Upload
nguyendan
View
227
Download
1
Embed Size (px)
Citation preview
1
1. PROJEN N AMACI
Plastik ve türevlerinin yüzyıllarca do ada bozunmadan kalması öncelikle toprak
kirlili i olmak üzere çevreye pek çok zarar vermektedir. Ancak günümüzde plastiklerin yerini
do ada tamamen parçalanabilme özelliklerinden dolayı biyoplastikler almaktadır.
Çalı mamızda ülkemizdeki biyoplastik kaynaklarına dikkat çekmek amacıyla zmir Körfezi
deniz suyu ve canlılarından izole edilen biyolüminesen özellikli bakterilerin bir biyoplastik tipi
olan PHB (polihidroksi- -bütirat)’yi üretim kapasiteleri ara tırılmı tır.
Bu amaçla;
1. zmir Körfezi deniz suyu ve canlılarından izole edilen biyolüminesen özellikli
bakterilerden PHB üretilmi ,
2. PHB standartlarına göre, hücre kuru a ırlı ına ba lı olarak biyolüminesen izolatlar
tarafından üretilen biyoplastik PHB miktarları kar ıla tırılmı ve verimlilikleri tespit edilmi tir.
2
2. G R
2.1. Biyolüminesens
2.1.1. Biyolüminesensin Tanımlanması
Biyolüminesens canlı organizmalar tarafından kimyasal bir reaksiyonlarla ı ık
üretilmesidir. Organizmadaki ı ık üretimi kimyasal enerjinin ı ık enerjisine dönü mesi
sonucu ortaya çıkar ( ekil 1).
Biyolüminesens bakteriler, dinoflagellatlar, funguslar ve çe itli omurgalı ve omurgasız
hayvanlarda meydana gelmektedir (ERSOY, 2005). Karasal habitatlarda ve tatlı sularda bu
olay gözlenir; ama yaygın olarak denizel habitatlarda gözlenen bir olaydır. Biyolüminesens
okyanusun tüm seviyelerinde vardır, ancak en sık yüzeyde tanımlanır. Güne ı ı ının derine
inemedi i okyanus bölgelerinde ı ı ın tek kayna ıdır. Okyanusun bu bölgesinde ya ayan
canlıların %90 kadarı ı ık üretme yetene ine sahiptir.
ekil 1: Lüminesen bakteri görünümü (www.flickr.com)
2.1.2. Biyolüminesens yapan canlı çe itleri
- Tek hücreli organizmalar
- Bakteriler: Radiolaria, Vibrio, Photobacterium, Shewanella ve Photorhabdus cinsleri
- Dinoflagellatlar: Fungi
-Sölentereler ve ktenoforlar: medüzler, sifonoforlar, yumu ak mercanlar
-Ahtapotlar: Poliketler, annelidler
- Derisidikenliler
-Larvalar
-Çe itli balık türleri
3
2.1.3. Biyolüminesensin Tarihçesi
Biyolüminesensin farkına varılması 1700-1800’lü yıllara kadar uzanmaktadır. Deniz
suyunda ve deniz canlılarında gözlenen farklı renklerdeki ı ımalar insanların hem dikkatini
çekmi hem de ürkütmü tür. Tabii ki sadece denizel ortamlarda de il aynı zamanda karasal
alanlarda da gece oldu u zaman çe itli mantarlarda ve böceklerde de i ik renklerde ı ık
oldu unun fark edilmesi ara tırmacıları bu olayın nedenini bulmaya yöneltmi tir (ERSOY,
2005).
2.1.4. Canlıların Biyolüminesens Yapmasının Nedenleri
Organizmaların biyolüminesensi 4 ana amaç için kullandı ı dü ünülmektedir.
1. Avlanmak
2. Di er türlerle ileti im kurmak
3. Kendini belli etmek
4. Saldırganlardan kurtulmak
Bakteri ve fungusların ya amını sürdürmek, neslini devam ettirmek gibi canlılı ın temel
fonksiyonlarını yerine getirmek için biyolüminesens olayını gerçekle tirdi i dü ünülmektedir.
2.1.5. Lüminoz Vibrio Türlerinin Genel Özellikleri
Vibrio grubu gram-negatif, fakültatif aerob, fermentasyon metabolizmasına sahip
basillerden olu ur. Ço u kamçılıdır. Ayrıca ço u Vibrio ve ilgili di er bakteriler tatlı sularda
ya da denizlerde ya arlar. Vibrio cholerae insanlarda "kolera"ya sebep olan patojendir. Bu
organizmanın su aracılı ıyla bula tı ı bilindi i için içme sularının arıtılması oldukça önemlidir
(www.biltek.tubitak.gov.tr). Düz ya da kıvrık çubuk morfolojisine sahiptirler. 0.5-0,8 μm
eninde ve 1,4-2,6 μm boyundadırlar. Endospor ve mikrokist olu turmamaktadırlar. Denitrifiye
edici de ildirler. Hepsi kemoorganotroftur ve birço u D-glukoz ve NH4Cl içeren mineral
ortamda büyüyebilme kabiliyetine sahiptir. Na+ iyonları tüm türlerin büyümesini stimüle
etmektedir. Vibrio türleri deniz suyu bazlı ortamlarda çok iyi bir ekilde üremektedir. Tümü D-
glukoz, D-fruktoz, maltoz ve gliserolü kullanmaktadır. Birçok tür oksidaz pozitiftir. Ço u 20-
30°C’de büyümektedir. Oldukça geni bir tuz aralı ına sahip sucul habitatlarda
bulunmaktadır. Denizel çevrelerde ve deniz hayvanlarının yüzey ve ba ırsak içlerinde
oldukça yaygın bir ekilde bulunmaktadırlar ( ekil 2). V.harveyi, V.fischeri, V.splensdidus I
ve V.logei biyolüminesen özellikteki lüminoz türlerdir (ERSOY,2005).
4
ekil 2: Vibrio türleriyle simbiyoz ya ayan bir balık(www.biltek.tubitak.gov.tr)
2.1.6. Lüminoz Bakterilerin Sınıflandırılması ve Özellikleri
Çizelge 1: Lüminoz türler, habitatları ve biyolüminesen simbiyozları
Türler Habitatlar Biyolüminesen Simbiyoz
Denizel Bölge
Vibrio fischeri Ilık kıyısal deniz suyu Monosentrid balık, mürekkep
balıkları
Vibrio harveyi Ilık tropikal kıyısal deniz suyu,
sediment -
Vibrio logei Kıyısal so uk deniz suyu, kuzey
kutbu ve kapalı deniz Sepiloid mürekkep balıkları
Vibrio orientalis Deniz suyu, karides yüzeyi -
Vibriosplendidius
Kıyısal deniz suyu -
Photobacterium angustrum
Deniz suyu ve balık ba ırsa ı -
Photobacterium leiognathi
Kıyısal ılık-tropikal deniz suyu,
leiognathid balık
Acropomatid, apogonoid ve
loliginid mürekkep balıkları
Photobacterium phosphoreum
Kıyısal ve pelajik so uk deniz suyu
Morid, macrourid, trachichthyid,
opisthoproctid, chlorophthalmid,
steindachneriid balık
Shewanella hanedai
So uk deniz suyu ve sediment -
Shewanella woodyi
Deniz suyu ve mürekkep -
Tatlı su
Vibrio cholerae Ilık, tropikal körfez, kıyısal deniz suyu -
5
Türler Habitatlar Biyolüminesen Simbiyoz
Karasal bölge
Photorhabdus temperata
Heterorhabditid nematodlarıyla
enfekteli böcek larvaları-
Photorhabdus luminescens
Heterorhabditid nematodlarıyla
enfekteli böcek larvaları-
Photorhabdus asymbiotica
nsanlardaki deri lezyonları -
Lüminoz bakteriler Vibrio, Photobacterium, Shewanella ve Photorhabdus cinslerinin
üyeleridir. Bu bakteriler gram(-) , proteobakterilerdir. Bu bakterilerin birço u fakültatif
aerobiktir. Lüminoz Photobacterium, Shewanella ve Vibrio cinslerinin türlerinin birço u
denizel ortamlarda bulunmasına ra men Photorabdus cinsinin türleri karasal çevrelerde
bulunmaktadır. Vibrio cholerae türü ise temiz olmayan çevreler ve tatlı sularda bulunan tek
lüminoz tür konumundadır (ERSOY,2005).
