21
Malum olsun ki adalet, erdemlerin en flereflisi [58b] ve güzel huylar›n en yücesidir, çünkü o eflitlikten iba- rettir. Eflitlikse (müsavat) bir varl›- €›n di€er varl›kla nitelik ya da nice- lik yahut bir baflka s›fatta bir olma- s›d›r. Bu itibarla eflitli€in dönüp geldi€i yer vahdet oldu. Vahdet, s›- fatlar›n en üstünü ve hâllerin en kâ- milidir, zira onun asl› bir olana dön- mek ve avdet etmektir; hakikatte bir olan Vâhid’e eriflmek ve yak›n olmakt›r. Çokluk âlemi aras›ndaki her bir varl›k, Vâhid olan Hakk’›n vahdetinden, birli€inden bir ziyad›r ve bu ziyaya rücu edicidir. Nisbetler içinde eflitlik nisbetinden daha fle- reflisi yoktur, nitekim bu husus musiki ilminde aç›klanm›flt›r. Ada- Ma’lûm ola ki adâlet eflref-i fezâyil [58b] ve a’lâ-y› hasâyildir, zîrâ adâ- let müsâvâttan ibârettir. Ve “müsâ- vât” -ki berâberliktir- hakîkatte bir fley bir fleyle yâ kemiyyette yâ key- fiyyette yâ s›fat-› uhrâda müttehid olmakt›r. Pes merci’-i tesâvî vahdet oldu. Ve vahdet eflref-i s›fât ve ek- mel-i hâlâtt›r, zîrâ asl› vâhide rü- cû’u evbettir ve Hazret-i Vâhid-i hakîkîye ittisâl ü kurbettir. Her vahdet -ki miyân-› keserât-› âlem hâs›ld›r- Vâhid-i hakîkî -celle flânu- hu- vahdetinden pertev ü z›lld›r. Nitekim her vücûd -kim heyâkil-i mümkinât üzere lâmi’dir- vücûd-› hakîkînin pertevi ve ana râci’dir. Ve nisbetler içinde nisbet-i müsâvât- tan eflref nisbet yoktur, nitekim ilm-i mûsikîde beyân olunmufltur. ‹fl Ahlak› Dergisi 120 1 Bu metin K›nal›zâde Ali Çelebi’nin Ahlâk-› Alâî adl› eserinin daha önce tam metin olarak yay›mlanm›fl flu nüshas›na dayanmaktad›r: K›nal›zâde Ali Çelebi, Ahlâk-› Alâî (haz›rlayan: Mustafa Koç), Klasik Yay›nlar›, ‹stanbul, 2007, s. 135—139. ‹fl Ahlak› için al›nt›lanan k›s›m, eseri neflre haz›rlam›fl olan Mustafa Koç taraf›ndan tekrar gözden geçi- rilmifl ve ayr›ca günümüz Türkçesine dönüfltürülmüfltür. Yay›nlad›€›m›z metinde yer verilen sayfa numaras› at›flar›, Bursa Yazma Kütüphanesi Hüseyin Çelebi, no. 519’da kay›tl› nüshaya aittir. Metnin gerek Latin harfleriyle yaz›lmas› gerekse günümüz Türkçesine dönüfltürülmesi s›ras›nda bu nüsha kullan›lm›flt›r. Ancak yüzü aflk›n nüshas› bulunan bu eserin –tam neflrinde oldu€u gibi– buradaki yay›n›nda da Topkap› Saray› H›rka-i Saadet, 374 numaral› yazma nüs- ha ve Bulak bask›s› matbu nüsha da karfl›laflt›rma ve gerekli yerlerde düzenlemeler yapmak amac›yla kullan›lm›flt›r. K›nal›zâde Ali Çelebi Adaletin Fazileti Hakk›nda Fazîlet-i Adâlet Beyân›ndad›r 1

Adaletin Fazileti Hakk›nda - İş Ahlakı Dergisiisahlakidergisi.com/wp-content/uploads/2014/05/sayi02...Pes fazîlet-i adâletten eflref fazîlet yoktur, bu dahi ilm-i ahlâkta

  • Upload
    phamtu

  • View
    223

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Malum olsun ki adalet, erdemlerinen flereflisi [58b] ve güzel huylar›nen yücesidir, çünkü o eflitlikten iba-rettir. Eflitlikse (müsavat) bir varl›-€›n di€er varl›kla nitelik ya da nice-lik yahut bir baflka s›fatta bir olma-s›d›r. Bu itibarla eflitli€in dönüpgeldi€i yer vahdet oldu. Vahdet, s›-fatlar›n en üstünü ve hâllerin en kâ-milidir, zira onun asl› bir olana dön-mek ve avdet etmektir; hakikattebir olan Vâhid’e eriflmek ve yak›nolmakt›r. Çokluk âlemi aras›ndakiher bir varl›k, Vâhid olan Hakk’›nvahdetinden, birli€inden bir ziyad›rve bu ziyaya rücu edicidir. Nisbetleriçinde eflitlik nisbetinden daha fle-reflisi yoktur, nitekim bu hususmusiki ilminde aç›klanm›flt›r. Ada-

