64
AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 SAYI: 19 10 TL ISSN NO: 2528-8679 ULUSLARARASI BASIN YAYIN BİRLİKLERİ FEDERASYONU YAZARLARI YAYIN ORGANI

AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

  • Upload
    others

  • View
    8

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİOCAK 2017

SAYI: 1910 TL

ISSN NO: 2528-8679

ULUSLARARASI BASIN YAYIN BİRLİKLERİ FEDERASYONU YAZARLARI YAYIN ORGANI

Page 2: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

İmtiyaz SahibiŞerafettin ŞIVKIN

İlyas AKKAN

Sorumlu Yazı İşleri MüdürüSaime ŞAGBAN

Yazı İşleri MüdürüHakan Karam KARTAL

Halkla İlişkiler MüdürüSimge ŞIVKIN

Reklam MüdürüSalih MORALI

Hukuk MüşaviriAv. Ayşe Sevim GüngörAv. Feridun GÖKHAN,

Av. Vedat YILDIZ,Av. N. Güven ÇINAR

Av. Derya TÜRKGÜLÜ

İletişim:Adres:İNÖNÜ CADDESİ MUSTAFA

KUNTER APT. NO:226 KAT:1DAİRE:5 KONAK /İZMİR

Telefon:+90 ( 0 232 ) 425 47 45Fax:+90 ( 0 232 ) 425 47 45

Email:[email protected]:http://www.simgedergi.com

Basım Tarihi ve Yeri:28 Şubat 2017

BERK MATBAACILIKAdres: Kazımkarabekir Cad. Özer Han

İskitler / ANKARATelefon:+90 (541) 822 83 50

e-mail: [email protected] NO: 2528-8679

Simge Dergisi, basın ahlak kurallarınauyacağını taahhüt eder. Dergimiz Basın İlan

Kurumu üyesidir.Yazarlarımızın yazılarından dergimiz sorumlu

değildir.

YIL:3 SAYI:19OCAK 2017

ANKARA: Nilay BAŞARANLAR,Aykut TÜZÜNANKARA (Çankaya): Kaan NAMLIANKARA (Yenimahalle): Necabi BALErdoğan ÇEÇEN, Cahit ÖZTÜRK, Fuat AĞDEMİR, Süreyya GÜNGÖR, Salih MORALI, ANKARA (Keçiören): Hüsnü KARABULUTANKARA (Kızılcahamam): Hatice İŞLERADANA: Nazik KEBELİİSTANBUL: Bekir ÖZER, Bekir PAK,Didem AYSEL PEKYILMAZİZMİR: Ali BİLGİÇ, Tahir ŞİRİNBACAK,Seval GÜNEŞ, Cengiz BULUTAYDIN İL: Ahmet TOPRAKAYDIN (Didim): Gürhan GÜNCAN ANTALYA: Kamer DURDU,ALANYA: Süleyman GÜNDÜZBALIKESİR: Nedim KUL, Hasan KARA Hatice TÜRKANDÜZCE: Yavuz YILMAZDENİZLİ: Hasan ALPARSLAN,Macit KARACADİYARBAKIR: Erkut TEMİZ, Mahmut ŞİMŞEKGAZİANTEP: Hülya ERGANEDİRNE: Necmi BOZTOPRAKHAKKARİ: Hakan TAŞMANİSA: İsmail AYDIN, Emin YAPARTRABZON: Duygu KARAHASANOĞLUAhmet KÜLEKÇİORDU: Orhan YENER, Rafia BEYLİK

KARADENİZ BÖLGE MÜDÜRÜ:Zeki BALTAKIRIKKALE: Güven GÜNDÜZKUŞADASI: Ahmet YEŞİLYURTBURSA: Ali Fuat AVCIBURDUR: Ayhan ŞIVKINKARS: Turgut OTLUYURTKONYA: Nihat USLUKIRŞEHİR: İdris KURUMKARABÜK: Zehra BOSTANCIYOZGAT: İsmail ÇAKANAKSARAY: Cevat BOYSAK, Büşra BOYSAKNİĞDE: Gülay SAFALIHATAY: Keziban FAKI

AMERİKA: Ebru WATERSİNGİLTERE: Akın ALİMRUSYA: Elena GÜNDÜZKANADA: Oruç NAMLIMAKEDONYA: Mustafi SAMIJAAZERBAYCAN: Ali Ulvi ZADEOĞLU,Ramin ALİZADEFRANSA: Adnan ŞIVKIN, Tansu SARITAYLIARNAVUTLUK: Mustafi SAMIJAALMANYA: Süreyya TAŞKIN ROMANYA: İsmail BOZTOPRAKAVUSTRALYA: Hasan ÖZKANUKRAYNA: Orhan ÇALOĞLUYENİ ZELANDA: S.Serdar ÖZTÜRKFAS: Yasmine ENAİKAZAKİSTAN: Elmira GANEYEVA

TEMSİLCİLERİMİZ

SİMGE’de bu ay

04

11

14

20

28

30

32

36

40

44

49

54

59

60

GÜNCEL: Referandum süreci başladı.

ŞİRKETLERDEN: TAV

BİLİM TEKNOLOJİ: Renk Körlüğünü buln cihaz

SANAT: Dosso Dossi Fashion Show

EKONOMİ: Şirket kurulumu kolaylaşıyor

EKOLOJİ: Baharın müjdecisi

YAŞAM: Yeme içmeden vazgeçmedik.

SANAT GÜNDEMİ: Berlin ALTIN AYI festivali

GÜNCEL: Siber Güvenlik Yasası

EKONOMİ: Tesco

HABER ANALİZ: Türkiye’nin yeni stratejik gerçekliği

ARAŞTIRMA: Türkiye’nin Dış ticareti

INFO: Anayasa teklifi

SAĞLIK: Sigara 8 saniyede bir kişinin ölümüne neden oluyor.

Genel KoordinatörTülay APUHANERC.Cahit ÖZTÜRK

Grafik TasarımHasan AKMAN

Page 3: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

3OCAK 2017 - SAYI 19

BAŞKANDAN

REFERANDUM

Önümüzde seçim var... Bir yerde referandum...Bunu bir o yana bir bu yana çekip, birbirini suçlamanın ne gereği var!..Siyasiler bunu yaptıkça vatandaş adeta kopya çeker gibi aynısını yapmaya devam ediyor ve ülke karışıyor.Sevenimiz zaten yok...Etrafımıza bakmamız yeterli ve kıs kıs gülmelerini görmemiz mümkün.Adeta bundan cesaret alınıp içeride de:Yakmalar...Yanmalar...Kargaşa... Almış başını gidiyor ve biz hala ‘’o evet dedi’’, ‘’bu hayır dedi’’ ile uğraşıp birbirimizi yemekten başka bir şey yapmıyor, bir adım boyu yol gidemiyoruz.Belki gitmemize müsaade edilmiyor.Kusura bakmayın ama ben buna biraz da ‘’akıl’’ diyorum.Akıl, ne dilde, ne yaşta... Sadece başta!..Sakın ola ‘’bunu bilmiyor muyuz yani ’’ demeyin.Madem biliyoruz, en nihayetinde bu bir seçim değil mi?Madem biliyoruz, hepimiz aynı toprak üzerinde yaşayan kardeşler değil miyiz?Madem biliyoruz, birbirimize bu düşmanca tavırlar niye?

xHadi, biliyoruz diyelim.Bakınız, ülkemiz Allah vergisi toprağın nimetleriyle dolu ve o nimetler başka ülkelerde olmamasına rağmen, onlar dünyadaki sanayileşmeyi geride bırakıp bilime yöneldi...İşte o akıl sayesinde yeni bir dünya bulup, yaşamı oraya da götürme uğraşı içindeler!Bunu gizli de yapmıyorlar ki, biz görmedik, biz nerden bilelim diyelim...

Bu ülkelerden ders alınıp aynı şeyleri yapmaya uğraşacağımıza, karaktersizin biri çıkıp sanatçı Müjdat Gezen Kültür Merkezi’ne benzin döküyor!..Demek ki korku yok!Demek ki ceza yetersiz!Eğer bunlara en ağır ceza verilip önleri kesilmezse, hem iktidar, hem ülke bunların verdiği zarardan kurtulamaz.Yapılacak şey zor değil...Aklımızı kullanıp birbirimizle uğraşmayalım ve ülkemize zarar veren bu beyinsizleri saf dışı bırakıp, gazetemizdeki hem ‘’Evet’’, hem ‘’Hayır’’ diyen yazar ve personel gibi, şaka-espri geçinip gidelim.

Şerafettin ŞIVKIN

[email protected]

Page 4: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

4 OCAK 2017 - SAYI 19

Yüksek Seçim Kurulunca (YSK), anayasa değişikliğinin 16 Nisan’da halkoyuna sunulmasına ilişkin hazırlanan seçim takvimine göre, süreç bugün başladı.

ANKARA

Türkiye’de seçmenler, anayasal düzenlemelere ilişkin yedinci kez yapılacak halk oylamasında sandık başına gidecek.

YSK’nın belirlediği seçim takvimine göre, süreç bugün başlıyor.

Askı listeleri 18 Şubat’ta askıya çıkarılacakMuhtarlık bölgesi askı listeleri, 18 Şubat’ta askıya çıkarılacak. Tutuklular ile taksirli suçlardan hükümlülere ilişkin askı listeleri de güncellenmek üzere askıya çıkarılacak ve itirazlar başlayacak. Yurt dışı seçmen kütüğü de aynı gün “www.ysk.gov.tr” adresinden ilan edilecek.

Seçmenler ayrıca, 18 Şubat’tan itibaren YSK’nın “www.ysk.gov.tr” adresinden bina esasına göre düzenlenen seçmen kayıtlarının sorgulanmasını yapabilecek.

Muhtarlık bölgesi askı listeleri 26 Şubat’ta askıdan indirilecek ve itirazların sona ermesinin ardından yurt içi ve yurt dışı seçmen kütükleri 10 Mart’ta kesinleştirilecek. Aynı gün, yurt içi seçmenlerin oy vereceği yer ve sandıklar belirlenecek,

yurt dışı seçmenler için oy kullanılacak temsilcilik, tarih aralığı ve yer bilgileri “www.ysk.gov.tr” adresinden ilan edilecek.

57 ülke 119 temsilcilik ve 32 gümrük kapısında oy kullanılacakSeçim takvimindeki diğer tarihler şöyle:

“11 Mart: Halk oylamasında kullanılacak birleşik oy pusulaları basılacak, basımı tamamlandıkça plan dahilinde dağıtılacak. Gümrük kapılarında kullanılacak araç ve gereçler ilgili seçim kurullarına gönderilmeye başlanacak.

27 Mart: Gümrük kapılarında ve yurt dışı temsilciliklerinde oy verme işlemine başlanacak.

30 Mart: TBMM’de grubu bulunan siyasi partilerin radyo ve televizyonda propaganda başvuruları ve propaganda sırasının belirlenmesi için kuraya katılacak temsilcisi ile TRT temsilcilerinin YSK’ya bildirilmesinin son günü olacak. Konuşma yapmayı dilemesi halinde, Cumhurbaşkanı’nın yapacağı konuşmalar için yayın zamanı ve sırası tespit edilecek.

Referandum süreci YSK’nin takvimine göre bugün başladı

GÜNCEL

Page 5: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

5OCAK 2017 - SAYI 19

31 Mart: Başvuran siyasi partilerin radyo ve televizyonda yapacakları propaganda konuşmalarının yayın ve zaman sıralarının belirlenmesi için YSK tarafından ad çekilecek.

9 Nisan: Yurt dışı temsilciliklerde oy verme işlemi sona erecek. Propaganda serbestliği ve bir kısım seçim yasakları başlayacak. Radyo ve televizyon propaganda konuşmalarına başlanacak.

12 Nisan: İlçe seçim kurulu başkanlıklarınca malzeme torbaları sandık kurulu başkanlarına teslim edilecek.

15 Nisan: Seçim propagandası saat 18.00’de sona erecek.

16 Nisan: Oy verme günü.”

Yurt içi ve yurt dışı seçmen kütüğüne kayıtlı seçmenler “secmen.ysk.gov.tr” ve “turkiye.gov.tr” adreslerinden seçim hakkındaki gerekli tüm bilgilere erişim sağlayabilecek.

Yurt dışı seçmenlere, 57 ülke 119 temsilcilik ve 32 gümrük kapısında kurulacak sandıklarda oy kullandırılması planlanıyor.

Oy verme saatleriAnayasa değişikliğinin halkoyuna sunulmasında oy verme işlemi Adıyaman, Ağrı, Artvin, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Gaziantep, Giresun, Gümüşhane, Hakkari, Kars, Malatya, Kahramanmaraş, Mardin, Muş, Ordu, Rize, Siirt, Sivas, Trabzon, Tunceli, Şanlıurfa, Van, Bayburt, Batman, Şırnak, Ardahan, Iğdır ve Kilis illerinde 07.00 - 16.00, bunlar dışındaki illerde ise 08.00 - 17.00 saatlerinde olacak.

Halk oylamasında “Türkiye Cumhuriyeti Yüksek Seçim Kurulu” filigranlı sarı renkteki zarflar ve beyaz renk üstünde “Evet”, kahverengi renk üstünde “Hayır” ibareleri bulunan iki ayrı renkten oluşan birleşik oy pusulaları ile “Tercih” mührü kullanılacak.

YSK’nın anayasa değişikliğinin 16 Nisan’da halkoyuna sunulmasına ilişkin hazırladığı seçim takvimine göre, seçmen listeleri bugün askıya çıkarılacak ve 26 Şubat’a kadar askıda kalacak.

Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) hazırladığı seçim takvimine göre, muhtarlık bölgesi askı listeleri bugün askıya çıkarılacak ve 26 Şubat’a kadar askıda kalacak.

YSK tarafından anayasa değişikliğinin 16 Nisan’da halkoyuna sunulmasına ilişkin hazırlanan seçim takvimi işliyor.

Buna göre, muhtarlık bölgesi askı listeleri bugün askıya çıkarılacak. Tutuklular ile taksirli suçlardan hükümlülere ilişkin askı listeleri de güncellenmek üzere askıya çıkarılacak ve itirazlar başlayacak. Yurt dışı seçmen kütüğü ise bugün “www.ysk.gov.tr” adresinden ilan edilecek.

Seçmenler ayrıca, bugünden itibaren YSK’nın “www.ysk.gov.tr” adresinden bina esasına göre düzenlenen seçmen kayıtlarının sorgulanmasını yapabilecek.

Muhtarlık bölgesi askı listeleri, 26 Şubat’ta askıdan indirilecek.

Seçmen listeleri askıya çıkıyor

GÜNCEL

Page 6: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

6 OCAK 2017 - SAYI 19

GÜNCEL

TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, son yıllarda uluslararası çevrede Türkiye’deki yatırım ortamı konusunda olumsuz algı oluşturulduğunu belirterek, “Ekonomimiz güçlü biçimde ayakta. Türkiye’ye yatırım yapan her zaman, her koşulda kazanır.” dedi.

Türkiye-Avrupa Birliği (AB) Karma İstişare Komitesi’nin (KİK) 35’inci toplantısı; AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Türkiye-AB KİK Eş Başkanı ve TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Türkiye-AB KİK Eş Başkanı Annie Van Wezel ve AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Christian Berger’in katılımıyla TOBB’da gerçekleştirildi.

Hisarcıklıoğlu, açılış konuşmasında, Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi nedeniyle, temmuzda yapılması planlanan toplantının bugüne ertelendiğini ifade etti.

Hain darbe girişiminin Türkiye ekonomisi ve idari sistemi üzerindeki etkisinin devam ettiğine işaret eden Hisarcıklıoğlu, saldırının sorumluları ve destekçilerinin belirlenmesine ilişkin çalışmaların sürdürüldüğünü söyledi.

Hisarcıklıoğlu, son yıllarda birçok uluslararası çevrede Türkiye demokrasisi, ekonomisi ve ülkedeki yatırım ortamı konusunda olumsuz algı oluşturulduğuna dikkati çekerek, “Biz, Türkiye’nin işçi, memur, çiftçi, esnaf, işveren ve toplumun tamamını temsil eden sivil toplum kuruluşları olarak demokrasiye, hukukun üstünlüğüne, yargının bağımsızlığına, din, vicdan, ifade ve teşebbüs hürriyetine inanıyoruz. Tüm politikalarımızı ve çalışmalarımızı bu değerler çerçevesinde örgütlüyoruz.” diye konuştu.

Türkiye’nin AB katılım sürecinin, bu değerlerin uygulama standartlarının iyileştirilmesi açısından son derece önemli olduğunu vurgulayan Hisarcıklıoğlu, AB’nin aday ülkeler için geliştirdiği katılım stratejilerinin, aday ülkeleri AB’ye yakınlaştırması gerektiğini dile getirdi.“Parlamentolar müzakere ve diyalog yeridir”Hisarcıklıoğlu, AB’nin 6 üyeli bir kulüpten, kıtanın tamamına hitap eden 28 üyeli bir güç haline geldiğine işaret ederek, AB’nin gelecekteki stratejik başarısının Türkiye’nin üyeliğinin sağlanmasıyla mümkün olacağını kaydetti.Avrupa Parlamentosu’nun “Türkiye ile katılım müzakerelerinin geçici olarak dondurulması” yönündeki tavsiye kararından derin üzüntü duyduklarını belirten Hisarcıklıoğlu, “Avrupa Parlamentosu’nun bu kararı, objektif temellerden yoksun olup, Türkiye’deki gelişmeleri tek taraflı bir bakış açısıyla ele almaktadır. Parlamentoların doğal misyonuna da aykırıdır. Parlamentolar müzakere ve diyalog yeridir. Müzakereleri dondurma veya askıya alma yeri olmamalıdır.” değerlendirmesinde bulundu.

“Bu şartlar altında ayakta kalabilecek başka ülke yok”Türkiye-AB KİK 35’inci toplantısında, vize serbestisi, Suriyeli mülteciler, Gümrük Birliğinin güncellenmesi gibi Türkiye-AB ilişkilerinin gündemindeki konuları ele aldıklarını dile getiren Hisarcıklıoğlu, artık vizelerin kaldırılması ve Gümrük Birliği müzakerelerinin bir an önce başlatılması gerektiğini ifade etti.

Hisarcıklıoğlu, Suriyeli mülteciler için Türkiye’nin kendi bütçesinden 25 milyar dolara yakın harcama yaptığını ve Suriyeli mültecileri ekonomik hayata entegre etmek için çok sayıda proje yürüttüğünü vurgulayarak, şunları kaydetti:

“Bir ülke düşünün ki çevresindeki bütün ülkelerde çatışma alanları var, iç savaşlar var. 3 milyon mülteciyi kendi imkanları ile ağırlıyor. Üstelik bu mültecilerin sadece karnını doyurmuyor, barınmadan eğitime, sağlığa kadar her türlü ihtiyacını dünyanın en iyi koşullarında karşılıyor. Küresel terör örgütleri ile mücadele ediyor. Arka arkaya iki seçim ve bir de darbe girişimi yaşıyor. Bu şartlar altında ayakta kalabilecek, ekonomisi büyümeye devam edecek, sosyal yaşamı etkilenmeyecek tek bir ülke söyleyebilir misiniz? Türkiye’den başka bunu başarabilecek bir ülke yok. Ekonomimiz güçlü biçimde ayakta. Türkiye’ye yatırım yapan her zaman, her koşulda kazanır.”

Açılış konuşmalarının ardından toplantı basına kapalı devam etti.

TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu: Türkiye’ye yatırım yapan her zaman, her koşulda kazanır

Page 7: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

7OCAK 2017 - SAYI 19

GÜNCEL

Diyanet imamlarına yönelik casusluk ithamlarının yoğun olarak gündeme getirildiği Hollanda ve Avusturya’da, yapılacak ilk seçimlerde ırkçı partilerin iktidarın en güçlü adayları olduğu düşünülürse, suçlamaların aşırı sağla ilgisi anlaşılabilir.

Son dönemde Avrupa’da Türklere ve Diyanet imamlarına yönelik casusluk iddiaları revaçta. 15 Temmuz’dan hemen sonraki haftalarda, Hollanda’da FETÖ bağlantılı Ahmet Taşkan’ın “Hollanda Diyanet camilerindeki imamlar Erdoğan’ın ve Türkiye’nin ajanlarıdır” hezeyanı ve ithamıyla başlayıp akabinde imamların Türkiye’den finanse edilmesinin engellenmesine dair kanun tasarısının parlamentoda (Tweede Kamer) kabul edilip senatoya sunulmasıyla devam eden suçlamalar, giderek Avrupa geneline yayılan bir eğilim haline geldi.

Bu çerçevede, Almanya’daki DİTİB imamlarına yönelik suçlamaların son aylarda gündemde tutulması, 2015 yılında kabul edilen ‘İslam Yasası’ ile Diyanet-ATİB’e bağlı imamların gönderilmesini ve yeni imamların gelmesini yasaklamış olan Avusturya’da Yeşiller Partisi Güvenlik Sözcüsü Peter Pilz’in “Türkiye’nin Avusturya’da 200 casusu var” şeklindeki iddiası ve en son Almanya’da casusluk yaptıkları şüphesiyle Federal Kriminal Dairesine (BKA) bağlı polislerin Kuzey Ren-Vestfalya ve Rheinland-Pfalz eyaletlerinde görev yapan dört Diyanet imamının evinde yaptıkları aramalar zikredilebilir.

