Upload
others
View
10
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
2011
K T Ü E Ğ İ T İ M B İ L İ M L E R İ E N S T İ T Ü S Ü B E D E N E Ğ İ T İ M İ V E S P O R A N A B İ L İ M D A L I
D O K T O R A P R O G R A M I
TRABZON 2011
KORONER SPOR EĞİTİMİ
Kalbin Anatomisi – Fizyolojisi ve Koroner
Kalp Hastalıklarında Egzersiz
Prof. Dr. Sportwiss. Rasim KALE
L İ S A N S Ü S T Ü D E R S N O T L A R I
1. KALP HASTALIKLARI RİSK FAKTÖRLERİ ÜZERİNE YAPILAN BAZI
ÖNEMLİ ÇALIŞMALAR
1.1. Framingham Çalışması (Framingham, AMERİKA 1949-1957): Yaş, cinsiyet,
beslenme ve yaşam tarzları dikkate alınarak 30-59 yaşları arasında 5127 bayan ve
erkek denek 8 yıl süreyle takip edilmiştir. İlk bulgular, kalp krizi risk faktörlerinin
göğüste ağrı, akciğer ödemi, şok vb. olmadığı şeklinde idi.
1.2. Evans_County Çalışması (Georgia, AMERİKA 1960-1962): 40-74 yaşları asında
3102 bayan ve erkek denek üzerinde yapılan bu çalışmada yalnız başına Trigliserid
yüksekliği ve Kafein alınımının kalp hastalıkları üzerinde etkisinin olmadığı ortaya
çıktı.
1.3. Koroner İlaç Projesi (AMERİKA, 1966-1975): 30-64 yaşları arasında myokard
enfaktüsü geçirmiş toplam 8341 erkek denek kolesterol değerleri üzerinde uygulanan
diyet terapisinin, clofibrat ve niasin tedavisinden daha etkili olduğu belirlenmiştir.
Ancak 5 çeşit kolesterol ilacının kombine kullanılması şeklinde etkili sonuç
alınmasına rağmen, yöntemin eksik olması nedeniyle bu çalışma literatürde eksik bir
araştırma olarak nitelendirilmiştir.
1.4. Kuzey Karelien Projesi (Nord Karelien, FİNLANDİYA 1972): Yaşları 25-64
arasında ki erkek denekler 25 yılı aşkın bir süre ile nikotin bağımlılığı, beslenme ve
hareket eksikliği açısından 180.000 nüfuslu Finlandiya Kuzey Karelien de ulusal bir
programa tabi tutuldular. Bu program sonunda kalp ve damar hastalıklarından
ölümlerde %73, akciğer kanserinden ölümlerde %71 ve toplamda %49 ölüm
vakasında bir azalmanın olduğunu tespit etmişlerdir.
1.5. MRFIT- Çalışması (AMERİKA 1972): Yaşları 35-57 arasında yüksek derecede
kalp hastalıkları riski bulunan toplam 12.866 erkek denek 12 yıl boyunca takip
edilmiştir. Araştırma sonunda kolesterol yüksekliğinin kalp krizine neden olduğu
tespit edilmiştir.
1
2. KALP HASTALIKLARI RİSK FAKTÖRLERİ
2.1. 1. Sıradakiler:
• Hipertoni
• Hiperkolesterol
• Nikotin bağımlılığı
• Yaş
• Cinsiyet
2.2. 2. Sıradakiler:
• Diabetes mellitus
• Zehirli gazlar
• Aşırı kilo
• Hareket eksikliği
2.3. 3. Sıradakiler:
• Psikososyal stres
• İmmun sistem
• Ovulasyon azalması
• Suyun sertlik derecesi
2.4. Risk Faktörleri Norm Değerleri ve Anlamları
Risk faktörleri konusunda klinik aşamasında bulunan hastalar norm değerlerini
bilmeden genelde hastaneye gelirler. Ancak sürecin başlamasıyla birlikte norm değerleri
hakkında bilgi sahibi olurlar. Risk faktörü olan kolesterol norm değeri Avrupa
Standartlarına göre 220 mg a kadar normal kabul edilir. Ancak 220 mg üzerinde bulunan
kolesterol norm değeri risk sınırı olarak ifade edilir. Kolesterolle birlikte Trigliserid
değerleri ise Avrupa Birliği standartlarına göre 275 mg a kadar normal kabul
edilmektedir. Bunun üzeri ise risktir. Risk faktörü kombinasyonuna bakıldığında günde 20
sigara ve fazla içen insanlarda yapılan araştırma sonucu genelde kolesterol değerinin 250
mg ın üzerinde ve sistolik kan basıncının ise 160 mm cıvanın üzerinde olduğu tespit
edilmiştir.
2
3. KALBİN ANATOMİSİ
Kalp motor olarak algılanır ve iki tür görevi bulunur. Bu büyük ve küçük dolaşımdır.
Kalp yaklaşık her insanın yumruğu büyüklüğünde olup erkeklerde 300 gr olup bayanlarda
270 gr ağırlığındadır. Kalbin büyüklüğü ve ağırlığı yaş, cinsiyet ve antrenman çeşidine
göre değişir. Kalp 4 bölümden oluşur. Bunlar sağ atrium (kulakçık), sol atrium, sağ
ventrikül (karıncık) ve sol ventrikül dür. Sağ kalp küçük dolaşımdan sol kalp büyük
dolaşımdan sorumludur. Kulakçık ve karıncıklar aynı anda ve eşit kan miktarıyla
çalışırlar. Atrium ve ventriküller arasında ventil denen kalp kapakçıkları bulunur. Sağ
atrium ve sağ ventrikül arasındaki kapakçık 3 bölümden oluşup triküspidal kapakçık adını
alır. Sol atrium ve sol ventrikül arasındaki kapakçık iki bölümden oluşup biküspidal
kapakçık adını alır.
Kapakçıkları ventriküllere bağlayan liflere purkinye lifleri adı verilip ventriküllere
dolan kanın atriumlara geri kaçmasını önler. Sol atrium duvarı ile sağ atrium duvarı
yapısal olarak benzerdir, ancak sol sağdan 3-5 mm daha kalındır. Çünkü Aort sol
atriumdan çıkar. Kalbin en kuvvetli bölümü sol ventriküldür. Sol ventrikül duvarı sağ
ventrikül duvarının 3 katıdır. Çünkü Aort damarı bu bölgede bulunmaktadır.
3.1. Kalbin İleti Sistemi:
Kalp kontraksiyonu ve vurumu elektroaksiyo potansiyelle (ileti-elektrik sistemi)
oluşur. Elektrik iletimi adım attırıcı olarak tanımlanan Catch Flag (sino atrial düğüm) sağ
atriumdaki vena cava superiora yakın bölgede yer alır. Dk da 60-80 elektrik akımı ritmik
olarak meydana gelir. Buradan başlayan elektrik akımı sağ ventriküldeki atrioventriküler
düğüme (TAVARA) gelir. Bu düğümden elektrik akımları his demetlerine devam eder.
His demetleri ventrikül semptumlara doğru dağılmıştır. Sol kısım sol ventriküle, sağ kısım
sağ ventriküle dağılır. Ve buradan da ileti sisteminin son durağı purkinye liflerine gelir.
3.2. Kalbin Fizyolojisi:
Vena cava superior ve inferiordan sağ kulakçığa gelen venöz kan buradan Truncus
Pulmonaris ile akciğerlere gönderilir. Burada temizlenen kan vena pulmonaris ile sol atrium a
gelerek sol ventriküle iner. Oradanda Aort yoluyla tüm vücuda dağılır.
3
3.3. Yüklenme Altında Kalp Frekansı, Kan Basıncı ve Kalp Dk Volumü:
Yüklenmede özellikle antrene olmayanlarda kalp hacmi 20 lt/dk, antrene olanlarda 30
lt/dk dır. Kalp dk da 70 mll kan pompalar ( normal istirahat halindeyken ). 220 en fazla kalp
atım frekansıdır. RR (Riva Rochi) kan basıncının sembolüdür. 12-8 ortalama kan basıncıdır.
Hipotoni düşük kan basıncıdır. Yani büyük tansiyonun 10 dan aşağa olma halidir. 11-6
nın altında olması da hipotoni olarak adlandırılır. Sistolik 15 e kadar normal tansiyon yukarısı
hiper tansiyondur.
3.4. Kalbin Aerobik Kapasitesi:
Performans nekadar yüksekse max oksijen kapasitesi o kadar yüksektir. Dayanıklılığın en
önemli kriteridir. Kalp dk hacmi, atım hacmi ve kalp frekansı tarafından sınırlandırılır.
Max VO2: bireyin dk da kg başına tükettiği O2 miktarıdır. Antrene olmayan 35 yaşına
kadar genç erkeklerde yaklaşık 3 lt civarındadır. 35-70 yaş arası yarıya düşer. Max VO2 ye
etki eden faktörler ; yaş, cinsiyet ve boy uzunluğudur.
3.5. Kalbin Patofizyolojiisi:
Patofizyolojik hastalıklar şu şekilde sınıflandırılır.
1. Koroner yetmezlik
2. Myokard enfaktüs
3. Kardiyo miyopati
4. Kalp kapakçık rahatsızlıkları
5. Elektro aksio potansiyel rahatsızlıklar
6. Arteriel hipertoni
7. Hipotonik rahatsızlıklar
8. Arter ve ven rahatsızlıkları
9. Akciğer ve solunum yolu rahatsızlıkları
4
3.5.1. Koroner yetmezlikler: kalp kasının ihtiyacı olan kan miktarının yeterli
olmaması anlaşılır.
Şu nedenler koroner etmezliğe neden olur;
• Kalp kasının yeteri kadar kanla beslenememesi
• Kanın O2 taşıma kapasitesindeki azalma
• Kalp kasının yeteri kadar kasılma yapamaması
• Yetersiz O2 kullanımı
Bu nedenler %90 yetmezliğe neden olurlar. Bunun sonucunda Arterio Skleroz denen damar
daralması oluşur. Bu da damar duvarlarında kalker birikmesidir. En önemli koroner yetmezlik
belirtisi Angina Pektoris (göğüste daralma) dır. 1768 yılında İngiliz tıp hekimi Haberden
tarafından bulunmuştur.
3.5.2. Myokard Enfaktüsü: kalp kası hücrelerinin fonksiyon görememesi ( ölmesi)
anlamındadır. Koroner sikleroz sonucu ortaya çıkar. Burada kalp kasının ihtiyacı olan O2 nin
yetersizliği söz konusudur (İkemik durum). Enfaktüsün en önemli göstergesi ağrıdır. Bu ağrı
sol omuzdan karın üzerine doğru ve sol boyuna doğru yayılım gösterir. Bu bölgelerden çene
altına ve sırta doğru da ağrının yansıması söz konusudur. Ancak tüm kalp enfaktüs olaylarının
%70 inde hiçbir ağrıda ortaya çıkmaz. Doğru bir teşhis EKG ile mümkün olmaktadır. Kan
serum tahlilleriyle teşhis konulabilir ( transaminaz değerinin düşmesiyle). Ancak %40 oranda
kişiler ilk myokard enfaktüsü esnasında ölür. Kalp enfaktüsüne mitral yetersizlikler ve kalp
duvarı anevrizmaları (damarların genişlemesi) neden olur.
3.5.3. Kardiyo Miyopati: bu hastalığın bir kısmı bilinen nedenlere dayanır. Örneğin;
viral, bakteriyel enfeksiyonlar, romatizmal hastalıklar, alkol ya da toksik madde alımıyla
ortaya çıkar. Ancak bir kısım hastalıkların nedeni bilinmemektedir.
3.5.4. Kalp Kapakçık Hastalıkları:
• Kalp kapakçıklarının daralması
• Tam anlamıyla kapanamaması
• Genelde kapakçık hastalıkları ateşli romatizmal hastalılardan dolayı ortaya çıkar.
• Bir kısmıda Konjenital (doğuştan) gelen hastalıklardır.
5
• Kalbin aşırı büyümesinden dolayı kapakçık dengesinin bozulması
• Kalp kapakçıklarının kapanma özelliğinin iyi olmaması kalbin işini artırır
• Bunun sonucunda kalp istenilen düzeyde çalışamayarak zarar görür.
