18
islamiyfic 7 (2004), 2, s. 43-60 Antik Yunan Abbasiler MUSTAFA YRD.DOÇ.DR. , YÜZÜNCÜ YIL Ü. iLAHiYAT FAKÜLTESi özet medeniyetlerde gibi islam de önceki Yunan, gibi medeniyetlerin Bunlar Yu nan ve Helen felsefi ve bilimsel en gelir. Ancak sonra, Yunan felsefesi ve bili- mine olumsuz nedeniyle bu Nusaybin. Harran, ve buradan da içlerindeki gÖÇ Bizans daki mahzenlerde oldukça yazmalar bulunuyordu. Abbasilerin iktidara sonra bu merkezlerdeki ve hocalar toplanmaya Bu Süryaniler bir rol oynar. Abbasi halifeleri Yunanca yazmalan ele geçirmek için Bizans'a heyeder gönderir, hatta askeri seferlere 8. ve 9. Müslüman toplumunda Yunan felsefesine ve bilimine yönelik ilgiler, Yunanca olan talebi bu top- ve tercümesi bir ticarete Bunun için Yu;anca yazmala- Suriye. Cezire ve bütün Anadolu' yu Yunan ve bilim ait en yazmalan Böylece Müslümanlar, Yunan bilim ve felsefesinin en önemli varisi ve günümüze anahtar kelimeter Yunan Klasikleri, Islam Yazmalar, Kitap Ticareti. Abbasiler T arihte bütün medeniyeder, kendinden önceki medeniyetler tirilen birikimi kullanarak kendi bilim ve felsefelerini Fark- kültür ve tesirlerinin ve dinamizm, medeniyetlerin dal budak salarak sebeple olur. Bu bir medeniyetin ve tarihinin devir- lerinde, muhtelif kültürler, halklar ve medeniyerlerle girerek yeni te- sider aksülameller gösterebitmesine tarihindeki bütün büyük medeniyetler, devirlerinde kendilerinden önce medeniyetlerin ilmi ve fikri sahip bir derleme ve tercümesine sahne Eski Yunan Mezoporam- ya ve Fenike medeniyetleri bir bilgi ve ya- Uygu rl ar ile Yunan ve Him medeniyetleri da çok yönlü bir Bu durum, medeniyetinin

Bağdat'ına Yolculuğu - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01910/2004_2/2004_2_DEMIRCIM.pdf · 2019. 10. 16. · Bunlar arasında Yunan ve Helen mirası, felsefi ve bilimsel yapıtlanyla

  • Upload
    others

  • View
    6

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

  • islamiyfic 7 (2004), sayı 2, s. 43-60

    Antik Yunan Kitaplarının Abbasiler Bağdat'ına Yolculuğu

    MUSTAFA DEMİRCi YRD.DOÇ.DR., YÜZÜNCÜ YIL Ü. iLAHiYAT FAKÜLTESi musıdemird@hotmail .com

    özet Diğer medeniyetlerde olduğu gibi islam Medeniycıi de kendindım önceki Yunan, Hinı, İran gibi medeniyetlerin mirasını devralmıŞtır. Bunlar arasında Yunan ve Helen mirası, felsefi ve bilimsel yapıtlanyla en başta gelir. Ancak Roma'nın Jlıristiyanlaşmasından sonra, Yunan felsefesi ve bili-mine karşı gelişen olumsuz ıavır nedeniyle bu mirasınıaşıyıcıları doğudaki İskenderiye, Nusaybin. Harran, Anıakya ve buradan da İran içlerindeki Cundişapur'a gÖÇ eımişlerdir. Bizans !opraklarındaki mahzenlerde oldukça kıymeıli yazmalar bulunuyordu. Abbasilerin iktidara gelişinden sonra bu merkezlerdeki kiıaplar ve hocalar Bağdaı'ta toplanmaya başlar. Bu inıikalde Süryaniler başat bir rol oynar. Abbasi halifeleri Yunanca yazmalan ele geçirmek için Bizans'a heyeder gönderir, hatta askeri seferlere çıkarlar. Ayrıca 8. ve 9. yüzyıl Müslüman toplumunda Yunan felsefesine ve bilimine yönelik entelekıüel ilgiler, Yunanca kit:ıplara olan talebi artırdığından bu kitapların top-lanması ve tercümesi karlı bir ticarete dönüşmüştü . Bunun için kiıap tüccarları Yu;anca yazmala-rın peşinden Mısır, Suriye. Cezire ve bütün Anadolu 'yu ıaramışlar, Yunan filozoflarına ve bilim adamlarına ait en kıymetli yazmalan Bağdaı'ta ıoplamışlardır. Böylece Müslümanlar, Yunan bilim ve felsefesinin en önemli varisi ve günümüze ıaşıyıcısı olmuşlardır.

    anahtar kelimeter Yunan Klasikleri, Islam Düşüncesi. Yazmalar, Kitap Ticareti. İslam Medeniyeıi, Abbasiler

    Tarihte bütün medeniyeder, kendinden önceki medeniyetler tarafından geliştirilen birikimi kullanarak kendi bilim ve felsefelerini geliştirmişlerdir. Fark-lı kültür ve düşüncelerin karşılıklı tesirlerinin yarattığı canlılık ve dinamizm, medeniyetlerin dal budak salarak gelişmesine, zenginleşmesine sebeple olur. Bu bakımdan bir medeniyetin büyüklüğü ve zenginliği, tarihinin çeşitli devir-lerinde, muhtelif kültürler, halklar ve medeniyerlerle diyaloğa girerek yeni te-sider karşısında aksülameller gösterebitmesine bağlıdır. insanlık tarihindeki bütün büyük medeniyetler, kuruluş devirlerinde kendilerinden önce yaşamış medeniyetlerin ilmi ve fikri mirasına sahip çıkarak geniş çaplı bir derleme ve bunların tercümesine sahne olmuştur. Eski Yunan uyanışı , Mısır, Mezoporam-ya ve Fenike medeniyetleri arasında yoğun bir bilgi ve düşünce alışverişi ya-şanmıştır. Aynı şekilde Uygurlar ile Yunan ve Him medeniyetleri arasında da çok yönlü bir etkileşim yaşanmıştı. Bu durum, İslam medeniyetinin kuruluş

  • 44 islamiyar 7 (2004), sayı 2

    devrinde aynen yaşanmış ve Müslümanlar miladi S. ve 9. yüzyıllarda daha ön-ceki Yunan, Hint, İran, Süryarii Roma-Bizans medeniyetleri tarafından geliştirilen bilim ve düşünce mirasına sahip çıkarak, özellikle Yunanca~eserlerin top-lanınası ve tercümesi konusunda tarihin çok az tanık olduğu bir hareket yaşamıştır. Abbasi hanedanı kurulduktan sonra, antik. dünyanın bilim ve düşünce eserleri, halifeler tarafın

  • Antik Yunan Kitaplannın Abbasiler Bağdat'ına Yolculuğu 45

    kolunun yazılı dili, çoğunlukla Yunanca ve miladi 4. asırdan sonra yapılan tercü-melerle de Süryanlce idi. Ayrıca , doğudaki İran ve Güney Asya topraklannda ise Pehlevice, rlebatice v.e Sanskrit edebiyatının yazılı metinleri bulunuyordu.3

    1.1. İskenderiye

    Yunan ve Helenistik dönem bilim ve düşünce eserlerinin Müslümanlara intika-linde, kökeni Büyük İskender'e (M.ö. 356-323) dayanan ve Batlamyus haneda-nı zamanında kurulan bir dizi kütüphane zincirinin en önemli halkasını oluşturan İskenderiye Kütüphanesi olmuştur.4 Kurulduğu zamanlarda 700.000 kitabıyla antikçağın en zengin kütüphanesi durumundaydı. İskenderiye Kütüphanesi, İskender doğuya geçtikten sonra, Akdeniz çevresindeki fikir gruplan ile Yunan düşüncesinin karşılaşması sonucu doğan 'Helenizm'in en önemli merkezi hali-ne geldi.5 Burada, Doğu düşüncesiyle, Yunan felsefesinin birbirlerini etkileme-leri, Yunan felsefesi de Doğu irfanıyla aydınlanmış, böylece de birçok irfaru ta-savvur, felsefe içinde yer almıştır. Yeni Platonculuk ve gnostisizm gibi felsefi ve irfani sistemler, bu terkibin sonuçlarıdır.6 Plotin'in (M.S. 269) ölümünden sonra İskenderiye, ilm! ve felsefi araştırmalardan uzaklaşarak, Proclus'tan itibaren yal-nızca '(unan kitaplarını açıklayan bir yer durumuna gelmişti.' M.S. 4. yüzyıldan itibaren bu çalışmalann birçoğu Süryaniceye çevrilmeye başlanmıştı.8

    Doğu patciklerinin yazdığl eserlerdeki sın1rlı bilgilere dayanarak İskenderiye Kütüphanesi'nin 6. yüzyılda ve ilk İslam fetihleri sırasında hala ayakta ol-duğu anlaşılmaktadır. Burası daha sonra İskenderiye'nin Müslümanlar tarafından fethedildiği sırada, Hz. Ömer'in emriyle yaktınldığı gibi asılsız bir şaibeye de konu olacaktır.9 İslam kaynaklarında İskenderiye Kütüphanesi'nden hiç söz edilmernekle birlikte, mektebin son üstadlarının biyografıleri ve eserleri hak-kında geniş bilgiler bulunmaktadır. Bunlar arasında özellikle yedi isim zikredi-lir: Saveferesres, Proclus, İskenderi'l-AfrodiSi, Forfıryus, Samistus, Plutarkb, Emkideros, Yahya en-Nahv1. 10 islam tarihinin ilk asrıncia ise İskenderiyeli bil-

    3 De Lacy O'leary, İslam Diişüncesi ve Tariheeki Yeri, çev. Yaşa r Kutluay-H. Gazi Yurdaydın , AÜ-IF Yayınlan, Ankara 1971, s. 16 vd .