Bütün bunlara, karşılıklı güveni korumak ve iyi niyet göstergeleri ile Hollanda Din İşleri Müşaviri, Düsseldorf Din Hizmetleri Ataşesi ve nihayet Almanya’da evleri aranan imamların geri çağrılmaları da eklenirse, olayın ‘sindirme’ amacı ötesinde boyutların olduğu ve sanki Diyanet’e ait Avrupa’daki kurumların kimyasını bozma ve neticede kök ülkeyle ilişkisini koparmaya yönelik bir amacın varlığı da sezilmiyor değil. Bu meyanda, son dönemde medyada belirgin olarak öne çıkan söylem ve oluşturulmaya çalışılan

algı, “Daha önce tarafsız bir dini kurum olan Diyanet’in, Erdoğan-AK Parti döneminde politikleştiği” iddiasına dayanıyor. Bütün bu tartışmaların Türkiye’deki Anayasa referandumu öncesine denk düşmesi de ayrıca anlamlı.

Hal böyle olunca, meseleye bir bütün olarak, etraflıca bakma ve sağduyulu olarak analiz etme zarureti ortaya çıkıyor. Dolayısıyla 30-40 senelik süreçte, aşırılıklardan uzak İslam yorumundan ilgili raporlarda hep övgüyle bahsedilen AB ülkelerindeki Diyanet imamlarına yönelik bu tür suçlamaların ‘şimdi’ gündeme getirilmesinin bazı sebeplerini de irdelemek gerekir. “Bu suçlamalar esasen neyi hedefliyor?” ve “Ne yapılması gerekir?” sorularının cevaplanması önem arz ediyor.

İthamların aşırı sağ partiler ve seçimlerle ilgisi“Bu olayın aşırı sağ ile ne ilgisi var?” şeklindeki bir soru burada akla gelebilir. Diyanet imamlarına yönelik casusluk ithamlarının yoğun olarak gündeme getirildiği Hollanda ve Avusturya’da, yapılacak ilk seçimlerde ırkçı partilerin iktidarın en güçlü adayları olduğu düşünüldüğünde bu ilgi ortaya çıkıyor. Zaten İslamla ve Müslümanlarla ilgili hemen her olayda, doğrudan ya da dolaylı olarak aşırı sağ ilgi aranmalıdır. Nitekim 15 Mart’ta genel seçimlere gidecek olan Hollanda’da, parti programımda İslamı yasaklayacağından söz eden G. Wilders’in partisi PVV birinci parti durumunda ve büyük bir ihtimalle koalisyon ortağı olacak. Bundan daha önemlisi, merkez partiler içinde de Wilders’in partisine gidecek oylara göz koyanlar ve buna göre söylem ve pozisyon belirleyenler bir hayli fazla.

Avrupa’nın yeni hezeyanı: ‘Casus imamlar’

Page 8: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

8 OCAK 2017 - SAYI 19

GÜNCEL

ABD’nin yeni Başkanı Cumhuriyetçi Trump ile seçim sürecinin başından beri Demokrat Clinton’ı açıktan destekleyen ana akım Amerikan medyası arasındaki ‘iktidar’ kavgası, ‘Washington’ı kim yönetecek?’ sorusunun sancılı bir cevabı olarak görülüyor.

ABD’nin yeni Başkanı Cumhuriyetçi Donald Trump ile seçim sürecinde Demokrat başkan adayı Hillary Clinton’ı destekleyen ana akım Amerikan medyası arasındaki ‘iktidar’ kavgası, kelimenin tam anlamıyla “Washington’ı kim yönetecek?” sorusuna verilen farklı cevapların birbiriyle çarpışması olarak görülüyor.20 Ocak’ta başkanlık koltuğunu devralan Trump ile ana akım Amerikan medyası arasındaki iktidar mücadelesi daha uzun süreceğe benziyor. Yakın tarihte benzerine pek rastlanmayan bu durum, ülkede zaten son bir yılda oluşmuş olan “Trump’çılar ile Trump karşıtları” gerilimini hemen her alanda daha da arttırıyor.Trump’ın seçimi kazanmasının ardından düzenlediği 12 Ocak’taki ilk basın toplantısında CNN muhabiri Jim Acosta’ya söz vermeyip, “Sizin kanalınız tam bir felaket. Siz yalan habersiniz” diye çıkışması, ülkenin yeni başkanı ile ana akım Amerikan medyası arasındaki ‘savaşın’ ilk somut işaretleriydi adeta.Trump aynı konuşmasında, kendisiyle ilgili Rus istihbaratının elindeki bilgileri içerdiği iddia edilen bir raporu yayınlayan BuzzFeed adlı haber sitesine de “çökmekte olan bir çöp yığını” demişti.Benzer ifadeleri New York Times, Washington Post gibi gazeteler ve NBC, ABC gibi haber kanalları için de sarf eden Trump, başkanlık için başından beri Clinton’ı şanslı gören ve açık bir şekilde destekleyen ana akım liberal medya ile esaslı bir iktidar mücadelesine girdi.İktidar kimin elinde?Trump ile ana akım Amerikan medyası arasındaki kavganın ana sebeplerinden biri “iktidarın kimin elinde olduğu?” ve “medyanın bu iktidar alanında nerede durduğu?” sorularıyla doğrudan ilişkili.Siyasete sonradan giren ve söylemiyle Amerikan halkının gönlünü kazanan Trump, “başkentteki kurulu düzeni

değiştirip iktidarı yeniden halka vereceğim” vaadiyle sandıktan galip çıktı. Nitekim Amerikan halkının, seçim sonuçlarını belirlemek için yeterli bir bölümü, başkentteki iktidar ilişkilerinde bir değişimi ve yenileşmeyi talep ediyordu ve bu rüzgarı en iyi yakalayan milyarder iş adamı Trump, sürpriz bir şekilde ipi göğüsledi.Clinton gibi ana akım Amerikan medyasının adeta ‘kefil olduğu’ bir ismin yerine ‘öngörülemez’ bir Trump’ın iktidarı ele geçirmesi, medyanın kolay kabul ve hazmedebileceği bir durum olmadı.Seçimlere Rusya’nın müdahale edip etmediği etrafında başlayan tartışmalar, Trump ile istihbarat kurumları ve Kongre arasında gözle görülür bir makas olduğunu açıkça gösterdi. Putin ve Rusya hakkındaki sözlerini koltuğa oturduktan sonra görece revize eden Trump, medyanın bu konu üzerinden ‘seçimi hile ile kazandığı’ suçlamasını ise asla affetmedi.Clinton’ın başkanlığını açıkça destekleyen ana akım medya ile Rusya üzerinden başlayan ‘hesaplaşma’, yemin törenine kaç kişinin katıldığı üzerinden devam etti.İlk kez o günlerde gündeme gelen ‘alternatif gerçek’ tabiri, ondan sonra Beyaz Saray ile Amerikan medyası arasındaki birçok anlaşmazlıkta kullanılmaya başladı. Bir tarafta medyayı ‘yalancı’ olarak gören bir Amerikan yönetimi, diğer tarafta Beyaz Saray’ı ‘alternatif/uydurma veriler üreten’ bir güç olarak gören Amerikan medyası ortaya çıktı.

Page 9: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

9OCAK 2017 - SAYI 19

GÜNCEL

Körfez ülkeleri ve Türkiye arasındaki ilişkilerde yaşanan olumlu değişimler, ilişkinin stratejik ortaklığa dönüşmesini sağladı.

Türkiye ve Körfez ülkeleri arasındaki ilişkilerde yaşanan olumlu değişimler, ilişkinin stratejik ortaklığa dönüşmesini sağladı.Türkiye ile Körfez ülkeleri arasında kurulan ilişkilerdeki olumlu gelişmelerin temelleri, 2008 yılında Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) dışişleri bakanlarının Türkiye’nin “stratejik bir ortak” olduğunu açıklamasıyla atıldı. Türkiye, Irak ve Suriye’den sonra Körfez ülkeleriyle gerçekleştirdiği stratejik derinlikle dışa açılım politikası arasında uyumlu, gerçek bir dengenin oluşturulması için, Körfez ülkelerinin (KİK ülkeleri dışında) ilk sırada yer alan stratejik ortağı oldu.

Türkiye, Ortadoğu ülkelerinin çoğunda 2011 yılından bu yana yaşanan değişimlerin ardından, Körfez ülkeleriyle de coğrafi bağlantısı bulunan Irak ve Suriye krizlerinin alevlendirdiği kaynar bir kazanın içinde kaldı.

Türkiye’nin uzlaştırıcı rolüBölge ülkelerindeki silahlı çatışmalar mezhepsel kisvelere bürünmeye başladığında, Türkiye mezhepsel çatışmaların derinleşmesini önlemek için Şii-Sünni kutuplaşmasından uzak bir rol üstlendi.

Türkiye’nin, Suriye krizi ve 2011’den bu yana ülkede devam eden iç savaşın sona ermesi konusundaki çözüm mekanizmalarına ilişkin vizyonu, Suudi Arabistan ve Katar başta olmak üzere Körfez ülkeleriyle büyük ölçüde benzerlik gösterdi.

Bu noktada Türkiye’nin, bölgeyi kışkırtıcı mezhepsel söylemlerin içine çekmeksizin hem İran ve hem de Körfez ülkeleriyle dengeli ilişkiler kuran, gerçek bir güç dengesi yaratabilecek, uzlaştırıcı rolüne gereksinim duyulduğu ortaya çıktı.

Suudi Arabistan ve Türkiye’nin bölgedeki etkisiSuriye, Irak ve Yemen’de yaşanan çatışmalar ve “Arap Baharı” olarak adlandırılan devrimlerin, bölgenin jeopolitik haritasında meydana getirdiği köklü değişimlerin ardından, bölgesel dengelerin yeniden formüle edildiği Ortadoğu’da, Türkiye ile Suudi Arabistan önemli etkin iki güç olma özelliği taşıyor.

Bölgede tehlikeli yansımaları olan Suriye krizi konusunda birbirine mutabık tutumlar sergileyen Türkiye ile Suudi Arabistan, Beşşar Esed rejimine karşı muhalefeti desteklemek adına Suriye Halkının Dostları Grubu’nun kurulmasında da etkin rol oynayan ülkeler arasında yer aldı.

Türkiye’nin, Suriye’de izlediği tutum, “İç savaşa son verme hedefiyle siyasi bir geçiş sürecinin başlatılması, kuşatma altındaki bölgelere insani yardım sevkıyatı ve ateşkesi öngören Cenevre-1 anlaşmasını referans alarak Suriye halkının taleplerinin gerçekleştirilmesini garantilemek suretiyle ülkenin toprak bütünlüğü, güvenliği ve istikrarının korunması” merkezli oldu. Keza Körfez ülkelerinin çoğu da Suriye krizinde benzer bir tavır sergiledi.

Türkiye’nin Katar’da askeri üs kurmasıKörfez ülkeleri ile Türkiye arasındaki ortaklık, Türkiye’nin Katar’da askeri üs kurmasını öngören ve 2015’te imzalanan anlaşmayla, Körfez ve yerel güvenlik açısından önemli bir gelişme kaydetti.

Page 10: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

10 OCAK 2017 - SAYI 19

İÇİMİZDEN

SEVGİLİM…

Bir tanem…Bugün 14 Şubat sevgililer günü…Bizim günümüz.Elini tuttuğum…Gözlerinin içine baktığım…İpek saçlarını kokladığım gün!..xDenizi kız…Kızı deniz olan İzmir birinci kordonda bekliyorum seni…xBardağımda pembe Rose Şarap, pikap’ta Oya İşboğan’ın ipek sesinden Ulu önder Atatürk’ün ‘’Ah Bu Gönül Şarkıları’’ı…xBiliyorum gelmeyeceksin…Bu yüzden geleneği biraz değiştirip geriye doğru gideceğim…Roma’ya…Eski Roma’ya.Kralın tek hâkim olduğu Roma imparatorluğuna…Romalılar Tanrı’nın ‘’ Kurt ‘’ olduğuna inandıkları için, her 14 Şubat günü bir mağaranın önünde toplanırlardı…Ben de kendimi o mağaranın önünde kabul ediyor veMağaranın içindeki Küp’ten kızların isimlerini çekip, o kızla birlikte olmayı ve ömür boyu onunla birlikte yaşamayı gelenek olarak biraz değiştiriyorum.Buradaki ‘’Küp’’ e bütün kızların isimlerini yine atacağım, ama içlerinde senin ismini bilerek seçeceğim…Öyle yapacağım.xBiliyorsun…Sevmek acı çekmektir ve o acı dünyadaki çoğu aşkların başına gelir…xRoma İmparatoru Claudius ‘’ Aşka savaş açan ‘’ zalim bir imparator…Aziz Valentine ise ‘’ Aşktan yana olan ve aşkın kutsallığına inanan ‘’ bir rahip…İmparator Claudius, sevgililer sevdiklerine kavuşunca savaşa giderken akılları geride kaldıkları için, iyi savaşılmadığına inandığından sevgililerin kavuşmalarına kesinlikle karşı.Aziz Valentine ise, tüm tehlikelere rağmen

aşıkların birbirine kavuştuğu gizli törenler düzenleyen ve onları evlendiren bir rahip.Bizi de Aziz Valentine’nin kutsaması için, zalim imparatorun yasağına karşı çıkan bir AŞK İSYANCISI gibi görüyorum…Ölümü göze alıyorum…xBir yandan aşk için ölümü göze almak…Bir yandan kavuşmak için kutsamayı beklemek…xSevgilim…Bugün 14 Şubat…Zalim imparator Claudius, emrini dinlemediği ve sevgilileri kavuşturduğu için Azai Valentin’i öldürür…Bizim kavuştuğumuz, Aziz Valetin’in ise öldüğü gün…Ben ağlıyorum…Aşk ve sevgi büyük darbe aldığı için…Sevgilileri kutsayan Valentine öldüğü için…Aşkımızı kutsamaya çalışan aşk adamının idamını gördüğüm için…xBir tanem…Aşkları birleştirmeye çalışan bu uğurda ölüyor…Biz ise yaşamalıyız… Onu anmalıyız ve unutmamalıyız…Dünyadaki tüm aşıklar adına, her 14 Şubat’ta onun mezarına kırmızı bir gül bırakmalıyız…xÖfke aşka şifa olmayacağına göre, kimseye düşman da olmamalıyız…İmparator Claudius’a bile…Geleneklere göre, bugün başkalarını görmeden sadece birbirimizi görmeliyiz…Dudaklarımız birbirine değmeli, ellerimiz kenetlenmeli…Kavuşmalıyız…xSevgilim…Sen bir hayaldin, gerçek oldun…Bu gerçek ve ölümsüz aşk uğruna, sana kırmızı gonca bir gül gönderiyorum…Bir de öpücük…Enn ateşlisinden!..İç

imizd

en

Bekir Özer

[email protected]

Page 11: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

11OCAK 2017 - SAYI 19

YAŞAM

JLL Türkiye’nin “2016 Yıl Sonu Raporu”na göre, sıkıntılı geçen 2016 yılını en az hasarla kapatan perakende kolları yeme-içme sektörü ve kozmetik oldu.

JLL Türkiye’nin “2016 Yıl Sonu Raporu”na göre, sıkıntılı geçen 2016 yılını en az hasarla kapatan perakende kolları yeme-içme sektörü ve kozmetik oldu.

Ticari gayrimenkul üzerine profesyonel ve finansal hizmetler veren JLL Türkiye’nin, Türk ekonomisinin ve Türkiye ticari gayrimenkul pazarının 2016 görünümü ile 2017 beklentilerini ayrıntılı olarak özetlediği “2016 Yıl Sonu Raporu” yayınlandı.

Perakendede ziyaretçi sayısı değişmediJLL’nin çalışmasında, reel sektörün taşıyıcısı olarak konumlandırılan perakende sektörü ile ilgili önemli tespitler yer alıyor. Rapora göre 2016’da organize perakendedeki ziyaretçi sayısı bir yıl öncesine göre aynı seviyede kaldı. Sektör bağlamında bakıldığında ise yeme-içme ile kozmetik sektörlerindeki markalar krizden en az etkilenen perakendeciler olarak öne çıktı. Oyuncak gibi ürünlerin de sunulduğu çocuk marketleri ve spor giyim markaları da yıl boyunca iyi performans gösterdi.

Küresel perakende görünümünde yeme-içme sektörüne ayrılan alanlar her yıl artış gösterirken, Türkiye organize perakende pazarında son dönemde açılan alışveriş merkezlerindeki gastronomi alanlarının yüzde 30 seviyesine ulaştığı görüldü.Caddelerde en az etkilenen NişantaşıJLL’nin 2016 raporunda, cadde perakendeciliği bölümüne de yer verildi. Çalışmaya göre, siyasi ve makro ekonomik gelişmelerden olumsuz açıdan en az etkilenen bölge Nişantaşı olarak belirlendi.

Teşvikiye’nin en üst segmente, Rumeli Caddesinin ise orta gelir grubuna hitap ettiği dengeli marka karmasını muhafaza eden Nişantaşı, City’s Alışveriş Merkezinin katkıları ile önemli bir ayak trafiği çekiyor.Diğer yandan en az etkilenen alışveriş caddeleri Nişantaşı’nda gözükse de, buradaki caddeler de gündemden etkilendi. Nişantaşı’nda alışveriş caddeleri 2015 yılında yüksek müşteri talebine arz bağlamında cevap veremiyorken, 2016’da düşen talep karşısında boş mağazalara ev sahipliği yaptı.

İstanbul cazibesini koruyorRaporun otel pazarı bölümünde, 2016’yı terör saldırıları ile geçiren İstanbul’un şaşırtıcı bir şekilde cazibesini koruduğuna işaret edildi. İstanbul, MasterCard Küresel Destinasyon Şehirler Endeksi 2016’ya göre dünyanın başlıca destinasyonlarından biri olarak konumunu koruyor. İstanbul hala dünyada en çok ziyaret edilen 8. destinasyon ve 2009-2016 yılları arasında Hamburg ve Berlin’in ardından Avrupa’da en hızlı büyüyen üçüncü kent olmaya devam ediyor.

‘Yeme-içmeden vazgeçmedik, kozmetikten kısmadık’

Page 12: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

12 OCAK 2017 - SAYI 19

İÇİMİZDEN

Kuvvetler ayrılığı!

Çok partili parlamenter sistemin kuvvetler ayrılığı yerine kuvvetler birliği doğurduğu ve her zaman parlamento çoğunluğu sağlanamıdığı koalisyonlara ve dolayısıyla istikrarsız bir yapı oluşturduğu gerçeğinden hareketle Başkanlık sistemine geçmek bir kurtuluş yolu olarak yıllardır tartışılıyor.Şimdi ise Başkanlık sistemi yerine Cumhurbaşkanlığı sistemi getiriliyor. Adı ne olursa olsun bu bir başkanlık sistemidir.

ABD Başkanlık sistemi ile az da olsa benzeşmektedir. Ancak Seçilecek Cumhurbaşkanının aynı zamanda bir siyasi partinin genel başkanı olması kuvvetler ayrılığı prensibinin nasıl sağlanacağı konusunda kafalarda soru işaretleri oluşmaktadır.Örneğin Siyasi Partiler yasası buğün ki gibi olursa bu kuvvetleri birbirinden ayırmak imkansız hale heleceği kesindir. Çünkü Seçilecek Cumhurbaşkanı yürütmenin başında olacağı ve bakanlar kurulunu parlemento dışından ataması çok fazla bir şey ifade etmez.Genel Başkan’ı olduğu siyasi partinin seçilecek Milletvekil’lerini kendisi ve kurmayları seçecek olursa işte o zaman büyük bir zaafiyet doğabilir düşüncesindeyim.Aslında en doğrusu Cumhurbaşkanı’nın aynı zamanda bir siyasi partinin genel başkanı olmaması idi ama böyle olmuşsa ivedilikle Siyasi partiler ve seçim yasalarının derhal ele alınarak yeniden dizayn edilmesi ve tam demokratik bir konuma getirilmesi gerekmektedir.Şöyle ki, siyasi partiler yasası üyelik yapılanmasından ilçe, il kongrelerine Genel Başkan seçimlerinden Milletvekili adaylarının belirlenmesi’nde tam demokrat yöntemler getirilmelidir. Halka güvenen siyasiler tabanına da güvenmek zorundadır.