3.5.5. Kalp İleti Rahatsızlıkları; iletiler bilindiği gibi sino atrial düğümler vasıtasıyla
meydana gelir. Normalde 60 dan düşük kalp atım gfrekansına sahip kişiler sinüs radikardi,
100 den yukarıya olanlar sinüs taşikardi olarak tanımlanırlar.
Buna ilaveten ileti potansiyelinin farklı kalp kası bölgelerinden start alması extra sistol olarak
değerlendirilir. Normal olarak supraventriküle olarak atım gösterir ve ordan geri dönen
ventrikül ucuna gitmediğinde extra sistol meydana gelir.
3.5.6. Arteriel Hipertoni: WHO ya göre sistolik 160 ın üzerinde ve diiastolik 90
üzerinde ise bu insan hipertonik olarak değerlendirilir. % 80 hipertonik vakaların
nedeni bilinmemektedir. Hipotoni : kan basıncı düşüklüğü
Bir insanın sistolik 110 mm cıvanın altında diastolik olarak 60 mm cıvanın altındaysa
hipertensif olarak değerlendirilir.
3.5.7. Arter ve Ven Hastalıkları: arter hastalıklarında en sık rastlanan arterie sikleroz
dur. Ve bu hastalık hiperkolesteronomi, nikotin bağımlılığı ve şeker hastalıkları
sonucunda ortaya çıkar. 40-50 yaşlarda sigara bağımlısı kişiler arteria siklerozla karşı
karşıya gelirler.
3.5.8. Solunum Yolları ve Akciğer Rahatsızlıkları:
Akciğerlerin Görevi; havadan alınan O2 yi metabolizmaya kazandırmak ve açığa çıkan CO2
nin dışarı atılmasını sağlamaktır. Üst solunum yolları hastalıkları önemli görünür. Bunlar;
nezle, bronşit, grip… vb. dir. Kronik bronşit ve branşial astım önemli iki tür hastalıktır.
Kronik bronşitte siyanoz ( morarma) a dikkat edilmelidir. Bronşial astım alerji, kronik
iltihaplanmalar ya da psikolojik nedenlerden ortaya çıkar. Akciğer hastalıkları Akciğer
Anfizemi spesifik olmayan hastalıktır. Sadece kronik bronşit sonucunda ortay çıkmaz.
Akciğer duvarındaki değişiklik sonucunda ortaya çıkar. Akciğer iltihaplanması, akciğer
dokularının yapısının bozulmasıdır. İltihaplanma nedeni bakteriyel ve viral olabilir. Yaşa
bağlı olarak ta değişebilir.
6
4. DAYANIKLILIK FORMU:
Temelde yürüme ve koşma olarak iki tür dayanıklılık formu vardır. Yürüme düşük oranda
periferik damar direncinin olmasıdır. Yürüyüş kalp hastalıklarında önemlidir. Koşunun
özellikle alt extremiteler açısından önemi büyüktür. Koroner kalp hastalarında Adipoz (yağlı-
kilolu) olan kişilerde ve dejeneratif eklem değişiklikleri bulunan insanlarda koşma sadece
şartlı olarak ayarlanır.
4.1. Fizyolojik Alanlar:
Relatif (göreceli) O2 alımı önemlidir. Yürüme ve koşuda enerji tüketimi şu kriterlere
bağlıdır. Bu özellikler enerji tüketimini belirleyen kriterlerdir.
• Kilo
• Zemin oluşumu
• Zemin formu (güzergahı)
Normal hava şartlarında sıkı bir zeminde koşu esnasında artan O2 alınımı daha yumuşak
zeminlerdeki koşu esnasında harcanan O2 alımına göre farklılık gösterir.
Bilindiği gibi yoğunluk arttıkça O2 alınımı da artar ( linear ilişki).
50 mt yürüyen birisi 10 mllt kg/dk O2 tüketir.
200 mt yürüyen birisi 50 mllt kg /dk O2 tüketir.
100 kg lık bir insanın 120 watt lık bir ergometri çalışmasında tükettiği O2 miktarına bağlı
olarak yüklenme intensitesi 95 mllt kg /dk olurken aynı watta 70 kg lık bir insanın tükettiği O2
miktarına bağlı olarak yüklenme intensitesi daha düşüktür. Burada kilonun yüklenme
intensitesindeki önemi vurgulanır.
Enerji tüketiminde zemin durumu önemlidir. Çim, kum, kar gibi zeminlerde tüketilen enerji,
salon ve sert zeminlerde tüketilen enerjiye göre daha düşük olur. Hava ısısının artmasıyla
tüketilen enerji artacaktır.
Zemim Şartları O2 alımı / ml/dk Watt
Asvalt 620 30
Çim 720 40
Engebeli alan 1040 60
En önemli nokta techizat ve koşu tekniğidir. Ayakkabı çok önemlidir.
7
Teknik : Sprint koşularında ayak pençesiyle yere basılırken dayanıklılık koşularında ayak
tabanı da yere basar.
4.2. Antrenman Formları (Koşu Grubunda ) :
Hızlı yürüme, doğa yürüyüşü, gezinti, yüzme…vb aktivitelerdir.
Hızlı yürüme de kalp kasları için en önemli problem yüklenme dozunu
ayarlayamamadır.
Doğa yürüyüşünde dikkat edilmesi gereken iki önemli olay vardır. Rakım ve arazi
eğimi.
Gezintide daha çok alıştırma grupları için uygundur. Gezintinin kalp dolaşım sistemi
üzerindeki etkileri düşüktür. Ancak gezinti günlük yapıldığında periferik etkiden dolayı
olumlu etkileri vardır.
Yüzme binlerce yıldan buyana insan sağlığı üzerinde olumlu etkilerinin olduğu bilinir.
Kalp dolaşım hastalarının rehabilitasyonunda önemli bir yere sahiptir.
Organizasyonel ve metodik olarak yüzme programı çok iyi planlanmalıdır.
Arşimet kanununa göre suda bulunan cisim kendi ağırlığından kaybeder. Sudaki vücut ağırlığı
normal vücut ağırlığının yaklaşık 10 da biridir. Özellikle yağlı (adipoz) ve degeneratif etken
rahatsızlığı olan kişiler için planlanmış yüzme programı önemlidir. Yüzmedeki en önemli etki
hidrostatik basınçtır.
Hidrostatik basınçtır; alt extremitelerden kanın thorax yönüne doğru itilmesidir. Bu şekilde
daha iyi bir venöz dolaşım sağlanarak sağ kalbe gelen kan oranında % 20-25 artış meydana
gelmektedir. Bu da vital kapasitenin % 8-10 azalmasını sağlamaktadır.
4.2.1. Yüzmede ısı : Angina pektoris …vb. istenmeyen durumların engellenmesini
önlemek için su ısısının 20 °C nin üzerinde olmaması gerekir. 28-30 °C yüksek ısı olarak
kabul edilir.
Yüzmedeki objektif yüklenme kriteri nabızdır. Özellikle 24-28 °C havuz ısısında dinlenik
andaki nabız, suyun dışında yapılan yüklenmedeki nabızdan %10 daha düşüktür. Yüzmede
negatif bir faktör olarak görülebilecek olan yüksek arteriel kan basıncıdır. Arteriel kan
basıncının yükselmemesine dikkat edilmelidir. Yüzmede amaç tabiki kardiyovasküler
perfomansı yükseltmektir. O nedenle yüzme bir dayanıklılık aracı olarak görülür. Bundan
dolayı öncelikle sırt üstü tekniği kullanılır. Bisiklet özellikle ergometrik düşünüldüğünde kalp
hastaları için idealdir.
8
4.2.2. Sirkültraining: 1953 yılında MORGAN ve ADAMSON Leeds üniversitesinde
fitness antrenmanı geliştirilmesi için denemeler yapmıştır.
Amaç; bedensel yüklenebilirlik düzeyini artırmaktır. Bir anlamda spor yoluyla eğitim
gerçekleştirilir.
4.2.3. Fiziksel yüklenme kriterleri: bireysel yüklenme düzeyine dikkat edilmelidir.
Statik yüklenme formlarına dikkat edilmesi gerekir. Spor salonlarında, kapalı alanlarda
uygulanır. Kontraindikasyonlara mahal vermeyecek uygulamalar seçilmelidir. Kalp
hastalarında yüklenme intensitesi % 30-35 i aşmamalıdır. Extensive interval metod, intensive
interval metod un yerine kullanılmalıdır. 2 ye 1 olan yüklenme intensitesi 1 e 1 hatta 1 e 2
oranında olmalıdır ( 1 dk yüklenme 2 dk dinlenme). 3 hafta yada aylık periyotlarla kalp
hastaları egzersiz programına ilave edilir.
4.2.4. Oyunlar: Hedef; ilk planda psikolojik ve pedagojik alanlarla ilgilidir. Gevşeme,
mutlu olma, kendini gerçekleştirme, duygusal yanını kuvvetlendirme (emosyonalite), grup
davranışı, oyun zevki ve fair play gibi özellikleri geliştirilir. İç ortamdaki gerimi de azaltan
etkileri vardır. Diğer yandan beceri öğrenimi sağlar. Yeni oyun alanları bulma, oyun
kurallarına hakim olma, zihinsel ve sosyal gelişimi sağlayıcı özellikleri bulunmaktadır. Spor
terapisinde en önemli özelliği ortak düşünce geliştirmesidir. Jimnastik ve dayanıklılık
çalışmasında kalp hastaları kendi bireysel yönleri hakkında deneyim sahibi olurlar.
Grup dinamiği olarak bilinen bu süreç kalp hastalarında çok önemli bir role sahiptir. Bu
durum onların performanslarını artırıcı önemli bir rol oynar.
4.2.5. Metodik- Didaktik Alanlar: Alıştırma grubunda spor hocası her bir katılımcıyı
tek tek izlemelidir. Grubun büyüklüğü 15-20 kişiden oluşmalıdır. Eşli uygulamalar hoş bir
atmosferde yapılmalıdır. Rahatlatıcı egzersizler seçilmelidir. Kesinlikle gerek alıştırma
gerekse egzersiz biçiminde pres nefesten kaçınılmalıdır. Bu tarz egzersizlerden kaçınılmalıdır.
9
4.2.6. Koroner Kalp Hastalarına Uygun Olan Spor Dalları
Spor Dalları İyi Düzeyde Uygun Şartlı Uygun Uygun Değil
Basketbol x
İndiaka x
Yumruk topu x
Futbol x
Ayak tenisi x
Salon hokeyi x
Hentbol x
İndiaka tenisi x
Avcı topu x
Korfball x
x
Yüzük tenisi x
Voleybol x
Badminton x
Masa tenisi x
5. KALP HASTALARINDA EGZERSİZ PROGRAMININ TEMELLERİ
Kalp hastaları için egzersiz programında hedef hastaların egzersize uyum sağlayabilmesidir
(adaptasyon süreci). Adaptrasyon sürecinde en önemli nokta homeostası bozacak nedenleri
ortadan kaldırmaktır. Burada iki kavram önemlidir.
1. Egzersiz
2. Antrenman
5.1. Egzersiz: Morfolojik bir rahatsızlık olmadan performans artışına yönelik yapılan
sistematik tekrar olarak tanımlanır. Bunun aksine antrenman morfolojik değişiklik
hedeflenerek performans artışına yönelik yapılan çalışmalardır.
Gerek egzersiz gerekse antrenman biçimlenmesine yönelik yapılacak programda aşağıdaki 4
faktöre özellikle önem verilmelidir.
10
1. Kontra indikasyonlar (sakıncalar)
2. Yüklenme kriterleri
3. Yüklenme dozu
4. Yaş
5.1.1. Kontra indikasyonlar şunlardır:
1. Açık ve net kardiyomegali (kalp büyümesi)
2. Ağır düzeyde ve kontrol edilebilen kalp yetmezliği
3. Kontrol edilemeyen şeker (diabetus melitus)
4. Kontrol edilemeyen arteriel yüksek basınç
5. Ağır düzeyde anemi
6. Aritmiler
a) Atrioventiküler blok (A-V Blok) 2. ve 3. derece
b) Adım attırıcıdaki frekans fiksasyonu
c) Proksimal ventriküler taşikardi
d) Tedavi edilemeyen kulakçık yetmezliği
e) Dinlenme anındaki extra sistoller
7. Ağır düzeyde kalp kapakçık yetmezliği
8. Angina pektoris (şiddetli ağrı)
9. Ventrikül içindeki rahatsızlıklar
Bu 9 madde de özetlenmiş olan kontraindikasyonlar Absolut (kesin) dir.
