolayı alındığı oldukça açıktır. İsyancılara destek sağlayan sivillerin yerlerinden edilmesi kararı İspanya ordu-sunun Küba’da, ABD ordusunun Filipinlerde ve İngiliz ordusunun Güney Afrika’da aldıkları kararlara benzemektedir. 41

B. MÜSLÜMANLARA KARŞI ETNİK TEMİZLİK ve YAHUDİLE-

RİN İMHASI 1. Tehcirden Önce (1914 - 1915) Birinci dünya savaşı sırasında Müslümanlara yönelik Ermeni suçların-

dan ilk bahseden Rus belgesi 1 Aralık 1914 tarihlidir. Birkaç ay sonra, Prens Vasilii Gadzhemukov Anadolu'nun doğusundaki Müslümanların "Ermenile-rin eline düşme korkusuyla" Çar'ın ordusuna karşı daha fazla direnmesinden dolayı Müslümanların rastgele katledilişini insani değerler adına olmasa da şiddetli bir şekilde eleştirmiştir.42 Mergehu köyünde katledilen 69 köylünün listesi (her bir maktul için ölüm şekli açıklanarak), Van Milli Eğitim Müdürü Şerif Bey'in yeminli ifadesi ve şehrin jandarma komutanının raporu; öldür-melere, sakatlamalara, çocuk ve kadınların tacizlerine, Van isyanı sırasında Ermeni milliyetçilerin ölümden önce en yüksek seviyede acı verme ve kur-banları aşağılama niyetiyle işlediği bütün suçlarla ilgili bireysel örneklere (bu-rada açıklanması mümkün değildir) ilişkin çok sayıda doğrulama sunar.43 Örneğin yakıldıktan sonra bebeğini yemesi istenen anne bunu reddedince

40 Aspirations et agissements…, s. 213-214. 41 Erickson (2013), s. 81-96, 183-221 and passim. Ayrıca bakınız Price, Clair (1923) The

Rebirth of Turkey, New York, Thomas Seltzer, s. 84-87. 42 Reynolds, Michael A. (2011) Shattering Empires. The Clash and Collapse of the Ottoman

and Russian Empires, 1908-1918, New York-Cambridge, Cambridge University Press, s. 156-158. Ayrıca bakınız Perinçek, Mehmet (Ed.) (2007) Rus Devlet Arşivlerinden - 100 Belgede Ermeni Meselesi, İstanbul, Doğan Kitap, s. 68-103.

43 4 ve 15 Mart 1915 tarihli raporlar: Documents on Ottoman…, Cilt I. Katliamın maddi kanıtları için: Süslü, Azmi / Yıldırım, Hüsamettin / Gündüz Birgün (Ed.) (2001) Efsane ve Gerçekler: Türk-Ermeni İlişkileri, Ankara, Atatürk Araştırma Merkezi, s. 98.

Page 207: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Maxime GAUIN

|195|

işkenceye maruz kalmıştı. Yahudiler de özel bir öfke ile Rus ordusundaki Er-menilerin hedefi olmuşlardı. Hakkari'den kaçmaya çalışan 300 civarındaki Yahudi'nin tamamı katledilmişlerdi.44 1914 yılında Van Yahudi cemaati yakla-şık 1.800 kişiyle temsil ediliyordu. 1927 yılında ise bir kaç düzinesi kalmıştı (çoğu Hakkari'de, en fazla 43 kişi)45 Ermenilerin bu anti-Semitizimi Yahudi cemaatinin Hamidiye ve İTC rejimlerine bağlılıkları çerçevesinde analiz edil-melidir.46

Daha genel olarak bu suçlar, ancak Ermeni Devrimci Federasyonunun 1914 civarında resmi olarak ırkçılığa dönüşmesi ve savaş zamanı yayınlarında doğrulandığı üzere Ermeni Devrimci Federasyonunun “Ermeni ırkının” üs-tün ve "Moğol ırkının" (yani Türklerin) cani bir yapısı olduğuna dair inançla-rının bilinmesiyle tam olarak anlaşılabilir.47 Türklerin ve diğer Müslümanla-rın tehcirden önce maruz kaldığı katliamlar 1915-16 yıllarında Ermenilerin öldürülmesinde (bu çerçevede önde gelen faillerden olan Arap kabileler yağ-ma düşüncesiyle motive olmuşlar ve Türklerle Kürtlerin kaderlerini umursa-mamışlardır) tek neden olmamakla birlikte şüphesiz temel nedenlerden biri-siydi. Bu bakımdan Bernard Lewis'in analizleri tamamen isabetlidir: "Türkler için Ermeni hareketi bütün tehditler içerisinde en ölümcül olanıydı" ve 1915 "tek bir anavatana sahip olmak adına iki ulus arasındaki bir mücadele” ‘idi48. Bu durum, masum Ermenilerin suikasta uğramasını mazur göstermemekle beraber, özellikle belirtilmelidir ki akrabaları ve arkadaşları Ermeniler ve Kos-saklar tarafından 1914-15’de kıyıma uğrayan Müslümanlar, hükümetten her

44 Schemsi, Kara (1919) Turcs et Arméniens devant l’histoire, Genève, Imprimerienationale,

s. 46-48 ve 58-65 (anne ve bebeği için referans s. 59, to the Jews p. 61). Aynı zamanda bakınız, De Nogales, Rafael (1926) Four Years Beneath the Crescent, New York-London, Charles Schribner’s, s. 39..

45 McCarthy, Justin (1983) Muslims and Minorities. The Population of Ottoman Anatolia and the end of the Empire, New York-London, New York University Press, s. 102 ve 108, n. 3.

46 Ahmad, Feroz (2014) The Young Turks and the Ottoman Nationalities. Armenians, Greeks, Albanians, Jews and Arabs: 1908-1918, Salt Lake City, University of Utah Press, s. 100-111 ve 149-150; Galanté, Abraham (1985) Histoire des juifs de Turquie, İstanbul, Les éditions Isis, Cilt V, s. 295-296; Sonyel, Salâhi (1993) Minorities and the Destruction of the Ottoman Empire, Ankara, TTK, s. 309-323 ve 430-441.

47 Editorial of Haïastan (Sofia), 19 August 1914, quoted in Aspirations et agissements…, s. 155 ; Varandian, Mikael (1917) L’Arménie et la question arménienne, Laval, G. Kava-nagh&Cie, s. 23-30.

48 Lewis, Bernard (2002) The Emergence of Modern Turkey. Third Edition, New York-Oxford, Oxford University Press, s. 356.

Page 208: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Maxime GAUIN

|196|

hangi bir emir almaya ve şiddete başvurmak için her hangi bir "soykırım" pla-nına ihtiyaç duymamaktaydılar.49 Bu insanlar gerçek bir siyasi motivasyon olmaksızın koordinesiz bir şekilde hareket etmişler, daha açık bir ifadeyle soykırım suçunu tanımlamada olmazsa olmaz bir unsur olan özel kasıt bu-lunmaksızın hareket etmişlerdir.

2. Büyük Rus Saldırıları Sırasında (1915-1916) Rus işgali sırasında Ermeni gönüllülerin suçlarına ilişkin Rus yetkililer

tarafından hazırlanan en ayrıntılı rapor muhtemelen Tuğgeneral Lenoid Bol-hovitinov'un 11 Aralık 1915 tarihli 65 sayfalık raporudur. Bolhivitinov "Er-meni gönüllü birliklerin Müslüman halka karşı ırkçı bir motivasyonla [yazarın vurgusu] kıyıma başladığını" ve bu şiddetin 19. yy’in sonundan itibaren Erme-ni devrim komitelerinin tarafsız Ermeni ve Müslüman sivillere yaptıkları sui-kastlara dayanan derin bir kökü olduğunu vurgulamıştır.50 Nitekim Aralık 1915'de, Rus yüksek komutası Ermeni gönüllü birliklerini kapatmış, bir kıs-mını tasfiye etmiş, ve kalanını da düzenli birliklerle birleştirmiştir.51

Bununla birlikte bu tasfiyeler durumu köklü bir şekilde değiştirmemiş-tir. Aşırı bir Türk karşıtı ve Ermeni yanlısı önyargıları olan misyoner Grace Knapp Bitlis'in 1916 yılında Rus ordusu tarafından ele geçirilmesinden sonra dahi özellikle "Rus ordusunun ileri savunma kısmı olan Ermeni gönüllülerden oluşan birliklerin" "kaçmayı başaramayan Müslümanları infaz ettiğini" açık-lamıştır.52 Beklendiği üzere bu beyan, hayatta kalanların savaş sırasında kay-dedilen yeminli ifadeleriyle doğrulanmıştır.53 Diğer yandan, Ermeni gönüllü-ler ölüm saçan öncü kuvvetler olmalarına rağmen etkili bir şekilde kullanıldığı için resmi tasfiye hızlı bir şekilde tamamlanamamıştır. Bu durum 1919'daki soruşturma sonrasında, 1916 yılında Müslümanların Kossaklar, Ermeniler ve

49 On the absence of evidence for a genocidal intent from the Ottoman government, see, for example,

Gauin, Maxime “Review Essay — ’Proving’ a ‘Crime against Humanity’?”, Journal of Muslim Mi-nority Affairs, XXXV-1, March 2015, s. 141-157, https://www.academia.edu/11715403/ Re-view_Essay_ Proving_a_Crime_against_Humanity_; and Lewy.

50 Perinçek, Mehmet (Ed.) (2009) 11 Aralık 1915 Tarihli Resmi Ermeni Raporu, İstanbul, Doğan Kitap.

51 Reynolds, s. 158. 52 Knapp, Grace (1919) The Tragedy of Bitlis, New York-Chicago-London-Edinburg, Flemming H.

Revell C°, s. 146. 53 Documents sur les atrocités arméno-russes, İstanbul, Sociétéanonyme de papeterie et d’imprimerie,

1917, s. 6, 9-10, 13-15 ve 19-21, http://louisville.edu/a-s/history/turks/documents _sur_les_ atroci-tes_ armeno-russes.pdf

Page 209: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Maxime GAUIN

|197|

Revandiz'deki (bugün Irak ve Türkiye sınırında bulunmaktadır) Süryaniler tarafından "gelişigüzel" katliamlarını ortaya çıkaran İngiliz siyasi görevlisi Edward W. C. Noel tarafından da doğrulanmıştır.54 Rus ordusundaki Ermeni-ler, Kossaklarla birlikte Trabzon ve Diyarbakır'a yaptıkları saldırılar sırasında da katliamlar ve hatta sadist saldırılar gerçekleştirmişlerdir.55 Ayrıca, Rus-ya’nın tutumunun her zaman aktif işbirliği ve güçsüz protestolarla sınırlı ol-madığını belirtmek gerekir. Örneğin Van'da Mayıs 1916'da 10,000 Müslüma-nın katledilmesinden sonra Rus komutan 12 Ermeni'yi darağacına göndermiş ve onlara yardım eden Rus askerlerini cezalandırmıştır.56

3. Rus Geri Çekilişi Sırasında (1917-1918) 1917 yılında Rus ordusu dağılınca Ermeni milliyetçilerin suçlarına karşı

çıkan görevliler bunları bastırmak için gerekli olan insan gücünü kaybettiler. Bu yüzden, gelişigüzel katliamlara yönelik kuvvetli bir tercih ile etnik temiz-leme programı herhangi bir sınırlama olmaksızın Osmanlı ordusunun gelişine kadar devam etti. Rus yarbay Tverdokhlebov şu şekilde bir açıklama yapmış-tır: "800'den fazla silahsız masum Türk [Erzincan'da] katledildi. [...] İnsanları adeta koyun gibi doğradılar." Kıyım kırsalda da devam etti: "Erzincan'dan Erzurum’a kaçan Ermeni çeteler yollarına çıkan her Müslüman köylüyü yok ettiler. [...] Ilıca'dan kaçmayı başaramayanların hepsi katledildi. Ordu komu-tanı [General Ödişelize] kör bıçaklarla boğazları kesilen, vücutları ince ve uzun şeritlere ayrılan çocuklara ait çok sayıda ceset gördüğünü söyledi." Ben-zer şekilde Şubat 1918'de sadece bir tek gecede 3.000 civarı olmak üzere bin-lerce Türk bizzat Erzurum'da sistematik bir şekilde katledildi.57

ABD hükümetinin iki resmi müfettişi tarafından Anadolu’nun doğu-sunda gözlemlendiği üzere bu tür katliamlar, tecavüzler ve yıkımlar "Bitlis, Van, Beyazıt hattında" ve "Bitlis Trabzon hattında" Rus geri çekilişi sırasında yaygın bir hale gelmişti.58 Osmanlı belgelerinin kısmi derlemesi 1914-1918

54 Long quote in Shaw, Stanford Jay (2000) From Empire to Republic. The Turkish War of

National Liberation, Ankara, TTK, Cilt II, s. 922. 55 5 Haziran 1916’da Dahiliye Nezaretine gönderilen rapor: Atılgan / Moumdjian (Ed.), s.

708-713, s. 716-717; Sarınay, Yusuf (Ed.) (2001) Ermeniler Tarafından Yapılan Katliam Belgeleri, Ankara, Cilt I, s. 14-16; Schemsi, s. 72-74.

56 11 Mayıs 1916, tarihli Ormanlı Ordusu raporu: Atılgan / Moumdjian (Ed.), s. 708-713. 57 Tverdokhlebov, Vladimir N. (2007) Gördüklerim Yaşadıklarım / I Witnessed and Lived Through /

Ce que j’ai vu et vécumoi-même, Ankara, ATASE, s. 51-55, http://www.turkishpac.org/pdfs/ tverdohlebov_turkish.pdf

58 McCarthy, Justin (1994) “The Report of Niles and Sutherland,” XI. Türk Tarih Kongresi,

Page 210: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Maxime GAUIN

|198|

arasında toplam 518.105 Müslümanın Doğu Anadolu'da Ermeniler ve Kossak-lar tarafından katledildiğini göstermektedir.59 Çoğunlukla detaylı araştırmala-ra ve çoğu durumda ölülerin tek tek sayılmasına dayanan bu belgelerin yanı sıra İngiliz Yüzbaşı C. L. Wooley de 300.000 ile 400.000 arasında "Kürdün" (muhtemelen Türkleri ve diğer Müslümanları da içermektedir) Doğu Anado-lu'nun en harap edilmiş bölgelerinde (Van ve Bitlis) katledildiğini bildirmiş-tir.60

Önceki savaş suçlarına ilave olarak 1917-1918 yıllarında gerçekleştirilen katliamlar ve yıkımlar 50.000 Ermeni mültecinin daha Doğu Anadolu'dan Ermenistan'a kaçışına neden olmuş61, ve herhangi bir uzlaşmayı engellemiştir. Daha somut olarak, bunlar 1918 sonrası Kuzey Doğu Anadolu’ya geri dönüş tasarılarını imkansız hale getirmiştir. Bununla birlikte Ermeni milliyetçi ör-gütlerinin yıkıcı politikaları 1918'in ortalarında sonlanmamıştır.

C. "BİRLEŞİK ERMENİSTAN"IN BAŞARISIZLIĞI ve YAKIP YIK-MA POLİTİKASI

1. Ermenistan Cumhuriyeti'nin (1919-1920) Zarar Verici Saldırganlığı

1918 yılında görece kısa bir süre devam eden pragmatizmden sonra, as-keri güçlerin dengesi sayesinde, Ermenistan Cumhuriyeti (1917'de özerk, 28 Mayıs 1918'de bağımsız olmuştur) Osmanlı İmparatorluğunun 1918 sonbaha-rında mağlup edilmesi üzerine etnik temizlik peşine düşmüştür. Aslında, bu Cumhuriyet de facto bir diktatörlük uygulayan Ermeni Devrimci Federasyonu (ARF) tarafından yönetiliyordu.62 1919 yılında ABD Yüksek Komiseri Mark Bristol'ün gözlemi şu şekildeydi:

Ankara, TTK, Cilt V, s. 1828-1830, 1842 ve 1850.

59 Sarınay, p. 377 et p. 1053 (Diğer sayılarda da kontrol edilebileceği gibi bu tablolardaki tarihler raporların hazırlandıkları tarihler olup katliamların gerçekleştiği tarihler değildir: örneğin, 1916 tarihinde yazılan bazı belgeler 1915 yılında gerçekleşen katliamları betimle-mektedir, veya 1921 yılında yürütülen bir soruşturma 1918 yılında gerçekleştirilen bir suça ilişkindir).

60 McCarthy, Justin (1995) Death and Exile. The Ethnic Cleansing of Ottoman Muslims, 1821-1922, Princeton, Darwin Press, p. 238, n. 75; Salt, Jeremy (2008) The Unmaking of the Middle East, Berkeley-Los Angeles-London, University of California Press, s. 67.

61 Chardigny, Colonel “La questionarménienne”, 30 octobre 1919, SHD, 16 N 3187, dossier 4. 62 Katchaznouni, s. 8-9.

Page 211: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Maxime GAUIN

|199|

"Ermenistan hükümeti, Tatarları boşaltılan ve yakılan köylerden ayrıl-maya zorlayarak Ermenistan içindeki ırklar arasındaki problemlerin artması-na büyük ölçüde sebep olmuştur. Acınacak durumda açlıktan kıvranan çok sayıda Tatar mültecinin varlığı, bu mültecilere erzak ve tıbbi destek sağlanma-sı için Ermenistan hükümetini zorlama gerekliliği doğurmaktadır. Ermeniler de ayrıca, günümüzün imkansız şartlarında, yardım görevlilerimizin işlerini özellikle zorlaştırdıkları için fazlasıyla suçludurlar. Kafkaslardaki çeşitli yaban-cı misyonlar aralarında herhangi bir koordinasyon olmaksızın ve sıklıkla bir-birlerine zıt amaçlarla çalışmaktalar."63

Azerbaycan’a yönelik agresif tutum, Nisan 1920'deki Bolşevik istilasının yolunu açarken bu ülkenin görece küçük ordusunu Ermenistan sınırında blo-ke etmişti.64 Bu sırada, Hovhannes Katchaznouni'nin de farkına vardığı gibi: "Tecrübesiz ve kibirli adamların dikkatsizliği yüzünden biz [Taşnak hüküme-ti] Türkiye'nin sınırlarımızda hangi kuvvetleri topladığını bilemedik. Çatışma-lar başlamadan önce Türkler bize buluşma ve müzakere yapmayı teklif etmişti. Biz bu teklife uymadık ve onlara karşı geldik."65 Bu provokasyonlar Ermenis-tan’daki Türklerin Haziran ve Temmuz 1920'deki etnik temizliğinin hızlan-masını da içeriyordu.66 Ermeni Devrimci Federasyonu (ARF) kabinesi Erme-nistan'ın çöküşünü, böyle davranışlarıyla, bizzat kendisi hızlandırdı. Efsanenin aksine, Ermenistan'ın bağımsızlığını bastırmak üzere herhangi bir Kemalist-Bolşevik komplosu bulunmamaktaydı. Ankara ve Moskova arasındaki ilişkiler Ermenistan'a yapılan Türk taarruzlarından önceki aylarda bozulmuştu ve bu taarruzlar Moskova ile koordineli gerçekleşmenin tersine, hem Taşnakları hem de Sovyetleri, Türk-Ermeni sınırını Türk ulusal hareketinin arzularına göre kabul etmeye zorlamak için gerçekleştirilmişti. Bolşevikler Kemalist taarruzlardan

63 Bristol’ün 21 Kasım 1919’da, Paris’e gönderdiği haber, Library of Congress (LC), manusc-

ript division, Bristol papers, container 66. Ayrıca bakınız Lowry, Heath “Richard G. Hovannisian on Lieutenant Robert Steed Dunn. A Review Note,” The Journal of Ottoman Studies, V, 1985, s. 209-252,http://english.isam.org.tr/documents/_dosyalar/_pdfler/osmanli _arastirmalari_dergisi/osmanl%C4%B1_sy5/1986_5_LOWRYHW.pdf

64 Swietochowski, Tadeusz (1985) Russian Azerbaijan, 1905-1920, New York-Cambridge, Cambridge University Press, s. 160-164.

65 Katchaznouni, s. 9-10. 66 https://www.scribd.com/doc/201815861/French-High-Commissioner-Report-from-1920-

on-the-massacre-of-Azerbaijani-population-by-Armenian-army

Page 212: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Maxime GAUIN

|200|

mutlu olmamakla birlikte Ermenistan’ın işgalini gerçekleştirmek şeklinde bir cevap vermek yerine ilk olarak arabulucu olmayı tercih etmişlerdi. 67

2. "Ermeni Kilikya"'nın Başarısızlığı ve Fransızların Geri Çekilmesi

(1918-1922) Fransız kaynakları yalnızca 28 Aralık 1918'den 15 Şubat 1919'a kadar,

yani işgalin henüz başladığı sırada 15 Türk'ün Ermeni (lejyonerleri) paralı askerleri veya siviller tarafından suikasta uğradığını, neredeyse 30 adet soygun veya yağma vakasının gerçekleştiğini, bir mahallede yaşayan herkesin ölüm tehdidi aldığını ve tecavüzlerle devam eden bir dolandırıcılık vakasınındın bahsetmektedir.68 Ermenilerin 1920'ye kadar olan savaş suçlarını ve bunların Fransız idaresi tarafından bastırılışını, 1920 bahar ve yazında Adana ve komşu köylerde gerçekleşen cinayet, katliam ve kundaklama vakalarında, dava gö-rülmeksizin verilen ölüm cezaları ile infazlar yoluyla baskı altında tutuldukla-rını başka yayınlarda zaten anlatmıştım.69

Burada özellikle belirtmek isterim ki Kilikya’daki Ermeni milliyetçilerin sorumlulukları sadece Türklere karşı şiddetle sınırlı kalmamıştır. Ermeni mil-liyetçiler Fransızların geri çekilmesi sırasında (Kasım 1921 - Ocak 1922) doğ-rudan ve kasten pek çok dindaşlarının Adana bölgesinden kaçmasına neden olmuşlardır.70 Gerçekten, Fransız tahliye komisyonunun raporunda açıklandı-ğı üzere:

67 Afanasyan, Serge (1981) L’Arménie, l’Azerbaïdjan et la Géorgie, de l’indépendance à

l’instaurationdupouvoirsoviétique. 1917-1923, Paris, L’Harmattan, s. 128-140. Mamoulia, Alsosee Georges (2009) Les Combats indépendantistes des Caucasiensentre URSS et puis-sances occidentales: le cas de la Géorgie (1921-1945), Paris, L’Harmattan, s. 27; Shaw (2000), Cilt III-2, s. 1478-1487 ve 1499-1502; Yerasimos, pp. 186-191.

68 Albay Édouard Brémond’un İstanbul’daki Fransız Yüksek Komiserine yolladığı 24 Şubat 1919 tarihli mektup, Centre des archives diplomatiques de Nantes (CADN), 36 PO/1/9; Gautherot, Gustave (1920) La France en Syrie et en Cilicie, Courbevoie, Librairie indépen-dante, s. 146-150.

69 “Logiques d'une rupture : les relations entre la République française et les comités armé-niens, de l'armistice de Moudros au traité de Lausanne”, in Başak, Tolga / Yüksel, Mevlüt (Ed.) (2014) First International Symposium on Turkish-Armenian Relations and Great Powers, Erzurum, Atatürk Üniversitesi, 2014, s. 771-772 ve 774-777; Gauin, Maxime “How to Create a Problem of Refugees: the Evacuation of Cilicia by France and the Flow of Arme-nian Civilians (1921-1922),” Review of Armenian Studies, n° 25, 2012, s. 71-73 ve 76 ; ve benim çıkacak olan makalem: “Complexities of imperialism: the French administration of Cilicia, 1918-1922”.

70 Gauin (2012), s. 76-90.

Page 213: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Maxime GAUIN

|201|

"Takip eden olaylar kesinleştirmiştir ki bu dışarıdan gelen bir slogandı ve hiç kimsenin kurtulmaya cesaret edemeyeceği bir uygulamaydı. 9 Aralık günü, [Gregoryen, Katolik, ve Protestan] cemaatlerin liderleri Bay Franklin-Bouillon'a kalmak isteyen Hristiyanların bile ölüm tehdidiyle kaçmaya zorlan-dıklarını açıklamışlardır."71

Daha ayrıntıya girersek, Ermeni ırkçı teröristler Fransızların ve Kema-listlerin Kasım 1921'de Hristiyanların mülkleriyle ilgilenmek ve Hristiyan nüfusunu şehir merkezlerinde yoğunlaştırmak amacıyla kurdukları ortak ko-misyonun çalışmalarını baltalamışlardır.72 Bu komisyonların üyesi olmak iste-yen Ermeniler kendi radikal dindaşları tarafından ölümle tehdit edilmişler-dir.73 "Hristiyan mülklerine el konulduğu" iddiasında bulunanların ve Türk kapitalizminin Kemalist yıllardaki gelişmesi hakkında entelektüel spekülas-yonlar yapanların,74 Ermeni ırkçıların Kilikya'daki gerçek sorumluluklarını göz önünde bulundurmaları gerekmektedir.

3. Son Yıkımlar: Batı Anadolu ve Lozan Konferansı Yunan ordusunun çıkartmanın ilk günlerinden (15 Mayıs 1919) 75 baş-

layarak işlediği savaş suçları, en azından Türkiye'de, nispeten iyi bilinmekte-dir.76 Bununla birlikte daha az bilinen ise 1922 yılına kadar Yunan yüksek komutası tarafından kullanılan77 Ermeni gönüllü birliklerinin rolü78 ve birkaç

71 Rapport d’ensemble sur les opérations de la commission, mars 1922, s. 6, AMAE, P 17787.

Ayrıca bakınız Bulletin périodique n° 37 (5-20 novembre 1921), s. 5, SHD, 6 N 190. 72 Bu komisyonların düzenlemelerinin özgün metni: Bulletin de renseignements n° 285, 11-13

décembre 1921, SHD, 4 H 61, dossier 3. Bu metni İngilizce'ye çevirdiğim eser için bkz. “How to create…”, s. 81.

73 “L’émigration des Arméniens”, Le Temps, 30 décembre 1921, s. 2. 74 Örneğin: Üngör, Uğur Ümit / Polatel, Mehmet (2011) Confiscation and Destruction. The

Young Turk Seizure of Armenian Property, London-New York, Continuum. 75 Marine, S.R. Turquie, n° 717, 20 mai 1919, n° 774, 3 juin 1919, SHD, 1 BB7 232; Shaw (2000), s.

508-540. 76 Gehri, Maurice “Mission d'enquête en Anatolie (12-22 mai 1921)”, Revue internationale de

la Croixrouge, Cilt LII, n° 227, 15 juillet 1921, s. 721-735, http://www.turquie-news.com/IMG/ pdf/maurice_gehri.pdf; Georges-Gaulis, Berthe (1921) Le Nationalis-meturc, Paris, Plon-Nourrit, s. 40-49 ; Georges-Gaulis, Berthe (1922) Angora, Constanti-nople, Londres. Moustafa Kémal et la politique anglaiseen Orient, Paris, Armand Colin, s. 37, 58 ve 80; Toynbee, Arnold J. (1922) The Western Question in Greece and Turkey, Lon-don-Bombay-Sydney, Constable & C°, passim; Turan, Mustafa (2006) Yunan Mezalimi, Ankara, Atatürk Araştırma Merkezi.

77 Rapports du capitaine Renaudineau, 18 et 19 juillet 1921, SHD, 20 N 1101.

Page 214: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Maxime GAUIN

|202|

olayda aynı komuta tarafından Türk sivil halkın öfkesini dindirmek için feda edilmiş olmasıdır.79 Geri çekilmeleri sırasında Yunan askeri kuvvetleri ve Er-meni gönüllü birlikleri yakmışlar, yağmalamışlar ve sistematik bir şekilde kat-letmişlerdir .80 Yunan birliklerini en sert suçlayanlardan birisi de İzmir-Aydın tren yolu şirketinin idarecisi Lord Saint-Davids olmuştur.81 Türk sivillere karşı gerçekleştirilen bu suçların yanı sıra, Yunan yetkililer kalmak isteyenler de dahil olmak üzere Hristiyan nüfusu da ayrılmaya zorlamışlardır. Bu husus hem Eskişehir’deki Fransız Katolik misyonunun başkanı olan Peder Ludovic Marseille'in (15 eylül 1922 tarihli) raporunda82 hem de Yunan mültecilerin ABD donanmasında verdikleri ifadelerinde belirlenmiştir: "Yunan mülteciler hep aynı hikayeyi söylemişlerdir: 'Yunan askeriyesi veya rahipleri tarafından tahliye emri verildi. Ayrıldıktan sonra şehirleri alevler içinde gördük.' Suçun, Köylerini yakan Hellenik Yunanlılardan kaynaklandığını söylüyorlar” 83

Ermeni milliyetçilerin sorumluluğunun ve Yunanların bu örgütleri alaycı bir şekilde kullanışının en önemli olayı İzmir yangınıydı. Yunan yüksek komutası Batılı askeri gemilerin varlığında şehri açıkça yakamadıklarından, Rum nüfusunu hızlı bir şekilde tahliye edemediklerinden ve Rum halkı misil-lemeden korumak için yıkım sorumluluğunu İzmir Ermeni milliyetçi komite-sine bırakmıştı.84 En mükemmel özet ve Kartezyen muhkeme ile Yakın Doğu

78 Özellikle bakınız: Fransız toplumunun İzmir'deki temsilcisi olan Elzéar Guiffray'ın Dış

İşleri Bakanlığı için notlarına ve aynı bakanlık tarafından derlenen bu şehirde yaşamakta olan Fransız vatandaşlarının mektuplarındaki pasajları, AMAE'de, s 1380.

79 Marine, S.R. Affaires arméniennes, 15 novembre 1920, AMAE, P 16674; Marine, S.R. Turquie, Dans la région d’Ismidt, 10 août 1920, SHD, 7 N 3211; Corps d’occupation de Constantinople — Bulletin de renseignementdes 8 et 9 mai 1921, SHD 20 N 1082.

80 En detaylı referanslardan bir tanesi C. Toureille'nin AMAE'deki raporudur, s 1380. Ayrıca bakınız, diğerleri arasından, Mark O. Prentis’in Amiral Mark Bristol’e (Eylül 1922’de) yol-ladığı tarihsiz not, LC, Bristol papers, container 74; Gates, Caleb Frank (1940) Not to Me Only, Princeton-London, Princeton University Press/Oxford University Press, p. 283; Scip-io, Lynn A. (1955) My Thirty Years in Turkey, Rindge, Richard R. Smith Publisher, s. 179; McCarthy (1995), s. 279-332. Erik Jan Zürcher Türkiye’deki Yunan-Ermeni savaş suçlarını yazmak için herhangi bir gereksinim görmemiştir: Zürcher, Erik Jan (2004) Turkey: A Modern History, London-New York, I. B. Tauris, s. 136 ve 152-156. Bu çerçevede, Zürch-er’in kitabı Balakian’ın Burning Tigris kitabından daha iyi değildir.

81 “Graveréquisitoired’unlordanglaiscontrel’arméegrecque”, Le PetitParisien, 27 septembre 1922, s. 3.

82 AMAE, s 1380. 83 USS Litchfield’den Bristol’e, 7 Eylül 1922 Düzeltilmiş kopyası, LC, Bristol papers, container

76, File Smyrna, Navy Messages Received 1922. 84 İzmir İtfaiye Ekibinin Kumandanı Bay Grescovich’in İzmir’in büyük yangını üzerine raporu,

Page 215: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Maxime GAUIN

|203|

Fransız Donanması Komutanı Amiral Charles Dumesnil düzenli Türk ordu-sunun tamamen masum olduğunu, düzensiz Türk birliklerinin yağmalama yaptığında şüphe olmasa da yangınla ilgisinin bulunmadığını, Yunan kundak-çıların bir kısmı ateşi başlatmış olsa bile pek muhtemelen ana suçlunun Erme-niler olduğu sonucuna varmaktadır. Gerçekten, İzmir’in Yunan mahallelerin-de de yanıcı madde bulunmakla birlikte Ermeni mahallelerinde daha çok ya-nıcı maddeler depolanmıştı ve "bütün Fransızlar" şehrin Türklere terk edilme-sindense yakılacağı tehditlerini öğrenmişlerdi. Benzer şekilde Dumesnil'in gözlemediği üzere resmi soruşturmanın sonuçlarını yayınlayan Türk gazetele-ri de bu olayda Yunanların sorumluluklarından daha çok öncelikle Ermenile-rin sorumluluklarını vurguluyorlardı.85 Sonuç ekonomik bir felaketti ve Birin-ci Dünya Savaşı sırasında tehcire maruz kalmayan İzmir Ermenilerinden, 256 devrimci olanı hariç hepsinin şehri terk etmesi ile bitti86. Yunanlıların da şehri terk ettiklerini söylemeye bile gerek bulunmamaktadır.