2.1.7. Bakterilerde Biyolüminesens Mekanizması
Biyolüminesensin temel reaksiyonu (KARABOZ,2001);
Lüsiferin Oksilusiferaz + I IK eklindedir.
Bakterilerde ı ık yaymayı sa layan reaksiyon ve alt ünitelerinden olu an lusiferaz
enzimi tarafından katalizlenmektedir. Bakteriyel lusiferazlar alfa-beta heterodimerleri
eklinde yapılmı tamamen proteinik yapıda olup herhangi bir ekilde metal, prostetik grup
ve aminoasit residüleri içermemektedirler ( ekil 3).
Di er tüm reaksiyonlarında oldu u gibi bakteriyel biyolüminesens için de temel
substrat olan lusiferin, lusiferini okside eden lusiferaz enzimi ve oksijenin bulunması, bunun
yanı sıra bakterilerde uzun zincirli bir alifatik aldehitin de yardımcı faktör olarak bulunması
gerekmektedir ( ekil 6). Bakterilerdeki lusiferin flavin mononükleotid (FMN)’den
olu maktadır. Bakteriyel lüminesenste primer elektron vericisi NADH olup elektronlar
lusiferaz aracılı ıyla iletilmektedir ( ekil 4) (KARABOZ,2001).
ATPLusiferaz
6
ekil 3: Bakteriyel lusiferinin yapısı ekil 4: Bakteriyel lusiferinin 3 boyutlu yapısı
(KARABOZ,2001) (ERKOÇ,2005)
Bu reaksiyon;
FMNH2 + O2 + RCHO FMN + RCOOH+ H2O+hv(490 nm)
Reaksiyondan kaynaklanan kuantum ürünü 0,1-1,0 foton olarak hesaplanmı tır.
Reaksiyon FMNH2 için oldukça spesifiktir. Uzun zincirli aldehit sentezi bir NADPH ba lı açil
protein redüktaz(‘r’, 54 kDa), bir açil transferaz (‘t’, 33 kDa) ve bir ATP ba lı sentetaz (‘s’, 42
kDa)’dan olu an bir ya asidi redüktaz kompleksi tarafından katalizlenmektedir. Aktivitesi
aldehit yoklu unda ı ık üretimi için gerekli olmaktadır ( ekil 5).
ekil 5: Biyolüminesens ve hücre metabolizması arasındaki ili ki(ERSOY,2005)
ATPLusiferaz
alt ünitesi
alt ünitesi
7
ekil 6: Vibrio harveyi’de lusiferaz (ERKOÇ,2005)
2.1.8. Quorum Sensing
Biyolüminesens gösteren bakterilerde lusiferaz enzimi üzerinde “otoindükleme” adı
verilen bir regülatör sentezi ile çalı an bir kontrol mekanizması bulunmaktadır. Lüminoz
bakteriler büyüme esnasında kültür ortamında biriken, miktarı belli bir düzeye ula tı ında
lusiferaz enziminin olu umunu indükleyen otoindükleyici adı verilen özel bir madde
üretmektedir. Büyüme yeterli düzeye ula ıp otoindükleyici birikir ve fonksiyon gösterirse
lüminoz hale gelmektedirler. Bu olay biyolojide “quorum sensing” olarak bilinir. Hücre
ileti iminin kompleks mekanizma tiplerinin varlı ını ortaya koyan kanıt ilk olarak Gram(-) ve
biyolüminesen özellikte olan ve bir karides patojeni olan V.harveyi çalı malarından elde
edilmi tir (KARABOZ,2001).
Hücreler arası evrensel sinyal moleküllerine ilave olarak tür spesifik sinyal
moleküllerinin de ke fi bakterilerin karma ık ileti im mekanizmalarını kullanarak bir di erini
etkiledi ini gözler önüne sermektedir. Quorum sensing gen regülasyonunda önemli bir rol
oynamaktadır, bakteri hücrelerinde PHB birikim mekanizmasında ve birçok patojenin
enfeksiyon geli tirmesinde önemli bir unsur olarak ortaya çıkmaktadır. V.harveyi’de
depolama ürünü olan PHB üretimi quorum sensing tarafından kontrol edilmektedir ( ekil 7).
Tür içi ya da türler arası hücre-hücre ileti imini zorla tıran sentetik stratejilerin geli imi ya da
do al stratejilein tanımlanması bakteriyel hastalıklar için yeni tedavi yöntemlerinin
geli tirilmesine imkân sa lamaktadır (ERSOY,2005).
8
ekil 7: Bakterilerde quorum sensing mekanizması (www.biltek.tubitak.gov.tr)
2.1.9. Biyolüminesensin Kullanım Alanları
Biyolüminesens okyanus ekolojisinde önemli bir rol oynamaktadır. deo kameralarla
dünyanın birçok bölgesindeki ticari balıkların yüzeye yakın sürülerini bulmak için
kullanılmı tır ve sava zamanında gemilerin, torpidoların ve denizaltıların gece süresince
hareketleri yine biyolüminesens sayesinde görüntülenmi tir. Denizel organizmalardan
ekstrakte edilen biyolüminesens sistemler,aktif oksijen gibi potansiyel olarak zarar verici
radikallerin varlı ını ya da belirli bir biyokimyasal olayı i aret eden intrasellülar markerlar
olarak u anda geni kapsamda kullanılmaktadır.
Denizanalarından ekstrakte edilen fotoproteinler intrasellülar kalsiyumun rolü
hakkında bizlere çok fazla bilgi sa lamaktadır. Yine denizanalarından ekstrakte edilen ye il
fluoresan protein (GFP) intrasellülar bir marker olarak geni bir kullanım alanına sahiptir.
Mikrobiyal inokülantların biyoremediasyondaki etkilerini görüntülemek için biyomarker olarak
GFP geni ve ate böce i lusiferazını kodlayan luc geni kullanılmaktadır. Luc geni gasolin ya
da klorofenolün biyoremediasyonundaki etkilerini görüntülemek için kullanılmaktadır. GFP
geni ise GFP proteinin floresensine dayalı olarak topraktaki klorofenol degredasyonundaki
bakterileri görüntülemek için kullanılır.
Bu sistemler, biyomedikal açıdan kullanı lılı ını göstermek için genetik olarak
klonlanmakta ve modifiye edilmektedir. Denizel bakterilerin biyolüminesensini kontrol eden
genler de identifiye edilmi ve klonlanmı tır. Bunlar ve denizanası genleri raportör genler
olarak di er genlerin aktivasyonu hakkında haber vermektedir ve bu i i kolayca
görüntülenebilen ı ık yayımına neden olarak yapmaktadır.
Biyolüminesen bakteriler, ı ınımlarının kolay, hızlı ve niceliksel olarak ölçülebilir olma
avantajları nedeniyle son yıllarda biyoteknolojik uygulamalarda oldukça sık kullanılmaktadır.
Aynı zamanda genel toksik aktivitelerinin izlenmesi için dedektör olarak kullanılabilirler.