Yasa nasıl olmalıdır.Öncelikle üyeler yargıdenetiminde oluşmalıdır.Üye olacak kişiler ilçe

seçim kurullarına müracaat ederek orada kendilerine verilecek bir formu doldurarak istedikleri partiye kayıt yaptırabilmelidirler.Bu formlar her 15 günde bir ilgili siyasi partilere gönderilmeli ve o üyeleri ilçe başkanlıkkarı üye kayıt defterine zorunlu olarak yazmalıdır.bu üyelerle kongreler yapılmalıdır.Delege sistemi kaldırımalı,tüm üyelerin katılımı ile hakim huzurunda yapılacak seçimlerle ilçe yöneticileri ve ilçe başkanları çarşaf listelerle seçilmelidir.Genel başkanlar da her il de ayrı ayrı seçilerek belirlenmelidir.Genel merkez’e yasal olarak sadece yüzde 10 tanınmalıdır.Milletvekilleri iki turlu dar bölge seçim sistemiyle seçilmeli yöresinde tanınmış geçmişinde kalabalık ve başarılı organizasyonlar yapanlar girecekleri dar bölge seçimlerinde ilk turda yüzde 51 alan aday olursa ikinci tura gerek kalmadan milletvekili olarak TBMM e gitmelidir. Yüzde 50’nin altında oy alınmışsa en çok oy alan iki aday ikinci tur seçimlerine girmelidir. Bu tur da yüzde 51 ‘i alan meclise gider. Bu yöntem siyasette önemli bir yumuşama getireceği de kesindir. Örneğin A partisi adayı yüzde 49 oy aldığını varsayalım, B partisi adayı da yüzde 25 aldığını düşünelim. Kaybeden partiler de ikinci tur seçimlerine seçmen olarak katılacağından en çok oy alan iki aday diğer parti seçmenleri ilede sıkı temasa geçmek zorunda kalacaklardır.Belki de yüzde 25 oy alan aday ikinci tur da yüzde 51’i alarak Parlementoya gidebilecektir.Hem Milletvekilleri güçlenecek hem de demokratik yöntem uygulanacak.Hem de kuvvetler ayrılıgı prensibi sağlanmış olacaktır... Millete güvenenler,

Tabanlarına da güvenmek zorundadırlar.

İç

imizd

en

İsmail Aydı[email protected]

Page 13: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

13OCAK 2017 - SAYI 19

MEDYA VE YAŞAM

“Dijital devrim” olarak adlandırılan interneti kullanan kişi sayısının 2020 yılında dünya nüfusunun yüzde 60’ına ulaşması bekleniyor.

Uluslararası Telekomünikasyon Birliği’nin (ITU) internet erişim oranlarına ilişkin istatistiklerine göre, 1995’te dünya nüfusunun yüzde 1’i internet hizmetinden yararlanıyorken, 2000 yılına gelindiğinde bu rakam dünya nüfusunun yüzde 7’sine ulaştı.

1989’de icat edilen internete erişebilen kişi sayısı, 2015’te 3,2 milyara ulaşarak dünya nüfusun yüzde 43’ünü oluşturdu. Bir yıl sonra da dünyada yaklaşık 3,5 milyar kişi internet erişimine sahip oldu.

2016’da Amerika kıtasında nüfusun yüzde 65’i, Bağımsız Devletler Topluluğu ülkelerinde yüzde 66’sı, Afrika’da yüzde 25’i, Avrupa’da yüzde 79’u, Asya ve Pasifik’te yüzde 42’si, Arap ülkelerinde de yüzde 41’i internete erişebildi.

Tahminlere göre, internete erişim imkanı bulabilecek kişi sayısı 2020 yılına kadar 4,1 milyara çıkacak. Bu sayı dünya nüfusunun yüzde 60’ını oluşturacak.

2020’de kişi başına 25,1 GB internetİnternet erişimin 2020 yılına kadar artmasıyla kişi başına internet kullanımı da artacak. Aylık internet kullanımının 2015’te kişi başına 9,9 gigabayttan 2020 yılında 25,1 gigabayta çıkması bekleniyor.

Ayrıca ITU, 2020 yılına kadar internet ağına bağlı cihazların sayısının da 25 milyara ulaşacağını öngörüyor. Böylelikle 2015’te kişi başına düşen internet ağına bağlı cihaz sayısı 2020 yılında 2,2’den 3,4’e yükselecek.

Akıllı telefon trafiği ve videolar artacakAkıllı telefon trafiğinin ise bilgisayar trafiğini 2020 yılına kadar geçmesi bekleniyor.

Bilişim teknolojileri şirketi Cisco’ya göre ise yine 2020’ye kadar videoların internette en çok yer kaplayan içerik olacağı tahmin ediliyor. 2020’de dünya üzerindeki tüm internet trafiğinin yüzde 79’unun videolardan oluşacacağı öngörülüyor.

İnternet 2020’de dünya nüfusunun yüzde 60’ına ulaşacak

Page 14: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

14 OCAK 2017 - SAYI 19

SANAT & MODA

Yerli üreticiler ile yabancı alıcıları buluşturan moda organizasyonu “Dosso Dossi Fashion Show”un Antalya Expo Center’daki “Harikalar Diyarı” konseptli defilesinde, birbirinden ilginç tasarımlar tanıtıldı.Çok sayıda markanın yeni kreasyonlarının tanıtıldığı “Dosso Dossi Fashion Show”un Antalya’daki defilesinde “İnsan Barbie” lakaplı Ukraynalı model Valeria Lukyanova podyuma çıktı. “İnsan Barbie” lakaplı Ukraynalı model Valeria Lukyanova, defilede biri orijinal Barbie kıyafeti olmak üzere iki giysi sergiledi.

Ukraynalı model, konuklardan büyük ilgi gördü. Moda şovuna katılan Mustafa Sandal ve Rumen şarkıcı Otilia da birer şarkı seslendirdi. Lukyanova ve defilenin finalinde podyuma çıkan mankenler, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözünün yazılı olduğu dövizler ile Türk bayrakları taşıdı. Swanepoel, Antalya’ya gelmedi Dosso Dossi Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hikmet Eraslan, yaptığı yazılı açıklamada, şovun 10’uncu yılında dünyanın dikkatini Türkiye’ye

çekmek amacıyla ünlü manken Candice Swanepoel ile anlaştıklarını ancak mankenin son anda uçağa binmekten vazgeçtiğini öğrenince şaşırdıklarını belirtti. Swanepoel’in, menajeri vasıtasıyla sürekli bilgi aldığını aktaran Eraslan, “Yaşanan gelişmeleri yakından takip ediyor ve bize sürekli soru soruyorlardı. Bizler kendisine her türlü güvenlik garantisini verdik. Tüm hazırlıklarımızı yapıp kendisini beklerken uçağa binmediğini öğrendik” ifadesini kullandı.

Dosso Dossi Fashion Show

Page 15: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

15OCAK 2017 - SAYI 19

İÇİMİZDEN

Güçlü bir Türkiye için “EVET”

Dünyada genel geçer kural vardır değil mi?Her geçen gün kendisiyle yarışan ve her durumda değişim ve dönüşümü yakalayabilen bireyler olmak.Ama şu da bir gerçektir ki bu kriter bireyler için olduğu kadar kurumlar için de öyle değil midir? Kurumlar için olduğu kadar ülkeler için de öyle değil midir?Sözü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın anlamlı konuşmasına getireceğim.Ne diyor?“Bunların itirazı sisteme değil, millete.Bunlar Tayyip Erdoğan’a karşı değil millete karşı.Ya ben kimim?Ben bir faniyim.Benim 16 Nisan’a çıkacağıma elimde bir belge var mı?Yok.Biz faniyiz ama sistem bu noktada kalıcı.Dolayısıyla biz fani olanı değil baki olanı konuşuyoruz.Bu sistemi şahsım için isteyecek, bunca mücadeleyi nefsim için verecek kadar halim yok, karaktersiz değilim.”Evet, bu proje Cumhurbaşkanımızın projesidir. Ta ki Belediye başkanlığından bu yana savunduğu ve ısrar ettiği bir reformdur.Nitekim konuyu dünya ile değerlendirmeye çalıştığımızda göreceğiz ki 2016’nın başından başlayıp 2017 yılı tüm dünyada önemli değişikliklerin yaşanacağı öngörülen seçimlere ve Türkiye’de de referanduma kilitlenmiş durumdadır.Suriye’de yaşanan demekten çok yaşatılan iç savaş ve kaos sonrası milyonlarca insanın hayatı allak bullak olmuşken bu insanların ve daha öncede Filistin’de ve yıllardan beri Afganistan’da Somali’de Arakan’da özellikle ehlisünnet itikadındaki Müslümanların yaşadığı acılar ve çileler Batının zerre umurunda olmadığı gibi ondan daha acınası bir durum olarak İslam dünyasının da pek umurunda olmamıştır.Yine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bahreyn’e gerçekleştirdiği ziyarette “Tüm İslam âleminin, hatta

insanlığın geleceği için birlik olma, birlikte hareket etme zamanı çoktan gelmiştir. Komşuları zillet içinde yaşarken, aynı dili konuştuğu, aynı kıbleye yöneldiği kardeşleri zulüm görürken, hiçbir ülke, hiçbir toplum sadece kendi konforunu, sadece kendi geleceğini düşünemez. Bu coğrafyada kaderimiz de kederimiz de ortaktır” demiştir.Gerçekten de bugün ABD’de seçilen Trump’ın uyguladığı radikalden öte çılgın politikaların sonucunun ne olacağını Amerika’nın kendisi bile tahmin edememenin endişesini yaşamaktadır.Dünya böylesine radikal değişikliklere sahne olurken Türkiye’yi 15 yıldan beri yöneten ve dört bir yandaki ekonomik ve siyasi krizlere rağmen ülkede krize ve kaosa prim ve taviz vermeyen iktidar, bölgede daha güçlü bir Türkiye olabilmesi için güçlü kararların alınabileceği bir sistem istemektedir. Bunun için Milliyetçi Hareket Partisinin de destek verdiği AK Parti anayasada 18 Maddede değişiklik yapılmıştır. Bu değişiklikler referandumla halka sorulacaktır.Burada çok önemli bir husus da şudur ki referandumu kararsızların oylarının etkileyeceğidir.Başbakanımızın söylediği gibi milletimiz neye karar verirse başımız gözümüz üstünde yeri vardır. Ancak bu 18 maddenin AK Parti ve MHP siyasetçileriyle, ülkesinin geleceğini düşünen yazarıyla çizeriyle, akademisyeniyle herkes birebir konuyu öğrenmeli ve soranlara açıklayabilmeli, kafalarda tereddütlere meydan verilmemelidir.Güçlü bir Türkiye için “EVET” diyen kadar insanlara “EVET” in önemi anlatılmalıdır.

İçimizd

en

Taha UĞUR TÜ[email protected]

Yazının devamını simgedergi.com adresinde okuyabilirsiniz.

Page 16: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

16 OCAK 2017 - SAYI 19

GÜNCEL

Kanun hükmünde kararname gereği Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı olarak görevlendirilen Cumali Atilla’nın vatandaşları belediye hizmeti ile buluşturmak için başlattığı çalışmalar sürüyor.

Bu kapsamda konforlu ve kaliteli ulaşım hizmeti sunmak amacıyla belediyenin araç filosu genişletilirken, toplu taşıma araçlarını kullanan vatandaşların seyahatleri süresince cep telefonu tablet ve bilgisayarları için “kablosuz bağlantı alanı” hizmeti sunuldu. Türk Telekom ile altyapı çalışmalarını ocak ayında tamamlayan belediyenin, Dicle Üniversitesi (DÜ) hattındaki 25 otobüste test amacıyla başlattığı çalışmanın kent genelindeki tüm toplu taşıma araçlarında uygulanması için çalışmalar sürüyor.

10 araca mobil şarj ünitesiBelediye, ücretsiz internet hizmetinin yanı sıra 10 toplu taşıma aracına mobil şarj ünitesi kurdu.

İçişleri Bakanlığınca yapılan görevlendirmenin ardından Diyarbakır Büyükşehir Belediyesince, 25 belediye otobüsünde ücretsiz internet hizmeti başlatıldı.

Diyarbakır’da belediye otobüslerinde ücretsiz internet hizmeti

Page 17: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

17OCAK 2017 - SAYI 19

YENİ BİR YIL, YENİ BİR HÜSRAN, YENİ BİR ŞOK;

REYNA gece kulübüne yapılan saldırıda 39 Ölü ve 69 Yaralı; Bu katil, bu gece kulübüne rahat rahat saldırdı. İnsanları öldürdü. Hem de öldürmeden önce eğlendi. Bu nasıl bir cesaret. Ama biz hala bu katili arıyoruz. Önceki ler gibi engel olamadık.

Aslında bu iki kazalar için düşünmek gerekiyor. Ben bu kültür müzesindeki Rus büyükelçi suikastı ve Reyna dan bahsediyorum.

Bu insanlar bize mesaj gönderiyorlar “biz burdayız size yakın olabiliriz hem de uzak olabiliriz. İstediğimizi yaparız ve engel olamazsınız. Olay bittikten sonra bizi aramaya ancak başlayabilirsiniz. Tabiki ilerideki suçluyu yakalayabilirsiniz.

Ancak o kişinin kim olduğuna biz karar veririz çünkü o zaman o kişinin rolü bitecek ve bize lazım olmayacak” diyorlar. Peki nasıl engel olabilirsiniz ve Türkiye’yi bu tür saldırılardan nasıl koruyabilirsiniz?

İçimizd

en

YASMİNE ENAİYazar/Fas Ülke Temsilcisi

[email protected]

İÇİMİZDEN

Page 18: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

18 OCAK 2017 - SAYI 19

DEMOGRAFİ / İNFO

Page 19: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

19OCAK 2017 - SAYI 19

İÇİMİZDEN

Amerika ile Rusya arasındaki Geriliminin kaynağı Uzayda olabilir mi?

Sovyetler Birliği’nin dağılmasından bu yana ABD, Avrupa’ya en büyük askeri sevkiyatını gerçekleştirdi. Ocak ayından itibaren Amerikan ordusu, NATO üzerinden Avrupa’daki askeri varlığını artırmayı sürdürüyor. Washington yönetimi, son iki ayda AB ülkesi Almanya, Polonya ve Norveç’e yaklaşık 5 bin askeri personel gönderdi. Ayrıca ABD askerleri ve tankları Romanya ve Litvanya’daki üslere konuşlandı. Dünyanın iki süper gücü olarak kabul edilen ABD ve Rusya arasındaki artan rekabet ve gerginlik yeni bir düzeye ulaşmıştır. Dünyada medyana gelen çekişmenin sebeplerini Ortadoğu’da veya Dünyadaki başka stratejik bölgelerde ararken bazı analizler bu çekişmenin kaynağının aslında iki ülkenin uzayda kurmaya çalıştığı hâkimiyetin bir parçası olarak görmekte. Bazı uzmanlar giderek daha askeri bir alan haline gelen uzayın yakın bir zamanda büyük güçlerin savaş alanına dönüşeceğinden bahsediyor. Yeryüzündeki karşılıklı tehditler ve stratejik hamleler aslında birbirlerinin uzaydaki girişimlerini önlemek amaçlıdır. İlk uydu 1957de Rusya tarafından fırlatıldı ve sonrasında birçok ülke uzayda uydu sahibi olmayı basardı, ancak hiç bir zaman bir ülke başka bir ülkenin uydusuna saldırmadı. Uzayın askeri bir alana dönüştürülme çabası yıllar önceden başladı fakat ülkeler bu gelişmeleri birbirlerine karşı askeri tehdit olarak görmedi. Çoğu zaman istihbarat amaçlı kullanılan uydular son zamanlarda silah haline dönüştürüldü ve yüksek derecede askeri bir önem kazandı. ABD uzaydaki hâkimiyetini son yıllara kadar güçlü bir şekilde korumaktaydı. Bu durum askeri anlamda ABD’ye istihbarat toplamada, deniz ulaşımında, nokta belirlemede ve iletişim alanlarında rakip olduğu ülkelere göre büyük avantaj sağlıyordu. Bu acıdan uzay teknolojileri ABD için kritik önem arz ediyor ve Pentagon’un vazgeçilmez ve bağımlı hale gelmiş unsurlarından

biridir. Artık yirmi birinci yüz yılda uzaya hâkim olmadan yeryüzünde hegemonya sağlamak gerçekçi bir durum değildir. Peki, son zamanlarda hangi gelişmeler ABD’yi endişelendirmeye başladı? 2016da Rusya Pletsetsk uzay üssünden, PL19 Nudol anti-uydu füzesini deneme amaçlı fırlattı. Bu anti-uydu füzesi ABD’nin tüm askeri istihbaratını, ulaşım bilgilerini, iletişimini ve birçok diğer askeri faaliyetlerini işlevsiz hale getirebilecek kapasitede olduğu söyleniyor. Eski Pentagon yetkilisi Mark Schneider, Rusya’nın böyle bir kapasiteye sahip olması ve kullanması halinde ABD hassas silahları kullanılmaz hale geleceğini ve savunma sistemlerinin ise işletilmez olacağını soyluyor. Bu tür bir durum Amerika için yıkıcı olur ve sahip olduğu tüm gücü aniden kaybetmesine yol açabilir. Rusya, ABD’nin uzaydakini kırılganlığından faydalanarak anti-uydu füze sistemlerinde ciddi gelişmeler kaydediyor ve Amerika bunu şuan kendisine karşı olan en büyük tehdit olarak görüyor. ABD tamda bu yüzden karadan Rusya’ya karşı bir hareketlilik içerisinde: Rusya’nın uzay alanında Amerika’yı tehdit edebilir hale gelmesi, Amerika’nın Rusya’yı dünyada sıkıştırarak bu durumdan vazgeçmesini sağlamaya çalışıyor. Bu tür bir gücü keşfeden Rusya ne derece geri adim atar onu önümüzdeki dönem içeresinde göreceğiz. Ancak, bir şey çok nettir ki yeryüzünde hâkimiyet kurmak süper güç olma ölçülerinden sadece birisidir, diğer önemli unsur ise uzayda güçlü askeri kapasitesine sahip olmaktır.

İçimizd

en

Kaan [email protected]

Page 20: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

20 OCAK 2017 - SAYI 19

Rekabet Kurulunca, Tesco Overseas Investments Limited kontrolündeki Tesco Kipa AŞ hisselerinin belli oranının Migros tarafından devralınması işlemi uygun bulundu.

Rekabet Kurumunun internet sitesinde yer alan Kurul kararlarına göre, Asya Katılım Bankası AŞ’nin tek kontrolü altında bulunan Işık Sigorta AŞ’nin kontrolünün Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği tarafından devralınması işlemine izin verildi.

GfK-Nürnberg Gesellschaft für Konsum-Markt-und Absatzforschung ile birlikte, GfK SE üzerindeki ortak kontrolün KKR & Co. L.P. tarafından Acceleratio Capital vasıtasıyla dolaylı olarak devralınması işlemi onaylandı.

Tesco Overseas Investments Limited kontrolündeki Tesco Kipa Kitle Pazarlama Ticaret Lojistik ve Gıda San. AŞ’nin hisselerinin belli oranının, Migros Ticaret AŞ tarafından

devralınması işlemine, Migros Ticaret AŞ tarafından sunulan taahhüt paketi çerçevesinde izin verildi.

Kurul, Richemont International SA’nın, Kering Eyewear’ın ortak kontrolünü devralması işlemine de onay verdi. Rockwell Collis tarafından B/E Aerospace’in tek kontrolünün devralınması işlemi de Kurul tarafından uygun bulundu.

Rubis Med Energy’nin hisselerinin Rubis Terminal SA tarafından satın alınması suretiyle, Rubis Terminal SA’nın, Rubis Med Energy üzerinde tek kontrol sağlaması işlemine de izin verildi.

Rekabet Kurulunca, Tesco Overseas Investments Limited kontrolündeki Tesco Kipa AŞ hisselerinin belli oranının Migros tarafından devralınması işlemi uygun bulundu.

Kipa’nın devrine Rekabet onayı

EKONOMİ / HABER

Page 21: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

21OCAK 2017 - SAYI 19

Migros ve Tesco, İngiltere kökenli uluslararası büyük perakende kuruluşu Tesco’nun Türkiye’de bulunan mağazalarının, Migros Ticaret AŞ’ye hisse devri için anlaşmaya vardı.

Migros ve Tesco, İngiltere kökenli uluslararası büyük perakende kuruluşu Tesco’nun Türkiye’de bulunan mağazalarının, Migros Ticaret AŞ’ye hisse devri için anlaşmaya vardı.

Migros tarafından yapılan açıklamaya göre, anlaşma uyarınca Tesco Overseas Investments Limited’in Türkiye’de 21 ilde bulunan 26 AVM ve 168 mağazasının Migros Ticaret AŞ bünyesine katılması konusunda mutabakata varıldı. Anlaşma, Rekabet Kurulu kararıyla resmiyet kazanacak ve sonrasında hisse devri gerçekleşecek.

Anlaşma çerçevesinde Tesco Overseas Investments Limited’in, Tesco Kipa Kitle Pazarlama Ticaret ve Lojistik ve Gıda Sanayi AŞ’deki yüzde 95,5 hissesi 302 milyon TL değerle Migros Ticaret AŞ tarafından satın alınacak. Nihai satın alma değeri kapanış düzeltmelerine bağlı. 2015 mali yıl sonu itibarıyla Migros’un 9,4 milyar TL cirosu Tesco Kipa’nın ise 2,2 milyar TL cirosu bulunuyor. Migros Ticaret AŞ halen yurt içinde

72 ilde 1.454 ve yurt dışı dahil 1.494 mağaza ile müşterilerine ulaşıyor. Migros geçen yıl mevcut mağaza portföyüne toplam 257 yeni mağaza ekledi. Yurt içinde 4, yurt dışında 2 olmak üzere toplam 6 alışveriş merkezi bulunuyor.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Migros Ticaret AŞ Genel Müdürü Özgür Tort, son 7 yılda BC Partners’ın ortaklığı ile Migros’un pazar konumunu belirgin şekilde güçlendirdiğini belirterek, , Migros’un aynı zamanda hem mağaza sayısını hem de satışlarını 2 katından fazla artırdığını ifade etti.