    ~ Gregory Ebu'I-Ferec, Tarihi Ebii'l-Ferec, çev. Ömer Rıza Doğrul, Ankara 1945, I. 116-118. s Ahmed Emin, Fecru 'l-lslam, çev. Ahmed Serda.roğlu, Kılıç Kitabevi, Istanbul 1976, s. 32. 6 Macit Gökberk, Felsefe Tarihi, Remzi Kitabevi , istanbul 1980, s. 93, 94. 7 Muhammed ei-Behiy, Islam Düşüncesinİli İlahi Yönü, çev. Sabri Hizmetli, Ankara 1993, s. 164. 8 A. Emin, J)ul;ıa 'l-isli'lm, II. 6o. 9 Hz. ·ömer' in İskenderiye KUtüphanesi'ni yaktırdığı iddiasının asılsızlığıyla ilgili olarak bkz. Meh-

    met MansCır, Meşhur İskenderiye Kütüphanesi 'ne Dair Risale, istanbul 1930; Mehmet Çelik, "SO· yani Kaynaklarına Göre lmparaıor Mardan'ın İskenderiye Kütüphanesi'ni Yaktırması (1 Ağustos 455)", Fıraı Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, X (Elazığ 2000), s. 68 vd.; Aslan Terzioğlu, "İskenderiye Kütilphanesi Milslümanlar Tarafından Yakılmamışnr", Vakıflar Dergisi, 0970), sayı: 9, s. 419-446; Adnan Adıvar, Tarih Boyunca Ilim ve Din, Remzi Kitabevi, İstanbul 19805, s . 74-75; Hasan İbrahim Hasan, Siyasi-Dini-Kültürel-Sosyal ls/am Tarihi, çev. Komisyon, Kayıhan Yayınları , istanbul 1985, ı. 309-31 S. Ayrıca İskenderiye Kütüphanesi'nin kuruluşu ve tarihi hakkında bkz. Nuray Yıldız, Antikçağ Kütüphane/eri, Istanbul 2003, s. 64-128.

    ıo Bkz. EbG'I Ferec Muhammed b. Ebi Ya 'kOb b. lshlik en-Nedim, ei-Fihrisr, tlıl

  • 46 islamiyac 7 (2004), sayı 2

    ginlerden Yuhanna ei-Efam1, Ra'su l'aynlı Sergios, Amidli Aetios ve 7. asrın ilk yarısında Pav!os ei-Edinibl ve Ehrun b. Ayün el-Kıss yetişmiştir. 11 Bunlar İskenderiye akademisinde Galinos'un kitaplarını şerh etmişlerdi. İslam dünyasına intikal eden külliyat (kunnaş) büyük oranda bu hocaların İskenderiye'de gerçekleştirdikleri çalışmalarından oluşuyordu.

    İskenderiye Kütüphanesi'ndeki kitapların Müslümanlara ilk intikali, Mu'avi-ye'nin torunlarından 'Eınevilerin fılozofu•ıı olarak anılan Halid b. Yezld'in (ö. 85/704) halifelik umutlarını Mervan b. Muhammed'e kaptırdıktan sonra kimya ve astrolojiyle ilgili çalışmalar yapmak üzere Mısır'dan bir grup bilim adamını Şam'a getirtmesiyle başlar. 13 Gelen bilginler, Yunancadan tıp, astronomi ve kimya ile ilgili birçok kitabı Arapçaya tercüme eder. Bunlar arasında kimya bil-gini Marianus (Mar Yuhanna)14 ve Stephanos gibi ünlü bilginler de bulunmak-tadır. Tercüme edilen eserler ağırlıklı olarak Galinos'un tıp kitaplanndan oluşmaktadır. ı; Harra Fatimiler zamanında (297 /909-555/1171) Kahire Kütüphane-si'nin rasnifi sırasında, üzerinde "Halid b. Yezld b. Mu'aviye'den alındı" yazan, Batlamyus'tan kalma yeryüzünü tasvir eden bir küre bulunınuştu.ı6

    İbnu'n-Nedlm'in de vurguladığı gibi, Halid'in bu çalışması, İslam tarihinde Yunan ve H elen bilim ve felsefesiyle ilk karşılaşma dır .. Halid b. Yez1d'in çalışmaları, birkaç kişilik bir heyetle sınırlı değil, İskenderiye Kütüphanesi'nin Doğu İslam topraklanna ilk göçü olmalıdır. Getirilen bilim adamlarıyla btrlikte İskenderiye Kütüphanesi'nden birçok da kitap bu heyetle Şam'a taşınınıştu. Çünkü aynı dönemde Mervan b. Muhammed (65/684-66/685) zamanında İran asıllı, Basra'da yetişmiş bir Yahudi olan Maserceveyh'e tamfından bazı ttp kitaplarını Arapçaya çevirmişti . Tercüme edilen bu kitap, İskenderiyeli tabip Ehrun b. Ayün el-Kıss tarafından 30 bölüm halinde yazılmış olup, Yunancadan Süryaniceye ak-tanlmıştı. 1' İbn Culcul, bu bilgiyi yirmi yıl sonrasına alarak aktarırken; "Ömer b. AbdilaZız bu kitabı kütüphanede (lJaza'inu'l-kııtub) buldu," ifadesini kullanır. 1s

    11 Max Meyerhof, ·'Mine'l-iskenderiy~ ila Bağdad'", Turii~u'l-yunani fi'l-~ıaçlamri'l-isliimiyye, (37-100), çev. Abdurrahman Bedevi. Beyrut 1980, s. 43.

    ı ı Biriini, Halid b. Yeiid'i '"ilk Müslüman felsefesci" olar.ık tanımlar. Bkz. el-A§ıiru "1-bai;cıyye 'ani'l i;curüni'l-~ıiiliye, nşr. Eduard Sachau, Leipzig 1923, s. 302.

    ı3 ibnu'n-Nedim, Halid'in bu durumunu kendi ağıından şu ifadelerle aktanr: "Bu ilimleri öğrenmek is-tiyon.ım, çünkü kardeşlerim ve bütün dostlanm benden uzaklaştı. Hilafete olan arLum da kayboldu, ümidimi tamamen yiıirdim. Şimdi tek hedefinı kimya ve asrrploji ilmini geüştimıektir."' el-Filııist, s. 419.

    14 M~rionus, İskenderiye'de yetişmiş Hıristiyan kimyacı Edfor'un mlebesidir. Halid b. Yezid bu şahsın talebesi olar.ık sunulur. Bkz. İbn Hallikan, Vefiiyiiw'l -a'yiin (8 cilt) , thk. İhsan Abbas, Beyrtıt 1967, ı. 167. ·

    15 İbnu'n-Nedlın, s. 303, 419. · ı6 Cemaluddin Ebi'I-Hasan Ali b. ei-Kadiyu'I-Eşref ei-Kıfti (ö. 646/1248), Ai)biinı 'l-'ı.ılemii' bi abbari'l-

    ~ıukema·, Kahire, t.y., s. 286; ayrıca bkz. Casiın Avcı, İslam-Bizans İlişkileıi, is~.anbu l 2003, s. 191. ıı Muvaffakuddln Ebi'I-Abbas Ahmed b. Kilsım b. Harufe b. Yunus es-Sadi ei-Hareci İbn Ebi Usay-

    bi'a (ö. 669/ 1270), 'Uyünı.ı 'J-enbii' fi {abal;ciiri'l-e?ıbba ', thk. Nizar Rıda, Daru'I-Mekteberu"I-Ha-yaı, Beyruı, r.y., s. 232.

    ı~ Ebü DiivCıd Suleymiin b. Hasan İbn Culcul (ö. 377/987), Taba1;ciiru'l-efi/;bii' ve'l-bukenı;i", thk. Fu"iicl Seyir, Beyruı 1985, s. 61.

  • Antik Yunan Kitaplarının Abbasiler Bağdat 'ına Yolculuğu 47

    Bu ifade, Emevi tarihi için böyle bir kütüphaneden bahseden tek haberdir. Muh-temelen Halid b. Yezid'in getirttiği alimler beraberlerinde getirdikleri kitaplarla Halifelik Sarayı'nda Yunanca ve Süryanice antik kitaplardan oluşan bir kötüp-hane oluşturmuşlardı. Çünkü Ömer b. Abdilazlz'in, babası Abdulaz!z b. Mer-van'ın Mısır valiliği sırasında İskenderiyeli bazı bilim adamı ve tabiplerle tanışmış olması muhtemeldir. İskenderiye'de öğretim işiyle uğraşan Abdulınelik b. Ebcer el-Kinaru'nin de onun vasıtasıyla Şam'a davet edilmesi, böyle bir ilişkinin olduğunu teyit etmektedir.ı9 Bu bilgiler, İskenderiye Kütüphanesi 'nin Ömer b. Abctilaziz (97/715-100/718) döneminde Antakya' )·a aktanldığı haberleriyle bera-ber düşünüldüğünde, Emeviler devrinde İskenderiye'den doğuya doğru bir gÖ-çün olduğu ve bu göçle birlikte ,İskenderiye' deki Yunan ve Helen mirasının da-ha merkezi İslam topraklarındaki tahsilli sınıflanı ulaştığını gÖsterir.