9
Biyolüminesens tıpta ve gıda sektörüne oldukça fazla uygulama alanına sahiptir.
Tıpta lipopolisakkarit assayi albumin ba lama kapasitesinin saptanması, psikofarmakolojik
maddelerin görüntülenmesi, dental hastalıkların te his ve tedavisi, ilaçların etkinli i ve
biyosensör olarak kullanım alanlarına sahiptir (ERSOY,2005).
Son yıllarda ara tırmacılar ate böceklerinin biyolüminesens etkilerinin kanser
hücrelerini kendi içlerinde yok edece ini bulmu lardır. Yani bir ate böce i kansere kar ı
güçlü bir silah üreticisi pozisyonundadır. Bu ate böce i tekni i fotodinamik terapiye yeni ve
kapsamlı bir yakla ım sa layabilmektedir. Bu terapi internal organların yüzeyleri üzerinde ya
da deri yüzeyine yakın yerlerde bulunan tümörlere saldırmak için ı ık patlamasını kullanan
etkili bir tedavi biçimidir (ERSOY,2005).
Su endüstrisiyle ilgili toksite görüntülenmesi i leminde hayvanlar kullanılırken artık
bakteriyel assayler kullanılmaktadır. ATP biyolüminesens teknolojisiyle yapabileceklerden bir
di er çalı ma da toplam canlı biyomasını saptamaktır.
2.2. Plastik
2.2.1. Plasti in Tanımlanması
Plastikler, karbonun hidrojen, oksijen azot ve di er organik ve inorganik elementli
elementlerle olu turdu u monomerler diye adlandırılan en küçük ve basit moleküllü
gruplardaki çift ba ın koparılarak polimerler diye adlandırılan uzun zincirli yapıya
dönü türülmesi ile elde edilen maddelerdir. Polimerler, belli bir sıcaklık ve basınç altında ve
belli katalizörler kullanılarak bir reaktörde monomerleri reaksiyona sokularak elde
edilmektedir. Örne in; etilen bir monomerdir. Bu monomerden olu turulan polimer olan
polietilen ise polimerdir. En çok kullanılan plastikler ba ında gelmektedir. Polimerlerin plastik
ürünlerine dönü ümü üç kademede gerçekle mektedir.
Bunlar;
Reçine granüller veya tozları yumu atmak için ısıtılır,
Yumu atılmı madde belli kalıplara dökülür,
Ürün so utulur ve ekillenmi plastik ürün elde edilir (PEHL VAN, 1995).
10
2.2.2. Bazı Plastik Çe itleri
Polietilen (PE): Geni bir kullanım alanı vardır. Maliyeti dü üktür.
Polipropilen (PP): Yaygın kullanılan plastiklerdendir. Otomobil yan sanayinde, bahçe
mobilyalarında vb. yerlerde kullanılır.
Polistiren (PS): Paketleme, elektronik ve beyaz e yaların plastik kısımlarında vb.
kullanım alanları vardır.
Polietilen tereftalat (PETE): Pet i e vb. üretimlerde kullanılır.
Poliamid (PA)(Nylon): Fiber, di fırçası kılları, misina vb. kullanım alanları vardır.
Poliester: Tekstilde kullanımı yaygındır.
Polivinil klorid (PVC): Boru, profil vb. imalatlarında kullanılır.
Polikarbonat (PC): CD, gözlük vb. imalatlarında kullanılır.
Akrilonitril bütadien strien (ABS): Bilgisayar monitörleri, yazıcılar, klavyeler gibi
elektronik aletlerin plastik aksamında yaygın olarak kullanılır.
Poliviniliden klorid (PVDC): Yiyecek paketlemede kullanılır (PEHL VAN, 1995).
2.2.3. Plasti in Zararları
Plastikleri çöpe atıldı ı zaman çürümez, paslanmaz, çözünme biyolojik olarak
bozulmaz ve do ada bozulmadan uzun yıllar kalmaktadır. Bazı plastikler vardır ki do ada
700 yıl bozulmadan kalabilmektedir. Suyun ve topra ın kirlenmesine neden olmaktadır.
Sulardaki canlılara zarar verip hatta ölümlerine neden olmaktadır (PEHL VAN, 1995). Her yıl
birkaç yüz bin ton plastik denize atılır ve okyanusta birikir. Bu nedenle, son yıllarda
plastikler, ekolojik problemlerin kayna ı olarak kar ımıza çıkar.
Do ada parçalanma süresi çok uzun olan yani do ada parçalanmayan plastikler
olarak adlandırılan plastiklerin maliyetlerin yüksek ve petrole ba ımlı olması, atık problemi
olu turmaları ve geri dönü ümde ayrı tırmanın zor olması gibi nedenler normal plastiklerin
problem ta ıyan yanlarıdır. Uzakla tırılmasında yakma yönteminin kullanılması hem pahalı
hem de atmosfere zararlı kimyasallar salması bakımından tehlikelidir. Geri dönü ümü,
plastiklerin ayrı tırılmasının zor ve maliyetli olması bakımından yine de bir alternatif olarak
görülmektedir. Araziye gömme ise en az pahalı olan yöntem oldu undan en çok
uygulanmamı olandır ancak do aya hasar vermekte, canlıların ölmesine sebep olmaktadır
(PEHL VAN, 1995).
11
2.3. Biyoplastikler
2.3.1. Biyoplastiklerin Genel Özellikleri
Plastik atıkların çevrede uzun yıllar parçalanmaması, do ada bulunan canlıların
ya amını tehdit etmesi, ehirlerin ve ormanların estetik kaliteleri üzerine olumsuz etkilerinin
bulunması, yok etme yöntemlerinin biri olan yakarak uzakla tırma yönteminin soludu umuz
havaya zararlı gazların salınımı açısından insan sa lı ını tehdit edici unsurlar ta ıması
nedeniyle alternatif bir uygulama olan biyoplastik üretimini bir çözüm önerisi olarak
kar ımıza çıkarmaktadır.
Biyoplastik hem do ada tamamen parçalanabilme özelli i nedeniyle hem de petrole
gereksinimi ortadan kaldırarak yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanımı ile üretilmesi
nedeniyle ve sentetik plastiklerin fiziksel ve kimyasal özelliklerine sahip olması nedeniyle
plastik sektöründe çok de erli bir maddedir. Petrol rezervlerinin dünyada giderek azalması
ve artan fiyatlarla üretim maliyetinin artması, ayrıca do aya büyük zararlar vermesi
nedeniyle en azından plastik sektöründe petrol türevli sentetik plastik hammaddelerinin
yerine biyoplastik hammaddelerinin gelmesi son derece önemlidir (TEK N,2008).
Biyoplastik dendi inde biyolojik olarak yenilenebilir enerji kaynaklarıyla canlı hücreler
tarafından üretilen termoplastik özelli e sahip polimer yapıları akla gelmektedir. ki ekilde
kullanılmaktadırlar ya da petrol kökenli plastiklerle karı ımları hazırlanarak kullanılmaktadır.
Biyoplastikler; ni asta kökenli plastikler, poliaktik asit plastikler, poli-3-hidroksibütirat kökenli
plastikler, poliamid 11 kökenli plastikler ve biyolojik etanol kökenli polietilenler eklindedir
(ANDERSON, 1990).
2.3.2. PHA ve Önemi
Biyoplastiklerin polyester yapısına sahip polimerleri olan polihidroksialkanoatlar
(PHA’lar) do ada tamamen (%100) parçalanabilen bir polimer sınıfıdır. Poliester ailesi
olarak katı ve kırılgan plastikler özelli inden, elastomerik ve lastik özelli ine kadar de i ik
özelliklere sahip pek çok PHA türleri bulunmaktadır. Gram negatif ve gram pozitif 250’den
fazla farklı bakterinin çe itli PHA moleküllerini depoladı ı rapor edilmi tir. PHA’lar esas
olarak R-(-)-3-hidroksialkanoik asit monomerlerinden olu maktadır. PHA olu umunda
yakla ık 150 farklı hidroksialkanoik asidin görev aldı ı bilinmektedir (ANDERSON, 1990).