5.1.2. Yüklenme kriterleri (intensite):
İntensite; dayanıklılık sporlarına yönelik hazırlanacak antrenman programında intensiteyi
belirleyici faktörlerden bir tanesi kalp vurum frekansıdır. Burada uygulanan egzersiz
formuda önem taşır. Örneğin; bisiklet uygulamalarındaki kalp frekansı koşu ve yüzme
formundaki uygulamalardan daha yüksektir.
5.1.3. Yüklenme dozu: başarılı ve rizikosuz bir antrenman yüklenme dozuna bağlıdır.
Özellikle kalp hastaları genelde yıllardır spor yapmayan inaktif kişilerdir. Bu nedenle kalp
dolaşım sisteminin aşırı yüklenmesine ve kas eklem ve ligamentlerin aşırı yük altına
alınmamasına dikkat edilmelidir.
11
5.1.4. Relatif ( göreceli ) kontraindikasyonlar:
1. yüksek derece de adipozitas (yağlılık) ve yüksek düzeyde kilo
2. Artritis (eklemlerdeki iltihaplanma)
3. Yüksek düzeyde varis- tromboplebitis ve filebotrombozis (bunlarla birlikte olan varis )
5.1.5. Laktak:
Objektif yüklenme kriterlerinden biridir. Venöz kanda yaklaşık 3,5 m/mol/lt lik laktak
değerinin olması durumunda kontraindikasyondan bahsedilmez. Burada önemli olan
anaerob/aerob laktak eşik değeridir. Bu da 4 m mol/ltd ir. 4,1 m mol/lt olursa anaerob
eşiğe giriyor demektir. 17-18 m mol/lt lik laktak değeri iyi bir yorgunluk seviyesini
belirtir.
5.1.6. Yüklenme semptomları:
Yüklenmede kontraindikasyonları belirleyen diğer subjektif kriterler adı altında yüklenme
semptomlarından söz edilir. Bu semptomlar görülünce yüklenmeye ara verilir.
Bu subjektif kriterler şunlardır;
1. Deride kızarıklık
2. Ağız burun üçgeninde beyazlık
3. Kuvvetli terleme
4. Öksürük
5. Soluk frekansının anormal derecede yükselmesi
Bunların olması durumunda yüklenmeye ara verilmelidir.
5.2. Antrenmanın dozu ile ilgili kriterler şunlardır:
1.İntensite
2.Yüklenebilirlik
3.Mesafe
4.Sıklık
5.2.1. İntensite: Mümkün olduğunca bireysel uygulanmalıdır. Bireysel uygulamalarda
kişilerin watt cinsinden yüklenme değerleri bilinmelidir. Bu değerlere göre bireylere
yüklenme intensitesi uygulanır.
5.2.2. Yüklenebilirlik: hastaların performans düzeylerine bağlı olan özelliktir. Burada
hastaların maximal yüklenebilirlik düzeylerinin %10-20 altındaki bir yüklenme sınırı
belirlenmelidir.
12
5.2.3. Mesafe: burada belirli sürede kat edilmesi gereken mesafe değerleri önemlidir.
5.2.4. Yüklenme sıklığı: Spor tıbbı günlük 10-15 dk lık dayanıklılık antrenmanının
haftada 3 kez 20 dk lık yada haftada 1 kez 60 dk lık antrenmandan daha etkili olduğunu
ıspatlamıştır.
5.3. Dayanıklılık:
Dayanıklılıkta kassal bir yüklenmeye karşı yada yorgunluğa karşı gösterilebilecek
direnç anlaşılır. Motorik özellikler kuvvet, çabukluk, dayanıklılık, fleksibilite ve kordinasyon
şeklinde sıralanmaktadır. Bu özellikler arasında gerek sağlıklı gerekse hasta insanlar
açısından dayanıklılık özelliğinin çok önemli bir yeri bulunmaktadır. Dayanıklılık genel
aerobik ve lokal aerobik olarak iki ye ayrılmaktadır.
Hollmann şöyle der; 6 dk ve üzeri çalışmalar dayanıklılık çalışması olarak geçer.
3-10 dk kısa süreli dayanıklılık (genel aerobik)
10-30 dk orta süreli dayanıklılık
30 dk ve üzeri uzun süreli dayanıklılık olarak kabul edilir.
Ayrıca dayanıklılık çalışmalarında kassal açıdan da sınıflama vardır.
Genel iskelet kaslarının 1/7-1/6 sından fazlasının katıldığı çalışma dayanıklılık çalışması
olarak bilinir. Dayanıklılık çalışmalarında temel hedef, kalp ve dolaşım fonksiyonlarının
ekonomikleştirilmesidir.
Kalp hastalarındaki fleksibilite egzersizleri flexiyon şeklinde asla uygulanmaz.
6. KALP HASTALARINDA EGZERSİZ PLANLANMASI VE ŞEKİLLERİ
Kalp hastalarında alıştırma ve yükleme programları koroner hastalık derecelerine bağlı
olan temelde bir dizi kriterlere göre yapılır. Örneğin; kalpteki zararın derecesi, rehabilitasyon
süreci evresi, bireysel yüklenebilirlik, iklim, hava, tesisler, tıbbi destek, yaş, hastanın
bulunduğu durum ve egzersiz programı amacı gibi kriterler programın hazırlanmasında
dikkate alınacak unsurlardır.
13
6.1. Egzersiz evrelerinin dağılımı:
Temelde 3 evre bulunmaktadır.
1. evre adaptasyon adını alarak haftalarla sınırlıdır.
2. evre integrasyon evresi (bütünleşme) aylarla sınırlıdır.
3. evre stabilizasyon evresi (sağlamlaştırma) yıllarla sınırlıdır.
Bir egzersiz birimi temelde 8 bölümden oluşmaktadır.
1. Isınma
2. Dayanıklılık çalışması
3. Estetme gerdirme
4. Gevşeme
5. Koordinasyon
6. Kuvvet
7. Oyun
a. Alıştırma ve oyun formları
b. Sportif oyunlar
8. Standart yüklenme (Köln Modeli)
6.1.1. Adaptasyon Süreci:
Amaç hastaların genel kardiyopulmonal performansının iyileştirilmesidir. Bu evrede
yılların kondisyonunu sağlıycak aylarda sınırlı antrenman için gerekli fiziksel altyapı
oluşturulur. Bu evrenin en önemli özelliklerinden bir tanesi oyunsal formların
kullanılmasıdır. Özellikle myokard enfaktüsü geçirmiş hastalarda antrenman değil
egzersiz formu ön plana alınmalıdır. Egzersiz formları jimnastik, oyun ve zorlayıcı
olmayan kısa mesafe ve süreden oluşan yarışmalardan oluşur. Bunun yanında gevşeme,
esnetme koordinasyon çalışmaları ve kuvvetlendirici egzersiz programları monte
edilmelidir. Adaptasyon evresince egzersiz süresi her bir antrenman biriminde 60 dk yı
aşmamalıdır.
6.1.2. Stabilizasyon Evresi:
Uzun süreli egzersiz ve antrenman programları olmalıdır. Antrenman gruplarındaki
haftalık antrenman birimi 2 den 3 e çıkarılabilir. Ve bu dönemde takım oyunları da
antrenman programına alınabilir.
14
6.2. Standart yüklenme Bölümü:
Her bir egzersiz bitiminde 5-8 dk lık yürüme, yumuşama ve gevşetme hareketlerinden
oluşan bölümdür.
Adaptasyon bölümü ise 4-6 haftalık egzersizden sonra uygulanacak antrenmanları kapsar.
Ancak antrenman gruplarında Köln Modeline göre yaklaşık 30 dk sürmektedir. Mainz
Modeline göre 45 dk dır.
6.3. Dayanıklılık Antrenman Formu:
Temel element koşudur. Bilindiği gibi adaptasyon evresinde gerçek anlamda
dayanıklılık antrenmanı yapılmaz. Yürüme önemli bir yer tutar. Yürüyüş, katılımcıları
dayanıklılık temel formu olan koşuya hazırlayıcıdır. Bu evrede iyi bir yürüme tekniği, ya
da antrenman gruplarında iyi bir koşu tekniği de önemli ağırlık noktasını oluşturur.
6.4. Üçgen koşu :
Üçgen çevresi yaklaşık olarak 80 mt olarak belirlenmelidir. 7 adet üçgen koşu toplamı
yaklaşık 560 mt yapmalıdır. Bu mesafe 130/dk temposunda 3-5 dk lık ara dinlenme
vererek 3-4 seri yapılmalıdır. Zaten bu uygulama türünde de bir kez yapılması halinde,
toplam yine 10 dk lık egzersiz süresi kullanılmaktadır. Bunun artırılması yine 4 haftalık
bir bekleme süresini gerektirir. Tabi aerobik kapasite olarak değerlendirilen bu çalışmalara
ilaveten sıkılaştırma adı altında yer alan örneğin, şınav, mekik vb kuvvet egzersizleri de
uygulanmalıdır. Ancak, bu genel kas gruplarına hitap eden bu egzersizlerde birey, kendi
vücut ağırlığını kullanmalıdır. Son olarak bu egzersiz metodiği çerçevesinde egzersiz
düşünde felsefesinin temeli “ herkesin kendi özel temposuna göre; ne kendinizle
yarışın nede bir başkasıyla” olmalıdır.
6.5. Yüklenme Dozunun Kontrol Edilmesi :
En önemli kriter nabız frekansıdır. Koşu temposu arttıkça nabız frekansıda artacaktır.
Koşu antrenmanının başlangıcında özellikle lokomotor sistemin aktif olan kısımlarına
aşırı yüklenmeden kaçınılmalıdır. İlk antrenman grubunda egzersize başlamalarında koşu
haftada 2 antrenman biriminde 3 dk lık aralarla her bir antrenmanda 2x2 dk lık süreyi
oluşturmalıdır.
15
Sonraki haftalarda 2x8 dk lık bir koşu sürecinin başarılması durumunda 10-12 dk lık
koşuyla antrenman yapılabilir. Aylar sonrasında bir antrenman biriminde kondisyonu
gelişmiş ve sağlık durumlarında sıkıntı olmayan hastalar 15-20 dk koşu yapabilirler.
Stabilizasyon evresinde koşu bireysel ve yüklenme dozu ayarlanabilir olmalıdır. Kışın
koşu sert zemin ya da salonda, yazın ise ormanda yapılırsa daha yararlı olur. Orman
koşusunda aniden oluşabilecek sakatlığa karşı yanında biri bulunmalıdır.
6.5.1. Pasif Esnetme Alıştırmaları :
4-8 tekrarı geçmemelidir. Flexiyon şeklinde olmamalıdır.
6.5.2. Specifik Egzersizler :
Voleybolun uygulanmasında specifik egzersiz modeli kullanılabilir. Tabi bu kullanım
katılan hastaların performanslarına bağlıdır. Örneğin 2.43 file yüksekliği yerine bank
üzerinden voleybol topu yerine daha farklı ve hafif bir topla voleybol kuralları da
yumuşatılarak oynanabilir.
Egzersiz bitiminde 1-2 dk lık yürüme ve gevşetme çalışması yapılarak ayağın dorsal
flexiyon egzersizleri kalça ekleminin gerdirilmesiyle ilgili 2-3 dk lık esnetme gerdirme
yapılabilir.
7. REHA KLİNİĞİ REHABİLİTASYONU
İkamet halinde koroner hastaların egzersiz modeli Hamburg Modelinden doğmuştur.
Rehabilitasyon kliniklerindeki egzersizden amaç risk faktörlerinin ortadan kaldırılması,
yaşam kalitesinin iyileştirilmesi, sağlıklı yaşam sürmede hasta motivasyonu nun
artırılması ve kalp hastalarının yaşam boyu egzersiz alışkanlıklarını kazanmalarıdır. Reha
kliniğindeki koroner hastalar egzersiz programlarındaki egzersizin dışında psikolojik
destek, film görüntüleri eşliğinde grup konuşmaları, diyet programları ve doğal olarak
düzenli tıbbi kontrollerden oluşur. Reha kliniklerindeki koroner hastaların egzersiz
programlarına dahil edilmesi için temel şartlardan biri hastanın 3 dk da en az 75 watt lık
bir performansa EKG grafiğinde hiçbir patolojik değişim olmadan başarabilmesidir.