İzmir yangını dolayısıyla Batının dikkatini üzerlerine çekmede başarısız kalınması ve Ermeni toplumu da dahil halkın başına gelen yıkıcı sonuçlar ırkçı Ermenilerin ve ortaklarının daha mantıklı davranmasına yetmedi. Lozan kon-feransının ilk aşamasında İsmet İnönü Ermeni mültecilerin Türk vatandaşı olmaları ve özellikle milliyetçi politikalarını bırakmaları durumunda geri dönebileceklerini teklif etti. Bu teklife nispeten daha az sert olan tepki Ulusla-rarası Ermeni Cemiyetinden gelen idi; onlar 1922'nin sonunda ve bir kez daha Ocak 1923'de üzerinde yaşayan Müslümanların sürüleceği ve Ermenilerin yoğunluğunun arttırılacağı bir Anadolu bölgesinde "Ermeni ulusal vatanı" kurulmasında ısrar ettiler.87 En uç refleks ise Ermeni Devrimci Federasyonu

İstanbul, 1922; “Ce sont les Arméniens qui allumèrent l’incendie en abandonnant leur quar-tier”, Le Matin, 20 Eylül 1922; “Une journée dans les ruines de Smyrne”, Le Petit Parisien, 28 Eylül 1922, s. 3; “Armenians, Not Turks, Set Smyrna Ablaze Relief Worker Declares,” The San Antonio Express gazetesinin 22 Ocak 1923 tarihli nüshasında yayınlanan “İzmir’i Türkler değil, Ermeniler ateşe verdi” başlıklı haber yazısı 22 January 1923; Lowry, Heath “Turkish History: On Whose Sources will it Be Based? A Case Study on the Burning of Iz-mir,” The Journal of Ottoman Studies, IX, 1989, s. 1-29, http://www.isam.org.tr/documents/_dosyalar/_pdfler/osmanli_arastirmalari_dergisi/osmanl%C4%B1_sy9/1989_9_LOWRYHW.pdf

85 Qui sont les auteurs de l’incendie ?, 28 septembre1922, AMAE, s 1380. 86 Charlton Whittal’dan General Townshend’e 10 Şubat 1921 tarihli mektup, FO

371/6499/2265; Halaçoğlu, Yusuf (2008) The Story of 1915. What happened to the Otto-man Armenians?, Ankara: TTK, s. 56.

87 Lettre de la Ligue internationale philarménienne à Son Excellence le président de la conférence de la paix, 1er décembre 1922 ; Lettre adressée par la Ligue internationale phi-

Page 216: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Maxime GAUIN

|204|

(ARF)'den gelendi; onlar görüşmelerin başarısızlığa uğraması ihtimalini bek-leyerek, 1922-1923 kışında İngiliz ordusu için gönüllü birlikler oluşturmaya başladılar.88 Bütün bu çabalar ve talepler başarısızlığa uğradı ve sadece Anado-lu'da yeni gerginliklerin oluşmasına neden oldu.

SONUÇ Ermeni milliyetçi liderliği Türkiye'de bir "Büyük Ermenistan" kurma

hırsından art arda başarısızlıklara ve Anadolu'nun bütün halkları için korkunç sonuçlarına rağmen hiç bir zaman vazgeçmedi. Bu liderler 19. yüzyılın sonun-da bir çatışma başlattılar, Birinci Dünya savaşı sırasında Ruslar tarafında kul-lanılmayı kabul ettiler, zorunlu tehcire neden oldular ve Ermeni konvoylarının bir kısmını hedef alan öldürmelerin ağır sorumluluklarını yüklendiler. 1919'dan sonra birlikte yaşamaya engel oldular.

Lozandaki Türk zaferi bu makaleyi 1923 tarihiyle sonlandırmak için ye-terli bir nedendir. Bununla birlikte Ramgavar [Ermeni Partisi] Türk karşıtı faaliyetlerini 1923'ten 1945'e kadar neredeyse durdurmuş olsa da bu durum Ermeni Devrimci Örgütü ARF için geçerli değildir; onlar, 1924'den 1927'ye kadar Kemal Atatürk'e altı kez suikast düzenlemeye çalıştılar.89

larménienne aux représentants de la Grande-Bretagne, de la France et de l’Italie à la conférence, en date du 19 janvier 1923, AMAE, s 16677. Taner Akçam (A Shameful Act…, s. 367’de): “azınlıklar sorunu [Lozan] konferansının geçici olarak tıkanmasına neden ol-muştur” iddiasında bulunmakta ve herhangi bir kaynak göstermemektedir. Bu doğru ol-mamakla birlikte (konferans 4 Şubat'ta kapitülasyonlar nedeniyle kesilmişti) görüşmelerin ertelenmesinden önce Ermeni delegasyonunun kendisi "Ermeni vatan"ından vazgeçildiğini anlamıştı: Milletler Cemiyeti'ne gönderdikleri 25 Ocak 1923 tarihli mektup için bakınız, AMAE, s 16677.

88 Note spéciale n° 1733, La mentalité des partis politiques arméniens, 23 avril 1923 ; Suite à la note spéciale du 19 février 1923, AMAE, s 16677 (ayrıca şurada da var: CADN, 36 PO/1/111).

89 Şimşir, Bilâl (2000)Şehit diplomatlarımız (1973-1994), Ankara-İstanbul, Bilgi Yayinevi, Cilt I, s. 61-73.

Page 217: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Maxime GAUIN

|205|

KAYNAKÇA

Afanasyan, Serge (1981) L’Arménie, l’Azerbaïdjan et la Géorgie, de l’indépendance à l’instaurationdupouvoirsoviétique. 1917-1923, Paris, L’ Harmattan.

Aharonian, Avetis / Nubar, Boghos (1919) The Armenian Question Before the Paris Peace Conference,Paris. http://www.archive.org/download/ armenianquestion00pari/armenianquestion00pari.pdf

Ahmad, Feroz (2014) The Young Turks and the Ottoman Nationalities. Armenians, Greeks, Albanians, Jews and Arabs: 1908-1918, Salt Lake City, University of Utah Press.

Akçam, Taner (2006) A Shameful Act, New York, Metropolitan Books.

Archives du ministère des Affaires étrangères (AMAE), La Courneuve, P 16 744.

“Armenians, Not Turks, Set Smyrna Ablaze Relief Worker Declares,” The San Antonio Express, 22 January 1923.

Armenian Activities in the Ottoman Documents, Ankara, ATASE, Cilt I, 2005.

Aspirations et agissements révolutionnaires des comités arméniens, avant et après la proclamation de la Constitutionottomane, İstanbul, Matbaai Orhaniye, 1917. http://louisville.edu/a-s/history/turks/comites_armeniens.pdf

Atılgan, İnanç / Moumdjian, Garabet (Ed.) (2009) Archival Docu-ments of the Viennese Armenian-Turkish Platform, Klagenfurt-Vienna-Ljubjana-Sarajevo, Wieser Verlag.

Balakian, Peter (2004) The Burning Tigris, New York, Perennial.

Başak, Tolga / Yüksel, Mevlüt (Ed.) (2014) First International Sympo-sium on Turkish-Armenian Relations and Great Powers, Erzurum, Atatürk Üniversitesi, 2014.

Bey, Ahmet Rüstem (1918) La Guerre mondiale et la question turco-arménienne, Berne, Stæmpfli&Cie.

Bulletin de renseignements n° 285, 11-13 décembre 1921, SHD, 4 H 61, dossier 3.

Page 218: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Maxime GAUIN

|206|

Bulletin de renseignementdes 8 et 9 mai 1921, SHD 20 N 1082.

Bulletin périodique n° 37 (5-20 novembre 1921), SHD, 6 N 190.

Centre des archives diplomatiques de Nantes (CADN), 36 PO/1/9

“Ce sont les Arméniens qui allumèrent l’incendie en abandonnant leur quartier”, Le Matin, 20 Eylül 1922.

Chardigny, Colonel “La question arménienne”, 30 octobre 1919, SHD, 16 N 3187, dossier 4.

Çiçek, Kemal (Ed.) (2011) 1909 Adana Olayları Makaleler/The Adana Incidents of 1909 Revisited, Ankara, TTK.

Demirel, Muammer (Ed.) (2002), British Documents on Armenians (1896-1918), Ankara, Yeni Türkiye.

De Nogales, Rafael (1932) Memoirs of a Soldier of Fortune, New York, Harrisson Smith.

De Nogales, Rafael (1926) Four Years Beneath the Crescent, New York-London, Charles Schribner’s.

Dilan, Hasan (Ed.) (2005) Les Événements arméniens dans les docu-ments diplomatiques français, Ankara, TTK, Cilt I.

Documents on Ottoman Armenians, Ankara, Prime Ministry Direc-torate of Press and Information, Cilt II, 1983.

Documents sur les atrocités arméno-russes, İstanbul, Société anonyme de papeterie et d’imprimerie, 1917. http://louisville.edu/a-s/history/turks/ documents_sur_les_atrocites_armeno-russes.pdf

Dyer, Gwynne “Correspondence”, Middle Eastern Studies, IX-3, 1973.

Erickson, Edward J. (2013) Ottomans and Armenians. A Study in Counter-Insurgency, New York-London, Palgrave MacMillan.

Erickson, Edward J. “Captain Larkin and the Turks: The Strategic Im-pact of the Operations of HMS Doris in Early 1915,” Middle Eastern Studies, XLVI-1, January 2010. http://www.tc-america.org/media/Ericson_Larkinandthe Turks.pdf

Page 219: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Maxime GAUIN

|207|

Erickson, Edward J. “The Armenians and Ottoman Military Policy”, War in History, XV-2, April 2008. http://www.tc-america.org/media/Ericson_ militarypolicy1915.pdf

Fay, Sidney Bradshaw (1928) The Origins of the World War, New York-Toronto-London, Macmillan, Cilt II.

Galanté, Abraham (1985) Histoire des juifs de Turquie, İstanbul, Les éditions Isis, Cilt V.

Gates, Caleb Frank (1940) Not to Me Only, Princeton-London, Prince-ton University Press/Oxford University Press.

Gauin, Maxime “Review Essay — ‘Proving’ a ‘Crime against Humani-ty’?”, Journal of Muslim Minority Affairs, XXXV-1, March 2015. https://www.academia. edu/11715403/Review_Essay_Proving_a_Crime_against_Humanity

Gauin, Maxime “Strategic Threats and Hesitations", 19.-20. Yüzyıllarda Türk-Ermeni İlişkileri Sempozyomu, 2015, İstanbul.

Gauin, Maxime “How to Create a Problem of Refugees: the Evacuation of Cilicia by France and the Flow of Armenian Civilians (1921-1922),” Review of Armenian Studies, n° 25, 2012.

Gautherot, Gustave (1920) La France en Syrie et en Cilicie, Courbe-voie, Librairie indépendante.

Gehri, Maurice “Mission d'enquête en Anatolie (12-22 mai 1921)”, Re-vue internationale de la Croixrouge, Cilt LII, n° 227, 15 juillet 1921. http://www.turquie-news.com/IMG/pdf/maurice_gehri.pdf;

Georges-Gaulis, Berthe (1922) Angora, Constantinople, Londres. Moustafa Kémal et la politique anglaiseen Orient, Paris, Armand Colin.

Georges-Gaulis, Berthe (1921) Le Nationalismeturc, Paris, Plon-Nourrit.

Ghazarian, Vatche (Ed.) (1996) Boghos Nubar’s Papers and the Arme-nian Question, 1915-1918: Documents, Waltham (Massachusetts), Mayreni.

Page 220: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Maxime GAUIN

|208|

Gibbons, Herbert Adams (1926) Armenia in the World War, New York, American Committee Opposed to the Lausanne Treaty. http://armenians-1915. blogspot.com/ 2011/03/3232-armenia-in-world-war-by-herbert.html

Gossoian, Haig (1967) The Epic Story of the Self Defense of Armenians in the Historic City of Van, Detroit, General Society of Vasbouragan. (1st edi-tion, Sofia, 1930; translated from Armenian by Samuels S. Tarpinian).

“Graveréquisitoired’unlordanglaiscontrel’arméegrecque”, Le Petit Pari-sien, 27 septembre 1922.

Güçlü, Yücel (2010) Armenians and the Allies in Cilicia (1914-1923), Salt Lake City, University of Utah Press.

Gürün, Kâmuran (1985) The Armenian File, London-Nicosia-İstanbul, Weidenfeld & Nicolson / K. Rüstem & Brothers.

Halaçoğlu, Yusuf (2008) The Story of 1915. What happened to the Ot-toman Armenians?, Ankara, TTK.

Halaçoğlu, Yusuf (2002) Facts on the Relocation of Armenians, Anka-ra, TTK, İzmir İtfaiye Ekibinin Kumandanı Bay Grescovich’in İzmir’in büyük yangını üzerine raporu, İstanbul, 1922.

Katchaznouni, Hovhannes (1955) The Armenian Revolutionary Federa-tion Has Nothing to Do Anymore, New York, Armenian Information Service. http://ia600602.us.archive.org/14/items/armenianrevolution00katc/armenianrevolution00katc.pdf

Knapp, Grace (1919) The Tragedy of Bitlis, New York-Chicago-London-Edinburg, Flemming H. Revell C°.

Korganoff (Gorganian), Gabriel (1927) La Participation des Arméni-ens à la Guerre Mondiale sur le front du Caucase (1914-1918), Paris, Massis.

Langer, William (1960) The Diplomacy of Imperialism, New York, Al-fred A. Knopf.

“L’émigration des Arméniens”, Le Temps, 30 décembre 1921.

Lewis, Bernard (2002) The Emergence of Modern Turkey. Third Edi-tion, New York-Oxford, Oxford University Press.

Page 221: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Maxime GAUIN

|209|

Lowry, Heath W. (1990) The Story Behind Ambassador Morgenthau’s Story, İstanbul, The Isis Press. http://www.eraren.org/index.php?Lisan=en&Page=YayinIcerik&SayiNo=18

Lowry, Heath “Turkish History: On Whose Sources will it Be Based? A Case Study on the Burning of Izmir,” The Journal of Ottoman Studies, IX, 1989, s. 1-29, http://www.isam.org.tr/documents/_dosyalar/_pdfler/osmanli_ arastirmalari_dergisi/osmanl%C4%B1_sy9/1989_9_LOWRYHW.pdf

Lowry, Heath “Richard G. Hovannisian on Lieutenant Robert Steed Dunn. A Review Note,” The Journal of Ottoman Studies, V, 1985.

http://english.isam.org.tr/documents/_dosyalar/_pdfler/osmanli_arastirmalari_dergisi/osmanl%C4%B1_sy5/1986_5_LOWRYHW.pdf

Lowry, Heath "American Observers in Anatolia ca. 1920: The Bristol Papers,” in Armenians in the Ottoman Empire and Modern Turkey (1912-1926), İstanbul, Tasvir Press, 1984. http://www.h-net.org/~fisher/hst373/ readings/lowry-bristol.html

Mamoulia, Alsosee Georges (2009) Les Combats indépendantistes des Caucasiensentre URSS et puissances occidentales: le cas de la Géorgie (1921-1945), Paris, L’Harmattan.

Marine, S.R. Affaires arméniennes, 15 novembre 1920, AMAE, P 16674.

Marine, S.R. Turquie, Dans la région d’Ismidt, 10 août 1920, SHD, 7 N 3211.

Marine, S.R. Turquie, n° 717, 20 mai 1919, n° 774, 3 juin 1919, SHD, 1 BB7.

McCarthy, Justin / Taşkıran, Cemalettin / Turan, Ömer (2014) Sasun: The History of an 1890s Armenian Revolt, Salt Lake City, University of Utah Press.

McCarthy, Justin et-al, (2006) The Armenian Rebellion at Van, Salt Lake City, University of Utah Press.

McCarthy, Justin (1995) Death and Exile. The Ethnic Cleansing of Ot-toman Muslims, 1821-1922, Princeton, Darwin Press.

Page 222: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Maxime GAUIN

|210|

McCarthy, Justin (1994) “The Report of Niles and Sutherland,” XI. Türk Tarih Kongresi, Ankara, TTK, Cilt V.

McCarthy, Justin (1983) Muslims and Minorities. The Population of Ottoman Anatolia and the end of the Empire, New York-London, New York University Press.

McMeekin, Sean (2011) The Russian Origins of the First World War, Cambridge (Massachusetts)-London, Harvard University Press.

Montant, Jean-Claude (Ed.) (2004) Documents diplomatiques français. 1915, tome III, 15 septembre – 21 décembre, Berne, Peter Lang.

Nalbandian, Louise (1963) The Armenian Revolutionary Movement, Berkeley-Los Angeles-London, University of California Press.

http://www.ucpress.edu/op.php?isbn=9780520009141

Pasdermadjian, G. (1918) Why Armenia Should Be Free, Boston, Hairenik.

Perinçek, Mehmet (Ed.) (2009) 11 Aralık 1915 Tarihli Resmi Ermeni Raporu, İstanbul, Doğan Kitap.

Perinçek, Mehmet (Ed.) (2007) Rus Devlet Arşivlerinden - 100 Belgede Ermeni Meselesi, İstanbul, Doğan Kitap.

Price, Clair (1923) The Rebirth of Turkey, New York, Thomas Seltzer.

Price, Morgan Philips (1918) War and Revolution in Asiatic Russia, London, George Allen&Unwin. http://www.archive.org/download/cu3192402 7963762/ cu31924027963762.pdf

“Qui sont les auteurs de l’incendie ?”, 28 septembre 1922, AMAE, P 1380.

Rapport d’ensemble sur les opérations de la commission, mars 1922, AMAE, P 17787.

Rapports du capitaine Renaudineau, 18 et 19 juillet 1921, SHD, 20 N 1101.

Reynolds, Michael A. (2011) Shattering Empires. The Clash and Col-lapse of the Ottoman and Russian Empires, 1908-1918, New York-Cambridge, Cambridge University Press.

Page 223: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Maxime GAUIN

|211|

Rôle des Arméniens du Caucase pendant la Guerre 1914-1918, Service Historique de la Défense (SHD), Vincennes, 16 N 3187, Classeur 36.

Salt, Jeremy (2008) The Unmaking of the Middle East, Berkeley-Los Angeles-London, University of California Press.

Sarınay, Yusuf (Ed.) (2001) Ermeniler Tarafından Yapılan Katliam Belgeleri, Ankara, Cilt I.

Schemsi, Kara (1919) Turcs et Arméniens devant l’histoire, Genève, Imprimerienationale.

Scipio, Lynn A. (1955) My Thirty Years in Turkey, Rindge, Richard R. Smith Publisher.

Shaw, Stanford J. (2006) The Ottoman Empire in World War I, Cilt I, Ankara, TTK.

Shaw, Stanford Jay (2000) From Empire to Republic. The Turkish War of National Liberation, Ankara, TTK, Cilt II.

Sonyel, Salâhi (1993) Minorities and the Destruction of the Ottoman Empire, Ankara, TTK.

Sonyel, Salâhi “The Turco-Armenian ‘Adana Incidents’ in the Light of Secret British Documents,” Belleten, LI/201, December 1987. http://etarih.com/ tarih/ermeni_dosyasi/bel201-1291_1338.pdf

Süslü, Azmi / Yıldırım, Hüsamettin / Gündüz Birgün (Ed.) (2001) Ef-sane ve Gerçekler: Türk-Ermeni İlişkileri, Ankara, Atatürk Araştırma Merkezi.

Swietochowski, Tadeusz (1985) Russian Azerbaijan, 1905-1920, New York-Cambridge, Cambridge University Press.

Şimşir, Bilâl (2000) Şehit diplomatlarımız (1973-1994), Ankara-İstanbul, Bilgi Yayınevi, Cilt I.

The National Archives, Kew Gardens (London), FO 371/1773/52128.

Toynbee, Arnold J. (1922) The Western Question in Greece and Tur-key, London-Bombay-Sydney, Constable & C°.

Turan, Mustafa (2006) Yunan Mezalimi, Ankara, Atatürk Araştırma Merkezi.

Page 224: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Maxime GAUIN

|212|

Tverdokhlebov, Vladimir N. (2007) Gördüklerim Yaşadıklarım / I Witnessed and Lived Through / Ce que j’ai vu et vécumoi-même, Ankara, ATASE. http://www.turkishpac.org/pdfs/tverdohlebov_turkish.pdf

“Une journée dans les ruines de Smyrne”, Le Petit Parisien, 28 Eylül 1922.

Üngör, Uğur Ümit / Polatel, Mehmet (2011) Confiscation and De-struction. The Young Turk Seizure of Armenian Property, London-New York, Continuum.

Varandian, Mikael (1917) L’Arménie et la question arménienne, Laval, G. Kavanagh&Cie.

Walker, Christopher (1990) Armenia. The Survival of a Nation, Lon-don-New York, Routledge

Yerasimos, Stéphane “Caucase, la Grande Mêlée (1914-1921)”, Hé-rodote, n° 54-55, 4etrimestre 1989.

Zürcher, Erik Jan (2004) Turkey: A Modern History, London-New York, I. B. Tauris.

Page 225: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

|213

ERMENİLERİN TEHCİRDEN DÖNÜŞÜ*

Prof. Dr. İbrahim Ethem ATNUR**

Türklerin Batıya doğru göçleri ve Ön Asya’da hâkimiyet kurmaları ile birlikte, genelde yöneten ve yönetilen ilişkisi seklinde Türk-Ermeni ilişkileri de başlamış oldu. Özellikle Osmanlılar döneminde Ermenilerin diğer gayri Müslim halklar gibi, kendilerine tanınan haklardan yararlanarak kimliklerini devam ettirdikleri ve Osmanlı toplumuna da bilhassa sanat ve ticaret anla-mında katkı yaptıkları görülmektedir. Ancak Osmanlı Devleti’nin askeri, siya-si, ekonomik, sosyal ve adalet anlamında çözülmeye başlaması, toprak ve nü-fus kayıpları ile beraberinde gelişen milliyetçilik hareketleri, zamanla Ermeni toplumunu da etkilemeye başladı. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı, Rus kuvvet-lerinin Yeşilköy’e kadar ilerlemesi, ardından imzalanan Yeşilköy ve Berlin Antlaşmalarındaki Ermeniler lehine olan maddeler, aynı dönemde Bulgaris-tan’ın bağımsızlığa gidişi, bu anlamda önemli dönemeçler oldu. Amerikalı Protestan misyonerlerin, Osmanlı ülkesinde yürüttükleri eğitim-öğretim faali-yetleri de, Ermeni toplumunu ciddi şekilde etkilemeye başlamıştı.

Bulgaristan’ın bağımsızlığı ve Ermeni Sorununun uluslararası bir mese-le halini alması, bir kısım Ermeni ileri gelenlerini gelecek için ümitlendirmiş ise de, Sultan Abdülhamit’in beklenen ıslahatları sürüncemeye bırakması, Ermeni partilerini harekete geçirdi.1 Yapılacak iş daha önce Balkan toplumla-rının deneyip başarılı oldukları gibi, isyan edip, feryat ederek, Hıristiyan batılı devlet ve kamuoylarının dikkatini çekmekti. Bundan dolayı isyanlar başlatıldı. Misyoner yapılanmanın da desteği ile batı kamuoyunda Türklerin Ermenilere katliam yaptığı propagandası yapılıp dikkat çekilirken, diğer taraftan yüzyıl-lardır birlikte huzur içinde yaşayan Müslüman ve Ermeni toplumlarının arası gittikçe açılmaya başladı.

* Bu metnin orjinal halidir. ** Atatürk Üniversitesi Öğretim Üyesi 1 Nalbandian, Louise (1967) The Armenian Revolutionary Movement The Development of

Armenian Political Parties Through The Nineteenth Century, Los Angeles, University of California Press; Gürün, Kâmuran (1988) Ermeni Dosyası, Ankara, Bilgi Yayınevi, s.167-175; Göyünç, Nejat (1983) Osmanlı İdaresinde Ermeniler, İstanbul, Gültepe, s.61-64.

Page 226: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

İbrahim Ethem ATNUR

|214|

23 Temmuz 1908’de II. Meşrutiyetin ilanını müteakiben iktidarı eline alan İttihat Terakki, “İttihad-ı Anasır” politikası ile Anayasa ve Meclis- i Me-busan içerisinde bütün unsurları bir arada tutmaya çalıştı. Ancak bu politika ile İttihatçılar bütünleşmeyi amaçlarken, Ermeni partileri hedefe yaklaşmak için bir vasıta elde etmişlerdi. İttihatçılar, Ermenilere hoşgörülü davranıyor, onların devlete sadık görüntüleri altında, bağımsızlığa gitme yönündeki faali-yetlerini görmezlikten geliyordu. Bu anlamda siyasî konularda olduğu gibi,2 devletin idarî kadrolarında da Ermenilere önemli ayrıcalıklar tanındı. Fakat Balkan savaşlarının Osmanlı için yarattığı karışıklık ve hezimet, Ermeniler tarafından fırsat olarak görüldü. Ermeni ıslahatı sorunu Avrupa gündemine taşındı. Ermeni ıslahatı hususunda İngiltere, Rusya, Fransa ve son olarak Al-manya’nın müdahaleleri sonucu, Rus temsilci Goulkevitch ile Sadrazam Said Halim Paşa arasında 8 Şubat 1914 tarihinde bir anlaşma yapıldı. Anlaşmayla Erzurum, Trabzon ve Sivas; Van, Bitlis, Harput ve Diyarbakır olarak ikiye ayrılan bölgelerin başına iki yabancı müfettiş atanması ve buralarda Ermenile-re bağımsızlığa yakın özerklik verilmesi onaylandı.3 Artık Batılı devletler hi-mayesinde adı konulmamış bir “Ermenistan” ortaya çıkıyordu ve Ermeniler bu durumdan elbette çok hoşnut kalmışlardı.

I. Dünya Savaşı öncesi, Osmanlı Devleti’nin dönemin şartları gereği Almanya, Avusturya-Macaristan grubuna dâhil olmak zorunda kalması, ba-ğımsızlık isteyen Ermenileri memnun etmiş gözükmektedir. Hasta adamın hayatının sonuna geldiğine inanılıyordu ve herkes dağılacak devletten hissesi-ne düşecek payı alma çabasındaydı. Bu anlamda bazı Ermeni gruplar 1913 yılından itibaren ciddi şekilde silahlanmaya başlamış, özellikle Rusya ile ittifak oluşturmuşlardı. 1914’ün yaz aylarında Türk topraklarından Ermeni gençler sınırı geçerek Rus tarafında silahlanmaya ve askeri eğitim almaya başlamıştı.4

2 1908 Meclis-i Mebusanı’nda 14, 1912’de 13 ve 1914’de 14 Ermeni mebus bulunuyordu. Bkz.

Ahmad, Feroz / Rustow, Dankwart A. (1976) ‘İkinci Meşrutiyet Döneminde Meclisler 1908-1918’ Güney Doğu Avrupa Araştırmaları Dergisi, 4-5, s.255.

3 Bayur, Yusuf Hikmet (1983) Türk İnkılabı Tarihi, II/III, Ankara, Türk Tarih Kurumu, s.52-76, 102-108, 145-146, 154-164, 168-172, 186; Cemal Paşa (1996) Hatırat, İstanbul, Arma, s.290-393; Uras, Esat (1987) Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi, İstanbul, Belge Yayınları, s.401.

4 Hasanlı, Jamil (2014) ‘Armenian Volunteers On The Caucasian Front (1914-1916)’ The Caucasus & Globalization Journal of Social, Political and Economic Studies, 8/3-4, Sweden, s.183-201; Chernichenkina, Natalia (Hazırlayan) (2015) Rus İmparatorluk Kayıtlarında Ermeni Sorunu (1912-1917), Erzincan, Erzincan Üniversitesi Yayınları. Avusturya-Macaristan Devleti İstanbul Büyükelçiliği çıkışlı bir bilgiye göre; I. Dünya Savaşı başladıktan

Page 227: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

İbrahim Ethem ATNUR

|215|

Osmanlı-Rus savaşının başlaması ile birlikte, Rus kuvvetleri içerisinde yer alan Ermeni çeteleri sınır üzerindeki Türk köylerine saldırıya geçtiği gibi, içerde de asker ve polis olanların bir kısmı firar etmeye başladı. Yollar kesilip askere gidenler öldürülüyor, cephanelikler basılıyordu5. Aynı dönemde ulaşım ve haberleşme hatlarına zarar verilerek Osmanlı birlikleri telafi edilemeyecek ağır kayba uğratılıyordu6.

Sarıkamış savaşı öncesi ve sonrası Ermeni grupların Müslüman ahaliye yaptığı katliamlar,7 Zeytun isyanları sonucu öldürülen asker ve siviller, Os-manlı idarecilerini ciddi tedbirler almaya yöneltti.8 Bu anlamda ilk tedbir, isyan edip İskenderun Körfezini tehdit altında bulunduran Zeytun ve Maraş Ermenilerine yönelik alındı ve isyancılar Konya’ya sevk edildiler. Ancak sa-kıncalar ortaya çıkınca sevk, Deyr-i Zor’a yöneltildi.9 24 Nisan 1915 tarihinde Ermeni isyanını yönlendiren 235 kişi tutuklanıp, Ankara ve Çankırı’ya gönde-rildi, bunların bir kısmı daha sonra serbest bırakıldı.10 Olaylar durulmamış, Karahisar-ı Şarki (Şebinkarahisar) de ortaya çıkan isyan III. Ordunun hem Karadeniz hem de Kafkaslara yönelik yapılanmasını tehdit etmeye başladı. Van’daki isyan sonucu Ruslar ile iş birliği yapan Ermeni grupların, şehri için-deki Müslümanlar ile birlikte yakıp, ele geçirmeleri ve on binlerce Müslü-

sonra 75.000 Ermeni Türk ordusunu terk ederek Rus ordusuna katılmıştı (Ohandjanian, Artem (Hg.) (1995) Österreich-Armenien 1872-1936 Faksimilesammlung Diplomatishcher Aktenstücke (Fotokopien), Band VI (1914-1915), Wien, s.4519). Bogos Nubar Paşaya göre, Fransız General Edmund Allenby kumandasında Suriye ve Filistin’de 5.000, Antranik ve Nazarbekof komutasında Kafkasya’da 50.000 Ermeni gönüllü Osmanlı Devleti’ne karşı sa-vaşa katılmıştı (The Times, 30 January, 1919). İngiliz ve daha sonra Amerikan Ordusu saf-larında da savaşa giren Ermeniler vardı (Hovannisian, Richard G. (1967) Armenia On The Road to Independence, Los Angeles, University of California Press, s.66, 249). Nassibian’a göre Rus orduları safında savaşan Ermeni sayısı 150.000 idi (Nassibian, Akaby (1984) Bri-tain and the Armenian Question, 1915–1923, New York, Croom Helm, s.71).

5 Österreich-Armenien, VI (1914-1915), s.4320-4321, 4437, 4444-4445, 4555. 6 Çiçek, Kemal (2005) Ermenilerin Zorunlu Göçü 1915-1917, Ankara, Türk Tarih Kurumu,

s.28-29. 7 Atnur, İbrahim Ethem (2003) ‘Zihinlerde Yaşatılan Göç’ 23 Temmuz Erzurum Kongresi

ve Kurtuluştan Günümüze Erzurum I. Uluslararası Sempozyumu (23-25 Temmuz 2002 Erzurum), Ankara, s.53-54.

8 Österich-Armenien, VI (1914-1915), s.4662. 9 T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı

(1996) Osmanlı Belgelerinde Ermeniler (1915-1920), Ankara, Başbakanlık Basımevi, s.6; Karacakaya, Recep (2001) ‘Ermeni Tehciri’ Yeni Türkiye Ermeni Sorunu Özel Sayısı, I, 7/37, s.377.