    İslam tarihi kaynaklarında Heleniscik dönemde ve daha sonra İskenderiyeli tabipler tarafından okutulan Galinos'a ait on alp eserden oluşan külliyata; Cevami

  • 48 islamiyat 7 (2004), sayı 2

    yılda yaşamış olan Farabi ve Mes'Cıdi'ye dayandınlan rivayetler vardır. Ancak, gerek İsenderiye'den Antakya'ya gittiği söylenen şah ıslar, gereks~ sözü edilen dönemde Antakya 'nın Emeviler ile Bizans arasında devam eden savaşlardan do-layı bütünüyle insandan boşaltılmış olması, bu intikal haberinin şüpheli olduğunu akla getirmektedir. 25 Yine de Hıristiyanlığın ilk yıllarında ilmi, tarih! ve etimo-lojik açıklamalara dayanarak İskenderiye Kütüphanesi'nin sembolik açıklamalarına karşı koyan Antakya medresesi,~6 iskenderiyeli alimierin .buraya gelmesiyle İskenderiye'nin bir devamı haline gelmiştir. Antakya'nın, düşünce tarihinde asıl önemli olduğu dönem de bu dönemdir. Esasen, Antakya medresesi, ders okutu-lan bir yer değildir; bilakis fikirlerini ve elinlerinin akidelerini felsefi delillerle sa-vunan ve yayan İskenderiye'nin son zamanlarında olduğu gibi felsefe ile Hıristiyanlığın arasını uzlaştırmaya çalışan Hıristiyan bilginler topluluğunun yeridir. 27

    Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde, Yunan ilminin .öğretildiği Antakya'da, M.S. 360 yılında İmparator Iuliaus tarafından ~urulan medresede gramer, edebiyat, felsefe okutuluyordu. Bu medreserıin aynı zamanda 120.000 cilrten oluşan bir de kütüphanesi vardı. Bu kütüphane, 425 yıluida çıkan bir yangında tamamen yanmıştı. 2s İskenderiye'nin Antakya 'ya taşınmasından çok önce, miladi 720 yı-· !ında Antakya'da Malehion tarafından inşa edilen kütüphanenin, 726 yılında 36.500 ciltlik bir kitap koleksiyonuna sahip olduğunu biliyoruz. 29 Ancak, Nas-turi mezhebinin guçlenmesinden sonra, hocalarının çoğunun Urfa'ya göç etme-siyle önemini yitirmiştir. Muhtemelen hocalar göç ederken yanlannda kitapla-rını da götürmüşlerclir. Burada yetişen Yakubiliğin önde gelen ismi İstafan b. Basdille, Aristo şarihi ve Süryani müellifi Probus ve İslam'dan sonra da Ya'kCıb er-Rehuvl, Yunan düşüncesinin bir taşıyıcısı olmuşlardır.30

    1.2. Uıfa (Edessa), Nusaybin ve Cezire'deki Süryani Kiliseleri

    Antakya medresesinde felsefe ağırlıklı bir ilahiyat öğrenimi alan N~storyus, İsa'yı Platon ve Epikür gibi bir insan olarak görüyor ve onlara benzetiyordu}ı Mesih'te iki doğanın, yani tanrısal ve beşeri unsurların vı:ır olduğunu, Meryem'in ise, saf bir insan doğurduğunu savunmuştur:32 Bu görüşleri, tartışma ve ayrılıkIara sebep olunca, İmparator IL Theodosius zamanında 43.~ yılında Efes'te top-lanan konsilde Nestoryus aforoz eclildi.33 Ayrıca İmparator, Nestoryus'un görüşlerini savunan Nasturilere karşı şiddet uygulayarak onları yok etmeye kalkışı n-ca, Nasturilik, Süryaniler arasında yayıldı. Önce Urfa medresesinde yoğunlaştı-

    25 İskenderiye'nin Antakya'ya intikali haberinin eleştirisi için bkz. Max Meyerhof, ''Mine'l-iske~de-riye ila Bağdad", s. 64-69. .

    26 Y. Kumeyr, İslam Felsefesinin Kaynakları, çev. F. Olguner, Dergah Yayınları, İstanbul 1992, s. 129. 27 Y. Kumeyr, s. 129, M. Behiy, islam Düşüncesinin ilahi Yönü, s. 173. 28 Nuray Yıldız, Antikçağ Kütiiphane/eri, İstanbul 2003, s. 308. 29 D.L. O'leary, İslam Düşiincesi ve Tarihteki Yeri, s. 16 . :ıo M. Behiy, s. 174; Y. Kumeyr, .s. 129. · 31 Mehmet Çelik, Bizans'ta Din-Devlet İlişkileri, izmir 1999, s. 148. 32 M. Çelik, s. 151. 33 Aziz Koluman, Ortadoğu'da Süıyanifik, ASAı\11 Yayınları, Ankara 2001, s. 22.

  • Ancik Yunan Kitaplanmn Abbasiler Bağdat'ına Yolculuğu 49

    lar, özellikle İbas döneminde Nasturilik Urfa medresesine hakim oldu. Urfa medresesinde Süryaniler ilk kez Aristo felsefesini ve Yunanca ilim kitaplanru öğrenmeye ve tercüme etmeye başladılar.34 Medresede, Yunan felsefesinin de etkisiyle Nasturiliğin yayılması üzerine Urfa Episkoposu Mor Rabule, İmparator. Zenon'a bir mektup yazarak medresesinin kapatılmasını istemişti. Böylece bu~ rası M.S. 489 yılında İmparator Zenon'un emriyle kapatılınıştır. Bunun üzerine Nastoryus'un görüşlerini benimseyen Nersay ve beraberindeki Nasturi bilginler, Sasani İmparatorluğu sınırları içindeki Nusaybin'e gittiler.35

    ( . Nersay ve Barsavmo'nun çabalarıyle açılan Nusaybin medresesi,36 lOOO'i

    aşan öğrencisiyle miladi 7. yüzyıla kadar eğitimini sürdürdü ve bu süreçten sonra felsefe sahasında Urfa medresesinin devamı niteliğine bürünerek felsefi ilimiere daha fazla önem veren bir medreseye dönüştü.37 Medrese müfredatına Nersay döneminde felsefenin yanında mantık, edebiyat, geometri, tıp ve hu-kuk gibi dünyevi bilimler girmiştir.38 Burada epistemoloji, metafizik, kozmolo-ji, ilahiyat, astronomi, coğrafya, fizik, eskatoloji ve siyaset müstakil ilimler ola-rak okutulmuştur.39 Ayrıca bu medresede Yunanca eserler, Süryaniceye tercü-me ediliyordu. Nusaybin medresesi, İslam'ın ilk iki asrında Yunan ve Helenis-cik kültürün okurulduğu en önemli merkezlerden biriydi.40 Nasturi geleneğe bağlı kalarak felsefi eserler yazan bilginler, 'l::unan felsefesine ve Aristoteles mantığına dair felsefi eserleri yoğun bir şekilde Süryaniceye çevirmeye başladılar. İbas burada İsagojlyi Süryaniceye tercüme etmiş, Probus da Aristote-les'in Hermeneutica ve I. Analitikler adlı eserlerini yorumlamıştı.4 ı Nusaybin medresesine mensup bilginlerden Pavlus Persa (Farisl), Aristoteles'in Peri Her-meneias (Kitabu'l-'ibare=Önermeler) eserinin muhtasan şeklinde hazırladığı,42

    başkalarına göre ise müstakil olarak ele aldığı,43 Mantığa Giriş adlı bir eser yazmış ve bu eserinin mukaddimesinde felsefenin dint:: olaıı ü:;türılüğünü :;a-vunmuş[Ur. Bir diğer bilgin Seve~e Seboht (ö. 667), Aristoteles'in mantık eser-lerini incelemiş ve I. Analitikler ile Peri Hermeneiası Süryaniceye çevirmiştir. ·~ Seboht, teolojik çalışmalar kadar, felsefi ilimlerde ve başta matematik olmak

    34 Gabriyel Akyüz, s. 27. 3S Arthur Vöbos, The Smutes ofTlıe School of Nisibis, Stockholm 1962, s. 14; F.X.E. Albeıt, "The

    School Of Nisibis", The Catlıolik University Bul/etin, Volume: XII, 1906, s. 160 . .l6 M .S. 2. Yüzyılda Nusaybin'de Suriyeli bilgin Catina lı Maribas tarafından bir kütüphane kurulmuş,

    bölgeden kıymetli yazmalar toplanmışu. Hatta Ninova'dan eski Kalde dilinden Büyük İskender'in emriyle Yunancaya çevrilmiş eserler bile getirilmişti. Bkz. N. Yıldız, s. 266.

    ' 1 Nihat Keklik, İslam Mancık Tarilıi, Edebiyat Fakültesi Basımevi, İstanbul 1969, s. 26; Chabot, L'Ecole De Nısıbe, juillet-AoOı, 1896.

    38 Pavlos Fiğali, Nerşay el-Mu'al/im, Beyruı 1996, s. 134. 39 Mor Grigorius Yuhanna İbrahim, •et-Merakiz e~·~e~afıyye fı biladi ma bcyne'n-nahrayn", s. 48 40 J. Labourt, /e Chriscianisme dans I'Empire Perse, s. 301 (Adday Şer'den naklen) ~ı Mor ign:ıtius Aphram I. Barsaum, e/-Lu 'lu 'I-Manşür fi t:Iri!Ji'l- 'ulüm ve'J.iJdAb es-Suryaniyy;i, Hol-

    land 1987, s. 157. ~2 Mor ignatius Aphram 1 Barsaum, s. 285. 4' Nihat Keklik, ı. 26.