16
Bunun için temelde Hamburg Modelinde AMBULANT koroner kalp hastalarının
haftada 1 kez bir araya gelmelerini şart koşar. Bu egzersiz programı içinde hastaların her
hangi riske mahal vermemek için tıbbi destek çerçevesinde egzersiz yapmaları sağlanır.
AKUT dönemde hastanede kalma süreci örneğin; WE de mobilizasyon açısından 3-6
hafta sürebilir. Bu süreden sonra hasta reha kliniğine alınmalıdır. Hastaneden çıktıktan 2-3
hafta içinde rehabilitasyon merkezine gitmelidir. WHO ya göre reha kliniğindeki hastalara
2. faz hastalar adı verilir. Ancak reha kliniğine getirilen hastaların da çok tıbbi koşullar
altında herhangi bir riske vermeden ulaştırılmaları sağlanmalıdır. Reha kliniğindeki
egzersiz programları diğer bir hedef hastanın tekrar işine dönmesini sağlayabilmelidir.
Reha kliniğine gelen hasta temel olarak öncelikle genel bir muayeneden geçirilir.
Muayene sonrası ergometre testleri uygulanır. Ergometrik testlerdeki amaç; hastada ritm
bozukluğunun olup olmamasının tespit edilmesidir. Daha sonraki günlşerde EKG testleri
yapılarak hastanın kalp büyüklüğü ve kalp hacmi belirlenir. Ve böylece egzersiz grubuna
katılması uygun olan hastaları da egzersiz bireysel yüklenebilirlik ilkelerine göre
şekillendirilir. İlk hastalarda hastanın yüklenme nabzı 100 -110 arasında olmalıdır. Bunun
için günlük hastalara 25 watt yüklenme düzeyinde 15 dk lık bisiklet ergometrisi uygulanır.
Bu aşamadan sonra ilaveten günlük gruplar alarak 30 dk lık yürüyüş te uygulanır. Günlük
30 dk lık yürüyüşler rehabilitasyon kliniğindeki ikamet sonunda maximal 1,5 saate kadar
çıkarılır.
2. haftada gevşeme ve yumuşama egzersizleri ilave edilir. Biraz flexibilite ve birazda
kuvvet çalışmaları ile desteklenir. Ancak burada yine aşırı yüklenmeye dikkat edilir.
3. ve 4. haftalarda dk daki yüklenme nabız sınırı 120 olmalıdır. 4. haftanın sonunda ritm
bozukluğu ve benzeri zorlukların görülmemesi durumunda hastalar ergometri
çalışmalarını 75 watt kadar çıkarabilirler. 75 watt a ulaşan hastalar için yüzme egzersizleri
başlayabilir.
Burada da özellikle kalp ritm bozukluğu yada nabız frekansı değişikliklerinin tespit
edilmesine yönelik suda telemetrik testler yapılır.
Bunların olmaması durumunda 3. ve 6. haftaların sonunda hasta yüzme egzersizlerine
katılır.
17
Bir hastanın reha kliniğini terk etmesi için gerekli şartlardan biri hastanın bisiklet
ergometrisinde 75-100 wattlık yüklenmeyi hiçbir rahatsızlık duymadan başarmasına
bağlıdır.
Teorik olarak 6. haftanın sonunda hasta işine tekrar geri dönebilir. Ancak Faz 2 de
bulunan hastaların yüklenme esnasında problem ortaya koymaları durumunda daha
sonraki işlemle örneğin; katetarizasyon da koroner angiografi hatta gerekiyorsa koroner
şiruriji işlemleri uygulanır.
7.1. Evde Rehabilitasyon:
1971 yılından buyana Almanya da uygulanır. Evdeki rehabilitasyonun temel amacı
hastanın genel aerobik kapasitesini iyileştirmedir. En önemli kontrol kriteri nabız
frekansının dk da 120-140 arasında olmasına dikkat edilmelidir. Evdeki program haftada
genel aerobik dayanıklılığı geliştirici egzersizleri 3-4 kez yapılmasına şart koşar.
7.2. Bir ev programı içeriği şu şekildedir ;
• 20 dk lık koşu programı
• 20 dk lık aletli çalışma
• 20-30 dk lık toplu oyunlar.
• 3000-5000 mt koşu
• 800-1000 mt yüzme
• 10-20 km bisiklet
• Kürek
• Kayak
• Ev bisiklet ergometresi
• Koşu bandı
Ev programı nabız frekansı maximum 180-yaş tır. Ev programında özellikle digitalis
ve beta reseptör ilaçlarının kullanılıp kullanılmamasına dikkat edilmelidir.
Ancak ev programı modelinde dayanıklılık programı geliştirilmesi kalp performans
iyileşmesi için sabır gerekir. Bunun için 3-6 ay arasında istenen amaca erişilir. Bu süre
içinde hasta hiç ara vermeden 3000- 5000 mt koşu, 800-1000 mt yüzme, 10-20 km bisiklet
binmeyi başarır duruma gelir. Haftada 3-4 antrenman biriminde bu performansa
ulaşılabilir.
18
Antrenman süresi 45 dk yı geçmemelidir. Burada yüzme yapılacak yerin 24-26 C ısıya
sahip olması gerekir. 3 dk da 75 watt bisiklet ergometrisi çevirmesi gerekir. 800-1000 mt
yüzme 25 mt lik bir kulvarın 32 ile 40 kez gidip gelinmesi demektir. 50 mt lik kulvarda
16-20 kulvardır. Bisiklet ise mümkün olduğunca trafikten yoksun yerlerde olmalıdır.
Hatta yerleşim yerlerinin dışında olmalı ve düşük bir tempoyla pedal çevrilmelidir.
Kayak mukavemet maximum 30-40 dk sürmektedir. Yine evde yapılacak olan bisiklet
ergometrisi 15-20 dk sürmelidir. Yürüme egzersizi de 30-60 dk yı geçmemelidir.
KORONER SPOR EĞİTİMİ VE MODELLER
(HANDBURCH DER KORANARGRUPPEN – BETREUUG)
HAMBURG MODELİ:
Haftalık grup olarak bir araya gelen insanlar, her antrenman biriminde genel bir
konuşmadan sonra 20 dakikalık bir jimnastik programı (aletli) uygularlar. Jimnastik
programından sonra 20 dakikalık bir koşu yapılır ve son olarak koşudan sonra ise 20-50
dakikalık top oyunları oynanır.
Hamburg modelinin diğer modeller karşısındaki özelliği, organizasyonel alandadır.
Hamburg modeli, hem ikamet edilen alanda hem de egzersiz programlarının uygulanacağı
ikamet dışındaki yerlerde uygulanır ama alanında uzman olan bir kontrol denetiminde
uygulanır (hem evde hem de ev dışında). 70’li yılların sonunda Köln modelinde olduğu gibi
kalp hastaları grupları oluşturulmaya başlanmış ve başlangıçta kalp hastaları 1 Watt / kg
altında yüklenmeye tabii tutulmuştur (80 kg olan bir kişi bisiklet ergometresinde 80 watt
altında pedal çevirir). Tabi bu konu bugünkü erişilen noktada çok teşvik edici ve pozitif
olarak görülmektedir. Bu durum özellikle konvalesans (uyum) evresinde geçerlidir. Hamburg
modeli diğer modeller ile karşılaştırıldığında ilave farklılıklar şu şekilde ortaya çıkar. Örneğin
Jena modeli, erken mobilize dönemi olan faz 1’deki hastaların yüklenme araştırmalarına
yönelik olup uyum fazı (evre 2) ve özellikle üniversite Spor-Tıp bölümü denetiminde
uygulanır. Terapi spor grubuna uygun olmak için hasta en az uzanık durumda 50 watt’lık bir
yüklenmeyi başarmalıdır ve WHO’ya (Dünya Sağlık Örgütü) göre de belirtilen 50 watt
yüklenmedeki bırakma belirtilerini göstermelidir. 6-8 aydan sonra bu dönem (evre 3) hasta,
Alman Spor ve Jimnastik Birliği çerçevesinde spor grubuna alınır (Myokart enfeksiyonu
geçirmiş olanlar). Burada mutlaka bir damar doktoru bulunmalıdır.
Faz 2’deki antrenman, kalp hastaları için rehabilitasyon çerçevesinde ikamet yerinde
uygulanmalıdır. Evdeki programlar şu şekilden oluşur;
Dünya Sağlık Örgütü (WHO ,1968) önerilerine göre kalp hastaları egzersiz programı 3
evrede şu şekilde biçimlendirilmektedir:
1.Isınma
2.Cimnastik
3.15 dk. dayanıklılık antrenmanı
4.günde 2 kez yürüyüş (ilk haftalarda 2 x 10 dk. daha sonra 2 x 30 dk.)
5.Merdiven çıkma ve doğadan yürüyüş (Yalnız çok kısa bir periyot için uygulanır.)
KÖLN MODELİ:
Uygulamadan elde edilen deneyimler ve bilimsel çalışma sonuçları bilimsel
antrenmanın ve sporun dejeneratif kalp hastalıklarının hem terapisinde hem de
prevansiyonunda çok önemli bir rolünün olduğunu ortaya koymuştur. İşte bu konunun daha
derinleştirilebilmesi bedensel antrenmanın kalite ve kantitesini kalp hastalıklarına uğramış
yaşlı insanlarda araştırmak için doch (Alman Spor Üniv.-Köln) spor tıp ve kalp dolaşım
araştırmaları enstitüsünde uzun süreli bir araştırma başlatılmıştır. Ve bu konuda 2 egzersiz
grubu oluşturulmuştur. 1974 yılında birinci egzersiz grubu 55-70 yaş aralığında olan sağlıklı
erkeklerden, 2. egzersiz grubu kalp rahatsızlığı bulunan 45-55 yaş aralığındaki erkeklerden
oluşmuştur. Ayrıca adipozizas (yağlı), hipertoniker risk grupları da oluşturarak bunlar
bilimsel açıdan incelemiştir. Başlangıçta tüm gruplara relatif olarak 1 watt /kg. vücut
ağırlığının üzerinde yüklenme uygulanmıştır. 1979 yılından itibaren de özellikle kalp hastalığı
(örneğin; kalp kapakçığı ve by-pass ameliyatı olan hastalarda) 1 watt/kg. vücut ağırlığında
uygulamada bulunulmuştur 1977’ye kdar Köln Alman Spor Üniversitesi’nde ilk 4-6 aylık
(by-passtan sonra) dönemde haftada 3 kez bir araya gelerek bu insanlara egzersiz uygulatıldı.
1978 yılından itibaren organizasyonel faktörlerden dolayı sadece haftada 2 kez egzersiz
programı uygulanmaya başlanmıştır. 1986 yaz döneminde kalp hastaları 2 gruba ayrılmıştır.
1. grup egzersiz grubu, 2. grup antrenman grubu adı verilerek 6 aylık egzersiz programına tabi
tutulmuştur. Böylece Köln modelinin oluşturulması başladı. 1986 sonbahar döneminde ilave
egzersiz önerileri planlanmaya başlanmıştır (Bisiklet, koşu, doğa yürüyüşü vb.). Bu
planlamada süre 3-6 aylık dönemler olarak düşünülmüş ve salondan bağımsızlık ön plana
alınmıştır. Spor pedagojik amaçların yanında Köln modelinde başlangıçta prevensiyon,
rehabilitasyon ve kardiyoloji alanında spor öğrencilerinin eğitimi de amaçlanmıştır. Köln
modelinin oluşması 1977’de başlar. Bu yıllarda özellikle hastaların egzersiz programlarında
bireysel performansları dikkate alınarak biçimlendirme (egzersiz biçimlendirmesi) esas alındı.