Tort, Anadolu Grubunun 2015 yılında BC Partners’ın hisselerinin yarısını satın alması ile birlikte, Migros’un büyüme hamlesini daha da hızlandırdığını aktardı.

Migros, Tesco ile hisse devir sözleşmesi imzaladı

EKONOMİ / HABER

Page 22: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

22 OCAK 2017 - SAYI 19

Silah dünyayı ceheneme çeviriyorÇOCUKLARIMIZA BİR CEHENNEM MİRAS BIRAKIYORUZ Silah Maliyetleri Dünya Ekonomisinin En Büyük Gideri Silah ve teknolojik gelişimi hızla ve tehlikeli büyüyor .Eskiden bir ata sözü vardı.“Silah icat oldu mertlik bozuldu” derler atalarımız.Bu laf bir tüfek için mi söylendi.Önce silahın geçirdiği evreyi ve ulaştığı noktaya baktığımızda ve yarınlarda erişeceği yerleri düşündüğümüzde insanlık için ne kadar büyük tehlike harz ettiğini varın sizde hayal edin.BİR SAVAŞ UÇAĞI KAÇ ADET TRAKTÖR EDER VEYA BİR UÇAK SAVAŞ GEMİSİ KAÇ ADET SÜT İNEĞİ EDER Bir savaş uçağı kaç traktör eder veya bir savaş gemisi kaç adet süt veren inek veya keçi veya koyun veya kaç adet engelli (akülü—tekerlekli araç eder.Büyük Devletlerin; Bir savaş Gemisi bazı Ülkelerin tüm Bütçesi kadar büyük.Bir tank, bir Füze veya silah teknolojisi kaç süt ineği, kaç keçi kaç traktör, kaç bal arısı, kaç binek oto eder düşünelim.Veya, bütün Ülkelerin silah için harcadıkları Bütçeyi bir masaya yatırsak ve hesap etsek. Silah sektörünün, Traktör, tarım aletleri, ekmek, fakirlere konut, süt ineği, bal yapan arısına yatırım yapılsa aç insan kalmaz.SİLAH VE ORDULARI DÜŞÜNÜN Silahı tek başına düşünmeyin bir her devlette kurulan Ordulara harcanan parayı bir hesaplayın.Ve silahın sebep olduğu (ölümler) cinayetler ve de katliamları da mutlaka hesaplayın.Eskiden ok, kılıç ve sapan kullanılırdı maliyeti en azdı, şimdi ise öyle mi?Kara Kuvvetlerinde asker sayısı ileHava KuvvetleriDeniz KuvvetleriEmniyette polislerAsker-polise ödenen parayı bir düşünün.Ve gerilla ile terörde olan insan ve silahı da sakın unutmayın.TRAKTÖR VE SÜT İNEĞİSilaha ödenen parayı, bu gün traktör, tarım aletleri, balık üretimini, ormancılıkta vs. vs. kullansak.Ordulardaki insanları, tank yerine traktör

versek, uçak yerine bal arısı üretseler, tarımla, balıkçılık veya hayvancılık yaptırsak düşünün beş dünya nüfusunu besler ve dünya CENNET olur.DÜNYAYI CEHENNEM ÇEVİRDİKAma dünyayı CEHENNEM çevirdik.Yıllar önce bir ok bir kılıç ve bir sapan olan silah bu gün vardığı yere bakın.Silah dünyada en büyük teknoloji oldu.Bu günü bir kenara koyun, yarını düşünün, yarın nereye varacak bir fikriniz var mı?1900 Yılında ki silah teknolojisi ile bugünkü (2017) silah teknolojisini bir mukayese edin.100 Yıl evvel Nükleer silah hiç yoktu, bu gün sayısızca var.100 Yıl evvel ve bu gün ve de 100 yıl sonra silah teknolojisi nereye varacağını düşünün.1939 Yılında Hitler’in elide ATOM bombası olsaydı, olacakları aklımız almaz.Bu gün (2017) Kuzey Kore’de Hitler den daha büyük bir manyak var...Düşünün bir düğmeye bir basarsa koca Japonya bir gecede yok olur.ÇOCUKLARIMIZA BİR CEHENNEM EMANET EDİYORUZAMERİKALI BARIŞ (!) ELÇİSİBir Amerikalı, İzmir de silahsızlanmayı anlatıyor. Katılımcılara da soru sorulması için kağıt dağıttılar.Ben (İzmir Milletvekili) Yazdım.“Silah Amerikan Bütçesinde önemli bir geliri işgal ediyor.Siz silah satmazsanız gelir Bütçesi bozulur.Oysa, Bütçe yüzde bir bile bozulsa Amerikan halkının Hükümet’e büyük tepkisi olur.Siz silah satanlara önce silahsızlanmayı kendi ülkelerinize anlatın sonra silaha mecbur edilen ülkelere konferans verin.Silah üreten ülkeler yani, Amerika veya Rusya veya Avrupa , silahsızlanmayı kabul eder mi?” dedim.YALAKALAR OKUTMADIKonferansı düzenleyen bizim yalaka kişiler adama karşı ayıp olmasın diye soruyu okutmadılar benim sorumu iade ettiler.

Cengiz BulutBaşkan ve Milletvekiliİç

imizd

en

Cengiz BULUTGazeteci - Yazar

İÇİMİZDEN

Page 23: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

23OCAK 2017 - SAYI 19

DIŞ POLİTİKA / İNFO

Page 24: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

24 OCAK 2017 - SAYI 19

TEKNOLOJİ DÜNYASINDAN

ABD’de Walt Disney Şirketinin araştırma birimi Disney Research, bir oda içinde kablosuz elektrik aktarımı sağlayan ve bu sayede kullanıcıların elektrikli cihazlarını bir WiFi ağını kullanır gibi iletim kablosuna veya şarj yuvasına ihtiyaç duymadan şarj edebilmelerine yarayan teknoloji geliştirdi.

Araştırmacılar, “duruğumsu oyuk yankılanımı” (QSCR) adını verdikleri yöntemle, özel olarak inşa edilmiş 5 metrekarelik bir odanın içini, yakın alan durgun manyetik dalgalarla kaplayarak odadaki cep telefonu, vantilatör ve ışık aygıtlarının aynı anda şarj olmasını sağladı.

Odanın içinde tek biçimli bir manyetik alan oluşabilmesi için duvar, zemin ve tavanı metalle kaplayan araştırmacılar, bu sayede elektriği aynı rezonans aralığında çalışan aygıtlara sorunsuz şekilde iletebildi.

Odayı dolduran elektrik akımlarını ayrı

kapasitörlerle kanalize eden araştırmacılar, böylelikle oda içinde kontrolsüz yüklenme bölgelerinin oluşmasını önledi.

Yeni yöntemin kablosuz elektrik aktarımını WiFi gibi pratik ve yaygın bir uygulama haline getirebileceğini vurgulayan Disney Research bilim şubesi baş araştırmacısı Alanson Sample, “Bu uygulama sayesinde ileride şarj etme veya pil değiştirme ihtiyacı duymayan robot ve benzeri küçük aygıtlar üretilebilir.” değerlendirmesinde bulundu.

Disney Research, geliştirdiği teknolojiyle aynı oda içindeki elektronik cihazların kablosuz olarak şarj edilebilmesini sağlıyor.

İç mekanda kablosuz elektrik aktarımı sağlayan teknoloji geliştirildi

Page 25: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

25OCAK 2017 - SAYI 19

TEKNOLOJİ DÜNYASINDAN

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, bilim, sanayi ve teknoloji halkalarını birleştirecek yeni bir model üzerinde çalıştıklarını belirterek, Bakanlar Kurulu, Başbakan ve Cumhurbaşkanına sundukları bu yeni modelde kamunun araştırma, geliştirme ve teknoloji için özel sektöre yapacağı fonlamanın tek kaynaktan bütçeleneceğini, bunun için de üst karar merci olarak Bilim Teknoloji ve Sanayi İcra Kurulu oluşturulacağını bildirdi.Özlü, İzmir’de Konsolosluk Erkanı Üyeleri Derneğince düzenlenen kahvaltıda konsolos ve fahri konsoloslarla bir araya geldi.Geçen yılın dünya ve Türkiye için çok başarılı geçmediğini, küresel güvenlik sorunları ve terörist faaliyetlerin ağırlık kazandığı bir yıl olduğunu belirten Bakan Özlü, güvenlik sorunlarının ekonomiyi de etkilediği ifade etti.Bakan Özlü, Türkiye’nin sorunlarının küresel tarafı da bulunduğuna işaret ederek, hükümetin ekonomi, güvenlik ve işsizlikle ilgili konularda ciddiyetle çalıştığını, Bakanlar Kurulu’nun

her toplantısında bu konuların detaylı olarak görüşüldüğünü ifade etti.Hükümet olarak geçen dönemde Varlık Fonu, Bireysel Emekilik Fonu, KOBİ destekleri gibi reform niteliğinde kararlar aldıklarını aktaran Bakan Özlü, bu kararların sonuçlarının yılın ilk yarısında topluma ve piyasalara yansıyacağını söyledi.Öngörülen oranlarda bir büyümeTürkiye’nin geçen senenin ilk 2 çeyreğindeki büyümesinin birçok ülkenin önünde olduğuna dikkati çeken Özlü, 3’üncü çeyrekte daralma olduğunu, bunda iş dünyasının “önümüzü görelim” yaklaşımının etkili olduğunu ifade etti.Son çeyrekte ise bu yıla ilişkin olumlu bir beklentinin ortaya çıktığını anlatan Özlü, “Dolayısıyla 2017 yılında Türkiye’nin orta vadeli planda öngörülen oranlarda bir büyüme yakalayacağını düşünüyoruz.” dedi.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Özlü, bilim, sanayi ve teknoloji halkalarını birleştirecek yeni bir model üzerinde çalıştıklarını söyledi.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Özlü: Teknoloji halkalarını birleştirecek model için çalışıyoruz

Page 26: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

26 OCAK 2017 - SAYI 19

50 YIL SONRAKI KOVUŞMA..

Azerbaycanın görkemli aydınlarından biri, memleketin ilk qazetesinin, milli teatronun banisi Hasan bey Zerdabinin vatanda kalmış br tek evladı Karib Soltan hanımın mezarı bulunmuşdur. 49 yıl sosyal çevrede kimseye melum olmayan mezarı Azerbaycan Bilimler Akademisinin Felsefe bölümünde çalışan felsefe üzere bilimler doktoru,dosent Xatire Quliyeva bulmuşdur. Bilim adamı öten yıl ocak ayında aşkara çıharmış olduğu bu önemli hadiseni iki gün önce yapdığı seminarda geniş ve dolğun meruzesi ile bir daha degerlendirmişdir. Dikkat çeken bir delil de şudur ki, Hasan bey Zerdabinin ilk övladı Peri hanım Topçubaşeva eşi Azerbaycanın ilk Cumhuriyyet kurucularından biri, Azarbaycan Xalq Cümhuriyyeti Parlamentinin başkanı olmuş Elimerdan bey Topçubaşevin eşi olmuş, onlar bir müddet Türkiyede yaşamışlar.Ayni zamanda H.Zerdabinin kiçik oğlu Seffet bey Melikov Türkiyede uzun yıllar yaşamış, Mersinde vefat etmişdir. Dr.doç.Xatire Quliyevanı meşhur aydının evladını bulmağa ne gimi esaslar celb etmişdir. Dergimizin gelecek saylarında açıklanacakdır.

İçimizd

en

Doç. Dr. Xatire GULİYEVA

Gazeteci - YazarAzerbaycan Temsilcisi

İÇİMİZDEN

Page 27: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

27OCAK 2017 - SAYI 19

EKONOMİ/INFO

Page 28: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

28 OCAK 2017 - SAYI 19

ŞİRKETLERDEN

TAV Havalimanları İcra Kurulu Başkanı Şener:”Yönetim kurulu, 2017 yılı için 248 milyon TL temettü dağıtımını genel kurul onayına sunmaya karar verdi”

İSTANBUL (AA) - TAV Havalimanları, 2016’da konsolide cirosunu yüzde 1 artışla 1 milyar 92 milyon avroya çıkardı.TAV açıklamasına göre, TAV Havalimanları 2016’da hizmet verdiği yolcu sayısını yüzde 2 artışla 104 milyona, konsolide cirosunu yüzde 1 artışla 1 milyar 92 milyon avroya çıkardı.Açıklamada görüşlerine yer ver-ilen TAV Havalimanları İcra Ku-rulu Başkanı Sani Şener 2016 yılında dünyada güvenlik kaynaklı endişelerin havacılık sektörünü etkilediğini belirterek, hem dünyada hem de Türkiye’de havacılık sek-törü açısından oldukça zor bir yıl olduğunu ifade etti.Buna rağmen TAV olarak sahip oldukları dengeli portföy sayesinde önceki yıla göre hizmet verdikleri yolcu sayısını yüzde 2 artırmayı başardıklarını aktaran Şener, özellikle yeni yarattıkları faaliyetlerin gelirleri sonucunda konsolide cironun yüzde 1 artarak 1 milyar 92 milyon avro

olarak gerçekleştiğini bildirdi.Düşük marjlı bazı işler ve Atatürk Havalimanı’nda yolcu kompozisyo-nunun değişmesi nedeniyle faiz, am-ortisman, vergi ve kira öncesi karın (FAVKÖK) yüzde 4 azaldığını aktaran Şener, net karda önceki yıla göre yaşadıkları düşüşün ise esas olarak devlete ödedikleri kiraların dövize bağlı muhasebe uygulamaları ned-eniyle avro bazında artmış görün-mesinden, Milas-Bodrum Dış Hatlar terminali amortismanı ve kirası ile Tunus’ta ertelenmiş vergi varlığının çevriminden kaynaklandığını dile getirdi.Şener, 2017 yılı için yönetim ku-rulunun 248 milyon TL temettü dağıtımını genel kurul onayına sun-maya karar verdiğini bildirdi.- “2017 yılında net karda önemli bir artış bekliyoruz”Genel yaklaşımlarının olan yüzde 50’lik bir temettü dağıtım oranına denk gelen bu rakamın temettü ve büyümeyi dengeleyen “akıllı büyüme” politikalarının da açık bir

göstergesi olduğunu anlatan Şener, şunları kaydetti:“Ülkemiz, çalışanlarımız ve müşterilerimiz için yarattığımız sosyal faydalar da yaptığımız işi değerlendirirken en az karlılığımız kadar önemli. Sene içerisinde dev-lete 1,5 milyar TL tutarında kira, vergi ve sosyal güvenlik ödemesi yaptık. 2016 yılında kombine ciromuzun yüzde 23’ünü yurtdışı faaliyetlerimiz oluşturdu. Ayrıca, yolcu konforunu artırmak ve istihdam yaratmak için 108 milyon avro yatırım yaptık. 2017 yılında toplamda hizmet verdiğimiz yolcu sayısının yüzde 4-5 arası artmasını, ciro ile FAVKÖK’ün yatay seyretmesini ve net karda önemli bir artış bekliyoruz.

TAV’dan 2016’da 1 milyar 92 milyon avro ciro

Page 29: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

29OCAK 2017 - SAYI 19

ŞİRKETLERDEN

Zorlu Holding, çocukların hayal gücünü harekete geçirmek ve yeteneklerini ortaya çıkarmak amacıyla başlattığı “Bir Hayal Bir Oyun” yarışmasında dereceye giren çocuklara, yaratıcı yazarlık eğitimi düzenledi.

İSTANBUL (AA) - Zorlu Holding, çocukların hayal gücünü harekete geçirmek ve yeteneklerini ortaya çıkarmak amacıyla başlattığı “Bir Hayal Bir Oyun” yarışmasında dereceye giren çocuklara, yaratıcı yazarlık eğitimi düzen-ledi.

Holding açıklamasına göre, Türkiye’yi geleceğe sınırsız hayal gücünün taşıyacağı inancıyla yaz aylarında başlatılan, “Bir Hayal Bir Oyun” adlı hikaye yarışmasında dereceye giren çocuklara yönelik “Yaratıcı Yazarlık Eğitimi” verildi. 2 gün boyunca süren eğitimlerde, çocukların yaratıcı yazarlık ve hikaye yazımı konusunda temel becerileri kazanmaları sağlandığı belirtildi.

Açıklamada, yazar Süleyman Bulut ve Renan Özdemir’in bilgilerini aktardığı eğitimin sonunda, çocuklara eğitim sertifikalarının verildiği ve yarışmada en çok beğenilen 10 eserin hazırlanacak öykü kitabında yer alacağı be-lirtildi.

Türkiye’nin dört bir yanından 3. ve 4. sınıf öğrencisi

326 çocuğun katıldığı bildirilen yarışmada, birinci olan “Karton Şehir” isimli hikayeden esinlenerek hazırlanacak olan tiyatro oyunu, 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü kapsamında Aydın Üniversitesi ve Mimar Sinan Üniver-sitesi öğrencilerinden oluşan amatör bir tiyatro ekibi tarafından sahnelenecek. Oyunun ayrıca 26 Mart’ta Zorlu PSM’de izleyiciyle buluşacağı belirtildi.

Zorlu Holding’den çocuklara yaratıcı yazarlık eğitimi

Page 30: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

30 OCAK 2017 - SAYI 19

SANAT GÜNDEMİ

67. Uluslararası Berlin Film Festivali’nde (Berlinale) “Altın Ayı” ödülünü Macar Yönetmen Ildiko Enyedi’nin “Beden ve ruh” (Teströl és lélekröl) filmi kazandı.

Berlinale’de ‘Altın Ayı’ ödülünü Macar filmi ‘Beden ve ruh’ kazandı

En iyi yönetmen dalında “Gümüş Ayı” ödülünü “Umudun diğer tarafı” (Toivon tuolla puolen) filmiyle Finlandiyalı yönetmen Aki Kaurismaeki aldı.

Page 31: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

31OCAK 2017 - SAYI 19

İÇİMİZDEN

CAM KIRIKLARIYLA DOLUMİLYONLARIN AĞIZLARI VE YOLU

Kimle, neyi, nerede, ne zaman, ne kadar, nasıl söylememiz gerektiğini bilmek...Bu yargının doğruluğunu düşünürken, birden Oğuz Atay çıkagelir “ Tutunamayanlar”dan. *****“ Cam kırıkları gibidir bazen kelimeler, ağzına dolar insanın;sussan acıtır, konuşsan kanatır.”der. ***** Konuştuğumuz kişi doğru kişi olabilir, ne söyleyeceğimizi, nasıl ve ne kadar söyleyeceğimizi de bilebiliriz. Ancak; acaba yeri ve zamanı mıdır? Bunları düşünüp, konuşmayıp suskun kaldığımızda acı verir suskunluğumuz.Bazen öyle acı gerçeklerdir ki söylenmesi gerekenler, söylendiğinde kanar ağzımız, dilimiz, yüreğimiz. Büyük ruhlu insanlara özgüdür bu sözün içerdiği anlam .İşte yine “Sofi’nin Seçimi” ile karşı karşıyayız; konuşmak mı susmak mı?... ***** Önce düşünür yazarlar, sonra içsesiyle konuşmaya başlar, sonra da kalemini konuşturur dünya duysun, yüzyıllarca duyulsun diye. ***** Albert Camus konuşturuyor kalemini“ Kelimeler torba gibidir; içine konan şeyin şeklini alır.”“ Dünyanın en eski mesleği kendini satmaktır; bunu “fahişelik”le karıştırmak da bir o kadar eski ya-nılgıdır. “ Dünya’da ve ülkemizde ruhunu satılığa çıkarmış ne çok yaratık var...“ Ölüm, bir istatiklik ve devlet işi oldu mu, dünya işleri iyi gitmiyor demektir.”“ Yazarlık şu iki görevi yerine getirmelidir; bile bile yalan söylememek ve İNSANIN İNSANI EZMESİNE KARŞI KOYMAK.

***** Mevlana Celaleddin-i Rumi diyor ki;“ Ahlaksızların bağırışıyla, yürekli yiğitlerin naraları, tilkiyle aslanın sesi gibi meydandadır.” ***** Nazım Hikmet’siz olmaz kalemin konuşturulması.“ VATAN çiftliklerinizse, çek defterlerinizin, kasalarınızın içindekilerse VATAN, VATAN şose boyla-rında gebermekse açlıktan, VATAN soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın ,fabrikala-rınızda al kanımızı içmekse VATAN, VATAN tırnaklarıysa ağalarınızın, VATAN Mızraklı İlmühalse, öde-nekleriniz, maaşlarınızsa VATAN, VATAN Amerikan Üsleri, Amerikan bombası, Amerikan Donanması, topuysa,VATAN kurtulmamaksa karanlığımızdan, ben vatan hainiyim...” Bütün bunları içine sindirerek, kabul-lenerek yaşayanlara, yaşatanlara, nasıl insanca,baş eğmeden bir sesleniştir bu... ***** “ Bir konuşursam, yer yerinden oynar.” diyor adamın biri. “ Bir konuşursam, mahallede barınamaz.” Diyor kadının biri. Ne çok duyarız bu sözleri. “ Bir konuşursam...” Ya hiç böyle başlama konuşmaya, ya da konuş. Seni tutan ne, hangi açığın? ***** “ İnsanlar sadece söylediklerinden değil, söylemediklerinden de sorumludur .”