Ma’lûm ola ki adâlet eflref-i fezâyil[58b] ve a’lâ-y› hasâyildir, zîrâ adâ-let müsâvâttan ibârettir. Ve “müsâ-vât” -ki berâberliktir- hakîkatte birfley bir fleyle yâ kemiyyette yâ key-fiyyette yâ s›fat-› uhrâda müttehidolmakt›r. Pes merci’-i tesâvî vahdetoldu. Ve vahdet eflref-i s›fât ve ek-mel-i hâlâtt›r, zîrâ asl› vâhide rü-cû’u evbettir ve Hazret-i Vâhid-ihakîkîye ittisâl ü kurbettir. Hervahdet -ki miyân-› keserât-› âlemhâs›ld›r- Vâhid-i hakîkî -celle flânu-hu- vahdetinden pertev ü z›lld›r.Nitekim her vücûd -kim heyâkil-imümkinât üzere lâmi’dir- vücûd-›hakîkînin pertevi ve ana râci’dir. Venisbetler içinde nisbet-i müsâvât-tan eflref nisbet yoktur, nitekimilm-i mûsikîde beyân olunmufltur.

‹fl Ahlak› Dergisi

120

1 Bu metin K›nal›zâde Ali Çelebi’nin Ahlâk-› Alâî adl› eserinin daha önce tam metin olarak yay›mlanm›fl flunüshas›na dayanmaktad›r:K›nal›zâde Ali Çelebi, Ahlâk-› Alâî (haz›rlayan: Mustafa Koç), Klasik Yay›nlar›, ‹stanbul, 2007, s. 135—139.‹fl Ahlak› için al›nt›lanan k›s›m, eseri neflre haz›rlam›fl olan Mustafa Koç taraf›ndan tekrar gözden geçi-rilmifl ve ayr›ca günümüz Türkçesine dönüfltürülmüfltür.Yay›nlad›€›m›z metinde yer verilen sayfa numaras› at›flar›, Bursa Yazma Kütüphanesi Hüseyin Çelebi,no. 519’da kay›tl› nüshaya aittir. Metnin gerek Latin harfleriyle yaz›lmas› gerekse günümüz Türkçesinedönüfltürülmesi s›ras›nda bu nüsha kullan›lm›flt›r. Ancak yüzü aflk›n nüshas› bulunan bu eserin –tamneflrinde oldu€u gibi– buradaki yay›n›nda da Topkap› Saray› H›rka-i Saadet, 374 numaral› yazma nüs-ha ve Bulak bask›s› matbu nüsha da karfl›laflt›rma ve gerekli yerlerde düzenlemeler yapmak amac›ylakullan›lm›flt›r.

K›nal›zâde Ali Çelebi

Adaletin Fazileti Hakk›nda

Fazîlet-i Adâlet Beyân›ndad›r1

K›nal›zâde Ali Çelebi / Adaletin Fazileti Hakk›nda

121

(vr. 57b)

‹fl Ahlak› Dergisi

122

(vr. 58a)

Pes fazîlet-i adâletten eflref fazîletyoktur, bu dahi ilm-i ahlâkta mü-beyyendir. Ve bu makâmda esrâr uiflârât çoktur, ammâ çün bu kitâbdaekser-i halk›n ifhâm›na takrîb veflart-› ihtisâr u tavzîh üzere tertîbetme€i iltizâm eyledik, lâ-cerem bukadar bast u tahrîr ile iktifâ ettik.

Ve çün merrâtla tenbîh olundu kiadâlet vasatt›r. Her nesne ki vasat-tan zâyil ve bir cânibe mâyil ola,ana ism-i adl ›tlâk› galatt›r.Pes vasat ki adâlettenne nesnedir bilin-mek gerek ve tarafolup adâletten bî-rûn olan dahi neidü€i ma’lûm ol-mak gerek ki an›dahi adâlete reddve bâb-› cevr ühayf› sedd etmekmümkin ola.

Pes ma’lûm olsun ki huke-mâ kat›nda adâlet üç nesnede olur:

Birisi k›smet-i emvâl ü kerâmâtta-d›r, ya’nî iki flahsa bir mikdâr mâlyâ kerâmet ü mertebe taksîm olun-sa adâlet gerek, ya’nî vasat -ki i’ti-dâldir- ma’lûm u mer’î olup andanbir cânibe tahattî vü ta’addî etme-mek gerek.

‹kincisi mu’âmelât u mu’âvazâtt›rbey’ ü flirâ [59a] ve icâre vü rehn gibi.

Üçüncüsü te’dîbâta müte’allik hu-dûd u siyâsât u k›sâsât u ta’zîrâtt›r.Ve her birinde tenâsüb ri’âyet ol›-cak adâlet hâs›l olur. Meselâ bir

let faziletinden de daha üstün fazi-let yoktur, bu da ahlak ilminde an-lat›lm›flt›r. Bu makamda s›rlar veiflaretler çoktur, ancak kitab›n bubölümünde halk›n ekserisinin anla-mas›na imkân vermek için mevzuuk›sa tutmay› tercih ettik.

Adaletin orta yol oldu€u defalarcatembih edildi. Orta yoldan ç›kan vebu ölçünün alt›na ya da üstünemeyleden her fley için adalet ismi-

ni kullanmak hatad›r. Öy-leyse adalet erdeminde

orta yol nedir bilinipbu cihete taraf ol-mal› ve adaletind›fl›nda olanlar›nne oldu€unu kav-ramal› ki bunlar›

reddedip zulümkap›s›n› kapamak

mümkün olsun.