12
2.3.3. Polimerin Üretimi
PHA ço u bakteri tarafından azot, fosfor, oksijen, magnezyum, gibi büyüme
faktörlerinin sınırlı oldu u ancak karbon kayna ının bol miktarda bulundu u büyüme
ko ullarında hücre içerisinde sentezlenir ve depo edilir. PHA’ların etkin bir ekilde üretimi
için ko ulların geli tirilmesi halen devam eden bir prosestir.
PHA’nın endüstriyel çapta üretiminde kullanılacak mikroorganizmaların seçiminde
bazı faktörlere ihtiyaç duyulmaktadır. Bunlar, hücrenin ucuz karbon kaynaklarını kullanma
kapasitesi, büyüme hızı, polimer sentez hızı, polimer akümülasyonu substrata ba lı
maksimum miktardadır.
Tüm maliyeti azaltmak için, PHA’yı yüksek üretkenlikle ve yüksek üründe üretmek
önemlidir. Kesikli ve sürekli kültürler gibi bazı metodlar üretkenli in arttırılması için
uygulanmı tır (OJUMU, 2004).
PHA olu umuna neden olan bazı sınırlayıcı besin maddeleri
Amonyum
Karbon
Demir
Magnezyum
Manganez
Oksijen
Fosfat
Potasyum sülfat
eker ya da ni astanın eklenmesi
Fosfat açlı ı ve ni asta fazlalı ı (TEK N,2008)
2.3.4. PHB
Birçok çe idi bulunan PHA’lar, lineer, uzun, 3-hidroksi ya asidi monomerlerinden
ibaret, aktif mikrobiyal polyesterlerdir (ANDERSON,1990). Bunlar içinde yer alan
polihidroksi- -bütirat (PHB), PHA’ların en yaygın ve geni kapsamlı olarak çalı an tipidir ve
polimerin bu sınıfına ticari ilginin do masına sebep olan PHA’ dır (MADISON,1999).
13
Do ada en yaygın bulunan PHA çe idi olan PHB, poli-3-hidroksibütirik asit
(poli(3HB)) yapısında olup bakteriyel ve arkeyal karbon ve enerji depo materyalidir ( ekil 8).
Poli-3-hidroksibütirik asit ve di er PHA’lar suda çözünmeyen inklüzyonlar halinde
sitoplazmada depolanmaktadır. Granülleri kristalize olmayan polimer yapısındadır. Su
polimere plastikle tirici (akı kanla tırıcı) gibi etki etmektedir (ANDERSON, 1990).
ekil 8: Hücrenin içindeki PHB görüntüleri
2.3.5. PHB’nin Özellikleri
PHB, yapısında kısa zincirli -hidroksi ya asitleri içeren, prokaryotların membranla
çevrili hücre içi depo maddesi olup, tekrarlanan hidrofobik birimlerden olu an bir
polimerdir (POIRIER,2002).
PHB’nin genel formülü (C4H6O2)n eklindedir.
Hücrede bir redoks düzenleyicisidir. PHB granülleri kolaylıkla gözlenebilir.
Granüllerin yakla ık % 98’i PHB, %2’si protein içermektedir (YILMAZ,2003).
PHB’ler, polipropilen gibi petrol türevli yaygın plastiklerle benzer materyal özellikler
gösterirler. Ancak bir termoplastik olan PHB’nin sertli i, polietilene kıyasla dört misli
fazladır. Hücre içinde sıvı, atmosferde katı halde olan PHB, organik çözücü ile
hücreden özütlendi inde kristalize olur (YILMAZ,2003).
ekil 9: PHB'nin kimyasal yapısı
14
PHB’nin erime sıcaklı ı, 157–188 oC’dir. PHB termoplastik oldu undan preslenip
ekil verilebilir (DAVE,1996).
Erime sıcaklı ı parçalanma sıcaklı ına çok yakın bir de erdedir. Bu durum
enjeksiyonla i leme sırasında polimerin kalıpla masını zorla tırmaktadır ( LEE,
1996).
PHB’nin UV ı ımalarına dirençli oldu u ancak, asit ve baz uygulamalarına kar ı zayıf
dirence sahip oldu u bildirilmektedir. Ayrıca, polimerin su ve hava geçirmez olu u
hidrolitik parçalanmaya kar ı direnç sa ladı ından PHB’nin kullanım olanakları
geni lemektedir (POIRIER,2002).
2.3.6. PHB’nin Önemi ve Yararları
Biyolojik olarak parçalanabilir olmalarından dolayı ve termoplastik özelli inden dolayı
tek kullanımlık ürünlerde paketleme endüstrisinde, tıpta, eczacılıkta, tarımda, besin
endüstrisinde, enantiomerik olarak saf kimyasalların sentezinde ham madde olarak ve boya
üretiminde kullanılmaktadır (REHM, 2003).
Tek kullanımlık ürünler, paketleme için P(HB-HV) filmleri, i e üretimi, tıp alanında
P(HB-HV) estetik ameliyatta, hidrolitik parçalanma özelli inin yava olu u ve vücut içinde
biyouyumlu bir molekül olu u ve PHB’nin degradasyon ürünü olan D(-)3-hidroksibütiratın
insan kanı plazmasında oldukça yüksek miktarda bulundu u saptanmı tır (LEE, 1996). Bu
nedenle, memelilerde dokulara PHB inplantasyonu toksik olmaması açısından doku ve
organ mühendisli i için oldukça de erli bir materyaldir.
Tek kullanımlık ki isel hijyen ürünlerinde P(HB-HV) tek ba ına yapısal materyal
olarak kullanılabilmektedir. Bunun dı ında parçalanabilen kısımlarından da olu abilir.
Örne in, matriks materyali olarak polipropilen / polietilenin yerini alabilirler.
2.3.7 PHB Olu um artları ve Tayini
Ara tırmacılar, PHB’nin birçok mikroorganizma tarafından, uygun olmayan üreme
ko ullarında olu turuldu unu ve PHB birikiminin genellikle, fazlaca karbon kayna ında,
ancak büyüme için gerekli nitrojen kayna ı, oksijen ve esansiyel elementler (N, P, S, Mg, K,
Fe vb.) gibi besleyici maddelerin eksikli inde gerçekle ti ini bildirmektedirler ( ekil 10).
15
ekil 10: Hücrelerde PHB sentez mekanizması (ATE ,1997)
Canlı bakteri hücresi içindeki PHB depo granüllerinin tespit edilmesi için geni olarak
kullanılan metotlardan biri de lipofilik boyalarla boyamaktır. Bu amaçla Nil Blue A (fluoresan
boya), Sudan Black B ve Sudan III (normal boya) gibi bazı boyalar kullanılabilir.
2.3.8. PHB’nin Biyolojik Parçalanabilirli i
PHB, P-(HB-HV) ve di er polihidroksialkanotlar mikroorganizmalar için enerji kayna ı
oldu u görülmü tür. P-(HB-HV) mikrobiyal olarak aktif çevrelerde biyolojik olarak
parçalanabilmektedir. Mikroorganizmalar polimerin yüzeyinde kolonize olarak P(HB-HV)’yi
parçalayarak enzimler salgılamakta; HB ve HV birimlerine dönü türmektedir. Bu birimler
daha sonra biyokütle büyümesinde hücre tarafından karbon kayna ı olarak alınmaktadır.