Bu yüzdendir “Cam Kırıkları”nın acıtma ve kanatma ikilemini yaşaması güzel insanların...

İçimizd

en

Gülseren AYKURTDEMİRTAŞ[email protected]

Page 32: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

32 OCAK 2017 - SAYI 19

EKONOMİ

www.twitter.com/anadoluajansi30.04.2016

kolaylaştıracak yeni bir düzenleme hazırlandığını açıkladıkolaylaştıracak yeni bir düzenleme hazırlandığını açıkladıkolaylaştıracak yeni bir düzenleme hazırlandığını açıkladıkolaylaştıracak yeni bir düzenleme hazırlandığını açıkladıkolaylaştıracak yeni bir düzenleme hazırlandığını açıkladıkolaylaştıracak yeni bir düzenleme hazırlandığını açıkladıkolaylaştıracak yeni bir düzenleme hazırlandığını açıkladıkolaylaştıracak yeni bir düzenleme hazırlandığını açıkladı

ŞİRKET KURMAK DA TASFİYE ETMEK DE KOLAYLAŞIYORŞİRKET KURMAK DA TASFİYE ETMEK DE KOLAYLAŞIYOR

Şirket kuracaklara müjde! Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, kısa süredeTürkiye Büyük Millet Meclisine sevk edecekleri düzenlemeyle şirket kurmanın da şirketi tasfiye etmenin de kolaylaşacağını söyledi.

Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, kısa sürede Türkiye Büyük

Millet Meclisine sevk edecekleri düzenlemeyle şirket kurmanın da şirketi tasfiye etmenin de kolaylaşacağını söyledi. Tüfenkci, şirketlerin kurulması ve tasfiyesini kolaylaştıracak yeni bir düzenleme hazırlandığını anlattı. Düzenlemeye ilişkin bilgi veren Tüfenkci, yasayla defter açılış onaylarının ticaret sicil müdürlüklerince yapılacağını ve şirket sözleşmelerinin kurucular tarafından ticaret sicili müdürlüklerine imzalatılacağını bildirdi. Bakan Tüfenkci, şunları kaydetti: “Kısa sürede Meclis’e sevk edeceğimiz düzenlemeyle şirket kurmak da tasfiye etmek de kolaylaşacak. İsteyen notere gidecek, isteyen ticaret sicil müdürlüklerinde işlemlerini başlatacak, sonlandıracak. Bu da zaman kayıplarını önleyecek. Eskiden 7-8 günde tamamlanan bu

işlemleri 2 güne sığdırmış olacağız. Ticaret siciline kuruluş sözleşmenizi verdiğinizde imzanız orada tasdik olacak. Vergi dairesine gitmenize gerek yok. Merkezi Sicil Kayıt Sistemi (MERSİS) numarası verdiğinizde oradan vergi numaranızı da almış olacaksınız. Akabinde hemen gerekli dörtte biri sermayeyi bloke ettikten sonra şirketiniz kurulmuş olacak.” Türkiye’de şu anda şirket

tasfiyesinin 1,5 yıl sürdüğüne işaret eden Tüfenkci, bununla ilgili de değişikliğe gidildiğini belirtti. Şirketin tasfiyesi için 1,5 yıl beklemeye gerek kalmayacağını dile getiren Tüfenkci, “Vatandaşlarımız 6 ay içerisinde şirketini tasfiye edecek. Bu da hem maliyet açısından büyük rahatlama getirecek, hem de artık kapattığınız şirketin 1,5 yıl diğer maliyetlerine katlanmayacaksınız. Tasfiye sürecini kısa zamanda bitirmiş olacaksınız. 100 bin lira sermayeli bir şirketi 3 bin lira 3 bin 100 liraya kuruyordunuz. Şirket kurma maliyetini yapmış olduğumuz çalışmalarla 860 lira civarına çektik. Şirketin tasfiye sürecini de bir sene kadar öne çekince o taraftan da milyonlarla ifade edilebilen bir tasarrufu hayata geçirmiş oluyoruz. Türkiye’nin yatırım ortamını iyileştirme noktasında önemli bir merhale kat ediliyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Şirket kurulumu kolaylaşıyor

Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci

Şirket kurma süresi 7-8 gün 2 gün

Noter Ticaret Sicil Müd. / Noter

Mersis no ile vergi alınacak

6 ay

860 TL

Verdi dairesi

1,5 yıl

3.000 TL

İşlemlerin başlatılacağı yer

Vergi numarası alınması

Tasfiye için beklenen süre

Şirket kurma masrafı(100 bin TL sermaye)

Şu anda geçerli olan ve yapılacak değişiklikle planlanan şirket kurma ve tasfiye etme:

İşlem Şu anda Yeni hali

Page 33: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

33OCAK 2017 - SAYI 19

BÖLÜCÜ MİHRAKLAR ’HAYIR’DA BULUŞUYOR..

TERÖR ÖRGÜTLERİ, BÖLÜCÜ MİHRAKLAR’HAYIR’DA BULUŞUYOR..CHP´nin yanı sıra, referandumdan ´hayır´ sonucunun çıkması için çalışacak olan terör örgütü PKK´nın siyasi uzantıları Diyarbakır´da bir araya geldi.DK, HDK, TJA, DBP ve HDP´den oluşan ´hayır´cılar, seçim kampanyaları için düğmeye bastıTürkiye’yi hedef alan terör örgütleriyle bölücü mihraklar “Hayır”da buluşmaya devam ediyor. CHP, HDP’nin siyasi alanda yürüttüğü “Hayır” çağrısına terör örgütlerinden de ses geldi. Bir yıl önce PKK’nın çağrısı üzerine Suriye’nin Lazkiye kentinde bir araya gelerek başta Batı bölgeleri ve Karadeniz bölgesi olmak üzere Türkiye’de yapacakları eylemleri, “Birleşik cephe” olarak adlandırmaya karar veren 9 terör örgütü de ortak açıklama yaparak “hayır” için eylem çağrısı yaptı.

Terör örgütlerinin ortak açıklamasında, “Sistemi, bütün kökleriyle yıkma hedefi olan Halkların Birleşik Devrim Hareketimiz, referandum sürecine ‘Hayır’ demeyi, devrim stratejisine bağlı olarak ele almaktadır” denildi.

Türkiye Cumhuriyeti, tarihinin en önemli dönüşümlerinden birinin arifesinde.. Ülkemiz siyasal istikrarı sürekli kılmak, vesayet odaklarını tasfiye etmek, ekonomik büyümesini hızlandırmak ve güçlü siyasal liderliğini kurumsallaştırmak için yeni bir hükümet sistemine geçiyor.

Giderek sertleşen, belirsizliklerle dolu bir küresel siyaset ortamıyla karşı karşıya olduğumuz konusunda sanıyorum hiç kimsenin şüphesi kalmadı. İçinde bulunduğumuz coğrafyanın hali de malum.Bu ortamda meşruiyetini halktan alan, halka hesap veren, hızlı karar alabilen güçlü bir hükümet sistemi Türkiye’nin vazgeçilmez sermayelerinden biri olacak. Bu yönüyle Cumhurbaşkanlığı sistemi Türkiye’nin bekası ve mukadderatıyla ilgili bir mesele..

Diğer taraftan yeni sistemle birlikte Türkiye’de Batıcı elitlerin devlet eliyle yıllar yılı halkın aleyhine sürdürdükleri baskıcı politikalar için hiçbir zemin kalmayacak. Şer şebekesinin derdi buna mani olmak. Yeni hükümet sistemiyle birlikte 2002’den bu yana oluşan siyasi birikim kurumsallaşmış, millet iradesinin merkezinde yer aldığı bir yeni siyasal ortam inşa edilmiş olacak. Millete rağmen değil, milletin iradesi ve desteğiyle elbette…Türkiye’nin bölünmez bütünlüğünü hedef alan; sivillere, askere, polise saldıran tüm terörist taşeronların Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ne ‘Hayır’ diyor. CHP’nin de bu kirli ittifaka dahil oldu. “Şimdi bunlar ‘Hayır kelimesinden sevimli iki şey türetirsek milleti ikna ederiz’ zannediyorlar. Bırakın kelime oyunlarını. Lafla peynir gemisi yürümez. Hele hayırcıların bindiği HDP, PKK, FETÖ gemisi hiç yürümez. ‘

Milli iradenin bayrağına, vatanına sahip çıkarak 16 Nisan’da ‘Hayır’cı terör ittifakına ağzının payını verecektir Türkiye’yi bölmek isteyen Terör örgütleri hep beraber koro halinde ‘hayır’ propagandası yapıyorsa, bunun ülkemiz, milletimiz, vatandaşımız için bir işareti var.Terör örgütlerinin ‘hayır’ dediği yerde vatanını,milletini,bayrağını seven ve inancına sahip vatandaşla aynı safta olmayacaktır.

CHP’nin de bu kirli ittifaka dahil oldu.”Şimdi bunlar ‘hayır kelimesinden sevimli iki şey türetirsek milleti ikna ederiz’ zannediyorlar. Bırakın kelime oyunlarını. Lafla peynir gemisi yürümez. Hele hayırcıların bindiği HDP, PKK, FETÖ gemisi hiç yürümez. Şimdi biz ‘PKK hayır diyor, FETÖ hayır diyor, DEAŞ hayır diyor’ .Sırtını PKK’ya yaslamış HDP hayır diyor. Bunlardan ses çıkmıyor, CHP, ‘niye böyle konuşuyorsunuz?’ diyor.

İçimizd

en

Hasan [email protected]

İÇİMİZDEN

Page 34: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

34 OCAK 2017 - SAYI 19

SİYASET / İNFO

Page 35: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

35OCAK 2017 - SAYI 19

İÇİMİZDEN

Elveda nasıl denir?

Hava kararırken, yağmur bulutları havayı olmasından daha da karanlık ederek, içimin rengiyle bir etmeyi başardı. Sokak lambasının loş aydınlığında sallanan kiraz ağacının dalları bir eğilip, bir doğruluyor.Kahvenin buruk tadı, radyoda uzakları anlatan bir şarkının eşliğinde, bütün sokak, bahçe karanlığa teslim oluyor. Karanlık zorlayarak, hayatın dallarını eğiyor. Dallarım her eğildiğinde kırılıyor, yaprağını döküyor.Uzaklarda şehirler düşüyor, evler yıkılıyor.“Eğme” dediğin başım eğiliyor.Biliyorsun hep göçmendi yüreğim. “Benim” dediği, yurt bildiği bir köşe bucak olmadı bu dünyada. Uzaklara düştüğünde de, burada da sılamda, yurtsuzluğun yurdundaydım. Bu yüzden yurtsuzdur bütün duygularım.Göç yolarında, yurtsuz kalmış yüreklerin sevmenin dilini arayışı, büyük kavgalara, büyük yangınlara çağır. Yarım kalacak bir ezginin, ritimsiz ritmiyle yıllarca dövündü, yoruldu yüreğim.Dinleseydin diyecek çok sözüm vardı.Biliyorum bunu istemeye hakkım yok. Herkes sevdiği şarkıları dinliyor, koşup sevdiğine anlatıyor o şarkıların güzelini. Sen artık sadece ne demişim, kimleri sevmişim, seni yanımdayken bile ne çok özlemişim, yazdıklarımdan bileceksin.Hangi kavgalarda yenildiğimi, düştüğümü seninle bir deniz kıyısında karıncalara su verirken veya bir dağın yamacında kelebeklere konacağı çiçekleri uzatırken anlatacaktım.Biliyorum artık bunlar olmayacak, ya da çok uzak bir ihtimal olarak kalacak. Olsun uzun zaman bu düşle avuttum kendimi.“Bir gün” diyordum en çok, bir dağın yamacında piknik sandalyelerine kurulmuş, elimizde kırmızı şarap bardakları, kelebeklere uzatılan konacağı çiçekler, uzaklara bakarken sana yaşadıklarımın hepsini, (yüreğin burkulmasın, incinmeyesin diye

acıları atlayarak bütün güzellikleri) anlatacaktım.

Bu düşü, bir İtalyan fotoğraf sanatçısının yıllar sonra oğluyla son günlerdeki buluşmasında çekilmiş bir fotoğraf karesinden çalmıştım. O fotoğraf hala gözlerimin önünde ve hiç gitmedi oradan.İstemek bazen yetmiyor, bunu biliyorum artık.Şimdi düşünüyorum da çok şey istememişim hayattan, çok şey yaşamamışım. İstediğim huzurdu, yaşadığım kavgalar oldu.

Kavgalar, büyük kavgalar gördüm, düşen yoldaşlarım oldu, acılar gördüm, büyük acılar. Elbette inkâr olunmaz, büyük sevinçler gördüm, mutluluklar da yaşadım.İş bilen ellerim, yorgun ellerim, hayata tutunurken, hep umutluydum, “bir gün her şey daha güzel olacak” diyordum.

Olmadı…

Birazda inattan o güzel günlere, inancımı hiç kaybetmedim.

Görmeyeceğim hepsi o kadar.

Karamsarlık değil bu, hayatın çıplak gerçeği. Bütün düşlerimiz ömür dediğimiz o kısacık yolculuğa sığmıyor, kimilerinin gerçekleşmesi, yaşanması bizden sonra yola çıkanlara kalıyor.

Şimdi çok yorgunum, gecenin sessizliğine bıraktığım yorgun sesim, bana geri dönmüyor uzaklarımda kalıyor.

Susuyorum…

Elveda nasıl denir bilmiyorum, belki bu yüzden giderken, “Eyvallah” diyeceğim…

İçimizd

en

Hasan KAYA

Gazeteci - Yazar

Page 36: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

36 OCAK 2017 - SAYI 19

ARAŞTIRMA /INFO

Page 37: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

37OCAK 2017 - SAYI 19

Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Rektörü Prof. Dr. Mehmet Füzün

İÇİMİZDEN

Elveda nasıl denir?

Yüreği medeniyeti taşıyan koca bir şehirdi sokaklarında koştum koştum ama içinde ben yoktum....

Kimsenin acısıyla mutlu olmayınız öyle bir gün gelirki dertlerinizi asmaya kendil gözyaşlarınızı silmeye mendil bulamazsınız.....

Ben kimsenin rüyasına girmedim onlar uykuya yatdı

İlaçmıdırda aşkın dozu olsun salkım saçak seviyorum işte

Tabiyata hükmeden aslanlar gibiydi. Aşkın kalbimde şimdi çakallar kadar haysiyetin yok gözümde

Sen kötü haber getirene kızma Azizim depremin habercisidir köpekler

Şuraya özürümü yazsam ne fayda duvarların içi kadar dışıda soğuk

Devleti devlet yapan millet, milleti millet yapan özgürce üzerine basılan topraklardır

Hadi o değerli kalemin bir söz yazsın mesala kelime Tevhid’de göremediğin ne kadar Gökkuşağı varsa bekleme yağmurları mesala kelime Tevhid’de geceye umut ettiğin kadar umut etme ilhamı şairlere gider sen Alimlerin diliyle kelime Tevhid’de üç beş mercan tanesini çıksa ne olacak ki denizden sen gökkupbe altında kelime Tevhid’de varsın toprak altında cümle alem derin derin uyusun kalbin uyanıkken secde üzerinde ALLAH razısı için sen kelime Tevhid’de kendi yörüngesinde dönen dünyaya boşver meyil versinler sen iki kapılı hanın ortasında kelime Tevhid’de

Ferhatmıydı dağları delen Mecnunmuydu çölleri gezdiren Hz Yusuftu dokunmadan beni benden edenİç

imizd

en

Gülay SAFALI

Gazeteci - Yazar

Page 38: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

38 OCAK 2017 - SAYI 19

Fındık fiyatı 10 liraya düştü

Ordu’da haftaya 10,25 liradan başlayan 50 randımanlı kabuklu fındığın kilogram fiyatı serbest piyasada 10 liraya düştü.

Altınordu Ziraat Odası Başkanı Selami Akarsu, oda binasında gazetecilere yaptığı açıklamada, fındık fiyatının yeniden düşmeye başladığını anımsatarak, “Bugün Ordu Ticaret Borsası tarafından 50 randımanlı kabuklu fındık fiyatı 10 liradan açıklandı. Açıkçası bu fiyat karşısında çok şaşırdık.” dedi.

Akarsu, 10 liranın sıkıntılı bir fiyat olduğunu belirterek, “Biz fındık fiyatının yükselmesini beklerken tam tersi bir tablo ile karşı karşıyayız. Bu konuda tüm üreticilerimiz oldukça endişeli. 12-13 lira maliyeti olan fındığın 10 liraya kadar düşmesi kabul edilir değil.” diye konuştu.

Akarsu, düşen fındık fiyatlarının ilerleyen günlerde geniş çaplı masaya yatırılacağı söyledi.

Gelecek hafta içerisinde fındık sektör temsilcilerinin katılımıyla geniş çaplı toplantı düzenleyeceklerini kaydeden Akarsu, düşen fındık fiyatlarını enine boyuna tartışacaklarını, sonra toplantıdan çıkan kararı üst mercilere rapor halinde sunacaklarını vurguladı.

Selami Akarsu, fındık fiyatının maliyetini de içine koyarak en az 14-15 lira olması gerektiğini, bunun için mücadelelerini sürdüreceklerini sözlerine ekledi.

Ordu’da haftaya 10,25 liradan başlayan 50 randımanlı kabuklu fındığın kilogram fiyatı serbest piyasada 10 liraya geriledi.

EKONOMİ / TARIM

Page 39: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

39OCAK 2017 - SAYI 19

İÇİMİZDEN

BİR ŞEYLER EKSİK İçimizd

en

Derya Deniz [email protected]

Hiçbir şey huzur vermiyor , bir şey arıyorsun o iyi gelecek sana onu bulmak zorundasın. Yiyorsun , içiyorsun , geziyorsun , eğleniyorsun ama ne , sonu ne ? Mutluluk hazzını aldın ya sonra ? Geçip gidince o his o boşluk hissiyatını ne dolduracak ? Bir şey eksik ama o eksiklik her yerde . Yaşamak için bir amaç bir neden olmalı seni hayata bağlamalı . Hayatı anladırmak gerekliydi , her sabah ne için uyanıyordum , neye hizmet ediyordum , neydim ben ? Bunu düşünmeliydi insan . Yaşadığın sürede yiyecektin , içecektin , gezecektin , uyuyacaktın , günlük işlerini görecektin bu döngü hep devam edecekti . Ya maneviyatını neyle taçlandıracaktın .Ölümlü dünya yaşa da bakmıyor ne çocuğuna ne bebeğine ne yaşlısına ... Ne götürecektin diğer tarafa ? Ne sevdiklerin ne eşyaların ne annen ne baban ... Bir kutunun içinde teksin . Ne kurtaracak seni orda işte yaptığın iyiliklerin , iyi niyetin , faydaların mükafatını göreceksin . Düşünsek bi hepimizin ayrı ayrı korkuları var .Kimisi hayvandan kimi oda da tek basına kalmaktan kimisi karanlıktan korkar değil mi ama sonunda korkunu giderecek bir şey buluyoruz yanlız değiliz ama orda yanlızız ; artık başkalarını konustuğumuz kadar kendimizi konuşsak biraz kendi kusurlarımızı görsek , kendi yanlışımızı doğrumuzu bilsek , kendimizle uğraşsak .İç huzurumuzu bulsak , derinlere insek ordaki taşları süpürsek ... Faydasını görürdük elbet . -Derya Deniz Dalgın

Yazarımızın diğer yazılarını simgedergi.com adresinden okuyabilirsiniz

Page 40: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

40 OCAK 2017 - SAYI 19

Günler içerisinde yaşadığımız, yüreklerimizi burkan ve onlarca sivil hayatın kurban olduğu terör saldırıları bir kez daha ‘Türkiye niçin terörün hedefi oluyor’ sorusunun sorulmasına neden oldu. Genel olarak terör eylemleri bu sorunun panikle sorulmasını kolaylaştıracak korkunun yaratılmasını da hedefler; çünkü korku ve endişe sarmalında bu soru karar vericileri izledikleri politikanın siyasi maliyeti üzerine düşünmeye iter.Elbette cümlemize “genel olarak” ibaresini koyarak başladık çünkü Türkiye özelinde yaşanan ve son dönemde kamuoyunda Türkiye’nin saldırı altında olduğu izlenimini doğuran terör eylemlerinin yol açtığı sadece endişe ve öfke gibi duygular değil. Suruç, Ankara saldırılarından Beşiktaş, Ortaköy, İzmir saldırılarına, şahit olduğumuz bu yeni saldırı dalgası kamuoyunda yansımasını bulan farklı bir siyasi farkındalığın ortaya çıkmasına zemin hazırladı. Bu siyasi farkındalığın odak noktasında da Ortadoğu bölgesinin içinde bulunduğu siyasi konjonktür var.Kandil-Kobani-Musul-Sincar: Ne hedefleniyor?Türkiye 30 yıldan uzun bir süredir Kandil kaynaklı PKK terörü ile -ki

kimi zaman Irak-Suriye ekseninde de yansımasını bulmuştu- mücadele ediyor. Bu açıdan Türkiye dediğimizde hem askeri hem siyasi hem de toplumsal öğeleri açısından terörle mücadele konusunda deneyimli bir ülkeden bahsediyoruz. Ve bu ülke kamuoyu, terör tehdidinin Ortadoğu’daki dengelemeler için Türkiye’ye karşı kullanılması konusunda da bu terör tehdidi karşısında müttefikleri tarafından yalnız bırakılması konusunda da farklı hikâyelerle süsleyebileceğimiz tecrübelere sahip. Bugünkü Ortadoğu maalesef bu tecrübelere yenilerini ekliyor, çünkü ABD’nin 2003 Irak müdahalesi ve 2011 Arap Baharı sonrası büyük güçlerin değişken ve çifte standartlı politikaları bölge devletlerinin toprak bütünlüklerini etnik ve mezhepsel hatlar üzerinden sorgulanmaya açtı. İç savaşlar vesayet savaşlarını, vesayet savaşları radikalleşmeyi, radikalleşme yurtsuzlaşmayı; üstelik silahlar altında, şiddet gösterisinin bir parçası olarak yurtsuzlaşmayı berberinde getirdi.Bugün bu Ortadoğu, Kandil dışında üç hattan daha Türkiye’ye saldıran terör odaklarını barındırıyor. Bu üç

hat (Kobani kaynaklı PYD terörü, Musul kaynaklı DEAŞ terörü ve Sincar kaynaklı PKK terörü) Irak-Suriye jeopolitik ve jeo-ekonomik mücadelesine ve bu ülkelerin “Sykes-Picot düzeni öldü” çığlıkları arasında çözülmesi sürecine oturuveriyor. Dolayısıyla Türkiye’ye yönelik çok yönlü/çok failli terör saldırılarının amacı sadece karar vericileri siyasa değişikliğine zorlamaktan daha öteye gidiyor. Türkiye 2003’ten itibaren bölgeye dayatılan devletlerin çözülme sürecine direniyor. Devletimsi yapılar üzerinden bölgede karışık ve şiddete dayalı bir denge kurma stratejisinin olumsuz sonuçları konusunda Ankara hem Washington’u hem de diğer ilgili başkentleri defalarca uyardı. Uyarmakla kalmadı, kalamazdı; bu direnci Türkiye kimi zaman meşru müdafaa hakkını kullanarak, kimi zaman reform taleplerini destekleyerek, kimi zaman da bölgede yeni bir ekonomik ilişkiler bütününün lokomotifliğine soyunarak gösterdi. Amaç Ortadoğu’daki istikrarsızlığın belirli güven alanları, hatları üzerinden aşılmasıydı.