Bilinsin ki hikmet sahip-leri kat›nda adalet üç nesnede

gerçekleflir:

• Mal da€›t›rken ve ba€›fllan›rkenâdil olmakt›r. ‹ki kifli aras›ndamal, ba€›fl ya da mertebe taksimederken itidali, orta yolu tutarakölçü d›fl›na taflmaktan sak›n›lmal›.

• Al›fl verifl, [59a] kira, rehin gibi ti-cari ifllerde âdil olmakt›r.

• Cezaland›rmaya dair bütün hu-suslarda âdil olmakt›r. Bir kimsebir di€erine zulmetse, sadece ey-leminin karfl›l›€› verilmeli ki ada-let gerçekleflmifl olsun.

K›nal›zâde Ali Çelebi / Adaletin Fazileti Hakk›nda

123

Orta yol (vasat) ve hiç kimseninhakk›na el uzatmamak olan adaletinne oldu€u bilinmeli. Bu mertebeyeAllah’›n yeryüzündeki terazisi (mî-zânullâhi te’âlâ fi’l-arz) derler. An-cak bu mertebeyi anlamak ve hercephesini ak›l ile bilmek fevkaladezor oldu€undan, Allah kullar›na rah-met ve flehirlerini himaye için birmizan gönderdi. Bu mizan, temizfleriat (flerî’at-i mutahhere) ve ilahîkanun (nâmûs-› ilâhî)dur. Te-razilerin ilki ve mükem-meli budur.

Ve bundan sonraikinci mizan, sözütesirli hikmet sa-hibi kiflidir. ‹nsantabiat› gere€i me-denîdir, sosyaldir;yaflam›n› sürdür-mesi kendi türün-den olanlarla beraberolmaya ve onlarla yafla-maya ba€l›d›r. Fertler, hayvan-lar›n aksine ifllerini di€er fertlerinyard›m› olmazsa yürütemezler. An-cak hayvanlar ihtiyaçlar›n› karfl›la-makta sosyalleflmeye, yard›mlafl-maya ve medenileflmeye gereksi-nim duymazlar, çünkü g›dalar› ço-€unlukla basittir; piflirilmeye, dü-zenlenmeye ve terkibe gerek yok-tur. Giysileri de k›l ve yündendir,bunlar da kendileriyle beraber yara-t›lm›flt›r. Di€er savunma ve sald›r-ma için laz›m gelen silahlar ya ken-dileriyle beraber var edilmifl ya dailahî ilham ile kendilerine bahfledil-

flahs, âhere hayf ü ta’addî eylese,ana dahi an›n misli olunmak gerekki tenâsüb olup adâlet olmufl ola.

Pes mertebe-i vasat u adâlet -kihîç ahada hayf olmaya- ma’lûm ol-mak gerek. Ve bu mertebeye mî-zânullâhi te’âlâ fi’l-arz derler. Am-mâ bu mertebeye vukûf ve hermâddede mertebe-i vasat ne idü-€in nazar-› akl ile bilmek gâyetsu’ûbette olma€›n Hakk -celle ve

alâ- rahmeten li’l-ibâdi vehimâyeten li’l-bilâdi

bir mîzân inzâl ü ir-sâl etti. Ve ol, “fle-

rî’at-i mutahhe-re” ve “nâmûs-›ilâhî”dir. Ve bu,mîzân-› evvel vemi’yâr-› ekmel-

dir.

Ve bundan sonra mî-zân-› sânî hâkim-i nâfi-

zü’l-kavldir. Ve ana ihtiyâcol cihettendir ki nev’-i insân mede-niyyün bi’t-tab’d›r, ya’nî tabî’at›muktezîdir ki ma’âfl› ebnâ-y› nev’ile ihtilât u mu’âfleret ve ba’z-› efrâ-d› umûrunda ba’z›na i’ânet ü müzâ-heret etmeyince hâs›l u kâmil ol-maz. Be-hilâf-› hayvânât-› ucm kianlar›n temeddün ü ictimâ’ ute’âvüne ma’âfllar›nda ihtiyâclar›yoktur, zîrâ g›dâlar› gâliben basît-tir, cem’ ü terkîb ve tabh u tertîbemevkûf de€ildir; ve libâslar› fla’r urîfl ve veber ü sûftur ki kendisi ilebile mahlûktur. Ve silâh ve sâyir le-

‹fl Ahlak› Dergisi

124

K›nal›zâde Ali Çelebi / Adaletin Fazileti Hakk›nda

125

(vr. 58b)

‹fl Ahlak› Dergisi

126

(vr. 59a)

vâz›m› dahi ya kendisiyle mahlûkyâ ilhâm-› ilâhî ile kendilerine hâs›lve kesb ü tahsîle muhtâc de€ildir,nitekim mukaddimede dahi iflâretsebkat eyledi.