Polimer degrasyonunun hızı yüzey alanı, atık çevredeki mikrobiyal aktivite, pH, sıcaklık,
nem, di er besin maddelerinin olu turdu u baskı gibi çe itli etkenlere ba lı olarak
gerçekle mektedir. P(HB-HV) suda çözünmemekte dolayısıyla nemden de
etkilenmemektedir. Normal depolama sırasında parçalanmamaktadır. Havaya maruz
kaldı ında belirsiz bir nedenle stabil kalmaktadır. Aerobik ko ullarda PHA degradasyonu
sonucu olu an son ürün, su ve karbondioksittir. Anaerobik ko ullarda ise metan da
üretilmektedir ( LEE, 1996).
PHB, biyolojik parçalanabilirli i nedeniyle, bir kez kullanılıp atılan e yaların
üretiminde büyük avantajlar sa lar.
PHB’nin en önemli özelliklerinden biri, toprak ve insan vücudu vb. yerlerde, toksik
ürünler meydana getirmeksizin tamamen parçalanabiliyor olmasıdır. PHB’nin aerobik
ortamdaki parçalanma ürünleri karbondioksit ve su; anaerobik ortamda parçalanma ürünü
ise metandır.
16
PHB’nin parçalanma süresi birkaç aydan birkaç aydan (anaerobik), birkaç yıla (deniz
suyu) kadar, katkı maddesi ile ayarlanabilir. Parçalanmada nitrojen oksidi olu maması,
çevre korunmasında önemlidir. Parçalanan biyoplastik bitkilerin geli mesini olumlu yönde
etkilemektedir.
PHB’nin parçalanmasında, topraktaki birçok mikroorganizma görev alır. Aerobik ve
anaerobik PHB parçalayan bakteriler dı ında funguslar da, bu yıkıma katılmaktadır. Bunlar
toptak, kompostlar, aerobik ortamlar, anaerobik bataklıklar, göl-deniz suları ve hava gibi
çe itli ekosistemlerden izole edildiklerinden PHB’nin bu ortamlarda parçalanabilirli i
bildirilmi tir. Topraklarda yer alan parçalayıcı organizmaların bazı gram negatif
mikroorganizmalar, Gram pozitif basiller ve mantarlar oldu u bildirilmi tir.
2.3.9. PHB’nin Yenilenebilme Özelli i
PHB’nin biyolojik yapısı ve biyolojik yıkıma u raması kadar önemli olan, onun
yenilenebilen kaynaklara dayalı üretilebilmesi gerçe idir. Bir do al materyal olan bu
polyester bakteriyel orijinlidir ve gerçekten birçok mikroorganizma, bu makromolekülü
parçalama yetene ine sahiptir. Bunun yanı sıra, petrokimyasal termoplastlar gibi, geri
dönü türülebilir bir biyoparçalanma gösterirler ( ekil 11).
Biyoplastiklerin yeniden olu um devresi, sentez-parçalanma-sentez olarak
bilinmektedir. Bu devre tabiatta kendili inden gerçekle ebilece inden, çevre korunması
açısından da önemlidir (YILMAZ,2003).
ekil 11: PHB’nin karbon döngüsü (YILMAZ,2003)
17
2.3.10.PHB’nin Kullanım Alanları
Kolay ekil alma ve parçalanabilme özellikleri nedeniyle daha çok paketleme
malzemesi olarak kullanılmaktadır. Ancak biouyum yeteneklerinin de olması implantasyon
maddesi olarak kullanımınıda her geçen gün arttırmaktadır. Özellikle PHB ve kopolimer poli-
-hidroksibütirat-co-polihidroksivalerat P(HB-HV) gıda ve kozmetik alanındaki paketleme
maddeleri, tarım, ki isel temizlik araçları ve biyomedikal ürünler gibi alanlarda çok geni
potansiyel uygulamalara açıktır (YILMAZ,2003).
Biyouyumlu olan PHB monomerleri insan vücudunda bulunan do al metabolit olması
nedeniyle, polimer vücutta sadece çok hafif bir immünolojik cevap olu masına neden olur.
Bu özelli inden dolayı PHB insanlarda ilaçların kontrollü salınımı için test edilmi tir. Böyle
çalı malarda ilaç, PHB’den yapılmı bir hap içine sıkı tırılmı ve a ız yoluyla hastalara
verilmi tir. PHB’nin vücut içinde biyolojik parçalanması yava tır. nsan vücudu PHB
depolimeraz enzimi içermez. Bu özelli inden dolayı da PHB cerrahi diki ler, protezler ve
i neler gibi cerrahi maddelerin yapımında kullanılmı tır.
Yapılan çalı malar, tekstil sanayisinde, PHB’den yararlanabilece ini göstermi tir.
PHB granülleri sayesinde yüksek ısı kapasitesi ve dü ük termal geçirgenli e sahip olan
transgenik liflerin tekstil sanayisi uygulamalarında avantaj sa ladı ı bildirilmi tir.
Biyobozunur plastiklerin paketleme, gıda, tıp, eczacılık ve tarımdaki kullanım alanları
ise öyledir;
Paket filmleri, po etler, torbalar, gıda muhafazasında kullanılmak üzere tepsiler ve
çe itli kaplar,
ampuan ve me rubat i eleri, karton süt kutularının iç yüzey kaplamaları,
laç, tablet, insektisit, herbisit ve gübrenin uzun sürede, belli hızda salıverilmesi için
biyoparçalanır ta ıyıcılar,
Bir kereye mahsus kullanılan tıra bıça ı, çatal, bıçak, tabak gibi mutfak kapları ve
bebek bezleri,
Cerrahi pens, ameliyat ipli i, eldiven, önlük ve maske,
Kemik de i tirilmesi ve cerrahi plakalar,
Pansuman sargısı,
Kan damarı de i tirilmesi,
Bitki sulama boruları, bitki yapraklarının kaplanması,
Pi (izoelektrik nokta) özelliklerinden yaralanılarak kemik büyütülmesi ve tedavisi,
18
Taze balık, peynir, et ve et ürünleri, kurutulmu ürünler, kurutulmu pastacılık
ürünleri, cipsler, ekerlemeler gibi gıdalarda nem ve oksijene kar ı koruma veya
parlaklık sa lama, aroma kaybını önleme amacıyla kullanılmaktadır (YILMAZ,2003).
2.3.11. Türkiye’de Yapılan PHB Çalı malarından Bazıları:
Karaboz ve Umay (1994) tarafından Pseudomonas extorquens’ ten PHB üretimi
ara tırılmı ve üç farklı içeri e sahip besi yerinde PHB verimleri gliserin yeast ekstrakt içeren
temel; %1,0 gliserinli oldu unda %22, %1,5 glikozlu oldu unda %15, %0,5 metanollü
oldu unda ise %27 ortamında PHB üretti i saptanmı tır. Yöntemde sokslet cihazı
kullanılarak kloroformla ekstrakte edilip, hekzanla prespite edilmi tir. Ardından 10 mL sülfirik
asit eklenerek sıcak su banyosunda 10 dk. tutulmu tur. 235 nm’de absorbansı sülfirik aside
kar ı okunmu tur. Ve standarda göre kar ıla tırılarak %PHB verimi elde edilmi tir. Buna
göre 0.81 μg/mL hücre kuru a ırlı ından %1 gliserinli ortamda 0,18 μg/mL PHB elde
edilmi tir. 0,93 μg/mL hücre kuru a ırlı ından %1,5’lik glikozlu ortamda 0,14 μg/mL PHB
elde edilmi tir. 1,18 μg/mL hücre kuru a ırlı ından %0,5’lik metanolde 0,32 μg/mL PHB elde
edilmi tir.