  • 50 islamiyat 7 (2004), sayı 2

    üzere pozitif bilimlerde de çalışmalar yapmıştır.« Felsefi literatürün Si.iryanice-ye girdiği bu süreç sonucunda, felsefe, Süryaniler için teolojik düşüncenin da-

    ' imi bir esası haline gelmiştir.45 Yakubiler ise felsefede, daha çok Yeni Platon-culuğa ve mistisizme yönelirken, Nasturiler daha çok mantık ilmine ilgi duydu-lar.46 Yakubi olan Sergios, Aristoteles'in Kacegoriler'ini, 'İbare ve Nefs adlı eserlerini ve Porphytius'un İsagojlsini Süryaniceye tercüme eniY

    Nusaybin, Yunan ve Helen kültürünün ir-.ın topraklarına intikalinde de çok önemli bir atlama taşı vazifesi görmüştür. I. Husrev'in (531-579) Bizans toprak-larından kovulan Nasturi ve Yakubi bilginleri daveti üzerineJbas'ın Cundişapur'a gitmesi, Nusaybin'deki Yunan bilim ve felsefesinin iı;an'a taşınmasında da önem-li bir rol oynanuştır.~s Milad16. yüzyılda 800 talebesi bulunan medrese, 7. yüzyılda gerilerneye başlamış, 9. yüzyıla Bağdat felsefe okulunun güçlenmesine kadar varlığını sürdümıüştür.49 Buradaki Yunan ve Helen mirası 5. yüzyıldan itibaren Cundişapur medresesine taşındığından daha çok bu yolla Bağdat'a ulaşmıştır. Ab-basiler Bağdat'ında yapılan ilk tercümelerin, daha önce Süryaniceye çevrilmiş eserlerden yapılmış olması; Yunanca eserlerin, orijinal yazmalarından daha önce Bağdat'a ulaştığını ve tanındığıru gösterir.

    Yunan mirasının Bağdat'a aktarılmasında bölgedeki bir diğer yer ise Hıristiyan Roma'dan aforoz edilen Nasturiler, halkı Makedon, Ermeni ve Araplar-dan oluşan;o ve Keldani paganizmiyle Yeni Platonculuğu birleştiren Sabiilerin yaşadığı 'Harran' şehrindeki ilmi ve felsefi çalışmalardı.~ı Harranlılar, Yunan ve Mezoporamya ilim ve düşüncesinin önemli bir taşıyıcısıydı.52 M.s. 2. yüzyıldan beri burada korunan kütüphanedeki ilmi eserlerin ve çalışmalann Bağdat'a in-tikali, ya Sabit b. Kurra gibi Sabiilerin Bağdat'a gelınesiyl.es3 ya da buradaki medreseye Müslümanların giderek Yunan ilmini öğrenmesiyle olmuştur.54 Bu-radan Bağdat'a ge(tiri)len Sabit b. Kurra, Sinan b. Sabit, İbrahim b. Sinan gibi kimseler, tercümeleri ve ilmi çalışmalarıyla Yunan ve Helen biliminin aktarılmasında önemli rol oynamıştır.;;

    •• William Wright. A Shorr History Of Syriac Licer:ıture, Amsterdam 1966, s. 138 •s Pavlos Fiğali. s. 32 .1() C.A. Kadir, "İskenderiye ve Süryani Düşüncesi", İslam Düşüncesi Tarihi. ed. M.M. Şerif, çev. Ka-

    sım Turhan. Türkçe ed. Mustafa Armağan , insan Yayınları, İstanbul 1990. ı. ı49 47 C.A. Kadir. s. 149. «t< Mor İgnatius Aphram 1 Barsaum, ei-Lu'/u1-Munsür fi cari!Ji'l-'ultim ve'l-:idfib es-Suryaniyya, s. 157. •9 Y. Kuıncyr, İslam Felsefesinin Kaynak/an, s. tı4 l(l A. Emin, I)u~ıa '/-is/flm, ı. 257-258; H. Z. Ülken, s. 94-95 sı D.L. O'leary, s. 28; T.j . De Boer, İsliinı'da Felsefe Tarihi, çev. Yaşar Kutlay, Ballanoğlu Matba-

    ası, Ankara 1960, s. 13. ~ı Gabriyel Akyüz, s . 24; Seyyid Hüseyin Nasr, isliinı 'da Düşünce ve Hayaı, çev. Farih Tatlılıoğlu,

    insan Yayınlan, istanbul 1988, s. 28. ~3 M. Behiy, s. 173. s.ı Farabinin burada Matta b. Yünus'tan felsefe ve mantık öğrendiği bilinmektedir. H.Z. Ülken, s. 79, 80. s~ A. Em'ln. I. 258, H.Z. Ülken, s. 94, 95.

  • Antik Yunan Kimphırımn Abbasiler B:ı,ij(/;lt 'ına Yolculuğu 51

    1.3. Cundişapur

    İran topraklannda Yunan felsefesinin ve biliminin etkileri, M.ö. 550-330 yıllarında başlamıştı. Perslerin Yunan şehirlerinden sürgün eniği kimseler, İran'nın Sus şehrinde iskan edilmişlerdi . Bu dönemlerde Pre-Sokratik filozoflar ve tabipler, İran'ın her yerinde büyük kabul gördüklerinden, bölgenin her yerinde bulunu-yorlardı. İskender'in Doğu seferinden sonra İran topraklarındaki elir sınıf arasında Grek ve Yunan felsefesi hızla yayılmıştı. Partlar döneminde (M.ö. 246-M.S. 224) ise İran büyük ölçüde Yunan felsefesinin erkisi altında kalmıştır. Sasaniler döne-mine (M.s. 224-651) gelindiğinde, Yunan ve Helen etkisinin en belirgin olduğu şehirlerin başında Cundişapur geliyordu. 1. Şapur (241-272) zamanında Antakya şehri model alınarak kurulan ve buradan sürgün edilen 70.000 Rum esirin yer-leştirildiği;6 Cundişapur, fiziki yapısı , nüfusu ve kültürel havasıyla tam bir Roma şehriydi. I. Husrev döneminde Romalı esirlerden oluşan kalabalık bir esir grubu daha yerleştirilmişti. Bizans'ta Hıristiyanlığın yayılmasına paralel olarak başlayan mezhep kavgalanndan kaçan çok sayıda bilim adamı, Sasani hükümdarlarının davetiyle buraya yerleşmişlerdi. Gelenler, daha çok Yunan felsefesiyle uğraşan Nasturiler ve Yakubiler gibi Süryanice konuşan unsurlardı. 431 yılındaki Efes, 451 Kadıköy konsilinde aforoz edilerek Bizans topraklanndan sürgün edilen, ön-ce Edessa'ya (Urfa), bucanın da 489 yılında Zenon tarafından kapatılması üzeri-ne Nusaybin'e yerleştiler. Nusaybin'deki medresenin başında bulunan İbas'ın başında bulunduğu heyet, Sasani hükümdan Rusrev'in daveti üzerine Cundişapur'a ilk göç edenlerdirY İkinci göç ise bundan kırk yıl sonra, Justian'ın 529 yılında Atina akademisini ve Küçük Asya'daki medreseleri kapatması ve İskenderiye'den Yeni Platoncu filozofları sürınesi üzerine, bucalardan kovulan filozof ve bilginierin I. Rusrev'in girişimi ile Cundişapur'a getirilmesiyle olmuştur. Bu he-yetle gelenler arasında Suriyeli Demoskiyos, Kilikyalı Sembolikios, Lidyalı Priski-anos, Fenikeli Hermeyos Diogen ve Gazzeli İsidoros gibi isimler bulunuyordu.;s

    Yunan felsefesine özel bir ilgi duyduğu bilinen I. Husrev'in, Nasturi ve Ya-kubi bilginleri davetiyle Cı.ındişapur, Yunan bilim ve felsefesinin incelendiği ve okuttılduğu en önemli merkezlerden biri haline geldi.S9 Onun zamanında Yu-nancadan pek çok felsefi eser, bı.ı şehirde Pehleviceye ve Süraniceye tercüme edildi.6o Burada Yunanca ve Süryanicenin yanında, Pehlevice ve Sanskritçeyle İran ve Hint düşüncesi de öğretiliyordu. Cundişapur'daki tıp akademisinde Yu-nan bilim adamlarının yanı sıra Hint bilim adamları da ders veriyordu. Bunlar vasıtasıyla pek çok Hintçe kitap Pehleviceye tercüme edildi.6ı Bu şekilde Cun-

    iU Muhammed b. Cerir er-Taberi, Tiiril]u'r-rusıil ve'l-nwlük, thk. Ebu'l-F:ıdl İbrahim, Beyrut, r.y., II . 47, 51, 149-150.