Ammâ insân letâfet-i mizâc› oldu-€u için agdiye-i basîta ile ta’ayyüflünâ-mümkin ve agdiye-i latîfeye -kitabh u terkîb ü tertîb ile olur- muh-tâcd›r. Ve libâs u silâh ve sâyirumûr-› ma’âfl› cümle s›nâ’îdir, s›-nâ’at u tedbîre mevkûf ve sa’y uamel ve i’mâl-i fikr ü re-viyyete muhtâcd›r.Çün [59b] cemî’-i le-vâz›m-› insân s›-nâ’ate mevkûf vecemî’-i sanâyi’iinsân bilip ameletmesi mümkinde€il idü€i ma’rûf-tur, pes insân ten-hâ ma’âfl›na kâdir ol-mad›€› zâhirdir. Meselâlibâs husûsunda hiyâket ügazl ü h›yâtat ve niçe san’at dahima’lûmu olmak gerek; ve meskeniemrinde necâret ü hadâdet; ve pây-pûflu husûsunda debâgat u iskâfl›k;ve eslihas› umûrunda alâ hâze’l-k›-yâst›r.

Pes nev’-i insâna lâz›md›r ki efrâd uâhâd› müctemi’ olup her biri bir s›-nâ’at ihtiyâr u i’timâl edip meselâba’z› hayyât ve ba’z› hayyâta ibre-sâz ve ba’z› sûzen ve sâyir âlât içinma’denden âhen-güdâz olup ve alâhâze’l-k›yâs ta’ayyüfl edeler.

mifltir, bunlar› sonradan ö€renme-ye ve elde etmeye muhtaç de€iller-dir, nitekim bu husus mukaddime-de ifade edildi.

Oysa insan›n mizac› latif oldu€un-dan basit g›dalarla beslenmesi im-kâns›zd›r; terbiye edilmifl, pifliril-mifl yiyeceklere ihtiyaç duyar. Elbi-sesi, silah›, yaflamas› için gerekli di-€er nesnelerin tamam› üretilmekzorundad›r; bunlar da zanaatkârl›-€a, tedbire, çabaya, ifle, fikir mah-

sullerine ba€l›d›r. [59b] ‹n-sana gerekli bu unsur-

lar›n sanayie ba€l›olmas› karfl›s›nda,insan›n bütünbunlar› ö€renipihtiyaçlar›n› kar-fl › l a m a s › n › nmümkün olmad›-

€› malum, yaln›zbafl›na hayat›n› sür-

dürmeye kudreti olma-d›€› aç›kt›r. Örne€in elbise

konusunda terzilik, dokumac›l›k,ip e€irmecilik gibi birçok sanat› bil-mesi gerekir; mesken hususundamarangozluk, demircilik; ayakkab›için dericilik, yamac›l›k ve silahlariçin de buna benzer sanatlar bu fle-kildedir. ‹nsan nevinin fertleri biraraya gelip her biri bir ifl seçiponunla meflgul olmal›. Mesela kimiterzi, kimi terziye i€ne imal eden,kimi de i€ne ve di€er aletler için de-mirci olup bu k›yas üzere maifletiniç›karmal›.

Böylece insan›n medenî hayat sür-

K›nal›zâde Ali Çelebi / Adaletin Fazileti Hakk›nda

127

meye ve sosyalleflmeye muhtaç ol-du€u ortaya ç›kt›. Onun tabiat› ge-re€i medenî olmas›n›n (medeniy-yün bi’t-tab’) manas› budur. Fakatcemiyet hayat› da zorbal›€› ve flid-deti do€urur, baz›lar› baz›lar›nazulmeder, zira her nefis arzusunugerçeklefltirmeye istekli ve talepetti€ini elde etmeye heveslidir. Bi-rinin elde etmek istedi€i nesneyebir di€eri de talip olup elde etmekisteyebilir. Bu takdirde di€eriniengelleyip muratlar›n› temin et-mek için bir di€erine karfl› zalimcekarfl› koyar. O da bunu önlemek vekendini savunmak ister. Bu du-rumda güçlü olan taraf galip gelir.Böyle bir durumda güç sahibi ida-recinin zulmü ortadan kald›rmas›gerekir. Fertler aras›nda al›fl veriflr›za ile gerçekleflmeli ki güç yoluy-la galebe çalmak bertaraf edilipherkes murad›n› bulsun. Örne€interzi, dülgere terzilik, dülger deterziye dülgerlik etmeli. Ama buifller ve sanatlar birbirine denk mi-dir yoksa denk de€il midir, denkolmad›€› takdirde bunun miktar›nedir bilinmeli. Terzinin terzili€i-ne dülger ne miktar dülgerliklekarfl›l›k vermeli ki adalet ve eflitlikgerçekleflsin? Meslekler aras›ndadengeyi bulmak hayli zordur. Bu-nun için k›ymeti do€ru takdireden bir ölçü gereklidir. [60a] Or-ta ölçü alt›n (para) ve gümüfltür.Bu ikisine “nakdeyn” (iki nakit) dederler. Hikmet sahipleri alt›n pa-raya (dinar) “orta ölçülü adil”

Pes zâhir oldu ki insân temeddün üictimâ’a muhtâcm›fl. ‹nsân mede-niyyün bi’t-tab’d›r dedi€imizinma’nâs› budur. Ammâ ictimâ’ dahitegâlüb ü tekâhür vâki’ olma€›muktezîdir ve ba’z›n›n ba’z›nazulm ü cevrini mü’eddîdir, zîrâ hernefs müfltehâs›na tâlib ve mergûbu müstelezz anlad›€›na râg›bd›r.Pes bir nefs ifltihâ vü ahz etmekkasd etti€i nesneye âher dahi mâyilolsa gerek ve bu neyl etti€i fley’-imergûba ol dahi nâyil olmak istesegerek. Lâbüdd ba’z› ba’z›n› dâfi’ ükâhir ve murâd-› maksûdunu an-dan ahz etmek için zâlim ü câbir ol-sa gerek. Ol dahi buna mümâni’ ümüdâfi’ ve kahr u galebe cânib-i ka-vîden vâki’ olsa gerek.