10 Gürün, s.277.

Page 228: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

İbrahim Ethem ATNUR

|216|

man’ın bölgeden kaçışına sebep olmaları,11 Osmanlı makamlarını geniş çaplı tedbir almaya yöneltti. Konu hakkında bir takım tartışma ve mahalli düzen-lemelerin ardından 27 ve 30 Mayıs 1915 tarihlerinde alınan kararlar gereği, savaş esnasında milli güvenliğe zarar veren veya böyle bir ihtimal taşıyan hal-kın cephe hattı uzağına nakledilmesi kararı alındı12. Tehcir olarak ünlenen geçici sevk ve iskân kanunun, genelde Ermeni halkı için geçerli olduğu düşü-nülse de zamanla kanun kapsamına bir kısım Arap13 ve Rum14 halkında dâhil edildiği görülmektedir.

Tehcir, başlangıçta cephe gerilerinde uygulandı. Kafkas ve İran Cephesi ardında bulunan Erzurum, Bitlis ve Van15 ile Sina Cephesi gerisinde ve aynı zamanda Bağdat Demiryolu hattı yakınında bulunan Mersin ve İskenderun bölgeleri bu kapsamda idi16. İtilâf donanmalarının Çanakkale Boğazı’na saldı-rısı, Karadeniz’de Rus bombardımanı ve Çanakkale kara savaşlarının ağır seyri, Ermenilerin diğer bölgelerde de hareketlenmelerine sebep oldu. Dolayı-sıyla tehcirin kapsamı genişletildi. Adana, Ankara, Antep, Aydın, Bolu, Bitlis, Bursa, Canik (Samsun) Çanakkale, Karahisar (Afyon), Konya, Kütahya, Ma-müretül-Aziz (Elâzığ), Maraş, Niğde, Sivas, Trabzon, Urfa ve Van şehirlerin-

11 Konu hakkında bkz. Österreich-Armenien, VI (1914-1915), s.4626-4627, 4548-4552;

McCarthy, Justin (2006) The Armenian Rebellion at Van (Utah Series in Turkish and Is-lamic Studies), Salt Lake City, The University of Utah Press; Akçora, Ergenöz (1994) Van ve Çevresinde Ermeni İsyanları (1896–1916), İstanbul, Türk Dünyası Araştırma Vakfı, s.102–123; Süslü, Azmi (1990) Ermeniler ve 1915 Tehciri Olayı, Ankara, Yüzüncüyıl Üni-versitesi, s.78–79; Halaçoğlu, Yusuf (2001) Ermeni Tehciri ve Gerçekler (1914-1918), An-kara, Türk Tarih Kurumu, s.38–39; Sabis, Ali İhsan (1990) Birinci Dünya Harbi II, İstan-bul, Nehir Yayınları, s.437.

12 Takvim-i Vekâyi, 19 Mayıs 1331/1 Haziran 1915, No:2189; Osmanlı Belgelerinde Ermeni-ler, s.30–32; Bayur, Yusuf Hikmet (1983) Türk İnkılâbı Tarihi, III/III, Ankara, Türk Tarih Kurumu, s.40-42; Süslü, s.111–113; Ohandjanian, Artem (Hg.) (1995) Österreich-Armenien 1872-1936 Faksimilesammlung Diplomatishcher Aktenstücke (Fotokopien), Band VII (1916-1917), Wien, s.5370.

13 Ortak, Şaban (2011) Osmanlı’nın Son Manevralarından Suriye ve Garbi Arabistan Tehciri, Ankara, Pegem.

14 BOA, DH-ŞFR, 53/330; 54/180; 54/157; 54/296; 57/263; 63/257; 73/69; United States of America (USA), National Archives (NA), Micro Film Publications Records of The De-portment Of States Relating to Internal Affairs of Turkey 1920–29, Near Eastern Affa-irs, Microcopy. 353/Roll.7, 867.00/900; Barton, James (1930) Story of Near East Relief (1915–1930) An Interpretation, New York, s.40; Milas, Herkül (Editör) (2002) Göç: Rum-ların Anadolu’dan Mecburî Ayrılışı (1919–1923), İstanbul, İletişim, s.168–169.

15 BOA, DH-ŞFR, 52/282; 53/91; 53/93; 53/129. 16 Osmanlı Belgelerinde Ermeniler, s.9.

Page 229: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

İbrahim Ethem ATNUR

|217|

den Halep, Rakka, Deyr-i Zor, Kerek, Havran, Musul, Diyarbakır ve Cizre’ye Ermeniler sevk edilerek iskânları gerçekleştirildi.17

Çıkarttığı sevk ve iskân kanunu ile devlete zarar veren, düşmanla iş bir-liği yapan kişilerin ülke içinde yerini değiştirmeyi amaçlayan Osmanlı Hükü-meti, bir anlamda yöneten ve yönetilen hukuku içerisinde kendi vatandaşları-nı cezalandırmaktan ziyade, devleti içine düştüğü beladan ve yıkıntıdan kur-tarmak istiyordu. Bir anlamda Balkanlarda başına gelen yıkımı Anadolu’da yaşamak istemiyordu. Tehcir işi; mahalli idarecilerin, Ermenilerden öç alabile-cek veya bu işten çıkar sağlayacak kişilerin eline bırakılmadı. Her türlü tedbir bizzat hükümet tarafından alındı, plan ve prensipler bu işi gerçekleştirecek kişilerin önüne kondu. Dolayısıyla tehcir başladıktan sonra bazı talimatlar çıkarıldı. Eksikliklerle karşılaşınca yeni düzenlemeler gündeme geldi. Elbette ki dönemin şartları içerisinde birtakım olumsuzluklar meydana geldi, büyük acılar yaşandı. Salgın hastalıklar yanında bir takım asker kaçakları, yerel halk, devlet görevlileri ve özellikle aşiretler Ermeni göçmenlere karşı suç işledi. An-cak Osmanlı Devleti’nin suç işleyenlere karşı hukuku işletmesi, Divan-ı Harp-lerde asker-sivil devlet görevlilerinin de yer aldığı 1673 kişinin yargılanması ve bunlardan 67 kişiye idam cezası verilmesi,18 dönemi ve genel yaklaşımı anla-mak açısından önemlidir.

Tehcirden Dönüş 1915 yılı yazı ortalarından itibaren sevk edildikleri yerlerde yaşamaya

başlayan Ermeni muhacirlere, Osmanlı makamları, Alman, Danimarkalı, İs-viçreli, İsveçli ve özellikle Amerikalı misyonerlerin yardım anlamında ciddi katkı yaptıkları görülmektedir. Adına kamp denilse de muhacirlerin bu bölge-lerde dağınık şekilde ve daha ziyade şehir merkezleri ile çevresinde yaşadıkları anlaşılmaktadır.19 1917 yılı başlarından itibaren Tehcire gönderilen Ermeniler

17 Ayrıntı için bkz. Çiçek, Ermenilerin Zorunlu Göçü. 18 Sarınay, Yusuf ‘Ermeni Tehciri Sırasında Alınan Tedbirler ve 1915-1916 Yargılamaları’ :

Çalık, Mustafa (Editör) (2013) Ermeni Soykırımı İddiaları Yanlış Hesap Talat’tan Dönünce, Ankara, Cedit Neşriyat, s.203-228.

19 Konu hakkında bkz. Cemal Paşa, Hatırat; T.C. Genelkurmay Başkanlığı (1986) Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi, Sina-Filistin Cephesi, IV/1, Ankara, Genelkurmay Basımevi; Özdemir, Hikmet (2005) Salgın Hastalıklardan Ölümler 1914–1918, Ankara, Türk Tarih Kurumu; Barton, Story of Near East; Gust, Wolfgang (2012) Alman Belgeleri Ermeni Soy-kırımı 1915-1916 Alman Dışişleri Bakanlığı Siyasi Arşiv Belgeleri, İstanbul, Belge Yayınları; Atnur, İbrahim Ethem (2005) Türkiye’de Ermeni Kadınları ve Çocukları Meselesi (1915-

Page 230: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

İbrahim Ethem ATNUR

|218|

konusunda bir yumuşama olduğu görülmektedir. Bunda cephe şartlarının değişmesi kadar Talat Paşa’nın 4 Şubat 1917 tarihinde Sadrazam olmasının da20 etkili olduğu anlaşılmaktadır.

Avusturya kayıtları içerisinde bulunan ve kim tarafından kime yazıldığı belli olmamakla birlikte İstanbul çıkışlı Fransızca yazı, Ermenilerin sevkten dönüşü açısından önemlidir. Zira diğer kayıtlarda henüz bu bilgiye ulaşmak mümkün olamamıştır. Yazıya göre21; Talat Paşa’nın Sadrazam olması ile bir-likte kendisini tebrik ziyaretine gidenler arasında Ermeni Mebuslardan Mat-yos Nalbantyan22 Efendi de bulunmaktadır. Talat Paşa görüşmede; ayrım yapmaksızın tüm Osmanlı toplumunun yaşam koşullarını iyileştirmeye çalışa-cağını, Ermenileri memnun etmek için elinden geleni yapacağını, bu anlamda tehcir edilen Ermenilerin geri gelmek ve müsait olan vilayetlere dönüşü için izin vereceğini, onlara ticaret yapma hakkının yanı sıra mevcut şartlar dâhi-linde ülke içi seyahat etme imkânı tanıyacağını, mutlu, sakin bir hayat sağla-mak için hiçbir şey esirgemeyeceğini ifade etmişti. Paşa ayrıca, Nalbantyan Efendi’den bu görüşlerini Ermeni halkı ile paylaşmasını istemişti. Bu bilgiyi muhtemelen Nalbantyan Efendi’den aldığı anlaşılan Avusturya kaydına göre; Türk ve Ermeni gazetelerinde bu konuda hiçbir haber yayınlanmamıştı ve Talat’ın yüz seksen derece dönüşünün, bu şartla kabineye girmeyi kabul eden Cavit Bey’den kaynaklandığı ileri sürülüyordu.

1921), Ankara, Ebabil Yayınları; Özdemir, Hikmet (2009) Cemal Paşa ve Ermeni Göçmen-ler 4. Ordunun İnsani Yardımları İstanbul, Remzi Kitabevi; Svazlian, Verjine (2005) Erme-ni Soykırımı ve Tarihsel Hafıza, İstanbul, Belge Yayınları; Erden, Ali Fuad (2006) Birinci Dünya Savaşı’ında Suriye Hatıraları, İstanbul, Türkiye İş Bankası; Kressenstein, Kress v. (1943) Türklerle Beraber Süveyş Kanalına, (Çeviri: Özalpaslan, Mazhar Besim), İstanbul, İs-tanbul Askeri Matbaa. Aynı kitabın yeni baskısı Kressenstein, Kress v. (2007) Son Haçlı Se-feri Kuma Gömülen İmparatorluk (Çeviri.Tahir Balaban), İstanbul, Yeditepe Yayınevi (Bu son baskının çevirisi, maalesef bir önceki çevirinin çok kötü bir kopyası olarak gözükmek-tedir); Rohner, Beatriche (1920) ‘Unter heimatlosen Armeniern in Aleppo’ Evangelisches Missionsmagazin Basel 63, s.338-344; Rohner, Beatriche (1936) ‘Pfade in groben Wassern’ Verlagsangaben; Çiçek, Kemal ‘Göçmenlerin Yaşamı’ : Özdemir, Hikmet (Editör) (2007) Türk-Ermeni İhtilafı Makaleler, Ankara, TBMM, s.255-275; Yavuz, Celadettin ‘Göçmenler ve Cemal Paşa’ : Özdemir, Hikmet (Editör) (2007) Türk-Ermeni İhtilafı Makaleler, Ankara, TBMM, s.278-303; Tetik, Ahmet (2008) ‘4’üncü Ordu Komutanlığının Bölgesinde Salgın Hastalıklarla Mücadele ve İnsani Yardım Çalışmaları’, Ermeni Araştırmaları, 30, s.86-112.

20 Babacan, Hasan (2005) Mehmed Talat Paşa 1874-1921, Ankara, Türk Tarih Kurumu, s.144.

21 Österich-Armenien VII (1916-1917), s.5268. 22 Orijinal kayıtta isim, Ermeni Mebus Natanian Efendi olarak geçmektedir. Oysa bu dönem-

de bu isimde bir mebus olmadığı gibi, ileri gelen bir kişinin kaydına da rastlanılmamıştır. Bu kişi muhtemelen Kozan Mebusu Matyos Nalbandyan Efendidir.

Page 231: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

İbrahim Ethem ATNUR

|219|

Elbette ki, Ermenilerin dönüşü ve mallarının iadesi konusu 1917 yılı için genel bir karar haline getirilmemiş, niyet beyan edilip mahalli uygulama-lar yapılmıştır. Nitekim yine Avusturya-Macaristan kayıtlarına yansıdığı üze-re, Tekirdağ Mutasarrıfı, Tehcir edilip değişik sebeplerle dönmüş olan Erme-nileri evlerine dönmeye davet ettiği gibi, onların mallarını iade etmekte ve evlerinde oturan mülteci Türkleri çıkmaya zorlamakta idi. Bu kayıta göre; Hükümet gerçekten konuya önem vermekte ve bu işlemleri yapmaktaydı23.

1917 Ekim İhtilâli ile dünyada başlayan siyasi yumuşama; Stalin tara-fından ilan edilen 31 Aralık 1917 tarihli “Türk Ermenistan’ı” hakkındaki bildi-ri24, Sovyetlerin 11 Ocak 1918’de yayınladığı 13 Nolu Dekret diye bilinen “Er-meni Kararnameleri25” ve 13 Ocak 1918’de ilan edilen Wilson İlkeleri ile de-vam etti. Savaşın artık dördüncü yılıydı. Cepheler ve sınırlar ciddi şekilde de-ğişime uğramış ve aslında savaşın gidişatı da İtilaf Devletleri’nin lehine bir gelişme göstermişti. Bu dönemde Türk devlet adamları da gerek Alman ve gerekse Rus yetkililer ile yaptıkları görüşmelerde; Ermenilere genel af ilan edileceği ve onların evlerine döndürüleceğine dair beyanlarda bulunmuşlar-dı.26

Osmanlı Hükümeti’nin eski yerlerine döndürme anlamında kendi ge-rekçeleri oldukça fazlaydı. Evvela ülkede cephe şartlarının değişmesi, Ermeni-leri bir tehdit olmaktan uzaklaştırmıştı ve üstelik şimdi İtilaf orduları Ermeni-lerin yoğun olarak nakledildikleri bölgelere iyice yaklaşıyordu. Stanford Shaw’a göre, Osmanlı yönetiminin geniş halk gruplarını sevk ve yeniden yer-leştirme politikası başarısızlığa uğramıştı27. Seferberlik emri, savaşlar, Ermeni, Rum, az da olsa Arapların sevki ve aynı zamanda işgaller yüzünden yerlerin-den olan yüz binlerce Müslüman28, Anadolu’daki tarım ve ticarete önemli ölçüde zarar vermişti. Bunların yeniden eski bölgelerine yerleştirilmesi elbette çok gerekliydi. Ancak daha önemlisi, Osmanlı Hükümeti’nin tehcire tabi tut-

23 Österich-Armenien VII (1916-1917), s.5330-5331. 24 İ.V. Stalin Eserleri (1947) C.IV. Bakû, s.31-37. 25 Dokumenti Vneşney Politiki SSSR, Tom, I, Moskova, 1959, Doc. 43, s.74-75. 26 Kılıç, Selami (2003) Ermeni Sorunu ve Almanya-Türk Alman Arşiv Belgeleriyle, İstanbul,

Kaynak Yayınları, s.60–61; Kurat, Akdes Nimet (1990) Türkiye ve Rusya, Ankara, T.C. Kültür Bakanlığı, s.372.

27 Shaw, Stanford J. (1998) ‘Resettlement of Refugees in Anatolia 1918-1923’ The Turkish Studies Association Bulletin, 22/1, s. 58.

28 Öğün, bunların sayısını 1.604.031 olarak vermektedir (Öğün, Tuncay (2004) Unutulmuş Bir Göç Trajedisi Vilayat-ı Şarkiye Mültecileri (1915-1923), Ankara, Ebabil, s.40).

Page 232: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

İbrahim Ethem ATNUR

|220|

tuğu kişileri geçici olarak sevk etmesiydi. Kanun zaten böyle çıkartılmış, mal ve mülkleri buna göre düzenlenmişti. Şimdi tehdit sona ermiş, Ermenileri destekleyen Çarlık Rusya tarihe karışmıştı.

Osmanlı Hükümeti, 1918 yılı Mart ayı sonlarından itibaren tehcire tabi tutulanların dönüşü için çalışmalara başladı29. İlk olarak 10 Nisan 1918 tarihli Meclis-i Vükelâ toplantısında Rum, Ermeni ve Araplardan altmış yaşını geçen ve yardıma muhtaç olanların memleketlerine iadesi kararlaştırıldı30. Müteaki-ben hükümet Rum, Arap ve Ermeni muhacirlerin yeniden iskân ve iaşeleri için seferberlik tahsisatından altmış milyon kuruşun tahsisini kabul etti31.

Osmanlı Hükümeti’nin 1918 yaz aylarından itibaren çalışmalarını hız-landırdığı görülmektedir32. Sadrazam Talat Paşa’nın Halep Mebusu Gezenyan Efendiye ifade ettiğine göre, Hükümet, tehcir edilenlerin eski yerlerine döne-bilme masrafına karşılık olarak iki milyon kuruş tahsis edilmesini uygun bul-muştu. Tehcire tabi tutulanların isteği ise kış gelmeden eski yerlerine dönüp iskân edilmeleriydi33. Ancak Osmanlı Hükümeti’nin dönemin şartları icabı bunu hemen gerçekleştirebilecek gücü yoktu. Yine de bazı bölgelerde merkezi hükümetin bilgisi dışında, mahalli idarelerden yolluklarını alan muhacirler eski evlerine dönmeye başlamıştı34. Hazırlık yapılmadan gerçekleştirilen dö-nüşler hükümeti rahatsız ediyordu. Ermeni ve Rumların dönüşü kesinlikle sağlanacaktı. Fakat dönüş yapılacak bölgelerde yapılacak işler vardı. Asıl so-run, Rus istilası ve Ermeni çetelerinin zulmünden kaçıp Anadolu içlerine sığı-nan Türk ahalinin ve az da olsa bazı memurların Ermeni evlerinde oturuyor olmasıydı. Onlar kendi bölgelerine gönderilecek ve evlerin boşalması ile gayri

29 Shaw, s. 58. 30 BOA, MVM, 211/169. 31 BOA, BEO, 338597. 32 Konu hakkında bkz. Atnur, İbrahim Ethem (1991) ‘Tehcirden Dönen Rum ve Ermenilerin

İskânı Meselesi’ (Yüksek Lisans), Atatürk Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü.

33 İstihbarat-ı Siyasiye-i Umumiye Mecmuası (İSUM) (10 Ağustos 1334/1918) Hariciye Nezareti Matbuat-ı Umumiye Müdüriyeti, İstanbul Matbaa-i Amire, Aded:135, s.20–22. Avusturya-Macaristan Devleti Halep Konsolosluğundan Dışişleri Bakanlığına gönderilen 19 Eylül 1918 tarihli yazıda; Dönecek Ermenilerin yol paralarının karşılanacağı ve bu işin ke-sinleştiği, geçimlerini sağlama garantisi verildiği ancak hükümete güvenmedikleri için ilk başlarda az miktarda kişinin dönmeye niyetlendiği ifade edilmekteydi (Ohandjanian, Ar-tem (Hg.) (1995) Österreich-Armenien 1872-1936 Faksimilesammlung Diplomatishcher Aktenstücke (Fotokopien), Band X, September-December 1918, Wien., s.7352-7353).

34 İSUM, (29 Ağustos 1334/1918), Aded:152, s.4–5.

Page 233: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

İbrahim Ethem ATNUR

|221|

Müslim muhacirler de eski bölgelerine dönebilecekti35. Müslüman mültecile-rin bir kısmının Doğu’ya dönüşü, beraberinde birtakım evlerin boşalmasını sağladığı gibi, savaşın da artık bitecek olması ve İtilaf Devletleri’nin tehcir konusunda bilinen tavrı, Osmanlı Hükümeti’ni pek hazırlık yapamadan (ya-pacak hali de yoktu) Rum, Ermeni ve Arapların dönüşünü başlatmaya zorladı.

Talat Paşa’nın yerine hükümeti kurmakla görevlendirilen Ahmed İzzet Paşa, Meclis-i Mebusan’da okuduğu hükümet beyannamesinde; tehcir edilmiş vatandaşların peyderpey eski bölgelerine dönmelerine karar verildiğini, icraata başlandığını, ayrıca bu kişilerin geride bıraktıkları taşınır ve taşınmaz malların da kendilerine iade edilip satılan eşya paralarının da ödeneceğini ifade ediyor-du36. Meclis-i Vükela tarafından onaylanan ve genişletilen bu hususlar Dâhili-ye Nezareti tarafından 23 Ekim 1918’de vilayet ve mutasarrıflıklara iletildi. Bu hususlar şunlardı: 1. Dönmek isteyenlere engel olunmayacak ve bunlar kendi evlerine yerleştirilecekti. Gayrimüslim muhacirlerin evlerinde oturanlar tahli-ye edileceği gibi, Müslüman mültecilerin hukukuna da dikkat edilecekti. Dönmek isteyenlerin nerede ve ne kadar oldukları bildirilecek ve gittikleri yerlerde iskân olunup olunmayacakları, yol emniyetinin olup olmadığı araştı-rılacaktı. Bu işlerle uğraşanların en küçük ihmalleri, ağır şekilde cezalandırıla-caktı37.

Ermeni muhacirlerin yeniden iskânına başlandığı dönemde, bir de kı-sıtlamanın olduğu görülmektedir. Diyarbakır, Mamüretül-Aziz, Van, Bitlis ve Erzurum Vilayetleriyle Erzincan Mutasarrıflığı dâhilinde nakliye imkânsızlığı, mesken yokluğu ve iaşe darlığı yüzünden bu bölgeler geçici iskân sahası dışın-da tutulmuşlardı. Ancak noksanlar tedarik edildikçe muhacirlerin dönüşlerine kısım kısım müsaade edilecekti38. Maliye Nazırı Cavid Bey’in işaret ettiği gibi, istila sebebiyle Doğu Anadolu’yu terk eden Türk muhacirler henüz bölgelerine dönememişlerdi. Eğer bölgeye hemen Ermeniler iskân edilmeye başlanırsa

35 Maliye Nazırı Cavid Bey (2000) Felaket Günleri Mütareke Devrinin Feci Tarihi I, İstan-

bul,Temel Yayınları, s.14–15; Atnur, İbrahim Ethem (1994) ‘Osmanlı Hükümetleri ve Tehcir Edilen Rum ve Ermenilerin Yeniden İskânı Meselesi’ Atatürk Yolu, Yıl: 7, 4/14, s.123–124.

36 Meclis-i Mebusan Zabıt Ceridesi (MMZC), 5.İçtima, 4 İni’kad, Devre: 3, s.17. 37 BOA, DH-ŞFR, 92/38, 92/235, 92/236; Ati, 22 Teşrin-i evvel 1334/22 Ekim 1918; BOA,

DH-ŞFR, 92–187. 38 BOA, Hariciye Siyasi (HR.SYS), 2569/1-2; Ati, 22 Teşrin-i Evvel 1334/22 Ekim 1918; Os-

manlı Belgelerinde Ermeniler, s. 176; Bakar, Bülent (2009) Ermeni Tehciri, Ankara, Ata-türk Araştırma Merkezi, s.171-172.

Page 234: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

İbrahim Ethem ATNUR

|222|

yapılacak bir plebisitte Türklerin azınlık çıkma ihtimalleri mevcuttu. Bu sa-kıncadan dolayı hükümet önce batıdaki Ermenilerin, sonra doğudakilerin dönmesine karar vermişti39.

Hükümetin Doğu illerini dönüşten muaf tutması elbette dönemin şart-ları açısından çok önemliydi. Bölge üzerindeki Ermeni iddiaları ve galiplerin konuya yaklaşımı tabii olarak Osmanlı Hükümetini rahatsız emekteydi. Ayrı-ca Erzurum, Van ve Bitlis bölgelerinde Rus işgali esnası ve sonrasında Ermeni çetelerinin yaptığı katliamların izleri hala çok canlı idi. Böyle bir ortamda Er-menilerin bölgeye dönüşünün istenmeyecek durumları ortaya çıkarması kaçı-nılmazdı.

5 Kasım 1918 tarihli ve bütün vilayet ve mutasarrıflıklara gönderilen bir talimat Ermeni göçmenlerin dönüşü açısından dikkat çekici düzenlemeler içermektedir 40. Buna göre; 1-Dönüşler esnasında Ermenilerden istenen seya-hat vesikası çok zor çıkartıldığından bundan böyle istenmeyecekti. Ancak muhacirler trene bindirildiği esnada liste tutulacaktı. 2-Trenlere bindirilerek sevk edilecek Ermeni muhacirler ekmek sıkıntısı çektiğinden onların ihtiyaç-ları karşılanacaktı. 3-Seyahat edecek Ermeniler için Harbiye Nezareti tarafın-dan haftada iki defa tren tahsis edileceğinden idareciler de buna göre düzenle-me yapacaktı. 4-Ermenilerin yol masraflarının Harbiye tahsisatından karşıla-nacak olmasından dolayı, ödemeler bu tahsisattan yapılacaktı 5-Cebren ve tazyik ile din değiştirenler serbest bırakılıp, işlemle ilgili ara ara İstanbul’a bilgi verilecekti. 6-Ermenilerin seyahatleri esnasında tecavüz ve taarruzlardan ko-runmaları için gereken bütün tedbirler alınacaktı. Verilen emirlere rağmen bu hususta işlerini yapmayan ve lakayt davrananlar olduğu görülmekteydi. Orta-ya çıkacak şikâyetlerden mülkî memurların şahsen sorumlu tutulacağı “kemal-i ehemmiyetle” bilinmeliydi. Talimatta yalnızca Konya Vilayeti için konulan 7. madde ise, Konya’daki Ermeni cemaatine kilise tedariki için valilikçe yardım edilmesi ile ilgiliydi.

Dâhiliye Nezareti’nin 13 Kasım 1918 tarihinde bütün vilayet ve sancak-lara gönderdiği yazı, tehcirden dönüş açısından birtakım uyarılar içermekte-dir41. Buna göre; yalnızca eski bölgesine dönüşe talip olanların sevk işlemleri yapılmalıydı. Şimdilik dönmek istemeyenlerin iş ve güçleri ile meşgul olmaları sağlanmalı, iaşeleri temin edilmeli ve bu hususta zorlanmamalıydılar. Zira 39 Akşin, Sina (1983) İstanbul Hükümetleri ve Milli Mücadele, İstanbul, Cem Yayınevi, s.32. 40 BOA, DH-ŞFR, 93/57. 41 BOA, DH-ŞFR, 93/142

Page 235: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

İbrahim Ethem ATNUR

|223|

dönülecek bölgelerde şartlar müsait olmadığı için fazla sayıda gelecek muha-cirlerin sıkıntı yaşaması kaçınılmazdı.

Sıkıntılar ortaya çıktıkça çözüm yolları aranıyor, bazen birbiri ile çelişse de birtakım kararlar alınıyordu. Muhacir ve mülteci sorunu ile uğraşan Muha-cirin Müdüriyeti42, dönemin kayıtlarına göre 1500.000 kişi ile ilgilenmek du-rumundaydı43. Aslında Müslüman mültecilerden ziyade gayri Müslim muha-cirlerin sorunlarına yoğunlaştığı görülen Muhacirin Müdüriyeti, Müdür Hamdi Bey’in başkanlığında Rum ve Ermeni Patrikhanesi temsilcilerinin de katıldığı bir toplantı yaparak sorunları tartışmış ve özellikle Ermeni Patrikha-nesini memnun eden kararlar alınmıştı44. Buna göre, yola çıkmış ve istasyon-larda birikmiş durumda olan muhacirler bir an önce sevk edilecek, işi gücü olan ve gideceği yerlerde evi olmayanlar kıştan dolayı sevk edilmeyecek, kalıp barındırılacaklarla, sevk edileceklerin yanına ilgili milletten bir memur verile-cekti. Maddi durumu iyi olup, gideceği yerde maişet ve barınaklarını temin edeceklerini garanti edenler gitmekte serbest bırakılacaklardı. Köylerde bulu-nan fakir ve aciz muhacirler hükümet tarafından belli merkezlere toplanıp, iaşeleri temin edilecekti.

Dâhiliye Nezareti tarafından bütün vilayet ve sancaklara gönderilen 9 Aralık 1918 tarihli talimat, dönüş yapmak isteyen ancak imkânı olmayan Rum ve Ermeni muhacirlerin yol paraları hakkındadır45. Dönecek ailelere; nüfus yapıları, eşyaları, kat edecekleri mesafe ve binecekleri nakliye vasıtası hesaba katılarak para ödenecek, buna dair de kendilerine resmi belge verilecekti. Ay-rıldığı bölgeden alınmış resmi belgeyi ibraz etmeyenlere ve mahalli idareden izin almaksızın yola çıkanlara ödeme yapılmayacağı duyurulacaktı. Mevcut mali şartlar göz önüne alınarak, imkânı olan muhacirlere ve kendi bölgesin-den başka yere gitmek isteyenlere ödeme yapılmayacaktı.

Muhacirin Müdüriyeti İskân şubesinin Ermeni ve Rumların dönüşü hakkında yaptığı çalışmalar sonucu, daha önce hükümet programı içerisinde yer alan, çeşitli zamanlarda vilayet ve mutasarrıflıklara gönderilen emirler birleştirilip genişletildi. Dâhiliye Nazırı Avukat Mustafa Arif Bey tarafından 22 Aralık 1918’de Sadaret’e ve oradan da ilgili olması sebebiyle 24 Aralık’ta Adli-

42 Sabah, 22 Teşrin-i evvel 1334/22 Ekim 1918. 43 Bakar, s.180. 44 Bakar, s.179-180. 45 BOA, DH-ŞFR, 94/92

Page 236: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

İbrahim Ethem ATNUR

|224|

ye ve Mezahib Nezareti’ne iletilen 18 Aralık tarihli ve yanlış olarak dönüş ka-rarnamesi olarak ifade edilen talimatname, şu esasları içeriyordu46:

1) İsteyenler dönüş imkânından yararlanacak, arzusu dışında kimse sevk edilmeyecek.

2) Sevk edilecek ahalinin yollarda perişanlık çekmemesi ve gittikleri yerlerde mesken ve yiyecek sıkıntısına maruz kalmalarını önlemek amacıyla, eski bölgelerindeki idareciler ile görüşülüp, şartlar sağ-landıktan sonra sevke başlanılacaktı.

3) Bu şartlarda gelecek Rum ve Ermenilere hane ve arazileri teslim edilecek. Ancak bu işlemde önceki kurallar da dikkate alınacaktı.

4) Rum ve Ermenilerin evleri kendileri gelmeden boşaltılmış olacak47, buralardan çıkartılan yerli ahali, memurlar ve askerlerin iskânları, ihmal edilmeden sağlanacaktı. Gerekirse birkaç aile bir arada bu-lundurulabilecekti.

5) Müslüman muhacirlerin açıkta kalmamaları temin edilinceye ka-dar, Rum ve Ermenilerin dahi geçici bir zaman için ikişer üçer aile bir arada yerleştirilebilmesi zaruri ve uygundu.

6) Kilise ve mektep gibi binalar ve bunların müştemilatı ve gelir geti-ren emlaki ait olduğu cemaate derhal teslim edilecekti.

7) Yetim çocuklar, talep olunduğu zaman hüviyetleri hakkında dik-katli bir incelemeden sonra velilerine ve cemaatlerine teslim olun-malıydı.

8) Din değiştirmiş olanlar anayasaya göre istediklerini yapmada ser-bestti.

9) Din değiştirmiş ve Müslümanlarla evli olan kadınlar eski dinlerine dönebilirdi. Bu takdirde iki taraf arasındaki nikâh ortadan kalkar-dı. Eski dinine dönmek istemeyen ve kocasından ayrılmaya razı olmayanlara ait meseleler mahkemeler tarafından çözülecekti.