    S? M. Mahfuz Söylemez. Bilimin Yicik Şehıi Ciindişapur, Ankara 2003. >ı< Mehmet Bayrakdar, İslam Felsefesine Giriş, Ankara 1988, s. 40. ~~ H.Z. Ülken, Uyanış Deviderinde Tercümenin Ro/ii, s. 69, 70; S.H. Nasr, isliim'du Düşünce ve

    Hayat, s. 82 ''' Y. Kuıneyr. s. 124. " 1 Cundişapur'a Hintli birçok alimin gelerek. Hint kültürüyle ilgili kitarbrı Pehlevireye terdinıe

  • 52 isliimiyar 7 (2004), sayı 2

    dişapur, sadece Yunan biliın ve düşüncesinin değil, Hint düşüncesinin de İslam dünyasına aktanınında aracı olmuştur. Burada miladi 5. yütyılda değişik milletlerden oluşan 5000 öğrencisi bulunuyordu.62

    Cundişapur, hicri 17 yılında Müslümanlar tarafından fethedildiğinde, hala tedrisini sürdürüyordu. Burası, İslam'ın ilk asnnda birçok tabip yetiştirmişti.63 Akademi, Sasaniler dönemindeki devlet desteğini Emeviler devrinde yitirdiğinden kendi fonlanyla hayatiyerini sürdürmüştür. Abbasilerin ikinci halifesi Man-sur'un mide hastalığına yakalanması üzerine tedavi etmesi için Curcis b. Ceb-ra'il'in Cundişapur'dan Bağdar'a getirilişi (765), Cundişapur akademisinin tüke-niş sürecini başlatarak, bu şehirdeki Y'-:lnan ve Heleniscik devre ait bilim ve dü-şünce mirası Bağdat'a intikal etmiştir. Cundişapur'dan gelen tabipler, Abbasi sa-raylarında hizmet etmişler ve Bağdat'ta da önemli bir yer elde etmişlerdir.64

    Urfa (Edessa) ve Nusaybin'den Cundişapur'a göç eden bilginierin yanlannda getirdikleri kitaplarla, I. Husrev zamanında Cundişapur'da zengin bir kütüpha-ne kurulmuştu.65 Muhtemelen Abbasi halifelerinin davetiyle göç eden tabiplerle birlikte bu kütüphane de Bağdat'a taşınd1. Çünkü Cundişapur'dan gelen bilim adamları ve tabipler, Bağdat'ta tercüme hareketinin ve antik dünyanın yazmala-nnın toplandığı Beyru'l-Hikme'nin kuruluşuna öncülük ederek bizzat kendileri tıp ve Aristo mantığıyla ilgili pek çok kitabın tercümesini yap(tır)mışlardır. Sür-yanice, Pehlevice, Yunanca ve Arapç-.ı bilen bu bilim adamları, çoğunlukla Cun-dişapurlu tabipierin bilim dili olan Süryanice, Pehlevice ve Yunancadan tercü-meler yapmışlardır.66 Ayrıca Abbasilerin Bizans sınırları dahilinde Yunanca ki-tapları toplamak için yürüttükleri çalışmalara yine onlar rehberlik etmişlerdir.67

    • likleri, bu şekilde Hint düşOneesini buraya taşıdıkları biliniyor. Bunlardan kaynaklam ismi geçen tabip Berıılye ve Sencelıl önde gelen isimlerdir. Bunların kitapları daha sonra Bağdat'la kurulan Beytu'I-Hikme'ye getirilerek Arapçaya tercüme edilmiştir. Bkz. lbn Ebi Usaybi'a, s. 473-474; A. Emin, I. 255; Hintçeden yapılan tercümeler hakkında bkz. M. Demirci, Beytü'I·Hikme, s. 59..QO.

    62 Cundişapur akademisinin ne zaman ve kim tarafından kurulduğu konusunda bazı tartışmalar vardır. Örneğin Şahin Filiz, akademinin 1. Şapur tarafından kurulduğunu iddia ederken (bkz. is-lam Felsefesinin Serüveni, İstanbul 1996, s. 88), !smail Yakıt ve Nejdet Durak, ll. Şapur tarafından kurulduğu kanaatindedir. (Bkz. İslam'da Bilim Tari/ıi, Isparta 2002, s. 51). Bu akademi üze-rine yaptığı kitap çalışmasında Mahfuz Söylemez ise akademinin ı. Şapur tarafından temelleri atılsa da, ilmi faaliyetlerin ancak Il. Şapur zamanında başladığını ve Yunan bilim adamlannın bu tarihten sonra burada toplanmaya başladığı kanaatindedir. Bkz. Bilinlin Yirik Şehri, s. 75-76.

    63 Mesela; bu okulda yetişen ve Arabistan'da meşhur olmuş ve hana Hz. Peygamber ve Sa'd b. Ebi Vakkas'ı tedavi eniği rivayet edilen Haris b. Kelede es-Sekafi, Mu'aviye'nin özel doktoru ibn Asal en-Nasriini, Şamlı Ebü'I-Hakem ve Teyazuk bu tabiplerdendir. Bkz. İbn Ebi Usaybi'a, s. 161-162; Muhammed Hamldullah, islam· Peygamberi, çev. Salih Tuğ, İstanbul 1990, II. 802; Ahmed Ysa Beğ, Tari!Ju Bimfirisran:iı fi'l-isltim, Beyrut 1981, s. 63.

    6.ı Buhtişu 'ların Bağdat'a gelişi ve daha sonraki hizmetleri konusuyla ilgili olarak bkz. İbn Ebi Usaybi'a, s. 183 vd.

    65 M. Mahfuz Söylemez, Bilimi n Yitik Şehri. s. 89. 66 İbn Ebi Usaybi'a, s. 201, 282; ibn Culcul, s. 65. 67 Bunlardan Bizans ve Roma'dan felsefe ve tıp kitaplan getirmek için gönderilen heyete başkan

    lık eden isim Cundişapur'dan gelen Yuhanna b. Maseveyh idi. Efes'e gönderilen başka bir heye-te de yine Cundişapur'dan gelen ve Beyru"l-Hikme'nin direktör!OğOnü yapan Selm başkanlık et-mişti. Bkz. lbnu'n·Nedim, s. 411-412; İbn Culcul, s. 65-66; İbn Ebi Usaybi'a, s. 255; Kıfti, s. 249.

  • Antik Yunan Kicaplarmm Abbasiler Bağdat 'ına Yolculuğu 53

    Nitekim burada I. Husrev zamanında Himçeden ve Yunancadan Pehleviceye tercüme edilen İran tarihi, Hint tıbbı ve astronomisine dair eserlerin ilk tercüme-ler arasında yer alması, bu kütüphanenin Bağdat'a taşındığının bir delilidir.68

    2. Bizans Topraklarından (Anadolu) Getirilen Kitaplar

    Antikçağ Yunan ve Roma dünyasında kütüphaneler oldukça yaygındı. Önce Ta-pınak kütüphaneleri, ardından İmparator Ağusrus'tan (M.ö. 27-14) itibaren halk kütüphaneleri kurulmaya başlanmıştı. M.s. 3. yüzyıldan itibaren de bu tür kütüp-haneler eyalerlerde yaygınlaşmaya başlamıştır. Ptolemioslar sülalesi zamanında orijinal Yunanca yazmalardan oluşan zengin saray kütüphaneleri kurulmaya başlanmıştı. Bu örneğin en tipik misali İskenderiye, Kıbrıs ve Bergama kütüp-haneleridir. M.S. 4. ve 5. asırda Bizans başkentinde de İmparator Kostantimıs ve İulianus tarafından klasik Yunan kitaplannın toplandığı zengin saray kütüpha-neleri kurulmuştu. Bunun yanında Yunanistan ve Küçük Asya'da (Anadolu) pek çok medrese kütüphanesi kurulmuştu. Ancak, antikçağın sonlarındaki kavimler göçü, Roma'nın yıkılışını hızlandırdığı gibi, büyük tarihi sarsıntılar içinde birçok kültürel değeri, felsefe ve bilim yapıtını da yok etmiştir.69 Doğu Roma İmparatorluğu Hıristiyanlaştıktan sonra, M.s. 431.de Efes'te toplanan konsil, daha çok felsefe ve tabii ilirnlerle ilgilenen Nasturileri aforoz etmişti.70 Yine bu olaydan yüzyıl önce İskenderiye Kütüphanesi'nin yakıldığına şahit olmaktayız.71 Gelişen olaylar karşısında, Yunan ve Helen topraklannda kalan kitapların geleceğini iki büyük felaket beklemekteydi: Yok olmak veya tahrif edilmek. Antik bilim mira-sının böylesine yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu bir zamanda, Abba-silerin tarih sahnesine çıkarak, Yunanistan, Küçük Asya, Kıbrıs, Suriye, Mezo-potamya, Orta Asya, Mısır ve Him kıtasında ele geçirebildikleri bütün kitaplan, tarihte eşine çok az rastlanan bir gayretle toplamışlardır. Gerçekten de A~basi halifelerinin yırtık pırtık tozlu papirüs ve parşömen tomarlannm delisi olmalan gerekir! Hıristiyan dünyada, ilkçağ düşünce ürünlerinin yıkımı ve haraç mezar saulışı olanca hızıyla sürerken; Abbasi halifeleri bu kitapları temin etmek için geniş yetkilerle görevlendirilmiş elÇileri, para dolu torbalarla, Bizans'a, Hindis-tan'a, Orta Asya'ya antikçağın yazmalarını toplamaya göndermişlerdi. Bilginler-den oluşan heyetler, bütün eski ilim merkezlerini, yıkık manastıdan gezerek, büyük tahrip dalgasından kurtulabilen eserlere, muazzam paralar ödeyerek sa-tın almışlardı.n Böylece Yunan'dan, Mısır'a, Antakya'ya, Urfa'ya ve İran'dan

    68 Farsça ve Hintçeden Arapçaya Mansür zamanında yapılan tercümeler için bkz. İbn Ebi ·Usaybi'a, s. 413 vd. Hintçe tercümeler için bkz. s. 473-475; ibnu'n-Neöım, s. 132, 305; M. Demirci, s. 72 vd.

    fi'J M. Gökberk, Felsefe Tarihi, s. 167. . 70 İbn Ebi Usaybi'a, s. 26o; Efes Konsili ile ilgili olarak ayrıca bkz. Mehmet Aydın, Hıristiyan Ge-

    nel Konsilleri ve./l. Vatik:ın Konsili, SÜİF Yayınları, Konya 1991, s. 16-18 71 Philip Hittj, Siyasi ve Kültürel ls/Om Tarihi, 1. 252. Bu kütüphane M.s. 389 yılında imparator Te-

    odorus'un emriyle tamamen yok edi~ti. 72 İbn Ebi Usaybi·a, s. 26o; ayrıca bkz. Sigrid Hunke, Allah 'ın Güneşi Avrupa 'nın Ozerinde, çev.