Tabi hastalar açısından bakıldığında öncelikle antrenmana karşı bir korku ve bedensel
yüklenmenin vereceği psikolojik stres de göz ardı edilmemeli. Özellikle farkında olmadan
aşırı yüklenme durumu önlenmelidir. Bunun için egzersiz programlarını organizasyonel
açıdan özel önem gösterilmelidir. Köln modeli haftada 2 kez egzersiz yapılmasını öngörür. Bu
antrenman sıklığı sadece organizasyonel nedenlerden değil, antrenman fizyolojisi açısından
haftada 3 kez veya 1 kez uygulanan antrenman çok pratik bir uygulama olarak görülmez.
Hastaların çoğu sporcu olarak kabul edilmez. O nedenle rehabilitatif tıpta egzersiz
kompuzatorik bir amaç olarak görülmektedir. Şayet haftalık antrenman biriminin alıştırma ve
antrenman grubunda sıkça uygulanması birçok hasta açısından benimsenmediği gibi sağlık
açısından risklidir. Bu grupta özellikle biyolojik ihtiyaçlar göz önüne alınmalıdır. Yapılan
araştırmalarda kalp hastalarında haftada 3 ve daha fazla uygulanan antrenman sıklığı distress
(kötü huylu stres) oluşturduğu ortaya çıkmıştır. Sonuç olarak Köln modeli haftada 2 kez
yapılan antrenman programıyla şekillendirilmiştir. Tabi bu antrenman sıklığı yapılan uzun
süreli çalışmalar sonunda kabul görmüştür. Bunun kabul görmesindeki en önemli
nedenlerinden biri 3. antrenman birimi yerine hastaların kendilerinin aktif olabileceği
düşüncesidir. Ve bu şekilde hasta monotonisi de ortadan kaldırılmış olur. Köln modelinde
alternatifler de mevcuttur. Bu alternatif modellerden bir tanesi spor (hasta) grubuyla çalışma,
diğeri de ev antrenmanı olarak kullanmadır. Tabi bu modelin de kendine has avantaj ve
dezavantajlarının olduğu göz ardı edilmemelidir. Bireysellik söz konusu olduğu zaman
program dahilindeki uygulamada en güzel tercih koşu bandı ve bisiklet ergometresidir.
Bisiklet ergometresi uygulamasında laktat ölçümlerinin yapılmasıyla egzersizlerde yüklenme
çok daha objektif olmaktadır. Köln kalp hastalıkları programı uygulamalarına kabul edilmek
için hastaların aşağıdaki kriterleri yerine getirmesi gerekir:
1.Aile hekiminin bir ilaç gibi (anlamında) hastaya böyle bir programa katılması için
öneride bulunması,
2.Hiçbir şekilde hastanın kontraindikasyon durumu göstermemesi gerekir. Örneğin
hemodinamik açıdan anevrizma, myokardial yetersizlikler ya da anjinapektoralis (göğüste
daralma), aort kapakçığı stenuzu vb.
3.Hasta en az kilogram başına 1 watt ya da 75 watt bir yüklenmeyi anjinapektoralis ya
da EKG’de ST çökmesini göstermemesi gerekir. Ya da solunum güçlüğü, ritm bozukluğu,
aşırı kan basıncı yükselmesi, myokardial yetersizlikler gibi ortaya koymaması gerekir. Ancak
ritm bozukluğunu ilaç almadan ortadan kaldırıyorsa o zaman göreceli olarak kalp hastaları
grubuna hekim müdahalesiyle alınabilir.
4.Özel bir kontraindikasyon olarak Köln kalp hastalıkları grubunda 65 yaşın
üzerindeki insanların alınmaması öne sürülür. Ancak bazı durumlarda 65 yaşın üzerindeki
insanların kabul edilmesi halinde bunlar sadece alıştırma grubuna alınır.
KÖLN MODELİNİN PROGRAM YAPISI:
Köln modeli 3 evrede ele alınır:
1.Evre: Adaptasyon evresi (1,2,3,5,6,8,10 hafatalar)
2.Evre: Gelişim evresi (1,2,3,4,5,6,7,8,10 aylar)
3.Evre:Stabilizasyon evresi (1,2,3,4,5,6,7,8,9,10 yıllar)
Köln modelinde bir egzersiz birimi şu birimlerden oluşur:
1.Isınma,
2.Kooordinasyon egzersizleri,
3.Esnetme egzersizleri,
4.Kuvvet alıştırmaları,
5.Gevşetme alıştırmaları,
6.Gevşeme (otojen antrenman),
7.Dayanıklılık çalışması,
8.Oyun ve alıştırmaya yönelik formlar,
9.Oyun,
10.Standart yüklenme.
ADAPTASYON EVRESİ:
Köln modelinde 2 ile 4 hafta sürmektedir. Esasen adaptasyon evresi koroner kalp
hastalarına gerçek bir antrenman sunmamaktadır. Bu tür bir adaptasyon evresi katılımcıların
egzersiz esnasında kas ve ligament sakatlıklarını bu evrede önleme niteliği içerir. Jimnastik
egzersizlerinin yanı sıra fleksibilitenin (açısal hareketlilik) geliştirilmesi de nöromuskular
fonksiyonun gelişimine yardımcı olur. Bu bakış açıları bu evrenin ağırlık noktasını oluşturur.
Ayrıca gerçek bir dayanıklılık antrenmanının başlayabileceği evre 2 ve 3’e hazırlık olması
bakımından da yürüyüş ve jogging egzersizlerine bu evrede başlanılmalıdır.
Köln modelinde bir egzersiz biriminde yer alan bölümlerin yüzdelik oranları şu
şekildedir. 1. ve 2. evrede geçerlidir.
1. ısınma % 15
2. koordinasyon % 7.4
3. esnetme % 11.4
4. kuvvet % 3.0
5. dayanıklılık % 15.2
6. gevşetme aktif dinlenme % 27.4
7. oyun % 11.9
8. standart yüklenme % 8.2
Fizyolojik olguları yanı sıra kalp hastaları egzersiz programında pedagojik ve
psikolojik alanlara da 1. evrede önem verilmelidir. Katılımcıların yüklenebilirlik ve reaksiyon
özelliklerine göre antrenman programını biçimlendirmek gerekir. Bu nedenle spor öğretmeni
bireysel ve sorumluluk taşıyan egzersiz ve antrenman programını hazırlayıp uygulamalıdır.
Ders biçim ve stili, katılımcılar için çok önemlidir. Burada spor öğretmeni, özellikle egzersiz
başlamadan önce katılımcıların kendisine güvenmelerini sağlayacak şekilde onlarla konuşmalı
ve ilgilenmelidir.
1. evrede bir egzersizin bitiminde 5-8 dakikalık standart bir yüklenme uygulanır. Bu
standart yüklenme yürüme, gevşetme ve iki adet gerdirme çalışmasını (alt kaslar)
içermektedir. 1. evrede yapılan çalışma süresi 30-40 dakika sürer.
GELİŞİM EVRESİ:
Adaptasyon evresinin ağırlık noktası genel kardiyopulmoner performansın hareket
ekonomisi ile birlikte gelişimini amaçlamaktadır (30-40 dakika ekonomik olarak hareket
ederek kardiyopulmoner performansı geliştirmek). Bu evrede antrenmanın temel fizyolojisi
için özellikle dayanıklılık çalışmalarına yönelik egzersizlerin oyun elementleri ile birlikte
yapılmasında büyük yarar vardır. Özellikle grup dinamiği uygulama süreci katılımcıların
bireysel kapasitelerini öğrenmelerinde çok faydalı olur. Burada bireysel yüklenme
özelliklerine göre gruplar oluşturulmalı ve bu gruplarda jimnastik, oyun ve yarışma formu
şeklinde dayanıklılığın geliştirilmesi amaçlanmalıdır. Bu nedenle büyük dolaşım
parametreleri ortaya çıkmaz.
STABİLİZASYON EVRESİ:
Oyun ve yarışma insanın doğasında vardır. Dolayısıyla kalp hastalarında bu temel
elementler göz ardı edilmemelidir. Gelişim evresinde (faz 2) antrenman süresi yaklaşık 60
dakikaya kadar uzatılabilir. Stabilizasyon evresinde özellikle antrenmanın devamlılığına
önem verilir. Antrenman birimlerinin 90 dakikaya kadar uzatılması halinde takım sporları
uygulamalarına yer verilmesi motivasyon açısından da önemli bir yer tutmaktadır. İlaveten
gevşeme, ritmik hareketler, dans ve benzeri uygulama şekilleri de bu evrede seçilmelidir.
Dayanıklılık antrenmanı bu evrede 10 ile 20 dakika arasında olmalıdır. Bu evrede jimnastik
çalışmaları alet olmadan yapılmalıdır ve 10-15 dakika arası bir zaman içermelidir.
Genelde standart program esnetme ve kuvvet çalışmaları üzerine kuruludur. Aşırı
yüklenmeyi önlemek için programa jimnastik ile ilgili daha değişik hareketler de ilave
edilebilir. Gevşeme de bu evrenin önemli elementlerindendir.
Oyun evresi bu dönemde genel bir antrenman biriminin %30-50’sini teşkil eder. Bir
antrenman saatinin içeriği genelde 5 bölümden oluşur.
1.Isınma:
Spor programının tüm evrelerinde ısınma antrenmana biyolojik ve psikolojik olarak
hazır olmayı hedefler. Isınmanın olması için vücut ısısının 38.5 C’ye ulaşması gerekir. Bu
artış kas metabolizmasının artması ve sinir sistemindeki ileti hızının artışı sonucuna götürecek
olan oksijen alışverişinin hızlanması anlamına gelmektedir. Son faktör özellikle yaşlı
insanlarda çok önemlidir. Çünkü bu durum aktif sakatlanmayı önler. İlk antrenman
birimlerinde ısınma genelde yürüme ve yürümenin farklı varyasyonlarından
(değişkenlerinden) oluşur. Örneğin; kolları sallama, geri geri gitme vb. Bunun yanında ısınma
evresinde esnetme, gevşetme yapılır. Ancak bu egzersizler hareket halindeyken yapılır. 1-2
hafta sonra programa komut ve reaksiyona yönelik oyunlar da eklenebilir. Ve yine bu
haftalarda yürümeye hafif tempolu koşular eklenerek genelde yürüme şeklinde olan ısınma
hafif tempo koşu şekline dönüştürülebilir.
Antrenman durumunun iyileştirilmesi ve yetiştirilmesiyle ısınma biraz oyunsu hale
dönüştürülebilir. Ancak bireysel yüklenme ölçütleri kesinlikle aşılmamalıdır.
2.Dayanıklılık Antrenmanı:
Genelde dayanıklılık antrenmanının hedefi genel aerobik, dinamik dayanıklılığın
geliştirilmesidir. Ancak genel aerobik, dinamik dayanıklılık antrenmanının en önemli amacı
koşudur. Adaptasyon evresinde hastalara çok ağır dayanıklılık antrenmanı uygulanmaz. O
nedenle bu adaptasyon evresinde çok yüklenmeden ve çok devam etmeden hastaları egzersize
alıştırmak amacıyla yürümenin farklı formaları uygulanır. Bunun yanında hafif tempolu
koşulara da yer verilmelidir. Ancak hafif tempolu koşularda amaç koşu tekniğinin kavranması
olmalıdır. Hafif tempo koşulara özellikle açık alanlarda yer verilmesi tercih edilmelidir.
Dış Alan:
Stabilizasyon evresinde koşu antrenmanı bireysel olarak ele alınmamalıdır. Bunun
aksine koşu antrenmanı grupla icra edilmelidir. Kış mevsiminde salonda koşu yapılabilir.
Ancak dışarıda ve sağlam zeminlerde uygulanırsa daha iyi olur. Yaz mevsiminde ormanlık
alan tercih edilmelidir. Doğadaki egzersiz (yürüme, koşu) çok fleksibıl olmalıdır. Farklı
güzergahlar, farklı eğimler şeklinde yapılabilir. Kesinlikle grubu zorlayacak uygulamalardan
kaçınılmalıdır. Ve uygulama süresi herkes için ayarlanmalıdır.