Terörizmin hedefi öncelikli olarak Ankara’nın, Ortadoğu’nun yeni-Sykes Picot’larına direnme gücünü kırmaktır.

HABER ANALİZ

Page 41: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

41OCAK 2017 - SAYI 19

SPOR

TARAFTAR OLALIM

İçimizd

en

Murat [email protected]

Taraftarlar sporun en renkli bölümünde bulunur. Karşılıksız severler. Takımlar tarafından, oyuncuların üzerine +1 fazla güç sayılırlar. Özellikle misafir takım üzerinde itici güç olup, rakip üzerinde müthiş baskı kurarlar. Yağmur çamur mesafe dinlemeyip yalnız bırakmazlar sevdalarını.

Özellikle bizim taraftarlarımızın üzerine yoktur. Tuttuğumuz takımlar yenilse de çok kötü oynasa da küsemeyiz, kopamayız. Çoğunun ilk aşkıdır tuttuğu takım. Bazen görürüz mesela; ‘’sevgilim bana tuttuğun takım mı yoksa ben mi? Diye sordu, onu denize attım.’ Diyenleri…

Dillere destandır namınız yabancılar üzerinde. Sınırlarımızda sayısız kez ölmeden cehennemi yaşattığımız doğrudur. Mabetlerimizde tir tir titreyen yabancı oyuncular, övgü dolu sözler dizen hakemler, teknik direktörler, spikerler, gazeteciler vs. değinmeden geçmemişler.

Bir de tribün kültürleri vardır. Kimine göre tasvip edilir kimine göre edilmez. Örneğin; Holiganizm. İngiltere semalarında doğmuş iğrenç bir olgu. Bu benim fikrim tabi. Sporun ahlakına, dostluğuna, fair play ruhuna zarar verdiği gibi, özellikle büyük maçlarda holiganların yaratacağı ortamı önceden tahmin eden taraftarlar(!), ne yazık ki uzak kalmayı tercih ediyor tribünlerden. Oldum olası nefret ettim spora şiddet karıştıranlardan…

UltrAs var birde. İtalya’da doğmuş bir tribün inanışı diyeyim. Büyük ‘A’ kullananlar. Kale arkasını doldururlar. Bizde anlayışa yakın olanlar Galatasaray ultrAslan, Beşiktaş çArşı ve Bursaspor teksAs oluşumları. Deplasmanda dahi ev sahibi tribününden çok sesleri çıkar, mevsim şartları ve mesafeler umurlarında olmaz, tam bağımsız olmak zorundalar ve ‘sözde’ kavga karşıtı olup aslında en ufak bir kıvılcımda ortalığı yıkar ultrAslar.

En güzeli çekirdekçi tayfa aslında. Kimseye zararları yoktur. En fazla yeşil zeminde yaşanan bir enstantane sonrası, ağzındaki kabuğu atıp ‘‘hoca ne faulü ya’’ veya ‘’öyle orta mı yapılır’’ gibi tepkileri olur. Holigan ve ultrAsların en haz etmediği kesimdir. Tezahüratlara katılmazlar ve bu konuda çok azar işitirler.

İnanın yukarıda bahsettiklerim taraftar değil. Çünkü takımına yeri geldiğinde zarar vermekten kaçınmayan veya destek konusunda pasif kalan, insan canını bile hiçe sayıp spora zarar verenleri taraftar kategorisinde görmüyorum. Taraftarlık araştırılarak ya da gezerek öğrenilecek bir yaşam değildir. Yaşı da yoktur. Gönülden bağlı olduğun takımı her ortamda korursun. Önemli maça bir gün kala gözüne uyku girmez, saatler kala yelkovan ilerlemez. Tribünde hiç tanımadığın birine daha önce tanıyormuş gibi sarılır, beraber sevinir üzülürsün. Yeri gelir başını yastığa basar ağlarsın ama takımına kızmaz ve küsmezsin. Sadece kendi takımını destekleyen, başka takım ve taraftarlarla, olumsuz anlamda etkileşime geçmeyen taraftar benim için en güzel örnektir.

Şiddetten, nefretten, argo ve küfürden uzak, tribünden kaçıran değil, tribüne çeken bireyler olalım. Metin Oktay gibi, Lefter gibi, Süleyman Seba gibi, sporun birleştirici düşünceleri olanlarını örnek alarak; sadece taraftar olalım…

Page 42: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

42 OCAK 2017 - SAYI 19

İÇİMİZDEN

Birçok yarın bilirim ! Biri dündü mesela...

İçimizd

en

Gülsemin [email protected]

Dünü düşünüp pişman olmaktan , yarını düşünüp telaşlanmaktan bugünü yaşayamaz olduk. Yarının telaşı, dünün pişmanlığı hep bugün yaşandı; Ama bugünü hiç yaşayamadık. Geçmiş günlerde kaybettiklerimize ağlamak yerine, gelecek günlere ulaşacak hayaller kurma zamanı gelmedi mi artık? Hayatın bize ne gibi süprizler hazıradığını bilemeyiz. Bizim bitti sandığımız yerden yeni bir hikaye başlayabilir. Bizi bekleyen yeni bir umut, uğruna savaşacağımız yeni bir hedef, yaşam tutkumuzu yeniden körükleyecek birileri, ayağa kalkabileceğimiz yeni bir hayal, mutsuzluklarımıza nakavt yumruğu savurabileceğiniz bir şans daha... Kimbilir...Taptuk Emre’nin dediği gibi; Tırtılın “yolun sonu” dediğine, usta “kelebek” dermiş... Unutmayın ki noktadan sonra yeni bir cümle başlar. Umutlarımız hic bitmeyen bir hazinedir. Ümitlerimiz tükendiğinde, aynı kaldığımız yerden devam etmek istemeyiz. Vazgecmişlik, boşvermişlik boğazımıza kadar gelebilir. Bulunduğumuz konumdan memnun değilsek eğer, virgul değil nokta koymanın zamanı gelmiş demektir. Noktayı koymalıyız ki yeni bir konum, yeni bir hayata başlayabilelim. Sürekli virgüllerle uzattığımız yaşam cümlemizi değiştiremeyiz sadece mutsuzluğa devam etmiş oluruz. Bitti sandığımız yerden yeniden varolabiliriz yeter ki kendimize bu şansı verelim. Ruhsuz duvarlarda cercevelenmiş hayatlar, ertelenmiş umutlarda mutluluk aramayın.Ötelediğimiz her memnuniyetsizlik katlanarak büyüyor ve gün gelir altından kalkamaz hale geliriz. Olumsuzlukları biriktirmeyelim, saklamayalım. Gün gelir karşınıza

tekrar çıkar ve en kötüsü de baş edemeyeceğimiz bir ruh halinde iken yüzleşmemiz mutsuzluklarımızla. Yeni başlangıçlar yapabilmemiz için eskiden süregelen mutsuzluklarımızı onarmak, onaramıyor isek silip atmak gerekir. Aynı kovanın içinde temizlenmeyi bırakın. Dökün gitsin suyu, kovamızı tertemiz su ile dolduralım. Berrak bir zihinle yeni başlangıçlar yapabiliriz. Zihnimizi ve yaşadıklarımızı arındırmak ile işe başlamalıyız. Aksi takdirde aynı hatala,r üzüntüler, bıkkınlıklarla yeni ama farklı olmayan eskinin devamı bir yaşamama başlarız. Geçmişe takılıp yeni günümüzü ziyan etmenin bir manası yok. Eşimizi, dostumuzu, ailemizi dinleyerek bir hayat sürüyoruz ama oturun sakin bir köşeye. Şimdi sıra kendinizi dinlemede, kendinizi dinleyin. Herkes bir şeyler söylüyor ama siz ne söylüyorsunuz? Siz ne istiyorsunuz?Yaşadığınız hayat sizin istediğiniz gibi mi? Aslında herkesi memnun etmeye çalışmakla geçip giden ömrünüzde kendinizi ne kadar memnun ettiniz?Herkesin çok saçma dediği bir televizyon programına siz aslında gülüyor musunuz? Bırakın o zaman başkalarını izleyin ve gülün doyasıya, çoğunun beğenmediği bir müzik sizi eğlendiriyor mu? Dinleyin ve eğlenin. Bazen saçmalama hakkımızda kullanalım. Kimseye zarar vermedikten, inancımıza ters düşmedikten sonra kime ne ! Bir süre kimseyi görmek istemiyor musunuz, görmeyin. Kendinizle baş başa kalın, kendinizi dinleyin. Neler istediğinizi ve neler istemediğinizi iyi tahlil edin. Yaşadığınız hayat ile ilgili derin düşünün, yüzeysel değil.

Yazarımızın bu yazsının tamamını ve diğer yazılarını simgedergi.com

adresinden okuyabilirsiniz

Page 43: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

43OCAK 2017 - SAYI 19

İNFO

Page 44: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

44 OCAK 2017 - SAYI 19

Renk körleri için ‘renk tonu bulucu’ cihaz geliştirdilerYalova’nın Çınarcık ilçesinde Atatürk Bilim ve Sanat Merkezindeki iki öğrenci, renk körleri için renk tonu bulucu cihaz geliştirdi.Yalova’nın Çınarcık ilçesindeki Atatürk Bilim ve Sanat Merkezi fen bilimleri öğrencilerince hazırlanan “Renk körleri için renk tonu bulucu (RETBUL)” projesi, bu sorunu yaşayan kişilerin renkleri ayırt etmesini kolaylaştırdı. Fen Bilimler öğretmeni İnanç Feridun Çancı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, öğrencileri Beyzanur Özker ve Efe Can Kutlu tarafından tasarlanan cihazla ton bulma sorununun ortadan kalktığını söyledi. Öğrencileriyle iki senedir elektronik cihaz üzerine çalışmalar yaptıklarını belirten Çancı, şunları söyledi:

“Renk körlerinin hangi aşamalar üzerinde zorlandıklarını fark ettik. Daha sonra öğrencilerimizle renk körlerinin sorunlarını çözebilmek için neler yapabileceğimizi konuştuktan sonra bir cihaz tasarladık. Cihazımızın en önemli özelliği herhangi bir yerde kullanılır olmamasıdır. Tasarımı tamamen bize ait. Öğrencilerimizle beraber ileriki aşamasında patent enstitüsüne bunun için başvurmak istiyoruz.” “Yazılıma hangi direnç aralığını yazarsak, o renk ve tonları görülecek”Bu yazılıma renklerin direnç aralıklarını yazdıklarını anlatan Özker, şu değerlendirmede bulundu:

“Bu direnç aralıklarını biraz uzak tuttuk. Çünkü ışıklar yüzünden bazen dirençler değişebiliyor. Örneğin kırmızı rengimiz 845-850 arasında direnç gösteriyor. Diğer renklerin de direnç aralığını yazılıma yazdık. Bunun karşılığında hangi renkler olduğunu yazdık. Böylece bilekliğimiz rengi algıladığında ekranda ismini aktarıyor. Bilekliğimizde yer alan yazılımımıza hangi direnç aralığını yazarsak, o renk ve tonları görülecektir. Bu cihazımız sadece renk körleri için değil, başka alanlarda kullanılabilir. Bu cihazımızı ressamlar ve terziler de kullanabilir. Örneğin terziler kumaşlar arasındaki ton ayarını bulmak için bu cihazı kullanabilir. Ressamlar da çizecekleri görselde bu cihazı kullanarak aradaki uyumu sağlayabilirler. Biz bu cihazımızı daha çok geliştirerek gözlük haline de getirmek istiyoruz. Gözlüğe yerleştireceğimiz arduino kartı ile algılayacağı rengi bulabilecek.”

BİLİMSEL TEKNOLOJİ

Page 45: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

45OCAK 2017 - SAYI 19

İÇİMİZDEN

DÜNYADAKİ EN ETKİLİ SİLAH

İçimizd

en

M. Tuğtigin Ş[email protected]

Cornell Üniversitesi’nde Milton Leitenberg’in 2006 yılında yapmış olduğu “20. Yüzyıldaki Çatışma ve Savaşlarda Ölüm” isimli çalışmada; iç savaşlarda, sivil savaşlarda ve devletler arası savaşlarda ölen kişilerin istatistikleri sunuluyor. Araştırmaya göre: 1945’ten 2000 yılına kadar olan çatışma ve savaşlarda yaklaşık 41 milyon kişinin öldüğü tespit edilmiş. Peki 2000 yılından sonra ne olmuş????? Kamuoyuna yansıyabilen diğer araştırmalardan bir kısmına göre sadece son 10 yıldaki savaşlarda 2 milyon çocuk ölmüş. 6 milyon çocuk sakat kalmış. 12 milyon çocuk evsiz, 1 milyondan fazla çocuk öksüz veya yetim kalmış. 10 milyon çocuk psikolojik sarsıntı geçirmiş ve on binlerce çocuk tecavüz ve işkenceye uğramış.

Başka araştırmalarda ilgi çeken bir diğer nokta ise 1955’den sonra savaşla ilişkili yaşanan ölümlerin neredeyse tamamının Afrika, Ortadoğu, Uzak Doğu, Latin Amerika coğrafyalarında gerçekleşen savaşlar neticesinde ortaya çıkması. Bu savaşların, iç ayaklanma ve isyanların gerçekleştiği ülkeler şu şekilde sıralanıyor:Güney Amerika’da: Arjantin, Bolivya, Brezilya, Şili, Kolombiya, Kostarika, Küba, Dominik Cumhuriyeti, El-Salvador, Guatemala, Honduras, Jamaika, Nikaragua, Peru,Ortadoğu’da: Kıbrıs, Mısır, İran, Irak, Filistin, Lübnan, Suriye, Türkiye, YemenGüney Asya’da: Afganistan, Bangladeş, Hindistan, Nepal, Pakistan, Sri Lanka,Uzak Doğu’da: Burma, Kamboçya, Endonezya, Kore (Güney ve Kuzey), Laos, Malezya, Filipinler, Tayvan, Vietnam, Afrika’da: Angola, Brundi, Kamerun, Çad, Etyopha, Gana, Gine Bissau, Madagaskar, Mozambik, Namibya, Nijerya, Ruanda, Somali, Güney Afrika, Sudan, Uganda, Batı Sahra, Zaire/Kongo, Zambiya, Zimbabve, Cezayir, Fas, Tunus Araştırmacıların yaptığı incelemelere göre yukarıdaki ülkelerin hepsinde ortak bir nokta mevcut.

‘’Düşük Eğitim Seviyesi’’ Dünyadaki güçlü ülkelerle ilgili araştırmalarda bulunan aşağıdaki hususlar ise çok dikkat çekici; 1945 yılında 2. Dünya Savaşı’nın bitmesinden sonra “Dünya barışı ve huzurunu korumak amacıyla” Birleşmiş Milletler(BM) kurulmuştur. Birleşmiş Miletler kuruluşunda kendi misyonunu “Adalet ve güvenliği, ekonomik kalkınma ve sosyal eşitliği, uluslar arasında tüm ülkelere sağlamayı amaç edinmiş küresel bir kuruluştur” şeklinde tanımlamaktadır. Halbuki BM’nin kurulmasından sonra tek bir yıl savaşsız geçmemiş ve 20. Yüzyılda ölen insan sayısının yaklaşık 3’te biri bu dönemde ölmüştür. Dünyadaki savaşları bitirmek için kurulmuş BM Güvenlik Konseyi on beş ülkeden oluşmakta olup, bu üyelerden beşi daimi üye statüsündedir ve mutlak veto yetkisine sahiptir. Bu ülkeler Amerika, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa’dır. Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsünün 2011 yılı dünya silah ticareti tablosuna göre; son 200 yıllık dünya tarihi içinde dünyaya en çok silah satan ülke isimleri içinde, Amerika, Rusya, Almanya , Fransa ve İngiltere ilk beş içinde yer alıyor. Peki bütün bu ülkelerin ortak özelliği ne???‘’Yüksek Eğitim Seviyesi’’ Bugün dünyada 2000 yılı verilerine göre, sadece bir dakikalık askeri harcamaya 1,9 milyon dolar ayrılıyor. Yani herhangi bir yerde 2 saatlik zamanda 230 milyon dolar silahlanmaya gidiyor. Eğer tüm dünya sadece 8 gün askeri harcama yapmayı bırakırsa dünyadaki tüm çocuklara 12 yıl boyunca eşit ve kaliteli eğitim sağlanabilir. Acaba dünyada birbirini öldürmek için silahlanmaya harcanan paralar; eğitime harcansa idi, insanlığın ve savaşların yaşandığı ülkelerin şu andaki durumu ne olurdu. ?

Yazının devamını simgedergi.com adresinde okuyabilirsiniz.

Page 46: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

46 OCAK 2017 - SAYI 19

GÜNCEL/ INFO

Rus petrol şirketi Lukoil’in son aktiflerini de satarak Ukrayna pazarından ayrıldığı bildirildi.Şirketten yapılan açıklamada, Ukrayna’nın Ivano-Frankivsk bölgesinde yer alan Karpatneftekhim petro-kimya tesisinin Lukoil’e ait yüzde yüzlük hissesinin satıldığı belirtildi.Söz konusu satış işlemiyle Ukrayna pazarından tamamen ayrılan şirketin, satıştan ne kadar gelir elde ettiği ise açıklanmadı.Lukoil’in Başkanı Vagit Alekperov, bir süre önce yaptığı açıklamada, Karpatneftekhim tesisini 100 ila 350 milyon dolar arasında bir fiyata satmak istediklerini söylemişti.Rus şirket, Ukrayna’nın Odessa kentinde bulunan rafinerisini ve ülkenin çeşitli yerlerinde bulunan benzin istasyonlarını da 2014 yılında elinden çıkarmıştı.