46 BOA, BEO, 341055. Aynı talimat Halaçoğlu (Halaçoğlu, s.82–84.) ve Özdemir ile arkadaş-

ları (Özdemir, Hikmet / Çiçek, Kemal / Turan, Ömer / Çalık, Ramazan / Halaçoğlu, Yu-suf (2004) Ermeniler: Sürgün ve Göç, Ankara, Türk Tarih Kurumu, s.114–115) tarafından da “18 Kanun-ı Evvel 1334/31 Aralık 1918 dönüş kararnamesi” olarak belirtilmiştir. Genel emirler diyebileceğimiz bu talimatnamenin tarihi 18 Aralık 1918’dir. Zira 1917’den itibaren 13 gün ilavesi sona ermiştir.

47 Bilecik’te Ermeni evlerinde geçici olarak Rumlar oturmaktaydı. 9 Ocak tarihli bir Amerikan raporuna göre, onlar çıkarılıp evler onarılarak Ermenilere verilmek üzere hazırlık yapılıyor-du (USA.NA, Near Eastern Affairs, Microcopy 353/7, 867.00/848).

Page 237: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

İbrahim Ethem ATNUR

|225|

10) Rum malları sahipleri döndükçe iade edilecek, iki kısma ayrılan Ermeni mallarından maliye ve evkaf namına intikali yapılmamış olanları kirada tutmak gereksizdi ve boşaltılıp sahiplerine teslim edilmeliydi. Tapu kaydı yapılarak hazineye intikal ettirilenler ise, mal memurlarının muvafakati ile karara bağlanacaktı. Ayrıca bu konuda bir kanun hazırlanmaktaydı. Mallar iade edilmezse, dönen sahiplerine kira bedelleri ödenerek kanun çıkana kadar beklene-cekti.

11) Eski sahiplerine iade edilecek ev ve dükkân gibi emlak, içerisinde oturmakta olan muhacirler tarafından tamirat ve ilaveler yapılmış-sa veya yine sahiplerine iade edilecek arazi ve zeytinliklerde ekim yapılmışsa, iki tarafın da hukuku gözetilerek bir çözüm bulunacak-tı.

12) Rum ve Ermenilerin muhtaç bulunanlarının sevk ve iaşe masrafları Harbiye tahsisatından karşılanacaktı.

13) Şimdiye kadar Rum ve Ermenilerden sevk edilenlerin miktarları, milletleri ayrı ayrı yazılmak şartıyla Nezarete telgrafla iletilecekti. Ayrıca her ayın on beşinci ve sonuncu günlerinde on beş gün zar-fında nerelere ne kadar Rum ve Ermeni sevk olunduğu bildirile-cekti.

14) Sevkiyat yalnızca ülke içerisinde yeri değiştirilenlere yönelik ola-cak, hudut dışına çıkanlar kabul edilmeyecekti.

Dâhiliye Nezareti’nin uyarıları ve tabii ki İtilaf baskısı altındaki hükü-metin konuya verdiği önem, tehcirden dönenlerle ilgili çok dikkatli olunması-nı gerektiriyordu. Dolayısıyla dönüş kervanları iyi organize edilerek düzen-lendi. İmkânlar ölçüsünde güvenlikleri sağlandı. Evleri kamplara çok yakın olanlar ilk fırsatta yaya ve arabalar ile evlerine gönderildi48. Uzak mesafede olanlar için geç de olsa biraz düzenlemeler yapılarak sevke başlandı. Yaya ve arabalar dışında muhacirlerin sevki vapur ve trenlerle de yapılıyordu. Organi-zeyi yapan ise Muhacirin İdaresi idi. Dönemin basınından açıkça görüleceği üzere, trenler ve vapurlar gayrimüslim muhacirleri taşımakta, ülke içerisinde muhacir kaynamaktadır49. Özellikle İstanbul’da yoğunlaşan Ermeni muhacir-lerin taşradaki evlerine gönderilmesi Osmanlı makamlarının öncelikleri ara-sındadır ve bu nakliyatta genelde vapur ile yapılmaktadır50.

48 Shaw, s.61. 49 Atnur, (1994b), s. 128–30. 50 BOA, BEO, 341557.

Page 238: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

İbrahim Ethem ATNUR

|226|

Dönüşlerin yaşandığı günlerde para hususunda çok zorluk yaşayan ve konu hakkında tahsis ettiği bütçe tükenince, kurumları arasında sık sık yazış-malar gerçekleştiren Osmanlı Hükümeti’nin,51 benzer kaderi paylaşan Müs-lüman mültecileri52 de ciddi anlamda ihmal ederek, özellikle Ermeni muhacir-ler için yeterli olmasa da oldukça harcama yaptığı anlaşılmaktadır. Muhacirin Müdüriyetinin gayrimüslim muhacirlerin iskânı hususunda yapmış olduğu en büyük yardım, onların bütün sevk, iskân ve iaşe masraflarını üstlenmesi ol-muştu. Müdüriyet daha önce ifade edildiği üzere muhacir naklinde, deniz yoluyla gideceklere vapur kiralamakta, kara yoluyla sevk edileceklere ise tren bileti almaktadır. Yine Müdüriyetçe savaş sırasında evleri zarar görenlerin evleri onarılmakta53, evi olmayanlara yeni binalar yapılmakta, İstanbul’a geçici olarak gelenlere sevk tarihlerine kadar misafirhaneler tahsis edilmektedir. Hükümet tarafından köylerine dönen gayrimüslim muhacirlere erzak, tohum-luk ve ziraat aletleri verilmekte, şehir ve kasabalarda oturanların iaşeleri sağla-nıp, para yardımında bulunulmaktadır54. Hatta bazı bölgelerde onlara iş imkânı bile temin edilmekteydi. Muhacirin Müdüriyeti tarafından görevlendi-rilen doktorlar vasıtasıyla da muhacirler sağlık kontrolünden geçirilmekte, tehlikeli hastalıklara karşı aşılanmaktadır. Ayrıca Kadıköy’de iskân edilen gayrimüslim muhacirlerden elli kişi her gün o civarda tahsis olunan bir ha-mama gönderilerek banyo yaptırılmaktaydı55. Yine bu dönemde evlerine yer-leştirilen gayri Müslim muhacirlerin sorunlarını yerinde tespit ve çözmek amacıyla taşraya “Tedkik Heyetleri” gönderilmekteydi ve heyetlerin içerisinde azınlık mensupları ile İtilaf temsilcileri de yer almaktaydı.56

Bunlardan başka Osmanlı Hükümeti’nin Rum ve Ermeni muhacirleri lehinde aldığı bir dizi kararı yürürlüğe koyduğu görülmektedir. İlk olarak muhacirlerin 1918 senesine ait Zeytin Öşrü Vergisi affedildi. İkinci olarak tehcir edilenlerle onlara ait olup tehcir esnasında kapatılan dini, ilmi ve hayır müesseselerinin gerek tehcirden evvelki ve gerek tehcire rast gelen senelere ait bütün vergi borçları iptal edildi. Muhacirler ve onlara ait müesseseler 1918,

51 BOA, BEO, 341017; BOA, BEO, 340862. 52 Dönemin kayıtlarında Ermeni ve Rum göçmenler için “muhacir”, Müslüman göçmenler

için “mülteci” ifadesi kullanılmaktadır. 53 BOA, BEO, 345294. 54 BOA, DH-İUM, ES4 / 35. 55 Atnur (1994b), s.132–134. 56 BOA, MVM, 213/74; BOA, DH-ŞFR, 93-59, 93-66, 94-184, 98-318, 319, 320, 99-165, 101-

18,19-5, 102-209, 104-201.

Page 239: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

İbrahim Ethem ATNUR

|227|

1919, 1920 senelerine ait emlak arazi ve kazanç vergilerinden muaf tutulmuş-lardı57. Yine gayrimüslim muhacirler bu vergilerden ayrı olarak temizlik işleri ve belediye vergisinden de affedilmişlerdi58.

Osmanlı Hükümeti’nin tehcir edilen şahısları tekrar eski bölgelerine iskân etmeye karar vermesini müteakip, bu kişilerin mal ve mülklerinin iadesi de gündeme gelmiştir. Ermeni muhacirlerin mal ve mülk iadesi hususunda ilk olarak evlerinin boşaltılıp teslimi yoluna gidilmiştir. Böylece iskâna tabi tutu-lacak olan gayrimüslim muhacirler evlerine yerleştirilebilecekti. Hükümetin üzerinde asıl uğraştığı konu ise, muhacirlerin taşınır ve taşınmaz mallarını kendilerine teslim edebilmek hususunda bir kanun layihası hazırlanmaktı. Bu amaçla çalışmalara başlanmış ve bir komisyon teşkil edilmişti. Komisyon ça-lışmalarına başlayınca iki önemli karar almıştı. Buna göre kanun layihası ha-zırlanana kadar muhacirlerin bir kısım mülkleri iade edilecekti. Malları daha önce tasfiye komisyonlarınca satılanlara da kendi paralarından avans verile-cekti.

1920 yılı Ocak ayına kadar Rum ve Ermeni muhacirlerin terk edilmiş mallarından hazine namına kaydedilmemiş olanlarla, terk edilmiş olup da satılmayanlar hemen hemen sahiplerine iade edilmişlerdi. Gayrimüslim mu-hacirlerin cemaatlerine ait kilise, mektep ve bunların gelir getiren mülkleri de kendilerine teslim edilmişti. Hatta tehcire giderken kendi rızası ile mallarını satanlar dahi, istedikleri takdirde aldıkları parayı verip mallarını geri alabil-mişlerdi. İstanbul’da bulunan İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Calthorpe’a, Osmanlı Hükümetlerinin Hıristiyan muhacirlerin mallarını iade ettiğini kabul etmekteydi. İskâna tabi tutulan kişilerin mallarının çoğu iade edilmiş, fakat teslim edilen malların hukuki düzenlemesiyle devlet uhdesinde kalan veya satılan mülklerin nasıl iade edileceği hususunda bir kanun layihasına ihtiyaç duyulmuştu. İşte bu nedenle 1918 Kasım’ından itibaren başlayan çalışmalar 8 Ocak 1920 tarihinde sonuçlanmış, tehcir esnasında tasfiyeye tabi tutulan mal-lar hakkında Meclis-i Vükelâca bir kararname neşredilmişti59.

Ermeni Patrikhanesi ve Ermeni Milli Yardım Komitesi de bu dönemde Ermeni muhacirleri meselesi ile ciddi anlamda ilgilenmektedir. İtilaf devletle-rinden aldığı destekle hükümet üstü bir güce dönüşen Ermeni Patrikhanesi,

57 BOA, DH-İUM, 20–21, 14–30; BOA, BEO, 347520; Düstur, Tertip; 2, C.XI, s. 196–250. 58 İfham, 23 Teşrin-i sani 1335/23 Kasım 1919. 59 Ayrıntılı bilgi için bkz. Atnur (1991), s.166–187; Atnur, İbrahim Ethem (1994a) ‘Tehcirden

Dönen Rum ve Ermenilerin Emvalinin İadesine Bir Bakış’ Toplumsal Tarih, 9/2, s.45-48.

Page 240: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

İbrahim Ethem ATNUR

|228|

Osmanlı hükümetleri ve özellikle İngilizlerden aldığı destekle kendi cemaati-nin sorunlarına eğilmiş, çözüm için çalışmalar yürütmüştür60. Aynı şekilde Ermeni Milli Yardım Komitesi’nin de çalışmaları söz konusudur61. Paris’te bulunan Ermeni Milli Delegasyonu, Sulh Konferansı kararları doğrultusunda oluşmasını bekledikleri bağımsız Ermenistan için, Yeniden Vatandaşlığa Alma Komisyonu oluşturmuş ve bu anlamda Türkiye’den değişik ülkelere dağılmış olan Ermenileri vatana döndürme faaliyeti başlatılmıştı62.

Osmanlı hükümetleri, iskân faaliyetlerini yürütürken İtilaf Devletle-ri’nin, bilhassa İngiltere’nin ağırlığını enselerinde hissetmişlerdi63. Onlar, savaş yıllarında müttefikleri konumundaki Ermeni ve Rumların hukukunu şimdi galip olarak korumak, acılarını hafifletmek ve bu işlemi yaparken, aslında Osmanlı Devleti üzerindeki birtakım emellerini daha rahat gerçekleştirmek niyetinde idi. Özellikle İngilizler, her zaman için azınlık meselelerini bir koz olarak kullanmışlardı. Bu yüzden Ermeni ve Rum muhacirleri ile ilgili faaliyet-lere sık sık el atmış, Osmanlı hükümetlerini yönlendirmiş ve sıkıştırmışlardı64.

İngiliz makamları da bu meselenin çözümü için bizzat faaliyet yürüt-müştür. Bu anlamda İstanbul’daki İngiliz Yüksek Komiserliği bünyesinde Ermeni- Rum Şubesi oluşturuldu. Şubat 1919’da oluştuğu görülen şubede, Mart 1922 tarihine kadar 87 kez toplantı yapıldı. Toplantılara çoğunlukla İn-giliz, Ermeni ve Rum Patrikhanesinden görevliler katılırken, bazen de Yunan, Amerikalı ve görevleri farklı olan batılı yetkililer ile Asur ve Keldani temsilci-leri katılmaktaydı. Toplantı tutanakları Londra’ya Lord Curzon’a gönderil-mekteydi65. Sorunların çözümünde ana işlevi üstlenmiş durumdaki Osmanlı hükümetlerini temsilen herhangi bir Türk üyenin, bu toplantılardan hiçbirine katılmamış olması66, dönemin mevcut havasını yansıtması açısından anlamlı-dır.

60 Bkz. Atnur (1991), s.115-124. 61 Atnur (2005), s.216, 226. 62 Ohandjanian, Artem (Hg.) (1995) Österreich-Armenien 1872-1936 Faksimilesammlung

Diplomatishcher Aktenstücke (Fotokopien), Band XI, 1919-1923, Wien, s.7691-7692. 63 British Foreign Office (FO) 371/7876. Mart 1922 tarihli rapor. 64 BOA, DH-ŞFR, 97-157; BOA, BEO, 352690; BOA, DH-KMS, 50-1/62. 65 Yeghiayan, Varteks (2007) British Reports on Ethnic Cleansing in Anatolia 1919-1922: The

Armenian-Greek Section, California, Center for Armenian Remebrance. Bu tutanakları ki-taplaştıran Yeghiayan’ın, metinlerde geçmeyen ve geçmesi de mümkün olmayan, 20 yüzyı-lın son dönemine ait bir ifadeyi (Etnik Temizlik), tarihi çarpıtmak ve okuyucuyu kendi inancına göre yönlendirme amacıyla genel bir başlığa dönüştürdüğü görülmektedir.

66 17 Mart 1919 tarihli toplantıda General W. H. Deedes, Dahiliye Nezaretine Müsteşar olarak

Page 241: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

İbrahim Ethem ATNUR

|229|

Ermeni-Rum Şubesinin toplantı tutanakları, Batılı devletlerin olaya na-sıl baktıkları, çözüm için ne yaptıklarının yanı sıra, özellikle Ermeni ve Rum-Yunan tarafının faaliyet ve niyetlerini yansıtması açısından önemlidir. Os-manlı hükümetlerinin çalışmalarının da bu toplantıların konusu olması ve bu anlamda değerlendirmeler yapılması, dönemi farklı bakış açısından anlamak bakımından, tutanakları dikkate değer kılmaktadır.

Ermeni-Rum Şubesinde ilk toplantı, 26 Şubat 1919 ve ikincisi 4 Mart ta-rihinde İngiliz yetkililer ile Amerikan Yakındoğu Yardım Örgütü veya tuta-naklarda geçen ismiyle “American Repatriation Officers”, Amerikan Yurda Dönüş temsilcileri arasında yapıldı. Üçüncü toplantı 5 Mart 1919’da Ermeni ve Rum patrikhanesi temsilcilerin katılımı ile gerçekleştirildi. Bu organizasyo-nun İtilaf devletleri tarafından gerçekleştirildiği İngiliz, Fransız, İtalyan Yük-sek Komisyonları ile Amerikan Komisyonu temsilcilerinden oluştuğu belirtil-dikten sonra, üç toplantı sonucu yapılacak işlemler ve talimatlar özetle şu baş-lıklar altında toplandı:

Konumuz açısından yapılacak işlemler: 1. Yerleşik ve muhacirlerin ko-numları ile sayıları. 2. Türk failler ve hukuksuz tutuklamalar; 3. Müslümanlaş-tırılmış çocuklar. 4. Mülkiyet. 5. Tutuklular. 6. Yurda dönüş. Talimatlar: 1. Türk yetkililer muhacirleri yurtlarına geri döndürmeli ve onlar, kendilerini geçindirebilene kadar beslenmelerini sağlamalıdır. 2. Muhacirlerin evleri işgal edilmişse boşaltılmalıdır. 3. Mülkiyetleri iade edilmelidir. 4. Hukuksuz olarak el konulmuş veya tutuklanmış kişiler serbest bırakılmalıdır. 5. Muhacirler için iç güvenlik sağlanmalıdır.

Yurda dönüş görevlileri aşağıdaki şartlarda manevi nüfuz ve yetkilerini kullanacaklardı:

1. Amerikan yardım heyetlerinin çalışmalarına mümkün olan yardım yapılacaktı. Yüksek Komisyonun talimatı olmaksızın Amerikan heyetlerine karşı bir karar alınmamalıydı.

2. Türk yerel yetkililerine karşı mümkün oldukça dolaylı yollardan mü-dahale edilmeliydi.

atanan Nihad Bey’in haftalık yapılacak toplantılara katılmasını önermiş, fakat Ermeni ve Rum temsilciler buna karşı çıkmışlar, sadece ondan yararlanılabilecek toplantıya katılması kabul görmüştü (Yeghiayan, s.17). Ancak toplantılarda böyle bir isme rastlanılmaması çağ-rılmadığını göstermektedir. Dönemin şartları icabı davet vukuunda gidilmemesi gibi bir durumun olamayacağı aşikardır.

Page 242: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

İbrahim Ethem ATNUR

|230|

3. Yapılacak her iş müttefiklerin isteklerine uygun olmalıydı67. Dikkat edilirse, Ermeni-Rum Şubesi adına yapılması kararlaştırılan işler, genelde Osmanlı hükümetlerinin programında olan faaliyetlerdir ve çoğunluğu Ekim 1918’den beri çözümlenmeye çalışılan konulardır.

Ermeni-Rum şubesi yukarıdaki maddeler doğrultusunda sürekli top-lantı yapma yanında, sahada çok aktif konumda olan Amerikalı misyonerler ile iş birliği gerçekleştirdi. Kendi temsilcileri vasıtasıyla hem faaliyet gerçekleş-tirdi ve hem de yapılanları kontrol etti. Özellikle Osmanlı makamları konu hakkında uyarılarak yönlendirildi. Patrikhaneler ve yardım cemiyetleri sürekli iş birliği yapıldı ve bu şube bir anlamda konu hakkında bir üst denetleyici ve yönlendirici makam olarak işlev gördü. Dolayısıyla Ermeni-Rum Şubesinin tutaklarında dönemin bir özetini görmek mümkündür.

Ermeni-Rum Şubesi son toplantısını 29 Mart 1922’de yaptı ve kısa bir değerlendirme ile toplantılar sonlandırıldı. Rum Patrikhanesi temsilcisi Dr. Teodiokis, halen çözülemeyen sorunların varlığından da bahsettiği değerlen-dirmesinde, sonuç olarak özetle şu ifadeleri kullanmıştı: Bu kritik dönemde, Ermeni-Rum Şubesi tehcir edilmiş olan Hıristiyanların evlerine geri dönmesi-ni, gayrimenkullerinin iade edilmesini ve Müslümanlaştırılmış olan binlerce kadın ve çocuğun kurtarılmasını sağlamayı başarmıştı.68

Alınan tedbirlerle birlikte bilhassa 1918 Ekim ayı sonlarında başlayan süreçte Ermeni muhacirler evlerine dönmeye başladı. 28 Kasım itibariyle Mu-hacirin Müdüriyeti vasıtasıyla iade edilenlerin miktarı 15.594 idi. Kendi imkânları ile dönenler ise 8.000 kişi olarak tahmin ediliyordu69. Ati gazetesinin 22 Aralık’ta verdiği rakam 62.000 kişiydi. Bu rakam, hükümet veya kendi imkânlarıyla dönenleri ifade ediyordu. Aynı gazetenin 2 Ocak 1919’da verdiği bilgiye göre Muhacirin Müdüriyeti’nin imkânları ile dönen Ermeni sayısı 41.000’e ulaşmıştı. 1919 yılı Şubatı’nda hükümet tarafından iskân edilen mu-hacir sayısı 145.000 iken, bunların 79.453 Ermeni idi70. Baharla birlikte sayı artmaya başladı. Nisan sonlarına doğru yine hükümetin organizasyonu ile dönen muhacir miktarı 270.000’i geçmişti. İleri gazetesi 3 Şubat 1920 tarihli haberinde, Rum ve Ermeni olmak kaydıyla dönüş yapan muhacir sayısını 335.883 olarak vermekteydi. Bunlar da hükümet vasıtasıyla evlerine dönmüş-

67 Yeghiayan, s.2-11. 68 Yeghiayan, s.263-264. 69 Ati, 28 Teşrin-i sani 1334/28 Kasım 1918. 70 Bakar, s.190-191.

Page 243: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

İbrahim Ethem ATNUR

|231|

tü71. Tabii olarak bunların çoğunluğu Ermeni’ydi ve kendi imkânları ile dö-nenler ve tehcirle gittikleri yerlerden ayrılmak istemeyenler de buna dâhil edildiğinde rakamın çok fazla yukarı çıkacağı bir gerçekti. Dönüşlerin 1920 ve 1921 yılında az miktarda da olsa devam ettiği görülmektedir72. Ancak bu dö-nüşler elbette İstanbul ve civarına olmaktaydı.

Ermenilerin dönüşü ile ilgili Ermeni ve Batılı kayıtlardaki bilgiler de önemlidir. C. E. S Palmer imzalı ve 9 Ocak 1919 tarihli bir Amerikan raporu, Konya’da 12.000 Ermeni’nin mevcut olduğunu, “Yerli Yardım Komitesi”, İzmir Ermeni Piskoposluğu ve Amerikalı Bayan E. Cushman’ın bunlara yar-dım ettiğini yazıyordu. Vali Cemal Bey, açık bir şekilde yardıma istekli olma-sına rağmen parası yoktu. Eskişehir, Bilecik ve Sivrihisar’a gelen Ermeni mu-hacirler evlerine yerleştiriliyordu. Köylerine dönmeleri serbestti73. Merzifon Amerikan Koleji Müdürü George E. White’ın 20 Haziran 1919 tarihli raporu da bölgeye Ermenilerin dönüşünden bahsediyordu74. Aynı dönemde Sam-sun’da İngiliz Yüzbaşı J. S. Perring’in Amerikalı Ralp F.Chesbroug’a verdiği bilgiye göre, Perring’in çabaları ve Türk otoritelerinin engellemelerine karşın iyi sonuçlar alınıyordu. Birkaç yüz Ermeni evlerine dönmüş ve onların mülk-leri restore edilmişti. Satılan malların iadesi hususunda da çalışma yapılıyor-du75. Artık Osmanlı sınırları dışında kalmış olan Halep’le ilgili bir Amerikan raporu da verdiği sayılar açısından önemliydi. Şöyle diyordu rapor: Fransa ve İngiliz Hükümetlerinin katkıları ile Halep’teki Ermeniler evlerine dönüyor. Şimdiye kadar evlerine dönen Ermeni sayısı 36.319. Ermenilerin en fazla dö-nüş yaptığı yerler İstanbul: 2.518, Adana: 10.056, Antep. 4.221, Maraş: 4.825, Urfa: 1.492, Haçin (Saimbeyli): 1.518, Dörtyol: 1.022, Islahiye: 491 vs. Halen Halep şehrinde bulunan Ermeni sayısı ise 15.000 idi76.

Amerika’nın Halep Konsolosu J. Jackson imzasıyla Washington’a gön-derilen 23 Ağustos 1919 tarihli rapor da Ermeni muhacirlerin sayıları hakkın-dadır77. Jackson, Fransızlardan aldığı bilgiler çerçevesinde 1 Ocak-20 Temmuz 71 Atnur, (1994b), s.127, 129–131. Ermeniler tarafından İstanbul’da Fransızca olarak yayımla-

nan Renaissance gazetesi, genelde geçmişin acıları hakkında haberler yapmakla birlikte ara ara mahalli olarak dönüşlerden de bahsetmiştir (Renaissance, 25 Decembre 1918, 29 De-cembre 1918, 12 Janvier 1918).

72 Bakar, s.195-196. 73 USA, NA. Near Eastern Affairs, Microcopy, 353/7, 867.00/848. 74 USA. NA. Near Eastern Affairs, Microcopy, 353/7,867.00/900. 75 USA, NA, Near Eastern Affairs, Microcopy, 353/7, 867.00/923. 76 USA, NA. Near Eastern Affairs, Microcopy, 353/7, 867.00/897. 77 USA. NARA. 867.48/1316.

Page 244: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

İbrahim Ethem ATNUR

|232|

1919 tarihleri arasında dönüş yapan Ermeni muhacir sayısını 74.431 olarak ifade etmektedir. Bunların 60.980’i Halep çıkışlıdır. Konsolos kaç kişinin ner-den nereye döndüğüne dair de ayrıntılı bir çizelge hazırlamıştır. Dönüş yapan Ermeni Muhacir sayısı bu tarih itibarıyla şöyledir: İstanbul: 8603, Ankara: 3214, Bursa: 3614, İzmir: 990, Konya: 9890, Adana: 17190, Halep ve çevresi78: 6520, Diyarbakır: 769, Çeşitli: 6255, Antep: 5607, Maraş: 7987, İskenderun: 375979. Jackson’ın yine Fransız kaynaklı olarak aktardığına göre; 20 Temmuz tarihi itibariyle hala dönmeyi bekleyen 72.493 muhacir bulunmaktaydı ve bunların dağılımı da şöyleydi: Halep80: 9320, Hama:468, Humus: 454, Şam: 2.396, Antep: 2.215, Maraş: 315, Urfa: 478, Nusaybin: 6.250, Beyrut: 1.280, Birecik: 1317, Sincar: 3.000, Musul: 5.000, Bağdat: 20.000, Arap evlerinde: 10.000, ve diğer yerlerde: 10.000.

1919 yılının yaz aylarında Anadolu’da incelemelerde bulunup Kafkas-ya’ya gelen General Harbord da “Biz tahmin etmekteyiz ki, bugün Türk Er-menistan’ında yaklaşık olarak 270.000 Ermeni bulunmaktadır. Bunların 75.000’i Suriye ve Mezopotamya’dan geri dönmüştür. Diğerleri başka bölge-lerden dönmektedir. Bir kısmı da bazı sebeplerden gittiği yerde kalmaktadır. Kafkasya’da yaklaşık olarak 300.000 Ermeni bulunmaktadır. Binlercesi de Yakındoğu’nun diğer kısımlarında yığılmıştır”, diyordu81. Fransız işgali esna-sında Adana’ya dönen Ermenilerin sayısının da 200.000 üzerinde olduğu Bar-ton tarafından ifade ediliyordu82. Dr. Davidyan’ın King-Crane Heyeti’ne 1 Ağustos 1919 tarihinde verdiği ve Türkiye’deki mevcut Ermenileri ifade eden 550.000 rakamı83, bu tarihten sonrada gelenler de dikkate alınarak yukarı çeki-lirse gerçeğe yakın olacaktır.

78 Bunlar muhtemelen bu bölgeden tehcir edilenler olmalı, çünkü farklı bölgelerden dönüş

yapmışlardı. 79 Rapordaki çizelgeye göre, Kastamonu, Sivas, Trabzon, Erzurum ve Harput (Elazığ)’a dönen

Ermeni bulunmamaktadır. Erzurum hariç olmak üzere, diğer bölgelere bu tarihlerde dönüş olmaması mümkün değildir. Bu durum bir bilgi eksikliği olarak kabul edilebilir.

80 25 Temmuz 1919 tarihli bir Avusturya raporunun, Alman-Ermeni Derneği Bültenine dayandırdığı bilgiye göre, bu dönemde Halep’te tehcirle gelmiş yaklaşık 20.000 Ermeni bu-lunmaktadır (Österreich-Armenien, XI, s. 7688).

81 Harbord, James G. (1920) Report of the American Military Mission to Armenia Washing-ton, Washington Government Printing Office, Millitary Mission, to Armenia, s.11–12.

82 Barton, s.183. Adana’ya dönen Ermeni sayısı hakkında 120.000 ile (Akbıyık, Yaşar (1990) Milli Mücadelede Güney Cephesi: Maraş, Ankara, Kültür Bakanlığı, s.274), 300.000 arasın-da çeşitli rakamlar verilmektedir. (Özdemir / Çiçek / Turan ve diğerleri, s.122, 127–129).

83 Howard, Hary N. (1963) The King-Crane Comission, Beyrut, Khayats, s. 162.

Page 245: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

İbrahim Ethem ATNUR

|233|

1921 yılı başı itibariyle Ermeni Patrikhanesi tarafından hazırlanan ve dönenlerle birlikte Ermenilerin Türkiye’deki mevcudunu gösteren tabloya göre, toplam sayı 644.900 olarak belirtilmişti84. Verilen dökümden anlaşıldığı üzere, bu rakamın büyük bir kısmı bugünkü Türkiye sınırları içerisindeydi. Çocukların sayısında olduğu gibi bazı rakamlar abartılı olmasına karşın illerle ilgili bir kısım veriler de çok eksik gözükmektedir. Milletler Cemiyeti kayıtları arasında yer alan ve İstanbul’daki İngiliz Büyükelçiliği ve Amerikan Yakın Doğu Yardım Kurumu kaynaklı 12 Aralık 1922 tarihli bir tabloya göre, Türki-ye’nin bir kısmındaki mevcut Ermenilerin dağılımı şöyledir85: İstanbul: 148.998, Ankara: 13.254, Konya: 9.994, Kastamonu: 5.542, Sivas: 14.458, Trab-zon: 19.927, Diyarbakır: 3.000, Harput: 35.000, Van: 500, Bitlis: 13.000, Erzu-rum: 1500, Çukurova, Maraş, Antep, Kilis vs.:15.000, toplam: 280.173.

Bu sayıya Yunan işgal sahasında kalan ve ayrıntısı tabloda yer almayan 100.000 kişi ile Doğu Trakya ve Makedonya başlığında verilen 30.000 rakamı-nın 20.000’i eklenirse, 400.173 rakamı ortaya çıkmaktadır. Aynı kaynağın ifa-desiyle mevcut sayılara, Türk ordusunda yol yapım işlerinde çalışan Ermeniler dâhil değildir. Ayrıca Anadolu’da sayıları on binlerce olan ve 1920’den itiba-ren Anadolu dışına çıkarılmaya başlanan yetim çocukların da bu rakamlara dâhil olmadığı görülmektedir86.

Yine Fransızların Türkiye’nin güneyindeki hâkimiyetlerini kaybetme süreci boyunca sayıları birkaç yüz bini geçen Ermeni nüfusunun da ülke dışı-na göç ettiği bilinmektedir.

Yukarıda ifade edilen rakamlardaki farklılıklar dönemin şartları içeri-sinde olaya nereden bakıldığına, sağlıklı bilgi imkânlarına, nüfusun hareketli-liğine ve alana yakınlığına vb. şartlara göre bazen çelişkiler içermektedir. An-cak günümüzde dahi toplumsal olaylarda verilen rakamlardaki çelişkiler göz önüne alınırsa, dönemin şartları altındaki bu verileri tabii karşılamak gerek-mektedir.