Mercan (2002) tarafından yapılan bir ba ka çalı mada Rhizobium spp. 2426 ile L-sisteinli
YEM sıvı besi yerinde 0,2825 gr/L PHB ile %74,03’lük verim elde edilmi tir.
Cyanobakteriler fotosentetik bakterilerdir. Yolda ve arkada larına(2003) göre
Synecocystysis su larının Beggiatoa besi yerinde %3,8-77,5 oranında PHB ürettikleri
spektrofotometre ile saptanmı tır.
19
3. MATERYAL VE METOD
3.1. Deneylerde Kullanılan Kimyasal Maddeler: NaCl, MgSO4.7H2O, CaCl2.2H2O, KCl,
Tris, NH4Cl, K2HPO4.3H2O, kloroform, FeSO4.7H2O, Agar, Pepton, Yeast, Gliserol, Sudan
Black B, Nile Red, PHB, Sülfirik asit, Etanol, DMSO, Xylen, Safranin, Asetik Asit’tir.
3.2. Deneylerde Kullanılan Aletler
Çizelge 2: Kullanılan aletler ve markaları
Kullanılan Elektronik Cihazlar Marka
1 Otoklav Hırayama Hıclave HVE-50
2 Pastör Fırını Heraeus
3 Hassas terazi Denver Instrument(d=0,0001 g)
4 Mikroskop Olympus Binoculer CX 21
5 Çalkamalı inkübatör Innova 4340
6 Santrifüj Rotiha 35R
7 Spektrofotometre Cary 300 Bio UV Visible Spectrofotometer
8 Liofilizatör EDWARDS
9 Manyetik karı tırıcı CHILTERN MS21S
10 Sıcak su banyosu Kottermann Labortechnik
11 UV UVP Dual-intensity Transilluminator
12 Fluoresan Mikroskobu Leica DM4000B
3.3. Deneyler
3.3.1. zolatların Elde Edilmesi
Deneylerde kullanılan izolat türleri Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü
Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Ara . Gör. Esra ERSOY ÖMERO LU’ndan alındı.
20
3.3.2. SWC(Seawater Composition) Ortamının Hazırlanması
Çizelge 3: SWC ortam içeri i
Madde Miktar
Pepton 5g/L
Yeast Extract 3g/L
Gliserol 3ml/L
Agar 20g/L
CaCO3 1g/L
Literatürde belirtilen ortam içeri ine göre 200 mL’lik 10 tane petri hazırlandı ( ekil
12). Bu ortamlar aktivasyon için kullanıldı ve daha sonra BMA ortamına izolatlar ekildi.
Bunlardan iki tanesine O5 ve Se4Lü49-2 bakteri izolatları ekildi ve optimum ko ullardaki 20
˚C’deki etüve kaldırıldı geri kalan petriler stoklandı ( ekil 13). O5 tanımlanmı bir Vibrio
harveyi türü iken Se4Lü49-2’nin türü bilinmeyip biyolüminesens bir bakteridir. O5 Holothuria
tabulasa ba ırsak içeri inden alınan bir örnektir. Se4Lü49-2’nin ise genetik tanısı henüz
yapılmamı Vibrio genusu oldu u dü ünülen bu biyolüminesen zmir Körfezi’nin
sedimentinden alınmı tır. Ekilen petriler literatürde belirtildi i üzere en iyi PHB üretti i 36.
saatten itibaren Sudan Black-B boyası ile boyanmak üzere etüvden alındı.
ekil 12: SWC ortamının hazırlanması ekil 13: Ekimi yapılmı izolatların etüve kaldırılması
3.3.3. Sudan Black B boyasının hazırlanması ve Preparatların Boyanması
0.3 gr Sudan Black-B boyası 75 ml %95’lik etanolde çözülerek üzerine 25 ml distile
su ilave edildi ve iyice karı tırıldı. Filtreden geçirildi. Temiz bir lam üzerine ince bakteriyel
film hazırlandı ve ate te fiksasyonları yapıldı. Daha sonra preparatlar, hazırlanan Sudan
Black-B boyası ile örtüldü ( ekil 14). So ukta 5 dk. muameleye bırakıldı. Süre sonunda
boya dökülüp preparatlar dikkatlice kurulandı. Xylen ile yakandı ve tekrar kurutuldu.
21
Daha sonra üzerleri safraninle boyanarak 30 sn. beklendi. Preparatlar yıkandı
kurulandı. Olympus Binoculer CX21 marka mikroskopla immersiyon objektifine kadar bakıldı
( ekil 15).
ekil 14: Sudan Black B Boyaması ekil 15: Binoküler Mikroskop
3.3.4. ASW (Artificial Seawater) ve BMA (Basal Medium Agar) ortamının hazırlanmasıve izolatların UV lambası altında bakılması
Çizelge 4: ASW (Artificial Seawater ) ortamının içeri i
Madde Miktar
NaCl 23,4 g/L
MgSO4.7H2O 24,6 g/L
KCl 1,5 g/L
CaCl2.2H2O 2,9 g/L
Çizelge 5: BMA (Basal Medium Agar) ortamının içeri i
Madde Miktar
Tris 6,1 g/L
NH4Cl 1,0 g/L
K2HPO4.3H2O 0,075 /Lg
FeSO4.7H2O 0,028 g/L
Agar 20 g/L
Su 1 L
Pepton 2,5 g/L
Yeast 1 gr/L
Gliserol 30 ml/L
22
Hazırlanı ı: 500 mL distile suya 11,7 g NaCl, 12,3 g MgSO4.7H2O, 0,75 g KCl ve
1,45 CaCl2.2H2O sırayla konulmu tur. Di er maddeye geçmeden öncekinin çözülmesi
beklenmi tir. Böylece daha hızlı ve kolay bir çözünme elde edilmi tir. Daha sonra elde
etti imiz bu yapay deniz suyunun üzerine 500 mL distile su eklenerek ASW ortamımız hazır
olmu tur. Bunun üzerine besi ortamımız olan BMA ortamı hazırlanmı tır. BMA ortamı
hazırlanan 1L’lik ASW çözeltisinde hazırlanmı tır. BMA ortamına 1 g NH4Cl, 0,075 g
K2HPO4.3H2O, 0,028 g FeSO4.7H2O eklenmi iyice çözüldükten sonra ise 6,1 g Tris
eklenmi tir. Tris iyice çözündükten sonra ortamımızın pH’sı 7,5 olacak ekilde 1N NaOH ile
ayarlama yapılmı tır. pH’sı ayarlandıktan sonra 20 g Agar eklenmi tir. 250 mL’lik ortam
i elerine payla tırılıp steril olması için otoklava konmu tur ( ekil 16). Ba ka bir yerde de 5
μg Nile Red boyası 10 mL DMSO’da çözüldü. yice çözündükten sonra 0,22 μg por çaplı
milipor filtreden geçirilerek boyaların sterilizasyonu sa lanmı tır ( ekil 17). Otoklavdan çıkan
steril ortam i elerine 250 mL’de 0,5 mL olacak ekilde konmu tur. Daha sonra iyice
karı tırılarak steril petrilere 20’ er mL olacak ekilde 50 tane hazırlanmı tır ( ekil 18).