Rus petrol devi Ukrayna pazarından çıktı

Page 47: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

47OCAK 2017 - SAYI 19

Filizlerimiz yeşersin diye…

“ Okul genç beyinlere; insanlığa hürmeti, millet ve memleket sevgisini, şerefi, bağımsızlığı öğretir. Bağımsızlık tehlikeye düştüğü zaman onu kurtarmak için takip edilecek en uygun, en güvenli yolu öğretir. Memleket ve milleti kurtarmaya çalışanların aynı zamanda mesleklerinde birer namuslu uzman ve birer bilgin olmaları lazımdır. Bunu sağlayan okuldur” der Ulu Önder Atatürk. Tam da bu günümüz için söylenmiş sözlerle “merhaba” demek istiyorum sizlere… Hepinizin bildiği bir Çin atasözü ile de devam ederek; “Bir yıllık refah istiyorsan tahıl yetiştir, on yıllık refah istiyorsan ağaç yetiştir, yüz yıllık refah istiyorsan insan yetiştir.” Günümüz koşullarında geleceğimiz olan çocuklarımızı iyi yetiştirmemiz çok daha önemli. Nüfuslar hızla artarken, iyi ve nitelikli bir eğitim edinebilmek maddi manevi koşulları oluşturmak özellikle dar gelirli aileler ve çocuklarımız için pembe bir hayal… Ne çok kardeleni var bu güzel ülkemin. Pırıl pırıl, gözlerinden zeka fışkıran çocukları.. Yalnızca köylerimizde de değil. İçimizde. Apartmanımızda, mahallemizde, ilçemizde… Çok uzaklarda aramayalım, yanı başımızdalar gerçekten. Hepsi dokunmak istersek eğer, elimizi uzattığımızda değecek mesafede. Bazen çok dip olur, geleceği sorgularım. Hep derim ki; bizler iyi kötü yine de güzel günler gördük, yaa çocuklarımız… Sonra aklıma hemen güzel şeyler gelir. Evet. Bilirim ki, her şeyi değiştiremeyiz. Lakin özellikle çocuklarımız için, onların geleceğinin, ülkemiz geleceği olduğunu bilen insanlar, kurumlar olduğunu hatırlarım. Vakıfları, dernekleri hatırlarım. Özellikle tek amaçları çocuk okutmak olanları … Yeterli olmasalar da yine bilirim ki, okyanusun kenarındaki binlerce deniz yıldızlarını sabaha kadar suya atamayız. Fakat denize atabildiklerimiz için çok

fark edecektir, onu da iyi biliriz. Sözümü daha da uzatmadan içinde yaşadığım güzel şehrimin güzel projesi günden güne dalga dalga eserek benim gibi yüzlerce binlerce insana ulaşıyor ya … işte umutlarım tekrar tekrar yeşeriyor o zaman… 2008 yılında belediyelerin üniversite öğrencisi okutma yetkisi kaldırıldı. İzmir- Karşıyaka Belediye Başkanımız Hüseyin mutlu Akpınar da dar gelirli aile çocuklarına bu şahsi projesiyle burs edindirerek eğitimde fırsat eşitliği yakalamalarını hedefledi. “ Karşıyaka’nın Filizleri “ –“ Her apartman ile bir öğrenci okutuyoruz” oldu projesinin adı. Bu anlamda yıllardan beri tanıdığım ses sanatçısı ve koro şefi sevgili Engin Koyuncu- Serenad kültür ve Sanat Derneği olarak 16 Ocak 2017 Pazartesi günü kendisinin yöneteceği korosuyla filizlerimizi destekleyecek. Çorbaya bir tutam tuz katmak için aylarca yapılan çalışmalar ve yaklaşık 55 yüreği güzel, sevgi dolu insanla… Kulaklarınıza tatlı tatlı gelen her şarkı, türkü yani müzik, bir kitap bir deftere dönüşecek. Hem de ülkemizin geçtiği bu zor günlerde biraz da moral olacak. Bu birlik ve beraberliğe türkülerimize şimdi eskisinden daha fazla ihtiyacımız var. El ele, gönül gönüle, kardeşçe bir arada olmaya…Umutlanmaya ihtiyacımız var. Eğitim için Hz. Peygamber Efendimiz “ Ya öğren ol ya öğreten ol ya da seven ol. Sakın dördüncüsü olma sonra helak olursun” diye buyurmuştur hadisinde. Bu proje ve de bu konser tam da bu ayetin karşılığı değil mi? Bizim “ Karşıyaka’nın Filizleri “ gibi, böyle güzel projeler üretildikçe desteklendikçe, böyle sevgi dolu, yüreği çok güzel, başkanlarımız, örnek insanlarımız oldukça başarılı bir eğitim hayatı filizlerimizi ne de güzel yeşertir. Güzel yarınlar için, insana yatırım yapan projelerin tüm il ve ilçelerimize örnek olması dileğiyle… İç

imizd

en

Bircan Tağı[email protected]

İÇİMİZDEN

Page 48: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

48 OCAK 2017 - SAYI 19

İÇİMİZDEN

PATRONLAR SÖZÜNÜZDE DURUN!

Türkiye’nin terörden sonraki en önemli sorunu hiç kuşku yok ki işsizlik.İş-aş-ekmek derdi kanayan yaramız ne yazık ki!Bu problem çözülmedikçe ne huzur ne güven ne de istihdam sağlanır.Çözüm konusunda ise devlet ve özel sektör bir türlü somut adımlar atamıyor.Geçtiğimiz günlerde bu konu Ekonomi Şurası’nda gündeme geldi.Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan istihdam seferberliği başlatılmasının altını çizerek iş ve sanayi camiasına uyarı ve taleplerini iletti.Bu çok anlamlı bir çağrı!İstihdam seferberliği kapsamında işverene sağlanacak destekler noktasında da önemli adımlar atılıyor.Yeni kararnameyle bu yılın sonuna kadar işe alınacak her işçi için aylık 684 TL destek verilecek.Bunun için kişinin İŞKUR’a kaydı şartHedef 1.5 milyon işsize istihdam sağlamak!İşte ülkenin gerçek gündemi bu olmalı!Devlet –hükümet üzerine düşeni yapacak özel sektör ve iş dünyası da bahane üretmeden işe alma noktasında verdikleri sözlerde duracak.Patronlar bu sözü verdi..

900 bin kişi işe alınacak!Söz namustur diyerek bu konun takipçisi olacağız.**KÖYÜMÜZE GERİ DÖNECEĞİZ!TÜİK verilerine göre Türkiye’nin 78.8 milyonluk nüfusunun 73 milyonu il ve ilçe merkezlerde yaşıyor.Belde ve köylerde yaşayanların sayısı ise 6 milyon!Köyden kente göç hızla devam ediyor.Üretime katkı noktasında köyde kalmanın da bir anlamı kalmadı!Tarlada 1 TL olan meyve-sebze markette 10 katına alıcı bulunca köylü de bu duruma isyan ediyor.Bağ-bahçeden kopuyor hayvancılık yapmıyor.Yapanda kendi karnına çalışıyor.Aradaki fiyat farkı uçurumu köylüyü köyde kalıp tarım ve hayvancılık yapmaktan soğutuyor.Fakat ne olursa olsun tüm

olumsuzluklara rağmen ben çok yakın zamanda köylere dönüşlerin başlayacağını söylemek isterim.Çünkü şehirler artık sosyal medyanın klavye kabadayıları ile doldu.Ne saygı kaldı ne sevgi nede paylaşım-dayanışma!Ekonomik sıkıntılar ve beton binaları da hesaba katarsak şehirlerde aslında ne yalnızlaştığımızı görebiliriz..Aynı apartmanda kapıları yan-yana olanlar bile birbirin ne tanıyor ne de iki kelam sohbet ediyor artık.Varın gerisini siz düşünün.**ÜNİVERSİTELİ OLMAK YETMİYOR!Üniversitede okuyan öğrenciler ne genel ne yerel seçimlere beklenen ilgiyi göstermiyor.Ülke sorunlarına karşı inanılmaz duyarsızlıkları var.Seçim günü oy kullanmak yerine pikniğe gidenler,akşama kadar uyuyanlar,cafelerde geyik yapanlar ne ararsanız var.En basit işlemi bile yapmaktan üşenip sandığa gidemeyecek kadar acizler!Sonra da ah-vah çekiyorlar!Nisan ayında yapılacak referandum seçimlerinde de durum aynı gözüküyorReferandumda oy kullanacak üniversite öğrencilerinin veya oy kullanma yerinde değişiklik yapmak isteyenlerin, 2 Şubat 2017 tarihine kadar ilçe nüfus müdürlüklerine başvurmaları gerekiyordu.2 Şubat mesai saati bitimine kadar başvuruda bulunmayanlar ise, daha önce oy kullandıkları adreste oy kullanmak zorunda kalacak.Doğru-dürüst kayıt yok!6 milyon öğrencin 4 biri ancak sandığa gidecek.Vahim bir tablo!18 yaşında seçme ve seçilme hakkı var ama bu hakkı kullanmak isteyen yok!Nedeni siyasete olan güvensizlik mi acaba?Ne olursa olsun gençlerin ülke sorunları noktasında daha duyarlı olması gerekiyorİç

imizd

en

Ahmet KÜLEKÇİYazar/Trabzon İl Temsilcisi

[email protected]

Page 49: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

49OCAK 2017 - SAYI 19

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Arslan, Siber Güvenlik Yasasının yakın zamanda TBMM gündemine gelerek yasalaşmasını beklediklerini belirterek, “Yakın zamanda da çıkacaktır. Hükümetimizin iradesi bu yönde.” dedi.

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, Siber Güvenlik İşbirliği Protokolü imza töreninin ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.Arslan, Siber Güvenlik Yasa Tasarısına ilişkin soruya cevap verirken, tasarının 2016 yılı kasım ayında gönderildiği Başbakanlıkta tarafların katılımıyla nihai hale getirilerek TBMM’ye sevk edileceğini ve yasalaşacağını söyledi.Etkin denetim, sır saklama yükümlülüğü, siber olaylara müdahale ekiplerinin görevleri, operasyon merkezleri ile Kamu-Net uygulamalarına ilişkin usul ve esasları içeren tasarının ilgili kurum ve kuruluşların görüşlerine sunulduğunu ifade eden Arslan, “Biz, yasal zeminde bütün eksikliklerimizi tamamlamış, şu an yürüttüğümüz mücadeleyi, daha net bir şekilde yasaya bağlı olarak yürütmüş olacağız. Yakın zamanda da çıkacaktır. Hükümetimizin iradesi bu yönde.” diye konuştu.

Hayatın her alanında bilgi ve iletişim teknolojilerinin olduğuna işaret eden Arslan, bunların başka amaçlarla kullanılmaması adına tüm düzenlemelerin yapılması gerektiğini bildirdi.“Osman Gazi Köprüsü’nün yapılma amacı insana hizmet”Bakan Arslan, Osman Gazi Köprüsü geçiş ücretinde indirimi konusunun İstanbul Deniz Otobüsleri AŞ (İDO) tarafından tahkime götürülmesine ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine, söz konusu köprünün yapılma amacının insana hizmet etmek olduğunu söyledi.Köprünün dolaylı etkilerinin ise bölgenin ekonomisine, sanayisine ve kalkınmasına hizmet etmek olduğunu dile getiren Arslan, şöyle konuştu:“İDO apayrı bir kuruluş, apayrı bir hizmet veriyor, verdikleri hizmete de saygı duyuyoruz. Biz, Osman Gazi Köprüsü’nü hizmete soktuğumuzda rekabet çerçevesinde onlar birtakım adımlar attılar. Biz onlara ‘Niye bu

adımları atıyorsunuz’ demedik, saygı duyduk. Biz, özellikle insanların köprüyü kullanmasını artırmak, köprüyü kullanma alışkanlığını refleks haline getirmek adına ücreti düşürdük. Bunun birinci sebebi, elbette ki daha çok insanımız geçsin, daha fazla kullanılsın. Dolayısıyla daha az yakıt sarf etsin çünkü yakıt, kamu kaynağı, şahsın cebinden de çıksa milli servetten gidiyor. Çevreye karbondioksit salınımından dolayı olan zararlı etkileri azalsın. Yine insanımızın zamandan tasarrufu demek ülkemizin zamandan tasarrufu demek. Bu amaçla fiyatları düşürdük. Şu anda yaklaşık yüzde 30’luk körfezden giden araçlar, köprüye yönelmiş durumda.”

Arslan, köprünün devamında Gemlik-Bursa arasındaki otoyol kısmının tamamlandığını, bugünlerde açılışının yapılacağını ifade ederek, “Böylece Bursa’ya kadar kesintisiz hale getirmiş olacağız.” dedi.

‘Siber Güvenlik Yasası yakın zamanda çıkacak’

TECHNO HABER

Page 50: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

50 OCAK 2017 - SAYI 19

İÇİMİZDEN

MEZARIMIN ÜSTÜNE EKİN DİKENLİ GÜLÜ

Mezarım üstüne ekin dikenli gülü.Uzanmasın ona kimsenin eliBahar gözlümün birgün düşerse yoluBu gün benim için açılmış desin

Çekilmiyor artık dünyanın kahrıYar eliyle sundu ben içtim zehriBir yudumda bitirdim aşkın derdini Bu ölümde benim için seçilmiş desin

Sığmaz oldu kahrın artık kitabaSon vereceyim artık ben bu hayataElveda bahar gözlüm sana elvedaBenim için candan geçilmiş desin

Bir hatıra ararsan kalbini yoklaAl bu yazmamı göğsünde sakla Gercekten sevdiysen Mezarımı bekle Bu toprağa benim için yatılmış desinKaderimle bana nikah kıydılar İkide yalancı şahit buldularMutluluk diye bir tas zehir sundular İçelim kaderim gelde seninle

Kaderimle nikahlandık bana sevdalıSeviyormuş beni ondanmış nazıGülümsetir arada ağlatır bazı Kaçalım kaderim gelde seninle

Bazan gözlerimden akan yaş oldunBazan benimle sararıp soldun beni yaşatmadın sende süründün Ölelim kaderim gelde seninle

Kacalım kaderim belki kurtuluruz Belki deyişir yazımız mutlu oluruzBelkide hazin bir sonla ölürür Gidelim kaderim gelde seninle

Seni yazan anlıma silinmez demişKader böyleyimiş kerametin bilinmezimişSen gülmezsen kaderim gülünmezimiş gülelim kaderim gelde seninle

Doğarken kıydılar kaderimle nikahıBirlikte çektik biz bunca çileyi ahıÖmür bitti birlikte kaderim ayrılık zamanı artık ayrılalım kaderim gelde seninleİç

imizd

en

HATAYLI Hanımağa FATOŞYazar/Hatay İl Temsilcisi

[email protected]

Page 51: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

51OCAK 2017 - SAYI 19

TARİH VE KÜLTÜR

Ankara Üniversitesi Rektörü İbiş, “Arkeoloji, ülkelerin ve bölgelerin kültürlerini ortaya çıkaran, buluşturan ve yaşatan önemli unsurlardan biridir. Bu anlamda Güney Kore ve Ankara Üniversitesinin önemli çalışmalara imza atacağına inanıyorum.” dedi.

Ankara Üniversitesi Rektörü Erkan İbiş, “Arkeoloji, ülkelerin ve bölgelerin kültürlerini ortaya çıkaran, buluşturan ve yaşatan önemli unsurlardan biridir. Bu anlamda Güney Kore ve Ankara Üniversitesinin önemli çalışmalara imza atacağına inanıyorum.” değerlendirmesinde bulundu.

Ankara Üniversitesinden yapılan yazılı açıklamaya göre, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü Protohistorya ve Önasya Arkeolojisi Ana Bilim Dalı’ndan 12 öğrenci, Güney Kore Üniversitesi ile Ankara Üniversitesi arasındaki akademik iş birliği anlaşması çerçevesinde Güney Kore’ye gitti. 2020’ye kadar sürecek protokol kapsamında, Güney Koreli 12 arkeoloji öğrencisi de bilgi ve deneyimlerini artırmak için Ankara Üniversitesince sürdürülen arkeolojik kazılara katılmak üzere Türkiye’ye geldi. İş birliği kapsamında özellikle Anadolu’da yazılı dönemin başladığı

Asur ticaret kolonileri ve Hitit yerleşimleri araştırılacak.

Öğrencilerden İbiş’e ziyaretÖğrencilerin arkeolojideki modern teknikleri, restorasyon-konservasyon yöntemlerini öğrenerek, iki ülkenin kültürel mirasını tanıma fırsatı bulacağı anlaşma çerçevesinde Türk öğrenciler, yolculukları öncesi Rektör Prof. Dr. Erkan İbiş’i ziyaret ederek, teşekkürlerini iletti. Ziyarete Güney Kore Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Yunsoo Cho da katıldı.

İbiş, öğrencilere, “Dünyanın öteki ucunda ama Türkiye’ye dost bir ülkeye gidiyorsunuz. Güney Kore’nin kültürüyle insanlarının sıcaklığıyla ve Türk sevgisiyle bambaşka bir ülke olduğunu göreceksiniz.” ifadesini kullandı.

Öğrencilerden zamanlarını iyi değerlendirmelerini isteyen Erkan İbiş, “Oranın kültürüne dair mümkün olduğu kadar fazla bilgi edinmeye

çalışın. Daha az uyuyun, daha çok iletişim kurun, daha çok konuşmaya, öğrenmeye çalışın. Ülkemizi en iyi şekilde temsil edin.” ifadesini kullandı.

Rektör İbiş, şunları kaydetti:

“Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatıyla birlikte hayata geçen arkeoloji bölümümüz ile bugün Türkiye’nin 20 farklı kentinde kazı çalışmaları yürütüyoruz. Güney Kore ve üniversitemiz arasında bilimsel iş birliğimizi bundan böyle oldukça başarılı olduğumuz arkeoloji bölümü ile de yürüteceğiz. Arkeoloji, ülkelerin ve bölgelerin kültürlerini ortaya çıkaran, buluşturan ve yaşatan önemli unsurlardan biridir. Bu anlamda Güney Kore ve Ankara Üniversitesinin önemli çalışmalara imza atacağına inanıyorum.”

Türk ve Güney Koreli öğrenciler birlikte kazı yapacak

Page 52: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

52 OCAK 2017 - SAYI 19

İÇİMİZDEN

Bugün Sevgililer Günüymüş!

Yeryüzü canlıların en akıllısı, medenileştikçe vahşileşen, yalnızken de bir dokunsan ağlayacak ve sevgiye en çok gereksinimi olan, acınası mahlukat insan... Öyle ama, arsız mı arsız insanoğlunun şu haline bir bakın. Doğada ne varsa ona dairdir, öncelik onun payıdır. Amma, o hep açgözlü ve oburdur. O, her altıda biri açlık sınırı altında yaşayanından, ultra zenginine kadar, evet o sevgi yoksunu, sevgiye muhtaç ve aç...Takvimi, kendi egosunu tatmin için buldu.Gücünü azaltan genel hatalarını hatırlamak için özel günlere böldü, ama tarih boyunca bölüşmesini bilemedi.Kimi gücünü, kimi inancını, kimi ruhunu pazarlarken bile, kimin kimi neyle, nasıl da sevgisizce vurduğuna bir bakın, anlayabileniniz var mı?Ama Bugün Sevgililer Günüymüş!“Hiç değilse, (gençlerin hatırı için de olsa), gençler kadar sevgiye iyimser bakabilsek diyorum. Sevgiye, sevgiyle gidebilsek. Tanrıça İştar, tanrıça Juna veya Aziz Valentine’nin bakir ve saf yüreklere sevgi armağanını, törelere ve modern tapınaklarda tuğralara adak olarak sunulmasını ne yapsak da engelleyebilsek acaba?” diyorsanız; Sevdalarınızda yürekli olun... Size desem ki; …“yüreği kabaranın,yüreğinde alazlanan başka bir yürek olanın,yürek yaşı olmazmış,günahı sorulmazmış.Siz, siz olun; sevdalarda olanla aşık atmayın. Sevdasız olanla da arkadaşlık yapmayın.Sevi (aşk), tinsel bir insan özelliğidir ve maddeci değildir.Seviye ilgisiz kalmayın, ama seviyi seks ve çıkar olarak da görmeyin.Seviye seks ve çıkar olarak bakan kim varsa resmen eşektir.Neden mi? Hayvanların içinde sessizlik unvanı bilindiği gibi eşektedir ve eşek yaşamı boyunca iki şey için anırır.Bir acıkınca. Bir de seks ihtiyacı duyunca.Kapitalin daha da bunalttığı bu tip eşek ruhlu insanlardan korunun.Siz siz olun, seksi ve çıkarı seviyle, sevgiyle karıştırmayın.Yani eşekleşmeyin...”Yüreğinden sevgiyi red eden insan, insanlığını red eder. Kötülerin kirli, akçeli dünyasında ki hayat, birkaç adım ötede bir başka sürse de, tekil, zavallı bir hayattır ve bu hayat; bir şarkı gibi bize rağmen bizimle yan yana, yanı başımızda devam etse de bizi derdest etmemeli.Hayat şarkısının her zaman istediğiniz makamda söylenmediğini fark ettiğinizde; ister Şırnak’ın Qesrik Boğazında bir çoban olun, ister Tuşba(Van)da Ah Tamara (Akdamar) diye bağıran genç, ister İstanbul boğazında bir holdingin patronu olun. İlkel geleneklerin alışkanlıkları kadar, modern kapitalizmin ruhsuzluğu, sevgi aşınıza soğuk su katıyor mu? ‘Katıyor’ diyorsanız, siz sevgi denizinde ve sevginin tadını alanlardansınız. Ruhunuz henüz

kirlenmemiş. Tersi durumda da, siz sevgiyi değil, içinizdeki canavara koşuyor, oyalanmak istiyor, kendinizden kaçıyorsunuz. Alışkanlıklarınızı, zaaflarınızı, bağımlılıklarınızı sevgi sanıyorsunuz.Oysa beyninizin periferisine çarpan günahsız bir kelebektir aşk. Kapınızı çalan hiç büyümeyen çocuktur. Bırakın yüreğinizden içeri girsin.Sevgili Dostlar bir şiirim de; “...Sen aşk / Yokluktan anlamayan çocuk /... diye tanımlamaya kalkmışım aşkı. Aşk hiç tanıma, yaşa, başa ve yasaya gelir mi ki?Evet, Bugün Sevgi(liler) günüymüş!Gazetelerden, televizyonlardan, alış veriş merkezlerinin reklamlarından kulağımızın örs ve çekicine, gözlerimizin pencerelerine ‘kiralık ev’ ilanları gibi günlerdir bugünü vura vura, göstere göstere, beynimizin imbik sistemine şartlı öğrenme ile girerek hatırlatıp durdular. Nasıl da ‘her şey satılık’, Nasıl da her şeyi, pazarlama ve suiistimal etme özgürlüğü var, değil mi? Hadi, gelin bugün sevgilinize alacağınız bir gülün parasını Afrika’daki açlara veya sistemin mahkumlarına, Cizre-Sılopi-Sur-Silvan-Varto ve Suriye’den “kılıç arttığı” çocuklara gönderelim desem de, sesimi kaçınız duyacak? Ama hiç değilse bu yazıyı okuyanlar gelecek için de olsa bu önerimi bir yere yazıverin, olur mu?Hadi, gelin insan bitmeyince sevgi bitmez deyin. İyi ki de varmış deyin. İnsan hâlâ doğup büyüyorsa, sevgi de sevgililer de doğup büyüyecek, deyin.Çünkü, sevgi insandır, sevgili de insanın gizli açık hazinesidir.Seven olmadan, sevgilinin olmayacağını da en çok sevilenler bilmeli.Kolunuza değil, yüreğinize takılı olandır sevgili. Sevmek büyülenmektir. Eksiksiz bir varlıktır, hep vardır.Çünkü, Aşkın (sevginin) ideolojisi yoktur.Hapishanesi, gardiyanı yoktur. Sevgi çocuktur, ebeveyndir, gurbet, sıladır. Sanattır, bilimdir, kültürdür.Topraktır, çiçektir. Kadındır, erkektir, homodur, lezbiyendir.Sevgi, kimi zaman Ülkedir, Allahtır, anlaşılmazdır, sınır tanımazdır.Ulusu, dini olmayan bir hazdır.Saygıdır. Sabırdır. Korkudur. Cesarettir. Taddır.Seven verici, sevgili alıcıdır.Seven cömert, sevilen cimridir.Sevgi doğaçlama ve karşısındakinin her türlü bireysel yasasını peşin kabul etmiş, ya da kabule hazırdır.Sevgi Küstüm Çiçeğidir, sakın onu incitmeyin.Bayanlar, Baylar! Siz bu değerleri ne kadar yaşadınız veya bu değerleri ne kadar yaşamaya hazırsınız? Yanıtınızı bana değil içinizde ki sevgiliye saklayın, karşılaşınca da söylemekten kaçınmayın. Sahi, sevgililer günü kaç yaşında bileniniz var mı?Yanıtınız, Kürdün İştar’ından, Romalı Juno’dan veya Papazdan başlıyorsa yanılıyorsunuz.