Pes hâkim-i kâhir gerek ki def’-izulm ve ref’-i hayf eyleye ve dahimâbeynlerinde mu’âmelât umu’âvazât r›zâ ile vâki’ olsa gerekki tegâlüb ü tekâhür mündefi’ olupher biri maksûduna nâyil ola. Me-selâ hayyât neccâra h›yâtat; ol dahibuna necâret ve alâ hâze’l-k›yâs et-mek gerek. Ammâ bu a’mâl u s›-nâ’ât birbirine mütesâvî midir,yoksa mütefâvit midir; tefâvütü ol-du€u takdîrce ne mikdârd›r bilin-mek lâz›md›r. Meselâ bu, ana birmikdâr h›yâtat edicek ol dahi bunane kadar necâret etmek gerek ki te-sâvî vü te’âdül ola? Çün bu tesâvîvü tefâvüt-i s›nâ’ât aras›nda bilin-mek müte’assir, belki müte’azzir-dir. Lâbüdd bir mütevass›t-› [60a]mukavvime muhtâc oldu. Ve ol

‹fl Ahlak› Dergisi

128

K›nal›zâde Ali Çelebi / Adaletin Fazileti Hakk›nda

129

(vr. 59b)

‹fl Ahlak› Dergisi

130

(vr. 60a)

mütevass›t-› mukavvim dînâr udirhemdir ki anlara “nakdeyn” dahiderler. Ve hukemâ dînâra “âdil-imütevass›t” derler. Lâkin bu âdil-isâmittir ve âdil-i sâmit dâyimâ kâfîde€ildir, belki âdil-i nât›k dahi ge-rek, tâ mütekâbilât›n te’âdülü ta-vassut-› dînâr ile hâs›l olmay›p nü-fûs-› câmiha ve ebsâr-› tâmiha an›nadline munkâd olmay›cak nât›k-›âdil ta’dîl ü tesviye ve cânib-i kavîtaz’îf ve cânib-i za’îfe takviye ede.Ve bu âdil -ki lâz›md›r- pâdiflâh-›hâkimdir ki zulmü vü cevri def’ vedest-i ta’addî vü tagallübü ref’ eder.Her ki nâmûs-› ilâhî ahkâm›na tâbi’yâ ta’dîl-i dînâra tâyi’ olmaya, pâdi-flâh-› kâhir an› kuvvet-i bâzû-y› flev-ket ve heybet-i flemflîr-i siyâsetle yâhâlik yâ mutî’ u munkâd tarîk-i ad-le sâlik eyler.

Pes ma’lûm oldu ki h›fz-› adâlet içinhalk aras›nda üç nesne lâz›m imifl:Birisi nâmûs-› rabbânî ve birisi hâ-kim-i insânî ve birisi dînâr-› mîzâ-nî. Ve hakîm-i Yunanî üçüne dahi“nâmûs” ›tlâk eder, zîrâ lügatlerin-de nâmûs “siyâset”e derler, her bi-rinde siyâset ma’nâs› vard›r.

Ve dahi hukemâ derler ki nâmûs-›evvel ü a’zam fler’-i ilâhîdir ki câ-nib-i Müheymin-i Hallâk’tan halkamuktedâ vü mütteba’-› ale’l-›tlâk-t›r. Ve nâmûs-› sânî pâdiflâh-› dâd-ger ve hâkim-i adl-güsterdir. Ve bunâmûsa lâz›md›r ki nâmûs-› evveleiktidâ ve ana ittibâ’ ile ihtidâ eyle-ye. Ve nâmûs-› sâlis dînârd›r ki nâ-mûs-› sânînin taht-› fermân›ndad›r

(âdil-i mutevassit) derler. Fakatbu adil sessizdir ve sessiz adil herzaman yeterli de€ildir, aksine ko-nuflan bir adil gereklidir ki z›tlararas›nda adaletin tahakkuku alt›nparayla sa€lanamad›€›nda, nefsineuyanlar ve tamahkâr nazarlar bu-nun adaletine raz› olmazsa konu-flan adalet (nât›k-› âdil), adaleti te-min eder, güçlü olandan zay›f ola-na takviyede bulunur. Bu gerekliolan adil, adil padiflaht›r. Onun sa-yesinde zulüm giderilir ve zorba-n›n tagallübüne son verilir. ‹lahikanuna tabi olmayan› ve dinar›ndengesine r›za vermeyeni güç sa-hibi padiflah azametli kuvvetiyleveya siyaset k›l›c›n›n tehdidiyle yayok ederek ya da dize getirerekadalet yoluna sokar.

Art›k adaletin korunmas› için halkaras›nda üç fleyin gerekli oldu€uaç›kt›r:

• Nâmûs-› rabbânî

• Hâkim-i insânî

• Dînâr-› mîzânî.