    Hayrullah Örs, istanbul, t.y., s. 233.

  • 54 i:;himiy:ic 7 (2004), s:ır~ .!

    Hind'e kadar uzanan geniş bir coğrafyada; insanoğlunun kurduğu en köklü me-deniyetlerin vatanında tarih boyunca ortaya koyduğu ilmi ve felsefi eseriere Ab-

    • basiler devrinde yaşayan MüslümaJ!lar ve Süryaniler sahip çıkmıştır. Abbasilerle birlikte İslam fütuhatı yeni bir boyut kazanmış; toprak ve şe

    hirleri ele geçirmek yerine, antik dünyanın sanatını, bilimini ve felsefesini fet-hetıneye yönelmişlerdir. İki asır boyunca adeta İran , Mısır, Hint, Bizans ve Ro-ma topraklanndaki kütüphaneleri ve tozlu rafları silip süpürerek Bağdat 'a ta-şımışlardır.73 İkinci Abbasi halifesi Mansür, başta tıp, astrolojilastronomi ve matematik bilimlerine karşı derin bir ilgi duyuyordı.ı. Çevresindeki Yunan bili-minden bahseden bazı piskopos ve papazlardan erkilenmiş ve bunun üzerine Bizans hükümdan V. Kostaminos ile yazışarak, elindeki Yunan bilimine ait ki-tapların gönderilmesini istemişti.'4 Bizans imparatorunun bu isteğe olumlu ce-vap vermesi üzerine bir heyet göndererek Yunanca kitaplar Bağdat'a ·getiril-miştir. İbn Haldun bu konuda şunları söyler:75

    Müslüınanlar, yerleşik hayara geçtikten sonra felsefeyle uğraşmaya başladılar. (. .. ) Bu nedenle .Manslır, Bizans iınparatoruna haber göndererek mate-matik kitaplannın gönderilmesini istedi. ( ... ) İmparator da ona Eucleides'in kitabını ve fizik konusunda bazı eserler gönderdi. ..

    Gelen kitaplar arasında, Öklid'in Uşüfu· Hendese'si ile Elemento Geometıicea'sı (Les Elements) ve Hipokrat'ın ve Galinos'un tıp ve fen bilimleriyle ilgili kitapları ile Batlamyus'un el-Mecisti adlı eseri de bulunmaktaydı.76 Bizans'tan getirilen Hipokrat ve Calinos'un kitapları, özellikle de Batlamyus'un MecistTsi Yahya b. Batrik ve oğlu tarafından Yunancadan tercüme edilmiştirJ7 Abbasi Bağdat'ına getirilen bu kitaplar, Halife Mansur'un sarayının içindeki J:jizanetıı'li).ikme adı verilen özel bir kütüphanede muhafaza edilmekteydi. Bu kütüpha-ne Me'mCın zamanındaki Beytu'l-Hikme'nin ilk ni.ivesini oluşturmuştur.78 ·

    Halife Mehdi döneminde tehlikeli olmaya başlayan zındıklıkla mücadeleele 'ce-del' usülünün Müslümanlar mrafından da kullanılması için, Halife, Aristo'nun diya-lektik sanatıyla ilgili yazdığı Topika adlı kitabının peşine düşer. Bunun için Halife Mehdi 782 yılında Topika'nın bir nüshasını Musul valisi EbCı Nüh yardımıyla Mu-sul yakınlarındaki bir Nasturi kilisesinde bulur ye buranın Nasturi rahibi I. Timot-

    '3 Edward Gibbon, 77ıe [)ec/ine ~ınci F;ıl/ of rlıe Roman Empire, Il. 326'dan naklen Sevim Tekeli. Modem Bilimin Ooğuşunchı /3izııns'ın Etkisi, Ankara 1975, s. 11.

    ·.ı İbn HalclCın, Muk:ıdclime (3 cilt), nşr. All Viiti, Kahiı·e 1401 , III. 1120. ;; İbn Haldun, ır ı. ı 120. 76 İbnu·n-Nedim'de Eudeides'in eserinin değişik zamanlarda yapılmış tercümelerinin uzıın bir lis-

    tesi bulunmaktadı r; H~cciic b. Matar, Huneyn b. İshak ve Sabit b. Kurr-:i gibi ünlü mütercimler tarafından birçok tercümesi yapılmıştır. Ancak İbn Haldun'un yukarıda belirniği gibi, ilk çeviri-si Mansür zamanında yapılmıştır. İbnu·n-Nedim, s. 304.

    77 Muhammed Hudari, Tarif.ıu'l-umemi1-islamiyye devleıu '/ 'abbasiyye, Kahire 1970. s. 219; D.L O'leaıy, İ.51am Oiiş(incesi ve Tariheeki l'eı·i, s. 73-75; Şevki Dayf, Taril]u edebi'/ 'am/) 'aşru'/-~ıb-hiisiyyi'l-evvel, Kahirc 19665, s . ll 1. ·

    -. M. Demirci, ı;. 51 .

  • Allcik Yunan Kitaplarının Ahb ·Ankara'dan sonra Müslüman ordusu Kostantiniye'ye doğru hareket ederken, Halife'nin yanında danışman ve tabip o larak sefere katılan Yuhanna b. Maseveyh ve Ebu Sehl Fazi b. Nevbaht bu kitaplarla birlikte Bağdat'a gön-derilir ve kitapların tercümesiyle görevlendirilir.86 Aynı dönemde kimya ve tıpla ilgili çalışmalar yürüten Cabir b. Hayyan, Halife Harun er-Reşld'e müracaat ederek Kostantiniye'den bazı kitapların getirilmesini istediği de rivayet edilir.87

    Bu dönemde Kostantiniye'nin Yunanca yazmalar bakımından oldukça zengin olduğu anlaşılıyor. M.S. 326 yılında İmparator Kostanlin tarafından başkent Kos-tantiniye'de zengin bir kütüphane kurulmuş, buraya Yunan şair, filozof ve bilim adamlarının kitaplarını toplarnışu. İmparator İulianus (362) zamanında İskenderiyeli Gregos'un, çoğunluğu orijinal, klasik Yunanca yazmalardan oluşan kütüpha-nesinin de eklenmesiyle 7000 kitap toplanmıştı. Bu kütüphane, 472 yılında çıkan bir yangınla yok olmadan önce 120.000 kitabı barındınyordu. Bunlar arasında Ho-meros'un İ/yada ve Odysseia adlı destanlannın yılan derisi üzerine yazılmış bir de nüshası bulunuyordu. İmpar.ıtor Zenon'un emriyle (477-491) yeni bir kütüphane inşa edilir. Ancak, bu defa kitaplar ilahiyat, hukuk ve tarihle ilgilidir. M.s. 7. yüz-

    79 Arisro'nun bu kiıabı, taıtı;ıma larda genel kabullere dayanarak bir tezi savunma veya çürüımeyi sağlayacak ecdeli sistematik bir temelde öğretmek için yazılmış bir diyalektik kitabıdı r. İçin· de 300 kadar örnek üzerinden, tartışan ıaraflar a rasındaki soru-cevap süreçlerine ilişkin kural-lan belirler ve argümanları ve konuların nasıl ele alınması gerektiğini açıklar. Bkz.. Dimitri Gu· ta:;, Yunanca Düşünce Arapça Kiilriir, çev. Lütfi Şimşek, ist3nbul 2003, s. 71.

    ııo Bkz. Fehmi Ced'an, "Homeros • ınde'l-

  • 56 islamiyat 7 (2004), sayı 2

    yılda bu kütüphanenin 36.000 kitabı bulunmaktadır. İmparator Maraşlı Leo (717-741) tarafından bu kütüphane yıkıldı. Roma'nın Hıristiyanlaşması ve felsefe karşı-

    ' tı bir tutumun dini gerekçelerle yaygınlaşması üzerine geri kalan kitapların bir kıs-mı yakılmış, bir kısmının okunınası yasaklanarak mahzenlerde saklanmıştı.88