Yürüyüş-Koşu Programı Örneği:
-İlk 1-4 antrenman birimi yürüyüş,
-5. antrenman birimi (2 dk. koşu – 2 dk.yürüme),
-6. antrenman birimi (2 x 2 dk. koşu9,
-7. antrenman birimi (2 x 3.5 dk. koşu, aralarda 3 dk. dinlenme),
-8. antrenman birimi (2 x 3.5 dk. koşu, aralarda 3 dk. dinlenme),
-9.antrenman birimi (2 x 3.5 dk. koşu, aralarda 3 dk. dinlenme),
-10., 11. ve 12. antrenman birimi (2 x 4 dk. koşu),
-13., 14. ve 15. antrenman birimi (2 x 4.5 dk. koşu),
-16., 17. ve 18. antrenman birimi ( 2 x 5 dk. koşu),
-19. ve 20. antrenman birimi (2 x 4.5 dk.),
-21., 22. ve 23. antrenman birimi (2 x 5 dk.),
-24.,25. ve 26. antrenman birimi (2 x 6 dk. ),
-27., 28. ve 29. antrenman birimi (2 x 6.5 dk.),
-30., 31. ve 32. antrenman birimi (2 x 7 dk.).
3.Cimnastik:
Burada koordinasyon, gevşeme, kuvvet ve esnetmeyle ilgili egzersizler uygulanır.
Özellikle kas ve ligament yaralanmalarını önlemek için açısal hareketlilik geliştirilmelidir.
Esnetme egzersizleri alet olmaksızın uygulanmalıdır. Yine yürümedeki hız 4 km./saat hız
dikkate alınarak yapılmalıdır.
4.Oyun:
Oyun olarak küçük oyunlar ve özellikle voleybol türündeki oyunlara yer verilmelidir.
Egzersizde standart yüklenmeden sonra kasları gevşetme, 1-3 dk. arasında yürüme, ayağın
dorsal fleksiyonu, kalça ekleminin gerdirilmesi ve gevşetilmesi bitirilir.
EGZERSİZ GRUBUNA ALINACAK HASTA PROFİLLERİ:
1.Koroner Kalp Hastaları:
1.Myokart enfarktüs geçirenler,
2.Enfarktüs olmadan koroner kalp hastası olanlar,
3.Küçük anevrizması olanlar,
4.Anevrizmektomi olanlar,
5.By-pass ameliyatı geçirenler.
2.Kalp Kapakçığı Hastaları:
1.Ameliyat geçirmeden kalp kapakçığı hastalığı olanlar,
2.Ameliyat olan kalp kapakçığı hastaları,
-Aort kapakçığı değişenler,
-Mitral kapakçığı değişenler,
-Diğerlerinden operasyon geçirenler (diğer kapakçıkları değişenler),
3.Koroner ve Kapak Yetmezliği Olan Hastalar
4.Kalp Pili Taktıran Hastalar
Yüzme, kayakla yürüme gibi egzersizler yapılır.
KÖLN MODELİNİN SPOR BİLİMİNDEKİ SONUÇLARI:
Köln modeli 1974’de başlamış olup kalp hastaları üzerinde egzersizin tehlikelerini,
etkilerini araştırmak amacıyla kuruldu. Tıbbi alan yanında spor bilimindeki bu uygulama bir
araştırmanın temelini oluşturur. Sonraki bölümde bu çalışmadan elde edilen kısmi sonuçlar
ifade edilecektir. Ancak bu çalışmada şu noktalara çok önem verilmiştir:
1.Hangi sportif aktiviteler kalp hastalarına uygundur (yüklenme karakteri…) ?
2.Bu kişilere uygulanacak sportif programda hangi özellikler bulunmalıdır ?
3.Kalp hastaları için spor programı nasıl hazırlanmalı ve uygulanmalıdır ?
4.Hangi objektif etkiler, kalp hastaları grubunda dikkate alınmalıdır ?
5.Kalp hastaları grubunu uzun süreli aktive etmede başka hangi ek programlar
uygulanır ?
ÖZET:
Egzersiz programının 3 ayağı vardır. Merkezde kalp hastası, en tepede organizatör (tıp
doktoru), diğer tarafta hekim, son olarak ise spor öğretmeni bulunur. Ayrıca programlara
terapist de alınabilir.
Organizatör (tıp profesörü)
Hasta
Spor
öğretmeni
hHHHhHHekim
Hekim
TIBBİ REHABİLİTASYONDA YER ALAN DİĞER UNSURLAR:
KALP HASTALARI TERAPİSİYLE İLGİLİ EĞİTİM-ÖĞRETİM:
1974-1978 yılları arasında Alman Spor Üniversitesi’nde 12 haftalık spor öğretmenleri
için eğitim planlanmıştır. Ve bu eğitimi bitirenler B diploması rehabilitasyon uzmanlığı
derecesi almışlardır. Bunun yanı sıra terapistler de kendi arasında 3 kısma ayrılır:
1.Monitörler,
2.Uzman spor terapistleri,
3.Spor öğretmeni terapistleri.
UYGULAMA PLANI:
Hastalar
Diyagnostik
Yapılandırmacı program
Bireysel yüklenme dozu ayarlama (Bireyselleştirme)
Kalifiye terapistler
Takım çalışması
Uzman hekim (kardiyolog, psikolog, pedagog,
biyomühendisler,spor öğretmeni)
Hemşire, sosyal hizmet uzmanı, fizik tedavi
uzmanı
Bakıcı, masöz, masör, sterilizasyon
uzmanı
Yardımcı hizmetler (Usta-çırak
ilşkisiyle yetişmiş yardımcı
elemanlar)
19
45- 55 YAŞ GRUBU SAĞLIKLI ERKEKLERDE EGZERSİZ
Prof. Dr. Sportwiss. Rasim KALE
KTÜ Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu
Giriş
Performans, insan ömrünün gençlik dönemlerinde en yüksek noktada bulunur. Bu durum otuzlu
yaşlara kadar devam eder. Bu yaşlardan sonra performans ve iş yapabilme kapasitesi bir düşüş
gösterir. Özellikle orta yaşın bitimi olan 45/ 50 yaşlardan sonra insan sadece performans açısından
egzersiz yapmamalıdır. İsviçre’de Psikolog C.G.JUNG tarafından “Ölümün Doğuşu” kavramı ortaya
atılmıştır. JUNG, bu kavramla şunu düşünmektedir. Genelde orta yaşlarda bulunan insanlar, ilk
olarak bu yaşlarda hayatın sonunu açık ve net olarak tanımakta ve düşünmektedirler. Bu şekilde kendi
bireysel ve şahsi ölümlerini hesaba katmak durumunda kalmaktadırlar. Bu yaşlardan itibaren artan
hareket eksikliğini azaltmak, ruhsal ve sosyal açıdan mutlu olmak için de insan egzersiz yapmalıdır.
Yaşam hareket ve egzersiz üzerine kuruludur. 50. yaşını tamamlayan her üç kişiden ikisi, gelecek on
yıl içerisinde eğer hareketsizse kalp hastalıkları ile karşı karşıya kalmayı düşünmek durumundadır.
İnsanlığın en önemli amacı uzun yaşam olmalıdır. Her ne kadar bu amaca ulaşmak, insanın kontrol
edemediği ve hükmedemediği bir sisteme bağlı ise de; birey bu amaca ulaşmak için elinden gelen tüm
olanakları kullanmalıdır. Günümüzde uzun yaşam sınırı 80 yaş olarak ön görülmektedir. İnsan aslında
damarları kadar yaşlıdır. Önemli olan dış görünümün değil damarların yaşlanmamasıdır. Damarların
yaşlanmaması için yapılması gereken en önemli iş iyi bir yaşam tarzı içerisinde mutlaka düzenli
egzersiz yapmaktır. Düzenli ve bilimsel yapılacak olan egzersizle ancak belki uzun yaşama ideali
gerçekleştirilebilir.
1. Genel Kavramlar ve Tanımlar
• Sağlık: Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ne göre; bireyin bedensel, zihinsel, ruhsal ve sosyal açılardan kendini iyi hissetmesi halidir.
• Egzersiz: Bedensel anlamda hareket temeline dayalı planlı ve programlı yapılması gereken davranış biçimi.
• Yaş: Bireyin doğumundan canlı bulunduğu ana kadar geçen zaman dilimidir. Yaşın sınıflamada birçok türü bulunmaktadır. Anatomik yaş, biyolojik yaş, psikolojik yaş,
takvim yaşı vb. Spor bilimlerinde bu ve benzeri yaş türleri arasında özellikle biyolojik
ve psikolojik yaş diğer yaş türlerinden daha önde gelmektedir.
• Yaşlılık: Moleküler- biyolojik ve genetik faktörler tarafından belirlenen geriye dönülemez, değiştirilemez kadersel bir süreçtir. Burada sorulması gereken önemli bir
soru şu şekilde olmalıdır. İnsan ne kadar yaşlıdır? Bu soruya farklı yanıtlar verilebilir.
Örneğin, insan hissettiği kadar yaşlıdır ya da nüfus kağıdı üzerinde yazılı olduğu
kadar… Aslında insan damarları kadar yaşlıdır.
20
• Gerontoloji: Yaşlanma ve yaşlılığın bilimi anlamına gelmektedir. Gerontoloji, yaşlılığı ve yaşlanmanın bünyeye etkilerini inceler. Bir farklı ifade ile yaşlı insanlarda
ortaya çıkan biyolojik, sosyo- ekonomik sorunlarla uğraşır. Bu kavram ilk kez 1903
yılında Tıp dalında Nobel Ödülü kazanmış Rus asıllı bilim adamı Ilja
METSCHINKOW tarafından kullanılmıştır. 1930’lu yıllardan itibaren ABD ve
Avrupa’ da ana bilim dalı olarak üniversitelerde yer almıştır. Gerontolojiye yakın
kavramlar geragogik ve andragogik kavramlarıdır. Geragogik; yaşlıların eğitimi,
androgogik ise yetişkinlerin eğitimi anlamına gelmektedir.
• Yaş evreleri: Sosyal psikolojide 30’un üzerinde yaş evresi sınıflamaları bulunmaktadır. Ancak, spor bilimlerinde MEINEL/ SCHNABEL’ ın sınıflaması daha
çok kabul görmüştür. Bu sınıflama şu şekildedir:
Yaş Evreleri (Yıl) Tanımlama
3- 6 Yaş Okul Öncesi Evresi
7- 10 Yaş Erken Okul Evresi
10-18 Yaş 10-14 Yaş
14-18 Yaş
Erişkinlik evresi 1. Ergenlik (puberal evre)
2. Ergenlik (adolesan evre)
18-30 Yaş Gençlik Evresi
30-45/50 Yaş Orta Yaş evresi
50-60 Yaş Yaşlılık Evresi
60> Emeklilik
Tablo I: Yaş Evreleri Sınıflaması (MEINEL/ SCHNABEL 1977, 294- 332).
• Makrobiyotik: Uzun yaşam anlamına gelmektedir. Bir başka ifade ile uzun ömür demektir. 18. Yüzyılda zamanının büyük Alman Hekimi HUFELAND’ın yazdığı ve günümüzde de hala
okunmaya değer “Makrobiyotik” isimli kitabı bir farklı önem kazanmıştır. Burada
makrobiyotike etki eden faktörler iki kısma ayrılmaktadır. Bu faktörler hayatın düşmanları ve
hayatın dostlarıdır.
Makrobiyotik
Hayatın düşmanları Hayatın dostları
Şekil 1: Makrobiyotik Kavramının Sınıflandırılması (LABISCH 1998, 23).
2. İnsan Sağlığı ve Uzun Yaşam Eski çağlardan günümüze tıp ve teknolojideki gelişime paralel olarak insan ömrü de uzamıştır. 12.
yüzyılda 30-40 olan ortalama hayat yaşı 2000 li yıllarda 70 yaşına kadar uzamıştır.
21
Ortalama Hayat Yaşı
Yıllar Şekil 2 : Farklı Zaman Dilimlerinde Ortalama Hayat Yaşı Eğrisi ( AUER 1981, 15).