İçimizd

en

Mahmut ŞİMŞEKSiyasi Analist

[email protected]

Page 53: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

53OCAK 2017 - SAYI 19

INFO

Page 54: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

54 OCAK 2017 - SAYI 19

EKOLOJİ

Page 55: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

55OCAK 2017 - SAYI 19

DÜNYA / POLİTİKA

Trump’ın ekonomi takımı tartışılıyorANALİZ - Trump’ın ekonomi takımı tartışılıyor- ABD başkanlığına seçilen Donald Trump’ın ekonomi yönetimini kamu tecrübesi olmayan iş adamlarına emanet etmesi, “ülke ekonomisinin şirket gibi yönetileceği” eleştirilerini beraberinde getirdi - Trump’ın ekonomi takımını Goldman Sachs geçmişli 2 iş adamı, 2 multimilyarder yatırımcı ile Çin’e karşı duruşuyla tanınan bir ekonomi profesörü oluşturuyor- Demokratların muhalefetine rağmen ABD Hazine Bakanı olması beklenen Goldman Sachs’ın eski ortağı Steven Mnuchin’in, ilk icraatlarından biri yönetimin vergi reformunu kongreden geçirmek için hazırlamak olurken, Trump’ın ABD Ticaret Bakanlığı için aday gösterdiği 25 yıllık arkadaşı 79 yaşındaki Wilbur Ross’un, mevcut ticaret politikalarına 180 derece ters girişimlerde bulunması öngörülüyor - Ulusal Ticaret Konseyi Direktörü Peter Navarro, Çin’in bozuk bir kapitalist sistemle ABD’ye ekonomik savaş açtığını savunurken, Çin’de üretim yapan Amerikan şirketlerinin kısa

vadeli kazançlar için “Çin ile el ele vererek ABD’yi çökertmeye” çalıştığını öne sürüyor- Yaklaşık 16,7 milyar dolarlık mal varlığıyla Trump yönetimindeki en zengin isim unvanını taşıyan Wall Street yatırımcısı Carl Icahn, Trump’a regülasyonların kaldırılması konusunda özel danışmanlık yapacakWASHINGTON (AA) - GÜLBİN YILDIRIM - ABD’nin yeni başkanı Cumhuriyetçi Donald Trump’ın ekonomi yönetimine kamu tecrübesi bulunmayan “iş adamı dostlarını” seçmesi ülkede tartışmalara neden oldu. Geçen ay yapılan seçimlerden sürpriz zaferle ayrılarak ABD’nin 45’inci başkanı olan Trump, görevine resmi olarak 20 Ocak 2017’de başlayacak. Trump’ın başkanlık koltuğuna oturmasıyla yaklaşık 4 bin kişi, görevini yeni yönetimdeki haleflerine bırakacak. Söz konusu kişiler arasında kabine üyeleri ve üst düzey danışmanlar öne çıkıyor.

Page 56: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

56 OCAK 2017 - SAYI 19

BİLİM VE TEKNOLOJİ

Türk firmasından Amazon’a rakip yazılımCo Yayıncılık konusunda faaliyet gösteren Türk firması Erlab Teknoloji, “Boxencode”la ABD’nin Las Vegas kentinde düzenlenen National Association of Broadcasters (NAB) fuarına katıldı. Video pazarına girmek isteyen Türk girişimcilerin geliştirdiği uluslararası patentli “encoding/transcoding” “Boxencode”, dünyanın en büyük medya fuarı NAB’de tanıtıldı. İstanbul Teknik Üniversitesi Arı Teknokent’te faaliyet gösteren Erlab Teknoloji, geliştirdiği “hibrit encoding/transcoding” bulut mimari çözümünün lansmanını NAB fuarında gerçekleştirdi. Kişi başı mobil cihaz adedinin 1,3 seviyesine yükselmesinin de etkisiyle tüketicilerin video izleme oranları TV izleme oranlarını geçmeye başlarken, küresel video pazarının bu yıl 17 milyar doları, 2020 itibarıyla da 37 milyar doları geçmesi bekleniyor. Erlab Teknolojinin CEO’su Mustafa Kamil Sağıroğlu, yaptığı açıklamada, şunları kaydetti: “Bulut bilişim ile kurumlar, donanım, yazılım ve teknik

destek yatırımı yapmadan, kiralama modelleri ile ihtiyaçlarını karşılıyorlar. Bizler de video ve genetik alanlarında ihtiyaç duyulan yüksek hesaplama çözümlerini bulut üzerinden sunuyoruz. Bunun yanında güvenlik, yüksek kapasite, düşük bağlantı hızları gibi nedenlerle, verilerin bulut üzerine taşınmasında zorluklar da bulunuyor. Bu sorunları gidermeye yönelik geliştirdiğimiz teknoloji ile müşterilerimize ‘hibrit’ bulut teknolojisini sunuyoruz. Kullanıcı bulut üzerinden hizmet alırken,

müşteri tarafına konumlandırdığımız tak-unut cihazı otomatik olarak devreye giriyor ve en uygun çözümü sağlıyor.” Sağıroğlu ayrıca, Amerika’da Arizona, Kaliforniya ve Virginia eyaletleri ile Avrupa için Türkiye’de konumlandırılan data merkezlerinde aylık 120 milyon dakika video kapasitesini yıl sonuna kadar Ortadoğu ve Uzakdoğu’yu da kapsayacak şekilde 200 milyon dakikaya çıkarmayı hedeflediklerini belirtti.

Türkiye’de havacılık ve uzay alanında yeni bir dönem başlayacakBilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumunun (TÜBİTAK), Türk Hava Kuvvetleri’nin katkılarıyla 11-12 Mayıs’ta Ankara’da gerçekleştireceği “Türk Havacılık ve Uzay Çalıştayı”na ilişkin, önemli

değerlendirmelerde bulundu. Bakan Işık,”Türk Havacılık ve Uzay Çalıştayı ile Türk akademisyen, kamu kurum ve kuruluşlarına, geleceğin havacılık ve uzay yol haritalarına katkı sağlayabilecekleri ortak bir çalışma ortamı oluşturulacak.” dedi.Işık, tamamen milli kazanımların hedef alınacağı etkinlikle, Türkiye’de havacılık ve uzay alanında yeni bir dönem başlayacağını söyledi.

Bakan Işık, şöyle konuştu: “2016-2023 döneminde 14-20 kilometrede en az 1 hafta uçabilen sivil ve askeri kullanıma yönelik uzaktan algılama, gözlem, keşif ve bölgesel haberleşme amaçlı insansız uçağın yapılması amaçlanıyor.” Işık, 2020-2030 döneminde ise 20 kilometre ve yukarısı için havadan hafif zeplin platformlarının geliştirilmesinin hedeflendiğini kaydetti.

Page 57: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

57OCAK 2017 - SAYI 19

GURME

ABD’nin Binghamton New York Eyalet Üniversitesinden araştırmacılar, yaptıkları deneylerde sakız ve şekerlemelerden ekmeğe kadar işlenmiş gıdalarda yaygın olarak kullanılan titanyum oksit nano-parçacıklarına sürekli olarak maruz kalan ince bağırsak hücrelerinin besleyici ögeleri tutma ve hastalık yapıcı mikropları engelleme işlevlerinin “belirgin şekilde azaldığını” tespit etti.

Bilim adamları, yaptıkları deneylerde, bir ince bağırsak hücre kültürü örneğini, dört saat boyunca bir öğünde maruz kalacağı kadar (akut etki) ve ardından beş gün boyunca üç öğünde maruz kalacağı kadar (kronik etki) titanyum oksit nano-parçacıklarıyla aşıladı.

Akut etki hücrelerde belirgin bir değişiklik yaratmazken, kronik etkinin hücrelerin mikrovilü adı verilen soğurucu çıkıntılarını azalttığı gözlendi. Mikrovilülerin azalmasıyla

bağırsak bariyerinin zayıfladığı, metabolizmanın yavaşladığı, demir, çinko, yağ asitleri gibi bazı besinlerin sindirilmesinin zorlaştığı tespit edildi.

Biyomedikal Mühendislik Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Gretchen Mahler, “Titanyum oksitten kaçınmanın yolu işlenmiş gıdalardan, özellikle de şekerlemelerden uzak durmak.” değerlendirmesinde bulundu.

ABD Gıda ve İlaç Dairesi, titanyum oksidi “sindirimi güvenli” maddeler sınıfında kabul ediyor.

Arizona Üniversitesinin 2012 yılında yaptığı araştırmada, sakızdan hazır kek ve mayoneze kadar 89 ayrı işlenmiş gıdanın muhteviyatı test edilmiş ve ürünlerin hepsinde titanyum oksit olduğu tespit edilmişti.

Katkı maddeleri sindirimi olumsuz etkiliyorBilim adamları, gıda endüstrisinde yaygın olarak kullanılan bir katkı maddesinin ince bağırsak hücrelerinin yapısını ve işlevini bozduğunu belirledi.

Page 58: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

58 OCAK 2017 - SAYI 19

İÇİMİZDEN

Doğu Anadolu’daHıristiyan din adamlarına karşı Ermeni terörü

Şu anda Doğu Anadolu’nun Müslüman olmayan toplumları içerisinde Ermeniler azınlık biri olarak kendi mövcudluqlarını koruyup barındırmaktadır. Doğu Anadolu’nun eski kültürleri ile hiçbir genetik bağlılığı olmayan bu halkın dini bakış açısı üç önemli aşamada şekillenmiştir. Birinci aşama putperestlik inançlarının kurulduğu ve geliştiği dönemdir. Hiti yazılı kaynaklarında verilen bilgilerden anlaşılıyor ki, Azzi-Hayasa ülkesinde hay toplumu ilkel halinde yaşamış ve ilkel kultlara inanmışlardır. Hayların dini bakış açısı sonraki dönemde teşekkül bulmuştur. Haylar Hititlere, Hurrilere ve Urartulara ait coğrafyada yayıldıktan sonra çoktanrıçılığı benimsemişlerdir. Hıristiyanlığın yayılmasına kadar onlar uzun süre putperestlik inancında kaldılar. İlginçtir ki, Erken Orta Çağ’da Ermeni denen bu etnik toplum Hıristiyanlığı da geç kabul etmiştir. Karşılaştırma için belirtelim ki, Güney Kafkasyada çağdaş Azerbaycan Türklerinin ataları olan Albanlar Hıristiyanlığı kabul ederek, ilk kilise inşa ettikleri zaman Ermeniler hala putperest gibi yaşıyorlardı. Hatta Ermeniler arasında Hıristiyan din adamlarına karşı terör tedbirleri genişlemekte idi. Ermeni çarları ve onlara tabi olan vilayet hakimleri (nahararlar) quldurluqla uğraşıyor, hatta kendi köylülerini (şinakanlar ve ramikler) işgalci yürüşlerde bulunmadığı ve Hıristiyanlığı kabul etmeye meyillli olduğuna göre teröre maruz koyuyorlardı.Erken Orta Çağ’da Ermeni devleti olarak bilinen Ayrarat Krallığı Doğu Anadolu bölgesinde yer oldu. Bu devlet mevcut olduğu dönemde Hıristiyan kilisesini hakim sülaləyə tabi edinceye kadar din adamlarına karşı terör emellerinden el çekmemiştir. Bizanslı piskopos Favstosun V. yüzyılın sonunda yazdığı “Armeniya Tarihi” adlı eserinde bu konuda geniş

bilgi verilmiştir. Favstos Ayraratın nüfusunu dini açıdan iki gruba ayırmıştır. Birinci gruba Hıristiyanlık dininin biçimlerde Yunan ve Suriye (aramey) dillerinde yazılmış kitapların yardımı ile aşina olanlar dahil.Onlar İncil’in yayıldığı bu iki dili zayıf bildiği için Hıristiyanlığı olduğu gibi anlamıyorlardı. İkinci grup ise İlahi kelamlara önem vermeyenler ki, onlar da yoksul tabakadan tutmuş naharar nesillerinedek neredeyse tüm Ermenileri kapsıyordu. Favstosun verdiği bilgiye göre, Ermeni hakim daireleri öncelikle Qriqorini, sonra onun torunu olan ve Hıristiyanlığı olduğu gibi yaymaya çalışan İusiki öldürmüşlerdir. İusik Ermeni kralının terör eylemlerine engel olduğu için öldürülmüştür. Favstos kendi eserinde IV yüzyılda yaşamış İusikin etkinliği hakkında yazdı: “O, din görevlisi gibi onları (Ermeni hakimleri öngörülüyor - R. Alizadeh) terbiye etmeye çalışıyordu, onları kınadı, yasadışı emellerine göre, haksız kan dökmeye, ziyanxorluğa, işğalçılığa ve yoksullara nefret ettiğine ve bu tür günahlarıyla itham ediyordu “(Favstos, III Kitap, XII Bölüm). Ermeni kralı Qoduq Hüsrevin (III Hüsrev Kotak öngörülüyor - R. Alizadeh) oğlu VII Tiqran yeni takvimle Hıristiyan bayramı günü kiliseye girmek istemiş, fakat Patrik İusik onu kötü emellerine göre içeri bırakmamıştır. Bu yüzden de Ermeni kralının emri ile onun haydut takımı Patriği kilisenin içerisine sürükleyip götürerek orada döverek öldürmüşler (Favstos, III Kitap, XIII Bölüm). Bu resim Ermenilerin Hıristiyanlığa olan ilişkisini tam olarak temsil eder:

İçimizd

en

Ramin [email protected]

Yazının devamını simgedergi.com adresinde okuyabilirsiniz.

Page 59: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

59OCAK 2017 - SAYI 19

İNFO

Page 60: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

60 OCAK 2017 - SAYI 19

SAĞLIK

‘Sigara sekiz saniyede bir can alıyor’

Trakya Üniversitesi (TÜ) Rektörü Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu, üniversitenin Yeşilay Topluluğunca Türkan Sabancı Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Sağlıklı Bir Nesil, Sağlıklı Bir Gelecek” söyleşisinde, mesleğe başladığı 1990’dan bu yana sigara, alkol, uyuşturucu ve benzeri bağımlılıklarla mücadele ettiğini söyledi.

Tütün kullanımının toplumda yaygın olduğunu belirten Tabakoğlu, “Tütün zehirli bir bitkidir. Pek çok kullanım alanı var. En sık ve en kolay ulaşılan yolu da sigara, nargile, purodur. Sigara sekiz saniyede bir can alıyor. Tüm dünyada önlenebilir ölüm sebeplerinin başında sigara kullanımı geliyor” diye konuştu.

Siz düzenli olarak bunu almaya başladığınızda, vücut, ‘ne zaman nikotin gelecek’ diyor. Sigaranın içerisinde bütan gazı, kadmiyum, radom, böcek ilacı, tuvalet temizleyici, boya, roket yakıtı, arsenik, aseton ve metan gibi zehirler vardır. Biz nikotini alabilmek için 4 bin çeşit zehri de vücudumuza alıyoruz.”

“Her içilmiş sigara ömürden bir parça alır”Her içilmiş sigaranın ömürden bir parça aldığını dile getiren Tabakoğlu, düzenli bir içicinin ömrünün 15 yılını sigaraya verdiğini belirtti.

Sigara kaynaklı erken ölümlerin artış gösterdiğini aktaran Tabakoğlu, şöyle devam etti:

“Ömrün en kıymetli zamanı yaşlılık zamanıdır. Çocuklarımı okuttum, rahat edeceğim, gezeceğim dediğiniz zaman sigara hop yakanıza yapışır, ‘nereye gidiyorsun, gezmek yok sana, hastaneye gideceksin, tık

nefes dolaşacaksın, koşa koşa gezemezsin, bir sürü ilaç kullanmak zorunda kalacaksın ve 15 yılını bana vereceksin’ der. Bu 15 yıl nedir. Çocuğunun mezuniyetini göremeyeceksin, torunu göremeyeceksin. Bu gerçeği herkesin görmesi gerekiyor.”

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erdöl, “2008’de çıkan kanundan sonra tütünle mücadele konusunda önemli bir ivme kazandık.’’

Page 61: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

61OCAK 2017 - SAYI 19

TEKNOLOJİ - YENİLİK

Çin, dünya süper bilgisayar rekorunu elinde bulunduran Sunway TaihuLight’tan daha hızlı bir bilgisayarın üretimine başladığını açıkladı.

Çin, dünya süper bilgisayar rekorunu elinde bulunduran Sunway TaihuLight’tan daha hızlı bir bilgisayarın üretimine başladığını açıkladı.

“China Daily” gazetesinin haberine göre, Tiencin kentindeki Ulusal Süper Bilgisayar Merkezi’nde üretimine başlanan süper bilgisayar Tienhı-3, yine Çin üretimi ve dünyanın en hızlısı olan Sunway-TaihuLight’tan 10 kat daha hızlı olacak.

Proje yetkilisi Mıng Şiangfey, prototipi gelecek yıl başlarında tamamlanması planlanan Tienhı-3’ün saniyede bir kentilyon işlem yapma kapasitesine sahip olacağını söyledi.

Tienhı-3’ün işlemcilerinden işletim sistemine kadar tamamen yerli olarak üretileceği ve 2020’den önce tam kapasiteyle hizmet vereceği belirtildi.

Bilimsel araştırmalara önemli katkı sağlayacak Süper Bilgisayar Tienhı-3’ün, deprem simülasyonları yapabileceği ve salgın hastalıklarla mücadelede etkili rol

oynayacağı kaydedildi.

Sunway-TaihuLight geçen yıl haziran ayında yapılan süper bilgisayar sıralamasında, saniyede 125,436 petaflop işlem kapasitesi ile 6 kez dünyanın en hızlı bilgisayarı seçilen diğer Çin üretimi Tienhı-2’yi geçerek birinci olmuştu.

Sunway-TaihuLight’ın işlemcileri yerli olarak üretilmişti.

Çin’den yeni nesil süper bilgisayar

Page 62: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

62 OCAK 2017 - SAYI 19

INFO

Page 63: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

63OCAK 2017 - SAYI 19

BULMACA

Page 64: AYLIK SİYASET EKONOMİ KÜLTÜR DERGİSİ OCAK 2017 · aylik sİyaset ekonomİ kÜltÜr dergİsİ ocak 2017 sayi: 19 10 tl issn no: 2528-8679 uluslararasi basin yayin bİrlİklerİ

64 OCAK 2017 - SAYI 19