Çok ciddi bir İtilaf baskısı altında olan Osmanlı hükümetleri, Ermenile-rin dönüşü ve mallarının iadesi hususunda önemli çalışmalar icra etti. Aksak-lıklar ve yokluklar elbette ki oldu. Her işlem kâğıt üstünde olduğu gibi gerçek-

84 Özdemir / Çiçek / Turan ve diğerleri, s. 120–123; Çiçek, Kemal ‘Türk-Ermeni İlişkileri ve

Tehcir’ : Çalık, Mustafa (Editör) (2006) Ermeni Soykırımı İddiaları Yanlış Hesap Talat’dan ve Tehcir’den Dönünce, Ankara, Cedit Neşriyat, s. 177.

85 Österreich-Armenien, XI, s. 8098. 86 Bkz. Atnur, (2005).

Page 246: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

İbrahim Ethem ATNUR

|234|

leştirilemedi. Ancak bu işlemin yaşandığı dönemde Anadolu’da muhacir kar-gaşası olduğu, yalnızca ülke vatandaşlarının değil, yurt dışından da mecburi veya maksatlı olarak Anadolu’ya gelen on binlerce mültecinin varlığı da göz önüne alındığında sorunsuz bir işlem gerçekleştirmenin ne kadar zor olduğu göz önüne alınmalıdır. Bu şartlar içerisinde Osmanlı Hükümetleri, Müslüman mültecileri de ihmal ederek mesaisinin çoğunu Ermeni ve Rum muhacirlere ayırdı. Müslüman mülteciler için harcama kararı alınan paralar genelde kâğıt üstünde kalırken87, gayrimüslim muhacirler için 1.150.000 liradan fazla para harcanıp yüzlerce memur istihdam edildi. Gerek muhacirlerin yerlerine sevk işlemleri gerek mallarının kendilerine teslimi, İngiltere Fevkalade Komiserli-ği’nce tayin olunan subaylar ile Osmanlı memurları ve alakadar milletlerden birer kişinin oluşturduğu çeşitli heyetler vasıtasıyla yerine getirildi88. Yüz bin-lerce Ermeni evlerine iade edildi. On binlercesi kendi imkânlarıyla dönüş yap-tı.

Doğuda Kars ve Nahçıvan çevresinde İngiliz destekli Ermeni işgalleri, Fransızların Güneydeki varlığı, Batı Anadolu’da ilerleyen Yunanlılar, İstan-bul’un işgali ile Ankara merkezli oluşan TBMM ve yapılan savaşlar, elbette ülkedeki dengeleri değiştirecekti. Ermenilerin galip devletlerle iş birliği, azın-lıkların işgal bölgelerindeki taşkınlıkları, Sevr Antlaşmasıyla ülkenin parçala-nacağını düşünen Türkler, eski halklar arası gerginlikler ve Ankara’nın gittik-çe artan gücü, Ermeniler için Anadolu’yu güvenli olmaktan çıkarmaya başla-mıştı. Bundan dolayı ilk önce Maraş, Urfa ve Antep çarpışmalarını müteaki-ben kimsesiz kadın ve çocuklar 13 Mayıs 1920’den itibaren Suriye’ye nakledil-di89 Türk-Fransız anlaşması üzerine, 1921yılı sonlarından itibaren başta Çuku-rova olmak üzere Anadolu’daki Ermeniler de güneye, Yunan işgal sahasına, adalara, İstanbul ve Bulgaristan’a göçe başladılar90. Ardından Türklerin gelişen askeri başarıları üzerine diğer bölgelerdeki Ermeniler de büyük oranda Ana-dolu’yu terk ettiler91. Ekim 1922’de Ankara Hükümetinin Türkiye’nin yerli

87 Ayrıntılı bilgi için bkz. Öğün, s.56 vd. 88 Cemiyet-i Akvam ve Türkiye’de Ermeni ve Rumlar, (1337/ 1921) Dâhiliye Nezareti Mu-

hacirin Müdüriyet-i Umumiyesi Neşriyatından, Numro:6, İstanbul, s.14. 89 USA. NA. Near Eastern Affairs, Microcpy, 353/9, 867.00/1262. 90 Archives du Ministére des Affaires éntrangéres de France Levant Arménie

(AMAF),1918-1929, Vol:17, Folio, 25. Ermeni Milli Konseyin’den Fransız Dışişleri Bakanı Raymond Poincare’ye 8 Temmuz 1922 tarihli yazı. AMAF, 17, F. 125. Birleşik Ermeni Dele-gasyonlarından Raymond Poincare’ye 15 Kasım 1922 tarihli yazı.

91 AMAF, 17, F. 204. 16 Şubat 1923.

Page 247: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

İbrahim Ethem ATNUR

|235|

Hıristiyanlarına sınırlardan serbest geçiş hakkı vermesi, bu göçü kolaylaştır-dı92. Lozan görüşmeleri esnasında Ermeniler yine Batı bloğu ile hareket edip, kendilerine Türkiye’den çıkan nüfuslarına karşın “Yurt” verilmesini talep etti iseler de sonuç onlar açısından olumsuzdu93. Çekilen onca acıdan sonra konu-ya çok hassas olduğu bilinen Türk Heyeti, bu teklifi görüşmeyi dahi kabul etmemişti. Türklerin teklifi, göçen insanların eski yurtlarına dönebileceği şek-lindeydi.

92 Kieser, Hans Lukas (2005) Iskalanmış Barış Doğu Vilayetlerindeki Misyonerlik Etnik

Kimlik ve Devlet 1839-1938, (Çeviri: Dirim, Atilla), İstanbul, İletişim Yayınları, s.705. 93 Österreich-Armenien, XI, s. 8060-863; AMAF, 17, F. 25, 181, 193, 204, 259, 262-263, 265,

278-279. Ayrıca bkz. Meray, Seha L. (Çeviren) (2001) Lozan Barış Konferansı Tutanaklar –Belgeler Birinci Takım I, Kitap I, C.I, Kitap II, İstanbul, Yapı Kredi Yayınları; Nur, Rıza / Grew, Joseph (2003) Lozan Barış Konferansının Perde Arkası, İstanbul, Örgün Yayınevi.

Page 248: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

İbrahim Ethem ATNUR

|236|

KAYNAKÇA

ARŞİVLER, BASILMIŞ ARŞİV BELGELERİ VE DİĞER KAYNAKLAR Başbakanlık Osmanlı Arşivi. Archives du Ministére des Affaires éntrangéres de France Levant

Arménie 1918-1929. United Kingdom The National Archives British Foreign Office. United States of America National Archives. Ohandjanian, Artem (Hg.) (1995) Österreich-Armenien 1872-1936

Faksimilesammlung Diplomatishcher Aktenstücke (Fotokopien), Band VI (1914-1915), Wien.

Ohandjanian, Artem (Hg.) (1995) Österreich-Armenien 1872-1936 Faksimilesammlung Diplomatishcher Aktenstücke (Fotokopien), Band VII (1916-1917), Wien.

Ohandjanian, Artem (Hg.) (1995) Österreich-Armenien 1872-1936 Faksimilesammlung Diplomatishcher Aktenstücke (Fotokopien), Band VIII, Janner-Juni 1918, Wien.

Ohandjanian, Artem (Hg.) (1995) Österreich-Armenien 1872-1936 Faksimilesammlung Diplomatishcher Aktenstücke (Fotokopien), Band IX, Juli-August 1918, Wien.

Ohandjanian, Artem (Hg.) (1995) Österreich-Armenien 1872-1936 Faksimilesammlung Diplomatishcher Aktenstücke (Fotokopien), Band X, September-December 1918, Wien.

Ohandjanian, Artem (Hg.) (1995) Österreich-Armenien 1872-1936 Faksimilesammlung Diplomatishcher Aktenstücke (Fotokopien), Band XI, 1919-1923, Wien.

Cemiyet-i Akvam ve Türkiye’de Ermeni ve Rumlar, (1337/ 1921) Dâhiliye Nezareti Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi Neşriyatından, Numro:6, İstanbul.

Dokumenti Vneşney Politiki SSSR, Tom, I, Moskova, 1959. Meclis-i Mebusan Zabıt Ceridesi (MMZC) 5.İçtima, 4 İni’kad, Devre: 3. T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi

Daire Başkanlığı (1996) Osmanlı Belgelerinde Ermeniler (1915-1920), Anka-ra, Başbakanlık Basımevi.

Page 249: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

İbrahim Ethem ATNUR

|237|

Düstur. Takvim-i Vekâyi. İstihbarat-ı Siyasiye-i Umumiye Mecmuası Ati. Hadisat. İfham. Renaissance. Sabah. The Times. Askeri Tarih Belgeleri Dergisi. Atatürk Yolu Dergisi (Ankara Üniversitesi). İstanbul Üniversitesi Güney Doğu Avrupa Araştırmaları Dergisi. The Turkish Studies Association Bulletin. Toplumsal Tarih KİTAPLAR Akbıyık, Yaşar (1990) Milli Mücadelede Güney Cephesi: Maraş, Anka-

ra, Kültür Bakanlığı. Akçora, Ergenöz (1994) Van ve Çevresinde Ermeni İsyanları (1896–

1916), İstanbul, Türk Dünyası Araştırma Vakfı. Akşin, Sina (1983) İstanbul Hükümetleri ve Milli Mücadele, İstanbul,

Cem Yayınevi. Atnur, İbrahim Ethem (2005) Türkiye’de Ermeni Kadınları ve Çocuk-

ları Meselesi (1915-1921), Ankara, Ebabil Yayınları. Atnur, İbrahim Ethem (1991) ‘Tehcirden Dönen Rum ve Ermenilerin

İskânı Meselesi’ (Yüksek Lisans), Atatürk Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü.

Babacan, Hasan (2005) Mehmed Talat Paşa 1874-1921, Ankara, Türk Tarih Kurumu.

Bakar, Bülent (2009) Ermeni Tehciri, Ankara, Atatürk Araştırma Merkezi. Barton, James (1930) Story of Near East Relief (1915–1930) An

Interpretation, New York. Bayur, Yusuf Hikmet (1983) Türk İnkılabı Tarihi, II/III, Ankara,

Türk Tarih Kurumu.

Page 250: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

İbrahim Ethem ATNUR

|238|

Bayur, Yusuf Hikmet (1983) Türk İnkılâbı Tarihi, III/III, Ankara, Türk Tarih Kurumu.

Cemal Paşa (1996) Hatırat, İstanbul, Arma. Chernichenkina, Natalia (Hazırlayan) (2015) Rus İmparatorluk

Kayıtlarında Ermeni Sorunu (1912-1917), Erzincan, Erzincan Üniversite-si Yayınları.

Çiçek, Kemal (2005) Ermenilerin Zorunlu Göçü 1915-1917, Ankara, Türk Tarih Kurumu.

Erden, Ali Fuad (2006) Birinci Dünya Savaşı’ında Suriye Hatıraları, İs-tanbul, Türkiye İş Bankası.

Göyünç, Nejat (1983) Osmanlı İdaresinde Ermeniler, İstanbul, Gültepe. Gust, Wolfgang (2012) Alman Belgeleri Ermeni Soykırımı 1915-1916

Alman Dışişleri Bakanlığı Siyasi Arşiv Belgeleri, İstanbul, Belge Yayınları. Gürün, Kâmuran (1988) Ermeni Dosyası, Ankara, Bilgi Yayınevi. Halaçoğlu, Yusuf (2001) Ermeni Tehciri ve Gerçekler (1914-1918),

Ankara, Türk Tarih Kurumu. Harbord, James G. (1920) Report of the American Military Mission to

Armenia Washington, Washington Government Printing Office. Hovannisian, Richard G. (1967) Armenia On The Road to Indepen-

dence, Los Angeles, University of California Press. Howard, Hary N. (1963) The King-Crane Commission, Beyrut, Khayats. İ.V. Stalin Eserleri (1947) C.IV. Bakû. Kılıç, Selami (2003) Ermeni Sorunu ve Almanya-Türk Alman Arşiv

Belgeleriyle, İstanbul, Kaynak Yayınları. Kieser, Hans Lukas (2005) Iskalanmış Barış Doğu Vilayetlerindeki

Misyonerlik Etnik Kimlik ve Devlet 1839-1938, (Çeviri: Dirim, Atilla), İstan-bul, İletişim Yayınları.

Kressenstein, Kress v. (1943) Türklerle Beraber Süveyş Kanalına, (Çe-viri: Özalpaslan, Mazhar Besim), İstanbul, İstanbul Askeri Matbaa.

Kurat, Akdes Nimet (1990) Türkiye ve Rusya, Ankara, T.C. Kültür Ba-kanlığı.

Maliye Nazırı Cavid Bey (2000) Felaket Günleri Mütareke Devrinin Feci Tarihi I, İstanbul,Temel Yayınları.

McCarthy, Justin (2006) The Armenian Rebellion at Van (Utah Series in Turkish and Islamic Studies), Salt Lake City, The University of Utah Press.

Page 251: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

İbrahim Ethem ATNUR

|239|

Meray, Seha L. (Çeviren) (2001) Lozan Barış Konferansı Tutanaklar –Belgeler Birinci Takım I, Kitap I, C.I, Kitap II, İstanbul, Yapı Kredi Yayınları.

Milas, Herkül (Editör) (2002) Göç: Rumların Anadolu’dan Mecburî Ayrılışı (1919–1923), İstanbul, İletişim.

Nalbandian, Louise (1967) The Armenian Revolutionary Movement The Development of Armenian Political Parties Through The Nineteenth Century, Los Angeles, University of California Press.

Nassibian, Akaby (1984) Britain and the Armenian Question, 1915–1923, New York, Croom Helm.

Nur, Rıza / Grew, Joseph (2003) Lozan Barış Konferansının Perde Ar-kası, İstanbul, Örgün Yayınevi.

Ortak, Şaban (2011) Osmanlı’nın Son Manevralarından Suriye ve Gar-bi Arabistan Tehciri, Ankara, Pegem.

Öğün, Tuncay (2004) Unutulmuş Bir Göç Trajedisi Vilayat-ı Şarkiye Mültecileri (1915-1923), Ankara, Ebabil.

Özdemir, Hikmet (2009) Cemal Paşa ve Ermeni Göçmenler 4. Or-dunun İnsani Yardımları İstanbul, Remzi Kitabevi,

Özdemir, Hikmet (2005) Salgın Hastalıklardan Ölümler 1914–1918, Ankara, Türk Tarih Kurumu.

Özdemir, Hikmet / Çiçek, Kemal / Turan, Ömer / Çalık, Ramazan / Ha-laçoğlu, Yusuf (2004) Ermeniler: Sürgün ve Göç, Ankara, Türk Tarih Kurumu.

Rohner, Beatriche (1936) ‘Pfade in groben Wassern’ Verlagsangaben. Sabis, Ali İhsan (1990) Birinci Dünya Harbi II, İstanbul, Nehir Yayınları. Süslü, Azmi (1990) Ermeniler ve 1915 Tehciri Olayı, Ankara, Yüzün-

cüyıl Üniversitesi. Svazlian, Verjine (2005) Ermeni Soykırımı ve Tarihsel Hafıza, İstanbul,

Belge Yayınları. T.C. Genelkurmay Başkanlığı (1986) Birinci Dünya Harbinde

Türk Harbi, Sina-Filistin Cephesi, IV/1, Ankara, Genelkurmay Basımevi. Uras, Esat (1987) Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi, İstanbul,

Belge Yayınları. Yeghiayan, Varteks (2007) British Reports on Ethnic Cleansing in

Anatolia 1919-1922: The Armenian-Greek Section, California, Center for Armenian Remebrance

Page 252: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

İbrahim Ethem ATNUR

|240|

MAKALELER Ahmad, Feroz / Rustow, Dankwart A. (1976) ‘İkinci Meşrutiyet Dönemin-

de Meclisler 1908-1918’ Güney Doğu Avrupa Araştırmaları Dergisi, 4-5, s.245-284 Atnur, İbrahim Ethem (1994a) ‘Tehcirden Dönen Rum ve Ermenile-rin Emvalinin İadesine Bir Bakış’ Toplumsal Tarih, 9/2, s.45-48.

Atnur, İbrahim Ethem (1994b) ‘Osmanlı Hükümetleri ve Tehcir Edi-len Rum ve Ermenilerin Yeniden İskânı Meselesi’ Atatürk Yolu, Yıl: 7, 4/14, s.121-139.

Atnur, İbrahim Ethem (2003) ‘Zihinlerde Yaşatılan Göç’ 23 Temmuz Erzurum Kongresi ve Kurtuluştan Günümüze Erzurum I. Uluslararası Sem-pozyumu (23-25 Temmuz 2002 Erzurum), Ankara, s.53-63

Çiçek, Kemal ‘Türk-Ermeni İlişkileri ve Tehcir’ : Çalık, Mustafa (Edi-tör) (2006) Ermeni Soykırımı İddiaları Yanlış Hesap Talat’dan ve Tehcir’den Dönünce, Ankara, Cedit Neşriyat, s.135-178.

Çiçek, Kemal ‘Göçmenlerin Yaşamı’ : Özdemir, Hikmet (Editör) (2007) Türk-Ermeni İhtilafı Makaleler, Ankara, TBMM, s.255-275

Hasanlı, Jamil (2014) ‘Armenian Volunteers On The Caucasian Front (1914-1916)’ The Caucasus & Globalization Journal of Social, Political and Economic Studies, 8/3-4, Sweden, s.183-201.

Karacakaya, Recep (2001) ‘Ermeni Tehciri’ Yeni Türkiye Ermeni Soru-nu Özel Sayısı, I, 7/37, s.373-384.

Rohner, Beatriche (1920) ‘Unter heimatlosen Armeniern in Aleppo’ Evangelisches Missionsmagazin Basel 63, s.338-344.

Sarınay, Yusuf ‘Ermeni Tehciri Sırasında Alınan Tedbirler ve 1915-1916 Yargılamaları’ : Çalık, Mustafa (Editör) (2013) Ermeni Soykırımı İddia-ları Yanlış Hesap Talat’tan Dönünce, Ankara, Cedit Neşriyat, s.203-228.

Shaw, Stanford J. (1998) ‘Resettlement of Refugees in Anatolia 1918-1923’ The Turkish Studies Association Bulletin, 22/1 s.58-90.

Tetik, Ahmet (2008) ‘4’üncü Ordu Komutanlığının Bölgesinde Salgın Hastalıklarla Mücadele ve İnsani Yardım Çalışmaları’ Ermeni Araştırmaları, 30, s.86-112.

Yavuz, Celadettin ‘Göçmenler ve Cemal Paşa’ : Özdemir, Hikmet (Edi-tör) (2007) Türk-Ermeni İhtilafı Makaleler, Ankara, TBMM, s.278-303.

Page 253: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

|241

ERMENİ SOYKIRIMI İDDİALARI: KANITLARTEMELİNDE GERÇEKLER*

Jean-Louis MATTEI**

Her şeyden önce şunu belirtmek istiyorum: Ben bir hukukçu değilim ancak belirli vakıalarda, hukukçulara yardımcı olmak faydalı olabilir. Aynı şekilde hukukçular da konuya daha mantıklı bir şekilde bakmakta bize yar-dımcı olabilirler.

Ermeni Meselesi hususunda çok boyutlu bir konuyla karşı karşıyayız. Yine de bu sorunun temel merkezi 1915 olaylarıdır. Ermeni ya da Batılı bir tarihçi bu tabiri görerek hemen infiale geçecek ve şunu diyecektir: “Böyle bir şey olur mu? Ermeni Soykırımı tabirini telaffuz etmiyorsunuz!” Ben de şöyle devam edeceğim: “Ermeni Soykırımı oldu mu? Emin misiniz? Bütün kanıtları incelediniz mi? Bütün argümanları (Türk tezi dâhil) gözden geçirdiniz mi? “Eğer söz konusu tarihçiler bana şöyle bir cevap verirlerse: “Zaten herkes Er-meni Soykırımı’nın bir gerçek olduğunu kabul ediyor!” O zaman şöyle yanıt-layacağım: “Yaklaşımınız hukuka aykırı! Hukukta, bir itham varsa sanığın savunma hakkı da vardır. Yaptığınız şey yargısız infazdan başka bir şey değil-dir.”

Nitekim ilk önce Ermeni Soykırımı’nın internette Fransızca Vikipedi’de yazılan makalede okurlara nasıl sunulduğuna bakalım. 31 sayfadan oluşan bu uzun makale aslında yanlışlıklarla doludur. Mesela 1909 Adana olaylarından bahsedilen kısımda Ermeni ayaklanmasından sorumlu ve her şeyi başlatan Monsenyör Muşeğ’den hiç bahsedilmemektedir. Zaten Reforme Hınçak ko-mitesinin başında olan Muşeğ, bir din adamı tarafından Mısır’a kaçırılacaktır. Ancak soydaşlarına silah veren ve kışkırtan, Reforme Hınçak Komitesi’ne mensup bu kişi din adamının ta kendisidir1.

Aynı şekilde “Arménie 1900” adlı kitabında Claude Kebabdjian ve Yves Ternon da Muşeğ’den hiç bahsetmemişlerdir. Dahası var: Sayfa 131’de yazar-

* Bu metnin orijinal halidir. ** Araştırmacı-Yazar 1 Cemal Paşa (1922) Memories of a Turkish Statesman-1913-1919, New York, George H.

Doran Company, s.260.

Page 254: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Jean Louis MATTEI

|242|

lar, hepsinin Ermeni olduğunu iddia ettiği darağacına asılan kişileri tasvir eden fotoğrafları göstermemişlerdir. Bu iddia da yanlıştır çünkü talan ve cina-yetle suçlanan 9 Türk ve 6 Ermeni olmak üzere toplam 15 kişi infaz edilmiştir. Aralarında yazarların bahsettiği kasap Misak adında birisi vardır ama yazarla-rın ima ettiklerinin aksine kasap Misak masum bir Ermeni değildir2.

Ermeni Soykırımı’na dair Fransızca Vikipedi makalesinin devamında şöyle yazmaktadır: “Taşnaktsutyun, Ekim 1914’te Van’daki Ermeni nüfusunu silahlandırmak amacıyla bir komite tertip etmiştir.” Makaleyi yazan gerçekten şundan pek haberdar değildi galiba: 1904’ten beri Van’da bir Taşnak Komitesi zaten mevcuttur. Söz konusu komite Ermeni’den Ermeni’ye yönelik terör konusunda uzmandır. 1904’te terörist İşkhan, Peder Arsen’i hunharca katlet-miştir3. 1912’de de İşkhan’ın yoldaşı Aram, Vali Kapamacıyan’ın infazını em-retmiştir. Üstelik 1910 Kopenhagen Sosyalist Kongresi’nde Taşnaklar açık açık Ermeni sivil halkını silahlandırdıklarını ilan etmiştir. Bu da herhalde Türki-ye’de iktidar olan İttihat ve Terakki Komitesi’nin hoşuna gitmemiştir. Fakat Kopenhagen Kongresinde Taşnaktsutyun’un sosyalist bir parti olduğunu sa-nan batılı sosyalistler, İttihat ve Terakki ile Taşnaktsutyun arasında yapılan antlaşmalara aykırı bu davranışa hiç karşı çıkmamışlardır.

Vikipedya’daki makaleyi yazanın derdi, Van isyanını haklı kılmaktı. Ama bunu yaparak, Türk tezlerinin doğruluğunu ispat etmiştir. Van isyanı seneler önce komiteler tarafından hazırlanmıştır. Şunu da ilave etmek gerekir: Makalede en çok tekrarlanan kaynaklar: YvesTernon, Taner Akçam, Anahide Ter Minassian ve Dadrian’dır. Ne Kamuran Gürün’den ne Bilal Şimşir’den ne Kemal Çiçek’ten ne Türkkaya Ataöv’den ne de Yusuf Halaçoğlu’ndan bahse-dilmektedir. Sadece Murat Bardakçı’nın keşfi (Talat Paşa’nın defteri) kulla-nılmaktadır.

Hem Fransızca makalede hem de İngilizce makalede James Bryce ve Arnold Toynbee’nin eseri olan “Blue Book”un referans olarak kullanılmaması hayret vericidir. Bizce bir “haksızlık” söz konusudur çünkü liberal milletvekili James Bryce Ermeni davası için elinden geleni yapmıştır. Nitekim şunu keşfet-tik: Bryce, İngiliz-Ermeni Derneği’ne mensuptu. Bu örgüt Londra Ermeni

2 Mattei, Jean-Louis (2008) Belgelerle Büyük Ermenistan Peşinde Ermeni Komiteleri, Anka-

ra, Bilgi Yayınevi, s.213. 3 Kazanjian, Levon (1950) Renaissance: Van-Vaspooragan (1850-1950) Cultural Golden

Age, Boston, Toumaian Brothers, s.57.

Page 255: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Jean Louis MATTEI

|243|

Komitesi’nin şubesinden başka bir şey değildi. Söz konusu komitenin başında duran kişi Garabed Agopyan’dı. Mıgırdiç Portukalyan ise Marsilya Komite-si’nin başındaydı. Başka bir deyişle aslında aynı örgüt söz konusudur ve Ar-menagan Partisi mevzubahistir. “Tebi Yerkir” (Ülkeye doğru) sloganının ba-bası Mıgırdiç Khrımyan sırasıyla aslında Rusya’da bulunan Eçmyadzin’in Katolikosu olmuştur ve daha önce Armenagan Partisi’nin kurucularındandır. Bu saygıdeğer din adamı, 1893’te aktivitelerine devam ederek İngiltere’den gelen ve Rusya’dan aktarmalı geçen silahları Türkiye’ye ulaştırmaya çalışmak-tadır.

O muhterem şahıs aslında Mıgırdiç Portukalyan ile Sev Haç (Kara Haç) ve Başdban Hayreniats (Vatan Muhafızları) adlı terör örgütlerinin kuru-cularındandır. 1878 yılında Khrımyan “Kâğıttan Kaşık” adlı ünlü nutkuyla Ermeni halkını silahlanmaya çağırmıştır. Bütün anlattıklarımız Ermeni kay-naklarınca da teyit edilen hakiki ve tarihi gerçeklerdir. Bize göre ise, Khrımyan bir din adamı değil, kin, nefret ve intikam saçan bir teröristtir. Bir Hıristiyan böyle davranamaz. Çünkü gerçek din adamı uzlaşmacıdır.

James Bryce’a dönersek: James Bryce o zaman hem Armenagan Komi-tesi’nin üyesiydi hem de İngiliz Hükümeti için I. Cihan Harbi sırasında “Blue Book (Mavi Kitap)” denen propaganda eserinin yazılmasına katkıda buluna-caktı. Buna herhalde hem savcı hem de yargıç olmak denir. Fakat hukuk nere-dedir? Böyle bir tarafgirlik tarihte görülmemiştir. Söylediklerimize birkaç ka-nıt gösterecek olursak: Kasım 1893’te Londra Komitesi (İngiliz-Ermeni Der-neği) bir levha yayınlamaktadır. Söz konusu levhanın tam ortasında bulunan Khrımyan Hayrig fotoğrafından başka, derneğin başı olan Mister Stevenson’u, Paris temsilcisi İskender’i ve İngiliz milletvekilleri James Bryce ile Mandalla’yı tasvir eden fotoğraflar da vardır4.

Kitapta söz konusu dokümanın fotoğrafı verilmektedir; Khrımyan ve James Bryce aynı levhada yer almaktadır. Londra’daki Komitenin gerçek şefi olan Agopyan ise biraz utangaç bir karaktere sahip olduğundan olsa gerek çünkü kendisini levhada göstermek istememiştir. Ancak Armenagan Parti-si’nin aktiviteleri 1893’te durmamıştır. Portukalyan’ın Marsilya’da Ermenice olarak yayımladığı 22 Haziran 1914 tarihli “Armenia” gazetesinin sayısında

4 T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı

(2004) Osmanlı Belgelerinde Ermeni-İngiliz İlişkileri (1891-1893) II, (Yayın No. 68), Anka-ra, Başbakanlık Basımevi., s. 198 ve 539, 540.

Page 256: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Jean Louis MATTEI

|244|

Londra’da verilen bir resepsiyonda James Bryce’ı yeniden bulmaktayız. Bu arada James Bryce terfi etmiş ve vikont (Ermenicesi: teragoms) olmuştur. Ay-nı şekilde resepsiyonun başında duran Londra Komitesi’nin şefi Agopyan’ın ta kendisidir. Agopyan da terfi etmiş ve profesör olmuştur. Ancak neyin profesö-rü olduğu tam olarak belli değildir.

Maalesef Agopyan’ı tasvir eden bir tek fotoğrafa ulaşamadık. Başka bir deyişle kökünde terörist olan bir örgüt, yani “Armenagan Partisi” hem İngilte-re hem de Fransa tarafından desteklenmekteydi. 1908’de sözüm ona meşruti-yetçi oluveren Armenagan Partisi aslında 1914’te yeniden silahlı mücadeleyi tasvip ediyordu.

Bunun kanıtı şudur: Osmanlı belgelerine göre ünlü dil bilimci ve aynı zamanda “Armenagan Partisi”nin önderlerinden olan Dikran Kelekyan, Mart 1914’te Mısır’a bir mektup göndermiş ve Hınçak Partisi ile ittifak kurarak Osmanlı Hükümeti’ne karşı silahlı mücadeleyi teşvik etmektedir5.

Aynı “Armenia” gazetesinde şimdiye kadar bilinmeyen bir olay tespit ettik6. Armenagan Partisi’nin başı Portukalyan Mayıs 1914’te İstanbul’a döne-rek jübilesini kutlayacaktır. Eski komiteci olanlar ve halen Ermeni Komitele-rine mensuplar söz konusu merasimlere katılacaktır. Aralarında Hampartsum Boyacıyan, Vahan Papazyan (eskiden Müslümanları katleden ama o tarihte milletvekilliğe terfi eden şahıslar), Danyel Varujan (Taşnaktsutyun’un avuka-tı), Rupen Zartaryan (Antranik’i destekleyen kişi) ve tabii az önce bahsettiği-miz Dikran Kelekyan da vardır7.

Mademki belgelerde böyle şenliklerin izini bulamıyoruz, söz konusu merasimlerin her halde son dakikada iptal edilmesi muhtemeldir. Büyük bir ihtimalle gitgide Ermeni Komitelerinden şüphelenen Jön Türk Hükümeti böyle bir gövde gösterisine engel olmuştur.

5 Rèpublique de Turquie Direction Gènèrale des Archives d'Etat du premier Ministèrè

Publication de la Direction du Dèpartement des Archives Ottomanes (2001) Aspirations Et Agissements Revolutionnaires Des Comites Armeniens Avant Et Apres La Proclamation De La Constitution Ottomane, 2e édition, Ankara, s.118-119.

6 Bkz: Mattei, Jean Louis (2012) ‘Mıgırdiç Portukalyan ve Armenia Gazetesi: Terörizmden Şüpheli bir Ilımlılığa’ Ermeni Araştırmaları, S:42, s.47-75.

7 Dikran Kelekyan çok yetenekli bir dil bilimciydi. 1911’de çıkan Türkçe-Fransızca Lügat’i yazan O’dur. Maalesef yanlış bir politikaya kanıp Osmanlı İmparatorluğu’nu tahrip etmek isteyen Ermeni Komitelerinin eylemlerine katıldı.

Page 257: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Jean Louis MATTEI

|245|

Bir de şu tarihe bir göz atalım: Ağustos 1914’te Birinci Cihan Harbi baş-layacaktır. Üstelik büyük Avrupa Devletleri baskılarını artırmış ve Türkiye ambargoya tabi tutulmuştur. Kısacası İstanbul’da jübilesini kutlamak için Portukalyan’ın girişimi geç olmuştur. Ancak şunu da görüyoruz: Osmanlı Hükümeti 24 Nisan 1915’te yakaladığı Ermeni şahısların çoğunu boş yere ve nedensiz yakalamamıştır.

Söz konusu olaylara hukuksal bir bakışla bakabilirsek, şu sonuç ortaya çıkmaktadır: Osmanlı Hükümeti Ermenileri yok etmek için değil; Devletin bekasına karşı komplo kurmuş olan Ermeni Komitelerine kararlı bir darbe indirmek amacıyla Ermeni liderlerini yakalatmıştır. Bu yakalatmalardan sonra Türk ordusunun her hareketini “katliam” ve “jenosit” olarak adlandırmak son derece kolay olmuştur. Ancak buna “propaganda” denir, kanıt denmez.