Yunan hakim her üçüne de kanun(namus) ad›n› verir, zira onlar›ndillerinde “namus”, siyaset için kul-lan›l›r ve yukar›daki her bir madde-de siyaset manas› vard›r. Yine ha-kimler derler ki ilk ve azametli olannamus, ilahî fleriatt›r; halk›n bunatabi olmas› mutlakt›r. ‹kinci namusadaletli padiflaht›r. Bu ikinci, ilknamusa tabi olmal› ve onunla amelederek hidayet bulmal›d›r. Üçüncünamus parad›r ki bu da ikincinin s›-

K›nal›zâde Ali Çelebi / Adaletin Fazileti Hakk›nda

131

raca alt›ndad›r. Kur’an’da bu mana-lara iflaret vard›r: “Onlarla beraberkitap ve yarg›y› da indirdik ki in-sanlar adaleti ayakta tutsunlar. Vedemiri de indirdik. Onda büyük birkuvvet ve insanlar için birçok men-faatler vard›r.”1

“Kitap”, kayna€› ilahi oldu€u içintemiz fleriata iflarettir. Yarg› (mi-zan), paraya iflarettir, [60b] ziraal›fl veriflin gerçekleflmesi ve denge-lenmesi onunla olur. Demir (hadîd)de padiflah›n kahredici gücüne ifla-rettir ki onun keskin k›l›c›yla mem-leketler tutulur, hüküm yürür.

Birinci namusa uymayan kâfir ümünaf›kt›r. ‹kincisine tabi olma-yan asi ve günahkârd›r. Sonuncu-suna itaat etmeyense haindir.

Adalet önce flahs›n kendisine, s›-fatlar›na, kuvvetlerine ve azas›na,ard›ndan bakmakla yükümlü oldu-€u ev ahalisine, ortaklar›na, dost-lar›na; yönetici olan›nsa reayas›nataalluk eder. Bir kimsenin adalets›fat›n› haiz olmas›, adaleti evvelakendi s›fatlar›, kuvvetleri ve aza-s›nda uygulamas›, her kuvveti han-gi amaç için yarat›lm›fl ve her uzvuhangi hareket için var edilmiflse ocihette kullanmas› ve Allah’›n ya-rat›fl amac›n›n aksine akl›n ve fleri-at›n men etti€i yerlerde kullanma-mas›d›r. Adalet, bedenî ve ruhîkuvvetleri yarat›c›n›n r›zas›n› celpetmekte kullanmak; arzu edilen er-

ve nass-› tenzîl-i hakây›k-te’vîldebu ma’nâlara iflâret vâki’ olmufltur.

(el-âyet). Zîrâ “kitâb” iflârettir fle-rî’at-i mutahhereye -ki me’haz› ki-tâb-› rabbânî ve tenzîl-i subhânî-dir.- Ve “mîzân” iflârettir dînâra[60b] ki ahz u i’tâs› mîzân ile olurve mîzân an›n ta’dîline âlettir. Ve“hadîd” kahr-› pâdiflâha iflârettir kiflemflîr-i berrânla memâlik-gîr vehükm-rân olur.

Nâmûs-› evvele mutî’ olmayan kâ-fir ü münâf›kt›r. Ve nâmûs-› sâniyemutî’ olmayan tâgî vü mârikt›r. Venâmûs-› sâlise mutî’ olmayan hâyinü sâriktir.

Tenbîh: Adâlet evvelâ flahs›n zât›navü s›fât›na ve kuvâ vü a’zâs›na mü-te’allik olur. Sâniyen ehl ü hadem ü›yâl ü haflem ve flürekâ vü rüfekâs›-na ve hâkim olanlar›n re’âyâs›namüte’allik olur. Pes bir flahs adâlets›fat›yla muttas›f olmakta lâz›md›rki evvelâ kendi s›fât›nda ve kuvâ vüa’zâs›nda adâlete ri’âyet eyleyip herkuvvet nenin için mahlûk ve heruzv ne tahrîk için âferîde olmuflsaanda isti’mâl edip tagyîr-i halkullâhk›l›p aklen ve fler’an muharrem ümemnû’ olan mevâzi’e isti’mâl et-meye ve kuvâ-y› cismânî vü rûhânî-sin celb-i r›zâ-y› ma’bûd ve kesb-ifazîlet-i maksûd olmayan yerleresarf u bezl k›lmaya. Ve e€er hademü haflem ve ehl ü ›yâli varsa anlararas›nda dahi mûceb-i fler’-i mutah-

‹fl Ahlak› Dergisi

132

1 57 / Hadîd Suresi, 25. ayet

K›nal›zâde Ali Çelebi / Adaletin Fazileti Hakk›nda

133

(vr. 60b)