Bu faktörlerden hayatın düşmanlarına sahip olanların genelde hayatı kısalır ve onlar yaşlanma ya da
yaşlılık deneyimi ve erdemine sahip olamazlar. Hayatın dostlarına sahip olanların ise genelde
yaşlanma ve uzun yaşama şansına sahip olma olanakları olabilir. Bilindiği gibi bilimsel literatürde 80
yaş ve üzeri uzun yaşama olarak kabul edilmektedir. Ancak, bazı bilim adamlarına göre 80 yıl yaşama
da artık uzun yaşam olarak değil ortalama bir ömür olarak görülmektedir. Bu konuda bir takım
görüşler şu şekildedir: Bilim Adamları/ Bilimsel Çalışmalar Öngörülen Yaşam Uzunluğu (Yıl)
Finli mukavemet kayakçılar/ Oxford-
Cambridge’li Kürekçiler Normal nüfusa göre 7-10 yıl daha uzun
Ernst van AAKEN 100 yaş Bazı uzmanlara göre En çok 120 yaş
Alexander Alexandrovich. BOGOMOLETZ 150 yaş
ABD’ de yapılan anabiyotik araştırmalar* 300 yaş
Georges BUFFON (1749- 1799) Hayvan organizması üzerinde yaptığı deneylerle 6 kat
İngiltere’ de maya mantarları gen araştırmaları 10 kat / 800 yaş
* Soğuk ortamlarda organ fonksiyonlarını durdurma çalışmaları ilk kez eski SSCB’ de Tıp Bilimleri Akademisi Reanimasyon laboratuarında Prof. Dr. Wladimir NEGOWSKIJ’ in öncülüğünde başlamıştır.
Tablo II: Farklı Bilim Adamları ve Bilimsel Çalışmalara Göre Yaşam Uzunluğu
(AAKEN 1999, 29) Ancak, insanoğlunun mevcut bilgileri bir yere kadar bu konuda etkili olabilmektedir. İnsanın dışında ayrıntısı
pek çözülemeyen ve bilinemeyen bir program bu konuda sön sözü söylemektedir. İşte insan ne kadar yaşar?
Birey ne kadar ömür sürer konusunda inanç boyutu devreye girmektedir. Bu bağlamda; aşağıdaki cümleler
manidardır: “Ecelleri geldiği vakit ne bir lahza geri bırakılabilirler ve ne de ileri (öne) alınabilirler” (Nahl
Suresi 61. Ayet). “Her nefis ölümü tadacaktır. Sonunda bize döneceksiniz” (Ankebut Suresi 579. Ayet). Hiçbir
kimse yok ki Allahın izni olmadan ölmez, o belli bir vakte bağlanmıştır” (Ali İmran Suresi 145. Ayet). “Nerede
olursanız olun, sağlam kaleler içinde bulunsanız bile, ölüm size yetişecektir” (Nisa Suresi 78. Ayet) [DİYANET
İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINLARI 1987]. Peki insan hayatını kısaltan faktörler nelerdir? Bu faktörler
genelde hastalıklar olarak ifade edilmektedir. Günümüzde ölüm nedenleri sırasında ilk sırayı kalp ve damar
hastalıkları almaktadır. Özellikle koroner kalp hastalıkları risk faktörleri alanında epidemiyolojik çalışmalar
aşağıdaki tabloda gösterilmektedir.
22
Çalışmanın adı İçerik Framingham Çalışması (Framingham,AMERİKA 1949-1957) Yaş, cinsiyet, beslenme ve yaşam tarzları dikkate
alınarak 30- 59 yaşları arasında 5127 bayan erkek
denek 8 yıl süreyle takip edilmiştir. İlk bulgular, kalp
krizi risk faktörlerinin göğüste ağrı, akciğer ödemi, şok
vb olmadığı şeklinde idi.
Evans_ County Çalışması (Georgia, AMERİKA 1960-1962) 40-74 yaşları arasında 3102 bayan- erkek denek
üzerinde yapılan bu çalışmada yalnız başına Trigliserid
yüksekliği ve Kafein alınımının kalp hastalıkları
üzerinde etkisinin olmadığı ortaya çıktı
Koroner İlaç Projesi (AMERİKA, 1966-1975) 30- 64 yaşları arasında myokard enfarktüsü geçirmiş
toplam 8341 erkek denek kolesterol değerleri üzerinde
uygulanan diyet terapisinin, clofibrat ve niasin
tedavisinden daha etkili olduğu belirlenmiştir. Ancak 5
çeşit kolesterol ilacının kombine kullanılması şeklinde
etkili sonuç alınmasına rağmen, yöntemin eksik olması
nedeniyle bu çalışma literatürde eksik bir araştırma
olarak değerlendirilmiştir.
Kuzey Karelien Projesi (Nord Karelien, FİNLANDİYA 1972) Yaşları 25- 64 arasında ki erkek denekler 25 yılı aşkın
bir süre ile nikotin bağımlılığı, beslenme ve hareket
eksikliği açılarından 180 000 nüfuslu Finlandiya Kuzey
Karelien’ de ulusal bir programa tabi tutuldular. Bu
program sonunda kalp ve damar hastalıklarından
ölümlerde % 73, akciğer kanserinden ölümlerde % 71
ve toplamda % 49 ölüm vakasında bir azalmanın
olduğunu tespit etmişlerdir.
MRFIT- Çalışması (AMERİKA 1972) Yaşları 35- 57 arasında yüksek derecede kalp
hastalıkları riski bulunan toplam 12 866 erkek
denek 12 yıl boyunca takip edilmiştir. Araştırma
sonunda kolesterol yüksekliğinin kalp krizine
neden olduğu tespit edilmiştir.
Tablo III: Kalp Hastalıkları Risk Faktörleri Üzerine Yapılan Önemli Bazı Araştırmalar (KANNEL/ DAWBER/ FRIEDMANN/ GLEMNON/ MCNAMARA 1964, 888;
HEYDEN 1974, 3; PUSKA 1974, 1; BARTMANN 2002, 35).
Kalp Hastalıkları Risk Faktörleri 1. Sıradakiler 2. Sıradakiler 3. Sıradakiler
• Hipertoni
• Hiperkolesterol
• Nikotin bağımlılığı
• Yaş
• Cinsiyet
• Diabetes mellitus
• Zehirli gazlar
• Aşırı kilo
• Hareket eksikliği
• Psikososyal stres
• İmmun sistem
• Ovülasyon azalması
• Suyun sertlik derecesi
Tablo IV: Arteriyoskleoroza Neden Olan Kalp Risk Faktörleri (MÖRL 1981, 30).
23
50. yaşını kutlayan her üç insandan ikisi, gelecek 10 yıl içersinde mutlaka kalp ve dolaşım
hastalıklarını hesap etmek durumundadır. Özellikle de Myokard Enfarktüsünü. 60 milyonluk
bir Avrupa Ülkesinde yıllık 700 bin ölüm vakasından 350 bini kalp hastalıklarından meydana
gelmektedir. Bu nedenle ölüm listesinde kalp hastalıkları ilk sırayı almaktadır. Bir başka ifade
ile yılda 350 bin nüfuslu bir şehir harita üzerinden silinmektedir. Kalp hastalıkları risk
faktörlerinde en önemli tetikleyici nedenlerden bir tanesi hipokinetik yani hareket eksikliği ve
beslenme bozukluğu ile nikotin bağımlılığı yani sigaradır. Sigara alkolle de birleşince akciğer
ve karaciğer kanserine neden olmaktadır. Bu açılardan bakıldığında nikotin bağımlılığı ile
kanser arasındaki ilişki aşağıdaki Tablo V’ te gösterilmektedir.
Gruplar Nikotin Bağımlılığı (Adet/Cins) Akciğer Kanseri Risk Oranı
1 Sigara içmeyenler 1
2 Puro/pipo içenler 3.7
3 1- 10/ Gün 4.6
4 11-20/ Gün 18.6
5 21-34/ Gün 31.2
6 34 > Gün 43.4
Tablo V: Nikotin Bağımlılığı İle Akciğer Kanseri Risk Oranları
(STEUER/ STEUER 1978, 112).
Yine alkol ile kanser arasındaki ilişkiyi gözler önüne sermek için de bağımlılık türleri aşağıya
çıkarılmıştır.
Gruplar Alkol Bağımlılık
Türleri
Özellikleri
1 α içicilik Ayda yılda bir içer
2 β içicilik Toplantı, kokteylerde içer
3 γ içicilik 5-7 yıl sonra kontrolsüzlük
4 δ içicilik Abstinentik
5 ε içicilik Dipsomani
Tablo VI: Alkol Bağımlılık Türleri (a.g.e. 1981, 115).
İşte nikotin, alkol, kilo, beslenme alışkanlıkları, iş koşulları kısaca yaşam tarzı vb. faktörler
kalp hastalıkları kanser riskini artırırken, bunların karşısında egzersiz bu hastalıkları
koruyucu ve önleyici bir faktör olarak kabul edilmektedir. Egzersizin öncelikle ölçülü, sonra
düzenli, planlı ve dayanıklılık formunda yapılması durumunda myokard enfarktüsü ve kanser
(kanser hücrelerinin artışı) üzerinde karşıt etki meydana getirebileceği üç şekilde ifade
edilmektedir. Egzersizin üç yönlü bu karşıt etkisi şu şekildedir:
(1) Artan p- Glukoproteinler sayesinde organizma üzerinde etkili olan kansere neden olan oluşumların yok edilmesi.
(2) Tümör oluşturacak virüslerin aktif olmasını engelleyecek kısıtlayıcı etki ve
(3) Kanser hücrelerinin artışını kolaylaştıracak nedenlerden sayılan d- stres durumlarının azaltılması (BÖCKLER/ BÖCKLER 1993,
21).
24
3. İnsan Sağlığı ve Egzersiz
Özellikle dayanıklılık formuna dayalı egzersizin insan sağlığı üzerinde ne kadar olumlu
etkilerinin olduğu artık herkesçe bilinmektedir. Hekimin diyet ve ilaç reçetesi dışında
insanlara verdiği belki de en önemli reçete egzersizdir. Burada önemli olan bireylerin bu
reçeteyi almadan egzersizi tıpkı hava ve su gibi alışkanlık haline getirerek bunu yaşadıkları
sürece bir ihtiyaç olarak kabul etmeleridir. Ne yazık ki insanoğlu, tembel yaratılmıştır. Doğası
gereği insan hareket etmeyi sevmez. İnsanlara hadi yürüyelim, koşalım dediğinizde genelde
bir bahane ile geçiştirilir. Bahane hep zamanla ilgilidir. Aslında gerçek veriler, egzersiz
yapmamanın hiçte zamanla ilgili olmadığı yönündedir. Bir hafta toplam 7x 24= 168 saat ten
oluşmaktadır. Haftada 3 kez 45 dakikadan (giyinme ve hazırlıkla birlikte 1 saat) yapılacak
toplam egzersiz süresi 3 saat olarak kabul edildiğinde; egzersize genel toplam içinde ayrılan
yüzdesel değer, % 1.78 yani yüzde 2 bile değildir. Bu kadar düşük yüzdelik bir zaman
dilimini insanın sağlığına ayırmaması kendi sağlığına karşı yaptığı en büyük kötülüktür. Bu
ihanet ve gaflete düşmemek için birey düzenli egzersiz yapmayı önce beyninde bitirmelidir.
Böylece birey, egzersize başlamadan önce hekim ve egzersiz uzmanı yönelimli ikili bir
kontrolden geçmelidir.
Şekil 3: Normal (A) ve Tıkalı (B) Koroner Kalp Damarları Görünümü
(MÖRL 1982, 27; KAYNAK: JUNG 1999).
25
Şekil 4: Spora Katılımda Farklı Kategorilerde Yer Alan Bireylerin Yüzdesel
Performans Eğrileri (BEIβNER/ BLÖDORN 1979, 55).
3.1 Egzersiz Öncesi Yapılması Gerekenler
Özellikle düzenli egzersize başlamadan önce kişi kendisinin performans diyagnostiğini
bilmelidir. Bu kavramın hekim ve spor adamı olmak üzere iki açılımı vardır.
Diyagnostik
Hekim Spor adamı
- Klinik muayene
Dayanıklılık Performans Testi
- 2 km koşu
- Relatif kilo
- Nabız
- Yaş
- Performans değeri
26
Şekil 5: Egzersiz Öncesi Diyagnostik Örneği (KALE 2008).
Yukarıda verilen performans diyagnostik örneğine paralel olarak sırasıyla,
• Önce göreceli beden ağırlığı,
• İki kilometre yüüme süresi değerleri (dakika ve saniye olarak ayrı ayrı ),
• Koşu sonrası en geç ½ dakika içerisinde alınacak nabız değerleri ve
• Bireyin yaşı not edilir.