Ermeni tarihçilerinin ve onları destekleyenlerin işi çok kolaydır: Her makalede, her kitapta, “jenosit” kelimesini kullanarak böyle bir tanıtım için zemin oluşturmak son derece basittir. Bütün bunlar kanıt değil, propaganda-dır. Örneğin Fransa’da, günümüzde Türkiye’yi savunan kitaplar acımasız bir ambargoya tabi tutulmaktadır; dolayısıyla sadece Ermeni bakış noktaları ta-nınmaktadır. Bu görüş İngiltere, A.B.D ve başka ülkeler için geçerlidir.

Mademki hukuktan, adaletten bahsediyoruz kendi örneğimi vermek is-tiyorum. 1976’da Türkiye’ye gelmeden önce Türkiye hakkında çok az veriye sahiptim. Bazıları olumsuz, bazıları da olumlu. Ama şunun yeni farkına var-dım: Türkiye’ye yönelik bazı ithamlar yanlış ya da abartılı olabiliyordu. Mesela Kıbrıs konusunda Türk cemaatinin yaşama hakkına sahip olduğunu düşünü-yordum. Rumların her girişimini haklı bulmuyordum. Hukuk ve Adalet’in bir ilkesi vardı: Her tarafı dinlememiz lazımdı.

1976’da Türkiye’ye Fransızca öğretmeni olarak geldiğimde propagan-danın verdiği imajdan farklı bir ülke buldum. Misafirperver, ırkçı olmayan ve yardımlaşmaya önem veren bir halk buldum. Üstelik büyük bir tarih, büyük bir uygarlığı da buldum. Aynı zamanda sadece Türkçe değil Osmanlıca da öğrenmeye başladım. Yine de 1915’te bir jenosidin meydana geldiğine inanı-yordum. Sevdiğim Türkler nasıl böyle bir suç işleyebildiler acaba diye teessüf ediyordum. 1978’de Fransa’ya döndüğümde o konuda bazı kitapları okumaya başladım. Bu kitaplar aslında ya Ermeniler ya da onlara yakın olan kişiler tara-fından yazılmıştı. İlk önce propagandanın etkisi altında kaldım ve yazıların tarafgirliği beni her tür hakikatten uzak tutuyordu. Yine de Türkiye’nin daha

Page 258: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Jean Louis MATTEI

|246|

olumlu bir imajı hak ettiğini düşünmeye devam ediyordum; ancak kafamda bir soru cevapsız kalıyordu: Türklerin argümanları neydi?

1983’te yeniden Türkiye’deydim. O zaman ilk defa Türk tezlerini sunan Alper Gazigiray’ın kitabını okudum. İçeriği sayesinde ilk defa tam olarak Er-meni Komitelerinin gerçek eylemlerinden haberdar oldum. Yavaş yavaş anla-maya başladım. Bazı tarihçilerin anlattığının tersine “Ermeni Soykırımı” Ya-hudi Soykırımı’ndan çok farklıydı. Mesela Yahudi silahlı grupları yoktu. Me-sela Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermeni karşıtı propaganda yoktu. Jön Türk-ler de ırkçı bir parti değildi aslında. Yine de ölülerin sayısına dair sorun beni meşgul etmeye devam ediyordu. Fotoğraflar, belgeler gördüm. Türkler haki-katen 1.500.000 insanı katletmiş miydi acaba?

Ermeni Meselesi aslında sadece araştırmalarımın bir parçasıydı ama so-runa dair bir kitaba, bir belgeye ya da bir gazeteye rastladığımda onu satın alıyordum. Daha tarafsız bir şekilde sorunu değerlendirmek amacıyla 1991’de Ermenice de öğrenmeye başladım. Böylelikle hem Osmanlıca hem de Ermeni-ce belgeler topladım. Bir soru yine de aklımda kalıyordu: Kamuran Gürün’ün iddia ettiği gibi olaylarda ölen Ermenilerin sayısı sadece 250.000-300.000 kişi miydi?

Kamuran Gürün, arşivlerde çalışan dürüst bir tarihçi, bir araştırmacıy-dı. Ama verdiği rakam Ermeni araştırmacılarının verdiği rakamdan çok fark-lıydı. Hakikati söylüyor muydu acaba? Ancak 2005’te Yusuf Halaçoğlu’nun yazdığı kitaplar çıktığında ve verdiği dokümanlar sayesinde ölülerin sayısı hakkında daha net bir fikre sahip oldum. Verilen belgeler ve rakamlar Kamu-ran Gürün’ün verdiği belgeler ve rakamlarla çakışıyordu. Bu sefer, tereddüt yoktu artık aklımda. Üstelik sonradan Osmanlı Ordusu’nun müdahalesi ol-madan yaklaşık 450.000 Ermeni’nin Erivan ve İran’a göç ettiğini öğrendim. Zaten bu rakam Ermenilerin verdiği bir rakamdır.

Senelerce ilk önce 1.500.000 değil, 900.000 kurbanın olduğunu düşün-müştüm. Ondan sonra da bu rakam 400.000’e düştü. Ve şimdi de en çok 350.000 Ermeni’nin 1915 olaylarında öldüğünü düşünüyorum. 350.000 de tabii fazla bir rakamdır. Bu rakam acı çekenlerin bir hatırasıdır. Ama kaç Türk’ün, kaç Kürt’ün, kaç Çerkez’in savaşta ve göçte öldüğünü kim hatırlıyor? Avrupa’da bu rakam kimin umurunda?

Mademki Ermeni diasporası hakikati söylediğini iddia ediyor, neden böyle bir konuda yalan söylüyor? Gerçek rakama göre o kadar abartılı bir

Page 259: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Jean Louis MATTEI

|247|

rakam vermek zorunda mıydılar? Hukuktan uzak mıyız şimdi? Hayır. Gerçek rakamı bilmek hukuka yani tarafsız bir yargıya yardımcı olacaktır. Yalan var-sa, bu tespit edilen yalan söyleyenin aleyhine çalışacaktır.

Şimdi Ermeni davasını destekleyen kişilere dönmek istiyorum. Fran-sa’da Ermeni Meselesi konusunda üç kişi meşhurdur: Jean-Marie Carzou, Anahide Ter Minassian ve Yves Ternon.

1978’de basılan Jean-Marie Carzou’nun kitabı hâlâ bende mevcuttur: Hiçbir yerde ne kapakta ne eserin içinde ne de arka kapakta Jean-Marie Car-zou’nun aslında Ermeni asıllı olduğu söylenmektedir. Jean-Marie Carzou Er-meni olabilir, Ermeni Meselesi hakkında kitap yazması en doğal hakkıdır ama o tarihte kökenini saklaması pek doğru bir davranış değildir. Ben de Car-zou’nun Fransız asıllı olduğunu düşünüyordum.

Burada bir hesap söz konusudur: Öyle davranarak, Carzou her halde yazdıklarının güvenilirliğini artırmış olduğunu zannetmektedir. Sözüm ona tarafsız bir tarihçi bize “Jenosit” tezlerini sunmaktadır. Fakat bizce, bu şekilde davranarak büyük bir ölçüde güvenirliğini kaybetmiştir.

Anahide Ter Minassian’a gelelim. Adı ve soyadı yüzünden Madam Minassian’ın Ermeni olduğu aşikârdır. 1983’te çıkan “La Question Arménien-ne” adlı eserin yazarı, büyük bir araştırmacıdır. Evet, Madam Minassian Er-meni olabilir, buna diyeceğimiz yoktur. Kitabında Ermeni Komiteleri hakkın-da bize çok sayıda malumat vermiştir. Ama kendisi de çok dürüst davranma-maktadır galiba. Neden? Çünkü Taşnaktsutyun Partisi’ne mensup ve ünlü komiteci Rupen Ter Minassian’ın gelini olduğunu saklamaktadır. Aynı hikâye: James Bryce gibi Madam Minassian da hem savcı hem de yargıçtır. Bu da biz-ce hukuka aykırı bir davranıştır çünkü Minassian’ın kitabının hiçbir yerinde bahsettiğimiz aydınlatıcı ve gereken veriler yoktur.

Fransız uyruklu Yves Ternon ise aslında kendisi bir kurbandır: Erme-ni Propagandası’nın kurbanı. Yves Ternon’un asıl mesleği cerrahlıktır. Ternon Ermeni Propagandası’na kanarak Yahudi Soykırımı ve Ermeni olaylarının aynı cinsten olduklarını sanmıştır. Belki de Nazi doktorlarının yaptığı gibi Türklerin Ermeniler üzerine deneme yaptıklarını düşünüyordu. Ancak böyle bir şey tarihte yoktur.

Ternon, 1989’da yazdığı ve “Enquête sur la négation d’un génocide” adlı kitapta, “Andonyan Belgeleri”nin sahte olmadıklarını ispat etmeye çalış-maktadır. Yves Ternon bazen samimi konuşuyor: Kitabının 221. sayfasında

Page 260: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Jean Louis MATTEI

|248|

yazar ne Türkçe ne Osmanlıca ne de Ermenice bildiğini itiraf ediyor. O zaman eksiklerini telafi etmek için kime başvurmuştu? Ermeni uzmanlarına başvur-duğunu yazıyor. Söz konusu olay şu anlama gelmektedir: En basit anketi yap-madan Ternon tarafgirliğini göstermiş ve Türk uzmanlarına da başvurmayı düşünmeden reddetmiştir. Bu da şüphesiz hukuka aykırı olan yeni bir davra-nış oluşturmaktadır.

Kitapta çok sayıda yanlışlık vardır. “Andonyan Belgeleri”ne bakarsak Ternon’un farkında olmadığı şu durum vardır: Aynı devirde yazılan gerçek dokümanlarda Talat Paşa “Dâhiliye Nazırı Talat” değil, “Nazır Talat” olarak imza atıyordu. “Andonyan Belgeleri”nde Besmele harfi bazen yok bazen de kaba ve yanlış bir şekilde oluşturulmuştur8.

Ternon da Andonyan Belgeleri’nin sahte oldukları ispat edilse bile on-ları savunmaya devam ederdi çünkü kendisine göre “onlar gerçeğe uygun” muş… Sahte bir belge nasıl gerçeğe uygun olabilir ki? Adaleti ve gerçeği sa-vunmak için insan sahte belgelere başvurur mu? Andonyan’ın yaptığı işte tam olarak budur. Üstelik Ternon’un sırasıyla verdiği tartışmalı belgeler nasıl bir jenosit eylemini ispat edebilir? Öte yandan sadece Jean-Marie Carzou’nun kitabının arka kapağından şu cümleyi alalım: “refus des interventions exérieu-res même charitables” yani “hayırsever amaçlarla yapılan dış müdahaleler bile reddedildi.”

“Ermenilerin Zorunlu Göçü” adlı Kemal Çiçek’in kitabına bir göz atarsak şunu göreceğiz: Osmanlı Hükümeti “Near East Relief” adlı cemiyete yardımların dağıtılmasını devretmiştir. Aynı şekilde Kemal Çiçek’in sunduğu belgelerde Ermeni göçmenlerinin, Halep Amerikan Konsolosluğu’nun vasıta-sıyla, Amerika’daki akrabalarından parasal yardım aldığını görmekteyiz. Os-manlı Hükümeti istemeseydi bu parasal yardım ulaşmazdı. O zaman Carzou hakikati söylüyor mu? Başka bir tespit ise şudur: Türk topraklarında misyo-nerler vardı. Onlar olaylara tanık olabildiler. Bazıları Suriye’ye doğru gönderi-len konvoylara eşlik ettiler.

Hem Carzou’nun hem de Ter Minassian’ın kitabında Hitler’den bah-sediliyor. Sözüm ona Hitler yukarı aşağı şu cümleyi söylemişti: “Artık Ermeni-lerden bahseden kimse var mı?” Yani: “Herkes Ermenilerin nasıl öldüğünü unuttu. O zaman aynı şeyi Yahudiler için yapabilirim!” Hitler’e ithaf edilen söz konusu cümle aslında hiçbir zaman söylenmemiştir. Zaten ne Carzou ne 8 Mattei (2008), s.268.

Page 261: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Jean Louis MATTEI

|249|

de Minassian bir referans verebilir. Tam tersine Hitler Ermenileri şöyle tanı-yordu: Alman bilim adamlarının çalışmalarını örnek alarak, Hitler Ermenile-rin üstün bir ırka yani arya ırkına mensup olduklarını sanmıştır. Hitler Erme-ni Lejyonu’nu yaratmış ve ona “Hayastan” adlı bir gazete neşretmeye izin vermiştir.

İkinci Dünya Savaşı’nda söz konusu Lejyon Kafkasya’da Yahudileri kat-letmiştir. Şefi, eski komiteci Dro’dur. Eski komiteci ve Van mebusu Vahan Papazyan ise Ermenice olan Vikipedi’de bile Berlin’de onun Nazi ileri gelenle-rinden Doktor Rosenberg’in dostu olduğunu kabul edilmektedir. Taşnak Va-han Papazyan, 1927’de Türkiye’yi parçalamak ve Kapitülasyonları canlandır-mak amacıyla Kürt Cemiyeti Hoybun ile ittifak kuran şahsın ta kendisidir.

Böyle hakikatlerden bahsetmeyen Carzou, kitabında 1915 Van Savun-ması’nın (Ayaklanması) kendiliğinden meydana geldiğini yazmaktadır. Aslın-da hem Osmanlı hem Fransız hem de Ermeni belgeleri şunu ispat etmektedir: Ermeni Komiteleri (özellikle Taşnaklar) en az 1904’ten beri böyle bir ayak-lanmayı hazırlamaktadır.

Carzou ve Ternon’un kitaplarında Ermeni Komiteleri çok cüzi bir rol oynamaktadır. Anahide Ter Minassian’ın eserinde ise tam tersine ön planda oldukları görülmektedir. Herkesin yani her Ermeni taraftarının ya tezine ya da “kafasına” göre Ermeni Komiteleri, aynı zamanda hem önemsiz hem de önemli olabilirler mi?

Bu üç yazar tarafından verilen belgelere göz atarsak ezici bir çoğunlukta Ermeni ya da Ermeni yanlısı kaynakların söz konusu olduğunu görebiliriz. Farz edelim: Bir mahkeme oluşuyorsa tek bir tarafın kanıtlarını kabul edecek midir? Hayır. Hem savcının hem de avukatın kanıtları ve tanıkları dinlenecek ve değerlendirilecektir. Hukuk bunu gerektirmektedir.

Şöyle bir itiraz bize yöneltilebilir: “Ama söz konusu kitapların çıktığı dönemde Osmanlı Arşivleri henüz açılmamıştı…” Doğrudur ama Kamuran Gürün’ün, Alper Gazigiray’ın, Bilal Şimşir’in, Şinasi Örel’in ve Süreyya Yu-ca’nın kitapları çıktığında Ermeni tarihçileri neredeyse onları görmezden gel-miştir veya onları gülünç kılmaya çalışmışlardır.

Günümüzde Avrupa Parlamentosu’nun milletvekilleri Osmanlı Arşivle-ri’nin yirmi yıldır açık olduğunu bilmemektedir ve Ermeni lobisine körü kö-rüne inandıkları için oldukça gülünç duruma düşmektedir. Şimdi ise Osmanlı Arşivleri açılmıştır ve dokümanların faksimilelerini gösteren çok sayıda cilt

Page 262: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Jean Louis MATTEI

|250|

oluşturulmuştur. Ama Ermeni ya da Ermeni yanlısı tarihçiler ya da tarafsız tarihçiler onları kullanıyor mu acaba?

Bazı Ermeni yanlısı araştırmacıların onların manasını saptamaya çalış-ması bir gerçektir. Fakat genelde eski laytmotifler ve yalanlar kullanılmaktadır. 2008’de ünlü bir Fransız Tarih Dergisi’ne Türk vatandaşı olan bir araştırmacı-nın verdiği demeçte sözde Ermeni Soykırımı’na dair aynı ezberi dökülmekte ve geçen yüzyıla hatta on dokuzuncu yüzyıla ait şablonlar kullanılmaktadır. Söz konusu vatandaş “Mavi Kitap”ta bulunan yalanları bolca kullanmaktadır. Anlaşılan bu sefer demeç veren kişinin Türk kimliği bir tarafsızlık garantisi gibi sunuldu. Araştırmacının iyi niyeti şüpheli. Her neyse Batı basınında Er-meni Propagandasının izlerini her yerde görebiliriz. Osmanlı dokümanlarına ya da Türk tezlerine ise yine yer yoktur.

Anahide Ter Minassian’ın kitabını yazmaktaki hedefi, şüphesiz Ermeni komitecilerini demokrasi ya da bağımsızlığın koruyucuları gibi göstermektir. Üstelik ona göre, bazı yanlışlıklara rağmen, bu savaşçılar ilerici, “sol” bir akımdan gelmektedir. Türkler ise sözüm ona, gerici, fanatik bir halktır. Ter Minassian tabii o kadar keskin şeyler söylemiyor ama ima ediyor. “La Ques-tion Arménienne” diye adlandırılan kitapta bazı olayların akıntısını sunmak için Minassian’ın nasıl hareket ettiğini görmemiz son derece önemlidir.

Anahide Ter Minassian eskiden Ermenice yayınlanan çok sayıda dergi ve gazeteyi referans olarak almaktadır. Şaşmamamız lazım: Ter Minassian sadece Ermeni asıllı değil aynı zamanda Taşnaktsutyun Partisi’ne mensuptur. Böylelikle “Mşak” (Çiftçi) dergisinden bahsediyor. “Mşak” dergisi liberal bir dergiydi ve Rusya Ermenilerinin en üstün elemanları bulunmaktaydı. Ama yine Ter Minassian’ın kitabında “Mşak”tan yapılan bir tek komple alıntı bile bulunmamaktadır.

Biz de uzun süre “Mşak”tan bir nüshayı edinmeye çalıştık ama boşuna. Yine de İnternet’ten1894’te Tiflis’te basılan ve gerçek yazarı aslında Khrımyan Hayrig olan başka bir kitap bulduk. “Ermenilerin Sürekli Basını” adı altında bilinen ve Ermenice olan bu kitapta, Rusya’da basılan “Mşak” dergisinden ve kurucusu olan ama o tarihte iki yıl önce ölen Krikor Ardzruni’den bahsedil-mektedir.

Şunu bulduk: Aslında Ardzruni o kadar iyi Ermenice bilmiyormuş. Uzun süre Almanya’da kalmış. Ama Rusya İmparatorluğu’na dönünce etra-fında Ermenice bilen en iyi şahısları ve aralarında ünlü yazar Raffi’yi toplama-

Page 263: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Jean Louis MATTEI

|251|

yı bilmiş. Şunu da hatırlatalım, “Armenia” gazetesinde bulduklarımıza göre genç Mıgırdiç Portukalyan bir süre için Rusya’ya gitmiş ve “Hrant” lakabı altında “Mşak”ta makale yazmıştır. Böylelikle, tarihsel etütlerde, Portukalyan soyadı yine Ardzruni ve Khrımyan soyadları ile beraber bulunursa şaşırma-mak gerekir. Böylelikle, başlangıcında terörist olan, ondan sonra meşrutiyeti savunan ama 1914’te en sonunda yeniden terörist haline dönen Armenagan Partisi’nin temellerinin atıldığına tanık olmaktayız.

Ardzruni’nin fikirlerini bilmek için Minassian’a değil, “Vostoçniy Vop-ros” (Doğu Sorunu) adlı kitabının orijinalinin Rusça çevirisini gören ve onu Türkçe’ye aktaran Mehmet Perinçek’e başvurmak gerekir. Uzun lafın kısası, Ardzruni şunları yazmaktadır9: “Türkler, Ermenilerin hesabından yaşamlarını sürmektedir. Türk kadınları ise işlevsizdir. Fakir ya da zengin Türk kadını erkeklerin ihtiraslarını tatmin etmek ve haremlerini süslemek için doğmuşlar-dır. Ermeniler ise çalışkanlıklarıyla ve zekalarıyla Asyalı Almanlardır.”

Tarafsız herhangi bir vatandaş bizimle şu noktada hemfikir olacaktır: Krikor Ardzruni korkunç bir ırkçıdır. Ermenileri yükseltmek için Türkleri aşağılamakta tereddüt etmemektedir. Eğer bir Türk Ermeniler hakkında o kadar kötü şeyler yazsaydı Batılılar her halde infial ederlerdi! Onun içindir ki Minassian o metinlere temkinli yaklaşmış ve kalemi susmayı tercih etmiştir.

Yine Minassian “Droşak” (Bayrak), “Masis” (Ararat) gibi çok sayıda ga-zeteden bahsetmektedir. Ama Minassian söz konusu gazetelerden yine tek komple bir alıntı yapmamaktadır. Neden acaba? Çünkü böyle yaparak, Minas-sian Ermeni Komitelerinin terörist doğasını ön plana koymak tehlikesine dü-şebilirdi. Nitekim de bu yılınki AVİM özel sayısında 1897 yılının başlangıcın-da Ermenice çıkan Ocak 1897 tarihli “Droşak” sayısında birkaç makale analize ettik ve şunu gördük: “Komitas Kahanann” (Rahip Komitas) adlı makalede Daşnaktsutyun/Taşnaktsutyun Partisi Van’da bulunan Rahip Komitas’ın yar-gısız infazını üstlenmiştir. Zavallı rahibin infazı sadece caninin adı verilmeden en küçük detaylarıyla anlatılmaktadır. Böyle bir eylem, sebepleri ne olursa olsun, herhangi bir mahkeme tarafından kabul edilmeyecektir. Hukuk bunu gerektirir. Üstelik bir din adamının öldürülüşü anlatılmaktadır.

Ter Minassian terörizmi hem tasvip etmekte hem de etmemektedir. Ki-tabında İzmirli Matheos Balyozyan’ın infazı şöyle değerlendirilmektedir: Bal-yozyan casus ya da ihbarcı olduğu için Taşnaktsutyun tarafından (yani Krista-9 Strateji, Cumhuriyet özel eki, Sayı 174/Ekim 2007, s.20-21.

Page 264: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Jean Louis MATTEI

|252|

por Mikaelyan tarafından) mahkûm olmuş ve infaz edilmiştir. Kendi araştır-malarımıza göre aslında Matheos Balyozyan İzmirli bir hayırsever idi. Ermeni Yetimleri için birkaç ev açmıştır. Ermeni Cemaatinde büyük saygı görmektey-di. Bu enteresan ayrıntılar 1902’de suikasttan önce Ermenice çıkan ve 31 Ağustos tarihli Masis dergisinin 35.sayısının 564. sayfasında (Huşadedr /Ajanda bölümünde) bulunmaktadır10.

Şunu açıkça görüyoruz: “Droşak” gazetesinin kurucusu Kristapor Mi-kaelyan şantaj yapan, haraç kesen, adam öldürten tarihin en tehlikeli canile-rinden biridir. Üstelik söz konusu şahıs terörizmini her şeyden önce kendi cemaatine yani Ermeni cemaatine karşı uygulamaktadır. Başka bir deyişle: Ermeni’den Ermeni’ye terör söz konusudur. Rahip Komitas ve Matheos Bal-yozyan vakıaları izole vakıalar değildir. Sadece Türkiye için Peder Arsen (1904) ve (bu sefer Mikaelyan’ın teşviki yoktu) Vali Kapamaciyan (1912) vakı-alarını kanıt olarak göstermekle yetineceğiz.

Komitecilerin amacı, ilk önce zengin Ermenilerden haraç kesmek on-dan sonra da Ermeni halkına terör uygulayarak onunla suç ortağını yapmak ve Türk ya da Kürt unsurlarına saldırmaktır. Böylelikle, Müslüman nüfusunu kovarak yavaş yavaş Büyük bir Ermenistan oluşacaktır. Anahide Ter Minas-sian bütün bu ayrıntılara girmiyor tabii. Ona göre her zaman tarihin kurbanı olan bir halk en sonunda zincirlerini kırmak üzeredir. Zaten bu konuda Yu-nanistan ve Bulgaristan örnekleri vardır. Ama Ter Minassian tam olmayan malumat vermekle yetiniyor.

Şunu unutmamak gerekir: Ocak 1897’de çıkan “Droşak” gazetesinin sa-yısında “terör” ve “terörizm” kelimelerini kullanımında olumsuz bir mana yoktur. Peki ama Ermeniler ezilen bir halk mıydı? Aslında Osmanlı İmpara-torluğu’nda Ermeniler toplam nüfusun en zengin kısmıydı. Bursa’da mesela İpekçilik ellerindeydi. İpek Enstitüsü Müdürü de Kevork Torkomyan Fran-sa’da tahsil görmüştü. 1915’te göç ettirilmedi ve ancak 1922’de emekli oldu. Sadık bir Osmanlı tebaasıydı.

Nazi Almanya’sında makamlarında kalan Yahudilerden birkaç örnek verin bakalım! Üstelik de 1915’te Bursa’da çıkan 316 numaralı ve 16 Mart 1916 tarihli “Ertuğrul” gazetesinde Madam Siranuş’u bulmaktayız. Tehcirden uzun bir müddet sonra Madam Siranuş henüz daha Bursa’da bulunuyor, öğ-retmenliğine devam ediyor, üstelik de Bursa Hastanesi’ne sıcak giysi bağışlı-10 Mattei (2008), s.151.

Page 265: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Jean Louis MATTEI

|253|

yordu. En sonunda “Ertuğrul” gazetesinin personeli merhametli ve vatansever davranışları için Madam Siranuş’a teşekkür ediyordu. Irkçılık, jenosit, bu dav-ranışların neresindedir? Her halde hâlâ yaşasaydı, yapabilseydi, Kristapor Mikaelian Madam Siranuş’u infaz ettirirdi.

Kısacası, fakir olan ve fabrikalarda çalışan Ermenilerin mevcudiyetini ikrar etmemize rağmen, Ermenilerin çoğu zengindi. Ya fabrika sahibi ya tüc-car ya terzi ya hekim ya öğretmen ya memur ya da sanatçı idiler. Onların çoğu Avrupalılarla temas içindeydi. Tercüman sınıfı da unutulmamalıdır. Osmanlı İmparatorluğu’nda problemleri olduysa Kürtlerle idi. Fakat Kürtler bazen Türkler için de problemlere neden oluyorlardı. Ama genelde bölgelerde mil-letler arasında hiçbir problem yoktu. Herkes uyumlu yaşıyordu ya da uyumlu yaşamaya çalışıyordu. Şunu unutmamalıyız ki: Batı Türkiye’sinde Ermenilerin rahat yaşamını garantileyenler Türklerin ta kendisidir.

Şimdi “Henüz Tehcirden bahsetmediniz” diyecekler. Aslında “Teh-cir”den bahsettik çünkü sahte Andonyan belgelerine değindik. Kendilerinden emin olan insanlar neden sahte dokümanlar ortaya koysunlar? Çünkü aslında kendilerinden emin değillerdir. Bursa’da kalan ve tehcir edilmeyen Ermeni vatandaşlarından da bahsettik. Türklerin iddia ettikleri şeylerin doğruluğunu kontrol ettik.

Bazı Ermeniler sürgüne gönderilmemiştir. Çok sayıda (yaklaşık 250.000 kişi belki de daha fazlası) Ermeni memleketlerinde kalmıştır. Bu da çok önce-den hazırlanan bir jenosidin teziyle bağdaşamaz. Ermeni diasporasının ve taraftarlarının iddia ettikleri her şeyin yanlış ya da sahte olduğunu da ispat ettik.

Aynı şekilde, Ermeni tarihçileri, Jön Türklerin eylemlerini analiz ede-rek, İttihat ve Terakki’nin üyelerini ikiyüzlülükle itham ederek genosit hazır-ladıklarını ispatlamaya çalışmaktadır. Çünkü yaptıklarından sadece şu çık-maktadır: 1908-1914 yıllarında Ermeni partileri ve özellikle Taşnaktsutyun örgütü İttihat ve Terakki ile iş birliği yapmıştır. Doğru fakat aynı zamanda araştırmalarıyla Ermeni tarihçileri sadece şunu ispat etmektedirler: Taşnakt-sutyun Patrikhane ile sımsıkı ilişkilerde bulunmaktadır. Taşnaktsutyun gibi ateist bir parti için bu sıkı iş birliği tuhaf görünmektedir. Her neyse Patrikha-ne, en sonunda Ermeni komitelerinin çoğu zaman istekli, bazen isteksiz Er-meni Komitelerinin rehini olmuştur. Aslında bazı Ermeni tarihçileri Türklerle ilişkilerinde Taşnakları saf, cesaretsiz bulmaktadır. Tehcir esnasında da Erme-nilerden gelen daha şiddetli tepkiler neden olmadı, diye sormaktadırlar. As-

Page 266: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Jean Louis MATTEI

|254|

lında bu tarihçiler (bazıları da Taşnak!) Taşnaktsutyun’a ve daha geniş bir nokta bakımından Hınçaklar’a ve Reforme Hınçaklara haksızlık yapmaktadır-lar.

Şunu hatırlatalım: 1909’da meydana gelen ve Reforme Hınçak Parti-si’nin yerel başı din adamı Muşeğ Seropian tarafından tertip edilen Adana isyanı büyük yankı yaratmıştır. Van bölgesinde Taşnaktsutyun senelerce 1915 isyanını hazırlamıştır. Ermenilerin yaptığı araştırmalar da bunu ispat etmek-tedir. Ermeni komiteleri aynı hazırlıkları Bingöl civarlarında da yapmışlar-dır11. O zaman ikiyüzlülük kimde?

İkiyüzlülükten bahsedince şunu hatırlatalım: Ermeni diasporası Türkle-re çamur atmak için her zaman elinden geleni yapmıştır. Yaklaşık otuz yıl önce Fransa’da Kanal 2’de Türkler İzmir’i ateşe verdiler diye bir belgesel gös-terilmiştir.

Oysa Fransız Arşivlerinde dostumuz Maxime Gauin’in bulduğu belge-ler, aslında İzmir’i Ermenilerin ateşe verdiğini ispat ediyor. Buna şaşırmamak gerekir: Birinci Cihan Harbi esnasında Ermeniler kendi köylerini ateşe verip Türklere suç atmışlardır. İzmir için de aynı şeyi yapmışlardır. Aradaki fark ise şudur: İzmir her milletin ortak malıydı.

1914’te Birinci Cihan Harbi’nden önce Talat Paşa’ya karşı suikast dü-zenleyenler Hınçak Partisinden komitecilerdir. Aralarında meşhur Paramaz vardır. Azmettiricileri Sabah Gülyan, kahramanca ABD’ye kaçmış ve yoldaşla-rı Türk polisiyle hesaplaşmak zorunda kalmıştır. Komplocular 1915’te idam edilmiştir. O devirde herhangi bir Devlete ya da bir şahsa karşı ölümle sonuç-lanan bir komplo hazırlayanlar için idam cezası öngörülmekte olduğundan Paramaz’ın ve yoldaşlarının infazı hukuka aykırı değildir. Ermeni diasporası onları jenosit kurbanı gibi göstermiş ancak Talat Paşa’nın hayatına karşı dü-zenlenen komplolardan hiç bahsetmemiştir. Üstelik o devirde (1914) Ermeni-ler sürgüne henüz gönderilmemiştir. Tuhaf değil mi?

Komiteler, 1908-1914 arası döneminde de yani İttihat ve Terakki ile iş birliği yaptıklarında ırkçı propagandalarına devam etmişlerdir. Nitekim 1913’te İstanbul’da “Avazagabedı” (Haydutbaşı) adlı bir roman Sımbad Pürad’ın yayınevinden çıkmıştır ancak birinci baskısı hangi tarihte yapıldı tam olarak bilmiyoruz. Bu kitap Türklere karşı ırkçılığa ve nefrete çağıran bölüm-

11 Akbulut, Yılmaz (1998) Ermeniler ve Bingöl’de Ermeni Tehcirleri, Ankara, T.C. Kültür

Bakanlığı.

Page 267: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Jean Louis MATTEI

|255|

ler ve cümlelerle doludur. Sımbad Pürad’ın çıkardığı bu kitap aynı cinsten olan tek kitap değildir. Aynı tarihte “Nor Knar” (Yeni Çalgı) adıyla çıkan Rus-ya’da basılan ve öç almaya çağıran diğer kitapçık “devrimci” şarkılarıyla dolu-dur. Bazı okullarda (hepsinde demiyorum) okunmuş olması muhtemeldir. O zaman ikiyüzlü kimdir?