So uması için beklenmi daha sonra izolatlarımız çizgi ekim yöntemiyle ekilerek üremeleri
için, 20 oC’lik etüvlere kaldırılmı tır ( ekil 19). Daha sonra 42. saatten itibaren sürekli 254
nm dalga boyunda örneklerimiz kontrol edilmi , ı ımalarına bakılmı tır.
ekil 16: Sterilizasyonlarının sa lanması ekil 17: Fluoresan boyası olan Nile Red
için örneklerin otoklavlanması boyasının milipordan geçirilmesi
ekil 18: Besiyerlerin petrilere dökülmesi ekil 19: zolatların çizgi ekimle petrilere ekimi
23
3.3.5. zolatların Fluoresans Mikroskobunda Bakılması
zolatlarımızda PHB’nin varlı ının kesinle tirilmesi için fluoresan mikroskobunda
tekrar bakılmı ve u yollar izlenmi tir. Bazal Medium Agar ortamıyla aynı ortam hazırlanmı
sadece içine agar konmayarak sıvı bir besi yeri (Basal Medium Broth) hazırlanmı tır.
Üzerlerine ekilen örneklerimiz Y ne 20 oC’lik etüvde beklendikten sonra 42. saatte alındı ve
lamda bakteriyel film hazırlandı. Ate te fiksasyonları yapıldıktan sonra boya dolu jara konup
55 oC’lik etüvde 10 dakika bekletildi, suyla yıkandı. Daha sonra %8’lik asetik asitte bekletildi
ve tekrar yıkandı, kurulandı. Üzerlerine 1 damla gliserol konup lamelle kapatıldı ve
fluoresans mikroskobunda bakıldı ( ekil 20). Bu i lemlerin hepsi karanlık ortamda
gerçekle tirilmi tir.
ekil 20: Fluoresans Mikroskobu
3.3.6. PHB Standart Grafi inin Çıkarılması
0.05 g PHB alındı. Üzerine 100 ml kloroform eklendi. 50˚C manyetik karı tırıcıda
ısıtılarak çözüldü. yice çözüldükten sonra 1 ml alındı ve üzerine 99 ml kloroform eklendi.
Elde edilen çözeltiden sırasıyla, 2, 4, 6, 8, 10, 12, 14, 16, 18, 20 ml alınıp 50 mL’lik
beherlere kondu. Kaynayan sıcak su banyosunda kloroform tamamen uçuruldu. Her bir
erlene 10 ml sülfirik asit ilave edildi. Daha sonra 10 dk. kaynayan sıcak su banyosunda
tutuldu.Bu sırada PHB krotonik aside dönü tü. 235 nm’de spektrofotometrede okuma yapıldı
(Kör olarak sülfirik asit kullanıldı). Sonuçta, 1μg/ml, 2μg/ml, 3μg/ml, 4μg/ml, 5μg/ml, 6μg/ml,
7μg/ml, 8μg/ml, 9μg/ml, 10μg/ml konsantrasyonlara göre absorbanslar elde edilmi oldu. Bu
de erlere göre standart grafi i çıkarıldı. Kullanılan tüm cam malzemeler bir gün önceden
asitten ve distile sudan geçirilmi ve 1 gece pastör fırınında kurutulmu tur.
24
3.3.7. zolatlardaki PHB De erlerinin Ölçülmesi
lk önce izolatlarımız BMA ortamlarında aktive edildi ve bir gün aktif olmaları için
beklendi ertesi gün bunlar sıvı ortam olan BMB’ye aktarıldı. BMB’de üremeleri için gene bir
gün beklendi. Takip eden günün ak am 19.00 da ekimin olması için 18.30’dan itibaren
izolatlarımızı tekrar BMB’ye a ılama ve OD 600 nm’de 1 de erine ayarlama çalı ması
yapıldı. Amacımız yakla ık olarak e it sayıdaki hücreler üzerinde çalı mayı sürdürmekti.
Daha sonra bunlardan %2 oranında a ılanarak 42 ve 48 saat çalkalamalı inkübatörde
inkübe edildi. nkübasyon sonucunda ö len 1’de alınan örnekler santrifüj aletinde 6000
rpm’de 15 dakika 50 mL’lik Falcon tüplerinde santrifüjlendikten sonra hücrelerin lizisi için 15
dakika da suyla santrifüjlenmi tir. Daha sonra da donmaları için -20oC’ye kaldırılmı tır. 48.
saatte de aynı i lemler gerçekle tirilmi daha sonra liofilizatöre kaldırılarak kurumaları
sa lanmı tır. Bir gece liofilizatörde bekleyen izolatlar ertesi gün tartılmı daralarından
çıkarılarak biyomasları ( Kuru Hücre A ırlıkları) tartılmı tır. zolatlar daha sonra 250 mL’lik
erlenlere alınarak üzerlerine 10’ar mL sülfirik asit eklenmi ve 10 dakika kaynar sıcak su
banyosuna tabi tutulmu tur. Sıcak su sonunda PHB’ler krotonik aside dönü mü tür. Daha
sonra bu çözeltilerden 1 mL alınarak üzerlerine 9’ar mL sülfirik asit ilave edildi. Bunun
yapılmasının sebebi çözeltilerin çok yo un olmasıdır. Bu ekilde seyreltme i lemi yapılmı
ve 235 nm’deki spektrofotometrede okunmu tur. Fakat de er 10.000 nm’den yüksek çıkmı
ve seyreltmeleri artırılarak O5 1/100 Se4Lü49-2 ise 1/1000 yapılmı tır.
Okunan de erler denklemde yerine konmu tur. Daha sonra yüzde verimi de alttaki
formülle hesaplanmı tır.
Denklem: Y= M * X
Z= X * SF * SF
Y= okunan absorbans de eri
SF= seyreltme faktörü
SF= ilave seyreltme faktörü
Z= μg PHB
k mg kuru hücrede Z mg PHB üretiliyorsa
100 mg kuru hücrede x
25
4-SONUÇLAR VE TARTI MA
1) Deneylerde hazırladı ımız ortamlarda ço alan bakteri türlerinde ba langıçta PHB
boyaması Sudan Black-B ile yapılarak mikroskopta inceleme yapıldı. Bu inceleme sonunda,
boyama sırasında kullanılan safraninin pembe bir ekilde hücreyi, Sudan Black-B’nin de
PHB granüllerini lacivert ve mor renklerinde boyadı ı gözlendi. Se4Lü49-2’de PHB
granüllerinin çok yo un oldu u ( ekil 21) O5’inse o denli PHB granülü üretmedi i
gözlenmi tir ( ekil 22).
ekil 21: Se4Lü49-2 mikroskop görüntüsü ekil 22: O5 mikroskop görüntüsü
2) Deneylerin di er a amasında hazırlanan ortamlara fluoresan özellikteki Nile Red
boyası eklenmi , izolatların ı ımaları UV lambası altında de erlendirilmi tir. O5’in 42 ve 48.
saatlerde yaptı ı ı ımanın Se4Lü49-2 ’den daha az ı ıma yaptı ı görüldü. ekilde 1
numaralı bölümde ekim yapılmamı ken 2. bölümde PHB üretmeyen bir tür 3. Bölüme O5 ve
4. bölüme Se4Lü49-2 bakterileri ekilmi tir. Görüldü ü gibi 1. bölümde üreme yokken 2.
bölümde üreme olmu fakat ı ıma olmamı tır. 4. bölümde ve 3. bölümde ise ı ımalar
gözlenirken Se4Lü49-2’nin ı ıması daha fazladır ( ekil 23).
ekil 23: UV lambası altındaki ı ıma gözlenmesi
12
43
26
3) Fluoresan mikroskobunda incelendi inde hem O5’in hem de Se4Lü49-2’nin PHB
üretti i kanıtlandı. PHB olan bölgeler kırmızı olarak görüldü. Se4Lü49-2’de PHB’ler daha
kırmızı ve yo un biçimde görüldü ( ekil 24). O5’te ise kırmızı ı ıma daha az görülmü tür
( ekil 25).
ekil 24: Se4Lü49-2’nin fluoresans mikroskobu görüntüsü
ekil 25: O5’in fluoresans mikroskobu görüntüsü
4) Çe itli deri imlerde çözeltilerin absorbanslarına göre olu turulan standart
grafi inin regresyon katsayısı 1’e çok yakın olarak tespit edildi. Bu durum standart grafi inin
güvenilirli ini kanıtlamaktadır. ( ekil 26)
27
PHB STANDARDI y = 0,1754xR2 = 0,9955
0
0,5
1
1,5
2
2,523
5 nm
abs
orba
ns d
eer
i
μg/ml PHB
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10
ekil 26: PHB standart grafi i
5) PHB standart grafi ine ba lı olarak PHB de erleri ölçüldü ünde a a ıdaki veriler
elde edilmi tir.