Daha sonra bulunan bu değerler, aşağıdaki tabloda bayanlar ve erkekler ayrı ayrı olmak üzere
yerine konularak performans değerleri bulunur.
Parametreler Bayanlar Erkekler
Koşu süresi
Dakika x 8.1 =
Saniye x 0.14 =
Dakika x 11.6 =
Saniye x 0.2 =
Nabız /dakika x 0.36 = x 0.56 =
Göreceli kilo x 1.0 = x 2.6 =
Toplam ………………. ……………….
Yaş x 0.3 = x 0.2 =
1. sonuç
2. sonuç x 305 = x 420 =
Genel Sonuç (DPD)*
* Dayanıklılık Performans Değeri
Tablo VI: Bayanlar ve Erkeklerde Bireysel Dayanıklılık Performans
Değerleri Hesap Çizelgesi Örneği (AOK 1991, 8).
Tablo VII: Göreceli Vücut Ağırlığı Nomogram Değerleri (ag.e. 1991, 7).
27
Dayanıklılık Performans Puanları Derecelendirme Ölçeği
≤ 70 Kötü
70- 89 Geçer
90- 110 Orta
111- 130 İyi
≥ 130 Çok iyi
Tablo VIII: Dayanıklılık Performans Puanlarına İlişkin Tablo Norm Değerleri (a.g.e. 1991, 8).
3.2 Egzersiz Metodiği
Sadece 45- 55 yaş grubu sağlıklı erkeklerde değil, aynı zamanda genel sağlıklı insanlarda
uygulanacak egzersiz metodiğinde aşağıdaki genel kriterler yer almalıdır. Bu kiriterler
sırasıyla şunlardır:
• Egzersizin dayanıklılık formu,
• Dinlenme nabız değerleri,
• Yüklenme nabız değerleri,
• Haftada tüketilen kcal enerji miktarı,
• Egzersiz türü ve
• Yüklenme bileşenleri.
45- 55 yaş grubu sağlıklı erkeklerde egzersizin birinci koşulu yapılacak uygulamanın genel
aerobik dayanıklılık formunda olmasıdır. Dayanıklılık formundan kasıt devamlı yapılacak
olan uygulamanın en az 6 dakika ve üzerinde olması anlamındadır. 6 dakika ve üzerindeki
yüklenmeler dayanıklılık formuna girmektedir (HOLLMANN/ HETTINGER 1990, 347). Zira
bu türden yapılacak olan yüklenmeler sonunda sağlıklı insanlarda aşağıdaki dinlenik ve nabız
değerlerine ulaşmak mümkün olabilmektedir. Ancak, bir başka ifade ile Tablo IX da belirtilen
dinlenme anındaki değerlere sahip insanlar, egzersiz esnasında bu değerlerin karşısında yer
alan yüklenme nabız değerleri ile egzersiz yapmalıdırlar. Örneğin, genel olarak 45- 55 yaş
insanları ele aldığımızda; bu yaş grubu insanlar, 40- 59 yaşları arasında bulunan yaş grubu
insanların ortalama değerlerine göre diyelim ki dinlenik nabız 75 olsun 40- 59 yaş grubu
yüklenme nabız değeri ortalaması 255/ 2= yaklaşık 128 dir. Tabii bu hesaplama bu yaş
aralığında yer alan her birey için de ayrı ayrı tablo değerlerinden hesaplanabilir.
28
Yaş Kategorilerine Göre Yüklenme Nabız Değerleri
Dinlenik
Nabız
Değerleri
≤ 30 Yaş 30- 39 Yaş 40- 49 Yaş 50- 59 Yaş 60- 70 Yaş ≥ 70 Yaş
≤ 50 130 130 125 120 115 110
50- 59 130 130 125 120 115 110
60- 69 135 135 130 125 120 115
70- 79 135 135 130 125 120 115
80- 89 140 135 130 125 120 115
90- 100 140 140 135 130 125 120
≥ 100 145 140 135 130 125 120
Tablo IX: Yaş Kategorilerinde Sınırlı Dinlenik Nabız Değerlerine Göre
Yüklenme Nabız Değerleri (LAGERSTRØM 1983, 79).
Bu konudaki bir diğer önemli parametre haftalık enerji tüketimidir. Bazal metabolizma
dışında egzersizle haftalık enerji tüketiminin 2000 (kcal) nin üzerinde olması 1000 (kcal) lik
enerji tüketimine göre atheroskleroz değişimine olumlu yönde % 100 oranında etki
etmektedir. Bir başka ifade ile haftada egzersizle 2000 kcal enerji tüketenler, haftada 1000
kcal enerji tüketenlere göre, atherosklerotik yapıyı 2 kat daha ortadan kaldıracak olumlu
yönde etki meydana getirmektedirler.
Şekil 6: Haftalık Enerji Tüketiminde (kcal) Atheroskleroz Değişimi
(SCHÜLER/ HAMBRECHT 1998, 50; KAYNAK: JUNG 1999).
29
Bu genel iki önemli yaklaşımdan ayrı olarak bu konuda yürüme egzersizinde ve yaş
kategorilerinde sınırlı şöyle bir yüklenme nabız değerleri de bulunmaktadır.
Yaş Kategorileri Yüklenme Nabız Değerleri
18- 29 150- 175
30- 39 140- 165
40- 49 130- 155
50- 59 120- 145
≥ 60
Tablo X: Yaş Kategorilerinde Sınırlı Yüklenme Nabız Değerleri (ISRAEL 1970, 193).
Yukarıda yer alan her iki tabloda az da olsa farklılıklar bulunmaktadır. VAN AAKEN, bu
konuda koşu türünde yapılacak olan egzersiz için yüklenme nabzını 130/ dak olarak
önermektedir. Bu önerinin karşısında 130 yüklenme nabız değerinin düşük olduğu ve
performans kazanmada yetersiz olabileceği düşünülebilir. Ancak AAKEN, dakikada 130
nabız frekansı ile antrene olmayı bir zorunluluk olarak görmekte ve bu şekilde solunulan
havanın içindeki oksijenin yüzdelik oranının en yüksek olduğunu ifade etmektedir (AAKEN
VAN/ STEFFNY 1985, 6).
Haftalık enerji tüketimine dayalı olarak dayanıklılık formunu esas alan egzersiz disiplinleri
aşağıda tabloda gösterilmektedir.
Egzersiz Türü Geliştirdiği Özellik Ek Uygulamalar Kalori Tüketimi (kcal/s)
Aerobik Cimnastik Dayanıklılık Toplu oyunlar 300- 400
Badminton Dayanıklılık Cimnastik 300- 600
Jogging Dayanıklılık Cimnastik, Stretching 360- 720
Bisiklet Dayanıklılık Cimnastik, Toplu oyunlar 240- 600
Kayak Mukavemet Dayanıklılık Cimnastik, Toplu oyunlar 360- 720
Squash Dayanıklılık Stretching, Cimnastik, Yüzme 360- 600
Tenis Dayanıklılık Cimnastik, Jogging, Bisiklet 300- 480 Yürüyüş
(Doğa Yürüyüşü) Dayanıklılık Cimnastik, Yüzme, Toplu
Oyunlar 180- 300
Yüzme Dayanıklılık Cimnastik, Toplu Oyunlar 240- 600
Tablo XI: Egzersiz Türleri, Ek Uygulamalar ve Kalori Tüketim (kcal/s) Değerleri
(SCHLEMMER/ SCHMITT 1990, 46).
AAKEN, haftada 5 kez sıklıkla her seferinde 20 dakikalık devamlı düşük tempo ya da jogging
türünde koşuyu önermektedir. Ancak, 20 dakikalık koşu süresinin devamlı olarak
başarılamaması halinde ise, 350 metre koşu 50 metre yürüme şeklinde 20 dakikalık koşu artı
yürüme egzersizin yapılması gerektiğini ifade etmektedir. Bu türde yapılacak bir egzersiz
modelinin ilk etkileri için 4 hafta beklemek gerekir.
30
Diğer yandan bireyler, haftada yine en az 3 kez olmak kaydıyla en az 45 dakika, ideal olarak 1
saat birim egzersiz örneğinde performans durumlarına göre yürüyüş egzersizleri yapılabilir.
Yeni başlayanlar ve antrene olmayanlar, yavaş tempolu yürüyüşlerle egzersize başlayabilirler.
İlerlemiş olanlar, hızlı tempoda yürüyüş egzersizleri uygulamalıdırlar. Gruplar arası geçiş
süresi 4 haftadan az olmamalıdır. Burada önemli olan yüklenme intensitesinin korunmasıdır.
Yüklenme intensitesinin korunmasından kasıt; hangi tempo ve yoğunlukta yürüyüş yapılıyor
ise egzersiz süresince o tempo ve yoğunluğun korunmasıdır.
Yürüyüş Türleri Adım Frekansı(adım/dak) Toplam Mesafe (km/s)
Yavaş Tempolu Yürüyüş 60- 80/90 2.5- 3.5
Normal Tempolu Yürüyüş 90- 100 5- 6
Hızlı Tempolu Yürüyüş 110- 130 7- 8
Tablo XII: Adım Frekansı ve Kat Edilen Mesafeye Göre Yürüyüş Türleri
(KOKİNO 1994, 7).
Bir başka açıdan mini egzersiz modeli olarak ifade edilen bir egzersiz modelinde günlük 10
dakikalık koşu önerilmektedir. Ancak bu modelin bir defasında başarılamaması halinde
aşağıdaki şekil örneğinde olduğu gibi uygulanması da mümkündür.
31
C7
C6
C5
C4
C3
C2
C1 C1
27 m 27 m
A1 26 m B1
A B
Şekil 7: Yedi Üçgen Koşu Çalışması Örneği (LAGERSTRM/RÖSCH/WICHARZ 1980, 175;
DÜZENLEME: KALE 2008).
32
Yukarıdaki şekil örneğinde bir üçgen çevresi yaklaşık 80 metre olarak belirlenmiştir. 7 adet
üçgen koşu toplamı yaklaşık 560 metre yapmaktadır. Bu mesafe 130/ dakika temposunda 3-5
dakikalık ara dinlenme vererek 3- 4 seri yapılmalıdır. Zaten bu uygulama türünde de 1 kez
yapılması halinde, toplam yine 10 dakikalık egzersiz süresi kullanılmaktadır. Bunun
artırılması yine 4 haftalık bir bekleme süresini gerektirir. Tabii aerobik kapasite olarak
değerlendirilen bu çalışmalara ilaveten sıkılaştırma adı altında yer alan örneğin, şınav, mekik
vb. kuvvet egzersizleri de uygulanmalıdır. Ancak, bu genel kas gruplarına hitap eden bu
egzersizlerde birey, kendi vücut ağırlığını kullanmalıdır. Son olarak bu egzersiz metodiği
çerçevesinde egzersiz düşünce felsefesinin temeli “Herkesin kendi özel temposuna göre; ne
kendinizle yarışın ne de bir başkası ile” olmalıdır.
KAYNAKÇA
1. AAKEN VAN E.: “Programmiert für 100 Lebensjahre”
Unveraen., A. 10. Auflage, Meyer & Meyer Verlag, Aachen 1999
2. AAKEN VAN E./ STEFFNY, M.:” Laufen- Laenger leben durch Jogging”
3. Auflage, Hallwag Verlag, Bern 1985
3. AOK (Hrsg.): “Sport und Bewegen- Starten statt Warten “
WDV Wirtschaftsdienst Gesellschaft für Medien und Kommunikation mbH
& Co. OHG, Frankfurt 1991
4. AUER, F.: “Aktiv und gesund älter werden”
Droemer Knauer Verlag, München/ Zürich 1981
5. BARTMANN, H.R.: “Kardiovaskülaere Sekundaer Praevention durch Teilnahme an
einer ambulanten Herzsportgruppe- Phase III- Rehabilitation” Diss.,
Univ.Ruhr, Bochum 2002
6. BEISSNER, C./BLÖDORN, M.:”Sportabzeichen- Training, Technik, Taktik ”
Rowohlt Taschenbuchverlag, Reinbek bei Hamburg 1979
7. BÖCKLER, H./ BÖCKLER,L.: “ Krebs und Sport- Klare Absage an