    Yunan felsefesi ve bilimiyle ilgilenen kiJ:nselerin Bizans'ın başkentine yaptıklan seyahatlerde bu kitapların durumuna dair bilgiler elde ettikleri anlaşılıyor. Bu kimseler vasıtasıyla Kost.antiniye'de çok kıymetli Yunanca yazmaların bulundu-ğunu haber alan Me'mGn, Bizans irnparatoruna elindeki felsefeyle ilgili kitaplan göndermesi için bir mektup yazdı. Me'mun, Bizans hükümdan lll. Mihail'e kar-şı kazandığı savaşın tazminatı olarak da sadece elindeki Yunanca yazmalarını is-temişti.89 .KJ.ftl, Me'ınGn'un mektubundan sonra Bizans imparatorunun istenen ki-tapları bulamadığım, Müslümanlar karşısında küçük. düşmernek ve Yunanca ki-tapların temini için bir araşurma yaptırdığını, sonunda Kastantiniye yakınlarındaki bir manastırda yaşayan münzevi bir rahibin Kostancin döneminde felsefe ki-taplarını halktan toplanarak putperestlik döneminden kalma bir tapınakta sak-landığını söylediğini haber verir.90 Me'mun'un haberdar olduğu ve istediği kitap-lar, muhtemelen bu tapınaktaki kitaplardı. Fakat İmparator, Halife'nin isteği kar-şısında önceleri çekimser davranmış ise de, papazlarm "bu kitapların gittiği ül-kede görüş ayrılıkları ve fitne çoğalır" diyerek ikna etmelerinden sonra, kitapla-n Bağdat'a göndermeye karar verir.91 Bunun üzerine Me'mun, V. Leon'a (813-820),92 aralannda Hacdie b. Matar, Yahya b. Batrik, Beytu'l-Hikme'nin direktö-rü (Şaf:ıib) Selm, bir rivayete göre Yuhanna b. Maseveyh'in de bulunduğu bir he-yeti kıymetli hediyelerle birlikte kitaplan getirmek için Kostantiniye'ye gönde-rir.93 Heyet içinde yer alan Yahya b. Batrik, Kostantiniye'de felsefe kitaplannın elde edilişiyle ilgili yaşadıklaınnı kendine mal ederek, şöyle anlatır:94

    Filozofların eserlerinin saklandığı bütün mabetieri gezdim. Aradığım kitap-ları bulunma ihtimali olan bütün rahiplerle tanıştım. Nihayet Askelipos'un kendisi için yaptırdığı mabede vardım. Bir yolunu bularak kitapların bulun-duğu mabede girmeyi başardım. Aradıklarımı bulmuştum ve .onları elde ederek geri döndüm. Şimdi onu Yunancadan Arapçaya çevinnekreyim.

    Halbuki İmparatorun emriyle bu tapınaktan beş yük kitap çıkarılarak Halife . Me'ınlın'un elçilerine teslim edilmişti. Heyet, çift nüsha olan kitaplardan birer ·nüsha alarak Bağdat'avdönmüşlerdi. Getirilen kitapların içinde Eflatun'un, Aris-

    88 Banlı araştırmacılar bütün ortaçağı atlayarak bu kütüphanedeki kitapların Fatih zamanına ka-· . dar korunduğunu ve Osmanlılar devrinde bile halil mevcut olduğunu yazarlar. /\yrıntılı bilgi için bkz. Nuray Yıldız, s. 278.

    89 ibnu'n-Nect"ım, s. 304. 90 Kıftl, s. 29, 30. 9ı ibnu'n-Nedim, s. 304; İbn Ebi Usaybi'a, s. 260. 92 P. Hitti, i.sl§m Tarihi, I. 477. 93 ibnu'n-Nedim, s. 304; İbn Ebi Usaybi'a, s. 260; A. Ferid, J\şru'l-Me'mtin, I. 378. · . 114 Mahmut Kaya, Islam Kaynakları lşığıtıda Ariscocelcs ve Felsefesi, s. 294-295; Casim Avcı, İslam-

    Bizans ilişkileri, s. 196-197.

  • Antik Yunan Kitaplarının Abbasiler Bağdat'ına Yolculuğu 57

    to'nun, Hipokrat'ın, Arşimed'in , Galinos'un, Apollonius'un, Batlamyus'un kitapla-nnın yanında, eski Yunan bilginlerinin yazdığı felsefe ve tabii ilimlerle ilgili bir:.. çok kitap da .bulunuyordu.95 Bu kirapiann arasında antikçağın en kıymetli bilim-sel eserlerinden biri kabul edilen ve geometrinin temelini oluşturan Bergamalı (Perge) Apollonios'un (M.ö. 190), konilerle ilgili sekiz kitaptan oluşan Konika (Kitabu'l-mabrütiyyat) adlı kitabının ilk bölümü de bulunuyordu.% İsmi açıkça zikredilmese de, burada ismi geçen kitapların ana vatanı Bergama'dır. Muhteme-len gelen kitapların bir kısmı Bergama Kütüphanesi'nden getirilmiştir.97

    Kıbrıs adasında antikçağda Soloi şehrinde İmparator Nikokmtes tarafından antikçağın en zengin kütüphanelerinden birinin kurulduğu bilinmektedir. Bu kütüphane Roma Cumhuriyeti devrinde kurulmuş olsa bile, imparatorluk ve Hıristiyanlık devrinde varlığını sürdürmüştür.98 Halife Me'mfın, Kıbrıs'a bir se-fer düzenleyerek buradaki kütüphanenin savaş razıninatı olamk gönderilmesi-ni istemesi, söz konusu kütüphanenin hala ayakta olduğuna delalet eder. Ko-ı:uyla ilgili İbn Nubate şu bilgiyi ak~rmaktadır:99.

    Me'mı1n, Kıbrıs hakimi ile savaş yapmıştı. Savaşı kazanınca ona haber gönde-rerek depodaki Yunanca kitaplan istedi. Kitaplar, kimsenin görmediği bir de-poda idi. Adanın emın, dosdannı ve ileri görüşlü kimseleri durumu görüşmek üzere topladı. Kitapların gönderilip gönderilmemesi konusunda görüşlerini al-dı. Toplantıda bulunanların hiçbirisi gönderilmesini uygun g9m1edi; ancak, iç-lerinden kahin olan birisi, bu kirapiann tez elden gönderilmesini savun·ur ve şöyle der; "Bu kitaplar, şeriatla yönetilen bir devlete g_irince, onlan ifsat eder, ali,mlerin arasında fesat çıkanr." Bunun üzerine kitaplar Me'mı1n'a gönderildi.

    Halife Me'mfın'un bu seferleri sırasında Huneyn b. İshak da yanında bulu-nuyordu.ıoo Başka bir rivayette ise kitaplarİn Kıbns'tan getirilmesi için o dö-nemde Beytu'l-Hikme'nin direktörlüğünü yapmakta olan Sehl b. Harun'un gö-revlendirildiği rivayet edilmektedir. 101

    95 İbnu'n-Nedimv.s. 304; İbn Ebi Usaybi'a, s. 260; A. Emin, I)ul)a'l-is/am, Il . 63. 96 Kıfti, s. 44-45. Bu kitabın tercümeleri ve etkileri hakkında geniş bilgi için aynca bkz. Sami Sel-

    hup, "Apollonios", DİA, lll. 239-240. --...21 İslam kaynakhinnda Bizans topraklanndan getirilen kitaplar konusu anlatılırken Bergama Kü-

    tüphanesi'nden hiç bahsedilmemesi dikkar çekicidir. Halbuki antikçağın en kıymetli yazmaları ve en zengin kütüphanesi İskender'den sonra, Analoslar (M.ö. 301-133) tarafından bu şehirde kurulmuştu. Bu dönemde Apollonios ve diğer Yunan bilgin ve filozoflar burada toplanmışn. Bir dönem İskenderiye Kütüphanesi ile yarışacak düzeyde 200.000 kitabı banndınyor, daha da önemlisi Yunan filozof ve bilginlerinin en eski yazmaları bu kütüphanede saklanıyordu.. Hatta, Aristoteles'in kendi'kütüphanesi bile buraya taşınmışn. Galenos (M.S. 129-200) burada yetişmiş, onun ifadesine göre kütüphane şehrin yağmalanması esnasında yanmıştı. Şemsuddin Şehrezuri (ö. 687/1288), 1aril)u'l-l)ukenıa', thk. Abdulkerlm Ebu Şuveyrib, Trablus 1988, s. 276. Bergama Kürüphanesi için bkz. Nuray Yıldız, Antikçağ Kütüphane/eri, s. 136-144.

    98 N. Yildız, s. 261. 99 CemiHuddin Muhammed b. Nubate, Şerl)u'/- 'uyün, Mısır' 1871 ; s. 166. Bkz. A. Çelebi, s. 179; A.

    Fefıt, I. 376; Ş. Sayf, s. 114. · ıoo İbn Ebi Usaybi'a, .s. 260-262; Muhammed b. Ahmed ez-Zehebi, Siyeru a'lami'n-nubela ' (25 cilt),

    thk. Şu'ayb Arnavut, Beyrur 1981-1985, X. 272-273. Ayrıca bkz. Max Meyerhof, agm., s. 713-720. _ıoı Kitapların Kıbrıs adasından getirildiği ile ilgili rivayete oldukça benzer bir hikaye Mora adası

  • 58 islamiyat 7 (2004), sayı 2

    Me'mGn döneminde getirilen küapların çoğunluğu, onun Aristo'yu rüyasında görecek kadar felsefeye olan ilgisinden dolayı, öncekilerden-farklı. olarak,

    1

    Aristo felsefesine dair eserlerden oluşuyordu. Bunların yanında ele geçirdikle-ri kün'.iphanelerde bulunan Öklid, Arehimeel ve Apollonius'un hendese, meka-nik, kinetik, asrronomiyle ilgili kitaplan da bulunuyordu.ıoı