Çizelge 6: Saatlere göre hücre kuru madde miktarlarının a ırlıkları
O5 Se4Lü49-2
42.saat 165,4 mg 242,1 mg
48.saat 164,1 mg 230,7 mg
Çizelge 7: Saatlere göre hücre içerisindeki PHB granüllerinin a ırlıkları
O5 Se4Lü49-2
42.saat 8,1528 mg 58,153 mg
48.saat 8,4076 mg 52,514 mg
Çizelge 8: Saatlere göre PHB verimlerinin kar ıla tırılması
O5 Se4Lü49-2
42.saat %4,93 %24
48.saat %5,12 %22,76
28
Se4Lü49-2 izolatının O5 izolatına göre oldukça yüksek PHB verimlili ine sahip
oldu u görülmü tür. Biyoplastik üretim a amasında Se4Lü49-2 izolatının kullanılması
endüstriyel ve ekonomik olarak kazanç sa layabilir. Aynı zamanda bu türün PHB üreten
di er bakteri genusları türlerine göre daha hızlı üremesi oldukça avantajlı görünmektedir.
6) Yüksek verimli olan Se4Lü49-2 izolatını farklı karbon ve azot kaynaklarında
denenmesi, üretilmesi ve daha sonra da fiziksel ve kimyasal mutasyona u ratılması, PHB
miktarını arttırabilece i bu anlamda yeni projeler tasarlanabilece i de dü ünülmektedir.
Biyoplastik tıp alanında cerrahi müdahalelerde kullanılan ipler, platinlerin yerini
alması vücutta kolay eriyebilmesi dolayısıyla tıpta kullanımı yaygınla maktadır. Hayvan
dokularına PHB giri i yüksek iddette toksik etki yapmadı ından; vücutta absorbe edilebilen
protez aletlerin ve cerrahi aletlerin yapımında PHB’nin kullanımı artmaktadır. PHB ve
kopolimerlerinin hayvan dokularına implante edildi inde onların biyolojik olarak
parçalanabildi i görülmü , hem tıbbi, hem de eczacılık alanlarında PHA’lara olan ilgi
artmı tır. Plastik ve türevlerinin çevreye yaydı ı zarar günümüzde çe itli geri dönü üm
projelerinin temel sebebini olu turur. Biyoplastik üretiminin yaygınla tırılması plastik ve
türevlerine daha ekolojik ve ekonomik olarak yeni bir alternatif olu turacaktır. Dünyada
gittikçe yaygınla an biyoplastik kullanımının ülkemizde de yaygınla tırılması için bu ve
benzeri projeler daha çok desteklenmeli ve geli tirilmelidir.
29
5-TE EKKÜR
Projelerimizde bize destek veren okul müdürümüz Sayın Yavuz KAHRAMAN’a ve müdür
yardımcımız Sayın Aylin MUSLUO LU’na, her türlü problemimize ko an Özel Ege Lisesi
Fen Bilimleri Bölümü Biyoloji Ö retmeni Sayın Mesut ESEN’e çok te ekkür ederiz.
Ayrıca; bilimsel destek sa layan Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Mikrobiyoloji
Ana Bilim Dalı Bölüm Ba kanı Sayın smail KARABOZ’a, Ara tırma Görevlisi Sayın Esra
ERSOY ÖMERO LU’na ve laboratuvar çalı anlarına te ekkür ederiz.
30
6-KAYNAKLAR
1. ANDERSON, A., DAWES, E., (1990), Occurrence, metabolism, metabolic role, and
industrial uses of bacterial polyhydroxyalkanoates, Microbiological Reviews, 54(4): 450-472.
2. ATE ,M., (1997), Batık Kültür Fermentasyonu Yöntemiyle Bazı Bakterilerden PHB
Üretimi, Doktora Tezi, Ege Üniv. Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü, ZM R.
3. BOYANDIN, A. N., (2007), Synthesis of reserve polyhydroxyalkanoates by
luminescent bacteria, Mikrobiologia, 77 (3): 364-369.
4. CHIEN, C., CHEN, C., CHOI, M, KUNG, S., WEI, Y., (2007), Production of poly- -
hydroxybutyrate(PHB) by Vibrio spp. solated from marine environment, Journal of
Biotechnology, 132: 259-263.
5. DAVE, H., (1996), Production of polyhydroxybutyrate by petrochemical activated
sludge and Bacillus sp., INDIA.
6. ERKOÇ, F., (2005) Lusiferaz, Gazi Üniv. E itim Fakültesi, ANKARA.
7. ERSOY, E., (2005), zmir li Deniz Suyu ve Deniz Canlılarındaki Lüminoz
Bakterilerin zolasyonu ve Tanılanması, Ege Üniv. Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü
Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, ZM R.
8. FUKASAWA, S., (1988) Purification and Properties of a Proteinase from a marine
luminous bacterium, Vibrio harveyi strain, Agricultural Biological Chemistry, (52): 435-441.
9. KARABOZ, ., SUKATAR, A., (2001), Sucul Canlılarda Biyolüminesens , E.Ü. Su
Ürünleri Dergisi, 18(3): 547-554.
10. KARABOZ, ., UMAY, F.B., (1994), Pseudomonas extorquens' den PHB
Üretiminde Farklı Karbon Kaynaklarının Etkisi. XII. Ulusal Biyoloji Kongresi, Edirne, Cilt: V ,
Moleküler Biyoloji, Genetik ve Mikrobiyoloji Seksiyonu,14-18.
11. LEE, S.Y., (1996), Bacterial Polyhydroxyalkanoates, Biotechnology and
Bioengineering, 49: 1-14.
31
12. MERCAN, N., (2002), Bazı Rhizobium bakterilerinin poli- -hidroksibütirat (PHB)
üretimleri, Pamukkale Üniv. Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü, DEN ZL .
13. OJUMU, T.V., (2004), Production of bipolyhydroxyalkanoates a bacterial
biodegradable polymer, African Journal of Biotechnology, 3: 18-24.
14. PEHL VAN, E., (1995), Geri Kazanılabilir Maddelerin Potansiyelinin Ara tırılması,
Yıldız Teknik Üniv. Fen Bilimleri Enstitiüsü, Yüksek Lisans Tezi, STANBUL.
15. POIRIER, Y., (2002), Polyhydroxyalkanoate synthesis in plants as a tool for
biotechnology and basic studies of lipid metabolism, Progress in Lipid Research, 41: 131-
155.
16. TEK N, E., (2008), zmir Çamaltı Tuzlasından PHB Üreticisi Halofilik
Mikroorganizmaların zolasyonu ve PHB Verimlili inin Ara tırılması, Yüksek Lisans Tezi,Ege
Üniv. Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü, ZM R.
17. YILMAZ, M., BEYATLI, Y., (2003), Biyoplastik: Poli- -Hidroksibütirat (PHB), Orlab
On-Line Mikrobiyoloji Dergisi, 01(09): 1-33.
nternet Adresleri
www.biltek.tubitak.gov.tr
www.biochem.wisc.edu
www.science-direct.com
www.flickr.com