Evet, en sonunda Ermenilerin çoğu sürülmüştür. Hiç kimse acı çekme-diklerini ya da onlara yazık olmadığını söylemiyor. Onlar sekiz yüz sene bo-yunca Müslümanlarla barışçıl bir şekilde yaşamışlardır. Onlarla çoğu zaman kardeş gibi olmuşlardır. Ama bazıları “Vrej” yani “İntikam” fikri ile hareket etmişti. “Mşak” dergisini gördük. “Armenagan” Partisi’ni, Taşnaktsutyun ve Hınçak Partilerini gözden geçirdik. Günümüzde aynı sahte ideoloji ile eylem yapan ASALA ve ona benzer kanlı örgütlerin mevcudiyetinden bahsetmemiz başka bir bildiri konusu olabilir. Şimdi de neden Batı her zaman aynı tarafı dinliyor öteki tarafı ise susturuyor? Bu davranış hukuka ve adalete aykırıdır.

1915’te Talat Paşa bu sancılı kararı uygulamak zorunda kalmıştır. Şah-siyeti üzerinde durmak niyetinde değiliz. İyi yaptı mı, bilemeyiz. Bildiğimiz kadarıyla kendisi de bu kanuna çok sıcak bakmamıştır. Şu kesin: Talat Paşa Ermenileri katleden çetelerin başında değildir. Ama General Antranik, çetele-riyle birlikte 20 sene boyunca hunharca masum Müslümanları katletmiştir. Talat Paşa heykeli yoktur ama Erivan’ da Antranik heykeli bulunmaktadır.

Ermeni komitelerinin yavaş yavaş Ermeni halkını zehirlediğini gördük. Uzun zaman Ermenilerin çoğu komitecilerle iş birliği yapmak istememiştir. Komitelerin ilk kurbanları da aslında Ermeniler olmuştur. Fakat Meşruti-yet’ten itibaren mecburi bir şekilde Ermeni Komiteleri yasal olmuş ve doğal olarak üyeleri ya da sempatizanları artmıştır.

Jenosit ithamları asılsızdır. Çünkü Jön Türklerin öyle bir niyeti yoktur. O konuda onları itham etmek niteliğinde olan kesin bir delil de yoktur. 24 Nisan tarihi, bilindiği gibi, İstanbul’da bulunan Ermeni Komitecilerinin tu-tuklanması tarihidir daha sonra sözde Ermeni Soykırımı’nın tarihi olmuştur. Bu yakalanan şahıslardan bazıları yazar ya da milletvekilidir. Burada Osmanlı Hükümeti’nin suçu yoktur çünkü söz konusu şahısların çoğu aslında Osmanlı İmparatorluğu’na savaş ilan etmiş; Birinci Cihan Harbi de başlamıştır.

Türk tarihçilerinin çoğuna göre İttihat ve Terakki sadece 1917’den iti-baren daha milliyetçi bir Parti olmuştur. 1915’te “Evrak-ı metruke Komisyon-ları” oluşturulmuştur. “Ermenilerin Zorunlu Göçü” adlı kitabında Kemal Çi-

Page 268: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Jean Louis MATTEI

|256|

çek, bu komisyonların nasıl oluştuğunu ve amaçlarının savaştan sonra Erme-nilere emvalini iade etmek olduğunu göstermektedir. Belgelerden ortaya çıkan bu gerçek genelde Ermeni tarihçileri tarafından bilinmemekte ya da daha doğ-rusu bilinmek istenmemektedir. Kemal Çiçek Trabzon örneğini delil olarak vermekte; Trabzon’da çıkan “Trabzon’da Meşveret” gazetesini göstermektedir.

Eylül 1994 tarihli “Toplumsal Tarih” 9.sayısında “Tehcirden Dönen Rum ve Ermenilerin Emvalinin İadesine Bakış” adlı makalesinde İbrahim Ethem Atnur şunu yazmıştır: “Ağustos 1918’de Talat Paşa, Halep mebusu Gezeryan Efendi’ye tehcir edilenlerin eski yerlerine dönebilmeleri için iki mil-yon tahsis etmiştir.” Atnur şunu da ilave etmiştir: “1920 yılının ilk aylarına kadar Rum ve Ermeni muhacirlerin emvalinin büyük bir çoğunluğu iade edilmiş durumdadır”12.

Bursa’da yaşayan dostum Raif Kaplanoğlu ise “Meşrutiyet’ten Cumhu-riyet’e Bursa” adlı kitabında Bursa’daki Ermeni itfaiyecilerinin yıpranmış hor-tumunun bile nasıl titizlikle muhafaza edildiğini anlatıyor: “Belediye ve devle-tin, zorunlu göç nedeniyle Bursa’yı terk eden Ermenilerin götürmedikleri mal-ları için çok titiz davrandığı Belediye Arşivi belgelerinden anlaşılmaktadır”13.

Başka bir yerde: “Göçmenlerin Bursa’dan götürülmeleri sırasında Bele-diye ve Jandarma Komutanlığı’nın içinde bulunduğu bir komisyon oluştuğu görülmektedir.” Bu durum Kemal Çiçek’in söylediklerini teyit etmektedir.

Bense tanıklıklarıma şunu ilave etmek istiyorum: Bursa’da yaptığım araştırmalar esnasında o döneme ait “Hüdavendigar” ve “Ertuğrul” adlı çok sayıda gazete keşfettim. İçlerinde Bursa ve civarındaki Ermeni çetelerinin ey-lemleri ve asker kaçaklığı ile bazı köylülerin düşmana geçmesi teyit edilmekte-dir. 9 Kasım 1915’te Bursa Hastanesi Başhekimi olan komite başı Doktor Me-liksat, Setbaşı Köprüsü’nde asılarak idam edilmiştir (Hüdavendigar gazetesi-nin 2688 sayısı söz konusu). Meliksat, doğal olarak askeri hukuka göre yargı-lanmıştır. Bu şahsın ismi “Rapport Lepsius “da da bulunmaktadır. Rapora göre Doktor Meliksat, sözüm ona bilinmeyen bir nedenle tutuklanmış ve bi-linmeyen bir tarihte, Bursa’da tam olarak bilinmeyen bir yerde yargısız bir infaza tabi tutularak kaybolmuştur.

12 Atnur, İbrahim Ethem, (1994) ‘Tehcirden Dönen Rum ve Ermenilerin Emvalinin İadesine

Bakış’ Toplumsal Tarih, S.9, s.45-48. 13 Kaplanoğlu, Raif (2006) Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e Bursa (1876-1926), İstanbul, Avras-

ya Etnografya Vakfı, s.220-221.

Page 269: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Jean Louis MATTEI

|257|

Keşfettiğimiz gazete ise tam tersini göstermektedir: Yargısız ve sebepsiz bir infaz söz konusu değildir. Meliksat, Bandırma Divan-ı Harb-i Örfisince yargılanmıştır. Çünkü Ermeni İhtilal Komitesinin şeflerinden biridir. Meliksat Bursa’ya götürülmüş ve burada askeri kanuna göre infaz edilmiştir. Lepsius’un ima ettiği gibi, Meliksat masum ve kendi halinde Ermeni bir vatandaşı değil; Osmanlı İmparatorluğu’na harp ilan eden bir şahıstır.

Türkkaya Ataöv de “Osmanlı Ermenilerine Ne Oldu?” adlı kitabında 1915’te Bursa şehrinde çok sayıda silahın keşfedildiğini yazmaktadır. Bir defa daha “Rapport Lepsius”, “Morgenthau’s Story” ve “Blue Book” (Mavi Kitap) gibi eserlerin güvenilirliğinin az olduğu ispat edilmiş bulunmaktadır. Lepsius, Ermenilerin sadece Ermeni oldukları için tutuklandığını ve göç ettirildiğini ispat etmeye çalışmaktadır. Ama Morgenthau’dan haber alıyordu ve Mor-genthau kulaktan dolma dedikodularla yetiniyordu. Bu önemsiz bir detay değildir çünkü günümüzde de Ermeni diasporası jenosidi ispat etmek için hâlâ bu sahte ya da tarafgir olan raporlara başvurmaktadır.

Şunu demek istiyorum: Bursa’da şüphesiz iyi niyetli ve barışçıl çok sa-yıda Ermeni vardı. Raif Kaplanoğlu’na göre onlar da sürgüne gönderilmemek için Osmanlı yetkililerine başvurmuşlar ama başvuruları reddedilmiştir. Bu da tarihi bir gerçektir. Anlaşmazlık ve dram buradan başlamaktadır: Ermeni Komiteleri Bursa civarında birçok köyde çok aktif olduğundan, Osmanlı Hü-kümeti hem suçluları hem de suçsuzları sürgüne göndermek zorunda kalmış-tır. Unutmayalım ki İzmit’te de Ermeni Komiteleri eylemler yapıyordu. İzmit, Bursa’dan çok uzak değildir. Kırsallarda ondan sonra da şehirlerde genel bir isyan çıksaydı, memleketin hali ne olurdu? Ve böyle bir kalabalıkta yetkililer, suçsuzları suçlulardan nasıl ayırt edebilirlerdi? Böylece öküz arabalarıyla yol-lara düşen Ermeniler tehlikeli bir yoluculuğa başlamışlardır. Nitekim Osmanlı İmparatorluğu’nda bulaşıcı hastalıklar kol geziyordu. Göç ettirilmeyen binler-ce Türk de o şekilde ölmüştür.

“Kırım Savaşı’ndan Sonra Anadolu’ya Yapılan Göçler ve Amasya’da İskân Edilenler” adlı kitabında Emine Altunay Şam 1864’te Türkiye’ye zorun-lu göç eden Çerkezlerden bahsederek şu ilginç cümleyi yazmıştır: “Anadolu’ya gönderilenler büyük sıkıntılar; açlık, hastalık, kötü koşullar nedeniyle büyük kayıplar veriyorlardı”14. Hiç kimse Çerkezlerin Osmanlılar tarafından bir soy-

14 Altunay Şam, Emine (2011), Kırım Savaşı’ndan Sonra Anadolu’ya Yapılan Göçler ve

Amasya’da İskân Edilenler, Ankara, Pegem Akademi, s.32. Şu esere de bakılabilir: Aydemir, İzzet (1988) Göç: Kuzey Kafkasyalıların Göç Tarihi, Ankara, Gelişim Matbaası.

Page 270: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Jean Louis MATTEI

|258|

kırıma tabi tutulduğunu iddia etmez, edemez. Bütün bu kayıplar zaten iklim, hijyen kötü şartlar ve yolculuk zorluklarından kaynaklanmaktadır. 1915’te aynı şeyler Ermeniler için de geçerli olacaktır. Aynı şekilde, çok sayıda Erme-ni’nin tifüs ve dizanteriden öldüğü son derece doğru ve gerçek dokümanlarda bulunmaktadır15.

Riskli bir yolculuk olduğu kesin. Osmanlı Hükümeti’nin herkese yete-rince ekmek veremediği doğrudur. Ancak Türk askerleri için yeterince ekmek var mıydı? Bazen jandarmalar kötü davranmışlardır. Ama bu sistematik bir şey değildir. Bazen konvoylara Kürtler saldırıp yağmalıyor ve Ermenileri öldü-rüyordu. Katliamlarda 1.500.000 kişinin değil; 20.000 kişinin öldüğü düşü-nülmektedir. Aynı zamanda Ermeni Komiteleri 1890‘dan 1922’ye kadar yüz binlerce masum Türk, Kürt ve Çerkez’i katletmiştir. Osmanlı Hükümeti katli-amları emretmemiştir. Dokümanlar böyle davranışların yasaklandığını ve cezalandırdığını göstermektedir. Konvoylara saldırmış olan 1.400 kişiyi aşkın yargılanmış ve bazıları idam edilmiştir. İkinci Dünya Savaşı’nda SS’ler Yahu-dilere saldırdıkları için kendi subaylarını yargılamış mıdır acaba?

20 yıl boyunca yaptığım incelemeler bendenizde şu izlenimi yaratmıştır: Ermeni diasporasının iddia ettiği planlanmış bir jenosit ile karşı karşıya deği-liz, tam tersine dürüstlükleri ya da aymazlıkları yüzünden Jön Türkler, zama-nında ve gerektiği gibi müdahale edememişlerdir. Daha doğrusu Jön Türkle-rin Ermeni Komiteleriyle bir anlaşması vardır ve bu hassas dengeyi bozmak-tan korkmuşlardır. Uzun süre anlaşmaları bozmaktan korkmayan Ermeni Komitelerine karşı etkili bir şekilde eylemler yapmamışlardır. Bursa bölgesi için yazılan uzun rapor bunu düşündürmektedir.

Van bölgesi de aslında neredeyse bir kurtarılmış bölge oluşturmaktaydı. O konuda Osmanlı İmparatorluğu’na sadık kalan Ermeniler de düşündükle-rimizi teyit etmektedir. Nitekim 29 Nisan 1918 tarihli “Tanin” gazetesinin 2358 sayısında hâlâ günümüzde Ermenice çıkmaya devam eden “Jamanak” gazetesinden şu alıntı yapılmıştır: “Jamanak gazetesi bu defa da “Tanin” gaze-tesine cevaben demişti ki bu müessif vakıa ile hakiki Osmanlı Ermenilerinin hiçbir münasebetleri yoktur ve hatta adi komitecilere yüz vermiş oldukların-dan dolayı bundan bizzat Türkler mesuldür.” Okuduğum satırlar Ermeniler tarafından yazılmıştır.

15 Mattei (2008), s. 280.

Page 271: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Jean Louis MATTEI

|259|

Tehcirden üç yıl geçmişti, Ermenice “Jamanak” gazetesi yayımlanmaya devam ediyordu. İstanbul’da hâlâ çok sayıda Ermeni vardı ve onlar da tam zamanında Ermeni Komitelerine karşı müdahale edemedikleri için Jön Türk-leri eleştiriyorlardı.

Ermeni Meselesi çok boyutlu bir meseledir. Biz sadece birkaç boyutun-dan bahsettik. Özetlemek gerekirse yaptığımız incelemeler sonucunda Türki-ye’de Ermenilere karşı ırkçılık olmadığını ve Türklerin sadece vatanlarını sa-vunduklarını bulduk. Bulduğumuz ve analiz ettiğimiz her doküman ise genel-de dışarıdan gelen Ermeni Komitelerinin şeflerinin ırkçılığını ve saldırganlığı-nı ispat etmektedir. Ermeni Komiteleri, Ermeni halkını terörize ederek safla-rına katılmasını sağlamışlardır. Komiteler yüzünden çok sayıda Ermeni va-tandaşının kurban olduğu kesindir. Batının hatası ise sadece Ermeni kurban-larını hatırlamasıdır. Batı, Ermeni Komitelerinin öteki Ermenileri de katletti-ğini bilmemekte ya da bilmek istememektedir. 1878 yılından itibaren Ermeni Komiteleri tarafından katledilen ve işkenceye tabi tutulan Türk ve Kürt kur-banlarını unutmakta ya da görmezden gelmektedir. 1915’te yapılan Tehcir bir yok etme planının sonucu değildir. Almanya örneği ise çok farklı bir örnektir. Çünkü İttihat ve Terakki Almanya’da gelecekteki Nazi Partisi’ne benzeyen bir parti değildir. İttihat ve Terakki birkaç eğilime bölünüyordu ama genelde Er-menileri Osmanlı ittihadında muhafaza etmek istiyordu. Ermenilerin zorunlu göçü aslında bir tedbirdir. Savaş patlamıştır ve Ermeni Komiteleri Türkiye’ye ihanet etmiştir. Komiteler, silahlarını muhafaza ederek, geniş bölgelere hüküm sürerek Rusların ve müttefiklerin gelişini yani düşmanların müdahalesini ha-zırlamaktaydılar. Bu resmen bir hainliktir. Ermeni Komitelerinin faturasını ödeyenler ise maalesef Ermeni sivil halkı olmuştur. Fakat Osmanlı İmparator-luğu ve çok sayıda Müslüman da yok olmakla tehdit edilmiştir. Başka seçenek kalmamıştır ve belgelerin ispat ettiği gibi Ermenilerin dönüşü öngörülmüştür. Önceden planlanmış ve belirli bir ırka yönelik bir eylem yoktur. “Tehcir” ve “Jenosit” kavramları eşanlamlı değildir. Burada jenosit olayı yoktur; göç olayı vardır. Tehcir olayı jenosidin hukuksal kriterleriyle de bağdaşmamaktadır. Ortada kalan ise şudur: Büyük Devletlerin müdahalesi ile mahvedilen iki hal-kın büyük ve ortak acısı…İlber Ortaylı’nın söylediği gibi, Roma Hukuku’nda bir terim vardır: “Audi alteram partem” yani “Diğer tarafı dinle”. Sadece bir tarafı dinlemiş olan Avrupa Parlamentosu ise taraf tutmuş ve hukuka aykırı bir şekilde davranmıştır.

Page 272: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

Jean Louis MATTEI

|260|

KAYNAKÇA

Akbulut, Yılmaz (1998) Ermeniler ve Bingöl’de Ermeni Tehcirleri, An-kara, T.C. Kültür Bakanlığı.

Altunay Şam, Emine (2011), Kırım Savaşı’ndan Sonra Anadolu’ya Ya-pılan Göçler ve Amasya’da İskân Edilenler, Ankara, Pegem Akademi.

Atnur, İbrahim Ethem (1994) ‘Tehcirden Dönen Rum ve Ermenilerin Emvalinin İadesine Bakış’ Toplumsal Tarih, S.9, s.45-48.

Aydemir, İzzet (1988) Göç: Kuzey Kafkasyalıların Göç Tarihi, Ankara, Gelişim Matbaası.

Cemal Paşa (1922) Memories of a Turkish Statesman-1913-1919, New York, George H. Doran Company.

Kaplanoğlu, Raif (2006) Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e Bursa (1876-1926), İstanbul, Avrasya Etnografya Vakfı.

Kazanjian, Levon (1950) Renaissance: Van-Vaspooragan (1850-1950) Cultural Golden Age, Boston, Toumaian Brothers.

Mattei, Jean-Louis (2008) Belgelerle Büyük Ermenistan Peşinde Erme-ni Komiteleri, Ankara, Bilgi Yayınevi.

Mattei, Jean Louis, (2012) ‘Mıgırdiç Portukalyan ve Armenia gazetesi: Terörizmden Şüpheli bir Ilımlılığa’ Ermeni Araştırmaları, S:42, s.47-75.

Rèpublique de Turquie Direction Gènèrale des Archives d'Etat du premier Ministèrè Publication de la Direction du Dèpartement des Archi-ves Ottomanes (2001) Aspirations Et Agissements Revolutionnaires Des Co-mites Armeniens Avant Et Apres La Proclamation De La Constitution Otto-mane, 2e édition, Ankara. Strateji, Cumhuriyet özel eki, Sayı 174/Ekim 2007, s.20-21

T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı (2004) Osmanlı belgelerinde Ermeni-İngiliz ilişkileri (1891-1893) II, (Yayın No. 68), Ankara, Başbakanlık Basımevi.

Page 273: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

|261|

SOYKIRIM İDDİALARININ MUHTEMEL HUKUKSAL SONUC LARI:TAZMİNAT VE TOPRAK TALEBİ*

Prof. Dr. İbrahim KAYA**

GİRİŞ

2015 yılı, 1915 Tehciri’nin 100. yıldönümü olması sebebiyle son derece büyük öneme sahiptir. Ermenistan ve dünyanın farklı ülkelerinde örgütlenmiş bulunan Ermeni (asıllı) toplumlar 1915’te yaşanan olayları anmak ve dünya gündemine getirmek için çok büyük çaba harcamaktadır.

Siyasi alanda Ermeni tarafı geniş ve kapsamlı bir biçimde soykırım ta-nıma faaliyeti yürütmektedir. Tanımanın yanında toprak ve tazminat talepleri de gündeme gelmektedir. Tanıma-Toprak-Tazminat kısaca “3T” olarak ad-landırılabilir. Tanıma hususunda siyasi alanda kısmen de olsa başarıya ulaşan Ermeni tarafı tanımanın hukuki alanda da başarılması için girişim başlatmak-tan kaçınmaktadır. Nitekim 1915 olaylarını soykırım olarak tanıyan hiçbir mahkeme, ulusal ya da uluslararası, bulunmamaktadır. Tam tersine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği Perinçek kararı soykırımın tartışmalı olduğunu ifade etmektedir.

Tazminat ve toprak talepleri siyasi yöne sahip olsa da esasen hukuki bir temel üzerine de oturtulmak zorundadır. Burada tazminat ve toprak talepleri-nin olası hukuki zemini incelenecektir. Çalışmanın hareket noktasını Mart 2015’te yayınlanan ve Ermeni tarafının iddialarını dile getiren Adaletli Çö-züm: Ermeni Soykırımı’nın Giderimleri (Resolution with Justice: Reparations for the Armenian Genocide) adlı rapor oluşturacaktır.1 Çalışmada tanıma konusuna girilmeyecektir.2 Nitekim toprak ve tazminat talepleri hukuken olayların soykırım olarak tanınıp tanınmamasına bağlı değildir. Ancak önce-likle çok kısa da olsa bir arka plan verilmesine gereksinim vardır.

* Bu metnin orijinal halidir. ** İstanbul Üniversitesi, Hukuk Fakültesi Milletlerarası Hukuk Anabilim Dalı Öğretim Üyesi 1 Resolution with Justice: Reparations for the Armenian Genocide: Report of the Armenian Reparations

Genocide Reparations Study Group, 2015, available online at http://www.armeniangenocidereparations.info (Bundan sonra “Rapor”)

2 Tanıma için bkz. Kaya, İbrahim “Uluslararası Siyaset Açısından Ermeni Meselesi: Sözde Soykırımın Tanınması Çabaları” Emperyalizm ve Ermeni Meselesi Sempozyumu, ESAM, Ankara, 18-19 Nisan 2015.

Page 274: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

İbrahim KAYA

|262|

A. ARKA PLAN

1915 yılı, I. Dünya Savaşı içinde her yönüyle tüm Osmanlı coğrafyası için çok acı bir yıl oldu. 1915 yılı başında Sarıkamış felaketi yaşandı. Çanakka-le Zaferi de ancak çok ciddi zayiatlarla kazanılabildi.

Savaşın hemen başında yıllardır örgütlenmiş bulunan Ermeni Taşnak partisi devlete sadakat borcu (allegiance) tercihini Osmanlı Devleti yerine Rusya özelinde itilaf devletlerinden yana kullandı.3 Osmanlının savaşı kaybe-deceğini umarak bağımsızlık idealine kavuşmayı ummaktaydı. Rusya yanında savaşmak üzere oluşturulan Ermeni silahlı birliklerinin yanında Osmanlı Dev-leti ülkesinde de ciddi isyan hareketleri gerçekleşti. Van isyanı Mart 1915’de gerçekleşti ve akabinde Van Ermenilerin eline geçerek yerel Müslüman nüfus katledildi ve kalanlar sürüldü.

Ermeniler uzun yıllar öncesinden beri birçok isyan gerçekleştirmişti. Ermeni isyanının büyümesi ve terör eylemleri ile bir taraftan savaşta olan Os-manlı ordusu arkadan vurularak ikmal yolları kesildi ve diğer taraftan da er-kekleri askere alınmış bulunan çoğunluğu kadın, çocuk ve yaşlılardan oluşan sivil Osmanlı nüfusuna karşı katliamlar gerçekleştirildi. Bunun üzerine Os-manlı Devleti “tehcir” ya da zorunlu göç olarak da bilinen Sevk ve İskân Kara-rı’nı çıkardı. Kararın kapsamı, içeriği ve sonuçları burada ele almaya imkân olmayacak biçimde çok geniştir. Ancak belirtmek gerekir ki kararın çıkmasın-da yukarıda özetlenen askeri gereklilik (military necessity) bulunmaktadır ve tehcire tabi tutulan Ermeni nüfusun ülkenin başka yerlerinde iskanı hedef-lenmektedir.

Tehcir Kararı’nın uygulanmasının özellikle savaş şartları dikkate alındı-ğında çok zorlu olduğu değerlendirilebilir. Tehcire tabi tutulan nüfusun ciddi kayıplara uğradığı ifade edilebilir. Kayıpların bir kısmı salgın hastalıklar, açlık, sıcak ve soğuk gibi iklim şartları kaynaklıdır. Diğer kayıplar ise insan kaynaklı olup hem asayiş eksikliğinden muhtelif bölgesel çeteler eliyle hem de kimi zaman bazı devlet görevlilerinin katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Osmanlı Dev-leti, Ermenileri korumak amacıyla bunları engellemeye çalışmış hatta bazı memurlarını da yargılamıştır.4 3 Mandelstam, Andre (1970) La Societe des Nations et les Puissances Devant le Probleme

Armenien, (Aktaran: Toriguian, Shavarash (1973) The Armenian Question Question and International Law, Beirut: Hamakaine Press, 1973, s. 98).

4 Kaya, İbrahim “Ermeni Sorununun Hukuksal Boyutları: Ulusal ve Uluslararası”: Lütem, Ömer E. et al. (derleyen) (2003) Ermeni Sorunu El Kitabı, 2. Baskı, Ankara, TEIMK, s . 85.

Page 275: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

İbrahim KAYA

|263|

Tehcire tabi tutulan Ermeni nüfusun karşılaştığı kayıplar özellikle Batı kamuoyunda infial uyandırma ve henüz savaşa girmemiş bulunan Amerika Birleşik Devletleri’ni etkileme amacıyla kullanıldı. Masum Hristiyanların Müslümanlar eliyle kıyıma tabi tutulduğu algısı oluşturulmaya çalışıldı.5 Bu-nun bir sonucu olarak I. Dünya Savaşı neticesinde İstanbul’un işgali üzerine çok sayıda devlet yetkilisi ve entelektüel Malta adasına götürülmüşse de yargı-lamaya başlayacak kanıt, bilgi ve belge bulunamadığından hepsi serbest bıra-kıldı.

Günümüz Türkiye’sinin sınırları Lozan Antlaşması yanında daha evvel akdedilmiş bulunan Moskova ve Kars antlaşmaları ile de saptanarak bugünkü sınırlar belirlendi. 1970’li yılların başında münferit gibi görünen Ermeni terör hadiseleri Kıbrıs Harekâtı neticesinde arttı. Ermeni terörü 1980’li yılların baş-larında ise doruk noktasına ulaştı. Ermenistan devleti 1990’lı yılların başların-da SSCB’nin dağılmasıyla bağımsızlığına kavuştu ve Türkiye tarafından tanın-dı. Dağlık Karabağ ve başka bazı Azerbaycan topraklarının Ermeniler tarafın-dan işgal edilmesi iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesine engel teşkil etti. 2009 yılında Türkiye ve Ermenistan arasında ilişkilerin normalleştirilmesi için iki protokol imzalandı ancak yürürlüğe giremedi.6 İsviçre’nin Zürih kentinde imzalanan protokollerde karşılıklı güven tesisi ve mevcut sorunların çözüle-bilmesi için tarihsel kaynak ve arşivlerin tarafsız, bilimsel incelenmesi konu-suna da yer verilmişti. Sınırların da karşılıklı olarak tanınması ve açılması yanında eğitim, turizm, ticaret, ekonomi, ulaştırma, iletişim, enerji ve çevre gibi alanlarda iş birliği yapılması öngörülmekteydi.

Türkiye, protokolleri onay sürecini başlatmak üzere TBMM'ye gönder-di. Ermenistan ise Anayasa Mahkemesi'nin incelemesine sundu. Mahkeme, Ermenistan Anayasası'nın, "Soykırımının uluslararası alanda kabul edilmesi için çabaların sürdürülmesini" gerekli kılan Bağımsızlık Bildirisi'ne atıfta bu-lunduğunu ifade ederek protokollerin anayasaya uygun olmadığına karar ver-di. Ermenistan protokollerin onay sürecini 2010 yılı Ocak ayında sona erdirdi ve beş yıl sonra da geri çekti. Ermenistan Anayasası’nın atıfta bulunduğu “Ba-ğımsızlık Bildirisi” Türkiye’nin doğu bölgelerini “Batı Ermenistan” olarak nitelemektedir.

5 Bir örnek için bkz. Bryce, James / Toynbee, Arnold (2005) Osmanlı İmparatorluğu’nda

Ermenilere Yönelik Muamele 1915-1916 (Mavi Kitap), İstanbul, Pencere Yayınları. 6 Kaya, İbrahim (2010) “Uluslararası Hukuk Açısından Türkiye-Ermenistan Protokolleri”

Ermeni Araştırmaları, 10. Yıl Özel Sayı, s. 101.

Page 276: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

İbrahim KAYA

|264|

Sevk ve İskân Kararı’nın yüzüncü yılı olması hasebiyle sembolik öneme sahip 2015 yılında Ermenistan ve Ermeni diasporası bir yandan uzun yıllar planlı bir biçimde uyguladıkları soykırımın tanınması çabalarına hız verdiler ve diğer yandan soykırımın telafisi bağlamında toprak ve tazminat taleplerini gündeme getirdiler.

B. RAPOR VE TALEPLER

Adaletli Çözüm: Ermeni Soykırımı’nın Giderimleri (Resolution with Justice: Reparations for the Armenian Genocide) başlıklı rapor Ermeni Soykı-rımı Giderimleri Etüt Grubu (Armenian Genocide Reparations Study Group) tarafından hazırlanarak Mart 2015’te yayınlanmıştır. Grup çalışmalarına 2007 yılında başlamıştır. Bir başkan ve üç üyeden oluşan grubun çalışmalarının “bağımsız” olduğu ifade edişmişse de çalışmalar Ermeni Devrimci Federasyo-nu-Taşnaklar (Dashnaksutyun) tarafından finanse edilmiştir.

Grubun başkanlığını felsefe profesörü olan Henry C. Theriault yapmış-tır. Grubun Ermenistan’ın Kanada Büyükelçiliği görevini yürütmüş bulunan üyesi Ara Papian Şarki Bilimler mezunu olup diplomasi eğitimi de almıştır. Siyaset bilimi doçenti olan Jermaine O. McCalpin grubun tek siyahi üyesidir. Grubun tek hukukçu üyesi Dr. Alfred-Maurice De Zayas’tır. Oluşumu dikkate alındığında hukuki yönünün zayıf olduğu ilk bakışta göze çarpmaktadır.

Etüt Grubu’nun misyonu Ermeni Soykırımı’ndan doğan giderim konu-larının ilk sistematik, kapsamlı, derinlemesine analizini gerçekleştirmek olarak ifade edilmiştir. Ermeni soykırımı, Rapor’a göre, 1915-1923 tarihleri arasında gerçekleşmiştir. Buradan, amacın Osmanlı Devleti’nin ötesine geçerek sorum-luluk ve giderim açısından Türkiye Cumhuriyeti’ni de kapsamak olduğu he-men anlaşılabilir. Nitekim uluslararası hukukta çok önemli olan devletlerin halefiyeti ve devamlılığı konularına hiç girilmemiştir.

Rapor’a göre kapsamlı bir soykırım giderim paketi beş unsurdan oluş-malıdır:

1) Suç isnat edilen önemli faillerin yargılanması ve diğer faillerin so-rumluluğunun değerlendirilmesi.

2) Kamulaştırılmış malların iadesi, hayat sigortalarının ödenmesi, ölen ve acı çekenler için tazminat, kültür, din, eğitim kurumlarının kaybının, zarar görmüş veya ortadan kalmış mülkiyetin ve fırsat kayıplarının (opportunities) tazmini.

Page 277: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

İbrahim KAYA

|265|

3) Tanıma ve özür 4) Mağdur grubun yeniden oluşumunun desteklenmesi ve uzun dö-

nem yaşama kabiliyetini desteklemek için öngörülmüş önlemler 5) Fail toplumun rehabilitasyonu.

Her ne kadar burada anılan unsurların genel olarak tüm soykırımlar için geçerli olduğu belirtilse de kullanılan terminoloji ve bunları ifade edenle-rin 1915 olaylarına atıfta bulunduğunu göstermektedir. Örnek olarak zikret-mek gerekirse hayat sigortaları özellikle Ermenilerin hukuki alanda gündeme getirdikleri ve ABD mahkemelerinde ileri sürdükleri bir husustur ve bunun tüm “soykırımlar” için geçerli olabileceğini iddia edebilmek mümkün değildir.