‹fl Ahlak› Dergisi

134

(vr. 61a)

her ve akl-› münevver üzere âmilolup ahkâm-› nevâmîs-i ilâhiyye vehudûd-› flerâyi’-i nebeviyyedenudûl etmeyip belki tafaddül ü îsârve afv ü ihsân ve sâyir müstehab-bât-› fler’ ve makbûl ü marzî-i ehl-iakl kat›nda olan nesneleri dahi it-yân ede. Ve e€er ba’z-› ibâd u bilâdüzerine hâkim ü mevlâ ise kânûn-›fler’-i mutahhere ve üslûb-› siyâsât-› mülûk-› âdile ile âmil ola. Bu ma-kûle kimesne bu dünyâda halîfe-irabbü’l-âlemîn ve dâr-› âhirette

beflâreti ile ehvâl ü kürebât-› k›yâ-metten emîn olsa gerek. Ve arsa-izemân ve sâha-i âlem e€er bunungibi sâhib-i sa’âdetin zîr-i livâs›ndaâsûde ola, âsâr-› berekât› [61a] in-sân u hayvân ve hars u nesl ve ak-vât u erzâkta zâhir ü bâhir olsa ge-rek. Nitekim rivâyet olunur ki ekâ-sireden ba’z›n›n hazînesinde bir kî-se gendüm bulundu. Her dâne hur-mâ mikdâr›nda kîse üzerinde yaz›l-m›fl ki “fiol zemânda ki pâdiflâhla-r›n adli ber-kemâl ve rûy-i zemînâsâr-› adl ü dâddan mâlâmâl idi; be-rekât akvât u erzâkta bedîdâr vehabbe-i gendüm cüssede bu mikdâridi. Ve ger ne’ûzu billâh-i te’âlâba’z-› hukkâm-› vilâyât ve vülât-›ahkâm merâsim-i eflfâk ve mekâ-rim-i ahlâkla mevsûm ve safha-i za-mîrine nakfl-› fazîlet ve kâr-nâme-iadâlet mersûm olmay›p belki ni-hâd-› bed-siriflti ahz u gasb-› emvâl-i muharreme üzere mecbûl ve dil

demleri elde etmenin mümkün ol-mad›€› yerlerde sarf etmemektir.E€er hizmetlileri ve ailesi varsa te-miz fleriat ve ayd›n akl›n gere€iüzere amel edip ilahî kanunlar›nhükümlerine ve peygamberin fleri-at›n›n s›n›rlar›na riayetsizliktenkaç›nmal›, aksine iyilik, ihsan, afve benzerlerinden fleriat›n güzelgördü€ü ile ak›l sahipleri kat›ndamakbul olanlar› ifllemeli. Bu kifli,flehir ve insanlar üzerine yöneticiise, temiz fleriat kanunlar› ve adilmeliklerin siyasetleri üslubu üzereamel etmeli. Bu yolu takip edenler,bu dünyada âlemlerin rabbine hali-fe ve ahiret evinde “fiüphesiz adilolanlar, nurdan minberler üzerin-dedir.”2 müjdesiyle k›yamet korku-su ve azab›ndan emin olurlar.

Zaman arsas›nda ve âlem sahas›ndabunun gibi bir saadet sahibinin san-ca€› alt›nda huzur olursa, bununbereketinin eserleri [61a] insan,hayvan, nesil ve r›z›klarda aç›k se-çik belirir. Nitekim rivayet edilir kieski ‹ran padiflahlar›n›n hazinesin-de bir kese bu€day bulunmufl; herbir bu€day tanesi hurma büyüklü-€ündeymifl. Kese üzerinde flu ifadeyaz›l›ym›fl: “Padiflahlar›n adaletiberkemal ve yeryüzü adaletle doluoldu€u bir zamanda bereket r›z›k-larda ve erzakta zahir ve bu€day ta-nesi cüssece bu miktardayd›.”

E€er “Allah korusun– baz› yönetici-ler ve kad›lar güzel ahlak ve edepten

K›nal›zâde Ali Çelebi / Adaletin Fazileti Hakk›nda

135

2 Müslim, ‹mâre, 18.

mahrum ve gönül-leri sayfas›nda fa-zilet ve adalet nak-fl› ifllenmemiflsebozuk tabiatlar›kendilerine yasakolan mallar› gasbasevkeder, kalple-rinde zulüm yap›-s›n› yükseltir, na-hak kan ak›tmak ve mazlumlara ezaetmeye yöneltir. Yeme içmeleri debu minval üzere olur. Beyit:

Onun ba€›n›n meyvesi, yetimlerin gö-zü yafl›ndan suyunu içer;

yeflilli€i susuzlu€unu dul kad›nlar›nci€er kan›yla giderir.

Bu kiflilerin ak›l kula€›, kibir ve zor-bal›ktan uleman›n ö€ütleri ve hik-met sahiplerinin nasihatlerine sa-€›rd›r; bunlar, “Ona Allah’tan sak›ndenildi€inde izzet ve gururu onugünaha sürükler. Art›k onun pay›cehennemdir.”3 ayet-i kerîmesinintehdidine mazhar olur. Bu gibi hâ-kimler ve yöneticiler, sultanlardanve halifelerden faz›l olanlar taraf›n-dan uzaklaflt›r›lan ve reddedilen ki-flilerdir. Do€rusu bunlar iblislerinkardeflleri, fleytanlar›n dostlar›d›r.Bunlar, gönüllerinde raiyete mer-hamet olmad›€›ndan, ceza günüRahman’›n rahmetinden uzakt›r-lar: “Merhamet etmeyene merha-met edilmez.”4

ber-dest-i cevrbünyâd ve cefâ-peymâs› irâkat-›dimâ-› nâ-hakk veezâ-y› mazlûmân-› mutlak üzerinemeftûr olup ekl üflürbü bu minvâlüzere ola ki(Beyt):