    Çeviri hareketinin dorukra olduğu 3/9. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Yu-nanca eserlerin toplanması ve tercümesi faaliyetlerinde ticari amaçlı sivil teşebbüsler de devreye girmeye başlar. Başta Bağdat olmak üzere İslam dünyasındaki büyük şehirlerde yaşayan eğitimli seçkin kesimler arasında Yunanca eser-ler seçkin sınıfların kültür ve eğitiminin (adab) bir parçası haline geldiğinden, tercümeler büyük rağbet görüyordu. Yunanca tercünıelere olan talep o kadar büyüktü ki, henüz tercüme edilmemiş Yunanca ve Helenistik devir yazarların eserlerinin toplanması ve tercümesi, kazançlı bir ticari sektör haline gelınişti.ıo3 Saray mensupları, katipler, zenginler, edipler, din adamları vb. geniş bir kitle tarafından bu eserlerin tercüme edilmesi yönünde büyük bir talep vardı. Hu-neyn b. İshak , Galinos'un kitapları üzerine yazdığı Risale'de, bu kitapların çev-rilmesi talebinin çevresindeki bilim adamları, idareciler ve tabipierden geldiğini açıkça dile getirir.104 Onun bu sözünü doğrulayan bir anekclota sahibiz. Ab-basilerin ikinci döneminin (860-932) önde gelen vezir ve bürokratlarından ve Huneyn'in

  • ' Ancik nmaıı 1\.iwphınnm Abhasiler Bağdat'ına Yolculuğu 59

    ca eserleri toplamaya ve çevinneye koyulmuşlardır. İbnu'n-Nedim bu durumu şu ifadelerle dile getirir: 106

    Benlı Muneccim (Benlı Mfısa b. Şakirl ailesi Htıneyn b. İshak, Hubeyş b. A'sam, Sabit b. Kurra ve başkalarından oluşan bir grup mürereimi istihdam ediyorlardı. Bu mücercimlere aylık 500 dinar (1 dinar= 4.25 gram altın x 500 = 2.125 gr] ödüyorlardı. Rum ülkesindeki Yunanca yazmaları toplamaya özel bir önem veren Benlı Müsa b. Şakir'in üç oğlu; Ahmed, Muhammed ve Ha-san kardeşler, Huneyn b. İshak ve diğerlerini Rum topraklarına gönderdi-ler. Bu seferlerde felsefe, matematik, musiki konularında oldukça az bulu-nan nadir kitaplar, o zamana kadar ismi duyulmaınış eserler elde ettiler. Rum topraklarından kitap getirmeye önem veren Benü Musa, bu uğurda bü-yük çabalar sarf ettiler, uzun ve zahmetli yolculuklar yaptılar. Huneyn ve diğerlerini Rum ülkesine gönderdiler. Rum ülkesinin en ücra yerlerini dolaştılar ve buralardan kitaplar ve mürereimler topladılar. ..

    Bu seferlerde en çok dikkat çeken isim, Yunanca, Süıyanice , Farsça ve Arap-ça bilen: aynı zamanda Yunan kültürü ve literatürü hakkıncia derin !;ilgisi oldu-ğu anlaşılan Huneyn b. İshak'tır. Kıft!, onun bu amaçla birkaç kez Rum ülkesi-ne gittiğini, kitapları bulmak için Rum ülkesinin en uzaklarına kadar ulaştığını ve kıymetli felsefe ve tıp kitaplarıyla geri döndüğünü aktarır. 107 İbn Ebi Usaybi'a, bizzat Htıney b. İshak'ın ifadelerine dayanarak Huneyn'in Bizans topraklanna birkaç defa yokultlk yaptığını ve tercüme etmeyi planladığı kitapları bulabilmek için Rum diyarının en ücra köşelerini delaştığını anlanr. ı os Bu seferlerde nerele-ri dolaşuğını ve bir kitabı bulabilmek için o günün ulaşım imkanları içinde ne kadar geniş bir coğrafyayı kat ettiğini bizzat Huneyn b . İshak 'ın yazdığı ve gü-nümüze kadar gelen bir risalesindeki ifadelerinden öğreniyoıuz: ı09

    Muasırlarıınızdan hiç kimse bugüne kadar De Deınostratione'nin tam bir Yunanca yazmasına rastlamış değil. Curcis b. Buhtişu bu kitabı bulmak için harcadığı onca çabaya ve benim yıllardır sürdürdüğüm çok daha yoğun ara-malarıma rağmen, kitabın tam b.i'r nüshası hala bulunamadı. Kitabı bulabil-mek için Cezire'yi (Yukarı Mezepotomya), Suriye'yi, Filistin'den İskenderiye'ye varıncaya kadar her yeri dolaştıın. Sonunda :;adece Şam'daki düzen-siz ve eksik bir nüshasından başka bir şey bulamadım.

    Uzun konvaylar halinde, kitap yüklü deve kervanlarının Bağdat'a yolculuk-lan, kesintiye uğramaksızın . 1 ı. yüzyılın başlarına kadar devam etti. Bu süre içinde Yunan filozof ve tabiat bilimcilerine ait felsefe, tıp, matematik, asıronomi vs. konulannda İslam dünyasında tanınan kitapların sayısı İbnu'n-Nedlm'in

    1""• ibmı'n-Nedim, s. 304; Kıft'i, s. 208, ıo7 Kıfti,. s. 119. ııı.' İbn Ebi Usaybi'a, s. 260. Bu alımıda geçen "en uç noktalarına kadar ulaştı" ifadesini Floria Co-

    jari, Huneyn b, İshak'ın Yunanistan'a kadar gitıiği ve Atina'dan matematik ve astronoıni kitap-la·rı g~rirdiği şeklinde anlanıışrır. Bkz. A Hisıoıy of Maıenwtic', New York 1991 , s. 104.

    100 "Risale-i l;!uneyn b. bl.ıii~ der bfı r

  • 60 islamiyat 7 (2004), sayı 2

    verdiği listeye göre lOOO'in üzerindedir. Mubeşşir b. Fatik el-Arnin'nin 447/1055 derlediği Grek bilgin ve fılozoflarına ait değerli sözleri içeren Mu/Jtatu'l-J;ıikem ve me~ıasinu'l-kelim adlı eserde geçen Yunan bilgin ve Filozoflarına ~it kitap-lar dikkate alındığında, bu dönemde İslam dünyasında tanınan Yunanca kitap-ların İbnu'n-Nedlm'de geçen listeden çok daha fazla olduğu anlaşılıyor. Bu kül-türden günümüze Arapça yoluyla ancak %5'i ulaşabilmiştir. Üç asırdan fazla sü-ren yoğun çabalara rağmen Bizans topraklarında çok kıymetli kitaplann yok ol-maya terk edildiği mahzenler bulunuyordu. Hamdani hükümdan Seyfuddevle (333/945-356/967) tarafından Bizans'a elçi olarak gönderilen Muhammed b. İshak b. Şehram'ın Bizans imparatorunun izniyle gördüğünü söylediği kütüpha-nedeki Yunanca kitapların durumuyla ilgili anianıkları şöyledir:

    Rum'da eski bir puthane vardı. Demirden çok büyük bir de kapısı vardı. Es-kiden bu tapınakta Yunanlılar yıldızlara tapıyor, kurban sunuyorlarmış. Rum melikinden bucanın açılmasını istedim. Bu teklifımden hükümdar önce kaçındı; çünkü burası Rumların Hıristiyanlaşmasından beri kapalı imiş. Ama ben çok ısrar edince, ısrarıma dayanamayacak kapılan açtırdı. O muazzam mermerden yapılma binanın duvarlarında, ömrümde hiçbir yerde görmedi-ğim yazıdar ve resimler vardı. Burada birçok deve yükü kitaplar bulunu-yordu. Söylendiğine göre buradaki kitapların adedi 1000 kadarmış. Bu ki-tapların bir kısmı eskimiş, bir kısmını da kurtlar yiyip bitirmiş durumdaydı. (. .. )Ben çıktıktan sonra kapılar tekrar kapandı...ııo

    Bütün bu tarihi rivayetle~den anlaşılıyor ki, Roma'da Hıristiyanlığın egemen olmasına paralel olarak Yunan felsefe ve bilimine karşı olumsuz bir tavır ge-lişmiştir. Bunun sonucu olarak felsefi ve tabü bilimlerle ilgilenen Nasturiler, do-ğuya doğru göç etmişlerdir. Özellikle Süryanilerin öncülüğünde Doğu Hıristiyan mezhepleri Cezire ve İran topraklarında, Yunan mirasını devam ettirmişlerdir. Yunan mirasının önemli bir bölümü İslam hakimiyetine giren Suriye, Ce-zire, Irak, İran, Mısır ve Filistin'deki medrese ve manastırlarda bulunuyordu. Bizans topraklarında ise Yunanca eserler yasaklanmış veya m?hzenlere doldu-rulmuş haldeydi. Abbasi halifelerinin özel çabaları ve 2/8.-3/9. yüzyıllardaki Müslüman toplumun entelektüel ilgileri neticesinde, süratle yok olma tehlike-siyle yüz yüze kalan klasik Yunan ve Helenistik ~evir yazmaları Bizans top-raklarından Bağdat'a taşınmıştır. İlk getirilen kitaplar sırasıyla tıp, astroloji, mantık ve matemarikle ilgilidir. Halife Me'mGn'dan sonra yoğun olarak felsefi eserler getirilmiştir. Bu çalışmalar sayesindedir ki, bugün asıllan kaybolan pek

    . çok Yunanca eserin günümüze ancak Arapça tercümeleri ulaşabilmiştir. Abba-silerin yapuğı bu çalışmalardan dolayı Arapça bugün son dönem Yunan düşünce ve biliminin en önemli kaynaklarından biri haline gelmiştir.

    110 İbn Ebi Usaybi'a, s. 260. Ayrıca bkz. S. Hunke, Allah 'ın Güneşi, s. 233-234. Bu kütüphanedeki kitaplada genellerneye gidilmesi yanlış olur. Ancak, kitaplann son derecede sınırlı olduğu ve devlet himayesi veya ruhaniler tarafından korunduğu bir dönemde, genel anlayışı yansıtması bakımından, alıntı ilgi çekicidir.