Rapor’a göre burada anılan beş unsur Ermeni soykırımına aşağıdaki şe-kilde uygulanabilecektir.

1. Cezalandırma Her ne kadar bir soykırımın doğrudan faillerinin cezalandırılması mağ-

durların onuru ve değerinin inşası için çok önemliyse de Rapor’da, Ermeni soykırımının doğrudan faillerinin hayatta olmadığı ve bu unsurun uygulana-bilir olmadığı belirtilmektedir.

Bununla birlikte “doğrudan” (direct) fail tabiri dikkat çekicidir. Hayatta olmayan doğrudan faillerden başka “dolaylı” faillerin de bulunabileceği ima edilmektedir. Nitekim rapora ilişkin başka unsurlar, özellikle de tazmin konu-su, dikkate alındığında devlet sorumluluğu konusundan başka bireysel sorum-luluk bağlamında gerçek kişilere de “ceza” verildiği görülmektedir. Aşağıda ele alınacak olan tazminat ödemek amacıyla “vergi” konulması önerisi belki de bunun bir örneği olarak değerlendirilebilir.

2. Tanıma, Özür, Eğitim ve Anma Rapora göre “Türk hükümeti ve iştirak eden hükümet dışı kuruluşlar

resmi olarak Soykırım’ı tanımalı ve özür dilemelidir”. Bu bağlamda filleri ki-min işlediği ve kimlerin mağdur olduğunu içeren tam ve detaylı açıklamalar yapılmalı, günümüz Türkiye’sinin soykırımla olan bağlantısı ve Ermenilere karşı olan sorumluluğu açıklanmalıdır. Hükümet dışı kuruluşların (non-governmental entities) “resmi” özür dilemesi ibaresi anlaşılabilir olmaktan çok uzaktır.

Page 278: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

İbrahim KAYA

|266|

Rapora göre eğitim ve öğretim bağlamında Türkiye’deki müfredatın önemli bir unsuru olarak soykırım okutulmalıdır. Türkiye’nin her tarafında ve Ermenistan dahil başka yerlerde soykırım müzeleri inşa edilmeli ve anma etkinlikleri Türkiye tarafından finanse edilmelidir. Ermenilere iade edilemeye-cek topraklardaki Ermenice yer isimleri yeniden verilmelidir.

3. Ermenilere ve Ermenistan’a Destek Rapor uyarınca Türkiye devleti Ermenistan devletinin ve küresel bazda

Ermeni kimliğinin uzun dönemli yaşaması için siyasi ve diğer destekleri sağ-lamalıdır. Maddi giderimlerin ötesinde Türkiye, olumlu adımlar atmalıdır. Ermenistan devletinin diplomatik alanda savunuculuğunu yapmalı ve dış gü-venlik tehditlerine karşı onu korumalıdır.

Raporun bu ifadelerinden özellikle de dış güvenlik tehdidinden Erme-nistan’ın Azerbaycan’a karşı korunması kast edilmiş olabilir.

4. Türkiye’nin Rehabilitasyonu Rapor’a göre Türkiye inkâr politikasını sona erdirmenin ötesinde Er-

meni ve diğer gayrimüslim gruplara ilişkin soykırım ideolojisi ile alakalı tutum ve uygulamalarını terk etmelidir.

Rapor’un başka yerlerinde geçen Asuri ve Rumlara ilişkin ifadeler de dikkate alındığında sadece Ermenilere karşı değil diğer gayrimüslim unsurlara da soykırım uygulandığı ve onların da giderim gerektirdiğinin belirtildiği de-ğerlendirilebilir.

5. Malların İadesi ve Mal, Ölüm ve Acıların Tazmini Rapor’da ifade edildiği şekliyle Ermeni soykırımı dolayısıyla kamulaştı-

rılan halihazırda mevcut bulunan arazi, binalar, işletmeler ve diğer taşınır ve taşınmaz mallar iade edilmelidir. Tahrip edilen veya başka sebepler dolayısıyla iadesi mümkün olmayan mallar için tazminat ödenmelidir. İade edilen ve tazminat ödenen mallar için, elde tutulan süre için kullanımdan yoksun bı-rakma ve karlar için kullanım hakkı tazminatı da söz konusu olmalıdır. Ölüm ve acılar için de tazminat ödenmelidir.

Rapor, bireysel ve grup olarak giderime dahil olacak arazi iadelerinin Ermenistan’a bitişik toprakların siyasi transferini sağlamaya uygun bir biçim-de gerçekleştirilmesini öngörmektedir. Burada açıkça toprak taleplerinin ifade

Page 279: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

İbrahim KAYA

|267|

edilmesi söz konusudur. Bu konunun malların iadesi bağlamında ele alınması ilginçtir. Böyle bir talebin bu başlık içine konulması uluslararası hukukun “sınırların değişmezliği” ve “toprak bütünlüğü ve siyasi bağımsızlığa saygı” ilkeleriyle çeliştiği aşikardır.

Tazminatı kimin ödeyeceği hususunda Rapor’a göre soykırım sonucu malları ele geçirenlerin varisleri malları iade etmelidir ve tazminat ödenmesi-nin sorumluluğu Türk hükümetine aittir. Türkiye tazminat ödenmesi husu-sunda bir program hazırlamalı ve bunun bedeli Türk toplumunda adil bir şekilde dağıtılmalıdır. Buradan anlaşıldığı kadarıyla adeta bir “soykırım vergi-si” salınması gerekmektedir. Vergide adalet ilkesi ile uyumlu olarak tüm Türk vatandaşları bunu ödeyeceklerdir.

Tazminatı kimlerin alacağı konusunda Rapor, Ermenilerin bir bütün grup olarak buna hak kazandıklarını ifade etmektedir. Bunun istisnası spesifik mallara ilişkin tam belgelere sahip olan kişilerdir. Bu mallar ve onlara ilişkin tazminat doğrudan orjinal sahiplerine verilecek diğer mallar ve tazminat ise grup olarak Ermenilere (Armenians as a group) verilecektir. Adil bir süreçte Ermenistan hükümeti, uluslararası ve yerel Ermeni kuruluş ve organizasyonla-rına bunlar verilecektir. Bireysel olarak tüm dünyadaki Ermenilere de verilme-si mümkündür. Mal ve tazminat dağıtımı yapılırken acil ve uzun dönem gru-bun yaşaması ihtiyacı dikkate alınacaktır. Her yerde ve her konumdaki Erme-ninin sesini duyurabileceği bir süreç oluşturulacaktır.

Özellikle Ermenilerin grup olarak yaşamasına öncelik verilmesi ibare-sinden diaspora Ermenilerinin örgütlerine öncelik verileceği anlaşılmaktadır. Bu raporun finansörü Taşnakların da bunlar arasında en önemli organizas-yonlardan olduğu açıktır. Diğer bir deyişle rapor Taşnaklara da mal ve tazmi-nat verileceğini söylemektedir. İhtiyacı olan Ermeni bireylerden bahsedilmesi özellikle Ermenistan vatandaşlarına yapılan bir atıftır. Zengin diasporanın yanında işsizlik ve yoksullukla karşı karşıya olan ciddi bir Ermenistan nüfusu vardır. Türkiye’den alınabilecek bir tazminat onlar için umut ışığı olabilir. Böylece mevcut Ermenistan yönetimine ve Taşnaklara olan destek devam ettirilmeye çalışılmaktadır.

Tüm Ermenilerin söz hakkından bahsedilmekte ise de pratikte tazmina-tın dağıtımının kim tarafından gerçekleştirileceği hususu açık değildir.

Ermenistan’a verilecek toprak için Rapor, Sevr Antlaşmasını ve Wilson sınırlarını esas almaktadır. Rapor’da uzunca ve değişik hesap yöntemlerine göre ödenecek tazminat meblağlarından bahsedilmiştir. Kabaca ifade etmek

Page 280: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

İbrahim KAYA

|268|

gerekirse yüz milyar doların üzerinde nakit bir tazminat öngörülmektedir.7 Belirtmek gerekir ki bu rakam kesin değildir; ucu açıktır ve çok daha yüksel-mesi mümkündür.

C. HUKUKİ DEĞERLENDİRME 1. Tanıma8 Tanıma konusunda Ermenilerin biraz yol kat ettiği daha önce ifade

edilmişti. Ancak bu alanda hukuki bağlamda bir başarıdan bahsedebilmek mümkün değildir. Nitekim herhangi bir yargı organı/mahkeme tarafından soykırım olarak tanıma kararı çıkmamıştır. Mevcut kararların tümü siyasi organ, meclis ya da kişiler tarafından alınmıştır.

Hukuki alan Türkiye’nin en güçlü olduğu alandır.9 Nitekim Ermenile-rin sürekli olarak bu alandan kaçınmaları bunun bir kanıtıdır. Gerek Bosna ile ilgili Uluslararası Adalet Divanı (UAD) kararları gerekse Avrupa İnsan Hakla-rı Mahkemesi’nin Perinçek davasında vermiş olduğu karar Türkiye’nin lehi-nedir.

Türkiye yargısal çözüm bağlamında mevcut mahkemelerle sınırlı değil-dir. Hakemlik de Türkiye’nin önünde bir alternatiftir. Daha önce de ifade edildiği gibi hakemlik Türkiye’nin başvurabileceği başka bir uluslararası yargı yoludur. Konu uluslararası hukukta halihazırda var olan bir hakemlik mercii-ne götürülebileceği gibi yeni bir hakemlik de oluşturulabilir. Tarafların önere-ceği birer hakem ve bunların yanında yer alacak tarafların üzerinde uzlaşacağı bir başka hakemden kurulu üç taraflı bir komisyona da konu havale edilebilir. Türkiye ve Ermenistan hakemlik merciine müracaat edebilecekleri gibi, iki taraftan sivil toplum kuruluşları da ilgili devletlerin bunu desteklediklerini açıklamalarıyla böyle bir yola başvurabilirler. Birinci durumda müracaatçılar devlet olduklarından hakemlik makamının kararı devletler için bağlayıcıyken, sivil toplum kuruluşlarının müracaatı halinde kararın devlet için hukuksal olarak bağlayıcı olması, siyasi baskı dışında, söz konusu değildir. Hakemlik dışında, yargısal değil diplomatik mekanizma olarak, soruşturma, veri topla-

7 Rapor, s. 136. 8 Bkz. Kaya, İbrahim “Uluslararası Siyaset Açısından Ermeni Meselesi: Sözde Soykırımın

Tanınması Çabaları” Emperyalizm ve Ermeni Meselesi Sempozyumu, ESAM, Ankara, 18-19 Nisan 2015.

9 Kaya, İbrahim “Ermeni Soykırım İddialarının Hukuksal Çözümü”, Stratejik Düşünce Enstitüsü, <www.sde.org.tr> s.e.t. 16.04.2015.

Page 281: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

İbrahim KAYA

|269|

ma ve uzlaştırma mekanizmaları da denenebilir. Ancak bunların hepsinde Ermenistan’ın rızasına ihtiyaç bulunmaktadır. Bununla beraber UAD alterna-tifi Ermenistan ve soykırımı tanıyan diğer devletlere karşı Türkiye’nin tek taraflı başvurusuna açıktır. Nitekim bu devletler 1948 tarihli Soykırım Sözleş-mesi’ne taraf olmakla Mahkeme’nin yargı yetkisini kabul etmiş bulunmakta-dır.

İfade etmek gerekir ki gerek UAD gerekse hakemlik mekanizmasına başvuruda çok önemli bir konu başvuru dosyasının ve tahkimnamenin hazır-lanmasıdır. Tek başına 1915’te Ermenilerin maruz kaldıklarının soykırım ola-rak kabul edilip edilmeyeceğinin saptanmasını istemek uygun değildir. Bu durum tek yanlı bir yaklaşım anlamındadır ve böyle bir tahkimname örneği yoktur. Yapılması gereken 1915’i bir bütün olmaktan çıkarıp spesifik olarak bu kapsama giren bazı olayların soykırım olarak nitelenip nitelenemeyeceği hususunda karar talep etmek olmalıdır. İddia sahibi Ermeni tarafı söz konusu spesifik olaylarda özel kastın bulunduğunu ispatlamak mecburiyetindedir. Türk tarafı da savunmacı bir yaklaşımdan çıkıp I. Dünya Savaşı esnasında ve sonrasında Ermenilerin yaptıkları katliamları soykırım olarak öne sürebilir. Türkiye kesinlikle Ermenilerin Van isyanı sırasında yaptıkları katliamı gün-deme getirmelidir. Van isyanı sırasında ve sonrasında yaşanan katliam suçun unsurları bakımından soykırım olarak nitelenmeye uygun gözüktüğü gibi alınan sevk ve iskân (ya da bilinen adıyla “tehcir”) kararına da gerekçe oluş-turduğundan son derece önemlidir.

2. Toprak Her ne kadar Ermeni tarafı toprak talebini malların iadesi ve tazminat

bağlamında gündeme getirse de bu konu toprak talebi ya da ülke (kara ülkesi) talebi olarak ele alınmalıdır. Nitekim Ermenistan’a Türkiye’nin bir parçasının verilmesi (“siyasi transferi”) bundan başka bir anlama gelmemektedir.

Bu konu Kars ve Moskova antlaşmaları ile çözüme kavuşmuştur. 22 Ey-lül 1921’de onaylanarak yürürlüğe giren Moskova antlaşması Sovyet Rusya ile imzalanmıştı. Bu antlaşmayla Türkiye’nin mevcut Kafkasya sınırı çizilmişti ve 15. Madde ile de Sovyet Rusya antlaşmada bahsedilen sınırların Kafkas cum-huriyetlerince de kabulünü yükümlenmiştir. Bunun bir sonucu olarak 11 Ey-lül 1922’de yürürlüğe giren Kars Antlaşması Türkiye, Ermenistan, Azerbaycan

Page 282: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

İbrahim KAYA

|270|

ve Gürcistan arasında imzalanmıştır.10 Konu daha önce hallolduğu için Lozan antlaşmasında değinilmemiştir.

Kars antlaşmasının geçersizliğine yönelik resmi bir girişim Ermenistan tarafından yapılmamıştır. Bunun hukuksal zemini de bulunmamaktadır. Vi-yana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi bir antlaşmanın devletlerarasında sınır tesis etmesi halinde şartlarda meydana gelen köklü değişiklik iddiasına daya-narak bile antlaşmanın sona erdirilemeyeceğini belirtmektedir. Ayrıca ulusla-rarası hukukun halefiyete ilişkin kurallarına göre de yeni devlet önceki devle-tin akdetmiş bulunduğu sınır antlaşmaları ile bağlıdır. Bu bağlamda Ermenis-tan Cumhuriyetinin SSCB’nin akdetmiş olduğu sınır antlaşmalarına uymakla yükümlü olduğu ifade edilebilir. Başka teyitlerinin yanında, Bağımsız Devlet-ler Topluluğu’na (BDT) katılım aşamasında Ermenistan’ın Sovyetler Birli-ği’nin imzaladığı antlaşmalara uymayı taahhüt ettiği de hatırlanmalıdır. Şu hâlde Türkiye’nin rızası dışında sınırın değişmesi mümkün değildir. Toprak talebinin hukuki bir zemini bulunmamaktadır.11

Rapor, toprak talebini Sevr Antlaşması ve akabinde ABD Başkanı Wil-son’un hakemlik kararına dayandırmaktadır.12 Sevr Antlaşması’nın 89. Mad-desi uyarınca Türkiye-Ermenistan sınırının tespiti meselesi ABD başkanının hakemliğine bırakılmıştı. Bu antlaşma Yunanistan dışında hiçbir imzacı devlet tarafından onaylanmadı. Dolayısı ile yürürlüğe giremediği gibi bağlayıcı güç de kazanamadı. Nitekim Sevr yerine 1923’te Lozan akdedildi. Rapor hakemlik hususundaki 89. Maddenin başlı başına bir tahkimname (compromis) olduğu-nu ve bu yüzden antlaşmanın genelinin tersine onaya ihtiyaç olmadığını sa-vunmakta ve daha da ileri giderek Sevr öncesi itilaf devletlerinin Başkan Wil-son’dan sınır tespitini gerçekleştirmek için hakemlik yapmasını talep ettikleri-ni iddia etmektedir.13 Antlaşma içindeki bir maddeyi ayırarak bunun onaya ihtiyacının olmadığını iddia etmek hukuki bir yaklaşım değildir. Nitekim bu kastedilmiş olsaydı antlaşmada bununla ilgili bir hüküm bulunmalıydı ki bu durumda bile onayın gerekeceği ileri sürülebilirdi. Kaldı ki, daha fazla detaya girmekten kaçınma adına, Wilson hakemlik kararının geçerliliği kabul edilmiş

10 Kaya, İbrahim “Ermeni Sorununun Hukuksal Boyutları: Ulusal ve Uluslararası”: Lütem,

Ömer E. et al. (derleyen) (2003) Ermeni Sorunu El Kitabı, 2. Baskı, Ankara, TEIMK, s . 85. 11 Kaya, İbrahim “Türkiye Ermenistan İlişkilerinim Normalleş(tiril)mesi: Hukuksal Değer-

lendirmeler”: Dinçer, Osman Bahadır et. al. (derleyen) (2010) Yeni Dönemde Türk Dış Politikası, Ankara, USAK, s. 226

12 Rapor, s. 51. 13 Rapor, s. 56.

Page 283: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

İbrahim KAYA

|271|

olsaydı bile sonraki antlaşmaların, Moskova ve Kars antlaşmaları yanında Lozan’ın da ve devlet uygulamalarının bunu değiştirdiği öne sürülebilirdi. 2009 Protokollerinin de sınırı tanıdığı ve bunun Ermenistan Anayasa Mah-kemesinin gerekçesini oluşturduğu da burada zikredilebilir. Dolayısıyla toprak talebi konusunu daha fazla detaylandırmaya gereksinim bulunmamaktadır.

3. Tazminat Tazminat talebi malların iadesi ile birlikte değerlendirilmelidir. Her

şeyden önce ifade etmek gerekir ki bu konu bir taraftan uluslararası hukuku diğer taraftan ulusal hukuku ilgilendirir. Tabidir ki ulusal hukuk uluslararası hukuk yükümlülükleri ile uyumlu olmalıdır. Aksi takdirde devletin sorumlu-luğu doğabilecektir. Ulusal hukukun, uluslararası yükümlülüklerden daha geniş haklar vermesi de olasıdır. Bu tamamen devletlerin takdir yetkisine bıra-kılmıştır.

Ermenilerin terk ettikleri mallarla (emvali metruke) ilgili ilk düzenle-meler ayrıntıları ile açıklandı.14 Bu konuda talebi olan Ermeniler konuyu tapu daireleri ve Türk mahkemelerinden takip ve talep edebilir. Ayrıca eklemek gerekir ki, iç hukukta 5737 sayılı Vakıflar Kanununa 27.08.2011 tarihinde geçici 11. madde eklenmiştir. Yapılan bu düzenleme ile cemaat vakıflarının 1936 beyannamesinde kayıtlı olan taşınmazları ile sonradan edinilen ve üçün-cü şahıslara geçen taşınmazlarına ilişkin mülkiyet sorunlarının çözüme kavuş-turulması amaçlanmıştır. Böylelikle 333 adet taşınmazın vakfı adına tesciline ve 21 taşınmaz için bedel ödenmesine karar verilmiştir.15

Uluslararası hukuka göre ise mülkiyet hakkı mutlak bir insan hakkı de-ğildir. Bu nedenle sınırlanması ve askıya alınması mümkündür. Türkiye’nin bu konudaki yükümlülükleri Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ekli 1 No.lu Protokol’den kaynaklanmaktadır.

Detaya girmeden özellikle AİHM’nin zaman bakımından yetkisinin il-gili Protokol yürürlüğe girmeden önce gerçekleşen olayları kapsamadığını belirtmek gerekir. Mahkeme, Prince Hans-Adam II of Liechtenstein v. Ger-many davasında şuna hükmetmiştir:

14 Akyılmaz, Sevgi Gu l “Osmanlı Devleti’nde Ermenilerin Hukuki Statüsü ve Geride

Bıraktıkları Mallarla I lgili I lk Du zenlemeler”, Tarihsel Veriler Temelinde 100. Yılında 1915 Olaylarına Hukuki Bakış Uluslararası Sempozyumu, Ankara 2015.

15 Vakıflar Genel Müdürlüğü. <http://www.vgm.gov.tr/sayfa.aspx?Id=38>

Page 284: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

İbrahim KAYA

|272|

“Mahkeme (davacının babasına ait tabloların) kamulaştırmasının, 1951 yılında Bratislava İdare Mahkemesi tarafından teyit edildiği üzere, 1946’da eski Çekoslovakya idareleri tarafından gerçekleştirildiğini ve bunun Sözleş-me’nin yürürlüğe giriş tarihi olan 3 Eylül 1953’ten ve 1 No.lu protokolün yü-rürlüğe giriş tarihi olan 18 Mayıs 1954’den önce olduğunu müşahede etmek-tedir. Binaenaleyh, Mahkeme kamulaştırmaya ilişkin koşulları ya da bundan kaynaklanan şimdiki zamana kadar olan etkileri incelemeye zaman bakımın-dan (ratione temporis) yetkili değildir.”16

AİHM’nin zaman bakımından yetkisini 1915 yılına uzatması söz konu-su değildir. Dolayısıyla Ermenilerin iddiaları hukuken mesnetsizdir.

Yine benzer bir konuda AİHM şu ifadeleri kullanmıştır: “Mahkeme Çek Cumhuriyeti’nin Sözleşmeyi onaylamadan önce kamu-

laştırılmış mülkü restore etmeye ilişkin genel bir yükümlülüğünün bulunma-dığını tekrarlar. Üstelik, şu açıktır ki, uygulanabilir mevzuata göre, davacılar Mahkeme içtihadında anlaşıldığı şekliyle, böyle bir geri almaya ilişkin meşru beklentiye varan bir hakka ya da talebe sahip olmadı ve bundan dolayı, davacı-lar 1 No.lu Protokol’ün 1. maddesi anlamında “zilyetliğe” sahip olmadılar. Binaenaleyh, davanın bu veçhesinin Sözleşme hükümleri (Madde 35, paragraf 3 ve 4) uyarınca konu bakımından yetki (ratione materiae) ile uyumsuz oldu-ğu değerlendirebilir.”17

16 Case of Prince Hans-Adam II of Liechtenstein v. Germany (Application no: 42527/98)

Karar 12 Temmuz 2001, paragraf 85: The Court observes that the expropriation [of pain-tings belonging to the applicant’s father] had been carried out by authorities of the former Czechoslovakia in 1946, as confirmed by the Bratislava Administrative Court in 1951, that is before 3 September 1953, the date of entry into force of the Convention, and before 18 May 1954, the date of entry into force of Protocol No. 1. Accordingly, the Court is not competent ratione temporis to examine the circumstances of the expropriation or the con-tinuing effects produced by it up to the present date.

17 Bergauer and Others v. the Czech Republic (Application no. 17120/04) Karar 13 Aralık: 2005: The Court would repeat that the Czech Republic did not have any general obligation to restore property which had been expropriated instantaneously before they ratified the Convention. Moreover, it is clear that, under the applicable legislation, the applicants neit-her had a right nor a claim amounting to a legitimate expectation, as understood in the Co-urt’s case-law, to obtain such restitution and, therefore, they had no “possession” within the meaning of Article 1 of Protocol No. 1. Accordingly, this aspect of the case may be deemed to be incompatible ratione materiae with the provisions of the Convention (Article 35 §§ 3 and 4).

Page 285: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

İbrahim KAYA

|273|

Buradaki davacıların, Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi ve İhtiyari Protokol’ün ihlal edildiği iddiasıyla Sözleşme uyarınca oluşturul-muş bulunan İnsan Hakları Komitesi’ne müracaatlarında da aynı sonuç ortaya çıkmıştır. Komite şöyle demiştir:

Komite Sözleşme’nin geçmişe yürümeyeceğini müşahede etmektedir. Başvurucuların mülkünün II. Dünya Savaşı sonunda 1945 yılında müsadere edildiğini Komite müşahede etmektedir. Komite ilaveten bunun (müsadere-nin) devam eden sonuçları bulunmayan tek defalık (ani) bir eylem olduğunu gözlemlemektedir. Bu yüzden, İhtiyari Protokol’ün 1. maddesi uyarınca Ko-mite, taraf devlet bakımından Sözleşme’nin ve İhtiyari Protokol’ün yürürlüğe girmesinden önce vuku bulduğu iddia olunan ihlalleri zaman bakımından yetki yönünden (ratione temporis) incelemesine imkân olmadığını değerlen-dirmektedir.18

Aynı davada AİHM soykırım iddialarını da içerecek şekilde şuna hük-metmiştir:

“Davacıların soykırım iddiaları ile ilgili olarak Mahkeme konuyu Söz-leşme’nin 2. ve 3. maddeleri uyarınca ele almıştır. Mahkeme iddia olunan şiddet eylemlerinin İkinci Dünya Savaşı’ndan kısa bir süre sonra, Sözleş-me’nin Çek Cumhuriyeti bakımından yürürlüğe girmesinden çok önce, vuku bulduğunu müşahede etmektedir. Üstelik, bağlam devam eden bir mahiyette değildir. Şöyle ki: İkinci Dünya Savaşı’ndan hemen sonra vuku bulan ve halef devletin Devlet’in -Çek Cumhuriyeti’nin- devam edem sorumluluğunu gerek-tirir şekilde değerlendirilemeyecek bireysel sınır dışı ve müsadere fiilleri olan spesifik olaylardan kaynaklanmaktadır. Binaenaleyh, davanın bu veçhesinin Sözleşme hükümleri (Madde 35, paragraf 3 ve 4) uyarınca zaman bakımından yetki (ratione temporis) ile uyumsuz olduğu değerlendirebilir”.19

18 Josef Bergauer et al. v. The Czech Republic, Communication No. 1748/2008, U.N. Doc.

CCPR/C/100/D/1748/2008 (2010): It observes that the Covenant cannot be applied retroac-tively. The Committee observes that the authors’ property was confiscated in 1945, at the end of the Second World War. It further observes that this was an instantaneous act wit-hout continuing effects. Therefore, the Committee considers that, pursuant to article 1, of the Optional Protocol, it is precluded ratione temporis from examining the alleged viola-tions that occurred prior to the entry into force of the Covenant and the Optional Protocol for the State party.

19 As to the applicants’ allegation of genocide, the Court has examined the matter under Artic-les 2 or 3 of the Convention. It observes that the alleged acts of violence took place shortly after the Second World War, long before the entry into force of the Convention with regard

Page 286: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

İbrahim KAYA

|274|

AİHM’nin yerleşik içtihadından ayrılması için bir neden bulunmamak-tadır.20 Dolayısıyla Ermenilerin mülkiyet ve tazminat iddiaları hukuki daya-naktan açıkça yoksundur.

SONUÇ Soykırım olarak tanıtma çabaları tamamen siyasi mahiyettedir. Amaç

bunun başarılması suretiyle diğer talepleri gündeme getirmektir. Nitekim hukuk alanında Ermeni tarafının eli son derece güçsüzdür. Bu güçsüzlük 1915 olaylarının hem soykırım olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği husu-sunda bir yargısal kuruluşa/mahkemeye müracaat etmekten kaçınmada, hem de toprak ve tazminat talepleri için hukuki girişimlere başvuramamada kendi-ni göstermektedir.

Esasen toprak ve tazminat taleplerini de içeren giderimler soykırım ola-rak tanımadan bağımsızdır. Soykırım olarak tanınmayan durumlarda bile ilgili uluslararası hukuk kurallarının ihlali dolayısıyla giderim talepleri söz konusu-dur. Ancak bunun hukuki dayanağının bulunmadığı bariz olduğundan, önce-likle soykırım olarak olayların tanınması ve akabinde de oluşacak bu siyasi ve psikolojik ortamda toprak ve tazminat taleplerinin gündeme gelebilmesi mev-zu bahis olacaktır. Türkiye hukukun kendi yanında olduğunun bilinciyle ha-reket ederek konuyu hukuki mecralarda gündeme getirmeli ve bu bağlamda hazırlıklarını yapmalıdır.

to the Czech Republic. Moreover, the context is not one of a continuing situation: The app-licants’ complaints originate from a specific events, i.e. individual acts of expulsion and confiscation which occurred shortly after the Second World War and which cannot be re-garded as entailing the continued responsibility of the successor State – the Czech Republic. Accordingly, this aspect of the case may be deemed to be incompatible ratione temporis with the provisions of the Convention (Article 35 §§ 3 and 4).

20 AİHM ile ilgili olarak ayrıca bkz. Ünal, Şeref (2011) Uluslararası Hukuk Açısından Ermeni Sorunu, Ankara, Türk Tarih Kurumu Basımevi ve Doğan, İlyas Devletler Hukuku, Ankara, Astana Yayınevi.

Page 287: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

İbrahim KAYA

|275|

KAYNAKÇA

Akyılmaz, Sevgi Gu l “Osmanlı Devleti’nde Ermenilerin Hukuki Statü-sü ve Geride Bıraktıkları Mallarla I lgili I lk Du zenlemeler”, Tarihsel Veriler Temelinde 100. Yılında 1915 Olaylarına Hukuki Bakış Uluslararası Sempoz-yumu, Ankara 2015.

Bergauer and Others v. the Czech Republic (Application no. 17120/04) Karar 13 Aralık: 2005.

Bryce, James / Toynbee, Arnold (2005) Osmanlı İmparatorluğu’nda Er-menilere Yönelik Muamele 1915-1916 (Mavi Kitap), İstanbul, Pencere Yayınları.

Case of Prince Hans-Adam II of Liechtenstein v. Germany (Application no: 42527/98) Karar 12 Temmuz 2001.

Doğan, İlyas Devletler Hukuku, Ankara, Astana Yayınevi.

Josef Bergauer et al. v. The Czech Republic, Communication No. 1748/2008, U.N. Doc. CCPR/C/100/D/1748/2008 (2010).

Kaya, İbrahim “Uluslararası Siyaset Açısından Ermeni Meselesi: Sözde Soykırımın Tanınması Çabaları” Emperyalizm ve Ermeni Meselesi Sempoz-yumu, ESAM, Ankara, 18-19 Nisan 2015.

Kaya, İbrahim (2010) “Uluslararası Hukuk Açısından Türkiye-Ermenistan Protokolleri” Ermeni Araştırmaları, 10. Yıl Özel Sayı.

Kaya, İbrahim “Türkiye Ermenistan İlişkilerinim Normalleş(tiril)mesi: Hukuksal Değerlendirmeler”: Dinçer, Osman Bahadır et. al. (derleyen) (2010) Yeni Dönemde Türk Dış Politikası, Ankara, USAK.

Kaya, İbrahim “Ermeni Sorununun Hukuksal Boyutları: Ulusal ve Uluslararası”: Lütem, Ömer E. et al. (derleyen) (2003) Ermeni Sorunu El Ki-tabı, 2. Baskı, Ankara, TEIMK.

Kaya, İbrahim “Ermeni Soykırım İddialarının Hukuksal Çözümü”, Stratejik Düşünce Enstitüsü, <www.sde.org.tr> s.e.t. 16.04.2015.

Mandelstam, Andre (1970) La Societe des Nations et les Puissances Devant le Probleme Armenien, (Aktaran: Toriguian, Shavarash (1973) The Armenian Question Question and International Law, Beirut: Hamakaine Press, 1973).

Page 288: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru

İbrahim KAYA

|276|

Resolution with Justice: Reparations for the Armenian Genocide: Re-port of the Armenian Reparations Genocide Reparations Study Group, 2015, <http://www.armeniangenocidereparations.info>

Ünal, Şeref (2011) Uluslararası Hukuk Açısından Ermeni Sorunu, Anka-ra, Türk Tarih Kurumu Basımevi Vakıflar Genel Müdürlüğü.

<http://www.vgm.gov.tr/sayfa

Page 289: 01 Türkçe Kitap (Baskıya giden) - aybu.edu.tr Türkçe Kitap (1).pdf · tarihsel dökümanlar ve evrensel hukuk kuralları çerçevesinde kamuoyu oluş- turmak suretiyle doğru