Hored âb ez-nem-i çeflm-i yetîmânmîve-i bâgefl

Çeked hûn-i dil-i bîve zenân ez-merg-i biryânefl

Ceberût u kibriyâs›ndan gûfl-› hûflumevâ’iz-i ulemâ ve nesâyih-i huke-mâdan ker;

âyeti kerîmesi va’îdine mazhar olur.Bunlar›n gibi hukkâm u ümerâ mer-dûd u matrûd-› efâd›l-› hulefâ vü se-lâtîn ve fi’l-hakîka ihvân-› ebâlise vecülesâ-y› fleyâtîndir. Çün zamîrlerin-de rahm-› ra’iyyet nâ-bedîddir, pesrûz-› cezâda rahmet-i Rahmân bun-lardan ba’îddir ki

Çün bunun gibi hâkim idbâr-› flekâ-vetle dâg-dâr ve hilye-i fazîlet-isa’âdet-i hakîkîden ât›ld›r, pes bu-nun emsâline sâhib-i devlet ve sâ-hib-i sa’âdet demek fi’l-hakîka fâsidü bât›ld›r. Niçe sa’âdet olur ki befl ony›l murâdât-› fâniye-i dünyâ-y› de-niyyeden behremend ve âmâl-i âmâ-nî-i nâ-pâydâr-› dehr-i gaddâr -ki yi-ne âlâm u fledâyidden hâlî de€ildir-

‹fl Ahlak› Dergisi

136

3 2 / Bakara Suresi, 206. ayet4 Tirmizî, 4/318, no: 1911; Musnedu Ahmed,

2/242, no: 7287.

“Onun ba€›n›n meyvesi, yetimlerin gözü yafl›ndan suyunu içer;

Yeflilli€i susuzlu€unu dul kad›nlar›n ci€er kan›yla giderir.”

Hat

: Rez

a H

emm

atir

ad

K›nal›zâde Ali Çelebi / Adaletin Fazileti Hakk›nda

137

(vr. 61b)

‹fl Ahlak› Dergisi

138

(vr. 62a)

fîrûz-› ercümend [61b] âhir zâr uhazîn, bel tarîd ü la’în, bî-hayl ü har-gâh, dûr ez-haflem ü sipâh; câh uhaflmet-i imâret ü hükûmettenma’zûl, mâ-sadak-› âyet-i flerîfe

mukayyed u maglûl dergâh-› rab-bü’l-âlemîn ve dîvân-› ahkemü’l-hâ-kimîne varsa gerek ve inkâr müfîd üve flâhide ihtiyâc olmay›p cezâ-y›amel ve pâdâfl-› ef’âlin görse gerek.Kendisi sûret-i mûr-› muhakkardamahflûr ve etrâf u cevânibi zulümât-› zulmünden fleb-i deycûr olup melâ-yike-i azâb niçe sene ber-mûcib-i gi-

riftâr u mahbûs ve nesîm-i rahmet-i Rahmân’dan -ehl-i adl-i bilâd verahmet-i ibâd olanlara mev’ûddur-nâ-ümîd ü me’yûs kalsa gerek.E’âzenâllâhu te’âlâ min ye’sihi venikmetihi ve’dhilnâ’l-cennete bi-gayri azâbin sâbikun bi-rahmetihi.

Bu tür yöneticiler gerçek fazilet zi-netinden mahrum ve bedbahtl›kafetiyle lekelidir. Böylelerine saa-det sahibi demek gerçekte bat›l vefasittir. Nas›l saadet olsun ki! Beflon y›l geçici dünyadan murat al›pzalim dünyan›n payidar olmayanve de elem ve s›k›nt›dan hali olma-yan [61b] emelleri peflinde koflma-n›n sonu ac› ve inleme, hatta d›fl-lanma ve kovulma, yersiz yurtsuzkalma, maiyetinden ve ordusun-dan uzaklaflma, idarecilik mevki-inden azledilme, “Onun dedi€i malve evlad› ondan alaca€›z. O yaln›zbafl›na bize gelecektir.”5 ayetiyleba€l›, zincire vurulmufl hâldeâlemlerin rabbinin dergâh›na veyönetenlerin yöneticisinin divan›-na varacakt›r. ‹nkâr› fayda verme-yecek ve bir flahide de ihtiyaç ol-madan yapt›klar›n›n karfl›l›€›n›görecektir. Kendisi hakir bir ka-r›nca suretinde haflr olacak ve bü-tün etraf› zulmünün karanl›kla-r›ndan kapkara bir geceye döne-cektir. Azap melekleri “Onu tu-tun, kelepçeleyin. Sonra onu ce-henneme sal›n.”6 ayeti mucebincenice y›llar esir tutacak, Rahman’›nrahmet esintisinden ki bu esintivilayetleri adaletle yöneten ve kul-lara merhamet edenlere vaad edil-mifltir, ümitsiz kalacakt›r. Allahbizi ümitsizlikten ve azab›ndankorusun ve azab›n› geçen rahme-tiyle cennetine dâhil etsin.

K›nal›zâde Ali Çelebi / Adaletin Fazileti Hakk›nda

139

5 19 / Meryem Suresi, 80. ayet.6 69 / Hâkka Suresi, 30-31. ayetler.

‹fl Ahlak› Dergisi

140